6 Aralık 1949
Salı
SİYASÎ
İKTİSADÎ
Sayı 6
10 Kuru

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 - Beyoğlu
Abono: Türkiye için seneliği 32 altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler iki mislidir



POLİTİKA
5-XII - 1949

MECLİSİN bugünkü ruznamesi-ne alınan Hâkimler Kanununun müzakeresi, geç vakit aldığımız haberlere göre, çarşambaya kalmıştır.
Kanunun bir kaç bakımdan ehemmiyeti vardır.
Bir kere, seçimlerde adil teminat meselesi ortaya atılınca, bazı fikir ve kalem sahipleri ile birlikte muhalefet mahfilleri, bu teminatın mevcut olabilmesi için, ewelâ hâkimlerin kendi durumlarından emin olmalaraı ve Adliye Vekilinin emriyle bir yerden bir yere kaldırılmamaları lâzım geldiği ileri sürüldü. Yani, seçimlerin, hem az-ledilemez hem de bir yerden bir yere kaldırılamaz hâkimler tarafından kontrol edilmesi talep edildi.. Ve ilâve edildi ki, eğer hâkimlerin durumu bir teminata bağlanmazsa, adil teminat, lâkırdıdan ibaret kalacaktır. Çünkü iktidarda bulunan partinin Adliye Vekili, herhangi bir seçim bölgesindeki hâkimi veya hâkimleri, kendine taraftar değildir diye değiştirerek bunların yerine taraftar olanları gönderecektir.
Dikkat edersek, bu mantık, sakat olduğu nispette çirkindir. Üstelik, hâkim sınıfı adına haysiyetli kendir. Şundan dolayı: 1) Aleyhtarı taraftarla değiştirebilmek demek, sında duğunu tir. 2)
hâkimler ara-mevcut ol-etmek demek-k aldırılmak korkusuyla taraf tutacak olan bir hâkim, zaten bu yüksek sıfat ve vazifeye lâyık olmıvan adam demektir. 3) Eğer bir hâkim, şurada değil de burada vazife görmeye, içtihadını buna tâbi tutacak kadar mühim görüyorsa, bunun zararlarını, seçim emniyeti zaviyesinden değil, sâlim bir adliye cihadına mâlik olmak zaviyesinden mütalâa etmek çok daha doğrudur. Çünkü İyi bir yerden ya kıymetli veyahut kıymetsiz bir hâkim fena bir yere gönderilmekten korkacağına göre, bir kere iyi bir yerde fena hâkim ve fena yerde iyi hâkim ne demektir onu düşünmek, İkincisi de, memleketin her yeri pürüzsüz çalışan bir kaza kuvvetine sahip olmak hakkını haiz olduğuna göre, iyi bir ile fena bir ne demektir, bunu düşünmek lâzımdır.
Hâkimlerimize, hem de her bakımdan, ya itimadımız vardır, yahut yoktur. Varsa, hâkimlerin nakli işit seçim emniyetine değil, memleketin her yerinde staj görmek ve hizmet vermek esasına bağlanmalıdır. Yok böyle değil de, itimadımız yoksa, o zaman da adil teminattan bahsetmemek lâzımdır.
Şimdi, toplıyalım: Bu memleketin kendi adliyesine ve adliyecilerine itimadı vardır, adil teminat istiyenler de esasen bu noktadan hareket etmişlerdir. Buna mukabil, yalnız adliyecilerimizin değil, hepimizin, memleketin ileri kısımlarında yaşamak isteyişimiz ne kadar hakkımız ise. öteki yerlerde hizmet vermemiz de, bir o kadar zıfemizdir. Milli Mücadele. bize terbiyeyi aşıladı. Bunu şimdi, bir magoji uğruna, feda etmiyelim.
partizanlar iddia
Yerinden tutacak
va-bu de-
Hong - Kong’dan bildirilen haberlere göre, Çankayşek, Milliyetçi Çın idaresinin tekrar başına geçmiştir. Eski Devlet Reisi Ll-Çung-Yen ise tedavi edilmek üzere Amerikaya hareket etmektedir.
Bu arada. Çin milliyetçilerinin idarelerini nerede kuracakları ve Çin topraklarının hangi kısımları üzerinde nüfuz sahibi kalacakları, tamamen meçhuldür. Meselâ, bu idareye merkez olacağı bir zaman evvel söylenen Çun-kıng’in sukutundan sonra şimdi de ondan sonraki merkez olarak gösterilen Çıngtu şehrinin, komünist orduları, 90 kilometre yakınına gelmiş bulunuyorlar. Yani milliyetçi Çin’in hem Devlet Reisleri, hem de İdare merkezleri, müstakar bir manzara arzetnıckten çılunış bulunmaktadır.
Keza, bir habere göre. Çankayşek, tekrar Formoza adasına gidecek ve idaresini orada kuracaktır. Meşhur A-nıerıkan radyo muhabiri daha doğruau radyoda ifşatta bulunma mütehassısı Drew Pearson’a göre ise, eski Devlet Baş kam, Li -Çıı ng- Yen,
hastalığını tedavi ettirmek üzere değil. Formoza adasını, Amerikalılara 90 sene müddetle kiralamak için etmektedir.
Telâş ve tenakuzla dolu telgrafların bize çizdiği Çin hem karışık, hem de karanlıktır.
Yalnız bütün dikkatlerin Formoza adası üzerinde toplandığına şüphe yoktur. Bu adayı Çin 50 sene müddetle Ja-ponlara kiralamak mecburiyetinde kalmıştı. Japonya, adayı elin© geçirir geçirmez, derhal bir çekidüzen verdi. Dört milyon kadar tutan nüfusunu tatmin etti. Buna mukabil, Japonya mağlûp olup Nanking idaresi adayı işgal edince, fena idarş yüzünden ada halkı isyan etti ve bu İsyan kanlı bir şekilde bastırıldı.
İşte bu adanın mukadderatı, Ön plâna geçmiş bulunuyor. Çünkü ada, hem Japonya ile Filipinlcrın arasında hem de Şanghay ve Kanton limanlarının karşıtındadır. Yani Çin topraklarına denizden hâkim bulunmaktadır. Bu rebeple, Çin’in ne olacağı dâvasının yanıbaşında Formoza ne olacaktır dâvası bundan sonra hep başta gelecektir.
' ■
Ameri kaya
hareket
olan bu tabolsu,
★ ★★★
* A
A


MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden; HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez
s
Telefon - 44756 . 44757 Santr
Telgraf Adresi : Hetlo. Istan b
Sovyetlerde tedhiş kampanyası
Kremlin, Rusyada yeni bir temizliğe başlıyor
Entellektüel işçi zümresiyle imha için bazı tertipler
Çinde Cumhurbaşkanlığını tekrar ele alan Çan-Kay-Sek
Tekrar Cumhurbaşkanı seçilen
idareyi ele aldı
Çin, Formoza’yı Amerikaya kiralıyor
Londra 5 (Y'tRS) — Hong - Kong -tan haber alındığına göre. Mareşal Çan-Kay-Şek, cumhurbaşkanlığı vazifesini yemden üzerine almıştır.
Eski cumhurbaşkanı Li - Tsu - Yen bugün uçakla Amerikaya hareket etmiştir.
Hong-Kong 5 lA A.j (United preas) — Milliyetçi hükümetin idaresini ele alan Mareşal Çan-Kay-Şck komünistler Çengtu’vu aldıkları takdirde Formoza adasındaki üssüne çekilmek ka-ranndadır.
Çin Formuzayı Amerikaya kiralıyor
Nev-York, 5 (AA.) (Afp) — A-merikan radyosu lefsircisi Drew Pearson’a göre, Ll-Çung-Yen’in Birleşik Amerikaya gelişi sık sık bildirildiği gibi sıhhi sebenlelden dolayı değildir. Li-Çung-Yen. Çin Milliyetçi hükümete yapılacak n.ali yardım karşı-
i»ğı Formoza adasını 99 sene müddetle kiralamayı teklif edecektir.
Önce Li-Çung-Yeoe vize vermeği reddeden Acheson beyle bir uzlaşmaya kesin olarak muhalif kalmakta devam ederken, Savunma Bakanlığının taraftar olduğu sanılmaktadır.
Amerika, Komıhı .st Çini tanımak iste miyar
Boston 5 (A-A() (Afp) — Temsilciler Meclisi Ekseriyet Partisi Şefi John Cormack’a göre, Çin Komünistlerinin Birleşik Amerika tarafından tanınması “Bu veya şıı memlekete yaramıyacağı gibi müstakbel barışa da fayda veımiyecektir.,,
Basma bu beyanatı veren Mc Cor-mack’ın ayrıca belirttiğine göre, Çin komünizminin bir Rus komünizmi olduğu şüphesizdir.
Pandit Nehru Çin hakkında dün bir beyanat verdi
Hini Başbakanı Asya
komünizmini izah elli
M
Bankalar arasında
ikramiye yarışı
İÇ SAYFALARDA
ÎKÎNCl SAYFADA
Çinin kilidi: Formoza
milliyetçileri hazırlandı
Stokholm 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Rus Komünist Partisi Merkez Komitesine mensup “Pravda,, son zamanlarda Mesai Nezaretine ve bilhassa Nazırın şahsına şiddetle hücum etmeye başlamıştır. Bıı kampanya, Rusyada alâka ile takip edilmektedir. Nazıra atfedilen kusurlar, acı olan hakikati ketmetmek için istatistikleri vesair malzemeyi kasden tahriftir. Her ne kadar bu gibi kusurlar, komünist Rusyanın yabancısı değilse de, Pravda’nın bu kadar şiddetle açtığı kampanyanın hakikî gayesi merakla araştırılmaktadır. Anlaşılan Rus’ yada hâlâ çok düşük olan yaşama seviyesinin doğruduğu memnuniyetsizliğin ve beş senelik programın tatbik edilememesinin mesuliyetini yüklenecek bir kusurlu aranmaktadır. Şu kadar ki. hakiki sebebin daha da mühim olması lâzımdır ve Pravda’nın takriben bir ay evvel sendikaların gazetesi olan “Trud„ a karşı açtığı kampanya, bu münasebetle tekrar ele alınmaktadır. Trııd gazetesine atfedilen en büyük suç bu gazetenin şimdiye kadar en sadık partici sayılan muharrirlerinin, parti prensiplerinden ayrılarak hususi “ideolojik bir hizip,, kurmalarıdır.
Sendikalarla, Sovyetler Birliği dahilinde i.ş gücünü ayarlamak gibi çok müşkül bir vazifeyi yüklenmiş olan bir nezarete karşı yapılan bu hücumlar ancak şu şekilde izah olunabilir:
Yüksek vasıflı yeni bir işçi sınıfının teşekkül etmesiyle, mutlak komünizmi artık kabul etmiyen ve hattâ Kyemlin’in-resmî politikasına karşı “pasif bir mıiKavemet, e girişen bir zümre meydana gelmiştir.
Pravda’nın, şimdiye kadar çok kudretli olan sendikalara karşı takındığı bu mütecaviz tavır, Sovyetler Birliğinin bazı mıntakalarında, milliyetçi (mayüllü halka karşı tatbik edilen temizleme hareketleriyle aynı zamana isabet etmektedir.
"•W'
IMMMUMİlMlHmnMhı
Mecliste dünkü
müzakereler
Yeni Delhi 5 (AP) — Hindistan Başbakanı Pandit Nehru gazetecilere bugün beyanatta bulunarak, Asya komünizminin, şarka intikal eden sanayi ihtilâlinin bir safhası olduğunu çünkü, Asya’nın zirai ekonomiden sanayi ekonomiye geçiş devresinin İhtilâçları içerisinde bulunduğunu söylemiştir.
Nehru «özlerine şunları da ilâve etmiştir: “Çin’in komünist olduklarında şüphe dahi etmediğimiz liderleri bile, nıenıleketlerındc komünizmden çok başka şeylerle meşguldürler. Çin’in esasen melez bir ekonomisi
vardır. Eskiden kalma bu ekonomide şimdi, devlet kontrolü gittikçe art maktadır.”
Nehru, Hindistan’ın komünist Çini ne zaman tanıyacağı halikındaki suale cevaben, henüz böyle bir tarih tesbit ediîemlyeeeğini fakat bunun pek fazla gectkmıyeceğini belirtmiştir.
Hindistıımıı yeni Anayasası 1950 Orak a^ıııdn Hân edilerek Londra 5 lYÎRS) ~v Hint Başbakanı Nehru, İngiltere Dışişleri Bakanı BfVirı'l Hint Anayasasının 1950 ocak ayında Karaşl'dc ilânı merasimine resmen davet etmiştir.
Başbakan Nehru ve Tnıffmn, beraberlerinde Bayan Pandiflo halkı selâmlıyorlar.

Sadık Aldoğanırı Adalet Bakanından sorusu görüşüldü
Arkara 5 (Hiihusi mu bahirim İz bildiriyor ı — BliyHk MHIol MocIîmI bugün sıı-a«. .15 t© Ralf Knt'Hıleıtizhı başkanlığında toplanmıştır, Çoruh milletvekili Kazan* ı-oğlu bugün de Mevlitle hazır bııhınmn-d«ğl için mumaileyhin Deınokr/ıt Parti Bnskıırıırıın 28 ekimde gıızetrloHİe neşre-tfden «seçim halckindnki beyanatına (inir Hiızlu Korusu, iç thzpk geVeğinco düşmüş sayılarak bir daha göHişülmamek Uacra Meclîs gündem ndon çıkarılmıştır
Müteakiben Afyunkı.rahlSar millet vekili Sadık AldOğâtıih evinde yapılan arama he Ilkındaki «özlü sor-na geçilmiştir. Sorunun okuııın&aıııı müteakip kürtdye gelen Auıılet Bakanı, geçen crlavdekl ifadesini I--yli rdvıek. arama ki rarının hem Ana-A iipa hükümlerine vc hem de ceza muhakemeleri umiHIİ kanunıınıı uvgıııı bulunduğunu belirtmekle İktifa etmiştir. SÖZ aleni Sadık Al«l •ğan lae meselenin ) siniz kemdi şahsını ilgilendiren bir mahiyet. tıişımadıuını, bunun dokunulmazlık mÜvftHeae-Hİno bir tecavüz olduğunu ileri aurrn üştür.
Soru Sahibi: aramanın Anayasanın ihtiva ettiği mânaya aykırı bir hareket olduğunu iddin etlikten sonra bu İşin aynı zamanda İnşan Hıkları Beyanname* hinin 12 nel maddesiyle tearuz halinde bulunduğunu söylemiş ve bu beyannameyi Imbul etmek aureüsle inaan Jmklaıı-iiil hürmet etmeyi ta-ıhhut eden Hükümetin nasıl olup da. böyle bir İş yaplı-♦’jna akıl erdırcmediç-'nl ifade etmiştir.
Sözlü aorıı «ahlhlııln bu konuşması ü-reı ine tekrar kliraüve gelen Adalet Bakam. aramanın istiuvıbm cterriç olduğuna ka. t söylemiş ve Hükümetin
binin rmktal nazarine, aalâ iştirak vdc-mlycreglni belirtmiştir.
Söz ahırı Başbakan ^nrdııııcıaı da milletvekilliği «lokuııııhnazl ğı ınÜesseseainin lıtliiHHKa çok partili devirde hiçbir mrnı-İekete daha dar anM^nmadiğim vc tatbik mn İokhii Hakları Beyannamesiyle (es-juz imlinde bulunduğu iddiasını reddetmiştir.
İçinde mün-buhınduğuıııı soru »ahl-
Teşvikiye edilmekte İstanbul Milletvekili Fevzi Çakmak iadeı ve bugün Sağlık
Sag-bıı-Ma-Afiyet Yurdun-
Mareşal Fevzi Çakmak Hastahaneden çıktı
Bir müddettenberl lık Yurdunda tedavi lunaıı ıeşal etmiş
dun çıkmıştır. Mareşal bu münasebetle. hastalığı esnasında kendisini tedavi eden Ordinaryüs Profesör Doktor Tevfik SııgJaın, Doktor Fevzi Taner. Profesör Ekrem Şerif Egeli, yurt müdürü Doktor İbrahim GÜcer ve müessesinin diğer doktor, hemşire ve mensuplarına teşt kkürlerinin iletilmesini uca etmiştir.
ÜÇÜNCÜ SAYFAD Millileştirme ameliyeleri ve milli gelir Prof. H. Laufenbıırger
bir
mevduat hattıha-
ve netice, ban-
tatbika-
Bu vazl-ara m ay a
Maliye Bakanı, şimdilik bir tedbir almayı doğru bulmadığını söyledi
Ankara 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugünkü Millet Meclisi gündeminin mühim bir maddesini de Diyarbakır Milletvekili İhsan Tigrel’in baikaların mevduatı arttırmak için baş vurdukları piyango usulü hakkında Maliye Bakanlığından sözlü sorusu teşkil ediyordu.
Söz alan Maliye Bakanı dedi ki:
— Bankaların tevdiatı arttırmak için baş vurdukları İkramiye usulünün bir yarış mahiyeti alması celbinin teşvikinde salim reket telâkki edilemez.
işin bugünkü manzara tının mütalaasından çıkan
kaların yabancı kaynaklar maliyetinin artması merkezindedir, yet onları kârlı plâsman sevkederek tevdiat menbalannı daha
büyük risklere maruz bırakabilir.”
ödün Para Vrme ve Bankalar Kanununda İkramiye verilmesini menedi-cl kayıtlar mevcut değildir.
2 Kasımda Merkez Bankasında yapılan bankacılar toplantısında tevdiat celbinde ikramiye usulünün tesirleri münakaşa konusu olmuş ve toplantıya katılanlann ekseriyeti, tevdiat celbi mevzuunda girişilen yarışın zararlı tesirlerine inandıklarını belirtmişlerdir.
Konuşmalar sonunda bu mevzuun seçilen bir komite tarafından incelenmesi ve müteakip toplantıda bir karara bağlanması uygun görülmüştür.
Bankacılığımızın eriştiği merhaleyi, bankaların bu mevzuda da müştereken vâsıl olacakları bir anlaşma ile bu yarışı bertaraf edeceklerine kâfi bir teminat addediyorum.
Buna intizaren şimdiden herhangi bir tedbir almayı doğru bulmuyorum. Şayet bu mevzuda bankalar arasında müsait bir anlaşmaya varılamazsa — kl buna ihtimal vermek için hiç bir sebep yoktur— gerekli tedbirlerin derpiş edileceği tabiidir.
Müteakiben kürsüye gelen soru sahibi ezcümle demiştir kl:
— Bu mevzu, yalnız İktisadî değil, İçtimaî, aynı zamanda ahlâki bir mevzudur. Ben bir noktaya daha temas edeceğim: ; 1 1
947 bütçesi müzakere edilirken hâzineye varidat temin eden milli piyangonun mânen zararlı bir müessese okluğuna , halkı tesadüf ve tenbellik gibi fena itiyadlara alıştırdığına işaret etmiştim. O zamanki Maliye Bakanı da, bu noktai nazara iştirak eylemekle beraber şimdilik hazînenin sı-kıntıh bir zamanında 5-6 milyon lira varidat temin eden Milli Piyangodan sarfınazar edilemiyeceğini söylemişlerdi.
Milli Piyangoyu ortadan kaldırmayı düşünürken şimdi karşımıza bankaların torLip ettikleri piyango çıkıyor.
Haddizatında, bankalara bir külfet teşkil eden bu usul, onları verdikleri faiz haricinde birtakım masraflar ih-etmelerine sebep olmakta ve yüksel-
tiyar bu yüzden paranın maliyeti mektedir.
Bankalar, bütün bunları için birtakım riskli işlere mecbur olmaktadırlar. İşte şeye sevkeden cihet budur.
929 ve 930 yıllarında olduğu gibi bir buhran zuhur etse ve halk bankalara koşsa, bankalar bu para çekme taleplerini nasıl karşılıyacaklar,,.
önlemek girmeye bizi endi-
■l
—Tl l(
r
Türk askeri tabiplerinden binbaşı Necmettin Ayanoğlu (solda) ve yüzbaşı Orhan Bumin (sağda I, geçenlerde Vasingtonda yapılan Amerikan Askeri Cerrahi Cemiyetinin senelik toplantısında. Amerikan Den:z Kuvvetleri tabiplerinden Amiral Joel T. Boone tarafından karşılanıyor. Amiral Boone, Cemiyetin başkamdir.
A
Bakanlar Kurulu projeyi tetkike başladı. Değişiklik yapılmıyacak
Ankara 5 (HumimI muhabirimiz bildiriyor) — Bakanlar Kurulu bugün «mit 10,30 »İn. toplnnnr/ık ilmi Heyetten çıkan Seçim Kanunu prnJvMiııl tetkike başlamıştır. Başbakan Şcın.NC(i(lln Gllııultııy, ilini Heyetin 19 Eylül 949 tarihli İlk top-lantiHinıln projeyi hceytlcn çıloıcnği şekilde kanun Insarıâl olarak Büyük Millet Meclisine nevkrttlı(ıc«(ğiııl ktitiyeılc ifade elmiş bııhınduKiıııda n Balca ıılıır Kıı-nruhınun projeye verilen ann şekil üzerinde değişiklik yapmıyacaaı
hangi noktalarına dokunulduğu dikten sonra Başluıkanın tasarı pnr ve gerekçeleri bir tezkere yük Millet Meclisine aunacağı olunmaktadır.
vc sadece öğl'l’ud-İle ra-İİP Bilin hinin
l iirk-\ uııan yakınlaşması
Ankara 5 — Avrupa Birliği İstişare Mecllalnin Ağustos 1919 da Straz-hıırg’tla yaptığı görüşmelerde, Türk ve Yıınan Dışişleri Bakanları iki millet arasındaki yakınlığı arttırmak için karşılıklı seyahatler tertip etmek, turistlere kolaylıklar göstermek, gazete ve radyo yayınları yapmak, kitaplar neşretmek hususunda mutabık kalmışlardır.
Bu işleri en kısa bir zamanda koordine etmek üzere, iki memleket Dışişleri Bakanlıklarında birer komisyon kurulacaktır.
Mısırın protestosu
Londra» iYîKS) — Mısır Başbakanı Hüseyin Sırrı Paşa. İngiliz Dışişleri Bakanlığına bir muhtıra göndererek. Ingiliz Savunma Hakanının beyanatından doğan şayanı IvosıHif durumun rıçılUaıı-mıiMiıi rh'iı etmiştir.
Bilindiği gibi, geççn balla. Ingiliz asker ve asker ıılloleri lç(ni rhıha iyi evler yaptırmak humiHund keşiflerde bulunmak üzere SQvoyş Kanalım gezen Ingiliz Savunma Baka rıı. bir gazetecinin mitiline verdiği cevapta, Mımr'ın yakımla l/ıhllye tMiılorotİnden haberi bulunmadığım söylemiştir.

