7 Aralık 1949
Çarşamba
SİYASÎ
İKTİSADÎ
« A
A
2i
Bevoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100-Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir.
- f
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN




• '■-.s
-i"


•gs . fek.





fek X
Amerikadaki
POLİTİKA
V
6 - X/M949






• (






J
, ( 1
I J
Atom
^ıhhatll bir dünya görüşünün ilk amelî müjdesini, Amerika Cum-hurreisi Mister Truman’ın meşhur Dördüncü Maddesi getirdi. Çünkü bu madde, en az yanm asırdanberi hasta olan dünyamıza konmuş çok doğru bir teşhisten kuvvet alıyordu ki o da. şudur:
(7
a
Bk



ı




t _








*
İleri memleketlerin istihsal dâvaları ne kadar iyi dalledilirse edilsin ve bu memleketler arasındaki mübadele hacmen ne kadar genişlerse genişlesin, dünyamızda 1.500.000.000 insan en geri şartlar altında yaşadığı ve İktisadî bir değeri temsil etmediği müddetçe, küçük kan cevel&mnm işlemesine mukabil büyük kan ceveiâ-nı nAmevcut ve binaenaleyh, insanlığımızın bünyesi, gene meflûç demektir.
(• c .•
>4-


1J •





a
-
-
Fz 2
:>
$
kilo) ham (500 litre) ihraç edil-
Bevin, Strasborug toplantısına iştirak ettiği sırada



Buglln, pek büyük memnuniyetle müşahede ediyoruz kİ, hastalığı çok güzel teşhis etmiş olan Mister Tru-man, bunun tedavi çarelerine de el atmış bulunmaktadır. Meselâ, Washing-ton da verdiği bir beyanatta, Fırat ile Dicle arasındaki sahanrr iman İÜ-1 w
zumundan bahsederek şu güzel sözleri söylemiş bulunuyor: “Nabuhtan-nasır devrinde, bu iki nehrin arasındaki sahada 15-20 milyon insan, refah içinde yaşamakta idi. Bugün. Fırat ile Diclenin arasını daha yüksek bir medeniyet ve refah seviyesine kavuşturmak azminde ve bir cennete çevirmek tasavvurundayız.,,
Amerika Gumhurreisinin ortaya koyduğu bu taahhüt, inanıyoruz kİ, tahakkuk edecektir. Çünkü, Ninova-mn "Asma bahçelerini, bugünkü İlim ve teknik çok daha kolay meydana getirebilir. Ancak, Fırat ile Dicle» Basra'da denize dökülür amma, bizim topraklarımızdan nebaân eder. Binaenaleyh. Bryıırnneâreyn’in büyük kısmı bizdedir. Keza, bu sahaya ait hesapların yalnız rr/oâo dair olanları değil emniyete dair olanları da bizde başlar.
Binaenaleyh, Mister Truman’dan sormak, hakkımızdır: /M Mfcrin orası tür cennete döneceğine re nehirler arası sahanın en büyük parçast bizde bulunduğuna göre, Türkiye toprakları, bu cennete dahil midir, değil midir f
I ürk-Yunan dostluğuna, harp cep-
hesinde doğmuş bir çocuktur, denilebilir. Çünkü, İstiklâl Harbi bitip Lau.sanne sulhu İmzalanır imzalanmaz düşmanlık tamamen unutularak, Bunun yerini şuura dayanan dostluk almıştır. O sıralarda bunun lüzumunu en tesirli gözler İle müdafaa edenler. İsmet İnönü İle Venizelos idi. Olmaz sanılan şeyi hakikate kalbeden İse. Atatürk’tü.
Almanya ile Fransa arasında, asır-lardanberi devam eden münaferet ve emniyetsizliğin İki cihan harbi felâketinden sonra bugün dahi devam etti-ğ'.nt gözönüne getirecek olursak, vürk - Yunan dostluğunun kıymet ve ehemmiyeti bir kere daha artar. Zira. Mora isyanmdanberi, aradaki düşmanlık, her ne kadar Osmanlı İmparatorluğunun batmasına sebep olan âmillerden birini teşkil etmiş ise de, bilhassa Yunanistan», hiçbir faydası do-kunmamıştır. Hoş, Balkanların bugünkü manzarasına bakacak olursak, körüklenmek yüzünden lıiç olmazsa % Ö0 nisbetinde suni olarak vücut bulan düşmanlık hislerinin, öteki Balkanlılara da hayri dokunmadığını görürüz.
Balkanların bugünkü siyasî ve İdeolojik haritası, Türkler ile Yunanlıların, Osmanlı İmparatorluğunun tıpkı ük günlerinde yâni İstanbulıın fethini takip eden ilk iki asırda olduğu gibi, çok iyi geçinmek ve beraber düşünmek mecburiyetinde olduğunu gösterse gerektir. Zaten, İstiklâl Harbinden sonra, Atatürk’ü, düşmanlıktan derhal dostluk İma! etmek kararına sevkeden de, hâdiselerin nasıl inkişaf edeceğini, 25 sene önceden görmesi olmuştu.
Bugün, her İki memleket, bir S4av tazyikine mâruzdur.
Bu sebeple, Çaldaris ile 8adak’ın himmetleriyle, iki mlllotin münevverleri arasında yapılacak olan fikir mübadelesini ve bunu temin etmek üzere Strasbourg’da kurulan müşterek komitenin ilk kararlarını, anlayış ve hararetle karşılamak lâzımdır.
Tllrkler İle Yunanlılar, birbirlerine, bugünkü kadar muhtaç olmamıştır desek, yeridir. Ege'de, dünya sulbünün kilidi zorlanabilir. Bunun dayanabilmesi için, (Rumeli ile Anadolu’yu birbirine kenetliyeceğine göre) Ege’nin İki sahilinde yaşamakta olan eski komşuların, müşterek tarihlerini yeniden gözden geçirmeleri, karşılıklı olarak ne büyük hatalar'işlediklerini arılamaları ve bundan sonrası için ne türlü bir fikir ve gaye birliği yapmak mecburiyetinde olduklarını, kıllı tesbit etmeleri lâzımdır.
aılama*

Ingiliz camiası Dışişleri Bakanları muhtemel olarak Colombo’da toplanacaklar
M önle Karlo, 6 lYIRS) — Bugün Ingiliz resmî çevrelerinde dolaşan bir habere göre, İngiltere Dışişleri Bakanı Mr. Bevin, parlâmento dağıldığı zaman. Başbakan Mr. Attlee’ye istifanamesini verecektir.
istifanın, sıhhi sebeplere dayanacağı İlâve edilmektedir.
Londra, 6 (A.P.) — Kalbinden ve yüksek tansiyondan muztarip bulunan Emest Bevin bu ay Şeytân da yapılacak Ingiliz Camiası Dışişleri Bakanla-
n konferansına giderken, refakatinde bir hekim götürecektir.
Bevin’in Noel yortusundan hemen sonra Seylân’a hareket etmesi beklenilmektedir. İngiliz Camiası Dışişleri Bakanları, muhtemel olarak 6 veya 7 ocakta Kolombo’da toplanacaklardır. Bu konferans sırasında» yakında akti beklenilen Japonya barış andlaşması hakkında müşterek bir camia siyaseti hazırlanacak ve aynı zamanda Uzak Doğu meseleleri de esaslı surette incelenecektir.
hırsızlığı
Hükümet, neşrettiği resmî tebliğle, Rusyaya kaçırılan uranyum miktarını açıkladı
Amerika Dışişleri Bakanlığının neşrettiği bir tebliğde, 1043 Hcnc.Mindo Rusyaya atom malzemesi sevkcdlldlğl toyld edilmektedir.
Ayan Meclisinin Amerika A-Jehtan Hareketleri Tahkik Komisyonunun bu İşle meşgul olduğuna dair verdiği beyanattan birkaç saat sonra neşredilen bu tebliğ, mart 1943 senesinde iki İhracat lisansı İle 1400 libre (700 kilo) ham uranyum ve gene kasım 1943 senesinde bir lisans Oe 25 libre (12,5) uranyum ve 1000 galon “ağır su., yun Rusyaya dlğlni bildirmektedir.
Ayan Meclisinin Amerikan A-ieyhtan Hareketler Komisyonunun başsavcısı John C. Ross Komisyon önünde yaptığı beyanatta. şimdiye kadar Hnrry Hopkins*-in bu İşe karıştırılmış olduğuna dair hiçbir deldin bulunmadığını söyledi. Diğer yandan (AP) ajansının \Vashington ve Şlkaga'dan bildirdiğine göre, radyo lefslrclsi Fulton Levvis Jr. «Ibn, harp içersinde Rusbıra atom sırrının tevdii hususunda ısrar etmiş olan ve perde arkasından hareket eden Amerikan resmi şahsiyetinin Henry Wallace olduğunu İddia etmiş ve VValia(e ın bu meselede. harp zamanında atom araştırmalarının başkanlığını yapmış olan general Lcslie Grnves u atlatmış olduğunu ileri sürmüştür.
XVallnce. bunların tamamen uydurma ve Roosevelt in İsmini kirletme gayretinden başka bir şey değildir, demektedir.
Birleşik Amerikanın en ileri gelen 3 atom bilgini, 1913 te Amerikanın Rusvııva urandım ihraç etmiş ohluğuna dair haberleri "şüphe ile karşılamışlardır Ezcümle İlk atom bombasının İmâline yardım etmiş olan meşhur fizikçi Dr. Harrnltl Urey. Dışişleri Bakanlığı raporlarında kayıtlı uranium’un a-lelade bir cevher olduğunu, 1943 te bu cins maddelerin infilâk gayeleri için herhangi bir İşe ya ra vanilya cağını ve buna İlâveten o tarihte ihracına lisansla müsaade edilen miktarların, bir bomba imâli için lüzumlu miktara kıya sen pek küçük ve önemsiz olduğunu beyan etmiştir.
Komünist Çin ve Batı devletleri
Sovyetlerin
İngiltere,
Çin meselelerine müdahalesini önlemek için Batı devletlerinin
usul olduğunu
Çin'i tanımasının iyi bir ileri sürüyor
(A.A.) — İyi haber
İVashington 6 alan kaynaklardan bildirildiğine göre, Ingiliz resmi makamları Amerikan makamlariyle temasa geçerek, Batılı Devletlerin Çin komünistlerini tanımasının Sovyetlerin Çin meselesine müdahale etmelerine mâni olmak için en iyi usul olduğunu bildirmişlerdir.
Mamafih İngiltere şimdiye kadar komünist Çin’i hangi tarihte tanıyacağımı bildirmemiştir.
Amerikanın durumu
New - York 6 (A A.ı (Afp) — New - York Times gazetesinin Was-hington diplomatik muhabirine göre, Birleşik Amerika Hükümeti, Çinde Milliyetçilerin teşkilâtlı bir mukavemet hareketi bulunduğu müddetçe Çin komünist hükümetini tanımayacağını diğer devletlere mek üzeredir.
Birmanya
Rangoon 6
Forınoza'nın klrıılanması işi
\Vashıngion. 6 A. A. «United Press)
— Çın Milliyetçi Hükümetinin moza atlasını Amerlkaya kiraya vermek teklifinde bulunduğuna
Amerikan gazetecisi ve radyo yorumcusu Drew Pearson’ıın verdiği haberi milliyetçi Çin Hükümetinin AYashing-ton Büyük Elçiliği sözcüs üynlanla-mıştır.
For-
dair
Birleşmiş Milletlerde Silâhların kontrolü Montreal, 6 lYÎRSt — Atom silA-müstesna bütün diğer silâhların edilmesi
hususi surette bildir-
çiıfi tanıyacak
(A.A.) (Afp) Yetkili bir kaynaktan bildirildiğine göre Birmanya Hükümeti komünist Çin’i büyük bir İhtimalle Noel yortusundan evvel

tssbıt edilmesi ve kontrol hakkında Norveç ve Fransız delegelerinin Birleşmiş Milletlere müştereken verdikleri teklif, hususi siyaset komisyonunda t müstenkif, 5 aleyhte ve 48 leyhte reyle kabul edilmiştir.
Atom silâhı dahil bütün silahların tesbıt edilip kontrol edilmesi hakkında, Sovyetlerin yaptıkları teklif 9 müstenkif, 6 leyhte reye karşı 48 reyle reddedilmiştir.
Sayı JL
10 Kuru|
9
İÇ SAYFALARDA
başka, dokunul-
TETKİKİNE
BAŞLANDI
mil-
Konya ovasını
fark tiraj
diriyor)
lariyle sulanması için tatbikine 1950 yılında
bil-
BU-
ilgilendiren etrafında bir arkada-cev&ben şunları söyle-
Başba-
Anayaaa ve Ada-kurulan karma
bize 55 milyon 300 hakkı tanınmakta-
yaptığı yardım-Ynrdım olarak 59 milyon dolar 16 milyonunu hibe
ma ışı
Konya 7 «Hususi muhabirimiz Konya Ovasının yeraltı hazırlanan plânın başlanacaktır.
BÜTÇENİN
-
hânlar: 6 ncı »aylada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’ullyet kabul edilmez
Telefon - 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Bazı Milletvekillerinin
teşriî masuniyetinin
kaldırılması isteniyor
Bugünkü mecliste hararetli münakaşa-
Seyhan Milletvekili Ahmet
ların cereyan edeceği tahmin ediliyor
Ankara, 6 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor ı — Büyük Millet Meclisinin yarınki (bugün) gündemindeki sorular ve gensorular şunlardır:
1 — Seyhan Milletvekili Sinan Te-kclioğlunun 1331 sayılı konunun 9 uncu maddesinin yorumu talebiyle metruk emlâk hakkında Başbakanlıktan sözlü sorusu;
2 — Rize Milletvekili Dr. Fahri Kurtuluşun metruk emlâkten Matosyan matbaasının kiralanma ve satın alma içleri hakkında Maliye Bakanlığından sözlü sorusu;
3
Remzi Yüregirin tsvıçrede ölen Abbas Hilmi Paşanın dış memleketlerdeki hukuki durumu ile İntikal eden emvalinden alınacak veraset vergisi hakkında Dışişleri. İçişleri ve Maliye Bakanlıklarından sözlü sorusu;
4 — Seyhan Milletvekili Sinan Te-kelioğlunun Emekli Kanununun 39 uncu maddesinin (B) fıkrasının uygulanma şekliyle hayat pahalılığı için alınan önleyici tedbirler ve hamur ekmek çıkaran fırınlar hakkında Başbakanlıktan sözlü sorusu;
5 — Erzurum Milletvekili Vehbi Ko-caguneyin Yolluk Kanununda bir değişiklik yapılıp yapılnuyacağına dair Başbakanlıktan sözlü sorusu.
6 — Bursa Milletvekili Muhittin Baha Parsın dilimize yabancı gelen uydurma kelimelere okul kitaplarında yer verilmesine, bundan sonra da devam edilip cdilmıyeceği hakkında Milli Eğitim Bakanlığından sözlü sorusu
İç tüzük gereğince bir defa görüşülecek işler de şunlardır:
Afyonkarahlsar Milletvekili Sadık
Aldoganın milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması hakkında kanlık tezkeresi ve let komisyonlarında komisyon raporu.
Sadık Aldoğandan
mazlığının kaldırılması istenen milletvekilleri şunlardır:
1 — Ankara Milletvekili İbrahim Rauf Ayaşlı; 2 — Ankara Milletvekili Dr. Ahmet Hâmit; 3 — Erzincan Milletvekili Rauf Bayındır; 4 — Diyarbakır Milletvekili İhsan Tiğrel;
5 — İsparta Milletvekili Faik Koksal;
6 — İstanbul Milletvekili Cihad Baban (Hakkında üç yerden talep vardır.);
7 — İstanbul Milletvekili Senihi Yürüten; 8 — Kocaeli Milletvekili Cenap Aksu; 9 — Kocaeli Milletvekili Sedat Tek; 10 — Siirt Milletvekili Ethem İzzet Benice «Hakkında üç yerden talep vardır.); 11 — Zonguldak Milletvekili Ali Rıza İncealcmdaroğlu; 12 — Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlu.
Maliye Bakam, açığın ne suretle kapanacağını anlattı
ÎKÎNCI SAYFADA Paris hayatı Yusuf I. Mutlu

ÜÇÜNCÜ SAYFAD Türkiyede hususi sermaye ve Devletin hususi politikası Osman Nuri Bayman DÖRDÜNCÜ SAYFAD Günler geçerken Refik Halid Karay
Fatih ve şahsiyeti
Ali Canib Yöntem
BESİNCİ SAYFADA Gölge (Hikâye) Edgar Poe
Suriye Elçisi, Musul toplantısını izah etti
Bir müddeltenberi şehrimizde bulunan Suriyeriin Ankara elçisi Emir Adil Aralan, her İki memleketi muhtelif konular şımızın suallerine iniştir:
“— Muaıılda
Wa»hington'da bulunduğu sırada Shorehan Otelinde verilen ziyafet ve resmi kabulde Iran Şehinşahı Muhammed Rıza Sah Pehlovi, Mr, ve Mrs. Truman’ın misafiri olmuştur. Ziyafette çekilen yukarkl resimde, Iran Sahi, Reis Truman ile konuşurken görülmektedir.
Ankara, ö • Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bütçe Komisyonu, buğun saat lû tkı 1950 bütçesini müzakereye başlamıştır.
Söz abın Maliye Bakanı, bütçenin umumi hatları hakkında geniş izahlarda bulunmuş, şekil ve tertip bakımından yapılan yenilikleri, ödeneklerin tertibinde goznnünde tutulan esasları belirtip, masraf ve varidat hakkında tahlili mukayeseler yaptıktan sonra, bütçe açığının ne şekilde kapatılacağını açıklamıştır. Bu izahata göre, bu seneki 154 milyonluk bütçe açığı. Marshall Plânı gereğince Amerikanın Türkiyeye iki yoldan larla karşılanacaktır.
Amerika, Türkıyeye verecek ve bunun .edecektir.
Ayrıca Amerika bin dolarlık tiraj dır.
Buna mukabil Türkiye. Yunanistana 8 milyon dolar tiraj hakkı tanımak va’dlnde bulunmuştur ki, aradaki olan 4 milyon 300 bin dolar net hakkı olmaktadır.
işte hu miktarla hibe edilen 16
yon. yani cem’an 63 milyon 300 bin dolarlık Amerikan yardımı bütçe açığını fazlnslyle kapatacak miktardadır. Bakanın bu izahatı üç saat sürmüştür.

Hal/c Partisi Meclis
yapılacak olan to Jantının siyasi mâhiyette olacağına dair hiçbir malûmatım yoktur. Ancak Toros ekspresiyle seyahat eden yolcuların pasaport ve gümrük muamelelerinin, seyir esnasında trenlerde yapılmasını teklif etmeyi esasen düşünüyordum. Musul konferansında bu mevzuların görüşüleceğini talimin ediyorum. Çünkü. Musul’da aîyaal toplantı yapılamaz kanaatindeyim.
Türkiye He Suriye arasında bir ticaret anlaşması yapılması çok faydalı olacaktır. Dışişleri Bakanınız seyahatte olduğu için bu hususta kendisiyle görüşemedim. Çüııkü ticaretin kanuni bir anlaşma ile gelişmesi hudutlardaki kaçakçılığı da önleyecek en iyi çare olacaktır. Bugün Türkiye ve Suriye asayiş kuvvetleri hudut boyunca tam bir işbirliği ile çalışıyorlar.
Kudüs meselesine gelince. Benguryo-nun. Ktıdlısün beynelmilel olmasını kabul etmıyeceklerini ve bu uğurda icap ederse harhedeceklerinl belirten sözlerini gazetelerde okudum. Bu takdirde mesuliyet kendilerine alt olacaktır. Çünkü Kudüs yalnız laJumlarır değil. Hıristiyanlık A-icmının de mukaddesatını ihtiva eden birü yer »dduğundan, burasının Yahudiler^ bırakılmasına İmkân ve ihtimal yoktur. Uzlaştırma Korniş oıınnun çaitemalnn
Sadece bir sukutu hayalle neticelenmiştir, lktisaden geri kalmış memleketlere yardim işinde Suriyeriin de nazarı itibare a-Imacağınn dair henüz bir malûmatımız yoktur. Fakat biz ağır şartlar altında fcir ' Amerikan yardımını kabul edemeyiz.
Bundun 3 ay evvel Amerikalılar 7ü£ ÛOO J arap mültecisini iskân etmemiz şartıyla bize 200 milyon dolarlık bir yardım yapa-cakiarını şifahen söylemişlerdi.
Bilindiği gibi Suriye, toprakları ınuhını miktarda buğday istihsal eden ve Tru-rnan'ın planına uöre milletlerarası büyük rol oynıyabilecek bîr memlekettir. Eğer ziraat imiz modern vasıtalarla teçhiz edilip Fırat nehri Unerhlde 3-1 hara] »yapıla t^k olursa buğday İstihsal âtımız kalay hl a ıkl misline baliğ ola«-nkttr. Fakat ie bir baraj ancak 3«)-35 milyon Suriye lirasına çıkacağından Suriyeriin tek :.a-Işına hu işi başarmalına imkân yoktur.
şükrü Kuvvetli nin Surİyeye d >ıı-düğÜ doğru mudur?., sualine cevaben elçi :
Bundan henüz malumatım ok. fakat geçenlenir Iskönderlyede Harkfye Vekilimizin kendlrinö? Suriyeye dönmekle serbest olduğunu söylediğim hususi surette biliyorum Surtyeye dönmüş olnuısı. pekâlâ muhtemeldir...
Son olarak sözü Türk gazetelerinin Suriye aleyhinde yaptıkları garezkârana neşriyattan bahseden Emir Adil Arslan:
“— Birçok Türk gazeteleri Suriye aleyhinde gazerkâr Siyonist propagandacılarının Işau ettikleri havadisleri aldanarak neşrediyorlar. Geçenlerde bir sabah gazetesinde bu şekilde uzun bir yazı çıktı. Arap memleketleri yardım görmıvecek olurlarsa neden bitaraflıktan çıksınlar? Ancak büyük devletlerden dostane muamele görınlyecek olurlarsa. Arap memleketlerindeki efkârı umumiye elbette ki bîtaraflığı tercih edecektir.
tanıyacaktır.
Ava gitme iddiası tazelendi
E
roketlerden
Grupu toplantısı

