* B. F.
Salı
1950
8 Ağustos
10 kuru;
4
t
or
Tesis edem Hnblb Edib . TÖREHAN
21
Başbakan Belediye ve Muhtar
Paris Büromuzun hususi surette gönderdiği muhabirimiz bildiriyor
Cumhur
Strasbourg’a hâkim olan tez
Başkanı
seçim kampanyasını açtı
Balıkesir’de
Dün sert bir nutuk söyliyen
Menderes, Muhalefetin
insaf ölçüsünü elden bırakmamasını istedi
ikinci plânda kaldı
îç politika
İdare eden ve
İdare olunanlar
bir çok haksızlıklar
e-
Attleo İle bir baloda görüşürlerken.
• •
• •
Spaak, yeniden başkan seçildi
A-
Dünya Hikâye Müsabakasının
tasnifi devam ediyor
da
I
1
i
I
ve
ve ya-
’ %
I L
H
memleketlerde idare mevcudiyetlerini İdare
tlânlar t 6 ncı sayfada santimetresi
2 Uradır, hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Abone: Türkiye İçi® seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 Uradır. Hariç memleketler iki mislidir.
de Churchill derhal ayağa “Hem Belçikada neler ol-gözümüzle görmedik, hem buradaki arkadaşlarımızı
SİYASİ İKTİSADİ, MÜSTAKİL
akşam saat ( 18.30 )
K^ghanesi
Avrupa Konseyinin dünkü toplantısında Sosyalist Spaak'ın Konsey Başkanlığına seçilmesini temin etlen ChurchlU Strasbourg’a hareketinden evvel İşçi Hükümeti Başkanı ve siyasi rakibi
Telefon : 44756 - 44757 Santral — Telgraf AdresJ : Hetlo. İstanbul
A.
Yıl 1—Sayı 251
a
DEMOKRAT PARTÎNİN BEYANNAMESİ
Avrupa Konseyi toplantıları. Kore meselesi karşısında
• • (


tini İstanbul TC.000 lim dıjitırc»
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 — Posta Kutusu : 447 - İstanbul


fflemokrasi ve mutlakıyetle idare o-** lunan memleketlerde en göze çarpan cihet, İdare olunanlarla İdare e-denler arasındaki zihniyet farkıdır. Totaliter sistemde İdare edenler kendilerini fevkalâde bir mahlûk zanneder ve bütün İdare cihazını ellerinde tutarak istedikleri yollara çevirmeye çalışırlar. Birinci Dünya Harbinden beri bu İdarenin en tehlikeli tarafı; yapılan bütün İşlerin halk menfaati namına yapılmış olması ve halk demokrasisi diye millî irade ile âdeta istihza edilmiş olmasıdır. Y'akın bir tarihe kadar Almanya ve 1 falyada gördüğümüz bu İdare sisteminin milli irade ile hiçbir alâkası olmadığı gibi şimdi demirperde arkası devletlerinde de hep bu uydurma ve yapmacık nazarlyeler Ueri sürülmekte hak namına pil maktadır.
Demokrat denler kendi
olunanlara bağlı ve borçlu görür ve bundan dolayı keyfî hareketlere hiç cesaret edemi verek mevzuat dahilinde vazifesini İfaya çalışırlar. Mevzuatın dışına çıkılması ancak İdare edilenin menfaati ile ölçülebilir. Bunun haricinde idare sistemini ellerinde tutanların cümlesi en büyüğünden en küçüğüne kadar en ufak bir şahsi harekete cesaret edemezler. Bu sebeptendir kİ. hakiki demokraside kanuna saygı gösteren herkes, mal ve can hürriyetine bütün mânaslyle sahiptir ve her memleket ancak bu sayede ileri gidebilir.