0
Maç bileli karaborsası önlenebilecek mi?
Btlyük maçlarda yapılan bilet karaborsasını şnlenaek için alınması gereken tedbirler hakkında dün vilâyette Vali vc Belediye Başkanile Polis Müdürünün ve Beden Terbiyesi Bölge Balkanının iştirak ettiği bir toplantı yapılmıştır.
DÖRDÜNCÜ SAYFAD Geleııeksiz edebiyat Yaşar Nabi
Kesim sanatımıza hizmeti geçen bir üstat
Nunıllalı Berk
Bir yıldönümünün düşün dürdükleri
M. Tevfik Aıarad
besinci sayfada
Panayır ressamları
Bir İstanbullu

it»— ut rı

Billetler Genel Kurulu
Bugün İnsan Hak ları Beyannames günü kutlanacak Birleşmiş
nun 10 aralık 1948 tarih ve 217 sayı lı kararile kabul edilen ‘İnsan Ha ları Evrensel Beyannamesi” dolayı* le. bu beyannamenin kabulü gün nün Birleşmiş Milletler Teşkilâtı dahil devletlerce kutlanması, Unesc umumi konferansında kararlaştırşi insan hakları günü olarak jşehrimızd mıştı, 10 aralık cumartesi gününür. de kutlanması için, Milli Eğitim Ba kanlığından. Milli Eğitim Müdürlü ğüne bir yazı gelmiştir. Bunda, ili okulların son sınıflarile, orta ve yük sek dereceli okulların bütün sınıfla nnda ilgili öğretmenlerin, Birleşmii Milletler mevzuunda öğrencileri ayı dmlatmaları ve İnsan Haklan Beyan| istenmektedir.
---o----
Belediye mahkemesi yılbaşında duruşmaya açılacak
Vali ve Belediye Başkanı, son basııT toplantısında, belediye kontrolünde! doğan dâvalarla meşgul olmak üzere bir Belediye Mahkemesinin kunı-l lacağını bildirmişti. Öğrendiğimize i göre, mezkûr mahkemenin kurulu? I hazırlıkları hayli ilerlemiştir. Bu su-1 retle, şehrimiz Sulh Ceza Mahkemele l rinden birisi belediyenin merkez bi-l rıasına taşınarak yalnız esnaf ve sa-1 tıcılann suçlarına bakmak üzere va-1 zifelenchrilecektir. Mahkeme, yılba-1 şından itibaren duruşmalara açılacak-1 tır. d I


I
d
----O
Belediye Esnafın sicilini tutacak
Belediye, esnaf hile ve ihtikâr yap-masını önlemek için yeni tedbirler almıştır. Buna göre, her esnaf için blı sicil tutulacak ve işlenen suçlar bı sicile yazılacaktır^ Aynı suçun tekerrürü halinde ceza miktarı da artırılacaktır.

Kimsesiz Çocuklar Okulu
Kimsemiz çocukların yetiştirilmesi için Bılecikte açılan mektebe, şehrimiz MIH Eğitim MUdUrtÛğftncb avrılan kırk taleb» İni sııhah gönderilmiştir.
Kimsesiz çocukla- dâvası yeniden ele alındı.

9


Serbest Sütun
Uzakdoğuda antikomünîst
Çin’in kilidi: Formoza adası
Formoıa'nın stratejik ohomrpıyctıni goıtorir harita. Siyah oklar. Uıak- I »oğu'da Komünist •itilâsının; çirgili oklar da bu İstilâyı durdurmaya çalı- I an demokrasi mukavemetinin muhtelif iıtikamotlorinl oöılermektcdir.
WASHlNGTON'dfl, söz »ahi. bi siyasi şahsiyetlerden ço( ğu, Formoza adasının. Mao-fseu-Tung kuvvetlori tarafın-
tan işgaline mâni olunma-
lı lüzumu üzerinde birkaç gündür ısrarla durmaktadırlar. Ifado edilen kanaatlere göre, bu adanın side bulundurulması yoliyle hem komünizmin Çlnde yayılması, hom de günün birindo mukabil taarruza geçilmesi İmkânları temin edilmiş olunacaktır. Bu maksada varmak için. İki yol gösteriliyor:
1 — Formoza Adasının, muvakkaten Birleşmiş Milletler vosaye tı altına alınması,
2 — Adanın. Japonya İle sulh muahedesi aktedllinciyo kadar. Amerikan kuvvetlerinin işgali altında bulundurulması.
Bundan birkaç gün evvel de, Senato Dısislori Komisyonu üyelerinden Senatör Smith bu münasebetle su sözleri scylomlsti:
"Formoza. Amerikan kuvvetlerinin himayesine konulursa, komünistler. hiçbir zaman adaya tecavüz etmoye cesaret cdomezlcr.”
Formoza adasına, Amerikan siyasî çevrclerinco verilmekte olan ehemmiyetin derecesini anlamak için, kanaatimizce, yukardnkı haritaya bir göz atmak kâfidir. Filvaki Çin bir müddettenberi Amerikanın Uzak Doğu müttefiki olmak sıfatını kaybetmiş bulunuyor. Bundan dolayı, Pasifiğe doğru muhtemel bir Rus taarruzuna karsı Amerikan müdafaa hattı da. tabiatlyle, Asya kıtasının sahillerine. daha doğrusu sahillere civar adalara doğru kaymıştır.
Bu mıntflkada, Rusya İle Amerika arasında bir harp çıktığı takdirde, MÜttofiklerin cephesi, — diğer demokrat devletlerin de tabii Amerika yanında yer alacağına göre —, muazzam bir yarım da-iro seklinde. Japonyadan Hindi Çiniye kadar uzanacaktır. Filipin-ler, Avustralya. Endonezya. Singapur yani Malezya hep bu yarım dairenin içindo kalacaktır. For-moza adası da, görüldüğü gibi, bu muazzam cephenin tam ortasında kıskaç vazifesini görecektir.
Formoza adası sathı 36 bin kilometre murabbaıdır. Nüfusu 4 milyondur. Stratejik bakımdan çok faydalı tarafları vardır: Limanlan mahfuzdur; vaktlle Japonların hazırlamış olduğu uçak meydanları mükemmeldir .Bir ta-*aftan Şanghay la Hong-Kong'u korumakta. ve diğer taraftan Japonya ile Filipin adaları arasında bir irtibat noktası vazifesini görmektedir. Hattâ Tchang-Kai-Tchek bile, birbirinden büyük bir sürü mağlûbiyete uğradıktan sonra, bu a-daya. bu hususiyetleri nazarı iti-öara almış olduğundan dolayı,
sığınmayı tercih etmişti; ve bugün Senatör Smith'le arkadaşları tarafından ilen sürülmus olan
noktal nazarı, vaktlle Washing-ton'a teklif otmis olmasının sebebi do. yine adanın İzah ettiğimi; bu hususi vasıflarıydı.
Bu mahiyetteki fikirlerin Ifado-sİ, tokliflorin yapılması no kadar kolaysa, tatbikata geçmek, o nispette güçtür. Herhangi bir kara-ra varmadan evvol su noktaların jozden geçirilmesi lâzımdır: For-moza adası, Çin Ülkesinin ayrılmaz bir parçası değil mıdlrî Mao-Tseu-Tung Çin devleti başkanı olduğu takdirde, bu adaya, hükümeti namına resmen sahip çıkmı-/acak mıdır? Şu hakikat gözden (AçırılmamAİıdır kl. Formoza adası, ihimonoıoki muahedesi hükümleri gereğince 50 sene kadar Japon işgali altında* kaldıktan sonra. 1945 senesinde, Müttoflkler tarafından, Çine devredilmek üzere Jüponlardan geri alınmıştı. Mamafih ada halkının bu husustaki muvafakatinin alınmamış olduğu da unutulmamalıdır. Mesoleye hangi zaviyeden bakılırsa bakılsın, Japonya İle sulh aktedîlmediğl’ müddetçe, bu adaya mütoallik alınacak hor tedbir haklı görülebilir. Aynı mevzuda hatırlanması gereken bir nokta daha vardır. O da 1945 senesinde Tchang-Kal-Tchek namına adayı işgal etmiş olan kuvvetlerin son derece kötü bir tosır bırakmış, halkı bıktırmış ve düşmanlığını tahrik etmiş olmasıdır. Genera’ Ycheu-YI, emrindeki 300.000 askerle, adada, kendi menfaatine, âdeta hakiki bir şekavet teşkilâtı kurmuştu Bu yüzden bir sürü hâdiseler doğmuştur. Ada Japon idarelindeyken, hiç isyan çıkmamış olduğu gibi, ada halkı, Japonların adadan kovulması içinde, Müttefikleri ta-mamiyle serbest bırakmıştı. Halbuki bu Kuomintang İdaresinin İfrata kaçması yüzünden bir sürü İsyan çıkmış ve bunlar kanlı bir seklide bastırılmıştır.
Bu sebeplerden dolayı, Senatör Smith tarafından ileri sürülmüş olan çarelerin ve tedbirlerin. Formoza halkı tarafından dahi hüsnü cabul göreceği umulabilir. Yino ayni sebeplerden dolayı, Washing-ton’un bu hususta, herhangi bir Seklide harekete geçmesi veya Birleşmiş Milletler© müsbet bir takım tekliflerde bulunması beklenmelidir. Bu itibarladır ki, Formoza adası dâvası, Bangkok'ta gelecek ay içinde toplanacak olnn Amerika Uzak Doğu Mümessilleri Kongresinde, gündeme giren mevzuların kanaatimizce en başlıca-larından biri olacaktır.
★ ★ ★
Tibet ve Hindistan
Çin Komünist Lideri Tibetlileri kurtaracakmış
Hindistan endişe
Londra, 5 (HusiiM ıııııhabiriftli* bildiriyor) t — Delhi'den alınan haberlere göre, Hindistan siyasi molınfilinde* Tibet'in Ma(» Trc-Tııng onlusu tarafından işgali veya memleketin komünist tesiri İle (4c geçirilmesi hususunda cııdlşe duyulınııklad” Tibet’in Mao Tsc-Tuıfg tarafından ele geçirilmesi suretiyle, komünizmin doğrudan doğruya Hindistan’ın şimal hudut hırına dayanması, Nepal ve Rhııl.nn “tampon,. devletlerinin zaafı karşısında blİNbIHIIn tehlikeli bit hal almakladır. Hindistan'a şimalden gelen büyük ticaret yollarının, komünistler eline geçmesi de aynen bir mahzur teşkil etmektedir.
Pandlt Nebru geçenlerde, Tibet üzerindeki Çin hükümranlığının gayrı mnlûnı esaslara dayandığını ve buna mukabil Hlndlstanın Tibet İstiklalini tanıyarak hu mcmelelcetle doğrudan doğruya münasebetlerde bulunduğunu beyan etmiştir. Nehru'nun bu sözleri. Irıgiltcrenln ıhılma İleri sürdüğü nok-tnl nazara tamamen uygundur. Çinliler ise Tibet’e, Çin'in bîr kısmı röziy-le bakmaktadır. Halbuki Çin, Tibet Üzerindeki politik kontrolünü son tamahlara kadar fiilen yürütenıeınişllr. Tibetliler, memleketlerinin İstiklali üzerinde hor zaman ısrar etmişler ve 1912 de. Mançu hanedanı yıkılınca Çinlileri memleketten dışarı atmışlardı. Kısa aaman evvel de memlekette bulunan milliyetçi Çin elçiliğini nezaketle ve fakat kati olarak Tibet'ten uzakhıştırmışlnrdır.
1 hasada, henüz rüçtünü ispat et» mcmlş olan Dnlay Lama adına devleti nlyabeten İdare eden, rahiplerle İleri gelen Tibet ailelerinden müteşekkil hükümet »on zamanlarda Tibet'in IstlklAl ve bitaraflığını tebarüz ettirmiş ve bütün milletlerden bu politikayı desteklemelerini rica etmiştir. Tibet Hükümeti bllhaasa batı devletlerinden yalnız manevi değil, maddi yardım da beklemektedir. Muharebe kabiliyetini haiz olmıyan ordunun takviyesi bilhassa isteniliyor. Çünkü As-
içinde bulunuyor
.voııın her biralında olduğu gibi, feci bir sefalet içerisinde sürünen Tibet küvlbsü komünizm propagandasına bilhassa müsnitlir. Man Tse-Tııng, Tibet’teki propaı andnaını yürütebilmek İçin Çin taraflını Tibetli bir grupun müzaheretine de güvenebilecektir. Bu grup Tibetlilerin maneviyatına hükmetmek hususundu Dnlay Lama ile rekabet halimle bulunan Panl Lamrı'sı etrafında toplanmıştır. Ancak bu vaziyet daha honür çok meşkûktüı. Pant Lama sının MAo r-ır Turıg’a herhalde sipariş Üzerine gondeıdlgl bir yardım mesajına, Pcking radyosu şu cevabi vermiştir: “Çin halk ordusu Tibet milletini kurtaracak ve hiçbir yabancı müdahaleye müsaade etmiyecektir.,.
Görülüyor kl cepheler artık teşekkül etmiştir. Ancak, mahalli şartları iyi bilenler, şimdilik Tibet İçin bir tehlikenin mevzuubahis olmadığını söylemektedirler. Tibet'in önümüzdeki yazdan evvel hücuma maruz kalacağı tahmin edilmemektedir; çünkü Mao Tse-Tung o zamana kadar başka birçok dâvalarla uğraşmak zorundadır. Aynı mahfil Tibetle Çin arasındaki arazinin Askeri bakımdan hemen hemen geçit vermeyen çetinliğine işaret etmektedir. Buna mukabil Tibetlo Hindistan arasındaki muvasala çok dah.ı müsaittir ve bu şivededir kl Tibet, Hint kültürünün daha ziyade tesiri altında kalabilmiştir.
Hindistan. Kızıl Çin'in mütecaviz hattı hareketi dolayısiyle mühim kararlar vermek mecburiyet İnde kalacaktır. Tibet için kati bir müzaheret, Mao Tse-Tung’u kışkırtabilir. Buna mukabil fazla gevşeklik, komünist Çin liderini müdahaleye teşvik edebilir, Londra'nın kanaatine göre en İyi çare. Tibet İstiklâlini temin edecek sağlam bir esas kurarak Hindistan’ın şimal hududundaki komünist tehlikesini bu suretle uzaklaştırmaktır. Şu kadar kl bunun için de Hindlstanın, modern esaslarla kabili telif olmıyan bir şekilde idare edilen Nepal'da faydalı ıslahata girişmesi lâzımdır.
Fabrika ve Matbaaların ödiyecekleri vergiler 1950 senesi içinde tâbi olunacak en az Kazanç Vergisi nispetlerini gösteren cetvel, Bakanlar Kurulunun fasdikından çıktı
Ankara 5 (Hususi muhabirimiz bil-n. il yon — 2395 anv:h kazanç vergisi kanununa ek 2729 sayılı kanunun he-şınrl maddesi gereğince fabrika ve iı.utbanlann 1950 yılı içinde tâbi o-hıcaklnrı en az kazanç vergisi nEbetlerini gösteren cetvel, Bakanlar Kurulunca tasdik olunmuştur.
Bu cetvele göre, en az 10 beygirlik bil muharrik' kuvvetle işleyen vc I-ipalâtıhda bir yıl İçinde en az 1500 gündelik miktarında işçi çalıştıran n ürsseanlerlc en az 500 bin lira sermaye İle teals edilmiş olan veya en az 200 bin lira sermaye İle müesses o-h.p muharrik kuvvete ve temizleme veya İşleme veya eritme tesisatına malik bulunan madce ocakları yüz lira maktu, üç lira mütehavvü ve %5 nısbi vergiye, muharrik kuvvetinin miktarı 10 beygirden az olup da imalâtında çalıştırdığı İsçi gündelikleri nılktarı yıllık en az 1500 Ura olan veya
bu miktar 1500 den az olup da muharrik kuvveti en az 10 beygir olan \cyahut imalâtta çtthşlırdıgı işçiler a-dedi günde onu tecavüz edip de muharrik kuvveti bulunmıyan müesseseler )c yııkaıdakiler dışında kalan maden ocakları 90 lire maktu 2.70 lira mütehavvll ve yüzde 4.50 rılsbl vergiye, muharrik kuvvor. miktarı 10 beygirden az olup da imalâtında yıllık çalıştırdığı işçi gündelikleri miktarı 750 yi geçen müesseseler, 80 lira maktu, 2,40 lira muhardk vc % 4 nisbi vergiye, tezgâh veya el İle dokumacılık, halıcılık, trikotaj, urgancılık, dan-telâcılık ve emsali İşleri yapan işçileri bir bina içindo tophı bir halde ça-lutiran ve beyannameye tâbi bulunan müesseseler, 70 lira maktu, 2,10 lira mtitehavvU ve % 3,5ü Hra nlabî vergiye. vukardaki vasıfları haiz olmıyan diğer fabrika vc matbaalar 60 Hra maktu ve 1.80 Hra mütehavvil ve %3 nisbi vergiye tâbidirler.
Hâkimler Kanunu
Mecliste ekseriyet olmadığından müzakeresi yarına bırakıldı
Şehir Haberleri
Fransız Kabinesinde yeni istifalar
Paris 5 (A.A.) (United Press) — Başbakan Georges Bidault’nun koalisyon kabinesi son dört gün içinde ikinci bir istifa ile daha sarsılmıştır, Sıhhat Bakanı Paul Ribeyre; mensup olduğu Sağcı Köylü Partisinin esas ihtiyaç malları üzerindeki hükümet kontrolünün devamı kararını kabul etmemesi üzerine istifasını vermiştir. Tarım Bakanının 1 aralık tarihindeki istifasından sonra bu ikinci istifa, Bi-dault kabinesinin nasıl ve daha ne kadar yaşıyacafrı meselesini ortaya çıkarmıştır.
Bern 5 (YİRS) — İsviçre basını bugün, Fransız kabinesindeki istifalarla Rus tehlikesini tahlil etmektedir.
"Dle Tat,, gazetesi, bütçe tartışmaları yüzünden istifa eden Ziraat Bakanından sonra daha başka istifalar beklenmesi icap ettiğini yazmaktadır. "Tribüne de Genöve gazetesi Bldalut’-ya karşı husule gelen antipatinin ve tatsız tezahüratın Boçbakanı şaşırlmı-yacagını ve vazifesini başarmak İçin elinden gelen her şeyi yapacağım bildiriyor. "Dıe Nation,, gazetesi sosyalistlerin. hükümeti, partilerine mensup bakanlan kabineden çekmekle tehdit ettiklerini bildiriyor.
“La Sulsse,, gazetesi .Kremlin’ln yem bir barış taarruzuna giriştiğini ve Moskova radyosunun, yeni yayınlarında Marka ve Lenln doktrinlerini bir tarafa bırakarak, kapitalist - ve sosyalist memleketlerin, barış içersinde yanyana yaşıyabileceklerini iddia ettiğini haber vermektedir.
"Dıe Weltwoche„ Batılıl&rın "körlüğünden,. iatifade eden Sovyetlertn komünist blokuna milyonlarca insanı kattıklarını yazmaktadır.
Avustralya seçimleri
işçi Partisinin kazanması muhtemel görülmemektedir
Canberra 5 (A.A.) (Afp) — önümüzdeki cumartesi günü yeni Federal Parlâmento seçimlerinin yapılacağı Avustralya’da seçim mücadelesi bütün şiddetiyle devam etmektedir. Üç başlıca parti şunlardır:
Başbakan Chifley’in işçi Hükümet Partisi, Liberal Parti ve Köylü Partisi.
Gallup Enstitüsünün istişarelerine göre, Hükümet Partisi, seçimi yüzde 56 noksan oyla kaybedecektir. Bununla beraber, Başbakan ve Dışişleri bakanı Evatt, şimdiki hükümetin yeniden seçileceğine itimatları olduğunu belirtmektedirler.
Ankara 5 (Husual muhabirimiz bildiriyor) — Hâkimler kanunu tasarısı Mecliste müzakere edilirken, milletvekillerinden bir kısminin salonu terket-mcsl dolayıslyle ekseriyet olmadığı görülmüş ve müzakerelere devam edilmemiştir. Bu mevzu Mecliste müzakere edilirken, Necati Eldcm, Haşan Dlnçer, Nuri özsen ve Sinan Tekell-oglu. söz alarak yargıçların tayin, terfi ve terfihini karnı laştıran Ayırma Komisyonuna Bakan.'ik Teftiş Heyeti Başkanı. Ceza. Hukuk ve Zat İşleri Umum müdürlerinin dahil bulunmasını ve difter üyelerden dördünün Adalet Bakanı tarafından seçilmesinin adil teminatı zedeler mahiyette olduğunu ileri sürerek hnkimllk staj müddetinin iki sene gibi uzun bir müddetle takyit edilerek adayların kayıt işlerinde çalıştırılmalarını tenkit etmişlerdir.
Hatipler. Anayasanın mahkemelerin bağımsız olduğu hr.kkındakl hükmü-
nün hâkimlerin teminatlı bulunmasını da lcabettlrd(ginl söyliyerek Meclise gelen bu tasanmn Adalet Komisyonunda İyice incelenmediğini ve gerek Anayasaya uygunluk bakımından, gerekse bugünkü hâkimler kanununda mevcut yargıçlık teminatını zedeleyici hükümlerin kaldırılması İçin tasarı-n n komisyona iade edilmesini istemiş-leı ve bu hususta taşkanlığa iki tinerse vermişlerdir.
Kürsüye gelen Adalet Bakanlığı sözcüsü, Meclise sunulan tasarının hâkimlik teminatını aslâ zedelemediğini, hatipler tarafından ileri sürülen noktaların, maddelerin müzakeresi sırasında cevaplandırılacağını bildirerek kanunun umum’, heyetinin reye konulmasını istemişiiı. Bu sıradA, milletvekillerinin çoğu salonu terketmiş bulunduklarından, Mecliste ekseriyet bulunmadığı hakkında itirazlar yükselmiş ve başkan çarşamba günü saat 15 te devam edilmek üzere kanunun müzakeresine son vermiştir.
Fransa'nın Hlndİçini’dekl vaziyeti memnuniyeti mucip detfl Brazzaville 5 (YİRS) — Fransa'nın Uzak - Doğu komutanı general Carpentier. Hindiçini'deki vaziyet hakkında hükümeti tenvir etmek üzere Paris'e varmıştır. Verdiği bir beyanatta. general, vaziyetıa hiç de memnuniyet verici olmadığım söylemiştir.
Almanyııdn *ol trnuıyllllü bir parti duhn kuruldu
Münlch 5 IA.A.1 (Rnutrr) — Alman-yanın Batı İle Doğu araaında tarafsızlığını temin etmek isteyen (Natıhdmer Krela) Birliği nılıeıuıialerinden August HuugBİeiter. Baviyerada harpten beri İlk defa izin almadan bir siyasi parti kurmuştur.
Birleşik Amerika Yüksek Komiseri. 26 kasımda, Alnıanvsnın Amerikan işgal bölgesinde, siyasi partilerin izinle kurulmanı mecburiyetin» kaldırmıştı.
D. P. Kongresi toplanmıyor
Ankara 5 (Husus: muhabirimiz bildiriyor) — Demokrat Parti Kongresinin yakında toplanacağı hakkında bazı gazetelerde çıkan haber. Parti merkezince yalanlanmakladır
Ancak Parti tüzüğüne göre, her aJtı ayda bir vilâyetlerden gelen idare heyetleri başkanlan ııc iki üyeden mürekkep heyetler. Genel İdare Kurulu he birlikte Partinin geçmiş ve gelecek durumunu müzakere ederler ki. bahis mevzuu olabilecek torlantı budur. Toplantı 7 ocak 1950 tarihinde Ankara Gat Gazinosunda yapılacaktır.
Ulaştırma komisyonu yılbaşında toplanacak
Ayın 12 inci pAsartcai günü AnkRrAda. bir Ulaştırma Komisyonu toplanacaktır. Komisyonda Devirt Domİr, Deniş ve Hava yolları Umum Müdürlükleri adına birer temailcl hazır bulunat/ıklır. Top-liiniıda memleket ulaştırma vaaıtalarının deha verimli ve âheukli bir şekilde çalıştırılması İmkânları üzerinde durulacak ve ıslah edilmeni gereken noktalar karara bağlanacaktır.
Kan verme istasyonunda kan aldıranlar artıyor
Memleketimizde İlk defa olarak Haydarpaşa Hastahanesinde kurulan kan verme istasyonu fanilt\ ete geçmiştir. Her gün buraya müracaat eden vatandaşların kanı, isterlerse ücret mukabilinde a-hrup kendi kan grupları İçeririnde sak-İıınmaktııdır. öğrendiğimize göre, kanlarını aldıranların büyük bir kısmı ücret talep etmemektedirler
bir sözlü soru
Gazeteciler Cemiyetinin fevkalâde kongresi îstnnbul Gazeteciler Cemi velinin fevkalâde kongreal dün aaat 14 de cemiyet merkezinde toplanmıştır.
Mürakipicr tarafından bütçe hakkında üyelere malûmat verilmiş, komllr paran olarak, en az gelirlilerden başlanmak üzere 50 lira ödenmeni ktırnrlaştınlamk venl nizamnamenin müzakeresine başlanmış. vakit geciktiğinden bu sabah saat 10 da devam edilmek Üzere oturuma «(ın verilmiştir.
Üniversite, Gazetecilik Enstitüsü faaliyete geçiyor
îıtanbul Üniversitesi Rektörü, çareıun-bo günü bir bnaın toplantısı yaparak, t'nlverslteyi alâkadar eden meselelerle yakında. İktisat Fakültesine bağlı olarak. fnnllycte geçecek olan Gazetecilik En( tusü hakkında malûmat serecektir.
----O----
Prof. F. Perrux, bugün Seminerini yapacak
İktisat Fakültesinin davetlisi olarak şehrimizde bulunan tanınmış Fransız İktisatçısı Français Fernıx ilk semineri bugün saat 14.30 dn Üniversite Merkez binası arkasındaki Yunl Dershanede yapacaktır. Seminerin mevzuunu proluoŞr Kevnes in nazarlvesl teşkil tlmpkledir. Toplantıları herkes takip edehllcv©Mlr
Profesörün perşembe günü vereceği konferans
Şarbon ünivenlival «onvoiaji prntr S Perrnr inrafrndan Türk sos'mKj) Cemiyeti adına, Bevnrlu Hnlkevlnd*» şrmbe günü anal 10 dn (H kimi n tesiri ı mevzuunda hir konferans voı ,e-erktir.
Takrir sahihi, H. Mumcuoğlunun cezasız bzıralolmış olmasını şiddetle tenkid etti
Ankara 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Muğla Milletvekili Nuri (zsan'ın kendisini ve arkadaşlarım askerlikten kurtarmak için hakikate aykın beyanname veren Polatlı Belediye Başkanı Hakkı Mumcuoğlu hakkında kesinleşen hükmün aradan yedi sene geçtiği halde infaz edilmemesi sebebine dair sözlü s «rusu, Adalet Bakanlığı tarafından cevaplandmkh
Adalet Bakanı, kürsüye gelerek cezanın infazının tehir edilişinin sebeplerini uzun uzadıya anlatarak bu işte suçlu bulunanlar n bir taraftan inzibat komisyonuna* diğer taraftan Hâkimler Kanunu gereğince haklarında takibat yapılmak üzere mahkemeye sevkedildiklenni söylemiş vc hâdisenin \mkuunu aynen kabul etmiştir.
Süz alan önerge sahibi: "Askerlikten kurtulmak gibi bir maksatla sahtekârlık suçundan mahkûm olan bu zat C.H P.'nln Polat * başkanı. PolatlI Belediye Başkanı ve Ankara U-muml Meclis Azâsıdır.
Bu kadar mühim vazifeleri, Üzerinde toplayan İktidar Partisinin bu kalbur üstü elemanı Mumcuoglunu yedi sene gibi uzun müddet adaletin eli
Briç turnuvası
Sen Mlşel LUcalndvn Yetkenle: Derneği tarafından Türkhcdr İlk dr "lanı k trrıtp ©dilen »iomrltiemrûsı Brh turnuvasına başlanmıştı'*
Takımlar lirasındaki ilk karşılaşmalarda Moda -bir gnllhtyvt Sen Mişel iki galibiyet kazanmıştır.
Maçlara perçemin*, cumartesi ve pazar günleri Sen MheriÜeHn lokalinde devanı edilecek galip gelon taluma bir kupa verilecektir
Helikopter postaları
Posta tevaintmın süratle yapılabıirneal-nl sağlamak için, 10 Helikopter miibaya-ası husu«uı..j I nçılter«*dvki Brlstoi fabrikası mümessil İmiyle PTT. Umum Müdürlüğü arasında vapılnn görüşmelerde bir prensip snlaşımiHina varılmıştır. P.u uçaklar yüklü oldukları halde kıtın bnznn kardan yalların uyinrra kapanması yüzünden münakale temin edi-lşmeynn, Erzurum, Kars. Van glbt Şark milliyetleriyle muntaxıım ve suratlı pos-U*. ivvziuiını emniyet altına alacaktır.
Helikopter postalan, birkaç aya kadar Türk İyede işlemeye bnşlı.vacaktır.
yakalayıp hapse atn aktan izharı acz ediyor. Bu vaziyet. gayn ihtiyari, aonradan affa mazhnr olan Edremit Belediye Reisini hatırlatmaktadır.,, demiş ve Mümtaz Falkle Rauf Onursal ha kkında ki önergelerden dolayı bu mevzuu Meclise getirdiğini, fakat bu gibi meselelerin narliler arasında Meclis kürsüsünde münakaşa edilmesinin doğru olmadığını sözlerine ilâve etmiştir
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
-6 -
kadar hirbiriyle eşittir ki, yabancı bir göz, bunları bir tatil günü sivil esvaplar giyinip gezintiye çıkmış aynı kışladan, aynı rütbeden hattâ ayni bölükten bir alay yedek subaylara benzetebilir. Halbuki, hepsi de başka başka yaşlarda, başka başka mesleklerde, başka banka seçim bölgelerinden gelme milletvekilleridir. Meselâ, kimi emekli vali veya general, kimi medreseli hoca, kimi avukat, kimi hekim, kimi mühendis, kimi profesör, kimi çiftçi, kimi köy ağası veya kasaba eşrafıdır ve anılarındaki yaş farklarını en az on beşten bavlıyarak otuz beş yıüarla saymak lâzım gelir. Bütün Ömürlerini bir çatı altında geçiren ve - aynı fikirler değilse bile - aynı kaygılar, ayni emeller, aynı sözler içinde lıaşırneşir olan bu milletvekillerini bir ailenin fertleri gibi görünüşlerine rağmen, birbirinden ayıran farklar şu saydıklarımızdan İbaret değildir. Birtakım siyasi ve mail hiyerarşiler bunları muhtelif sınıf ve derecelere taksim etmiştir. İçlerinde itibarlıları, gözdeleri, zenginleri olduğu gibi sıralarda el kaldırıp el indirmekten başka bir sanatları olmayanları ve başlarını sokarak iki odalı ev bulmakta, kış gelince kömür tedarik etmekte zorluk çekenleri de vardır. Nitekim, o ağır adımlarla parti binasının köşesine varınca birinci sınıf mll-IctvekJllerinin birdenbire değişip çevikleşen bir yürüyüşle Bankalar Caddesine saptıkları.
26
öbürlerinin de daha ziyade ağırlaşan adımlarla Samanpazan’na, oradan Hal'e doğru yol aldıkları görülür. Bunlar, biraz sonra, evlerinin gündelik yiyecek ihtiyaçlarını tedarik için o kasap benim, şu manav senin diye dolaşıp dururken, öbürlen ya Karpıç'in içki sofraları ya Anadolu kulübünün oyun masaları etrafında toplanıp eğleneceklerdir.
Eğlenecekler mi? Hiç denilemez. Zira, umumiyetle yüzlerinde öyle bir üzüntü, hal ve tavırlarında öyle bir dcdlrginlık göze çarpmaktadır ki, bunların ferah bir gönülle yiyip içecekleri-ne,gülüp oynıyacaklarına ihtimal vermek mümkün değildir. Hepsinin kulağı kirişte, bir yerden pek mühim bir haber bekliyor gibidirler İkide bir, sıra He kalkıp telefon başına giderler; “Alo, alo; Hamın’ beni arayan oldu mu? olmadı demek! Eğer olursa ben arkadaşlarla Knrpıç’teyim, oradadır, dersin... sekiz buçuk, dokuza kadar. Yok, yok • fazla gecikmem." "Alo, alo; kinisin; ha. Ayşe, kızım Ayşe, beni arayıp soran oldu mu? — Sen belki işte idin. Bir de Hanıma sor. Evde yok mu? Pekâlâ; iyi dinle: arayan olursa, Kulüptedir, dersin. Anadolu Kulübü. Unutma sakın; Anadolu Kulübü!”
Vakit vakit garsonlardan biri, onlara doğru yaklaşır veya gözleriyle anılarından birini arn-tırır gibi oldu mu. hepsinin başı telâşla ondun yana çevrilir. Kimi gözleriyle, kıını kendini tu» (amayıp yüksek sesle sorar: "Telefon mu? Beni mi çağırıyorlar?"
Garson, hazan, cevap bile vermez; hazan da, masanın başında oturanlardan bir İanesine sokulup kulağına bir şey fısıldar. Bu zat. dindeki kadehi veya iskambil kâğıtlarım hafif bir râşe He önüne bırakarak ve ayakları birbirine doluşarak hemen telefona koşar. Bir dakika sonra gözlerinde boş yere gizlemeye çalıştığı bir
27
sevinç parıltısı ile arkadaşlarının yanına döner: tıpkı garsonun, biraz önce kendisine yaptığı gibi, onlara doğru eğilip yavaşçacık: "Beni Köşk ten çağırıyorlar! Müsaadenizle " der. Bunun üzerine, öbürleri melûl melûl biribirlerinln yüzüne bakakalırlar.
Bunlar için, artık bütün akşam, içilen rakı bir zehir, oynanan oyun bir işkence olacaktır. Hepsinin içini blı* kurt kemirmeye başlıyacak-tır: "Acaba, neden çağrılmadık? — acaba, bir yanlışlık mı oldu? acaba, eve telefon edildi de cevap mı verilmedi? acaba hizmetçi kız, Anadolu Kulübü yerine Anadolu Oteli mi dedi? Acaba, acaba acaba.......
Hole, bunlardan bazısı, birkaç günden veya bir haftadan beri hiç çağrılmaımıkla ise, eza daha büyük, daha derin, daha devamlı bir ıstırap halini alır. Geceleri göze* uyku girmez. Gündüzleri ne yapılıp ne edileceği bilinmez. Allah esirgesin, bir de, bu çağırılmamak felâketi, iki aya, Üç ava dayandı mı. o felâketzededen artık hiç hayır kalmaz O felâketzede, bir kara sevdaya tutulmuş g bi sararıp solmaya, eriyip bitmeyi- başlar vc Akıbet, içi boşalmış bir torbadan veya bir hayaletten farkcdilnıcz olur. Ankara’nın, İstanbulini bütün zevk ve sefa kaynakları onun ateşim söndürmeye kâfi gelmez. No şeref, ne ikbal, ııc lllbar, içindeki boşluğu dol-dııranıaz. Ev bark isteği, çoluk çocuk mürüvveti, hiçbir şey, hiçbir kimse onu avuta-maz
İşte ..milletvekili Halil Rainiz boy bunlardan
bir tanesi idi, Kaç yıldır kendisini, Şefin yakın arkadaşları sırasında görmeye, hemen her akşam “sofra., da yerini almaya alışmışken — birdenbire değilse bile birdenbire denilebilecek bir hızla bu saadetten uzaklaştırılmak hüsranına uğramıştı Haili Remiz, gerçi, diğer
bir kaç bahtiyar gibi Şefin ne çocukluk, ne gençlik, ne de silâh arkadaşı ıdl. Memleket gazetelerinin “Mutat Zevat" unvanını verdiği şahsiyetlerden de değildi. Hattâ Milli Mücadelenle ilk günlerinden beri onun maiyetinde çalışanlardan biri de sayılamazdı. Hali) Ramız. Şefin, Kıırtuluş'tan biraz sonra, İzmir'de ya bir tören veya herhangi bir siyasi toplantıda rostgclip tanıdığı gençlerden biriydi. O sıralarda, yegâne sıfatı ateşli ve milliyetçi bir nıcktep öğretmenliğinden ibaret olan Halil Ramız, söylediği heyecanı. lür nutukla onun teveccüh ve alâkasını kazanmış; nitekim, çok geçmeden de milletvekilliğine seçilmişti.
Hey gidi, hey; neydi o ilk mebusluk devrelerinin bıribırınden parlak kürsü başarıları; o kahramanca öne atılışlar, o sinsi sinsi mırıldanan muhalefete karşı koç gibi tos vuruşlar, o her zaferden sonra coşkun bir alkış tufanı içinde gelip yerine oturuşlar ve akşam saat sekiz* sularında numarasız bir otomobille şimşek gibi Çankaya yolunu boylayışlar! Şefin kendisine doğru uzanan eli, “Aferin, çocuğum, iyi konuşmuşsun!" diyen sesi... Heyhat, şimdi, bunların hepsi geçmişe, bunların hepsi unutulmuşa benziyordu.
Halil Rainiz, melûl melûl düşünüyor: “Neden böyle oldu? Acaba bir hatâ mı işledim? diyor. Ağzımdan bir söz çıktı da acaba kötüye mi yoruldu? Bir tezvire mi uğradım?'' Ks" di kendini yokluyor, hayır. Halil Rainiz, hop aynı Halil Ramlz’dir. Şef e ve Şefin ortaya attığı inkılâp dâvasına aynı sadakatle bağlıdır. Dolma aynı fikir ve söz kahramanlıklarını yapmaya. kürsüden aynı lalâkat çağlayanlarını boşandırmaya hazırdır Eğer birkaç zamandan beri hiç sesi çıkmıyor vc doğru dürüst Meclisin içtima salonuna bile uğramıyorsa bu, onun 29
I kabahati değildir. Geçen seçim devresindenberi Meclis, suyu çekilmiş değitmene döndü. Muhterem mebusların bazısı merdiven altı ve koridor sohbetlerine, bazısı gazinoda tavla ve bilâr-do oyunlarına daldı, içtima salonunda kalan bir avuç insanın ise bir kısmı uyuklamakta, bir kısmı da usııle dair basma kalıp sözler mırıldanmaktadır. Gerçi, arasını, burada, uzaktan uzağa eski münakaşaları andırır, hararetli müzakerelere rastgelmek mümkündü. Fakat, bu müzakerelerin mevzuunu teşkil eden meseleler o kadar akademik, o kadar bürokratik o kadar basittir ki, dinllycnleri yalnız uyuklatmaz, canından da bezdi re bilirdi. Hele, Halil RamLz gibi ikinci içtima devresinin ateşli havası içinden fırlamış şey da ruhlu bir inkılâpçı için böyle bir müzakere salonunun bir morgdan farkı olmamak lâzım gelir. Daha birkaç vıl Önce, eski Meclis binnsındayken bir arı kovanı gibi işlek, canlı ve uğultulu olan bu salon birdenbire nasıl donmuş; içinde kaynaşan o insanlar, birdenbire nasıl taş kesilmişlerdi! Burası, yine orası ve bu insanların çoğu yine o insanlar değil miydi? Hayır; buna kimse ihtimal veremez. Bunlara, denilse denilse, ancak öbürlerinin otomatlaşmış kalıpları denilebilir.
Böyle düşünürken Halil Rıuniz’in kendi derdi memleket ölçüsünde bir genişlik alıyor ve yüreğine henüz ad koyamadığı bir hüznün alaca karanlığı çöküyordu. “Acaba, diyordu; hakikatte, acaba asıl kalıplaşan, otonıatlaşan şu on yaşına henüz girmiş inkılâp mıdır? Eğer böyle ise, Türk milletinin bu son kurtuluş ve kalkınış hamlesi do boşa gitmiş; Tanzimat ve Meşrutiyet tecrübelerinin yanıbaşında. tarihin tozlu vesika-I lan arasına göçüp katılmak üzere demektir."
(Devamı var)
30
8 Aralık 194$
YENİ İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN
EKONOMİK
HAREKETLERİ