Amerikan donanmasının kullandığı, radyo biri seyir halinde
Londra 6 (Nafen) — Sunday Graphic gazetesinde
John Ralph ismindeki ilim adamı 40 sone zarfında ineantorın aya gidebileceklerini iddia etmiştir. Roket devrinin baslamı? olduğunu belirten bu ilim adamı çu hususları da açıklamaktadır:
“Roketler biraz daha geliştirildiği takdirde 240.000 millik bu seyahat 9 saatte k atedilebılecektı r. Bu husustaki çalınmalar süratle ilerlemek todir. Bu seyahatin atom enerjisi sayesinde daha evvol de yapdması ihtimal dahilindedir^
yazdığı
bir yazıda kolaylıkla
Seçim kurullarına yargıçların başkanlık edip etmemesi mevzuu görüşüldü
Seçim Kurnlhırınc başkanlık edeceklerine dair bir hüküm bulunduğunu ve bunun devlet rtialemimizde idari rejimden adli rejime geçmek demek olduğunu belirterek bu hususta Parti Meclis Grupu-nurı muvafa-kutmı istemiştir.
Soz altın miller vekillerinden bazıları, yargıçların bajkAnhğı lehinde. bazıları da aleyhinde Imnuşmuşlurdır Lehte konuşanlardan Hılzı Oğuz Rrkııtu. Sadi Irmak. Sait A/.ml Fcyzloğlu. Mümtaz Ölçmen adlî l.erıılnnlı, yani yargıçların seçim kurullarına başkanlıklarım kabul etmenin bugün artık bir zaruret olduğunu. çünkü MevlİMİn meşruiyeti Üzerinde soz söyletmemek, seçim emniyeti Üzerinde vatandaşta şüphe bırakmamak hızım geldiğim ifade ••vlemişlcrdir T«ikrar kürsüye gelen Başbakan adil teminatı behcmuhal ınluıkkok eti ireceğini, memleket efkârı umııınlyvMlm’ karşı taaalıhüt etmiş bulunduğunu söyll.v«*rek Grupun taav t b I n t iste m İş 11 r.
Nr(ice«h\ projenin Udll (crnimılı İhtiva odeı şekilde kanun tasarıaı olarak Mv( Hhc Huntılm iHi Grupun kahir ekseriyeti ile kabul edilmiştir.
Ankara 6 ı Hususi muhabirimiz, bildiriyor) — c. H P Meclis Grupu bugün saat 19 de toplanmış, gündemde bulunan “SoçJnı Kurullarında yHrgjçInrın başkaıı-nbtıak bulunup bıılunnuımnlnrı konusunu müzakere et iriştir.
Müzakereyi ıtçnn Başbakan, yeni hazırlanan Seçim Kanununda yargıçların
Cumhurbaşkanlığı paylaşıiamıyor Lcupohlvillv 6 (YİBS) - Ç»ın-ıcnyjjckln Cumhurbaşkanlığını ele gcçH’nıcHl teşebbüsüne k/ırşı Amerika vıı vıırnn Milliyetçi Çin Cumhurbaşkanı. Başbakanına gönderdiği bir telgrafta, Cumluırbaşkan-lıgındıı.n çekilmediğini ve görevine devanı etliğin) bildirmiştir.
Ll-Sun-Yvn» gönderdiği telgrafla şunları yazmaktadır:
“MonrHckat işleri hakkında filmle telgrafla dalma İstişare niz "Bir uy içersinde tekrar det culıtçeğhn. Mu k.-m t larımdu
liişilınayacıı .( bir cihet kalmadığını letnenni ederim.,,
herdi-
MV-
an-
Ingiliz genel seçimi için hazırlıklar başladı
Londra, 6 iYIRSi Irıgilteredeki genel seçimin daha uzakta bulunmasına rağmen, seçim için mücadeleye başlanmıştır. Muhafazakâr ve Liberal partiler caddelere propaganda levhalar asmışlardır.
JP///

L ü


— Memleketimizi dünyaya tanıtmak istiyorlarmış!
— Eh, reklâmımızı yapmaya başlıyacaklar desenal

MEMLEKET HABERLERİ
Şehir Haberleri
DÜNYA HABERLERİ
»
Mecliste görüşülecek
Fransanın ıç siyaseti
kanun tasarıları
Sosyalistlerle Cumhuriyetçiler arasındaki anlaşmazlık,
sosyal ve malî mahiyette eski bir anlaşmazlıktır
M.
bazı
Politbüronun

ancak 30 İşçi kur-
sermayesi^ Ba-
85Ö bin lira tahniHat konulmuştur.
değişi k-
Al-
A.
İnan-
4
ittifakla kabul etmiştir.
bil-
Orta Asyanın Müdafaa plânı
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 7 -
I
I
koruyarak tota.lt-savaşacağını söy-
gellşme oğum, lafirta-
ve lar na lar
sahibi ettiği
halinde kalmaktan kurtulamamıştır. Herkes şapka giyiyor, sakal ve bıyıklar tı-edllmlştlr, kadınlar peçelerini sıyırmışlar* soiHe'ler solrâe’leri, balolar baloları takip
8 — Hukuk Usulü Muhakemeleri hakkındaki 1086 «ayılı kanunun baza maddelerinin değiştirilmesine dair o* Inn kanun taflanları.
bugün* yıl ya* esaslar
Rus-uğ-bir
sonra, lehinde Bidault zimam-ve Se-
Joachinatal uran-vuku bulan son In-
Tlcaret Bakanlığı blnaamda yeni bir sergide Türk yazı mo-vc nakış işleri teşhir edilmek-Bllhassa İpek üzerine İşlenmiş
ödevi olup, bil* ödev üzerinde
Ramiz, İki inkılâp arasında bu aşırı mukayeseyi yaparken, için İçin bir işlediğini sezmekle beraber kendini
idaresinde yarın İzmir limanına gelecek bir hafta kalacaktır.
arasında, Orta Asya nın müdafaa) derpiş edecek bir plânın hazırlanması için bir toplantı yapılacağını bildirmiştir.
ve
ve
karar vermiştir Bu İşler İçin 1950 feip^e-alne
bugün,
Şehirdeki küçük limanlar temizleniyor
Ulaştırma Bu kanlığı, Rumeli Kava.fi Ka((«l Balıkçı IImanlarlyle Boeia ı İmroz mendireklerini tamir etmeye
\zVa$hington da Türk yazı modelleri
New-York, 7 (Nafen) — Washlng* tonda açılan dcllerl tedlr.
eski eserleri gösteren altın yazı-Amerikan kadınlarının çok hoşu-gitmiştir. İşlenmiş modem bulûz-da çok beğenilmiştir.
kurulmakta olan
Savaşan Entemoayo-lsmi altında tarihe geçecektir
Paris, 6 (YİRS) — Yeni Delhıde verdiği bir nutukta, Hindistan Başbakanı Nehru, önümüzdeki ilkbaharda Hindistan, Fâkistan ve Hindiçinî
35_
yeni bir emri
Tekel memurlarına İkramiye dağıtılıyor Tekel İdaresi, memurlarına lerde İkramiye dafiıtAcakiır. Bu pılacak olan tevziatın Adilâne
dahilinde olmasına İtinâ edilmektedir.
• •
I
Stahife: 2
Serbest Sütun
Paris hayatı
Paris 2 (Hususî muhabirimiz Yutul I. Mutlu bildiriyor) — Etki yıllara nazaran no ptk tart ne pok tatlı olan bu kışın otiöindc. Fran-•11 hayatı, bllhotta Perlt hayatın OÖstorditl manınraye bakalım...
Fransa, yalnız maddi iervotlorl, umumi Ittihtall ve İstihlâki bakımlarından deâü» ayni zamanda ve bllhatta mânevi muvazenesi, kaderine olan güvoni, ruhi sağlığı bakımlarından da» mün^kaıa kabul etmez bir tekilde kalkınmaktadır. Mânevi tabadaki bu kalkınma, milletin oenç ve faal unsurla-^ rının artıcından doğmaktadır. Güven ve tevlnş bitleri, Noolln yaklaştığı tu tene tonunda daha da aolişiyor. $u günlerde, büyük ma-gatalar, çoğu gerçek birer şahe-•er olan o muazzam eşya sergilerini yapıp yakıştırma, süsleyip bo-zomo bakımından âdeta bir sanat ve incelik yanıma girmiş bulunuyorlar. Parisliler, çocuklarını yanlarına alıp mağazalara akın ediyorlar. Hepti de "Güzel ve çeşit çeşit oyuncaklar, çocuklar kadar büyükleri de eğlendirir,, dlyon atasözüne âdeta hak verdiriyorlar. A-ma. sergilerdeki eşya yalnız oyuncaklardan İbaret değil. Paris i ra-klptic bir eşya merkozi yapan o nefis lÜkt eşydlar, meşher dalIn-de.
Gıda maddeleri satan büyük mağazalar, harp öncesinin bolluğuna ve parlaklığına yeniden kavutmuş bulunuyorlar. Merkez haller yiyecek içecekle dolup taşıyor. Fransız halkı, hiç şüphe yok kh doya doya, hem de iyi yiyor. Ağzının tadını bilen bu millet simdi bu ağzının tadıyla yiyebiliyor.^
Şüphesiz. "Hayat pahalıdır”, işsizlik artıyor. İç ve dıs siyaset endişe verici mahiyettedir. Vergiler ağırdır, bütçenin açığı —dediklerine göre 500 milyarlık bir açığı— olacaktır. Ama, bunların hepsi siyaset. Değiştiği do olmuyor. Bunlar, devamlı endişeler. İnsanlar bunlara, kökleşmiş bir romantlz-maya alışır gibi alışıvoriyorlar.
Paris’te umumiyetle, Isçllor, daima mükemmel olan hal lokantalarında. tıpkı eskisi gibi, çereziyle. sebzeli etiyle, peyniri, yarım litre şarabı, kahvesi ve bazsn da ufak bir bardak konyağı, yarım kiloluk o nefis beyaz ekmeği ile, mükellef bîr yemek ısmarlıyorlar.
Sefalet, elbette kİ, yine var. Batı sefil, yıkık dökük evler yine srll yerinde duruyor. Ama. biz *urada, Fransada olup biten ve bugün gözle görünen derin ve u-muml değişikliklere işaret ediyoruz.
Fransızların o meşhur "yün ço-eser -anrnısişki-f...........
rap”ları. kumbaralarından, eser kalmamış, lerj, eskisinden harcıyor, daha sat bir Fransız
fa sinemaya gidiyor, daha iyi giyiniyor ve evinin içini, Amerikalılara uyarak, modern bir seklide döşemeye çalışıyor. Simdi banyo gibi. duş gibi şeyler zaruri şeylerden sayılıyor. Auvere, Savoie, Bretagne gibi bölgelerin en ücra köşelorinde bile, radyo, sinema ve dünyanın her köşesine sokulan o resimli mecmualar sayesinde, babadan köhne çiftliklerde İlkler göze çarpmaktadır.
Fransız getnçliği tam alinde. Üç yıldanberidlr, en iyimser kimseleri bile
ık derecede artmıştır. Çocuklara on dereri ^«kılıvor. Yemelerine içmelerine ve mesken buhranına rağmen, İskânlarına büyük ölçüde ehemmiyet veriliyor.
Nihayet, spor millî bir meşgale olmuş bulunuyor. Birkaç senede, Fransızların vasati boyu, 1 metre 60 tan 1 metre 68 e çıkmıştır.
Saint Germain - des • Prcs’nin kahvelerini aşmıyan existentia-lisme’e, ümitsizlik felsefelerine rağmen, harbin ve işgalin acılarına, mahrumiyetlerine rağmen, Fransız milleti eski canlılığını, eski neşesini bulmuştur.
Paris 6 (Hususi muhabirimiz Yusuf 1. Mutlu bildiriyor) — M. Bidault’-nun en mühim iki ekseriyet partisiyle başı dertte. Bu partilerden biri S. F. I, O. Sosyalist Partisi, diğeri de M. R. P, Cumhruriyetçl Halk Hareketidir. M. Bidault bu ikinci partinin başkamdir.
Sosyalistlerlo olan anlaşmazlık, son 24 saatlik umumi grevler sırasında a-çıkça beliren umumi, sosyal, mali mahiyette eski bir anlaşmazlıktır. 25 kasım grevinden birkaç saat F.Î.O. nun İdare heyeti, grev bir bayenname yayınlamıştır, kabinesine mensup Sosyalist darlarından M. Moch. Pıneau
gelle, idare heyetindeki müzakereler sırasında heyetin kararına itiraz etmişlerdir. Buna rağmen, yine kabinede kalmışlardır. Bu vaziyet karşısında. M. Bidault, acı acı şunları söylemiştir:
"Sosyalist Bakanla rf kabinenin tesanüdü ile partilerine bağlılık arasında bir karata varamamışlardır.,,
Fransız Meclis çevrelerindeki kanaate göre, işbirliği prensibine sadık kalan Vincent Auriol, Lüon
Bluın ve Julea Moch'un itidal tavsiye* lcrlne rağmen, Sosyalist Partisi, üç sebepten gitgide tnm istiklâl fikrine temayül etmektedir.
1 ı Sosyalist Partisi, kendi siyaseti olmıyan liberal bir politikayı desteklemekle kendi birliğini tehlikeye koymaktan çekiniyor. Muhalefete dönmek, tam tersine, bütün sosyalistleri, sağlam güdümcülük ve plâncılık vaziyetleri etrafında birleştirebilir.
2) Sosyalist Partisi, eski hUviyotinl tekrar elde etmekle, sosyalist temayülü bütün cumhuriyetçileri bir merkezde tophyabilecoginl ve müfrit komünistler solcularla De Gaullc taraftarı eski sağcılar arasında bir üçüncü kuvvet mihver vazifesini görebileceğine inanıyor.
3) Sosyalistler, aynı şekilde, Federal Sosyalist Sendika Teşkilâtının yeni bir gelişme göstereceğine ve bir çok müstakil ve muhtar sendikaları ila bir araya getireceğine katiyetle inanıyorlar .
M. Bidautl, kendi partisinin (M. R. P.) çdkardıftı beklenmedik güâlükler karşısında şaşırmış kalmıştır. Tarım Bakanı olan M. Pfinlin, bütün Fransız
çiftçilerinin aevdift dirayetli bir şahsiyettir. Bu zat vazifesinden İstifa etmiştir. İstifasına sebep olarak da Maliye Bakanı M. Peatche’in muvafakati ile hükümet tarafından teshlt edilen yeni pancar flitlerinin çok düşük olduğunu ve çiftçileri sarara soktuğunu ileri sürmüştür. M Pfinlin, diğer taraftan» İç piyââa rintlerini düşürmek için büyük Ölçüde hububat ve bazı mnhHUİle-ıln Ithnllni deatekllyen hükümetin tarım siyasetine de muarızdır. M. R. P. nln bir kısmı, M. Pfinlin*!, diğer kılımı hükümeti tutuyor. Bu yüzden de M. R. ı ikiye bölünmüş oluyor.
M. Bidault âcil tedbirler a’mış: M. Pflnlin’nin yerine ayni partiden
Valay’ı getirmişse de bu şekilden şunu halka İspat etmiş bulunuyor kİ, çiftçilerin meşru menfaatleri ne oluna olsun. bundan milletin menfaatleri ö-nünde, kendi menfaatlerinden vazgeçmek mecburiyetindedirler.
Umumiyetle herkes şu kanaattedir ki, Bidault Hükümeti, başka gayret ve maharet sayesinde, bundan sonra bütün engelleri yenecek ve hiç olmazsa Vala/ı getirmişse de bu şekilde şunu çektir.
■ V V • • • artık Gonş Fransız aile-daha fazla para İyi yaşıyorlar. Va-haftada bir İki de-
Ticarethanelerden alınan levha resmi
Ankara 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Belediye Meclisi ticarethanelerden alınmakta olan levha resimlerinin tenzili hakkında tüccar tarafından yapılan talebi yakında incellye-cektlr.
Bugünkü gündemle 8 kanun tasarısının müzakeresine başlanacak
Ankara 6 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin hu günkü toplantısında şu kanun taşanları görüıy.llocoktlr;
1 — İspirto ve ispirtolu içkiler inhisarı hakkındaki 4250 sayılı kanunun bnzı maddeleriyle aynı kanunun 4058 sayılı kanunla değiştirilen 21 inci maddesinin değiştirilmesine dair kanun taaarıaı.
2 — İstiklâl Harbi mâlOllerlne verilecek para mükâfatı hakkındaki kânun tasarısı,
3 _ Türkiye Hükümeti Ziraat Bankası kanununun 5 İnci maddesinin değiştirilmesi,
4 — Hâkimler Kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi.
5 _ Türkiye ve Filipin Cumhuriyetleri arasında imzalanan dostluk «nd-laşmasın(in onanması,
6 — Türkiye ve Suriye Hükümetleri arasında hava ulsştırmnlarınâ dair anlaşmanın onanması,
7 Temyiz Mahkemesi teşkilâtına dair olan 1224 sayılı kanunun maddelerinin dogiştirilmesi,
Başbakanlığın bir tekzibi
Çekoslovakya'da uranium madeni infilâk etti
3600 kişinin öldüğü bildiriliyor
Bu tevkif edilen ameleler evvelâ tecrit edilmişler vc sonra kendilerinden hiç bir haber alınmamıştır.
Bu 80 amelenin kurşuna dizildikleri anlaşılmaktadır. i
İtfaiye komutanı, kendisinin de bizzat Sovyet makamları tarafından davet edildiğini, ve gördükleri hakkında hiçbir şey söylemiyeceğlne dair kendisine kâğıt imzalattırdıklarını açıklamıştır.
YENİ İSTANBUL — Son zaman* larda demir perde arkasındaki uranium madenlerinde Ustüste infilâklar olması, şayanı dikkattir.
Parla 6 (YlRS) — Haber alındığına göre, Çeknalovakyada Huşlar tarafından İşletilen bir uranium madeninde infilâk vukua gelmiştir. Bu infilâkta 340 İşçi ölmüş ve tanlabilınıştir.
Çekoslovakyada ium madenlerinde
filâklan müteakip, Leipzig İtfaiye kıtaları komutanlarından biri tarafından yapılan açıklomada, bu infilâkta 3600 kişinin öldüğünü ve ancak 200 kişinin kurtarıldığını bildirmektedir. Sovyet polisi, bölgeyi derhal tahliye ettirmiş ve 80 maden amelesini tevkif etmiştir.

Hür dünya işçileri federasyonu anayasası müzakere ediliyor
Delegeler 50 milyon işçiyi temsil ediyor
Londra 6 (YİRS) — Komünist a-leyhtarı "Hür Dünya İşçileri Federasyonu Kongresi” dünkü celsede, federasyonun anayasasını müzakere etmeye başlamıştır.
Söz alan Holânda delegesi, federasyonun gayelerini belirten veciz nutkunda. yeni anayasanın bütün dünya işçilerinin haklarını ter kuvvetlere karşı İçmiştir.
Holânda delegesi, federasyonun " nal”
demiştir.
Gene dünkü celsede, 52 memleketin federasyona kabulü kararlaştırılmıştır.
Kongrede bulunan delegeler dünyada 50 milyondan fazla işçiyi temsil etmektedir.
Diğer taraftan, Kremlin bu yeni teşkilâttan fazlaslyle endişelenmektedir.
Hür dünya işçileri federasyonunun.
Kominfornıun dünya işçileri arasında yaymaya çalıştığı propagandayı balta-
Uyacağına muhakkak nazariyle bakıl-maktdır.
Bütün Sovyet ve peyk gazeteler, Londra konferansının akamete uğradığını belirten yazılar yazmaktadır.
Moskovaya göre, bütün dünya işçi sendikaları, hattâ İngiliz sendikaları dahi Komlnforma bağlı bulunmaktadır.
Avrupa Greko - Romen şampiyonası hazırlıkları
Fransa ve İtalya millî takımlariyle temaslar yapılacak
Türkiye Güreş Federasyonu» önümüzdeki mart ayı içinde Stökholmdc yapılacak olan Greko-Romen Avrupa ş»« )• plyonaeı mÜanbakalnrınn hazırlık (»lma\ üzere AvrupA takımlariyle feaa» ternaslnr yapmıştır Bu cümleden nİArak. mıak a » İçinde F'ransız la kimiyle şehrimizde birisi milli maç olmak üzere İki karşıİAsmA yapılacaktır. Ayrıca şubat ayı içinde de Türk Milli Güroş Takımı İtalya Güreş Takımı ile bir mlinabaka yapacaktır.

Bolyevikterle Savaş
Paris 6 (YİRS) — Hür Dünya İşçileri Sendikaları Federasyonunun kongresi Londrada devam etmektedir. 50.000.000 İşçinin temsil edildiği delegeler, bir federasyon kurmak üzeredir. Bu konferansın şümulü tahmin edildiğinden çok daha geniş olmuştur.
Afrika ve Asyada kurulmuş bulunan veya kurulmakta olan sendikalara bu kongrede büyük bir ehemmiyet verilmektedir,
Fransız delegasyonu baçkanı Leon Jouhaux, dün verdiği bir nutukta, delegelerden bütün dünyadaki Bolşevik* lerle savaşmalarını istemiştir.

