7 Ekim 1950
Cumartesi
’IASİ İKTiSADİ, MÜSlAKıL
Yıl 1
Sayı 311
10 kuruş

)eni İstanbul'un
KUPONU
TAFS/LÂn ÜÇÜNCÜDE

■ A
'A /I
Abone: Türkiye İçin seneliği S?, »İti a.vlığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Beyoğlu - .Müellif Cflddesl 6 - A Telefon : 44756 - 44767 Santral
Tesis eden: Rablh Edlb . TOR EH AN

İlânlar : 6 ocı sayfada «antlmefrrsl
2 liradır, ilânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Pnata Kutusu : 447 - hfanbol. Telgraf .Adresi ; Hafin, İstanbul.

Balkanlı peyklerde
Sof yanın
kaynaşmalar başladı
tehciı
İstanbul, 27 nci kurtuluş yıldönümünü dün kutladı
Meriç üstünde Bulgar karakolları Yunanlılara ateş açtılar. Yugoslavyaya karşı hazırlık var
siyaseti
YugOS-
/ç politika
Bütçe hazırlanırken
VENİ sene bütçeni hazırlıklarının * bakanlıklar tarafından tamamlanarak Mâliyeye verildiğini işliyoruz. Bir taraftan yeni hâdiselerin İrap ettirdiği bir çok masraflar yanında başka kalemlerden tasarruf emellerinin hâkim olması lüzumu düşünülürse herhalde hu işin çok zor olduğu meydana çıkar.
Biz aranıra basın sahifelerinden sıran haberlere bakarak hıı tasarruf l-şlniıı ciddi bir esasa istinat etmediğini ve olsa olsa İkinci, üçüncü plânda gelen husıısata istinat ettiğini görüyoruz. Halbuki memleketimizde esaslı bir tasarruf politikası takip etmemiz zarureti vardır. Bıımı yeni İktidar İlk işi olarak İlk plâna alacağını tekrar tekfar bildirmiştir. Ancak böyle bir işin yapılmadı memleketteki esaa idare programının çizilip hazırlanmasına bağlıdır. Böyle bir program yaratılmadan yupılaeak işler a-rızi ve geçici tedbirler telâkki olunabilir ve şuradan, buradan yapılacak masraf budamaları, yeni zaruretlerin gerektirdiği sarfiyat İle bıı ufak tasarrufları silip süpürdükten başka bir takını fazlalıklar ve bıı suretle bütçe açıkları doğurabilir. Bu sebepten çok uzun bir tetkike İhtiyaç olduğunu zannettiğimiz bu programın tanzimi İsine girişlle dursun, demokrat hükümetin bu İlk bütçesinin memleket I-çin hayati bir mahiyeti haiz ve övünülecek bir çey (>lmaya(*ağıiıı zannediyoruz.
Buna rağmen şimdi Demokrat Partinin devletçilik siyasetinden ayrılmak İstemesi, bazı mühim tasarrufları intaç edebilecektir, .MeıııJekete büyük paralar sarfı külfetini yüklemiş olan bu devlet fabrlkalıırindim devletin kurtnlması çok arzu edilecek bir şey olmakla beraber bnnun da derhal yapılabileceğini zannetmişoruz. Kuruluşlarında çok israflar yapılmış cilan bıı tesisatın hiç olmazsa şimdi elden çıkarılışlarında fazla zarar görmemekliğimi/ icap eder. Herhalde bu tasfiyenin husule geleceği zamana kadar bu teslsutın işletmelerinde bilhassa nıenııır vo isçi maaşları bakımından hiç de uz görtilemiyecek kadar bir tasarruf temin olunabilir. Bıı tasarruf, çalışan İnsanların maaş veya Ücretlerinden kısılmak suretiyle değil, fakat lüzumundan fazla yüklü kadroları normal ölçülere göre sey-rekleştirilmekle mümkün olabilecektir. Biz devh'tçilik ııazuriyelerlııl güzel sözlerle ballandırırken» hakikatte onları yakınlarımıza birer gerini kaynağı olarak düşünınüşüz4İür. Muhtelif fabrikalarımızda Idr takım modern İş adları taşıyanların mevcut olduğunu ve bunların aylık veya ücretlerini almak İçin ayda bir kere oraya uğradıklarını henüz tekzip kabul meznıiş bir tevatür halinde İşitmekteyiz. Bundan başka istihaal hayatında. Diter ziraat. İster sanayi olsun, ıııalzeıne ve işçilikte tasarruf en büyük bir gaye (ıldıığu halde biz bu hususa da lılç ehemmiyet vermemişizdir. Üç, İM'ş kişinin yapabileceği işleri bir kaç misli insanla görmeye çalışmış ve bııııa rağmen dalma insan azlığından şikâyet etmişizdir. Bize öyle geliyor ki, şimdi ecnebi bir Ranayi heyetine bu İşlerimizi tetkik ettirsek bir çok yekûnları İlk hamlede tasarruf etmek mümkün olur.
Herhalde şimdiden esaslı bütçe fa-tınrrııfunu yapabilmek için muhtelif bakanlıklarımızın uhdesine düşen büyük vazifeler vardır, öteden heri çok defa kanlığı ile muhtelif daireler arasında bir 7I1U olagelmektedir, nı, bir çok rakamlar üzerinde sırf İndirmeler yapan hlr şahsiyet telAkkl olunur ve kpndi bütçelerinde arzu ettikleri yekûnu elde etmek isteyen makamlar da bu rakamı çok yüksek göstermekle İndirmek neticesinde yine gayelerine erişirlerdi. Bilhassa mali »enenin sonlarında bütçede sarfedile-nıeınlş meblâğları muhakkak elden çıkarmak için her zaman artık mantık hesabına sığmayacak sarfiyata girişilir \e fasıllar arasında nakillere başlanırdı. Bir memleketin ne mali kuvveti ve ııe de mali siyasetiyle hiç dr telif edllemiyecek olan hıı zihniyetin artık nihayet bu iması m candan dileriz. Herhalde memleket İdaresinde mühim vazifeler almış olanların bundan böyle halktan alınan vergilerin nasıl harcanacağı da İyi tanzim edilir ve bu paraların aynı zamanda kendilerinin de parası olduğu düşünülürse tasarruf zihniyetimizde yeni ve yapıcı bir değişiklik (le husule gelmiş olacaktır. Hıikûmrt memurları kendilerine emanet edilen paraların sarfında şayet tasarruftan anlamak istemiyor veya buna yanaşmak düşüncesinde bulunmuyorlarsa o vakit milletin istiklâl ve serbesti İçinde seçtiği milletvekillerinin hu işi ele almaları ve şimdiye kadar yapılmış olan İsrafların hiç olmazsa bundan sonra yapılmamasını temine çalışmaları; görecekleri İşlerin en başında gelecektir. Onun için milletvekillerinin masrafla, rıınız ve yapılabilecek tasarruflar hakkında şimdiden ciddi İncelemelere girişmiş olduklarını kuvvetle tahmin etmekteniz.
Habib Edib - Törehan
cdlle-boyuııa
Bizde bu iş Maliye Babacanlık \e pazarlık rrıev-
;Maliye Bakn-
Taksimde muntazam bir geçit resmi yapıldı
Bulgarlar, Yugoslavyaya tahriklerden şikâyet eden sert bir nota verdi
Atına 6 A A. (AFPı — Yunan ve Bulgar hudut karakol birlikleri Meriç Nehrinin iki kıyısından birbirlerine ateş açmışlardır.
Nehrin yatağında Yunanıstana alt küçük bir ada vardır. Hudut çizgisi ise nehrin doğu kolu mihverinden geçmektedir.
Bulgarlar üç günden ben doğu kolu dahilinde nehrin Yunanistan kolundan geçen mecrasını değiştirmek ve burada söylendiğine göre adayı ilga ve ilhak etmeğe yarayacak baraj inşa etmektedirler.
Bu inşaat neticesinde Trakya mırvolunun geçtiği oldukça vâsi
saha su altında kalacak ve Türkiye ile Yunamstanın Meriç Nehri mecrasını tanzim için girişmiş bulundukları kurutma ameliyesi sekteye uğrayacaktır.
lei 16 kişilik bir Yugoslav müfrezesi bir Bulgar hudut devriyesine makineli tüfeklerle ateş açmıştır.
bîr
de-bir
Belgrad 6 (AP) — Rusyamn son aylar zarfında Doğu Avrupadaki komünist memleketlere çok sayıda tank ve diğer zırhlı taşıt vasıtası göndermekte olduğuna dair haberler mevcuttur. Bu haberlere göre, peyk memleketler gördükleri bu yardımlarla, kollektif bir harekete geçmeleri halinde doğrudan doğruya Rus müdahalesi olmaksızın kısa bir zamanda Yugoslavyanın büyük bir kısmım İşgal edebilecek derecede kuvvetlenmişlerdir.
Yeni Bulgar not»ı
Londra 6 (AP) — Sovyet Tasa A-Jansının Bulgar Telgraf Ajansına atfen bugün verdiği bir habere göre, komünist Sofya Hükümeti Yugoslav-yaya verdiği yeni bir protesto notasında, Yugoslav ordu birliklerinin Bulgar sınırında yeniden tahrik hareketlerine giriştiklerinden şikâyet etmiş ve bundan '‘vahim neticeler” husule gelebileceğini kaydetmiştir.
Bulgar notasına göre, hâdise 19 eylülde Belgradçlk hudut kasabası yakınlarında cereyan etmiş ve iddiaya göre, bir subayın komutasında-
H i n d i ç i n î d e çarpışmalar şiddetleniyor
Harekâta 30.000 komünistin İştirak ettiği bildiriliyor

Saygon, 6 (YIRS) — Hlndiçinlde yeniden komünist harekâtı her tarafta birden kaynamağa başlamıştır. Bugün Çin hududundan Koçinçin’e kadar olan bölge üstünde hücumlar yapan kızıllar, Fransız kuvvetlerini geri çekilmek zorunda bırakmıştır. Gelen haberlere göre harekâta 30.000 Vietmin’ll komünist iştirak etmektedir. Bunların Çinde talim ve terbiye görerek silâhlandırılıp Hindlçl-nlye sevkedüdikleri Fransız askeri çevrelerinde söylenmektedir. Bu me-yanda Hindiçlnldekl Fransız birlikleri, bir müddet evvel bir demeci ile Uzakşark politikasını açıklayan Truman’ın vaadi mucibince Hindlçl-nlye asker! yardım yapmasını beklemektedirler.
Şimdiki halde kızıllar. Çin hududu İle güneyde Koçinçin havalisinde şiddetli hücumlarda bulunmaktadırlar.
Hoffman geliyor
Paris. 6 A A (Reuter) — Marshall Plânı eski İdarecisi Paul Hoffman Batı Avrupa memleketlerinde yaptığı veda turnesini tamamlamak iizer* dün akşam uçakla buraya gelmiştir.
Hoffman bugün Roma. Atina ve İstanbul» müteveccihen Patisten ayrılacaktır.

Kış saati, bu gece başlıyor
Belgrad, 6 A.A. (United Press» — Yugoslavyada Kominformun kuruluşunun üçüncü yılı münasebetiyle dün yapılan toplantıda Yugoslav Komünist Partisi, Yugoslavyanın Güney Slav Federasyonunun tesisinin, bu memlekete karşı Sovyetlerln şiddeti* cephe almasına yegâne sebep teşkil ettiğini belirtmiştir.
1948 senesi haziranında. Sovyet Başbakanı Josef Stalln ile Yugoslavya Başbakanı Mareşal Tito arasındaki münasebetlerin kesilmesine sebep olan hâdiseleri aydınlatmak yolunda yeni bir safha açan parti, Titonun komünist liderlerine yazdığı ve şimdiye kadar hiç basılmamış mektuplarını ihtiva eden 50 sahifelik bir bro-9Ü1 neşretmiştir.
Bu broşürde, Kominformun parçalayın rolü ile aldığı karar sayesinde Yugoslav ve Bulgar halkının yaklaşması için yapılacak bütün harekete mâni olunduğundan bahsedilmektedir.
İleri gelen Bulgar komünistleri, Türk mallarını kapışıyorlar
Belgrad 6 (AP)
lav “Politika,, gezetesi bugünkü bir yazısında, Komünist Bulgaristanda ve bilhassa Yugoslavya hududuna yakın bölgelerde Bulgar halkına geniş ölçüde baskı ve tethış yapıldığını yazmıştır.
Gazeteye göre. Sofya Hükümeti muhalif telâkki ettiği kimseleri en sıkı bir mürakabe vc baskı altında bulundurduğu gibi hudut bölgeleri zey mıntakalarma cir etmektedir.
Yine “Politika,,
halkını ku-toptan teh-
gazetesine göre. Bulgar Hükümeti Komünist Partisinin ileri gelen mensuplarını hâlen Türk azınhğiy-le meskûn bölgelere göndermektedir. Bu şahıslar hicrete mecbur edilen Türk azınlığın bıraktığı araziyi ve malları kapatmaya girişmişlerdir.
İstanbul. 6 (Türk Ajansı) — Bugün şehrimizdeki Demirkapı Göçmen evine 176 göçmen gelmiştir. Göçmenler kendileriyle görüşen Türk Ajansı muhabirine bu mevzuda şunları anlatmışlardır:
"Bulgaristanda 7 yaşını ikmal etmiş her çocuk mecburi eğitime tâbi tutulur. Mecburi eğitim devresinde ebeveynler bir çok vesilelerle, hattâ hiç bir sebep göstermeden para almak suretiyle istismar edilirler.
Suriyede yeni karışıklıkla]


HÜKÜMET DARBESİ HAZIRLAMAK SUÇU İLE TEVKİFLER YAPILDI
1
I
i
Adana 6 ı Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Adanada hergün akşamları çıkan Yeni Adana gazetesinin Suriyeve gönderdiği hususi muhabiri tarafından bugün verilen haberlere göre, Suriye yeniden karışmış ve hükümet darbesi hazırlamak suçiyle yeni tevkifler yapılmıştır. Haberde
Yunanistan, Amerikanın ileri sürdüğü kalkınma programını kabul etti
Atina 6 ı AP) — Dün gece Ekonomik Konseyin toplantısından sonra, Yunan Hükümeti, Birleşik Amerikanın Yunan Hükümeti nezdindeki müşaviri Mr. Paul Porter’in, iktisadi ve İçtima! kalkınmayı temin maksadiy-)e ileri sürmüş olduğu dokuz maddelik programı kabul etmeye karar vermiştir.
Afganistan tecavüzünü Pakistan protesto etti
Hücıım eden kabileler arasında muntazam askeri kuvvetler var
Karaşi 6 (YİRS) — Pakistan HÜ-kümeli bugün Afganistan Hükümetine bir nota göndererek Afgan kabileleriyle birlikte muntazam asker! birliklerin de Paklatan sınırlan içine girmelerini protesto etmiştir. Notada hücum eden birliklerin takriben beş bin kişi olduğu ve bunların makineli! üfeklerie mücehhez bulundukları belirtilmekte ve bunun bir hata neticesi hududu geçmek addedilemlycce-ği, zira hudut bölgesinin bârlz bir şekilde belli olduğu ileri sürülmektedir.

ilâve edildiğine göre eski başbakan Cemil Mardam Beyin başkanlığında Suriyeli sürgünlerden müteşekkil bir grup LÜbnanda muvakkat bir Suriye hükümeti kurmak istemiştir LÜbnanda bulunan General Sami Hınnavi de bu sürgünler arasındadır. LtTonan Başbakanı Rıad El Sulh Bejr Cemil Mardam Beyi görerek Suriye* Lübnan münasebetlerinin selâmeti bakımından Lübnan topraklarını ter-ke t inesin! istemiştir.
Bu siyasi kaynaşmalarla İlgili o-larak ve bir hükümet darbesi hazırlamak suçiyle askeri mahkeme Suriye Parlâmentosu âzasından Münir Adanı Beyin tevkifine karar vermiştir. Münir Adanı Bey derhal yakalanmıştır. Suriye Hükümeti herhangi bir Asayişsizliği önlemek maksadıyla geniş ölçüde emniyet tedbirleri almıştır, Bıı cümleden olarak bütün muhafızlıklarla polis ve jandarma Amirleri arasında değişiklikler yapılmaktadır.
Dünkü geçit resmine katılan
askerî kıtalar Köprüden geçerken.
kurtuluş yıldönümü, dün törenle kutlanmıştır.
piyade, deniz ve Jandarma birlikleriyle izci teşkilâtı, Sultanahmet Meydanından,
Istanblun yirmi yedinci şehrimizde
Törene, okulların
motörlü birliklerle talebe kafileleri de Taksim Meydanında katılmışlardır.
Saat 10 da Sultanahmet Meydanında bir dakikalık İhtiram duruşunu müteakip birlikler, önlerinde Alay
Adalet Bakanının demeci
kanunu hazırlanıyor
Adalet Bakanlığı, anti-demokrotik kanunların değiştirilmesi veya kaldırılması yolundaki çalışmalarına komisyonlar halinde devam etmektedir
Ankara 6 (Ankara Ajansı) — Adalet Bakanlığı mevcut antidemokratik kanun ve hükümlerin değiştirilmesi veya tamamen kaklırılmusı yolundaki çalışmalarına komisyonlar halinde devam etmektedir. Son defa ele alınan Mahkemelerin Teşkilât Kanunu üzerindeki etüdler de nihai safhasına gelmiş bulunhıaktadır. Bu tasarıyı hazırlamakta bulunan komisyon bir haftadun beri Adalet Rakam Hali) özyöruk’Ün başkanlığında toplanmaktadır. Bugün aynı komisyona riyaset ettikten sonra kendisiyle görüşen Ankara Ajansının bir muhabirine A-
dalet Bakanı şunları söylemiştir:
"Bakanlığımızda muhtelif komisyonlar muhtelif kanunlar üzerindeki çalışmalarına devam etmektedir. Demokrasiyi Koruma Kanununun çıkarılmasından vazgeçildiği doğru değildir. Bu tasarıyı hazırlamakta olan komisyon henüz ÇRhşmalarını bitirmemiştir. Neticenin yakında alınması beklenmektedir.
Sancağı ve bandolar olduğu halde Sirkeci, Köprü. Bankalar Caddesi yoliyle Taksime gelmişlerdir. Bu sırAda GaltasarAy Lisesinde toplanmış kız ve erkek talebeler de Taksime gelerek büyük kafileye katılmışlardır.
Saat 10.30 da Vali ve Ordu Müfettişi, askeri birlikleri ve talebeleri teftiş ederek, tribündeki yerlerini aldılar. Saat 10.40 ta Ordu adına bir subay ve okullar adına da bir talebe, günün önemini belirten birer konuşma yaptılar. Saat 11 de İstiklâl Marşını müteakip geçit resmi banladı. Merasimde piyade. süvari, topçu ve ınotörlü birlikler, ddmtciler ve liseli öğrencilerimizle izciler, muntazam bir şekilde 11 . ’ 1 Saat 10 da Şehir Ktıelfat Uyalerh Vali ve Belediye Başkanı Prof; Gökayın Başkanlığında Ordu Müfettişi Korgeneral Şükrü Kanadlıyı ziyaret ederek. İstanbulluların kurtuluş bayramı vesilesiyle Ordumuza karşı duydukları minnet ve bağlılık hislerini bildirmişlerdir. Korgeneral, Türk Ordusunun her vakit ve her türlü müşkülleri yenmeye hazır bulunduğunu tebarüz ettirerek. Orduya karşı gösterilen civanmert hislere teşekkürlerini İfade etmiştir.
Avnca. şehrimizin kurtuluş yıldönümü münasebetiyle Vali ve Belediye Başkam, Cumhurbaşkanına. Başbakana, Büyük Millet Meclisi Balkanına, Millî Savunma Bakanına vo Genelkurmay Başkanına İstanbul adına birer telgraf göndermiştir.
Celâl Bayar, Raman petrol havzasında
Geceyi Ramanda geçiren Cumhurbaşkanı, bugün petrol kuyulariyle diğer tesisatı gezecek
Diyarbakır, 6 (A.A.) — Cumhurbaşkanı Celâl BAyar, Başbakan Adnan Menderes bugün öğleden evvel vali evinde Diyarbakıra gelmiş bulunan Sürt, Mardin, Bitlis vo Muş vilâyetleri heyetleri İle Diyarbnkırın kazalarından gelen heyetleri kabul etmişlerdir. Çeşitli memleket meseleleri üzerinde görüşülmüştür, öğleden sonra, Diyarbakır, Mardin,
Hava seyrüsefer kanunu tasarısı son şeklini alınış ve geçenlerde Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Fikir eserleri kanunu tasarısı da Meclisin önümüzdeki toplantısına yetiştirilmek üzere hazırlanmaktadır. Mahkemelerin Teşkilatı Kanununa gelince; bu kanunda yapılacak tadilâtın en esaslı noktasını İstinaf mahkemelerinin yeniden kurulması teşkil etmektedir, istinaf mahkemeleri, eskiden olduğu gibi, yine il merkezlerinde kurulacak ve hemen faaliyete ga-çpcektir. Temennimiz İstinaf mahkemelerinin mevcut bütün illerimizde birden faaliyete geçirilmesidir.
Diğer taraftan Milli Korunma nununun diğer antidemokratik
kümlerinin kaldırılması için hazırlanacak olan tasarı üzerindeki çalışmalar da sona ermektedir.
Ka-hü-
Üzüm müstahsilleri, birlik halinde üzüm satmamakta ısrar ediyorlar
tzmir 6 ı Hususi muhAbirimiz bildiriyor) — Dış piyastılara yaptıkları satışlardAn zarara uğramamak için üzüm ihracatçıları sözbirliği halinde Borandan mal almayarak fiyatların 75 kuruşa inmesini beklemektedirler. Bugün müstahsiller ve üzüm satıcıları dn ihracatçılar karşısında söz* birliği halinde fiyatları düşürmemek için bir mukavemet barajı kurmuşlardır. İhracatçı üzüm almamakta, satıcılar satmamaktadırlar. Ticaret hayatımızda ilk defa müstahsillerin birlik olarak hareket ettikleri görüldüğü için durum gayet kritik bir manzara nrzetmektcdlr.
Bitlis, Siirt ve Muş valileri ile bir toplantı yapılmıştır.
Raman petrol sahasını ziyaretten sonra Cumhurbaşkanı ile Başbakana refakat etmek üzere Diyarbakır» gelmiş olan İşletmeler Bakanı Muhlis Ete de inşa halinde bulunan Diyarbakır Şayak Fabrikasını gezmiştir.
Eskişehtrden itibaren Cumhurbaşkanı ve Başbakana doğu illeri seyahatinde refakat etmekte olan Toprak Mahallileri Ofisi ve Ziraat Bankası Genel Müdürlerine İlâveten yapılan davet üzerine dünden beri Di-yarbakırda tapu ve kadastro, toprak İşleri, iskân ve Etibank Genel Müdürleri de katılmıştır.
Cumhurbaşkanımız Celâl Dayara. Erzurumdaıı itibaren Üçüncü Oldu Komutanı Korgeneral Haşan A takan da refakat etmektedir.
Raman, 6 (A.A.l — 19,15 te Di. yarbakırdan trenle hareket eden Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes 21,30 da Ra. man petrol havzasına varmıştır. Cumhurbaşkanımız Raman ın istas- I yonu olan Batman’da Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürü, mühendisler, memurlar, kamp mensupları, parti temsilcileri ve civardan gelen kalabalık halk kütlesi tarafından Karşılanmıştır Akşam yemeği kamp-a yenmiştir. Cııınhurbaşkanııııız geceyi Romanda geçirecektir. Yarın petrol kuyularım ve diğer tesisleri gezecektir.
— Amma da uyukladın yahu!..
— Ne yaparsın azizini, şu tensikat meselesi yüzünden geceleri gözüme uyku girmez oldu.-
Bajar, Erzincan yolunda lıalkln konuşuyor.