Millileştirme Ameliyeleri ve Milli Gelir
EVLETLEŞT1RME ( ötatısa-
Dtİon) ile millileştirme (natio-nalisation) mefhumları arasında bir tefrik yapmak münasip olur. Birinci halde devlet teşebbüsün mülkiyetini abr, onun idaresini deruhte eder. Meselâ Fransa'da mülhak bütçe ile idare edilen posta, telgraf, telefon ıP.T.T.) ve radyo yayım teşkilâtının vazıyeti bu merkezdedir. Demiryolları nakliyatına gelince, bunlar devletleştirme ile minileştirme arasında bir intikal vaziyeti arzetierler. “Fransız Demiryolları Milli Şirketi" (S. N. C. F.j sermayesinin %51 i devlete ve *7, 49 u kumpanyaların eski aksiyon sahiplerine ait olan bir “Mutavassıt Ekonomi Şirketi, ıSociete d’Economıe Mixte)“ dir. Demiryollarının idaresi devlet bütçesinden tamamen ayrı bulunan bir sınai bütçe ile ifa olunur.
Millileştirilmiş teşebbüslere gelince» bunlar madenler, Fransa'nın gaz ve elektrik işleri, büyük mevduat bankaları vesaire olup mülkiyetleri cemiyete aittir; fakat idareleri, devlet memurlarından başka amele sendikalarının murahhaslarını ve istifade eden halk mümessillerini ihtiva eden bir kooperatif tarafından temin edilir.
Devletleştirilmiş ve millileştirilmiş teşebbüsler, malî mtlsmiriyet prensibine değil, bilâkis amme istifndesi prensibine bağlı olan, yani amme menfaati icap ettirdiği zaman zararına çalışabilen, hakiki amme hizmetleri ifa ederler.
Bütçede millileştirme ve devletleştirme amel iyelerinin inikâslan görülür: Amme hizmetlerinin işletilmesinden doğan açıkları doğrudan doğruya ii-zerinp alır; meselâ 1919 da Fransız bütçesi, bir taraftan memleketin S. N. C. F. ine ve diğer taraftan da elektrik ve gaz işlerine tahsis edilen 120 milyardan fazla yardım tahsisatı ayırmak mecburiyetinde kaldı.
Bir yandan da devlet, eskiden hususi sektörde sermayelerini tedarik eden bütün amme müesseselerinin birden teçhizatını finanse etmek ve modemleştirilmelerini sağlamak işi ile meşgul olmak mecburiyetinde idi: Demek ki amme tasarrufu hususi teşebbüs yerine kaim oluyordu. Böyîe-ce 1950 Fransız bütçesi, demiryollarında, millileştirilmiş teşebbüslerde, evvelden 200 milyardan fazla enves-tisman masrafları tahmin ediyordu.
Nihayet devletleştirilmiş veya millileştirilmiş sanayilerin hepsinin devlete nakli, ayni zamanda bütçede doğrudan doğruya inikâs etmiyen istimlâklerden doğma zarar ve ziyanları da hâzinenin mükellefiyetine yükledi. Filhakika bankaların millileştirilmesi, n ksiyonların obligasyon larla değiştirilmesine müncer oldu. Bu aksiyon ve obligasyonlarin hizmetleri (faiz ve
Mısırda pamuk zeriyatı
----o----
Cins tahditleri azaltılıyor
Kahire — Mısır Hükümeti Yukarı Delta'da uzun pamuk zeriyatını 700.000 dönüme tahdit etmeyi ve diğer cins pamuklar hakkında hiçbir kayıt ve tahdit koymamaya karar vermiştir.
Yukarı Delta çiftçileri topraklarının yüzde otuzunda Karnak, Menufi ve Amun pamuğu ekebileceklerdir. Geçen sene bu miktar yüzde otuz idi.
Cenubi Deltada 390.000 dönüm vasat pamuk ekilir. Bu plân halkın gayri mahdut ekim talebiyle, zeriya-tın mâkul hudut dairesinde kalması merkezinde olan teknik zaruretleri telif eder.
Prof. İletiri LAUFENBt’RGER
amortismanları! bütçenin üzerine yükleniyordu. Ayrıca bütçe, işletme neticeleri karşılamaya kâfi gelmedikçe. maden işleri, elektrik, vesair teşebbüsler için çıkardan ob'ıgasyonla-rın mükellefiyetini de üzerine ahr.
Bu vaziyette bünye İslâhatının milli gelir üzerindeki aksiilâ incileri ne olabilir?
Teorik plânda millileştirmeler ile birlikte yürüyen randıman azalışının millî gelir üzerinde fena bir aksÜlâ-meli olduğu muhakkaktır. Bu o kadardır ki. milli gelir ancak senelik istihsalin kıymetinden başka bir şey değildir. Enflâsyon bu hâdiseyi gizli-yebilır, hattâ demiryolları açık dahi verseler veya maden işletmeleri zararına işteşeler dahi, amele yevmiyeleri, müstahdemin hisseleri, memur maaşları, sahiplerine muntazaman dağıtılır. Fakat bu tediyeler hiçbir yeni tayda meydana getirmeye yaramadıklarından, bunların hizmetleri ancak cemiyetin müsmir olan ajanlarının gelirlerinden yapılacak tevkifat ile temin edilebilir.
Demek ki netice itibarile milli gelirde bir azalma mevzuubahıstır. Ne-tekim, milli geliıi gösteren Fransız istatistikleri zahiri l ir yükseliş perdesi altında pek güzel bir hakiki alçalma gösterirler. Bu alçalış, bir taraftan daha tamir edilmemiş olan harp tahribatından ve diğer taraftan da amme sektörünün gelişmesine bağlı bir rantabilite azalmasından neşet etmektedir.
Fransız milli gelirinin yekûnu, itibari kıymet olarak, 1936 da 36 milyarı, 1938 de 350 milyarı ve 1949 da 600 milyarı aşmışta. 1913 ün ve 1949 un rakamları doğrudan doğruya mukayese edilemezler, zira bu müddet içinde Alsas ve Loren Fransa’ya dönmüştür.
Fakat millî geüri, para kıymetinin azalmasını bir tarafa bırakarak, hakiki kıymeti üzerinden hesap edersek görürüz ki. bugünkü miktar harpten evvelki miktarın r>10 ilâ ryl5 inden aşağı bir seviyededir.
Bir yandan amme mâliyesi de, amme mülkiyetinin yayılması neticesi, müteessir olmuştur. Zira âmme mülkiyeti müsmir olmadığına göre gelir vergisi matrahı daralır. Diğer yandan şahsî tasarruf da gitgide ortadan kaybolduğundan, devlet cebir ve tazyik yoluyla tasarrufu elde etmek mecburiyetinde kahr; ve bu usul de şüphesiz geniş mikyasta kâfi gelin iyen bir durum arzeder.
Bütün bu sebepler dolayısiyle. bütün devletlerde millileştirme hamlelerinin bir durduruluşu hâdisesine şahit olmaktayız: ve diyebiliriz ki devlet tarafından mevsimsiz o’arak istismar edilen teçebbtisleri yeniden hususi ekonomi sahasına nakletmeyi hedef tutan projeler pek çoğalmıştır.
Müslüman Devletler İktisadi Konferansı
Londra 5 tYİRS) — Karaşi'de toplanan Müslüman Devletler İktisadi Konferansının dünkü oturumuna Türk delegesi Sırrı Enver Batıır başkanlık etmiştir.
Dünkü oturumda delegeler, haftalık aâbit mesai saatlerinin tesbıti ile. yevmiyeli yaz tatili meselelerini görüşmüşlerdir.
Müslüman Devlet delegeleri bu hususta bir prensip kararına varmışlardır.
Müslüman Devletler İktisadi Konferansında. Müslüman Devletler arasında iki taraflı ticaret anlaşmalarının akti de karar altına alınmış bulunmaktadır.
Brezilyada kahve istihsali ve piyas durumu
Kahve açığını kapatmak için yeni fidanlıklar meydana getirildi
Santos t Hususi ı Brezilya kahve fiatleri yeni rekorlar kaydetmektedir. Kahve şimdiden 1951 de teslim edilmek Üzere Santos’da çuvalı 1320 cru-ktirosdan yani 25 »tellinden satılmaktadır. Bu fiatin bir miktar daha yükselmesi muhtemel görülmektedir.
Santos’ta kahve fiatleri 1910 senesinin dokuz misli ve 1947 senesinin iki misli yükselmiştir.
Bu yükselişin başhea iki sebebi vardır:
1 — Dünya kahve istihlâki harpten önce istihsalin 20 aşağısında iken bugün r.r 7,5 yukarısına yükselmiştir. Dünya kahve UtihlAkinin en çok arttığı memleket Birleşik Amerika Devletleridir. Bu memleketin kahve istihlâki harpten önce 14 milyon çuval iken 1947-8 senelerinde 20 milyon çuval olmuştur.
2 — Brezilyamda kahve istihsali azalmıştır. Brezilya naipten evvel dün-
Beyaz kitap ve
Londra 5 ıVlRS) — Ingiltcrenin ekonomik durumunu inceleyen * *Obe-server,, isimli gazete, pazar günkü sayısında şunları yazmaktadır:
“Birçok yabancı memleketlerde. 1946 - 19 seneleri arasında İngiltere-nin kalan borçları hakkında yayınladığı beyaz kitap kuvvetli bir tepki yaratmıştır.
Neşredilen beyaz kitap bilhassa iki nokta üzerinde durmaktadır:
1 — Son iki sene zarfında îngiltere-nin yabancı memleketlere olan borcu 1946 senesinde 630 milyon sterling iken bu rakam 1949 senesinin ilk ya-
DÜNYA PİYASALARI
---—
İsviçre İşlemeleri Hindistan pijamasında çok pahalı
★ ZÜRİH ıRtuter) — Eylül ayındaki devalüasyondan beri Hindistan-dakl İsviçre işlemeleri ihracatçılarından yeni sipariş alınmamıştır. Müşterilerin söylediklerine göre rupinin kıymetten düşürülmesinden mütevellit İsviçre işlemeleri fiyatlarında 40 bir artış, Hintli alıcıların bu malları satın almalarını imkânsız kılmıştır. Diğer taraftan İsvirredc, kâr haddi cüzi 10-15 olduğundan, fiyatlarda bir indirme mevzuubahıs olanuyacağı aşikârdır.
İsviçre ticaret mahfilleri, Hindistan gibi önemli bir piyasayı kaybetmekten ve yerlerini devalüasyondan istifade etmesini bilen Avustralya ve İtalyan rakiplerine terketmek-ten endişe etmektedirler. Bundan dolayı. İsviçre İşlemeleri Sanayi Birliği Feueral makamlara müracaat ederek, 6 ay içinde sona erecek olan —ki bu müddetin bir kısmı geçmiştir. — İşlemeler ihraca-
tı lisanslarının, uzatılması için Hindistan Hükümeti ile temasa geçmelerini İstemiştir Sanayi Birliği tarafından İleri sürülen diğer bir çare de Hindistan gümrülc tarifelerinde bir indirme yapılması dır.
Hint çayı istihsali artıyor
★ KALKÜTA — Geçen senenin kasımına nisbetle bu sene gerek Hin-distanda, gerek Pakistanda çay istihsali art m ıtır.
Birincisinde fazlalık 5 milyon, ve
>ada İhraç olunan, kahvenin Ç7 70 im temin ederken şimdi ancak % 48 ini veıebllmektedir. Brezilyada kahve istihsalinin bu kadar az olması ağaçların ihtiyarlamış ve arazinin yorularak kuvvet inbatiyesini kaybetmiş bulunmasından ileri gelmektedir.
Diğer taraftan Brezilyanın harpten evvel yakılan ve denize dökülen kahve istihsal fazlasının bir kısmı stok olarak muhafaza edilmiş idi. İstihsal ile istihlak arasındaki tıırk son senelerde bu stoklarla kapatılıyordu. Ancak bıı sene bu stoklar da tükenmiş olduğundan fiatler birden bire yükselmiştir.
Diğeı taraftan Afi ika kahve istihsali gittikçe artmaktadır. İstihlâk ile istihsalin yakın bir zamanda AiriRada s etişen kahvelerle kapatılacağı şüphesizdir. Brezilyada da yeni kahve a-ğaçl&rı dikilmektedir Bu suretle hâlen mevcut kahve aç ğının kolayca kapatılması mümkün olacaktır.
İngiltere ticareti rısında 10 milyon sterling'e düşmüş-tür.c TBF
2 — İngiltere artık sermayeden yememekte. fakat geniş mikyasta har-ricl memleketlerle yapmış olduğu ticaretten istifade etmektedir.
Son 30 ay zarfında İngiltere, denizler aşırı bölgelere 408 milyon sterling sernuıve yatırmıştır. Aynı devre zarfında, İngiltere Hindistan, Pakistan ve İran’a olan 467 milyon sterllng’hk borcunu ödemiştir.
Böylece, 1947 senesi başında, milli İngiliz sermayesi 935 milyon sterling artmıştır.
İkincisinde 1 milyon 300 bin lib-raıiır.
Kasım nihayetine kadar 1919 senesi çay islihsalâtı Hindistan için 417 milyon 900 bin. Pakistan için 38 milyon 300 llbradır. '
Japon İplik fabrikaları İçin ma kınalar
★ TOKYO — Üç Japon fabrikası yeni tip iplik makınalariyle teçhiz edilmişlerdir. Kyoti haberler ajansına göre, yeni makinalar istihsal masrafını yüzde on indlrtccektlr. Fabrika müdürleri nıakinaları yenileşen fabrikaların, devalüasyondan sonra bile Sterlin sahası memleketlerle rekabet edebileceğini aöy-mtşlerdir.
AvustralyalInı hıığday mahsulü
★ LONDRA 5 (YlRSı — Avustralya nın bu senek i buğday mahsulü, 200 milyon buslıel’den fazla olacaktır. 1947 / 48 senesinde elde edilen mahsul 220 milyon busheldi.
Yıııınıılstanda grev BRAZAVİL 5 (VİRS) — Yunan İşçi Federasyonu 9 Aralık tarihinde haşlamak üzere iki günlük bir grev tertip etmiştir.
Federasyon bütün sendikalara gönderdiği bl? muhtırada, genel grev için lüzumlu tertibatın alınmasını bildirmektedir.
Kamerun'da grev
★ BUDAPEŞTE 5 ıVlRSl — Haber verildiğine göıe Afrikanın Batı sahilindeki İngiliz müstemlekelerindeki zenci işçiler geniş mikyasta gerici grevlere başlamışlardır. Bu
Türk - İsrail Ticareti
Yeni sene başında 25 kişilik bir İsrail tüccar grupu, İstanbul ve İzmire gelecek
İzmir 5 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İsrail Devleti ile, şimdilik bir licarî anlaşmaya varılmamış olması, iki memleket arasında normal cari münasebetlerin başlamasına mâni teşkil etmektedir. Bu memleket tacir-