Bununla beraber, Halil Ramiz’e göre, ortaya atılan dâvaların hiçbiri daha halledilmemiştir; Büyük Millet Meclisi zabıtnâme külliyatını dolduran ileri inkılâp kanunlarının hiçbiri henüz hayata geçmemiş ve Kemalizm prensipleri çorak vatan topraklarına kök salmak şöyle dursun, henüz birkaç kişinin elinde evrilip çevrilmeye mahkûm birer lâboratuvar nebat ve tohum lan
Komüntat Partisi Lideri, "Batı Berİini koparıp Almalıyız” diyor
Berlin, 6 lA.P. I — Doğu Almanya* nın Komünist Polltbürosu. Komünist Partisine, yeniden Batı Berline karşı taarruza geçmesini emretmiştir. Şehrin Rum İşgal kesiminin komünist lideri Franz Dahlem, bir parti kongresinde verdiği demeçte şunları söylemiştir:
"Berlin, Almanyanın düşmanlarının elinden koparılıp alınmalıdır. Bu, partinin şimdi en önemli tün kuvvct'erimizl bu toplamalıyız.”
Dahlem: "Amerikan
tı Berlin’de çalışan sınıflara karşı İdeolojik bir zafer kazanmıştır” demiş ve partiyi, Sovyetler Birliğindeki yaşayış şartları hakkında propaganda yapmağa davet etmiştir.
Tuz mütehassısı incelemelerine başladı
İzmir 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tekel İdaresinin Amerika* dan getirttiği tuz mütehassısı Liderer tamirde incclrnıelcrine başlamıştır.
Bir Amerikan filosu bugün l/.ınlrr geliyor
tıınlr 6 (HustlUl muhabirimiz bildi-rlynrı — Amerikanın Akdeniz Donan-masına mensup üç muhrip, filotilla komutanı albay \Viiider sabah dokusula vc
Avusturya barış müzakereleri
Cumartesiye kadar bir anlaşmaya varılması muhtemel Montreal, 6 (YIR81 Bugün New* York’tan gelen haberler, Avusturya Barış müzakerelerinin bir çıkmaza girmediğini bildiriyor Avueturyanın borçlarını vermesini ısrar öden ya. dünkü konuşmaları sekteye ratmışsa da, cumartesine kadar
anlaşmaya varılacağı ümit ediliyor.
Konferansa İştirak edon delegeler, önümüzdeki cumartesi günü Avrupa-ya hareket edeceklerdir.
Çekoslovakyada toprak sahibi zengin çiftçiler imha ediliyor
Paris, 6 (YİRS) — Çekoslovakya Komünist Hükümeti, toprak zengin çiftçilere karşı tatbik imha siyasetine devam ediyor.
Bu cümleden olmak üzere
devletin patates İhtiyacını karşılamı-yan Prag’lı dokuz zengin çiftçi, tevkif o'.unArak tarlaları zaptolunmuştur.
Almanya, Avrupa Birliğine giriyor
Monte Karlo, 6 (YİRS) — Almanya Federal Cumhuriyeti, 1950 yılı başında toplanacak olan Avrııpn Birliği Korwu\vl tarafından birliğe girmesi için davet edilecektir.
Almanya, bu birliğe, Britanya. Fransa ve İtalya gibi 18 üye ile iştirak edecektir.
Müttefikler Batı Almanyadan ne zaman çekilecekler Londra. 6 (YİRS) — Yetkili çevrelerin bildirdiklerine göre, Sovyetler tarafından Doğu Almanyada kurulan ve askeri bir teşekkülden laıkı olmayan polis teşkilâtı dağıtılmadıkça, müttefik işgal kuvvetleri Batı manyadan çekilmeyeceklerdir.
Bir kadın beşiz doğurdu
Medelllng ıKolombiya) 6 A.
(United Press) — Aııgostura köyünde bir işçi kadın beşiz doğurmuştur. Anne ve çocukların sıhhatleri çok iyidir.
Kanada Hükümetinin bir kararı
Ottava. 6 A. A. (United Press» — Kanâdn Avaın Kamarası, cinayet etrafında lüzumsuz neşriyatta bulunanlara ve cinsiyet konusu üzerinde açık yazı yazanlara ağır hapis cezaları verilmesi hakkındaki kanun tasarısını
Çocuklar için Fransızca kitap sergisi Taksimde, Frıınsıs konanloşhanşul binasındaki tahsil vc kültür merkezinde. Fransızca kitaplardan bir sergi (içilmiştir. Kitaplar çocuklar vc okullar İçindir. Bunlardan hAşka, yine çocuklara mahsus terbiyevı oyunlar de, gösterilmektedir Sergi, 12 Anilik akşamına kadar a-çıktır.
dalmam ona kâfi gelirdi. Bazan muhayyilesini zorlayıp bu kadar uzaklara gitmesine de hacet kalmazdı. Zira, Kalaba köyü işte şuracıktadır.• zira Sincan köyü beş on adım daha ötedir. Ankara’nın arka mahallelerindeki hayat ise oralnıdakinden pek larklı değildir.
Bununla beraber, Halil Ramiz — gittikçe arlan bu kötümserliğine rağmen— Kemalizm inkılâbının meydana koyduğu eserin azamet vc mehabetini takdirden vazgeçemlyoıdu. Lâkin, bu eser, ona, tepesi yerde, temelleri havada ve her an, devrilmek tehlikesi içinde bir Ehram gibi görünüyordu.
raş dır; ediyor, mekteplerde kızlar oğlanlarla bir sırada ders okuyor, spor meydanlarında yarı giyimli yan çıplak birbirlcriyle boy ölçüşüyor; yerde otomobil, havada uçak kullanmasmı biliyor ve paraşütle atlıyan kahraman gençler arasında artık hiçbir cins farkı kalmamıştır. On yıl İçinde Bozkır’ın ortasında, bin yıllık İstanbul şehrinden daha mükemmel, daha medeni binaları, caddeleri ve meydanlariyle bir devlet merkezi kurulmuştur. Yüzlerce, binlerce kilometrelik demiryolları, bir vücuttaki a-daleler ve şahdamarlan halinde dağınık vatan parçalanm hlribirlne bağlamak üzere doğuya, batıya, şimale, cenuba dal budak salıyor.
Evet, bunların hep«l gerçektir. Fakat, birer tarihi vâkıa olarak bunların kıymeti nedir?
31
Festen şapkaya geçmenin, kavuğu atı p fesi giymekten daha büyük bir ehemmiyeti mi vardır? Tanzimatçı dedelerimiz de tepeden tırna-nağa kıyafet değiştirmişlerdi; sakal ve bıyıklarını o devrin Avrupa modasına göre kesip taramışlardı. Dazlak kafalarının saçlarını enselerine kadar uzatmışlardı. Garp sisteminde mektepler, kışlalar, hnslabaneler açmışlardı, tersaneler, tezgâhlar, fabrikalar kuı muşlardı. Harem kapılarını aralamışlar, kızlarına okuyup yazma öğretmişler, musiki dersi verdirmişler-di Lâkin, bütün bunlar, elli altmış yıl sonra bir yeniçeri kıyamından farkı olmıyan "31 Mart,, ları bir Kabakçı Mustafa isyanından a-yırt edilmlyen Babıâli baskınlarını önllyebıldı mi?
Halil kötümser haksızlık
yine derin bir ümitaizüğe düşmekten kurt a ramıyordu. Yüzyıllardan beri saban yüzü görmemiş uçsuz bucaksız kırçıl topraklarlyle, birer termit yuvasını andıran köyleri, kasaba-larlyle, sönmüş volkanların korkunç ıssızlığını taşıyan çıplak dağlarlylc, tuzlu gölleri, çamur renginde boğum boğum ırmaklariyle Orta A-nadolu’nun kasvetli levhasını kuşbakışı bir manzara halinde görür gibi oluyordu. Halil Ramiz, kendisi bu ülkeden olduğu - ve her yıl seçim dairesini adım adım gezip Ulaştığı için— bu topraklar ııe tüyler ürpertici bir facia sahnesidir. bu köyle»’, bu kasabalar nasıl bir taaf-fün yuvasıdır, pol. yakından bilirdi ve burada dolaşan şişkin karınlı, incecik bacaklı çocuklar, sıtmadan dudakları bembeyaz genç kızlar, trahomlu delikanlılar, bostan korkuluklıırııu andıran ihtiyarlar kalabalığı aranma karışmak İçin bir dakika gözlerini kapayıp murakabeye 32
- II -
ŞANO ARDINDA OLUP BİTENLER
Tahinci Zadn Hacı Emin Efendi, şapka kanunu çıktığı günden beri evinden dışarıya ayak basmıyordu Bu yaşa kadar her şeye "Eyvallah!” dâmlş, her devre uymuş; hattâ, işgal zamanında düşmanla hoş geçinmesini blhniş, fA-kal, iş, baştan fesi çıkarmaya dayanınca, birden, bütün sabır ve tahammülü taşıvermlşti.
Bu kanunun gazetelerle yayınlandığı günün sabahı, mağazasında, kırk yıldan beri, dakika sektirmeden gelip oturduğu minderinin üstünde ilk kahvesini içerken oğullarından biri, diye sordukça: "Hiçbir şeyim yok. Acık dizlerim sanki bir ölüm haberi getirir gibi kasavetli bir yüzle yanma «okuldu ve sesi lİtriye titıiye: "O tevatür dogıu imiş; gazete resmen yazıyor; fesleri çıkaracağız!” dediydi.
Tahinci Zade Hacı Emin Efendi, üstünden yıllar geçmiş bu uğursuz nm, başına, daha dün gelmiş bir felâketmişçesine hatırlıyordu; bir müddet, uzun bir müddet nefesi tıkanır, dili tutulur gibi oldu ve boğazlanmış bir koyun gözleriyle oğlunun yüzüne bakakaldıydı. Sonra, neden sonra. gÜçbelâ. kendini toparlayıp elini 33
İnönü'nün annealnn Kâba örtüsü gönderilmemiş.
Ankara 6 (A A.) — Başbakanlıktan bildirilmiştir:
Hürriyet ıraıetealnln Kâbede 16 Gün başlığı İle ve Hikmet Feridun Es İTneaalyla yayınladığı röportajın 18 e-kim, 9 ve 18 kasım tarihli nüshalarda çıkan kısımlarında Cumhurbnşka-nımıaın annelerinin Kâbo anahtarcı başıaı Şeyh Şeybi’ye mektup yasarak Kâbe örtüsünden bir parça latadlkle-rl, örtünün gönderildiği yazılmış ve örtüden edinmek Istlyenlerlc bunun taksimi yolunda bir da mütalâa yürütülmüştür. Buna dayanarak birçok vatandaşların müracaatta bulundukları anlaşılmaktadır.
1. Cumhurbaşkanımısın anneleri Şeyh Şeybi'yo mektup yazmamışlardır ve Kâbe örtüsünden bir parça istememişlerdir.
2. Şeyh Şeybi’dcn de böyle bir örtü gelmemiştir.
3. İstenmemiş vc gelmemiş bir örtünün taksimi de tabtatlyle mevuuu bahis olamaz.
Adı geçen gazetedeki bu haber tamamen asılsızdır ve hu asılsız habere dayanan mütalâa da tabiatlyle yersizdir.
Meçidiyeköy ündeki gecekondular temiılenecek
Vali ve Reladlyo Başkanı, dün Sâbâb yanında Çehlr Meclisi Atalarından fesatları olduğu halde Meddlyeköyü ve civarındaki gecekondu sahftAinı «esmiştir. Bu hususta fikirlerini soran bir arkadaşımıza Vali şunları söylemiştir:
Dün sabah gördUftlim yarler gecekondu İle kabili telif değildirler. Buralarda raatgoie, derme çatma, gayrıaıhhl şeyler sörrlüm. MecIdlyeküyU gibi imâr görmüş bir sayfiye yerinde bir çıban teşkil eden teneke kulübelerin ve pislik çukurlarının bulunmasına tahammülUmUl yoktur. İlkbahara kadar bu gayrıaıhhl vasiyetler düseltllecektir.
Russel Dorr, Erkek Teknik Öğretim Okulunu gezdi
Ankaıa, 6 1A.A1 — İktisadi İşbirliği Türkiye icra Komitesi Başkanı Mr. Rusaci Dorr ve bayan Doır, Milli Eğitim Bakanlığı Teknik (iğretim Müsteşarı Rüştü Uzel’le birlikte bugün öğleden evvel Erkek Teknik öğretim Okulunu ve İkinci Sanat Enstitüsünü gezmişler, iki buçuk saat kadar süren bu gezi esnasında okul müdürü Rnşlt Mocan ve Milli Eğirim Bakanlığı Kültürel Dış Münasebetler müdürü Emin Hekımgıl misafirlere okul ve çalışmalar hakkında malûmat vermişlerdir.
Gördüklerinden fevkalâde mütehassis olan Mr. Dorr. okul müdürüne çok teşekkür ve kendisini tebrik etmiş, buradan mezun olacak gençleri memlekette çok mühim işlerin beklediğini, bu müessosenln kendisi İçin Türk iyede gördüğü diğer müesseselerden daha büyük bir ehemmiyet taşıdığını, Türklyede bugünküden daha geniş ve bü5d)k bir endüstrinin buradan yetişecek unsurlarla kurulacağına dıgını söylemiştir.
Tropikal hastalıklar
Kongre, memleketimizde toplanacak
Ankara, 6 (Hususi muhabirimiz diriyor): — 1053 yılında toplanacak
olan İkinci Tropikal Hastalıklar Kongresinin Türkiyedc toplanması kararlaştırılmıştır, ~ . r L
Sıtma ve tropikal hastalıklar üzerine çalışan dünyaca meşhur hekimler bu Kongreye katılacaklardır.
1 ay sürecek olan bu Kongrenin İlki 1948 de Vaşingtonda yapılmıştı.
elfıyc şalvarının cebine daldırdı ve içinde irili ufaklı anahtarlar takılı bir torbayı oğluna u-zntarak ağır ağır mağazadan çıkıp gittiydi.
İşte gidiş o gidiş oldu; Tahinci Zade, o günden beri, sekiz dokuz yıl içerisinde bir kere-cik olsun mağazasının semtine uğramadı. Gerçi, her akşam oğlu ile hesapları gözden geçiriyor; filân yere ne satılmış, falan yerden ne alınmış, sorup bakıyor; arasıra, öbür oğlunu çağırtıp çiftlik işlerine, zeytinliklerine, ormanlarına, bağlarına dair malûmat alıyor vc onlara lâzım gelen emirleri veriyordu. Hattâ, mahkemelerde askıda halmiş birtakım dâvaların peşini de takip etmekten hâli kalmıyordu. Avukatı Hâfız Necati, koynunu şişiren kâğıt tomarlarıyla hafta sekiz, ay otuz, onu ziyarete gelir; filân, yerin köylüleri aleyhine talep edilen haciz kararının, ne netice verdiğini; metrûk malların ö-denmemlş taksitlerinden dolayı maliye ile çıkan ihtilâfın halli için yapılmakta olan teşebbüslerin ne safhaya girdiğini; şu yetimlere veya bu dula alt haklara el uzatmak için ne gibi çarelere başvurmak lâzımgeldiğini; karşılıklı birçok hileler yüzünden îstanbul’dnki komisyoncu ile aralarında çıkan sayısız anlaşma-mazhkların ne suretle tatlıya bağlanabileceğini ve saire vc saire söyler, görüşürdü.
Tahinci Zade Hacı Emin Efendi, okuması yazması pek kıt olmakla beraber bütün bu meselelerde. çok defa, medreseden icazetli, mektepten diplomalı Avukat Hâfız Necati’ye ders verecek kadar bilgi ve tecrübe sahibidir. Ru-gün, milyonlara vardığı söylenen bu zenginliği Emin Efendi, kolaycacık kazanıvermedi. Baba-sınıg Ölümünde, kendi payına düçen mirasın değeri olsun olsun yirmi otuzbln liradan İbaretti. Neteklm. hâlâ çarşıda kavaflar sokağının köşesindeki küçücük tahinci dükkânında saç sakal
34
Seyrüsefer derdi tetkik olunuyor
Şehrin seyrüsefer işlerini İsmim etmek icm teşekkül eden Seyrüsefer Komisyonu dün Vali ve Belediye BMkanlyle. Teknik Üniversite Profesörlerinden Pal-llni'nin İştirakiyle toplanmıştır. Oeç vakte kııdar dovarn eden toplantıda kati bir neticeye varmak kabil olamamıştır. Komisyon, dünkü toplantısında, yolların, beygir arabalarının, tramvay ve otobüs duraklannın üx«rlnde durmuş ve bunların hepsinin bir revizyona tâbi tutulmasını kararlaştırmıştır. İkinci toplantı o-nümü7.deki hatta İçinde yapılacaktır.
Şehrin kokaklan «u ile yıkanarak!.,,
latanhulun mevcut eu şebekesi bugünkü şartlar altında şehrin İhtiyacını büyük bir güçlükle karşılayabilmektedir. Alâkalılarından rttfıendlglmlae göre, şehrin İkinci bir tealeat ile Terlıoe Golüne ballanmanı İşi süratle İlerlemektedir. 1050 ••nesinin eylül ayında boruların döşenmesi bitecek ve şehre günde H0 bin met-remik ıbı «u vermek kabil olacaktır. Bu miktar şimdikinin İki mislidir. Bu vazıyet kerşıaında. şehrin cadde ve ınkakla-nnın süpürge ile «ÜprÜlmeal yerine, onü-tntııdeki yılın eylülünden İtibaren «ü İle yıkanmasına karar verilmiş ve buna ait haaırlıklara başlanmıştır.
C. H. P. İstanbul İl Kongresi 24 aralıkta
O. H. P. li Kongresi 24 aralık M4tı cu-mnrtosl günü toplanacaktır. Halk rar. i d muhitlerinden «man hfthrrlerc >u
scımkl İl Kongro»! çok hareketli ve ıı »-nfl.kA.sah geçecektir. Vilâyet idare r fitine girnıok lAihan partililer şuiig aı muhitlerimle ve acdegelfer nruırinda prt ta-ganda yapmaya haglaınışlarüır.
İzmir liman işleri tanzim ediliyor
Devlet Denizyolları w Limanları U-mum Müdürlüğü. İzmir Liman işletmesini takviye İçin dördü Gellbaluda kullanılmış eski, dördü de yani olmak Üzere â şat ve vinç göndermiştir.
Diğer taraftan KlM yılbaşında lamlr-de yont bir işletme binam yapılmasına başlanacak ve eakl binanın Ur.arine İşçilerin yemek, latlrahat ve yıkanma yarlerini ihtiva edecek bir kat İlâve edilecektir.
Bu İşler hakkında Umum Müdürlükle lemanta bulunmak Üıere şehrimise gelmiş olan Umlr işletme Müdürü Haşmet Hülge dün ltmıre dönmüştür.
İspanyol boksörleri veda ettiler
Dün İspanyol Boks Kafilesi Başkanı, Vali ve Belediye Başkanını ziyaret ederek, gerek Valinin şahsından ve gerek İManbııl halkından görmUş oldukları ml-aaflrperverlige teşekkür etmiş ve vedâda bulunmuştur.


ağartmakta devam eden kardeşi bu servetin üstüne henüz on para ilâve edememiş, çocukları bir yanda, kendi bir yanda miskin miskin küflenip gitmiştir. Halbuki, Emin Efendi, feleğin binbir çemberinden geçerek; kâh kuvvetlilerin önünde diz çöküp yüz suyu dökerek, kâh zayıflara çelme vurup tuzak kurarak, kâh mahkeme kapılarında sürüm sürüm sürüneı-ek, tilrlü zahmet, türlü meşakkatle nihayet bu mertebeye varmış, evlât ve ayalinin geleceğini sağlamış ve bütün vilâyet halkının saygısını kazanmıştı. Bu halk, ondan bahsederken: "Hacı Emin. Allahın sevgili kuludur, derdi. Her zaman, tuttuğu toprak altın olur. Her nereye ayağını atsa bet-bereket getirir. Elini neye uzatsa boşa gitmez Her zorluğun içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılır, istirdattan sonra, memlekette, nice kimseler iftiraya uğradı. Fakat, Hacı Emin, ne etti, ne eyledi. İlk giren askerlerimize lokma. helva dağıttı. Zâbit ve kumandanları evine misafir aldı ve işin içinden pirupâk çıkıverdi. Ee, bu kadar nanıaz ve niyaz boşuna mı? Üç kere haç yolunu boylamalar, yılda, hiç değilse dört beş defa mevlit okutmalar, hatim indirtmeler boşuna mı?”
Evet, meğer, bunların hepsi boşuna İmiş! Evet, bunların hiç biri, Hacı Emin Efendiyi, şu uğursuz şapka kanununa kurban olmaktan ve henüz altmış yaşına basmadan, henüz bütün gücü kuvveti yerinde iken dünyadan elini eteğini çekip kendi evinin Çatım altında diri diri gömülmek felâketine uğramaktan koruyamamıştı. Sekiz yıldanberi. hâlâ durulmadan kaymyan enerjisi vakit vakit hareketsiz kalıbını çatlatacak gibi oluyordu. Boş yere, sabah namaziyle Öğle namazı arasına bir de kuşluk namazı katıyor; bu da yetmiyormuş gibi bozan karısının (Devamı var)








I


T Aralık 1049
YENİ İSTANBUL




G U N U N
EKONOMİK
HAREKETLERİ

Türkiyede hususî sermaye ve devletin hususî politikası
Amerika ve Yakın Doğu İktisadî kalkınması
Toprakofis İdare Meclisi karar verince
Prof. F. Perroux’p.un
Devlet iktisadi rejiminde inkilâp mı yapıyor? — İstanbul Ticaret Derneğinin iktisadi politikamız hakkındaki düşünceleri — Ferdi sermayenin yeniden meydana gelinesi — Ticari ve malt halatımıza itimat ve istikrar getirmek lâzımdır.
Yazan
Osuıan Nuri Bayman
Mail Müşavir

