5 Aralık 1949
Pazartesi
SİYASÎ
İKTİSAT)*
W
4


Şehir elişi ★ Sayı 5
10 Kur
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 - Beyoğlu
Abone; Türkiye için seneliği 3z altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketle» iki mislidir
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
z
POLİTİKA
4-XII- 1949
Başkan Ve-defterini bir olunuyordu. P. İl Başka.
EMOKRAT Parti İstanbul Î1 İdare Heyeti Başkanının bundan bir müddet önce, seçimlerin C H P. tarafından ileri alınacağına, Meclisin bütçe geçer geçmez fesih katarı vereceğine ve bunun arkasından da derhal, hem de henüz İlmi Heyet tarafından tetkik edilen yenisine göre değil ite eski Seçim Kanununa göre yeni seçimlere gidileceğine dair jrap-tığı beyanat matbuatta olsun, siyasi mahfillerde olsun, epey çalkantı yaptı. Çünkü bu iddiaları desteklemek için, elde bazı vesikaların da mevcut olduğu ilâve ediliyor, hattâ, iddiaya esas teşkil eden noktaları sarahaten tekzip eden C. H. P. Genel kiline, Partisinin sadire gözden geçirmesi tavsiye
Eğer mesele yalnız D.
nının iddialarivle C. H. P. Genel Başkan Vekilinin tekziplerinden ibaret kalsa idi, mesele bizce, mutat siyasi atışmalardan bir tanesi olarak çoktan tasnif edilmiş olacaktı.
Fakat. D. P. Genel Başkanının Ankaradan yetişen izahat ve mütalâaları gösterdi ki. D. P. Tl Başkanının beyanatı. D. P. Genel Başkanına yeni sözler söylemek fırsatını vermiştir.
Filvaki, D. P. Genel Başkanı, kendi İstanbul mümessiliyle C. H. P. Genel Başkan Vekili arasındaki münakaşayı esas alarak, şu noktaları tebarüz ettirmiş bulunmaktadır: a) C. H. P., eğer vaziyeti müsait görüyorsa, Meclis ekseriyeti kendinde olduğuna göre, elbette ki, Meclise fesih kararı ver-dirterek, yeni seçimlere gidebilir. Fakat bunu eski kanuna göre yapamaz, çünkü âmme efkârını kendi aleyhine çevirmiş olur; b) Buna mukabil D. P.. öyle de olsa, böyle de olsa, yeni seçimlere girmelidir. Aksi takdirde
tidann. daha dört sene. C. H. P. nın elinde kalmasına sebebiyet vermiş olur. D. P. nin kısmi seçimlere girmemesi. 21 Temmuzun tekerrürüne mâm olmak içindi, Ancak, bu demek değildir ki. umumi seçimlerde de, aynı kararı tatbik edecektir. Zaten genel kurul, icap ederse derhal umumi kongreyi tophyarak. ondan lâzım gelen kararı alabilecek bir durumdadır.
ık-
IX P. Genel Başkanının bu beyanatı, birkaç bakımdan enteresandır. Bir kere bunda, “milli husumet” maddesiyle içine düşülmüş olan çıkmazdan kurtulmak ve Partinin politikasına hareket ve se>Tyaliyet vermek teşebbüsü göze ç&rpriıaktadır. İkincisi, sözü Istanbuldaki mümessiline açtırarak kendi kapamak tâbiyesi kullanılmışa benzer.
Genel Başkan ile 11 Başkanının sözlerini tersine olarak bir araya getirdik yanı, ilhyeti neticeden istihraç ettik mi, D. P. nin tezgâhlamak istediği yeni siyasî manevra şu olabilir:
1) Seçim tarihinin ileriye alınmıya-cağına dair kabilse teminat almak;
2) Bunda bir nevi zaman kazanmak mânası mevcuttur. Fakat ayrıca, yeni kanunun geçmesi zaviyesinden de zaman kazamla cağına ve sözlerin tertibinde bilhassa zaman kazanma unsuruna ehemmiyet verildiği görüldüğüne göre, D. P., zaman kazanmak ve bu esnada politikasını açmak ve işlemek arzusundadır;
3) Mukabil teklif olarak, D. P., umumi seçimler ne zaman ve nasıl, yani hangi kanun esası üzerinden yapılırsa yapılsın, bunlara girmeyi peşinen ahhüt eylemektedir.
İşte bıı siyasî manevraya ( ki. mal ve D, P. zaviyesinden mâkul mekteyiz), C. H. P., süratli bir
bil manevra ile cevap vermiş bulunmaktadır. O da şudur ki. İlmi tarafından hazırlanan yeni projesi buna dair raporla birlikte der-
hal matbuata verilmektedir. Bu demektir ki, arkasından Meclise sevkedi-leeek, arkasından da, D. P. nın artık hiçbir İtirazına mahal kalmıyacak bir şekilde, şartları
ta-
nor-gör-mııka-
Heyet kanun
umumi seçimlere gitmenin tamamlanmış olacaktır.
C. H. P. süratle halledilerek işler tamamlanır tamamlan-toplıyabihr,
Yani olan bu ınaz. derhal Kurultayını erbaşından da Meclisi feshederek yem
neçimlore gidebilir. Hattâ, Meclisi önce feshederek Kurultaya, seçim mü-caddesinin küşat merasimi rolünü de verebilir.
BİRLEŞMİŞ Milletlerin Siyasi Komisyonu. nasyonalist Çinin Sovyet J’.tüya aleyhindeki şikâyetine tahsis ettiği celsede yeni Çin idaresinin tanınmamasına dair olan Çin teklifini reddetmeye mütemayil görünüyor.
t
Bunda âmil olan, İngilteredır. İngiliz sözcüsüne göre. Sovyet Rusya hak-kındaki şikâyeti dinlemekle yeni Çin idaresini tanımak avn meselelerdir. Şikâyet gene dinlenebilecek ve yeni idareyi tanımak hiçbir zaman, bunun mûnen tasdiki mânasına gelnuye-eektir. Bundaki maksat, milliyetçi Çın diye bir hakikat mevcut olmadığına göre, başta İngHtereye alt »Hanları gelmek üzere, yabancı-menfaatleri takip için, karşıda, kendisiyle müzakereye girişilmesi mümkün resmi ve mesul bir Çin idaresi gömekten ibarettir.


New - Y ork hususî muhabirimiz G. H. Martin bildiriyor
Avrupanın müdafaası için
Montgomery'nin plânı
Mareşal, cenupta hareket noktası
olarak Türkiyeyi kabul ediyor
Bir taarruz için Batıda 40 tümen bulundurulacak
Louis Johnson Dışişleri Bakanı
Savunma Bakanı Paristen dönmüştür. Acheson’la Vaşingtonda görüştükten sonra, hemen, Trunıan’ın hâlen isti-| rahat etmekte olduğu Florida’da Kay-west’e gidecektir. Çünkü, Paris konferansı neticelerini tasdika ve Amerikan projesinde, Müttefiklerin muhtemel olarak teklif etmiş oldukları değişiklikleri kabule tek salâhiyeti! şahıs, Truman’dır.
Johnson Amerikaya dönerken Mareşal Montgomery de, Mauretania vapuriyle Amerikadnn Avrupa>ra hareket ediyordu. Mareşal, Amerikaya. İngiliz menşeli bir grupun kurmuş olduğu “İngilizce Konuşanlar Birliği,, tarafından davet edilmişti. Bütün gözlerin Paris konferansına, ve bu konferansta İngiliz Kurmaybaşkanı VVill-lam Slin’le yapılan müzakerelere çevrili olduğu bir sırada, Mareşalin Amerikaya birdenbire çıkagelmesi, Va-şingtonda biraz hayretle karşılanmıştı. Bu itibarla Amerikan askeri mah-1:1leri, resmî mahiyeti haiz olmıyan tu ziyareti hararetle karşılamaya pek mütemayil görünmüyorlardı. Bununla beraber, Britanyrnın, İküıci Dünya Harbi’ndeki bu en büyük askeri tâbiyecinin izah ettiği proje, Vaşing-tonda ehemmiyetle dinlendi. Mareşal Montgomery’nin bv plânı gereğince Avrupa. İngiltere, Fran-ve Beneluz anlaşmasına
dahil memleketlerde 40 fırka ile müdafaa edilebilecekti. Mareşala göre. Kızıl kuvvetlerin, Garp Cephesine saldırmalarında ilk hız bu 40 fırkayla kınlabilecek ve bu suretle vakit kazanılarak, demokrat devletlerin harbi kazanabilecek bir derecede ve kuvvette seferber olmaları temin edilmiş olacaktı.
Montgomery’nin bu plânındaki başlıca vasf. muhasamatın başladığı anda, Müttefiklerin do mukabil taarruza geçmeleri düşünülmüş olmasıdır. A-merıkan askeri mahfillerinden sızan haberlere göre, Ma.oal yalnız Garp Cephesinin müdafaası meselesinde kalmamış. aynı zamanda Şimalde, Damına ikada, Cenupta, Balkanlarda ve bilhassa Türkiyede en kısa bir zamanda müstahkem mevkiler kurulması mevzuu üzerinde ısrarla durmuştur. Montgomery’nin izai* ettiği teze göre, Türkiye ve Danimarkada kurulacak bu müstahkem mevkiler, taarruzda, Müttefik ordularınca bir hareket üssü olarak kullanılacaktır; bu suretle Müttefik kuvvetlerinin, Doğu Avru-
Sfl.
■M
t
★★★
.T’
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez
Bankaların piyango yarışı
bugün Mecliste görüşülecek
Telefon - 44756 - 44757 Sant Telgraf Adresi : Hetlo. Istan!
iç sayfalarda
ikinci sayfada
Amerikalılar Çinden çekilmediler Selim Sabit
sın da oynamakta olan bir
General Montgomery. Philadelphia’da, ordu ve donanma takımları ara-futbol maçını seyrediyor.
panın içerlerine, tâ kalbine kadar girmeleri ve böylece geniş bir sahaya yayılmaları imkân dahiline girmiş olacaktır. Yine Mbntgomery'ye atfedilen sözlere göre, orduların ok gibi fırlı-varak, birinci gün Derline, ikinci gün Stettin hattına, üçüncü gün Varşova-ya varmaları lâzımdır. Bundan başka, Montgomery’nin, Fontambleau kurmay heyeti tarafından sevk ve idare edilecek olan Müttelık kuvvetlere, yedi Alman fırkasının da ilâve edilmesi fikrinde orduğu Söylenmektertlr.
Montgomery. hu görüşmelerde, bilhassa kendi şahsi gömüşlerini izah etmiştir. Bununla beraber. Mareşalin şahsiyeti gözönünde tutulmalı ve mevzu ehemmiyetle nazarı itibara alınmalıdır. Aynı mahfillerde, Adenauer hükümetinin, Ahnanyanırı tekrar silâhlanmasına. bugünlük katiyen taraftar görünmediği söylenmektedir; A-denauer’e göre bu silâhlanma ’ bazı askeri çevrelerin yeniden kuvvetlenmesine yarıyacaktır ki, bu da hiç arzu edilmemektedir Mamafih, Mareşal Montgomery’nin. bu mevzuda, Alman kurmayının eski oaşkam General Hakler ile temas halinde bulunduğu söylenmekledir. General Halder, bilindiği gibi, Almanyamn silâhlandırıl* ması bahis mevzuu olacaksa, bu işe, hiç vakit kaybetmeden, derhal başlanılması lüzumu fikrini İlk defa ortaya atmış ve ısrarla müdafaa etmiştir.

Amerika Savunma bakam
Johnson’un beyanatı
Bugün, harp tehlikesi geçen
seneye nazaran azdır
Londra 4 (A.A.) (Lpsı — "The People,, gazetesi Stalinin karşılaştığı güçlükler hakkında şöyle diyor:
“Yugoslavya’da casusluk suçu ile yargılanmakta olan 12 Rus’un dâvası Stalin’e karşı bugüne kadar yöneltilmiş olan meydan okumaların en ağıtıdır. Stalin’e karşı daha başka aya Ulanma belirtileri de vardır. İşte Amerika Savunma Bakanı Johnson, bunu bildi-


Türk-Amerikan
askeri ittifakı
Moskovaya göre, bazı vesikalar imzalanmış
Moskova, t (YİRS J — Erimce Press ajansının Ankara muhabiri, memlt ketine çekmiş olduğu bir telgrafta, Birleşik Amerika Dışişleri Bakan Yarduıirı&ı Mc Ghcc ile Türkiye Dışişleri Bakanı A’t cmvddin Sadak arasrndd yapılan görüşmeler esnasında. Amerika ile Türki yenin bir askeri ittifakın ilk vesikalarını imzaladığını bildirmektedir.
fBilimltut gibi bu hab- . ('.ır-
ki ye ve Amerika hiikıımrth ri sa-hihiyı tlı sözcüleri tarafından tekzip edilmiştir.)
McGhee Tahranda
İran nrdu^ıımııı talim ve terbim esi.v le meşgul olmak üzere 12 yükwk rütlndi Amerikan subayı da Tahrana grhli
Brazavil, 4 (YIRS) — Irandan gelen haberlerden bugün Tahrana beli Amerikan subayı gelmiştir,
subaylar, İran ordusunun talim terbiyesiyle meşgul olacaklardır.
öğrenildiğine göre, on iki yüksek rüt-Bu ve
Mc Glıre, Tahranda
harp tehlikesinin bugün nispetle daha az nldıığu-ailesinln öyle
küçük komünist
Federal Endonezya Hükümeti
ği içindir ki, geçen seneye nu söylemiştir. Kızıl Stalln bize göstermek istedikleri gibi müttehit olmadığını
memleketlerden ve hattâ bizzat Rusya’dan gelen haberler teyld ediyor. Bu gün bu bir hakikattir ki, “Casusluk hastalığı,, Staün’in kızıl coğrafyası ü-zerinde yayılıp gitmektedir Bulgııı Istan eski Komünist Partisi Genel .Sekreterini mahkemeye şevketti. Stalin'lıı eski yakın dostu Anna Pauker ı siyah bulutlar sardı. Macaristan, eski Savu rırmı Bakanını ulam etti. Polonya Başkanı Bierut da eski Komünist Partisi Genel Sekreterini ve eski Askerlik Haberler Dairesi Başkan Yardımcısı* m ihanetle suçlandırdı. StaJin. bizzat kendi evinde de güçlüklerle karşilaı-nıaktadır. O kadaı ki Gizli Polis Başkamın bile Ukrayna’ya sürmek zorunda kaldı.

Corregidor kahramanı General Wainwright ölü olarak bulundu
Brâznvü, 1 (YIRS) — San F’rnnsis-ko'dan bildirildiğine göre, geçen harp İçinde Fihpmlerde “Corregidor'* müdafii na iniyle tanılan General VVainvvrighVın cesedi, San Fransis-konun sarp ve dağlık bir mmtaka-sında bulunmuştur.
Bir orınaıı patikasında yatan ceset, Avcılar tarafından bulunmuştur.
Japonyadaki esareti sırasında sinirleri «on derece bozulan generalin intihar ettiği zannedilmekledir.
Resmi m.ıkamlaı araştırmalarına devam etmektedir
W11 i* « I • I111 * •M !►
♦ H Hilt
Bir-
Kuıulu özel Hollanda ve arasında, Federal
Hükümetinin kurul-
Birleşmiş Milletler yapılan anlaşmayı tasdik etti
Montreal, 4 (YIRS) leşmiş Milletler Siyasi Komitesi, Endonezya
Endonezya
ması için yapılan anlaşmayı tasdik etmiştir.
Bu anlaşma, Kurulun bugünkü toplantısında reye konulmuş ve 42 - 5 oyla tasdik edilmiştir. Dört devlet müstenkif kalmıştır.
Sovyet delegesi, Hollanda ile anlaşmayı imzalayan Endonezya devlet adamları için “hain’' tâbirini kullanmıştır.
Anlaşıldığına göre. Sovyet Rusya, Endonezya'da bir İhtilâl çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapacaktır.

Brazavil, 4 lYİRS) — Geçenlerde Ankaradan hareket etmiş olan Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Mr. McGhee, yanında Amerikanın İran sefiri olduğu halde, Tahrana varmıştır.
Atom sırrı Ruslara nasıl satılmış?
Yüzbaşı Jordaıı'ııı beyanatını Amerikan basını birinci plânda tutuyor
Da n ver/Colorackı •. 4 ı A. A.) ı A f p) — Harp zamanında Rusların. Amerika ınakaınbirinin haberi olmaksızın «-tom bombası imâline dalı hır takım vesaik ele geçirdiklerini ifşa eden yüzbaşı Jprdan'ın beyanatı Amerika basınının ilk sayfalarını işgal etınekte-dlrî
Bu münasebetle demeçte bulunan “Shultuck,, Kimyevi Maddeler Fabrikası Müdürü Soward Potter, 1943 senesinde bir Sovyet subayına 200 libre (90 kg ı uranyum oksidi ve 500 libre (225 kg.) uranyum nitratı gönderdiğini söylemiştir.
Potter, bu miktar uranyumun mühim bir şey olıııadığını ve buna ait siparişin Great Falla'ta bir Sovyet subayı İK’sabına Nı»w - York'ta “Chema-tor,, firması tarafından verildiğini ilâve etmiştir.
Pot ter son söz uhırak demiştir ki; “Düşünceme göre, bıı sipariş harp içinde bir müttefikimize gönderilecekti. Chemator firmasının elinde dalın başka muntazam ihracat lisansları olduğu halde siparişlerini göndermedim ve keyfiyetten Harbiye Dairesini haberdar etlim Oradan aldığım cevap üzerine bu gibi sevkıyatı tanıamiyle durdurdum. ilk siparişi firması Rushırın ne olsun uranyum satın tini bana bildirmişti.
veren Chemator inik tarda olursa almak isledikle-
Devletin çıkardığı ikramiyeli tahvillerin de bahis mevzuu olacağına muhakkak nazariyle bakılıyor
muhabirimiz miyeîl tahvillerin de bahis mevzuu o-lacağına muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Gündemin diğer Önemli maddesini, müzakeresine başlanacak olan Hâkimler Kanununa ek kanun tasarısı teşkil etmektedir. Adalet Komisyonundan çıkan şekle göre bu komisyon üyelerinden birçoğunun muhalif kalmış olması ve bazı milletvekillerinin de söz almak için önceden Başkanlığa adlarını yazdırmalarından kanunun müzakeresi hararetli olacağı ve tasarının komisyona iade olunacağı söylenmektedir.
Ankara 4 (Hususi
bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin yarınki toplantısına ait gündemde, Diyarbakır milletvekili Hamit Tlgrel'ln, bankaların mevduat toplamak için giriştikleri piyango yarışı hakkında hükümetin ne düşündüğüne dair takriri görüşülecektir. Hükümet namına sözlü soruya cevap verecek olan Maliye Bakanının, hükümetin de bu yanşa bir son vermek niyetinde olduğunu ve bunun İçin de gerekli tedbirlerin alınacağını bildireceği tahmin olunmaktadır.
Bu arada Devletin çıkardığı ikra-
R. Aydınlanın dâvasına
12 aralıkta başlanacak
bir
bil-
Tarım Bakanlığının yapacağı işler
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tarım Bakanlığı, suni tohumlama İhtiyacını karşılamak için, şimdiden tedbir almakta, selektör temini ve seyyar tamirhanelerin ithali işiyle meşgul olmaktadır. Bu maksatla 1950 de Erzurum ve Urfa’da birer mücadele İstasyonu. Çumrada bir sulama merkezi açılacak, Trabzonda da tecrübe tarlası kurulacaktır.
İzmir dün 2 saat otomobilsiz kaldı
İzmir 4 (Hususî muhabirimiz
diriyor) — İzmir Şoför ve Otomobil İşçileri Derneğinin yıllık kongresi bugün saat 11 de Ticaret Odası salonunda yapıldı.
İstisnasız olarak bütün şoförler kongreye iştirak ettikleri için İzmir şehri iki saat kadar otomobilsiz ve takatsiz kaldı. Gayet hararetli geçen münakaşalarda İzmir Belediyesinin bu derneğe hiç ehemmiyet vermediği, şoförlerin haklarını hiçe saydığı, okuma yazma hilmiycnkne hatırlı ehliyetnameler verildiği söylendi ve derneğin yeni İdare Kurulu seçildi.
Suriye-Ürdün anlaşıyorlar mı?
Amman 4 (YIRSı — Suriye başbakanının hususî kâtibi, hususi bir vazife ile buraya gelmiştir. Şehre vâsıl olur olmaz kâtip Kral Abdullah tarafından kabul edilmiştir.
Görüşülen mesele hakkında tam bir kotu m iye t ın u h a f aza ed ilmek ted i r.
Dâvaya Ankara 1 inci Asliye Ceza Mahkemesi bakacak Ankara, 4 (Hususi muhabirimiz telefonla bildiriyor) — Reşat Aydınlı hakkmdaki hazırlık tahkikatı sona ermiş ve Asliye Birinci Ceza Mahkemesinde hakkında dâva açılmıştır. Duruşmaya bu ayın 12 nci pazartesi günü saat 14,30 da başlanacaktır.
Mülkiyenin 93 üncü yıldönümü
Dün akşam Taksim Gazinosunda Mülkive’nin kuruluşunun 93. yıldönümü münasebetiyle büyük Y'e canlı bir toplantı yapılmıştır.
Bu toplantıda hazır bulunan Vali, kendisinin de Mülkiyeliler ailesine mensup olduğunu söyliyeıek şehre yapacağı hizmetlerden bahsetmiştir.
Mektebin eski diğer mezunları, mektep hâtıralarını yâdetmişier ve güzel bir vakit geçirmişlerdir.
Memleket idaresi ile irfan hayatına birçok seçkin insanlar 5*etiştlren bu mektep mezunları arasındaki bağlılığın diğer irfan müesseselcrimize de örnek olmasını candan temenni ederken bütün Mülkiyelilere daha nice mesut bayramlar ve hudutsuz başarılar dileriz.
Ankara’daki töreıı
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Mülkiye Mektebinin kuruluşunun 93 üncü yıldönümü münasebetiyle bugün Siyasal Bilgiler Okulunda yapılan anma töreninde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de hazır bulunmuştur.
Divrik demir madeni 1952 de
2500 ton demir istihsal edecek
Bu maden için 1950 Marshall tahsisatı
O
900 bin dolara çıkarıldı

