7 Şubat 1950
Salı
(
SİYASİ İKTİSADİ
■ A
A
T7
4
1
I

9
Sayı 69
10 Kuruş

Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İkİ mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesi, eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 rrcı sahifedo santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

POLİTİKA
6/11/1950
9
Barışın mesuliyetini vicdanlarında duyanlar ve duymıyanlar
ATOM bombasının Sovyetler tai'afından da imâl edilmiş olduğunu bildiren heyecanlı haber ve bunu takiben hidrojen bombası, dünyaya, geçirmekte olduğumuz tehlikeler hakkında artık bir fikir vermiş olsa gerektir. Çünkü siyasî ve ideolojik anlaşmazlıklar, hep bu âyar (yahut ayarsızlık) üzerinden devam edecek olursa, üçüncü cihan harbinin hesap ve hazırlıklarını yapmak için dahi bir hayli sinir kuvveti lâzım gelecektir.
Bugün, görülmemiş ölçüde tahripkâr silâhlar üzerinde çalışıldığı, şüphesiz bulunmaktadır. Amerika Devlet Reisi, hidrojen bombasının imâli emrini verirken, bu ciheti değil saklamak, bilâkis, ncdânının emrettiği bir vuzuh ve sarahatle açığa vurmayı vazife bilmiştir. Harpleri gizlice hazırlayan mütecavizler gibi, insanlığı ve bunun medeniyetini tahrip edecek olan korkunç âletleri yapan teknisyenlere karanlıkta göz kırpmamıştır. Dünyanın en büyük demokrasisinin başında bulunan bir adam sıfa-tiyle, tehlikeyi, teşrih masasının üzerine koyarak, barışın icap ederse, en kudretli silâhlarla müdafaa edileceğini beyan evlemiş-tir.
Bu hareket taranın, bu açık politikanın mânası da büyüktür, ehemmiyeti de...
Netekim, medenî dünyada kendi ölçüsünde akisler uyandırmaya başlamıştır.
Bunlardan bir tanesi. Amerikan Kongresinin Atom Enerjisi Karma Komisyonu Reisi Âyan Âzasından McMahon’un birkaç gün önceki teklifidir.
McMahon. silâh varışından vazgeçilmesini, Sovyet Rusyanııı da iştirakiyle, bütün devletlerin silâhlara yatırmakta olduğu paranın 2/3 sinin yeni bir Marshall plânına ayrılmasını ve bu suretle meydana gelecek 50 milyar dolarlık (10 milyarı Amerikanın hissesine düşmektedir) bir tahsisatın, dünyanın sulh içinde kalkınması emrine verilmesini istemiştir.
Bu teklifin çok ciddî karşılandığını. hem Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie’nin, hem de Amerika Dışişleri Bakanlığının buna dair olan beyanatından anlıyoruz.
Ayrıca, aralarında birçoğu atom araştırmalarına iştirak etmiş 1500 âzası bulunan Amerikan İlim Adamları Federasyonu, dünya emniyetini, üstün bir silâhın inhisarı yolundan elde tutmanın bir hayal olduğunu açıkça ihtar ederek, devlet adamlarını mâkul olmaya davet etmiştir.
Birbirinden asil olan bu hamleleri, hep Truman'ın açık politikasına ve samimî barışseverliğine borçluyuz.
Yalnız, bu hamlelerin hepsi, barışa esasen taraftar olan karargâha mensup şahsiyetler, yahut teşekküller tarafından yapılmaktadır. Ve daha da yapılacaktır. Çünkü bu karargâh için, insanlığımızın • ve medenî dünyamızın barış yolundan müdafaası, esastır.
İşin acı tarafı, İktisadî bakımdan, ileri teknik bakımından, sanayi potansyeli bakımından ileride olan tarafın, Sovyetler karargâhına karşı olan üstünlüğünü muhafaza ettiği halde, harbe karşı duyduğu nefretten dolayı ısrarla barışı müdafaa etmesine mukabil, Sovyetler karargâhının, berikilerin bu güzel temayüllerini istismar ederek, her gün bir yeni vesile ile, dünyayı bir miktar daha karıştırarak, sulhu bükere daha baltalamasıdır.
öyle ki, barış lehine birbirinin ardı sıra yapılan bu güzel hamleler karşısında., Sovyetlerin tarafı, bir duvar gibidir. Belli ki, barışın mesuliyetini, bu duvar-dünya duymamaktadır.
Asıl o taraftan bir anlayış işareti beklendiği halde, bunun tam aksini ifade eden hareketler, birbirini takip eylemektedir.

★ ★★
McCloy'un Stuttgart Nutku
Almanyada naziliğin yeniden doğuşuna karşı tedbirler
Amerikanın Almanyadaki Yüksek Komiseri: ”Amerika, naziliğin başkaldırmasına mâni olmak için gereken tedbirleri almıştır” diyor
r
Hindistanı ziyareti esnasında Bao-Dai Hint kıtalarını tefti fediyor
Nelıruumı basın toplantısı
Hindistan Bao-Dai ve
Hoşi-Min'i tanımıyacak
"Pakistan, bizim barjş teklifimizi kabul etmese dahi, taarruza uğramadığımız müddetçe,
harbe başsıırnuyacağız.”
B. Millet Meclisinde
sözlü soruları cevaplandırdı
iç SAYFALARDA
Londra 6 (YÎRS) — Bugün Stutt-gart’ta bir nutuk veren Amerikanın Almanyadaki yüksek komiseri John McCloy, Batı Almanyada milli cereyanların yeniden başkaldırmaya başladığına işaret ederek, Almanları bunlara karşı müteyakkız davranmaya davet etmiş ve Amerikanın Almanyada naziliğin yeniden doğuşuna mâni olmak için gereken tedbirleri almış olduğunu
bildirmiştir.
Saar meselesi
mevzuunda da konuşan bu meselenin halli için aklı-
McCloy, selim ve sabır lâzım olduğunu söyll-yerek, Amerikanın bu meselenin halli İçin lâzım gelen adınılsrın Batı Almanya tarafından atılacağını umduğunu belirtmiştir.
Amerikan siyasetini yorumluyan McCloy, Amerikalıların. Almanyada bir işgal kuvveti olarak bulunmadıklarına, bilâkis Almanlara siyasi kalkınmalarında yardım etmek için çalıştıklarına İşaretle, bazı Alman bakanlarının gecen harbin suçlusu olarak Fran-sayı gördüklerinden teessür duyduğunu ve böyle bir hareketin İnsanların unutmaya çalıştıkları mevzuların niden ortaya atılmasından başka şey olmadığını İfade etmiştir.
“Amerika, Almanyayı Avrupa miasına almak hususunda taraftardır, fakat bunun için Aİnıanyanın mesuliyet kabul edebilecek bir vaziyete girmesi şarttır.,, diyen McCloy, Alman askeri kuvvetlerinin İhdası hiçbir zaman nazarı itibara alınmadığı gibi, bir Alman ordusunun da hiçbir zaman vü-cude getirilmeyeceğini temin etmiş ve şunları İlâve etmiştir:
“Almanyanın emniyeti Müttefikler tarafından deruhde edilmiş olduğu gibi muhafaza ve müdafaası da Müttefiklere aittir,,,
• •
ye-bir
ca-

Bakan, takas sisteminden uzaklaşıldığmı, yakında tamamen bu usulden kurtulabileceğimizi beyan etti
Seçim Kanunu bugün görüşülecek
Ankara, 6 (Hususi muhabirimizden) — Bugünkü Mecliste, Seyhan Milletvekili Kasım Enerin 1949 yılı pamuk mahsulü durumu, devlet dokuma fabrikalarınca satın alınan pamuk mlktariyle iç ve dış pamuk satışlarındaki politikanın neler olduğu hakkında ki soruyu cevaplandıran Ekonomi ve Ticaret Bakam, 1949 pamuk mahsulünün 95 bin ton olduğunu, bunun Türkiye için bir rekor teşkil ettiğini, bu miktar mahsulden 53 bin 400 tonun satıldığını, mütebaki 41 bin 600 ton pamuğun da ihracı mümkün bulunduğunu Almanya ya olmak üzere milyon liralık 27568 ton tıldıgmı, iç ihtiyacın İse
olduğunu, bu seneki mahsul fazlalığı karşısında elde bir miktar pamuk kalışım tabii addetmek gerektiğini söylemiştir.
Vedat Dicleli, bu münasebetle ticaret sistemimize temas ederek ta-
kas sisteminden uzaklaşıldığmı, yakında tamamen bu usulden kurtulabileceğimizi beyan etmiş, bu arada Ticaret Ofisi Üzerinde durarak, bu teşekkülün devrini tamamladığını, hazirandan evvel Ofisin tasfiyesi cihetine gidileceğini ifade etmiştir.
ÎKÎNCÎ
Kıtlık . Bolluk Vedat Nedim Tör ÜÇÜNCÜ
ingilterede finansman korporasyonlan ve bunlardan edinilebilecek istifadeler
Cahit Kayra
DÖRDÜNCÜ
Maarif hayatımızda hayli eski bir hikâye
Ali Canib Yöntem
BEŞİNCİ
Açık pencere (Hikâye) Kadın - Ev - Moda
• 'W • • • w— • • ,* -w • f W - —F
Keşmir Başbakanı r&nkaradan döndü
4
13,933 tonu harice 63 pamuk sa-37 bin ton

Karadeniz bölgesindeki açlık meselesi
Ordu Milletvekili Yusuf Ziya Ortacın Karadeniz bölgesinde açlık başladığına ve bu yüzden bazı köylerin boşaldığına dair olan neşriyat hak-kındaki sorusunu da cevaplandıran Bakan, böyle bir vaziyelin varid olmadığını, bu bölgeye Hükümetin mısır sevkettiğinl belirtmiş ve neşriyatı yalanlamıştır.
Gündemin diğer maddelerine ve bu arada Seçim kanununun tetkikine vaktin gecikmiş olmasından dolayı başlanamamıştır. Seçim Kanunu yarın görüşülecektir.
Yeni Delhi. 6 A.A. (APPl - Aylık bir basın toplantısında kendisine sorulan bir suale Pandit Nehru şöyle cevap vermiştir:
“Hindistanın siyaseti ne Hoşı-Min. ne de Bao-Dai*ı tanımamak keyfiyetine dayanmaktadır. Biz sadece hâdiseleri bekleyeceğiz ve Hindiçinl halkının kendiliğinden karar vermesine İntizar edeceğiz
Hoşi-Min’ın Sovyet Rusya tatarından tanınması ve Bao-Dai’ın da önümüzdeki günlerde İngiltere tarafından tanınman karşısında Hindistanın tepkisi hakkında sorulan bir suale Pandit, Hindistan Hükümetinin hâdiseleri beklemekte haklı bulunduğunu söylemiş ve diğer hükümetlerin bu hususta acele, karar almakla hata ettiklerini döşlerine ilâve etmiştir
Yeni Delhi, 6 A.A. (AFP) — Pandit Nehru, Hindistanın ne Bao-Dai’ı. ne de Hoşi-Min’i tanımayacağını bildirmiştir.
Hidrojen bombası
Yeni Delhi, 6 A. A. (United Press) — Hindistan Başbakanı Pandit Nehru, hidrojen bombası hakkında ne düşündüğünü soran bir ları söylemiştir:
•Eğer dünya fena hidrojen bombası bu
tahrip etsin, eğer dünya iyi ise bira-
muhabire şun-
İse, bırakalım fona dünyayı
kalım dünya o -bombayı ortadan kaldırsın...
Yem Deİhı. « A.A. (AFP) Pfljjb dit Nehru. Hindistanın Pakistan ile olan münasebetlerine temas ederek. ' Pakistan bizim barış teklifimizi kabul etmese dahi, taarruza uğramadığımız müddetçe harbe başvurımya-cağız., demiştir
Keşmir meselesinin şimdiye Kadar ele ahnmadığma temas eden Pandit, samimiyetle şöyle haykırmıştır
“Bu meselede şerefimi ortaya koyuyorum.,,
Nehru, beyanatına devam ederek: ' Hindistan, kendi prensiplerine uymayan her türlü realist siyaseti reddeder” demiş ve Karaşi Hükümetinin “yalan propaganda “sini şiddetle tenkiti etnlişth.
Nehru, sözlerinin sonunda demiştir ki:
“Biz Pakistanm iç siyasetine hiç karışmıyoruz.,^
Yeni - Delhi 6 (APı — Başbakan Nehru bugün Parlâmentoda verdiği demeçle, Pâkistan Başbakanı Liyakat Ali Han’ın, iki devletin aralarındaki bütün münazaaları barışçı yollarla halledeceklerine dair bir beyanname imzalamaları hususunda Hınrllstan’n Heri sürdüğü teklife “ihtimamla göz-önünde tutulmuş bir cevap., vermeyi vâdettiğini söylemiştir.

Arıtil’lerde yapılacak olan karma kuvvetler manevralarına iştirak edecek olan Ingiliz destroyerlerinden biri, Implacoble gemisine kılavuzluk ediyor

Kuzey Atlantik Paktı devletleri müşterek deniz manevrası yapacak
Uashington 6, A A. ıReuter) — Kuzey Atlantik Paktına dahil dört devlet, İngiltere, Birleşik Amerika, Hollanda ve Kanada, gelecek ay Ant iller denizinde müşterek deniz manevraları yapacaktır.
Antiller denizi manevraları mart başlangıcına doğru eıı hararetli saf-lıaeı Pucrtu-Rico bölgesinde cereyan edecek Aınenkun askeri manevralarından hemen sonra yapılacaktır.
' \
Dışişleri Bakanı

Roma yoliyle
yurda dönüyor
Berlin radyosunun, Saılak’ın i Bonn şehrini ziyaret edece* Kine dair verdiği haber, hu suretle teeyyüt etmemiş oluyor
Paris, 6 (YİRS) — Avrupa iktisadı İşbirliği konferansında Türkivov» temsil etmek üzere Parise gelen Dışişleri Bakanı Necmeddm Sadak. Türkiyenin Paris Sefiri Numan Menemen-eloğlu ile birlikte bu sabah Dışişleri Bakanına vekâlet eden Schncider’i makamında ziyaret etmiştir.
Bay Sadak bu akşam Roma yoliyle Ankarayn dönecektir.
Berlin Radyosunun Sadak’ın Bonn Şehrini ziyaret edeceğine dair verdiği haber bu suretle, leeyyüd etmemiş oluyor
J
Dünya silâhsızlanma konferansına doğru
Trııınaıfa bir teklifte bulunan Tydiııgs, imhaya ınabkûın olan medeniyetin kurtarılmasını isteyor
Londra, 7 (YİRS) — Amerikan A-yan Meclisi Silâhlı Kuvvetler Komisyonu Başkanı Tydings, bir takririnde, Başkan Truman’ı bir “Dünya Silâhsızlanma Konferansını tertip etmeğe davet etmiştir.
Tydlnga’in teklifine göre, silâhsızlanma, işgal ve emniyet orduları tarafından kullanılan silahlardan maada, bütün silâhlara şâmil olacaktır.
Teklifini izah eden Senatör Tydings, medeniyetin imha edilmeğe mahkûm olduğuna işaret ederek, bunun her ne pahasına olursa olsun önüne geçmek lâzıın geldiğini söylemiştir. Senatör Tydings. hiçbir beynelmilel kontrol tertibatının dünyayı atom ve hidrojen bombasının istimalinden muhafaza e-demiyeceğini, zira bir harp patlak verdiği anda her İki muharip tarafın da bu bombaları kullanacakla um söy-liyorek, böyle bir dünya konferansının mutlak lüzumundan bahset iniştir.
Amerikan Ordu Bakanı Gordon Grey istifa etti
New-York 7 (YİRS) — Amerikanın Ordu Bakanı Gordon Grey. istifa etmiştir
Bu hususla bir beyanatta Gordon Grey. vazifesinden münhal olan North Carolinâ .nirsi EtektöilUğÛrtjl kabul
söylemişin. Grey hu Üniversitenin en güzide mezunlarından bindir.
buhınan ayrılıp, Ünivor-ettiğini

I
I
I
Ingilız seçimlerinde Wiston Churchill’in rakibi Sıhhat Bakanı Anourin Bovan ile Kültür Bakanı Tovvlison bir kabine toplantısından çıkıyorlar
ingilterede seçim propagandası
işçi Partisi Liberalleri kazanmağa uğraşıyor
Churclıill ise. I iberallere verilini? olaıı reylerin