Truman, Dicle ve Fırat nehirleri arasında bir cennet kurmayı tahayyül ediyor
Ofis tipi sadeyağ yakında piyasaya çıkacak
dünkü semineri
9
U mevzuu, memleketimizin İktisadî dâvaları arasında plâna geçmiş görmekle ferah duyuyoruz. Ticaret Bakanı ve sonra Başbakan tarafından beyanat, Amerikan tirakiyle kurulacak Sanayi Bankası ve diğer bazı alâmetler, hükümetin şimdiye kadar sıkı sıkıya sarıldığı (Devletçilik) siyasetinde bazı tadiller yapacağını ve hiç olmasa hususî sermayeye biraz nefes almak imkânını vadeder mahiyettedir. İstanbul Ticaret Demeğinin de bu ehemmiyetli konuda çalışmakta olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. Ticaret Vekâletinin bu maksatla açtığı ankete uyarak bu demeğin raporunu hazırlamış ve: (Türkiyede hususi sermayede bir teraküm var mıdır?) halisiyle işe başlıyaran mevzu hakkında fikir ve kanaatlerini tesbit etmiştir.
Raporun gazetelerde hulâsa halinde intişar eden muhteviyatına bakılırsa, şu esasların şimdiden tetkikine tâbi tutularak tebarüz ettirildikleri görülür:
1 — Hâlen memleketimizde bir sermaye terakümü olduğu iddia edilemez.
2 — Buna r8ğmen, devletin iktisadi politikasını ve hususi teşebbüsü yeniden yurd sermayesi üzerine kurmak mümkün olacaktır.
I 3 — Memleketimizde ticarî güven ve istikrar sağlandığı takdirde, az zamanda sermaye terakümü mümkün olabilir ve:
4 — Yurdumuzun kalkınmasında, hususî sermaye çok faal rol alabilir.
Bu raporda açık veya saklı bulunan fikirler bir tetkike tâbi tutulursa:
a — Yurdumuzun —hususî teşebbüs ve devlet de dahil olduğu halde— sermaye bakımından durumunun pek mütevazı bulunduğu ve bütün ticari ve sanayi âlemin etrafında seyrettiği bu mihverden ve onun sağladığı kudretten mahrum olduğu,
b — Devletin İktisadî politikasının A dan Z ye kadar devletçilik esasına göre tanzim edilmiş bulunduğu ve bu nizamın hususî teşebbüs ve sermaye lehine tadilinin zaruri olduğu,
c — Ticari ve malî hayatımızda zayıflamış olan itimat ve emniyetin bu sayede tekevvün ederek millî sermayenin meydana çıkacağı ve böylece yurdumuzun kalkınmasına imkân saş-lanacağı ümit edildiği görülür.
Bu fikirler boş ve bu ümitler yersiz değildir. Filhakika, bugünkü iktisadi sıvasetimiz, milli sermayenin tekevvününde aşılmaz bir engel olduğu kadar. dışarıdan yurda gelebilecek sermayenin de önüne çin şeddi gibi dikilmiş bulunmakta ve iş sahalarımızı yasak bölge haline getirmektedir. Yan-
birinci
daha yapılan sermayesinin iş-
lış ve anlayışsız bir düşüncenin tesiri altında tatbik ettiğimiz devletçilik rejimini. sin yirıni senelik iktisadi gerilememizde başlıca bir âmil olarak gösterebiliriz. Hususi sermayeyi ve şahsi teşebbüsleri pazarlardan kovduğu halde. devletçilik siyasetinin —iyi tatbik edildiği takdirde— melhuz inkişaflarından hiç biri temin edilememiş ve netice itibariyle zarar iki cepheli olmuştur: Ticari gelirlerin devlet bütçesine bıraktığı varidatın hayret ve intibah verecek derecede azalması bu siyasetin bir neticesi olduğu gibi, ticari vc iktisadi hayatın daralıp milletçe düştüğümüz fakr ve zarurette, bu rejimin elem veren bünyevi bir istidadı ve onun suiistimalidir.
Halbuki, 800 bin kilometre kare kadar oir genişlikte bulunan yurdumuz İS milyon civarında olan nüfusumuzun en az dötr katını, medeni hayat şartlarına yükseltecek derecede tabiat servetlerine ve uygun iklim şartlarına mazhar bulunmaktadır. Bu kıymetler bugün elimizde değil, toprak altında müterakim bir haldedir. Denizlerimizde. göllerimizde, taş ve topraklarımızda gömülü duruyor. Tıpkı insanlarımızın ruhunda ve adalelerinde saklı yatan enerji ve mânevi cevherler gibi üzerleri Örtülüdür. Blzler, onların üstünde yalınayak ve yarı çıplak avare avare dolaşıyoruz. îkti-sadi ve ticarî sahalarda tuttuğumuz yol. yurdun paha biçilmez yuvarlak-lariyle aramızda uçurumlar açmış ve memleket evlâtlarının mühim bir çoğunluğunun fakr ve zaruret acıları içinde yoksul bir hayatın bedbaht insanları haline getirmiştir.
Bunların sebebi bir ve yalnız devletin iktisadi politikası değildir. Ancak, devletin gütmekte olduğu iktisadi siyasetin bu harabîde büyük bir payı olduğu şüphesizdir. Bunun böyle olduğuna. devletin de kanaat getirmiş bulunduğunu görüyoruz: Gelir Vergisi Kanununun tedvinini bu kanaatin mahsulü olarak telâkki etmek mümkün olduğu gibi. Devlet Denizyollarının hesapsızca ve ihtisası dışında cereyan eden idare tarzının daha ticari bir sevk ve idareye çevrilmek te-xebbüsü. Amerikan ve Türk sermayesiyle kurulacak Sanayi Bankasını. Muamele Vergisi Kanununun ıslahı için yapılan teşebbüs, bu istikamete yapılan teveccühün ayrı ayn alâkalandır..
İstanbul Tüccar Derneğinin katıldığını memnuniyetle müşahede ettiğimiz bu dâvaya yurdun bütün ticaret ve sanayi erbabının da zahir olmaları bir memleket ödevi dar şahsi menfaatlerinin dır.
Dış-
Mc. haiz kal-bil-
\Vashington, 6 A.A. ı United Press) Son zamanlarda resini demeçlerinde Başkan Truman ve Amerikan işleri Bakan Yardımcısı George Ghee. stratejik bir ehemmiyeti olan Yakm-Doğu’nun iktisaden kınnuısınm ehemmiyeti üzerinde hassa durmuşlardır.
VVashington’da verdiği bir nutukta Başkan Truman Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında bir cennet açmayı tahayyül ettiğini söylemiştir. Başkan Truman tarihte Nabulcadoııozor zamanında on beş vırmi milyon insanı son derece ileri bir refah içinde yaşatabi-len bu mın ta kanın bu hayat seviyesinin yemden kurulabileceğini söylemiş, ve “Bunun neticesi olarak bu memleketin komşuları da zengin olacaklardır” demiştir.
Başkan Truman, bu memleketlerin böyle bir hayat seviyesine erişmek için lüzumlu kaynaklara sahip olduklarını fakat bu işin nas(j yapılacağının kendilerine gösterilmesi lâzım geldiğini de sözlerine ilâve etmiştir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığının
Ynkın-Doğıı işlerinde en salahiyetli şahsiyeti olan George Mc. Ghee’ye göre yollar, su kontrolü projeleri gibi bayındırlık işlerinin Yakm-Doğu'nun kalkınmasında çok büyük bir ehemmiyeti haizdir. Mc. Ghee, bu kabil işlerde finansmanın hükümetler arasında yapılması lâzım geldiğini ve Dünya Bankası veya ımport-Export Bankası vasıtasile yardım edilmesinin doğru olacağını bildirmiştir.
Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı, İrak Hükümetinin su işleri için Dünya Bankasından istediği kredinin banka tarafından çok müsait karşılandığım açıklamıştır.
Mc. Ghee. gelişmemiş memleketlere yardım hususunda Birleşmiş Milletler İktisadi Tetkik Heyeti Başkam Gor-dnn R. Clapp ile Başkan Truman arasında hiçbir fikir ayrılığı bulunmadığım da tebarüz ettirmiştir. Bakan Yardımcısı, tetkik heyetinin gayesi, iktisadi olmayan istihsal durumundan doğan güçlükleri halletmek ve iktisadi kalkınma ve istikrara yardım etmekten ibarettir, demiştir.
Hükûmet yağ nıev-vazif esini
yapmaya 1060 ton Bu mik-Istüısali-etmekte-645
Geçen sene havaların kurak gitmesi sebebiyle hububatta ve hayvan yemlerinde görülen darlığın hayvan beslenmesine menfi şekilde tesir edeceğini. sütün vc dolay isiyle yağın az olacağını tahmin ettirmiştir. Bu du-ıııınıın yağ Hatlarına tesir edeceğini ve fiatleri anormal şekilde yükselteceği haberi karşısında Toprak Mahsulleri Ofisine zııuna müdahale etmek vermiştir.
Ofis, bir yandan stok başlamış ve Diyarbakırdan sadeyağ mübayaa etmiştir, tar, bütün Türkiye sadeyağ nin sekizde birine tekabül
dir. Ofis, bu yağların kilosunu kuruştan mübayaaya başlamış ve satın alma devam ettiği müddetçe fiat-lerini beşer kuruş düşürerek 605 kuruşa kadar inmiştir.
Ofis, yağ piyasasına müdahale huşuanda ikinci tedbir olarak herkesin kesesine elverişli, yeni tip bir yağ imâl ettirmeyi de kararlaştırmıştır.
Bu -maksatla İstanbul Ofis Müdürü, Enver Güreli’nin iştirakiyle Üniversiteden Prof. Dr. Sedat Tavat, Prof. Dr. Muhiddl Erer. Prof, kimyager Mehmet Ali Kâğıtçı, kimyager Raşlt Taşdıır, Tıbbı Adli k|ınyahanesınden Celâl Tahsin, serbest kimyager Rük-neddin Sezen. Ofis kimyageri Zişan
xmı

Illlflii = r
Osman Nuri
olduğu ka-muktezası-
Bayıııaıı
Benelux
Fritalux
ve ötesi
Avrupada yer yer beliren milletlerarası işbirliği arzusu bir türlü tahakkuk edemiyor
Londra 6 (YİRS) — Paris’le toplantı halinde bulunan Frltalux Mahalli İktisadi Birliğinin görüşmeleri bir çıkmaza girmiştir.
Birliğin dünkü oturumunda. Hollanda delegesi, Aimanyonın da birliğe dahil edilmesini ısrarla istemiş ve aynı zamanda Jngilterenin de davet edilmesini tnlep etmiştir.
FrilaluK delegeleri, hükümetleriyle İstişarelerde bulunmak üzere dün Paris’ten ayn imiş lavdır.
Görüşmelere perşembe günü yeniden başlanacaktır.
Yeni İstanbul Paris hususi nıııha-olrl Yıısııf t. Mııtlu'nıın notu:
Fritalux bilindiği gibi ’‘Benelux.. yani Belçika. Ncdcrland (Felemenk) ve Lııxemboıırg. Fransa (Fr.) ve İtalya’nın (tta) katılmaslvle meydana ael-mesi arzu edilen bes nıemlekctük iktisadi bir birliktir. Müzakereler şimdiye kadar ümit verici hır sekil aldığı halde. Almanvanın ' Fritalux.. e ithal edilmesi hususunda Felemenk delegesinin ısrarı ve Fransız delegesinin bu teklifi mevsimsiz addeylcmosİ yüzünden bir engele uğramıştır.
Pl
s
L
Rl

Karaata’dan mürekkep bir heyetin tavsiye ve nezaretinde yapılan çalışmalar ve müteaddit tecrübeler sonunda gerek taam bakımından lezzetli ve gerekse kimya ve sağlık bakımından faydalı bir yağ tipi meydana muş ve bundan ilk parti olarak lo imâl edilmiştir.
Bu yeni yağın terkibinde,
konul-•100 ki-
tanınmış Fransız iktisat», sı, F, Pcrroux. J. M. Keynes’in teo-hakkında ilk seminerini yanmış-
ckono-ettiğıni
hususi
İd:



j—-------------- —
S
Ingilferenin dış ticareti
Londra. 6 (A.A. - United Press) — İngiltere, sterlinin devalüasyonundan önce ithal ettiği aynı miktarda malın bedelini ödiyebilmek için, şimdi yüzde yedi nispetinde daha fazla mal ihraç mecburiyetindedir. Bununla beraber resmi şahsiyetlerin kanaatine göre, İn-gilterenin ekonomik durumunda bir düzelme görülecek ve dolar ve altın ihtiyaçları yavaş da olsa muhakkak artacaktır. Sene sonunda bu ihtiyaçların 400 milyon sterline baliğ olacağı tahmin edilmektedir.
Çekoslovakfadan yeni ithalât izni
Ankara ı Hususi» — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Çekoslovakya’dan yenhlen 100 milyon kuıonluk ithalât yapılmasına müsaade vermiştir.
Kalay fiyatları düşüyor
Londra. 6 (Hususi) — Metal Borsacında kalay fiyatları düşmektedir. Son birkaç gün içinde peşin satışların tonıı 665 ten 645 sterline düşmüştür.
İngiltere Ivl müsait karşılıyor
Londra 6 (A.AO (Lps) — İngiliz uzmanlan, Fransa, İtalya vo Berıclu* memleketleri anısında akı edilecek gümrük birliği tasarısından îngilteronln de diğer memleketlerle olan taahhütlerine halel gelmeden faydalanması çarelerini incelemektedir.
Fran-
İngiliz, Fransız iktisadi vc malî görn^mclcri
Londra 6 (A.A.) (Afp) sız - İngiliz iktisadi ve mali görüşme-
lerine bu sabah Dışişleri Bakanlığında başlanmıştır.
Londra mali çevrelerinde büyük e-hemmiyet verilen hu görüşmeler 1946 daki Bevin
kurulan Fransız sadl komitesinde Komite, bugün yapmaktadır.
Bidault anlaşmalariyle - İngiliz daimi ikti-cereyan etmektedir. 10 uncu toplantısını
İskandinav memleketleri sterllng bölgesiyle sıkı bir İşbirliği meselesini inceliyorlar
iv Londra. 6 (Y’İRS) — Norveç, İsveç ve Danimarka’nın, sterlin? bölgesiyle daha sıkı bir ticari münasebetler kurmak üzere incelemelerde bulunmaktadır.
Ingiltere’nin Stokholm, Oslo ve Kopenhag elçileri dün bu hususta İsveç, Norveç vc Danimarka htıkû metlerine birer muhtıra tevdi etmişlerdir.
Bu muhtırada, İngiltere Skandınav memleketleriyle mahalli bir mik anlaşma yapmak arzu bildirmiştir.
Oslo’dan bildirildiğine göre,
bir Norveç komitesi meseleyi incelemektedir.
B.B.C. nin ekonomik tcfsirclsi, İskandinav memleketleriyle İngiltere sanayiinin aynı şekilde çalışmakta olduğundan ve hayat standardları-nın birbirlerine benzediğinden bu mahalli anlaşmanın kolay olacağı kanaatini izhar etmekledir.
A. P. ajansı bu hususta diyor
MBu yoldaki plân Ekonomik işbirliği idarecisi Paul Hoffman fından ilham edilmiştir. Hoffman. son resmi temasları ve demeçlerinde, Batı Avrupa memleketleri ekonomilerinin birleştirilip kaynaştırıl-masmı ısrarla tavsiye edegclmiştir. ’ Müslüman Milletler iktisadi kongresi dün kapandı
Londra, 6 (YİRS) — Karaşi’de toplanan '‘Müslüman Memleketler Ik-llsad” kongresi, önümüzdeki sene Tahran’da toplanmak üzere dün kapanmıştır.
Kongrenin aldığı kararlar arasında, merkezi KarnşPde olacak daimî bir konseyin teşkil edilmesi işi ile grenin her sene toplanması da dır.
Pakistan Maliye Vekili Gulanı
hamnıcd, multofikan bir sene müddetle “Müslüman Milletler Daimî İktisat Konsı.yi 'ne başkan seçilmiştir.
Karaşi, 6 A. A. (A.F.P.) — Burada 11 gün müddetle toplanan konferansın akabinde kurulan Islâm memleketleri arası iktisadı teşkilâtına Pakistan Maliye Bakanı Gulam Mu-harnmed, dün başkan seçilmiştir. Teşkilâtın genel konseyi de muhtelif heyet başkanlarının iştirakiyle kurulmuş bulunmaktadır. Konseyin merkezi ICaraşi olacaktır.
Müşahidlere göre temsil edilen
tara-

kon-vnr-
Mu-

a
memleketler arasında özel ticarî münasebetlerin ıslahı müstesna, konferans, fazla müsbet neticeler elde edememiştir.
Yeni bir klcriııg sistemi düşünülüyor Londra, 6 (YİRS) — Özel Siyası Komisyon. yiyecek maddelerinin müsavi miktarda memleketler arasında taksim edilmesini idare edecek bil* istişare komisyonu kurmağa karar vermiştir. Bu komisyonun başlıca vazifesi bolluk İçinde yaşı-yan milletler ile yiyecek maddeleri az olan milletler arasında yiyecek maddeleri ve mal mübadelesi bir klerirıg sistemi kurmaktır.
Japon rekabeti korkusu
Londra, 6 (YİRS) — General Arthur, bütün Japon mallarına ponyada imâl edilmiştir” nın d ı r.
pon
• p
için
Mac *’Ja-damgası-basılmasını mecburî tu!makin-
Bu karara uyulmam asın dan Ja-Hükûmeti mesul olacaktır.
Kaımda ihracatı düşüyor Montreal, 6 (YİRS) — Kanada İstatistik Müdürlüğünün neşrettiği bir rapora göre, 1949 senesinin ilk 10 ayında Kannda’nın ihracatı 2.5 milyar doları bulmuştur.
Bu rakam geçen senenin aynı devresine göre 50.000 dolar eksiktir. Devalüasyon neticesi olarak, sone sonuna kadar ihracatın daha da düşeceği beklenmektedir.
erimiş sadeyağ, olein ve muayyen nispetlerde susam, pamuk ve ayçiçeği yağları vardır. Karıştırma nispet ve şekli hakkın-daki formülü, Ofis, şimdilik uhdesinde muhafaza etmektedir.
Bununla beraber, bu yağın her bakımdan iyi olduğuna dair, yukarda saydığımız mütehassıslar rapor vermişlerdir. Yapılan hesaplara göre, bu yağ. kilosu 340 kuruştan satışa arze-dllecektir. Yağlar 17 kilo ve 2 kiloluk tenekeler içersinde mühürlü ve kapalı olarak Kooperatifler tarafından satılacaktır.
Bu yağları imâl ettirmek için O-fis hususi bir yağ fabrikasıyle anlaşmaya varmak üzeredir. Aynca kâfi miktarda teneke de ısmarlanacaktir. Bunun için hususi bir teneke kontenjanı istenmiştir.
İmâl edilen yağlardan bir kısmı bazı devlet dairelerine ve işletmelerine nümune olarak gönderilmiştir. Ereğli Kömür İşletmesi yaptığı tecrübeden sonra derhal 250 ton. Sivas Çimento Fabrikası 5 ton ve diğer resmi teşekküller de daha az miktarlarda sipariş vermişlerdir.
Ofis, bu yağdan ayda 150 ton kadar imâl ettirecek ve bu miktar serbest ticarete sekte vermeden müdahale vazifesini başarmaya kâfi gelecektir. İstanbul Toprak Mahsulleri Ofisinin 250 kişilik memur tabldotunda bir kaç gündür memurlara haber verilmeden bu yağ kullanılmaktadır. Dün hir muharririmiz memurlara yedikleri yağın yeni ysğ olduğunu bildirerek fikirlerini sormuş ve bir çok memurlar farkına varmadıklarını ve yağın olduğunu söylemişlerdir.
Tanınmış iktisat profesörünün seminerleri İni hafta içinde devam edecek
Dün İstanbul Üniversitesi salonlarında Prof, rileri tır.
Keynes’in 1936 da intişar eden “Theory of Employment” adlı eseri üzerinde duran profesör ihtiva ettiği teorileri tahlil vc tenkid etmiştir.
Profesöre göre, Keynes eserinde iki neticeye varmaktadır: 1) Yirminci asır kapitalizmi inhitattadır. 2)- Müdahaleci bir rejime ihtiyaç vardır.
Bundan başka profesör, eserin iki noktası üzerinde bilhassa durmuştur, a) Esas iktisadi vaka, yani iktisadi büyüme, b) Esas iktisadi gaye, yani bu büyümenin teminidir.
Profesör Perroux’ya göre Keynes’in hareket menşei isabetli değildir. Bu yüzden durduğu sistemin İktisadî hayata adaptasyonu müşkül olmaktadır.
Profesör Perroııx. seminerlerine bu hafta içinde devam edecektir.
Yabancı mal
ucuzluğu
Itlıal mallan karşısında Karabük demirleri rekabet edemez oldu
iyi
Kahve fiat yükselişini Ankara nasıl görüyor
Ankara 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Son günlerde, memleket piyasasında kahve fiatlerinin yükseldiği malûmdur. Tekel Bakanlığı yalnız İstanbul gümrüğünde 914 bin 620 kilo kahve bulunduğunu tesbit etmiştir. Bu durunıa rağmen bir darlık havası yaratılması suni görülmekte ve bu stokların sahipleri tarafından gümrüklerden kasden çekilmemesinden doğmakta olduğu tahmin edilmektedir.
Söylendiğine nazaran Hükümet bu mevzuda ciddi tedbirler almağa karar vermiştir.
Hükümet suni bir buhran yaratmak Istiyenlere karşı şiddetle hareket etmeye ve gereken bütün tedbirleri almaya karar vermiştir.
Piyasada dışardan gelen beton demirleri Karabük mâmullerînin fiatle-rinde tenzilât yapılmasını zorlamış ve yerli demir fiatleri çeşidine göre yüzde yediden onyediye kadar ucuzlatıl-mıştı. Buna rağmen piyasada yerli demire rağbet yoktur. Ve bunlar hâlâ ithal mallarına kıyasla pahalıdır. Meselâ Karabük beton demirleri 54 kuruşa satılmak istenirken, ithal malı mâmul demirler, gümrük resmi ve bütün masrafları ödenmiş olduğu halde 38 kuruşa bırakılmaktadır.
Burada Karabük Devlet Fabrikalarının durumu ile serbest çivi fabrikalarımızın vaziyeti arasında büyük bir benzerlik görülmektedir.
Yiyecek maddelerinde düşüklükler var
Balık istihsali için bir radar getirtiliyor
Hatta içimle An karada yapılacak toplantıda Marshall yardım programının teferriiatı tesbit edilecek
Ankara, 6 (Hususi iktisat muhabirimiz bildiriyor! — Toprak Mahsulleri Ofisi, balık İstihsalini arttırmak gayesiyle Amcrikadan bir radar âleti getirtmeye karar vermiştir.
Söylendiğine nazaran Kanada vc Norveç balıkçıları bu Alet sayesinde istihsallerim f r 10 nispetinde arttırmışlardır.
Diğer taraftan bu hafta içinde şehrimizde bir toplantı yapılacak ve balık sanayiimizin gelişmesi için Mar-slıall yardım programının tatbiki teferruatı tesbit olunacaktır. Bu maksatla İstanbul Toprak Ofisi Müdürü buraya gelmiştir. İstanbul Balık Kooperatifleriyle Oda Temsilcisi, iki güne kadar beklenmektedir.
Patates fiyatları niçin düşüyor?
Dün de yazdığımız gibi nyecek maddeleri fıatlerinde umumi bir surette düşüklük devam etmektedir Bu arada patates fiatlerinin. yiyecek maddeleri grupunda daha ziyade düşüklük kaydettiği görülmektedir.
Şehrimiz piyasasında Adapazarı malı toptan 19-22 kuruş. Bolu malı ise 16-18 kuruş arasında satılmaktadır. Piyasada da her zamankine nisbetle sürüm azdır. Bu yüzden alıcılarda, fi-atlerin düşeceğini gözönünde tutarak ihtiyatlı hareket ederek az mal almaktadırlar.
İstanbulda. patates piyasasının durgun olması neticesi olarak buraya. Bursa. İnegöl. Karacabey ve Karadeniz iskelelerinden mal gelmemektedir. Orduda müşteri bulnmıyan patateslerin yığın halinde köylerde beklediği ve fiatin 5-6 kuruş arasında olduğu, gelen haberlerden anlaşılmaktadır.
Devlet Denizyolları U. Müdürü An karaya gitti
Devlet Denizyolları Umum Müdürü dün akşam Ankara’ya hareket etmiştir. Hafta içinde Bakanlıkta yapılacak ve bir yıllık ulaştırma işlerimizi prog-rarnlaştıracak olan toplantıda hazır bulunacaktır.
67X11/1949 Salı
New-York Borsası
Eski kur
Dtln
Bugün
38
60.—
SC-
SI
22.—
M
11.50
11.25
81.—
• e
Şirket Tahvilleri
107.—
310.—
Şirket Hisse Senetleri
(Kııkırn)
226.—
185 —
320
Gümüş, Platin
120.—
Ecnebi Tahviller
En aşugı ÎEn yukarı
285.—
İMİ»
31.35
31.10
205.— 215.—
• •• •
• •••
V
30.—
12
61 .V» 09,5(1
vi. .
•••••••••e
62.—
1.31.—
45.—
Dokuma İlam Maddeleriı Tiftik oğlak
Tiftik nna mal
Yapak Anadolu
22.50 21.—
37. —
38. —
106.
78.82 $9 60
315.—
275
02.—
135
18
150
19.—
17.50
36. —
37. —
Kıım derileri
Sığıt salamura Keçi tuzlu Icurıı
Koyun hava kurusu kilonu
Mezbaha sığır yaş kilosu
30.29
30.28
30.19
30.18
ı ’ vAb 24.5(ı
5 — 16.— 23.25
37. 41. r.
85.-
77.
3.90
84.38
7.50
YABANCI BORSALAR
118.50
25.—
5.10
16.30
23.60
28.09 20.15 19.98
19.65
Anadolu D.Y. Tertip A/B. M it
Gunıiııdo Sujsadu nıuuıiH.’lu*ı tescil edilmemiş Luhvil.il ve «Mhunuu ve Lulcpiero goro taayyün eden takribi piyana değerleri.
“ M C.
“ Mürııca. Senet.
kurıı Mcyvnlıır
Fındık (kabuldü nlvri) Fındık (İç tombul) .
Ceviz. (I ıbuklu) .....
Ceviz (iç natürel) .......
kilonu .... kilonu ....
Son knpıınış
32.25
Borsalarda Vaziyet
İstanbul:
İstanbul Ticaret Boraafti'nda dokuma ham maddelerinden tiftik, hararetli durumunu muhafaza etmektedir. Dün keçi kılı üzerine de işler başlamış ve lngiltereye ilâveten Fransadan da teklifler gelmiştir. Piyasalar bu yüzden canlanmaktadır. Fındık piyasasında değişiklik ve iş yoktur. Yağlı maddeler grupunda keten tohumundan maadasının satışı durgundur.
EMıam ve Tahvilât Borsam nda Devlet Tahvillerine olan rağbet devam etmektedir. Borsa dışı altın piyasası sağlamlaşmaktadır.
İzmir:
İzmir Borsasmda üzün alışverişleri durmuştur. Bazı işleme yerlerinin kapanması, bu durumun en veciz ifadesidir ve fiyat gerilemekte devam ediyor.
frıHr eski sağlamlığını muhafaz etmektedir, Pamuk fiyatları da gerilemektedir. Bugün 110 balya kadar bir pamuk satışı olmuştur Pamuk yağını, fabrikalarda fiyatı 170 kuruş seviyesinde tutmaktadırlar. Çekirdek piyasası ise gevşektir.
Adana:
Ticaret Borsasmda pamuk piyasası durgunluğunu muhafaza etmektedir.
KAMBİYO, ESHAM VE TAHVİLÂ1
MEMLEKET MCA
Kambiyo