New-Yoı*k. 4 (A.P.) —Türk istihbarat bürosunun bildirdiğine göre, Türkiye'deki madenleri etüd etmekle olan Frederlck VVard, günde 800 ton demir istihsal eden Divrik madenlerindeki stoklar karşısında hayrete düştüğünü söylemiştir:
Mr. VVard şunları ilâve etmiştir: “1948-10 senesinde Avrupa kalkın-
ma programı faslında, maden malzemesi için Türkiyeye 500.000 dolardan fazla bir tahsisat ayrılmıştır. 1949-50 seneleri için de 900.01)0 dolar tahsis edilmiştir.
Gelen malzemenin takılmasına başlanmıştır. 1952 sonesinde hu bölgede günde 2500 ton demir istihsal edilebilecektir.
ÜÇÜNCÜ SAYFAD
Turizm yarışının dışınrk kalan memleket: Türkiy Vedat Nedim Tür
DÖRDÜNCÜ sayfad
Kültürler ve insanlar
M. Nermi
Çinde kadın
Dr. M. Nabi özerdim
besinci
SAYFADA
Azadlj - Hikâye Mahmut Özay
Dünya filmciliği ve Hollynood
François Perrux’ün konferansları
Profesörün Seminer ve konferansları alâka ile beklenmektedir
İstanbul t niversitesi iktisat I kültesinin davetlisi olarak şehrimi bulunan zamanımızın tanınmış Frı sız iktisatçısı Prof. François Perrux hafta içinde günün mühim iktis mevzuları etrafında 4 seminer ve konferans verecektir.
Seminerler salı, çarşamba, perşe be, cuma saat 14,30 da, konferans çarşamba, cuma 17,15. cumartesi sı 16 da Üniversite Merkez binası arl sındaki yeni dershanelerde, yalnız s konferans Eminönü Halkevi salonun olacaktır.
Yarınki seminerde profesör K( nes nazarivesinin umumi bir tefsir yapacaktır. Diğer seminerler, faiz ücret nazariyelennin umumileştirilir leri, Liberal müdahalecilik, konferaı larda ücret, hibe ekonomisi, milletleı rası güzideler sınıfı konularını ıhtı etmektedir. Profesörün konferansı seminerleri alâka ile beklen m ek t d ir.
Üniversite sinesinin kuruluşu için hazırlıklar yapılıyor üniversite sitesinin Sultanahmet Akbıyık civarında kurulması iç talebe yurtları ile meşgul olan I misyona bir teklif yapılmıştır. Te lif kabul edildiği takdirde, Sultana met ve Akbıyık civan büyük üniversite sitesi halinde gelişecektir Mezkûr sitenin bir an evvel vüı de getirilmesi için muhtelif vilâyet rin belediyeleri, bütçelerinde bir yurt tahsisatı ayıracak ve her be dîye kendisine ayrılan saha üzerin vilâyetinin yurt binasını inşa eder? tir. Üniversite Rektörü, çarşamba g nü yapacağı avhk basın toplantısuı bu mevzuda
Belediye hasîahanelerindeı bazı klinikler Üniversiteye devredilecek
Şehir Meclisinin son toplantısuu Belediye hastahanelerindeki bazı k niklerin üniversiteye devredilmesi iç Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı dan gelen tezkere okunmuş, söz al Vali ve Belediye Başkanı da. Tıp t lebesinin dağınık bir tedris sahası k risinde uğradığı müşkülleri anla tor Meclisten bu talebin mtlsbet bir şek de çıkarılmasını talep etmişti. Şol Meclisi âzalarından bazılarının itim: na uğrayan bu isteğin tetkiki bir k misyona havale edilmişti.
da izahat verecektir.
i-■
DOĞU AVRUPA BLOKU
V

s ’îl > w\'



1
Sayfa 2
r m t s t a n p n t
________ :Aralık 1040
Serbest Sütun
Amerikalılar Çinden çekilmediler
Z—X merilin Diricik Dcvletlerln-do, Çin Milliyetçilerine a-cole yardım edilmesi ve daha doğrusu Komünizmin Uzakdoğu ve Pasifik •ehillerinde yayılrnaıınır» önlenmesi maksutlarını hedef tutan, yeni birtakım hareketler belirmektedir. Bugünlerde, Japonya-dan ve Çinden dönen Amerikan diplomatlarının hemon do hepsi tehlike İşareti verdiler. Bunlardan» Senato Dilişleri Komisyonu üyelo-rİndon Senatör Smlth, bilhassa şu Üç «adımın Atılması lüzumunu belirtti!
1) Amorikn, yeniden Tchnng Kaî Chek ve diğer Çin liderlerini det-toklemolldir,
2) Amerika bugünkü intizar politikasından vazgeçmeli ve Uzak-doğuda Komünizme mukavemet edin unsurlara yardımı arttırma-hdır*
3) Amerika, âcil İktisadı tedbir bahanesiyle, uzun vadeli ideolojik mahiyetteki kararların gözden kaçmasına artık müsaade etmemelidir.
Senatör Smith bu mevzuda en Âcil bir tedbir olarak da, Formo» za adasının Komünizme karsı müdafaa edilmesi ve bu maksatla bu adanın ya Birisimle Milletler vo-sayetlne alınması veya Japonya i-le sulh İmzalanıncıya kadar, , A-merikan kuvvetlerinin işgali altında bırakılması lüzumunu ileri Sürmüştür
Görülüyor kİ, Mao-Tsou-Tung I-deresindeki Çin Komünizminin yarattığı bu gergin durumla alâkalı sayısız meseloleı arasında, Amerika İçin en mühim olanları su İki nokta etrafında toplanmaktadır Birisi umumi mahiyettedir ve Çinde takip edilmekte olan siyasette İstikamet değiştirilmesi lüzumu İle alâkalıdır; diğeri husuaî mahiyettedir ve stratejik ve askerî bakımdan a-lınacnk tedbirlerle ilgilidir; bu da, Formoza adasının, Pasifik cephesinin büyük bir kısmını da içine alacak seklldo, antikomünist bir "üş., olarak kullanılmasıdır.
Amerikanın Çin siyasotinde, şimdiye k«ıdar kaydedilmiş bulunan değişikliklerin aubebi malûmdur Tchank Kai Chek’in ve sonradan onun yerini almaya yeltonon maceraperest sürünün durumundan bıkan ve cesaretleri kırılan A-merikan devlet adamları. Çini kendi haline bırakmak kararını vermişlerdi. Mao-Tscu*ya gûya düşmanlık güden bu Çinli milliyetçi şeflere yapılan askeri yargıma son verilmişti. Bunun ne derece haklı ve yerinde verilmiş bir karar olduğuna en kati bir delil olarak da, son Komünist Çin organı “New China Novv Agency», de. 15 Ekim tarihinde yazılmış o-lan su sözleri İlen sürebiliriz:
"Çin Halkçı Kurtuluş Ordusu’-nun elinde bulunan malzemenin en büyük bir kısmı emperyalist A-merika tarafından verilmiştir.’’
Herkesçe ma’ûm olan bir haki-
KISA HABERLER
Avusturya İle sulh hakkında ıınhıtroaya varıldı
Londra 4 (A.A.) (Lp«) — Londranın siyasî çevrelerinden öğrenildiğine göre, Avusturya barış antlaşması hakkında Dörtler bir anlaşmaya barmıçlardır. Şimdi yalnız usul mcBeleslrun halli kalmıştır.
Butlar, dünyaca meşhur Alman operatörünü ameliyat yapmaktan menettiler
Brazavil 4 (YİRS» — Betynclmilel bir şöhreti haiz, tanınmış Alman operatörü profesör Sauerbach, Berllndeki Sovyet makamlarından aldığı emir üzerine. bir daha lcravı sanat odemlvccek-tir
Otuz senodenberl Derlinde ıjef-operator olarak çalışan bu tanınmış profesör yüzlerce mütehassıs yetiştirmiştir.
Japon ticaret filonu yeniden kuruluyor
Monte Kar)o i (YÎRSj — Amerika Birleşik Hükümeti, Jappdyanın bir ticaret filosu kurmasına İzin vermiştir.
Japon tophanelerinin denize indirecekleri gemiler, Japonya mallarının ihracatı için kullanılacaktır.
Amerika, gemi yapımı İçin lüzumlu oısn malzemeyi Japon yaya vermeyi kabul etmiştir ve bu huausta yardım edecektir.
kat vardır ki, o da, Çin milliyetçi gonorallorinden çoğu, Amerika'* dan yeni gelen »dâhlnrla teçhiz edilmiş olan kuvvetleriyle birlikte, toplu bir haîde, bu "Halkçı Kurtuluş Ordusu,, r.a goçmislordl. Tabiidir ki Amerika daha uzun müddet böyle a.ay mevzuu olıcak bir şekilde aldatılmaya tahammül edemezdi.
Amerikanın Çin iç islorlne karışmamak kararı yanlış tefsir edil-memelidir. Bu karardan. Komünizmin Çinde yayılmasına Amerikanın artık, yalnız seyirci kalacağı mânasını çıkarmak, yanlış bir hükümdür. Netûkim Achcaon tarafından Truman’.ı. Çin hakkında hazırlanan beyaz kitapla birlikte, geçen ağustos ayının besinde bir rApor verilmiş ve bunda Çin islerinde vukuu muhtemel hâdiselere karsı alınması gereken siya-ynsî tedbirlerin ana hatları sarahatle çizilmişti. Acheson, yazısında noktai nazarını, söyle İzah ediyordu:
"Çinde yakın istikbalin faciadan başka bir şey • vaadetmemeslne, bu büyük milletin büyük bir çoğunluğu, tok bir parti tarafından yabancı bir dovlet menfaatine merhametsizce kullanılmakta olmasına rağmen, biz yine, büyük Çin medeniyetinin ve Çinin demokratik vasıflarının dirileceğine inanıyoruz. Çin günün birinde, yabancı boyunduruğundan muhakkak ki kurtulacaktır. Bu İtibarin Çinde, bu gaye uğrunda hâlen uğrasan ve ileride çalışacak olan her unsur, kanaatimce, desteklenmelidir,,
Bu son cümle, tek basına bile gösteriyor ki, Amerika Çinden çekilmemiştir. LArtln bu defa artık • undan katiyetle omin olmak istiyorlar. Bu ülkede, yabancı hâkimiyetinden kurtulmak için samimî ve ciddî olarak çalışan kimlerdir? Bundan başka herhnlde Mao-Tseu’-nun soçecoğl yolun da aydınlanması lâzımdır.
Mao-Tseu. acaoa Moskova damgalı Komünizmin izinde mi yürü-yocek, yoksa daha geniş bir ölçüde bir nevi Tito’culuk mu yapacak? Amerikalılardan birçoğu bu mevzuda kâfi derecede beklenmiş ve düşünülmüş olduğuna inanmaktadır. Ve hattâ bu boklemenin lüzum derecesini astığı bile iddia o-dilmektedir. Vaşıngtonun bu tavsiyelere uyarak hemen harekete geçecoği pek umulamaz. Bu hususta, herhalde. Uzakdoğu diplomatlarının ocak ayındaki Bangkok toplantılarının neticeleri do beklenecektir; bu konferansa başkanlık edecek olan Phillip Jessup'ün raporu, bu mevzuda alınabilecek herhangi bir karara esas teşkil e-debilir. Formoza adası mosolosi do tabii bu toplantıda görüşülecek vo horhalde bir hal sekline bağlanacaktır. Bütün Uzakdoğu istikbalinin, belki de bu adanın mukadderatına bağlı bulunduğu gözdon kaçmamalıdır.
SELİM SABİT
Berlin demiryolu isçilerinin protestocu
Berlin 4 (YİRS) *- Berlin Demiryolu isçileri, bugün bir toplantı yaparak, ücretlerinin Batı markı ile tediye edilmemesini protesto etmişlerdir.
Batılı makamlara başvuran Demiryolu İşçileri Birliği. Sovyetlcre karşı grev yapmış olan demiryolu İşçi herinden 2626 kişinin işlerinden atıldığını, ve yüzlerce İşçinin halâ hapiste bulunduğunu hatırlatmıştır.
Bolcu AJmanya Hükümeti, Bonn nnln*»mnftirıdafi memnun değil
Leopoldvllle > (YİRS) — Doğu Almanya Dışişleri Bnloını. bugün yaptığı bir basın toplantısında. Batı Almanyanın İmzaladığı Bonn anlaşma sının, Almanya için zararlı olduğunu ve Alman milletinin hakkını İhlâl ettiğini söylemiştir.
Habeşistan, Somıılinln itnl.ıayn verilmesine lllrar. etti
Brazavil $ (YİRS) — Habeşistan İmparatoru Halle Selassle, Birleşmiş Millet-ler Kurulu başkanına bir protesto göndererek. 8omall’nln İtalya vesayetine verilmesine itlrsz etmiştir. İmparator, llalyanın velayet, vesilesiyle H&heşls-tatıa tekrar "Komşu ’ olduğunu hatırlatmıştır.
Paristeki hususî muhabirimiz Yusuf İ. Mutlu bildiriyor ;
Fransız halk efkârı Almanyanın silâhlanmasına itiraz ederken...
450 Sovyet
W
tümenine ktırşı Avrııpanin müdafaası için lüzumlu
Paris 4 iHubuM muhabirimiz Yusuf t. Mutlu bildiriydi'ı — Amerikanın Btılı Birliğine tlnhİl (BrÜxclh's Pnk-tı, Şimali Atluntlk Paktı v.s... gibi) muhtelif müdafaa bölgelerini tek bir blok haline getirmek için sarfettl£l gayretler, niüâbet neticeler vermeye başlamıştır.
VakıA, bu muhtelif teşekküllerin birleşmesi, henüz tnmamlıınnuımıŞRu da, blrbirlcrlylo irtibatı vo birleşme hafcirlıkUri çok kolaylaşmıştır. Bu neticeler, başta General itle Lnltro de Tasalgny olmak Utere Franaız askeri erkânının, General Bradley ve A-merlka Müdafaa Nazırı Mr. Lout johnaon’a yapmış oldukları büyük yardımlar sayesinde elde edilebilmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki, Avrupa müdafaanın* ait »evkulceyşl plânlar Wa-shlngton’da hazırlanacak ve bu plânları tatbik edecek yüksek aevk ve idare de Amerikalıların elinde bulunacak ve Mareşal Montgomery', General de Lattrc de Tassingy’den daha üatün olnuyacaktır. Fransa ve Büyük Britanya, sevk ve idare bakımından müsavi vaziyette bulunacaklar ve Avrupa cephesinin, tabiyevl sevk ve idaresine müstakil olmakla beraber A-nıerikan scvkulceyşini tatbik edeceklerdir. Başka ifadeyle, harekâtın tâ-blyevl sevk ve idaresi Fransa ve Büyük Britanya arasında kunılacak, bir müşterek kumanda heyeti tarafından derurde edilecektir. Amerikanın Av-rupadakl muhtelif müdafaa teşekküllerini birleştirerek, Brüxelles Paktını, evvelâ bu pakta dahil devletlerle Atlantik Paktı devletlerini ve nihayet meşhur Demir Perde dışında kalan bütün memleketleri ihtiva edecek büyük bir Batı Paktının nüvesi haline getirmek uğrunda sarfettl'gl gayretlerin esası işte budun
Fransız umumi efkârı, Pariste cereyan eden askeri konferansın mesaisini ve daha doğrusu neticelerini —çünkü teferruat çok mahrem tutulmuştur— umumiyetle müsait karşılamıştır.
Konferans hakkında muhafaza edilen ketumiyete rağmen. Amerika, Fransa ve Büyük Britanya Genelkurmay Başkanlannm, Avrupanın ilk müdafaa hattı gibi çok nazik bir meseleyi tetkik ettikleri bilinmektedir. Şuraaı muhakkaktır kl. Kominforma-mn ve komünist propagandasının bütün tahmin ve ithamları yine ters çıkmıştır. Filhakika, bunlar bir taraftan Birleşik Amerikanın Avrupa mukadderatı ile alâkalanmadığını ve Avrupa müdafaa hattının. Şimali Afri-kada bulunduğunu iddia ederken, diğer taraftan Amerikan projesinin tamamen mütecaviz olduğunu ve yüzlerce Fransız, Alman ve Benelux tümeni teşkili suretiyle Sovyetler Birliğine harp açmak gayesi güttüğünü ileri sürmekteydiler.-
Hakikat ise tam tersinedir. Avrupa, Avrupada müdafaa edilecek, yani Batı Avrupa milletleri muhtemel bir Sovyet İstilâ ve işgaline, bilâmüdafaa Lerkedilmİyecektir. Mühim olan mesele. müdafaa hattının Ren mİ, yoksa
Almanyanın silâhlanması
Cleveland 4 (A.A.) (Afp) — "Clevvland plân doalor" isimli akşam gazetesi. Balı Almanya Başbakanı Adenaucrİn Bonn muhabiriyle yaptığı inülâkulı neşretmektedir. Gazeteye göre, Adenauor. görüşme esnasında müstakil bir Alman ordusu teşkil edilmesi lüzumu üzerinde Israrla durmuş vs başka memleketlerin ordularına kntılncak Almanların birer ücretli askerden başlı* blrşoy olamı.va-caklıırını söylemiştir,
Son olarak, Adcnaucr, Almanyanın silâhlanması lehinde şunları söylemiştir;
"Sovyet Rusyanın icmali ettiği tehlike İla Almanyanın İmarı araaında bir tercih yapmak lâzım gelirse, Sovyet tehlikesinin çok daha vahim bir şekil arzettlftl görülür..,
millet taralından
verileceğini soruyor
Atlantik Paktı ııakerl liderleri bir konferansındıı: (Soldan sağa) Fransız Hava Mareşali Charles Leeherca» Omar Bradley ve Lord FTa*er
Hibe üzerinde mi kurulacağıdır. Fransız müşahitlerine göre, eğer müdafaa Ren’de kurulcaksa, Almanyanın silâhla uması şimdilik mavzuubaha olamaz. Fakat müdafaa Elbe hattında kabul cuilecekse, mesele deflişir. Fakat bu takdirde de İngiltere vc bilhassa Fransa kendi emniyetleri için munzam teminat istemek hakkmı mahfuz tutacaklardır. Herhalde Almanyanın sllâh-lendinlmıyacagını beyan eden Amerikan Müdafaa Nazırı Mr. Louis Johnson Paris’teki hususi muhabirimiz ile Fransız Hariciye Nazın Schu-man, beyanatını askeri ve politik nokta! nazardan mûteber tutum&k lâzımdır.
Son dakikada haber Alındığına göre, Avrupanın İlk müdafaa haltı El-be'de kurulduğu takdirde, münhasıran hafif silâhlı piyadelerden mürekkep ve luı nevi çete mahiyetinde Alman birliklerinin teşkili, şimdiden derpiş edilmektedir. Bununla beraber dalma mantık haricinde düşünen Fransız U-muml efkârı, Almanyanın silâhlandı-nlmıyacajı hususundaki müteaddit resmî sözleri, hiç olmazsa şimdilik tatminkâr bulmamaktadır. Muhtelif temayüllü gazeteler \e hattâ Le Monde gibi mûtedil ve samimi gazeteler bile Almanya meselesini. Sovyetler Birliğinin dış politikası zaviyesinden tahlil etmektedirler. Fransız umumî efkârı Almanyanın silâhlanmaması, Atlantik Paktına dahil edilmemesi istenirken. Avrupanın vlne Avrupada müdafaasının nasıl mümkün olabileceğini sormaktadır. A\ıupa kıtasını, her hangi bir Sovyet taarruzuna karşı müdafaa edebilmek için munzam kuvvetlere ihtiyaç vard ı Bu munzam kuvvetleri kim temin edecektir? Man-tıkan, bunları. Almanyanın silâhlanmasına muhalefet eden memleketlerin vermesi lâzımdır. Bu zaruret. 450 tü-menllk Sovyet ordusuna eklenmek ü-zere bulunan yeni Alman ordusu muvacehesinde, büsbütün ehemmiyet kes-betmektedir. Çünkü. Almanyanın Sovyet bölgesinde, hakkında çok az malûmat verilen, adına kâh "Paulııs Ordusu,, , kâh "Polis ve Emniyet Birlikleri., denilen millî bir askeri teşkilâ-
Çan-Kay-Şek'in yeniden
Cumhurbaşkanlığı isteniyor
Hong - Kong 4 (A.A.) (United Press) — Çin milliyetçi Kuomlntang Partisi tdare Komitesi dün gece yarısı yaptığı toplantıda Mareşal Çan - Kay • Şek’ten tekrar Çin cumhurbaşkanlığına gelmesini istemeyi kabul etmiştir.
Bilindiği üzere cumhurbaşkanı vekili Li Tsung Yen, bir ülser ameliyatı geçirmek üzere Amcrikayn gitmiştir.
Başbakan Yardımcısı Çu Çi Hua, Çan - Kay - Şek’ten bu ricaya derhal cevap vermesini istemiştir.
Bu arada Çin komünist kuvvetleri de hemen hemen hiçbir mâni İle
tın mevcudiyeti katt olarak malûmdur.
Şu kadar kl, Fransız Hariciye Nazırı Schuman’in Parlateki yabancı gazete muhabirlerinin ziyafetinde söylediği sözler, Avrupa müdafaasının "Atlantik Paktına dahil bütün devletlerin topraklarını ınüdafaA edebilecek en iyi şekilde,, yine Avrupada yapılacağını açıkça göstermektedir. Mosko-vanm Almanya meselesi karşısındaki siyasi vc üskerl tasavvurlarının İnkişafını Almanya dâvasına mükemmel bir vuzuhla baglıyan Schuman, hiç bir memleketin feda edilmiyeceginl sözlerine ilâve etmiştir.
Hülâsa olarak denilebilir kl, Paris-teki siyasi müşahitler, Almanyanın sIlâhlandırılmamAsınH kati olarak karar verildiği hususunu kabul etmenin henüz erken olduğunu tahmin etmektedirler, Herşey, evvelâ Batı Avrupa-da ki askeri imkânl^ıa ve sonra da Rusyanın Almanya politikasına bağlıdır.
Kara kuvvetlerinin kumandanlığını Fransız’lar istiyor
New - York 4 lYIRS) — Fransa’nın Birleşmiş Milletler nezdlndeki Fransız delegesi Plerre Montel, gazetecilere verdiği bir beyanatta, Rusya-nın elinde atom bombası olduğuna göre, Batı Avrupa'nın doğudan gelecek bir taarruzu önlemek için 60 ile 80 tü-menlik bir kuvvete malik olması gerektiğini söylemiştir.
Fransız delegesi, Avrupa’nın silâhlanması için 30 tümenlik bir kuvvetin hazırlanmasını derpiş eden plânlar hazırlanmakta okluğunu, buna mukabil Rusyanın elinde 150 tümen bulunduğunu ve gerekirse 60 tümen daha çıkarabileceğini ilâve etmiştir.
Plerre Montel’e göre, şimdilik Rusyanın batı cephesine 80 tümenden fazla kuvvet sevkedemiyccektir
Fransız delegesi Atlantik Savunma Kuvvetlerinin başına bir Amerikan generalinin getirilmesine ve kara kuvvetlerinin de bir Fransız komutanının emrine verilmesine taraftar bulunmaktadır.
karşılaşmadan güneye doğru İlerlemelerine devam etmektedir. Şimdiki son duruma göre, komünistler KiWeyiçov bölgesini tamamen İşgal etmişler ve Kwnngsl nnntakasım da muhtelif kısımlara ayırarak işgale başlamışlardır.
Bir şelılr dalın düştiİ
Londra 1 «YİRS) — Milliyetçilerin dördüncü başkenti olan Çeng - Tu süratle boşaltılıyor. Komünist kuvvetler. Ni - Kiang şehrini de ele geçirmişler vo bu suretle Çung - King'den Çeng - Tu’ya olan mesafenin yarısını katot mişlerdlr.
Kurulacak fidanlıklar
Tarım Bakanlığı yeni bütçede bu İş İçin 835 bin lira ayırıyor
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tarım Bakanlığı yeni yıl bütçesinde bir takını önemli işleri ön plâna almış bulunmaktadır. Bu arada miktarı 38 i bulan fidanlık ve lıûhçe kültürleri istasyonları,! Ankara, Gemlik ve Seyhan’da açılacak vc yenileriyle takviye edilecektir. Bütçeye bu işler İçin 835 bin lira tahsisat konulmuştur. Yeni sene içinde Gaziantep, Ma-raş ve Hatay vilâyetlerinde birer zeytincilik teşkilâtı kurulacaktır.