kaybolacağını
Londra, tt lA.P.) - 23 şubatta ya-pilaenk olan İngiliz genel seçimlerinde İngiliz îşçî Partisi İktidarı muhafaza etmek için yapmakta olduğu seçim propagandasında Liberalleri kendi tarafına alarak Muhafazakârları mağlûp etmeye çalışmaktadır.
İngiliz Barbakan Yatdımcısı ve işçi Partisinin stratejisini idare eden Herbert Morrlssnn, Wakcfıeld*dc verdiği hır nutukta, Liberallerin “bu sefer de işçilere rey vererek, gelişmenin devamını temin rini,. talep etmiştir.
sosyal ctmcle-
ileri sürüyor
Cumartesi günü “İlâm aşka ’ başlamış olan Winston Clnırchill de. Leeds-de verdiği nutkunda, “Liberallere verilmiş rey kaybolmuş demektir,, demiştin
Ancurin Bevan ise verdiği bir nutukta “Chuı c bili de fânidir, kendisinin bir otobüs altında kaldığını farze-diniz., demiştir.
Liberallerin Lideri Frank Byres de “Liberallere rey veriniz., diyerek, halkın; sosy;.llstlerclen kurtulmak islediğini fakat muhafazakârlardan korktuğunu ileri sürmüştür.
Başbakan, devlet ricalimizle yaptığı temaslardan memnun olduğunu söyledi
Memleketimizi hususi surette ziyaret etmekte olan Keşmir Başbakanı Serdar Muhammed İbrahim Han yanında Pakistan Basın Ataşesi olduğu halde dün sabah Ankaradan ekspresle şehrimize gelmiştir. Devlet merkezinde yaptığı temaslar hakkında Serdar bir arkadaşımıza şunlan söylemiştir:
Ankaradakl temaslarımdan çok memnunum. Başbakan Şemseddin Gün-altay. Nihat Erim, Saraçoğlu ve diğer devlet adamlarınızla yakından tanışmak İmkânını buldum. Keşmir dâvası hususunda resmen bir müzaheret temin etmiş değilim. Fakat öyle ümit ediyorum ki Türkiye bizi destekllyecektir. Bana karşı gösterilen misafirperverliğe minnettarım/'
Dün şehrimizde gezintiler yapan Başbakan, Topkapı Sarayı Müzesini ziyaret etmiştir. Bugün Yıldız Sarayını ve Bo-ğaziçlnl gezecek, yarın hava yoliyle Kanişi üzerinden memleketine dönecektir.
Fırtına durdu, hava düzeliyor
Karadeııizde fırtına yatışmış olduğundan. günlerce süren gecikmeden sonra Boğazda bekliyen vapurlar, dün aabab Boğazdan dışarı çıkabilmişlerdir. Bu a-rada Demir şllcpl, ilâve yük seferini yapmak üzere dün sabah Hopava kalkmıştır. Kadeş vapuru da muayyen Karadeniz seferine çıkmıştır. Fırtına ve tipi sebebiyle yoldan geri dönen Sus vapurunun yerine Konya vapuru Mudanya postasına kaldırılmıştır.
Eregllye sığınan Cumhuriyet ve Anaforla vapurları, havanın açılmaaı üzerine yoluna devam etmek Üzere, adı geçen limandan ayrılmışlardır.
Yeşilköy rasat istasyonundan verilen malûmata göre, dün hararet zait 2 dereceye yükselmiştir. Bugün hava hafif bulutlu olacak ve kar yağmıyacak-tır.
Halka fazla kömür verilemiyor
Bu senckl kok kömürü tevziatının dörtte bir nispetinde noksan verildiği malûmdur. Bazı sabah gazetelerinin, ilk tevziatta kesilmiş olan miktarın, bugünlerde halka yeniden tevzi edileceği yolunda verdikleri haborler. hemşeri-İeri ümide düşürmüştür. Fakat, alâkalıları nezdindo yaptığımız tahkikat, halihazırdaki İstihsal kapasitesinin böyle yeni bir tahsise imkân vermlyeceği neticesini meydana koymuştur. Onun İçin şehrimizdeki ikinci bir kömür tevziatı yapılmazı mümkün görülmemektedir. Ancak, Ankarada havaların daha çok soğuması, belki orası İçin yeni bir tevziatın yapılmasını İcap ettirecektir.
Dünya Gençlik Teşkilâtı Genel Sekreteri şehrimizde
Dünya Gençlik Teşkilâtı Genel Sekreteri Erceran, dün Brükselden şehrimize tayyare He gelmiştir. Genel Sekreter. bU sene 13-20 ağustos arasında memleketimizde yapılacak olan Üçüncü Dünya Gençlik Teşkilâtı toplantısının hazırlıkları için temaslarda bulunacaktır. Erceraıı şehrimizde üç gün kaldıktan rtonra Ankamya gidecek ve Türk Talebe Birlikleri Federasyonu He temaslar yapacaktır.
Emniyet âmirleri dün Vilâyette toplandı
Vali ve Belediye Başkam Fahreddin Kerim Gokay dün vilâyet binasında emniyet âmirlerini toplayarak bir hasbi-hal yapmıştır. Toplantıda bilhassa halkın zabıta ile ulan münasebetleri konuşulmuştur.
Bugün de vilâyette fen başmühendislerinin İştirakiyle bir toplantı yapılacaktır.
mart başında toplanacağı bildi-Ynkınşark diplomatlarının ma-konferansı. Amerika ile Yakm-meın leke İleri arasında cereyan
— Bak gazete Bulgarıstandaki temizlikten bahsediyor.
— Ülen. hiç de kadir bilmezleri.. Sunca yıldır çalışıp çabalıyoruz bir kerocik olsun bizim yaptığımız temizlikten bahsetmediler...
Kıbrısta yapılan plebisit neticesi!
Paris, 6 (YİRS) Lefkoşeden gelen haberlere nazaran. Kıbrıs Başpiskoposu Makarios, Adanın Genel Valisi Sir Andrevv Wright’c gönderdiği bir muhtırada, Enosls Partisi ve kilisenin müştereken tertip ettikleri gayri resmi plebisitin neticelerini tevdi etmiştir.
Muhtıraya göre Adanın Yıınaıı a-halisinin yüzde 96 sı Yunanistan ile İlhak lehinde oy vermişlerdir. Başpiskopos Genel Validen neticelerin Lon-draya bildirilmesini talep ederek. Kıbrıs nüfusunun ekseriyeti Yunanistan ile ilhak etmeyi arzu ettiklerini söylemiştir.
Kahire toplantısı
Waahlngton 6 (YİRS) — Alınan müteınmiııı malûmata nazaran, Kahire de rilen halli şark etmekte olan diplomatik, iktisadi ve kültürel ınünasebatın tetkiki ile meşgul olacaktır.
Sayfa 2
Y E N t t S T A N E V L
7 Şubat 1050
-------------------------—-------
Zamanımızın kompleksleri : 6
Kıtlık - Bolluk
HARPLER, ihtilâller, umumiyet üzere, kıtlığın piçleridir, i Kıtlık da teknik geriliğin
ve yetersizliğin neticesidir.
İnsanoğlu, doğuştan rahatına dÜgkün, barışçıl bir yaratıktır. I Harplerin insan yaratılışının tabiî
bir zarureti olduğu İddiası tarihin I en büyük yalanlarından biridir.
Kıtlığı yokodin, harpler ve İhtilâller do duracaktır.
Harplerin ve İhtilâllerin kıtlığı gideremediği, hele tükür, artık anlaşıldı. İnsanlığı huzura, refaha kavuşturmak için ileri toknlğl, ona sahip olan bazı İmtiyazlı milletlerin monopolü olmaktan kurtarıp bütün milletlerin hizmetine koşmak fikri, Yenl-dünyadan gelen bu fikir, bence, İkinci Cihan Savasının tek vo en büyük zaferidir. Böyle geniç vo uzak görüşlü, cömert bir fikir, ancak bolluk ekonomisinin hâkim olduğu bir memlekette doğabilirdi. Nitekim cihan nüfusunun yüzde onunu bile bulmayan bir avuç İnsanın dünya millî gelirlerinin yüzde yetmişini yarattığı bir memleket, Birleşik Amerika Devletleri, en nihayet insanlığa, bunca felâketli tccrübolerden sonra. içine düştüğü fasit daireden kurtuluş çaresini gösterdi: Ekonomik kalkınma yollyle refah...
Bugünkü teknik kudretimiz, yeryüzünden geriliği, sefaleti, kıtlığı tasfiye edebilecek bir seviyodedlr. Artık mllletlorin talihini serbest piyasanın kör döğüsü değil, laboratuarlardaki İlmi araştırmalar, teknik adamlarının hesap ve kitapları, plân ve projeleri tâyin ediyor. Bunun iki canlı örneğini. Tonnossee vâdisi kalkınmasında vo İsrail Devletinin çalışmalarında buluyoruz:
Tennesseo vâdisi, bundan, çok değil, on yıl öncesine kadar, Amerika Birleşik Devletleri topraklarında, bizim Orta-Anadolumuz kadar çorak ve kurak bir bozkırdı. Halkı sofalot vo ıstırap İçinde, gülmeyi unutmuş ve hayatından bezmişti. Bugün ise, aynı topraklar üstünde mantarlar gibi üroyon modorn endüstri şehirlerinde ve çiftliklerde insanlar, neşe ve sevk İçinde çalışıyorlar. Bu bir mucize
KISA HABERLER
MİLLETLERARASI RADYO KONGRESİ TOPLANACAK
Borne, 6 (YİRS) — Londra civarında tonlanacak olan Milletlerarası Radyo Kongresine 21 memleket iştirak edecektir, Rusya, iştirak etmesi için yapılan teklifi reddetmiş, fakat bir demirperde memleketi sayılan Çekoslovakya kongrede bulunmayı kabul etmiştir.
AMERİKADA KAZADAN ÖLEN VE YARALANANLAR
Chicago, fi (A.P.) — Amerikan Milli Emniyet Teşkilâtı tarafından açıklanan rakamlara göre. Amerikada 1949 » sene-fiindu vuku bulan kazalarda 01.000 kişi ölmüş ve aynı sene zarfında 04.000.000 kişi yaralanmıştır.
AMERİKADA KÖMÜR İŞÇİLERİ GREVİ
Plttabourgh, 6 A.A. (United Press) — 400 bin kömür madenleri İşçisi. Başkan Truman’ın Taft-Horüey Kanunu gerekince harekete geçeceği tehdidine rağmen. bugün umumi grev İlân etmiştir.
İşçi mukaveleleri meselesi yüzünden dokuz aydan berf devam eden çekişmeler netlcesindedlr kİ, İşçiler, sendika başkanı Lala doğrudan doğruya emir vermediği halde, greve başlamışlardır.
Cumhurbaşkanlığına yakın çevreler* den bildirildiğine göre, Başkan Truman greve hemen bugün müdahale ederek Taft-Hartley Kanunu gereğince olayları tesbit etmek (İşere bir komisyon kuracaktır.
DÜNYA GIDA
VAZtYETl
Waahlngton, 6 AA. (U6ÎS) — Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığının yaptığı bir tetkik 1949 yılı içinde u-mumlyetle dünyanın gıda vaziyetinin 1-yJleşmefte devam ettiğini ve bu yıl başında en az gıda alan yerlerin bile harpten beri aldıkları gıda miktarının en yüksek seviyesine eriştiğini göstermektedir.
Dünya gıda vaziyeti hakkında senelik rapor 1949-50 istihlâk yılı zarfındaki gıda maddeleri Istlhsalfıtının evvelki yıldan biraz az olacağı fakat bu umumî azlığın 1948-49 yılının fazla Istlhsalâtın-dan bakiye kalanlar ile telâfi edilebileceğini göstermektedir.
ISTAN BULA GELEN YARDIM MALZEMESİ
İstanbul, d (A. A.) — Amerikan bandıralı Lemaluckonbah ve Chiefwackakle gemileriyle gelen Amerikan yardım malzemesine dahil kamyon ve diğer vasıtaları Sirkecide tahliyeye başlanmıştır.
Vedat Nedim TÖR
değildir. Sadece çağdaş bilgi ve tekniğin başarılı bir yaratmasıdır. Vor-üstü vo yer-altı sularını barajlar ve kanallarla disiplin altına a-larak, bir yandan bol ve ucuz elektrik kuvveti istihsal etmek, bir yandan da çorak toprakları sulamak surotiyle hem endüstri, hem ziraat Işlorl için elverişli şartları hazırlamak ve plânlı bir İskân ■ !-yasotiyle de maddeyi ve İnsan gücünü çiftleştirmek, içte. Tennes-see vâdisindeki kıtlığı bolluğa, sefaleti rofaha çeviren tılsım budur. Fakat bu tılsım, politika sihirbazlarının İşkembelerinden değil. Tennesseo vâdisini kalkındırmak için kurulan teşkilâtın laboratuarları içinde salâhiyet ve bilgi ile çalışan yüksek İhtisas adamlarının kafasından doğmuştur.
Bu Tennesseo vâdisi denemesinde tatbik olunan çalışma metodu, Simdi İsrail Devletinin bütün Fl-listino şâmil kalkınma dâvalarında da kullanılıyor. Milletlerarası Yahudi zekâsının, ilminin, finans ve organizasyon kuvvetinin mu-hassalası olan bu yeni devlet, gayet rasyonel ve ileri bir zihniyetle ise girişerek bütün Filistin! büyük bir laboratuar haline gotirmlstlr. Yahudi politikacısı, modorn İlmin vo tekniğin emrinde çalışmayı kabul etmiştir:
Teknik vo ilim adamları tarafından tesbit edilen ve bu sayede hiç bir zaman, madde ve emek İsrafına meydan vermlyen plânları lâyı-klyle tatbik edebilmek. İste Yahudi politikacısının biricik ihtisası budur.
İlmin ve tekniğin emri altına girebilmenin mükemmel bir örneğini veron Yahudi politikacısı, pek kısa bir zamanda, bütün dünyaya sarı ve kısır bir çölden yeşil ve bereketli bir connot yaratmanın da parlak bir misalini hediye edecektir.
İste, kıtlık ekonomisinden bolluk ekonomisine geçmenin İlk şartı, profesyonel politikacının ukalâlığı, bilgiçliği, sahte vakarı vo ca-hilâne cüreti bir yana bırakıp, ilim vo tekniğin sadık bir emirberi olmayı kabul ötmesidir.
AVRVPAYA GELECEK AMERİKAN TURİSTLERİ
Wa»hlngton, fi A A. (LPSı — Amerika seyahat acentalnrının tRhmlnlne göre, bu sene 300 binden fazla Amerikan turisti Avrupayı ziyaret edecek ve bunlar takriben 31S milyon dolar ssrfede-coklerdlr.
DÜNYA BANKASI
MÜDÜRLÜĞÜ
tVashlngton, fi A.A. (United Press) — Kanadah Raeminsky Dünya Bankası Müdürlüğüne seçilmiştir. Eski l^üdür Gordon istife etmiş ve Kanada Demiryolları idare Kurulu Bnşkanhğına tâyin edilmiştir.
OLİVÎA DE HAWILLAND VE RODERİC GRAWFORD BAŞ ARTİST SEÇİLDİLER
Nevv-Ynrk, 0 (YÎRS) — Amerikan film münekkidlrtrl birliği senenin en iyi iki film artistini seçmişlerdir. Kadın nr-tlrsllorl arasında Ollvlo de Hsullland’ı "The Heirs” (Varisler) filmindeki baş rolünde gösterdiği muvaffakiyetten dolayı seçilmiştir. Erkeklerden Roderic Crasvford seçilmiştir.
ÇIN KOMÜNİST HÜKÜMETİNİN PAKİSTAN'LA MÜNASEBETİ
Londra, fi A.A. (Reutor) — Moskova Radyosunun dün akşam yayınladığına göre, Çin Komünist Hükümeti Pakistan Hükümeti ile diplomatik münasebetler tesisine hazır olduğunu bu memleketin Moskova Büyük Elçisine bildirmiştir.
UESTERLİNG HÂDİSESİ
Hilvcrsum, 6 (YİRS) — JakarUlda yayınlanan ve Başbakan Dr. Hatta’nın imzasını taşıyan resmî bir tebliğ Wes-terling hâdisesi yüzünden HoiAnde ve Endonezya arasındaki münasebetlerin zarar görmiyeceglnl açıklamıştır.
YENİ BÎR TOPLANTIYA
DOĞRU
Roma. 6 (YİRS) — “London Times” gazeteci, bugünkü sayısında. Fransa. î-talya ve lngllterenin. Akdenlzdekl ve Afrikaçla kİ müşterek menfaatlerini korumak İçin bir konferans akdetmelerinin lüzumu üzerinde durmuştur.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ GEZİSİ
Ankara, 6 (A.A.) — Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi son sınıf talebesinden bir grııp Fakülte Dekanı Celâl Tanınan ın başkanlığında Kıbrısa gitmek üzere salt günü İskenderun'a hareket edeceklerdir.
Sovyetlerin, Amerikalıları endişelendiren harekâtı
Altın kaçakçılığı yapan sefaret kâtibinin duruşmasına başlandı
Ağırcezada dünkü duruşmada, sanık, bu altınlardan bir kısmının kendi malı olduğunu iddia etti
Bulgar hududunda Huşlar tarafından teçhiz edilmiş Alman askeri ve Yugoslav hudutlarında bulunan Sovyet tümenlerinin mevcudiyeti, Amerikalıları endişelendiren sebeplerdendir
Nevv-York 6. A.A. (AFP) — Radyo yorumcusu Drew Pcarson’a göre 3 olay Birleşik Amerika Hükümetini endişelendirmektedir:
1 — Uçakla taşınan 3 Sovyet tümeninin Siberyaya nakli,
2 — Slberyada Alaska yakınında yeni inşaat faaliyeti,
3 — Bulgar hududunda Huşlar tarafından talim, terbiye, teçhiz edilmiş 35,000 Alman askeri ve Yugoslav hudııdutlnrında da bir çok Sovyet tümeninin bulunması.
Drew Pearson, Sovyetlerin bugünkü siyasetini "tecavüzkâr infirAt,, olarak vasıflandırmış ve ilkbaharda Moskovanın Titoya hücum edeceğini bildirmiştir.
Hidrojen bombasına alt olarak da yorumcu, Amerikan Genelkurmayının Kongreden imal İçin gerekli kredilerin tahsisini istediğini açıklamıştır.
Pearson ayni zamanda, Califor-nia’nın demokrat temsilcisi Chet
Tevkif edilen atom casusu
Hoover» tahkikatın devam ettiğini ve daha bazı sanıkların tevkif edileceğini söylüyor
Waslılngton 6 A.A. (United Press) — Federal Tahkikat Bürosu Müdürü Edgar Hoover, yabancı bir devlet lehine casusluk suçu ile Ix>ndra’da tevkif edilen İngiliz atom uzmanı Dr. Fuchs'a ait gizli raporu bugün kongreye verecektir.
Hoover, Amerika’da Fuchs meselesi tahkikatının devam ettiğini bildirmiştir. Bu da daha bazı sanıkların tevkif edileceği kanaRtlnl vermektedir .
Müşterek komisyon başkam Briarı McMahon, Fuchs'ın Amerika’ya teslimini sağlamak İçin komisyon avukatlarına gerekli talimat Verdiğini, fakat Fuchs. İngiliz tâbiiyetinde olduğundan ve İngiliz adli makamları da harekete geçmiş bulunduklarından, iadesinin beklenemiyoceğini söylemiştir.
İngiltere'de Fuchs mahkûm olduğu takdirde en fazla 14 sene hapis cezasına çarptırılabilir, halbuki Amerika'da ölüme mahkûm edilebilir.
Komisyon, bugün yapacağı gizli oturumda Edgar Hoover’i sonra da, harp esnasında atom bombası projelerini tatbikle görevli grupun şefi olan General Leslie Groves'u dinltye-cektir.
General Groves, Fuchs'ın atom bombasının hazırlanmasında Rusya-ya birkaç sene kazandırabilecek gizli malûmat elde etmiş olduğunu gecen gün bildirmişti.
Fuchs hAdlsesInln Almanymla tepkileri
Roma, 6 (YİRS) — Atom sırlarını Ruslara verdiği için hapse atılan Fuchs’ı Almanyada tanıyanlar, kendisinin böyle bir şey yapabileceğine inanmak istemiyorlar. Jullus Fuchs’-ın 75 yaşındaki babası, Leıpzig ü-niversiteslnde teoloji dersleri verirdi. Annesi 1931 yılında ölmüştü.
Çaııkayşek’e Milliyetçi Çinin başkanlığı teklif edildi
Tıılpel, 6 (A.P.) — Formozadukl Milli Morllsin âzsları Mareşal Çanknyşek'c bir telgraf çekerek, kendilinden Milliyetçi Çinin başkanlığını tekrar deruhte etmenini talep etmişlerdir.
Hi dağlarında bulunan Çankayşek’e gönderilmiş olan bu telgrafta, kendisinin bu teklin luıbııl etmemekle bililin milletin arzueu hilâfına bir karar İttihaz etmiş olacağı belirtilmektedir.
Hahfield in atom taarruzları halinde kullanılacak federal başkentin inşasını talep etmeye hazırlandığını bildirmiştir.
Yorumcu. Birleşik Amerika ma-kamlnrının adıllarının muhtemel imhası halinde faydalanılmak üzere bellibaşlı vesikaların mikro filme alınması tasavvurunda bulunduklarını sözlerine ilâve etmiştir.
Sonuılinİn güvenliği için İtalyan tedbirleri
Roma fi. A.A. i AFP i — Somali-nin güvenliğini temin edecek İtalyan Askerî kıtalarının ilk kafilesi dün akşam hareket emrini almıştır. Gemiler Sicilyadaki Augusta deniz üssüne gidecekler, Ayan Meclisi, İtalyan Hükümetine Somali'nin idaresi masrafı olarak ayrılan tahsisatı harcamak yetkisi veren kanun tasarısını tasvip ettikten sonra Somali'ye doğru yola çıkacaklardır. Bu ilk kafile 600 kişiden mürekkeptir.
İşletmeler Bakanlığına lüzum yok mudur ?
Meclis, yalnız Sünıerlvank, Etibank ve şeker şirketlerinin muamelelerine bakan bir bakanlığın liizıımRuzluğunu ileri sürenler oldu. Fakat bunlar, ekalliyette kaldılar ve tasarı aynen kabul edildi
Ankara 6, (Hususî muhabirimizden) — Bugünkü Mecliste konuşulan mevzulardan biri de, haksız yere tekaüde se\ kedildiğlni iddia eden bir Albayın Dilekçe Komisyonuna vâki müracaat! üzerine gerek bu komisyon ve gerekse Adalet Komisyonu tarafından verilen kararların müzakeresi olmuştur. Komisyon görüşünü müdafaa eden bazı hatipler, Albayın Askerî Yargıtaya müracaat ettiğini, dâvasının tetkik edilerek reddolunduğunu. dolayısiyle ortada bir kazlyei muhkeme bulunduğunu ve Anayasanın 54 üncü maddesinin kesinleşmiş mahkeme kararları hakkında Meclisin bir karara varamıva-cağını âmir bulunduğunu iddia etmişler. bir kısım milletvekilleri ise bu Albay hakkında Yargıtayca verilen kararın kaziyei muhkeme sayıla-mıyacağını söylemişlerdir. •
Neticede komisyonların verdiği ka-
| iı fp nipnrnîîm»
Belediye deposu yandı
İzmir 6 (Hususi muhabirimizden) — Gece sabaha karşı Şehitler caddesinde bir milyon liraya sigortalı bulunan Belediye Un Fabrikası malzeme deposunda büyük bir yangın çıkarak 18 varil petrol ve mazot iştial etmiştir. İtfaiye yangın mahalline yetişerek civarı fabrikalarla dolu olan bu mıntakada yangını mevzii bırakacak tedbirler almış ise de maalesef bu depo kâınılen yanmıştır.
Yangında 15 bin adet boş çuval da kül olmuştur.
Valiler arasında muhtemel bir değişiklik
İzmir 6 (Hususi muhabirimizden) — İzmir Valisi, İçişleri Bakanlığının daveti Üzerine Ankaraya gitmiştir.
Bir habere göre Ankara Valisi Av-nl Doğan Kastamonu milletvekilliğine alaylığını koyacağı İçin yakında valilikten istifa edecektir.
Ankara valiliğine İzmir Valisi Osman Sabrl Adal ve Konya Valisi Şefik Soyer namzed bulynmaklarırlar.
Ankara. 6 (Hususi muhabirimizden) — İsviçre ve Fransa arasında altın kaçakçılığı yapmaktan, mühür ve İmza taklid etmekten sanık Lahey elçiliğimiz eski ikinci kâtibi Orhan Kavur'un duruşmasına İkinci Agırce-zada başlamlı
Sanık, elçilik masraflariyle memur maaşlarını almak üzere îsvlçreye gittiğini, (Sosyete dö Bank Suisıden iki partide 8 kutu İngiliz altını alarak Fransa ya geçl iğini ve orada kendisinin tevkif ve altınların müsadere edildiğini, kendisinin mühür ve imza taklid etmediğini söyledi. Tutulan bir zabıtta sanığın yanında 6542 İngiliz ve 400 Amerikan altım bulunduğu teabit ediliyordu.
Sanık bu altınlardan 450 kadarının elçiliğe ait ve geri kalanının kendi malı olduğunu bildirdi ve bu parayı nasıl kazandığı sorusuna cevap olarak da dedi ki:
— Hükümet, harp yıllarında maaşlarımızı altın olarak gönderirdi. Biz de bunları değiştirirdik. Parayı
rarın iptalini isteyen takrir, reye konularak reddedilmiş, bu suretle bu hususta Meclisin karar almaya yetkili olmadığı hakkındaki komisyon raporu kabul edilmiştir.
İşletmeler Bakanlığı
işletmeler Bakanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun tasarımcının müzakeresi suasuıda Ahmet Oğuz ve Hakkı Gedik, evvelâ kanunsuz olarak bir seneye yakın bir müddetle Bakanlığın çalıştırıldığım tenkiti etmişler ve yalnız SÜmerbank. Etibank. M.T.A.E. ve şeker şirketlerinin muamelelerini görecek olan böyle bir bakanlığa lüzum olmadığını iddia ederek tasarının gündemden çıkarılmasını istemişlerdir.
Ekalliyette kalan bu tekliften sonra maddelere geçilmiş ve tasarı aynen kabul edilerek birinci müzakeresi tamamlanmıştır.
jW wUfr"Vt|‘t>rurumm» «»u* •'HAiııtttNp •ıtttıuw,F»(ımıl(Hb *
Yeni basılacak pullar
Ankara, 6 (Husus! muhabirimizden) — P.T.T. idaresi iki «eri pul basmaya karar vermiştir. Bunlardan birincisi kooperatifler, diğeri uçak içindir.
Uç nevi puldan ibaret bu serilerden 30 kuruşluk yeşil renkli olanı İnönUnün traktör üstündeki resmini, 20 kuruşluk mavi olanı Ankaradakl Ziraat Bankasının resmi İle gölgede madalyon içerisinde Mithat Paşanın resmini ihtiva etmektedir. 15 kuruşluk viyole renklisi ise İstanbuldakı Emniyet Sandığı ve köşede de Mithat Paşanın resmini havidir. Bu pullar 125 bin baskıdır.
Ayni zamanda, Rumelihisarı ile Boğazın karşı sahilini gösteren 25 kuruşluk 60 bin adet uçak pulu da basılacaktır
Aııkarada soğuklar
Ankarada görülmedik derecede soğuk hüküm sürmektedir. Her taraf buz içindedir. Sokaklar, umumi caddeler açılmış olmakla beraber, yaya kaldırımlarında yürüyebilmek haylice müşkülât arzetmektedlr.
bu suretle kazandım. Bütün elçiliklerde bu, böyledir.,,
Kaçırılan altınların karaborsada 37,2 normal kurs üzerinden 11,29 milyon Fransız frangı tuttuğu hak-kındaki zaptı bir formalite olarak İmzaladığını bildirdi ve Fransızların işlerine gelmlyen vosikaları göndermediklerini iddia etti.
Tevsii tahkikat hakkındaki soruya sanık avukatı, dosyayı tetkikten sonra cevap vereceğini bildirdi. Kurye talimatnamesinin getirtilmesinl, Bakanlık Zatlşlcri Müdür Muavininin dinlenilmesini ve müvekidlinln tahliyesini istedi. Mahkeme, müzakereyi müteakip elçiliklere gönderilen maaşlar ve memurlara tevzi şekilleri hakkında malûmat İstenilmesine, Bakanlık Zatlşleri Müdür Muavininin dinlenilmesine, müsadere e-dllen altınların Türk paraslyle tutarının Kambiyo Müdürlüğünden sorulmasına ve duruşmanın şubatın 24 ü-ne bırakılmasına karar verdi.
Meclis her gün toplanacak
Bütçeyi vaktinde çıkarabilmek için» her gün iki toplantı yapılacak
Ankara 6 (Hususi muhabirimizden) — 8eçim Kanunu ile 950 bütçesini vaktinde çıkarabilmek maksadıyla B M. Meclisi bugünden itibaren her gün öğleden evvel saat 10 - 13 öğleden sonra 15 - 20 arasında iki defa toplanmaya karar vermiştir.
1 yaşındaki ressamın sergisi
Ankara 6 ı Hususi muhabirimizden ı — 10/2/950 cuma günü saat. 15 de Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinde 7 yaşındaki Ressam Haşan Kaptanın elli eserinden mürekkep bir sergi açılacaktır.
Küçük Haşan, Ressam Arif Kaptanın oğludur.
Kefkende bir deniz kazası
1 «tun bu I limanına bağlı Görgülü mt>-Sörü evvelki gece NRbnha kar/jı fırtınadan Kofken adgsı fcgyaltlelarfnda* hv-ya oturmuş ve miii^ltebırtı oradan gnç-mekte olan Koyunngiu rhulörü tarafından tamamen kurtarılmıştır
Halk Lokantası, dün açıklı
Dıln Cftğnloğlundft, İstanbul Erkek Liselinin bahçesindeki, (İstanbul Lisesini Bitirenler Cemiyetinin) lokalinde halka ucuz yemek verecek olan Şehir Lokantam, Vali vo Belediyo Balkanının bir nutku ile açılmıştır. Vali bu konuşmasında. hayatı ucuzlatmak İçin, Belediyenin elinden gelen bütün gayretle çalıştığını belirtmiş vo benzerine Avrupa şohırlerlnde pek çok rastgelinen bu kabil halk lokantalarının şehrimizde de çoğaltılacağını söyleyerek, lokantayı açma teşebbüsünde bulunan Kenan Ku-tay’ı ve bu vâdltle çok çalışan Yaşar Tljnbek’i övmüştür- Vali ayrıca Ofla yağlarının gördügü nlnkayı tebarüz ettirmiş ve yakında plyesaya, gayat ucuz fiyatla koyun elinden yapılmış kavurma çıkaracağını bildirmiştir. Vali ve Belediye Başkanı süslerini: ”— Hayatı, Ücretleri çoğaltmakla defcll fiyatları indirmeye mücadele etmekle ve indirerek ucuzhıtacağız., diyerek bitir-iniştir.
Dünkü yemekle. Vall’dcıı ayrı olarak milletvekilleri. Belediye reis muavinleri, Emniyet Müdürü. Jandarma kumandanı daire müdürleri, gazeteciler ve halk hazır bulunmuştur.
Bugünden itibaren 50 kuruş mukabilinde İki kap yemekle ekmek verecek olan lokantanın dünkü yemekleri çok beğenilmiştir, Lokanta sahibi, hazır bulunanlara nefasetin dalma muhafaza edileceğini temin etmiştir.
Platin vapuru yüzdürüldü
Derlnccde karaya oturmuş olan PlAtin vapuru, dürt gün süren bir çalışmadan sonra, dün yüzdürülınüştür.
Plâtln vapurunun yaranı hafiftir. Bir luıç glin havuzda kaldıktan aunra seferlerine yeniden bağlıyacaktır.
Nokta bekliyen polisler de devriye gezecek
Mahalle aralarına kontrol saatleri konuluyor
Emniyet Müdürlüğü, şehir içindeki polis nöbet yerlerinde memurların daim! olarak bulunmalarını mahzurlu gördüğünden. bundan sonra devriye usulü I-kame edilmesine karar vermiştir.
Her noktanın civarındaki nokaklsra kontrol saali konulacak vo memurlar muayyen fasılalarla dolaşarak ellerindeki fişleri saatlere damgalataraklardır-Bu suretle poliplerin aoğukta noktalarda hareketsiz durmaları önlenecek ve aynı zamanda Asayişin temini için kendilerinden dn.ha fazla İstifade edllmie olacaktır.
Sipariş edilen kon»rol saatlerinin yakında yerlerine takılmalarına başlanacaktır.
Hilmi Uran hastalandığından gazetecilerle görüşemedi
Şehrimizde bulunan C.H.P. Genel Başkan Vekili Hilmi Uranın bir baaın toplantısı yapacağını bildirmiştik. Hilmi Û-ran dün soğuk algınlığından rahatsız bulunduğu İçin bu basın toplantısını yapamamıştır. Kendisiyle konuştuğumuz Genel Başkan Vekili, daha birkaç gün îstanbulda kalacağını ve önümüzdeki günler içinde buRin toplantısını gerçekleştireceğini beyan etmiştir.
Edirne şilepinin batma sebebi tesbit ediliyor
Edirne şilepinin Manş denizinde batışı hâdisesini muhtelif cephelorden tetkik etmek üzere. Denizyolları teftiş kurulunca bir heyet seçilmiştir. Heyet, bu hâdisede, mesul olan gemi personellerini tesbit edecektir.
Dovlet Denizyollannın
yeni şekli
Devlet. Denizyollarının İktisadi teşekkül haline gelmesi için hazırlanan kanua projesi, Maliye Bakanlığı tetkik kurulti tarafından İncelenmektedir»
Tetkik kurulunun bu incelemeleri bil hafta İçinde bitireceği kuvvetle Umul* maktadır.
Bir otomobil çalındı
Sos sanatkârı Müzeyyen Senar Işıl'ın 1122 sayılı otomobili evvelki gece yansı Taksim meydanında meçhûl şahıslar tarafından çalınmıştır.
Arabanın şoförü Muştalanın Işins bir kaç gün evvel nihayet verilmiş, fakat anahtarların bu şoför tarafından yeniden imal ettirildiği şüphesi ve kilitli a* rabanın çalınması üzerine kendisinin ifadesine müracaat edilmiş ve İhtiyaten civar vilâyetlere telgraf çekilmiştir.
Şimdiye kadar çalınan 43 otomobilden yalnız 1372 plâkalı araba müstesna olmak Üzere hepsi buiunmuştuFA *(-natkârının arabasını da çalanlar tesbit edilmiş olup yakında yakalanmaları muhakkaktır.
/
Permi suiistimali failleri mahkemeye verildi
Permi suiistimaline dair «avcılıkça yapılmakta olan tahkikat son safha ı ve Avrupnva kaçmış bulunan '“'art* Klnrından
'ŞvrıJİLÖzHİÎ vurdu avnrtfnde tevkifi Ic’n bütün uçak mrvdanlanna ve vilfe et makamlarına talimat verilmişi ir. ı-diainın yurda iade»! İçin, ayrıca il lll devletler nezdlnde teşebbüse geçilen *-k-tir.
Had idenin diğer sanıklarından Sala-haddın ve Bablha 9 uncu Ceza Mahkemesine verilmelerdir. Yakında muhakemelerine başlanacaktır. Diğer şahıslara nlt tahkikat derlnleştlrUmektedir.
Tekel işçi sendikaları mümessilleri dün toplandı
Tekel İşçi sendika lavı temsilcileri dün saat 15 te Umum Müdürlük binasında toplanmışlardır. Toplantıda, randımanın arttırılması İçin alınması lâzım gelen tedbirler üzerinde durulmuş ve İşçilerin ihtiyaçları, konuşmalara İştirak e-den Umum Müdür tarafından teabit •-dılmiştir.
Şehir İçindeki otobüs seferleri
Şohlr İçinde otobüs İşletmek tlzera Emniyet fi ncı Şube Müdürlüğüne ye* nlden müracasllcr yapılmaktadır. İstanbul - Bakırköy hattında çalışan otobüslerden bazıları da Eminönü ile E-mirg&n arasında çalışmak üzere müsaade İstemişlerdir.
Belediye Seyrüsefer Komisyonu esaa İtibariyle köprülerden geçmekte olan bugünkü otobüslerin miktarını arttırmamak kararımla olduğundan, yapılan ve yapılacak olan müracautlerde bilhassa bu cihet gözönünde tutulacaktır.
Bebekten veya Aksaray gibi »eyrtl-seferin nispeten yüklü olmadığı mın-takalardan başhyacak olan yeni hatlara köprülerden geçmemek şartiyle izin verilmesi imkân dahilindedir.
“Çoruh” bugün geliyor
Çoruh şilepinin 8500 ton buğday ve un yüklyie. bugün Amerikadan limanımıza gelmesi beklenmektedir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
- 69 -
Biraz sonra her ikisi de sokak kapısının önünde buluştular ve bir müddet, yan yana hiç konuşmadan yürüdüler. Fuat, Üsküplü genci teselli etmek istiyor, fakat söze nereden bavlıyacağım bilmiyordu:
“— Çok canım sıkıldı bu hâdiseye... Doğrusu çok canım sıkıldı; dedi.
Sırpça mütercimi (adam sen de... Değmez ehemmiyet vermeye!) demek iater gibi bir hareket yaptı. Sonra, kendi kendine söylenlrcesi-ne ağır ağır, yavaş yavaş konuşmaya başladı:
°— Bunlar, daha milliyetçilik ideolojisinin diyalektiğini de bilmezler. Saçma aapan bir gevezeliktir eder dururlar. Bir gevezelik. Fakat, doktrinleri bakımından tehlikeli bir gevezelik... Neden tehlikeli? Çünkü, bunlar, milliyetçilik telkin etmek iatedikleri kimseleri 7x>rla bu fikre düşman ediyorlar. Ben Türkiyeye geldiğim sıralarda mutaassıp bir milliyetçi İdim. Lisenin aon sınıflarında ne yapıp, ne ettiler bu akidemi kökünden sarsmanın yolunu buldular. Üniversitede ise...
Sırpça mütercimi biraz durakladı, yan gözle Fuat'ı süzdü.
— ... Üniversitede ise, zaten böyle şeylerden bahsedilmez. Orası bir çorbadır. Hem de Moskof lan n Porç’una benzer bir çorba... İçinde olmıyan yok. Yalnız tek bir şey eks#k: Milli kültürün tuzu. Biz, daha çoeukken işitirdik, au
Türkiyede bir İnkılâp olmuş, İleri Vve halkçı bir rejim kurulmuş, bunun kendine mahsus bir takım prensipleri varmış diye. Ve bunun adına Kemalizm derlerdi. Hâlâ da böyle derler, bizim taraflarda buna... hâlâ böyle derler ve bunu, bütün geri ve köle milletleri irtica zincirinden, imprrlalizm boyunduruğundan kurtaracak bir hidayet yolu telâkki ederler. Yalnız okur yazarlarımız, yalnız aklı başımla olanlarımız değil. en ücra köylerde yaşıyan en kara cahil mille tuşları miza kadar herkes bu telâkkinin hiç olmazsa esasında birliktir Yanı Kemal Paşa'nın bir gün gelip bizi de yabancı cevrınd» n halâs edeceği kanaatindedir. İşte ben, fakir hır köy imamının oğlu olan ben, gözlerimi dünyaya böyle bir lyınanın ışığı içinde açmıştım. Halbuki... halbuki, buraya geldikten sonra hem bu ışığı, hem de Kemal Paşanın izini kaybettim.,,
Fuat, yanında yürüyen ve hâlâ hiç bir heyecan alâmeti göstermeksizin ağır ağır, yavaş yavaş konuşmasında devam eden YugoslavyalI genci, sözlerinin bu noktasına gelince sesi titreyip ağhyacak sandı. Yanılmıştı. YugoslavyalI genç, hep aynı tempoda söyleniyordu:
"— Ne yaptılar onu? Nereye koydular? Sokaklarda, bazı tunçtan heykellerine rastgell-yorum. Fakat, ne hepsi birden, Kemalizm in organı geçinen gazetelerde, nede Üniversitede ondan beri eser göremiyorum. Gazete İdarehanesinde intellektüeller neden bahsediyor ? Osman]ı fütuhatından! Yani Nazilik. Faşistlik gibi, tecavüzcü, istilâcı bir milliyetçilikten, Yani, Mustafa Kemal’in İmperialistllğe, geriliğe karşı bir cidal telâkki ettiği milliyetçiliğin tam zıttı.
"Üniversitede ne öğretiliyor? Avrupanın bi-ribirlni tutmaz ne kadar perakende bilgileri varsa bir İşporta malı gibi her gün yığın yığın önü-342
müze serilir. Beğen, beğendiğini al... Ekonomi bahsinde en antika Liberalizm düsturları mı istersin? Sosyoloji dersinde en plânlı cemiyet Hamaliyeleri mi İstersin? Felsefede en mistik B» rp-sonçuluklar mı? Hepsi ver. Hepsi var dedik ya. Yalnız Kemalist Türk âliminin kendine göre bir "dünya görüşü" buradan içeriye giremez. İçeri girmek şöyle dursun, hattâ, böyle bir şeyin orada bahsi bile edilemez. Bir gün, şimdi söylediklerimin yüzde beşini arkadaşlardan — arkadaş, diyorum; başka bir sıfat bulamadığım için — birine şöyle bir fısıldayacak oldum. Aman efendim, sen misin bu cüreti gösteren? 1ş profesörlere kadar aksetti; az kalsın divan kurulup sly-gaya çekeceklerdi beni!... Neden ? Çünkü, lmperi-aliznı demişim; çünkü, mazlum ve geri milletlerden bahsetmişim. Üniversitede böyle sokak politikası yapıhuaznuş; burası bir İlim mües-sesesi imiş: ilim ise objektifmiş.
Sırpça mütercimi, kendini tutamayıp kıs kıs gülmeğe başladı. Fuat, onu tanıdı tanıyalı bu, ilk gülüşü idi, İlk defa olarak da bu kadar çok açılmıştı. Demek, o da herhangi bir insan gibi kızmasını, coşmasını, hattâ alay etmesini biliyordu. Dört aydan beri yanıbaşında, yüzünün hiçbir çizgisi kımıldjmaksızın. hep dimdik, kaskatı duran bu genç de, demek, herkes gibi sinirleri, reaksiyonları olan; herkes gibi zaaflara düşebilen, bir başkasiyle samimileşip dertleşecek kadar insana yakın bir adamd’ ve Fuat onu, bu haliyle daha çok sevmeğe başlamıştı. Sesinde güç belâ zapta çalıştığı bir heyecanla dedi ki:
"— Sizi, ne iyi anlıyorum, bilseniz; ne iyi anlıyorum!., çünkü, ben de aynı fikir ve ruh krizlerinden geçmekteyim Ben de sizin gibi hâlâ ne kendime göre bir muhit, ne de kafaaı ka-343
fama denk bir arkadaş bulabildim. Düşünün ki, burada doğup büyüdüğüm halde tıpkı sizin gibi ben de bu memleketi yadırgıyorum.
Sırpça mütercimi, başını hafifçe Fuat'a çevirip onu bir gözünün ucuyla süzdükten aonra:
"— Bu, işin ücntıment tarafı; dedi. Ben de sizin yaşınızdayken oldukça scnttmeııtardim. Halbuki, şimdi, aradığım şey, yalnız aydınlık, yalnız aydınlıktır.
Fuat'ın zihni bu sözlerin iki noktasına takılmıştı. Biri: YugoslavyalI gencin "sizin yaşınızda,, derken bir nevi olgun adam gururuna kapılır gibi görünüşü; öbürü de; "scntlment" ve "aentimental0 kelimelerini belli bir tezyifle telâffuz edişi,,, Fuat, kendi kendine: "Evvelâ; diyordu, aramızdaki yaş farkı olsa olsa üç dört seneden İbaret olsa gerektir. Bu kadarcık bir yaş farkında nasıl oluyor da bana bir toy çocuk muamelesi ettnok hakkım buluyor? Hem, ben de onun gibi yüksek tahsilini bitirmiş ve kaç yıldan beri hayat mücadelesine atılmış bulunuyorum, Autodidaktik bilgi bakımından ise ondan bir hayli ileride okluğuma eminim. Şimdiye kadar okuduğum kitapların yüzde birinin adını bile duymamıştır bu zavallı... Sonra, "his" ve "hislllik" neden bu kadar mezmum bir şey olsun?”
Fuat, kafasının içinden bir şimşek tezliğiyle gelip geçen bu muiıakcmeleri yarıda bıraktı. Zira, demin o kadar büyük bir sempatiyle yanına sokulmak ihtiyacını duyduğu bu ilk arkadaşından aynı nispette derin bir antipati ile ayrılmak istemiyordu. Bundan başka, konuşmalarının bu noktasına kadar onunla kendi ara
sında bariz bir görüş ve düşünüş yakınlığının
da farkına varınanıazlıktan gelemezdi.
344
M— Aydınlık kelimesiyle neyi kaydediyorsunuz? diye sordu.
"Yol” gazetesinin Sırpça mütercimi -acı acı gülümsedi:
"— Bu şehirde, bu memlekette hüküm süren kafa bulanıklığının, fikir kargaşalığının zıddına ne varsa onu kasdcdıyorum; dedi.
Ve bu cümlesini, bir sürü misaller, deliller ve mütalâalarla çözüp bağlamağa, bağlayıp çözmeğe başladı. Fuat, Csküplü gencin konuştukça daha belli olan bazı şive hususiyetlerine ve kullandığı tâbirlerin yabancılıklarına rağmen onun nereden kalkıp nereye varmak istediğini pek İyi anlıyordu. Sırpça mütercimi —Fuat, onun adını bile halâ öğrenmemişti— sözlerinin yarısını teşkil eden ve hemen hepsi Lâtin unsurlarından alınmış olan bu tâbirleri daima İslav dilinin fonetiğine göre heceliyor; meselâ. nantiman ve santimantal kelimelerinde yaptığı gibi bütün kalın sesleri inceltiyor; "T", ”K" harflerini sertleştiriyor: "im”, "um" veya "ik" ile nihayetlenen sözlerin sonuna mutlaka bir "A", bir "US" ilâve ediyordu.
Bu konuşma tarzı, Fuat'a arasııa dinlediği Moskova Radyosu Türkçe apro/fcrinln hitabet Üslûbunu hatırlattı. Gerçi. Üsküplü genç, bu speakrr kadar bayağılığa düşmüyor, herhangi bir namuslu ıntellvktüıl kafasının samimiliğinden pek o kadar ayrılmıyordu ama, ifade ettiği nazariyeleri öyle bir harcı-Alem ve pratik hale sokuş tarzı vardı ki, Fuat’ın mücerret düşünce melekelerini birer kıskaç içine alır gibi örselemokten ve dimağının kendi kendine arayıp görme ufkunu daralttıkça daraltmaktan hali kalmıyordu.
(Devamı var)
* ’ " 345