Devlet Tahvilleri
İstanbul Ticaret Borsası
Açılış Kapanış
1 Sterlin 7.87 7.89
100 Dolar 282.— 280.—
100 Fr. Frangı 0 80 0.80
loo İsviçre Fr. . 64 03 64 03
100 Belç, B’r. 5.60 5.60
100 İsveç Kr. ...
100 Florin 73.68.40 73.6*. 10
100 Liret
100 Drahmi 0.01.870 0.01.876
100 Escoudoa 9.73.90 9.73.90
Serbest Fiatlar
• Lira
En aşağı En yukarı
Dolar “Talan" .. 4.38 1.40
Sterlin “ 11.55 11.59
İsviçre Frangı lül 102
Altınlar
Bııgüıı Eski kur
Lira Lira
Külçe Veril Gr. 6 22 6.20
Külçe I>rgu«tiH “ r, 32 6.38
Cumhuriyet 12.25 42 80
Reşat 4.1 7a ti |b|
Hamil •12
Gulden i-, jn 1(1 15
İngiliz il» 1 •) ■ «M 57 25
Fransız kok. 17.50 18 25
Napoleon 111. 13.50 15.50
İsviçre ..... 42.50 12 50
Ikramiyeli tahviller
(&5 1933 Ergani ........
%5 1938 ikramiyen ......
fÇ-5 Milli Müdafaa 1....
«c.5 hMl Demiryolu XV.
%5 1941 Domiryolu V.
%4 1/2 1949 ikramiycll ....
Diğerleri 1911 Demiryolu 1.
n.
m.
%6 %6
• ( 6
•70 %7
Tc7
Çc7 %7 %7
'■7
%7
rrl
Kalkınma
19İM İstikrazı 1948
MIHI Müdafaa
HH9
1934 1034
1941
1941
1911 Milli
M
• t
Gllmtlş Gr Plâtln

10.-

u
Kapanış
23.50
20.50
100.25
98.75
95.70
95.50
(•>
23.50
20.50 100.25
98.80
Û9 10
95.5(1
I. £1.
I
i.
Slvas-Erzuruııı
• I
Demiryolu
• I
fi
Müdafaa
• I

• • • • I. 1I-VII.
1.
II.
Hl.
1.
IL İli. VI.
96.70
96.75
97.35 »7.75 96.80
97.75
19 65 96.60
20 60 21.—
19 75
26 85
21.20
10.70
20.10
19,86
20.85
96.75 06.75
96.90
97.-
96.85
96.80
19.60
•.. (
20.71) 2* -
20.95
20.16
20.-
10,70 2ü 10
19 86
20.90

T. C. Merkez Bankası....
Türkiye İş Bankanı .....
Türk Ticaret Bankanı .... Araları Çimento ........
Sark Değirmendik Milli Reasürans ........
Mısır Kredi fonslvn 1003
• • • I ft /a I t

11 ıı l>ıı bııl
Buğday Yumuşak .........
Buğday Sert ............
Arpa Biralık ...........
Arpa yemlik (dökme) .... Mıaır (Sarı» ...........
l’hHulyo tombul
F&sulya Çalı sor t .....
Kuşvcmİ ... .....
Mercimek Kırmızı kabuklu
Mercimek Yeşil .........
Nohut aıriı ...........
Vuitlı ti’hunılıırs
Ayçiçeği tohumu ...........
Ketontohuınu ..............
Kendli'tobumu .............
Sunam .....................
Yor fıstıfiı kabuklu ......

Nebat) yağları
Zey t i n ya Çtı c Ek a t rn o k s t ro Ayçiçeği ( Rnliıınt
Fındık vnğı

27.10
26.—
24 —
35. —
47.—
40 —
36. —
RET BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son kapanış
üzüm ÇoRHMeKSlZ No. 9 57 57.25
İncir A serisi No. 8 56. 56.—
B serisi No. 108 45.— 45.-
Pamuk Akala i 238 24(1
Pamuk Akala Tl. ... 237 ’ 236
Pamukyağı (rafine) 170.— 170.-
Pamuk çekirdeği 18
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 19f» 200 200
Pamuk Akala 11 160/165 175
Pamuk Yeril 1 mal yok
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 32.50 32,
Buğday sert 35.— 81.—
Buğday (Buşell = Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2. ...
Kırmızı M ” No. 2 ...
Fnnııık Mlddllug (Libresi = Sent) Aralık Mart Mayıs .. Temmuz
Tiftik (Libresi = Sent)
Teksas No 1 .................
Fındık (Libresi = Sent)
Kabuklu Yerli İri ...........
° ’* orta .........
Levant İç İthal malı ........
Ekstra iri İç İthal malı ....
Kurıı üzüm (Libresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme.
Keten tulıumu (Buşell = Dolar)
Minnea polis ................
Knlny. (Toıı-Dohır)
Levhn-trneko (I.ihro sent)

3.95
87.—
7.50
Londra Borsası
Keten tuhıııııu (Tonu = Sterlin) Bombay 69.— 61.— 61.— 62.— 61.— 61—
Kalküta
Tor fık11£ı .Fijııd 1 htho
Bradford Piyasası
Tiftik tyl mal (Libresi = Peni) ... “ Sıra malı Tün... Anadolu ” ° “ Trakva “ ° ... 84.— 30.— 18.50 1 181 1
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı = Tatları) .....
Aahnıounl Kısa elyaftı F/O Kamalı t’zun eivaflt F G...
212
Sayfa 4
Y E N î İSTANBUL
T Aralık 104»
»4*
Tarih görüşleri
* K
I u\ıiı:HiııiadiMiHHiere«pisKw«|EvgiiMeHaısııııı>uıiMitııır namss—iı Jtjiâ.ıı
(»iinler geçerken
Ali Canib Yöntem
otomobil sevdası
"Fatih,, diye anılan OsmanlI hükümdarı ikinci Sultan Mehmet, sadece on bir asırlık Şarki Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırmış bir cihangir diye dikkati çekmemelidir. Şark ve Garp kaynaklarının tasrih ettiği gibi, o. bilhassa ilnıe. Alimlere, sanatkârlara alâka ve hürmetiyle beraber çok K’üksek görüşlü, töleran. ve —birazdan ru kısa makalemizin müsaadesi nisbe-tlnde anlatacağımız üzere— serbest düşünür bir adam, aynı zamanda dev-|Tinin hiç İhmal edilemiyecck bir şairidir.
Onun bu ebemmlycU cephesini izah için bazı Garplı tarihçiler Arapça ve Acemceden başka Yunanca, Lâtince, hattâ telavca bildiğini ileri sürerler. |Vzun yıllar hismetinde bulunan ve.cü-füsundan itibaren on yedi yıllık vukuatını kaleme Alarak padişaha takdim eden BizanslI tarihçi Kritovulos’ın (lı "Padişah Arapça ve Acemceyc vâkıftır. Yunan filozoflarının bu dillere çevrilmiş eserlerini okurdu,, deyişine bakarsak Yunanca ve Lâttnceyi bildiğinden şüphe ederiz. Fatihin Divanı elimizdedir. Bütün muasırı bulunan şairler gibi o da manzumelerini tama-miyle İran edebiyatını model yaparak o hava içinde kaleme almıştı. Fatih, bilhaasa eski Yunancaya aşına olsaydı. bu teceddütpen er hükümdarın şiirlerinde o dilin şaheserlerine hâs izlere tesadüf ederdik.
Fatih, çocukluğunda biraz haylazdı. Okumaktan kaçınırdı. Babası İkinci Sultan Murat, bilgili've şair bir adamdı. Şark dillerinden —Arapça ve Acemoeden— muhtelif İlim ve bahislere ait mühim eserler onun teşvik ve himayesiyle Türk ç ey e geçirilmiştir ki hâlâ eski kütüphanelerimizde bu oser-mühinı bir kısmı mevcuttur. İşte bu kabüiyette iteri düşünceli bir hükümdar olan Sultan Murat, oğluna hoca tâyin ettiği Molla Güraniye, çocuğunu ieabıaâa tekdir etmesi, hattâ dövmesi için müsaade hocayı mUhlmsemaınek istedi. Fakat Motia Güraeıl yaman bir adamdı. Çocuk. onun şiddet ve azmi karcısında İtaatten başka çare bulamadı.

Fatih, genç yaşından itibaren, asrının en büyük ilim ve irfan hâmisi olarak tanınmıştır. Kritovulos’a göre Fatih bir taraftan eski cihangirlerin hayat ve menkıbelerini, bir taraftan —eski ve yeni ilimlerin kâffcsinl inceler, ve bilhassa Yunan felsefesinin, o devirlerdeki mütehassıslarını kendi hocalığında kullanırdı.
Fatih, lstanbulu alınca, nı ve şöhretini işittiği arattı. Bu, hırıstlyanlık bilgili bir adamdı. Harp saklanmıştı. Nihayet buldurdu. Istan-bula getirtti. Kendisiyle konuştu. Hayran oldu, birçok atiyye verdi. Rumlara patrik nöbetti, öyle İmtiyazlar bahşetti ki eski İmparatorlar tarafından patriklere verilenlerden hiç de aşağı değildi. Fatih bununla da kalmadı. Her şevi, her fikri, her kanaati öğrenmek azminde bir adam olduğu için Yenadlos’u huzuruna çağırarak hıris-tiyon dinine dair fikirlerini serbestçe söylemesini emretti. Sonra yine ona h iristi yani ığ in esaslı akidelerine dair bir takrir yazdırdı. Tercüme ettirdi. Fatihin bu, taassüptan uzak hareketi Avrupaya kadar yayıldı. Papa. Fatihin hıristiyanbğa meylettiğine zahip oldu. Rivayete göre ona bir mektup yasarak "Hıristiyan dinini kabul edersen bütün Şarkın ve Bizansın imparatorluğunu sana veririm,, dedi!, Fatih, sırf her şeyi anlamak salkaslyle hareket ediyordu. Nitekim meşhur OsmanlI ansiklopedicisi Taşköprüzade-nin Şekavik-i Numanîye (2ı adlı biyografik enerinde, onun bu merakını gösterir hayli menkıbe yazılıdır. Bun-lardan,blri şudur: Fatih, devrinin en iteri gelen Alimlerinden Hocazade ite Molla Zeyrek'i bir din meselesi üstünde bir hafta münakaşa ettirmiştir. O, metafizik meseleleriyle de uğraşmış, hattâ hurufl dervişlerini saraya alarak bu mezhebe dair malûmat edinmiştir.
Fatih, nerede yüksek bir ilim adamı, bir mütefekkir, bir şair, bir sanatkâr duyarsa onu derhal memlekete davet ederdi, ilmin telâmı, gayri ıslâmı olması, pozitif, veya metafizik bulunması müsaviydi.
Meselâ Semerkantta meşher Uluğ Bey Rasathanesinin müdürü olan matematikçi ve astronom Ali Kuşçu, hamisinin katil üzerine Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Haşan a iltica etmişti. Uzun Haşan OsmanlIlarla sulh etmek maksadiyle Alı Kuşçuyu Fatih nezdi-ne sefir gönderdi. Fatih, bu müsbet fikirli büyük âlimin bilgisinden istifade için latanbulda kalmasını teklif etti. Ali Kuşçu “Sefareti ikmalden sonra gelirim., dedi ve hakikaten geldi. Fatih onu büyük merasimle karşılattı. Ve müderrisliğe geçirerek İlminden memleketi istifade ettirdi.
İranın en büyük şair ve Alimlerinden meşhur Molla Cami nin. Orta As-yadan kalkıp Hacca gittiğini işitince dönüşte latan bula gelmesini temine çalıştL Caml’yl yakından tanıyan bir âlimi beş bin altın hediye ile Hatebe gönderdi. Fakat davete nıemur olan zat oraya varıncaya kadar Cami Diyarı be kiri geçmiş bulundu (3). Tarihlerden. şuera tezkirelerinden Öğrendiğimize göre hayli lranlı şair, Fatihin mürüvvet ve semahatın! işiterek memleketimize gelmişlerdir kİ bunlardan meselâ Acem Hâmidl ve kabul! namındaki adamlar, Fatihin emriyle birçok manzumeler kaleme almışlar, divanlar vücude getirmişlerdir. Yukarıda bahsettiğimiz Krtotovuloz tarihinde d|yor ki t “Fatih meşhur Bat-lamyüs'Ün coğrafyaya alt levhalarını (yani haritalarını) görmüş, bunlar biraz karışık olduğu için daha vâzıh şekle sokmasını Filozof lvraMaate havide etraigUn İvrokloa hükümdarın


verdi. Fatih.
evvelce adı-Yenadios’u dininde çok d olayı siyle
Birçok ihsana nail ve sonbahar mevsim-
istediğini yaptı, oldu. Fatih, yaz ferini bu gibi tetebbulnrla geçirirdi.
Trabzon İmparatoru David’in himayesinde bulunan nllâme Yorgi Anıl-roki'yi de getirtmiş, kendisine musahip yapmıştır. Batl&myüs coğrafyasını bu zatla birlikte okumuştur.
Bir hayli garpll Alim Istanbula gelerek malûmatlariyle Fatihi mUstefit edip atiyye ve ihsanına nail oldukları gibi bir kısmı da memleketlerinde kaleme aldıkları eserleri —kendi hükümdarları dururken— Fatih’e ithaf etmişlerdir ki bu da. bu büyük padişah ve ilim meftunu udamın yaşadığı devirde naaıl bir büyük şöhrete malik olduğunu İspat eder (4 ı.
Son olarak, meşhur ressam Gantlle Belltni'yi Istsnbula çağırarak kendi resmini yaptırdığını kaydetmek isterim.

Makalemin başında işaret ettiğim gibi Fatih, aynı zamanda sairdir. Divanı latan bulda Fatihte Millet kütüphanesinin E m iri kısmında mahfuz dur. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi kütüphanesinin değerli Müdürü Kemal Edip Unsal bu nüsha üzerinde çalışarak faksimilesiyle birlikte izahlı ve ilAvell bir tabnu Tarih Kurumu yayınlan arasında 1946 yıhnda nefretti.
İrandan gelen Acem sairlerinin Liyakatini anlamak için onları meşhur üstatların manzumelerine naşire söylemeye mecbur ettiği gibi, kendi Divan nüshasının sunundaki bir mısraını itmam için üâve edilen ve o devrin tanınmış yter ve alimleri tarafından kaleme akndığı görülen moralar la da, asrının ediplerini bir nevi müsabakaya davet ettiği anlatılıyor.
Fatihin ilim sahasındaki faaliyetini ifade için O nun medeni tesislerinden, ve samanındaki Alimlerden, esirlerden ve bu Alimlere, şairlere karşı muama-İslerinden etraflıca bahsetmek lâzımdır. Bu da ıyn bir makaleye ihtiyaç d(>ıı(Tiı.
Ali Oantb Yöntem
lil Kritovuloı'un kaleme aldığı "Ta-rih-i Sultan Mehmet Hanı Snnl.. unvanlı eseri o zaman tamir Mebuau olarak Ka» rolldl tarafından tercüme edilmiş ve JS2Ş de rnlllka Tarih Encümeni tarafından kitap suretinde basılmıştır.
(2) dekaylk-i Numanlycnln aalı arap-çadır. nonradar, müteaddit tercümeleri yapılmıştır ki bunlardan biri matbudur. Zeyilleri de vardır.
O) CamVnln lstanbula geldifti rivayeti vardır. Fakat bissat kaleme aldığı iMenaalk-i Hac) ında böyle bir kayıt yoklur.
(4) Değerli İlim adamımıs Adnan Adi-var "Osmaniı Türklerinde ilim., unvanlı eserinin İkinci babında bu hususu çok güzel anlatmıştır. Talabome dalma tav-•ive •itişim bu kıymetli kitabın, her Türk genci ve her İlim meraklısı tarafından okunması elsemdlr.
Seyirci buhranı mı, para buhranı mı?
Amerika da birçok eşyanın, çamaşır makinesinden otomobile kadar veresiye satıldığı malûmdur. Amcrikadnn gelen her şey gibi, bizde de bu usul moda oldu. Hattâ, veresiye mal alanlar arasında piyangolar da tertip ediliyor.
Şimdi, Amerika da New-Jersey’de bir sinema grupu, yani, müteaddit sinema salonlarına sahip olan bir şirket, veresiye sinema bileti satmıya başlamıştır. şirket, sadece bir hüviyet varakası gösteren kimselere 15 doları aşmamak üzere kredi yapmaktadır.
Bizde, sinemalarda yer bulmak güç bîr mesele olduğuna göre, bu usul pek tatbik edilemez sanıvoruz.


Üstad Ekrem’in bir garplı tekniği ve bu bakımdan icap eden eseri.
İR devrin araba sevdası gibi şimdi de bir otomobil sevdası geçirmekleyiz; yarın büyük bir ihtimalle tayyare sevdasına tutulacağız, Bugün ince, zarif görüşlü bir mizah muharririmiz mevcut olsaydı bize "otomobil sevdası" üzerine huş bir roman vermek fıı satım kaçırmazdı. Nitekim mükellef atlı arabaların saltanat sürdüğü devirde Recolzade Ekrem Bey Türk edebiyatına —arabayı vesile ederek— iyi bir eser kazandırmıştır.
Onu "iyi bir eser., diye vasıflandırmamın sebebi —kırk yıllık hikâyecl olmaklığım dolayısiyle— elbette bazı esaslara dayanıyor, içtimai hayatımızı He tetkik mahsulü
Üzerinde durulması
gençliğimde okuduğum, bir daha gözden geçirmedig-ım halde unutamadığım "Araba Sevdası’* dır.
"Araba Sevdası" nı neden iyi buluyorum? Şu sebeplerle;
1 — Avrupa yoluna girdi^ Madaki gülünç tarafımıadan Mrtei gösteriyor,
2 — GarpUleşme terbiyesinde tutulan kusurlu yola İşaret ediyor.
3 — Bir moda ve bir merakı ele alarak zamanın dikkate değer bam safhalarını aydınlatıyor.
4 — Tipleri Ölçülü şekilde pek aa-rif karikatürizc ederek yaşatıyor.
ö — Bütün bunları yaparken komi küfte düşmüyor, audoce yan hazin bir tebessüm belirtmeyi kâfi buluyor.
6 — Hikâyesini en modern muharrirlere bile nasip olmıyan harikulade güzellikte ve sadelikte —ne büyük vaka, ne ibret denk, ne ö#ht— Hr tabiilikte bitiriyor.
Atlı olacağı yerde motor! Uy e çevrilerek daha şiddette devam edeceğini sesmişçesine araba sevdasını "mevzu,, diye seçmesi de ehemmiyetli bir noktadır. Kendilerinden bizaat işittiğime göre evlenme çağındaki zamane hanım kızlarımızdan bazısı için müstakbel kocada aranılan değerlerden biri —başhcası demeye dilimiz varmıyor— pahalı marka otomobildir. İzdivaçlarda otomobilin rolü gittikçe büyüyor; sanki zifaf odasına bu otomobil de girecektir; saadet yahut sıya-

SANAT HABERLERİ
Yazan: Iteflk Halld ivarav
net Hâheai gibi başlarında bekliye-cek. belki de muhabbetlerinin gelişmesine — bir ıunârtt mucizesi olarak en son tertibaliyle— yardımda bulunacaktır!
Biz. atlı araba devrinin çocuklarıyız; o cihetten hâtıralarımız ve malûmatlınız geniştir. Bir aralık lâstik tekerlekli arobalnrın izdivaç meselelerinde ağır bastığını biliriz. Fakat, evlenecek kıza yürek çarpıntılarını münhasıran araba vermezdi. Gelin hanım yine de o ciheti düşünürdü amma daha liyadş romantik şekilde: kanod açarak göğe doğru... Maslak yolundan Hacıosman bayırına değil.

Hayatımızdaki ehemmiyeti itibariyle at ve deve, araba ve kayık, bütün nakil vasıtaları daima edebiyata geçmiştir. Boğaziçi ve Haliç uzun zaman kayık, sonraları sandal, kik merakına kapılmış, bu merak ve bu güzellik Divan Edebiyatına, arkasından şöyle böyle Tanzimat eserlerine ve müteakip edebi devirlere de aksetmiştir NA-bi*nin yelkenM karıklar hakkında:
Oimm ootof-ı Şitaö
liMbonda* kanat (icmw mârpob
gibi “hayidu,, şo*der yasmasına mukabil bereket Ne(Hm, meaelt:
EyvAk o çifti kayık aldı kararım Şarkı öknyup piçti Mr Afat var ıçındr
uyarında ve kayık hafifliği He zarafetinde Götler söylemiştir. Fakat arabayı edebiyatımıza en kıymetli şekliyle sokan üatad Ekrem ve en tuhaf cephesinden tasvir eden de —"Bir Muadele-1 sevda,, romanındaki jiyle— Hüseyin Rahmidir. Lühs arabasını birincisinde.
araboaınt
“Araba
Halbuki maşukası bayağı bir mahlûktur, bindiği araba ise kendisinin olmadıktan başka kiralıktır.
Zaten Bihi’uz Bey de burç sebebiyle nihayet arabasını satmaya meobur olmuştur Bir gün ııı ah bu besiyi c tekrar karşılaşır: ikisi (te yaya kalmışlardır! Zamanımızda da otomobil yüzünden buna benzer bir çok vakalar çıkıyor; hattâ daha gülünçleri ve pek hazinleri... ne hatalı izdivaçlar, ne acayip ayrılmalar, ne feci sürüklenişler ve — maddisi bir yana — mânevi uçurumlara tepetaklak ne derinine yuvarlanırlar!
Görülüyor ki "Araba sevdası,, aktüalitesini kaybetmeyen canlı bir mevzudur; İlk nazarda sadece züppelikten ibaret sanılan ciddi bir mevzu... Hem eğlenceli, hem acıklı tarafları bilip tükenmeyen içtima! bir mesele ve bir muadole!
Süvariyi kadın pek beğenirdi; ata binen kadın da erkeğe lâtif görünürdü. Bir vakitler arabacı vs kayıkçı kadınların hoşuna gider, muaşakalara yol açardı. Devrimizde şoför ve pilot hazzedilen bir erkektir; otomobil kullanan kadın da erkeğe cazibeli gelir. Tabii veya sun! bir makinenin hâkimi oldukları, bir marifet gösterdikleri, bir nevi saltanat sürdükleri için bu mevkide bulunanlar tabletiyle cinsi iştiharı kamçılarlar. Fransız romanları ve hikâyeleri nakil vasıtalarının —iando’dan tutunuz lüks otomobil dahil— insanlar üzerinde bıraktığı tesirleri ve neticelerini anlatmakla bilire-mezter. Hulâsa araba, başlı başına içtimai ve ruh! bir dâvadır,
işte Recateade Ekrem, sütün evvel bu mevzuu hafi/ sanılan
şekilde ete almak aııretiyte hikâyecilik tarihimize lüzumlu ve kıymetli bir eser kazandırmıştır. Bir eser ki bugün otomobile, yarın tayyareye, öbürgün kimbilir ne biçim bir nakil vasıtasına ve sebep olduğu zaaflora baktıkça —şimdi benim yaptığım gibi— kendisini bize dalma hürmetle anmak imkânını verecek.
Vasıtalar değişir; fakat şatafata kapılmak nev'inden insan karakterleri ana hatlarında sabit kalır.
Iteflk Halld KARAY
Bafa'nın bu iki düzüne mevzuunu derinleştirip bilgi hamurunda yoğur-
sene ciddi
pasa-konak kim
h«>rs4a İkincisinde okuduk, sevdası,, nuı bir inceliği de hikâye kahramanı Bihruz Beyin kadı-
na. gayet mükellef bir arabada raat-luınası ve o arabayı konak arabası sanması yüzünden âşık olmasıdır. Böyle bir arabaya kurulması kadının cinsi cazibesini arttırmış, zavallı araba sevdalısına onu hem şirin, hem kİ-bar bir nümune tip gibi göstermiştir.

