4 •
F Aflurtûi 1950
fanrrftrf
• »

8T
*
OT

UL Tâ 000 Ura" UL ÖL Tâ000 ■»
UL Tâ000 lira dağıtıyor
Beyoğlu - Müellif Cadderi 5-8
Posta Ktttuau ı MT - İstanbul
Dış politika
Törkler v Atlantik Paktı
ELEN haberlerden anlaşılıyor kİ,
Atlantik Paktına alınmamışı, bir kero daha istemlşlzdlr. Bundan Birleşik Amerika Devletlerinin de haberi vardır, tngilters ve Fransamn da. Pakta rirlp gLremiyeoeğimizl, şimdiden söylemek, bizim İçin, henüz mümkün değildir. Paktı kuranlardan biri. İsterse mini mini. İsterse kocaman bir devlet olsun, söa gelişi, bize, tam solcu olmayışımu yüzünden. kırgınlık duyar da ayak direrse paktın dışarısında bırakılacağımıza şüphe yoktur. Bugün Avrupa memleketleri, parti politikalarına, gözleri kararmış Ortaçağ müminleri gibi, uzlaşma» bir taassup ruhu sindirmişlerdir. Diktatörlük İspanyasına karşı beslenen Ölçüsüz kinle diktatörlük Rusyasına gösterilen gizli sevgi hep bu zihniyetle ilgilidir. Realist bir politika gütmek, solculuk ölçü rilne vurmak sızın her yardımdan faydalanmak fikri an son plânlara âtişmüştür artık.
G
t


*4
I

I

R
Ho -
A 1
SİYASİ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
â
w
r
k



Yıl 1—Soy» 250 — 10 kuru»
Abone ı Türkiye için seneliği 83, altı ayhğı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketi er iki nitelidir.
İlânlar l S aoı sayfada eantlmetreel
1 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon i 447M - 44757 Santral — Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
ı ■ ---------------------------
Atlantik Paktına katılmamız mevzuunda







*
•9

— L __ g *
V * e*

V’
e ^a ■ %
!
* sv* M k

( *
-•
Tapayalnn kalmaktan eynlarak gftnyn politikasına girmeye karar veren Birleşik Amerika Devletlerinin. ğvvM ve millet olarak gelişmesi, büs-b&tfta başkadır ve Avrupanınkllere

ıı ti
»İM.

’ ’ a be*
Ay • ( .a
s
(
ŞtKvvMu’tA yapılan Birlaanıis Milletler toplantısında Rusya kati bir hezimete uğramış ve Konsey evvelâ Kore meselesinin hallini altına almıştır. Yukarıdaki resimde Lake Suooeeale yapılan müzakerelere İştirak eden
delegeleri toplantı esnasında görüyorsu naz
•eki günlerin Mr^ekUğtBden çok uzak bir bölgedir. MULat Urtiyen bir İngiliz »ömiir-
yardnnına koşacak Laf ay otta’ ttauben T er nerede şimdi T
Güney Kere arasında alev-süâhh İhtilâf, gerçakllklerio he-bakrmmdan. çağdaş tark Ujgun Mr şamanındı ken-Ittsînİ göstermiştir. Birleşik Amerika MîDeti gerçekçi bir millettir ve bu çe-ttn hâdiselerden neticeler çıkarmasını bilir. Hattâ bundan Avrupanın olduğu gibi. Birleşmiş Milletler teşkilâtının içyüzünü anlamak mümkündür. Karedeki »İlâhiı İhtilâfın arkasından daha büyük ve daha tehlikeli hâdiselerin dalgalan haşire ülkelere de yayılabilir. Böyle durumlarda parti İde-•tojflerinln üstünde bir politikaya, güvenilir birliklere İhtiyaç vardır. Birleşmiş Milletler teşkilâtı ancak bu suretle hürriyetin, kültürün, insanlığın beklediği bahtiyar geİllimin kudretli bekçisi olabilir.

Kora ellâhb fhtüâfma karşı Birleşik Amerika Devletlerinin aldığı mertçe durumun, insan gönlüne derin bir saygı emreden kendine göre bir ululuğu vardır. Bu kahramanlık faziletinin mâna enginliğini ilkönce Türk milletinin kavramış oluşu, insanlık hürriyetine bağlılığın yüksek bir örneğidir. Eski OsmanlI Devleti, Amerikanın Kurtuluş hatıralarını yasatmak İçin yapılan anıta ülkemizden bir taş göndermişti. Cumhuriyet Türklyeel, yine bu Amerikanın çok uzun yıllardan sonra kurduğu barış teşkilâtını, barışı desteklemek için oğullarını gönderiyor şimdL Koreye gidecek Türk kuvvetine katılmasını sağlamak m&k-sadlyle Anlcaraya koşan, yalvaran gençlerimiz vardır. Bizim bildiklerimizi /Amerikalıların da bilmelerini İsteriz Amerikanın' yardımından en az faydalanan ülke de bu İdealist ve kahraman insanların. Tür kİ erin vatanıdır Işta, Atlantik Paktına. »İmdi ye değin henüz alınmayan ve söa-M garantiler müstesna, tarihinin sn büyük tehlikeleriyle baş başa ve yapayalnız bırakılan millet de yine bu sözüne bağlı ve yardıma her zaman basur kahraman millettir. Türk milletidir. Bizden çok daha kuvvetli, ekonomik temelleri çok daha sağlam milletler, sayısız yardımlar gördükleri halde, Koreye kuvvet göndermek ve Birleşik Milletleri desteklemek baJo-mmdan, çok gerilerimizde kalmışlardır. Kore hâdisesi: demokrasi dünyası için başlıbMina bir derstir. Realist milletler, bundan, pek çok şeyler öğrenebilirler
e
Demokrasiyle idare olunan memket-ierde her hükümet, ne yaparsa, onun hesabını halka vermek zorundadır. Bıı hesabı vermlyen hükümet, halkın güvenini mutlaka kaybeder. Bu hakikati, bütün demokrat milletler, bizim gibi. bilirler. Bizim de düşünen, gören ve hesap isteyen bir halicimiz vardır. Bütçemiz açıktır, devlet borçlarımız liri mil yan aşmıştır, ekonomik düzenimiz çığnndan çıkmıştır, üstelik harp tidılikeel karşısındayız. Bundan başka çok ağır taahhütlerimiz de vardır, Koreye asker gönderlyonız. Halkımızın daha geniş bir aydınlık İstemesini haksız görmek mümkün değildir. Bu kadar ciddi bir durumda kalan her demokrat hükümetin millete karşı sorumluluğu büyüktür. Hükümetin iş görebilmesi için, iç politikada olduğu gibi dış politikada da belli başlı başarılar elde etmesi lâzımdır.
îç politikamızın en aksak noktası ekonomik düzenimizin bozukluğudur. Dış pazarlanmııı tıkayan şartlar giderilir ve bize, başka milletlere olduğu gibi ekonomik yardımlar yapılırsa belimizi kısa zanıaııdA doğrultabiliriz. Dış politikadaki güçlüklerimiz, Atlantik Paktına henüz alınmamış oluşumuzdan İleri gelmektedir. Fakat İç politika dış politikaya nasıl tesir ederse, dış politika da İç politikaya öyle tesir eder. Onun İçin bu İki politikayı birbirinden ayırmak İmkânsızdır. H P. Hilkûmrtl, bütün hatalarına rağmen, Atlantik Paktına girmemizi sağlamış olsaydı, seçimlerin nettoeleri başka türlü olabilirdi. Taahhütlerine bu kadar bağlı bir milleti İç ve dış politika güçlükleri karşısında bırakmamak lâzımdır. Bize Öyle geliyor kİ. halkımızla hesaplaşmak zorunda olduğumuzu büyük demokrasiler, nihayet, anlamışlardır. Anlaşılan başka bir şey daha varsa, o da, Atlantik Paktına alınmamak yüzünden doğarak bir hayal yıkılışının, taahhütlerine bağlı kalmayı şeref bilen Türk gön illi tilerinde yaratacağı kudretli tepkilerdir. Zaman, böyle tepkilerin, bile bile uyan-dınlmamasiıu emredecek kadar çok ciddidir.
M. NERMİ
Dışişleri Bakanı Strasbourg'da çok mühim bir beyanat verdi
f
i
«Stratejik ehemmiyeti haiz olan Doğu Akdeniz müşterek bir müdafaa sistemi dışmda bırakılamaz//
H
Dış siyasetimiz hakkında Başbakanın verdiği demeç
Menderes siyasetimizin hatları hak-kendislyie bir mü-ves 11 esiyle bayanatta
uüçüncü dünya harbi mukadderse, bütün dünyaya şamil böyle bir felâkette Türkiyenin ne kadar nazik ve ehemmiyetli bir durum arzedeceği gözden uzak tutulamaz,,
Ankara, • (Hususî muhabiri milden) — Başbakan Adnan dış ana kında
yapılan lâkat mühim bulunmuştur.
Bilhassa üç nokta üzerinde duran Başbakan, Demokrat Partinin iktidarı ele aldığı zaman dış politikamızın ahdi mesnetleri hakkında izahat vermiş, Atlantik Paktına dahil olmamız hususunda evvelce yapılmış olan müracaatın müspet bir şekle bağlanmamış olmasının doğurduğu tehlikeli durumu anlatmış vs bu vaziyetin yakın zamanda ıslahını tabu ve zaruri gördüğünü anlatmıştır.
Adnan Menderes bu hususta şu nolctayı tebarüz ettirmiştir t •Dünyada öyle kilit noktalan vardır ki bunlar hem zayıf, hem teminatsız bırakıldığı takdirde tecavüz kol ay-edilmiş olur. Bu
taştırılmış, aynı zamanda da tahrik hakikatlerin dikkatle gözönünde bulundurulacağına ve tecavüze açık kapı bırakılmamak yolunda esaslı tedbirler alınacağına inanıyoruz^
Başbakan bundan sonra Kore’ye yardım kararımızın memleket İçinde vs dışındaki akisleri hakkında malûmat vermiştir.
Bu mühim beyanatın tam metnini üçüncü sahlfo-mlzde bulacaksınız.
Rus - Iran miinasebatı
düzelmeye yüz tuttu
Iran Başbakanı İle Sovyet Büyükelçisinin görüşmesi, mevcut
Tahran, 6 A.A (AFP) — îran Başbakanı General Razmara İle Sovyet Büyükelçisi Sadçlkov arasında vuku-
»
e
ı
4
Bakanlar Kurulu
dün toplandı
Dış ticaret rejimimiz, sah günkü toplantıda görüşülecek
Ankara 6 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bakanlar Kurulu bugün Başbakan Adnan «Menderesin riyasetinde 17,30 dan 20,30 a kadar süren bir toplantı yapmıştır. Bugünkü toplantıda görüşülecek olan dış ticaret rejimimiz vaktin gecikmesi dolayısiyls salı gününe kalmıştır. Dış ticaret rejimimizin sah günkü toplantıda bazı ufak tadillerle aynen kabul edilmesi kuv-vetlo muhtemeldir.
Asılsız bir haber
Ankara, 6 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bügünkli Kudret gazetesinin Dış Ticaret Dairesi Reisi M. Faik Ozansoy hakkında Kumanyadan getirtilen mısır meselesinde görevini kötüye kullandığından dolayı takibat yapılacağına dair neşriyatı üzerlns keyfiyeti kendisinden sordum.
Ticaret Dairesi Reisi bize şunları söylemiştir:
“Hakkımda Bakanlıkça açılmış hiç bir tahkikat olmadığı gibi böyle bir mesele de katiyen yoktur. Esasen keyfiyet İlgili Bakanlar tarafından açıklanacaktır.
gerginliği İzale etti
bulan son görüşmeler, Tahran siyasi çevrelerinde büyük bir ilgi uyandırmıştır,
İlk görüşmeden sonra, iki memleket arasındaki gerginlikte bir gevşeme müşahede edilmiştir.
Filhakika Haz er bölgesinin havadan haritasının çizilmesi hakkında protesto makamında verilen Sovyet notasın du sonra, tran Hükümeti yalnıs îr anlı mühendisler kullanmak üzere harita yapılmariylo iktifa etmiştir.
îranın bazı kuzey bölgelerinde mev-out olan sıkıyönetim kaldırılmış ve Saha karşı yapılan suikasttan sonra tevkif edilen Tudeh Partisi üyelerinden bazılarının dosyalan yeniden gözden geçirilmiştir.
Ecnebi muhabirlerin İran - Sovyet hududu bölgelerini ziyaret etmeleri yasak edilmiştir.
Diğer taraftan, Başbakan Razma-ra İle Sadçlkov arasında yapılan İkinci görüşmeden sonra, İki memleket arasındaki ticari münasebetlere yeniden başlanması ihtimali hakkında söylentiler devam etmektedir. Şimdiye kadar bu söylentiler resmen teeyyüt etmemiştir.
Bununla beraber, Başbakan Raz-mara yakın çevrelerde İma edildiğine göre, bir haftaya kadar bu hususta izahat verilebilecektir. Maamaflh görüşmelerin hangi meselelere temas ettiğini hakklyle öğrnnlnciye kadar, siyasi çevreler şu kanaatte bulunmaktadırlar:
îran, büyük kuzey komşusunu lıaç etmek İstememekte ve bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumakla beraber, onunla mevcut olan güçlükleri her vasıta He halletmeye çalışmakta-
Gen o bir Güney Kore'n eşyasını yüklenmiş. daha güneylerde barınacak bir yer aramaya gidiyor
Btrassbourg, 6 (TÎR8) — Türkiye Dışişleri Bakanı Profesör Fuat Köprülü Fransız ve İngiliz Hariciye Nazırlarıyla dünya vaziyeti ve bilhassa Doğuakdenla emniyeti hakkında görüş teatisinde bulunmuştur.
Bu temasların sırf bir görüş teatisinden ibaret olduğunu ve bu emniyeti saklayacak imkânları araştırmak icap ettiğini tasrih eden Fuat Köprülü, Türkiyenin son günlerde Atlantik Paktına dahil olmak için normal diplomatik yollarla gerekli müracaatta bulunmuş olduğunu belirtmiştir.
Fuat Köprülü, bundan sonra Atlantik Paktının hâlen tamamlanmış telâkki edllemlyeceğtnl, Akdeniz müdafaa sisteminin ancak Adriyatlğe kadar ulaştığını ve müdafaa sistemindeki bu gediğin dünya sulhu için tehlikeli olduğunu tebarüz ettirmiştir.
*Türk Dışişleri Bakazu sözlerine şöyle devam etmiştir:
"Birinci derecede stratejik bir e-hemmiyeti haiz olan Doğuakdenizi müşterek bir müdafaa sisteminin dışında bırakmağa imkân yoktur. Bu itibarla Türkiyenin Atlantik Paktına girmesinin herhangi bir güçlükle karşılaşacağını zannetmiyorum. Çünkü sulhun muhafazasından mes’ul o-lan her İnsan talebimizin sebeplerini kolayca anlayabilecektir.
Amerikaya gitmesinin mevzuu bahis olup olmadığı sualine Fuat Köprülü şimdilik bu hususta verümlş hiç bir kararın mevcut olmadığını ve fakat eylülde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun toplantısı sırasında Birleşik Amerikaya gitmesinin İmkân dahi-1 llnde bulunduğunu söylemiştir.
Fuat Köprülü, Türkiyenin Atlantik Paktına dahil olması keyfiyetinin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu içtimainden önce, yine eylül ayında vuku bulacak büyük devletler içtimai sırasında müzakere edilmesinin muhtemel olduğunu ilâve etmiştir.
Yunanlstandan bahseden Türk Dışişleri Bakanı demiştir kİ:
"Yunanlstanla münasebetlerimiz gayet dostanedir. Bu memleket büyük
bir rol oynayabilir. O da pakta dahil olmak arzusundadır. Bu nihayet bir aklıselim meselesidir.”
Amerikanın askeri ve İktisadi yardımının öneminden bahseden Fuat Köprülü, bu yardımın bugünkü durum karşısında artık kifayet etmediğini ve bunun hem arttırılması hem de tadl edilmesi gerektiğini ilâve etmiştir.
Kore hakkında da; Güvenlik Konseyi kararını ve Birleşmiş Milletlerin süratle işe müdahale etmesini öven Köprülü, emrivaki kabul edilmiş olsa bile neticenin ne olacağını biliyorsunuz demiş ve dünya emniyeti, medeniyetin, hürriyetin ve hakikî demokrasinin korunmam için Avrupa Birliğinin şart olduğunu ilâve etmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi
Malik’ln asamble vesikalarının rusça tercümelerini İstemesi, Sovyetlerln toplantıya İştirak niyetinde olduktan seklinde tefsir ediliyor
Lake Succeaa» 6 A- A. (AFP) — Birleşmiş Milletler Genel Asamblesine alt vesikaların rusça tercümesinin kendisine verilmesi için Sovyet heyeti başkanı Maliksin Birleşmiş Milletler Genel Öekreterl nezdinde yaptığı müracaatı tefsir eden Lake Succeas-teki çerçevele bu teşebbüsü Sovyetler Birliğinin bu toplantıya iştirak etmek arzusunun bir delili olarak telâkki etmektedirler.
seytns döndüğünden beri girişmiş cL duğu obatruotionlsms’s işaret etmab» tedlrlar.
Aynı çevrelerin kanaatine gûr\ Güvenlik Konseyinin alacağı her karara ve bilhassa Kore hakkında varacağı neticeye muhalefet eden bu hareket tarzı şimdiki halde Rusların başlıca hedeflerini teşkil etmektedir
Endonezyada gene çarpışma oluyor
Her iki tarafa ateş kesmeleri tavsiye edildi
J ak arta, S (AP) — Bugün buradan bil dirildiğin s göre, Endonezyanın doğusunda bulunan Maccassan'da Ho-landa kuvvetleri He Endonezyanın federal ordu kuvvetleri arasında çarpışmalar vuku bulmuştur.
Endonezya ordusu Genelkurmay Başkanı Albay 81matupang ve Tümgeneral Scheffellar, bu gece Endonezya radyosunda konuşarak her İki tarafa da ateş kesmelerini tavsiye stmlşler, ve böylece lüzumsuz kan dökülmesini durdurmak istemişlerdir.
Tümgeneral Scheffellaar ve EndonezyalI Albay Kawllarang, radyçda neşredilen tebliğe göre Macassar'a hareket edeceklerdir.
Alınan karışık haberlere nazaran, savaş cumartesi sabahı bir haftadan beri cereyan etmekte olan huzursuzluğu müteakiben başlamıştır.
Aynı çevrelere göre. Bovyetler Birliğinin. Güvenlik Konseyinde olduğu gibi, Genel Asamblenin gelecek toplantısında da takip etmek istediği başlıca gaye, bilhassa Asya milletlerine Moskova tarafından takip edilen siyaseti izah etmek için bu milletler arası teşekkülün arzettiğl fırsattan faydalanmaktır.
Birleşmiş Milletler kürsüsünden konuşma faydalarının şimdiki halde Moskovanın siyaset terazisinde Sovyetler Birliğinin çekilmiş bulunduğu teşkUâta yeniden dönmenin arzettiğl mahzurlardan ağır basmakta olduğu kanaati bu çevrelerde hâkimdir.
Malikin, Güvenlik Konseyi Başkanlığı İfa ettiği bir ağustos tarihinden beri Konsey çoğunluğu Kuomin-tang murahhasının Birleşmiş Milletlerden çıkarılması yerine Komünist Çin temsilcisinin alınması yolunda İleri sürdüğü teklifleri kabul etmemiştir.
Mamafih, Malik başkanlığı terket-memlştir. Bundan başka Lake 8uo-cess’teki Birleşmiş Milletler çevreleri Sovyet delegesinin Güvenlik Kon-

Cumhurbaşkanı Balıkesir’e gidiyor
Naktonu geçen kuzeyliler
muhasara edilmek üzere
Güney Koreliler bir Amerikan tankım selâmlıyorlar
Komünistlerin, Taegu ile Pusan arasındaki yollan kesmeye uğraştıklan anlaşılıyor
Mac Arthur’ün Koredekl karargâhı, d A A. (Reuter) — General Mac Arthur'tln karargâhından bildirildiğine göre, komünist kıtaJann Naktong nehrini geçmeleri ve gllney He mer-kes kesimlerinde tahştdat yapmalan dllşman kuvvetlerin Taegu He Pusan arasındaki ulaştırma yoUannı kesmeye çabştıklannı göstermektedir.
>
{F
i
Karargâh, Kuzey Korelilerin bütün hudut boyunca ufak birliklerle hücumu ve sızma tablyelerini devam ettirdiklerini bildirmiştir.
Kore harp cephesi, 6 (AP) — Kuzey Koreli devrtyeler, müttefiklerin ana savunma hattı olan Naktong nehri boyunca geri püskürtülmektedir. Sekizinci ordunun verdimi bu haberde. Amerikanın 24 üncü tümenine mensup kıtaların Naktongu geçmeye muvaffak olan 800 kadar Koreliyi muhasara etmek üzere olduğu bildirilmektedir.
Birleşik Amerika çevreleri, dtğşş baaı batılı diplomatlar da dahil olduğu halde Kore meselesini lnoeleyo-eek olan Asamble müzakerelerine Rusların iştirakinin arzettiğl faydalan anlamaktadırlar.
Kudiiste beyanatı
"İsrail - Arap anlafmazhfc-bnnı ortadan kaldırmak için, btitttn gayretimi •art edeceğim*
t I W '■»
r ıı
Balıkesir. 6 (AA.) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar yann saat 20 de Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Komitan ve Maliye Bakanı Halil Ayan ile birlikte Bursa yollyle lehrlmiıe lecektlr.
Cumhurbaşkanı yangın sahasını secek ve yangından sarar gören tan d aşlarla görüşecektir.
Kudüs, • (TÎR8) — Kudüse gelen Filistin Uzlaştırma Komisyonu üyesi Doktor Tevflk * Rüştü Araş, bugün gazetecilerle yaptığı bir konuşmada Türkiye* nln Ortaşarkı daimî bir sulh içinde görmekte faydası olduğunu belirtmiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Eski bir Dışişleri Bakanı, ve Sâdâbad Paktını hazırlayarak Ortaşarktaki anlaşmazlıkları ortadan kaldırıp bu mmtakada sulh ve sükûnu tesis etmiş bir insan sıfatiyle, İsrail - Arap anlaşmazlıklarını ortadan kaldırmak İçin elimden gelen bütün gayretleri sarfedeceğlm. Simdi husus! olarak İsrail Başbakanı Bengourion He Dışişleri Bakanı Sbarett’i ziyaret edeceğim vebu meseleye ait bazı malûmat toplayacağım.”
Komisyon yann sabah flk İçtimaını yapacaktır.
M
ATEŞ DANSI t
Saj’f* 1
7 Ajhıatoa 1WM)

