6 Mart 1950
Pazartesi
SİYASÎ İKTİSADÎ
S--4 Fen ▲
□ İjfl
• . Sayı 96
10 Kuruş
V
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABIB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes'uliyet kabul edilmez.
I ■ ■ -.1 ■ ■ ■
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul
r
İÇ ve DIŞ
POLİTİKA
_ 5/111/1950 -
Saar kavgası devam ediyor
Alman-şovinist sıralar-
Alman
G2 AAR meselesi, bilindiği gibi, *—* bundan bir müddet önce de. Batı Avrupa anlaşmasının önüne çıkan daha doğrusu Fransa ile Almanyanın arasım derhal açmı-ya kâfi gelen engellerin başında geliyordu. Bu, Mac Cloy’un Ame-rikada bulunduğu ve hükümeti ile temas ettikten sonra yaya dönerek buradaki temayülleri takbih ettiği da idi.
Ki, gene o şifalarda
Devlet Başkanı Heuss ile birlikte Adliye Nazın tarafından yapılan tenkidlerin mevzuunu, tıpkı bugünkü Alman aksülâmelinde olduğu gibi gene Saar meselesi, daha doğrusu Fransanın Saar politikası teşkil ediyordu.
Bugün, Fransa ile Saar arasında bir mukavele imzalanmış bulunuyor. Bunun en ehemmiyetli hükümleri, şunlardır: Fransa, Saar madenlerini 50 sene için kiralıyor. 50 sene sonra iade edecek. Saar, müstakil bir devlet imiş gibi Avrupa Birliğine alınacak.
Birinci Cihan Harbinin sonundan İkinci Cihan Harbinin başlangıcına kadar, Saar, Almanya ile Fransa arasında, bir bombanın fitili vazifesini görmüştür.
Bugün de öyledir ve bütün mesele, Saar’ı elinde tutan bir Fransanın, kömür ve demir istih-salâtmda, Almanyanmkine yakın bir duruma girmesinden ibarettir.
Halbuki, Fransayı gücendirmemek için şimdilik susan Amerika ile İngiltere, binnetice Al-manyayı gücendirmekte; Alman-vadaki milliyetçi çevreler, Fran-sanın hareketine Saar’i düpedüz ilhak nazariyle bakarak, ateş püskürmekte; Sovyetler de, Alman Birliğinin Batıklar tarafından sabote edildiğini iddia ederek, durumu istismar eylemektedir.
Adenauer'in sesi, işte bu gürültülerin arasından, duyulabil-diği kadar duyulmaktadır. Şöyle ki, Federal Almanyanın Başbakanı, bir yandan kendi vatandaşlarına sakin olmalarını, şo-vinist hislere kapılmamalarını tavsiye ederek, Almanyanın Saar üzerindeki haklarının müdafaa edileceğini temin eylemekte, bir yandan da. Batılı büyük devletlere dönerek, bu gibi kararların Almanyada, şovinizm ve militarizm temayüllerini doğuracağını ve, Batıda ma zihniyeti göremiyen manyanın Doğuda bir aramak illetine musab
ceğini anlatmaya çalışmaktadır. Ingiliz - Fransız dostluğu
yeniden anlaş-bir Al-macera olabile-
I AKAT, Almanyadan bu gibi • itirazlar yüksele dursun, Fransız Cumhurbaşkanı Vincent Auriol'ün Ingiltereye yapacağı seyahat, her iki memleketin halkı nazarında, şimdilik ön plânı işgal eylemektedir.
Eğer Ingilterede, kuvvetli bir parlâmento ekseriyetine dayanan bir hükümet mevcut olsaydı, bu seyahat. VII. Edvard’m "Entente Cordiale” politikasını iki memleket arasında tezgâhlamak üzere 1903 te Paris’e yaptığı meşhur seyahatin bir mukabilini teşkil edecekti. Fakat şimdi, aynı ehemmiyeti taşıması için, iki büyük İngiliz partisinin çok esaslı bir şekilde beraber çalışmalarına lüzum vardır. Bu ise, hem mümkün, hem de muhtemeldir. Çünkü bunun tek şartı, iç politikada bir nevi mütarekeye varılması, yani, devletleştirme hareketlerinin durmazdır.
Bize öyle geliyor ki, Ingiltere bunu yapacak ve önümüzdeki devrede, İngiliz dünya politikası, büyük bir sarahat ve müessiri-vet derecesine çıkacaktır.
★
★ ★★
r
Eriyen karlar ve son
İÇ SAYFALARDA
büyük iştirakle yapıldı
Siyasi çevreler hiçbir partinin hükümet teşkil edecek kadar oy alamıyacağı kanaatinde
Tasnif devam ediyor. Resmî neticeler 12 martta yayınlanacak
Atina 5. A.A. (Afp) — Atina ajansı havanın yağmurlu olmasına rağmen rey sandıklarının etrafında noı-mal bir kalabalık bulunduğunu kaydederek başşehirde 193 ve civar mahallelerde 102 sandık bulunduğunu i-lâve etmektedir.
Her sandığın başında bir polis me-muriyle iki asker bulunmakta ve sokaklarda devriveler gezmektedir. A-tlna ve Pire garnizonlarında izınleı kaldırılmıştır.
Kasabalarda seçimler rılsbeten ağır olmuştur
Atina 5 (Apl — Atina ve diğer merkezlere kıyasla uzak kasabalarda seçimler ağır olmuştur.
İki mühim parti olan Kıralcı Popülistlerle Liberaller pazar sabahı seçimleri büyük farkla kazanacaklarını söylemişlerdir. Fakat Atmadaki siyasi çevreler hiç bir partinin bir hükümet teşkil edecek kadar oy ala mıyacağı kanaatindedir.
İştirak nisbetl çok yüksek
Atma 5 A.A. (United Press) — İçişleri Bakanlığı tarafından bildirildiğine göre, seçimlere iştirak nispeti görülmemiş derecede yüksektir.
Havaya kazaen bir asker tarafından kurşun atılması müstesna şimdiye kadar hiçbir hâdise vuku bulmamıştır. Kurşun hâdisesi ise Atina civarındaki kışlalarda bir müddet heyecan uyandırmıştır.
Oyunu kullanmış bulunan Başbakan Teotokis, seçim nizamlarına riayet. edilip edilmediğini bizzat müşahede etmek üzere bazı seçim rını dolaşmıştır.
ordu mensuplarının seçime nispetinin de yüksek olduğu m ektedir.
Londra 5 (YTRS) — Yunanistan genel seçimleri hakkında gelen haberlere nazaran, bazı bölgelerde iştirak nisbeti yüzde 60 ilâ 70 arasındadır.
Komünist mevkufların reyleri
Atina, 5 A A. (Reuteri - Müşahitlerin modern Yunanistanm en serbest ve en muntazam intihap olarak vasıflandırdıkları bugünkü seçim esnasında seçmenler şafaktan itibaren oy vermek üzere sandık başında neşeyle sıralanmışlardır.
öğleye kadar Atina işçilerinden yüzde 4.0ı oylarını vermiştir ve hiç bir hâdise olmamıştır.
bürola
iştirak bildiril-
Son dakika :
Atina 6 (YtRS) — Sabah sat 3 de alınan haberlere göre, Milliyetçi Parti başta gelmekte idi. Arkasından az bir farkla Milli Muhafız ve sinisiyle Sosyal Demokrat ve Liberaller geliyordu.
Beşiktaş, İstanbul şampiyonu oldu
IJk ınarlnrınııı şampiyonluğu tâyin «*4ecek nıaeı düu oynanmış ve Beşiktaş rakibi Fenerbah-çeyl 1-0 mağlûp ederek şampiyonluğu kazanmıştır.
Aşağıda İd r(H*lnıde( yağmura rağmen İni mühim maçı M-yret-nıı k üzere atadyumıı dolduran binlerce ninraklıdan bir ırrııp görülmektedir. Maçın tafHİlâtını ve diğer spor haberlerimizi l üncü Kabilemizde bulacııkaınız.
yağmurlar yüzünden
Eskişehir ovası sular altında..
Ekili binlerce dönüm arazi harap oldu
İKİNCİ
R. Guyon, Y’unanistandan bildiriyor
ÜÇÜNCÜ
Ömer Seyfeddin ve fikir hayatımız M. Nermi dördüncü
Spor
Kaşağı (Hikâye) BEŞİNCİ
Haftanın İktisadî hâdiselerine bakış "Yeni Istanhııi” un İktisadî anketi
Auriol için tııgilterede hazırlık yapılıyor
Londra, 5 lYİRSı — Fransız Cumhurbaşkanı M Vincent Auriol ve refikasının salı günü tngiltereye yapacağı resmi ziyaret için, Londrada hummalı bir faaliyet göze çarpmaktadır. Buckingham sarayına giden yol. Fransız vc İngiliz bayraklariyle süslenmiştir.
Cumhurbaşkanı, Ingiliz hava ordusunun tepkili "Vampire1' uçakları tarafından, Mnnş donr/iuln ortalar da karşılanacaktır
r ransada grev
yapan İşçiler
Fransa’da
Porsuk'un iki kenarındaki evlerin bodrumlarını su başlı Halk, evlerini terkederek sokakla bekleşiyor — Nüfusça zayiat yok
taşan sular öğleden
Eskişehir, 5 (Hususi muhabirimizden telefonla) — İnönü ve civarından kabarıp sonra Eskişehlre gelmeğe başlamış
ve saat 19 da muhtelif mıntakaları İstilâ etmiştir.
Bu arada Balabanadası, İstasyon köprüsü civarı, Bağla ryolu, Sivrihisar caddesinin Yeni Mahalle bölgesi, Salhane köprüsü sular altında kalmış ve su irtifaı caddelerde 30 santimi geçmiştir.
Porsuk’un iki kenarındaki evlerin bodrumlarını dolduran sular Belediye bahçesine, Gediklievine saldırmış, Ba-
labanadasında evleri tamamen tecrit etmiştir.
Bu çevredeki halk, evlerini birer birer tahliye etmişler ve sabaha kadar sokaklarda intizar halinde kalmışlardır. Belediye ve Vilâyetin teşkil ettiği imdat ekipleri sabaha kadar çalışmışlardır.
Nüfusça hiçbir zayiat yoktur. Eskişehir ovası sabahtan beri sular al-tındadır.Kıyık köyü ile diğer bazı birkaç köy de sularla çevrilmiştir.
Ekili 10 binlerce dönüm arazi harap olmuştur. Porsuk barajının kapalı bulunması felâketi yarı yarıya önlemiştir.
MT I
D. Parti Adana I
A
Kongresi toplandı
C. H. P. Müfettişi dijor ki :
Aınerikada
Adenauer’in beyanatı iyi karşılanmadı
Bonn Parfânıentosu, Saar l>ahsini 10 martta toplanarak görüşecek New-York 5 (YtRSı — Şan-söliye Adenauer’in Fransız -Saar antlaşmasını protesto edişi Washington’un resmi maha-filinde hayret uyandırmıştır. Mamafih Amerikan Hükümeti şimdilik nokta i nazarını açıklamak istemiyor.
Saar He yaptığı konuşmalardan Fransanın Amerikayı haberdar etmiş olduğu kabul edilmektedir. Zaten imzalanmış olan andlaşma ile Amerikan Hükümetinin projeleri arasında büyük bir fark yoktur.
Wasbington ınahafionın kanaatine göre, Adenauer’in beyanatı daha çok iç siyaset za-vlyesınde-n yapılmıştır. Saar'ın İstiklâline hürmet eden yeni andlaşma hakkında bu kadar sert bir lisan kullanmakla hata edilmiştir.
Bonn rarlâıııenhısıı 1’1 ııuırtta toplanacak
Paris 5 (YİRS) — Bonn Parlâmentosu. Fransa ve Saar arasında imzalanan anlaşma dolavısiyle 10 marttı» olağanüstü bir toplantı yapacaktır.
J
YENİ ROMANIMIZ'
Parti Genel Başkanı, Hükümetle millet arasında karşılıklı itimat lüzumundan bahsetti
Sabotajcılara karşı şiddetli tedbirler
Yeni kanun. Millî Savunma işlerine engel olmak isteyenleri ağır cezalara çarptıracak
Paris, 5 (AP) — Fransız Meclisi, pazar günkü oturumunda sabotajlara mâni olmak için müzakere edilen lâyihaya komünistlerin yaptıkları itirazları reddetmiştir. Meclis Grcnviç saatiyle saat 14 de oturuma ara vermiştir.
Başbakan Georges Bidault, Amerikanın, Fransaya verdiği silâhlara mâni olmak maksadiyle komünistlerin yaptıkları hareketlerin önüne yeni kanunun geçeceğini söylemiştir. 36 saatten beri devamlı bir .şıı ret t e yapılan müzakerelerden sonra Meclis tekrar açılmış ve bu sefer meydana gelen iki şiddetli ihtilâf yüzünden polis çağırılmışıır.
Bugün akşaın üzeri kabul edilecek kanun muayyen tipteki sabotajların cezasını tarif etmektedir.
Bu tedbir askerî malzemenin, teslimindeki mâniaları kolayca tesbıt etmek için hükümet tarafından alınmıştır. Ayrıca yeni kamın milli savunmaya engel olacak ve el altından kendini belli etmeden milli savunmayı tehlikeye sokan şahısları ağır cezalara çarptırmaktadır.
Adana, 5 (Hususi muhabirimizden) — Demokrat Partinin Adana İl Kongresi için bugün uçakla buraya gelen Celâl Bayar kongrenin yapıldığı Hilâl sinemasında bir nutuk verdi.
1946 da ilk “yabasın hürriyet’1 sesini Adanada işittiğim sözlerine katan Bayar, 1950 seçim kampanyasının arifesinde bulunulduğunu tasrih etmiş vc demiştir ki:
”— 1946 seçimlerinden evvel seçimlerin intizam içinde yapılacağı bir çok defalar çok salâhiyeti! ağızlardan tekrar edilmişti Ayni teminat bugün de verilmektedir. Fakat biz, mâziyi istikbal için elde edilecek iyilikler namına unutmaya hazırız. İstiyoruz ki, hu memlekette istikrarlı bir hayat yaşanmak için seçimler milletin arzusuna göre yapılsın. Milletle hükümet karşı karşıya geldiği zaman milletin hükûûmete itimat etmesi, hükümetin de millete güvenmesi lâzımdır. Bunu temin edecek yegâne çare seçimlerin dürüst yapılmasıdır. Şimdi bunun aksi tecelli e-deceğini iddia etmiyorum ve sizin zihinlerinize şüphe sokmak İstemiyorum. Her zaman söylediğim gibi D. P. dürüst yapılan bir seçimde muvaffak olmazsa ve herhangi hır parti millet ekseriyetinin reyim kazanarak iktidara gelirse milletin itibar ve itimadını kazanan o partiye yardım etmeyi biz kendimize bir vazife bileceğiz. Belki hu sözlerimle D. Partili arkadaşların içine bir şüphe girmiş olabilir. Acaba Bayar, Demokrat Partinin zaferinden şüphe mi ediyor
denilebilir. ı Asla I Millet He daima temas halindeyiz. Bence zafer sureti kafiyede D.P. ilindir. Ben onun kazanılmasını düşünüyor değil kazanılmış farzediyorum. Asıl kaygum şudur: Millet susamış bir halde hükümetten müspet icraat bekliyor. Biz memleketin ihmal olunmuş bunca ihtiyaçlarına cevap vermek mecburiyetin-yiz.
Celâl Ba.var, memleketin birçok dertlerinin herkes tarafından bilindiği için bunun Üzerinde durmıyacağı-nı söylemiş vc sözlerine şöyle devam etmiştir:
"— Partiler, bir memleket idaresine ait fikir ve görüşlerin mümessilleridirler ve kendi görüşlerine göre gayeleri tesbit olunmuştur. Biz hiç bir zaman politikamızı şahsa veyr şahıslara husumet şeklinde ayarlamış değiliz. Çünkü şahıs ve şahıslara husumeti kendi teşkilâtlarına gaye olarak telkin edenlerin âkılfeti hüsrandan başka bir şey olamaz.
Bayar, sözlerini şöyle bitirmiştir:
Memleketin iyiliği namına bu ğü rönül birliği İçindeyiz. Siz sağla» durunuz. Bu memleketi seven herkes size hizmet etmeye mecburdur. Sizin emniyetinizi suiistimal e-denler bilsinler ki. kendileri için bu memlekette iş başında kalmak imkânları artık ortadan kalkmıştır.”
Yarın uçakla îstanbııla dönecek olan Bay ara Adnan Menderes, Feyzi Lûtfi Karaosınanoğlu, Cihat Baban ve Muhip Dranas refakat etmektedir. Bu zevat da kongrede konuşmuşlardır.
” Seçim tarihi tesbit edilmiş değildir”
Eir müddetten beri Ankarada bulunan C. H. P. Müfettişi Prof. Sadi Irmak dün şehrimize dönmüş ve bir arkada şımızın muhtelif suallerini şu şekilde cevaplandırmıştır:
îgtanbulun parti İşleriyle umunu İhtiyaçları etrafında ilgililerle temasla» yaptım. Burada İlk İş olarak yeni se çim kanunu İle Partinin yeni tüzük v* talimatı etrafında teşkilâtımızla etraf’ h bir temaa yapacağım. Bu meyandv üye sayısı arttırılmış olan yoklama kurulumuzun bir listesini de hazırlayacağız.
Seçimin tarihi tespit edilmemiştir Fakat, yine kanunlarla ve demokrasimi zin yeni sat haşivle tahaddüs eden bu vaziyet milletimizin reyine bir an evve müracaatı zaruri kılarsa bunda kanunlara ve Anayasaya aykırı bir cihet gö-remem,
Dalma sıkı temns halinde bulundu ğum teşkilâtımız diyebilirim ki bugün her zamandan daha mütesanittir.
Adaylarımız henüz tesbit edilmemiştir. Fakat, yetkili ve «orumlu arkadaşlardan mürekkep kuvvetli bir liate çı karmak azmi kuvvetli görülüyor. Bet» de bu azmi takviye ediyorum. Bu sebeple tatminkâr bir listenin meydana geleceğine intizar edilebilir.
I>. P. deki ihtilâf hakkında
Demokrat Partinin İstanbul teşkilâtındaki İhtilâf hakkında fikrimi soruyorsunuz. Bunu, rakiplerimizin bir U meselesi sayıyorum. Kuvvetimizi, rakibimizin teşeddilt ve zaafında değil ken di bünyemizde arayanlardanım. Bununla beraber şu ihtilâfların tarafsız kamu efkârına bir fikir vermeye yarayacağı şüphesizdir.,,
Hiir Sendikalar Birliği kuruldu
İstanbul İşçi Sendikaları Birliğine drt bil olmayan işçi sendikaları, kurmak İstedikleri yeni birli ... tüzüğünü görüşmek Üzere dün saat H Eyüp
Mensuct İşçileri lokalinde, sendika mümessillerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır.
Toplantıda söz alan hatipler yeni birliğin bilhassa siya» endişelerden uzak kalarak çalışacağını beyan enen konuş malar yapmışlardır.
Bilahare tüzğün müzakeresine geçilmiş ve bazı biıçük tadillerden sonra kabul edilmiştir.
Yeni birliğe, İstanbul Hür Sendikalar Birliği odı verilmiştir.
Koca Reşid Paşa anılacak
Koca Reşid Paşanın 150 nel doğun, yılı münasebetiyle 13 mart 1950 pazar günü Üsküdar Halkevi büyük bir tören tertip etmiştir.
Toplantıda, Koca Reşid Paşa hah kında iki ciltlik büyük bir eser hazırlayan Reşat Kaynar enteresan bir konuşma yapacaktır.
Leyli Tıp talebelerinin vaziyeti
Leyli Tıb Talebe Yurtlarının Milli Eğilim Bakanlığına devredilmesi dolayı-siyle bir luMm tıp talebeleri Fakültede kİ ders durumları sebebiyle burKİnnu. ata ma inaktadırlar. Talebelerin durumlarını halletmek ve Milli Eğitim Bakanlığı lieldinde tema atar yapmak üzere Milli Türk Talebe Birliği Başkanı dün akşam Anka raya gitmiştir.
I* l I* ıfîtı
* c mi Ml Ift U.' ■ u* I
IBS l.ııi: ılıll11 ıllllill 1 II Jld n 1 “ I
Ahmed
Hamdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
Değerli edibin bu son
| "YENİ
eserini 9 ınart perşembe günü İSTANBUL” da okuyacaksınız. ||||||!.
Türk-İtalyan andlaşması
Amerikan siyasî çevreleri bu teşebbüsü destekliyorlar VVaflhington, 5 - A A. (Üniled Press VVaflhlngton’dakl «lyasi çevreler Türk-Jtnlvan dostluk nndlnşmusım Bı» »». Amerikanın d. ı uh m. ı(ı- n geri kalmadığını bildirmekte ve Akdeniz bot Kesinde müsait bir gelişme imkânı aağlayacsk bir andlaşma olarak kabul etmektedirler.
Bununla briHİ>-r avnı ı/.-vrehT b.U andlaşmnıun askerî bir mahiyeti haiz olmadığını ve bilhassa demokrat memleketlerin savunma hatlarının bir komünist tecavüzüne karşı kuvvetlendi rilmosi bakımından kıymet aızottığinl bollrtmolctedirlor.
Bu çevreler aynı zamanda Türk İtalyan nndlaşmnsıııın ilerde genişli yerek hu bölgedeki diğer memleketleri de İçine almak suretiyle tam bir Akdeniz anttlnşmafli şrkllm? girmesi İhtimalini ileri sürmektedirler
Vaziyetin hu şekilde, gelişmesi Bıı-loşik Amerika ve İkinci Kuzey Allan-lik Paktına, dahil Batı devletleri tarafından muhtemelen gayet müeall karşılanacak Ur.
Fransa, Çin’e ihtarda bulundu
Şam 5 (YÎRS) — Çin komünistlerine karşı vaziyet alan Fransa Hükümeti Vietnam'a yapılacak muhtemel herhangi bir komünist Çin taarruzunun. Fransa anavatanına yapılmış gibi telâkki olunacağını açıklamıştır.
Fransız Hükümeti, böyle bir te şebbüsün. dünya harbine s* b ü vereceğini le İlâ» * etmiştir.
Şehir NToclIsi dilenciler meselesini ele aldı ıGazeteler>
öır İstanbullunun bııeına gelenler.
I
Bâyfa 3
Y E X î î S T A X B ü L
■ 8 Mart 105®
Atinaya gönderdiğimiz arkadaşımız R. Guyon,
sabaha karşı saat ikide telsizle bildiriyor
İstanbul Radyosunda
İstihsal fiyatlarında dünyaya uymak
!>1Ş Ticaret Dairesi Balkanının gazetemize beyanatı
Limanımızdaki Amerikan harp asm ileri Yunan sularından (jeçrrkm, Komlnform radyoları. Yunan seçimlerinin, Amerikan donanmasının tehdidi altında yapılacağını haykırıyorlardı. Bu iddianın ne kadar boş olduğu, Yunan limanlarındaki Amerikan gemilerinin karasularından çıkmaMyle sabit olmuştur.
prensipinde tereddüdümüz yoktur
Büyük Millet Meclisinde bugün görüşülecek sorular
yaz programı hazırlanıyor
Atina, 5 (Hususi surette gönderilen arkadaşımız R. Guyon telylzle bildiriyor) — Kominform radyoları bir kaç günden beri Yunan seçimlerinin Amerikanın Akdeniz filosunun tehdidi altında yapılacağım iddia ediyorlardı. BelU kl, bu radyolar iyi bir istihbarata malik değillerdir. Çünkü yüz binlerce İstanbullu birkaç günden beri ay ni filonun Dolmabahçe u-nünde demirlemiş bulunduğunu gözleriyle görmektedirler.