Kalp para nıütaai
Holandada misli görülmemiş bir müze açılacaktır: Tarih boyunca dünya piyasasına çıkarılmış kalp paraların hepsini teşhir edecek olan bu müzeye yalnız emniyet memurları ite polisler girebilecektir. Müzenin gelecek yıl açılabilmesi için, Hollanda dünyanın her tarafından kalp para toplamıya başlamıştır.
Projektörle sanat dersleri
Viyana müzelerinde haftada bir akşam sanat toplantıları yapılmakta ve meşhur tabloların biri projektörle aydınlanarak, bir sanat tarihçisi tarafından seyircilere izah edilmektedir. Bu teşebbüs, sanat anlayışını geniş halk kütlelerine yaymak için bir iteri adım sayılmaktadır.
Raspa
Haber aldığımıza göre, "Raspa,. Paris dansinglerinde, kış mevsiminin son moda dansı olarak tutunmaya başlamıştır. İspanyolca "yer silmek,, mânasına gelen "raspa,, dansının da en iyi. ev kadınları ve hizmetçiler tarafından oynandığı da rivat ediliyor.
Bu yaz latan bulda, genç ve yaşlı herkesin raspada meleke keapettiğini

Hüseyin Cahid Yalçın 75 yaşında
Türkıyode modern basım temelini atanlardan Hüseyin Cahit Yalçının meslek hayatındaki ellinci yılı bundan birkaç sene evvel kutlandı. Hüseyin Cahit Yalçının gazetecilik hayatına atılışı "Serveti Fünun,, He ballar ve biraz sonra Hüseyin Kâzım ve Tevfik Fikret He beraber kurduğu “Tanln,, He de tem şeklini alır. ‘Mücadeleci bir ruha sahip olan üstat, o zamanlar bütün gençliğin hayranlığını celbetmişti. Hüseyin Cahit hiçbir zorluktan yılmamış, Malta'ya sürüldüğü vakit bite kendini ve etrafını yetiştirmekten geri kalmamıştı.
Malta Hüseyin Cahit Yalçın için yeni bir mektep olmuştu. Orada kaldığı üç sene zarfında muazzam bir kütüphane tesis etti. Esarette öğren-
digl ttalyanranın da yardımı ile dünya edebiyatından ve fikir Aleminden yüz kadar ciltlik •’Oglıımun Kütüphanesi.,ni meydana getirdi.
Diğer fantiyotl hariç sadece bu dev eser Hüseyin Cahit'in fikir hayatımızda mühim bir mevki İşgal etmesine kâfidir. Nerede kaldı ki, Türkçe grameri arap kaidelerinden kurtararak bize ilk Avrupa snlayışiyle gramer veren gene ndur.
“Hnyat-ı Muhayyel,4 ile, Üsküdsra geçmeyi bir seyahat telâkki etlen bir nesle sonaua ufuklar açan da odur.
Temenni edelim ki, Hüseyin Cahit Yalçın, ttalynncadan tercüme ettiği ve 17 cildi neşredilmiş olan “İslâm Tarihi,, eserinin son beş cildini de bize, gelecek sene bugünde hediye etsin.
Edebiyat tarihimize malolan romancı Peyami Safa, fıkracı ve föyton-cu Peyaml'den başMİnbllmek için on iki aene bekledikten sonra bize yeniden bir eser verebildi. Hemen söylemek gerektir kİ. eşer, bu on İki senelik fasılayı da. üç senede çıkarılışını da haklı gösterecek bir olgunluk ve kıymet taşıyor.
Peyami seneyi ezeli düşünce ve
makla, ruhundaki Hegelyen münakaşaları olgunlaştırmakla geçirdiği görülüyor. Denebilir ki. ‘Bir tereddüdün romanı,, bu kadar uzun bir fasıladan sonra tekrar eh alınmıştır. Onun bütün darmı ezeli ikiliğin, bir tezle antitezin çarpışmusındadır. Aşağı yukarı, "Harbiye • Fatih,, garpla şarkın, "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu,, sağlıkla hastalığın, "Biı tereddüdün romanı., nizamla bohemin tereddüt temevvüçfe-rlni anlatır. "Biz İnsanlar,, adlı eserinin tamamını göremediğimi esefle İtiraf edeyim. Yeni eseri, "Matmazel No-ralyanın Koltuğu., bu tereddüdü bir dünya nizamı, bir insanlık felsefesi ve bir kâinat dâvası çapında alıyor. İnsanın iyi tarafiyfe kötü tarafı; ruhla beden; milliyetçilikte komünizm; şakçi zekâ ite iman; illmte şarlatanlık; aşkla zamparalık; velhasıl bugün İnsan fikrinin Üzerinde durduğu bütün zıt mefhumlaı ın aralarındaki tereddüdün bir tahlili. Tabit bu umumi vasfı yanında eser, bizim cemiyetimizin de tezatlarını ele almış: Namaz kılan teyze ile svvtng muaşakası yapan genç; fakir bir Türk’e ekmek parsı verdiği için hlsmetçislni kovan kozmopolitle her meseleyi milliyetçilik cephesinden alan şoven; karamel* satan mütekait memurla herşeyi müb&h görerek kazanan tüccar; hayalet ve gizli İşler üzerinde Molla Cami tefsirine dalan mutasavvıfla. bu hayalferin çıplak resmini çekip Yüksckkaldınmda satan Yahudi ve nihayet köksüz, kararsız kalmış gençle muvazeneli ve saf sevgilisi.
Daha birçok cephelere dağıtabileceğimiz bu tiplerin tahlili için en müsait yer de bir pansiyon olacaktır. Btıl-zac'ın Madam Vokv pansoynu gibi. E-serin kahramanı olan İradesiz, psikopat, tıbbiye.vl do, felsefeyi de yarıda bırakmış olma>ınn rııgmcn ııllâmc genç oradadır. Fakirliğin bütün icap ve gösterilerine sahne olahltecek fakir aile önledir. Bu aile aynı zamanda, hastalık ve hayalet tahlillerine müsait olabilecek kadar marazlarla meşbû-dur. Romana bir cinayet hnvası katabilmeğe ve aynı zamanda öldürme psikolojisini, kaatllliklc mertlik histerini karıştırma kompleksini izah edebilmeye yarıyacak bir yaratıştan mücrim de ordadtr. Kahramanın hayvani histerini bir an aydınlatmaya yardım eden aptal hizmetçi; tasavvuf felsefesiyle rllyn tâbiri İlmini karıştıran ev sahibi; ve nihayet muharririn bir sembolü gibi aldığı menkûp hocası urdadırlar.
Diğer taraftan muharrir,
Muhtar KerrrkçB
Bu dekor ve şahsiyetler İçinde Peyami, psikopatolojiden tasavvufa; morfopsikniojlden İspritizmaya kadar bütün İli inlerden latif ade ederek bir vaka yaratıyor; materyalizmden ag-nostisiszme, ruhçuhıktan pr»zltivlzme, en İlerilerden en gerilere kadar bütün felsefi mekteplerin tezlerini tahlil ederek bir münakaşa »telemi kuruyor.
Bir edebî tenkitin kısa çerçevesi içinde bu münakaşayı hülâaa etmek zor! Aşağı yukarı, bütün felsefe sis-temlerinin ve ilim dâvalarının hülâsasını aldıktan sonra şöylece neticelendiriyor:
İnsan düşüncesi kkfayeUnzUğüil biliyor. Kendi avını kendisi yarattıktan sonra, gene onu avlamakla vakit geçiriyor. Bu durumda a kal »açma ve boş bir şeydir. Ya kendi tecrübelertmu yoluyla mtefcik bir entüteyonu kendi-nıtoe rehber edeceğiz, yahut de umumi an kıyışı tepat edueek kUMl mefhumlar yoluyla arattırma yaj*wv»4ğa. Ama bu ikisi ayn şeyler olarak Aralarında ahenk kuracak bâr halli nasıl buialam ? Bir mrdafi kw-tuimshk içtaı başka bîr anrva
ten başka çaremiz kakn^For.,, Ne kanahe, ne de müspet iHmâer bu izah edemiyor, o halde ‘tami lehnte kza-hm ne mânanı kalıyor?,,
işte bu tereddütlerin netteeai, ulr •caluzc varılacağını ve bunu da ancak "rabbani hidayet,, diyebüeceğinste "Allahla kendini bulma,, şeklinde tecelli edeceğini iteri sürüyor. Materyar İLsınin kaba maddeciliğini, fertçilikte fâuıt dairesini, ikinci bir ortaçağ •aydığı asrımızın tekniğe olan sarma fini, ilmimizin kendi kendinden şüpM eden çürüklüğünü gösterdikten ooaaa "ben,, den kurtulup Allahta yok ohnae nın tek hnl çaresi olduğunu eoyihyok Hurda Allahın varlığı yokluğu o ke»
dar haizi ehemmiyet değildir. Zim
mevcudiyeti şüpheli olsa bile heehalAa bu İman. bizim on para eğmez bilgimizden ve fizik aa^
nunlAiımizdan çok daha dayar nıklı bir mefhumdur. Böylece Peyami Safa kendine göre bir kıymetler baremi kuruyor; Ferdi milletin, milleti insan-lığiii,* ir^ıanlığı da Allahın otoritesi içine alan bir nizam. Bu nizamın mihveri “Nur,, dur. Rabbani hidayete eran Bütün mustariplere bu “Nur., şifa ote-aktır.
Romanda da bu Kopal, iradesiz genç bütün hastalar (bu bir veremli kardeşi
adanı aevgılislyte evleniyor, kardeşi de felsefeci monkûpla, Fıko^alara yarcum yapılıyor, öldü mındıktan bahalır bir rabbani imtihandan unda zcngaı olarak dünüyor, vtdhnaıl \merikan usulü hır flappv ttnfl
BiltAhl hu nrudu istihlâk medeniyet dozajına
nur sayesinde p«i-normale dönüyor; arada en tehlikeli iyi uluyor: genç
sentez
felsefe
düşündükçe, Paris’in bu sefer modayı takipte geç kaldığı kanaatine varıyoruz.
Utrillû film kahramanı oluyor
Montmartre’ın tanınmış ressamı Utrillo'nun hayatı Fransada filme alınıyor. Filmin rejisörlüğünü Pierre Gaspard - Huit yapmaktadır. Bu filmde Utrillo'nun hususi ve sanat hayatı
hakikate uygun olarak gösterilecektir. Ressamın çocukluk ve gençliğine ait kısımlar, bir çocuk ve bir profesyonel artist tarafından de, 50 yaşından sonraki tistliğlni bizzat Utrillo Utrlllo “rolünü,, o kadar tir ki. etrafını ve hattâ
kinesini bile tamamlyle unutmuş görünmektedir.
çevrilecekse kısmının ar-yapacaktır, benimsemiş-sinema ma-
bütün İçtimai sınıf vo tabakaları, ayrı siyasi mozheptere mensup kimseleri biı arada tetkike en müsait muhiti de alıyor: Üniversite. Ziıa. Fatih medresesinde zeytin ekmekle karnını doyuran fakır talebenin, ayni günde ŞişU'dcki arkadaşına çaya gitmesi hiç de garip gelmez. Keza yeşillerden kızıllara ve turunculara kadar her siyasi Akidede insan, o çatı altında bulunabilir.
Ve nlhayst Müslümanlığın da Hıristiyanlığın da felsefelerini, birleştikten noktayı, dinlerin ana mcmbaı olan “Nur., u ifade İçin de muharrir Müslüman baba ile İtalyan anadan olma ve Rum karışığı bir acayip e^|iya a-zize tipi almış.

■1V*,
iki
f
Y&aan: Sat Frank
— Aldırmayın, dedim, bu dakikadan itibaren her şey derişecek.
Başından göçenleri anlatmaya başladı:
— Bana bir yanş tazısı muamelesi ettiler. Su odadan dışarı çıkmaya hakkım yok. Yalnız beni teşhir etmek istedikleri raman çıkarırlar. Sırtıma bir frak giydirerek kimseyi tanımadığım »üvarolere götürüyorlar. Mavi Çent nişanını kazanmışım gibi beni herkese gösteriyorlardı. Ben bir kukla değilim, insanım yahu.
— Hakkınız var,
— Elimden geleni yapmaya hazırım. Bu bence bir vazifedir. Fakat beni ailemden ayırmaya hakları yok.
— Mary Elien’i görmenize müanade etmediler mi?
— Katiyen. Bir iki gün içinde Tarrytown'e gitmeme veya kanmın buraya gelmesine müsaade etmelerini rica ettim. Fakat Albay Phelps - Smtth ve Bay Khıtz kati surette reddettiler.
— Üzülmeyin, Homer, dedim, bu işi hallederim, yemin ederim size.
tik defa olarak gülümsediğini gördüm.
•— Gelin mavi salona bir gözatahm, dedim.
Mavi salona gireli on saniye olmamıştı kİ Homer Adam a* çobanlık etmenin kolay oimıyacağını anladım. Çünkü Homer sürü içinde kaybolan o beyaz boyunlardan bin değildi,
metreye yakın boyu olan, tepesindeki kızıl perçemi bir ışık işareti gibi pırıldayan, şekli bir sancak direğine benzeyen Üstelik de adı dillerde gezen ve resmini herkesin gazetelerden bellemiş olduğu bir adamın kalabalık içinde kendini farkettirmeıneai kolay değildir. Homer. Bıngate’nin pembe kaplanlarından biri olsaydı uyandırdığı heyecan daha büyük olmıyacaktı.
Çalgı durdu, multak bir sessizlik oldu. Umumiyetle gazinolarda müzik dursa bile gene çok gürültü n’ur. Bu sefer halbuki hiç ses çıkmıyordu. Sonra bir vızıltı işitildi, bir arı uğulu gibi. Ama ondan biraz farklı İdi. Bu gürültünün üç dört yüz kadının hep birlikte 11sıİdaşmasından meydana geldiğini nihayet farkettlm.
Sfomer:
Ne oluyor bu LnurittM de(ft
— Bilmem, dedim.
Salonun öbür köşesinde Oscar Finney'i gördüm. Gazetecl-1H( kozasından günün birinde HollywOod kelebeği halinde




VI

Çeviren: Ysşar NaM
— 7 —
/
uçuvermiştt. Umumi münasebetler müşaviri resmi unvanıyle haftada bin dolar tahsisatı vardı. Yanında altın lâmelt elbise giymiş, pembe tenli bir kadın görülüyordu, isimler hiç hatırımda kalmaz ama böyle bir vücut da kolay kolay unutulmaz. Onu ilk defa gördüğüm zaman isini Kltty Ruppe'ti. ve New-York'un muteber bir barında dansediyordu. Şimdi ismini değiştirmişti. Yani adı, Katly Ridol’di.
Fınney bana eliyle işaret etti. Ban de aynı şekilde mukabelede bulundum. Katly’yi peşinden sürükliyerek masamıza yaklaştı. Eski bir dostu görmemezlikten gelmek olmaz. takdim merasimine girişmek icabetti.
Kltty Ruppe —veya yeni ismiyle Katly Riddal— çok* zeki bir kızdı, yahut da iyi ezberlenmiş bir ders okuyordu. Birdenbire arkeolojiden bahse başladı. Homer’in gençliğinde arkeoloji öğrenmek hevesinde olduğunu gazetelerden öğrenmişti. Bu arkeoloji bahsi derhal aralarında bir rabıta teşkil etti.
Homer:
— Nasıl, dedi, arkeoloji sizi alâkadar ediyor mu T Kltty:
— Pek tabü, dedi.
Homer Şikago Üniversitesinden Profesör Ruppe tan bahsedildiğini hiç işitmemiş miydi î Profesör Ruppe babasıydı.
Homer, Astek hafriyatına şu veya bu şekilde iştirak etmiş olup olmadığını sordu.
Kltty:
— Tabii, dedi. HultzUopoştli mabedindeki keşiflere hayran olmuştum.
İki masa ötede oturuyordu.
Bayan Knott’u ken New-York’un Rhode îsland’ın en
ünce Exeoutive Truat’ün başkaniyte evlendi. Bu surette dünyanın en güzel, en akıllı, hemen hemen en zengin kadını oldu. Hiç değilse kendisi bu kanaatteydi. Exccutive Truat balkanının ölümü üzerine ayağının ucunu politikanın ça-mudlu suyuna daldırdı... Ve hoop, âyan âzası oluverdi.
Fay, durmadan Homer’e bakıyordu anın Homer’in gösü Katly’deydİ. Az sonra Fay kalktı, boynunun çizgilerini kaybetmek için başını dik tutarak ve gerdanını kaldırarak yanımızdan geçti. Sanki İRkcmteai hoşmuş gibi Kitty’yi görmemezlikten geldi. Homer’e gülümsedi, hnna bir baş fes-
Ayan Azası Bayan Fay Summer Knott
tanımınız, hr-rhaldv, on dokuz yaşınday-en güzel kızıydı. Yirmi beş yaşında, şık boşanmış kadınıydı. Otuz beş yaşına ge-
reti yaptı, ve bızııu işitebileceğimiz, fakat başka masalardan işitilmeyecek bir mesafeye gelince "kazpalaz., ı dedi.
Kittv bir kaplan gibi yerinden sıçradı. Fakat Oscar mâni oldu, zaten Fav kapıya varmıştı. Onun Alrret, müthiş şirret, müthiş şirret olduğunu biliyordum. Homer'in rengi atmıştı ve kemikli elleri titriyordu. Oacar dedi ki:
— Steve, ne zevkli iş vermişler size. Zevkli, kolay ve rahat.
— Ben de o fikirdeyim, dedim
Hesabı ödedim, Homer’I bir asansöre doğru götürdüm, ve odasına çıkardım. Soyunmasına yardım ettim. İki bardak maden suyu ile iki aspirin komprimesi yutturdum, Atağına yatırıp üstünü örttüm. Ayakları on santim dışarıda kalıyordu, ama, doğrusu bu hususta elimden bir şey gelmezdi.

Ertesi sabah gözlerimi açınca. Adaın’m dairesinde bulunduğumu gördüm. Yalnız buraya bir şey ilâve edilmişti. Onu olduğu gibi tasvir edeceğim, Jane Zıt ten kendi tarzında güzel bir kızdır. Ufak tefektir, kısa boylu ve zayıftır. İyi giyinir, kalın gözlükleri gözlerini olduğundan daha büyük ve daha j^uvarlak gösterir,.-öyle vardır.
Gözlerimi açtın, Jane elinde geldi.
— Herhalde kim olduğumu
Janr Zilten’dlr. Sizin kâtibenizim. Bu snbfih o kadar çok mektup geldi ki, Bay Smlth bürosuna gelmediğine gör» hftri ben yanma çıkayım, dedim.
Homer’i hatırladım. .Jane sualimi
— Bay Adam dışarı çıktı, dedi.
— Çıktı nıı?
— Evet, bir saat kadar oluyor hakkınız var mı? diyecek oldum,
ni siz söylemişsiniz, bana öyle dedi.
Ve çıkıp gitti * _ .
— Nereye gittiğini söylemedi mi!
— Telefon ettiklerini söyledi. Arkeoloji hakkında konuşmak için bir randevusu varmış,
— Aman yarabbi, dedim. Kltty Ruppe
Acele giyindim, nslını ararsanız, pek
ki hep ürknıüş gibi bir hali
bir fincan kahve He koşup
düşünüyorsunuzdur. Adım.
ağzımda bıraktı:
çıkalı. Acaba çıkmaya İstediğini yapabileceği»
terinden medeniyet duzajıan iktisat kıınun!.ıııadan astronominin rr.H.ınJa-rına. ıızvl ve ruhi bütün m" .!ı’ ıra temas ediyor. Biı I .(mı lu»yıü t .e motampsiknz hAdtetılnrı /te ı>n*yjr. Peyıınıl Snfn hatan utun mek delere uenğiyon konuşmalar fenni kitaplardan alınan parçalarla kuvvetlendir-diğı hu oaurinde dâvasını ispat etmiş inidir? Kendisi dt neticevi yine bir sırra bağlamıyor mu? Tenkit ettiği fâal! daireye düşmüyor mu? Tecrübt ilimler ,çln yaptığı tenkit, her yerde ve her zaman ispat ndileınıyenl sadece birer müşahede ve ferdi iddia diye kabul keyfiyeti, bu roman İçin de düşğ-nülemeg mi? Bizi ne kadar ikna etse de, bu eseri gene sadece bir münferit müşahede telkini diye almıvacak mıyız? Ferit’te Aziz, tezle antitez mümessili olarak değil, aynı dâvanın birbirini tamamlıyan mümessüteri olarak konuşmuyorlar nıı? Bir nevi Mefialo gibi gösterilen baba ne çsbuk insanileşiyor? Bir ölünün cebinden pek da mâsunı sayılımyacak şekilde alınan para ite kavuşulan refahın bu tebeddülde rolü yok muydu? Matmazel No-ralya’nın koltuğu o süfli pansiyonda olsaydı acep Ferit gene rabbani hidayete erecek miydi?
Bir takım suniler ki no verim, ne de “terajıûm,, bu sıkleti çakmiyecek. Ben sadece, bu sun İteri ortaya çıkarmasının bite bir kıymet taşıdığını ve eserin hakikaten cevherli, cins bir mahsul olduğunu işaretle geçeceğim. Bir dereceye kadar Bernanos. ruh bakımından Claudel ve gaye bakımından da yeni epifanfat cereyana yaklaşan, söz götürmez bir fikir eseri. Egzistansiyalistlerin “kara,, edebiyatına karşı bir “Nur,, hamlesi
Bittabi, gerek muhtevası, gerek muharririn üslûbu çetin ve hayli fikir cehdine bağlıdırlar. Büyük okuyucu kitlesinin değil, orta münevverlerin bite anlamaları epey kafa yormıya bağlı görünüyor
Evet, tefekkür sahasında çok kuvvetli bir eser kazandık. Okkült ilimler, ezoterik cins edebiyat dehşetli bir vesika kazandı. Peyami Safa on iki senelik sükûtun haklı ve kuvvetli mükâfatını elde etti. I
Yalnız... Yalnız, bizim nâçiz mes-' luk edebiye ve romancılık fazla bir şey kazandı m:? Peyarni’nln “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu., nda içimizi] ürperten sanatkâr ruhu, derin samimiyeti; kadiri: derken havası mu? Hattâ, teknik bakımdan. vaka-? ferin ustaca bağlanışına rağmen, a kitapların seviyesi aşılmış, kahraman-’ ferda karakter ve çizgi bütünlüğün^ ahenge erişilmiş midir? ]
Buruda biraz durup düşÜnm»R gerekiyor.
“Bir tereddüdün romanı,, nda "Bv . çıplak öleceğim, çıplaku, dus duğumuz sanat heyecanı i bu kitapta hâkim olobihyot
onu kaçırdı, telâşlı değildim. (Ortamı ran

