6 Eylül 1950 — Çarşamba
SıYASÎ İKTİSADÎ, MÜSTAKİL
• •
Yıl 1 — Say( 280 — 10 kuruş
*or for
>r iyot
9 • • w
YENİ İSTANBUL 75,000 llrs
YENİ tSTANBUI* 75.000 lira damıtıyor
TeMa eden: TTnblb Edlb - TÖREHAN
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, nltı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Hânlar : 6 ncı sayfada santimetresi
2 liradır, İlânlardan hiçbir mesuliyet kabııl edilmez.
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
— Posta Kutusu : 447 - İstanbul
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Korede Amerikan uçak ve gemilerine hücum eden bir Rus uçağı düşürüldü
Dış politika
İnsan ve hakları
Denizden çıkarılan uçak mürettebatından birisinin Rus kuvvetlerine mensup bir teğmen olduğu anlaşıldı
BİRİNCİ Dünya Harbinde ve onun ** devamı olan senelerle son harpte İnsan ve İnsanlık adına yapılan zulümler, herhalde eski tarihin hazin hâdiselerini bölgede bırakacak bir ölçüdedir. Bir taraftan İnsanlık âlemi ▼e onun medeni terakkileri için bir çok gayretler sarfolunur, İnsan haklan üzerine üniversitelerde konferanslar verilirken, öte taraftan sanki bunlarla İstihza ediliyormuş gibi, Asya şöyle dursun, Avrupatla hile İnsan denilen mahlûkun bir karınca kadar ehemmiyeti kalmamış ve ona karşı ber zulmün yapılabileceği İddia edilmiş ve tatbik olunmaya da başlamıştı. Hep millet adına ve gûya onun menfaati için yapılan bu haksızlık ve zulümlerin yalnız totaliter sistemlerde yer bulabilmesi kültür insanlığını biraz teselli ediyor ve bütün arzu ve ümitler bu sistemlerin kalkmasına baklanmış bulunuyordu. Herhalde medeniyet âleminin mühim birer uzvu olan Faşist İtalya İle Nasyonal Sosyalist AJmanyaııın o zamanlardaki hareketleri ve kendi milletlerine

yaptıkları haksızlık ve zulümler ancak totaliter İdarenin neticeleri olarak tefsir olunabilirdi. Binlerce Dalyanı Habeşistan çöllerine tıpkı bir ağaç diker gibi yerleştirmek için çalışan Faşist İtalya, bir kişinin emriyle bunu yapmış, yüz binlerce Ya-hudiyi kamplara sevkeden Almanya yine bu haksızlığı bir adamın kararı ile tatbik etmişti. Son harp bıı İnsan haklarının artık hiçbir yeri kalmadığını göstermiş, milyonlarca insan bir yerden diğerine sevkolunnııış ve en vahşi hareketler yıllar boyunca almış. yürümüştür.
öyle zan ve ümit ediliyordu kİ, bu harp nihayet iki Alemin karşı karşıya kaldığı bir hesap verme işidir ve medeni Alemin galibiyeti artık bu çekilen ıstıraplara nihayet vermek ve kaybedilen kan ve-servet!erln yeniden ihya ve teminine çalışılacaktır. O-nun İçin milletler, bütün insanlığın hakkını emniyet altına almak isteyen ve buna çalışan demokrat dünyanın galebesini bekliyor ve bunun İçin elden gelebilen hiçbir yardımı esirgemek istemiyorlardı. Çünkü dünyanın refah ve saadeti ancak hu totaliter sistemlere nihayet verilmekle mümkün olur ve artık ondan sonra da İnsanlık İdeallerinin gerçekleşmesine çalışılabilirdi. Filhakika uzun sürmesine rağmen harp bitti, Faşist ve Nasyonal Sosyalist adı altında bilinen İki müstebit İdare yıkıldı, fakat beşerin beklediği ve umduğu bahtiyar hayat nizamı avdet etmedi. Totaliter sistemin, bu defa, kendi kabına sığmayan bir başka çeşidi, bütün dünyaya hâkim olmak isteyen daha kuvvetlisi ve daha kanlısı bunların yerlerine kaim oldu. Bitmiş gibi görünen harbi hiç olmazca kâğıt ü-aerinde, bLr türlü sulh safhaAma giremedi, bilâkis “soğuk harp** diye adlandırdığımız görülmemiş ve İşitilmemiş yeni bir insanlık dramı başladı. Çimdi bundan çevresinin genişlemesi çok mümkün sıcak harp alevi doğmuş bulunuyor. Herhalde bu hâdiseler düşünülürse bu muazzam harp fedakârlıklarının niçin olduğunu sormak İhtiyacı İnsanda İster istemez uyanmakta ve cevabını alamamaktan doğan bir ıstırap ruhunu ezmektedir. Nümberg mahkemesi İle Alman harp mesulleri insaniyet ve medeniyet n-dına muhakeme edildi. Bunlardan bir çoğunun harp mesulü olmasından ziyade İnsan haklarına tecavüzleri esas suç unsuru telâkki olundu ve İnsanlık bıı mahkemelerin yarınki zulümleri önlemeye yardım edeceğini düşünerek sevindi. Şimdi arudarı geçen dört sene, bütün hu güzel ümitler İçinde yaşayanlara bir hayal sukutundan ve kötümserlikten başka bir şey verememiştir. Ikj uzlaşmaz cepheye bölünen dünyanın bir kısmında en büyük zulümler yapılmakta, insan haklan en ufak bir saygı görmemekte ve fertlere hayvanlara bile yapılması lâyık olmayan her çeşit azap ve işkence tam bir soğukkanlılıkla tatbik edilmektedir. Bu .sapılan haksızlıkların büyük mesuliyeti, biz Öyle zannediyoruz ki. dola,\ isiyle medeni Aleme düşmektedir.
Zavallı medeniyet ve zavallı İnsanlık.
Habib Edib - Törehan
Hâdise, Güvenlik Konseyine bildirildi
Fuat Köprülü dün Filistin Uzlaştırma
Arnavutköyünde hürriyeti seçen Arnavut futbolcular
Suriye
Cumhurbaşkanlığına
Hâşim Aîassî seçildi
Şam. 5 A A (AFP) — Hâşlm Atassl 101 oydan 92 sini alarak bugün Suriye Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Cumhurbaşkanı yem hükümetin kurulmanı için yarın istişarelere başlayacaktır.
Siyasi çevrelerde sanıldığına göre hükümeti kurmak vazifesi yeniden Nazım Rufai'ye vorileccktir.
Korede savaşan Amerikan birlikleri bir amma esnasında
Washington, 5 (YlRS) — Amerikan Dışişleri Bakanlığı tarafından bildirildiğine göre kırmızı yıldız işaretini taşıyan bir Sovyet bombardıman uçağı dün Kore’de Amerikan avcı u-çaklarına ve gemilerine taarruz etmiş ve düşürülmüştür. Uçağın mürettebatından birinin cesedi bugün Birleşmiş Milletler Deniz Kuvvetlerine mensup bir destroyer tarafından bulunmuştur.
Hüviyet vesikalarından, bu cesedin 25054 numaralı Sovyet silâhlı kuvvetlerine mensup Teğmen Tennadl Vas-■llev’e ait olduğu anlaşılmıştır.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı hâdiseyi derhal Birleşmiş Milletlere bildirmiştir.
Müşahitlerin kanaatince. bu mevzu île İlgili olarak Birleşmiş Milletlere verilen rapor, Sovyet Rusyanın Kuzey Kore tecavüzünü fiilen desteklediğini İspat eden yeni bir delil teşkil etmektedir.
Gerek Amerikan Dışişleri Bakanlığı, gerekse Ingiliz Hâriciyesi bu mevzuda her hangi bir tefsirde bulunmaktan çekinmektedirler. Beyazsaraydan da bu hususta hiç bir yorum yapılmamıştır. Avrupa gazeteleri haberi büyük manşetler halinde bildirmişler, fakat hiç bir fikir ilâve etmemişlerdir.
Italyan resmî çevreleri de bu hususta her hangi bir demeçte bulunmamaktadırlar. Yalnız bazı Amerikan siyasî makamları, Birleşmiş Milletlere alt kuvvetler Mançurya hududuna kadar muhtemelen yapacakları bir taarruz neticesinde 38 inci arz dairesini geçmelerine mâni olmak gayesiyle Sovyetlerln bütün Kuzey Kore arazisini daha bugünden İşgalleri altına geçirdiklerini İleri sürmektedirler.
Dışişleri Bakanlığı çevrelerine göre ise, Rusların henüz Kuzey Kore'yi İşgal etmedikleri kabul edilse bile, Kore harbinin katî bir safhasında buna tevessül edeceklerdir.
Komisyonu üyelerini kabul etti
ı Ankara 5 (Hususî) — Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülü bugün saat 12 de Filistin Uzlaştırma Komisyonu Başkanı Mister Pnlmer ile Komisyon üyeleri M. Bolssonger, Doktor Tevfik Rüştü Araş, Komisyon Umumî Kâtibi Doktor Azcarate’yi vo müşavirlerini kabul etmiştir.
Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülü Filistin Uzlaştırma Komisyonu BnşkAn ve üyelerine bugün saat 13.30 da Hariciye Köşkünde bir öğle yemeği vermiştir.
(Yukardaki resimde komisyon Üyelerini Köprülü ile beraber Ankarada görüyorsunuz.)
Çekoslovakyaya maç yapmak üzere giden Arnavut futbolculardan ikisi, Arna-vutköy açıklarında gemiden atlayarak Türkiyeye iltica ettiler
Dün limanımızda çok enteresan bir iltica hâdisesi olmuştur. Arnavutluktan Çekoslovakyaya maç yapmak üzere giden Arnavut Milli Takımından İbrahim vo Bahri isminde İki futbolcu, gemi Köstenccye varmadan kurtulmak istemişler ve Ar-navutköy açıklarında gemiden athyarak hürriyeti seçmişlerdir, tki futbolcu yüzerek sahile çıkmışlar ve Tiirk makamlarına İltica ettiklerini bildirmişlerdir.
Güvenlik Konseyi toplandı
B. Amerika Rusyayı
anlaşmaya davet etti
Dışişleri Bakanımız
Amerikaya gidiyor
Köprülü, Atlantik Paktına dahil edilmemiz için temaslarda bulunacak
Kuzey Korelilerin taarruzları ciddî şekilde gelişiyor
Komünist kuvvetler Taegu ile Pohang arasından ilerliyor. Şangyong düştü. Müttefik cephesinin güney kısmı tehliked


3
Kore cephesinden, 5 (AP) — 30.000 mevcutlu komünist kuvvetleri bu gece Taegu İle Pohang arasında güneye doğru ilerlemektedir. 120 millik müttefik cephesinin bütün güney kesimi tehlikeye düşmüştür. Komünistler eski cephe hattı üzerinde kâin Klgye şehrinin 10 mü güneyine kadar sarkmışlardır. Klgye Pohang’ın 9 mil Kuzeybatındadır. Diğer bir komünist kolu, Taegu’yu doğu sahiline bağlayan hayati Pohang - Yongçong şosesini kesmiştir.
Bir çok komünist Kuzey Kore Birliğiyle esas müttefik kuvvetleri arasındaki temas kaybolmuştur. Bu birliklerin kesin olarak hangi noktada bulundukları bilinmemektedir. Kötü hava şartları müttefik hava taarruzlarını ve keşif uçuşlarını güçleştirmektedir. Kuzey Kore topçusu Pohang - Kl-yongju şosesini dövmektedir. Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin hayati İkmal limanı ve baş hava üssü Pohang'ın, deniz yolu hariç, cephenin diğer kesimleriyle İrtibatı kalmamıştır. Müttefik kuvvetler Kiyongju’nun İlerisindeki yüksek arazide müdafaa mevzileri kazmaktadırlar.
Yongçong cephesinde Amerikan kuvvetleri İlerlemeye devam etmektedirler. Müttefikler cephenin güney kesiminde duruma hâkimdirler.
Tokyo, 5 A A. «United Press) — A-nıerikalılar ve Güney Koreliler bu akşam Pohang ve hayati ehemmiyetteki hava alanını muhafaza etmek İçin ü-nıilsizce savaşıyorlardı.
Tokyo, 5 A.A. «Reuteri — Komünistlerin bu akşam Yongçong’un 5 mil kuzeyindeki Şangyong’a girdikleri bildirilmektedir.
Masan Limanı etrafındaki savunma çemberini tahkim etmiş ve kuvvetli komünist cephelerini ortadan kaldırmıştır.
General Mac Art hur karargâhının bir sözcüsü komünistlerin doğu sahili
kesiminde cepheyi yarmış olmalarını ciddi olarak tavsif etmiştir.
Sözcü Kyongju’nıın düşmesinin Po-hangda tutunmakta olan Amerikan ve Güney Korelilerin çekilme ümitlerini ortadan kaldıracağını söylemiştir.
Ankarada bir Amerikalı bir çocuğu silâhla vurdu Hâdise Ankarada teessür uyandırdı.
Gl. Arnold geniş izahat verdi
Ankara. 5 (Ankara Ajansı) — A-morlknn Askeri Yardım Heyeti uzmanlarından Morris Medley, dün Atatürk Bulvarında Aktaı apartmanındaki dairesinin penceresinden, kapısının önünde duran motosikletinin kornasını öttürmek İst iyen 12 yaşındaki Turhan Karamnn'n tüfekle ateş etmiştir. Hava tazyikiyle saçma atan tüfekten çıkan saçm.ılnr Turhanın diz kapağına saplanmış çocuk derhal
Bu sabah bir alay kuvvetinde komünist birlikleri İkinci Amerikan tümeninin sağ cenahına taarruz etmişlerdir.
Güneyde 25 İnci Amerikan Tümeni
haştabaneye kaldırılmıştır. Vakayı müteakip gelen polislere diplomatik masuniyeti haiz olduğunu bildiren Morris Medley, bugün snxıt 15 te çalıştığı Amerikan Yardım Heyetinin bürosundan İkinci Şube memurları tarafından alınıp Savcılığa götürülmüş. ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştır
Morris Medley bir seneden beri memleketimizde bulunup makine mütehassıslığı yapmaktadır. Söylendiğine göre, kendisi tüfeğine çok meraklıdır.

9
Kadro vaziyetine göre, Üniversiteye imtihanla talebe alınacak
ühlverAİtclorarası Kurul dün Millî Eğilim Bakanı Tevfik İlerinin başkanlığında 4 saat süren bir toplantıyı müteakip üniversiteye giriş ta-llmatnamesinl değiştirmiştir.
Kabul edilen yeni esaslara göre, liseyi bitiren her g»nç. ('nlversite Senatosunun alacağı karam ve kadro vaziyetine göre İmtihana tâbi tutularak ünlvemit^ya kabul edilecektir.
V___________________________________________________________J
Kedilere, dere kenarında kurbağalara nişan almaktan zevk duymaktadır. Savcılıkta verdiği ifadede demiştir kİ:
— Bu çocuk 10 günden beri mütemadiyen motosikletimi karıştırıyordu. Bir kaç defa İşaretle korkutmak istedim, aynı şeyi bugün hem şaka hem de korksun diye yaptım, maksadım vurmak değildi.
Bu hâdise. Amerikan Yardım Gru-pu mensupları arasında bomba tesiri yapmış. Yardım Grupu Başkanı General Arnold, Amerikalı subaylar tarafından da vakanın derhal tahkikini emretmiş, yaralı Turbanı Cebecide Yardım Heyetine mahsus Amerikan Hastahaneslne naklettlrmlştlr. Tahkikat bltirilince Morris hakkında lâzım gelen disiplin tedbiri alınacaktır. U-mumlyetle sanıldığınn göre, Morris Medley memleketine İade edilecektir. Çocuğun yarası hafiftir.
General Arnold’un beyanatı
General Arnold bu hususta beyanat vererek demiştir kİ; "Tahkikat yapılması İçin emir verdim. Çocuk Amerikan Askeri Heyeti tarafından tedavi edilecektir. Tahkikat neticesinde lâzım gelen ceza verilecektir,”
Emniyet Umum Müdürünün beyanatı
“Nâzım Hikmet ve Sertellerin pasaport istedikleri doğrudur),,
Ankara 5 (Ankara Ajansı) — Emniyet Genel Müdürü Fcrruh Şahinbaş memleketi torketmek İsteyenlerle emniyeti alâkadar eden diğer meseleler hakkında Ankara Ajansı muhabirine şu beyanatta bulunmuştur:
— Sertcl’ler, Nâzım Hikmet, Aziz Nesin gibi sol temayülleri He tanınmış bazı kimselerin dış memleketler İçin pasaport isledikleri doğrudur, bunların gitmelerine engel olacak kanuni bir mesnet bulunmadığı gibi e-snsen böyle bir harekette do fayda melhuz değildir Bilâkis memleketi t.erkrtmcleri umumi munfaato daha uygundur.
Lake Sueçess, 5 (YİRS) — Toplantıyı açar açmaz Reis Sir Gladvvin Jebb bir Sovyet bombardıman uçağının Kore'deki Birleşmiş Milletler deniz ve hava kuvvetleri tarafından düşürüldüğüne dair bazı malumatın Konseye geldiğini bildirmiştir. Bunun üzerine Malik soz alarak Amerikalıların Kore’deki hava nkınlarını takbih edici bir yığın telgraf ve mektubu zikrederek bombardımanlara nihayet verilmesini talep etmiştir.
Malik’tcn sonra Amerikan delegesi Austin. Sovyet bombardıman uçağının Kore sahillerinde düşürülmesine dair olan malûmatı bildirerek 31 temmuz tarihindeki talebinin nazarı İtibara alınmasını ve Kore ihtilâfının genişlemesine mâni olunmasını istemiştir.
Elde edilen malûmata göre, şimal Kore ile Mançur>*a aıasında kara vc demiryolu vasıtasiylc yapılmakta olan askeri tâhşidnt çöze çarpmaktadır.-Sovyet İdarecileri komünist Çin İle Kore tecavüzünü tasfiyeye çalışan Birleşmiş Milletler âzasının aralarını açmak yahut mevcut gerginliği arttırmak İçin ellerinden gelen gayreti sarfetmektedirler.
Austin bu noktaları İzah ettikten sonra kendi hükümetinin her hangi bir gerginliğin artmasını önlemeye, ihtilâfın barış yoliyle teminine ve vakanın her hangi bir sirayetini önlemeye matuf bulunan Amerikan politikasını izah ederek ve Cumhurbaşkanı Truman’ın son beyanatı üzerinde durarak Sovyet Rusyanın eğer isterse nüfuzunu kullanarak Kore ihtilâfını durdurabileceğini beyan etmiştir.
Austin’e göre Sovyet delegasyonunun Amerikan tekliflerini anlayışla mütalâa etmesi Birleşmiş Milletleri samimi olarak desteklemek İstemesinin hakiki delilini teşkil edecektir.
Bunun üzerine ruznamonin münakaşasına başlanmış ve reis, 31 temmuz tarihli karar mucibince Birleşmiş Milletler âzasından Şimal Koreye her hangi bir yardımda bulunmamaları lüzum ve taahhüdünü işaret etmiştir. Fakat Malik Amerikan teklifinin tecavüzü haklı gcrt.ermekten ibaret bir teşebbüs olduğunu, Sovyet teklifinin İse hakiki bir sulh teklifi olduğunu bildirerek. bombardıman meselesinin bnşa alınarak her şeyden önce Amerikan bombardımanlarının durdurulması lâzım geldiğini ve bunun için de bu işin ruznamenin başına alınması icap mlştir.
Malik’tcn sonra Chauvel söz almış, desteklemiş ve reyini buna vereceğini bildirmiştir.
Norveç delegesi Sunde de aynı mütalâaları serdetmiştir. Fakat Malik bir yandan İhtilâfın Kore’ye inhisar ettirileceği İddiası yanında, bir yandan da şu veya bu devletin asker göndermekte olduğunu ileri sürerek ihtilâf sahanının asıl Amerika tarafın-
• •
ettiğini beyan et-
Fransız delegesi Amerikan teklifini
Vişinski, Amerikaya gidiyor
Moskova 5 (AP) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumuna İştirak edecek Sovyet temsilci heyetine Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı An-drel Vlşlnskl'nln riyaset edeceği bugün öğrenilmiştir.
Sovyet Hâriciyesi bugün Vişinski için Amerikaya gitmek üzere vize istemiştir.
r

a
dan genişletilmekte olduğunu bildirmiştir.
Mallk’e göre İhtilâli halletmenin tek yolu yabancı kıtaların geri alınmasıdır.
Konseyde reisin teklifi Amerika İle Sovyet Rusyanın Kore hakkında-kl tekliflerini ve bir de Amerikan hava bombardımanları meselesini ayrı ayrı müzakere etmek merkezinde idi. Malik İse hava bombardımanlarının başa alınmasını ve münferiden müzakere edilmesini, Sovyet ve Amerikan tekliflerinin de beraberce mütalâa o-lunmasını İstedi.
• •
Ankara, 5 (ANKA) — Dışişleri Balkanı Fuat Köprülü Atlantik Paktına alınmamız hakkında temaslarda bulunmak üzere önümüzdeki hafta Amerikaya gidecektir. Söylendiğine göre Köprülü 17 eylülde toplanacak olan Atlantik Paktı Devletleri Konseyinde Türk tezinin desteklenmesi İçin görülmeler yapacaktır. Ankara siyasi çevreleri Türkiyenin Atlantik Paktına a-lınmasının mühim bir hâdise ve muvaffakiyet olacağını belirtmektedirler. Köprülünün bu seyahatinde Türklye-ye yapılan Amerikan İktisadî ve askerî yardımının arttırılması için teşebbüslerde bulunacağı, ayrıca. Güvenlik Konseyine üye olarak girmemiz İçin de alâkalı devletler mümessilleri ile görüşmelerde bulunacağı söylenmektedir.
BuIgaristandaki 250 bin
Londra Radyosu, dün gece ırkdaşlarımızın niçin
»•• ■ ■ ■ ■ a ■
Türkiyeye gönderilmek istendiğini tefsir etti
Londra 5 (YtRS)—(B.B.C, dün saat 22 ye çeyrek kala emisyonunla Bulgarların 250 bin Türkü çıkarmaları meselesini tefsir etmiştir. Bu tefsirde Bulgar ve Türk notalarının bir hulâsası yapıldıktan sonra ezcümle su noktalar açıklanmıştır:
Bulgaristan her demirperde memleketi gibi tecrit edilmiş bir haldedir, içeride nelerin cereyan ettiği meçhuldür. Kendi iddialarına göre Bul-garistanda herkes halinden memnundur, böyle Olduğu halde birden bire yarım milyonu tecavüz eden Türkler-den 250 bininin Türkiyeye hicret etmek istediği ve Bulgar makamatının bunu hattâ kolaylaştırdığı öğrenilmektedir.
Bu dörtte bir milyon gavrlmenun Bulgar vatandaşının birdenbire ortaya çıkması cidden gariptir. İkincisi bizzat Bulgar Hükümetinin böyle bir teşebbüsü desteklemesi de gariptir. Nasıl olur da şimdiye kadar her türlü esasında Bulgar muhalefet cereyanını korkunç bir şekilde tasfiye e-den Helen çocuklarını bir türlü İade etmek Isternlyen bu hükümet birdenbire 250 bin Türk asıllı Bulgar vatandaşının Bulgaristandan memnun bulunmamalarını tasvip ederek bunların Türkiyeye hicret etmesini makul görür ve bu hususta komşu hükümet nezdlnde dikkati calip bir ısrar gösterir. Bu tezatlı ahvalin herhalde bir sebebi olmak lâzımdır.
Türklcrin* Bulgarlstanda yaşadığı yerler şimdiye kadar memnu mınta-knlardı. Klrnsc buralara giremezdi. Diğer taraftan Sovyet Rusya Bulgar ordusunun takviyesi işiyle meşguldür. Pek tabiî bir şe3F ki bunun da safahatının gizil tutulmasını İster. Bun-
lar da gözönünde bulundurulunca şu kanaate varmak mümkündür kİ tıpkı Çar ikinci Aleksandr’ın zamanında olduğu gibi Rusya Türklyeyi kenedi yolu üzerinde bulmaktadır.
Türkiye filvaki bugün de Sovyet yayılmasına karşı teşkil etmektedir ve Kore'ye yollamaktan da çekinmemektedir. E> ğer bu Türkiyeye 250 bin kişi hicret ederse bunların arasına bir çok a-Jan sıkıştırmak pekâlâ mümkün olacaktır.
Bulgar Hükümetinin kararının arkasında bu gibi hesapların mevcut olması lâzımdır. Çünkü eğer Bulgaristan bu hicret meselesinde ısrar ederse (kİ ısrar edeceğe benzer) o zaman bunları kendi topraklarına kabulde tereddüt etmlycn Türk Hükümeti, meselenin sırf azameti dolayıslyle işi Birleşmiş Milletlere getirecektir. Fakat Moskovanın de İstediği bu olsa gerektir. Çünkü Birleşmiş Milletler bu işi müzakere ede dursun Moskova başka bir yerde başka bir plân hazırlamak ve tatbik mevkiine koymak İmkânını bulacaktır.
A •
• •
kuvvetli bir set asker
Bulgaristandan ilticalar artıyor
Bulgarlstandakl günlerde şiddetini Yalnız Tiirkler değil Bulgarlar kütle halinde memleketimize İlticaya başlamışlardır. Bir hafta içinde sadece Edirne hududumuzdan 50 ye yakın Bulgar Türkiyeye İltica etmiştir.
kızıl çok
rejim son arttırmıştır.
da