Bu gemiler Yunaniatamn uşağında dolaşarak seyretmişler ve secimle milteheyylç Yunan halkı ise bu geçişin farkına bile varaınaımşdır. Bugün binlerce yabancı şahidin gözü ö-nünde Yunan seçimlerinin ne kadar sakin ve demokratik bir tarzda cereyan ettiğini gözlerimle gördüm. Yu-1 nan seçmenlerini ancak kendi milli I ordularının namluları ürkütebılirdl. Halbuki ordunun askerleri dahi sadece vazifelerini yapmakla iktifa etmişler vs seçim haklarını kullanmaları lâzım geldiği zaman tüfeklerini kışlalarında bırakarak gidip sivillerin idaresindeki sandıklara rey pusulalarını atmışlardır.
Bu sAbah erken saatten İtibaren Atina ve civarındaki seçim bürolarım ziyaret etmekteyim. Merkezde olsun, köylerde olsun bâriz bir sükûnet hâkimdir. Sokaklardan araba ve otomobil geçmemektedir. Kahveler, sinemalar gazinolar kapalıdır. İçki me-nedllmiştir. Bu sükût ve sükûn ile caddelerin bomboş manzarası bir karnaval gürültüsü içinde cereyan etmiş olan seçim mücadelesi manzara-lariyle garip bir tezat, teşkil etmektedir. Hava Bofruk, yağmur yağmaktadır. Misline bu memlekette rastlanmamış bir yağmur bütün partilerin afişleri fırtınadan ıslanıp yırtılmış, duvarlardan sarkmaktadır. Şakacı bir Atlnalı dostum bunlara bakarak “işte seçimlerin yarınki neticesi,, dedi. Yani bütün partilerin birbirine I
I
engel olması yüzünden içlerinden hiç birisi muzaffer olanuynçaktır.
Fırtına ite yağmur seçmenlerin IMilitık İhtiraslarına galip gelemedi. Bunlar yığın halinde ve kâh neeoli, kâh düşünceli olarak ama vazife* terini müdrik vatandaşlar gibi sandık babına geldiler vc reylerini kullandılar. Birkaç seçim bürosunu şahsen ziyaret ettim. Bunların ekserisi mekteplerin salonlarında idi. Salonların mektep manzarası hiç de-gışHrümemiatL Salonlardan birindeki kara tahtada çocuklara öğretilmiş cümleler duruyordu:
“Yunanistan için ölüm yoktur'*, "her aey Yunanistan içindir." ve bil (le !sanın çu sözü: “Birbirinizi aevi-niz".
Seçim gibi bir btiytlk vatan vari-tesi için bundan daha güzel bir çerçeve olamazdı.
Seçim muamelâtım gören hüm, basit vatandaşlar tarafından teşkil o-lunmuştur. Bunlar parti mümessilleri tarafından kontrol edilmektedir.
Bir yabancı olmama rağmen aralarına girerek seçmen kafilelerini seyredebilirim. Söylediklerine göre her seçim bürosu kendi tasnifini ken-si mahallinde yapmaktadır. Anladım kl, bu kadar sade teşkilât biteye müsait olamaz.
Bu gece sandıklardan çıkacak rey-1 ler, herhalde Yunan milletinin İradesini temsil edecektir.
Şu saatte her tarafta tasnif başlamak üzeredir. Kimse bir tahmtndu bulunmak cesaretini gösteremiyor. Fakat partilerin çokluğu yüzünden hükümet teşkil edebilecek bir ekseriyetin elde edilemiyecegi ve bu sebeple ekim ayında yeni seçimler yapılacağı kanaati hâkimdir.
Bir AtinalI dostum bana aynen şunları söledi:
•— Bakın, hepimiz nasıl demokrat olduk, tıpkı tngllizlcrin yaptığını yapıyoruz."
elinde kal-fazulyelerin olması yü-düşlüdüprü malı-
Elde kalan fasulye ve üzümlerin az zararla tasfiyesine çalışılması etrafındaki uygun olarak
Ankara ıHususi) — Bazı İstanbul tüccarlarının elinde kalmış olan geçen seneden mUdevvcr 10-15 bin tonluk fasulyenin İhracı tein bir heyetin Bakanlıkla temas ettiğini yazmıştık. Dış Ticaret Dairesi Başkam bu mevzu etrafında vâki sualimize şu cevabı vermiştir:
"— Bazı tüccarların mış olduğu anlaşılan bu alış fiyatlarının yüksele Etinden ihraçta sıkıntıya
malûmdur. Bakanlık, yüksek yetil malları tüccarlardan satın alarak piyasayı yükseltmek temayülünde değildir. Ancak MIHI Savunmanın ihtiyacı için ve - eger fiyatlarda müsait davranılırsa - bir miktar satın alınması İçin Toprak Mahsulleri Ofisiyle temas edilmiştir. Bu İş için her hangi bir takasa gitmek mevzuu bahis değildir ve takastan dalma kaçmaktayız. Fiyat bakımından dünya piyasalarına uymak mecburiyetindeyiz. Fasulye İşi ticaretin bir cilvesi olarak kabul olunmalıdır."
Diğer taraftan Izmirde müstahsilin elinde kAİnuş olan 20 bin tonluk II-züm stokunun durumu hakkında Bakanlıkla temasta bulunmak üzere buraya gelmiş olan İzmir İhracatçı Birlikleri Umumi Kâtibi ve Tarım Genel Müdür Vekili Adnan Belbez, temaslarını bitirerek İznure dönmüştür.
faaliyet, bu prensipe inkişaf ediyor
ö^renülfiimlzcı göre Bakanlık, lz-nıirde İhraç cditememlf olnıaaı yüzünden müfllnhailin elinde k&lmıg o-lan üzümlerin, fiyatlarının, di* plva-nnlardakl fiyatlardan daha aşağıya düşüp, zürra ın ziyanını mucip nlma-maaı için üzüm Kooperatifleri Birliğine aatın alma yetktelnl vermiştir Bu yetki yalnız Birliğe dahil ortaklar için olmayıp. Birlik dışında kAİan mtiftta hailleri de kucaklamaktadır. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, bu hususta Ziraat Banlcaslyle temas etmiş ve Birliğin piyasadan üzüm zatın almaâl takdirinde kendisine kredi Açılmasını temin etmiştir. Ancak Birlik, müstahsilden üzüm alırken, vereceği fiyata dikkat edecek ve bu fiyatın hâlen dünya üzüm piyasalarındaki fiyattan ünlün olmamasına çalışacaktır. Bakanlığın aldığı bu kararla. müıtahall elindeki üzümlerin daha fazla düşmesine mAni olunacağı şüpheniz İne de eski anlayışlara göre devlet paranlyle herhangi bir müdahale alımı artık hiç bir madde, için bahis mevzuu edilmemektedir.
Bu iki haber karşınında ticaret politikamızın girdiği dünya pazarlarına uyma yolunda tereddütler olduğu hakkındakl şayialar kökünden tekzip edilmiş bulunuyor. Anlaşılan şudur ki, Ankara bu intikal devrenin! zararsız geçirmek için yalnız çareler, aramaktadır.
Telif haklarını koruyacak kanun tasarısının Meclise getirilip getirilmiyeceği ve Bern Anlaşmasına iltihak edip etmiyeceğimiz sorulacak. Muharrir Mümtaz Faik'ın durumu hakkında da bir sözlü soru cevaplandırılacak
Ankara 5 (Hususi den) — Büyüle Millet muhtelif sözlü sorulan
muhabirimiz Meclisi yarın görüşecektir.
Çatalca Uçe-
Ali Rıza Kıracverln sine bağlı çöplÜce köyündeki vatan-dnşlara tahsis edilen gayri menkul tere nıt tapu senetlerinin şimdiye ka dar verilmemeni sebebi hakkında Başbakanlıktan, Muhiddin Baha Parsın, Mümtaz Faik Feniğin durumu hakkında Adalet ve Sosyal Yardım RakAnlıklnnnıiHn. İbrahim Ar-vas’ın devam eden şiddetli soğuklar dolayıslylc bıı yıl kısılmış ulan kömürler hakkında ne düşünüldüğüne dair tştetrnoler Brıkanlığındarı, Sınan Tekclioglunun Seyhan ilçesi nıı işi nın ne durumda olduğuna dAir içişleri Bakanlığından, Sadi Irmağın telif hnklnrım koruyacak bir kanun tasarısının Meclise getirilip getlrilml-yeceglno ve Hükümetin bu haklan koruma hususunda milletlerarası
Bern anlaşmasına İltihak edip cimi-yeccgine dair Milli Eğitim Bakanlığından, Hakkı Beleğin Devlet kalkınma plAnmda hususi teşebbüse verilecek İş sahasına devletçilik rejimine ve Devlet iktisadi Teşekküllerine dan Başbakanlıktan. Hamdi Orhon’un Liman İşletmelerinin tek bir idare altında birleştirilmesi ve Trabzon -Samsun liman yolcu tarifesiyle Trabzon Liman İşletmesinde çalışan de nlzrilerin durumu hakkında Ulaştırma Bakanlığından sözlü sorulan bunlar arasında bulunmaktadır
Dlger taraftan Meclis yarın ErzincanlIn yaptırılacak meskenler hak-kındaki 5243 sayılı kanuna ek kanun taaarıaını ve maaş kanununa ek 4373 aayılı kanunun 2 ncl maddesinin değiştirilmesini ve bu kanuna geçici maddeler eklenmesi hakkında yapılan kanun tekliflerini müzakere edecektir.
*
New-York'to çıkan “Demokrat Chronide” gazetesinin
— ■ - — - ------ - - - _____________________
verdiği mühim bir haber :
Dünya Bankası, Türkiyede bir “sınai banka,, açacak
Komünizme karşı iktisadi bir müdafaa sistemi kurmak üzere olarak Türkiyede akılarak olan bu banka, aynı zamanda hususi teşebbüsü destekllyecek
• •
ilk
New-York ((Huıuıil — Komünizmin yeni topraklan istilâ etmesine karjı, Dünya Bankasınca mail esaslardan mürekkep müspet bir müdafaa sistemi kurulması derpiş edilmiştir. Bu siatem Dünya Bankasının finanse ve tekeffül ettiği Türkiyede bir sına! banka seklinde olacaktır. Dünya Bankasının Umum Müdür Muavini Robert Oarner'e «öre, TUr-kiyede düşünülen bu bankanın kurulmadı, Devlet Bankasının diğer herhangi bir memlekette yaptığından fazla olarak hususi teşebbüsü teşvik etmiş olacaktır.
Gerek Türk sermayesi ve gerekse banka tarafından temin edilecek fon muhtelif nevi Türk teşebbüslerinin İnkişafı İçin kullanılacaktır. Bu banka, TUrklyede sınaî finansmanında kullanılacak ilk huauai mail kaynak
Fuchs meselesi
teşkil etmiş olacaktır.
İşaret edildiğine göre, plAn vaffak olursa komünizmin sızmasına ve tazyikine karşı iktisadi müdafaa sistemi kurmak için yardım iatlyen diğer memleketlerde de Dünya Bankası Itarafmdan desteklenen bu karakterde müesseseler teçkil edilecektir. Komünizm sefalet, ihtiyaç ve iktisaden zayıf muhitlerde en iyi bir şekilde neşvünema bulduğuna göre, bunun yayılma mıntakalarındaki halkın hayat seviyesini yükaellecek kuvvetli bir iktisadi sistem kurmak, Kızıl tecavüzü durdurmak yolunda, propaganda ve askeri tehditlerden çok daha müessir bir tedbir teşkil e-der.
Dünya Bankasının kefaleti Altında kurulacak bu banka yaklnen takip edilecektir. Zira bunun başarısı veya başarıaızhğı, bu istikrarsız eski dünyada, hür özel teşebbüs sistemi kurmak için yapılan mücadelede çok şey ifade etmektedir.
mu-
Casusluk işinde bir Fransızın da isminden bahsediliyor
Londra 5 A.A. (Afpi Sağcı Halk gazetesi Daily Graphlc tek ar Fuchs meselesine temasla şunları yazmaktadır:
Amerikan Federal A ra şt ııma Bürosundan çok daha evvel 15 sene önce Fuchs, Nazi düşmanı mülteci olarak tngiltereye geldiği sırada Gestapo Ingiliz makamlarına onun komünist olduğunu ve tamamiyle Marksist na-zarlyelcrln tesiri altında bulunduğunu bildirmiştir. O zaman âlinin mazisi Üzerinde tahkikat yapılmış ve dosya» •ına çu şerh verilmiştir. "Siyasette uğraşmayan Nazi usullerine muhalif kıymetli bir flztkçlM.
Muhafazakâr Sunday Chronlcle gazetesine göre iae Fuchs u Amerikan polisine evvelâ Birleşik Amerl-kadaki Sovyet ajnnlar» ihbar etmişlerdir. Zira Moskovadakİ idaredlor ajanlarından aldıkları raporlara istinaden Fuehs’un Titocıı olduğu netice-•ine varmışlardın
Diğer tnıaftıın Sundny Chronlcle Fuehs’un verdiği esrarı Sovyet Rus-yaya gönderenlerden birinin de 1946 dan beri ayda en azından dört defa tngiltereye gidip gelen hır Fransız olduğunu yazmakta ve şunla*! ilâve etmektedir: e
İngiliz " M. 15 servisi" mensupla-riyle Fransız ikinci şube mensupları bu mesele üzerinde görüşmüşlerdir.
Fuehs’un verdiği haberlerin bahsi geçen Fransız vasıtasiyle Ruayaya gönderildiğini bildirmesine rağmen mevzuubahis şahsa karşı herhangi bir harekete girişilmesi pek muhtemel daftüdin
Eğitim durumu gözden geçirildi
Adanada seçim hazırlıkları
Rusya, peykleri iktisaden ilhaka hazırlanıyor
Rublede yapılan son değişiklik
bu maksadı
gütmektedir
Londra 5. (Nafen) — Peyk mc n-leketlerin başkentlerinden alınan raporlara göre. 8ovyet Rusya. Bulgaristan, Macaristan, Çekoslovakya, Polonya ve Kumanyayı iktisaden il haka hazırlsnmakUdır. Bu rapoı-lar, rublede yapılan son değişikliğin bu lktlSAdl ilhak ile İlgili bulun-dutunu, yakın bir zamanda rublenin bütün peyklerin parası UAn edilmesinin muhtemel olduğunu kaydetmektedir.
Kominformiın bundan blı sene evvel bir "Doğu iktisadi Bloku», teşkil etUgı ve peykler üzerindeki kontrolünü böylelikle arttırdığı hatırlatılmakta ve şu noktalar belü (.ilmektedir:
Sovyet Ruava peyklerin Batı ile her türlü iktisadi münasebetlerine nir •on vermek üzeredir. Fakat bu vaziyet bu memleketlerin dahili vaziyetlerini büsbütün bozuk bir hale getirecektir. Sovyet)* r peykleri kandırmanın yoluna gidiyor ve son günkü zarfında Polonya. Çekoslovakya, Bul-
t
İstanbul Radyosu yaa neşriyau iç4n yani bir program hazırlamaktadır. Bu prorrArnds dshn eklemeli, «taba cazip neşrlysta i *»r varllocek ve hızı yeni-İlkler yapılacaktır Emisyon saatlerinin lurnr deha arttırılmam, vr ştmrtive kadar görmemeliniz bezi hususi radyo rö-ortsjlarıns yar verilmesi düşiınülmek-letflr.
E«aRcn hatılız vrnl kurulmuş olmakla beraber îtinnbııl Pınh-ocunun pRık ar Ştvl tın’ İl zenulnlrşmlş bulunmsîctadt* Şimdise kndnr yapılmış OİSh pl’S* t»*" rlyııtı plMıîarn alınmış olduğundan, bunların arltatler et’idvoya çagınlmaden ve kendilerin* mviece yan rek tekrar rdllıneri İmkân rruştlr.
Radyonun btitün teknik
tamamlanmış ve geçen ay İçinde teei-Rafı kontrol tein şehrimize gelen teknik inşnntı yapan Amerikan Radyosunun mhdıırü Rndvnrviıntel mükemmel bulduğunu ııçıklamıştır
tfcırt verile» dahiline gir*
nnk (nn!aı ı
Yeşilköy l’mraniyesinl sular bastı
Evvelki günden beri devam eden yağmurlar yüzünden Yeşilköy bucağındaki Ümraniye ma hailesinde sular fasla yük-*e|miş ve bazı evlerin «emin katını basmış» ır, Yıkılmak tehlikesine mA.ru s bu-lunnn batı evler, temizlik ameleleriyle hâdise verine ev ten Yeşilköy Bucak Müdürü tarafından tahliye ettirilmiş, su-ların çekilebilmesi için lüzumlu kanallar açılmıştır. Bağlar, bahçeler zarar görmüş, fakat nüfusça zayiat olmamıştır.
Karatenizde fırtına vb’
Milli Eğitim Bakanı, 25 senelik bir çalışma sununda çocukları-nuiiiı c/f 60 inin mektebe kavuştuklarını söyledi
Konya ö, (A A.) — Milli Eğitim Bakanı, Konyada yaptığı bir konuo hwda ogitim durumunu gözden geçirmiş ve ezcümle şöyle demletir:
“ 25 senelik çalışmadan sonra çocuklarımızın r f 60 ından fazlasını maktebe kavuçturduk. Cumhuriyetten exrvci hu nispet ancak %10 du. Konvnda ilköğretim Türkiye vasatisinin üatünde olup %74 tür.
Halk Bankasının sermayesi
10 milyona çıkarılıyor
Merkez ilçe Seçim Kurulu, bundan sonra yapacağı toplantılara gazetecileri de kabul edecek
Karadenizde şiddetli fırtına bMiâ-mıştır. Gemiler Karadeniz* çıkamamaktadır. Yalnıı dun «ahah kalkan mir •apuru Znnjnıldafta varmıştır, rilek vapuru dün Iımirden 4 aaat tarla şelebilmiştlr Fakat havanın ' gün hafiflemesi İhtimal dahilindedir
"Nilüfer” motoru battı
la-
rö-btt-
ganstan ve Macaristan ile imza ettikleri and 1 aşmalar ile daha geni? yardımda bulunacağı hususunda va-adlori ileri sürmektedir.
Batıh çevreler, Sovyetlerin hiç lıîr yardım1 yapacak durumda bulunma dıfrım ve sırf kendini düşünerek hareket ettiğini ve peyklerin bütün istihsalinden menfaatler sağlamak maksadıyle plânlar tanzim ettiği kanaati nitedirler.
Aynı çevrelere göre, iktisadi ilha kın bu ilkbaharda yapılması kuvvetle muhtemeldir. Diğer taraftan birçok sahalarda da ilhak hareketleri genişletilmiş ve şiddeltendirilmiştir.
Demirperde gerisindeki memleket terde Batı ile temas halinde bulunmuş komünistlere karşı ittihaz edilen şiddetli hareket tarzı da siyasi ilhakın yakın olduğu hissini vermektedir. Belirtildiğine göre, Sovyetler bütün peyklerin Batı 11* al ya al. İktisadi ve kültürel münasebetlerini ke*-tirttlkten sonra bu yolda kat! bir harekete girişeceklerdir.
İngiltere, Hindiçinîye yardım taraftarı
Londra, 5 lYtRS» — tngiltcrenln Cenubi Asya temsilcisi Sır Mairlom McDonald^ bugün yaptığı bir beyanatta» dünyanın dikkatini Cenubi As-yaya çekerek demiftir kl: “Batılı demokrasiler, Cenup Aaya memleketlerine iktisadi yardım ve aıyaal rehberlikte bulunmaktadırlar. Malesyn. şimdilik komünia yumruğundan uzak.
ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
— 23 —
O gûya Nizam Caddesindeki köşkün arka tarafında bir yeri görmez basık hücresinde somurtmuş ve çilesini doldurur gibi yaşarken sanki hep bu günleri beklemiş ve gelecek bu günlerin hürmetine yaşamıştı. Bövlece Ali Nizamî Beyin Çamlıca sırtındaki "hanikâh,, ında şimdi bir tek müridi, kendisine yegâne acıyan ve ona bakmayı bir vazife sayan insan, eskiden ona dargın olan, bu ihtiyar, "abusüivecih,, suratlı eski lalası, fakat değişmiş, başkalaşmış, yenileşmiş bir Hüseyin Ağa idi.
Hattâ, Ali Nizamî Beyin ne ile geçindiğini kimselerin bilmediğini Büyüyenlerin .yanında, bazıları da, bu küçük evin şimdi “Hay Allah razı olsun!,, hep bu ihtiyar Hüseyin Ağanın vaktiyle geç kalan, kendisine muntazaman üdenmlyen tekaüt maaşlarından biriktirmiş bulunduğu "beş on mangır,, ile geçindiğini; kömürü, gazi, aşı hep kendisinin aldığını Büyüyenler de vardı!
89
MM 4
tır, fakat Hindlçin! komüntatlerin llnc düşerse, Asya, demokrasiler çln kaybolur. Komünistliğe karşı mücadele eden Bao-Dai’ye, ekten bütün yaroım yapılmalıdır.
San Francitco'dan hareket olan Amerikalı uzmanlardan
gekkil iktiaudi heyet, pazartesi günü \*letnama varacaktır.
o-ı-
gelen
müte-
Bu aurrtle küçült esnafın kredi ihtiyacı tcuıin olunacak Ankara 5 (Hususi muhabirimizden) — Yıllardan beri küçük esnafa büyük yardımlar yapan Halk Bankasının günün ihtiyaçları karcısında scrnıa-lesinin artması, daha geniş bir çalışma hamlesine geçmesi için teşebbüsler yapıldığı malûmdur. Bunu sağlamak için Halk Bankası aermayesinln 1^00.000 liradan İO.ÜOOOOO liraya çıkarılması bnkkındaki kanun tasarısı Bakanlar Kurulunca kabul edilmiş ve Meclise sunulmuştur.
HaJk Bankası Genel Müdürü Nııâ-ret Uzgören bu münasebetle şu beyanatta bulunmuştur:
"— tstanbıılda ÜO bin, Ankara, iz-mir, Adana, Konya. Trabzon, Bursa ve Samsun gibi on kadar şehrimizde takriben beşer binden olmak U-zere 50 bin. diğer şehir ve kasabalarımızda ise 00 bin olmak üzere yurdumuzda 200 bin esnaf ve küçük sanat erbabı bulunduğunu tAhmın edebiliriz.
şu halde küçük kredi dâvasında doğrudan doğruya ilgili olan nüfusu bir milyon tarzerlersek bunların refahını sağlayacak bir kredi müesse-8esıne olan ihtiyaç kendiliğinden anlaşılır. 200 bin esnaf ve sanatkârın beşer yüz liralık birer kredi istemesi demek 100 milyon lira gibi mühimce bir sermaye demektir,
Bu dâva büyüktür. Kredi bulmakta güçlük çektiğinden murabahan.n pençesine düşüp ezilmek tehlikesine her an mâruz, mütevazı fakat sulh ve sükûn unsuru çalışkan bir küllenin dâvası esnaf vc küçtik sanat erbabının Istilısaiinl arttıracak, verımlen-dlrecek bir kredi dâvasıdır."
Adana, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Adana ve ilçelerinde seçimle ilgili hazırlıklar ilerlemekte» sandık yerlerinin tayini, seçmen kütüklerinin tanzimi üzerinde dikkatle durulmaktadır.
