4 Temmuz 1950 — Salı
Sayı 216 — 10 kuruj
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone ; Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 Uradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. îstanbul
Dış politika
Kore'de yeni bir safha
KORE meselesinin ancak cihanşümul bir ölçü üzerinden mütalâa edilebileceğini ve böyle yapıldığı takdirde hem işin mahiyetini daha iyi anlamak hem de gereken süratli ve esaslı tedbirleri daha iyi tayin ve tesbit etmek kabil olacağını geçen ki yazımızda arzetmiştik.
Filvaki Kore'de iki yerli hareket ve hükümet arasında gibi görünen mücadele, hakikatte Sovyet emperyalizmi ile bunun genişleme politikasına set çekmek isteyen dünya arasında idi. Netekiın Birleşmiş Milletlerin Emniyet Konseyi, tecavüze Jnı gözle baktı ve Giiııey Kore’ye karşı gösterilmesi lâzım yardımı buna göre tasvip etti. Keza, A-rnerika Hükümeti, bu yardım daveti karşısında kendi uhdesine düşen vazifeyi, bu zaviyeden tetkik ederek karar altına aldı.
Bugünkü ve bundan sonraki hâdiseleri değerlendirmede, aynı şekilde hareket etmek şarttır. Aksi takdirde, Amerikan yardım kuvvelerinin ne nispette muvaffak olduklarını takip ile yetinerek, farkında olalım veya olmayalım, kendi kaderlerinin seyircileri durumuna giren ga-fil insanlara benzeriz.
Kore’de haşlayan tecavüz hem hesaplı bir tecavüzdür lıem de Sovyet emperyalizminin tecavüz politikasuıda bir yeni tabiyedir. Eğer dikkat edecek olursak, geçenlerde de müşahede ettiğimiz gibi, bir kere Sovyet Rusya kenarda durmaktadır. Kendi emrinde olan Şimal kuvvetlerini bir oyuncak gibi kurup işlettikten sonra, hâdiseleri sadece, takip etmektedir, t-kincisi de şunu görebiliriz: Bir tecavüzü mükemmelen hazırlamış olan Sovyet Rusya, Birleşmiş Milletler adına, Amerika ve dostlarının tecavüz politikalarını tenkid etmektedir. Yani, hem nizamı çiğnetmekte hem de nizamı müdafaa etmektedir.
Aşikâr bir şey ki, ileri sürdüğü delillerin hiç bir değeri yoktur. Ve bunların zaten hukuki mesnetleri üzerinde de durulacak değildir.,
Bu böyle olmakla beraber, bir yandan Emniyet Konseyinin karan bir yandan da, başta Amerika olmak üzere bir çok âza devletlerin Güney Korelilere fiilen yardım etmeğe başlamış bulunmaları, herkesi tatmin eden yeni bir hareket tarzına yol açmıştır. Zaten Birleşmiş Milletler ve bunda âza bulunan devletler, eğer her tecavüz karşısında böyle sürat ve cesaretle hareket ederlerse bir mânası o-lacaktır. Aksi takdirde, dünyanın barışını korumakta olan milletlerarası bir zihniyet ve teşkilâttan bahsetmek abestir.
Şu hale göre, Kore’de, bizim tarafın taahhüt ve mükellefiyetleri başlamış demektir. Bunların hangi ölçüye kadar çıkabileceğini, bir yandan mütecaviz Kuzeylilerin fiili kuvvetleri bir yandan da Sovy et Rusya ve peyklerinin alacakları yahut almakta tereddüt edecekleri tedbirler tayin edecektir.
Kuzeylilerin kuvveti, ne ise odur. Yardım eden devletlerin müşterek kuvvetleri, bunların mukavemetini ergeç tasfiye edecektir. Sovyetler tarafının yardımı ise, bizim müdahalemize ve müdahalemiz.. i kararlılığa göre taayyün edecektir.
Binaenaleyh, Güney Korelilere yapılacak yardımın, ilk saatlerden itibaren her hangi bir tahdide tâbi tutulmaması lâzım gelirdi. Havadan ını karadan mı? Şu kadar nıı bu kadar mı? Bıı gibi meseleler ortaya dahi konmadan, başlayan yardımın bilâ tahdit ve ne kadar lâzımsa aynen o ölçüde olarak yapılacağı anlaşılmış bıılunmaiı idi.
Bugün, aradan bir balta kadar bir müddet ge dikten sonra, işlerin bu istikamette inkişaf edeceği az çok anlaşılmış bulunmaktadır. Temenni edelim ki, önümüzdeki hafta zarfında, başlıca alâkadarların da bıı hususta herhangi bir şüpheleri kalmasın.
Burhan BELGE
Vazifesinden uzaklaştırılan Kore’deki Amerikan Kuvvetleri Gl. Church’ün Mac Arthur’le beraber alınmış bir resmi New-York*tan alınmıştır.)
eski Komutanı (Radyo-foto ile
Korede son durum
Komünistler Suvon’u
w
çevirmeye uğraşıyor
Amerikan
harekât
\Vashington. 3 (YİRS) __________
bahriyesi namına konuşan bir sözcü bahriye silâhendazlarma mensup kara ve hava birliklerinin General Mac Arthur’ün emrine verildiklerini açıklamıştır. Bahsi geçen birlikler 15 gün içinde Yokohama’da bulunacaklardır. AvustralyalIların bir yanlışlığı
Washington, 3 (YİRS) — Kore’de faaliyette bulunan Avustralya hava kuvvetlerine mensup Mııstang avcı u-çakları bir Amerikan nakliye trenini yanlışlıkla makineli tüfek ateşine tutmuşlardır.
Hücuma uğrayan tren ve civarındaki kamyonlarda Amerikalılarla beraber yaralı Cumhuriyetçi leri de vardı.
Komünist çevirme hareketi
Tokyo. 3 A.A. (United kinci Cihan Harbinden olarak Birleşik Amerika leri Korede düşman
bahriye silâhendazları sahasına gönderiliyor
— Amerikan
harbinde bitaraf kalmak niyetinde olduğunu bildirmiştir.
Japon görüşü
Tokyo, 3 A A. (AFPı — Tokyoya gelen haberlere göre, Korede durumun düzelmeden evvel vehamet kesbetme-si muhtemel görülmektedir. Bununla beraber Amerikalıların idaresi altında bulunan müttefik kuvvetlerin nihayet zalere ulaşacakları şüpheye yer bira kmama ktad ır.
Washinglon. 3 A.A. (United Press) — Resmen bildirjldiğlne göre sayısı açıklanmayan bir miktar B. 29 uçağı Kaiiforniyadaki bir hava üssündçn Uzakdoğuya hareket emrini'almıştır, beri hapis yatmaktadırlar.
AF TASARISI
MECLİSE
VERİLDİ
Meclis, af ve basın tasarılarını müzakereden sonra yaz tatiline geçecek
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bazı suç ve cezaların affı hakkındnki kanun tasarısı bugün B. M. Meclisine verilmiştir. Çarşamba günü Meclis Adalet Komisyonunda müzakeresine başlanacak olan tasarı evvelce hasırlanan tasarıya nispetle çok daha şümullü bir mahiyet arzetmektedir. Ancak tasarıda mevcut bir maddeye göre, aftan istifade edenler muayyen zaman aşımı içinde tekrar aynı neviden suç İşleyecek olursa evvelce haklarında hükmedilmiş bulunan cezanın geri kalan kısmı ile birlikte çektirilecektir. Tasarının esbabı mucibesinde af, milletler hayatının derin tahav-vüller husule getiren ve şahısların dünya görüşlerini ve kıymet hükümlerini köklü bir şekilde deriştiren hâdiselerden sonra vatandaşların huzur ve sükun i-çinde yaşayabilmelerini temin eden içtimai bir tedbir olarak vasıflandırılmışta ve son beş yılda memleketimizin içtimai, hayatı bakımından geçen hâdiselerin affı zaruri kıldığı beyan edilmektedir. Gerekçede zaruri olan içtimai tedbir yanında, af vesilesiyle tehlikeli şahısların teşvik ve tahrik edilmemeleri cihetinin gözönünde bulundurulduğu ve bu gibilerin bundan faydalanmamaları icap ettiği bildirilmektedir.
Tasarının metninden de anlaşılacağı veçhile memleketin hâkimiyet ve toprak bütünlüğüne tecavüz ve suikast İfade eden fiil ve hareketler, devlet para ve mallarına tecavüz şeklinde görülen zimmet, ihtilas, rüşvet gibi çürümler ve fertlere karşı ika olunan yağma, yol kesme, adam kaldırmak. ırza tecavüz ve tasad-di. kız, kadın ve erkek kaçırmak, adam öldürmek. Ölüm cezasını müstelzim bulunan ve fuhşiyata tahrik suçları affın şümulü dışında bırakılmıştır.
Tekerrür hükümlerinin tatbikini icap ettiren aynı sistem suçlar faillerinden yalnız ceza kanunun 85 inci maddesinin tatbikini gerektirmiş olanlar İstisna edilmek suretiyle cezalan muayyen nispette indirilmiştir.
* A .1 BİT
(Af kanunu tasarısının tam metnini üçüncü sayfamızda bulacaksınız.)
• t
t
i
Kurultay, İnönü’yü ittifakla Genelbaşkanlığa intihap etti
KASIM GİİLEK, C. H. P. GENELSEKRETERİ OLDU
Genelsekreterlik seçiminde Nihat Erimin, namzetliğini geri alması üzerine reylerdeki bölünme Kasım Gülek lehine tecelli etti
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) ~ 8 inci C.H.P. Kurultayı bu sabah saat 9 da toplanarak Program ve Tüzük Komisyonunun hazırladığı raporu müzakere ve kabul etti. Müteakiben Genel Başkan seçimine geçildi. Gizli oyla yapılan seçime 488 kişi iştirak ederek 487 si İsmet İnönüye rey verdi. Hilmi Urana verilmiş olan bir reyin ismet İnönü tarafından kul-lanıldğı anlaşılıyordu. Netice Kurultaya arzedllince Genel Başkana karşı bir kere daha misli görülmemiş tezahüratta bulunuldu.
Sıra Gcnelsekreter seçimine gelince tarafların günlerden beri koridorlarda yaptıkları kulis propagandalarını salona aksettirdikleri müşahede olundu. Delegeler, Genelsekreterlik için şu namzetleri İleri sürdüler:
Nihat Erim, Şemseddin Günaltay, Faik Ahmet-Borutçu, Cemil Sait Bozlaş, Kasım Giilek, Avni Doğan. Cevat Dursuçıoğlu.
Asil divan üyelikleri için namzet gösterilmedi. Fakat elden ele dolaşan yirmiye yakın listede hemen herkes divan üyelikleri için namzet gösteril miş bulunuyorlardı. Bunların içinde arzuları hilâfına namzet gösterilmişlerin de bulunabileceğini düşünen Kongre Başkanı İlham! Sancar, gerek Genelsekreterlik, gerekse divan üyelikleri vazifelerini herhangi bir mazeret dolayısiyle yapmak istemiyenle-rin bulunup bulunmadığını sordu ve ilk olarak divan üyeliği için konmuş bulunan kendi namzetliğini geri aldı. Bunu takiben Cevat Dursunoğlu, Reşat Şemseddin Sirer, Fazıl Şerefeddin Bürge, Aziz Uras, Lebip Yurdoğlu, -Hilmi Uran ve Şemseddin Günaltay kürsüye gelerek reylerin dağılmamasını temin maksadiyle namzetliklerinden feragat ettiklerini samimi bir dille ifade ettler. Fakat Günaltayın Genel-sekreterHk vazifesini genç ellere bırakmak maksadiyle gösterdiği feragat delegelerin itiraziyle karşılandı Bir kısım kurultay üyesi: "Böyle şey olmaz. bu vazifeyi sen alacaksın. Sana İhtiyacımız var" diye bağırarak tezahüratta bulundular. Bu sırada Faik Ahmet Barutçu söz aldı ve Meclisteki vazifesinin ağırlığından bahisle Günaltay lehine namzetliğinden feragat eylediğini bildirdi. Bu hareket Günaltay lehine yeniden tezahürata vesile teşkil etti. Böylece namzetler azalmış ve 4 e inmiş bulunuyordu. Yapılan seçim sonunda Nihat Erimin 159. Şem-seddin Günaltayın 152. Kasım Güle-kin 117, Avni Doğanın 35. Cemil Sait Barlasın 23, Faik Ahmet Barutçunun 4, Cevat Dursunoğlu İle Şürkü Saraç-oğlunun birer rey aldıkları tesbit o-
'• •
• •
• 4
• •
Kıbrıs meselesi
Lefkoşe, 3 (Ap) — Kibri» Başyargıcı Sir E(lwfird Jackson, buğun Li-masol Belediye Meclisinin « eski üyesinin derhal hupiiten tahliye edilmelerini emretmiştir.
Hepsi komünist olan bu yahudar °Sir Richmond Palmer" Kokağına yv.~ niden eski adının vcrilmeHine dair Âli Mahkeme tarafından verilen bir karara itaat.ai/Jiklen dolayı bir aydan beri hapis yatmaklaydılar.
Kore asker-
• •
11. Uueuille Mecilblu
Dün saat 17 de Kuleli Askeri Lisesinde, mektebin 105 İnci kuruluş yıldönümü dolayısiyle bir tören yapılmış ve öğrencilere diplomaları verilmiştir. Yukarıdaki resimde diploma alan gençlerimiz görülmektedir. Törenin yazısı İkinci sayfam ızdadır.
1
Press) — î-beri ilk defa kara kuvvet-kuvvetleri ile karşı karşıya gelmek üzeredirler. Ancak şimdilik tam olarak Amerikan kuvvetlerinin nerede ve ne zaman Kuzey Korelilerle karşılaşacakları bilinmemektedir.
tleri hatlarda bulunan Amerikan karargâhında bazı subaylar çarpışmanın Amerikanın istiklâl yıldönümü gününe rastlayan yarınki sah günü vuku bulacağına inanmaktadırlar.
Yorgun argın düşen Güney Kore ordusu Seul’un aşağısındaki Han nehri müdafaa hattını terkotmlş bulunmaktadır. Şu anda Kuzey kuvvetleri Svon şehrinin güney gerisine düşmüş iseler de şehir henüz Güney kuvvetlerinin e-linde bulunmaktadır.
Şimdiye kadar gelen haberlere göre diğer bir komünist kolu Svon şehrinin 12 mil güney doğusunda bulunan bir noktaya kadar gelmiş bulunmaktadırlar.
Rusya tarafsız kalacak
Paris, 3 A. A. (Reuter) — Franco Presse Ajansının Saygondan bildirdiğine göre Victminh radyosu bugünkü bir yayımda Sovyetler Birliğinin Kore
r v K
/s E/ 1 -T" •’ -»At 1- VrT
Kuleli” nin 105 inci kuruluş yıldönümü
Fransız Kabinesi, bugün Meclise takdim ediliyoı
lundu. Ancak en çok rey alan Nihat Erim dahi 492 İştirak karşısında mutlak ekseriyet temin edemediği için yeniden seçim yapılması mecburiyeti hâsıl oldu.
Bu durum namzetler ve taraflar a-rasında günlerden beri yapılan mücadeleye yeni bir hız ve heyecan verdi. Bilhassa Kasım Gülek'in genel sekreterliği elde etmek için bizzat kendi ismini ihtiva eden oy puflalarını dağıtmak suretiyle giriştiği canlı mücadele dikkati çekiyordu. Nihat Erim, Günaltay ve Cemil Sait Barlas Kasık Gülek’e nazaran çok pasif hareket ediyorlardı. Mücadele, koridorlarda bu minval üzerine cereyan ederken Nihat Erim’ln Kurultay Başkanlığına şu tezkereyi gönderdiği görüldü.
"Genel Sekreterlik için adaylığım delege arkadaşlar tarafından konduğu zaman reddetmeyi uygun görmedim. Bilakis partinin benden Istiye-ceği böyle bir vazifeyi yapmayı şeref sayarak adaylığı kabul ettim.
Oyların neticesini gösteren rakamlar diğer adayların her birinden fazla olarak benim 159 oy aldığımı tesbit etmiştir. Fakat nisap olmamıştır. Tekrar oya başvurulmadan şu cihetin Kurultaya arzını rica ederim:
Şahsım bakımından bugünkü ağır şartlar altında genel sekreterliği deruhte edebilmek için ilk seferde nisabın dolmamasını mühim bir eksik İlk saymaktayım. Bu sebepten adaylıktan çekiliyorum ve bu hareketimin parti hizmetinden kaçmak sayılmamasını bilhassa diliyorum.,,
Bir sürpriz teşkil eden Nihat Erim’ in bu hareketini Avni Doğanın Günaltay lehine namzetliğinden feragati takip etti. Bu suretle genel sekreterlik için yapılan mücadele Şemsed-din Günaltay. Kasım Gülek ve Cemil Salt Barlas arasında heyecanlı manzara halini aldı. Başkan, üç namzedi de kürsüye davet rek söz verdi. Mücadeleyi daha mokratik bir şekle soktu. Günaltay' gösterilen şiddetli arzu karşısında bu vazifeyi kabul edeceğini bildirdi. Kasım Gülek ise bu çetin vazifeyi başaracak ehliyette olduğunu ifade e-derek kendisine rey verilmesini İstedi. Barlas da aynı mealde bir konuşma yaptı. Neticede Kasım Gülek 224. Günaltay' 214. Cemil Bârlas hat Erim de 12 reyr aldı lor. Gülek’in genel sekreterliğe tezahüratla karşılandı.
Gülek seçilmesini müteakip gazeteciler locasına geldi ve beyanatta bulundu:
"Dünyanın her hangi bir bir siyasi partide yeniliğe hissedildiği zaman kendisine hamle ve enerji vermek lâzımdır. Hâdise en fazla bizim parti için lâzımdır. Bu kurultay bu hamlenin yapılacağına en güzel delildir. Her biri kendi parasım vererek, zahmetlere katlanarak buraya gelen 500 den fazla partili; vekarlı. temkinli güzel bir çalışma numunesi gösterdi. İstikbalimiz için cn çok emniyet veren bu kurultayın kendisidir. Burada görülen çalışma, hamle yapma azmi yeni vazife alan arkadaşlara kuvvet ye cesaret vermektedir. Biz de gösterilen bu teveccühe azami lâyık olmaya çalışacağız. Ben Amerikada Cumhurbaşkanı seçiminde bulundum. Bu kadar samimi içten gelen bir seçime dünyada nadir rastlanır. Kurultay, hem C.H.P. yİ hem de Türk Milletini iftihar ettirecek kadar güzel bir şey oldu. Yalnız bize değil, dünyaya demokrasinin güzel bir misalini verdik.
Bilâhare C.H.P. Genel Başkanı İnönü kurultayı kapayış nutkunu o-kudu.
Seçimlere geçildi. Birinci turda a-şağıdaki 7 kişi nisabı doldurdular.
Avni Doğan 293. Cemal Reşit Eyü-boğlu 284. Cavlt Ural 278, Nihat Erim 274, Cemil Sait Barlas 262, Server Somuncuoğlu 260. Reşat Şenıseddin Sirer 246 oy aldılar. İkinci turda Şefik Soyer 218. Nazif Çağatay 203. Vedat Dicleli 198, Yavuz Abadan .193. Zihni Betll 191, İsmail Rüştü Aksal 170, Kemali Bayizit 164, Sahir Kurutluoğlu 161, Ali Rıza Türel 150. Şenıseddin Günaltay 144. Kemal Satır 144, Celâl Sait Siren 135. Halil Sezai Erkut 120. Sadi Irmak 112. Sait ödyak 111. Şevket Adatan 107, Ali Taşkapılı 103, Kemal Aşkar 99, Cevat Dursunoğlu 93, Fuat Börekçi 92,. Reşat Gürel 92. Ferit Melen 91, Haşan Şükrü Adal 91 oyla seçildiler.
• •
• •
• •
bir her edede-
35, Ni Kasım seçilişi
derhal şu kısa
yerinde ihtiyaç yeni bir
• •
• •
tç SAYFALARDA
İKİNCİ
Tetkikler :
Bizim anlayışımız M. Nermi
Sergi köşesi :
Belediye Paviyonu
DÖRDÜNCÜ
Sosyal meseleler : Evlilikte saadet Zahide Özveren
Havada müzik var
Zylhpa S. Morton BEŞİNCİ
Mesken dâvasında mali tedbirler Müfid Kutlar
Kurultayda
kapanış nutku
“C.H.P., bu Kurultayı, vatan sevgisini her şeyin üstünde tutan bir zihniyetle yapmıştır”
Ankara 3 (Hususi muhabirimizden) — Kurultayın kapanışı münasebetiyle C.H.P. Genelbaşkanı İsmet İnönü $u nutku söylemiştir:
Sayın arkadaşlar.
8 İnci Kurultayın milletimiz yolunda olan çalışmalarını başarılarla bitiriyoruz. Kurultayın görüşmek*rind» memlekete karşı asil ve derin vazife duygusu İdeal yolumla solmaz vc zayıflamaz hizmet aşkı vatandaşlarımızın dikkatli gözlerinde belirmiştir, inanın-dayız.
Bir defa daha sabit olmuştur ki, C. H. E. memleketimizin siyasi mukadderatının iktidarda veya miirııkabede dayanıp güvenebileceği başlıca bir siyasî varlıktır. Kurultay delegeleri merkezde çalışanlara şevk ve kuvvet vermişlerdir. Kurultay delegeleri toplantıdan sonra memlekete ve partimize yeııi bir çalışma kudreti ve heyecanı götüreceklerdir. Biiyiik seçimden sonra muhalefet durumunda yaptırımız bu Kurultayın partimizin istikbalinde ve memleketimizin siyasi gelişmesinde daima hatırlanacak kıymetti bir yeri olacaktır.
Gerek karşımızdaki siyasi teşekkülleri, gerek kendi teşkilâtımızı ve işlerimizi sert ve geniş şekilde incelemekten ve tenkid etmekten çekinmedik. Ümit ederiz kİ. vatandaşlarımız en ciddî mevzuların en sert ifadelerle tenkidindeki 8 İnci Kurultay üslûbunun bize karşı reva görülen ifade tarzlarından ne kadar insaflı olduğunu takdir edeceklerdir.
