7 Nisan 1950 — Cuma




I
1

i

SİYASİ İKTİSADİ
L? ■ A
3 17ı
rrrsrı Kütüphanesi |
■^r


w.
Sayı 128
10 Kuru)
*
M ■ ı— — -
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
ilânlar: 6 ncı sahifcde santimetresi 2 Hradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon; 44756-44757 Santral Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

POLİTİKA
_ 6/IV/1950 -
Londradaki toplantı
MAYIS bidayetinde Londrada I” toplanacak olan üçler (A-eheson, Bevin, Schuman), çok geniş bir malzeme karşısında kalacaklardır. Çünkü son içti-malarından beri hem tehlike mevzuları çoğalmış, hem de Sovyetlerle olan münasebetlerdeki gerginlik hâd bir safhaya girmiştir. AJdığımız bütün haberler bunu göstermektedir.
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, Marshall Yardımı. Atlantik Paktı ve Avrupa Konseyi gibi tedbirler, eski dünyada rast gelemiyeceğimiz ölçüde tesanüt delilleridir. Tesanüt ve müşterek tedbir delilleri I
Buna rağmen hürriyet fikrine bağlı olan garplı karargâhın umumî politikasında, bir dağınıklık göze çarpmaktadır. Zaten Amerika Dışişleri Bakanı Acheson’u geçenlerde “topye-kûn diplomasi” lehinde beyanatta bulunmaya sevkeden âmillerden biri de bu olsa gerektir. Zira, Amerikan devlet adamının bu yeni tâbir ile asıl kas-detmek istediği, milletin hayatiyet kudretiyle devlet ve devletle diplomasi arasında, hiçbir sızmaya ve kayıba imkân vermi-yecek bir şekilde, irtibat bulunmasıdır.
Tâbir, "topyekun - total” kelimesi dolayısiyle topyekûn cemiyet görüşünü hatıra getirmekte ise de, bununla yakından ve uzaktan alâkadar değildir. Çünkü buradaki kuvvetler âhenginin ve içtimainin arkasında, hiçbir zor fikri yoktur. Demokrat Amerika, eğer Ache-son'un dediği topyekûn diplomasiye geçerse, bunu devlet zorladığı için değil, mantık emrettiği için, kendi rızasiyle yapacaktır.
Halbuki müessir bir diplomasiye yalnız Amerikanın değil, onunla beraber olanların hepsi geçmelidir. Ve hepsinin hür vatandaş kütleleri, devletlerini; devletleri de, müşterek olan diplomasiyi takviye etmelidir.
Yani, Marshall Plânında olsun, Atlantik Paktı ile Avrupa Konseyinde olsun, kuvvetler ufalanıp dağılmamalı, bilâkis bir noktada içtima ederek, buradan muhite doğru, istikamet-lendirilmiş olarak dağılmalıdır.
îşte bu fikrin şimdi garpta taraftar kazanmakta olduğunu görüyoruz. Hattâ, bunun nasıl yapılacağına dair mâkul teklifler de vardın Bunlardan bir tanesi, başta üç büyüklerinki olmak üzere, Avrupa Konseyi ile Atlantik Paktı kombinezonlarına dahil dışişleri bakanlarını devamlı bir komite halinde toplamak ve, sağda solda daha ne kadar münferit anlaşmalar yapılmışsa (İtalya ile bizim aramızda yapılan gibi) bunları da, umumî çerçevenin içine almaktır.
Bize kadar gelen haberlerden bile öğrenmek kabildir ki, meydana konulan anlaşmalar, komisyonlar ve heyetler arasında, bir kere diplomatik kırtasiyeciliği kaldırmak, İkincisi de âhen-gi temin etmek, günün en âcil ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir. Bu halin bir an evvel izalesi lâzım gelmektedir, çünkü karşı taraf yani Sovyetler karargâhı. hep ıttıratlı hareket etmektedir.
Mümkündür ki, Londrada toplanacak olan üç büyük devletin dışişleri bakanlan, bu da-ğınıklığa bir nihayet versinler. Bu takdirde, kim Atlantik Pak-tındadır ve kim değildir. Bunun bir ehemmiyeti kalmıyacaktır. Çünkü, sulhu müdafaa edenlerin büyük uzviyeti içinde şu yahut bu anlaşma eriyip gidecektir.
Bu, Akdeniz Paktı meselesini de halledecektir, AvrupalIların, Atlantik'ten Yakındoğu’ya kadar sağlam bir halka halinde bir araya gelmelerini de...
Herhalde, Londradaki toplantıya, daha bugünden ümit ile bakmak için, sebepler mevcuttur»

Senatör McCarthy tarafından komünistlikle itham olunan O*ven Lattimore New-York’a dönüşünde karısı tarafından karşılanıyor
LATTİMORE, KENDİNİ BUGÜN MÜDAFAA EDECEK


McCarthy’nin ithamlarını cevaplandırarak reddeden Lattimore hiç bir zaman Sovyet casusu olmadığına ve olamıyacağına yemin
etti
Amerikan Askerî Yardım Heyeti Deniz Kısmı Başkanı diyor ki :
I
YENİ IITAN8Wwı K
“Türkiyeye yapılan askerî yardım
ıızııtı müddet devam edecektir'
Bugün Türk donanması, eskiye nazaran iki misli bir kudret fazlalığı iktisap etmiş bulunuyor
Amerikan Askeri Yardım Heyeti Türkiye Grupu Deniz Kısmı Başkam Amiral Samuel P. Ginder dün uçakla Washingtona müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır. Hareketinden evvel kendisi ile görüşen bir arkadaşımıza Amiral şu beyanatta bulunmuştur: • * " | ‘ . I
u n^ii nntmmttfKncınıiMiMtsMin t


İÇ SAYFALARDA
"— VVashington, Türk deniz kuvvetlerine 1950-51 yılı için yapılacak yardım hakkında müzakerelerde bulunmak üzere gidiyorum. 1950-51 yılı yardım programı bir çok yeni projeleri ihtiva etmektedir. Bunların içerisinde Gölcük tersanesinin inkişafı bazı yeni gemiler, modern teçhizat,
Üç büyükler, 8 mayısta toplanacaklar
Washington, 6 - A.A. (Reuter) — Resmî şahsiyetler Acheson’un Avru-paya vap&cağl ziyaretler için hazırlıkların henüz tamamlanmadığını, fakat Bakanın 5 mayısla deniz yolu ile Parise geleceğini sandıklarını söylemişlerdir.
Acheson’un Schuman He iki gun sürecek istişarelerden sonra 8 veya 9 mayısta Londraya gelmesi muhtemeldir. Aeheson. herhangi Avrupa başkentini ziyaret yetinde değildir.
Acheson’un Schuman ile dine yapılacak Amerikan yardımı meselesini müzakere etmesi beklenmektedir.
Bakanın Londra toplantiHinda Gli-noy-doğu Asyada komünizmin yav’l-nıasma karşı takıp edilecek müşterek siyaset hakkında bir beyanatta bulunması da muhtemeldir.
• •

bir başka etmek ni-
Çin Hin-
Washington, 6 (AP) — Ayan Meclisinin Cumhuriyetçi üyelerinden William F. Knowland. Owen Latti-more’un “Çin’in mayinlenmesinde büyük bir rolü olduğunu,, ileri sürmüştür.
VVashington, 6 A.A. (United Press) — Ayan üyesi Joseph McCarthy tarafından Sovyet casusu olmakla itham edilen Owen Lattimore, Ayan Meclisi Dış münasebetler tâli komisyonuna verdiği ifadede, McCarthy’nin ithamlarını teker teker cevaplandırarak reddetmiş ve hiçbir zaman Sovyet casusu veya komünist olmadığına ve olmıyacağına yemin etmiştir
Amerikada komünizm tahkikatı
Washington 6 A.A. (Afp) — Cumhuriyetçi Ayan üyesinden Knowland, bu sabah Ayan Meclisıhden Dışişleri Bakanlığı tâli komitesinin tahkikata memur üyeleri tarafından kullanılan usulde esaslı değişiklik yapılmasını istemiştir.
Tâli komite hâlen Ayan üyesi Mac Carthy’nin Owen Lattimore’a karşı ileri sürdüğü ithamları incelemekte-
-
Birinci °dünya vatandaşı” Garry Dav!» Avrupadan Nevv-York’a döndüğü vakit ailesi efradı tarafından böyle karşılanmıştır

Dışişleri Bakanımızın Pariste verdiği beyanat
H Mt- «
N. Sadak, Saar ve Al manyanın Avrupa Konseyine davetinin isabetli bir
karar olduğunu söyledi
Başkan Truman’ın ricası ile yayınlanan hâtıralar

WASHİNGTON
Paris 6 A.A. (özel muhabirimizden) — Türkiye Dışişleri Bakanı Necmed-din Sadak'ın Fransa’daki ikameti sona ermektedir.
Memleketini Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu ve Avrupa İktisadî tş-birliğl Teşkilâtı Konseyi toplantılarında temsil etmek üzere 28 martta Paris'e gelmiş olan Necmeddln Sadak, pek yakında uçakla ve Brüxelles voliyle İstanbul’a hareket edecektir.
Strasbourg’da Bakanlar Komitesinin son mesaisi hakkında beyanatta bulunan Türkiye Dışişleri Bakanı şunları söylemiştir:
“Saar ve Almnnyayı davet etmekle ve bir taraftan Bakanlar Komitesiyle istlşarî asamble, diğer taraftan Avrupa Konseyi ile Avrupa İktisadı İşbirliği Teşkilâtı arasında daha sıkı bir işbirliği tesisine çalışmakla ileriye doğru bijyük bir adım atılmıştır,,,
•‘Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkllâ-tiylo temasa geçmek ve bu iki teşkilât: arasında İşbirliği şeraitini teshit etmek üzere bir tâli komite ihdas etmiş ve başkanlığa Fransa'daki büyük elçimizi gıtırmiştlr. Paris’teki güzide temsilcimizin seçilmesi memleketimize karşı gösterilen itimadın nlşaresldir. Numan Menemoncloğlunun bilgi ve tecrübesiyle hu fevkalâde mühim vazifeyi başaracağına eminim.,,
Strasbourg ve Paris’te bulunduğu ri-ada Necmeddln Sadak Bakanlar Komitesi ve Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtında temsil edilen memleketlerin dışişleri bakanlarından bazıları ve bilhassa Fransız Dışişleri Bakrını Rohert Schuman ve İngiltere Dışişleri Bakanı Ernest Bevin İle müteaddit görüşmelerde bulunmuştur.
Necmeddln Sadak, dün Paris’te Ernest Bevin’le uzun bir görüşme yapmıştır.
İngiltere Dışişleri Bakanlyle son gö rüşmesinln mahiyeti hakkında demeçte bulunan Necmeddin Sadak, iki müttefik memleketi siyasi bakımdan ilgilendiren meseleleri Bevin ile birlikte gözden geçirmiş olduğunu belirtmiş-

w f
Amerikada
Oraınlral Ullllanı D. Leahy'nln harp hatıratı İlenim ricam üzerine bir araya getirilmiştir. Boylere 1911 senesinden 191.5 senesine kadar Amiralin her gün aldığı notlar umumi efkâra arzcdllecek bir şekle sokulmuş oluyor.
Amiral Leahy’nln uzurı ve parlak bir mazisi vardır. Deniz Harekât Şubesini İdare etmiş, Porto-Riko valiliğinde bulunmuş, Fran&ada elçi sıfatlyle Ameri-kajı temsil etmiş. Müttefikler Kurmay Heyetinde ûzalık .sapmış. Amerikan Kurmay Heyetinde bahriye-yl temsil etmiştir. Bütün bunlar bâtıratının ehemmiyeti hakkında iyi bir fikir verir. Şahsan. Amiralin notlarından çok istifade ettiğimi söylemeliyim. İkinci Dünya Harbinde Mihver devletlerinin mağlûbiyetini sağlayan strateji İle İlgilenenler İçin Amiral Leahy’nin hâtıratı kadar salâhiyeti! bir memba olamaz.
11 Ekim 1949
1
YENİ İSTANBUL, işte bu hâtıraları birkaç güne kadar neşre başlıyacak.
Başkan Franklin Delano Roosevelt diyordu ki :
YAPTIKLARIMIZI
harp içinde ettiği mevki
bir karakteri haizdir. Evvelâ Tru manlın
”LEAHY!
HAFIZANA tYl NAKŞET !
Amiral Leahy'nbı her bakımdan hııautıi
Roo.Sf velf'iH, onun olüntiı tub n sonra da hususi Icurmaylnifjkınıı sıfafiylr, tn mahrem toplantılara İştirak etmiştir. RoosevelVle beraber lVashiny-ton, Quebcc, Kahire, Tahran ve Yatta Konferanslarında bulunmuş; Trumanla beraber Potsdam’a yitmiştir, Leahyrnin bankomutanlariyle olan münasebeti sadece resmi sahada kalmamış fakat karşılıklı ve samimi bir dostluğa inkılâp etmiştir. Her iki Cumhurbaşkanı da her yün muntazaman Lsahy ile bir görüşme yapmayı hiç ihmal etmezlerdi.
Yalla yolunda, Roosevelt, Leahy den şu ricada bulunmuştu: '•Bütün yaptıklarımızı zamanı gelfliği vakit hatırlayacak, tam İtimadımı haiz birisim İhtiyacım var. BÜtün .siyahi toplantılara iştirak ederek bu vazifeyi üzırine alır mısıp.9.,, Amiral Lcahy şimdi başkam utanının emrim yerim getiriyor vc hafızasına nakşettiği koskoca bir tarihin gizli kalmış, sır nevinden hâdiselerini dünya umumi efkârına arzediyor.
Demokratlar ve Cumhuriyetçiler dış politikada birleştiler Washington, 6 (YtRS) — Cumhurbaşkanı Truman, dış siyaset uzmanı Cumhuriyetçi Poster Dallas’ı, Dışişleri Bakanlığı Müşavirliğine tâyin etmiştir. Dallas, Dean Acheson'la birlikte Londra Dışişleri Bakanları Konferansına iştirak edecektir.
Bir Cumhuriyetçinin Dış Bakanlığına müşavir olarak tâyin edilmesi, Amerika dış siyasetinde İki parti e-sasımn desteklenmesine sebep olmuştur. . . |
Dailes demiştir kh "Truman tarafından verilen bu vazifeyi kabul ettim, zira gün geçtikçe büyüyen bir Rus tehlikesiyle karşılaşmış bulunuyoruz. Rus tehlikesi karşısında milli vahdetin temini hayat! derecede önemlidir. Yeryüzün-dekl karışık duruma bir son vermek zamanı da gelmiştir.,»
sahil muhafaza ve petrol gemilerinin modernleştirilmesi, denizaltı kurtarma gemileri, daha tekâmül etmiş bir eğitim programı ve henüz bilmediğim bazı tip gemiler vardır. Geçen yılın yardım programına dahil olan 2 yeni denizaltı gemisi önümüzdeki sonbaharda gelecektir.
Seyahatim 2 hafta sürecektir.,, Bundan sonra Amiral Ginder bugüne kadar yapılan yardımdan alınan neticelerden bahsederek* demiştir ki:
••— Deniz kuvvetlerine yapılan yardımlar sonunda Türk donanmasında her bakımdan % 200 derecesinde bir tekemmül olmuştur.
Eğitim hem Türkiyede, hem Amerikada devam ediyor. Bugün Amerikada 100 den fazla Türk denizcisi e-ğitim görmektedir. Yakında yeni gruplar tekrar Amerikaya gönderilecektir
Kanaatimce Türkiyeye yapılmakta olan askeri yardım daha uzun müddet devam edecektir. Son zamanlarda memleketnizi ziyaret etmiş olan yüksek rütbeli Amerikan şahsiyetleri de bu fikirdedirler. Bugün yegâne eksiklerinizden biri gedikli erbaş a-dedlnin az oluşudur. Bunların adedini behemehal arttırmak lâzımdır. Gedikli erbaşların ehemmiyeti yalnız donanma için değil, fakat bütün ordu için mevzuubahistir. Çünkü ordu ve donanma günden güne teknik mevzuata İhtiyaç göstermektedir. Bu eksikliği telâfi için yeni bütçe elzemdir. İhtiyat subay sisteminde de bir değişiklik yapmak zaruridir. Orduya giren ihtiyatların bir senelik hizmetten sonra bir daha uğramamak üzere gitmeleri çok mahzurlu neticeler doğuruyor. Zira onların bir sene zarfında öğrendikleri şeyler bilâhare değişmekte ve ihtiyat subayları bu bilgiden bihaber kalmaktadırlar. En iyisi terhis edilen er ve subayların her yıl bir ay gibi bir müddetle orduya tekrar iltihak edip yeni sistemleri öğrenmeleridir. Gerçi hayatta kendi mesleğinin adamıdır, harp vukuunda hiç kimsenin zaf askerden farkı yoktur.
Biz Amerikada bu şekli takip ediyoruz. Sistem ihtiyaridir fakat hizmet görene para ödenir.,,
Amiral Ginder tVashingtona giderken Londraya uğrayacak ve orada Amerikanın Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Collins ile görüşecektir.

herkes fakat muvaz-
İKİNCİ
Türk - İtalyan Andlaşması ve Avrupa Birliği Ekrem Z. Apaydın
ÜÇÜNCÜ
Somurtkan iki radyo istasyonu
Refik Halid Karay
Arkeoloji çalışmaları
DÖRDÜNCÜ
Gölgeler ordusu (Hikâye)
99

KMBK
Müstakiller Birliği Partisi kuruldu
k

99
Seçimler arifesinde, Vilâyete yeni bir siyasi partinin kuruluşu için müracaatta bulunulmuş ve gereken formalite İkmal edilmiştir. Yeni partinin adı ••Müstakiller Birliği” dir.
Partinin kurucuları şunlardır:
Avukat Hâzım Dağlı, İsmail Daniş-mend. Emekli General Akif Erdengil. Emekli General Emir Erkilet, Avukat Mehmet Semuh.
Partinin beyannamesinde, teşri. icra ve kaza organlarım tek Mecliste toplayan tevdlhl kuva yerine, tefritti ktıva usulünün konulması prenslpinln tahakkukuna çalışılacağı bildirilmektedir.
Fatihin heykeli nereye dikilecek ?
Istanbulun 500 üncü ve Müteakip Fetih Yıllarımı Kutlama Derneği merkezinde Fatih anıtının îfltanhuiun hangi yerine dikilmesi uygun olacağını etdd etmek üzere dün Belediyede Vali ve Belediye Reisi Dr. Gökayın Başkanlığında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda şehircilik mütehassısı Prof. Prost, Belediye İmar Miışaviri HüanU Kescroğlu. Prof. Süheyl Ünver, Belediye îmar komisyonundan Feridun Dirim tekin. Heykcltraş Prot. Necati Tircl, Yüksek Mimar Vasfı E-gell bulunmuşlardır. Komisyon etütlere başlamış ve Saraçhane başına gid’-rek mezkûr yeri tetkik etmiştir. Öğrendiğimize göre alâkalı mahaflldc heykelin dikilme mahalli için iki fikir çarpışmaktadır. Bunlardan bir kısmı heykelin yanan eski Adliye binasının yerine dikilmesini ve müsait olan arazi ve mevdanıfT tanzim edilmesini, diğer hir kısmı da Saraçhane başına riiktkne«ini müdafaa etmektedirler. Bu hususta henüz bir karar verilmiş değildir.
Sağlık Günü, bugün kutlanacak
Birleşmiş Milletlerin sağlık teşkilâtı bu birliğe dahil memleketlerde 7 nisan gününü sağlık günü olarak kabul etmiştir. Birleşmiş Milletlere dahil bir devlet olmamız dolayıslyle bizde de her sene 7 nisanda sağlık günü olması kararlaştırılmıştır.
Bu münasebetle bugün şehrimizin müsait hastahanelerindo törenler yapılacaktır.

General Collins'in Kahiredeki beyanatı
“TÜRKİYE, YUNANİSTAN VE IRAK,
BİRİNCİ SAVUNMA BÖLGESİDİR”
Kahire, 6 (A.P.) — Amerikan Kara Ordusu Genelkurmay Başkanı General Collins’in Kahirede Mısır Dışişleri Bakanı ile görüşürken şu hususları sarahaten beyan ettiği bildirilmektedir:
1 — Birle^Lk Amerika, elind’ki bütün kaynaklarını, birinci derecede ehemmiyetli addettiği bölgelerin savunmasına seferber etmektedir. Bu savunma bölgelerini, Batı Avrupa, Türkiye, Yunanistan ve Irak teşkil etmektedir.

2 — Birleşik Amerika, malzemesini ikinci derecede addettiği bölgelere dağıtarak, birinci derecedeki savunma bölgelerini zayıflatmayı arzu etmemektedir.
3 — Mısır ve komşu Arap devletleri. dünya stratejisi bakımından, A-merika için ikinci derecede stratejik savunma bölgesini teşkil etmektedir.
4 — Mısıra askeri yardımın, A-merika tarafından olmayıp İngiltere tarafından yapılması gerekmektedir.
Çocuk — Baba! Yol Vergi»! için gelinirler.