Bizde, son seçime kadar bütün iyi şeylere rağmen idare sistemimizin bir çok noktalarda daha ziyade totaliter bir zihniyete istinat ettiğini itiraf etmek mecburiyetindeyiz, idare cihazını ellerinde tutanların bir çoğu belki de eski geleneklerin tesiri altında şahsi hareketlerde bulunuyor ve bu suretle demokrasi ile tezat teşkil e-decek bir vaziyet İhdas ediyorlardı. Bundan dolayıdır ki idare edenlerimizle İdare olunanlarımız arasında hiçbir zaman samimi bir münasebet teessüs edememiş, bilâkis aralarında oldukça derin bir uçunun husule gelmişti.
Şimdi İki aylık bir Jdare esnasında demokrat İdarenin idare edenlerle I-dare olunanlar arasındaki boşluğu birdenbire doldurabileceğini tahmin etmiyoruz. Bu, uzun bir zaman esnasında temadi edecek adilâne bir idare sayesinde mümkün olabilecektir. İdare edenlerin İdare olunanlara karşı hiçbir suretle kanun dışı harekette bulunmaları totaliter sistemlerde bile caiz değildir. Onun İçin İdare edenlere kanuna göre hareket etmeleri emrini vermek kifayet edcmlyecektir. Memleketimizde Meşrutiyetin ilânından beri bu hususta yazılmış sayısız tâmim ve emirler vardır. Bunların kifayet etmediğini uzun senelerin tecrübesi göstermiştir. Onun İçin idare e-denlerle İdare olunanlar arasında herhangi bir tevazün ve imtizaç husule getirebilmek üzere idare olunanın hakkını aramak imkânlarını ve yollarını arttırmak ve haksızlığa mâruz kalındığı zaman bunun derhal giderilmesine çalışmak ve haksızlığı yapanın şiddetli bir cezaya çarpılmasını temin etmek zarureti vardır.
Demokrat İdarelerde halk ülkenin hem sakinidir, hem sahibi.. İdare sisteminden onun ilk beklediği şey can ve mallarının muhafazası ve bir de kamu hizmeti telâkki olunan işlerin yapılmasıdır. İdare olunanlar arasında fark gözetilmemesi ve herkesin aynı muameleye tâbi tutulması demokrasinin en bariz vasıflarından biridir. Meşrutiyet ilân edildiği vakit pek çok bahsolunan kellmelrrdon biri de müsavat olmasına rağmen buna çok az riayet edildiğini de bugün artık saklamak kabil değildir.
Şimdi demokrat hükümetimiz İdare edenlerle idare olunanlar arasında samimi bir münasebet temin edebilirse herhalde memlekette yeni ve hakikaten medeni bir zihniyetin kurulmasına büyük bir hizmet etmiş olacak ve bu suretle yüzyıllarca bir türlü düzelemeyen memleket İdaresini nihayet yoluna koymak ve hakiki demokrasiyi kurmak şerefini kazanmış olacaktır. Artık hâdiseler ispat etmiştir ki demokrasi kuru bir söz ve mefhum değil, hakiki ihtiyaçların yarattığı bir âlemdir ve burada yaşayan herkesin hakkı da kanun ve İdarenin emniyet ve himayesi altında hür bir hayata sahip olmaktır.
Habib Edib - Törehan
Strosbourg, 7 (Paris Büromuzun hususi surette gönderdiği muhabirimiz bildiriyor) — Avrupa Istişari Komitesi bugün toplandı. Gündeminde bilhassa bir Avrupa yüksek otoritesinin ihdası ile Fransız - Alman kömür ve çelik grupu hakkındaki Schuman Plânı vardır.
Avrupa Bakanlar Komitesi, yüksek meclisin üçte iki ekseriyetiyle kabul edilen tavsiyelerin parlâmentolara iblâğından başka bir karara varamamış bulunduğundan Avrupada yüksek o-toritell bir meclisin kurulması için yapılacak çalışmalar Strasbourg'da daha şimdiden boşuna sarfedilmiş gayretler intibaını uyandırmaktadır.