Askerlik bahisleri
Sergi köşesi t
Kore'de komünistlerin
kullandıkları tâbiye
||U uzak harp mıntakasında orduların mevcut» değer ve teşkilâtı da h&kklyle bllinmeyinca harekâtın cereyan tam üzerinde kolayca fikir yürütülemlyor. İtiraf edilmek lâzımdır kİ, komünistlerin Amerikan ordusu karşısında hava ve mekanize kuvvetler bakımından zayıflığı gösönün-de bulundurularak harekatın İlk günlerinde yürütülen mütalâalar yanlış çıktı. Bizzat Birleşmiş Milletler kuvvetlerine başkomutan tayin edilen Mac Arthur’ün bile bu hususta yanılmış bulunduğu söylenebilir, çünkü Amerikalıların hava ve rırhlı kuvvetlerde kalitece olan üstünlüğünü, Şimal Korelilerin sahip olduğu başka âmiller ve kullandıkları tabiye zararsız hale soktu, nihayet komünistlerin adet üstünlüğü bu geniş sahada kendisini gösterdi.
Komünistlerin kullandığı tabiye» muhabirlerin iş’anndan da anlaşıldığı Üzere - oldukça basittir. Çetin dö-ğüşeoeği ve üstün silâha malik olduğu malûm bulunan Amerikan tümenlerine cepheden çatmaktan İse, onlarla muharebeye girişmeden, yanlarından dolaşmak, gerilerine sarkmak ve alabildiğine tlerliyerek geri ile irtibatlarını tehlikeye düşürmek ve do-1 ayı siyi e de ricate mecbur eylemek. Seul'dan cenup sahiline kadar ulaşmak için kullanılan tabiye hemen de bundan ibarettir.
Bunun karşılığı şöyle olabilirdi: A-merikalılar yanmadan bir baştan ö-teklne kadar kaplayan bir hat tutamadıklarına göre bulunduklan yerlerde bir kirpi gibi toparlanarak her tarafa karşı vaziyet alırlar ve bizzat çok ileri giden komünistlerin muvasala yollannı tehlikeye düşürebilirlerdi. (Son harpta çevrilme tehlikesine maruz kalan bir çok Alman birliklerinin muvaffakiyetle tatbik ettikleri kirpi “lgel” tabiyest). Amerikalılar bunu tatbik edemediler. Zira evvelâ kuvvetleri çok azdı. 260-800 kilometrelik bir cepheyi 2-8 Amerikan tümeniyle tutmak mecburiyetinde kaldılar. Çok geniş bir cephede bu çeşit tabiye için kuvvet azdı. Sonra arazi, yerli halk kendilerine taraftar değildi. Bilâkis bazı yerlerde şimallllere müzahir çıkıyordu.
Cenup Kore ordusu ise hem fena teçhiz edilmiş ve hem de ilk günlerin darbeleriyle dağılmış ve kuvvetlerinden çok şey zayi etmişti. Onlardan da hayır bekliyemezlerdl.
Bu vaziyetten faydalanan Şimal Korelilerin Amerikan kuvvetlerinin yanına ve gerisine düşmesi tekrar eepheyl uzatıyor ve durdurucu set meydana getirilemiyordu.
Böyle bir set meydana getirileme-ytnce de evvelâ Amerikan ordu kuvvetlerinin haiz olduğu mühim silâhlar, tank dafi toplan, Bazukalar vesaire kullanılamıyor, yani Amerikalı-
•J
- 1
R HABERLER
«
Şehir mektubu
Yazan r M. Şevki YAZMAN
lar bunlann üstünlüğünden istifade e. demb’orlardı. Keza sabit cephe olmayınca Amerika hava kuvvetlerinin komünist kara kuvvetleri üzerinde beklenen büyük tesiri de meydana gelemedi.
Atom silâhının politik mülâhazalarla kullanılmaması, milyarlar sar-fiyle vücude getirilen bu Bİlâhtan İstifadeyi sıfıra indirdi. Halbuki bu silâh umumiyetle Amerikalıların komünist kuvvetlere karşı en müessir bir durdurma ve tahrip vasıtası olarak görülüyordu.
Yakın bir zaman zarfında bu vszl-yettn esaslı surette değişeceğini zannetmiyoruz. Bu sebeple Birleşmiş Milletlerin bu sahneye büyük ve mekaniğe kuvvet yığmasına kadar geçecek zaman zarfında bundan evvelki yazımızda da bir İhtimal olarak belirttiğimiz gibi müdafaa cephesinin tedricen gerileyerek Amerikalıların Fuson üssü etrafında bir çemberden ibaret kalması muhtemeldir. Bu çemberin iki yanı Renize istinat edeceği için kuvvetli, İkmal ve muvasala hattı kısa ve cephede müdafaa kuvvetleriyle mütenasip derecede dar olacağından tutunup kalması ve lleriki İnkişaflar için üs vazifesi görmesi çok muhtemeldir. General Mac Arthur’ün Kore hakkında beyan eylediği büyük itimat da bundan İleri gelmiş olsa gerek.
Hulâsa; silâh ve kalitece farklı İki kuvvet karşı karşıya gelince, silâh ve teçhizat vs bilhassa hava kuvvetleri bakımından zayıf olan komünistler bu zaaflarım evvelâ adet üstünlüğüne, sonra harekât sahası hakkın-daki bilgi ve bu mıntakadakl halkla olan yakınlıklarına dayanarak telâfi ettikten başka herkesi hayrete düşüren seri hareketleri de gösterdiler. Amma düşünmeli kİ, Pasifik harbinin İlk safhalarında Amerikalılar denizde ve karada daima buna benzer vaziyetlerle karşılaştılar, güçlükler, ü-mitaizlikler içine düştüler. Çünkü insan gücünden ziyade malzeme ve silâha istinat eden Amerikan tablyesi muharebelerin bu ilk safhalarında İstediği üstünlüğü elde edocek yığınak yapamıyor. Bu safhada dalma karşılarındaki adet çokluğuna dayanan muvakkat zaferler kazanıyor. Hakiki harekât ve muvaffakiyet İse bundan sonra geliyor. Korede ilk safhadaki harekât da bundan başka bir şey değildir.
Sağlık Müdürünün dünkü teftişleri
Dün Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı, yanında sağlık ektpleri olduğu halde köylerdeki teftişlerine devam etmiştir. Bu arada hasta görülen vatandaşlar husus! vasıtalarla hastahanelere kaldırılmışlar, dır.
BEBEK SERGİSİNDEKİ
EN
GÜZEL
BEBEKLERİ
YENİ İSTANBUL
HEDİYE edecek
TÜRK BEBEKÇİLİĞİNİN ÜSTATLARINDAN t Zehra MUTıt'in S, Nimet Demlrbağ’ın 1, Esin Germen’Ln 8, Azize Ayral’ın 1 ve Eieni Potessurir’in 2 şer adet bebeklerini, 1 temmuz tarihinden 7 ağustos tarihine kazlar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya
İsmiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertlpllyeceğimlz kur’ada dağıtacağız.

En güzel bebeği seçmek ve en güzel bebeği almak İçin müsabakamıza tiz de giriniz.
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
66
Ancak etsem ne olacaktır? Bu noktada açık olmalıyım.. Celile öldükten sonra ben esaslı bir rota değişikliği yapmağa savaştım. Olmadı. On sene sonra buna ikinci bir defa, son bir defa teşebbüs ettim. Oldu. Bu değişikliği ben elbette kasabadaki yatağımla Tepebaşındakl otelin yatağını birblriyle değiştirmekten İbaret tasavvur etmedim. Bunun elbette bir takım neticeleri olacaktı ve onları evvelden kabul etmek lâzımdı.
Cellleden sonra tekrar evlenebilirdim. Evlenmedim. Bir çoklan gibi hırsızlama çapkınlıklar yapabilirdim. Yapmadım. Ahlâk mı? Halk efkân korkusu mu? Meslek disiplini mİ? Fırsat yoksulluğu mu? Maddi menfaat vs. gibi bir hırsın bütün öteki hırslan yutacak bir hastalık halini almış olması mı? Yoksa sadece bir yaratılış ve mizaç meselesi mi? Neticede bunlardan bir kaçının yahut hepsinin azar azar paylan olabilir. Fakat hiç birini beni başkalannın tanıdığı ve kendi tanıdığım adam olmağa cebretmiş olmak kudretinde göremiyorum.
Ben bugün Anadoludakl yirmi beş yılının tam tasfiyesini yapmış ve hiç. bir kimseye karşı hiç bir hesabı kaJmamış tamamlyle hür bir Jn-I »anım. Yeni bir hayatım olacaktır. Onun tam şeklini şimdiden biliyor değilim. Yannın tam şeklini bilmek kimseye verilmemiştir. Fakat bu noktada kendime tam hazırlıksız da diyemem. : 326
Birisi,
Sergide evler
Bon zamanlarda Istanpulda arsa ve ev temin eden şirketler çoğaldı. Bunlann kooperatif, kolektif ve daha başka cinslerde olanları var. Teşebbüs güzel, zira, edhiri de olsa birtakım kolaylıklar temin eder görünüyor ve netice itibariyle bir ev eahiM olmanız ihtimali var. Yoinıs şirket reklâmlarının yapılışında öyle türkçe hatalarına rastlanıyor ki. insan daha doğru düriUt bir cümle ktırmosıfH bil-mlyen, bir üslûba sahip olamı-yanlann nasıl olup da bir bina kurabilecekleri, ona bir şekil verebilecekleri hususvnda tered-.düdo düşüyor.
Sergide bu neıHden birkaç şirketin köşeleri var.
minnacık ve cana yakın bir yuva yapmış. Hoş bir şey. Adetâ bir lâns-i saadet. Bir başkası da ona benzerini sonradan ilâve etti, onun önünde bir de bahçe var, hattâ otomobil. Bunlardan birisi otobüsünü de teşhir ediyor. İleride, mahalle teşekkül e-dince onunla gidilecekmiş. B-vet, bu da güzel amma, mahalleye gelince, yine iş değişiyor. Çünkü şirketler, mahallelerin i-simlrrini, kim bilir kimden ve nereden aldıkları bir âalâhiyetle şimdiden kendileri takmışlar. Bu mahalle isimleri pek çirkin ve iddialı. Ben, kendi hesabıma, ev mMM olmak isterim amma, bu şirketlerin vaftiz ettikleri bir mahallede oturmak istemem. Zevk meselesi. Bundan hoşlananınız da olabilir diyeceksiniz. Orası doğru, ğunun şurası İstanbul. Adam kırk yıl İyi eu niyetine kuyu suyu satmış da geçinmiş.
BtR İSTANBULLU

e
T. M. T. Federasyonunun tertiplediği yazı müsabakası neticelendi
Türkiye Millî Talebe Federasyonu Turizm Kolu tarafından. Üniversiteliler arasında açılan yazı müsabakasını Teknik Üniversite İnşaat Fakültesi son sınıf talebelerinden Fikret Evliyagil kazanmıştır. Turizm kolu, müsabakayı kazanan öğrenciyi önümüzdeki hafta içerisinde, tetkiklerde bulunmak üzere Fransa ve tngi İte reye gönderecektir.
Aynca müsabakayı kazanan Fikret Evliyagil ile birlikte 30 klşUlk bir Üniversiteli kafilesi de bu seyahate iştirak edecektir. Talebe Federasyonu, Avnıpa talebe teşekkülleri ile temasa geçerek gençlerin istirahatı ve tetkiklerinde âzamî suhulet gösterilmesini temin etmiştir.
Kafile çarşamba günü akşamı hava yoliyle Romaya hareket edecektir.
Dün T.M.T. Federasyonundan gazetemize gönderilen bir yazıda bu geziye iştirak edecek olanların bugün saat 10 da Üniversite Talebe Birliğinde bulunma lan lüzumu bildirilmekte, dir.
İstanbul Sergisi, bu gece saat 24 te kapanıyor
31 temmuz akşamı kapanması kararlaştırıldığı halde, Amerikan filosunun limanımızı ziyareti üzerine bir hafta daha uzatılan İstanbul Sergisi bu gece saat 24 te kapanmış olacaktır. Verilen malûmata göre bu sene Sergiyi geçen seneklnden çok fazla insan gezmiştir.
Bir coğrafya heyeti Zonguldak’a gitti
İstanbul üniversitesi Edebiyat Fa-kültesi Dekanı Prof. Ali Tevfik Ta-noğlu, asistanı Erol Tümertekln ve Coğrafya Şubesinden 20 kişilik bir öğrenci kafilesi ile birlikte tetkiklerde bulunmak üzere Zonguldağa hareket etmiştir. Heyet, kömür havzasında üç hafta kaldıktan sonra şehrimize dönecektir.
Değil yalnız son on senede, hattâ Celile sağken, birbirimize karşı heyecanlarımızı kaybettikten sonra zihnimden gelip geçmiş bir çok şeyleri birer hazırlık saymak lâzımdır. Bahsettiğim tam tasfiyeden sonra yeni hayatım, sadece askerden dönen adamın hayatı olacaktır. Nişanlıları vardı; tasarladığı şeyler vardı. Ben elbette Beyoğlu Caddesinde kadın aramağa çıkıyor değilim. Fakat gecenin birinde Celllenln öldüğü gece Hacı ömerln evinde kinin iğnesi vurduğum Esmaya benzer biri çıkar ve şarak aynı ıslak ve nl” diye kıvranarak bette ciddi bir aebep
onun gibi bileklerime yapı-ateşli ağızla “öldürme be-olursa öldürmemek İçin el-tasavvur edecek değilim.
VII
ÇALGI, MISIR TAKIMI ve KEMANCI
Nihayet havalar açıldı, ortalığı basan boğucu sıcaklarla beraber otel civarındaki bahçelerde Koçonun anlattığı gibi hayat da başladı. Ben sıcaklara İdmanlıydım. Fakat çalgıların dozu şimdilik bana bir parça fazla gelmekteydi.Daha doğrusu kendileri de değil de hoparlörlerin pek mü-balâğalı bir surette şiddetlendirdiği sesler! Fen gerçekten harikalar yapmıştı. Odanızda don paça dolaşırken, lâvaboda soğuk su İle başınızı yıkarken gazinoda klârinetle yapılan hüzzam taksimini bütün İlâhî hüznlyle ve klârlnetln borusunda biriken tükrüğü dışarı atmak İçin ara sıra çalgıcının yaptığı zorlamalara kadar bütün incelikleriyle dinlemenizi sağlıyor. Fakat rahatsız olduğunuz zaman dinlememenize bir çare bulamıyordu. Hem de başka gazinolardaki başka çalgılarla bir arada olmak üzere. Fakat E-bentn evindeki minarede leylekle karşı karşıya düşüncelere daldığım yalnızlık gecelerinden, De-reboyu uçurumu üstündeki evimizde Hacı Müs-327
Almanya ile aramızdaki ekonomik münasebetler
ŞEHRİMİZDE BULUNAN Dr. ZİBELL j "ALMANYADA TÜRK TÜTÜNLERİNİN YERİNİ VİRGİNİA TÜTÜNLERİNİN ALDIĞI DOĞRU DEĞİLDİR" DİYOR
iki sene evvel hükümetimiz tarafından davet edilen resmî Alman heyeti delegelerinden ve geçen sene tamir fuarında Almanyayı resmen temsil eden Dr. K. H. Zlbell şehrimizde bulunmaktadır.
Alman Ekonomi Bakanlığı Dış Ticaret Kısmı Reisliğini yapmış olan Dr. Zlbell, eskiden beri Türkiye İle Almanya arasındaki ticari münasebetlerin gelişmesi için bütün enerji İle çalışan bir Türk dostu olarak tanınmıştır.
Bu sefer hususî olarak gelmiş olan Dr. Zlbell şehrimizin İktisadî çevrelerinde temaslarda bulunmaktadır. Yakında aynı temaslara devam etmek Üzere Ankaraya gidecek olan Dr. Zi-bell dün kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza Türk . Alman ekonomik münasebetleri hakkında şunları söylemiştir:
“Ttlrk ve Alman ekonomileri birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar. Almanya geçen yıl Türkiyeden 48 milyon dolarlık ithalât yaptığı halde buna karşılık Türkiye Almanyadan büyük bir ithalâtta bulunmamıştır. Buna sebep zannedersem ticaretin tam mânaslyle serbest bırakılmamışıdır.
Türkiye Almanyaya daha fazla ihracat yapabilmek İçin ticari münasebetlerini karşılıklı olarak geliştirmek saruretindedlr.,,
Bundan sonra Almanvadakl Türk
İstanbul Radyosu, yeni programının tatbikına başladı
İstanbul Radyosunun yeni programının tatbikına dünden itibaren başlanmıştır. Bu programa göre, evvelce bildirdiğimiz gibi Türk müziği nispeti % 31 den % 46 ya çıkarılmış ve batı müziği % 69 dan % 64 e indirilmiştir. Aynca yeni programın tatbikatından olarak İstanbul Radyosu dün saat 13 ten 24 e kadar fasılasız neşriyatta bulunmuştur. İstanbul Radyosu bundan böyle her cumartesi ve pazar günleri 13-24 arası fasılasız neşriyata devam edecektir.
Kıbrısı Koruma Cemiyeti kuruldu
Şehrimizde Kıbrısı Koruma Cemiyeti adiyle bir cemiyet kurularak faaliyete geçmiştir. Cemiyetin gayesi Kıbrıs Türklerinin siyasî hak ve hürriyetlerini korumayı, komünizm tesirinden uzak bulundurmayı, Kıbn-sı Türkiye ve bütün dünyaya tanıtmayı, Türkiye İle Kıbrıs arasında da karşılıklı sosyal faaliyetler kurmasını temin etmektedir.
Şehrimizde kurulacak olan penicilline fabrikasının mümessili Ankaraya gidecek Bir müddetten beri şehrimizde bir Penicilin fabrikası kurmak üzere temaslarda bulunan Amerikan Squibb firması mümessillerinden Mr. Loi-ton. Hükümetle temaslarda bulunmak üzere bugün Ankaraya gidecektir.
II
Adana" vapuru, Güneydoğu Akdeniz seferine çıktı
Adana vapuru dün saat 14 te 204 yolcu ve 22 ton yükle Güneydoğu Akdeniz seferine çıkmıştır.
Bir aydan beri şehrimizde bulunan Atina Amerikan Kız Koleji talebeleri Adana vapuru ile Atinaya dönmüşlerdir.
Millî Eğitim Müdürü dün geldi
Bakanlığın daveti üzerine Ankaraya giden Millî Eğitim Müdürü Mu-rad Uraz dün sabah şehrimize dönmüştür.
Belediye seçimlerinin hazırlığı ilerliyor
D. P. ilçe yoklama kurulları dün adaylarını tesbit etti
tütünlerinln durumundan bahseden Dr. Zlbell demiştir kİ;
“ Almanyada Türk tütünlerinin yerini Virginla tütününün aldığı doğru değildir. Kati bir şey söylemek için daha beklemek lâzımdır. Esasen Al-manyanın tütün İhtiyacı o kadar büyüktür kİ, Türklyenln bütün tütün Is-tlhsalfttı bu ihtiyacı karşılamıya yetmez.
Bence Türklyenln Almanyaya daha fazla tütün satabilmesi yukarıda belirttiğim gibi ticari münasebetlerini karşılıklı olarak kurması İle mümkün olacaktır.,,
bugün kur’a İle üyeleri tesbit e-
dairesinde ayrı-
13 eylülde yapılacak belediye seçimleri İçin hazırlıklar İlerlemektedir. Partilerde faaliyet hızlanmaktadır. Diğer taraftan seçim işlerini İdare edecek olan il ve ilçe seçim kurullarının teşekkülü için asil ve yedek kurul dilecektir.
Her ilçenin adalet
lacak salonda çekilecek kur aya siyasî partiler mümessilleriyle umumi meclis âz al arı iştirak edeceklerdir.
Dün saat 14 te Demokrat Parti yoklama kurulları toplanarak namzetlerini seçmiştir. Fakat tasnif çok geç vakte kadar devam ettiği İçin kati ve tam listeyi almak mümkün olamamıştır. D.P. Il idare Kurulu Şehir Meclisi namzet listesini hafta içerisinde Hân edecektir.
Sıcaklarda FLORYA
Sıcaklarda insanın âsabı bozuluyor. İstatistikler cinayetlerin, cinnetlerin bu mevsimde arttığını gösteriyor. İhtilâller de hep bu mevsimde Oluyormuş. Italyan muharrirlerinden Malaparte bir eserinde bunu Isbat ediyor.
Sıcağa karşı tek çare sud.ur. Hararetli mitingleri dağıtmak itfaiyeyi çağırıp su sıktırmazlar mı! Fakat benim de mi âsobım bozuluyor, nedir! Hep isyanlardan falan bahsediyorum. Hayır, maksadım sadece kendimi bir denice atıp ferahlamak. Dereceye bakıyorum, İki gündür üst-Üsto gölgede otuzdan, güneşte altmıştan aşağı indiği yok - tabi! asgari dereceleri söylüyorum - üstelik lodos. Saçmalamağa başladım galiba. Hiç poyraz olsa böyle olur mu!
SPOR
Çalenç tenis maçları sona erdi
Tenis, Eskrim, Dağcılık Kulübü kortlarında beş günden beri devam e-den Çalenç Kupası tenis maçları dün nihayete ermiş ve Enes Talay bu turnuvanın galibi olmuştur.
Dün yapılan tek erkekler finalinde Enez Talay. Suzan Güveni 6-2, 7-5, 6-1 yenmiştir.
Çift erkekler finalinde Enes Talay Sazan Güven çifti, Haşan Akev Nazmi çiftini 6-4, 4-6, 6-1, 6-3 mağlûp etmiştir. Ge.çen senenin Çalenç birincisi Fehmi kızıl İle bu sene turnuvada büyük bir muvaffakiyet gösteren ve turnuva galibi olan Enes Talay “Çelenç Kupası,, için haftaya karşılaşacaklar ve bu maçın galibi “Çalenç Kupası,,nı alacaktır.
Dün geceki boks maçları iki maç yapmak İçin şehrimize gelen Ankara karması boks takımı dün gece Şeref Stadında İlk maçını Beşiktaş boksörlerine karşı yaptı. Saat 21 de başlıyan müsabakalarda şu netl-ler alınmıştın
51 kiloda Ankaradan Sevindik Be-şlktaştan Kemale sayı İle galip.
54 kiloda Ankaradan Doğan İle Be-şiktaştan İhsan berabere.
58 kiloda Beşiktaştan Alp. Ankara-dan Tüsufa sayı İle galip.
62 kiloda Beşlktaştan Veli, Ankaradan Kemale galip.
66 kiloda Beşlktaştan
73 kiloda Beşiktaştan
801 kiloda
Bİktaştan Hâmide galip geldiler.
Ankarab boksörler önümüzdeki cumartesi gecesi Galatasarayl) boksörlerle karşılacaktir.
Ankaradan Salm Saygılı Ruhi ile berabere.
Ankaradan Ali Melek, Vedada galip,
Ankaradan Kâmil, Be-
Şişli Kulübünün bayramı
Şişli Kulübünün tertip ettiği senelik spor bayramı dün Kadıköy Fenerbahçe stadypmunda kutlanmıştır.
Vefalıların fevkalâde kongresi ı 1 • F*" ‘ •
Vefa Kulübü de son vaziyetler do-layısiyle 13 ağustos pazar günü saat 10 da kulüp merkezinde fevkalâde bir kongre yapacaktır.
Karagümrük Kulübünün bayramı
Karagümrük Spor KJÜbünlin 25 nci kuruluş yıldönümü münasebetiyle dün saat 17 de Vefa stadında bir tören yapılmıştır.
Bu törende İstanbul Vali ve Belediye Reisi Dr. Fahreddln Kerim Gök-ay, Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Vahi Oktay ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
lim Beyle karşı karşıya ticaret ve tasavvuf konuştuğumuz ilk evlilik gecelerimden İtibaren yirmi beş yıl hasretini çektiğim bu şeylerden şikâyet edecek elbette ben değildim. Bir gece yine Koçonun hararetli tavsiyesiyle bu bahçelerin en kalabalıklarından birine gittim. Ve arka sıralardaki masalardan birine oturdum. Program gerçekten zengindi; Büyük bir saz heyeti; solo yapacak iki meşhur okuyucu; ondan sonra da rakkaseleriyle beraber Mısırdan yeni gelmiş bir Arap takımı ve daha başka variyeteler...
Yerime oturduktan biraz sonra sahnenin ö-nündekl garsonlar arasında Koçoyu görür gibi oldum ve biraz sonra kaybettim. Geceleri oteldeki İşini bitirdikten sonra burada çalışmağa geldiğini zannetmiştim. Meğer biçare o kalabalığın İçinde beni lâşla:
— Kalkınız
bUlr idim ki eiz
Arka sırada
kendisi İçin ayıp olurmuş!
Koço Tepebaşında kendisini ev »ahlbl sayıyordu. Beni en ön »ıraya götürdü; baş garsona âdeta merasimle takdim etti. Bütün yerler dolu olduğu için Öteki garsonları birbirine katarak ve bir çok kimseleri yerlerinden oynatarak benim için yer açtırdı, yeni bir masa yerleştirttl; iskemleyi begenmiyerek bir de koltuk getirtmeğe kalktı. Koltuğu havada elden ele geçirirken birinin başını yarmalarından korkarak şiddetle reddettim. Sonra büyük hizmetlerim olacakmış gibi yine Koço garsonlara beni ayn ayn tavsiye etti.
Bunlan fazla bulmakla beraber istasyon Parkında ve her yerde ben! dalma baş köşeye oturtmak için yapılan gayretleri hatırlayarak biraz da müteessir oldum.
anyormuş. Nihayet buldu; te-
Doktor Bey... Kalkınız.. Ben güzel yer bulamayacaksınız, oturmak bana yakışmazmış; bu
828
Şehir Hıfzıssıhha Enstitüsü binasının inşaatı
Fatihteki su kemerleriyle Atatürk Köprüsü arasında ve Bulvar üzerinde Şehir Hıfzıssıhha Enstitüsü binası İnşaatı hayli ilerlemiştir, inşaat bu senenin sonunda tamamlanacak ve 1951 yılından itibaren Şehir Hıfzıs-sıhha Enstitüsü, ileri memleketlerdeki benzerleri gibi yeniden teşkilâtlandırılarak faaliyete geçecektir.
Bu enstitü bilhassa esnaf tarafından satılan hileli ve mağşuş | maddelerini tesbit hususundaki allyetl genişletecektir.
D.P. nln Dikilitaş Ocağı dün açıldı
gıda fa-
ÂMa mubcuMre
Dün saat onda Demokrat Parti, şlktaş ilçesinin Dikilitaş ocağını renle açmıştır. Törende bir kısım milletvekilleri İle ilçe İdare kurulu ve kalabalık bir hâlk topluluğu hazır bulunmuştur.
Ocağın müteşebbis heyeti şu zevattan teşekkül etmektedir: Başkan Kemal Eröoy, ikinci Başkan Haydar özçlftçi, sayman Refik Demirok, yazman Abdullah Erkul, tiye Asım Dikmen.
Claude Farrere şerefine bir kabul resmi tertip ediliyor
Be-tö-
Fransız Büyükelçisi M. Lescuyer, Claude Farrâre şerefine Fransız Sefarethanesinde büyük bir kabul resmi verecektir. .
Bu kabule şehrimizin siyasî, edebî ve artistik sahalarında bütün tanınmış kimselerle yerli ve yabancı basın temsilcileri davet edilecek ve merasim. Türk - Fransız dostluğunun yeni bir tezahürü olacaktır.
Filistine gitmiş olan yirmi altı Musevi şehrimize döndü
Dün saat 14 te Kuntaş motörü ile Filistine gitmiş olan 26 muvesi şehrimize dönmüştür. Muhacirler Istan-buldan ayrıldıklarına pişman olduklarını ifade etmlşlredlr.
Çarşamba günü Kloryaya gitmeğe tegebbUo ettim. İslerim buna ancak saat altıdan sonra müsaade eftL Tesadüf karcıma otomobilli bir dost çş-karttı, o sayede rahatça gidebildim. Fakat plâjda, drniee girmek için yer var da, soyunmak için yok. Her kez binde, beç altı ahbap veya tanıdık soyunmuş. Ben do bir ahbap buldum. Onun himmeti ile soyunup Marmara sularına verdim kendimi. Bu ıhh. A-çılmak lâzım. Yüzecek hal *n( wsrf Bereket bütün bu arada vakit deriz mis, saat sekise yaklaşıyordu, güneg Çekmece sırtlarının arkasına çektir misti.
Bu^snada, plâjda bir harekat du. Herkes çıkmak için acele ediyor Acaba tayfun falan mı varf Havez ların gidişatında da gayri taHtlih oK duğuna göre pek kabil. Bayır, o dz dilmiş. Güneş battıktan sonra denize girmek yasakmış. Neden! Orası meçhul.
Bilmem dikkat ettiniz mi! Bizde nizamlar bir nevi yasakçılık mânz eında alınmıştı,
benzerler. Kimseye saran olmayan şeylere bile karışırlar. İşte hava sıcak, deniz, plâf ve mehtap var. Denize girmek istiyorsunuz. Hayır! Peki amma şuradan Mr sandal kiralar gider girerim. Ona pek aldırış etmeeleK Karışmazlar demedim. Canları ister» se bir memur gönderir, siei ahret sis» aline tutarlar. Kim bilir, Marmarada mevcut olmayan meçhul denizaltı belki de sîzsiniz. Olur ya!.. Sonra, bir şey daha var, Tekel devletindir. İçki imal eder, satar, vergi alır vesaire. Fakat, aynı Tekelin maddelerini satabilmek için, hususi irin almak lâzımdır. Bakkaldan alıp içersiniz, kimse karışmaz. Dükkânda, rahat bir masada içmek için dükkâncının hususi müsaade alması lâzım. Haydi alsın diyeceksiniz. Amma bunun da çeşitleri var. Nitekim saat 11 den beş on dakika sonra Floryada soğuk bir bira içelim dedik. Yasak dedil^r^ Hepsi güzel amma, mademki Floryada güneş battıktan sonra denize girmek yasak, muayyen bir saatten sonra bira içmek vaşak, kırlarda dolaşmak yasak, ne diye gece H,30 lara kadar trenler işletiliyor! Bir dahi Florva-ya gitmemeğe karar vererek, ılık eu» da elde ettiğim serinliği bu mânâsız-Itklara sinirlenip hararete tahvil ettikten sonra eve döndüm, saat f ye yaklaşıyordu.
YENt İSTANBUL
8TYASÎ ÎKT18AJD!
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENÎ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞtRKETt Müdürü: Kemal EL SAJEtLIOA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Sac İd ÖGET
Neşredümit/en yanlar iade edilmez.
Basıldığı yor » yen I İstanbul matbaaci-LDC LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
Bütün bu İkramlar bir sade kahve ile ge-çlştlrtlemiyeceği için listeden pahalıca bir içki seçtim. Başımda bekleyen Koço bunun hovarda mirasyediler İçin bir kazık olduğunu kulağıma fıslayarak bir başkasını »öyledl ve hesapta tenzilât yapmalarını da aynca garsonlara tembih ettiğini bana haber verdikten sonra otele döndü.
Ara sıra bizim Belediye Gazinosunun sahnesine uğrayan saz heyetleri çok çok üç, veya dört kişidir. Bazan ikiye kadar indiği de olur. Burada karşımda kadınlı erkekli yirmi kişi oturmaktaydı. Onlar çalıp söylerlerken cebimden çıkardığım gazetelere usulca bakıyor, artistlerin her gün çıkan sıra sıra resimlerinden kimlerin kimler olduğunu tanımağa uğraşıyordum. Bunu u-zak tahminlerden ileriye götürememekle beraber bir kaç mancıyı yor gibi kara ve
unutulacak gibi de değildi. Her turnede ya ha-sılftt azlığı yahut kavga yüzünden tnıp çabucak dağıldığı için kendisi son konserlrede on on iki yaşındaki parmak gibi kara kuru kızlyle sahnede yalnız kalır; asıl dünürüm Âşık Feyzi gibi kendi çalıp kızını söyletir ve hattâ oynatır; fasıl aralarında aşağıdaki sarhoş masalarına İnip ahbaplık ederek meze artıklarıyla kamını doyururdu.
en hatırlı enine bo-bizlm Be-uyuklaya-
defa bizim kasabadan geçmiş bir ke-gayet İyi tanıdım. Zaten daima aıntı-görünen ve durmadan oynayan gayet İnce uzun esmer yüzü, şehlâ gözleriyle
sonra çalgıyı bırakıp sinema yıldızlan gibi kıza gözüm dalarken sahnesinde bir başına
Bir zaman okuyuculardan yuna bir güzel tediye Gazinosu
rak babasını bekleyen kirli .entarili kara kuru çocuğu tanımayım mı T Kimde cevher olduğu belli olmuyor.
Kemancı smokini ve lostrin iskarpinleriyle Avrupa diplomatları gibi bir adam olmuş, fa-
329
Musluğa baktım, hayret: gflrül gürül su akıyor. Muhakkak M, Bular idaresi, bu saatte herkes uyuyordu? diye sulan aşmıştı. Buna da kızdım, fakat su kullanabilen bir vatandaş bulunduğunu haber almalarına vakit bırakmadan bir kaçamak duş alıp kendimi gaflet uykusuna bıraktım* Uyuyabilirsen uyut.. Gayet tabii pen» çareler açık olduğundan, sokak gür rültüleri odanın içinde. O saatte gürültü olur mıı diyeceksiniz- Olma* ması lâzım amma, oluyor. Yalnıs sütçü arabalarının tekerleklerinin çıkar* dığı kaldırım bombardımanı hâfi* Bani ya lâstik kaplanaoaktı tekerlekle!
Kore harbi çıktı diye karann tafM-ki tehir edilmiş olabilir. Aman Yarabbi çıldıracağım! GündOsün gürül-tilafl kâfi değilmiş fHM, yatakta damt ba-^nııs kasan olacak!
Kalkıp pencereleri kapattım. Bırak muhnik ga* tesirini göstermekte gecikmedi. Ben de kendimden geçtimi fa.
■ - ■■ ■- -s