SPOR
Galatasaray, Ankarada Demirsporu yendi: 4-2
Ankara 4 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Galatasaray bugün De-mirspor takımîyle yaptığı futbol maçını 4-2 kazanmıştır,
İngiltere - İtalya maçının tafsilâtı Dün Ingiltere - İtalya maçının reeimaltı bir tertip hatası olarak Italyayı galip gösterir şekilde çıkmıştır. Neticenin 2-0 Ingiltere lehine olduğunu evvelce bildirmiştik, özür dileyerek düzeltiriz.
Londra 4 (YİRS) — İngiltere futbol birliğini tetkik ve İngiliz futbolll-nlln inceliklerini etüt etmek Üzere İngiltere’de bulunan tanınmış Türk beden terbiyesi uzmanı bay îlhami Pola-ter, bugün Londra radyosunda bir konuşma yapmış ve Ingiltere • İtalya milli futbol karşılaşmasına dair ihtisaslarını bildirmiştir.
Bay İlham! Poiater, Ingiltere -İtalya milli futbol karşılaşması hakkında şunları söylemiştir;
İtalya - ingiltete futbol maçını seyredebilmek için, İngiliz futbol cemiyetine bir tavsiye mektubu ile geldim. Bu maç için bilet bulmak imkânsızdı ve Burhan Felek bana, İngiltere Futbol Cemiyeti başkanına verilmek üzere bir mektup vermeseydi maçı scyredemiyecektim.
Londradan 25 kilometre mesafede bulunan stadyuma gitmek için bir otobüs tahsis eüiimlşti. Fakat yol üzerindeki mahşeri kalabalık yüzünden, otobüs yoluna devam edemedi, biz de yay» olarak stada kadar yürüdük.
Üstü kapalı olan seyretme yerlerinde 72.000 kişilik mahşeri bir kalabalık vardı.
Italyan ve İngiliz takından sahaya çıkınca şiddetle alkışlandılar. Oyun başlamadan evvel para atıldı, fakat saha çamurlu okluğundan, para yere dikine olarak sapiandı. Para ikinci defa alıldıktan sonra kaleler seçildi ve oyuna hızlı bir tempo ile başlandı.
Günün kahramanı İngiliz kaleci-slydi. Muhakkak gol olacak birçok şütleri kurtardı.
Halk arasında heyecandan bayılanlar. arka taraflardan, eller Üzerinden, sahadaki polislere kaydırıldı. Meğer. Ingiltere’de, maçta bayılanlar, bu şekilde sahaya İndirilirmiş.
Oyun bitince, seyircilerden bazıları maçın 1-0 İtalya lehine bitmesinin normal olabileceğini söylediler. Zira İtalya. çamur yüzünden, oyunun başında, boş kaleye topu sokamadı. Diğer bazı seyirciler İse. maçın neticesini, yani 2-0 olarak bitmesini tabii gördüler.
İtalyan antrenörü, Torino felâketinden sonra, İtalyan takımından memnun okluğunu söyledi.
Vefa, Kasımpaşayı
2 - 1 mağlûp etti
Çç hafta evvel ikinci devrenin 15 inci dakikaaındn hakem tarafından tatil edilmiş bulunan Vefa - Kasımpaşa maçı, bugün İnönü stadında a« hır seyirci kütlesi önünde tekrarlandı.
Birinci devre 1-1 berabere bitmiştir. İkinci devrenin 10 uncu dakikasında Vefa, penaltıdan attığı bir golle 2-1 galip vnziycîe geçmiş, maç dn sert ve fnvulli) h|r tarzda devam ederek, bu netice değişmeden Kfisımpnşanın mağlûbiyeti ile .°ona ermiştir
LlvrrpuOİ
Londra 4 (YÎRS) - Birinci küme futbol takımlarından Llccrpnol. şimdiye kadar yaptığı 19 maçın hiçbirinde yenil-memiştlr
Şehir Haberleri
Oteller
rehberi
Bn«*ııı, Yayııı Genci Müdürlüğü İstifadeli bir eser neşretti
Haber nldtğımıaa göm Basın, Yenin ve Turizm Genel Müdürlümü tarafından şehrimizin tabii ğüftnlllkierlnl vo âbidelerini belirten hol resimli güzel bir o-telier rehberi vücuda getirilmiş’İr.
Rehber, Kin şehir ve Itaanhamıp.ıla ki belli başlı 317 otelin adlarını, oda sayılarını, yatak fintlarını, banyolu olup olmadıklarını göstermektedir.
Rehberin sonuna Devlet Hnva Yoilârı ııçak neferleri tarifeleriyle hava bâtlarımızın bir haritam İlâve edilmiştir^ Baş tnrafındaki İngilizce izahat ve resimlerin altındaki lngllkce yamlarlyle yabancıların da faydalanacağı bir şeklide tertiplenen Türkiye Oteller Rehberi, yalnız yabancılara değil, meşhur birkaç palastan başka otel bilmeyen yeril halkımıza da memlekette mevcut otelleri, bütün hu-nuftlyetlerl ile tanıtacak, çok İstifadeli bir eserdir.
Turltml teşvik bakımından olduğu kadar yurt İçinde seyahat etmek İsteyenlerin de faydnaınt sağlayan hu tertip e-serlerin çoğalmasını diler. Basın, Yavın Genel Mü lürlüğünü böyle tatlfadeli bir rehber neşrettiğinden dolayı bilhassa tebrik ederta.
----o—
Bazı devletler bizimle vize muamelelerini kaldırdılar
Memnunlukla öğrendlğlmlse göre Dışişleri Bnkanlıûımısın vize muamelslerin-do merkezden İstizan usulünü karşılıklı olarak kaldırabilmek İçin diğer devletler nezdlnde yaptığı teşebbüsler neticesinde elde edilen mutabakatların sayısı gittikçe artmaktadır.
Bu suretle Türk vatandaşlarına konao-loşluklarınca merkezlerinden İştiranda, bulunulmadan vize vermeye başlayan ve bilmukabele bitim de tebaalarına ayni kolaylığı gösterdiğimiz yabancı merrde-ketler şunlardır: Birledik Amerika. Belçika. Fransa, Hindistan, Holânda, İngiltere. Irak, Iran, İsveç, İsviçre, Lübnan, Meksika. Portekiz, Yunanistan.
Türkiye Turtam Kurumu, müslüman vo kardeş memleketlerden Suriye, Mısır. Afganistan ve PAklstan İle ve diğer bazı memleketlerle de biran önce ayni şekilde mutabakata varılması hususundaki favdalsrı belirterek Dışişleri Bakanlığımızdan temennilerde bulunmuştur.
İşçilerin protestosu
Adalet Mensucat Fabrikasında a-nl olarak yapılan tensikatla umum! işsizliği görüşmek üzere İstanbul Mensucat Sanayii işçileri Sendikası Ankara’ya bir heyet göndermeye karar vermiştir.
Ankara’da ilgili makamlarla temas edecek olan bu heyet tensikatları durduran ve umumi İşsizliğe merhem olan müspet ve âcil bir netice alamadığı takdirde içtimai nizamı gittikçe bozmakta olan tensikat modasını tel in etmek üzere büyük bir miting yapacaktır.
Atatürk ün tarihî otomobili mii?eyo konacak
Atatürkiln hemşiresi Makbule Ata-dan’ın, tamirdeki küçük bir evi müstesna bütün emvalin! Darüşşcfakava bırakmak kararında olduğu haberi üzerine, Darüşşefakanın bağlı bulunduğu Türk Okutma Kurumunun başkanı şunları söylemiştir:
"— Mevzuu bahis emvalden İki tanesi hariç diğerlerinin tapusu Makbule hanımın vekilinde bulunmaktadır. Bugün sırf bu mes'ele ile meşgul olmak üzere Ankaraya gidiyorum. Kısmıküi-lisi Ankarada bulunan arazinin tapu senetlerini çıkarmak için çalışacağız. Aynca. Atatürkiln tarihi otomobilini bir mttaeye bırakmak İçin Makbule hanımla anlaşmış vaziyetteyiz. ”
----o----
Avrupa ve Dünya Federasyonu Cemiyetinin toplantısı
Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Cemiyeti dün fevkalâde bir umumi heyet toplantısı yaparak yeni idare heyetini seçmiştir.
Toplantıda hazır bulunan Azalar, 1950 de îstanbulda toplanması düşünülen beynelmilel federasyon meselesi İle, gençlik dâvası Ctomİyetln kadınlar ve propaganda kolları hakkında konuşmuşlar ve bir mecmua neşredilmesini teklif etmişlerdir Yeni idare heyeti İleri sürülen dilekler üzerinde çalışacaktır.
îsmirdet İlk maçları
İzmir 4 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Alaancak Stadında yapılan maçlarda AltmoMu Demirsporu 1-0, Yünmensucat İzmir sporu 2-1 yenmişlerdir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
-5 -
"— Sevlm’in kardeşine bak; işte, ta orada... Görüyor musun? dedi.
Nedim mİ? Hani nerede9 Hani, nerede!
“— Numaralan gösteren tabelâ direğinin tam yanında duruyor; şimdi başını sola çevirdi.
Boyu bir metre Bekscne yakın ve nârin endamı dalma harekette olan Nedim’i herhangi bir kalabalıkta seçip görmemek ne mümkündür! Hele genç kadın gözleri, onu, nereye »okulsa, kaç yüz kişi arasına karışsa, gündüz aydınlığında olsun, gece karanlığında olsun mutlaka keşfedip bulmasını bilirdi. Gerçi, Nedim, görünüşü itibariyle bazı seçkin vasıflardan da mahrum değildir. Meselâ, her ŞcydAı önce ,biçimine, kalıp ve kıyafetine diyecek yoktur. Yürürken İki yanına hafifçe yalpa vuruşları, omuz ve kol kımılda tışları; oturup kalkarken bir edft ile bacak büküp uzatışları, yüzünün o küskün, şımarık, sert ifadesi, sarışın kafasını dimdik tutuşu, kendisini pek yakından tanımıyanlara dünyanın en nâdir zevklerine doymuş bir genç İngiliz lordunun insana eksiklik duygusu veren acayip fUsûnıınu hatırlatabilir. Fakat, Nedimden hoşlanan kızlarla kadınların goğtı onu yen! şöhret bulan bir sinema aktörüne benzetmektedir. Bu yüzden, kaç kere, o aktörün oynadığı filimler gösterilirken sinema aslinin alaca karanlığı içinden nice taze ve gülümser kadın çehreleri, o anda, rsstgçle,
21
seyirciler arasında bulunan Nedim’e doğru çevrilip uzanmıştır. Bundan başka yine kaç kere Ankara Palas paviyonunun danslı akşamlarında veya herhangi bir baloda hemen bütün genç kızların rimelli gözlerinin “Bizi dansa kaldırmaz mısın?,, diye yalvarır gibi onun yüzüne dikildiği görülmüştür.
Servet beyin haremi Naşide hanım, bu sahneleri, en ince safhalarına kadar İhtiraslı bir İlgi ile takip ederdi. Yıllarca, şahsiyeti silik bir adamın karısı olmanın zilletiyle körelmiş nefsi, oğlunun bu monden muvaffakiyetlerinde sanki, son gürlüğüne ermiş gibi olur; yeniden tazelenen gönlünde bir geçmiş zamandan öç almak şevki uyanırdı ve herhangi bir mecliste, herhangi bir vesile ile yanındakiierin kulağına eğilip şu sözü tekrarlardı :
— Kâfir çocukta şeytan tüyü mü var, nedir bilmem kl...
Lâkin, Naşide hamını asıl hayret ve tecessüse düşüren şey, Nedim’in şimdiye kadar etrafını sarmakta olan bütün genç kızlarla genç kadınlar arasından hiç değilse, bir tanesini seçer ve beğenir gibi görünmemesidir Gönlünü âkihet kime kaptıracak? Bu yeşil gözlü, buğday benizli Nermlne mi? Şu fidan boylu, sırma saçlı Bel-prıaya mı? O fıkır fıkır kaynayan mercan dudaklı, fettan bakışlı Jaleye mİ?
Bunu Nedim de bilmiyordu. Annesinin, bazı ısrarlı bir şekil alan bu çeşit sorgularına ancak bir dudak büküşÜ ve bir omuz sil kişiyle cevap veriyordu. Ne tuhaf bu kadınlar! Akılları, fikirleri hep sevmekte, hep sevilmekte. Dünyada, yapacak başka iş mİ yok? Lâkin, biri çıksa da, bu yirmlbir yaşındaki delikanlıya sorsaydı; "Peki, şu halde, sence hayatta mühim olan şey nedir? Neden zevk alırsın? Emelin hangi amaca ermektir?,, Buna da mutlaka kal’I bir cevap bu-22
lanuyaeaktı. Belki, başını alıp uzak diyarlara gitmek istediğini söylıyecektı. Belki, babasının cimriliğinden kurtulmak için, büyük bir servete konmak hırsından bahsedecekti. Belki de, bunların hepsinden vazgeçip, Sâcld gibi bir otomobilim ve bir f/arço/nd(?rr’lnı olsun diyecekti. Fakat, bu değersiz arzular bile onda bir takım gelip geçici İsteklerden ibaretti. Bir diken demeti gibi taşıdığı kalbinde hiçbir heyecana yer yoktu. Yegâne iptilâm sanılan kumar oyunlarında bile bir defa yüreğinin çarptığını hissetmemiştir. Ne kazançtan bir sevinç duymuş, ne de knylıettim di# ye hırslanmıştır.
İşte, şu aıîda, bahta koştuğu atların geriye kalıp öne geçişlerini helecansız bir alâka İle seyretmektedir, Öne geçen hayvan, onu bir iddiasında haklı çıkarmış oluyor; geriye kalan da onu, sadece öfkelendiriyordu.
Koşuların sonunda, kazandığı otuz beş lirayı, birer adı kâğıt parçası halinde buruşturup buruşturup ceplerine sokarken derin bir iç »ıkın-tisiyle şimdi ne yapınalı, nereye gitmeli? diye düşündü. Sanı beşi geçiyordu. Ankara Palasın danslı çaylarına, -kış mevsimi bittiği İçin- geçen lınfîadanberl son verilmişti. Sinemaya gidebilirdi ama mevcut fihmleiin pek kötü olduğunu işit-miştl. Gitse de mutlaka Sevim’e rastgeleeektl. Evde Sevim, dışarda Sevim.,. Her gün, her yerde aynı yüzleri görmekten, ayni sözleri işitmekten bıkmış U8anmıştı,
Bereket versin! Yakında İatanbula gideceklerdi.
Bu mevsimlerde, akşam üstleri güneş batar ken Ankara, ne kadar güzelleşir!
Kan kırmızı yuvarlak bir külçe karşı dağların üstüne doğru yavaş yavaş İnmeğe başlar; yek-23
pâıe bir geniş billûr parçası haline giren ufuktan misli görülmemiş bir renk ve ışık yağmuru boşanır ve bütün gün, derme çatına binaları. ıssız caddeleri, yetim anıtları, bodur akasya ağaç-teriyle çiy bir aydınlık içinde uyuşmuş kalmış çıp lak şehrin çelimsiz gövdesi, birdenbire, en halis erguvanlara bürtlnınüş olarak silkinip doğrulur. Biraz önce herbiri bir "Gıırcba Hastahanesi,. ni andıran o derme çatma binalar somaki mermerden biıer saruy şekline girer. O ıssız caddeler, blı donanma gecesinin parıltılariyle dolup taşar. O yetim anıtların başları yanar döner hâlelerle süslenip şanlamr. Bodur akasyalar, serilip serpilen gölgeleriyle insana yıllanmış çınarlar gibi heybetli görünür ve çepçevre boz tepeler, öbek öbek mor salkımlarla örtülür.
Ama ne yazık ki, Ankara’nın bu mucizeli saatinden kimsenin kâm aldığı yoktur. Yerli halkın zengini fıkarnsı, güneş batmadan önce eve dönmek âdetinden vazgeçmemiştir. Bunlar, Hacı-bayraın-Velt camimin minaresinden ikindi ezanının ilk yankıları kulaklarına çarpar çarpmaz günlerini sona ermiş farzederler ve Ankara sokaklarının ışıksız ve emniyetsiz zamanlarından kalma bir nevi müzmin panik hissi içinde «lük-kânlarının, mağazalarının ve yazıhanelerinin kapanış hazırlıklarına başlarlar. Bu arada bir müşteri çıkıp da gelmeye dursun; hemen, suratları bir karış asılır; onu, bir şöğüp saymadıkları kalır.
Çok defa, mesela, o müşteriyi bir küçük çırağın elinde bırakıp selâmsız sabahsız sıvıştıkları da olur. Herbirl, sessiz adımlarla bir gölge gibi duvar konarlarından yürüyerek tenha ve dar sokakları, daima yeni açılan geniş ve kalabalık caddelere tercih ederek, başları Önlerine eğik kös kös evlerinin yolunu tutar. Bu aatte, karı tezek yanan bir ocak başında, çömelmiş, ateş üflemek-24
tedir. Kızan ahırdaki mandaya su ve eşeğe yem vermektedir. Gelin veya kız yuvarlak bir sininin etrafına kalın ve büyük bir takım ekmek dilimlerini dizmektedir.
Yine bu satte hükümet dairelerinden veya boşanan başka devlet nıüesscselerinden ileri sınıf memurlar küme küme. Taşhanın otobüs duraklarına doğru seğirtirler. Bunların kimi Gazi bul-variyte Yenişehir’deki apartımanlarda, kimi Bah-çelıevlerde oturur; bazısının Kavaklı Derede, Gü-ven’de küçük ve büyük Esed’de köşkleri vardır. Ve bunların hepsi pırıl pırıl asri mobilyalarla döşeli yepyeni evlerdir; içleri, en son marka "Radın,, dan, en son sistem "Frijider,, e kadar medeni bir insanın bütün ihtiyaçlarını tatmin edici icatlarla donanmıştır. Kilerler, balık yumurtasından taze havyara kadar en nâdlde mezelik nevalelerle ıklım tıklırndır. Bir Altınbaş rakı şişesi buzdolabında buğulanmaktadır. Salonda, bayanlar, şimdiden vldolu bezik oyununa başlamıştır.
Taşhan otobüs duraklarına doğru seğirten ileri sınıf devlet memurları kendilerini bakliyen bu câaibeli aile yuvalarına bir aıı evvel kavuşmak için otobüs durağa yanaşınca, ona, icap ederse, itişe kakışa, döğüşe söğüşe, bir kale fetheder gibi atılıp tırmanmaktan çekinmezler.
Ve yine bu saatte, İstasyon Caddesinin Büyük Millet Meclisi ile Parti binası arasındaki tatlı meylini, bir takım ağırbaşlı, ağır yürüyüşlü kimselerin İki yana yalpa vurarak ve her iki adımda bir durup konuşarak çıkmakta oldukları görülür. Bunlar başlarını çevirip sağa sola bakmazlar. Rahat ve kalantor gösterişlerine rağmen için için kaygılı bir halleri vardır. Umumiyetle fazla kalınlaşmış gövdelerini güçlükle taşıyor gibidirler; hepsi tavır ve cd&cla, kılık kıyafette o
(Devamı var)
25
Sayfa 3
5 Aralık 1949
G U N U N
Yeni Orman
Balıkhanenin ıslahı!
Turizm dâvamıza bir bakış
DÜNYA PİYASALARI
Turizm yarışının dışında kalan memleket
Kanunu

TUR
Vedat Nedim Tör
Bulgaristan - Polonya ticaret anlaşması
LONDRA (YİRSİ — Sofya’dan alınan bir habere göre. Bulgaristan ve Polonya anısında imzalanan ticaret anlaşması, 1950 yılında büyük bir ticaret mübadelesine vesile olacaktır.
Avrupa-bugün
İşlenmiş
Yeni ağaçlık kuranlar, elli sene bütün vergilerden muaf tutulacaklar
I—2 ÜTÜN harp sonu düyasm-’—' da, millî kalkınma hareketlerinin baş manivelası olarak turizmin ön plânda ele alındığını rörüyoruz.
İngiltere, ki harpten önce tu-:~m memleketleri arasında satmazdı, şimdi birinci sınıf tu-izm memleketleri arasına girdi. Transa, İtalya gibi harpten zarar görmüş memleketlerde turizm niçbir zaman bugünkü kadar verimli bir gelir kaynağı olmadı. °apa, 1950 yılını “Mukaddes yıl” ilân ederek, İtalyanm millî kalkınmasına en büvük hizmeti yaptı. Dünyanın dört bucağından İtalvaya akın akın gelecek olan Katolikleıin bırakacakları dövizler, İtalyan ekonomisi için kuvvetli bir hormon tedavisi olacaktır. Bütün Akdeniz memleketleri, bu mukaddes yıl münasebetiyle açılan turizm sofrasından kendilerine de birer pav çıkarabilmek için olanca kuvvetleriyle çalışıyorlar. Mısır Hükümetinin bu maksatla aldığı tedbirler dikkat ve ibrete savandır. On lan anlatan ajans haberini aynen aşağıya alıyoruz (*). Lübnanın, Yunanistamn, ispanyanın da aynı surette harekete geçtiklerini biliyoruz.