7 Şubat 1950
YENt İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN
KONOMiK
Yeni Sanayi Bankası münasebetiyle
İngiltere’de finansman korporasyonları ve bunlardan edinilecek istifadeler
Yazan : Cahit KAİKA.
Ham ve mâmul dokuma
maddelerine dair haberler
Muhtelif piyasalardaki hususî muhabirlerimiz bildiriyor:
Türkiyede yeni kâğıt fabrikaları kuruluyor
Şirketlerin yıllık toplantıları
vardır:
Esham ve tahvilât ihracı. Ticaret bankalarından borçlan-
Yan resnıî sınai ve ticari kredi
Memleketimizde bir Sanayi Bankası kurulmak üzeredir. Yeni bankanın bu sahadaki boşluğu dolduracağını ve teşebbüsün memleketin sınai kapasitesinin gelinmesinde faydalı olacağını ümit ve tahmin etmekteyiz.
Bu münasebetle, bu sütunlarda, sınai kredi mevzuunda yapıları tecrübelerden birisinin teknik cihetleri üzerinde durmak istiyorum. Esas karakteri itibariyle bir sanayi memleketi olan îngilterede sınai finansmanın üç yolu
1)
2)
ma,
3)
korporasvonlarından kredi tedariki.
tşte Ingilterenin harp sonrası iktisadi ve mali hayatında yer alan tecrübelerden birisi de bu korporasyon-lardır. Bunlar az kârlı ve uzun vadeli olan ve normal kanallardan kredi bu-lamıvan teşebbüslerin finansmanı için kurulmuşlardır. Sermayeleri İngiltere bankası, ticaret bankaları ve sigorta şirketleri tarafından temin olunmuştur. İstinat ettikleri prensip, kâr gayesiyle hareket etmemek, diğer kredi müesseselerinin kredi verdikleri sahanın haricinde kalan lâkin spekülatif mahiyette olmıyan sanayi ve kısmen ticaret işlerine uzun vadeli az faizli krediler açmaktır.
Bu korporasyonlar iki tanedir: Sanayi finansman korporasyonü (Fi-nance Corporation for İndustry) 30 milyon £ sermayeli ve 100 milyon £ borçlanma salâhiyetine malik bir dev-korporasyonudur. Çelik nanayil gibi büyük sanayi gruplarına çok u-zun vadelerle ve % 3 1 '2, 4 1 2 faizle, gerek ikraz gerek sermayeye İştirak suretiyle kredi temin eder. Hâlen zarar kaydetmektedir.
Sınai ve ticari finansman korporas-yonu (Industrial and Commercial Fi-nance Corporation) 15 milyon £ sermayeli 30 milyon £ borçlanma salâhiyetim haiz nispeten küçük bir teşekküldür. Bu müessese müşterilerine 5 ilâ 200 bin £ arasında krediler açmaktadır. İş hacmi 15 milyon £ i, müşteri sayısı 300 ü bulmuştur. Kredi tekniğinde iki şekil kullanmaktadır.
10 - 20 sene için % 3 1/2 - 5 1/2 faiz ve masraf karşılığı teminatlı veya teminatsız ikrazlar yapmaktadır.
Müşteri müesseseler sermayelerini arttırarak teşeübblrinsie arttırarak teşebbüslerini genişletmek, muayyen bir müddet için borç ödemek mecburiyetinde kalmamak, müstakbel kârlarını borçlara değil, müessese nin inkişafına tahsis etmek istedikleri ve bu şekil Korporasyonco da kabul edildiği takdirde korpoıasyon müşteri müessesenin sermayesine iştirak etmekledir. Bu halde müşteri müessesenin idaresine katiyen müdahale etmemekte, bazan alelade bir ortak gibi müdürlerin tayininde reyini kullanmaktadır.
Korporasyonlar bu fonksiyonları haricinde bilcümle iş erbabına, işlerine taallûk eden mevzularda müşavirlik etmekte, malûmat vermektedirler.
Her iki korporasyon da faaliyetlerinde tamamiyle serbest olup hükümetin müdahalesine tâbi değildirler. Şimdilik ikisi de zarar etmekte ve açıklan bütçe tarafından kapatılmaktadır.
Ingilteredeki finansman tekniğinden alınacak dersler şunlardır:
11 Kredi bulmak ihtiyacında olan öyle gruplar vardır ki, bunlar sağlam, verimli hattâ mevcudiyetleri zarurî i? sahalarını temsil ettikleri halde kredi bulamamaktadırlar. Zira u-zun vâdeli ve az kârlı teşebbüslerdir. Esa3 itibariyle sermaye emteası istihsal eden sanayi bu grupa girer. Bunlara kredi tedarik edilmek lâzımdır. Bu maksatla kurulacak müesseseler, *kredi sisteminin diğer organlarının faaliyet sahalarına tecavüz etmemeli, bu sahanın haricinde çalışmalıdırlar. Aksi halde lüzumsuz bir rekabete yol açılır ve gaye elde edilmeden kalır.
2) Bu nevi kredi müesseselerinin faaliyetlerine Hükümetin müdahalesi haddi asgariye indirilmelidir.
3) Bu kredi müesseselerinin başlangıçta zarar etmeleri ihtimal dahilindedir. Buna mâni olmak için yüksek faizler tatbikına gidilmemelidir.
4) Bu kredi müesseseler! borç verdikleri veya sermayesine iştirak ettikleri müesseselerin idarelerine fazla müdahale etmemelidirler.
Fransada ;
Paris (Reuter - Hususi) — Fran-sadaki naylon çorap makinelerinin en incesi Birleşik Amerikadan satın a-lınmıştır. Makine saatte 32 çorap birden imal edebilmektedir. Bugün mevcut makineler ise ancak 28 çorap yapabiliyor. Trikotaj iğnelerinin çokluğu çarklardaki dişler ve manivelalar bir milimetrenin yirmide birine kadar ayarlanmış ve makinenin tamamı o kadar hassas bir mahiyet almıştır ki, hararet mutlak olarak daimi bir şekilde muhafaza edilebilmektedir, o kadar ki, iki derecelik bir değişiklik makineyi paralize etmeğe kâfi gelmektedir.
20 metre uzunluğu olan makine 18 ton agırlığındadır. Tesisatın ikmali aşağı yukarı 5 veya 6 haftayı bulacaktır.
Yeni kurulacak olan tesisat sayesinde şeker pancarı küspesinden kâğıt imâl edilecek
Ankara. (USÎS) — Türkiyede ga-| zete kâğıdı fabrikaları kurulması İçin Türk ve Amerikan hükümetleri müzakere halindedirler, öğrenildiğine göre, bahsi geçen fabrikalar pancar küspesi kullanarak kâğıt hamuru ve gazete kâğıdı yapacaklardır. Yapılan tecrübelor neticesinde şeker pancarı küspesinden yapılan kâğıdın elyafı
kısadır ve odun hamurundan yapılan kâğıtla aynı kaliteyi haizdir.
Tecrübeler Holyoke Kimyevi Kâğıt Fabrikasında yapılmıştır. Hattâ Holyoke şehrinde çıkan TranserİJt isimli gazete bir nüshasını şeker pancarı küspesinden yapılmış kâğıda basarak kalitenin yüksekliğini bittecrübe ispat etmiştir.