Sayfa 2
7 Nisan 1950
Sıyası tetkikler
Mayısta toplanacak Üçler
Konferansına dair tefsirler:
Birlncİ Cihan harbini müteakip (Avrupa Birliği) taraftarları daha çoğalmış ve daha samimî bir yol tutmuşlardır
Yazan : Ekrem Z. APAYDIN
Atlantik paktının bir nevi “Batı Kominformu,, haline
Avrupa Konseyinde mühim bir ilerleme
“İnsan Hakları Adalet Divanı,, kurulacak ve Konseye dahil memleketler bu beyannameyi
tatbikle mükellef tutulacaklar
t
I
nişîŞLERt Bakanımız sayın Ncc-“■* meddin Sadak, (Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlar Meclisi) ne iştirak etmek üzere Strasbourg’a giderken. İtalyan Hükümetinin davetlisi olarak'Roma’ya uğramış, Türk - İtalyan Andlaşmasını imzalamıştır.
iki memleket arasındaki mevcut dostluk bağlarını kuvvetlendireceğine şüphe olmayan bu andlaşma, aynı zamanda Akdeniz hölgcslndc de güven ve barış unsuru olacaktır/ Bundan başka biz. (Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlar Meclisi) toplantısı arifesinde imzalanmış bulunan bu dostluk andlaşmasım, kurulması özlenen (Avrupa Birliği) nin kuvveden fiile çıkarılmış hayırlı bir başlangıcı telâkki etmekteyiz.
Avrupa milletlerinin siyasî ve İktisadî cepheden birleşmeleri gayesini güden (Avrupa Birliği), muvaffak olduğu gün, Birleşmiş Milletler Kurulunun da tesir ve itibarını sağlamlaştırmış olacakür. Bugün Birleşmiş Milletler Kurulunda, çevirdikleri menfi siyasetle, dünya barışını kös-teklemeye yeltenen bazı totaliter devletler, sağlam temeller üzerine kurulmuş bir (Avrupa Birliği) karşısında, doğru yola girmekten başka çare bulamıyacaklardır.
Avrupa Birliğinin âşlkâr ehemmiyetini nazara alarak, bu cereyanın tarihi tekâmülünü gözden geçirmeyi faydalı buluyoruz.
n
Avrupayı birleştirmek temayülleri çok eskidir. Tarih, onbeşinci asırda Bohemya Kıralı Georges’un Onbirin-ci Louls’ye böyle bir teklifte bulunduğunu kaydeder. 17 ncl asırda, OsmanlI İmparatorluğu tarafından gelecek tehlikelere karşı koymak için Dördüncü Henrl ile Sully’nln, Avrupa nin 15 hırlstlyan devlet mümessillerini, daimi bir komite halinde, toplamaya çalıştıkları görülür. 1745 yıllarında İse J. Fr^deric Charles isminde bir başpiskopos, harbi önlemek gayesiyle, (Avrupa Kırallan İttihadı) nı kurmak için hayli emek sar-fetmiştir. Diğer taraftan usul başka olmakla beraber, Napolöon’un Avrupa hakkında beslediği emelleri de bu meyanda zikredilebilir.
m . il
Cihan Harbini müteakip Birliği) taraftarları daha ve daha samimî ve reel
Birinci (Avrupa çoğalmış bir yol tutmuşlardır.
İlk şeref hiç şüphesiz (Paıı-Euro-pa) harektinin bayraktan C. Kaler-gl'ndir. Bilâhare 1930 senelerinde Fransız Hariciye Nazırı A. Briand (Milletler Cemiyeti) sinesinde bir (Avrupa Federal Birliği) kurmaya teşebbüs etmiştir. Briand (yaşamak

•114=1
merikadaki eski vatandaşlardan ilk kafile dün geldi
için birleşmek lâzımdır) prcnslpln-deıı hareket etmiş ve böyle bir birliğin gayesinin, üye devletlerin topraklarında yaşayan İnsanların saadet ve hayat şartlarını azami seviyeye yükseltmek için müşterek bir İç pazar kurmak olduğunu beyan etmiştir. Bunun için de, istihsal ve mübadelenin liberal sistemle düzenlenmesi. ve mal, sermaye ve şahısların hareket serbesUlerlnin kolaylaştırılması lâzımdır, demiştir.
IV
ikinci Dünya Savaşından sonra (Avrupa Birliği) lüzumunu, ilk ortaya atan Churchill olmuştur. Bu cereyan nihayet Avrupa Milletleri nez-dinde alâka uyandırmış ve 1948 yılında La Haye’de gayri resmî bir toplantı yapılmıştır. (Avrupa Kongresi) ismini yerebileceğimiz bu toplantıya 800 den fazla pahsiyet İştirak etmiş, Kongre dağıldıktan sonra, çalışmalarının bir hulâsasını bütün ilgili devletlere sunmuştur. Bunun neticesi olarak, alâka gösteren devletlerin elçileri Londrada bir konferans akdetmişler ve (Avrupa Kongresi) nln vardığı neticeleri tetkik etmişlerdir. Zemin, bu şekilde gayri resmi şahsiyetler tarafından hazırlandıktan ve elçilerce de bir formüle bağlandıktan sonra, ilgili devletler nihayet 27 haziran 1949 da Stras-borug’da toplanarak resmen (Avrupa Konseyi)ni kurmuşlardır. Stras-bourg’a gelen murahhasların hepsi hür devletlerin parlâmento üyeleri İdi. Bu itibarla (Avrupa Konseyi), delegelerinin vazife ve sıfatları bakımından. tarihin kaydettiği konferanslardan ayrı ve nev’i şahsnıa münhasır bir toplantı olmuştur.
(Avrupa Konseyi Genel Kurulu) daima toplantı halinde kalamıyaca-gından, merkezi Strasbourg’da olmak üzere, bir (Avrupa Konseyi Daimi Meclisi) teşkil edilmiştir. Bu teşkilâtın ikinci bir organı da (Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlar Meclisi) dir.
Bir çok kimseler (Avrupa Konseyi Genel Kurulu) nun bu şekilde par-1 çalanarak salâhiyetinin elinden a-1 lınmasını hayra yormamakta, ve bu,-1 nun sebebini de, hükümetlerin “milli hâkimlyet”i “birlik” arzusuna takaddüm ettirmelerinde aramaktadırlar.
Diğer taraftan bir çok şahsiyetler ise (Avrupa Konseyi Daimi Meclisli ni müstakbel (Avrupa Birliği) nin “Hükümeti” makamında görmekte ve buna muvazi olarak da (Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanlar Meclisi) nin, Avrupa Birliğine dahil devletlerin “Yüksek Şûrası” olacağına inanmaktadırlar.
,hi f tııtifiu^ciııaHiuın. uıınn.tttt.ıı:ıuın!iu:«öttmnumtr.«uwt:uHMtt:t;ıntı
Cııric. vatanına meydan okuyor
Komünist aleyhtarı gazeteler, ilim adamının Fransız Atom Araştırmaları Müessesesinin Başkanlığından azledilmesini istemektedirler
Paris, 6 (A.P.) — Fransız ilim a-damlarından Joliot Curie, dtln, Rusya aleyhine girişilecek herhangi bir savaşta, ilmi malûmatının bir zerresinden istifade edilmesine müsaade ver-miyeceğini bildirmiştir. Curie, hâlen Fransız atom araştırmaları teşkilâtının başkanı bulunmaktadır. Curle’niıı, Atom Komisyonu Reisliğinden azli isteniyor
Paris, 6 A.A. jReuter) — Komtf^ ntfit olmayan Fransız gazetelerinin çoğu bugün Prof. Frederik Joliot -Curie’nin Fransız Atom Araştumala-rı Müesseseslnin başkanlığından azledilmesini İstemektedirler.
Radikal Aurore gazetesi “Juliot-Curie’nin Atom Enerjisi Komisyonunda tutulması çok uzayan bir skandaldir,, diye yazmakta, vaktinin ço-
ğunu Rusyada dolaşarak komünist propaganda nutukları vermekle geçiren Juliot-Curie'nin atom araştırmalarına hasredecek çok az vakti olmalıdır, diye ilâve etmektedir.
Solcu Tireur gazetesi. Juliot Cu-rie’nln Fransız ilim adamlarının çalışmalarının Rusya İle harbetmek i-.çln kullanılmasına müsaade etmlye-ceklerinl söylediği halde Rus ilim a-damlarının çalışmalarının batı İle harp etmek için kullanılmıyacağını hiçbir zaman söylemediklerini yazmaktadır.



Adenauer, Schumacher Avrupa Konseyi meselesini görüştüler
Stuttgart 6 (YİRS) — Batı Almanya Başbakanı Adenauer, Konseyi meselesini bugün iki saat müddetle muhalefet Partisi Başkanı Dr. Schumacher ile görüşmüştür.
Görüşmeden sonra basın mensupla-riyle konuşan Schumacher, Almanya-nın ancak bir bütün olarak Avrupa birliğinde işbirliği yapabileceğini belirtmiştir. Schumacher, Saar’ın Al-manyadan ayrılmaz bir bölge olduğunu tekrar söylemiş ve dört işgal bölgesinde seçimlerin yapılması zaruretini işaret etmiştir.
Doğu Endonezyada, hükümet vaziyete hâkim olamıyor
Berlin 6 (YİRS) — Endonezyadan alınan haberlere göre, Doğu Endonezya başkenti olan Makasar sükûnet içerisinde. Şehre hâkim olan â-811er gece yasağı tatbik etmektedirler.
Askeri darbenin başarı ile neticelenmesi, siyasî faaliyete geçilmesini intaç etmiştir. Birleşik Endonezya Hükümeti, darbeyi indirmiş olan y»lz-başı Abdülâzizin itaatini istemiş aksi takdirde “kanun dışı” ilân edileceğini hatırlatmıştır.
Radyo istasyonunu da eline geçirmiş olan âsi yüzbaşı Abdülâzlz, Birleşik Endozenya Hükümetine hitap ederek, Doğu Endonezyanın muhtariyetine son verdirmemek için nihayete kadar çarpışacağını belirtmiştir.

getirilmesi tavsiye ediliyor
En mûtedil düşünen kimseler de, bu paktın daha tesirli bir siyasî birlik kurabilmesi İçin, üç büyüklerin sıkı bir şekilde idaresi altına girmesi fikrini müdafaa ediyorlar
iki esaslı cephesi olan Batı Avrupa bölgesi üç Büyük Devlet ara-ve hareket birliğinin
Paris, 6 — Acheson, Bevin ve Schuman’ın mayıs başında Londrada yapacakları Üçler Konferansının gündemi o kadar geniş ve yüklüdür-ki, alâkalı bakanlıklar, önlerindeki dört hafta içinde hazırlık ve çalışmalarını tamamlamak İçin güçlük çekeceklerdir. Diğer taraftan bildirildiğine göre, Acheson daha evvel Parise gelerek Schuman’la bilhassa mühim olan iki noktayı hususi şekilde görüşmeyi faydalı telâkki etmektedir. Bu iki mesele şudur: Hindlçini’ye Amerikan yardımı ve Atlantik Paktına dahil birliği kuvvetlendirme.
Hakikaten, bu iki , mevzuun, Fransa Hükümetini bilhassa ve ziyadesiyle meşgul ettiğine şüphe yoktur. Soğuk harbin Uzakdoğu ve meselelerinde, sındaki görüş
noksanlığı en fazla kendini hissettirdiği İçindir ki, Fransa geçen şubatta, bir Üçler Toplantısı yapılmasını teklif hususunda ilk teşebbüsü ele almıştı.
Hindlçini’ye yardım mevzuunda prensip itibariyle anlaşılmış olup, çok mübren vaziyetteki birinci kısım yardımlar İçin 15 milyon dolar tea-bit edilmiştir. Fakat bu yardımın tatbik şekli hakkında mühim bazı noktalar, henüz tetkike muhtaç bir haldedir. Hâdiselerin icabı olarak Hindiçinîde başlıca mesuliyeti üzerine almış bulunan Fransanın kontrolü muhafaza etmek arzusu ile, yardımları sayesinde Hindlçinî Hükümetini mümkün olduğu kadar tam bir otorite sahibi yapmak isteyen Amerikanın endişelerini telif etmek lâzımdır. Bu vaziyet neticesinde, Fransız -Hindiçinl karma teşkilâtını kurmak ve Amerikan yardımını teslim alma ve tevzi etme işini bu teşekküle bırakmak meselesi ortaya çıkmıştır.
Ailântik Birliğini kuvvetlendirme bahsine gelince: bu, gerek müşahitlerin. gerekse mesul Avrupa politikacılarının uzun zamandan beri zaruri gördükleri bir noktadır. Bütün milletlerarası hareketlerde, Rusyanın ve onun etrafında dolanan peyklerin hemen hemen yekpare bir kaya gibi görünme manzaraları karşısında Atlantik Birliğinin kuvvetlenmesi şarttır.
Batı Avrupa milletleri arasındaki işbirliği, şimdilik dört muhtelif teşkilât vaaıtasiyle yapılıyor: Atlântlk Paktı Birliği, Brüksel Andlaşmasiy-le kurulan Batı Birliği, Avrupa Kon-

n
Van Zeeland,
24 saatte kabineyi kuracak

Stuttgart 6 (YİRS) — Bugün basın mensuplariyle görüşen Belçika Dışişleri Bakanı Van Zeeland! yirmi-dört saat içerisinde bir Kabine kurabileceğini belirtmiştir.
Van Zeeland, Kıral Leopold’un memlekete dönmesine taraftar olan Hristiyan Sosyalistlerden müteşekkil bir hükümet kuracaktır.
Yurtta feyizli yağmurlar
Söke 6 (A.A.) — İki gecedir devam eden yağmur bütün ovayı kaplamış memleketi bayram sevinci içerisinde bırakmıştır. Bu yıl pamuğun çok bereketli olacağı anlaşılmaktadır.
I
Moskovada demokrat elçilerden bazıları toplantı yaptılar
Montreal 6 (YİRS) — Moskova-dan alınan bir habere göre, Mosko-vadaki Fransız, İngiliz, İtalyan, Belçika ve Holânda sefirleri, Amerikan Sefiri Tlan Kirk İle bir konferans akdetmitflerdu*.
Berlinde komünist nümayişine karşı tedbir alınıyor
Berlin 6 - A.A. (United Press) — Mayısta yapılacak komünist nümayişlerine karşı silâh başı talimleri gören Müttefik kuvvetleri dün, Doğu Berimden gelerek Batı Berline giren mefruz kuvvetleri geri atmışlardır.
seyi ve Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı... Esas gaye beraber çalışmak ve beraberce müdafaa tertibatı almak olduğu halde, birliklerin muhtelif bölgelere doğru genişlemesi, vazife ve salâhiyetlerinin birbirine karıştırılması veya kimsenin menfaatine uygun düşmlyecek şekilde çoğaltılması, çok defa aksi netice vermekte vc bu çeşitli teşekküllerin kendi aralarında anlaşabllmelerl için yeni teşekküller kurulmasına İhtiyaç göstermektedir. Eksik bir şekilde inşa edilmiş olan böyle bir teşkilâtın İşlemesindeki güçlükler, bilhassa İngiltere ve Fransa gibi bazı Batı Devletlerinin yalnız Avrupa kıtasında değil, aynı zamanda bütün dünyaya yayılan İmparatorlukların merkezinde bulunmaları yüzünden büsbütün artmaktadır. A-merlkanın maddî ve manevi yardımı bütün bu teşekküllerin faaliyetleri için muharrik kuvvet olduğuna göre, bu memleketin doğrudan doğruya dahil bulunduğu tek işbirliği vasıtası olan Atlantik Paktının, gayretlerde ahengi ve beraberliği müessir şekilde temin eden bir müessese haline gelmesi fikri ortaya atılmıştır. Fakat, bu takdirde Atlantik Paktının, sadece askerî ve tedafüi mahiyette kalmayıp, kudretli bir siyasî ve iktisadi birlik şeklinde inkişaf etmesi şarttır. Hattâ, bazı tefsireller daha İleri giderek, bu Atlântlk Birliğinin bir nevi "Batı kominformu,, haline getirilmesini tavsiye etmişlerdir.
Bu kadar uzağa gitmeden, mesul çevrelerin bir kısmı, çok sıkı vc tesirli bir sistem kurulmasını ve 12 devlet dışişleri bakanlarının konseyi bulunmakla beraber, paktın bütün İdaresinin Üç Büyük Devlete bırakılmasını düşünüyorlar. Bu suretle siyasî işbirliği sahasında Atlantik Paktı Teşkilâtı, askeri sahada Wa-shingtondaki üç devlet kurmaybaş-Karilan daimi komitesinin sahip olduğu salâhiyetleri aynen elde etmiş olacaktır.
Evvelâ Fransada doğmuş olan bu fikir, Amerikada geniş bir akis uyandırmıştır.
Amerikalılar, evvelce Acheson tarafından tavsiye edilen “Topyekûn siyaset,, tezini de buna ekliyerek, Atlantik Paktının daha tesirli olmasını ve bilhassa daha kudretli idare edilmesini istemektedirler. Her halde mayısta toplanacak olan Üçler Konferansı, en başta bu meseleyi ele alacak ve hayırlı bir neticeye bağlı-ıcaktır.
wnlnıw ■ ınrnnnnuıııı-nnntıs^m
Avrupa Konseyinde Türk delegesi olarak bulunan Büyükelçi Cavlt Üstün. dün uçakla şehrimize dönmüştür. Büyükelçi kendisiyle konuşan bir arkadaşımıza demiştir kİ:
°— Avrupa Konseyinin bu seferki toplantısında seçilen Hukukçular Komitesinde ben de bulundum. Çalışmalarımız sonunda nînsan Haklarını Koruma Beyannamesi” hakkında hazırladığımız iki projeyi Bakanlar Komitesine verdik. Bu projeler kabul olunduğu takdirde Avrupa Konseyine İştirak eden devletler beyannamenin
memleketlerinde tatbikim temin edecek ve kurulacak olan bir komisyon da tatbik şeklini kontrol edecektir. Üzerinde İttifak hasıl olmayan bir mesele de bir “insan haklan adalet divanı” kurulmasıdır. Bu nokta İlerde tekrar müzakere edilecektir.
Avrupa Konseyinin bu defakl çalışmalarında, insan haklan bakımından ferdin haklanna riayeti kabul etmiş olan memleketimiz hesabına çok memnun olacak neticeler aldığımızı söyliyebillrim..,
mu-Mel-
bul I-beri

İli» IIIHK

ıımnıı
Sıtma savaşında daha sıkı çalışmamız icap ediyor
Türkiyede sıtmanın kökü en çok üç sene içinde kurutulabiHr. Marshall Plânının Yunanistandaki sıhhat şubesini idare etmekte olan Dr. Os-wald F. Hedley bu kanaati belirtmiş ve derhal sıtmaya karşı amansız bir savaşın açılmasını tavsiye etmiştir.
Türklyedekl Marshall Plânı İdaresinin misafiri olan Dr. Hedley, • Yu-nanlstanda elde edilen neticeleri zikretmiş ve demiştir ki:
“Son iki sene zarfında Yunanlst&n-daki sıtmalı adedi 2.700.000 den 50 bine düşürülmüştür.,,
Dr. Hedley. sıtma mikrobunun bulunduğu bölgelere ilâç sıkmak vası-tasiyle harika neticelere varıldığını ve devamlı faaliyet sayesinde Bitmalı adedinin sıfıra İndirilebileceğini belirtmiştir.
rl