Fransanın Paul Reynaud. Belçika-dan Henri Spaak gibi şahsiyetler, Avrupa Konseyi demokratlaşmadan ve milliyetçilikten uzaklaşmadan hiç bir iş görülemiyeceğini haykıracaklar ve hükümranlık kudretini haiz halkçı bir Avrupa otoritesi ihdas edilmezse müspet ve yapıcı tek bir adım atılmamış olacağını Büyüyeceklerdir.
Fakat hakikat şudur ki, bu anda Avrupa umumi efkârı Strasbourg’la zannedildiği kadar meşgul bulunmamaktadır.
İyi haber alan mohafilln bildirdiklerine göre Batı dünyası. Koro hâdiselerinin ışığı altında Avrupa müdafaasının teşkilâtlanmasının iktisadi kalkınmasından daha müstacel bir hal aldığı kanatine varmıştır.
Brüksel Paktını imza eden beş memleketin Dışişleri Bakanları La Haye’de bu durumu tesbit etmişlerdir. Son günlerde Londrada toplanmış olan Atlantik Paktı Konseyi de aynı hususu müşahede eylemişlerdir. Amerika da buna kanaat getirmiş ve müdafaa edilmek istlyen Avrupa memleketlerinden
Avrupa Konseyi dün Strasbourg’da toplandı
Strasbonıg 7 (YİRS) — Spaak Avrupa Asamblesine yeniden reis seçilmiştir.
Seçim mücadeleli geçmiştir, ttal-ya delegesi Alexandro Casatl ile İrlanda delegesi Mac Entee itiraz ha-roketinin başında bulunmuşlar ve bunlara karşı Spaak’ın müdafaasını bizzat Winston%Churchill alarak yapılan gizli rey neticesinin 23 e karşı 90 ını Spaak lehine temin eylemiştir.
Mac Entee itirazında Spaak'ın
Dün, Dünya Hikâye Müsabakasının ikinci tasnifine başlanmıştır. Dünkü toplantısında jüri, tetkik edilmek üzere yalnız 42 hikâyeyi ayırdetmiş ve bıı 42 hikâyeden 30 unu tetkika başlamıştır. Jüri heyeti bugün saat 16 da tekrar toplanıp muhtemel olarak ikinci tasnifi ikmal edecektir. Bir iki güne kadar neticenin alınacağı tahmin olunmaktadır.
büyük fedakârlıklar talep etmiştir. Bu arada meselâ Fransadan 350 milyara yakın bir yük altına girmesini istemiş ve Fransa da Amerikan muhtırasına verdiği cevaptan anlaşıldığı gibi, iktisadi kalkınması ve emniyeti arasında tam bir muvazene tesis etmek şartly-Ic milli müdafaası İçin bu parayı sar-fetmeyi kabul etmiştir.
Halbuki bütün müşahitlerin teslim ettikleri veçhile vergilerin arttırılması, Marsh al) kredileri ve gerek harici gerekse dahili muazzam istikrazlarla kapanacak olan harp masrafları netice itibariyle ağır basacak ve Fransanın şart koştuğu muvazene önünde sonunda bozulacaktır.
Yine aynı mehafllin kanaatine göre vakaa sulhu saklamak ve umumî bir silâhsızlanma yoliyle dünya İktisadiyatını kalkındırmak için Avrupa federalizmi en verimli yoldur, fakat bu ancak sulh zamanında düşünülebilecek bir keyfiyettir. Bugün Batı dünyası daha doğrusu hür milletler harp halinde bulunmaktadırlar.
Amerika ve İngiltere İçin nazarı İtibara alınabilecek, müsbet ve müşterek bir faaliyet sahası olan yalnız Atlantik Paktlyle Marshall Plânıdır ve bunlar da birbirlerine o kadar karışmıştır ki, yarın tek bir İsim altında anılmaları kuvvetlo muhtemeldir.