yüksek inkişaf
balyayı
Zeytin yağı ihracı isteniyor
f DÜNYA HABERLERİ
Hindistanda iki çelik müessesesi kuruluyor
Yeni Delhi, 6 (YİRS) — Hindistan Hükümeti, memlekette iki çelik nıüessesesinin tesisi için Milletlerarası Bankasından ödünç pAra istemiştir. Fabrikaların beheri senede 500.000 ton çelik temin edecektir. Bu hususta tetkiklerde bulunmak üzere mart ayında A-merikadan bir heyetin gelmesi beklenmektedir.
Milletlerarası pirinç kongresi
★ Yeni Delhi, 6 (YİRS) — Milletlerarası ikinci pirinç ıçeltik) kongresi bugün Rangıında açılmıştır. İştirak eden 14 memleket arasında A-merika ve İngiltere de vardır. Suudi Arabistan - Suriye ticareti Şam, 6 (A.P.) — Başbakan Halit A zem cumartesi günü bir basın konferansında, Suudi Arabistan ile Suriye arasında bir ticarc-t anlaşması imza edildiğini ve buna göre. 6.000.000 Suudi Arabistan doları tutarında mal mübadele e-dileceğini bildirmiştir.
29 ocakta imza edilmiş ulan bu arılaşmanın metninin açıklanması şimdiye kadar geri bırakılmış ve her iki başkentte birden yapılmıştır.




Çin Bankasının bir şubesi Pekin Hükümetini tanıdı
Yeni Delhi, 6 4YİRS) - MÇin
Bankasının” Singapur şubesi, Pa-kin Hükümetini tanıdığını bildirmiştir.
Dünya İaşe Teşkilâtının Türkiye hakkında verdiği malûmat Washington 6 A.A. ı United Press) — Dünya Tarım ve İaşe Teşkilâtı, dünyanın iaşe durumuna dair yayınladığı senelik raporunda, Türkiye hakkında şu malumatı vermektedir.
Gelecek mevsimde bol bir buğday mahsulü elde edilebilecektir. U-muml vaziyet iyidir. Ekin geniş ölçüde yapılmıştır ve havalar da iyi gitmiştir. Geçen sene havaların elverişsiz gitmiş olması hububat ihracatçısı olan Türkiyeyi İthalâtçı vaziyetine getirmiştir Geçen seneden beri Türkiye, yıllık 5 milyon ton olan hububat ihtiyacını karşdıyabllmek için Kanada-dan, Amerikadan. Suriyeden ve Urdünden 280 bin ton buğday ve arpa ithal etmiştir. 3950 mahsulü alınmaya kadar köylü elinde mevcut stoklar kâfi gelmediği takdirde Türkiye daha da hububat ithal edecektir.
Batı Almanyada :
Frankfurt, (Reuter - Hususi) — Batı Almanya suni ipek müstahsilleri, Alman terkibi mensucat mallarına konan yüksek ecnebi gümrük vergilerinden şikâyet etmişlerdir. Son günlerde terkibi iplikler üzerindeki gümrük vergilerini arttıran İtalya ile gene gümrük vergilerini yükseltmek ü-zere olan İsviçre misal olarak gösterilmiştir. Aynı zamanda, Almanyada-ki ithalât vergilerinin, bütün memleketlerinden daha az olduğuna da işaret edilmiştir.
Viskoz ipliği istihsali de büyük tekâmül göstermiştir Ama yabancı memleketlerden yapılan ithalât neticesinde yerh sanayi şimdilik hemen hemen durmuştur. Büyük müstahsillerden biri istihsalini 10 tona İndirmiştir. Bazı müstahsiller de tamamen istihsali durdurmuşlardır. Maamafih ilkbaharda yeni talepler beklenmekte olduğu için, müstahsiller istikbalden ümitlidirler.
Holândada :
Arnhem. (Reuter - Hususi) — Holânda suni İpek Birliği Başkanına göre son bir sene zarfında Holâjıda-nın suni ipek istihsali külliyetli miktarda artmıştır. Yeni iplik bükme makineleri ve dokuma makineleri kullanılmağa başlamıştır.. Bir suni iplik bükümü fabrikası da çalışmağa başlamıştır.
İplik istihsali mühim miktarda art-manıakla beraber kalite bakımından büyük terakkiler kaydedilmiştir.
Holânda Sun! İpek Birliği satış teşkilâtının tcsblt ettiği fiyatların rezistansından dolayı (İlgarda alıcı bulmanın gittikçe güçleştiği bildirilmektedir.
1949 senesinde Holânda Suni İpek Birliği, dahilde, 1948 senesine nazaran 1 milyon kilo daha fazla mensucat ipliği satmıştır. Suni ipek ipliklerinden dahildeki satışları da 1 milyon kiloyu bulmuştur.
Devalüasyonların bir çok problemler yaratmalarına rağmen, yeni piyasalar açılmış ve A men kaya yapılacak ihracat kolaylaştırılmıştır. İstihsal, 1948 senesine nazaran 13 milyon gulden artmıştır. İhracat da 70 milyon guldenden 73.500.000 guldene yükselmiştir.
çln yapılan bir takım mukaveleler tahakkuk edememiştir, çünkü fabrikalar mübayaacılaıın fiyat hududundan fazla istemektedirler.
îngilterede :
Londra. (Reuter - Hususi) — Yeni satış fiyatları, bütün cinslerde, geçen Londra satış fiyatlarından %15 ilâ %20 yüksek olup intizamsız bir değişiklik göstermişlerdir. Mubayaacılar ihtiyatlı davranıp yeni bir flat esası aramakla meşguldürler. Orta kalite mallarda görülen rekabet gayet çetin idi; orta- kaliteler cins mallardan daha fazla etmişlerdir.
Arzedilen miktar 1,,.7I2
buluyordu; bunun 11,351 ri Avustralya yünü, 7,533 ü Yeni Zelanda ve 858 i Cenubi Afrika yünlerini ihtiva etmekteydi. 64/70 yüksek beyaz yün kalitesinin 12 balyasına, balya başına 135 peni verildi.
Bradford (Reuter - Hususiı — başlıca piyasaların istikrarlı vaziyetini gören yüksek kalite yün müstahsilleri. eski piyasa fiatlanna dönmenin zamanı geldiği ve bir evvelki haftaya nazaran yüksek kalite piyasa fiatları hakkında daha iyi bir fikir edinmenin knbil olacağı ka-naatindedirler. Fakat ayni zamanda şıına da işaret etmeliyiz ki, satış az olduğundan piyasanın durumu hakkında kati bir hüküm verilemez. Binaenaleyh fiatları takribi olarak tasavvur etmek lâzımdır Maamafih umumiyetle merinos ipliği fiyatları libre başına 153 pens olarak kabul edilmiştir; bu meyanda ince karışık yünler 112 pens civarında ve orta kalite yünler de 78 pens civarında tesbit edilmiştir. Umumi olarak konuşmak lâzın: gelirse, merinos bu a-yın başından beri libre başına iki şi-ling artmış ve karışık yünler aşağı yukarı bir şiling yükselmişti1?. Bu yüksek Hatlarla ileride endüstri muvazenesini temin etmek güç olacaktır.
Londra (Reuter - Hususi) — Londra piyasasında 1950 yılının ilk 51in satışlarının başlaması dolayısiv-le, satış odalarında büyük bir izdiham görülmüştür. Arttırmalar, her ne kadar daha yavaş ve isteksiz görünmekte iseler de, umumiyetle beklenen durgun nisbetler etrafında başlamıştır. Rekabet, eeniş miktarda, Bradford’dan gelmekte olup, belli-başlı müşteriler Fransa. Polonya. İsviçre ve Belçfka idi.
Merinos yünü hususi ihracatçılar tarafından arzcdilmckte ve hesaplar son Londra satış fiyatları üzerinde yüzde 25 bir ilerleme kaydetmekledirler.
Zeytin yağı ve alelûnıum nebati yağlar ihracatçıları bir toplantı yapacaklar
İzmir 6 (Hususi muhabirimizden) — Zeytinyağı ve Nebatı Yağlar İhracatçılar Birliği yarın yapacakları bir toplantıda zeytinyağı vcnebatiyağ ihracına müsaade edilmesi hususunda bir karar sureti kaleme alacaklar bunu Ekonomi ve Ticaret Bakanlığına göndereceklerdir.
Birliğin teshiline göre bu yıl vurdun yağ rekoltesi şöyledir; Zeytinyağı 50 bin, pirina yağı 9.000 ton.

yağı 18,000 ton 5,000 ton olmak tondur.
70 bin ton ola-için 5 bin tonu
pamuk yağı 13.000 ton, susam yağı 2,000 ton, ayçiçeği diğer nebat.1 yağlar üzere ceman 97.000
İç istihlâk âzami rak hesap edildiği
opsiyonlu olmak üzere 15.000 ton yağ ihracına müsaade edilmesi istenecektir. Bununla beraber toplantıda bu miktarın biraz indirilmesi mümkündür.

Amerikalı tarım mütehassısı bir
basın toplantısı yaptı
Morshall Plânı gereğince getirtilen ziraat âletleri, nas:l ve ne şekilde kullanılacak ?
geç kAİan basma ve çuha talep-elân artmaktadır. Haziran ayın-sonrası için siparişte oulunma-mübay a acılar şimdi daha serbest
Pakistanda :
Karaşi (Reuter - Hususi) — Pakistan. Japonyaya 100.000 balya işlenmemiş pamuk 27 bin balya işlenmemiş jüt. 500.000 libre işlenmemiş | yün, 1,500,000 libre kendir. 100 |on‘ hayvan postu satacaktır. Yeni tas î k edilen bir ticari anlaşma bu teslimata imkân sağlamaktadır.
30 haziran 1950 de nihayptleııevek olan muknvcleyi uzatmak arzusunu gösteren istişareler iki hükümet tıraşında nisanda bağlıyacaktır.
Japçnya, bu ithalâta karşılık l*a-klstana. pamuk ipliği, iğ ve dokum»'» tezgâhları, diğer yün dokuma makineleri» örıne makineleri, hidroelektrik tesisat. bisikletler demir ve çelik mamulleri, elektrik malzemesi, ilâh, ınanıul maddeler ihraç edecektir.