7 ekimi M e bağlayan cumartesi rrcrsl —hıı rece— kış ısı-tiııln tatblkına Km >Ih nacak tır. Bıı pere yarını I? de saatlerinizi bir saat K*rl almağı unutmayınız. brhlr hatlarında 17 den sonra hareket ederek vapur ve İrenler yeni kış saatine göre hareket edeceklerdir.
(_______________________________

. flMTVS.
Sayfa 2
TETKİKLER |
Ankaranın imarı ve arsa meselesi
ANKARANIN İmarı, memleket öl-”çüsünde bir harekettir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruculuk ve yapıcılık kudretini gösteren en önemli eserlere Ankarada rastlıyoruz. Cumhuriyetin İlânından 16 gün evvel, 18 eklin 1023 tarttı ve 27 sayılı kararla hükümet merkezi olduktan sonra süratle büyüyüp gelişmek İstidadını gösteren Ankara Şehrini, o fâmana kadar malûm olan şehircilik kaide ve prensiplerine göre kıırınak ve gelişi İrmek yolunda sarfedilen gayretlerle bu gayretlerden alınan neticeleri tarafsız bir gözle İncelemek çok yerinde ve memleket ölçüsünde bir ders ve lb* ret kaynağı olacaktır.
Memleketimizde, bir şehrin tümünü kavrayan İmar plânlarının yapılmasını emreden ilk kanunlar Ankara İçin yapılmıştır. Ankara Şehri İmar Müdürlüğü Teşkilât ve vezaiflne dair filan 23.5.1923 tarih 1351 sayılı kanun 2290 sayılı Belediye Tapı ve Yollar Kanunundan beş yıl önce çıkarılmıştır. Şu halde mevzuat bakımından olduğu kadar tatbikat bakımından da Ankarada vuku bulacak imar hareketlerinin memleketimizin diğer şehir ve kasabaları İçin birer örnek teşkil edeceğin! kabul etmek doğru olur.
Ankara misali yurdumuzun diğer şehir ve kasabalarında cesaretle tatbik edilecek kadar başarılı olmuş mudur? Ankaradakl İmar faaliyetimizle bütün dünyaya yapıcılığımızın güzel bir Örneğini verebildik mİ?
Bu sorulara müspet cevap vermek maalesef mümkün delildir.
Ankara İmar plânının, Berlin Yüksek Mühendis Mektebi Profesörlerinden Hc rinan n Jansen tarafından hatırlandığı malûmdur. Bu zat 1038 yılı sonuna kadar müşavir sıfatlyle şehrin İman ile olan ilgisini devam ettirmiştir. Ankara imar plânının hazırlanış safhasını şöyle hulâsa edebiliriz:
1927 yılı mayıs ayı İçinde Ankara Şehremaneti, mütehassıs aramak için, Avrupaya bir heyet göndermiştir. Heyet Bcrline giderek elçilik vasıtaslyle meşhur Alman mimarı Hoffmnnn ile temas etmiş ve bu zat ihtiyarlığı du-layıslyle uzun yolculuklara tahammülü olmadığım ileri sürerek. Berlin Yüksek Mühendis Mektebi Profesörlerinden J. BrLv ile II. Jansen’i tavsiye etmiştir. Bu iki zata ilâveten Fransa Hükümeti Başıııiman Jauss-ley de müsabakaya katılmıştır. Dr. Jansen’in projesinin tercihindeki sebepleri Jürinin raporundan öğrenmek doğru olurdu. Maalesef bu rapor elimize geçmedi. Bu üç zat 1927 temmuzunda Ankaraya gelerek inceleme, lerde bulunduktan sonra, Şehreınane-tinln verdiği direktifleri de gözönündc bulundurmak suretiyle, memleketlerinde hazırladıkları proje ve izahnu-melerini göndermişlerdir, izahnamele-ri okuduktan sonra Prof. Janscn’ln projesinin kabulündeki isatıet derhal göze çarpıyor: Bir bütün teşkil çizmek, sosyal ve ekonomik meselelere önem vermek, maliyet meselelerine, şehir İdaresinin katlanacağı mali fedakârlıklara sık Sık temas etmek bakımlarından Dr. Jansen'iıı raporu bariz bir üstünlük göstermektedir. Ayrıca bu raporda; Ankarada kabili tatbik olmıyan hususlar, derhal tatbiki gereken esaslar da açıkça zikredilmiştir. Meselâ J ansan, Ankarada tramvayın lüzumuna kani değildir, Ankaranın bir sanayi şehri olacağını da kabul etmez, işçi mahallelerinin en kısa bir zamanda kurulmasını ister. Bu zatın raporunun sonuna koyduğu şu cümle, sosyal ve ekonomik dâvalara verdiği önemin açık bir İfadesidir: “Arazi spekülâsyonunun önü alınıp Ankara İmar faaliyetinin kuvvetli bir elde temerküz etmesine muvaffak olunduğu takdirde, burada şehir imarına misal olabilecek bir eser vücuda getirilmiş olacaktır.,,
Arazi spekülâsyonu yerine isterse-nlt “Arazi karaborsacılığı,, tâbirini kullanalım. Çünkü hu tâbir hâdisenin vahametini daha kuvvetle İfadeye müsaittir. Bir topun vazife görebilmesi için barut ne derece lüzumlu I-se, bir şehrin kurulmasında da arazi aynı derecede önemlidir. An karayı tıl-
Yazan: Doçent Fehmi YAVUZ
çlıı özlediğimiz şekilde imar edemedik? Ankara Belediyesi niçin şelılr hizmetlerini hakklyle göremiyor? Sorularına belki: “Şehir çok büyüdü, nüfus süratle arttı, 1980 buhranı araya girdi ve uzun sürdü, ikinci Dllnya Harbi İmar hareketlerini durdurdu, malzeme bulunamadı, yetişmiş mimar. mühendis vo ustamız azdı.........
şeklindeki mazeretlerle cevap vermek İsteyenler bulunacaktır. Fakat Na-polğoıı’n İzafe edilen top fıkrasında olduğu gibi, arsa meselesini başta zikretmek icap eder. Ve ancak bu ho-klkat teslim edildiği takdirde Anka-ramızın geleceğini kurtarabiliriz. Profesör «lansen, fıkradaki batarya komutanından farklı olarak, arazi karaborsacılığının muhakkak Önlenmesi gerektiğini açıkça İfade etmek suretiyle 1927 de dikkatimizi bu noktaya çekmişti.
Prof. Jönsen aynı zamanda: “îmar faaliyetinin kuvvetli bir elde temerküz etmesini,, de lüzumlu buluyor. Ankara İmarının, otoriter olmak bakımından, zayıf ellerde kaldığı hiçbir zammı söylenemez. Bilâkis İmar plânı yapıldıktan sonra, hem devlet İdaresi, hem do Ankara Belediyesi, İstediği takdirde, Ankaranın örnek bir şehir haline getirilmesi için gerekil bulunan bütün kararları verebilecek ve kanunları çıkartacak kadar kuvvetli idi ve uzun zaman böyle kaldı.
İmar İşi kuvvetli bir elde bulunmak suretiyle Dr. Janscn’ln İki şartından biri yerine gelmiştir. Lâkin bu kuvvetli el karaborsa ile mücadele e-
( • dcccğl yerde onun tarafını tutmuştur. Bu yüzden do İmar işindeki aksaklıklar büsbütün artmıştır. Çünkü Anka-rada karşısına çıkan fırsatı kaçırmamak İçin elinden gelen hor şeyi yapmaya hazırlanan arazi karaborsacısı kendisiyle mücadele etmesi gereken kuvvetli eli teşkil eden unsurları yanında müttefik olarak görmüştür. Fakat bu durum bizi ümitsizliğe düşürmemelidir. Hâlâ Ankara şehrini kurtarmak, içinde oturanların şehir âmme hizmetlerinden normal şekilde İst İfade edecekleri bir hale getirmek mümkündür. Belki yirminci asır dünyasına güzel bir şehir hediye etmek şansını kaybettik. Yurdumuzun her tarafı İmar beklediğine göre, Ankara için kabul edeceğimiz denenmiş prensipleri tatbik etmek suretiyle güzel şehirler kurmak İmkânı hor zaman mevcuttur. Bunun için başı (baş şehri) fena bir örnek olmaktan kurtarmak İlk vazifemiz olmalıdır.
M.P. nin yeni ocakları
Millet Partisinin Kazlıçeşme, Zey-tinbumu ve Vellefendl gecekondularında dört ocağının açılış töreni ya-nn saat 16 da Zeytinburnu İstasyonu arkasındaki meydanda yapılacaktır
Otellerin vazıyeti tetkik ediliyor
İstanbul otelleri son günlerde gene ihtiyacı karşılayamaz hale gelmiştir. Şehrimize gelen misafirler ve bilhassa ecnebiler yer bulmakta güçlüğe uğramaktadırlar. Vali ve Belediye Başkanlığı bu hale çare bulmak için mevcut birinci sınıf ve lüks otellerin bugünkü vaziyetini tctklka karar vermiş ve alâkalılardan bu hususta bir rapor İstemiştir. Gereken raporları hazırlamak üzere oteller gezilmektedir.
Gıda maddeleriyle Mezbaha işleri ehemmiyetle ele alınıyor öğrendiğimize göre, bütün yurddo gıda maddeleriyle mezbaha İşlerinin kontrol işi Sağlık Bakanlığınca önemle ele alınmıştır.
Halkın sağlığı İle çok yakından ilgili bulunan bu işlerin alâkalı makamlarca daimî ve sıkı bir surette murakabesine âzami dikkat gösterilmesi. bu hususlar için konulmuş talimat ve nizamlara aykm hareket edenler hakkında şiddetle takibata geçilmesi hususu Bakanlıkça bütün İllere tamim edilmiştir.
YENİ İSTANBUL
Şehir köşesi
Kayserin hakkı
latanbıılun Kurtuluru ne tavlan tes’it edil/te. heyecandan boğazıma bir ^ry tıkanır, aöz söyleyemem, O gilnt İstanbul benim için yepyeni bir şehir o-lur. Her gün geçtiğim caddelere, Aşina manzaralara nemli gözlerle bakarım. Sokaklarda, yolunu kaybetmiş fakat gördüklerinden lıaz duyan bir yabancı gibi dolaşır, dururum.
Ve götlerim, yapılan her merasimde, beyhude yere bir kişiyi arar: Re Jet ^Paşa^yı.
htanbulun kurtuluşu denilince, Rcfot ^Paşa^yı hatırlamamak mümkün müdürf O günü yaşayanlar bilirler ki, *Befet ^Paşa**, Sİ yıl evvel tslanlmla ilk gelen bu Kuvayi Uf illiye Ku-mamlanı, dünyada pek az kumandana nasip olmuş bir şekilde karşılanmıştı.
Onun henüz işgal altındaki Istanbula geldiği gün heyecandan öyle bir sessizlik vardı ki, şehirde sinek uçsa, mübdldğa-sız bir tayyare filosu gürültüsü tesiri yapardı. Ve Rcfct tiPaşatt bir fayton arabamna binmiş, a-yakta duruyor, zafer şchrahın-dan geçerken, fengl, başındaki kalpağmki gibi kül rengi olmuştu. Arabada, düşmesin diye onu tutan birkaç genç, onunla beraber zangır zangır titriyor* lardı ve herkes, haberi olmadan ağlıyordu.
Çeyrek asırdan beri /s t an bu* lun kurtuluşu anılır. Fakat Re-fen HPaşau nerede f
BÎR İSTANBULLU
Fetih Yıldönümünü Kutlama Derneği
Demecin ilmi komitesi dün toplanarak, fethe ait film hazırlamak Istlyenlerle temas etti
tstanbulun Beş Yüzüncü Fetih Yıldönümünü Kutlama Derneği, Bakanlar Kurulunca, genel menfaatlere yararlığı tasdik edildikten sonra, faaliyetini bir kot daha arttırmıştır. Bu münasebetle dün Arkeoloji Müzesinde idare heyeti toplandığı gibi, Demeğin İlmî komitesi de ayrıca bir toplantı yapmış bulunmaktadır.
İlmi komite, bu toplantısında, fethe ait film hazırlamak isteyen şirketlerin mümessilleriyle temas etmiş ve kendilerine komitenin bu husustaki noktaı nazarını izah etmiştir. Ayrıca, film şirketlerine ilmi cepheden yapılabilecek yardımlar hakkında izahat verilmiştir.
Ingiliz Mektep Gemisindeki kokteyl
Limanımızda bulunan Ingiliz De-vonshire mektep gemisinde dün şehrimizdeki İngiliz kolonisi ve Türk deniz subayları şerefine bir kokteyl parti verilmiştir.
Tanınmış ediplerden M. Joseph Milbauer şehrimizde
Fransadan îsraile hicret etmiş o-lan tanınmış ediplerinden M. Joseph Milbauer Telâvivden şehrimize gelmiştir. Memleketimize; tstanbulun atmosferine girmek İçin geldiğini söyllyen M. Milbauer tarallde fran-sızca çıkmakta olan "L'Aurore” ga-zeteslne Türklyeden röportajlar yazacaktır.
Basın Teknisyenleri Sendikasının toplantısı
Basın Teknisyenleri Sendikası bugün saat 14 te Eminönü Halkevinde bir toplantı tertip etmiştir. Bu toplantıda gazetecilerin bayram tatili meselesi konuşulacaktır. Sendika, gazete ve manbaalara mensup muharrirlerle, operatör, mürettlp, mücelllt ve makinistleri davet etmiştir.
Özel okullardaki öğretmenlerin durumu üzerinde duruluyor
Dün bir basın toplantısı yapan Özel Okullar U. Müdürü : “Kuvvetli bir öğretmenin, kendisini bir tek özel müesseseye hasretmesine İmkân yoktur" dedi
Özel Okullar Umum Müdürü Ali Tosuncu dün bir basın toplantısı yaparak şunları söylemiştir:
*•— Ecnebi liselerinin de öğretim süreleri itibariyle resmî liselerimize göre ayarlanması meselesini bu müesseseler müdürleriyle temas ederek hallettik.
özel okullarda ders veren 1400 kadar Türk öğretmen vardır, özel okul öğretmenliğini; meslek haline getirmek ve bu müesseaelerde müs-takülen ders veren kıymetli ve değerli bir kadroya sahip olmak için bu öğretmenlorin hal ve İstikballerini teminat altına alacak mevzuata lüzum vardır. Resmi okullarda der» veren bazı değerli arkadaşların serbest saatlerinden bir kısmını kanunî had dahilinde Özel öğretim mü-esseselerine vakfetmeleri özel öğretim liselerindeki tedrisatı kalkındırma bakımından faydalı bir şeydir. Bugünkü şartlar dahilinde ö-zel liselerimiz öğretmenin aylık saatine ancak 10 lira bir ücret verebiliyorlar. Bizde bir lise öğretmeninin
I
Anadolu yakasında su tevziatı azaltıldı
Sular idaresi vatandaşların kuyulardan ist’fnde etmelerini bildiriyor
Sular idaresinden bildirildiğine göre kuraklığın devam etmesi üzerine Anadolu yakasında su tevziatı yarıya indirilmektedir. Süren kuraklık münasebetiyle buralardaki vatandaşların susuz kalmamaları için İdare Adaların suyunu bir aya yakın bir zamandan beri Bakırköyündcn vermektedir. Fakat bazı tesislere Elmalıdan su verilmek zarureti vardır Vatandaşların bahçelerini mümkün olduğu kadar kuyulardan İstifade e-derek sulamak suretiyle bu tedbire yardım etmeleri rica olunmaktadır.
Meslek Kitaplığı genişletiliyor
. 20 bine yakın kitabı bulunan İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü mea-lok kitaplığının tevsiine karar verilmiş ve bunun için Belediye bütçesinden yeni yıl tahsisatından 8 bin liralık bir ödenek ayrılmıştır.
Hâlen İki salondan İbaret olan bina tıklım tıklım kitapla doludur. Değerli birçok eserleri İhtiva eden bu kütüphanenin darlığı yüzünden istifade edilememektedir. Ayrılan bu tahsisatla kütüphaneye bir okuma o-dası İlâve edilecektir.
VEREM SAVAŞI HEMŞİRELERİNİN DİPLOMA TÖRENİ
İstanbul Verem Savaşı Hemşire Okulu mezunlarına dün saat 16 da törenle diplomaları verilmiştir. Okuldan bu sene 18 hemşiremiz mezun olmuştur. Toplantıda İNtanbul Bağlık Müdürü Dr. Folk Yargıcı ve diğer davetliler hazır bulunmuşlardır. Yukarıdaki resimde öğretmenlerinin,elindeki mumdan kendi ellerindeki mumlan yakarak diplomalarını alan genç hemşirelerimiz görülmektedir.
haftalık mecburi ders saati 15 olduğuna göre bir İlse öğretmenine ancak 150 lira Ücret vermek kabil o-lacaktır kİ bu şartlar altında kuvvetli bir öğretmenin kendini bir tek özel müesseseye hasretmesine İmkân yoktur.
öğretim Bahasında resmi okullarımızın yanında ve yardımcı müesseseler telâkki ettiğimiz özel Okulların bu esası gözönllndo bulundurarak İlerisi İçin gerekli tedbirleri almak İstediklerine şüphe yoktur.
Marshaü Plânı 'stişare Heyeti âza'an geldiler
Mütehassıslar, yardımın neticelerini ve yapılan terakkileri müşahede edecekler
îkl Marshal! PlAn» Devlet îetiçare Heyeti Azaaı İle bir mücavir TÜrki-yede dört gün kalmak üzere Atlna-dan şehrimize gelmiştir. Refikaları İle birlikte gelen heyet Azalan, Ro-bert H. Hinckley ve heyet sekreteri Gordon E Reckord'dur. Müşavir George S. Eccles’tir. Misafirler dün. beraberlerinde İktisadi İşbirliği Türkiye teknik yardımcısı Mr. Jenkls oldu£u halde Ankaraya gitmişlerdir. Heyet, pazartesi günü îstanbuldan Atlnaya hareket edecektir.
1946 dan beri “American Broad-caatlng Company” radyo yayım şirketinin Başkan Muavini ve İşletme Müdürü olan Mr. Hinckley. üe First Security Bankası Müdürü olan Mr Eccles ve Mr. Revard, Marahall yardımının neticelerini ve yapılan terakkileri müşahede etmek üzere plâna dahil memleketlerde bir tetkik seyahati yapmaktadırlar.
Lozan Türk Talebe Yurdunda yapılan tören tozandan aldığımız malûmata göre geçenlerde Yedek Subay Okulunda müessif bir kazaya kurban giderek şehld düşen, Lozanda 5 sene yüksek tahsil yapmış olan Faruk Geredenin hatırasına hürmeten Türk talebe yurdunda bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda, Lozandaki arkadaştan arasında çok sevilmiş olan merhum Faruk Gerededen bahsedilmiş ve 3 dakikalık ihtiram duruşunda bulunulmuştur.
SPOR
Alman güreşçilerle
yapılıyor
Alman güreşçilerinden Wolfgang Ehrl
Harpten sonra ilk defa memleket haricine çıkarak Türkiyeye gelen AJ-man güreşçilerle ilk müsabaka bu gece İzmir ve Eskişehir karması arasında temsili olarak yapılacaktır.
Alman ve Türk temsilî takımları fju kadrolarla mindere çıkacaklardır* 52: Wcber - Ahmet Bilek Grekoromen 57: Spatz - Süha Karman Serbest 62: 8chmlta - Kemal Özkan
a Grekoromen
67: Ehrl - Orhan Grekoromen
73: Netteshelm - Ahmet Kandemir
Grekoromen 79; Henze • Bekir Büke Serbest 87; Hönninger - Orhan Çakar Serbest Ağır: Licben - Bektaş Can Serbest Alman güreş takımında güreşecek o lan 62 kilodaki SchmlU ile 73 kilodaki Notteshelm takımın en kuvvetli gü-reşçllerlndendlr.
Schmitz hem grekoromen ve hem de serbestte Almanya şampiyonluğunu kazanmış, 1939 senesinde de Avrupa İkincisi olmuştur. Nettesheim de grekoromende Almanya şampiyonu ve 1936 olimpiyat ikinciliğini kazanmıştır.
Spor ve Sergi Sarayında yapılacak bu müsabakalara saat 21 de başlanacaktır.
Bugün Galatasaray Emniyetle, Beşiktaş da istanbulsporla karşılaşıyor
Llk maçlarının ikinci hafta karşı* loşmalarma bugün İnönü Stadyomun-da Galatasaray - Emniyet; Beşiktaş -Istanbulspor karşılaşmalariyle devam edilecektir.
Galatasaray - Emniyet karşılaşmasında San-Kırmızılılar sahaya sakat bulunan en İyi oyuncuları Gündüz ve Bülontten mahrum olarak çıkacaklardır.
Beşiktaş - Îetanbuîspor maçına da Istanbulsporlular takımlarında yapacakları bir tadilâtla çıkmak mecburiyetindedirler. Aksi halde geçen haftaki gibi ağır bir mağlûbiyetle karşılaşırlar.
İnönü Stadyomunda bugün llk maç saat 14.30 da Galatasaray - Emniyet: saat 16.30 da da Beşiktaş Istanbulspor arasında oynanacaktır.
Millî atletizm teması Ankarada yapılıyor Türk - Belçika millî atletizm müsa bakalarına bugün Ankarada 19 Mayıs Stadyomunda başlanacaktır.
Çarşamba günü uçakla Belçlkadan şehrimize gelen Belçikalı atletler dün saat 13 te hususi bir uçakla Ankaraya hareket etmişlerdir.
Müsabakalara bugün saat 18 da Türk ve Belçika milli marşlariyle başlanacak ve saat 16.15 te 200 metre, uzun atlama, mızrak atma, saat 16.30 da Ankara Mükâfatı 1500 metre han-dlkaplı koşu, saat 16.45 te 1500 metre, sırıkla atlama, gülle atma ve 17.20 de 4X100 metre engelli koşu, 17.20 da 4 x 100 metre yarışmaları yapılacaktır.
Müsabakalara yarın da yine aynı stadyomda devam edilecektir.
M E V L î D
ölümü ilo Boysan ailesini ve kendisini tanıyanları derin acılara gar-keden Kabataş ve Işık Liseleri Kimya ÖP-retmenl
ABDİ BOYSAN’m ölümünün kırkıncı gününe tesadüf eden 7-10-1950 cumartesi günü saat 15 te (Şişli Bomontl tramvay durağı Etem Paşa Apt. 4 üncü dairede) ruhuna mevlidi nebevi okut-turulacağından meslek arkadaşlar, talebeleri, akraba ve dostlarımızın ve kendisini sevenlerin teşrifleri rica olunur.
BOYSAN AİLESİ
7 Ekim 1950
Amerikanın Metıopol.ten Müzesinle Türk serg si
Müzenin şehrimize gelen Şark Kısmı Mütehassısı, Müzenin Türk sanatları köşesi hakkında İzahat verdi
Amerikanın en meşhur müzelerinden New-York Metropoliten Müzecinin Şark Kısmı mütehassıslarından Mre. McAllister Türk sanatı hakkında incelemelerde bulunmak üzere şehrimize gelmiştir.
Camileri ile Evkaf Müzesin! gezen Mrs, McAllister dün kendisi İle konuşan bir arkadaşımıza aşağıdaki i-z ah atı vermiştir:
M— Metropoliten Müzesinin Türk sanatları köşesinde, tablolar, çiniler, Sultan Ahmedin bir portresi, eski Türk kostümleri ve halılar vardır.
Bundan başka zaman zaman Türk sanatına dair sergiler de açıyoruz. Birkaç sene evvel açtığımız son sergi çok büyük alâka topladı. Bilhassa halılar çok beğenildi. On dokuzuncu asırda yapılmış olan Uşak halıları koleksiyonu bize 1922 de Mr. Ballard adında bir Amerikalı kolek-slyonör tarafından hediye edilmişti. Yakında yeni bir Türk sanatları sergisi açmak niyetindeyiz.”
Mrs. McAllister Islâm sanatı hakkında tetkiklerine devam etmek tize re yakında Suriye, Iran ve Mısıra gidecektir.
Yatılı ilkokullara rağbet artıyor Millî Eğitim MUdürlIiğtt tm okulların adedini arttırmak için çalışmalara başladı
Istanbuldakl ilk yatı okullanna rağbet günden güne artmaktadır* Müracaatler o kadar çögalmıştır kİ Yeşilköy, Göztepe ve Anadoluhlsar pansiyonlu okullanna yapılan mtl-racaatleri karşılamak şöyle dursun tercih yapabilmek İçin dahi müşkülâta maruz kalınmaktadır. Bu okullara rağbetin artmasındaki sebep ayda 40 lira gibi cüz'l bir para İle öğrencilerin kabul edilmiş olmalarıdır.
İstanbul MIH Eğitim Müdürlüğü halkın bu rağbeti karşısında yatılı ilkokullar miktannı arttırmağa karar vermiş ve müsait bina temini için araştırmalara başlamıştır. Belediye bütçesinden yeter derecede öde. nek temin edilebildiği takdirde gelecek tedris yılından itibaren bu o-kullann miktan 6 ya çıkanlacaktır.
Diğer taraftan Vilâyet hesabına yatılı okuyan öğrenciler İçin tahsis edilen Küçükyalı pansiyonlu okulunun da ihtiyaca cevap vermekten çok uzak olduğu görülerek bu okulun da tevsiine karar verilmiştir.
Millî Piyango bugün çekiliyor
Millî Piyangonun 7 ekim çekilişi bugün saat 13 te Ajıkarada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar Ankara Radyosiyle bu gece 23 te yayınlanacaktır.
Bugün saat 18 ten sonra yurdumuzun hiçbir tarafında bu çekilin alt bilet satışı yapılmayacaktır.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ ____
MÜSTAKÎL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENt tSTANBUL NEŞRİYAT LİMİT E D ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SAR UCA
Yazı içlerin! fiilen idare eden meeu) müdür: Sacld ÖGET
Nt^redUmiyen yazılar lada edilme».
Basıldığı yer t
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
Çare yok, büfede ne varsa ona razı olacaktık. Selminin münasebetsizliğine ilk defa kızar gibi oluyordum. Yoksa, bahtiyar zatın aç veya tok, İşçi veya burjuva, komünist veya faşist olması benim gözümde tamamiyle farksızdı. Çünkü hâdisenin bir bardak ayran veya şampanya İçmekten fazla ehemmiyeti yoktu. Tercih hakkı da Selmine aitti. Bize ne oluyor?
Bu düşüncemi ağabeyime çıtlatmak için dedim kî:
— Protoplazmamın arz üzerindeki İki yüz elli milyon yıllık uzun macerasından sonra bile, insanın en basit tabiat hâdiseleri karşısında bir sürü boş itikat hesabına telâşlanması saçma değil mİ?
Ağabeyim yine yan gözlerini yüzüme dikerek bana cevap verdi:
— Aşağıdaki beyannameleri sen dağıt, ne duruyorsun 7 Tam komünist ahlâkı bu.
— Başka türlüsüne aklırn yatmıyor, dedim.
— Tabii, dedi, zoolojik bir antropolojinin sana verdiği hayvanca bir İnsan telâkkisi i-çlndesln. Kabahat sende değil. Bütün şansını maddede ariyan ougünkü İlmîn, büyük idealistler müstesna, İnsana lâyık görmeye mah-126
kûm olduğu ahlâk budur. Yıllarca seninle münakaşa ettik. Değişmedin. Bu ahlâk sende vücut yapısı haline gelmiş. Dolma midenin em-rindesln.
Yalan değildi. Ayşonln sofraya koyduğu çap ibriğinden çıkan dumanın kokusu burun kanatlarımı titretiyordu. Büfeden ne geleceğini de merakla bekliyordum. Ağabeyim yalnız bir çay İçti ve ilk sigarasını tellendirdi. Ben kızarmış ekmeğin üstünde beyaz peyniri eziyor ve üstüne gül reçeli sürüyordum. Ağzımın iç ifrazlariyle fikirlerimin birbirine bağlı oldukları muhakkaktı. Fakat bu münasebeti bir delil olarak İleri süremezdim. Ağabeyim böyle bir beden yapısının teşekkülünde fikirlerimizin ve inançlarımızın birinci rolü aldıklarını ileri sürecekti ve üç bin senelik münakaşayı tekrarlamış olacaktık, ilk sabah lokmasının bâklr lezzetini buna feda edemezdim. Sustuk.
Neden sonra Hasibe alı al, moru mor geldi ve ağabeyimin Önünde durdu:
— Beyefendi, dedi, aşağıya bir sivil memur geldi. Beyanname paketini çözüyor ve sizi görmek İstiyor.
üçümüz birden aşağıya indik.
Memur yere çömelmlş, paketi bağlıyordu. Bizi görünce doğruldu ve selâmladı. Genç bir adamdı; esmer ve sıska, fakat çatık kaşları altında keskinleşen gözleri, fırlak aim ve ileri doğru çıkık, sivri çenesiyle kavgacı ve zeki görünüyordu. Ağabeyime dedi ki:
— Haydan ne zamandır anyoruz. Edime Emniyet Müdürlüğünden anyorlar. Bütün tren memurlanna resmini verdik. Fakat bu kadından öğrendim kl kamyonla filân gidip geliyor Istanbula. Yarım saat sonra enseleyeceğim. 127
Buraya gelecekmiş, Müsaado buyurursanız gizleneceğim burada. Bu gazetelerden bizde de var. Bulgaristandakl Türkler için çıkıyor amma, fırsat buldukça bizim huduttan da İçeriye sokuyorlar. Beyanname değil, gazete. Komünist propagandası ta bit
Ben sordum:
— Kimdir bu Haydar?
— Aslen BulgaristanlI, Razgratlıdır. Sık sık geliyormuş buraya. Görmediniz mi hiç?
— Gündüz göziyle görmedim.
Memur cüzdanının içinde bir şey ararken anlatıyordu:
— Müthiş kurnazdır. Lise tahsili vardır. Her kılığa girer, tçşl İle işçi, zenginle zengin gibi konuşur. Resmini arıyorum, işte.
Ağabeyim çekingen durduğu İçin memur resmi bana uzattı. Kim bilir kaçıncı röprodük-siyon olduğu halde, fotoğrafta Haydarın güzelliği, kurnazlığı ve pişkinliği belliydi: Herhalde san ve kendiliğinden kıvnlmış parlak saçlan, geniş bir alnı, açık yeşil, gri veya mavi gözleri vardı. Aralan gibi bir çocuktu doğrusu. Selmine hak verdim. Ben de kız olsaydım böyle bir Hp karşısında başım dönerdi. Resmi ağabeyime uzattım. Şöyle bir göz attı:
— Evet, dedi, atletikten dejenere astenlk bir tip. Zeki ve enerjik.
Başka blrşey söylemedi. Ben elinden aldığım resme tekrar bakarken dedim ki:
— Astenlk veya arsenik yakışıklı, güzel delikanlı değil mî? Bizim GalatasaraylI Altın Adile benziyor.
Resmi memura iade ederken sordum:
— Çapkın mıdır?
Adam bir y3ri acımış gtbı bağırdı:
128
— UffL. Müthiştir. Aleyhinde Üç izalei bikir dâvası var. Yakalanmadığı için hep gıyap kararlan aldı.
Hasibe de bağırdı:
— Çapkın da söz mü? Körolası!
Hiç bu kadar yüksek sesli kadın itirafı duymamıştım. Zamane ahlâkı beni bile şaşırtıyordu.
Ağabeyim memura;
— Buyurun, dedi, nereye İsterseniz saklanınız. Biz yıkandayız.
Ben şüphemi adamcağızdan gizlemedim:
— Siz tek başınıza Haydan zaptedebilir misiniz? diye sordum.
Memur elini arka cebine doğru götürerek:
— Evelallah! dedi.
Sanki Allah arka cebinde idi.
Ağabeyim önden yürüdü. Merdiveni çıkarken, ben İçimden ”Şu Haydan bir görebilmem..." diyordum. Selmin bahtiyar zatın dördüncü bahtiyarlığı imiş. Daha bilmediğimiz kaç tane var ktmblllr. Hepsi de burjuva kızları mı? Bu da bir nevi natürel komünist aşısı. Hâdiselere his karıştırmadan bakan rahat zekâlar için basit ve eğlenceli vakalar. Kahramanı görmek de istiyor İnsan.
Yemek odasına çıktık. Selmin orada idi. Aşağı katın son durumundan haberi yoktu galiba. Sakin görünüyordu. Bu kız hiç belli olmaz. Ona Haydann adını söylemekten utanıyordum. ihtiyatlı olmak da lâzımdı. Selmin çocuğunun babasını müdafaa etmeğe kalkabilirdi.
Ağabeyim onun her şeyi öğrenmesinde mahzur görmemiş olacaktı ki, hâdiseden bahsetmeğe başladı. Çayım karıştırırken fincandan 129
gözlerini ayırmayan Selmin hareketsiz durduğu için galiba onu bütün dikkatiyle dinliyordu. Ben de arzumu açığa vurdum:
— Nasıl etsem de görsem? Yirmi yirmi beş dakikaya kadar gelecek. Ben aşağıda durursam memurun işini bozarım.
— Yakalandıktan sonra görürsün, dedi ağabeyim.
Selmin çayını bitirdikten sonra, bize hiç blrşey söylemeden dışarı çıktı, ikimiz birden evvelâ ona, sonra birbirimize baktık. Aç adam hakkında konuştuğumuz şeylerin tesirlerini o-nun yürüyüşünde arayan gözlerimiz bomboştu. Ağabeyim önüne bakıyordu. Kendi kendine konuşuyormuş gibi kaşlarım yukan kaldırıp indiriyor, dudaklarım büküyordu.
— Zannetmiyorum dedi ve yüzüme baktı. Alnından dudaklarının uçlarına kadar inen keder ifadesi şüphesinin devam ettiğini ve bu sözü “tnanmak istemiyorum” mânasına söylediğini hissettiriyordu.
Dedim ki:
— Bazı erkeklerde en mutaassıp kadınların mukavemetlerini bir anda yıkan cinsi bir tesir hassası olamaz mı? Hele Selmin gibi seksüalltesi her zaman dolgunluk va canlılık halinle bir kızın, nişanlısından ayrıldıktan sonra, İçtimaî konvansiyonlara karşı duyduğu nefretle mücerret erkek arzusunun birleştiği bir anda böyle bir delilik yapması mümkün değil midir?
Ağabeyim, böyle bir şeyin mümkün olabileceğini kabul eden derin ve sesli bir nefes alıp bıraktıktan sonra tekrarladı:
— Zannetmiyorum.
(Devamı var)
130
8 Ekim 19 O
FIKRA
Radyomuzda olmıyan
Bediî FAİK
B B.C. Radyosu, türkçc neşriyatı hakkında ne düşünüldüğünü ■*" öğrenmek için, bir mütehassısını Türk İyeye gönderdi. O Türkiye ki. daha kendi radyolarının neşriyatını, kendi çevresi içinde ölçüp ölçmemiştir! Şimdi bu misafir mütehassısı, Ingiliz radyosundan Türklyrdckl arkadaşlarına gönderilmiş canlı bir İhtarname olarak kabul etsek yeri değil nıl? Biz kİ, radyo programlarını masa başında yapar, masa başında dinler ve gene masa başında tenkid ve t Adil ederi/. Bundan daha AIA ders mı görürdük ?
Hayır, radyo İdarecilerimiz, çekmecelerine yapışıp, kurak dolusu mektubu önüme yığarak: “işte dinleyicinin nabzı!” demete beyhude kalkışmasınlar. Aldırmış arağını. Aldırmam çünkü, e radyoculukta, mektup ve anketle nabız yoklama metodunun ikinci plAna itildiğini ve itilmese de. bizim gibi okuyup yazma nispeti yüzde beşi bulmayan memleketler için, fazla kıymetli bir ölçü olmad:ğnıı biliyorum. İnglllzler ve .Amerikalılar, radyo programlarına küçücük bir çizgi çekseler, dinleyicilerinin mektuplarını bekliyorlar ama. orada her radyo dinleyicisi, fikrini yazmayı vazife sayıyor; bir. Fikrinin ekseriyet kazanması halinde, mutlak tatbik edileceğinden emindir; iki. Okuyup yazma nispeti yüzde doksandır; üç. Böyle olduğu halde, İngiliz ve /Amerikan radyocuları, gene de yurtlarına ve bütün dünyaya sürü sürü mütehassıs şevketi İp. tatbik edilen programları mahallinde incelemeye birinci derecede ehemmiyet verirler.
Artık siz düşününüz: Okuyup yazma bilenin dahi, dostuna hazan mektup karalamağa üşendiği bizim memlekette, radvo anketlerinin değeri, pek mevzii olmaktan öteye nasıl geçer? Kaldı ki, bir program parçasının, mütehassıslar tarafından ölçülecek tesir dereceleri ile, mahdut bir dinley ici zümresinin meydana koyduğu muvaffakiyet nispetleri arasında, geniş farklar vardır. Bugün, radyosu karşısında başını İki yana sallayarak, sessizce düğmesini kapayıveren geniş bir dinleyici kütlesi var kİ, İşte bütün dünya radyocuları bunun peşi sıra dolaşıyorlar. Artık bu cins dinleyiciyle en ziyade karşı karşıya kalan radyonun bizimkiler olduğuna şüpheniz var mı?
Ben umuyorum kİ; misafir mütehassısı gören Basın-Yayın Umum Müdürlüğümüz, programları gezerek kontrol etmek ve hangi vilâyetlerimiz hangi saatlerde radyo dinliyor, hangi saatlerde yatıyor; hangi havaları, hangi konuşmaları ne zaman ve ne şekilde İstiyor; bütün bunları anlamak için, mütehassıs sevketmek zaruretini duyacaktır. Hole radyolarımız, kapılarını ticari ilânlara da açtıktan sonra, hıı, artık sadece bir mesai selâmeti olmaktan da çıkıp, müşteriye karşı ödenmesi zaruri hlr borç haline girmiştir. Çünkü herhangi hlr müessesenln istediği reklâm İçin, radyonun alâkadar servisi ona yol göstermeli; muhlinin satış nispetlerine göre, muhtelif vilâyetlerin dinleme saatleriyle hoşlandıkları programları bildirmeli ve bunun İçin de herşeyden evvel, yurdu, avucunun İçi gibi bilmelidir!
Serbest olarak ithal edilecek maddelerin listesi
(Dünkü sayıdan devam)
cep ve kol saati İbreleri, .yelkovan ve akrep, cep ve kol saati makineleri ve akşamı, masa, duvar ve mebani saatleri makineleri ve akşamı, barometre. taksimetre, manometre, paraket, voltmetre, elektrik muadditlerl, su muadditleri sair saat tertibatını havi âlât ve bunların akşamı, âdi madenden gramofon iğnesi, kıymetti maa-din İle mürettep gramofon iğnesi, teleskop, mikroskop, her nevi tek ve çift dürbün, gözlük camsız “tamamen veya kısmen gümüşten ve bağadan veya altın kaplamalı,,, sair mevat-tan iplik sayma âletleri, sinematograf ve projesyon cihazları ve saireleri, sinema alıcı makineleri ve saireleri, yalnız boş sinemaloğraf filmi, boş fotoğraf filmi ve pelikülleri “Röntgen filimler! dahi),,, dolu sinematograf filmi ve pelikülleri, telli telgraf makinesi ve akşamı fenniyesl. telli telefon makinesi ve akşamı radyo, (ailen. radyo (demato alıcı ve sairclerlj. tababette müstamel diğer âletler (e-lektrikll ve sairden). Röntgen cihazı. Röntgen cihazına ait aksam, her nevi otoklav, enolar. hararet, kesafet, rutubet ve ispirto dereceleri gösterir âlât Cdesadolarıı bunların çerçevelileri, fenne, arazi ölçmeye, hikmeti tahliyeye. neyete ve ahvali cevviyeye müteallik gayri mezkûr âlât, başka yerde zikredılcmiycn tıbbî cihaz ve âlât, başka yerde zilredilcmiyen cerrahi â-lAt. baytarlık cihaz ve âlâtı, cerrahide ve dişçilikte müstamel masa, sandalye, koltuk ve emsali diğer ameliyat levazımı, çıkıkçılık (atopedlı cihazları. mevaddı kimyeviye ile yalnız haşerat öldüren âletler ve bunların akşamı, hassas teraziler, demiryolu mevkilerinde ve fabrikalarında müstamel sabit büyük püsküller, halı ve saire süpürmeye, temizlemeye veya cilalamaya mahsus âlât. tarifenin başka yerlerinde sarahaten veya zik-redilemiyen sair alât. Borulu, nim horul u vesalr tertibatlı buhar kazanı. Sair kazanlar (kalorifer kazanı dahil», yalnız fabrika İçin kazanlar, ten-dcrll lokomotif, (endersiz lokomotif ve lokomolif ve akşamı, tender ve akşamı, yol silindiri makinesi İle beraber, yalnız silindir, sıkleti 2000 kiloya kadar sabit, nim sabit buhar makineleri ve türbinleri, sıkleti 2000 kilodan yukarı sabit, nim sabit buhar makineleri ve türbinleri, traktörler, yalnız petrol, benzin ve petrol müştekâtı ile işleyen tamamının sıkleti 50 kiloya kadar mo-törler; su. hava vesair kuvvetlerle müteharrik tamamının sıkleti 50 kiloya kadar motorler; yalnız petrol, benzin v* petrol müştekâtı ile işleyen tamamının sıkleti 50-100 kiloluk moförler. yalnız petrol, benzin ve petrol müşte-kâtı İle işleyen tamlımının sıkleti 100-500 kiloluk motorler; su. hava vesalr kuvvetlerle müteharrik 100-500 kiloluk motorler; yalnız petrol, benzin ve petrol müştekâtj İle işleyen 500-1500 kiloluk motorler; su, hava vesair kuvvet' lerle müteharrik 500-1500 kiloluk mo törler; yalnız petrol, benzin ve petrol müştckâtı ile İşleyen 1500-5000 kiloluk motorler: su, hava vesair kuvvetlerle müteharrik 1500-5000 kiloya kadar motor; yalnız petrol, benzin ve petrol müştekâtı ile İşleyen 5000 kilo ve on dan yukarı motorler; su. hava vesair kuvvet:lerle müteharrik 5000 kün ve ondan yukarı motorler; elektrik motoru dinamo vesalrelcrl 10 kiloya kadar*, transformatör vesaireler! 10 kiloya kadar; komitatör ve mümasilleri ıkon-vertlaor ve distribütör) 10 kiloya kn dar: 10-50 kilogramlık elektrik motor-teri dinamolar vesalrelcrl. 10-50 kilogramlık transformatör vesaireler!. 10 50 kilogramlık komitalar mlimadl ve-anlrleri: 50-1000 kilogramlık elektrik motorleri vesalrleri, 50-1000 kilogram lık transformatör ve mümasilleri ve sairleri; 50-1000 kilogramlık vantilatör, aeplrator; 1000-2000 kilogramlık elektrik rpotörlerl vesalrlerl; 1000-2000 ki gramlış vantllâtör. aspiratör; 2000-5000 küagTnmlık elektrik motörlerl vesslr-lerl; 2000-5000 klgramlık transformn tor veaalrleri; 2000-5000 kilogram’ık komltatör vcsalrlerl: 2000-8000 kilogramlık vantllotür. aspiratör; 5000 kilodan yukarı elektrik motörlerl vrsa-Irlerl 5000 kilodan yukarı transformatörleri vesalrlerl; 5000 kilodan yukarı komltator vesalrlerl; 5000 kilodan yu-kan vantllâtör ve aspiratör; aküraüiâ-
tör ve yedek plâkları; yalnız tutya ve kömürleri; kuru pil; âdi elektrot; bakır vesair maadin kaplı ve galvanizli veya madenî tellerle mürettep; kaynak için elektrot; kâğıt imali İçin makineler (kâğıt İmalinin her safhasına mahsus makineler); tarama, atma, didikleme makineleri; yalnız Saw-gin çırçır makinesi; iplik bükme ve ar-mürlü, ratlyerli veya jakarlı yalnız o-tomatik dokuma tezgâhları: ctlâlamA kurutma, boyama vesaire makineleri; tas kırma makinesi; yalnız teneke kutu makinesi (250-2000 kilo); 250-2000 kiloluk torna, testere, rende, zımba ve hadde makineleri; 250-2000 kiloluk çekiç makinesi; 250-2000 kiloluk hetpn karıştırma makinesi; 250-2000 kiloluk taş kırma makinesi; eşya imalinde kullanılan 250-2000 kiloluk makineler (A. B. C pozisyonları dahil); 2000 kilo ve ondan yukarı yalnız teneke kutu makinesi; 2000 kilo ve ondan yukarı torna, testere, rende, zımba ve hadde makineleri; 2000 kilogramdan yukarı çekiç makineleri; 2000 kilogramdan yukarı beton karıştırma makinesi: 2000 kilogramdan yukarı tas kırma makinesi; 2000 kilogramdan yukarı eşya imalinde dullanılan makineler (A. B C pozisyonları dahil); deri yarma, yıkama, kazma, fırçalama makineleri; taban, ökçe çivileme makineleri; deri ve ayakkabı imalinde kullanılan sair makineler; dikiş makineleri ve bunların aksa mı ve yedek parçalan; ayakkabı vcsnlreyl dikmeye mahsus makine ve akşamı ve yedek parçaları; örgü. işleme ve tül makineleri ve akşamı ve yedek parçaları; tipografya, litografya vesair mücellit ve matbaa makineleri vcsalrlerl; 5 kiloya kadar vazı makineleri ve akşamı: 5 kiloya kadar hesap ve kayıt makineleri ve akşamı; 5 kiloya kadar tadat, tefrik ve tasnife mahsus makineler ve bunların akşamı; sıkleti 5 kilo ve ondan vukarı vazı makineleri ve akşamı: sıkleti 5 kilo ve ondan yukarı hesap ve kayıt makineleri ve akşamı: yalnız diki* makinelerine ait masa, tabla, ka-onk ve H.vakdarı; Pulluktan maada diter hafrlvat aletleri: traktörle çekilen nulluklar: motörlü Dulluklar: her nevi traktörler, her nevi harman makineleri.
(Snnıı yarın)
Yas haddini doldurmadan tekaüt edilenlere tazminat verilecek
Ankara 6 (Ankara Ajansı) — 30 fiilî hizmet yılını doldurduğundan dolayı 5434 sayılı kanunun 39 uncu maddesinin B fıkrası gereğince emekliye ayrılan memurlardan henüz yaş haddini doldurmayanlar için yeni bir kanun Uısarıaı hasırlanmaktadır. Bu tasarıya göre her hangi bir memur emekliye ayrıldığı esnada almakta olduğu maaş tutarı ile tahsis olunan emekli maaşının tutarı arasındaki farkı, yaş haddini dolduruncaya kadar. tazminat olarak alacaktır. Ancak bu tazminat işi bazı kayıtlarla hudutlandırılmış bulunmaktadır.
Memur emekliye ayrıldığı tarihten emekliye ayrılması lâzım gelen yaşa varıncaya kadar geçecek olan yılların dört senesinde, hor sene başına Üç aylık olmak üzere bu farkı alabilecektir. Bu suretle yaşından evvel emekliye ayrılanlara son aldıkları maaşın bir senelik tutarı defaten tazminat olarak Verilecektik. Dört seneden daha az zamanı olanlar ise kaç seneleri kalmışsa o kadar para alabileceklerdir.
İşçi Sigortaları Kurumu Genel Müdürü değiştirildi
Ankara, 6 (Ankara Ajansı) — İşçi Sigortaları Kurumu Genel Müdürü Dr. Cemal Kiper. bu vazifeden alınarak, aynı Kurumda açık bulunan Yönetim Kurulu hekim üyeliğine tâyin edilmiştir.
YENİ t s T A F B U D
4avfa *
I
Fuarını hlr çak ecnebi
1 ■!
.
.’ i. A
e
Bir müddet evvel açılmış olan Beynelmilel Zagreb
diplomat ziyaret etmiştir. liesiınde soldan' sağa doğru Ingiliz Elçisinin eşi, Türk Elçisi Kemal Köprülü ve Amerikan Elçisi G. Ailen diğer misafirlerle bir arada görülmektedir
Sayımlar hakkında istatistik Genel
Sayımlarda gözönünde bulundurulması icap eden gösterilmesi bildiriliyor
Amilidir. Memleket ve yurtseverliğimiz sayımlarda her birimize düşen . vazifeyi yapmayı emreder. Bu sayımların başarı ile yapılmasını ve memleket İçin hayırlı olmasını temenni ederiz, *
hususlara azamî itina
Ankara, 6 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü bugün bir tebliğ yayınlayarak memleketimizde gerekli kalkınma tedbirlerini sağlam bir temele istinat ettirmek için önümüzdeki bir sene zarfında nüfus, ziraat, İş yerleri ve sanayi sayımları yapılacağını ve bu fakir memlekete bir hayli külfete mal olan bu sayımların sıhhatli olabilmelini teuıinen vatandaşların azamî titizlik ve hassasiyet göstermelerini ve nünıerotaj İşlerine dikkat edilmesi bildirilmekte ve şöyle denilmektedir:
Bu genel mütalâalar dışında sayımların hususiyetleri ile ilgili bazı noktaları da gözden kaçırmamak zaruridir. Bunların başlıcaları şunlardır:
Nüfus sayımları:
1 — Nüfus sayımlarının temeli nümerötajdır. Nllmerötajın eksiksiz yapılması zaruridir.
2 — Sayım gününde sokağa çıkma yasağından istisna edileceklerin miktarını asgari sayıya indirmek İçin gerekli tedbirler alınmalıdır.
Tarım sayımları:
Bütün köy muhtarlıklariyle şehir muhtarlıklarının eksiksiz sayımları yapılacak ve ayrıca istatistik tekniğine ve örnekleme usulüne göre seçilecek aileler de sayıma tâbi tutulacaktır. Bu sayım mahiyeti itibariyle hususî bilgiye sahip ehliyetli sayım memurlarına ihtiyaç göstermektedir. Bu noktaya âzami itina gösterilmesi zarurîdir.
İdare üstlerimizin derin alâkası, sayım memurlarımızın vazi fese ver-liği. halkımızın sayımlarda gösterecekleri yardımlar ve kolaylıklar başarının meydana gelmesinin başlıca
Yol çalışmaları
Gazetecilerden 12 kişilik bir grııp yol çalışmalarını mahallinde tetkik ediyor
İskenderun. 6 (A.A.) — Bayındırlık Bakanlığı Karayollarının davetlisi olarak Ankara ve İstanbul gazetecilerinden 12 kişilik bir grupun da refakat ettiği Karayolları Genel Müdürlüğü Etüd Dairesi Başkanı Orhan Mersinlinin başkanlığındaki heyet dün saat 18 de şehrimize gelmiştir. Heyet yol çalışmaları hakkında gazetecilere bilgi vermek üzere seyahat etmektedir. Seyahat programları hakkında bir arkadaşımıza Orhan Mersini şunları söylemiştir:
“Karayollarının davetlisi olarak Ankara ve İstanbul gazetecilerinden müteşekkil grupla cenup ve şark mm. takasında İskenderun hınun Lskenderundan olan kısmını görmek dan itibaren karadan
çıkmış bulunuyoruz. Evvelki Ankaradan çıkarak Ankara - Koçhi-sar - Aksaray üzerinden aynı akşam Mersine vardık ve geceyi orada geçirdik. Mersinden Silifke İstikametinde, sahil yolunun bir kışınım gördük. Adana - Ceyhan üzerinden ls-kehderuna geldik. Bugün Hatay yollarının bir turunu yaptıktan sonra geceyi yine lskenderunda geçirecek ve cumartesi Elâzığa müteveccihen hareket edeceğiz. Cumartesi akşamı Gölbaşı yol İnşaatı şantiyesinde kalacak ve pazar akşamı Elâzığa varacağız. Pazartesi sabahı Elâzığdan u-çakla Ankara ve tatanbula avdet e-dilecektir ”
Gazeteci arkadaşlar da seyahat ln-l»balannın mükemmel olduğunu ve yol çalışmalarından büyük memnunluk duyduklarını ifade etmişlerdir.
- Erzurum yo-Elâzığa kadar üzere Ankarı-blr yolculuğa sabah