Aziz arkadaşlar,
Partimiz bir fikir ve program partisi olarak gelişmekte devam edecektir. 4 sene için seçilmiş olan D.T. iktidarının memleket ve millete yararlı hizmetlerini dalma takdir ve elimizden geldiği kadar ona yardım edeceğiz. İktidarın memlekete hizmet etmesi İçin elinde geniş İmkânlar ve geniş zaman vardır. Memleket, iktidarın bir an evvel sükûnetle ve bütün kuvvetiyle işe koyulmasını bekliyor. Her gün dünyanın bir ucunda ansızın bir ateş tutuşuyor, her ateşin neler© başlangıç olabileceğini İliç kimse tahmin edemiyor. F.lbirllğiyle vntanımızın selâmeti ve müdafaası üzerinde bütün kabiliyetlerimizi sarf edeceğiz. Şu noktanın da hiçbir tereddüde mahal kal-mıyacak şeklkle bilinmesini İsteriz ki. memleket İçimle murakabe partisi o-larıık İktidara ve türlü siyaset cereyanlarına karşı vazifelerimizi hiç bir engel tanımadan İfa edeceğiz.
Memleket İçinde teşkilâtımız. Büyük Meclis İçinde grupıımuz, asil milletimizin yüretken güvenine lâyıktır,"
• •
Reynaud’nıın
Bakanlığına memnuniyet
VVashington, 3
Yarın Meclise sunulacak yeni Fransız Kabinesi hakkında \Vaahington çevrelerinde resmî her türlü tefsirden kaçınılmakla horııber umumiyetle memnuniyet izhar edilmektedir.
Robert Schuman’ın dışişleri bakanı olarak kalması bilhassa çok sayam memnuniyettir.
Bundun başka, uzak doku meseleleri için bir devlet bakanlığı ihdas e-dllmiş olması ve Paul Roynaud gibi muktedir bir şahsiyetin bu derece mühim bir vazifeye getirilmiş olması memnuniyetle karşılanmaktadır.
Hiııdiçini getirilmesi uyandırdı
A, A. (Afpı
Askerlik tasarısı Meclise verildi
Ankara, 3 «Hususi muhabirimizden) Askerlik müddetlerinin indirilmeline dair Hükümetçe hazırlanan tasarı bugün Büyük Millet MccİImi Başkanlığına gönderilmiş ve Milli Savunma Komisyonuna havale olunmuştur. Meclisin tatilinden önce kanunlaştırılması Istemm tasarının esasları şunlardır; Erlerin muvazzaflık devrelerinde hizmet müdrlelleri deniz sınıfında 3 yıl, Jandarma ve gümrük sınıfında 2,5 yıl, hava ve kara sınıflarında 2 yıldır.
Evdeki pazar
Çarcıya
uymadı!
Sayfa S
yeni İstanbul
4 Temmuz 1950
TETKİKLER|
Bizim anlayışımız
Yazan : M. NERMÎ
Sergi köşesi;
BAHÇEMİN bitişiğinde boç ve bakımsız bir arsa var. İnsan
boyu çalılara gömülü taş yığınları eski biı- duvarın son İzleri; dii’. Zaman, ülkemizin birçok yerlerinden böyle karanlık bir kanatla geçmiştir. Başlayan bir çöküntü, izler silininceye kadar devam eder, gider. Taşlar Çalınır, genç fidanlar, sökülür, birkaç ağaç kalmışsa, onların dallan da birer birer koparılır ve tahrip, el birliğiyle tamamlanır. Komşu arsanın hikâyesi de, belki. başka türlü değildir. Bunu tek başına kalmış yaşlı bir akasyadan anlamak mümkündür. Bu ağaç, eksilen dallarını taze filizlerle vdoldurmak için, kim-bilir, kaç yıldan beri toprakla güreşmektedir. Yıllar yılı dinlenmeden mahalle çocuklarına sopa yetiştirmek kolay mıdır? Ağaçların ömür yolu bellidir bizde. Her ağaca boylanmak nasip olmaz. İlk gölgelerini görmemiş fidan nesilleri az mıdır? Onun için yapayalnız yeşil komşuma baktıkça hayrette kalırım. Dalları, artık, çocukların yeti-şemeyeceği bir yüksekliktedir. Akasya, çocuk nesillerine sopa rüşveti vere vere yakayı kurtarmıştır.
Aeschylos der ki: “Yaratılış dünyasında birçok kudretliler gördüm, ama, insan gibisini değil..,,. Dallarını yıldızlara kadar geren bir ağâcuı bile hakkından gelemeyecek bir insan var mıdır? Dün buna benzer bir insanla karşılaştım. Bitişik arsada sesler... Bir tanesi yüksekten geliyor:
— îş kolay gelsin Hafız.
— Eyvallah, usta. Bu ağaç böyle duruyor da. Evde iki keçim var. Bilirsin, ben hayvanları severim. Zavallılar aç. Bu mübarek günde insana dokunuyor bu. Namaza kadar da vaktim var. Eh, işte, bir iki günlük rızkı çıktı hayvanların.
— Allah kerimdir, Hafız.
Şaşılacak şey. Bizde mülkiyet mefhumunun çok tuhaf bir mânası var. Gözden uzak, gönülden uzak deriz. Hele bir şey, insandan uzak kaldı mı vay haline. İslâm hukuku eski Romalıların bir tâbirini benimseyerek ölü topraktan bahseder. Sahibinin gözünden uzak mülkiyet de bizde, sık sık ölü mülkiyet haine gelir. Yüksek duvarla çevrili bajıçemde dalları kınlasıya yüklü bir erik ağacı vardır. Şimdi karşımda çini çıplak duruyor. Tek bir erik, dalında kızaramadı. öteki ağaçlar sıra bekliyor şimdi. Eli baltah Hafız, keçisine rızkın en güzelini veren Tanrısına akasyanın tepesinden elhamdülillâhini gönderiyor. E-rik ağacını yükünden kurtaranlar cumhuriyet okullarını henüz bitirmemiş bir yaştadırlar. Fırsat bulanlar, yedisinden yetmişine kadar iş başında. Bu ne korkunç bir elbirliği. Anayasamız, mülkiyete dokunulamaz der, ama, duvar atlayarak başkasının mülkiyetine el uzatanların sayısını bilmek İsterdim. Duvar atlamak bizde çok sevilen bir gençlik cimnastiği haline gelmektedir. Bunun kötü bir şey olduğunu hiç kimse aklından bile geçirmez.
Avrupa’da kırlardan, dağ başlarından geçen şoselerin kenarları meyva ağaçlariyle çevrilidir. Her ağacın da sahibi vardır. Zamanı gelince merdivenini, sepetini getirir ve evine keyfi yerinde döner. Halbuki: benim
gibi, bahçesinin tek bir eriğini ağızlarına koyamayanlar, memleketimizde ne kadar çoktur. Avrupa'dan ilk dönüşümde şoselerimizin meyvacılığımızda bir devrim yapabileceğini düşünür ve hesaplardım. Kırk bin kilometrelik bir yol ağı; seksen bin kilometrelik bir uzunluk demektir. Buraya en aşağı 9 milyon meyva ağacı dikilebilir. Siz verimin ne olabileceğini tahmin edebilirsiniz. Ben bu güzel hayallerden birer birer ayrıldım şimdi. Hayatın öyle tecrübeleri vardır ki: En dinamik insana bile dünyadan el, etek çektiıe-bilir.
Ağaçlarımızı, meyva ağaçlarımızı kendi başlarına bırakmak zamanı henüz gelmemiştir. Çok bekleyeceğiz belki. Anlayışınız değişinceye kadar, mülkiyet duygumuz uyanıncaya kadar bekleyeceğiz. O zamana kadar akasyamız keçisine yem arayanın, eriğimiz duvarı tırmanabilenin olacaktır. Vazifesidir, ama hükümet, malımızın arkasından koşacak değildir a. Suçluyu biz kendimiz yakalamazsak, hükümet nasıl ceza kesebilir? Asıl mesele, suçluyu gücendirmeden, incitmeden yakalamakta. Belki o, insanlık hali bu, yolunu şaşırmıştır da bahçeye girmiştir. Böyle bir ihtimal varsa suçluyu nasıl azarlayabilirsiniz? O zaman siz suçlu olursunuz. Üstelik, suçlu sandığınızın temyiz hassalan noksansa?.. Meseleyi ruh bilgisi bakımından incelemeden nasıl karar verebiliriz? Yalnız bu kadar mı? Her suç, bir cemiyet hâdisesidir. Sırası gelir, suçlu, görünmeyen sosyal kuvvetlerin elinde bir oyuncak gibidir, ne yaptığını bilmez. Vakayı bir kere de sosyologlardan öğrenmek doğru değil midir? Ben burada dalgınlıkla, boyuna suçludan bahsediyorum. Sakın aldanmayınız. Mahkeme kararı verilmeden hiçbir vatandaşa suçlu diyemezsiniz. Yanlış iş görmek istemiyorsanız, akasyada yakaladığınız Hafız'a, dut dallarında dolaşan Mehmed'e, topunu almak için kapınızı zorla açan Osman’a ancak sanık diyebilirsiniz. Yani her şeyi gözünüzle gördünüz, ama, gene sanıyorsunuz. Siz, birkaç kere kendi kendinize, gördüm, ama, gene sanıyorum, derseniz, zamanla tam bir hak kurbanı haline gelebilirsiniz. Eski zamanlarda böyle tekin konuşanlara büyük bir ehemmiyet verilir ve onlardan kerametler beklenirdi. Şimdi ise en büyük keramet, kendi yağı ile kavrulmasını bilmektedir.
Her ülkede ceza ölçüsü, sosyal şartlara göre düşünülür. Biz; donumuzu, gömleğimizi, hemen hemen her şeyimizi nasıl dışardan getirtiyorsak, kanunlarımızı öyle ısmarlıyoruz. Don, gömlek için döviz harcıyoruz, ama, kanunlarımız için, çok şükür, bir kuruş bile ödemiyoruz. .Başkaları çalışıyor, yoruluyor, biz alıyoruz. Eizim bahçenin erikleri gibi bir şey. Yalnız duvar atlamak sıkıntısı yok. Ödemiyoruz, demiştim. Dilim kaymış olacak. Nasıl ödemiyoruz? Kanunlardan beklenilen neticeler elde edilmezse, arka arkaya çıkan ihtilâflar görünmeyen ödemeler değil midir? Evet, ödüyoruz, emniyetimizle, huzurumuzla ödüyoruz.
Osmanlı Devletinin kanunları, bizim kanunlarımız değildi. Bugün de hayat gerçekliğimizden
Belediye Paviyonu
Serginin güzel kölelerinden biri, Belediye paviyonudur. Bir çarşı şrk/hk/r tertip edilmiş. Bite yeni görünüyor. Halbuki ATı-airçarşıst, Kapahçarşı f/ıM nıu-a.zzam iki tünesi burnu muzun dibinde. Kule ise, başınızı, şehrin herhangi bir noktasından Rarayburnunu çvvirlrst niz aslını görürsünüz. Muraflakıytt bunları bir araya, gt hrerek bir terkip yapılmasından doğuyor.
Burada, İstanbul Sergisi mrf-humınıa en uygun bir harekete şahit oluyorum: Resim sergisi.
İstanbul ^hıansaralarmdan mürekkep. .14 sanatkârın
tablolarını ihtira eden bu sergide. Nıısret Sunar ile Züht il Milridoğlıdnun Fatih'in büstü ile madalyonu vur. İstanbul ve Fatih birbirlerinden ayrılmak imkânı olmayan iki isim.
Yine burada Belediyenin halk için ucıu mesken projelerini görüyoruz. hı^aallah böyle bir nihayet sahip olabiliriz re o man evimizin duvarlar 1 n 1
tablolarla süsleriz.
Fakat İstanbul Sergisine
derken yolunuzu kesen o seyyar satıcılardan illallah!..
BİR İSTANBULLU
eve aa-da
Kuleli Askerî Lisesinin
105 inci Yıldönümü
DÜN MEKTEPTE YAPILAN TÖRENDE 44 MEZUNA DİPLOMALARI MERASİMLE VERİLDİ
Kuleli Askeri Lisesinin 105 inci yıldönümü ve 1949-1050 ders senesi mezunlarına diploma tevzii töreni dün mektepte yapılmıştır.
İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay, Islan-1 bul Komutanı Korgeneral Şükrü Kanatlı. basın mensupları ile davetlilerin hazır bulunduğu merasime saat İT de İstiklâl Marşiyle başlanmıştır.
Müteakiben Mektep Müdürü Kur-mayalbay Remzi Masdal bir konuşma yaparak mektebin İkinci Selim zamanında Nizamı Cedit teşkilâtıyla beraber kurulduğunu belirttikten sonra:
"Bu çatı altında yetişenler ilk meydan muharebelerini Plevnede verdiler. Essiz ve şanlı bir müdafaa ile dünya tarihine mal olan Türk feragatinin, Türk fedakârlığının, Türk kahramanlığının bir şaheserini daha yarattılar.
Bu okuldan yetişenlerin DÖmekede, Balkanlarda, Yemende, Kafkasyada, Çanakkalede, Galİçyada. Arabistan çöllerindeki muharebelerde ne müşkül şartlar altında, nasıl bir harikalar yarattıklarını benden değil tarihten öğren.
Milli Mücadele tarihinde Kulelileri ön safda görürüz. Okulun hangi sınıfında olursa olsun vatanı tehlikede görenler, yürekleri mili! mücadele •ruhu İle ateşlenmiş olanlar parça
doğmuş kanunlarımız yok. Fakat bizim bir hak anlayışımız elbette vardır. Bütün kanun yapımızı böyle bir temel üzerine kuramaz mıyız? Bana öyle geliyor ki, Milletin nabzını bulamayan kanunlardan büyük geyler beklenemez. Adalet ve ceza mefhumları nlabidlr. Başkasına iyi gelen bir ilâç, bizi yataklara serebilir. Düşünüyorum:
Tedbirlerimiz sosyal şartlarımıza göre düşünülmüş olsaydı ne Hafız, namaz vaktine kadar, nasılsa insan elinden kurtulmuş akasyayı biçerdi, ne do benim eriğim cascavlak kalırdı. Musa, çok güzel söylemiş: Dişe diş, göze göz. Bu hikmetten, bugün de, faydalanacak insanlarımız, yazık ki, az değil...
a
Teknik Üniversite Rektörü Kaxetcrlb»r arunında
TEKNİK ÜNİVERSİTEDEKİ BASIN TOPLANTILARI
DÜn snat 17 do Teknik Üniversitenin Taşkışla binasında bulunan Mimarlık Fakültesinde bütün profesörlerin İştirakiyle bir basın toplantısı yapılmıştır.
Bilindiği gibi son günlerde Teknik Üniversite talebesi ile Rektörlük arasında bnzı anlaşmazlıkların olduğu haberleri halk efkârını ve bilhassa talebe muhitlerini yakından alâkadar etmekte İdi.
Teknik Üniversite talebesinin bundan bir müddet önce yapmış olduğu tedris toplantısının akisleri devam e-
parça Anadoluya kaçarak evvelâ çetelerde, sonra milli ordu saflarında çocuk yaşta yer aldılar.
înönülerinde, Sakaryada, Afyonda, Dumlupınarda ateş hattında vuruşan, dövüşen Kulelilerin hemen çoğu gün görmeden, zaferi tatmadan vatan topraklarına düştüler, imanlı ve milliyetçi ruhları şimdi burada başımızda... Ruhları şad olsun.
Bu okuldan yetişenler ancak iki defa içtikleri anddan döndüler. Birisi. tarihin kızıl sultan diye yadettiğl Hamid’e, İkincisi de Türk yurdunu müstevli düşmanlara satan korkak ve merdud firari Vahdeddin'e.,,
Bundan sonra genç subay namzetlerine öğütte bulunan Mektep Komutanı. •‘Türk Milliyetçiliğinin ve Türk vatanının İki mânevi düşmanına karşı hazırlıklı, uyanık ve tetikte bulun.
Birinci tehlike: İrtica ve şeriat cereyanlardır ki, taraftarları yıllar geçtikçe azalmaya ve ölmeye mahkûmdur. Kara kuvvet geriliktir.
ikinci ve en mühim tehlike; gelişmesi halinde kaleyi içinden çökertecek ve dahili bir hıyanet darbesi İle ortaya çıkacak kızıl bolşevlk cereyanıdır. Yeşil tehlikeye karşı ne kadar nefret ediyorsan, okul sıralarına kadar hulûl etmeye yeltenen, şiirler, hitaplar ve mahkeme salonlarına kadar giren kızıl tehlikeye karşı dn uyanık ol. Çünkü, kızıl bolşevlk din mukaddesat şeref namus milliyet tanımaz.
Yolunuz açık Olsun arkadaşlarım, Bundan sonra mezunlar namına konuşan Nedim Asil heyecanlı hitabesinde, Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği aziz yurdu korumak vo kendilerine gösterilen itimada lâyık olmak İçin bu vatan uğrunda İcap e-diyorsa kanlarını seve seve feda o-deccklerlnl söylemiştir.
44 mezun içinde deroee alan «ekiz kişiden ilk üçüne birer kol san ti, diğerlerine do blıor kitap verilmiştir.
Bundan sonra okul gezilmiş ve dâvetlllor hazırlanan büfede İzaz e-dikilişlerdir.
Kuleli Lisesini gezen davetliler; dershanelerin, lâboratu varların zenginliğini ve bilhassa mektebin umumi temizliğini görerek iyi bir intiba ile ayrılmışlardır.
derken, Ünbmrsito Rektörünün böyle bir basın toplantısı tertip etmesi vaziyetin aydınlatılması bakımından İyi karşılanmıştır.
Rektör Prof. Dr. Hulkl Ercin, Rektörlük bakımından talebe Ih? aralarında hiçbir İhtilâf olmadığını, zaten o-hınııyacağını, çünkü münasebetlerinin bir baba oğul münasebeti olduğunu 1-zah ederek, sözlerine başlamış vo son günlerde çıkarılan rivayetler hakkında da ezcümle şunları söylemiştir:
— İstanbul Teknik üniversitesindeki çalışma, ders ve imtihanlar normal seyrinde devam etmekledir.
Üniversite öğretim heyeti ile talebe aıaaında bir Anlaşmazlık olduğunu gerek telmih yollyle ve gerekse açıkça bildiren yazılar hem öğretim heyetini vo hem de talebemizi müteessir etmiştir.
Talebemizin bir kısmı, t. T. Ü. Talebe Birliği tarafından tertip edilen ve 'tedrisat toplantını) adı verilen toplantıya İştirak etmiş ve mevcut yönet melikler halikındaki düşüncelerini bildirmişlerdir.
I. T, Ü. Talebe Birliğinin zlyle tesbit ederek yerine sini arzuladığı hususların Üniversitemizin salâhiyeti! tarafından esajen gelişme
nu konmuş maddelerdir. Diğer bir kısım hususlar ise en müreffeh ve demokratik eğitimde bir ananesi olan memleketlerde bile tatmin edilmesi düşünülmemiş ve imkânsız olan maddelerdir. Bununla beraber, her zaman olduğu gibi, bütün bu dilekler üniversitemizin salâhiyetII organları tarafından gözden geçirilmektedir.
Üniversitemizin iç nizamına ve tertibine alt kaidelere herhangi bir sebeple riayet etmeyen veya bunların nelerden ibaret olduğunu bilmeyen talebelere, her yarde olduğu gibi, her zaman rastlanır. Bu gibi meseleler Ü-nlversltelorln İç işlerinden olup hal şekli do üniversitenin salâhlyetli organlarına aittir. (
1. T. Ü. Talebe Birliği Üniversitemizde baskı değil, bilâkis müzaheret görmektedir.
Talebe Birliğinin basın toplantısı
Rektörün toplantısını müteakip Ü-niveraite Talebe Birliği temsilcileri de kendi lokallerinde bir basın toplantısı
talebo gö-getirilme-bir kısmı organları programı-
KORE HARBİNE GÖNÜLLÜ GİTMEK İSTİYENLER
*
Kıyıllnrııı İ«dllAmıuı uğrayan UÜııev Kort» Vııınlıurl.vHlııln kurtuluş «avn-siıiıı İştirak otinok üsoro Trvflk Yürllhuı tararından açılan gönüllü kaydına dÜıı ııkşaına kadar yapılan müracaatların mıyıaı 2(iııu i geçmiştir.
Bıı gön ilil İller I sevk İşi Ih» lift ranarak alan kumlun ıılnımnam(»^i Inıgün akşama kadar resmi makamlara verilmiş olacaktır. Yukarıdaki recimde gönüllü yazılmak İatiyenlardcn bir grup mira beklerken görülmektedir.
Talebe Federasyonunun Amerikan gençliğine mesajı
davetlisi olan Emel dün hareket etli Birleşik Devletlerinin
A B. D.
Aktan
Amerika
vetllsl olarak dün Amerikaya roket eden Emel Aklan.
• •» —- — — — ----------
mümessilleri. Talebe Birliği
dâ-ha-Yeşilköy Hava Meydanında Türkiye Milli Tftlrbe Federasyonu İstanbul ünivorsHcsi mensupları. Amerikan Kültür heyeti reisi, talebe arkadaşları ve ailesi tarafından ıığurlanmıştır. Erpel âktan talebe mümessili olarak beraberinde Türkiye Milli Talebe Federasyonunun masajını götürmekledir.
Mesajda ezcümle şöyle denilmektedir:
“Türk talebe mümessili olarak A-nıerika Birleşik Devletlerine davet edilen Rayan Emel Aktan’ın. bu seyahatinden bilistifade, dost Amerikan gençliğine sempati vo selâmlarımızı yollamakla çok memnunuz.
Bu vesile İle do İki dost memleketin gönçleri arasında samimi dostluk münasebetleri daha çok llerllyoccktlr.
Siyaset adamlarının münasebetlerini. şahıslar ve bilhassa gençlik kültürel münasebetlerine kadar ilerletmek emelimizdir. Bugünkü gençlik rlni tanır ve anlarsa yarının garanti edilmiş olacaktır.
Bu itibarla, dostı Amerikan ğl İle doğrudan doğruya kültür teatisinde bulunmak İçin, yolu açmak istiyoruz.