Ankara 6 (Hususi muhabirimizden) — İktisadî İşbirliği İdaresi Tarım Mütehassısı Hugh Richıne bugün saat 15 de Amerikan Büyük Elçiliğinde bir basın toplantısı yaparak Mar-shall Plânı gereğince Türkiycye getirtilen ziraat âletlerinin işleyiş ve kullanış şekilleri üzerinde Orta ve Balı Anadolu ile Marmara bölgesinde yaptığı tetkiklerin neticelerini anlatmıştır.
Richıne. bugüne kadar Türkiycye gelmiş olan 2000 traktörden hemen hepsinin teşebbüs erbabına satıldığını, 2000 traktörün yolda bulunduğunu, yakında 2000 traktör daha sipariş edildiğini bildirmiştir
Türk işçisinin makine kııBaıunaya pek hevesli olduğunu söyleyen tarım mütehassısı, çiftçinin umumiyetle elindeki araziye yetecek kapasitede makine almasının doğru olacağını belirterek Hükümetin âletleri salan büroların ve Tt rk l.ı-oininm çiftlik rahiplerini bı. bakımdan aydınlatnu*1 (-rı lizunııı üzerinde ısrarla durmı.ş-tur
Mütebakisin izahatına göre 2 3
bin dekarlık toprağı 20 24 beygir
kuvvetindeki küçıık bir traktör bir tek 'h pulluk ve hır biçeı • dö er ş’( nı ve knf diı. Bunlar. 2500 liraya »4i.ı. ıı ı Dil »I .:.TİJ( araziyi bu ı • kine ve Aletlorle takriben 2,5 lira.va ekime hazırlamak mümkündür,
Buna mukabil büyük traktör alınırsa. aynı öüyftkH'Irtckı bir çiftliğe 1,5 lira sarfçtmek lâzım gelecektir ki. bu
takdirde hem maliyet artacak, hem de elindeki bütün parayı büyük traktöre yatıran kimse, diğer yardımcı âletlerden mahrum kalarak bazı sahalarda eski usulle ziraat yapmak durumunda Kalacaktır. Bu itibarla bir çiftçi traktör ve âletleri almadan, arazinin büyüklüğünü gözününde tutmalı. çıkarılmış tarifnameleri okumalı ve bu hususta Tarım Bakanlığı ile bunları satanlardan malûmat almalıdır.,.
Mütehassısın önemle üzerinde durduğu diğer bir nokta, makin? ve âletlerin kullanılma şeklinin çiftçiye öğretilmesi lüzumudur. Mütehassıs sözüne devam ederek demiştir ki
— Kanatimce çiftçileriniz, lâstikleri fazla şişirmekte ve kaba yağ kul-Innınaktadırlar. Tekerlek lâstikleri fazla şiştrılırse ömürleri kısalır Bunlara âzami 6-8 kilo bir tazyik verilmesi ve 30 ve daha aşağı numara-1 da yağ kullanılmalı ve lâstiğin içine' 220 litrelik ile 50 kilo kalsiyumlu | klor ıııahlûlü konulmalıdır.,, :
Mutehaaus. sözlerini bitirirken ga-zctcleı e Atom veya hidrojenli bomba- ’ nın keşfi gibi sansasyonel bir haber j vermediğine müteessir olduğunu, fa-1 kal üzerinde durduğu bu bir iki ufak j noktanın Türk köylüsü İçin daha mühim bulunduğunu söyllyeıck hu hff-‘ susta Tarım ilana alığının tan mümessilliklerin ve yardımını rica etmiştir.
M tehassıs, önümüzdeki hafta Mar- • din ve Vefaya gidecektir
I
Se^c’ikr’ar ve grev
âletleri sn-matbıiAt in
I
Birleşik Amerikada :
Now-York (Reuter - Hususi) — Bu hafta bildirildiğine göre, 1950 senesi için leri dan yan
hareket etmeğe mütemayil görünüyorlar. Bu husus, elbiselik ve spor kumaşlar yapan fabrikalara, sağlam fiyatlarla, hıiyük miktarda satılan taranmış poplinlerde nazarı dikkati celbe! iniştir, Basma ve çuha için teşvik edici taleplerin vuku bulduğu aşikâr ise de sone yarısından sonrası i-
Hindistanda :
Yeni Delhi (Reuter - Husııslı — Hint Hükümeti, denizaşırı salıcıl mn ihraç ettikleri pamuklu malların satış fiyatları üzerinde hiç bir kontrolün vapılmıyacağı esasını kabul etmiştir
Ankara. 6 »Hususi muhabirini izden) — Elektrik ve Mutöılü Taşıt işçileri, İstanbul Fasın Teknisyenleri. Ista ıbul Mensucat Sanayii. Istan bul Mensura i İşçileri. İstanbul Tütün işç İdi. Lslnnbul Hür Mensıı-eflt İşçi.-m ^endlknları, Demokrat Parti Meclis Gjııpıı Bı»;:luınlıgıııa | gönderdikleri bir yazıda grev lehinde olduklarını bildirmişlerdir. Sendikalar, bu müşterek mektuplarında: Grev, bazı kimselerin tnbirınce ıno-
da sı geçmiş bir silâh değil, bilâkis her yerde kudret ve kuvvetini muhafaza eden ve modası asla geçmeyecek olan bir müdafaa silâhıdır., demekte ve °grev ıstiycnier. bizden değildir!., diyenlere şu cevAbı vermektedirler’
“Bizim nıerd ve necip İlişlerimizle ıııılll iman ve yurtseverliğimizden şüphe edenler, hiç bir vakit bizden değildirler.,.
Bir ay zarfında yeniden 140 şirket kuruldu
Şehrimizde anonim, limited, kooperatif şirketler yıllık toplantılarına başlamışlardır. Bölge Ticaret Müdürlüğü Şirketler Komiseri, toplantıların mart nihayetine kadar bitmesini alâkadar şirketlere bildirmiştir. Şirketler, yıllık toplantı günlerini Bölge Ticaret Müdürlüğüne bildirmişlerdir. Ticaret Müdürlüğü, anonim, limited, kooperatif şirketlerinin bir senelik faaliyeti, kâr ve zarar hesaplan ve ne kadar şirket kurulduğu veyahut feshedildiği hakkında bir rapor hazırlayacaktır.
Evvelce bildirdiğimiz gibi ocak ayı içinde 115 kollektlf şirket kurulmuştur. Bundan başka aynı ay İçinde Ticaret Odasında sekiz komandit, üç anonim, on üç limited, bir de kooperatif şirket tescil edilmiştir ki, yekûn itibariyle 140 şirket kurulduğu anlaşılmakladır.
1950 İstanbul Sergisi hazırlıkları
Dün Ticaret Odasında İstanbul Sergi komisyonu toplanmıştır. Komisyon geçen seneki tecrübelerden aldığı neticeler üzerine, sergiye daha geniş bir saha ayırmayı uygun görmüştür Serginin ardık tarihi olarak da Istun.bulun fetih günü olan 28 mayıs gününün kabul edileceği anlaşılmaktadır.
Almanyadan ticarî alacaklar meselesi
İkinci Dünya Harbinde Almanyadan alacaklı olan tüccar. Tüccar Derneğine müracaat ederek alacaklarının mahiyeti hakkında malûmat vermişti. Dernek Umumi Kâllbi, alacak listesi hakkında Ankarada alâkadar makamlarla görüşmüştür. Bu hususta da bir muharririmize izahat veren Dernek Umumi Kâtibi, Almanyadan alacak meselesinin zannedildiği kadar kısa bir zamanda halledılemıye-ceğini söylemiştir.
İstanbul ve îzmirde ekmek fiyatları ucuzluyor
Ankara 6 (Hususi muhabiri z-denı — Toprak Mahsulleri Um .m Müdürü, bugün yaptığı basın toplantısında memlvkette buğday fıyatin-rımn normale tfuğru bir seyir tal ıp ettiğim, ou itibarla tanzim payını normal şartlara irca etmek gerektiğim belirtmiş ve Ofisin aldığı bir katarla İzmıı'de buğdayın kilosunda 2 kuruş, istanbulda ise 87 santimi. bir düşürme yaptığını, hunun neticesi olarak da bu şehirlerde un tıyat-Iei ını düşürüldüğünü ve dolayıs».’-le İstanbulda 625 gramlık ekmek e hır kuruş, Îzmirde 540 gramlık ek-ınekıe 2 kuruca yakın bir fiyat ind r-ınesı mümkün niahdrr-û ni söykrn tir
Bu duştu ıııvier. lanztııı pııyıaunda elde edildiğinden Ankaradakı ekmek fiyatlarına tesir etmıyecektıı.
Yem meselesi üzerinde de duran Genel MÜd a. gerek Milli Savunma ve gerekse hususi ihtiyacı karşılamak için Leşcbbüslet yapıldığım ve Ürdün’den 7 bin ton. Iraktan 15 bin ton ithalât temin edildiğini tebar iz ettirmiştir Karadciıızın bazı bölgelerinde kıtlık olduğuna dair yapılan bazı neşriyata cevaben de. aralık a-yınırı sonundan itibaren Kaıadeı» z havalisine mısır sevkıyatına başlandığım ve bunun ocak avı içinde de devanı ettiğini, bu ınüddrt zarfında Istanbuldan Samsuna 881, Orduya 700. Trabzona 600. Glresuna 350. Hopaya 250. Sinoba 400 olmak üzere cem an 3531 ton mısır gönderildiğini söylemiştir
cSHAM VE IAH VİLA1
6/11/1950 Pazartesi |
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Borsâlardâ Vaziyet
Bugün
dUKİ'h
35.15
Adana Ticaret Borsası
170.—
Şirket Tahvilleri
Eskişehir Ticaret Borsası
33.10
Adana
Borsada iş olmamıştır.
190. —
295.—
330.—
210,—
200.— 150.— 17.—
203 — 150.—
16.—
240.—
220.—
103.— 216 — 175.— 113.—
Famult Pamuk Pamuk Pamuk
210.— 210.— 160.— 180 —
İzmir:
tfJski
Kapanış
Aknin
Akala ti. Yerli I .... Yerli LI .(
• ••
• • * • •
19O 2»M) 150/160
144 —
144.—
İstanbul :
31 35
31
190 200 150/160
Yün
69
63.— 171.—
42.— 160.—
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
33.10
32.—
Hanuık
Pnınıjk
Pamuk
Pamuk
Pamukyağı ırafine) Pamuk çekirdeği
44.10
41,—
52.50
56.—
43.— 233.— 220.—
35.—
44. —
45. —
86 —
75.-
No. No. IO«
i.....
»i •
m ......
Ncbntl Ynfchtr;
Zeytinyağı (Eluıtrn Elcutra) SıiHfi myağı(rnfine tanekeH) Ayçiçeği (Rafine tenokali).. Fındık ynftı
Dokumu Hum .Maddeleri: Tiftik (ftntt mal) ........
Tiftik (Natürei) ...........
Yapak Trakya (Kırkım)....
Ilıım derileri
Sığır salamura (yaşı kilonu Keçi tuzlu kuru kilonu .. Koyun hava kurunu kilonu Mezbaha sığır yaa kilonu.
Buğday yumuşak •••••• Buğday sert
Kuru M«\>\ idari
Fındık (kabuklu sivri) .... Fındık (îç tombul)
Ceviz (kabuklu)
Ceviz (îç natürel) .......
Son
Kapanış
53 —
56.—
43.— 233.— 222.—
Sıra malı Anadolu Trakya
kuftlı lohııııılurı Ayçiçeği tohumu . ((etentohumu ........
Kendirtohuınü Susam (Bandırma) Yer 'istifti kAbuklıı
Uıum çeKir(ivKtUi Wu,H incir A scrlfll
.. B serisi
AkaJa
Akala
Akala
veril
Ticaret Borsasında fındık piyasası yine hareketli olarak geçmiştir. Alıcılar takasa tâbi tutulacak olan fındık partilerine karşı istekli davranmaktadır. Nebati yağ grupu sağlamlığını muhafaza etmektedir. Muhtelif zeytin yağı kaliteleri bilhassa sabunluk yağlar üzerine hararetli işler olmuştur.
Esham ve Tahvilât Borsasında Cumhuriyet Merkez Bankası tahvillerine karşı istekler artmış, fiyatlar ilerleme kaydetmiştir. Altın piyasasında düşüklük devam etmektedir. ’AItınJar,, sütununda görüldüğü gibi, külçe altın fiyatı son bir iki gün İçinde yeniden gerileme kaydetmiştir.
Hafta başında Borsada çekirdeksiz kuru üzümde fazla bir hareket görülmemiştir. İncir sağlam ve müstakar durumunu muhafaza etmiştir. Pamuk en fazla hareketli madde olmakta devam etmektedir. Pamuk yağı piyasası durgundur. Pamuk çekirdeğinin durumu sağlamlık göstermektedir.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış Kapanış
i Sterlin* 7.87 7,91
100 Dolar 2«n
100 Fr. Frangı... 80.— 80.-
100 İsviçre Fr.... 64.03 61.03
100 Belç. FT. ... 5.60 o.6O
100 taveç Kr 64.12.50 54.12.60
100 Florin 73.68.40 73.68.40
100 Liret 0.(4 128 0.41 128
100 DrahmJ O.OL87A 0.01.876
100 Escoudos 9 73.90 9.7390
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lire
Külçe terli ar. 5.98 8.03
Külçe Drıcuasa, 6.05 6.1(1
Cumhuriyet ... 40.80 42.55
Reşat 44 50 4 1 .Vı
Hamil (070 40 70
Gulden 40 20 (ıı
Ingiliz 52 80 • v«“V 5'4 7(1
Fransız kok.... 45.40 45.50
Napoieon 111... 42.50 42.60
İsviçre 41.40 41.50
New-Yurk’ta ; onsu ; 5 35
Gümüş, Plâtin
En aşağı En yukarı
Gümiio ur
Flitin 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşağı En yukarı
Türk Uraaı 0.85 0.95
Dolar 4 28 1/2 4 30
Sterling 10 20 10 40
Fransız Frangı. ' 1.08 ♦w- av ı.ıı
Devlet Tahvilleri
IkrnmKrlı İHİivhleı Kapanış (•)
ım 22.50 23.50
193* ikramiyen ......... 21.- 21-
Te5 MIHI MUda fan 1 20.(») 22.-
r(5 1941 Demiryolu IV ... 103.50 102.25
rr5 1941 Demiryolu V 97.90 1 98.-
%4 1/2 1949 ikramı yeli Çifterler) »7.35 W8.-
LU4I Demiryolu vı J7.— 97.-
(se Kalkınma t. 98 — 97.76
HM> H 98.— 08.-
• A 111 07.80 97.00
1948 istikrazı 1 97.85 98.-
1948 (1 97.85 08.-
%7 1934 Slvas-Erzurum 1. 21.20 22.-
%7 1934 U-VU. 21.- 21.-
%7 1941 Domlryolu ı 21.— 21
%7 1011 11 21 85 21.86
%7 1041 IIL 21,30 Zİ.ÖO
Sc7 M1J11 MUdafaa 1 21.25 21.25
%7 f* £1 21.90 21.00
%1 ee m 20.45 20.45
%7 99 ’ V •> ( ▼ • •••••• 20.90 20,90
Anadolu D.Y. Tertip A/B. 108.50 107.-
et •• O Ce —
.. .. 67.80 68.-
i, „ MUmcs. Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası 130.— 130.—
Türkiye îş Bankası ...... 25.10 25.10
Türk Ticaret Bankası ...... 5.— 5.-
Arslan Çimento 17.— 17.—
Sark Değirmencilik 23.25 23.50
MiJH Reasürans 16.25
Eçpebi Tahviller
Mısır Kredi fonalye 1003 172.—
• • ar 1011 152.— —
İl •ibllbMİ
Buğday yumuşan (Ofisin)..
Buğday (Serti .......
A ı fu. Kır tlıh .....
Arpa Yenilik (dbknıol .....
Mimii- (Beyazı çuvalı ......
Fnnulyn Tombul (çuvalı) HohiiKc Çah «(ırl laukfnn) Kinivvrnl
Mercimek Kırmızı iç çuval Mercimek yoıjil (Sivas) ... Nohut natllrtl .............
30.— 30 50 27.-24 —
21.50
35. -
36. —
13 —
36.—
55.—
22.—
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dun Eski kur
Hııftdtı v »Buşell = bcnO
Seri Kış mahnulli No. 2 263.- 262.
Kırınızı No 234 5 233.-
Pnmılk Midillin^ (bı bresiz: Sent)
Man 31.35 30.93
vı» 31.35 30.90
Cemmu? 30.83 30.53
Bici m «••«••••••••••••••••••••••••••••>• 2^.94 26.62
rıftık (L-ıbresl=Sent) n
Tekfin* No. L 58-60
Fındık ( Libresi-Sent)
Kabuklu Yeril İri 23.-
• t «â OrtA »«eeeeeeeeeeeee 22.6 22.5
Levent iç İthal malı 37.- 37.-
Ekstra İri İç malı *9-40 39-40
Kum üzüm (Libresi—Sent)
Thompson çekirdeksiz seçmo U.5-12 0.5-12
Keten tohumu (BuşeMzsDolar) ...
Minneapolls 5.90-3.99 3.90-3.99
Kalay (Libresi—Sent) 75.- 77.75-78
Levha-teneke (100 Übro dolar) 7.30 7.50
Londra Borsas 1
Keten tohumu (Tonu=8teriln) ...
Bombay 53.— 63.-
Kalkü ta 62.- 62.-
îer fıstıftı Hindistan 63.- 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Llbrcal^Pcnl)
• •
•I
• •
o
••
• • • eee
• • •
• ••
34.—
30.-
19.50

İskenderiye Borsası
Pamuk (Kant&rızzTall&rı) .....
Aıhmounl Kına eyaflı F/G... Karnık Uaun elyafiı F/G..
86.78
101.05
85.50
09.^
(•) Günündü Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât vo eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri
Sayfa 4
V E N t ÎBTANBUL
7 Şubat 1950
Siyasî meseleler ve muhabir mektuplan
Rumanyada yapılan son
Dergiler arasından;
Edebiyat öğretimi meselesi
temizlik hareketleri
Bu temizlik, yalnız ağır sanayie inhisar etmemektedir. Hükümet ve ordu mensupları, hattâ papazlar arasında bile geniş tasfiyeler vardır.
Gerek şehrimize gelen yolculardan» gerek buradaki hür RurnenJere gelen haberlerden öğrendiğimize göre, son aylar içinde Rtı-
manyada şu hâdiseler olmuştur:
Kumanyadaki komünist gazeteleri, aralık ayında biten iş yılı zarfında, istihsalin iş programına göre derpiş edilmiş olan miktarı yüzde 400 nispetinde aştığını ilân etmişlerdi. FakAt aradan bir kaç gün geçtikten sonra, komünist paıliainin en fazla şayanı itimat ve mesul şahsiyetleri olan ağır sanayi fabrikalarının müdürleri bir toplantıya çağırılarak i-malâtın kalite ve miktar itibariyle çok düşük olması sebebiyle parti tarafından sorguya çekilmişlerdir. Dört celse süren toplantı sonunda fabrika müdürlerinden ondördü, komünist partisi prensiplerinden İnhiraf ve Titoculukla itham edilerek hapse atılmışlardır.
So^-et Rusya hesabına çalışmakta olan, lokomotif ve vagon fabrikaları, silâh fabrikaları ve petrol sanayii ile tasfiyehaneler en fazla sabotaja maruz kalan ağır sanayi kışınım teşkil etmektedir. Son haftalar zarfında buralarda çalışart 14.000 kişinin sabotaj yaptığı söylenmektedir.
Yalnız fabrikalarda değil iş teşkilâtının en yüksek makamı yani bir nevi çalışma Polit Bürosu sayılan C.G.M. iş konfederasyonundan 1 kft-tibiumumi ve 2 sekreter tevkif edilmişlerdir. Rumanyada Anna Pauker kadar kudret sahibi sayılan Lyuba Kişinevski bu temizlik hareketlerini bizzat idare etmektedir.
Rumanyada bugün devam etmekte olan büyük temizlik hareketi yalnız ağır sanayie münhasır değildir.
■M


I HB « (
Kıbrıs, “Enosis” ve Tiirkler
e
Beyrut, 30 — (Hususi muhabirimiz bildiriyor.)
İngiliz Ortaşark hava yollarının u-çağı 40 dakikada Beyrut'tan Yeşil-ariaya varır. Hafta sonunu geçirmeye gelenler, çok sıkı bir kontrole tabidir. Lefkoşe otellerinde, askeri yasak bölgeleri gösteren kırmızı levhalara çok dikkat edilmesi, müşterilere sıkı sıkıya tenbih ediler. Adadaki İngiliz garnizonu 20.000 kişiye çıkarılmıştır. Halbuki 1939 da adada ancak 1.000 asker vaıdı. Okaliptüs ağaçları arasına beton tahkimat ve yeraltı tankları yapılmıştır. Kıbrıs, lngılte-renın Ortaşark umumi karargâhını kabule ve Cebelitarık, Aden ve Singapur arasında en mühim İngiliz üssü olarak, Süveyş kanalı ile Doğuya giden hava hatlarının müdafaasını üzerine almaya âmadedir. Kıbrıs'ın her tarafında inşaat nıakinaları çalışmakta ve Famaga limanına ise mütemadiyen çimento ve inşaat malzemesi boşaltılmaktadır.
KJBKIS ve ENOSİS
Eskiden Kıbrıs’ı ziyaret eden her İngiliz şahsiyeti, “vatanperver Kıbrıs işçileri federasyonu" nun hazırladığı bir grevle karşılaşırdı. Komünizm ile solcu sosyalizm, Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleştirilmesi mevzuunda bir plebisit yapmak için ortodoks kilisesi ve muhafazakârlarla müttehit bir cephede yer alalıdan beri vaziyet de-ğlıti. Vâkaa, “Enosis" yani Yunanis-tatn ile birleşmek, eskiden de her partinin bağlandığı müşterek gaye idi. Fakat komünistlerle kilisenin hareket noktaları ile maksatları bambaşka idi. Bakalım, plebisist beklenilen neticeyi verdikten, heyecan ve gerginlik durulduktan ve “zaferin” müspet hiç bir netice vermediği vç. veremiyeceği anlaşıldıktan sonra, a-teşle su arasındaki bu ittifak ne hale girecektir? Kıbrıslı her Rum, kalben “Enosis’ci" dir. Fakat mantığı İle düşündüğü zaman, Ingilterenin, Doğu Akdenızdeki vaziyetini tehlikeye düşürmeden, Kıbrıstan vazgeçemiyece-ğinl, pekâlâ anlamaktadır. Zaten Kumlar da, Ingilterenin Kıbrısta kalmasına pek o kadar muarız değil. İngiliz idaresi, mutedil ve iyidir ve herhalde en iyi Yunan idaresinden mükemmeldir. Acaba ada Yunanistana bağlanırsa, Kıbrıshlann İktisadî vaziyeti daha mı iyi olacak?
TÜRKİYE’NİN TALEPLERİ: tngillzler Kıbrıstan çıkarsa ada a-caba Rumların eline geçecek mİ ? Kıbrıstaki Türk ekalliyetin, adanın Yunanistanla birleşmesi halinde derhal silâha sarılacağını açıkça bildirmesi, Kıbrıslıları bir hayli düşiindür-ae gerektir. Acaba bu da mı “divide et impera” ya dayanan İngiliz politikasının eski manevralarından biri? Türklyede de, îngilizlerin tahliyesi halinde, Kibrisin kendilerine verilmeğini isteyen kuvvetli cereyanlar başlamıştır. Türkiye, “Kibrim Yunanlılara vermek, adayı komünistlere teslim etmek demektir; dahili vaziyeti bu derece istikrarsız ve perişan olan Yunanistan, Kıbrısı hiç bir zurnan müdafaa edomiyecek ve Sovyetler e-ntnde sonunda adaya yerleşerek, Tür-kİ yenin arkasını çevirmiş olacaklardır." mütalâasındadır ve bu mütalâası ile tngilizlerin tezini takviye etmektedir. Kıbrıshlar da, İstediklerini yaparak, İngilizlcre, “Bnosisci" olduklarını göstermişlerdir. Fakat, în-gilizlerln kalmasiyle vaziyetlerinin daha salim olacağını da teslim etmektedirler.

Maarif hayatımızda hayli
Hükümet ve Ordu memur ve mün-tesiplerl, hattâ papazlar arasında da geniş tasfiyeler vardır.
Hükümet memurları arasında bilhassa, talebelerine Badece Marksist doktrini öğretmekle mükellef bulunan öğretmenler içinden, parti prensiplerinden harice çıkarak Rumanya-nın tarihinden bahisle milli hisleri takviyeye çalıştıklarından dolayı tevkif edilenler çoktur. Ordudaki tevkifler ise bilhassa siyasi öğretim kadrosuna teşmil edilmiştir. Bunlara papazları da ithal etmek İcap eder. Komünist olmayanlar esasen tasfiye edildiklerinden bugün kızıl rejimi çoktan kabul etmiş bulunan papazlar arasında da geniş tevkifler yapılmıştır. Bütün bu mevkuflar parti prensiplerinden ayrılmak ve Titocu-luk suçiyle muhakeme edilmekte dlrler.

Bilindiği gibi Rumanyanın her tarafında kolhozl&r kurulmuş ve her mmtakaya şefler tayin edilmiştir. Mıntakalarmda bulunan köylülerin tamamını kolhozlara yazdıramayan şeflerin hepsi vazifelerinden tardedi-lerek hapsedilmişlerdir. Bu sistem yalnız Rumanyada değil Kremline karşı vazifelerini sadakatle yaptıklarını ispat etmek isteyen bütün kukla peyk hükümetlerinde tatbik edilmektedir. Hükümetin ziraat sahasındaki istihsal plânlan tahakkuk etmemekte ve köylünün mukavemeti her şeye rağmen günden güne artmaktadır.
Şimdiye kadar yapılmakta olan temizlik hareketlerinin 3 üncüsünü teşkil eden bu ameliye ile peyk memleketlerin Sovyet Rus.vaya ilhakı için yapılmakta olan hazırlıkların en mühim kısmı tamamlanmış sayılmaktadır. Fakat bu hareketler Kumanyaya nazaran Bulgaristanda daha fazladır.
*
olan-dortte bir nispette sağlayan tevzi edilmekte idi. kaldırıldığı için
Parti ve işçi sendikalarına girmeyenler hakkında takibat yapılacağı söylenmektedir. Bu durumda lara eskiden
iaşe istihkakı almalarını siyah kartlar Şimdi bu kartlar komünist olmayanlar iki şıktan biri-
ni tercih etmek mecburiyetinde bırakılmışlardır. Ya komünist olmak veya açlıktan ölmek. Diğer taraftan hükümet bu gibilerin ellerinden varlarını yoklarını almak için resmi mağazalarında bizzat doğrudan doğruya karaborsa yapmaktadır. Meselâ karne ile 14 leye satılmakta olan beyaz unun kilosu, karnesız 50 leye verilmektedir. Diğer eşyalar da buna göredir.
Bu yeni kanun yüzünden memleketin her tarafında intiharlar artmış ve bilhassa şehirlerde son haddini bulmuştur.

Hapishanelerin dolarak taşmasına sebep olan bu kütle halindeki tevkifler karşısında miktarları pek meb-

— 9 —

zul olan ma h kemeleri karar vermeye yetişemediklerinden bunların mühim bir kısmı muhakemesiz sevk e dilmektedir.
hnlk de
ıslah kamplarına
Buraya gönderilenlerin çoğu kendilerine tesbit edilen iş randımanından düşük istihsal yapanlar veya vazifelerinde devamsızlık gösterenlerdir ve bunlar silâhlı nöbetçilerin nezareti altında ya memleketin muhtelif mm-takalnrındakl yol inşaatlarında veya Tuna ile Karadeniz arasında açılmakta olan kanal inşaatında mahkûmlar gibi çalıştırılmaktadırlar. Buralarda iaşe durumu çok fena olduğu gibi çok şeddetll kış dolayısiyle, lâyıkiyle barındırılana ly an bu insanlar arasında ölüm nisbeti gittikçe artmaktadır.