Pakistan Ataşemiliteri geldi
İstanbul, 6 (Ankara Ajansı) — Pa-kıatamn Türk iyeye gönderdiği ilk Ataşcmiliter Albay Şahap Zade Mustafa Han. bugün uçakla şehrimize gelmiştir. Yeni Ataşe mil i tor 30 yaşında ve Paklatan Ordusunun kıymetli elemanlarından bulunmaktadır.


• • (
Makam tahsisatı alanların vergileri
Ankara 6 (Ankara Ajansı) - Şimdiye kadar makam tahsisatı alan memurlardan. maaşlariyle makam tahsisatları birleştirilerek vergi kesiliyordu. Bu usulün kanuna aykırı olduğunu İddia eden Balıkesir Valisi Ziya Tekeli Damştaya başvurmuş ve vergilerin ayrı ayrı tahakkuk ettirilmesini istemiştir. Durumu tetkik eden Danıştay müracaatçıyı haklı bulmuş ve makam tahsiaatiyle maaşlardan kesilen vergilerin hakkuk ettirilmesine karar tir.
Bu karar üzerine bütün
tahisatlan maaştan ayrı olarak vergiye tâbi tutulacaktır. Bu suretle makam tahsisatı alan memurların e-line daha fazla para geçecektir.
Daftıştayın karan üzerine şimdiye kadar fazla olarak kesilmiş bulunan paraların da ladesi icap etmektedir.
I
Eczohane’er hakkında bir *ebliğ
ayrı ta-vermiş-
makam
ve
Ankara, 6 (A.A) — Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığından:
Eczahanesi bulunan yerlerde yeniden açılacak eczahanelerin tâbi tutulacağı şerait tesbit edllinciye kadar yeniden eczahane açılmasına müsaade edilmiyeceğinden, yapılacak ikinci tebliğe kadar bu hususta Bakanlığımıza müracaatta bulunulmaması ilân olunur.
Ankara Radyosundaki propaganda konuşmaları
Ankara 6 (ANKA) — Î1 Genel Meclisleri seçimleri dolayısiyie bu akşam Ankara Radyosunda, seçimlere iştirak etmekte olan hor üç partiden ikişer kişi konuşmuşlardır, tik olarak D. P. adına Dr. Mahir Mavioğlu, Muharrir Adviye Fenik, C. H. P. adına Tokat Milletvekili ve C. H, P. Genel Sekreter yardımcısı Zihni Betti ile C« H. P. divan üyelerinden İsmail Rüştü Aksal. M. P. adına genel İdare kurulu üyelerinden Osman Nuri Köni ve Avukat Nureddln Ardıç-oğlu konuşmuşlardır.