Bütün medenî milletler Ameri-kaya borçludur. Borç, mal ve lemıaye ihracat fazlalariyle ödenir. Halbuki hiçbir millet bu yollardan borçlarını ödiyebilecek durumda değildir. O halde bu didişin sonu ne olacak? Bunun asası borç alan memleketler ka-’ar. borç veren Amerikavı da armıştır. Ne yapmalı ki, borç ilanlar ödiyebilecek hale gelsin-er? İşte, Amerikalıları düşündüren harp sonu meselelerinden ’ıiri de budur. Bu çok çetin merde için bulunan çarelerden biri de turist ihracıdır. Amerika, urist ihraç ederek, borçlu mem-.eketlerin ödeme kabiliyetlerini yükseltmek istiyor. Bunun için
de Amerikan vatandaşlarının Avrupa memleketlerine seyahat etmeye âdeta zorluyor. Bütün diler memleketler, vatandaşlarını kendi hudutları dışına çıkmayı zorlaştıran tedbirler alırken, yalnız Birleşik Amerika Devietıdir ki. tam tersine olarak, vatandaşlarının yabancı memleketlere, bilhassa Avrupaya seyahat etmelerini teşvik için geniş ölçüde kolaylıklar gösteriyor.
İşte. Amerikanın açtığı bu geniş imkânlardan faydalanmak için bütün Avrupa memleketleri arasında çetin bir yarış başlamıştır. Bu yarışın dışında kalan tek memleket, Türkiyedir.
ı ' i Hıristiyanlık propagandası yap mak maksadiyle koyu Müslüman olan Mısırda risaleler tabı ve tevzi edilmektedir. Yine bu maksatla hükümet bir özel komisyon teşkil etmiştir.
Bu propaganda, bilhassa Mukaddes Sene esnasında Itnlyadan gelecek Amerikan seyyahlarını celbetrnek için yapılmaktadır. Turizm bürosu ile işbirliği yapan Dışişleri Bakanlığı Turizm Şubesi, bütün dünyadaki Kato-liklere hitap ederek Mukaddes Ytl vecibelerinin tamamen ifa edilmiş sayı-1 ahi i mest için Meryem Ana ile Hazreti Yusuf'un, kucaklarına Tsayı alarak, istirahat ettikleri ver olan Matari-ye’deki ağacın ziyaret edilmesi gerektiğini bildirmektedir.
Dışişleri Bakanlığı Turizm Şubesi müdürü tarafından idare edilen Özel komisyondaki turızın mütehassısları, tarihçiler ve edebiyatçılar. Mısır’ı hı-ıistıyan seyyahların ziyaretgalıı haline getirmek istiyorlar. Komisyon. Mısır’a girmek isteyen seyyahlara, mümkün oları her türlü kolaylığı göstermektedir. Bu maksatla sarfedilen gayretler arasında dikkate değer olan şudur ki, Vatikan tarafından verilmiş bir kartı havi olan her seyyah, bir Mısır hava alanına veya bir limana geldiğinde kendisine hiçbir formaliteye tâbi olmaksızın Mısıra alabilecektir.
Komadaki Mısır Elçiliği des yıl esnasında Mısırı mek İstıyen hıra yardım edecektir.
giriş vizesi
de mukad-ziyaret et-İlacıları teşvik ve bıın-edecektir.
I





Kanada mahsulü
i YİRS ı — Kanatlanın buğday mahsulü
Bıı srnrkl MONTREAL bu seneki
367.240.000 bushel olmuştur Geçen sene 393.00U.000 bushel idi.
Kanada buğdayına talep fazla
OTTA W A (YİRS) — Kanada Ticaret Bakanı Hotfe’un buğday yetiştiricilerine gönderdiği bir mesajda, ellerindeki buğdayları en yakın bir zamanda hükümete ihraç edilmek üzere satmalarını rica etmiştir. Kanada Hükümeti, buğdayı o kadar süratle ihraç etmektedir ki. elinde bııgdav kalmaması ve bundan dolayı normal ihracın aksaması ihtimali başgöst ermektedir.
İngiltere’nin borçları
PARİS lYÎRSi — Yakında VVas-hington’da toplanacak olân İngiliz ve Amerikalı maliye uzmanları, İngilterenin muhtelif memleketlerdeki ticari borçlarını, bir hal çaresine bağlamaya çalışacaklardır. Bu borçlar 3 milyon sterlin tutarındadır.
Güney Afrika İngiltere’den ithalât yapıyor
LONDRA (YİRS) — Güney Afrika Ticaret Bakam 1950 senesinin ilk altı avında Ingiltereden ithalât yapmaya karar vermiştir.
Yapılacak ithalâtın, otomobil, kozmetik, viski ve sigaradan ibaret olacağım söyliven Bakan, bu seneki ithalâtın geçen seneki ithalâttan 20 milyon sterlin noksan olduğunu belirtmiştir.
Müslüman memleketlerinin ikthıuli kalkınması
KARAÇt fYİRS) — Karaçi’de 60 delegenin iştirakiyle toplanan Birinci Müslüman İktisat Kongresinde konuşan Başbakan Liyakat Ali Han, dünyanın ketlerini yalnız ğil, fakat aynı cephelerde sıkı vet etmiştir.
Kongreye iştirak eden başlıca memleketler şunlardır: Pâkistan, Mısır, Efganislan, Suudi Arabistan, Ürdün, İspanyol Fası ve Cenubi Af-rikanın Transval (İngiliz) müstemlekesi.
Müslüman memle-sivasi sahada de-zamanda iktisadi bir işbirliğine da-


cm-
boş
Rus
bir gtilünç-masası-
Xı>kıırıı(1 ıılıI Iiiimi.I zlrıiııl mııhıılıbimiz bildiriyor:
O
RMAN Kanununun tatbikatında geçen 12 senelik bir devreden sonra Hükümet bu kanunu tâ-ctrrıek üzere Büyük Millet Meclisi-yeni bir tasarı sunmuştur. Kanun görüşlerimizi sonradan üzere şimdilik tasarının
ormanlarının ve devletçe dokunulma-
Balıklar, Haliç suyu ile değil, temiz deniz suyu ile yıkanacak
Geçenlerde Vali ve Belediye Reisi, Balıkhaneyi teftiş ederek, buranın sağlık şartlarına uygun olmadığı neticesine varmıştı. Bu teftiş hareketi üzerine, Belediye Sağlık Müdürlüğünde bir komisyon toplanmıştı. Şimdiye kadar Komisyonun verdiği yegâne karar, balıkların Haliç suyu ile değil, Sarayburnundan getirtilecek temiz deniz suyu ile yıkanmasına sar etmektedir.
Balıkhane Müdürlüğü, bundan le Sarayburnundan, temiz deniz
getirterek balıkçılara tevzi edecektir
ınhı-
böy-suyu
yüzde yüze kadar çıkarda-

W ■ L -- > TV *5* Fi




Türkiye Turizminin başşehri : GÜZEL İSTANBUL
HAFTA içinde fındık, İstanbul Borsasmın en hareketli maddesi olmakta devam etmiştir. Bir aralık durgunlaşan ve gevşeme temayülü göstererek 134 kuruşa kadar düşen iç fındık, bir İsveç vapurunun Karadeniz iskelelerinden doğru ve fob olarak mal alacağı yolunda hafta ortasında duyulan haber üzerine tekrar canlanmaya başlamıştır. Ancak bilindiği gibi Yılbaşı yortularına yetişecek fındıkların, mühim partileri bugünlerde artık tamamen «evkedilmiş bulundukları cihetle piyasanın normal olarak üurgun bir devreye girmesini tabiî karşılamak lâzımdır.
Buna rağmen hafta sonunda fındığın üç kuruş kadar olr yükselme kaydederek sağlam kapanması, ümit verici haberlerin devam etmesinden ileri gelmektedir. Meselâ, Fransızların yakında fındık için alıcı olacakları haberini bu meyan da zikredebiliriz.
Hafta içinde dokuma ham maddelerinde canlılık yalnız tiftik madddesinde görülmekteydi. Braford talepleri bu piyasada ananevi ölçülerle muntazam bir seyir takip etmekte. yükselmeyi önliyecek şekildeki mübayaa sistemi devam etmektedir.
Bununla beraber fiyatlar tedricî bir tarzda artış kaydetmektedir.
Yapağı piyasası tamamen durgundur. Bu durgunluğun esasen durmuş olan ihracat taleplerinin eksikliğinden ziyade, yerli fabrikaların alışlarını şimdilik durdurmuş olmalarından ileri geldiği tahmin olunmaktadır.
Kuru sebze fiyatlarında hafta içinde tedricî bir gerileme müşahede olunmuştur. Dış isteklerin bulunmayışı ve kışın sakin geçmesi dolayısiyle iç istihlâkin az oluşu bilhassa fasulye, nohut ve bakla piyasalarına tesir eden başlıca âmillerdir.
Mevsim başında parlak bir ihraç maddesi olan ayçiçeği tohumu, diğer yağlı tohumlarla beraber durgun bir
Pâkistan, Almanyaya panuık satmak İstiyor LONDRA (YİRS) — Federal Almanya Cumhııriyeti’yle bir ticaret mukavelesi akdetmek için ya gelen Pakistan heyeti Londra’ya vnı iniştir.
Pâkistan. pamuk, ham ve
deri mukabilinde, demir, çelik, gözlük ve pertavsız gibi maddeler istiyor.
İngiltere’de yaş sebze darlığı LONDRA 3 (YİRS) — lngilterede yerli yaş sebzenin darlığından endişe edilmektedir. Yazın gayet az yağmur yağdığından sebze mahsulü noksandır ve mühim miktarda sebze ithaline zaruret hâsıl olacaktır
Dünyada işçi Ücretleri LONDRA (YtRS) — Londra’da toplantı halinde bulunan Milletlerarası Hür İşçi Birlikleri Kongresinde söz alan Amerika delegesi Mr. W. Green, Sovyetler Birliğinin Amerikan işçisi hakkında yaptığı menfi propagandanın gülünç okluğunu belirtmiştir.
Marshall Yardım Plânının, A-merikalı işçilerin cebinden çıkan para İle tatbik edildiğini işaret eden Mr. Green, Sovyctlerin sosyal nivet için verdikleri vaadleıin olduğunu hatırlatmıştır.
Mr. Green demiştir ki: ”— Bir Amerikalı işçiyi işçisi ile mukayese etmek tür. Bir Rus işçisi, bir çay
na oturabilmek için 24 saat 6 dakika çalışmalıdır. Bugün Aınerika-da hiçbir depresyon yoktur. Sovyet-lerin bizde olduğunu bahsettikleri depresyon, Sovyet Cennetinde mevcuttur.
”— Saat başına en iyi ücreti a-lan Avustralya işçisidir. Ondan sonra ikinci olarak Amerikalı işçi gelir. Amerikan işçisini sırasiyle Norveç ve Kanada işçileri takip eder.
”— Bir Rus işçisi, bir Amerikalı işçinin aldığı gıdayı teinin edebilmesi için, yedi defa daha fazla çalışmalıdır.
“— Yiyecek satın alma kabiliyetini Amerikan işçisi için 100 sayısını verirsek. Kanadah işçi 109 rakamı İle ifade edilebilir. Diğer memleket işçileri için şu rakamlar verilmektedir:
”— Norveç 88, Kanada 84, Danimarka 80. Britanya 71, Finlandiya 62, İsveç 51, İsviçre 51, Çekoslovakya 48, İrlanda 45, Şili 35. Macaristan 33, Almanya 32, İtalya 24, Avusturya 23 ve Sovyetler Birliği cennetindeki Rus işçisi için de 18.
dil ne ha kkındaki belirtmek
esaslarım veriyoruz.
Yeni tasarıda yurt devlet elinde bulunması işletilmesi prensiplerine
dan orman teşkllâtiyle halk münasebetlerini kolaylaştıracak ve ormanların daha esaslı bir şekilde korunmasını sağlıyacak hükümlere yer verilmektedir. Bu maksatla orman içinde yaşıyan köylülerimizin ormanlardan faydalanmalarını kolaylaştıracak ve geçimlerini temin edecek hükümler yeni tasarıda yer almaktadır. Ormanların tahribine sebep olan hareketlerin cezalandırılmasında yeni esaslar k( yan tasarı, orman mefhumunu sarih bu- şekilde hudutlandırrnakta ve ormanları 1 — devlet ormanları, 2 — tüzel kişilere ait ormanlar” 3 — özel ormanlar olmak üzere üçe ayırmaktadır.
Yeni tasarıda parasız intifa hakkı kaldırılmıştır. Yalnız Türkiyeye yeniden gelen ve İskân Kanununa göre memleket içinde bir yerden diğer yele nakledilerek topluca köy kuracak göçmenlerle yer sarsıntısı, yangın ve sel gibi haller yüzünden topluca felâkete uğramış muhtaç köylülere ve ormanlık sahalardan başka yerlere nakli yapılan vatandaşlara ev, ahu ve samanlık için bir defaya mahsus olmak üzere tahammülü müsait en yakın ormanlardan kerestelik ağaç ve İstedikleri takdirde mevcut istiflerden yâlpız kesme ve taşıma ve imal masrafları karşılığında tomruk veya kereste verilebilir.

İ ransa - İsviçre iktisadi görüşmeleri
BERN lYirsj — Fransa ve İsviçre arasında devam eden mali ve iktisadi görüşmeler bitmiştir. Temasların neticesi hakkında yakında bir tebliğ yayınlanacaktır.
rmmırtMı

İngilterenin iktisadı
politikasında değişiklik
Yakın zamanlara kadar iktisat politikasını kredi esaslarına göre ayarlı-yan İngiltere, bugünlerde siyasetini değiştirmek mecburiyetinde kalmıştır. Stafford Crlpps son nutkunda karşılıksız olduğu takdirde ihracatın kısılması üstünde durmuştur. Cripps bugünkü şartlarda ithal karşılığı olmadan İngilterenin ihracat yapmıyacagı-nı, başka ikrazda da bulunamıyacağı-nı açıklamıştır. Sterdn borçlarının ö-denmeslne de şinıdihk son verilmiştir Belirtildiğine göre, karşılıksız ihracat, dolar mukabilinde yapılacak satışları azaltmaya ve İngiliz ihracat emtiasının Hallerine yükseltici tesir yapmaya sebep olacaktır.
Marslıall yardımının daraldığı şu günlerde, bu nevi İhracatın bilhassa
kısılmasına Hizum vardır. Öbür yandan. devalüasyonun nıüsbet netice vermesi İçin de karşılıksız ihracatın durdurulması lâzımdır.
Yeni iktisadi hamle bazı güçlükler doğurmuştur. İngilterenin, paralarını bloke ettiği memleketlerle anlaşmaları vardır. Bu anlaşmalardaki hesapların kullanılış şekil son günlerde tasrih edilmiştir. İngiliz hükümetinin bu yeni kaıariyle eski anlaşmalara aykırı hareket edilmiş nluyör. Bu k ırarlar İngilterenin sterlin sahası memleketleriyle münasebetlerine de sekte vurmuştur. İngiliz iktisadi mahfilleri bu duruma çare olarak sterlin sahası memleketleriyle yeni bir konsültasyon yapmayı teklif etmektedirler.
mıntakaları içindeki küçük erbabına ihtiyaçları olan artırma-sanatkârlara artırmalı
taşıma masrafları aıiaç veıdlebilecek-
tasarı maddelerinde
Ormanların içinde veya orman sınırlarına 10 kilometre mesafede bulunan köy halkına tarife bedelinin onda biri nisbetinde kerestelik ağaç ve yakacak odun verilebilir.
Köylülere orman idaresi hesabına piyasa satışları için kesip İstif yerlerine taşıdıkları orman mallarının yüzde on beşine kadarı artırmasız olarak verilebilir. Bu nisbet odun ve kömür tarifelerinde bilir.
istihsal el sanayii
kereste, köylü sanatkârlara sız, kasabalı satışlarla verilir. Bunlara lüzumunda tahsis de yapılabilir. Ormanların bulundukları ve bu ormanlara bitişik olan ilçeler içindeki muhtaç köylülere zati ihtiyaçları için tarife bedeli üzerinden tomruk verileceği gibi aynı köylerin cami, okul ve köy yollarındaki köprülerinin yapılması ve onarılması için kesme ve alındıktan sonra tır *
Bundan sonraki
devlet ormanlarının kadastrosuna ait hükümler vardır.
En ufak parçası yarım hektardan ve parçalar tutarı bir hektardan aşağı olmamak şartiyle ağaçlık kuranlar 50 sene için bütün vergilerden ve hususî ormanların tâbi olduğu hasılat resminden muaf tutulur. Tasarının 86 ncı maddesinde hu hususta geniş esaslar tesbit edilmektedir.
Devlet ormanları istihsallerinin sa-tışnda köylü ve küçük el sanayii er-babivle mahalli piyasa ihtiyaçları göz önünde bulundurulacaktır. Tasarıda piyasa satışları için açık artırma esası kabul edilmiştir. Tasarının birinci ve müteakip maddelerine göre ağaçlık yetiştirenlere kredi ve teşvik yardımları yapılacaktır.


Manisa tütün
toplantısı
Manisa, 4 (Hususi muhabirimizden telefonla) — Tütün müstahsillerinin iştirakiyle yapılan bir toplantıda kurulacak tütün müessesesine ait tasarı incelenerek hükümetten noktaların tahakkuku için rica edilmiştir :
1. — Kurulacak tütün
aşag'idaki müzaheret
nıüessesesi yalnız müstahsilin malı olmalı, serma-100.000.000 lira olarak tesbit ve sermaye bu haddi kadar yüzde beşlerin Şu ser-ve
yesi edilmeli ve sermaye buluncıya kadar yüzde kesilmesine devam olunmalıdır, şartla ki, kurulacak müessesenin mayesine Tekel idaresi, bankalar tüccarlar iştirak etmemelidir.
2. — Türkiyenin her yerinde tütün kooperatifleri ve kooperatiflere ait tütünlerin satışını içerde ve dışarda tanzim ederek bir satış kooperatifleri birliği kurulmalıdır. Satış kooperatifleri birliği, kurulacak tütün müessesesinin malî kaynaklanın tama men kullandıktan başka ayrıca, milli bankaların tütün tüccarlarına verdiği kredilerden de bir nispet dahilinde fay dalanmnlıdır.
Devalüasyon ve turizm
LONDRA (Y1R8I — Sterling’in devalüasyonunu müteakip İngiltere’ye evvelce bu mevsimde müşahede edilmiyor» miktarda bir turist akını baş tanı ış t ır.
İspanya demir NUhsalI artıyor MADRÎT lYÎRSı demir istihsali geçen seneye nispetle, yüzde altı buçuk artmıştır. Bu seneki istihsal, bütün güçlüklere rağmen 22 milyon tonu bulmuştur.
3. — Kurularak tütün müessesinin çıkaracağı hisse senetlerinin büyük tütüncülerin elinde toplanmasını Önlemek için bir üyenin ne nispette hisse senedi sahibi olabileceği tesbit ve tahdit edilmelidir.
ispanyanın
Toplantı gayet hararetli olmuş, Akhisar tütüncüleri bu şekilde yeni bir tasarı hazırlanarak tütün istihsal mm-takfûarıncla tecrübeli tütüncülerin tetkikine sunulmasını da istemişlerdir.
İstanbul ve İzmirde haftalık piyasa vaziyeti
manzara arzetmektedir. Yalnız ayrı bir sarf yeri olan kcteıı tohumu üzerinde kısmi bir hareket mevcuttur.
Kışın sakin geçmesi ve Toprak Mahsulleri Ofisinin istihsal piyasasından mal almaya son vermesi ve bilâkis müstehlik piyasalarda görünmeye hazırlanması, sade yağ fiyatlarında hafta içinde bir gerileme sağlamıştır.
Bütün bir mevsim boyunca daima yükselerek, inkişaf eden sade yağ piyasası, ilk defa bu hafta içinde düşmüş ve Diyarbakır malları 620 den hafta sonunda 600 kuruşa kadar düşerek kapanmıştır.
Deri piyasası da durgun ve hareketsizdir.
İNCİR istisna edildiği takdirde, geçen hafta İzmir Ticaret
Borsasında muamele gören bellibaşlı bütün ihraç maddelerinin fiyatlarında umumi bir gerileme kaydedilmiştir.
Hafta başında Almanyamn ve onu takiben îngiltere-ııin üzüm mübayaa edeceklerine dair ortaya çıkan rivayet, bir müddetten beri sakin olan üzüm piyasasını canlandırmış ve ihracatçılar, ellerinde bir miktar mal bulundurmak için alıcı vaziyete geçmişlerdir. Bu durum, satıcıyı nazlı davranmaya şevketmiş ve ihracatçıların, yeni dış satışların fiyatları hakkında sarih bilgileri olmaması dolayısiyle, teenni ile hareket etmelerine rağmen 9 numara üzümün fiyatı 59,5 kuruşa kadar yükselmiştir. Haftanın sonlarına doğru muhtemel Alrnan miıbayaatınin hemen tahakkuk edemiyeceğinin anlaşılması ve Ingilizlerin Amerikadan üzüm satın almak için temaslara giriştikleri haberi piyasayı durgunlaştırmış ve haftanın son kapanış fiyatında hafta başına nazaran iki kuruşluk bir gerileme tespit edilmiştir. Birleşik Amerika Hükümetince üzüm ihracatına '( 50 prim Ödendiğinden tediyelerini dolarla yapabi-
len alıcı pazarlara mevcut fiyatlarımızla üzüm ihracı kabil olamamaktadır. Bu sebeple elde yirmi bin ton gibi küçümsenemiyecek bir stok bulunduğundan, önümüzdeki günlerde Almanya veya İngiltere, üzüm almadıkları takdirde, durgunluk ve gevşekliğin devam edeceği anlaşılmaktadır.
Hafta zarfında İngiltere İaşe Nazırlığının Tariş’ten 3.000 ton incir mubayaa etmesi üzerine stokun 2.000 ton gibi küçük bir miktara inmesi ve muhtelif alıcı piyasalardan ufak partiler halinde devamlı siparişler alınması, incirin durumunu sağlamlaştırmıştır. Bu satış temposu ile bir iki ay içinde incirin tamamının eklen çıkarılacağı neticesine varılabilir.
Rakip memleketlerin pamuk larını cihan pazarlarına çok daha aşağı fiyatlarla arzetmelerine rağmen, dolarla tediye imkânı bulamıyan bazı alıcı piyasalar, pamuklarımızı tercih etmektedirler. Böylece senenin en iyi fiyat bulan ihraç maddesini teşkil eyliyen pamuğun İzmir Ticaret Bor-sasındaki durumunda son hafta zarfında gittikçe artan bir gevşeklik görülmüştür. Bu gevşeyişte, A. P. ajansının bildirdiği Milletlerarası Ekonomik İşbirliği İdaresinin, Büyük Britanya ve Fransanın Amerikan müstahsillerinden yetmiş milyon dolarlık pamuk satın almalarını tasdik ettiği haberi başlıca âmil olmakla beraber, diğer tâli sebepler de rol oynamıştır: Rekabet tesiriyle navlunlarını zararlı hale gelecek kadar indiren vapurların son zamanlarda yalnız pamuk yüklemek için temin edilmelerinde raslanan güçlükler dolayısiyle dış sevkiyatta tıkanmalar olmuş ve bunun neticesi, geniş kredi ve depo imkânları istiyen pamuk piyasasında talep, arzı takip edememiştir.
Mamafih, haftanın son gününde İzmir limanında ge-
Sebze ve Meyva Kooperatiflerinde
Belediye İktisat Müdürlüğü, Sebze ve Meyva Kooperatifinin hayli ucuzlaştırmak dâvasında ne dereceye kadar faydası olabileceğini tetkik etmiştir. Neticede Sebze ve Meyva Kooperatifinin şehrimizdeki satış yerlerinde, meyvalann diğer dükkânlara nispetle daha ucuza satılmadığı, hattâ bazı çeşitlerin ise daha pahalı olduğu anlaşılmıştır.
Sebze ve Meyva Kooperatifi Umum Müdürü, bu müessesenin ıslahı ve .satış yerlerinde halka ucuz meyva verilmesi için, nelere ihtiyaç olduğu hakkında Belediyeye bir rapor vermiştir. Bu raporda. Kooperatifin yeniden kredi istediği anlaşılmaktadır. Halbuki geçen sene Sebze ve Meyva Kooperatifine Ticaret Ofisi tarafımlan 50fl bin liralık bir yardım yapılmış, neticede şehrimizin muhtelif yerlerinde görülen satış yerlen yapılmıştı.
Ofis yağlan
Toprak Mahsulleri Ofisinin hazırladığı halk tipi yağlar 15 güne kadar piyasaya çıkarılacaktır. Yeni bulunan bir formülle daha İyi bir hale konulan yağların bir kısmı. 30 kuruş zamla satılacaktır. Bu hale göre, yağların piyasaya iki tip üzerinden arzedilmesi kararlaştırbnıştır. (A) tipi olanların* perakende kilo fiyatı 340, ıBı tipi olanların ise perakende kilo fiyatı 370 kuruş olacaktır. Toprak Mahsulleri Ofisinden alâkalı bir zatın söylediğine göre, hazırlanan yağın kalitesi o kadar nefis ve üstündür ki, bunların, fâhiş fiyatlarla ve başka yağ ismi altında satılmasını önlemek için tedbirler aranmaktadır. Bu cümleden olarak, ilk günlerde yağlar Yaş Sebze ve Mçv-va Halleriyle muhtvl.f kooperatiflerde satılacaktır.
Devlet tahvili satışları artıyor
Gelir Vergisinin tatbiki yaklaşmaca olduğundan, küçük tasarruf eshrVıi ellerindeki sermayeyi Devlet Tahvc»’*» rine yatırmayı tercih etmektedr l • Bilindiği gibi Devlet Tahvilleri. f ' Vergisine tâbi değildir Bu yüzde • z • haftalar içinde, Devlet Tahvili s'î larınır. arttığı görülmüştür Yal bir gün içinde bir sarraf. 19 bin h ralık Devlet Tahvili sattığını bi” muharririmize söylemiştir.