Avrupa federalizmi uzun vadeli ve merhale merhale tahakkuk edebilecek bir İşti. Halbuki Avrupanın çok kısa zamanda silâhlanması ve müdafaasının sağlonması
Bu sebepledir bourg” menşeli hararetle teşvik şimdi, Kore Avrupa Konseyinin ziyade Atlantik Konseyinin faaliyetine ehemmiyet vermektedir.
lâzımdır.
kİ. evvelce “Stras-blr Avrupa birliğini etmiş olan Amerika, hâdiselerinin ışığında, çalışmalarından
Kıral Leopold’e karşı halk yığınlarını tahrik ederek Belçika Meclislerinin kararını İptal ettiğini ve bunun bir nevi diktatörlük olduğunu beyan eylemişse kalkarak: du, bunu de biz
buradaki hizmetlerine göre değerlendirmek mecburiyetindeyiz.’’ cevabım vermiştir. Bunun üzerine reye geçilerek yukarıda kaydedilen netice alınmıştır.
C. Bayar, halka hitaben bir konuşma yaptı
Balıkeair, 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Devlet Reisi Celâl Boyar, refakatinde Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Maliye Bakanı olduğu halde bu gece saat 21,30 da Bahkcsire gelmiştir. Devlet Reisinin saat 20 de Balıkesir© gelmesi mukarrer iken Bursadan itibaren her köyde ve her nahiye merkezinde halkın yolları kapamış olmasından Cumhurbaşkanını hâmil o-lan otomobil sık sık durmak mecburiyetinde kalmıştır. Celâl Bayar yallarda kendisiylo konuşan köylülere mahsul vaziyeti ve geçim durumunu sormuş, köylünün bazı vergilerden yaptığı şikâyetleri, yanında bulunan Maliye Bakanına not ettirmiştir.
BalIkesirliler, Cumhurbaşkanını ellerinde bayraklar bulunduğu halde havanın karardığı bir sırada karşılamışlardır. Devlet Reisi, kendisini karşılayanlarla birlikte Demokrat Parti binasına gitmiştir. On binlerce kişi Belediye civarını doldurmuş bulunuyordu. Celâl Bayar, vaki o-lan ısrar üzerine Demokrat Parti balkonuna çıkarak halka mlk-rofonln aşağıdaki nutku söyledi:
“Çok sevgili BalIkesirli vatandaşlarım, bugün aranıza kaçıncı defa karışmış olduğumu hatırlamıyorum. Sîzlerle sık sık buluştuk. Hep beraber neşeli ve limitli günler yaşadık. Her zaman bize karşı gösterdiğiniz sıcak muhabbetin şükran hatırasını muhafaza ettim. Bugüne kadar size saadet ve refah içinde yaşamanızı candan diledim. Fakat aziz BalIkesirliler, bu defa gelişim çok hazin bir hâdise vesilesiyle olduğu için sîzler kadar müteessirim, geçmiş olsun.. He-m;n ilâve edeyim; şuna İnanıyorum kİ. BalIkesirliler her felâketten sonra yeni bir adımla faaliyete geçip önlerine çıkan bütün mânileri yenmek İçin çalışacaklardır. Geçirdiğiniz yangın felâketinin büyük olduğunu anlıyor ve görüyorum. Bunu telâfi için sîzler çalışacaksınız. Cumhuriyet Hükümeti de yaralarınızı sarmayı birinci vazifesi bilecektir.
Eleminize bütün kalbimle iştirak ediyorum. Zelzeleler, yangınlar bizi yolumuzdan alıkoyamazlar. Sîzlerin azimli çalışmanız sayesinde memleketimiz mamur, milletimiz mesut olacaktır.”
Cumhurbaşkanının nutkundan sonra Büyük Millet Meclisi Başkan vekillerinden Sıtkı Yırcalı, BalIkesirliler adına Cumhurbaşkanına hoş geldiniz demiş ve halka dağılmalarını, Cumhurbaşkanının yarın sabah yangın sahasını gezerek vatandaşların dertlerini ve acısını bizzat gözden geçireceğini söylemiştir.