BAŞLIYORUZ
— Duydun mu, kadınlara takılanlarla mücadele ediliyormuş!
— Yaaa. Bari btzüu arkamıza takılanlarla da mücadele edilse-.
Yakında YENİ İST AN BİT sütunlarında
İdeal bir romanda aradığınır hr»r şey; Aşk, harrkrt, heyecan, fikir...
YENİ YENİ

İSTANBUL’UN ROMANI
YAZAN
PEYAMİ SAFA
Tramvaylar arasında :
Sayfa f
YENİ İSTANBUL
e
e Eylül 1950
İktidar ve muhalefet
'*/

Şehir Mektubu
Çok partili hayatın en mühim hu-aualyetl; idar» edenlerin. Hükümet dışı kalmış siyasî gruplar tarafından daimi olarak tenkld ve murakabe e-dllmesldlr. Muhalefet gruplan Meclis içinde veya dışında olabilirler. Bu takdirde durum yine değişmez. Fakat, bir fark arzeder kİ, o da Meclis İçinde yer almış muhalefet gruplanılın tenkld ve murakabe faaliyetinin İcra sahasının geniş olmasıdır. Faaliyet »abasının bu tarzda bir genişliğe mazhar olmasının elbette bir neticesi olacaktır. Bu netice, mahalli kalmasına İmkân olmayan Meclis konuşmalarının memleketin her tarafına aksetmesi şeklinde tecelli e-der. Muhalefet gruplannın, bazan, Hükümet teşkiline yeter bir ekseriyet kazanamıyacaklannı bile bile geçimlere iştirak etmelerinin bir sebebi de budur.
ister Meclis içinde temsil edilmiş olsun, ister Meclis dışı siyasî bir teşkilât halinde kalmış olsun, muhalefet gruplarının İktidar karşısında takınacağı tavır ve takip edeceklorl hattı hareket bakımından arada bir fark yoktur. Umumî olarak muhalefet, iktidar karşısında alınacak kararlan, yapılacak hareketleri sadece memleket menafil zaviyesinden tetkik etmek; tenkld ve murakabesini ona göre ayarlamak vazifesiyle mükelleftir. Nasıl ki. memlekete hizmet kas din dan ziyade muhtelif vatandaş gruplannın —umumî menfaatle taban tabana »t olsa da — menfaatlerini sırf rey kaybetmemek ve bu suretle iktidarda kalmak kasdiyle hareket ettiği zaman Hükümet, neticede, gözden düşmeye mahkûm İse; Hükümet hırsı ile muhtelif memleket
»aman da muhalefet denejere olmaya ▼e iktidar kurun tul an ile vakit geçirip çökmeye mahkûmdur. Bu takdirde durum, memleket hesabına endişe vericidir ve zararlıdır. Çünkü; karşısında kuvvetli bir muhalefet bulunmayan iktidar, bu suretle en büyük bir yardımcısından mahrum kalıyor. Hükümet, muhalefetten fikir a-lacak, yürüdüğü yolun ns olduğunu, ▼erdiği kararlann isabet derecesini ancak onun samimiyetine inandığı tenkldleri sayesinde anbyacak ve neticede, millet daha güzel idare e-dileeektir. iktidar, muhalefet olmadan hatasını anlı yaman. Elbette kİ, iktidar az çok hata işleyecektir. Nihayet, Hükümeti idare edenler în-
yalnız iktidar hakikatleri başvurarak
icraatını tenkld edip vasıtalara »ararına tahrife kalktığı
Deniz Gedikli Erbaş Okulunda diploma törem
■ a w" c -s

Donanmamm kahramanlar yetiştiren Denli Gedikli Erbaa Okultmun 1948 - 19M yılı mezunlarına dûn Kasım-PMsdald mektep binasında merasimle diplomaları Terlimle ve şapkalarına şerit takılmıştır. Okulun muhtelif ihtisas şubelerinden donanmamıza bu »ene 121 gedildi katılmıştır. Resimde bu yıl mezunlannı »örüyorsunuz.


Yazan: Avukat Burhan Apaydın
»anlardan ibarettir (Hata İnsanlar içindir.) insanlar da hatalarını, ekseriyetle, ika» ve tenkld sayesinde İdrak ettiklerinden, iktidarın samimi bir muhalefete ne kadar ihtiyacı olduğu açıktır.
Saniyen* kuvvetsiz ve fikirden ziyade demagojiye saplanmış bir muhalefet, memleketin İstikbali bakımından ehdlşe yaratır. Zira; iktidarda bulunanları millet, bir gün değiştirmek ve yerlerine daha iyilerini getirmek ihtiyacını hissederse muhalefetin iktidarsızlığı karşısında millet bu İhtiyacını tatmin edemez. Ve “ehveni şer** diyerek kötü bir idareye ister istemez razı olur.
Demokraside milleti idare mesuli-. yeti, şef veya zümre idarelerinin aksine olarak, iktidar ve muhalefetin üzerindedir. Bu mesuliyet müştereken paylaşılıp yüklenüdlği tak-dirde devlet gemisi her türlü tehlike ve mâniler bertaraf edilerek güzelce yürütülür. îyl bir iktidar, muhalefetin lüzumuna inanarak, ona fonksiyonunu normal bir tarzda İfa etmesine imkân verecek şartlan temin eden iktidardır. îyl bir muhalefet de, millete hizmeti • iktidara yardım etmekte ve onun daima doğru yolda yürümesine çalınmakta gören muhalefettir. Bu esasların haricine çıkıldığı takdirde, demokrasi, partiler a-rasmda post kavgam haline gelebilir.
SPOR
Fransız boksörleri
Yalcında memleketimize gelecek o-lan Fransız amatör boks muhteliti İstanbul ve Ankarada çeşitli temaslar yapacaktır. Muhtelit 10 eylül pazar günü uçakla latanbula gelecek, 16. 17 ve 20 eylülde Ankarada müsabakalar yapacaktır. Takım 6 boksör, bir antrenör ve bir İdareciden müteşekkildir.
Şehrimize gelecek olan Fransız boksörleri şunlardır:
52 kilo Perez Joseph, 54 kilo Co-hen Robert. 58 kilo Goudlh. 62 kilo Grossi Raymond, 67 kilo Candeau Jacques, 73 kilo Latauni Jean.
^Takımın antrenörlüğünü milletlerarası boksörlerinden flatrgnac yapmaktadır. Takıma Fransız Boka Federasyonu Genel Sekreteri Rat Potron başkanlık etmektedir. Bu boksörlerin her biri kendi sıkletin-de bu yılın Fransa şampiyonu olup amca bunlardan biri de dünya Üniversiteler şampiyonudur.
Şehir köşesi
Haberciler
Köşeyi dönerken, burnuma bir koku geldi. Çoktandır duymadığım tatlı, munie, tanıdık, aynı gamanda hürün veren bir koku: Kestane kokusu.
Turfanda bile olsa, kömür derdi, kalorifer deri haber veren bu yemiş îttanbulda kış (*-Idme tidir.
Bu düşünce üe yoluma devam ederken, Bcyoğlunun hususiyetini yapan "pasajlardan birinde, bu haberi teyit eden başka bir lestet gördüm- Bu da kırmışı cücüklü toğ anlarla çevrilmiş lekerda idi Senelerden beri müşterisi olduğum uBarba,,nm önünde durdum, tanıdı, selâmladı, tordum:
— Daha erken değil mif
Görmüş, geçirmiş e da siyle bağım salladı, gülümsedi:
— Vakittir, Bitim takvim şaşma*. Sen söyle bakayım, S50 gram keteyim mi, yeter mif
Dışarda yağmur şişelemeğe başlamıştı. Hava da kararmış, akşam olmuştu.
bîr İstanbullu
W. A. Y, Kongrelerinde Türk gençliği dahi geniş ölçüde temsil edilecek
Millî Türk Talebe Federasyonunun W.AJY. Merkez Komitesindeki üyesi Mükerrem Taşçıoğlu Millî Eğitim Bakanlığı nezdinde temaslarda bulun-* mak üzere dün akşamki ekspresle Ankaraya gitmiştir.
Bilindiği gibi şehrimizde toplanan şon W.A.Y. Kongresinde Türk Millî Gençlik Komitesi yalnız M. T. T. Federasyonu tarafından temsil edilmişti. Federasyon ise bütün gençliği bünyesi içerisin» alamadığından bu durum tenkidler» yol açmıştır.
Bundan böyle W.A.Y. ın kongrelerin» iştirak edecek Millî Komitenin bütün gençlik teşekküllerini İçine almasına ve böylece gençliği daha geniş bir ölçüde temsil etmesine çalışılmaktadır. Mükerrem Taşçıoğlu Ankarada bu mevzuda temaslarda bulunacaktır.
Dünkü Sağlık Toplantısında
Delegeler millî sağlık dâvalarını izah ettiler
Türk delegasyonu taralından okunan raporda memleketimizin sağlık durumu belirtildi
12 mem-momle-Izah et-H ey eti yaptığı
Dünya Sağlık Teşkilâtı Doğu Akdeniz Bölge Komitesinin üçüncü toplantısı dün de, bütün gun. çalışmalarına devam etmiştir. Yıldız Sarayının Şalo Köşkünde yapılan toplantılarda 22 memloketin maruz kaldığı bütün ma-■eleler görülmüştür.
Sabahki umumî toplantıda leketln delegeleri söz alarak ketlerindeki sağlık durumunu inişlerdir. Suudî Arabistan Başkanı Dr. Bcşlr El Rumî,
konuşmada Hac mevalmlndo muhtolif memleketlerden Mekkeyo gelen hacıların hastalık taşıdıklarını söylemiştir. Bundan dolayı Suudi Arabistan Hükümetinin, sağlık bakımından mesuliyetinin bu bölgedeki diğer memleketler» nazaran İki misli olduğunu 1-fade etmiştir.
Toplantıda bu meselenin alâkadar memleketler arasında karşılıklı olarak halledilmesi ve milletlerarası bir mesele olarak el» alınması muvafık görülmüştür.
Pak i atan d an Dr. M. Jaf&r, bu görüşü desteklemiş, Dünya Sağlık Teşkilâtının üçüncü büyük meclisinin bir kararım hatırlatarak, Mısır Hükümetinin, Hindistan ve Pakistan devletleriyle temas ederek Mekke hacılarının sıhhatlerini koruma mevzuunda tedbirler alması lâzım geldiğini İleri sürmüştür.
Mısır İçin konuşan Dr. Muhammed Sıtkı, Dünya Sağhk Teşkilâtı II» Tarım vo Gıda Teşkilâtının Mısırda hükümetleriyle müştereken kurdukları gıda maddeleri istasyonunun 1 ekim 1950 de faaliyete geçeceğini müjdelemiştir. Mısır delegesi bundan başka memleketinde teşkilâtın bir Öğretim ve tatbikat sahası kurmasını istemiştir.
Habeşistan delegesi Ato Telehoun Tehernet, memleketinin en fazla kalifiye personel yokluğundan sıkıntı çektiğini söylemiş, iki büyük harp arasında Habeşistan Hükümetinin harice o-kumaya giden talebenin en az 1/4 1-nln tıb üzerinde çalışmaya mecbur tuttuğunu ve bu talebenin çoğunun do teşkilâtın burslarından lstlfado »ttJ-ğin! ilâve etmiştir.
Fransız delegesi J. Helfit, yaptığı konuşmada Fransız Somallslnd» sağlık durumunun ileri gittiğini, büyürden çocuk ölüm nispetinin de çok a-zaldığını söylemiştir.
Daha sonra dünkü toplantıya başkanlık eden İran Sağhk Bakanı Dr. J. Salih, İranda kurulan Sıtma Mücadele merkezinin çalışmalarından çok îyl neticeler alındığını bildirmiş ve teşkilâta teşekkür etmiştir. îranlı delege, İran Parlâmentosunun kabul ettiği bir kanunla haşarata, sıtmaya, frengiye karşı olan ilâçlardan gümrük resmi alınmıyacağmın kabul edildiğini. bununla halkın daha ucuz ilâç temin edeceğini söylemiş v» diğor memleketlerden de aynı yolda kanunlar çıkarmalarını İstemiştir.
Irak delegesi Dr. Abdülhamit Tu-şi Irakta 4 seneden beri sıtma ile yapılan mücadele hakkında izahat vermiş, mücadeleden İyi neticeler elde edildiğini bildirmiş, savaşın İlmî malûmatla yapıldığını söylemiştir.
İsrail delegesi Dr. Joseph Ören, memleketinde karasinek ve diğer haşaratı yoketmek maksadlyle D.D.T. ile yapılan mücadeleyi anlatmış, bu gaye İle Rosh-Pine’da bir tecrübe İstasyonu kurulduğunu bildirmiştir.
Lübnandan Dr. Jack G. Makari. memleketinin Akdenizd» ulaştırma bakımından nasıl bir geçit noktası l»e sağlık bakımından da Öyle bir yer olduğunu izaha çalışmıştır.
Suriye İçin konuşan Dr. El-Sati, Bitma ve ana ile çocuk ölümlerine karşı bir seneden beri girişilen mücadelenin fovkalâde neticeler verdiğini söylemiş, teşkilâttan daha fazla yardım talebinde bulunmuş ve bu yardımın da bilhassa sağlık resinin geliştirilmesi masını istemiştir.
Birleşik Kırallıkton
Rae, Ingiliz Somalilindeki sağlık durumunun bir hulâsasını yapmış, diğer Ingiliz delegeleri de Kıbrıs ve Aden hakkında konuşmuşlardır.
hizmet ve Mayolunda yapıl-
Dr. Gk WIl»on
Türk delegasyonu raporunua hulâsası
"Sayın başkan:
Raporumuz esasen Rejyonal Komiteye doküman halinde verilmiş bulunduğundan sözümü kısa kesmek için raporumuzun ancak milletlerarası ö-nemi olan hususlarına işaret etmekle iktifa edeceğim.
KOLERA: Birinci Cihan Harbinden beri Türklyede hiçbir kolera vakası görülmemiştir. Aldığımı» »ıkı tedbirler sayesinde 1947 kolera salgınının memleketimize girmesin» mâni olduk.
VEBA: Bir kaç »ene evvel bu korkunç hastalık memleketimize girmişse do açılan genlo savaş sayesinde 13 Ölümle neticelenen 18 vakadan sonra hastalığı olduğu yerde durdurmaya muvaffak olduk.
ÇlCEKı Bu hastalık memleketimizde andomlk olarak görülmez. Memleketimize 1942 senesinde hariçten giren hu hastalık 1945 e kadar devam eden bir salgının zuhuruna sebep olmuştur. Halka umumi aşı tatbiki ve alınan sıkı sıhhî tedbirler sayesinde bu salgın nihayet durdurulmuştur. Son yıllarda çoğu yine hariçten gelen bazı vakalara rastl anmak tadır.
TİFÜS: 1942-1944 senelerinde, yani geniş çapta D.D.T. tatbikatı ve umumi aşılama faaliyeti başlamadan evvel memleketimizde küçük bir tifüs »algını müşahede edilmiştir. Hâlen bu hastalık memleketimizde ancak ande-mik bir halde olmasına ve vakaların sayısı günden güne azalmasına rağmen memleketimiz İçin yine ciddi bir problem olmak durumundadır.
HUMMA! RACA: Türklyede senelerce müddet pek nadir olarak görülen bu hastalık 1947 den beri mevziî epidemiler göstermeye başlamıştır. Doğu ve güneydoğu İllerimizde görülen bu mevzi! salgınlarla derhal haşan ile meşgul olunmuş vo yayılmaları önlenmiştir.
BÎLHAR27ÎYOZ ı Memleketimizde görülmiyen bu hastalıkla savaş için Suriye Hükümeti İle dostane bir anlaşmaya varılmış vo araştırma v» işbirliği için ilgili sahalara mütehassıs e-kipler gönderilmiştir. Sıra düşmüşken bulaşıcı hastahklaral savaş hususunda komşu memleketlerle her vakit işbirliği yapmıya hazır olduğumuzu ve bu hususta rejyonal teşkilâtın tavassutunu da memnunlukla karşılıyacağı-mızı tekit etmek isteriz.
VEREM: Bu hastalık Tûrktyenin en mühim sağlık problemidir. Bu hastalıktan ölüm nispeti hâlen pek yüksek bulunmaktadır. Son senelerde Türkiye Hükümeti bu hastalıkla savaş faaliyetlerini ve bu meyanda B. C.G. tatbikatını arttırmış ve bu sahada çalışan halk teşekküllerini desteklemeye başlamıştır.
Türklyede bir verem savaşı personeli yetiştirme merkezi açılması hususunda yardımları olan büroya teşekkür etmeyi de biliri».
SITMA: Sıtma, Türklyode sağlık problemidir. D.D.T. kullanılması ve »on senelerde hızlandırılan aıtma savaş faaliyetleri sayesinde gayet ümit verici neticeler alınmıştır. Eğer daha fazla D.D.T. ve pülverlzatör tedarik e-debllecek olursak kısa bir zaman zarfında sıtmayı tamamen önlemek kabil olacağına kaniiz
TRAHOM: Bu hastalık da bilhassa doğu ve güneydoğu İllerimiz için ö-nemle Üzerinde durulmaya değer. Başarılı bir savaş bir çok kimseleri körlükten koruyabilir. Bilhassa yeni nesil hastalıktan korumak suretiyle savaşa devam etmenin başarı vereceğini ummaktayız.
FRENGİ: Frengi 11e savaş için bir teşkilâtımız mevcuttur. Son zamanlarda Sağlık Bakanlığımız frenginin pe-nicllline ile daha çabuk tedavisini temin zımnında yeni bir talimatname kabul etmiş bulunmaktadır.
Öğleden sonraki celi»
Öğleden sonraki oturuma program komitesinde devam edilmiş, umumî müzakerelerden sonra komisyon için seçimler yapılmıştır. Komiteye Pakis-tandan M. Jefer, Fransadan J. Helfit, Israllden Dr. Joseph Ören seçilmişlerdir. Seçilen komite başlıca bölgenin başlıca mühim olan hastalıklarlyle mücadele işini etild ve koruyucu tedbirler alınmasına yardım edecektir.
Basın toplantısı
Bölge direktörü Dr. A. T. Çuşa Paşa 8 eylül cuma günü saat 17 de Yıldız Sarayında bir basın toplantısı yapacaktır.
rejyonal bir borç
dlft»r bir
Belçika sefirinin kabul resmi
Belçikada Kıraliyetln Prens Bau-douln'ş verilmesi münasebetiyle şehrimizde bulunan Belçlkanın Ankara Büyükelçisi yann Belçika Konsoloshanesinde büyük bir kabul resmi verecektir. Kabul resmine Vali, şehrimizin »ivil ve askeri İleri gelen zevatı, kordiplomatik davetlidir.
Yeni Belediye Meclisi pek yakında toplanıyor
Şehir işlerinde kısa zamanda geniş ıslahat yapılacak
Pazar günü yapılan Belediye seçi-mİ neticesinde İstanbul Şehir Meclisi üyeliklerinin kâmilen Demokrat Parti adayları tarafından kazanılması üzerine İstanbul Belediyesinin çehresini süratle değişeceği anlaşılmaktadır. Meclisin yeni üyeleri, Belediyenin biran evvel ıslahı hususunda müttefik bulunmaktadırlar, öğrendiğimize göre yeni Meclis, normal İçtima devresi olan ekim ayanı beklemiyerek bu ay içinde, olağanüstü bir içtima yapacaktır. Bu ara-da Belediyenin ileri gelen memurları arasında geniş ölçüde değişiklikler yapılacağı söylenmektedir.
Yeni Bulgar Konsolosunun faaliyeti
Yeni Bulgar Konsolosu M. Pop-»omanof, protokol ziyaretlerini yapmağa başlamıştır. 9 eylül Bulgar millî bayramı dolayıslyle vereceği kabul resminin davetiyelerini şimdiden dağıtmış bulunmaktadır,
Yeni Konsolosun vazifesine başlarken yaptığı İlk İş şehrimizdeki Bulgar tebaasına Komünist Sofya Hükümetinin direktiflerine tam bir şekilde riayetlerini tavsiye etmek olmuştur.
Başbakan Yardımcısı ve M. Eğitim Bakanı gittiler Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu ve Millî Eğitim Bakanı Tev-fik ileri dün akşamki ekspresle An-karaya dönmüşlerdir.
Milletlerarası Kalkınma Bankası temsilcileri geliyor
8 yıldanberl memleketimizde tetkiklerde bulunmakta olan Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankam Heyeti tetkiklerini bitirmiştir ve hazırladığı raporu Hükümete vermiştir. Heyet başkanı Mr. Barker ve arkadaş! an bugünlerde Ankaradan ayrılarak şehrimize geleceklerdir.
üniversite talebe kafilesi Izmirden döndü
İstanbul Üniversitesinin muhtelif fakültelerine mensup bir talebe kafilesi Doçent Cevdet Perinin başkanlığında İzmir ve havalisinde yaptığı tetkik gezisinden dönmüştür. Kendisiyle konuştuğumuz kafile başkanı, bu gezide İzmir' Komutanı General Cihangir Berkerden gördükleri yardımlardan ve bilhassa Bergamayı ziyaretlerinde, İzmir Atatürk Lisesi felsefe öğretmeni Rahmi Balabanın ve Bergama Lisesinin müdürü Osman Bayatlının bilgilerinden faydalandıklarını, söylemiş ve seyahatin talebeler için çok istifadeli olduğunu ilâve etmiştir.
Tevhit Bilge bir operet kuruyor
Uzun bir Anadolu turnesinden dönen Tevhit Bilgenin bu mevsim yeni bir operet trupu kurarak tekrar temsillerine banlayacağı öğrenilmiştir. Renan Fosforoğlu, Hulûsi Kent-men, Aylâ Bilge, Muazzez, Muallâ Fosforoğlu gibi sanatkârların yer a-lacağı bu trupa İzmir Şehir Tiyatrosundan da 8 sanatkârın katılacağı söylenmektedir.
Adliyede yaz tatili bitti
Adllyede yaz tatili »ona ermiştir. Mahkemeler bugünden İtibaren faaliyete geçmiş olacaklardır.
Belediye Emlâk ve İstimlâk Müdürlükleri birleştirildi
Belediye Emlâk ve istimlâk Müdürlüklerinin birleştirilmesi hakkm-dakl Şehir Meclisi karan, İçişleri Bakanlığı tarafından tasdik edildiğinden bugünkü müdürlük. Emlâk ve İstimlâk Müdürlüğü adı altında ça-lışmalanna devam edecektir. Eski İstimlâk Müdürü Kâzım Kuyaş bu yeni müdürlüğe tâyin edilmiştir.
Tenisçiler balosu
İstanbul Tenis, Eskrim v» Dağcıhl» Kulübü, tertip ettiği milletlerarası teni» turnuvasının muvaffakiyetiyle kalmadı. Bunu bir do parlak »ese üs tetvlç etti.
Filhakika, evvelki akşam kulübün bahçesinde, mevsimin en hareketli, hararetli, neşeli, şık ve genç balosu verildi. Maçların neticelenmiş olmam, bir hafta devam eden karşılaşmaların verdiği spor heyecanı — ve kalb ha-locanı — on üç yabancı millete mensup oyuncuların İmkânlarının fevkına çıkarak vazifelerini yeptıklan kanaati, gerilen sinirleri boşaltmış, buna havanın ılıklığı ve güzelliği de İnzimam edince, geceye samimiyet ve zevk hâkim olmuştu.
Bahçeye girince İlk göze çarpan bir masa üzerinde duran kupalar oldu. Bunlar, turnuva birincilerine ve İkincilerine muhtelif müesseseler tarafından verilecek hediyelerdi. Bazıları haşmetli görünsün diye pek İri IdL Davis Kupasının ufak, alelâd» bir şey v» mahiyetinin sembolik olduğu düşünülürse, bu dikkatsizliği hüsnüniyete vermek icap eder.
Geceyi teni» turnuvasının fiili organizatörü Haşan Akor, yabancı oyunculara teşekkürle açtı bu yorulmak bilmez ve cidden takdire lâyık arkadaş bilhassa misafirlerden Yunan Federasyonu Reisine hitap ederek, işbirliği yapmakla yakınşarkta bir kuv(-vet olduklarını ispat ettiklerini »öy. l»di, işbirliğinin diğer sahalara da teşmilinin aynı neticeyi vereceğini ilâ» ve ederek alkışlandı.
İstanbul Valisi ve Beledly» Reisi Prof. Dr. Fahreddln Kerim Gökayt yanında Beden Terbiyesi Reisi Vlldan Aşir olduğu halde kupaları sahiplerine verdi. En fazla alkışlananlar ItaW yan Cucelll İle çift erkekler galipleri Harper ve Welss oldular.
Cucelll’y» verilen büyük kupayı "‘Cumhuriyet,, refikimi» koymuşta Lâkin onu muhakkak Kovalevskl ka> sanacak diye yazılarını İngilizce ka> dırmışlardı. Doğan Nadi bu noktayı özür dileyerek belirtti v» kupayı t-talyan şampiyonunun kazanmasın» bilhassa memnun olduğunu İlâve ett^ Cucelll kupayı alırken bir bayanı
— Ah.» diye inledi, bunu Konraler»-İd alacaktı.
Fakat ikinci mükâfat İçin çağrılan "turnuva güzeli* ortalarda yokta. Aı> cak bir müddet sonra meydana çıktı. Harper İle Wel»s’in kazandıkları tş Bankası tarafından konulan zarif kupalar şampiyonların dikkatini çekmişti. Birbirlerine göstererek tokuştuı* dular.
Bütün yabancı oyunculara. Tenis Kulübü birer hâtıra hazırlamıştı. Oı> lor da dağıtıldı. Filipinli oyuncu da ortada görünmüyordu. Birisi:
— Bilârdo salonundadın Oradan ayrıldığı yok.
Diyordu.
Vali, dost milletlerin sporcularına şehir adına teşekkür ve onları gelecek senekl müsabakalara dâvet etti.
Mükâfat tevzii merasimi bitmişti. Bunu seyir İçin sandalyelere çıkmış olan gayet zarif tuvaletli bayanla» piste indiler. Dans başlamıştı. Ağaçların arasına yerleştirilmiş ampullerden süzülen ışıklar havayı büsbütün yumuşatıyor ve bir hayal âlemi mar> zarası veriyordu. Biraz sonra. Teknik üniversite binasının üstünden bir hâle belirdi ve bir yarım ay göründü. Bu. bayanların dekoltelerini öpecek kadar soğuk bir oy değildi. Fakat onlar kürklerini zarif jestlerle omuzlarına atmak için bir vesile bulmuşlardı. Lâkin Taksim Gazinosunun orkestrası gelmiş, siyah incilerin caz-bantçılarının tek Ahenkli tempoları, yarı mehtapta bir Afrika âyini yaratmıştı. Pistte herkes tepiniyordu, kürkler atıldı, omuz titretişleri, yan bakışlar, parmak sallamalar içinde, klmbillr kaç set oynandı. Sabaha karşı "sulglo” 1er çoktan tasfiyeye uğramışlardı, sahada yalnız “mlxte -double,, 1er kalmıştı. Hattâ kortlarda da maçlar cereyan ettiği söyleniyor. Kimin kazandığını bilmiyoruz ma, galip sayılır bu yolda mağlûp» diyerek bu güzel geceye nihayet verelim. — fa.
YENİ İSTANBUL
siyasi İktisadî
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
«yi
Bahlbl ı
yen! İstanbul neşriyat LÎMlTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. 8ARLI0A Bu »ayıda yan işlerini fiilen İdar» eden t
Salih Zeki Ak damar
NeşredUmiyen yatılar iade edilme*
İTİ
Basıldığı yer ı yenî İstanbul matbaaci-T.TTC T.tMÎTFTD ŞtRKETÎ MATBAASI

REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 96 —
— Yahu hadi gidin, rahatınıza bakın... Nasıl olsa birer ikişer hafta sonra hepiniz bizim oraya geleceksiniz, diyor ve aldırmadıklarını görerek şaka ediyorum:
— Siz beni âdeta muhafaza altında trene koydunuz. Korkmayın kaçmam.
Vagonun öbür ucunda bir birikinti daha var. Onlar kibar kıyafetli adamlar ve büyük rütbeli. bLrkaç askerdir. Bir Bakanı ugurluyorlar.
iki grup ara sıra birbirlerine bakışıyorlar, ötekilerde bizimkilerin kılık kıyafetleriyle eğlenir gibi bakışlar vehmediyorum
Nihayet tren düdüksüz; kampanasız kalkı-veriyor. Pencerenin dibini aım mkı tutmuş iki kişinin ellerini son bir defa sıkıyor ve ötekilerin vagona doğru bir hareketlerine karşı gelişte Müftünün geçirdiği kazayı hatırlayarak : “Aman dikkat!” diye bağırıyorum. Bu İki kişi benim Sabri ile damadımın babasıdır; galiba artık ne burada ne de başka yerde göremiyeceğlm iki insandır, ikisine de birdenbire: “Gelin, beklerim, memnun olurum1’ diye »esleniyorum.
Beceriksiz konuşmalarla treni biraz daha takip etmeğe çalışan bizimkilerle öteki heyet arasında bir çarpışma oluyor; onların birbirlerine karışmalarına bakarak el sallarken vagonun yanında başka birini görüyorum. Bizim küçük 476
doktor Hurremdlr. En aon elimi sıkan olmak 1-çln daha evvel gruptan ayrılarak trenin baş tarafında beklemiştir. Pencereye atılarak bunu yaptıktan sonra yağmur ve çamura aldırmadan trenin yanında koşmağa devam ediyor. Arka-daklleri birdenbir» unutarak onunla meşgul o-îuyorum. Bundan sonra görmeme pek az ihtimal olanlardan biri de odur. Hurrem koşu idmanı yapan Bporcu çocuklar gibi genç yanakları kızarmış, »açlan yağmurdan ıslanmış epeyce bir zaman trenin yanında koşuyor, sonra kesilerek duruyor. Bu çocuk bana yirmi beş sene evvel yine burada, yağmura çamura aldırmayarak treni kovalayan Emin Hulûslyl hatırlatmıştır. Gözlerimde hangisi İçLn olduğunu bilemediğim birkaç damla yaş beliriyor. Kimbllir belki de ikisi yahut her üçümüz içindir.
Tren hızlanıyor, bana o zamankinden daha da viran görünen evlerin arasından geçiyor, sonra yavaş yavaş açıklığa çıkıyor. Gitgide uzaklaşan sahilden ara sıra deniz parçadan görünüp kaybolmaktadır.
Bekiz on günden beri devam eden yağmurlardan gökyüzünün rengini unutacak haJe gelmiştedir. Hiç bir deliksiz havayı kaplamış bulutlardan san bir çamur akıyor gibi. Bu yerleri bir daha göreceğim şüphelidir. Buna rağmen son bir defa etrafıma bakmayı merak etmiyorum. Rüzgânn içeri atmağa başladığı yağmura karşı pencerenin camını kapıyorum.

Bu İş neden böyle olmuştur T
Görünüşte bir alay sebebi var. Fakat sanırım kİ bunlar ufak ufak bahanelerdir. Asıl sebep, kapanmaslyle beraber üstüne pıtrak gibi yağmur damladan üşüşen bu pencere ötesindeki 477
şehre karşı duyduğum meraksızlıktır; yabancılıktır. Benim asıl toprağım şimdi gitmekte olduğum yerdir ve bunu teslim etmek zamanı artık gelmiştir.
Bundan sonraki hayatımın n» olacağını kendime sormağa lüzum görmüyorum. Bu saatte bildiğim şey ancak orada, akşam üstleri yeni istasyon Parkına toplanan insanlar arasında konuşur ve gülerken kendi sesimi tanıyabileca-ğimdlr. ölüm her yerde çirkindir. Fakat benim için onun en normali* mümkün olduğu kadar u-zak bir zamanda, beni Celllenln odasında yahut daha İyisi Dereboyu Eczahanesinde kayinbaba-mın birdenbire düştüğü yerde, arkamda beyaz doktor gömleğimle yakalayacak olanıdn. Bunu böylece kabul ettikten sonra artık hiç bir mesele, hiç bir kavak yeli tehlikesi kalmamıştır.
Başım arkamdaki yastığa dayalı, üzerinden yol yol yağmur sulan akan bu camlann ötesindeki çamur sansı aydınlığa bakarak Istanbuldakl dört buçuk ayımı hatırlıyorum. Karanlıkta kiremit yığınlarının üstüne oturarak Emin Hulûsl-nln öldüğü evin aydınlıklannı seyrettiğim gece; Tepebaşı otelindeki köşemde yine böyle sisler ve yağmurlar arasından Halici seyrettiğim günler; kaldırımlarda sokak serserileriyle beraber macera kovalamağa çıktığım geceler, müzede yabancı seyyahlara karışarak Bizans resimlerini ve îskenderin lâhdlnl seyrettiğim güu; çalgıda sarhoş kemancı ile öpüştüğüm gece, Ka-dıköyün akşam paznn çarşısında beni vaktiyle türlü çılgın hayallere sürüklemiş olan Lâ-dnm O Kamelyayı kambur sırtında peştamal biçimi atkısı, elinde sopası ve sepeti ile görmeğe gittiğim gün; nihayet kırmızı oda gecesi ve beni ondan da daha fazla küçültmüş ve harap etmiş olan Yalova balosu gecesi!
Istanbuldakl dört ay on üç günümde haa-tah&nedeki köşkte bir parça bir şey» benzemiş bir beş altı haftam vardır. Fakat onlardan da bir aylıkçı gibi hastahan» işleriyle, tamir işleriyle uğraştığım zamanlan; Haşan Efendiyi, Gülsüm Hanımla Osman Mutluyu v» daha başka Anadolulan etrafıma topladığım geceleri çıkaracak olursam bilmem ne kalır? H&stahane-nln bir tarafındaki uçsuz bucaksız yangın harabeleri bil» bir parça bizim kasaba değil midir?
Sonra vergi memuru Haşan Efendi 11» beraber. biz de eroin kaçakçılığı yapmış gibi omuz-lanmızı kısarak, arkamıza bakmağa cesaret e-demlyerek bu hastahaneden kaçtığımız sabah! Beyoğlundak! otelin kâtip masası önünde, daha başka bavullar* çantalar arasında bavullarımı tekrar görüşüm.
O gece bavullar, açık ağızlarından buruşuk çamaşırlar, kirli çoraplar fırlamış, odanın ortasında duruyor ve ben düşünüyorum. Burada kalacak mıyım? Gideceksem nereye gideceğim? Emin Hulûsi ile daha P.C.N. de iken yaşlıca bir hocamız vardı. Kendi halinde alaturka bir a-damdı. Akşam üstleri Kadıköy çarşısından öteberi alarak Kalamış taraflarındaki evinin yolunu tutardı. Bazı günler çantasını ve pnkenlerlnl elinden alarak evine kadar arkadaşlık ederdik. Kapıyı hocamıza enişte diyen on iki on üç yaşlarında mavi gözlü bir kız çocuğu açardı. Hoca içeri girerken:
— Çocuklar yoruldunuz, Zeynep size sandalye versin de bira» dinlenin, derdi.
Ev gibi bahç» d» bakımsız fakat içinde bir çok yemiş ağaçlan bulunan geniş bir bahçe idi. Zeynep bize yalnız iskemle değil mevsimine göre dut, iğde, nar gibi yemişler de ikram ederdi. Daha sonra hocanın karısını da tanıdık- O da
479
kocası gibi sesste v» »ad» bir İnsandı. Fakültede hoca ile alâkamı» kesildikten »onra, hemen »on senelerimize kadar, arkadaşlığımız devam etti v» Zeynep bu seneler içinde büyüdü; güzele» bir genç kıı oldu.
Emin Hulûsi bana:
— Bu kız yaşlandıkça daha da güzel olacak. ilerde evlenmek istersen bu kız hatırında olsun. AJdanmarsın, derdi.
Doğrusu aranırsa ben de bu küçük kim biraz içerimden geçirmez değildim. Benim o yaşımdaki bir çocuk konuşmak fırsatını bulduğu hangi kıza lâkayt kalabilir T
Bir gün hastahanede Alt Osmanı görmeğe gelmiş yln» eski bir arkadaştan hocanın çoktan öldüğünü fakat kanamın kızkardeşlyle beraber hâlâ eski evinde oturduğunu öğrenmiştim. Yine o arkadaştan öğrendiğime göre Zeynep evle-nememlşti; iki kardeş ayru evd» hocadan kalan aylıkla kıt kanaat geçiniyorlardı.
Otelde ne olacağımı, n» yapacağımı koyu koyu düşünürken İşte bu Zeynep aklıma geldi. Tahminime göre o şimdi kırk İki kırk üç yaşla-nna gelmiş olacaktı. Emin Hulûsinin bir çok defa tekrarladığı “Yaşlandıkça daha da güzel olacak o” sözünü hâlâ işitiyor gibiydim. O gece çaresizliğim içinde bana tek çıkar yol bu Zey-neple evlenmek gibi göründü.
Ertesi gün öğleden sonra Kadıköye geçiyor ve vaktiyl» hocayı, çantasını ve kese kâğıtlarını ellerimize alarak evine götürdüğümüz saate doğru Kalamıştaki evin yolunu tutuyordum. Bir eski muallimin ailesini aramaktan daha tabiî bir şey olamayacağı için hiç bir tereddüdüm d» yoktu- (Devamı var)
480
478
• l
Sayfa
Günler geçerken
Yeni ”Cemiyet-i riisumiye,, ler
Refik Halid Karay
bir dehşet şehri oldu
Kızıl Koreli bir firari, Seul şehrinin Kuzey Korelilerin elinde
ne hale düştüğünü anlatıyor
Seul” Kızılların elinde
?■






UZAKTAN tanıdığım karll ferli, oldukça efendi tavırlı, ne pek genç, ne de pek yağlı bazı şahıslar vardır. Ara sıra sokaktiı rastlanın; İyi I parlatılmış ayakkabılarını tozdan, çamurdun cslrırcyrrek mesai aaatle-I rine kayıtsız, aheste edk yürürler: etrafa selftm damıtırlar; hayatlarından memnun ve herkese kam mülteflttlrler. Az çok enılftk ve senet ashabından olduklarını sandıtını hu nikbin zevat bana, sailam lılr temel üzerine kurulup ıtellsmcslnl memleket bakımından lüzumlu rordufcüm orta I sınıfı temsil eder gibi gelirdi: maaş ve bütçe dianda ymanıalan hojuma
I Bir gün tpsadüfrn öğrendim kİ onlar, sermayesi devlet tarafından
verilmiş bir sürü İktisadi müessese ve teşekküllerin İdare meclisleri Aza-I sı veya reisleri İmişler. Senede beş on defa, süslü bir salondaki geniş I masa başına geçip hemen hemen hiç kulak asmadıkları bir takım rapor-I lan dinler göründükten sonra vazifelerini yapmışlara mahsus vicdan huzurlyle evlerine, kaygısız hayatlarına dönerlermiş. Tıpkı Abdülhamld devrindeki Şûrayı Devlet, Meclisi Maliye ve Cemlyet-i Rüsumlye âzası gibi! Maamaflh oralarda da, şlmdikllerki gibi iş olsa canla, başla çaiışa-I cak ehiller yok değildir.
I İsimlerin ve Unvanların değişmesine bakmayınız. Adamını, hısım ve
akrabasını, dost ve ahbabını, hattâ dızdığının dızdığını umumi bütçeden I 1«ayırmak, müdohaneciyl mükâfatlandırmak usulü eski 7amanlurdakln-
den farksızdır. Yazık kİ İstatistik merakı bizde henüz gelişmedi. Eğer idare meclisi âzası sıfntlyle lütuf görenlerin sayısı açıklansa OsmanlI Devleti “Salnûnıe., sindeki hrr hangi bir meclisi dolduranların yekûnu-I nu bastırabilir. Fllvâkl müdahaneden haz etmek, yakınlarını tutmak I ___ beşeri bir zaaf veya fazilet olduğundan — dünyanın her tarafında,
dünya kurulalı beri revaçtadır. Lâkin sırf ihvana çalıştırmadan para
I kazan d1 mm k maksadiyle devlet bütçesinin beslediği mürsseselerde zerre I kadar lüzum yokken idare meclisleri Irnılı şu asırda şeytanın bile aklına I gelse söz getirir, ayıp olur diye vazgeçeceği İşlerdendir.
O İşlere nasıl ve niçin girlşlldlğlnl bilmiyor, öğrenmemiş değiliz. Bir I tarihte, yeni rejime hizmeti dokunmuş İnsanların parasız pulsuz oluşları dış manzarayı bozuyor, modern ve monden hayata intibakı zorlaştırıyor I düşüncesini uyandırmıştı. Daha doğrusu, akıllının biri ortaya öyle bir
I fikir atmış, etrafında suni bir nevi müreffeh cemiyet vücuda getirmenin zaruri olduğuna baştakileri İnandırmışta îşte, ticaret kaideleri hilâfına hükümet yani imiyle bir takım işler çevirme usulü ve İktisadi devlet teşekkülleri adı altında kurulan müesseseler* fuzuli İdare meclisleri ilâvesiyle ötekine berikine süs ve lüks parası timi ini yolu bu dalavereli düşünce ile açılmıştı. Mebus listesine her hangi bir sebeple glre-mlyenlere yahut bir evvelki seçimde kazananııyaıılara teselli mükâfatı da aynı âzalıklar ve reisliklerdi.
Nitekim daha geçen gün — bilmem aslı var mıdır? — bu yerlere, hem de siyasi kanaatleri iktldardakllerinklne uymas zevattan bazı tâyinler yapıldığını gazeteler yazdı. Bereket, arkasından zıt bir haber yayıldı: Doğrudan doğruya devlet teşekkülü olan malûm müesseselerln — bünyeleri itibariyle birer şirket sayılamıyacaklarından — İdare meclislerine lüzumları yokmuş, kaldırılacaklarmış, İsabet olıır. Edebiyatı Ce-dldecllerln birer mc’kcl-l-lhvan, me’men-l-akarlb veya mat’am-ı-asdlka yahut da mübalağa ile h&n-ı-yağma diyecekleri bu mevkilerin türkçcsl kafadarlara arpalıktır.
I Bütçe müzakereleri sırasında mebusların dikkatini çekip geldiyse Hükümet teklifinin pek yerinde olduğunu, gelmedlyse öyle bir teklifte bulunmanın milletvekillerine düştüğünü matbuat elbette belirtecektir. Bir gün seçilmezse İdare meclisi âza lığı kapmak için önceden tertibat alarak Hükümet erkânına şirin görünmeye çalışan mebusların sayısını azalmış değil, büsbütün tükenmiş görmek İsteriz, idare âmâlıklarını bütçeden attırmaya uğraşan vekiller, şüphesiz kİ tekrar ııeçllnıeyo liyakat kalanmış seçme İnsanlardın
y
| p a r : I S M * 1 E K T U B U |
Atlantik devletlerinin müşterek
silâhlanma programı
Birleşik Devletler, Schuman Plânının teklif ettiği Fransız -Alman ağır sanayi “pool" unun bir an evvel gerçekleşmesini istemektedirler

