L
Abone: Türkiye için seneliği
altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketle* iki mislidir
8 Aralık 1949
1
J
i
IÇ şayi alarda
Bütçe komisyonunda
Geniş
sonra
GtJNLÜK
îobis (sdon . HABİB EOİB TÖREHAN
Perşembe
SİYASI
İKTİSADÎ
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 - Beyoğlu
İlânlar: sayfada santime!
reni 2 liradır İlânlardan hiç bir mes'uliyot kabul edilmez
Telefon 14756 44757 S m: j ui
Telgraf Adiesj Hetlo »sinut’iı)


POLİTİKA
y-XII-1949

aşvekil. C.H.P. nin dünkü grup içtimamda. yeni hazırlanan Seçim Kanunu’nda hâkimlerin se-kurullarına başkanlık edeceğine bir hüküm bulunduğunu ve bu-devlet sistemimizde idari rejim -adli rejime geçmek demek oldu-
çim dair nun den
ğunu belirterek, bunun yapılması için, arkadaşlarının muvafakatini istemiştir.
Birgün önce de, bilmiyoruz müzakereleri kızıştırmak için midir nedir, bazı Ankara muhabirleri, C H P. de adi! teminatın aleyhinde bir hava estiğini bildirmekte idiler. Gerçi, grupta bu mesele müzakere edilirken, bazı milletvekilleri, bu telgraf haberini teyit edici mahiyette konuşmuşlardır. Fakat, Başvekilin müzakerelerin sonunda tecellüt İle sarfettiği sözlerden anlıyoruz ki, mevcut Hükümet, ilmi heyet tarafından hazırlanan raporun mühim esaslarını, behemehal müdafa-a etmek kararındadır. Hattâ, muhterem Sivas milletvekili, tekrar kürsüye gelerek, adli teminatı behemehal tahakkuk ettireceğini memleket efkârı umun) iyesi ne karşı taahhüt etmiş bulunduğunu söyliyerek Grupun tasvibini istemiş ve bu yapılmadığı takdirde, istifa etmek mecburiyetinde kalacağını ilâve eylemiştir.
Bundan anlıyoruz ki, C. H. P. sev-kü idaresi, önümüzdeki seçimlerin yeni bir kanuna ve binaenaleyh, şimdiye kadar elde edilmiş olan tecrübelere göre yapılmasına karar vermiş bulunmaktadır. Ki bu. aynı zamanda, sarih taahhütler ile iş başına gelmiş olan Günaltay Kabinesinin, verdiği sözlere sadık olduğunu, delil delil üzerine yığarak âmme efkârına isbat etmesi demektir. Şunu da kaydedelim kı, Başvekilin bu kadar kararlı ve müspet beyanatına, bir kere D.P. İstanbul Başkanının tam aksi istikametteki iddiaları, İkincisi de Ankaradaki gazete muhabirlerinin, keza aksi istikametteki istihbaratı tekaddüm eylemişti. Bu iki zıt tahmin yahut iddianın koyu zemini üzerinde. Başvekilin ahde ve-/o’sl tabiatiyle daha belirli bir hal almaktadır. -- —
Konfederas-
habcrler et-Sovyet Rus-Bunun Lon-
Londrada. bir müddetten beri 50 milyon İşçi namına konuşan temsilciler toplanmış bulunuyordu. Bu temsilciler arasında, Sosyalist partilerine bağlı bulnanlar gibi. H-ristıyan Sosyalist partilerine mensup olanlar da vardı. Yâni, sosyal tedbirlerin lüzumuna kani olmakla beraber, dini akidelerini muhafaza eden işçilerin de mümessilleri vardı.
Verilen haberlere göre, hu neviden olan, daha doğrusu Komünist olmayan ve Komünizm ile mücadele etmek kararında bulunan işçilerin, kendi Bra-lannda bir büyük federasyon kurma teşebbüsleri, tam bir muvaffakiyet ile neticelenmiştir. Y’eni teşekkül. "Milletlerarası Hür Sendikalar yonu„ ismini alacaktır.
Bu gibi hâdiselere ait rafındaki alâka, bilhassa
yada, ziyadesiyle büyüktür, içindir ki, böyle bir toplantının drada yapılacağım ve daha sonra da yapıldığını zamanında öğrenerek, bir mukabele olmak üzere, Peşte’de Ko-minform’u içtimaa davet etmiş ve birkaç gün önce gene bu sütunda tahlil etmiş olduğumuz kararları aldırmıştır.
Gerçekten, bu iki İçtima, birbiriyle alâkadar ve birbirine karşı olarak yapılmıştır.
Hatırlıyacak olursak, Kominform’un Peşte toplantısında en çok ehemmiyet verdiği nokta. Komünist partilerinin bilhassa Sosyalist temayülde olan ve binaenaleyh Sosyalist partilere mensup olan işçilerle mücadele e-dılmesi; buna mukabil, Komünist Partisinin emirlerine İtaat etmek partiyle, dini akidelerine sadık bulunan işçilerin bu temayüllerine karşı müsamaha gösterilmesi idi. Londradaki toplantının Sosyalist partileri ile Hıristiyan Sosyalist partileri arasında tam b«r .anlaşma ve ittifakla neticelendiği düşünülecek olursa, Kominform’un Pcş-te’de gösterdiği telâş, daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü Komünist partileri, bundan sonra her yerde, laik bir düşünce hattı takip eden Sosyalistler ile, bağlı bulundukları kilisenin hattında yürümeye alışmış Hıristiyan Sosyalistlerin makas ateşine alınacaklardır.
Amerika. Çin’i tanıyıp tanımamak bahsinde, ortaya çok mühim bir kıstas koydu. Dedi ki, Çin topraklan Üzennde teşkilâtlı bir millî mukavemet mevcut olduğu müddetçe. Mao-Tse-Tung idaresini tanımıyacak-tır.
Bunun hemen arkasından, bizzat Mao-Tse-Tung, Çin’in tamamına malik olmak üzere girişilen askeri harekâta. bilkuvve bitmiş nazariyle bakılabi-leceğini beyan etti.
Bu İki söz yanyana getirilince, iki tarafın anlaşması lâzımdır.
Fakat, ortada, son derece mühim bir unsur daha vardır: Formoza!
Çankayşek bu adaya çıktı mı, ya ada Çin topraklarına dahildir ve bu takdirde Amerika Mao-T»e-Tung?u tanınnuyacaktır. Yahut, değildir. Bu takdûrdc tanıyacak, lAkin flk'ın en mühim Üslerinden kurtarılmış olacaktır!
ada, Pasi-blrı olarak

Vışınski dün Amerikadan
Moskovaya hareket etti
4
Sovyet Dışişleri Bakanına göre, Birleşmiş Milletler, dünya sulbünü baltalıyormuş
sıyase-surette uğrun-indir-
ekseri-
Londra. 7 lYİRS) — Sovyet Rusya Dışişleri Bakanı Andrei Vişınskı dün MAmerika” transatlantiğiyle Moskova’ya müteveccihen New-York'taıı aynlmıştır.
Bilindiği gibi, birkaç gün evvel memleketine dönmeyi kararlaştıran M. Vışınskı’nın seyahatini tehir etmesi geniş tefsirlere yol açmıştı.
Sovyet Rusyanın Birleşmiş Milletler nezdmdeki delegelerinden Malık’in kalbinden hasta olduğunu ileri sürerek, Vişinskfnın seyahatini tehı etmesi, Birleşmiş Milletlerde Anı olarak bir Balkan meselesinin ortaya çıkması halinde, Lake Success’de bulunmak istenmesine atfedılmişti.
Moskova, 7 (YİRSı — New-York‘tan hareket etmezden evvel Sovyet Rus ya Dışişleri Bakanı Vışınski, gazetecilere şu beyanatı vermiştir:
"Birleşmiş Milletler Kuruluna mensup Üyeler, son devre ıçtırnalannda, Sovyet Rusyanın barış güden tim belirten tekliflerine daimi muhalif kararlar alarak, barış da sarfedilen gayretlere darbe diler.
"Diğer taraftan, bu devrede,
sı Birleşmiş Milletler anayasasının ruhu ile kabili telif olmayan kararlar alınmıştır. Buna rağmen, Sovyetler Birliği, barış uğrundaki gayretlerine devam edecek ve bunun için savaşacaktır?*
lEkunomlk İşbirliği İdarecisi Kuffmurı, Neıv-York*tn bir toplantıda Y hinski’nln ini Ithafnlnrınn cevap telâkki edilecek mahiyette bir beyanatta bulunarak; ‘•Batı Avrupnnın kulkınma*ı trMrlI bir dereceyi bııldıı^ıı raman, bütün peyklerin İlk fırsatta Stnycl Kıı»yn Ih* bağlarını kopnrurnMnnndnn emin ‘j*-
lemi^tir.
lloftmıın'ın beyanatımı tam olarak Ikin-Miy fumırda bıılaeakMnır.)
Sovyetler Avusturya Milhıi için giiçliik çıkarmağa başladılar \Vaslungton, 7 (A. P.l — Birleşik
Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından dün bildirildiğine göre, Sovyet Rusya tevdi etmiş olduğu bir nota ile. Rusya tarafından Avusturyad| yapılmış olan masraflar, bu devlet larafıtulan kendisine ödenmedikçe. Avusturya barış andlaşmasının müzakerelerine devam edenüyeceğim açıklamıştır.
Rusyanın, Avusturyadan 3 milyon sterling istediği Öğrenilmiştir.
el

Maliye Bakanı yeni bütçe hakkında izahat verdi
Fiyatların yükselmesine sebep olan takas usulüne nihayet verilecek
ikinci sayfada
Mısırdaki sııikastleriıı tahkikatına başlandı
ÜÇÜNCÜ SAYFADA 1950 bütçe açığı ve MarslıalI yardımı
DÖRDÜNCÜ
Nesiller ve
M. Nermi

SAYFADA
yollan
Vtşınski’nin dünya sulhiınu baltaladığını iddia ettiği Birleşmiş Milletler kurulu bir toplantı halinde
Almanya ile yapılacak
tek taraflı sulh
Amerika, İngiltere ve Fransa, sene basında Almanya ile harp halinin bitirilmesi için görüşmelere bavlıyacak
Londra, 7 (YİRS) —Amerika. Fransa ve İngiltere, önümüzdeki sene başında bir toplantı yaparak. Almanya ile harp halinin bitirilmesine dair görüşmelere başlıyacaklardır.
Montreal 7 (YİRS) — Bııgun Wa-shingtonda beyanatta bulunan Amerika Dışişleri Bakanı Mr. Dean Ache-aon. İngiltere, Fransa ve Amerikanın, Federal Almanya ile harp haline bir son vermek İçin hir konferans akte-dpceklerinl teyit etmiştir.
Dışişleri Bakanı demiştir ki:
— "Harp haline, uluslararası kat-
zamana bir iştir. fakat bir harbe için birçok yollar ve çare-
(YİRS) — VVashington'a raporlarda, Rusyanın Do-
delerine uygun kanuni bir tarzda son vermek oldukça müşkül ve mütevakkıf son vermek ler vardır.,,
Paris, 7 varan bazı
ğu Almanya ile ayrı bir barış andlaş-ması yapması ve İşgal kuvvetlenin geri çekmesi ihtimali belirtilmiştir. Bu takdirde, Batılı Devletlerin Bonn Hükümetine karsı bir jest yapmak zorunda kalacakları hemen hemen hakkak addedil m eJcted ir.
ınn-

Batı memleketlerine
teminat veriliyor
Amerika Müdafaa Bakanı Johnson, Amerikanın Pearl baskınına benzeyen ikinci bir baskınla karşılaşmıyacağını söyledi
Harbour
i
f •

Amerikan Müdafaa Nazır» Johnson. I
Ingilteredc Northolt hava New-York, 7 CYiRS) — New-york’ta bulunan Amerika Savunma Bakanı Johnson, Doğudan yapılacak hır taarruzun, Atlantik Paktına dahil 12 memleket tarafından olbırliğlyle durdurulacağını söylemiştir. Johnson, Pearl Harbour'a yapılan baskının sekizinci senei devriyeaine işaret ederek demiştir ki:
—"Atlantik Paktına dahil memleketler arasındaki ekonomik işbirliğinden memnunum. Batı Avrupa, elbirliği yaparak, hiçbir tecavüzden yılmı-yacaktır. Amerika, Pearl Harbour baskınına benzeyen bir hâdise ile bir
"Sogııli harbi Amerika kazandı
New-York. 7 (YİRS) — Marshal Plânı Avrupa Yardım Teşkil&tı Başkanı Mr. Hnfmnn, bugün Nevv-Ynrkle basın mennuplariyle görüşürken, Run-ya ve Amerika arufiinda karşılıklı oia-
I nailiz Müdafaa Nazın Alexandcr ilo meydanında el sıkışırkon
rak yapılan "Soğuk Harbin,, yüzde elli nisbetinde Amerika tarafından kazanıldığını bildirmiştir.
Acheson’un beyanatı
Bakan, atom ve gizli vesikanın
Rusya’ya verildiğine dair it hamların asılsız olduğunu söyledi
Lon(ir ı f (YlRS) - Bugün .onm nıenelral hakkında konuşan Amerika Dışişleri Bakam Autu - harp esnasın? da Ru«ynva atom kudreti hakkında gu-h \ eslka \ malzemenin İndirildiği dair yapılım ithamların hriIhiz okluğu-ııu söylem İştir
Komünist Cin Hhl. (im«»Hnln hınınmn-H» huHUHiımbı konudan Achıtspıı, l>ıı rnr-«v.Innln ıhılın algım Ilışmamış bulunduğunu ve Amvıikn Hükümetinin hıınu hv-ıliz ıiM/.uıı itihHic almadığını bildlrıııhr t ir.
Hürriyeti seçmenin başka bir yolu
Çek Ticaret Bakan Yardımcısı, yapılan işkencelere dayanamıyarak hapishanede intihar etti
Londra, 7 «YİRS) — Pragdan alınan haberlere ^öre, Çekoslovakyanm İç Ticaret Bakan Yardımcısı Evgeni Lchel, dün hapishanede intihar etmiştir.
Lebdin hapishanede olduğu ilk defa açıklanmnkla beraber, kendisinin 25 kasıın tarihinde siyasi polis tarafından tevkif edildiği bilinmekteydi.
Kendisine yapılan İşkencelere daya-namıvan Lebel, hücresinde kendisini asmak suretiyle intihar etmek sorunda kalmıştır.
Çekoslovak yada tedhiş hareketleri
Izmdra. 7 «YİRS) — Pragdan bildirildiğine göre, köylülere karşı girişilen işkence ve tedhiş harekâtı genişlemektedir
Çek ma kandan .köylünün zirai ıs-tıhsalâta karşı giriştiği baltalama hareketlerine mukabeleyi- misil olmak Üzere bu yola başvurmaktadır.
Kudüs B. Milletler
Mil-dün Bir-bey-reyc
vesayetine alındı
e
Londra. 8 «YİRSı — Birleşmiş letlerilı Özel Siyasi Komisyonu, yaptığı içlin tada. Kudüs şehrinin leşmiş Milletler vesayeti altında nelmilelleştüllmcaine 13 aleyhte
karşı 35 reyle karar vermiştir. Sovyet bloku, Arap Devletleri ve Avustralya l'htı-, Ingılt.ı.-, Amerika ve Güney Amerika Devletleri aleyhte rey verdiler. Kanada müstenkif kalanlar arasında i(ii
Budapeste Radyosuıııııı spikeri, mikrofon başında bay ildi
Budapeşte, 8 iYIRSi — Budapeşte Radyosunun kadın spikeri, bu gece saat 1 de haberleri okumaya haşladıktan blruz sonra bayılmıştır Yerine başka bir spiker gelinceye kadar neşriyat bir iki dakika inkıtaa uğramıştır.
ı zatı çare t rejiminden bahsederek bütün yap-
Ankara 7 «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Bütçe Komisyonunun bugün öğleden evvelki toplantısında Maliye Bakanı, dün başladığı bütçenin umum) hatları hakkındaki hatına devam etti. Bakan, ödeme
devletlerle ticaret anlaşmaları mak emelinde olduğumuzu. kendileriyle anlaşmamız olınıyan devletlere serbest dövizle mal satmakla ısrar edeceğimizi, fıatlerin yükselmesine sebep olan takas usulüne son verileceğini ve hariçten gelecek malların azaltılmasına çalışılacağını söylemiştir*
Bakanın bugünkü altın ve mevcudumuza taaallûk eden ma'anna göre. 1949 başında
mevcudumuz 141 ton ve döviz mevcudumuz 28 milyon dolarken 1 aralıkta altın 136 tona düşmüş, dövizimizin hepsi sarfolduktan başka 24 milyon dolar da açık 10 milyon 560 larda hariçten rilmiştir, 8 ton
tonu Amerikaya. 2 kÜsûr tonu da İs-viçreve satılmıştır.
Yine Maliye Bakanı, ayrıca Mars-hall Plânı gereğince direkt olarak a-
yardımın nerelere sarfedı-
Turizm engelleriyle savaş Vedat Nedim Tör
döviz açıklanılın
verilnıiştîr. Bu açığın bin dolan son zamun-getirilen buğdaya ve-azalan altının 5 kusûr
müşahede ettiğini bir dereceye kadar vermesi bakımın-lAyık olduğunu
BESİNCİ SAYFADA
Eğeden notlar:
Şirin Denizli
Küçüğün babası (Hikâye)
lacağınuz leceğinı açıklamıştır.
Bakanın umumi izahatından sonra, Komisyon üyelerinin sorularına geçilmiş. fakat ilk olarak usul hakkında söz alan Ahmet Oğuz, bu yılın bütçesinde şek‘e taallûku İtibariyle yeni adımlat atıldığını ve bunun bütçenin kontrolüne imkân dan memnuniyete
söylemiş, ancak geçen yıllarda yapılması tavsiye edilen değişikliklerin nazarı dikkate alınmadığından dolayı tenkitlerde bulunarak Hükümetin mali ve iktisadi düşüncelerinin Başbakan tarafından açıklanmasını istemiştir.
Ahmet Tan ta kılıç da arkadaşının fikirlerine iştirak etmiştir.
Ihsan* Tlgrel, Maliye Bakanı sorulacak sorulan Hükümet adına cevaplandı ramı yaraksa Başbakanın davet edilmesinin faydalı olacağını söylemiştir.
Maliye Bakanının cevap vermeye hazır olduğunu bildirmesi üzerine milletvekillerinin sorularına geçilmesi kararlaştırılarak vakit geciktiğinden yarın saat 10 da devam edilmek üzere oturuma son verildi.
• • v I
Dünkü Meclis Toplantısı
Hâkimler Kanunu müzakeresi
gelecek toplantıya bırakıldı
Dünkü müzakerelerde birçok milletvekili.
kanunun aleyhinde konuştu
Ankara 7 «Hususi muhabirimizden!
— Bugünkü Meclis gündemi, hayli yüklü görünüyor ve oturumun münakaşalı olacağı tahmin olunuyordu. Fakat müzakerelere başlanınca Maliye Bakanının talebi ve soru sahiplerinin muvafakati ile gündemin ilk dört maddesindeki metrıik emlâk Ma-tosyan matbaasının kiralanması, is-vlçrede ö en Abbas Hilmi Paşanın dış memleketlerdeki hukuki durumu ile İntikal eden emvalinden alınacak veraset vergisi ve hayat pahalılığı için alınan önleyici tedbirlerle hamur ekmek çıkaran fırınlar hakkındaki sözlü soruların cevaplandırılması 16 aralık toplantısına bırakıldı.
Yolluk Kanununda bir değişiklik vapıhp yapılmıyacağma dair olan sözlü soru da sahibinin Mecliste bulunmamasından dolayı geri bırakıldı.
Dilimize giren yabancı kelimeler
(Muhittin Baha Pars) ın dilimize yabancı gelen uydurma kelimelere o-kul kitaplarında yer verilmesine bundan sonra da devam edilip edihniye-ccği hakkındaki sözlü sorusu, Milli Eğitim Bakanı tarafından cevaplandırıldı. Bakan, uydurma kelimelere kitap aıda yer verilmiyeceğini söyliyerek dil meselesinin bu ayın 19 unda An-karada toplanacak olan Dil Kurultayında halledileceğini temin etti. Bakan sözlerini, "İdealimiz müstakil ve kendine yeter Türkçedir,. cümlesiyle bitirdi.
12 milletvekilinin dokunulmazlığı
12 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki Karma Komisyon raporları müzakere edilerek yapılmak istenen kovuşturma ve yargılanmanın ıç tüzüğün 180 inci maddesi gereğince dönem sonuna bırakılmasına karar verildi.
Bir şehit ailesine maaş
Sarıkamış Harbinde yaralanıp dört sene sonra Ölen binbaşı Bilen ailesine Şehit İkramiyesi verilip verilmemesi mevzuu münakaşalara yo] açlı. Neticede Dilekçe Komisyonu raporu reddedilerek binbaşının ailesine şehit maaşı bağlanması için evrak. Komisyona gönderildi.
lspirhı ve İspirtolu İçkiler
İkinci müzakereleri yapılan ispirto ve ispirtolu içkiler inhisarı hakkında-kı kanunun bazı maddelerini değiştiren tasarı, Istıklâ] Harbi mâlüllerine verilecek para mükâfatına ve Ziraat Bankası itibari sermayesinin yüz milyondan 300 milyona çıkarılmasına dair olan tasarılar kabul edildi.
Hâkimler Kanunu tasarımı
Sıra Hâkimler Kanunu tasarısına gelmişti. Gündemin bu maddesi hakkında geçen birleşimde dört milletvekili söz alarak tasarının komisyona 1-adestnl istemişlerdi. Bugün de bazı hatipler kendilerinden önce konuşanlar gibi, tasarının aleyhinde bulundular.
Adalet Bakanının, hâkimleri daimi baskı altında tutabileceğini ve tasarının sırf sıyası mülâhazalarla hazırlandığını iddia ederek Komisyon» ladesini, veya daha iyisi Hükümetin bunu geri almasını istediler.
Adalet Komisyonu sözcüsü Kâmil Coşkunoglu ve diğer birkaç milletvekili tasarıyı müdafaa ettikten sonra kürsüye gelen Adalet Bakanı, tasarının asla siyasi mülâhazalarla hazırlanmadığını, hazırlanırken 1950 seçiminin hiçbir vakit düşünülmemiş olduğunu ve esasen tasarının C. H. P. nın adli teminatı reddettiği bir zamanda bulunduğunu izah ettiler.
Vakit gecikmiş olduğundan gerek Hâkimler Kanunu tasarısının ve gerekse gündemdeki Temyiz Mahkemesi Teşkilât Kanunu ile Hukuk Usulü Mah kemeleri hakkındaki kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair o-lan tasarıların müzakeresi gelecek birleşime bırakıldı. Meclis cuma günü saat 15 de toplanacaktır.
Sağlık Bakanlığı, yeni bir kanun tasarısı hazırladı
Ankara, 7 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devlet daire ve nıiiessese-leriyle hususi teşekküllerde çalışan doktorların birkaç vazifeyi birden yüa-Icnmelerini önlemek, bunların daha ziyade ihtisas adamı olarak yetişmelerini ve kendilerini hastalarının muayene ve tedavilerine hasredebilmelerinl temin edebilmek nıaksadiyle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca yeni bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Yakında Meclise scvkedilecektir.
• •
Rektörün
Basın
toplantısı
Öğrenci yurtları - Hoca meskenleri - Yabancı dil meselesi - Gazetecilik Enstitüsü
İstanbul Üniversitesi Rektörü, dün, ayhk basın toplantısını yapmıştır. tik önce, son iki senede, muhtelit Fakültelerden mezun olanların sayısını veren ve bir mukayese yapan Prof. Sarç, şunları söylemiştir:
"— 1947-1948 senesinde mezun miktarı, her seneye kıyasla çok fazladır. Bu netice, eski talimatnameye tâbi o-lan öğrenciler için muvakkat bir rejimin tatbik edilmiş olmasiyle alâkadardır.,,
Bundan sonra. Üniversite Sitesi hakkında malûmat veren Rektör:
44— öğrenci yurtlarının idaresi ve kurulmasıyla Millî Eğitim Bakanlığı vazıfelendirllmiştir. Bununla beraber, çok ehemmiyet verdiğim bu mevzu ile ben de meşgul oluyorum. Siteye uygun bir arsa aramakla meşgulüz. Üzerinde durulan bir yer de vardır.,, demiştir. Bilâhare Rektör, Üniversite hocalarına ucuz meskenler temin edecek bir Yapı Kooperatifinin kurulmuş bildirmiş ve yabancı dil temas ederek:
"— Bu hususta öğrenci
olduğunu meselesine
yönetmeliğinde sarih hükümler vardır. Bunlar yürürlüktedir. Yabancı dil mumundaki talebe şikâyetleri de yeni değildir. Senato, meseleyi defalarca görüşmüş ve yabancı dil dersleri hakkındaki hükümleri değiştirmeyi uygun bulmamış. bunun yerine tedrisat ve imtihan şekillerini ıslaha karar vermiştir. Bu hususta yeni bir yönetmelik de hazırlanmıştır. Yönetmelik, ağustostan itibaren meriyete girmiştir. Lisan meselesini Senato tekrar incelemeye mütemayil değildir. Bunu ancak yeni yönetmeliğin neticesini aldıktan sonra tetkik edecektir.,, demiştir.
Daha sonra Rektör. Mukayeseli Hukuk Enstitüsünün teşekkül ettiğini bildirmiş ve Maliye Enstitüsünün yönetmeliğinin de geldiğini söylemiştir. Üniversite Rektörü, bilâhare Gazetecilik Enstitüsü hakkında da şu beyanatı vermiştir:
M— Enstitü talimatnamesi. Senatoda İncelenmektedir. Tetkiklerin bu ay sonunda bitmesi ve Enstitünün ikinci sönıestr’in başından itibaren faaliyete geçmesi İhtimal dahilindedir.^ Rektörün beyanatına göre, tslâm Tetkikleri Enstitüsü de gelecek senenin başından itibaren çalışmalarına bağlıyacaktır.
• •
Yabancı gazeteciler, Kostov dâvasını takip edemiyecekler Görülmesine dün Sof yada başlanan KtMrtov dâvasını takip ötmek Üzere nehrimizdeki Bulgar konsolosluğuna müracaat eden yabancı ajans ve basın temsilcilerine Sofya Hükümeti hem» vize vermemiştir.
Denizkızı — İşte! Denizler
— Hangisi?!..
Amerika dünyanın en kuvvetli donanmasına malik (Gazeteleri
TENİ İSTANRI'b
R Aralık 1949
Sayfa 2
, Serbest Sütun
I Endonezya
I Başbakanı i diyor ki:
| "Mao-Tse-Tung’un Moskova*
II ya köriikörüne Imglanaca-I ğını zannetmiyorum.»
Kahlro (Hususî muhabirimiz P.S. Peeluris bildiriyor):
Asyanm tn genç dovloti, Endonezya Birleşik Devletlerinin ilk balkanı Dr. Muhammod Hatta, Holanda ile yapılan anlaşmayı im-zaladıktan sonra, memleketine dönerken, Kahirodeki hususî muhabirimize aşağıdaki boyanatta bulunmuştur:
"Kolanda ilo yaptığımız anlaşmadan esas itibariyle memnunuz. Birleşmiş Milletler teşkilâtının himayesi altında cereyan eden La-hey konferansı, her iki tarafı memnun edecek şokildo vo muvaffakiyetle neticelenmiştir. Biz EndonezyalIlar, Yeni Gine meselesinin ileride hallini dorpiş eden protokol hükümlerinin tatbik edileceği hususunda Holandaya İtimat o-diyoruz. Bu anlaşma Holânda ilo Endonezya Cumhuriyeti arasında dört yıldanberi devam eden kanlı mücadeleye nihayet vermiş ve iki müstakil devlet arasında taraflardan her birinin istediği zaman ortadan kaldırabileceği, serbest bir birlik kurmuştur.,,
Endonezya başbakanı, yeni devletin müstakbol teşkilâtı hakkında şunları söylomiştlr:
"Modern bir devlotin teşkili ‘hususunda mevcut bütün müşkülleri müdrikiz. Evvelâ bir sene için muvakkat bir parlâmento teşkil edeceğiz. Bu müddet zarfında evvelâ anayasa projemizi hazırlıya-csğız ve sonra da seçim yapacağız. Anayasamız şu beş esasa dayanacaktır: Allnh, beşeriyet, milliyet, domokrasi ve sosyal emniyet. Parti hayatı serbestçe inkişaf edebilecektir. Komünistler de dahil şlmak üzere, bütün partilere kanuni hudutlar İçerisinde kalmak sertiyle, müsaade edilecektir. Amme menfaatlerine hâdim müesseseler, f zamanla devletleştirilecektir. Yabancı sermaye, memleketin kanunî hükümranlığını tehlikeye düşürmediği müddetçe, memleketimizde serbestçe çalışmaya devam edecektir. Komünizme karşı mücadele meselesine gelince, kanan-timize göre, bunun en İyi yolu, sosyal reformların kabulü ve milletin iktisadi emniyetidir. Çalışmalarımız bu İstikamette olacaktır.,,
"Komünizm” bahsi açılınca mu-hab rimiz gayri ihtiyarî Endoncr-yanın Komünist Çine karşı politikasını sormuştur. Bu suali zaten bekliyen Dr. Hatta şu cevabı vermiştir:
"Evvetlâ şahsi kanaatimi soyli-yoyim. Mao-Tse-Tung’un. Mosko-vaya körükörüne bağlanacağını zannetmiyorum. Çindeki yeni rejimin Endonezya tarafından kabul edilmesi meselesi, Çinin blzo karşı takınacağı tavra ve bittabi Çin milletinin bu rejimi desteklemesine bağlıdır. Kendimizde, başka devletlerin iç İşlerine müdahale hakkı görmüyoruz. Herhalde Endonezya Birleşik Devletleri, Uzakşarka mahsus herhangi bir "Atlantik Paktı”na iştirak etmek hususunda hiçbir sebep görmemektedirler. Komünizm ile, ancak, hayat şartlarını düzeltmek sortiyle mücadele edilebileceğini söylemiştim. Şu kadar ki bütün milletlerle ve bilhassa Asya devletleriyle ekonomik İşbirliğini memnuniyetle kabul e-deriz.
Britanya imparatorluk camiası seçimleri
Londra, 7 (YİRS) — Avustralyada seçimler önümüzdeki pazar günü yapılacaktır. Bu seçimlerde iki zıt tez çarpılacaktır. Avustralyada ya sosyalizm veya hususi sermayelerin gelişmesi prensipleri galip gelecektir.
Bilindiği gibi, Yeni Zelanda’da yapılan son seçmlerde, 14 anneden beri iktidarda bulunan işçi hükümeti mağlûp olmuştu.
tahkikatına haşlandı
Hükümet, Müslüman Kardeşler Birliği
Başkanını öldürmüş olmakla itham ediliyor