başgöste emiştir, dış pi yasa lar-eskı hararetimi
Kahve fiyatları
Piyasada toptan kahve* fiyatlarındı yeniden gevşeklik Buna sebep olarak, da kahve fiyatlarının
kaybetmesi ielri sürülmektedir.
Tahmis sokağı piyasasında topta • 3 numaralı kahve, 785 kuruştur Pe rakendede ise çekilmiş kahve 100» kuruşa satılmaktadır.
Av derileri piyasası açılıyor
Av derileri piyasası yakında açılacaktır. İlgili tacirler buna dair hazırlıklarını yapmaktadırlar Henüz piyasa açılmadığı için, Av derileri fi yatları hakkında kat i olarak bir kaydetmek mümkün değildir Yahu Karadeniz sansarlarının çiftinin 200 11 raya satılacağı anlaşılmaktadır Dış piyasalardan bilhassa Amerikadan av derilerimize karşı ne nispette bir »s tok olacağı da belli ds^iîdir
miler pamuk yüklemeye başlamışlardır. Kordonda külliyetli miktarda pamuk balyaları göze çarpmaktadır.
Hafta zarfında İzmir Ticaret Borsasında pıınııık çekirdeği durgun vaziyetini muhafaza etmiştir. Rakip memleketlerin yaptıkları çok müsait teklifler karşısında halen pamuk çekirdeği bir ihraç maddesi olmaktan çıkmıştır. Borsada bu maddenin alıcısı yalnız dahili yağ fabrikalarıdır. Bu haliyle bu sene Eğenin kırk bin ton tahmin edilen çekirdek rekoltesinin tamamını dahilî fabrikaların sarfede-ceği neticesine varılabilir.
Hafta içinde zeytin yağı ve diğer nebatî yağların tesiri altında gevşeklik gösteren pamuk yağı’nm fiyatında, b >f-ta sonunda, beş kuruşluk bir gerileme kaydedilmiştir Ju gerilemeye rağmen, rakip memleketler fiyatlarına nazaran yüksek olan pamuk yağı, halen ihraç imkânından mahrum bulunmakta ve tamamının doğrudan doğruya veya idro-jene edilerek memleket dahilinde sarf edileceği anlaşılmaktadır.
Cumartesi günü piyasa kapanırken, bir fabrikadan başka bütün şirketler fiyatlarını 170 kuruşa indirmişlerdi. Bu son fabrikanın da bugün 170 kuruşa satışa bağlıyacağı öğrenilmiştir. Buna rağhıen, alıcılar nazlıdır ve fiyatların daha da gerilemesini beklemektedirler.
HlILÂSA;
Geçen bir hafta zarfında İstanbul ve İzmir piyasalarında ihraç mallarımızın umumî durumu durgun, mütereddit ve düşmeye meyyaldir. Bu durum, bilhassa üzüm, pamuk, yağlı tohumlar, kuru sebzeler ve yağ fiyatlarında bir gerilemeyi mucip olmuştur.
Başta incir olmak üzere tiftik ve fındık, hafta sonunda hafta başındaki durumlarını muhafaza eden nadir maddelerin başlıcalarıdır.
Bugün başlıyan haftaya, Türkiye ihraç maddeleri bu vaziyette girmektedir. *
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
5 Aralık
Çağdaş cemiyetin ideal ve fikir buhranları
KÜLTÜRLER
ve İNSANLAR
estekâr
Yazan: M. NERMÎ
Çindennatlar
ÇINDE KADIN
Richard
Strauss
Yazan:
Dr. Muhaddere Nabi özerdim
bir adalet dâ-istihaal şartla* tefsirlenmesi,
ÇAĞDAŞ cemiyetin İdeal vc fikir buhranları, ayni zamanda, kültür dâvalarının tekrar münakaşasına fırsat veren hâdiselerdir. Biz hayat telâkkilerimizi mülkiyet, adalet, devlet, llh... gibi ana fikirler üzerine kurmuşundur. Bu fikirlerin hepsine birden cemiyet YiUânıı adını da verebiliriz.
İnsanlığı güden ana fikirler topluluğun içinde kolay kolay yayılmaz, kökleşmez. Bunun İçin zaman lâzımdır. Fakat bu ana fikirler bir kere yer-leçti mi, onlan söküp atıvermck de o kadar güçtür. Güç yerleşen fikirler, ha>’atlyetierinl güç kaybederler.
Ana fikirler, genel (umumi) fikirlerdir. Onların yerleşmesine, kökleşmesine en çok yardım eden şey de kavram (mefhum) mahiyetinde olma* lan ve bu suretle geniş insan yığınlarının dileklerini, düşüncelerini de kabataslak (grosso modo) kucaklıyabil-meleridlr. Bunu daha İyi anlatabilmiş olmak için, söz gelişi, adalet kavramını ele alabiliriz» llk-çağ’ın olduğu gibi orta-çağ’ın vc zamanımızın anladığı adalet, başka başka şeylerdir. Hattâ bu kavram her çağda mesleklere ve kültür seviyelerine göre bile başkadır. İşte bu yüzden ana fikirler, kültür tarihinin muhtelif devirlerinde, ehemmiyetlerine göre yer değiştirmek-itedir. Sırası gelir, bir ana fikir, blrden-jblre ilk plâna geçer ve bütün zihinleri kendisine doğru çevirir, öteki fikirler İlse arka plânda kalır. İkinci plâna düşen ana fikirler mahiyetleri bakımından, o devir için ehemmiyetli olıuıyhb1» ilir. Fakat her cemiyet bütün Kudretini en ehemmiyetli hayat dâvası üzerinde lltoplamak Borundadır.
Ana dâva, söz gelişi Crası ise onun hayat ve ma göre âvarlannıası,
izah edilmesi lâzımdır» İlk bakışta yalnız hukuk çerçevesine girebilecek f.lbl urörünen böyle bir dâva, cemiyetin bÜ-Sün kültür kudretini doğrudan doğru* ? a dile getiren bir dâvadan başka bir >ey değildir. Siz bunun akislerini» yankılarını mütefekkirde de, artısttee de, sairde de, halk türkülerinde de kılabilirsiniz. Hattâ o kadar ki; cemiyet nizamına karşı ayaklanan bir kan suçlusu, sırasında, halk destanlarının kahramanı bile olabilir. OsmanlI tarihinde bunun oldukça bol örnekleri vardır.
Kültür adını verdiğimiz yaratıcı fikir ve ruh faaliyetinin bu ana dâvalarla çok sıkı bir münasebeti vardır. Çünkü; kültür, düşünen, duyan, belli başlı hayat değerleri ile örgülencn cemiyetin benliği ve üslûbudur. Onun için bir Babil hayat Üslûbu vardır ki; îbranilerinklnden ayrıdır. Eski Ellas da başka türlü değildi. Fakat zaman tek tanrılı son iki dinin doğuşuna kadar Ön-Asya cemiyetlerini birbirine o kadar karıştırmış ve kaynaştırnuş-tır kl, karşılıklı tesirlerin nereden başladığını ve nerede bittiğini kestirmek kolay bir iş değildir. Yalnız şunu söylemek isteriz kl; Süleyman Mâbedinin bundan tam 2537 yıl Önce Nabııkad-nezar tarafından tahribi ve Kudüslülerden pek çoğunun Babil'e süıillmesi Ön-Asyanın kültür hayatında çok e-hemnüyetli bir hâdise »ayılabilir, tbra-nilik çok uzun yıllarca Babil’de yaşamış olmakla, bir zamanlar Eski Mısırda olduğu gibi, geleneklerini yeni muhite göre ayarlamışsa da buna karşılık olmak üzere milli benliğini daha şiddetle duymak imkânlarını bulmuştur. Ön-Asya’da doğan bu kudretli millî sezgi» Büyük İskender Devleti yıkıldıktan sonra bile Hasldimler’de devam etmiş ve İbrani kültürünün başka kültürlerle muhtevasını büsbütün değiştirecek derecede kaynaşmasını önlemiştir.
Eski-Ellas'ta. tarihin bu bölümüne
düşen zamanda, dünya tarihine yepyeni bir istikamet hazırlıyan başka bir gelişme göze çarpmaktadır: Ellas Makedonya’nın nüfuzu altına girmiştir ve Büyük İskender, ilerde dünya imparatoru olacak olan Büyük İskender, Elen kuvvetlerinin başkumandanıdır. O, hocası Aristoteles gibi şehir devletini, baş ka milletlerle karışmamak için didinen Elen zihniyetini düşünmemekte ve bunları boğucu bir darlık gibi duymaktadır. Bu bakımdan İskcndor-çağı geniş cemiyet telâkkilerinin, hayat değerlerinin, kısa bir sözle, büyük bir kültür hareketinin beşiği sayılabilir. O zamanın dünyasında yeni bir cemiyet zihniyetine göre Öyle temelli bir Ayarlanıl vardır ki; bu büyük devlet kumandanlar arasında paylaşıldıktan sonra bile kendisini kuvvetle hissettirmektedir. Dünya tarihinin ilk vicdan serbestliği fikri bu devirde uyanmıştır, diyebiliriz. Ellas'ın şehir devleti kültürü, artık, üniversel bir kültür olmuştur. Daha sonraki üniversel Tanrı vc din telâkkilerinin köklerini burada a-ramak lâzımdır.
Bütün üniversAlIstlIğine rağmen Eski Roma da Eski Eline gibi hayat ve İstihsal nizamını aristokratlara (yanı beceriklilere) ve kuvvet İle çalışanlara göre kurmuştur. Çalışanlar; cemiyet haklarından hemen hemen büsbütün mahrum olanlardır. O zamandaki İçtimaî dâvanın çekirdeği budur İşte. Bu problem nasıl çözülebilirdik tsa’nın ı gerçek şahsiyeti hakkındaki bilgileri-1 mlz çok noksandır. Fakat dört tnctl'in metinlerini karıştırdığımız vakit, meşhur Zeytin Dağında çarpışmalar olduğunu, hattâ Potrııs'un yaralandığını sezmek mümkündür. Sonradan çok idealleştirilen Tanrı Devleti fikrinin, Romalıları heyecana düşürmüş olması herhalde sebepsiz değildir. PaııluH u okuyunca görürüz ki o devirde vflrut-la çal^maya kar^ı büyük bir sevgisizlik, istihsal hayatından kaçmak hevesi vardır. Bu, birçok bakımdan Tanrı Drv/eh'ni kurmak istlyenlerln idealidir de. Paulus diyor ki: “Yağh bir kapı bulunuz, kovuncıya kadar orada yiyiniz, içiniz, sonra da ev sahibine lânet ediniz...,,
Hayatın büyük dâvalarını, zaman kendi imkânlarına göre işler ve çözmeye çalışır. Zeytin-Dağı’nda baş-lıjran ve daha sonra kendine göre bir ideoloji hazırlıyan cereyan, nihayet, Büyük KostanÛn zamanında resmi bildin müessese»! haline gelmiş ve bunun neticesi olsrak VI ncı yüzyılda eski pagan filozoflar devrinden kalma meşhur Atina Üniversitesi kapatılarak yerine İtalya’daki Monte CasAino medresesi açılmıştır. Bu adı geçen medrese, İkinci Dünya Harbinde gördüğü tahribler yüzünden sık sık gazetelerde anılmıştır. Fakat kültür tarihinin garip bir cilvesidir kl; aşağı yukarı 1000 yıllık bir unutulmadan sonra eski klâsik kültür dünyası ruhlarda ve fikirlerde yeni bir hayat hamlesi yaratmıştır. Filistin’de doğan din, çok geçmeden Roma-lılaşmış, Lâtinleşmiş. daha açık bir sözle, paganlaştı ıştır.
Kültür değerlerimizin ayrılığı ve başkalığı pek tabii görülmelidir. Çünkü; insan cemiyeti boyuna değişen ve gelişen bir hayat »istemidir. Fakat bunun yanında öyle ehemmiyetli bir hâdise vardır ki; bizi çok düşündürecek bir değer taşımaktadır: Tarih-ötesinin vc tarih-bcrislnln çeşit çeşit muhitlerde doğan kültürleri, artık kendi ırmak yatağını bulmuş ve gerçek hayatın umumi bir terkibi haline gelmiştir Çağdaş insan, onun için bütün temayülleri ve değer ölçüleriyle dünya kültürünün çocuğudur. Ve İşte gene onun İçin, çağının hayat dâvaları, ayni zamanda, kendisinin hayat dâvalarıdır.
Richard Strauss 1864 de Milnlh-te doğmuştur. Bir taraftan edebî terbiyesini pek sağlam ola* r ık tamamlarken» öte la ra i lan da, konservatuar profesörü olan babasının idaresi altında musikiye çalıştı. Babası, \Vagner’i sevmezdi; onun tesiri iledir kl oğlu da ilk zamanlar “Lohengrin,^ bestekârına iyi gözle takmadı. Fakat bu çok sürmîyccektl: onu sov-Rl-çal-ona
nihayet
I falyaya nevi in*
ı Hnns von BÜlow’ln tanışması \Vagner‘i anlamaya ve sevmeye ketti. Orkestra şofl olan Bülovv, chard Strauss’un İlk bestelerini dı, hattâ bir gün de orkestrayı
idare ettirdi. Richard. orkestra İdaresini o kadar ustalıkla ifa etti kl Bülovv onıl yardımoı şef olarak yanına aldı» çalıştırdı» Ve Wagner'e alıştırdı.
Richard Strauss 1R86 da gidiyor, bu seyahat onda bir
kılâp yaratıyor: Akdeniz ikliminin ışı-M. Tabiatın zenginliği karşısında baş-kA bir adam oluyor.
Aynı yıl İçinde Bayrcuth'a gelip Wagner operalarının temsillerine İştirak ediyor. 18R7 (Je, Münih üçüncü orkestra şefliğine tâyin olunarak orada Aua ltallcn dt&lyadan) Adlı eserini çaldırıyor. 1888 do bestelediği Don Juan, VVelmar'da kendi İdaresi altında çalınıyor.
Lenau’ıın bir manzumesinden İlham aldığı Dmı Juan. StiAiıss'un dehâsını t imamen açığa vurmuştu. Bunu Mac-beth takip etti. 1890 da Tod und Verklarııng (ölüm ve aûret değiştirme) adlı senfonik bestesi Elsenach’da çalındı. Bu, yaşamak Istlyon insanın amansız düşmana, yani ölüme karşı açtığı savaşın neşidesidir.
Birkaç sene sonra bestelediği Till Dulonsplogel» Strauss u bütün Avru-paya tanıttırdı. Gorçukteıı bu senfoni çağdaş musikinin en parlak şaheserleri arasında yer almıştır. Ertesi sene AİBO Sprach Zarathustra (Zerdüşt böyle konuştu) çalındı Bu eserde Nl-etzsche’nln meşhur kitabinden İlham almıştı. Onu Don Qulxotle ve Ein-Heldenleben ıBIr kahraman ömrü) adlı senfoniler takip etti.
Oacar \Vilde’ın piyesinden ilham a-Israk bestelediği ve 1005 de oynattığı Salome epey gürültülü karşılandı. Ba-z.»lan bunun sadece bir “İsterik rnu-slkİH olduğunu ileri sürdüler. Fakat ibrazlara rağmen her yerde rağbet


lllrhnrd Straııss
ve alkışlanmıştır, do Drcsdcn’dc oynanan
Kavallar (Güllü
Der Şövalye)
bulmuş
1911 Ruşen Htrausa’un sanatında yeni bir çığır a-
çar. Bu çığıra münekkitler “Barok” devri adını verdiler. Gerçekten Hosen-Kavalicr’ln bestesinde Barok üslûbun-nıın bütün özellikleri vardır. Bir yıl son ra oynanan Arladne büsbütün başka bir tarz, yani 17 nci asır kunıcdi tarzında yazılmıştır.
Dııha sonra yarattığı sayısız opera ' e senfonilerini burada aayınıyncağız. I.unhır arasında hattılatılması lâzım-gelen Dlc Schsveiganmc Frau var ki unu İngiliz tiyatro muharriri Ben Junson’dan almıştı. Zaten ölünceye kadar bcsteliyccek ve yaratacaktı.
Üzün zmandanberi kalbinden hasta olan Strauss geçen Eylülün 8 İnde öldü Ömrünün son yıllarım bir “keşiş gibi geçirdiğini,, söylemiştir. Naziler Almanyada İktidara geçtikleri vakit ÜKönce onu hoş tuttular. Fakat oğlunun bir yahııdi kızı ile evlendiğini öğrenince eserlerinin çalınmasını yasak ettiler. Harp bittikten sonra Gar-nusch’dckl evine döndü ve orada, dünyanın her tarafından gelen hayranlık gösterilerini karşıladı
Richard Strauss’un, Wagner’i devam ettirdiğini söyliyenler oldu. İlk eserlerinde Wagner'in teulrl belki görülü! . Fakat kendi öz şahsiyetini göstermekte gecikmedi, ve, bu şahsiyet, esrimizin en mümtaz ve en kuvvetlilerinden biridir.



roller oynamış kurbanlar ver-
birliği 1925’te (Millî hükümet)
ÇÎN’de Cumhuriyet devri ve sonra Nasyonalizm hareketleri eski kadın moda vc âdetlerini yıkmakta birer merhale olmuştur. Bu devirlerin açılmaslyle Çin kadını siyasete, propagandaya bütün kuvvetiyle karışmış ve hattâ asker gibi Üniforma giyerek orduda çalışmıştır. İhtilâl hareketlerinde de mühim ve bu uğurdA pek çok miştir.
Çin’de ilk kadınlar Kuo - ming - t’ang
tarafından organize edildi. Bu birlik Çin’in birçok büyük şehirlerinde kulüpler açarak faaliyetini genişletti. Bu birliğin hem sosyal, hem de siyasi Mr programı vardır. Nanklng'de bulunduğum esnada Madam Chiang Kal Shck'le bu birliklerden birinin hazırladığı bir sergiyi gezmiş ve Çin kadınının sosyal sahadaki çalışmaları* na bizzat şahit olmuştum.
Sergi İçin yedi oda hazırlanmıştı. Bu odalarda dişleri» yemek, çay Örtüleri. kadın, erkek, çocuk elbiseleri, ayrı bir kısmında ise kitaplar, bu arada körlere mahsus kitaplar vardı. Bunların çoğu Amerika ve İngiltere Hükümeti tarafından hediye edilmişti. Başka bir odada da Çocuk oyuncakları gördük. Madam, burada fazlaca kaldı. Bana hor yaşta çocukların kendi oyuncaklarını ne kadar büyük bir zevkle yaptıklarını anlattı. Birlik başkanı da çoğunun korası Japonlarla ve komünistlerle yaptıkları harplerde ölmüş olun dullardan ve yetim kızlardan meydana gelen bu birliğin hedefinin no olduğunu izah elti. Bu derneğin harp zamanındaki ödevi, orduya yardım etınck, öksüz kalan çocuklara bakmak, onları okutmak, harpten sonra da sosyal hizmetler görmek, istihsal yapmak ve geliri çoğaltmaktır.
Nasyonalizm hareketiyle başlıyan cereyan Çin ailesi içinde kadının her hususta hürmetini sağlamıştır. Bugün kültür bakımından basit bir kadınla en olgun Çin kadını hürriyetlerini tahdit eden zincirleri koparmış ve bunun dışında kendi yolunu kendi seçmiş bulunuyor. Eski devirlerin küçük ayaklı, mahzun çchrell kadını büyük şehirlerde, kasabalarda ve nihayet kendi aile yuvasında hür bir hava İçinde yaşamaktadır. İmparatorluk devirlerinin parlak merkezi Pelplng'de, hizmetçilerinin koluna girmiş veyahut değneğine dayanmış olmak, yeni do-
ğan çük Uyarlar, eski çağ kadınlığının canlı örnekleridir. Onlar muhteşem son Mançu sülâlesi devrinin hasretini çekerken bir yandan bugün, çocuklarının, torunlarının serbestçe sokaklarda dolaştıklarım, dairelerde çalıştıklarını» evde artık koca ve kaynana zulmü altında inlemediklerini görmekle de bahtiyardırlar.
Bir Çin kadını her şeyden önce bir annedir. Geleneğe çok bağlı olan Çinliler atalara ibadet kültürünü devam ettirmek gayesiyle ailede çocuğa önemli bir yor vermişlerdir. Çocuklar ileride hayat yükünü üzerlerine alacak, büyükleri öldükten sonra onlara dini takdimelerde bulunacaklardır. Bunun içindir kİ bugün bile çamurdan kulübelerinin içini dışını dolduran veyahut zengin evlerin muhteşem bahçelerinde dadılarıyla oymyan çocuklar Çin’in en değerli hazîneleridir. Kadınlar her türlü fedakârlığa katlanarak onları yetiştirmeye çalışırlar. Her şey-
bir çocuğun ayağından daha kü-ayaklariyle yürümeye çalışan Ih-




Ata Sözleri
rüzgârı colbodcr »sat» dâima doğru-
k ılbi demirdir, ka-otejtir. kalbi erite-