Bu satırları dikkatle okumalısınız
Bir
bir istikbal hazırlıyabilir

“YENİ İSTANBUL,, neşir hayatının yıldönümü olan 1 Aralıkla çekilmek üzere bir tahsil kurası tertip etmişti. Bıı kurada kazanacak bir okuyucumuz 3 «ene Avrıı-paıla, diğer bir okuyucumuz 3 sene Türkiyede tahsil nı ehle edecekti, cumııza kıymetli rlecektlk Evvelâ
paklariyle başladığımız hu kuraya, sonradan büyük hlr okuyucu kütlesinin arzusu Üzerine gazetemizde hlr kupon leşrederrl* devam etme ve haşindik.
vupmak İmkânı-Ayrıca 9 okııyu* saatler hediye e-avlık abone kn-
1 aralık 1950 tarihi .vnkiaşnıakfa olduğundan, neşir hayatnııızın başladığı dünlerde geniş geniş İzah ettiğimi/. bu kurA hakkında okuyucularımıza İzahat verelim:

Kuramızda birinciliği kazanan 1 kişi Avrupada 3 senelik tahsil masrafı olan
Kuponlar, birinci sayfamızın sol üst köşesinde çıkmaktadır.

te--*
Mısır, Birleşmiş Milletler emrine
büyük bir ordu vermeyi teklif etti
Mukabil teklif olarak Lııfilizlerin Mısır
topraklarını tahliye etmesi şart koşuldu
Lake Success. 6 (AP) — Dün bildirildiğine göre, Mısır, milletlerarası daimî bir askeri kuvvetin, silâhları ve teçhizatı diğer Aza devletler tarafından temin edilmek şartiyle 1.000.000 yahut. 2 milyonluk insan gücü kısmen temin etmeyi teklif ve tekeffül etmiştir.
iyi haber alan çevreler, bu teklifin. Dean Acheson tarafından çarşamba günü verilmiş olan bir Öğle yemeğinde, Mısır Dışişleri Bakanı Sa-lâhaddin Bey tarafından yapıldığını söylemektedirler. .
Aynı zamanda, İngiliz kuvvetlerinin Mısır topraklarını tahliye etmeleri de bir şart olarak ileri sürülmektedir.
Mısır’ın teklifinin ana. unsurları şunlardır:
1 — Mısır, Süveyş Kanalının Akdeniz’in cenup kapısını kontrol etmesi neticesinde hayatî bir stratejik ehemmiyeti haizdir. Süveyş’in müdafaası banş için çok ehemmiyetlidir ve bu husus yalnız îngilterenin elinde bırakılmamalıdır.
2 — Mısır’ın 20 milyon nüfusu vardır ve silâh ve teçhizatı hariçten temin edilmek şartiyle kolaylıkla bir veya iki «milyonluk bir ordu teşkil edebilir.
3 — Mısır, bu kuvveti bir milletlerarası unsur olarak mütalâa ve Birleşmiş Milletlerden takviye kuvvetleri gönderil inceye kadar Süveyşin müdafaasını deruhde edecektir.
4 — Süveyşin müdafaasında Mısır kuvvetlerinin kullanılması çok yerinde bir tedbir olacaktır. Çünkü bunlar yalnız Birleşmiş Milletler namına çarpışmıyacak aynı zamanda memle-
Mac Arthur, düşmanın Mançuryaya
kaçmasını önleme tedbirleri alıyor
katî emir beklemektedir
Bazı haberlere göre General, 150.000 kişilik bir kuvveti Kuzey Kore topraklarına göndermek
İçin Birleşmiş Milletlerden
Tokyo 6 (YİRS)—Son,gelen heber-lere gre Kuzey Koreliler Chongjon İle Wonsan arasındaki elli millik bir mesafeyi herhangi bir çıkartma ihtimalini önlemek gayesiyle mayınla-nıışlardır. Aynı zamanda kumsal sahilin, de mayınlarla dol uolduğu bildirilmektedir. Diğer yandan emin çevrelerden gelen haberler Mac Ar-thur’ün Birleşmiş Milletlerden kati emir beklediğini ve emir geldikten son ra İse 150,000 kişilik ordusunu Kuzey Kore topraklan İçlerine yoUıya-cağım sklemektedir. Bu çevrelere göre Mac Arthur düşmanın son mukavemetlerini de kınp. Mançuryaya kaçmasını önlemek için üç koldan hücuma geçecektir. Birinci kol Pyongyang üstüne karadan ilerlerken ikinci kol Pyongyang yakınlarında bir çıkartma yapacak aym anda bir üçüncü kol da doğu sahili boyunca İlerlemekte olan Güney Korelilere vardım ederek Wonsan Umanına bir çıkartma yapıp düşmanı arkadan vuracaktır.
Bugün üçüncü Güney Kore tümeni 38 inci arz dairesini sahile 60 mil mesafeden geçerek Hwachon’u İşgal etmiştir. Changjon üstüne ilerlemekte olan birlikler Tongchon a İki mil mesafeye geldikleri halde HAİA bir mukavemetle karşılaşmamışlardır.
Kızılların bu cephede VVonsan’m

10.000 lira
gazetemiz tarafından ödenmek Çizere yabancı memlekette okumak İmkânını elde edecektir. Okuyucumuz tahall çağında olmadığı veya tahsile «itmek istemediği takdirde bu miktar % 20 nokaanlyle defaten kendisine tediye edilecektir.
Kuramızda ikinciliği kazanan o-kuyucumuzun Türkiyede 3 eene (ahali yapmak üzere gazetemiz tarafından ödenecek
5.000 liraya
nakkı olacaktır Yukarıda olduğu gibi, tahall istemlyenlere bu meb lâğ da defaten yüzde yirmi nokâa-nlyle ödenecektir.
AYRICA :
3 altın saat

ketlerini de müdafaa edeceklerdir.
Lake Success'de bulunan bir Mısır sözcüsü. Mısır’ın hâlen silâh altında ne kadar askeri olduğunu açıklamaktan imtina etmiştir.
Mısır silâhlı kuvvetlerinin arttırılması hususunda İlk itirazın tsrall’den geleceği tahmin olunmaktadır.
Bir tsrail sözcüsü tefsirde bulun-
Basradan Saydaya kadar uzanan petrol borularının tefrişi bitti 0 ■ ----------------------— —
Dünyanın en büyük petrol sevk borusu sayesinde Suudî Arabistan petrolları Lübnanda gemilere aktarılabilecek
Beyrut 6 (AP) — Dünyanın en büyük petrol sevk borusu tefrişinin bitirildiği ve boruların şimdi ham petrolle dolu olduğu bugün ticaret çevrelerinden öğrenilmiştir. 1067 mil uzunluğundaki pipeline Suudî Arabistan’da, Basra Körfezindeki Amerikan petrol işletmelerinden Akdeniz kıyısına, Lübnan’a ait Sayda limanına kadar uzanmaktadır. Pıpeline’in inşası 3 yıl sürmüş olup stratejik önemi büyüktür; Bundan böyle Suudî Arabistan petrollerinin Süveyş Kanalı yolu ve tankerlerle taşınmasına lüzum kalmıyacaktır.
31 inç kutrundaki ana sevk borusunun döşenmesine Batı ve Doğu uçlarından birden başlanmış olup, yetkili çevrelere göre, tesisler iki hafta evvel Haşiml Ürdün toprağında


güneyindeki Nadal nehri boyunda bir müdafaa hattı kuracakları gelen keşif raporlarından anlaşılmaktadır. Kızılların şayet bu hat tutunmazsa Wonsan'ı —ki, bu şehir doğu sahilindeki en önemli şehirdir.— 10,000 kişi İle müdafaa edecekleri anlaşılmaktadır.
Kore harbine ait son zayiat istatistikleri gelmiştir. Buna göre —bu haber Amerikan makamları tarafından- verilmektedir— Kuzey Koreliler harbin başından beri 200,000 kişi zayi etmişler, buna 40,000 dir.
esir dahil-
20,756 kişi
14,000 ya-
Sade Armerikalılar ise zayi edip, buna 2600 ölü, ralı ve 4,000 kayıp dahildir.
Bazı haberlere göre Kuzey Korelilerin batı cephesi hariç, diğer cephelerde süratle ricat etmelerinin sebebi Yalu Nehrini aşarak Mançuryaya bir an evvel kaçmak arzusunda olmalarından ileri gelmektedir. Bu haber Kuzey Korelilerin ne kurtarabilirlerse kurtarıp Mançuryada toplandıktan sonra ilk fırsatta tekrar hududu geçip güneye saldırmak niyetinde olduklarını bildirmektedir. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler kuvvetleri Mançurya sınırlarında durmak mecburiyetinde kalacaklardır.
3 gümüş saat
3 çelik saat


Bu kuramızda diğer dokuz dereceyi kazanacak olanlara sırasiyle 9 kıymetli saatten birini hediye e-deceğiz. ’.şAğıdaki küçük kupon size nir istikbal hazırlıyabilir. Her gün İki makas darbesiyle bir kenara koyacağınız

90 kupon, size bir şans getirebilir

90
Bu kuponlar numarasızdır, tanelini getiren okuyucumuz, bir kura nıımarnMiıa hak kazanır. Ayrıca, aylık abone karnelerimizin her kapağı da 30 kupon değerinde-dlr. Kuponların kııra numaralarıyla değ İstir 11 nı esi ne 15 kasını 1950 ve kudur her ün ııı»thımmı/da devam ••dili’cektlr


e'-’
maktan imtina etmiş ve hükümetinin ancak resmî bir teklilten sonra karar ittihaz edeceğini belirtmiştir.
Keza Pvua çevreleri de tefsirden kaçınmışlardır. Bununla beraber bir Rus, 20 milyonluk bir devletin, barış zamanında adı germ cesamette bir orduyu a^kta tutup tutamıyacağım sormuştur.
birbirine kavuşmuştur.
Transarabian Pipeline Kumpanyanı tarafından inşa edilen tesisat 265 milyon dolara mal olmuştur.
Yunan Başbakan Muavini tüfün piyasasını elde etmek için Almanyaya gitti
Atlna 6 (AP) — Yunanistan Başbakan Yardımcısı Yorgl Papandreu bu sabah Almanyaya hareket etmiştir. Papandreu, Yunanlatana yeniden zengin Alman tütün piyasasını kazandırmaya çalışacaktır. Başkanb-Iığındakl temsilci heyet uçakla Komaya gitmiştir. Oradan Frankfurt’a gidilecektir.
trenle
t
Kurtuluştan beri Yunanistan 5 yıl zarfında Almanyaya 7000 tondan az tütün ihraç etmiştir. Halbuki harpten evvel ihracat yılda 20.000 tona baliğ olmaktaydı. Yunanistarun hâlen elinde 42 milyon kilo tütün stoku vardır. Tütün Enstitüsü normal olarak tütün endüstrisinden Yunanistanda 1 milyon kişinin geçindiğini tahmin etmektedir. Fakat hâlen bu endüstrinin doğrudan doğruya ve dolayıriyle ancak 800.000 kişiyi beslediği anlaşılmaktadır.
Tana Gölünde baraj
Kahire, 6 A.A. (Reuter) — Mısır Bayındırlık Bakanı Osman Muharrem Paşa bugün verdiği beyanatta. Mavi Nilin kaynağı olan Tana Gölüne bir baraj yapılması hususunda Mısır, İngiltere ve Habeşlstanın anlaşmaya vardıklarını söylemiştir.
Brezilyada cumhurbaşkanı seçimleri
Rio de Janeiro. 6 A.A. (Reuter) — Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde elde edilen oyların sayılmasına devam e-dilmektedir. Bütün eyaletlerden gelen ilk neticeler şunlardır:
Vargas 184.653, Millî Demokrat Birliğinden Edwardo Gomez 82.912, Hükümet Partisinden Chrîstian Mochado 50.161, Sosyalist Partiden Joan Man-galeria 970.
Millî Demokrat Birliği Rio kesimi Başkanı Jones Rocha seçimi kaybettiğini radyoda öğrenmesini müteakip bir kaç dakika sonra ölmüştür.
Bir sivil havacılık teşkilâtı şefi geliyor
New-York, 6 A.A. (AFP) — Millet-lerarası sivil havacılık teşkilâtının merkezi Montreal'den gelerek Paria yollyle lstanbula gitmekte olan sivil havacılık teşkilâtı İmalât kısmı şefi Henri Leprovost dün akşam New-York'tan ayrılmıştır.
Leprovost bu ayın 17 sinde açılacak olan milletlerarası sivil havacılık teşkilâtı ortadoğu konferansına İştirak edecektir.
New-York lâğımlarında infilâk
Ncw-York. 6 A. A. (AFP> — Dün New-York'un mahallelerinden biri o lan Brooklyn’de lâğımlarda çok şiddetli dört İnfilâk olmuştur. 20 metreye yükselen taşlan ve derhal lâğım a-ğızlarından çıkan muazzam alevleri gören halk “atom bombası, atom bombası.. Ruslar atom bombası attılar., diye bağırmaya başlamışlordır. Kargaşalıkta üç kişi yaralanmıştır. 20 kadar İtfaiye, polis ve yardım arabası kaza mahalline gelmiştir. F’akat polls-lor ancak hadiseye şahit olanların ifadelerini öğrencbilmislerdtr. Polis, henüz meçhul bir sebepten dolayı lâğımlara sızan benzinin bu hâdiseye sebep olduğu kanaatindedir.
Yıınanistana Amerikan yardımı
Atina. 6 A A. (AFP) — Yunanistan-dakl Amerikan iktisadi Heyeti Başkanı. Yunan Hükümet üyeleri ile yaptığı bir görüşmeden sonra demeçte bulunarak Yunanistan ile Amerikan heyeti arasında bir gerginlik bulunduğu hak-kındnki haberlerin hiçbir esasa dayanmadığını söylemiş ve şunları İlâve etmiştir:
“Amerikan Milleti. Yunan Hükümetinin kalkınması maksadİyle bütün kaynaklarını harekete geçirmek için aldığı ve almakta olduğu tedbirleri yakında memnunlukla öğrenecektir.,. Çok şiddetli bir zelzele Pasadenn (Callfornla). 6 A.A. (AFP) — Callfornla Teknoloji Enstitüsü sismografı. Orta Amerlkftda vukua geldiği tahmin edilen çok şiddetli bir zelzele kaydetmiştir.
Roma. 6 A.A. (AFP) —- Faenza Rasathanesi dün akşam merkez üssü t-talyadân takriben 8 bin kilometre mesafede bulunan çok şiddetli bir yer sarsıntısı kaydetmiştir
Zelzele 4 saat sürmüş ve o derece şiddetli olmuştur ki. bazı sismograflar kullanılamayacak hale gelmiştir.

Sayfa 4
yeni İstanbul
7 Ekim 1050

T
a
GÜNÜN
sâ-_-_ _
KONOMİK HAREKETLERİ
•î


Çiftçinin borçlanması karşısında | Amerika, bakır ihracatına müsaade etmiyor
çiftçi ormanlarının değeri
Yazan : Prof. Dr. Şeref Nuri flkmen
Memleketimizin muhtelif bölgelerin-de bir tetkik seyahati yaparak, çiftçinin istihsal durumu ile krediye olan ihtiyacını İnceleyen Ziraat Bankası Umum Müdürünün son bir basın toplantısındaki beyanatından, geçen yılda olduğu gibi, bu yılda da kuraklık yüzünden mahsııl elde edemeyen çiftçilere alt borçların tecil olunacağı anlaşılmaktadır. Ziraat Bankasının tecü muamelesine başvurup. ziraî borçların vadelerini bir müddet daha uzatması, esasen mali durumları pek yerinde bulunmayan çiftçilerimizi daha kötü bir vaziyete düşürtmemek içindir. Çünkü diğer memleketlerde olduğu gibi, memleketimizde de çiftçilerin toprağı ıslah edebilmek, işletmelerini canlı ve cansız istihsal vasıtatariyle donatabilmek İçin krediye ihtiyaçları vardır. Zirai kredi imkânları mevcut bulunmadıkça, zİta! istihsali de mükemmelleştirmek kabil değildir. Bugün Profesör Oskar Howaîdrın da pek haklı olarak işaret ettiği üzere zirai kredi zlraatin teknik ve ekonomik bakımlardan ilerlemeci İçin bir miyar va-ziyetlndedir (1). Çiftçinin borçtan-1 ması bir taraftan kendi zati işletmesini mükemmelleştirirken, diğer taraftan da fert ekonomilerinden mürekkep bulunan millet ekonomicinin inkişafını temin eder. Bu itibarla ziraî kredinin teşkilâtlandırılması ve çiftçiye elverişli şartlar altır da borçlanabilme imkânının verilmesi devletin esaslı vazifelerlndendir. Ancak bu borçlanma keyfiyeti, muayyen hudutları aşıp, çiftçinin borcunu Ödi-yemlyecek bir duruma düşmesini asla intaç etmemelidir.
Çiftçinin vâde sonunda borcunu ödeyememesi, kendi ödeme kabiliyetinin çok üstünde bir borca girmesi, kuraklık, sel» yangın, zelzele ve haşere gibi âfetler yüzünden mahsulünü elde edememesi veyahut elde ettiği mahsulü sürüm noksanlığı, sauş tıkanıklığı hasebiyle ümit ettiği fiyatlarla satamaması hallerinden ileri geîmektedir:Bu takdirde alacaklı İçin ik! yol bahis mevzuudur: Çiftçiyi ödemeye icbar etmek, borcu muayyen bir müddetle tecil etmek. Birinci halde çiftçinin, istihsal vasıtalarını, hattâ toprağını satarak borcunu ödemek zorunda kaldığı görülür. Böyle bir hareket zarar gören çiftçi zümresinin istikbalini tehlikeye koymakla beraber, millî gelirin esaslı bir kaynağı olan ve memleketin iaşe, endüstri ve ihracat politikalarında do rol oynayan ziraî İstihsal! daraltmak olur. Bu itibarla yapılacak iş ve gidilecek yol borçların tecüldir. Neteklm 3202 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Kanununun 47 nci maddesiyle 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanununun 20 nci maddesinde çiftçi borçlarının hangi haller ve şartlar altında tecil olunacağına dair sarahat vardır. Ancak tecil meselenin kökünden halli ve yaranın da tam tedavisi değildir. Çünkü tecil neticesinde çiftçi yine eninde sonunda borcunu ödiye-ceği gibi, kredi müessesesınin maki vaziyeti de, tecü olunan borçlar nispetinde az ve çok daralmış bulunacaktır. Bu itibarla vadenin kredi müessesesindekl ehemmiyeti çok büyüktür. Borçların vadesinde ödenmesi kredinin genişleyip, millî ekonominin de gelişmesine imkân verdirir. Mesele sadece borcu ödemek değil, zamanında ödeyebilmektir. Aksi halde kredi mevzuunda lâübaJiliğe gidileceği gibi kredi mekanizmasının işleyişindeki ayan da bozmuş oluruz. Bunun İçin dikkat edilecek nokta çiftçilerimizi mümkün olduğu kadar, vadesinde borçlarını ödeyebilecek durumda bulundurmaktır. Bu da zl-raatimlzde alınacak ekonomik ve teknik mahiyetteki tedbirlerle müm
kün olabilir, Gerçekten sulama te-sislerinin kurulmasiyle kuraklığın önüne geçileceği gibi, böcek ve hastalıkların husule getirdiği zararları karşıhyacalc tedbirlerin alınması vc bu hususta gerekli teşkilâtın vücude getirilmesiyle de çiftçinin malî durumunun zayıflamasına ve ödeme kabiliyetinin azalmasına mâni olunmuş olunur. Ayrıca sürüm ve satış imkânlarını çoğaltacak noktalar üze. rinde de durup, fiyat temevvüçleri-nln doğurduğu kötü vaziyetlerden kurtulmak maksodiyle tek çeşitli mahsul yetiştirme sisteminden çok çeşitli mahsul yetiştirme sistemine geçilmesi ve aynı zamanda ziraat işletmelerinde orman tesisine de önem verilmesi lâzım gelmektedir.
Bilindiği üzere çiftçi İşletme plânlarını tanzim ederken, bulunduğu mevkiin tabiat şartlariyle ekonomik durumunu hesaplıyarak. buna göre hareket etmek zorundadır. Tabiat şartlan içerisinde ise, İşletmenin ana unsurunu teşkil eden toprağın haiz olduğu vasıflarla gösterdiği hususi, yetlerln ehemmiyeti pek büyüktür. Umumiyetle topraklar tarla ve bahçe toprağı, bağ. çayır, mera ve orman topraklan olmak üzere ayırde-dlllrler. Ziraat işletme plânlan yapılırken, bu vaziyet gözönünde bulundurulur. Geniş araziye malık olan ziraat işletmelerinde bir kısım topraklar çayır ve mer’alara aynldığı gibi, bir kısım topraklar da orman yetiştirilmesine tahsis edilebilir. Bu takdirde tesis edilecek ormanın ziraat İşletmesi sahibine Bağlıyacağı e-konomlk faydalar bellibaşlı olarak şunlardır: |
1— Çlftiçi yakacak odunu ile yapı-; âlet ve edevatına lâzım olan odunu kendi işletmesinden temin edeceği İçin, bu hususta sarfedeceği paradan tasamıf etmiş olur.
2 — Ziraat işçilerini kış mevsiminde ormanda çalışUrtmak suretiyle bunların ‘zaman zaman işletmeden ayrılmalarına mâni olur ve böylece işletmenin iş randımanı ve verimi yükselir. Çünkü ziraat işletmelerinde devamlı ve müstakar çalışan amelenin işe olan bağlılığı ve hevesi ge-çicl surette çalışanlara nazaran oldukça fazladır.
3 — Ziraat mahsulleri fiyatlarının düşmesi halinde, çiftçi ormanından kesim yaparak, elde edeceği mahsulü paraya tahvil eder. Böylece borç almak için kredi müessesesine başvurmaktan vareste kaldığı gibi, vadesi gelmiş olup da, ödenilememiş borçların ödenme İmkânı hâsıl olur. Çünkü çiftçi ormanı çiftçi için âdeta bir tasarruf sandığı ve sigorta fonu mahiyetindedir.
İşte ziraat işletmelerindeki ormanların çiftçiye sağladığı bu çeşitli «İmkânlar gözönünde bulundurulursa, çiftçi ormanlarına ehemmiyet vermek de bizim için bir zaruret olur. Ancak bir ziraat işletmesinin bünyesi içinde orman kurabilmek İçin işletme vüsatinin yeter derecede- olması iktiza eder. Halbuki memleketimizde orta ve büyük işletmelerin adedi küçüklere nazaran çok mahdut bulunmaktadır. Bu bakımdan küçük köylü işletmelerinin ormandan muhtelif yönlerden faydalanabilmelerini temin için, bunların kendi aralarında “Orman yetiştirme ve faydalanma kooperatifleri veya birlikleri,, kurarak, boş ve çıplak sahalarda tecessümü süratli ve kullanma imkânları da nispeten çeşitli ağaçlardan mürekkep orman tesis etmeleri doğru olur. Devletin müzahereti sayesinde kurulacak olan bu teşekküllerin meydana getirecekleri ormanlar bir taraftan çiftçinin malî kapasitesinin artmasına, devlet or-
Dünya bakır istihsalâtı, ihtiyaca kâfi gelmiyor mu?
Nev-York 6 (Hususî) — Amerika Ticaret Bakanlığından bildirildi, ğine göre bakır İhracatına müsaade edilmemektedir. Maksat elde bulunan az miktardaki bakır stokunu mümkün olduğu kodar dikkatle sarfetmektlr.
ihracat lisansı verilmeyeli beri bakır İhracatında bir hayli azalma görülmüştür. Fakat bu tedbir muvakkat bir zaman için alınmış olup bu aydan itibaren bakır, bakırdan mamûl tunç, bronz ve bunlardan ma-mûl maddeler İçin yeniden ihraç miktarları tesblt edilmiş olacaktır. Tesblt edilecek olan yeni İhraç miktarlarının bundan evvelkilere nazaran çok daha az olacağı tahmin edilmektedir.
Bilindiği gibi mevcut nizama göre Kanadudan maada bütün memleketlere bakır veya bakırdan mamûl maddelerin İhracatı lisansa tâbidir.
Dünya bakır istihsali kâfi değildir VVashİngton 6 (Hususî) — Dünya
*
dokumacılık yurdu: Buldan
Bir fabrika bacası olmıyan bu küçük sanayi şehri, iktisadı zorluklar içindedir
Denlzli vilâyetinin en güzel kasa-l bası, Ege hinterlandının en sevimli bir sanat beldesi ve sayfiye yeri olan Buldan kasabası, kendi adım taşıyan kazasının merkezidir. Denizli - Alaşehir - İzmir şosesi üzerinde bulunan kasaba, kurulduğu arazi bakımından eşsizdir. Sırtını Sazan dağlarına vererek yüzünü doğuda uzayıp giden bereketli ve engin Büyük Menderes -Denizli ovasına çevirmiş bulunan kasaba, bölgede Yeşil Buldan adiylo tanınmıştır. Yeşil kelimesi, Duldana çok yakışır. Çünkü kasabanın sırtını dayadığı yamaçlar yemyeşil çanı ve kestane ormanlariyle meyva bahçeleri ve üzüm bağlariyle örtülüdür.
Denizli - Sarayköy Üzerinden Alaşehir* doğru uzanan büyük şose kasabanın tam eteğinden geçer. Tren hattına dört saat mesafede bulunan kasabanın en yakın istasyonu Saray-köydür. 700 metreye yaklaşan vasati râkımı İle Buldan, bölgenin bir yayla kasabası sayılır. Bir çok mey-valan, çeşit çeşit tatlı sulan, enfes içmeleri, güzel havası ile Türkiyenın. hususiyle Ege bölgesinin bir sayfiye yeridir. Sıcak ve boğucu yaz mevsiminde bir çok aile İzmir ve Denizli gibi sıcak yerlerden Buldan sayfiye İçin gelirler. Nev’i şahsına münhasır güzel evler ve üzüm bağlann-da küçük ahşap köşkler mevcuttur Kasaba her vakit temizdir. Zira bulunduğu arazi kumsal olduğundan ne toz ve ne de çamur tutmaz.
Nüfusu on bini aşan Buldan, her gün yeni terakkiler kaydeden, geçimi yalnız dokumacılığa inhisar etmiş bulunan bir sanat merkezidir. Her evde bir kaç tezgâh çalışır. Bul-danlı kadın ve erkek dokumacıdır Bu küçük ve şirin kasabanın kalbi tezgâhların işlemesine, nabzı mekik-
mantarının yüklerinin hafiflemesi-ne yarıyacağı gibi, diğer taraftan da yurdun yeşillenmesine hizmet etmiş olur.
(1) Oskar Howald “Elnführung İn die Agrarpolltik,, Zürich 1946.
bakır İstihsal! bütün talepler! karşı, hyamıyacak kadar azdır. Bu yüzden istihlâkin azaltılması gerekmektedir. Yedi aylık hesaplara göre dünya ba-kır İstihsali 2,385.000 metrik tondur. Buna mukabil istihlâk İse 2,305,000 metrik tondur, fakat buna Amerikanın stoklan ve müdafaa plânlan için gereken 180,000 metrik ton bakır dahil değildir. Amerikanın İhtiyacını serbest piyasadan temin etmesi biraz şüpheli gibi görünüyor.
Amerlka askerî kuvvetini arttırmaya ve diğer devletlerin de İktisadî kalkınmalarını sağlamaya devam et-tiğl müddetçe bakır kaynaklariyle istihlâk arasında bir muvazene kurulmasına imkân yoktur. Ancak yapılacak İş kaynaklardan elde edilecek istifadeyi bir organizasyonunun emri altına almaktır. Bu takdirde sıkıntının kısmen bertaraf edilmesi mümkün olacaktır.
lerln gidip gelmesine tâbidir. Mekikler sustuğu, tezgâhlar durduğu gün Buldanlı ölmüş sayılır. Kökü Germiyanlılara ve Selçuk oğullarına dayanan Buldan dokumacılığının çok eski ve şöhretlerle dolu bir tarihi vardır. Çünkü Buldanlı İpekli ve iplik dokumacılığını ince ve taklitsiz bir el sanatı, millî ve ananevi bir hüner haline getirmiştir.
En nefis hamam takımları, mendiller, çeşitli bezler gibi tam yüz elli cins üzerinden çıkarmakta olduğu mallar memleketimizin her köşesinde satılır. Haftada İki gün dokuma pazarı kurulur. Bugün tezgâh sayısı (3000) e yakın ise de harpten sonra mal fiyatlarının sukutu yüzünden mevcut tezgâhların yarısı durmuştur. Bir taraftan da dokumacılık üzerine iş yapan büyük sermayedar ve tacirler İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlere göç etmişler, buradaki ahş veriş bu tacirler adına iş-yapan komisyoncuların elinde kalmıştır. Malların düşmesinde bu durumun da tesiri vardır. Bittabi kalitede de bozukluklar görülüyor. Harp yıllarında bir ve iki numaralı Dokumacılar Kooperatifine bağlanmış bulunan dokumacıların çoğu bugün kooperatiften çıktığından, bu müesseseler de son günlerini yaşamaktadırlar. Zira kooperatif himaye ve nâzım rofllnü oynayamamaktadır. Bu yüzden bir çok dokumacı ailesi ge çinebllmek için kasabayı terketmek-te ve başka tş aramaktadır.
İktisadî krizle çok sarsılmış olan bu güzel kasabanın vaziyetini düzeltebilmesi ve müşülât İçinde bulunan dokumacılığı himaye etmek ve ona turistik imkânlarından istifadeler sağlamak lâzımdır.
Kauçuk fiyatları da yükseldi
Ne w-York 6 (YÎRS) — New-York Borsasında kauçuk fiyatları bugün libresi, 51.75 sent üzerinde muamele olmuştur.