Kahire 7 (United Press) — 20
«ene evvel, "jslunıın şanlı devrini Irkine IhyA etmek,, nınk«ndiylr Mısırda "Müslüman Kardeşler Birliği., İsmi altında siyasi ve dini bir teşekkül kurulmuştu. İlk günlerde sadece beş kişiden mürekkep olun hu Birlik. 20 yıl içinde bütün Arap Dünyasını kaplıyan muazzam bir teşkilât haline gelmiş, âza adedi yarım milyonu bulmuştu. Ayrıca 2 milyon kişi de hu hareketi destekliyordu. İslâm Dünyasındaki yabancı emperyalizmle mücadele etmek ve İslâm âkidelerinin asri cemiyete tatbikine çalışmak gayesiyle kurulan "Müslüman Kardeşler., tıpkı Hazret l Muhammet gibi, âyetleri ve kılıcı vasıta olarak kullnnmnktn idi. Filistin harbi esnasında da, mükemmel tâlim görmüş ve teçhiz edilmiş olan kendi ordusunu, mukaddes toprakları müdafaaya göndermişti.
8 aralık 1948 de. o zamanki Baş-bakun Nokraşl Paşa, tcthışçi hareketlerde bulunmak vo Yahudi müessesele-rine bomba koyup patlatmakla İtham ederek, bir askeri emirle "Müslüman Kardeşler Birliği,, ni dağıttı. Fakat a-radan 20 gün geçince Nokruşl Paea, 28 aralık günü, dağıtılan Birliğin bir âzası tarafından öldürüldü. Kuatil kaçmamış, suçunu itiraf etmiş vo olum cezasına çarpılmıştı.
Nokru^i Paşanın yerine Başbakanlığa getirilen Saadist Partisi reisi İbrahim Abtülhndi Paşa. "Müslü
man Kardeşler,, e karşı dehşetli bir mücadele açnuş, bu teşkilâtın üç bin âzasmı tevkif ettirmiş ve temerküz
kamplarına sürdürmüştür. kİ lâfın başkanı olan Şeyh Bnnna, kendisinin bütün rağmen tevkif edilmemiş, suikast ton şüphelendiğini
F^kat teş-Ha^an-EI-ısrarlarına hattâ bir söyliyerck
hükümetin himayesini lstemişsn de.
buna da hiç cevap verilmemiştir.
Nihayet 11 şubat 1949 gecesi, mukadder olan hâdise cereyan etmiştir. "Müslüman Gençler Birliği,, adlı bir başka cemiyetin merkezinden dönmekte olan Hasan-EI-Banna’nın bindiği taksiye yüzü maskeli bir adam atlamış, arabanın penceresinden birkaç el ateş etmiş, sonra da orada bekliyen bir otomobile allayıp kaçmıştır.
Kanlar içinde taksiden çıkan El-
"Çin harbi nazarî olarak bitti „
Mao-Tse-Tung böyle söylüyor
Komünist Çin Hükümetini tanıması için, Ingiltere, Amerikayı tazyik ediyor
Paris 7 (YİRS) — Çin komünist lideri Mao-Tse-Tung. komünist ordusuna yayınladığı bir mesajda, savaşın "nazari,, olarak bittiğini ilân etmiştir.
Komünist’ Çinin tanınması hususunda anlaşmazlık
Londra 7 (AP) — Komünist Çin’in tanınması meselesinde, İngiltere ile Amerika arasında fikir ihtilâfı olduğu anlaşılmaktadır. İngiltere, ÜZAk-Dogudakı menfaatlerinin haleldar olabilmesi düşüncesiyle acele tanımak niyetindedir.
Yeni Delhi 7 (YÎRS) — Hindistan Başbakanı Nehru, dün verdiği bir demeçte, Hindistanm sene sonundan önce. Çin komünist hükümetini tanıyacağını bildirmiş ve bu kararın geri bırakılamıyauağını ilâve etmiştir.
Çin Rıısyayı şikâyet etil
Leoppldville, 7 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Kurulu nezdlndcki Çin delegesinin Sovyet Rusya aleyhindeki şikâyeti Siyasi Komitede tetkik olunduktan sonra Küçük Asamble'yo havale edilmiştir.
Çin delegesi, Sovyet Rusyanın, Çln-Rus anlaşması hükümlerine aykırı ha-
Bannn, süratle uzaklaşan arabanın 9979 sayılı plâkayı taşıdığım görmüştür. Bilâhare bir sıhhiye otomobili He resmi Kusr-İel-Ayn hrıstahanesine kaldırılan El-Bannn'nın fazla kan kaybettiği için gece yarısı öldüğü, hükümet tarafından bir tebliğle bildirilmiştir. Bundan birkaç gün sonra da huşlca bir tebliğle, kaalillcrin bulunamadığı ve tahkikatın durdurulduğu İlân edilmiştir.
şimdi Mısırda, l»u meseli» yeniden günün mevzuu olmuş bulunuyor. Zira, bu cinayetten bir müddet sonra Barbakan Abdülhudı Paşayı öldürmek üzere terllp edilen bir suikast meydana çıkmış ve 5 mayısla, içinde Başbakan yerine tesadüfen Meclis Reisi Hâmid Guda'nın bulunduğu otomobile refakat eden polis kafilesine bomba atmak suçundan 10 genç Askeri Mahkemeye verilmiştir. Mahkemede müdafaa avukatı, hu gençlerin El-Banıın'nın ölümünü hazırlayan Abdül-hadl Paşa'don intikam nlıııak için suikastı yaptıklarını açıklamış ve bu noktndnn tahkikatın derinleştirilmesini istemiştir.
Diğer taraftan, mahkeme devam ederken "Müslüman Gençler Birliği,. sekreterlerinden M uhamıned-EI-Favzİ de daha mühim bir IfşatUı bulunmuştur. EbBanna'nın öldürüldüğü gece ona refakat ettiği için hâdiseye şahit olan El-Favzl, maktul ile birlikte kendisinin de, kaatilleri kaçıran otomobilin 9979 numaralı plâkasını gördüğünü söylemiş ve bu arabnın "İçişleri Bakanlığı Cinayet Araştırma,, bürosuna alt olduğunu ifşa etmişi İr. Ayrıca, emniyet mensuplarının, bu bildiklerini açığa vurmaması İçin kendisini daima tehdit ettiklerini de, sözlerine ilâve etmiştir.
Şimdi avukat, El-Bannn’nın katli hâdisesinin o zamanki hükümet tarafından tertip edildiğini ve hükümetin kaatilleri himaye ettiğini İddia ederek, bunun kati surette meydana çıkarılmasını istemiştir.
Yüksek Askeri Mahkeme, avukatın bu talebini kabul edip tahkikata başladığı için, butun Mısır umumi efkârı, şimdi yeni bir safhaya intikal fiden bu dâvanın inkişafını sabırsızlıkla beklemektedir.
roket ederek Çin’in dahil! İşlerine müdahale etmesinden şikâyet etmişti.
Lake Success, 7 (YİRS) — Siyasi Komisyon Birleşmiş Milletlero mensup bütün milletlere, Çin (lahdi işlerine karışmamalarını tavsiye etmeyi kararlaştırmıştır.
Suriye yeniden seçimlere giriyor
Şam, 7 (A.P.) — Dün buradan Amman'a gelen haberlere göre, Suriye parlâmentosu 15 aralıkta feshedilecek ve genel seçimler 15 ocak tarihinde yapılacaktır.
- Oziir dileriz ------------------'
UüUt roma ncımız Ya kup Ka dri KardORmnnoglunun tcirlkn etmekte okluğumuz "Pannraınn,, İsimli eserinin dünkü nünhamızda yayınlanan kıtunının "Şano ardında olup bitenler,, başlığını taşıyan II Irıol bölümünün "diye nortlukça:,, hiçbir şeyim yok. Arık dizlerim., şeklindeki on İkinci «atın bir vnnlışhk racrl olar&k methi IçerİHİno karışmıştır.
Bir (bıha ıckriırhınrnıya»•ak ulan bu hııtndAn Ölürü gerek okuvurııln-rımızdan vo gerekse sayın üHtnt romancımızdan özür dileriz.
HoltıiHin'ııı bevaaalı
ir
“Peyklerden bazıları Rusyadan ayrılabilir,,
New-York, 7 (A.P.) — Ekonomik işbirliği İdarecisi Paul Hoffman, bugün verdiği bir demeçte, Ruayanın peyklerinden bazılarına herhangi bir cinsten bir fırsat verildiği takdirde, bu memleketlerin Rusya He aralarındaki bağları koparacaklannı beyan etmiştir.
Hoffman, bilhassa bir memleket ismi zikretmemiş ve şunları ilâve et* iniştir; "Şıı ciheti hatırlamak lâzımdır ki, peyk memleketlerin ekserisinde hürriyet İst iyen ezici çoğunluklar mevcuttur. şimdiki halde bu çoğunluklar, makineli tüfekli azınlıklar tarafından kontrol edilmekledir. Fakat makineli tüfek dalma ve Hânlhaye hürriyet aşıkı çoğunluklara karşı ış göremez. Yeter ki, İni çoğunluklarda, kölelikten kurtuluş ümidi baki kalsın. ”
Hoffman, Batı Avrupa la devam etmekte ve artmakta olan kalkınmanın. Doğu Avrııpe milletleri arasında kurtuluş ümidini canlı tutmak bAİuüııde Önemli bir rol oynadığını söylemiştir.
Hoffman şunları İlâve etmiştir: "Peykler ipi koparır ve dünya fethini gözönündc tutan Krcmlln’ln plânları böylcce suya düşecek olursa, hattâ bizzat Kremlin’m bile siyasetini değiştirmesi mümkündür. Buna İnanmak İçin sebepler vardır. Kremlin hu takdirde dilediği gibi yaşamak ve başkalarının da yakalarını bırakmak Riyasetinde karar kılacaktır. Şimdilik ortadaki soğuk ve müspel hakikat şudur: Kremlin, dünya hâkimiyeti
peşindedir.
Milletlerarası sendikalar konfederasyonu kuruldu
Yeni teşekkül, komünizmle mücadeleye hazırlanıyor
Londra, 7 (YtRS) — Burada toplanmakta olan Hür dünya işçi sendikaları temsilcileri, bugün yem kurulacak teşkilâtın anayasasını aşağı yukarı müttefiken hazırlayıp kabul etmişlerdir.
Yeni teşekkülün ismi "Milletlerarası Hür Sendikalar konfederasyonu., olacak ve kmnünlzın nüfuzundan masun bulunacaktır.
Konferansın ihzari toplantıları dün sona ermiştir.
"Milletlerarası Hür Sendikalar konfederasyonu.. bııgün öğleden sonra İlk toplantısını yapacaktır.
Anayasaya muhalif oy veren olmamışsa da. müstenkif kalanlar olmuştur. Bu müstenkif kalan delegeler de. muarız olarak değil fakat hükümetlerinden talimat almadıkları için karara iştirak etmemişlerdir.
Ko^tov dâvasına dün başlandı
Sofya, 7 (Nafen) — Eski mebus ve Başbakan ve ayni zamanda Bulgar Komünist Partisinin eski sekreteri bulunan Tıalchu Kostov'un muhakemesi bugün Sofvada başlamıştır.
Kostov İle beraber muhakeme edilen 10 arkadaşı casusluk, ihanet ve vatan hizmetlerini iyiye kullarını amale suçu ile itham edilmektedirler.
Bu dâvada 51 şahit mevcuttur ve bu 51 şahidin 19 u Sofyanın merkez hapishanesinde mevkuf bulunmaktadırlar.
Londra. 7 lYÎRS) — Sofyada bugün muhakemesine başlanan Kostov, şu ithamlar altında bulunmaktadır: Yugoslavya ile işbirliği yapmak ve Dlmitrof'u tevkif ettirmek.
Belgrad’daki istihbarat Bürosu müdürü, bu muhakemenin bir komedya olduğunu, ve Ölen Dimltrofıın kendi nutuklarında Yugoslavya ile anlaşmak istediğini söylemiş bulunduğunu belirtmiştir
Memleket haberleri
Izmirde siya»î bir dâva
Halkı kanunlara karşı gelmeye davet mi?
Millet Partisi kurucularından bir zat hakkındaki duruşma karara kaldı
İzmir, 7 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Karşıyakada. Ar gazinosunda Başbakan Yarihıncısı Nihat Erimin; "Anayasaya aykırı kanunlara itaat edil tcck midir?., sorusunu cevaplandırmak için Millet particileri önünde söylediği nutuk, halkı kanunlara itaatsizliğe teşvik eder mahiyette görülerek Millet Partisi kurucularından Doktor Mustafa Kentli hakkında bir kamu dâvası açılmıştı.
Bugün büyük bir dinleyici kütlesi önünde Dördüncü Asliye Cezada Doktor KentU’nin avukatı müdafaasını yaptı.
Avukat. Başbakan Yardımcısı Nihat Erimi: "Anayasaya aykırı kanunlar da dahil olduğu halde, memleketin bütün kanunlarına itaat edecek misiniz? Yoksa etrniyecek misiniz?,, sualine cevaben. Doktor Kentlinin bu soruyu ilmi bir mânada cevaplandıran bir nutuk söylediğini, eğer muhteva, adalete ve anayasaya aykırı ise. bu kanun, asla kanun olamaz.
Anayasaya aykırı kanun ol-
İMalıııl suikast ihbarı
A. Tahtakılıç ihbar hakkında yeni açıklamalarda bulunuyor
Ankara 7 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) Celâl Bayarın kendisine haber gönderdiği iddia olunan Ahmet Tahtakılıç, mûhut suikast teşebbüs»! İsnadiyle Aldoğanın milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması Meclis Karma Komiayonundo görüşüldüğü gün, Komisyon sözcüsü diğer İzahatı arasında Celâl Bavann Aldoğan. Fu-ad Arna ve Osman Bölükbaşıdan hah sederken: "Bunlar muteber insanlar değildir. Şayet Fuad Arna, Milli Emniyet teşkilâtına mensup değilse çok para sarfodlyor. Komünistlerden para alınış ojubiln.. tarzında Özalp vasıta-siyle İnonüyc yaptığı ihbarı da açıklamıştır. Tahtakılıç, o gün akşam saat 8 sularında Bayarın damadı doktor İhsan Gürsoyun kendisini telefonla
Millî piyango dün çekildi
Ankara, 7 ( Hususi ı — Milli Piyangonun htıgünkü çekilişinde ikramiye kazanan numaraları agajrıda bildiriyoruz:
100.000 Lira kazanan numara-214287 ıbu bilet iznurde satılmıştır> 50.000 lira kaznııaıı numara' 368873 ıbu bilet Kırıkkalede satılmıştır.)
to.000 lira kazanan numara:
7427 ıbu bilet Alaçamda satılmıştır.)
10,000 lira kazanan numaralar: 24928. 152558. 267145. 338158. 344341 5.000 Lira kazanan numaralar:
26995. 59526, 208661, 249099, 259056, 272415. 319155. 393911. 439922. 464924 ’ı.OOO lira kazanan numaralar:
68061, 82070. 104787. 105564, 121439, 164990, 179123, 184216, 210299, 229597, 237272, 257607, 277209, 287292, 287638. 294185, 334253, 355794. 356920, 476953 3.000 lira kazanan mııaaralar
6214. 21858, 41494, 97208, 99276, 109902 132877, 131310, 207823. 208511. 213350. 2)3958. 232928, 238109, 257484, 264009. 300497, 326853, 344455, 390952. 392277, 403161, 418491, 447664, 454682. 471949, 474194, 483112, 498572
l 000 lira kazanan numaralar
50. 2743, 8079. 11929. 28556, 42950, 52514. 56664. 74174. 86489, 87759, 95530 102820, 114720, 115455, 191986, 195224,
mıyarağı İçin de böyle bir kanuna itaatsizlik, suç teşkil edemez.., dediğini ve mevzuu ilmt cepheden mütalaa etljğını belirtmiştir
Doktor Kentlinin avukatı sözlerine devamla savcının kanun maddesinin metin ibaresini genişleterek ceza tâyinini islediğini, bir anlayış hatasından doğan bu dâva dolay isiyle Doktor Kentlinin beratına karar verilmesini istemiştir.
Bundan sonra, iddia makamını işgal eden savcı yardımcısı, iddianamesini serdederek sanığın halkı suç işlemeye teşvik ve kanunlara itaatsizliğe tahrik eder mahiyette sözler sar-fettlğini, Kamu nizamı halinde yaptığı tahrlkâtın şümulü geniş olduğunu belirterek Ceza Kanununun 312 nel maddesine tevfikan cezalandırılmasını istemiştir.
Son olarak Doktor Mustafa Kentli söz almış, iddianamesini okuyarak cevaplandırmak üzere mühlet istemiş ve duruşma karar İçin 10 Aralık cumartesi gününe bırakılmıştır.
a riya ra k derhal görüşmek istediğini söylemiş, fakat Tahtakılıç yanında misafirleri olduğunu ve kendisiyle ancak bir saat sonra görüşmek mümkün bulunduğu cevabını verince GÜr-aoy, bu saatte geleceğini va'dettiğl halde gelmemiştir .Ertesi günü Tah-takılıç, Muğla milletvekili Nuri Öz-san dan bu garip hâdiseyi sormuş, öz-san da Bayarın kendisiyle görüşmek üzere, vazife verdiğini, komisyonda Celâl Bayanı atfen yapılan açıklanıl-lann dpğru olmadığının bildirmesini söylediğini, özsanın da Bayara *'Fıı-sal düşerse söylerim,, cevabını verdiğini. fakat Bayarın "Fırsat düşmesini bekleme. Fırsat ihdas ederek bunu behemehal Tahtakılıca söyle!,, dediğini açıklamıştır.
204372, 240592, 269301. 271252. 274660, 281302, 284815, 288422. 302504, 31i 127, 327078, 342360, 353471. 385621, 392258. 392927. 402795. 415745. 426299, 441940, 444894, 495855, 499698.
1000 fıra kazanan numaralar:
30, 9991, 12987, 19057. 25643, 29915. 34143. 55156, 57345, 68470, 82997. 88894 113996, 120245, 121235, 126516,
138983. 141199, 144254. 145991, 149371, 158352, 176916, 189333, 194294, 195243, 196385, 216847, 221989, 233853, 240963
243275. 248794. 251 CM 7. 257415.
269565. 270831. 271076. 273284,
275627, 277277. 282401, 289546,
290426, 295910, 298589, 298620. 306777, 315748, 325092, 348072. 354218, 359741, 371943. 380362, 380515, 383745, 387136, 389623, 390088, 392594, 397670, 414978, 419037, 420293, 426497, 428264. 432879, 411436, 442978, 459280, 461748. 472790, 173113, 474538, 471957. 4S9606, 492033, 492922, 493121.
Sonları; 1618, 5229. 8002. 9976 ile biten biletler 500 er lira
Sonları; 417 ile biten biletler 200 er lira.
Sonları; 299, 588 İle biten biletler 100 er ilra.
Sonları; 278, 406. 599. 859 İle biten biletler 50 şer lira,
Sonlan; 04, 18, 33. 44. 48 ile biten biletler 10 ar lira kazanmışlardır.
Belediyenin her kısmı teftişe tâbi tutuluyor
İstanbul Vali ve Belrdlyr Bnşhnm bU-fün BftMiyfi mllfctıIşlcrina bir lamım gurıdcrorek önâmür.(h»kl allı aylık davet kertolndo, Yazı. Zat» larünlâk, Lcvazmı. Ziraat - Veteriner, Temizlik. MezarliK-hır, Mrzhaha. Hnl. Ikllunt vc Hoyril^ofer .MiblUrhlklerlnl h»ftl| etmelerini İRtcuuş-t,lr. Usun zamnmlanborı yapılmayan uü teftlşlorl diğer dairelerin teftişi takıp e-dccüktlr
Türkiye Millî Talebe Federasyonu toplantısı Türkiye MIHI Talebe Federasyonu başkanı ile İdare heyetinin Ankara ve tamir grupu âxainrı bugün şetlırimuO grlncoklnrdlr. İHtanbııl grupu âlâlarının da İştirakiyle, idare heyeti İlk toplantısını bugünlerde yap(icul(lır. Toplantıda. Ankaruda yapılan «on büyük kongrede tadil edilen nizamnameye göre, İcra Komltealnln inhneı yapılarak vet ldaro Heyeti ayrıca IhtİNaa komleyonlarına taksim edilecektir. Ayrıca, idare Heyeti icra Komiteni tarafından tatbik edilmek Özere Üç aylık bir faaliyet programı hazırlıyacnk ve bu programın tatbiki için İcra Komitesine gerekil yetkileri verecektir.
Muamele Vergici raporu hazırlandı
Muamele vergisi üzerinde çalışmalaf yapan komisyon, raporunun müsveddesini hasırlamıştır. Hâlen bu rapor lise* rinde görüşmeler olmaktadır. Öğrendiğimize göre hafta sonunda Komisyonun vardığı neticeler Maliye Bakanlığına bildirilecektir. Maliye Bakanlığınca neşredilecek olan rapora yapılan bütün itlrajı-lar da eklendikten sonra kanun tasarısının hazırlanmasına başlanacaktır.
Şişli ve civarının suyu
Vali ve Belediye Başkanı dün Sula» idaresi Müdürlüğüne giderek Şişil ve el* varına su verilmesi İşini konuşmuştur»
Açıkta kalan 300 işçiye iş bulundu
Piyasada hüküm süren İşsizlik doia-yıalyle. Adalet Mensucat ve Başvll Fabrikalarından açığa çıkarılan 300 İşçinin durumunu tetkik etmek için Vilâyet He-kem Kurulu dün toplanmıştır. Alınan karara göre, hsfiadfl 4A saat çalışan dlg^r işçilerin çalışma saatleri biraz kısılacak ve açıkta kalanlar da bu boş saatlerde çalışacaklardır.
İspanyollar gitti
Şehrimizdeki maçlarını bitiren Bpen* yo) boksörleri bugün uçakla memleket* terine döneceklerdir.
Tarsus vapuru 15 ocakta sefere başlıyor
Tarsus vapurunun Balyada tamir edilen rürblnl gerine konmuş ve seyir tecrübelerine başlanmıştır. Gemi en geç D ovıık 1950 de sefere hazır vaziyete girecektir.
Taltif edilen Emniyet memur lan
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Balat eroin lınnhı tha.nesini meydana çıkararak faillerinin yakalanmasında büyük muvaffakiyet gösteren başkamlarr Aylav komiser muavini Ail Dursuneren. polis Zeki Erklp ve Mehmet AH Arkun'u para ıııük '«fattylc taltif etmiştir. Bundan başka yakalanacağını anlıyarak kendisine tecavüz eden sabıkalı Halit Yetiş tarafından yaralandığı halde hayatını istihkar ederek mütecavizi yakalayan po-* Us memuru Sabri ürker e de iki maaş nlsbetlnde ikramiye verilmiştir.
Talebelerin toplantısı
Üniversite Tnlebe Birliği dün Marmara Lokalinde, lisan derslerinde muvaffak olannyan talebelerin durumumu görüşmek için bir toplantı tertip etmiştir. Kalabalık bir gençlik kütlesinin katıldığı toplantıda söz alan hatipler, bu mevzuda Talebe Birliğinin derhal harekete geçmesi lüzumunu belirtmişlerdir.
Peyk devletlerin komünist propagandaları önleniyor
Peyk devletler sefaret ve konsolostuk* kırının memleketimize İthal etmekte oldukları kumünist propago odasına ait dergt. risale ve gazetelerin yurda İthal ve basımı hile tevzii rncncdilmlştir.
Posta idareleri bunlardan birer adedini alt olduğu adrese vermekte vs bakiyesini, Itnlıa edilmek Üzere. Emniyet makamlarına tealim etmektedir.
IYAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 8 -
ve oğullarının hesabına bir sürü nafile namaz-lan kılıyor. bo$ yere, bir uzun Kadiri teşbihiyle yüzleri, binleri bulan MSalâvati ^erıfc”ler çekiyor ve İkide bir, şu veya bu aebep dolayıaiyle bozulduğuna hükmettiği abdeatlrrini tazelemek için musluk başlarına gidip geliyordu. Fakat, saatler, fakat dakikalar bir türlü geçmesini bilmiyordu. Arasım evin İçindeki ölüm geaaizH-ğini neşeli çığlıklariyle dolduran İrili ufaklı, erkekli dişili bir alay torundan ise âdeta irkiliyordu.
Hacı Emin Efendi, »ou zamanlarda, bir de ev İşlerine karışmayı Adet edindi. Kâh kollarını sıvayıp mutfağa iniyor; kâh besleme Fatma’ya, taşlığı yıkarken yardıma kalkıyordu ve kanaı yahut da gelinleri, "Etme, eyleme!" diyecek Oldular mı gözlerini tasviri kabil olmıyaıı bir öfke bürüyor, bağırıp çağırmıya. aöğüp «ııy-mıya başlıyordu. O zaman kadıncağızların elleri ayaklan kesilip her biri bir yana siner ve sessiz göz yaşları İle bu müthiş fırtınanın dinmesini beklerdi. Lâkin bu fırtına, —fasılalı bir şekilde— hazan günlerce sürerdi Bu sıralarda, ona bir şey sormak, bir mütalâada bulunmak göyle dursun, yanma yanaşmak bile zorlu bir iş Olurdu, önüne konulan yemeklerin her birini bir bahane He iter; çorbayı ya fazla sıcak, ya fazla soğuk; pilâvı ya çok yağlı, ya az yağlı 36
bulurdu: *‘Hern beni mutfağa sokmak İstemi-yorauıııız, hem de köpeğin önüne konulmıyacak bu Aslan yemeğe zorluyorsunuz!” diye homur-dOmrdı. Bir gün, Allahın nimetine karşı yine böyle bir küfür savurduğu sırada, karısı: "TÖ-beler olsun ey Rahbirn... Sen bari kusuruna bakma!” diyecek oldu. Vay Efendim, vay. bunu aöyliyen sen misin! Hacı Emin, diziyle sofrayı Öyle bir kaktı ki, bütün tepsi olduğu gibi karşısında oturan kadıncağızların kucağına dev-rillverdl.
Tahine! Zadenin karısı Zübeyde hatun, kocasının bu çeşit zorbalıklarına, hoyratlıklarına, hattâ dayak ve tokatlarına genç yaşında fiberi alışık olmakla beraber artık vücudünün tahammülü azaldığından mı. yoksa son yıllarda hu feveranlar haddi aşlığından mı nedir, sık sık hastalanıp yatağa düşer olmuştu. Bu tepsi devirme hâdisesinden sonra haftalarca, aylarca kötürüm gibi yerinden kımıldıyamadı. Bununla beraber, oğulları arasım: "Ana, zorun nemden?,, diye soldukça: "Hiçbir geytm yok. Acık dizlerim tutmuyor. Eh. yaş elliyi geçti,,, sözlerinden baş-ku ağzından bir cevap alınamazdı. Gelinler de bir şey demezlerdi. Zira, Hacı Efendinin, oğullarından çekindiğini bilirlerdi. Gerçi. Tahine! Zade, oğulları evde bulunduğu zaman, her nedense büsbütün başka bir adam haline girer; karısını, gelinlerini hırpalamak şöyle dursun» hattâ yüzlerine sert sert bakmaktan bile sakımrdı. Niçin? Evlâtlarına karşı eksiklik mi duyuyordu? Onla-rm, karılarından, analarından yana çıkıp kendisine bir âsilik edebileceklerinden mİ korkuyordu? Hayır, o. saygı ve terbiye bakımından değilse bile, başka bir çok sebep dolayısiyle oğullarının böyle bir harekete knlkışamıynıııklarından emindir. Şu halde... Şu halde Tahine! Zadc’yi, kendi çocuklarının yanında süt dökmüş kediye
3T
çeviren bu ruhi hâdise, olsa olsa, ihtiyar bir uzviyetin iki genç uzviyet karşısında düşegeldiği bir nevi adali ve insiyakı yılgınlık dııyusıylc İzah edllebdırdl. Bundan başka, Hacı Emin, belki de uzun ve ağır yalnızlık günlerinin iç sıkıntılarını ancak oğullarından birinin yüzünü görmek ve dışarıdan getirdiği havadisleri, dedikoduları dinlemekle dağıtabiliyor, yüreğine hır parça su serpiliyor va hiç değilse bir kaç saat için bu yanardağın feveraaları diner gibi oluyordu.
Gerçi dışarıdan gelen havadisler, çok kere, kalbe foınh veren şeyler değildir. Fakat, Hacı E-min, bunları büsbütün başka bir kulakla dinlerdi. Meselâ oğlu filân vak'ayı anlatmak için söze "Camım önünden geçiyordum.cümlesiyle Irş larken o, artık hikâyenin arkasını dinkıuc ı ıcu zamandır görmediği cami hlrn-ım i. tim tefer-rilatl.vle yemden gözlerinin önünde canlandırırdı. Kendim bildiği bileli, günde inç değilse hır kaç defa uğradığı, günde birkaç dr ta ayak yollarına girip çıktığı ve yanında sıra sim duranlarla konuşarak, dakiknlarca İStibra ettikten ve ellerini kollarını sıvadıktan sonra yavaş yavaş şadırvana yanaşıp aptes aldığı vo br»n. ayakları serinlemiş olarak camiden içeriye törenle daldığı anları yeniden yaşıyorum sanırdı. Yahut da herhangi başka bir kimse ona: "Bizim lamail kalfanın kahvesine gitmiştim,..,, mukaddimesiyle bir hikâye anlatmağa girişti mi, yaz mevsiminde yıllannnş çınarının altında, kış mevsiminde snç solmasının etrafında toplanılan hu tatlı dedikodular kaynağının havasını yeniden koklar ve İsmail kalfanın kendi eliyle pişirdiği kahveyi yine kendi eliyle vermek için ona doğru sokulup egiiışlcrıni ve "Hacı Efendi haberin var mı?..,, mukaddemosiyle zamaneye dair kulağına bir takım cinaslı tezyifler fısıldayışını yeniden görür ve işitir gibi olurdu. Ernin Efendi, bu rh-
33
retle bir nevi muhayyele İdmanı yapıyoı4, yaratılışta pek dar ve kısır olan hu melekesini farkına varmaksızın genişletip geliştiriyordu
Bir gün küçük oğlu Tabir Bey yine "lmn«ll kalfanın kahvesinde oturuyordum.,.,, tünıksıylo bir söze başlarken babasının kıs kıs gülerek: "Ulan bu lâfları nereden bulur çıkarımın!,, diye - gûya kendi kendine konuşuyormuş gibi - bir şeyler mırıldandığım görünce aklını oynattığına hükmedip donnkohmştı. Zira, anlatmak üzere olduğu vakıa veya meselenin gülünecek hiçbir ta-rn \ ıktu Hattâ tam tersine. Tabir, Hacı Emin’ Ih nice zamandır var kuvvetiyle bozmağa çalıştığı bu kooperatif işinden bahsetmek istiyordu ve babasının ise, buna güleceği yerde kızması lâzım gelıruı.
Oğ'u, birdenbire susunca Eınin Efendi kendini toparladı ;
- Ne anlatıyordun, bakayım? İsmail kalfa dedin de aklım ondan yana kayıverdi; bir tuhaf lâfını hatırladım . • Hani, şu genç lise müdürü hakkında...
Tahir bey babasının bu kadar candan gillUşü-ne ilk defa şahit oluyordu. En neşelendiği zamanlarda bile yüzünün sert ve donuk ifadesinde hemen belirip silinen bir gülümseme çizgisinden başka bir şey görülmezdi. Bütün hislerini aşağıya doğru kıvrılmış kaim kuşlarının altındaki küçücük gözlerinden sezmek ancak mümkün olabilirdi.
Otuzbcg yaşına rağmen bu basından ilaha kapanık ve ağır ruhlu olan Tahir bey, • bu sefer İsmail kulfa adım ağzına almadan - sözüne bıraktığı yerden tekraı başladı :
Kahvede oturuyordum, dedi; İrfan, yanıma geldi. Anka ladan duba bugün dönmüş. Rıı ku* paratıf işinden yakayı sıyırmanın imkânı olmadığım söylüyor Eğer biz. yapmazsak onlar gelip 39
yapacaklarmış.
Hacı Emin: ”— Sakın ha, dlve bağırdı. Öyle şey olmaz; bunun da başına sen geçmelisin. Bugüne bugün fırkanın reisi sensin. Tayyare Cemiyetinin reisi sensin. Buna da senin reislik etmen lâzım gelir.
Tahir boy, şaşkın şaşkın, babasının yüzüne baktı. Daha düne kadar teşkiline o kadar şiddetle karşı koyduğu bir teşebbüse şinıdi neden kendisini önayak etmek istiyordu? Hacı Emin, gözlerini birer çivi gibi oğlunun gözlerine dikerek:
— Sözümü anhyamadın galiba; dedi.
— Doğrusu pek anlıyamadım. Evvelâ memlekette bu işe kimse girmek istemiyor.
— İyi işte ya... Sen bir defa onu eline aldın mı tavsatır gidersin. Başa çıkamadın mı, kendine göre bir kuparatif yaparsın. Yani kııpaıatif sen nlursun. Ne et, ne eyle yabancıların burnunu bu işe sokturma!
Tahir bey, itaatli bir çocuk tavriyle başını önüne iğdi. Bir müddet bö.vlece, sessiz sessiz düşündü. Sonra, yine başı öne Iğlk. gözleri yere dikili, kendi kendine söylenir gibi :
— Bir kaç güne kadar mebuslar da geliyormuş; irfanla haber yollamışlar; dedi.
Bu söz üzerine, Hacı Emin in kaşları aşağıya doğru sarktı, sarktı. Götlerini büsbütün örttü. Yine evin düzeni bozulacak; yine yemekler pişip sofralar kurulacak; yine ziyafetler çekilecek ve havayı yine buram buram rakı kokulan saracaktı •
• •
O sabah başta vali, candarma kumandanı, belediye vo parti reisleri olmak üzere îi Merkezinin bütün ileri gelenlerinden mürekkep bir heyet, mebusları karşılamak için erkenden istasyona toplanmıştı.
fDevamı var)
40
e
8 Aralık 1949
YENİ İSTANBUL
bayta S

