6 Haziran 1950 — Salı
SİYASİ İKTİSADİ
Sayı WJ8
10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone s Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki misildir.
Tezat
İç politika
Yirmi beş sene içine sığan lld büyük dünya harbi ve bir çok inkılâp ve ihtilâller bütün memleket ve milletlerde muazzam istihalelere sebep olmuş ve tezatlar yaratmıştır. Bu tezatların derecesi her milletin kültür seviyesine göre değişmektedir.
Memleketimizin geçirdiği harp ve İnkılâp devri, bıı yirmi beş seneden daha çok fazladır. Avrupa terakki devrine girdiği iki asır esnasında memleketimiz ya hariçten veya dahilden bir çok kanlı hâdiselerin sahnesi olmuştur. Mütemadi mağlûbiyetler, dahilde çıkan İhtilâller, sonra bunu takip eden saray idaresinin tazyıkla-rı dünyanın en zeki hlr milleti olan biz Türkler! medeniyet âleminden ıı-zak tutmuş ve Avrupa lle hakiki nıü-naselıet ve temas İmkânlarını vermemiştir. 1908 den sonra memleketimizde İnkılâplar, muharebeler birlhirlni takip etmiş ve bunların bir çoğu Türk Milletine pahalıya malolmuştur.
Cumhuriyetin İlânında dış âlemle artık hesabım görmüş olan Türk Devleti, takip ettiği dürüst ve iyi siyaset sayesinde milleti, bütün dünya İçin bir felâket olan İkinci Cihan Harbinden uzak tutmuştur. Tarih ve milletimiz hu muvaffakiyet ve hizmeti daima övecek ve hiç unutmayacaktır.
İki asır devam etmiş olan muharebelerde bütün şecaat ve gayretlerine rağmen çok defa mağlûp edilmiş olan milletliniz, harbin ne büyük bir badire olduğunu diğer milletlerden daha İyi bilir ve lüzum olmadıkça böyle bir felâkete atılmaktan kendisini uzak tutar. Bahusus memleketimizin iki asırdan heri medeniyet âle-ıp)nden uzak kalmış olması, bize medeni sahada daha bir çok zaruri işle-rlp yapılması mecburiyetini tahmil eder. Zira her hususta İhmale uğramış büyük bir diyarın ve onun üzerinde oturan insanların refaha kavuşturulması için, yapılacak pek çok şeyler vardır. Bu sebepten Tiirk inkılâbı baştan başa bir medeniyet ve insanlık inkılâbı telâkki olunabilir ve yapıcılık esasına müstenittir. Büyük İnkılâpçı Atatürk hurafelere müstenit ve terakkiye mâni olan engelleri yıkmak mecburiyetinde İdi. Bundan dolayı bir çok şeylerde cezri hareket etti ve muvaffak da oldu. Bize öyle çeliyor ki. onun muvaffakiyet sırlarından biri de şudur: O, yapacağı şeyler İçin kararını vermesine rağmen. milletin ruhunu anlamaya çalışır ve onu millet nazarında olgun bir hale geldikten sonra tatbik ederdi.
Ancak. Türk İnkılâbının bilhassa iktisadi sahalarda aldığı tedbirlerde bir çok noksanlara malik olduğunu ve memleketin umumî hayat seviyesinde her gün biraz daha ilerlemek isteyen yeni zihniyetin engellere uğradığını görüyoruz. Bilhassa memlekette her şeyin ancak hükümet ve rehber tarafından yapılabileceği düşüncesinin her yerde telkin edilmesi memlekete büyük zararlar vermiştir. Sırf hu sebepten, zaten şahsî teşebbüs fikrinden uzak yaşattırılmış olan Türk Milleti, iş âleminde bütün cesaret ve kuvvetini kaybetmiştir.
Eski bir kültürünü İki asırlık elenı ve ıstırap devresinde yavaş yavaş terketmeye mecbur olan Türk Milleti. son büyük İnkılâbı ile bir çok şeyleri derhal kendine ınalctnıek için uğraşmıştı. Fakat hu işlerde nıalik olması İcap eden bilgilere lâyıklyle sahip olamadığından bir çok tecrübelere girişmişti. Halbuki Türk Milletinin istediği şeyler, medeni âlemin kendisine temin edebileceği prensiplerdi ve bunun için tecrübelere girişmeye İhtiyacı yoktu. Zira bizden evvel bir çok milletler medeniyetlerini her sahada İlerletmek İçin bu tecrübeleri yapmışlar, iyi ve fena neticeler alnııştardı. şimdi bizim İçin yapılacak İş, bu misallerin en iyisini gözö-nünde tutarak tatbiki yollarını aramaktır.
Bu işlerin bu surette yapılmaması memleketimizde bir çok tezatlar yaratmıştır. Bizde öteden heri ifrat ve tefritin ön plânda olması ve ortalama şeylere fazla ehemmiyet verilmemesi hu tezatları arttırmaca sebep olmuştur.
İftihar edeceğimiz profesörlerle büyük kafileler halindeki cüksek tahsilli gençlerimize mukabil, adedini bir türlü azaltamadığımız okuma yazma bilmeyenlerimiz; bacaları havaya I yükselen fabrikalarımız İçinde, onlara hiç (Je lâ.vık olmayan bir idare tarzımız; şahane bina ve meydanlarımız ve bir az uzağında kıılübelerhıılz, yeni kurduğumuz şehirlerin ayakla gidilebilecek IHr kaç kilometre uzaktaki köylerinde eski asırlar bakiyesi İptidailik ve harabiyet hu tezatların birer canlı misalini teşkil eder.
Bütün bu Ölçüsüzlüklerin en mühim sebebi, hu plânları hazırlayanların ya neticelerini hesaplamadan onları tat-bika çalışmaları, yahut da bu hususta ihtisasları bulunmamalarıdır. Zaten bizxie mesuliyet tamamen başka hlr mânaya geldiğinden, bütün bu İşleri görenler, onun akıbetini düşünmezler ve ancak ilk zamanda bir şey göstermiş olmayı muvaffakiyetin en mühim hlr noktası telâkki ederler.
Otuz seneye yakın bir zamandan beri biz de gün geçtikçe artan tezatları ortadan kaldırmak yoluna gidersek, öyle zannediyoruz kİ, memleketin ilerleme yolunda şimdiye kadar maruz kaldığı güçlükleri yenecek ve bu memleketin ve milletin bünyesine daha uygun hlr usûl bulmuş olacağız. Biz, bu yolda gülebilmek içiıı her şeyden evvel önderliği yalnız Hükümete bırakrnıyarak, İleri adımlarımızı kendi kendimize atmaya haşlamamızı ve halk hükümetinin de yolumuz üzerine dikilecek dikenleri kaldırmayı vazife bilmesini en muvafık bir usûl buluyoruz. Daima tekrar ettiğimiz glhl, bir memleketin ilerlemesinde en büyük kuvvet, o memleketle yaşayanların faaliyetleridir. Hükümet, o-na ancak müzaheret etmek vazifesi ile mükelleftir. Çünkü, demokrasi devrinde bulunuyoruz Bu devrin hır suriyetl de rehberlik etmek değil, el birliği çalışmak ve yaratmaktır.
Habib Edib - Törehan
a ▲ A
A
1
r
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar : 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
Acheson un Kongredeki beyanatı^
“Türkiye komünizm karşısında bir kaya gibi ayakta duruyor,,

TTT

v(';«
A

-(r.

*

V s

S.






?...

r • • •
«Ey
03
%
• •
I » •

y
• % ” • T.'l
■(
t
&

/J










V/A
w?






■O- -j>.

fi
’SS.'


I ;
S
e
s


:(4



>>

*

V.


-
. >31
7>






İ

*
55^ y



"Kuvvetli ve mütecanis bir millet olan Türkler, senelerce Sovyet Rusyanın tazyikına yılmadan
VVashington. 5 (YİRS) — Dünyanın hür memleketlerim Rusyaya karşı silâhlandırmak maksadiyle gerek Dış Bakanı Acheson gerekse Savunma Bakanı Johnson . Kongreden 1,222.500,000 dolarlık bir tahsisat istemişlerdir.
Bu münasebetle konuşan Achcson ezcümle şöyle demiştir:
"Taşıp dünyayı kaplamak arzusu-
Kıral Leopold,
memleketine
dönebilecek
Hıristiyan - Sosyalistler, hem Ayanda, hem de Mebusan Meclisinde kazandılar
se-
107 ge-
Bruxelles, 5 A.A. (Afp) — içişleri Bakanlığından resmen tebliğ edildiğine göre, mebuslar meclisi katî çim neticeleri şöyledir:
Hıristiyan - Sosyalist Partisi mebusluk kazanmıştır. Bu rakam
çen seferkinden İki fazladır. Sosyalistler geçen seferkinden 12 fazla olmak üzere 78, liberaller geçen seferkinden 8 eksik olmak üzere 21 mebusluk kazanmışlardır. Komünistler kazanamamıştır.* ---------- —-
Ayan neticeleri
Bruxselles, 5 A.A. (Afp) — Ayan Meclisi seçimlerine ait tam netice şöyledir:
Sosyalistler 39
Komünitsler 1
Hıristiyan-Sosyalistler 54
Liberaller 6
Sosyalistler geçen Ayan Meclisindeki adetten 6 fazladır. Komünistler 2 üyelik kaybetmişlerdir. Hıristiyan Sosyalistler eski rakamı muhafaza etmişler, liberaller dört üyelik kaybetmişlerdir.
Oy sayıları
Bruxelles, 5 A.A. (Afp) — Muhtelif partilerin Belçika Temsilciler Meclisi seçiminde elde ettLkleri oy sayısı şöyledir:
Sosyal Hıristiyan Partisi 2.354.965 Sosyalistler 1.804.967
Liberaller 557.019
Komünistler 234.325
Liberal Sosyalist Kartel 87.181 Sosyal Hıristiyan Partisi oyların yüzde 46,74 ünü almıştır. Bu ntsbet 1949 da yüzde 43,55 idi. Temsilciler Meclisi seçimlerine iştirak edenlerin sayısı 5.938.457 dir.

karşı koymuşlardır"
nu güden komünizm seylAbı karşısında Türkiye kaya gibi ayakta dur maktadır. Kuvvetli ve mütecanis biı millet olan Türkler. senelerdir Sovyet tazyikına karşı koydular. Tür-kiyeyi bu yolda yürüten her hangi bir tecavüze mukavemet azmidir, Türkler, bu maksatla, nüfus ve servetlerine nispetle gayet büyük bir kuvveti silâh altında tutumuşlardu Hâlen Türkiye Cumhuriyeti, gelirinin yüzde 35 ilâ 40 ını milli savunmasına ayırmaktadır.
Amerikan yardımı Tüıkiyenir. bu yükünü hafifletmeye muvaffak olmuştur. Bundan sonra Türk ordusunun modernleşmesi şarttır. Türkiye-nin her hangi bir taarruza mukavemet etmek arzusu kadar elinde bu işe elverişli silâhlar bulunması da bizim menfaatimiz icabıdır. Bunun için Türkiyeye yardım edebiliriz ve etmeliyiz.,,
VVashington, 5 A A. (United Press) — Bugün Temsilciler Meclisi Uzak-doğudaki durumun karışık ve tehlikeli olduğunu söyliyen Acheson, susamış olduğu iktisadi güvenlik ve siyasi hürriyetin Uzakdoğu milletlerine iade edilmesi için olden gelen yardımın yapılması gerektiğini söylemiştir.
Acheson, Uzakdoğuda tehlikede bulunan bölgeler arasında Güney Kore, Filipin ve Güneydoğu Asyayı saymış ve bu bölgelerin Sovyet tazyiki-na maruz kaldıklarını belirtmiştir.
Birleşik Amerikanın Uzakdoğuda hareket tarzının sarih olarak tayin edilmiyeceğinl belirten Acheson, bunun devamh surette değişmekte olan durumu karşılayabilmek için enerjik ve seyyal olması lâzım geldiğini söylemiştir.
Acheson, ele aldığı dâvada, hürriyet sever bütün milletler ve hükümetler karşısında bir tehdidin mevcut olduğunu ısrarla kaydetmiş ve bunun Sovyet Rusyanın fiil ve siyasetinin temel taşını teşkil ettiğini belirtmiştir.
Amerikanın Türkiyede bir televizyon şebekesi kurması muhtemel
VVashington. 5 A.A. (AFP) — Cumhuriyetçi Ayan âzası Mundt bugün Mecliste Birleşik Amerikanın televizyon yayın şebekesi kumıak suretiyle yabancı memleketlerde büyük perdelerde Sovyet propagandasiyle mücadele etmesi fikrini ileri sürmüştür.
Senatör, şebekenin nispeten az olan masrafına da işaret ederek şöyle demiştir:
“Düşman memlekette tahribat yapmaya mahsus bir bombardıman uçağı fiyatına Amerika, Türkiye. Ja ponya veya Endonezya gibi memleketlerde kuracağı daimî tesisatla yapıcı televizyon yayınları neşredebilir.,.
Q Beşiktaş, Amerikada bugün oynuyor ")
B((şikiaşın 5-0 lık galibiyetinde Bülent bu çarpışmadan sonra bayılarak ıııaça devam edememiştir
l'hilatlrlphla, 5 A. A. (Özel muhabirimizden) — Beşlktuış futbol takımı oyuncuları yarın l'hlladrlphiıı muhtelifine karşı yapacakları maça hazırlık olmak üzere bugün hafif hlr antrenman yapmışlardır, önceden pazar günü yapılması kararlaştırılmış olan maç, hava şartları müsait olmadığı Içlıı geri bırakılmıştır. Beşiktaş, yarınki maçtan sonra cuma günü hlr maç yapmak ürere New-York'ıı gelecek ve pazar akşamı New-York, Nvu-Jersey’dc yapılacak maçla tur «ona erecektir.





Amerikadan ekonomik bir heyet geliyor
Yerli ve yabancı envestis-manlar hakkında etraflı etüdler yapılacak
Washington, 6 (YİRS) — Mil-letlerarası Bankanın Müdürü Eugene Black, bugün basına beyanatta bulunmuş, Türk Hükümetinin daveti üzerine Türkiye-ye 12 kişilik bir müteha.ssıslar heyeti gönderileceğini söylemiştir- . .
Black, ezcümle şöyle demiştir:
"Heyet muayyen İstikraz mevzuu ile uğraşmayacak, fakat daha çok Türk ekonomisinin bir e-tüdünü yapacaktır. Bu arada mütehassıs heyet elde ettiği neticelere göre tavsiyelerde de bulunacaktır, Bahsi geçen heyete James Barker riyaset edecektir (Banker geçen sene Türkiyeye gelmiş ve hazırlık mahiyetinde tetkikatta bulunarak Türk resmi makamları, bankerleri ve iş adamlariyle temasa geçnıiktir).
Bahsi geçen heyetin bütün â-zaları haziranın 17 sine doğru Türkiyeye varmış olacaklardır. Türk ekonomisinin etüdü dört hedef güdecektir: 1) Mevcut e-konomlk istihsalin tahmini, 2) Gerek Türk, gerekse yabancı en-vestismşnlann en iyi nasıl kullanılabileceği, 3) Ziraî ve ekonomik istihsal seviyesini yükseltme motodları hakkında tavsiyeler. 4) Ekonomik gelişmeyi teşvik İçin İktisadi, mali teşkilâtın ve siyasetin geliştirilmesi uğruna tavsiyeler.
Heyet âzalaı ı aırasiyle şunlardır:
James Barker, B. Ratchford, R. Hondelin; P. Sinard; J, Kauff: W. Lightbody; W. Nichols; R. Rennll; M. Ross; R, Kervvin ve E; Troy. Ayrıca Stewart Mason irtibat memuru vazifesini İfa e decektir.,,



3.'




M









l









ta' ±



zg
U'

7


x


t











■ ■■








z

•(*
•*
Türkiye Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü
Fransız Cumhurbaşkanını ziyarete gidiyor
Paris, 5 - A.A. (özel muhabirimizden) — Dışişleri Bakanı Fuat J(öp-rülü, bu sabah mahallî saatle 11 de Meçhul Asker Anıtına buket koymuş ve müteakiben Büyük Elçi Numan Menemencioglunun Elçilik binasında şerefine verdiği öğle yemeğinde hazır bulunmuştur.
Davetliler arasında ezcümle Fransa Dışişleri Bakanı Schuman, Millî Meclis ikinci Başkanı Le Troquer, Eski Başbakan P. Reynaud, Ingilte-renin Paris Büyük Elçisi Oliver Har-vey, Birleşik Amerikanın Paris Büyük Elçisi David Bruce, Eski Bakan ve Millî Meclis Türk - Fransız Dostluk Grupu Başkanı Duraz, Fransız Sosyalist Partisi Genel Sekreteri Guy Mollet, Dışişleri Bakanlığı Eski Müsteşarı P. Lapie, Millî Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Edouard Bonnefous, Paris Belediye Meclisi Başkanı Pierre de Gaulle, Seine Valisi Roger Verloam ve Paris Akademisi Rektörü Sarrail bulunmaktaydı, . . *
Bunlardan başka Fransa Dışişleri Bakanlığı yüksek memurlarından
bir çoğu ve Fransa Büyük Elçilerinden Parodi ile Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Guy de La Teurelle de yemekte hazır bulunmuşlardır
Arapça ezan meselesi nasıl
karşılanıyor
îç SAYFALARDA

J
Trygve Lle (sağılan ikinci), Moskova seyahati hakkında Başkan Trıınınn'a raporunu verirken. Amerika Dış Bakanı Aclıeson suğdpn İkincidir.

Tekel maddelerinde
mühim ucuzluk
Bazı sigaraların fiyatları indiriliyor. Bira - rakı imalâtı serbest
bırakılacak

Yakında YENİ İSTANBUL'da
\\


Bas veren bir
Yazan :
Fâlih Rıfkı Atay


Yakında YENİ İSTANBUL’da
T

Ankara, bildiriyor) ci nevi sigaraların 20 kuruştan 15 kuruşa indirileceği hakkındaki haberleri Gümrük ve Tekel Bakanı Nuri Özsan bugünkü basın toplantısında teyid etmiştir.
Bakan beyanatında diğer sigara flütlerinin de indirileceğini ima etmiş, ancak bunun hazîneye 22 milyon lira kadar bir açık tahmil edeceğini belirtmiş, mamafih bu açığın kapatılması için tetkikler yapılmakta olduğunu da ilâve etmiştir.
Diğer taraftan bu beyanattan anlaşıldığına göre Bakanlık Tekele alt kereste fabrikaları ile imalâthane ve kavlarını hususî ellere tevdi etmek kararındadır. Av malzemesi de tekel mevzuu dışında tutulacak, umumiyetle bandrol sisteminden vazgeçilecektir. '
Rakı ve bira imalâtının serbest bırakılması için de tetkikler yapılmaktadır.
5 (Hususî muhabirimiz — Doğu. Köylü, ve 5 in-
Aleyhte mütalea yürütenler, bu mevzuu, inkılâpçılık zaviyesinden ele alıyorlar
Ankara, 5 (Hususi muhabirimiz bil-diriyor; — Yeni Hükümetin Arapça ezana müsaade etmek niyet ve temayülünde olduğu hakkında Başbakan Adnan Menderesin bugünkü gazetelerde çıkan beyanatı geniş bir ilgi toplamıştır. Mesele henüz kanun mevzuu olarak ele alınmış değildir. Fakat Hükümet görüşünün Başbakan tarafından bir demeçle açıklanması, ezan bahsinde bugünkü fiilî durumu lâiklik ve vicdan hürriyetine aykırı telâkki edenlerle halkın dinî hissiyatına mutlak olarak saygı gösterilmesini isteyenler arasında memnuniyetle karşılanmıştır.
Bununla beraber beyanatın muhtelif cephelerden çeşitli tefsirlere, yol açtığı da bir vakıadır. Aleyhte mütalâa yürütenler ezanın Türkçe veya Arapça okunması mevzuunu bir yana bırakarak meseleyi daha ziyade inkılâpçılık zaviyesinden ele alıyorlar ve diyorlar ki:
"Başbakan lâiklik prensiplnl mahfuz tutmak bakımından görüşlerinde haklı olabilir. Fakat işin bir de İnkılâpçılık cephesi vardır. Böyle bir hareket doğrudan doğruya inkılâbın esas prensiplerini zedeler. Üstelik Başbakanın demecinde mühim bazı beyanlar da vardır. Bu ifadeler ezan mevzuunda alınma»’ mutasavver kararın “henüz millete mal olmamış inkılâplar” formülü altında daha bazı tavizlere yol açacağı endişesini uyandırıyor.”
Bu mütalâada olanlar, seçimler sırasında gayri mesul kimseler tarafından yapılan çeşitli propagandalar yüzünden D.P. nin şimdi bir manevî tazyik altında bulunduğunu, Arapça ezan meselesinin iktidara geçer geçmez derhal ele alınmasının da bundan ileri geldiğini cne sürmektedirler.
Fakat Başbakan, irticaa, taassuba, geriliğe karşı Hükümetin mücadeleden geri durmıyaçağım rın tamamiyle mahfuz aynı demecinde tasrih maktadır. Binaenaleyh slplerlnl korumak şartiyle Arapça e-zana müsaade etmenin inkılâp esaslarında en küçük bir tavizde bulunmak mânasına asla gelmediği ve gel-miyeceği yukarıdaki mülâhazalara ce-vahen belirtiliyor.
• »
ve inkılâpla-tutulacağım etmiş bulun-lâiklik pren-
IK ÎN Cî
Bu ülkenin unutulanları M. Nermi
ÜÇÜNCÜ
Talebeme mektuplar : Hocalık ve talebelik Reşad Nuri Darago DÖRDÜNCÜ.
Ingiltereden sanat haberleri :
Edinburglı Festivalinde milletlerarası müzik ve dram programı lan Hunter
Yaz geldi (Hikâye)
Paris mektubu :
Milletlerarası Tiyatro Enstitüsü Ayşe Nur
BEŞİNCİ
En iyi yol
Dr. Röpke
Af hakkındaki
kanun tasarısı
son şeklini aldı
komünistlik, aleyhine ve karşı işlenen
âdabı Devlet suçlar
Casusluk, umumiye mallarına
affın şümulüne girmiyor
Ankara, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Af kanunu tasarısı son şeklini almış ve bugün Bakanlar Kurulunda görüşülmüştür. Muayyen bir tarihten sonraki suçlar affın şümulüne girdiği için tasarı umumi bir nf mahiyetinde değildir. Tasarıda aftan istisna edilen suçlar şunlardır:
Casusluk, komünistlik, âdabı umumiye aleyhinde İşlenen suçlar, Devlet mallarına karsı işlenen suçlar.
iflaın cezaları da affın dışında bırakılmaktadır. Tasarıya göre af neticesi tahliye edilecek suçlular belli bir ınüddct İçinde tekrar suç İşledikleri takdirde eski cezalarını da beraber çekeceklerdir.