Kısa haberler
“Truculent” denizaltısının parçalanmasına karar verildi
Londra, 6 (AP) — 12 ocak tarihinde Thames Nehri mansabın-da bir çarpışma neticesinde batmış olan “Truculent” denizaltı gemisinin parçalanmasına karar verilmiş olduğu Amirallik Dairesi tarafından bildirilmiştir. Kazada 64 kişi ölmüştü.
Bildirildiğine göre, geminin şimdiki hali tamir kaldırmamaktadır. Motöıleri ve diğer kullanılabilir akşamı diğer teknelerde istimal edilecektir.
Filistin mültecilerine Kızılhaç yardımı kesiliyor
Cenevre, 6 A.A. (AFP) — Kızılhaç Milletlerarası Komitesi Başkanı Ruegger, bugün verdiği beyanatta, milletlerarası komitenin Filistin mültecilerine yaptığı yardımın 30 nisanda sona ereceğini söylemiştir. Doğrudan doğruya Birleşmiş Milletlere bağlı yeni bir teşkilât bu vazifeye devam edecektir.
Milletlerarası Komite 1948 başından beri 400.000 Filistin mültecisine yardım etmiştir.
Kamplardaki bilhassa Eriha’da-ki durum çok düzelmiştir. Artık Kudüste salgın tehlikesi mevcut değildir.
Gallııp anketine göre, Amerikada cumhurbaşkanı seçimleri
New-York 6 A.A. (United Press) — Amerikan umumi efkârı entltü-sü. Cumhuriyetçi seçmenlerin, partinin General Dvvight Eisenhower’i başkanlık için aday göstereceğini ümit ettiklerini bildirmiştir.
Gallup’un anketine göre diğer liderlerden Ayan üyesi Taft yüzde 17, vali Dewey yüzde 15. Harold Stassen ise yüzde İ2 oy almışlardır.
Kuzey İrlandada favkalâde hal ilân edildi
Belfast, 6 A.A. (Reuter) — Kuzey İrlanda Hükümeti geçen ay vukubulmuş olan dört bomba atma hâdisesi tahkikatı sonunda dün gece fevkalâde hal ilân etmiştir.
Bu nizamlara göre polis halkın üstünü ve evleri aramak, tevkif müzekkeresi olmadan tevkif mek ve muayyen bir zaman mevkuf tutmak salâhiyetini olacaktır.
Bevin’in sıhhati
Londra, 6 A.A. (AFP) —
hafazakâr gazete Daily Telegraph, başyazısında şöyle demektedir:
Bevin ve Başbakan, Bevin’in Dışişleri Bakanlığı yükünü taşımaya devam edip etmemesi hakkında artık karar vermelidirler.
et-için haiz
Mu-
Candaş, İzmirde
Greko - Romen Dünya
Muhar-
İzmirliler Candaşo bir ev hediye edecekler
İzmir 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor)
Şampiyonluğunu kazanan rem Candaş. Etrüsk Vâpuriyle şehrimize gelmiş ve başta Belediye başkanı, siyasi partiler temsilcileri olmak üzere yüksek tahsil gençliği ve Beden Terbiyesi Teşkilâtı tarafından hararetle karşılanmıştır. Havanın yağışlı olmasına rağmen gençlik grupları şehir bandosunun da iştirakiyle o kadar samimi bir karşılama yapmışlardır ki Candaş kendisine takdim edilen çiçek buketlerinin a-lasında âdeta görünmez olmuş ve müşkülâtla polisin açtığı yoldan geçerek Belediye başkarunın otobihne binmiş ve Belediyeye gelmiştir. Belediyede tertip edilen resmi kabulle karşılama nihayet bulmuştur. İzmir şehri Muharrem Candaşa bir ev hediye etmek kararındadır. Başlıca tüccarlar bu işde Belediyenin teşebbüsünü desteklemektedirler.
Bolu Valisinin güzel bir teşebbüsü
Mimar ve mühendislerimizin güzel bir teşebbüsü
Eskişehir felâketzedelerine yardım olmak ve kurulacak yeni macınllclore alt ucuz ev tiplerini hazırlamak maksadıyla Türk Yüksek Mühendisleri ve Türk Yüksek Mimarlar Birliği İstanbul Şubeleri müştereken teşebbjse geçmiş y. mimar. y. mühendis, mlmnr ve mühendisler arasında bir müsabaka açmış bulunmaktadırlar.
3. mayıs. 1950 çurşamba günü saat 17 de neticelenecek olan bu müsabaka memleket hayrına atılan ıfüzcl bir n-dım olarak telâkki edilmekte ve dola-yıaiyle meslek çevrelerinde duyulan büyük zaruretin neticesi olarak şehlrlnr»-fhizde gayri tabiî bir surette teşekkül eden ve hiç bir sıhhi İmkâna sahip bulunmayan gecekondu İnşaatına bir çare bulmak ve geliri mahdut vatandaşlara, insani ihtiyaçlarının tatminiyle birlikte asgari bir paraya ev temin etmek bakımından da Vilâyet ve Beledi-vemizln ucuz mesken dâvasındaki teşebbüsüne karşı faydalı bir cevap teşkil edeceği kanaati beslenmektedir.
Ayrıca, Türk Yüksek Mimarlar ve Türk Yüksek Mühendisleri Birliği İstanbul Şubelerinin bu müflabakadAkl mükâfatları karşılayabilmek ve felâket mınUkasına maddi bir yardımda bulunabilmek amaelyie müşterek bir Mimarlar ve Mühendisler Gecesi tertip ettiklerini ve bu gecenin muvaffakiyeti İçin şehrimizin ileri gelen bütün «a-natkârlannı davet edeceklerini duymuş bulunuyoruz.
Bu güze iteşebbüslerinden dolayı mimar ve mühendislerimizi tebrik
Gelenler, Yeşilköy Hava Alanına ayak basınca sevinçlerinden ağladılar
Vaktiyle memleketimizden çıkarılmış olan ealcl Rum vatandaş la rırnızdan Thr-klyevl ziyaret etmek isteyenlere vıxc verilmesi hakkında verilen kurardan sonra dün Amvriluıdan 2 ve Yunanh-Uındnn 1 olmak üzere 3 kadından rekkap ilk kafile uçukla şehrimize m iştir.
Now-York tan gelenler arasında nan Bn. Kapnalokla, üç neneden
Türklvoyc gelmek İçin vize almaya uğraştığım bir türlü muvaffak olamadığını. nihayet «on çıkan izin ile emelini tahakkuk ettirdiğini, letanbula karşı 32 •yıldan beri duyduğu hasretin ifade e-Cİllemlyeteğini nöylemiş ve vize yasağının kaldırılmasından »onru Ameriku-da bulunan hali vakti yerindo bütün Rumların Türkiyeye geleceklerini ilâve etmiştir.
Amerlkadan gelen diğer kadın: Kltaa Zervoa, kendiöl ile konuşan arkadaşımıza ancak: Türklycdcn uzak kalmak
çok zor bir şev...“ diyebilmiş ve başka hır söz söyllyemeden hüngür hüngtlr ağlamıştır.
Ayni uçakla Kelen Nigdell Maria Bağdatoglu adında ihtiyar bir Rum memleketimizden 27 yıl evvel çıkarılmış olduğunu söylemiş ve demiştir kİ:
••— Benim canım bu topraklardadır. Ben burada ölmek İsterdim ama ne yapayım kİ. 2 aydan fazlasına İzin vermediler."
Denizyolları, eski vatandaşları getirmek için Amerikaya vapur işletecek
Diğer taraftan turist sıfatlyle memleketimize gelecek olan Avrupa ve Ame-rikadakl eski Türk vatandaşlarını getirmek için Devlet Denizyolları da va» pur tahsisi imkânlarını aramakta ve bugünlerde Farlste Amerikan Ekspres Seyahat Acentesiyle temaslar yapmaktadır. Eğer bir anlaşmaya varılacak o-luraa lstanbulla Amerika arasında Türk vapurltıriylo muntazam yolcu ferleri başlamış olacaktır.
flc-
blf A*
ederlz.
Yarım milyon lira sermayeli “Bolu ve çevresi turizm tesisleri” adiyle bir tesis kuruluyor
Ankara 6 (A.A.) — Bolu Valisi Nihat Danışman’ın teşebbüsü ile yarım milyon lira sermayeli “Bolu ve çevresi turizm tesisleri,, kurulmasına başlanmıştır. Bu husustaki son toplantı dün yapılmış ve kurucular tes-bit edilmiştir. 10 nisana kadar “Bolu ve çevresi turizm tesisleri,, kanunu meriyete girmiş bulunacak ve ondan sonra derhal harekete geçilecektir.
Bolu Valisinin ortaya attığı bu teşebbüs, Bolu ve çevresi halkı üzerinde çok müspet bir intiba yaratmış ve toplantıya iştirak eden temsilciler Valiyi büyük bir memnunlukla desteklemişler ve teşci etmişlerdir. Gelecekte imkân ölçüsünde milli bankaların da bu işin finansmanına iştirak ve yardım edecekleri kuvvetle muhtemel-. dir.
Milletlerarası Çalışma Konferansına iştirak edecek işveren temsilcimiz
İzmir 6 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 7 haziranda Cenevrede toplanacak olan Milletlerarası Çalışma Konferansına İşveren temsilcisi olarak Sanayi Birliğince Endüstri Şirketi. müdürü, yüksek makine mühendisi Mücahit Büktaş’ın iştirakine karar verildi.
Seçim propagandası yerleri tesbit edildi
îatanbul tl aeçim kurulu dün toplanmış. Milletvekilleri Seçimi Kanununun 41 inci maddesi gereğince sözlü propaganda gün, snat vo yerlerini kararlaştırmıştır. Siyasi partilerin adayları ve bağımsız adaylar. İstanbul Belediyesi hudutları içinde ancak bu Üstede gösterilen yerlerde ve günlerde propagandalarını yapabileceklerdir.

Çekoslovakyadan kaçırılan uçaklar
Prag, 6 A.A, (AFP) — Birleşik Amerikanın Prag Büyükelçisi tarafından bu sabah Çekoslovakya Dışişleri Bakanlığına verilen iki notada, Birleşik Amerika Hükümeti, bu Bakanlık tarafından geçen martın 30 unda Çekoslovakya-daki Birleşik Amerika Elçiliğine tevdi edilmiş bulunan 24 martta üç Çekoslovak uçağının Almanva-dakl Amerikan bölgesinde yere inmesine ait notaları reddetmektedir.
Büyiik bir Amerikan uçağı düştü
Pearl Harbour, 6 A.A. (AFİ-) — Amerikan dev deniz uçağı Ma-rianas Mars, dün denize ineceği sırada infilâk neticesinde Pearl Harbour’un bh’ mil açığında batmıştır.
Bir motörün havada uçarken a-teş almasından sonra meydana gelen kazada kimse ölmemiştlr. 7 kişiden mürekkep olan mürettebat uçaktaki kauçuk can kurtaran sandallariyle kurtulmaya muvaffak olmuştur. 82 ton hacminde o-lan Marlanas Mars, 310 kişi taşımakta idi.
Bulgar Elçisi geldi
Geçen hafta Sofyaya gitmiş Bulgar Sefiri Çobatıof, dün Semplon ekspresiyle şehrimize gelmiştir.
olan fAbah
Amerikan Büyiik Elçisi geldi
Amerikan Büyük Elçisi Wadsworth. dün sabah Ankaradan şehrimize gelmiştir. Büyük Elçi burada bir kaç gün kaldıktan eonra Ankaraya dönecektir.
Bandırma hattına ilâve vapur tahsis edildi
Bandırma haltındaki yolcu kalabalığı dolayıslyle bu haftadan İtibaren cumartesi akşamları bir İlâve postası tahsis edilmiştir.
Millî Piyango bugün çekiliyor
MIHI Piyangonun 7 nisan çekilişi bugün saat 13 te yapılacaktır. Bu saatten sonra yurdun hiç bir tarafında bu çekilişe ait bilet, satışı yapılmıyacak-tır.
Paris Radyosunun bir avukatımızla mülakatı
Bu akşam «aat 18,45 te 30 metre kısa dalga Üzerinden Paris Radyo-
su avukat İsmail Kemal Elblr’le bir mülâkat yapacaktır.
99
Üç çocuğun marifeti yüzünden telsiz dairesi çalışamadı
Dün Yeşllkoyde sahildeki telsiz istasyonunu hava meydanına bağhyan telsiz kablosu 12-13 yaşlarında 3 çocuk tarafından kesilmiştir. Bu yüzden meydandaki telsiz dairesi ile İniş yapmak isteyen uçaklar arasında irtibat inkıtaa uğramıştır. Çocuklar polis ve sivil muhafaza memurları tarafından yakalanmıştır.
Bugün elektrikler kesilecek
Bugün sabah «aat 8 den akşam mal 17.30 a kadar şehrin elektrikle»’! kesilecektir. Fabrikada yapılacak bir tâ mir ve tâdil dolnyifiiylc böyle bir tedbire başvurulmak mecburiyetinde kalınmıştır.

KÜÇÜK HABERLER
-ğ 3 aydan beri lânılr edilmekte olan Ordu vapuru dün sabah havuzdan çıkmıştır.
Kapalıçarşı esnafı müşterek bir dilek olnrsk Validen çarşılarına torkos suyu verilmesini istemişlerdi. Tesis e-dllen çeşmeye bugün saat 12 do su verilecektir.
Fatih Camii etrafındaki medreselerde tamirata. başlanılması için gerekli etüdün yapılması Milli Eğitim Bakanlığından bildirilmiştir.
Yıldızda bir nebatat bahçesi tesiri için Üniversite Botanik profesörü H» ü-brun Vali ve Belediye Reisliğine rnüra caat etmiştir. Burada tesis edilecek bahçeden Üniversiteliler ve Mac talebeleri de istifade edeceklerdir.
-ğ Evvelki gün Cenevreden şehrimize gelmiş olnh Filistin Ulaştırma Komisyonundaki Türk delegesi Hüseyin Cahit Yalçın dün akşam ekspresle Ankaraya gitmiştir.
HAVA RAPORU
Son 24 saat İçinde yurdumuzda hava. Marmara, Ege, Batı Karadeniz ve CÜ-ney Anadoluda çok bulutlu ve yer yer yağışlı, diğer tir. Yağışlar tur.
Yurdumuzu metrekuredo Aydın 20. Kütahya 12, 8. İsparta 6.
bölgelerde yağışlı geçnil.ş-yağmur şeklinde olmuş-
yağ muz
30,
16.
10.
m Iklan Kuşadası 23, Manisa 13, Zonguldak
düşen
Muğla
Uşak Bolu,
Urfa. Lüleburgaz 5, Edirne, Çorlu S, Bilecik, Florya 2. Kocaeli, Burdur, Gaziantep'te 1 kilogramdır.
Kar kalınlıkları Erzurumda 6 santimetredir.
Sıfırın altında en düşük sutta 1. sıfırın üstünde en Mcraindo 28 derecedir.
Bugün şehrimizde havanın
le bulutlu ve aralıklı yağışlı rüzgârların kuzeydoğudan orta Kuvvetle esmesi, hava bıçaklığının değişmemesi muhtemeldir.
ısı Etline-yüksek ısı
umumiyet-rrcçnıps!
Hugh Astor şerefine bir öğle yemeği verildi
Dün İstanbul Kulübünde Taymls zetesl sahibi Hugh ABtor şerefine öğle yemeği verilmiştir. Yemekte,
morikan sefiri. IngilLz konsolosu. Vali, Gazete başyazarları. Rauf Orbay, Mithat Paşanın oğlu Ali Haydar Mithat, vo diğer tanınmış şahsiyetler hazır bulunmuşlardır. Mr. Astor, pazarte» siye kadar şehrimizde kalacak ve Is-tanbulun görülecek yerlerini gezecektir.
Avukatların yemeği
İstanbul avukatları ananevi yemeklerim bu akşam saat 2*) de Taksim Belediye Gazinosunda yiyeceklerdir, meğe basın mensupları da davet migLir.
Ye-edü-
Yeni uçak seferleri
Mevsim dolayıslyle şehrimizdeki bancı uçak şirketleri yeni ilâve setçi ler yapacaklardır. Bu cümleden olrr» 'k üzere S. A . S. Şirketi 16 nisandan itin i-ren biri Stockholm - Kopenhag-Fraı k-furt - İstanbul - Lydda ve aynı yol h-zerlnden dönüş, diğeri Oslo-Kopenhe.r-Münih - Roma - Atina - İstanbul gl-Uç dönüş olmak üzere 2 sefer lııdus etmiştir.
• l»
Amerikalı tanınmış bir armatör hususî yatı ile şehrimize geldi
Amerikanın tanınmış armatörlerinden D. K. Ludvlg, Den Gin adındaki 600 tonluk özel yatı İle New-York*tan limanımıza gelmiş bulunmaktadır.
Gazetecilerle konuşmaktan çekinen A* meri kah iş adamı kendisiyle görüşoa bir arkadaşımıza şunları söylemiştir.
"— Seyahat mnksadiyle bir dünyA turuna çıkmış bulunuyorum. Şehrini» ze İlk defa geldim. Hakikaten fevkalâde ve eşsiz bir güzelliğe malik olduğunu gördüm.
Ben Amerikada Petrol taşıt gemileri üzerine çalışmaktayım, sadece dlnlan* mek ve gezmek gayesiyle seyahat ediyorum.“
Türk olan beynelmilel bir Çek artisti geliyor
Dünyaca meşhur Çek kemancısı Va-fa Prlhoda bundan İki sene evvel mem lekctimlze geldiği zaman Türk tabiiyetine geçmek istemiş ve bu arzusu Bakanlar Kurulunca altı ay evvel kabul edilmiştir.
öğrendiğimize göre bu meşhur vatandaşımız cumartesi günü Öğleyin bir İngiliz tayyaresiyle şehrimize gelecek ve sanatseverlerle Konsei’vatuvor talebeleri tarafından hava meydanında karşılanacaktır.
Sanatkâr ilk konserini 10 nisanda verecektir.
Güihane Parkında Lunapark eğlenceleri
Hâlen bakımsız bir vaziyette Duluna n ve lstanbulun güzel köşelerinden b»rl olan Güihane parkında Lünepark eğlenceleri tesisi için bir Fransız Şirketi Vali ve Belediye Reisine müracaat etmiştir. Teklif alâkalı makamlarca İncelenmektedir.
Bu münasebetle İstanbul Valilinin yapmış olduğu bir basın toplantısında mezkûr parkı ihya etmek İçin uğraşacağını vaâdettiğlnL hatırlatmak iuterız.
Teknik Üniversite cinayeti failinin sorgusu dün yapıldı
Teknik Üniversitede profesör Feyv:’« Gürcan'ı öldüren Elektrik Fakültesi talebelerinden Mehmet Tuşkcsen’in (ıbn sabah Üçüncü Sorgu Yargıçlığında sorgusu yapılmıştır.
önümüzdeki günlerde vakanın dlg(r şahitlerinin İfadesi /ılınacak ve dâvaya en kısa bir zamanda Agırcezad ı haşin nacaktır.
Serbest ticaret rejimi mevzuunda münazara iktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti, cuma günü aaat 18 de Tıcnrot vo Sanayi Odası salonunda •’Serbent ticaret rejimi ve muhtemel neticeler),, mevzuunda bir münazara tertip etmiştir.
Çocuk Edebiyatı Sergisi
İngiliz Kültür Heyeti mayıs başında bir çocuk oöebiyntT sergisi açacağım vilâyete bildirmiştir.
öğrendiğimize göre. Kültür Heyeti reisi mezunen memleketine gitmektedir Yerine Dr. Vayt vekâlet edecektir.
T Mmh İMO
T E N î İSTANBUL
Sayfa 3
Demirperdemi yırtıp kaçanların hayatı:
Bize sığınan mülteciler, burada nasıl yaşıyorlar?
/tımmı: ?ntı »tmtîitıtH tnrntrt
Istıraplarının son haddinde iken memleketimize ulaşabilenler, yollarda kalanların veya hudutta yakalanıp derhal öldürülenlerin yanında pek az bir yekûn tutar
Türkiyede yaşayan mülteciler. Birleşmiş Milletler Teşkilâtının kabul ettiği hukuki tabirle “harp sonu kurbanları” dır. Bilindiği gibi bunlar. Kuşlar tarafından Balkanla-ıa ve Merkezî Avrupaya zorla so-ulan komünizm yüzünden memleketim terketmeğe mecbur kalmışlardır. I
Bizim yaptığımız tahkikata göre, ürkiyede, Beynelmilel Mülteciler reşkiltâı “İRO” tarafından tescil edilmemiş daha bir çok mülteciler de bulunmaktadır. Balkanlarda komünizmin yerleşmesinden sonra buraya kaçmış olan bu tescil edilmemiş mültecilerin sayısı 1350 kişiye varmıştır ve bunların ekserisi sonradan başka taraflara gitmişlerdir. Hukuki bakımdan bunlar da, İRO tarafından tescil edilmiş olanlarla ayni vasiyettedirler. Biz bu makale serimizde, Türkiyede kalmış olanlarla birlikte, tRO’nun yardımiyle başka taraflara gitmiş olan mültecilerden de bahsedeceğiz.
Türkiyede yaşayan mülteciler, sayılarının fazlalığı sırasiyle şu memleketlerden gelmişlerdir:
Bulgaristan. Kumanya, Polonya, Yugoslavya, Arnavutluk, Macaristan» Rusya ve Çekoslovakya... Yani, burada şimdi en çok Bulgar ve en az Çek mültecisi vardır.
Şunu kaydedelim ki. bunlar arasında kadın, erkek her sınıftan ve her yaştan insanlar bulunduğu gibi bir siyasî partiye mensup olanlar ve olmayanlar mevcuttur. Ve ekserisinin parti ile alâkası yoktur.
Lfeteye bir göz atarsak, devlet bakanlan yanında küçük memurlar, büytfk sanayiciler yanında işçiler, profesörler yanında talebeler ve bunlardan başka hâkimler, avukatlar, doktorlar, kara ve deniz subayları, tüccarlar ve makinistler bulunduğunu görürüz. Hulâsa olarak, Bolşevik usulü polis hükümetlerin şerrinden kaçan mustarip bir halk kütlesi...
Sayıca Bulgarların hepsinden fazla olduğunu söyledik. Çünkü memleketimizle Bulgaristan arasında bir tek hudut vardır. Fakat yüzlerce Rumen de, Karadenizin hırçın dalgalarını gözlerine almış, ve İstanbulun emin limanına varmışlardır. Yine bir çok Yugoslav ve Arnavut, meçhul dağ yollarında geceleri yürüyerek, komünist mikrobiyle zehirlenmelerinden şüphe edilen halka görünmekten çekinerek, bınbir meşakkatle kaçıp buraya gelmiştir.
Aylarca ve bazan senelerce ölüm korkusu içinde yaşamış olan bu insanların yol boyunca maruz kaldıkları faciaları öğrenince, büyük bir merhamet hissiyle kalbimiz burkulur. Bilindiği gibi, şimal hududumuz. Bulgarlar tarafından o derece sıkı muhafaza altındadır ki. Oradan bir kuşun bile uçması imkânsızdır Hududun en nazik yerlerinde bütün köyler tahliye ve muhafızlar ve milisler tarafından işgal edilmiş-
Yeni Neşriyat
Hicaz ve içyüzü
Uzun bir müddetten beri Hicazda bulunan ve oranın ekonomik. Boaya), kültürel hususiyetlerini tetkik ederek memlekete dönen doktor Ahmet Şükrü O-ğurday ıHicaz ve İçyüzü) mevzuunda çok enteresan bir eser hazırlamıştır.
Musiki Mecmuası
İleri Türk Musikisi Konservatuarı organı olan Musiki Mecmuasının 26 ncı nisan sayısı çıktı. Bir İlim ve sanat mecmuası oları bu mecmuanın bu sayısında da musikinin tarihi, lügati, sazların metodu, nazariyat ders notları ve batı musikisinin yarım asırlık devri hakkında kıymetli yazılar, hiçbir yerde bulunmıyon notalar vardır Tavsiye ederiz. Kurtuluş Bozkurt 99. Sayısı 50 kuruş.
tir. Onlar da. bu bölgede oturmadığını bildikleri bir insanı görür görmez tevkif etmektedirler. Dağları, tepeleri, vadileri ve tarlaları daimi kontrol altında tutan bu adamlar, ölümden başka hiç bir sebeple bir kimsenin kızıl cenneti terkedebi-leceğini tasavvur edememektedirler. Duyduğumuza göre, pasaportsuz olarak Bulgaristandan veya Kumanyadan kaçmayı tecrübe e-derken yakalanan ve hemen oracıkta öldürülenlerin sayısı pek çoktur. Kumanyanın eski Ankara Elçisi Vasıl Stoyka da karısı, çocukları ve bir kaç Arkadaşı ile Köstencedc yakalanmış ve ayni âkıbete uğramıştır. Eğer bir listesini yapmak kabil o-lursa. ıstıraplarının en son haddinde iken Türk iyeye ulaşmış olanların, bu emellerine erişmeden yollarda kalan ve diğer dünyaya göçenlerin yanında pek mahdut bir yekûn teşkil ettikleri görülecektir.
Şuna emin olabiliriz ki, memleketimiz. Balkan milletleri tarafından hiç bir zaman bugünkü kadar se-vilmemiştir. Kumanyadan kaçan bir Ermeninin, Galata Rıhtımına iner inmez, yere diz çöktüğünü ve secde ederek Türk toprağını öutüğünü hepimiz hatırlarız. Yine küçücük bir sandalla iki kürekten başka ellerin hiçbir vasıta olmayan dört Rumanyalı mühendisin, gece Kaiadenizde muazzam bir fırtına ile boğuştuktan ve takatleri tükendikten sonra, Türk topraklarını ve Türk muhafaza karakolu adamlarını görür görmez nasıl ağlaya ağlaya onlara sarıldıklarını biliriz. Onlar bu fırtınada helâk olmaktan değil, Ruslar tarafından görülüp yakalanmaktan korktuklarını yanayakıla anlatmışlardı.
Memleketimize gelip yeniden insanlık haklanna kavuşan ve insan muamelesi gören bütün bu bedbaht mültecilerin acıklı hikâyeleri çeşitli ve hudutsuzdur. Müsaadesiz olarak mecburi “cenneti” terkettikleri için kendi memleketlerinde onları otomatik şekilde idama mahkûm etmiş o-lan korkunç rejimin mümessillerinin eline ipuçu vermemek için, bu hikâyeleri bütün teferrüatı ile anlatmamayı tercih ediyoruz. Orada, kendi memleketlerinde tasavvur edilmez facialarla karşı karşıya kalan ve yine orada malik oldukları her şeyi terketmege mecbur olan bu zavallıların hikâyesini dinlerken, kalbi dehşetle titremiyecek bir insan bulunamaz.
Onlar, kendi İfadelerine göre. Tür-k iyeye ulaştıkları zaman. yeniden dünyaya gelmiş gibi saadet duymuşlardır. Türk makamları tarafından haklı olarak sıkı bir hüviyet teshirine tâbi tutulduktan sonra, mültecilerin istisnasız hepsi, tam ve mutlak bir hürriyete kavuşmuşlardır. işte, oniaıhn bizzat söyledikleri sözler: "Canımızın istediği her yere serbestçe gidebildiğimizi görmekle sonsuz bir bahtiyarlık duyuyoruz. Serbestçe konuşuyor, her şeyi münakaşa e-debiliyoruz. Yorgun olunca istirahat edebiliyoruz. Artık her gün, her saat resmi ağızlardan yılan kuyruğu gibi uzayan yalanları dinlemeğe, sendika denilen felâket dağıtma teşkilâtından emirler almağa, kızıl gazeteleri, kızıl radyoları takip etmeğe mecbur değiliz. Hulâsa, artık kafamızın, kalbimizin, kollarımızın ve bacaklarımızın hakiki sahipleriyiz. Türkiyeye borçlu olduğumuz bu saadeti hiç bir zaman unutmıyacağız...”
Bu en tabii insanlık haklanna kavuşmuş olan mülteciler, şimdi yalnız istikballerinden endişe duyuyorlar. Fakat gerek İRO. gerek Kızılay ve gerekse bütün milletlerin elbirliğiyle kurduğu gayriresml bazı teşekküller, bu komünist seli felâketzedelerinin ıstıraplarım telâfi etmeğe çalışmakta, onların İstikbalini düşünmektedirler. (Yarın üçüncü röportaj)
Arkeoloji çalışmaları
11
DİNLER?
Somurtkan iki radyo istasyonu
Yazan : Refik Hal id KARAY