GUNUN
EKONOMİK
HAREKETLERİ


i
1950 bütçe açığı ve Marshall yardımı
MALİYE Bakanı İsmail Rüştü AksaVın 1 Aralık 1949 da matbuata verdiği beyanat ile 1950 bütçesi efkârı umumiyeyc sunulmuş bulunuyor.
Sayın Bakanın beyanatına nazaran, 1950 bütçesinin bâriz karakterini, yol, liman, hava meydanı, demiryolu, e-nerji ve kömür işleriyle zirai ve sıhhi kalkınmaya ve kültür işlerine ehemmiyet verilmiş olması teşkil etmektedir; ve bütçedeki masraf artışları bu sahalardaki inkişaflardan mütevellittir.
1950 bütçe rakkamlan şunu da göstermektedir ki masraflardaki artış 1950 senesinde de devanı edecektir. Ve bütçemiz 1950 senesinde açıktır.
“Bütçe açığı., tâbiri Türk efkârı u-vmıımiyesinde nâhoş tesir yaratan bir tâbirdir. Politikacılar bunu istismar ederler. Gazeteler buna hücum ederler. Bu sözü işiten vatandaş neden mütevellit olduğunu vâzıh olarak bilmediği bir huzursuzluk duyar.
Acaba bu nâhoş tesir nereden geliyor; hiç şüphesiz mazideki tecrübelerden. Türkiye Cumhuriyeti mali tarihinde. bilhassa ikinci Dünya Harbi sırasında görülen bütçe açıklan —diğer birçok memleketlerde olduğu gibi — vergi artmaları, istikrazlar ve bilhassa enflâsyon ve bunu takip eden iktisadi kargaşalıklarla tev'emdir. Bütçe açığı büyük mtlnewer kitlesini teşkil eden memurlarla sabit gelirli vatandaşlar İçin fiatlann artması ve bınnetice hakiki gelirin azalması, tasarruf sahibi ve menkul sermaye sahibi için tasarrufun ve sermayenin durduğu yerde erimesi, memleket ekonomisi içbı bütün ölçülerin değişmesi ve mtlvazenenin bozulması demektir. Böyle bir hâdiseyi vatandaş olarak ve miHetçe hoş karşılamaya imkân yoktur. Ancak şurasını unutmamak lâzımdır ki memleketimiz her bakımdan kalkınma vaziyetinde olan bir memlekettir. Hayatiyeti fazla ve ihtiyaçları geniş bir memlekettir. Böyle bir memleketin kalkınmasında Devlet pasif bir rol oymyamaz. Memleketin bu dmamizm’ine iştirâk etmek, rehberlik yapmak mecburiyetindedir. Bundan dolayı masraf bütçesinin her sene biraz dalla kabarması mukadderdir. Mesele bu artışın memleket ekonomisine zarar vermiyecek şekilde karşılana-bılmesidir. İşte, müşahedemize göre, 1950 bütçesinde bu keyfiyet tahakkuk
ettirilmiş gibi görünmektedir. Filhakika, Maliye Bakanının beyanatına göre 1950 bütçe açığını teşkil eden 154 milyon lira Marşal yardımından memlekete getirilecek olan malların Türk lirası tutariyle karşılanacaktır.
Malûm olduğu üzere, Marşal yardımı, Avrupanm İktisadî kalkınmasını temin için kurulmuş bir müessesedir; ve bu kalkınma için Avrupa memleketlerinin İhtiyacı olan emtia, malzeme ve teknik yardımı temine çalışır Marşal mekanizması oldukça komplikedir. Yardım İki şekilde yapılır: Doğrudan doğruya vardım, bilvasıta vardım Doğrudan doğruya yardım Amerikanın Avrupa memleketlerine hibe şeklinde veya kredi ile emtea, malzeme ve teknik yardım temin etmesidir Bilvasıta yardım ise tiraj hakkı denilen mekanizma ile yapılır. Tiraj hakkı, isminden de anlaşılacağı veçhih , bir memleketin diğer bir memleketten mal çekme, mal alma hakkıdır. Bir hak. hem mal veren memlekete hem de mal alan memlekete fayda sağlar. Mal veren memleket verdiği malın mukabilini dolar olarak Amerikadan alır. Mal alan memleket ise bu malın bedelini her hangi bir şekilde ödemediği için, bir nevi hibe voliyle yardım görmüş olur. Yine Marşal mekanizmasına göre, her memleket Amerikadan hibe voliyle aldığı mallarla Avrupa memleketlerinden tiraj hakkım kullanmak suretiyle aldığı malların bedelini kendi milli bankasına milli para-siyle yatırmak mecburiyetindedir Milli bankalarda bu şekilde toplanan paralar, Amerikanın muvafakatiyle, üç şekilde kullanılabilir: Marşal yardımının iç finansmanında. Devlet borçlarının itfasında ve bütçe açıklarının kapanmasında.
işte 1950 bütçesi açığı. Maliye Bakanımızın beyanatına göre, bu paralarla kapanacaktır. Bütçe açığının bu şekilde kapanması, 1950 bütçesinin. yine Maliye Bakanının ızahatiyle tebarüz ettirilen karakterine göre, memleket ekonomisi bakımından faydalıdır. Çünkü 1950 bütçe açığı gayri müsmir masraflardan ziyade memleketin kalkınması için yapılacak en-vestiamanlarla müsmir masraflardan tevellüt etmektedir. Bundan dolayı 1950 senesi bütçe açığının, “açık., tâbirini işitir işitmez husule gelen nâhoş tesiri yaratmaması, bilâkis, memnunluk uyandırması lılzımgelir.
• •