kat eski sululuğu da bırakamamıştu Ara sıra coştukça milletvekili adaylan gibi her gün gazetede resmi çıkan saygı değer bir fasıl heyetinde üye olduğunu unutuyor, kemaniyle beraber sahneden tepemize fırlayacak gibi hareketler yapıyor; vazifesi olmadığı halde birden bire o-kuyuculara karışarak çarkı söylüyor ve durmadan Ön sıraların müşterilerine gülüyor, İşaretler yapıyordu.
Bizim saz heyetinden sonra Arap sanatkârlarının danslı konseri başlayacağı fasılada kemancı da, biraz .evvel Koçonun yaptığı gibi oturduğum yerde bent bulmağa gelmesin miîMeğer ön sıranın gedikli müşterileri arasında başımın parladığını görür görmez beni derhal tanımış; İşaretlerden bir kısmı bana İmiş; gözleri biraz şaşı olduğu İçin farketmemlşlm. Kemancı ön sıralardaki masaların hepsine davet edildiği halde beni tercih ediyor. Biı*az evvel hatırlılar sınıfının en önüne benim için ayn bir masa getirilmiş olmasına canı sıkılıyor gibi olanlar şimdi kemancının bu İltifatına bakarak beni milletvekili, polis müfettişi gibi ehemmiyetli bir adam sanıyorlar.
Kemancı kendine ve kızına verdiğim aspirin ve asidlâktlklere kadar her şeyi hatırlıyor ve bu hatırlayışların her birinde zorla ellerimi öpüyor. Sonra beni yanımdakilere Anadolunun en büyük doktoru ve en kibar adamı olarak takdim ediyor; masalarda şişeler vo meze tabaklan şangırdayıp devrilerek eller sıkılıyor; coşkun sarhoş gösterileri oluyor. Ben de onu Anadoluda her geçtiği yerde törenle karşılanan en büyük ve kibar artist olarak takdim vo tasvirde kusur etmiyorum.
e
(Devamı var)
* 830

T Ağustos 1950
YENİ Î8TANBUL
Sayfa I
Komünistleri takbih için
BİR DÜNYA VATANDAŞININ HATIRA DEFTERİNDEN
Yazan ı Selim Sabit
0YL1D devletler var ki, coğrafyaları, ideolojileri ve bilhassa menfaatleriyle batı demokrasilerine bağlı oldukları halde, hâlâ, sözüm ona "tarafsızlık" politikası gütmekte ayak diriyorlar. Meselâ Arjantin gibi!
Arjantinl bu memleketin, soğuk olsun, sıcak olsun, herhangi cinsten bir harpte mühim bir yeri olduğu veya olabileceğinden dolayı ele almış değilim. Bu memleketi sırf, devlet başkanı general Pe-ron’un, milletlerarası tarafsızlık politikasını tarif eden bazı sözleri İçin misal gösterdim. General Peron, bu politikaya "t'çüncü saf,, adını vermektedir ve bu "üçüncü saF’ı da İzah etmektedir.
General Peron şöyle diyor: "Biz kimsenin düşmanı olmadığımız gibi, ne kapitalist, ne de ko-cn ün İh tiz. Çünkü kapital Izm’de,
tert ferdi İstismar ederken, komünizmde fert, devlet tarafından istismar edilmektedir.,.
Şüphe yok ki. bu görüş müdafaa edilebilir. Fakat, nu, hele bugünkü şartlar
İfrata götürecek olursak? Tabiidir kİ, "üçüncü »af tabiler., hemen "Biz ne Amerlkadan. ne de Bovyetlerden yanayız,, neticesine varacaklardır. Halbuki bugün, hakikaten demokrat olan, bütün milletlerin. sırf mefkûre İtibariyle değil. menfaatleri İcabı olarak Ame-
pekâlâ ya hilal tında
(UNESCO)nun tutacağı yol hakkında ihtilâf
Kore harbi dolayıslyle Amerika, (UNES
■ete
OO) nun komünist «lya-xja cephe almasını İstiyor
t;
ParU, B AJL (AFP) — Le Monde fajMtacinde bugün çıkan bir makalede bir muharrir Kore harbinin Uneıco ■un İstikbaline tesir edip etmlyeceği-ni sormakta ve bu teşekkülde hâlen ihtilâf halinde bulunan İki tezi yani Amerikan heyeti İle Başkan Torres Bodet’nln tezlerini hatırlatmaktadır.
Gazete şöyle yazmaktadır:
Geçen hafta Uneıco İcra Komitesinin derhal İçtima etmesini isteyen A-merikalılann, bu teşekkülü Bovyetlerin takip ettikleri komünist ve emperyalist siyasete karşı mücadeleye sürüklemeye tereddüt etmlyecekleri Banılmak tadır.
Amerikan murahhas!rainin kanaatine göre, dünya kültür münasebetleriyle uğraşan bu teşekkül. 20 ağustosta Parlste yapılması kararlaştırılan İcra Komitesinin toplantısında. Korede Birleşmiş Milletler tarafından yapılan mücadeleye iştirakini temin edecek mahiyette tedbirler almalıdır.
Oteyandan Torres Bodet, Unesco-nun milletler nezdlnde endişe uyandıran meselelere alâkasız kalamıya-cağını kabul etmektedir. Kanaatine göre, bu teşekkülün hareketini clhan-şümüllü prensipl üzerinde Ayarlamadıkça, bilâkis barışın karşılıklı iki büyük blok tarafından kendilerine maledilmesl keyfiyetini teşvik ettikçe kendisine has olan çerçevenin dışında kalacaktır.
Unesco’da Fransız heyetinin fikrine iştirak ettiği Torres Bodet ile bu teşekkülün gelirinin yansını temin e-den Amerikan heyeti arasındaki bu İhtilâf yeni değildir ve Unesco’nun kuruluşundan beri her sene ortaya çıkmaktadır.
Belçlkada
Kıral lehinde yeni nümayişler oluyor
Leopold taraftarları, Savunma Bakanına tecavüz ettiler
Bruxelles, 6 A.A. (Reuter) — Katolik kongresinden çıkmakta olan kabine üyelerini sokakta beklemekte olan Kıral taraftarlarından müteşekkil küçük bir grup "Yaşasın Leopold, Kıralı satan hainler istifa etmelidir,, diye bağrışmalarda bulunmuştur.
Savunma Bakanı Henri Moreau’ya yumruklar atılmıştır. Nümayişçiler 1-mar Bakanı Pierro DeguaTi dövmeye teşebbüs etmişlerdir.
Prens Baudoin
nişanlandı
Bruxellea. 6 A A. (AFP) — Bnzı basın haberlerine göre, Prens Baudoin Prenses Elisabeth de Merode ile nişanlanmış bulunmaktadır
Prens ve Prenses Pregny de bir kaç defa buluşmuşlardır. Kiralın evlenmelerine muvafakat ettiği, düğünün Prens Baudoin’ln tahta çıkışı tarihi olan 7 eylül 1951 de yapılacağı bildirilmektedir.
Esperanto Kongresi Pariste toplandı
Paris, 8 A A. ı AFP» arası 35 inci Esperanto zar sabahı Sorbonneda
Bu kongreye Fransa, vcç. Almanya, İspanya, lândlya, Danimarka, ve Birleşik Amerika temsilcilerinden 2300 murahhas İştirak edecektir.
Çek ve Macar murahhasları vİ7,e almak hususunda müşkülâta uğradıklarından gelememişlerdir.
öte yandan çeşitli memleketlerden gelen Espenarlocu 150 küsur temsilci Parlste toplanarak, mezkiır kongre dışında, bir Esperanto kütüphanesi ihdasını incellyeceklerdlr.
— Milletler-kongresi pa-açılacaktır.
İngiltere, İs-İtalya. Fin-Norveç, Mısır
rlkn safında bulunmaları lâzımdır! Çünkü, hııgün "ön safta,, bulunduğuna hiç şüphe olmayan A-merika, nâzım vaziyetten çekilecek oluma, bugün, kendilerini "ü-çüncü saf,,ta sayan milletlerin, hemen '‘ikinci saF’a, yani kşomünlst Sovyet boyunduruğu altına gireceklerine hiç şüphe yoktur.
Zaten Stalin’in plânı aşikârdır. Maksat, Amrrlkayı diğer milletlerden tecrit ederek, üçüncü cihan harbine girmeden, mücadeleyi terke icbar etmektir. Hiç şüphe yok kİ. Amerika, doğuda ve batıdaki müttefik ve dostlarından usanarak, eskisinden çok daha sıkı bir •' İnfiratçılığa „ çekildiği gün, Kremllnln hâkimi, hayatının en büyük zaferini kazanmış olacaktır.
Demokrat milletler safının çok uzağında kalan General Peron, bu İhtimali oldukça alâkasız karşılayabilir. Fakat, milletlerarası politikada bir "üçüncü saf,, varsa, Sovyet emperyalizmine karşı yürütülen harpte bir "ön saf.jn bulunduğunu da kabul etmek zarurîdir.
Savaşın "ön safında,, bulunan milletler, kapitalizm ile komünizm arasındaki farklar Üzerinde edebiyat yapmanın sırası olmadığını pekâlâ biliyor ve hissediyorlar... Bilâskls. herkesin kendi cephesini seçmesi zamanı çoktan gelmiştir.
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Amerikan deniz piyadeleri
Pusan'a nasıl çıktılar?
Denizciler, düşmanı küçük görmemekle beraber; geleneklerine yakışır şekilde dövüşeceklerine emin bulunuyorlar
Pusan. 2 (Gecikmiştir), "Husus! muhabirimiz Homer Bigart bildiriyor"
Koreye gelen ilk deniz piyade birlikleri, bugün karaya çıkarak, gittikçe daralan köprübaşının imdadına yetiştiler.
Deniz piyadesinin, teçhizat karaya çıkar çıkmaz, cephenin en ziyade tehlikede olan, güneybatı kesimine gönderileceği zannedilmekte idi. Bu kesimde. Şinju'yu almış olan komünistler, Amerikan ordusunun denizle İrtibatını kesmek üzere Pusan’ı tehdit etmeye başlamışlardı.
(Associated Press Ajansı, deniz piyadelerinin hemen cepheye hareket et-tiklerini 1 ağustosta bildirmişti - Redaksiyon)
Deniz piyadesinin silâhları arasında 90 milimetrelik topla mücehhez 45 tonluk M 26 tankları da vardır. Bu tanklar, Amerikalıların, hâlen Korede bulunan en ağır silâhlarını teşkil etmektedirler. Bugüne kadar. Amerikan zırhlı birlikleri, 85 milimetrelik topla mücehhez ve 75 milimetrelik top taşıyan orta cesamette Amerikan tankla rını kolaylıkla saf dışı eden T 34 tipindeki Rus tanklariyle başa çıkamamışlardı.