(I) Matnınzrl Noralyanın Knltuğıı. Roman Utıınhul, Nebloğlu Yayınevi» fiah 1 lira*
T Aralık 1949
T E N T İSTANBUL
Silili! R
Yazan: EdRar Poe
Tercüme eden: Fikret Ejrlip
Görüp de fleçemediklerlmi»
FAYDALI KESİFLER

1?



r

K

E
İ




Y Y AZDIKLARIMI okuyan diler, henüz yaşıyanlar arasın-(İHNinıs; fakat bunları yazan ben uzun zamandan beri karanlıklar illkmılne gögmüs bulunacağım. Çünkü, muhakkak garip şeyler olacak, birçok gtall şeyler aydınlanacak, vn bu ynzılıırııı İnsanlar tarafından görülmesine kadar birçok «ışırlar geçecek. Vo bunları gördükleri mmıın, basılan Inannııyacak, barıları şüphe edecek, ve aralarında pek az klınse, bir demir hançerle bu levhaların üzerine kardığını harflerde düşünülecek bir unsur bulacak.
Sene bir dehşet scııcsl olmuştu, İfade etmek İçlıı dünya yüsüııdo isim hulunaınıyan, dehşetten daha şiddetli hislerle doiu bir sene.
Zira, birçok harikalı hâdiseler ve işaretler vâki olmuştu ve vebanın zln Üzerine, her tarafa bütün genişlikleriyle açılmışlardı. Ne de olsa, yıldızlar âleminden anlıyanlar, semalarda felâket göründüğünü biliyorlardı. ve ötekiler arasında ben, Yunanlı Oinos, koç burcunun ya-kınında, Jüpiter seyyaresinin, korkunç Saiurnc'ün kırmızı hâlesiyle karşılattığı o yedi yüz doksan dördüncü senenin tekrarlandığından şüphe etmbordum. Fğer büyük bir hataya dürmüyorsam, semaların hususi ruhu, sadece arzın maddi küresi üzerinde değil, aynı zamanda insanların ruhları, fikirleri ve düşünceleri üzerinde de kudretini gösteriyordu.
Bir gece, Ptolenmlı denen kurun-lık lıeldcde, asıl bir sarayın İçinde, birkaç şişe kızıl Chios şarabının başında yedi kişi idik. Ve odamızın yalnız, yüksek bir tunç kapısı vardı! ve kaide sanatkâr Corin-ııos tarafından yııpılmiştı. nadir bir İşçiliği vardı ve İçeriden kapanıyordu. Bundan başka, siyah perde lor 011 kasvetli odayı muhafaza ediyorlar, ayın, nıeş'uıu yıldızların, ve metruk sokakların manzarasın-dan bizi koruyorlardı! Fakut gelecek âfetin «ezilişi ve hatırlanırı o kadar kolaylıkla u/.uklaştırılunuv misti.; T
Etrafımısda, yanımızda, açıkça ani m ta m 1ya cağım ban şeyler vardı, —nuıddi vo mânevi şeyler— havada bir ağırlık, —bir boğulma hissi, bir azap— ve hapsinden daha fenası, hislerin merhameUİzce canlı ve uyanık, zekâ melekelerinin uyuşuk ve ölü olduğu, sinirli İnsanlara hâkim olan o korkunç halet. Öldürücü bir ağırlık bizi eziyor, uzuvlarımız üzerine, —odanın eşyası üzerine,— içinde içki İçtiğimiz bardaklar üzerine yayılıyordu. Ve herşey bu yük altında ezilmiş, mahvolmuş gibi idi.— sefahatimizi aydınlatan yedi demir lâmbanın alevinden bıışka hor şey, onlar, ince ışık huzmeleri şeklinde ıızanrak, hepsi öyle duruyorlap, w»hık ve hareketsiz > anıyorlardı. Etrafında oturduğumuz ve onların ışıklarly-le ayna gibi parlıyan yuvarlak masada davetliler kendi yüzlerinin solgunluğu ve arkııdnşlarının can-
ıız gözlerinin endişeyle parıldayışını seyrediyorlardı- Bununla beraber kahkahalar atıyorduk, ve hususi bir şekilde neşeli idik, — İsterik bir şekilde; ve Anacroon’uıı çılgınlıktan başka bir şey olmıyan şarkılarını söylüyorduk! ve bol bol içiyorduk.. —şarabın kırmııusi bize kan kırmızısını hntırlntmnsınıı rağmen. Zira odada sekizinci bir şahıs vadrı,— Genç Zollus; ölmüş, boylu boyunca uzatılmış ve kefene sarılmış, sahnenin meleği ve şeytanı o idi. - v
Heyhat! Eğlencemizde onun bir hissesi yoktu. Sadece, hastalıkla takallüs etmiş çehresi, ve vebanın ateşini ölümün henüz yarı yarıya söndürdüğü gözleri neşemizle, oludur olabilecekleri kadar ulıikadar-lerln, öleceklerin neşesiyle alâka* dı. Fakat ben Olnns, tifonun gezlerini iizorlme dikilmiş hissetmeme rağmen, İfadelerindeki acılığı nn-lamıımıyu çalışıyor, Közlerimi ısrarla abanoz aynaya dikmiş, kuv-şairinin şarkılarını söylüyordum.
Fakat perde perde sesim kesildi, ve akisleri uzakta, odanın siyah perdelerine sürünerek zayıfladı. belirsiz oldu ve silindi. Şarkı sesinin gömüldüğü siyah perdelerin arasından karanlık vo silik bir gölge yükseldi, —gök yüzünde ay alçakta olduğu zaman insanın gölgesi nasıl görünürse ona benzi yen bir götge-
Btr nn perdelerin arasında sallanıp sonra (unç kapının üzerinde dimdik belli oldu. Fakat gölge müphem, şekilsiz, hudutsuz idi; no bir İnsanın, ne bir İlâhın.— ne bir Yıııuın İlâhının, ne bir Kaide İlâhının. ne de Mısır ilâhlarından birinin gölgesi idi. Ve gölge, tunç kapının üzerinde, kemerin altında duruyordu; ve hareket etmiyor, hiçbir söz söylemiyor, gitgide sabitleşiyordu ve hareketsiz kaldı. Ve gölgenin üzerine yerleştiği kapıda, eğer iyi hatırlıyorsam, genç Zollusıın ayaklarının yamn-da idi. Fakat biz, yedi arkadaş, gölgeyi perçinlerden çıkarken görmüş olduğumuz için, oıııı dikkatle bakmaya cesaret edemiyorduk; götlerimizi İndiriyor ve dalma abanoz aynanın derinliklerine bakıyorduk. Ve nihayet, ben Olnos. yavaş sesle bun kelimeler sÖyliyebll-dlm, adını
Ve
ve gölgeye, oturduğu yerlo tordum.
gölge cevap verdi:
Ben gölgeyim; Ptol£ınale
meznrlurının yanında, kirli ( lıarnn kanalını çevreleyen karanlık cehennem vadilerinin çok yakınında oturmaktayım.
Ve o zaman yedimiz do, dehşetle, ihkvııılclerlmlr üzerinde doğrulduk. Titriyor, ürperiyor, şaşkınlık içinde duruyorduk. Zira gölgenin Muinin tonu, bir tek klmavnin değil bir İnsan kalabalığının seslnth tonu idi. Ve bıı şet heceden heceye, ahengini değiştirip, kabil olan binlerce (fostun tanıdık ve samimi şivelerini faklid ederek, büttîn karışıldığı ile kulaklarımıza doluyordu.

p. ARİSDE tatilini geçirmekte olan p sinema aktörü E. Robinson tablo sıtan bir mağazanın camekâninda gayet güzel bir Cizanne görür; İçeri girip sorar:
— Kaça? Fakat peşin söyleyeyim 1,200.000 franktan fazla verşmem.
Satıcı gülümseyerek tablonun 2.5 milyon frank ettiğini söyler ve nihayet 2 milyon üzerinde mutabık kalır. Ro-blnson:
— Bir santim fazla veremem, diye ayak dirediği İçin.
ANKARADA, tanınmış bir zatın evine giren bir hırsız bir hayli eşya arasında bir dc tablo alıp götürmüştür. Bu tablo. Güzel Sanatlar Akademisi Profesörlerinden Sabri Bor-kel*in bir eseridir.
Polisin takibatı neticesinde yakalanan hırsızdan tablo alınıp sahibine iade edilmiştir.
Alellde bir zabıta vakası. Fakat öyle zannediyoruz ki memleketimizde ilk defa olarak bîr hırsız, bir tablo çalmaktadır. Vak’e, bu cihetten ehemmiyet kespediyor ve âdeta bizi sevindiriyor. Zira hâdise tablolara hırsızların
Hicrî
fiafer
1949 ARALIK
Rumi
Teş. 8R.nl

16
7
24
1369
Çarşamba
1365
Vakit
Güneş öğle İkindi
Akşam Yatsı İmsak
Vasati
7.10
12, 6
14.28 16 41
18.19
5.26
Eznnı
2.29
7.25
9.47
12 00
1.38
12 45
Müzeler
Topkapı Sarayı: Pazartesi - Çarşamba - Cumartesi, saat 13.30 - 17 Telf. (21090)
Ayaıofya: Pazartesi - Sah - Çar-«rtmba - Perşembe Cuma, «aat lu - 16; Cumartesi - Pazar, naat
1 ; - 16.00 Telf. (21780).
Arkeoloji: Sah - Perşembe • Pazar gaat 13 - 17 Telf. (21682) Türk ve imlâm Elerleri: Snlı-Per-eembe-Pozar. saat 13.30-16.30 Telf, (21888)
Dolmabahço Deniz Müzesi : Cumartesi anot 13 - 17. Pazar 9 - İS Telf. (81284)
Sıhhi imdat
İstanbul Anadolu Anknra İzmir İzmir
Bevoğlu yakası
2222
44998
60536
91
22.51 Karşıyaka 8035
İtfaiye
Beyoğlu 4IfM-l Kadıköy 60H73
İstanbul 21222 Üsküdar 60015
An kar a-00 İzmir 2222-K.Yaka 8085

r
Hiddetsiz
bir






ğ
1
•!



dahi bir kıymet verdiklerini göstermektedir. 8u hırsızın blıce meçhul olan adının sanat tarihine geçeceğine şüphe yortunuz.!
GRATA Garbo'nun İtalya'da olduğu ve resmini almak İçin peşinden koşan gasetecllerden vebadan kaçarmış gibi ürktüğü malûmdur.
Geçenlerde bir gazeteciye:
— Ben, demiştir, Romayı gormoğo geldim, kendimi göstermeğe değil.. Yoksa beni de "Asarı atika" den mı sanıyorsunuz.
Niçin yüzünü aakdığını soran vo oldukça çirkin bir başka gazotoclys do Garbo şöyle demiştir:
— Ben de size sorayım,. 8ix ne diye yüzünüzü saklamıyorsunuz7
GB. 8HAW’ın yeni bir piyesi Londrada büyük muvaffakiyet ka-
Tanınmı» romancı ihtiyar müellifi zlya-
son piyesinizden do-
zanmaktndır.
Wodehouse gidip
ret ederi
— Azizim, der,
layı sizi tebrik ederim.
— Son piyesim miî... No münasebet!... Daha dur bakalım 93 yaşındayım.
Tiyatrolar
8EHİR TİYATKOLAKI :
Dram kamı: (42157) Bir komiser geldi.
Komedi kısmı: (4O40Ş) Bebek Her akşam saat 20.80 da.
/-.'MUÛMMLD "-'l^*O0£0ETI
/
t
(6
dl^Sizin SoKflk
Cunıarteal - Pazar metine 15 te. Cumartesi ma-etlnelerinde talebeye ten-zilât. Tel. 43134
*■★★★★★★★★★★★
SEK: Yunan Opereti 18.16 Kzıtak-tlte. 21 15 loğdoylğlnekatu Kıt-nopogonoM.
SIMEK: (42851) Yunan Tiyatrosu «ant 16.18 de Nııtoparla to Korlçi, 20,45 Magapa den magapu.
A NK ARA Büyük(Tü37O-4ü) Knock Sıu&t 2ü de Küçük (11169; Yrlancı. Akşam naat 20 da,
TİYATRO - İzmir Şehir Tiyatrosu Tel! 2864 Boş bcılk (Piyes 3 peıde 8 tablo)
Perşembeden maada her ak^am eaat 20,30 »in - Pazar giınü de matine.
Aralık - 919
«nat
• •
15
1
Sinemalar

BEYOÖI.II CİHETİ:
Al.KAZAK ((2M2) Makineli damlar Diyarında.
AR 114391» Mağlup adllıniyönler ATLAS (40838) Lıtiraft kurbanları
A-
1 " (
t ' ■ • 9 \ ■ •

23 yaşındaki kayak şampiyonu Avuaturyab Erlka Mahrlngsr, resimde kayarken görülüyor. Erlka. Almanyada, Garmlsch-Paa-irrkizrhon dc, 27 kasım tarihinde yapılan Avusturya - Alman ski müsabakalarında 1900 kadem yamaçtan aşağıya kayma varışını 52.9 saniye ile kazanmıştır.
Erika, yakında Amerlkada yapılacak olan dünya »kİ birinciliklerine de iştir&İc edecektir.
Müşteri
GAZETELERİMİZİN hemen hepsinde. memlekt yahut şehir hayatının ufak tefek akaaklıklerı-nı teşhir maksadı ve ıslah ümldlylo her gün çıkan küçük ve okaerlya nükteli, alaylı fıkralar vardır. Bunlar, yanılmıyorsak, bizim basınımıza mahsul, başka basınlarda pek rnstlunmı-ynn hakiki bir "tarz” teşkil ediyor. Türk gazetelerinin özellikleri arasında parlak diyebileceğimiz bir yer tutan o çeşit fıkralar biraz da milli mizacımızın bir gösterisi sayılmaz mı? Kolay kolay kızmıyan, fakat kızınca yerinde ve yaman kızan bir topluluğuz. Şu satırları kaleme alanın "şarklılık’' la euçlandınlmıyacağını bilsem "kalenderlikten" bahsedeceğim. Gerçekten, bizi, birçok milletlerin düştüğü aşırılıktan ve yersiz taşkınlıklardan kurtaran. vakarımızı daima muhafaza ettiren bir haslet varsa o da, "şarklılık" sözü ile niçin lekelemek istendiğini anlamadığım o asil kalenderliğimizdir. Birçok şeyleri hoş görmemiz, nahoş şeyler karşısında da İtidalden ayrılmamamız, o sayede değil mi? Kendimize karşı olmamak şartiyle, birçok haller önünde müsamaha göstermek asalat sayılmaz mı? Ve bu, bir millet Ölçüsünde olursa o millet için şeref teşkil ettiği şüphesizdir.
İşte, yukarda bahsettiğimiz küçük fıkralarda bütün bunları buluruz: Ekseriya pek acı. cidden affedilmez aksaklıklara ince, nükteli, şakacı
eda ile temas etmek herhalde ateş püskürmekten daha akıllıca bir vaziyet alış, belki daha da tesirlidir. Yalnız. sadece "kalenderlik" ifade eden bir gösteriyi "kadere boyun eğme" şeklinde tarif ve tefsire kalkışırsak, onda miskin bir "fatalizm,, aramak gafletine düşersek, âdeta günah İşlemiş oluruz. Çünkü birbirine karıştırılması caiz olmıyan, biri asil bir hayat görüşü, ötekisi de her şeyden çok zamanımıza uymamak gibi bir özellik taşıyan sinir gevşekliğidir.
Şu "hiddetasiz tenkit,, i acaba umumî hayatımızın her bölümüne yaymak çaresi yok mu?
ureomyeine
Her yeni ilftcın teairi hakkında İlk zamanlar ihtiyatlı konuşmak lâzim-dır. Şimdi klinik tecrübelerinden geçen AurOomyolne hakkında da İhtiyatlı davranmak gerektiğini kaydettikten «onra bu yeni keşfin t ıh Aleminde büyük bir alâkayla karşılandığını haber verelim.
AurOomyoinc tıb sahasına bir, bir buçuk «enedir girmiş bulunuyor. Yirmiden fazla hastahanede, çeğltli hastalıklar üzerinde denenmiştir. Bütün bu tecrübelerden sonra, bu yeni İlâcın tesir sahasının diğer ilâçlara nazaran çok geniş olduğu meydana çıkmıştır. Bu ilâç, PenicHline ve Streptomycine-de olduğu gibi, mücadele ettiği mikroplarda mukavemet kuvveti meydana getirmemektedir. Ayrıca, adı geçen
diğer ilâçların fayda vermediği hallerde de tesirli neticeler vermiştir.
Aur^omycine bilhassa, Malta hummasına, Peritonite ve İdrar yolları İltihaplarına, ZHtürrie ve zatülcenplere karşı birebir gelmekte, fakat bazı viruslu haftalıklara tesir etmemektedir.
Aureomycine normal ölçüde kullanılırsa (günde dört gTam) insanı zehirlemez. Toz halinde —normal tarzında— namütenahi muhafaza edilebilir. Diğer İlâçlara, hap halinde alınmak gibi üstünlüğü de vardır.
Atyplque zatürrielerde, Aur^omy-çin’e 24 saat zarfında kati tesirini göstermektedir. Ayrıca, göz hastalıklarında da Aureomycine tedavisi iyi neticeler vermiştir.
/fere oMrnı görün
hrr aradığınız şey
dil döktükçe ben kıs kıs gülü yon,
ol-
bir
Bir arkadaşım anlattı:
— ^fCaraköyde bir mağazanın ramına burnumu daya/oiç» trençkot çeşitlerini seyrediyordum
Tezydhtarlar başıma üşüştüler:
— Buyurmaz msmız beyefendi.. İçerde daha iyi mallarımız var!
— Alacak değdim dedim, hatlara bakıyordum!
Tezyâh tarlarğan biri atıldı:
— Size iskonto yaparız efendim..
Derken öteki on nı ağsından aöîü
afav c ... ........ "
— Daha uruz t.ençkottarımız da bulunur efendim
O kadar üstüme rarıuorlardı ki, kendimi, alacakhlan tarafından muhasara edilmiş bir borçluya hrnzrfflm.
Israrın, yalvarıp yakarmaların bini bh paraya idi;
— Halis İngiliz malı su geçmez gabardinlerimizi bir efendim»
— Mağazamızda bulunur efendim..
Onlar, tatlı tatlı de hissettirmeden içimden:
— Eh.. Dünya böyledir.. Simdi yalvarma sırası size tp ldi! diye söyleniyordum.
Trençkot filân almaya niyetim madiği için çekip yürüyüverdim.
Usun zaman peşinden koştukları
avı, f llermdrn kaçırmış talihsiz avcılar gibi arkamdan bakakaldılar
Arkadaşımın, ayan üstü, lâf olsun diye, kısaca anlattığı bu sahnenin benzerlerine günlük alışveriş hayatt-nııcda daha xık rastlamaktanız.
Harp yıllarının çatık kaşlı, yüzii gülmez dükkâncıları, çoktanbf rl ortadan kayboldu.
Simdi yalvaran onlar, kendini naza (fkrn de biz!
Elli kuruşluk mendil için ç€kı(;( çekişe ııe pazarlıklar Bilmem, siz de farkında mısınız9 En büyük ticaret-hanelere bile bir sergi havası sindi Müşteri kaçırmak, Imyük bir gaf sayılı yor. Nn yapıp yu] 1 p onu dukkâmı sokmalı!., ffhı dereden bin su getirip» ayağına sıcak sular, soğuk sular döküp, elden ayaktan karşılanıp, dama-Ihh« girmeli.»
önüne top top kumaşları, yumak yumak yünleri strıtrk: eski tertip Mahmutpaşa ağziyla:
— Hangisinden erin dersiniz sulta-nımf». diye sormalı.
Çıkar d ıklar ııııtı hf denmezse:
—Daha iyileri d: var efendim.» demeli!
Param çıkışmıyor mazeretini One sürenle re:
Öğrenmek
(4359S) Maftlnp *(»•>-
Samba Kınılı.
Tu kancalar Patlarken
ELHAMRA ııılyonlcr
İNCt (81595) İPEK (44289)
LALE (13595) M-ığlfıp edlhnlyanlor
MELEK (4O8«(lı Büyük Vali. SARAY (41666) i’chhkcll kşrnı si ATI’AİCK ıM143j Güzel Sultan Gecelerin H ıkir.ıi (Türkçe) SARK (4O3SO» Suçsuz Koatll. SIK (4372A) Natvik Bnekını. TAKSİMitaiül) Kanatlardan Türbe TAN (80740) Aşklh günahı YENt(84l37) 1— Vahşi kadın. 2— FloştA
YILDIZ (12847) Samba Kıralı (2 ci Hnfta d.)
İSTANBUL CİHETİ:
ALEMDİR (23683) Ciısualar Çarpışıyor-Çam Sakızı K;’0İf
( EMBEltLİTAS (22613ı BorUn ekspresi - Gangsterler Kıralı.
HALK (21901) Hint Yıldızı
Kahraman
III LAl.(22717) 1.5 oralıkta açılacak (Halan kapalı)
İSTANBrL(223»r> Izekoll hayat -Üç kahraman
AZAK (28542) taİmSİz Kahramanlar- Kazanova’nın Aşk lan.
MARMARA (23860) Kara
Ekaprcn (Jnngalrrlcrl.
MİLLİ (22062) Camızlar yor-Çam Sakızı Kğşlf.
KISMET (21904) Altın Küpeler -Can Aşkı
YENİ(BükırkÖy)J6-126 Saygun auk şarkını
KADIKÖY CİHETİ:
HALE (60112) Telli Miran - Altın Yayla.
OI‘EKA(60M21) Gecelerin h/ıkimi -ilahin r flOVİŞİynr
SdREYYA(60tW2) Ehllaahp seferleri 1 EI.D E6İRME\İ (83143) Yjîmiyan Şetyanlar. Tahdi şarkım rSKÜDAR CİHETİ;
HALE160062) Gangafarler kutıbl Şehzade Sim but
Son
Macera-
Korsan •
Çarpışı-
— Aman beyefendıciğım, ehemmiyeti nedir ki... Sizdtn para «ni UHpeu vur9 Arzu btıyurıdursa taksite de bağlarız efendim. cevabını yetiştirin* h ’
Vaktiyle M adan no ya, Kara higa ya tşluyn küçük gemiler için bilet alan yolculara, kumpanya, birer tane do .vıuııf lıcdıyc ederdi. Bu gidişle, dük-kânmın kapısı önünden geçen yolculara bu tertip ikramlarda bulunan dükkân sahipleri dr çıkarak belki dr!
Bir dostum, geçende kızına küçük İ n İn diye almak niyetiyle, çarşı içinde bir kuyumcuya girmiş. Daracık btr dükkân... Dönecek yer yok! Gel gelelim sahibinin yüreği pek geniş 0-lacak ki, hır buyurganlardır gitmiş:
— Şöyte buyurun beyefendi..
— Şu tarafa buyurun küçük ham-fendi!
■Yerlere kadar eğilmeler.. Çay, kahve, gazoz, limonata ısmarlamak tek-lifbrı..
And and üstüne:
— Vallahi hatim \ z kalır. Mutlaka bir şey içmelisiniz!. r
Adamcağız, nerdeyse yağlı müşterilerinin kudumlan şerefine kapı nünde kurban kesecek!
Halbuki alacaktan hediye, topu pu, kırk beş, elli liralık bir şey..
Kuyumcunun ikramlarından dehşetli surette mahcup olmuşlar. Aksi gibi kızcağız, çıkarılanları beğenmez de beğenmez.
Kuyumcu da bir türlü yakalarını bı-lakmaz da bırakmaz. Kan ter içinde lalmışlar. Herifte hâlâ komplimanların bini bir paraya...
Nihayet, bakmışlar olmıyacak. Of uz beş liraya elden düşme bir yiitük alıp çakmışlar.
Sokağa atılacak oha, meraklısına lu fiatt.an fazlasına satılabilirmiş.
o-
to-
Şimdi. de bundan birkaç srne ıı ıeline kadar Uç metre babına için kapı kapı dalattığımız arı yünleri ha-fırlama1 Nr idi of dükkân sahipleri-hin hippinde surat, bir karili Sanki Karadı nizde f/emılrrı batmıştı, Sanki. mal almaya d'fiil drt onlardan /»orç isti meıjf yeliyorduk- Kaç defalar, yajll haçlı kadhuarın:
— Satmıyoruz hanım! Çekil yit içine! yayyurasiyle kapı dıçarı edıldik-l/rini yüzlerimle yörmüçtüm, Alıçveri-çe çıktığımız piiukr manifatura dük-kânlarında azar içirmekten Serseme dönerdik. Bir dr buyünkü manzaraya bakın: hfuçteri çekmek» hemen hemen yükteki ";Wı(yLri,, yıldırım kanca takıp açayı Çekmek kadar yüç bu i.- oldu r..
»Alfthnttin GÜNGÖR
Ankara
ANKAKA (23432) Rohlnolcr. nfrClv (13031) Pnra Hırsı
PAKH (11131) Efsııncu B.bn
SYS (11071) Efautıcu Bnhu.
Sİ M Fit (11073) Hnvdııtlnr r^lndo Glall A(in.
I I.I s (22294) SaHhaddinl Eyyubl vo Haçlı Seferleri.
YEM 1140401 Sn i ı Menekşeler.
İzmir
Fİ KAM l( A Yarın yeni film: nüldrn Sesler.
tayi ak, bugünden ıılbaron nn Knrenlna.
YKNİ SİM.MA, Yarın yani Cdsııalnr Çaı*pıı?ıy(«ı — Üç vl melek,
LAi.e Perşembeden itibaren İki GUnahmz melek film, Albllıerln b’iitlhl.
TAN. Alblkarln Fatihi, KARŞIYAKA (İIIETİ1 sİ M EH, Bugün yeni fdnı: San Antonyo Aratanı.
MELEK, Bugün yeni filmler» Sonatız Aşk- — Drakolunııı Evi.