— Tekel Bakanlığı lâğ vedilecekmiş!
— Tabii azizlin, “iki elin sesi var. tek elin nesi var?”

6 Haziran 1050
Sayfa 2
YENİ İSTANBUL
TETKİKLER
unutulanları
SAYILI edebiyat tarihçilerimizden Ali Canip Yöntem'in dostlarına gönderdiği mektuplarında okuyanı düşündüren görüşler boldur. Onun için bu çok eski dosttan gelen her mektup, beni yalnız sevindirmekle kalmaz, aynı zamanda, bana yeni konuların ülkesinde gezinmek fırsatını da verir. Ben ona İstanbul sokaklarının tuhaf adlarından bahsetmiştim. O. İse, bir mektubunda, bana çok daha tuhaf sokak adlarının listesini gönderiyor ve sokaklarının haline olduğu gibi, mânâsız adlarına da ta-hammül gösteren teşkilâtımızın, bütün teşebbüslere rağmen, Ömer Sey-feddln’i unutturmıyacok bir sokak a-yırmadıklarını anlatıyor. Sokaklarını bakkallarının, kasaplarının, hamallarının, pestilcllerinin, sucularının, ölü yıkayıcılarının, ilh., adlariyle bezendiren bir şehirde, Ömer Seyfeddln’ln adını bulmamak, gerçekten, çok acıklı bir şeydir. Bakkalın, kasabın, pes-tilcinin, ölü yıkayıcının, ilh., topluluk hayatımızda, kendilerine göre rolleri vardır. Adlarının sokaklarda ebedileştirilmesine karşı gösterilen büyük ilgiyi kıskanmadığımızı burada söylemek isteriz. Fakat tek çiçekle bahar olmaz. Bir millet yalnız biraz Önce sıraladığımız zanaat sahiplerinden 1-baret değildir. Onun İçin edebiyatımıza, fikir hayatımıza büyük ölçüde yardımı dokunanları da unutmamak, onların adlarını da sokaklarımıza ver. mek. biıce, yerinde bir şeydir. Biliyoruz ki ediplerimize, fikir adamlarımıza ayıracağımız sokaklar; bakımsız, kaldırımsız, lâmbasız sokaklar o-lacaktır. Bu, doğrusunu isterseniz, kaleme ve bilgiye karşı gösterdiğimiz ilgiye biçilmez kaftan gibi yakışır. Zaten asfaltlı caddelerden, bulvarlardan, parklardan edibin de. fikir adamının da ruhu mutlaka sinirlenir. Onlar gönülden gelen şeyleri: isterse bakımsız, kırık, dökük olsun, daha çok severler. Yurdumuzda çeşit çeşit tekeller vardır. Türk vatandaşı tekellerin ağlarında bahtsız bir böcek gibi, yıllardan beri, vızıl vızıl vızıldamaktadır. Asfalt da, bulvar da, park da şöyle böyle tekelleşmiştir. Oralara, genç bir geleneğimize göre, yalnız yaşıyan politikacıların adları verilir. Geleneğe karşı dil uzatılmaz tabii.
İstanbul, başkent değildir artık. Fakat, bugün bile, en büyük ve en ehemmiyetli kültür merkezimiz olmadığını kim iddia edebilir? Biz Türk-ler bu şehre aşağı yıkarı beş yüz yıldan beri yerleşmiş bulunuluruz. Hattâ bayram İçin hazırlanıyoruz. Tahsisat darlığı içimizi üzüyor. Halbuki öte taraftan da, fethin beş yüzüncü yüını kutlamak kaygıslyle Edebiyat Fakültemiz, Fatih’e kasideler yazan iki han şairinin divanlarını fazla lükse kayarak bastırıyor ve ne eski yazıyı, ne de lrancayı bilen, hattâ kaside tarzından hoşlanmaması gereken Türk nesillerine hediye ediyor. Fatih devrini bile gençliğimize nasıl belirteceğimizi bilmiyoruz. Anlaşılıyor ki. tam bir kararsızlık içindeyiz. Bizim yapacağımız şey, Türk îstanbulun beş yüzüncü yılında yalnız Fatih’in heybetli hayalini gönüllerde uyandırmak değildir. Hele kasideler dekoru içinde anlaşılan bir Fatih, ne kadar az Türk’tür, ne kadar bizden uzaktır. Büyük bir çağın bayramını yapmak demek; dünle bugün arasındaki münasebetleri dile getirmek demektir. Fatih, geniş ülkeler yanında bir de İstanbul fethetti. Fakat biz o zamandan beri ne yaptık? Yalnız kasap mı, bakkal mı, ölü yıkayıcı mı, sucu mu, ilh., yetiştirdik? Sokakları tuhaf tuhaf adlarla bezenmiş bir şehrin. gençliğe verebileceği ruh terbiyesi ne olabilir? Sokaklar bize kültür benliğimizin hiçliğini mi hatırlatmalı ve gençliğin coşan yaratıcı hayal kudretini mİ ezmeli ? Şehir sokaklarının gönüllere hitap eden bir dili olmalıdır. Biz, her adımımızda milli benliğimizin, kültür benliğimizin sesini lşltmellyiz. Nedir bu duvarlarından ahret, ölüm, İhmal ve unutkanlık bakan sokaklar? Halkın suçu değil bu. Suç, doğrudan doğruya milli değerleri unutan sorumluların.. Kilittir benlisini anamayan bir jehlr, hafızasını kaybetmi, bir »ehliden ba,ka bir ,ey midir? .
Fütuhat devrinin TÜrklerl, gösterişten hojlanmazlardı. Hanları, ha-
Yazan : M. NER/V1/ kanlan rütbesiz bir asker gibi çalışırlardı. Bir çok kahramanların, fikir ve söz Üstadlarmın ne zaman doğduklarını. ne zaman Öldüklerini, hattâ ehemmiyetli eserler vermiş bir çok sanat adamlarımızın adlarını bile bilmiyoruz. Onların bu hudutsuz tevazuu, bizim İhmalimizi nlhayetslz-leştlrmek İçin hiçbir sebep teşkil e-demez. Kendimizi millet olarak sezdikten sonra biz, onları büründüren karanlığı dağıtmaya ve şahsiyetlerini unutuluştun kurtarmaya çalışıyoruz. İstanbulun beş yüzüncü Türklük yılı törenlerine hazırlanırken milli hafızamızın daha büyük bir sezgiyle dirilmesini istemek elbette hakkımızdır. Az çok unutulanları bile hatırlamak İstediğimiz bir sırada, eserleriyle henüz aramızda yaşayan, bize benliğimizin erişilmez köşelerinden seslenen, lerl nasıl unutabiliriz? Tahsisatla başarılan işler olduğu gibi tahsisatsız yapılabilen işler de vardır, Fakat biz neden her şeyi tahsisat geleneğinden bekliyoruz? Sevilen ve duyulan bir şeyin en verimli tahsisatı, hattâ tahsisat hâzineleri gönüllerdir. Bunu a-ramak, bulmak istiyorsak kültür benliğinizin derinliklerine yayılmak zahmetine katlanmalıyız. Büyüklerimizin adlarını, hiç olmazsa bakkal kadar, sucu kadar, tenekeci kadar yaşatmak için tahsisat mı bekllyocoğlz? Biz bunu verdiğimi» vergilerle koruduğumuz teşkilâttan neden istemeyelim? Beliren milli irade karşısında hangi teşkilât,unutkanlığında ısrar edebilir?
Avrupada yaşlı ağaçların bile milli kültürü hatırlatan dal çağlayışları vardır: İri bir meşenin altında Goethe dinlenmiştir, yaşlı bir ıhlamur. Schil-ler’e Orlcan Kızı’nt İlham etmiştir, yüksek karaağacın altındaki sırada Nietzsche oturmuştur. Vatan; bize seslenen kaynak, ırmak, orman, toprak, en kısa sözle, ülke demektir. Bir ülke ne kadar susarsa, ne kadar dilsiz ve masalsız kalırsa o kadar
vatan olur, o kadar büyüsünden silkinir. Gençliği yalnız okullar değil, aynı zamanda görünmez kültür kudretiyle ürperen diri muhiti yetiştirir, ölüm, bizim geçici varlığımızı alıp götürebilir. Fakat onun yanaşamadığı, el süremedlğl ulu ve ölümsüz bir mabet vardır: Milli varlığımız. Bu uçsuz. bucaksız ebediliği, parklarımız, sokaklarımız, toprağımız, yurdun her zerresi teneffüs etmelidir. B12e millet ebediliğine yakışan bir hafıza lâzımdır. Onun için, biz, bugün Ömer Scyfeddin'i, yarın bir .başkasını, Ö-bürgün şunu veya bunu unutamayız. Arkasında beş yüz yıllık bir ömür bırakmak üzere bulunan bir şehirde müll varlığımızın şerefli izlerini aramak bize artık bir borç, bir vazife olmuştur. Hayalimizi büyük törenlerle yormadan önce Fatihin bıraktığı mirası nasıl değerlendirdiğimizi, Is-tanbulun nasıl Türkleştiğini ve bu şe-hirde kültürsüz ve şahsiyetsiz bir Ö-mür sürmediğimizi göstermeliyiz artık. Bizim için çalışanları biz nasıl unutabiliriz?
az
İsrailli futbolcular. Abideye çelenk koydular
İsrailli fııthıdoıjlar âbldi.ve îarallln Hııpoei takımı futbolcuları dün saat 17 de Taksim âbidesine bir çelenk koymuşlardır. Akşam 18 de de İsrail Elçisi eksclâns Eliahtı Saa-son şehrimizde misafir olarak bulunan İsrail Hapoel takımı oyuncula-rlyle, kulüp temsilcileri ve gazeteci-
Ş E H İ İt II A B E B L E İt
1.
Ortaokul ve lise imtihanları
okullanndan cetvelleri ho-Mlldürltlfcüno muvaffakiyet
Kalî sınıf geçme cetvelleri henüz toplanmadığından muvaffakiyet nispeti kesin olarak bilinemiyor
Ortaokul ve liselerde aon kanaat dönümü notlarını havi karnelerin dağıtılması sona ermiştir. Birinci ve ikinci sınıflardan gayri, bitirme imtihanlarına gl-rcmlyccek olan son sınıf öğrencilerine do karneleri verilmiştir.
Şehrin bütün kati sınıf geçmo nüz Milli Eğitim gclmödlgi için,
nispeti kesin olarak bilinememektedir.
Buna rağmen şehrimiz orta öğretim müesseselerinde bu sene doğrudan doğruya sınıf geçme nispetinin pek fazla olmadığı ve yüzde elliyi gcçmiyeceğl tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan ortaokullardaki devlet İmtihanı dün başlamış ve Öğrenciler aritmetik dersinden yazılı imtihana girmişlerdir. BIlAharc türkço ve tabiiye derslerinden imtihana tâbi tutulacaklardır, Bu İmtihanları takiben de sözlü imtihanlar baş-Uyacaktır.
Liselerdeki İmtihanlar da devam etmektedir.
Belediye murakıplarının dünkü kontrolları
Belediye İktisat murakıpları tarafından dün şehrin muhtelif yerlerinde 60 kasap, 66 fırın, 12 sakatatçı, 8 helvacı, 4 peynirci, 10 berber, 52 bakkal, 17 lokanta, 1 muhallebici, 9 kahve, 79 sebzeci, 34 manav. 15 pastacı kİ topyekûn 357 esnaf ve müessese kontrol edilmiştir. Bu kontrol neticesinde 7 esnafa zabıt tutulmuştur.
Ayrıca H ncı Şube tarafından yapılan seyrüsefer kontrolündo 400 nakil vasıtası kontrol edilmiş ve nizamlara aykırı hareketi görülen 34 nakil vasıtasına ceza zaptı kesilmiştir.
Adlî teşkilât hakkında bazı düşünceler
Türkiye Hukukçular Derneği tarafından tanzim edilen konferansların İlki dün Ord. Prof. Sıddık Sami Onar tarafından saat 17.30 da Ticaret Odası salonunda verilmiştir. Sıd-dık Sami Onar, çok seçkin blr ûtnlo-ylci kütlesi tarafından aJftka İle dinlenen konferansında, adlî teşkilâtın ıslâhı meselelerini büyük bir salâhiyetle, orijinal bir şekilde, meselenin can alıcı noktalarına işaret etmek suretiyle teşrih .etmiştir.
çelenk koyduktan npnru
lere lerallln Basın ve Ticaret ıııüga-vlrliftlnin bulunduğu Toşvlkıyedeki Belveder apartımanında bir kokteyl vermljtlr.
Kokteyl aamlmt bir hava içinde geç vakte kadar devam etmiştir.

yerin umumi plânı
Dernckçe tcablt edilen
İstanbulun Beş Yüzüncü vo Müteakip Yıllarını Kutlama Derneği Fatih Sultan Mehmet için dikilecek âbidenin yarini, tesblt etmek gayetiyle vatandaşlar arasında bir anket açmıştır. Dernek hu ankete verilecek olan cevapların haziran ayı sonuna kadar gönderilmesini İstemektedir.
Bu maksatla dornekçe yayınlanan bir beyannameyi aşağıya alıyoruz;
Aziz vatandMimız;
Ittanbulun Boş Yüzüncü Fetih Yıldönümünü Kutlama ve bu vesile İle İstanbulun Fatih dovrlno ait kıymetli eserlerini tamir ettirmek ve harabl-den kurtarmak nıaksadlyle teşekkül eden derneğimiz 2M.19Ö0 tarihli umumi toplantısından sonra faaliyete başlamıştır.
Derneğimizin çizdiği programa ve nlzamnamoslndokl bir mnddeslno İstinaden bu hususta yapılması tasarlanan bir çok İşlerin on başında Fatih için dikilmesi kararlaştırılan âbido gelmektedln
Bunun İçindir kl dikilecek âbidede, velev kl bir hâtıra kabilinden olsun birer çivileri bulunması gayoslno matuf olan küçük bir miktar meblâğın tesbltl bu hayırlı İş İçin büyük mikyasla vatandaş kütlelerinin, hiç sıkıntıya düşmeden iştirak etmelerine imkân vorobllmok İçin düşünülmüştür.
Projeleri hazırlanan gelir monbala-nndan elde edilecek para He, hayır--sever vatandaşlorın kıymetli teberru-lavı bizi flovlndlrocck mahiyette tecelli ettiği takdirde, Abideden başka âmme hizmetine yarayacak Fatih namına bir hayır mücsseseslnln kurulması da, tasavvurlarımız moyanında ve çizdiğimiz program dahilindedir. Fakat herşeydon evvel, bundan üç sene sonra muhakkak surette tamamlanması lâzım gelen âbidenin, şimdiden yerinin tesbiti ve bilfiil İşe başlamak keyfiyeti gelmektedir.
Derneğimiz; Fatih İçin yapılması kararlaştırılan Abidenin şehircilik, tarih vo estetik noktal nazarından en muvafık olan yarde teshili İçin kendi İdare heyeti meyıınından ayırdığı bir İki mütehassis İle memlekette bu hususta salâhiyet sahibi, kıymetli mütehassısların iştirakiyle teşekkül eden bir komisyona tetkikler yaptırtmış ve bu hususta kendilerinden bir rapor rica etmiştir. Komisyon bir çok âbidenin tarih noktal nazarından doğru olsa hile şehircilik vo bilhassa hu iki muazzam vo ufuklara yükselen kubbeli ve minareli fıbkloler arasında Fatihin azamet, ve haşmetini bihakkın temsil edecek bir anıtın kurulamıya-cnğı, bllhtfisa yeni şehir plânında da burasının arkeolojik bir site olması münnsebetlylo denizden törünmcsl af» susunun tatminkâr bir neticeye var^ rnıyaoağı kanaatine vâ.(ıl olmuştur. Buna mukabil iJaraçhanebaşında, Belediyece yeniden yapılmakta olan tevsi amollyelerl neticesinde bir kat daha genişleyecek olan, Mnrmarnyn bakan bu meydanın hâlen Yenlkapı» Aksaray, Beyoğlu, Aynsofya ve Fatih yollarının mültekaamda okluğu gibi turistik bir yol üzerinde bulunduğu ve yeni irımr plânında Yedikuleden Hİbaren açılacak yeni’ bir caddenin de buradan goçlrHoccğl vo bu noktanın Marmarayn daha hâkim bir saha olmasına vc şehrin hâlâ Vo gelecekte de kesif, İşlak bir yeri bulunmasına binamı burasının âbide için en muvafık bir yer olacağı kanaatini İzhar ederek raporunu vermiştir. İdare heyetimiz, komisyonun rapor muh-