Adalet Bakanlığı, sandık ihtiyaçlarının tesbiti İçin 11 Seçim Kurulu Başkanlığına tebligatta bulunmuştur.
Bugün bir toplantı yapan Adana merkez İlçe Seçim Kurulu, bundan sonra bütün toplantılarında ve çalışmalarında gazetecilerin bulunmasında hiç bir mahzur olmadığına ittifakla karar vermiştir.
Dün gece Mudanyadan limanımıza gelmekte olan Nilüfer motörü fırtına yüzünden ânzaya uAramış ve Marmara açıklarında Antalya vapuru tarafından görülerek yedene alınmıştır. Fakat Mı-marainnn köyü açıklarında yüzünden batan motörün, retle batı Antalya vapuru kurtarılmıştır.
fasla denli bütün mü-carafiBdan
Radyo taksitleri bu ay içinde ödenecek
Mail Rene başı mart ayına alındığı için radyo taksitlerinin bu ay içinde tahsiline başlanmıştır. Taklitler marttan sonra yüzde 20 ceza ile alınacaktır.
Adalar İlçesi Seçim Kurulu
D. P. ihtilâfı hakkında Genel Merkezin kararı
/sfmıbaZ // Başkanı ve arkadaşları haysiyet divanına verildiler
Ankara. 5 (Huauai muhabirimizden» — Demokrat Parti Genel merkezinden bildirilmiştir: t atan bulda vukubulan hâdiseler üzerinde tetki-kattA bulunan D. P. Genel Merkezi, İstanbul 11 Başkanı Esat Çağa ile idare heyeti üyelerinden Muammer Çakmay ve Nuri Atılgan a parti içindeki bütün vazifelerden el çektirmiş ve bunları haysiyet divanına şevketmiş tir.
Hintll bir istatistik mütehassısı geliyor
Ankara, 5 (Hususi) — Memleketimizde yapılacak olan zirai sanm ve umumi sayım için hazırlıklara başlanmıştır. 58 milletin dahil bulunduğu Milletlerarası Gıda ve Tarım Teşkilâtına bağlı bütün devletler, 1950 sonuna kadar kendi memleketlerinin ziraat sayımını bitirmiş olacaklardır. Milletlerarası İstatistik Dairesi Şefi Hintli Mahana Lobin iki defa memleketimize gelmiş olup, bugünlerde yine beklenmektedir. Ziraat savımı 1950 senesinin ekim veya kasını ayında yapılacaktır.
Hâlen Sayımlar Kanunu Büyük Millet Meclisi encümenlerinde olup, bu tatil devresinden evvel çıkarılma-sına çalışılmaktadır.
Meriyete giren yeni Seçim Kanunu hükümlerine abra. Adalar İlçem seçim kuruluna partililerden re Genel Mecüa üyelerinden Ata seçimi yarın saat M da Büyükadada Adalet Dairemndv va p ilacaktır.
Kaba taştan araba vapuru işlemiyor
Kabataş vapur leketeainln t r° başlandığından Üsküdar araba vr seferleri yalnız BeşiktaşU Haj ıt . . iskeletinden yapılacaktır.
Fransız uçağı, grevler yüzünden gelemedi
Fransada başlayan umumî grevlere hava şirketleri mürettebatı ve alan İşçilerinin de İştirak etmesi yüzünden, Er Trans uçağı dün Partalca şehrimize gelememiştir.
Papanın taç giyme yıldönümü
Papa I2ncl Pie'nln taç giymesinin U inci döntlmvılı dolayısiyte önümüzdeki pmr günü saat 10 da şehrimizdeki ruhani ve konsolosluklar erkininin hy-auriyle, Sent Espri kilisesinde 41n!-*ü raslm yapılacaktır.
Yapı ve Kredi Bankasının İkramiyesi
Bazan Ali Nizamî Beyin Çamlıca-nın bu “camları kırık, bacası yıkık,, denilen evde Hüseyin Ağa ile birlikte geçirdikleri günler ve gecelerde neler söyleştiklerini düşünür de duyar gibi olurdum. Bu cidden insana dokunacak ve akıllara hayret verecek bir manzara değil miydi?
Bu aristokrat kafalı, dekadan ruhlu, söz söylemesini bilir adam o üm-mî, iptidaî, sert halk adamına beşer zihninde ilk zamanlardan beri yeşermiş ve devam etmiş eski kanaatlerin mantıklarlyle destanlarını tekrar e-diyor ve onu vaktiyle maddiyat üzerinde tenkid ve muahaze etmiş bu ihtiyar adam, Don Kişot Ali Nizami Beyi iyi bilen, deli bilen Sanşo Pança Hüseyin Ağa, şimdi, ilk defa olarak, onun deliliğe daha ziyade dalan bu sözlerini bütün ruhiyle dinliyor da tamamen yerinde, hakiı ve mâkul bulmakta âdeta onunla yarış ediyordu!
Zaten, dikkat edilse, hayat, nâdir olarak basit bir mantığın icap edeceği yollarda geçer. Her muhitte mute-kldler (ve bunların hiç bir zaman taassupları değil de yalnız itikatları değişir), mantığın aksine bir hayat nizamı kurmak inadında ısrar ederler. Biz de düşünsek ömrümüz içinde belki mâkul olarak geçirmiş olduğumuz zamanların ne kadar az olduğunu kabul ederdik. Fakat biz bunu ancak fırsatlar kaçtıktan, İş işten geçtikten sonra İtiraf ederiz. Hava-BO
timizin geçmiş bir devresine kadar tâbi -olduğu mantıksızlıkları sonradan görür, bu yaptıklarımız hakkında umumî ve şâmil bir hükümle : ^Çocukluk! Gençlik! Tecrübesizlik! Aşıklık! Kıskançlık! Ukalâlık! Delilik!., deriz.
Zihnin hassa lan acayiptin Günlerimizin her hissimizi körleştiren gündelik hayihuyiyle gelip geçişleri arasında, bazan, sinsi bir takım hastalıkların senelerce süren uzun bir kuluçka devresinden sonra meydana çıkması gibi yavaş yavaş tâ içimizde toplanan derin sebeplerle, bazan da sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep yani bir vesile ile veyahut beklenmez ve beklenmedik hâdiselerin yeniliği» şiddeti ve tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulade bir feyiz ve klişayiş-le açılır ki bu anlarda görüp teşhis ettiğimiz hakikatler karşısında hayatımızın bütün ölçü ve ayarlarının değiştiğini duyarız. Bu zamanlarımızın kuvveti ve şiddeti yanında bunların haricinde geçen zamanlarımızın faaliyeti bir uyanıklığa nispetle bir uyuklama gibi kalır. Bu intibahın aydınlığında sanki gözlerimiz yeni ve amansız bir zekâ ile açılır. Müsamahası* bir münekkid kesilerek yepyeni hükümler vermeye başlarız. Meselâ yeni bir aşk bütün ruhumuzu kaplar. Ve bütün mevcudiyetimizr^ Öyle bir hamle duyarız ki eriştiği bu lezzet, bu vuslat karşısında o
mana kadar yerlere sürünür gibi geçmiş bütün zamanlarımızın iklimleri, seneleri, mevsimleri bize hep birden nafile yere geçmiş gözükür ve: “Eyvah! Şimdiye kadar geçen ömrümü hep ziyan ve tebah etmişim!,, deriz. Yahut meselâ bir öltlyli ilk defa olarak böyle bir katiyetle görürürz ve o, ölümü bize o kadar tekzip kabul etmez bir tarzda temsil eder ki onun karşısında artık âhire» te hiç bir itikat ve itimadımız kalmaz. Kendi fâniliğimizi kendi gözlerimizle görmüş gibi oluruz. “Ya? Bir tek ömrümü ben böyle mi geçirecektim?,, deriz.
Neden acaba bu güneşler, bazan yavaş yavaş ve bazan da birdenbire karanlıklarımız içinde böyle doğar, parlar, ve aydınlığında gördüğümüz dünya manzaralarını hafızamıza ebe-diyyet için saplar? Bir insan kafası belki bütün ömrü boyunca ancak beş on defa böyle tamamen uyanır, aydınlanır ve her şeyi anlar. Fakat zarar yok, çünkü talihimiz hakkında vuzuhlu bir fikir edinmemiz için işte bunlar bize yarar ve yetişir!
Çamlıcadaki hanikâhında yalnız kalan Ali Nizamî Beyi görmeye bir daha gitmedimse de ondan büsbütün habersiz kalmıyor, bazan bize elem veren bir haberini alıyor, bazan da kendisine yolumun üstünde tesadüf ediyordum.
Yapı Vtf Kredi Bankacının 1950 vıhoda ikramiyen nite cüzdanı sahiplerine hediye edeceği 7 evden İlk İki evin talihlini dUn Elhamra ünFmanında İkramiyen aile cüzdanı Rahiplerinin huturunda çekilen kur ada belli olmuştur.
Km a dâlftyıelyle dün El ham ra tine-imani çok kalabillık olmuş ve bir çok oltadan sahipleri oturacak yer bulamamışlardır.
Noter huzurunda çekilen İki ev Yapı vc Kredi Bankasının Bursa Şubesinden cliz(lan alan iki müşteriye çıkmıştır. Bunlardan biri tütün eksperliği eden 40 yaşlarında, iki çocuklu Bay Mithat OökyıldiM İsabet etmiştir.
Çıftehavualardakl İkinci ev yine Bur-•ada oturan Bayan âemlha Oökbulak a çıkmıştır.
C. H. P. Genel Başkan Vekili Ankaraya gitti
Bir müddetten beri şehrimizde bulunan C. H. P. Genel Parkan Vekili Hilmi Uran dün akşam Ankaraya tltmlşılr.
İstanbul Lisesinden yetişenler Ankarada cemiyet kuruyorlar
Ankara. 5 (Hususi) — İstanbul Erkek Lisesi île bu mektebin nüvesi olan Şemsi Maarif. Nümün ı Tevakki. İstanbul İdadisi ve İstanbul Su“ M •inde lycalık veya talebe k . bir cemiyet kurmak üzere nıj 1 * ‘ î Tarih Coğrafya fakültesin i. to| ’ ı;t mışlardtn
Bugünkü toplantıda tüzük »('• ’ İt edilmiş, idare heyeti seci.'misl ır. Is tıınbul Liseliler şehrimizde bir | )k;U kuracaklardır.
Devtunı var —
92
Ege bölgesinde İsviçre inekleri yetiştirilecek
Manisa. 5 — Süt lne£i yetiştiriciliğine elverişli olan Marmara ve Ege bölgesi ovalarında tsvicre ırkı süt İneği ıslah ve yetiştirme İçlerini tetkik etmek üzere şehrimize gdmi$ olan veteriner Umum Müdür Muavini Zeki Madenli ile. İsviçreli mütehassıs Dr. Enkeler yaptıkları İncelemelerde iklim ve muhit, şartlmanı cl'a'rljU bulmuşlardır.
I
W
lıi 3
ıttr !tt wtmtîrmrtm»tHtnmwmıııı •rn^ımııımı«BnııımmmmımiMimıımH’Mim«mwiMirhSiWiiMtmimiAuKMmıwıwiîwPHmwmwmîimuıımrtmımtnıt m«nmwmtîmntwmmihttrtfttinMmîhiiwıwmjw (H»L^!'rım0-W0re*»fftnıı*
VC
Fransanın güzel bir jestiyle, kışladan bozulan
bina, üniversite haline getirildi
Ömer Seyfeddin ve fikir hayatımız
Yaşasın demokrasi
Yazan
: M. Nerırıl
Yazan : Cevdet PERİN geçen yılbaşı zengin bir garaj sahibinin kıziyle evlendiğini ve genç karisiyle gül gibi geçinip gittiğini Harikllya’^a yazmadım. Varsın orada hâlâ kendisi İçin sararıp solan bir eski nişanlı hayaliyle övünsün dursun. Zira, bazı kadınlar tam mânasiyle mesut olabilmek İçin ille birini bedbaht etmiş olmanın gururunu duymalıdırlar.,, Fakat. Haldun Taner’in en aktüel hikâyesi Yaşanın Demokrasi’ dir. Bu hikâyenin mevzuu, bugünkü siyaset hayatımızda cereyan eden parti kavgalarının işyüzüdür: Aşık Mehmet, kimin arabasına binerse o-nurı düdüğünü çalan bir saz şairidir. Köyün veya kasabanın kahvesinde, çardak altında, sazını çalmaya başlayıp da,
Dp m o k ra I a yazı 1 mam Doğru yoldan ııyrılıııaın Ne derlerse desinler Beıı onlara gatılmanı.
diye bir şarkı tutturdu mu, halk derhal etrafını alıyor ve bu nağmelerin tesiriyle oylar bir taraftan öbür tarafa akıverivor. Hikâyed. bilhassa taşrada cereyan eden bu hâdiseleri gayet iyi canlandırmış. Bu nokta, aynı zamanda, genç nesle mensup düşünceli bir vatandaşın siyasî hayatımıza bıyık altından gülerek müstehzi bir bakışı olması itibariyle de kayda değer. Ancak, gene muharrir, zaten tabii olan üslûbunu, daha fazla tabiileştirmek endişesiyle bazan lüzumsuz yere zorluyor. Fazla tabiileşeceğim diye haddinden fazla gayret sarfetmek. insanı hazan farkında olmadan eunlliğe sürükleyebilir. Haldun Taner’in, buna dikkat etmesini tavsiye ederiz.
U hafta okuyucularıma, son zamanlarda çıkan üç hlkâve kitabından bahsedeceğim. Her üçünün de hususiyetleri vr.ı. Birbirlerine benzemiyorlar. Yazarları, başkalarının tesirinden sıyrılmaya az çok muvaffak olmuş, hayat görüşü ojan. üslûp vc orijinalite sahibi kimseler.
Gerçi Haldun Taner’in Yaşasın Denı«»knıs| (1) adlı hikâyesinin başlığı altında yayınladığı on İki hikâyenin aynı güzellikle olduğu söylenemez. Fakat, bunlardan hangisini okursak okuyalım, genç muharrirde hikâyeciliğe büyük bir kabiliyet olduğunu seziyoruz. İç Alemden ziyade dış âlemi tasvir eden, oldukça realist bir üslubu var. Bununla beraber, Neeııılye’ıılıı hıttırı'nda olduğu gibi, bu üslûp yer yer duygulu olmasın: da biliyor: Gırnatayı kavradı, bir
taksime girişti... Şimdi çopur yüzünde büyük bir ciddiyetle sazına üflüyor, sigaradan sararmış kirli tırnaklı parmaklarını, siyah tahtanın delikleri üzerinde bir indirip bir kaldırarak durmadan koşturuyordu Çaldığı sanki gırnata değil do hır sihirbaz âletiydi» Ses, kıvrılıp bükülüyor, sıçrayıp koşuyor, ah çekip ağlıyor, kahveden dışar^ taşıp mehtabın yarı aydınlattığı çarpık yollara, ıssız tarlalara dökülüyor, sonra uçsuz bucaksız enginlere doğru yayılıp kayboluyordu.., Bu kitapta bulunan en güzel hikâyelerden biri de, kanaatimce, Harlkliya’dır. Haldun Taner, umumiyetle kötümser değil (Darısı diğer romancı ve hikâyecilerimizin başına!). Hikâyelerinin sonunu çoğu zaman tatlıya başlıyor: Şu ka-
dınlar bir bakıma pek nankör, bir bakıma da pek hakikatli oluyorlar. Mektubun sonunda Andon’u sormayı da unutmamış: — Ne yapıyor benim zavallı Andoncuğum? diyor. Andonun
KEKİK
gelmiştir. Ahlâkı-edebiyatımız, kısn-
muamma haline mız, hukukumuz, cası, bütün varlığımız grjlgcleşmiş. daha doğrusu, yabancı bir dünyanın her türlü hayat dinamizminden sıyrılmış hürrlyctslz ve boş bir gölgesi olmuştur. Ömer Seyfeddln’in Yako-ılt hudut karakolunda yaratıcı hayaliyle gördüğü ve Genç Kalrmlrr’de canlandırmaya çalıştığı tablo Dilsiz,
benliksig bir imparatorluğa biz nasıl yeni bir hayat muhtevası verebiliriz?
Ömer Seyfeddln, Genç Kalemlrr*dc çıkan yazısında 17m bir Dirililin yolla nnı gösteriyor. Yollarını, diyorum, çünkü ö-ınnr’r göre Türklüğün dâvası, tek* cepheli bir dâva değildir. Dilimizi kurtarmaya çalı-bir kütlür benliği
zorundayız sevincimizi.
j nsanlık tarihinin öyle sessiz kah-
I ramanlan vardır
1 kaygısız bir gölge dan geçer ve onların şahsiyetlerini gelecek layışına, tefsirine emanet eder. Ömer Seyfedıiln (1884-1920) bunlardan biridir işte. Yakın dostları, rı, okuyucuları o-nun şakalarını, güzel şiirlerini, topluluk hayatımızın derin renklerinden örülmüş hikâyelerini bilirler ve severler. Fakat al-d&nmıyan, direnen bir bakış; bütün şakaların, şiirlerin, hikâyelerin Nitesinde bambaşka bir Ömer Seyfed-din görebilir, fırtınalarıyla, akıcı bir ümit müjdellyen kıvılcımlarıyla baş başa kalınış. yapayalnız bir Ömer Seyfeddln. Onun dudaklarındaki gülümsemeler, kayaları Arasında dövünen dalgalı benliğinin birer maskesidir. Homha, Bahar vc Kflebekler, H iirn yet Bayrakları, Ka^yn. i Ih. gibi hikâyeler, uçsuz ve bucaksız kaosunu yaratıcı acısiylc işllyen böyle bir benliğin armağanıdırlar.
kiî devirleri, gibi, yanların-çözülınesı güç nesillerin an-
150 sene önce kapattığı Mainz üniversitesi, Almanyanın mühim bir irfan merkezi olarak yeniden açıldı
sik ve fazlalık müşahede edemez ve o vakit derhal ou kanaate varırsınız ki. o basit görülen şevlcr-yapılan üniversite-
lerdeki bütün israf ve tecrübesizliklerin günahını haykıran bir ifade
Napoleon’un
Bu müessesec/e tetkik edeceğiniz her kısımda en ufak eksik ve fazlalık müşahede edemez, israf ve tecrübesizliğe yer verilmediğini görürsünüz
Frankfurttnn 25 kilometre uzaklıkta bulunan Mainz şehri Almanyanın eskiden büyük bir İrfan kaynağı idi.
Napoleon’un kapadığı üniversiteden sonra bu mevkii Frankfurt almaya alışmış ve oldukça da muvaffak ol-uuftur»
Mainz nehri kenarında şirin binaları ve biraz uzağında muazzam fabrikaları ile Alman iktisadiyatında mühim bir rol oynıyan bu şehir de harbin büyük tahribatından kendini kürtajamamıştm Muharebenin nihayetinde yıkılan fabrikaların bacaları tütmez olmuş, ev ve saire namına pek az bir şey kalmıştı Şimdi üç «ene sonra burada da şayanı hayret bir faaliyet neticesinde bu yaraların büyük bir kısmı sarılmış, fabrikaların sönen bacaları gece gündüz tllt-meye başlamış ve Garbi Almanya iktisadi hayatında Mainz şehri büyük bir mevki almaya başlamıştır.
Mainz, bunun yanında bn- buçuk asır evvel kaybettiği üniversitesi i-çin çalışmış, çabalamış ve memlekette dalın fabrikalar işlemeye başlamazdan. kiliseler ibadet# âh haline gelmezden, evlerin oturulacak yerleri tamir olunmazdan evvel bu yorulmak bilmiyen gayret sayesinde nihayet muazzam bir üniversiteye sahip olmuştur.
Fransa istilâsı ve Fransız idaresi 8İtında bulunan Mainz şehrinde, bu üniversitenin kurulması muhakkak ki Fransızların büyük bir yardım ve gayretleri ile mümkün olmuştur. Bir buçuk asır evvel hâkim bir kuvvetin kapadığı bir ilim ocağına karşı eski kabahatini unutturmak ve bu suretle medeni kalblerde duran bir azabın acılarını izale etmek için henüz Alınanlara üç sene evvel hiç bir hak verilmezken onların müstakil bir ü-nİversiteye sahip olmaları için bütün kolaylıklar gösterilmiştir. Burada nazarı dikkati celbeden en mühim nokta, genç ve ihtiyar bütün Almanların bin bir mahrumiyet içinde çırpınırken, oturulacak evleri, işliyecek fabrikaları henllz yokken ilk düşünülen şeyin üniversite olması ve 150 sene evvel kaybettikleri kıymettar bir şeyin ellerine geçmesi için bütün gayretlerini sarf eylemiş olmalarıdır. Almanların muazzam bir kışlası, bu şehirde tahrip edilmiş ol-
masına rağmen tamamen yıkılmamıştı İşgal ordularının askerlerini, barındırmak hususunda ona ihtiyaçları olmasına rağmen Fransızlar, bir taraftan ilim ve irfana olan meyllierinl göstermek vc diğer taraftan ilim âlemine karşı yapılmış olan eski bir halayı tamir etmiş olmaklığın zevkini duymak için, bu kışlayı Almalılara bırakmışlar ve onlara bütün mahrumiyetler içinde bu binayı tebdil ve tamir ederek bir üniversiteye kAİbet-ınelcrl fırsatını vermişlerdir.
Üniversitenin bahçesine girerken itiraf edeyim kİ. bizim eski Bab-ı Seraskeri, sonra Harbiye Nezareti o-lan şimdiki üniversitemizi düşündüm ve iki asker yurdunun şimdi ilim ve İrfan için birer ocak olmasının arasında bu müşabehet bulmaya çalıştım. ilim ve irfanın sulha yardım e deceği söylenmekle beraber, bugünkü tahrip vasıtalarının da ancak bu gibi irfan ocaklarından çıktığım gördüğümüz zaman gayri ihtiyar! bunun. belki bir gün bütün dünya mil bunda büyük bir Amil olacağını düşünmekten ve bu yurtların insanların anlaşması, refahın artması ve kısa tâbirle medeniyetin yükselmesi için birer rehber olmasını temenni etmekten kendimizi alamıyoruz.
Mainz Üniversitesinde tetkik edilecek ve ibretle misal diye alınacak nokta, bn irfan evinin bir kışladan üniversiteye tahvil edilirken mimarisinde ihtisasın, bilgi ve tecrübenin burada çok mühiın bir rol oynamış olmasıdır. Uzaktan baktığınız zaman. manzarası bir kışla olmaktan az çok çıkarılmış olan bu binanın içine girdiğiniz zaman, burada en basit ve en ucuz malzeme ile en iyi şeyler yapıldığını, her baktığınız yerde canlı misallerle görürsünüz. O binanın bir üniversite olabilmesi İçin her şeyden evvel ders salonları düşünülmüş. bunun yanında en ufak teferruata kadar bütün diğer tarafları da nazarı dikkate alınmıştır. Lâboratuvarla seminerler, konferans salonları, profesör odaları gibi yerlerde ve buraların döşeniş ve yapılış tarzlarında lüks telâkki edilecek hiç bir şey göremezsiniz. Tetkik edeceğiniz her kısımda en ufak ek-
deki lüks olarak
vardır.