Dr. Muhaddere N. özerdim
İntan vatınım terkettiği zaman delerinden düıer, halbuki e«ya memleketten çıkınca kıymet kazanır.
Bir memur yükteldikçe tehlikededir. hasıl ki buyuk bir ağaç da
Nazırın dur.
İntanın nun ite bilir.
İyi bir -itin sırtına iki eyer konmaz, dürüst bir kadın da iki defa evlenmez.
Bir ev yıkmaktsnta, on mâ-bet yıkmak daha iyidir. Güzel bir kadın akıllı bir erkeğe yakışır, topal bir eşek de kırık bir değirmen taşına yaratır.
Yetil ronk maviden çıkar, fakat maviden daha güzeldir. Saadet çift gelmez, fakat felaket kalabalık olarak gelir.
•ğ Hastalık ağızdan girer, fenalık ağızdan çıkar.
İrade her güçlüğü yener
— Yapraklar sürmeğe başladı, dedi. Yakında tırtıllar karaağacın yapraklarına üşüşecek ve bunlun yok edecek. Ağaç âdeta ciğerlerinden mahrum kalmış gibi olacak. Havasızlıktan Ölmemek için yeni yapraklar sürüp ikinci bir buhar yaşadığını göreceksiniz ama bu gayretler onu tüketecek. Nihayet önümüzdeki yılların birinde artık taze yaprak veremiyecek ve kuryacak.
Balıçcslnde dolaşırken, ağaçları çok seven dostum böyle yanıp yakılıyordu. Bana asırlık karaağaçları gösteriyor Ve yakında kuruyacaklarım haber veriyordu "Mücadele etmeli, dedim. Bu küçücük tırtıl âciz bir lüktür. Bir tanesini Öldüren yüz sini, bin tanesin* dc öldürebilir.,, tırtıldan ne çıkar?
var. Hiç düşünmemek da-
— Bin Milyonlarla ha İyi.
- İyi
nmh-tano*
dedi.
nma, dedim, paranız var. Parayla işçi tutabilirsiniz. On gün içinde on işçi binlerce tırtıl Öldürebilir. Bu güzel ağaçları kurtarmak İçin
blrkaç nlz?
yüz
Çok Hem
frank feda edemez mısl-
ağncım var, dedi, işçilerse yüksek dallara nasıl ye* B(ı işi yapabilecek, meni-
azdır. Üşebilirler? lekette yalnız iki kişi var.
— İki kişi az nu? Onlar yüksek dallarla meşgul olurken, daha az becerikli olanlar merdiven kullanırlar. Bütün ağaçlarınızı kurtaramazsanız bile iki üç tanerinl kurtarırsınız» o da bir şeydir.
— Göze alamam, dedi. Ne yapacağımı biliyorum, tırtılların istilâsını zümle görmemek İçin bir iadnn uzaklaşacağım.
— Ah şu muhayyele diın. Daha mücadeleye
müddet
gö-bu-
de-
kuvveti, başlamadan yenildiniz İşte. Ellerinizden daha ötesini düşünmeyin Dünyanın azametiyle insanın aczini mukayeseye kalkışacak ulursak hiçbir iş göremeyiz. Onun için işe koyulmalı ve yaptığı İşi düşünmeli. Şu dülgere bakın: Manivolâsmı ne kader rahatça çevirip duruyor: ko-
ca taş yerinden şöyle bir kımıldıyor ancak. Ama yine do ov tamomlana-cok ve çocuklar merdivenlerinde koşuşacaklar. Bir gün on beş santimetre kalınlığında bir çelik duvarı delmek için elinde bir matkapla İşe başlıyan bir ameleye hayran olmuştum. İslık çalarak âletini çevlıoyordu; ince çelik kıymıkları kar gibi uçuşuyordu. Bu adamın cüreti beni duygulandırdı. Bundan on sene evveldi. O deliği ve daha başkalarım delmiş olduğuna hiç şüphe etmeyin. Bizzat şu tırtıllardan ibret alın. Koca ağacın yanında bir tırtılın lâfı mı olur7 Ama o küçücük dişlemelerle bütün bir orman yok olup gider. Küçük gayretlerin göreceği işe iman etmeli ve böceğe karşı bir bbcok sabrlyle mücadele etmeli. Bu ağaçlım diken adsın Ömrün na getirmemiştir. Siz yaldanmzın ııcundAn düşünmeden harekete nızı kurtarırsınız.
kısalığını aklide onun gibi, a-daha İlerisini geçin, ağaçları-
AJLAİN
Faydalı keşifler
Kışın da taze yumurta bulabileceğiz
r :•

Tavuklar, kışın grev yapar ve ancak bahara doğru bol yumurta ver-miye başlarlar. Holandalılar bu tabiat kanununu bozmıya ve çok basit bir tedbirle yumurtlama devresini cr-Ikenc almıya muvaffak olmuşlardır.
Alınan tedbir çok basittir. Kümeslere sun’l ışık vermek suretiyle tavuklarda, mevsimin yaz veya bahar
habı ortadan kalkıyor ve en karanlık kasım günlerinde bile yumurtlama randımanı yüzde 40 arttınlabiliyor. Işık otomatik olarak, güneş doğmadan birkaç saat evvel verilmektedir. Eğer gündüzü uzatmak isteniyorsa, hşığın tedricen söndürülmesi ve 1 Ir (»evi şafak aydınlığı yaratılması İcap .etmektedir. Aksi takdirde tavuklar, juykuya daldıkları tünekleri bulamaz-llar.
Köpek balıklarına karşı "koku"
Koku arıyabllme kabiliyeti çok yüksek olan mahdut bazı insanlar ıtriyat ssnayiinden çok para almaktadır. Beyle bir mütehassıs 7.000 muhtelif çeşitte kokuyu birbirinden ayırabilir.
İşte bu mütehassıs, “burunlar’' harb İçerisinde birçok askerin hayatını kurtaran bir koku keşfine muvaffak olmuşlardır. Bu koku, her türlü lâvan-taların tersine çekici olmaktan ziyade koruyucudur ve bu tesirini insanlara karşı değil, köpek balıklarına karşı göstermektedir. Koku çok muvaffak olmuş ve Amerikan bahrlyoai bütün cankurtarma Aletlerine bu kokudan sürmüştür. Okyanuslar Üzerinde uçan tayyarelerin kauçuk sandalları da aynı kokuyla teçhiz edil-mittir, Bu tedbire başvurulmadan evvel köpek balıkları, çok defa kauçuk sandalları deler ve zavallı kurban-lhjruu diri diri yerlerdi.
İki hafta kal-hastohanede doktorlar» fe-haata bakıcılar
den önce aşıladıkları fikir anaya babaya sadakat ve ataların ruhuna saygıdır. Millet sevgi»! bundan sonra gelir.
İlmi toplantılarda tanıdığım, çoğu Amerika ve Avrupada tahsil görmüş, yüksek kültüre sahip kadınlar, geçmiş çağların yüksek medeniyetleriyle ifteihar etmekle beraber, bu eski kültürün Çin için artık yeter olmadığını idrak ederek bu fikri Çin gençlerine aşılamaya çalışmaktadırlar. Batıdan aldıkları metod ve bilgi ile en ağır şartlar içinde çalışmakta ve bugün bile Çin’in kurtulamadığı köhne “Mant-man-tl” ( Hor şey yavaş yavaş) zihniyetine karşı mücadele etmektedirler.
Birçok dinlerin birbirine karıştığı Çin’de misyonerlerin açtıkları kiliselerde kendilerini din yoluna adamış kadınlar ve genç kızlar, bugünün yolunu şaşırmış, dinsiz gençler, yüce varlığa bağlanmakla imanlarının kuvvetleneceğine inandırmaya uğraşmaktadırlar.
Bir kaza neticesinde maya mecbur olduğum gördüğüm aydın genç dakâr, ciddi ve müşfik
Çin kadınına karşı duyduğum sempatiyi bir kat daha arttırmıştı.
Nüfusu beş milyonu bulan kozmopolit Shanghal'da; Çin kadını fedakâr annelerden, dürüst ilim ka lınlarından, milliyetçi nılleltvekilt kadınlardan daha başka bir mahiyet gösterir. Bunlar ailelerini geçindirmek için çok başka bir . ol tutmuş olan ding-song kızlardır. Komünist harbinin şiddetlendiği bir zamanda barların kapatılması tmrl çıktığı zaman, bunlardan ytlzler-cesi Madam Chiang Kal Shek’e başvurmuş, ihtiyar anne ve babalarını bu sayede geçindirdiklerini söylemiş ve barların kapatılmamalını İstemişlerdi. Fakat hükümet memleketin çok nazik bir durumda bulunduğunu, her şeyden Önce yurdun kurtarılması gerektiğini unutmıyarak sükût etmişti. Bu sükût bu kızların daha faydalı bir yolda çalışmaları İçin bir ihtardı»
İşte eski devirlerde sadece annelik yapan ve kadınlık ödevinin, evin sınırları dışına çıkmıyacağma kanaat getirmiş olan Çin kadını bugün yine anneliğini muhafaza ederek siyaset ve İlim sahasında, sosyal işlerde ve nihayet cephede ve cephe gerisinde bütün enerjisiyle, kalbiyle, Imanlyle çalışarak inaahlığa faydalı bir unsur olduğunu göstermektedir.
GENÇ KIZ VE BAŞKALARI
“Off... Boşu boşuha koşmuşum. Vapura yine yetişemedim. Çenesi tu-tulaaıcâ Nıırten, yeni nişanlısının methimi İki dakika evvai vapuru kaçırmazdım, da muntazam çalışan vapurları nu kaldı? sıra bir iki dakikA gecikse nc Şıllık Nurtcn..» Aklınca beni duacak. Bayağı yorulmuşum.
İçme salonunun kanapclcrl hıncahınç. Dinlenmek için ilişecek yer yok... Bakalım şu bucak barak Üzerine atmış; gözlerimin içine bakan genç talebe, âdabı muaşerete uyup yerini bana verecek mi ? Geç efendim geç... Nerede o nezaket? Bu usuller, ekmeğe arpa unu karışmadan evveldi yavrum... Çaresiz gezineceğiz... Her saniye birisiyle göğüs göğüse gelmeden yürüyemiyorsun kl. Bütün millet iskeleye dökülmüş sanki... Kadınların sakilliğine diyecek yok doğrusu... A-man hanımcığım, kocanın koluna ne biçim asılış öyle... Adamı sağA doğru kamburlaştırmışsın» Hakkın da var hani, bu zamanda kocayı bulmak da, elinde tutmak da zor, Yalnız Blûzunun yakasının bir ucu manton-

• •
blUrseydl, bu Denizyollarının yalnız Bunlar
Köprü da sı a olur?... kıskan-Bek-
dan taşmış; diğeri içeride, sünepelik etme; onu düzelt. İki züppe ne diye bana bakarak sırıtıyorlar? Biri fena değil; John Payne’c benziyor. Ama bunlara güven olmaz canım... Biraz yüz versen» hemen yanaşır; ya serbest meslek sahibi; ya üniversite n sınıf talebesi; ya tüccar; ya müteahhit oldııklanndan dem vururlar... Halbuki bacaklarından tutup iki saat sil-kelesen ceplerinden yarım lira düşmez. Zaten kıyafetleri İktisadi buhran geçirdiklerini anlatıyor, İş yok... Büfeden simit alan kadın delirmiş vallahi... Kısa etek, piyasadan kalkalı seneler geçti ayol,Haa anlıyorum; mufladan fedakârlık etmezdin amma kim bilir hangi budala veya zâtından istifadeyi bilen Don Juan sana, “Harlkulâdc bacaklarınız var ıer bıllûr sütun gibi" dedi; İnandın. Teşhir ediyorsun, ben söyllyeyim lâmba şişesi» mevzundur."
Ye »en... Ya
Bı-sen de Hakikati kızım: "Beş numara
bacaklarından daha
yapış-yüze çorap* İnci





Yazan:
Pat Frank



Zürriyetsiz Dünya
- m&Jİ

Çeviren:
Yaşar Nabi

5

— İyi ama ben kendimle meşgul olunmasını istemiyorum. Sadece beni Marry Ellen ve yavrumla yalnız bırakmalarını İstiyorum.
Phelps - Smvth» Homer’ln çökmüş omuzuna elini koydu:
— Üzülmeyin, yavrum, unutmayın kİ milletin hayrı böyle olmasını istiyor. Düşünün bir kere. Siz de atom bombası gibi bir sırsınız.
Hem karınızla çocuğunuza lâzım geldiği müddetçe her türlü İhtimam gösterilecektir. Bu maksatla gerekli tahsisat şimdiden verildi.
Homer hayli enerjik bir tavırla atıldı:
— Ben Marry Ellcn’le küçükten ayrılmıyacağım, hayır» ayrılmıyacağım.
— Derhal ayrılmak mecburiyetinde değilsiniz. Müzakereler başlamadan Önce VVashlngton’a gitmenize ihtiyaç yok.
— Ne müzakereleri?
— Kongrenin müzakereleri, sizin hakkınızda.
Homer, şaşkın ve çaresiz bir hal almıştı.
— Anlıyorum, diye mırıldandı anlıyorum.
Albay;
— Bu sizin için bir fırsattır, dedi. Hvvelâ sizi de hastae
altınlarıyla beraber Fort Knox’a koymayı düşünmüşlerdi. Fakat Korgeneral bunun sıhhatinize dokunacağını söyledi. Sizi şahsen gördükten sonra haklı olduğunu daha iyi anladım. ■
New-York’a giden İlk trene atladım. J. C. Pogey’l bürosunda buldum ve Bay Adam’a ordu tarafından el konduğuna göre Turrytosvn’dakl meslek dışı faaliyetimin sona erdiği-ni anlattım. Homer Adam hesabına bu neticeden müteessir olduğumu da İlâve eltim.
— VVashlngton’da başına gelenleri bilscn daha çok müteessir olurdun, dedi.
— Ne oldu?
— Tcrrytovvn’dn hâdisenin kendisiyle meşgul olurken işin dışardu aldığı veçheden haberdar olamadınız tabiî. Evvelâ MJ1H Araştırma Konseyi (M. A. K.) İle Milli Zürrlycileştlrme Projesi (M. Z. P.) orasında Adam'a kimin sahip olacağı hakkında şiddetli bir mücadele başladı.
— Adam’a sahip olmak mı? O da, ne demek, öyle?
— Ne olacak bu iki teşekkül de doğumların nlsbetlni arttırmak ‘çln Adam’dan faydalanmak arzusunda, Çeşit çeşit projeler ortaya atıldı.
— Zavallı Adanı!
Dahası var. Kongre İle Morarası komisyonunda da İhtilâf çıktı. Adam hakkında karar vermenin hangisine alt olduğunu münakaşa ediyorlar. Durun, daha bitmedi, çünkü çok mühim bir gurup da Adam meselesinin milli olmaktan ziyade milletlerarası bir mesele olduğunu, bu itibarla Birleşmiş Milletlerin meseleye el koyması icabettıginı iddia ediyorlar.
Aralık ayının başlarında bir gün. şimal doğudan buzlu bir fırtına eserken, tam sırasında tutulduğum bir nezle yüzünden evden çıkmamış, havanın değişmesini bekliyordum.
Telefonu açtım» Altıncı cadde ile On altıncı daki köşede bulunan tütüncü Şam'ı aradım.
— Bamı bir Rnclng Forııı’la bir tane Bub'a layın, dedim.
Sanı: — Böyle bir havada mı ? dedi, ve ettik. Sonra ilâve etti:
— Sahi Bay Smyth, Bay Adam hakkında verilmiyor ?
— Ne karar versinler?
— Karım bu mesele hakkında başımın etini yiyor, İlle S.D. olsun diyor. S. D. Sun i dölleme (telkih) nin halk arasında kısaltılmış şekliydi.
— Karar pek yakında verilir, dedim,
— İsabet olur, yoksa memleket birbirine girecek. Karım yaşlandığından şikâyet ediyordu. Üstelik, sizi temin ederim, çocuk isterim diye tutturdu.
Karım Maria Ostonholmcr ve pollklinlk’tekl dostum doktor Thompson’la içeri girdi.
— Merhaba, dedim. Tanıştığınızı bilmiyordum.
Maria Izahetti:
— Ayni komitenin âzasıvız,
Marge:
— Washlngton’dun geliyorlar, dedi. Milli Zürrlyetletleştlrme Projesi hakkında görüşlerini hem îllerarası İcra komitesi» hem de Kongrenin muhtelit komisyonu önünde izah ettiler. S. D. lehlndodlrlor.
Maria, şakacı bir tavırla, başını kaldırdı» hafifçe yana iğdi ve akıllı siyah gözleriyle bana baktı.
— Devlet adamlarımıza izah ettim ki S. D. belki de insanlık İçin yegâne kurtuluş yoludur. Sun'! dölleme hiç değilse gelecek nesle bir mlHar erkek temin edecektir.
sokak arasın-
be*»t beta yol-
bir iki lâtife
neden karar
— Bütün dünyanın Homer Adam gibi kızıl saçlı insanlarla dolmasını gerçekten tasavvur edebilir misiniz? dedim.
Maria:
— Sizi görmeye gelişimin sebebi bu mesele değildir, dedi. Sîzlere bizzat Homer Adam’dan bahsetmiye geldik.
— Nc oluyor? dedim. Marry Ellcn’dcn uzaklaşınca sararıp solmıya nu başladı yoksa?
— İşin içinde o da var, dedi Maria» Bu macera ona ağır bir harbe oldu. Bu da pek tabiidir. Washinğton'a gelince ağır bir baskı altına da kondu.
Thompson haykırdı:. w I
— Ah o Phelpa - Snıyth! Doğu savunum komutanlığının Adaın'a yaptığı ilk şey, kendisini aşlarla delik deşik edip seyyar ecza dolabı haline getirmek oldu. No kadar aşı varsa hepsini tatbik ettiler; paratlfo, tifo, sıtma, enflüenza, kolera, çiçek ve daha bilmem neler.
Maria:
— Bütün bunlar lüzumluydu, dedi. Bugünkü şartlar içlh-de her şey bir adamın sıhhatine bağlıdır.
— İyi anıa bu işin benimle alâkasını anlıya mıyorum, dedim .
Thompson:
— Adamla gevezelik ettim» dedi. Sizden hoşlanıyor, size itimadı var ve ne olduğunuzu merak ediyor. Hükümet Adam a nezaret etmek vazifesinin M ,A, K. yerine M. Z. P.'ye ait olduğuna karar verirse kendisiyle meşgul olmanızı rica edeceğiz.
— Aman yarabbl, dedlın. Bakın hele, beni memleketimin tek babasına mürebbi mi tâyin edeceksiniz?
Milli Zürrlyetlcştlrme Projesi ile Hilli Araştırma «enseyi arasındaki ihtilâf doktorlarla fizikçiler arasında bir ihtilâftı. Atom mütehassıslarının Mislsipl infilâkından sonra dünyayı sarmış olan meçhul şuaların sebebiyet verdiği zararları telâfi edecek deva uğrundaki araştırmaları İçin Bay* Adam’a ihtiyaçları vardı.
insanlığa o kötü oyunu oymyan çuaın hangisi olduğu bilinmedikçe kabahatli şuaa karşı nasıl çare bulunabilirdi ? Sonra tecrübe sahası bulunmadıkça dişi hücrelere dokunmadan yalnız erkek hücreleri tahrip eden şua ötekilerden nasıl ayır edilebilirdi? Bay AdanVdan başka tecrübe zemini olacak kimse var mıydı?
fDavamı var)

son kibirli bayan, kaçan iplikleri ojeyle yapıştırıla tırıla, ergenlik sivilcesi dolu dönmüş; çizgisi kavlslenmlş lurına bakmadan nc çalım...
kolyenin kiril boynunda “sahteyim” diye bağırdığının hiç faikında değilsin sanki?... Al sana bir de zürafanın düşkünü... Yağmurlu havada beyaz ropla çıkmış... Dev anası vücudUne de yakışmış. Yürürken külotunun çizgileri belli ohıyor. Hele o kulağındaki baklava baklava küpeler... Bir burnunda halkası eksik. Onu da ilâve et; yüzünü siyaha boya Tarzan flliınlerinde vahşilerin reisi rolüne çıkart haspayı... üff.. Vapura daha on beş dakika var. Saatin yelkovanla akrebi muhakkak bulundukları yere yapıştılar. İki züppe şımardı. Her önlerinden geçişte cıvık cıvık gülüşüyorlar. Biraz daha ileri giderseniz, ben ağzınızın payını veririm. Bakın bakalım bildiğiniz kızlara benziyor muyum?
Vay vay... Tombul teyzenin akrabası mısın cicim? Hep pahalı kumaşlara bürünmüşsün. Zengin karısı olduğun belli. On paralık zevkin yok. Ayakkabın «sortini bozuyor. Elbiselerin hacrinden dökülüyor. VÜcudUnll sadece binlik banknotla kaplamaydın »ana en uygun, en yakışan kıyafeti bulurdun. Yüzündeki boya ile yeni Meclis binasının içi dışı rahatça badana edilir. Aaaaah para... Allah hep sizin gibilere verir. O varlık bende olsa da seyretmeniz Birsen Ken-dınıgörmez’deki yaşamayı; giyinmeyi.. Mütevazı bütçeme rağmen şurada en muntazam giyinmiş;
kıstırmış benim.
Bu İhtiyar kadın da duruyor, anlamıyorum, geliyor, şimdi...
kikime mâni oldû. hanım kızım" diyor, cek galiba. "Efendim.”
HUl... Rezil oldum. Yüzüm dudağımın rengini aldı. Yerin dibine girdim. Konbinezonumun askısı kopmuş, (tf.oğl tayyörümün eteğinden aşağı bir karış sarkmış: yeşil yeşil dalgalanıyor... Acaba kimse farkına vardı mı ? Eyvah herkes bana bakıyor. Üstelik gülüyorlar. Amma da münasebetsizlik hna .. Tanımadıkları insanlarla niye alâkadar olurlar bilmem kİ?»»." Taş Anma
kendıslne ya-
nc İşaret edip Bana doğru Önümde durmanın sırası m: Güzel bir kol çantasını tet-" Hanım kızım; Bir şey söyliye-