Alev maklnelorl de geldi
Deniz piyadesi, aynı zamanda, müdafaa mevzilerine karşı kullanılan alev makineleri ve Rus tanklarına karşı şimdiden muvaffak olmaya başlayan 90 milimetrelik bazukalarla da teçhiz edilmişlerdir.
Deniz piyadelerine, kısmen uçak gemilerinden, kısmen de Japonyadakİ üslerden havalanacak olan hususi bir hava filosu refakat etmektedir. Tü-meno hususi bir hastahane gemici verildiği gibi, orduya muhtaç olmadan 45 günlük harekâta yetecek kadar malzeme de beraber gönderilmiştir.
Deniz piyadesinin karaya ayak basması bile, Korede dövüşen Amerikan birliklerine büyük ümitler vermiş ve maneviyatlarını yükseltmiştir.
Karaya çıkan 5 İnci Muharebe Alayının manzarası oldukça mütevazı I-di. Fakat beraberlerinde, oldukça işe yarar görünen bazı tanklar, alev makineleri, 90 milimetrelik bozu kal ar ve - hepsinden daha kıymetli olarak da -Koredekl bu kavgayı durdurarak kızılları mağlûp edeceklerine dair kuvvetli bir iman getirmişlerdir.
Bu zorba delikanlılar, adam öldürmek hususundaki kabiliyetlerinden hiç şüphe etmiyorlar. Yedi nakliye gemisinden ilki bu akşam saat 6.30 da» sıkıntılı bir hava içinde bunalan limana demir atarken. New-York’lu onbaşı Richard Straetter:
"Parayı zaten, adam öldürelim diye . alıyoruz,, diyordu.
Rıhtımda bir askerî bando "Semper Fldells.. marşını çalıyor ve 21 günlük sıkıcı Pasifik yolculuğundan sonra bir an evvel karaya çıkmaya can atan deniz piyadeleri, yeri göğü çınlatan naralar savuruyorlardı.
Tahliye yapılırken, kara askerleri etrafı seyrediyorlar ve denizcilerle kara askerleri arasında, mûtat takılmalar başlıyordu.
Piyadelerden biri:
— Eh, dedi. Denizeller geldi ya! îş. şimdi büsbütün çığrından çıktı demektir
Denizeller geri kalır mı hiç! Hemen birisi atıldı:
— Haydi bakalım, süt kurusu! Sen artık anacığının kucağına! Burada şimdi erkekler İş görecek!
Deniz piyadesinin muharebe kıymeti, önümüzdeki günlerde meydana çıkacaktır. Bu sabah, donlz piyadesi, 1-l^rl yığınağa sevkrdlldi. Teçhizat (1a yerine varır varmaz muhnrebeye gev-kertilecekler Çünkü, Koredekl Amerikan ordusunun ana ikmal Üssü olan hu liman, komünistlerin, 80 kilometre daha batıda bulunan Şlnju’rtan doğru yaptıkları taarruzun tehdidine ma-nızdur.
Deniz piyadesinin muvasalatı sırasında, vaziyet biraz daha düzelmişti Geçen hafta, yarbay John H Mlrhae-lls’İn komutasında olarak Hvanggan’ın Ötesinde parlak bir muharebe vermiş olan savaş birliği, aynı subayın komutasında ve 24 üncü Amerikan Tümeninin birlikleriyle beraber taarruza geçerek kızıllan Slnju’nun 13 kilometre yakınına kadar geri atmıştı.
Geri ehnan kamyonlar
Pusan’a müteveccih kızıl İleri hareketi, İkmal güçlükleri dolayıslyle aşikâr bir duraklamaya uğramış ve
Dış siyasetimiz hakkında
Başbakanın verdiği demeç
vüçiincii dünya harbi mukadderse, bütün dünyaya şamil böyle bir felâkette Türkiyenin ne kadar nazik ve ehemmiyetli bir durum arzedeceği gözden uzak tutulamaz,,
Ankara. 6 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Başbakan Adnan Menderes bugün Ali Naci Karacan’ı Başbakanlıkta kabul ederek sorduğu suallere cevaben kendisine şu beyanatta bulunmuştur:
Sual: 1 — Dış politika bakımından iktidarı devir aldığınız tarihteki vaziyetle bugünkü vaziyet hakkında malûmat rica edebilir miyim? Müsaadenizle sualimi tasrih edeyim: İktidarı devraldığınız zaman, devletin emniyetini — 1939 lngiliz-Fransız İttifakı dışında — herhangi bir vesika ile yardım teminatı altında buldunuz mu? Amerika ile dünkü vaziyetimiz ne idi. bugünkü vaziyetimiz nedir? Yapılmakta olduğu anlaşılan müzakereler herhangi bir tecavüz vukuunda memleketimizin emniyetim sağlayabilecek midir?
Cevap: 1 — Vazife başına geldiğimiz zaman dış politikamızın ahdi mcsnedlerl esas itibariyle dahil bulunduğumuz Birleşmiş Milletler Anaya-
Anıerikıııı L Süvari Tümeni Komutanı GL Hobart Gay
ı l
1 1 i > -M
44
mukavemet, umulduğundan az olmuştur. Amerikalıların geçen hafta sonunda Şlnju’dan çekilirken bıraktıkları bir çok nakil vasıtası, karşı taarruzu yapan Amerikan birlikleri tarafından gen alınmıştır.
Denizciler, bir çok mânevi sebeplerle, 2 nel Amerikan Piyade Tümeni ile omuz omuza dövüşmek istiyorlar. Bu ıkl tümenin 1 inci Cihan Harbinde Ar-gonne, SL Michiel ve Belieau ormanı muharebelerinde beraber dövüştükleri malûmdur. Deniz piyadeleri, Amcri-kadan, süratli ordu nakllyeleriyle 10 günde Koreye yetişerek rekor kıran 2 nci Tümen kabadsıyılarına büyük değer vermektedirler.
Deniz piyadelerini görmek üzere limana İnen gazetecilerin etrafını saran denizciler, en yakın komünist birliklerinden tutun da, tahtakurularına karşı mücadele ve Kore kadınlarına varıncaya kadar binlerle sual sordular.
Kızılların, Pusan’m bir kaç kilometre yakınına kadar sokuldukları hakkında bir sürü haberler çıktığından, bazı denizciler, limana çıkar çıkmaz, top seslerini duymak İçin kulak verdiler. Vaziyetin bu derece kötü olmadığını kendilerine anlattık.
Uzun süren yolculuk sırasında, deniz piyadesine, düşman hakkında az buçuk malûmat verilmişti. Düşmanın çetin, iyi yetişmiş ve bilhassa peçelen-me ve sızmada çok mahir olduğunu öğrenmişlerdi.
Mlchigan’lı Başçavuş Robert Hale:
— Fakat, diyordu, biz de bu aahadu oldukça iyi yetiştik. Geçen İlkbaharda manevra yaptığımız Californla’daki PendLletan talimgâhının etrafındaki a razi de, burası kadar sarp ve çetindi.
Geçen harpte, aynı birlikte hizmet eden Başçavuş Hale, GuadnlcanaFdan Oklnawa’ya kadar, bütün muharebelere iştirak etmiştir. Başçavuş diyor kİ:
— Ne geri çekileceğiz, ne de teslim olacağız. Onları bir kere önümüze katabilirsek. öyle zannediyorum kİ, dağılacaklar ve İş de bitecek.
Onbaşı Frank Bartoli ise. şöyle düşünüyor:
— Eğer Rusya müdahale etmezse, bu İşin bir yıldan fazla süreceğini zannetmiyorum.
Başgedikli Alfred Clranelll ise, bir
• •
Bir polis memuru, 500 lira sarfiyle aero-dinamik bir otomobil imal etti
Sal n t-N azal re, 6 A. A (Reuter) Francla Renaud adında müteşebbis bir polis memuru saatte 130 kilometre sürate malik aero-dinamik bir otomobil imal etmeye muvaffak olmuştur Bu otomobil kendisine 60.000 franga malolmuştur.
sası ve bunun yanında 1939 yılında Ingiltere ve Fransa ile memleketimiz a-rasında akdedilmiş olan İttifak muahedesinden İbaretti. Ahdi vaziyette su anda henüz bir değişiklik vukua gelmiş değildir. Bunun dışında ise Amerika İle sıkı dostluk münasebetlerimiz dış politikamızın esas unsurunu teşkil etmektedir.
Ancak Marshall Plânı ve asker! yardımla teyld edilmiş olan Birleşik Amerika İle karşılıklı münasebetlerimizin dünya şartlarının gittikçe ciddiyet İktisap etmesiyle muvazi şekilde yürütülmüş olduğu da İddia olunamaz.
Bu sebepledir kİ, büyük dostumuz Amerika ile olan münasebetlerimizi her bakımdan esaslı surette ele almak lüzumunu duymuştuk. Kore hâdisesinin gösterdiği inkişaf ve bu mevzuda hükümetimizin bilinen kararı almış olması meselelerimizi yeni baştan ve büyük bir dikkatle ele almanın ihmali asla cali olmayan bir
ay muharebe, iki ay temizlik ve bir yıl da İşgal hizmetinden sonra işin biteceğini söylüyordu.
Kıdemli er John J. Fakoney:
— Buraya dövüşmeye geldik. Fakat. Noel'e Amerlkada olacağımı sanıyorum, dedi.
Başgedikli Joseph Fedin İse:
— Amerikanın bize nasılsa muhtaç olacağını biliyorduk, diyordu.
Deniz piyadesi arasında, ateş hattına ilk defa girecek bir çok gençler bulunmakla beraber, Albay John L. Fabin, birliğin, deniz kuvvetlerinin geleneklerine yaraşır şekilde dövüşeceğini tomln etmektedir.
Deniz piyadeleri. Millî Savunma Bakanı Louls Johnson hakkında, yazıla-mıyacak kadar sert »Özler sarf ediyorlar ve: "Eğer Mr. Johnson, deniz piyade birliklerini bu derece kısmasa i-dl, Korede şimdi bir tümenden çok (azla deniz piyadesi bulunurdu,, diyorlar.
Manche’ı yüzecek Türk



zaruret olduğu hakikatini bir kere daha teyld etmiştir.
Bugün İçin söyleyebileceğimiz ancak bu zaruretin çizdiği yolda yürümekte olduğumuzu ifade etmekten ibaret o-lacaktır.
Bu münasebetle İktidara geldiğimiz günden beri, bilhassa son zamanlarda Amerikalı dostlarımızın mesolelorlml-zln mütalâasında gösterdikleri anlayış zihniyetini de burada teşekkür ve memnuniyetle kaydetmeyi bir vazife bilirim.
Atlantik Paktına katılmamış
Sual: 2 — Atlantik Paktına alınmamız hususunda vaktiyle yapılmış olan müracaatın neticelenmemiş olmasını nasıl mütalâa edersiniz?
Cevap: 2 — Şayet böyle bir müracaat yapılmamış olsa idi vaziyet şimdiki kadar ciddi olmazdı. Bu sözliî-rlmle Atlantik Paktına girmeye taraftar olmadığımızı veyahut o zaman bu pakta girmek talebinde bulunmamamız İcap ettiğini İfade etmek istemiyorum. Maksadım şudur ki, Atlantik Paktına girmek İçin vaki taleplerimizin kabul olunmaması memleketimize karşı muhtemel herhangi oir tecavüzü âdeta cesaretlendirici bir hareket olarak dahi telâkki olunabilir. Böyle bir netice asla arzulanmadığına göre bu manda ıslâhını mekteyia
Milletlerarası son hâdiselerin
olununca tecavüze karşı teşkil olunacak cephenin çok daha sıkı esaslarla takviyesi lüzumunda hiç kimse şüphe ve tereddüt gösteremez.
Kore meselesi hakkında aldığımız karar nasıl sulhun korunması gayesini İstihdaf ediyorsa Atlantik Paktına girmemiz zaruretini ifade eden bu sözlerim de yine sulhun korunması maksadına bağlıdır.
Üçüncü cihan harbinin hiçbir zaman vaki olmamasını bütün samimiyetimizle temenni ederiz. Ancak eğer üçüncü cihan harbi mukadderse böyle bütün dünyaya şâmil bir felâkette Türkiye-nln ne kadar nazik ve ehemmiyetli bir durum arzedeceği asla gözden uzak tutulamaz. Dünyada öyle kilit noktaları vardır ki, bunlar hem zayıf, hem teminatsız bırakıldığı takdirde tecavüz hem kolaylaştırılmış, hem tahrik edilmiş olur. Bu hakikatlerin dikkatle göz önünde bulundurulacağına ve tecavüze açık kapı bırakılmamak yolunda e-sesli tedbirler alınacağına inanıyoruz. Kaldı ki, askerî kudreti malûm olan Türklyenin, şimdiki dünya şartlan I-çlnde Atlantik Paktına girmesi, bu paktın kurduğu emniyet ve savunma sistemi için ancak yeni bir kuvvetlenme unsuru teşkil eder.
vaziyrtin yakın za-tabii ve zarurî gör-
siyasî durum bilhassa ışığı altında mütalâa
Koreye yardım kararı
Sual: 3 — Sizin aldığınız resmî malûmata göre Koreye yardım kararımızın memleket içinde ve dışındaki akisleri neler olmuştur?
Cevap: 3 — Kararımızın memleket dışındaki tesirlerinin çok müspet olduğu açıkça görülmektedir. Hürriyet ve sulhu seven bütün memleketler kararımızı heyecanla karşılamışlardır. Kararınızın memleket içindeki akisleri de tamamen müspettir. O kadar kİ. bu karann tam mânosiylo milli bir dış politikanın hakiki İfadesi şeklinde benimsenmiş olduğu katiyetle söylenebilir. Memleketimizin hemen her ysrinde bu münasebetle toplantılar yapılmakta ve bu toplantılar adına mütemadiyen telgraflar gelmektedir. Bu toplantıların sayısı beş yüzü aşmıştır. Bunun mânası İse kararımızın mili! vicdan ve iradenin tam bir ifadesini teşkil etmekte olması dir.
Muhalefetin bu mevzudakl gelince: Yapılan tenkidlerin
olanlarına karşı lâzım gelen cevaplar verilmiştir. Ancak kararın esasına taallûk eden kısım üzerinde durmakta fayda vardır.
Esas üzerinde tenkld yapanlar Koreye "Silâhlı kuvvetler göndermekten kaçınabilirdik, kaçınmalıydık.... fik-
rini müdafaa ediyorlar. "Birleşmiş Milletler Anayasasının 43 üncü maddesine göre yapılması lâzımgelen anlaşmalar yapılmamıştır, binaenaleyh tecavüz karşısında her milletin ne suretle hareket edeceği ve ne kadar kuvvet göndereceği bu anlaşmalarla tes-blt olunmamıştır ve nihayet Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi emrinde bir müşterek genelkurmay kurulmamıştır.
îşte Kore hâdisesi münasebetiyle Güvenlik Konseyince biza yapılmış o-lan müracaat ve dAvete bu sebepler İleri sürülerek menfi cevap verilebilir va bu suretle müzakere kapılarını a-çarak işi muayyen olmayan zamanla-
hakJkati-
tenkidine sekle alt
• •


• • • * # • • • ■w;
Tekirdağda büyük bir miting yapıldı
Milli bünyemizi kemirmeye uğraşanları büyük bir halk kalabalığı tel’in etti
Tekirdağ, 6 (Hususî muhabirimizden telefonla) — Tekirdağda bugün muazzam bir miting yapılarak komünistler takbih edilmiştir. Sabahın erken saatlerinden itibaren civar köy ve kasabalardan gelen binlerce kişi meydanı doldurmuştu.
Mitinge İstiklâl Marşının okunma-siyle başlandı ve sonra letvekll! Şevket Mocan bir hitabede bulundu.
Baştan sona kadar
çen bu toplantıda Başbnkan Adnan Menderese bir telgraf çekilmiş ▼•'milli bünyemizi kemiren bu »İnsi düşmanlar tel’in edilmiştir.
Adnan Menderese çekilen telgrafın metni aşağıdadır:
Sayın Adnan Menderes, Başbakan
Tekirdağ M11-çok heyecanlı
heyecanla ge-
Ankara tarih ho-üzere tas-İçimizden
"Millî varlığımızın eserini yunca bir daha görülmemek fiye edecek kızıl tehlikenin satın aldığı vatansız hainleri. İnsani yet düşmanlarını tel’in için bugün sa at 16 da Tekirdağ Hükümet Meydanın da toplanan mitingin İttifakla verdiği kararı saygımızla arzedlyoruz:
Be-
Elâzığda belediye seçimleri üç parti arasında çok mücadeleli geçecek Elâzığ, 6 (Hususî i — tilmizde
lediye seçimi hazırlıkları şimdiden başlamıştır. D. P. İller kendi aralarında başkanlık İçin anlayamamakta ve bu yüzden kuvvetleri zaafa uğramaktadır.
C.H.P. de ise İçin İçin bir faallvet hissedilmektedir.
M.P. de İse yeni bir kımıldama ve gelişme başlamıştır. Yeni ocaklar kurulmakta ve müstakiller bilhassa partiye celbedlllp üye yazılmaktadırlar.
Peyklerin silâhlı kuvvetleri ne kadar
Rumanya : 250.000; Macaristan t 45.000; Bulgaristan t 150.000; Polonya : 250.000; Çekoslovakya : 135.000; Arnavutluk : 50.000; D. Almanya : 50.000 asker çıkarıyor
Londra. 6 AA. (LPS) — Sağcı Tablet dergisi peyk memleketlerindeki silâhlı kuvvetler bahsine çok alâka çekici bir makale tahsis etmekte ve şunları yazmaktadır:
"Kore dersi bize, Kuzey Kore ordusunun kuvvetlerini azımsamış olduğumuzu öğretmiştir. Filhakika Kuzey Kore modern, iyi teçhiz edilmiş ve iyi yetiştirilmiş bir orduya sahip bulunmakta idi. Diğer taraftan Çin de tamamen teçhiz edilmemiş dahi olsa» Çan-Kay-Sek’ln milliyetçi kuvvetlerini Çin kıtasından atacak kadar büyük bir orduya sahip bulunmaktadır. Çinlilerin siyasetini İncelemekle görevli Amerikan cemiyeti tarafından son zamanda yayınlanan bir vesikada bildirildiğine göre, komünist Çin ile Rusya arasında gizli olarak yapılan bir andlaşma mucibince komünist Çin. silâhlı kuşetlerini 4 milyona çıkarmaya ve Tibet’te halkçı bir hükümet kurmaya karar vermiştir.
Bu andlaşma, Rusyayı bütün Asya-nın kurtarlımasına bir başlangıç olmak üzere, Güneydoğu Asyanın kurtarılması mesuliyetini üzerine almak hakkını tanımaktadır. Diğer taraftan, ylno bu andlaşmaya göre, Ruslar halkçı Çin ordusunu, lüzumu halinde Kızılordunun yüksek kumandası em-
ra kadar uzatıp sürüncemede bırakmak mümkün olabilirdi,, demek istiyorlar.
Bu tenkidlere temel olan görüş ve zihniyet bizim görüşlerimizle tam bir tezat halindedir. Birleşmiş Milletler teşkilâtına vücut veren tecrübe ve fikirlere bağlıyız. Dünya barışının ancak kolektif emniyet tedbirlerini tatbika koyacak teşkilâtın işler halde olmasiyle sağlanabileceğine kaniiz. Bu itibarla kolektif emniyet tedbirlerinin felce uğramasını İntaç edecek bir yol bizim politikamız olamaz. Bir takım sebep ve bahanelerle dünya sulhunu koruyacağına inandığımız tedbirlerin tazammun edeceği taahhüt ve külfetlerden kaçınmak bizim şiarımız değildir. O kadar ki muhtemel tecavüzleri önleyecek teşkilât mevcut olmasaydı, bunu yaratmak için elimizden gelen bütün gayretleri sarfotmeyi dünya sulhunu olduğu kadar millî mevcudiyetimizin korunmasının da en esaslı şartı olarak kabul ediyoruz.
Manche Denizini Fransadan Ingiltereye doğru yüzecek olan Türk yüzücüsü Murat Güler antrenmanlarını tamamlamıştır.
Resimlerde ı Yüzücü Murat, bir antrenmandan sonra sahilde istirahat ederken ve genç bir Yunanlı kızla konuşurken görülmektedir.
a M •


1 — Son günlerde İçimize sinmiş kızıl yılanların, neşriyatlarlyle muhtelif isim ve maskeli, alenî ve gizli teşkilâtlarıyla fesatlarını en masum köşelerimize kadar sokmağa çalıştıkları görülmektedir. Bu tehlikeyi bizden dsu-ha İyi kavramış olduğunuzu Parti Programındaki vâdiniz açık, kat*! ve muhtelif beyanatlarınızla bütün cihana İlân etmiş bulunuyorsunuz Bugün sizinle bir parti arkadaşı olmaktan ziyade tereddütsüz canımızı ortaya koymuş bir mücadele arkadaşı bulunuyoruz. Valtlerlnlzln tahakkukunu sabırsızlıkla bekliyoruz.
2 — Korede hür milletler karargâhında dalgalanan şanlı sancağımızın Edirne hududunda sallanan sancağımızdan farksız olduğuna bütün kalbimizle İnanıyoruz ve bu tarihî azimle kararınıza tekmil imanımızla iştirak etmekten sonsuz şeref duyuyoruz.
3 — İnsaniyet, hürriyet düşmanlarının, hürriyet haklan olamaz. Hiç bir hareket yapmasalar da hürriyete zorbalıkla tecavüzü hoş görenler hattâ bitaraf kalanlar da artık devlet dairelerinde» hususi teşekküllerde, bilhassa okullarda, matbuatta kendilerine hakkı hayat verilmesine son verilmelidir. Artık bu gibiler bu vatanın ekmeğini yiyemez, havasını teneffüs edemezler. Son haddine gelen sabırlı İra-del milliyenin hükümlerini infazdaki tahammülü emin olduğumuz azImU kararınıza intizardadır. Af kanununun tenzilâtından istifade eden komünistler, milletin mahkûmiyeti altındadır. Bunları kurtarılmış birer kahraman gösteren neşriyata cüret edenler kendileri ile beraber bu kahramanların zerrelerinin bu mübarek vatan topraklarına karışmadan silindiklerini gösterecek galeyanı milliyeyi tarihe kaydettirmeden bu tahrikâta son vermenizi sabırsızlıkla diliyoruz.**
Tertip heyeti namına Fethi M ah ramlı
rlne girebilecek şekilde, milletlerarası komünist bir ordu halinde yeniden teşkilâtlandırmak hakkını da elde ekmektedirler.
Bu vesikayı okuduktan sonra, Ru>-yanın diğer peykleriyle bu tarz and-taşmalar akdetmediğini düşündürecek hiç bir sebep yoktur.
Rusya her peyk memleketin ordusunu kuvvetlendirmek ve teşkilâtlandırmak üzere bu memleketlere itimat ettiği kimseleri göndermiştir.
Banş andırışmalarına nazaran Rumanya 120.000, Macaristan 65.000 ve Bulgaristan 55.000 kişiden fazla a»-kert sahip olamıyacaktı. Halbuki bugün bu memleketler aşağıdaki sayıaa askere sahip bulunmaktadır:
Rumanya 250.000. Macaristan 45.000, Bulgaristan 150.000. Polonya 250.000, Çekoslovakya 135.000. Arnavutluk 50 bin ve Doğu Almanya 50.000.
Bulgaristan, en İyi yetiştirilmiş ve askerî bakımından en muktedir bir orduya sahip olarak telâkki olunmaktadır. Halbuki Rumanya ve Macaristan ordularında subay noksanlığı vardır ve bu ordular Kremlin’in tam itimadını kazanmış değillerdir Bu husus, orduları yalnız memleketteki mühim sanayi bölgelerini muhafaza etmeye yarıyan Polonya ve Çek ordularına da şâmildir Bununla berar ber bu son zamanlarda Polonya ve Çekoslovakyada şiddetle devam eden temizleme hareket! açıkça göstermektedir ki. bir İhtilâf vukuunda Rusva bu memleketleri bir kenarda bırakmak arzusunda değildir. İnanılır müşahitlere göre, bu İki memlekete büyük ölçüde harp malzemesi gönderilmeye haşlanmıştır. O halde, doğudan gelebilecek baklenmedik her hangi bir tecavüz hareketine kerşı koymak ü-zere hazır ve uyanık olalım, iyice sİ ” lâhlanalım.,,
İzmir Belediyesi, Amerikalı misafirler şerefine ziyafet verdi
(A.A.) — Dün akşam îzmlr şehrimizde bulunan dost filosu Komutanı Amiral ve maiyeti subayları
İzmir. 6 Belediyesi Amerikan W. G. Switzer
şerefine saat 21.15 te Şehir Gazinosunda bir ziyafet vermiştir.
Şehrin bütün tanınmış şahsiyetlerinin hazır bulunduğu ziyafet, gece yansından mimiyet
sonraya kadar neşe ve sa-içinde devam etmiştir.
Muzaffer Göksenln,
Korg.
"Leyte" uçak gemisini gezdi
İzmir. 6 (A.A > — tki günden heri şehrimizde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Muzaffer Göksenln bugün saat 13,30 da maiyeti İle birlikte Leyte uçak gemisine gitmiş ve gemiyi iki saat kadar gezdikten sonra avdet etmiştir.
Amerikan denizcilerinin âdetleri hilâfına Leyte uçak gemisinde büyük bir merasimle karşılanan hava kuvvetleri komutanımız gemiden ayrılışında da 15 pâre top atışı İle selâm-lanmıştır.
/=-------------——\
TAHSİL KUPONU
1 aralık 1950 de çekilecek büyük kuramıza iştirak için a-»ağıdaki kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-lablleceksinlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayı-nız.
leni İstanbul'un
KUPONU
7
R*yft 4
YENİ İSTANBUL
7 Agusloa 1950
\ angından sonra ıiıuıkesir çarcısının aaLi
Sağlık bahisleri :
Harika ilâç
Aureomycin
Antibiyotikler diye bilinen grup a-rasında müstesna bir yer tutan yaJdız renkli kimyevi madde aureomycln'ln şimdiye kadar inkişaf ettirilen kimyevî maddeler arasında herhangi bir vitaminden daha önemli bir tesiri vardır. Hattâ bu maddenin insanların daha uzun bir ömür sürmelerine yardımda bulunacak kadar önemli olduğu ileri sürülmektedir.
Son zamanlarda bu alanlarda hazırlanan bir rapor bu kimyevi maddelerden faydalanmak suretiyle domuz, pılan lann tinde
hindi ve tavuklar üzerinde ya-esafllı tecrübelerde bu hayvan-gelişmelerinin yüzde 50 nlspe-arttığı müşahede edilmiştir.
Yangın felâketine uğrayan Balıkesir
Aureomycin hakkında Amerika Kimya Birliğine verilen rapor, vitamin araştırmalarında öteden beri önderliği muhafaza etmekte olan Dr. E. I. R. Stokstad ve Dr. T. H. Jukes tarafından hazırlanmıştır. Aureomy-cln 1945 yılında Dr. B. M. Dugger tarafından New-Yorkta Lederle tuvarlannda altın renkli bir küfünden tecrit edilmiştir.
labora-toprak
dersi alarak, ne
Bütün vilâyetlerimizin belediyeleri, bundan ibret pahasına olursa olsun, su ve itfaiye dâvalannı mutlaka halletmelidirler
Yanan yüzlerce dükkândan yalnız birkaçı sigortalı olup, maddi zararın ancak onda biri telâfi edilmektedir
Balıkesir, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Büyük yangın felâketi geçiren güzel Balıkesir, henüz üzerlerinde dumanlar tüten ve yanık kokulan neşreden çarşıslyle düşünceye dalmış gibidir. Çileli bir adam veka-nnı bu halinde bile elden bırakmayan Balıkesir tüccar ve esnajfı kendilerini bir hamlede ellerinden tutup kal-dıaracak bir sihirli elin yetişeceğine her şeye rağmen inanıyorlar.
Bu sihirli el devletin eli midir, yoksa BaJıkeslrin yanan çarşılannda kayıplara uğrayan dükkânlann yapısına dünya bankasından elde edilecek krediler midir? Bunun tayinini yangın -zedeler memleket büyüklerinden bekliyorlar.
Resmî makamların ifadelerine bakılırsa Balıkesirde şu anda ekmeğe muhtaç -kimse yoktur. Çünkü dükkânlann yanmasına rağmen hamdol-sun meskenler ayakta durmaktadır. Kaldı ki, yangın gecesi ve onu takip eden saatlerde Balıkesirdekl askeri birliklerin bütün vasıtalariyle halkın yardımına yetişmeleri dükkânlardaki bir çok eşyanın kurtarılmasına imkân vermiştir.
Bununla beraber hâlâ enkaz üzerinde yanan dükkânlannı bekllyenler vardır. İlişik fotoğraftaki genç kız çocuğu, babasının yanan dükkânının enkazı Üzerinde derin derin düşünmekte ve işsiz kalan babasının eve bir şey getirip getirmiycceğLni hesaplamaktadır. Kanaatimce, Balıkesirde dükkânlannı kaybedenlerden büyük bir kısmı ekmeğe ve müstahsil hale gelmek için acele yardıma muhtaçtır. Onlann vergi borçlarını affetmek lâzımdır. Onlara birer çatı altı temin etmek için devletin İnşaat malzemesi yardımı yetlŞmelidir. **
İçişleri Bakanının Balıkesirde ifade etmiş olduğu sözlerden çıkan mâna, devletin felâketzedelerine plâtonik bir sevgi beslediğini göstermiştir. Hakikatte, dünkü lktidann da felâketler önünde gösterdiği alâka ilk anlarda bundan noksan değildi. İslâm felsefesinin '‘Acıyan veriri* kaidesi dakika kaybetmeden felâkete uğrayanların imdadına yetişmezse, Balıkesir uzun zaman düçar olduğu zararları telâfi edemlyecektir.
Şu dakikada Balıkesirde binden fazla işsiz vardır. Bunlara iş temin etmek için, yani ekmek parası uzatmak için şimdiye kadar olduğundan daha teşkilâtçı ve daha çabuk tedbir-ci olmamız icap ediyor. Yeni Balıkesir çarşısını İnşa etmek üzere devletin alacağı tedbirleri hiç vakit kaybetmeden kararlaştırarak tedbirlerini belirtmesi ve faaliyete geçmesi şart oluyor.
Balıkesir çarşısı şimdi, büyük şair Fikretin dediği gibi "Harabı zelzele bir köy” halindedir. Halkın büyük ıstırabı hemen bütün yurdun ufuklarını varmamışsa bunun sebebini ıstırabın küçük oluşunda değil, fakat BalIkesirlilerin vakarlı ve efendi İnsanlar oluşunda aramak lâzımdır.