üniversitenin knntlni cidden tetkik edilecek bir mevzudur. Burada üniversite profesörlerine ve onların misafirlerine mahsus bir yer okluğu gibi, talebelerin yemek yemeleri için de çok güzel kısımlar ayrılmıştır. Bu kısımlardan biri İle diğeri arasında zaten bir ayrılık ve fark yoktur. Birine giden diğerine de pekâlâ gidebilir. Fark, pek ufak yemek bedelinden İbarettir. Burada bel* «ey bütün üniversite içinde olduğu gibi basit fakat çok zarif bir haldedir. Size, A-deta bir lüks lokantanın zevkim verir. Sofra Örtüleri temiz ve hor defasında değişen keten örtülerdir. Garsonların hepsi» artık Alrnanyada her yerde olduğu gibi frakla hizmet ederler. Terbiye ve nezaket vazife-perverliğin başında geldiği için hizmet edilen ile eden arasında en u-fak bir lâübalilik yoktur ve burasının asıl muamma gibi olan tArafı, yemek ve içkilerinin şimdi bu pahalı memlekette hiç hatıra gelmiyecek kadaı ucuz bulunmasıdır.
Üniversiteden ayrılırken, üniversitenin muazzam bahçesinde koltuk deynekll veya bastonlu, veyahut da çantalarını tek kollarının altına sığdırmış olarak üniversiteye doğru giden bir çok gençlere rastladım. Hava kararmış, ders saatleri geçmişti. Bana delâlet eden dostum muhterem profesöre bunların nereye gittiklerini sordum. "Bunlar. üniversiteye oldukça uzak yerlerde oturan, yahut da paraları az bulunan ve başka şehirlerden gelen harp malûlü talebe lerdir. Şimdi bunlar için Üniversitenin hemen her katında odalar yapılmıştır ve burada 400 kadar talebe barınmaktadır. Tek veya ikişer kişi olarak bunlar orada yatarlar ve buna mukabil üniversite idaresine, meselâ sizin paranızla ayda 1.5 lira gibi bir ücret verirler,, dedi.
İlim ve irfanın, dünyanın her ye rinde ucuz satıldığı devrimizde buna gösterilen rağbet cidden yarın için yeni ümitlerin bir girizgâhı addolunabilir.
havra nla-
Ömer
Yalnızlık, öteden beri ruh duruluğunun, mânevi derlenlşin, olgun sezginin beşiği olmuştur. Ömer de bu »eslenmiyen varlık tenhalıklarından geçmiştir: Dağ eteklerine sığınmış
hudut karakolu; Ömer’in Sbıa’aıdır. Yanında bir kaç Türk askerindim başka kimse yoktur. Ömer, orada, bir vatan bekçisidir. Bu geniş yalnızlığın ortasında onun görünmiyen heybetli bir Arkadaşı vardır: Kendi tarihi, Türk tarihi. Yakorit hudut karakolu, sair Ömer Seyfeddin'e şerefini koruduğu milletinin mukadderatını sezmek fırsatını vermiştir. Fakat o. gizli bir elin saray duvarına döktüğü ateşten yazıyı seyreden son Babıl kıralı gibi ürkmemi^, ümidini kaybetmemiş ve bizi en karanlık günlerimizde aydınlığa kavuşturacak yolları aramaya başlamıştır.
korkunç budur İşte, kültürsüz,
Kendi aş-acıları inl-
Kendımize tarihîmizin cübbe ve faziletlerin sanan bir
Hindiçinîye askerî yardım Fransa kanaliyle yapılacak
Fransa tezinin galip geldiği
Paris 5 (Huhubİ Büromuzdan) — Birleşik Amerikanın Vietnam a yapacağı askeri yardımdan evvelce bahsetmiştik. Ve bunun İçin Amerika ile Fransa arasında iki ayn teze daya-
nan görüş aykırılığı bulunduğunu bildirmiştik. Amerikanın arzusu, Bao-Dal Hükümetine, Fransanın tavassutu olmadan doğrudan doğruya ve kesif bir hslde askeri yardım yap-
Londra - Kahire tepkili uçakla altı buçuk naat
Monte Carlo 5 (YİRS) — Tep kili uçaklarla yapılacak olan ilk yolcu seferi. Londrp ve Kahire a-rasında kurulmuştur. Yarından itibaren hergün havalanacak olan tepkili yolcu uçakları. Londra • Kahire mesafesini altı buçuk saatte katedeceklerdir.
50 Amerikan diplomatı Kahirede toplanıyor
Monte Carlo 5 (YİRSj — Elli Amerikan diplomatı sah günü Kahlrede bir konferans aktedecek-tlr. Amerikanın Kahire sefiri konferansa başkanlık edecektir. Pollthüroıla ihtilaf
Londra 5. (Nafen) —
Moskovada politbüro içinde şiddetli bir ihtilâfın hüküm sürmekte olduğu hakkında devamlı raporlar ve haberler gelmektedir. Son zamanlarda Başbakan yardımcılarından Andrev’i hedef tutan şiddetli taarruzdan sonra yeni inkişaflar beklenmektedir.
Hollywond, '•( yrano de lk«rgerac„ ı filme çekecek
NeW-York 5 iYİRSi -- Edmond Rostand’ın "Cyrano de Bergerac’’ eseri, Holivudda filme çekilecektir.
Hürriyet Heykelini götürmüş ohııı gemici öldü
New-York .5, A.A. (United Pressı Fransız gemisi İnere ile 1885 te Hürriyet Heykelini buraya getiren Fransız gemicisi Victoı Drambour 84 yaşında vefat etmiştir 1
I* rrel Allen'e göre dünyanın başlangıcı ve soııu
NeW-Y(>rk 5, A.A, (United Press) — Mizah muharriri Fred Ailen dün akşam New-Ynrk He-raltl Tribıın'e yazdığı hır makalede diplomasinin devletle» arasında ordular hazırlanıncaya kadar başvurulan bir usul olduğunu belirtmiş ve dünyanın 2 insan ve bir elma ile başladığını vc şimdi de yine 2 devlet ve bir atom bombası ile başladığı noktaya dönmüş olduğunu ilâve etmiştir.
Hindistan ve PAkistanın harp bütçesi
Econs 5, A.A. (United Press); Londra resmi kaynaklarından dün Öğrenildiğine gör»? Hindistan ve Pftkistan geçen sene zarfında milli gelirlerinin yarısından fazlasını savunma projelerine «arfctmişler-dir. Savunma tahsisatının toplamı milli gelirin 100 de 52 «ine baliğ olmaktadır.
Pâkistan Parlâmentosunun bildirdiğine göre ise savunma tahsisatı milli gelirin 100 de 75 ine muadildir.
Deaııııa Dıırbln Avrupnya yerleşiyor
Hollywood 5, A A. (Afp) — “Daily Varicty*1 gazetesinin bildirdiğine göre sinema yıldızı Deanna Dıırbln Calüornia’daki evini ve bütün malİArını satmıştır.
Artist bir kaç haftaya kadaı yerleşmek üzere Avrupaya, hareket edecektir.
Dünya üzerinde her 3 saniyede hlr doğum oluyor
Londra 5, A.A. (Reuter) — Nebatat Alimi Julian Huxley bir çok memleketlerde «loğumu azaltmanın lâzım olduğunu bildirmiştir.
Huxley 2.200.000.000 olarak tahmin edilen dünya nüfusunun her 3 saniyede bir iki doğum yanı günde aşağı yukarı 60.000 (mühimce bir şehrin nüfusu ı doğum temposu ile arttığını ve dünya nüfusunun yarısının belki de 3 te 2 sinin gıdasızlık veya fena gıda al-inaktan müztarip olduğunu bildirmiştir.
Nru-York - İstanbul hava yolu kmnldı
New-York 5 (YİRS) — Cons-tellation tipindeki bir Amerikan yolcu uçağı bugün NeW-York - İstanbul yolunu kırk dakika erken katetmıştir, Brükselden havalanan uçak, Mareşal Tıtonun Amerisa ile yaptığı anlaşma mucibince. Yugoslav toprakları üzerinden ıı-çabilmiştlr.
bildiriliyor
maktı. Bu suretle zamandan kazanmak ve Cenııpdoğu Asyoda yeni istiklâl kazanan milletler gözünde Bao-Dai’nin itibarını yükseltmek istiyordu. Fransa İse. yardımın kendi vasi-tasiyle yapılmasında ısrar ediyordu.
Bugün Fransa Dışişleri Bakanlığı bu iki tezin mahiyetini resmen açıklamış ve Fransız görüşünün kazandığını da umumi efkâra açıkça bildirmiştir. Neticede Amerika. Fransa tarafından yapılan itirazların mâkul sebeplere dayandığını kabul etmiş bulunuyor.
Amerikanın Hin«liçiniye yardımının, askeri ve sivil olmak üzere iki şekilde yapılacağı anlaşılmıştır. Askeri yardım .Vietnaına değil, bu memleketi komünist âsi Hoşt Min’e karşı müdafaa eden Fransız ordusuna yapılacaktır. O halde Amerika tarafından gönderilen silâh, malzeme ve teçhizatı. Amerikan gemilerinden çıkar çıkmaz, Hindıçinldekl Fransız ordusu birlikleri teslim alacaktır Evvelce bildirdiğimiz gibi, Fransa Hin-diçinJde müdafaa teşkilâtını kurmak ve bu memleketin menfaatine daha uygun olarak silâh ve teçhizatı tevzi etmek, kullanmak veya muhafaza etmek işlerini kendi üzerine almak istemekte idi. Şimdi Amerika, hu Fransız tezinin doğruluğunu tasdik etmiştir.
Bundan başka Fransa, Vietnam ordusu için de Amerikadan ayııca silâh ve malzeme isteyecektir. Artık bu silâhların cinsini ve miktarını tes-bit etmek vazifesi de Fransaya verilmiştir.
Hindiçinîye yardım
VVashington 2, A A. (Afp) — Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının Fransanın Hindiçin! için lüzum gösterdiği silâh ve malzeme isteğini hararetle incelediklerini kaydeden iyi haber alan çevreler, bir Amerikan heyetinin Hindiçinîye hareket etmiş olduğunu bildirmektedirler.
Salı günü sabah erkenden hareket eden heyet, hafta sonunda Saygon’da beklenmektedir.
Aynı çevrelere göre heyet Hindıçi-nldeki İkametinin İlk 10 gününü memleket ihtiyaçlarının tetkikine hasrederek, ondan sonra VVashıng-tona tavsiyelerini bildirecektir.
Şakacı önıer, sonsuz üzüntülerini (iDrraöı:nn’lara, gönül alıcı gülümsemelere büründüren Ömer, anlaşılması güç kitaplar okuyan, etüdleı yapan, düşünen bir insandır. Karakoldan karakola» kışladan kışlaya taşınırken sandıklar dolusu kitaplarından hiç bir zaman ayrılmamıştır. Bunların arasındA romanlar da vardır, büyük Fransız mütefekkirlerinin eserleri de. Fakat o, dostlariyle konuşurken bunlardan bahsetmek lüzumunu bile duymamıştır. Bu, belki, Ömer Seyfeddin ın çok ehemmiyetli ayn bir benlik cephesini İstediğimiz gibi derlnJeştiremcyışinuze sebep olmuştur. Hattâ Ziya Gökalp, ondan bahsederken, bir kere bana, gülerek demişti:
— Ömer, bizim Nasreddin Hoca-mızdır.
Fakat Ömer’in Genç Kalemlerde çıkan Feııi JUaatı başlıklı yazısını dikkatle gözden geçirenler (Ömer Seyfeddln, hayatı-eserleri: Yazan Ali Canib Yöntem, sayfa 125-133) onun fikir hayatımızdaki büjdlk rolünü kavramakta güçlük çekmezler. Zaman. bizi, bu yazıdaki fikirlerin bir çoğundan uza kİ aştırmış tır. Biz şimdi başka türlü, düşünebiliriz. Fakat 1908 TÜrkiyesinde bu yazı, sezgili gençliğin gönlünü yeni hır alevle tutuşturmuş ve ona varlığının bütün kaynaklarını seslendirmiştir. Bunu daha İyi anhyabilmek için arkamızda kalan yüzyıllara biraz uzanmak lâzımdır. Osmanlı Devleti’nin ilk kuruluş günlerinden beri, benliğimizde, kendimizden olmıyan değerlere, kültür dünyalarına doğru bir sarkma başlamış ve biz, boyuna artan bir hızla, kendimizden uzaklaştıkça u-zaklaşmışızdır. Temelini kaybeden topluluk hayatımız, zamanla, bir
Londra — (Hususi muhabirimiz Manuel Gnsser bildiriyor.)
Soayaltetlerin (Plrus) zaferi yani parlâmento ekseriyetine rağmen, fiili iktidarı kazanmamaları. Başbakan Clemcnt Atllee'yi çok müşkül bir vaziyet karşısında bırakmıştır.
Attlee İçin, ancak İki yol vardır. Ya, çok zayıf bir ekseriyete dayanarak sosyalizme devam edecek, yahut da programını, muhalefetle hemen hiç bir fark kalmayıncaya kadar değiştirip muhafazakârlarla liberallerin müsamahasına vc hattâ yardımına dayanarak vazifesinde kalacaktır.
Birinci, yani mücadeleye devam yoluna, bilnazarlye pekâlâ gidilebilir. Ingiliz Başvekillerinin iktidarı o kadar büyük, mevkileri o kadar sağlamdır ki, parlamentoda ekalliyete dayanarak bile, hükümette kala bilirler. Çünkü açıkça itimat istemedikçe, İngiliz Başvekilleri, parlamentoda e-kalhyette kalmak yüzünden, çekilmek mecburiyetinde değildirler.
Fakat tamamen nazari olan böyle bir ihtimale uzun boylu bel bağlamı-mıyacuğını, Attlee İle partisinin mutedil cenahı, kati seçim neticeleri i-lân edilir edilmez, anlamış olsalar gerek...
Sağlık Bakanı Aneıırin Revan ve nüfuzlu gazetecilerden, meo’us R.H.S.
Seyfeddln hüviyeti islikten şırkcn yepyeni de yaratmak kımızı, kendi
zı, ruhumuzu dile getiren bir edebiyat lâzım bize. Ömer, bundan ne anladığını yazısında söylemekten hiç çekinmiyor. Dört kaşlı güzellerden (çâr - ebrûlardan), miskin ve yaşayışı inkâr eden bir edebiyattan a>-rıhnalıyız artık. Ömer’in istediği bu ayrılış, aynı zamanda, temelleri çoktan çürümüş bir cemiyetten de Ayrılış demektir. Osmanlılık, her gün. geniş bir kar yığını gibi eriyor ve sızan sular, ayrı ayrı yataklardan, bir daha geriye dönmemek üzere, akıyor. Türklük yapayalnız kalmıştır. Müslümanlığın birleştirici kud-
I reti artık bir masaldır, dönmeliyiz, dilimize vc gösterdiği yola. Sarığı, şalvarı henüz kutsal (?) yanıltmaz işaretleri
devirde böyle diri bir programla öne
I atılmak, her halde, ufak hır ış değildir. İlkönce AH Canib Yönteme gelen bu yazı, Ziya Gökalp’ın üzerin-
I de derin bir tesir yapmış ve Genç
I Kalemler'in hemen programı olmıış-
I tur. Öıüer Seyfcddin'in dilimiz için ileri sürdüğü fikirler, bazı yazıcıla-
I rımıza pörc. yeni değildir Tek tük şairlerimiz de böyle düşünmüştür!
I Hele Şenıseddın Samı, bu bakımdan, I Öıner Scyfeddin’ı aratmıyacak kadar I ( ? ı açıktır’ Bu gibi fikirleri destek-I llyenler, dâvanın daha ziyade göıü-I nüşüne göre hüküm verenlerdir. Os-manhcanın sokathğmı görmek ve sezmek başka, grameri belli yepyeni bir dilin nasıl kurulabileceğini göstermek de yine yıllık fikir ve karanlık kalmış
| dur işte. Ömer,
niçin çözdüğünü de biliyor. Çİln-biz Türküz. Çünkü biz sörfe bir değil türkçe İstiyoruz, benliğimi-havasını, değerlerini teneffüs
başkadır Yüzlerce kültür hayatımızda olan nokta da bu-bu noktaya çözüyor
ve kü dil zin
eden bir türkçe.. Bu dâvanın zaferinden Ömer, o kadar emindir ki. kendi millî benliğine kavuşmuş Türk nesillerini gözleriyle görüyor ve onların seslerini işitiyor.
Ömer Seyfeddin’İn Yeni Lisan yazısı, kültür ve fikir hayatımızın en ehemmiyetli bir dönemeci sayılabilir Bu yazı Genç Kalemlerde basıldıktan sonra Türkçülük cerevanı sıs-tcmlenmiş ve canlı bir muhteva kazanmıştır. Eski edebiyat tanrılarım tahtlarından indiren bu dil cere\a-nı kendi neslini yaratmıştır artık. Dilimiz bir taraftan benliğine doğru gelişirken, öte taraftan fikir hayatımız da eski skolastik yatağından kurtularak çağdaş ölçülere göre a-y arlanmak Biz, bütün
danışında Ömer'in büyük izlerini görebiliriz. Onvın için Ömer, fikir tarihlinizde eşsiz bir konaktır. Onu daha iyi anhyabilmek için, bu bakımdan incelemek lâzımdır.
im kânları m bulmuştur, bu fikir ve kültür kımıl-
Radyofonik temsilleri ve senaryo-lariyle tanıdığımız Tahir Olgaç’m Kekik kokusu ı2l adı altında yayınladığı kitapta bulunan yedi hikâyede hâkim olan başlıca unsur folklordur. Fakat, bu folklor, artık sadece köylünün değil, aynı zamanda şekilde yaşıvan halk tabakalarııün da hayatını, duygularını ve düşüncelerini içine alan bir nevi popuJİMiıe mahiyetini almış bulunuyor. Analık, hu ve Asker Ahmet adlı hikâyelerinde, Tahir Olgaç bize gerçek kekik kokusunu Adeta teneffüs ettirmoye muvaffak oluyor. Bu muvaffakiyetin sırrı, şüphesiz. muharririn bu mevzulara uygun, yepyeni bir üslûbu kullanmasıdır. Bugüne kadar okuduğumuz roman ve hikâyelerde, muharrirlerin umumiyetle şahısları bile hayatta kullandıkları dille konuşturduklarını pek az gördüğümüz için, bu konuşmalar dışında kalan, yani muharririn anlattığı kısımların dahi esas temaya uygun dille yazıldığını ilk defa görünce, doğrusu insanda garip bir intiba uyanıyor. “Dün gece, sabahı etli anan. Nenleydin a çoban “ Arı suya bulguru, yemeye kura kura, diye soğan kırdı siniye. Oğul yiye, bol yiye. diye diye ayrana yoğurt ezdi. Üç
A öğün namazında adını teşbihe dizdi; Ha oğul gelir, ha teze gelir, ha geldi gelir... Nettin çoban: nere-din. Nere gittin? Ahhh çoban, seni çoban. Dün gece sabahı etti anan.....
Bu sütunlarda Eflâtun Cem’ln Bu Toprağın Masallnrı’ndan bahseder-
DURAKTA
Hikâye, romandan tamnmiyle ayrı bir tarzdır. Bu tarzın üstadlann-dan biri olan Maupassant’ın Bel-Anıi ve saire gibi daha birkaç tane de romanı vardır. Bir gün kendisine» artık işi romancılığa döküp döknu-yeceğıni soran bir ahpabma, büyük muharrir; “Yok canım, demiş, bu mev. zııları hikâyeye sığdıramadım da ondan.,, Bu söz. Maupassaııt m hikâyeyi romandan üstün tuttuğunu göstermektedir. Büyük bir başyazarın da. bir gün, gazetesinin sekreterine makalesini verirken: “Vaktim olmadığı için biraz uzun kaçtı!., dediğini söylerler. Nazımda rübâi. gazel, son-net ne ise. nesirde de hikâye o dur. Hikâye, kusur kabul etmez Halbuki. romanda, iyi tarafların fenaları telâfi etmesi için zaman müsaittir.
İşte, Enver Naci Gökşen’in en bü-
Seçimlerin malûm neticesinden sonra Başbakan Attlee, hangi yolu tercih edecektir ?
Parlâmento ekseriyeti makineleşmiş olmasına rağmen
Altlee'nin müşkül durumda olduğu âşikâıdır
Crossmann'ın idare ettiği müfrit cenah. Attlee ile kabinenin Morrison. Bcvln ve Crips’ten müteşekkil “büyük Üçleri” nl, orta sınıf seçmenleri tutmak gayesiyle, seçim mücadelesi-
nl çok yumuşak ve zayıf yürütmek yüzünden 23 şubat “mağlûbiyeti,, ne sebep olmakla acı acı ilham ediyorlar, (ölçüsüz olmakla beraber, çok sevilen hat[p Bevan’ın radyoda ve büyük toplantılarda İşçi Partisi adına propaganda yapmaktan menedıldiği malûmdur.) Müfritler, aynı zamanda, gittikçe genişleyen tavizlerde bulunarak hükümette kaimaktansa, markalat mefkû releri ne sadık kalan bir sosyalist parli olarak muhalefete geçmeyi terejb ettiklerini de ima ediyorlar. Kaldı ki, mutedil yol takip edil-
se bile, seçimlerin, bu sene içerisinde yemlenmesi ihtimali gene Ortadan kalkmıyaeak ve sosyalist programın başlıca İddialarını feda etmek, gelecek seçim kampanyası için çok fena bir başlangıç olacaktır.
Başbakanın radikal ve nnıtedıl politikalar arasındaki tereddüdü, solcu partide belirmeye bnşlıyan büyük tezatlar. (Koalisyona gitmek temayülü ve nihayet seçimlerin, yakında veya hemen tekrarını isteyen ve gittikçe kuvvetlenen cereyan, seçimlerden beri Ingiltereyi saran vüzuhsıızluk havasının en bariz vasıflarıdır.
Fakat bu kararsızlık yalnız Başbakanla kabinesini değil, kül halinde bütün milleti sarmıştır. Çünkü, şimdiye kadar iç ve dış politikayı âiâka-
(1) Haldun Taner, Yaşasın Demokrasi. Ahmet Halit Kltabevi İstanbul, 1949.
KOKUSU
ken söylemiştim: Edebiyatımız üslûp değiştiriyor. Fakat soysuzlaşan bir tatlı su frengi edebiyatımız var. onu değil, mâzıye. köklerine uzanarak, oradan kuvvet alıp yeni ufuklara doğru ilerlemeye çalışan ve henüz bir türlü yolunu bulamayan milli edebiyatımızı kasdetmişUm. Tahır Olgaç, uzun yıllardan ben bu v&dide en çok gayret sarf eden arkadaşlardan biridir. Öyle zannediyorum ki, emeklerinin meyvalarını toplamak zamanı yaklaşıyor. Doğmasını hasretle beklediğimiz yeni Tiiı k üslûbun-ds. ve dolay isiyle edebiyatında, onun ve onun gibilerin de payı elbette olacak. Ancak, bir noktaya dikkatini çekmek İsterim: Halka inmek uğranda sanatı feda etmiyelim. Gerçi bugün için böyle bir tehlike bahis mevzuu değil. Fakat, reaksiyonlar bazan muharrirleri ve sanatkârlan.farkında olmadan, başka mecralara sürükliye-bilir.
Lirizmle realizmin bağdaşması güç bir sanattır. Kekik KokıiMi muharriri bunda da muvaffak olmuş, Bazan romantizme kadar giden içli üslûbu, yer yer natüralist diyebileceğimiz bir mahiyet de alıyor, hikâyelerinde Türk
Türk halkının nabzı atıyor. Bunu her satırda, her kelimede
Talıîr Olgaç’m köylüsünün ve
hissediyoruz.