C-S:
Bulgaristanın feci
gıda durumu
Bir Bulgar gazetesi, bu seneki mahsulün bol olmadığını söyliyerek, halkı tasarrufa davet ediyor Sofya, 7 (YİRS) — Bulgar hükümetinin yarı resmi gazetesi bulunan "Rabotniçesko Delo.. gazetesi bu sabah neşrettiği başmakalede, Bulgar hükümetinin güttüğü gıda siyasetini ele almakta ve şunları yazmaktadır:
“Aklı selim sahibi olan halkımızın. bilhassa buğday ve hububat bakımından gıda maddelerinde disiplinli bir ekonomi tatbik etmesi lâzımdır. Bu seneki mahsul maalesef bol değildir. Komünist Partisi; İç Ticaret. Tarım ve İaşe Bakanlıklarına, vazifelerini sonuna kadar yapmaları için talimat vermiştir.
Bugün memleket eknomisinin. Bul-garistanın ana dâvasını teşkil ettiğini, resmî makamların vazifelerini tam
mânasiylc yapmadıklarım yazan gazete, piyasada sahte ekmek karneleri mevcut olduğunu ve bu do ğı tınımda ran ılacağını taya işaret
" Ekmek
vesikaların hassas dav-ve şu
nok-



Birleşmiş Milletlere bağlı
Sanayiin himayesi
IS
Afyon komisyonu çalışmasını bitirdi
Memleketimizde afyon iç ticareti de
inhisara tâbi tutulacak
son derece hlldlrmekte etmektedir: vesikaları, yalnız çalışan-
lara ve semere verenlere dağıtılacaktır. Bulgar cemiyetine faydası olmayanlara karne verilmeyecektir. Bilhassa, maden ve fabrika işçilerinin tatmin edilmelerine çalışılacaktır.”
Bu gazete, aynı zamanda, bir çok köylülerin ellerindeki buğdayı ve diğer ziraat mahsullerini hükümete tevdi edecek yerde, bunları saklayıp stok yaptıklarını açıklamakta ve onlara karşı amansız bir savaşa girişileceğini haber vermektedir.
m ■■ bu b >

HABERLER
Italyanlar bize makine satmak istiyorlar
Londra 7 iYİRS) — İtalyan mensucat makine fabrikaları, Türk fırmalariyle muhtelif tipte makine satmak üzere müzakerelerde bulunmaktadır.
madenciler A-başına 35 sent
şimdiye kadar
haftadan halinde Pamuk
toplantı-bitirmiş-
Dışişleri
Marşal plânından yapılan yeni tahsis
Washington, 7 A.A. (United presesi — İktisadî işbirliği idaresi tarafından bildirildiğine göre, bu hafta Türkiye için 200.000 dolarlık inşaat ve maden makinesi satın alınması için müsaade verilmiştir.
Bu mallar 1949 mali senesinin son dc»rt aylık devresi içinde teslim edilmiş olacaktır. Türkiye’ye gelecek olan bu Marshan Plânı malları Amerikan menşelidir. Hafta sonunda Avrupa’ya yapılan yardım yekûnu 1.773.000 dolardır.
Çekoslovakyada' devalüasyon söylentileri
Londra, 7 (YİRS) — Prag ma-kanıları, Slovakyada paranın kıy-metten düşurülecefiine dair halk arasında rivayetb rin ağızdan ağı-za dolaşmakta oldu fi unu inektedirler.
Bütün dükkânlara halk hücum etmektedir. Slovak
dükkânlardan, vesikaya tâbi olsun wya olmasın her şeyi safın almak için birhirlcrlyle âdeta yarış etmektedirler.
söyle-
fit eda halkı
Kömiir işçileriyle uyuşuldu \Vashington 7 (A.A.) (Afp) — John Levvis’in başkanlığı altında bulunan işçi Sendikası birçok kömür madeni idaresiyle müşterek mukaveleler imza etmiştir. Bu mukavelelere göre, amele gündeliklerine 95 sent zammedilmiştır. Bundan başka senede 2.5 milyon ton kömür istihsal eden mele Sandığına ton yatıracaklardır.
Maden» İdareleri
ton başına 20 sent vermekte idiler. Diğer taraftan haftada Üç gün çalışalı amele bundan böyle beş gün çalışacaktır.
Japonya - Amerika arusındn pamuk mensucat rekabeti
★ Londra 7 iYİRS) — Bir beri Nevyork’ta toplantı bulunan Anglo-Anıerikan
Mensucat Sanayii Konferansında, Japon rekabeti karşısında alınacak tedbirleri yerinde tetkik maksa-diyle Japonyaya dördü İngiliz ve dördü ~ArnenV(alî olmak Üzere 8 kişilik bir heyetin gönderilmesi kararlaştırılmıştır.
Konferans riyaseti, Japonya işgal makamlarına müracatla, gerekli müsaadenin bir an evvel verilmesini istemiştir.
Fransa’da (lemlr\ohı İçin ayrılan tahsisat Brazavil 7 (YİRS) — kümeli, Fransa da ve lerindeki demiryolu
tevsi etmek üzere 380.580.000.000 franklık bir tahsisatın ayrılmasına karar vermiştir.
İngiltere’de İstihsal artıyor Londra 7 (YİRS) — Kasım ayının son haftasında. Ingiltere 20 milyon 274 bin libre pamuk ipliği istihsal ederek, harp sonrası İçin yeni hır rekor teşkil etmiştir.
Bu rakam bir hafta evveline nazaran 140.000 libre daha fazladır.

Fransız Hİi-müstemleke-şebekelerim
Japon dokumaları
New-York. 7 (A.P.) — Geçenlerde
sona ermiş olan İngiliz - Amerikan dokuma konferansının başkanlığını yapmış olan Robert Stevens sekiz kişiden mürekkep ve karma bir İngiliz-Amerikan komisyonunun, Japon mallarının dokuma sanayiindeki ehemmiyeti nazara alınarak Tokyo’ya gönderilmesi hususunda, konferans sırasında, bir teklif yapılmış olduğunu açıklamıştır. .
Bu teklif şimdi, İngiliz ve Amerikan dokuma sanayii temsilcileri tarafından tetkik edilmektedir.


7/XII/l 949 Çarşamba
Amerikada panııık mahsulü toplandı
New-York, (Hususi) — Pamuk eyaletlerinde havaların güneşli gitmesi, geri kalan mahsul hasadının gelişmesini mümkün kılmıştır.
Mahsulün hemen hemen yarıdan fazlası toplanmış bulunan Kuzey - Batı ve Güney - Batı kısımları hariç hasad. diğer bütün mıntakalarda sona ermiştin
Böylece bu yıl Amerika pamuk mahsulü ıslanmadan ambara alınmış olup kalitesi bu bakımdan yüksektir.
tnırlltere’de kömür İstihsali rekoru
Londra, 7 (YİRS) — İngilteredc son hafta zarfında istihsal edilen kömür miktarı 4.570.000 tondur. Bu rakam bu senenin haftalık istihsal rekorunu teşkil etmektedir.
1949 senesinde istihsal edilen mür miktarı, bugüne kadar milyon tonu bulmuştur.
İskandinav Memleketleri lngiltercnln teklifini İnceliyor Londra, 7 (YİRS) — Bugün Kopenhag’dan öğrenildiğine göre. Danimarka Bakanlar Kurulu, İskandinav memleketleriyle İngiltere arasında mahalli bir ticaret anlaşması akti için İngilterenin yapmış olduğu teklifi incelemiştir. Bildirildiğine göre, Danimarka Bakanlar Kurulu, Norveç ve İsveç hükümetleriyle temasa geçerek. Ingiltere’ye müşterek bir cevabın verilmesi için teklifte bulunacaktır.
Batı Almanya fabrikaları hakkında alıktan karar
★ Londra, 7 (YİRS) — Batı Devlet-
leri, Batı Almanyadaki bütün fabrikaları, müttcfiklerarası tazminat bürosuna devretmeyi resmen kararlaştırmışlardır.
Potsdam anlaşması mucibince, Batı Almanyadaki fabrikaların dörtte üçü Batı Devletlerine ve Çekoslovakya ile Yugoslavyaya devredilecek, mütebaki üçte biri de Rusya ile Polonyaya devredilecekti. Bugüne kadar Sovyet Rusya İle Polonya kendilerine düşen miktarı almış bulunmaktadır. Bundan maada, Sovyet Rusya, aldığı fabrikaların mukabilinde kereste temin edecekti. Yapılan istatistikler, Rus-yanın mühim miktarda kereste borçlu olduğunu meydana çıkarmaktadır. i
Knınanya - Rusya ticaret






Yeııi I riiiısr/ paraları
Brazavıl. 7 t YİRS ı - Fransa Maliye Bakanının bildirdiğine göre, 10. 20, 50 ve 100 franklık yeni madeni paraların tedavüle çıkarılması için çalışmalara başlanmıştır. Piyasaya sürülecek olan bu paraların miktarı 75 milyar frank olacaktır.

);(-
199
anlaşması
Londra, 7 (YtRS) — Rıımanya-nın Dış Ticaret Bakanının başkanlığı altında hır Rumen ticaret yeti Moskova ya varmıştır.
Hindistan'da yeni para
Londra. 7 lYİRSl Hindistan
Maliye Bakanı, anayasanın kabul gününde tedavüle yeni paraların çıkarılacağını bildirmiştir.
Almanya - Avusturya ticaret anlaşması
Izmdra, 7 (YİRS) Frankfurt’ta bulunan hır Avusturya ticaret heyeti, Federal Almanya ile bir ticaret. anlaşması imzalamak için konuşmalara ve temaslara başlamıştır.
he-
Ankarnda iki haftadanberl Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda toplanan Birleşmiş Miletler Ekonomik ve Sosyal Konseyine bağlı Uyuşturucu Maddeler Komisyonunun Afyon istihsal Eden Başlıca Memleketler Hususi Komitesi dün saat. 10 da son sini yapmış ve çalışmalarını tir.
Bu son toplantıda söz alan
Bakanı NecıncddLn Sadak söylediği nutukta, bu işe milletlerarası verilen ehemmiyeti belirtmiş, Tlirkiyenin afyon istihsal ve ihracatının tahdidinde hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığını söylemiş, fakat bütün müstahsil memleketlerle beraber bu işin "karşılıklı taviz zihniyeti içinde tanzim,, edilmesi lüzumuna işaret ederek alınan kararlara geçmiş ve A. A. nın bil-dirdiğine göre, bunları şu şekilde hülâsa eylemiştir:
1 — MUatahali devletler, afyon İstihsal ve İcraatını tıbbi ve Hini ihtiyaçları kar-şıhyacnlc şeklide tahdit etmek üzere müştereken gerekli tedbirleri alacaklar vo bu maksatla da henl.lz teke) ihdas etmemiş olan müstahsil devletler, başlıca müstahsil ve imalâtçı drvh>tterden müteşekkil komitenin vnzcttlgl prensipleri gözÖnünde tutarak tekeller teşkil edeceklerdir. Daha evvel tekel koymuş olan memleketler, bu Bhrtemi yuknrıki pren-
«İplere intibak ettireceklerdir. Bu suretle afyon ekimine tahsis edilen toprakların İstihsal edilen afyonun aJış ve satışı imtiyazım münhasıran elinde bulunduracak olan tekel tarafından tâyin ve tahdidi temin edilmiş olacaktır.
2 — Müstahsil devletler, geçmişteki isti harıl ve icraatı itibara alarak tıbbi ve ilmi ihtiyaçlarını her sene kar-şüiyacak şeklide kendilerine düşen satış hisMCHİnl âdilâne bir tarzda aralarında taksim edeceklerdir. Bu müstahsil devletler haşhaş ekim ve afyon istihsalini buna göre denkleştirmeyi taahhüt ederler.
3 — Her sene lüzumu olıın afyon miktarını tâyin ve her müstahsil memlekete düşen hisseyi ele alarak bu İstihsali İmalâtçı memleketler arasında tevzi etmek üzere milletlerarası bir ofis kurulmuştur. Bu suretle müstahsil memleketler mnh-HUİlerini satmak endişesinden kurtulmuş ve imalâtçı memleketler de İhtiyaçları olan yeter miktarları iıer zaman milletlerarası ofiste bulacaklarından emin olacaklardır.
•I — Nihayet, dünya afyon siyasetini İdare etmek, milletlerarası ofise gereken direktifleri vermek, fiyat ve afyon evsafı m tâyin etmek İçin milletlerarası idari bir teşkilât kumı&nın lüzumlu olduğu nazarı itibara alınmıştır. Bu teşkilât da kararlarınız sayesinde kurulmuş olacaktır.,,
Nutkuna devam eden Dışişleri Bakanımız, TÜrkiyede 1933 tenberi mevcut olan afyon ihracı inhisarının iç ticarete teşmil edileceğini teyit etmiştin
Fabrikatörler, Ticaret Odasında bir toplantı yapacaklar
Ticaret Odasının sanayi meslek grupları, yarın toplantı yapacaklardır. Bu toplantıda, sanayi erbabını alâkadar eden meseleler şunlardır:
1 — Gelir vergisi mevzuunda a-mortisman nisbetleri,
2 — Muamele vergisinin son şekil,
3 — Sanayi bankası.
4 — İthalât işlerinde dahili sanayiin Rkırunnıası.
Görüşülecek meselelerin en mühimini, ithalât işlerinde yerli sanayiin himayesi meselesi teşkil etmektedir. Son zamanlarda dilen ucuz müşkül bir muştur. Bu
lar elindeki, demir ve madeni sanayi, dokuma sanayiinin, dışardan ucuz bir surette ithetl edilen mallardan daha ziyade müteessir olduğu görülmüştür.
Toplantıda fabrikatörlerin, Hükû» metten yeni himayeler istiyeceği, ithalâtın yerli sanayi hesabına tahdit edilmesinin bahis mevzuu olacağı söylenmektedir. Fabrikatörlere göre, işsizlik meselelerini önlemek İçin de ithalâtın bu bakımdan da kontrolüne ihtiyaç vardır.
dış piyasalardan ithal e-eşyarıın, yerli fabrikaları duruma soktuğu sabit ol-arada hususi sermaye da r-
Vapurların
navlun ücretleri
Balıkçılığın inkişafı için tedbirler
Çikolatacılar, kakao çekirdeği alamıyor Dünya flütlerinde düşüklük olduğu için, gün geçtikçe yurdumuza ucuz mal ithal edilmektedir. Dün de yazdığımız gibi, bu ucuz ithal eşyasından, demir malzeme ve çivi fabrikaları müşkül duruma girmiştir.
Yerli sanayiimizi tehdit eden yegâne âmil ucuz ithal eşyasının gelmesinden ibaret değildir. Ham maddelerini dışardan lan fabrikalar dolayı ayrıca kalmışlardır.
Bunlardan çikolata imalâthaneleri kakao çekirdeği ithali için Ticaret Bakanlığından Jisane İstedikleri halde henüz bir cevap alamamışlardır Döviz mevcudunun daha ehemmiyetli görülen maddelere tahsisi icap ettiği için, çikolatacıların müspet bir surette diği anlaşılmaktadır.
Yurdumuzun yıllık ihtiyacı 600 tondur, büyük ve küçük 12 dan
almak suretiyle kuruda döviz tahdidatından müşkül bir vaziyette
Izmirde ücretlerin arttırılacağına dair bir rivayet çıktı
İzmir, 7 ı Hususi muhabirimiz bildi-riyor) — Devlet Denizyollarının ticarî eşya navlun ücretlerini arttırmak için inceleme yaptığı haberi, Izmirde ilgi ile karşılanmıştır.
Ticaret Odasının verdiği bilgiye güre, İzmirdcn Ankaraya bir kilo üzümün Demiryolu nâkil ücreti, yedi kuruş olduğu haldi İzmirden Ankaraya ve Hamburg’a bir buçuk kuruştur.
Devalüasyondan sonra olsun memleket İçinde hayatı ucuzlatmak üzere hükümetten tedbir beklenirken denlz-üstü navlun ücretlerinin arttırılmasının realiteye uygun düşmiyeceği ileri sürülmektedir.


bil-için ya-
Bir komisyon yarın Ankara’da çalışmaya başlıyor
Ankara 7 (Hususi muhabirimiz diriyor) — Balıkçılığın inkişafı gerekli tedbirleri görüşmek üzere
nnki cuma günü Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı mütehassısları ile sahil şehirlerden gelen balıkçı mümessillerinin İştirakiyle, Toprak Mahsulleri Ofisi binasında bir toplantı yapılacaktır.
Toplantıda istihsal, iş istihlâk, konservecilik ve ihracat meseleleri görüşülecek ve varılacak neticeye göre Marshall yardımından ne şekilde faydalanmak mümkün olacağı mevzu-ıı hakkında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına bir rapor verilecektir.
Izmirde ticaret âleminde
durgunluk hüküm sürüyor
Tütünden başka maddeler üzerinde büyük muameleler cereyan etmiyor
İzmir, 7 «Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Şehrimiz ticaret Aleminde dikkate değer bir durgunluk seziliyor. Bu durumu, senenin on ikinci ayında bulunmamıza ve bankaların yıl sonu münasebetiyle hesaplarını toplamak istemelerine atfedenler vardır.
Borsa dışında da tütünden başka maddeler üzerine büyük muameleler olamıyor. Rellibaşlı bankalar, durumu gizlemek hususunda gayretli davranmakla beraber büyük kapital sahihi olnııyan firmaların vadesi hulul eden hanlın borçlarım Ödemek hususunda kaçamaklı yollara saptıkları ve bunun tabii neticesi olarak banka protesto-
larına maruz kaldıkları gözden kaçmıyor. Bankaların temin ettiklerine göre Izmirde iflâı» hâdisesi yoktur. Fakat para darlığı vardır^ Köylü, sattığı mahsulün parasını alınca bu parayı şehirde harcamıyor. Anadpluya giden paraların orada bir müddet için olsun kalmış olmasını buhranın sebebi sayanlar vardır. Bugün, zeytinyağı piyasası ağırlaşmış ve fiyatlar yeniden kiloda beş kuruş azalmıştır.
Günün en enteresan haberi büyük bir firmanın Almanya için bir Amerikan firmasına 368 kuruştan (100) bin kilo tütün satmış olmasıdır.
isteklerine de cevap verileme-
kakao çekirdeği Bu miktar mal, fabrika tarafm-
işletilmektedir.
Zeytin fiyatları yükseliyor
Yiyecek maddeleri grupunda, umumiyet itibariyle ucuzluk hareketi devam ettiği halde, istisnaî olarak zeytin fiyatlarında tedricî bir surette yük-vam ettiği halde, istisnai olarak zeytin mahsulünde birinci derecede rol oynıyan Gemlik bölgesinde, kuraklık yüzünden bir kısım zeytin tanelerinin yanık bir hale gelerek dökülmesidir. Böyle olmakla beraber. elde edilen ıı.ahsul kalite ve tane büyüklüğü Iti-bariyle geçen yıllara nispetle yüksektir.
Levha teneke ucuzluyor
Bilindiği gibi. Harp yıllarında Ang-lo-Amerikan grupu levha tenekeyi, millet lerarnsında bir tevzi rejimine tâbi tutmuştu. Ekim ayındanben bu rejime nihayet verilmiştir. Bunun Üzerine ithalâtçılar İngiitereden serbest olarak levha teneke getirmişlerdir. Bu yüzden levha teneke fiatlerl 125 kuruştan 105 kuruşa kadar düşmüştür.
Yalova tütüncülerine avans
Tekel idaresi Yalova’da tütün müstahsiline parti farkı gözetmeksizin müsavi şartlar altında ekim avansı dağıtmağa başlamıştır.
Borsalarda Vaziyet
htanbul:
Dün Ticaret Borsası umumiyet itibariyle durgun geçmiştir. Böyle olmakla beraber, fındık, tiftik fiyatlannda gevşeklik mevcut değildi. Fındık fiyatları tutkundu. Son birkaç gün içinde fiyatlar mutedil bir seviyede olduğu için, ihracatçılar daha kolaylıkla dış piyasalara teklifler yapmışlardır. Tiftik piyasası ise sağlamlığını muhafaza etmektedir.
Kambiyo ve Esham Bolcasına gelince: Burada Devlet satışlarına olan istekler devamlı bir şekil almıştır. Tahvillere karşı alıcı okluğu halde, satıcı pek azdır. Sarraflar, küçük tasarruf esbabına Devlet Tahvilini bulmakta zorluk çekmektedirler.
Borsa dışı altın fiyatları ise sağlamdın
İzmir:
Piyanada gevşeklik devam c-tmektedir. Fakat önümüzdeki ay, üzüm üzerine ehemmiyetli İşler olacağı anlatılmaktadır. Ocak ayında Alınanlardan başka, lngillzlerin de Karabük taksitlerine karşılık olmak üzere 9 numaralı üzümden alacakları tahakkuk etmiştir.
İncir fiyatları ise eaki saglumhgıın muhafaza etmektedir, lngillzlerin son 5(10 tondan sonra, piyasaya karşı lftkayit kaldıkları görülmektedir.
Pamuk için dış piyasalardan İstekler yoktur. Piyasa durgundur. Pamuk yağında fiyat gerilemesi vardır.
Adana:
Dış piyasalardan pamuğa karşı istekler olmadığı İçin fiyatlar eski seviyesini muhafaza etmektedir
Nevv-York Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Kambiyo
Devlet Tahvilleri
(*)
Bugün
Bugün
38
VL
60.-
• •••
11.25
11.50
Adana Ticaret Borsası
190/200
196 200
160/167.50
Pamuk
mal
Şirket Tahvilleri
107.—
106.—
310.—
226.—
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
1*5.—
120,—
Ecnebi Tahviller
285.—
IMt
• 9
• •••
• •••
M M
69.60
51
22.10
Son kapanış
Pamuk
Pamuk
Aknlu 1
Akala II
Dokuma İlanı Maddeleri:
Tiftik oğlak .................
Tiftik ona mal ........... Yapak Anadolu (Kırkını)
37.—
41.— 45 — «1.—
77.—
315.—
275
3.95
87.—
84.38
160/165
yok
22.60
21.—
37. —
38. —
31.20
32.10
I. II.
I
1.
3.90
81.38
84.—
60 —
135
48
150
36.—
42
39.—
81 —
62.« 135.
45.
32.50
35.—
19.— 17.50 36.—
37—
KAMBİYO,- ESHAM VE TAHVİLÂI
82.
81.—
MEMLEKET TİCARET BORSAJ.ARI
(♦> Gününde Borsadu muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve çuhamın ars vo Uıluplcr». güre taayyün edan takribi piyasa değerleri.
(Tiö
%5
%5 %5 *5
118.50
24.50
5.—
16.—
23.25
63.—
68.60
135.—
215.—
320
YerU 1
118.50
25.—
5.10
16.30
23.50
30.29
30.28 30 19 30.18
İhını derllrr:
Sığır «ahımura kilonu .... Keçi tuzlu kuru kilo9U .... Koyun hava kurunu kilosu Mezbaha sığır ynş kilosu
Buğday yumuşak ...........
Buğday ecrt •••••••••
Mıkır Kredi fobSİVr 1903
•’ II l
Anadolu D.Y Tertip A/B. M ’’ C. .
%6ü ....
** MUıncH. Senet.
Kuru Mcyvakır
Fındık (kabuklu sivri) ..
Fındık (İç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Ceviz (Iç nattlrcl) ......
YABANCI BORSALAR
Açılış Kapanış
1 Sterlin 7.87 7.89
100 Dolar 282.— 280.—
100 Fr. Frangı 0.80 0.80
100 İsviçre Fr. . 64,03 61.03
100 Belç. Fr. 5.60 5.60
100 İsveç Kr. ...
100 Florin 73.68.40 73.68.40
,,H> r-'rot
100 Drahmi 0.01.870 o.ttl X7ti
İOU EMCOU'lnfl 9 73.90 n.73.oo
Serbest Fiatlar
Lira
En aşağı Cn yukarı
Dolar -Takas” 4.38 4.40
Sterlin 11.55 11.59
İsviçre Frangı ıoı 102
Altınlar
Bugün Eftkl kur
Lira Lira
RUİÇO îrrrll Ur. 6.22 6.22
KÜlço Degıi'tan ” 6.32 6.32
Cumhuriyet 42.25 42.25
Reşal 44.80 41.75
Hainli 12.10 42.10
Gulden 40.80 40.75
Ingiliz 57.25 57.—
Franms kok. 17 .50 47.50
Nıtfioh-on tll. 13.50 43.50
İHVİçro ..... 42.50 42 5e
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gllmllş Gr.
i Fimin 10 D -
Ikramiyeli tahvillor
1933 Ergani ........
1938 İkramiyen Millî Müdafaa 1.......
1911 Demiryolu IV. 1911 Demiryolu V. •
%4 1/2 1919 Ikramiyeli ....
Diğerleri
1911 Demiryolu Kalkınma
• f
«4
Dün
Eski kut
Kapanış
23.50
20.50
100.25
98.75
95.70
05.50
23.50
20.50
100.25
98.80
09.40
05.50
%6 re6
(v«
%6
Si 6 %6
' •
%7 %7
%7