Fatih heykeli için bir anket açıldı
tevlyatını çok makul bulmuş ise de mahdut nispette bir mütehassıslar heyetinin verdiği bu karar için acele e-dilmomeslni muvafık görmüş ve bunun büyük ölçüde bir anket yapılarak memleket mütehassıslarının, münevverlerinin vo bu Is için seve seve mütalâa boyan etmekten zovk duyacak hayırnovcr vatandaşların bu hususta kİ düşüncelerini almayı faydalı bul muştur.
Anketimize kısa veyahut arzu buyu-ruldııfcu takdirde tafsilâtlı bir şekilde cevap lütfedilirse son derece müte şekkir vo mlnottar kalacağız.
Dernek Başkanı Aziz OĞAN
Sağlık Bakanı şehrimize geldi
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr, Nihat Reşat Bclger dün şehrimize gelmiştir. Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcıdan lstanbulun sıhhi durumu hakkında geniş izahat alan Bakan, naat 16,30 da gazetecileri kabul ederek, şehrimizo hususî işleri İçin geldiğini, Sağlık Müdürü ve meslckdaşlarlyle konuştuğunu söylemiştir. Bu arada kendisine muhtelif sualler soran gazetecilere Bakan, memleketimizin her tarafının büyük İhtiyaçlarla karşı karşıya bulunduğunu. sihhat bakımından şehirlerimizin bazı varlıklara sahip olduğunu, bunların da ıslah edilerek daha rasyonel bir şekilde çalışmaları gerektiğini. vatandaşların hastahnnelerden şikâyet ettiklerini bütün bu şikâyetleri bildiğini, fakat bunun sebebinin yatak sayılarının az olmasında bulunduğunu, Anadoludokl sıhhi vaziyetin maalesef fena olduğunu, köylünün sefalet içerisinde ve sıhhi meskenden mahrum bir halde hayat sürdüğünü, bu scbeplo köylü vatandasın hastalığa karşı muafiyetinin a-taldiğını söylemiş ve bazı istatistik! rakamlara İstinaden memleket teki veremli hastaların miktarım vermiştin
Bakan bundan sonra, köy sağlığında kullanılmak üzere i helikopter uçağının ısmarlandığını, verem hastaları İçin îsveçten bir yıl içinde 4 bin hastayı barındırabilecek barakaların, getirileceğini ve doktorlara her yıl tıbbi inkişaflarını temin etmek i-çln Ankara ve Istanbulda kurslar açılacağını beyan etmiştir.
Türk . İsrail ticaret müzakereleri tamamlandı Türkiye İle İsrail arasında yapıldıkta olan ticaret müzakereleri çok HÜsAlt bir hava İçinde cereyan et iniş ve her İki tarafın gösterdiği müşterek hüanll niyet ve anlayış çer çeveal içinde sona ermiştir. Kliring sistemine göre tesblt edilen esas an* laşmanın bugünlerde kaleme alınmasına başlanacak ve bir haftaya kadar Ankarada merasimle İmzala* nacaktır,
A
Likör ve şaraplarımız Avrupada rağbet görüyor
Ingiltere ve Almanyadan siparişler gelmeye başladı
Likör ve şaraplarımız Avrupada büyük bir rağbet görmeğe başlamıştır. İsveç ve Norvcçten sonra İngil-tererle Türk likör ve şarapları çok beğenilmiş ve siparişler başlamıştır. İngiltere bilhassa beyaz, dömlsek ve portakal likörlerimize taliptir, len siparişlerin miktarı günden artmaktadır.
Diğer taraftan Almanyadan
olan istek üzerine bu memlekete yollanan likör nümunelerl beğenilmiş ve bir anlaşma yapılmak üzere müzakerelere başlanmıştır.
Bundan başka, Tekel tından Paris sergisinde Türk şarap ve likörleri
mlş ve halk tarafından Adeta kapışılmışım.
Avrupaya içki İhracatımızın yeni bir inkişafa namzot bulunduğu anlaşılmaktadır. Likör fabrikamızın kapasitesi bütün bu yeni talepleri de karşılamağa müsait bulunmaktadır.
Veri-güne
vâki
idaresi tara-teşhir edilen çok betrenü-
Gecekondu sakinlerinden
bir aile köşk kazandı
Yapı Kredi Bankasının ikramiyesini kazanan aile dün döşeli köşkün tapusunu
Bankadan aldı
4
I
Köşkün cepheden
Yapı ve Kredi Bankasının 1960 yılı ikramiye Plânına konan 7 evden 3ün-cÜMÛnün keşidesi ovvelki gün Atlas Sineması salonunda, noter, murakıplar vo aile cüzdanı sahipleri huzurunda yapılmıştır.
1U0 er hra ikramiye kazanan 133 talihlinin isimleri okunduktan sonra yapılan Ev İkramiyesi keşidesinde. Göztepode Tnnzimat Caddesindeki 5 odalı ve 2 katlı, 30 bin lira kıymetindeki köşk, Mecldlyeköyündo tuğla harmanları civarında 2 odalı gecekonduda oturan Bn, Mukadder Pork’e İsabet etmiştir.
İstanbul Meşbahasmıda tellâllık e-den Ethem Perk’in eşi olan Bn. Mukadder. kcndislj’le konuşan gazetecilere, 3ü yıllık evlilik hayatlarında kocasından İstediği yegâne şeyin ev olduğunu söylemiş vo demiştir kİ!
— “Kocam bu İsteğimin yerine ge-.irilmesi için elinden gelen gayreti mrfotli vo ancak ^u 2 odalı gecokon-luyn bent sahip edebildi. Fakat çok lar olduğu için sıkılıyor ve Mocldlye-köyünde daima önünden geçtiğimiz büyük eve benzer bir ovl blzo nasip etmesini Allahtan istiyordum. Kocam İse, MecıdlyokÖyUnün havası sert olduğundan “Allah büyük bir ev verecekse İstanbulun Oöztcpc gibi sayfiye yerlerinde versin” derdi. Şu kısmete bakın kİ, Allah İsteğimizi yorlne getirdi.”
Diğer taraftan Bn. Mukaddcr'ln eşi Ethem Perk de şunları söylemiştir;
— “Hanri Behnr adında bir arkadaşını iki sene evvel Göztopede Yapı Kredi Bankasının İkramiyesinden bir ov kazanmıştı, Hanri Behar, aynı yazıhanede masa komşumdur. Kendisine dalma “bu «ene senin yanına geleceğiz'1 diye takılırdım, o daı “Madem kl talih kuşu şu yazıhaneden içeriye girdi, bir dahaki sefero senin başına konar” covamnı verirdi, İste Hami Behar’ın dediği gibi do oldu. Mecidiye-
Teknik Üniversiteliler bugün toplantı yapacaklar
Teknik Üniversite Talebe Birliği tarafından çarşamba günü Taksim Mey* dıınında yapılacak olan mitinge mü* saade verilmediğinden yapılnnuyacsk-tır. Talebe Birliği, bu miting yorlne bugün saat 17.00 de Teknik Üniversite Spor salonunda bir toplantı yapacaktır. Bu jttünaaebotlo Teknik Üni-voraite Talebe Birliği aşağıdaki beyannameyi neşretmişllr;
İstanbul Teknik üniversitesi Talebe Birliği Başkanlığından:
Birliğimiz 6 haziran anlı günü Üniversitemiz iHİobpslnln yetişmesi ve do-Inyıslylo bununla İlgili imtihan ve öğretini yönetmelikleri hnkkında bir toplantı tertip etmiş bulunuyor. Gayemiz monılekctlnılzo daha faydalı olabilmek İçin mevcut şartların hatalı ve noksan olduğunu, mümasil üniversitelerden farklı vo bugünkü tedris usullerimi uymayan yönetmeliklerin tatbik edildiklerini belirtmek vo umumî efkâr muvacehesinde bu aksaklıkların İlgili makamlardan tashihini istemektir. Bu müzmin dâvamızın halli yolunda şlındlyo kadar sarfottlğimiır gayretler neticesiz kalmıştır. Bu durum bizi memleketimizde İlk olarak böyle bir toplantı yapmaya, sovketmlştlr. Cönkü dâvamız hâlen Üniversitemizin mevcut 1600 talebesinin değil, bu memleketin kalkınmasında mühim rol oynayacak gelecek noslllerln yetişmesi dâvasıdır.”
Diğer taraftan Ünlvorelto Talebe Birliği dn âzAİnrını bu toplantıda yor almaya dâvet etmiştir.
obrünüşü köyündeki evden GÖıtcpedckl köşke geç(uok bu defti da Hanri Bohar’la ov komşusu olduk, daha evvel masadan masaya şakalaşırken şimdi do balkonlarımızda karşılıklı kahvolorinıtai İçerek konuşacağız,”
Keşidenin hitamında Atlas Sinemasında davotllloro günlük filmi gösterilirken talihli Bayan Mukadderle /.evci Ethem Perk banka mensupları tarafından McoldlyekÖyUndekl gecekondu evlerinden otomobille sinemaya getirilmiş ve film amamda bu iki talihli. davetlilere takdim edilmiştir. Çok yerinde bir isabet olan bu İkramiyeden dolayı davetliler Bayan Mukadderi sürekli surette alkışlamışlardır.
Bundan sonra talihliler Göstepeye götürülerek yeni evleri gezdirilmiş ve anahtar kendilerine teslim edilmiştir
Bayan Mukadder. Bursada mühendis Ziya Çınar ile evli olan kızı Pakl-«eyo ve YnssıvlrAnda yüzbaşı bulunan oğlu Rauf’a telgraf «ekerek onları □Öztepedokl köşklerine davet etmiştir.
J
SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NE»RtYAT LtMtTEh ŞİRKETİ Müdürü ı Kfiıirtl H. »ARLICA
Bu neyıda yaaı işlerim fiilen idare eden!
»add ÖGET
Basıldığı yer ı
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
Şefika Aba elinde şamdaniyle arkamda bekliyordu. Bu ihtiyar kadın Hacı Ömerin akrabalarından bir duldur, Öteki köy kadınlarına pek ben-zemiyen tarafı vardır. Çocuklarını evlendirdikten sonra dansı mı. amcası mı olduğunu pek iyi bilmediğim Hacı Ömerin evine sığınmıştır.
Hacı Ömer bir şeye canı sıkıldığı zaman, karısı ve çocukları da dahil olmak üzere, e t ra-fındakllere:
— Kör münkirler! (Burada nankör demek) Burnunuzu batıra hatıra yidlğinlz ekmeğim gözünüze. dizinize dursun, diye bağırır. Şefika aba yakın akraba da olsa, Hacının karısı ve çocuklarından bir gömlek dışarı bir akraba olmak bakımından bu sözden alınır ve yediği ekmeği hak etmek İçin çiftlikte ve evde aylıkçılardan daha fazla didinir. Hacı Ömerin kendi karısı, bütüh hayatı boyunca bu canavarla boğuşmaktan iyice sersemlemiş bulunduğu için evin kilidi küreği bu Şefika abadır.
Onun beklediğini görünce: — Sen var yat rahatına bak Şefika aba, dedim, hava çok sıcak. Benim fazla uykum da yok bu gece... Sundurmadaki kerevette oturur, belki biraz, da uyuklarım.. Zaten sabaha ne kaldı kİ...
Şefika aba İtiraza alışmamış bulunduğu 1-
26
çln ses etmedi. Zaten niçin yalağa girmekten çekindiğimi de tahmin eder gibi bir hııll vardı. İlk dul kaldığı gece tek başına yatağa girmek tecrübesini kendisi de yapmıştı. İhtiyar kadın kısadır duraklamadan sonra:
— Battaniye gibi bir şey bulup getireyim bari, dedi, kırağı da yağar sabaha karşı..
Çiftlik bir tepenin üstündedir. Aşngıki uçsuz bucaksız pirinç bataklıklarının sivrisineği buralara kadar çıkumaz. Üstelik uçsuz bucak-sız pirinç bataklıklarına karşı elimden bir şey gelmemesine mukabil burada küçük ölçüde bir sıtma mücadelesi tecrübesine girişmiş, muvaffak da olmuşumdur. Fakat Şefika abanın dediği gibi buranın da kırağısı vardır.
İhtiyar kadının, battaniyeyi yanıma bıraktıktan sonra başörtüsünün uciyle gözlerini sildiğini gördüm. Benimkiler henüz kupkuru İdi. Fakat biraz sonra asıl kırağının onlardan ineceğini düşünüyordu.
Sırtüstü kerevete uzanarak İki elimin parmaklarını ensemde kilitledim ve yıldızlara bakarak düşünmeğe başladım. On yedi yıl önce bu kasabada geçirdiğim ilk gece gözümün önüne geliyordu. Çocuk gibi boyuna ağlamıştım o gece. Zaten saz gibi vücudümle tüysüz tüssüz bir çocuktan başka neydim kl o zaman? Aradan yıllar, yıllar geçiyor.» İlk zamanda bana diken gibi batan bu kasabaya yavaş yavaş alışıyorum; çetin bir uğraşma pahasına mesleğimde muvaffak oluyorum. Scçdlğiın kızla evlenerek çoluk çocuğa karışıyorum. Değme yerlilere nasip olmamış bir kuvvetle bu topraklara dal budak salıyorum. İstanbul benim için gitgide rüya oluyor. Fakat aradan bunca yıllar akıp geçtikten sonra yine bir gece, aynı yıldızların altında, kendimi o ilk geceki kadar yabancı ve
yalnız buluyorum. Evim ve bu saatte, saçlarının arasında saman kırıntılarıyla ablalardan birinin koynunda uyuyan çocuğum hem var, hem yok demektir.
Celilenln hastalığının kanser olduğuna kanaat getirdiğim günden beri hu geceyi dehşetler içinde bekledim. Yalnız şeklini böyle tasavvur etmemiştin^ Çocuk bir yanda, ben bir yanda... Fakat ne çıkar? Netice hep aynı netice... Gün. İcrdcn beri bir lâhza yalnız kalmadım. Yorgunluk, şaşkınlık, her biri bir havadan çalan alay alay insanların etrafımda kaynaşması, beni a-damakıllı sersemlotti. Gözlerimden henüz bir damla yaş çıkaramadım. Şimdi kl hayvan artık yemini yiyip uykusunu alarak az çok rahatlamıştır, İkiden beri beklediğim ıstırabın dolu dizgin akın etmesini beklemekten başka ne ka. lıyor? Yalni2 bu ıstıraptan daha bir ses şada yok.
Bir ara zihnimi Celileden ayırarak kızımı düşünüyorum; "Onun hiç bir şeyin farkında olmuyor görünerek harman yerinde köylü çocuk-larlyle eğlenmesi neyi ispat eder? Bu saatte belki dc ablaların yatağında anasını sorup ağlıyordun Bu düşünce üzerine gözlerimde biraz ıslaklık hisseder gibi oluyorum. Fakat arkası gelmiyor. Sonra yine merhumenin kendisini düşünüyorum. Ona merhume demek bile ne yürek parçalayıcı bir şeydir. Kasabanın üç ayrı köşesine dağılmış yalnızlardan biri (ie o... Hem ne yalnızlık! Böyle müstesna çöküntü zamanlarının karakteristiği, kendini olduğu gibi bir takım serseri düşüncelerin dalgalarına bırakmaktır gibime gelir. Onlar artık insanı nereye İsterlerse oraya sürüklerler, çarparlar. Fakat biran geliyor ki iddia ettiğim perişanlığa rağmen dümeni elimden bırakmadığımı; o düşünceleri, 28
garip bir sinsilikle, muayyen hedeflere doğru sürerek aşındırmağa ve korktuğum bir tehlikeyi önlemeğe savaştığımı dehşetle görüyorum.
VII ŞEYTANIN SESİ
İşte o vakit kulağıma bir ses, itikadı bütün insanların şeytan demekte aslâ tereddüt etmeyecekleri bir ses geliyor:
— Zorlama kendini ağlamayacaksın. Ağlamayacaksın. Ne bu gece, ne yarın gece, ne hiç bir zaman.
Vücudüm diken diken olarak kerevetin Üstünde doğruluyorum. Adota kendi dışımda diyebileceğim bu ses İte o saatte konuştuklarımı aşağı yukarı şöyle İfade edebilirim:
O — Zorla kendini,, zorla ağlamak olmaz. 1-çltıden gelmiyor.
Ben — Bana mı söylüyorsun? Ben ağlamamış adam mıyım? Ben kl çok kere ellerin has talarııiA, ölülerine ağladım.
— Şu vefatlarından sonra usulca yun cebine bırakılan son vizite palalarını, cebindeki başka bir şeyle oynuyor gibi yaparak; bakmadan parmaklarınla saldığın ölüler mi?
— öz ağlamayınca göz ağlamaz.
— Ağlar ağlar. İnsan çalgı dinlerken, tiyatro seyrederken de ağlar. Açık ol.. Etrafındakiler sana peygamber mİ diyorlar? Ne âlâ? Senin sokağa bakan camckânı Arkasında —rastgele birbirine takılmış ölü kemiklerinden— bir iskelet duran hekimel dükkânın İçin bu pek kârlı bir şöhrettir. Başkaları seni yine dc öyle bilmekte devam etsinler. Fnkat gel kendin şu peygamberliğe pek inanma. Karının öldüğüne memnunsun 29
— Bunu benim kadar fedakâr bir kocaya mı söylüyorsun? Sırtımdaki elbiseleri ayağımdaki kunduraları çıkarmadan, yatağının yanındaki tahtalara kıvrılıp uyukladığım geceleri unutmak mı? Mümkün olsa Hnci Ömerin bana hazırladığı yatağı onun bu geceki yatağlyle değiştirmek fedakârlığından kaçınacağımı sanır mısın?
— Sanmam. Ona da inanırım. Daha çocuk ken, on yedi on sekiz yaşlarında bir Tıbbiye talebesi ikon yarı gönüllü olarak ailenden kaçıp gittiğin Balkan MuhorebesJnde... •
— Yarını gönüllü ne demek?
— Kendi yaşında çocuklarla beraber nutuk ve mızıka seslerine kapılarak gönüllü yazılmak demek... Evet, o Balkan Muharebesinde seni gönderdikleri Hadınıköy Kolera Haatahanesinde. daha sonra Büyük Harpteki tifüs «aiginind'ı kendini bir kaç defa bile bile ölümün koynuna sokup çıkarmış bir İnsansın. Çünkü sen paıa gi bl, rahatın gibi peygamberliği do başkasına kay tırmak istemezsin... Sana sorguların daha bb ehvenini sorayım: — Neden bn gecu buradasın? s
— Vazife.., doktorluk vazifem...
— Sesin neye öyle zayıf çıkıyor? Hangi vazife? Sen bu gece Hacı Ömerin karısına şırınganı vurmadaydın kadın ölecek miydi dersin? Ns mukaddestir o vazife kl seni bu geco ölü evinin çeşitli angaryalarından kurtarıyor; serin patis-ka entarinin altında tokluktan ok yayı gibi dikilmiş kocaman karnınla.ığıl ığıl esen gece rüzgârına karşı sırtüstü yatırıyor. Hele bir parça ağlayabilscydln daha ne kadar serinleyecektin.
(Devamı var)
30
R Haziran 1950
TENİ
İSTANBUL -
Sayfa 3