(2) Tahir Olgaç. dağıtma yeri İnkılâp BİR ADAM
yük meziyeti bunu anlamış olmasıdır. Durakta Bir Adam (3) a^li hikâyesinin başlığı altında yayınladığı on üç hikâyenin her biri havalın bir cephesini ele almaktadır. Bütün vakalarda esas tema “insan,, dır* Duralda Bir Adanı. 12 No. lı Hasta Emekli. Küskün, Kesik Haşatı, Beyinsiz A-dam. Tahini Yaratan Adanı adlı hikâyelerinde hep insan ruhunun şu veya bu hâdise karşısındaki tezahürünü görüyoruz. Bu bakımdan, muharririn modern roman ve hikâye mefhumunu kavradığını, hayat denilen ezeli dramda hem aktör hem seyirci olması gerektiğini takdir ettiğini söyliyebiliriz.
Kekik Kokusu.
Kitabevl, 1950
(3ı Enver Naci Gökşen. Du ta Bir Adam, kader Basımevi, İstanbul, 1919.
dar eden mUhim dâvalar, seçimden sonraya telur edilmişti. F’elbuki. u-ınuınl vaziyet, seçimlerin “lerabcre” neticelenmesi üzerine, eskisinden de beter oldu Geçen yaz ve sonbaharda, herkes hiç olmazaâ yılbaşı ile 1950 haziranı arasında kati kararlar alınabileceğini umuyor,iu Şimdi ise u-muıni efkâr, vazıyetin, uzun boylu beklemeye mütehammil obruıdığm-dan başka hiç bir neticeye varamamakla beraber, bıınıın ne raman değişeceğini de biı türlü kestiremiyor.
Bu tereddüt devresi.ün, sosyalist leri. i’ücu ••dil. u z km arlar almaktan men ve devletleştirme kontrol ve plânlama politikalarını -bizzarur-tehır etmeye icbar edeceği hakikati pek zayıf bir tesellidir. Çünkü, fert hayatında olduğu gibi, de» let hayatında da yapılan hatalar değil, kaçırılan fırsatlar, yapılmayan isler göze batar. Attlee ninkı kadar zayıf temellere dayanan hükümetlerin sebep o-labilrceği ı-n büyük t»khk(, milli e-nerjiyi neticesiz iktidar ka‘*galariyle İsraf etmektir. Çünkü bu yüzden, seçim mücadelesinin arzu edilmemekle beraber, zaruri olan havası, yerleşmeye yüz tutar ve milletin dikkatini, Avrupa ve milletlerarası politikada yüklendiği büyük vazifelen en çeker.
r
I
6 Mart 19W>
Y BTN 1 İBT ANB
HİKAYE
KAŞAĞI
Beşiktaşlılar, Fenerbahçeyi dün 1-0 mağlûp ettiler
Böylece, Siyah-Beyazlılar, 1949-1950 İstanbul lik şampiyonluğunu kazandı
Günlerden beri sabırsızlıkla beklenen ve ]949-50 yılı İstanbul futbol şampiyonunu tâyin edecek olan Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki sonenin en mÜrflm maçı denilebilir ki gene senenin ((n fena .biı gününde dün İnönü Stadında oynandı. Sahanın bozulmaması için büyük maçtan evvel Kasımpaşa 11e tstanbulspor arasında oynanması mukarrer olan maç tehir edilmişti. Beşiktaş, Fener-bahçeden bir puvan ileride olduğu için üçte İki şans kendisinde olarak müsabakaya iştirak ediyordu. Galip geldiği veyahut berabere kaldığı takdirde şampiyonluğu kazanmış olacaktı. Fo-nerbahçeniıı İse birinciliği kazanması için behemehal galip gelmesi lâzımdı.
Havanın rüzgârlı, yağmurlu ve soğuk olmasına rağmen Stadyum gene baştan aşağı dolmuştu. Açık tribünlerde yerlerini alabilmek için vaktinden çok evvel gelen halk şemsiyeleri altında maçın saatini beklemekte idiler. Tribünlerde de zarif giyinmiş bayanlar havanın muhalefetine rağmen yer almış bulunuyordu.
Alkış tufanı İçinde sahaya çıkan takımların şu şekilde tertip edilmiş oldukları görüldü:
FENERBAHÇE
• •
mütuvekkilâno
9
Geçen hafta İn g 11 te rede yapılan ilk maçlarında Manchester santrforu John Rowley» Cari ton kalevisi Sanı Bartram’m bir kurtarışı ile fırsatı kaçınyoıs Bu maçta Manchester 2-1 galip gelmiştir.
Cihat
SalAhaddln
Hilmi Kâmil ♦
Erol Mehmet AH Cemal
Ahmet Müjdat LcHcr Halit
»a
îlalyan Milli Takımının Brezilya seyahati
İtalyan oyuncularının, dünya futbol kupası maçlarına iştirak etmek üze-fe Rio ete Janeiro’ya ne vasıta ile gönderilmeleri meselesi mühim bir hâdi-olmuştur. Federasyon oytacuları Uçak İle seyahat ettirmek arzusunda ke de Torino felâketinin hâtırası daha pek yeni olduğundan buna cesaret edememekte ve takımı vapur ile göndermek tasavvurunda bulunmaktadır. Böyle olduğu takdirde ise yolculuk bir havli uzun sürecektir.
Diğer taraftan. Cenubi Amerika iklimine alışmaları için federasyon o-yuncuları müsabakalnr başlamadan en az on beş gün evvel Brezilyada bulundurmak işlediğinden, buna seyahat müddetinin de uzunluğu ilâve e-dilince, erken hareket etmek icap e-decektir ki bu da şampiyona maçlarının zamanında bltlrllemomesini intaç etmekte, teşkilât ve idarecileri müj-Kül bir durumda bırakmaktadır.
Batı Avrupa futbol şampiyonası
Her sene bir Batı Avrupa futbol şampiyonası tertibi fikri ortaya atılmış ve bunun üzerinde işlenmeğe başlanmıştır.
Şimdiki tasavvurlara nazaran Av-rupayı üç grupa ayırmak suretiyle böyle bir şampiyonanın tertibi düşünülmektedir.
Birinci grupa; İngiltere, îskoçya, 1-talya. İsveç, fspanyg.
İkinci Grupa: Gal. Fransa, Eire, Avuitürya« Portekiz.
Üçüncü grupa: Belçika, Şimali İrlanda. Yugoslavya. Danimarka ve Is-viçronin alınması müteaavverdir.
Buna, Holânda. Noneç. Luksem-burg, Finlândiya ve yakında FİFA’ya tekrar iltihakı beklenilen Aimanyanın da alınmaları suretiyle dördüncü bîr grupun teşkili de bahis konusu olmaktadır.
Îngîlterede altıncı tur nihayet buldu
Londra 5 (YİRS) — İngiliz Futbol Kupası maçlarının 6 ncı turu bugün sona ermiştir ve dömi-finale kalan takımlar tesbit edilmiştir.
Bugün 200.000 e yakın kişinin seyrettiği dört maç şu neticeleri vermiştir: Arsenal - Lorda United'I 1-0; Cheİ-aea - Manchester United’I 2-0; Everton - Derby County’i 2-1; Liverpool U. -Blackpool’ıı 2-1 yenmiştir
BEŞİKTAŞ
Mehmet
Yavuz
Nusret
Süleyman K.
Vedii Faruk
Marull
Bülend Hüseyin Şükrü
saat 15 te hakem Sulni
Maça tam
Garanın idaresinde başlandı. İlk vuru şu yapan Fenerbahçeliler Beşiktaş kalesine kadar sarktılarsa da bu hücumu kolaylıkla kesen Beşiktaş müdafaası uzun bir vuruşla topu Şükrüye gönderdi. Şükrünün ortaladığı topu kapan Beşiktaş orta akıncıları Fenerbahçe kalesine İlk tehlikeyi atlattılar. Oyun çok süratli ve canlı oluyor. Seyirciler son derece heyecanlı. Her iki tarafın da nkınları taraftarları tarafından mütemadi bir uğultu halinde teşci ediliyor. Saha çamurlu ve kaypak olduğu İçin topun falsoları oyuncuları şaşırtıyor. Beşiktaşın ilk anlarda daha kombine bir oyun oynadığı görülüyor. 12 nel dakikada Fenerbahçelilerin soldan yaptıkları bir akın neticesinde Beşiktaş kalesinin önü karıştı. Güçlükle bu akını durdurabilen müdafaanın söktüğü top Bölende geldi. Bölendin tek başına Fener müda-filerlni geçmek İçin sarfettlğl gayret bir semere vermedi. On beşinci dakikada Mehmet Ali cııder ele geçen hır fırsat kaçırdı. Leftorin sürüp ortaladığı topu kalenin İki metro Önünde va-
kaladığı halde önü boş iken ters bir vuruşla duan attı. Beşiktaş şimdi hâkimiyeti İyice ele almış bir vaziyette oynuyor. Cihat iistüste çekilen İki korneri yumruklamak suretiyle güçlükle kurtarabildi. Fenerbahçe takımında ufak bir değişiklik yaparak Lefteri açığa, Erolü de İçe aldı. Leftorin şahsî oymyarak karşısındaki o-yunculan muhakkak çalımla geçmeğe çalışması ve buna da muvaffak olamaması Fener »kınlarının heder olmasına sebebiyet veriyor. 35ıncl dakikada oşapolik bir pas kapan Bülend hor iki Fener müdafllnl de «Üratl sayesinde geçmeğe muvaffak olduysa da topu ayağından fazla açtığından Cihat yetişerek kurtardı.
Beşiktaşm ara paslarla oyunu açıp birdenbire süratle cenuhlaıdan hücuma geçmesi Sarı-Lâclvcrt müdafaasını zor bir durumda bırakıyor. Devrenin sonlarına doğru açılan Fenerbahçe. Be.şıktaşı sıkıştırmağa başladı. Aktnların karşılıklı olması oyuna büyük bir hız ve heyecan veriyor. Marull Siyah-Beyaz müdafaasının belkemiğini teşkil ediyor. Bölendin sıyrılarak ani hücumları Fenerbahçe için tehlikeli oluyor.
Bu vaziyette oynanan birinci devre 0-0 sona erdi. Bu devrede Siyah-Beyaz-lılar hafif bir üstünlük kuracak daha fazla gol pozisyona girmiş oldukları halde müspet bir netice elde edememişlerdir.
Oyuncuların sarfottlklerl fazla gayret .yüzünden biraz ağır başlayan ikinci devrenin bidayetinde top ortalarda oynanıyor. Beşinci dakikada on sekiz pas yakınlarında Fenerbahçe aleyhine bir serbest vuruş verildi. Şükrünün ' çektiği favulü anlaşılmaz bir sebeple I ayakla karşılamak isteyen Cihat kayan topu kaçırdı. Hüseyin yetişerek gol yaptı. Beklenilmedik bir sırada yapılan bu gol. Fenerbahçelileri kam? çıhuhğı gibi Beşiklıışlıları da galeyana getirdiğinden oyun yeniden bir saman ateşi gibi parladı. Biraz sonra I Şükrünün çektiği kuvvetli bir şut üst I direğe çarparAk kurtuldu. On beşinci dakikada bu devrede gene sağ açığa geçen Erol vücut çalımiylc Vedliyl at-Intarak ortaya güzel bir pas verdi. Haildin çektiği fevkalâde denilecek güzel şülü Mehınet güçlükle çelebildi. Ffenerllfer Ahm« iı hücum hattına al-dıİAr, Yirminci dakikada ortalardan söktüğü bir topla kaleye kadar dayanan Ahmetlin plase vuruşunu herkesin gol olduğunu sandığı hır anda Beşiktaş kah cisl mükemmel bir plonjon- I İn kurtardı. Ahmvdin forvert oynatılması Fener hücum hattını sürüklüyor. I Fakat bugün müdafaanın her tarafında hazır ve nazır olan Marull Fener muhacimlerine göz açtırmıyor. Yirmi beşinci dakikada tam sıra çizgisi üstünde Fcnerbnhçeye gene bir favul oldu. Şükrünün çektiği şilt sıralanan oyunculara çarparak istikametini de-
ğlştlrdlği halde Cihat âdeta havada u-çarAk topu tuttu. Topun çamura bulanmış olması dolayısiyle bugün her İki tarafın da çektiği kornerlerin yüzde sekseni dışarı çıkıyor, Lefterln bu devrede de şahsi oynamakta inat etmesi Fener akınlarını semeresiz bırakıyor. Muhakkak bir gol çıkarmak azmiyle oynayan Fenerbahçe, devrenin sonlarında tek kale oynadığı halde bir netice alamıyor. Beşiktaş takımı şimdi tamamlyle müdafaaya çekilmiş bir vaziyette. Oyunun bitmesine daha beş dakika var. Artık İstanbul şampiyonluğunun Akıbeti belli oluyor. Beşiktaş müdafaası canla boşla uğranarak Fenerin peşinde koştuğu bu tek sayıyı yememeğe ahdetmiş gibi oynuyor. Bütün Beşiktaş takımının müdafaaya çekildiği bir aırada oyun 1-0 Be-şlktaşın galibiyeti İle sona erdi.
Bu galibiyetle artık kati surette İstanbul şampiyonluğunu kazanmış cilan Beşiktaşlıları tebrik ederiz.
Hakem Sulhi Garan dünkü maçı da güzel idare etmiştir.
Amerikalıların basketbol maçı
Şehrimizde bulunan Amerikan filosuna mensup Mldway ile Nesvport Nsw’« basket bolcülorl dün Teknik Ü-nlversite salonunda bir basketbol gösteriş maçı yapmışlardır. Mldway bu karşılaşmada Ne\vport NeWs’i 54-4U mağlûp etmiştir. Mldvay'lller canlı ve temiz bir oyun çıkarmışlardır.
Amerlka kayak yarışhırıııda AvusturyalI birinci geldi Sun-Valley-ldaho-5, A.A. (Alp) — Dün yapılan Harriman kupası iniş müsabakasını AvusturyalI Hane Nog-ler 2 dak. 18 s. 8-10 la kazanmıştır.
2 •— Zeno Oolo 2. 17.2/10
3 — Jean Pazzl (Fransa).
Amerikalı kadın kayakçı Idrincl geldi Sun Valley - îdaho- 5. A.A. (Afp) — Kadınlara ram inil müsabakasını Amerikalı Andrea Mead 2 dak. 22 a. 4-10 la kazanmış, Fransız Jacqueline Martel ikinci ve AvusturyalI Lydla Osrtein ü-çüncü olmuşlardır.
Futbolda yeni bir taktik
Charlton takımının menajeri Jimmy. W M sistemine karşı çok müessir bir tedbir bulmuştur. Takımda merkez muhaclmiiğl vazlfoslni aynı zamanda üç orta akıncıya vermekte, yani iki iç İle orta akıncı müsabakada her an yerlerini değiştirmekte olduğundan karşı taraf müdafaası WM sistemini tatbik ederek bunları lûyıkiyle marka edememekte ve bu yüzden büyük bir müşkülâta mâruz kalmaktadır. Bu tâ-blye usulü dairesinde tatbik edilebildiği takdirde büyük avantaj sağlamaktadır.
Be*lktaşw şampiyonluğunu kazandıran gol olurken.
AHIRIN avlusunda oynarken aşağıda, gümüş söğütler altında görünmeyen derenin hazin şırıltısını İşitirdik. Evimiz iç çitin büyük kestane Ağaçları arkasında kaybolmuş gibiydi. Annem istaııbuhı gittiği Içlıı, benden bir yaş küçük olan kardeşim Haşanla artık Dadarııhuıı yanından hiç «3** rılmıyordıık. Bu, babamın se.vlırf ihtiyar bir adamdı.
Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey atlardı. DAhıırııhhı beraber onları sııya götürmek, çıplak sırtlarına binmek ne doyulmaz bir zevkti. Haşan korkar, yalnız binemezdi. Dndarııh, o-nu kemli Önüne alırdı. Torbalara arpa koymak, yemliklere ot doldurmak. ahırı süpürmek, gübreleri kaldırmak en eğlenceli bir oyundun ziyade bizim hoşumuza gidiyordu. Hele tımnr... Bil, en zerkli şeydi. Dadarıılı, eline kaşağıyı alıp İşe başladı mı tiki., tık., tiki., bir saat gibi...
Yerimde duramaz:
— Brıı de yapacağım, tu rıırdum.
O vakit Dndarııh beni
sırtına kor, elime kaşağıyı verir.
— Haydi yap. derdi...
Bu demir âleti hayvanın üstüne sürter, fakat o ahenkli tıkırtıyı çıkaramazdım.
— Kuyruğunu sallıyor mu?
— Sallıyor.
— Hani bakayım?
Eğilirdim, uzanırdım. Lâkin atın sağrısından kuyruğu görünmezdi.
Her snbnh ahıra gelir gelmez:
— Dadaruh, tımarı ben yapacağım, derdim.
— Yapamazsın.
— Niçin?
—. Daha küçüksün de ondun,»
— Yapacağım.
— Büyü de öyle.
— Ne vakit?
tık, tıpkı
diye tııt-
Tosunun
bl-
za-
to-
At, ahır işlerinde yalnız tımarı becerenilyorduın. Boyum karnına bile varmıyordu. Halbuki en keyifli, en eğlenceli şey buydu. Sanki, kaşağının muntazam tıkırdım Tosunun hoşunu gidiyor, kulaklarını kısıyor. kuyruğunu kocamaıı bir püskül gibi sallıyordu. Tam tımar teceğino yakın huysıızl;tmr, o man Dadıırııh:
— Höyt... diye sağrısına bir
kat İndirir, soıırn öteki atları tımara başlardı.
Beıı de, bir gün yalnız başıma kaldım. Haşanla Dadaruh dere kenarına İnmişlerdi, içimde bir tımar etmek hırsı uyandı. Kaşağımı aradım; bulamadım. Ahırın köşesinde Dadarııhuıı penceremiz küçük bir odası varili. Buraya girdim, rafları aradım. Eyerlerin arasına falan baktım. Yok, yok. Yatağın ııltıııda yeşil tahtadan bir şandık duruyordu. Onu açtım, az daha sevincimden haykıracaktım: Annemin bir hafta evvel İstnnbuldan gönderdiği hediyeler İçimle çıkan fakfon kaşığı pırıl pırıl parlıyordu. Hemen kaptım. Tosunun yanına koştum, karnına sürtmek istedim. Rahat durmuyordu.
— Galiba acıtıyor, dedim.
Giiıııüş gibi parlıynn bıı güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin. çok sivri İdL Biraz kÖrletmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca tekrar tecrübe ettim. Gene atların hiç biri durmuyordu, kızdım, öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. Oıı adım ilerideki çeşmeye koştum. Kaşağıyı yalağın taşına koydum. Yerden kaldırabileceğim en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı İndirmeye başladım. İMnııbuldnn gelen, ihtimal Dndaruhıın kııllan-mıya kıyamadığı bu giizel kaşağıyı ezdim, parçaladım. Sonra yalağın İçine attım.
Babam, her sabah dışarıya gülerken bir kore ahıra uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o güıı gene ahırda yalnızdım. Ifıısnn, evde hlznıet-
Y^vzant ömar BeyfMdin
çimiz Peninle kalmıştı. Babam, çeşmeye bakarken yalağın İçinde kırılmış kaşağıyı gördii. Dndnrııha haykırdı:
— Gel buraya!
verma-
Gölgeli Hakanı
Nefesim kesilecekti. Bilmem neden, çok korkmuştum. Dadaruh şaşırdı. Kırılmış kaşağı meydana çıkınca babam, bıınu kimin yaptığını sordu.
Dndarııh:
— Bilmiyorum, dedi.
Bnhamııı gözleri bana döndü, daha bir şey sornından:
— Haşan, dedim.
— Haşan mı?
— Evet» dün Dadaruh uyurken odava girdi. Sandıktan aldı. Sonra j-Hİağın taşında ezdi,
— Niye Dadarııha haber din?
— Uyuyordu.
— Çağır şıınıı bakayım.
Çitin kapısından geçtim, yoldan eve doğru koştum,
çağırdım. Zavallının bir şeyden haberi yokfıı. Koşarken arkamdan geldi. Babam pek sertti. Bir bakışındım ödümüz kopardı. Haşana dedi ki:
— Eğer yalan söylersen seni döverim..
— Söylemem.
— Pekâlâ bu kaşağıyı niye kırdın?
Haşan, DndAruhun elinde duran alete şaşkın şaşkın baktı. Sonra sarı saçlı başını sarsarak:
— Ben kırmadım, dedi.
— Yalan söyleme, diyorum.
— Ben kırmadım.
Babanı tekrar:
— Doğru söyle, darılmayMcağım. Y’nhın çok fenadır» dedi. Haşan, İnkârında İnat etti. Babanı hiddetlendi. Üzerine yürüdü. "Utanmaz yalancı», diye yüzüne bir tokat indirdi.
— Götür bunu eve; sakın bunu bir daha hııravn sokma. Hep Perçinle otursun, diye haykırdı. Da-(hıruh, ıığlıvan kardeşimi kucağı* na aldı, riidü.
Arlık yordum.
Aııııem geldikten sonra da affetmedi. Fırsat düştükçe °O yalancı" derdi. Ilasnn yediği tokat aklına geldikçe ıığlıımıya haşlar, güç susardı. Zııvııllı anneciğim benim iftira atabileceğime hiç ihtimal vermiyordu. "Aptal Dadarııh atlara ezdirmiş olmasın" derdi.
Çitin kapıcına doğru yii-
ahırda hep yalnız oynu-Hhmhi. evde mahpustu.
Ertesi sene annem, yazın gene İstanbul» gitti. Biz yalnız kaldık. Haşana ahır hâlâ yalaktı, (bereleri yatakta atların ne yaptıklarını, tayların büyüyüp büyümediğini hana sorardı. Bir gün birdenbire hastalandı. Kalabaya at gönderildi. Doktor geldi» °Ku>palııaıM dedi. Çiftlikteki köylü kadınlar eve ü-şiiştüier. Bir takım tekir kuşlar getiriyorlar, kesip kardeşimin boynuna sn rıyorlardı. Babanı yatağının dibinden aynlmıyonhı.
Dada ruh çok durgundu. Pervtn hüngür hüngür ağlıyordu.
— Niye Ağlıyorsun, diye lordum.
— Kardeşin hasta.
— İyi olacak.
— İyi olmıyAcak.
— Ya ne olacak?
— Kardeşin ölecek, dedi.
— Ölecek mİ?
Ben de ağlamıya başladım. O hastalandığından beri Pervlnin yanında yatıyordum. O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz Haşanın hayali gözümün önüne geliyor, "îf-tlrnoı, İftiracı.,, diye karşımda ağlıyordu.
Pervlni uyandırlım:
— Ben Haşanın yanına gideceğim, dedim.
— Niçin?
— Babama bir şey söyliyeceğlm.
— Ne söyllvecekaln ?
—- Kaşağıyı ben kırmıştım, onu •Öyllyeceğlm.
— Hangi kaşağıyı?
— Geçen scnekl. Hani babamın Haşana darıldığı — Lâfımı tamam-hyamadım. — Derhı hıçkırıklar I-çlnde boğuluyordum. Ağlıya ağlıya Pervlne anlattım. Şimdi babama söylersem Haşan da duyacak, belki beni affedecek...
— Y arın söylersin, dedi.
— Hayır, şimdi gideceğim.
— Şimdi baban uyuyor, yarın sabah söylersin; Haşan da duyar. O-nu öpersin, ağlarsın,
— TrkAlâ.
”— Hadi çimdi uyu!
aeni affeder.