ı
S Aralık l«Mf»
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 8


t-



e

I
E
S
E
I
î-
ET
r

55
=
C-?
==
=(
t

r-

«L
- ■ I —
HİKÂYE

E
x(
• Z—
İşte dört oya ynkın bir zaman I vardı kİ kırlarda çılbırsız-yulnı-1 sız, köatekslzdcuşaksız dolaşıyordu» No ”deehM diyeni vardı, ne ”çüÜğ.» diyeni. İhtiyarlıktan İnlin. harman sonu başına gelen hlr kazaya medyundu hürriyete knvuşnmmnL Ağzına kadar dolu iki arpa çuvalı yüklemişlerdi sırıma; kanter İçinde ıhhya puhllya giderken küçük bir hendek konarında tökezlenerek düşmesiyle sol ırka aynftı kalçadan çıkmıştı. Gösterildiği tecrübeli çiftçiler ve ıhtıvnr nnlbnn»:
— Geeç. dediler, Süleyman Çavuş; bunun düzelmesine imkân yok! Salıver gitsin, aiadlaL.
Süleyman Çavuş da öyle yapmıştı; onu kasabanın altındaki Akmusluk'a kadar yedekte götürmüş. sonra başından yularını sıyırarak kıçına bir lokalcik indirmiş ve “Haydi bakalım, koca oğlan, demişti, helâl et hakkını! “Çavuş, eşekçe; eşek de İnsanca bilmediği için elbette aralarında hak, hukuk meselelerinin bir muhasebesi/ nl. bilançosunu yapıp anlaşmaya imkân yoktu. Onun için Azadlı, hiç arkasına bakmadan, topal a-yağmı sürüye sürüye anızın içine dalmıştı.
Ah, neydi o gün!.. Canının istediği kadar ağnamış. yerden toz bulutları yükseltmiş; kart «esiyle gençlik havalarından bir kaçını haykırmış; akşama kadar üç tarla dolaşmış, iki bağın kıyıdan sarkan yapraklarını koparmış; bir incir bahçesi bozukluğuna girerek yerde bulduğu beş on incirle ağzını tadlandırmış: sonra da Çakıllı dereden buz gibi bir su içerek şu koca zeytinin altına uzanmıştı.
Günler, haftalar hep böyle serazat geçiyordu. Karışanı görüşeni olmamak ne rahatlıkmış meğer! Yirmi beş vıldanberi hasret çekiyordu bu hayata... Yirmi beş yıl... Dile kolay; çeyrek asır demektir bu. Üç yıl süren sıpaJık devri bile böyle hür ge;memlşti!. Gerçi pek küçükken, o da hayli İltifat görmüştü: insan çocuklarından7
bazıları onun da boynuna sarılmamış, gözlerinden öpmemiş değillerdi. Anıma sonra takmışlardı başına yuları, vurmuşlardı üstüne semeri; seksen kilo, yüz kilo dememişler yüklemişlerdi yükü... Binmişlerdi, bazan iki hattâ üç kişi, ha babam koştıırmuşlardıî.. Eeeh, işte hayatının sonlarına doğru, topallaşması yüzü «uyu hürmetine merhamete lâyık görülmüştü nihayet. Buna da şükür! "Meğer felâketin de olurmuş hayırlısı!,.
Bir gün, bir mahallenin yalınayak çelesi, kovDoy ritimlerinden öğrendikleri kurnazlıklarla civar bahçelerde yaptıkları bir ayva talanı dönüşünde ona rastladılar:
— HeeyL. Karnen Conl... Karnen. karnen!
İçlerinden biri bir sıçrayışta üstüne apıştı, çıplak topuklariyle karnını güm güm dövdü. Bir diğeri de uzun kulaklarını çekiştirerek: “Dörtnala yorsundur mu. üç nala mı diye alay etti, ündeki sopayla
(eştirdikten sonra sivri ucuyla da dürttü. Azadlı, şöyle bir silkindi; sağlam olan arka ayağı ile bu çapkının kabasına bir tekmeclk savuruverdi. Çocuk yere yuvarlanmış. toz toprağa bulanmıştı. Çete efradı arasında yuhalar, kahkahalar yükseldi.Kahraman süvari de yere atlamıştı. Her biri inceli kalınlı sopalarla vurarak, dürtüşü-yerek onu bir iyice dövdüler. Kulaklarını kısarak, topal ayağını sü-rüküyerek uzaklaşmağa çalıştı. Aralarında bu Çete efradı bu hımbıl eşekle daha fazla uğraşmadılar; yiğit kovboycuklara binek o-
lacak can yoktu onda. Vücuduna birkaç taç dn gümlettlkton sonra yanından ayrıldılar. Şurası burası alalıyordu, no aamandanbeı I dayak yememişti çünkü!., İlerideki bağın kenarında, böğürtlenler arasından sızan pınardan kana kana bir su içti; Oooh» bir tok meyle hürriyetini müdafaa edebildiği İçin no kadar memnundu!
Evet iyiydi «orâzntlık amma, güt aylarının sonuna, gelmiştik. Hava sık sık bulanıyor, rüzgâr üşütüyor ve ne kuyu batındaki çınar, no do koca zeytin yağmurlardan koruya m iyordu artık A-zadh’yı. “Ah, sırtında -hiç değilse-bir çulu voya keçe-bellemesi olsaydı ne olurdu?,. Hemen hemen başka bir şeye ihtiyaç bile duymuyordu; tarla kıyılarında karın doyurabilecek kadar kuru ot bulunuyor! Bağlarda, bahçelerde rüzgârların bir kenara yığıverdlğl asma ve İncir yaprakları daha nice emekli eşeklere yeler de artardı bile!.. Artık arpn-yıılaf ezmesi, saman, kuru ol filân düşünecek değildi yal.. Madem ne ağırı. ne hafifi hiçbir hizmet germi-yeceksin; yetmez ml bu kadar gıda?.. Sanki İnsanlar, kendi emek-İllerine daha fazla mı hayat hakkı verirler?,. Ah Azadhm; onların çokları başlarını sokabilecek bir gecekondudan bile mahrumdurlar! Halbuki bağ sahibi sanki senin için yaptırıvermiş bu kulübeyi. Titriyor musun?.. Titriyeceksin elbette.. Emekli değil misin?.,.
Simsiyah, korkunç bir geceydi. Azadlfnın her zerresi ayrı ayrı titriyordu. Şimdi ahır kimbilir ne kadar sıcaktı?. Kapısı iyice kapanmış, rüzgâr girecek deliklerin hepsi tıkanmıştır. Bir yanda âarı öküzler, öte yanda alaca inek ve buzağısı tatlı tatlı, yayvan yayvan geviş getiriyorlardır! Yemlikte mis gibi kuru otlar, âlâ arpa samanı.. "Acaba topal ayağını sürüye sürüye eve gitse ve meselâ — lisanı hal İle: “— Gerçi artık iyi kötiı bir işinize yarıyamıyacagımı bon de biliyorum. Eski hizmetlerimi sayıp dökmekte de bir mâna ve fayda yok. doğrudur. Amma ne kalmış şurada benim ömrüm?.. Kerem edin, bırakın dn ahırın bir köşeci-ğlnde son dakikalarımı geçirejdm! Yem falan da istemem: arkadaşlarımın artıklan bana çok bile... Onların nefesiyle ısınırını da..,, dese, diye düşündü. Fırtınalı geçlerde kaç defa buna benzer şeyler düşünmüştü de sabah olur olmaz kararından vazgeçmişti.
Rüzgârın uğultusuna tâ uzaklardan gelen ulumalar da karışıyordu. Ne berbat bir gece!. Sabahı beklemeğe ne lüzum var?. Ne o-lursa olsun kararını hemen tatbik etmeliydi. Kulübeden çıktı, karanlıkların içine sarsak sarsak daldı.










1



• t
—-J




kalkmak istemi-Bay Çemender?.. kalkacaksmdır?..,, Bir bankası da e-kıçına bir-iki yer-

Ertesi gün. ellerinde uzun sırıklarla bir zeytinliğe gelen bahçe sahiplerinin on yaşlarındaki oğlu bir hendeğin kenarından seslendi:
— Baba, baba! Bir eşek olusu!
Adam da geldi, baktı; Azadlı’ Ain dişleri sırıtan iri kafası, uzun culaklarlyle ayakları ve kuyruğu yerde yatan leşin bir eşeğe ait olduğuna dair emarelerdi. Karın, göğüs ve vücudun bütün diğer tarafları parçalanmış, etler soyulmuş, ortada upuzun, henüz yaş ve kanlı bir hayvan iskeleti yatıyordu; kemiklerde fitil fitil, tiftik tiftik kıpkızıl et parçaları vardı.
— Ahmet, dedi adam, ordan çapayı küreği al gei de toprakla iyice örtelim şu mundarın üstünü... Yoksa yarın öbür gün leş kokusundan İş mi görülür burada!
Evet, "Bir eşek varidi zalf ü ni-zar!„
Es





Mahmut ÖZAY
nraiî in
Mikrobun
OXFORD Sosyal Tıb Enstitüsü doktorlarından Dr. A. Stevvart’la Dr. W. Haghes, fabrikalarda verem üzerine yaptıkları bir teri tetkikin birincisinde şu garip hâdiseyi açıklamışlardır:
Elbise ve ayakkabı sanayiinde, vereme tutulanların sayısı büyük atelye-lerde, küçüklerdekinden daha çoktur. Ayakkabı sanayiinde, işçisi 600‘ü bulan fabrikalarda, akciğer veremine tutu-

ediği
yer kalmıyor
lanlar, küçük fabrlkadakilerjne nazaran dört defa daha fazladır. Bununla beraber, büyük atelyelerde havalandırma ve çalışma şartları iyidir. Halbuki, küçük atölyelerin % 24 ünün hıfzıssıh-ha «artları kötüdür.
Bundan «u netice çıkıyor ki, çalışma saatlerinde İşçilerin nisbeten birbirine sokulmuş oldukları zamanlarda “mikrop” alma tehlikesi daha büyüktür ve bu hal gözonünde tutulan diğer hıfzıs-aıhha şartlarından çok daha mühimdir.
$ 8 Fi E M fi _
17 sene sonra tekrar gösterilen bir film: ATLANTİD
HOLLY\VOOD’dnn gelen haberler, Marta Monte! ile eşi J. P, Au-ınonCun Atlantid filmini çevirdiklerini bildiriyor. Fransız romancısı Pierrc BeittıiVhin çok tanınmış eserinden alınan film, mevzuunu, kaybolduğu iddia edilen Atlantis kıtasında cereyan eden bir vakadan alır.
Sinema meraklılarının hatırlıya-caklanna göte, on ved’ sene evvel kıymetli Alman rejisörlerinden G. Pabst ayni mevzuden bir film meydana getirmişti. Fransızca ve Almanca çevrilen filmin her iki nüshasında, gaip ve es-
Helm oynuyodru. Erkek başrolü Almanca nüshada Gustav Diesel, Fran-sızcasında Pierrc Bl&nchard paylaşmışlardı,
îstanbula, filmin Fransızca nüsham getirilmişti. Plerre Blancherd’ın yanında. Morhange rolünde o zamanın oldukça tanımmış artlatlerlnden Jean Angelo bulunuyordu. Brlgltte Helm, filmi çevirdiği zaman 28 yaşındaydı, derhal yıldız pâyeaine erişti, tuvaletleri kopye edildi, saçlarının biçimi moda oldu.
Beyoğlu sinemalarından biri, bir
Hırlı ülkenin kırallçesl rolünü Brigitte hafta evvel, bu on yedi senelik filmi
Atlantid artistleri l’lerre Blanchard ve Brlgitte Helm filinin bir sahnesinde
Dünya filmciliği ve HOLLYVVOOD
Dünyanın her tarafında filin sanayii esaslı bir buhran geçirmektedir. Muasolini’nln yıkıcı tahakkümünden kurtulan İtalyan filmciliğinin bütün imkânsızlıklarına rağmen realist bir sanat anlayışı ile “Roma açık şehir,,; “Sciuseia,,; “Pâsa,, gibi filmlerle ileri bir hamle yapmakta olduğunu görüyoruz. tngilterede ise İkinci Dünya Harbinden sonra iş başına geçen Arthur Rank gibi büyük bir iş adamının sayesinde canlanmış ve “Hamlet,,; “Beşinci Henry,,; “Büjük Ümitler., gibi filmler çıkarmaya ve Amenkaya rekabet etmeye başlamıştı. Fakat tngilterede paranın düşürülmesi Rank firmasını da sarstığından birçok stüdyoların kapandığı söylenmektedir. Fransada ise filmcilik günden güne kötüleşmektedir. Bunun neticesinde bilhassa son zamanlarda verdiği kötü filmlere rağmen Holly'vood'un sinema dünyasına hâkim olmakta devam ettiğini görüyoruz.
Zaten Amerikalılar başlangıçtan-beri bu hâkimiyeti ellerinde tutmak için büyük gayretler göstermişler ve bütün vasıtalardan istifade etmişlerdir. Meselâ filmciliğin bütün teknik kolaylıklarından ilk istifade etmesini bilen Amerika olmuştur. İkinci Dünya Harbinden evvel Amerikalıların güzel filmler çıkarmış olduklarını inkâr etmemek lâzımdır. Lubitsch, Maurice Chevaller ile çevirdiği “Aşk resnıigeçi-di.,; “Le Lieutenant Souriant,. gibi filmlerle, Alman operetlerinden ilhanı alan, Avrupa tiyatrosu zihniyetini Hol-lywood imkânları ile gerçekleştiren rejisörlerin başında gelir. Aynı rejisör, Paris’in küçük tiyatrolarında oynanan hafit komedileri ele alarak “Üç kişilik serenad,,; “Cennette karışıklık,, glhl güzel filmler de yapmıştır. Fakat bu gibi filmlerin asıl üstadı Capra olmuştur. Bundan sonra bir zamanda “Big House.,; "Lıttle Caesar.,; “Scarface,, gibi filmler Ihoda oldu ve halk bir müddet de gangsterlerin mltraJyözlerinl dinlemeye koyuldu. Bu arada şarkılar bahane edilerek güzel kızlarla dolu şahane revüler yapılmaya başlandı. “Bro-adway şarkısı,,, “Altın arayıcılar,,; “42 nel sokak,, bu maksatla yapılmış filmlerdir. King Vidor’un ırk meselesini ele alacağına, malûm çerçeveler içinde kalarak ve yalnızca müziklerin-
den faydalanarak yaptığı Arap filmleri bundan sonra gelir. Buna mukabil “Ben bir pranga kaçağıyım,, gibi sert içtimai tenkitlere yol açan yahut “Sekiz davetlileri,,; “Karga çiftliği,, gibi filmlerde yavaş yavaş içtimai meselelerin akisleri görülmeye başlıyordu.
Hollywood‘un uzun müddettenberi silik ticari işlere mahkûm etmiş olduğu birçok kimselere, sesli film büyük şanslar getirmiş, birçok iyi elemanlar kendilerini göstermek fırsatını bulmuşlardır. “Kayıp keşif kolu,,; “Bütün şehir bunu konuşuyor,, gibi unutulmaz filmlerin yaratıcısı olan John Ford bunların başında gelir. Frank Kapra ise bir zamanlar eski bir hikâyeye, Cendrillon’a ''New - York — Miami,, filmi ile tekrar hayat vermesini bilen kuvvetli yaratıcılardandır. Fakat sesli filmin hamlesi ani olduğu kadar da kısa sürmüştür. 1935 den sonra inhitata doğru gittiği görülür. Zaten bu tarihte sesli filmin başlaması ile kendisini gösteren iktisadi mücadeleler de bitmiş ve Hollywood artık tamamen sekiz büyük kumpanyanın hâkimiyeti altına girmiş bulunuyordu. Bu sekiz kumpanyanın başında gelenler şunlardır: Zu-kor tarafından kurulmuş olan Para-nıount. Loevv’un tesislerinden M. G. M.; muvaffakiyetini VVeatern’e borçlu olan Waıner. Rockfeller’in bankası Chase National Bank tarafından finanse edilen Fox ve nihayet gene Rockfeller’in eli altındaki radyo şirketleri tarafından kurulmuş olan R. K. O. film kumpanyaları. Başta gelen bu beş büyük kumpanya, filmler yapıp dünyanın dört bir tarafına dağıttıktan Ijaşka ayrıca büyük sinema salonlarına da maliktirler. Meselâ Paramoıınt şirketinin tam 1273, M. G. M. in 522, Fox şirketinin 585, Warner*in 567, R. K. O.’nun 181 sinema salonu vardır ve bütün bu şirketler yani Amerikan film sanayii, Morgan, Rockfcller, W. R. Hearst gibi Amerikanın iktisadi hayatına hâkim üç büyük kuvvetin alâka, himayesi ve nihayet kontrolü altında çalışırlar. Bu muazzam kuvvetler gözönünde tutulursa bütün sanat anlayışlarına ve kabiliyetlerine rağmen AvrupalIların Amerikan sinemacılığına neden bir türlü rekabet edemedikleri pek güzel anlaşılır.
Bu şehriıı içinden
Vitrin ve işporta
Hicrî 1949 ARALIK 5 Pazartesi Rumî I
Safer 14 1369 Te$. sanıl 22 1865 |
Vakit Vasati Eznnl I
iüneş 7. 8 2 27 I
öğle 12. 5 7.24
lldndl 14.28 9.47
Akşam 16.41 12.00
Yataı 18.19 1.38
Imfiak 6.24 12 13
Tiyatrolar
ŞEHÎR TİTA ntOLARI: 'Dr.m> Bu a.k,nm temsil yoktur.
ŞEHİR TİYATROLARI t (Ko-medb (40409> Bebek.
MUAMMER KARACA OPERETİ -Bu «kfnm temeli yoktur. Yarın "SİRİn Sokak...
Mineler
•'SES,, Kadıköy Operada: ' Baskın ' 21 de: Operet.
Topktıpı Barajı: Pazartesi - Çarşamba - Cumartesi, saat 13.80 - 17 Telf. (21000)
Ajasofya: Pazarteni - Suiı - Çar-şîinıba - Perşembe - Cuma, saat J0 - 16; Cunıtırtoal - Pazar, saat 13-16.00 Telf. «21750).
Arkeoloji: Salı - Perşembe - Pazar, saat 13 - 17 Telf. (21682) Türk ve înlAm Eserleri: Saiı-Per-şembe-Pazar, «aaı 13.30-16.30 Telf. (21888)
“SES,, Kadıköy Opera'da 21 (1« operet (Bankın).
ANKARA
'Tbotrolar (Saat 20 de) Hilyükc 10870-40) Knork Saat 20 de Küçük (11169) Yalancı. Akşam saat 20 de.
TİYATRO — İzmir Şehir Tiyatrocu Tel: 2364 - Bog beşik (Piyes 3 perde 5 tablo)
Perşembeden rasada her ak^am «aat 20.30 da - Pazar günü saat 15 de matine.
1 Aralık - 949
Dolmabnhre Deniz MüacbI • Cu-martesl saat 13 - 17, Pazar 9-18 Telf. (81284)
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu Anadolu yaka sı Ankara İzmir İzmir 2272 44998 60536 91 “ 2251 Karşıyaka 5065
İtfaiye
Beyoğlu 1i6lı Kadıköy 60M73 İstanbul 21222 Üsküdar 601145 Ankara oo-lzmlr 2222-K. Yukaöuiû
Sinemalar
BEYOĞLU CİHETİ:
ALKAZAR (42At*2) Cani kaçıyor • Meksika yolu
AR (44394) Mağlûp edilmiyenler ATLAS (40885ı Intlraa kurbanları ELIIA.MRA (43095) MağlOp edilin iyen ier
i NO! (84595) Saıııba Kıra lı.
İPEK (44289/ Tabancalar Patlarken
• •
Öğrenmek
LÂLE 1*13595) Mn^lûp erülnılvenlcr MELEK (40868) Travlata
SAKAT (41656ı Tehlikeli karar SUATPARK (831)3, GİUei Sultan
Gecelerin Hâkimi (Türkçe)
S C .M ER 142851) (Yunan Operet i) Gambros En Opel
SARK(40380) JCaıılt haydut
ŞIK (487261 îsmlrü Dlmltriofliın maskesi
TAKSİM(43191) Kanatlardan Türbe TAN (80740) Aşkın günahı YENt(84137) 1— Vahşi kadın. 2— Floşta
YILDIZ (42847) Samba Kıralı
İSTNBL’L CİHETİ
ALEM DAR(236*3) Kılıçların göi-geslnde
ÇEMHERMt 22513) Korsanın adaleti - Rcrıkıı sürprizler
HALK (21904) Hint Yıldızı - 8on
Kahraman
HİLALi2/717) 15 aralıkta açılacak (Halen kapalı)
İSTANIH 1,(223^) Lekeli hayat. -
ÜÇ kahraman
AZAK(23542) Şahitler kalesi
MARMARA (23860) Kılıçların Gölgesinde
Mll.Ll(22962) Kılıçların gölgesinde
KISMET (21004) Altın Küpeler -Can Aşkı
lENİ(Bnkırköy)1fl-126 Saygun aşk şarkısı
KADIKÖY CİHETİ:
HALE (60112) Çığlık (yeril film)
O PEK A (60821) Gecelerin hâkimi -İlâhlar sevişiyor, 21 ds Y SES OPERETİ «Baskım
StREl’l’A(60«82) Ehlualip neferleri
türkçelcşt.irerek gösterdi. Zaman ölçüsünün film üzerinde ne gibi tesir yapacağını merak ederek, gidip gördük ve Pabst’ın rejisörlük kudretini bir kere daha takdir ettik. Hakikaten. aradan, hele film gibi zamanının modasına ve sair İcaplarına doğrudan doğruya tâbi bir sanat şubesi için, uzun bir müddet geçmiş olmasına rağmen. Atlantid ayakta duruyor ve zevkle seyrediliyor. Yalnız, Türkçe dublajda musiki adaptasyonunda aksaklıklar vardı. Meselâ, Müslüman Araplara “Tanrı uludur” diye ezan okutmak, dramatik sahnelerde “Tâ gerdenlnden bir puse versen ne olur” veya “Gül kokulu saçların var, menekşeli kaşların — Kalbime saplanıyor İnce uzun kaşların” tarzında güfteler, “tevarık” kelimesi yerine fran-mz telâffuziyle “tuareg” kullanmak, “Rahatını kazanmış bir insan, Ölümü de kazanmış demektir” gibi mânası meşkûk cümleler, lehe kaydedilemez. Sinemanın klâsikleri arasımı girebilecek mahiyette filmlerin dublajlarına daha fazla dikkat ve itina göstermek lâzımdır — Fa.
ıif‘'«ı(ı>unn
H
Pilotsuz Hava Harbi
En ucuzu, her zaman için en kötüsü müdür? Yani ucuz etin yahnisi mutlaka tatsız mı olması lâzımdır?
İşporta mallarınih, bu Icldlnyı, kökünden yıkamasn b,lu bir hayli sarstığını itiraf etmeliyle. Dükkân kapısı, hak kapısıdır derler. Fakat hu söz hakka riayet etmesini bilen nesillerden kalmıştır.
Şunu itiraf etmek lâzım:
Sokak satıcılığı, şehrin parlak vitrinlerine hiç bir devirde bu derece kuvvetli bir rakip olamamıştı.
Aynı malın ayrı ayrı dükkânlarda - semtine göro - ayrı ayrı fiyatlarda satıldığı bu dümeni bozuk piyasada, “işporta,, âdeta bir can kurtaran Binildi olmak İAtidndmı gösteriyor.
Renkleri değiştiren çly ampullerin ışığı altında size o kadar parlak görünen şu kumaşı, bir de çıplak gözle tetkik ediniz.
Sade kumaş İçin ml, bu böyledir? Hayır! Vitrinde boy göstermeyen neler var ki, içerde no derece çekici ve kandırıcı ise, dışarıda o kadar bayağıdır. Sadece, halkı aldatanların yalnız işportacılardan İbaret olmadığının küçük bir misalini vermek istedim. İç tezgâh ile sokağa düşmüş mallar arasındaki fiyat uçurumu, bu derinliği muhafaza edecek olursa, vitrinlerin birer ikişer işporta haline gelmesinden korkulur.
Birkaç gün evvel, Balıkpazarında bir manavın önünden geçiyordum. Yaya kaldırımında genç bir adam portakal satıyordu. Manavın çırağı onu eliyle dürttü:
— Hlş! Çekil ordan be!
— Ben sana ne yapıyorum?
— Müşterileri kaçırıyorsun!
Gözümün ucuyla İşportadaki portakallara baktım. Manavda tanesi yir-
mi kuruşa «atılanların hattâ biraz da* ha iriccleri ve İşportada fiyatı sadece on kuruşa!
Portakal, Urfa yağı değil ki, İçine hile yolıle başka madde karıştıniabll-slrt!..
On kuruşa «atılan bu nefis portakallardan, manavın çırağına İnat, Bekiz tane de ben aldım.
Kitaba varıncaya kadar, mide ve kafa malzemesinden bir çok şeylerin niçin işportaya döküldüğünün işte size en kısa yoldan izahı.* Kaldınm malı, belki malın en- iyisi değil amma, her zaman için mutlaka en kötü-«Ü de değil. Mısırçarçışı kapısında, kilonu İki buçuk İradan şamfıstığı satıyorlar. Denemek için bir parça aldım. Manavda, dört yüze satılanlardan daha taze, daha içli.
Vitrinlere bakmaktan başı dönüp gözleri kararanları, işportaların peşi sıra koştuğu İçin ayıplamıyahm.
Ar yılında değil, kâr yılındayız.
Vâkaıı, «atıcının fahiş kârı yanında, ucuza temin edilmiş bir malın alıcıya sağlayacağı kâr, devede kulağa benzer umma, kesede kalan on paranın bile kendine göre bir değeri var.
İşporta mallarının burada medhiye-slni yapacaJc değiliz. Hattâ biliyoruz: Kiminin terazisi hilelidir, kiminin malı bozuktur, kiminin temizliği şüphelidir...
Fakat üzerlerinde, bu mahzurların hepsini ortadan kaldıran sihirli bir tılısımJan var: Ucuzluk!
İşportacıyı itip kakmakla vitrin sahiplerinin ellerine bir şey geçmez.
Akılları varsa, az kârla çok mal satıp sürümden kazanmanın yolunu bu sokak adamlarından öğrenmekte acele etsinler!,.
Ha) â had din Güngör
I KİNCİ Dünya Harbl’nln son yılla-1 rında Almanların Londra üzerine yağdırdıkları VI 1er ve V2 lerden biri, pilotsuz hava silâhlarının müstakbel bir harpte oynıyacağı rol askeri mahfilleri derin derin düşündürmektedir.
Amerikalılar, Almanyanın İşgalinden sonra oradan getirdikleri V2 lerle yaptıktan tecrübeleıde sansasyonel neticeler aldılar. Tecrübesi yapılan bu uçan bombalardan biri 480 kilometre yüksekliğe çıkarak akıllara durgunluk veren bir rekor kırdı. Asıl bombanın üzerinden atılmış olan küçük bir roket öyle başdöndürücü bir süratle düşmüştü ki yerde bir daha çıkarılmasına imkân olmayacak kadar derinlere daldı.
Sesten daha hızlı uçtukları İçin gelişleri işitilmiyen bu bombalan ancak radarlar haber verebilir. Fakat radarın tesir sahası on küoınetreyi geçmediğinden bombanın süratine göre âlet, roketin yaklaştığını olsa olsa on saniye, evvel bildirebilir. On saniye içinde insan kafasının gerekli müdafaa tertiplerini almasına İmkân olmadığından roketlere karşı müdafaa silâhlarının tamamiyle makineler tarafından otomatik bir şekilde İdare edilmesi lftzımgeüyor. îşte ileri bir harp sanayiine sahip memleketler, şimdi bir yandan bu pilotsuz bombalan tekemmül ettirmeye çalışırlarken bir yandan da bunlara karşı müdafaa silâhlarını fennin son buluşlariyle oto-rratik bir hale getirmek için elden gelen gayreti sarfediyorlar.
Bazı teknisyenlerin tahminlerine göre birkaç sene içinde bombardıman uçakları artık modası geçmiş bir silâh haline gelecek ve bütün hava taarruz vasıtaları insansız «evk ve İdare edilebilecek hale konacaktır. Pi-lotlu tayyareler olsa olsa, hedeflerden çok uzak mesafelerden roketleri bu hedefler üstüne atmak işinde kullanılacaktır. Amma yakın bir istikbalde, pilotlu avcılar tarafından de-fil, onlardan kat kat süratli roket avcılar tarafından taarruza uğrıyacak hombardman tayyarelerinin havalarda tutuşmasına İmkân kalmıyacağını İddia edenler de vardır.
Amerikanın bir havacılık araştırma bürosu, bir bombardıman tayyaresine isabet ihtimali binde 999 olan patlakçı roketlerin şimdiden mevcut olduğunu hAher vermiştir. Çelik bir başla bez bir gövdeden mürekkep olan bu roketler yolda parçalanmakta ve baş kısmı saatte 5000 kilometrelik korkunç bir sürtle yoluna devam etmektedir
Yukarıkl reglimle uçan bomba tecrübelerinin yapıldığı Floridadaki Caneveral tecrübe merkezinin temsili resmi görülmektedir
ihtiyacında olduğunuz herşey •____________
Y ELİ) Eö IRM ENi (83143) Yılmıya n
Şetyanlnr. Tahltl şarkısı
ÜSKÜDAR CİHETİ;
HALE(60062) Gangsterler kâtibi -
Şehsade S İm hat
Ankara
AN KARA (23432) Kııra ba.vra.k BCrtiKtlsnan Kil Melikeni I’ARK(11I31> FednkAr nn« sVS(H071) Feda«Ar ana SVMJCR(14079) Mertlik borcu -
Alaaltnlı kır
VLVS(22294) lalınala katiller
YENt(UOtt) Vatı,i arttılar
İzmir
ELHAMRA (25Î0) Zfıter Abidesi
TAYY ARE(30IH) Cezayir dnn«ör.U
YENİ >tNEMAftO65) Kahraman kılavuz - Maidiea
LAl.Ei27ft3ı Şahane Val# - Kara-mazof Knrdcg!«r
TAN(42I8) Lfllo İle aynı
KARŞITAK/l CİHETİ:
S tî M EK ( 10224) KnlkUta - Örümcek
MELEK (13008) Şehitler kale»!
Radyo
Senfonik koıiNrrlrr:
Saat; 7 30 BBC 25.31 ın. Northern Hrnfoııt'c orkestra — 14.40 İnlıınbul Rfidyosıı, SlbcHus’un c-«erieri • rı » — 19.20 tet&nbul Radyoşu, piyano eserleri — 20,30 Anknrn Radvunu, rndyo senfoni orkestram, Sevil berberi oprrn-öindan aahncltr — 21.30 BBC
31.25 ın. (Pl.)
Hafif müzik:
Saat: 8.16 Ankara Radyosu, 10 dakika viyolonsel — 8.80 Ankara Radyosu, (Pl.) — 14.16 BBC,
31.26 m. Vlctor Sylveater orkestrası — 19.45 Ankara Radyosu, filim millikleri — 22.20 İstanbul Radyosu, varyete müslfîi — 23 45 BBC, 31,19 m. Akordeon havaları»
Dnnı müziği:
Snat; 7.15 BBC, 81,16,19 ın. Dinleyici İstekleri (P1.) — 14.15 İstanbul Radyosu (Pl ) — 18.00
Ankara Radyosu (PL) — 22.16 Ankara Rndsomı (Pl.) — 22.30 İstanbul Ra İyonu (PL) — 23.00 İstanbul Radyosu (PL) — 21.00 BBC. 31,26.19 m. (Pl.)
Alatıırkn ıııürdk;
Saat : H.iMj Ankara Radyosu, şarkılar İPİ.) — 12.30 Ankara Radyosu, şarkılar (Pl.) — 13.15 İstanbul Radyocu, şarkılar ye türküler (Fİ,) — ll.on İstanbul
Radyosu, memleket havaları (PL) — 18.0.1 İstanbul radyosu, şarkılar ve türküler (Pl.ı — 18.2u İstanbul Radyosu, memleket havaları (Pl.) — 18.40 İstanbul Radyosu, Bas eserleri; SÜ-lavnmn Ergüner. Asaf Ergüncr-10. İÖ Ankara Radyosu, tarih! Türk müBİgi — 20.35 İstanbul Radyosu, şarkılar ve türküler : Okuyan Rlfnt Aybnıa — 20.15
İstanbul Radyosu, fasıl»
Haberler:
Ankara ve İstanbul Radyoları saat 7.45. 13.00, 19.00. 22.45 —
Saat 20 16 Radyo Gazetesi — BBC Radyn.uınun Türkçe neş-rlynlı «antlan; 7 15, 18 30 23.00 Bu ha berler 31.32 ve 11.49 metrelerden dinlenebilin
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLA»
13.30 B E.A. (îngllll) Londra, Nis, Romtı ve Atmadan
14.5 P.A.A. (Amerikan) Amerika. Basra, fcam.
9.20 P.A.A. (A nerlkan) Nevyork, Boston, Shanon, Londra, Brüksel
10.50 D H.Y. (Türk) Ankara
11.20 D.H Y. (Türk) İzmlre
16 20 r> H.Y. (Tllrk) Adana, An-l( A rıt
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 A F. (Fransız) Atina. Roma, Paris.
14.30 B E.A (lııgüls) Atina, Roma. Nia. Londra.
10.35 P.A.A, (Amerikan) Şanı, Basra. L
16.20 P.A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra, Shanon, Gönder, Boslan.
9. D.H.Y. (Türk) Ankara, Malatya, ElAzığ Diyarbakır, A-liarıa, İskenderun.
11.20 D H Y. (Türk) Urnlre
13 50 D.H Y. (Türk) Ankara
GELECEK OLAN VAPURLAR
22 SUS (Bandırmadan)
6.30 KONYA (Bandırmadan)
7 SEYYAR (Karablgadnn»
GİDECEK OLAN VAP1 KI.AK 8.15 SUS (Bandırmaya)
20. KONYA (Bandırmaya) (iELEC’EK OLAN EKSPRESLER 6 15 Semplon (Avrupai
8.80 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9 Tarsus
İM lo Ankara ekspresi
21 30 Semplon Ekspresi 3Liû Doğu Ekspresi
Eczalıaneler
Eminönü:
Haydar, Lâlelide
İstanbul. EmlnönÜnde
Haşan. Küçükpazarda
Ab(1 ülkedir. Alemdarda
E\üp:
Ayvanearay Şifa
Beyoğlu:
Mrrk. İHtlklâl cad. 402-404 M .. 2D
Taksim ErtugmL Flrurağa e. 27
Galata İsmet. Cumhuriyet c. 149 Ohlata- Knrakby. Kara köy C. 5 şişil Maçka. Maçka C. 67 ,, Feriköy. Ergcnekon 76 Kdn.pnş. Merkez, K. P.
Beşiktin: Nail Hallt, Köylçl
Fatih:
İbrahim Balmumcu. Ş.B.
Hayını Berk, >'oner
Rıdvan Sllmb, Samatya
Haindi Enıg., Şehremini
SOrırn, Aksaray
Edlrnekapı, Knragüm.
Kadıköy, .Mvrkrg, Altiyol Cskudar:
lmrahor, Doğancılar CAd. Sarıyer: Kcgam Ezcanosl Heybelimin: H.Ada
ANKARA
Gürn>. Saraçoğlu (22321)
Merkez., Samıuıpasaın (12700)
Hııyııl. Tabakhane (15588)
İZMİR 3
»Sağlık, AUi(n(’nk mıntakası sıbiııH. Komeriâltı
Ali Hayrettin, Basmahane M hıırııta«>. Yalıl ,f
İki çeanıelikt Earvfpaga e
Soldun sıığa:
1 — Sivil. 2 — Cet. Köpek ağlaması. 3 — Yalan. Güneşin batışL 4 — Anlaşılanr.yan. 5 — Yara-muz. (Tcr.Mİ) Çoban. 6 — (Tersi) Erkek. Bir şey yapmamış olan. Bir harfin okunuşu. 7 — Halk sairi. Mabut. 8 — Saatin kısımların-■Jan. Göz at. 9 — Sulu Şeyler boşaltmaya yarar. 10 — Rahmetli kari kat iirlsl terimizden.
Yukardan aeağı:
1 — Büyük Türk amirali. 2 — îatiklâL Dünyanın içinde döndüğü boşluk. 3 — Rivayet. (Tersi) Anlam. I — Katil. 5 — İşaret sıfatı. Müsabaka. Rürgnr. 6 — Tam olmuş. 7 — (TerAİ) şiir vezinlerin* don. Sanat. Robaca evet. 8 — Genci. (Tersi) Şamandıra. 0 — Bas-kaaıntn elinden almak. Birdenbire. 10 — Bir şehrimiz.
DCNKC İti IM \CAMN HALLİ
1 —. Misafir, KL 2 — Adilâne, El. 3 — Bacanak. 1 — Emi. t-nok, 5 — Tel, Şıra. 6 — Yara, Lor. 7 — Alacaklı. 8 — Ya. At, İken. 9 — Alı\ bira. 10 — Kebap, Maça.
1 — Mabet, Ayak. 2 — idame. Lâle 3 — Sicilya, Ab. 4 — Ala, Acaba, 5 — Fani, Rntip. 6 — İnan. Ak, 7 — Rckeş» Liaıru 8 — Kılık. 9 — Kel, Re. İÜ «w ti» Karınca,
e