Talebeme mektuplar:
Hocalık ve talebelik
KIZIM. imtihanların yaklaşması ile biraz telâşa düştüğümüzü görüyorum. Nasıl düşmezsiniz ki bu ilk imtihanınızdır. Daha geçen sene karşı cephede idiniz. Şimdi, gûya kuvvetli cepheye geçtiğiniz halde Öteki tarafta imiş gibi titriyorsunuz. İmtihan etmenin, imtihan edilmeden daha korkunç olduğunu söylediğim vakit gülerdiniz. Artık inandınız galiba. > ' "
Mesuliyet, hesabını verenler için değil de soranlar İçin mesuliyetti! dersem belki şu dakikada haklı görürsünüz beni. Nasıl ki hâkim suçludan çok üzülür, ana ve baba çocuğun hatasını kabullenir; biz hocalar da talebemize karşı hâkimin ve ana babanın vazifesini görmekle mükellef bulunduğumuz gibi onların hassasiyet, vicdan ve merhametini taşımak. Üstelik de hâkime düsmi-yen, ana babaya düşerse de ekseri ihmal edilen terbiyecilik işini dahi yüklenmek zorundayız.
Bu itibarla hoca ile talebe arasındaki münasebet bir çok cepheli münasebetlerdendir. Ana ve baba gibi şefkatli olmak, bir dost gibi arkadaşlık etmek, yol gösterici sıfatiy-le öğretmek ve geliştirmek ve sonra bütün bunları yapan biz değilmişiz gibi sırası gelince hâkimlik etmek: İşte münasebetlerimizin türlü şekilleri. Birbirine zıt bu kadar vazifenin istediği dikkat ve ihtimamı az çok hepimizin sarfettiğimize kanaatim var. Hoca her nasılsa talebesine bağlanır ve bütün bu ağır işleri, çocuğa karşı beslediği sevgiden ilham alarak haşanr. Adam olmamağa sanki karar vermiş bir kimse karşısında anne ile babanın veyahut hâkimin geçirdiği vicdan buhranını tiz, onlara nispetle on, hattâ yirmi —talebe sayısına göre!— defa geçiririz. Sinirleri bozmağa birebir bu hâle t nasıl olmaz da içimizden bazılarını adalet ve hattâ insaf dışına çıkarmaz? Kaldı ki bazı hocalar da herkes gibi bir şeydir, yani ekseriya şu adalet ve insafın, hattâ kalenderliğin sesine kulağı tıkalı, sadece kendi iddialarını yürütmek sevdasına düşmüş bir şey, başka tâbirle her gün her yerde rastladığımız ve nefsine hükmedemiyen kimse... Böyle-sini gördüm: talebeyi hıncına nasıl uğrattığına şahit oldum. Fakat çaresi ne? İnsanlar böyledir: Birbirlerini yemek üzere yetiştirilmişler. Büyük böcekler küçükleri nasıl yutuyorsa bazı hocalar da talebesini yutmaktan zevk alıyor. Lâkin o faziletli ve fedakâr insanlar ordusunda parmakla sayılacak kadar azdırlar. Amma, dünyanın her tarafında hüküm süren bir iştir bu. Nasıl sürmez ki her iklimde insan, benzerini ezmeğe alıştınlmaktadır; bunun ikinci bir safhası da ezenlere karşı hile, düzen ve ayaklanma çarelerine başvurma. Bütün dünyayı sarmış o çeşit münasebetlerin hoca ile talebe arasında dahi hâkim olmaması kabil mi? İşte bu sebepledir ki, size emanet edilen çocukların bazıları ile anlaşıp sevişecek, kimisi ile de bağdaş amıyacaksınız.
Ancak, umumi bir kaide ile idare edilen o münasebetlerin tabii gösterileriyle kalınsa mesele pek üzücü olmaz. Halbuki, on beş senelik tecrübelerim, yanı yüzlerce gençle temas halinde bulunmaklığım bana, işin çok daha nazik ve hattâ gayrı-tabıi olduğunu, daha doğrusu bir seyir aldığını, pek ağır bir içtimai buhran geçirdiğimizi gösterdi.
“Geçirdiğimizi" demekle buhranın bize mahsus bulunduğunu söylemiş gibi oluyorum. Halbuki hiç şüphesiz bütün beşeriyete şâmildir. Belirtilerini hemen her yerde görebiliriz. Fakat biz, onun, kendi topluluğumuza dokunan tarafı ile ilgilenebiliriz. Umumiliğini ileri sürmek, olsa olsa, bizdeki tecellisini affettirmek içindir. Amma affetmek henüz bahis mevzuu değil.
"Bu kadar vahim gördüğünüz hal nedir?” diyeceksiniz. Kısaca söyli-yeyim: Çeyrek asırdan beri her tarafta salgın şeklini alan ve her nesilde daha çok şiddet peyda eden, insanı insanlıktan çıkaran, çocuklarla gençleri insanlaşmaktan alıkoyan bir âfet ki her bünyenin dimağ ve sinir gibi temel unsurlarını kemirmektedir: Şuur, çalışma, ahlâk ve terbiye buhranı.
On beş seneden beri her sene daha yaygın gördüğüm bu âfetin mektep dışındaki tesir ve neticelerini burada açıkla mlyacağım. Bahsimizi mektebe, yani talebeye inhisar ettirelim. Bazı gençlerin tahsil alanında gösterdikleri şuursuzluk, dünya-yı ve insanı bilmemek, bir şey öğrenmek istememek ve hele, bağlı bulunduğu topluluğun mahiyetine dahi ilgisiz olmaktır (Kendini tanıma ve bilme gibi, yeryüzünün her tarafında da az rastlanan faziletten bahsetmiyorum; bana “talebelik şuuru” yeterdi!), Şuursuzluğun tembellik doğurmasını, tıp dahi kabul eder. Ahlâk ve terbiye düşkünlüğüne gelince bunlar, yine şuursuzluğun neticeleri olmakla beraber, şahsa göre ayarlanır şeylerdir ki ne yazık, herkesi müteessir eden müşterek bir yüz karası olmuştur. Onunla sokakta, resmiyette, umumi ve hususi münasebetlerde karşılaşırken, mektepte dahi karşılaşmakta şaşılacak ne var? Çeyrek asırdır umumi bir “sırnaşıklık” devri yaşadık. İçimizde en soysuz o-lanların bıına uyması mukadder değil miydi?
Şunu da söylemek borcum: Bütün bu kötülükleri mevcudun belki onda birinde görüyoruz. Fakat, ötekilere nispetle daha atılgan, daha üzücü, yorucu, rahatsız edici, hulâsa “menfi” oldukları için İnsan her nasılsa kötülerle meşgul olmaktan iyilere vakit bulamıyor.
Evlâdım, talebe milletinin çizdiğim bu taslağı, biraz da bütün top-
Yazan : Reşad Nuri Darago
luluğumuzıın resmidir. Baba evlâda benzemez, evlât babaya benzer. Şuursuz bir çocuk, şuursuz babanın oğludur. Fakat burada babalık dâvası değil, hocalık dâvası var Hoca ne yapıyor o dâvada?
Cemiyet içinde olsun, mektep muhitinde olsun herhangi bir kötü hale rastladığımız vakit o kötülüğü işleyenden ziyade önlem iyene kızarız ki, bence bu adalet duygusunun temelidir. Zira adalet önleyici olmalı Nasıl ki içimizde ahlâksızlık ve terbiyesizlik gösterenler, tecavüzlerine set çekilmemesinden cesaret alırlar. Meselâ bir sarhoşun kadınlara sarkıntılık etmesinden ilk önce devlet mesuldür, o devlet ki idare ettiği toplulukta kimlerin kendim idare e-demediğini bilmek ve onlara azgınlık fırsatı vermemekle vazifelidir. O kadar kİ bir ahlâksızı asan, bir terbiyesizi döğen devlet her yerde alkışlanır. Çünkü devletin terbiyecilik rolü o kadar büyüktür.
Hocaların da öyle. Ne yazık onlar, bu alanda, devlet gibi ilgisiz. Bir insan cemiyetinde şuursuzluk zincirleme gibidir; devlet şuursuz o-lursa onun vazifelendirdiği nasıl olmaz? Kendi talebeliğinde ahlâk ve terbiye mefhıımlariyle karşılaştırılmamış hocanın, talebesi de bunları a-raması tablatiyle imkânsız. Halbuki biz hocaların hepsine düşen, dâva, talebe arasında gördüğümüz ve saydığım kusurlara teşhis koyup da “mâşeri” bakımdan tedavidir. Fakat meseleyi bu kadar geniş cepheden görecek hal kaldı mı onlarda? İçtimai şuursuzluk, gitgide ferdi şuursuzluk olup her tarafa yayıldı.
Demek genç nesillerimizin akıllı çalışkan, ahlâk ve terbiyeli olmasını sağlayacak başka bir insan cinsine ihtiyaç var. Bu, jandarma mı olur, polis mi. ne isterse olsun, elverir ki sözünü geçirsin.
Çocuklarımızı çalışkanlık, şuur, edep, terbiye, ahlâk yollarında kalkındırmak hususunda, kendi geleneklerimize lüzumu kadar vasıta var. Onlarla, talebeye sevmek, öğrenmek, saymak, bilmek arzularını verebiliriz. Talebe bu gibi arzuları duymuyorsa adını dahi işitmediğindendir. Eski terbiyemize hayat hakkı vermek cemiyetimize kendim tekrar bulmak imkânım vermektir: Ondan, ihtiyacı olan gençler için şuura kavuşmak, insan olmanın icap ettirdiği bilgilere varmak, edep, ahlâk, terbiye taşımak gibi insan faziletleri çıkar. Ne yazık, şu basit işi ne aileler yapıyor, ne hocalar: Bunu, nereden geleceğini kestiremediğimiz bir mucize diye bekliyecek hale düştük.
Kızım, talebenize her şeyden önce ahlâk ve terbiye dersi verin. Dersiniz dil dersi ise, isterseniz o dilde veriniz! Bu dili öğrenmesinler, zararı yok; fakat o bahane ile dahi ahlâk ve terbiyeye ısınırlarsa yeni bir dil öğrenmiş sayılırlar! îşte bunları düşünerek, imtihandan korkmamanızı tavsiye ederim!
^UNESCO,,, Tiirkiyeye üç mütehassıs gönderiyor
Ankara, 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Birleşmiş Milletler Eğitim. Bilim ve Kültür Kurulu (Unesco) ile memleketimiz arasında yeni bir işbirliği tezahürü olarak film ve radyo sahasında bir anlaşmaya varılmak üzere olduğu haber alınmıştır.
Tatbikat sahasına konulmasından büyük faydalar elde edileceği muhakkak olan bu anlaşmaya göre Unesco biri film, diğer ikisi de radyo mütehassısı olan üç elemanını memleketimize gönderecektir. Film mütehassısı Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği halinde beş aylık bir öğretici film ve radyo mütehassısları da radyo işletmeciliği sahasında iki kurs açacaklardır. Mütehassısların geliş, ikamet ve dönüş masraflarını karşılamak ü-zere Unesco 10 bin dolar tahsis etmiştir. Buna mukabil bizim de 6 bin lira gibi hemen hemen sembolik bir miktarla iştirak etmemiz karşılıklı işbirliğinin ifadesi olarak İstenmektedir Bu 6 bin liralık masrafın Millî Eğitim Bakanlığı He Basın-Yay in ve Turizm Genel Müdürlüğü tarafından ortaklaşa karşılanması kararlaştırılmıştır.
Japon seçimlerinin ilk neticeleri alındı
Japon sosyalistleri, komünizmin kanun dışı edilmesi aleyhinde
Tokyo, 5 A.A (United Press) — Japon seçimlerine alt bugvn Öğleye kadar alman neticeler şöylcdlr:
Liberaller 50
Sosyalistler 31
Demokratlar 11
Komünistler o
Diğer partilerle bağımsızlar 19 Sosyalistlerin noktaI nazarı
Tokyo. 5 A.A (Afp) — Japon Sos-
yalist Partisi sözcüsü dün Komünist Partisinin kanun dışı edilmesine dair olan Hükümet tasarısına İtiraz etmiştir. Filhakika Sosyalist Partisi genel sekreteri basına verdiği beyanatta a-şağıdaki sebeplerden dolayı Komünist Partisinin feshinin şayanı temenni olmadığı gibj mümkün de olamadığını bildirmiştir: :
1 — Anayasa, ideoloji yüzünden bir partinin feshini yasak etmektedir
2 — Komünist şefler hiç bir zaman şiddete tevessül etmeyi tavsiye etmemişlerdir.
3 — Komünist Partisinin İlgası, hail hazır karışıklıklara yeni bir âmil ilâve edecektir.
Bombardıman uçağı çalan iki hırsız yakalandı
Florida, 5 (A.P.) — Fil isti ne gönderilmek üzere Birleşik Amerikadan bombardıman uçağı kaçakçılığı yapmış olan iki kişi, muhakeme edilmek üzere dün Callfornia'ya gönderilmişlerdir.
İsimleri Schvvimmer ve Gardner o lan bu adamlar, «uçlu oldukların’ kabul edeceklerini bildirmişlerdir
Ankarayı ziyaret edecek olan İngiliz tepkili uçağı
Birleşik Amerikada 1950 beyzbol lik maçları başlamıştır. Resimde, Başkan
Trunıan'ın 1950 beyzbol mevsimini aç mak üzere VVashiııgton’dıı Griffitli Stadyumunda sağ ve soy eliyle birer beyzbol lopu atmaya hazırlandığı görülmektedir
Rusyada yeni bir atom tecrübesi
VVashington, 5 - A.A. (AFP) — Drew Pearsn’un açıkladığına göre, Moskovadaki Birleşik Amerika Büyük Elçiliği Dışişleri Bakanlığına gönderdiği bir raporda Sovyet Hükümetinin yeni bir atom tecrübesi yaptığı bildirilmektedir. Bu tecrübenin Türkistan bölgesinde yapıldığı sanılmaktadır. Tecrübenin yapılacağından haberdar edilmeyen halk a-rasında büyük bir telâş ve panik ba^gösterdiği bildirilmektedir.
Pearson’a göre, rapor, bombanın geçen eylül ayında Trumanın bahsettiği atom bombasından çok daha şiddetle infilâk ettiğini açıklamaktadır.
General Collins’in beyanatı
VVashington, 5 - A.A. (AFP) —
MEMLEKET HABERLERİ
Dünkü Meclis müzakereleri
——
Milletvekili tutanaklarının
tasdiki dün yapıldı
— Büyük Millet
Ankara, 5 (A.A.) Meclisi bugün saat 15 te başkanve-killerinden İstanbul Milletvekili Fuat Hulûsi Demirellinin başkanlığında toplanmıştır.
Meclisin bu oturumunda, Avrupa E-konomik İşbirliği Teşkilâtı Bakanlar Konseyi ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinde Türkiyeyi temsil etmek üzere Parise giden Dışişleri Bakanı Fuat Köprünün dönüşüne kadar kendisine Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ziihtü Velibeşc’nin vekillik edeceğine dair Cumhurbaşkanlığı tezkeresi İle Sinop Milletvekili Muhit Tümerkan'a iki ay izin verilmesi hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkereleri ve Eskişehir, İstanbul milletvekilliklerine seçilen Ali FuatCebeso-yun. Eskişehir milletvekilliğini tercih eylediğine dair önergesi okunmuştur.
Bundan sonra seçim tutanaklarının onanmasına geçilmiş ve Afyon Milletvekili Bekir Oynaganlı, Ağrı Milletvekili Kasım Küfrevi, Bingöl Milletvekilleri, Burdur Milletvekili Mehmet Erkazancı, Denizli Milletvekili Eyüp Şahin, Erzincan, Erzurum milletvekilleri, Giresun milletvekili Hayreddln Erkmen, Gümüşhane milletvekili Halis Tokdemir, Hatay milletvekilleri. İstanbul Milletvekili Andre Vahram, Kars milletvekilleri, Kastamonu milletvekillerinden Tahsin Coşkan, Fahri Keçecioğlu, Kırklarell Milletvekili Faik Üstün, Malatya milletvekillerinden Hüseyin Doğan. Abdulkadir özbay, Şefik Tugay, Maraş, Mardin, Muş, Ordu milletvekilleri. Siirt Milletvekili Mehmet Daim Sualp. Sinop, Sivas milletvekilleri, TokHt Milletvekili Ahmet Gürkan, Trabzon, Urfa, Van. Yozgat milletvekilleri, Zonguldak milletvekillerinden Hüseyin Balık, Suat Başol. Cemal Kıpçak, Rifat Sivlşoğlunun mazbatalarına itiraz vaki olduğundan İncelenmek üzere komisyona havale c-dilmiştir. Meclis 12 haziran pazartesi günü sâat 15 te toplanacaktır.
Meclise iki sözlü sorıı önergesi verildi
İstanbul Milletvekili Doktor Sani Yaver bugün B.M.M. Başkanlığına iki sözlü soru önergesi vermiştir. Geçenlerde Seyhan Milletvekili Sinan Teke-lioğlunun verdiği takrij-ln hır benzeri olan bu önergelerde Başbakan Adrıan Menderesten şu hususlar sorulmaktadır:
Ankarndn inşa edilmekte olan B.M.M. binası için istimlâk edilen a-razi kimlere alttır. Buarazınln tapu Hİclllâtına nazaran sahip ve mâlikleri hakkında nasıl bir muamele yapılmıştır? İstimlâk sırasında rayiç gözönünde tutulsa bile bu inşaat kısmına tesadüf eden hali arazi veya eşhasa ait blnnlar İçin Hâzineye veya vatandaşlara ne miktar para ö-dcnmlştlr? İsim üzerine müfredatı nedir?
Soru sahibi ayrıca bu mevzua ait dosya ve muamelelerin Millet Meclisine getirtilerek hususi bir komisyonda incelettirilmeğini teklif etmektedir.
Doktor Sani Yaverin diğer önergesinin mevzuu şudur;
Atatürk Anıt-Kabirlnin inhası mak-aidiyle İstimlâk edilen arazi sahip vc mâliklerine Hâzineden ne miktar para ödenmiştir ve hu sahip ve malikler kimlerdir? Bıı istimlâk için yapılan fiyat tahmini hangi esasa göre tesbit edilmiştir Gazete ile Hân cdi-1 İçrek vo muhammen bedellerle »atıla-«
• 4
General Lawton Collins radyoda verdiği bir beyanatta Amerikan or duşu Genelkurmay Başkanlığının bir atom topçusu, yani atom mermilerim atan topların meydana getirilmesin; derpiş ettiğini açıklamıştır.
Amerikan ordusu genelkurmay baş-kanına göre, bu nevi toplardan Atlantik Paktı memleketlerinin savunmasında faydalanılacaktır.
General Collins Birleşik Amerikanın düşmanın bu nevi atom silâhlarına malik olmasının pek muhtemel bulunmadığını, zira bu düşmanın sınaî gücünün ve araştırma sahalarının mahdut olduğunu belirtmiş fakat buna mukabil bu düşmanın oldukça mühim sayıda tanklara malik olduğunu teslim etmiştir.
cağı bildirilen bu kısma alt parçaların “satın alınmıyacaktır,, hükmünden sonra eşhas tarafından düşük fiyatla mübayaa edildiği ve bilâhare istimlâk sahasında ithal edilerek Devlete satıldığı vo bu satışın yüksek bedellerle yapıldığı doğru mudur? Doğru ise miktarları nedir, kimlere aittir, ödenen paraların mecmuu ne kadardır?
önerge sahibi son olarak şunu istemektedir: Kabil olduğu takdirde bu İşe ait dosyalar B.M.M. ne getirtilerek hususî bir komisyon tarafından incelcnmelidir.

bir bir Civarda bir çocuk tarafından
Bulgar hududunda yeni bir hâdise Edirneden gelen haberlere göre kaç gün evvel Bulgar sınırında hudut hâdisesi olmuştur, hayvan otlatmakta olan Bulgnr sınır muhafızları l zorla Bulgar topraklarına kaçırılmıştır.
görünüş
Dünkü defileden
al-
Nişantaşı Kız Sanat Enstitüsünün senelik defilesi dün 600 kişiye yakın seçkin bir davetli huzurunda mektep binasında yapılmış ve ayrıca bir de sergi açılmıştır.
Amerika, ilmi ataşelikler kurmayı düşünüyor
Meclisi,
dünya istihbarat
teşkilâtını etüd etmektedir
Washington, 5 A.A. (Afp) — Dışişleri Bakanlığından haber verildiğine göre, Bakanlık ilmi sahada Birleşik Amerikanın diğer memleketlerle olan münasebetlerini genişletmek imkânlarını araştırmaktadır. Achcson’un talimatı dairesinde Llyod Berkner tarafından hazırlanan rapor üzerine Dışişleri Bakanlığı bıf sahadaki faaliyetine hız vermiştir. Sanıldığına göre bu sahada ilini ataşelikler ihdası düşünülmektedir. Bu ataşeler Sovyet Rusya da dahil olmak üzere. Birleşik A-mcrikanın siyasî temsilciliklerinin bulunduğu her memlekete gönderilecektir.
Berkner’in raporunda belirttiiğine göre, Birleşik Amerika hiç bir surette Sovyet Rusya ile İlmi mübadelenin kesilmesine razı olmamalıdır. Bilâkis bu münasebetlerin azamî derecede geliştirilmesi büyük bir ehemmiyeti haizdir.
Berkner’c göre, Sovyet Rusyada, Birleşik Amerika için büyük bir ilgi arzeden geniş ilmi araştırma sahala-
el—üe i


8 haziran akşamı AnkaralIlar yine bir İngiliz tepkili uçağının kendisine mahsus sesini duyacaklardır. Vic-
T. Dilligil ve M. Arçay, İzmir Şehir Tiyatrosundan ihraç edildiler
İzmir, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Belediye Meclisinin bugünkü toplantısında bir takrire cevap veren Belediye Başkanı Hulûsi Selek, tiyatro kadrosundan ihracına karar verilen sanatkâr Turhan Dilligil ile Muazzez Arçay'm tüzüğe aykırı olarak tekerrür eden hareketlerinden dolayı ^vazifelerinin bulduğunu,
hiç bir konuda parti gütmediğini hat umumi rülmtlştür.
nihayet Belediye Başkanlığının mülâhazaları belirtmiş ve verilen iza-
heyetçe tatminkâr gö-
Başman, bale
Avni mütehassıslarını kabul etti Ankara, 5 (A.A.) — İngiliz Sad-ler’s VVells Bale kumpanyasının kurucusu ve direktrisi Miss Ninette de Valois. Yeşilköy Bale Okulu Müdürü Mıss Nevvton ile birlikte bugün saat 12.30 da Milli Eğitim Bakanı Avni Başman tarafından kabul edilmişler ve Bakanla yarım saat kadar görüşmüşlerdir.
Mektebin 17 sanat şubesinde çalışan 728 talebesinden bıı sene 150 sini mezun eden mektebin bir yıllık çalışmalarını gösteren ve genç kız talebelerin canlı model halinde temhir
rı mevcuttur.
Berkner. bunun mütekabiliyet esasına dayanması kanaatini İzhar etmekte ve siyasî akidesi ne olursa olsun hor âlimin Birleşik Amerikaya kabül edilmeleri lâzım geldiğini bildirmektedir.
Dünyadaki istihbarat teşkiltâı
VVashington. 5 A.A. (United Press)— Ayandan Thcodorc Green, pazar günü verdiği beyanatta, Dışişleri Bakanlığının bütün dünyadaki istihbarat servislerinin işleyişi hakkmdâ Ayan Meclisine© girişilen tahkikatın memnuniyet verici bir şekilde inkişaf ettiğini ve yakında tamamlanacağını bildirmiştir.
Avrupada bir çok gizli malûmat toplayan ayandan Henry Cabot Lodgc ve Theodore Green, Ayan Meclisi Dış Münasebetler Tâli Komisyonu huzurunda bugün raporlarını vereceklerdir.
Tâli Komisyon, Dışişleri Bakanlığında komünistler bulunduğu yolunda
kers firmasının geliştirdiği Attacker Etimesgut Alanına varacak ve 9-10 haziranda ileri gelen askeri ve sivil şahsiyetler için gösteri uçuşları yapacaktır.
11 haziran pazar günü, saatte 1.000 kilometreden aşkın süratle uçabilen bu harika uçağı halkın da seyredebilmesi için bir aleni gösteri tertiplenmesi düşünülmektedir. Uçağı tngilterenin en ileri gelen tecrübe pilotlarından Mr. Lithgow kullanmaktadır. .
İleri desende, alçak kanatlı, tek kişilik ve üstün kabiliyetli bir tepkili avcı uçağı olan “Attacker”, Vic-kers Armstrong Ltd. firmasının Su-permarine fabrikaları tarafından 1-mal edilen dünyaca meşhur uçaklardan sonuncusudur. Aynı firma Schneider Kupasını kazanan uçaklardan başka meşhur “Seafire” ve “Spiteful”
da geliştirmiştir. Bir Rolls Nene türbojet makinesiyle hez “Attacker” tam seferi tiyle, saatte 919 kilometre
milletlerarası 100 kilometrelik kapalı sirküi rekorunu tesis etmiştir.
Sabit teslihatı 20 milimetre çapında 4 Hispnno topundan ibarettir. Normal silâhlarına ilâveten kanatlar altında roket mermiler veya bombalar taşma bilmektedir. Bu munzam yük, uçağın sürat ve tırmanma kabiliyetlerine pek az tesir etmektedir.
Burun üstünde bulunan pilot mahalli. beher inç kareye 3 buçuk libre tazyiki taksim edebilecek şekilde iç hava tazyikli olup, pilota mükemmel bir ıüiyet sahası ‘sağlamaktadır.
“Spitfire uçaklarını Royce mliceh-teçhiza-süratle,
'_Y ; •
a * ’ '• 1
eyledikleri kendi eserleri sık sık kışlanmış ve çok takdir edilmiştir. Sergi bir halta müddetle açık kalacak ve istıyenler tarafından gezilebilecektir.
ayandan Joseph McCarthy tarafından yapılan ithamlar üzerine tahkP kat açmış bulunmaktadır*.
Thcodoro Green, gazetecilere verdiği beyanatta, âyandan Lodgc’la birlikte Avrupada giriştikleri tahkikatın gayet müsbet bir şekilde inkişâf ettiğini vö muhtemelen gelecek hafta efkârı umumiyeye bu hususta malûmat verileceğini bildirmiştir.
Parfste Vö Frankfurtta Dışişleri Ba-kanlığmşı bağlı muhtelif memurlarla görüştüklerini açıklayan Green, Batı Avrupanın komünizmle mücadelede kaydettiği İnkişaftan memnun olduğunu belirtmiştir.
Âyandan Green sözlerine şpyle nihayet vermiştir:
“Batı Avrupa memleketlerinde mevcut kömür ve çelik kaynaklarının müşterek bir idare altında birleştirilmesi yolunda Fransız Hükümetince yapılan teklif, soğuk harp başladığından beri beliren en hakikî ümit ışığını teşkil etmektedir.”