Kızıllar Hindiçinîde taarruza geçtiler
Hava kuvvetleri, âsi topluluklarını şiddetle bombaladı
Saygon, 7 AA. (AFP) — Bugün yayınlanan Fransız Genelkurmay resmi tebliğine göre, mühim Vletmln kuvvetleri 4 ağustos günü Samnenalav eyaletinde Samten mevkiine karsı şlddot-II bir taarruzda bulunmuşlardır.
Bu mevkiin garnizonu kendisini a-zimle müdafaa etmiş ve göğüs göğüao savaşlardan sonra mütcarrızları püs-kürtmüştür.
Bu hareketten malûmattar edilen hava kuvvetleri derhal faaliyete geçerek âsilerin topluluklarını bombalamış, aynı zamanda vadiye paraşütçü yardımcı kuvvetler indirilmiştir. Asilerin ikinci taarruzları dahi püskürtül-müştür.
Amerikâda deniz piyade kuvvetleri seferber edildi Washlngton. 7 A A. (AFP) —
merikan Savunma Bakanlığından neşredilen tebliğe göre Deniz Piyade Kolordusu gönüllü ihtiyatlarını seferber etmektedir.
Bu şekilde seferber edilecek olan ilk deniz piyadeleri subay ve er olarak 50 bin kişi olup 15 ağustos ile 31 ekim arasında silâh altına alınacaklardır.
Belgrad ormanında büyük bir yangın
Köylü, amele ve askerî birlikler, yangını söndürme ameliyesine iştirak ettiler

Dün
Bolgrad Orman İşletmelerinde Bu-runsuz mevkiinde başlayan yangın genişleme istidadı gösterdiğinden vaka mahalline latınyo İtfaiyesi. İstanbul İtfaiyesinden bir müfreze gönderilmiş, fakat yangın genişlemek-
Başbakan: ”D. P., muhalefette nelerden şikâyet ettiyse, bunların hiçbirini yapmıyacaktır” diyor

Eylülün 3 ünde yapılacak olan muhtar ve belediye seçimleri için partiler çalışmalarını gittikçe hızlandırmaktadırlar. Bilhassa Demokrat Parti bu seçimlere büyük bir ehemmiyet atfetmekte ve mutlaka kazanmak için gayretler sarf etmektedir. Bu sebepledir kİ muhtar ve belediye seçim kampanyasını ilk defa Demokrat Parti adına Genel Başkan Başbakan Adnan Menderes dün gece muhalefet partisi C.H.P. yİ hedef tutan bir nutukla açmıştır. Adnan Menderes bu nutkunda bilhassa Halk Partisinin mazideki icraatını ve muhalefetteki hareket tarzını tenkid etmiştir.
Başbakan ve Demokrat Parti Genel Başkanı Menderesin nutku 3 üncü sahlfemizdedir.
Demokrat Parti ti İdare Kurulu muhtar seçimleri münasebetiyle dün aşağıdaki beyannameyi yayınlamıştır:
“ Muhterem vatandaş!
Cepheye giden Güney Kore tankları halk tararından teşyi ediliyor
Birleşmiş Milletler Kuvvetleri (ore'de ilerlemeye başladılar
Kuzey Koreliler de
güneydoğu ucunda yeni bir taarruza giriştiler

Tokyo, 7 A.A. (United Press) — 8 inci ordu tebliği bugün tankların desteklediği Amerikan kara ve deniz kuvvetlerinin Şinju’ya doğru İki mil İlerlediklerini ve düşmana ağır kayıp verdirdiklerini bildirmektedir. Koro harbinin başından beri ilk defa olarak yapılan bu taarruzda Amerikalılar güney kıyı boyunca geniş bir cephe üzerinde üç bin metre ilerlemişlerdir. Taarruz deniz sllahendazları alayı ve İki piyade alayı desteklemiştir.
Cepheden gelen haberler, Amerikalıların, Kuzey Korelilerin havan topu ve top ateşine rağmen ilerlediklerini bildirmektedir. Bu toplar, Masan’ ın 10 mil güney batısındaki vadilere yerleştirilmiştir.