%7 %7
%7
1. II. 111.
1918 İstikrarı I91h
Milli Müdafaa
1919 1934 I
1934 1911 1941
1911 Milli
• •

14
Slvas-Erzurum I. L1-VI1.
1.
II. III. I.
11. Hl. VI
ıl» »4
Demiryolu
• r
• •
BlUdaraa
• •
•6
99

96-70
96.75
97.35
97.75
90.80
97.75
10,65
06.60
20.60
21.—
19.75
20.85
21.20
19.70
20 40
19.86
20.85
96.75
96.75
06.90 07.—
96.85
06.85
19.60 to ıo
20,70
21 -
20.95
20.46
20.—
İ9.TO
20 10
İO.8Ü
20.1)0
fiııhııbııt
Buğday Yumuşak
Buğday Sert ..............
Arpa Biralık ............
Arpa yemlik (dökmo) .... Mittir (Sari) ...........
1‘iiMiılyc tombul .......
Kasulyn Çalı aort .......
Kugyçmi ..... ...........
Mercimek Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil ..........
Nohut sıra .............
Yağlı tohumdur:
Ayçiçeği tohumu ..........
Kotoıı tohumu Konrllrtohumu ............
Su.sam ...................
Yer fıstığı kabuklu .......
T. C. Merkez Bankanı. ...... Türkiye iş Bankanı .......
Türk Ticaret Bankası .... Aralan Çimento ..........
Şark Dcğirmonclllc .......
Milli ReubHr/ıns .........
Nebati yağlar t
Zeytinyağı (Ekstra ekstra Ayçiçeği (Rafine) ........
Findik vıığı
Son kapanış
31.35
31.10
27.10
26.—
24.—
36.—
47.—
40.—
36.—
Ozum çeıcıracicsiz No. D incir A aarlAl No. 8
B serisi No. 108
Pamuk Akala 1.........
Pamuk Akala 17. ...
Pamukyağı (rafine) Pamuk çekirdeği ......
57
56
(5.—
B
234 170. -17.50


57.—
56.-
45. -
238
237
170 —
18.—
Buğdııy (Buşcil = Sent) Sert Kış mahsulü No. 4. Kırınızı ” No. 2
Cunuık Mlddliög (Libresi = Sent)
Aralık ............................
Mart ..........................
Mayıs .........................
Temmuz ..............
liftik (Libresi = Sent) râkeae No 1 ...........
Fıııdık (Libresi = Sent) Kabuklu Yerli iri oeeeeteeaeeeete
■' ” orta ............
Levant iç ithal malı ... Ekstra iri İç İthal malı ......
Kuru ür.tıın (Libresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme.
Keten tohumu (Buşell = Dolar) MlnncupoUs ........................
Kalay. (Ton-polar) Lovhıı-tencko (1 İbre sent)

30.32
30.27
30.15
30.14
60.—
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu = Sterlin) Bombay Kalkilta Ter fibtıût Hindistan 62.— 61.— 61.— 62.- 61.— 61.—
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresi = Peni) ... Sıra malı “ ” l’ün. Anadolu - Trakya “ “ ... 34.— 30.— 18.50 34.— 80.- 18.50 18.-
• İskenderiye Borsası
runııık (Kuntun = Tallan) Anhmounl Kısa clyaHt F/O Karnide Uzun elyafh F G.. — 78.82 89 «0
Sayfa 4
YENÎ İSTANBUL
S Aralık lP4f>
• •
Nesiller ve Yollar
Yazan: M. NERMİ...
Turizm dâvamıza bir bakış :
Turizm engellerile savaş
“Carmen,, in
Öl iinlüııiin yüzüncü yıldönümü münasebetiyle
bürünmüştür. Çocuğun dünyası başka tür-Bu ağır ve gezici ikisi de
İZE cemiyet dâvalarının renk renk yankılarını veren kudretli kalemlerden çıkmış romanları okuduğumuz zaman insan hayatının bizi çok düşündüren dramı ile karşılaşırız. Dramın değişnıiyen İlk sahnesi ailedir, Baba İle çocuk arasındaki mesafe genişlemiş, uçurum daha derinleşmiştir. Karşılıklı sevgi hiç de azalmamıştır, belki daha kuvvetlenmiştir bile.. Fakat aralarında anlaşılmaz bir yel esmektedir. Baba. bUj-ilk sevgisinin en uzak bir köşesine büzülmüş gibidir ve kırgın bir sessizliğe da gönül İÜ değildir.
havanın dağılmasını her ister. Fakat bunun içinden sıyrılmak, silkinmek ne kadar güç ve erişilmez bir şeydir. Bunu kim değiştirebilir artık? Baba, oğul veya kız şimdi duygulan. görüşleri, sezişleri ile ayrı ayrı İki nesil haline gelmiştir. Dunıas Fite' İn La datar au^ ccıın^/in^ sındaki Ar-ıu(wuT\ ite babası arasındaki uçurum, hayal kudretinin yarattığı bir şey değildir. Burada baba ve oğul, kendi dünyalarına göre, hiç şüphesiz birer kahramandır. Fakat her ikisi de kurtarıcı fazıM'i başka türlü anlamaktadır.
Nesillerin arasındaki sınırları yaratan sebeplerin kaynağını iktisat, cemiyet. kültür gelişmelerinde olduğu gibi taşıdığımız kan ve vücut mirasında da aramak lâzımdır. Nesilleri yoğuran ve onlan başka bir hayat muhtevası ite dolduran kudret, doğrudan doğruya zamanlarıdır. Onlar ister istemez kendi yollannda yürümek zorundadırlar. CemiyetLn ilk kuruluşundan geleceğin uzak sonsuzluğuna doğru giden büyük yolun sayısız konakları, birer nesil konağıdır. Onun İçin her nesil,'kendi hayat konağının imkânlarına göre hazırlanır ve yetişir. Halbuki, her hayat konağının imkânları ve şartlan o kadar başkadır ki...
Her yaşayan varlık; soyunu ve cinsini devam ettirmek kaygısı ile yav-rulanna yaşamak tekniğini öğretir. Bu teknik, hayatın tehlikelerine göre değişir. însanlann hayat tekniği ise İlk cemiyetlerde bile son derecede karışıktır. Bir karganın birkaç ay içinde öğrendiğini insan, çok defa yirmi yılda öğrenemez. Bunun sebebi de yalnız hayat tekniğimizin inceliği, karışıklığı değil ayni zamanda bu tekniğin bütün hayat değerlerine ve ideolojisine göre boyuna ayarlanmasıdır. Üstelik, insan cemiyetinin herhangi bir nesli ondan önce gelen nesillerin fikir ve ruh mirasını da tanımak zorundadır. Bunun ilk taslağını dil, halk türküleri, atasözleri ite edinmek mümkündür.
İnsan ailesinin dirlik dâvası yanında. en başta gelen dâvası, ötedenberi, çocuk yetiştirimi, daha doğrusu, yeni nesildir. Her aile, çocuğunu, kendi cemiyetinin şartlarına göre yetiştirmeye çalışır, Hattâ ailenin İktisat temelini veren mesleğin bile nesil yetiştirilmesinde tesirsiz kalmadığını görebiliriz. Derecesi ve ölçüsü ne olursa olsun, Ailede uzun yılların biriktirmiş olduğu bîr görgü, tecrübe ve kültür yatağı vardır, kı her yeni nesil buradan kaynağını aldıktan sonra cemiyete karışır ve asıl gelişimini orada yapar. Gencin ilk kültür çevresi ile cemiyetin boyuna değişen diri değer sistemi arasında büyük farklar vardır. Genç; kendi benliğini bu yeni gerçekliğe göre ayarlamak zorundadır. Nesillerin
arasındaki anlayış ve görüş mesafesi bu ayarlamaya göre değişebilir.
Nesillerin benliği teşekkül edince mücadele, sırasına göre, açık veya kapalı bir şekilde boşlamış demektir. Tarihte, biz, bunun sayısız örneklerini görebiliriz. Zaman gelir, bu mücadele çok sert bir şekilde belirir, ve iki nesil arasındaki uçurum genişledikçe genişler. Eski nesil; yeni neslin değer ve hayat dâvalarını anlamakta, çok kere, güçlük çekerse do. onun anlayışı, görüşü, zevki de kendisinden önceki nesle güre, birçok noktalarda, başkadır.
İktisat yapısının değişmesi, yetil keşifler ve bunun neticesi olarak hayat nizamının değişmesi nesil mücadelesini büsbütün şiddellondırebilir ve ona dAha dramatik bir şekil verebilir. Böyle bir durumda nesil, kendi kahramanlarını da yetiştirir, ve nesil mücadelesi geniş ölçüde bir hayat telâkkisi mücadelesi haline gelir. Hayat telâkkisi mücadelesi, mahiyeti ne olursa olsun, doğrudan doğruya, cemiyetin bütün müesseselerine. teşkilâtına karşı çevrilmiş bir mücadele demektir. Yeni nesil, belki de, mücadelesini böyle bir iddia İte açmamıştır, hattâ böyle bir iddianın uyandıracağı tehlikeleri düşünerek çok tedbirli hareket etmek lüzumunu bile duymuştur. Fakat telâkkileri tenkide, hücuma uğrayan müesseseler ve onun nesli böyle bir durum karşısında heyecanlanır ve bir ölüm dirim güreşine girişir. İnsan cemiyeti. gelişiminin çeşit çeşit konaklarında bu nesil kavgasının birçok şekillerini tanımak fırsatını bulmuştur. Fakat bunların en korkuncu, hiç şüphesiz. karakuvvetln ve yobazlığın, e-linden çıkmıştır. Karakuvvet ve yobazlık, Batı’da olduğu gibi Doğu dünyasında da hayat telâkkisi mücadelesine insan kanı dökerek başlamış olmakla nesiller boyunca yaşayacak ve unutulmayacak büyük bir »uç İşlemiştir. Halbuki dün'ün kâfiri Muhyiddlnl Arabi ite Giordano Bruno, bugünün fikir kahramanıdır.
Demek oluyor ki: nesil mücadelesinin yayıldığı iki sahadan biri aile ise öteki de cemiyettir. Aile çerçevesi içinde geçen nosil mücadelesi, bütün dramatik bellrişlerine -rağmen, yalnız birkaç kişiyi ilgilendiren bir mücadeledir. Cemiyetle yeni nesil arasındaki mücadele tee, bütün yaşayış düzeni bakımından, çok ehemmiyetlidir. Yeni nesil, ilkönce, zayıftır, teşkilâtsızdır ve karşısında kökleri çeşit çeşit menfaat zümrelerine yayılmış eski ve disiplinli müesseseler vardır. Mücadeleye girişen Kuvvetler eşit değildir. Fakat dikkat edilirse görülür ki: nesiller mücadelesinde, zafer, her zaman yeni neslin olmuştur. Genç imanlar tarihin her safhasında eakVyl tasfiye etmenin yolunu bulmuştur.
Kendi telâkkilerine aykırı bir neslin yetişmesini önlemeye çalışmış olan müesseseler, nesil yetiştirimi işine öte-denberl büyük bir ehemmiyet vermişler ve fikir hayatım kendi kontrolleri altına almışlardır. Ortaçağ’da yeni nesli cemiyet düzenine göre ayarlamak vazifesini din ve kilise üzerine almışsa da, emeklerinin yemişlerini devşirememiştir. Dikkat edilecek bir şeydir ki, karakuvveti ve yobazlığı yenen kudret, kilisenin ve medresenin içinden çıkmıştır. Bundan anlaşılıyor ki. her neslin kendine göre bir yolu, kendine göre mukadderatı vardır ve bunu çağın genel gelişimi hazırlamak tadır.
Yazan: Dr. Vedat Nedim TOR
Tiyatroya karşı sevgi
Bunu arttırmak için
abone usulü lâzımdır
bizde, yeni yerleşiyor, eskiden hizmet etmiş tiyatro tarihimize inıanlnrın hâtırn-ta-ha-ancak a-

Halkta tiyatroya karşı uyanan
tuluat sahnelerinin do halk ililir cazibesi bulunduğunu, ti-merakiyle k/ırıştırma malıyız, tiyatro merakı, halktaki kül-
Tiyatro zevki, Türk sahnesine ve İsimleri geçmiş olan
larını şükranla yâdetmemiz
bil bulunmakla beraber,
kiki Türk tiyatrosuna doğru Cumhuriyet devrinde bazı adımlar
tılnnş olduğu da muhakkaktır. Çünkü bir memlekette tiyatro hayatının banlaması için, hiç değilse şu şartların remin edilmiş olması lâzımdır: a) 1yı aktör yetiştiren bir konservatuar, h) Mesleğine Ayık birkaç rejisör, cı Geniş bir tercüme repertuarı İle telif c-eerler, d> Birkaç muntazam tiyatro binası, e; merak.
Eski zerinde yatro Çünkü
tür ve zevk seviyesine dayanmak gelişir. Bu merakı tahrik eden kuvvet, eğlence ihtiyacı değil, hayatın üzerine eğiterek bunun derinliklerine nüfuz e-debilmek arzusudur. Gerçek sahnenin bir büyük mürcbbl olması da, bundun ileri gelir. Binaenaleyh tiyatro ve sahne sanatı vadisinde. Cumhuriyet, nesilleri ve bllhasea bu «abada herhangi bir zaviyeden hizmet görmüş olanlar, ne-kadar iftihar etse, yeridir. Meselâ, Devlet Tiyatrosunun hem Ankarada hem de İzmir ve Istanbulda verdiği temseler, sade sahnemiz için değil, seyirci ve insanımız için de bir merhaledir.
Fakat, hem bu merakı kuvvetlendirmek yatro
yaçlerımızın tası hnlJnc getirmek için, alınması lâzım, daha birçok tedbirler vardır.
Bunlardan bir tanesi, idarelerimizin, kendilerine
repertuarlar yaparak ve bir mevsimde arka arkaya hem birçok piyesleri hem de bir piyesi birkaç kere oynıyarak, Türk seyircileri arasında dQha az varlıklı yahut daha az hatırlı olanlarına da, tiyatroya gitmek imkânını vermektir. Bu da abone usulünü teals etmekte kabildir. Yani, peşin ve birkaç piyese şamil olmak çartlyte satın a-hnan tiyatro bitetlerindo %öÛ ye kadar tenzilât yapmaktır.
Bu takdirde, aileler, tiyatroya, canin n istediği yahut bilet buldukları zaman değil, dairna gideceklerdir ve buna, hazırlanacaklardır»
hem de bu İhtiyacını bir
yoldan, medeni merkez
ti-İhtı-nok-
tiyatro ve muntazam
z

Yazan: Pat Frank
G
EÇEN yazımızda, bütün Avrupa memleketIcıinin. hattâ Ingll-terenin bile turizmi en verimli bir gelir kaynağı ve en kuvvetli bir kalkınma manivelası olmak kullanmn-lya başladıklarım, yalnız Türklyemn hu yarışın dışında kaldığını kısaca anlatmıştık.
Bugün, bu yanşa katılmanın İlk a-dımı olarak 'Turizm engelleriyle savaş,. meselesini ele alacağız.
Seyyah, lıeışeyden önce gittiği memlekette hoş görünen bir misafir gil i karşılanmak ve ağırlanmak ister. Yabancıya şüpheli bir mahlûk göziyle bakılan bir takını mânâsız, sıkıcı formalitelerle âdeta eziyet edilen, güçlükler çıkarılan, rahatı ve keyfi kaçırılan memleketlere kimse gönül rıza-Siyle gitmez. Turist, tıpkı su gibi, en az mukavemet gördüğü ülkelere akar. "Müşteriye hizmet zihniyeti,, turizm endüstrisinin elifbesidir. Biz, "Efendi Millet., olduğumuz için nıl nedir. b|r türlü bunu nnlıyaınıyoruz. TuriJtl nıemleketimize çekmek için çalışmayı. Adeta haysiyet kırıcı, aşağılık bir iş sayıyoruz. Neticede, bugün Türkiye, Rusya ve demirperde memleketlerinden sonra, turiste en az kolaylık gösteren memleketler arasında yer almaktadır..
Halbuki turizmin milli kalkınma hamlemizde oynıyablleceğl büyük roller hakkında bugüne kadar söylenmedik söz kalmudı. En aşağı on beş yıl-danberi, bütün gelmiş ve geçmiş Devlet erkânı ve milletvekilleri, fırsat düştükçe. turizm dâvalarına karnı
anlayışlı ve ümit verici davrandılar. Fakat yine de mevzuatımızdan o iptidai polis zihniyetini bir türlü söküp atamadılar.
Son zamanlarda Basın, Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğünün çok şükrana şayan teşebbüaiyle pasaport, vize, gümrük ve döviz işlerinin yemden ele alındığım haber alıyoruz. Candan diliyoruz ki. bütün bu işlerle İlgili bakanlıkların ve uıuııın müdürlüklerin her biri dâvayı geniş bir müsamaha zihniyetiyle mütalâa edip turizm barajlarını elbirliği İle yıkarak verimli bir turizm harekeline girişebilmek İçin tıkanık yollan temizleyip açsınlar.
Daha şimdiden Birleşik Amerika. Belçika. Fransa, Hindistan, Helanda. İngiltere, İrak, İran, İsveç, İsviçre. Lübnan, Meksika, Portekiz, Yunanistan devletlerinin tebaaları İçin karşılıklı olarak merkeze danışmadan vize vermek salâhiyetinin konsolosluklara verilmesini pek hayırlı bir başlangıç olarak heyecanla selâmlıyoruz.
Mısır, PAkistan. Suriye. İtalya gibi dost memleketlerle de aynı suretle bir anlaşmaya varılması için Hükümetimizin teşebbüse geçmesini de sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu kolaylıkların, simdi meselâ Amerikan vatandaşı o-lnn eski Türk tebaasına da teşmil edildiğinin açıkça ifade edilmesinin pek hayırlı ve İsabetli olacağına kaniiz.
Şeytan kulağına kurşun, turizm dâvalarında bir uyanış hareketinin başında olduğumuzu müjdehyon bellrt*-tet karşısındayız
Kaynakları
ve hele, meşhur bundan
Muztarip bir sanatkâr
EDGAR POE
Turızm hazînesi >ouaziçmuon
Harpten sonra bütün memleketler birbiHeriyle münasebetlerini arttırmaya ve maniaları kaldırmaya çalışırken, memleketimizin, bilhassa birçok dost memleket vatandaşlarına karşı vize mecburiyetini muhafaza etmesi ve bilmukabele diğer memleketlerin de vatandaşlarımıza aynı muamelede bulunması çok büyük bir engeldi. Şimdi ilk iş olarak bu mecburiyetin kalkması her noktadan sevinilecek bir hâdisedir. • .
Gazetemiz, yalnız turizm bakımından değil, aynı zamanda ticaret ve iktisadiyatımız noktai nazarından, seyahatlerin çok lüzumlu olduğu şu sıralarda bu hareketi, büyük bir adım olarak karşılar.
MERIMEE, 27 haziran 1330dn ispanyaya gidiyor ve orada tanıştığı folklorcu Sera fin Calderon'un rehberliği altında Sevilya şehrinin en gizil köşelerini Caıınen’in "ccvlângâhı olan tülün fabrikasını geziyor;
«onra Mudrit i Kordoba yı. Gırnııta’yı dolaşıyor; bir taraftan on Aşağı halk InbakASİylc İhtllât ediyor, öte taraftan da Sevllya nııı en yüksek niteleri tarafından kabul olunuyor
Mğriınâe, yolculuk esnasında Kont de Tebln İsminde bir Ispanyol asilzadesine Olagelmişti. Nnpolâon ordularının eski albaylarından olan bıı zat. harpte bir gözünü kaybetmiş ve kötürüm olmuştur. Daha sonraları Kont de Montljo unvanını alacaktır. Liberal fikirler taşıdığı için M£rl-mör ile bağdaşıyor ve onu karısına takdim ediyor ât^rlnıöe'nin "Endülüs neği.. tijo, sinin Fransızı evine kabul ediyor; evin samimi bir dostu ahbaplarının çocuklarını tünde oynatıyor. Bu çocukların biri boş yaşındaki Paça, ötekisi, de dört yaşındaki Eugönle’dir: Birincisi daha sonraları Alba dukasına varacak, İkincisi de Fransa çaktır.
Kontes, Fransız lüs halkı ve hele da pek meraklı şeyler öğretiyor; bir gün de ona. Carmen’te maceralarını Fransaya ne kızına soğuk su hâtıra ile
Fakat hemen yazıya koyulacak değil. Aradan on yıl geçiyor; M.6ri-möo. sanki Cermen'in hâtırasını takip ediyormuş gibi, gene İspanyaya gidiyor. Carmen’i, ilk İspanya seyahatinden on beş yıl sonra neşredecek. Arada şöhret kazanmış, demiye âza olmuştur, o zaman yalıyor, leşmiş bulunan mayıs 1816 da tupta panıp ğınız Icı İn tetkik ettiğim için hikâyemin kahramanını bir çingene kadını yaptım.,,
"Sekiz günde yazdım" dediği hikâye için sekiz ay müddette bir yığın kitap okumuş olduçu gibi onu senelerce tasarlamış, düşünmüş, hayalinde beslemişti.
Carmon’in modeli belki biraz da Kontes Montljo’ııun kendisidir. Fakat herhangi btr benzerliği, herhangi bir şüpheyi bertaraf etmek için olacak ki, Mğrlnıde, kahramanının bir çingene kızı olmasını istedi.
Mörlmâe, o sıralarda ve daha umumi olarak peıc merak sarmıştı, büyücülük ve sihirbazlıkta pek usta olmaları, tetkikini icap ettiriyordu. Dikkat edilirse Carmen, yani hikâyenin kahra nıaıu olan kadın da bir nevi büyücüdür; dostunu Adeta büyülemiştir denebilir. Bütün bunların, Mğrimöe’nln o devirde şiddetle alâkalandığı sihirbazlık meseleleriyle derinden münasebeti
Fakat olmakla susi bir Merimde, kikatlerinl belirtmek istemişti. Birçok tahminlere ve turaziyelere yol a-çan, eserin büyük knnneti olmuştur.
keşfe-nokta-büyük başlı-

ediyor M6rim6e*nin kadınlarının kıısınsıız bir ör-diye tavsif ettiği Kontes Mon-tskoçyalı Kirkpatrlck bir kızıdır. Kontes,
alle-genç bu da, oluyor, yeni
dizleri Üs-
împaratoriçesi ola-
muharririne Endü-çingeneleri hakkın-
don Jose’nln anlatıyor. Mörlınöe. dönerken yolda bir çinge-rasgelerek elindeki testiden içiyor, ve memleketine bu kavuşuyor.
hftttâ Aka-îşte Carmen'i Artık Parlıte yer-Kontes Montljo'ya 16 gönderdiği bir mek-"Sekiz gün eve ka-beş yıl Önce unlattı-
dlyor kİ; bana on
bir hikâyeyi yazdım. Çingene-hayatını birkaç zamanden beri
sihirbazlığa esoterizm’e Çingenelerin
onların bu bakımdan da ettiriyordu.
var.
C&rmen’in kaynaklan bunlar beraber, eserde dorin ve hu-mâna aramak lüzumsuzdur, ancak insan kalbinin ha-belirtmek istemişti.
-
J5 W. ’î, 4^ • LT ■? BK. • 1 • ISBUIİ 1İA /
Zürriyetsiz Dünya