Paris (Hususî Büromuzdan) — Atlantik Andlaşnıasma dahil on iki dev-Jetin Dışişleri Bakan Vekilleri 22 a-ğustosta Londrada toplanmış olup çalışmaları pek büyük bir ehemmiyet arzedegelmlştir. îlköpce Batı savunma programının tesbiti bahis konusu olmuştur. Bakan Vekilleri bundan bir kaç hafta evvel “Standlng Group” ve silâhlanma komitesinden sarih raporlar istemişti. Bu raporlar Vekiller Konseyine gelmiş ve tetkik edilmeğe başlamıştır. Aynı zamanda Fransa İle Ingllterenln uzun vadeli silâhlanma programlarını da incellyecektir (Bu programlar. Amerikan Hükümetinin talebi üzerine İngiliz ve Fransız Hükümetleri tarafından ağustosta tevdi edilen muhtıralarda açıklandılar). Konsey, silâhlanma programının mail cihetlerini de gözden geçirecektir. Fransız Başbakanı Bay Ple-▼en’in müşterek bir silâhlanma projesi İleri sürdüğünü ve bunun da tetkik edileceğini hatırlamak iâzım getir.
Bakan Vekilleri Daim! Komitesine başkanlık eden Amerikan murahhası Spofford. Avrupayı silâhlanmasını »üratlendlrmcğe ve rasyonelleştlrme-ğe davet ediyor. Avrupadaki Amerikan tümenlerinin takviyesi ve tek bir başkomutanın tayini için ilkönce and-laşmayı İmza eden Avrupa devletleri kara kuvvetlerinin mühim mikyasta arttırılmasını şart koşmuştur.
Askeri müşahitlere göre Bakan Vekilleri Konseyi, Rnynaud ve Chur-chiH'fn istediği gibi tek ve büyük bir Avrupa ordusu kurmadan önce, süratle bir Atlantik ordusu vücude getirmeyi kararlaştırmak hususunda mutabık kalacaktır.
Nihayet - bu da Londra müzakerelerinin belki en mühim noktasıdır -Birleşik Devletler bu sefer. Batı Al-manyanın kısmen ve makul bir şekilde silâhlanmasını resmen istiyecrktlr. Fransız Hükümeti buna muhalif İse de İngiliz Hükümetinin artık muhalif olmadığı anlaşılıyor.
Andlaşmayı İmza eden devletlerin İki sene içinde teşkil edecekleri kara kuvvetlerinin miktarı gizil tutuluvor. 32 ve hattA 50 tümenden bahsedildi ise de kat’l bir karar yoktur Belki 35 tümen etrafında bir nlebet tayın edilir; buna, bittabi, ancak o zaman Avrupadaki ordulan takviye etmek iizere gelecek olan Amerikan tümenlerini de katmak İktiza, eder.
İngiliz Hükümeti, Atlantik devletlerinin müşterek silâhlanması hakkın-daki Fransız projesine pek taraftar görünmüyor; çünkü, kendine has olan siyasi ve İktisadi vaziyeti dolayısiyle Washlngtonla doğrudan doğruya görüşmeyi tercih etmektedir
fyi haber alan çevrelere göre Ingiltere, İkinci Cihan Harbinde o kadar çok bahis konusu olan “Amerikan ö-dünç ve Kiralama” kanununu hatırlatacak bir plân Heri sürmek niyetindir. îngilizler. silâh ve teçhizat müstahsili memleketler arazında sermaye ve mallarının serbestçe girip çıkmasını Jstlyeceklermiş.
18 ilâ 24 ay içinde en aşağı 32 IIA 35 Avrupa tümenf kurulacaktır. Amerikalılara gorn Avrupa devletleri silâhlanma hususunda ne kadar gayret ▼e fedakârlıkta bulunurlarsa Amerikan tümenleri kat! müdafaa nizamını tamamlamak üzere Avrupaya o kadar çabuk gelecek ve Almanyanın silâhlanmasına İhtiyaç o nlebettr azalacaktır. Aksi takdirde ister İstemez 6 İlâ 8 Alman tümeni kurmak İktiza eyliyeceğl gibi Bonn Hükümetine hu gebeple müsavi haklar vermek, çelik İstihsalinin genişlemesine müsaade etmek zarureti de hasıl olacaktır.

Birleşik Devletler, Fransız umumi efkârını tatmin etmek maksadiyle de, Schuman Plânının teklif ettiği Fransız - Alman ağır sanayi “poof’unun bir an evvel gerçekleşip tatbik edilmesini de istemektedirler.
Guderyan’ın beyanatı
(Korede Amerikan birlikleriyle beraber bulunan muhabirimiz Homar Blgart bildiriyor) — Başkent Seul'un komünist eline geçtiğinden beri ne vaziyette olduğunu oradan kaçıp A-merikan hatlarına sığınan bir polis memuru hikâye etmiştir.
ismini, nllesi elân düşman hatlan gerisinde olduğu için, vermiyen firari, kızıllar şehre girer girmez üç günlük bir dehşet saltanatı kurduklarını ve polislerle diğer “milli hainleri., derhal kurşuna dizdiklerini anlattı.
Ondan sonra vaziyet sükûnet bulmuş. Memurun söylediklerine göre, bir kayanın altından çıkan kurtlar gibi parti âzaları. yoldaşlar türeyiverdi ve bir sürü “halk komiteleri,, kurulmaya başladı. Etrafta fazla Sovyet vatandaşları gözükmüyordu, çünkü Ruslar daha önceden bir kukla oyununu İdare etmek İçin ipi çekenlerin sahne haricinde bulunması İcap ettiğini Öğrenmişlerdi. 26 yaşında olan polis memuru şehirde yalnız iki Rus gördüğünü ve onların da sivil elbise giydiklerini söylüyor.
Sözlerine devam ederek: “Her gün Amerikan bombardıman uçakları Seul’u ziyaret ediyordu. Maamaflh sivil halka atılan şehri tahrip Içjn kullanılan bombalar nispeten sızdı, çünkü aslında Amerikalıların hedefi Han Nehri köprüleri ve şehrin dış mahallelerinde olan petrol depoları İle cephane bulunan yerlerdi. Tren İstasyonunda bazı İsabetler olmuş, fakat asıl istasyon binasının yalnız pencereleri kırılmıştır,, dedi.
Sivil halk tahliye ediliyor
Eski Güney Kore îşçl Partisinin lideri olan kızıl kuvvetlerin Komutanı Binbaşı Lee Sun-Yup, Seul’un göbeğinde en kalabalık üç semtte oturan 300.000 İlâ 400.000 kişinin derhal tahliye edilmesi İçin emir verdi. Lee Sung-Yup bir tebliğ neşrederek tahliye edilenlerin Kuzey Koreye gitmelerini tavsiye etti.
Bunun neticesi olarak. Seul’un kalabalık sokakları temmuz ortasına doğru bomboş oldu. Boş taksiler ancak İktidar sahipleri gelince harekete geç-miye başladılar. Su tesisatı bozulmadı, fakat şehrin bazı yerlerinde beş gün beş gece elektriksiz kalanlar oldu. Akşam saatin 9 undan sabah 6 sına kadar gayet sıkı bir örfi İdare İlân olundu..,
Polis memurunun anlattığına göre, kızıl makamları derhal mülk sahiplerinin malları üzerine ağır vergiler koymaya başladılar. Bütün tacirler resmen kayıt defterine kaydoldular ve akabinde gayet ağır vergi mükellefiyeti Altına girdiler. Bütün nakliye vasıtaları, öküz arabaları bile, sicile geçiyordu. Bütün banka depozitoları dondu ve Güney Kore paralarına sahip olanların derhal Kuzey Kore parası tedavül etmeleri İcap etti. 8 Güney Kore "vftn"ı (paralarının adı) 1 Kuzey Kore “van”ı ediyordu.
Çlftçllçr şehre o kadar az yiyecek maddeleri getiriyorlardı kl. pirinç fiyatları, sulhun son günü olan 24 hazirandan beri, altı misli artmıştır. Şehrin en iyi terzisi İki çuval pirince bir kostüm dikiyordu.
Dehşet saltanatı
Polis memuru bize kızıl tanklarının 28 haziran sabahı saat 11 de Seul’a girdiğini ve İki büyük hapishanenin duvarlarını İmha ettiğini söyledi. Ve mahpusların sevinç çığlıkları İçinde dışarıya fırlayıp kızıl ordusunu selâmladığını İlâve etti. Polis memuru gördüklerini söyle anlatıyor:
“Han Nehri civarından hâlâ top ses-

lerl geliyor. Şehir dahilinde İse korku ve dehşet Yıüküm sürüyordu. Yeraltında çalışan bütün kızıllar ortaya çıkıp halk komiteleri kurmaya başladılar. Demokrat gençler birliği âzaları binalara aiişler asmaya giriştiler. Polislor sokak ortasında polis oldukları anlaşılır anlaşılmaz Öldürülüyordu. Meselâ sokakta ufak bir çocuğun sivil giyinmiş birini gösterip: “Bu adam polistir,, demesi adamcağızın hemen hayatına maloluyordu.
“Üç gün sonra bu dehşet havacı durdu. Bir tebliğ neşredilerek bütün eski polislerin ve hemen teslim olan ordu mensuplarının affedildiği bildirildi.
Ben bir arkadaşın evindeki mahzende saklanıyordum. Bir hafta boylere geçti. Sonra kızıl resmî makamları Seul vatandaşlarını seferber etmeye başladılar. Kuzey Kore Başbakanı Kim 11-Sung ve Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Pak Heum-Yung Amerikan ve Güney Kore hatları gerlslndekilere sabotaj yapılması ve ihtlâl çıkarmak 1-çln harekete geçmek icap ettiğini radyoda yaptıkları bir konuşmada belirtmişlerdi.
Seferberlik
ilk seferberlikte Millî Rehberler Organizasyonu azalan askere alındı. Diğer İki seferberlik zamanında da 50 bin İlâ İOO.OÖO güney Koreli zorla orduya yazdırıldı. Temmuzun ortasında Kuzey Kore “Halk Komitesinin,, Reisi Kim Ku-Bong, 17 den 45 yaşına kadar olan herkesin silâh altına alınması hususunda emir verdi.
Gizil polislerle kızıl birlikleri geldikten sonra siyasî tethlşçller ve Pyongyang’takl üniversiteden bir sürü genç fanatik türedL
Az sonra başkentin sokaklarında kahraman bir Kuzey Koreli askerini, tank ve uçaklarla desteklenmiş bir vaziyette gösteren afişler belirdi. Afişte asker ve tanklar korkudan geri çekilmiş Mac Arthur ve Güney Kore Cumhurbaşkanı Syngham Rhee’ye doğru ilerliyorlardı. Komünistler yakında seçim yapılacağını bildirmişlerdi, çünkü ağustosa kadar yarım adayı ele geçireceklerini umuyorlardı.
Sohir ateş çemberi İçinde
Bize vaziyeti anlatan polis memuru ara sıra ovden çıktığını söylüyordu. Şehir Amerikan uçakları yüzünden bir ateş çemberi İçinde kalmıştı. Bir cephane ve mühimmat deposu İki gün yanmakta devam etmişti.
7 ağustos sabahı polis memuru evvelce komünist diye tevkif ettiği biri tarafından tanınmış ve ele verilmiştir. Polis memuru şöyle diyor: “Bütün gün bent sorguya çektiler ama çok dövmediler. Merkezî hapishanede beni dört gün tuttular. Sonra başka bir hapishaneye götürdüler. Yanımda iki muhafız olarak kamyona bindirdiler.
“Hapishaneye gelirken kamyon dik bir tepenin yanında durdu. Yanımdaki iki adam kamyonu hareket ettirmeye çalışırken ben oradan sıvışarak bir tramvay deposuna girdim ve karanlık oluncaya kadar orada saklandım.,,
Amerikan hatlarına gelebilmek İçin yollarda geçirdiği üç haftalık müddet zarfında, polis memuru ormanlarda, tepelerde binlerce firarinin saklandığını görmüştür. “Bu firarilerin durumu çok acıklıdır, çünkü yollarına devam edecek kuvveti kendilerinde bulamıyorlar. Yiyecekslz, tıbbî yardımsız, elbisesiz kalmışlardır,, diyor.
Koro muharebelerinde Amerikan motiirlö kollan
Ingiltere Başbakanı Attlee
Rusyayı itham ediyor
“Almanyada sarfedilen işgal masrafları bende olsaydı istilâyı durdurabilecek kudrette bir kaç Alman tümenini size verebilirdim,,
Waahington, 5 A.A. (AFP) — (rUsa News and World Report., muhabirine Bavyerada verdiği bir mülakatta eski Alman orduları genelkurmay şefi General Heinz Guderyan şunları söylemiştir:
“işgal masrafı olarak AlmanyAda senede sarfedllmekte olan dört milyar mark bende olsaydı, muhtemel istilâyı durdurabilecek kudrette bir kaç Alman tümenini size verebilirdim.,.
Demecine devam eden Guderyan. her sahada Almanlarn eşit haklar tanındığı takdirde, müttefiklerin. Al-manyanın askerî İşbirliğine güvenebileceklerini bildirmiş ve şunları söylemiştir:
‘ Müttefik bir sefir. İdaresi altında çalışacak bir Alman başkomutanlığı IhdAsı ve Atlantik Paktı mıntakavi genel karargâhında bir Alman temsilcisinin bulunması lazım gelmektedir.,,
Trabzon Belediye seçimleri yenilenecek
Trabzon 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 11 Seçim Kurulu Trabzon Belediye seçimlerinin yenilenmesine karar vermiştir. Buraya gelen malûmata göre seçimlerden 1 gün önce Trabzonda İntişar etmekte olan Yeni Yol gazetesinin C. H. P. ve M.P nln Belediye seçimleri münasebetimle Hükümete karşı cephe aldıklarını İrade eden bir yazı neşretmesi seçimlerin yenilenmesine sebep teşkil etmiştir. Bu yazı üzerine harekete geçerek 1l Seçim Kuruluna müracaat eden C.H P. ve M.P. nln müşterek talepleri üzerine İl Seçim Kurulu 4 e karşı 7 reyle şikâyetleri haklı görerek seçimin muallel sayılmasına karar vermiştir.

Koreye gidecek birliğimizin gösterileri
"Aldığımız savunma tedbirleri muhtemel bir mütecavizin cesaretini kırmaya matuftur,,
Brighton, 5 A.A. (AFP) — İngiliz sendikaları 82 nci kongresi münasebetiyle bugün burada bir nutuk söyli-yen Başbakan Attlee, milletlerarası durumun Ingllterenln İktisadî kalkınma hamlesi üzerinde İcra edeceği tesirlerden bahisle ezcümle şunları söylemiştir:
“Barış zamanında da harp sıralarında da Rusya ile olan İşbirliğimiz devam ettirebllseydlk kalkınmamızı çok daha süratle sağlamaya muvaffak olurduk. Ne yazık kİ bu işbirliğini devam ettiremedik. Bunda İse bizim zerre kadar kabahatimiz yoktur. Bilhassa komünistlerin teşvikiyle çıkarılan zorluklar neticesinde savunmamız İçin tasarlanan para miktarının çok daha fazlasını sarfa mecbur olduk.,,
Bundan sonra yıpratma yolu İle de-
mokrasileri zayıflatmaya ve yıkmaya matuf hücumlara karşı koymak üzere Ingllterenln tevessül ettiği çareleri İzah eden Başbakan Ingllterenln Hindistan, Pakistan ve Seylânın bağımsızlıklarını temin ettiğini, sömürgeler halkının hayat seviyesini yükseltmeye çalıştığını hatırlatmış ve şunları söylemiştir:
“Komünist tecavüzü bugün görüldüğü gibi Güney Koreye vaki olan hücumla açıktan açığa bir tecavüz hn-llnl almaya başlamıştır. Birleşmiş Milletler üyesi hürriyet Aşığı memleketlerle biz îngilizler artık harekete geçmeye karar vermiş bulunuyoruz. Aldığımız savunma tedbirleri muhtemel bir mütecavizin cesaretini kırmağa matuftur.,,