Marshall Plânı memleketleri
Bir ayda Amerikaya ne miktar ihracat yaptı ?
Washington 6 (Husus!) — Marshall Plânı memleketlerinden Amerikaya temmuz ayında yapılan ihracat 91.200,000 dolardır. Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre, haziranda 86,000,000 dolarlık mal ihraç edilmişti.
Amerikanın bu memleketlere olan İhracatı haziran ayında 264,100,000 dolar iken temmuzda 167,500.000 dolarlık oldu. Bunların arasında 69,300,000 dolarlık stratejik ehemmiyeti olan maddeler de vardır. Bu maddeleri iki kategoriye ayıran Bakanlık, nerelere gönderildiği hakkında hiç bîr malûmat vermiyeceglnl bildirmiştir. “Birinci hususî kategorideki askerî silâhlar,, ve onlan İstihsal etmlye yarıyan malzemelerin değeri 57,300,000 dolardır. ‘İkinci hususi kategoriye dahil olan uçak petrolü, uçaklar, kamyon tekerleği ve radyo alıcı verici cihazların değeri 12,000,000 dolardır.
Kısa Haberler
M ünıguaya kaçırılan sermayeler
★ Boenos Aires 6 (Husus!) — New-York Tlmes’ln Montevideo’dan bildirdiğine göre Kore harbinin başlamasından beri Avrupadan Uruguay’a 8001400 milyon dolar sermayenin muhaceret ettiği bildirilmiştir. Bunun büyük olr kısmı îsvlçreden gelmiştir. Bu sermaye akını Uruguay pesosunu vaziyetin! kuvvetlendirmiştir. Ser. best piyasada dolar fiyat) 2.80 pesodan 2,40 pesoya düşmüştür.
Amerikanla devamlı istihlâk maddelerinin fiyatlan arttınlıyor
★ New-York 6 (Hususi) — General Electric Kumpanyası buz dolabı vesair mutfak eşyası fiyatlarının derhal % 6 - 13 nispetinde arttırılmasını talep etmiştir. Kumpanya buna sebep olarak yeni İş an-laşmalan dolayıslyle maliyet fiyatlarının artmış olduğunu İleri sürmektedir.
Otomobil Fabrikası da 1951 modeli otomobillerin fiyatlarının 120 dolar arttırılacağım bildirmiştir. Bu Amerikan otomobillerinin pacaklan fiyat arttıranına başlangıç teşkil etmektedir.
Fraıtsada Ingiliz sigaraları satışa çıkarılıyor
★ Paris 6 (Hususî) — Parlste ekimden
IJk defa olarak Fransız sigaraları İle beraber Ingiliz sigaraları da resmen satışa çıkarılmıştır Fransız tütüncülerinin tahminine göre Ingiliz sigaraları çok satılacaktır. Diğer tip Ingiliz sigaraları da Fransız Hükümeti ile anlaşma imzalandıktan sonra piyasaya sürülecektir.
Tütün ve kibriti İnhisar altında tutan Fransız Hükümeti iki ay önce inhisarı gevşetmiş ve iki çeşit Amerikan sigarasının satışına müsaade etmişti.
Resmî istatistiklere göre. Fransa bu senenin ilk yedi ayında geçen seneden daha fazla sigara istihlâk etmiştir. Ocak. tem-muz devresinde tütün satışları 78.656,000.000 frangı buluyordu; halbuki 1949 da 71,404,000,000.000 frank İdi. Kibrit satışları ise geçen sene 2,347,000,000 frank olmasına mukabil bu sene 2,434,000.000 frangı bulmuştur.
ya-blr
1 itibaren 1940 tan beri
Tarım Satış Kooperatifleri etrafında düşünceler
_—___ ___
Kooperatif çiler, Ziraat Bankasının
Farım Satış Kooperatiflerinin müstakil . olarak çalışması arzu ediliyor
Tarım Satış Kooperatiflerinin Ziraat Bankasının malî ve İdarî kontrolünü tâbi olacağı yazılmıştı.
Tarım Kooperatifleri hissedarları Ziraat Bankasının yalnız kredi bakımından bu müesseselerle alâkadar olmasını faydalı bulmaktadır. Bu hususta İleriye sürülen düşünce-lore göre, Ziraat Bankasının Tarım Kooperatiflerinin ticari bünyelerine müdahale etmesi doğru görülmemektedir. Z|ra Tanm Satış Kooperatifleri her şeyden evvel piyasa şartlarına bağlı ticarî müesseslerdir Bu itibarla Ziraat Bankası gibi malî bir müessesenin kontroluna muhtaç değildir.
Yurdumuzda muhtelif tarım kooperatifleri bulunmaktadır ki, en mü-hlm ihraç maddelerimizin mukadde-ratlyle alâkadardır. îzmirde Üzüm, incir, merkezi Glresunda olan Fındık, merkezi Adanada olan Çukurn-* va Pamuk, yine merkezi Bursada olan ve çeşitli maddelerle uğraşan Koza Kooperatifleri gibi... Bu kooperatifler dünya piyasalarını takip ederek, dış memleketlere mal satmaktadırlar. Ziraat Bankasının bu mü-esseselerin İhracat politikası hakkında isabetli hükümler verebilmesi
İtalyan mensucat piyasası
Milano (Hususi) — Yün fiyatları yükselmekte devam ediyor. Bu su-retle perakende fiyatları He yeniden mübayaa masrafları arasındaki nispetsizlik de artıyor. İtalyan tacirleri milletlerarası piyasalara sokulmak istemiyorlar, fakat dahildeki mahdut alış veriş de ancak aşağı kalite yünlerde oluyor. îlerde mamûl maddelerin kaliteleri düşecektir.
örülmüş, mamûl maddelerin 1951 senesi bahar ve yazı İçin tesblt edilen fiyat listesi şimdikinden % 35 fazladır. Hattâ bu artış büe ham madde fiyatlarındaki yükselme ile mukayese edllemiyecek kadaı azdır.
Son haftalar zarfında İpekli piyasasında bir canlanma olmuştur. Fiyatlarda bir yükselme temayülü olduğu halde, henüz piyasa istikrarlı bir durumdadır.
Sunî ipek iplik işlerinde ilerlemeler kaydedildiği halde 1950 nin yedi ayı zarfında İstihsal 1949 olduğundan fazla değildir. Fakat gillz ve Amerikan endüstrilerinin
şebbüsleri sayesinde îtalyada henüz kullanılmayan veya tam kullanılmayan kapasiteler de İşlenecektir.
ilk da tn-te-
Avusturya kâğıt sanayii
Viyana, 6 (Hususî) — Ingiltere ve Fransadan vâki olan taleplerin artmış olması dolayıslyle Avusturya kâğıt sanayiinde yüksek konjönktür mevcuttur. Verilen haberlere göre Avusturya kâğıt sanayiinin bu sene sonuna kadar istihsal edeceği bütün kâğıt satılmış durumdadır.
istatistik sonuçlarına göre bu sene nisandan haziran sonuna kadar geçen üç aylık müddet zarfında 59600 ton sellüloz, 58 bin ton kâğıt istihsal edilmiştir.
Haziranda 9800 tonu bulan ihracat harpten beri en yüksek miktarı göstermektedir, ihracatın % 34 0 Almanya, İngiltere ve ltalyaya yapılmıştır.
için, ona göre dahilî bünyesinde teşkilât yapması lâzımdır.
Kooperatif mensuplarının düşüncelerine göre, bu müesseseler!. Ticaret Bakanlığının murakabesinden, çeşitli müdahalelerinden kurtarmakta büyük faydalar vardır. Esasen bu cihet, kooperatiflerin umumi heyet toplantılarında zaman zaman ortaya atılmıştır. Fakat kooperatifler, Ticaret Bakanlığının kontrolün, dan. daha açık bir ifade 11e müdahalelerinden kurtulduktan sonra. Ziraat Bankasının müdahalesine tâbi olacaktır. Kooperatif mensuplan bu müesseselerln demokratik düşüncelere göre, müstakil olmasını, yukarıdan aşağı İdare edilmesine taraftardır.
Kalay piyasası
New-York ve Londra borsalarında fiyatlar yükselmiştir
Bir müddetten beri piyasamızda kalay fiyatları durgun bir devre geçirmekteydi Bir iki günden beri fL yatlarda yeni bir yükseliş başgöster-mlştlr. Evvelce kilosu 875 kuruşa •atılan kalay 900 kuruş olmuştur.
Borsa ve piyasa sütununda görüldüğü veçhile, New-York Borsasında da libresi 102 sent olan kalay, Ud günden beri 106 eenta kadar yüksel-nughr.
Londra kalay fiyattan
Londra 6 (YÎRS) — Bu sabah Londra kalay fiyattan yükselmeye devam etmiştir. Sabah piyasasında fiyatlar beher tonu 828 İlâ 829 sterling arasında oynamış ve bu fL yatlar üstünden muamele görmüştür. Piyasa açıldığı vakit alıcılar 828. satıcılar ise 829 sterling teklif ediyorlardı.
Denizlide bir bataklık kurutulacak
Kurutulacak olan Uçara bataklığının yerinde bir hayvan üretim çiftliği tesis edilecek
Denizli (Hususî) — Vilâyetimize bağlı Acıpayam ilçesinin Karahü-yük . Uçara bataklığı. asırlardır bu bölgenin sağlığını tehdit ve binlerce hektarlık araziyi işgal etmekte idi. Bayındırlık ve Ziraat Bakanlıkları vilâyetin alâkası üzerine bu dâvayı etüd ettirmişler; neticede bu muazzam bataklığın kurutulmasına karar vermişlerdir. Bu suretle Acıpayam kazasının büyük bir kısmı sıtma belâsından kurtarılmış olacaktır Aynı zamanda bataklığın kurutulmasıyla elde edilen geniş arazide bir hayvan üretim çiftliği kurularak bölgenin hayvan üretim işine büyük ölçüde yardım edilecektir. Bu çok hayırlı memleket dâvası, vilâyet
tarafından samimî olarak takip edilmekte, alâkalı bakanlıklarla gerekil temaslara geçilmiş bulunulmaktadır, İktisadî bakımdan daha çok ziraat ve hayvancılığa bağlı bulunan Acıpayam ilçesi de, vücude getirilecek olan böyle bir tesisten muhakkak çok istifade görecektir.
makamı




MEMLEKET
ve
6/X/T950 Cuma
ESHAM VE TAHVİLÂT
KAMBİYO
Devlet Tahvilleri
Borularda vazıyet
ceviz fiyatları
İMİ
Altınlar
Zürich Borsası (Serbest)
leklçfe frrMiıgt
bn yukur»
UflnıirvGlu Demırvolu
Müdafaa
••
e
geçirmektedir
ketento-
*>6
*5
1.15
4.36
10.05
1.16 1/2
• • 99
Demiryolu
99
%6
m — ...
1949 İRtİkrar.) IL... % 6 1910 İstikrazı 1 ........
ttivfia-ltrzurum 1
I II uı
L.
u, tu IVo.
En «ışM&ı
Î05
4.35
10,80
1.13 1/2
••••••(••
I ••«»••I
IV ...
V ....
1949 »kramıvell ..
Oıtrrlrrl
Demiryolu VI ••••» Kalkınma I M....
DÜNYA
%7 %7 %7 %7 %7 %7 %7
%1
1935 1934 1941
194) 1941-
Milli
99
4-10-1950
Durumo
l ürH uırttfli .
Dolar ...........
SlftrilnK .......
Kralım* Pnng'
KhpiHnj
22 65
22.50
20.— 07 05
97 85
95.90
ikfuıııı>riı tahville* 1933 Eruauı ...
I93> Ikrarrıivfll
Milli MlKlHlaı
IHI
194)
U2

İstanbul :
Ticaret Borsasında yükselmektedir. Dün de yazdığımız gibi fmUık piyasası şimdiki halde durgun bir devre Yağlı tohumlardan tıuam, Kumu Üzerine hararetli muameleleı olmuştur.
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Bor-sasında muhtelif tertipte Devlet txxh-viiteri bilhassa % 6 faizli Kalkınma ve 948 latıkraz tahvili Üzerine İşler o' muştur. Altın piyasam ise düne naza ran fiyat ilerlemesi kaydetmiştir.
İzmir î
Batıcıların aatrç hususunda mUa-tagnl davranmaları üzerine bir iki tüccar bugün borsada görünerek ufak partiler halinde mubayaatta bulundular. Müstahsili himaye maksadiylc Ayma şirketi de fiyatları tutucu bir tempo İle biraz mubayaatta bulundu incirde durum aynıdır. Pamuk piyasası 310 hımıştan açılarak 318 kuruşta tutundu. Vadeli alivreler devam ediyor.
BORSA
ve
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
PİYASALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Borsası
Açıtı* Kapaıııç
1 sterling 7.84.50 7.84
l()0 LEHİMİ ıvo«ee«e 280— 280—
iüü rr Krungı .? 0 «0 0.80
kk» leviçre Fr .. 64.67 64.67
IUÜ K*lç fr .... 5 60 6.60
IUU İeveç Kr .... 64 12.50 64-12.60
iüu Kiurıo 73 Ah 44i 73 M 4(1
100 uıret - 0 44 I2> 0.44 )2>
100 Drahmi 0 (H M7» 0.01 87*
KM» 9 73 90 9.73 90
Bugün iu«ki kuı
Lira Lira
Külçe Veıl 09 4.70 4.63
Hülç» Orguma 4.74 4.66
Cumhuriyet —
Reşat 37.60 37.20
HM mit —
Guırten 29 60 29.20
tngilis 44.90 43.60
Fr«Hi»ır kok ...
NhjmICop il) — —
İsviçre -


06.20 96 20 96 35 96 40
96.30 95 25 20 20 20.70 21.35 20 05
20.30
20.30 20.75 20 95
21.30
5irket Tahvilleri •
I* C 4irM4( Bankam 20.80
Anadolu D Y. Tertip A/B Ul —
•3 M 99 0, —
n * **60 112.50
•• „ Miimen Senet «3 -
Sirltpf H’s^e Sprpfleri
1 C Mt?rkex Hmiikuai ... 123 6u
TUrkive İş HHnkaM 30—
I'iırk Ticaret Banaas) .... 6—
Aratan Çimriıfu 16 2(
Şark Ueftırnırııcllia - 23.26
Milli Reaaüntne 16—
Ecnebi Tohviller
Mısır Kredi Fonslve 1903 | 172.-

Istcrhul Ticore t Borsası
Bugün Eski Kapanış
Hububatı Hugday yumuşak (Tüc.) 30.- 30.-
«uftday Ofis 29.08 29 08
arpa yemlik (doftme) ^.. 18.10
Mimi aan içuvah) — 22.—
Easulva tombul .. w* 34- 34.*“
KHMiıiva Çalı sert 39 20 40.—
K uşvemı -
M«-rrırnek kırmışı kabuk — 80.20
Mercimek yeşil 35.— 88.—
Nohut nntllral
Vatlı tuhumlof 1
Ayçiçeği tohumu 37.50 38.—
Keten tohumu 48.20 48.—
Kondlı tohumu M 34.-
Sunam 80.— 80 —
Ver fıstıki kabuklu ..w.- — 85.-
Karo Meyvalar ı
bandık (kabuklu afini) 130,—
Fındık (İç tombul 1050) 320 M0 343.—
Uevtı ıkabuklu) 70.— 67.—
Cevit (îş natürel) —
Dokuma Ham Maddeleri ı
i ırtik itini) nıııJi —
nrilk (NetürcD —
Yapalı ’IYakva (Kırkım) — 360.—
Hem derileri
Sikil «mamura (kasap) KJ 160.— 150.-
K(*çl tuzlu Kuru kilosu 205.— 220.-
Koyun hava kurusu kilosu 250.-
Nebat) Yadları deyUnvugı (feâ LU. canckelit 243.- 185 —
SuRurnvag) (Kal sıra) •• 155 —
Ayçiçeği (Rafine çıplak) 150.-
Fındık vagı (Çürük) ..
İzmir Ticore t Borsası
BUgüD SOD Kapanış
Üzüm çeklrdokRlt No.W 80.— 78,5.
tncir A «erin No. 44.- 48—
•• B «erle) No. 108 Sfc- 41—
Hamulı Akala l 315.— 8)8—
Pamuk AkaK U 195.- 190—
Pamuk Akala LU 180.- 160—
Pamuk veril 180—
Pamuk vmgı (rafine) 109.- 110—
Pamuk çekirdek 16 - 17 -
Adana Ticaret Borsası
P&muk Akala i (Hatay) 800—
Pamuk Akala (Adana) 290.— • 285.—
Pamuk Akala U .... — —
Pamuk Akala LU ..... — —
Pamuk veril t *
Pamuk veril 11 — —
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK O randımanı) 140.— 145.—
kabuklu tombul .... — -•
m !c «ır« kontrollü 290.— 300—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak 28.- 29—
27— 28.-

- -
New-York Borsası
Huftdat (Buşell =S«nt) —~
Sert Kış mahsulü No. 2 —•— Kırmışı *• ** No. 2
Pamuk Mlddllng (Ubresl=«ent 1 Ekim
A rıt lık • w
riftllı (Ubr*sl=S(5nt)
TekHMS No I .......
Kındık ıLİbreaf-S«nt) — Kabuklu yeril iri —-
* orta
ıthfd mah .......
İç ıth&J mah
(D bresi = Sent) ..
çakirdakalr seçme ..
••••••
•e
Devant İç KksLre İri
Kuru üıllm
Thompson
Keten Uıhumo (H üşeli = Uul&r) -Mlnnoa polis .............
Kalav (Llhresl^Bent) —......
Levha-teneke (100 libre doları
UUX) fcek) kut
258— 259.—
.228— 229—
40.90
40.40 40.62
40.06 40.26
115— U8—


63— 69.—
66— «5—
U U4 U V4
3 85 3M3
106.50 106.50
l 30 î 40
Londra Borsosı
Keten Uıhumu (Toqu —Sterling )
Hnrf)hfly .....rr-tm-m.-...
Kalkllta «i,
Yrı fiBiıtı Hindistan T6—