İhraç mallan hakkında
Bakanlar Kurulunun
verdiği bir karar
Ankara 5 ıHususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugün yayınlanan bir Bakanlar Kurulu kaıariyle yurdumuzdan ihraç edilecek mallardan lüzum görülenlerin, karşı memleket gümrüklerinden fiilen ithal edildiğinin ihracatçıları tarafından tevsikini istemeye, Milli Korunma Kanununun değişik 20 nci maddesine istinaden, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
İzmir limanının projesi hazırlanıyor

İmar Bankası inşaatın 32 ilyoııa nıalolaeağını tahmin ediyor
İzmir 5 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor I — İzmir limanı projesini hazırlamak üzere İzm i re gelen iki Amerikalı liman mütehassısı, bugün yeni limanın kroki ve avan projesi üzerinde çalışmışlardır. Öğrendiğime göre yeni İzmir limanının plânı, merkezi Nevyork’ta bulunan İmar Bankasınca bu ay sonuna kadar hazıraltdmış olacaktır.
İmar Bankası, açacağı kredi ile İzmir limanının inşasının 132> milyon dolara malolac3ğînı tahmin etmektedir.
arada Kamerun’da 20.000 işçi bugün genel grev İlân ederde, askeri kuvvetlrrin harekete geçirilmesine rağmen, dün işlerine gitmemişlerdir.

Maratıall Plânından 13 nıçmclekete yardım
\VASHtNGTON. 5 a.a. lUsis) — Amerikan iktisadi işbirliği idaresi tarafından bugün bildirildğhıe göre, Marshall Plânı gereğince geçen hafta Avrupanın 13 memleketi için yapılan yardım tahsisi 2O2.632.oon dolar tutmuştur. Bununla şimdiye kadar yapılan yardım yekûnu
7.608626.000 doları bulmuştur Türkiye için 30 Ekim tarihine
kadar yapılan yardım tahsıai
62.736.000 dolardır.
Maden işçilerinin himayesi
PARİS 5 (YIRS) - Polonya kûrncti, maden işçilerini kor

HÜ-uyan ve onlara birçok İmtiyazlar veren yeni bir kamın çıkarmıştır. Bu kamın mucibince, hır seneden beri toprak alımda çalışan madencilerin ücretlerine yüzde on ilâ yirmi nisbctlnde biı zam yapılacaktır. Polonya, Üç senelik sanayi plânım baharı ile bitirdiğini bugün ilân etmiş ve yeni bir altı senelik plâna başladığını ilâve etmiştir. Polonya iktisadiyâtında, kömür sanayii höyük bir rol oynamıştır.
lennden İzmirdekl ihracatçılara gelen mektuplarda her madde üzerine çalışmaya talip olduklarım, yılbaşından sonra İsrail'den 25 kişilik bir tüccar grupunun İstanbul ve İzmir! ziyaretle muhtelif maddeler üzerinde duracaklarını belirtmişlerdir.
ı*ııiwıwnmfur*mnnnı/'.ıınrnnnınımıınnttumilt|m>aaMtttınmif|iNiNlılwıttn«Nlttttnnuıın(NlttaiN(

Zımpara madeni ve devalüasyon İhracatımızın büyük lapta zarar gördüğü anlaşıldı İzmir 5 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Sanayi ve Madenciler Birliği» yaptığı toplantıda devalüasyondan zımpara madeni ihracatımızın büyük çapta müteessir olduğunu belirtmiştir.
İngiltereye ve sterlin, sahası memleketlerine tonu beş sterline satılan zımpara madenlerimizden devalüasyondan önce ihracatçının eline 55 Türk lirası geçerken şirndi 38 buçuk lira geçmektedir. Aym şekilde krom, borasit ve mağnezit madenleri ihracatının da bu bakımdan mutazarrır olduğu toplantıda tesbit edilmiştir.
Krom madeni, aynı zamanda A-merikaya da satıl lığından kromcula-rın kaybı daha azdır. Ancak zımpara madeni ihracatında Yunanlılar para kıymetlerin idüşürdükten sonra bize büyük rakip olrrıuçlardır.
Dolar garantisi
ve bir açıklama
İzmir 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Amerikalıların memleketimizden kolaylıkla tütün almalarını temin için Cumhuriyet Merkez Bankasının dolar mukabili avans vermeyi kabul etmesi, bazı tefsirlere yol açtığından Merkez Bankası Genel Müdürlüğü, İzmirde hır açıklamada bulunmuştur.
Umum Müdürlük. Amerikalılara yapılan muamelenin gayet normal olduğunu, Merkez Bankasına tevdi edilecek dolarlar mukabilinde kanuni vâdelerle tasfiye edilmek üzere kendilerine tütün mübayaasınt kolaylaştıracak şekilde avanslar verileceğini bildirmiştir.
Avrupa İktisadî Birliği Teşkilâtı ÂYrupa memleketleri arasında
geniş ölçüde teknik malûmat taati edilecek
Maıshall Planına dahil 18 memleket 1 arasında geniş ölçüde ilmi ve teknik | malumat teatisi için E.E.C.O. (Avrupa İktisadi Birliği Teşkilâtı) nca mühim kararlar alınmıştır.
Bütün bu memleketler sınaî istihsalle ilgili olan bütün fizik, biolojik. teknolojik ve fikrî malûmatı haiz olan vesikaları altışar nüsha olarak Koo perasyon âznsınm her birine gönderecektir.
Her memlekette bu gibi vesikaları toplamak ve dağıtmak için bir teşkil edilecektir.
Tasnif edilen malûmat her edene verilecektir. Ingılterede bu feyl Ticaret Bakanlığı yapacak
senede bu mevzuda 20.000 ile 30.000 matbu sayfa tevzi edileceği tahmin edilmektedir.
Vesikaların lâzım gelen lisanlara tercüme edilmesi için gereken teşkilât yapılacaktır.
Bu munlazan malûmat teatisinin dünyanın iktisadi inkişafında müessir olacağı ümit edilmektedir.
şu1>e
arzu vazı-ve
Et fiatlerinde
ucuzluk başlıyor
Şehrimize bol miktarda kasaplık hayvan şevkine başlandı
Yiyecek maddeleri fiatlerinde u-mumiyet itibariyle fiat düşüklüğü devam etmektedir. Kuru sebzeler, sadeyağ fiatlerinden başka, et fiatleri de son günlerde daha ziyade bir gerileme kaydetmiştir. Meselâ: Kızıl Karaman koyun eti şehrimizin muhtelif bölgelerinde 190 kuruştan satılmaktadır. Et fiatlerinin mevsimin bu ayında u-cuz oluşu, her sene görülen mûtad bir manzaradır. Çünkü müstahsil, kışın besiye çekmeye lüzum görmediği kasaplık hayvanlarını pazarlara sevket-mek zorundadır. Buna kasaplar arasında nKasım döküntüsü,, derler ki, yedi hafta kadar devam etmektedir. Bu sene de aynı şartların tesiriyle müstahsil köylü, kışın besliyemiyece-ği kasaplık hayvanlarını bol miktarda istihlâk ederek şehirlerimize sevket-miştir. Canlı hayvan ticareti ile ilgili kimselerin söylediklerine göre kasım döküntüsü bîr iki hafta daha sürecek. yine şehrimize bol miktarda kasaplık hayvan gelecektir.
Mısırın pirinç ihracatı
Hükümet, tahditleri kaldırdığını bildirdi
Bilindiği gibi Mısır pirinçlerinin ihracatı şimdiye kadar ihtiyacı olan devletlere ayrılan kontenjanlara göre yaplınıakta idi.
Haber aldığımıza göre, Mısır Hükümeti pirinç üzerindeki bütün tahditleri kaldırarak ihracatı memleket farkı gözetmeksizin serbest bıraktığına dair bir sirküler çıkarmıştır.
Yeni vaziyete göre, Mısır pirinçleri serbest dövizle ve şeker, demir, buğday gibi bazı maddelerle takas suretiyle de ihraç edilebilecektir.
Diğer taraftan ihraç edilecek o-lan pirinçlerin iyi evsafta olması için çok sıkı kayıtlar koymuştur.
Dokuma sanayiinde işsizlik mi başlıyor?
Piyasada ve bilhassa mensucat sa* nayiinde hb.cüm süren durgunluk üzerine. şehrimizde bilhassa battaniye yapan bir mensucat fabrikası bir miktar işçisine kanuni müddetleri zarfında ihbar yaparak, işlerine nihayet vereceğini bildirmiştir.
Bu mevzuda İstanbul Mensusat Sanayii işçileri Sendikası, bir toplantı yaparak, tensikatın önüne geçilmesini istemek için Ankaraya bir heyet göndermiştir.
Sebze ve Meyva Kooperatifinin satış mağazaları
Sebze ve Meyva Kooperatiflerinin halka faydalı olabilmesi ıçm ıslah edileceğinden bahsetmiştik. Şehrimizin muhtelif semtlerinde açılan satış yerlerinde şimdiye kadar yalnız meyva satmak imkânı hâsıl olmuş, fakat u-cıız sebze satılaıuamıştır.
Kooperatifin satış yerlerim takviye etmek ve buralardaki yiyecek maddelerinin çeşitlerim arttırması ıçııı bir program hazırlanmıştır. Bu maksatla Toprak Mahsulleri Ofisi, Kooperatife bir hizmet olmak üzere, satış yerlerinde fasulye, nohut, mercimek ve Ofisin yeni tertip ettiği yağ tiplerini verecektir. Bu suretle Koop»u atilin satış dükkânları, halka ucuz yiyecek maddeleri satan, aynı zamanda nâzım rol oynayan hır müessese haline girecektir.
5/XII/1949 pazartesi
KAMBİYO
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
Kambiyo
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kaptı ııış
Açılış
Kapanış
Eski kur
DUn
Bililin
MEMLEKEJ TICA
kadar
dikkat
Devlet
Borsalarda Vaziyet
İstanbul : lataıılnıJ Ticaret Bomaaı’nda mevsim başından ben fiatleri tedricî surette yükselmiş olan tiftik birinci plânda gelen maddedir. Evvelce de yazdığımız gibi istekler yalnız Ingiliz piyasasından vâki olmaktadır. Mevsim başından geçen hafta sonuna kadar ingiltereye iki milyon kilodan fazla tiftik sevkedllmiştır
Fındık piyasası gevşektir. Muameleler 130-131 kuruş arasında tescil ediliyorsa da alıcı nazlıdır ve fiatlcrin kırk para gerilemesi ihtimali mevcuttur.
Diğer maddeler üzerinde şayanı bir vaziyet yoktur.
Ehlıaırı ve Tahvilât Borsatıi’nda
Tahvillerine olan talep devam etmektedir. Borsa dışı altın fiatlerinde bir istikrar görülmekte ve istek, az da olsa devam etmektedir. 7
İzmir: Hafta başında üzüm piyasası gene durgunluk göstermektedir. Alıcı isteksizdir. ‘ l
Piyasada incir sağlamlığını muhafa-
za ediyor.
Bugün borsada pamuk üzerine faaliyet başlamıştır. Her ne kadar günlük muamele miktarı 300 balyadan ibaret kalmışsa da bu muameleler fiatlcrin biraz yükselmesine imkârı vermişlerdir.
Pamuk yağı ve çekirdek piyasaları durgun ve fiatler düşmeğe meyyaldir.
Adana - Mersin
Cenup borsalanmızda pamuk durgunluğunu muhafaza etmekte ve İntizar halinde buluna/n piyasalarda büyük bir faaliyet görülmemektedir.
ESHAM VE TAHVİLÂI
1
100
100
100
100
100
100
100
100
100
Sterlin .....
Dolar .......
Fr. Frangı İsviçre Fr. . Belç. Fr.
İsveç Kr. ... Florin ......
Liret .......
Drahmi
Escou(lna
7.K7
2X2.—
0.80 64.08
5.60
7368.40
0 01.870
9.73.90
Serbest Fıatlar

7.89
280.—
0.80
64.03
5.60
73.68.40
0.01.876
9/73.00
Dolar “TalUL«“ Sterlin “ İsviçre Frangı
Lira
En aşağı En yu kan
4.38 4.40
11.55 11.59
101 102
Altınlar
Külço Yerli Gr. KOlf/o Dckiihmh “
Cumhuriyet Reşat
Hamit .......
Gulden ......
İngiliz .....
Fransız kok.
NApoleon 111.
İsviçre .....
BugÜ n Eski kur
Lira Lira
(1,20 6,36 42.80 11.60 42.60 (0.65 57.25 48 25 1; W 42 50 6,23 6.36 12.80 44.75 42 60 Jo.no 57.70 49— 45 — 43.-
Gümüş, Platin
En aştığı lEn yukarı
Günuiîj Gr. Dh.rln
lu
II
‘c5 %5 ^5 c;5 %5
%4
i.
^6 G6
«Yö
, 0 n:c» 9İ6
6 rr7 %7 Tr7 w %7 %7
.7
Ikranııyell tahvıllor
1933 Ergani 1938 İkramiyen MIHI Müdafaa
1911 Demiryolu IV. 1911 Demiryolu 1/2 1949 ikramiycll
Diğerleri 1911 Demiryolu Kalkınma 1. 11. lif.
1948 istikrazı
1918
Milli Müdafaa
1919
1934
1934
1911
1911
1941 MIIH M
• •
••
V. .
••••
VI. .
••••••••••
£. U.
I l.
• •••
• •• •
23.50
20.50
100.25
98.75
05.70
05.50
23.50
20.60
100 26
98.80
09. in
95.50
• •
S i vaa-Erzurum Demiryolu
• •
• •
Müdafaa
• •
te
Anadolu
• •
f I
• •• •
X. LI-VU.
1.
11. III.
I.
II. III. VI.