4
I
Sayfa (5
Y E N t f S T A M B U L
S Aralık 15Mf»
SİYASİ İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu snyıdn yatı idlerim fiilen idare eden: SACİD ÖGET
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Basıldığı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK
Piyosado mevcut yüzlerce marka troş bıçaklorındon artık hangisini seçeceğinizi bilemiyorsunuz ?
Yarından itibaren» HAVANA troş bıçağını tecrübe ediniz, bunun hakikaten yüksek kolitede bir tro| bıçağı olduğunu siz de farkedeceksiniz.
Aynı zomonda HAVANA tra> sabununu do kullanırsanız sizin için oğır olan bu günlük külfet ho| bir itiyat haline gelecektir.
İAVANA
TRAŞ BIÇAĞI TRAŞ SABUNU
I**
Birinci nevi halis orina Balık Yai TAKSİM ECZANESİNE gelmiştir.

DEVLET DENİZYOLLARI İLÂNLARI
1 — Istanbulda Tophane - Sa lıpazan sahasında gemi yanaşma yeri ve ambarlan inşa ve tesis İşleri için aşağıdaki esaslar dairelinde teklif kabul olunur.
2 — İşbu inşa ve tesis işlerine ait teklif şarrnamdsinde yazılı tasan evrakından başka şu belgelerin teklife bağlanması gerektir.
a) Teklif veren firma yalnız inşaat firması ise işbirliği ettiği mekanik tesisat firmasının adını bildiren ve işbirliğini kabul ettiğine dair olan belge.
b) İnşaat ve tesisat olarak ayıu teknik vasıfta başarılmış işlere ait belgeler.
o) İnşa ve tesis işlerinin idaresi için îstanbulda kurulacak teknik büronun kimlerden teşekkül edeceğini gösterir liste.
d) Mail referansa ait belgeler.
e) Geçici güvenme parasının yatırılmış olduğuna ait makbuz veya Banka mektubu.
3 — Avaıı proje ve sair evrak (50) lira karşılığında Yapı Şubesinden alınabilir.
4 — Geçici güven parası (50.01)0) Türk lirası olup Alım Satım Komisyonundan alınacak yazı ile İdare veznesine yatırılır.
5 — Teklifler Türkçe olarak ve en geç 2 şubat 1950 perşembe günü saat 15 e kadar Alım Satım Komisyonu Başkanlığına makbuz mukabilinde verilmiş olacaktır. Bu tarihten sonra gelecek tekliflerle postada vâki gecikmeler nazarı itibara alınmıyacaktır.
6 — İdare, verilen teklifleri inceliyerek varacağı kararı bir ay içinde teklif sahiplerine yazı ile veya ilânla bildirecektir.
7 — İdare, teklifleri itibara alıp almamakta bu iş için yeniden
eksiltme açmakta veya isteklilerden birini tercihte ve ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (16264)
180,000 M3 Maden direği alınacaktır:
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Kömür havzalarımızın senelik ihtiyacını tamamlamak üzere, memleket dışından maden direği ithal edilecektir. Alâkalı firmalar bu işe ait şartnameyi:
ANKARADA.: Etibank Genel Müdürlüğünden,
İSTANBULDA: Etibank Şubesinden,
ZONGULDAKTA: Ereğli Kömürleri işletmesinden, İSKENDERUNDA: Etibank Bürosundan,
İZMİRDE: İzmir Kömür Tevzi Müessesesinden temin edebilir.
Teklif mektuplarının en geç 10 Aralık 949 cuma günü saat 15 (on beş)e kadar Banka Genel Mülürlüğüne tevdii lâzımdır.
(17170)
Son çıkan "Aylık Ansiklopedi., içinde ilâve olarak verilen bu eser bu mevzuda yegâne kitaptır. Ortaokul ve lise öğrencileriyle öğretmenlerinin de d ers kitabıdır.
IJıılîiıı
lilftıılfüM

z
AVRUPA VE
M E C C 1 N I
I M K
FAYD.
A
B




S İTASI I K T t S A 1> I
YENİ İSTANBUL
e
VILBAfl
K E ŞİDEMİZDE



N I
YURTTA
TA H S I L
N

DAN
K
A
R
I
S
I
s
T
C
N
R
E
M
E L
E R
I
A
R
L
Y I
N
I
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
İlânlarınız için müracaat yerleri
Umumi acentelik
Yeni İstanbul Tevziat ve ilâncılık Limited Şirketi
Bevoğlu Kaymakamlığı karşısı No. 6-8, kat 3
Telefon: 44756/57 Telgraf: Hetlo. İstanbul
I
Tâli acenteler
İlâncılık Kollektif Şirketi
Kahramanzade
Telefon: 20094-95
Han — Ankara Caddesi.
Telgraf: İlâncılık - İstanbul




ro
»
E A E I

. B

»
16
ARALIK 1
AKŞAMINA KADAR1
SİZ DE



Faal
Cağoloğlu yokuşu Telefon: 25284
Projeksiyonla
Galata Rıhtım Telefon: 41871
Reklâm Acentesi
44
Telgraf: Advertising Istanbu1
Reklâmcılık Kollektif S.
caddesi, Kefeli Hüseyin Han No. 1
Bunlardan başka
Memleketin ve dünyanın her tarafında mevcut muteber ilâncılık müesseseleri.
Yeni İstanbul
Muhtemel Müşterilerinizin Okuyacağı Gazetedir


EMLÂK BANKASI
(Ollınııır) imzalı
(ılbaşı ve Bayram
Tebrik Kartlarını

Her yerde arayınız!
Toptan satış:
Othmar, ifitiklAl Cad 2^3-3,
C O M M H I L L M H U M B M O R R
ROVER VANGUARD V A U X H A L L
ve bilûmum İngiliz mamulâtı kamyon, motosiklet, oto ve traktörler üstündeki elektrik parça ve malzeme
LUCAS
fabrikaları mamulâtidıı I Türkiye umumi acenta>ı:
DİZEL ŞİRKETİ
I Taksim - Cumhuriyet caddesi No. 25
I Tel: DİZEL — İstanbul I Her zaman hazır mal vardır.
Göz Hekimi
Dr. Murad Kami AYDIN
Beyoğlu Parmakkapı, İmam sokağı No. 2. Tel: 41553
H A
A N T I KIYMETLİ
L I
K A
KİTAP
Beyoğlu, istiklâl Cad. No. 390
Narmanlı Ap. Avlu içinde No.4
Telgraf: Librartus
Telefon: 4 007 1
I
Batı Akdeniz Hattı JL
* (
I
z
*
İstanbul - Pire - Napoli - MarsW$W* Genova.
Doğu Güney Akdeıüzjjatt} ı
İstanbul - İzmir - Pire •
Beyrut
İskenderiye - Napoli - MeraHya -
Genova.
YILIN ANSİKLOPEDİSİ
• W
1 • u
I
* *
Bütün tanınmış takvimciler, âlimler, şairler, filozoflar
1 Şubat 1950
İkramiye çekilişine katılabilmek
için
1949
31 Aralık
öğleye kadar bankamızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 yılının İni birinci çekilişinde büyük ikramiye
Ankara'da Güven mahallesinde



Müstesna bir Ev (İki katta 5 oda, 2 hol, 1 bodrum, balkon ve her türlü konfor)
T. IS Bankası


™ ... .


| ■
I
’ VE TÜRK GEMİLtaİYLt
C™- i BiBi ji
SEYAHAT EDİNİZ.
mütefekkirler, doktorlar, muharrirler, hikâyeciler bir araya gelerek çeşitli mevzular üzerinde hazırladıkları 2500 parça yazıyı bir tek eser içinde topladılar. Bu eser, her yıl seve seve alıp bir ziynet eşyası gibi odanızı süslediğiniz, günlük yorgunluğunuzu yaprakları arasında dinlendirdiğiniz:
.“4':
■ ( "i




Bûyûk Saatli Maarif Duvar Takvimi
daha büyük bir itina ile yakında çıkıyor.
A
e


Sürat Koııtor
Temizlik Eğlence
En nefis yemekler En ilinalı servis
DEVLET DENİZ YOLLARI

-TINI İ5TAN8UV* ArtlHSI
A
PL.lll
İÇİN
A N
N I
A
Z !
“a
Ar
°e/
5
ABONEMAN
KUPONU
Aylık ıımı:
Of
n k


■1y(
unum -llllUIJWIULWII0»IgJlllllll1IIU||giBWEB
n ıffCT’ur-r 4111
V(/A

















8u karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip, her senenin Ocak ayında gazetemize, acenteleri-mıze tevdi edenlerin voya posta ile gönderenlerin isimleri üzerinde Noter huzurunda kur’a . ılc yapılacak seçimde:
Birinciliği kazanan için Avrupanın herhangi hır şehrinde uç seno tahsil;
İkinci gelene, memleket içındo tahsil İmkânları verilecektir.
Tahsil imkanı ve arzusu olmıyanlara bu ise ayrılan tahsisat, yüzde yirmi tenziliylo def’aten ödenecektir. Ayrıca diğer dokuz aboneye meşhur markalı uç altın, uç gümüş ve uç çelik kol saati verilecektir.
YENİ İSTANBUL
ABONMAN
KARNELERİ
GAZETE BAYİLERİNDE,
4
yeni İstanbul
GAZETES
Bu karnedrn kopurıkın bir yaprak mukabilinde gatrteyı (atnn her müvezzi veya tül üncüden hlr gaaatc «atın alınır.
JHiı kuruştur



SEÇKİN TÜTÜNCÜLERDE
VE
MÜESSESEMİZDE
SATILMAKTADIR
4


I

Comments (0)