Uçak, kullanılıp boşaldıktan sonra atılabilecek bir yakıt deposiyle mücehhezdir. “Attacker” 2 dakikada 30.000 kalem irtifaa tırmanmakta ve bu irtifada 15 dakika savaş kabul edebilmektedir. Tam yakıt yükü ile azami süratteki sefer süresi 3, 78 saattir. Azamî sürati saatte 1.000 kilometre olduğu gözöntlnde tutulursa, “Attocker’in son dereceye müessir bir avcı uçağı olduğu anlaşılır.
Kıbrıs hakkında
İngilizlerin görüşü
İngiliz “Times” gazetesi, Kıbrıs heyetinin İngiltere seyahatine taraftar değil
Londra, 5 A.A. (Reuter) — Times gazetesi biri sağ cenaha, diğeri sol cenaha mensup olan ve her ikisi de Yu-nanistanla birleşmeyi isteyen iki Kıbrıs heyetinin tılgiltereyi ziyaret etmesinin mevsimsiz olduğunu bugün yazmaktadır.
Gazete başmakalesinde Yunanistan-la birleşmenin amelî bir siyaset olmadığını yazmaktadır.
Times şöyle demektedir:
“Kıbrıs fazla inkişaf etmiş bir askeri merkez değildir, fakat Doğu Aknenizde bir uçş.k üssü ve telsiz istas-onu olarak kıymeti gayet iyi bilin-.ektedir.
Bu bölge üzerindeki gaye birlikleri yeni teeyyüt etmiş olan Birleşik Amerika ve Fransa için olduğu gibi İngiltere için de adanın kontrolünü elde tutmanın stratejik ehemmiyeti bâlâ devam etmektedir.
Bundan başka İngiliz Milletleri Topluluğunun bir parçası olmak durumu-nu ve mali bakımdan kuvvetli tesiri olan bir idareyi kaybetmek Kıbrıs i-çin iktisadi bakımdan isabetli bir hareket olmaz. Nasıl ki, kenüz kendi kendine kifayet edemeyen ve oldukça kuvvetli bir komünist partisine sahip olan bir ülkenin kendisine bağlanması da Yunanistan için iktisadi bir endişe kaynağı olacaktır,,,
Bu mülâhazalar hem Kıbrısta, hem de Yunanistanda ve bilhassa harpten beri komünizmden her memleketten daha fazla ıstırap çekmiş olan Yunanistanda düşünceli müşahitler tarafından İyi anlaşılmaktadır.
Russell Dorr geldi
iktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye tc-ra Heyeti Başkanı Mr. Russell Dorr dün akşam saat 18 de uçakla Paristen şehrimize gelmiştir.
Mr. Russcl Dorr. hava alanında kendisi ile görüşen Anadolu Ajansı muhabirine Patiste Dışişleri Bakanımız Fuat Köprülü vc Paris Büyükelçimiz Kuman Menemencioğlu ile görüştüğünü, Türkiycde tatbik edilen Marshall Yardım Plânı hakkında kendileriyle müzakerelerde bulunduğunu söylemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Bu defa Avrupada gezdiğim bütün yerlerde, Türkiycde yapılan demokratik seçimlere karşı büyük bir alâka ve hayranlık beslendiğini vc Mister Har-riman’ın da buna iştirak ettiğini bizzat müşahede eyledim. Türkiyenin milletlerarası çalışmalara büyük alâka göstermesi de hor tarafta takdirle ka rşılanmaktadır...
( =
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1950 ile çekilecek büyük kuramıza Iştİralc için a-şağıduld kuponlardan 90 taııc getirerek bir kura numarası n-labllcccksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ tST.ANBIL) «la arayınız.
Yeni İstanbul'un
KUPONU
a . * *■ •*■*•** * •« • • ,* *

Sayfa 4
— yenî İstanbul —
Meşhur Edlnbıırulı Kalesi ününde festival nıeı-ıiHİınlo açılırken
Edinburgh müzik
Bugünlerde jütno ve feativanen» don o doroevdo bahsediliyor kİ, İlk Edinburgh FcMlivııllnln ö yıldnn ue btv zumun ovvol tortIplondIfrI dününü-lürao hayret ctmomvk tamının ollndon gelmiyor.
Gayemle îokoçyadn dünyanın en iyi arılat ve nrtlntik tevekküllerinin bir arada görülebileceği milletleri» nmı bir hareket kurmak vo böyleco muhtelif tefsir tarzlarını büyük ve tenkldçl bir dinleyici ve Hoyircl kltleulno aunmnktı. Bu gayeye kısmen olsun utasılnıı«tır.
Orkestralar, opera, balo, dram heyetleri veya hepsinin birden verebilecekleri bir temsil serisinin muhakkak surotto bir festival vücuda getir-mlyocefti defatle vo haklı olarak ileri Bürülmüetür. Festivallerin çok daha İnco vo âdeta göze görünmez hususiyetleri vardır. Bir festivalde temsil vo gösterilerin, şehrin güzellik vo hususiyetleriyle kaynaşması, o şehir sakinlerinin bu artistik hâdiseyle İs-blrllfei yapmaları elzemdir. Ancak bu »ayede ziyaretçiye vo dinleyiciye zihni tazeleyen ve kalbi genlendlron o bayram havası tattırriablllr.
Edinburgh mimarî güzelliğe ve eçit güzellikte konser salonlariyle tiyatrolara sahip bir şehir ve bu itibarla artistik bir festival İçin iden) dekordur.
Festivalin tam mânasiylo milletlerarası bir olay teşkil ettiği. 100.000 den fazla ziyaretçiyi Edinburgh*» toplıyan 1949 Festivalinden sonra yayınlanan İstatistiklerden anlatılmaktadır. Festival münasebetiyle bastırılan 250.000 biletin %60 ından fazlası Edinburgh dışında oturan halk tarafından satın alınmıştır. Bütün dünya memleketlerinden, Yeni-Zolandadan Batı Hindistan adaları, Çin’den Güney Am.orikaya kadar her yerden bilet istenilmiştir.
Şimdi de bu yılın festivaline bir göz atalım: 20 ağustostan 10 eylüle kadar sürecek olan 1950 Festivalinin programı cazip artistik olaylarla doludur. Her akşam Usher Hall’da orkestra konserleri, sabahları ve akşamları
Festivalinde milletlerarası
ve dram programı
Frcemason** Hall’da oda müziği vo solo lONİtallor verileceği gibi. Kral! Tiyatroda opera temelllerl. Empire salonunda bale ve Elizabeth devri stilindeki Assembly Hull ve Lyceum salonlarında dramatik piyeslor temsil e-dilecektlr. Festival müddetince. sanatın muhtelif şubelerinde en yüksek mevkii işgal eden dünyaca meşhur artistler tarafından en az 150 müsa-mere verilecektir.
Festival bu yıl da St. Gltes’de yapılacak mutad tören ve geçit resmiyle bağlıyacaktır. Bu yıl, İngiliz Milletler Camiası memleketlerinin ileri gelen şehirlerine mensup »İvil İdareciler de davet 'edilmiştir. İlk konser. Paris radyosunun Milli Orkestrası tarafından verilecek ve mütaakiben Kopenhag Radyosu Orkcstraslyle Scala Operasının orkestrası çalacaklardır. Birleşik Kırallık orkestralarından birçokları da festivale İştirak edoceklordlr.
Bftch’ın yüzüncü yıldönümü münasebetiyle, Edinburgh Üniversitesi Korosunun da iştirakiyle Londra’nın Hnrpslchord Topluluğu 10 sabuk konseri verecektir.
Glyndebourno Operası iki yeni pro-düksüyonu sahneye koyacaktır: Mozart’ın “Flgnro’nun Düğünü” (orkestra şefi Fcronc Fricsay) ve Rlchurd fltrauss’un *‘Arhındo auf Nnxosf, (orkestra şefi 8ir Thomns Boocham).
Dram temsilleri yıllardan beri muasır sahne yazarlarının yeni eserlerini sahnoyo koyan ve bu alımda kıymetli bir çığır açan Glasgovv Cltlzens Tiyatrosu tarafından verilecektir.
Bu yılın dans programı hor zamankinden zengin vo mütenovvldlr. tik hafta New-York Bale Tiyatrosu, mütaakiben Marki dö Cucvas’ın Monte Kar-lo Grnnd Balesi seyredilecektir. Monte Karlo balesiyle birlikte Loonlde Mnsslno davet edilmiştir. Üçüncü hafta İse meşhur İspanyol dansörleri Ro-zarlo ve Antonio bir müsamere serisi vereceklerdir.
• Bundan sonra tertiplenecek festivaller İçin de, Ön plânda göz önünde tutulan, müsamorolorln artistik kalitesidir. Bu, takip ettiğimiz siyasetin ana hattıdır.
lan HUNTER
Yakında Yeni İstanbul'da
”Baş veren bir inkılâpçı”
Yazan:
FALİH RIFKI AT AY Q Yakında Yeni İstanbul'da
Paris mektubu ;
Milletlerarası Tiyatro Enstitüsü
IJNESCO delegeleri Floransa'da bü-
.yük kongrelerini yapnrken, millet-loraıaeı kültür teşekkülüne bağlı bazı müesseseler de Paris’te faaliyetlerine devam etmektedir. Bu mayanda Milletlerarası Tiyatro Enstitüsü hıfzı-tanda yapacağı kongre için hasırlanmaktadır.
Milletlerarası Tiyatro Enstitüsünü okuyucularıma biraz tanıtmak İsterim: UNESCO milletlerarası kültür alışverişinin en verimli yolunun tiyatro ve halkın geniş ölçüde rağbet gösterdiği temsiller olduğunu çoktan anlamıştır. Bu yoldan gerek milli teşekküllerin gelişmesine yardım, gerek mllletlorarası temas vo münasebetleri çoğaltmak gayesiyle bu enstitü kurulmuştur. Enstitünün merkezi Paris'tir. Fakat enstitüye bağlı her memleket kendi millî komitesi vasıta, siyle memleketindeki tiyatro faaliyetini adım ndım takip eder ve bu faaliyeti merkeze bildirir. Merkez, ayda bir çıkarttığı bülteninde her memlekette yeni yazılan, ilk defa oynanan piyeslerin İsimlerini, gazetelerde çıkan tenkldleriylo birlikte yayınlar.
Milletlerarası Tiyatro Enstitüsünün bir gayesi de, muhtelif millî tiyatroların sınır dışı çıkıp» kendilerini başka memleketlerde de tamtabllmelerlnl sağlamaktır. Bu yolda yalnız muharrir, aktör ve rejisörlere yardım etmekle kalmaz, tiyatro tekniğinin de ilerlemesini geniş ölçüde desteklemeye çalışır, öteden beri sanatkâr ile teknisyen arasındaki alışverişin az oluşu çok defa temsillerin tam mükemmelliğe varamamasına sebep’ olduğu fikri çok doğru ve yerindedlr. Bu kusuru ortadan kaldırmak üzere, Milletlerarası Tiyatro Enstitüsü haziran kongresinde bir çok memleketlerin tanınmış mimarlarını bir araya toplıyarak bir konferans serisi hazırlamıştır. Konferanslara bir de tiyatro mimaYlsl sergisi katılacaktır. Konferanslarda en yeni bina, salon, sahne, ses. hava vo ışık tertibatına dair meseleler münakaşa edilecektir.
Tiyatro Enstitüsü “Dünyada Tiyatro” isimli bir dergiyi de hazırlamış, yayınlamak Üzeredir. Enstitünün TÜrklyede henüz komitesi yoktur. Devlet Tiyatrosu Müdürü Muhsin Ertuğrul, enstitünün kongre ve toplantılarında bulunmuş ve Türkiye millî komitesini kurmayı söz vermiştir. Aktör ve tiyatrocularımızın dışarlyle daha sıkı temasını kolaylaştırabilecek, memleketimizde yeni yaratılan eserleri dışarda tanıtabilecek, kısacası, gelişmekte olan tiyatro faaliyetimizi milletlerarası bir sahaya sokup feyizlendirebilecek bu teşebbüsün bir an evvel gerçekleştirilmesini dlliyellm.
Ayşe NUR
X
(iğrenmek ililiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 HAZİRAN 6 Salı Rumî
S AB A 5 20 1369 MAYIS 24 1366
VAKİT VASATİ EZANİ
Güneg 6.28 8.31
Öğl« 13.12 4.33
İkindi 17.13 8.36
Akgam 26.37 12.00
Yatsı 22.3* 2.01
îmaâk 3.14 9 37
BEYOĞLU C11IIGT1 ATLAS (40Md) 1 — Hainler Geçidi. 2 — Aşk Oyunları,
Ah ıs (10719) 1 - Tometon
Caniler Çeteni. 2 — Fakir Kışı IrûyUL
ALKAZAK (42502) 1 - Tarımı Kaplan Kadın. 2 — Dişi Haydut,
AK (U3P4) 1 — ölüm Melodini. 2 — Hürriyet Usvaşb
BEŞİKTAŞ BAlİÇEMi 1 — Vurun Kahpeye. 2 — LUkÜa Hayat.
SLHAMIIA (43595) 1 - Aşk
Mektupları. 2 — Çöllor KAöir*
(44299) 1 — Cinayet finali. 2 — Kara Şeytan. ixci (94595ı ı - Aobşnıon A-dasiı 2 — Onltoimnlı Kıllar. LALE (43008) 1 - Altın Küpe* ler. 2 — fi»ray üöadoiorl. MELEK (4/199*) 1 - Korkunç Yılltır. 2 - Haydut. Aşkı.
6 AK AY (41059) i — Esraren* gıs Ai 2 - Manon.
fit ATKAKK (9(I141D 1 - LüküS Hayat. 2 — Vurun Kahpeye.
2 — Daman.
fil* M Eli ( İ2Mİ) 1 — Meçhul Kadının Mektupları. 2 —* Ope* rndnkl Haynlei.
ŞARK (40360) 1 — Ekmekçi Kadın 2 — Kankardvşlm.
91K (43729) 1 - Rint kahra-manı. 2 — Gilııalısuı Kaili. TAKMİ.M (13191) 1 — iki Aqll(-«Öz Canavarlar Arasında. 2 — Köy GÜseli.
TAN 1 — Kışlar Geliyor. 2 — 2euda MohkCimlai’i.
İNAL (49309) 1 - Korkunç Şövalye. 2 — Şark YllclHI.
YENİ 1 — Fleata. 2 — Şevlimi îlü vdut.
TlİDIft (429İ7) 1 - DcıılJfi Yıl* dızları 2 — Unutulan Yıllar.
İsfAMH I ( IHI M
AI.FLMDAK (OM) I - Ölüm Diyarı. 2 — Adalar f*erlfth AZAK (23842) 1 - Kıliçlnrin
Gölgesinde. 2: — Marrov Kuma fimsi.
ÇE.MHEKJ/tTAŞ (22513) 1
BÜvUl'mmlş Adam. 2 — İhtilalci nuhlar.
FERAJI 1 — Hayal Peşinde. 2 — gaytanın Kuı Gild. 3 —
Casuslar Çarpışıyor»
HALK 1 — Nevada. 2 — Zalim Kırallçe,
İSTANBUL (22307) 1 — Makineli Adamlar Diyarı, 2 — Genç Kıs Kalbi.
KISMET (20654) Hint Rüyası. 2 — Zehirli Kucak.
MAllMAHA (23860) 1 — 8ü Po-rllerl. 2 — Yaşamak Arauou.
MİLLİ (22092) 1 - ölüm Diyarı. 2 — Adalar Perlui.
TURAN (22127>- 1 - Kılıçların Gölgesinde. 2 — Yaşamak Ar-8Iİ0U.
YENİ (Bakırköy 76-120) 1 — Şahano Vale. 2 — Canavar A-dam.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 - tjtîifhayli
Katlın. 2 — SUçbus Katli. OPERA (6*ı«21) 1 — önce Vatan. 2 — Dağlar Canavarı.
RCltEYY’A (60962) 1 ~ Beş
Parmaklı Canavar. 2 — Dükü^ len Yapraklar.
ANKARA
ANKARA (23432) Süveyş Y1L dıaı.
hDyCK (15031) Kadın Düşmanı.
CEBECİ (18846) 1 — Lorel Har-di Aşçıbaşı. 2 — Trabaon kalp ramanları.
PARK (11131) 1 — Kara Güneş. 2 — Mnsum Katil. fiUfi (110711 Denlide) HAkimi. fiCMElt (14072) 1 — Uçati kap. lanlar. 2 Çaylak Hafiye Caniler Amaında.
ULl/fi (22201) 1 - Aşk Çiçekleri. 2 Bnldfldl£lm fievgllb YENİ (14040) 1 — rnyİMiltnı-yan Sevgili. 2 KitmiAi Fener.
İtMtR
İ LHAM((A 1 - Tehlikeli Yn|. lan 2 — İki Olngös Haremde. 3 « Haydut Aşkı.
I.ALE 1 —Yaratılan Adam, U— Ormanlar Anlam. 3 — SalAhaddini Eyvııbl Ve Haçlı Soforleıl. TAYYAl(l'J 1 — Mayfnmı Kh-«Im, 2 — ölüm PorİMl,
TAN 1 — Yaratılan Adam. 2-örmnnlar Aıilani. 3 — Ha 10haddini Eyvııbl VS Haçlı Sofeıh’il. YENİ SİKAMA i — Mayvrlihı’ Eşrafı. 2 — Tarsaıııh İntihamı, a — 0 Ahbap çavuşlar Camialar Peşinde.
KARŞIYAKA UİIİMTİ MELEK Bir Dnft Marndı.
UÇAK IfUN . VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAKI
9.16 D H.Y. (Tilrh) Burandan. — 9.80 D.H.Y. (Türk) İMinlr-dtfi. ® H.15 D.H.Y. (Tüt i ) Gaziantep. Adana, Konya. Afyondun. — m.10 L.A.l. (İtalya) Romu.. Atlnadan, — 15.95 D.H.Y. (J'ürk) İskenderun, Adana. Ahit aradtnı. — 10.80 D U Y. (Tllrlı) Van» Diyarbakır, Blür.ıfi, S»vo Ankaımdaıı. — is.05 D.H.Y.
(Türk) lzmlrdcn — 16.25 DH Y. (Türk) Kahire, Ankaradan.'
« Haziran 1PI50
Yazan : Von ★★★ — 6 — Çeviren : Behçet Cemal
Muhafız Alayına Goering’i kurşuna dizmek emri verildi

— 18.85 D.H.Y. (Türk) Anknra-dan. — 10.10 P.A.A. (Amorflum) Hong-Kong, Bangkok. Kalküta, Delhi, Kanişi, Basra. Sam(lnn.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.80 D.H.Y. (Türk) Bursaya.
— 8.80 B,K.A. (İngiliz) Atina, NIs, Londrnya. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya. EIAmiP, Erzuıumtı. — 0.80 D.H.Y’. (Ttlıiu Ankaraya. *— 10.16 D.H.Y. (Türk) lznılre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, A-dmm, îskonderuna. — 14.46 D. H.Y. (Türk) Anknraya. — 10.00 D.l-f.Y. (Türk) hrnlre. — 21.86 P,A.A. (Amerikan) BrUkKüt, Londın, Gnıuler, Novv-Yorlt'a.
UELEfiER OLAN VAPURLAR
14.00 Ankara, B. AkdenlKden.
— 18.00 Necat, lîieboludnn. — 18.00 Saadeti Çıınakkulcdcn. — 90.00 Marnkna, Mudnnyndan.
GİDECEK OLAN VAlTRLAR
0.00 Marıılma, Mudunyaya. — ll.oo uiraurıım, lekendoruna. — 11.00 Sus, Mudniıyayn. — 18.0u Glinoyeu. lakendeı una. — 10,00 Seyyar, Knrahlgo>a.
GELECEK (H AN TRENLER
s.bo Animrndan (Ekfl.f. — 9.13 Ankaradan (Elce.). — 10.61 Ankaradan (nıotörlü tren).
GİDECEK OLAN TRENLER
8.90 fiemplnıı Eke, (Avrupa),
— 10,to Anlmraya (El(«,). — 29.10 Animrayo (Eko.).
A Ml A HA ı
7.30 M. S. Ayarı, - 7.31 İla tir pni'çnlar (pl). — 7.15 Haberler. — 8.00 Sas eserleri (pi). — 8.16 Tamudur (pl). — 8.25 Günün programı ve hava rn-pmın — 8.31) IJalo ı nllül h lorl (pl), — 0.00 Kapanış,
12.28 A«jılış vo program. *-12.30 M. S. Ayan. — 12.00 Har-hıiaı% — 10.00 Halıorlcr. — İ3,ır» Sn İmi orkestram çalıyor (pi)«— 13.39 öğle Galalesh - 13.46
Anne Hlmllnn ve Bing Ol’OHby' den mclçıdlh’r (pl), — 14,00 Ah şnm programı, hava raporu vo kapanış.
17.38 Açılış vo program. — 18JII) M. fi. Ayarı. — 18.00 Snr* kılar. — 18.80 Radyo saları orkestrası* — 19.00 M. H. Ayarı vo hııborler* — 10.15 Geçmişte Bugün» —• 10.20 Yıırllıın annlor.
10.46 Hııdyu İla İngülsr.o. — 20.00 Krııınlı Holulnil (pl). — 2040 lîıd u (imudesl, — 20,30 İnce «a» (Yogfth i nah). — 21.00 Temelli “fllv ahinu ınosoleeı,, Yasanı Aka Gllndlls. — 21.43 Serbest rıınt. — 22,00 Kumup ma. — 22.16 Dana nıllelklnri (pl). — 22.46 M. S. ayarı Vo habvrler. — 23.00 Program Ve kapanış.
İSTANHI Lt
12.57 Açılış vo programlar.— İH 00 ı in ı • rloı İH 16 Daha
müsiğl (pl). — 13. in Qarkı vo tÜrkÜlnn — 11.20 PJv kadımı
Tatlılar. — 14.30 Şarkı vo türküler (pl). — 14.60 Junc Chria- i
ty’den cas şarkdarı (pl). —
16.00 Programlar vo İcapnnış.
17.57 Açılış vo programlar. — 18.00 Dans müalğl (pl). — 18.30 Sndl Yaver Ataman memleket havalan ses ve «az birliği konseri. — 19.00 Haberler. — 1(1.16 İstanbul haberleri. — 19.20
Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.00 fiotbest saati Konuşma veya müzik. — 20.10 Sonat (LudsVlg van Beethoven.. Sonat No. 3). — 20.30 Operalardan* sahneler vo orkestra ederleri (pl), — 21.00 Fasıl heyeti konseri. — 21.40 Asırlar boyunca Türk mü^lfti. Takdim eden; LA İka Kara boy. — 22.10 Ahirinin Aronslcf... Trio Op. 32. Çalanı üç KdrddŞ Triosu. — 22.40 Dana rnüsigl (pl) — 22.46 Haberler. — 2,7.00 Karışık hafif goce mülİgi (pl). — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN fiEÇME YAYINLARI
LONDRAi
7.40 Çigan müslftl. — 8.46 Dinloylüİ lalahlerl. — 9,16 OpS» mtlordeh şarkılar. — ft.30 Ra-bei'l. Farnnn urheMlrnsındnn hafif mÜMİİL *- 11.16 Goraldo konser orkostrarti. — 16.16 HBC
İskoç orkestrası konseri. — 13.15 Orgla rnllelk. — 18.16 Su* mınne Danou’dan şnrkılar, 10.30 Dinleyici laieklorl, 2(1.30 John Bııll urkoNtrhsındnn hafif ıııüslk. =- 23.16 HHC varyete ul'kvatrnsı.
EMİNÖM'ı Brşir Konıhl (Sir-kod) — lllmat Rsdrl (Kllçillt-pnsnr) — BUliaımhl • M“in-dar) — SttlAluuldln (Çarşıhu-pi).
BEYOĞLU ı Dellasudü. (Mer-h*»Ai — Mil hat (Taksim) — A-yımpıışa (Takslın) t* Hnymd» ilin Tııv (Ha la bu — Spoı'ldlü ((lalıuaı Alnlıun (^Içllı — Moeldlyoköy (tylşli) — Halıci-oglü (Hasköy) — Yeni Turan (l( a m ı ın |>rı şa).
FATİH ı Muharrem Tanır (Hohsodebuşi) — Elcin Pertev (Alu(aray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Hamdı Eıngon (Mahremini) M. Plini llayeı (Malta) — IKlsumeddin (Rdton-plıı (iu>m*r),
Et ( IH AyvıınsuVuy ddu» HtfoiKTAŞi Nail Halit — Ot* Lhkö.v — (İıyriHOltin DİVdUİlog-lu (Ai'iıuvıılhöy) — Mnrhes (İbdıolı),
14 A IH IU) lı Yoidoğirmnnl — Fo-fleryblu *• Erenköy — A. Cafer Çagatııv (Bosiancı).
VsKCOAR: Merkez. llEYHF.I.İADAı H. Halk.
İlH l KADAt Halk,
IZ.MİRî Kıı ra inç (Yalılar) Çankaya (Aisurmıık) — Tilkilik • (lıifirııahıınv) —• (Şifa (Koıne-raiHl — Yeni (Eşref paşa).
ANKARA ; lfiinûlpaşa, Halk, Çankaya,
2—*—