İlkbaharda makta olan için ekserisi dundan geçen murkosçulardan olmak üzere bugün Rumanyada 20.000 komiteci son harpte Alınan cephesi gerisinde harp etmiş olan Sovyet mütehassıs öğretmenlerinin nezareti altında talim ve terbiye görmektedir.
Moskovadan emir almakta olan yetkili şahsiyetlerden öğrenildiğine göre, Ti toya karşı harekât, bu bahar içinde Rumanya-Yugoslav hududundaki Banat ve Bulgar Makedonya-sında aynı zamanda bağlıyacaktır. Kuşlar tarafından, Almanlardan istirdat edilen malzeme ile teçhiz edilmekte olan bu çeteci ekiplerinden bir başkası da Bulgaristanda aynı şekilde yetiştirilmektedir. Bu hazırlıkların birinci safhasından olarak, Bulga-ristandaki N.K.V.D. gizli polis teşkilâtına mensup hava kuşetleriyle bu partizanlardan bir kısmı şimdiden paraşütle Yugoslavyaya İndirilmiş bulunmaktadır. Titonun maneviyatını kırmak İçin Kuşlar 1949 eylülünden beri ekserisi tank ve tayyare a-layları olmak üzere mühim kuvvetleri Yugoslav hududuna yığmakta ve Bulgaristanda geniş malzeme stokları vücuda getirmektedirler.
Titoya karşı hazırlan-çete harbine katılmak Yunan-Arnavut hudu-

Bulgaıistand.aki son hâdiseler do-layısiyle, Kostof ve Kolarofun ölümünden sonra şimdi bütün gözler Polit Büroya dahil bulunan diğer arkadaşları arasında sağ kalan bir tek kişi olan Anna Pauker’e çevrilmiştir. Daha şimdiden kendisinin kansere müptelâ olduğu ilân edilmiş bulunuyor. Jianudaki Cumhurbaşkanı Parhon olmak üzere Başbakan Gro-za, Teodari Jorjescu, Georgiu Dej ve sair hükümet erkânının ikametlerine tahsis edilen evlerden başka binaların çoğu Sovyet askeri kuvvetlerinin işgali altında. Gerek Bakanların evleri önünde-, gerekse sokak başlarında Sovyet silâhlı askeri nöbet beklemekte, buralara hariçten kimse so-kulamamak tadır.
İşte en garip tarafı bütün bu vaziyete rağmen geçen pazar günkü yayımında, Bükreş Radyosunun, Kumanya Halk Cumhuriyetinin ilânını sağlayan Sovyet Rusyaya, Slatin’e, Kumanya halkının şükran ve minnet hislerini belirten telgraflar çektiklerini bildirmiş olmasıdır. M. Ataker
— Elbet yavrum, bilirsin, boş oturmayı sevmem. Yün torbamı da cebime koydurtmuştum.
Bir kaç adım ileride yeğen Marsel. bir kadın ile münakaşa ediyordu. Halam:
— İlk karısı Filomcn, dedi, nihayet buldu. Karısı uyanır uyanmaz kocasını yanında görmeyince kavgaya tutuştular. “Yoksa üstüme başkasiyle mi evlendin?,, diye onu sıkboğaz ediyor.
i — Yeğen ne yapıyor?
— İnkâr ediyor zavallı! Karısından ödü patlıyor. Bakalım bu işten yakasını nasıl sıyıracak ?
Bu ara. münakaşa daha hararetlenmiş olacak ki konuşulanları duymaya boşlıyoruz. Yeğen bağırıyor;
— Hayır diyorum sana, eğer evlenmiş olsaydım, öteki karım yanımda olurdu..
— öyle ise borular çalınıp da uyandığım zaman neden yanımda değildin.. Seni gidi yalancı seni!
— O kadar bağırma... Ne diyeceğimi şaşırtıyorsun!. Bırak da anlatayım.
— Anlat da görelim.. Haydi bakalım.
— Hah şöyle.. Nefes al.. Mesele basit.. Gayet basit!. Hatırlıyorsun ya, evdeyken “ayrı ayrı odalarda yatalım, sabaha kadar horlu-yorsun, gözlenme uyku girmiyor,, diye hep dırıltı çıkarmaz miydin? Eh. ben de, seni kaybetmek acısını tadınca, istediğini yapayım diye düşündüm, biraz ileride, ayrı bir mezar satın aldım, ve seni horultularımla rahatsız etmek İstemedim!. Kendi kendime "Oh. diyorum, sevgili kancığım Filomcn rahat, rahat uyuyacak,,. Ayrı oda istemiyor muydu? İşte mezarlarımızı da ayırıyorum!,.
Bizim yeğenin bu umulmadık izahatı, kıskanç eşini teakin etmiş olacak ki sustular ve el ele tutuşarak bulunduğumuz tarafa doğru ilerlediler. Halama, Jül Anflör’ün tasavvurlarını anlattım. Yeğen Marsel:
— Çok talihin varmış küçük, dedi, dirilir dirilmez eski vazifene başlıyorsun. Bana da bir berber dükkânı açmak müsaadesi verseler ne iyi olurdu. Daha şimdiden boş durmaktan Bıkılmaya başladım.
Halam:
eski bir hikâye
1 927 yılında Maarif Vekâleti
Umumi Müfettişi bulunuyordum, O zaman liselerin ikinci devre edebiyat programı — hele onuncu ve on birinci sınıflarda — münhasıran Türk edebiyatı tarihi bahislerine inhisar ediyordu. Bu program, Islârnıyetten önceki devirlerden itibaren Karahanhlar, Selçuklularla Hâıizm ve Anadolu-da OsmanlIlarla başlıyan tezahürleri içine ahyor, XVI ııcı asra kadar Çağatay, Azerî ve Osnıanlıe-debiyatlarından bahsedileceğini gösteriyordu. Ancak, on birinci sınıfın yalnız edebiyat şubesinde -fakat yine edebiyat tarihi şeklinde- “Garp Medeniyeti Dairesinde Türk Edebiyatı,, ne haftada iki saat ayırıyordu. Teftişlerimin neticesinde bu tarzın sakametini gördüm ve vekâletin isteği üzerine 14 temmuz 1927 de “Talim ve Terbiye Dairesi Reisliğine" mufassal bir rapor gönderdim kİ bunun bir sûreti o zaman intişar etmekte olan “Maarif Vekâleti Mecmuası" nın (12ı nci sayısında ilâve olarak basılmıştır.
Meseleyi tedris ve terbiye noktalarından pek ehemmiyetli telâkki ettiğimden aynı yıl esnasında çıkmakta olan “Hayat,, mecmuasının 33. 34 ve 38 inci sayılarında — vekâletçe de kabul ve tat-bikına karar verilen — görüş noktalarımı âmme efkârına arzet-tıın. Şöyle ki:
Edebiyat tarihçisi olduğu kadar büyük bir terbiyeci olan Gustave Lanson'iın Ecole de Hautes Etııdca Socıales’de “Fransızca Öğretimi",ve“Terbiye ve Demokrasi,, bahislerine dair verdiği konferansları inceledim. Esasen bir tarihçi olan Lans, terbiyeci göziyle orta öğretimde sistematik edebiyat tarihi tedrisini muzir görüyor, buna mukabil çocuğun mânevi şahsiyetini geliştirecek (metin şerhi) usulünü katiyetle lüzumlu görüyordu. Büyük terbiyeci aynen diyordu ki: “Bir edebiyat tarihinden orta öğretimde ne kadar korkarsam edebi şekiller içinde, beşerin hayatını müşahede ettirecek edebi tetkike o kadar itibar ederim. Çocuk daha küçük yaşından itibaren insanların hareketlerine bakmayı, gördükleri hakkında mülâhazada bulunmayı sever. Onu genişletelim, çocuğa edebiyatta bir çok hayat manzarası verelim... Lanson, bir başka pro-
fesörün orta öğretimde On sekizinci asır edebiyatını On yedinci asır edebiyatına tercih etmek lüzumuna dair ileri sürdüğü müta-lâyı beğenmekle beraber bu fikri de tashih ediyor, ve diyordu ki: “Bizden çok uzak olan On yedinci asır, ortadan kalkmış bir dünya-
Yazan: ALÎ CANİB YÖNTEM
nın mahsulüdür. Çocuklarımız, eski hükümet tarzının idealist ve pratik tenkidini, içtimai duygunun ateşini, bilgi araştırmaları hırsını, demokratik idarenin prensiplerini On sekizinci asırda yer yer bulur. Fakat bence On dokuzuncu asra ayrılacak pay daha geniş olmalı.. O bize daha yakındır..."
Raporumda ve makalelerimde başka milletlere mensup terbiyecilerin de fikirlerini hulâsa ettikten sonra şu neticeye varmıştım:
1) Orta öğretimde edebiyat tarihi sistemi kaldırılmalı,
2) Bütün dünya orta öğretiminde olduğu gibi edebi kıraat esas tutulmalı,
3) Edebiyat dersleri, öğrencinin iç dünyasının ufuklarını genişletmeli, derinleştirmeli, zenginleştirmeli, aynı zamanda onlarda (ister muharrir, ister edebî eserlerdeki kahramanlar olsun) büyük şahsiyetlere karşı bir takdir uyandırmak, öğrenciler daha derin, daha canlı tahayyül etmekle kalmamalı, daha sağlam tarzda düşünmeye ve edebiyatı yalnız doğru tefsir etmeye değil, aynı zamanda sâllm ve mâkul bir tarzda hayatlarına tatbik etmeye de sevkolun-malıdır.
O zaman netice, şu olmuştu:
Maarif Vekâleti, yeni bir program yapmış ve mekteplere tamim etmişti. Bu programın esas ruhu şu idi:
1) Bugünün demokratik ve modern ihtiyaçları son derece dikkatte tutularak Türk edebiyatının eski-yeni (manzum ve mensur) eserlerinden terbiye esaslarına göre seçilmiş parçalariyle beraber bilhassa kendi edebiyatımızda za-zıf olan tarzlara ve nevilere ait Garp edebiyatlarından nümuncler gösterilecek.
2ı Serbest ve hududu çizilmiş mevzular üzerinde vazifeler verilecek, öğretmenin seçeceği eserlere dair dissertation’lar, ve meselâ büyükçe bir roman veya piyes hakkında compt-rendu'ler yaptırılacaktır.
Aradan yirmi üç yıl geçtikten — ve o zaman, program arzetti-ğim şekilde — tashih edildikten sonra, maarif hayatımızda hayli eski olan bu hikâ}fenın tekrar ortaya konduğunu görüyorum.
O zaman bir müddet sonra ben maariften ayrılmış, mebus olmuştum. Demek 1927 de düzeltilen program, müteakiben eski haline dönüvermiş ve şimdi yani aradan yirmi üç yıl geçtikten sonra “Biçim çocuk bina okur, döner döner yine okur!,f diyerek hayıflanmaya, program düzeltmeye savaşıyoruz. Ne diyelim: Fâteberûû!.
Mühim sanat eserlerini içine alacak bir merkez
Faklıda Pariste, dünyadaki bütün sanat eserlerini içine alacak bir merkez kurulacaktır. Böylece büyük sanat eserlerini görmek üzere seyahatler yapan tarihçi ve sanatkârlara, meraklı koleksiyonculara, film ve tiyatro mütehassıslarına, büyük kolaylık temin edilmiş olacaktır. Bu yeni kurulacak enstitünün gayesi, edebiyat, tarih, müzik, plâstik sanatlar, kostüm ve kültür tarihi sahalarında, alâkadarlara malûmat tedarik etmektir. Müzeler, üniversiteler, kütüphaneler ve diğer ilmi müesseselerle daimi surette temas halinde bulunan bu enstitüde, hâlen, yukarda sayılan branşlarda çalışan 40 mütehassıs vardır. Enstitünün çalışmaları sayesinde sanat tarihi, tiyatro ve film sahalarında meydana gelecek bir çok hatalar Önlenmiş olacaktır.
MUHARRİRİ
1 - I
KIYAMET GÜNÜ
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
— Haydi yavrum, dedi, çabuk git. İşine geç kalma.
— Merak etme, ben buradayım. İkametgâh vesikalarımızı verdiler, aynı yerdeyiz. Sen de yazılarını bitirince gelir, bizi bulursun. Yeğene teşekkür ettim, halamı öptüm ve Jül’ün yanına döndüm. O, etrafında bir sürü adam, çekişip duruyordu:
— Tam zamanında geldin, dedi, boru seslerine rağmen bir türlü uyanmak istemlycn birisi varmış. Şurada.. İleride, duvarın dibinde, üstünde basit bir tahta haç dikili, hiç açılmamış tek tümsek mezarın farkına varmışlar. •'Gidip borulu meleğe haber verelim! çeksin. Ben de derim ki; •‘Zahmet diler bile!,, İşte, geliyor.
Arkasında haberciler olduğu lek, kaşları çatılmış, ilerliyordu, pek de memnun olmadığı görünüyordu, sit mezarcığa yaklaştı ve:
— Ne de ağır uykusu varmış,. Şimdi görürüz.
Diyerek borusunu öyle şiddetli öttürdü kİ havada sesin yaptığı ihtizazdan birbirimize çarpışarak duvarın dibine kadar sürüldük. Aynı zamanda tümsek, ortasından çatlamış, içinden bir adam fırlıyarak bir takla attıktan sonra, önümüze, bağdaş kurmuş vaziyette düşüp
diye-etme, ver-
halde me» Halinden.
Ba-
kalakalnııştı.
Biçare bir adamcağızdı. "Ebedi serseri,, klâsik bir nümunesl. Daracık ceketi, ha-kadar bol pantalonıı, kocaman postalları sağlığımda, bütün dünyaya neşe «açan benziyordu. Jül An-
nin
rar ile, dâhi Şarlo'ya fevkalâde
flör:
— Başındaki şapka mölon, elinde de kanton
da, dedi, onunki gibi var.
Serseri, gerindi, esnedi ve ııykııdon mahmur gözlerle etrafına bakındı. Melek, sert bakışlarla onu süzdükten sonra payladı:
— Herkesle birlikte ne diye kalkmadınız? Beyefendi İçin hususi olarak boru mu çalacağız? Zaten iş başımızdan aşmış. Teker teker boru öttürmeye başhyacak olsak bunun sonu neye varır?
Fakat zavallı “Şarlo,, hiç de bu semavi tekdire aldırış etmiyor, gözlerini kırpıştırmakta. esneyip gerinmekte devam ediyor, nihayet mırıldanıyor:
— Bir parçacık kestirmek imkânı olamı-yacak mı? Ne diye zavallı insanları böyle kaldırırsınız?
İri yarı, yardımsever bir bayan sokuluyor ve;
— Sevinmelisin efendi baba, diyor, bütün insanlar dirildi.. Bugün “Ruz-ı mahşer!,,
Daha uyku sersemi. “Şarlo,, anlamadan kadının yüzüne bakıyor, Kendini meleklere hoş göstermek arzusiyle olacak, kadın izahatına devam ediyor;
.— Öyle, efendi baba.. Bugüne kadar hepimiz ölmüştük.. Cenabı Hak, melekleri vası-taslyle bizlerl diriltti
Serseri:
— Ha, diyor, anlıyorum, ben ölü irnlşlm.. Onun için bu kadar rahat uyuyordum, tevekkeli değil! Şu nimeti de çok gördüler, desene!.
Yardımsever bayan devam ediyor:
— Artık bundan «onra sizin İçin hayat yeniden başlayacak. Sonsuz, ebedi bir hayat!
Serseri, latemiye Istcmlye Kalkarak bir daha germiyor ve bezgin bir sesle şu sözleri söylüyor:
Veremin bulaşıklığı hakkında bugün ne biliyoruz ?
Veremin, ana karnında bulunan çocuğa aşılanması hâdisesinin istisnai olduğu ispat edilmiştir.
bulaşması imkânını Hippokrates reddedi-
Frakastor, hastalığın bulaşabileceğine ka-
EREM hastalığının bulanıklığı, bazı zıt İddialara rağmen, söz götürmez, münakaşa kabul etmez olaylara dayanan bir hakikattir. Ancak, henüz bitmemiş o-lan bu münakaşa asırlardan beri sürmekte olup bulaşıklık nazariyesi kâh kabul, kâh reddedildi. Meselâ Gale-nus hastalığın kabul ederken yordu.
16 ncı asırda vasıtalı olarak
naat getirmiş ve veremlilere ait eşyanın yakılmasını tavsiye etmişti. Hattâ bu tavsiye kanun haline gelerek, meselâ İspanya Kiralının çıkardığı bir emirname ile verem vakalarının hükümete bildirilmesi ve hastaların taşıdığı elbiselerin yakılması mecburi tutuldu. Meşhur bestekâr Chopin’ın Majorka Adaşında başına gelen acıklı hâdise o kanunların 1838 de dahi tatbik edilmekte olduklarını gösterirıChopin’ln, o tarihte, Majorka Adasında George Sand ile birlikte yaşarken vereme tutulduğu Öğrenilmiş ve adadan çıkarılmıştı. Barselona'da bir otelci, dâhi bestekârın yattığı yatağı bile ateşe verdi.
Veremin ana babadan çocuğa intikal ettiği fikrine taraftar olanlara rağmen bulaşıktık mefhumu halk a-rasında yirmi beş seneden beri çok yayıldı.
Dr. Villemin 1865 de basilli nesiç parçalariyle tavşan ve köpeğe verem aşılanabildiğini ispat etmiş ve bu suretle hastalığın intan! kaynaklan bulunduğunu «ezmişti. 1882 de Dr. Koch verem basilini keşfediyor ve hastalığın nefesle çekme ve yahut ağızdan mideye indirme suretleriyle bulaşabileceğine yeni bir delil ilâve ediyor. Daha yakın zamanlarda Dr. Colmette. çocuk vereminin, veremli inek sütü ile başladığı fikrini ileri sürmüştü.
Sirayetin başlıca sebeplerinden biri basilli tozların nefesle çekilmesidir. Bu, uzun zaman hastaların muhitinde yaşamadan ilen gelip bilhassa çocuklara zarar vermektedir. Bulaşma tehlikesini bertaraf etmek için annelerinin verem olduğu hamilelik devresinde anlaşılan çocukları doğar doğmaz ayırmalı, daha yetişkin çocukları da hastalardan mümkün olduğu kadar uzaklaştırmahdır.

Verem lıastahanclennde çalışanlar da sirayet tehlikesine maruzdurlar. 1934 de neşredilen bir istatistiğe göre hastabakıcılığı eden 250 rahibenin verem sanatoryomıında çalışanlarında yüzde 16 nispetinde verem vakası, öteki hastahanelerde çalışanlarda ise yalnız yüzde 1 verem vakası görülmektedir. Dah8 bir çok misaller, veremin yetişmiş insanlara dahi bulaştığını ispat etmektedir. Zaten eş-lerden biri verem olan ailelerde has-mcmaNMBM MI ■ 11 ■
talığın yayılması da buna bir delildir. Eşler arasında sirayet nispeti ortalama hesapla yüzde 8 buçuk olarak tesbit edilmiştir. Diğer bir tetkike göre bu nispet yüzde 24 görünüyor (bu netice, 134 çiftte 33 bulaşma vakası tesbltiyle elde edilmiştir).
Bununla beraber kâhillerde verem, hastalığın yeni bulaştığına daima delâlet etmez; hastalık, uzun zaman uyuşuk bir halde kaldıktan sonra birdenbire faaliyet göstvreblür. Fakat bu, çocuğun veremi henüz ana rahminde İken kaptığına delâlet edemez.
Böyle olsaydı çocuk ömrünün ilk yıllarında “alerji,, alâmetleri gösterirdi. Halbuki öyle değildir. Annesi verem olan her çocuk, doğar doğmaz tecrit edilirse menfi bir “Küti-reak-syon„ verir ki bu da, doğuştan verem nazariyesinl cerheder.

Buna karşılık, verem basili taşımı-yan topluluklar ilk darbeden fevkalâde müteessir olurlar. Hintliler, beyazlarla temas eder etmez pek büyük sayıda verem kurbanı vermişlerdir. Şehirlerde yerleşen köylülerde hâd verem vakaları da pek çoktur.
“Alerji,, hastalığın yayılmasına ve süratli bir seyir almasına engel olmaktadır. Dr. Mariette, "ajerjlli,, kimselerde vereme istidadın nispeten az olduğunu ve bunların nisbl bir muafiyet kazandıklarını kaydetmiştir: Meselâ, alerjili 668 hastabakıcıda 31, alerjısiz 284 hastabakıcıda 102 verem vakası tesbit edilmiştir.
Fakat bu mukavemet hassası kendini daima göstermiyor. Meselâ kızamık gibi hastalıklar ve yahut yüklü intan fazlalığı gibi hallerde geçici olarak dahi kesilebilir. Buna kâr-şılık hafif ve aralıklı intan fazlalıkları o mukavemeti sanki beslemekte ve kuvvetlendirmektedir.
Veremin ana karnında bulunan çocuğa aşılanması hâdisesinin istisnai olduğu ispat edilmiştir. Böylelikle ‘İrsi verem,, mefhumuna inananlardan aynlıyoruz. Bunlar, sirayeti inkâr etmemekle beraber onun, verem gibi bir hastalığın yayılmasında oynadığı rolü tanımıyorlar. Biz ise önleyici tababet tedbirlerine taraftar ve sadık kalmaktayız, çünkü bu tedbirler hem çocukların korunmasında, hem de kâhillerin tedavisinde müspet neticeler vermiştir.

uLa Reıme des Dcur Mondes., dergisinden hulâsa ettiğimiz yukarıdaki yazının sahibi Doktor Ch. Lejard, veremin irsi olduğuna inanmamakta ve fakat son derece bulaşık olduğu fikrini ileri sürmektedir. Böyle bir nazariıp nin mesuliyeti tabiatıylr sahibine aittir. Biz, sadece, ı/o^ttını arzefft#j e/ıemmiyet dolayısiyle başlıca safhalarını nakletmiş oluyoruz, N. K.
Londra Talebe Cemiyeti
Londra Halkevinden faydalanan bu Türkiyeyi tanıtma bakımından semereli elde etmektedir.
Birkaç müteşebbis talebemiz, bir müddet evvel Londrada bir Talebe Cemiyeti kurmuşlardır. Anladığıma göre, bu cemiyetin gayesi, bir taraf-
“T
— Hay Allah müstahakkını versin. Tekrar mı bavlıyacağız? 1
— VI —
hatırlıyor musun? olur muyum? Kendisine derdik.. Son dalgan... rica ederim. Dalga falan
Monik — Jül Anflör’üıı tereddütleri— O sahalı. Rastille mevdnrıındA.. — Zorlu bir Marki — “Pantheon,, uyanıyor..
Duvarı atladık. Kimse farkma varmıyor, uzaklaşıyoruz. Bulvarlara yaklaşırken:
— Dinle, diyorum, azizim Jül, sana bir şey itiraf edeceğim.
— Söyle bakalım,.
— Birbirimizden, gizli, kapaklı bir şeyimiz yok. Monik’i
—Hatırlamaz Monik yerine Niket
— Alay etnıc,
değildi; bütün mevcudiyetimle, bütün ruhumla onu seviyordum.
— Biliyorum yavrum! Bana bütün dertlerini anlatmaz mıydım? Seni az mı üzmüştü!
— Kabahat kendisinde değildi. Monik İyi bir kızdı amma yaşadığı devrin modası, zamane kızlarını erkek gibi görünmeye sevkediyor-du. Hatırlarsın, saçlarını bile “â la garçonne,, kısacık kestirirlerdi, ve hakikatte bilmedikleri bir çok fena şeyi bilir gibi bir hal takınırlardı. |
— Sen de azizim, Jllber, aksine, his a-damı olarak kAİmıştın. Biraz da “romantik., haşan, harp sonrası kızlarının yanında pek tabii olarak silik kalıyordun... Peki şimdi, ne oluyoruz? Yoksa hâlâ seviyor musun?
— Evet. Sabahleyin uyandığımdan beri hep onu düşünüyorum... Kalbim garip bir sıkıntı içinde burkuluyor... Monik’i nerede bulacağım? Ben öldükten sonra ne oldu? Evlendi ini? Yoksa ona ihtiyarlamış yüzü, porsumuş vücudiyle mi rustlıyacağım ? Sevgili eski çehresini ebediyen kaybettim mi? Bilmek. öğrenmek istiyorum, azizim Jül. Bu kararsızlık müthiş bir şey... Sana şunu itiraf etmek istiyordum ki, duvarı atlamaya razı oluşumun asıl sebebi bu İdi.
— Peki; onu nerede bulabiliriz?