Savcı ve yargıçlar arasında
tâyin ve
nakiller
Yunan Kabinesi tamamlandı
Atina, 5 A.A. (Atina Ajansı bildiriyor) — Venlzelos kabinesini tamamlayan üçüncü grup Bakanlar dün saat 18.30 da Kiralın huzurunda and İçmişlerdir.
1 — Liberal Partiden:
Stavros Costopulos: Koordinasyon ve Maliye,
Theodore Hizanla: Deniz Ticareti,
Evan Ghelos Averoff: İaşe ve Milli Ekonomi,
Müsteşarlığa tayin edilenler: Apostoloa Antoniu: Maliye, Constantin Abvandridis: iaşe, Stylianos Houtas: İçtimai İşler, Gerasslmos Vnsilladis: Basın istihbarat,
Enstathios Maimiola: Deniz Harp,
2 —
mokrat
tlias
Jean
Müsteşarlığa tayin edilenler:
Alexandre Vlennopulos: Havacılık,
Lambroslambrlnldls: Harbiye, Kothrls: Başbakanlık Müsteşarı, Meclis Başkanlığına tekrar Dimit-ri Gondikaa seçilmiş ve başkanlık bürosu aynen kalmıştır.
Ankara, ö (ANKA) — Koreye gidecek olan birliğimizin eğitimine devam edilmekte ve hazırlıkları İkmal olunmaktadır. Eğitim Işlor^ Amerikalı uzmanların nezareti altında ve son sistem silâhlarla yapılmaktadır. Birliğimizin hareketi hakkında henüz bir İşar vâki olmamışsa da bu ay İçinde sevkedileceğl bildirilmektedir.
Birliğimizin hareket günü tabletiyle gizli tutulmakta ise de, Korede ilk hazırlıkları yapmak ve kuvvetlerimizi oraya vasıl olur olmaz yerleştirmek ü-zere bir subay heyeti daha önce hareket edecektir. Koreye giderek birliğimiz yarın Etimesgutta bir gösteri yapacaktır.
Almanyanın
silâhlanması
Papaandreunun Sosyal Partisinden Bakanlar: Lagakos: Adalet, Ytannopulos: P. T. T.
De-
Washlngton 5 (YlRS) — Amerikanın Almanya nezdlndeki yüksek komiseri Mac Cloy basına verdiği İzahatta Almanyanın kendi müdafaasını meydana getirmesi İşi ile daha fazla miktarda Amerikan kuvvetlerinin Al-manyaya gönderilmesi hususlarını Başkan Truman ile müzakere ettiğini ve her İki talebin ynrlne getirilmesi esasını müdafaa eylediğini blldlrmiş-t ır.
Gazetecilerin, bu suratla bir nevi Alman silâhlanmasını acaba kendinin tecviz etmekte mi olduğu şeklindeki sualine Mac Cloy bunun filvaki böyle bir mânaya geleceğini beyan etmiştir.
Ankara, 5 (ANKA) — Savcılar ve ^Yargıçlar arasındaki yeni tâyin ve nakilleri bildiriyoruz:
Erzincan Yargıçlığına Nevşehir Yargıcı Kadri Tabak, Malatya Asliye Ceza Yargıçlığına Hatay C. Savcısı Necati Araş, İstanbul Asliye Ceza Yargıçlığına Samsun Asliye Ceza Yargıcı Salâhaddin Demlrelll, Sivas C. Savcılığına Aksaray Yargıcı Hamdi Yıl-mazerteki, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına Diyarbakır Asliye Ceza Yargıcı Ata Dolmaç, Söke Ceza Yargıçlığına Manisa Asliye Ceza Yargıcı Osman Fevzi Altıok. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine Nallıhan Yargıcı Hulusi Erdemin Tokat Ağır Ceza üyeliğine İzmir Sorgu Yargıcı Hilmi Kadıoğlu, İliç Yargıçlığına Vakfıkebir Ceza Yargıcı Hakkı Güngör, Kocaeli C. Savcılığına Bursa C. Savcı Başyardımcısı Saba-h ad d in Koksal, Doğu Beyazıt Yargıçlığına Bünyan Ceza Yargıcı İsmet Turun, Bartın Hukuk Yargıçlığına İstanbul Sulh Yargıcı Raslrn Adal, Diyarbakır Asliye Ceza Yargıçlığına Sungurlu C. Savcısı Atıf Seyhun, Sungurlu C. Savcılığına Ankara Sorgu Yargıcı Müslim Gökgöl. Ordu C, Savcılığına Sinop Sulh Yargıcı Muzaffer Al-pugan, Ulus Sorgu Yargıçlığına Yusufeli Sorgu Yargıcı Memduh Çidarıı, Diyarbakır Asliye Ceza Yarğıçlığınn Diyarbakır C. Savcı Başyardımcısı Murat Ynngaçoğlu. Altıntaş C. Savcılığına Ceyhan C. Savcısı Recep Erkl-let. Bolu C. Savcılığına Samsun C. Savcı yardımcısı Cahit Uluğ. Samsun Asliye Ceza Yarğıçlığına Samsun C. Savcı Yardımcısı Mustafa Çalgüner, Akçadağ Yargıçlığına Zara C. Savcısı Abdi Basara, Bahçe Yargıçlığına Ürgüp Hukuk Yargıcı Salâhaddin Okur-oğlu, Ayancık Hukuk Yargıçlığına
Kars Ağır Ceza üyesi Hüseyin lylgün, Bartın Sorgu Yargıçlığına Bitlis Sorgu Yargıcı Necati Gökmen, Sinop C. Savcı Yardımcılığına Söğüt Yargıcı Kemal Yumlıı, Adapazarı Ağır Ceza Mahkemesi üyeliğine Cihanbeyli eski yargıcı Rıfkı Eser. Develi C. Savcılığına Reyhanlı C. Savcısı Nlzameddln Tacar, Kalan Hukuk Yargıçlığına Manavgat Yargıcı Enver Aitinay, Çine Yargıçlığına Salihli C. Savcısı Cevdet Blnal, Manavgat Yargıçlığına Altınözü Sulh Yargıcı Fehmi Dokuzoğlu, Vakfıkebir Ceza Yargıçlığına Hayrabolu Yargıç Yardımcısı Hamit özde-mlr, Sinop Sulh Yargıçlığına Alaçafn Yargıcı Kadir Danlş, KaraisalI Yargıçlığına Kayseri C. Savcı Yardımcısı Kemal Türkoğlıı, Nallıhan Yargıçlığına Samandağ Sulh Yargıcı Haşan Çalım. İncesu Sorgu Yargıçlığına Kırıkkale Sorgu Yargıcı Rahnıi özer, Viranşehir Yargıçlığına Malazgirt Yargıcı Galip Kaynak. Trabzon Asliye Ceza Yargıçlığına Trabzon Sulh Yargıcı Tevfik Ahıska, Trabzon Sulh Yargıçlığına Çarşamba Ceza Yargıcı Kamil Erguner, Bünyen Ceza Yargıçlığına Uluborlu C. Savcısı Nlzameddln A-tahan, Gaziantep Sulh Yargıçlığına Akçadağ Yargıcı Reşit ipek, Ankara Sulh Yargıçlığına Bursa Sulh Yargıcı Samlh Akgöl, İskilip C. Savcı Yardımcılığına Yeşilova C. Savcı Yardımcısı Ahmet Gıyntıeddln Konur, Yeşilova Yargıç Yardımcılığına, Çlçekdağ C. Savcı Yardımcısı Kemal Saygaç, Mesudiye C. Savcı Yardımcılığına Suşehri C. Savcı Yardımcısı Sarni özsarçoğ-lu. Hayrabolu Yargıç Yardımcılığına Malkara C. Savcı Yardımcısı Ziya İlhan, Gündoğmuş Sorgu Yargıçlığına Stirüç C. Savcı Yardımcısı Musa Başar tâyin edilmişlerdir.
• •
• • •
» 4
Ynnanlrtanda sevdiği mebus kızını dağa kaçırarak evlenen K onstan tin, * t? yaşındaki sevgilisi ile beraber Hasseni tayyare meydanında
Nihat Erimin Başbakan
Adnan Menderese cevabı
Erim: ^Muhalefeti idare güçtür. Rma muhalefetsiz de demokrasi yoktur. Acaba ne yapsak, nasıl etsek de Bay Menderes ve arkadaşlannı memnun etsek?,, diyor
Ankara 5 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Belediye seçimlerinden a-lınan ilk neticeler sonunda D P. Genel Başkanı Adnan Menderes Zafer Gazetesine verdiği “Türk milleti Halk Partisini 14 mayısta İktidardan tasfiye etmişti. 3 eylülde de muhalefetten tasfiye etti” tarzındaki beyanatının H. Partisi çevrelerindeki akisleri devam etmektedir.
Bugünkü Ulusta Nihat Erim Başbakanın bu sözlerini ele almakta, 14 mayısla 3 eylüle tekaddüm eden günlerdeki havayı tahlil ettikten sonra milletvekili seçimlerinde oyların %40 ını alan, muhtar partisini 3 hafta zorunda bırakan rinde de sadece
kazancından % 30 a yakın mini geri alan bir partiye millet tasfiye etti denilemlyeceğlnl İfade etmekte ve Menderesin hâlâ Başbakan olarak değil müfrit bir partizan olarak konuştuğunu İfade etmekte ve sözlerini şöyle bitirmektedir.
“— Başbakan Belediye seçimlerini D.P. kazandı dese olmaz mı? ikide bir da dillerinin ucuna gelen bu tasfiye sözü demokratik bir zihniyetin ifadesi değildir. Muhalefeti idare güçtür. A-ma muhalefetsiz de demokrasi yoktur. Ne yapsak, nasıl etsek acaba bay Menderes ve arkadaşlarını etsek? Dört yıl met etmelerini demokrasi olsun sın... Böyle bir
mtş bulunmaktadır. Şehrimizde İntişar etmekte olan Ankara Akşam Haberleri gazetesi Karaosmanoğlunun bu beyanatını ele alarak şahsına karşı ağır hücumlarda bulunmakta ve Devlet Bakanının Atatürk düşmanı olduğunu iddia etmekte ve 1943 te mebusluğa namzetliğinin konulması için C. H.P. ye müracaat ettiğini ileri sürerek böyle bir teşebbüste bulunan injpnın bugün bu tarzda bir beyanat vermesinin ahlâk kaideleri İle telif edilemi-yeceğinl yazmaktadır.
seçimlerinde İktidar neticeleri gizlemek ve Belediye seçimle-üç ay Önceki D. P. bir kıs-
••
memnun rahatça Icrayl hükü-sağlamak İçin hem hem muhalefet olma-demokrasiyi dünya yüzünde nereden bulup getlrsek..“Diğer taraftan bugünkü gazetelerde İntişar eden Devlet Bakanı Fevzi Lütfi Karaosmanoğlunun tzmlrde verdiği beyanat C.H.P, İlleri hayli sinirlendir-
• •
•(
Ortaşark Sivil
• •
İzmir Belediye Başkanlığına Avukat Pertev Arat namzet İzmir, 5 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Partinin Ege vilâyetlerinde bu kadar ezici bir üstünlükle Belediye seçimlerini kazanması halk hissiyatını yokladıklarını sanan nıahafilde hayretle karşılanmıştır. Demokrat Parti iktidarının 108 inci gününde Belediyelerden yüzde doksanını eline geçirmiş olan D.P., bundan sonra bütün çalışmalarında daha rahat olacak ve bir müddet sonra yapılacak il meclisi seçimleriyle bu seçim yılı nihayet bulacaktır.
İzmir Belediye Reisliğine kuvvetli İki namzet vardır. Bu namzetler D.P. İzmir İl Başkanı Rauf Onursal ve I-kinci Başkan Pertev Arattır. Rauf Onursal Parti Başkanlığında kalmayı tercih ettiğinden Beledlyo Başkanlığına Avukat Pertev Araf’ın gelmesi şu anda daha kuvvetli bir İhtimal olarak ileri sürülmektedir.
• •
Havacılık Konferansı
17 ekimde Istanbulda toplanacak olan konferansa Yunanistan, İtalya, Ispanya, Lübnan, Mısır ve Fransa iştirak edecek
Hindistan, Suudi Arablstnnln da İştirak edeceklerdir.
konferansla İlgili olarak Ankarada da bir toplantı
9 ey-yapı-Ulaş-
Ankara 5 (Ankara Ajansı) — Ortaşark Sivil Havacılık Konferansı 17 ekimde İstanbul'la toplanacaktır Konferansa Yunanistan. İtalya, İspanya. Lübnan, Mısır, Fransa ve muhtemelen Irak
Bu lülde
Uçaktır. Bu ihzari toplantıya tırma Bakanlığının uzmanlarından başka Meteoroloji, Gümrük, Ordu, Demiryolu W Havayollarından dn temsilciler İştirak edeceklerdir. Konferansın gayesi Ortaşark bölgesinde hava seyrüseferinin emniyet lerlnl, muharebeyi, kurtarma mayı, rasat işlerini tanzim mevzuata bağlamaktır.
sistem-ve ara-ve tek
Çinliler şimdi de Ingiliz tecavüzünden şikâyet ediyorlar
Moskova 5 lAP) — Pravda gazetesi dün, Hong-Kong’daki Çin sekenesine Ingiliz makamları tarafından tazyik yapılmakta olduğunu iddia ve Hong-Kong civarında da Çin hududuna İngiliz hava kuvvetlerinin kütle halinde tecavüz ettiklerini ileri sürmüştür.
Gazete, dört aydan beri de îngillz-lerin Hong-Kong’a Çinlilerin girmesini tahdit ettiğini ve bunun İçin de hiçbir esasa istinat etmediğini kay-dotmektedir.
Peyklerin 12 tümeni Yugoslav hududuna tahşit edilmiş
Londra, 5 A A. (AFP) — Daily TelegTaph gazetesinin yazdığına göre, Yugoslavya hududu boyunca, sivil halka yasak edilen 30 kilometre genişliğinde bir bölgede 8 Sovyet tümeni ile 4 Bulgar ve Rumanya tümeni tahşit edilmiştir. Bu tümenler son günlerde Rusların sevk ve idaresinde manevralar yapmışlardır.
Gazete, Londraya gelen haberlere göre Macarlstanm yeniden sllâhlan-dınlmasına hız verildiğini ilâve etmektedir.
Kominform, Macar tümenlerinin sayısını, modern malzeme ile teçhiz edilecek ve Kore harbinden alman dersler gözönünde bulundurularak talim görecek 8 tümene çıkarmak ta-savvurundadır.
Gazete, Macar ordusu mevcudunun 96.700 kişi olarak tesblt ecıildiğinl bildirmektedir.
Londra. 5 A.A. (AFP) — Dışişleri Bakanlığı, Yugoslavya hudutlarında halk cumhuriyetlerine mensup 11 tümenin bulunduğuna dair Londranın bir sabah gazetesinde çıkan havadis hakkında ademi malûmat beyan etmiştir.
/----- \
TAHSİL KUPONU
ı


1 aralık 1950 de çekilecek büyük kura miza iştirak İçin a-şağıdnki kuponlardan 90 tane getirerek bir kur* numarası o-lahilecckslniz.
)eni İstanbul'un
KUPON ir

f
Sayfa 4
YENÎ İSTANBUL
6 Eytûl 19TO
Jürinin seçtiği 30 hikâyeden biri
Muharrirlerin soyadı alfabe aıraalyle her gün bir tanca) neşrolunacaktır.
Ingiltereye gidecek olan GalatasaraylI futbolcularla beraber
Pendik kampında bir gün
Kampta istirahat - Bezik partisi-Arpacının baskülünde tartı - Londradaki
maçlar
Futbolcular ne diyor?
Kafilede bulunmıyan iki futbolcu
Ayran kabarması
Yazan : HAMDİ OLCAY
bu söz de Ferahlamış yüzlerindeki birbirini
"—SÖylIycccklerim bir gerçeğin hikâyesidir. Çok rica ederim, elinizi vicdanınıza koyun da dinleyin: TELLİ Gelin, kırk yılın Telli Gelini amma, yeni yetmeler arasında bile dengi yok. Ona bakıp da dudak büzen kadınlar, açık, gizil "Ne olacak, bir daman kırık!” deyip yermeseler. gönüllerinden çatlarlardı. Doğrusunu söyllycceksek, içlerini ferahlatmıyor, görünüyorlar. Kendi
çizgiler kat kat oyulup keserken, Telli Gelinin pırıl pırıl par-lıyan yüzü, nerde ise gözlerine zarur getirecek kadınların. Ya Telli Gelinin kızı Pullu Fadik? Yaşlıların söylediğine göre oynaş dölü olduğundan, baştan başa şeytan güzeli imiş... Gözleri var, ışığına dayanıp da bir iyice bakan olmadığından rengini bilen yok. Gamzelerinin gölgesini sey-redebllen aydınlığa hasret gider. Salınıp ırgalanırım tabut taşıyanlar görse yürümeği şaşırırlardı. Bir gülmesi var, duyanlar sağıra dönerler, başka ses duymaz olurlar. Kendine göre bir kokusu bile varmış; onun üstüne koklanan gül bile koku vermozmiş. Köy delikanlılarının elçisi, kadın ölülerinin yıkayıcısı Kara Ebe: "Neyse ki, diyor, hiçbir erkeğe içi kaynayıp bakmıyor. Yoksa erkekliğini bilenler deli divaneye dönerler de bütün ömürlerince seldir sene kara sevdalı olurlar.”
Tanrı yarattıklarını çift yaratırmış. Her zaman da Havva Anamızla Â-dem Babamız gibi her birini bir yana alıp da aratmazmış. Bazan da bir yerde blrleştiriverirmlş. İşte onların birleştiği yer de cennet olurmuş. Pullu Fadik'in eşi, yakışığı da Okçular Köyünde GÖğşen Ağanın oğlu Çakır AH. Onu görüp de kaymıyan kadın gözü yoktur. Onu bütün kadınlar durarak seyrederlerdi. Göğşen Ağanın. Çakır Alinin aralan denmek için bir yelesi eksikti. Gözüne bakan sade göz, kaşına bakan sade kaş sanır. El ne derse desin; Pullu Fadlkle Göğşenln Çakır AH bir yamaç yamaca geldiler bir bakıştılar, ondan sonra kllltleşip sarmaşakaldılnr.
Göğşen Ağanın re bindi, kendime kamana” oğluna, "Bu karıyı bırak, sana hay-retmez. Güzel avrat adama uğur getirmez; herkesin gözü üstünde olan maldan korkmalı. Belki hevesin geçer. Hiç olmazsa nikâh için acele etme! "diye haber saldı ise de para etmedi. Pullu Fadlkle Çakır All evlendiler. Göğşen Ağa oğlunu reddetti. Telli Gelin Çakırı içgüvesi aldı.
• •
• •
• •
• •
taze ”Ben damarı dünüşü edip dedi, diretti.
karısı kÜple-kırık Telliyi evime so-
Göğşen Ağa
tanmıyor mu?” diye haber gönderdi. All: "Babam kendi rahatına baksın, şükür kimseye ©1 avuç açtığım yok” domla O günün akşamı Fadlkle haşhaşa verdiler, işlerini düzenlemek için danışık ettiler.
Dayı, emmi deyip sağa sola el o-ğuşturup boyun bükmektenae Haymanaya enlp Kibrltçi Haşandan faizle para alalım dediler. Su koca memlokette herkes kendi yağı İle kavrulmuyor ya!... Köyde kasala ka-sala dolşaanların. varsan sorsan yarısından çoğu Kibrltçlye borçludur. Köylüden ödünç alıp. h*r Tanrının günü karşısında boyun büküp el o-ğuşturmaktanra, Kibrltçlye bir kore yalvarmak daha iyidir.
Göğşenln Çakır All, o günün sabahı hemen yola çıktı. Kibrltçi Haşanı dükkânında buldu. Çakır A1İ bir iki söz etmeğe kalmadı, Kibrltçi Haşan gülerek: "Anladım All, anladım, do-dl, aldırma; ben çoklarını adam ettim. Sen bakma ötekinin berikinin sağda solda hırladığına. Besle kargayı, oysun gözünü hesabı, öyle değil, İçinde iyilik bileni de var. Birisi kötü çıktı diye mualuğun Ağzı kapanmaz ya. El eli yıkar. ©I de yüzü demişler. Ben sana paramla yardım ederim; sen de bana kazancından biraz pay verirsin. Sen helâlzıı-de, kökten bir ocağın oğlusun.Bu sırada elim de pek dar ya. Gene seni boş döndürmemiye gayret edeceğim. Ne istiyorsun aen. söyle bakalım?” deyince AH, "Sen bilirsin, ne münasip görürsen gayrı...” deyip boynunu büktü (
Eh hepsi de
pek darda İmiş. Irgat tutamamış. AH İle Fadik gece gündüz demediler İşe giriştiler. Tavında yetişen arpanın nıaaşnllnbı var. İki çalmada tırpanın ağzını döndürüyor, çekiçleme, kayarlama derken İş ağır gidiyordu. BÖy-loce bir hafta yoluştular. Ayağını (14) aldılar. All Ağadan İzin Isllyecek oldular; amma daha o ağzını açmadan Kibrltçi Haşan ağlayımsı ağlayım»». "Sorma başımıza gelenleri AH ağa, bacın hanla, evimizin tadı yok. Sen yine git köyüne de Fadik birkaç gün kalsın, çotuğa çocuğa bakıvorsin” diye yalvarmağa başlamaz mı! Ne yapsın Çakır AH; iyilik gördükleri koa-koca adamı yılanlar gibi yalvnrtamaz-dı ya! Peki ağa dedi. Fadikl bıraktı, kendisi gitti, Aradao beş altı gün geçti geçmedi; bu sefer de buğdaylar birden oluşuvermlş. "Amun tırpanını nJ da gel” diye gene bir haber geldi, Kibrltçi Haşandan. All gene Haymnnaya İndi. Bir hafta kadar çalıştı, i-şln biteceği yok.Kendi buğdayı da olmuştur .gayri diye yüreğine bir ateş düştü. Ağaya geldi: "Kusura kalma n-fta; bizim buğdayın dn biçilme zamanı geldi, izin ver de biz gidelim gayrı.” diye yalvurdıysa da, Kibrltçi Haşan: "Adam sende, al şu yirmi lirayı, köye gönder, biçtir. Aramızda teklif yok. Su dar zamanımda beni sıkboğaz ötme Allahaşkına.” diyince All He karısı: "Ağa oşek doğil a, sonradan bir yoluna kor İşimizi” dediler, ileri geri lâf etmediler. Aldıkları 20 lirayı köye gönderdiler. "Tnrlnmızı blçtlrl-ver.” diye bekçiye haber saldılar.
Yunustan kalktıktan sonra Pendik İstasyonuna yaklaştığımız zaman trenimiz durdu, 10-15 dakika iki istasyon arasında durmamızın sebebini trendeki kondüktöre sorduğumuz zaman:
— Efendim lokomotif sürath gel-di, vakit dolduruyoruz! dedi. Vaktin bir türlü dolmadığını görühce Foto Ahm^tle vagonlar İçinden geçerek şeftrene kadar gittik ve chırduğumuzun sebebini sorduk:
— İstasyonda başka bir tren var, onun İçin, durduk, cevabını verdi.
Köprüden kalktıktan tam İki saat sonra Pendik istasyonuna vasıl olabildik. *
İngiltere seyahatine hazırlanan Galatasaray Uların kampta bulundukları Pendik Palas Oteline girdiğimiz zaman San-Kırmızılı futbolcuların hepsi salonda istirahat ediyorlardı.
Gündüz, Naci ile bir masaya oturmuş, Londrada gezecekleri yerlerin programını yapmakla meşguller— Yanlarına yaklaşıp programlarına bir
Röportajı yapan: Vedat Etensel
seyahatin süreceği programlardan de-Londrada ha» bir İle be-
göz attım, bütün
21 güne sığacak ğildl. Belki de kendileri kalmak için huşu»! bir program
zırlıyorlardı. Gözlerimi salonun başka köşesine çevirdim. Necml Musa mana başında hararetle zlk oynuyorlardı. Musanın daha neşe-
li olduğuna bakarsak partiyi (!) kazandığı muhakkaktı. Bu Arada kulübün doktoru Zeki Butur futbolculara seslendi:
— Hepinizi muayene edip, tartacağım...
Doktor var, muayene edebilir, a-ma futbolcuları ne ile tartacak? Baskül nerede?
Futbolcuların hepsi kimi eşofmanlı, kimi form alı, kimi bereli, kimi takkeli Pendik çarşısına dağıldık. Fakat dükkân sahipleri, tanımadıkları bu acayip kıyafetli kimseleri görünce bir baskına uğradıklarını zannederek korkak bir sesle:
— Bozuk! Tartmaz! diye âdeta bizi terslediler. 3-4 dükkândan bu şekilde
11
Pendik Kampında antrenman yapan GalatasaraylI futbolcular bir
arada
hakkında

r
ger! çevrildikten sonra eski güreşçilerden olan arpacı Bekir Yıldırım:
— Siz üzülmeyin şimdi hepiniz! tartarım. Fakat baskülüm çuvalların arasında kaldı, dedi.
— Yapacağınız maçlar ne düşünüyorsunuz T
— Ayın 11 inde Hull City, ayın 13 ünde SunderİHnd. 14 ünde de Rangerı İle Uç maç yapacağız, bundan başka Charlton ve Fuiham ila birer maç daha yapmamız ihtimal dahilindedir. Dönüşte Isviçrede 2 maç yapmak teklifini aldık. Londradaki maçlarımızdan sonra İsviçre için karar vereceğiz. Londra seyahatimiz 12 gün sürecektir.
Gündüz Kılıç’a seyahati hakkında** k! düşüncelerini aordum:
— Ingilterede bizim takım müdafaası dayanırsa efkân umumiyenln tahmin ettiği gibi fena bir vaziyet* düşmeyiz, Rangera ve Hull City ma> ianndan ümitliyim. Bu neticede hef şeyden evvel bir iklim farkı vardır.
— Ne zamandan beri hazırlamyo»» sunuz?
— Bir buçuk avdır antrenmanlarımızı muntazam yapıyoruz. Futbolcu» lann hepsinde maneviyatları yüksek— Sunderland maçı müstesna, neticeden ümitliler,..
Yemeğe oturduğumuz zaman Reha* Muzafferi göremediğim için nerede olduklarını aordum.
— Bugün izin aldılar, İstanbul* gitti dediler... Fakat Galatasaray kadrosunda mühim iki futbolcunun olmayışı hepsini müteessir etmiş. Biri Isfendiyar, diğeri kaleci Erdoğan.^
Futbolcular Fendik çarşısında arpacının baskülünde tartılıyorlar