Biliniz kİ Türkiyede samimî dostlarınız vardır. Memleketimizde, üniversiteliler, kollejliler ve yüksek tahsil mensupl&riyle gençlik mümessillerinizi daima bekleriz. Bugünden, tamam. anlaşmamız yarın için lâzım olarak, ruh ve anlayış beraberliğinde bulunmamızı temin edecektir..,
blribl-Hiılhıı
gcnçli-
İstanbul Sergisini 120 bin kişi gezdi
ÎBtanhul Sergisini dün gece saat 24 e kadar 120 bin kişi ziyaret etmiştir.
Yunanlı gazeteci Valiyi ziyaret etti
Dlln saat 12.30 da Yunan gazetesi Akropolis’in sahibi ve başyazarı Nas-floa Botsls Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Fahreddin Kerim Gökay’ı ziyaret etmiştir. Ziyaret hususi bir mahiyette yapılmış ve Nassns Botsls Türkiyeyl ziyaretinden dolayı çok memnun olduğunu bildirmiştir.
tertip oderek ezcümle şunları söylemişlerdir:
“Üniversitemizdeki tedrisat aksaklıklarını aksettirmek ve dileklerimizi bildirmek yolundaki teşebbüsümüz tam bir muvaffakiyetle neticeleniyor. Üniversitemiz muhitinde memnuniyetle müşahade ettiğimiz bir zihniyet de-ftişlkllfri görülmektedir. Bu arada talebe tarafından sevilen şahsiyetlerin deknnlıklnra gelmiş bulunmasını bilhassa zikredebiliriz. Birliğimiz vazifesini yapmıştır. Ümit ediyoruz ki, müracaatlarımız iyi niyetle incelenecek, aksayan tarafların düzeltilmesi İçin tezelden tedbirler alınacaktır
Muzaffer Kayalıbay hâdisesi tahkikatı
Dün de bozı şahitler dinlendi. Haldun Tandoğan ile Rober muvacehe edildi
Teknik Okul pansiyon âmiri Mu*» zaffer Kayalıbay’ın ölümüne Alt hâ* dişe tahkikatına dün de devam edil-m iştir.
Şahitlerden Rober. Haldun Tan-doğanla yüzleştirilmiştir. Şoför İsmail Şaban ve Roberın avukatı Hikmet Gelenbeğ dinlenmıçtır.
Talıkikatın bugün neticelenmesi muhtemeldir.
“İskenderun” gemisi 15 temmuzda teslim edilecek ltalyada Devlet Denizyollarının yâni gemilerini inşa etmekte olan An-aaldo firmasından idareye resmen bildirildiğine göre İskenderun gemisi 15 temmuzda tealim edilmiş olacaktır. Bu duruma göre İskenderun 30 temmuzda servise girecek ve Doğu-güney Akdeniz hattına tahsis edilecektir.
“Tarsus” bugün Akdeniz seferine çıkıyor
Tarsus vapuru Akdenızdeki ikinci turistik seferine bugün saat 12 de hareket edecektir.
16 gün sürecek bu sefer esnasında sırasiylc Beyrut, İskenderiye, Napoli, Vlllefranche, Cenova ve Pireye uğrayacak olan Tarsus 24 temmuzda Hıristiyan hacllerini taşımak üzere yeni bir turistik sefere çıkacaktır.
Marshall Plânı Teknik Müşaviri Ankaraya gitti
İstanbul Sergisinin açılmasında bulunmak üzere bir kaç günden beri şehrimizde bulunan Marshall Plânı teknik müşaviri Mr. Junkins dün u-çakla Ankaraya dönmüştür. Mr. Junkins dün kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza sergiyi çok beğendiğini, hazır)ıyanlaıın bu eserle iftihar et* meleri lâzım geldiğini söylemiş vs sergideki Marshall Plânı paviyonu-na halkın gösterdiği alâkanın kendisini çok mütehassis ettiğini bildir’ mlştir.
Hindistan Ortaelçisinin Valiyi ziyareti
Dün saat 10.30 da Hindistan Ortc^ elçisi C.S. Gha, İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Fahreddin Kerim Gökay'ı ziyaret etmiştir. Daha ziyade bir nezaket ziyareti mahiyetinde olan bu konuşmada kültürel mevzulardan bahsedilmiş, Hint ve Türk müziği, geçen sene şehrimizi ziyaret eden Hint Balesi konuşma mevzuu olmuştur. Beş hafta önce şehrimize gelen C. S. Gha. İstanbul şehrini ve bilhassa Türk müziğini çok beğendiğini söylemiş ve bu müziği dinliyehileceğı yerler hakkında izahat İstemiştir. Ortaelçi, bir müddet daha latfinbulda kalacağını tahmin etmektedir.
KÜÇÜK HABERLER
* Dün, Mısırdan Melek Sultan, A-dana vapuru ile şehrimize gelmiştir. Bu ziyaret aynı zamanda resmi bir mahiyet taşıdığından, Vilâyetten Melek Sultanı karşılamağa gidilmiştir. Sultan yazı Modada geçirecektir.
ir Marshall Plânına mensup beş kişilik bir heyet, dün, Sarayı ve müzeleri gezmek için Vilâyetten müsaade almıştır.
SÎYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NESKtS AT LtMİTED 6ÎRKETÎ
Müdürü: Kemal IL SAKLICA Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare edan : Sacld ÖG£T
Nc^redilmiycn yatılar iade edilme t.
Basıldığı yer t
YENİ İSTANBUL .MATBAACILIK LtMlTED SJtRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— Ne dırlanıp durumun be herif! Kimmiş bakalım o başkan dediğin...
Hacı Ömerin o gün herhalde bir şeye canı sıkılmış olacakı! Müftü de bunu anlayarak yüzü gözü karıştı fakat bir kere başlamış bulunduğu için çaresiz devam etti t
— Kim olacAk seni Yurdun hâmi başkanı değil misin?
Hacı Ömer daha şiddetle:
— Başkan babandır «enin, dedi, adam gibi konuşamaz mısın sen? Başkan maşkan ne oluyormuş... Reis demeğe dilin varmayör mu? Ben Cakalından da mı utanmazsın... Amma Ba-kal (la kalmış mı ya herifte?..
Müftünün yüzü beyazdan cenaze sarısına, sonra âdeta maviye dönmeğe başlamıştı. Fakat ylhe de kendini toparlamağa çalışıyor, gözleri benden ipıdât arıyordu. Fakat atlardan birinin yaralı kulağına musallat olmuş bir at «İneği bu vakadan duba ehemmiyetli İmiş gibi ben bastonumun uclyle onu laşıılnyor. Müftüye ve Hacı ömere bakmıyordum. Evet ergeç bu mlina-âftbâblİB dâva benim müdahalemle, hal Ve faa-lOlacaktı. Fakat zamanı gelmemişti, Hacı ömerin bu halde üzerine yürümek olmazdı. Bir parça hızını almasına zaman bırakmak lftzım-161
dı. Hacı Bey Müftüyü kıskaç gibi yakalamış bırakmıyordu:
— Sonra neymiş o pirinç İçin gevelediğin lâkırdılar... Beğenemedin mi yoksa...
Müftü çıldıracak gibi:
— Aman estağfurullah Hacı Bey, diye ba-
ğırdı. 'f' ' ' .
— Ya öyleyse ne deyi dırlanıp durursun?.. Müftü ağlayacak gibi;
— Dırlanan yok Hacı Bey, vallahi tallahi, diye yalvardı» hahi şanki bugün teberru kabul etmemeyi perenaip ittihaz ettik de...
Hacı Beyde yeni bir parlama öldü!
— Ne haltcttin; ne haltcttln; ne demekmiş o bakalım? Babandan mı ögroııdln onu dedenden mİ?
Müftü artık hezeyan halindeydi:
— Hani..» Yani..» Perenaip...
Hacı Ömer Müftüyü daha rahat haşlamak için dişlerine el attı. Fakat gitgide toplanan kalabalığa karşı onları ağzından çıkarmayı doğru bulmayarak:
— Hay senin peienalplne de, diye başladı ve bunu gerçeklen ağıra alınmaz küfürler takip etti.
Artık durulamazdı. Hacı ömerle bozuşmayı göze alarak ortaya Atıldım ve Allahtan kavgayı durdurmağa muvaffak oldum.
En Önde Hacı Ömerle ben, arknmıadn Müftü, daha arkada kalabalıkla medresenin kapısını geçmiştik. Hacı Bey benim kolumda iri iri söyleniyordu:
— Sen bilmezsin Doktur Bey.,, Herif çok. tandır benim pirinçlere goncayı taktı... Dır dır söylenir durur. Nircde o Gafur... Yüklesin çuvalı arabaya.
Bu söylentş Hacı Oınerin yave# yavaş ya-
162
tıkmasına alâmetti. Müftü sesini çıkarınasaydı bir iki dakika İçinde kavgadan hiç bir İz ve eser kalmayacaktı fakat çoluk çocuk arasında uğradığı hakaız hakaretten üstüne pirinçlerin de elden gitmesinden korkan Müftü yine bir ihtiyat, aızlik etti ve bütün ikna kuvvetini sesinde toplamağa uğraşarak Hacı Ömere izahat vermeğe başladı:
— Vnllııh şikâyetim pirinçlerden değil... Pirinçler Türkiye pirinç piyasasının en İyi pirinçleri... İIU ellin yanıma gelecek.» Ve lâkin bir kazan pirince kuş gözü kadar yağ katarsan ol. maz. Hani sanki pirinci himmet eden bir kelem sahibi çıkar da yağ veren çıkmazsa olacâğı bu. dur... Dediğim diyeceğim bu vallahi tallahi...
Biçare Müftü Kara Balçuklfıun pirinçlerine mukabil Yurdu yağsız bırakan başka zenginlere taş atmak suretiyle Hacı Öınore dalkavukluk otınek İstemişti. F&kât o bunu da ters anladı; tekrar Müftüye dhnrn'k:
— Herif yağı da mı benden beklersin? Daha bir İstediğin var mı? Ne bakarsın bel bel yüzümo..» Beylesenu*.»
Hacı ömerin hakikaten tonu bir günü İdi. Kalabalığa girdiğimiz İçin bu İkinci partide bağırmıyor. hattâ uzaktan bakanlara çehresi güler gibi göl (İnliyordu. Fakat o kısıla kızıla boncuk kadar kalmış gözlerin bakışım, ağarmış dudakların arasında tilki dişi gibi sivrilen takma dişleri Ve onların arasında ıslık çahır «esi o anda Müftüye sormalıydı.
İskemleye oturmağa hazırlanır gibi ndam-oağızin diz kapakları çöküp düzeliyor, Ihoe vücudu durduğu yerde iki yana snllnnıyoıdu.
Hacı ömerin kolundan yakalayarak yavaşça! »
— Kes Hacı Bey. dedim. Sana yakışma 9..»
163
Son şimdi burada vozıfa başındasm; vatanın yetim evlâtlarının başısın vo babasıaın.
Hâcı Boy kendinin, vazifenin ve vatan ye-timlerinin soyuıln sopıınn, Müftüyü bu grupa da sokmayı ihmal etmemek üzere ve ancak benim duyabileceğim bir sesle yine ağır bir küfür savurdu. Fakat sözlerim, tahmin ettiğim gibi, onu yatıştırınıştı. Müftü ile sulh yaptığını anlatmak lçinî
— Hadi bakalım, No marifetin varsa göster do çekip gidelim şuradan, dedi ve avlunun kav-vedeıı getirtilerek serince bir köşeye dizilmiş olan davetli sandalyelerine yürüdU. Davetliler kavgayı haber almışlardı. Fakat farkında değil gibi göründüler. Belki de hakikaten öyle idi. Bunlar Hacı Ömer için olağan şeylerdi.
Benim kısa bir zaman Mü(il) İle de uğraşmam lâzım geldi; adamcağız biraz kendini to-purloymca;
— Yahu Doktor Bey ben ne deyi bu eşkıyaya kttfft eğdim... Ben feleğe minnet etmemiş herifim... Kendi değil amma asıl ben şimdi çekip gidiyorum» diye söylenmeğe başladı. Bun-Iah söylerken karAiinın ciddîliğine beni inandırmak İçin kapı İstikametine dönüyor, koşuya başlamak İçin İşaret bekleyen atletler gibi vaziyetler alıyordu.
Hacı Ömer, kalabalığın arasında bizi unut, tuğu ve belki de başkalarıyla yeni bir kavgaya başladığı halde Müftüyü kolundan tutarak;
— Yavaş, dedim» herif ters ters bize bakıyor.
Müftü, elini birdenbire ağzına kapatarak!
— Duydu mu acaba? diye ürktü. Sonra bıı hareketinden de utanarak:
«=* Yallah vız gelir bdna, dedi.
Müftünün kolunu bırakmamıştım!
164
— Hadi Müftü Efendi... Sen deryadil adamsın... İhtiyardır o.. Üstelik de hasta... Biraz sonra pişman olur. Görmedin mi “Sen bu garip vatan yetimlerinin başı ve babasısm” dediğim zaman gözleri yaşardı.. Ben onun bu halinden istifade ederek sana bir iki çuval pirinç daha ge-tirtiverirım. Pahalıya maledenz bu bunaklığı o-na.„
Müftü! "Başına çalsın pirinçlerini" dedi. Fakat aynı zamanda da titreye litreye bileklerimi yakalamıştı. Avlunun bir köşesinde yabani otlar ve sarmaşıklar arasında kaybolmuş bir Viran duvar vardı. Bıı duvardaki bir pencerenin sökülüp alinamayAvnk kader kuvvetle yerleştirilmiş kahn demir* parmaklıkları atasında ylno otlar ve dikenler içlııde bir iki kırık meeıır taşı seçiliyordu, Taşlar medresenin bazı yüksek payen müderrislerine aitti; hattâ aralarında bir tanesi de Şehislânıhğa kadar yükselmişti.
Müftü o zamana kadar Adeta yabancısı olduğum bambaşka bir serie:
— Görüyorsun ya hali Doktor Bey. dedi, dilenciden de aşağı bir şey olduk. VclAkin mtls» tahakız; cezayı amelimizdir»* çekeceğiz.
Sonra çenesi titreyerek gözleriyle pencereyi göstererek daha yavaş ilâve etti:
— Hep onlar sebeptir. Kabirlerinde hortla-yasıcAİer...
Bu mânalarla dolu bir kaç sözden ve hele o sesteki başkalıktan, şimdiye kadarki konuşmalarımıza hiç uğramamış bir mevzun, vahim bir bllyllk politikaya geçmek üzere olduğumuzu hissettim ve hu sesten hiç bir akis almamış görünen bir sesle:
(Devamı var) •
165
4 Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
Meclis müzakereleri
Sinan Tekelioğluna gelen tehdit mektubu
bu mektubun Meclis zarf
ve kâğıtlarına yazılmış olduğunu söylüyor
-
Cevaplandırılan sözlü sorular arasında Sarıyor hidroelektrik santrali tesisleriyle İhtiyarlık Sigortası Kanunu, Varlık Vergisi, Maçkadaki “Taşlık’' sahasında yapılan asfalt yol ile vakıf arsalara ait sualler de vardır
* * MÜŞTEREK HAVA MANEVRALAR
Fransa, Belçika, Holânda, İngiltere ve Birleşik Amerika geçenlerde müşterek hava manevraları yapmışlardı. Resimde İngiliz havacılarını uçuş talimatı alırken görüyorsunuz
Havacılık bahisleri j
Avrupa hava müdafaasında tesis edilecek işbirliği
Batı Avrupanın müdafaası için aynı tipte uçaklar kullanılması prensipi
Yazan : Charles Gardner
B. B. C, inin havacılık muhabiri
BİR zamanlar Napoleon’un gezindiği büyük bahçe ve parka nazır Paris yakınlarındaki tarihî ve muhteşem Fontainbleau Şatosu’nda Batı Avrupa-nm hava kurmay subayları, ihata bakımından genişlikleri ve teferruatlarının giriftlisi bakımından, hattâ muhayyile sahibi KorsikalI “Küçük Onbaşı” yı bile şaşırtacak mahiyette savunma plânlarını müzakere için her gün toplantılar yapmaktadırlar. Bir zamanlar Avrupa kıtası üzerinde kendi öz emellerini tahayyül etmiş olan bir injıan için yalnız mevki isimleri yabancı gelnıivecek terimlerdir: Brüksel, Paris, Lüksemburg. La Haye. Londra, Oslo, Roma, Lizbon, ve Kopenhag. Bu isimler elân aynıdır. Fakat Napoleon’un anlayışı bu noktada sona erecek mahiyette olurdu.
Napoleon, Hava Başmareşah Sir James Robb'un, duvarları çift katlı Ve mücerret bürosundaki gizli müzakereleri dinliyebilseydi. Askeri lûgat-çesinde mevcut olmayan bir yığın terimin arasında şaşırıp kalırdı: Radar» tepkili uçaklar, kerozin, uçan bdmbaiar, radyo, “meteorlar", vam-pire'ler, filo uçuşları ve önleme kesimleri.
Hakikatte Fontainbleau şimdi, askerî güvenliğin emrettiği veçhile tam mânasiyie bir sır şehridir. Ancak binbir süzgeçten geçtikten sonra pek kıt verilen pasoların hamilleri, gece ve gündüz Şatoya götüren bütün yolları tarassut etmekte olan milletlerarası nöbetçi sisteminden geçebilirler. Şimdiye kadar bu f büyük gene) karargâhtan basında başlık teşkil edebilecek hiç bir sansyonel haber yayınlanmadığı gibi, müttefik hava kudretini belirtecek hiç bir gösteri, bu karargâh tarafından tertiplenmem iştir. Zira Fontainbleau Gene) Karargâhı, gözalıcı konularla değil. İzlanda’dan Ak d eniz e kadar uzanan bir gök bölgesinin topyekûn savunmasının öz temelini teşkil eden bir teşkilâtın fiilî teferruatiyle uğraşmaktadır.
Yolcu filoları teçhizatı:
Meselâ avcı grupları teçhizatı meselesini ele alalım; Eüyük-Britanya bir tip uçak. Fransa başka bir tip, Belçika başka bir tJp uçak ve teçhizat kullanmış olsaydı, ortaya tam mânasiyie bir keşmekeş zuhur ederdi. Bölgenin bir tarafından diğerine nakledilen bir hava filosunun beraberinde kendi öz yedek motörlerini, yetişkin makinistlerini, yardımcı pilotlarını ve muhtemel olarak kendi kullandığı Kalibre’dekl silâhları ve uçaklarına uygun tipte bombaları taşıması gerekirdi.
Halbuki böyle bir durum, modern savunmanın ruhunu teşkil eden yer değiştirme kabiliyetini imkânsız kılardı. Bu gibi birlikler, kendi öz üslerine bağlı kalırlar ve Avrupanın hava müdafaası, bir araya asla getirilmesi mümkün olnuyacak parçalara ayrılmış olurdu.
Fontainbleau Genel Karargâhı, şJmdi bütün bu meseleleri ele almıştır. Her beş müttefik hava kuvvetlerinde vampir ve meteor tepkili avcı
YENİ İSTANBUL
BEBEK SERGİSİNDE
En güzel bebeği seçenlere
YENİ İSTANBUL
Gazetesi
Okuyucu'arı arasında bir jüri teşkil ediyor
1 temmuz tarihinden 31 temmuz tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 adet mavi gazete başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımıza bir adet kur’aya iştirak numarası verilecektir.
Sergi hitamında, yapılacak olan tasnifte en çok rey olan bebek veya bebek paviyonunu seçenler arasında yapılacak kur’ada kazanan on okuyucumuza kıymetli bebekler hediye edilecektir.
uçakları, standart olarak kabul edilmiştir. Bu uçaklar Batı Avrupa Birliğiyle işbirliği yapan Norveç, İtalya, Danimarka ve Kanada gibi Atlantik devletlerinin de hava ordularında standart malzeme olmuştur. Bundan da ileri gidilmiş ve Fransa, Holânda, Belçika ve İtalya’da kurulan fabrikalarda bu uçak ve motörleri imal veya monte edilmektedir. Bu sayede yedek aksam, yakıt, teslihat ve bakım malzemesi standartlaştırılmış! ir. Uçaklar üzerinle hangi millî âlem görülürse görülsün, Batı Avrupa bölgesinde, bütün müttefik hava filoları kendilerine lâzım malzemeyi bulabilecek durumdadırlar. Her askeri hava alanında bu uçaklara hizmet edebilecek yetişkin teknisyenler vardır. İyi bir bakım, muvaffakiyetli müdafaanın anahtarıdır.
Teknisyenler yetiştirilmesi:
Batı Avrupa’daki bütün radar operatörlerinin aynı tarzda çalışmaları ve aynı metodları kullanmaları için teknisyenler yetiştirilmesi, son derece önemli telâkki edilmiş ve bu işe rasyonel ve topyekûn bir esas üzerine girişilmiştir. Saatte 960 kilometre hızla yapılan modern bir hava mübare-zosinde. meselâ H olan da ya ait bir avcı filosu. Fransız radar kontrolörünün metodlarını anlıyamazsa. bir hezimetin yer alması. mümkün ve muhtemeldir. Bunun vukuunu önlemek, Fontainbleau Karargâhının işidir.
Batı Birliği savunma mekanizmasının muvaffakiyetle ve verimli bir tarzda işliyebilmesi. geniş ölçüde pilot, makinist ve her türlü teknisyenin yetiştirilmelerine bağlıdır. Teçhizat ve malzemede olduğu gibi, talim ve terbiye metodlarmın da standartlaştırılması elzemdir, işte bu sebeple şimdi Avrupa, girişilen bütün büyük hava manevralarında, Ingiliz Kırall-yet Hava Kuvvetleri uçaklariyle Holânda. Fransa ve Belçikaya ait filolar. karma gruplar halinde kanat kanada ve aynı iîslerden uçmaktadırlar.
Büyük-Britanya’da yer alan son hava müdafaası denemelerinde, ziyaret ettiğim bir çok hava alanlarında radar ve harekât kontrolü, hazan İngiliz. hazan Fransız, Belçikalı veya Holândah subaylar tarafından yetiştirilmekteydi. Böylece bu manevralarda her 4 hava kuvvetine mensup avcı uçaklarının en ahenkli bir işbirliği kurabildiklerine şahit oldum. Bu manevralarda 4 devlet savunma kuvvetleri, sözde taarruz eden ve çok yüksekten gelen Amerikan bombardıman uçaklarına “hücum” etmişlerdir.