Yazan : Osman
cemîyef, netictter
OK YAR
Oİ’
iki bu intiha-
tan Londrada oturan talebeleri ve diğer Türkleri bir araya getirmek, diğer taraftan da, muhtelif vasıtalarla, Türkiyeyi İngilldere tanıtmaktır. Londrada bir Halkevinin mevcut olması bu cemiyete bir tabii merkes temin etmiştir. Bu suretle, şimdiye kadar tam mânasiyle istifade edile-ıniyen Halkevinden, daha müsmir olarak faydalanmak imkânı hâsıl maktadır.
Talebe Cemiyetinin tertip ettiği toplantıda bulundum. Bu yazıda, toplantılar hakkında kısaca lavımı bildirmek tstlyodum:
Cemiyetin yılbaşı gecesi için tertip ettiği toplantı hakikaten çok muvaffakiyetli oldu. Türklerden maada birçok İngiliz ve bazı Müslüman memleketler mensubini. Halkevinin geniş ve güzel salonlarını doldurmuşlardı. Gayet neşeli ve samimi bir hava içinde eğlenildi. Lond ranın maruz bulunduğu yiyecek sıkıntısına rağmen yemeği de ihtiva eden duhu-üye bedelinin az oluşu, ayrıca takdir edilecek bir cihettir.
Bulunduğum ikinci toplantı, Talebe Cemiyetinin tertip ettiği bir konferans serisinin üçüncülünü teşkil ediyormuş. Bu seferki konferans (#1b-lâm sanatında resmin yeri., mevzuuna tahsis edilmişti. Konferans, Yunan Sefareti mensuplarından ve tanınmış müsteşriklerden M. Pallis tarafından verildi. Yüze yakın, seçkin bir davetli kütlesinin takip ettiği bu projeksiyonlu konuşma, çok alâka uyandırdı. Konferanstan ewal» Halkevinin diğer bir salonunda, davetlilere çay ikram edildi ve böylece hazır bulunanlara birbirlerini tanımak ve görüşmek imkânları verildi. Bu toplantının da çok muvaffakiyetli bir şekilde hazırlandığım ve hlC bir aksaklığa meydan verilmediğini tebarüz ettirmek istiyorum. Türkiye-yi ve Türklüğü tanıtmak hususundu çok geri kaldığımız malûmdur. Londrada temas ettiğim tngillzler, hep bu mevzu üzerinde ısrar ediyorlar. Bu büyük boşluğu doldurmak gayesiyle Londra Talebe Cemiyeti idarecilerinin «atfettikleri gayretler hakikaten şayanı takdirdir. 6u gayret* lerln desteklenmesi memleket bakı* mından çok faydalı olacaktır.

YENt İSTANBUL
Sayfa B
Yazan : °SAKΔ (H.H. Munro)
GOÇ
T
Açık pencere
1950 modası :
Çizgili kumaşların hâkimiyeti
İ8-
gelişine kadar zarif tatlı dal-



Biraz sonra halası odaya girdi. Geciktiği için Özür dilodi.
— Ümit öderim ki, Vora yokluğumu hissettirmemiştir.
— Evet pek entoresan, pek
— Pencerenin rahatsız etmiyor ve kardeşlerim
sizo
açık olması değil mi? Kocam bugün bataklığa çulluk avına gittiler. Her zaman pencereden girip çıkarlar. Geldikleri zaman daha çok eğlenip güleriz.
Bayan Sap-platon bundan eonra sözü ava ; getirdi. Avcılığın zevklerinden, kuşların azlığından ve kışın ördeklerin yaşayışlarından, avlarından bahsetti. Konuyu değiştirmek için yaptığım ve kesik haleler k'crmodi.



*
Paristen gelen yeni moda haberleri
Gündüz için gri kadifeden karpinler, gece için de topuklan taklarla süalü siyah saten papuçlar giyiliyor.
İncilerle süslü rafya (ince hasır) dan bir işleme, dar siyah tayyörlerin geniş kol ağızlarını süslüyor,
Jean Desaee’de pembe muslinden çok hoş bir genç kız elbisesi, kenarında vizondan bor-dürü olan bir drape eşarp var.
IPKI leylekler gibi her yıl bu mevsimde, yuvalarını bırakıp, Üç dört ay için başka Iklim-kafile göç eden köylüler
bozkırlardan ovalara litresini dilde d© kırlı der-
MİSAFİR odasına girdiğim zaman on beşinde, hareketlerinden ve kendinden emin genç bir kız beni karşıladı:
— Halam şimdi aşağıya iner Bay Nuttel. gelinceye kadar birlikto oturalım.
Halasının yeğeniyle bir sohbete
mak arzusu i-çimde yer etti. Sonra birbiri arkasından sürüp giden bu yabancı ziyaretlerinin, ihtiyarında olduğum asabi huzura bir yardımı dokunup dokunmıyacağı şüphesi arzularımı dizginledi.
Köye gelmeye hazırlanırken ablamın söylediklerini tekrar duyar gibi oldum:
— Biliyorum, 3rada büsbütün
iç kabuğuna çekilecek ve hiç kimse ile Konuşmıyacaksın. Sıkıntıdan sinirlerin daha da bozulacak. Vaktiyle tanıdığım bazı kimseler için •ana bir kaç tanışma mektubu vereceğim. Geçmiş gün, iyice ha-tırlıyamıyorum onları. Fakat iyi kimselerle karşılaşacağını tahmin ederim.
Ablamın son cümlesi île ziyaretine geldiğim Bayan Sappleton a-rasında hayalî bir münasebet kurmaya çalışırken, küçük karşılayıcım sordu:
— Burada çok tanıdıklarınız var mı?
Odaya dolan sessizlikten hoşlanmadığı belliydi,
— Hemen hemen hiç. Dört yıl kadar Önce ablam burada otururdu. Gelirken bana bazı tavsiye mektupları verdi.
— O halde halamı tanımıyorsunuz.
— Yalnız adını vo adresini, o kadar...
— Ablanızın ayrılışından bir müddet tonra. üç yıl önce bugün halamın başına büyük bir felâket geldi.
Böyle küçük bir köyün büyük bir felâkete sahne olabileceği beni hayrete düşürdü. “Nasıl felâket?.» diye sordum.
Genç kız, bahçeye bakan ardına kadar açık pencereyi göstererek, ‘•Ekim ayı içinde bu pencerenin a-çık bulunması dikkatinizden kaçmamıştır, sanırım.,, diye söze başladı.
— Hava oldukça sıcak. Fakat bahsettiğiniz felâketle bu pencerenin bir ilişiği mİ var?
Lüzumsuz aceleciliğimi azarhyan bir jestle kaşlarını yukarı itti ve deyam etti:
— Evet Bay Nuttel. Üç yıl önce halamın kocasıyla İki amcam bu pencereden dışarı çıkarak ava gitmişlerdi. O gidiş bu ha geri dönmediler, bataklıkta uzun uzun pildi. Fakat cesetleri
Çocuğun sesi burada kısılır gibi olmuştu. Sözlerine eski hakimane edadan ayrı mülayim bir tonla devam etti:
— Zavallı halam daima döneceklerini düşünür. Köpeğimiz do birlikte İdi, Ben o zaman burada yoktum. O da tıpkı amcam ve eniştem gibi pencereden girer çıkarmış. Her gün sabahtan ortalık ka-rarıncaya kadar pencereyi açık tutmamızın sebebi budur. Kocasının beyaz muşambasını kolunda tutarak uıaklaşışını öyle bir anlatışı var kİ yüreğim) parçalar. Küçük amcam, her ava çıkış ve dönüşlerinde “Bertie, nedon bağlısın?., şarkısını söylermiş. Zavallı halam bu şarkıya pek sinirlenirmiş, fakat “Keşke sağ olsalar da yine söylese,, der durur.
etti hepsi... Ha, tuz da var.. Yirmi lira tuttu mu?.. Gelelim Üst bnşa: Ayakkabısı, çamaşırı, şapkası, urbası, entarisi, donu, çorabı ona da ko altmış, yetmiş lira. Eh, ekin İşleri İçin de şu bu lâzım olur. Sapan kırılır, ip kopar, ne bileyim ben, eksiği gedig-i için de ko on beş lira.. Ne eder hepsi efendi? Yetmiş beş, seksen lirayı bulur. Toplayıver; yu-varlacık hesap yüz Ura. Hamdol-sun sigaram yok, irakı falan da İçmem...
— İyi ya işte... Sattıftın buğdaydan gelen paranın yüz lirası sana kaldı,,
— Deme öyle efendi... Hani o günler?. Ya aJgı?
— Algı da ne kİ 7
— Vergi... Algı vergi hep bir ya,. — Yılda ne verirsin?
— Evvelâ kendimin vergisini veririm. Kazanç başta. Devlet hakkı kadarını alır, bir tutar. On iki lira yım vergisine de dıgma da verdim
— Denk geliyor işte... biraz kalıyor.
— Kalmaz efendi... Mümkünü yok iki ucu bir araya gelmez. Her yılın ay. n bir geldisl glttlsi çıkar. Bakarsın don olur, yahut kuraklık olur. Mahsul alınmaz. Bir bakarsın mahsul iyi olur, dert
X
z
altmış lira kadar da yol parası, sa-on lira.. Köy san-mi on lira...
Sana da
Gayet güzel beyaz satenden gelin elbisesinin, beyaz rönar-dan muazzam bir manşonu var.
Plerre Baitnain de ilkbahar elbiselerinde kırmızı veva siyah parlak deriden aksesuar görülüyor’ Papuç, çanta, kemer. Bal rengi muslinden bir bluzun kenarlarına siyah yün örgü geçirilmiş.
ince, dar, siyah bir elbisenin yakası ve kemeri kaplan deri-sindendir.
Sciaparellide yeni bir mücevher: Sümüklüböcek şeklinde bir broş üzerinde İri, iri elmaslar
Kırk
mu
va-
kısa müda-fayda Anla-
tırken sık sık gözlori poncereyo takılıyordu. Böyle hazin bir yıldönümünde yaptığım ziyaretten ötürü pişmanlık duydum.
Bir anlık sükûtundan cesaret a-larak söze başladım:
— Doktorlar her türlü fiziki ve ruhî faaliyetten, heyecanlı işlerdon beri durmamı tavsiye ettiler. Tam bir istirahata çekilmek üzere buraya geldim.
İlk tanışmalarda insanların kendilerinden bahsetmesi pok garipsenmez. Ben de hastalığıma ait her şeyi mümkün olduou kadar tafsilâta inerek anlattım. Doktorların perhiz hususundaki fikirlerinin birbirini tutmadığını henüz söylemiştim ki. Bayan Sappleton “Hayır,, dedi ve birdenbire dikkat kesildi. Sonra. “Nihayet geldiler., diye bağırdı. “Hem de tam çay vakti, üstleri başları çamurlu da değil?,.
Bu garip sözler karşısında İçten titredim ve yeğenine döndüm. Ve-ra pencereden dışarıya doğru bakıyordu, Ben de aynı istikamete baktım: Uç insan 6İlueti bahçenin bir ucundan pencereye doğru ilerliyordu. üçü de tüfekli idiler. Birinin omuzlarında beyaz bir muşamba vardı, Hemen arkalarından kahve rengi bir av köpeği geliyordu. Bir müddet sottiz Badasız yaklaştılar. Birdenbire gür bir ses duyuldu; “Bertie. noden bağlısın?,,
Şapkamı ve bastonumu nasıl kapıp kaçtığımı anlatamam. O hızla kendimi dışarda buldum. Biıiklet-lo geçen biri müessif bir kazaya meydan vermemek İçin hendeğe sapmak zorunda kaldı,

Bay Nuttel’in arkaeından bahçedeki üç kişi pencereye tırmandılar. Beyaz muşambalısı içeri girerken. “işte geldik, sevgilim,, dedi, “Biraz çamurdu fakat pek o kadar değil. Biz görünür görünmez çekilip giden kimdi?,,
— Nuttel adında garip bir adam. Yalnız kendi hastalığından bahsetti durdu. Sonra “Allahaısmarladık,, demeye gitti. Sanki
Vera söze
— İhtimal.
peklerden pek korkarmış. Bir defasında, GanJ nohrlnin konarında bulunan bir mezarlıkta avlanıyor-muş. Beraberinde bir kaç köpek de varmış. Vakit ilerlediği için geceyi yeni açılmış bir mezarın yanında geçirmesi icap etmiş. Bütün gece köpekler havlamış, köpürmüş, diş bilemişler. Böyle bir vaziyet bir İnsanın sinirlerini bozmak için yeter ve artar bile.
En ufak şeylerden koskoca bir masal uydurmak Vera’nın hususiyeti idi.
Çeviren: Halli ÇARIK



Geniş dekolteleri karamak için, korsajın boşluğuna sarı, kırmızı güller konuluyor.
ço-bln
para etmez, nideceksin, kime yanacaksın?
Peki buralarda ne kazanırsı-
Her geçen gün bize, 1950 senesi ilkbahar modası için yeni bir şeyler getiriyor, Yeni koleksiyonlarda ortaya çıkan kumaş çeşitleri içinde, klâsik desenlor gene eskisi kadar rağbette. Çizgili, İpekli vo jerse kumaşlar en çok beğenilenlerdir. Bir çok büyük terziler, küçük pötlkaro “pieds do poule” ve “prince galles“ leri mütemadiyen kullanıyorlar.
de
Tepeden tırnağa kadar yün
biıi, ben Konyanm Doğanlar köyünde-kalma yirmi beş
nız?
— Belli olmaz ki... Gelir gelmez İş bulursan iyi, Yağmur falan çok olursa günlerce boş bekler, kesenden yersin. Bir de bakarsın Allah veri-verir. Şu an seninle bir barıştık mi, tamam. Şurayı çapalamak, yahut çalısını kazımak., işte oldu bitti. Ağa günde üç lira verir. Patates, pırasa yemeğini, dan ekmeğini da bol verir. Hani iyi çalışasın diye.
— Böyle bir mevsim sonu, memlekete dönerken cebinizde ne kalır?
— Allah binbir bereket versin, e kalır, zamanına göre yüz, bazan da iki jdiz lira... Köye varır varmaz vergilerimizi veririz bununla Sonra da kendi tarlamızda işe başlar, derken harman zamanı gelir.
— Giderken başka ne götürürsünüz?
— Heç,,. Ne götüreceğiz ki.,. Heybeye biraz buğday ekmeği. Hani katıksız da yenmez kı, zeytin, helva alırım., Canım ne isterse... Soğan alırım.
— Kazandığı parayı, burada çar çur eden de olur mu?
— Pek olmaz emme.,. Edeni var» dır hani . Öylesinin hali yamandı^ Yol boyunca ağzını açmaz fakir^ Köye doğru öyle zihni dalgın giderf garip gayri...
lere kafile var..
Bunlara, dikleri için ler.
Geçen sene Konya taraflarından Ege bağlarına, bahçelerine akıp gelenleri görmüştüm.
Oralardaki tarlalarını kar kaplayınca, kasımda, artık ekinin büyümesini beklemekten başka yapacak iş kalmayınca, bunlar, bol el emeğine muhtaç Aydın, Muğla topraklarına koşuyorlar.
Bir gün Aydın gar büfesinin bahçesinde bu, üstleri başlan yırtık pırtık, ayakları çarıklı köylüleri etrafıma topladım. İstasyona, Kon-yaya dönüş vagonunu temin etmeye gelmişlerdi.
— Kırkımız bir araya gelmedikçe yola çıkamayız. Şimendüfercile-rin kanunu öyle. Aydından Konyaya adam başına altı yüz yirmi beş kuruş alırlar, amma ve lâkin bizim vagonumuz ayrıdır. Kırlı vagonu kırk kişiliktir. Oturacak moturacak yeri yoktur, dümdüzdür. Hep birbirimize sokulur, serili yatarız,
kişi olduk da vagonu doldurduk yola çıkarız. Üç günde Konyaya nrız; Gelişimiz de öyledir ya...
— O kadar yoldan, köyünüzü, luğunuzu çocuğunuzu bırakarak,
zahmete katlanarak buralara kadar birkaç ay çalışmak için geliyorsunuz..
— Gelmesek yaşayamayız ki...
— Neden?
— Bak, cedi, Hadım ilçesinin nim. Babamdan
dönüm toprağım var. Havalar iyi gider. yağmurlar vaktinde yağarsa buradan eli! Konya dolusu buğdayla beş dolu arpa alırım. Bunun harcım kadarını saklar, üst yanını Bozkır pazarında satanm. Allah bereket versin, yine getirir İki yüz lira.. Getirir emme, işte hepsi o kadar. Bir yıl bununla nasıl geçineyim ben?
— Başka bir şeyin yok mu?
— Var.. Biraz soğan, patates, patlıcan, üzüm.. Ve lâkin onları sata-maın. Ha, birkaç tavuk, bir iki koyun... Satamam ki, az. Yumurtasını, sütünü de satamam. Bir yıl onun yağını yerim. Zaten hepsi ne kadar-cık ki..
— öyle ise dışarıya para vermezsin..
— Nasıl vermem efendi. Bak sana hesabını yapayım: Yılda biı kilo kahve lâzım. Yetmez a, bir buçuk kilo da şeker ko. Ayda bir kilodan on iki kilo gazyağı, altı ayda bir kilodan iki kilo da sabun yaz. Dört beş kutu da kibrit de, yetmez ya... Nidccekşin. yetereceksln işte. Ne
arttırın. Tekmil örgünün 23 cm. sine gelince, her İki taraftan bacak araları İçin 4 defa » birer ilmek, 3 defa 2 ilmek arttırın, sonra her dört sırada 1 ilmek eksiltmek suretiyle ilerleyin. Bucak kısmının yüksekliğinden 15 cm sonra dümdüz örün, Bacak yüksekliğinin 28 cm. sinde bir sırada ilmeklerin sayısını 55 e indirmek suretiyle eksiltme yapın. 2,5 numaralı şişleri aİHL 3 cm. lâstik ördükten sonra, örgüyü kapatın.
Öteki kısmı, birincisinin eşi olmak üzere örün.
12 ile 15 aylık bir çocuk için tulum u güxel tulumun her tarafı jerse örgüsü ile örüldükten sonra, kenarlarına zıt renkte
yün geçirilmiştir.
Lâzım olan şeyler : — 100 gr. yün
— bir parça renkli yün — 4 düğme
— 65 cm uzunluğunda lâstik — 3 numaralı 2 şiş — 2,5 numaralı 2 şif.
Örgü şekilleri :
Lâstik : 1 ters. 1 yüz. Jcrst örgü t 1 sıra düz. 1 sıra ters.
Tulumun yapılışı : İki kışım halinde yapılır, arka ve ön ortasında bir dikiş vardır. Örmeye belden başlama lıdır: 2.5 numaralı fişlere 80 İlmek yün alın. 2 cm lâstik örün. 1 sıra delikli örgü (2 ilmek beraber a-Iınacak. bir atlanacak» tekrar 2 cm, lâstik örün.
Sonra 3 numaralı şişleri alarak Jerse örgüden örün 1 inci sırada, arkayı aşağıdaki tarife göre uzatın, Birden itibaren, arkanın ortasında kenarları örün: 8 ilmek. Sonra örgüyü döndürerek tekrar 8 ilmeğe dönün. 16 ilmek örün. Döndürün, sonra tekrar aynı yere gelin; 24 ilmek örün; döndürün sonra tekrar başladığınız yere dönün. Bu şekilde € kademe elde edinceye kadar örün. Sonra bütün ilmekleri birden alarak, örmeye başlayın. 8 sırada bir ilmek
Vat kınının örülüyü : 2,5 numara şiş üzerine 80 ilmek alın. 6 cm. lâstik örün, sonra 3 numaralı şişleri a-larak 7 cm. jerse örgü ördükten sonra. 3 İlmek. 2 İlmek. 1 ilmek 1 İlmek ekşitmek sureliyle kol oyuğu açın. Sonra düz giderek bir müddet örün. Kol oyuğundan 12 ı Inrı, iki kenardan 7 suretiyle 3 defada kalan ilmekleri de, teşkil etmek üzere olr defadan alarak örgüyü kapayın?
Oıı : 2,5 numara şişe 84 ilmek alarak arka kısma yaptığınız gibi örmeye başlayın Kol oyukları İçin 4.3,2,1 ilmek eksiltin.
İçin, örgünün mek kapatın, memek üzere na doğru gene 3 İlmek, 2 İlmek, 2 ilmek eksiltin, sonra 21 ilmek kalana kadar birer birer eksiltin, Kol oyuğundan 12 cm, sonra 7 ilmekten 12 ilmofte payın? tığınız örün.
A. Kalnıag
Niye uyandırmış!
heı
gidiş bir da-Avlandıkları araştırma ya-bulunamadı.
bile lüzum görmeden hayalet görmüş gibi! karıştı!
köpekten olacak. Ko-
Ramı
ŞUBAT
K. a&nl
B, Ahir
25
19
İZM i İt
1865
L369
Salı
£xanl
İNTANBI L CİHETİ
Eminönü:
Asadur (Gedlkpaşn) Beyazıt. M. Kâzım, Eminönü. H. Güney. Küçükpazar.
S. Ba-jdogan. Alemdar.


iki de*
cm. sonra, omuz-şer ilmek olmak kapayın. Ortada yaka oyuğunu
Sonra 9 cm. örün, yaka tam ortasından 8 il-Bir kenarı, bjra« Ör-bekletın. Yaka oyuğu-
kadar 3 defada örgüyü ka-Blraz Önce bir kenara bırak* kısmı ele alarak öteki gibi
Kollar: Yukarıdan başlamak suretiyle öpülecektir. 3 numaralı şişlere 16 İlmek alın. Jsrse örgüsünden
Vakit
Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı
ImaAk
VaBatl
7.04
12.28
15.15
17 33
19 06
5.25
1,82
6.56
9.43 12.00
1.33 11 53