pr^/fnrfl Pİ0f'rf|$l
78—
70—
83—
l’lftilı l>ı oıal • Ubresi^Fiyat) ” Sim malı M ** Tün ArtMıioiu *• ° * 1 ra H va •• • - -
|çbo«^r*Arb/A
l'Hiııub (Karıları = i allan) Aenmuııni Kısa elvarh (T/U. Karnak Usun elyaflı F'G U5— 121— 105— 115—
T Ekim 1950
YEN! İSTANBUL
Sayfa 5
Fuat Güzaltanın katli hakkında bir Fransız
Brüksel mektubu:
gazetesinde neşredilen heyecanlı ifşaat
Çanakkale, hâlâ Rusların başlıca hedeflerinden birini teşkil ediyor
(Dünkü nüshadan devam)
1 haziran 1949 da Türk askeri ataşesi, Yüzbaşı Fuat Güzaltana bir çanta evrak emanet ederek bilhassa İtina İle muhafaza etmesini tembih etmişti. Bu görüşme M. V. D. ye derhal naklolundu. Sovyet İstihbarat Servisi Fuat Güzaltanın elinde bulunan evrak İle kaybolan vesikalar Lirasında bir münasebet gördü.
Yüzbaşı Güzaltanın Moskovadan Anknraya yaptığı seyahatin nasıl geçtiğini kimse bilmemektedir.
Genç Türk Yüzbaşısı 2 haziran günü tren kompartımanında baygın bir halde bulundu. Kimin tarafından vurulduğu belli değildi ve yanında hiç bir silâh da yoktu.
Türkiye Sefareti haberdar edüme-dl. Sotçi Hastahaneslne götürülen Türk subayının bir kaç gün sonra kendine gelmlyerek öldüğü haberi a-lındL Sovyet resmi raporu Türkiyeye bunu böyle bildirdL
Moskovadaki Türk askeri ataşesine de muavininin bir teessür ve buhran anında intihar ettiği haberi verildi. Taşıdığı çantadan eser yoktu. Türk Hükümeti Moskovaya enerjik bir rapor verdi. Bunun üzerine çanta kaybolduğu kadar esrarengiz bir şekilde meydana çıktı. Fakat kurye çantasının mühürleri açılmış ve evrak okunmuştu. Vesikaların üzerinde meçhul şahısların parmak izleri bulundu. Bu şahısların M. V. D. nin mütehassıs fotoğrafçıları olduğuna şüphe yoktu.
Fakat çantada Ollşef’ln evrakları yoktu. Herhalde Yüzbaşı Gllzaltan. çantasını çalmak lstiyen bir M. V. D. ajanının taarruzuna uğramış ve ema-
Amiral Ellis Zacharias
Yazan :
Amerikan Casuslukla Mücadele Teşkilâtı Şeflerinden
şahıs ta-
yazında harekete
netini müdafaa ederken bu rafından öldürülmüştü.
Bu facia Rusy&nın 1949 Türkiyeye karşı asker! bir
girişmeye karar verdiğini İspat ediyor mu? M. V. D. nin bulamadığı evrakın kendisi bu suale müspet cevap vermeye kâfidir. Ollşef b unlan, o zamanlan kızılordu istihbarat servisinin merkez teşkilâtında çalışan ve çocukluk arkadaşı olan bir şahsa emanet etmişti. Bu zat evrakı sonradan Rusyadan çıkarmağa muvaffak oldu.
Çanakkaleden Spltzlıerge
Bahsi geçen evrakta Çanakkale hakkındaki Rus taleplerinin nasıl ele alınması İcap ettiği meselesi bütün teferruatıyla İzah olunuyordu. Ayrıca, diplomasi ve propaganda sahalannda girişilen harekâtın askeri mahiyette teşebbüslerle desteklenmesi lüzumu İfşa ediliyordu. Maksat Türk partizanlarını Rusyaya celbedip, Türk topraklarında dahili harbi çıkarmak vazifesi ile görevlendirmekti.
Hâlen Türk Genelkurmayının elinde bulunan bu vesikalar tam bir harekât plânı ihtiva etmektedir. Kızıl-ordunun teknik dili ile kaleme alman bu evrakta Sovyet plânlan bütün teferruatıyla ve hattâ harekâta iştirak edecek kuvvetlerin mlktarlyle tasrih edilerek ifşa olunuyor.
Yüzbaşı Güzaltanın nâşı Anka-rada toprağa verildi. Genç subay nafile ölmüş değildir, ölümü Türkiyeye, içinde bulunduğu tehlikeyi ölçmek
imkânını verdi Türkiyenln aksülame-11 süratli ve tesirli oldu. Orgeneral Gürman vakit geçirmeden askeri tedbirler alarak Sovyet projelerini akamete uğrattı.
Türkiye bugün de tehlikeyi tamamen atlatmış değildir: Çanakkale Krenıllnln başlıca hedeflerinden biri olarak kalmaktadır.
Çanakkale meselesi, Sovyet Rusya için stratejik ehemmiyeti Türk Boğazlan kadar ön plânda olan Spltzberg meselesi İle benzerlik göstermektedir.
1919 sulh konferansından beri Norveç toprağı olan Spltzberg askeri bakımdan tarafsızlaştırılmıştır.
. O zamanlar askeri havacılığın bugünkü kadar önemli bir rolü olmadığından, Ural İle Amerika, Alaska İle Almanya, Groenland ile Japonya arasında en kısa yol olan Spltzbergin ancak kömür madenleri bakımından bir kıymeti vardı.
O zamandan beri Sovyet Rusya 82 inci arz dairesinde bulunan Rodolf a-dasında deniz üssü kurmuş ve Sovyet denizaltılar! 86 ncı arz dairesine kadar uzanıp en soğuk havalarda manevra yapmışlardır. Rus hava ordusu bu mıntakalarda keşif uçuşları da yapar.
Alaskada Amerikan, Ingiliz ve Kanada deniz, kara ve hava kuvvetleri de manevra yapar. Fakat Amerika Spltzberg Ue uzaktan alâkadar olduğu halde, Sovyet Rusya adadaki ma-
den İmtiyazları sayesinde fiilen adaya hâkimdir. Üstelik de Çanakkalede olduğu gibi Spitzberg'ln tekrar askerileştirilmesi ve orada Sovyet Ue Norveç Üsleri kurulması için teşebbüste bulunmuştur. Norveç bu tekliflerin mahiyetini anlamakta ve Spitzberg’ln tarafsızlığını, muhafaza ettirmek için Amerikanın desteğine güvenmektedir.
Fakat Rusiar şimalde de Türk boğazlarında da taleplerinin gerçekleştirilmesi için ısrar edeceğe benziyorlar.
Bu sebeplerdendir ki, geçmişteki tecrübelere ve yeni alınan malûmata güvenerek "Çanakkale meselesinin” bir harp sebebi olabileceği neticesine varılabilir.
8 O N
«KIZIL ALMANYA» NİN IÇ YÜZÜ
Doğu Almanya Cumhuriyetinde altı hafta
Yazan: Erle Waldmann — 21 — Çeviren: Behçet Cemal
Eski nazi teşekkülleri yerine kurulan komünist teşkilâtına herkes peyderpey âza* olmaya mecbur tutuluyordu
Her te rafta sloganlar
Bu sahneler. Sovyet Almariyanın daimi propaganda nümayişlerinin karakteristik numuneleridir. Fakat bunlar. bu muazzam mekanizmanın ancak ufak bir safhasıdır. Nereye giderseniz karşınıza çıkan sloganlar çok daha müessirdir; bunlardan kaçınmak âdeta İmkânsız. Okullarda ve gençlik teşekküllerinde yürütülen propaganda çok daha kesif ve anlaşılan daha da müessirdir. Dokuz İle ondört yaş arasındaki çocuklar, Rusyadaki piyonlyeler ve Nazllerin “Jungvolk” una benzeyen “Junge Pionlere“. on-be;le ylrmibeş yaş arasındakiler. Gene Komünistler Birliği ve Hitler-Jugend’e benzeyen “Freie Deutsche Jugend (Hür Alman Gençliği)” teşekküllerinde toplanmaktadır. Büyüklere mahsus en büyük teşekkül “Freie Deutsche Gverkschaflsfeund (Hür Alman Sendikaları Birliği) dlr; bu birlik, Almanların “Arbeltsfront (tş cephesi)” ne müşabihtir. Kadınlar için, HltlerUn “Deutsche Frauenbund (Alman Kadınlar Birliği)” yerine ”Deutahe Frauensehaft 'Alman Kadınlığı)” teşekkülü kaim olmuştur Hususi meslekler için de ayn teşek küller kurulmuş ve bunların hep»» milli cepheye bağlanmıştır.
Bu teşekküllerin hepsinde, görülen işlerin mühim kısmı, propagandadan ibarettir. Gençlik teşekküllerinin başka hiç işi olmasa bile bunlar, tabur halinde sokaklarda yürümekte ve *rWir slnd fÜr den Frleden (Bla sulh taraftarıyız)” şarkısını söylemektc-
Herkes teşkilAtlenmaga mecburdur
8ovyet bölgesinde herkes istesin, | İstemesin, ergeç, komünist teşekküller den birine girmek zorundadır. Küsenlerimden biri, çalışma müsaadesi lUabilmek için Hür Alman Sendikaları I Birliğine girmek ve burada bir edebiyat kursu idare etmek mecburiyetinde kalmıştır. Dostlarımdan biri, işsiz kalmak veya tevkif edilmek korkusu ile çocuklarına, genç piyoni-yelere iltihak etmek müsaadesini vermek sorunda kalmıştır.
Okullarda öğretmenler, Sovyet pr»> pagandasından başka hiçbir şey o kuta m azlar; okul kitapları da aynı esasa göre tertiplenmiştir. Aritmetik problemleri. Sovyefler Birliğindeki umumi hayat şartlarına göre tertip edilmekte ve yüksek matematik nar sariyeierl. Marke ve Lenin’den alınmaktadır. Okul defterlerinin kapaklarında Stalln'in resmi ve propaganda sloganları vardır.
Gazete ve mecmualar, Sovyetler Birliğine ait röportaj ve hikâyelerle doludur. Bilmeceler bile. Sovyet propagandası hesabına istismar edilmektedir. Amerika, harp kundakçılarının, gangsterlerin, milyonerlerin, açık saçık giyinen ahlâksız kadınların ve Colorado patates çuvalİAnnm memleketi olarak tavsif edilmektedir.
Bütün bu propaganda, tek gaye et rafında toplanmaktadır: Almanlar, Sovyetler Birliğin! severek ve Arnerl-kadan nı^ret edeceklerdir. Her vasıtaya başvurularak. Sovyetler Birliğinin sulh. Amerikanın ise harp istediği telkin edilmektedir. Bütün bölgeye. tethişle birlikte bu propaganda hâkimdir. Bu propaganda gece gündüz. her an sizinle beraberdir ve size, gördüğünüz her şeyden hitap eder. Mantığınız ve vicdanınızla ne kadar mukavemet etmeğe çalışaanıs. telkinler, farkına varmadan, şahsiyetinize hâkim olmaktadır. Propagandadan tamamen masun kalmak imkânsızdır.
Almanyanın Sovyet bölgesini terkrt-medrn evvel, doğduğum şehri görmeye gittim. Eski vatanımın no derece geniş ve feci bir değişiklik geçirdiğini ancak o zaman idrak edebildim.
illilerden çok evvel, çocukluğumu geçirdiğim ev, hâlâ duruyordu. Yamaç ta. üç katlı, güzel bir bina İdi. Arkasından, dağa tırmanan yol geçiyor ve Almanyada yüzlercnslnl gördüğümüz ufak kasaba, «şnğımırüa yayılıyordu Evin arka tarafında bahçesi vardı Bakımlı çiçek tarhlarını, ağaçlı ve gök gell çimenliğini ve kızıJ derili oyunu oynarken çimler üzerinde kurduğum çadırı, dün gibi hatırlıyorum.
Simdi bahçe harap ve bakımsız bir hale gelmiş ve çocuk sesleri susmuştu. Şehrin en iyi binalarından biri olan evimiz, beş yıldan beri Rusların işgali altında IdLi. Kasabaya varışımdan bir kaç gün evvel. Rusiar burayı tahliye etmişlerdi. Ben orada iken. 1915 ten beri ilk defe, Alman ailelerinin e-vimize taşındıklarını gördüm.
Kapı komşumuz
Rusiar
Evimizin yanında da büyük ve güzel bir bina vardı. Çocukluğumda, vir-mi otuz arkadaş o evde toplanır ve eğlenirdik- Ev sahipleri, babamın dostlan idi. Öğrendiğime göre. Rus gizli polisi, mahalli karargâhını buraya kurmuştu.
Kasaba, benim için bilhassa tehlikeli idi. Tanınmak ve Amerlkadan geldiğim için ele verilmek ihtimali çok kuvvetli idi; eski dostlar, sokakta beni tanıyarak, sırf ihtiyatsızca bir selâm yüzünden, hüviyetimi ortaya koyabilirlerdi. Bir kere ele geçtikten sonra da, bana selâm veren veya benimle konuşan dostlarımın bile başı derde girerdi. Fakat bazılarını da mutlaka görmem lâzımdı.
Bunlardan birisi, kan hışmımız olmadığı halde “teyze., dediğim, Helene isminde bir kadındı. Evimizde hizmetçilik. aşçılık, dadılık etmiş ve çocukluk ve gençlik çağlarının ayrılmaz arkadaşı. ailemizin âdeta bir ferdi olmuştu. 1943 de Nazllerin şerrinden ts-viçreye kaçtığım zaman, beni o koru-
muş ve gizlemişti. Bir defasında Kons-tanz gölünü yüzerek geçmiş, fakat ta-viçre makamları tarafından tekrar İade edilmiştim. İkinci defasında, hududu kara yolu ilo geçmeye çalışmış, fakat bu sefer de Nazllerin eline geçerek, tecemmü kampıne tıkılmıştım.
Helene teyze beni görünce çok sevindi ve beni misafir etmekten bir an bite korkmadı. Sadakat ve cesarotl katiyen '"»nllemeyen nadir İnsanlardan biri İdi. Avrupanın bütün polis kuvvetleri peşime düşmüş olsa bile, beni gene bağrına basar ve gizlerdi. Bana hiçbir şey sormadı, zaten boyleri daha iyi İdi.
Gittikçe kötüleyen hayat şartları
Helene teyzenin hayatı çok çetin geçiyordu. Kocasını kaybetmiş ve oğlu harpte ölmüştü; aldığı ufak tekaüt aylığı, kızılordunun Almanyaya glrmo siyle kesilmişti. Kendisine en fakir yiyecek vesikaları veriliyor ve para kazanabilmek için hizmetçilik ve terzilik ediyordu. Kadın gittikçe yaşlanıyor. fakat neşesini bir türlü kaybetmiyordu.
Babam Öldükten sonra beni yetiştirerek, her türlü yardımda bulunan e-nlştemin durumu başka idi. Servet sahibi olan amcamın Berlinde evi. kasabada da sayfiyesi vardı. Harp esnasında. teyzemle beraber sayfiyeye çekilmişti. Eniştem uzun boylu, kibar, askeri tavırlı, mütebakkim bir zattı.
(Devamı var)
Yazan
Graham Greene
— Tamam. Dediğiniz gibi yapmış.
— Ne demek İstiyorsunuz?
Holıeri olmayan bir kimse, kulübede bir kapı bulunduğunun farkına varamazda Diğer taraftan, Mardns'ln gördüğü adam kaybolduğu vakit gece İdi. Ben kapıyı kendime doğru çekerek, toprağın derinliklerine döne döne İnen küçük merdiveni Murtlns’e gösterdim.
— Allah Allah! dedi. Demek rüya görmemişim!
— Büyük lâğımların kapılarından biri.
— Kim olsa aşağı İnebilir mİ?
— Herkes İnebilir.
— Nereye kadar gidilir buradan ?
— Myanayı boydan boya katetmek mümkündür. Hava a-kınları esnasında halk oraya sığınırdı; bizim harp ecirlerimizden bazıları da orada İki sene saklı kalmışlardır. Burası hem asker kaçakhırırıu. hem de hırsızlara yarardı. Şehri İyi bilmek şartlyle yine, böyle bir kapıdan İstenildiği yerden dışarı çıkılır. AvusturyalIlar, bu lâğımlar için hususi bir zabıta kurmuşlardır ve kapıyı kapayarak ilâve ettim: “Dostunuz Harry herhalde bu şekilde gözden kayboldu.”
— Sahiden Harry olduğuna inanıyor muşunun?
— Her şey (iylc gösteriyor gibi...
— öyle ise gömdükleri adam klrn?
— Bilmem, fakat yakında öğrenec(*ğlz; çünkü cenaze mezardan çıkarılacak. Bamı öyle geliyor kİ Koch, öldürdükleri yegâne tehlikeli adaııı değIL
— Ne yapacaksınız?
— Bilmiyorum. Onun «imdi başka bir bölgede saklandığına emin olabilirsiniz. Ilarlun'ln mahiyeti meydana çıkmış olduğuna göre İşin İncelenmesini Kurtz'a kadar İlerletmek mümkün değil. Harbln'ln ne ndıını olduğunu öğrendiler hiç şüphesiz: Yoksa böyle bir ölüm ve tedfin sahnesini tertip etmezlerdi.
— Fakat Korh’un ponceredfpK buharken ölüyü teşhis etmemesi gıırlp değil mİ? •
— Pencere yüksektedir, Sonra, ceset arabadan çıkarılmadan önce yüzü belki tanınmaz bir hale gelmiştir.
Martin» düşünceli bir sesle:
— Kendisiyle biraz konuşmak isterdim, dedi. Çünkü bir türlü anlayamadığını pek çok şeyler var...
— Hiç şüphesiz, onunla konuşabilecek sizden başka kimse yok. Fakat tehlikeli, çünkü çok şeyler öğrendiniz.
— İnanamıyorum bir türlü... O çehreyi şöyle, hayal meyal gördüm.w Ne yapabilirim?
— Şimdi bulunduğu yerden ayrılmaz. Bu tarafa grlmego razı edecek bir kişi varsa o da sîzsiniz, yahut o kadın... Fnknf hâlâ dostları olduğunuza Innnması şart... Herhalde İlkönce sizin teşebbüs etmeniz lâzım. Nasıl edeceğinizi pek kestiremiyorum.
— Gidip Kurtz’ıı göreyim. Adresini biliyorum
Belçikada ev hayatını kolaylaştıran unsurlar
Yazan : Ayşe NUR
DPjJKSELDE, bir kadının dikkatini ■•çekecek çok şeyler var. Belçikalı kadın Fransız kadar süsüne düşkün değilse de, evine ve evinin güzelliğine çok meraklıdır. Hangi sınıftan olursa olsun, Belçikalının evi evvelâ tertemizdir, sonra asgari konforu vardır. Fransada hâlâ evlerin çoğunda ne banyo ne de duş tertibat» olmadığı halde, Belçika hayatı kolaylaştırmak, sağlık ve temizliği sağlamak yolunda modem İcat ve imkânların hepsini takip eder, benimser. Kadın kadar erkek de yeni, pratik âletlere merak sarmıştır. Çok tutumlu olduğu halde, bu gibi şeylere para harcamaktan çekinmez. Brüksel mağazalarında dolaştınız mı; sizi, güzel, konforlu bir yuva kurmağa davet eden binbir pratik şey görürsünüz. Bunlann çoğu A-merlkadan gelmiştir. Fakat yabancı malların yanında Bdçikanın fevkalâde döşeme kumaşları, sağlam ve güzel mobilyeleri, ev çamaşırı, nefîs gümüşleri de var. Ne garip kİ, bunlann hepsi Pariste de var, var ama sanki mostralık. Gittiğim Fransız evlerinin hiç birinde kullanıldığını görmedim.
Briikselde pazar kurulan büyük meydan
Ingîlterede gazetecil k
Avam Kamarasının Basın Galerisi
Ingiliz Parlâmentosunun faaliyetlerini dünyaya
Büyük Britanya Parlâmentosunun toplantı günlerinde “Speaker” olarak anılan meclis reisinin makamını işgal etmesinden birkaç dakika evvel Avam Kamarası toplantı salonunun üzerindeki ve bu salonu çevreleyen uzun koridorda bir çok kapı birden açılır ve Birleşik Kırallığın muhtelif bölge ve eyaletlerine mahsus değişik şivelerle aralarında çene çalan 40-50 kadar adam, galerideki yerlerini alırlar. Bunlar Birleşik Kırallık Parlâmentosunun gündelik faaliyetlerini dünyaya anlatan gazetecilerdir.
Bu gazetecilerin hepsi aynı cins İşi görmezler veya aynı sıra banketlerde oturmazlar. Meselâ, Meclis Reisi makamının tam üzerindeki İki sırayı İşgal eden Hansard grupu mensupları, çok seri yazmasını bilen stenografi uzmanlardır. İşleri, müzakereler sırasında konuşulan her kelimeyi zaptetmektir. Onar dakikalık nöbetlerle çalışırlar, yani on dakika müddetle zabıt tutan, bu notlarını gayet seri çalışan daktilolardan müteşekkil bir grupa dikte etmek ü-zere aynlır ve yerini bir arkadaşı alır.
Buna mukabil Parlâmento muhabirleri, demeçleri kelime kelime not etmekle meşgul olmazlar. Onlar, müzakereler sırasında beliren renkli hâdiseler, haber teşkil edebilecek konular, memleketin veya dünyanın herhangi bir bölgesi için özel, mahalli ilgi arzeden demeçler peşindedirler. Gazetecilerden başka ajans muhabiri de vardır, tşl, firmasının müşterilerini İlgilendirebilecek özel parçalar seçmektir. Konuşulanların gerisine aldırmaz. Bütün bu gazeteciler Basın Galerisinin ön sıralarında otururlar.
par, parmağı, politikanın nabzını yoklar. Devlet adamlarının mahremi esrarıdır.”
Zaman her şeyi değiştirmekle beher, Büyük Britanya Parlâmentosunda değişmeyen birçok şeyler vardır. Meselâ Lordlar Kamarasında çalışan muhabir, yüzlerce yıl evvel tamamiyle bugünkü tarzda cereyan etmiş olan törenlere şahit olur. Kiralın bir kanun tasarını onaylayışı, kadim Norm an fransızca bir cümle İle üân edilir: “Le Roy le Veult” (Kıral bunu istiyor).
Avam Kamarasındaki sahne de, yıllanngeçişiyle fazla değişmemiştir, Tablatiyle zahiri görünüşte, zamanın akışı görülür. Meselâ Mecliste ve koridorlarda silindir şapka giymek a-nanesine sadık yalnız bir tek Parlâmento üyesi vardır. Parlâmento ü-yelerinln artık toplantı salonunda ceviz ve portakal yedikleri görülmemektedir. Klâsik formüller, verilen demeçlerden hemen hemen kaybolmuştur, Ajans muhabiri de bağlı bulunduğu teşkilâta ulaştırdığı haberin bir veya iki saat sonra dünyanın öbür ucundaki gazetelerde çıkacağını bilmektedir. Bir veya iki nesli evvelki gibi bu haberi artık hademe İle Fleet Street’e aheste aheste gönderebilmek bahis mevzuu değildir.
Basının forsu:
Hakikatte. Parlâmento basın muhabirinin elinde büyük bir kuvvet vardır. Büyük İngiliz ljatibi ve dev-
aksettiren gazeteciler
Yazan: Frank Walkins
let adamı Sterldan, daha 1810 da basının bu kudretini tamamiyle anlamış ve şunları beyân etmişti: “Onlara (yani muhaliflerine) mütefessih bir Lor dİ ar Kamarası, rüşvetle kan-dınlabilen bir Avam Kamaraâı verin; elimde yalnız ve Badece bağımsız, zincire vurulmamış bir basın bulunsun: İngiliz hürriyetlerinin bir kılına bile dokunamazlar,”
Ylne İngiliz devlet adamı Lord Lyttelton’un 1871 de vaki bir mütalâası, basının kudretini belirtecek mahiyettedir: “Bu sayın, yüksek ve aynı zamanda müthiş şahsiyetlerin, -gazete muhabirlerinin- tamam ile e-llndeyiz. Bu durumdan şikâyet etmek. İşleri büsbütün kötüleştirir. SLzlere iki fıkra anlatmama müsaade edin: Parlâmentoda bulunduğu kısa müddet zarfında Mr. Cobbett (devrin saylavlarından) gazetecilerin sözlerini tamamiyle nakletmediklerinden mütemadiyen şikâyet eder ve onlara küfürlerle çatardı. Sonunda gazeteciler ondan hiç bahsetmez oldular ve Meclise seçllemedl.”
Görülüyor kİ Büyük Britanyada bir Parlâmento bulunduğu müddetçe, Meclis Reisi makamının üzerindeki galeride oturan adamlar dünyaya, gerek bu memleket ve gerek hariçte yaşıyan milyonlarca İnsan için hazan hayat! önemi haiz karar, müzakere ve münakaşadan nakledecek-ler(yje’
Calibi dikkat tablolar ve müessir sahnelerle dolu
Devlet adamlarının mahremi esrarı
Oniann gerisinde ve galerini^ yanın daki küçük köşede fıkra yazarları ve “Koridor muhabiri” olarak anılan gazeteciler yer alır. Koridor muhabirinin işi, steno ile not tutmak değildir. Hemen hemen bütün vaktini Meclis koridorlarında, büvette, yemek salonlarında ve barlarda geçirir. Parlâmento üyeleriyle mülâkatlar yo-
KAMÇILI HAYDUT
BÜYÜK RENKLİ FİLMİ GÖRÜNÜZ
Baş rollerde : PRESTON SCOTT ve JOHN BARRYMORE Jr.
Birbirine karşı ölüme sürükleyen bir kin besliyen iki erkek... ________ ölümle sona eren mücadele... _______________________
içimi a » a m
— 12 — --------------
— Unutmayın İd, dedim. Rus bölgesine girdiğiniz Lime, bölgeden çıkmanıza pekâlâ mâni olabilir, ben (lc nıaye edemem.
Martin» şöyle cevap verdi:
— Şu Allahın belâsı meselenin içyüzünü anlamak rıım. Fakat iaayı ele verenin rolünü oynamanı. Omıııla konuşurum. İşte bu kadar.
— H — •
Viyana, pazar gününün sükûnet ve hareketsizliğine (IhI-mışh. Rüzgâr kesilmiş, yirmi dört muittir kar yağmıyordu. Sabahleyin bütün tramvaylar tıklım tıklım dolmuş ve civar tepelerin kar sahalarına, yahut da taze şarap İçilen Grlnr.lng’e • yollanmıştılar. Mnrtins, İğreti askeri köprüden kanalı geçtiği sırada şu öğleden sonraki saatlerin boşluğunu hissediyordu. Gençler kaynklariyla toboganlaruıı alıp gitmişler, etrafında ıı-yuklayan yaşlı adamların mahmurluk havasından başka blr-şey kalmamıştı. Rum bölgesine girdiğini bir levhadan anladı; fakat İşgale dair hiç bir işaret görmedi. Rus askerlerine Iç şehirde buradan daha çok rastgelinmelcte IdL
Kıirts'a zlyuretlnl mahsus haber vermemişti. Onu hazırlıkmış görmek istiyordu. Hüviyet evrakı ile birlikte Viya rainin bütün bölgelerinde dolaşmak müsaadesini veren dört müttefik makamın vesikasını da cebine koymuştu. Kanalın şu tarafında herşeyi mutlak bir sükûnet İçindeydi. Sebebi de belki sokakların pek geniş, bombardıman tahribatının çok daha büyük, gelen geçenlerin daha seyrek, hulâsa günün de pazar olması IdL Korkneak birşoyl yoktu nnırna, kendi RÜ duyulan o koca vr boş sokakta boyuna kendini almak güçtil
Herr Kurtz'un oturduğu evi kolayca dığı zaman Kurtz'un kemlisi tarafından açıldı: Sanki o da bir ziyaretçi bekliyordu:
— Ay Siz mİMİnlz, flollo? diyerek ne yapacağını bllnılyrn bir adam tııvrlyle elini tepesine götürdü. MnrtJns, karşısında büsbütün başka bir insan gürliyor ve sebebini kendi kendine «onıyordu; fakat çok geçmeden anladı: Kurtz'ıın başımla peruka yoktıı. Halbuki başı kel de değildi; tublı miktarda saçı vardı fakat kısa kestirmişti.
— Keşke telefon etseydlnlz. dedi. Ax daha bulamıyııcak-tınız. Çıkmak üzere İdim.
—Bir dakika girebilir miyim?
— Elbette.
Sofuda bulunan bir dolabın açık kapısından Kurtz’un paltosunu, muşambasını, İki şapka ile asılmış san perukasını gördü.
Dolabın kapısındaki aynııdıın Kııriv/tın kızarma ve nefret belirdiğini hayretle gören
Çeviren :
Reşat Nuri DARAGO
vakit sizi hl-
Istlyo-
tıdııııhırının gürültü-arkasına bakmaktan
buldu ve kapıyı çal-
Martine,
ve nihayet, itina
yüzünde âııi
Martİna:
— Saçlarınızın uzudığınn nevi udim, dedi ve döndü. Kıırtx gülümsüyordu. Sudan bir cevap verdi:
blr
Brükselde hizmetçi ve gündelikçi ücretleri Paristekinden de daha pahalı olduğy İçin; bir ev kadını zengin dahi olsa, ancak haftada birkaç saat gündelikçi tutabiliyor. Fakat her lşl kolaylıştırmak için nice çareler var! Bu çarelerin en degerits! bence, “Launderette” dedikleri otomatik çamaşırhanelerdir. Bunların birini gezdim ve şaştım.
makineye konan para veya anah-şey unutulmuşsa, çekmecenin içine
Dört sıra Amerikan Bendix marka çamaşır makinesi, fakat fotoğrafta da görüldüğü gibi ufacık ve kullanılması fevkalâde kolay şeyler. Yuvarlak bir mika kapak açılıp çamaşır makineye sokuluyor. Altta ufak bir çekmece var, çamaşır arasında tar gibi ağır bir otomatik olarak
düşüyor. Üstte iki saat ve İki düğme var, evvelâ çamaşırı ıslatmağa yarayan saat açılıyor ve yıkanacak çamaşırın kalitesine göre 4, 8 veya 15 derecelik ılık su İle çamaşır ıslatılıyor. Makine bu amellyeyi kendiliğinden yapıp, bitirdiği zaman duru-veriyor. Aymı zamanda sabun katılabileceğine İşaret eden ufak bir çan çalıyor. Üstteki huniden toz halinde bir kutu sabun atılıyor. İkinci ameliye yıkama emeliyesldlr, ”Wash” düğmesine basılınca 35 dakika süren bir otomatik yıkamadır başlıyor Sonra makine, çamaşırı üç defa temiz su İle duruluyor ve bundan eon-ra da “Off” düğmesine basılınca, makine fazia suyunu almak İçin çamaşırı şiddetle ve iki misli bir süratle iç duvarlara doğru fırlstıp döndürüyor. Bu da bittikten sonra makine duruyor, çamaşır da elle sıkılmıştan çok daha kuru olarak mika kapaktan çıkartılıp kurumak için asılıyor.
Bütün bu İş 40 dakika sürüyor. Çamaşırhanelere büyük bir rağbet olduğu halde, çamaşırınızı sabah saat 10 da götürüp, öğleden sonra ala-biliyorsun bm.
— Ba«$ı sıcak tutuyor da...
Perukanın o kaza vuku buldııftsı jrttn bayii hizmet etmiş ohıhlleceğinl birdenbire düşünen Martin» kendi kendine: •'Kimin başını acaba?” (llye sorduktan sonra ‘^Ehemmiyeti yok” dodl. Çünkü maksadı Kıırtz u sorguya çekmek değildi.
— Harry’yl görmeğe geldim.
— Harry’yi mİ?
— Kendisiyle görüşmek İsterim.
— Siz (leli mislııfz?
— Acelem var. Onun İçin deliliği kabul ederim. Yalnız deli olduğumu İyice belleyin. Harry’yi yahut da hayaletini görür-Benlı kemllslyln görüşmek İKtediğlml söyleyin. Bir hayalet insandan korkmaz değil mİ? Aksi daha tabiidir. Şu önümüzdeki iki saat müddetle Prater’dekl büyük çemberin yanında bek-Hyocoğim. ölülerle konuşmak elinizde İse acele edin.
Ve İlâve etti:
— Harry’nln dostu olduğumu unutmayınız.
Kıırtz «vap vermedi. O aralık, kapısı sofaya açılan bir odada birinin öksürdüğü duyuldu. Martin» şiddetli bir hareketle kapıyı açtı; Ölü ile karşı karşıya geleceğini umuyordu saııkl. Fakat*, bir mutfak sandalyesine oturmuş doktor Wink-ler’le kıırşıkujtı. Doktor kalktı ve dimdik vücudunu eğerek selâm verdi...
Martin»:
— Doktor Wlnklc. dedi.
Doktor IVInkler'l bir mutfakta görmek pek garip geliyordu. Oyukta yenen bir yemeğin beyaz boyalı bir masayı kaplayım kırıntıları ve kirli çanak çömlekleri doktorun sağlık bilginine hiç uymamakta İdi.
Tabip sabırlı bir
— JVInkle değil.
Martini, Kurta'a
— Deliliğimi doktora anlatın, dedi. Belki teşhis koyar. Dediğim yeri do unutmayın: Büyük çemberin yanı. Meğer kİ hayaletler yalnız geceleri dolaşalar^.
Martlııs orudnrı ayrıldı. İsınmak İçin bir Aşağı bir yukarı yürüyerek büyük çemberin nviusıında bir saat kadar bekledi. Prater hemen hemen bo»tu. Tekerlek yuvarlaklığında, İnce ve yassı bir pasta satan bir barakanın önüne sıraya dizilmiş, ellerinde vesÜcalarını tutan çocuklar durmaktaydı. Aşık çiftleri gelip çemberin Idr vagonuna doluyor, ve etraflarında boş vagonlar olduğu halde şehrin üstünde yavaş yavaş dönüyor-dular. Vagon çemberin en yüksek kısmına çıktığı zaman iki dakika lıuroketsiz kalıyor, pencerelerden de dışarı hakan küçük küçük haşlar görülüyordu.
Bu çamaşırhanelerin flyatlan da şaşılacak kadar ucuz. Çamaşır kilo İle ölçülüyor, 4.5 kiloluk bir çamaşırın yıkanması, kurutma ve ütü hariç 20 Belçika frangı tutuyor, yâni bizim para İle aşağı yukan 160 kuruş.
Brükselde otomobille gezerken bunlardan Üç tanesine rasladım, şehir dolaylannda bile var. Pariste de olacak ama daha Taslamadım. Demin dediğim mostralık eşyalara benziyor: Modem tcatlan kullanan ve kullan-mıyan İki millet arasındaki fark.
MM
• •.