Fontainbleau’da temelleri atılan bu büyük ve hayatî işbirliğinin yegâne haıici tezahürleri, bu gibi manevralar ve ilân edilmiş bulunan karma talim tasarılarıdır. Diğer teferruata gelince, Batı Birliği, pek yerinde olarak bir Aysberg’e teşbih edilebilir. Bu büyüz yüzen buz dağlarının ancak takriben onda biri deniz üstünde kalır ve göze görünür. Geri kalan muazzam kısım sulara gömülüdür, gizlidir amma mevcuttur.
• •
Ankara. 3 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) - B.M.M. nin bugünkü toplantısında İzmir Milletvekili Abidin Peköz’ün ihtiyarlık Sigortası Kanunu hakkındaki sualine Çalışma Bakanı Haşan Polatkan verdiği cevapta, adı geçen kanunun meriyete girmesinden çok az bir zaman geçmiş olmasına rağmen işçiler tarafından pek çok şikâyetlere vesile verdiğini, bundan 15 gün kadar evvel bu mevzuda yapılan toplantılarda işçilerin ödemekte oldukları yüzde 4 primin yüksek olduğunu. tazminat miktarının düşük bulunduğunu, kıdem ılımlarının nazarı itibara alınmadığını ve yaş haddinin çok yüksek tutulduğunu İfade ettiklerini belirtti ve kanunun yeni baştan tedvin edilerek mümkün olan ıslahatın işçiler lehine yapılacağını ve yüzde 4 primin bir kısmının Hazine tarafından ödenmesin o çalışılacağını bildirmiştir.
Soru sahibi işçilerin bu kanun muvacehesinde haklarının heder edildiğini ifade ile dedi ki: “Bilhassa yaş haddi üzerinde durmak gerekir. Bugün yapılan hesaplara göre memleketimizde erkek işçilerden ancak yüzde 5 i ve kadın işçilerden yüzde 1 i 60 yaşına kadar çalışabilmektedir. Bundan dolayı yaş haddinin hiç olmazsa 50 ye indirilmesi lâzımdır. Diğer taraftan dünyada en az ücret alan Türk İşçisi olduğu halde en ağır vergileri ödemektedir. Bu itibarla işçiye bir de yüzde 4 primi tamamen yüklemek doğru olmaz.,,
Sinan Tckelioğlunun Varlık Vergisinin tarhında yolsuzluklar yapıldığı hakkındaki sorusuna Maliye Bakanı Halil Ayan cevap verdi. Bakan ezcümle şunları söyledi:
“Varlık Vergisi, hakikaten çok acı bir mevzudur. 1942 de ihdas edilen ve bir defaya mahsus olmak üzere büyük servet sahibi ve yüksek kazançlı kimselerden alınmasını âmir kılan bu kanun maalesef vergi nisbetinin tayini ni hususî komisyonlara bırakmış ve bu komisyonların vereceği karara adli ve idari hiç bir itiraz hakkını tanımamıştır. Devlet maliye mefhumu ile hiç bir alâkası olmayan bu vergide matrah ve nlsbet tayin edilmemiştir. Bu itibarla bu kanunun doğan hicap verici nuza getirmezsem
• • t *
nuz.
Sinan Tekelioğlu vabı beni tatmin etmedi, sîzleri de tatmin etmemiştir” diye söze başlayınca birçok D P. milletvekilleri “etmiştir” mukabelesinde bulundular. Konuşmasına devam eden ha-
tat hıkından neticeleri huzuru-beni mazur görü-
ise- “Bakanın ce-Herhalde
- - - • •
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Af kanunu tasarısı
Tasarının tam metnini veriyoruz
Madde 1 — 15-5-1950 tarihinden önce işlenen suçlar hakkında takibat yapılmaz ve bu suçlardan dolayı hükmedilmiş cezalar infaz edilmez.
Madde 2 — Aşağıda yazılı bentlerde gösterilen suçlar kanunun 5 İnci maddesi hükmü mahfuz kalmak şar-tlyle birinci maddenin şümulü dışında bırakılmıştır.
A — Türk Ceza Kanununun 125, 126. 127, 129, 130, 131. 132 ve 133 üncü maddelerinde yazılı suçlarla bunların 168, 171 ve 172 nci maddelerinde gös-terih-n şekilleri ve 135 inci maddenin 2ncl bendinde ve 136, 137. 138 ve 140, 141, 142 ve 143 üncü maddelerinde yazılı suçlar,
B Zimmet. İhtilas, irtikâp ve rüşvet suçları.
C — Türk Ceza Kanununun 8 inri bâbının 18 inci faslında yazılı 414, 415 416, 417 ve 418 inci maddelerindeki ırza geçmeli ve ırza tasaddi cürümleriyle aynı babın 2 nci faslının 429 ve 430 uncu maddesinin birinci fıkrasında ve 431 inci maddede yazılı kız ve kadın ve erkek kaçırma cürümleriyle 3 üncü faslında yazılı fulı-şiyata tahrik cürüınh ri.
Ç - Türk Ceza Kanununun 9 un cu babının birinci faslının 448. 419, 150. 451. 452 nci madde ile diğer kanunlarda yazıtı aynı mahiyette adam öldürme cürümleri.
D Türk Ceza Kanununun 10 uncu babının 2 nci faslında yazılı suçlar,
E — Askerî Ceza Kanununun 55, 56 ve 148 inci maddelerinde yazılı suçlarla yukarıki bentlerde münderiç Ceza Kanunu maddelerine aut suretiyle cezalandırdığı fiiller.
F — Türk Ceza Kanunu il»’ diğer kanunlarda yazılı ölüm cezasını müs-telzlm suçlar,
G — Tekerrür hükümlerinin tatbikini gerektiren aynı cinsten suçlar.
Madde 3 — Bu kanunun birinci maddesinden faydalanan hükümlüler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren mahkûm oldukları cezanın zaman aşımı süresi içinde ve her halde 5 yıl zarfında aşağı haddi 6 aydan uz olrnıyan hürriyeti bağlayıcı cezayı müstelzim bir cüriim işledikleri takdirde evvelce haklarında hükmedilmiş bulunan cezanın geri kalanı aynen çektirilir.
Türkiyenin ilk İsrail elçisi
TelÂvlv, 3 A A. (Afp) — Türkiyenin ilk İsrail Elçisi Seyfulkıh Esin, Başkan VVelamann’a Recboveth’daki ikametgâhında itlmatnnmeHİnl takdim etmiştir.
Esin, verdiği kısa beyanatta İsrail ile iktisadı ve siyasî münasebetleri geliştirmeye ve bütün bu bölgede dostluk havam yaratmaya çalışacağını söylemiştir. Başkan da, Filistin Türk rejimi altında iken Filistin yu-hudllerinv yapılan yardımı hatırlatmış ve Türkiyenin ortadoğuda barışı tesis etmek arzusunu son derece takdir ettiğini söylemiştir.
tip 250 njilyon liralık vergiden 50 milyon lirasının tenzil veya terkin edilmiş olduğunu. Adnnada 55 kişinin ve lzmirde 4 şirketin bu şekilde Varlık Vergisinden kurtulduklarını ileri sürerek komisyonların büyük suiistimallere mesnet teşkil ettiğini söyledi.
Tekrar söz alan Maliye Bakanı da yapılan tenzil ve terkinlerin ayrı ayrı çıkarılan kanunlarla olduğunu, bu verginin tarhı hakkındaki dosyaların arşivlere kaldırıldığını, yeni bir tak-riı verildiği takdirde daha geniş açıklamalarda bulunacağım söyledi.
Bursa Milletvekili Mithat San’ın Sakana nehri üzerinde kurulacak olan Sarıyar hidro-elektrik santralına dair sualine, İşletmeler Bakanı Profesör Doktor Muhlis Ete verdiği cevapta mevzuun şimdiye kadar geçirdiği safhaları anlattı ve ezcümle şunları söyledi:
— Soru sahibi bilhassa bu tesisin iç finansmanını sormaktadır. Sarıyar barajı aynı zamanda Sakarya nehrinin seylâbına mâni olacağı için Bayındırlık Bakanlığınca 1950-54 yıllarında ödenmek üzere 12 milyon Hra ayrılmıştır. İstanbul Belediyesi 32. Ankara Belediyesi 6.5. Eti Bank 1.5. İller Bankası 3 milyon lira vererek bu tesise iştirak etmiş olacaklardır. Mar-shall Yardım Plânından 1949-50 yılında sarfcdlimck üzere alınmış olan 1.5 milyon dolar da Avrupa İktisadî İşbirliği Türkiye Başkanı ile anlaşarak bu seneye devredilmiştir Böylece Sarı-yar. santralı Türk - Amerikan işbirliğinin güzel bir eseri olacaktır.
Bundan sonra yine Sinan Tekelioğ-lu tarafından verilen vo Maçkada Taşlık adı ile maruf sahadaki vakıflara ait arsalar ve asfalt yola dair sualine İçişleri Bakanı 10 gün sonra cevap verebileceğini söyledi.
Kürsüye gelen Tekelioğlu, Bakanın izahatını bekliyeceğini ifade ettikten sonra kendisine “iyi haberci” imzasiy-le gelen ve Meclis Başkanlığına tevdi ettiği bir tehdit mektubunu okudu. Bu mektupta ezcümle şöyle denilmekte idi:
“Behey çatlak kafalı herif.
Eceli gelen köpek cami duvarına işermiş.. Senin de az kaldı, ölüme hazır ol ve bu şekildeki takrirlerini vermekte devam et. Cephe kumandanlarına yapılan merasim sana da yapılacaktır. Kara Bekir Paşa senden haber bekliyor.”
Tekelioğlu, daktilo ile yazılmış olan bu mektubun başlıksız Meclis kâğıdına dercedildiğinl ve zarfın da Meclis zarfı olduğunu söyledi. Meclis çarşamba günü toplanacaktır.
Madde 4 — Kanunen kullanılması, yapılması, taşınması, bulundurulması, satılması, alınması ve memlekete sokulması suç teşkil eden veya inhisara tâbi bulunan eşyanın müsaderesine bu kanunun şümulü yoktur. Gümııık resmi ile gümrüklerde alınmakta olan hâzineye, özel idarelere ve belediyelere ait bilumum vergi ve resimler Ödendiği takdirde kaçak gümrük eşyası, belli tarife bedelleri tediye olunduğu takdirde kaçak orman mahsulleri inde olunur.
Madde 5 — Türk Ceza Kanununun 85 inci maddesinin tatbikini gerektirmiş olan haller müstesna olmak ü-zvre bu kanunun 2 nci muddesinin C bendinde yazılı suçlar sebebiyle hükmedilmiş ve edilecek cezaların 8 de biri ve diğer bentlerde gösterilen suçlar için hükmedilmiş ve edilecek cezaların 6 da biri indirilir, ölüm cezası 30 yıl, ve müebbet ağır hapis cezası 24 yıl ağır hapis cezasına çevrilir.
Madde 6 Firar halinde olup da bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten İtibaren 6 ay zarfında C. Savcılıklarına müracaat ile teslim olmıyan-lur 5 inci madde hükmünden faydalanamazlar Bu kanunun yiirülüğv girdiği tarihte asker kaçağı, izinsiz, bakaya, yoklama kaçağı ve saklı bulunanlar w askerlikten kurtulmak için hile yapanlar kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 3 ay içinde resmi mercilere teslim olmak şartiy-le affolunurlar.
Madde 7 Bu kanun hükümlerinin Hâkimler ve Memurin Kanunları ile bunlara ek kanunlara vesair hususi kanunlara tevfikan verilmiş ve verilecek İdarî ve inzibati karar ve yapılacak muamelelere ve subay, askeri memur, gedikli erbaş ve erbaşların cezaların hukuki neticelerinden olan rütbenin kaybcdllnıçsl ve orduya subay, memur, gedikli olarak kabul olunmamak ve askeri nasbinin kesilmesi muarmdelerine şümulü yoktur.
28 şubat 1342 ve 3 nisan 1340 tıırih ve 460 sayılı Muhtlkemat Kanununun muvakkat maddesinde yazılı Meclis in rafından verilen avukatlık veya dava vokıHiğindon çıkarma kararlan kaldırılmıştır.
Madde 8 — Bu kanun hükümlerinden faydalanacak tutuk ve hükürıılü-l« rlrı salıverme işleri kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 15 gün ı-çiıule tamamlanır.
Madde 9 — Bu kanun neşri tarihinden itibaren yürürlüğe girer.
Madde 10 Bu kanunu Bakanlar Kmııhı Y-ıirütür.
Af ve basın kanunları Bayramdan evvel çıkarılacak
Ankara, 3 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) Büyük Millet Meclisi af kanunu ile basın kanunu tasarılarını müzakere ettikten sonnı bayramdan evvel çalışmalarına son verecektir.
Kuvvetle söylendiğine göre, Meclis 15 temmuzda faaliyetine son verecektir.
Londralı June Cottle’ııı («ağda) yılanlara karşı büyük bir sevgisi vardır. Hattâ sokakta dolaşırken bile bir boa yılanını yanında taşır. Resimde Bayan Cottle’ı. en sevdiği yılanı bir taksi şoförüne takdim ederken görüyorsunuz
Milletvekili ödeneklerinin indirilmesi
Teklif, Biitçe Komisyonunda tartışmalara vesile teşkil etti. Ödenek ve yollukların fazla olup olmadığını bir komisyon tetkik edecek
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mardin bağımsız Milletvekili Kemal Türkoğlu tarafından, milletvekilleri ödenekleri ile harcırahlarının azaltılması. riyaset divanı üyeleri ile mu im kıp uy e Ödeneklerinin kaldırılması ve tekrar milletvekili seçilenlerin aldıkları aylara ait mükerrer Ödenek alamamaları hakkındaki teklifin bugün Bütçe Komisyonunda müzakeresine başlanmıştır. Teklif, komisyonda tartışmalara yol açmış ve bir kısım üyeler, milletvekillerinin bugünku ödeneği alacaklarını düşünerek seçime iştirak ettikleri fikrini ileri sürmüşlerdir. Bir kısım üyeler de bu hususun 1951 bütçesinin müzakeresi sırasına tehirini istemişlerdir. Teklif sahibi, itirazları cevaplandırmış ve teklifin memlekette yaratılmak İstenen tasarruf zihniyetine bir örnek olması itibariyle malî ve hukukî bir karakter taşıdığını söylemiştir.
Diğer bir üye de bugünkü hayat şartlarına göre Ödenek ve yollukların fazla olup olmadığının tetkiki için bir tâli komisyon teşkilini teklif etmiş ve bu teklif kabul edilerek gelecek pazartesiye kadar t etki katım tamamlamak üzere 7 kişilik bir tâli komisyon kurulmuştur.
Danıştay üyelikleri
Başbakanlıkça tesbit edilen 29 kişilik namzet listesi Meclise sunuldu
Ankara, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Danıştayda açık bulunan 6 üyelik için Başbakanlığın tesbit ederek Meclis Başkanlığına gönderdiği listede 29 isim bulunmaktadır üyelikleri teklif edilen zatlar şunlardır:
îzzeddln Tuğrul Nlşbay. Fuat Erci-yaş, Şemsoddin Akçıoğhı, Rasim Es-merer. Tevfık Şcnocak, Mahmut Nedim Öğüt, Rıza Göksu. Mustafa Türk-cr, Ferit Ayıt«kr. Muslih Fer, Esat Tekeli, Tevfik Çaydem, Kemal Havırlı-oğlu, Lutfi Hnkcri. Osman Cemil Batır. Hamdi Tanç, Haydar özen, Faruk Işık, Fuat Başknrdeş, Atıl Akgüç, Galip Ycn.d. Asım Türel, Hilmi Ak-soy, Muhlis lz( ı-, Abdullah Maydn, E-sat Ufak, Arif Barar. Şefik Kolaylı, Haşan Fehmi Süerdan,
Münhal bulunan bu 6 Danıştay üyeliği seçimi yakında Meclîsçe yapılacak v« üyeler bu zatlar arasından seçilecektir.
Hastahane mütehassısları imtihanla alınacaklar
Ankara. 3 lA.A.i — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığından tebliğ edilmiştir:
Başta Ankara, İstanbul ve İzmir bulunmak üzere bütün hastahaneler-le diğer müesseselerimiz mütehassıslarına tâyin edilmek için bir çok müracaatlar vuku bulduğunu gözönlinde bulunduran Bakanlığımız bu tâyinlerde her şeyden evvel ehliyeti esaslı bir şart olarak kabul etliği cihetle yurdun her tarafındaki hastah&neler mü. teha.MHislannın intihabında müsabaka usulünü tesis etmek üzere bir yönetmelik hazırlamaktadır.
Bu yönetmeliğin ihzar ve ilânına kadar bu gibi mütehassıs tâyinleri yapılmayacağından bu hususta vaki olacak müracaatlar şimdilik hiç bir muameleye tâbi tutuinnyacaktır.
ta
Batı Almanyaya daha geniş yetki verilmek isteniyor
Londra, 3 A.A. (Lps) — Amerikan, Ingiliz ve Fransız uzmanları bugün İngiltere Dışişleri Bakanlığında toplanarak Federal Almanya Cumhuriyetine dahili işlerinde daha geniş kontrol yetkisi vermeye matuf ted-1 birleri inccllyeceklcrdir. Uzmanlar işgal statüsünün tâdilini tetkik edecekler ve Almanya ile harp haline son vermek için tavsiyelerde bulunacaklardır.
Kore'ye benzememesi için
Fransa, Hindiçinî’de bulunan kuvvetlerini geri çekmiyecek
Hindiçini’yi müdafaa etmekle Fransa, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Uzakdoğudaki gayretlerine iştirak etmektedir
birbir-tanzim
akşam
geçmiştir, konuşmuş, birliğinden nispetinde olan hür
Fransız
inkişafları kavuşacak birliğe dahil olduğunu
Paris, 3 ı Hususî Büromuzdan) — Kore hâdiseleri, Fransız umumî efkârı gözünde, Fransanın Hindiçinî-deki vaziyetini günün mevzuu haline koymuştur. Üstelik bugünlerde Fran-sanın en sıcak bölgesi olan ve 38 derece hararet kaydeden Pau şehrinde. boğucu bir havada ve sıkı bir gizli celse halinde Fransız - Hindiçini müzakereleri yapıldığı için bu mesele büsbütün ehemmiyet kazanmıştır. Bu konferans, bir taraftan Fransa ıie birleşmiş 3, devlet arasındaki, diğer taraftan bu 3 devletin leri arasındaki münasebetleri etmeğe uğraşmaktadır.
Gazetelerde, bilhassa bir
gazetesinde açılan propaganda neşriyatı, Fransanın Hındiçinîyi tamamen terketmesini, bu memleketi kendi mukadderatına bırakmasını istemekte Ve bu işin Fransaya karışıklık ve üzüntüden başka bir şey ge-tirmiyeceğini iddia etmektedir. Fakat son kabinede Denizaşırı Fransa Bakanı Letourneau ise bunun tamamen aksini müdafaa etmiş ve enerjik bir şekilde harekete Bakan hakikatler üzerine milletler üstü bahsetmiş ve istiklâllerine milletlerin bu belirtmiştir.
Hindiçini hakkındaki Fransız tezi de esasen bu cümle ile hulâsa edilmektedir. İyi haber alan kaynaklardan da bildirildiğine göre, Fransız kuvvetlerinin Hındiçinîyi tamamen tahliye etmesi bahis mevzuu değildir. Bu mesele üzerine Schuman’m yaptığı beyanat iki mâna taşımaktadır. Dünkü ve bugünkü Dışişleri Bakanı. Fransız kuvvetleri Hindiçi-nide bulunmakla ve uzun zamandan beri yapılan silâhlı mücadeleleri desteklemekle, Fransanın, bugün Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından bütün âzalarından Uzakdoğu için istenen yardıma bilfiil iştirak ettiğini söylemiştir. Fransa, bu yardımı her zaman için yaptığı kanaatindedir ve oradaki gayretlerini de daimî olarak devam edecektir. Esasen çoktan beri batı devletleri anlamışlardır ki, e-ger Fransız ordusu Hindiçinlde hazır bulunmasaydı ve mücadeleye iştirak etmeseydi, bu ülke içeriden veya dışarıdan bir komünist istilâsına uğrayacak ve boğulup gidecekti.
Şimdilik Hindiçinîyi müdafaa etmekle Fransa. Birleşmiş Milletler Teşkilâtının Uzakdoğudaki gayretlerinde üzerine düşen vazifeyi yapmaktadır. Salâhiyetli şahsiyetlerin de dediği gibi, bu mühim bir hizmet-
Türklerden de Manche’ı geçmek istiyen var
Londra,3 (Nafenj — Manche Denizini geçme müsabakasına iştirak edecek olan 8 yüzücünün 1 ağustosla ingıltercde antrenemanlara başlama, lavına intizar edilmektedir. Bu yüzücüler on dört memleketten gelecek lerdir. Müsabaka büyük İngiliz gazetelerinden biri tarafından hazırlanmıştır. Türk yüzücülerinin de bu müsabakaya iştirak edecekleri zannedilmektedir.
”Asyaya Avrupa kadar önem vermek lâzım”
Rııslar, tek kurşun atmadan Asyayı almak istiyorlar
Taıpoh, 3 (AP) — Milliyetçi Çin Lideri Mareşal Çan-Kay-Şek, bugün verdiği hır demeçte, şunları beyan etmiştir:
“Komünist aleyhtarı büyük devletler, Asyaya Avrupa ile eşit derecede önem vermelidirler. Aksi halde Asya-dakl komünist aleyhtarı savaşın neticeleri tehlikeye düşebilir. Huşlar demirperde arkasında kalıp demokrasilerle savaşmak için kukla rejimleri İdare edecekler, fakat açıktan açığa tek bir asker gondermlyecek ve tele bir kurşun atmıvacaklurdır.
"Huşlar, komünist tecavüzün kurbanlarını kurumak için sevkedilen hatılı kuvvetlerin hakikatte Asyayı istilâ etmekte olduklarını İddia etmek suretiyle AsyalIları tahrik etmeye ve ayaklandırmaya çalışacaklardır^
tir. Zira öyle görünüyor ki, Uazk-doğudaki ihtilâflar genişler ve tecavüz hareketleri büyürse, bu defa tehlike doğrudan doğruya Rusyadan değil, * Mao-Tse.Tung’un komünist Çin ülkesinden gelecektir. Şüphesiz yine hâdiselerin ipleri Rusyanm elinde bulunacak, fakat onun namına diğer komünist hükümetler harekete geçeceklerdir. Mao-Tse.Tung ise, As-yanın milliyetçiliği bahsinde, kendisini şampiyon ilân etmiştir. Fransız efkârı da. Çin komünist liderinin henüz Hindiçini hakkındaki niyetlerini açığa vurmadığını bilmektedir.