%
gözlerimi ka-
Sabaha kadar gene pıyaınadım. Hava henüz ağarırken Pervlni uyandırdım. Kalktı; ben 1-alnıriekl zehirden arabı boşaltmak Içlıı acele ediyordum. Yarık kİ zavallı masum kardeşim o gece Ölmüştü. Sofada çiftlik Imamlyle Dadarilhu ağlarken gördük. Baba-mın dışarıya çıkmasını bekliyorlardı.
5
çev-
biri-
10
sirk kumpan-
8
9
10
3
4
5
6
7
yardı-kimse
0
7
8
9
nevi kalas nakil vasıta-
ıştıra-yüzü, kade-
rüzgâriyle savrulan bahçesinin 'yollarını romantik 'Köşesinde
8
mer-
yeler
— Elbisenin iç kısmı, Tlbetin kezl
— Bir nakil vasıtası, (Tersi) relemek.
— Fakülte şefi
— Gök, bir renk
— İyi, Mabette yapılan
— Balkan memleketlerinden nin merkezi, İlçe
— Sanat, Bir zamanlar lst&nbula gelen meşhur bir yası
Yukardan aşağı:
1
2
— Bir golümüz, Bir
— (Tersi) İlk devir larındnn. Bir renk. Bir çalgı
— Bakiye
— Hazır. Su
— Otlak saha. Bir kadın isrnİ
— Mum dumanı, Şöhret
— İştah açıcı bir nebat, Bir muharririn soyadı
— Bir yiyecek maddesi fırlatan insan. (3 kelime)
— Güzel koku. Aynı
— Yarı açık, Bir çok.
— 36 —
Bıı esnodR dostumun oğlu General Anflör bizim bulunduğumuz tarafa seğirtiyor. Büyük bir heyecanla Jül’ü kucaklıyarak:
— Sarmaşalım babacığım, diye haykırıyor. Ah., baba... Blisen senden ayrılıyorum diye ne kadar mustaribim. Fakat Cennette tekrar kavuşacağımızı ümit ediyorum, artık birbirimizden ayrılmayız. Ebediyen.. Ebediyen.. Küçücük Toton yanında kalacak.
General, göz yaşlan içinde, genç babasını şapır şupur öpüyor.
Bir boru sesi duyuldu.
Bu, hareket işaretidir. Bölük halinde melekler ilen atılıp teşjde gelenleri, dostlan, aileleri hava meydanından dışarı çıkarıyorlar.
Bir »kimi boru aesi duyuluyor. Onar onar, her birinde birer pilot-melek olan "dev-havabüs.. 1er havalanıyorlar. Kalabalıktan vedâ feryatları yükseliyor, mendiller sallanıyor.
Jül Anflör'Un bindiği "havabüs., ün de sırası geliyor. Dış balkonda yer almış olhn generalin ayakta dimdik durduğunu görüyoruz. Silindir şapkasını çıkarıp sallıyor ve mo-törün gürültüsünü bastıran gümbür gümbür sesiyle, son deia olarak haykırıyor:
— Allahaısmarladık babacığım. Küçücük Toton seni Cennette bekliyor.
Kalabalık arasından bir mahalle çocuğu şöyle Besleniyor:
— Kartpostal göndermeyi unutma!
Biraz sonra Paris - Şefaat hattının üç yüz elli "dev - havabüs,, ü havada kayboluyor.
Halk, otomobil rıhp dönmektedir.
Asayişe memur zamla ve jimnastik lar.
kalabalığı arasından aıy*
melekler askeri hır inti-UÇUgiylc Pariso dönüyor-
XXI.
Para dalaverecileri — İş adamı Ro-ber Maker harlkulâde hir şirket kuruyor — Parlste yeniden fakirler var — JaurAtt kaleme sarılıyor — Bir sonbahar günü — Verter’ln yeni felâketleri.
1
Şefuat \ Adisine hareketin başlaması Pa-
MUHARRİRİ : CAM/
Hicri
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
rlste hüküm süren çılgınlığı ve zevk hummasını yatıştırmadı.
Belki bir iki gün, yüzler daha ciddi, bakışlar daha düşünceli göründü. Fakat diriler-lerin ekseriyeti, bu hiç hesapta olmıyan zevki) safa hengâmesinden istifadeye can Attıklarından düşünmekle vakit kaybedecek halde de-gillcr. Artık hepimiz defter-t Amai'imlzln öldüğümüz tarihte nihai bir şekilde kapatıldığını biliyoruz. Mademki bu intikal devresinde etliklerimizin hepsi yanımıza kâr kalacak, o halde uzun boylu düşünmekte ne mâna var? Fenalar, muhterisler, zevk düşkünleri, vücutları ile beraber dinlen ihtiraslarını tatmin için. Şefaat Vâdlslne gülen yolların tıkalı bulunmasından mütevellit Paris hayatından faydalanmak iHtıyorlar.
Para tevziatı yapılalı henüz üç ay olma-klşi zenginleşti, geri kalanı mül-düşlü.
ve borsa oyunları yüzünden bir Verdik. Batakhaneler açıldı, eski
Şimdi, Parla halkı, her devrede olduğu gibi zenginlerden, işçilerden ve zavallı fakirlerden mürekkep bir kitle haline geldi.
Bir kere daha komünizm teşebbüsü İflAa etmişti.
Jaurâs derhal halk müdafii Alicenap kale mine sarıldı ve şiddetli bir makale ile proletaryanın nihai mücadeleye yeniden başladığını ilân etti. Zavallı ve aziz şair! Asli ve ebedi kuruntusunu sonuna kadar götürmüş olacak.
darı bir çok lis vazıyete
Kumar çok kurban
parA dnİAvererılerl şirketler kurarak beşeriyetin ebedi •'armut., larının paralarını çekmek İçin her türlü çareye başvıırııyorlnr. Bu şirketlerin en fevkalâdesi, İflâsları vc tarihteki şöhretiyle tanınmış İş adamı Rober Maker in kurduğu müessese oldu. Isnıinl "İstikballerini Düşünenler,, koyduğu şirketin gayesi insan Vücudunu hususi bir kimyevi muameleye tâbi tutarak yanmaz, tutuşmaz bir hale sokmaktır. Böylece Cehenneme atılmaktan endişe edenler bir nevi sigorta edilmiş olacaklardır.
Bu dalavereci iş adamının tekliflerine İlk kapılanlar, para tevziatı Asyeslnde zenginleşmiş olan fakirler, serseriler ve dilenciler!
• •e
Yaz bitti. Sonbahar yapraklar. Lüksenburg Örtüyor. Parlsin bu en Elvlr'le ben. güzel aşk rüyamızı gezdirip duruyoruz.
Sonbahar güneşinin solgun ziyasınrln hüzün Veren bir opora-komik dekoruna benzer Mcdicis çeşmesinin yanına oturuyoruz
(Jpera-komik mi? Bu tedai ile zihnimden, her akşam tiyatro sahnesinde arzulanın, ıstıraplarını, hattâ ölümlerini ımısıkiııin ebedi-leştİrdiği nağmelerle tekrar eden blıtün aşk kahramanlarını geçiriyorum, Manon. Verter, Mirnl, Des Grleııx, Rodolf vesaire,,. Acaba ne oldunuz? Siz de blzlor gibi dirildiniz mi? Çünkü opera-komlk eşhası olsanız dahi, siz de hakikt birer mevcudiyete sahip idiniz ve hu dünya Üstünde aşk maceranızı yaşadınız. Manon İle Des Grieııx sahiden mevcut idiler. Verter hakikaten intihar etti. Mimi ile Rorlolf şu anda bulunduğum ve havailere daldığım Lüksenburg bahçesinde gezip, dolaştılar. O halde? Dea Grİeux sevgilisi Manon’ıın yanında nu? Verter. uğrunda intihar ettiği Şarlo* tunu, ve Rodolf Mlmlslnl buldu mu?
Elvlr tatlı sesiyle soruyor:
— Neye daldın, Jllber?
Cevap vermeye vakit bulmadan, arka ta rafımızda bir hıçkırık duyuluyor.
Dönüp bakıyorum. Başını ellerine almış bir adam, sıraya oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Üstünde mavi bir ceket, başında perukası, bacaklarına yapışık bir beyaz pantolonu var. Ayaklarına kısa ve konulan devrik çizmeler giymiş Tuhaf şey!.. Ben bu adamı bir yerde gördüm.. Hiç de yabancı gelmiyor. Elvlr;
— Zavallı, diyor, belki hasta. Gidip kendisine yardım etsek mİ?
Kalkıp yanına varıyoruz; başını kaldırmıyor, ağlamaya devam ediyor.
— Affedersiniz efendim, rahatsızsınız galiba, size bir yardımım dokunabilirse...
Yabancı, ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerini bize kaldırıyor. Gizli bir bin buruşturmasına rağmen, sapsarı fevkalâde güzel... Lâkin esrarengiz bir rln damgasını taşıyor gibidir:
— Hayır, teşekkür ederim, bana mınız dokunamaz, bedbaht Verte»',e yardım edeıncz.
Verter! Evet bu adam Verter! Tevekkeli tanır gibi olmadım. Lâkin burada Lüksen-bıırg bahçesinin bir sırası üstünde işi ne?
Elvlr ibadet edercesine mırıldanıyor:
— Verter!.. Vaktiyle hazin macerasına o kadar göz yaşı döktüğüm Verter. Güzel ve afif Şnrlot'ıın Aşıkı...
Şarlot ismini duyar duymaz Verter hiddetinden boğulur gibi bir feryat koparıyor:
— Merhamet ediniz, divc inliyor, bu is mi tekrar etmeyiniz. Onu btr daha görmemek, ondan uzaklaşmak için Almanyadan kaçarak buralara geldim.
Hayretler içinde kalan Elvlr kendini raptedemiyor:
— Ne diyorsunuz? Kabil mi? Artık Şaı-lot’u sevmiyor musunuz? Sevgili Lolot’unuzu? Nasıl sevebilirim kı artık ortada gençliğimin Şarlot’u, mâbudei havalım Lolot yok! Ah. (Jiı ildikten sonra onu nasıl bulduğumu düşündükçe hâlâ titriyorum, yüz kilo gelen bir kocakarı! niş!
İhtiyar, en aşağı Ne korkunç uya-
(Dt ı aını rar)
Evvel
17
1369
1950
MART
6
Pazartesi
Güneş öğle İkindi
Akşam Yatsı înısAk
(
Vaaatı
6 26 12 28 15.3* M.05 10 35
4.50
Rıımî
Üubat
21
1365
Eıuru
12.72
8.22
9 33
12.00
1.30
10.46
HAVA RAPORU
Cenubugarbl Inglltcrode bulunan yüksek hava tazyiki nüvesi doğu İstika» metinde kayarak Merkesl Avrupıyğ gelmektedir.
Devlet Meteoroloji İşleri Müdürlüğünden bildirildiğine göre yurdumusda ha* va; Trakya. Marmara. İç Anadolu vs Güneydoğu Anadnluda çok bulutlu va yer yer yağışlı, diğer bölgelerde bulut* lu geçmiştir.
Son 24 Mfuıt zarfında yurdumuza düşen yağış miktarları metrokarodc Islû-biyede 38. Antakyada 26. Afyonda 23, Gasianleptc 22. Aydın ve Tcklrdnğında 21. Floryada 20. Yeşil köyde 16. Antal-yadn 17. Uşak ve Blleclkte 16. Urfa ve Akhisardıı IS. lskendtrundh II, Bodrumda 13. Gdztnprdr 12. Muğla ve Kursu-da 11, Çanakkaledc 6 kilodur,
Kar kalınlıkları; Karakdsede 10 K .ırala 32, Erzurum da 14. Yanda 7 tan, dır.
En düşük »ıraklık Van d a 4. en yüksek tünde; Adanıula 15
sıfırın nlîıııda; sıcaklık sıfırın üs-der ecedir
Şehrimizde bugün bulutlu geçecek rüzgârlar kuzeydoğudan orta kuvvetle «aecek. hararet derscesinds bir değişiklik olırnya-çaktır.
hava umuıniyetto kuzey ve
« »Tart 1950 • YENÎ İSTANBUL __Sayfa 8
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Haftanın İktisadî
PARİS HUSUSÎ BÜROMUZ BİLDİRİYOR
"Yeni Istan oul„ un iktisadi an keti
İktisadi İşbirliği ve Ekonomik ve So&yal Konfey toplantısı — Tru-nıaıfın kauçuk plânı — Amerikan ve Fransız grevleri — İtalya - Fransa anlaşması — Rublenin yeniden değerlendirilme*! ve ruble bloku — Hâzinenin buMisi teşebbüslere kefaleti — Sanayi Bankası — Genel gümrük tarifesi müzakereleri — Ynl ihraç müsaadesi — Almanya İle ticaretimiz — Ziraate yeni kredi imkânları — Samsun tütün piyasası — Amerikalıların tülün talepleri
GECEN haftanın iktisadi icmalinde faaliyetinden bahsedilen M SHkker, Avrupa İktlaadl Birliği ve kliring fonu etrafında Anıo-rıkada temaslara ba klanmış ve söyledi ğl bir nutukta, nikbinliğini İfade etmiştir, Diğer taraftan. Lakv Success de toplanmış bulunan Birleşmiş Milletler Ekonomi ve Sosyal Konseyi iktisadin geri kalmış memleketlere yapılacak vardım tedbirleri Üzerinde müzakerelere girişmiştir. Bu konsey önünde beyanatta bulunan salâhiyet 1i bir Amerikan şahsiyeti. Ma’shall Plânından faydalanan memleketlerin hususî Amerikan sermayesinden istifade edebilmeleri için kendi kanunlarına gerekli hükümleri koymalaıı İcap ettiğini söylemiştir.
tktısaden geri kalmış memleketleri alâkalandıran diğer bir hâdise de, İsviçre bankalarının Milletlerarası Bankaya 30 milyon franklık bir kredi açmaya razı olmalarıdır. Bu meblâğ, adı geçen memleketlere lsvlçreden gönderilecek makine ve teçhizatın ödenmesine tahsis edilecektir
Başkan Truman’m kongreye teklif ettiği kauçuk plânının, kongre Silâhlı Kuvvetler Komisyonu tarafından reddedilmiş olmanı haftanın ehemmiyetle özerinde durulmaya değer bir haberidir. Başkan bu plânı ile. harp veya harp tehlikeni halinde sentetik ka uçuk sanayiine elkoymak salâhiyetini talep etmişti. Birleşik Amerika ülkesinde tabii kauçuk kaynakları bulunmadığı gözönünde tutulursa, sentetik kauçuk sanayiinin Amerikan ekonomisindeki ehemmiyeti anlaşüu Komisyon ile Başkan arasında 2uhur eden, bu İhtilâfın kongrede alacağı şekil ehemmiyetle beklenmeye değer bir mahiyet taşımaktadır.
Geçen hafta başlayan Amerikan kömür işçileri grevi henüz neticelenmemiştir. Modern kömür çıkarma ve taşıma tesisat ve vasıtalarına malik bulunan Birleşik Amerika pek az kömür stoku yapan bir memleket olduğundan, buradaki kömür gı evleri kısa bir zamanda memleketin endüstri hayatını tehdit eder bir manzara almaktadır. Filhakika, gelen haberler Amerikan endüstrisinin müşkül bir devreye girmiş bulunduğunu göstermektedir.
Diğer taraftan, hafta başında Fran-sada başlayan grevler de, vüsat ve ehemmiyetini arttırmaktadır.
Bir yandan, Batı Avrupa memleketleri arasında İktisadî işbirliği ve serbest. ticaret hareketlerinin hızlandırılması için faaliyet devam ederken, diğer yandan aynı maksatların mınta-kavî anlaşmalarla tedricen tahakkuk ettirilmesi gayretlerine de şahit olunmaktadır. Filhakika, halta kinde Fransa ile İtalya arasında yapıldığı bildirilen anlaşma gereğince, bu ’ıkl memleket mütekabılen birçok ithal kontenjanlarını kaldırmaya ve gümrük mânilerini azaltmaya karar vermişlerdir.
Haftanın dikkati çeken İktisadî haberleri arasında rublenin yeniden kıymetlendirilerek altın esasına bağlanmasını da zikredebiliriz. Ancak, milletlerarası tediye münasebetlerin de serbestçe temini mümkün olmayan bir paranın altın esasına bağlanmış bulunmasından, pratik bir netice hâsıl olmıyacağı meydandadır. Kaldıki, bu husustuk/ haberlerde rublenin “tahvil kabiliyeti,, mevzuuna dair bir sarahat yoktur Bu se-
beple, Sovyet Rusyanın giriştiği para operasyonu, ekonomik olmaktan ziyade, siyasî bir mahiyet taşımaktadır. Esasen Demirperde gerisinden gelen en aon haberler, bir "ruble bloku,, teşkil edileceğinin ve bu paranın bütün iktisadi krizlere ve burjuva paralarının değişikliklerine mukavemet edebilecek bir hale getirildiği,, nin bildirilmesi, hu müşahede nin yerinde olduğunu gösterıneyo kâfidir. Bununla beraber ortaya konu-
Batı Almanya - Mısır ticaret görüşmeleri ir Kahire. 5 (Nafen) — Batı Almanya Hükümetinin Almanya ile Mısır arasında ticari münasebetlerin gelişmesi için Alman Ekonomi Bakanlığı yüksek şahsiyetlerinden Rudolf Tefa‘1 Mısıra göndermiştir. Tef». Mısır Ticaret, Sanayi. Maliye ve Dışişleri Bakanları ile uzun görüşmelerinden sonra gelecek hafta «onunda Batı Almanya-ya avdet edecek ve hükümete raporunu verecektir.
lan bu para e mel İyesi Demirperde içindeki malları Rusyaya ucuz, başka yerlere pahalı bir seviyeye getirebilecektir. Böylelikle Rusyanın Demirperde içindeki memleketlirin mahsullerini satın alma İşini tkllsaclen de kendine bağlama imkânını elde etmesi beklenebilir
HAFTA İçinde memleketimizi alâkadar eden İktisadi hâdiselerin başında, hususi teşebbüslerin yabancı memleketlerden temin edecekleri uzun vâdoli kredilere kefalet vermeye Maliye Bakanlığını salahiyetli kılan bir kanunun kabul edilmesini zikretmek yerinde olur. Gerçi bu gibi hususlarda mülıim olan cihet salahiyetin kendisi değil onun kullanma şekil ve vüsatidir. Fakat her halde. yabancı sermayenin yurdumuza celbi, bahsinde yeni bir devreye girmiş bulunduğumuza hükmedilebilir. Diğer taraftan, sanayiimizin gelişmesi için yabancı sermaye ile yerli sermayenin işbirliği yapacağı bir müessese olması tasarlanan Sanayi Bankasının kuruluşuna alt hazırlıklara devam edilmektedir. Buna muvazi olarak ve aynı gaye ile bir de "Türk Sınai Kredi Enstitüsü,, kurulacağı bildirilmektedir.
Devlet Bakanlığı Sekreteri, memle-ketizinıin genel gümrük tarifesi ve ticaret anlaşması müzakerelerine iştirak edeceğini; incir, üzüm, halı ve tutun gibi ihraç mallarımız için tenzilât hükümleri teminine gayret olunacağı gibi mukabil tavizlerde sanayiimizin korunması hususunun gözönünde tutulacağını beyan etmiştir.
Haftanın dış ticaretimize dair hâdiselerine gelince; darı, fiğ. burçak, ve patatesin ihracına müsaade edilmiştir. Diğer taraftan. Dış Ticaret Dairesi Başkanı yeni döviz tahsisleri ve iştirak edeceğimiz yabancı fuar ve sergileri mevzuunda verdiği izahatta. Almanya, Holânda ve Fransaya yeni döviz tahsisleri yapıldığını; bu memleketlerden yün, pamuk ve suni ipek iplikleri ile kauçuk, kakao çekirdeği ve bazı ham maddeler getirtileceğini; bu yıl iştirak edeceğimiz Milano, Brüksel, Prag ve Peşte luarlarıyle. Alman ve Fransız fuarlarına ticarî müessese ve tacirlerin fiili iştiraklerinin sağlanacağını açıklamıştır.
Almanyanın memleketimize vadeli makine satışlarına dair tekliflerde bulunması ve bazı firmaların kuru meyva mukabilinde makine satmaya hazır olduklarını bildirmeleri bu memleketle mevcut ticaret münasebetlerimizin gelişmesine dair ümitleri kuvvetlendirmiştir.
Haftanın zirai kredi mevzuunda dikkate değer haberleri, zarar gören zürraa hayvan yemi için kredi açılmadı ve borçlu müstahsile gösterilen bazı tediye kolaylıklarıdır. Filhakika, kıştan ve kuraklıktan zarar gören kırk mıntakada Ziraat Bankası tarafından hayvan yemi için 5,6 milyon liralık bir kredi temini kararlaştırıl-mıştıf. Diğer taraftan, fiyat düşüklüğü yüzünden mahsulünü âatmayıp banka deposuna koyan pamuk müstahsiline yeni krediler açılması ve kıştan zarar gören portakal ve sebze müstahsiline ait borçların da tecili Ziraat Bankasınce kabul
Samsun tütün piyasKsı hararetli geçmiştir. Beş tahmin edilen rekoltenin
iniş bulunmaktadır. Diğer Ege tütünlerine talepler artmaktadır. Filhakika, Yun an Istan la fiyat hususunda uyuşamayan bir Amerikan firması iki milyon kilo İzmir tütünü mubayaa İçin teklifte bulunmuştur. Bundan başka, yeni kurulan bir Amerikan lirnıası da üç milyon kilo Ege tütünü almak üzere talepte bulunmuştur. Ege ve Samsunda görülen muvaffakiyeti, bugün açılacak olan Bursa tütün piyasası için de temenni ederiz.
edilmiştir, hafta içinde milyon kilo yansı satıl-tıı raftan
1(
YENİ İSTANBUL
I
J
Ingiliz çelik istihsal rekoru
a,'
★ Londra, 5 — İngiliz çelik tetlh-sali şimdiye kadar elde edilmiş olan istihsal rekorunu şubat a-yında 16.898.000 ton İle geçmiştir.
Avustralya petrol istihsali a > aldı
İr Londra, 5 (YİRSj — Avustralya Hükümeti, petrol tahdlhatımn kaldırılmasından bert, istihlâkin yüzde on İlâ on beş nlabetinde düştüğünü bildirmiştir.
Fransa, buğday dâvasını nasıl
kazanmaya muvaffak olmuşt
ur
Fransızlar, bu sahadaki dâvayı halletmek için, buğday ekimini çoğaltmak ve teknik terakkiyi takip etmek hususunda Avrupanın hayranlığını hak eder bir şekilde çalıştılar.
SON bütçe müzakereleri esna* sında Fransa Ziraat Bakanı, Hükümetinin bir müddet evvel Washington‘a bildirdiği veçhile, Fransamn 1950 senesinden itibaren buğday ihraç etmek durumuna girdiğini teyit etmiştir. Son zamanlarda Fransaya gelip lokantalarda bembeyaz ve fevkalâde leziz bir francala yendiğini gören her ecnebi, Fransam bu harpten sonra kalkınma hususunda ne büyük gayretler sarfedip. tam bir başarı ile karşılaştığını anlar.
Fransa beş sene içinde buğday istihsalini harpten evvelki durumuna yükseltmek İçin ne yaptı ve diğer Avrupa memleketlerinin çoğu hâlâ bir kısım buğdaylarını Amerika ve Kanadadan almak zorunda oldukları halde Fransa ekmek dâvasını bu kadar başariyle nasıl halledebildi?