rı 1
-1
1 !■


Muldaıı salla:
1 — Sıkıntım mevcut. 2 — Boy atan bitki (İki kelirno). 3 Bir nota; Siyah bir hayvan (İki kolime). 4 — Sakat; Balık hapishanesi. 5 — Boş arsaların beklediği: Genişliği. 6 — Avuç içli Habeşi* 7 — Kaba evet; Fırlatır; Bir harfin okunuşu. 8 — Bir balıkçı tabiri | Pek kısa saman İçin söylenir. 0 — Etrafı ara (İki kelim»') . 10 — Güveni pok cü»1 (üç kelline).
Yukii/ıdttn uşağı l
1 — FaİKül, 2 — OrdÜ çıplak (İki kelime). 3 — Tersi cüsl. Tersi birdenbire; Vücudu Ve-nüse bonİeiUen bir artist 4 — Soğutma t YAdel. 6 Ceriha i Hlr hayvanı Bir harfin okunuşu, a — Öksüs değili Tersi bir ynknenk vasıtası. 7 — Giriş yerli Tersi kurumuş çayır taharri ot. R — Köyün bevll Nefer; M aat ar. 0 — JstlnatgAh bul. 10 *— Kasadaki noksanı çok cüsl (Uç ktdimo)*
DÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
Sıddıııı sağnı
I — ltisar eden. 2 — YıkttliH-mama. .1 Innnnmıyan» 4 — Bal) A mı la r, 6 — İnim; Dânoy, ıı — Kasltt Atalı. 7 — El«ta; Dam. 8 — Dışarı nınli. 9 — YaımiMi koçe. 10 — Nanesi gani.
Yııkarıdaıı atııfiil
i — İyilik uduih 2 — Açılan Anıt, 3 *- Neşesi baki. 1 — Zan; Elmllrn. fi — Anarı Sina. (I Damar; isim. 7 — Kelime t Cinin. 8 — Dayanamama. i) Emanet alan 10 — iyi dayanan.
Beyoğlu 44611 Kadşköy 00872 İstanbul 21222 Üsküdar 60943 Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15066
Ih lan im i Beyoğlu dMHi*
Anadolu yakası (lı)Jftl
Ankara 0)
tamir 226)
Bıı son ve hafif ümit ışığı, Hltlerin, payitaht müdafaasını bizzat deruhte ederek Berllnden ayrılmamaya karar verdiği haberiyle, birden sönüverdi, Bu ûnl fikir değişikliğinin tek neticesi, Berlin'in kadını, erkeği, çocuğu vo ihtiyariyle, üçüncü Relch’in lnkıra. ruıa dekor teşkil etmesi olacaktır, Berlin, harbin son muharebesine, başbakanlık da diktatörün yok olmasına sahne oluyor. Artık bundan kimsenin şüphesi yoktur.
Yardımcı ordu müdahale ediyor
Hitler acaba ilk ptanını ne sebeple değiştirdi? 22 nisanda, Başbakanlık altındaki umumî karargâhta, cephelerdeki vaziyetin tetkiki için, gene mûtat toplantı yapılmıştı.
Konuşmalardan sonra, Hitler. en yakın arkadaşlarını etrafına topladı. Normal düşündüğü, nadir anlardan biriydi. Savaşın artık kaybedildiğine, eldeki vasıtalarla Rus taarruzunu durdurmaya imkân olmadığına artık her erin kani bulunduğunu söylüyordu. Hitler bunu anlamak için, on İkiyi beş geçeye kadar beklemişti, Batılı müttefiklerin ânl olaraK politika değiştirmeleri, o büyük ve çok beklenen mucize, hayal olarak kalmaya mahkûmdu.
Batılı müttefikler bugüne kadar değişmediklerine göre, bundan sonra hiç değişmezler.
Artık Hltlerin günleri sayılıdır. Yakınlarının ekserisi tarafından yüzüstü bırakılmış olan Führer’ln sırtı yere gelmek Üzeredir, ölümlerden ölüm beğenmekten başka çare kalmıyor. Diktatör, kayıtsız ve şartsız teslim şıkkını, eskisi gibi, katiyetle reddediyor. Fikirleri hep son gün etrafında işlemektedir. Berlin ona mezar olacaktır.
Ümidini kaybeden HitlerT, etrafı, mücadeleyi bırakmamaya teşvik ediyor. Mademki Almanya'nın sırtı yere gelmiştir. Churchlll. Orta Avrupa ile birlikte Huşlara karşı mukavemet İçin Reich'a her halde son bir şans verecektir, Londra’nın, Washing. ton nezdinde bu istikamette tesir yaptığına dair kati malûmat bulunduğu temin ediliyor. Hakikaten Hit-Icr'in kararsızlığını gidermeye imkân elveriyor. Geniş bir mukabil taarruz emri hazırlanıyor. Elde ne kalmışsa, bu taarruzun emrine verilecek.
Berlin’lller bu imdat ordusiyle avu-tulurken, taarruzun ağırlık merkezini Berlin’in kuşatılması üzerine teksif etmiş olan Rus komutanlığı, birdenbire cepheden hücuma geçti vo Berlin savaşının üçüncü gününde şehir merkezindeki Alcxander Platz'a kadar ilerledi. Bütün doğu kesimi elden çıkmıştı. Berlin’lller bu ânl değişiklik karşısında şaşırıp kaldılar. Cephenin ötesinden gelmeyo başlıyan haberler İse, herkesi derin derin düşündürüyordu.
Fakat, her iki taraf da daha son kozlarını oynamamışlar, son ihtiyatlarını ateş hattına «ürmomişlerdl.RuB komutanlığının plânı her no kadar Berlin'i kuşatmaya matuf idiyse do, yarım vilâyeti kaplıyan büyük bir şehrin İhatası, mütearrız İçin do bir çok tehlikeler arzeden oüıetll bir manevra sayılmak İcap ederdi.
Wonck nrdUMu karşı hücumu geçiyor
Yardım ordusunun hedefi, payitahtın muhıısarnsına ınAni olmaktır, Alman gençliğinin, savaştan şimdiye kadar arta kalmış kısmı son defa olmak Üzero ateşe sürülüyor. General VVcnck'in cebri yürüyüşle yaklaşan 12 noi onlusunda, 17-18 yaşında subay namzetleri çnpışıyor.
Bunlar, Alman gençliğinin tekâmül kurslarından, ihtisas okullarından, hastano ve kışlalardan, bir daha derlenip toplanmış sun bakiyesidir. Bu genç tümenlerin isimleri çok parlaktır. Seharnhorst, Gnelsonau. Ulrich von Huttcn, Frundsberg, Potadam... Bu İsimler Almanyanın, Prıısyanın bü tün tarihini cantandırıyor, her tümen I mensubunu taahhüt altında bulunduruyor. Wenck orduları grupu Amerikan tümenlerinin sel gibi boşandığı Orta Almanya gediğini kapatmaya memurdu, Fakat, Jukov, Berlin önüne dayanınca, Hitler. elinde kalan son orduyu da doğuya çevirdi*
Ordu ve Berlin için son zaırıantar-da intişar eden tek gazete "Der Panzerbaer" şöyle diyordu; “İmdada yetişen birlikler, en kuvvetli generallerin komütasındadır. IJolşcvizml kati surette yenerek Almanya'nın durumunu kökünden düzellocek kuvvetler, şimdiden muhtelif bölgelere yığılmıştır. Fteleh merkezinin mlkirtfllerl, tecrübeli birliklerin cebri yürüyüşle yetiştiğini duyunca, yeniden cesaret kesbederek. yaklaşan ihtiyatların top seslerini duymak Ümidiyle şiddetle dayanmak ladırlar.M
Müdafaanın soğuyan ateşi bir daha körüklenmek İsteniyor* Goebbols, son kıvılcımları da parlatmak İçin, olanca nefesini tüketiyor, “Büyük Berlin müdafilerlnln mücadele gazetesi" “Der Pahzerbaer’1 bodrum ve sığmaklara yığınla dağıtılıyor. Gazetenin başımla, Berlin'in arması olan ayı sembolü görünüyor. Ayının iki omuzunda birer tanksavar tüfeği asılı. |
Şimdiye kadar kimse VVcnck adını duymamıştı. Ne olacak sanki! Bu savaşta kuyruklu yıldız kadar süratle doğup kaybolan ordu komutanlarının sayısını kim biliyor ki! Berlin’illerin bütün bu hengâmede tek Ümitleri, Rusların değil, batıkların eline düşmektir.
Goering'in idam emri
Bu arada Goering Oborsalzberg’ten vaziyeti çok daha soğukkanlı mütalâa edebiliyor. Teslim şartlarını müzakere için, Berlin’den salâhiyet istiyor. Fakat işte o zaman, umumî karargâh deliye dönüyor. Muhafız alayına, Goe-rlng’i kurşuna dizmek emri veriliyor.
Bununla iktifa edllmlyerek Hava Kuvvetleri Başkomutanı azil ve Hitler partisinden İhraç ediliyor. Daha sonra sıhhi sebeplerle çekildiği ve yerine Ritter von Oreim'ın tâyin edildiği ilân ediliyor.
“Clausewltz” emri i
Reich spor sahasındaki Olimpiyat Stadının önü, 1936 nm şatafatlı günlerinde. dünyanın her tarafından gelen binlerle otomobil! güç barmdıra-bilmiştir. Şimdi koca saha bomboş, alabildiğine uzanıyor. Stadın kapıcı dairesi, Nazi Partisinin bir bucağını barındırıyor ve aynı zamanda halk hücum bölüklerinden birine muharebe idare mevkii vazifesi görüyor. Masaların üzerindeki bardaklar, burada da son tesellinin İçkide arandığını gös-
Telefon çalıyor. Muharebe idar« mevkiine kısa bir emir veriliyor. Bölük başçavuşu telefon emrini alıyor ve komutanına büdlrlyor. “Clause-witz emri verildi." Acaba başçavuş sarhoş mu, yoksa bu emir, parti adamının dilini mİ kenetledi. İrtibatsız ve tutuk konuşuyor: “Her şey imha edilecek!.. Parti kapanacak!.. Dosyalar. kartotekler, mektuplar hepsi!.. Aza kayıtlarının yakümasına bilhassa itina edilecek!"
Başçavuşun sesi kısılıyor. Komutanın karşısında, kıpırdamadan dimdik duruyor. Yüzbaşı, yorgun bir hareketle elini masanın üzerinde gezdiriyor. Sonra yavaş sesle emrini veriyor ;
—“ Dışarıya bir ateş yakın ve bütün parti vesaikim İmha edin. Clau-sevvltz emri, bilhassa âza kayıtlarının dikkatle İmhasını muciptir. Tamam olunca, bana haber verin, bayrağı getireyim."
Komutan gayet sakin ve kendine hâkim konuşuyor. Kendi kendiline zaten çoktan karar vermiştir. Bu e-mlr, işin sonuna vardıklarını açıkça gösteriyor. Partinin bu imha emrini vermesi için, cephedeki vaziyetin ü-mltslz olması lâzım. Başçavuş, sert bir dönüşle çıkıp gidiyor. Böyle hallerde, askerî talim ve terbiye, sükûnetin muhafazası için en iyi çaredir
termektedlr.
(Devamı var)
HİKÂYE
Yaz
Yazan: WllUam Baroya» gERSHWÎN'ln, Ym Günü *arkı-*"sını mırıldanarak hole girdi. Kimseyo selâm vermeden kollarını SHİlıyarak, gllle oynıya yürüyordu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Ah zengin olsaydı, çalışmak zorunda olmasaydı... Halbuki bir dairede memurdu.
Yaz geliyordu. Bu sabah daireye giderken yazı İçinde duymuş neşeli, biraz da deli gibiydi. Muhasebeci Mrs. Montalgne'ın odasına girdi. Yazın gelmeBİ Mrs. Mon-talgne için bir şey ifade etmezdi. Genç memurun vals ede ede palto ve şapkasını çıkartması, kadıncağızı şaşırtmıştı. Yerinden kalkarak genç adama endişeyle baktı. Çocuk yarı müstehzi, yarı hayran gülerek:
E Emily, dedi, şeker gibisin...
İhtiyar kadın bir çighk attı. Gerçi adı Emily İdi, fakat kimse ona böyle hitap etmemişti. Hattâ genç olduğu, yaz gelişinin onun İçin bir mâna İfade ettiği zamanlar bile böyle bir cümle duymamıştı. Şimdi kalbi ölmüş, vücudu yaşlanmıştı, şimdi mİ duyacaktı bu cümleyi î Yok olmaz, gülünç bir şeydi Gülümslyecek oldu, sonra işin münasebetsizliğini, terbiyesizliğini sezerek, kaşlarını çattı:
— Bu şekilde konuşmanızı me-nederim, dedi.
Sonra bu cümlesini kendi de gülünç buldu. Genç adam ayağını dö. nen bir koltuğa yaslamıştı, korkunç münasebetsizlikler sıralıya-rak deli gibi dönüyordu.
— Çıldırdınız mı? Mr. Doug-lns gelecek, sizi bu halde görürse, kovar, vallahi İşinizden olacaksınız..,
Çocuk ayağını koltuktan indirecek, kemâli ciddiyetle:
— Mrs. Montalgne, bugün büyük bir gündür, kutlamalıyız, dedi.
Ygşlı kadın:
— John Cobb, dedi, siz çok hastasınız.
John Cobb güldü, amilindeki zekâ pırıltısından hiç de deli olmadığı anlaşılıyordu. Aklı başındaydı. Demek hiç bir fevkalâdelik yok, daire arkadaşı çıldırınamıştı. Her şey eskisi gibiydi. Mrs. Mon-taJgne buna Adeta üzüldü. Çocuk devamla:
— Ah, kırlarda olsam, yüzsem, balık tutsam... diye hayıflanıyor. Kadın da, birdenbire hüzün duydu,
— Bu hava böyle devam etmez, dedi.
— Biliyorum, znten ona üzülüyorum. Öu güzel gimlerden İstifade etmeli. Biı- otomobilim olsa, dağa çıksam, dere kenarında çini çıplak soyunur, kendimi suya atarım. Yanımda da bir kız bulunur. çini çıplak bil* kız...
Yaşlı kadın gene ürktü;
— Neler söylüyorsunuz, dedi.
— Alice‘1 götüreceğim, kıra götüreceğim...
— Alice hiç »İzinle gider ini? Gitse de soyunmaz.
— Ne biliyorsunuz, belki soyunur.
— Soyunsun aoyunmasın, otomobiliniz yok ki, Meteliğiniz de yok, nasıl olsa glclemezslnlz.
— İşte mesele orada.
Çocuk pencereye yaklaştı, göğe ve 17 kat aşağıda bulunan caddeye bakıyordu.
Telefoncu kız sessizce odaya girdi ve paltosunu astı. O anda
çocuk dönüp onu görünce, kızın yüzünde yazın geldiğini duyduğuna dair bir emare aradı. Fakat Allce'in yüzünde böyle bir şey yoktu. Başka bir ifade de yoktu zaten.
— Alice, dedi, Mrs. Montalgne'a diyordum kİ, şu anda kırlara gitmek, derede yüzmek İstiyorum.
Yaşlı kadın boş geçen gençliğini düşündü. Telefoncu kız duymamış gibi çocuğun yüzüne bakmadı bile. Genç;
— Benimle kıra gelmez misiniz?
— Ne?
— Pazara, benimle kıra gider misiniz diye soruyorum.
— Ne İçin?
— Ne İçin olacak, piknik yaparız, belki de bir dere bulur, yıkanırız.
Mrs. N^ontalgne atıldı:
— Çini çıplak mı? diye sordu. Genç kız:
— Çırıy çıplak mı? diye sordu. Çocuk sıkılarak:
— Canım, daha hoş olur diye düşünmüştüm, ama mayolarımızı alırız, İsterseniz, dedi.
Yaşlı kadın kendini beabaht hissediyordu. Mahzun bir sesle;
— Çıplak daha İyi bence, dedi. Alice kızarak:
— Ne diyorsunuz, Mis. Mon-taigne, dedi ve her ikisine de arkasını çevirdi. Yaşlı kadın:
— Sizi çok aptal buluyorum, dedi,
— Aptal mı? Lâfa bakın.
Çocuk araya girdi. Kekellyerek:
— Fena bir niyetim yoktu. Sizi doymaya «orliyacak değildim... Belki hoşlanırsınız... belki dereye girmek isterseniz diye dilfünüyor-dum...
Kız kısa kesti:
— Hoşlanmam.
— Peki, peki.
O anda Mrs. Douglas İçeriye girdi, çocuk daireye yeni geliyor* mu* gibi masasının başına geçti, oturdu.
Hava sant Üçe kadar parlak gitti. Sonra bulutlar birikti, saat beşte yağmur yağdı. Çocuk bir aralık pencerenin önünde durdu, aon-ra telefoncu kızın yanma yaklaşarak:
— Şaka ediyorum, dedi,
— Tabii, anladım zaten.
— Kirlnra gidip de ne olacak. Zaten yağmur yağıyor. Pazara kadar kar da yağar.
— Kar mı? Hiç Caiıfornia'da kar yağar mı?
— Neyse atta gelişi diyorum. Canınız kırlara gitmek İstemiyor. Ama bu akşam sinemaya gidelim.
— Gidelim, iyi bir film var mı?
— "Issız Orman" oynuyor şehirde.
— Kimlerle?
— Sylvia Sydney, Fred Mac Murray Ve Henry Fonda.
— Fred Mac Murray'a bayılırım.
Çocuk masasına döndü, tekrar kendine gelmiş, hiç bir coşkunluğ u kalmamıştı, Yaz gelmiş, gene gitmişti sanki. Neşesi gene kırılmış, hayallerinin dünyası uzak, erişilmez bir şey olmuştu. Gerçek dünya İse onu sıkıyor, boğuyordu. O gene hayatını kazanmak İQÜi çalışan bir küçült memur olmuştu. Cebinden çıkardığı ufak paranın sinemaya yetip yetmediğini hesap» lıyorken, mahzun yüzü ümitsizce gülümsüyordu. !
6 Hatlrnn 1950
Y fil N î İSTANBUL-
Sayfa ö
GÜNÜN
KONOMiK