Bahsi hakikaten kaybeden adam
Paris, 3 (Nafen) — Fransız polisi şimdiye kadar eşine ender rastlanan bir “müşterek bahis” meselesi üzerinde durmaktadır. öğrenildiğine göre. 3 kişi sinirleri biraz bozuk olan birisinin bahsini kabul etmişlerdir. Bu adam Seine Nehrine atlayacağını söyliyerek bahse tutuşmuştur Adam nehre atlamış fakat kazandığı parayı öldüğünden alamamıştır. Polis tarafından tevkif edilen üç kumarbaz, ölmekte olan bir adama yardım etmemekten ve ayrıca üzerindeki eşyayı da çalmaktan sanık tutulmaktadırlar.
İspanya • İngiltere maçının tafsilâtı
Rio de Janeiro, 3 A. A. (AFP) — Dünya Futbol kupası dömifinal karşılaşmalarından en önemlisi 50.000 seyirci önünde ve Italyan hakemi Ga-leatti nln idaresinde İngiliz ve Ispanyol takımları arasında yapıldı.
Maçın birinci devresi şampiyonanın en güzel karşılaşmalarından biri olmuştur. ingülzler daha çok hücumda bulunuyorlar, lspanyollar ise fevkalâde göz dolduran bir oyun çıkarıyorlardı. İngiliz müdafaası Ispanyol Basora. Zarra ve Garniza’nın bütün gayretlerine rağmen hasınılannın gol atmalarını önlüyordu. Oyun iki tarafın karşılıklı akınları ile devam etmiş ve devre 0-0 berabere bitmiştir.
ikinci devrenin dördüncü dakikasında bir İngiliz hücumunu kesen ts-panyollar maçın ilk ve yegâne golünü attılar. Yedikleri bu golün tesiriyle şaşıran tngilizler. ancak bir kaç zaman sonra hücumlarını anlaşmış bir şekilde toplayabildilerse de. bunlar da İspanyoljarın mükemmel müdafaası karşısında eridi.
Maç her iki tarafın yaptıkları müteaddit favuüerlc aert bir şekil almaya başladı ve böylece sona erdi.
Bu oyunda IspanyoHar Dünya Kupasının tehlikeli bir namzedi olduklarını ispat etmişlerdir.
Ingilterede futbol matemi tutuluyor
Londra, 3 (A.P.ı — Brezilyadaki
Dünya Futbol Kupası turnuvasında İngiliz takımının İspanyaya 1-0 yenilmesi üzerine İngiliz basını bugün â-deta İngiliz futbolünün matemini tutmaktadır
“Daily Hernld” gazetesi mağlûbiyet haberini, resmî matem haberlerine mahsus kara çerçeve içerisinde bildirmiştir.
Bir baseball maçını durduran yıldırım
Helena - Montana, 3 - A.A. (Afp) — Pazar günü baseball maçı yapılmakta olan sahaya yıldırım düşmüş, oyunculardan bin ölmüş, 7 si yaralanmıştır 122 seyirci de yerlere serilmişlerse de varalunmamışlardır.
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-«ağıdaki kuponlardan IHI tane getirerek bir kura numarası a-labilccekslnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Yeni tsiaıılmrun
KUPONU*
r w *
4 Temmuı 1950
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 4
( SOSYAL M E SEL ELER
Evlilikte saadet
ÇON günlerde İngiltere’deki gazete ** ve mecmua bayilerinde görülen bir kitap» herkesin dikkatini ürerine çek-mektedlr. Bu. 30 Kr. karşılığında «atılan, fakat insan mantığının ve hikmetinin şaheseri olan küçük bir kitaptır. En fazla hayret ve memnuniyeti mucip olan cihet, bu modem cinai hayat kitabı, müelliflerinin Anglikan Kardlnaricri oluşudur. Kardinal Lord von Bnth ve VVcIta’ln on-•özde açıkladıkları gibi "Evlenmenin Eşiğinde" kitabı, günün problemleri ve zaruretleri gözönünde tutularak kaleme alınmıştır. Yersiz Ar ve hicap duygularının tesiri altında kalmadan ve yazının sadelik ve vuzuhunu kaybettirecek lüzumsuz teferruata girişilmeden bu mevzu» açıkça ve olduğu gibi İşlenmiştir. Evlilikte çiftlerin birblrlcrlyle olan cinsi münasebetleri hakkındakl bölüm en mahrem noktalarına kadar açık ve temiz bir samimiyetle belirtilmiş, buna karşılık diğer bölümlerde daha fazla günlük hayattan bahsedilmiş ve önsözde de açıklandığı gibi, nnai-hatlerden çok açık hakikatler üzerinde durulmuştur. Bu açık hakikatlerin en önemlilerini biz de naklediyoruz: 1
Birinci bölümde deniliyor ki: “Erkeğin vücudundaki ihtiyat kuvveti kadına nispetle umumiyetle daha azdır. Kadın, erkekten çok dalın kolay uykusuz bir gece getirebilir veya bir Övün yemeği terk edebi lir, neticede hiç bir zarar da görmez. Bu sebepten. işinden evine dönen kocanız, yemek yemeden evvel sizin işleriniz veya tuvaletinizle ilgilenmezse bunu, onun fazla materyalist oluşu veya İlgi a tel iğiyle izaha kalkışmayınız! Bu. sadece bedeni kuvvetin tükendiğine bir işarettir. Onun için, erkek eve gelince evvelâ yemeğini hazırlamalı, sonra günün havadislerini anlatmalıdır. '
"Genel olarak kadının sevgisi er-keğinkinden daha devamlıdır. Erkekte mevcut olan kanun ve nizamlara hudutsuz bağlılık şuuru, onu bu sevgiyi, tabii kabul etmek yoluna götürür. Aslında onun, karısının sevgisini kazanmak ve muhafaza etmek yolunda dalma gayret sarfetmeal gerekir. Karısının bütün saadeti kendi elinde olduğuna göre de, onş. mümkün olan inceliği göstermesi şarttır. Kadına gelince: O da kocasına gerçek bir hayat arkadaşı olmıya çalışmalıdır; cazip, anlayışlı, zeki ve neşeli bir hayat arkadaşı. Her iki tarafın da bilmeleri gereken bir şey varsa o da. bu sevginin kendiliğinden devam edip gidemiyeceği ve büyüye-miyeceğldir,
"Evlilik, biri diğeri tarafından yok edilmemek şarliyle iki şahsiyetin birleşmesi demektin Hiç bir erkek karısından bütün arzularının yerine getirilmesini istememen, bilhassa koca istediği için yerine getirileceğini düşünmemelidir. Aynı şekilde kadın da böyle bir talepte bulunamaz.
" Evlilik sadece bir karakter im-
tihanı değildir. O, aynı zamanda karakter teşekkülüne de hizmet eder. Evlilikte haşan elde etmek için, her şeyden evvel mantık ve mizah, daha doğrusu kendi şahsiyetimiz de dahil olduğu hakle olayları doğru ve gerçek görebilme kabiliyeti lâzımdır. Neşe ve muhakeme sayesinde, aslında mevcut olmayan zorluklar Oltadan kaldırılabileceği gibi, kısmen mevvut olanlar dıı büyütülüp korkunç bir şekle sokulmaz. Gerçekten bir hakNirlık veya suç konusu olduğu zaman da, bunu işliyen kusurunu itiraf etmeli, karşı taraf da anlayış gösterip bağışlamalıdır. Karı ile koca arasında fikir ve düşünce ayrılıkları, hattâ kırgınlıklar zuhur edebilir. Fakat, İki taraf da birbirlerine karşı olan sevgilerini har şeyin üstünde tutunca, bu ayrılıklardan esaslı ve derin dostluklar doğar."
Çocuklara ayrılmış olan bölümde, bunların muayyen fasılalarla dünyaya getirilmelerinin öneminden söz a-çılnıaktadır: "İki çocuk arasındaki yaş farkının en az. iki yıl olması gerekir. Bu müddet içinde anne, ancak kendini tophyablleceği gibi, iki küçük çocuğa aynı zamanda bakmak zahmetinden de kurtulmuş olur. Çocuklar arasındaki yaş farkı dört, beş yıl olacak olursa hu, o zamana kadar bütün ailenin dikkat ve ilgisini üzerimle toplam iyi alışmış olan büyük çocuğun aleyhine olacaktır. llzun müddet dikkat merkezi olmaya alışmış olan çoouğun, böyle birden bire İkinci plâna atılması, onda, kendisine karşı haksızlık edildiği'fikrini doğurabilir. öyle ki, bu his onun sonraki hayatına da tesir edip güçlükler yaratır. Çocuklar annelerinin çok vaktini doldururlar. Kadın bu arada kendini tamamen çocuklarına hasredip, kocasını katiyen ihmal etmemeli; anlayışlı, iyi bir eş ve müşfik bir anne olmayı telif etmesini bilmelidir. Koca da karısına daima yardıma hazır bulunduğunu her ve-aileyle ispat etmelidir."
Çeviren : Zahide Özveren
Kayınvaldc ve kayınpeder bahsine gelince: "Bir çok çiftler en küçük fikir ayrılıklarında, gururlarının kırıldığını ileri sürerek hemen kendi yuvala rm tvrkvdip. ana ve babalarının yanına kaçmaktadırlar. Bıınlnra olgun İnsanlar denilemez. Çünkü bunlar, çocukluk devirlerinde olduğu gibi her zammı himaye edllmlye ve acınnııya muhtaç zavallılardır."
Mektup bölümünde şöyle deniliyor: "Başkasının sırrım öğrenmlye teşne olma! Kocanın her mektubunu okumıya heveslenme! Çiftlerden biri bir gün, bir üçüncüye kolay kolay göslcrllmlyecck olan bir mektup alabilir. Hu, onun muhakkak yolsuz harekete kalkışması şeklinde tefsir e-ciilmomelldir. Bu gibi işlerde ancak karşılıklı emniyet ve itimada dayanan bir aile mesut olabilir."
Gelir bahsine gelince: "Ailenin geliri taraflara ait sayılmalıdır. Çünkü vazifesi, müşterek yuvanın temiz, rahat ve cazip oluşunu sağlamak o-lan kadının emeği dr, en az erkeğin kazancı kadar değerlidir."
"Karı ve koca tatil müddetlerini beraber mi geçirmeli, yoksa ayrı ayrı mı? Burada önemli olan nokta, hor ikisinin de ruhî ve bedeni sağlıklarını korum lya çalışmalarıdır. Bu. ayrılmıya lüzum kalmadan da ayarlanabilir. Kısa bir müddet ayrılmak gerekiyorsa, bunun her iki tarafın da arzu ve muvafakatiyle yapılması şattır. Küçük ayrılıklardan sonraki birleşmeler daha heyecanlı ve daha çekici olur. Entelektüel İlgiyi hiç bir zaman kaybetmemelidir. Çünkü insan, ancak şahsiyetini kuvvetlendirmekle hakiki evliliğin özü ve mânası olan arkadaşlığın değerini artırmış olur?'
Küçük karakterde ve sık basılmış 31 sayfadan ibaret olan bu değerli kitaptan aldığımız kısımlar, temenni ederiz ki. okuyucularımıza bu yolda rehber olsun ve onların bir çok güçlükleri yenmelerine hizmet etsin!
DlKKflT —DİKKAT —DİKKAT
I Yeni İstanbul I
I Okuyucularına bir sürpriz |
I hazırlamaktadır I
1----- PEK YAKINDA ---1
TAFSİLAT BEKLEYİNİZ
Çanlı çalgılar
Havada müzik var
Yazan : Zylph* S. Morton
Göklere yükselen kuleden bir mu->ikl şpllâlei'i iştHIyor. Boylere, atmosfer tatlı bir mııalki ile dolup tadıyordu. Bu mufilki bir organ kadar kudretli olmakla beraber piyanonun ahengini de belirtiyordu. Alışveriş etmek için Hokaktn koşuşan insanlar adımlarını yavaşlatarak sihirli musikiyi dinlemeye koyulurlar. Bunların arasında daha büyiik tecessÜB gösterenler, müziğin kaynağını tvabit etmek üzere çan kulesine tırmanabilirler. Kuleye çıkanlar 23 veya daha fazla çanı olan ve tıpkı bir piyano gibi tuşlarla çalınan bir Aletle karşılaşırlar.
Amerikanın Cenup bölgesinde birinci sınıf çanh çalgılar vardır. Hattâ, bunlardan bazılarında çanları 71 I .bulanlara bile rastlamak kabildir. Bu çanlardan her biri yarım kilo veya İU.OOO kilo nğırlıgındndır. Canlı çalgıların büyüklükleri birbirlerinden fark-lıdın Bunlardan bazıları harika denebilecek kadar güze) musiki husule geliri r.
Amerikanın değil, fakat aenup bölgesinin belki do eıı blıyük ve en meşhur çanlı çalgısı Florlda'da Mountalıı Lak o’d e yer almuktıııbr. Bu çalgının 71 çıngırağı vardır ve bunlardan en ağırı 11 kilodur. Çanlar bakır ve tenekeden yapılmış ve l»2ö yılında meydana getirilmiştir. Çanlı çalgı; editör, müellif ve Insanlyetperver Edward VVillIanı tarafından Florlda eyaletine hediye edilmiştir. Bu çanlı çalgıyı İhtiva eden kuleye de "Şarkı söyleyen kule" İsmi verilmiştir.
Gayet güzel bir mimari güseillk taşıyan kule odasına çıkıldığı vakit insanın gösleri derhal acalp tuşlara kayar. Takriben tütün çanlı çalgılarda müşahede edildiği gibi tuşlar çan a-gacından yapılmıştır. Ve bunlar piyano tuşları gibi dilz olmayıp, yuvarlaktır. Tuşların dlyumetrosu bir İnçin dörtte üçüne tekabül etmokteılir. Yukarı kısımda yer alını tuşların dlya-melrosu 9 santimdir ve piyanonun siyah tuşlarına tekabül etmektedir. A-şağı kısımda yer alan tuşların dlya-metrosu 16.5 santimdir ve bunlar piyanonun beyaz tuşlarına tekabül etmekledir, Çanlı çalgılarda, piyanolarda olduğu gibi pedallar vardır, fakat bunlar piyanoya nazaran çok daha muğlak bir durumdadır.
Çanları çalan adanın "çan üstadı,, vevn “karlyyonor” İsmi verilmektedir. Floridudaki kuleye çıkan bir kimse dünyanın en meşhur çan üstadı olan Anton Brces'i seyredebilir.
Çan üstadı elini yumruk şeklinde sıklıktan sonra bilek kısmiyle tuşlara dokunmak sureliyle çanlı çalacvı çalmaktadır. Ayagb'le pedallara basarak muazzam ban çanlarını kontrol etmekledir. Anton Bı*eea çanlı çalgının tunlarına dokunduğu »ırada gayet sihirli bir musiki etrafı kaplar, bilhassa çalman parça klâsik olursa... Mr. Brees’in programı yeryüzündekl bütün çan üstadlarına ııümune tenkil edecek kadar caziptir. Böyle bir programa istinaden. önce bir klâsik parça, sonra İngiliz veya Skoç halk şarkıları, daha sonra da Şubert'in serenadını veya Mendelssohn’un "Vcnlz Gondolü"nü çalar.
. - f ' • >■ ” 4 ; ,, ;J , ar.... u * ,’/ V
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 Rumi
KJtn. Temmuz HAZ.
18 4 21 1
1369 Salı 1866
VAHİ1 VASATİ EZANİ
Güne., 532 8.47
ögl» 18.19 4.34
1 Ikındı 17 19 S 31
Akjatr» 20.44 12.0)
Yat» 22 46 2 02
316 6.32
[S I N E M AL A Rİ
HK1UI.I.I LİHLIİ
A Kİ 5 1 — Canavar Pençesi.
2 — Aart Boksör.
AJ KAZAR: 142562> horonun
Kara Kamçısı.
AR ı Cnnuu A^k
2 — Gece. Yarışı t renkli b ATLAS (Iü£jp51 1 — Genç Kız Kalbi. 2 — Tunca GıUcIJ.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kör
2 — Kaçırılan Kut
ELHA.MRA 1 — Sarato^a Güzeli. 2 — 1xnaırll Dlmilrtos. İS'Cİ 18459$) 1 — Knnburun
Intikaım. 2 — Renkli Mucizeler.
İPtK (44280> 1 — Aşk Yarışı
2 — Kara Ok.
LALE (430M> 1 - lannslz
Kahramanlar aürkçej. 4 —
Yaban Gülü irunkHı.
MELEK: (4UMW) 1 — Zorlu Misafir. 2 — Vahşi Arzular.
ŞABA1 111656» 1 — Gençlerin Sevgilisi. 2 — Monte Krlstonun Mirası.
8VATFAKK (&143) 1 — Kahraman Yüzbaşı. 2 — İlci Cingöz Hıtydutlar Arasında. 3 — Kalbime Dagıııaşlu.
StMER (42851) 1 — Kızıltepe. 2 — Bitmemiş Senfoni.
SARK: «1380) 1 — Arjantin
Güzeli. 2 — Balıkçının Karısı. ÇIK: H3720) 1 — Vatan Esraru 2 — LoreJ Hnrdi Pasif Korun-ma Memuru.
TAKSİM h - LeylA.
2 — Kızım.
TAN 1 — San Antonlp Aslanları. 2 — Monte Krlstonun Elmasları. 3 — Şeytan Ruhlu Adanı.
ÜNAL (49306) 1 — Tabir İte
ZUhre. 2 — Lorel Hsrdy Dan» Öğretmeni.
ÜNAL 1 azlık l — Çol ŞahlnL 2 — Dişi goytan,
YENİ 1 — Meksika Çiçekleri. 2 — Asilzade Haydut. 3 — Günahtan Sonra.
YILDIZ: (42647) 1 — Sanşm
Bülbül lor. 2 — Ateş.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR: (23663) 1 — Tarzan Geliyor. 2 — Hint Rüyası. AZAK: * (23542) 1 — ÎÇÜ Kız.
2 - Tehlikeli Kadın.
CEMBERLtTASî C?25U) X —
üniformalı Melekler, 2 — Denizaltı J01. 3 — Ölüm Kervaıu. IEKAH 1 Monte Krlsto Kon-t4ş!. 2 — Kılıçların gölgoalnde. 3 — Harrov Kumarbazı.
HALK 1 — Mahzun GönülUr. 2 — Barış Kahramanı. 3 — Gizli Teşkilât.
İSTANMI L: (22367) 1 — Dişi
Haydut 2 - Su PcrileŞL KISMET: (26654) 1 - Tuzak,
â - Hülya .
MARMARA: (23i>60) 1 - Ca-
• uslar Çarpışıyor. 2 — Ateş Çemberi.
MlI.Ll: 1 -• Tarzan Geliyor,
2 — Hint Rüyası.
TIKAN: (32I27> 1 - Maceralar Kıralı. 2 — Çalınan Kalp. 3 — Dert.1» Zeynep.
YENİ (Bakırköy 16-1261 1 —
Geeelorin Hâkimi. 2 —» Genç Dul.
KADIKÖY CİHETİ
HALE: (60112) 1 - Baba Katili. 2 — Er Meydanı.
OPI.KA (WU1) i — Aşk douizi. 2 — Şüpheli adarn.
stREYYA 160662) 1 - İstırap Çocuğu (tllrkçe). 2 — Tehlike Işh retl.
ANKARA
\NKAHA (23432» I — Solan Gölgeler. 2 — Zehirlenen Ruhlar.
HtYtK (13031) Kahraman Yüz bağı.
4EHKCİ (13M6) 1 — Klcopal-ra. 2 — Hacı Murat Geliyor. FARK (11131) Ayşenln Duası.
2 — Efsuncu Baba.
SI s (14071) Sahte Evlat.
st MER (14073) Hortlaklar A-dası. 2 — Şampiyon Ağı.
I l.rs (222VH I — Güzeller Revüsü. 2 — Aşk Senfonisi.
YENİ (14040) 1 — Slvnh Göl-
geler. 2 — Monte Krüıto. Gece saat 21.15 te Zati Sungur’un temsilleri.
GAR GAZİ NO SIT N DA I Ltılyan Akrobatları.
tZNÎR
ETIIAMÜA: 1 — Altın Kelep-çe. 2 — Maskeli Prens. 3 — Kıskanç Kadın.
LAIJE 1 — Leylanın Aşkı. 2 — Dalnruı Kalbimdesin. 3 — Korkunç Vadi.
TAYYAKKî 1 — Açıkgöz Periler Arasında. 2 — Kadınlar Düşmanı.
TAN 1 — Leylûnın Aşkı. 2 — Daima Kalbimdesin. 3 — Korkunç Vadi.
kimi. 2 — Hüsnü Yusuf un Aşkı YENİ SİNEMA: 1 — Namus Sözü. 2 — İstiklâl Madalyası. 3 — Tarzan Naw-York Ul.
MELEK: 1 — Aşk Sultanu 2 — Çaylak Hafiye Zindanda.
yondun. — 14.10 LA 1. i llal-ya) Roma, Atlnadnn. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun. A-dana. Ankaıadan, — 15.50 B K.A (İngiliz) Londra. Nis. Roma. Atinadun. — 16.30 D. H.Y. (Türk) Van, Diyarbakır, Elıızığ. Sivas, Ankııradnn — 16.05 D,H.Y. (Türk) İztninlen.
— İS 25* D.H.Y, (Türk) Kahi-
re Anknrudıın. — 1S.3Ö D.H.Y’. (Türk) Ankamdan. — 21.35
P.A.A, (Amerikanı Hong • Kong. Baıuknk. K ııkiitu. Delhi. Karaşl, Basra, Şamdan GİDECEK OLAN t Ç AKI AK
6.3Ö £» H.Y. (Türk) Buraya.
— 8.30 B.E.A. (Ingilizı Atina, Nls, Loııdraya» — 9 (M) D ILY. (Türk) Ankara, Kayser), Malatya. Eifırığ. Erzunıma — K3ü D.H.Y. ıTürkı Anknrava.—
10.15 D.H.Y. (Türk) İzmir*. — 10.30 D H.Y. (Türk) Ankara. Adan*. İskenderun* — I I 45 I) H.Y. (Tfırk) A tıka raya — 16 (M) D.H.Y. (Türk) İr. m İre. — 21.35 P.A.A. (Amerikanı BrÜk-s«l, Londra. Gundcr. New-York'a.