116.70
90.75 97.35 07 75 96.80
97.75 19.65
96.60
20.60 21.—
19.75 20.86 21 20
10.70
20,40
19 86
20 85
Şirket Tahvilleri
D.Y Tertip A/B,
• •
• >
• •
“ C.
%60 v.....
MlIrnnR. Senet.
106.-
43—
08.60
Şirket Hisse Senetleri
T, C. Merkez Bankası....
Türkiye iş Bankası .....
Türk Ticaret Bankası ....
Aralan Çimento .........
Şark DeğlrmcncHlc .........
MIIH Reasürans .........
118.56
2 4 60 5—
16—
23.25
Ecnebi Tahville-
Mısır Kredi ft»n.Ml\ (• (903
1011
96.75
06.75
06.90
97.—
96.85
1)6.86
10.60
((»40
20.70
21
20.95
20 16
20.—
10.70
20.40
19.86
20. İM»
107.—
64 56
69.50
118.50
25—
5.10
16.30
23.50

ilııhulnıt
Buğday Yumuşak ..........
Buğday Sert .............
Arpa Biralık ...........
Arpa yemlik (dökme) ....
Mısır (Sarı) ............
Fh > u |ye tombul .......
Familya Çalı sert .......
Kuşycml ........ ........
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil ..........
Nolıut sıra ............
Ynûlı iuhınnlnri
Ayçiçeği tohumu ..........
Kotentnhumu ..............
Kcndlrtçhumu .............
tın ..................
Yer fıstığı kabuklu ......
liıırıı Alcyvutar
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (Iç tombul) . Ceviz (kabuklu) .......
Ceviz (Iç natürel)
Dokıımu İlanı Maddeleri: Tiftik oğlak . Tiftik arıa mal Yapak Anadolu
(Kırkım)
llıını deriler:
Sığır salamura
Keçi tuzlu kuru K(»yun hava kurusu kilosu
Mezbaha sığır yaş kilosu
kilosu .... kilosu ....
Nehall yağlar:
Zeytinyağı lEhstra okstrn
Ayçiçeği (RafliM»» ... Fındık v(ı.ğı

32.25
35.—
36.—
41.—
81.—
62.— 131.—
45.-
315.—
1*5.—

Son kapanış
32—
31.—
27.30
26.—
24 —
34—
47—
10.—
36—
60.—
22.—
37. 41.
45.
85.-
77.
62.— 132.—
53— 170.—
310.—
260—
226—
205— 215— 235.—
120—
285.—
l-ı
9îl>
R E 1 BORSALARI
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Son kapanış
üzüm çckirackoız No. 9 57 25 57.75
İncir A serisi No. 8 56. 56—
“ B serisi No. 108 45— 45—
Pamuk Akala 1 240— 238.—
Pamuk Akala n. 2361— 284—
Pamukyağı (rafine) 170.— 170—
Pamuk çekirdeği 19.—
Adana Ticaret Borsası •
Pamuk Akala I 200 190/200
Pamuk Akala II 175 180—
Pamuk Yerli 1 mal yolc
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 32.50 31
Buğday sert 35.— 34—
Buğday (Buşelı = Sent) Sert Kış mahsulü No. ... Kırmızı “ “ No. 2
l’nnmk .Mhldllnz (Libresi = Sont) Aralık .........................
Mart .......................
Mayıs ......................
Temmuz .....................
Tiftik (Libresi = Sent) l'cksas No 1 ..........
Fındık (Libresi = Sent)
Kabuklu Yeril İri ..........
orra ........
Levant iç ithal malı ....
Ekstra iri iç ithal malı ...
Kuru UzÜm (Libresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme.
Keten tohumu (Buşcli = Dolar) Minneapolls ....................
Kalay. (Ton-Dolar) LevliH-trııcko (I.lbre sent)
28.09
20 15
19 98
19.65
60.—
22.50 21 —
37—
38—
11.25
3.90
60.—
10—
17.50
36—
37.—
11.50
3.05
87.—
7.50
(•) Günündü Bordada ıııııaınclcsi Lcdeil edilmemiş tahvil.ı
ve
7.50
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu = Sterlin) f: m b a ........■••.•••. Kalküta Ter fıstığı Hindistan 62— 61.— 61— 62— 61— 61—
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (Libresi = Peni) ... ** Sıra malı ” M ... Yün... Anadolu ’• •* ... ° Trakya ” “ ... 84.— 30.— 18.50 34— 30— 18.50 18—
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kanlan — Tallan) Ashmounl Kısa elyaflı F/G Karnak Ulun ciyaflı F G . Pc* - I
eahaının arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
I
S*y-fı» 4
T E X’ î İSTANBUL
Sanat bahisleri
Saııat Ha>ah
Geleneksiz Edebiyat
Yazan; Yaşnr Nabi
I LER.Î kültürlü gaip memleketle-
I rinde sanat hareketlerinin kuvvetli geleneklerden ilham aldığına bakarak bizde yeni nesillerle edebi mazimiz arasındaki bağların gün geçtikçe daha çok çözülüşüne yanıp yakılanlar acaba haklı mıdırlar?
Her memleketin kendi gerçekleri olduğunu ve bir memlekete dair yürütülen herhangi bir muhakemenin doğru olabilmek için her şeyden önce bu gerçeklere d ay anma sı gerektiğini bil-miyen veya bılmeınezlıkten gelenler, edebiyatımızın gelişmesi mevzuunda bize garbı misal göstermekle ne yazık ki bir hataya düştüklerinin farkında değillerdir.
Kuvvetli bir mazi kültürüne dayanmayan hır edebiyatın kuvvetli olamı-yacağı iddiasını ortaya atanlar, memleketimizde karşılaştığımız şartların, bu nazariycnın bize tatbikini ne derece güçleştirdiğini nedense bir türlü kabule yanaşmıyorlar.
Halbuki ortada bir hakikat var: Tanzimatla başlayan avrupalıiaşma hareketine gelinceye kadar edebiyatımız hemen tamamiyle Arabın ve daha ziyade Acemin tesiri altında kalmış, milli karakterli bir edebiyat, ancak halk tabakaları Arasında, o da pek dar bir çerçeve içinde gelişe bilmiştir.
Osmanlı edebiyatına ilhanı kaynağı olan Acem edebiyatı ise. Şark estetiğinin bariz karakterini taşır. Her şeyden önce bu sanat insandan ve gerçekten tecerrüt etmiştir. Nasıl resimde şekiller ve renklerle mücerret göz süsleri yaratmışsa, nasıl musikide nağmelerle bir takım nefis arabeskler örmüşse, edebiyatta da, ses ve eda güzellikleriyle söz oyunlarını en yüksek ideal haline getiren bir estetik anlayışı içinde mahpus kalmış, dolayısile Ancak nazmın muayyen nevilerinde rahatça tezahür edebilmiş, nesri bile, bu süs ve kafiye hastalığı yüzünden, fikirlerden tecerrüt eden zengin bir söz kalabalığı haline getirmenin yolunu bulmuştur.
Arap ve Acemin çifte baskısı altında dilinde istiklâlini hemen tamamiyle kaybeden Osmanlı münevveri, sanat sahasında da İranın, ilhamı çok dar kalıplar içinde kıskıvrak baglıyan estetik kendi nat
. nimsediği bu yabancı ve kısır yoluna kendi ruhunu intibak ettirmek lçm ezilip büzülmüştür. Bu yüzden, uzun zaman edebiyatımız hemen hemen gazel gibi daracık bir çerçevenin içine sıkışmak için türlü çekmiş, fikir hayatımızsa, söz ligi uğruna konulmuş öldürücü lerin kurbanı olarak bir türlü memiştir.
Gerçi, Acemin çizdiği yolda yürüyen Oemanlı şairleri, ellerindeki dil malzemesinin daha zayıf olmasına rağmen. büyük ustalarının yolunda onlardan pek geri kalır yerleri olmadığım ispat etmiş, bize dünyA ölçüsünde birer mücevher sayılabilecek beyitler bırakmışlardır. Ama, ne de olsa, bütün yaptıkları iş beyiteler bırakmaktan öteye geçememiş, bize yaşadıkları asırların insanları, âdetleri, fikirleri hakkında, en küçük bir ay-
kaidelerini aynen ruhuna uygun bir yolu anyacağma,
almış. sa-be-sanat
Çileler güzel-kaide-gelişe-
ro-
dınlık vermek, içinde yaşadıkları mİ yete faydalı olmak zahmetine katlanmamışlardır.
Yunan ve Lâtin kaynaklarından fışkıran hUHianîtfe edebiyat anlayışına taban tabana aykırı bir estetikle vücııde getirilen bu eserler, üstelik de. bilim* kendi dilimizle yazılmamıştır. Atalarımız, ne yazık ki, ana dillerini küçümsemek gibi korkunç bir hataya düşerek, birblriyle asla bağda-şnmıyan üç ayrı dilden keyiflerine göre meydana getirdikleri suni dili, suni bir edebiyatın malzemesi olarak asırlarca yaşatmak gafletinde bulunmuşlardır.
Garbın tesiri altında kendimizi buluş, milli hüviyetimize dönüş harekelimizin başlangıcındanberl, münevverlerimizin en büyük mücadelesi, bu edebi gelenekten kurtuluş uğrunda yapılmıştır.
Asırlarca sürmüş ve ı sayıları ne kadar mahdut olursa olsun) münevverler zümresinin iliklerine kadar işlemiş bir geleneğin bir handede ortadan kaldırılması elbette mümkün olamazdı. Tanzlmattan beri edebi tarihimiz, bu gelenekten kurtulma mücadelesinin de bir tarihidir denilebilir.
Yeni harflerin kabulünden yirmi sene sonra, bugün, artık bu mücadele, hiç değilse genç nesillerimiz için, mukadder akıbetine varmış, edebi mazimizle bağlanmış hemen tamamiyle kopmuştur. Yazık olmuş veya olmamış ayrı bir mesele, bu akıbeti hiçbir gayret değiştiremezdi. Çünkü bıı, millileşme ve avrupalıiaşma hareketimizin tabii bir neticesiydi.
Şüphesiz, atalarımızın bize bıraktığı divanlar zengin bir mirastır. Şüphesiz, kuvvetli bir sanat kültürüne sahip gerçek şairlerimiz bugün olduğu gibi yarın da bu mirastan fayda-lenmanın yollarını bulacaklardır. Ama, oradan gelen tesir, yeni sanatlmizin içinde hissedilmiyecek kadar erimiş, hazmedilmiş bir halde bulunacaktır.
Bunun yanında bir de haJk edebiyatımızın. divan edebiyatından büsbütün ayrı olarak gelişmiş hâzineleri vardır ki, genç edebiyatçılarımız, bunlardan yeteri kadar ve atalarına asla nasip olmamış bir ustalıkla faydalanmasını biliyorlar.
Denebilir ki, edebiyatımız ancak bugün şekil ve metot itibariyle hümaniste edebiyat geleneğine girmiş, ve, bütün insanlığın malı olan en zengin kaynaklara kapılarını açarken bir yandan olarak, gerçekten temellerini, karınca ya başlamıştır.
Sanatta bir milli
caksa, klâsik bir edebiyatımız olacaksa, diyebiliriz kİ. nu, millileşme ve nıizin gaip sanat ten sonra verdiği bulacaktır.
Diğer garp memleketlerindeki benzerleri gibi zengin bir sanat geleneğinden faydalanamamak nasipsizliğı-ne uğrayan bugünün edebi kıymetleri, yeni bir sanat geleneğinin temellerini atmak gibi şerefli bir eserin işçiliğini etmektedirler.
ardına kadar da tarihinde ilk milli bir sanatın kaderince atma-
geleneğimiz ola-
gelecek asırlar, bu-yerlileşme hareketi-ölçüleriyle birleştik-mahsuller arasında
Hayatta muvaffakiyet yolları
Azmin
kudreti
Resim sanatımıza hizmeti geçen bir üstat
Leopold Levy
Yazan: Nurullah Berk sona ermiş bulunuyordu. Lâvy’nin meziyetlerinden biri de, kontratları devanı ettiği müddetçe bir nevi dıktatür kurarak bütün kuvveti ellerinde toplamak İNtıyen, bunun İçin do etrafla-rıııdakılerın aşağılık duygusu menfaatlerinden faydalanan bazı bancı mütehassıslarda rı apııyn hareket tarzı seçmek oldu.
Lövy, artık sanat faaliyetine nıış, birkaçı Avrupada çalışarak
yatlarını orada kazanmaya muvaffak olmuş, bir genç sanatkârlar neslinin yetişmesine yardım etti. Bu genç sanatkârlar. pek tabii olarak, zamanla, L^vy atölyesindeki havadan sıyrılarak, klâsik bir ağırlıktan, durgun renklerden, daha ceıaretll, hamleli tarzlara varmış bulunuyorlar. Bu da gösteriyor ki Lâvy, eski talebelerinde tazelenme ve cesaretlenme isteği u-yandıracak derecede ağır, geleneğe uyar bir çalıştırma metodu kullanırdı.
On iki yıldır Güzel Sonatlar Akademisi resim bölümü şefi vazifesiyle ts-tanbulda yaşıyan Fransız ressamı L^-opold Lâvy, bir daha dönmemek Ü-zerc memleketine gitti. Lâvy’nln tütün rengi ceketlerini; ince, siyah şeritten boyunbağihrını, envai renkli e-şarplarını, atkılarını, sâkin duru ı.vlc ağır ve heyecansız bakışlarını Beyoğ-lunun meşhur paslahanelerindo artık göremiyeceğiz. ,
Leopold LAvy, Burhan Toprak’ın A-kadrmi müdürü ölmesiyle bölümlerde girişilen ıslahatı idare için. Alman heykeltraşı Rüdolf Felling İle 1937 de Tüıkiyeye gelmiş ve Akademide bölüm şefi olarak çalışmıya başlamıştı. Lövy’nin ilk işi, o tarihe kadar sanatlarına tamamiyle yabancı İşlerde vakit ve enerji sürfeden bazı genç elemanları seçerek kendine nnsl«tan" almak ve onlara, mektepte, ders verme yetkisini bahşetmek oldu. Bu ilk hain leyi, o zamana kadar atölyelerde tatbik edilen çalışma metodlarında birtakım değişiklikler takip etti. Eski hocalar kendi pedagojik usullerinde serbest bırakılmakla beraber, Lfopold LAvy’nin idaresi altında bulunan atölyelerde, yeni "asistan” ların yardı-miyle, bambaşka bir çalışma tarzı tatbik edilmeye başlandı.
1937 denberi gazete ve dergilerde, Güzel Sanatlar Akademisi hakkında zaman zaman tenkitler çıkar» ve, eminiz, bundan böyle de çıkmaya devam edecektir. Bir takını kimselerin “Akademi modem oldu, kübik oldu, klâsik tedrisat mahvoldu diye sızlandıklarını gördükçe L^vy kâh telâşlanıp üzülür, kâh heykel sükûnetini kaybetnıiyerek gülümser geçerdi.
On iki yıldanberi Akademide tam mânasiyle klâsik bir çalışma taranın hâkim olduğunu söylemek, L4-opold Lâvv’ye borçlarımızdan bindir. O. bugünün sanat anlayışına uygun i-lcrl hamleleri kırmamakla beraber, tabiatın sıkı tahlilini, süs ve gösterişten uzak işçilik titizliğini, Avrupa yeni ekollerine ıcörükörüne uymaktan kaçınmayı tavsiye ederdi. Kübizmin en parlak, en “kazançlı" devirlerinde tAbtata ve toprağa sadık kalarak realizmden ayrılmamış bir ressamın tedrisatında yıkıcı olacağını ıddi-a etnıek pek gülünç olur. »
Leopold L^vy, Fransa’da, Dunoyer de Segonzac’ın önderi bulunduğu bir grupta, itidali, ağırbaşlılığı, ananevi işçiliğiyle kendisini tanıtmıştı. GravÖr olarak da tekniği mükemmel idi. Fazla aşırı sanat şekillerinin gelip geçici olduğunu, sanatkârın tabiattan gayri bir dayanma noktası olanuyacağını. bilhassa öğrenme yıllarında ldâaik bir terbivenin esas olduğunu söylerdi.
Leopold Wvy, üç dört yıldan beri, A-kadcmlnln altı resim atölyesini eski asistanlarına bırakarak, ancak yed incisinde. kendi talebesiyle meşgul ol-maya başlamıştı. Bu itibarla mütehassıs
»eya ya-bir
atıl-
ha-
Sırası gelmişken, müdürlerimiz, sayın idarecilerimiz, hattâ Leopold LAvy'nln kendisiyle görüşürken açığa \nirdugumuz bir düşünüşe tekrar dokunmak istiyoruz: Tedrisatta yabancı mütehassıs meselesine.
Sanat gibi bilhassa muhit ve görgü ile gelişen, şahdamarı büyük eserlerle devamlı temas olan bir sahada, başka memleketten gelecek bir elemanın buraya getirebileceği rey ne olabilir? Yabancı mütehassıs kendisini, eserlerini ve sırf kendisine has düşünüşler getirebilir. O da kul olduğu için çok zaman dn yanılabilir. Kaldı kl, kendi memleketinde gerçekten büyük bir otorite olan bir zatın yıllarca yabancı diyarlarda vakit harcamaya imkânı da yoktur. Var farzetsek de. yabancı mütehassıs. memleketinin havasını, cereyanlarını, müze ve galerileriyle sergilerini buraya getiremez. Bundan dolayı da. gösterebileceği faaliyet ister İstemez, birkaç yılın çerçevesi İçinde kalmaya mahkûmdur. Bir mütehassısın aldığı aylık ücretle buradaki çalışma devresini bitirmiş Üç değerli gencin Avrupada geçinebileceğini hesap edersek mevcut tahsisatın daha İyi kullanılacağı, gün gibi belli olur.
Leopold Lâvy. bütün bunlara hak verecek kadar geniş düşünürdü. O-nun on iki yıl evvel verdiği hızla Türkiye bugün, atölye tedrisatının "es pri"si bakımından dünyanın en ileri, resim Akademilerinden birine sahip bulunuyor. Geçenlerde mektebi gezen tanınmış bir Ingiliz ressamı da. hayretle, "bu kadar ileri bir tedris sistemine" ender rasladıgını söylüyordu. Geriye dönüş taraftarlarının tenkitlerine kulak asmadan elblrliğiyle bu tempoyu devam ettirmek gerektir : Klâaiaiznı ruhu, fotografik ve dar anlayışı ile değil, büyük kanunları, sanat gidişi nekadar hamleli ve yeni olursa olsun, âeğlşmcz düsturlariyle. bugün Güzel Sanatlar Akademisinde yaşamaktadır.
Dünkü ve
PEKİN
bugünkü ŞEHRİ .
MEKLİ Büyükelçi Bav Ferit Tek'in eşi, Soıoptimist Cemiyeti Türkiye şulesinin kurucusu, muharrir ve ınütefckkıı Bayan Müfide Ferit Tek, cumartesi gllnü. âzası bulunduğu "Sanat DoHhırı Cemiyeti,, n-de Çin mevzulu bir musahabe yaptı Uzun müddet birçok yabancı memleketlerde bulunmuş olan Bavan Müfide Ferit Tek, dinleyicilerini "Rıısya mü» tesna, dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş bir sclalct içinde bulunan fa* kat dünyanın en zeki, lışkan ve kurnaz gezdirdi, onlara çam devrelerini, tı, tattırdı.
"Hırka! Şerif
en sevimli, ça-insa.nları masında, Pekin şehrinin İhtı sanat eserlerini tanıt
için, hatip, İnsan en güzel ve â-ve riyor. KubiJav, zaman :
"Pekin’I diye bir
•' o
nasıl yedi kat bohça yn sarılı ise. Pekin de kat kat kırmızı kale duvarları içinde saklıdır., diye takdim ettiği şehir zekâsının yarattığı henkii belde vasfını burasını fethettiği
zaptoden içinde yaşıyamaz,, söz varmış. Herkesin inandığı bu söze 6 da inanmış olacak ki, Kubılây tutup, ikinci ve bugünkü musahabeye mevzu olan şehri yaptırmıştır. Dört tarafı, yüksek, gül kurusuna bakan kırmızı duvarlarla, kulelerle çevrili, san kiremitli çatılannın uçlaıı, Çin kızlarının kaşları gibi yukarı çekik iki katlı binalarla süslü bir şehir. Bir şehir? Hayır, iç İçe ve aynı şekilde duvarlarla ayrılmış birkaç şehir: Tatar şehri. Çin şehri, ticaret şehri, yüksek memur ve elçilerin oturdukları şehir, İmparatorun şehri ve nihayet yasak belde. Bahçeler .mermer kanallar. havuzlarla süslü bütün bu şehirlerde geııiş. hepsi kale kapılanna varan yollar vardır, üçer kapıdan ortadaki yalnız imparator için açılır. Diğerleri orduların giriş vc çıkışlan içindir.
Evler, sokaklarda:! görünmez. Bahçeler içindedir. Bir evin ehemmiyeti kapısının renginden anlaşılır. San İmparatorun. kırmızı Prenslerin. Elçilerin renkleridir. Kapılarda daima, iki aslan veya Çin heykeli vardır. Birinin ağzı kapalı, ötekinin açık. Ağzı kapalı olan erkek, açık olan dişidir. Bunların aaima çift oluşunun sebebi, gece, kapıyı beklerken aşk maceraları peşinde bırakıp gitmemelerini temin için imiş.
Eskiden hiç bir \abancının giremediği memnu şehre, hatip, şimdi herkesin girebildiğini söylüyor. Fakat herşey yağma edilmiş, binalar nıetrûk bir vaziyette. Buna rağmen eski haşmet kolayca anlaşılıyor. Evvelce, bu-
Musiki Havalı
rada yalnz Mançu'lar yaşarmış, Çin-hh’i-, bilhassa, Çin kadınları buraya sokulmazmış; Çin kadınları, ayaklarını bağladıkları, büyümesine mânı oldukları için, Mançu kadınlarına “İri ayaklı,, ve kendilerine “Zambak ayaklı,, derlermiş P»lr Prens, nasılsa “zam-„ bir Çin rakkasesine âşık fakat tmparatorıçe kızı bir attırıp boğdurmuş. Memnu bir de “Tür* Prensesi köşkü,, On sekizinci asırda Çinliler,
dcrlermlş, P.ir Prens, nasılsa Lak ayaklı rlmuş, kuyuya şehirde vardır.
harpte öldürülen bir Türk Beyinin karısını esir alıp bura}a getirmişler. İmparator ona âşık olmuş, uzun zaman reddedildikten sonra nihayet onunla evlenmeye muvaffak olmuş. Bu Prensesin adı Otman imiş. Kendisine tahsis edilen bu köşkte yaşarken, İmparator üzerindeki nüfuzundan endişe e-«ıen Valide İmparatoriçe zehirletilmiş.
Prensesin, bir yabancı ressam fından yapılmış İki yağlı boya tresint görmüştür:
— Biri, diyor, zırhlı, miğferli kıyafetinde, biri de Avrupa elbisesi ile.. Belli kl bir türlü Çinli oİAmamış. güzel, ince bir Türk kızı.
Konferansçının, memnu beldede en ziyade dikkatini celbeden üç şey var: Birincisi, kaplumbağa heykelleri, ü-zcrlerinde edebi şaheserlerin tarihleri ve İsimleri yazılı birer kitâbe. Kaplumbağa ebediyet timsali imiş. Şaheserler İçin heykel dikildiği başka yerde görülmüş değildir. İkincisi, yüzlerce mâbet arasında — kl ekserisi sayfiyeye giden yabancılara kiraya verilirmiş — bir cami. Kırmızı bir bina, pagodu minare diye kullanılıyor. Bahçe kapısında iki yeşil çiniden aslan. Hatip şöyle anlatıyor:
— İçeri baktım, namaz vakti idi. Herkes kirli elbisesini dışarda bırakmış, üstlerinde temiz entariler, başlarında beyaz takke, ön safta ihtiyarlar, en arkada çocuklar, cemaat halinde namaz kılıyorlar. Camiin diğerlerine nazaran artistik bir kıymeti yoktu. Bu manzara, müslüman olduğum için bana tesir etmişti. Sevdiğim ikinci mâbet "Yarının Buda’sı., adını taşıyandır. Yedi katlı yuvarlak bir bina ortasında otuz, kırk metre yüksekliğinde tunç bir heykel. Üşümesin diye sarı ipeklilerle sarmışlar. Başı binanın tepesinde k lybolmuş. nereden bakılsa yüzü bir türlü gözükmüyor. Ben. burada, biraz da Çin’in muammasını gördüm.. Meçhul yarınını.
Bayan Müfide Ferit Tek’in bu musahabesi. dinleyicileri üzerinde derin bir hâz uyandırmıştır. — FA.
tarafından Bayan Müfide Ferit bu t.ara-por-
asker
Bir yıldönümünün düşündürdükleri ^tALlK avının ıhınci günü, bizim İçin, artık ha m o Aşka bir ehemmiyet almış bulunan müstesna tarihtir. Bu yıla gelinceye kadar gün, sadece — bir zamanlar âde-unutturulmA.va çalışılmış, topluca bile “emir., le başlamış o-
• •
• •