oturup, ne olacaklarını düşünen
Babanının yanmış dükkânının anknzı ortasında bir kiiçÜk kız
Raporda belirtildiğine göre, manlarda yapılan araştırmalar iki kısma ayrılmaktadır. Bunlardan biri şüphe edllmiyccek kadnr esaslı besleyici kudreti olan aureomycln’ln gıdasız kalmış çocukları kalkındırmak •sasına dayanmaktadır. Diğer taraftan, aureomycln’ln dünya et lstisha-lâtını artırmak suretiyle et fiyatlarını düşürmesi beklenmektedir. Bu iki alanda da esaslı araştırmalar yapılmaktadır.
son za-
Şimdiye kadar penisilin, streptomisin ve küften elde edilen diğer bütün kimyevi maddeler gibi aureomycln’e de mikroplu, sadece mikroplu hastalıkta mücadele sağlayacak harika bir ilâç nazariyle bakılıyordu. Esasen, bu ilâcın mikroplu zatürrle, amibık dizanteri, dalgalı humma, streptoco-ccus ve staphylococcus enfeksiyonlarına karşı bilhassa gayet faydalı olduğu anlaşılmıştır.
Harika ilâcın, çocuk gelişmesini sağlamak, aç bir dünyaya daha fazla et vadetmek gibi önemli ihtiyaçları karşılaması beklenmekle beraber çok daha ehemmiyetli gelişmelere de yol açması muhtemeldir. Aureomycin, biyoloji ve tıp ilimlerinin bir çok karanlık köşelerini aydınlatmak suretiyle hayat, sağlık ve hastalıkla İlgili bazı muammaları çözecektir.
Fransız Ajansı Kore muhabirinin, “Yeni İstanbul" tarafından telif ve tercüme hakkı safın alınan enteresan bir makalesi :
Kızıl Kore ordularını, meşhur
Rus Mareşali Yukov idare ediyor
Rusların, ^Mareşal Zafer,, adını verdikleri bu büyük kumandanı mağlûp etmek için, Mac Arthur’ün cepheye çok mühim miktarda zırhlı tümen sevketmesi ve bütün zekâsını
kullanması lâzımdır
Yazan : Pierre Renaux
Medeni dünyada insanlar, yangınların maddi zararından değil, manevi kayıplarından Ürkmektedirler. Bizde ise henüz maddi zarar tarafı bile halledilememiştir. Birkaç saat içinde kül olan şu kadar dükkânın arasında yalnız bir kaçının sigortalı olduğunu öğrenmek İnsana acı veriyor. Halkımızda henüz bina sigortası şuuru bile kâfi derecede inkişaf etmemiştir. Milli Reassüransın verdiği bilgiye göre Balıkesir yangınında yalnız 945.000 liralık sigorta vardır. Yani maddi za-
rann şılığı lls bir halde» bozulan işlerini düzeltmek için yeni bir ömre ihtiyaç hissedeceklerdir.
Şimdi bütün iş Balıkesirin ateşin ve gayretli milletvekillerine düşüyor. Milletvekilleri ve her iki büyük partinin elemanları hep birlikte haşhaşa vererek Balıkesir! bu hüzün veren halinden kurtarmak üzere neler yapılması gerektiğini kararlaştırmalı ve hükümetten İstemelidirler.
ancak yüzde onu sigorta kar-alacaklardır. Diğerleri İse müf-
Diğer taraftan küften faydalanmak suretiyle elde edilen mikrop öldürücülerden birinin aynı zamanda gelişmeyi kudretle destekleyen bir madde oluşu buna benzeyen diğer antibiyotiklerin de gelişmesini sağlayacak hassaları ihtiva etmiş olması fikrini ileri sürmektedir. Bu arada aksi de iddia edilebilir. B grupundan vitaminler gibi gelişmeyi sağlayan maddelerin aynı zamanda kudretli bir mikrop öldürücüsü olmaları da İhtimal dahilindedir.
Öğrenmek
|| Hicrî 19 5 0 Ağustos 7 Pazartesi Rumi
Şevval 23 L3G9 Tem 25 136G
l| VAKİT VASATI EZAM
Güneş 600 940 |
öfle 13.20 5 00
tklndl 17.13 8.53
Akşam 20.19 12.00
III Yatsı 22 05 1.46
îmsftk 3.04 7 43
HEIüGLU CİHETİ
lyilerlndcn kabul edi-
birliklerini talim ettlr-
Korede bir yer, 28 — Kore harbinde komünist zırhlı tümenlerin süratli hareketleri ve tahripkâr tesirleri, bütün askerî mütehassısları hayret ve dehşet içinde bırakmış ve Amerikan strateji ustalarının nefesini kesmiştir. Bu mütehassıslar, sadece göklerde Amerikan uçaklarının görülmesinin, Şimal Kore ordularını gorİHİn geriye döndürmeğe kâfi goleceğini sanmakta İdiler.
Komünist ordusundaki zırhlı arabaların Rus fabrikalarında İmal edildiği, Sovyet tanklarının ise Panter ve Tigr l«mlnl taşıyan tanklardan çok Üstün olduğu artık kimsenin meçhulü değildir. Amerikalılar, bu tankların dünyada mevcut olanların en olduğunu herkesten evvel yorlar.
öte yandan. Kızıl Kore Rus Öğretmen subayların
dlği ve yetiştirdiği do bir sır olmak tan çıkmıştır. Bununla beraber, bu hakikatler hor şeyi izah etmeğe kâfi gelmemektedir. Cenuba doğru yapılan sel halinde komünist akınım, büyük bir kumandanın İdare ve şevketti#) a şikârdır. Çlnde Mao-Tsr-Tung ordularının zaferini temin eden de bu aynı kumandandı. Meşhur Mac Arthur’un karşısında ve gölgede çalışan bu kumandan; Kızılordunun "Mareşal Zafer., adını verdiği en değerli rüknü Gri-gorl Konstantinovlç Yukov’dur.
Tıpkı îkincl Dünya Harbinde 8ta-llnln yaptığı gibi. Korede başkumandan olarak Kim îr Sen görülmekte va yine 1944 de Stallnin tatbik ettiği gibi, o da bütün İdareyi zamanımızın en höyük askerî şeflerinden biri olan Yukov’a bırakmaktadır.
Hakikaten, geçen harbin sonlarında Yukov'un kumandasındaki Kızılordu-nun taarruz hareketleri ile, şimdi Korede inkişaf eden askeri harekât arasında çok mühim benzerlikler görülüyor. Her gün cephe üzerinde, birbirinden kilometrelerce uzakta müteaddit delmo yaptıktan sonra, düşmanı kurutmak üzere insan israf ederek manevralara baş vurmak, hasmı meşhur Sovyot İzabe kazanı içine atıp eritmek... Son harpte Almanların nice tümenleri bu suretle yok edilmiş ve Berlin bu usulle elo geçirilmişti.
1946 da Rus kara orduları başkomutan: vo Almanyadakl Sovyet işgal orduları şefi olan Yuvok'un, o vakitten beri Akıbetinden haber alınamamış vo hakkında bir sürü İhtimaller ileri sürülmüştü. Bu arada onun Odo-sadaki 6 ncı askerî bölgenin başına getirildiği, sonra da vazifesinin Asya-ya nakledildiği söylenmekte idi.
Bir çok Batılı müşahitler, bu Rus Mareşalinin gözden düştüğünü, azle-dildiğini ve göz hapsine alındığın: ilân ettiler. Hattâ bazıları, onun 15 sene hapse mahkûm olduğunu bile iddia ottiler. Bunlardan hangisi doğru idi? Filhakika Yukov, halk arasında büyük bir şöhrete ve sevgiye sahip olduktan başka, siyasi komiserlerin oyuncağı olmaktan kurtardığı orduda da sonsuz bir nüfuza malikti. O istese bu orduyu bir ihtilâle bile sürükliye-
bilirdi. Bu yüzden tehlikeli sayılıyordu. Bazı mühim kimseler, onun, Rusyada muazzam bir «uç telâkki edilen "şahsî prestij" sahibi olduğu Iddlaslyle harekete geçtiler ve onu itham ottiler. Politbüro âzaat olup “Saray Mareşali" unvanını alan Bulganln onun can düşmanı İdi. Yukov aleyhine hücumlar çoğaldı. Ve bu arada onun, eski Genelkurmay Başkanı ve şimdiki Silâhlı Kuvvetler Bakanı Vasilevski İle düello ettiği de şayi oldu.
Şunu da unutmıyahm kİ, Yukov her şeyden evvel bir asker olduğu kadar, 1917 ihtilâlinin elebaşılanndandı ve parti disiplinine sadık koyu bir Bolşc-viktl. Diğer taraftan, reall»tHğl İle tanınan Stallnin, Yukov ayarında kıy-’ metllj bir adamı kat’J şekilde azlede-mlyeceğl de söylenmekte İdi. Çünkü bu kumandan. İkinci Dünya Harbinde en nazik vaziyetlerde orduyu kurtarmış, Finlandiya. Moskova. Stallngrad, Leningrad, Varşova ve Berlin zaferlerinin en mühim âmili olmuştu.
Fakat kıymetlerin ve korvetlerin mütemadiyen ve şiddetle çalkandığı Rueyada, o da zaman zaman bu kaideye tâbi oldu. Zaferin ve itibarın en yüksek zirvesinden alınıp unutulmanın karanlıklarına gömülmüş, sonra birden bire Asyadakl komünist kuvvetlerin röğe yükseltilen ilâhı mertebesine çıkarılmıştır.
Kore harekâtı, hattâ Çin harbi, Yu-kov’un sarı ırkla İlk teması değildir. 1938-39 senelerinde Ruslarla Japonlar arasında "hudut hâdiseleri" ismi verilen ve Kızılordunun tamamen aleyhine donen vaziyeti düzetlmesi için o, Mançuryaya gönderilmiş vs Japonların 6 inci ordusunu İmha etmek suretiyle "hâdiseleri’* yatıştırmıştı.
O zaman da, şimdi Korede olduğu gibi, zırhlı arabalar ve tanklar en mü-
him rolü yonamıştı. Zaten Yukov daima zırhlı tümenlerin en hararetli taraftarı İdi. O, son harpten çok evvel, Almanların meşhur Generali Guderi*-an'ın fikrini ve harp tekniğini müdafaa etmekte idi. Simdi Amerikan Genelkurmayının gayriresmi müşavirliğini yapan Guderian’ı o, 1944-45 senelerinde hem de Alman toprakları üzerinde mağlûp etmiştir. Yukov 1940 da Kızılordunun zırhlı ve motorize tümenlerini teşkile ve İdareye memur a dllmlştl. Meşhur muhafız alaylarını kurdu. Yukov, Hitlerin mareşallerinden çok daha mükemmel şekilde "zırhlı yumruk" harp taktiğini benimsemekte ve tatbik etmekte İdi. Bu u-sulün tesirlerini Cenup Korelilerden sonra Amerikalılar da acı bir tarzda görmüş oldular.
Komünist taarruzunun idaresi için Yukov’un cephede, hattâ Korede bile bulunmasına lüzum yoktur. Onun ı> mum! karargâhı Mançuryanın merkezi Mukden ile Kore arasında ve hu-huda yakın bir yerde kurulmuş olar bilir.
"Mareşal Zafer" çapında, bir hasmın hakkından gelebilmek için Mac Ar-thur, Korede bir "askerî tenezzüh" yapacak vaziyette değildir. Cepheye çok mühim kuvvetler göndermek, bilhassa kudretli tanksavar topçu birliklerini ve zırhlı tümenlerini harbe sürmek mecburiyetindedir. Bunlar, Sovyet tanklarını mağlûp etmek için, kalite bakımından olmasa bile, kemiyet miktar bakımından onlardan üstün ok mak zorundadırlar. Şimdiye kadar hava kuvvetleriyle zırhlı birlikler ve tanklar Arasındaki mücadelede uçak* lann galip geleceği sanılmakta ise da tecrübeler bunun aksi olduğunu lsbat etmiştir. Amerikan Harbiye Bakanlığının ve Genelkurmayının bunu asla hatırdan çıkarmaması icap eder.
ihtiyacında olduğumuz herşey
Aranı-
Harov. Cingöz
İstanbul (22367) ı — Kan Kalesi. 2 — Şöhret ve Para.
KISMET (26654) 1 — Şeyh Ah-medin Oğlu. 2 — Cebelüttarık Casusu. 3 — Bir Katil vor.
MARMARA (23860) 1 — Kumarbaz:. 2 — iki Haremde.
MİLLİ (22962) 1 — ölüm Seferi. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
TURAN (22127ı 1 — Lorel Hardı Kaldırım Kuşlan. 2 — Atlas Eksprenl. 3 — Defıiz Kurdu (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 166-126) Büyük Vals. 2 — Sarı GÜL
ı
KADIKÖY CİHETİ
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.00 D. H. T. (Türk) Balıkesir. îzmlre. — 8.30 B. E. A. (İngiliz) Atina, Roma, NİS, Londra. — 8.30 D. H. Y.
(Türk) Bursa — 9.00 A. F. (Fransız) Atina. Roma. Paris
— 9 00 D, H. Y. (Türk) Ankara Sivas, Elazığ. Diyarbakır, Van
— 10.05 D.H.Y. (Türk) Afyon, Konya. Adana, G. Antep, Urfa-va. — 10.15 D.H.Y. (Türk) İzmir. — 10.25 D H Y. (Türk) An-( kara, Beyrut, Knhlrs. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, İskenderun. — 16.00
(Türk) tzmir. — 17.00 D.H Y. (Türk) Ankaraya. — 17.05 D.H. Y. (Türk) Bursaya. — 21 40 P.A.A. (Amerikan) Şam, Basta, Knraşl. Delhi. Kalküta, Bangkok, Hong-Honga.
D.H.Y.
Pembe Papuçlar
Yazan ı RubiiAyhan
-