YEN t ÎSTANBUL’un okuyucularına bu hususta tam malûmat verebilmek üzere, en salâhiyetU kaynaklara başvurup. Fransamn buğday İstihsalini düzenllyen Buğday Müstahsilleri Birliğinin (A.G.P.B.: As-sociation generale des Producteurs de blö) reisi M. Deleau’dan bir mü-lâkat aklım. Dünya ziraat âleminde yaratıcı fikirleri ve azimli gayretleriyle şöhret kazanmış olan bu şahsiyet beni büyük bir nezaketle karşılayarak, aşağıdaki malûmatı verdi:
•'— Fransamn bugün yediği ekmek gerçi işgal senelerinde İmal ettiği ekmekten çok üstündür, fakat bu yolda daha büyük terakkiler de kaydedebilir ve etmeliyiz. Ekmek yapmak için bugün kullandığımız un % 80 nispetinde elekten geçirilmiştir. Harp seneleri bu nispet % 95 e kadar yükseldiği, yani hemen bütün kepek ekmeğe karıştığı hslde, harpten evvel bu nispetin % 75 hattâ 70 e kadar düştüğünü de unutmamalı. Bize mükemmel bir ekmek temin edecek bu rakama erişmeye gayret etmeliyiz. Fransada buğday istihsali bir taraftan artmış, diğer taraftan da ekmek istihlâki azalmıştır. Bu vaziyet memlekette yiyecek bolluğunun en tabii bir neticesidir. Halk piyasada bol miktarda ve çeşitli yiyecek buldukça, daha az ekmek yer. Onun için buğday istihsalimizin bir kısmını ihraç etmekle beraber, kalitesini yükseltmenin tam zamanıdır. I
Ekilen sahalar
Fransamn ziraat sahalar* 1870 senesinde 7 milyon hektardı. Bu yüksek rakam 1870 den beri daima düşmüştür. 1900 yılında ekilen topraklar 6.700.000,1914 te ise 6.000.000 hektardır. Bununla beraber Birinci Cihan Harbinden evvel Fransa kendi buğday ihtiyacını kendi temin ediyor ve nispeten İyi kalitede bir ekmek yiyebiliyordu. Birinci Cihan Harbinde el emeğinin yokluğu ve bir kısım arazinin işgal altında bulunması yüzünden, ekili sahalar 3 milyon 800.000 hektara düşmüştü. I Sulhla beraber vaziyet gün geçtikçe düzeldi ve 1938 de bu rakam 5 milyon hektara kadar yükseldi. Çünkü buğdaylarım serbest satamı-yordıı. Hükümete ver mey.* mecburdu. Hükümetin buğday için teshil ettiği fiyat ise çok azdı. Şayet buğdaylarını verse aldığı para ile el altından hayvan yemi alamıyordu. Hükümetten hayvanları için verilen yem İse kâfi doğihli
Herkes bilir kİ» İkinci Cihan Harbi bize bu hususta çok ağır bir darbe vurdu. İşgal «enelerinda Fransada yenilen ekmekte buğday unundan başka birçok şeyler vardı. Kurtuluşta hükümet, memleket istihlâkini karşılamayı hedef tutan bir millî İstihsal ve kalkınma plânı kabul etmiştir. Bu hedefe ulaşmak İçin lk| çare vardı.
1 — Buğday ekilen sahaları genişletmek, I
2 — İstihsal randımanını artırmak. I
Verlınil bir propaganda
Hor iki metodu da verimli bir şe- •
Fransada artık ekmek satışı serbesttir ve ekmekler harpten önceki kadar nefis ve beyaz çıkıyor
kilde tatbik etmek için, hükümet, harp esnasında daha çok alıcı bulduğu Jçin buğdaydan başna bir çok ekinlere tahsis edilen topraklara buğday ekmesi İçin çiftçi nezdlndc faal bir propagandaya başladı. Çiftçi o zamanları buğday tarlalarının bir kısmını otlak haline getirip hayvan yetiştirmekle daha büyük bir kazanç temin edebiliyordu. Onun i-çin kışın hayvanları buğday İle besliyordu. Bu hatalı hareket tarzına son vermek için, ne pahasına olursa olsun buğday fiyatını yükseltmek lâzımdı. Buğday fiyatı 1936 dan beri, 1911, 1912 ve 1913 senelerinin fiyatları tutularak, hayat pahalılığı, malzeme masrafları, el emeği ve gübre fiyatlarına göre tesbit edilen bir nispet dahilinde değişiyordu. Fakat hakikatte hükümet, ofisin tesblt ettiği fiyatları uygun bulmadığı zaman, bunları değiştirmek hakkını muhafaza ediyordu. 1936 da ve 1939 da hükümet buğday fiyatlarını kendi teabit etti.
İkinci Cihan Harbinde buğday fiyatı Vekiller Heyetince tçjjbit edildi ve bu usul 1946 ya kadar tatbik olundu. 1947 de pancar, sili ve buğday fiyatının tesbitl İçin başka bit usule başvuruldu: Bir hektarlık istihsal masrafları hesap edilerek, elde edilen rakam randıman İle gölündü.
Monet Plânı
Sonra Monet Plânı tatbik edildi. Bu plânın hedefi, Fransa istihsalini her sahada yükseltmek vo netice o-laıak da ihracat - İthalât nispetlerini denkleştirmektir. Monet Plânı 1952 (le Fransa buğday letihsalitıiu 5 milyon tona yükseleceğini ve bu istihsalden 4 milyon tonun memleket istihlâkine, 1 milyon tonun da ihracata ayrılabileceğini hesaplıyordu. Geçen sene bu hesaplar tekrar gözden geçirilerek 1952 istihsali 4.75 milyon to nojarak tesblt edildi. Bun dan başka devlet çiftçiye satamıya-cağı buğdayı satın alınalı taahhüt etti.
Ziraat Müstahsilleri Birliğinin büyük mikyasta desteklediği bu gayretin neticelerini gösteren rakam'ar şunlardır;
1948 İstihsal: (3.8 milyon ton) Elcili sahalar; 4 239.000 hektar
Fiat: 2,300 frank 1 kental, ı kilosu 38,8 Kr >
1949 İstihsal. «3 947.500 ton) Ekili sahalar: 4.180/100 hek* tar
Fiat! 2.500 frank 1 kental (kilosu 40 Kr.)
Ekili arazinin eksilmesine rağmen, İstihsalin çoğalması randımanın arttığını göstermeğe kâfidir. Bu netice herhalde fiatin yükselmesinden i-lerl gelmektedir. Kilo başına 40 kuruş fıat bizce düşüktür. 43,2 kuruş olmaaıru temin etmek gayelerimizden birisidir.
Devletin propagandasına bütün imkân ve gayretlerimizle ıştiıak ettik. Bu afişe bakın, diyerek, "Fransan.n ekmeği noksandır. EKİNİZ" cümlesi-ni tanıyan bir afi? gösterdi ve İlâve etti: "Bunu yüz binlerce nü.ha olarak bastırdık ve Fransamn bütün vilâyetlerine dagıtt k. Aynı zamanda milyonlarca el ilânı dağıtarak, memleketimiz için hayati e-hemmiyeti haiz bu dâvayı yaymağa çalıktık.
Ziraatte daha modern mctodlann kullanılmasını temin etmek İçin aynı dorccede gayret aarfetlik. Neşrettiğimiz bültenlerde, verdiftimiz konfe-ramdarda randımanı yükseltecek me-todlaıı tanıtmaca, yayıııafta uğraştık: Gübrelerin rasyonel tarzda istimali. münavebe usulleri, derin kazma Çareleri, tarlaların otlardan temizlenmesi, v.s. buğdaya dokunmayıp parazit bitkilerin imhasını temin eden 1-lâçları şinıdi hemen her çiftçi kullanmaktadır. Bu hususta narlak ne-ticeler aldık.
Geçen »ene iklim ve hava şartlan da bize çok yardım etti. Fransamn Cennp-batısı müstesna hiç bir yerde kuraklık olmadı. Tabii istihsal mükemmeldi. Bu neticeler çiftçide şevk uyandırdı ve onu bu yolda devam etmeğe teşvik etti. Bu sene ekilen sahalar 1019 a nazaran daha çoktur ve İstihsalde daha büyük bir randıman alacağımız şimdiden söylenebilir.
Kısacası Fransa bu sahada dâvayı kazanmış gibidir. Buğday ekimini çoğaltmak, teknik terakkiyi takıp ot-ınek hususunda Avrupanın hayranlığım haketmlştlr."
Bir ziraat memleketi olan Türkiye-nin de bu saadete yakında maahar olması temennilerini söyleyen muhterem Mösyö Doleau’ya» Türk karileri namına teşekkür ederek yanından ayrıldım.
ÖĞRENMEK I İHTİYACINDA
OLDUĞUMUZ
Sülunlonn 6 ncıda bulacaksınız
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
Anketin neticesi
NEVV-YORK’TA çıkan Wail Street Journal gazetesinin 17 ocak sayısından naklettiğimiz’ ve yukarıdaki serlevhayı taşıyan bir yazı piyasamızda alâka toplamış ve bizi bu sahada salahiyetli zevatla görüşmeye sevketmiştl.
Basit ve bir iki günde neticelendi! e-bileceğimizi umduğumuz bu mülakatlar gittikçe genişleyen bir alâka toplayarak iki hafta devamlı olarak sütunlarımızda yer aldı.
Bu ankete cevap vermek nezaketinde bulunan ilim ve siyaset sahası kadar pratik iş hayatında ve meslek teşekküllerinde vazife almı? zevata burada alenen teşekkürlerimizi bildirmeyi bir borç biliriz.
Diğer taraftan, YENt İSTANBUL bu muğlâk mevzuun henüz tamamen aydınlanmamış olduğuna kani olmakla beraber bilhassa beynelmilel hâdiselerin son inkişafı ve hükümetimizin sermaye ve ithal rejimlerinde ortaya koyduğu ve koymakta de-dam ettiği serbest anlayış havasını gözönünde tutarak, yeni tatbikat ve tetkiklere imkân verecek bu cevapları tasnif etmiş ve kısaca aşağıda umumi efkâra aı-zctmiştir:
Sııal 1 — TÜrkİyede tatbik edilmekle olan devletçilikten anladığınız mâna nedir? Bizdekl devletçiliğin ekonomik cephesi mi yoksa sosyal cephesi mİ galiptir?
Ankete iştirak eden zevatın hepsi devletçiliğimizin doğuşunu bünvevl ve tarihi bir zaruret olarak /(abul etmişlerdir.
Bu halin devamını tefsirde ayrılmalar vardır. Ekseriyet devletçiliğimizin zamanla bir devlet kapitalizmine saptığını müşahede ediyorlar, hattâ bazıları buna siyasi ve idari bir mahiyet de veriyorlar. Ekalliyette kalanlar ise devletçiliğimizi bir işletmecilikten ibaret görüyorlar.
Ankete cevap verenlerin dörtte üçü devletçiliğimizin galip vasfını iktisadi ve ekalliyette kalanların bir kısmı ise sosyal olarak görmektedirler.
Sual 2 — Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik sadece C.H.P. nin mİ bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye de bir devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde mİ İdi?
Cevaplarda ileri sürülen fikirler, bizde devletçiliğin Birinci Dünya Harbinden sonra zaruri bir hal olduğunda toplanmakta ve ekseriyet bunu. C.H.P. nin umdesi olmaktan çıkararak Anayasada yer almak sure-
Çukurovada yazlık ekim rağbet görüyor
Adana, 5 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Çukurova bölgesinde kışlık hububat ekimine ehemmiyet verilmekte ise de, yazlıklar ve pamuk lehine bâriz bir genişleme başlamıştır. Adanadaki Devlet Üretme ve Islah Çiftliği kışlık ekim İçin Floransa çeşidi buğday tohumu tevziatını yapmatkadır. Erken yetişmesine rağmen süne haşeresine mukavim olan, kılçıksız, sapı kalınca olduğundan yatmayan ve yeril buğdaya nazaran ekmekçilik vasıfları üstün bulunan Floransa çeşidi buğdayın alâka görmesine gayret edilmektedir.
Bütün Çukurovada arpa ve yul&t ekimi, her yıl, biraz daha azalmaktadır.
Pamuk tohumlarının ıslahı için çalışmalar
Adana, 5 i Hususi muhabirimiz htldlrlyorı — Tarım Bakanlığı uzmanlarından Pamuk tşlorl Umum Müdürü, uçakla dün Adunaya gelmiştir. Umum Müdür, Adaııava tahsis edilen 6 pamuk selektörünün yerleştirilmesi ve pamuk meseleleri ile meşgul olacaktır.
Bu selektörler pamuk tohumlarının anysualaşmnsım önJIyorek müstahsilin eline dalma İyi kAlitefl. yabancı maddelerden ayrılmış temiz tohumluk geçinesim Bağlıyacaktır. Selektörlerden İkisi Hncıall köyhrır, biri Sümerbank tabrikasma. biri Ziraat Bankası fabrikasına, biri Ccy-haım, biri de Tarausa ycrieştirilocck-tir,
tiyle millileşmiş görmektedir. Mevcut İltibas, bazılarınca. C. H. P. nin devamlı olarak İktidarda kalmasından ileri gelmektedir.
Sual 3 — Makalede ima edildiği gibi, busıısî sermâyenin devletten çekindiği doğru mudur?
Bu sualin cevabı, devlet İşletmeleriyle alâkalı iki zatın “inanamaması-8ina„ mukabil herkes tarafından müspet olarak verilmiştir. Bütün cevaplarda hususi sermayenin devletten çekindiği tasrih edilmiştir. Fakat bu tasrih şekil bazılarında "tatbikat karşısında tabii,, bir hal almış bazılarında "psikolojik., vasfı ile birlikte işlenmiş kiminde “zaman zaman,, kiminde "kısmen,, gibi tahdide uğramış fakat ekseriyet "doğru., luğun-da ittifak etmiş ve hattâ bazıları bu çekinmeyi "ürkmeğe,, kadar götürmüşlerdir.
Sual 4 — TÜrkİyede hususi şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
Bu suale üç zat cevap vermiş ve biri: "Yedi buçuk milyarliK milli gelirin rr 4 ü tasarruf ediliyor., yolunda mütalâada bulunmuş diğer ikisi ise bankalardaki tasarruf yekûnlarını işleyerek 800 ilâ 900 milyon lira arasında bir rakama varmıştır.
Sual 5 — tatbik edilenden devletçiliğin Türkiye için faydaları ve zararları ne olmuştur?
Bu suale verilen cevapları telhis etmek aynen tekrarlamak olacağından onu okuyucularımıza bırakıyoruz. Bu tafsilât bir yana bırakılırsa, büyük ekseriyet devletçiliğin ilk zamanını faydalı, son zamanlarını pahalı ve hâlen gidişini zararlı görmektedir. Devletçiliğin işletmecilikten çıkarak tanzim yoluna girmesi halinde zararlı kısmın tasfiye edileceği ileri sürülmektedir.
Sual 6 — Dünya Bankacının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz?
îki fikir adamımızın menfi bulmasına mukabil diğer zevatın hepsi bu teklifi iyi karşılamıştır. Burada da. 3 üncü sualde olduğu gibi, esas fikri destekleyen tâli kanaatler vardır: Kimi "yabancı nüfuzun hâkim kılınmasına vesile verilmemesini,, kimi "milli sermaye ile iştirak halinde çalışılmasını., kimi "faizin ocuz olmasını, kimi daha geniş olarak "iyi organize edilmesini,, İleri sürmekte fakat burada da çoğunluk uygun mütalâada bulunmakta ve bazıları lüzumlu görmekte ve hattâ bazıları da zaruretine kani olmaktadırlar.
Yeni bir linyit sobası tipi
Ankara, 5 (Hususî muhabirimizden! — Gazlı kömürleri ve bilhassa linyitleri daha İyi yakmak ve gazlarını tam bir şekilde lhttrak ettirerek kurum tabir olunan ufak kömür parçalarının bacadan kaçmasına mâni olacak şekilde yeni bir soba tipi tespit edilmiştir.
Etlbankın bir uzmanı tarafından yapılan bu sobanın esası şudur: Kömür gazlunnın çıktığı mahalle, büyük miktarda ısıtılmış hava verilmek suretiyle bu gazların tamamen ihti-ıakı temin olunmaktadır. Bu suretle, duman haline gelen gazlar da yandığından. bacadan, duman çıkmamakta ve kurum birikintisi ortadan kalkmaktadır. Bu yeni sistemle. Ankara Teknik Öğretmen Okulunda iki aydan beri yapılhıış olan daimi yakış tecrübeleri müspet netice vermiş ve Etibank bunlardan 200 soba yapılmasını okula havale etmiştir.
Limanımıza gelen İthal malları
Bu hafta içinde limanımıza muhtelif vapurlarla gelen ithal eşyası şunla) dır:
756 ton ziraat Aleti, 238 ton teneke levha, 1105 ton demir ve çelik çubuk. 5000 ton çelik halat, 6 ton çocuk maması, 12 ton kaynak çubuğu. 17 ton radyo, 38 ton kâğıt, 500 ton çimento, 13 ton asfalt kâğıdı, 22 ton batarya, 18 ton den, 173 ton boru, 9 ton boya. 22 ton asit tartarln, 40 ton lehim, 24 ton hurma, 3 ton otomobil lâstiği, 20 ton selofan, 2 ton kafes teli. 108 ton kahvedir.
İhracat mevsimi geçmiş bulunduğundan, Ticaret Borsasında muayyen ihraç maddeleri az muamclo görmektedir. Hattâ haftalardan heri satışı olmayan mallara bile tesadüf edilmektedir. Bu cihet, hafta İçinde Borsa sütunlarını takip eden okuyucula-ıınvzca da malûm bulunmaktadır. İhraç mevsiminin geçtiği bir sı ola ihraç maddelerimizin kısaca hır bilânçosunu yapmak lâzım gelirse, bunları şu suretle bir tasnife tâbi tutabiliriz:
1 — Tiftik gibi dış pazarlara satılarak, stoklan azalan, bu 8urcî.le devrini geçin n mallar.
2 — Fiyatının pahalılığı yüzünden, dış memleketlere sürümü kabil olamıyan mallar, muhtelif kalitedeki kuru fasulyeler gibL.,
Tüccar. İyi bir «atış devresi geçirip malların yükleme işleri, ve son muameleleriyle meşgul olmakta, diğer taraftan da yeni sene rekoltesi hakkında malûmat toplamaktadır. İlk tahminlere göre bu sene tiftik rekoltesi İyi olmak lâzımdır, Zira kış hafif geçmiş ve İstihsal bölgelerinde hayvan telefatı olmadığı yolunda haberler alınmıştır.
Satılamıyan mallara gelince, hAfta içinde de kısaca bildirildiği gibi stok olarak elde kalan kuru fasuİ5relenn takas suretiyle İhracına tacirler gayret etmektedir. Ekonomi ve Ticaret Bakan-kğı. takasa mütemayil olmadığı için, tüccarın takas yolundaki teşebbüslerine henüz müspet bir cevap alınamamıştır.
İstanbul ı
Hafta içinde Borsada hareketli geçen maddeler’.n başında yine fındık gelmekteydi Bilindiği gibi fındık mahsulü hıı sene en Vtrîmh biı sonesini geçirmiş, şimdiye kadar mahsulün yüzde
İstanbul ve İzmir'de haftalık piyasa vaziyeti
altmışı ihraç olunmuştur. İstihsal bölgelerinde köylü ve tüccar elinde 12 milyon kilo kadar mal kaldığından bahsedilmektedir. Bu malın önümüzdeki aylar içinde dış pazarlara Bcvkolunacağı anlaşılmaktadır. Henüz fındık müşterilerimizden Arap memleketleri piyasamıza karşı alıcı olmamışlardır. Her sene olduğu gibi rantazan ayından evvel bu memleketlerden do sivri fındıklara karşı iatekler başhyacağı Ümit edilmektedir.
Hafta içinde fındık 200 kuruş gibi en yüksek hır sevıyeve kadar çıkmıştı, Fakat fiyatın hu «eviyeye kadar çıkması, dış piyasalardan olan isteklerin azalmasına sebebiyet vermiştir. Hafta sonuna doğru piyasa gevşek olarak kapanmış, fiyat 167 kuruşa kadar düşmüştür.
Nebat) yag grupuna gelin(e; bunlardan zrytin yadHiın muhtelif kaliteleri Üzerine hararetli işler olmuştur, Fakat bütün bu işlere rağmen, fiyatlar bir ilerleme kaydetmemiştir. lzmirde, Adanada, pamuk yağı fiyatliınnın gerilemesi. İstanbul piyasasındaki nebati yağ grupuna da tesir ettiği anlaşılmaktadır. Susam, atf riçcâi yağı fiyatları gerilemiş, bu arada fındık yağı da 180 kuruştan 164 kuruşa kadar düşmüştür.
Yağlı tohumlar grnpu da durgun bir devre geçirmektedir. Gerek susam ve gerekse ay çiçeği tohumuna karşı dış piyasalar
dan istekler olmamıştır. Bu maddelerin sarfiyat aahaaı yalnız iç piyasaya inhianı otınoktcdlr. Fiyat gerilemeni karşınında nebati yağ işleyen fabrikalar, ihtiyatlı bir surette hareket ederek piyasadan günlük ihtiyaçları için inal almaktadırlar. Bu yüzden ay Çiçeği tohumu 32 kuruşa kadar düşmüştür. Halbuki bu mal, bir ay evvel hararetli muamelelere tabi olmuştu.
Hanı ileri vo av dertleri piyasası da zaman zaman hararetli bir devreye girmekte, tekrar durgunluk nrnotmektedir. Büyük baş hayvan derileri on ziyade iç piyasa-sarfiyatı için, deri fabrikaları tarafından satın alınmaktadır. Kuzu, keçi, koyıın derileri için Almanyadan teklif mektupları gelmesi, piyasaya bir canlılık vermektedir. Av derileri için Amerikadan teklifler gelmekledir. Şimdiye kadar büyük partiler hâlindo ihracat yapıldığı duyulmamıştır.
İzmir :
Ticaret Boısasında uzurı bir zamandan borl iizüm piyasası gevşek bir durum arzetmekteydi, Son günlerde hükümet tarafından müdahale mühavaası yapılacağı hakkındaki haberler üzerine, piyasada biı canlılık baş göstermişti. Fakat r*ÜdAhalonin bir türlü tahakkuk etmemesi karşısında, üzüm r nazı tekrar eski vaziyetine avdet ederek gevşek kapaP™1?1’»’, 1’ ' ' müdahale
mUbayaası hakkınduki haberlerin, (lış piyasalara oİ8ji satışlara da mânı olduğunu iddia edenler bile vardır.
Blı kısım tacirler de, bu hıı fikirde değildir. Bu tâcirlerin görüşüne göre her şeyden evvel d:ş alıcıların fiyat istikrarsızlığı karşıtında mütereddit durumda kalmaları, Üzüm piyasasını bu gevşek durumdan kurtaramanuştır.» Razı tâcirler de, üzüm ihracatının gelişmesi için, ihraç fiyatlarının bir an evvel kaldırılmasını İleri sürmektedirler. Fakat buna aykırı olarak, ihraç fiyatlarının muhafazasına taraftar olunlar da vardır. Bunlara göre dc ihraç fiyatları kaldırıldığı takdirde, şuursuz fiyat kırmaları gibi hâdiselerin zuhur edeceğine İhtimal vermektedirler.