Milleti, büyük sanat çocukla müspet menfi hiç bir resul? bakmadan — İçinden geldi#
bıı bu ta anılması
lan — meşhur vatan şairi Namık Kemal’in ölüm tarihi Irt; Halbuki birkaç giındenberi bütün gençlik. bütür memleket hattâ bütün dünya öğrr^ nıiş bulunuyor kl 2 aralık, bize öno alıya Kemal'i vermiş, sonra Namı? Kemal’i almıştır. 19-19 yılının meydA' malı ettiği bilgi, bundan ibaret değiıf onun — genç ihtiyar, yâr, ağyar -herkese öğrettiği daha derin, daft büyük hakikatler vur
Yüzlerce yıllardan beri dilini, dilini? tütünlüğünü, musikisini, büyüsünü dilinde kendisini bata çıka araya Türk’e, en şaşkın günlerinde "İşte ( radığın ses! İşte kendin!,, diye şiirli rini irşat gibi dHmla damla veren şalf — Horasan erleri soyundan — Yahj( Kemal'dir ve O, 2 aralıkta doğmuştuk
Zaman iklimindeki büyük değişik* gc kurban gitmek üzereyken Türk\ yeni btr yaşama şevki getiren — hür riyet, vatan şairi — Namık Kemali o gün öldüğü için 2 aralık, bizim içlf "Kemal,, alıp "Kemal,, verme güfltf dür.
Türk rina — işarete
gibi sevgilerini, hayranlıklarını, alkış larını yağdıracak bir kemale errtU bulunduğunu da 1949 yılının iki anı lığında — ve görülmemiş bir tart da — göstermiştir. Böylece, aralık s yının İkisi, bu yıl, milli hayatımız^ büyük bir kemal müjdesi sayılacak bY şuur ve coşkunluğun bizzat — ve 1U defa haşmetle — yaşandığı tarih a) muştur.
Namık Kemal, 61 inci ölüm yıldö nümü dolayısiyle Eminönü Halkevin de anıldı. Bu merasimin kalabalık, aâ kin, ağırbaşlı olmas. gerekti; netekirl öyle oldu.
Yahya Kemal'in 65 İne basması lal üniversite konferans salonunda eşolf bir kalabalığın eşvz çalkanışlariyk kutlandı. Bu muhteşem günü Yahyı Kemal’e ve bize gösterdiğin için aaM hadsiz hesapsız şükürler olsun Allahım!
"Sonsuz ufuktan, ah. o ne coşkun g* Hafi o. "Birden nasıl toparlanarak kükremiş, tl o1 | "Yelken, vapur., ne varta kaçılmış li mantara koskoca meydAn ve manza ral( coşkunluğunu, o gün salonu olabildi, ne bti
ÖZLERİ yüksekte olup emniyetle yola çıktıklarını gördüğüm insanların hepsi hedeflerine ulaştılar. hem de tahminimden çok daha erken. Gerçi onlar faydalı bir teşebbüsü asla İhmal etmemiş, işlerine yarıya bilecek insanlarla dalma temas etmekten geri durmamışlardır. Hâsılı icap ettiği zaman icap edenleri de pohpohlamış-lardır. Nice tembeller görmüşümdür: "Paımağımı bile kımıldatmam, ayağıma gelip beni arasınlar,, derler. Hakikatte bunlar isterler ki kimsecikler onlara dokunmasın. Hakikaten kimse dokunmaz onlara.
Baran cemiyet adaletsizdir derler ya, bu hüküm haksızdır. Cemiyet kendisinden bir şey istemıyene, yani devamlı ve sebatlı bir şekilde istemiyene bir şey vermez.
Hâsılı demek istiyorum ki zengin olmayı aklına koyanların hepsi hedeflerine varırlar. Bu sözüm, para kazanmayı çok hayal etmiş oldukları halde • fakir kalmış olanları kızdırır. Ama onlar, uzaktaki dağı görmüş ve ayaklarına gelmesini beklemişlerdir. Halbuki dağ onları bekliyordu. Para, her faydalı şey gibi, evvelâ kendisine vefakâr bir aşk İster. Pek çok kimseler sırf ihtiyaçları olduğu için para kazanmak İstediklerini sanırlar. Fakat para, yalnız ihtiyaçları için onu istiyenlere yüz çevirir. Servet yapmış olanlar hor şey üzerinde kazanmak istemişlerdir. Fakat sadece, kendilerino hoşça vakit geçirtecek, keyiflerine göre hareket edebilecekleri, cömert davranabilecekleri, şöyle zarif bir ticaret şekil düşünmüş olanlar kızgın kaldırımlara düşen yağmur damlaları gibi uçup giderler. Ayağını sıkı basmak ister, cesaret ister, yani eslü şövalyeler gibi güçlükler içinde kabiliyetini ispat etmek ister. Para, her gün. her saat hesabını yapanlara koşar. Hem çok harcamak iatlyen hiç kazanamaz.. Bu da yerindedlr, çünkü onun istediği kazanmak değil, harcamaktır. Bir ziraat heveslisi tanırdım, sırf zevki için ekerdi. Bütün arzusu ziyan etmemekti; fakat bu muvazeneye erişmek imkânsızdır. Çok geçmeden iflâs etti, İhtiyarlara, hattâ dilencilere hâs bir cimrilik vardır kİ bir nevi hastalıktır. Fakat tüccarın cimriliği meslek İcabıdır. Jnsan kazanmak istedi mİ vasıtalarını da istemeli, yani küçük kârlardan büyük meblâğlar meydana getirmeli. Yoksa attığı adımlara dikkat etmeden tırmanmaya kalkışmış olur. Halbuki
üstüne basılan her taş sağlam değildir. Ziyan, tüccarın eteğine yapışmış, durmadan onu aşağıya çeker. Bu çekim kanununu hissetmiyen, emeklerini boşa harcamaya mahkûmdur.
ÂLA/N
r

Yazan:
Pat Frank



olarak vazifesi, bir müddetten beri
i'topold




İstanbul radyosunda bir konser
LER.Î Türk Musikisi Konsoıva-tuvarının konser heyetinden bir grup, İstanbul radyosunda 2 ara-1949 cuma günü saat 20.30 da ya*
lık
rım saatlik bir konser verdi. Programda H Sadettin Arel'in Devri Kebir usulündeki peşrevi, Hamamlzade İsmail Dede nin aynı makamdan Muhammes usulünde bir bestesiyle, bir Scngin Semaisi. Rahim Bey’in ve tan-buri Mustafa Çavuş’un birer şarkısı Dedo’nın Yürük Arel’in 1 No. h m al si vardı.
Semaisi, ve H SL Htaarpuselik Saz Se-
kurucularmdan olan Murat Utdllek. kon
Bu teşekkülün
Ord. Prof. Salih
serden önce kısa bu konuşma yapa râk Derneğin maksat ve gayelerim izah etmiş ve programdaki eserlerin
■ w
Zürriyetsiz Dünya
Milll Zürriyetleştirme Projesi doktorları Maria’nın anlattığı gibi S. D.’nin dünyayı yeniden zürriyete kavuşturmak için yegane yol olduğu kanaatindeydıler. MIHI Araştırına Konseyi* fizikçilerinin bütün erkeklere erkekliği İade etmenin yolunu bulacaklarını ümit ediyorlardı. Ama İlmi araştırmalar zaman İster. Şimdilik İnsan ncv'inln büsbütün yok olmaması İçin eldeki pek kıymetli yegâne erkeği kullanmak daha doğru değil miydi.
Nihayet Kongrenin karma komisyonu İle bakanlıklar arası İcra komitesi tarafından alınan kararın tek sebebi bence, bilginlerin Adam’ı tecrübe ederken yeni bir hataya düşmeleri korkusuydu. O zaman dünyanın sonu gelmiş olacaktı. Onun içindir ki birkaç gün sonra New-York Poat’u açtığım zaman şu serlavhaları okuyunca hiç şaşmadım.
Cumhur Başkanı S. D. lehinde karar verdi.
M. Z. P., M. A. K. ye üstün geldi.
Fakat bilginlere araştırmalara devam için tahsisat verilecek.
Bütün memlekette ana olmak istlyen kadınlar gönüllü yazılıyorlar.
Daireye geldiğim zaman J. C. Pogey, yabancı devletlerin gösterdikleri tepkiler hakkında bir rapor hazırlamamı söyledi. Moskova gazetelerinde mûtat üzere resmi bir mütalaa yoktu. Fakat Pravda gazetesi birinci sayfasına kurnazca bir not koymuştu: Birleşik Devletlerin Mıalsipl felâketiyle dünyaya verdiği zararı telâfi imkânına malik olduğunu, fakat şimdiye kadar Sovyetler Birliğine hiç bir resmi teklifte bulunmadığını söylüyordu.
"Resmi” sözü ehemmiyetliydi. Ayan meclisinde bu nokta Üzerinde derhal duruklu. Bazı âzalar hükümete mensup bir kimsenin Adamı kendileriyle bölüşmek üzere komünistlerle gizil müzakerelere girişip girişmediğini öğrenmek istiyorlardı
Londranın görüşü pek pratikti. İngiltere, Birleşik Devletlerin S. D.’yl her milletin nüfusuna göre taksim etmesini bekliyordu, buna mukabil, İngiltere, bilginlerinin araştırmalarında varacakları bütün neticeleri Amerlkaya bildirmeyi taahhüt ediyordu, Büyük Britanya Hükümeti bütün imparatorluk adına konuşuyordu.
Pariste bütün gazeteler Fransız medeniyeti tarihini, dünyadaki büyük Iesirini ve Fransız kültürünün devanı etmesi lüzumunu beyan eden başyazılar neşrediyorlardı.
-—-
* •>
dair muhtasar ımılû-
Uzdilek’in. konuşma-gıbl, Hısarpusehk faslı her nedense gizli tutul-
bes te karlarına mat vermiştir.
Salih Murat sında anlattığı ötedenberi
inakta ve bir iki bilen zat tarafından hiç kimseye verilmemekte iken Zekâi Dede merhum Hafız Ahmet Irsoy ile Dr. Suphi Ezgi’nın sayesinde bir kaç sene evvel notası neşrolunmuştur, tleri Türk Musikisi Konsenatun’mn Hı-•arpuselik Faslını programa koyması bu bakımdan isabetli olmuştur.
Beraberliğe ve nüanslara itinaya uayret edildiği için, ciddi ve emek mahsulü parçalardan mürekkep bir pmgr&mı ihtiva eden bu konser muvaffakiyetle neticelenmiştir.
Ldfta Kara be .u


Çeviren:
Yaşar Nabi
Alman gazeteleri Almanyaıun sınai dehasının yeniden dirilmesinin göreceği hayırlı İşlerden bahsediyordu.
Japon gazetecileri Amerika sporunun asil ananelerine işa ret ederek her iki memleketin de BcyzboVa bayıldığını ha (ırlatıyordu.
Telgraflar her tara i tan yağ ıyordu. Fakat gece olmadan Pogey masama Iğtldl ve odasına gelmemi işaret etti.
— Steve, dedi, bana Beyaz Saraydan telefon ettiler. Baş bakan kâtibi Danny Willianıs meşgul
Milli telefon verdim.
etmemiştim, giyinmiş, siv-gcldi.
... Bizde çalışmıştı, Adam'lı olmanız için sizi istiyorlar.
ZüiTİyetleştlrme projesi müdürü A bel Pumphı ey’c ederek VVaahlngton’â gelmiye hazırlandığımı habcı Marge İstasyona geldi ve tren kalkarken sanki
Şanghay’a gidiyormuşum gibi sarılıp öptü.

Beni istasyonda bekliyen olacağını tahmin Fakat dışarı çıkarken iki dirhem bir çekirdek rl burunlu, ve şüpheli tavırlı bir genç yanıma
— Bay Smith her halde siz olacaksınız? dedi.
Bana elini uzattı .
— A d rırn Klutz’duı, Percy Klutz. idari işleri müdür muavini. Patron bani sizi karşılanııya gönderdi.
— Lütufkârlık atııusler, dedim.
Patron dediği A bel Pumphrey idi. Yemek yiyip yemediğimi sordu. Menfi cevabım üzerine, Marvey lokantasına gitmemizi teklif etti. Yemeğe sipariş ettikten sonra Klutz de* dİ kl: t
— Sizi işlerimizin vaziyeti hakkında tenvir etmek daha münasip olacak. Ciddi aurettr teşkllâtlannııya başladık. Tabii durmadan mücadele etmek icaeb etti. Evvelâ İçişleri Bakanlığı bu meselenin kendisini alâkadar ettiğini iddia etti öyle sanıyorum ki büyük zaferimiz, Adam'ı Milli Araştır ma Konseyinin elinden kurtarmak oldu.
— Peki Homer Adam ne âlemde? dedim. Onu görmeyi çok istiyorum.
Bana tecessüsle baktı. İç cebinden bir kurşunkalem çıkar di, ve sofra örtüsüne bir plân çizmlye başladı. Sualimi işitmemiş gibi davranarak:
— Şurada başta tabii başkan var. Başkanın hemen altında —kalemiyle çabucak bir kulu çizerek İçini isimle doldurdu — büyük meseleleri halledecek bakanlıklararnsı danışma komisyonu geliyor
- —

■, ... .
"Ameliyat şubesi’ Bakanlıklar arası Da* Milli Araştırma Kon* patrondan nıÜrekkcp-Mılll Zürriyetleştirme
Benim
Bu senliğin ne konferans merasime ayrılan zaman. | Yay ha Kemal, ömründe ikinci defî |o gün:
* Ruhumla karşı karşıya kaldım o mel günülff
Demiş olmalıdır: ona orada HAçıM deniz,, i okutan da Lclki budur.
Milletin bağnnda. bu — kapılarını kırarak üniversite konferans salonu* nu basan — muazzam sevgi, takdlî fırtınasını koparan kimdir? Bir şe-hlnşah mı, bir verlriâzam mı. blj njızaffer serdar nıı7 Zulmünden korkulan, ihsanı umulan her hangi bh devleti imi. bir cihan pehlivanı mı? Hayır, hayır, hayır. . Bu, ancak bb şairdir!
Fakat Türk Milletinin sesini bulan Türk Milletinin sesi olan şair! Ayni zamanda günün kulu olnuyan, güne kaside yazmıyan. en güç şartlar için dı- sanat haysiyetini, sanatkâr şerefi ni ayakta, temiz tutaıı kahraman!
Bu yaşlı, bu fıkara Türk Şairini, hiç olmazsa gözleriyle kucaklamak» bay-rak gibi selâmlamak, alkışlamak vc ona uzun ömürler dilemek için o güü binlerce insan — genç, ihtiyar, kadın, erkek — yine Lâleliye koştular, yine öyle coştukça coştular? İşte Türk mil letinin kemaline ait en büyük müjde, bu kendiliğinden olrn büyük tezahürdedir. Yahya Kemalin sağlığında bu türlü ağırlanması, hayatımızda başka bir olgunluğun işaretidir. Gerçek beka yollarının, has sanal kârların ayak izleri ile bulunacağını artık anlıyor gibiyiz. Ne mutlu politikacıları alkışla makta pinti, sanat adamlarını şımartmakta cömert olan milletlere!.. Öyle hır günde Churchille vüsvermediğin için var ol İngiltere; 2 aralık 1949 da Yahya Kemal'i bahtiyar ettiğin için çok yaşa Türkçe.
M. TöV/lfc AKAKAD