Balıkeslr yangını, TÜrklyede eşi o-tuzdan eksik olmayan ikinci plânda kalan bazı vilâyetlerimiz için İhmal edilmez bir ders olmalıdır. Büyük şehirler kurarak kalabalık halk kütleleri barındıran vilâyetlerin belediyeleri, en büyük fedakârlıklar pahasına da olsa mutlaka su ve itfaiye dâvalarını halletmek mecburiyetindedirler. Balıkesir yangınının bu neticeyi vermesinde ve bu kadar büyük kayıplara I sebep olmasında bir çok âmillerin rol oynadığı kabul edilebilir. Fakat birinci âmil, Napoleona (Barut yok) cevabını veren er gibi (su yok) cümlesinde toplanınca öteki âmiller üzerinde durmamak lâzımdır. Fakat bunun yanında Balıkesir itfaiyesinin büyük bir şehrin İhtiyaçlarına yeter olmadığım da söylersem bir realite İfade etmiş olacağıma kaniim. Balıkesir yangını esnasında suyun gay-rlkâfi olduğunu herkes kabul ediyor. İtfaiyenin, başta belediye başkanı olmak üzere yangın esnasında gösterdiği büyük gayreti kimse inkâr etmiyor. Fakat böyle bir yangını ancak beş eklpH ve tam tertibatlı bir İtfaiye yanm saat içinde önllyebilecek halde iken, Balıkesir İtfaiyesinde tahrip â-letlerinln bile bulunmamış olması, yangının bu kadar genişlemesine sebep olmuştur, denilebilir.
ALKAZAR (42562) 1 — Tanının Zaferi (Türkçe). 2 — Z&loğ-iu RÜatem (Türkçe). 3 — ölüm Diyarı.
AR (44394) 1 — Yanlış Numara.
2 — 5 Parmaklı Canavar. ATLAS (408351 1 — Tehlikeli
Yllar. 2—13 Numaralı Araba. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kara Şeytan. 2 — Aptal Aşık.
ELHÂMRA 1 - Gccc-Gündüz (Renkli). 2 — Birleşen Kaibler. İNCİ 1 — Cennet. Yuvası. 2 — Korsanlar Kıralı (Renkli).
ÎPEK 1 — Ağır ceza. 2 — Ne-simaçl Amcrikada.
MELEK (44868) 1 - Balalayka. 2 — Vazife Başına.
LÂLE (43595) 1 — Deniz Kurtları (Türkçe). 2 — Günahsız Melek.
SARAY (41656) 1 — Cehennem Zindanı (Türkçe). 2 — Mazinin Esiri (Türkçe:
SUATPARK (83143) 1 — Hint Kaplanı. 2 — Yetlmenln Aşkı SÜMER (42851) 1 — Cezalr
Dansözü. 2 — Singapur İncisi ŞARK (40380) 1 — Kanlı Saltanat (Türkçe). 2 — Çalınan Taç (Türkçe).
SIK 1 — Merhamet. 2 — Kanlı Kervan.
TAKSİM (43191) 1 — Hint Yıldızı. 2 — Sönen Hayat.
TAN 1 — Her Zaman Kalbimdesin. 2 — Zafer Yaratan Casus.
ÜNAL (Kışlık) 1 — Damgalı Adam. 2 — Gizil Kasa.
(‘NAL (Yazlık) 1 — Üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Firari.
YENİ 1 — Kadınların Sevgilisi. 2 — Kırbaç Altında. 3 — Tatlı Yıllar.
YILDIZ (42847) 1 — Günahtan Sonra. 2 — 8lyah Gölgeler.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 - Ölüm Seferi, 2 — Kılıçların Gölgesinde
AYSU 1 - Yem Güneş. 2 -ölüm Diyarı.
AZAK 1 — Yaşasın Lorel Hardi-Bek/ırhk tır.
ÇEMBERLtTAt 1 -
2 — Gençler Evleniyor 3 — nayet Avcılar:.
IIALK 1 — A«l Generalin Son Emri 2 — Ölüm Postası. 3 — öldüren Keman.
Aşk. 2 — Sultanlık-
Şehrazad
Cl-
HALE (60112) 1 — Beni Nasıl Unuttun. 2 — Sırmalı Kaftan OPERA (60821) 1 - 7 Çiçek Ç — Kanlı Gc’ge.
SÜREYYA (60862) 1 — Port
Sait Farlaaı (Türkçe). 2 — U-nutulmoyan Aşk (Türkçe).
ANKARA
ANKAR/Y (32432) 1 — Bir Hâtıra. 2 — Broouay Hortlakları. BÜYÜK (15031) 1 — Gönül Yaraları. 2 — Yaşasın Aşk.
CEBECİ (13846) 1 — Denizler
Aslanı. 2 — Leylânın Aşkı.
PARK (11131) 1 — Singapur
Carubu. 2 — Nü KıraliçeM.
SUS (14071) 13 Nnumnrah A-raba.
SÜMER (14072ı 1 — Sahra Kıratı. 2
ULUS
— Çin Ufuklan.
(222491 1 — Kahraman
öncü. 2 — Aşk Yolcuları. YENİ (14040) 1 — Şeytan Ruhlu Kadın. 2 — İki Sevgili. GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
tZMİR
ELHAMRA 1 - Aşk Yarışı.
2 — îkl Cingöz. Hollywood’-a.
3 — Büyük Günah.
LALE 1 - Atla> Ekspresi. 2 -Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kıralfçesl.
TAYYARE i - Para Cinayelt
2 — Anaların Günahı.
TAN 1 — Atine EkepresL 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kırallçeal.
TENİ SİNEMA 1 - Kanlı Dönek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 — Zoronun İşareti.
MELEK 1 — Esir Kız. 4 -Maymun Kadın.
UÇAK . TREN - VAPUR
GELECEK OLAN t ÇARLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Bursa. —
9.50 D H.Y. (Türk) tzmir — 15.00 D.H.Y. (Türk) Erzurum, Elazığ, Malatya. Kayseri, Ankara. — 15.35 D H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankara. —
15.50 B.E.A. (Ingiliz) Londra, Nİs, Roma, Atina. — 16.00 D, H.Y, (Türk) tamirden. — 18 15 D.H.Y. (Türk) Bursa. — 18.35 D.H Y. (Türk) Ankara — 20.25 P A A. (Amerikan) Londra. Brüksoldon.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.00 Antalya, Karabigadan. — 6 30 Mersin. Bandırmadan. — 20.00 Sus, Mudanyadan, — 22 30 Uludağ, Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8 00 Uludağ, Bandırmaya. — 9 00 Su». Mudanyaya. Çorum, Karadenize.
14.00
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara. — 9.15 Ankara Eke. — 20.30 Ankara.
GİDECEK OLAN TRENLER
9 00 Tarsus. — 18.10 Ankara — 21.40 Doğu ekspresi.
(Eke.) 20.30 Ankoraya (Eke.)
ANKARA:
7.28 Açılış ve program. — 7.30 M.S.Ayarı. — 7.81 Şarkılar (pl.).
— 7.45 Haberler. — 8.00 Hafif melodiler (pl.). — 8 25 Günün programı ve hava raporu. —
8.30 Ailen Roth ve Norman Cioutler Orkestrası (pl.). — 0.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve program. —
12.30 M.S.Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Haborler. — 13.15 Wal s Festival Orkestrası çalıyor (pl.). — 13.30 öğle gazeteni.
— 13 45 Rltmciler (pl.). — 14,00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.Ayan. — 18.00 Dans müziği (pl.). — 18.30 Kitap ra-ati. — 18.45 Sinema orguyla melodiler (pl.). — 19.00 M.S.Ayarı ve haberler. — 19.15 Tarihten bir yaprak. — 19.20 Şarkılar.
— 19.41 Tarih! Türk müziği. — 20.15 Radyo gazetesi. — 20.30 Brahms - MlmîÖr 8snfonl (pl.).
— 21.15 Radyo haftası. — 21.80 Dans müziği .— 22 00 Konuşma.
— 22 15 Halk türküleri. — 22.45 M S.Ayan ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13.15 Frank
Slnatra’dan şarkılar (pl.). — 13.30 Hafif öğle müziği. Çalan: Semlramlü Orkestrası. — 13.45 Şarkılar. — 14.20 Serbest saat
— 14.40 Uvertürler (pl.). — 15.00 Programlar ve kapunn.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Fasıl Heyeti Konseri “A-cem Kürdi". — 18.40 Dans müziği (pl.). — 19.00 Haberler. — 19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Caz saati. Takdim eden: Erdem Burl. — 19.40 Çift mandolin kuarteti konseri. — 20,00 Serbest aaat (Konuşma veya müzik). — 20.10 Küçük Orkestradan melodiler. — 20.30 Şarkı ve türküler.
— 21.00 Carlos di Şarll Orkus-trasındnn tangolar (pl.). —*21.15 Dinleyici istekleri (Türk Müziği). — 22.00 Senfonik müzik (pl.). — 22.40 Piyano soloları (pL). — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23 30 Programlar ve kapanış.
kolim»); Ters! bir İslâm dov-Blr müsamere 5 — Tersi mata-
Yeni
DİLMEM hatırlar mısın? Hani " Anî kararla, bir arkadaşın getirdiği dev taksiye tıka basa dolmuş ve başdöndürücü bir süratle boğazın emsalsiz güzelliklerine tepe tepe, dönemeç dönemeç yaklaşmağa başlamıştık. Yanı baş ıradaydın. Muzip rüzgârın dağıttığı saçlarını yüzümde hissediyordum. Gönlümde müthiş fırtınalardan evvel müşahede edilen derin ve ürkütücü bir sükûnet vardı. Bir şeyler bekliyordum.
Biraz sonra Bebekteydik. Bir tek dansın İnsan hayatında bazan neler İfade edebileceğini o gün öğrendim. Mütevazı gazinoda, boğuk sesli pikapın berbat nağmelerinde bulduğum eşsiz saadeti, acaba hangi virtüözün sihirli âleti sağlayabilirdi? Çünkü kollarımın arasında sen vardın. Ben idare etmiyordum. Sana tabi idim. Ve hissettim ki. o anda, yalnız bu dans İçin değil fakat bütün bir ömür boyunca sana kapılmıştım. Müzik susmak üzereydi. Amma aşkın esrarlı sesi ebediyen dlnmiyecekti. Dudak larımı yanaklarına hafifçe dokundurmuş konuşuyordum. Neler söylemiyordum ki! Beni kompliman yapmakla itham ettin, anlattıklarımı her zaman herkese söylenen sözler diye küçümsedin. Acaba o anı gözlerinin önünde canlandırabilir misin? Yüzümü birden kaplayan hüzünle başımı önüme eğmiş ve susmuştum. Yalnız, bu arada "Belki de yanılıyorsun!" demekten de kendimi alamamıştım.
Evet çocuğum, bugün sana yanıldığını söyliyebllirim. Zira artık inanacaksın. Amma çok geç değil mi?
N1 tekim rağmen değilim. Hattâ
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR:
LONDRA:
7 40 Bunny May ve Orkestrası (19.76 m.). — 9.15 Jack Traln-den Variyete Müziği (pl.). (16.84 m.). — 11.00 Londra
“Symphony'’ Orkestrası (16.84 m.). 12.30 Dnns müziği (19.76 ın.). — 13.30 Dinleyici latekleri (Konser Müziği) (11.49 m.). — 15.30 Harry Koy ve Bandosu. (10.84 m.). — 16.15 Donald Mur-ro (Barltonei (16 84 m.). — 18.15 B.B.C. "WeİBh" Orkestrası (13.97 m ). — 19.18 Dinleyici istekleri (Hafif Müzik) (13.97 m.). — 22 05 Londra Orkestrası (10.84
Dinleyici istekleri (Hafif Müzik) (25.38 m.).
Soldan Rafa.
1 — Kederi çok cüzi (Uç kelime). 2 — Ufak kaya parçanı taharri et (İki cefa. 3 — Eski Jeti; İsim. 4 — şekli; Akıtmak
yi haline gel; Sahip. 6 — tanbulda bir semt. 7 dünya; Bir hayvan vuvaaı. 8— Engol; Tersi metruatı. 9 — Buğday tozu; Fena; Hayat suyumuz. 10 — Bir İmsak ayımıza mnhflue.
Yukarıdan aşağı;
“Symphony"
m.). — 24.00
1 — Damenl kirli (İki kelime). 2 — Güzelliği ile moşhur Bir Hollywood artisti; Anlam.
3 — Tırnağlyle yeri kazıyan.
4 — Tersi halk; Bir daktilo makinesi markası. 5 — Büyük; Bayağı; Sık. 6 — Hissesi; Çift su (İki kelime). 7 — Tersi noksanlık, 8 — Bir harfin okunuşu; Tersi Amerikanın remzi; Çift. 9 — Noksanlaş; Ateş haline gel. 10 — Sondaki harf o-kunmazsa berelenen mâ nazına gelir.