Resimler: Yukarda soldan sağa: 1 — İzmirin civarında bulunan, Yunanlılara ait borazan şeklinde İçki kabı (M. E. 600). 2 — M. E. 7 nci alt topraktan yapılmış bir banvo. Honıer zamanındaki insanlar, bu bir banyoya oturup üzerine su dökmek suretiyle yıkanırlardı.
Şark stilinde yapılmış tuhaf bir heykel. (M. E. 600). 4 — M. E.
harabeleri. Taşlar 5 kenarlıdır ve gayet muntazam yontulmuştur. 5 — M. E. 600 e ait üzerinde hayvan bulunan renkli bir vazo. Harabeler arasında bulunan bu çeşit vazolar Lldyalıların alâmeti fftrlkasıdır.
asra çeşit 8 —
460, İzmir
yakınındaki şehrin giriş
kapısının resimleri
IZMIRDEKI KAZILAR NETİCESİNDE
ÇOK KIYMETLİ ESERLER
Fakültesinin Cook raporunda yazmaktadır: 3 mil şimalinde, sularının yıkadı-
E. 3000 senesinde Zaten bu şehirle arasında yakın bir 2000 sene sonra
ANKARA Üniversitesi Arkeoloji şubesi talebeleri Atinadaki İngiliz arkeoloji talebeleri ile beraber çalışma suretiyle İzmir yakınlarında enteresan eserler bulmuşlardır. Atina-, dakı İngiliz Arkeoloji Müdürü Mr. J. M. aşağıdaki satırları
“Modern İzmirin bir zamanlar deniz
ğı alçak bir tepe üzerinde, zeytinlik ve bağların altında asırlardan beri gömülü kalmış bir şehrin harabeleri bulunmuştur. Bu yer, aşağı yukarı Truvada ilk şehrin kurulduğu asra tekabül eden M. inşa edilmiştir. Truva harabeleri benzerlik vardır.
Yunanlılar Ege Denizi kıyılarına yerleşmeğe başladıkları zaman, şimdiki İzmir şehrini buldular. Homer’in de bu şehirde doğduğu kuvvetle tahmin edilmektedir. Milâttan evvel 7 nci asırda buranın ahalisi Korent, Rodos ve şarktan kıymetli mallar ithal edebiliyor ve refah içinde yaşıyorlar-
dı. Kazılardan anlaşıldığı gibi, evler ve büyük binalar geniş ve sağlam yapılıydılar. Kerpiç ve taştan mamul bu evlerden birinin küçük bir odasında iki oyuk duvar arasına yerleştirilmiş bir toprak banyo bulunmuştur. Bu banyo bir buçuk metre boyunda olup ön kısmı yuvarlak arkası köşelidir. IHomer de bu şekil bir banyoda yıkanışını tarif eder. Kendisi içine otururmuş hizmetçisi de su dökermiş) belki Milâttan evvel 7 nci asırda da Izmirde de ayni şekilde yıkanılıyordu. Heredot’a göre İzmir M. E. 600 senesinde Lidya Kıralı Alyattes tarafından işgal edilmiştir. Burada da toprağın muayyen bir tabakasında çok miktarda ok başı, bir arada bulunmuştur. Bu da bir çarpışma alâmetidir. M. E. 600 senesine ait olan bu tabakada "şark” stilinde boyalı vazolar bulumuştur. Bu istilâdan sonra şehrin ahalisi dağlara bayırlara dağılmış ve, takriben üç asır İzmir, bir Yunan şehri olmaktan çıkmıştır. Mülteciler izmirin üç mil ötesinde bir köye sığınmışlardır.
iiiihh "'Hiııı^nfvırwınımıımmi)H^ımnMtumMMiiN3umtmnıtiııınutfmtııujntntun9tııi!Ufmi)imııtınmMtMwt tı ı numm t ıı 11 m mim ıtı hi
“Şefkat ordumuz” un yeni subaylar/
Kızılay Hemşire Okulunun yen| mezunları dün merasimle kep giyerek “şefkat” ordumuza katıldılar. Resimde kep giyme merasimi görülmektedir.
Bu küçük koy çok geçmeden gelişerek M. E. 400 de ticaretinin de gelişmesiyle büyük bir şehir halini almıştır. Fakat çok geçmeden kazılardan da anladığımıza göre. Büyük îskenderin îzmıri işgal etmesi üzerine, ahali şehri terketmiştir.
1948 senesinden beri Ankara ve Atina Üniversiteleri Arkeoloji şubelerinin çalışmaları neticesinde meydana çıkan bu tarih! şehir üzerinde, 1950 senesinde de çalışmalara devam edileceğini ümit ediyoruz.
HH J 1U
HERKESİN İstanbul Radyosundan pek haklı olarak bir türlü şikâyeti var. Benimki onlarınkine benzemiyor: Ben programların neşesizliğinden bezmiş bir dinleyiciyim. Dünyanın en somurtkan, en mahzun ve en I ahlı vahlı radyo istasyonu galiba Ankarada ve lstanbuldadır. Bu merkezler boyuna sızlanırlar, iç çekerler. Spikerler bile gamlı sesle konuşurlar; I ölüm halinde bir hasta odasında gibidirler. İnsana az sonra fena bir ha- I ber verecekmişçesine mahzun, mütereddit bir halde beklettiklerini sanki I görür; üzülürsünüz. I
Düğmeyi çeviririm: Sazlar inliyor, güfteler ağlıyor, besteler hıçkırıyor. Odama bir matem havasıdır dolar. Beklerim; tekrar açarım: Keman taksimi yanık yanık - Vaktiyle kış akşamlan loş İstanbul sokaklarında dolaşan dilencilerin yürek parçalayıcı İlâhileri gibi - ruhuma kasvet verir. Kapatırım. Bunlar o kadar uzun sürer ki, arkasından çalınan caz nağme- I leri bile hüznümüzü dağıtmağa yetmez. Zaten tam dağıtacağı sırada acıklı havalar tekrar başladığı için yine gönlümüze gam çöker. I
Hele bir defa da Montekarlo istasyonunu bulunuz: Bir kol çengi! I Nedir o şakrak türküler, nükteli konuşmalar, hoş şakalaşmalar, eğlenceli sualler - cevaplar» kahkahalar! Bütün Fransız merkezlerinde neşeye daima yer ayrılmıştır. İngiliz merkezlerinde ise şarkılı muhavereler, katılırcasma gülüşmeler, lisanı anlamasanız bile içinizi açıp keyfinizi getirecek bir coşkunluktadır. Bizim radyolarımızı dudaklarımızda tebessümle dinlediğiniz oluyor mu? “Bayramdan bayrama” bile diyemiyeceğim.
Montekarlo merkezinin ilân ve reklâm saati kendi başına bir âlemdir. Yapılmadık tuhaflık, söylenmedik nükte bırakılmıyor. Bilhassa spikerlerin canlılığına hayran kalıyorsunuz. Hoparlörden şetaret taşıyor, yaşamak zevki dağıtılıyor; eviniz şenleniyor. Tam bu aralık açıveriniz | i İstanbulu, hele Ankarayı: Ya inim inim İnleyen bir şarkıcı yahut kupku- 1 ru, katı ve hissiz bir mırıltı; yani bir konuşma!
Neden bu derece asık suratlı, munkabız, melankolik bizim merkezler? Niçin neşeye o kadar uzak duruyoruz? Geçim derdi mi? Hangi memleket tam huzur ve refah içinde? Zaten radyo istasyonlarının bir vazifesi de dert: unutturmak, gönül avutmaktır; inleye püf leye bunu arttırmak değil! Gülmeğe muhtaç olduğumuzu, bize güldürücü, iç açıcı, neşe verici programlar hazırlamaları lâzımgeldiğini bu iki radyo istasyonuna nasıl anlatacağız?
Bir harpten henüz kurtulup yenisine doğru yuvarlanmaktan korktuğumuz şu günlerde gülümsemek fırsatını kaçırmamalıyız. Neşe istiyoruz. Radyolarda, hikâyelerde, romanlarda, hattâ şiirlerde bile! Birkaç sene evvel vefat eden bir Fransız şairi Raoul Ponchon vardı ki, kırk yıl pek zarif, pek eğlenceli manzumelerliyle her gün halka ferahlık vermeğe çalışmıştı. Emle Henriot’nun dediği gibi: “Şiir niçin daima hüzün verici olsun? Şiirin yalnız ciddi, lirik veya melânkolik olacağı hakkında bu batıl itikat neden? Neşenin cazibeli ve sanat eseri olmaması için bir sebep mevcut mudur?”
Bir zamanlar en esprili, en nekre adamlar ve sanatkârlar yetiştiren İstanbul, şimdi böylelerinin kıtlığını çekiyor; ölenlerin yeri boş kalıyor. Tiyatrolarımızda frenk nüktelerinin yardımiyle gülümsüyoruz; mecmualarda Amerikan fıkralarına dayanan lâtifelerden tebessüm hissesi koparmağa uğraşıyoruz. Tatlı mizahın mevkiine yavanlık geçmediği zaman haşin ve amansız bir hiciv kuruluyor. Nerede söz ve fikir hürriyetinin nimetlerinden cinaslı ve müzikli “revü” 1er, neşeli manzumeler okunan “kabare”ler; hattâ eski tulûat komikleri, panayır palyaçoları ve paskalları? Nerede “Tesadüf,, gibi güldürücü telif veya “Çalgıcının Seyahati”, “Zavallı Bakkal” nevinden katıltıcı tercüme romanlar?
Bari radyolarımız programlarına biraz neşe katarak o boşluğu doldurmağa çalışsalar... Esprili yeni elemanlar yetiştirmeğe, hiç değilse mevcuttan istifade imkânını arasalar. Gam tortusu içmekten bıktık; hayat kahvesinin birazıcık da köpüğünden tadalım. Keçiboynuzunun içinde zerre kadar da olsa yine bal bulunur. Onu arayalım.
Gülmenin yaşama ve çalışma enerjisini arttıran, nasıl medenî bir ihtiyaç olduğunu bilen memleketler bunu her vasıta ile, bilhassa radyo sayesinde temin ediyorlar. Ankara ve tstnabul Radyo merkezlerimiz bize ara sıra bir gülücük yapamazlar mı?
Bugün kutlanacak olan
sağlık günü
H
iinasebetiie
Çocuk felci
Poliomyâlite bir çok memleketlerde hemen her yıl bâzı insan topluluklarına saldırarak ölü veya sakatlar bırakmak suretiyle kurbanlarını alır. Sağlık makamları en çok yazın sonlarına ve sonbahara doğru bu hastalığın yeni artış belirtilerini yakalayabilmek için ayrı bir dikkatle pusuya girerler. Hiç şüphesiz bu makamlar bu hastalık hakkında hâlâ bir büyük istifhamın mevcut olduğunu ve şimdilik yalnız yeni vakaları haber almak suretiyle gelişmesini tetkik ederek mümkün olduğu kadar yayılma sahasını daraltmaya çalışmaktan başka ellerinden bir şey gelmediğini biliyorlar. Fakat ne de olsa bu kadarı bile, başka imkânlar arasında, onunla savaşmak ve hastalığın mahiyeti hakkında daha başka şeyler öğrenmek bakımından faydalıdır.
Fakat mütehassıslar çocuk felci hakkında ne biliyorlar? Daha doğrusu neleri bilmiyorlar? Bu hastalık topluluklardan topluluklara,insanlardan insana nasıl yayılıyor? önlenmesi mümkün müdür? Her vakit başlıca karakteri felç yapmak mıdır? Poliomyâlite tehlikesini nasıl azaltmalıdır?
Bütün klâsik belirtileriyle tanıdığımız çocuk felci oldukça az yaygın
HU»


hakkında ne
olmakla beraber başka sönük şekilleriyle bu hastalık insanlara ait bulaşık hastalıkların en çok Taşlananıdır. Hiç iddiasız denebilir ki. dünya sakinlerinin 3 4ü hayatlarının herhangi bir safhasında onun bir virüs olarak tanınan görünmez Amiliyle temasa gelmiştir. Bununla beraber insanda bu hastalığa karşı teessüs e-den muaflık pek kesin değildir, öyle anlaşılıyor ki. bu tabii muaflığın müddeti poliomyölite'in âmili olması muhtemel çeşitli virüs nevileriyle sık sık temas neticesi değişebilir. Henüz tesiri muhakkak hiç, bir koruyucu u-sul bilinmiyor. Fakat âlimlerin çeşitli virüs cinsleri üzerinde yapmakta oldukları araştırmalarla oldukça yakın gelecekte tesirli bir aşının bulunması mümkün olacağı umuluyor.
Poliomyölite nasıl yapılır? Bu şimdilik bilinmiyor. Genel olarak kabul olunduğuna göre hastalık insandan insana temasla geçiyor. Fakat hastalığın çeşitli durumlarında Jermin mevcudiyetini bulmak çok güçtür. İntana yakalanmış insanların çoğun-luğu hiçbir tezahür göstermez ve çok defa görülebilen belirtiler telâş verici olmayıp Adi bir boğaz ağrısı veya hafif ateşten ibarettir. Salyanın bulaşmada başlıca Amil olduğu anlaşılıyor. Buna karşılık lâğım suları, bö-
biliyoruz ?
çekler, gıda ve içme sularının bu hastalıkta yayılma vasıtaları olmasından pek az şüphe edilmektedir.
Garip bir müşahede olarak söylenebilir ki, çocuk felcinin çokluğu, çok ilerlememiş memleketlere bakarak daha yüksek bir hayat seviyesine kavuşmuş memleketlerde daha göze çarpıcıdır. Bu da mütehassıslara, hastalığın virüsü ile ilk defa temasa gelen ve analarından aldıkları muaflıktan faydalanmakta devam eden çocukların (ilk yaş ve meme çocukları) ileri yaşlarında hastalığın felçli şekline karşı daha az hassas olduğu kanaatini vermektedir.

Bu problem hakkındaki araştırmalara, belirli direktiflere göre bir çok memleketlerde devam edilmektedir. Bu araştırma neticelerinin mümkün olduğu kadar bütün sağlık idarelerine bilgi verilmesi işi bilhassa OMS’a (*) aittir. tm-kân bulunursa ve gerekirse OMS bazı muayyen noktalar hakkında münasip göreceği tavsiyeleri de yapabilir.
(•) OMS: Organisatıon MondıMe de la Sant^’nin baş harfleridir. "Dünya Sağlık Teşkilâtı” demektir.
Ahmet Homdi Tanpınar
Sahnenin Dışındakiler
- 30 -
Bunları düşününce bütün gece ihsanın bir kaç defa Sabihanın el İşaretlerini tekrarladığım hatırladım. Fakat garip değil mi? Artık kıskanmıyordum. Zihnim, tıpkı Sabiha gibi, onun o akşam bana bahsettiği üçüncü insanla meşguldü. Tıpkı onun gibi ben de bu hiç tanımadığım insanı merak ediyordum. Onun için Sablhayı sevip sevmediğini dahi pek düşünmüyordum. Ben seviyordum ya. bu benim için kâfiydi. Göztepedeki geçirdiğim iki tecrübe beni değiştirmişti. Onun için bu cümlelerle karşılaşır karşılaşmaz içimi altüst eden sarsıntıya rağmen İhsanın yüzüne baktım. İtiraf edeyim ki, bunu çok zalim bir hisle yapmıştım. ihsanın yüzünün, o anda Sahihaya ben-zlyeceğıni sanıyordum. Eğer bu benzeyişi onda yakalamaydım, meselâ bu tarzda konuşurken Sa-bihanın yaptığı gibi gözlerini kısmış olsaydı, yüzünü tatlılaştırmaya çalışsaydı, ona içimden “Kukla! Sen de bir kuklasın!” diyecek ve belki de üzerimdeki tesirlerini silkip alacaktım.
Altı aydan beri bir yığın şeyden kopmuştum,
bağı da koparmak istiyordum. Fakat thsa-v yüzü hiç görmediğim şekilde sertti. Pek mâ-146
nasını anlamadığım huzursuzluğunun İçinden babama âdeta dik dik bakıyordu.
İhsan, bütün bunlardan habersiz, sözünü bitirdi:
— Bilmem korkumu arzedebildim mi? Hâdiselerin eline düşeceğiz... Bundan korkuyorum.
Nuri Bey, o susunca, deminden beri kendisini telâşlandıran mektuplar meselesine döndü;
— Ekrem Beyin size yazdığı mektupları yaktınız değil mi? Aman yakın, nolur, nolmaz bilinmez!
— Hem alır almaz yaktım. Yalnız İkincisini bir gün adamcağızın işine yarar, diye sakladım. Zaten mühimce birkaç kişiye göstermiştim.
— Bana kalsa o bile tehlikeli... Muhabere ediyor, derler.
Babam omuzlarını silkti. İhsan hayret içinde idi.
Nuri Bey, ayrılırken, ertesi cuma günü Ycni-kapı Mevlevihanesine gitmeyi teklif etti. “Tev-fik de bulunacak!” diyordu. Ihsan, babam razı oldular. Ihsan:
— Bana musikimiz, tek bağlanış noktası gibi geliyor. Kim bilir belki bir gün yalnız onunla kendimizi anlayacağız! Sonra daha yavaş bir sesle kendi kendine ilâve etti: — Belki o da etrafımdaki kuyulardan biridir.
Yüzünde, hakikaten düşmekten, boğulmaktan korkar gibi garip bir hal vardı.
XII
Moliâre tercümelerinin asıl tesiri Sabihanın üzerinde oluyordu. Bir akşam, Ihsan gittikten sonra beni zorla oturttu, kendi dertlerinden bahsetti
— Ben hep hep böyle mi kalacağım! Bir şey yaparmyacak mıyım hayatımda?
147
— Ne yapmak istiyorsun? diye sordum.
— Ne bileyim? Bir şey olmak istiyorum her halde. Anneme, babama benzemek istemiyorum. Ne de etrafımdaki bir yığın şımarığa... O kadar insan gelmiş, gççmlş... Hepsi bir iş görmüş! Ben de bir şey yapmak istiyorum.
— İşte okuyorsun, çalışıyorsun!.
. — Sade bununla olmuyor. Onlar dışardan gelen şeyler. Ben içimde bulmak istiyorum. Kendi kendimi yapmak istiyorum... Sonra birdenbire sualini değiştirdi: — Sen, dedi, kendine bir meslek seçtin mi?..
Ben bu işi hiç düşünmediğimi söyledim. Hakikaten düşünmemiştim. Sultaniyi bitirmem için daha birkaç sene vardı. Kendimi bu mühletin arkasında bir nevi emniyette biliyordum. Bununla beraber denizcilik hoşuma gidiyordu. Arkadaşım Vedatla mektepte her gün haritayı açarak uzun ve çok uzak seyahatler hülyası kuruyorduk. Bu bir kaçıştı. Fakat neden kaçmak istiyorduk?
— Belki Bahriyeye girerim., dedim.
Sabiha bir müddet düşündü, sonra elini omuzuma koyarak:
— O da fena değil!., dedi. Ama ben başka şey düşünmüştüm. Seninkinde insanın yine bir tek hayatı oluyor. Ne İsen o kalıyorsun, halbuki benim düşündüğüm büsbütün başka bir şey. Onda her şey, istediğin her şey olabilirsin! Her gün başka bir insan olabilirsin!
— Aktörlük mü. diyorsun?
— Evet, aktörlük... Sara Bernar, erkek rollerine bile çıkarmış. Geçen günü Sakine halam söyledi.
— Ama, yine senin bir hayatın olacak! Kendi hayatın! t
— Tabii, ama yine her gün bir başkası da
148
olacağım. Bu akşam çok hasis bir insan, tıpkı bu kitaptaki gibi... Yarın başka birisi, öbürsü gün daha bir başkası... Bütün insnalan tanıyacağım, hepsinin kılığına gireceğim.
— Kadınlar bizde aktör olamazlar...
— Bugün olamazlar ama, yarın olurlar... Yarın, ne olacağını biliyor musun? Her gün bir şey değişiyor. Dün, Pakize Hanım, “Bu çarşaflarla on sene evvel kadınlar sokağa çıksaydı kıyamet kopardı!” diyordu. Hem kimin çarşafı için biliyor musun? Annemin! Sonra ben kendim için düşünmüyorum, senin için düşündüm...
—Benim hiç hevesim yok...
— Hiç değişmek, başka birisi olmak istemiyorsun? Kendinden ayrı bir şey... Ben öyle istiyorum. Bunu, her gece uyumadan evvel başka türlü imişim, başka insanmışım gibi hülya kuruyorum. - Sonra birdenbire ayağa kalktı, konsolun gözünden bir kitap çıkardı: — Dün akşam hep bunu okudum. O kadar güzel ki...
Baktım, Abdullah Cevdet’in Romeo ve Jüliyet tercümesiydi.
— Ne dersin Cemal? Şunu oynayalım mı burada, bizim evde, yahut sizde?
Tıpkı bahçelerinde, babasının boş içki şişelerinin. bulunduğu kümesin önünde olduğu gibi gözleri parlıyordu.
— Oku! Bak, o kadar güzel ki... Sonra ikisi birden örflyorlar... Orası biraz tuhaf ama...
— Bırakmazlar, dedim. Hiç kabil mi? Bu mahallede... Zaten dedikodudan etraf yıkılıyor.
— Hiç bir şey yapmazlar... Kimsenin haberi olmaz kİ. Sonra hepsini çağırırız. Gündüz hanımlara, gece beylere... |
Gülmekten katılıyordu.
— Sonra bu kadar İnsanı nereden bulacağız?.
149
— Senin arkadaşların, benim tanıdıklarım, dolu! Ihsan Bey bize yardım eder.
Babasının odaya girmesi üzerine bahis yarıda kaldı
Süleyman Bey o akşam çok neşeliydi. Bir kaç hafta içinde seyahate çıkacağını söylüyordu. Dönüşte çiftliklerin işini halletmiş olacaktı. Projelerin ondan sonraki kısmı hemen birbiri ardınca, sanki Süleyman Bey üstüste beş on hayatı ayrı ayrı yerlerde yaşıyacakmış gibi, — değişiyordu. tik önce Avrupa seyahatine çıktı. Biraz sonra bu seyahati tek başına değil de Sabiha ve annesiyle beraber yaptığını öğrendik. Bununla beraber dönüşte yersiz kalmamak için — yolculuğunun tam ortasında iken, — İstanbulda bir ev ile Boğazda bir yalı aldı. Sonra birdenbire ecdadının topraklarını bırakmamağa karar verdi. Evi ve yalıyı olduğu gibi bırakarak memleketine döndü:
— Orada o kadar Türk ve Müslüman var... Onlar bırakılır mı? Ecdat kabirleri:..
Sündüs Hanım hastalığın içten kemirdiği çehresiyle bu tasavvurları Adeta çok uzak bir şey gibi dinliyordu. Sonuna doğru:
— Hiç çiftlikleri ne halde bulacağını düşünmüyorsun? dedi. Sabiha yan gözle annesine baktı.
Benim bulunduğum geceler babasına itiraz etmemesini annesinden istemişti. Ana kız sessiz bir bakışla anlaştılar.
Süleyman Beyin ise keyfi kaçmıştı. Sağ pliyle başını kaşıdı. Düşünceli, düşünceli:
— Sahi o da var... dedi. O zaman oturur, işe yemden başlarım! Ve bu karan verdikten sonra tekrar memaliki ecnebilerle seyahatine devam etti.
(Devamı var)
150