Görüp (le geçemediklerimiz
— Ne? dedin. Ben sanmıştım kl bütün mesele Adam'; «yi bakarak derhal çocuk istihsaline geçmekten ibaretti.
Klutz yerinden hoplad ı
— No münasebet! istihsal dâvanın en ehemmiyetsiz kıs mi. Onu şu kÖşecikte göstereceğiz.
Ve aofra örtüsünün altına şıyıu yazdı:
— Gördüğünüz gibi, diye devam etti.
»ışına Komisyonu, Dışişleri Bakanları, sevi Müdürü — onu atlatamadık — vc tir. Bu baş grııpun hemen altında
projesi geliyor. Ben, şurada, patronun sağındayım, altımda idare, bütçe, İskân, ulaştırma vnr,
Klutz’un kalemi örtü üstünde koşup duruyordu.
— Ya ben? dedim.
— Vallahi, sizin vaziyetiniz biraz karışık. Bir umumî münasebetler müdür muavinimiz var. Sizi de müdürün hususi müşaviri tavın ederiz. Şuraya koruz.
Pumphrcy’i, p'ân bürosuna baglıyan hattan hır çizgi çekerek ucuna bir kutu resmetti. İçine “Snılth" yazdı.
servisine mi, yoksa ameli-bilmiyorum ama. nasıl olsa
kutunun içinde benimle be-
ta dipte. Siz daha yukarıda-•onunda küçük bir kutunun
dahll olmak üzere tamamen istiyordu ama beni derhal
— Umumi servislere ınl, plân yat servisine mi bağlı olacağınızı bir kolayı bulunur.
— Honıer Adam da bu küçük raber mi? Dedim.
Klutz, daha haşlamadığı yemek boğazından geçnııyormuş gibi yutkundu.
— Havır, dedi. Adam şurada, siniz. Ve ameliyat kısmının en içine (Adaınl yazdı,-
Klutz beni büroma, kâtibi de lazırlnndıktaıı sonra götürmek
'Adam” ı görmeye götürmeleri hususunda ısrar etim.
Shoıehanı otolınde. umumiyetle \Vindsor Düküne, seyahate çıkan Hint racalarına veya küçük cumhuriyetlerin başkan-lanna tahaıs edilen hususi salonda, bir koltuğun arkalığım aşan bir tutam kızıl saç gördüm Bu Adamdı. Yarı baygın hır haldeydi, gözleri dalgın, ağzı gevşemiş ve yarı açıktı Ama beni görünce sallanarak kalktı ve elini ıır.attı.
— Steve, nihayet gelebildiniz. Hey Allahım çok şükür bir insan yüzü görebildim.
Perişan halini görünce duyduğum hayreti gizlemeye gay-»•et ettim.
f Dr ı a mı rar ı
- —--------J
Yaşasın sporcu
I
e
gen
Birkaç gün evvel gazetelerde §u kısa havadisi okumuştum: Seyircilerin nakil İçin İnönü Stadı ile Tııkslm arasında otobüs işletilecektir. Yanlış anladığımı zannederek bu satırları bir daha okudufn. Hayır, doğru anlamıştım. Bir saat sonra yola çıktım. Bir pazar günü idi. Dolmuş arabaları göz alabildiğine birbiri ardına sıralanmış, şoförler avaz avaz bağırıyordu: "Stadyum, stadyum!.. Geç kalındığı zaman 8 kilometrelik bir yola bile taksi İle gidilir. Ama düşünün ki sgat henüz 11 dİ ve büyük nıaç ise saat 14 te bağlıyacaktı. Bu dolmuşlara yalnız ihtiyarlarla zayıf nahif hanımların bindiğini zannediyorsanız, aldanıyorsunuz! Bu taksilere koşanlar henüz otuzunu bile geçmemiş güçlü kuvvetli gençlerdi 1
Ne garip bir tezaddı bu böyle! Bu sporcu gençler, en hararetli bir futbol maçına gitmek için bile, on dakikalık bir yolu yürümeye katlanamıyorlardı; ve maçın başlamasına da daha Üç uzun saat vardı!
Halbuki yürüyüş, sporların en IHel değil mıdır ?
Mavim GEZEN
T E Nî İSTANBUL
R Aralık 1949
k ,|!J
u 11 •
Sahife: R
Şehir mektubu
Şehir Mektubu :
HİKAYE

Harikuladeydin
Spor Sarayında boks maçları
HR
i
Yazan: Dorothy Parker


t
oluk yüzlü delikanlı sere serpe şezlonga uzanmıştı. Babını yana çevirmiş, serinlesin diye yanağını beze dayamıştı: “Aman Allahım, Aman Allahım., dedi.
Koltuğun kenarına ilişmiş olan genç kız gülümsedi. Gözleri ışıl ışildı: “Bugün keyfin pek yerinde değil galiba?., diye sordu. Delikanlı: “Değil. değil. diye cevap verdi, kaçta kalktım dersin? öğleden sonra saat dörtte. Kalkayım dedikçe. başımı yastıktan kaymış buldum. Nerede İse yatağın altına girecekti Şimdi, bu bıış benim değil sanki. YVnlt. YVİtman'ın kafası gibi blrşey Adeta! Aman Allahım Aman Allahım.,,
Genç kız: “Blrşey içlveraen, İyi gelir belki?,, diye «ordu.
Delikanlı: “O başıma belâ açan şeyden mİ? Hayır, bayır. Teşekkür ederim. Ne olursun böyle şeylerden bahsetme, içim allak bullak. Şu ele bir bak hele. Cır» cır böceğine dönmüş. Sahi, dün gece çok mu berbattım?,, diye sordu.
Genç kız: “Hayır, canım. Herkes keyifli idi. Sen de gayet efendi t-din.„ diye cevap verdi.
“Kimbilir ne şımarıklık yapmı-şımdır. Damarıma basan oldu mu?
“Hayır, canını. Herkesin hoşuna gidiyordun. Yalnız bir ara Jlm Pierson münasebetsizlik etti yemekte. Ama, bereket alıp masasına götürdüler onu. Başka masalardan pek fark eden olmadı.,,
“Beni tokatlıyacak mıydı? Hay Allahım, ne yaptım acaba ona*,,
“Hiçbir şeycikler yapmadın. Gavot uslu akıllı idin. Fakat biri E-llnor’a dokundu mu bilirsin, nasıl zıvanadan çıkar.,,
“Elinor'a sataştım filân mı? Yaptım mı böyle blrşey?,,
“Elbette yapmadın canım. Biraz sapıtmıştın. o kadar. Eİlnor’u pek eklendiriyordun. Y alnız sırtından aşağı meyva suyunu boşaltınca biraz rahatsız oldu
“Hay7 Allahım,
meyve suyu ha! Hem de kuyruk sokumuna kadar. Hay Allahım bunu da mı yaptım?,,
“Elinor’a hiçbir şey olmadı canım. Ona birkaç çiçek veya başka birşev gönderiver Üzme kendini bunun için. Bu da blrşey mi sanki...
“Üzmüyorum kendimi Hiç de dikkat etmemişim. Güzel güzel o-turuyordum. Amau Allahım, Aman. Yemekte daha başka marifetler de yaptım mı?„
“Gayet efendi idin. Üzme kendini bunlar için canım. Herkes seni beğeniyordu. Durmadan şarkı söylüyorsun diye, baş garsonun biraz canı sıkıldı ama, aslına bakarsan pek aldırış da etmedi. Yalnız şunu söyledi. Bu kadar gürültü e-derseniz. gelip burayı kapatırlar, dedi. Ama, kendirine vız geliyordu Bana kalırsa senin eğlendirine memnundu. Zaten, azıcık şarkı söyledin. Bir saa* kadar bir zaman. Hem pek bağırmıyordun da
“Demek halde bir bahis çimdir.,,
“Hatırlamıyor ardından ayrı ayrı şarkılar söyledin. Oradakilerin hepsi kulak kesilmişti. Hoşlarına gidiyordu. Yalnız, tutturdun sllıhşörlerln şarkısını yahut başka şarkı söyliyeceğim diye. Herkes susturmaya çalıştı. Sen ise tekrar tekrar söylemek istedin. Bir ara hepimiz birşeyler yiyelim diye seni susturmaya gayret ettik. Ama nerede. Kimseyi dinlemiyordun. Çok hoştun doğrusu.,,
•••
Sırtından asafrı





==■
Çeviren: V. Giinyol
“Yemek filân da mı yemedim?,, “Hiçbir şev yemedin. Garson yemek verirken, her seferinde geri çevirdin. Çünkü onun, çingeneler tarafından kaçırılan kardeşin olduğunu söylüyor durmadan varım yokurn hep şenindir, diyordun. Sonunda adamcağız homurdanmaya başladı.,,
“Vallahi yazmışımdır bunları. Kimbilir ne gülünç hallere düştüm. Peki ondan sonra ne oldu?,,
“Pek birşeyler olmadı. Salondaki beyaz saçlı bir adama şerrini sattın Kravatı hoşuna gitmiyordu. İlle gidip kendine söyliyecegim diye tutturdun. Aman adamcağız deliye dönmeden, seni dışarı çıkardık.,,
“Dışarı çıktık demek? Yürüdüm mü bari?,,
“Elbette yürüdün. Gayet iyi İdin. Yaya kaldırımlar buz tutmuştu. Sen de şnkkadan o pis yere oturdun. Ama, bu herkesin başına gelebilir.,,
“Tabii. Demek kaldırımlara serildim? Şimdi anlıyorum. Niye......
ağrıyor. Evet. E. sonra? Söyle ne olursun...
“A., Peter. şimdi karşıma geçip, ondan sonra olup bitenleri de hatırlamıyorum demezsin inşallah. Galiba yemekte biraz kafayı tütsü-lemlştln. Çok neşeli İdin. Ama. yere düştükten sonra, bir ciddileştin, bir ciddileştin. Seni böyle hiç görmemiştim. Bana, seni bu kadar yakından tanımamıştım, dediğini hatırlamıyor musun? Oh. Peter takside haşhaşa, bir sürü dolaşma-saydık, buna tahammül edemezdim. Bunu hatnI.yorsun, değil mİ? Hatırlıyorsun ? Hat ırlamıyorsan söyle. Bu. ben’.m için ölümle bir..
“Evet. Taksi gezintisi. Evet, el bette, elbette. O güzel gezinti,,
“Parkın etrafında döndük, dön dük. Ay ışığında ağaçlar pırıl pırıl-dı. Ve sen hakiki bir ruhun olduğunu daha önce bilmediğini söyle din»„
“Evet. Söyledim. Söyliyen ben dim.„
“Ne güzel şeyler söyledin. Ne güzel şeyler. O güne kadar, benim hakkımda neler düşündüğünü bil-miyorunh Sana karşı neler duyduğumu söylemeye cesaret edeme miştim. İşte düî. gece. Oh canım Pet erciğım, o t?k.M gezintisi, hayatımızın en mühim şeyi oldu..,
“Evet. Öyle olmuştu..,
“Ne kadar mesut olacağız. Bunu herkese söylemek istiyorum, Ama, bizimkilere açmoaak daha I-yi olur, sanıyorum..,
“Ben de öyle ,, “Ne güzel değil “Evet. çok?,.
“Güzel.,.
“Şey, biraz bir Ne dersin? Yom
kadar. Biraz kendime gelirim. Zira. bitkinim.,,
“Evet, iyi gehı herhalde, vallı yavrum. G deyim de sodalı viski getireyim...
“Sahi, dün gece yaptığım İlklerden sonra nasıl yüzüme
yorsun, anlamıyorum, doğrusu. Gidip Tibet çöllerinde bir manastıra kapansam, daha iyi ederim.,.
“Budala seni Sanki şimdi seni bırakırmışım da Harikuladesin.,, Genç kız koltuğundan fırladı, delikanlının alnından» öptü ve rüzgâr gibi odadan çıktı.
Soluk yüzlü delikanlı arkasından baktı, başını uzun uzun salladıktan sonra, nemli ve titrek elleri İçine aldı.
“Aman Allahını. Aman Allahım, Aman.,,
mi?.,
şeyler içsem mİ. şey, lam ilâçlık


—-
"5






2




çarkı
•n
e
da söyledim. Her üzerine söylemi-
musun? Birbiri
Za-sana
deli-bakı-
• •


Meraklı Bilgiler
HEYKELLERİ KOPYA MAKİNASI
Meşhur resimlerin kopya edildiği herkesçe maJûmdur. Avrupa müzelerinde resim kopyacılığını meslek edinmiş. hattâ bu işte ün kazanmış sürüyle ressama raslanır. Heykel kopyacılığında bu güne kadar pek muvaffak o-lunamamıştır. Bir müddet evvel Fran-fisda, her türlü heykeli istenildiği boyda ve nlsbetlerde kopya etmek için dakik ve süratle işleyen bir makına lcad edildiğini duyuyoruz. Bu maklna sayesinde, herbiri birer sanat hâzinesi teşkil, eden büyük kiliselerin dökülmeğe
başlayan kabartmalarını aynen taşa nakledip, muhafaza etmek mümkün olacaktır.
MİKROP DEPOSU
Bir Fransız fen dergisi tedavülde bulunan bir miktar kâğıt parayı tahlil ettirmiş, neticede 10Q franklık bir banknot üzerinde 5 ilâ 600,000 mikrop bulunmuş. Bunların arasında koloni halinde verem mikrobu, streptokok, çiçek ve uyuz mikroplarından başka, yumurta sarısı, tütün, şeker, dudak ruju, süt ve tavşan kanı da görülmüştür.
Hicri 19 4 9 ARALIK 6 Salı Rumî |
Saf er 15 1369 Teş. sanil 23 1865
Vakit Vasati Ezani
w*t)neş 7. 9 2.28
öğle 12. 5 7.24
îkmdl 14.28 9.47
Akşam 16.45 12 00
Yatsı 18,19 1.38
İmsak 5.26 12.48
Tiyatrolar
ŞEHİR TİTATKOI.ARI :
Dram k«mıı (48157) Bir komisetr geldi.
Komedi ktıınıı: (40400) Bu ftk-Sarn temali yoktur.

Müzeler
Tupknpı Sarayı: Pazartesi - Çarşamba - Cumartesi, inat 13.30 - 17 Telf. (21090)
A.vasofya: Pazartesi - Salı - Çnr-Cambr - Perşembe Cuma, esat 10 - 16; Cumartesi - Pazar, saat
13 - 16,00 Telf. (21750).
Arkeoloji: Salı - Perşembe - Pa-snr. saat 13 - 17 Telf. (21682j Türk ve İslâm Eserleri: 8a)ı-Per-eembe-Pazar, saat 13 30-16.30 Telf, (21888)
Dohnııbnhço Deniz Müzeni : C»J-marteeu saat 13 - 17, Pazar 9 - ı& Telf. (812X11
★★★★★★★★★★★★
odedeti
so«a
Cumartesi - Pazar mati- /M ne 15 te. Cumartesi ma-etinelennde talebeye tenzilât. Tel. 43134
Sıhhî imdat
SES : Yunan Opereti. 16 30 Eddn Ga bler.
SPJ8 OPERETİ 21 de Dell Gönül
Si MER: ( 40369» Yunan Tiyatrosu saat 16 drt Natopnrta , 21 de :
İstanbul Anadohı A n ko ra İzmir l«n)ir .
Beyoğlu yakam
44998
6053H
91 2251 Karşıyaka mim
A.VKARA
Beyoğlu 411111 Kadıköy 00872
İstanbul 21222 Üsküdar (10045
Ankara oo-lznUr 22Z2-K. Yaiuı 5ü55
Hü yu ki 10370-101 Knock Saat 20 de Kiiçiık (11169) \t lanci. Akşam saat 2(ı de.
TİYATRO — İzmir 8*hlr Tlyat-Tosu Tel: 2364 - Boş beşik (Plvm 3 perde 5 tablo)
Perşembeden maada her akenm saat 20.30 (ln - Pazar günü saat 15 dr matine.
1 Aralık - SU
Memleketimizde hor sporda olduğu gibi boksa de rağbetin artmakta bulunduğunu Ispanyol boksörleriyle yapılan karşılaşmalar göstermiştir, Foto muhabirimizin çektiği yukarki rejimde Ispanyollarla
yapılan ren müsabakada Spor Sarayındaki ringi görüyorsunuz. Bu resim boks meraklılarına meşhur Modison Sguaro Gnrden’i hatırlatmıyor mu? Resim Enverin galip geldiği müsabakada çekilmiştir.
İstanbul Spor ve Sergi Sarayı ikinci spor tezahürüne oldu: tspan-
ya-Tiirkiye re İstavhul - Mndrit boks karşılanmadı,
İlk tezahür, bir milletlerarası güreş karşılaşması idi. O zamanlar henüz tt,marnlanmamış bulanan Spor Sarayı, alelaeole ve üstünkörü hazırlanmıştı ufl yedi bine yakın İstanbullu, takımımızın şa m piyonla âu ile nctıcc-b uen maçları buuuk bir heyecan ve t r ediç bide seyret m işt i,
27 kasım ve 3 aralıkta yapılan boks maçları3 hu kadar m airci top-hyamadı. Fakat galenlerin sayısı, ilk maça la ş bin. İkincisine dört bin kadar vardı Bundan evvel, güçlükle aort, beş yüz seyirci tophyabilen boks için, but güreş ili boks'un aırannlcrl yoz önünde tutulursa, büyük bir mazhariyettir.
*
Spor Sarayına gıd» n yol maç giln-
hri, bir panayır manzarası ariediyor. Seyyar satıcılar, karaborsa biletçileri yolunuzu kesiyor. Bir çocuk:
— Ağabey, on sıra kolluk var,
Diye önünüze dikdınct, “Acaba bilet kalmadı mı., d'ye tereddüde düşüyorsunuz. Bilet vardır, fakat, aklınız da rarsa, hı men alınız, zira, bu kadar, büyük bir saray yapan, yollar açan, çıkış saatlerinde şehrin muhtelif semtlerine otobüsler İşleten, intizamı temin için bütün bir polis kıtasını seferber iden İdare, bilet satışını bir türlü taruinı edemiyor. Sarayın dört cephesindeki kapıların yanı başındaki gişelerin pencereleri ölü gözlerle size bakıyor, kapalıdır. Bilet almak İçin, A-çıkhava Tiyatrosuna kadar gitmeye mecbursunuz, orada posta kutusu kadar küçük iki delik vardır, bilet satılır. Amma yaklaşabıımr. aşkolsun. Ö-r.iı mahşer gibidir, hırpani herifler, kimse sokulamasın da, rahatı için faz-
H
Modern İsrail’de bir Ortaçağ tablosu )
Vadedilmiş toprakta, bir Yahudi vatanı kurmak üzero dünyanın her tarafından muhacir gelmiştir ve gelmektedir. Bunların hepsi Musevidir. Ancak, aralarındaki müşterek vasıf da, bundan ibarettir.
Bunu konarda bıraktınız mı, Amerİkadan gelenin Amerikalı ve Yemen'-den gelenin de Yemenli olduğunu görürsünüz. Tıpkı bu resimde olduğu gibi.
Bu kadıncağız. Yemon’de doğmuş, büyümüştür. Başındaki oyalı yemenisi, .•»yağındaki şıpıdık terlikler, karyolasının altındaki leğen vo önündeki nargile ile, modern İsrail’in ileri çehresinde bir halep çıbanı tesiri yapacağına şüphe yoktur.
Demek ki, dinler, artık medeniyet birliği yapamıyor. Demek ki, İsrail, Yahudilerle dolu olduğu için değil ilim vo teknikte salâhıyot sahibi vatandaşlar tarafından idare edildiği için ileri vo medeni bir manzaraya sahip olacaktır. Birliği de, dm değil medoniyet yapacaktır.
Öğrenmek ihtiyacında
Sinemalar
KAD1K0Y CİHETİ:
JIAI E (60112) Ç’ğhk (yerli film) OPERA(6O82D Gecelerin hâkimi -
ll hh.r aevlşly..r, 21 de Y. SES OPERETİ (Baskın)
S( KEl YAHX>6H2) Ehlisalip seferleri
1 E11 > E61 R M E XI (83143) Yıl mıv a n
Şetyanlar, Tah.ı.l şnıkım
(135951 Mağlûp edil-
Samba Kıralı.
Tul »n nca I »ı r Patı a r l( e n
( SKİ DİR CİHETİ:
H \l.ElfiW2> (;*ng«terlcr kutlbl -Şehzade Sim bat
Panayır ressamlarına, fındığa, fıstığa dair
Eminöniı'ndc, Yeni Cami kemerinde, battan da Yeni Postahancnin yanında duvarlara gerdiği iplere asıh tablolar satan bir ressam vardır. Son zamanlarda, onun, Beyoğlunda Taksim Su Terazisinin duvarlarını da sergi haline, getirdiği oluyor. Bir açık hava sergisi.
Yabancı memleketlerde “pazar ressamı" veya “panayır ressamı^ adı verilen bu küçük sanatkârlar, yaptıkları tabloları pek ucuza satarlar. Netekim yukarıda bahis mevzuu ettiğim ressam aa cn pahalısı, yanı büyüğü, yedi buçuk liradan olmak üzere iki liraya kadar resim satıyor. Bu resimlerin çıtalardan yapılmış ve boyanmış çerçe-vclrri dr vardır. Ressam, çerçevesiz resim istiycnlere, eserlerini ellişer kanış noksanına veriyor.
Tabloların mevzuları daima manzaralardır: Kız kulesi, Fenerbahçe, Ahırkapı, Ortaköy camii, “hûnlnif gün batıları, tepsi gibi bir ay ve elektrik ışıklariylc süslü geceler, sanatkârın “yerli,, şaheserlerini teşkil eder. Bir kısım da “tercüme^ le.ri vardır. Bunlardan başhcası ufuklarda karlı dağlarla çerçevelenmiş sakin bir göldür ve sahilde bir şato.
Birkaç pazar üst üste Taksim mey-damnda görmeye alıştığımız bu ressamın, yerini, iki haftadır bir başkası almış bulunuyor. Bu sonuncusu bir pazar ressamı değildir. O, mecmua-la rda u topla n m ış renkli mansa rai arı, tanınmış sinema artistlerinin fotoğraf-■ I -11‘TnntmnH—M—■■■ni
Zarn/i, “matrr dolorosa^ vaziyetinde çocuğuna sarılmış anne resimlerini eamlatmış, satışa arzediyor. Serginin önünde bir hayli kalabalık da var. Fakat dikkat ettim, gözler hep o is-tanbulun biricik ve mütevazı panayır ressamım arıyor. Acaba nerede f Hastalandı mı, yoksa, muayyen semtlerin muayyen köşelerini tutan fındık, fıstık satıcıları arasında umumiyetle görülen bir mücadele neticesinde yerini berikine mi kaptırdı f