Eıı iyi yol
Yazan : Dr. Röpke
Almanyanm meşhur profesörlerinden Dr. Röpke, bir zamanlar t«-tanbul Üniversitesinde mühim bir küreü işgal ettikten sonra Cenevre Üniversiteline davet edilmiş ve hâlen o kürsüyü İşgal etmektedir. Kendisi Avrupanın en mühim gazetelerinde iktisadi ve beynelmilel mevzularda makaleler yazmakta ve her yerde büyük bir alâka uyandırmaktadır, iktisadi meselelere büyük bir ehemmiyet veren gazetemiz, bu mühim şahsiyetin yazılarından okuyucularımızı faydalandırmak için kendisiyle mutabık kalmıştır. Bundan sonra sırf gazetemiz İçin yasdığı bazı yazıları karilerimize takdim etmekle şimdiden sevinç duymaktayız.
Almanyada sigara kaçakçılığı
Hamburg'dan Çekoslovakyaya kum ve kâğıt »iye kaçak sigara naklediliyordu
Bugün Avrupada “liberalltasyon” politikası denilen sistem ve hattâ E. R. P. (Avrupa kalkındırma programına dahil olan) memleketleri a-rasındakl çok taraflı taka® anlaşmalarına doğru atılan adımların gayesb nulli kolektivizm’I nihayete erdirmek, döviz tahdidatını kaldırmak ve bütün paraların birbirlerine tahvili imkânlarını temin etmek hususunda bir intikalden ibaretse hiç de istihfaf edilecek hareketler değildir Fakat asıl tehlike su kİ. gayeye ulaşmak için a-1‘âdakl mesafeyi kısaltacakken, yeni havailer ve müktesep haklar »beynelmilel bÜrökraal de dahil olmak üzere) yara tarak alâkayı asıl meseleden uzaklaştırıp mesafeyi uzatabilirler. İşte bunun için daha kati bir adım a-tarak şöyle denilmelidir: “Avrupanm ekonomik sıhhatini sağlamak İçin mil. İt kolektivizme, (ğlRll enflasyon) ve (tam iştigal) sistemine veda etmelidir.., Belçika aon seneler sarfında bu yolu tutmuş ve şayanı hayret derecede muvaffak olmuştun Aynı metod-lar sayesinde ltalyada. memleketin bozuk ahval ve şeraiti göBönünde tutulacak olursa, oldukça iyi neticeler elde edilebilmiştir. Liberal sistemin her iki memleketteki muvaffakiyetine bakarak, bu yolun üzerinde kuvvetle durmalıdır; zira bu muvaffakiyet sosyalistleri rahatsız etmektedir ve bütün beynelmilel sosyalistler bir koro halinde yorulmak bilmeksizin bir nevi “şenaat propagandası,, yaymaya Uğraşmaktadırlar. Çünkü bu muvaf-fajcıyet şimdiki milli kolektivizm çıkmazından çok değişik olduğu ve ••mücbir sebep., kabilinden kabul edilen tediye muvazenesinin pasif oluşu ile döviz tahdidi hakkında şişirilen Sosyalist efsanesini havaya uçurduğu için onları çok sinirlendirmiştir.
Son zamanlarda “antidlberal hareketin,, en ders verici hedefi Batı Almanya olmuştur. Orada, milli kolektivizm ve gizli enflasyon sisteminden, •sasında serbest bir ekonomi ve sağlam para politikasına intikal etmekle İktisadi siyasette en büyllk ve en ikna edici tecrübelerden biri tahakkuk etmiş oldu. 1948 deki büyük ıslâhattan önceki devirle sonraki devir mukayese edilince, muvaffakiyet hayret vericidir. Hattâ o kadar hayret vericidir kl. Alman sosyalistleri bile eski kolektlvlst sisteme dönmek lâfını a-çıkca edememektedirler. Çünkü ileri gelen iş adamları kadar halk da, her iki sistemin çalışmasını gördükten^ sonra, serbest ekonomiyi tercih etmektedir. Bir kaç hafta önce, bütün vesika usulü tamamlyle ortadan kalktı çünkü bir eşyanın serbest fiyatı ile vesika fiyatı aynı olunca halk kupun kullanmanın mânası» olduğunu gördü. Tesir ve nüfuzu kınlan bası makamlar bu vaziyeti gülünç bir hale sokmuşlar ve ceza tehdidi ile inatçı halkı kupon kartlarını kullanmaya mecbur etmek İstemişlerdi. Bu vaziyet, belki de. iktisadi serbestiyet ilâcının gösterdiği en şayanı hayret tesirlerden biridir; İki yıl önce kupon kartının olup olmaması hayat memat meselesi İdi, fakat şimdi vaziyet bam-başkadır; tesiri olmıyan bir Llâcı halka zorla içirmek istiyorlar.
Lâkin, Batı Almanyada olduğu gibi diğer memleketlerde de serbest fiyatla nn avdeti bütün problemleri halledemez. En fena ve en mühim dâva işsizliktir. “Tanı iştigal” (full employ-ment) sistemi daima kestirme ve cazip bir yol oiarAk telâkki edilmiştir. Fakat Alman snsyallstlerl ile batılı müttefiklerden gelen ihtar ve nasl-hatlars rağmen. Bonn Hükümeti zekâ ve methe değer bir cesaret eseri olarak bu cazip ve kestirme yol yerine uzun ve zahmetli yolu seçmiş ve bu hareketin halkça İyi karşılanmaması tehlikesini de tevekkülle kabul etmiştir.
Hakikaten Alman dâvası “tam iştigal,, sisteminin tehlikelelerini ve dayandığı temellerin çürüklüğünü gösteren en iyi misaldir.
Hepimiz, şüphesiz ki, âzami surette “iştigal” olmasını, yani İşsizlik ol-
mamasını, görmek isteriz. Fakat bugün kullanılan “tam iştigal,, tâbirinin çok değişik ve husılsl bir mânası var-
dır. Bu kelime bugün her çeşit işsizliğe, ne kadar muvakkat veya cÜtl ve hangi sebeplerden dolayı olursa olsun, mâni olmak isteyen politika demektir. Ekonomi hayatında bazı branş veya mıntıkada geçici İşsizlikle neticelenen her türlü değişikliklere normal bir temayül vardır. Ve “her ne pahasına olursa olsun tam iştigal,, gayesine ancak devamlı bir enflasyo-nlst taoyik politikası vasıtnalyle yaratılan ve dalnıt bir yüksek konjek-tür ile erişilir. Bu tazyikin açık bir enflasyon halini almamam için maruf kotekUvist kontrolleri kullanılır. Fakat bu da. milletlerarası iktisadiyatını karışıklığa ve felce uğrattıktan maada, tediye muvazenesine zarar verecektir. Bunun mânası su demektir: İstihlâk ve envestisman mecmuu daima câri İstihsali geçecektir. Şu halde, “tam İştigâl0 politikası aradaki açığın bir ecnebi kaynak tarafından kapatılmasını İcap ettirmektedir. Şimdiye kadar Amerikan halkı para babası rolünü, Avrupada “tam iştigal,, politikasını güden memleketlere. İngiltere do dahil olmak llzere, çok cömert bir şekilde ifa etmiştir.
Bu âna kadar Alman Hükümeti bu yoldan gitmemek aamlnd© olduğunu göstermiştir. Belçika ve Italyanın yolundan gitmeyi tercih etmiştir. Ve bu münasip tercihinden dolayı Alman Hükümeti tebrike lâyıktır. Hükümet, Almanyadaki işsizliğin İş piyasasındaki mütemadi yer değiştirmeler ve bunların arasında Doğu Al-manyadan gelen devamlı mülteci a-kınından dolayı olduğunu düşünmekte haklıdır. Buna göre, Almanyadaki İşsizlik Batı Almanya ile aynı nüfusa sahip olan kalyadaki duruma benzemektedir. kalyadaki işsizliğin en mühim âmili, nüfusu her sene artan bu memleketin kapitali olmayan millî bir endüstri ile geçinememesidir.
Bu nokta bizi “tam iştigal“ln hararetli taraftarlarınca dikkat edilmeyen başka mühim bir dâva İle karşı karşıya getirir. Lord Keynes’in “tam lştlgal“dcn bahsettiği zaman düşündükleri ile bugün, İsviçre hariç ol» mak üzere, bütün Avrupa memleketlerinde hüküm süren vaziyet bambaşkadır. Bugün Avrupada “fa2İa tasarruf* * ve “işlenmeyen sabit sermaye,, bolluğu yerine hakiki mânada “sermaye kıtlığı”, yani cnvestismnn plânlarının icap ettirdiğinden çok az tasarruf vardır. Böyle bir Vasiyette “tam iştigal,, siyaseti bidayette hemen en tehlikeli enflasyonu mucip o-lur ve bu enflasyon “gizli,, olacağına göre bu hareket milli kolektlvizm’e avdet demektir. Bereket versin ki, Hltler ve Schıcht'ın İdaresi altında milli kolektivizmi icat eden Almanlar, artık bundan bıkmışlardır.
Almanya ve ltalyada işsizlikle mücadele etmek için en «ağlam yol sermayeyi çoğaltmaktır. Fakat bu işin milli tasarrufu arttırarak kısa bir zamanda yapılmalına İmkân olmadığına göre, eri mücaair tedavi uaıılU ecnebi sermayenin ithal edilmesine müsaade etmektir.
Danimarka dokuma İhracatı
Kopengah 5 (Hususiı — Ticari mahfillerden öğrenildiğine göre, ÜAnimar-kanın bu senek! ilk üç Aylık dokuma ihracatı, geçen yılın aynı aylar içindeki ihracatına nazaran yüzde 6ü bir artış arzetmekledlr.
Bu senenin İlk üç ayında banlmar-kanın dokuma İhracatı 16.O0Û.dOO kurona baliğ olmuştur. Geçen yıl aynı müddet zarfında bu miktar İO.OÜO.OUO kuron idi.
Finlânda, İsveç ve Norveç en mühim müstehlikler olup, 8.ÖÖO.OOO kuruş değerinde ithalât yapmışlardır. Batı Almanya. Holânda ve Britanyaya yapılan sevkıyat da artmıştır.
Amerika da 500.000 kuroh değerinde Danimarka dokuman talep etmiştir,
Geçen hafta Tütüncüler Birliğinde, Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülünün de bulunduğu bir toplantıda, Almanyada Türk tütünlerinin sürüm temin edemediği bahis mevzuu olmuştu. Bu arada sürümün azlığından bahseden tacirler, son zamanlarda Almanyada tütün kaçakçılığının arttığını da ileri sürmüşlerdi. Hamburg hususi muhabirimizden aldığımı» bir mektupta, orada tütün ka çakçılığı hakkında dikkate değer bir hâdiseden bahsedilmektedir.
Hamburg'la büyük bir sigara kaçakçılık dâvası
Hamburg. 5 (Hususi) — Geçen şubatta ortaya çıkarılan 27 milyon A-merikan sigarasının kaçakçılık işine ait dâva harp nihayete ereliden ben Hamburgda görülen kaçakçılık dâvalarının en büyüğü ol^up yakında tetkike başlanacaktır.
Uzun müddet devam edeceği tahmin edilen bu dâvada suçun asıl ele başıları ecnebi tabiiyetinden olup yakalanamamışlardır. Şimdi mahkemede bu suçta ortaklığı olan ve bunlara
Kısa Haberler
Irak, İımır Bankacından kredi nlı.\or
•A Bağdat, 5 A.A. (Afp) — Irak Maliye Bakam AbdÜlkerim El Hurzi, parlâmentoda Irakin Milletlerarası imâr Bankasından 13 milyon 200 bin dolar borç alacağını bildirmiştir.
Bakan, Iraklı maliye mütehassislarının bu kredi şartlarını tesbit etmek üzere yakında Washingto-na gideceklerini açıklamıştır. Aynı oturumda, Başbakan, Arap Bildiğini içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak ütere Irak Hükümetinin tavassutunu teklif ettiğini söylemiştir.
Blilgai - İtilmen ticaret aniaşnuuu
★ Sofya, 5 A.A. (Afp) — 1950 senesi Bulgar • Rumen ticaret anlaşması dün Sofyada imzalanmıştır. bu anlaşma iki memleket arasındaki mübadelenin genişletilmesini derpiş etmektedir. Anlaşma gereğince Rumanya, Bulgarlstana petrol mllştakkati, kimyevi maddeler verecek, buna mukabil Bul-gariatandan maden, deri, tohum ve diğer ziraî maddeler alaCftltlir. Urnil, Süveyş Kanalından istifade etmek istiyor
A Londra, 5 A.A. ı Afp) — Observer gazetesinin yazdığına göre, İsrail Hükümeti, Mısırın takındığı tavrı Birleşmiş Milletlerde bahis konunu edecektir. İsralle göre, Mısır, Süveyş kanalından İsrail gemilerinin geçmesine nıâni olmaktadır. Bundan başka İsrail, Hayfa petrol boruları vasıtasiyie benzin alınmasını reddeden Itakın durumundan da şikâyet edecektir.
Lübnan - Mısır arnMirıda mail görüşmeler
★ Knhireı 0, A.A. (Afp) — Arap Birliğindeki Lübnan delegesi Fuat Ainun, Bitlik Mail Komite Direktörü Muhammet Ali Nâzmi Paşa Ve Mısır Dışişleri Bakanlığı iktisat müşaviri İle birlikte, bir Arap yllksok adalet divanı Metıısü tasarım hazırlamaktadır. Bu taaarı, 12 haziranda Iskenderiyede toplanacak olan Arap Birliği Konee-yins öunuiachktır.
Amerlkada İnşaat rekoru
★ Washington, 5 A.A. (Usis) — Birleşik Amerika Ticaret ve Çalışma Bakanlıklarının müştereken ya
yai’dım eden kimseler suçlu mevkiini almaktadır. Ceman 34 suçlu arasında mühim İş sahibi kimseler de mevcut bulunmaktadır.
Kaçakçılık şu şekilde yapılmıştır: Antvverpcn cihetinden gelen ve Çe» koslovakyaya sevkedileceği boyan e-dilen transit malı Almanyada alâkalı memurlara kum ve kâğıt olarak beyan edilmiş, Hamburgda da suçun asıl elebaşı tarafından kıymet»)» kâğıt ve kum denkleriyle değiştirilmiş ve sigaralar rüşvetle aldatılan me» miırlnrın yardımlarlyle limandan kaçırılarak kâğıt ve kum sandıkları da Çekoslovakya istikametinde yola devam ettirilmişlerdir.
A» maaş alan bir gümrük memurunun Hamburgda birdenbire 30 bin marklık bir ev İnşa ettirip karısına 8 bin marklık kürk ve mücevherat satın alması etrafın nazarı dikkatini celbetmlş ve yapılan araştırma ne-ticesinde Antwerpen, Rotterdam, Brüksel» Parla, Kopenhag ve Prag Üzerinde çalışan bu beynelmilel kaçakçılık işi ortaya çıkanlmıştır.
yınladıkları bLr rapora göre, Birleşik Amerikada inşaat faaliyeti mayıs ayı içinde rekor teşkil e-decek derecede artmıştır.
Batı Almanya markları
* Frankfurt 5 (Hususi) — Batı Ai-manyenm 1 haeiran tarihinde ye** ni döviz nizamları neşredeceği ri-vaye edilmekteydi. Bu rivayetler resmen teyit edilmiş değildir. Bankerler nikbin düşünmekte, ve herhangi bir değişikliğin lehte öa lacağı kanaatini taşımaktadırlar. Karaborsaya göre Batı Almanyada gisliGe Alman marklarını transfer eden bir şalısın hesabına New-York’ta dolar veHImektedlr. Bu gizli transfere göre beher Alman markı 10-1/2 sent kıymetlndedlr. Son zamanlarda 19 sente de transfer yapılmaktadır. İşgal bölgesi markı ile Batı Devleti markı için transfer yapılmakta ise de, bu transfer pek faal değildir, çünkü vultubulacağı rivayet edilen değişiklikler hakkında pek fazla malûmat elde edilmemiştir.
Amerikan piâtln plymiMi
* New-York, 5 (HüftUst) — Müstehlikler tatil mevsimine girdikleri için ve mücevher ticareti de meclisin vergiler Önerindeki yeni kararını beklediğinden, plâtin üzerine umum! talepler, geçen hafta zarfında, oldukça aadı.
Ortadoğu ithalâtı tükenmiştir, fakat Avrupadan seVkiyatın arttığı bildirilmiştir, Ruayanm plâtin satıp satmıyacağı hakkında kati bir haber yoktur.
Açık piyasada fiyatlar ona başına 034/2 dolardır. Teklifler 04 dolAr-dır. Resmi piyasa fiyatı Od ilâ 09 dolar olarak devam etmektedir.
Filipin şekeriyle Mısır pirinci mübadelesi
* kahire (HuaUftl) “ Mısır Hükümeti, Fillplnden 32.000 ton şeker IthaUne karşı hu memlekete 30,000 ton Mısır pirinci İhraç etlilmeai hakkındakl bir talebi mütalâa etmektedir» Bildirildiğine göre, pirinç Japonyaya ftcvkedllecek ve beher tonu 47.000 Mısır lirasına satılaoaktır. Şekerin fiyatı ise, cif İskenderiye beher tonu 44.812 Mısır lirası olarak tespit edilmiştir.
Devlet İşletmelerinin husııti
Başbakan, yakında şehrimize gelerek bun mevzu etrafında alâkadarlarla görüşecek
Hususî sermayenin, devlet
ermayesiyle işbirliği yaparak, devlet
fabrikalarının rasyonel bir hale
getirilmes etüd edilmektedir
Hükümetin programında, Devlet işletmelerinin hususi teşebbüse devredileceği yazılmış, bu fikir, ticaret ve sanayi erbabı arasında büyük bir alâka uyandırmıştı, Günlerden borl tüccar ve sanayi erbabı, hangi fabrlkalarjn, ne gibi şartlarla hususi teşebbüse geçeceğini merak etmekteydi. Ankara-dan gelen Sanayi Birliği Umumi Kâtibi Hallt GüloryÜz ve Bölge Sanayi Birliği mensupları, Devlet işletmelerinin satış mevzuları etrafında alâkadarları hususi surette tenvir etmişlerdir»
Elde ettiğimi» malûmata göre, Devlet işletmelerinden amma hlRinetl gören ve milli müdafaa nuıksadlylo kurulan fabrikaların hususî teşebbüse devri bahis mevzuu değildir. Esasen bir çok müteşebbislerin de, amme hizmeti gören meselâ; ulaştırma müesse-selerlni uzurı vâde ile yin satın alacak kadar malî kudretleri olmadığını aa hatıra getirmek lâzımdır. Mesele bil itibarla Devlet işletmelerinin hususi teşebbüse devri mevzuu mahdut bir sahada tetkik vo mütalâa edilmektedir.
Bu meselelrr etrafında Ankarada a-iâkadar makamlarla temas edenlerin verdiği malûmata göre, Devlet fabrî-kalariyle, hususi fabrikalar arasında daha rasyonel bir surette işbirliği yapmak, âynı mevzuda çalışan sanayi ser-
Türkiye - İtalya Ticaret Anlaşması
Roma, 5 (Hususî) — Türkiye İle İtalya arasında imza edilen ticaret anlaşması, bir sene için yemden temdit edilmiştir. Ancak, bu müddet zarfında piyasa vaziyeti değişmiş olduğundan, İtalya, kontenjan listelerini tekrar gözden geçirmek Üzere muhtelit bir komisyonun İçtimaa çağınlmasını istemiştir.
Köylüyü tinftma vasıtasiyie tenvir
Adftna, 5 (HUfiusi) — Adana Ziraat Müdürlüğü köylerde genlcl elnema vasıtasiyie çiftçiyi modem çiftçiliğe teçvlke karar vermiştir. Su eurölle Çukurova köylüsü mahsulâtın tarladan pazara kadar geçirdiği safhaları modem ziraatçilik çekllnde seyretmek ve yeni fikirler, yeni bilgiler almak İmkAnihı bulacaktır. Adana Ziraat Müdürlüğü keyfiyetten Ziraat Bakanlığım da haberdar etmiş ve hazırlığa başlamıştır.
Elma ağaçlarında kurt görüldü
Adana, 5 (Huaüftî) — İğcide bazı olma ağaçlarında ağ vo gös kurdu görülmüştün İçel Tarım Müdürlüğü derhal tedbirler alarak Gözne ve Findıkpinaft bölgelerine iki ekip çıkartarak mücadeleye geçmiştir.
Yunanlılar sığır alıyor
Adana, 5 (Hürusî muhabirimiz bildiriyor) Kapalı zarf usuliyle sığır mübayaası İçin bir Yunan firma-BiiUh yâptığı müracaata en müsait tâkiif Âdâna ve İznıirden vaki olmuştur* Yunanlılar İzmiri tercih ederek Öü ton mal almışlardın Yunanlıların müracaatına Suriye de cevap vermiş, fakat Suriye sığırları 43 randımanlı Olduğundan 53 randımanlı Türk malı üzerLnde mutabık kalınmıştır.