Eldokl A serisi ınrlrlrr için dış piyasalardan siparişler gelmektedir Esasen incir stokları da 300 ton gibi bir miktara inmiştir. Fransa, Çekoslovakya. Almanyadan yeni pamuk siparişleri gelmektedir. Bu siparişler bazı tâcirîori yeniden pamuk mubayaasına sevkştmiştir. Bundan başka İatanbulda bir iplik fabrikasının ikinci kalitede pamuk mübayaası da, pamuk piyasasının hararetli bir devreye girmesine âmil olmuştur. Fiyat yükselişleri karşısında İhracatçılar, haftanın son günlerinde teenni ile hareket etmeye mecbur kalmışlardır.
Bir İngiliz firmasının mümessili dc, tzmlrirı pamuk kaliteleri üzerinde yaptığı tetkikleri bitirmiştir. Mümessil, pamuk kalitelerini beğendiği halde, fiyatı yüksek bulduğunu itiraf etmiştir Pamuk yağında ise beklenen inkişaf henüz görülmemiştir. Fabrikalar da pamuk çekirdeği mubayaasında hevesli davranmamaktadırlar. Bu hafta zarfında çekirdek fiyatı da drugun bir manzara arzetmekteydi.
Sayfa 8
YENİ İSTANBUL
• 8 Mart 1950
İstanbul Üniversitesi
*
SIYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Snhibl :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ! FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Bosıldıftı yer:
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK JMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki İktisadî başmakalelerde ileri Bürütecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Her çeşit kömür sobasında üstten yakmak suretiyle,
KOKUSUZ ve DUMANSIZ YANAR
En elverişli ev yakıtı olan Linyit kömürünün
KALORÎSt ODUNDAN ÜSTtfN FîATÎ İSE DAHA UCUZDUR
DİŞLERİNİZİN SIHHATİNİ
OL KÖPÜKLÜ ANTİSEPTİK DİŞ MACUNU İLE KORUYUNUZ
Fen Fakültesi Dekanlığından
İNŞAAT İLÂNI
İKRAMİYELİ AİLE CÜZDANI
4
SAHİPLERİ ARASINDA
2nci Noter huzurunda çekilen kur’anın talihlileri
L
Çiftehavuzlardaki 5 er odalı, hahçeli iki EV’i kazananlar
1. Bay Mithat Gökyıldız,
2. Bn. Semiha Gürbulak,
Cüz. No. 3969 (Bursa)
Cüz. No. 119 (Bursa)
Yılda her 100 müşteriden birine hediye edilen para ikramiyelerini kazananlar:
İSTANBUL»
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinin dâvetllsi olarak şehrimizde bulunan, Göttıngen’de Max Blanck “eski Kaiser Wilhelm” Cemiyeti Balkanlarından ve Nobel mükâfatını hala Prof. Dr. Helaanberg, aşağıda yazılı gün ve saatlerde Fen Fakültesi Umumi Fizik Enstitüsünde “Lâleli” konferanslar verecektir. Giriş ser-(2W1)
binası in-eksiltmeye
ve geçici
besttir.
1— 6.3.1950
Pazartesi
saat 16
Salı
16
3— 8.3.1950
Çarşamba
16
Perşembe
16
5 w Î8.3.1950
Pazartesi
16
6 —14.3.1950
Sah
7
Dalga sahalarının kuvanta-teonaınde yeni inkişaflar.
Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
Dalga sahalarının kuvanta-teorislnde yeni inkişaflar.
Dalga sahalarının kuvanta-teorisinde yeni inkişaflar.
Dalga sahalarının kuvanta-teorisınde yeni inkişaflar.
Dalga sahalarının kuvanta-ieorisinde yeni İnkişaflar.
saat T7 de “Modern Atom Firiğindeki felsefi esaslara dair” umumi bir konferans verecektir.
10.3.1950
cuma günü
------ BAHÇE MERAKLILARI --------------------
Modern villâlarınızı süslemek için, kaplarda büyük çamlar, süs fidanları, salon palmiyeleri, meyve ağaçlan, manolyalar. kamelyalar; top şimşirler, top akasyalar; yediveren bodur ve yüksek etiketli 110 renkten güller, sarmaşık nevileri vesaire. Ortaköy - Ankara Bahçesinde bulabilirsiniz.
V A S t L
Sümerbank Genel Müdürlüğünden :
1 — Defterdar Yünlü Sanayii Müeasesesi idare şaatı birim fiyatı esasiyle ve kapalı zarf usuliyle konulmuştur.
2 — Yapılacak inşaatın keşfi (210.000.—) lira teminatı 112.750.—) liradır.
3— Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüsünden (50.—) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 21 mart 1950 salı günü saat 11 de Ankara’da Sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İstekliler teklif evrakı arasında, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, teknik teşkilatının kimlerden teşekkül ettiğine dair koyacaklardır.
6 — Bu eksilmeye iştirak edeceklerin bir
(160.000.—) liralık betonarme inşaatı bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şarttır.
7 — Banka, ihaleyi dilediği şekilde icrada serbesttir.
(2701)
firmanın belgeler
taahhütte
Vesll Hızlı Zekiye OzcanJı Nezahat Goloğlıı Bellice Yelutaş Yaşar Aydeniz Can Filipoçi Feridım Sakar Haşan Karahan Komynis Apostolidis Cemal Er
Saydan Saydan Arife Emsa Akyüğün Abdiilkadir TıiksaAHİ Isak Saleno
Abidin Kaparlar Müzeyyen Kahaali Cemal Vural Semahat Engin Muzaffer tyiyürek Nezahat Yendin Osman Kemal Güven Poliksini Vasilyadia Havım Gülcü Zehra Sinav Dimitri Varlaş Mefharet Arkın Ali Özbek Abdi Çelki Hacer Deniz Nevart Rcfaelyan Kerim Erbay Nuri Ergök Vah ram Arakaenyan Bedriye Ye£insoy Fethi Ak tuna
Nevvare Duray Naciye Kaymak Adil Ziya Saadet Demirsii Orhan Ferruh Eyüboğlu Ahsen Pekin Ayşe Altınok Şükrü Açıkgöz İbrahim Zeki Aktın Münire Derle İsrail Nekri
Yorgi Paulldi Terzioğlu Marika Triferidis Alper Konuk
Sıdıka Savaşman Nişan Minasyan Mustafa Avcıoglu Fortiine Kaime Nihat Çakmak Maryantin Randoglu Nükhet t'nsaç Şöhret Tur Miiveddet Kipnıen Refik Kapıdağ Muallâ Gökçeer Ayşe Akın Mehmet Gürbüz Fortune Dersahak an Hüseyin Erdinç Necati Altıntaş Hayret Cintan Yıldız Evrensel Müberra Cin Sedat Yegiil Barkevik öksüzyan Albert Guakil
Ermine Kundakçıdan Salâhaddin Aybar Yorgi Vavulos Huriye Dalaman Maksut Tepe Marika Marul! llyas Kıfalas Ester Caffe Garendaş Işthan Fazilet Duran Zehra Saraç Şevket özveren Mürüvvet Olgaz Sinıaro Azuestari Hayreddin Arusan Fani Nata Şükran özakahn Renan Reyce Nuri Akgemi Mehmet Temiztiırk İZMİR;
Ha*an Güldemir Süleyman Bayraktar Yusuf Koruyan özet Saydam Remo Sassos Şabahaddlıı Şenocak Yeşin Bııldanlıoğlu İbrahim Bozoklar Kıymet Artun Mahmut Canlar Mehmet Ali Çay dam Halil Gökçiii Mehmet Aykoler Ömer Dericioğlu İbrahim Diril
TÜCCARLARIN DİKKAT NAZARINA
9
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından :
4355 sayılı kanunun 33 üncü maddesi Odalarda kayıtlı Azanın senelik aidatını üç ay zarfında ödemelerini, aksi halde hu aidatın üç misli tahakkuk ve tahsil olunacağı hükmünü tazammun etmektedir.
1950 aidatını henüz Ödememiş bulunan Azalırımızın üç misli tediyeye mahal kAİmamak için aidatın son mehlini teşkil eden 31.3.1950 akşamına kadar -Tahsildar göndermek İmkânı bulunamadığından- Odamız Muhasebe Şubesine müracaatla işbu aidatlarını ödemeleri lüzumu arz ve rictj olunur. (2623)
A N K A R Aj_
Yavıız Üstün Bahtiyar Demirağ Sabi ha Zapçı Meliha Karadavııt Leonie Tseou Ovdet Aytemelli Ayhan Toker Ahmet Şenocak Kemal Emeksiz İbrahim Tiirkes Zehra Sargın Zeki Aracı Ali Araş
BURSA:
Selâmi Karaboncnk Ahmet Süha SıdaJ Sıdıka özpekin Nüzhet Özsözturk Resmiye Kışlalı
Huriye örgen
ADANA:
İsa Akpmar
Arife Pusat
(sa Akpmar Nureddin Söziidüz İsmet Ramazanoğlu
KONYA:
Ayşe Şenli
Maide Balıadırtürk Mehmet özbatnıan
i S K E D E R U N :
Fikar Ersözlü
Yukarıda adları yazılı olan müşterilerimiz 100 er lira kazanmışlardır.
YAPI
2 Ev
KREDİ BANKASI
2
2i I i lı I i
DEVLET DENİZYOLLARI
(»»»•(•(•»» *»»•(« Mltldşa &("»*»
Siıral ■ kuııluı • Temizlik • Eğlence En stfiı yemekler • en itlsılı terviı
E«t» Akdeniz Ho’«» • ltta»swi Fır» İumI( üMüyı Caatıı Güney Alden«j How« • IiImIvI h*ı» Fır» b«Htl Inn/
MEMUR ALINACAK İstanbul Elektrik, Tramvey ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden :
Ticaret kısmımızda münhal hıılunan Barem dahili 250— lira kadjo ücretli memuriyet için İngilizce, Fransızca ve Almanca İlamlarından en az ikisine bihakkın vAkıf ve birinden difterine tercüme yapmaya muktedir askerlik ödevini yapmı, yüksek mektep mezunlan arasından müsabaka imtihanı ile 1 memur alınacaktır. Kazanan ve en yüksek dereceyi alan namzet, kanunen alabileceği derece aylıftı mukabili, yevmiye ile 3 aylık bir tecrübe müddetine tAbi tutulacak ve ehliyeti görüldüftil takdirde, Barem Kanunu hükümleri dAhilinde tayini yapılacaktır. Başarısı görülmeyen tecrübe müddetinin sonu beklenmeden çıkarılacaktır.
Müsabaka imtihanı 10.3.1950 gilnll saat 10 da Umum Müdürlük merkez binasında icra edilecektir. İsteklilerin dilekçe, tahsil ve askerlik veslkalarıyle birlikte en geç 8.3 1950 tArihine kadar Metro handa Zat İşleri ve Sicil Müdürlüğümüze müracaatları ilân olunur. (2789)
İkramiyeli Aile Cüzdanı sahiplerine 1950 yılında hediye edilecek 7 evden Çiftehavuzlarda 5 er odalı, lıahçeli
IKÎ EVÎN TALİHLİLERİ
3
kapı numaralı evi kazanan
Bay Mithat Gökyıldız, Cüz No. 3969 (Bursa)
3. B kapı numaralı evi kazanan
Bayan Semiha Gürbulak, Cüz. No. 119 (Bursa)
Y’ıida her 100 müşteriden birine hediye edilen para ikramiyelerinin talihlileri vukardadır.
YAPI ve KREDİ BANKASI
M Ü Z
/J / AAÜ( ı..
Bürün açık olan müzeler:
Atatürk İnkılAp MUz. 10-12—14-17 Topkapı S&r&yı (Tel.: 21090) 13 30-17
Ayaeofva (Telf. 21750ı 10-16
Belediye Müzeni 10-12—14-17 Tevfik Fikret (Aşivan)
Müzesi 10-12-14-1/
İZMİR
Arkeoloji Müzesi (Telf. 3324 ı
14-17
T İ Y A FR O L A R
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATBOLAJCl:
DRAM KISMİ (42157) 10.30 da Katil.
KOMEDİ KISMI (40409) 20.30 du Hanımlar Terzihanesi.
MUAMMER KARALA UPKKK
Tl: 20 30 da Oaman Bikca
YENİ SES OPERETİ: 2035 te DUBARA.
TAKSİM BELEDİYE â'AVYU.NOı (Tel: 82904) Parlall Şantöz Roıe Avrll.
ANKARA
BtYtK TİYATRO: SaAt 15 Köy-İÜ Kamusu ve Palyaço (Opera). 20 de Peer Gynt.
K( Ç( li TİYATRO (111691 SaAt;
20 de J - Dünya Gözlylc, 2 -Tüccar
ÇOCUK TİYATROSU : Yıldız Ece (naat 11 de).
İZMİR
0EHJLI1 TİTATBOBU (2364) KatU.
SİNEMALAR
e
BEVUOLK CİHETİ
AKIN (80718) Kanun Harici.
ATLAS 140835) Demir Perde.
ALKAZAK (42562ı Hind Eararı.
AR (44391) Raklbeler
ÇİÇEK: ı - Gizli Emir. 4 — Kıskanç kadın «renkli).
ELHAMRA ,43595) Hamlet.
İNCİ (^5595) La Travlata.
İPEK (4-(2H9> Nlslmnçı Amerika-da.
LALE (435961 Hamlet.
MELEK (4Q868) Lulu Belle.
SARAY 141656) Tatlı Belalar.
SUATPAICK 183143) I - lsUklal
Fedaileri. 2 - Şehrftzadın Do-(tuşu.
sfMER (42S51) Şeytan Ruhlu A-dam
ŞARK(403*0) Kocamı Öldürmedim
6JK (43726) i - Tarzanın İntikamı. 2 - Çöl Şf/hln).
TAKSİM (43191) Uvumıynn Atin m
TAN: 1 - Maglüp Edtlnıiyenler.
2 — Bal Arılan (İkini ur renkli).
YENİ (84137) 1 — Kırmızı Güller 2 - Çam Sakızı Rolle Ha-fiyesl.
t NAL (49306) l - Kanlı Döşak
2 — Cici Berber.
YILDIZ (42647) Hint Esrarı.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (33688) 1 - Tarzan
Ormanlar Aslanı. 2 — Tehdit Mektupları,
AY8U (2)917) 1 - Karamazof
Kardeşler. 2 — Şöhret vs Para.
AZAK (2ŞM2) 1 - Aşk Kurbanı. 2 — ÖKimden Firar.
ÇEMBEIILİTAS (22513) Uçuruma ı Doğru.
FERAH: Uçuruma Do^ru.
HALK (21994) I - Adalar Perisi. 2 — Bir Sipahinin Romanı
ISTANDI L (22367) 1 - Kalbime Dolmuştu. 2 — Tabancalar Patlarken.
KISMET (21904) 1 - Dehşet Divan 2 — Fakir Kızı oevU
MAR^IARA (23860) I Gençlerin Sevgilisi. 2 — Korkunç Ev.
MİLLİ (22002) 1 - Tarzan Ormanlar Aslanı. 2 — Tehdit Mektupları
T( RAN (22127) ı - Aşk Kurbanı.
2 — ölümden Firar.
5 ENİ (Bakırköy 16-126) 1— Harrov Kumarbazı. 2 — Şarlo Diktatör
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Pranga Kaçağı (2 devre hırdan)
OPERA (60M2I) I - Kara Ok 2 — Debrall Haşan,
St’REY YA (00682) 1 Ha vanada Festival 2 Kanlı Buse .
YEf.DEO İRMENİ: 1 — M7ıv| Tu-nn Sarkışı, 2 — Kadınların Sevgilisi, 3 — Bosna Sevdaları.
ANKARA
ANKARA: Renkli Sürprizler. bCyCK; Tıılsa.
CEBECİ: Kam Bahtını.
PARK: Tarzan Ormanlar Arslanı Si S: Tarzan Ormanlar Arslanı StMF.R: Sahte Katil ve Doktor Model Arıyor
ı I.ı s: Ümitsiz Aşk.
YENİ: Şnnghaylı Kadın.
İZMİR
------- 1
ELHAMRA? Uçuruma Dofiru.
LALE 1 — Atlantic 2 — Boş Parmaklı Canavar.
TAN 1 — Atlantlt. 2 — Beş parmaklı Canavar.
TAYYARE’ Modern Venüs.
YENİ Uçuruma Doğru.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1.— Dafc Çiçeği. 2 — Hay dut Peşinde.
>( MER \levdcn (îhnillh t
OEEE
Y
♦5 ENİ İHTANIM LMun bugün için tavsiye ettiği programlar:
DAHİLDE;
19.45 Ankara: 'Tarihi Tllrk müziği — 20.3ü Ankara: Radyo Senfoni Orkestram : Beethoven.
6 noı ıPnatnralei Senfoni.
21 1.5 İstanbul: Faad Heyeti Konseri ı.Hn:azkftr).
HARİÇTE;
10.00 Londra Handrl. 7 numaralı Org Konçertosu — 21.00 Londra: Dorothj Bnnd (soprano) İştirakiyle oda müziği konseri Programda Gounod, Mllhaud. Martinu.
A N K A R A :
e
7.30 M.S. Ayarı — 7.31 Harry Horllck orkestrası (Pl.ı — 7.45
Hnherler ve hava raporu — 8 ıwı
Hafif müzik (Pl.ı — R 25 Günün programı, — 8 30 Çeşitli parçalar (PL) — 9.00 Kupunu. — 11.28
Açılış ve program. — 12 30 Şar
kılar — 13.00 Haberler — 13.18 Melodiler (Pl.ı — 13 30 0g|r gazetesi — 13,45 Tango. Rumba ve sambalar (Tl.) — 14.on Hava raporu, akşam programı ve kapA-nış — 17.58 Açılış ve program
— 18 W M S. Ayart, — IS.ıYi Dans müziği (Pl.ı — 18.30 Konuşma — 18.45 Film yıldızları geçidi (Fi » I9 on M. S. Ayarı ve haberler — 19 15 Geçmişte Bugün — 19 20 Karışık şarkdnr
— 19 15 Tarihi Türk MtiZlgi — 20.15 Radyo gazetesi 20.30 Radyo Senfoni Orkestrası: Beethoven: A ncı Senfoni (Pastorale i Gllnka - Ruslnn ve Lud-milla Uvertürü. — 21.15 Konuşma — 21.30 Beethoven.* Pinno ve Viyolonsel İçin Sonat (Ln Majör). Çalanlar: Antonin Salda-relll ı Viyolonsel) Hamld von Goertz (Piyano) - 22 00 R M M. ana ti. — 22 15 Şarkılar — 22.45 M.S. A varı ve haberler — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
1.2 87 Açılış ve program. — 13.00 Haberler — 13 15 Şarkı ve türküler (PI.) — 13.30 Hafif öfcle müziği Çalanlar: Adalar orlccKtra«ı
— 1100 Memleket Türküleri (Pl.)
— 14.15 Rumba ve Sambalar
(Pl ) -— 14 30 Sarbes» naat — 14.45 Johnn nSebnatlnn Rach dan İki orkestra, eaerl (Pl.ı — 15.00
Programlar ve kapanış — 17.57 İÇdiş ve programlar — 18.ou
Memleket lürkiıh-rl — 18.20 Şar-.(ı ve türküler ıPI ı — 18.40 Saz morlerl - I9JKI Haberler 19.15 Sonatlar ( Pl ) 20 00 İstanbul
müzelerini geziyoruz — 20.10 Küçük orkestradan melodiler —
20 30 VuInc Muentlo'lrr (Pl.ı —
20 40 Şarkı ve türküler — 21.15 Fasıl heyeti konseri (Hleazkâr) — 22 on Dinlevlci İstekleri (Batı müziği) - 22 15 Haberler — 23.00 Dana müziği (Pl ı — 25.30 Programlar ve Kapanış,
1\H\\(.I RADYOLARDAN SEÇME 1AYINLAR:
10.00 Lnndrrı: HacndeTIn 7 numaralı Org konçertosu — 11.30 Londra: Dans müziği — 12 30 Londra Bando müziği — 12 45 Londra : Parla meni onun açılış merasiminin naklen sayını 13.15 Londra: Dinleyici İstekleri (Kln.’ik müzik» — 11 15 Londra ; Dans müziği — 15.15 Londra : Bervl Klmber koman re-(ltall — 15.15 Londra: Hafif
nür.lk programı — 18 18 Londra; Palm Court orkestrası — İS 45 Londra ; Türkçe neşriyatı (19 ve 25 nn - Türkçe haberler — 19 15 “Amerikanın SealM - Türkçe haberler — 20 15 Londra: Spor haberleri — 21.00 Londra j Do-rotlıy Rond İştirakiyle oda müziği konseri — 22 15 Londra: Hafif müzik — 23 00 Londra : Dinleyici istekleri (hafif müzik» — 24 00 Londra: Operalardan parçalar.
UÇAK - TREN^APUR
l)İKKYT: llııvtı (Sul»(yuıiylc ar ferlerde drghlklik ulabilljr,
GELECEK OLAN UÇAKLAR
10.50 D.H.Y. (Türk) Ank
12 50 D.H Y. (Türk) îzmirden.
13 30 B.E.A (İngiliz) Londra.
Nts» Roma ve Aflnadan.
16.20 D.H.Y. (Türk) Adana. An-karadan.
GİDEC EK OLAN l ÇARLAR
8.30 A F. Grev dolayısiyle bu hafta yapıl mıyacaktır.
9.— D H Y. (TÜrk) Ankara, Malatya. EUlaıg, Diyarbakır, Adana, lskonderuna.
11.20 D H.Y. ıTürk» İzmlre.
13 50 D H.Y. (Türk) Ankaraya.
14.30 B E A. (İngilizl Atina. Roma. Nıs. Londravn.
GELECEK OLAN YAPIKLAR
6.30 KONYA (Bandırmadan),
7.— SEYYAR (Karablgndan).
22.— SUS (Bandırmadan).
GİDEC EK OLAN VAPVRUR
8 15 SUS (Bandırmaya).
20.— KONYA •Bandırmaya),
GELEC EK OLAN EKSTRESLER 0 45 Semplon (Avrupa).
8.30 Ankara.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
9.— Tarsus.
18.10 Ankara ekspresi,
21 3u S.eınplon ekspresi.
21 4u Dngıı ekepresl
Mvuglu 44(»4ı kO 6ü*V t
’.onbul 21222
nkara 00. İzmir 2222.
Eminönü: Eminönü — Bensaaon (Küçükpazar) — Ali Rıza (A> lemdari — Süreyya (Kumkapu — Hahcıoglu (Hasköv) — Yeni Turan (Kasımpaşa).
Beyoğlu: Kinyoli (Merkeı) — Sıhhat »Merkez) — Kemal Rebul (Taksim) — Fındıklı (GAİata) — Tuna (Galata) — Asım Şişli (Şişli) — Nlşanvışı (Ştşlit.
Fatih: İbrahim Halil (Şehzade-baş>> — Elem Pertev (Aksaray) — Yedikule (Somatya) — Ham-di Emgen «Şehremini) — Ulu-pınar (KaragümrUk) — Orhaı Avcıoglu (Fener).
Eyüp: Eytlp.
Beşiktaş: Vidin.
Kadıköy: Halk, t-»kütlar: Selimiye. Hejhrllnda: Halk. Büyüknda: Halk.
Yenişehir — Demlimin — Sa karya.
Yenişehir — Cebeci — İstanbul.
tZillR
Tarlan (Alsancak) — Karantina (Yalılar mıntnkasıl — Eşref paşa (Eşrcfpaşa mıntakası) — Yem İzmir ıBnsmahone mv kam) Millet »Kemeraltı).
\nndoh, An kar ’ı LeeqIç
Comments (0)