Fındık, fıstık deyince bu bir iki gün irinde şehirdeki şamfıstığı furyasını görmemek imkânsızdır. Hani, fırtına olur, balıklar karaya vurur, kepçelerle toplarlar da arabalar içinde ibadullah satılır, şamfısUğt da öyle oldu, kilosu sekiz lira iken, şimdi İki buçuk liraya kadar düştü.
Adının gamfıstığı olmasına rağmen Gaziantepte çıkan bu lezzetli kuru yemiş, dağda, taşta, kendi kendine yetişirmiş, bu sene de pek bol olmuş, ye her halde demokratlaşmak gayretiyle arkadaşı fındığın seviyesine inmek için ucuzlamış. Ümit edelim de, Brezilyada fiyataln düşürmemek için kahveleri lokomotiflerde yaktıkları gibi, birisi çıkıp da Gaziantep fıstığını mahrukat diye kullanmaya kalkışmasın. Hoş, bu kömür buhranında pek de isabetsiz olmaz, belki daha ucuza gelir. Zira, kara elmas cidden ve her mâr nasiyle ateş pahasına.
Bir İstanbullu
BEYOĞLU CİHETİ?
ALKAZAR (425C2) Cani kaçıyor • Meknlkn yolu
AR (44394) Mağlup edilmlycnlcr ATLAS »10835ı Intiras kurbanları ELHAMRA
mlvenlcr
)N( I (81595)
İPEK »442891
LALE »13595» M/Ulop edl’.iTiiyenlcr
MELEK (40868) İ ra vla ta
SARAY (11656) Tehlikeli kurar M A1PARK IRI113I Güzel Sultan
Geçeievln ILıklr.ıl (Türkçe)
SI MEKfimjı tlunan UperutH Ağn pitlkost Iskopulus
ŞARK(40380) Kanh huvdııt siK(i.n?m Izmii’li Dlrnltrlusun mnskoai
TAK SI Mı 13l(ı |) KA mı tin i'rtn n Türbo I AN (80740) Aşkın günahı YENİ.M137) 1- Vahşi kadın. 2— Floşta
YILDI/ »42847) Su ın bu Kıralı
İsi Mü 1 » im | |
ALEMI) A R' 2 ÜMı Kiloların uöi-gçEinde
( EM HERLİ I AS»225J3) Korsanın ada İril - Rı-nkıı sürprizler
HALK (21904) Hint Yıldızı - Son Kahra m;» n
HİLA Ij22717i P> aralıkta açılaenk (Halen hu pul»)
İsTAN Bl L(223»r) Lekeli hayat -üç kahraman
AZAK(23IM2I ->-Mitler kah H
MARMARA (23&60I Kılıçlıırın Göl-gezlnde
Mİ LU (22962) Kılıçların gölgesinde
KIS M E l 12100II Altın Küpeler
C/ın Aşkı
Y EN 1( Bakırköyjİli-120 farkuu

Aııkara
AX KAR A (23132) Kam bayrak Bİ Y (‘K(15O31l Nll Melikesi
PARK. II 1/3.1» Erinimi ana
M sdiuTiı RtHitKÛi ana SİM ER'11072»
Abısknlı kız
.Mertlik horcu
1 LLS(2229I) İsimsiz katiller YEM(HOIO) Vahşi arzular
İzmir
ELH VMKA (257 ı Zafer Abideni
T A Y Y A R ELOIHİI Cezayir dansözü Yl.Sİ SİNE.MA«065) Kahraman Kılavuz - MaIdıer
1.11 E(2753) Şahane Vals - Karıt-m/ızof Kardeşler
TAN(4218) Lâlo llo aynı
KARSIY AKA CİHETİ:
St MERG5224) Kalküta - örümcek .1 -.1
MELEK(1WIM) Urhlflrr kalesi

Radyo
Senfonik lum»ı rlrr:
(Beethoven) fPl.) — 12.15 BBC t. Saat: 10.00 i;HC 31.25.19 m. 31,25,19 m, Gala konseri', — II (5 Iniıınbul Radvotm (Pl.) — 19.20 İstanbul Radyosu. Radyo aenfoni orkeştrası — u-
la para vererek kar ıborsadan bilet alsın diye, gişeleri •bluka. rtmislerdir, terbiyesiz hareketb rlc, hayasız söz-hrls, kınayı h alaylara size mâni o-Uırlar. Buna razı (daeağıııı.za, ringe çıkıp döğilşılnüz, daha az yorulursunuz, vc, kazanırsanız alkış toplar, kahraman olursunuz, ön kollukları dolduran kürk mam olu, hayran bakışlı, “Yalnız sen,, veya Unutma beni, gibi isimler taşıyan kokular sürünmüş hanımlar size olur.
ghndi bütün bu güzel hayallere ve ihtimallere rağmen nedttı size, bir hıçtm milletin kanını emen ve ahlâfcı-n> bozan kimselerin daha yolda karşınıza çıkarak hizmı t arşeden ajanından bilet almayı tavsiye ettiğimi anlaşınız mıf Bütün tu hddischr, Sarayın kapısında at oynatan süvari ve düdük öttüren k otomobillere yol gösteren polislerin gözlen i önünde cereyan ediyor.
Vt Spor Sarayının pişileri, kör gözleri ib bu hob . müstehzi bakıyor.
*
Bibimizi aldınız mıf Simdi yolunuzu yt mışçıh r, çikotatacilar keser:
— Hakiki hâlis iteolata, 25 kuruş, içerdi illi!
— Gazoz., İyi suaau.. On beş kuruş.. İçerde yirmi beş..
Ve ceviz hüyılkhıuundr mandarin» • iar “hakiki Bodrum.,, muhtelif marka çikletler “hakiki Amerikan,, diye satılır. Birden burnunuza bir kofU kokusu gelir Bu da nesi * Seyyar bir köfteci buram buram köfte kızartmakta, yanındaki tezgâhın ıizı rinde ekmekler vc piyaz. Daha ilerde, çorap VS kazak satanlar, kestaneciler, fıstıkçılar., Hem yiyip hem feryat ediyorlar, i/em kapışmış “Biraz öteye git de sat,, diye program harici bir açık hava maçı yapıyorlar.
*
içerdi:, en üst kattan. “Cennetten,,, gazete kağıtlarından yapılmış tayyareler atılıyor. Ortaya boksörler gelip do takdim edilirken, alkış ve ıslık şes> leri. Maç başladı mıt “vur, gözünün yaşına bakma ağabey., vur,, feryatları. İlk karşılaşmalar esnasında, bu hınk dövttcübrdcH birici, hemen arkamdan. bizim boksörü teşvik için şoyh bağırmıştı:
— Gırtlağına vur da ifade vereme-sın!
Ne çare ki, o anda bizim boksör nakavt oldu. Dönüp:
— Drhkanlı, dedim insan büyük lokma yemeli ,....
Delikanlı sırra kadem bastı.
BİR İSTANBULLU
Rodinin bilinmiyen iki heykeli
Yukarda meşhur ressam Picasso ile Parısin tanınmış kadın berberlerinden Antonia’yi Rodin’in şimdiye kadar mevcudiyeti bilinmiyen iki küçük heykeli karşısında hayran bir halde bu kıymetli sanat eserlerini seyrederken görüyorsunuz. Bu heykeller Golf Juan'da sanatsever bir meraklının kolleksiyonu arasında ve son günlerde keşfedilmiıtir.
îstanbuldâ resim faaliyeti
EHRİMİZDE 1949-1950 resim mevsimi. İstanbul Sergisiyle açıldı, Burada kırk üç sanatkârın — eskiden gördüğümüz— seksen tablosu teşhir edildi. Bunu, Aziz Varzl ile Kemal Yükselengilin ekim ortalarında Taksimdeki Fransız Konsoloshanesinin konierans salonunda müştereken açtıkaln ve sonra Sanat Dostlan Cemiyeti galerfsıne naklettikleri sergi takip etti îki genç ressam, bu sergilerinde elli tablo gösterdiler. Aynı ayın sonlarında “Yeniler'' grupu gene Fransız Konsoloshanesinde seksen tabloluk bir sergi tertip ettiler. Aralarında Nuri İyem, A. Arad, Fethi Kar&kas gibi imzalar bulunan gru-pıin teşhir etliği eserlerin içinde, hâlen Patiste çalışan ve istikbal için vaadelrde bulunan Avni Arbaşın. ümitleri teyit eden yedi resmini de gördük.
olduğunuz herşey
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN UÇAKLAR
15.40
Rndvo.HU, 31. 25 m.
— 18.15
15.10
“Yeniler”, yerlerini Leylâ Gamsıaa terketmiş bulunuyor. Cömert bir il* hama sahip olan genç ressam, kırk beş tablo teşhir etmiştir.
Öğrendiğimize göre bundan böyle Fransız Konsoloshanesinde sergi tertip etmek imkânı azalmıştır. Bu salonda» Fransız Kültür Servisi, bir seri konferans vermeye hazırlanıyor ve yeni bir sergi taahhüdü altına girmek istemiyor;
Beyoglunda Ses tiyatrosunda temsiller vermekte olan Katerina ve Vea-kis dram heyetinin dekoratörü Spi-ros Vassiliyu, İstanbuldakj Yunanlılar Kolonisi Hayır Derneğinde on dört sulu boya, on dört gravür ve muhtelif zamanlarda illus-tre ettiği birkaç kitap teşhir etmektedir. Bu Yunanlı sanatkârın gravürlerde daha muvaffak olduğu görülmektedir.
tan hu) Radynı.u, Odu müziği (Bush kırv(ıı\etl) — 21.00 BBC 31.25.19 m. (Rahmaııinof piyano konçortuttu).
Ilaflf müzik:
Saııt: 7.31 Ankara Radyosu Pl. 9 15 BBC 31.19,25 m. Melodi «a-ali — 13.15 Ankara (P| ) — 14.15 BBC, M üzik but ıraları (PL)
BBC 31,19.25 m Akordeon parçaları — 18.' » Ankara Radyosu. Salon orkestrası — 18.30
BBG, 31,25,19 m. Tanınmış hafif parçalar ıPI.) - 20.00 Ankara RndyosU) İllim 3 ıklızları bÖv-lüyoc. —- 22.10 Amerika 19 7’2 15.21 Dinleyici h-teklerl — 22 10 İMnribui Radyosu, hafif piyano solohırı — 23;00 RBC 31.25,19 m Tanınmış operet parçalan.
Dans müziği;
Saııt; «.00 BBC 31.19 m. »Pl.) — 13.15 Ankarıı Radyosu. (Pk) — 18.00 İstanbul Radyosu, (Pl )
— 22.30 Ankara Radyocu, (PLı
— 23 ihi İsUtnbul Radyosu» (Pl.) 24.00 Amerika (AERS) 19.72.
15.21 Hininmiş Amerikan orkes-tralnn.
Alaturka müzik
Saat: S.00 Ankara Radyosu, o-yun havalim — 12.30 Ankara R’dvoşu, şarkılar (PL) — 13 2»» İH'nnbul RadsuMU, şarkıbn* (Pl.) 18*30 — Ankara Radyosu. Semai ye şHi’kihır — 18.30 Islan-bul Ratlyosu. Memleket tlfrkü-lerl Ve saz birliği konseri — 19.20 Ankara Radyosu, Yurttan sesler - 20,00 Latanbul Rmlvo-
rtiı, memleket türküleri — 20.35 Ankara Radyosu» İncesaz (Ferahnak In^lı) — 21.»M» Snrlctlnr ve tıırkhlrr 1 Pl » — 21.15 taUUY-bul Radyocu, Fftiol

Saduİlah. Eminönü.
Yorgi, Unk. Küçükpazar Arif Neşet, Alemdar. Eyüp:
Eyüpsultnn (Fyüp)
Bakırköy:
Bakırköy eczahaneal.
Beyoğlu:
M erk: Klnyol Tepebil şı C. 7 Sıhhat Bostanbaşı C. 136 TakaLm Kemal Rebul. İstiklâl C. 91
Galata MuaU.t'u Nail, Fındıklı 34 Galata Tuna, Arapcnml 179 Sisli Asım. H. G. C. 202 ,, Nişantaşı, Teşvikiye C 130 Kıikimpaşa: Yeni Turan. K.paşa Beşiktaş:
Vldln, Kövlçl
Fatih:
İbrahim Halil, Şehzadcbaşı Necati Birim, Fener
Test Ihı s Gedik., Sumntya Nüzhot Onut» Şehremini Ziya Nuri, APsmay Gündoğdu, KaragÜmrÜk
Kadıköy : Halk, Muvakklthano C.
Vşklldar:
Sadettin AkLnnl, Selimiye Kıçla Cnd.
Sarıyer:
Nuri ecz,
ANKARA
Nöbetçi ecBancler:
SnÇlık ecznhanesi (23658)
Nlımune ecz. 05550»
Başkent ecz. (*1683)
i / MİR
Nöbetçi ••»•r.nıırlrr:
Tarlan ecz., A taunca k mıntakaaı Millet ecz , Komeraltı mıntakafiı Yeni Izmir ecz.. Basmahane mm-takası
Karantina ecz., Yalılar mıntakası
C.Y. (Kıbrıs) Lefkoşe, A-tina,
L.A.l. (İtalya) Roma Atina.
P.A.B.
nyre.M.
(Brezilya) Bornoa-Rmdöjanclro, Dekar, Lizbon. Roma. P.A.Ac. i Amerikan) Kong. Bank Kong» tn, Dolhl Ksraşl, Şam. D H Y. THK. D H.Y Ada nn, Elâzığ,
GİDECEK
22.—
21.15
19.35
12.50
14.—
16 20
9.—
Hong -KolkÜ-Baora,
(Türk) Ankara. (Türk) İzmir.
ıTürkİskenderun, Malatya. D. Bakır, Ankara.
OLAN I (AKLAR (amerikan) Rrük-
P A A.
sel. Londra. Gönder. New-Y.uk, D.H.Y.
dnna.
D H.Y.
T» H.Y,
(Tiirkl
Ankara. A-
Soldan sağa:
1 — Resimleri canlandıran sanat-IcAr. 2 — Avuç içi. Kör. Bir emir.
3 — Bir yemek. (Tersi) Akıl hastası. 4 — Buğday tozu. Bir çalgıcı. 5— Bir renk. İlâve. 6 — Hayvan gıdası. 7 — Matem. İmdat İşareti. (Tersi) Rlr harfin okunuşu 8 — Bir yemek. İlâve (ıt. 9 — Put. Edat. 10 — Bir unvan. Beleş.
Yukardan aşağı:
1 — Gemi. Kanun. 2 — Dini tören. Memnu. 3 — Bir renk. Bir boğaz.
4 — Son harbin İcatlarından. Edat.
5 — Koyun sürüsü. Gök. 6 — 1 Tersti Nota. Nota. 7 — Bir kadın adı. Ses. 8 — (Tersi) Mektep. Bir arap harfinin okunuşu, 9 — Semer. Yabancı, 1 0 — Pamuk prensesin ar-kadaşlrırı.
D(.\Kt HII.MACAMN HALl.t Soldan sağa;
1 — Başıbozuk. 2 — Ata, Ulumak. 3 — Rlvn. Grup. 4 — Muamma, 5 — Afacan» 1ar. 6 — Re, Aç. Ka. 7 — Ozan. Ra. 8 — Saniye, Bak. 9 — Huni. 10 — Cemal-nadir. Yukardan ıı*»ngı:
1 — BurhnroM. 2 — Ati, Ffza, 3 — Şayia. Anam. 4 — Cani 5 — Bu. Maç, Yel. 6 — Olgun. 7 — ?ura Ar. H.a, S — Ürnuıııl. Ahud.
— Kapmuk* Ani* 10 — Arapkir*
İzmir. Anki» rn.
Art IH AR
(Türk) (Türk) (W \\ X
13.50
14.30
GELECEK
18.— M t ersin. Mudnnyodnn.
10.— Srvvar. Karahigudan.
(.İDE( EK OLaN \ YPl RI AR
9.— Sun Mutlunvaya, Pl. — b» 1 Knrabigaya.
GELECEK OLAN EKSPRESLER
6.45 Semplnn Avrupa.
8.30 Ankara.
GİDECEK OLA N EKSPRESLER 18/10 Ankara.
21.30 Svınplon Avrupa_____
Eczaha neler
Eminönü :
Sayfa
SİYASÎ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL günlük gazete
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu sayıda vasi işlerini fiilen İdare eden:
SACİD ÖGET
Basıldığı yer: YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
180,000 M3 Maden direği alınacaktır:
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Kömür havzalarımızın senelik İhtiyacını tanınınlaıııak üzere, memleket dışındım maden direği ithal edilecektir. Alâkalı firmalar bu işe ait şartnameyi:
ANKARADa: Etibank Genel Müdürlüğünden.
İSTANBULDA: Etibank Şubesinden,
ZONGULDAKTA: Ereğli Kömürleri İşletmesinden,
İSKENDERUNDA: Etibank Bürosundan, tZMİRDE: İzmir Kömür Tevzi Müesseseslnden temin edebilir.
Teklif mektuplarının en geç 50 Aralık 949 cuma günü saat 15 (on besle kadar Banka Genel Müiürlüfrüne tevdii lâzımdır.
i 171701

R Aralık IfMH
/
B» • • a • * •
irine ılıcfi
k .v a n .ı n
Avrupanın
verilecek tır.
Tahsil imkanı
bu ı$e
ödenecektir.
hur markalı
uç altın.
vo uç çelik

"e .. -rf„n

Bu k.ırnelerın kapUrındnn 12 aylığını biriktirip.
hdr senenin Ocak .ıyınd.1 gazetemize, acentelerı-
rnızc tevdi edenlerin veya posta ile gönderen-
lerın ilimleri merinde Noter huzurunda kur’a
dn yapılacak seçimde:
için
herhangi
hır şehrinde uç «ne tahsil;
İkinci gelene, memleket İçinde tahsil imkânları
ve arzusu olmıyanlara
ayrd.ın tahsisat, yuzdo yirmi tenziliyle defaten
Ayrıca diğer dokuz aboneye meş-
uç öumus
kol saati verilecektir.
b

YENİ İSTANBUL
GAZETESİ
ABONEMAN KUPONU
Bu karneden kopnıılnn bir yaprak mukabilinde gazetrvı kri ın her muvezzl veya tütüncüden bir gazele satın alınır.
Aylık ııatı: 2«o kuruştur


, ""fi.
A

W
_ I
- K* ■
%
Gazetemizin yeni bir usul olarak çıkardığı (Karne sistemine) dikkat ediniz ve ehemmiyet veriniz.
w
N. V. REDERYJ ERDSTAAL
ROTTERDAM
Bu ayın 7 sinde limanımıza gelmesi beklenilen
ERDSTAAL Vapuru PİRE, BEYRUT ve İSKENDERİYE
için ticaret eşyası yükliye-ccktlr.
Türkiye Genel Acentesi:
LASTER, SİLBERMAN VE Şsı.
İstanbul. Galata. Hovaglmyan Han
Tel: 44646-44647.
Teşekkür
Çok sevgili babamız ve kardeşimiz İbrahim Sagnak’ın cenazesinde candan yakınlık j Fabrika ve Havuzlardaki arkadaşlarına,
gösteren mesai cenazeye iştirak eden dost ve yakınlarına, bizzat veya mektupla tâziyette bulunan tanıdıklarımıza sonsuz teşekkürlerimizi arzederiz.
Evlâtları Agabeysi
Mefharet Vahit Sagnak
Yıldırım, Sevla
Sagnak, Yakup
Sagnak
Kuru CO2 gazlı, Tozlu, Köpüklü, Lfauid mayili, Akar yakıt, iştial edici maddeler ve âdi yangınlar için muhtelif eb’atta ve muhtelif fiatlarda söndürme vasıtaları, Belediyenin tamim ettiği, otomobiller için ufak ve çok ucuz CO2 gazı ile çalışan söndürme cihaz-
Telefonlar:
latanbulda: 40784 - 42477
Arkamda ; 15378


Çünkü:
1 — Aldığınız bir karnenin içinde 31 yaprak vardır.
Bunun hergün bir yaprağını 10 kuruş diye müvezzie verirsiniz.
Gazete evinize geliyorsa, ay nihayetinde otuzunu birden verir, borcunuzu ödersiniz.
Otuz günlük aylarla şubattan geri kalan yaprakların herbiri, yeni karne alınırken onar kuruş olarak kabul edilecektir. Bu suretle hergün para bozdurmaktan kurtulacak ve bir aylık gazetenizi ay başında temin etmiş olacaksınız.
2
bulunursanız, Avrupa ve
YEN/ I S T A N B U L
Karne kapaklarını saklayınız. Gazetemizin devamlı ve sadık okuyucusu olur Türkiyede üçer sene tahsil şansını kazanabilirsiniz. Tafsilâtını
Abonman Karneleri gazete bayilerinde,
İSTANBULDA:
9
seçkin tütüncülerde
YENİ İSTANBUL MERKEZ ve ŞUBELERİ :
ANKARA
D A :
ve 12 aylık karne kabına malik karnelerin kapaklarında okuyunuzl
ve Müessesemizde satılmaktadır.
i Z M I R D E :
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısı, Müellif Cad.
No. 6 - 8. Telefon: 44756 - 44757
Kâzım Özalp Cad. Ulus Sineması yanı
İkinci Kordon, Anadolu Han, Kat 2
Telefon: 11612
Telefon: 6066
DEVlET

DENIZYOIIARI
Türkiye Umumî Vekili:
STANDARD ÎŞ
LIMITED ŞİRKETİ
Şadı R. Dilek ve Şr
Mektup ndreal: Beyoğlu P. K. 2118 İstanbul Kısa telgraf adresi: STAND İNtanbul.
»mmnB==ffffifvtt.»îjniji^»ınıwm^>«>nnjiuTttuıtt.3|«y|U|ptiJwı,ıuıt»tııııiHlD*14iıuıJıiHi!!iıııııııuıuı nınııtıtııııııııtM^ııııihnııırntnnt^»

Akdeniıde Türk tfem ileriyle sey ahtil edinir.
Sürat .Temizlik
9
Gemiler, Akaryakıt tesisleri ve depolar İçin otomatik çalışan sabit CO2 cihazları, Garajlar ve benzin depoları için Tetralı
Aletler.


•,n İhLül
I •• • ....
....
•••••• —
• • • • • • • •
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
Çelik UERDINGER OTOBÜSLERİ

UERDINGER
KREFELD
UERD1NGEN
Dizel ve Benzin otobüsleri
DÜSSELDORFER WAGGONFABRÎK A. G., Düsseldorf
(her türlü şasiler için)
ile beraber çalışmaktadır.
Taylan - Etker, İstanbul - Galata. Tabir Han 31 7 33
karoserini göstermektedir
TÜRKİYE MÜMESSİLİ:
I1||IJ11111111İJIIIIllill ^£1111lbIIi ihlüllllilj IJn (ıııilip.ülliAİLII. ilil ilgilim
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafit ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir


WA««ONF ABİSİ K
l'F!tl»I.M>F.A A. G
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.

İIUlHlhlIlilinillllllllUllilllUlilllHllltinimiLIIIIIHAıhHillHlLHim .IIIIUIIımiillllilHlIllll





Konfor. Eğlence En itinalı servis nefis yemekler
Edil AkĞenİZ Hâili İstanbul-Pire-Napoli - Marsilya Cenova
Balı Güney Akdeniz Hattı İstanbul-İzmir-Pire-Limasol-Beyrul


en( İstanbul Atelve**
*

SİYASİ İKTİSADI
ıskendenye - Napu ı Marsilya -Getıova.
YENİ İSTANBUL

Muhtemel Müşterilerinizin
Okuyacağı Gazetedir
III

Comments (0)