7 Nban ItoU
Dünya kupası futbol
ŞEHİR MEKTUBU
î«al zamanında gizli hareket hikâyelerinden
Dün kıyamet kopmadı, fakat.
HİKAYE


Falan yenle, ihtiyar olduğu için kucakla taşınan bir imam, “Alâmetler belürdi, kıyamet yakındır” diye kehanette bulunmuş !... Ama. dedik ya kıyamet kopmadı
Ingiliz Milli Futbol Takımı ne durumda?
Gölgeler ordusu
Yazan : Joseph Kessel
Çeviren : A. N.
Ingiliz Millî Takımının ”for” hattı için en kuvvetli adaylar arasında birinci plândadır
Mannion, Mortensen ve Bailey’in isimlen
pöL/rmez, tayi-far-
Fe^ kir
•e-
bir ke-orya-
bir
7U-
so-
di-
Dün kıyamet kopaeuktK Kopmadı.
Filân yerde üç papaz söylemi9» herkes inaıımı? dibi gidip onlara günah çıkarmak IsliycnUrr olmu^, bak-mifilar, papaslan koydunuzsa bulunuş, nabedil olmuşlar. Kendilerine iman edenler bunu yeni bir mueiee saymışlar amma, köşe başındaki bakkal Bodos ağa;
— Korkmayın, demiş, f oyalan meydana çıktı diye başka yere, a-dam avlamağa yitmişlerdir.
Falan yerde, ihtiyar olduğu için kucakla taşınan bir imam “Alâmetler belürdi, kıyamet yakındır" diye kehanette bulunmuş. Amma, dedik ya kıyamet kopmadı. Kendisine Atananlar °O. m mi 6 nisandan bahsetmiş idi. hele bekleyiniz*' diye ayak diriyorlarmış. Buna da manav İsmail:
— Zırva, diyor, tevil
adamcağız çocuk gibi kucakta nıyorr da... Kimse bunadığını it kında değil..
Svet, dün kıyamet kopmadı, kat bizim sokakta koptu, şöyle
Sabahın saat yedisi :^i desem,
kizi mi, âsabımm bozukluğundan farkında değilim — uyandıktan hayli sonra köşedt kı bakkal pcnklerini açdığına göre ikisinin tası olarak — müthiş darbelerle
lağımdan sıçrcuiım, koşup, p« ncc-c-yi açınca hemen burnumuıı hizasında bir merdiven göründü. Bir adam, elinde çekiç, mermer yontar gibi pencerenİH üstünü delmekle meşguldü, Sebebi öğrenmekte gecikmedik.
Bir hat çekiliyormuş, ve yanm metrede bir de halka konulara kını 9. Ne çare? Boyun eğdik, beklemeğe koyulduk. Aman Yarabbi, bizim a-partmanm cephesi ne de uzunmuş, demeğe kalmadı, caddeden bu çekiç darbelerine tempo tutar gibi, onlarınkinden daha çok gürültülü ve muttarit sesler duyuldu. Günlerden dün, perşembe okluğu ıçiıı, iki apartmandan hizmetliler halı düğmeğe başlamışlardı. Vakaa, haftada gün. hah silkelemeğe Belediye zamları müsaade ediyor amma, kağa ve dövmeğe değil!
Bu yasağı kimse dinlemez mi
ye kahvemi içerken yine penceremin altından bir vaveylâdır koptu. Üç şoför kavga ediyordu ve hayret, bizim sokağa taksiler sıralanmıştı. Düğün!. Olamaz. Cenaze!. Bu saatte kaldırılmaz. Mesele anlaşıldı. Bitişik sokak taksi durağıdır ve sabahları “dolmuş” oradan yapılır. Fakat ^dolmuş,, işi kârlı olduğundan, hep büyük taksiler nöbete giriyor, sekiz kişi almadan kalkmıyor. Küçük taksiler de, yasak olduğu hakle, bizim sokaktan dolmuş yapmaya karar verip gelmişler, dizilmişler, lâkin biri, ötekinin sırasını mı almış ne?, kavga çıkarmışlar.
Birden sessizlik çöktü. Artık çekiç darbeleri duyulmuyordu. Hah dövülmüyordu kavga edilmiyordu. Sokağa çıkıp baktım, aport imanın cephesine yirmi beş takoz vurulmuştu. Demek binanın uzunluğu 12,5 metre. Hiç olmazsa bu malâmatı edindik. Saate baktım, on bir!
Kıyamet kopup hayatımı kaybetmemiştim amma, günüm mahvolmuştu. Bu satırları yazarken hâlâ beynimde tokmak sesleri var. Filân yerdeki üç papazla falan yerdeki kucakta taşınan imamın haklan varmış. Bu gürültülü şehirde her gihı kıyamet kopuyor da, biz, alışmışız, pek farkında olmuyoruz.
Bir İstanbullu
y o 11ar da bisikletle dolaşıyor, kendisi fazla düşünmeden aldığı emirleri yerine getiriyor, memnu mın-t akala rdan bir dalavere ile şifreler, silahlar, verici radyo cihazları geçiriyor, basit insanlara bunların kullanılmasını öğretiyordu. Onlara kendini başka bir isimle tanıtıyor, onların da kim olduklarım bilmiyordu. Bir sabah meçhul bir denizaltının bıraktığı bir paketi almak için saatlerce yüzmüşlü, bir gece gökten düşen paraşütler toplamıştı.
Kel Fel!x, onu hiç korumuyordu:
— Bu çocuk kafanla sen işin içinden daima çıkarsın, diyordu.
Gİ2İI Mukavemet Hareketi insana aman vermezdi. Görülecek işlerin sonu gelmiyordu. Kendisi gibi parası ve vakti müsait olan a-danılar azdı harekette. Bu yüzden Jean-François en tehlikeli işlere sevkediüyor, durmadan çalıştırılıyordu. Bağlı olduğu teşkilât hakkında hâlâ bir şey bilmiyordu. Şef
Jean-François Promenade des Anglais'de acele yürüyordu. Kendisi gibi Paris’ten Nice’e iltica etmiş ve kendisi gibi işi gücü olmayan birkaç arkadaşı ile buluşacaktı. Gerçi buluşma saatine daha çok vakit vardı, fakat Jean-François, genç ve kuvvetli olduğu için şiddetli güneşin altında çabuk yürüyordu. Erkek eşyası satan bir mağazanın önünde durdu. jCamekânda kartsız satılan ipekli sabahlıklar gördü. Jean-François’ uta sabahlığa hiç ihtiyacı yoktu, ama >ş olsun diye girdi. Tezgâhtar onu güler yüzle karşıladı. Herkes Jean-François’ya güler yüz gösterirdi, çünkü güzel, neşeli, sade ve samimi bir gençti. Tezgâhtar nazik olduğu için, Jean-Fran-çois iki sabahlık salın aldı. Çıkarken kendi kendine güldü. O anda meşin caket giymiş, kısa, boylu bir adama rastladı. Jean-François avazı çıktığı kadar:
— Feüx. Kel Fellx! diye bağırdı.
Adam durakladı. Jean-François-yı tanıyınca, yüzü güldü. Ayni bölükte askerlik etmişlerdi.
— Hiç değişmemişsin, bebek! Her zamanki gibi genç ve güzelsin.
— Ya sen, çıkar şapkanı bakayım, hâlâ kel
Felix biraz m tuttu:
— Yapma, dedi.
— Ne diye
Garajın ne oldu?
— Almanlar otomobillerinin tamirinde çalışmamı istiyorlardı. Ben de bıraktım gittim.
Yusyuvarlak yüzü parlıyordu. Jean-François, bu gürbüz, cesur adamı çok severdi.
— Gel bir şey içelim, dedi.
Fellx İçmek iatemedL Jean-François ile rahat konuşmak istiyordu. Tenha bir sokağa saptılar. Felix:
— Ne yapıyorsun şimdi? diye sordu.
— Hiç.
— Hiç mi? Mukavemette bir i-t şin yok mu?
Jean-Françols yavaşça:
— Yok, diye cevap verdi. Tek başıma ne yapayım, kimseyi tanımıyorum ki.
— Tembel... Sana İş var bizde: kâğıt götürüp getirmek, silâh saklamak, Gestapoyu alaya almak... Tam sana göre mükemmel bir hayat
Jean-François sevinerek;
— Mükemmel bir hayat, diye tekrar etti Ve o ana kadar sürdüğü hayatı birdenbire mânâsız buldu.
— Ama erken kalkmak, iş görmek ve sual sormamak
— Ben öyle hayatı mütecessjs de değilim.
Kel Felix arkadaşının püı omuzlarına baktı:
— Senin gibilere ihtiyacımız var. Günün boş geçmedi.
Bir an sessiz yürüdüler, sonra Felix:
— Yarın Marsilyada gel beni bul. adresimi a).
Jean-François cep defterini çıkaracak oldu.
— Sakın ha. bizde yazı yok. Ezbere. Kimseye bir lâf yok. anladın mı?
— Deli miyim..
— Herkes öyle der, sonra karısına, sevgilisine veya annesine...
— Annem babam öldü. Bir tek ağabeyim var. çok severim, ama ona bir şey söylemez, çünkü anlamaz. Çocuk gibidir.
Fellx güldü:
— Nasıl da taşanları tanıyor, ha! diyerek adresini verdi ve u-zaklaştı.
Walter Pilkington
Ingiltere
alıyor
Aeçenlerde İngiltere ve İskoçya fut-bol İlkleri takımları arasında Mıddlesborough’da yapılan maç, iki memleket temsili takımları arasında yıllık karşılaşmanın mûtat mukadde-m es inden daha önemli bir mahiyet arzelmiştir. Bu maç dünya futbol kupasına hazırlanan her iki memleket için elemanlarını deneme fırsatı sağlamış ve seçiciler, temsilî takımlara adaylıklarını koyan oyuncuları tetkik etmişlerdir. İngiliz Lig takımının bire karşı Uç golle oyunu oldukça rahat kazanması, nisan ayında yapılacak iki memleket temsili maçının neticesi hakkında bir ölçü telâkki edilmemelidir. Bu büyük imtihan için her İki taraf sahaya en kuvvetli kadrolariyle çıkacaklar vc netice muhtemel olarak İskoçya temsili onbirının Rio’ya gidip gitmiye-ceğini tâyin edecektir. Iskoçyalı futbol İdarecileri İngiliz adaları şampiyonluğunu muhafaza etmemeleri halinde bu cazip seyahata çıkmıya-caklannı söylemişlerse de. İskoçya Futbol Federasyonunu hu durumundan vazgeçirmek için gayretler sar-fedilmektedir.
Ara - lig turnuvası kaideleri mucibince, Middelesborough’da yenilen İskoçya lig takımında, Ingiliz kulüplerine mensup Iskoçyalı oyuncular yer almamışlardı. Fakat İngiltere -İskoçya temsili maçında Brennan, Liddell ve Steel gibi Ingiliz kulüplerine mensup oyuncular büyük imtihan İçin İskoçya takımındaki yerlerini alacaklardır. Buna mukabil Ingiltere de. aslen İngiliz olup tskoç-ya, Gal veya İrlanda takımlarında oynayan futbolcuları temsilî takımına alacaktır. Esasen İngiltere ve İskoçya lig takımlarının karşılaştıkları gün lig seçicileri. İngiltere Kupası yan finalinde oynayan oyuncula-n takıma almamışlar zira her iki maç aynı gün oynanmıştı. Buna ilâveten o günlerde sakat olan Matthews ve Finney gibi yıldız oyuncular da Lig takımında yer alamamışlardı.
Fakat maç. seçicilere, maharet, sürat, kuvvet, gençlik, insicam, müdafaa ve ta ar ı^ızd a muvazene, gol çıkarma ve intibak kabiliyeti gibi faktörleri bünyesinde mezceden temsili bir takım seçmek hususunda faydalı bilgiler sağlamıştır. Esasen Rio turnuvasına iştiıak edebilecek iktidarda bir değil iki seçme onbir bulup meydana çıkarmak İngiliz futbol çevreleri için bir sürpriz teşkil etmiye-cektir. Şimdiki halde İngilterede Willıams'dan üstün kaleci yoktur. Milli takıma aday bekler Rameey’le Aston tecrübeli ve güvenilir oyunculardır. Santrhaf Franklin uzun müddetten beri İngiliz müdafaasının belkemiğini teşkil etmektedir.
Sol hafbek ve takım kaptanı Wringht takımın en kıymetli ele-manlanndandır.
Millî İngiliz takımının for hattı için en kuvvetli adaylar arasında Mannion. Mortensen ve Bailey’in adlan zikredilmektedir. Her halde, tam formlannda olmalan halinde milli takıma seçilmeleri hemen hemen muhakkak olan 4 oyuncu, Mortensen. Mllburn. Bentley ve Rowley’dir. Bu oyuncular icabında takımdaki asli mevkilerinden başka yerlerde de oy-nıyabilırler. Mortensen. kıymet biçilmez bir hassaya, büyük bir maçta şahlanmak iktidarına maliktir, İngiliz seçicileri, Mortensen’! millî takımda sağiç mevkiinde oynatmayı tercih etmektedirler. Fakat kendi kulübü
Kupası dom| finalinde Arşen al He C helsea arasımla 2-2 beraber biten maçta. Arsenal kalecisi Su indin (’heLsea soiiçi Bilington’un ayağından topu
Blackpool, Mortensen! merkez muhacimi mevkiinde oynatmaktadır. Mortensen, harp sonrası Kupa ve Lig maçlarında kulübü hesabına geçenlerde yüzüncü golünü atmış ve Iskoçya Lig takımına karşı 101 inci ve 102 nci sayılarını kaydetmiştir. En ufak bir fırsatı kaçırmayan, an! ve yıldırım gibi hücumlariyle karşı taraf müdafaasını şaşırtan Morten-
sen, modern devirlerin temsil! maçlarında gol atma rekorunu elde tutmaktadır. Kendisini Rio seyahatine götürecek pasaport şimdiden cebinde gibidir. Kıraliyet Hava Kuvvetlerinde pilotluğu devrindeki gibi şimdiden futbol sahalarında aynı yılmaz cesareti gösteren bu as oyuncu memleketini asla utandırmamak şöhretini haizdir.



ra
Enternasyonal basketbol maçları dün gece başladı
Lübnanlılor, Suriyelileri 39 - 29 mağlûp ettiler bitirmeye muvaffak oldular. İkinci devrede de hâkimiyeti ellerinden bırakmayan Lübnanlılar, rakipleri Suriyelileri 39-29 mağlûp ettiler.
Lübnanlılar çok çalışmış olduklarından oyunun başından sonuna kadar güzel bir oyun çıkardılar. Suriyelilerde ise nefes kabiliyeti ve el hâkimiyeti hemen hemen hiç yoktu. Saha da yeni cilâlanmış olduğu İçin her iki tarafın oyuncuları mütemadiyen kayıyorlardı.
Cumartesi gecesi Spor ve Sergi Sarayında Türk milli basketbol takımı Suriyeliler ile oynıyacaktır.
Enternasyonal İstanbul basketbol turnuvasına dün gece Spor ve Sergi Sarayında adedi sayılacak kadar az bir seyirci önünde başlandı.
Saat dokuzda evvelâ Lübnan milli takımı, onu takiben de Suriyeliler ve nihayet Türk milli takımı alkışlar a-rasında sahaya girdiler. Lübnan, Suriye ve Türk milli marşları ayakta dinlendikten sonra, her üç milletin basketbolcüleıi teker teker seyircilere takdim edildi. İstanbul Vali ve Belediye Başkanı yerine Beden Terbiyesi Umum Müdürü Vildan Aşir Savaşır, Milletlerarası Basketbol turnuvasını açarak, şehrimizde misafir bulunan Lübnan, ve Suriye sporcularım selâmladı.
Turnuvanın ilk müsabakasını Lübnan ile Suriye tak imlan yaptılar, Türk hakemlerinden Turgut Atakol ve izzettin Somerin idare ettiği bu maça her iki takım da şu kadrolarla çıktılar:
Lübnan mili! takımı:
J. Diarbakrian, H. Mikaorü, H. Georgiou, M. Harpouche, L. Barbarlan, M. Fathailah, A. Mamo, G. Ar-badği, Ş. Rababi, V. Azadlan, Baraka t, A. Itani.
Suriye milli takımı: K. Şevki, Kavat, F. Neşavi, H. Kerküklü,
Gravi, 1. Kudsi, F. Şeref, F. Habeş, O. Şükrü. N. Noal, T. Maşnuk, Z. Ti-navi.
İngilterede hakemler hakkında yeni bir karar
Ingiltere Federasyonu, futbolu bırakan profesyonel oyuncuların hakem olmalan mevzuuna dair önemli bir karar almıştır. Bu oyuncular birkaç defa küçük maçlarda tecrübe edildikten ve liyakatleri de görüldükten sonra uzun müddet
doğrudan doğruya birinci nnı idare etmeye yetkili lardır.