GELECEK OLAN VAPl RI.AR
18.00 Necat. I iH'bolutlan. — 20.00 Marn kas. Mııdan)n(kı n.— 18.00 Anlalya, Çanak kuladan,— 14.00 Ankara, Batı Al«h»nIzden. GİDECEK OLAN YAPIKLAR
9.00 Miirith.ız. Mudilııyuyu. — 17.00 Sus. Mudanyaya. — 19.00 Seyyar, Kurabigayıt — 18JX»
Analarla, İskenderun».
G ELECEK OLAN TREN I.KII e 30 Ankaradan (Eks.ı —
9.15 Ankaradaıı (Elm.) — 16.51 Ankaradnn (ıııotörlü tıen) GİDKCEK OLAN TRENLER
8.20 Semplüü Eks. (Avrupai.
— 18.10 Ankara ya (Ek.ı,) — 2320 An kara ya (PCks.).
R A D
UÇAK . TREN - VAPUR
GELE4 EK OLAN I ÇAKI.Alt
0.45 D.H.Y. ıTÜrk» Bursa-dan. — 9.30 D.H.Y”. (Türk) îz-mirden. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Af-
A N K A İt A :
7.28 Açıhş ve program. —
7 30 M. S» Ayarı. — 7.31 Hafif ınüzlk ipi). -— 7.45 Haberler.— 8.00 Saz eserleri ipi). — 8.15
Tangolar ıpl). — 825 Günün programı vu hava raporu. —
8.30 Hafif (irkesiralar çalıyor (pi). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M S, Ayarı. — 12.30 Şıır-
kılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Keman soloları (pl>. — 13.30
öğle Gazetesi. — 13.45 Şen
pnrçalur (pl). — 14.00 Hava
raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program, — 18.00 M. S. Ayarı. — 18,00 Küme »azhıran saz eserleri, oyun havalan. — 18.30 Salon orkestrası (plh — 19.00 M. S. Ayan ve haberler. — 19.15 Geçmişte Buğun - 19 20 Yurtnn sesler.
— 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Haydn sol ına)ör trio (pl).
— 20.15 Radyo Gazetesi. —
20.30 İncesaz. — 21.00 Temsil.
— 2143 Serbeat saat. — 22 00 Konuşma, — 22.16 Dans müzi-
ği (pl). — 22.15 M S. Ayarı ve haberler. — 2ÎI.00 Program ve kapanış.
İSTANHVL:
12 57 Açılış va programlar.— 13.00 Haberler — 13 13 Karışık ılnn.* mûalğl ıpl). — 13.45 Şarkı ve türküler — 14.2ü Serbest
sual: Konuşma veva ınüzik.— 11.3ü Oyun havaları, mm e»vr-bri pl). — 14.50 Terry Ste-
\v*(i ı.-n şarkılar "pli. - 15.UÜ
Progrnınbtr ve kapanış.
17 37 Açılış ve programlar. — İAQü Dana ımtaığl ipli. — 18.30 Sadi Yaver Ataman ınemh»kvt havaları ses ve saz birliği konseri. — İH IM) Haberler. — 19.13 İstanbul haberleri, — 19,2ü
Radyo «senfoni orkealrtuu konseri, Juhunnes Brahma., Senfoni No. Tdo mlııöı*. Op. 68.— 20.0ü Şiir Dünyamız: Behçet Kemal Çıığhır. — 20.10 S(mal, Rlvhıınl StrftUMM. Smiftl'ıni bemol Op 18. — 20 30 O-
pero ve brdelvrd^n sahneler ıpl) — 2L00 Asırlar buvmuu Türk müziği. Takdim cdeıı • Lalkn Kmahey. — 21.3ü hasıl heyeti kanseri. — 22.10 Asrıını-xın müMgünden örnekler (pl). Zoitnıı Kudnlv.. Harry Janoş Süiti — 22.35 Ca» müziği (pil.
22,13 Haberler. — 23.00 Karışık hafif müzik (pli. — 23.30 Programlar ve kapanış.
YAHANCI RADYOLARDAN NRÇMK YAYINLAR:
I ON Dl( t :
8.00 Dinleyici İstekleri. — 9 30 Caz kulübü. — 10.3ü Palın Courl orkestrasından hafif müzik. — 11.15 Halif orkestra
konseri. — 13.30 Chapple d’A-nıa^o dans orkestrası. — 15.15 BBC İskoç orke&trnMi konseri (Sohüberl programı*. — 16 15 Yaylı sazlardun hııfıf müzik. — 18,15 Bavlı‘lan org için parçalar. — 19 )5 Yeni pMlıları
takdim ediyoruz. — 20.3(1 Müzik hâtıraları - Varyeteler. — 2.3.30 Dans mllzlğl.
Beyoğlu (46-14 Kadıköy (9)872
tstanbııl 24222 Üsküdar 60943
Ankara 00, İzmir 2222 Karşıyaka ir>o5ft
C Z A N
EMİNÖ.nC: Sadıılhtl) (Eminönü) — Yorgl (Unknpani) — A-rif Neşet (Alemdar) — Cemil t Beyazıt).
BEYOĞLU: Klnyuli (Merkez)
— Sıhhat (Merkez) — Kemal Rebu) (Tuksinı) — Fındıklı (Galata) — Tunu (Galata) — Asım Şişil (Şişli* — Nişantaşı (Şişli) — Hitlıcıoğiıı (Hııskiıy)
— Yeni Turan (Kasımpaşa). FATİH: İbrahim Halil (Şehzade başı) — Etem Pertev lAk-aaray) — Yedlkuie (Snmntya)
— Hamdl Emgen (Şehremini)
Amerikadaki iktisadı cereyanlar
ÖXİ MI ZIH KI YOL
Suldaıı vağu:
1 — Harareti C4UI (İKİ kelime». 2 — Durdu kalmaklık. 3— İbadvie riyazet etmek durumu; Doğru. 4 — Kamdan yürüyen; Y'araduna mensup. 5 — Süratli ış gor «mürekkep kelime), 6 — Temiz değil; Kesin.
7 — Sonıma L. gvlIrHc az olur; En büyük kitabımız. 8 — Terzinin aonuna bir hart Ihive-siylr molörvll ulur; Bir harfin «»konuşu. 0 — Vefat et; Gösteri. 10 — Akıllı (iğrenci OKI kelime *.
...Yııkaruluu atağı:
1 — Bayağı lâkırdı (iki kellim» *. 2 — Tersi şakul; Bir buyan okuyucumuz. 3 —. Işkeıu-e ika eden (iki kelime), l — Gürültü: Yuvanı. 5 — Tersi güzel; Tersi bir edat; Ukarplnlu burun şekillerinden. 0 — Bebek ayakkabısı; Bir cerh illeti. 7 — Lef; Yumuşak ve tatlı bir madde ahzet «Mürekkep kelime). 8 — Para mahfazası (çoğul); Kkl et. 9 — Nida; E-ziyrt. 10 — Zoraki sevinç ilki kelime).
DÜNKÜ BILMACANIN II Al i l
Suldıın Bağa;
1 — Hail pek İyi. 2 — Ara-Intî Kıt. 3 — Kadar; Haki. 4— lziıı al; Mat, 5 — Kİ; Sena. 6 — Alala 7 — Irk; ADka.
8 — Ne İyi; Adet. 9 — Cezaret. lo — himat et.
Yukarıdan u>agı:
1 - II .1 ılcl ta( I. 2 — Arazi; Ree. 3 — 144(11; A t lal. 4 — İlân et; Yat. 5 — Para; îrl. 6 — Et; Lala; £ıu. T — Sutaia. 8 — İkame; Adet. 9 — Yıkan; Wt«k 10 — ttlrafat.
— (Uupınar ( Karagümrük) — Hüoamvddln Gdkenglu (Fener* EYÜP: Eyüpaultan.
BEŞİKTAŞ: Vhlln — Orta köy
— Gıyuııeddln Dlvanlmglu (Ar-
navutkdy) — Merkez (Rcbelc). KADIKÖY: Sö^ütlüÇMme
Fenervolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay.
ÜSKÜDAR: Selimiye.
HEYBEI.İADA: H, Halk. HÜYÜKADA: Halk.
İZMİR ı Tarlan (Alzanrakl — Y’enl İzmir ı Basmahane) — Eşrafpaga — Karantina (Yalılar) — Millet (Kemeraltı).
Yazan : John T. Fİynn
Krediden «onra en ehemmiyetli İktisadi ailAh elektrik kudretidir. Federal hükümetin su basnıaİMrını ve nehir KryrlİHeferlvrinı kontrol smlAhlye-ti, elektrik kudreti ialihsallne girişmek için bahane tutulmuştur. Halk, hUkûınetlmlzin bu .sanayie ne kA(lar sokulmuş olduğunun pek az farkındadır.
şimdiye kadar Tennaaaee Vadisi I-daresl (Tvaı hükümetin bu sahada attığı mı büyük adım olmuştur, Fakat Cumhurbaşkanı Truman Kongreye, Columbta Nehri hakkında, Wa-shington, Oregon, îdaho ve batı Mon-taııa'nın sulama İşlerini de Içlııe alan bir genişletme projesi göndermiştir. Buna benzer 16 enerji projesi daha vardır, ftu. bIHÜn Aınerlkaya şamil elektrik aauayiini hıısual ellerden hükümete geçinmeğe matuf bir programın başlangıcıdır,
Hükümetin eııerjl santradan, büyük bir nispette, vergilerden ve sayısı» milyonları bulan sermaye faizi külfetlerinden muaf olduktan ve hususi bir mlleseeııe sahibini zindana gönderecek şekilde İstisnai defter tutma ve mııhaaebe usullerine nıaz* har bulunduktan halde, fertlerin elinde bulunan enerji kumpanyalarının elleri kulları kırlasl zorlukların her çeşidiyle ballanmaktadır. Huaıınl e-lektrik fabrikaları için ya kâr etmek ya Ölmekten başka yol yoktur. Hükümet aantrnltarı ise hayali kârlar iddia etmelerine rağmen sararla işlerler.
Sosyalist Plâncılan, hususî enerji kumpanyalanıu çok geçmeden tasfiye edeceklerine kanidirler. Hususi flamalar elindeki enerji tesislerinin mecmu kapasitesi 45 milyon kilovattır. Şimdiki hükümet plânlarına göre 41 milyon kd«>vnl istihsal yapabilecek hükümet santralleri kurulacaktır. Hütüıı bu teşebbüs, arnsi kurutma ve su basmalarını kontrol namı altında yapılmaktadır. Bu İşler yapılırken elektrikten pek ar. bahsedilecektir, fakat hamlenin asıl maksadı e-lcktrik sanayiini oosyallze etmektir.
Sosyalist Plâncıların şimdi var kuvvetleriyle abandıkları diğer bir proje de hekimliği sosyal ize etmektir. Bunun adına da "Sağlık sigorta-sı” diyorlar. Görünüşe nazaran Federal Security Agency’nln başı otan Oscar R. Ewh*g’ln eseri otan bu plân federal hükümetin yardımı ile hasta-hane, doktor. haslalmkıcı ve dişçi sayısının arttırıljmaaını ve bununla müterafık olarak, kendi tabiri ile, mecburi sağlık sigortası İhdasını derpiş etmektedir. Bu plân, ingilterede-kinin benzeridir. Bu plAn Uıthlkıı konunca. bütün İş verenler ve işçiler bu sağlık hizmetinden dolayı vergiye tâbi tutulacaklardır.
Bu programın mürevviçleri bir de buna sıkılmadan "meccani" sağlık hizmeti diyorlar. Bedava olmadığı muhakkak; herkesin kesesinden çıkacak vergilerle ödenecektir.
Hatırda tutulması mühim ulan bir nokta da şudur ki, bütün bu - bankacılığın, elektrik kudretinin, hekimliğin devletleştirilmesi - teklifler, sanki birbiriyle alâkası olmayan müstakil birer ıslahat imiş gibi ileri sürülmekle olmasına lağmen, hakikat ^lalur ki, bualarm her hırı hu-şu.M fcşröbuş atatrmiMİN bir bblama-MM faAfİŞC (/Mirtir |V .NO.WWıl/t: ÂftaO'Miıı rnufH/fur.
Cumhurbaşkanı, hususi çelik firmalarının yeter miktarda istihsal yapamadıklarına kani olarak, kongreden ayrıca hükümetin yeni çelik fabrikaları kurmasına salâhiyet veril-me&ıni istediğini ilân etmiştir. Onu, buna kendisinin ışçi-lider mildafileri teşvik etmişlerdir. Onlar hükümetin bu yola dökülmesini dört gözle >*elc-lerler.
Kongre âzasından Kentucky mümessili Breni Speuee kendi adiyle Spence Act denen bir kamın tasarısı teklif etmiştir. Bu lâyihaya göı^. hükümete bazı şartlarla geniş salâhiyetler verilecektir. Bu salâhiyetler öyle mutlak ve geniş tabirlerle ifade edilmiştir ki, Cumhurbaşkanı bunları her İşine geldiği ve maksadına uygun düştüğü aaıuau kullanabilenktır. Şartların mevcut olup olmadığı takdirde "münhasıran kendisine” alt bulunacaktır.
Eğer bu tasan kanun haline gelirse. )>aşkan. memlekette muayyen bir İhtiyaç maddesinin, ne kadar istihsal edilmesi gerektiğine karar verebilen cek; nevama bir milli istihsal bütçesi yapabilecek; sanayi mücssvaeleri. bu bütçeyi hükümet plânlarına ve yasaklarına uyai'gk saglavıp başarmağa sevkohınacaklardır. Başkan yem fabrikalar kurulmasını emredebilecektir. Ham maddelerde rüçhanlar ve tahsisler koyabilecektir.
Ham madde ve malzeme satın almak için imalatçıların Isın alınalan ve bir dairenin de bunlardan her birinin hangi sıra İle ve ne miktarda malzeme alabileceğine karar vermesi lâzım gelecektir. Kut âiMusi aaMügiiH bütan luukaddrrah.ylt oynamak hıytti lümekiir. Başkan, eşya ve hizmetlere azami fiyatlar koyabilir. Hu da, fiyat üialtmmifi sonunun başlan-yırı (b inektir. O fiyat nitemi kı, un-sui’ /maildi (cşebbÜS rkunamhinın mevcut ülmamua imkdu ve ihtimal yoktur. Bu kanun tasarısının derpiş ettiği salâhiyetler arasında, "bu kanunun tatbikinin istilzam edebileceği defter ve hesaptan tetkik etmek, herkesin mesken ve ticarethanelerini aramak,, gibi şimdiye kadar görülmemiş derecede geniş müsadere ve a-rama yetkileri de vardır.
Sanayie taallûku bakımından plânlı ekonominin arzettiğı manzara işte budur. Eğer bu kanun yürürlüğe
konımydı, memleketimiz, »oayalIM plânlı iktisat yolunda, üç sene evvel İngilterenin bulunduğu noktadan da daha Heri gitmiş olurdu.
Tabii, bu Sponce tasarısında görülen şeyler, programın yalnız bir parçasıdır. Federal hükümetin diğer bir plânlı ekonomi teşebbüsü de, Ziraat Nazırı Charles F. Brannan’ın vaftiz babalığını ettiği Brrınnan Plânıdır,
Hükümet, çiftçiler lehine yüksek fiyatlar sağlamak üzere onların bazı mahsullerine fiyatlar tayin etmiştir. Fakat ailelerinin geçimlerini düşünen ev kadınlan, pahalılık yaratan bıı halden şikâyetçidirler. Bunun üzerine hükümet Inıınılmıyacak bir plân Irat etmiştir.
Bundan böyle hükümet ziraat mahsullerine fiyat koymıyacaktır. Çiftçi mahsulünü serbest piyasada kaça bulursa o fiyattan satacaktır. Böylelikle aile kadını bıı mahsulü ucuza alabilecektir. işin bu ucu böyle halledilmiştir: diğer ucuna gelince, plânda bu da kaçamaklı bir yoldan çiftçiye yine o aynı eski yüksek fiyat verilmek suretiyle çözülmüştür. Bunun i-çın evvelâ mahsule muayyen seviyede bir fiyat biçilir; sonra bu teminatlı fiyat He pazardaki hakiki sa-
HİKÂYE
Çeviren : M. O. Beykozlu
tış bedeli arasındaki farkı hükümet çiftçiye öder.
Meselâ garantili fiyatı 2000 dolar olan bir toprak mahulü çarşıda fiilen 1500 dolnra satılmışsa aradaki 500 dolan hükümet verir. Bu şekilde çiftçi mahsulünün bedelinin bir kısmını müşteriden Öbür kısmını dn hükümetten alır. Fakat işin aslında, hiç şüphesiz. bunun hepsini ödeyen yine müşteridir; bu işi İdare etmek için lâ-zı molan memurların aylıktan da. halktan vergi yediyle alınıp çiftçiye hükümet vaaıtaalyta ödenen kısımdan çıkar.
Ziraat Nazın Brannnn, bu plânının kaça patladığını açıklamaktan kaçınmış İse de başkalan bunun yılda munzam vergi olarak halka beş mı/-ı/ar ıh On ani yur dolar arasında bir paraya mal olduğunu belirtiyorlar.
Bu Spence ve Brannaıı PlAnlanna bakarak, hangi vald ve yemlerle nasıl bir cemiyet haline sokulmak istendiğimiz hakkında bir fikir sahibi olabiliriz. Bunlar ileride günün birinde bir hükümet programı olması ihtimali bulunan şeyler değildir, ştaı-diki hükûnırtin programıdır, böyle ilân edilmişlerdir.
(Devamı var)
ACABA ?.
İnanın bana bu hakiki bir vaka-■ dır. Yalnız korkak bir adam olduğum İçin size bunu ancak üç sene sonra anlatabildim.
Onu, karımın bitmez tükenmez davetlerinden bîrinde tanıdım. Kısa boylu, şişman ve vaşh bir kadındı. Ytlzünde, hayatının cinsi taşkınlıklar içinde geçmiş olduğunu insana ilk bakışta haykıran hatlar» çöküntüler, kmnmlar görülüyordu. Genç görünmek gayretiyle saçlarım son derece kısa kestirmişti ve bunlar teşrihanele-ri süsleyen formollü kadavraların saçları gibi kıpkızıldı. Sarkmış çenesiyle kısa, şişman parmaklı elleri çirkindi. Zaten bıı karının her şeyi insana tiksinti verecek kadar bayağı görünüyordu. B»r melek olmadığım halde, kadında hele yaşlı başlı kadınlarda cinsî sapıklıklara her zaman sinirlenirim. Belki de bu yabanet kadından tik nazarda nefret etmeme bu hissini sebep oldu. Karım onu bana tanıtınca fazla sigaranın sararttığı eskimiş dişlerini göstererek sırıttı ve sürme He büsbütün kirli bir hal alan gözlerini süzerek yüzüme baktı, her halde ona. bu bakışların büyük işler başarabileceği fısıldiMiinıştı.
Karını bizi yalnız bırakmıştı. Kadın kelimeleri yuta yııta. tipik bir isterik ağzıyle konuşuyordu. Birden bir .sıkıntı hissettim. Bir şeyler mırıldanıp yanından ayrıldım ve tuptaııtı bitene kadar bir dalıa onunla karşılaşmamaya dikkat ettim. Bu kadından neden bu kadar nefret etmiştim. Benimle hiçbir münasebeti ohıiıyan alelâ-de bir kadın... Bütün gün bu ihtiyar aşlfteyi unutmaya çalışlıın. kartınla yalnız kalınca, günün yorgunluğu da. son davetlilerle birlikte evi leıketmiş gibi kendimde bir rahatlık hissettim.
Yemeği neşeli bir hava içinde yiyip, akşama bir operete gittik, dönüşte biraz okuyup yattım.
Gece, âsabımı altüst eden bit rüya gördüm. Gündüz tanıdığını o yaşh kadının evine gitmiştim. Bu ev Beyoğlunun o mahut urka sokaklarında üç katlı taş bir bina idi. Eve arka tarat takı arsadan atlayarak ve açık kalmış bir pencereden giriyordum. Sonra uzun bir merdivenle ulak bir hole çıkıyor ve tanı karşımdaki kapıyı açıyordum. İçerde o vardı. Kısa keailnılş klrl( suçtan az ışıklı ampul altında daha da pis görünüyordu. Üstüne ucuz dantelden bir kombinezon giymişti. Vücudü berbatlı: gevşemiş çene, kırışık kaim b»r buyun, sarkmış iri göğüsler, omuzlar yuvarlaklığını kaybetmiş, deriler içlerindeki tuzla yağla pörsük bil hat ulnnştı Bacakları kısa ve çarpıktı, baldırların damarlı çirkinliği bilekte çok fazla inceliyor, sonra tekrar bir pençe kadar etli fakat küt ayaklar bozulmuş pedikürleriyle, kadının çirkinliğini tamamlıyordu.
İçimde ona karşı zaptedılmez bir İğrenme ve çılgın bir hırs duydum. Kadın eğilmiş, yerde bir şey arıyor gibiydi. Etli ensesi ve oradaki ben güzüme çarptı, Bir-don elimde gümüş saplı bir bıçak bulunduğunu gördüm. Kadına yak taşlım, evvelâ şişman enseye sonra sırasiyle sırtına, bollaşmış kollara vurdum, vurdum. Kam da saçları gibi kına rengiııdeydi ve ucuz sigara kokuyordu. İlk vuruşta, buyalı ağzını açtı, tekrar zifirle kararmış dişlerini gördüm. Bıçağımı son defa gırtlağına sapladım w orada bırukıp geri döndüm. Geldiğim yolu kolaylıkla bulup aşağı indim, kuvveti! hır ışık pencereyi ayd)iüatnu>tı. Bunun hır projektör olacağını düşünüp korktum ve derhal uyandım.
Güneş doğmuştu. Karımın her zanuin açık bıraktığı pencerenin tülü hain hafif kınııldayordu. Bulutsuz bir gök bana iyi bir günün başlamakta olduğunu hatırlattı. Kalkıp banyoya gittim. Soğuk bir duş geceki kâbusu yoketnıişti. Bu münasebetsiz rüya bant katiyen meşgul etmedi, çayımı İçip günlük normal hayatıma başladım.