Homer’in Krtty He alâkadar olması hayra alâmetti. Bu suretle uyuşukluğundan, ve can sıkıntısından kurtulabilirdi. Kitty İle gezsin anıa iş daha ileri gitmesin de...
Adam ı bulmak güç olmadı. Shoreham’in kapıcısı, kendisinin bir otomobile binerek Smithsoniaii İnstutution’a gittiğini hatırladı. Jane orada ne fşi olabileceğini anlamıyordu.
Honıer’le Kitty Ruppe'un arkeoloji meraklısı olduklarını söyledim.
Smıthsonlnn müzesinde doğruca Cenubi Amerika pavyonuna gittik. Tahmin ettiğim gibi Homcı’le genç kadını orada bulduk. Bir taş sıraya oturmuşlar, taştan mihraba benzeyen çok güzel işlenmiş bir şeye dikkatle bakıyorlardı. Kitty’nln kül rengi saçları Homer’in omuzlarını okşuyordu.
— Dostlarım, dedim, eğer tenha bir yer arıyorsanız daha rahat yerler bilirim. Bizi görünce pek memnun olmadılar. Homer itiraz etti.
— Umarım ki siz de karışmazsınız, Steve, dedi. Phelps-Smyth’in yerini tutmaya kalkışmazsınız herhalde. Her istediğimi yapabileceğimi söylemiştiniz,
Öğleden sonra Jane’ın teklifi üzerine büroma gittim. Orada Jane dosyaları tasnife başladı.
Pembe, yeşil, kırmızı, kâğıt yığınlarını karıştırıp masa üstüne yığmakla meşgulken birden başını kaldırdı;
— Bir şeyler tasarlıyor, ama, nedir, bilmiyorum.
— Kim? dedim.
— Kim olacak? o kız, Kitty.
— Ne istediği meydanda, herkes gibi o da Adanı’ı İstiyor.
— O bir aktristir. Rol yapıyor. Mavi salonda Adam’a pusu kurmuştu. Şimdi zayıf cephesinden arruza geçti. Arkeoloji merakını istismar ediyor, davranmadığı besbelli,
— Aldırmayın, dedi. Homer’in Tarçytown'da güzel bir karısı var. Daha dün bana kendisini görmeye gelmesine müsaade edilmesini rica ediyordu.
Jane atıldı:
— Rica etmesi uzun sürmez.
Ertesi günlerin hâdiseleri onıı haklı çıkardı. Homer artık tynrry Ellen’den bahsetmez oldu. Kitty’yl Panamerican birliğinin Aztek bahçelerine götürdü. Yeraltı arşiv daireleriyle Pnnhispanlk kütüphanesinin karanlık salonlarında saatler geçirdiler. Zâhlren aralarında bir fikir nrkadaılığıııdnn baş-
Homer
Homer onn ta-Tabil
- 8 -
ka bir şey yoktu, ama, bu İnanılır şey değildi.
Gündüzlerini Aztek medeniyeti hakkında araştırmalarla geçirseler bile gecelerini daha başka türlü geçiriyorlardı. Her gece beraber çıkıyorlar ve her gece Homer bamı uslu uslu nereye gittiklerini haber veriyordu.
Fakat bu gece Homer daha dalgın bir halde döndü. Umumiyetle yatmadan önce bir iki parti İskambil oynardık, o gece «anki kafasına bir topuz yemi* gibi oynuyordu. Bir müddet sonra bana bakarak dedi ki:
— Katly yarın Hollywood’a dönüyor.
— Yazık, dedim, sizi eğlendiriyordu,
Ellerini saçlarından geçirdi, titrlyodu. Bu hayra alâmet değildi,
— Steve, dedi, bir erkeğin İki kadım birden sevmesi mümkün müdür?
— Görülmemiş şey değildir, dedim.
— Galiba. Katly’ye âşık oldum.
Bir erkek size bir kadına âşık olduğunu itiraf ettiği zaman kendisini tebrik etmekten başka yapılacak şey yoktur. Ama bu hal ve şartlar içüıde onu tebrik edemezdim. O-ııun için hiç .ses çıkarmadım.
— Marry Ellen’i de sevdiğimi .sanıyorum, diye ilâve etti. Zaten onu sevmek vazifemdir. Bu geceye sevdiğime İnanıyordum. Ama şimdi Marry sevdiğim kadar sevdiğimden emin değilim.
Hoıner’l bir koltuğa oturttum. Karşısına
ve bir göz doktoru gibi gözlerinin içine baktım.
— Homer, dedim, söylıyeccklerluj hoşunuza git miyecek, ama söylemem lâzım.
— Söyleyin.
— Homer, siz kaderin dünyanın selâmeti uğruna feda etmek için seçtiği nâdir fertlerden birisiniz, iyi bir adamsınız. Hoıner, şahsi duygularınızdan dolayı kimsenin size birşey söylemeye hakkı yok. Fakat kurban edilmek sizin kaderinizdir. Kimse bu kadar büyük bir dâvaya kurhnıı edilmemiştir. Homer. evvelâ insanlığa karşı vazifenizi yapmalısınız. Sonra karınızı ve kızınızı düşününüz. Ondan sonra Kitly'yl düşünebilirdiniz. Onunla geçirdiğiniz macera duyulacak olursa ne gürültülere meydan vereceğini «ize hatırlatmaya lüzum görmüyorum.
Homer:
— Bunları bana söylemeye hacet yok, biliyorum, dedi.
kadar onu çok Ellen’i, Katly’yi
geçip oturdum,
BU yıl hâtıraları anıları Goethe ve Balzae’ın oserivrı ftlemşümuldür. Böyle âlcnışürrııl dehâlar yanında, kâinatla zekânın muayyen bir birleşme noktasını kendilerinde derek, her şeyi yeni baştan, o dnn gören münzevi dehâlar, o karanlığın içinde pnııldamnya
yan, yerleri evvelden tâyin edilmiş münzevi yıldızlardırlar. İşte, memleketimizde o kadar ivl tanınmıyan Ed-gar Poe do bunlardan biridir.
1849 da, Baltlmore’dn bir park sırasının üstünde, polisler alkol koması içinde bir insana rastlıyorlar. Edgar Allan Poe birkaç gihı sonra hastahn-nede ölüyor.
1K09 da Boston’da doğmuştu. Küçük yaşla iken babasının evinden ayrılmış — Edgar Roe’nun sonraki kaçışları gibi — ve bir daha geri dönmemişti. Ve bütün hayatında onun İçin meçhul bir kimse olarak kaldı. Fakat Edgar Poe’-nun dış görünüşündeki sihirli vckarile İÇ
Aleminin nâdir cevheri, bütün
asa-
Bergerac’ın İki mtsıaınj ha-“Dünya beni tâclz etti - Se-
Edgar Poe letlerden üstün, zekâ asaletinin nişanlandır.
KAhll yaşının fotoğrafları, şair Cy-jano de tırlatır;
malara çevirdim emeklerimi." Realist ve genç Amcrikada doğan Edgar Po-c'nun bütün eseri realiteyi inkâr eder. Aslında o, ananeleri içinde İhtiyarlamış Avrupanın çocuğudur ve Alman Neo sprituallsme’l ile beslenmiştir.
Üstelik, onun realite ile teması ıiu olmuştu? Dar omuzlarının taşıya-madıgı büyük başı, yabancı ve şaşkın gözleri, şakaklarım ve alnını süsliyen gaıip bukleleriyle madalyon resminin içinden bakan anneli, çocuk sahnelerinin garip kuklalarından biri. En son temsilinde kan tükürüp ötene kadar onu yaylı arabalarla, seyyar kumpanyalar arasında, salaş tiyatroların birinden ötekisine taşıyor. Annesi öldükten sonra. Mr. Ailen, kimsesiz çocuğu evlâtlık ediniyor. Bir Avrupa seyahatinde onu yerleştirdikleri. Londra civarında Dr. Bransby’nin hususi kolle-jinde, Orta zaman dekorlar içinde, ölü lisanları ve riyazi ilimleri öğreniyor.
Nihayet, bütün ııayatınca kendisine imanı sarsılmıyan aziz insanın, teyzesi Mrs. Clemm’in on altı yaşındaki kızı Uc evleniyor. Bu "nadir ve göy. kamaştıran,, genç kız veremlidir.
"Güzelin nefesine ölüm karıştığı zaman sevebilirim,, d-ye yazan Edgar Pne’da cinsi bir dalâlet görenler vardır "Mavera" ya ait endişeler ve hayaller içinde yaşıyan ruhun kanunlarını, basit mantığın duvarlarını aşmış olan zekânın hamlelerini, psikopato-lojl’nin formülleriyle İzah etmek istl-y enler çoktur.
Virginia’ya olan aşkı, bütün hayatında tekrarladığı bit mısra, onun ye-
Çeviren;
Ya&ar Nabi
türlü
Hattâ anlamadığım Katly’nin benim vaziyetimi bir idrak etmemesi. Birlikte gitmemizi istiyordu.
— Gitmek mi? Nereye?
— Nereye olduğunu söylemedi. Kabil değil, benim vazifelerim var, dedim. Daha düşünün, dedi, ikimiz birbirimiz için yaratılmışız, ne zaman’ istersem ona işaret etmeni kâfiymiş,
— Siz ne cevap verdiniz?
— Düşünürüm, dedim.
Rahat bir nefes aldım
— Çok şükür, akıllı adamsınız, Homer, dedim. İyi etmişsiniz, ne yazık ki bu nsll hareketten tarih haberdar olmıya-cak.
O gece gözüme uyku girmedi. Düşünmeye vakit buldum, ve şu neticeye vardım ki Homcr’e zihni muvazenesini muhafaza ettirmenin ve Kıtty’yl unutturmanın en iyi çaresi Marry Ellen’i Washington’a getirtmek olacaktı.
Ertesi günü Homer’in odasına girdim. Onu giyinirken buldum.
— Nereye gidiyorsunuz.
— Katly’yi ıığıırhyacagım. Los Angeles*a gitmek üzere öğleyin tayyaraye binecek.
— Homer: dediın, yaptığınız doğru değil, caddenizi neden uzatıyorsunuz. Vaziyetinizi leştiriyorsunuz. Mademki bir karar verdiniz, ğiştlrıneyin.
— Şüpheniz: Ama, Katly’ye söz verdim. Elimi omzuna koydum. Fakat yüreğim yufkalaşnuştı.
— Merak etmeyin, dedim, hava meydanına ben giderim, namınıza kendisini uğurlarım, ............................ -
mesuliyeti Üzerime
Homer:
— Sahi mi? dedi,
Hava meydanında hafif bir rüzgâr esiyordu. Mevsime göre fevkalâde ılık bir gündü. Kitty kürk almıştı.,
— Hello, Steve, dedi, Homer nerede?
•— Artık onu göremiyccekslniz. Karısı ka geliyor.
— Size her şeyi anlattı mı?
— Evet.
Suratı asıldı.
Bu gönlü mü-büsbütün MÜÇ-artık fikir de-
sebebini izah ederim. Bütün alıyorum.
teşekkür ederim Steve.
mantolunu koluna
doğruca New-Yor-
fDeucrmı vorl
-




Yazan; Fikret Ürgüp
gâne aşkı idL İki sefaletin birleşmesinden, kısa zamanda solacak hır saadet doğmuştu. E. Poe, sefalet ve hastalığın, elinden aldığı sevgilisinin ruhuna dünya yüzünde yeniden rastlıya-ctıgiDi ümit etmekteydi. Bu ümit içinde, sihirlerine kapıldığı burjuva kadınların her birisi, muayyen akidelere bağlı, göreneklere sadık, aielâde dünya mahlûkları,
E. Poe, karanlık ruhlu, kâhin ve kimsesiz "karga,, sı gibi ebediyen yalnız kalmaya mahkum idi. Zekâsının ve ruhunun susamışugı içüıde "bütün susuzluktan teskin eden bir su„ ya. ve "öte,, ye, "dalma öte,, ye hasret çeken Edgar Poe’nun muvakkat kaçışlarını, içkisini, kullanmak zorunda kaldığı yabancı iksirleri itham etmeleri için pek çok sebep vardı.
Bunların başhcası: Merhametsiz tenkidlerlndeki, itiraz kabul etmez aydınlık hükümleri idi. Edgar Poe’nun, realite ile temasının ana hatları bunlardan ibarettir. Eseri İse yerle gök arasında, hususi bir mahalde hazırlanmıştır. Gençlik eserleri, İnsan varlığını yükselten Byron* var! şiirlerdir. Gençlik resmi kadar mağrur, istihfaf-kâr ve taşkın.
| Olgunluk devrinde İki endişe arasında: (Bundan sonra asla!) ve sevgili ölülerine kavuşamamak yalnızlığı, ı bundan sonra herşey!) imkânlarını müjdeliyen "ötesi", "daima ötesi’1 iştiyakı. Yaşanan dakikanın realitesinde bir an bile duraklıyamıyan bir saat rakkası gibi ruhu iki sonsuzluğun İlhamları İçinde.
Öteki dünyaya bakan entellektüel gözleri, — anhyan ruhları — garip ve korkunç ihtiraslar içinde kıvranan mahlûkların erdikleıl söylenemez hakikatleri. — IspIrtlzniH ve manyetizmanın müstehzi itiraflarını, — zaman ölçüsünden kaçan vakıaları, — eski azizlerin, kendilerini okutturmayan da-mlr ciltli kitaplarında saklı hakikatleri, — toprak altındaki hiçliği anlatan resimlerle, zekânın hudutlarında söylenen şarkıları, — nesillerin encamını taşıyan binaların yıkılmasını. — ruhun gizli ve münsevl hayatını okşıyan ackorlarla manzaraîan, — Bütün bu hakikatten daha hakiki tahteşşuur n^yvalannı, şiir ve hikâye şekline sokarken. sarsılmaz şuurunun bütün imkânlarını, en aydmbk bir şekilde kullanıyor. Llgeia, Murella. Banice hikayelerinde ruhun beden üzerindeki hâkimiyetini ve onu hayat ile ölüm arasında tutmasın^tasvir ediyor. Riyazi muhakemenin sert duvarının ötesindeki vakıaları şuurunun berraklığı İçine getirebiliyor. Kahramanı Rode-rik Ushes ’ninki gibi '‘tahtının üzerinde sallanmakta olan ulvi zekâsı,, .bütün karanlıkları ayatnlıga kavuşturuyor. Şuuraltının bütün ilhamlarını, zekâsının aldanmaz süzgecinden geçirirken, geriden ileriye ve ileriden geriye tahlil usullerini kullanıyor. Nihayet "Tertip Fclsefe.ıi., İsimli yazısında. emsalsiz şiir örneği ‘karga,, sının doğuşunu ve tekâmülünü zekânın Ölçüleri ile tahlil ediyor Ve Baudelaire’-e "edebiyat kahramanlarının en büydl-gü" dedirtiyor. Zekâ ışığının aydınlattığı aydın şiiri müjdeliyor. Şairi, «at ve şaşkın çocuk olmaktan kurtarıyor. Baudelaire, en buhranlı zamanlarında, bir dua eder gibi onun ismini sayıklıyor. Rımbaud, aydınlık hayallerinin mahsulü, kesif ve kusursuz şiir örneklerini verebiliyor. Nöo spri-iuallsta akrabası Nervnl* gizli ilimlerin muammalı düslurlarmdan, değiştirilemez bir bütünlüğe malik, müzikal mısıralar yaratıyor, tnce ve hakim Mallarm* onun Iç’n "mutlak edebi vâkıa" sözünü kullanıyor.
E. Poe mâkûs talihine rağmen, dünyada eşine az rastlanan aydınlık bir eseri yaratmış oluyor. Bir taraftan da zabıta hikâyeleri yasmaya başlıyor.
Bir saat makinesi gibi işllyen muhakemesi en karışık vakaları aydınlatıyor. Dünya edebiyatı için zabıta romanlarının temeli atılıyor.
E. Poe yaşamak zorunda kaldığı nasipsiz hayalında, herzeyi bilerek, hep-Mnl karşıdan ve apaydın görerek, kendi hayallerinden yeni bir âlem yaratıyor, Orada, IsVıdlgi gibi yabancı, istediği kadar yalnu ve kayıtsız yaşıyor. tik defa 1839 dr Rusyada, sonra îtalyada tercüme olunan Poe’nun eserini Fransız rasyonalizmi, dünya edebiyatında işgal edocegi mahalle yerleştiriyor. D^caıtes’ın memleketine aydın şiiri E. Poe aşılıyor. Onun elinde şiir, aslında kıymetli bir mücevherin en iyi işlenmiş bir nümunesi oluyor.
Son harbin korkunç realitesi altındı* ezilmiş olan bugünkü İnsanın edebiyat ve «anuttan beklediği teselli, hayalin hakikati unutturan icatlarında, ve duyguları oylandıran abstrait şekillerde. Zamanında bile az anlaşılan müphem Nenal. en zengin iç âlemlerinin münzevi şairi Rllke bugün yeniden keşfediliyorlar.
Edgar Poe’nun eseri, kuru muhakemenin çevirdiği duvarları zorlamış ve a^mış insan kaderidir. Ve bu insanın ruhunu tebcil eden menşur da ebediyet ışığı unsurlarına ayrılarak aksetmektedir.
FLARMONİ
Bir seneden beri muntazaman çıkmakta bulunan bu musiki dergisinin 12 nci sayısı zarif bir kapak içinde ve bol resimli olarak intişar etmiştir. Cemal Reşit Rey. Nadir Nadl, Handan Emiroğlu, Seyfettin Çürüksıılu. Afif Tektaş. Burhan Arpad, Remzi Çotindafr Fahri Pirinççıoğlu ve Azız ÇöFün telif ve tcreüıne değerli yazılarım İhtiva eden FUArmoni’yl bütün sanat dostlarına tavsiye ederiz.
S a ■s'fa
g Aralık 19-10
Göj iip de geçemediklerimiz
Şu otobüsler
irin Denizli
Küçüğün Babası
SPOR
orada çöze-
*•?
Bu haftaki lig
Güzel Sanatlar
maçları
Akademisinde yenilikler
ijaret ederek:
10 XII 919 Cumartesi
11 XII/'949 Pazar
Dtlnya ve
Halim YAÛCIOĞLU
r
ağzınla söz nlha-Bunu bu açıkça hesap 1«-
Al-bun-ora-
Şeref
10.30
kadar çıkılır mı?. Sen misin köpürdü.
kısma geç-
8. umumi
7 numara
ı ve
da&Hfthdan bori daha iyi hıssediyor-
Robert benzerini ve İçine yerleşmiştir, fazla rahat edememiş
garip binası şimdi bomboş durmaktadır.
Bu hafta yapılacak ikinci ve Üçüncü küme maçlarına Şeref, Vefa ve Barut-gücü sahalarında devam olunacaktır. Maçların programı aşağıda gösterilmiştir.
yukarıdaki odasına hâlâ bir sıkıntı hls-
Vefa stadında:
12.30 Eyüp — Unkapanı. Ferih. Celâl Uçar. Sainı.
14.30 Elektrik — Defterdar. Mustafa, H. Yünüak, Muvaffak.
lig İlimli “Şlkagoda
bir Amerikalı Italyadak’ meşhur Pisa kulesinin da tuhaf şeyler mevcuttur., dedirtmek için yaptırmış Aslının minyatürü olan bu kulede Amerikalı herhalde olmalı ki, başka bir binaya taşınmıştır. Şikagonun bu
gelmedir, gelince, Yunanlılara ve
2000 SENELİK MODA ANANESİ
stadında:
Beyoğlu — Beylerbeyi.
Tarık özerengin, Sait, Fazıl. 12.30 Adalet — Demirspor.
Sulhi, N. Şarman, Eşref.
ve sürmeye
Irandan
Komaya geçmiş çok eski şeyler-Hcle pijama! Zamanımızın en pijama,




YEDİ yaşına basıyordu; bundan büyttl: bir gurur içindeydi anıma sebebini pek anlıya-nııyordth Tepesindeki saçlar bir midilli yelesi gibi kabarıktı. Yorulduğu zamanlar, gömerinden biri yine hafifçe yana kayıyor, fakat bu. geçen senekl ^cadar göze çarpmıyordu. Evdeki korku dehşet havası 1 „ * *
kendini çoh
*
Fakat tâ tırmanırken setmektevdi. Bununla beraber. 0-daaındaki hava ona eskisi kadar boğucu gelmiyoıdu. Artık eskisi gibi saatlerce yatağına uzanmıyor, mevhum gürültüleri dinlemiyordu. Bujiyle bir ıstıraptı ki! Kimseye açılması da kabil değil-