misin?
asabiyetle şapkası -
Nice’tesin, Felix?
cereyan dokunur
olarak yalnız Kel Felix*i tanıyor, daha ötesi tamamen meçhûldü. Fakat Jean-Françols spor ve oyunu seven bir gençti. Şefleri kim olursa olsun, ona bu sevdiği hayatı sürdürüyordu, ya, daha ne isterdi.
• • •
zaman, Muka-ne kadar bağlı
vardığında ba-
N.
V. M.
Saint-Luc, diye ses-
adı sadece Luc'tü. müşfik, ruhi hayata
bugün? olacak, dünkü gibi tâ-
sonra?
lâzım.
severini,
atlet ya-
beklenilmeden lik maçla-kılmacak-
gelir. Duduklann-
Suriyeliler oyuna güzel başlayıp ilk dakikalarda arayı açarak galip duruma geç tilerse de, Lübnanlılar güzel bir taktikle ilk devreyi 17-15 galip
Bu vaziyet karşısında şen hakem komitesi, bu kararını hiç de hoş karşılamamış-tır. Çünkü İngilterede birinci lik maçlarım idare edebilmek için en a-şağı beş sene hakemlik etmiş olmak lâzımdır. On bin âzası bulunan hakem komitesinin bu kararı fiili olarak protesto etmesinden korkulmaktadır.
telâşa dü-federasyonun
Jean-François gizli bir vazife ile Parise geldiği vemet Hareketine olduğunu anladı.
Gare de Lyon’a
vulunda birkaç gün evvel paraşüt-le indirilen bir İngiliz verici cihazı bulunuyordu. Böyle bir âletle Pariste yakalanmak korkunç işkencelerle ölüm demekti. O gün ise Gestapo memurları bütün bavulları açıp kontrol ediyorlardı. Jean-François‘nın uzun düşünmeğe vakti yoktu. Gardan çıkarken, bir adım ötede zayıf, hastalıklı bir çocuğun, ihtiyar bir kadının yanında güçlükle yürüdüğünü gördü. Çabuk çocuğu kucağına aldı, elindeki bavulu da önde yürüyen bir Alman askerine uzattı:
— Bunu taşıyıver, arkadaş, İkisi birden çok ağır oluyor, dedi.
Alman askeri gülümsedi, bavulu aldı. Kontrolsuz geçtiler. Birkaç dakika sonra, bavulu bacakları arasında, metroda oturuyordu. Rahat bir nefes aldı. Fakat iş bununla bitmedi, indiği istasyonda bu sefer Fransız polisine çattı. Polisin biri:
— Bu ne? diye sordu.
— Ne olacak,
— îyl. geçin.
Jean-François vereceği kelepir
götürdü, dükkâncıya teslim etti. Adam onu yemeğe alıkoymak istiyordu. Bir gün evvel bir sigara masası verip kocaman bir sucuk almıştı, ziyafeti Jean-François ile paylaşmak için ısrar ediyordu. Mağazanın dibindeki ocakta yağ içinde kızaran sucuğun mis gibi kokusu Jean-François’nın burnunu
bir radyo.
ptlmeşe cihazı eşya dükkânına
Yeni hayatı tam Jean-Françols' ya göre bir hayattı. Gece gündüz
gıdıklıyordu. Fakat bir fşt Olduğunu »öyUyerek, adamdan ayrıldı.
Bavulu şimdi tüy gibi hafifti. Geceyi yolda geçirdiği halde, rahat ve keyifliydi. Paris’i bir boydan hır boya dolaştı* Düşman askerleri ile dolu ölü caddeler bile neşesini kırmadı. Büyük bir zafer kazanmıştı. Islık çalarak, ağabeyinin kibar bir mahallede oturduğu zarif eve vardı, işgalden evvel yengesi ve yeğeni de bu evde otururlardı, fakat şimdi köyde kalıyorlardı. yalnız ağabeyi resimleri, kitapları ve sazlarından aynlarna-dığı için olacak, Parısteki evine dönmüş, orada oturuyordu.
Jean-François girer girmez doğru kütüphaneye gitti, usulcacık kapıyı itti. Ağabeyi sırtını çevirmiş kalın bir kitap okuyordu. Giydiği paltonun yakası kalkık, başında da bir yün takke olduğundan yilzü görülmüyordu. Jean-François bir kahkaha atarak:
— Selâm, lendi.
Kardeşinin fakat sakin,
düşkün bir adam olduğu için, arkadaşları ona Saint-Luc adını takmışlardı. Luc yerinden kalkarak:
— Küçük Jean... Küçük Jean._ Sen misin, diye bağırdı.
İki kardeş öpüştüler. Aralarında bir hayli yaş farkı olduğu halde, Jean-François ağabeysinden çok daha kuvvetli, daha çevik ve becerikli olduğundan ona pek e kadar da hürmet etmezdi.
— Beyefendimizin kitapları da, piyanosu da, kemanı da burada. Hayatından memnunsun tablL.
Luc gülümaiyerekı
— Memnunum, ne olacaka diya cevap verdi. Peki, nasıl geldin, kt> çük Jean? Paris'e giriş müsaaden, vesikan vardır inşaaHah.
Jean-François vaktinde duıdu. Az kalsın, mükemmel taklit edilmiş sahte bir geçit kâğıdı ile geldiğini ağzından kaçıracaktı.
— Hem açlıktan ölüyorum, diye ilâve ettL
Luc hizmetçiyi çağırdı!
— Yemek yiyelim, dedi. Yemeğimiz ne
— Ne hana.
— Ha,
— Sonrası da yağsız peynir»
— Ha!
Luc mahcup, kardeşinin yüzüne baktı.
— Ne yapalım, harp bu, dedi.
— Peki, karaborsayı ne yapıyorsun ? |
— Hizmetçi polislerden korkuyor, ben ise...
Jean-François istihfaflı bir gülüşle:
— Sen de korkuyorsun, itiraf et.
Evin yegâne ateş yanan odası olan mutfakta yemek yediler. Jean-François, kelepir eşya satıcısının evinde kalmadığına üzülüyordu. Fakat bir sucuğu iki seneden beri görmediği ağabeysine tercih ettiğinden dolayı utandı. Sonra düşündü ki, kelepir satıcının dükkânında onu çeken sucuk değil, serbest konuşabilmek imkânı idi. Orada olsa, sahte vesikasını gösterebilecek, polisleri nasıl aldattığını anlatabilecek, onlardan da kim bilir kaç tane biribirinden hoş macera dlnliyecekti. Jean-François sabah tanıdığı dükkâncının kendisine öz kardeşinden daha yakın olduğunu hissetti. Hakikî hayat mukavemet hayatı, hakikî dostları o hayatı kendisi ile paylaşan arkadaşlan idi. Halbuki ağabeyi, kitapları, sazları ile mücerret bir hayat yaşıyan ağabeyi kendisinden ne kadar uzaktı.
Felix. Jean François’ya Pariste kalmak için üç gün izin vermişti. Fakat o aynı gece cenuba hareket etti.
mekteplerde mu-Rum iıımi. 7 — Soru. 8 — Cav-— Vazifesi faz la
acı bazısına tatlı la Bömür. 4 — Nota. (Tersi) Bek tabilerin pkl. 5 — Buutlardan. (Tersi) Ea-kl harflerden birinin okunuşu. 6 — Fonuna A gclirze eski alkl derzi olur. Bir (Tersi) Beri. (Tersi) lak. İpek deposu. 9
bulunan (üç kelime). 10 — Şekva rahibi (İki kelime).
YüKAIlD.AN AŞAĞI:
1 — Çabuk yol alış (İki kelime). 2 — Değeri bildirir. (Tersi) Bildirimine. ?— Düzlük yer. Kibar. 4 — Titreyiş. Sıfat takısı. 5 — Bir musiki Aleti. (Tersi) VÜcudllnü ortadan kaldır. 6 — E*ki harflerden birinin okunuşu. (Tersi) İktisat. 7 — Zer cdelim. (Tersi) Gubaı*.
8 — Bir nevi su mahfazasını hâmil.
9 — Yed. îdam eL 10 — Sevinci bil (İki kelime).
D( KKÜ BULMACANIN HALLİ
Soldan nnfa:
1 — Dahlliyecl. 2 — Ezel! savaş 3 — Vasiyet. Ba. 4 — Ema. Abalar. 5 — Siyak. Gkle. 6 — Alâka. At T -Zsnat. Nane. 8 — Ay. 9 — Cazibelice. 10 — Isıran. Ten.
Yukardan usatı:
1 — Devasız acı. 2 — Azam!. Ayaş, 3 — Hezeyan. Zı. 4 — İli. Bala mir. 5 — Liyakât. Ab. 6 — Besi. Ecn. 7 — Yatağan. 6 — Ev. Li. Ahit. 0 — Cabadan. Ce, 10 — İbaret eden.



Meyhanede pek parlak bir meclis toplanmış bulunuyordu, şöyle ki: Halleri emniyet telkin etmfyen iki kürt, ulema sınıfının uygun görmediği bir ahlâk anlayışına göre iki günlük yahut yirmi dört saatlik nikâh tezkeresi ticareti yapan bir molla, kilitlerden hiç ürk-miyen dört kabadayı katırcı, Kamber Ali ayarında iki delikanlı, enine boyuna iri yapılı bir Horasanlı topçu askeri ve bu meclise âdeta kaçak suretiyle dahil olmuş bir uşak (ki valinin uşağı olduğu anlaşılmıştı)... Meyhane sahibi Ermeni, kilimin üzerine bir öküz postu yaydıktan sonra, insanı susatmakla meşhur kavrulmuş badem, beyaz peynir, ekmek, ve nihayet yemeklerin en zarifi sayılan ve defne yaprağı İle lçyağ tabakası arasında kızartılmış kebaplar getirdi. Bütün bunların ortasına da, ürkek ayyaşların koltuğuna saklayıp kimse görmeden kaçırabilecekleri ve içlerinde yalnız şarap veya rakı bulunan yassı şişeler merasimle yerleştirildi, iki saat kadar rahat rahat içliler. Tatlı tatlı da konuşuldu. Zaten o kadar kibar kimselerden başka şey beklenemezdi. Yeniden doldurulmuş şişelerle birlikte mumlar da getirilmişti kİ. molla, avaz avaz bağırarak burnundan şarkı söyliyen bir kürdün sesini keserek şu teklifte bulundu:
— Ey dostlar, gözlerim bunca tatlı yüzü bir arada görmek bahtiyarlığına kavuşmuşken, aklıma gelen bîr fikri ileri sürmeyi düşündüm. Meclisimizin yüksek şahsiyetlerinden bazıları her halde iyi karşılayacaktır.
Henüz kendini büsbütün kaybetmemiş ve fakat herkesin başım döndürecek bir tarzda kafasını sallayan bir katırcı:
— Aman hazret, dedi. Bu ne nimet. Bizim de arzumuz her emrinizi yerine getirmek değil mi?
Molla devam etth
— İltifatınızı eksik etmeyin. Bir genç hatun tanırım. Efendiden bir kimseye varmak ister. Kendine lâyık birini bulacağıma dair

ÂSYn
I
i
HİKÂYELER!

KAMBER ALI
Yazan : A. de Gobineau
S____________________
söz verdim. Yakın dostlarla açık konuşurum; hakikati saklamıyacağım. Bu hanım, güneşi utandıracak, hilâli kıskançlıktan öldürecek kadar güzeldir. Onun gözleri öyle elmas taneleridir ki, yıldızlar bunun yanında çakıl taşma benzer! Boyu, endamı söğüt ağacında yok! Ayağını toprağa basmıya görsün, toprak aşkından titreyip Yaradan» hamdeder!
Mollanın çizdiği bu tasvir pek çekici olmakla beraber dinliyenlere o kadar az tesir etti ki, çapkınlardan biri titrek sesle bir şarkı söylemeğe koyuldu:
“Şahın veziri merkeptir merkep” “Sah da ondan hırlı değil ha!”
Bu İse, Tahrandan yeni gelen bir şarkı güftesinin başı idi. Lâkin molla fikrinden şaşmıyarak, türkü çağıranın burundan çıkan sesini örtecek şekilde, ağhyormuş gibi yine konuştu:
— Hazretler! Bu dediğim güzeller güzelinin, Bakırcılar çarşısı arkasında üç odalı evi, yeni denecek kadar sekiz tane kilimi ile esvap dolu beş tane sandığı var! Bundan başka elinde senetler de var. Tutarı nedir bil-mem amma en aşağı seksen tümen olacak!
Hanımın" meziyetlerini ortaya koyan fasılların bu İkincisi herkesi uyandırdı. Baldın çıplaklardan biri:
— Ben varım! diye haykırdı. Koca mı
3
Çeviren : Reşat Nuri Darago ____________ r
ister? Bana varsın! Daha iyisini nerede bulur? Beni tanırsınız değil mİ molla? Onu alamazsam aşkımdan, hasretimden ölürüm!
Bunun üzerine ağlamağa başladı ve için* de neler duyduğunu İspat etmek için kamasını çekip başına saplamak istediyse de topçu askeri mâni oldu. Dikkat kesilen meclis de, mollanın daha söyliyeceği bulunduğuna hükmederek. bu kadar çekici bir tasvirde şüphe ve tereddüt götürür taraf olup olmadığını anlamak arzuaiyle, devam etmesini diledi.
— Şüphe mi dediniz, tereddüt mü! İlâhi dostlar, Allah iyiliğinizi versin. Şüphe edecek, tereddüt edecek ne olabilir? Göz kamaştıracak kadar güze) olmak ayıp mı sayılır? Size saydığım o dünyalık da kusur mu? Peygamberimizin zevceleri kadar İffet ve namus sahibi olmak leke mİ? Hem de onun namusu ispat edilemez namuslardan değil. Vesikalarla sabit, işte daha bu aabah imzalanmış tövbe-nameler. ,
Bu sözler hudutsuz bir galeyan vücude getirdi. Biraz önce kendini bıçaklamak isti-yen adam herkesin düştüğü heyecandan ve ellerini havaya kaldırıp “Beh! Beh! Beh!” diye haykırmağa koyulmasından istifade ederek kafatasına bir kama darbesi indirdi ve başı kanamağa başladı. O aralık molla, elindeki kıymetli vesikayı açarak karşısındakilere gös-
terdikten sonra ağır bir sesle okumağa koyulmuştu. Fakat, dmliyenlerin alâkasına daha candan iştirak etmek istersek (4tÖvbename”nin ne olduğunu bilmemiz gerekir:
Hatunun biri, ahval ve harekâtiyle dillere düşecek kadar yolsuzluk ederse halk efkârı onun aleyhine döner ve hakkında nâhoş lâkırdılar söylenir. O zaman, mahallin kadısı alüfteyi az çok nezaret altına alır, hayatını takip eder ve ondan sık sık türlü hediyeler ister. Kadın, kendisini yıldıracak mahiyette birkaç varta atlattıktan sonra umumiyetle bu yaşayış tarzından vazgeçmek ihtiyacını duyar. O da, ancak, evlenmekle mümkündür. Fakat kendi vaziyetinde bir kadın kolay kolay nasıl evlenir? Gayet basit. İlmiyeden bir zata başvurur, halini anlatır, dert yanar; bu zat da eline kalem kağıt abp günahkârın pişmanlığını tevsik eder. Cenabı Hak, bir günaha bir daha düşmemeğe azmedenlere karşı merhametlidir, işte böylelikledir ki, hatunca-ğız her türlü lekeden temizlenmiş olur; artık onun ismetinden kimse şüphe edemez; ve her hangi bir kız gibi evlenebilir. Elverir kİ, koca bula. Bu Anî değişmeler insanı cidden hayran bırakır; hem pahalıya da mal olmaz; hattâ pazarlık bile götürür.
işte molla, berrak ve keskin bir sesle öyle bir vesika okudu ı
‘'Bülbül İsimli hatun, birkaç sene yolsuz “bir hayat geçirmek felâketine uğradıktan “sonra bundan pişman olduğunu, namus erbabını rencide ettiğine esef eylediğini bize bildirmekle tövbekârlığını tasdik ve kendisini “tebrie eyleriz.”
Metnin altında da, molla dediği gibi o günün tarihi İle şehrin bellibaşlı ulemasından birinin mührü vardı.
— Devamı var —





»ti
Hicri
C. Ahir
19
1369
VAKİT
1950 NİSAN
7
Cuma
VASATI
Rumi
Mart
25
1366
EZANI
Güneş öğle İkindi Akşam Yatsı Irnsâk
5.34
12.16
15.55
18.40 20:15
3.52
10.55
5.37
0.1G 12.00
1.35
0.13

SİYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : Sacltl ÖGET
Basıldıgı yer:
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LUIİTED ŞİRKETİ MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki kültürel, beşinci sayfamızdaki iktisadi başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamiyle yazarlarına aittir.
7 N!ıuın 1950
Y E N I İSTANBUL

Sayfa 5
GÜNÜN
1949 YILININ İKTİSADÎ
Hububatın muhafazası
PANORAMASI
için yeni usuller
\
Türkiye Iş Bankası İdare Meclisi, yirmi altıncı hesap yılı dolayısiyle toplanan Hissedarlar Umumi Heyetine 1949 yılı iktisadi hâdiselerini de alâka çekecek şekilde hulâsa eden bir rapor takdim etmiştir. Bu rapordan bazı kısımları aşağıya naklediyoruz.
• >
Bir İngiliz laboratuarında, rutubete ve haşarata karşı müessir ilâçlar bulundu
Dünya genel durumu
1949 yılı da dünyaya barış ve huzur getirmemiş ve bu yoldaki çalışmalar yarın için Ümit verici olmaktan uzak kalmıştır.
Berlin ablukasının kalkması, Yunan iç harbinin sona ermesine mukabil Çin’deki son durumla Uzakdoğu-da yeni bir hâdise başgöstermlş, bulanık manzarasını muhafaza eden Avrupa meselesinden başka bir de Asya meselesi doğmuştur. Ne zaman ve nasıl çözüleceği henüz tahmin dahi edilemlyen bu kördüğüm muvacehesinde ikiye bölünmüş dünya, si-lâhlanmaya devam etmiştir.
Dünyada istihsal artışları kaydedilmiş, heyeti umumiyesi dahilinde fiyatlar tereffü etmiştir. Fakat Birleşik Amerikada ve daha başka mahdut memleketlerde fiyat düşüşleri de olmamış değildir.
Birleşik Amerikada sanayiin ve u-laştırma işlerinin bir çok kollarındaki çalışmaları sekteye uğratan memleket ölçüsünde büyük grevler olmuştur.
Avrupa İktisadî İşbirliği Teşkilâtı vasıtasiyle Amerika Birleşik Devletleri Hükümetinin Avrupa millet-lerine yapmakta olduğu yardımların ! kıtanın kalkınması yönünden müspet tesirleri görülmüştür. Turist celbine önem veren bir kısım Avrupa memleketleri bu yoldan iktisadi faydalar sağlamışlardır.
İngiltere, eylül ayı sonlarında İngiliz lirasının kıymetini düşürmüş, yeni pariteyi 4.03 yerine 2.80 dolar olarak tesbit eylemiş ve bu harekete 32 devlet katılarak milli paralarını değişik nispetlerde düşürmüşlerdir.
Avrupa İktisadî İşbirliğine dahil memleketler arasında kısmi bir serbest ticaret sistemi kurulması teşebbüsü de 1949 yılının özellik ifade e-den bir konusudur.
Memleket genel durumu
Dünyanın devam eden istikrarsızlığı İçinde memleketimizde iktisadi kalkınmayı destekleyecek umumi bir devlet plânının hazırlıkları ele alınmış, çeşitli konular üzerinde incelemeler ilerlemiştir. Yeraltı servetlerimizi işletmek ve işletilmekte olanlarda istihsali arttırmak, idroelek-trik santralleri, geniş mikyasta et ve balık endüstrisi kurmak için girişilen teşebbüsler bu arada sayılabilir. Marshall Yardımını iktisadi kalkınmamızla ilgili yeni değerler yaratacak verimli konulara tahsis eyle- I mek hususunda hükümet gerekil dikkat ve hassaslığı göstermiştir.
iktisadi işlere hükümetçe verilmekte olan büyük önemin bir ifadesi olarak haziranın başında Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı İkiye ayrılarak yurdun sanayi faaliyetlerinde nâzım rol oynamak üzere görevlendirilen bir de İşletmeler Bakanlığı kurulmuştur.
İşçinin durumunu ıslâh yolunda a-lınmakta olan tedbirlere yenileri katılmıştır. I
‘ 1949 yılma kadar tek liste halinde
. bulunan genel ithalât rejimimizdeki maddeler ihtiyaç nispetinde ve sırasına göre bu yıl içinde üç liste halinde yeniden tanzim e'dilmiş ve istihsali arttırmaya yarar İthalât Ön plâna alınmıştır. Bazı mallarımızın fiyatlarının dünya piyasalarına kıyasla yüksek olması dolayısiyle bu maddelerin ihracında karılaşılan güçlükleri önlemek için dış ticaret sistemimizde henüz yerini muhafaza eden fakat normal bir mübadele yolu olmadığı takdir olunan takas usulü 1949 yılı içinde mahdut bazı maddelere inhi-
r sar ettirilmiştir. Bu usulün önümüzdeki ihraç mevsiminde kaldırılması pek muhtemeldir.
Zira! kredinin ve küçük sanatlar kredisinin daha geniş surette karşılanabilmesi İçin tedbirler alınmış, ö-zel teşebbüsün yurt kalkınmasındaki veriminin gelişmesi için alınacak kararlar üzerinde çalışmalar olmuş ve bu maksatla tesisi düşünülen sınaî kalkınma bankası etrafında Dünya İmar ve Kalkınma Bankasivle görüşmeler ilerlemiştir.
Türlü istikametlerde devam eden demiryolu İle Trabzon, Ereğli, inebolu ve Amasra limanlarının inşaatına devam edilmiş, sulama işlerinde makineleşmeye önem verilmiştir. Ereğli limanı 1950 de tamamlanmış olacaktır. Yeniden yapılacak hava meydanları İle ıslâh ve tevsi edilecek meydanlar ve uçuş emniyetini sağlayacak tesislerle teçhiz edilecek bazı meydanlar için hazırlıklara miştir.
Devlet kara yollarını süratla cuza yapabilmek için makine yolundaki teşebbüsler müspet vermiş ve yurdun asgari yol ihtiyacını içine alan 23.000 kilometrelik ve dokuz yıllık birinci yol plânının 1949 yılma tesadüf eden kısmı tahakkuk ettirilmiştir. Devlet yardımiyle yapılacak il yolları da üçer yıllık programlara bağlanmıştır. Ayrıca bu yıl içinde 15.424 kilometrelik yol bakıma alınmıştır.
Zirai kalkınmamızı modern cihazlarla teçhiz etmek yolunda alman kararlar tatbik mevkiine konmuş ve Amerikadan celbedilen traktörler yurdun türlü istihsal bölgelerine dağıtılmış, makineli almıştır.
Devlet ve Havayolları çalışmaları bu yıl i-çinde gelişme göstermiştir. Demir-yollarımızın genel nakliyatında yük safi ton kilometre 2.800.000 e ve yolcu adedi 49 000.000 a yükselmiştir. Denizyollanmızın dış hatlar seferleri büyük rağbet görmüş. Havayolları-mız iki milyon yedi yüz küsur bin kilometrelik hizmet yapmış, seksen bini mütecaviz yolcu taşımıştır.
Bazı sanayi bölümlerinde tam randımanla çalışmaya imkân vermeyen stok fazlalıkları kaydedilmiştir.
Ramanda yapılan sondajlar sonunda petrol rezervi kati surette tâyin olunmuş, Batman istasyonunda bir varil fabrikasının inşasına geçilmiştir. Rafinöride istihsal edilen müştaklardan civar halk faydalandırılmış, bazı müştaklar Petrol Ofisin ve bayındırlık teşkilâtının istifadelerine devredilmiş, hem petrolün demiryol-lanmızda lokomotiflerde kullanılması tecrübeleri iyi sonuç vermiştir. Ayrıca 1950 de Adanada iki mevkide yapılacak petrol sondaj hazırlıkları da tamamlanmıştır.
Ekim mevsiminin müsait gitmemiş olmasından 1949 hububat istihsali normal yıllara kıyasla önemli bir eksiklik göstermiştir.
istihsal maddelerimizden pamuk, fındık, tütün, pancar, meyva, ayçiçeği feyizli bir yıl idrak etmiş, Antep fıstığı en yüksel istihsal seviyesini bulmuş ise de diğer istihsal maddelerinde geçmiş yıllara kıyasla bir gelişme kaldolunmamıştır.
Madenlerimizde bu yıl içimde ihracat bakımından feyizli gelişme krom, bakır ve borasitte olmuştur.
Toptan eşya fiyatlarında nisan a-yından sonra beliren düşme temayülleri yılın sonuna kadar devam etmiştir. (Arkası yarın)