Fakat İş bu kadarla kalmadı. Rüyayı bir hafta müddetle her gece bütün teferruatiyle gördüm. Sahneler aynen tekrarlanıyor ve ben her akşam kadını öldürüyordum.
Rüyalarımdan karıma bahsede-
Yozan : Feride Ozpoy
iniyordum. Kadm mantığiyle bu münasebetsiz ha| için blnbir mâna verebilirdi.
Psişlyatri vc ımikoanaUz ilimleriyle az çok meşgul olduğum İçin bu garip rüyanın ne gibi sebeplerle uykuma hâkim olduğunu anlamaya çalışıyor, fakat her sabah aynı buhranı geçirmekten yorgun yataktan fırlıyordum. Huysuz ve asabi olmuştum. Karım büe bu değişikliğime şaşmaktan kendini alamıyordu.
Tam bir hafta sonra, yani karımı o musibet kadını bana tanıttığı günün haftasında, gazetelerde "Müthiş Bir Cinayet., başlığı altında bir havadis çıktı. Be-yoğlunun arka sokaklarında bir avda yalnız başına oturan Ne mide isminde, elli yaşlarında dul bir kadın, meçhul bir şahıs tarafından hıçalda öldürülmüştür. Katil kuvvetli ve kurnazdı. Kadının bir şeyi çalınmamış, vücudunda bi-çak yerlerinden başka bir ize da tesadüf edilmemişti. Adliye, caninin soğukkanlı ve öldürmeye alışık olduğunda müttefikti. Bilhassa gırtlakta bırakılmış ucu gümüş saplı kamanın antika olduğu işaret ediliyordu.
Gazeteler, kadının mazisi karanlık, erkeğe fazJasiyle düşkün, dürt kocadan boşanmış bir kadın olduğunu du ilâve ediyorlar. Cinayetin. kâfi derecede para sız-d ıramı yan bir jigolo tarafından yapılması ıhlimah üzerinde duruyorlardı.
Karun esefle: "Zavallı Nemıde,, diyordu. Böyle bir Akıbet ne feci şey. Eskiler, su testisi su yolunda kırılır dememişler, işte tam bu hâdiseye uygun bir atasözü.,,
Onun ukalâca mütalâalarını dinleyecek halde değildim. Başını Çatbyacak gibi ağrıyordu. Rüyam taıııamlyle hakikat olmuştu. Hele bir akşam gazetesi, maktulün cesedini gösteren bir resim de neşredince, hakikaten çıldıracağımı sandım. Kadın, rüyamda gördü-ğünı şekilde, bir kombinezonla öldürülmüştü.
Çılgın gibiydim. Bir şeyler yapmak. kaçmak veya anlatmak, hepsini, her şeyi... Bir haftadan beri gördüğüm rüyayı. kadına duyduğum manasız nefreti anlatmak istiyordum.. Ama kime, adil makamlar hana güleceklerdi.. Karımsa., onun itırarlannu nasıl karşü»yacııg ını düğ ünenüyordurm
Bu buhranlı günlerimde beni en az ürküten yer kütüphanemde Orada kendimi nispeten emniyette hissedly ordum. Duvarlardaki raflarda bütün tahsil devrelerime ait ders kitapları vardı. Babama ve dedepıe ait ciltler fanyana duruyorlardı. Kardeşimin tatlı gülüşünü hatırlatan küçük kız romanları... Bunları onun zayıf dizleri üzerinde daima görmüştüm. Sonra ölünce, annem hepsini benim kütüphanecin bir vitrinine kilitlemişti..
Büyük ceviz yazı masamın ar* kasındaki duvarda, yine babama ait silahlardan müteşekkil bir koleksiyon vaıdı. Bu daha ziyade ailemize ait bir şeydi, dedem ve onun babasının kullandığı piştovlar, saplan gümüş iri- karabinalar. babamın av silâhlan.. Sahibini bilmediğim kalkanlar, yatağanlar...
Babanı bu duvan garip bir arma şeklinde süslemişti En ortada tunç bir miğferle iri bir kalkan, etraflarında da tabanca, kırbaç ve kılıçlar görünüyordu. Ne çok kırbaç vardı. En uçta bir ta-nesi dikkatimi çekti. Yumuşak deriden yapılmış, saç örgüsü biçiminde bir kırbaç. Pek sanatkâr bir el tarafından yapılmış olduğu ilk bakışta belli uluyordu Büyülenmiş gibi bu kırbaca yaklaş. Dm ve birden dehşetle irkildim. Kırbacın tutulacak yeri boştu... Bıı çukur beni korkunç bir fikre sürüklüyonlu. Çünkü onun bir kabzası olduğunu çocukluğum-danbeıi gayet ıvi hatırlıyordum. Kabza safi gümüşten güze) bir şeytı ve çekilince içinden ince, uzun sustalı bir kama meydana çıkıyordu...
Çığlığıma karım ve hizmetçim koşmuşlar. Bayılmışım.
t’ç senedir dok turtamı nezareti altınrtnvım.,. Yalvarırım size bana hakikati söyleyin.. Ben sahiden katil mıyım?.,
▼ B N t î®T(XBWn
Bayla S
GÜNÜ N EKONOMİK HAREKETLERİ
— _ L j L J- -- - , . . d - uı - - -—T - P— . : t _■»
Mesken dâvasında malî tedbirler
l|t^N olduğu kadar bugün de cemi-W yetimizi meşgul eden mesken meselesinin, sarfedilen bunca gayret ve mesaiye rağmen, kendisini henüz halledilememiş bir dâva olarak gösterdiğini ve mesken sıkıntısında başlıca dertlerimiz arasında bulunduğunu görmekteyiz.
Mal! tedbirlerle mesken meselemizin halline ne dereceye kadar yardım edilebilir? Bu mevzuda alınmış olan ve alınması icap eden mali tedbirler nelerden ibarettir? Yazımızla bu hususları bir revizyona tâbi tutmak arzusundayız.
Mali bakımdan mesken meselesi inşada ve inşadan sonra olmak üzere iki safha arzettiğinden mevzuumuzu buna göre incelemiye tâbi tutmamız da faydalı olacaktır.
inşada mesken meaeleafc
Mesken inşasında başlıca Üç unsur rol oynar: Arsa, malzeme, işçilik.Bugün araA flütlerinin teşekkülünde arsalardan alınmakta olan Arazi Vergisinin rolünün ehemmiyetini ileri sürmek büyük bir hata olur. Zira arsalardan alınan arazi vergisi, onun tahrir kıymetinin % 5 i kadardır ki. bunun cüziliği ilk bakışta anlaşılabilir, Bu itibarla arsayı ucuz fiatle mesken dâvası emrine tahsiste, maliye bakımından yapılacak bir husus mevcut değildir. Bununla beraber bina yapımı, teşrik kanuniyle hazine ve özel idare mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup da belli bir ihtiyaç ve maksada tahsis edilmemiş bulunan arsaların belediyelere devri ve belediyelerce de bunların maliyet kıymetleri üzerinden ev yaptırmak istiyenlere satılması hususları temin edilmiş bulunmaktadır. Buna istinaden ezcümle İstanbul Belediyesinin çalışmalarda bulunduğunu görmekteyiz. Mesken inşasında ikinci unsur malzemedir. Malzemeyi, yapı vc tesisat malzemesi namiyle ikiye tefrik etmek lâzımdır. Yapı malzemesinin kısmı küllisi dahilde imal edilmektedir. Bu imalât esas itibariyle Muamele Vergisi mevzuuna girmekte ise dc, mesken inşaatının teşvik edilmesi gozo-minde tutularak bu mevzuda bir kısım yapı malzemesinden Muamele Vergisi alınmaması uygun görülmüş ve aşağıdaki muaflıklar kabul edilmiştir:
1 — Yapı inşaatında kullanılmak üzere ihzar edilmiş taş ve harçlar.
2 — Her türlü ateş tuğlası, tuğla ve kiremit ve harçlar.
3 — Hariçten ithal veya dahilde istihsal edilecek kavak, katran, çam ve köknar tomruklarlyle bunlardan imal edilecek kalas, lata, tahta, kapı. pencere ve camekânlar.
Yukarda sayılan imalât Muamele Vergisi mevzuu haricinde bırakümış-tır. Ayrıca inşaat yerlerinde faaliyetin devamı müddetine maksur olmak üzere kurulan atelyelerin imalâtı da Muamele Vergisinden muaf kılınmıştır. Bu suretle Muamele Vergisi a-lınan başlıca yapı malzemeleri cam, çivi, demir ve çimento maddelerinden İbaret kalmaktadır. Mamafih bunlardan alınan verginin nispeti % 12,5 olarak en düşük bir tarifeye bağlanmıştır. Tesisat malzemesinin ekserisinin yabancı memleket emti-asıl olduğunu ve bunlardan hem Güm rük, hem de ithalât Muamele Vergisi ue dahilde imal edilenler için de, İmalât Muamele Vergisi alındığını görmekteyiz. Daha ziyade yapı malzemesinden olan kavak, katran, çam ve köknar tomruklariyie bunlardan imal edilecek kalas, lata, tahta, kapı, peneere ve camekânlanmn ithalinde Muamele Vergisi alınmaması ve gümrük resimlerine yapılmış olan zamlardan istisnası kabul edilmiştir.
Mesken inşasında üçüncü unsur o-lan işçiliğe gelince: Kazanç Vergisi rejiminde olsun, Gelir Vergisi rejiminde olsun, inşaat yerlerinde çalışan
Yazan : Müfid Kutlar
işçilerden alınan kazanç vc alınacak olan gelir vergilerinin son derecede cüzllıği (karineye göre maktu bir vergi i ufak bir tetkik neticesinde meydana çıkmaktadır. Binneticc ücretin tesbitinde bu faktörün rolü hemen hiç yok gibidir, işçilik ücreti piyasa ve hayat seviyesine göre kendini ayarlamaktadır.
İnşadan sonra mesken meselesi:
Burada mesken» bir husus! idare vergisi olan bina ve hazine vergisi olarak da gelir vergisiyle karşılaşmaktadır. Bina vergisi vc ek kanunlarına göre mesken, bu vergi bakımından da hafif bir rejime tâbi tutulmuş ve akardan farklı olarak zamlarla birlikte verginin nispeti safi iradın % 16 sı olarak tosbit edilmiştir. Akarlarda ise bu nispet %20 dir. Bundan başka Bina Yapımı Teşvik Kanunu ile de on sene müddetle bina vergisinden muaflık temin edilmiştir ki, bunun ehemmiyeti küçümsenecek bir husus olmasa gerektir. Binalardan alman Gelir Vergisine gelince; Gelir Vergisi her ne kadar gayn menkul gelirini mevzuuna almışsa da meskende kira alınmadığından vergi Be teklifte düşünülemez. Meskenden gelir temin edilmesi halinde dahi 2500 liralık bir muafiyet hAddinin mevcut olduğunu görmekteyiz.
Bu suretle meskenin inşasında ve inşasından sonraki safhalarında mali bAkımdan alman tedbirleri hülâsa etmiş bulunuyoruz. Kanaatimizce muhtelif bakımlardan alınmış olan tedbirlerle mâliyenin hu meseleye vermiş olduğu ehemmiyet büyük olmuştur. Yeni hükümet programında vasıtalı vergilerde ilerde yapılması düşünülen indirimler de gözönünde tutulacak olursa, halen tesisat malzemesinden ve bir kısım yapı malzemesinden alınmakta olan Muamele ve Gümrük Vergilerinin de inebileceği vc bu suretle mali tedbirlerin tamamlanabileceği ümit edilebilir.
Kısa Haberler
John Strachey’in Schuman Plânı hakkındakl sözleri
★ Colchester. 3 (A.A.) — Savunma Bakanı John Strachey, evvelki gün Schuman Plânının çelik ve kömür endüstrisini devletleştirmeye ^nânı olacak bir komünist komplosu olduğunu söylemiştir.
Fransız plânına karkı şimdiye kadar işçi hükümeti üyeleri tarafından yapılan en şiddetli hücumda Savunma Bakanı bu plânın a-kamete uğramasını temin etmek için işçilerin bunu takbih etmeleri kâfi geleceğini söylemiştir.
Petrol borusu infilâkı
★ Beallsville, 3 (A, A.) — Texas Neftini Amerikan Kuzeydoğu kıyılarına nakleden 2000 kilometre uzunluğundaki boru. Beallsville civarında inıilâk etmiştir.
100 metreye kadar yükselen alevler, 20 kilometre mesafeden görülmekte idi. İnsan kaybı yoktur. (Dev boru) ismiyle anılan bu boru 6 ay zarfında ikinci defa olarak infilâk etmiştir.
Otomobil sn-fışında yen! taksit usulü
ğ Chicago, 3 (Nafen) — Bir otomobil firması yeni bir “taksitle satış usulü” icat etmiş ve bu sayede satışını üç misli arttırmıştır. O-tomobıl ister eski ister yeni olsun satıldığı vakit alıcı bedelin üçte birini peşin Ödemektedir. Geriye kalan para, motörle irtibatı olan bir kumbaraya her sabah atılmaktadır. Bu yapılmadığı takdirde motor işletılememektedır. Böylelikle otomobil iki sene sonra ta-mamiyle sahibinin olmaktadır.
AMERİKA MEKTUBU
Emtia fiyatlarında umumi bir yükselme var
Kredi ile muamele bu sene diğer senelere nazaran daha erken başladı
Birleşik Amerika ekonomisi sağlam Adımlarla ilerlemektedir. Her sahada harp sonrası rekorları kırılmak Üzeredir. Avrupada ekonomik sahada büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu vaziyette diplomatik işbirliğinin de artacağı tahmin edilmektedir.
Amerikalılar bir ikinci depresyon hayalini unutamıyacaklar çünkü şimdiki yüksek konjektür halinin sunî vasıtaİAr tarafından yaratıldığına inanmıyorlar. Hükümet mütemadiyen “Faır Deal“ ı bir nevi sosyal kalkındırma plânı» programını desteklemektedir. Zaten bu teklif günün kuvvetli çıkan işçi sesi ile daha kuvvet bulmaktadır.
Hâlen kimse Amerİkada bir enflâsyon olabileceğini açıkça beklemiyor, fakat emtia fiyatlarının yükselmekte devam edeceğini işaret eden bazı temayüller mevcuttur. Son haftalar zarfında kredi ile muamelât bir hayli artmıştır: her zaman normal olarak kredi ile iş görmek en erken temmuz ayında başlardı. Sonbahar için toptan giyecek eşyaları siparişleri de şimdiden başlamıştır. İşletmelerde istihsal kapasitesini arttırmak için bir sürü plânlar yapılmıştır; bu da fabrika ve teçhizat masraflarını bittabi arttıracaktır. Fakat bu masrafların en fazla geçen senenin seviyesine çıkacağı tahmin edilmektedir. Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan son tahmine göre, bu
İtalya ticaret filosunun grevi
★ Roma, 3 (A.A.) İtalyan ticaret filosuna mensup bütün gemiler, denizciler tekaüd sandığına dair kanun tasarısını protesto maksa-diyle grev yapmışlardır.
Deniz işçileri Sosyalist - Komünist Federasyonu tebliğinde bildirildiğine göre bu ' tasarı. 1949 temmuzunda hükümet tarafından tasvip edilen sendikalar anlaşmalarını ihlâl etmektedir.
Denizciler Federasyonu temsilcilerinden mürekkep bir heyet, pazartesi günü Başbakanlığa giderek noktai nazarını bildirecektir.
Öte yandan Hıristiyan . Demokrat temayÜUÜ işçiler merkezine bağlı denizciler federasyonu da ü-yelerini bu hareketlere iştirak etmemeye ve parlâmentonun bu işle meşgul olmasını beklemeye davet etmiştir.
Norveç’in ithalâtı
artıyor
★ Oslo (Hususi) — 1050 nln İlk yarısında serbest ithAİ listelerinin takdimi ile ithalât tahminlerin fevkinde artmıştır. Parlâmentoya verilen bir rapora göre, serbest liste mallarından 120 milyon kron değerinde eşya ithal edilmiştir; halbuki mili! bütçede 270 milyon kronluk bir meblâğ ayrılmıştı.
Rapor serbest ithalât sisteminin iyi veya fena olduğuna karar vermek için henüz erken olduğunu belirtmiştir.
ftaasraflar 1949 yılı masraflarının % 5 inden daha aşağı düşmiyecektlr.
Endüstriyel faaliyet tekrar yükselmiştir. Bu Arada perakendeciler de yaz aylarında faaliyetin arttığını bildirmişlerdir. Mayıs ayında perakende satışları 11,555 milyon dolar, yahut geçen seneye nazaran % 7 fala idi.
İşçilerin gayri memnun hareketleri ve bazı vergilerin artacağı haberleri üzerine esham ve tahvilât düşmüştü, Fakat teminat verilmesi ü-zerine vaziyet hafta sonunda tekrar düzelmiştir.
Amerikanın Çalışma Bakanı Mau-rice J. Tobin, Cenevrede bir demeçte bulunarak ezcümle şunları söylemiştir: “Amerika bir ikinci defa olarak umumi bir depresyona şaline olamaz çünkü sosyal vc ekonomik sahalarda bir çok koruyucu tedbirler alınmıştır.,, Son hafta zarfında Senato da bu koruyucu tedbirleri ikmal etmek için ileri adımları atmıştır. Senato 10 milyon fazla kimsenin sosyal emniyet altına alınması ve menfaatlerinin korunması plânını, şimdiki fazla para sarfını icap ettirdiğini bildiği halde tasvip etmiştir. Hâlen sosyal emniyet altına alınan işçilerin gelirlerinin yalnız ilk 3.000 dolarından vergi alınmakta iken Senato ve Mümessiller Meclisi bu miktarı 3.600 dolara çıkaracaklardır. Kongrenin her iki kolu da bu verginin seneler geçtikçe artmasını istemişlerdir. Sosyal emniyet vergilerinin hem işçi, hem de iş sahibine şâmil bulunduğunu nazarı itibara alırsak, bu suretle hükümet her işçinin maaşından % 6 1/2 vergi alabilecektir.
Alivre üzüm satışları
İhracat tacirlerimizden bir grup, Almanyaya gitti
İzmir, 3 (Hususi) — Alivre üzüm satışları alabildiğine yürümekte ve bu hal 1950 mahsulü üzümler için falihayır addedilmekledir. Bu hafta içinde bir kaç büyük ihracat taciri müşterileriyle temas için Avrupa merkezlerine ve Amerikaya gitmişlerdir. Bunların 1950 mahsulleri için alivre satışlara girişecekleri tahmin edilmektedir. Eğer Amerikan Rakamları müsaade ederlerse bazı Al. man firmaları da 1950 Üzümlerimizden 8-10 bin ton kadar Üzüm için alivre satışı mutabakatına girmek arzusundadırlar. İhracat tacirlerimizden bir grup Almanyaya gitmiş bu. Ilınmaktadır.
Mısırda çekirge istilâsı
Kahire, 3 ı Hususi ı — Bütün Ortadoğu senelerden beri görülmemiş olan bir çekirge istilâsı tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Mısır eksperleri İngilizlerle teşriki mesai ederek bu istilâyı önlemeye çalışmaktadırlar ve bunda muvaffak olunmadığı takdirde istilânın yapacağı zararın mümkün olduğu kadar az ol-ması hakkında tertibat alınmaktadır.
Erltrc sahillerinde vc Sudan’ın kuzey eyaletlerinde görülen çekirge toplulukları Arabistandan gelen çekirge sürülerinin Kuzeydoğu Afri-kaya geçmiş bulunduğunu göstermektedir. Hâlen Eritre ve Sudan en tehlikeli mıntakalar olarak görül-
Yeni bir dış ticaret rejimine doğru
Dün İstanbul ve Izmirde mühim toplantılar yapıldı
Muhtelif iktisadi teşekküllerin temsilcileri, 6 temmuzda Ankarada
Ticaret Bakanlığı salonunda görüşmelere başlıyacak
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı yeni dış ticaret rejimi hakkında muhtelif teşekküllerin fikirlerini sormuştu. Dün öğleden sonra Tüccar Demeğinde yapılan bir toplantıda, bu mevzu Üzerinde görüşmeler olmuştur. Bundan başka Fındık İhracatçılar Birliğinde de aynı mevzu etrafında bir toplantı olmuş, yeni dış ticaret rejiminde fındık ihracatının alacağı mevki tetkik edilmiştir.
ihracatçı Birlikleri de bundan bir kaç gün evvel yeni dış ticaret rejimi hakkında, Bakaıüığın sorduktan suallere karşı cevap mahiyetinde olmak üzere bir rapor hazırlamıştı. Birlikler Umumi Kâtibi rapor hakkında daha yakından izahat vermek üzere Ankarada bulunmaktadır.
Ticaret Odası ve Bölge Sanayi Birliğinde de yeni dış ticaret rejiminin esaslan hakkında tetkiklere devam edilmektedir. Yeni rejim etrafında, bu bahsettiğimiz teşekküllerde muhtelif fikirler İleriye sürülmektedir.. Bakliyat, yumurta, hububat, fındık tacirleri, daha'ziyade dış ticarette takasa muayyen bir nisbette yer verilmesini istemektedirler. Bu tacirlerin fikirlerine göre, istihsal masrafları pahalı olan bir memlekette bir kısım ihraç maddelerini, dünya piyasalarındaki fiyatlara göre, satmak mümkün değildir. Bu yüzden elde kalan stok mallan, dış piyasalara sürmek için takas usulünden başka çare yoktur. Hattâ, bu usul bir zaruretin ifadesidir.
Diğer bir iddiaya göre, 19 memleket arasında tatbik edilecek serbest ticaret rejiminin çevresine girileceği bir sırada, pahalı mal satarak, pahalı mal almak” gibi bir neticeyi doğuran takasa nihayet vermek lâzımdır. Biz de, istihsal masraflarım asgari bir hadde indirmek suretiyle dünyaya u-
Floransa buğday tipi Çukurovada taammiim ediyor
Adana, 3 (Hususi) — Çukurova uzun yıllardan beri “siha" tâbir edilen buğday vc arpa cinslerini yetiştirmektedir. Son yıllarda “Floransa” adını alan, kalite itibariyle İç Anadolu buğdaylarına müşabih bulunan buğday ziraatine de başlanılmış, Çukurovanın bilhassa ova kısımlarında daha çok muvaffakiyet sağlanmıştır.