Alulürk inkılâp Müzeni : Perşembeden maada her gün 10-12 vc 14-17.
Tnpkapı Sarayı: Pazarleal-Çnr-şarnba - Cumartesi. Saat 13.30-17 THf. (21090).
Ayusofya: Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Pazar. Snal 10 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma -Pazar günleri 13 ten 16 vn kadar.
Etki bark Ederleri buhml: Çar-t>nıbn - Cun»; - Pnznr 10 dan 12 ye kadar. Telf. (21682).
Türk ve Llftnı E^vrlrri: Salı — Perşembe - Pazar. Saat 13.3()-16.30
Polnıabnlıçr l>rnlx MII/.rnI: Cu-mnrte.il aııat 13-17. Telf. (81284).
Belediye Müzesi: varr Perşembeden gün 10-12 ve 14-17.
Tevflk Fikret Aşlyan Müzesi ı Behek. Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzeni (3324) Her glln 9-12, 13.30-17. Cumartesi; 14-17 e-Çiktır
ÖEHİR TİYATROLARI ı
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Da-Iroal,
KOMEDİ KISMI (40409) Bu ak-şum temall yoktur.
M U A M M ER K ARACA ÖPERE-Tl: 8,30 da Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: 8.45 de Dubara.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU: (Tel: 82004) Parisli Şantöz Avrll.
AN KARA TİYATROLARI :
20 do.
OPERA; Köylü Narnunu (1 dr). Palyaço (2 perMe), Çaışam-ve Pazar 2 opora bir-
TAKSİM (13191) Uçuruma Doğru. TAN (80740) 1 — Var\Wte Güzelleri. 2 — Güzellik Ufthesl.
ÜNAL (49306) 1 — Merhamet. 2 — Kahraman Kılavuz (Türkçe).
TENİ (84137) 1 — Aşk Buhranları. 2 — Gönüller Kırallçeel.
YILDIZ (42817) Fedailer Kalesi.
Pazar
9-18.
Roee
Suat
per-
ba, Cuma
*den.
BCYL KTE
sor GeklL
KÜÇÜKTE
Scapln'ln Doiaıdan
İZMİR 8EHİR TİYATRONU (2864) His-
•el Şayia.
(JÜ37Ü-4O) Bir Koınl-
(11169) Antigon ve
ALEMDAR (23683) 1 - Vahşi İntikam. 2 — Mücrim Gönüller.
AZAK (23542) 1 - Yalan. 2 — Düşküıdor.
ÇEMBER Utan (22513) Fedailer Kalesi,
FERAH: 1 - Kartal. 2 - Bayrağa Can Frda.
HALK (21004) 1 — Böke Kıralı. 2 — Çöl Şarkısı.
HTAN’Hl L (22387) 1 - Helme İle BrJmıı. 2 — At Hırsızlar), kf>MET 21904) 1 - Emicin Kızı Leyla. 2 — Kovboylar Kıralı.
MARMARA (23860) Fedailer Ka-İMİ,
MİLLİ (22062) 1 — Vahşi lnllkum. 2 — Mücrim Gönüller.
Tl RAN (22)27) 1 - Yalan. Şehitler Kalesi.
YENİ (Bakırköy 16-126), Monte Kriptonun Miranı, Gökler Senfonini.
2
1
2
Atatürk maada
Bııl-her
İsianbul Beyoğlu Anadolu yakası Anka ra
İzmir
44OT8
60536
91
2251
BE) OGLI CİHETİ
AKIN (80718) 1 — Canavar To-
humu, 2 — Cesur Kız.
ALKAZAR ((25621 1 - Ekeprce
Cinayeti. 2 — ölüm Seferi.
AR (44394ı Yanlış Numara.
ATLAS (40835) Kara Ok. (Orijinal),
ÇİÇEKl l — Gizli Emir. 2 — Kıskanç Kadın( renkli),
ELHAMRA (435951 lomb.
İN'4 I (655951 Tulsa. İP Eh (44289) Kar/ı LALE (43595) Beş na var.
SARAY (41656ı Tulea (Renkli ı. bl ATPKRK (M143J 1 — Kalbime Doğmuştu. 2 — Ya Zafer Ya ölüm. (Türkçe) .
öl MEK (12851) Ebedi Dönüş (au-are),
tfAKK (103X0) Aslanların Dövüşü.
ŞIK (43726) 1 — Monte Kriptonun intikamı. 2 — Ekspres Gangsterleri.
Krlstof Ko-
Ok (Türkçe) Parmaklı Ca-
Beyoğlu Kadıköy
laf&nbul 24222 Üsküdar
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 5055
m«*72
60945
KADIKÖY CİHETİ
OPERA (6(J82b 1 — Büyük 2 — Ajrır Ceza
SİREİYA (60682) I — Seven Kalbler, 2 — Vatan Kahramanı.
YELDEGİRMENİ : 1 - Klllk Çehreler. 2 — Eski Kfclonceler.
ÜIİKÜDAR C İHETİ
HALE (600021 1 — Ahin Küpeler
2 — Bevn/. İncili
Vale,
AN KAKA
ANKARA (23432) Zamane Kırı.
Bt Yİ K (15031J Istırap Çocuğu.
( EHECİı Konumlar.
PARK 01131ı Kadın Severse.
SfMER (11072ı Dolambaçlı Yollar. ‘2 — Üstün l’çnrkalc.
( l.l s (22291) Güzeller Reanıiueçl-dl.
sl'H (11671) Kadın Sever**.
YENİ (111)10. Haydut Aşkı.
GAR (jAZİNOst : Solera De Es-' pana Revüsü.
ELHAMRA: ihtiras Kurbanları.
LALEi 1 — Flliplnler Aslanı. 2 — Tekrar Edilen Sahne.
TAN: 1 — Flliplnler Aslanı. 2 — Tekrar Edilen Ruhne.
TAYYARE: LeylAklar Açarken. YBNh Zehirli Şüphe.
KARŞIYAKA CİHETİ
.MELEK: 1 — Kanlı Buee. 2 — Görünmlyen Adamın Intlknmi.
MfMKIt: Aşk Kurbanı.
huşlin
• yeni İstanbul,' un
İçin tavdlye ettiği programlar ı DAHİLİ) Kı
Sb " 19.80 letanbull Rkdyp
eonfonl orkostrası konseri. J. Brahma Senfoni No. 1 ıln mln; Op. BH. idare eden; Cemal Reşit Rey. - 20.30 Ankara*. İnce anz »Rast foelıı. — 21.15 İstanbul: Fnwıi heyeti konseri. — 2L(W) gehubert.
Çalanlar; baud, P
HARİÇ. TE:
20.3(1 Londra; BBC senfoni orkestrası konHcrl. Rh hnrd Stril-ıiüH (lıın parça. İdare eden : Slr Adnan Boult
FmhiI heyeti latunhııl: Oda Trio No. h a, Cortot. Caesnla (PLİ,
ınüaikl'
Oj». 99.
J. Thl-
8.00 Anknrıı.: Şarkılar
— 12.30 Ankara: Şarkılor. Erkek okuvu-.
Tt RK Mt'Zif.İ:
Saat : (PL), — 13.15 İstanbul:
cıjlnrdan şarkı ve türküler ‘ Pli
LS.flO İstanbul: garkı vr tür-külcı — irt.oo Ankara; Şarkılar, — 18.30 İHtanbul; Sadi Yaver Ataman ınemlnket (ülküleri -ra ve naz Iriıdlgl konacrl, — 10.20 Ankara; Yurttan sesler. — 20.00 İstanbul: Memleket îlirkÜ-Irrl - 20.30 AnkHia; İnce hhz (Rast faah). •— 20.45 İstanbul. Anadolu köy havnlarınduıı t-yjıhlı örnekler — 21.15 İatnnbul: L’ıısıl heyeti konırorL
KLASİK HAII M( ZJGt:
Saat; m.3n Ankara Beethoven 1 Intl Do Majör eeııfuni (Fİ,). —
örün. Her sıranın sonunda taraftan 20 defa 2 ilmek ve 10 fa da birer ilmek olmak üzere, arttırın. Sonra 15 sırada bir her iki taraftan birer İlmek eksiltmek suretiyle ilerleyin. Tekmil yüksekliğin 25 cm. sinde ilmeklerin sayısını 45 c indirin, sonra 3 cm. lâstik örün.
Ballık: 2,5 numara ©işe 90 İlmek alın, 20 cm lâstik örün, sonra kapatın.
Tulumun dikilili :
Islak bezıc, ördüğünüz Kısınılan tersinden ütüleyin, ön-orta ve ar-ka-ortn dikişlerini tutturarak her bacağı dikin Deliklerin içine lâstik geçirin. Bluzu, sol omuzu hariç olmak üzere dikin. Y&kayı tekrar 2,5 numaralı şişe geçirerek 2,5 cm. lâstik örün. Tığla, sol omuza küçük 1-llkler örün. Dürmeleri dikin. Kol ağızlarına ve önün her iki kenarına renkli kısımları geçirin. Başlığı yuvarlak bir şekilde kapatın, üstünü bir iplikle büzüp üzerine bir büyük ponpon oturtun.
17.15 Londra: Marca I Duprö
Org resitali, Bach ve Monde)*-' «ohn dan parçalar. — 19.70 İs-
tanbul: Radyo senfoni orkestra sı Konseri. J. Brnhms.. senfoni No. 1 do mln, Op. 68. İdare odan: Cemal Reşit Rey. — 20.00 Ankara: Keman soloları (PL). — 10.80 Londra: Bir Ad-rlan Boıılt İdaresinde BBC senfoni orkestrası, programda ; Richard Hlraıına’dan parçalar. — 32.00 İstanbul: Oda müzlfti (PİJ. — Frene Schubort., Trio No. 1, Op. 00. — 14.00 Londra; Londra Senfoni Orkestrası konseri.
HAFİF BAT! MÜZtötl
Snnt: 7,31 Ankara; Ncşnll parçalar (PİJ.
Film müslftl, — 8.15 Ankara ; 10 dakika klavsen (Pli). — 0.45 Londra: Hafif müzik. — 11.80 Londra; Monla Lltor İdaresinde hafif orkestra konseri (80 n-Ol anır serenadı). — 13.15 Ankara; Potpuriler 4PI.). — 13.30 İstanbul : (Tl.), mhailc,
sıılnn orkrjhrn.Mi konseri, İstanbul: Şan soloları (PL). —
23.15 İstanbul: Hafif aece mü-»İRİ (PL).
M. 15 Londra)
Çoşltli hafif
— 11.15 Londra:
— İM,30 Ankara:
müzik Hafif Radyo — 20.15
DANS M t ZİGİ:
Saat:
Vard ve orkestrası
İcara; Frank Hinatra ve Dinnh Shnre Söylüyor (PL).
İstanbul (Pİ ). — 15.15 Londra; Monla Lltor ve kııvartcti, — IH.oo İstanbul (PL). — IH.RO Londra t top John Bull ve orkeatraeı. Ankara; (PL), — 22.35 bul (Pl,). — 22.15 Londra: Toın Jonca Triosu, — 23.00 İstanbul: (Pl.).
I».30 L(»ndruî Hodjcy
18.43 An-
14.40
Haftanın şarkilen (Tip tııneai, — 19.30 Londra:
2Î.U5 lstan-
IIUM Sİ PROGRAMLAR) Koıııı^nm:
n.,30 İstanbul: Ev kadını. Çamaşır yıkama geraçlarl. Konuşan: Mlinlrr Zebunofrlu. — 23.00 Ankara: Konuşma.
rrnihll:
11 oo Ankara.
Müzik:
— Affedersiniz korkulu rüya görüyordunuz da!
11,00 Londra; Dlnloylcl İstekleri (30 dakika). — 30.30 İstanbul: Müzik bilmeceleri. — 30.45 İstanbul: Anadolu köy havalarından izahlı Örnekler. Takdim e-den: Ziya Demirci.
Tü l( KÇE.‘H ABEKLER :
Ankara vc İstanbul Radyolarıı Snat 7.45: 13.00: 19.00; 22.45. 13.30 Ankara: öfclt Gasotesl.
2().I5 Ankara: Radyo Gazetesi. •»Amerikanın Sesi,, ; Saat (13, 16 ve 10 metre),
Londra Radyoeut San t:
18.15 Ve 23.00 (10.91; 21.02, ve 10.40 metreI.
10,15
7.15;
31.32
IIlKKAlı Havil muhalefetiyle neferlerde dc£işIkIik olabilir.
GELECEK
12.00
14.-
15.10
OLAN UÇAKLAR
(Türk) (Türk) (İtalya)
D.H.Y. T.H K.
LA 1. nndaıı.
C. Y (Kıbrıs) (İnadım.
D. H.Y. Adana., Elâzığ, P.A.A.
Kong, Delhi, GİDECEK
D.H.Y. (Türk) danaya.
D.H.Y.
15.40
16.20
10.30
9.-


Eyüp:
Evüpsultan.
Beslktaşı
Vidin. Köyiçi.
Boyoğlur
Beyoğlu, Kalyoncu cad. 76, istiklâl, İstiklâl C. 419. Taksim. İstiklâl C. 81.
Galata Merkez, Necat tbay C. 47.
Şişli Halk. Hnlâskâraasl C. 114. Haslcöy, HaskÖy,
Merkez, Kasımpaşa*
Anka radarı, tamirden» Roma, Ati*
Lefkoşe. A-
İskenderun,
(Türk)
M ula t ya, D. Bakır, Anka radon.
(Amerikan) Hong-Bangkok. Karnşl.
OL AN
Fatih:
Üniversite, Şohzadebaşı. Sıırıııı. Aksaray, Yedıkule, Samatya. N. Onat, Şohreminl. Edirnekn.pi, KarugUmrük. Hüaaıneddln, Fener.
(‘aküdıır:
İttihat.
Soldan BnftMi
Büyük ev. Engel.
Genişlik.
Küçük kitap, lstanbulun bir kazası. Bir deniş.
Cihan.
Ortaçağ tahkimatı.
Bir riyaziye yardımcısı.
Boru.
Birdenblro.
Muhabere Aletlerinden bl-
1 —
5 —
8 —
9 — n — u —
14 —
15 —
17 —
10 —
21 —
22 —
ri.
24 — Seyyah nakil vasıtası.
25 — Nota.
26 — Cilve.
27 — Bir Türk şekerlemesi.
Kadıköy:
Halk. Kızıltoprak. Göztepe.
Bostııncı.
Kal IcUta. Bunra. Şanı. I (, İHLAR
Ankara. A-
Vatan.
Yukarıdnn aşağıya:
1 — Hayvan yemi.
2 — Bir sa.n.
3 — Fasıla.
4 — İcar.
5 — Gölgelik.
6 — Unsur.
7 — Yorgunluk alâmeti.
10
11 — Sanayi İptidai malzemesi. 13 — Peksimet.
16 — Mutfak edevatından.
18 — Bir cine halı.
20 — İşler.
22 — Bir balık.
23 — Afrikada bir İspanyol müs-
temlekesi.
25 — iptidai maddelerden.
Dt'NKÜ BULMACANIN HALLİ
»
İzini re. Ankaraya.
Brüksel. Londra, Gaııder. New-York’a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16. — Anafnrta, İnoboludan.
18. -*- Antalya, Çanakkaleden.
GİDEC EK OI.AN \ Afi RLAR
(•.— Sus, Mudıınyayn.
17. — Şakır, Iskcndcrıına.
19. — Seyyar. Kerabigaya.
GELE( EK OI.AN EKSPRESLER
8.30 Ankaradan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankaraya.
13 sn
14.30
22.—
(Türk)
D.ILY. (Türk) (Amerikan 1
Hoy bellinin: H. Ada.
P.A.A.
Büyü kııdaı Merkez.
ANKARA
Merkez (12709).
Gürav (22324),
İstanbul (11134).
İZMİR
Alsa nen k, A Isa uca k. Hilâl. Kemcrnltı. Karantina. Yalılar. Eğe, Basmahane. Yardım. Eşrefpaşa.
1 —
2 —
3 —
4 —
5 —
6 —
7 —
8 —
0 —
An. Van. İvan. Divan. Darvin. Nadir. İran. Nar.
Ar.
4
7 Şubat 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
Gazetemizde neşrolunan bütün
resimlerin klişeleri
Âdi ve parlayıcı maddeler
yangınlarına karşı
EMNİYETİNİZİ SAĞLAR
Dilek ör
I
Mektuu adresi: P.K.. 2Ub Beyoğlu
MN
Çelik
y
KEKEMKLEHL; Kekemelik hu susl bir metotla ıslah olunur Faz la tafsilat için Bayan A. Narter. Şişli, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
Müessese a. dr a.
Galata, Bankalar Cad. Banka sokak Roman oan leleton HJÎ84
1‘Urkıye Umumi Vekil)
STAMIAKD IS LTD. Şr.
badi K
Mağaza adresi Taksim. Garaj Tramvay durağı ERK Ap al tında Telefon ;
Klimsch - Horika
/
UERDINGER
W
Hujson 1947 —
Radyolu kaloriferli uz «ulla mimış iyi vaziyette lüks tak si müsait fiyatla acele sat) tıktır tş saatlerinde 29266 ya telefon
Vadesiz
Vadeli tasarruf tevdiatına
Faiz verilir ve vâdeli mevduat faizleri aylık olarak ödenir.
1.500.000 - Kuruluşu: 1928 arkasında Aşirefendi caddesi No. 35/37 tasarruf tevdiatına % 4,5
% 6
.Sergi yeri ve yedek parça deposu
FRANS OTO LtMİTED
ŞİRKET)
Tepebaşı Caddesi Tel. 49482
Türkiye İmar Bankası
Sermayesi :
Yeni Postahane
SIYASI İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi ;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen idare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer:
\ ENİ İSTANBUL MATBAACILIK LtMİTED ŞİRKETİ MATBAASI
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
BEATTY”
ÇAMAŞIR MAKİNELERİNİN BÜTÜN MODELLERİNİ MAĞAZALARIMIZDA ACENTELERİMİZDE GÖRÜNÜZ
£PEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
FRANKFURT/MAIN • ALTE MAIN7ER GASSE 57
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır

U/rVy^ Ufnu«nF Mûmr’iıiı
HALİL NACİ MIHÇIOCLD ANKARA — İSTANBUI

ÂlmaD
l’OTAJ.
tip ve ııAb İt.
Müh teli I portatif sulu CO 2 gazlı,
dürme vasıtalariyle
ÖLÜM
Maçka ilkokul öğretmeni Refıi Usun kayınbiraderi, Asım Us’-un dayısı ve Fatma Pert’in eşi
KAPTAN İLHAMI PERT
Mamulâtı
Kapasitedeki kuru, tozlu, köpüklü sön*
OZALİT KOPYA MAKİNELERİ İÇİN
PHILIPS h.p.r
CİVATA BUHARLI LÂMBALAR
GELMİŞTİR
HELİOS ELEKTRİK ve MAKİNE T. A. Ş.
Hezaren caddesi No. 124 - 128, Galata — İstanbul
Telefon : 44616 - P. K. 1400
lleessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına
I NEVROL CEM/1L
20 DAMLASI DERHAL FERAHLANDIRIR. EVLERİNİZDE MUTLAKA BULUNDURUNUZ


OİŞLERİNI2IN SIHHATİNİ
801 KÖPÜKLÜ ANTİSEPTİK DİŞ MACUNU İLE KORUYUNUZ

25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan

Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir

karoserini göstermektedir.
İVAGGONFABRIK UERDIKGEN A. G

Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
KREFELD
UERDINGEN
Dizel ve benzin otobüsleri
(her türlü şasiler için)
ile beraber çalışmaktadır
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
TÜRKİYE MÜMESSİL/:
Taylan - Etker, İstanbul • Galata, Tahir Han 31' 33

Plâtin vapurunun kurtarılması işinde görevli bulunduğu sırada ânı bir kalb krizi neticesinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 7-II-950 salı günü öğle namazını müteakip Teşvikiye camiinden kaldırılarak Feriköy kabristanına defnedilecektir.
Çelenk gönderilmemesi rica olunur.
Dr
Ueyoûlu
tokağı
GÖZ HEKÎMİ
Muraıl Ram
Aydın
PannakKapı imam No a Tel (,1553
Dr HAFIZ CEMAL
LOKMAN HEKİM
Dahiliye M ütehassı^»
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar İstanbul Dlvanyolu No 104
TASFİYE İLÂNI
YOMTOV BAHAR LIMITED Ortaklığımızın 28, 12/949 tarihli ortaklar karariyle feshine karar verilmiş bulunmakla şirketten alacaklı bulunanların işbu ilân tarihinden itibaren (1) sene müddet zarfında bılmüracaa hukuklarını ıs^at etmeleri lüzumu Ticaret Kanununun 445 inci maddesine tevfikan ilân o-lunur.
Hali tasfiyede YonUov Bahar Limited Ortaklığı Tasfiye memuru Hayim Ovadla. Taksim Valide Çeşme, Feridiye sokak No. 82/2

M. D., D. OB., D. CH., M. CH., P. F. R. C. S. Eng. Berlin, Zürich, Basel ve Londrada tahsil ve ihtisasını yaptı.
Birinci sınıf genel hirurg dir.
Muayenehanesini henüz açtı.
Kabul saati : 3 6. Çarşamba günleri müstesna.
No. 258. 3. İstiklâl Caddesi, Elhamra Sineması Pasajı Üstü
CITROEN
Hususiyet ve evsafı itibarile tamamen ayrı bir mevki sahibi Fransız arabası CITROEN arabalarından mahdut
/
önden Çekişli”
bir parti, İstanbula müteveccihen yola çıkmıştır.
Fiyat tenzilâtından istifade ederek, kendi arabalarını şimdiden ayırtmak üzere Sayın Müşterilerimizin Bürolarımızı teşrif etmeleri rica olunur.
CITROEN
Türkiye Mümessilleri FRANS OTO LtMİTED ŞİRKETİ
Galata. Kuto Han. Tel 44747
CITROEN SERVİS ISTASTONÖ
Nişantaşı. ValJ konağı Caddesi Tel. 84242
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz.



BANKA ve RESMİ DAİRELERE
(CHUBB)
Fabrikasının dünyaca tanınmış meşhur İNGİLİZ KASALAF’ muhtelif boylarda gelmiştir.
Satış Yeri:
Türkiye Vekili : OSMAN TAŞÇIOĞLU
İSTANBUL Karaköypalas 6 ncı kat No. 15 Tel: 4059-1

Comments (0)