i*"' ' ”
S
Be! çıkanın milli banarlarından dııntvlAcıhktır. Resimde dnntelû İşleyen ihtiyar bir kadın görülüyor.
blrl
tavırla tashih etti s Wlnkler.
«Ibnerelc:
200 milyon ton kömür bulundu
Orta îngilterede. 3 İlâ 10 kadern kalınlıkta damarlar halinde 200 milyon tondan fazla mükemmel evsafta kfr-mtlr İhtiva ettiği tahmin edilen yeni bir havza meydana çıkarılmıştır. Damarların derinliği 250 İlâ 600 yarda arasındadır.
(Devamı var)
Burada kurulmasına girişilen büyük işletmelerde yılda 1.500.000 ton kömür istihsal edilecektir*
Sayfa 6
v E m t | r t A N B n L
7 Ekim 1930
Barbara Stanwyck'in çevirdiği hissi bir film:
I i n
Foydalı bilgiler
Uçak yolculuğunda mide gazı
Kitaplar arasında
Loş bir odada kanapeye uzanmış bir erkek kitap okuyor veya öyle görünüyor. Karşısında kucağında ufak bir çocuk olan bir kadın oturuyor. A-daına bakarak içinden şöyle diyor: •'Aşkımızın herşeyi unutturacak kadar kuvvetli olacağını tahmin ettin. Fakat olmadı değil mi?„ Tiz bir telefon zili İkisinin de bakışlarını karşılaştırıyor. Korkulu bir bakış bu.
Adam telefona cevap veriyor: "E-vet, burada olacağız.,. Ahizeyi yerine koyduktan sonra kadına dönüyor:
“Polis dâvayı halletmiştir. Bir kaç dakikaya kadar burada olacaklar...
Kadın sesi titreye titreye soruyor: •'Hangimizi istediklerini söylediler mi?.. Cevap; “Hayır!" dır.
Kadın kucağındaki çocuğu alarak yatağına yatıyor ve yatağın başucıın-da istemeden ağzından şu kelimeler dökülüyor:
"Yaptığım hataların cezasını bu yavrucak çekmesin. Çok yanlış hareket ettim. Fakat o kadar çaresiz ve (Ümitsiz bir vaziyette idim kı..."
Helene Ferguson «Barbara Stan-wyck > bir sone önce San Francisco-dan New-York’a geldiği zaman pek limitsizdi. Çocuğunun babasını bulmalı ve onunla evlenmelivdl. Cebinde peş parası yoktu. Steve Morley’in pansiyonuna giderken bol ceketinin vaziyetini saklamadığını gördü. Kapıya vur duğu zaman içerde Steve’in yalnız olmadığını anladı; yanında bir kadın vardı. Fakat kapı bir türlü açılmıyor ve Steve de cevap vermiyordu. Helen yalvarırı ı.va başladı:
"New-York’ta senden başka kimseyi tanımıyorum; Steve, tâ nereden seni bulmak için geldim. Seni görmeliyim."
Fakat cevap verine kapının altından bir zarf atıldı; içinde San Fran-cisco’va dönüş bileti vardı.
Trende yer bulamadı. Gözüne genç bir Çift ilişti. Kadın da hamile idi, fakat yanında kocasının ona sevgi dolu gözlerle baktığını görünce aralarındaki uçurumu acı acı düşündü. Gözlerine biriken yaşları iterek başını çevirdiği anda koluna biri dokundu. Genç erkek ona yerini veriyordu. Helene ön ce kabul etmek istemedi, fakat genç kadın o kadar nazik, kocası da o kadar mültefitti ki, yabancı da olsalar bu samimiyet Helene in kalbine dokundu. Genç kadın hemen samimiyet, lo konuşmağa başladı:
"Tren ne kalabalık değil mİ? Uçakla gidecektik, ama kocam vazıyetimi düşünerek bırakmadı. Herhalde sizin kocanız da aynı sebepten size mânı oldu değil mi? Kocanız nerede? Sizi kamlıyacak mı?„
Helene gözlerini genç kadından kaçırarak: "Onu kaybettim,, dedi.
Ondan sonra gayet ahbap oldular. Genç kadın isminin Patrice Harkness olduğunu ve ilk defa olarak kayınvalidesi ile kayınpederini görmeye gittiklerini söyledi. Akşam üstü tuvalette ellerini yıkarken, Patrice nişan yüzüğünü çıkararak Helene’in parmağına geçirdi: "Elimi yıkarken yüzüğü orada burada bırakıyorum. Bir kere az daha kaybedecektim,, dedi. Tam o sırada tren birden bire durdu, müthiş bir sadme oldu ve her yer karardı. Helene de karanlığa daldı.
O karanlığın içinde "Sezaryen”, "Anestezi" gibi sesler duyduğunu hatırlıyordu. Uyandığı zaman kendisini bir hastahane odasında buldu. Aklına ilk gelen şey: "Çocuğum nerede?" demek oldu. Yanıbaşında duran hastabakıcı: "Oğlunuz fevkalâde. Mrs. Patrice Harkness” dedi. Bu İsmi duyunca yıldırımla vurulmuşa döndü. Hastabakıcının uzattığı kâğıdı başı dönerek okudu. Mektup Patrice'in kayın valklesindendi. Hastahanedeyken gelemediği İçin Özür diliyor ve hayatta kalan torunları ile hiç görmediği gelinim bir an evvel aralarında görmek istediğini yazıyordu. Ne olduğunu anlamak için hastabakıcıya bir iki sual sormak kâfi geldi. Tren kazasında Mr. Harkness ve tuvalette yanında bulunan genç kadın Ölmüştü. Helene etrafındaki çiçeklere, lüks eşyalara ve ufacık çocuk elbiselerine baktı ve bir de kendi beş parasız halini düşündü. Ve gayri ihtiyari müspet karar verdi.
Kayınvalidesi ve pederi Helene'i gayet ivl karşıladılar. Az zamanda e-vın kızı halini aldı. Oğlu gün begün gelişiyor, güzelleşiyordu. Yalnız arada sırada rolünü unutuyor, potlar kırıyordu. Meselâ Mr. Harkness’in kardeşi Bili Harkness (John Lundıın varlığından haberi bile yoktu. Bili ortaya çıkınca önce ne yapacağını şaşırdı. Bir kere Bili gramafonda bir plâk çalıyordu. Helene müziğin çok güzel olduğunu ve ilk defa olarak bu kadar hoş bir melodi dinlediğini söyledi. Kayınvalidesi hemen: "Herhalde başından geçenlerden sonra bu parçanın oğlumun en sevdiği müzik olduğunu hatırlıyamadın" dedi. Bunun gibi hâdiselerden sonra Bill’in kendinden şüphe ettiğini fakat ele vermek için hiçbir harekette bulunmadığını gördü. Kayınpederinin vasiyetnamesini değiştirip mirasının yarısından fazlasını gelinine vereceğini duyduğu zaman bu İşin artık devam edemiyece-ğini kendi kendine söyledi ama gene de ağzını açamadı. Nihayet bir gün Steve Morley gelip Helene'i buldu ve kendisi İle evlenip mirasa konmak İstediğini, yoksa herşeyi Harkness ailesine bildireceğini söyledi. Helene ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü oto yandan Bili de kendisi ile evlenmek istiyordu. Fakat Steve Helene’i zorladı ve elinden, Üzerinde kendi ismi İle
Patrice Harkness İsmi olan bir çek kopardı. Helene şantajlarının önünü alamıyacağım düşününce nihayet Steve’l Öldürmeye karar verdi. Elinde tabanca, odaya girince Steve’in çoktan ölmüş olduğunu gördü, fakat e-lindeki tabanca heyecandan patlıya-rak kurşun şilteye saplandı. Korkıı İçinde kapıdan çıkarken Bili ile burun buruna geldi. Bili çabııcpk Helene’i otomobile götürdü. Helene:
"Bili, bana inan onu ben öldürmedim, geldiğim zaman ölmüştü.,; dedi. Bili ise: "Ziyanı yok, nasıl olsa seni seviyorum,, demek ister gibi baktı; o bakışta Helene Bill’in herşeyi affeder gibi olduğunu hattâ Patrice olmadığını bildiğini bile gördü. Bili otomobili hızla sürerken evleneceklerini ve bütün bu olanları unutacaklarını söyledi. Helene de kabul etmekten başka bir şey yapamadı.
Şimdi aşağı yukan bir sene sonra bir telefon zili bütün bu geçmişi deşmiş Helene'in eski endişe ve korkularını uyandırmıştı. Aşağıda kapı çalınıyordu. Bili ile kapıyı açtılar. Polis Patrice Harkness’! istiyordu. Helene: "Benim" dedi. Polis üstünde Patrice ismi olan bir çek uzatarak bunun Steve'in üstünde bulunduğunu ve ne sebeple verildiğini sordu. Bili hemen yetişti: "Steve ölen kardeşimin bir kumar borcu için Mrs. Harkness’l a-
Edebî bilgiler
Yazan: Cevdet PERİN
Nihad Sami Banarlı’nın beşinci defa olarak basılan MelbtUrl^ Efitbl Bilfjıbr (1) adh eseri, düzeltmeler, ilâveler ve yeniliklerle, daha olgunlaşmış bir halde yayınlanmış bulunuyor» Bu eser, her ne kadar, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından liselerin birinci sınıflarına ders kitabı olarak kabul edilmişse de, ele aldığı mevzular dolayısiyle, yalnız öğrencileri değil, öğretmen arkadaşlarımızı, edebiyatla iştigal edenleri, ha.satlaı mı yazı yazmakla kazananları, hattâ bütün münevverleri ilgilendirmektedir.
Edebiyatın hor şeyden evvel bir üslûp sanatı olduğunu kabul edersek, bu üslûbun öyle kupkuru olamıyacağını, birçok unsurların yardımına ihtiyacı olduğunu da kabul etmemiz lâzım gelir. Bu unsurlara, edebiyatın ifade şekilleri diyoruz kİ, başlıcaları nesir ve nazım’dır. Fakat, nesrin ve nazmın da çeşitleri vardır: Destan, mani, koşma, türkü, semai, kaside, gazel, mesnevi, şarkı, sone, vesaire... birbirinden ayrı nazım tarzlarıdır. Keza, hikâye, roman, tiyatro, deneme, tenkid, mektup, seyahatname, vesaire... de birbirinden ayrı nesir tarzlarıdır. Bütün bu tarzlar, yüzyıllar boyunca, birçok milletlenn edebiyatlarında gelişmişler ve şaheserler vermişlerdir.
Nihad Sami Banarlı, kitabında, bize yalnız bu tarzlar hakkında kısa, fakat özlü izahlar vermekle kalmıyor, aynı zamanda bu izahlarına destek vazifesini gören, ve umumiyetle Türk edebiyatından seçtiği parçalar da veriyor.
Liselerde edebiyat dersi veren arkadaşlarımızın ve eski talebelerimizin çoğu, edebiyat tarihine yardımcılık yapacak kitapların yokluğundan bahseder dururlardı. Gerçi, her öğretmen, fırsat düştükçe, şu veya bu edebi nevi hakkında bilgi verirdi. Fakat, hu bilginin, örneklerle talebenin gözleri önünde canlanması lâzımdı. Bu bakımdan, P.ocaizade merhumun, iptidai olmasına rağmen zamanında çok faydalı olan 74/ını-i Ed* biyat’ırnlan sonra açılan boşluğu dolduran Edrbl Bıb/ılrr, edebiyat dünyasının eşiğim aşmak üzere bulunan gençlere kılavuzluk, bu âlemin eski sakinlerine ise arkadaşlık edecektir.
Okumasını bilmek de bir sanattır. İnsanların çoğu okur, fakat okuduğunu ya hiç anlamaz, ya yanlış anlar, yahut da noksan anlar. Her edebî eserin, her fikir ve duygu ifade eden parçanın bir başlangıcı, bir ortası ve bir sonu vardır. Fakat, bunlar daha ziysde şekli ilgilendiren unsurlardır. Bunlardan daha önemli birşey vardır ki, okuduğumuz her metinde onu bulmamız lâzımdır: Buna da esas tema diyoruz, yani okuduğumuz şeyin mihveri. Bu ipin ucunu elimize geçirmedikçe, okuduğumuzu tam anlamış sayılmayız. Bu İse sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Hayatın diğer sahalarında olduğu gibi, bunda da başvurularak birçok usuller vardır. Bize bu usulleri öğreten, bu edebî bilgileri veren kitaplara muhtacız. Bu kitaplar, edebiyat dünyasının kapısını açan birer anahtardır.
Bundan dolayı, Nihad Sami Banarlı Türk talebelerinin ve münevverlerinin büyük bir ihtiyacını karşılamış bulunuyor. Eserinin bu beşinci basımı için ne kadar çok gayret sarfettiğine, noksansız, hatasız bir kitap meydana çıkarmak için her muharririn katlanamıyacağı fe-dekârlıklara katlanan bu değerli meslekdaşımın ne kadar çok üzüldüğüne yakinen şahit olduğumdan, kendisine emeklerinin boşa gitmlye-ceğini emniyetle söylemek isterim.
Şüphesiz, bütün gayretlere rağmen, JffdeM Bilgiledin beşinci basımında bile düzeltilmesi mümkün ufak tefek hatalar, giderilebilecek bazı noksanlar vardır. Fakat, biz bu sütunda, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da. kalemimizi ancak yapıcı bir tenkid uğrunda kullanacağız, şunun bunun kitabında matbaa hatalarını tarih ve İsim yanlışlarını, sürç-ü lisanları toplamayı kötü niyetli münekkidlere bırakıyoruz. Üç yüz sahifelik bir emek mahsulünün değerini bir kaç yanlış yüzünden hiçe indirmek, ancak bir eser meydana getirmenin ne meşakkatli bir iş olduğunu bilmeyen verimsiz, kısır İnsanların hüneridir. Allah günahlarını affetsin
Banarlı’nın eserini vesile yaparak söylediğimiz bu sözleri, bütün hataJanna ve yanlışlarına rağmen bu memleketin kültür tarihî için birer kazanç olan İlmî eserlere varıncaya kadar dil uzatan. Plaktan dolma sözde âlimlerimiz^okusun diye yazıyoruz. İlim, hakikate ulaşabilmek için birçok hatalardan geçer. Dünyanın en büyük âlimlerinin eserlerinin üzerinde çoğu zaman: "Düzeltilmiş yeni basım" kelimelerini okursunuz. Hakikî âlım, noksanlarını tamamlayan, yanlışlarını kabul ederek düzelten insandır. Banarlı’nın eseri de, bir çok Türk eserleri gibi, zamanla mükemmeliyete ulaşacaktır. îlk basımlariyle bugün elimizde bulunan beşinci basımı mukayese etmek?’ aradaki kısa zaman zarfında yapılan ilerlemeyi anlamak için kâfidir.
(1) Remzi Kitabevi, 1950.
Çivit fidanı
Uzun uçak yolculuklarına çıkmadan evvel gaz yapıcı yemekler yemeyiniz. Zira uçak yükseldikçe midedeki gazlar genişlerler. Genişleme nispeti 12.000 metrede yedi mislini bulur kİ, insan artık gaz sancılarına dayanamaz hale gelir. Midede, gazların hacimlerinin artmasının ilk alâmeti, geyirmektir. Bazan şiddetli sancılar ve barsak düğümlenmeleri dahi yapabilir. Bunun İçin uçak yolculuğuna çıkarken, mümkün olduğu kadar aşağıdaki listede bulunan gaz yapıcı yemekleri yemeyiniz.
rıyordu. Fakat karımın Steve’in öldürülmesi ile alâkası...,, Polis de hemen cevap verdi: "Biliyoruz, öldüreni bulduk. Yalnız tam emin olmak t-çln sizi rahatsız ettik. Hoşça kalın" dedi. Helene ile Bili sevinçle birbirlerine baktılar. Eğer Helene aşağıdaki otomobile baksaydı Steve'in katilinin bir kadın olduğunu görecekti ama her İkisi de saadetten sarhoş bir halde 1-dL
Güner İZER
’İ ■■ -•.(. A

"Snhto Gelin" filminin yıldızı Barbara Stanıvyrk filmin bir sahnesinde...
Tropik memleketlerde yetişen çivit ağacının yapraklarından çıkarılan mavi tozun, çamaşırda ve boyacılıkta kullandığımız çivit olduğunu biliyor müydünüz?
Derleyen t öz - Kök
Heddy Lamarr’ın yeni filmi
Pasaportsuz Kadın
e.
M C. M. in bu son filminde Heddy Lamarr’ı John Hodiak’la romantik bir maceraya atılmış görüyoruz. Heddy, Amerikan tebaasına girebilmek İçin Küba kabarelerinden birinde dansözlük yapmaktadır; zira günün birinde zengin bir Amerikalının çıkıp .kendisini içinde bulunduğu sıkışık durum-dan kurtarabileceğini ummaktadır. Fakat güzel dansözün plâkları altüst oldu: Çünkü genç bir adama âşık olmuştur (John Hodiak). Bu adam lüzumsuz ve şüpheli insanların Ameri-kaya girmemesini teminle mükelleftir Genç adam da Heddy’nin egzotik güzelliğine lftkayt kalamaz ve müşkül duruma düşer. Küba ve Florida da çevrilen sahneler, parlak ve siyah elbiseler filme cazip bir dram havası vermektedir.
Hedy I>aııın r’ın son resmi
lerinin şiddetli m Uda beleşinden sonca nihayet rejisör de köpeğin öldürülme, sinden vazgeçmiş ve akıllı Plppo da, film çevrildiği zaman ölü rolünü hakiki b»r ölüden iyi yapmıştır!
Tiyatro kronikleri :
Gelir Vergisi Mektebi
Beyaz perdenin meşhur hayvan artistleri
CRKEK veya kadın bir artist, dik-kati çekecek kadar güzel olmadığı zaman, modern güzelleştirme u-sullerinin en son icatları sayesinde kusurlarım örtebilir, kendisini beyaz perdede cazip gösterecek binbir hileye başvurabilir. Saçlar boyanır, dişler düzeltilir, kaşlar inceltilir, vücudun fazla yağları eritilir velhasıl bütün bu karışık ameliyeler sayesinde bir insana bambaşka bir tip, bambaşka bir şahsiyet verilebilir. Ve aynı zamanda "fotojenik" bir hale getirilir. Hattâ kadın veya erkek bir artistin sadece güzel olması kâfi değildir. Her şeyden evvel fotojenik olması lâzımdır. Güzellik ve sanat kabiliyeti ve istidadı daha sonra gelirler.
Hayvanlara gelince: Herhangi bir hile ile bunların görünüşlerinin değiştirilmesi mümkün olmadığından her şeyden evvel "sanatkâr” olmaları. rollerini mükemmel bir surette bcccrobilmeleri şarttır.

Fakat sinema âleminin bütün uzuvları yalnız insanlardan ibaret değildir. Film sanatının daha ilk günlerinden beri birçok hayvanlar da, İnsanların yanında, muhtelif dram ve komedilerde rol almışlar ve ince zekâları sayesinde kendilerine verilen rolleri mükemmel bir surette başarmışlardır. Meşhur kurt köpeği Rin-Tin-Tln ile, Kow-boy filmlerinin u-nutulmaz kahramanı Torn VlİK’in meşhur atını kim hatırlamaz? Bugün Hollyvyood’un bir parkında birer âbide İle hâtıraları ebedileştirilmiş olan bu iki hayvan artist, birçok insan artistlerden daha yüksek ve İnce bir zekâya malik olduklarını muhtelif filmlerde ispat etmişlerdi ve gerek sahiplerine, gerekse çalıştıkla-ı film stüdyolarına milyonlar kazandırmışlardı. Yirmi yıldan beri Tarzımın sadık arkadaşı olan meşhur maymun Çita, halk kitlelerinin en çok sevdiği hayvan artistlerden biri olmuştur. f
Hemen hemen her cinsten hayvan-
lar şimdiye kadar filmlerde rol almışlar ve parlak neticeler vermişlerdir. Fakat rejisörleri en çok uğraştıran ve çok kere bir film parçasının 15-20 defa tekrar edilmesine sebebiyet veren iki hayvan vardır ki bunlara, yapacakları rolü anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür. Bu iki hayvan da, yabanî kedi ile İspanyol boğasıdır. Boğa güreşleri filmlerinde bazan, büyük fedakârlıklarla hazırlanan uzun sahneleri bir an İçinde berbat eden boğalar, beyaz perdenin en çetin süjelerlndendir. Birçok filmlerde gördüğünüz kaplanlar bile, az veya çok süren bir hazırlık devresinden sonra, insanların yanı başında, rollerini kimseye zarar vermeden yaptıkları halde, boğalar çok defa kıymetli artistlerin hayatlarına mal olan çılgınlıklar yaparlar.
Muhtelif memleketlerde, fakat bilhassa Amerikada, hayvanları koruma cemiyetleri, hayvan artistlerin dü-rumlariyle yakından alâkadar oluklar, onların hayatını adım adım takip ederler. Filmler çevrilirken hayvanlara eziyet edilmemesine, yiyeceklerinin daima kâfi olmasına, her gün haddinden fazla çalışUrılmaınalnrına, temiz tutulmalarına, çok dikkat ederler. Bazan filmlerde, bilhassa Tarzan ve kow-boy filmlerinde, bazı vahşi hayvanların öldürülmesi İcap eder. İşte o zaman film stüdyolariy-le hayvanları koruma cemiyetleri a-rasında büyük çalışmalar olur. Bu cemiyetler en tehlikeli hayvanların bile öldürülmesine razı olamazlar. Bununla beraber çok defa, bir kaza neticesi olarak bu hayvanlardan bazıları ölür. Meselâ geçenlerde bir ormanda, kocaman bir ayı ile iki köpeğin boğuşması sahnesi filme alınırken. ayı çok uslandırılmış ve bu rollere evvelinden alıştırılmış olmasına rağmen, kudurarak zavallı köpekleri birdenbire parçalamış ve film stüdyosu da böylece İki kıymetli sanat kârını bit den kaybetmişt ir. Bu sebeple insanlar gibi bu hayvanlar da çok yüksek bedellerle sigorta ettirilir. Bundan birkaç yıl evvel
Trablusta bir film çeviren bir İtalyan kumpanyası, Plppo ismindeki sanatkâr bir köpeğin, harp esnasında düşman askerleri tarafından öldürüldüğünü gösteren bir film parçası çevirmek mecburiyetinde idJ Sahnenin filme alınması o kadar güçtü ki. Pippo’nıın muhakkak öldürülmesi lâzımgeliyordu. Çünkü mevzuun İcaplarına göre, köpeğin bir tabanca kurşunu yedikten sonra can çekişmesi ve nihayet yerde hareketsiz bir halde yatması icap ediyordu. Zavallı hayvan, bu fecî âkıhetini evvelinden anlamış gibi, provalar yapılırken, daha tabanca patlamadan yere yıkılmış,ayaklariyle depeleneerk can çekişir gibi rol yapmış ve sonra kendisini bitap bir vaziyette göstererek yalancıktan ölü rolü yapmıştır: Bu sahneyi seyreden İşçiler o kadar müteessir olmuşlardır ki, kendl-
Gelir Vergisinin Kazanç Vergisi yerine tntbika başlandığı bir sırada. Komedi Kısmının böyle bir eserle mevsime başlaması, aktüalite bakımından yerinde bir hareket oldu. L Verneuirün G. Berr ile yazdığı komedilerden biri olan "Gelir Vergisi Mektebi,, bize, Fransız burjuva hayatının, memurunun ve parlâmento zihniyetinin havasını da veriyor. Komedinin asıl adı "Mükellefler Mektebi" dir.
Verneuirün bizim tiyatromuza bir hayli eseri tercüme edilmiştir. Bizzat sahnede rol almış, eserlerinden bir kısmım sahneye koymuş olan müellif. tiyatronun inceliklerine büyük vukufu sayesinde muvaffakiyet kazanan bir çok eser vücuda getirmiştir. Daha geçen mevsim "Nerno Bankası., ile Komedi Tiyatrosunda alkışlanan müellif bu mevsim de aynı muvaffakiyete namzet görünüyor. Bunun bir sebebi dC, Şehir Tiyatrosuna iltihak eden Raşit Rızanın eserin baş rollerinden birini oynamasıdır Filhakika uzun bir zamandır arkadaşlarından ayrı kalan Raşit Rıza, artık "Yuvaya., avdet etmiştir ve esasen oldukça kuvvetli bir kadroya sahip olan Komedi Tiyatrosunu büsbütün canlandırmıştır. Onu, sahnede Vasfl Rızanın yanında görmek herkesi, seyircileri, aktörleri ve bizlerl memnun etmiştir, memnuniyetimizin devamlı olmasını temenni edelim.

"Gelir Vergisi Mektebi., entrikası itibariyle Verncuil’ün diğer eserlerine benzer. Fakat o, dalma hoş mükâle-meler, sahneler ve mevzularla bir e-seri eğlenceli hattâ faydalı hale getirmesini bılciı bir müelliftir.
Komediyi sahneye Vasfi Rıza koymuştur. Dekor bakımından bir hayli zayıf olan komedi kısmında, rejisör, ufak tefek fakat yerinde, ve göze çarpacak şekilde yapılmış bir kaç "tuş,, la senelerden ben göre göre ezberlediğimiz mobllyeyi başka türlü göstermek hususunda muvaffak ol-
muştur. — İstitrat olarak söyleyelim. Şehir Tiyatrosunda kostüm, ak-sesuvar ve mabilye noksanlığının telâfi edilmek*zamanı gelmiş ve hattâ geçmiştir.— Meselâ, ikinci perdede, Gelir Vergisi Mektebinin duvarlann-dakl afişler, sahneye venl bir anlayışın geldiğini göstermek bakımından dikkati çekiyordu.
Raşit Rıza, "rentr^e,, sİ İçin bir muvaffakiyet kaydetti, tik perdede daha sahnede görünür görünmez halkın alkışlan ve muhabbet tezar-hürleri ile karşılaştı. Raşit Rıza Fromantel rolünde temsil ettiği tipe uygun bir hüviyet de vermişti.
Vasfi Rlza, kendi kendisine müsavi idi O sahneye çıkardığı her role kendi karakterini vermesini bilen bir sanatkârdır. Fakat ben, Vasfi Rlza-nm kendi kendini aştığı bir kaç rol bilirim kİ. cidden onu seyrederken, İnsan büyük bir zevk duyuyordu. Bu kıymetli sanatkârın sadece hoş ve eğlenceli temsiller vermesinde seyircilerin de mühim dahil oluyor. Zira, Vasfı Rıza, "alışılmış ve klişeleşmiş Vasfi Rıza,, olmaktan çıkıp da bir ibda tecrübesine giriştiği zaman yadırganıyor. o da kolay alkışlara avdet mecburiyetinde kalıyor. Hulâsa, halli güç bir muamma.
Reşit Baran. Laşapelot rolünde, kendini kabuğunda hissetmemekle beraber bir kompozisyon yapmaya çalışmıştı. Perihan Yanal, Jüliyetl yaratmak için çok uğraştı ve zaman zaman muvaffak oldu. Perihan Çakıl küçücük rolünün bütün inceliklerini verdi. Muzaffer Aralan bir jönpröml-ye olarak iyi, jiru olarak çok gençti, maalesef
Tiyatrodan bahsederken biz de maalesef, ilâve edilmesi zaruret haline gelmiş bir şey vardır: Tercüme veya üslûp. Ekseriya, tercümelerimiz heyeti umumiye itibariyle iyi oluyorsa da, bariz hatâlar da göze çarpıyor. "Gelir Vergisi Mektebi,, nl de biz sonuncular arasına kaydetmek mecburiyetindeyiz. — fa-
İşte İnsanların yapı başında rol a-lan bu meşhur hayvanlar, sahipleri için, kıymetli bir define teşkil ettikleri gibi, beyaz perde sanatında da unutulmaz birer isim olarak kalacaklardır. Başta köpekler ve atlar olmak üzere, otuz yıldan beri beyaz perde üzerinde seyrettiğimiz bir sürü hayvanlar, hattâ vahşileri bile, alıştırıldıkları takdirde insan artistlerinin yanı başında onlara ne kadar kıymetli yardımcılar olabileceklerini mükemmel bir şekilde ispat etmişlerdir.
Meral C’uıuaoğlu

I

KERVANSARAY
'Ööt'gulcshu

7 Ekim 1930
- V t N I I S r A n 0 u L
B*vfa 7
BULMAC
BOLDAN BAÖAı
TDKABDAN ASAÖIı
Dünkfl Bulmacanın Halli
SOLDAW SAOAl
YUKARDAN ASAÖIi
HER YERDE ARAYINIZ
Neucbâtel, Schafflıausen, Biel
YENİ ISTANBUL'un
Cbiasso, Herisan, Le Locle, Nyon, Zo fin gen
Algle. Blschofszell, Morges, Borschach

Talihli bir okuyucumuz
• 874
i
i
i
*
J
i
i
— Şar; Abone. 8" — lift he; Anıt.
— Yaralanan. 10 — Aaabiyet
î — Uzağı Halk; Baf-yansı; Sev-
BUYUK EŞYA KUR’ASINDA
1 — Yetlşeîneme. t — Eleman; NAb. 3 — Rahat; Pike. 4 — Emin ol; YAd. 5 — 81; Ayali. 6 — Atina. 7
9
1 — Yere serili. 2 — IrnoJe; Alâ. — Tehi; Aş ara. 4 — İman et;
3
Hu. 5 — Şato; Ela. 6 — Sana; En; Ab. 7 — Yabani. 8 — Ayine; Onay. 9 — Makal; Nine . 10 — Edebiyat.
Sermaye ve ihtiyat akçesi, İsviçre Frankı : 205.000.000
MMM GflBftY
MAĞAZASINDAN
BfiHÇEKAPI


BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli 5
okuyucumuz Beyoğludaki
LION
•U;
!(>’•
rt ıh
1 _ Sonaus muharebe (iki kel! me). 2 — Görünüşe göre; Su. 8 — Bir peygamber; Sanat; Atf-ı nazar et. 4 — Mar; Tersi İsimleri bir olan. 5 — VAsıl ol; Zevakonun birinci adı. 6 — Bir harfin okunuşu; Dikkat. 7 — Bir denli vasıtası; Tersi üzüm suyu. 8 — Görgüsüz veya terbiyeden uzak olanlara Öyle denir. 9 — Parlatır; Kani ol. 10 — Merdiven.
1 — Cefa; îhrak et görüş; Bir mabut. 3 — lantı. 4 — Vürut ettlnin d altça. 5 — Bir komşu devlet; Tersi Non. 6 — Buş; Soru eki. 7 — YA-det; Teceddüt edebiyatı tarihimizden bir alma. 8 — Muvaffak olan. 9 — Emre hazır; Tersi divan şairlerimizden biri. 10 — Lâtife yapan.
SOCIfTE DE BANOUE SUISSE
SCHWEIZERISCHER
BANKVEREIN
SWISS BANK CORPORATION
Bose/, Zürich, Genbve
a
Si. Gailen, Lausanne, La Chaux-de-Fonds
LONDON: 99, Greshom Street, E.C.2
11c, Regent Street, S.W.1
NEW-YORK: 15, Nassau Street