... W* f*
Eski pehlivan, bir dakika ya sürdü ya sürmedi, koca baskülü kucakladığı gibi kapının önüne getirdi.
Bütün futbolcular sıra ile tartıldıktan sonra tekrar otelin yolunu tuttuk.
Bülent Ekene İngiltere seyahati hakkındakl fikrini sordum:
— 8 eylül cuma günü buradan saat 10 da hareket edeceğiz, kafilede Turgay, Sam İm, Naci, Necml, Fazıl Musa, Bülent, Muzaffer, özcan, Ru-ber, Hikmet, Coşkun, Gündüz, Reha, Muhtar, Bülent, Küçük Hikmet ve I-darecl olarak da Suphi Batur, Doğan Akagündüz, Semih, Talât, Feyyaz geleceklerdir. Yalnız Suphi Ba-tur "Sunderland,. Kulübünün davetll-Rl olarak gidecektir. Talât ile Feyyaz da kendi paralariyle kafiye dahil olmuşlardır.
Ağanın buğdayları biçildikten aon-ra Ali'ye İzin verdi. '‘Yalnız Fadik kalsın, kan daha İyi olmadı.” dedi. All harmanını sürebilmek İçin ağadan 100 lira daha aldı. Bir dal öküz satın aldı; öküzle buzağı h İneği düvene koştu. Buğdayını sürdü »avurdu. Allah bin bin bereket versin, 120 yarımlığa buğday kaldırmış. Sevlno sevine evine taşıdı; yine ağadan haber geldi: buğdaylar
bskıver.” demiş. Ali gene kasabaya goldi. Onbeş yirmi gün daha kan koca ağanın İşinde çalıştılar.
Kibrltçi Haşan, elindeki kiloluk defterini karıştırıyordu. Defterin kirden muşambalaşan alt köşelerini, parmaklarını tükürüp yalıya yalıya çeviriyor, çevirdikçe iştahlanıyordu. Kibrltçi. defterin her sayfası ile ayn ayrı konuşuyordu. Kimi sayfaları güler yüzle karşılıyor, kimi sayfalara kaşlarını çatıp homurdanıyordu. Bu defter Kibritçınin dünyasıydı. Kibrit-çinin dostları da. düşmanlan da bu defterin içinde idiler. Kibritçinln dertleri de, üzüntüleri de» sevinçleri de bu .defterde idi. Bu deflerde en çok hoşuna giden sayfalar, altın zincir halkaları gibi aldı —verdi, aldı— verdi rakamlarının baklalariyle sayfalarca uzayıp giden hesaplardı, öyle isminin altında İki rakamdan sonra ya çaprazlamasına yahut da çevresine bir avlağa çekilerek battal e-dllmjş sayfalardaki adamlara para veya mal verdiğine, defteri her açışında kızardı. Kibritçl IşJni bitirdi, başını kaldırdı. Göğşenln Çakır Aliye baktı: "E... iste bakalım Ali!” dedi, onun İsteğini beklemeden de ”100 lira yeter değil mi?” diye sordu. All boynunu büktü; Kibrltçi Haşan, “Yeter. yeter; bu yıllık bu kadarla kendine bir çeki düzen ver. Bir derlen toparlan. Gelecek yıla sağ kalırsak artırırız borcunu. Bak yavrum, 100 liranın bir yıllık faizi 25 Hra bende. Yalnız bir huyum var. faizi peşin n-hrım. Neden dersen, ben kaç kere denedim; faiz sonraya kalırsa ödemesi zor geliyor karşıdakine.” dedikten sonra çekmecesini çekti yamalılarından, yırtıklarından »ece seçe 75 lirayı Çakır Alinin avucuna saydı.
Göğşenln Çakır All 75 lirayı bağrına bastırdı, korkulu düşten uyananların sevinçli haliyle köyün yolunu tuttu.
Bire beşe bakmadılar, on yarımlığa buğday aldılar 45 liraya. Güzden her gettlkleri tarlanın bir parçasına umutlariyle birlikte tohumlarını saçtılar. El kapısına gidip boyun bük-mektense, gubaşalım diye yalvar-maktansa, boyunduruğun bir başına mayagölüğii, bir başına da yeni buzalayan düvelerini koştular. Fadik önlerinden yetti, Çakır All arkalarından dürttü, buğdaylarını toprağa karıştırdılar. Gece gündüz demediler, sıcağı sıcağına üstünden bir tapan geçirdiler. Eh, düşmez kalkmaz bir Tanrı demişler; bir© on verirse 100, 15 verirse 150 yanmlağa buğday eder... Azıcık karınları doysa, başka dilekleri yoktu dünyada. Herkes onları günülesln dursun. Hiç kimsenin bir şeyinde gözleri yoktu. Tarlalarından mahsul alıncaya kadar da ellerinde kalan 30 Hra kendilerine çok bile gelirdi.
Buğdaylarla birlikte umutları da filizlenip yeşermeğe başladı. Bu sırada Kibrltçi Haşandan bir okuyuntu mektubu geldi. Kızının düğünü varmış "Kardeşim AH, «çn de buyurasın” diye yazmış. Düşündüler, taşındılar, iyi adammış doğrusu, kendilerine bir değer vermese çağırmazdı. İyi amma armağan ne yapacaklardı? Öyle ise gitmeyelim dediler. Dediler arnma Kibrltçi Kasanın bunca iyiliğine karşı bir tek kızının düğününe gitmemek ayıp olurdu. Gölüğü satıp yakışır bir armağan alalım dediler. Ali Gölüğe atlayıp Haymanaya İndi. Üç aşağı beş yukarı. 40 liraya sattı. Altın. Kibritçide bulunurdu. Kendisi gitse alsa ayıp olur, başka birisine para verdi aldırdı. Biraz silikçe imiş amma daha ucuzmuş. Kibrltçi; "Mademki armağan verip budalalık liraya bir altın pek silik amma.
Olmuş bir kere. Çakır Alinin armağanı Kibritçinln pek hoşuna gitmiş olmalı kİ düğünden sonra: "Kökten adam olduğun besbelli hey All ağa... dedi.
“Haymnnaya gel de bizim savrulacak duruyor. Bir
Kendi kendilerine konuşuyorlardı: Su Kibritçl Haşan, dedikleri kadar da kötü değilmiş. Eğer öyle olsa Fadike iki takım uruba yapar mıydı? Onu kötülüyenler. eski günlerini a-rayan cıbırlaşmış derebeyi çocukları İdi.
tş bitti, hesabımızı görüp gidelim dediler. Kibritçl Haşan, Aliye köyde ne kadar buğday kaldırdıklarını sorduktan sonra şöyle bir hesap çıkardı:
75 Hra l!k verdiğim, 20 de tarlanı blçtirmeğe etti 95. Faiziyle birlikte 100 100 de verdim. Öküz için, etti mi 200 30 da faizi 230.
All. "Aman ağa gene de sen bilirsin ya, o 20 Hra ile” diye bir şeyler BÖyllycccktl, Kibritçl ateş almış barut gibi parladı:
— Baban bllö etmedi benim ettiğim iyiliği; yoksa açlığından tin!
AH boynunu büktü; "Gene lah razı olsun, 120 yanmlağa
kaldırdık. Seksen yanmlağasını on üç satar, borcumuzun birazını öderiz." deyip yürümeğe niyetlendi. Kibrltçi Haşan, "Dur hele ağanın, na yaptırdığını iki takım 50 çerden 100, etti mi 330, eder 855, getireceğim 80 buğday üçer liradan 240.
cundan düşüne® kalır borcun 115 Hra, 35 de bunun gel senelik faizi, eder borcun 150 arslanım.” deyince Ali:
— Gözünü sevdiğim Haşan efendi ağa; karı koca, günlerce işini tuttuk. Fadike yaptığın elbiseyi de mi borç yazacaksın? diye mırıldanırken Kib-rltçl Haşan birden serteldi:
— Bana bak Ali. bana bak! Senin karın bana bir öpüş bile vermedi, neyine ben ona uruba yaptıracağım! Eğer bağışlayım İstersen, bırak bizde kalsın da...
îşte ondan sonra sayın yargıç, ayranın kabardığı an geliyor. Elinizi vicdanınıza koyun, Eyl düşünün sayın yargıcım! Kibritçlyl öldüren Çakır değildir.”
Avukat yerine oturdu. Yargıç ve üyeler karar vermek için odalarına çekildiler. Cümlemiz kararı bekliyoruz!
Öğrenmek îlıtivacıııda olduğumuz herşey
Hicrî
R
Rumî
19 5 0 EYLÜL
Beyoğlu 44644 Ankara 00
İstanbul 24222 İzmir 2222
Üsküdar 6(»945 K. köy 60872
Karşıyaka 15055
Alay
Ağus. 24
1366
Bl-blr du-
şa-
Kış da tam sevdalı kışı oldu, tip tükenmek bilmedi. Tellilerin tek maya eşekleriyle buzalayıcı Yelerinin, birdal öküzlerinin otu manı kalmadığı. Kendi yiyintilerinden mallara vermeğe başladılar. Yine öyle İken bir dalcık öküzleri mundar öldü. Sakladıkları tohumluklara el attılar, derken bahar burnunu gösterdi, amma anbarın da dibi göründü.
Bu arada Telli Gelin satlıcandan öldü. Göğşenlerin Çakır All İle Telli Gelinin Pullu Fadik başladılar kara kara düşünmeğe. Herkes harıl harıl tohum saçıyor, bunlarda yiyecek yok. Sonu ne olacak bu işin?
Bir ara, All Ankaraya İnip, yaz boyu üç dört ay çalışmak istedi. Amma, köyde kanamı yalnız bırakamazdı. Pullu Fadik kendisini bildi bileli Çakırdan baskasiyle gezmedi, bunu Çakır da biliyor, gelgele-llm; soyca bir damarları kırık diye duyulmuş bir kero. Onun İçin yalnız kalırsa, Fadike rahat vermezler. Allah esirgesin dağa kaldınverirler.
En iyisi ödünç tohum bulup saçmak. amma daha pek yeni yakalar, yaşl. başlı komşulardan eş dost edinemediler ki, kimden isteseler iyi yüz görmlyeceklerinl taş gibi biliyorlardı. Kendi yaşıtlarından ev kuranlar, varlıklı ulanlar var amma, orıla-nn da hepsi ana baba koltuğunda, kendi başlarına buyruk değiller. El Öpmekle dudak aşınmaz; umudumuz kalacağına emeğimiz sinsin dediler, yüz kızdırdılar, pek yakın sandıkları bir iki komşuya açıldılar. Onlar da dilli düdük oluverdiler. Köy kadınları öğünmek için fırsat kollarlarmışçasına açıverdiler ağızlarını!
• ••
4*
• •
"Göğşenlerln Çakır AH He Tellinin Pullu Fadik aç yatıp aç kalkıyorlar-mış. Bizden azıcık yiyintilikle. beş on yarımlığa tohumluk İstediler. Veremedik, ne yaparsın hay kardeş! Çok şükür Tanrıya, anbarımız pek de bos değil ya. yarının ne getireceği bilinmez ki... Sonra Allah eksikliğini göstermesin büyük kapının da büyük derdi oluyor, gelenimiz gidenimiz de çok olur hani...” sözleriyle varlıklarını dile getirdiler. Siz sanırsınız. Çakırlar hepsinden ekmek dilenmiş.
Gnğşen Ağa gece uykularını kaybetti. Et tırnaktan geçer mi! Bir ara dayanamadı. El altından beş on yarımlığa bir şeyler göndermek İstedi Karısı, "Sakın hn; elin ağzı torba değil ki büzesin. Göğşenin etekleri gevşedi, oğlu He arasını düzüp, ondan sonra gelini olacak Pullyla? .. Derler mi derler, herif!” dedi. GÖğşen Ağa da. "Madem k! senin aklına geldi, besbelli köylünün aklına da gelir” dediyse de, gene edemedi; oğlunu bu dertten kurtamak İçin kendince bir yol buldu: "Eğer dünyayı öğrendi ise, daman kınk hasbasından vazgeçsin; gelsin analığının elini öpsün. Ben »ağken ötekine berikine avuç açmıya u-
• •
olacak, fazla para etmeyin” demiş, 30 vermiş, sahiden de ne yapsın Çakır Ali.
• •
*
da yok yoksul yılı İmiş. Bol yağdı, yazlıklar güzlükleri Göğşeğin Çakır AH ile ka-her gün cl kadar
ölecek-
de Al-buğday
dedi, kan-uruba da 25 de faizi yarımlara bunu bor-
• •

GÜZELLİĞİN
Zlikadt
23
1369
VAKÎT
Güneş öğle tklndl
Akşam Yatsı îmaAk

Çarşamba
VASATİ
EZANİ
6.29 13 13 16.50 19.35 21.10
4.48
10.52
5.35
9.14 12.00
1.34
1.11

Yuvası. 2 —
Marsilya Ge-Yolu.
1 — Tarzan Kadınlar
(22962) 1 — Klarnet 2 — Kara Kornan.
(22127) 1 — Dağlar
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakam Ankara tamir
UÇAK -TTIEN-VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
Bursa-(TürlO D.H.Y
945 D.H.Y. (Türk) dan. — 9.50 D.H.Y. tzmirden. — 15.00
(Türk) Erzurum, ElAzığ. Malatya, Kayseri. An karadan.— 15.35 D. H. Y. (Türk) îs-aenderun, Adnnn, Anka-radan. — 15.50 B.E A. (İngiliz) Londra, NIs, Roma. Atl-nadan. — 16.00 D.H.Y. (Türk) İz mirden. — 18.15 D.H.Y,
(Türk) Bursadan. — 18.30 C. G.D.T, Kahire, Beyruttan, — İS 35 D.H Y. (Türk) Ankara-rtnn. — 21 10 P A A. (Amerikan) Ne\v - York, Boston. Londra, Brüksel, Münihten.
BEYOĞLU CİHETİ
ALKAZAR (42562ı 1 — Hafiye 99 (Seri). 2 — Tarzan Çöllerde.
AR (44394) 1 — ölüm Dansı (Renkli). 2 — Macera Adası (Renkli).
ATLAS (40835) 1 — Port Sald. 2 — İki Yavru.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Tanca Casuslar
Kadın İntikamı. ELHAMRA 1 — çldl. 2 — Hayat
İNCİ
Diyarında. 2 — Seven Gözler 8 — Renkli Geceler.
İPEK Yeni mevsim hazırlıkları dolayıslyle 7-9-1950 perşembe gününe kadar kapalıdır.
LALE (43595) 1 — Aniler ülke»! (Türkçe). 2 — Bidıkçının Kızı (Türkçe).
SARAY (41656) 1—Bay Tekin Atom Peşinde (24 kısım tekmili birden).
SUATFARK (83143) 1 — Ak-
2 — Kadın
1 — New-All Baba.
2 —
Kız.
Kan
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
Dünya Hikâye Müsabakası
Amerikada tertip edilen Dünya Hikâye Müsabakasına en güzel iki Türk hikâyesini seçip göndermek vazifesini üzerine alan gazetemiz, teşkil ettiği büyük lürtnin karariyle "Sam Amca,, ve "Merhametli Bir Kadın., hikâyelerini seçmiş. tercümuleriru yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsabakaya gönderilen 422 hikâye içinde jürinin neşredilmek üzere ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de sıra ile her gün bu sahıfede okuyucularımıza sunuyoruz.
buğday geçirdi-düvele-tarlada
ko getir-hece-arpa-ol ur-• I
Bu yıl yağmur bastırdı, rısı Telli Fadik. tarlalarının içindeler. Tarlalarında l-
lâç için desen bir kök yabancı ot bırakmadılar. Kordeyse bütün baplarını teker teker elden ler. Her «abah gün burnuna, rinl de önlerine katıp soluğu alıyorlardı.
Gün dönümü goldi çattı. Allah nazardan saklasın, umduklarından çok bereket var. Çakırla Pullu tarla ton-cuna yan gelmiş tatlı tatlı nuşuyorlardı. Bekçi bir kâğıt di. Kibrltçi Haşan yollamış. AH liye heceliye okudu: "Ovadaki lar birdenbire düşüvermiş; ne
oun AH, tırpanını al da yardıma gel.
Bunda kalmasa, onlara güvenmese böyle mektup yazmaz. Kara günlerinde ellerinden tutan bu adama yardım için Çakır tırpanını aldı, Fadik orağını. İneklerin! tarlalariyle birlikte bekçiye emanet edip Haymana yolunu tuttular.
Kibrltçi Haşanın arpaları sahiden birden oluşuvermlş. Bu sırada eli
KREM
GELECEK OLAN EKSPRESLER
GİDECEK OLAN
VAPURLAR
8.30 Ankar&dan. — 9.15 An-naradan (Eks.).
12.00 Trabzon, lzmlrden. — 12.30 Su». Mudanyadan. — 15.00 Cumhuriyet. Karadan İzden. — 22.30 Bandırma, Ban-dırmndnn.
10 00 Ankaraya (Motörlü) — 18.10 Ankara Ekapreal. — 22.20 Semplon Ek». (Avrupa).
GELECEK OLAN VAPURLAR
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
8.00 Bandırma, Bandırmaya 9,00 Bursa, Ayvalığa. — 11.00 Kadcş, İzmir®. — 17 00 Marııkaz, Munanyaya. — 18.00 Antalya, İmroz*.
8.00 D.H.Y. (Türk) Bahke-«Ir, îzmlro. — 8.30 B.E.A.
(tnglltz) Atina, Roma, NIs, Londraya. — 8.30 D.H.Y.
(Türk) Burseya.—9.00 L.A.Î. (İtalyan) Atina, Romaya. — 0.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Sivas, Elâzığ, D. Bakır. Vana. — 10.05 D.H Y. (Türk)
Afyon, Antalya, Konya, dana, Gaziantep, Urfaya. 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmir©.— 10.30 D. H. Y. (Türk) Ankara, Adana, lskenderıına, - 16 00 D H Y. (Türk) îzmi-re. — 17.00 D.H.Y. (Türk)
Ankaraya. — 17.05 D.H.Y.
(Türk) Bursaya. — 22.10 P. A.A. (Amerikan) Şam, Kara-şİ, Delhi, Kalküta, Bangkok, Hongkong'a.
A-
deniz Korsanları.
İntikamı.
SÜMER (42851)
York Esrarı. 2 —
ŞARK (40380) 1 — Gönüllü Kahraman. 2 — Vatan Kahramanlan.
ŞIK 1 — Arıdan Ahmet.
Bar İncisi.
TAKSİM 143191) öksüz TAN 1 — Şehrazat. *2 —
Kalesi. 3 — ^glıt® Şampiyon. ÜNAL (Kışlık) 1 — Aşk Kurbanları (Türkçe). 2 — Wator-loo Köprüsü.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Leylâ İle Mecnun (Türkçe). 2 — Vatan Fedaisi (Türkçe).
YENÎ 1 — Fablola. 2 — Afyon Kaçakçıları. 3— Su Perileri.
YILDIZ (42847) 1 — Yıldızlar Peşinde. 2 — Ölüm Fırtınası
İSTANBI L CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Renkli Rüyalar.
AZAK 1 — Cebeli tank Casusu. 2 — Harun Reşidin Gözdesi. 3 — Lorel Herdi Çalgıcı. ÇEMBERLİ! AŞ 1 — Tarzan Deniz Kızı. 2 — Prense» Olur-ke.
EMRE 1 — Hayat Güzeldir. 2 — Paraşüt Taburu. 3 — Kılıçların Adalet).
R
A

ALA
HALK 1 — 69 uncu (Türkçe). 2 — İstiklâl Fedaileri (Türkçe)
İSTANBUL (22367) 1 — Kara Bahtım (31 kısım). 2 — Şövalye Fantoma.
KISMET (26654» 1 — Casuslar Çarpışıyor. 2 — Kornan Aşkı (Renkli).
MARMARA (23860) 1 — Fedailer Kalesi. 2 — Renkli Rüyalar.
MİLLİ
ı Renkli).
Tl RAN
Kıralı (Türkçe). 2 — Nll Kı-raİlçesi (Türkçe). 3 — Allahın Kudreti.
AYSU 1 — Köy
»Catlller.
YENİ (Bakırköy
Vahşi Koşu. 2 Aşkları.
KADIKÖY CtllETÎ
HÂLE (60112) 1 — Pranga
Kaçağı. 2 — Renkli Besteler OPERA (68714) 1 - Kanunsuz Sokak. 2 — Vadiler Hâkimi (Renkli).
SÜREYYA (C0862) 1 — 1kl A-çıkgöz Canavarlar Arasında 2 — Şchrazadın Doğuşu.
ANKARA:
ANKARA (23432) 1 — Cennet Kuşu. 2 — Lizbon Mataharl-■İ.
BÜYÜK (15031) 1 — Manon. 2 — Tulsa.
CEBECİ (13846) 1 — All Babanın Rüyası. 2 — Cennet Perisi.
PARK (11131) ölmez Aşk. SUS (14071) 1 — Esir Kız. 2 — Sevmek Hakkı.
SÜMER (14072) 1 — Kovboy Kanunu. 2 — Haydut Avı.
ULUS (22294) 1 — Unutulan
Yıllar. 2 — Ayrılmıyalım.
YENİ (14040) 1 — Dalaverecilere Şantaj. 2 — Yıllardan Sonra.
GAR GAZİNOSUNDA: Italyan ve İspanyol Revüleri.
İZMİR:
TAYYARE 1 — Fahişcnln
Romanı. 2 — Kazanovanın Aşk Maceraları.
LÂLE 1 — Kumarhane ği. 2 — Aşk Memnu. Sahra Cehennemi.
TAN 1 — Kumarhane *1. 2 — Aşk Memnu.
Sahra Cehennemi.
Güzeli. 2 —
14-1261 1 — — Mart anın