EMİNÖNÜ! Ankara (Eminönü)
— Sim Başdoğan (Küçükpazar)
— Esat (Divanyolu) — Cemil (Beyazıt)
BEYOĞLUi Güneş (Merkez) — Barun&k (Taksim) — Bntlat Tülbentçi (Taksim) — Bankalar (Galata) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu (Şişli) — Halıcıoğlu (Hnalcöy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH: İbrahim Balmumcu
ı Şehzadobaşı) — Ziya Nuri (Aksaray) — Samatva — Nazım Malkoç (Şehremini) — Gllnd »ğ-du (Karagümrük) — Hayım Berk (Fener) EYÜP; Arif Beşer
BEŞtKTAŞ: S Recep (Beşiktaş) — Yeni (Ortaköy) — Ama-vutleöy — Merkez (Bebek) KADIKÖY ı Halk (Kadıköy) — Kızıltoprak — Göztepe — Boh-tancı
ÜSKÜDAR t Ahmcdlye HEYBElJADAt Heybellada BÜYÜKADA: Merkez İZMİR: Sağlık (Aisancak) Ali Hayrettin (Basmahane) Sıhhat (Kemeralti) — Tklçeşme-iik (Eşrefpnşa) — Güzeİynlı (Yalılar)
..ANKARA: üniversite — İstanbul — Sağlık
bugün bu fır-
Sonra dönüşümüz ne kadar canlıydı. Hiç unutmam. Belediye otobüsünün korkunç sarsıntılarına ve İçerdeki cehennemi ve boğucu havaya rağmen neşen herkese sirayet ediyor, herkesi coşturuyordu. En hoşlanmadığım bir Amerikan şarkısını dalma yAdedeceğim nereden aklıma gelirdi? Fakat değil mi kİ, o gün senin ağzından dinledim, artık onu sevmemezlik edemezdim. Bir ara dalma seni süzen gözlerimi yadırgamış ve bakışla-* nmdan rahatsız olduğunu İfade etmiştin. Eminim ki, o bir parçacık sıkıntı karşılığı bir insanı ne derece mesut ettiğini bilseydin bunu söylemezdin.
Evet fırtına başlamıştı ruhumda! Amma ben bunu çok daha evvelden hissetmiştim. İsteseydim, kaçabilirdim. Yapmadım. Şu halde
katlanmalıydım, bütün tahribatına tınadan şikâyetçi ona minnettarım.
Senden o kadar hatıra taşıyorum kl!
Bir gün seni geçiriyordum. Akşam olmak Üzereydi. Ufuk pembeydi. Yanaklann pembe bir renk almıştı. Gözlerim yere bakıyordu. Birden irkildim. Hayatta hiç bir zaman unutamıyacağım güzellikte bir çift ayakkabiyle karşılaşmıştım. Ayakkabılarım! Pembe ayakkabılar... Bunu eana söylediğim vakit muntazam, İri ve beyaz dişlerini meydana çıkaran berrak bir kahkaha atmış: "Ayol bunların ne fevkalâdelikleri var?" diye müstehzi bir eda İle konuşmuştun.
Çocuğum, bugün sana yine tekrar ediyorum. Pembe akşamda, pembe yanaklarının aksini taşıyan ve şeklinde garip bir Japon üslûbu sezilen pembe pabuçlar fevkalâde idi.
Biliyor musun? Unutulmak o kadar acı kl! Bak sana arzumu anlatayım. İstiyorum kl, beni pembe ayakkabılarını ayağında taşıdığın müddet hatırla Sonra onlar eskiyince, bir daha giyilemlyecek hale gelince senede hiç olmazsa bir defa tanzim ettiğin bir eski dolabına kaldır. Her halde neler söylemek istediğimi hissettin. U-nutulmaktan korkuyor ve bunu bertaraf edebilmek için kendime bir dost seçiyorum. Eşyalar insanlardan daha vefakârdırlar. Nitekim pembe ayakkabılar sana beni yılda bir defacık hatırlatmak vazifesini seve seve kabulleneceklerdir.
Bana gelince istediğim anda Bebek gezintisinin o eşsiz dakikalarını yaşıyablliyorum. Hayatta daima azla İktifa ettim. Kaderimi değiştirecek değilim. Amma beni üzen, seni, her zaman dudaklarında istihza kıvnmlan, gözlerinde zalim bir ifade ve hareketlerinde küçümsiyen bir gururla karşımda canlandırabllnıemdlr. Fakat eminim ki, istikbalde bir gün bu yüzdeki gergin hatlar gevşlyecek, bu simada anlayan âşinâ bir mâna belirecektir. Zira bu neticenin sağlanmasında herhalde insanoğulla-nndan çok daha vefakâr bir dostum var. O dost» gurbetin bu çilekeş çocuğunu saadetin tılsımh ışı-ğiyle ergeç aydınlatacaktır.
Anladın değil mİ yavrucuğum, sana değil, fakat pembe ayakkabılara güveniyorum.
Soldan
— Dal;
Yukrmdnn aşağı ı
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara tzmir
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
— Vta-
3 — Katar; Belâ. Isınan. 5 — Vakit; Teke. Eva; Kut. 7 — LAJ olan; Dİ. 8 — En; Risale 9 — Lft-
mlse; îma. 10 — Jkl cefakâr.
1 — Makale; Oda. 2 nan; Tad,
4 —
6 —
Kadıköy «087/ Üsküdar 60945
beyoglu 44644 lotanbu) 24222
Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
1 — Mukaveleli. 2 — Ata; A-vanak. 3 — Katık al; Nl. 4 — Anası; Ciro. 5 — Kıra); Lise. 6 — En; Fesat. 7 — Bat; Na. 8 — ödenok; Lik. fi Kudema. 10 — Ataleti
4499* 60536
01
2251
Eraıısa turundu De De Er ünce takımından Kleber Ulut 11 İnci merhaledo başta Herlerken
T Ağustos 1950
Y E N î 18TANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Sergilerimiz
Habib Edib - Törehan
İstanbul Sergisi bir ay bir haftalık faaliyetinden sonra kapılarım bugün kapıyor. Şimdi İzmir Fuarının hazırlıklarına başlanmıştır.
Bize öyle geliyor kİ İstanbul ve îzmlr gergilerinin açılma mevsimleri iyi tesbit olunamadıgı gibi bunların devam müddetleri de lüzumundan fazladır. Çünkü bu gibi ticarî ve sınai mahiyetini haiz sergiler bütün memleketlerde ekseriyetle ilk veya sonbaharda açılır. Bu zamanlar, İnsanların yaz ve kış için İhtiyaçlarım ayarladıkları aylara düşer. Memleketin her tarafında bulunan satıcılar oralarda gördükleri nümuneler üzerine siparişlerini verir, mevsim hazırlıklarını yaparlar. Sergilerin açılış zamanlarının uzun olması da onlara verilecek ehemmiyeti azaltmağa sebep olmaktadır. Çünkü sergilerin gayesi ticarette esas olan sürat kaidesine istinat etmektedir. Sergide gösterilecek malların nümünelerlnl biran evvel görebilmek için bütün a-lâkadarlar evvelinden hazırlanır ve yapılacak İşler hakkında fikir sahibi olduklarından siparişlerini vermek kararım derhal alabilirler. Bunun İçin de sergiler, verilen bu siparişlere göre memleket fktisadiyatmın dört, beş aylık bir barometresi telâkki olunur. Halbuki bir ay devam eden bir sergide bilhassa mevsim de sipariş İçin müsait olmazsa müspet neticeler elde etmek İmkânı çok a-zalır ve bu suretle asıl sergi gayesinden uzaklaşılmış olur. Şeyet sergi halkın eğlencesi İçin yapılmış bir şey İse bu takdirde ona ticarî ve sınaî bir mahiyet vermek ve sergi unvanını kullanmak doğru olamaz. Ser. ginln Bergi tertip heyeti ile sergiye iştirak edenler için nasıl neticeler verdiğini bilmiyoruz. Herhalde heç iki taraf bllânçoaunun da aktif olmasını temenni ederiz.
Memlekette ilk zamandan beri bir hayli fedakârlıklar ihtiyariyle vücuda getirilmiş olan îzmlr Fuarından sonra Istanbulda da bir sergiye ihtiyaç olup olmadığı ayrıca tetkik o-lunacak bir mevzudur. Birinci Dünya Harbinden sonra bütün dünyada memleketler arasındaki alışverişin bir çok tahdidata mâruz kalması biraz da ümitsizlik tesiriyle sergi sayılarını çoğaltmıştı. Bilhassa şehirler arasındaki rekabetler buna mühim bir sebep olmuştu. Fakat sonradan hazırlanan bütün bu sergiler ne ticaret gayelerini elde etmiş, ne de şehrin bütçesine yeni bir yük olmaktan başka bir hizmet görmüştür.
İstanbul gibi sahası büyük, yapılacak işleri pek çok ve buna mukabil geliri fazla olmıyan bir şehrin buna sarfolunncak bir parası olmadığını tahmin ediyoruz .
îzmlr Fuan artık memleket için ananevi bir mahiyet kazanmıştır. O-nun bir hayli para sarfolunarak vücuda getirilmiş sabit tesisleri vardır. Bi2 İzmir Fuannı âdeta beynelmilel eski Leipzik Panayırına benzetmekte ve onun her sene daha mütekâmil bir hale gelmesine çalışılmasını münasip görmekteyiz. Hattâ bu serginin açılış ve devam müddetlerini ticarî bir zihniyetle tetkik ettikten sonra bunun İlk ve sonbahar başlangıcında olmak Üzere senede iki defa olmasını cidden tavsiyeye değer görmekte olduğumuzu söylemek isteriz.
Çünkü fırsat düştükçe belirttiğimiz gibi Serginin gayesi gösteriş değil, memleket iktisadiyatına ve bilhassa dahilî alış verişin artmasına hizmet, tir. Herhalde Sergi bir çarşı olmadığı gibi devletçiliğin canlı bir misali vc propagandasını yapacak bir saha da değildir. Totaliter sistemlerde bittabi vaziyet bunun tam aksinedir. Fakat demokrasi hayatına girmiş olan ve şahsı teşebbüse en büyük ehemmiyetleri vermek mecburiyetinde bulunan Hükümetimizin büyük masraflar ihtiyariyle devlet fabrikalarını burada zâhlrî vasıflariyle göstermekten artık vazgeçileceğini tahmin
etmekteyiz. Biz bu fuarda bugün mem çükleketln her köşesinde elede edilen küçük halk tabakası ve müesseseler!-nln eserlerini tanımak imkânını elde edebilirsek herhalde memleket iktisadiyatına büyük bir hizmet edilmiş olacağı kanaatindeyiz. Bugün bilhassa îstanbulun bir çok bilinmiyen köşelerinde, ufak ve karanlık atölyelerinde pek İyi işler yapılmaktadır. Bunlann müstehlike tanıtılması için fuarın büyük gayretler sarfetmesl herhalde memleket İktisadiyatı İçin faydalı olacaktır. Biz bacaları gök. lere yükselen muazzam fabrikalarımızın kurulması ve artmasını arzu etmekle beraber bugün için küçük sanayiin her cihetten teşvik görmesini ve bilhassa devlet paresiyle kurulan müesseselerln bunlara rakip olmamasını lüzumlu görüyoruz.
îzmlr sergisiyle bütün inkişaf sebeplerinin teminine çalışılması lüzumuna mukabil İstanbul gibi Türk iyenin İlim, irfan merkezi olan bir yerde de saray unvanını verdiğimiz Sergi Binası bir çok mevzular İçin güzel bir meşher hizmetini görebilir. Her halde nazarî bilgilerden artık çok bıkmış ve bunların faydalarını bir türlü elde edememiş olan memleketimizde şimdi meselâ ev idaresine, umumî Bihhat işlerine, amelî tasarruf usullerine, çocuk terbiyesine, küçük ziraat ve köy Alemine ve daha yüz. lerce mevzua dair canlı misallerle tanzim olunacak şehirlere çok büyük ihtiyaçlar vardır. Asrımızın bilgiye İstinat eden terakkisini elde edebilmek için bu meşherlerde aynı zamanda halka İzahat verilmesi de umumî seviye üzerine büyük tesir yapacak ve bu suretle bilgili bir millet olmak, lığımız temin edilecektir.
Memleketin umumî hayatı ile alft-• kadar olan bu İşler için belediye ve alâkadar vekâletlerin verecekleri para da muhakkak kİ yerine sarfedil-miş olacaktır.
Biz bugün memleketimizin büyük bir kısmını bilmediğimiz gibi bilgilerimizin do çok defa şahsî müşahede ve kanaatlerimize İstinat ettiğini itiraf etmek mecburiyetindeyiz. Tarafsız bir gözle bizim muayyen bir istihsal maddemizin bütün safhalarını, taşra hayatımız ve bilhassa köylümüzün yaşama tarzlarını gösterecek bu meşherlerin Türk İlerleme hayatında en büyük bir âmil olacağına kani bulunuyoruz. Onun İçin bugün en ilerlemiş milletler bile her şeyi göstermeğe çalışan sergilerden ziyade muayyen bir iş ve sahaya tahsis olunan meşherlere ehemmiyet vermektedirler. Bu noktayı gözönünde tutarak İstanbul Sergi binasının da muayyen spor zamanlan haricinde bütün sene muhtelif mevzuları halka gösteren bir meşher, her şeyi mükemmel bir surette anlatan canlı ve mücessem bir bilgi yurdu olmasını çok arzu ederiz.
İspanyanın yeni serbest para piyasası
Madrlt (Hususi) — 1 ağustostan itibaren serbest para piyasası açılmıştır. Fakat ticaret ancak salâhiyeti! makamlardan permileri olanlara münhasır kalacaktır. Eğer bu permiler iki ay zarfında kullanılmazlarsa, bir işe yarıyannyaeaklar-dır.
Turistler bu kaideden muaftırlar; onlar aynı zamanda muamelelerini simsar veya banka vasıtasıyla yapmaya da mecbur değildirler. Turistler hudutta, hava alanlarında veva seyahat acentelerinde bir evvelki haftanın döviz vaziyetine göre paralarını değiştirebilirler
Piyasada ecnebi paralarını kullanmaya hakkı olanlar hariçte para kazanan vatandaşlar, Ispanya firmaları ve ecnebi parası kazanan şahıslardır.
Kısa
AMERİK
MEKTUBU
Kaberler
İsrallde eozayi tıbbiye İmalâtı
* Hayfa 5 (Hususî) — Hâlen îsra-llde, mûmuUcrlni yabancı memleketlere İhraç eden ve eczan tıbbiye İmali ile meşgul olan 12 fabrika mevcuttur. İsrail ecazyi tıbbiye mâmullerlnln belli başlı müşterileri arasında 15 ten fazla yabancı memleket yer almaktadır. Son olarak îran, bir kaç bin Bterllnglik penisilin ve hormon müstahzarlan dahil olmak üzere ehemmiyetli miktarda İlâç siparişinde bulunmuştur. Bu münasebetle belirtildiğine göre, geniş bir tıbbî ve kimyevî ecza sanayiine sahip olan İsviçre bile Isra-11de hususî surette İmal edilen bası eczayl tıbbiye mâmullerlnln müşterileri arasında yer almaktadır.
AmerlkA gıda maddeleri satacak
★ VVashlngton 5 A.A. (Reuter) — Birleşik Amerlkada gıda maddelerindeki fazla İstihsal yüzünden bunları ucuz fiyatla satın alma-lan için Birleşmiş Milletler iaşe ve Tanm Teşkilâtına üye olan devletlere teklifte bulunmuştur.
Fransız - Yunan ticaret anlaşması
★ Paris (Hususî) — Fransa ve Yunanistan dün dokuz milyar transız frangı tutarında malzeme mübadelesini âmir olan bir ticaret anlaşması imza etmişlerdir.
Hindistan pamuklu mensucat fiyatları
-fc Bombay (Hususî) — Hindistan Mensucat Komisyonu pamuklu mensucat ve pamuk İpliği fiyatlarını tetkik etmek üzere toplanmıştır. İthal edilen yüksek fiyatlı pamuk yüzünden pamuklu fiyatlarının % 1 1/2 nispetinde arttığı anlaşılmıştır. Mısırdan ît-haledllen iyi pamuk fiyatları düşük olduğu için, pamuklu kumaşların fiyatları da % 1 1/2 daha ucuzdu.
Japon mensucat fiyat hırı
★ Tokyo (Hususî) — Basın raporlarına göre, Japon Hükümeti suni ipek ve uzun elyaflı İplik fiyatlarını İstikrarlı bir hale getirmek istiyor, çünkü spekülâsyon yüzünden fiyatlar bir hayli yükselmiş bulunuyor. Hükümetin yaptığı bir fiyat bültenine göre, Kore harbi başlıyalıdan beri, uzun elyaf! ı İplik fiyatları % 43.5 artmıştır, Sunî İpek fiyatlarında % 51 bir artma görülmektedir.
Batı Alnıanyanm ihracat tasavvurları
★ Bonn (Husus!) — Ekonomi Bakanı Profesör Ludwlg Erhard’ın söylediğine göre, son dünya hâdiseleri karşısında Almanyanın ihracatını arttırma İmkânları çoğalmıştır. Eğer milletlerarası vaziyet dünya ham maddeleri fiyatlarını yükseltirse. ve bu arada Almanya eski fiyattan mal satmaya devam edebilirse, uzun bir zaman için ihracat durumunu düzeltmiş olur. Bakan sözlerine devamla: 'İstikbalde, Almanya mümkün olduğu kadar ham madde İhracatım kesip mamul madde satmalı” demiştir.
tsralldc kumaş
vesikaları
★ Kudüs (Hususî) — tsrallde ayakkabı ve kumaş vesikaları kullanılmaya başlanmıştır. Ekonomi Bakanı Dr. Dov Joseph, geçenlerde radyoda yaptığı bir konuşmada ts-raüln böyle maddeleri İthal edecek döylzi olmadığım bildirmiştir. Yeni doğan bu memleket henüz, kendi kendine yetecek kadar mal İmal edememektedir. Bakanın söylediğine göre, şimdi bir palto satın alan kimse en aşağı 18 oy hiç bir giyim eşyası alamıyacağını bilmelidir.
Amerikan seferberliğinin Batı Avrupa ekonomisine tesirleri
VVashlngton, 5 (Hususî muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor)
Gerek Amerikanın, gerekao Avrupa devletlerinin, kısmî, sınaî ve askerî seferberliklerinin, Avrupadakl millî ekonomiler üzerinde yaratacakları tesirler, henüz tavazzuh etmemiştir, şimdiki halde, elle tutulan yegâne vakıa, Marshall Plânının son senesi olan 1952 den sonra Avrupa ticaretinde dolar yokluğunun tesirlerini tetkik etmek üzere, sabık ordu bakanı Gordon Gray’ln İdaresinde kurulmuş olan iktisatçılar grupunun, İşlerini ta-til etmiş olmasıdır. Grupun bütün mesaisi, Gordon Gray’e verilecek yeni talimata İstinaden, durdurulmuştur. Bu talimatın İse, doların durumundan ziyade, Almanya da dahil olmak üzere, muhtelif batılı müttefiklerin İktisadî kaynaklarının umumî bir koordinasyonuna müteveccih bulunacağı aşikârdır.
Washlngton’dak! umumî kanaat, Avrupa memleketleri, "kısmî seferberlik,, İçin hazırlanan Amerikan programından oldukça istifade edecekleri merkezindedir. Amerikan yardımı, dolar olarak, geçen yıldan en az İki misli fazla olabilecektir. Batı Al-rupa memleketlerine, 30 haziranda nihayet bulan geçen mali yıl zarfında, Marshall Plânından 3.5 ve silâhlanma programından da 1 milyar olmak üzere ceman 4.5 milyar dolarlık yardım yapılmıştır. Cari malî yıl içerisinde ise, yani 30 haziran 1951 o kadar, bu yardımın 9 milyar doları bulması muhtemeldir. Bunun 2.7 milyarı Marshall Plânından. 1.3 milyarı, kongrenin şimdiden tasvip ettiği silâhlanma programından verilecek ve 5 milyar gibi muazzam bir tahsisat da, Atlantik paktı Akitlerinin, hâlen Londrada toplanan konseyinde cesaret verici kararlara varılması şartly-le, Truman’m kongreden, yeniden isteyeceği kredilerden karşılanacaktır. Bu 5 milyar dolarlık yardım henüz resmen ilân edilmemişse de Amerikan programlarının salahiyetli mahfilleri, bunun kuvvetli bir ihtimal dahilinde bulunduğunu söylüyorlar.
Marshall Plânından sonra takip e-dilecek umumî politikayı tâyin etmeye memur olanlardan, Fransız iktisatçısı Marjolin, 1952 den sonra dolar yokluğu meselesi üzerinde ınüta-lâalasını söylemek üzere Washing-ton’a davet edilmişti. Fakat, hâdis o-lan yeni vaziyet karşısında, tazeliğini kaybeden bu mevzu ile uğraşacak vakit kalmamıştır. Bu itibarla Marjolin Parise dönmüştür. Amerikadnn beraber getirebildiği yegâne tescili, E. C. A. nln, teşkilât olarak muhafaza edileceği vadi idi. Filhakika, sulh gayelerine hizmet eden Marshall Plânı teşkilâtında vazife almış olan bütün yüksek memurlar, İşlerini, A-merikan askerî yardımı programından tamamen ayrı ve müstakil olarak yürütmeye gayret etmektedirler.
Amerikan seferberliğinin Avrupadakl sivil kalkınma üzerindeki tepkileri hakkında. VVoshington’dakl Avrupa elçilikleri, memleketlerine şu mütalâaları bildirmektedirler.
Hindistanın hububat ithalâtı
Yeni Delhi (Uçakla) — Ticaret Bakanlığından bildirildiğine göre, ilân edilmiş olan ithalât siyasetine uygun olarak, Hindistan Hükümeti temmuz - aralık 1950 devresinde mısır» nişasta ve bira fabrikaları için arpa İthal lisansı çıkarmaya karar vermiştir.
İthal edilecek mısır için, Dombaydaki Hindistan Nişasta îmalâtçuar Birliğine lisans verilmiştir. Bu birliğe âza olmıyanlara da lisans verilecektir.
Senatoda, Marshall yardımı da dahil olmak üzere bütün sivil masrafların yüzde 10 nispetinde azaltılması hususunda bir cereyan belirmekte ve senatörlerin hemen üçte biri buna iştirak etmektedir. Buna mukabil, Truman Hükümeti, Marshall Plânı tahsisatını bundan hariç tutabileceğini ummaktadır. Bununla beraber, 1-lerde gerek senatörler, gerekse de milletvekillerinin, gittikçe ön plâna geçecek olan askerî yardımın artışı karşısında sivil yardımı azaltmak isteyecekleri de tabiîdir.
Bu sebeple. Başkan Truman’m, ik-tlsaden geri kalmış memleketlere yardım için ortaya attığı "dördüncü madde,, programı da şimdilik sakıt olmuştur. Hattâ, hükümet, Birleşmiş Milletlerin teknik yardım teşkilâtına verilmesi icap eden aidatı karşılayacak tahsisatı bile bulmakta müşkülât çekmektedir.
Amerikan seferberliğinin, Ameri-kada, harp zamanına müşoblh bir refah devresi yaratarak hem çalışma imkânlarını, hem de müstehliklerin satın alma gücünü arttırması muhtemeldir. Bu artış, lüks Avrupa mamul A tının Amerikan piyasalarında sürümüne müspet bir tesirde bulunabileceği gibi, Amerikanın, hariçten satın alacağı ham maddeler de, batı Avrupaya munzam dolar varidatı temin edecektir. Bu ham maddeler arasında, çelik bilhassa mühim bir yer işgal etmektedir. Eğer Avrupa, mümkün görüldüğü üzere, Amerlkaya senede 3 milyon ton çelik satabilecek olursa, tonu 100 dolardan, 300 milyon dolarlık döviz temin edebilecektir.
Fakat madalyanın bir de ters tarafına bakalım. Amerlkada sivil İhtiyaçlar üzerine konacak bütün tahdit ve tenziller, Avrupalı alıcılara da şamil olacağından, Avrupa memleketleri, kalkınmaları için lüzumlu teçhizatı almak imkânlarından mahrum kalacaklardır. MUbayaa program ve listelerini Washlngton*a çok erken tasdik ettirebilmiş olan Fransa, bu bakımdan rüçhanlı bir durumdadır. Fakat, meselâ Avustury’a gibi, diğer bazı memleketler, bu sahada büyük müşküllerle karşılaşacaklardır, lngil-terenin 26 milyon dolarlık bir makine siparişinin de, alâkalı Amerikan firmaları tarafından İfa edllemlyeceğln-den bahsedilmektedir.
ihracat üzerine yeni kontrollerin konması da muhtemeldir. Amerikanın askeri maksatlara yarar bazı emtea-nın ihracına ambargo koymakla kalmayıp, Batı Avrupa devletlerinden, Demirperde gerisindeki memleketlere yaptıkları ihracatı daha sıkı kontrol etmelerini isteyeceği de söylenmektedir.
Marshall Plânı tahsisatı azaltılmağa bile, Amerlkada fiyatların yükselişi, eldeki dolarların satın alma gücünü azaltacaktır. Avrupa hükümetleri ile ithalâtçıları, aynı para ile daha az mal alabileceklerdir. Bundan başka, Avrupalı alıcılar, talebin arzdan çok fazla olduğu bir piyasada, Amerikalı alıcılarla rekabet haline gireceklerdir. Umumî refah dolayısiy-le, Amerikalı müstehlikin talepleri artarken, Amerikan sanayiinin askeri imalâta dönmesi yüzünden istihlâk mallan hacmi azalacaktır.
Bütün bu ihtimaller, ticarî vaziyette, hem lehte, hem de aleyhte bazı manzaralar yaratmaktadır. Muhakkak olan bir şey varsa. Amerlkada şimdiden hissedilen işçi noksanı ve A-merlkan ve Avrupa endüstrilerinde istihsal artışı sayesinde, batı demokrasilerinde işsiz İnsan tipi tamamen ortadan kalkacaktır. İtalya. Belçika ve bir miktar işsiz barındıran bunlar gibi bazı memleketler bu bakımdan çok istifade edeceklerdir.
Sarıyar projesi
Sakarya Nehri üzerine kurulacak olan Sarıyor hidro-elektrik tesisleriyle Kuzeybatı Anadoluya elektrik enerjisi verilebileceği gibi, su taşkınları önlenecek ve sulama temin edilecektir
Memleketimizin tabi! kaynaklann-dan biri olan akar sulardan en rasyonel bir şekilde faydalanabilmek iktisadi ve zirai kalkınmamızın esaslarından birini teşkil etmektedir.
Bir taraftan akar sıılann milyonlara mal olan taşkınlarmı önlemek, diğer taraftan sulama ve elektrik istihsali için lüzumlu suyu biriktirmek gayesiyle, barajların, santralların ve muhtelif tesislerin kurulması icap etmektedir.
Elektrik îşlerl Etüt idaresi bazı yabancı müşavir mühendislik firmala-riyle İşbirliği yaparak Türklyenln muhtelif akar sularına alt ekonomik teknik rapor ve projelerin hazırlanması hususunda devamlı ve sistemli bir program dahilinde çalışmaktadır.
Maliyeti pek büyük olan projelerden bir kısmı Marshall Plânı, bir kısmı İse Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasının yardımiyle finanse edilecektir. Sakarya Nehri ü-zerihde kurulmasına başlanacak o-lan Sarıyar Hidro-Elektrlk projesi, Marshall Plânına dahil en mühim projelerden biridir,.'
Proje hazırlanmaya başlanırken E-lektrlk işleri Etüt idaresi, kurulması düşünülen barajın yeri topografyası, toprak ve temel şartlan, bölgenin su ve elektrik ihtiyacı vesaire hakkında ilk İncelemeleri yaptıktan sonra A-merikanın tanınmış mühendislik şirketlerinden. San Francisco (Califor-nla)dakl International Engineering Company ile bir anlaşma imzalamıştır. Bu anlaşma gereğince sözü geçen şirketin mütehassıs mühendisleri Sakarya Nehrinin muhtelif yerlerinde ve bilhassa Sarıyar mevkiinde tetkiklerden sonra ağustos 1948 de ilk avan
Almanya-Japonya rekabeti
Londra (Hususî) — "The NeWs Chrorucle,. gazetesinin şehir muhabirinin söylediğine göre, henüz ne Almanya ne de Japonya, Britanya ile harpten önceki ölçülere göre boy Ölçüşemez. Fakat akademik olmaktan çıkan sağlam temelli bir rekabete başladıktan Aşikârdır. Para reformundan beri Almanya muazzam bir ilerleme yapmıştır. Fakat hâlâ bir çok eksikleri vardır. Az İstihsal kabiliyeti, fazla işsizlik, kullanılmayan kapasiteler ve dolar açığı gibi. Bütün bunlara rağmen, Alman ekonomisi kendini gösterecek kadar ilerlemiştir. Ingiliz fabrikatörleri denlzaşın piyasalarda daha az bir çarpışma hissediyorlar. Geçen sene denizaşırı piyasalara Almanyanın İhracatı harp öncesi seviyesinin ancak % 10 u kadardı Batı Avrupa devletleri, Ingiltere dt dahil olmak Üzere, Almanyadan mal İthal etmemektedirler. Bütün ounlar Alman-yanın kuvvetli bir rakip olarak ortaya çıktığına delildir Almanya ihracatı bilhassa makine, kimyevî maddeler kısmında, henüz pek ileri değilse de, bir hayli düzelmiştir.
Japonya da Amerikan yardımına dayanmaktadır, fakat Almanyaran aksine olarak, endüstriyel istihsalinin harpten önceki seviyesine göre, ancak % 60 nı elde edebilmektedir. Fakat enflâsyon durdurulmuştur ve ihracatı gittikçe artmaktadır. Asya piyasalarında Japon mensucat ve e-lektrikll Aletleri mühim rekabet imkânına maliktir. Geçen sene, başlıca iş piyasalarında Jap myanın mamul eşya satışı Avrupa ile açık rekabet karşısında, harpten önceki seviyesine nazaran ancak beşte biri idi.
Yazan : İsmail İŞMEN
Yüksek Mühendis
proje raporunu ve ocak 1949 da da projenin umumî plân ve şartnamelerini hazırlayıp bitirdiler. Sanyarda kurulacak tesisatın Kuzeybatı Anadoluya elektrik enerjisi dağıtılmasında diğer tesislere nazaran fayda v« mahzurlarının gözönüne alınması, bu projenin İktisadî ehemmiyeti, mevcut veya kurulması düşünülen diğer projelerle mukayesesi ve koordinasyonu hususunda idare ve müşavir firmalar tarafından çeşitli araştırmalar yapılmış ve raporlar hazırlanmıştır. Barajın tipinin seçilmesinde "beton a-ğırlık", "Beton kemer” ve "Taş dolma,, tipleri arasında mukayeseli etütler yapılmış ve neticede "Taş dolma,, tipi, gerek daha ekonomik olması, gerekse istenilen malzemenin civardan kolaylıkla temin edilebilmesi bakımından uygun görülmüştür.
Ayrıca Berkeley’deki Callfomla Ü-niversltesinln laboratuvonnda barajın model tecrübeleri ve İstanbul Teknik Üniversitesi Zemin Mekaniği Lahora tu varı ile Bayındırlık Bakanlığı Kara Yollan Genel Müdürlüğü La-boratuvannda baraj yerinden alınan sondaj ve malzeme numunelerinin tecrübeleri büyük bir dikkat ve İtina ile yapılmıştır.
Diğer taraftan dünyaca tanınmış üç Amerikalı mütehassıs (Prof. Dr. Kari Terzaghi, John Cotton ve J. L. Savage) Türkiyeye gelerek Sanyar pmJeBİ İle alâkalı plân rapor, malzeme nümunelerini gözden geçirerek va yerinde tetkikler yaparak baraj tipinin ve mevkiinin uygun şekilde seçildiğini ve projenin, tekniğin gerektirdiği şartlara göre hazırlanmış olduğunu ittifakla bildirmişler ve bir çok tavsiyelerde bulunmuşlardır.
Sanyar Hidro-Elektrik Projesi, baraj dolu savak, kuvvet santralı, kuvvet tüneli, muvazene odası, enerji nakil hatları, ara Istasyonlan gibi muhtelif tesislerden ibarettir. Barajın mevkii Ankaranın 140 kilometre kadar batısında ve Nail ıhan ın 20 kilometre kadar güneyinde Sanyar Köyü civarındadır. Burada Sakarya Nehri akışını batıdoğudan, doğuba-tıya çevirerek at nalı şeklinde bir kavis yapar.
Nehir yatağındaki alüvyon tabakası kaldırıldıktan sonra baraj sağlam kaya üzerine inşa edilecektir. Barajın yüksekliği 106 metre, en üst seviyesinin uzunluğu 300, genişliği 20 metre olacaktır, inşaat bittikten sonra barajın gerisinde yükselecek su 1.800.000.000 metreküplük bir göl meydana getirecektir.
Bir tünelle 80 metrelik bir düşüm temin edilecek ve santraldeki, beheri 40.000 beygir kuvvetindeki 4 türbin 120.000 kllovatlık enerji istihsal edeceklerdir.
Enerji 440 kilometre uzunluğunda hava hatlarlyle dört ara istasyona nakledilecektir. Bu ara istasyonlar Ankara, Kırıkkale, İzmit ve VanLköy (İstanbul) de kurulacaktır. Sarkar kuvvet santralı faaliyete geçtiği zaman yılda 410.000.000 kilovat saatlik enerji temin edecektir.
Tesisat ikmal edildikten sonra Sakarya Nehrinin sulama ve su getirme maksatları için kullanılması çok kolaylaşacaktır. Barajın gerisinde meydana gelecek hazne şimdiye kadar büyük zararlar yapmış olan su taşkınlarını önleyecek, elde edilecek ucuz enerji memlekette kömür tasarrufunu temin ve sanayimizin kalkınmasına geniş mikyasta yardım e-decektlr. İnşaatı üç yıldan fazla devam edecek olan bu tesis 37 milyon dolara yani 104 milyon Türk lirasına malûl acak tır.
Bu paranın 10 milyon doları iç finansmanla, 27 milyon doan ise Marshall Yardımından temin edilecektir.
Dünyanın kanşık durumu bütün memleketlerin mâ-mul ve ham madde piyasalarında istikrarsızlık yaratmış ve bazı maddelerin fiyatları bu hafta içinde de yükselmeğe devm etmiştir. İhracat ve ithalât tacirlerimiz dünya fiyat hareketlerini dikkatle takip ediyorlar. Dış ticaret işlerimizde olduğu gibi dahilî ticarette de çok ihtiyatlı hareket edilmektedir.
İstanbul :
Bu hafta Ticaret Borsasında bilhassa keten tohumu, kuş yemi, kırmızı mercimek üzerine çok hararetli muameleler olmuştur. Geçen hafta fazla miktarda muamele gören fındık alım ve satımı da aynı canlılığı muhafaza etmiş ve fazla talep karşısında yeni mahsul iyi fiyatlarla satılmıştır.
Tiftik, yapağı, keçi kılı gibi hayvanı mahsııllprimize başta Amerika, İtalya olmak üzere muhtelif yabancı memleketlerden fazla miktarda talep olduğu için Ticaret Borsasında bu maddeler üzerine yapılan muameleler de çok canlı olmuştur. İhraç mallarımızın fiyat 6eyri umumiyetle iyidir.
İzmir :
İzmir, 7 (Hususî Büromuzdan telgrafla) — Dış ticaret rejiminin ilânını geciktiren sebepler ne kadar zarurî ve önemli olurlarsa olsunlar; piyasanın günlerden beri derin ve düşündürücü bir tereddüt içinde bocaladığını kabul etmek yerinde olur. Dış ticaret rejiminin ilk müzakeresi günlerindeki duı urn, siyasî olaylarla ilgili olarak tamamen değişmiş bulunuyor. Borsada büyük işler yapan mahafilin Ankaradan elde ettikleri malûmata itimat etmek caiz olursa, dış ticaret meselelerinde tamamen serbesti taraftarı olan Adnan Menderes Hükümeti bazı büyük devletlerin İktisadî işbirliği halkasından ayrılmak istemeleri ve siyasî ahvalin yeni inkişaftan karşısında az çok dirije bir sistem tatbiki cihetini de tetkikten kendisini vareste saymamıştır. Yani, yeni icaplara uyarak az çok bir harp ekonomisi sisteminin kabul edilmesi ihtimalinden kuvvetle bahsedilmektedir.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
Günün tereddütlü ve yarından renk vermez ticaret politikasının icaplarına uygun olarak hafta içinde İzmir Ticaret Borsasında ve bunun dışında kalan serbest piyasada pek büyük işler olmamıştır.
Şimdi lzmirin havasını umumî hatlarlyle tetkik edebiliriz:
ÜZÜM: Hafta içinde bazı ufak tefek dış satışlar yüzünden çekirdeksiz kuru üzüm piyasası yükselmiştir. Her ne kadar Borsada hazır mal üzerine büyük işler yapılamamış ise de alivre satışlar, bütün tahmin Ölçülerini aşan bir vüsatte olmuştur. Bunun sebebi meydandadır. Kuraklık dolayısiyle bu yıl bağlarda taneler büyüyemedi. Bilhassa yüksek, kır arazideki bağlarda normalden aşağı mahsul alınacağı ve bu vaziyet karşıısnda mahsulün de az olacağı bağcılar tarafından riyazî bir katiyetle ifade ve tahmin edilmiştir. Ovalarda çayların civarında ve sulanan bağlarda ise tanelerin geliştiği bir hakikattir. 60 000 tonun altında olan yeni rekoltenin büyük bir kısmı alivre satışlarla kapanırsa, ihracatçılar piyasanın normalin üzerine çıkmıyacağını tahmin ediyorlar. Müstahsil eğer, hâdiselerin rekoltenin idrak günlerindeki temayülüne uygun olarak ihracatçıya rest çekmek isterse bir çok ihracatçıların iş âleminden kaybolması mukadderdir. Şimdi Borsada konuşulan mevzu budur. Küçük bir rekolte ile büyük alivre satışlara girişenlerin ekim sonuna kadar rahat uyku uyumıyacaklannı tahmin etmek yerinde olur.
İNCİR: Kurakların üzümde olduğu gibi İncirde de ayni tesiri husule getirdiği görülüyor. Daimî sam rüzgârları tanelerin büyümesine mâni olduğu için ancak 16.000 tonluk bir rekolteden bahsedenler çoğalmıştır. Resmî bir daire Ticaret Bakanlığına gönderdiği raporda bugün 16.000 tonluk bir tahmin yapmıştır. (Kuru Meyva İhracatçıları Birliği).
Hamdolsun ki İncirde alivre satışa girişenler pek azdır.
PAMUK: Pamuk mahsulü de kuraktan bir hayli muztariptir. Hafta içinde yapılan büyük alivre satışlara rağmen hafta sonunda alivrelerde büyük bir duraklama nazardan kaçmamıştır. Bir kısım pamukların yandığı ifşa edildiği için, geçen sene ekimin fazla olmasına rağmen 200.000 balya, yani 40.000 tondan fazla pamuk elde edilemiyeceği katı surette anlaşılmış bulunuyor. Halbuki geçen hafta pamuk rekoltesini 50.000 ton civarında görenler ve ögsterenler vardı.
Hafta içinde İzmir Ticaret Borsasında umumî bakımdan bir iş hareketinin mevcudiyetini kabul etmemek daha doğrudur, ölü mevsimde her türlü ticarî kıymeti haiz ihraç mahsullerinin satışlarında büyük bir yavaşlama dikkatten kaçmamıştır.
Adana :
Adana 7 (Hususî muhabirimizden telgrafla) — A-dana ve Mersin piyasa ve borsalarında hafta zarfındaki bütün faaliyet pamuğa inhisar etmiş bulunmaktadır. Bir taraftan müstahsil pamuk toplama hazırlığını ilerletirken diğer taraftan da boranlarda yeni mahsul üzerine açığa satışlar başlamıştır. Bilhassa Adana Borsasında pek hararetli bir şekil alan bu vadeli alivre satışlarda bedelinin tamamı peşin olanlar 185, yarısı peşin olanlar ise 207 kuruşa kadar muamele görmektedir. Haftanın son günü Adana Borsasında muamele gören preseli hazır ma) birinci akala pamuğu 218, İkinciler 195 kuruştan satılmıştır. Mersinde ise daha yakın zamana kadar Azami 180 kuruştan muamele gören akala pamuklan hafta içinde 222-223,5 kuruştan ihraç edilmiştir. Bundan evvelki bültenlerde ekim ayı vadeli New-York pamuk satışları 242 kuruş iken alınan 3 ağustos 1950 tarihli resmî bültene göre 233 kuruşa düşmüştür. Bu hafta sırf Mersin
limanından Liibnana 250, îtalyaya 200, Almanyaya 190, Fransaya 80, îsviçreye 70, Belçikaya 27 ton pamuk ihraç edilmiştir. Mersin limanında hâlen iki Italyan bir Belçika vapuru pamuk yüklemektedir. Mersinde umumî mağazalarda da muhtelif memleketlere sevkedilmek üzere tonlarla pamuk sıra ve vapur beklemektedir. Mersindeki İhracatçılar Birliği Umumî Kâtipliğinden aldığımız malûmata göre bizden pamuk alan memleketler arasında Hindistan da vardır. Bir kaç hafta evveline kadar büyük bir endişe mevzuu olan Çukurova pamuk stokları son günler zarfında hemen tamamen elden çıkarılmış, Hatay, Adana ve Mersin tacirlerinde ancak 6 bin tonluk mal kalmıştır. Bu pamukların da her an alıcısı mevcuttur. Ancak satıcılar istedikleri fiyatı bulmadıkça satıştın imtina etmektedirler. 1949 yılı mahsulünden bugüne kadar ihraç edilen mikar 33 bin tonu bulmuştur. Buna mukabil memlekete 66 milyon liralık döviz girmiştir. Geçen yıl bu zamanlarda 35 kuruştan muamele gören keten tohumu hâlen 48-50 kuruştur. Alıcı var, fakat mal çok azdır.
Hafta zarfında Mersin limanından ancak 44 tonluk küçük bir parti ihraç edilmiştir. Keza Mersin limanından hafta içinde yapılan ihracat arasında Suriyeye ikinci nevi Anadolu malı 31 ton yapağı, Kıbrısa 2 ton iç badem ve muhtelif memleketlere 50 ton fasulye, 1 ton da iç yer fıstığı vardır. Son haftaların ilk muamelesi olarak Kıbrıs Mersinden 211 keçi almıştır. İhraç için Mersindeki umumî mağazalarda sıra ve vapur bekleyen maddeler arasında fasulye ve keten tohumu da bulunmaktadır. Diğer maddeler üzerine hafta zarfında esaslı bir muamele olmamıştır.
Toprak Mahsulleri Ofisi ise Adana, Mersin, Hatay, Antep ve Maraş vilâyetleri dahilinde mubayaata muntazam surette devam etmektedir. Adana Bors&sında yerli buğday 24-24.5 kuruştan satılmaktadır. Anadolu buğdayının yurdun bazı bölgelerinde piyasaya arzı üzerine Konyada buğday 32-33 kuruştan 27-27,5 kuruşa düşmüştür.