Bahçede, küçük duvardaki kül rengi taşın üstünde oturmuş sokağa bakıyordu, arabalar birbiri ardından akıyor, işaret direğindeki kırmızı ışık yanınca birbiri üstüne yığılıyor, yeşil ışık yanınca yine birbiri ardından süzülüyordu.
AJvin’i görmemişti, lâkin daha iki ev ötedeki köşe başından dönerken, ona doğru geldiğini hissetmişti. Başından ayaklarına kadar Ürperdi. Alvin daha ağzım açmamıştı. öteki çocuklar da bırşey söylemiyordu: fakat
hepsinin gözleri konuşuyordu. MAnalı bakışların üstüne dikildiğini. ayıbının, vicdanındaki büyük azabın yilr.üne vurulduğunu hissediyordu. Önceleri, koşarak kaçıyor ve derdinin bütün yükünü kendi kendine çekmeye uğraşıyordu. Fakat mütemadiyen kaçmak da kabil değildi; sonra İnsan daima yapayalnız kalmaya mahkûm oluyordu.
Bugününü de. yine küçük duvardaki kül renkli taşın üstünde geçirmişti. Yine aynı taksilerin, bisikletlerin, çocuk arabalarının, dadıların geçişini ve büyük çocukların, arabalarla mini minilerin arsamdaki top oyunlarını seyretmişti.
Birdenbire, ya Alvin. ya bir başkası, herhalde çocuklardan biri, ona seslenmişti:
— Baban, baban nerede!
Şu cevabı verebilirdi: “Seyahattedir,,. Fakat ne yazık ki bunu söylemedi. Sualin acılığı kalbine İşlemişti. Bu sualin altında gizli o-lan kötü maksadı sezmişti. Çocuklar ona birşey sormuş olmuyorlardı ki; hakikati yüzüne karşı olduğu gibi söylüyorlar, ona hakaret ediyorlar, kalbini kırıyorlardı; ve bu fenalığı kasten yapıyorlardı.
Babası çok seyahate çıkardı; bunu herkes de bilirdi. Fakat bu defaki bir seyahat değildi. Şimdi, bunu herkesin de bildiğini, birdenbire anlamıştı; bundan dolayı ağzını açmadı. Verilecek cevabı yoktu.
Çocukların üçü bir ağızdan bir şarkı tutturdular: Nerede baban?... Nerede, baban?.... Nerede baban?...
Şaşırmıştı. Yalan söylemeye mecbur oldu:
— Babam mı? Evdedir!
Bu defa cevap veren muhakkak ki Alvin’di:
— Ya öyle mi? Peki o halde niye onu kimse görmüyor?
— Babam evde çalışıyor; canı istemezse, sokağa çıkmaya mecbur değil ki!
Bu yalanda ısrar ettiğinden dolayı da çok. amma pek çok üzülüyordu. Fakat artık ısrar etmesi lâzımdı. Sözünü geriye alamazdı. Sonunda kendi de yalanına inanmaya başlamıştı. Hattâ babamı belki bulurum diye, eve koşmak, mahzeni, çamaşırlığı ve hattâ bahçeyi bile baştanbaşa araştırmak istiyordu.
nUHSâfc. -1iSg|lMWPMEymaB





Yasan: Jnhıı Stdnbeck...
Çocuklardan biri, topu, sokağın karşısından bu tnrafa doğru atmadan evvel bir durakladı ve ona:
— Hapı yuttun; Ananla babanı boşandılar! dedi.
Günlerdir hepsinin gizliden gisUye dolaşan yet ortada patlamıştı! dakikaya kadar hiçbiri söylememişti. Kimseden
içmesine de imkân yoktu. Bu kelimede bir uğursuzluk vardı, bundan dolayı kimse bunu ağzına almak istemiyordu.
Ona. sanki içinden gelen bir ses. birdenbire bağırmıştı: “Baban evdedir,,. Sonra kendini çocukların üstüne atılır gibi gördü; onlara vuruyor, onlar da gülerek kaçıyorlardı. Mary Flnley’yl yakalamış tekmeliyordu. Bütün bu sahne, muhayyelcsınde; uykuya dalarken gördüğü rüyalar gibi canlanıyordu. Tam uyanacağı sırada kaç defa o kül renkli koca kediyi tramvay telinin tepesinde görür gribi olmuştu. Belki bütün bunlar hakikatti.
Bu hâdiseden sonra, herhalde bir şey oldu. Çünkü bir daha kimse ona bu kelimeyi tekrarlamadı. Kimse tekrarlamadı ama, o, aynı şeyleri yine çocukların gözlerinde okuyordu. Keşke yüzüne karşı bağıranlardı! Hiç olmazsa o zaman onları dövmeye kalkabilecekti. Fakat kimse, hattâ Alvin bile hiçbir şey söylemiyordu; o da tabiî ağzını açamazdı. Ne yazık ki. onlara: “Benim baham da şimdi evdedir; içeride çalışıyor., diremiyordu. Ve hattâ: “Size yalan söyledim. babam evde değil, seyahate gitti,, tarzında bir söz bile sövhye-miyordu. Oracıkta derdiyle haşhaşa kalıyor, ıstırabını unutmaya uğraşıyordu. Yalnızken unutmak kabildi. Ancak çocukların gözleri onun üstündeyken ve hattâ çocuklar, ona bakmamak için, gözlerini kasten başka tarafa çevirirlerken unutmak imkânsızdı.
Bu kelime, içinin tâ derinlerine kadar işlemişti. Ve
nıedıği başka sırlara karışmıştı. Bu sırlann hepsi o kadar korkunçtu ki, - meselâ perde nasıl a-teş alarak yanmıştı: meselâ yeni satın alınmış olan kutu açacağı nasıl kaybolmuştu? İçindeki ayıpla kararmış bu gizil köşede o kadar çok sır saklıydı ki!
Yine o kül rengi taşın üstüne »turmuş topuklarını duvara vuruyordu. Bu o kadar hoş bir şey değildi. Sıva bozuluyordu. Taksilerin akışını seyrediyrdu.
AJvln’nin yaklaştığını da biliyordu. Onu gelirken, tâ iki sokak öteden görmüştü. Ona doğru yaklaşıyordu. Sessizce ayağa kalkmak, onu tokatlamak istiyordu. Sol elinin parmaklariyle sağ yumruğunu bir yokladı.
Birdenbire garip bir his duydu. Bu hissi tarif edemezdi ama sanki kalbi göğsünden dışarı fırlayacaktı! Belirsiz bir gölge görmüş ve bu □is ona o zaman gelmişti. Bütün dikkatiyle bu gölgeye bakıyordu; □ayır yanılmamıştı. Babası köşe başından dönmüş, omuzlarını, her /zamanki gibi sallaya sallaya, süratli adımlarla yaklaşıyordu. O kadar heyecanlıydı kı, kınuldıya-mıvordu. Âdeta İnme inmişti. Nefesini tuttu. Ayaklarını artık duvara vurmuyordu. Çenesi göğsüne düştü ve böylece hareketsiz kaldı.
Gözlerini kapadı.
Yralnız, babasının sokaktaki a-(unlarını, ayak sesini dinliyordu. Bu adımlar yaklaştı, önünde durdu. Babasının duvarın üstüne çıktığını. yanına oturduğunu hissetti.
Babası ona seslendi:
— Hey!
O da. gözleri hep kapalı sessizce “Hey!., dedi. Sonra birdenbire kendine geldi, bağırmaya başladı:
— Gelin bakalım! O. görmek is-ttyen kimdi? Babam burada işte!
m»*’niıi •aiKumûih.




HENÜZ şafak Bükmeye başlarken arka arkaya atılan tabanca sesleriyle yatağımdan hoplıyarak uyandım. Caddede bir faeia mı oldu diye uyku •ersemllği İle ürperirken, dışarıya kulak verince İRİn aslını anladım. Kulağıma gelen atiler, bir tabancadan çıkmamıştı; bunlar, her sabah, erkenden garajından çıkarak kenar mahallelerden birinde işlemeye giden külüstür otobüsün, son sürati verdiği zaman çıkardığı normal (1) gürültülerdi. E-vct. her sabah bütün geçtiği caddelerin halkını, bir zamanın tulumbacıları gibi naralar atarak tatlı uykusundan eden o külhanbeyi otobııs geçiyordu.
Görseniz siz do tanırsınız onu! Hani şu. teneke karoserısi seksen yerinden yamalı, kapılarından sarkan ilk-mektep çağındaki bHr-tçilerin yolda bağıra bağıra adam topladığı, zangırtıh, cungurtulu. son sistem tepkili otobüslerden biri.
Her sabah korkunç gürültüsünden çektiğim yetmiyormuş gibi zaman gelmiş, İçine binmek felâketine de uğra-mışımdır... Aman Allah, dostlar başına! Yer yüzünde o no Cehennem işkencesidir o! Hor durduğu yerde, çocuk biletçinin “Baylar ilerllyelımdiye hay-kırmasiyle tıklım tıklım dolu arabaya yeniden dört beş kigi biner ve mübarek insanlar, sanki lûstiktenmişler gibi büzülür de büzülürler. Bazan, ayağımın birini koyacak yer b»,lamıyarak, leylek gibi tek ayağımın üstüne tünemiş, beş on kişinin ağırhğlyle yana yatmış bir halde baygınlıklar geçirdiğim olmuştur. İsabet ki bayılsanız da düşecek yer bulamazsınız.,.
Ah bu merhametli insanlar memleketinin başı boş otobüsleri! Hemen her gün gazetelerde, yurdun bir köşesinde devrilen birkaç otobüsün nice vatandaşlarımızı tattı canlarından ettiğini o-kuruz. Okuruz da yine ders almaz, yine o gecekondu bozması tekerlekli barakaların, yollarımızda seyyar idam sehpaları gibi vazİfo görmelerine göz yumarız. Göz yummakla da kalmaz, canımızı şoförün yanmdaki YA HAFIZ levhasının ruhaniyetino emanot ederek onun kuzu gibi müfterileri veya kurbanları arasına sevo «eve katılırız.
Aydın .GÖREN
Şeref stadında:
12.30 Davutpaşa — Karagünıı Uk> Şazl Tezcan, Hayati. Sadık.
14.30 Sarıyer — Süleymaruye.
Ziya Kuyutnlu, N. Türkkantoz, A. özmen»
Vefa stadında:
10.30 Sünıerspor — Taksim.
Selâml, Gazi. R A tasa var.
12.30 Anadolu — Anadolu hisar.
Şcklp, C. ErgÜn, N, Tekil.
14 30 Büyülüler* — Adalar.
S. Varol, M. Bekdik, M. Taptık
Barut gücü sahasında:
10.30 İstiklâl — Topkupı.
F. Tezcan. H. üztekin. C. KırelH.
12.30 Cihangir — Kurtuluş.
C. Kırelll. F. Tezcan, H. öztekln.
14.30 Ortaköy — Galata.
H. Oztekın, C. Kırelll. F. Teczan.
Pisa’nın Amerikan kardeşi
Bir haftadır Anadolu cennetinin eşsiz bir parçasında yasıyorum. Denizlinin çeşitli suları, dokumaları ve mey-valarını anlatırlardı da inanmazdım. Meğer Tabiat ananın insanlar için yarattığı ne Ölçüsüz güzellikleri varmış... Denizliyi dolaşırken kendimi hep zengin bir masal dekoru İçinde buldum. Tertemiz sokaklar, Denizlinin mimarî özelliğini taşıyan bir veya iki katlı, cumbalı, cumbasız, beyaz badanalı, taş veya ahşap yapılar. Ya poncerelerln Önlerini süsliyen top fesleğenlere, çıngıl çıngıl küpelere ne demeli!. Ya bembeyaz hesap İşi perdeler... Denizli, denize yakın olmamasına r.ığmen su İçinde bir şehir. Sokaklarından geçerken duyduğunuz su gürültüsü, oymalı evlerinde yorgunluk kahvenizi yudumlarken duyduğumuz, yakınınızdan, hattâ altınızdan geçen suyun musikisidir. A-lablldiğine yeşillik. Kavaklar, ulu ulu çınarlar göklerle öpüşüyor dersek mübalâğa etmemiş oluruz. Denizli kuruluş itibariyle tatlı bir moyil üstünde. Sırtını koc»*ı dağlara, karlı dağlara, çamlı dağlara yaclayıvermiş. Goncalıdan şeh-re bir ara hattı var. Aşağı çarşıyla is-tasyan arasındaki bulvarın her İki yanında yeni ip yapılar. Ana cadde, Lisenin önünden Sanat Enstitüsüne kadar paket taşı döşeli ama temiz ve rahat. Bu uçsuz bucaksız yeşilliklerin yer yer Tanrıya doğru uzanın ince, beyaz minareleriyle Denizliyi titiz bir ressamın heyecaniyle kucakladım.
DELİKLİ ÇINAR
Ağustos sıcakları tekmil Anadolu yaylâsını kasıp kavururken biz. birkaç kafa dengi, Denizli pınarlarında donduk. Evvelâ o, askeri mahfelin güzel bahçesinde kaynıyan su... Derinliklerinden yukarlara doğru uzanan koyu yeşil, pırıl pırıl su yaprakları... Boyu aşan havuzlardaki s .yun aydın^ğı... A-ğustos ayında dişlerimiz takırdıyarak huz doryalarına dalışımız... Ve sonu gelmİyen çıngıraklı kahkahalar. Sonra biraz aşağıda, Delikli Çınarda İçtiğimiz domll çay... Tam köşedeki asmaların gölgelediği Halk kahvesinin bir Japon estampı kadar renkli görünüşü. Faytonların havada şakhyan kırbaçları... Akşamları kurulan üokak içindeki kadın pazarı... Satıcılar genç kızlar ve güzel kadınlar olan bu pazardaki turpların, yumurtaların, yağ, lor ve dumanlı üzümlerin tazeliği-.. Dedim ya, Denizliyi Tanrı her bskımdan övmüş de
▼ t r ı zrk
•v e ^4—w«! 1
yaratmış. Aşağı çar^ı/ı dolaşırken düğüm el işlorindoki güzelliği anlatmaktan âclzim. Denizli kadını Tabiat! kıskandırmak için ne lâzımsa yapmış, O renk renk ibrişim oyalarda, o sırmalı kuşaklarda, o çevreler, o göz nuriyle islenmiş para koeeloı (ndo ben hep sanatkâr Türk kadınının ruhunu buldum. Yün çorap diyip geçmeyin, Denizlinin yün çorabında Cennet saklıdır. Ya dokumaları!.. Dokumalarına o billur aydınlığı veren eller dert görmesin. Denizli, Buldan, Babadağ tezgâhlarında dokunmuş tiril tiril hır bürümcük gömleğiniz; yokta gömlek giydim demeyin sakın, *
CEHENNEM SUYU
Bir eabah dumanlı elma bahçelerinden geçerek Kızıldere’ye vardık. Denizli, arkamızda Bitlerin içinde eriyip kayboldu. Gümüt kıvrımlar içinde zaman zaman önümüze çıkan Mendires, karşı yakadaki şifalı çamurun tüten dumanları ve telgraf tellerine uçup ko-ren mavi kuşların, yörük kervanlarının şiiriyle oyla dolduk taştık kİ uzun yolun, nasıl geçtiğinin farkına bile va-ramadık.
Kızıldera dedikleri yer yeşilliği olmı-yan sarp kayalardan İbaretti. Atıl Cehennem tuyuna varabilmek için de tu daracık, aşağısı uçurum olan geçidi göçmek lâzımgeliyordu. Arkadaşıma lâf anlatamıyordum. İlle kestirme yoldan diye tutturmuştu. Serde erkoklık olmasına rağmen geçene kadar çektiğimi ben bilirim... Cehennem 8uyu yakın köylerin hamamı olmuş. Eşeğine kirlisini yükliyen soluğu dağda alıyor. Biz erken çıktığımız için pek rahatsız adil* medik.
KÖPÜK
Açıkgöz bir vatandaş suyun çıktığı yerden iptidaî havuzuna kadar kenarına taşlar doldurarak suya bir yatak yapmış. Dumanı tüten kudret suyu havuzdan bir metro kaaar yükseklikte küçük bir delikten İçeri akıyor. Istiyen havuzda, istiyen altında yıkansın. Ben altını tercih ettim. Ateş gibiydi. Amma çabucak alışıverdim Buraya gelmişken sabunlanmadan Bir sabun süreyim dedim, sabunlanan... Köpürdü de
Ayağım mı kaymadı... kaynar havuza m» yuvarlanmadım... Hep o bir kere-cik sabunlanmam yaptı bu işleri bana. Yarım saatte zor kurtardım kendimi köpükten. Çıkınca duyduğum hafifliği no duşta, ne de den’zden sonra duyduğumu hatırlıyorum. Tüy kadar, rüzgârda uçan gül yaprağı kadar hafiflemiştim. Kahvecinin İkram ettiği Kızıldere balındaki lezzet ve kokuya ne buyrulur? Sarhoş olduğumu gören burma bıyıklı, gönç adam eliyle sarp kayalıkların en dik yerlerini
“Tâ şu kayalıklarda olur bu bal, bey, I diyordu. Ne o bakamıyor musun? Ustası bilir petek almasını
DÖNÜŞ
Dönüşte bir bölük askerle karşılaştık. Sıcak suyun aktığı, dolambaçlı yol boyunca soyunmuşlar, kimi yıkanıyor, kimi çamaşırını yıkıyordu. Bu yiğitlerden birinin söylediği Kızıldere sırtlarında yankılar bırakan yanık bir türküyü dakikalarca dinledik: “Çe-şmeler yaptırdım altın oluklu
Suyunu getirdim gümüş balıklı Bir yâr «evdim o da asker yavuklu Ne yandasın sevdiceğirn ne yanda Çok güzeller gördüm gece rüyamda..
Geldiğimiz yollardan Tabiat ananın şiirini içimize sindire sindire geriye donduk. Cchonnem Suyu, Mendires o-vas. Sarayköy arkamızda kaldı. Solumuzdaki, Denizliyle uzaktan uzağa selâmlaşan (Pamukkale Travertenleri, hiycrapolisi) bir başka yazımızda anlatacağımızdan okuyucularımıza bu yazıda vatan cennetinin bir köşesi, turist hasreti çeken, yeşil Denizlinin sadece haberini vormeklo yetindik.
400 sene evvel kadınlar çorap ve gömlek giymezdi! Halbuki Firaunlarm mezarlarında dantelâlar bulunmuştur
PARtS'te sonbahar modellerinin teşhiri sırasında, 2000 senelik kadın giyim eşyalarını gösteren bir sergi açılmıştır. Bu sergide basit giyim eşyalarının çok yeni, başkalarının ise birkaç asırlık bir tarihi ol-dugu hayretle görülmüştür.- Meselâ Ortaçağ ve Röncsansta kadınlar çorap giymezmişler. Çorap modası 1564 te bir İngiliz tarafından Avrupava tanıtılmıştır. Gömlek de o zamanlar ancak zengin saray hanımlarının malik olduğu çok nadide bir eşya imiş. O kadar ki, Fransa kralı Yedinci Şarl’-ın karısının yalnız iki keten gömleği varmış.
Tül Avrupa’da tam 200 sene evvel moda olmuştur. Halbuki emprime kumaş 1650'de Mısırdan Batı Avrupa’ya gelmiştir, Ortaçağ insanları mendil kullanmaz, saray muhitinde kadın, erkek, burunlarını elleriyle silerlermiş. Mendil modası ise RÖhe-aansta Italyadan gelmedir. Diş fırçasına gelince, hepsinden yenidir; bir Ingiliz hekimi tarafından Fransız İhtilâli sırasında İcat edilmiş ve Fransa ile Almanyada ilk zamanları hiç rağbet görmemiştir.
Diğer taraftan kadınlarımızın hâlâ yüreğini hoplatan bazı giyim eşyaları vardır ki. Nuh’u Nebî’den kalmadır: Meselâ, dantelâ, kürk. İpekli kumaş ve hattâ en güzel eldiven çeşitleri Firavun mezarlarında bulunmuştur. Eski Çin'de de. Mısırda da zengin ve şık kadınlar saçlarını bo
yarlardı. Şapka İlkçağda Şarktan, korse ise Italyan Rönesan-sından, Venedik’ten hk lar dan dir.
modem eşyası sandığımız 1500 sene evvel Akdeniz kıyılarında moda olmuş, bir müddet unutulduktan sonra, gene meydana çıkmıştır. Ya sutyen? Kadınlar oldum olasıya ince ve zarif görünmek için sutyen giymişlerdir. Yirminci asırda birkaç defa rağbet görüp gözden (İlişen ve tekrar tutunan manşon pek eski değildir, ilk defa XV inci Loıııs devrinde kullanılmıştır. Sun! ipek 1920 de piyasaya çıkmış, su geçmez kumaşlar ise ilk defa olarak 1878 deki Dünya Sergisi'nde gösterilmiştir. Hepimiz biliriz ki, kadın saçları arasındaki farkları ortadan kalıdran permanant yepyeni bir icattır; Birinci Cihan Harbinden sonra Amerikadan Avrupava geçmiş ve bugünkü rağbetini yavaş yavaş kazanmıştır. Ninelerimiz pembe beyaz teni tercih ederek zamane gençlerinin plâjlarda kömür gibi yanıp kavrulmasını tenkit edip durmalarına mukabil, 1200 senelerinde Ak-denizde kadınlar güneşten kararmış görünmek için, yüzlerine safran pudrası sürerlerdi. Görüyorsunuz kİ kadın denilen mahlûk kendisini bazan güzelleştiren, hazan da acayipleştiren Vasıtaları asırlar boyunca bulup tatbik etmekte hiç de güçlük çekmemiştir.
GÜZEL Sanatlar Akademisi tedrisatında yepyeni esaslar kurulmak üzeredir. Malûm olduğu ü-zere Akademi orta ve yükaek olmak üzere iki kısımdır. Yüksek kısım için hazırlanan yeni şekilde, Ankarada lâğvedilen mesleki tedrisat yerine. Ortaokullara Resim - İş öğretmeni yetiştirilmek üzere ilâveler yapılmıştır. Bu cümleden olarak, Akademi’de mimari, resim, heykel, dekoratif sanatlar ve sanat tarihi enstitüleri teşkil edilecektir.
Orta kısımda derslere yeniden felsefe, sosyoloji, dünya edebiyatı, musiki gibi ilâveler yapılmıştır. Bundan böyle orta kısımdan yüksek mek için, atölyeden asgari kültür derslerinden vasati almak icap edecektir.
Yüksek kısımda, Türk,
İslâm Sanatları Tarihleri Enstitülerde gösterilecektir. Bu kısımda dünya e-deblyatı iki sene, umumi tarih bir sene, sanat tarihi Üç sene tedris edilecek, musiki tarihi, mitoloji dinler tarihi de okutturulacaktır. Ayrıca pedagoji, usul tedrisi, psikoloji enstitüleri tesis edilerek buradan sertifika alanlar liselerde resim ve sanat tarihi öğretmenliği yapacaklardır.
Bu teşkilât kanununun çıkmasına Intlzaren. Akademi; Resim, Heykel ve Dekorasyon Şubeleri arasında işbirliği tecrübelerine girişecektir.
Şimdiye kadar birbirleriyle pek az alâkalı ve ayn bir halde çalışan bu Şubeler tecrübede müabet netice alırlarsa — ki almaları lâzımdır — Güzel Sanatlar Akademisi taın •Üvlyetlni İktisap etmiş olacaktır.
Bir köpeğin geçirdiği kalp ameliyatı
Toronto 7 (A.A.) — (Afp) — Toron-tc üniversiteni bilginlerinden biri bir köpeğin hars ret derecesini düşürmek suretiyle hissini iptal ederek kalbini a-meiiyat etmeye muvaffak olmuştun A-mellyatı kolaylaştırmak üzere kalp dışarı alınmadHn köpek bayılıncıva kadar vücudunun harareti düşürülmüş ve a4 derecede hayvan kendinden geçmiştir. Bilindiği gibi, bu şartlar altında kalp çok yavaş attığından cerrahi müdahale kolaylaşır.
ll(l acnedenberl bu tecrübe birkaç defa tekrarlandığı halde henüz insanlara tatbik edilmemiştir.
Hicrî
Saf er
1949
ARALIK
Rumi
Teş. sanl
17
8
25
1369
Perşembe
1365
Vakit
-üneş öırı» ikindi Akşam Yatsı İmsak
Vasati
7.11
12. 6
14.28
16.41
18.19
5.27
Ey.anı
2 30
7.25
9.47 12.00
1 38
12.16
Öğrenmek
ihtiyacında
olduğunuz herşey
Tiyatrolar
Ho
Eczalıaneler
KÜl-
*
Radyosunun Türkçe neşri-7.15. 18.30. 23.00.
15.21; Dinkı-
7.45. 13.00. 19.00. 22 45 —
20.15 Radyo Gazetesi, An-
ŞEHİR TİYATROLARI 1
Dram kısmı: (42157) Bir komiser gri(JI.
Komedi kısmı: (4hl()9) Bebek Her akşam Hant 2ü 30 da.
★★★★★★★★★★★★
Müzeler
Topkupı Sarayı: Pazartesi • Çarşamba - Cumartesi, saat 13.30 • 17 Trif
Ayanofya: Pazartesi • tenli - Çarşamba - Perşembe Cuma, saat 10 • 16; Cumartesi • Pazar, saat
13 - 10 00 Teir. .21750),
Arkr-olujl: Salı • Perşembe - Paso r, saat 13 - 17 Telf. (21682) Türk Islâm Karrlerl: Salı-Per-şfmbe.Pftzar, «ant 13.30-16.30 Telf. (21888)
Dtdmabahçe Deniz Müzesi 1 Cumartesi naat 13 • 17. Pazar 9-18 TelL (81284)
Sıhhî imdat
İstanbul Anadolu Ankara îamir tamir
Beyoğlu yakası
2222
44098
60536
ÖJ
2251
Karşı yu 1(& 5055
İtfaiye
Beyoğlu 41644 Kadıköy (h»k72
İstanbul 24222 Üsküdar 90945
Ankara-00 lımlr 5u55