Çiçe-
3 -
Çlçe-
3 —
D
Y
0
ANKARA :
7.28 Açüış ve program. — 7 30 M, S Ayarı. — 7.31 Marşlar (pl.). — 7.15 Haberler. — 8.00 Hafif nüzik (pL). — 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Beethoven Sol Majör Piyano Konçertosu. — 9 00 Kapanış.
12.28 Açılış v© program. — 12.30 M S. A-varı. — 12 30 Şarkılar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Havai melodiler (pl). — 13.30 öğle Gazetesi. — 13 45 Karen ICempl® söylüyor (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 >L S. A-yarı. — 18.00 Şarkılar. — 18.30 Konuşma: Çiftçilerle Haşhaştı. — 18 45 Caz Orkestralarından: Lawrence Welk (pl). — 19.00 M S Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Bach - Brandenburg Konçerlo-au No. 1 Fa Majör (pl.). — 19.45 Opera aryaları (pl h — 19.55 Konuşma: Nüfus Sayımı hakkında. — 20.00 Şarkılar. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Serbest saat. — 20,35 Meydan Faslı. — 21.15 Konuşma: Hafta Arası Sohbeti (Mııhlp Dranatı). — 21.30 Caz müziği (pl.). — 22.00 Konuşma, — 22.15 Varyete müzikleri (pl.). — 22.30 Halk türküleri. — 22 45 M. S. Ayan vo haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL ;
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Hnbcr-
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) — Sırrı B&şdoğan (Küçülc-pazar) — Esat (Divanyolu) — Haydar Yeni (Laleli)
IIEYOĞLÜ: Güpeş (Merkez)
— Bnrunak (Taksim) — Ba-tıst Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata» — Necdet Ekrem (Şişli) — Feriköy (Şişil) — HnJıcıoğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: îhrahlm Balmumcu (Şehzadebaşı) — Eteni Pertev (Aksaray) — Samntya — Hnmdl Emgcn (Şehremini) — GÜndoğdu (KaragÜmrl)kı — Hüsanıeddln Gökengln (Fener)
EYÜP) Arif Beşer
taköy —eerd»TFx>gY vb&mr BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş) — Ortaköy — G. Divanlı-oglu (Arnavutköy) — Merker. (Bebek)
KADIKÖY: Kadıköy — Fe-
neryolu — Erenköy — A. Ca-rer Çağatay (Bostancı).
ÜSKÜDAR: Ahmedlve HEYBELİ ADA: H. Halk BÜYÜKADA: Halk
ANKARA: Sakarya — Cebec!
— SaClık
İZMİR: Sağlık (Alsancak) — AH Hayreddin (Basmahane)
— lklçcşmellk (Eşrefpaşa) — Sıhhat (Kcmeraltı) — Güzel-vnlı (Yalılar)
SIHHÎ İMDAT
f C Z A N
44998
60536
91
GalatasaraylI Bülent Eken, arkadaşımıza seyahat hakkın d a kj düşüncelerini anlatıyor
YENİ 1 — 1001 İtici Gece. 2— Singapur Korsan.
SES 1 — SÖnmlven
Casusu. 3 — Kara
Yaylâ Kartalı. 2 — Acı.
L
A
R
ler. — 13.15 Hafif öğle müziği (pl.). — İS 45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat. — 14.30 Şarkılar ve türküler (pl.). — 14 45 Orkestra e-jıerlerl (pl.). — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18 00 Operalardan sevilmiş parçalar ipi.). — 18.20 Şarkılar. — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Konuşma. — 19.45 Radyo Salon Orkestrası Konseri. — 20.15 Konser salonlarından büyük isimler (pli. — 20 30 Serbest snııt. — 20.40 Türk Musikisi İcra Manon-Radyofonik Operasından müzik (pl.)* — 22.45 Haberler. — 23.00 Dana müziği (pl.). —23 30 Programlar ve kapanış.
LONDRA J
7.10 Akordeonla müzik (19.76 m.). — 8 00 Klasik müzik dinleyici İstekleri (10.76 m.).
— 8.30 Hafif Orkestra eserleri (19.76 m.). — 10.30 Plaklardan haftanın konseri (16.84 m.)
— 13.00 Jan Stv\vart vo piyanosu (19.76 m.).
— 14.30 Keman soloları (16.84 m.). — 18.0ü Bale müzikleri (16.84 m.) — 18 15 Motsel-svltsch ln Piyano Resitali (Bach, Beethoven» (16.84 m.). — 19.15 Victor Silvester Dan» Orkestrası. — 21.30 Edinburg Festivalinden naklen konscr-Scala Orkestrası çalıyor (16 84 m ). — 22.45 Mnry Svme ve Piyanosu (16.84 m). — 23.15 Hafif müzik (25.38 m.).
İstanbul Konservatuarı Heyeti Konseri. — 21.20 temsil. — 22.10 Manon (pl.). — 22.30 Valeler
hakikattir. Saç dö-ve kepeklere karşı ve mutlak tesiri
PARLAK ve YUMUŞAK SAÇLAR
Son tıbbi araştırmalar neticesi, Ameri kah mütehassıslar, saçları dökülen kimselere baş açık olarak dolaşmalarını tavsiye etmektedirler. Bu suretle havada bulunan ve saçlar üzerinde kıymetli tesirleri tesbit edilen mühim unsurların, iyi bir saç İlâcı kullanıldığı takdirde saçları dökülmekten kurtardığı müşahede edilmiştir. Bu maksatla kullanılan ilâçlar içinde en müessirinin
Petrol Nizam olduğu artık şüphe götürmez bir külmesi yegâne bulunan
‘‘Pilocarpine»» cevheri
Petrol Nizamın müessir maddesini teşkil etmektedir. Bütün eczahane-lerde ve parfümeri mağazalarında ısrarla
Petrol Nizam

k
arayınız.
1
SATILIK KADIN ELBİSELERİ
Amerikaya dönmek üzere memleketimizden ayrılan bir kaç Amerikalı bayan, gayet güzel kadın elbiseleri satacaklardır. Elbiseler İyi durumda olup, aralarında hiç kullanılmamış olanlar da vardır. Satılap giyim eşyaları: Mantolar, blûzlar, e-tekler, elbiseler, şapka ve a-yakkabılar, çocuk elbiseleri ve muhtelif kadın giyim yalarından ibarettir.
Satış günü; 8 eylül ma, saat 10-14.
ADRES: VtLLA SÜMER: Vali Konağı caddesi hayetlnde. NİŞANTAŞI.
eş-
cu-
ni-

İzmir sanayicilerinin
ilekleri

Bugünkü çalışma mevzuatı
karşısında bizde kalifiye işçi yetişebilir mi?
Yazan: İHSAN İLHAN
Gelişen Türk ekonomİBİnin dofcur-duğu sosyal meseleleri bir nizam altına almak, çalışan ile çalıştıran a-rasmdakl münasebetleri Adil bir sistem içerisinde mezcederek sosyal a-daletl tanzim etmek amaclyla kurulan Çalışına Bakanlığı. 5 yıldan beri çalışma hayatımızın analizini yaparak müspet adımlar atmış, İçtimaî sigortalan 4 sene İçerisinde geliştirerek yüz binlerce İşçinin yüzünü güldü rmüştür.
Meslek Hastalığı, Analık, Kaza Sigortalan tekâmül safhalarına girmiş, «on çıkarılan ihtiyarlık Sigortası Kanunu ile do işçi sınıfının istikbali emniyet altına alınmıştır. Bütün çıkan ve çıkanlacak kanun-lann hazırlanması 4 sene gibi kısa bir zaman içerisinde vukubulmuş-tur kİ, yeni kurulan bir Bakanlık 1-çln bu durum hiç de küçümsenecek bir başarı değildir. Yalnız her şeyde olduğu gibi bizde maalesef sari bir hastalık hüküm sürmektedir. Anasından yeni doğan bir çocuktan derhal ko nuşm ası m, yürümesini bekliyor, aksi takdirde çocuğun istikbalini iyiye yormuyoruz. Halbuki sosyal hâdiselerin muvaffakiyeti senelere, hattâ asırlara mütevakkıftır. Ingiltere, İsviçre, eski Almanya gibi devletlerde •osyal siyaset bugünkü durumuna, ancak asırlar içerisinde varabilmiş-lerdlr. Sosyal siyasetin güdüctlsü o-lan Çalışma Bakanlığının faalijet! İlk meyvalanm vermeye başlamış ve zamanla da daha çok verimli neticeler İstihsal edileceğinden hiç şüphemiz kalmamıştır.
Ancak Bakanlığın şimdiye kadar-kl muvaffakiyetini şükranla karşılamakla beraber, bugüne kadar hiç de •tüd edllmiyen ve çalışma hayatının esasım teşkil eden çırak ve çıraklık müesseseslne hiç el dokunulmamıştır. Cemiyet İçerisinde olduğu gibi, tabiat içerisinde de yetişme devresine gelinceye kadar, her canlı mahlûk bir çıraklık devresi geçirmeye mecburdur. İşte, bizim 3008 numaralı tş Kanunu çıraklık devresini nazan itibara almadan binasın, yetişmiş işçi üzerine kurmuş, çırak ve çıraklığa alt statüye hiç el dokundurulmamış-tır. Halbuki çırak statüsü, Türk İş hukuku ve örfünde şerefli bir tarihe mâliktir. Gerek âhl teşkilâtında ve gerekse lonca ve gediklerde çıraklara ait bir çok mevzuata rastlamaktayız. O zamanın çıraklara alt mevzuatı Türk ekonomisinde kalifiye İşçi yetiştirmesine yıllcrca yardım etmiş ve tarihî ömrünü tamamlamıştır.
Çırak, muayyen bir sanatı öğrenmek İçin bir ustanın yanında az bir ücretle veya ücretsiz olarak çalışan kimseye denir. Bu duruma göre, meri îş Kanunumuzda çıraklara alt hükümler olmadığından umumi hükümler İçerisinde Borçlar Kanununun 318 inci maddesi bize elini uzatıyorsa da tatbikatta hemen hemen hiç de faydası olmamaktadır. Esasen îş Kanununun 2 nci mad. “10 işçi çalıştıran veya çalıştırmayı icap ettiren,, işyerlerini kanun şümulü İçerisine aldığından, 10 isçiden 2 sİ bir işyerinde çırak olsa dahi, çıraklar işçi kıstası dahilinde mütalâa olunduğundan, kanun bunlan himaye etmektedir kİ, Borçlar Kanununun 318 İnci maddesine lüzum kalmamaktadır.
Bugün 2 çırak. 8 kalifiye işçi çalıştıran bir İşyeri, çıraklar işçi gibi mütalâa edildiğinden, ceman 10 İşçi İşyerinde mevcut olduğundan îş Kanununa alınmakta ve İşveren ücretsiz olarak çalıştırdığı çırağa dahi, 2
Ura ücret veriyormuş gibi İşçi Sigortalarına prim öaemek mecburiyetinde kalmaktadır. Bu durum karşısında işverenler her ne pahasına o-lursa olsun, yanlarında çırak çalıştırmamak mecburiyetindedirler. Aksı hail yani çırak çalıştırması kendilerini îş Kanununa girmesini İntaç e-dcblleceğl gibi ayriyeten Sigortaya karşı ödemediği bir ücretin bedelini vermek zorunda kalacaktır.
Bu durum, çırakların hak ve hukukunun korunmasını sağlıyorsa da diğer taraftan tatbikatta kalifiye İşçi yetiştirilmesi imkânlarını da ortadan kaldırıyor. Bu paradoks hâdise bizi yarının kalifiye işçi . sınıfının yokluğu gibi hayati bir mesele İle karşı karşıya bırakıyor.
Esasen gerek malî teşkilât tarafından ve gerekse Belediye teşkilâtı tarafından yükletilen bin bir türlü külfetler ve formaliteler altında e-zllmekte olan küçük İşletmeler İnsanî mülâhazalarla dahi olsa yanında bedelsiz çırak çalıştırmaktan çekinmekte ve bu suretle yarına kalifiye İşçi yetiştirmek İmkânları da kapanmış bulunmaktadır.
Kalifiye İşçi yetiştirilmesini doğrudan doğruya kapamış bulunan diğer bir mevzuat da 1948 senesinde meriyete giren Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğüdür.
îçlne aldığı 99 sanayi zümresinden 70 den fazlasında 18 yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasak edilmiştir. Btiyük fabrikalarımızda ve ağır sanayiimizde 18 yaşından küçük çocuk kullanılmasını menetmek istikbaldeki kalifiye işçi yokluğunu kendi arzumuzla yaratmak demek o-lur kİ, bu durum hiç bir sosyal siyaset güdücüsünün pek tabiîdir kİ aklından geçmez. Ancak millî sanayiimizin kalkınmasında en büyük unsur olan kalifiye işçiyi bugün yetiştirmek imkânlarını aramadığımız takdirde, sermaye bolluğu içerisinde yüzsek bile, kalifiye emek olmadıkça, milletçe verimli istihsale erişmemize imkân olmıyacaktır.
îş Kanunu ve buna İstinaden çıkarılan tüzüklerde çırak vs çıraklığa alt hiç bir koruyucu mevzuat olmamasına mukabil, bilakis çırak yetiştirmeyi meneden hükümler bulunduğuna yukarıda işaret etmiştik. Çalışma mevzuatının bu noksanı yanında, mail mevzuatta, bu hususta oldukça himaye edici hükümler mevcuttur. İşyerlerinde çalışan 18 yaşından küçük İşçilere karne alma mecburiyeti olmadığından. küçük işletmeler bu gibi şahıslan çalıştırmaktan çekinmezler ve bu durum, İş öğrenmek Lstlyen çırak ve İşverenler İçin gayet verimli olmaktadır. Ancak malî mevzuatın bu müsaadesi sosyal siyaset ve memleketin kalifiye işçiye olan İhtiyacı noktasından ne kadar yerinde bir hareketse, çalışma mevzuatının diğerinin tam aksine, 18 yaşından küçük yaştakllerln ağır işlerde çalıştırılmaması ve çıraklarla kalifiye işçileri aynı statüye tâbi tutarak memlekette kalifiye işçi yetiştirilmesine mâni olunması o kadar İrrasyonel bir harekettir.
Esasen Bakanlıklar arasında koordine olmaması yüzünden de yukarıdaki misalde olduğu gibi, tatbikatta bin bir türlü müşkülâtla karşılaşılmakta, bir teşkilâtın himaye ettiğini, diğer bir teşkilât bozmaktadır ki, bu durum, maşerî vicdanda tepkiler yarattığı gribi, millî ekonominin tabiî seyrini de sekteye uğratmaktadır.
Memleketimizde yeni gelişmekte o-lan sanayiimizi rantebJe bir hale getirebilmek ve mamûl İstihsal mallarımızın fiyatlarını dünya emtealan-
I
ı
Izmirde İşsizliğe karşı çareler aranıyor
îzmlr, 5 (Hususî ıruhablrimlzdon telefonla) — Gümrük tarifelerinin kıymet esası Üzerine hazırlanması, sanayicilerin İhtiyaç gösterdikleri ham ve yedek parçaların yeni liberasyon listesine alınması ve işsizliğin memlekette önlenmesi İçin sanayi şubelerinin inkişafına imkân verilmesi hakkında İzmir Sanayi Birliğinin Ticaret Bakanına verdiği notlar Bakanlıkça tetkik edilmiş ve bu hususta îzmlr sanayicilerinin mütalâası alınarak her mevzuda âcilen raporlar hazjrlanması Bakanlıkça talep edilmiştir.
Sanayi Birliği, Ege bölgesinde İşsizliğin arttığını ve bv yüzden iktisadi sıkıntılar başgöstermcsl İhtimali bulunduğunu Bakanlığa bildirmiştir.
Hayfada petrol tasfiyesi
Londra (Hususî) — İsrail Hükümetiyle Irak Petrol Kumpanyasının yaptığı bir anlaşmada» bazı kayıtlar altında Hayfa’da petro' tasfiyesi İşinin tekrar başlaması kararlaştırılmıştır. Bu sene tasfiye edilebilecek petrol miktarı 800 bir ton olarak hesap edilmiştir. Hayfadakl tasfiyehanenin yılık tasfiye kapasitesi İse 4 milyon tondur. Bu tasfiye işinde şimdilik 600-700 amele çalışabilecektir. Haytada tasfiye işinin tekrar başlamış olması İsrail Hükümetine 1,3 milyon sterlingllk bir döviz tasarruf ettirecektir.
Tasfiye İçin Haytaya gelecek ham petrollerin üçte ikisi İngiliz firmaları, üçte biri de Amerikan firmaları tarafından sevkedilecektir.