geçil-
ve u-celbi netice
bakımları sağlanmış, yurtta ziraat yeni bir istikamet
Demiryollan, Denizyolları
Hasat yapılıp, buğday ve diğer hububat; hava tesirlerinden, yetişen mahsule musallat olan böceklerden, başağı karartıp mahveden cins cins hastalıktan masun bir şekilde depolara yerleştirildikten sonra, insan artık her türlü tehlikenin tamamiyle geçtiğini zanneder. Hakikatte, bekamızın bağlı bulunduğu hububat için daha bir çok tehlikeler melhuzdur. Hububat, limanlardaki büyük silolarda veya bir memleketten diğerine nakledildiği gemilerin ambarlarında bir çok cins haşerenin taarruzları altındadır. Bunlardan bazıları, fareler gibi büyük olduğu cihetle tehlike âşikârdır. Fakat en büyük hasar, en büyük İhtimam ve dikkatle araştırılnıamalan halinde, gözle gorülemivecek kadar küçük böcekler tarafından ika edilmektedir. Un böcekleri, karafatmalar, buğday böcekleri ve daha bir çok cins böcekler, dünyanın her tarafında her yıl milyonlarca kilo buğday ve hububata zarar vermektedirler. Depoların fazla sıcak ve rutubetli olması halinde, hububat taneleri üzerinde küf peyda olmaktadır.
ilk nazaı da, BJÜyÜk ^Britanyamn Harwell’dekl Atom Enerjisi Araştırmaları müessesesiyle, bu civarda, Slaugh’da haşerata dair malûmat laboratuvarı arasında pek az münasebet var gibi görünür .Hakikatte, HarweH’de istihsal edilen bazı maddeler, Slaugh laboratuvanndaki meselelerin hallinde büyük bir başariy-le kullanılmaktadır. Meselâ hububat silolarını methyl bromide denilen tebahhur edici bir ilâçla temizlemek ve haşeratı öldürmek bahsinde geniş ölçüde denemeler yapılmaktadır. Bu maksatla şimdi daha iyi neticeler elde etmek üzere Harwell‘de istihsal edilen radyoaktif bromide kullanılmaktadır. Böylece, radyoaktiviteyi ölçmek için kullanılan en hassas â-
letlerin istimali yolu ile methyl bro-midc’in hububat yığınları arasına nüfuz derecesi kolayca takip edilmektedir.
Hayret verici neticeler elde edilmiştir. Derin silolarda veya meselâ mısır taneleriyle doldurulmuş gemi ambarlarına, methyl bromide ser-pildiği zaman, haşere öldürücü bu maddenin hububat yığınlarının üst tabakalarında kaldığı ve yığınların derinliğine nüfu2 etmediği tesbit e-dilmiştir.
Bunun üzerine, Liverpool’lu bîr hububatçı firmanın yardımiyle, bir boru şebekesi ihtiva eden bir silo inşa edilmiştir. Boru şebekesi sayesinde serpilen ilâcın, buğday yığınlarının her tarafına cereyanı temin edilmiştir. Tecrübeler neticesinde, haşere öldürücü ilâcın yarım saat zarfında bu büyük silonun her tarafına yayıldığı tesbit edilmiştir.
Bu usûlün, normal tipteki beton silolara tatbik edilebileceği ümit edilmektedir. İstimali pek müteam-mim olmayan methyl bromide sadece haşeratı öldürmekte olup, buğday ve diğer hububatın besleyici hassa-larına tesir etmemektedir
Bilhassa rutubetli İklimlerde veya hububatın ıslandığı zaman geniş ölçüde zararlar ika etmekte olan küf veya mikroskopik mantarlar hakkında da dikkate şayan malûmat elde edilmiştir. Slaugh laboratuvar-lanna, dünyanın her tarafından a-lınma hububat ve buğday nümune-leri gönderilmiştir, arasında, yalnız Şili kota’dan elde edilen dayın küflenmediği
Diğer cins buğdaylar uygun şartlar altında depo edilince, bu küf ve mantarlar gelinmemekte ratip şartlar altında ğe başlamaktadırlar.
Yüzlerce cins ile Güney Da-blrer cins buğ-anlaşılmıştır.
fakat sıcak ve

derhal gelişme-
T. Willianıs
Paris Kalay Konferansı
Kalay Grupu, Birleşmiş Milletlerin, kontrol usûlünü tetkik etmesini isteyecek
Paris, (USÎS) — Milletlerarası Kalay Tetkik Grupu burada yap-tığı bir toplantıda Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinden bütün Birleşmiş Milletler üyelerini kalayın istihsal ve istihlâkinin milletlerarası bir kontrola tâbi tutulması için bir konferans toplamasını istemeye karar vermişlerdir.
Bu karara Grupun yaptığı tetkiklerin gelecek bir kaç sene Içindo kalay istıhsalâtının istihlâkinden fazla artacağını göstermesi sebep olmuştur. Gittikçe genişlemekte olan istihsal ile istihlâk arasındaki açığın tevazün ettirilmesi için Grup, bu mutasavver Birleşmiş Milletler konferansına, gayesi "arz ile talep arasında bir muvazene bulabilmek” olan bir milletlerarası anlaşma tasarısı sunmayı düşünmektedir.
Kısa haberler



6/IV/I950 Perşembe
Borsalarda vaziyet
İstanbul :
Ticaret Borsasmda fındık fiyatları kararsızlık içindedir. Piyasa durgundur. * Yağlı tohumlar grup unda Adana menşeli aıımı üzerine 25 ton kadar muamele olmuştur. Alıcılar daha ziyade yerli fabrikalardır. Kendir, keten tohumu için mahdut miktarda muamele cereyan etmiştir.
Kambiyo ve Esham ve Tahvilât Borsacında % 5 fafali) f7f 6 faizli muhtelif tertipte Devlet Tahvilleri üzerine az miktarda iş olmuştur. Altm piyasasında düne nazaran bir fark yoktur.
İzmir :
Ingiltzlerin 54 kuruş fiyatta ısrar etmeleri, borsada çekirdeksiz kuru üzümün durumunu epeyce gevşetmiştir. Fiyat gerilemesi devam etmektedir. Mısırdan yeni talepler gelmekte devam ettiğinden incir piyasası sağlaradır. Bordada pamuk sakin vaziyetini muhafaza etmektedir. Pamuk yağı piyasasındaki gevşeklik devam ediyor. Borsada bugün de çekirdek üzerine muamele olmamıştır.
Adana :
Eorsada yalnız üçüncü akala (12erine mahdut miktarda muamele olmuştur.


Kus.vada pamuk istihsal bakanlığı kuruluyor
Paris 6 A.A. (Afp) — Sovyet Radyosunun bildirdiğine göre Sovyet Yüksek Şûrası pamuk İstihsal bakanlığı ihdasına karar vermiştir.
Bu bakanlığa Osman Yussopof tâyin olunmuştur. Yussopof. pamuk istihsali ve satınalma işleri ve Özbek, Türkmen, Tacik, Azerbaycan, Mazak ve Kırgız Cumhuriyetlerinde bir sulama sisteminin tesisiyle meşgul olacaktır, itaiyanın 1949 pirinç İhracatı
Roma (Hususi) — İtalya 1949 yılında 1.076.142 kental pirinç İhraç etmiştir
Amerika, sterlin? sahasına petrol satmak İçin plân hazırlıyor

Washington 6 A.A. (Reuter) — Dışişleri Bakanlığı iktisadi işler Bakan Yardımcısı VVİllard Thorp, bugün kongrede Amerikanın Ingiltere’ye Amerikan Petrol Şirketlerinin sterllng bölgesinde petrol satmaları imkânını verecek bir plân yollamış olduğunu söylemiştir.
Bakan Yardımcısı, teklifin İngiltere’nin dolar tasarruf etmesine ve denizaşırı Amerikan şirketlerinin mahreç teminine imkân vereceğini söylemiştir.
Bomonti Fabrikası genişletiliyor
Bornontl Bira Fabrikası tesislerine İlâve olarak yeni bir bina yapılmaktadır. Resim, binanın yapılışı dolayısiyle tertip edilen dünkü merasim esnasında çekilmiştir.

Pamuk ve palamut birlikleri toplandı
Maliyetin düşürülmesi ve dünya fiyatlarına uyulması isteniyor
İzmir 6 (Husnsi muhabirimiz bildiriyor) — Pamuk İhracatçıları Birliği umumî heyeti bugün saat 15 te Albayrağın başkanlığında toplandı. Okunan idare kurulu raporunda pamuk mahsulümüzün Türk köylüsünün çalışkanlığı ve işbilirlıği sayesinde diinya piyasalarında hakettiği mutena bir mevki işgal ettiği, geçen sene 14 milyon liralık pamuk ihracatına mukabil bu yıl 43 milyon lira kıymetinde ihracat yapıldığı, hu yüzden ekilişte artma olduğu, Türk köylüsü iyi fiat elde ettiği için bu yıl Eğede 27 bin tonluk bir istihsal rekoru tesisine muvaffak olunduğu be lirtilmiş, en büyük pamuk alıcılarımız olan Almanya ve Fransada ao-lar sıkıntısı yüzünden pamuklarımıza bu kadar iyi flatler ödendiğine i-şaret edilmiştir. Raporda dikkate değer bir tavsiye de önümüzdeki yıl müstahsilin maliyeti düşürmesi ve beynelmilel pamuk piyasasına uyulması isteğidir. Gene bu raporda yağ fabrikatörlerinin anlaşarak mübava-ada bulunmaları çekirdek fiatlnin düşmesine âmil olmuştur denilmektedir. Raporun okunmasını müteakip açılan müzakerelerde konsinyas-yon suretiyle pamuk ihracına müsaade edilmesinin bir hata olduğu 1-fade edilmiş ve bu birliğin 1950 bütçesi 28 bin 350 lira olarak kabul e-dilmiştir. Yapılan idare kurulu seçiminde Albayrak, Ziraat Bankası, Ta-riş. Çolakoğlu Ataman. Genç Türk.

t
öztürk seçilmişlerdir.
Palamut İhracatçıları Birliği
Saat 17 de Palamut İhracatçıları Birliği umumî heyeti toplanmıştır. Palamut Birliğinin serzenişlerle dolu olan raporunda bu yılki palamut rekoltesinin çok kabarık olmasına, dünya tanenli maddeler rekabetinin palamut ihracatımızda rol oynamasına mukabil Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Midilliye hulâsa yapılmak üzere 10 bin tonluk bir partinin ihracını 6 ay süren formaliteler yüzünden bir türlü halletmemiş bulunması hüzünle karşılandığı kaydedilmiş, palamut ihracında kullanılmak üzere kabul-i muvakkat suretiyle 55 bin müstamel çuval ithali hakkında-ki teşebbüsün gene formaliteler yüzünden intaç edilemediğine ıŞaret o-lunmuştur. Raporda bu yıl her şeve rağmen yapılan ihracatın son 10 yılın en yüksek kıymetini teşkil ettiği ifade olunarak palamut ağaçlarının kesilmekte olduğu orman idarelerinin bunu müsamaha hattâ teşvikle karşıladığı beyan edilmiş, bu hâdise umumi heyet tarafından derin teessürle kaydedilmiştir.
Palamut Birliğinin 1950 bütçesi 17850 lira olarak kabul edilerek yeni idare kuruluna endüstriyel Türkiye Palamutçular. Mustafa Nazlı, Tahir Erdem, Bakîoglu, Taranto, Albayrak. ve Rifat Yemişçi seçilmişlerdir. Yann Canlı Hayvan Birliği toplanacaktır.
JB- 1»|I f —i ■ l?lq
Sivas çimento fabrikası tevsi montajı başlıyor
Montaj bitince yıllık istihsal iki yüz bin tona çıkacaktır
Sivas, 6 (A.A.) — Çimento fabrikasının bir misli daha büyütülmesi İçin evvelce hazırlanmış olan program muntazaman yürütülmektedir. Müessesenln tevsi malzemesi tamamen gelmiş, temel inşaatı ikmal edilmiş ve montajın nisan ayı sonlarına doğru başlaması takarrür Takriben bir sene sürecek işlerinden sonra müessese si ilkbaharından itibaren
nün İki mislinden fazla yani senede 200.000 ton çimento istihsaline başlayacaktır. Tevslden sonra günde 200 ton kömür sarfedecck olan fabrika günde 650 ton çimento istihsal ve sevkedecektir ki, bu miktar malze-
etmiştir, olan tevsi 951 sene-bugünkü-
menin getirilip götürülmesi işi senede 300 gün hesabiyle günde 60-70 va-gonluk bir demiryolu n ak Üyesini i-cap ettirecektir. Hâlen memleketin en modern çimento fabrikası olan Sivas çimento fabrikası tevslden sonra komşu memleketlerin ve Balkanların da en büyük ve en modern fabrikası olacaktır. Müessesenln bir kolu olan tuğla -ve suni
kİrem it fabrikasının tevsiine kurutma tesislerinin kurul-başlannuş bulunulmaktadır.
masına
Bu fabrika da nisan bidayetinden beri faaliyete geçmiş olup takriben bir buçuk milyon kiremit ve o kadar da tuğla imal edecektir.
Y ağ alımı başlıyor
Toprak Mahsulleri Ofisi gerekli hazırlıklara girişti
Toprak Mahsulleri Ofisi güney bölgesinden sade yağ mubayaası için hazırlıklara başlamış, şimdiden bağlantılara girişmiş bulunmaktadır. Bilindiği gibi satın alınacak olan sade yağlar, “Ofis tipi” yağa karıştın-lacaktır. Geçen sene Ofis mevsim sonunda yağ mubayaasına girdiği çln kâfi derecede yağ alamamış, bir tecrübe mahiyetinde olmak üzere °O-fis tipi” yağ imal etmişti, Ofisin bu sene daha geniş ölçüde yağ alacağı anlaşılmaktadır.
Dış memleketlerden Toprak Mahsullerine gelen mektuplarda. Ofis tipi yağ da İstenmektedir. Eğer bu sene bol miktarda İstihsal olduğu takdirde, dış piyasalara da bu yağdan göndermek imkânları hâsıl olacaktır.
Toptan taze peynir ucuzluyor
Fakat, halk hu ucuzluktan istifade edemiyor
îki haftadan beri piyasaya, yeni sene mahsulü beyaz peynir arzedil-mektedlr. Nitekim dün yine Ticaret Borsasmda, İzmir malı tam yağlı peynir 160 kuruştan muamele görmüştür. Haftalardan beri toptan piyasada peynir bu fiyata satıldığı halde perakende piyasada taze beyaz peynir 260 kuruştan aşağı satılmamaktadır. Vakaa piyasaya gelen yeni bir malın, birdenbire perakende piyasaya intikal edeceğini düşünmek doğru değildir. Fakat İki haftadan beri îzmirden, Bandırmadan piyasaya ucuzca gelen peynir partilerinin, şimdiye kadar mahalle bakkallarında da akislerini görmek lâzımdı.
Beynelmilel bankacılar gitti
Devlet Deniz ve Demiryolları İle sair müesseselere açılacak krediler için bir müddetten beri memleketimizde incelemeler yapmakta olan Beynelmilel ithalât ve İhracat Ban( kası Türkiye kısmı müdürü Riddle ve yardımcısı Havnes evvelki gece sabaha karşı uçakla Beyruta hareket etmişlerdir.
Kalay fiyatları ucuzluyor
Son günlerde şehrimiz kalay piyasasında düşkünlük görülmektedir. Çubuk halinde satılan kalayın kilosu 925 kuruştan 875 kuruşa kadar düşmüştür, bu düşüklüğe sebep olarak, tüccarın serbest olarak dış piyasalardan ucuzca piyasaya kalay ve> mesi ileri sürülmektediı\
Prof. Hicks'In konferansı
bir konferans ver-
son yirmi beş yıl daha ziyade tngil-
Oxford Üniversitesi profesörlerinden J. R. Hîcks, dün İktisat Fakültesinde ‘İktisat teorisinde yeni inkişaflar” mevzulu miştir.
Profesöre göre, içinde yenilikler
tere ve Birleşik Amerikada doğmuştur. Konferansçı bunlardan, nâtas rekabet ve monopol fiatlerl hakkında Chamberlain ve Robbinson’un nazariyelerinl izah ettikten sonra. Keynes’in umumî İstihdam, para ve faiz nazariyesi isimli kitabı üzerinde durarak, Keyııes teorisinin ehemmiyet ve eksiklerini belirtmiştin
Yarın da profesörün eşi Pro*. Ur su la Hicks "Mâliyenin iştisat siyaseti tedbiri olarak mütalâası’’ 1* simli bir konferans verecektin
Eski kur
ESHAM VE TAHVİLAT
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Dün
Bugün
Bugün
58.60
111/4
111/4
170/177
Londra Borsası
no.—
Mısır Kredi Fonıtlye 1903 . | 172.— |
tenekell) tcnckoli) çıplak)
140.—
190.—
180.—
3.80
77.25
7.30
245.— 190,—
150.—
157.—
272.—
247.—
267 5/8
283.—
Son
Kapanış
Dokuma Hum Müdürleriı Tiftik (ana inal) .......
Tiftik (NatÜrel) ........
Yapak Anadolu (Kırkım)
84.-175/180 35.— 146.—
Eski I^panış
25.—
31.— 21.— 19.51
26.20
39.10
30.20
39.—
15.—
28.—
29.—
31.—
24.30
39.
30.
68.
22.50
21.—
36.—
40.—
Nebat! Yatları
Zeytinyağı (E,E. SıiMnmvaği (Raf. Ayçiçeği ( Ra fi no
Fındık yağı (Çıplak) .
82.20
32.59
30.76
330.—
330—
210.—
22.—
22.50
36.—
40.—
30. -
39.—
32.—
80.—
80.—
3.80
76.75
7.80
32.51
82.50
30.—
(•) Gününde Boraada muamoleol teacil edilmemiş tahvilât ve eohamın ara yo taleploro göro taayyün eck-û takribi piyasa değerlerim
Hıım deriler:
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilonu ... Koyun hava kurunu kilosu
No. 8....
No. 108
I .....
II ...
III ,..m«
Tfiğlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu .......
Keten tohumu ............
Kendir tohumu
Sutuun (Bandırma)
Yer fıstığı kabuklu .....
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday yumuşak (Ofisin) Arpa Yemlik (dökme) ....
Mısır (Sarı) çuvalı Faaulya tombul Fasulye Çalı sert Kuşyemi .......t........
Mercimek kırmızı kabuk.
Mercimek yeşil
Nohut natürel
Üzüm çeklrdokalz No.9 İncir A Heri»!
“ B serisi Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk Akala Pamuk yeril .
Pamuk yağı (ra fi no) ... Pamuk çekirdeği .........
Kıırıı Meyvulnr :
Fındık (kabuklu sivri) ... Fındık (ÎÇ tombul) ......
CeVls (kabuklu) .........
Ceviz (Iç natürel) ......
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterllng 100 Dolar Açılış Kapanış
7 87.— 280.— . 0.80 64.03.— 5.60.— 64 03 73.68.40 0.44.128 0.01.876 9.7390 7.87.50 280.- 0.80 64.03,— 5.60.- 64,03 73.68.40 0.44.128 0.01,876 9.7390
100 Fr. Frangı ... 100 İsviçre Fr 100 Bclç. Fr 100 İöveç Kr 100 Florin
lfM) Lirrt
100 Drahmi KJO Eacoudoa
Altınlar
Külçe Yeril Gr. Külçe Dckukvih. Cumhuriyet .... Rcrjat Bugün Euki kur
Lira Lira
5.84 5.87 39.90 42.40 40.20 38.75 51.10 42 50 40.50 40.— 5.87 5.93 39.50 42.80 40,30 38.90 51.20 43.50 41 25 40 25
Hamlt
Gulden
İnciliz
Franaız kok .... Napnl^on IİI .. İsviçre
Ncw-York'hı ; onsu: $ 35
Gümüş, Platin
Gümüş Gr PlAtln M En aşağı En yukarı
10.— 11.—
Zürich Borsası (Serbest)
5.IV.1960 Durumu Türk LItübi Dolar Sterllng İuvlçre Frangı
En aşağı En yukarı
0 U3 4 28 1/2 10.40 1.19 1/4 1.03 4.29 1/2 10.55 1.21 1/4
Fransız Frangı
Kapanış (•)
licrıımivell tıılıviller
(*(B 1033 Ergani 23.2'J 24.—
*r5 1038 İkramiye» 21.20 22.—
«Ç5 Mili! Müdafaa I 31 30
7(5 1041 Demiryolu IV 98.60 100.—
»R-B 1941 Demlrvolu V 08 —
%4 1/2 1949 ikramiycll ... uy. 07.50 08.—
Diğerleri
%6 1941 Demiryolu VI 98.80 97.50
$6 Kalkınma I 99.— 99.—
%6 II 98.50 100.—
M IH 09.05 100.—
1048 istikrazı I 99.— 08.—
%6 1048 II 99.10 98.—
"r6 MIHI Müdafaa I 06.35 90.—
*6 1049 ” I 97.60 98.—
T»7 1931 Sivaa-Erzurum I... 21.15 20.30
7c7 1934 ” " II.-VII... 21.15 20.40
(re7 1941 Demiryolu I... 21.20 21.01
7 1941 II... 20.50 21.—
1941 “ III... 21.75 22 —
(r,7 MHH Müdafaa r... 20.60 21.20
(Ç7 ” II... 20.65 23.—
(Tr7 n • m... 21.03 20.60
” IV... 20.85 23.—
Şirket Tahvilleri
T C. Ziraat Bunluun 20.12 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 112.— 11L—
fi
” %60 62.25 59.—
,, MümcH. Senet. 67.90 67.50
Şirket Hisse Senetleri
T C. Merkez Bankam 129.50 130.—
Türkiye İş Bankom 30.— 20.50
Türk Ticaret Bankam ...^. 5.— 5.—
Ar«lnn Çimento 17.25 16 75
Şark Değirmencinle 23 25 23 50
Mili! Reasürans 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
47.50 48.—
56.— 56.—
43.— 43.—
228.— 228.—
200.— 208.—
.180 — 185.—
185.— 185.—
127.- 130.—
13.— 13.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I ...... Pamuk Akala II Pamuk Akala III Pamuk makine parlağı Pamuk Yeril 140.— 152.— 187.— 130.— 143.— 150.—

Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %50 randımandı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü 81.— 172,— 79.— i7a.—
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak R'iğdnv ftert .........«im» 32.25 81.— 32.25 31.— 21.50
Atdii

Buğday (Buşcll=SenO ..........
Sert Kış mahsulU No. 2 Kırmızı ” ” No. 2 ........
Pamuk Middllng (Libresi:=Sont>) Mayıs
Tcmrnm
Elam
Tiftik (TJbroalzrScnt) Teksas No. 1 ..............
Fındık (Llbreal— Sent) ......
Kabuklu yerli İri ........
” M orta .............
Levant İç ithal mali ....
Ekatra İri İç ithal malı ..—•
Kuru llıllm (LlbreslzzSent) ...
Thompson çekirdeksiz seçme ...
Keten tohumu (BuşeH=Dolar) ««. Mlnneapolla ...................
Kalay (Llbreai=Sent) ........
Levha-tcneko (100 libre dolar)

Keten tohumu (Tonu=Stvrllng) RomhftV 67.— 65.— 61— (W.— 67.- 64 3/4
|Yer fıstığı Hindistan
Bradford Piyasası
Tiftik iyi mal (LibreaUaFlyat) Sıra malı Yün Anadolu " - | *• Trakyg ” * w 20/21 18/21 34.—No m 30.— “ ; 20/21 M 18/21 ”
İskenderiye Borsası 1
rnnuık (Kantarı=Ta)ları) Aehmouni Kısa rl.vaflı F/G. ... Karnnk Uzun elyaflı F/G. ... 94.— 01.25 89.74 I 03.05 II
Şayffl 6
YBNÎ Î8TAN Bit
7 Nisan 1950

§


1
1




k



J




i I '













TÜRK
Galata,
EN İYİ HEDİYE
T ■*
.6
ra
*


a a
GRİP ve NEZLEYE KARŞI
HN
BAŞARILI İLAÇ
A
kininli
XII
ERLANGEN
- MÜNCHEN
\




h



[iiîirîînifl
LEBON ÇAY EN ESKİ VE
BEYOĞLU,
-(1 ®

Mİ \ x
M \_
SALONU, İSTANBULUN
BEGENtLEN BİR ITRİDİR.
İSTİKLÂL CADDESİ

İstanbul Defterdarlığından
••

MANYETOLU



Dosya No.
515—6002
515—40942
Cinai
Kıymeti Lira
Teminatı Lira
/
_S
516—17771
5110—2901
TELEFONLAR
OTOMATİK TELEFON ve SANTRALLAR
HASSAS ÖLÇÜ ÂLETLERİ
MOTÖRLER
SANTRİFÜJLER
OTOMATİK ŞALTERLER FABRİKA KONDANSATÖRLERİ
KAYNAK MAKİNELERİ ve
BİLÛMUM ELEKTRİK MALZEMESİ
e
RADYO ve ELEKTRİK Ltd. Şti
Bankalar cad., Yanıkkapı sok. 1, 2, 3. Tel.: 44623



i"

faal


5213—1339
5213—1356

5213—1357
51*13—1358
5213—1367
5213—1420
5213—1421
5213—1424
so.
arsa.
Beyoğlu, Dikilitaş mah. Tohum so. 3 pafta, 11 ada, 8 parsel 23 M2 arsa.
Eminönü, Çarşı mah. Yağlıkçılar cad. Cebeci han, iç han alt kat 2812 ada, 194 parsel eski 38 kapı sayılı 17.60 M2 harap mağaza.
Sarıyer, Tarabya mah. eski Karayan! yeni Taravet so. eski ve yeni 30 kapı sayılı 45 M2 arsa. Kartal, (Maltepe) Altay Çeşme mah. 27 pafta, 394 ada, 3 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1038 M2 tarla.
Kartal. (Maltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta, 391 ada. 2 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1366 M2 tarla.
Kartal, ıMaltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta, 391 ada, 3 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1315 M2 tarla.
Kartal, (Maltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta, 391 ada. 4 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1357 M2 tarla.
Kartal, (Maltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta. 390 ada, 34 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 905 M2 tarta.
Kartal. Maltepe mah. 15 pafta, 304 ada, 28 parsel eski 939 kapı sayılı 354 M2 tarla
Kartal, Maltepe mah. 15 pafta, S04 ada, 27 parsel eski 939 kapı sayılı 340 M2 tarla.
Kartal, Maltepe mah. 15 pafta, 304 ada, 26 parsel eski 939 kapı
Beyoğlu, Şişil mah. Hasat 1033 ada, 21 parsel 85, 50 M2
1300
98

IUMIIU uıurmuiüiuıuujuıtUTiu'Uujaı^i
15
300
270
520
650
660
700
470
220
200
200
I
2
23
21
39
49
50
53
f
1
36
17
15
15



Grip, Baş, Diş, Nezle, Romatizma; Adale, Sinir Ağrıların! geçirir. Kışın yağmurlu ve rutubetli günlerinde GRİP ve SO6UKALGINLIGI hastalıklarından korunmak için
ALMAYI İHMAL ETMEYİNİZ.
i x r-:
5213—1486
5213—1487
5213—1488
Altay çeşme
28 parsel 2031 M2
26-4-1950
800
950
1050
60
72
79
çarşamba günü
sayılı 321 M2 tarla.
Kartal, (Maltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta, 384 ada. 26 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1560 M2 tarla. ı
Kartal. (Maltepe) Altay çeşme mah. 27 pafta, 384 ada, 27 parsel eski 1680/2 kapı sayılı 1841 M2 tarla.
Kartal, (Maltepe)
mah. 27 pafta, 384 ada, eski 1680/2 kapı sayılı tarla. . ■ -
Yukarıda yazılı gayrimenkuller
saat 15 te Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda ayrı ayrı a-çık arttırma ile satılacaktır. İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlariyle satş günü komisyona, fazla bilgi için sözü geçen müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). (4153)
ıt Min vribbruxmuxx*a ı ımnsn inama uiMinnrn/rtkTuıunnKmA ı • • •
4IIM IIIlTr'IH
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden
1 — Tapu ve Kadastro idarelerinin ihtiyacı için aşağıda cinsi, miktarı ve muhammen bedel ile muvakkat teminatları yazılı fen âlâtı kapalı zarf usullyle satın alınacaktır.
2 — İhale 20.4.1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 te Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Satın Alma Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Teklif mektupları ihaleden bir saat evveline kadar komisyona verilmiş olacaktır.
Postadaki gecikmeler nazara alınmaz.
4 — Satın alınacak âletlerin her cinsi ayrı ayrı ihale edilebileceği gibi bir cinsten matlup miktarda elinde âlet bulunmayan taliplerin ellerinde mevcut miktarlar Üzerinden yapacakları tekliflerde uygun görüldüğü takdirde o suretle de ihale edilebilecektir.
5 — Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona gelmeleri. (3989)
Miktarı Beherinin Hepsinin mu- Bir adedinin mu- Hepsinin te-
adet muhammen hanınıen vakkat teminatı mlnat tutarı
Alınacak âletin cinsi bedeli bedeli
Lira Kr. Lira Kr. Lira Kr. Lira Kr.
Teodolit T. 2 Vild Marka Grat 9 4250 00 38250 00 318>75 2868 75
saniyeli. •
Takeometre T. 1 Wild marka san- 2 3000 00 6000 00 225 00 450 00
tigratlı.
Zenit Pirizması T. 2 Teodolit için. 3 400 00 1200 00 30 00 90 00
Çelik şerit 20 metrelik saplı. 100 45 00 4500 00 3 37.Ö 151 87.50
santim
Tirilin, ucu açılır kapanır. 100 5 25 525 00 00 39.37,5 39 37,50
Kara plâğı 70X0,90 özel İğnesiyle. 2 330 00 660 00 24 75 49 50
Pantograf plânimetre aslar marka 10 575 00 5750 00 43 12,5 431 25
mitsem-ımufIMI


M Ü Z
BUGÜN AÇIK OLAN MÜZELER İSTANBUL
ÖĞRENMEK İHTİYACINDA OLDUĞUMUZ HERŞEY
C Z A N
EMiNONl i
Atatürk İnkılâp Müzesi 10-17, 14-17.
Ayasofya (Telf. 21760) 10-16.
Arkeoloji 18-16.
Eski Şnrk Eserleri Şubesi : (Telf. 21682) 10-12.
Belediye Müze»! 10-12, 14-17.
Tevfik Fikret Ariyan Miizcsl : 10-12, 14-17.
İZMİR
Arkeoloji Müzesi: (Telf. 3324) 9-12, 13.30-17.
TİYATROLAR
İSTANBUL
ŞEHİR TİYATROLARI :
DRAM KISMI : 20.30 da Dell Saraylı.
KOMEDİ KISMI : 20.30 da Üvey Kardeşler.
MUAMMER KARACA OPERETİ: 20.30 da Osman Blkes.
TENİ SES OPERETİ ı 20.45 de Evvel Zaman İçinde.
KONAK PAVYONU ı Her akgam, Yunan Şantözü ZOZO.
BÜYÜK TİYATRO (10370) 20 de Carmen (Opera)
KÜÇÜK TİYATRO (11169) 20 de Kıskançlar.
GAR GAZİNOSU — Parla Revü Heyeti.
PAVYONDA — Amado.
£»Â*rROSU j Oyuaou
SİNE
M A
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS (40835) Yanlış Hüküm.
AKIN (80718) 1 — Hint Yıldızı.
2 — Unutulmıyan Mazi.
ALKAZAR (42562) 1 — Namus
Sözü. 2 — Petrol Kıralı.
AR (44394) Rio Aşkları
EL H AMR A (43595) Rio Aşkları
İPEK (44289) Bu Kadın Mücrimdir.
İNCİ (84595) 1 — Deniz Kurtları. 2 — Gönülden Gönüle.
LÂLE (43595) Her Şafakta ölürüm.
MELEK (40868) Aşk Adası.
SARAY (41659) Kanlı İzdivaç. 8UATPARK (83143) 1 — Alevden Gönüller. 2 — Tarzan Ormanlar Kıralı.
SÜMER (42851) Asi Ktlibler. _
ŞARK (40380) İstanbul Geceleri.
ŞIK (43726) 1 — Büyük Casuslar. 2 — ölüm Randevusu.
TAKSİM (43191) Lüküs Hayat.
TAN 1 — Bu Evde Ne Var, 2 — Dağlar Canavarı.
YENİ (84137) 1 — İlk Vals.
2 — Sahte Evlât
ÜNAL (49306) 1 — Nesimaçi Ame-rfaada, 2 — Güzeller Revüsü.
YILDIZ (42847) Kızıl Nehir.
marbazı. 2 — Günahımı Ödüyorum.
AZAK (23542) 1 — Anna Kareni-na. 2— Albukrek Fatihi.
ÇEMBERLİ T AŞ (22513) İstanbul Geceleri.
FERAH. İstanbul Geceleri.
HALK Zoronun Kamçısı. (30 kısım birden)
İSTANBUL (22367) 1 — Aşk ve Müzik. 2 — Düşman Kardeşler.
KISMET (2100'1) 1 — Korsanlar.
2 — NH Kıraliçesi.
MARMARA (23860) 1 — Lulu Belle 2 — Vatan Haini.
MİLLİ (22962) 1 — Deniz Ejderi.
2 — Kanlı Altın.
TURAN (22127) 1 — Anna Kare-ninn. 2 — Albukrek Fatihi.
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Kara Ok. 2 — Aşk ve Zulüm.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) Uçuruma Doğru.
OPERA 1 — Kahraman Kılavuz.
2 — Para Hırsı.
Suare 1 — Kanunsuz Sokak. 2 — Bel Aml.
SÜREYYA (60682) 1 — ölüm Gecesi, 2 — Hudut Dehşeti.
YELDEĞIRMENÎ: 1 - Dertli
Zeynep. 2 — Hudut Dehşeti.
A.NKARA
İZMİR
ELHAMRA Genç Kız K^lbi,
LALE 1 — Çöl Silâhşorları. 2 — Paylaşılmayan Sevgili.
TAN 1 — Çöl Silâhşorları. 2 —
Paylaşılmayan Sevgili.
TAYYARE Tulsa.
YENİ 1 — Bir Fırtına Gecesi. 2 — Uçuruma Doğru.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK 1 — Şehrazadın Doğuşu. 2 — Gece ölümü
SÜMER 1 — Pasifik Kahramanı 2 — Kadın Kini
SIHHÎ İMDAT
İstanbul tseyoğiu 44998
Anadolu vakası 60536
Ankar*» 91
İzmir 42S1
Beyoğlu (4641 AadıKOy 60872
tstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00 tzmlr 2222 K vaka 160&a
KONFERANSLAR
İSTANBUL O
ALEMpAR (23683) 1 — Deniz Ejderi (Türkçe). 2 — Kanlı Altın.
A«6U (21917) 1 — Harrov Ku-
ANKARA (23432) Er Meydanı
BÜYÜK (15031) Kaliforniya Fatihi
CEBECİ (13816) Yetlmenln Aşkı
PARK (11131) Gönülden Yaralılar
SUS (14071) Büyük Macera SÜMER (14072) Büyük Macera ULUS (22204) Rakibeler
YENİ (140409 Vatan Kahramanı
Bugün saat 18 de Beyoğlu Halifesinde Münir Raşlt Öymen tarafından (Suçlu Çocuklar) mevzuunda bir konferans verlleccklir.
Aynı gün aaat 18 de Şişil Hlke-vinde Abidln Mümtaz Kıaakürek tarafından (Kitaba geçmemiş halk şairleri) mevzuunda bir konferans verilecektir.
“Yeni lstunhur*uo bugün içliı tavsiye ettiği programlar;
DAHİLDE:
Saat : 18.00 Ankara — Inceaaz. 10.20 İstanbul — Radyo Senfoni Orkestrası Konseri. — 21.15 İstanbul: Fasıl Heyeti Konaeri — tstanbul: Konçerto (Arthur Bllss piyano konçertosu).
HARİÇTE:
Saat: 21.00 Stuttgrt (521.7 m) — Beethoven keman konçertosu 22.15 Londra — Operalardan parçalar.
ANKARA ;
7.30 M. S. Ayarı — 7.31 Vals Festival Orkestrası çalıyor (pl). 7.45 Haberler ve Hava Raporu. 8.00 Şarkılar (pl). — 8.15 Hafif sololar (pl). — 8.25 Günün programı. — 8.30 Çeşitli hafif müzllc (pl). — 9.00 Kapanış.
12.28 Açılış ve Program. — 12.80 M.S. Ayarı, — 12.30 Semai ve Şarkılar. — 13.00 Haberler. 13.15 Ailen Roth Orkestrası (pl). —
13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Keman Soloları (pl). — 14.00 Akşam Programı. Hava Raporu ve Kapanış.
17.58 Açılış ve Program. — 18.00 M.S. Ayarı. — 18.00 İnce saz. —
18.30 Konuşma. — 18.45 Film yıldızlarından melodiler (pl). 19.00 M.S. Ayarı ve Haberler. — 19.15 Geçmişte bugün. — 19.20 Tarihi Türk müziği. — 20.00 Stilon Orkestrası çalıyor (pl). — 20.15 Radyo gazcteal. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 Vincent D'indy — Bir dağ havası Üzerine senfoni (pl). — 21.00 Konuşma — Tür- ‘
kiyede Marshall planı. — 21.15 Opera arya, düet ve koroları (pl). — 22.00 Konuşma. — 22.15 Dans müziği (pl). — 22.45 M.S. Ayarı ve Haberler. — 23.00 Program ve Kapanış.
İSTANBUL :
Saat : 12.57 Açılış ve Programlar —13.00 Haberler. — 13.15 Kadın »elerinden şarkılar (pli — 13.30 Bale eserleri (pl) — 13.50 Şarkı ve Türkiler. — 14.30 Ser-
best saat. — 14.45 Dans müziği (pl.) — 15.00 Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Caz müziği (pl.) — 18.30 Filmlerden müzik (Pl.) — 18.45 Memleket türküleri. — 19.00
Haberler. — 19.15 Hafif ara müziği (pl.) — 19.20 Radyo senfoni orkestrası konseri. — 20.00 Saz eserleri. — 20.15 Gelir vergisi saati. — 20.30 Dinleyici İstekleri. — 21.00 îstanbulda fikir ve sanat hareketleri. — 21.10 Hafif ara müziği (pl.) — 21.15 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Konserto (pl ) — 22.40 Hafif aru müziği (pl ) — 22.15 Haberler.
— 23.00 Dans müziği (pl.) — 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN
YAVINLAR:
Londra:
7.15 Dinleyici İstekleri. — 8.30 Hafif müzik. — 9 30 J. S. Bach’ ın eserlerinden. — 11.30 Din-
leyici istekleri. — 12.30 Percy Pease ve orkestrası. — 14.15 Hafif orkestrası konseri. — 17.15 Bach’dan orgla sonat ve fügler
— 19.30 Geraldo konser orkestrasından hafif müzik. — 21.00 Bach programı. — 22.15 Operalardan parçalar. — 23.00 Ca-rroii GJbbona ve piyanosu - 24.00
Yeni plâkları takdim ediyoruz. Stuttgrat (521.7 m) — Beethoven keman konçertosu.
Turln (225.4 m - 337.7 m) — Verdi konservatuarı orkestrası konseri
UÇAK . TREN . VAPUR
(•ELECEK ULAN UÇAKLAR
10.DÜ 12.50 D.H.Y (Türk) Ankaradan tzmirden
14.45 M.K (MiRir) köşeden, Kahire. Lef
16.20 D.H.Y (Türk) karadan Adana. An
16.35 D.H.Y (Türk) Boyrut köşe. Ankaradan. Lef
GİDECEK ULAN UÇAKLAR
9,_ s. R. (İsviçre) Atina, Cenevre. Zürich’e.
0.- D.H.Y. (Türk) Ankaraya.
11.20 „ .. îzmlre.
13.50 o .. Ankaraya.
GELECEK OLAN VAPURLAR
6.30 Konya (Bandırmadan)
7.— Seyyar (Karabigadan)
10.00 Ülgen (Ayvalıktan)
21.30 Marakaz (Bandırmadan)
GİDECEK ULAN VAPURLAR
4.— Anafarta (tneboluyn)
8.15 Marakaz (Bandırmaya).
17.— Saadet (Ayvalık-lzmir)
19.— Seyyar (Karabigaya)
GELECEK OLAN EKSPRESLER
7.10 Toros.
8.30 Ankara»
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
Beşir Kemal (Eminönü) — itimat Sadrl (Küçükpazar) — Sultanahmet (Alemdar) — Salâhat-tin (Çnrşıkapı)
BEYOĞLU :
Deiiasuda (Merkez) — Mithat (Taksim) — Ayaspaşa (Taksim) Hayrettin Tav (Galata) — Spo-rldis (Galata) — Atakan (Siyil) —Mecidiyeköy (Şişli) — Halıcı-oğlu (Hasköy) — Yeni Turan (Kasımpaşa)
FATİH :
Muharrem Tahir (Şehzadeba-Şiı — Etem Pertev (Aksaray) — Emin Rıdvan (Samatya) — Hanıdl Emgen ıŞehrcmini) — M. Fuat Bayer (Karagümrük) — Orhan Avcıoğİu (Fener)
EYÜP : Ayvansaray Şifa
BEŞİKTAŞ :
Nail Hallt - Yeni (Ortaköy) — Arnavptköy — Merkez (Bebek)
KADIKÖY :
Sıhhat — Kızıltoprak — Göztepe— Bostancı
ÜSKÜDAR : Merkez
IIEYBELİADA : H. Halk BÜYÜKADA : Halk
ANKARA
Çankaya — Cebeci — Ulua
İZMİR
Tilkilik (Basmahane) — Şifa (Wa* meralıı) — Yeni (Eşrefpaşa) — Kara taş (Yalılar) — Çankaya! Al-sancak)

Comments (0)