Floransa buğdayı Fransız İdaresi sırasında Halaylılara dağıtılmış, Hatayin Amik ovnslyle Amlk yaylalarında fevkalâde muvaffakiyetli neticeler alınmıştır. Hata.vın ilhakından sonra Hadımköy bölgesine sıçrayan, bir ara “Fransız tohumu” adı verilen Floransa buğdayı bugün Çu-kıırovaya intikal etmiş bulunmaktadır.
Floransa buğdayı stok yapmağa, uzun müddet muhafazaya da elverişli. Üstün ve dolgun taneli bir cinstir. Esas menşei İtalyan olan bu buğdayın Çukurovada taamınümü, bu bölge hububatı üzerinde mühim bir yenilik yapacaktır. Hububat ziraatında Floransayi teşvik için mubayaada Anadolu buğdayı fiatlcrini tatbik etmekteyiz. Böylcce Floransa buğdayına 2 kuruş 60 santim üstün fiat farkı verilmektedir.
cuz mal satmak yollarını anamalıyız.
Ticaret Odası, ihracatçı Birlikleri, Tüccar Derneği temsilcileıh 6 temmuz perşembe giinü Ankarada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ^salonunda bir toplantı yaparak, bu ı mevzuları daha toplu bir şekilde tetkik ve müzakere edeceklerdir. Bahsettiğimiz teşekküllerin temsilcileri Wır iki güne kadar Ankaraya hareket edeceklerdir.
Izmirde yapılan toplantı
İzmir, 3 (Hususi) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ihrajç ve ithal rejiminin esaslannı tesbüt etmek üzere yetkili teşekküllerin iştirakiyle 6 temmuz perçem be gtinü saat 15 te Ankarada Ticaret Bakanlığı salonunda bir toplantı hazırladığını Ticaret ve Sanayi Odasına. Borsaya. ihracatçı Birliklerine ve Sanayi Birliğine, bu teşekküllerin be konularda konuşmaya yetkili terasilcilermi acele seçmelerini tebliğ ekmiştir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bu bahiste Hükümetim alacağı kararların memleket zaviyesinden mütalâa edileceğini ihsas etiği için şimdiye kadar Odalar ve Birlikler bu konuda mütalâa serdetmege ve hazırhkb bulunmağa ltizura görmemişlerdi. Son
Avrupa İktisadi İşbirliği Konseyi perşembe günü toplanıyor
Teşkilâtın üyesi olan 18 memleket, bu toplantıya iştirak edecek
Paris, 3 A.A. (Afp) — Avrupa iktisadi Işktrlıği Teşkilâta Konseyi, önümüzdeki perşembe günü Muette Şatosunda toplanacaktın
Tüllün hakkında
yeni karar
r1
Tüttün satışları, yeni esaslara bağlanıyor
İzmir* 3 (Hususi) — Tütün mahsulünün. satışı bahsinde bugün An-karadan mühim haberler alınmıştır. Öğrendiğime göre:
1 — Hükümet tütün mahsulünü memlekette en çok güvenilir bir döviz kaynağı olarak mütalâa. ettiği î-çin yeni tütün mahsulünün takas sis. temi içinde erimesine aslA müsaade cdilmlyecck ve bıı bahiste herhangi bir değişme yapılmayacaktır.
2 — 1946 mahsulü tütünlerin daha fazla sürüncemede kalmasına meydan vcrilmlyorck takasla ihra-cırza müsaade edilmiştir.
3 — 1946 yılından beri müstahsilden tütün satışı sırasında kesilen (/J5 ierin teraküm etmesiyle toplanmış olan 40 milyon liranın kullan* ıwa şekli hakkında Hükümet kendisini yetkili görmediği için bu paraların sahiplerine ladesi tAkarrür etmiştir. Bu hususta yakında bir kararname neşri cihetine gidilecektir.
dakikada yan! toplardı gününden 72 saat önce yapılmış olan davete bakı larak Hükümetin bu konularda ta mamen hazırlıklı olduğu ve hazır lanan projeyi toplantıya katılacal temsilcilere tasvip ettirdikten sonn ilân edeceği anlaşılmaktadır.
Sanayi Birliği bugün olağanüstt bir toplantı yaparak sanayiciler zavi yerinden dış ticaret rejiminde bulun ması faydalı esaslan tetkik ve temsilcilerini tayin etmiştir. Ticaret Oda-aı He İhracatçı Birlikleri, ihracat bakımından görüşlerini yarın saat 16-18 arasında Oda salonunda yapılacak toplantılarda gözden geçirecektir. İh-raca t rejimi bahsinde Tür kıy enin hemen tek ithalât merkezi olan tsfan-bulla ihracat merkezi olan îzmirin görüşleri taban tabana zıttır. İstanbul “her mevzuda takas” istendiği halde İzmir “ticaret serbestlri” istemektedir. îzmirdeki ihracatçılar aynı zamanda ihracatçılara pnm yerine memlekete getirecekleri dövizlerin yüzde 30 unu kullanma hakkı verilmesini istemektedirler. Bu bakımdan Ankara toplantısında iki büyük merkezin görüşleri arasında mevcut ayrılık fikirlerinin telifine çabşılırken bn iki merkez yalnız “dış ticarette istikrar” mevzuunda mutabık bulunmaktadırlar.
Teşkilâtın üyesi 18 memleketi bu toplantıda ya Dışişleri, ya Maliye veya İktisat İşleri Bakanlan temsil edecektir.
Tekel Bakanının beyanatı
Bokan, gümrük tarifelerinin ineceğine dair beyanatta bulunmadığını söyledi
İstanbul, 3 (A.A^) — Gümrük tarifelerinde m.ürim yapılacağına dair bazı İstanbul gazetelerinde çıkan haber üzerine kendilerine müracaat eden muhabmmiae Gümrük ve Tekel Bakanımız Nuri Özsan. aşağıdaki beyanatta bulunmuştur;
"Dün çıkan İstanbul gazetelerinde gümrük tarifelerinde indirim yapılacağına dair bir beyanatımdan bahsolundugunu ben de gördüm. Gümrük tarifelerinde indirme yapılacağı hakkımla bir beyânattn bulunmadım. 30-3-1950 de yayınlanan ve 30 haziranda yürürlüğe giren 5643 sayılı kanun hariç, bu yolda alınmış bir karar olmadığı gibi btr kanun tasansı da yüksek Meclise sunulmuş değildir.,,
Borsalardâ vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Bugün
Bugün
Altınlar
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Zürich Borsası (Serbest)
İskenderiye Borsası
En aşağı
En yukarı
Ecnebi Tahviller
jg/ Gunundv atuauıolcri Lüjcü edilmemtahvilat vo eslucmın
Eski Kapanış
Son Kapanış
tcnekcll) m ra) çıplak
Gümüş Gr Plâtln ”
Hanı dcrllrri
Sığır salamura (kaaap) KL Keçi turiu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Demiryolu IV •• Demiryolu V m 1949 İkramiye)! nifcrlerl
Demiryolu VI ..
Nebati İnfttnrı
Zeytinyağı (E.E. Husamvagı (Raf.
Ayçlneğl (Rafine Findik yağı (Çlırük ı
3/VII/1950 Pazar te sİ
Ikrnmlyeli tahviller 1033 Ergani ........
1938 lkramlyell ....
.Milli Müdafaa I ... 1941
1041
1/2
Pamuk
Pamıık
Pamuk
Pamuk yeril ......
Pamuk yağı (ral'ino) Pamuk çekirdeği
İzmir :
Hafta başında İzmir Ticaret Boraa-.uda çt Itırdakuru UzUrn piyasası gayet sakın açılmış ve gayet mahdut muameleler olmuştur. Yem rekoltenin 76 hin ton civarında olmanı IIihrıı lylc Üzümde ahvre matuflara hazır mal satışlarından daha faria önem verilmiştir. Avanriı pamuk fiyatı ekim teslimi 210, avansaızlar 221 kuııış fiyat bulmuştur. Çekirdek piyasası sağlamdır. Pafhuk yağı üzerine muamele olmamıştır.
Adana :
Ticaret BorflAMnda kayde do(er bir şey görülmemiştir.
Trabzon :
Ticaret Borsaaında fındık Itf^rfn* yeni bir muamele ohnaınl^tır
ya takpluro taayyün cacu Ukrıbl piyasa değerleri.
İstanbul ı
Ticaret Borsacında tiftik ve yapufr piyasası hararetli durumunu muhafaza etnıektedır. Amerikanın sade yün alacağı hakkındakl haberler, piyasayı daha hararetli bir şrklc sokmuştur. Fmdı/c ü-«Orinc yeni bir ış olmamıştır. Karadeniz menşeli mic üzerine de ufak bir parti muamele olmuştur.
Kambiyo, Enhaııı ve Tahvilât Bor* subiııda kayde değer bir görülmemiştir. Kore savaşlarinın da. atlın fiyatları Üzerinde limit edildiği kadar bir tenlri ölmamıştır. Dün Altın piyasası yine gevşek bir durum arzedlyordu.
Gümüş, Platin
23.ft.W50
Duruma
l’llrk birası
Dolar «..•iöm«öm44hii
8t*rllnır .......
Franrit Frangı
İzmir Ticaret Borsası
Sivas-Erzurum l •• *• n.-vn
Demiryolu I ° II
L1I Müdafaa i M fî
Bterllng ....
Dolar .......
Fr. Frangı Tfivlçro Fr.,.^
L50İÇ, b
Uvıç Kr......
F lorin İ.mhmii Liret ......
Drahmi ......
Ebcoudoa ...».
Üzüm çeklrdoJcrdz No.O tnrlr A nerlal ZNo. 8....
B acrinlj No. 103 Akala I ...... Akala İl Akala. HI •««*«•
1941 Kalkınma
•I
1049 İstikrazı 1948 latikrazı
Kum Meyvalar ı
Fındık (kabuklu ahFri)
Fındık (îç tombul) ...
Ceviz (kabuklu) Ceviz (İç natürel)
Bugün Lira
Külçe Yeril Gr.
Külçe Drguıuia.
Cumhuriyet ...ı Reşat
Hamit Gulden İngiliz ..İMIMUİM Frannız kok ... N&polöon LU .. tfivlçrc ......
Pnmnk (Kantan=Tallan) Ashmounl Kısa clvaflı F/G. ... Karmık Uzun olyaflı F/G. ...
Dokuma İlam Mııthlclerli
Tiftik (ana mal) «•»»••••••••••»
Tiftik (Nutürcl) ...............
Yupak Anadolu (Kırkım)
Hububat 1
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday Oflu ...........
Arpa yemlik (dökme) Mısır sarı (çuval») Fasulye tombul •a • Fnaııiya Çalı aort Kuşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Morclmok yeşil .........
Nohut natürei
Kapanıg (•)
21.20 24.-
99.- 22.-
96.80 21.—
20.50 100.—
20.25 100.-
21.16 98.-
Oî.lfi 110.—
97.50 110.—
97.60 100.—
07.30 99.—
100.— 110 —
0R.3O 100 —
07. ÖO 99.—
21. M 08.—
21.1M) 20.30
21.10 100.—
21.40 21.61
21,08 22.-
21 00 02.-
21.40 01.4B
20.on Ğ2-
20.85 20.90
21.10 21.20
Yuğlı tobumlar ı Ayçlçogl tohumu Keten tohumu
Kendir tohumu Sunam .................
Yer fıstığı kabuklu
Şirket Tahvilleri
T,C. Ziraat Bankası ila,w 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 11L-
11 tf Ce H M %6Û 22.80 04.- 69.- 87.50
w ,, Mllmefl. Sollat.
T.C. Merkez Bankası .....
Türkiye İŞ Bankası ......
Türk Ticaret Bankası
AfriM Çimento ........
Şark Değirmencilik
Milil RcasÜr/ıns ........
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Aloala L Pamuk A Irala n .... Pamuk Akıaln LU Pamuk yerli ı Pamuk yeril EL. 160.— 155— 180 — 160.— 145.—
Trabzon Ticaret Borsası
FLNDKA a) %(î0 randımanlı kabuklu tombul ...^. b) İç sıra kontrollü 83L— 178.— 81.-178.—
"Eskişehir Ticaret Borsası
Bu/Miay inınıu^ak ...... BuftSay oert a ••••»•♦ ••«••» Arpa
Buğday (Buşell=Sent) ......
Sert Kış mahsulü No. 2 .......
Kırmızı “ ° No. 2 .........
ramuk MldcHing (Llbreel=:Sftnt) Tommuı
Ekim
Aralık •• w • t • »t mımsiVHuır» 11
Tiftik (Llbrcri=Sont> Teksas No. 1 ...........
Fındık (Libre*#)—Sent?) •«.»«••••m*... Kabuklu yerli İri
’• •• orta •••a••
Lovant İç İthal malı Ekstra İr) İç İthal malı
Kurıı üzüm (L1breri=Scnt) ......
Thompson çekirdeksiz soçmo ...
Keten k*humu (Buşoll=Doiar) ...
MI n noa polis ••• •
Kul ay (Llbrosl^^t'ent) •••••••••••• Lcvha-teneko (100 libre dolar)
Keton tohumu (Tonu=Stcrllng)
!.■» om y •••••»••••••»•••«••««•••••«»«•••» 65.—
Kalküta 63.50
Yer fıstığı Hindistan hi.—
Tiftik İyi mal (Librcsi=Fiyat) 34.—Nom
" Sıra malı " ” 30.- “
ITikn Anadolu 20/21 20’21
Trakya •• •• 18/21 18/21
Sayfa 9
j? V E N t İSTANBUL
4 Temmuz 19M
"EKİLİSİNDE
BOSTANCIDA
VC,I AYRICA B^ 1000 LİRA
9- £
> Jr
Ç^Jzöf^:28 Tİttutuim Y950
Badeverwaltung Bod Nauheim
Zamanımızda sık sık görülen kalb hastalıklarına şifa verir
Dünyaca tanınmış bilhassa tesirli kaplıcalardır
Maden suyu, tuzlu su ve kaynak banyolariyle ılıcaları meşhurdur
Sayın doktorlarımızla bilumum hastahanelerimizin Nazarı Dikkatine:
En son teknik evsafı ve malzeme üstünlüğünü haiz, aynı zamanda rakipleri arasında en ucuz
ÇEKOSLOVAK MAMULATI
Un it, Fotöy, Diş Röntgeni
ve diğer bilumum Diş Apareyleri
15 miliamperden 800 miliampere kadar muhtelif Röntgenler (radyoskopi ve jradyografi içini Diatermi, Elektroşok, Ultra-viyole, Enfraruj, Metabolımetre, Galvanofaradik, Stcrillzatör Termostat, ameliyat masası. Kuvöz, Narkoz, ameliyat lâmbası, İnhaiatör, Pnömotoraks vesair cihazlar...
Alâkadarların firmamızı ziyaretleri menfaatleri icabıdır.
Türkiye Genel Mümessili :
MEHMET KAVALA
Tahir Han Galata Tel: 40430 - 42673
Telgraf: Lâmet tat.
Teşhir ve Satış Mahalli :
Tepebaşı ALP Oteli altında
i
müşterilerimize
HEP A Y BİNLERCE
LİRA İKRAMİYE
DAĞITIYORUZ.
r 1
GARANTİ
7 Temmuz 1950 akşamına kadar 150 liralık bir hesap açtırmak ve bu parayı 29 Ağustos 1950 akşamına kadar çekmemek lâzımdır. Her 150 lira için, kur’aya ayrı bir iştirak hakkı verilecektir.
LMANYA
Adresine müracaat ederek
TEMMUZ KARNELERİMİZİN SATIŞI 5 TEMMUZn KADAR DEVAM EDECEKTİR
A
A
ÇANAKKALE VALİLİĞİNDEN
ŞOSE ESASLI ONARIMI
i
i
N
A
izahat isteyiniz
P. T. T. Genel Müdürlüğünden
3009,38 Hra* çarşamba günü saat 16 da Ankarada binasındaki Fen Dairesi Başkanlığın-Komisyonunda yapılacaktır.
teminat makbuz veya banka mektubu
1 — Telefon şebekesi ihtiyacı için idari şartnameye ilişkin fenni şartnamesine göre iki cins cem’an 26750 kilo tel halat kapalı zarfla eksiltmeye çıkarmıştır.
2 — Muhammen bedeli 40125, geçici teminatı olup eksiltmesi 19-7-1950 PTT. Genel Müdürlüğü da müteşekkil Satınalnıa
3 — İstekliler geçici
ile kanuni vesaik ve teklifi muhtevi kapalı zarflarım o gün saat 15 e kadar mezkûr Komisyona vereceklerdir. (Postada vâki olacak gecikmeler kabul olunmaz).
4 — Şartnameler Ankarada P.T.T. Emlâk ve Levazım Müdürlüğünden, İstanbulda Yeni Valde Hanında P.T.T. Umumî Depo Muhasipliğinden bedelsiz olarak verilecektir. (8847)
Dr. NECİP DİNÇ
Fizik tcdııvi mÜtehusMsı
Romatizmalar, siyatik, alnlr vc baş ağrıları, sinüslt. adenit lor, kansızlıklar, saç dökülmeleri. mafsal kireçlenme ve yapışıklıkları ve basur memelerinin katiyen acımadan kansız amellyatsız elektrikle tedavileri.
İngiliz Şurayı karcısı Uman Ap. 65/S Galatasuray.
Muayene saatleri: 15-19
Seyyar Vinç Aranıyor
2-5 ton yükü 4.60 metre yüksekliğe kaldırma kabiliyeti olan bir tekerlekli vinç aranıyor, Kiralamağa veya satmaya talip olanların Mahnıutpaşa Küçük Yıldız Han sokağı No. 37 de ASTAŞ Fabrikasına müra-caatleri rica olunur.
mm Telefon: 23354.
kk
Gazete satan tütüncü dükkânlariyle gazete müvezzilerinden isteyiniz. Bulamazsanız, idarehanemizden tedarik ediniz.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx:
İzmir Belediye Başkanlığından
1 — 1950 İzmir Enternasyonal fuarının muhtelif kısımlarında yapılacak dekoratif elektrik ışıklama ve tesisleri İçin muhtelif ampul vc transformatör ve teferruatı Fuar Müdürlüğündeki şartlaşması gereğince açık eksiltme ile satın alınacaktır. Muhammen bedeli 13189.35 lira ve geçici teminatı 990 liradır. İsteklilerin teminatlarını badeliye veznesine yatırarak makbuzları ile ihale tarihi otan 1+7.1950 çarşamba günü saat 11 de encümene başvurmaları.
2 — Fuaı sahasında sergi sarayının B ve C pavlyontarı ara-
sındaki 400 metrekarelik sahanın kapatılarak paviyon haline ifrağı Fuar Müdürlüğündeki keşif vc şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 20305.19 Hra ve geçici teminatı 1520 liradır. İsteklilerin teminatlarım belediye veznesine yatırarak makbuzları ile ihale tarihi otan 12.7.1950 çarşamba günü saat 11 de encümene başvurmaları. (8524)
1 — Çanakkale - Biga - Karabiga yolunun 1064-350—106 + 546, 107 + 684 — 110 + 300 kim. leri arası şose esaslı onanmı 15 gün müddetle ve ihalesi 22.6.1950 perşembe günü saat 15 te Özel İdare Müdürlüğü binasında toplanacak İl Daimi Komisyonunda yapılmak üzere kapalı zarf usülü ile eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Onan mm keşif bedeli (20899.31) lira ve geçici teminatı (1567.45) liradır.
3 — İsteklilerin 1950 yılı Ticaret Odası vesikalarım ve bu gibi işleri yapmış olduklarına dair belgelerini göstererek ihale gününden (3) gün evvel (tatil günleri hariç) Valiliğe müracaatla bu işin eksiltmesine girmek üzere yeterlik belgesi almaları.
4 — 2490 sayılı kanun gereğince hazırlayacaktan teklif mek* tuplannı ihale günü saat (14 ı e kadar makbuz karşılığında Komisyon Başkanlığına vermeleri, postada olabilecek gecikmeler kabul edilmez.
5 — Bu işe ait keşif, şartname ve sözleşme projesi Bayındırlık Müdürlüğünde ve tl Daimî Komisyonunda her gün görülebilir.
İLÂN
ESASLI ŞOSE ONARIMI
Bir taş ile üç kuş vurmak istiyor musunuz!
15 temmuzdan itibaren gazetemizi takip ediniz
Samsun Valiliğinden:
1 — Lâdik İstasyonu — Lâdik yolunun 0X000—7X500 kilometreleri arası esaslı şose onarımı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli ı54508 i Hra 50 kuruş ve geçici teminatı (3975) lira 42 kuruştur.
3 — 11 Daimi Komisyonunda kapalı zarf usuliyle ihalesi 25 temmuz 1950 tarihine raslayan salı günü saat 15 te yapılacaktır.
4 — Bu işe ait Jeeşif vesair evrak 11 Daimî Komisyonu ve Bayındırlık Müdürlüğü kalemlerinde olup istekliler tatil günlerinden maada günlerde bedelsiz olarak görebilirler.
5 — İsteklilerin bir kalemde 150) bin liralık yol, köprü veya bina yapım ve onanınım iyi bir surette ikmal ederek kesin kabulünün yapıldığım gösterir belge ibraz etmeleri ve ihale gününden en az — tatil günleri hariç — üç gün evvel Î1 Makamına dilekçe ile müracaat ederek bu işin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları gerektir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 nci maddede yazılı geçici teminata ait makbuz ve beşinci maddede yazılı belge ile 1950 yılına ait Ticaret Odası vesikasını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde hazırlıyacakları kapalı zarflarını ihale günü saat (15) e kadar makbuz mukabilinde Daimî Komisyon Başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü olarak posta ile göndermiş olmaları lâzımdır. Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
t-1
“i .
/ r
3 aylık YENİ İSTANBUL = 90 kupon
-Paris’te
Londra’da
Lozan’da
İstanbul’da
“Ankara’da
• I
İstanbul’dan JAHSİL ftnkara’daJ
i
5.000 lira
Şehrimiz için bir yenilik olan bu kulelere reklâm vermek
istiyorsanız, müsait şartlarımızı öğrenmek için
44756-57 sayılara telefon ediniz. Bir memurumuz,
sizi derhal ziyaret ederek, gereken izahatı verir
Comments (0)