Hım
m *
4
IJM!»
VAKİT
Güneş Öğle İkindi
Ak4a.ro Yatsı t ma Ak
Mağazasından
50 şer liralık
BONO
kazanacaktır
YFNİ ISTANRIll ıın
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli bir
okuyucumuz
Halil Naci Mıhçıoğlu
MAĞAZASINDAN
BEATTY
[■ı Doktor • Operatör
Halit Şevki Akyüz I
Kadın hastalıktan ve do- I gum mütehassısı Kadıköy I Moda Cad. Sarraf Ati Sokak I NO. 9 I
M Muayene 9-12 — 15-18
Marka
Çamaşır Makinesine
SAHİP OLACAKTIR
Satılık Apartman
Taksimde Sıraselvilerde dokuzar odalı ve 7 dAlrell, Kalorifer ve sıcak su tertibatlı Vardar Apartmanı satılıktır. Bir katı boş teslim. Müracaat : Mezkûr Apartmana, saat 13 e kadar.
Telefon : 80633

YENİ İSTANRIlCun

Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz lıerşcy
I

II
19 5 0
EKİM
Cumartesi
V AMATİ
7.00 13 02 16.15 18.43 20.13
5.24
Kuru)
EM
74


KZAM

Ormanlar Perisi
Cennetin Anahtarı Kamçılı Haydut »63143ı I - Rüyada» Yılmaz Reis.
Balıkçının Sevgilisi Yolu
SUNAR
Tohumu
2 — Hayat
12.16
6.17
9.30 12.00
1.30
10.39
UÇAK.TREN-VAPUR
LlLE (43595)
(Renkli).
MELEK (40888) 4ARIV (41656ı
Sl’A TPARK
Prensesi 2
4C.MEK (12851) Kumarbaz.
5ARK (40380) Anama Söyleyin Ag. lamaaın.
Ş!K (43726) 1 - fkl Açıkgöz Tahıllılar. 2 — tatlklA» Fedaileri.
TAKSİM (43191) Çakırca!) Mehmet Efe.
TAN (80740) 1 — Altın Hâzineleri. 2 — Macera Adası
('NAL (Kışlık) 1 — Balıkçının Sevgilisi. 2 — Hayatım Vatana Feda- 3 — Aşktan da Üstün.
ÜNAL (Yazlık) (49306) 1 — Ba-lıkçının Sevgilisi. 2 — Sabr.n Sonu. YENİ (84137) 1 - Tarzan Ormanlar Aralanı. 2 — Monte Krlstonun Mirası. 3 — Kan Dâvaaı.
YILDIZ (42847) Çingene Slngoalla (Dördüncü hafta).
Kjxi
15.15
An karadan
Ur fa. G. Antep, A-Afyondan. İskenderun, Adana.
1600 D.H Y. (Türk) 16 45 D.H.Y. (Türk) 18.15 D.H
10.36
GELECEK OLAN UÇAKLAR
7.0ö P. A. A- (Amerikan) New-York, Boston, Gander, Londra. Brükaelden. — 7.30 K.L.M. (HolAn-da) Amaterdam, Komadan. — 9.45 D H Y. (Türk Burmadan. — 9.50 D. H. Y. (Türk) tamirden. — 15.00 D. H. Y. (Türk) Van. D. Bakır ElAzjg. Sivas, D.H.Y. (Türk) dana. Konya, D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — tamirden,
tamir. Balıkesirden.
Y. ıTÜrk) Bursadan. — 18.35 D.H Y. (Türk) Ankaradan. - 20 20 P A.A. (Amerikan) — Hongkong. Bangkok. Kalküta. Yeni Delhi, Ka-raşl. Tahran, Basra. Şam. Beynit-tan. — 21.10 P.A A. (Amerikan) New-York. Boston. Gander. Londra, BrÜkseldom
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.15 P.A.A. (Amerikan) Şam, Beyrut. Bsaraya. — 8.30 D. H. Y (Türk) Bursaya. — 8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina. Roma, Nis. Lon-draya. — 9.00 K L.M. (Holûnda) Tahrana — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri. Malatya, Elnzıg. Erzuruma. — 10.15 D.H.Y. (Türk) tamire. - 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, takenderuna. — 14.45 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 16.00 D.H.Y. (Türk) tamire. — 17.00 D. H Y. (Türk) Ankuruya. — 17.05 D H.Y. (Türk) Bursaya. - 21 35 P. A.A. (Amerikan) Brüksel, Londra Boston, New-York‘a. — 22 10 P.A A (Amerikan) Şam. Beyrut. Kara-şi. Yeni Delhi, Kaiküıa, Bangkok Hong-konga.
GELECEK OLAN VAPURLAR
12 30 Konya, Mudanyadan. — İ4 oo Hurin, Ayvalıktan. — 19.00 Antalya, imrozdan. — 22.15 Mara-kftz Mudanyndan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Maraknz. Mudanyaya. — 14 00 Ordu, tamim. — 17.00 Konya, Mudanyaya. — 20.00 Erzurum,
11 tıdırmaya.
GELECEK OLAN TRENLER
7 J0 Üutfu (Eks.)
ra (Ek« > —9.15 Ankara.
Ar kamdan (Moiöriü Tren».
GİDİ* ( EK OLAN TRENLER
18 10 Ankara Ekspresi. - 20.30 An’ ı - 21.40 Oüney Ekz.
fRTANBUl rfHETt ALEMDAR (23863) 1 - ömre Bedel Kadın. 2 — Aptal Aşık. AZAK (23542) 1 — Zafere Doğru 2 - Kalküta. 3 — Yeşil Ölüm. AT8U (21917) 1 - Düşman Kardeşler (Türkçe). 2 — Tanca Ca susu.
ÇEMBERLİTAS (22513) Anamı Söyleyin Ağlamasın.
EMRE 1 — Monfekrlsto'nun El-maalorı. 2 — Vicdansız Kadın.
HALK (21904) 1 - Arslanlar Yolu (Türkçe). 2 — Cehennem Zindanı. İSTANBUL (22367) 1 — Haydutlar KıraliçesL 2 — Aşk Oyunlan. KISMET (26654) 1 - Dertli Zey-nvp. 2 - Asri Bokaör.
MARMARA (23860) 1 — ömre Bedel Kadın 2 - Büyük Günah.
Mtl.1.1 (22962) 1 - Tehlikeli DosL 2 - Vatan Haini.
TURAN (22127) . - Macera Ada-M (Renkli) 2 - öldüren Sır. Yalnız Gidenler.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — zanuva Kahramanı. 2 — Lulu
KADIKÖY CİHETİ HALE (60112) 1 — Manon.
Kahraman Yüzbaşı. OPERA (68714) 1 - Korkunç lar. 2 — Sihirli Bahçe. SÜREYYA (60862) 1 - Takip. Aşh Melikesi.
BİZİM SİNEMA (Üsküdar)
•V*.
R
A
8 -
Ka-Bel
2 —
Yıl-
2 —
1
— 8.30 Anka*
16.51
NEMALAR
HEVOGİ 1 I İIIETİ
Al.KAZAK (12562» I - Kahramanlar DcmImhi 2 - Mlkl.
AK *44894) Çılgın Kalblor hafta).
ATLAN IHIK35) Ormanlar nın intikamı
BE^İKTAş HAliÇt.Sİ I -
Rüya 2 - Gangsterler Cehennemi ELHAMRA (42235/ Ormanlar Perisi (Renkli).
İNCİ (84595) Kahramanlar Destanı İPEK (44269) Ncmmaçı Kahramaı Gönüllü (Türkçe).
«İkinci
Kıralı
bOrıerı
(Üsküdar) 1
2 - Yaman
ANKARA
(23132/ Şeytanın Kızı
— Canavaı Dedektif.
rw?
■p / 4
1 •
► I

T1
ANKARA
BÜYÜK (15031; Parisli Yıldız. CEBECİ (13x16) 1 - BufTalo Bili In tntikaını. 2 — ölümden Kuv vetll.
PARK (11131) ölüm Dlyan. SÜMER (14072) Deniz Kaptanı. SUS (14071) Sırmalı Kaftan. ULUS (22294) Rio Aşıklan. YENİ (14040) tkl Kalb. GAR GAZİNOSUNDA İtalyan İspanyol Revüleri.
TİYATROLAR:
BÜYÜK (10370) Hamlet. KÜÇÜK (11169) Şakacı.
(Her akşam 20.30) İZMİR TAYYARE Fedailer Kalesi. MELEK 1 — Aşk Meydanı. Saate Evlât.
LALE 1 - Sihirli Kuvvet Vatan Kurtaran Arslan.
TAN 1 - Sihirli Kuvvet 2 — Vatan Kurtaran Aralan. YENİ l — Sevimli Haydut. Sevimli Haydudun İntikamı. ELHAMRA 1 - Genç Dul. Afyon Kaçakçıları
TİYATROLAR
İSTANBUL
BELEDİYESİ Şehir Tiyatroları
20 30 da Dram Kıımı
DON I U A N (I'MMiırteni geceleri temsil yok)
Komedi kısmı
O E L I R VERGİSİ (Sıdı geceleri temhil yok)
nevugiu MH44 ankurs > taıanhııi Z4222 temi! 4Z& ÜakibiNi ÜIH4Ö K KOj Hük7( Karşıyaka 15055
SIHHÎ I M D AT


ve
2 -
1 -
2 -
2 -
** **l ( \ tC pİf



w
bjl
İt



giy
!
* ** •
A e>



’C

1 ••
-


BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli 4 okuyucumuz
UlanbuJ Beyoğlu Anadolu yakası An İt ara tamir
um 60536
91 8251
1
4
EMİNÖNÜ1 İstanbul (Eminönü) — Haşan HulÛsl (Küçükpazar) — Ab-dülkadlr (Alemdar) — Cemil (Be-yaşıt)

*
Marka Av Tüfeği kazanacaktır
. 1 . 1
• (
YAPI ve KREDİ
BANKASI’ndan
y
YENİ SES TİYATROSU Akşam saat 20.45 de (Pazartesi geceleri temsil yoktur) ÜÇ GÜVERCİN Operet 4 perde
Eser: SZÎGtLETÎ Müzlkı Kalman ve Brahma.
Tel ı 19869
D

Y
0
L
BEYOĞLU 1 Matkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez) — Ertugrul (Taksim) — İsmet (Taksim) — Kara köy (Galata) — Maçka (Şişli) — Feriköy (Şişil) — Haaköy (Han köy) — Merkes (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Halil (Şehzado-bftşı) — SalAhaddin Gürgen (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samat-ya) — Haseki (Şehremini) — Ulu-pınar (Karagümrük) — Orhan Av-Cioglu (Fener)
EYCr: Ayvansaray (Şifa)
BEŞİKTAŞ: N Hallt (Beşiktaş* -Yeni (Ortaköy) — Amavutköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Merkez (Kadıköy) — Kifiltonrak — Göztepe — Bostancı — Çamlıyurt (Üsküdar)
HEYBELİ ADA: Halk
BÜYÜKADAı Halk
ANKARA 1 Ulun — Ankara — Yenişehir
İZMlltı Teni İzmir (Basmahane) — Tarlan (Alaancak) — Eşref-paşa (Eşrefpaşa) — Karataş (Yalılar) — Millet (Kemoraltı)
A
R
t
Güzel ve faydalı ilânlar YENİ İSTANBUL’da çıkar

O O er Liralık
İli
I

İKRAMIYELÎ AİLE CÜZDANI
YENİ ISTANBUL'un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
i
4
Talihli 3 okuyucumuz

KAZANACAKTIR
T’**
/ *
/|
•3 ‘T

•1



I ■ 1
•• If.Tl
I
i
a



Lf ■■ '/ A lİ la f 7
■ L / ./
/ i!
z
/


z
/
/
% >
ANKARA ı
7.28 Açılış ve program. — 7 30 M. S. Ayan. — 7 31 Marşlar (pl.). — 7 45 Haberler. — fi.oo Şarkı ve türküler fpi ). — 8.15 Wals Festival Orkestrası (pl ). — 8 25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Hafif müzik. — 9.00 Kapanış.
12 28 Açılış ve program. — 12.30 M. S. Ayan. — 12.30 Karışık melodiler (pl.). — 13.00 Haberler. — 13.15 KlOaik auz eserleri. — 13.30 öğle gazetesi. — 13.45 Şarkılar. — 14.00 Hacbmanlnuff • Re Minör Pl-vano Konçertosu (pl.). — 14.40 Tango, rumba, konga ve sambalar (pl ). — 14.55 Konuşma: Spor haberleri. — 15 00 Kayıp mektupları. Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
16 58 Açılış ve program. — 17.00 Çocuk saati. — 18.00 M. S. Ayan. — 18 00 Konuşma (Seçim). — 18.10 Dans Orkeatmlan çalıyor (pl.). — 18.30 Konuşma (Saçim). — 18 40 Şarkılar. — 19.00 M. 8. Ayan ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Yurttan 8enler «İdare eden: Muzaffer Sansözen). — 19.30 Konuşma (Seçim). — 19.40 Serbest soaL — 19.45 Radyo Ue İngilizce. — 20.00 Varyete müzikleri (p!.). — 20 15 Radyo gazetesi. — 20 30 Serbest saat. — 20.40 Konuşma (Seçim). — 20 50 incesaz. — 21.15 Konuşma (Seçim). - 21.26 Hafif Orkestra müzikleri (pl ). -21.40 Konuşma (Seçim). — 21.50 Film Yıldızlan Geçidi (pl ). — 22 00 Konuşma. - 22 16 Şarkılar — 22 M. 8. Ayan ve haberler. — 23.00 Dans parçalar (pl ). — 23.30 Program ve kapanış.
İSTANBUL i
12 67 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl.). — 13.45 Saz eserleri ve oyun havaları. — 14.00 Radyo Salon Orkehtrası Konseri. —
14.30 Serbest osat (Konuşma veya müzik). — 14.40 Şarkılar. — 15.15 Çocuk köşesi. — 15.48 Türküler. — 16.00 Konuşma. — 16 10 Caz müziği (pl.). — 16.80 Saz eserleri. — 16.45 Haftanın programı. — 17.00 Konuşma. — 17.10 Karışık hafif müzik (pl.). — 17 30 Şarkılar. — 18.10 İtfaiye eaatl. — 18.15 Gençer ve Arkadaşlarından dnne müziği. — 18.45 Baz eserleri. — 19.00 Haberler. — 19 15 Kısa şehir haberleri. — 19.20 Konuşma. — 19.30 Şarkılar (Okuyan: Mefharet Yıldırım/. — 20.00 Konuşma. — 20.10 Ara müziği (pl.). — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Bngln mayla oyun havalan. — 20.50 Serbest saat (Konuşma veya müzik). — 21.00 Konuşma. — 21.10 Dinleyici istekleri (Hafif batı müziği». — 21.15 Şarkılar (Okuyan: Perihan Altındağ Sözeri). — 22.20 Konuşma. — 22.30 Şehirde Bu Hafta (Hazırlayan: Orhan Boran). — 22 45 Haberler. — 23.00 Eğlence yerlerinden naklen yayın. — Z4.00 Programlar ve kapanı*.
IZINDRA :
7.15 PlAklarla uvertürler (15 dakika) (19.85 m.>. — 8 45 Sinema orguyla parçalar (15 dakika) (19.85 m.). — 9.30 B. B. C. Varyete Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.). — Dinleyici İstekleri (Hafif müzik - 30 dakika) (16.84 m.). — 13.00 Geraldo’nun Tip-top-tunee Programı (30 dakika) (19.85 m.). — 13.30 Cenup Serenad-Inn Orkestrası (30 dakika) (11.40 m.). — 15.15 Sld Philips ve Orkestrası (30 dakika) (16.84 m.). — 16.15 Olnleylcl İstekleri (Hafif müzik - 45 dakika) (16.84 m ), — 17.15 B. B, C. Şimal Orkestrası (1 saat) (16.84 m ). - 19.45 Plaklarla 25 dakikalık hafif müzik (16.84 m.). — 23.15 Tanınmış melodiler (45 dakika) (16.84 m )
m.). — 01.15 Romantik melodiler (15 dakika) (16.84 m.).
24.30 Dans müziği (45 dakika) (16.84
a* *
1

SİGORTA ŞIRKETI’nden
10.000 er Liralık
KAZA
SİGORTA POLİÇESİ
KAZANACAKTIR



IV/
V
Ul
l






I f
i


4 1

İNGİLİZ
MAMULATI
SONSUZ VKAYIŞLARI
EGL PETROL T.A.O.
Tdaim, Cumhoriyet Caddesi No 31. Telefon 82007


r

7 eüjrtim uûO
0
t
■ Bil -
• ••
Memurluğundan
arıyorum
a
J
»


isteyiniz
y s o *5
ffi
•>5Av
nuiftll İftÜM ffcfll
( ■ (
1
EMLÂK BANKASI
»X z "T f Z f
----1
Hm e 4e
Yüksek Denizcilik Okulu


KREM
İstanbul Üniversitesi
(12967)
J'
W
IV t
t .
- *• s
Rektörlüğünden:

















Sporcuları Koruma Derneği Başkanlığından:
7. 8 ve 10 ekim 1950 tarihlerinde Spor ve Sergi Sarayında yapılacak güreş müsabakalarının biletlerinden 2. — ve 4.— liralıkları kalmamıştır. Orta tribünlere ait 6.— liralıkların satışına devam edilmekte olup bunların (kaldığı takdirde) müsabaka günleri saat 18 den itibaren Açık Hava Tiyatrosu gişelerinde satışına devam edileceği.
Sayın halka ilân olunur. (13693)








İSTANBUL - ROMA SWİSSAİR ve ALİTALİA DC.-4 (SKYMASTER) uçakları ile CUMA GÜNLERİ


saat
M
Yeşilköyden Atinaya varış Atmadan Romaya varış izahat almak
10.00
11.00
11.15
14.15


için
Seyahat acentenize veya
S W i S S A I R, Ayazpaşa Kun Palas, Tel. 82857 ye müracaat





Üniversite Kütüphanesi için alınacak 6000 Ura muhammen bedelli mikro film cihazının kapalı zarf eksiltmesi 9.10.1950 pazartesi günü Rektörlükte saat 15 te yapılacaktır.
İstekliler, 450 liralık geçici teminat makbuzu ve Ticaret Odası kâğıtLarivle teklif zarflarını ihale günü saat 1^ de kadar Rektörlüğe vermiş olmalıdırlar.
3u İşe ait şartname Rektörlükte görülür.
J
A-

1
Yüzünüz Çamaşır Değildir I Bol Köpüklü-Nefis Kokulu PURO Tuvalet Sabunlan % 100 Saftır.

w e
w



İstanbul 4 üncü İcra
Erkek ve Çocuk için
PARDESÜLERİN
EN MUAZZAM ÇEŞİDİ
TRENÇKOT ve
Mevsim başında
MEVSİM SONU FİATINA
Satışa arzedilmiştir.
Trençkollartmızın fiatı 50 liradan başlar
BEYOĞLU
950/1392
Bir borçtan dolayı mahcuz olup satılmasına karar verilmiş olan ve (8> adet beheri yüzer liralık ve beşer kupon kesik Ma. üye Vekâletinin % 6 faizli Kalkınma İstikrazı 12.10.1950 perşembe günü saat 15 te İstanbul Kambiyo Müdürlüğünde açık artırma ile satılacağı ilân olunur. (13675)

TERZİ - ŞAPKACI
ESVET
GÜZELLİĞİN
Sonbahar Paris şapka model ve elbise mulâjlarını getirmiştir. Sayın müşterilerine arzeder. Telefon: 40888

Akrabamı
Üç sene evvel Hataydan ts-tanbula gelen, terzilik yapan yukarıda fotoğrafı bulunan amcam oğlu A saf Hacı Aliyi arıyorum.
Adresini bilenlerin Konak Otelinde Beyrutlu Naml Vahlt’e . bildirmeleri rica olunur.

Türkiye Ziraî Donatım Kurumu
%
Umum Müdürlüğünden:
Kurumumuz merkeziyle İstanbul Transit Müdürlüğümüzde ve tzmir Depo Müdürlüğümüzde mevcut ticari ve teknik şartnameler dahilinde 200 • 300 ton yerli veya yabancı % 10 D.D.T. 11 preparat satın alınacaktır.
Talip olanların, şartnamelerimize uygun olarak yapacakla, n teklifleri en geç 25.10.1950 tarihine kadar Umum Müdürlüğümüzde bulundurmaları ve Kurumlunuzun mübayaayı yapıp yapmamakta tamamen serbest olacağı ve ticarî ve teknik şartnamelerimize uygun olarak yapılmıyan tekliflerin hiç bir suretle nazarı itibara ahnmıyacağı ilân olunur. (13666)
FIABEL
EN İYİ ÇİKOLATA
A K ■ H
ÖĞRETMENLERİNE
Şirketimiz tarafından bu yıl basılan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim, Terbiye Heyetince ortaokullara resmi ders kitabı olarak kabul edilen tarih kitaplarımızı tetkik ve takdirlerinize sunmakla bahtiyarız.
YENÎ TARİH DERSLERİ
adını taşıyan bu eserler ZUHURİ DANIŞMAN tarafından yazılmıştır. Uzun bir öğretmenlik hayatının verdiği tecrübe, ihtisas ve bilginin meyvası olan bu kitaplar, bilhassa çocuğu sınıfta aktif kılma esasına göre hazırlanmıştır. Ortaokulların birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarına ait olmak üzere 3 kitaptan ibaret tam bir seridir.
Mevzuların güzelce plânlaştırılnıış olması; bilginin canlı, hareketli, cazip ve zevkli bir şekilde verilişi; tarih derslerinden beklenilen faydanın açıkça her konuda yer yer belirtilimi; güzel birer bulmaca haline konulmuş olan sorularının cazibesi; resimlerinin ve haritalarının bolluğu ve güzelliği bu kitapların başlıca hususiyetlerini teşkil etmektedir.
Gayet sade ve akıcı bir üslûpla yazılmış olan bu kitaplarda muhtelif diyagramlar, kronoloji cetvelleri, zengin birer sözlük ve çocuklarda tarih zevkim arttıracak güzel okuma parçaları vardır.
Üçüncü sınıf kitabı Millî Eğitim Bakanlığınca istenen tâdil ve eklerle yeniden basılmıştır.
Birinci sınıf kitabı 135, ikinci sınıf kitabı 125, üçüncü sınıf kitabı 145 kuruştur.
Şahsan yapacağınız tetkiklerle her bakımdan üstün bulacağınıza güvendiğimiz bu kitapları çocuklarınıza tavsiye edeceğinizi ümit ediyoruz.
Selâm ve saygılarla.
DERS KİTAPLARI Tt'RK Ltd. ŞİRKETİ
İst. Ankara Cad. 58/1
İTALYANCA KURSLAR
İtalya İstanbul Baş Konsoloslusunun tertiplediği İtalyanca kursları 15 ekim 1950 tarihinde başlayacaktır.
Kurslar hiç İtalyanca bilmeyenlerle az bilenler için ayrı ayn birer grup halinde yapılacaktır Bu iki kurslardan başka yakında diğer kurslar da tertip edilecektir.
Dersler, Beyoglunda Tepebaşında Meşrutiyet Caddesi No. 161 İtalyan Kulübünde CASA D'ITALTA'cJa yapılacaktır. Aynı lokalde Konsoloshane Kütüphanesi de kitap isteyenlere açıktır.
Kayıt için her gün saat 10 - 12 ve 17,30 - 19,30 arasında müracaat edilir. Bu hususta malûmat arzu edenler kütüphanenin müdürüne müracaat edebilirler.

Muhterem Kadıköylüler
SAKIR ZÜMRE
Sobalarınızı ve bilcümle inşaat malzemesi ile su ve gaz tesisatımız İçin lüzumlu her cins boruları Kadıköy Pazar-yolıı Söğütlüçeşme 80 No. İı
caddesi
R
alınız.
ÇINA
Ticarethanesinden
.ZAYİ — Sirkeci Giriş Gümrüğünden aldığım (60) sayılı ithal beyannamenin karşılığı 210484 sayılı ve 19-10-1945 günlü Gümrük vezne makbuzunu zayi ettik. Yenisini çıkaracağımızdan eskisinin hükmü yoktur.
Mihnel Çikvaşvili ve Ortakları Eshama MUnkascm Komandit ŞU.
Fevkalâde toplantıya DAVET
Mülkiyeliler Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığından:
Birliğimizin umumi durumunu görüşmek bu mevzuda ileri BÜrülecek dilekleri müzakere etmek üzere Mülkiyeliler Birliği Genel Kurulu fevkalâde olarak 14 ekim 1950 cumartesi günü saat 15 te An-karada Yenişehir İsmet Paşa caddesi 31 numarada birlik lokalinde toplanacağından savın üyelerin teşrifleri rica olunur.
Bu ilân, davetiye makamın-dadır.
ACELE KİRALIK VİLLA KATI Suadiye tren İstasyonuna iki dakika fevkalâde kullanışlı, majızaralı üç oda bir hol. İstasyon arkası Emin Ali Paşa sokağı No: 8
KIYMETLİ EŞYA MÜZAYEDESİ
8 Ekim 1950 Pazar günü *aat 10 da Beyoğlu, tsdkJâl Caddesi 219 numaralı IŞIK Apartmanının 3 numaralı dairesinde (Şık Sinemasının üstünde ı buhınan ve önce Bay S. AMAR’
ait çok kıymetli ve nadir tesadüf olunan îngilterenin “MAPLE ANDCO”, Fransanın meşhur "MERCÎER” fabrikalarında yaptırılmış ev eşyaları ve kıymetli bibloların müzayede İle satılacağı savın halka ilân olunur

Müdürlüğünden:
Okula burslu ve burssuz aday kaydı yapılarak sağlık mu. avenesinde sağlam olduğu anlaşılanların müsabaka imtihanla-rnıa 11.10.1950 günü saat 9,30 da başlanacaktır. Adayların bu tarihte okulda bulunmaları. (13609)
Hopa P. T. T.
Müdürlüğünden :
1 — Haftada üç seferll ve üç yıl süreli iki otomobille taşınması meşrut Hopa - Ardanuç postası kapalı zarf usûliyle eksilt-meye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli : Aylığı 150. üç seneliği 16.20U Hra, geçici teminat : 2.430 liradır.
3 _ İhalesi. 16 . 10 - 1950 pazartesi günü saat 15 te yapı-
lacağından. teklif mektuplarının bu saate kadar Hopa P.T.T. Müdürlüğüne gönderilmiş olması ve postada vuku bulacak gecikmelerin kabul olunmıyacağı.
4 — Fazla İzahat istiyenlerln her gün Müdürlüğümüze müracaatları. (13519)

Etibank Genel Müdürlüğünden
Çatalağzı - İstanbul enerji nakil hattı montaj ve inşaatına alt evvelce ilân edilen 14 10.1950 günü yapılacak eksiltme tarihi. 25.10.1950 çarşamba gününe tehir edilmiş olduğu İlân olunur.
A13395İ

*

i

Comments (0)