1950 Ziynet İkramiye Plânı
■ I adet Astragan Kürk
4 Tomar, hakikî İnci
4 adet altın bilezikli
kol saati..
* ’v**" * * ■ TMV ■ « • .*/(-> -’t*. /
4 adet Adana Burması
4 > Armalı beşibirlik
8 • y„r,m beşibirlik
16 » Tek altın
60 > Yarını altın
Yenlposİane Caddesi No. 47
T * . • \v jSr ‘ % »'* r e?
ıv r- .
K
-W-,
I* manto
• f
. i
Gerdanlık
’ -* i
•* V - t
nın fiyat seviyesinde tutabilmek İçin, sabit sermaye yanında, onun kadar, hattA ondan daha fazia kalifiye İşçiye muhtacız.
Bu durum karşısında yapılacak en rasyonel hareket, çıraklar için ayrı bir statü yaparak, kalifiye İşçi ile çırakları aynı kıstas tarihinde mütalâa etmlyerek işverenlere külfet tah-mll etmeden, çırakların işyerlerinde çalışmalarını sağlamaktır.
Bütün bunlardan çıkaracağımız netice, bir çırak statüsü yapılmasının bugün için bir zaruret olarak karşımıza çıktığıdır. Çırak ve çıraklık mücssesesl kalifiye İşçi yetiştirmek dâvasının anahtarını teşkil etmektedir. Biz bu dâvayı İhtiyarlık Sigortası değerinde bir millî ihtiyaç olarak telâkki etmekte, yannın hakiki sanatkârına sahip olmamızı ancak bir çırak statüsü yapmakta bulmaktayız.
Çalışma Bakanlığının yeniden kanun ve tüzükleri değiştirmekte olduğu bugünlerde bu konuyu da ele a-lacaklanndan hiç şüphemiz yoktur.
asebetler
İran Sanayi Umum yapılan mühim
İzmir, 6 (Hususî muhabirimiz bil- I diriyor) — İzmir Fuarını ziyaret maksadıyla şehrimize gelen Iran Sanayi Umum Müdürü Mehdi Aziz Bek-lu ile YEN t İSTANBUL adına bir konuşma yaptım. Bay Mehdi, TÜrk-İran ticareti hakkında şunları söyledi:
“Klâsik bir telâkki, öteden beri Türkiye - İran ticaretinin inkişafına sed teşkil etmiştir. Sizin ve bizim İktisatçılarımız iki memleketin üzüm, pamuk, kuru meyvalar, halı yetiştirdiğini söyleyip bu ticarete taraftarlık etmezlerdi.
Ben İzmir Enternasyonal Fuarındaki Iran pavlyonunda sizin halkınızın bizim halılarımıza, masnuatımıza, sedefli İşlemelere, minyatürlere, halılara ve gümüş işlerine gösterdikleri anlayışlı İlgiyi gördükten sonra anladım kİ, Iran Türkiye İle her türlü İşler yapabilecek vaziyettedir.,,
— Sizin TÜrklyeye satacağınız maddelere mukabil alacağınız eşyayı da söyllyeblllr misiniz?
“Eğer Türkiye ile İran arasında İki tarafın menfaatlerine hâdlm bir ticaret ve tediye anlaşması yapılırsa, sizden pek çok maddeler alabiliriz. Bir defa sizde sanayi hareketleri bizimki kadar Herdedir ve hattâ bazı bakımlardan bizden İlerdedir. Meselâ siz zeytin yağını gayet ucuza malede-rek gayet ucuz fiyatla satıyorsunuz. Biz ise gayet küçük olan rekoltemizi pahalıya malederek sizin paranızla 7 liraya zeytin yağı satıyoruz.
Eğer Türkiye ile îran arasında, tatblkında kolaylık gösterilen bir ticaret anlaşması yapılırsa zeytin yağı ihtiyacımızı tamamen sizden tedarik edebiliriz. Daha bir çok mahsullerinize de müşteri bulunduğumuzu söy-lemekliglme izninizi rica ederim.,,
— Türkiye He îran arasındaki ticareti zorlaştıran diğer sebepler hangileridir T
‘'Evvelâ bir ticaret encümeni kurarak memleketlerimiz arasında mübadele esaslarını tâyin etmeli, sonra ikmal edilen Iran transit yolunu geçilir hale getirmeli, karşılıklı gümrük muafiyetini kabul etmeliyiz.
— Rusya ile ticaretiniz hakkında ne düşUnüyorsunuz?
‘'Evvelce biz Rusyadan fazla mal alır ve satardık. Hâdiseler bu ticareti sektedar eyledi. Şimdi biz Rusyadan şeker, kumaş, vesaire almak ve bunun mukabilinde kuru meyvalar, pirinç, pamuk ve yün satabiliriz. Sonra bilirsiniz kİ, biz petrol lhracatçısı-yız. Rusların gösterecekleri iylnlyet
Japonyanın kumaş ihracatı
Washington, 5 A.A. (United Press) — 1950 ticari senesine «üt İlk rakamlar, Japonyanın kumaç İhracatçısı o-larak dünya piyasasındaki eski yerini çabuk kazandığını gösterdiği Milletlerarası îstişnrl Pamuk Komitesinden bUdirllmiştlr.
Tarım Bakanının tetkikleri
İzmir, 5' (Husus!) — Izmirde bu-lunan Tarım Bakanı Nihat Eğri boz, bu sabah resmi ziyaretlerini yaptıktan sonra siyasî partileri ziyaret etmiş, saat 16 da Bornova Ziraat O-kulunda ziraat teşkilâtı şeflerinin yaptıkları bir toplantıda bulunmuştur.
Muğlada bulunan Gümrük ve Tekel Bakanı da yarın sabah Izmire gelecektir.
AMERİKA MEKTUBU
Birleşik Amerikada
fiyat ve ücret durumu
bir konuşma
sayesinde bu ticaret yürüyebilir.,,
— İranda sanayi hareketleri hakkında bilgi vermek İster misiniz?
“Biz İranda, merhum Pehlevl'nin yolu üzerinde terakkiler elde ettik. Şimdiki Şehlnşahımız İse bu yolda yürüyor. Yedi senelik bir sanayi plânımız var. Bu plânı Şahın biraderleri tatbik etmektedir. Şeker, kumaş ve çimento ihtiyacımızı temin İçin fabrikalar kurmaktayız. İki şeker, bir çimento ve beş kumaş fabrikasının makineleri sipariş edilmiştir. Biz beş sene sonra bu İhtiyacımızı İthal etmeyip kendi memleketimizde yapacağı*..,
— îzmlrl nasıl buldunuz T
“Çok hareketli. Hele Fuarınızı pek beğendik. Bu kadar muazzam ziyaretçi kalabalıklarınız bizim papyonumuzu pek beğeniyor. Hele sanayli-nlze hayranız.,,
Balık nakliyatı için 70 frigorifik vagon getirtiliyor
Marshall Yardımından yapılan tahsisle memleketimizde balık endüstrisini kurmak İşini deruhde eden Toprak Mahsulleri Ofisi Almanyadan 70 adet soğukhava vagonu getirtmek İçin teşebbüse geçmiştir.
Gereken muamele tamamlandıktan iki ay sonra teslim edilecek bu vagonlarla her mevsimde memleketin her tarafına balık sevkıyatı yapmak kabil olacaktır.
Amerikan liman işçileri ve demir perdeden gelen mallar New-York (Hususî) — New-York liman İşçileri Çekoslovakyadan gelen deri, cam eşya ve jambon gibi maddelerle yüklü şilebi boşaltmayı reddetmişlerdir. Liman işçileri, “Kızıl veya peyk devletlerinden birinin etiketini taşıyan hiç bir malla alâkamız yoktur.,, demişlerdir. Boston ve Philadelphla’dakf makamlara da haber göndererek gemi oraya geldiği vakit malların İndirilmemesi hususunda talimat vermişlerdir.
Ticaret Bakanı, Ayvalıkta
Ayvalık, 5 (Hususî) — Ticaret Bakam Velibeşe, beraberinde İzmir Valisi Osman Sabri bulunduğu halde gece şehrimize gelmiştir. Bakan, bugün Şehir Kulübünde zeytin yağı İhracı üzerinde tüccarla bir konuşma yapacaktır.
Kısa
Haberler
Lsveçln Erle Fuarı
★ Stokcholm, (Uçakla) — îsveçin senelik fuarı St. Eric 26 ağustosta açılmıştır. Fuar 10 eylüle kadar devam edecektir. Fuara 20 memleket İştirak etmiştir ve 50.000 den fazla muhtelif eşya teşhir e-dllmektedlr.
Denizaşırı memleketler kendi sınaî istihsallerini teşhir etmektedirler. Fransa otomobilden şaraba kadar değişik eşyalar göstermektedir. Ingiltere bilhassa otomobilleri İle temsil edilmektedir. Çekoslovakya makine ve mensucat mallan teşhir ediyor. Polonyanın İse porselenden kömüre kadar değişik mamul mallarla dolu bir paviyo-nu var.
New-York (Hususî, — Resmen bildirildiğine göre. Amerlkada hayat pahalılığı endeksi haziran ortasında 170.2 İken temmuz ortasında 172.5 a yükselmiş yani % 1,4 nispetinde bir artış kaydetmiştir. Temmuza ait endeks rakamı harp sonundan beri eylül 1948 de kaydedilen rekor, 174,5 endeksinden ancak iki sayı noksandır. Temmuz endeksinde gıda masrafları % 2,6 nispetinde bir artış
kaydettiği halde giyecek masrafları hiç yüksdmemlştir.
. Labort departement ağustos ayına ait geçinme endeksinde daha fazla yükselme olmayacağım, çünkü geçen ay bir çok gıda maddeleri fiyatlarında düşme kaydedildiğin!, kahve, ekmek gibi bazı gıdaların yüksek masraflarının, domuz eti, meyva ve sebze fiyatlarındaki ucuzlukla karşılanmış olacağım tahmin etmektedir.
Temmuza ait endeks rakamı üç aylık otomatik ücret yükselmelerinde esası teşkil ettiği için, 400 bin a-mele çalıştıran General Motor İdaresi amele ve müstahdemin ücretlerine eylül başından İtibaren saat başına 5 çent zam yapmayı kabul etmiştir. General Motor idaresi, ücretlere yapılan bu zammın Utlhsal edilen otomobil fiyatlarım yükseltmlye-ceğlnl bildirmiştir. Amerikanın International Havvester Kumpanyası ile Amele Birliği arasında uzun müddetten beri devam eden ücret yükseltilmesi hakkındakı müzakereler sonunda bu kumpanya ameleye saat başına verilen ücretleri 8 oent art-
icaret Bakanı yarın İstanbula geliyor
Dün, Ticaret Odasında Bakanla görüşülecek
r
l.
frafında
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe, dün Izmirden otomobil İle şehrimize müteveccihen hareket etmiştir. Yarın şehrimize gelmiş bulunacaktır. Dün de yazdığımız gibi, Ticaret Bakanı, bu sefer îstan-bulda bulunduğu müddet zarfında ticaret ve sanayi erbabı He daha etraflı görüşmeler yapacaktır.
Dün gerek Ticaret Odasında, gerekse Bölge Sanayi Birliğinde, Bakanla görüşülecek meseleler etrafında toplantılar olmuştur. Bölge Sanayi Birliğinde, fabrikatörlerin görüşecek olduğu meseleler tamamiyle taayyün etmiştir. Bunlan birer birer aşağıya yazıyoruz:
1 — Ticaret Odasından ayn olarak bir sanayi odası ,tesisl,
2 — Gümrük tarifelerinin kıymet üzerinden tesblt edilerek, sanayiimiz İçin himayekâr usullerin tatbiki,
3 — Devlet sanayi İşletmelerinin uzun vadeyle hangi şartlarla hususi sermayedarlara devredileceği.
İstanbul fabrikatörlerinin, Ekonomi ve Ticaret Bakanı İle görüşecek olduğu belli başlı mevzular bunlardan İbarettir. Bunun dışında muhtelif zümrelere mensup sanayi erbabı kendi sahalarına ait dileklerde bulunacaklardır.
Ticaret Odasında da. Ticaret Bakanı İle görüşülecek meselelerin başında, yeni tatbik edilmekte olan dış ticaret rejimi bulurun aktadır. Muhtelif branşlara mensup İthalâtçılar, dünden İtibaren Ticaret Odasında kararnamesi hakkında Bakana söyleyecekleri fikirlerini tesblt etmişlerdir.
tırmayı kabul etmiştir Ancak bunun 3 cent’ı istihsal oluntn malların fiyatına zammedilecektır.
îş saatinin arttırılması neticesi munzam olarak ödenen ücretler de u-murnl olarak amele gelirinin artmasına sebep olmak tada. Labord De-purtement’in bildirdiğine göre, A-merikada endüstri İşlerinde çalışan 12 milyon amelenin vasati geliri temmuz ortasından itibaren saat başına 5 çent artmış vaziyettedir.
Amerikan Harbiye Nazın Johnson’ un, temmuz sonunda yaptığı ve son günlerde açıklanan bir beyanatına göre, harp sanayii programı Amerikan maden ihtiyaçları üzerine çok müessir olmuş ve harp sanayii, madenlerin büyük bir kısmını kendine çekmiştir.
Amerlkada 1050-1051 malt yılında silâh, tank, uçak, gemi ve sair harp levazımı İle silâhlanmayı dolayısıyla alâkadar eden madaclerin lstihsaü için lâzım gelen çelik 4 milyon ton tahmLn edilmektedir. Bu miktar A-merikanın bugünkü çelik istihsalinin % 4 üdür.
Harp maddeleri istihsali için aynı sene içinde 175 bin ton bakır kullanılacaktır. Bu miktar da Amerikanın umum! bakır İstihlâkinin % 7 »İni tutmaktadır. Bu sene memlekette yapılacak 7785 uçak ve diğer bazı harp maddelerinin imali İçin 100 bin ton alüminyuma ihtiyaç olacaktır. Bu miktar da bugün Birleşik Amerikanın yıllık alüminyum İstihsalinin % 14 ünü tutmaktadır.
bir toplantı yapıldı
İzmir, 4 (Hususî) — 19 ağustostan beri îzmlr ve civarında tetkiklerde bulunan Zühtü Velibeşe, perşembe günü Is tan bu 1da bulunmak üzere otomobille bu sabah şehrimizden ayrılmıştır. Zeytl yağı bölgelerinde bll-hAssa körfezde yapacağı tetkiklerde Ticaret Bakanının teşkilâtlandırma U. Müdürü Mennan Yeğlter ve Dış Ticaret Dairesi Başkanı Orhan Ut kan refakat edecek ve Ayvalıkta yapılacak tetkiklerden sonra zeytin yağı hakkında bir karara varılacaktır.
Ticaret Bakanı Izmirden ayrılırken memleketimizde zeytin yağı fiyatının dış pazarlardakine nazaran yüksek olduğunu belirtmiş ve pamuk bahsine temasla, bazı kimselerin ihraç rejimi listesinin A. pozisyonunda bu. lunan pamuğun Hükümet tarafından lisansa tâbi tutulacağı şayialarını çıkararak pamuk piyasasında fiyat tenezzülü teminine matuf propagandalarını en salâhiyeti! bir lisanla yalanlamıştır. Bakan bu gibi şayialara meydan verenlerin hususî men. faatlerine hizmet ettiklerini ve böyle bir şey mutasavver olursa. 15 gün evvel İlân edilerek nihayet Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç olduğunu da sözlerine İlâve etmiştir.
Bakan, İzmir bölgesindeki çalışma, lann her bakımdan ilmlt verici ol
duğunu, tacirin Hükümet kararlarını en iyi bir niyetle desteklediğini, bu yıl ihracatta fevkalâde iyi neticeler alınarak dış ticaretimizde bir muvazene temin edileceğini söylemiştir.
Bakanın hareketi sırasında mevsimin İlk incir mahsulü vapura yükleniyordu. Bakan bunun memleket İçin bir falihayır sayılacağını İlâve etti.
5//X/1950 Sah
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsasmda fındık ve tiftik piyasası sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Bundan başka kayda değer bir şey yoktur.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bordasında hergünküne nispetle daha çok İş olmuştur Başta %6 faizli kalkınma tah-villerl ile fyl folzJI devlet demiryolları tahvillerine karşı istekler çoktu, fakat satıcı ise nazlı davranmakta idi. Altın piyasası düne nispetle hafif bir surette ilerleme kaydetmiştir.
Kaliforniya ve Avustralya üzüm rekoltelerinin düşük olması, üzüm fiyatlarının yukanya doğru gitmesini intaç ettiğinden alıcılar piyasayı yükseltmemek için gayet az mübayaata başlamıştır.
Bu bakımdan üzüm piyasası bugün hareketsizdi. Çarşıya az incir gelmesi İhracatçının şikâyetini mucip olmaktadır. Bu bakımdan fiyatlarda bir yükse lige intizar etmek lâzımdır. Bugün ilk incir mahsulü işlenmiş olarak Holândaya gönderilmek Üzere vapurlara yüklenmiştir.
Pamukta durum aynıdır.
İstanbul Borsası
Steriing __
Dolu*
Fr Frangı İBvlçre Er Bele- Fr !eveç Kr..(
Florin Liret Drahmi M Eacoudoe .
Açılış
Altınlar
Bugün
Kapanış
Eski kur
«4
Devlet Tahvilleri
Ikramlyell tahviller 1933 Ergani ... 1938 Ikramlyell Milli Müda/aa I 1941
1943
1/2
Kapanış
•••
Demiryolu IV
Demiryolu V ....^ 1949 ıkramlyell ~ Diğerleri
Demiryolu
22.50 20.25
20.95
97.70 08 40
95.30
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
New-York Borsası
Külçe Yeti G* Külçe Deguaaa Cumhuriyet . Reşat Ham İt
Gulden tngllls .w..
Prensi* kok . Napoieon LU tsvlçra ....
Lira
4.86
4.88
86.20
Gümüş, Plâtin
GOmOş Qr PlAtiD "
Lira
4.84
4.88
86 —
%6
M
%6
%6
%7
%7 %7 %7 %7 %? M
1941
Kalkınma
96 70
96 30
90 —
90 50
Zürich Borsası (Serbest)
2S.&.1M0
Daramo
Hırlı Lira» Dolar Sterllng Frannıı Franm
t«¥İ0re Frangı
En aşağı
1949
I94h
Milli
1919 1934 1934
HHJ 1941 1941 Millî
S S
istikrazı lAtikraaı
Müdafaa
VI------
ti —
III -----
t
Sivas-Erzurum 1... ” ll.-Vll...
1... n... LU—
İLİ...
IV ..
Demiryolu
• e
Müdafaa
• •
f C- Ziraat
97.60 21 V
21.05 21 15
20 25
20 75
20 30
20 40
20 70
20 70
21.20
34.-
20.-
2L-
98. -100.-100.-
100.-
98.—
98.-
99. -
98.-100.-
09 -
22
20 30
21 —
21.51
22.-
22.-
21.46
22.-
20 90
21.20
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday Ofis «•••••••>>*«•(•
Arpa yemlik (dökme) _ Mısır «arı (çuvalı) Faaulya tombul - - .----
Fasulye Çalı sert Kuşyeml
••••••
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil
Nohut ne türel .....m —
Tatlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu
Keten tohumu Kendir tohumu
Sun a.m >•••«••• «m. ...
Yer fıetığı kabuklu
Şirket Tahvilleri
Bankanı ...
Anadolu D Y Tertip A/B. C.
%ÖO .....
Mümes Senet
124 — 111.—
30 30
LLL-
22 30
63.—
Şirket Hisse Senetleri
T.C Herkes Bankam Türkiye İş bunkaeı .. T1lrk Ticaret Bankası Aralan Çimento .....
Şark Değirmencini — Milli Renetlran»
Ecnebi Tahviller
Mıeır Kr^rtl Fonıive IP03 | 172
69.—
67 50
Kuru Mrjrralar ı
Fıodık (kabukla etrFt)
Fındık (İç tombul 1050)... Oevlz (knbukluı
Ceviz (İç natılrel)
Ou kurun İlam Mnddelerlı Tiftik (ana mal) liftik (Natürel) Yapak Trakya t Kırkım)

İUm dertleri
Sığır esl&mura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun he vs kurusu klloau
Netmtt Yatları Zeytinyağı t E. B. SufUirnyagı (Raf Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
tenekell) sıra) çıplak)
««
Bugün
2â—
29 —
S4.—
45.00
84 20
50.—
82.—
800.—
607.— 650 —
300.—
205 —
225 —
157 —
Eski Kapanış
Bugtln
29.—
29 —
18.10
23.20
25.—
46 —
33 20
82.—
50.—
24 —
83.—
50.— 34 —
80 — 100.—
•0-300.—
40.— 110.—
600.— 690.— 300.—
185.—
180.—
200.—
117.—
200.—
150.-
180.—
üzüm çekirdeksiz No W tnolr A eerlal No 8....
° ö nerlal No. 108 Pamuk Akala i .........
Pamuk A kal** 11-------
Pamuk Alcala III Pamuk yeril ............
Pamuk vağı (rafine) ... Pamuk çekirdeği
AV 5
39.—
35.— 270.— 195.— 160.— 172.6 109.— 16.—
66.5
40.—
35.-248.-190-160-
180 -110.-
17.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
AlcaJa
Akala Akala yeril yeril

240.—
285.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK
a) %50 randımanlı kabuklu tombul b) tç sıra kontrollü
2M—
100 —
280.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak ——
Buğday «ert ......
Arpa ...............
29-
28.—
30. -
31. -
HuŞday (Buşeli=Sont)
Sert Kış mahsulü No. 3
Kırmızı “ No. 3
l'uınuk MJddling (Libreal=Sent)
Eltim ..........................
Aralık ........................
Mar»
riftlk IL!bre.M=Rent)
PeltRkia No I ...............
Fındık t Libresi =■ Sent) —
Kabuklu yerli İri ...........
* orta ...........
ithal malı
İç ithal malı ......
( Libresi =Sent I ..... çekirdekti* seçme -.
Dolar)
Lovani iç Elcetrıı iri
Kura 11» II m
l’hnmpıon
Hrlm tohumu (Huşellz: MlnnrHpolir ... .
Knlat (LlbreM = Sent)
Levhe-teneko (100 libre dolar)
Londra Borsası
Kcten lııhumo (Ton ıj = Steri İn «) Bombay
K e I k i) (e ..
icr fiMiğı Hindistan .............


73.—
72.— (VI.-
70.-
70.—
6 i-
Bradford Piyasası
Tiftik
et
Tüd
• S
İyi mul (Llbrcal=F1yat) Sıra malı “
Anadolu "
Trakya n
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=TıılİHn) Aahmounl Kıea elyaflı F/(J. Karmık Uzun elyaftı F/G.
85 -
82. -
101.88
Gününde Buraada muamuiCMi te acil adıltnamlg lahvllûl ve sahamın ara ve lalepiera gdre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
Y E N î İSTANBUL
Sayfa 6
4
ra
- M® * de"e'' o»’- -A-56 .
i ■ .r"'
% vo»9

* Evlûl 1950
m'
.e"’

ORTAŞARK TİCARET T. A. Ş.
OaJoloftoray « cad. 40 folofont 41296
Tt|hlr yerli Beyoğlu Tünel. Galip Oede cad. No. 36
4



DİŞ DOKTORU
Saim Rıza özgüllen


• •1
ŞARJ GRUPLARI
ELEKTROJEN
” projektörler
VELİ MENGER
DEVLET DENIZYOLLAR
F

Dünyada en son denize indirilen lüks yolcu gemisi
İSKENDERUN
ile senenin
emsalsiz kurvazyer seyahati
*

Hareket

28 eylül 1950

Avdet
i 17 ekim 1950
19 gün sürecek olan bu seyahatte

İzmir’den dönmüştür. Hastalarını cuma, pazar, salıdan maada 11-18 arasında kabul etmektedir. Üsküdar Telefon: 60139
Y D A L I ÂNLAR
F A t L YENİ İSTANBUL’DA
ÇIKAR
D U R 0 L I T
Kontrplâktan ve şimdiye kadar piyasamıza gelen emsalinden çok üstün ve çok daha ucuz prese levhalarımız yeni fiyatla satışa çıkarılmıştır. Taşraya sipariş kabul edilir.
Telefon: 42243
Adres: Kalafat yeri 22
Telgraf: Tomruk - Galata
Devlet Orman İşletmesi Eğridir Müdürlüğünden:
AHMET
CiMnhuflyef Meydanı No. 9/1.» Tofr: 41442
V TA K S I M
Kışı Yazdan Düşünelim!

FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
Ista n b u i

ÇARPINTI, BAYGINLIK, SIKINTI HALLERİNE
’ KARŞI
1
1
3
1
3
1
Gün Gün Gün Gün Gün Gün
Pire’de (Atinaya gidilebilir) Cenova’da ’
Marsilya’da (Parise gidilebilir) Napolide
İskenderiye’de (Kahireye gidilebilir) Beyrut’ta

Tevakkuf edilmek suretiyle bütün Akdeniz havzasındaki memleketleri görüp, gezmek fırsatını bulacaksınız. Gemi, ayrıca adını taşıdığı İSKENDERUN limanına da avdette uğrıyacaktır
DEVLET DENİZYOLLARI
1 — işletmemizin Clre bölgesinin istasyon deposu istif yerinde mevcut 873 adede denk 100 metreküp 027 desimetreküp çam kerestesi bir parti halinde 31.8.1950 tarihinden itibaren 15 gün müddetle açık arttırma suretiyle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 20.9.1950 çarşamba günü saat 15 te İşletmemizde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün tahmini bedeli 110 liradır, Her parti İçin yüzde 7,5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe alt şartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğünde. Ankara, İstanbul. İzmir, Eskişehir. Denizli, Burdur ve Antalya işletme müdürlüklerinde, işletmemizde, İsparta, Ş.Karaağaç, Keçiborlu, Konya orman bölge şefliklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve ilk te-
mlnatlariyle müracaatları. (12173)

İstanbul ve İzmir Acenteleriyle, bütün tâli acenteler, pasaport ve vize muamelâtını deruhde ederler, uğranılan limanlarda gezintiler ve sair hususat hakkında izahat verilir
»

- Geliş seyahat ücretleri
325 liradan başlar. (12158)

AVUSTURYA
*
malların Bakliyesini dünyaca tanınmış: INTERCONTINENTALE Aktiengesellschaft für TraJisport und Verkehrswcsen
VİYANA - LİNZ — SALZBURG
Asistanlık İmtihanı
Nakliyat firmasına yaptırınız. Mezkûr firmanın Avusturyada kurduğu yüksek evsaftı organizasyonu ve bilûmum ticaret ve sanayi merkezlerinde geçirdiği nüfuzu sayesinde sizi tatmin edecek mükemmel bir servis temin etmek vaziyetindedlr.
Türkiye muhabirleri:
“TAŞIT,, BEYNELMİLEL NAKLİYAT ŞÎRKETt
Mangaloglu Han 8, Karaköy, Galata • İSTANBUL
İlahiyat Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemiz “Dogmatik tümler,, kürsüsü için İki asistan alınacaktır.
İsteklilerden Ankara Üniversitesi Asistanlığı Yönetmenliğinin 4. maddesinde yazılı vasıflardan ayrı olarak aşağıdaki şartlar aranır:
TELEFON : 43287

al
Edebiyat veya zun olmak,
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinden me-
b)
Eski metinleri
c)
okuyup anlamak,
(arapça bilenler arasında Tefsir, Hadis ve
Arapça bilmek
İslâm felsefesi mevzulariyle meşgul olmuş bulunanlar tercih olunur).
İmtihanlar eylül ayının 29 uncu perşembe günü saat 10 da Ankara Uâhiyat Fakültesinde yapılacaktır.
isteklilerin gerekli belgeleriyle birlikte girecekleri yabancı dili de tasrih eder bir dilekçe ile 28 eylül 1950 akşamına kadar fakülte dekanlığına başvurmaları. (12177)
Hububat zararlariyle mücadele ilaçlan seçilecek
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğünden:
Anbariarımızda yapılmakta olan temizlik (dezenfeksiyon) işleriyle; hububat, bakliyat ve yağlı tohum stoklarımıza ânz olması muhtemel fare, bit, kurt gibi canlı ve zararlıların imhasında kullanılmak üzere en tesirli, gıda maddelerine karıştırılması mümkün ve en ekonomik ilâçları seçmek etüdler yapılmaktadır.
Bu gibi maddeleri yerli yapan veya temsilcisi yabancı fabrikalardan getirtebilecek durumda olan sarih fikir verecek derecede lâboratuvar ve tatbikat
yapmaya kâfi miktarda nümunelerini, türkçeye çevrilmiş pres-pekttlsleriyle birlikte, en geç 31/12/1950 tarihine kadar Genel Müdürlük Malzeme Müdürlüğüne tevdi etmeleri Hân olunur. (12018).
moksadlyle
bulunduğu firmaların, tecrübeleri

COLEMAN
OTOMATİK PETROL SOBALARINDAN
mahdut miktarda
eman
MARKASINA
. 4

YENİ BİR PARTİ GELMİŞTİR !
- Tel. 40294
Galota, Bankalar cad.
No. 55
OJKKAJ
Toptan Satış Yeri ı
ELEKTRİK KONTUARI

Perakende Satış Yeriı BEYOĞLU: ŞARK PAZARI Slrkeclt KELEŞOĞLU Mimar Vedat cad.

I

Comments (0)