mayedarlarının Devlet fabrikalarına hissedar olarak İştiraki, İşletmecilik bakımından da faydalı telâkki edilmektedir. Meselâ: Pamuklu dokuma sanayii sahasında, Devlet pamuklu dokuma fabrikalarının hususi fabrikalara yalnız iplik vermesi arzu edil-moktodlr. Bu fikir, öteden beri pamuklu dokuma fabrika ve İmalâthanelerinin zaman zaman ileriye sürdüğü bir fikirdir. Ankarada alâkadar makamlarda yapılan tetkiklerde, bu fikre büyük bir yor ayrıldığı anlaşılmakladır.
Dovlöt işletmelerinin hususî teşebbüse devri etrafında da muhtelif fikirler hatıra gelmektedir. Bunlardan biri de. Runt ipek. Merinos, Herekc, Bakırköy bez, Defterdar mensucat fabrikalarında yüzdo Ö0 nisbotlnde Devlet sermayesi kalmak şartlylo, bu müesseseler! birer anonim şirkete tahvil etmek düşüncesi de tetkik edilmektedir. Esasen öümerbank kanununun ikinci maddesinde, bu gibi mUosAosole-rln nama muharrer hlsia senetleriyle birer şirkete tahviline ait sarih bir hüküm de bulunmaktadır. Bu itibarla bugünlerde Devlet işletmelerinin husûsi teşebbüse devri mevzuu, İlk defa ortaya atılan bu mevzu değildir.
Sanayi erbabının düşüncelerine göre, hususi sermayedarlar da, Devlet fabrikalarına hissedar olarak iştirak ettiği takdirde, bu müesseselerln piya-
İzmir Ticaret heyeti Ankaradan döndü
Heyet, Hükümetten dış ticaret politikasının
bütün bir teney
alt olmasını istiyor
İzmir, 5 (Hususî) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının dftvetl üzerine Ankaraya giden İhracatçılar Birliği umumi kâtibi ile Bölge Tiçaret Müdürü ve bazı diğer alâkalılar memleketin ekonomik işleri hakkında İstanbul, İzmir ve Mersin piyasalarının son temayül ve dileklerini Ba« kanlığa duyurmuşlar ve her şevden önce ticaret Aleminin yeni mevsimde iş imkânı elde edebilmek için aşağıdaki iki nokta hakkında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının prensip kararı* na ihtiyaç olduğunu belirtmişlerdir.
1 — Dış ticaret politikası. Dış tl*
Sanayi Kalkınma Bankası
Bankanın umum müdürlüğüne Ilhaml Pamirin getirileceği söyleniyor
Yeni teşekkül eden Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası idare heyeti dün, muvakkat merkezi olan Merkez Ban* kasındaki hususî dairesinde ilk toplantısını yapmıştır. Bu içtimada İdare heyeti başkanlığına Bay Mecit Duruiz ve Başkan vekilliğine Bay Cabır Selek seçilmişlerdir.
idare heyeti Bankanın resmen teşekkülü formalitelerini tetkik etmiş ve Bankaya münasip bir bina aramak için, şimdiye kadar yapılan teklifleri tetkik etmiştir, öğrendiğimize göre, Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası bir kaç güne kadar yeni binasına taşınacak, orada faaliyetine baş. Uyacaktır. Bankanın umum müdürlüğüne, evvelce Etibaiık Umum Müdürlüğünü yapan ilhami Pamirin ge* tlrlleceğl söylenmektedir.
sa İhtiyacına göre daha rasyonel bir surette oahşacağı da İleri sürülmektedir. Bundan bahseden bir fabrikatör, Gemlikte Suni İpek fabrikasının şimdiye kadar imalât programlarını, piyasanın çorap sanayiine göre ayar etmediğini, bu fabrika husuul teşebbüse kısmen olsun devredildiği takdirde, çorap sanayiinin kendi İhtiyacına göo. bu fabrikalardan yarı işlenmiş mal alacağını İfade etmektedir.
Netice itibnrlylo Devlet işletmelerinin husus! toşonhüse devri umumiyet itibariyle Hükümet tarafından bir prensip olarak ortaya atılmıştır. Böyle olmakla beraber, husus! teşebbüse devredilecek müessesolerln bir tasnifine gcçllmli değildir. Alâkadar Bakanlıklarda bu mevzu etrafında etütlere devam edilmektedir.
Öğrendiğimize göre, Başbakan Adnan Menderes de yakında şehrimize gelerek bu hulusta ticaret ve sanayi erbabı lir yakından görüşecek, kendilerine yapılan etütler etrafında izahat verecektir.
YENÎ ÎSTANBULUN NOTU:
Çok temenni ederiz ki, bu işlerde büyük bir ihtiyatla hareket edilsin, bilhassa ihtisasa ehemmiyet verilmek suretiyle bir çok salâhiyettir kimselerin mütâaları alınsın, çünkü netice, milli bir servetin iyi kâr getirecek hale gelebilme dâvasıdır.
caret politikasının hiç olmazsa bütün bir ihraç yılına tah9is edilmek suretiyle değişmez prensiplerini or-koymak üzere Adnan Menderes Hükümeti Ekonomi ve Ticaret Bakan-tava koymak Üzere Adnan Menderes Hükümeti Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarlığından bir rapor İstemiştir. Bu rapora esas olacak malûmat bir taraftan parti kanaliy-i(? elde edilmekle beraber öte yandan D.P.* Milletvekilleri, İş adamla-rı, tanınmış İktisatçılar ve büyük piyasalardan alınan temayüllerle ta-mamlanacaktır. İamirde glzlenmiyen bir hakikat şudur kl eğer Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı dış ticaret politikasını en geç haslran sonuna ka* dftr tesbit ve HAn etmezse hiç bi» şekilde ve hiç bir mahsul Üxerine a* llvre satış yapmak İmkânı yoktum Bunu temin İçin Bakanlığın prensiplerini ortaya koyması lâzımdır.
2 — Para dispârltesi. Şu günlerde Aııkaradsn bu bahiste gelen habere lor mânahdır. Türk parası kıymeti-nin altın esasına göre ayarlanaoağı söylendiği için bunun hükümet cep-nesinde na nispette kabili tatbik olduğu cayl sualdir. Haberin bir şayia olmaktan çıkmış olmasına rağmen ticaret âlemi bu bahiste hükümetin hemen enerjik bir tedbir almak lett-yeceğlhi, haricî borçlar itibariyle zannetmemektedir. Fakat dış ticaret politikası bahis mevzuu olurken bu önemli meselenin de bir defa daha gözden geçirileceğine İhtimal verilmektedir. *
Ankaraya giden heyetin ticaret A-lemlne emniyet verici haberler getireceğine burada İhtimal verilmektedir.
5/VI/1950 Pazartııl
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
-
Borsalarda vaziyet
İstanbul
Ticaret Borsasrtda, Toprak Mahftül-
Ofisinin Pakistandun ithal ettiği 300 buğday 29.75 kuruştan, tüccar malı 28 kuruştan satılmıştır. Fınd\k fi-
leri
ton ise yatlarında hafif bir gerileme olmuştur.
Kambiyo, Baham ve Tahvilât Borsa-sında yüzde 6 faizli Birinci, İkinci, Üçüncü Kalkınma Tahvilleri fiyat ilerlemesi kaydetmiştir. A/fm piyasası ise kararsızlık içinde bulunmaktadır.
İzmir
Hafta başında Bursada çelcbdckfdn »rrr( üzuhi sakin bir manzara arzedi-• ordu. Esasen stoku tamamen tükenmiş □ulunan incirin sağlam durumunda bir değişiklik olmamştır. Boraada alıcılann pafnuyfj karşı alâka ve lateklerl artmakladır. Zf !JİIH yağının tesiri alhhdö pn-nıuk yayı piyasası gevşeklik göstermektedir Pamuk çekirdeği sağlam durumu* nu muhafaza ediyor.
Adana
KAMBİYO
İstanbul Borsasr
Açılış Kapanış
1 âterllng ...»»il 7.90.İM) 7.91,—
100 Dolar 2A2 26 2.M 2 60
100 Fr. Franın ••• 0.80 O.ftO
100 İsviçre Fr...- 64 67 84 «7
100 Bclç. Fr 5.60 5.60
100 îeveç Kr 54.12.50 54,19.60
100 Florin .......... 73 OM 10 73 40
loo Liret ı>H(«ıı«ıe 0.44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.1.876
100 Eeeoudos 0.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Beki kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 4.88 4.92
Külçe DF»fi«Ra. 4.95
Cumhuriyet .... m
neiat 37 — 37 30
Hu m i t ••••••••••••• W 1 .
Gulden 32.20 pu.ıo
înpjJlIz ••#••••••*•*! 43.76 44.65
Fransız kok .... — —
Napolâon 111 .. — ■ «M
1 MI V İç 999999999999 33— 32.76
Now-Yurkrta : onsu: S 35
Gümüş, Plâtin
W En M»t* En yukarı
Gumiig Gr — —
Plâtin “ 10— 11—
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
ikramiyen tahviller 1033 Er««.nl
#5 1938 ikramiyen .........
(^8 Milli Müdafaa I
%5 1941 Demiryolu IV.......
%5 1911 Domlryolu V .......
%9 1/2 1949 ikramiyen
Diğerleri
£(i 1941 Demiryolu VI I
II in
I. .«M.l ii..h«m I «.ğiaii I ....
Slvas-Erzıınım I... “ IL-VII...
I.M
• i#
• ••
•4
• •
. ••
• ••
%6 Kalkınma
%6
fcfl
%6 1049 ietlkrozı
1048 Iftlikraaı Mİ111 Müdafaa
1049
1934
1934
1941
1941
1911
Milli
H
99
^6
6 %7 ^7
%7 %7 %7 %7 6®7 %7
M
Kapanış
23—
21—
20.80
90.10
99.95
99.70
(*>
21.—
100.—
100.—
08.—
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
- - --- ------------ -
•«••••a ••••••»
>9 Demiryolu
M
f
Müdafaa
I*
M
II nı i
II nı iv
V
99.20
100.60
10U.70
100.70
100.70
100.25
97.60
21.30
21.35
05.—
21.80
21.40
21.10
20.20
20.20
21.45
21.70
100.— 110.— 310.— 110.— 11U.— 120.—
99. -
98.-
20.30
100. —
21.01
22.-
22.—
21.46
22.-
21.-
21.95
Hububat:
Buğday yumuşak (Tüc,) Buğday eeH (Ofisin) .....
Arpa yemlik (dökme) .....
Atışır san (çuvalı)
Fasulya tombul ..........
Fssulya Çalı şort .......
Kuşy emi
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil...........
Nohut natürel ...........
Yağlı tabumlar :
Ayçiçeği tohumu ........
Keton tohumu .............
Kendir tohumu ............
Susam .....*.............
Yer fıstığı kabuklu ••••••et*
Çugün
28 —
29.75
21.—
— •
38.—
26.50
40.—
Eâkl Kapanış
2H.—
20.75
20.—
21.-
24.-
87.—
32.50
39.20
47.-
28—
28—
40.60
30—
M—
80—

Ticaret Bordasında pamuk fiyatlah sağlAm durumunu muhafaza etmektedir
Zürich Borsası (Serbest)
Trabzon :
Fındık piyasası gevşek hır durumdadır.
23.5.1960
Durıımıı Türk Llraıı Dolar SU*rhng
Fransız Frangı
hviçre Frangı
• ••a
/
En aşağı l-.n , uk nı
007 4.28 1/4 lO.MJ 1 22 1.07 4.29 1/4 10.95 1 71
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.60 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.50 11L—
M Q
♦’ %60 22.30 69—
9t u MüSe». Sepet. 64— 67.60
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkat Bankası ...... 121— 120.25
Türkiye İş Bankam 30.- 29.60
Türk Ticaret Bankası 5.— 5—
Aralan Çimento 15 25 16.75
Şark Değirmencinle 23.26 23.50
Milli Rcanürane ............ 8.— 16.26
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Foııaiyo I9O3..J 172— —
Kuru Meyvular ;
Fındık (kabuklu ohr» ...
Fındık (İç tombul) .....
Covis (kabuklu) ........
Cevl» Uç natÜrcH .......
Dokuma Ham Mnddeterh
Tiftik (ana mal) ........
Tiftik (Natürei) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
Ham derileri
Sığır salamura (kasap) Kl. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
Nebatî Yağlar:
Zeytinyağı (E.E. tenekelb SuHamyagı (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık yağı (Çürük) ......
186.—
322.—
220.—
110.—
130.—
80.— 100*—
30.—
İUO.—
326.—
330.—
200.—
180.—
240.— 200.— 130.— 180.—
İzmir Ticaret Borsan
Üzüm çekirdekli» No.9 İncir A serisi No. S..M “ B serisi No. 108 Pamuk Akala I .Mi(. Pamuk Akala II Pamuk Akala III Pamuk yeril Pamuk yngı (rafih.) ... Pamuk «.klrd.gi ......... Bugün Hon KapAhlft
68 28 66.- 42— 2211.-180— 160— 180— 11?— 12— 61.74 66»— 42.-212— 180— 155— 180— 117— 13—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I Pamuk Akala II Pamuk Akala III Pamuk yerli 1 «•««••«.« Psnıûk yeril II. ...... 175— 142— 147— 175— 142— 147— 14L-
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) ($50 randımanlı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü ...... 84— 182— 84— 182—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert Arpa — 30.- 81.-
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Itutdny (BuiollsSent) 999999999999999 Mert Ki, mahzulU No, 9 ............
Kirmızı '• " No, 9 ...........
i*Hinıık Mlddllng (Llbro.lsSont) e tı*ıkıluz
i.*. I c 11 ıı . *.... *.••••••...... •
Aralık .........................
ıınik (LibroRl-Hent) ..............
I Nü. 1 .... •.
Fındık (LibredcHtnl) ..u... Kabuklu yerli iri .............««m
“ orta ...............
Levanı iç ithal rnaiı ...........
Ekstra İri İç ithal malı ........
Kuru üzüm (Llbrralr Hı»nt)
Thompson çokııdoksis usum* ...
Keton tohumu (Hıışell -Ütdnr) ... Minneapolls iim.uı
Kalay (Libresi —Hem t Lnvha-tûnokc (100 libre dolar)
Dün
33.50
32.61
82 15
22 -
22.60
36.-
40—
11 1/4
3.22 Tft-
f.80
Eski kur
268.—
251.—
33.47
32.2$
32.31
22.60
31.^-
36.-
36.-
U V4
3.85 7K.25
7.30
Londra Borıası
Keton tuhuıuu (Tonu = Storlln») Bombay 56— 63.60 H4— 65— 63— 61 3/4
Kalküta
lor fıetıfti Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbreel=Fiyat) Sıra malı “ u Yün Anadolu M •• Trakya ° 20/23 18/21 34—Nom 80— ” 20/21 •• 18/21 M
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantarı=:TaHarı) Ashınouni Kibo elyaftı F/G. Karnalı Uzıın elveril F G. 126— 153— 02—
(•) Günündü Soreada muamelesi tcecii cdilmomlö tahvilât vo çabamın ar» vo taleplero göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
-YENİ ISİANBUL-
6 Haziran 1950

SOCIETE de bandue suisse
SCHWEIZERISCHER BAHKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Şase/, Zürich, Geneve
4
St. Gailen, Lausıınne, La Chaux-ıle-Fonds
Neuchâtel, Schaffhausen, Biel
Chiasso, Herisau, Le Locle, Nyon, Zofingen
Aigle, Bisclıofszell, Morges, Borschach
LONDON: 99, Gresham Street, E.C.2
11c, Regent Street, S.W.l
NEW-YORK: 15, Nassau Street
Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankı : 20." 000,000 I
7
I— KAÇIRILMAZ FIRSAT —■ ■ t
SANAYİCİLER, YAPI KOOPERATİFLERİ 1
VE ARSA SPEKÜLATÖRLERİ İÇİN I
Topkapı Tramvay Durağına 2 dakika mesafede içinde B suyu ve elektriği bulunan Londra asfaltı ile Edirnekapı Mev- B lânekapı asfaltı üzerinde 15214 ve 21850 metrekarelik ağaçlı B ve mamur iki bostan 9 haziran cuma günü saat 10 da Fatih 3 üncü Sulh Yargıçlığı kaleminde ızalei şuyü dolayısiyle satılacaktır. Her iki bostan sanayi mıntakasında olup tş Bankası tarafından kurulmakta olan ampul fabrikası civarındadır. Fazla tafsilât mahkeme kaleminde 18 numaralı satış dosyasından alınabilir.
• (
ŞişIPde Çocuk Hastahanesi civarında manzaralı, ferah 5 ve 6 odalı zarif yeni İki apartman katı.
Müracaat:
84478 veya Gazetemize
I A. MÜLLER
Und SOHN
MAKİNE FABRİKASI Ltd. Ş.
EN BÜYÜĞÜNDEN EN KÜÇÜĞÜNE
Her nevi KANTAR ve TERAZİLER
Arzu edildiği takdirde hususî tai'tma te-
Müller
sisatı yapılır. Dünyanın her köşesinde fabrikası mamulatı, uzun senelerden büyük rağbeti görmüştür. Türkiye
referanslar verecek vekil aranmaktadır.
beri en
için iyi
ADRES : München 8, Sedan Str. 35 - 37
200.000 liralık
Vadesiz Tasarruf Hesaplan
25 Ağustos :
2 DÜKKÂN 1 DÜKKÂN
ÇEKİLİŞ TARİHLERİ
31 Ekim :
29 Aralık :
1
EV
2 EV
1 DÜKKÂN
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve ANKARA’do
Ayrıca
PARA 1KR AMİ YELERİ
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
Acele 150 Liralık bir hesap açtırınız.
Her 150 lira için ayrı bir kur’a numarası verilecektir. 10 Mart, 15 Mayın çekilişlerinde yalnız para İkramiyeleri, 30 Haziran, 31 Temmuz, 20 Ağustos, 30 Eylül, 28 Eldin, 30 Aralık çekilişlerinde ise bazılarında ikişer ev olmak üzere hom ev, hem para ikramiyeleri vardır.
ikramiye Giriş Şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.
Bankamızda bir tasarruf hesabı açtırınız. Hem para biriktirir, hem faiz alır, hem de ikramiye kazanabilirsiniz.
İKRAMİYE
1 EV
ve çeşitli para ikramiyeleri...
EV ve DÜKKÂNLAR’ın Veraset ve İntikal
Vergisini Bankamız öder.
• •
TÜRKİYE İŞ BANKASI
Devlet Orman İşletmesi
Adapazarı Müdürlüğünden
1 — İşletmemiz Sapanca bölgesinin Sapanca ve Kurtköy istif yerindeki odunlardan tefrik edilecek (400) metreküp kayın sanayi odunu açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Sanayi odunlarının metreküpünün muhammen bedeli (29) liradır
3 — Muvakkat teminatı % 7.5 hesabiyle (9701 liradır.
4 — Artırma 12/0/1950 pazartesi günü saat 15 te Sapanca bölge şefliği binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
5 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara, İstanbul, İzmit İşletme Müdürlüğünde, Adapazarı. Sapanca bölge şefliğinde ve işletme Müdürlüğünde görülebilir.
6 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbiteleriyle birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (7190).
İzmir İli Daimi Komisyonundan:
İl Bayındırlık İdaresi nakil vasıtalarının ihtiyacı bulunan 37300 kilo benzin ve 1620 kilo motorin ve her nevi makine yağı 3.6.1950 gününden itibaren 20 gün müddetle kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konmuştur.
Benzin ve yağların muhammen bedeli 20689.83 lira, geçici teminat 1551.74 liradır.
İstekliler buna ait şartnameyi İzmir. Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüklerinde görülebilir
Eksiltme 23.6.1950 cuma günü saat 11 de İzmir İli Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
İstekliler 2490 sayını kanunun hükümleri dahilinde hazır-hyacakları 1551.74 liralık teminat makbuz veya mektubu ve Ticaret Odası vesikasını muhtevi kapalı teklif zarflarım yukarıda gösterilen gün ve saatten bir saat evvel komisyon başkanlığına tevdi ile makbuz alacaklardır.
Postadaki gecikmeler kabul edilmez. (7137)


En temiz, en itinalı servis * Konfor * Eğlence * Sürat
Yaz Seferlerinde Cazip Yenilikler
kdeniz Yolcu Navlunlarında % 20 ° 40 Tenzilât
BATI AKDENİZ HATTI : İstanbul - Pire - Napoli • Marsilya - Cenova DOĞU GÜNEY AKDENİZ HATTI : İstanbul - İzmir - Pire - Rodos -
Lima sol - Beyrut - İskenderiye - Napoli - Marsilya - Cenova - Napoli -İskenderiye - Beyrut - Limasol - Rodos - Pire - İzmir - İstanbul.
Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğünden :
1 — Kadastro teknisyenleri için aşağıda cinsi, miktarı ve muhammen bedelleri yazılı altı kalem eşya ayrı ayn kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — İhale 19.6.1950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü binasında Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Satın alınacak eşyanın her kalemi ayrı ayrı ihale edileceği gibi her kalemden matlup miktarda elinde eşya bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktarlar üzerinden yapacakları teklifleri de uygun görüldüğü takdirde o suretle ihale edilebilecektir.
4 — Teklif mektuplarının ihaleden bir saat evvelisine kadar Satın Alma Komisyonuna makbuz mukabili verilmesi şarttır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
5 — Şartname ve mühürlü nümuneleri her gün komisyonda
görülebilir. (7222)
Beherinin Hepsinin Muvakkat
Cinsi Miktarı muhammen muhammen teminatı tutan Lira Kr.
bedeli Lira Kr. bedeli Lira Kr.
Fitilli gazocağı 200 19 — 3800 — 285 —
Portatif masa 200 17 50 3500 — 262 50
Portatif sandalye 600 14 50 8700 — 652 50
İş elbisesi 600 25 — 15000 — 1125 —
İş kasketi 600 2 25 1350 — 101 25
Sıhhiye çantası 200 10 — 2000 — 150 —
YENİ İSTANBUL'^ abone olur, YENİ İSTANBUL'un aylık karnelerini satın alır, YENİ İSTANBUL'ım kuponlarını saklarsanız, bu sene nihayetinde üç sene için Londra, Paris, Frankfurt veya Viyana üniversitelerine tahsile gönderilirsiniz.
I
İkinci, bu fırsata İstanbul veya Ankara üniversitelerinde nail olacaktır.
■1
J
Tafsilât, karnelerin arkasında yazılıdır. İdarehanemizden de sorabilirsiniz.
Meşhur muharrirlerin yazıları, en doğru ve çabuk haberleri
YENİ İSTANBUL’da
bulursunuz. Satıcılardan ısrarla isteyiniz. Bulamadığınız vakit lütfen İdarehanemize bildiriniz.

r

Comments (0)