Elbiseler
Şimdiden sonbaharda
bir roptan müteşekkil bir ansablo’ı
Mâruf terzilerin teşhir
ettikleri koleksiyonlar hak
sayfada bulacaklarını
Beyas bordü rlû koyu kormuu alpago tayyör.
Omuzlar düşük
Büst geniş
Etek ve basklarda bolluğa meyil.
ChrİAtlan Dlor'un beyaz tülden yapılmış olan bu güzel elblp*-sfnln belinde renkli kadifeden bir kemer ve çiçekler vardır
İtalya Rö nüansından mülhem ALBOUY'un bir şap* kası, özerinde büyük beyaz bir tülü olan bu şapka, manto veya elbiseye bir klipsle tutturulmaktadır.
lar kullanılmaktadır. Jerse, gene rağbette ziyade renge kıymet verilmektedir.
Japone inançlı toz pembe keten bir rob.
Kumaşlar
Gerek İpeklilerde, gerekse yünlülerde kumaş cinsine fazla •hemmiyet verilmektedir.
Günün her saatine Lyon kadifeleri hâkimdir; sonra tercih «ırasiyle : Otoman, Fransız fayı ve saten gelmektedir.
Kotle kadife de yavaş yavaş yeniden ortaya çıkmıya başladı. Plise elbiseler için koyu renkte olan krep, şantung kullanılmaktadır.
Dar elbiseler bollara nispeten daha fazla İse de, bu sene bolluğa karşı gene fazla bir meyil vardır. Hakikaten dar olan elbiseler palto ve truakarlann altında giyilmektedir.
Yünlü elbiselerde bolluk oldukça aşağıdan başlıyor. Baran bu bolluğun yelpaze şeklindeki haline de raslanılmaktadır.
İpek elbiselere gelince: Bunlar tamamen boldur, altlarından hafif bir furo gözükmektedir.
Bazı elbiselerde İse korsajlardan İtibaren başlıyan eşarp şeklindeki parçalar bel kısmında mail bir şekilde birbirleri üzerine devşirilmektedlrler.
Geniş veya dar olsun, hemen hemen bütün elbiselerde plleler mail çizgiler teşkil ederek vücudu drape şeklinde sarmaktadırlar.
Küçük yakalı erkek gömleklerini hatırlatır "şömizye” elbiseler fazla müptezelleştiği için bu senenin modasında yer almamaktadır. Elbise kollan ya çok uzun, ya da hiç yoktur.
Renkler
Slıltrp çok baelt ve çok çık Oç elbise modeli veriyoruz. Kendi kendinize bu elbiseleri yapabilmeniz İçin modelleri önden ve arkadan gösterir re-elmlerl neşretmeyi faydalı bulduk.
1 — Soldaki elbise İnce mavi yünlüdendir. 180 om. eninde 1 m. 60 kumaç bu elbiseyi yapmaya kâfidir. Etek 6 parçadandır. Yaka, kol kapaklan k pokll ekosedendir.
1 — Ortadaki elblae plye dö puldon-dlr. Yaka klaılk, Öndeki baak elbiseye döpiyes edaaı vermektedir. 140 om. e-nlnde 180 om. plye dö pul bu olblaoyl yapmak İçin kâfidir.
Bu elblaonln korteji yünlüdendir.
8 — Safldakl elblae çok pratiktir. Inoe yünlü veya olyah İpekliden yapılabilir. 140 om. eninde 260 em. kumaı lâzımdır. Kortej plkürlerlo aütlenmlo-tlr. Etek düzdür. Cepler panolardan teşekkül etmlçtlr.
Bu 0ç elblae günün hor oaatlndo rahatça giyilebilir. Aynı zamanda giyeni çok gonçloetlrmoktodlr. Canla, pa-puç ve eldivene göre apor veya hobiye olan bu olblaolorl hepinize bll-hatta tavsiye ederiz.
Üç zarif manken “Henry & la PenaAe" nln modellerini teşhir ediyor la»
erini bildiriyor
Balıkçı şapkalarından mülhem olan BUZY’ntn iartf bir lapkaau Mercan rengi yünlü Jereeden yapılnuftur
Üzerinde beyaz noktaları ulan koyu mavi çok güzel bir elbise. Büyük şapkayı el hibeni o kumalından bir e çarp tutmaktadır.
Hiçbir zaman modası geçmlyen siyah ve beyaz başta gelmektedir. Koleksiyonun geri kalan hâkim renkleri Dior kırmızısı denilen canlı bir kırmızı ile mordur.
Siyah, her türlü renkle imtizaç edebildiğinden, süs ve aksesuarlarda gayet zarif bir şekilde tezat teşkil ettiğinden aktif renklerden biridir.
Gündüzleri gri, mor, kırmızı ve mavi hâkimdir. Mantolarda kahverengi ve “İrlanda yeşili” denen bu yeşil fazla kullanılıyor.
Gece yemekleri ve eğlenceleri için siyah, beyaz, pembe ve soluk renkler tercih edilmektedir.
HER mevsimin kendine has renkleri, kumaşları ve modeller! vardır. Bu senenin karakteristik tarafı, yazın giydiğimiz dtls elbiselerin yerine mail hatlar şeklinde kupları olan mahirane kesilmiş elbiselerin kaim olmasıdır. Kış modasını aşağıdaki şekilde hulâsa edebiliriz:
giyeceğimiz e
düşüneli
"Yeni İstanbul,,
1950 - 51 kış modellerinin incelikl
Jak Grlffe’ln açık bej bir manto ve paa renkli
yın okuyucularımıza zederiz.
Yünlüler: Manto ve roplarda kadifeyi andıran tüylü kumaş-Yünltllerde desenden
kında Paris Büromuzdan tiH
aldığımız yazılan, ağustos
/ z

w l •• )
J'.



8nyf* I
ADRESLERİ
S
4
Üsküdar
Kozlucahan
Kadıköy
Fatih
145516
137174
3J
satış bü-
119677—119394 119393—119168 119167—117908 117907—115536 115535—111787
153769—152426 152425—151145
10114
145510—142851
142850—142701
120600—120001
120000—116901
116900—116401 116400—115776 110775—114401
İkmal et-müracaat
No. 2/4 No. 14
8.8.
9.8.
10.8.
11.8.
12.8.
ÜSKÜDAR KOZLUCAHAN 2) ÇAĞIRILAN VE BİR
YAPILACAK OLAN BEYANNAME Numaralan t -------------------------
Günler1
7.8.1900
M
peşin
I
İSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
6700
002
50
00
90
362
62
4834
e
ı ( e
e » (

* ı e
I
» t e
• (
aynı sa-
imtlhanlara çabuk
Şah ir Hatları İşletmesi Müdürlüğünden t
w
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI İKRAMİYELERİ
Nane esansı ile hazırlanmış
FAC05TOS.1950 /AKŞAMINA KADAR Bankalarımıza 150 lira yatırmak ve bu parayı tSO.lvi0i. 1950 akşamına kadar Çekmemek kAjidir.,
İNGİLİZCE DERSLERİ
Her yaş için tecrübeli İngilizce diretmeni, manda hazırlar.
YENİ
Tahmin bedeli ilk teminatı Lira K. Lira K.
• t
M.
• • •
O
• •“ *
• « •J
• •
•z
■('
I t
•j
•:••.**♦•*•*•*
• t
• ’
*•
•••
* e e e
V.‘.
• •
M
____EYLÜL -
ı hoi 1950 ÇEKİLİŞİNDE p p sy^y y 'A1??
| BÂRDIK OY UN OK
* Ç-9
I I
(
• I
:•
1 (
.•
* • •
tın» (t
ıır/
• • • • •
• • • •
L
:::::
» I

i ı
iMruıı
ur
.%
I • .
• •
• 4
• •
w
• • • • • e • • • • *
lır»
• t
> •
• •
t
» •
%
«s
LİRA AYDA
İD J.AKŞİTLI
4 lâmbalı
LİRA AYDA
II AY TAKSİTLİ
ORION radyolatı^yâksekkalife, zarif gSrüriOş ve bilhassa ehven fiat ve tediye şartları dplayısiyle, en çok takdir kazartanfradyojar olmuştur.«Sizin de bir radyo almağa niyetiniz varsa, enıiyisini alınız... hem de en ehven fiatal Ayda ufak bir maşrafla, siz de fevkalade bir ORION radyosuna sahip olmanın zevkine kavuşabilirsiniz-

*
5 Lâmbalı
• • •• •
KOK KÖMÜRÜ TEVZİATI
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Müessesesi İstanbul Şubesinden
Devam eden tevziata alt haftalık izahatı
11 SATIŞ YERLERİ ı
FATİH
EMİNÖNÜ (Şimdilik)
KADIKÖY
Büyük Karaman Caddesi, No. 8/66 Halkevi, Şerefefendl sokağındaki kapı Kadıköy, Çukurbostan, Hasırcıbajı sokak
Toptafi Cad. Kefçedede Mektebi S. Galata, Rıhtım Caddesi HAFTA İÇİNDE MUAMELELERİ
Eminönü
135931—130780 135779—135630 185629—135480 185479—135300 135299—134120
189752—139365
189364—187760
187759—137425
13742
J137178—136699
Mazereti dolayısiyle o hafta gününde müracaat etmemiş olanların günüdür. Takip eden dâvet numalannı her hafta pazartesi sabah gazeteleriyle ilân edilir. DİKKAT t
Bu »ene halka kesintisiz olarak 1948 - 1949 kışında olduğu gibi beyannamelerdeki oda ve soba adedine göre kömürleri verilecektir.
4) GİŞE SAATLERİ ı
Sabah Saat
Öğleden sonra *
Cumartesi *
5J EMEKLİ, DUL VE YETİMLER t


• >
• •
• •
• • • •
AMERİKADAM Hususi suretle getirtilen Dünyanın en saf en meşhur
RADYOLİN
ğızda fevkalâde köpürür hoş rayihalı biı1 serinlik bırakır, en ekonomik ve en sıhhi diş macunudur











AYRICA 15adei 1000 LİRA
PARA
A İJadel
İKRAMİYESİ VARDIR.
• -12
18-16
9-12
Bunlara ait beyanname muamelesi her gün (öğleden sonra) sıra numarası aranmadan yapılacaktır.
•) Gününde kuponu Be müracaat edeceklerden 1949/00 turuncu renkte beyanname numarasını havi kupon ile hüviyet varakam İstenir.
7) Kuponlarını kaybedenler ilk önoe Kozluca han satış servisinde zayi muamelesini tirdlkten sonra alt olduğu semt satış bürosuna kömür ordinolarım almak üzere ederler?
LİNYİT v AĞAÇLI K ö MÜ RLE Rİ t
Linyit ve Ağaçlı kömürlerinin satışı serbesttir. Almak İsteyenler, mıntakalannın rolanna müracaat ederek arzu ettikleri miktarda alabilirler.
v Tonu
Linyit kömürü fiyatı 86 Lira
Ağaçlı * H 20 *
NOT t Geçmiş senelerde tevziat başlangıcı en küçük sıra numarasından İtibar edilmişti. Bu yıl hakka riayet için en büyük sıra numaram mebde olarak kabul edilmiştir. (10650)
Siimerbank Sellüloz Sanayii
Müessesesi Müdürlüğünden
ÎZ
1.8.1950 tarihinden itibaren lstlhsalâtımızdan aşag-ıdaki yeni fiyatlarla satıcına bağlanmıştır. Si par İç miktarı
Ton
İzmit teslimi Ton fiyatı TL.
250.—
230.—
1 - 20 “dahllM
Î1 - 50 ••dahU1*
01 ton ve daha yukarısı 210.—
NOT: Fiyat tatbikinde üç ay zarfında çekilen mal alınır.

• •
• • • • • • • e •
• •
• •
• • • • • e • • • •
I
• s • •
• • • •
.vX
• •
• • • • • • • Jİ|I(
D. DENtZYOLLARI İLÂNLARI
DİKKAT
Keresteciler, İnşaat Müteahhitleri ve Sahiplerinin Nazan Dikkatine KUMANYADAN gelen İyi cins Köknar, inşaat ve Dofrramabk keresteleriyle Çıralı Çam Kerestelerimiz çok EHVEN FÎATLA DEPOMUZDA satışa çıkarılmıştır,
Müracaat yeri: Yenlkapı Kumsal sokak No. 165 karşısı
2100
00
167
00
REKLÂM ve AFİŞÇİ
MÎT
südkostigln (10358)
Nihat özcan
Ankara Cad. 59*31

miktan esas
örnek Devlet Orman İşletmesi Bahçeköy Müdürlüğü bölge işlerinde çalıştmlmak üzere imtihanla, 150 lira kadro ücretiyle BlR KÂTtP ALINACAKTIR
1 — Taliplerin en az İlkokul mezunu olmam şart olup orta, lise mezunu bulunmakla beraber süratli daktilo yazan vs muhabere içlerine vâkıf olanlar tercih olunur.
2 — İmtihan 10.8.1950 tarihin rastlıyan sah günü saat 14 de Büyükdere - Bahçeköy işletme merkezinde icra olunacaktır.
3 — Taliplerin belirli gün ve saatte tahsil, askerlik durumu
belgeleri ve nüfus hüviyet cüzdanlarını hâmilen, birer dilekçe İle işletme Müdürlüğüne müracaatları, hizmet vesikası veya bonservislerin de beraber getirilmesi ilân olunur. (10692)
Karaağaç Kurumlan ihtiyacı için lüzumu olan 122 kalem matbu evrakın yaptırılması,
Şehir Hıfzıssıhha Müesscsssl Kimya ve Bakteriyoloji lâboratuvarlanna lüzumu olan sıhhi malzeme ve cerrahi aJât mubayaası.
Merkez Hal Müdürlüğü nakliye illerinde kullanılmak üzere lüzumu olan 6 adet nakliye arabası yaptırılması,
bedelleriyle ilk teminatları yukarıda yanlı işler ayn
Tahmin
ayn açık eksiltmeye konulmuştur.
Şartnameleri Divanyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüsünden alınacak veya görülecektir.
ihale 81 ağustos 1950 perşembe günü saat 14.30 da Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubu, 1950 yılı Ticaret Odası vesikası ve yalnız nakliye arabalan için aynca bu gibi içleri yaptıklarına dair dairelerden aldıkları vesikayı İbraz suretiyle Belediye Makine, Elektrik ve 8anayi içleri Müdürlüğünden Sacaklan ehliyet vesikaslyle birlikte İhale günü saat 14.30 da aimî Komisyonda bulunmaları lâzımdır. (10466)
F'
T.8.1950 pazartesi sabahından itibaren: Pazardan başka günler tarifesinin Marmara tablosunda yazılı 828 numaralı servisle Köprüden saat 8.30 da kalkan vapur: Moda, Kalamit, 8u-adiye iskelelerine uğramıyarak, yalnız 9.10 da Caddebostanına uğrayacak ve 361 numaralı sefere devamla 9.40 da Burgudan, 9.55 de Kınalıdan hareketle 10.40 da Köprüye gelecektir.
Sayın yolcularımıza bildirilir. (10698)
GÜZEL İLÂNLAR
YENİ İSTANBÜL'do
ÇIKAR
İstanbul Sıhhî Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan
Lüzum röıterea mü
Olnri
Miktarı
Muhammen bedeli Lira. Kr.
tik S—
Lira Kr.
Bakırköy Akliye Hastahanesinin Muh. tlâç-Malzeme
172 Kalem Topyekûn 01086.70
Lira
3800. Lira
10
Trahom Savaş kurullarını»
Sağlık Merkezlerinin
Muh. cerrahî âlet
Portatif Röntgen cihan
165 Kalem Topyekûn: 35395.50
( Adet Beher adedi 6200 tutan: 37200
hizalarında gösterilen mlleaseselere alt olup, ayn ayn kapalı zarf
Lira
Liradan Lira
2655. Lira
2790. Lira
15,10
10.30
umliyle eksiltmeye konulmuştur.
Yukandakl ihtiyaçlar
1 — Eksiltmeler, 16 ağustos 1950 çarşamba günü hlzalannda gösterilen saatlerde Cagaloglundakl Sağlık ve 8. T. Md. lügll
binasında toplanan Bıhhl Kurumlar BaUnalma Komisyonunca yapılacaktır. *
2 — istekliler bu işlere ait şartnameleri çalışma günlerinde Komisyonda görebilirler.
3 — isteklilerin câri seneye alt Ticaret Odası vesikası ile 24 90 sayılı konunda yazılı belgeler ve bu işlere yeter İlk teminat makbuz veya banka mektupları olduğu halde teklifi havi kapalı zarlarını eksiltme saatlerinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri.
4 — Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir. (10008)
Eskişehir Valiliğinden:
Hükümet Konağı arkasında yaptırılacak olan özel İdare binası 28.8.1950 pazartesi günü saat 15.30 a kadar kapalı zart usullyle eksiltmeye konulmuştur. Eksiltme Hükümet Konağımdaki Daimi Komisyon salonunda komisyon huzuriyle yapıla-çaktır.
için keşif bedeli (43894) lira (26) kuruş, muvakkat tmtnato ise (3292) lira (05) kuruştur.
Bu içe ait keşif, metraj, seridöprl, eksiltme ve mukavele po Jeleri İle buna bağlı evrak her gün Daimi Komisyon Bürosu He Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
isteklilerin İhale gününden en az üç gün evvel ValOlfe müracaatla ehliyet vesikası almalan lâzımdır.
isteklilerin 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde hasr» Uyacakları teklif zarflarını yukarıda gösterilen İhale saatinde® bir saat öncesine kadar makbuz mukabilinde ve mühürlü olarak Komisyona vermeleri şarttır.
Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
FERN - LİNE - NEW-Y0RK
doğru limanımızda beklenen
CAPE vapuru, doğru BOSTON ve FÎLADELFÎYA eşyayi ticariye yükliyecektir doğru limanımızda beklenen N L A N D vapuru
12 Ağustosa
FERN
NEW-TORK -
limanlan için
27 Ağustosa
FER
aynı Umanlar İçin eşyayı ticariye kabul edecektir î Ç î N : 203 No. da
FAZLA TAFSİLÂT Gnlatada, VeU Alemdar Hanında
SCANDSHİP
Acenteliğine müracaat — Telefon
4 2 2 2 1
Devlet üretme Çiftlikleri
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden ı
1 — 4400 Hra muhammen bcdeUl 4 ton Arap sabunu 11.8.1950
cuma günü saat 15 dc Gazide Üretme Çiftlikleri Atölyesince mubayaa edilecektir .
2 — Fenni ve idari şartnamesi Atelye Komisyonunda görülebilir. (10472).
e
• • •

Comments (0)