Muanrıco uaDâCûl »’ ooîdeti i
Cumartesi - Pazar metine 15 te. Cumartesi ma-etlnelerinde talebeye tenzilât. Tel. 43134 -
Ar ★★★★★★★★★★★
8 ES i
16.30 (la PavduH Ses Opereti: 21 15 Dell Gönül.
8I.MER; ı42fi5î) Yunan Tiyatrosu hami jc 15 te Kokteyli
ATİMİ »itli,

izin
Yunan Opc retl. (40369)
STA; 21 15 Horeftiko Re*
l.X KAltA
Höyük(10870-J0) Krıock Saat 20 da Küçük U1169) at 20 do.
TİYATRO — ronıj Tel: 2364 perde 5 tablo)
Perşonıbcden mouda naat 20.3(1 da Pazar günü 15
1
Vrhınct. Akıjam sa-
Jamir Şehir Tlyat-
Borç beşik (P)vva 3
her alojnm saat
dc ınutlne Andık . 949

Sinemalar
BEIOÖJJI CİHETİ:
A L K A Z A İt d 2562 / M a kimdi dnmlar Diyarında.
AR (14304ı Mnj>iup vdlimiycnler LlkuiLİ tuıluu.
A*
ATLAS (40535) Intlraa kurhnnian 21.15 te Yunun Tiyatrosu, rpftlka Resital.
ELHAMUA (43585» Varyete Irrl.
I\( I (M595) Yaşama Aşk.
İPEK (442x9) Tubuncnlnr Patlarken LAI.E (43595) Mağlup cdümlvenler M El.EK (40868) Büyük Vals.
SARAY (41656) YnşHHin Aşk. sı A TPAltK (88113) Güzel Sultan Gecelerin: Hâkinıl (Türkçe) 8ARK (10380) Suçauz Kaatll. ŞIK »43726» Narvlk Baskını 1 AKSİM »43191ı Kana ti ardan Türbe TAN (50740) Aşkın günahı YEM(84137) 1— Vahşi kadın. 2-
Fiests
Yİ İ DİZ (42847) Samba Kıralı (2 cl Hrıfln d )
ISTANIH’L CİHETİ:
ALEMDAR (2.3583) Casııalar Çor-pışıy(»r * Çnm Snktzı Kâşif.
(. EM HEltLİ r.Aş (2251.3) Berlin ekspresi • Gnngatcrlor Kıralı.
HALK (2JW)I) Hint Yıldızı
Kahra man
HİLAL»22717) ıo aralıkta nçıJatak •Halen kopalı) İSTA Mil 1, (22367)
GIHmlycn Kadın
AZAK (2:;542> lalmaiz Kahraman»
hıı • l(axannv/ı nın A^k İn ı*b
MARMARA »23.5601 «ura
Ekspres (rangstoıiorl
MİLLÎ (22962» Cn-tiHİnr yor - Çam Sakızı Kâşif.
K 1x51 ET (21904) Alım Küpeler
Can Aşkı
YEM «Bakırköy 116-126 Saygım aşk şarkısı
KADIKÖA (llll.lt:
HİLE (60112) Tatlı Mira» - Altın Ya’, la
Ol'EKA(606211 ‘îcuelerih hlıklmi -İlahlar aşvlgl^o sfREYYA (60682) Pterller dlln-nı*L Şüng»)/ıv ElıspreHi
1 El DEDİRMEM (831(3) ICırlınç Abında. DemzJer Kuallçesl. A,jk Ma.\ dauJL
Kon
Efe A|k>ı
Mıuıor/ı-
Konun •
Çarpışı-
CâKI D \l( ( tllETlt
H. tLE (6(M)62> Vahşi ormanlar Içlndct, A^k .Sultanı.
Ankara
A .X KAKA 1231321 Kvlunrlor B('Yt‘K ( 160111 p„,.ft Hıruı.
PARK ılll31> Ef«unr?u B/ıbn
Si s (1111711 Efsoncu Baba. sl’MEH (14072) Haydutlar Poloda . ve Gizli Ada
VI,l s (22294) SaİHhnddinl Eyyubl ve Haçlı Seferleri.
YENİ (14040. Sarı .Mnnck|(sler.
İzmir
EI.HA.MRA Gönüldruı Şenler.
1 AYVA II E. Annt Knrenlna.
YHX! SİNEMA. Canuelar Çarpı-sıyor» Üç mavi melek.
I. Aî.E, GÜnahaıs Metlek • Aibük-reli Fatihi.
TAS, Alblkcrln Fatihi.
K MISM AKA CtlIBTİ:
Sl .MER Hîıh Ahtnnyo Arrilanı.
MEIEK, Sönaıitf Aşk. — Dnıkn-lanın !•> 1
Radyo
aenfunik kuıı^erler.
Knnt II 15 BBC 31.25 IV (11. BBC İskoç orkestraeı. — 12* 15 HBC, 31.25,19 nı.. Opera orkostritau — 13.30 iMiiiiıbul Radyosu (pl.) 15 15 DHC. 31.25.19 m.: BBC •crıfonl orkestrası. — 10.50 Ankara Radyosu: Haydn, aol majör ncııfoııi (pl.) — 23 45 BBC 31 25,19 ın ; BBC orkestrası.
Hı>t|f müzik:
Sn.»H : 7 (ö BBC, 31 25 19 m (pl.) H.30 Anim ra Radyosu ıpı.ı — 9 15 RR.?, 31.25,19 m ; »Musiki h •> .İHI I lo 15 BBC» 31 LA,
IV m.t IdkIIIf hs.fit müziği.
12.30 RBC. 31 20 19 rn.: Melodi-ler. — 13,15 Anlın m Radyosu
Radyo Miilon orkontrask — 14 K» Ui'inbııl Radyosu; Çeşitli hafif müalk (pi - lî ft nn« •
U4.: Mxuam.lu* ıııueih. —
31,25.19 m». — 13.30 RBC Dene meio-
31 25.19:
10.16.18 m.; İR 45 A-m»: Dana
Anlın ra BBC 31, İMizınbul 24.00 Ameri-19.72,
18.85 Utanimi Radyonu tpl.) —
19.25 İstanbul Radyonu: Hııfir keman parçaları, çalan Dnrvıış-\Vapncr. — 20. İn İstanbul Had-yönü: ICÜçOlc or kes Iradan nıolo* dllrr. — 21 16 Ankara Radyosu» Çeşitli *»o|olnr (p|.) — 2.3.00 BBC
31.25 10 nı. (pl) - 22.30 Amorllın lltaayonİnri 19,72, ylcl İstekleri»
Dnnn miUlftl:
Seat: 1030 BBC, Dnnz orkestraları» Radyosu 31.25.19:
dileri. — 16 15 BRC, R&dyo ritim kulübü. — 14 lb BRC, 3125.10 (pl.) — 18.00 İstanbul Radyonu (pl.) — 18.U0 Amerikanın neni, Dans orkostrahırı.
ıncrlkanın Seal, 19.10.13 orkestraları. — 18.45
Radyosu (pl ) — 2x1.00 25 19 m. (pl.) — 23 ihi Radyosu ıpl » kotı İHtanyonbırı 10.72 1.5.2ı;
Tanınmış dans orkestraları» HhkiikI Programlar:
Saati 22.00 İstanbul Radyosu; Senfonik şiirin kururnları Dr. Bülent Tarcan»- — 22.00 Ankara Radyosu: MüstkseN( ı>>> «’ı
21.80 Amerikan Inuısyoninrı 10.72, 15 21: Phii Hnrrls rövüall.
Ahıtnrkıi ııılmlkt
Saat: 8 00 Ankara Radyosu, Şarkılar. — 12.30 Ankara Rad-yoı»u. Srmııi ve şarkılar. — 14.00 İstanbul Radyosu» Bıırkı ve türküler: Remiha Coşnr. — 18IK) Ankara Radyoaıı, İncesaz (n-ceın kürdi faali), — 18.45 taian-bul Radyosu. Şarkılar ve t ili kli-loı* (pl,) — 19.20 Ankara Radyonu (Yurttan acaler) — 19 45 (n-vanbul Radyosu. Şarkılar Ve ınrküler. Net mi Rlr.ıı Ahıakan.
20.35 Anlcarâ Radyosu, Taıı-burla hsz enerleri! Mesut Cemil. 20 5(» Ankara Ra«lyosu, Halk liirkhlerı 21.15 İstanbul Radypaa, Fosil.
Haberler:
An kora vo latan bul Radyoları: Saat
Saat
İcara
BBC yatı:
Bu haberler 31.32 vo 41.49 nıetrv-lerdcn «Ünlenebilir.___________
Gelecek ve gidecek uçak, , ekspres ve vapurlar GELECKK OI.A\ 5.40
13 30
16 -
9.50
12.50 İl 16.20
içAKLAR
S.A.S. (hıkandlnav) Koprn-hnk*. Amaıcrdftrn. Münih. Roma.
B.E.A. (tngllls) Londra, NIs, Roma. Atina,
S K (ÎMvlçrot) Zürlh. Cenevre, d.h.y.
M
(1
II • Adamı. Ankara
GİDECEK OLAN 10.10
Atina, (Türk)
II
l|
D.Bakır,
An huni. Ankara.
I •
İzmir
1 akemlorun Malatya.
Soldan sağa:
Eminönü:
SelahatUn, Çarşı K. Beyazıt. Reşlr Kemal. Sirkeci Eminönü. İtimat. Küçükpamr.
Sultanahmet. Alemdar.
Eyüp:
Şifa. Ayvannaray.
Bakırköy: YOK.
Boy nfclu:
.Mcrk. Dollasuda. let. C. 244 i'nkHİnı: Nihat. Tnrlab. C. 92-94 ., Ay&spaşa, Güm. S. C.
Galata: Hnrl Tav, Şair Zlva 20
SporMla, Netcali B. C. 306
şiellî Narglleclyan. H.G C. 183 Mnohllyckoy. M k. 4 Knumpiiaa: Yeni Turan K.P.
Beniktaş:
Nail Halit Tipi, Köy İçi.
Fatih:
Muharrem Tanır, Şehzadebaşh Güleercn» Fener.
Rıdvan, Samatva.
Hamdı, şehremini»
E Pertev. Aksaray.
Süet, Kamgümrük. lleybolladn; Halk.
Kadıköy:
Veklidnr 1
Merkez
Sarıyer:
Krgnm,
1 — Bir meyva. 2 — Emir A-kıllıca. 3 — Çoban. Ayna 4 — Kuru behk. 5 — Bir meyva. Yarım. 6 — Bir hayvan yavrusu. Bir meyva. 7 — Duygu. 8 — Zavallı. 9 — İstikbal. Belirtiler. 10 — Bir meyva. Ek.
Yukardan aşağı:
1 — Bir meyva. Arının yaptığı. 2 — Üye. Bir. 3 — Bir bölgemiz. Yeşillik. 4 — Edat. Anlatmaya. 5 — Renk. Bir meyva. 6 — Vitamini bol bir meyva daha. Suların taşması. 7 — (Tersi) Sıralanmış. Bir hayvan. 8 — Bir meyva. Anlaşıl-mu, 9 — Bizi doğuran. İlâve. 10 — Bir yanardağ. Geri kalan.
Dünkü bulmacanın halli Soldan sağa:
1 — Detektif. B. 2 — Ezan, A, îse. 3 — Ale. İade. Aş. 4 — Olimpiyat. 5 — Kime. Larık. 6 — R. Asa. Lira. 7 — Ame. 1-kcz. ş 8 — Tat. Noter. 9 — L. Nam. El. 10 — Salata. Aya.
Yukardan aşağı:
1 — Demokrat. S. 2 — Ezeli, Mala. 3 — Ta, İma et, L. 4 — Enirnes, Na. 5 — K, Ap, Ai-nat. 6 — Tadil. Koma. 7 — 1, Eyalet. 8 — Fı. Arlze. A. 9— Satır. Rey. 10 — Beş. Kaş, La.
UÇAKLAR
D.H.Y. (Türk) Ankara. Kıbrıs, Beyrut.
S A.S. (İskandinav) Roma. Münih, Aniatardam» Kopenhag.
R E.A (tnglltfc) Atina, Roma, Nih. Londra.
İç SEFERLER
Ankara.
İzmir
Aıılıııra.
E( EK Ol VN Y API Rl AR
Sl’S «Mtıdanyndan),
> %rt ULAR
AKSU (Ksradon1«c)-SFS ( Mudıınyavn ».
11.—
14.30
9.—
13.50
14.30
(♦M
20.30
(.llll.C EK OI.A.V
5.—
(I —
GELECEK Ol.AN EKsPKESI.EII
0 45 Semplon (Avrupa), 8,30 Ankara
7.10 DO’lU.
(ill)E( EK OLAN EKSPKEsf.KU 0 - Torna.
18.10 A rı koni.
21.30 Somploıı uivrujpaA
Büyük. Mühürdar.
Celâl. Seknaopâk C.
Sarıyer.
A X K \ R A
Çankaya, (22700) Cebeci. (11284 1 Gnlhane. (14115).
İZMİR
Çankaya Alonncak mıntıkası Şifa, Komernltl ,
Tilkilik, Rnamahnne Karatıp, Yalılar ,
Yeni Ecııahane, Eşrefp.
4 •
• •
II

Sayfa 6
fl Aralık Î949
SİYASİ İki IbAh
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAÜETE
Sahibi;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A SUNTER
Bu sayıda yaaı islerini fiilen idare eden: SACİD ÖGET
Basıldığı yer.
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞÎRKETÎ MATBAASI
ikinci şayiamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
KOMPRİMELERİ
ÖKSÜRÜK -/■ \ BRONŞİTİ GEÇİRİR
1 Orkestradan fnrkmz ses veren ve zevkinize göre hareket eden bir makine adamdır.
Her radyo mağazasında bulunur.
Yılbaşı ve Bayram
Tebrik
Toplan satış:
Kartlarını
Her yerde arayınız!
Othmar, ttdikMİ Cad e.'fl-S,
■■■■■■■■■M Birinci nevi halis
Morina Balık Ya(
-TAKSİM ECZANESİNE gelmiştir.
YUNUS EMRE
TAKVİMİ
1883 deiı beri dünyaca (anınmış
Türkiye Mümessili ;
H. AKILLI, Bnhçekapı, İstanbul
KAYIP
Beyoğlu Kız Lisesinden aldığım pasomu kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan, eskisinin hükmü yoktur.
Beyoğlu Kız Lisesi Öğrencilerinden 115i Şükran Engin
•R
VILBAfl
KEŞİDEMİZDE
ERENKÖY'DE
BİR.
Ü
KAZANABİLİRSİNİZ .
r 5
a
180,000 M3 Maden direği alınacaktır:
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Kömür havzalarımızın senelik ihtiyacım ^tamamlamak üzert memleket dışından maden direği ithal edilecektir. Alâkalı firmalar bu işe Ait şartnameyi:
ANKARADa: Etibank Genel Müdürlüğünden, ÎSTANBULDA: Etibank Şubesinden, ZONGULDAKTA: Ereğli Kömürleri İşletmesinden, İSKENDER UNDA: Etibank Bürosundan,
İZMİRDE: İzmir Kömür Tevzi MÜessesesinden temin edebilir.
Teklif mektuplarının en geç 10 Aralık 949 cuma günü saat 15 (on beşle kadar Banka Genel Mülürlüğüne tevdii lâzımdır.
(17170)
300 Lira Peşin, 75 Lira Ayda Faizsiz Taksitle Satılık Arsalar
Bu arsalar, havası, suyu ve btlhassn denizi İtibariyle büyük rağbet gören ve boyuna ileriye doğru uzanarak genişleyen Marmaranın Anadolu sahillerinde olup “Ankara Evleri Yapı Kooperatifi.»nln muhteşem bir plânla inşaata başladığı Orhsntcpe (Dragos) yanında ve asfalt Bağdat Caddesinin üzerindedir. Kadıköylc Yakacık ve Pendik arasında işleyen otobüslerle trenin de güzergâ tandadır* Ardaların denize ve Adalara karşı olan manzarası ise gerçekten bir harikadır. Mevcudu azalan bu müfrez nrsnların Aralık ayının 22 sine kadar satışlarına devam edilecek ve sıra nazarı itibara alınacaktır.
Müracaat: Pazartesi ve Perşembeden maada günlerde. Galata. Tünel yanında. Billur Sokak 6 ncı Noter karşısında Büyük Tünel Han No 8. sahibine.
Bu nefis Takvim çıkmıştır.
Fiyatı 50 Kuruş Yayınlayan AMERİKAN BORD neşriyat dairesi Fincancılar Yokuşu No. 50 Her kitapçıda arayınız
^fakiki cAl man VARTA
. AKÜMÜLATÖRLERİNİ YENİDEN
16^
ARALIK 1
AKŞAMINA KADAR
SİZ DE BU ÇEKİLİŞE İŞTİPAK EDİNİZ
I
4
EMLAK BANKASI
HALI
ANTİKA KIYMETLİ KİTAP
S. HAIM
Beyoğlu, İstiklâl Cad. No 390
Narmanlı Ap. Avlu içinde No. 4
Telgraf: LibraritiB
Telefon: 4 0 0 7 1

PİYASADAN ARAYINIZ

v W
Standart tipled
HAKİKİ VARTA SAHİBİ OLABİLMEK^
İMALÂTINA DEVAM EDİLMEKTEDİR
Kanaviçelerin muafiyet müddeti
4.8.949 tarih ve 22651 sayılı gümrük beyannemesiyle ithal ettiği trılz 8. 10. 11. 12. 14. 1/2 onsluk kanaviçelerin muaflık süresi 25.7.195* tarihine kadar uzatılmıştır.
Keyfiyet, Ofisimizden muvakkat kabulü bu cins kanaviçelerdet alan alâkalı müfterilerimize ilân olunur. (17300)
Telgraf: TARFO TİCARET OFİSİ
Telefon: 24236 Yeni Valde Han, Kat f
ANONİM ŞİRKETİNDEN
i
SİYASİ İKTÎSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Muhtemel Müşterilerinizin Okuyacağı Gazetedir

DAHA MÜTERAKKÎ SİSTEM OLARAK
TÜRKİYE UMUMÎ MÜMESSİLİ 'SANTİ" Sanayi vi TİCARET T. A, O.
»IHI iv C A D O ( SI 41
OAlâl A.İIİ ANBU»
l«ı«ıee4 JaCAİaO hiAntu r t MM
Mıpoı*


Tl PLEBI
>İR EMNİYET
K
Tİ M S ALİ DİR

• \
ABONEMAN KUPONU
A A A
V V w •
YENİ İSTANBUL :
GAZETESİ İ
Bu karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip, her senenin Ocak ayında gazetemize, acentelerimize tevdi edenlerin veya posta ile gönderenlerin isimleri üzerinde Noter huzurunda kur’a ile yapılacak seçimde:
Birinciliği kazanan için Avrupacın herhangi bîr şehrinde uç seno tahsil;
Ikmci gelene, memleket içindo tahsil imkânları verilecektir.
Tahsil imkânı ve arzusu olmıyanlara bu işe ayrılan tahsisat, yüzde yirmi tenziliyle def .iten ödenecektir. Ayrıca diğer dokuz aboneye meşhur markalı uç altın, uç gümüş ve uç çelik kol saati verilecektir.
Bu karneden koparılan bir yaprak mukabilinde gazeteyi «alan h»r mUvezzl veya tütüncüden bir gazete satın alınır.
ıl
Aylık liftti; 2KO kuruştur.
T >
f./
* * ■
- •>> A k
i * 1 I ~
«e
X ’ -• ilk - K
• A*?
/
«. ’.’V
S -»r -

İhtiyaç görülen Şubelerimizde çalıştırılmak üzere en az orta tahsil görenler arasında müsabaka imtihanı ile lüzumu kadar memur ve daktilo alınacaktır.
İmtihanda muvaffak olanlar, tahsil ve ehliyet derecelerine göre aylık alacaklar ve bir yıldan aşağı olmamak üzere Bankada tecrübe devresine tâbi fu'a-lacaklar ve tecrübe devresinde de başarı göstere liyakatlerine göre tesbit edilecek aylıklar ile ' I kadroya alınacaklardır.
Fransızca, İngilizce, Almanca lisanlarından b: veya birkaçını bilenler tercih edilecektir.
imtihana girebilmek için askerliğini yapmış olmak ve her hangi bir daire veya müesseseye karşı hizmet taahhüdü altında bulunmamak şarttır.
İmtihanlar 17 aralık 1949 tarihinde Ankara, Adana, Bursa, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Konya, Samsun ve Trabzon Şubelerimizde yapılacaktır.
Taliplerin 15.12.1949 tarihine kadar mezkûr şubelerimiz müdürlüklerine müracaat ederek lüzumlu vesaiki vermeleri ve imtihana giriş kâğıdı almaları ilân olunur.
Ayrıca yetişmiş veznedar da alınacağından istekliler belirli tarihe kadar şube müdürlüklerine müracaat edebilirler.





Gazetemizin yeni bir usul olarak çıkardığı (Karne sistemine) dikkat edini2 ve ehemmiyet veriniz.
Çünkü:
1 — Aldığınız bir karnenin içinde 31 yaprak vardır.
Bunun hergün bir yaprağını 10 kuruş diye müvezzie verirsiniz.
Gazete evinize geliyo.sa, ay nihayetinde otuzunu birder verir, borcunuzu ödersiniz.
Otuz günlük aylarla şubattan geri kalan yaprakların herbiri, yeni karne alınırken onar kuruş olarak kabul edilecektir.
Bu suretle hergün para bozdurmaktan kurtulacak ve bir aylık gazetenizi ay başında temin etmiş olacaksınız.
2 — Karne kapaklarını saklayınız. Gazetemizin devamlı ve sadık okuyucusu olur ve 12 aylık karne kabına malik bulunursanız, Avrupa ve Türkiyede üçer sene tahsil şansını kazanabilirsiniz. Tafsilâtını karnelerin kapaklarında okuyunuz!
YENİ I S T A N B U l Abonman Karneleri gazete bayilerinde, seçkin tütüncülerde ve Müessesemizde satılmaktadır.
YENİ İSTANBUL MERKEZ ve ŞUBELERİ:
I S T A N B U l D A : A KAKADA: I Z M I t D t :
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısı, Müellif Cad
• • •
Kâzım Özalp Cad Ulus Sineması yanı
No. 6 8 leıefon; 44756 - 44757
ı e.cıun; 116)2

İkinci Kordon, Anadolu Han, Kal (•
Telefon: 6066

Comments (0)