Gö-
An-
film ma-
Radyo
Krofoolk honnerlerj
Sınıl II 15 hÖC, 31.25.19 m.: Gal ork-odniHi — 15.3u BBC 31,25 19 m. "Northern orcheslra., — 10 20 Ankara Radyosu (I'lı — 20.30 BBC 31,25,19 m.; Izımlra- aento ni orkestranı — 20 16 İmi an pul RadyoMu. dinleyici İstekleri (pl> 21 15 İstanbul Radyosu, opera oncrloTI.
Hafif miırlk:
Sna 1 7.31 Ankara Radyosu, neşeli parçalar (pli. — 8.3(1 BBC, 31.25.19 m,: -Sabah müzifti.
12 15 BBC, 31/25.19 ın : ••Hbınley binek piyanoda" — 13.15 Arık»ı-ra Rndyortu. hafif sololar. —
bir

Şeytanın muzipliği
Günün birinde şeytan, bir adamın karşısına dikilmiş: "Ölümün yakındır, demiş, ama karını döver, uşağını öldürür, yahut da .sadece şarap içersen seni kurtarabilirim."
Adamcağız düşünmüş taşınmış : "Uşağımı öldürmek istemem, karımı da ne diye durup dururken döveyim" diyerek ten, şarap İçmeyi tercih etmiş.
İçmiş içmiş, iyicene sarhoş olduktan sonra, kafam kızmış ve karısını dökmüş, hanımının imdadına yetişmek Istlyen uşağını da yere serip Öldürmüş.
vo Buenos Aires’te oynanan '/Raclng" ve "Boca iuniors,, takımları arasındaki maçta Ingiliz hakemi Macidiıon, mağlûp takım oyuncularının taarruzuna uğramamak için polis kordonu altına alınmışsa da bir hayli hırpalanmıştır, 21 Raclng takımı lehine biten maçta hakomo yapılan taarruzdan bir enstantaneyi görüyorsunuz.
1949 senesi futbol şampiyonunu tayin edecek, ‘‘Racing" ve "Boca iuniors,,
S P O R :
İsveçli futbolcular Kalkütada
Yeni Delhi, — 1948 Futbol Olimpiyat şampiyonluğunu kozanmış olan İsveç "Halsingborg” takımı, Kelkü-tada İkinci gösteri maçım dün yapmıştır. Doğu Bengale Kulübüne kar-şt oynayan İsveç takımı, maçı 2-0 kazanmıştır. Doğu Bengale takımı, Hlndlstanda her sene yapılan lig maçları şampiyonudur.
Ingiliz boksör rakibini yendi
Londra, 6 IYİRS) — Dünya hafif sıklet boks şampiyonu İngiliz Tom VVİlhams, Fhiladelphia'da Amerikalı Freddy D&ws(m u 12 rauntta puvan hesabiyle yenerek Unvanını muhafaza etmiştir.
İki yeni film kahramanı: Robinson ile Cuma
Yakında bir Fransız film şirketi Dantel Defoe’nin meşhur Robinson Cıuzoe romanını filme alacaktır. Bu filmde Robinson rolünü Pierre Fres-nay oynıyacak, fakat Robinson’un sadık uşağı Cuma rolü için henüz bir aktör bulunamamıştır.
e ra
MİNNACIK ATOM BOMBALARI
Atom sahasındaki son haberler şunla i dır:
— Birleşik Amerika, yakın zamanda Hlroshime ve Biklnl’ye atılan atom bombalarına nazaran çok küçük olan bombalar yapmaya bağlıyacaktır. Yarı resmi sebep olarak şu gösteriliyor: Bir fabrikayı tahrip etmek için, gerekli tahrip kudretli in on mislini kullanmak lüzumsuzdur fabrika tahrip etmek olur. *
Askeri çevreler, yeni
lart, savaş meydanlarında, bazı hallerde. kııUanabUereklerinJ ümit etmektedirler.
YAHUDİLER ARTIK BİRLEŞİK AMERİKAYA GİD*îMÎYECEKLER
İsrail Devleti nezdindekl Amerikan konsolosları, Birleşik Amerika için vize verilmi.veregini bildirmiştir.
Hayfa konsolosuna 15 000 şahıs için lü 000 dilekçe verilmiştir. Her ay, muntazaman 1 000 dilekçe verilmektedir

I
sayısı gittık-(ozladır. Ha-korkunçtıır yaşamaktadır-
olmıyan birçok sıgınmıyu çnlı-
Ayn ayrı on daha yerinde
küçük homb»-
bilgiler
İsrail'de muhacirlerin çe artmaktadır, tşalzlık yat ve İskân şartları 85.000 kişi kamplarda lar.
Vaziyetten memnun Yahudllcr, Anıcrlkaya şıyorlar. 9
Muhayyel cennetten kaçmak güç olduğu için, biıçok müracaatlar, iklim şartları ileri sürülerek yapılmaktadır. Hastalık bahane edin, giden gidene. Yalnız gidenler bir daha geri dönmüyorlar
HASTALIKLARIN EN PAHALIYA OTURANI: NEZLE
Gözle görülmek için yirmi, otuz bin defa büyültmek gereken ufacık bir mikrobun sebebiyet verdiği nezle, hııa-tabkların en yaygını, en âdisi ve galiba en pahalıya malolamdır.
Sene sonunda, Birleşik Amerika halkının bütünü bakımından, nezle yüzünden yüz milyon çalışma günü kaybedilmiştir. Vaaatl ücret tarifesine göre, bu bir iki milyar dolarlık bir kaybı temsil etmektedir.
=
olduğunuz herşey
13 80 İMmılml Radyosu, pl). — 15.13 BBC 3126.19 m : «pl» — 20 15 Irttnnhııl Radyosu, salon orkostHiMi - 23.45 BBC. 31.28, h» "> Mtontmartre miı ’»cı
24 15 BBC. 31,26,19 m.; Müzik hâtıraları.
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
Dam. mu/i#ı:
Smt 13 18 RBC. 31.25 10 Oh : Fe-hx Klüp »rkentresı. — it tft 1r-Innbul Rndvoau (pli — İS.I.KI hf-lanbııl Rndyoau, (pi.> — 18.48 Anluıra Rndynşu (Duke Elllng-t.onı (pl.ı — 22.18 Ankara Radyosu (pl) — 23.00 latnnbul Rad-yoau (pl» - 2.3 (MI BBC, :il,25.19 m (pl.ı 24.00 Amerikan ra(l-vcılnn HI.T2, 15,21 tanınmış dans •*rkv-4ı*ıılavı, i 45 BBC, 31.25.
19 m ; öınhlc' Biat k dan dans parçaları.
GELECEK OLAN VARIRLAR
6.30 Konya (Bandırmadan)
11.30 Glreson (tzmirden)
17. — İzmir (Hnpndan)
15.35 Sus (Mudanyadan)
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Trabzon (Karadeniz.)
20.— Konva (Bandırma)
18. — Olken (hn ınzı
9.— Buran (Ayvalık) İL— Etriıak (İzmir)
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6 45 Srnıplnn (Avrupa)
« 30 Ankara
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
10.— Molorlll (Anknra)
18.10 Anknra Ekspresi.
21.30 Somplon Ekspresi.
GELECEK OLAN (ÇAKL
9.20
DHY. (Türk) Ankara. Malatya, Elâzığ, D.Rakır, dana. İskenderun.
1120 D.H V. «Türk» İzmir.
13.80 DH Y. (Türk) Ankara.

Eczalıaneler
10.4(1
Alt Nev-Lon-
Nov-
Rııd-(pl.) şar-Rud-ı> ı .
llıisiııi prtııırıımhır 1
Saat 18.30 Necdet Koyııtürk r»r-kenlrnalyle tangolar. — 21.30 Amerikan iiHaey onları, 19.72, 15,21. Mllton Herle rÖVÜftli.
Ahtlıırkn nıllrik:
Saat 8.00 Ankara Radyosu, şarx kılar (pl). — 13.2ı» Istoııbâi yo»U ıprkılnr ve türküler
- 12.3li Ahkam Radyosu, kıhır ipi.) — 18:60 latnnbul ynau. MıınlIA Yakar.
Ankara RndycüHı. halk türküleri. 18 18 lalıınbul rtadyosu, fnrkılar ve türküler (pl ı — 19.20 İstanbul Radyonu, İHtıııı-bul kum ervııtıı vcırı Icm heyeti.
20.35 Ankara Radyosu tarihî Türk rmıslldei. 21.15 İstanbul Rzui «mu, Mefharet Yıldırım.
Ilttherlrr:
Ankara ve lal ıııı bul Radyoları Saat 7 15, 13.00, 19.00, 22 16 —
Smıt 20.15 Radyo gnxnienl. BBC Radyosunun Türkçe neşriyat »ııtlaıd 7 15, 1^.30. 23.00 Bu haberler 31.32 ve 11.19 metrelerden dinlenebilir.
17.(15
10.60
12.50
16.20
(Türk) Ankara. (Türk) İzmir.
(Türk)
Adana, An-
oi \\
E
i-
M
O
T
A-
3
6
M


M
LİiV
nnfflR Bmnra ■ Sa
Eminönü:
Süreyya, Boya. Kumk, Eminönü, Em Ön. Bonsason, Kflçükpazar. Ali Rıza Alemdar
Eyüp: Arif Boşer.
Beyoğlu: Meriç. Cemal Ataaoy, Yükaek-kaldırım. 115.
Tnlcalm Llmonor, Cllıunglr. K. Rİfat,
İst. C. 86. zVkarau C. 3 i.
Nccatlbey C.
e
9
(0
L
A
aüUE.
T A
ffirann g naranın
Soldun
1 — Hafiye. 9 — Namaza davet. Edat. 3 — Kuzu sesi. Geri verme. Yemek. 4 — Güreşçilerimizin yüzllmllzü ağarttığı yer. 6 — Hangi şahsa. (Tersi) Hükümdar. 6 — Sopa, Bir memleket parası. 7 — (Tersi) Bağırsaklar. (Tersi) Akıllı. 8 — Lozzet. Kâtibi adil. 9 — Ün. Yabancı. 10 — iştaha verici bir gıda. Avuç İçi.
Tukardan a^ağı:
1 — Siyasi bir parti. 2 — E.ıkl-denberi. Duvarcı aracı. 3 — Uzok İşareti Anlat. 4 — (Tersi) Bir kadın adı. Nefl eki. 8 — (Tersi) Ayak. Başına bir harf ilâve ederseniz dünya ulur. 6— Değiştirme. Hastanın kendini kaybetme hail. 7 — 11. 8 — Kısaca fiyat. Arzuhal. 9 — Keskin bir alet. Oy. 10 — Bir sayu Gözün üstündedir. Nota,
DCNKÜ Bl LMACANIN HALLİ Soldan sa|h:,..
1 — Valtdii’nev. 2 — Aya, A-ma, ye. — Pilâv, lled. 4 — Un. TanbuıL 5 — R, Mor. Ek. C. 6 — Yem. D. O. Ü. 7 — Yas. Sos. Ec. 8 — Aside. Ekle. 9 — Sıtnenı. Da. 10 — Aka, Anafor.
\ tıkardan ıtşnğı:
1 — Vapur, Yasa. 2 — Ayin, Yasak. 3 — Lal, Meslna. 4 — T. Atom. De. 5 — Davar. Sema.
6 — im. N. Do. N. 7 — Şaibe, Seda. 6 — N, Luko. Kat 9 — Eyer, El. O, 10 — Yedlcüco,
GıHııta 181. Gıilııtıı Ziya Boyer, mork. 5. şişil Şark Merkez Ösınanboy 90 ,, Kurtuluş. Kz. C. 231.
K. l'nşn Merkez.
I\cştkt!!ıy:
Nail Halil. Köyıçi.
Flit Ih:
knııull Ihıkkı, Ş. B.
Hüsamettin GÖkahgln, Fener. Etafllon, Saınatya. Nazım. Şehremini* Ş, Gürgen, A kan ray. Sarıgüzel. Karagüınrük.
ll(-> lıvllııdu:
Hey hebada.
Kndıkıi) :
Huhısi Osman. SÖğÜtlUçrşme,
VhUUdur:
Ömür Kenan, H. Mil. C. Sarıyer:
izzet. Sarıyer.
ANKARA
Yenişehir j(21S36) Aııkıuu 111103» lanıotpaga (15175)
KnrakÖy
l Ç A K LA R Atina, l.ef-
P.A A. (Amerikan) york, Boston, Gnnder, dra. Shanon. Brüksel.
P.A.A. 1 Aıııcrllu» o J
york, Gnndsr, Londra. Boh-ton, Beliksek
P.A A. (Amerikanı Basra vv Şam. D.H Y. D.H Y. D.H Y. kıı nı.
GİDECEK
C.Y (Kıbrıs) knitto.
L A.I (İtalya) Atina, Ro-ınıı.
F‘ A A. (Amerikan) .$am. Kara Şl. Delhi. KHİküta.
(Amerikan) Sam,
10.—
9.—
21.30
Ki.35
8.45
P.A.A. Basra.
r A A (Aıııvrlkarı)
Londra,
Boston,
P.A B
Lizbon,
noiro, Boenoa Ayrea.
Brüksel, Gnnder.
Shanon.
Nevyork. (Brezilya)
Dakar, Rio do Ja-
Ronıa,


Sayfa «
SİYASİ LKTÎSA.D1
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu randa yazı İğlerini fiilen Idnro eden:
SACİD ÖGET
Basıldığı yer;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI


7 Aralık 1040
-•e .
NB
:
I
; (• a ,.
r
• •
r.
Of
G
^5
5 i
A
»'e
ABONEMAN
KUPONU
Aylık Hat):
kuruştur.
İkinci sayfamızdaki siyasi, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Türkiye'de
İTHALÂT - İHRACAT FORMALİTELERİ
ve
TİCARET ANLAŞMALARI
I
Hazırhyan: TALHA SÖZEN
Başlıca Kitabevlerinde bulunur: (514 salılfe S00 Krş.) Not: Taşradan ödemeli sipariş kabul olunur.
P. K. 1599 Galata










(/r









• ♦♦♦ ♦.. . I I T ( t IH M
YENİ İSTANBUL i
GAZETESİ
Bu knmeden koparılan bir yaprak mu-kabilinde gazeteyi tmtnn her mUvezai veya tütüncüden bir gazele satın alınır.









fiğ/*'*
•fga.
*‘’O. r>(ı„
Bu karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip, her senenin Or.ak ayında q .izolemize, acentelerimize tevdi edenlerin veya posta ile gönderenlerin isimleri inerinde Noter huzurunda kur’a • lo yapılacak seçimde:
Birinciliği kazanan için A vrup.ının herhangi bir şehrinde uç sene tahsil;
İkinci gelene, memleket içinde tahsil imkânları verilecektir.
Tahsil imkanı ve arzusu olmıyanlara bu ise ayrılan tahsisat, yüzde yirmi tenziliyle defaten Ödenecektir. Ayrıca diğer dokuz aboneye meşhur markalı uç altın, uç gümus ve uç çelik kol saati verilecek tir.








N. V. REDERYJ ERDSTAAL
ROTTERDAM Buırün limanımıza gelmesi beklenilen
ERDSTAAL Vapuru PİRE, BEYRUT ve İSKENDERİYE
İçin ticaret eşyası yûkliye-cektir.
Türkiye Genel Acenteni:
LASTER, SİLBERMAN VE Şsı.
İstanbul, Galata, Hovaplmyan Han
Tel: 44646-44647.
H A
L I
A N T İ
K A

KIYMETLİ
KİTAP
ve ehemmiyet veriniz.
Aldığınız bir karnenin içinde 31 yaprak vardır, müvezzie verirsiniz.
nihayetinde otuzunu birder verir, borcunuzu ödersiniz.
geri kalan yaprakların herbiri, yeni karne alınırken onar kuruş olarak kabul edilecektir.
Gazetemizin yeni bir usul olarak çıkardığı (Karne sistemine) dikkat ediniz
Çünkü:
1
Bunun hergün bir yaprağını 10 kuruş diye
Gazete evinize geliyorsa, ay
Otuz günlük aylarla şubattan
Bu suretle hergün para bozdurmaktan kurtulacak ve bir aylık gazetenizi ay başında temin etmiş olacaksınız. 2
bulunursanız, Avrupa ve
YENİ İS T A N B U
Karne kapaklarını saklayınız. Gazetemizin devamlı ve sadık okuyucusu olur Türkiyede üçer sene tahsil şansını kazanabilirsiniz. Tafsilâtını
ve 12 aylık karne kabına malik karnelerin kapaklarında okuyunuzl ve Müessesemizde satılmaktadır.
L Abonman Karneleri gazete bayilerinde, seçkin tütüncülerde
A :
Llbrarius
Telgraf ı
4007 1
Telefon*
~ □
?
r
vw
3
İ
Beyoğlu, tstiklft.1 Cad. No. 39ı
Narmanlı Ap. Avlıı İçinde No. 4
Ankara: Arif Saltuk. Postahane caddesi No. 81. A. 16531
SATIŞ YERLERİ
İstanbul: Cumhuriyet Caddesi No. 29. Telefon: 84575
I Z M I R D e ı
İkinci Kordon, Anadolu Han, Kat 2
Telefon: 6066
• ■

I S T A N B U L D
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısı, Müellif Cad.
No. 6 8. Telefon: 44756 • 44757
>■ i
Kâzım Özalp Cad Ulus Sineması yanı
Telefon: 11612
Yılbaşı ve Bayram
Tebrik Kartlarını
Her yerde arayınız!
Toptan satış:
ile beraber çalışmaktadır.
flilll
Müstesna bir EV
İki katta 5 oda, 2 hol, Ibodı-um, balkon ve her türlü konfor)
ıııhiLjiLiııııciDiı:ıx.hUu.
Othmar, tetikMİ Cad
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
kv1
YENİ İSTANBUL MERKE2 ve ŞUBELERİ:
AN KARADA:

(Ot liman ıııı£ulı




!•
biıı ını luıııunihiınMUMUJiıJiımı^—
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan

(4. •v

Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
üo


TCAGGONFABRIK ITEKDINGEN A. G.
KREFELD — ÜERDİNGEN
DtİSSELDORFER WAGGONFflBRtK A. G., Düsseldorf


TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
Taylan - Etker, İstanbul ■ Galata. Tabir Han 31 1 33


Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
UERDINGER
karoserini göstermektedir
Düsseldorf Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Dizel ve Benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
1 Şubat 1950
İkramiye çekilişine katılabilmek için
31 Aralık 1919
Öğleye kadar bankamızda en az 150 LlRA GIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 yılının bıı birinci çekilişinde büyük ikramiye
Ankara’da Güven mahallesinde
Türkiye İŞ BANKASI
PARASIZ HEDİYE
YÜCEL mecmuası büyiik hamlelerle yepyeni bir şekilde yılbaşında çıkıyor. Bıı vesile İle Yüeel’ln 550 sayfalık 511 ellili memleket aydınlarına parasız olarak hediye edilecektir.
Açık adresinizi ve adınızı bir kartla aşağıdaki adrese bildirerek tafsilât isleyiniz: Posta Kutusu: 2058, Beyoğlu - İstanbul





a
i




Çocuğunuz varsa
BU İLÂN SİZİN İÇİNDİR t






Sottığımız her jey sizi alâkadar ederi Çünkü çanıma mevzuu olarak kendimize yalnız bir yol »eçlih ı Çocuklarınız I..İster I günlük bebek, isler 12 yatında bir çocuk olsun, onların giyimini en iyi ve en ucuz •«kilde temin etmek bilim biricik ve yegane gayemiz olmuştur. En nodır ve en pahalı c|yadan en ucuzuna kadar her zevki tatmin edecek ve her keseye uygun gelecek buy*': bir çe|i» zongınlığıne sahip bulunuyoruz. €vet, câer çocuğunuz varso, onlara herhangi bir yey olmodan önce, bir defo SEVİM moğaıosıno bakmanızın menfaatini! icabından oldu-ğuno bulun lomımıyetimiıle inanıyoruz.
BEBE ve KÜÇÜKLER PAZAR)
(Ycnicomi, Sultanhomom cad. 12-Stok moâotaıı korun)
Muhtemel Müşterilerinizin Okuyacağı Gazetedir

Comments (0)