Aynı tebliğ Kuzey Korelilerin İki günde 3 üncü defa olmak üzere, Birleşmiş Milletler kuvvetlerine karşı görenin güneydoğu ucunda yeni bir taarruza giriştiklerini açıklamaktadşr.
Son haberlere göre. Güney Koreliler komünistlere karşı şiddetli savaşlara tutuşmuşlardır.
Bir Kuzey Kore kolu dün müttefik kuvvetler kuzey cenahına taarruz etmiş ve Doğu kıyı dağlarında 10-15 mil İlerlemiştir.
Güney Koreliler bu bölgedeki takviyelerini arttırmışlardır.
24 üncü Amerikan Piyade Tümeni Birlikleri Naktong Nehrinden İtibaren müttefik batı cenahına karşı tevcih e-dilen komünist tehdidini bertaraf ötmek için hücuma geçmişlerdir.
Koredo çarpışan kuvvetler hemen hemen müsavi durumda
Wnshlngton, 7 (YÎRS) — Millî Müdafaa Nezaretinin sözcüsüne göre 62,500 İlâ 100.000 kadar tutan Kuzey Korelilerin kuvvetleri 10 tümenden ibarettir. Bunlardan 1 İnci ve 6 inci tümenler cenupta Şlnju bölgesinde yapılan son Amerikan taarrıızunn karşı koymuştur. Buna mukabil Mac Ar thur’ün kuvvetleri 1. 3 ve 6 inci Güney Kore tümenleri ve bir do adı tas-
te devam ettiğinden köylü, amele ve askeri birlikler do döndürme amcliye-»ine iştirak etmişlerdir. Yangın gece geç vakte kadar aynı şiddetle devam ettiğinden İstanbul İtfaiye Müdürü Ihsan Değer de vaka mahalline gltmlş-
Milletin iradesiyle iktidara gelen Demokrat Parti, halk hâkimiyetine dayanan yeni sİBtemi aziz yurdumuzda tesis için bütün enerjisiyle çalışmaktadır.
Devlet ve halk müesseselerlnl süratle demokratik anlayışa uydurmak ve buraları halkın hizmet ve vazife makamı haline getirmek partimizin e3as gayesidir.
Halkla en sıkı temasta bulunan ve onun mahalli İhtiyaçlarını devamlı temin ve devletle arasındaki münasebeti tesis vazifesiyle mükellef bulunan muhtarlık demokrasinin ve halk hâkimiyetinin ilk kademesidir.


rlh edilmiyen tümenle Amerikalıların 1 inci süvari tümeni, 24 ve 25 inci piyade tümenleri, İkinci piyade tümeninin 5 inci alayı. 1 inci deniz tümeninden ayrılmış kuvvetler ve bunlara ilâve edilmek üzere bazı yardımcı kuvvetlerdir.
Sözcü, ayrıca sorulan bir sual üzerine şunları İlâvo etmiştir. Korede Dunqerque yok demek, oradaki adamlarımızı ne olursa olsun feda etmek kararındayız mânasını tazammun etmez. Bu sözle şunu demek istiyoruz: “Koredcyiz, burada kalacağız ve elimizdeki köprübaşını vermiyeceğlz.” Trj-gvo Llo’nin beyanatı
Lake Success, 7 (YİRS) — Trygve Lle’ye göre Kore’deki muharebelerin mutlaka neticesini beklemeye lüzum yoktur. Çünkü bu netice ne olursa olsun İhtilâfın halledilmesi için mütecavizlerin evvelâ 38 inci arz dairesinin kuzeyine çekilmesi lâzımdır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri bu işe Birleşmiş Milletler karışmış bulunduğuna göre İcabında Asam-
Ankara ve İstanbul Radyolarının yeni programlarında fasıl heyetlerine fazla yer veriliyor (Gazeteler)
RADYODA YEM FASIL
Demokrat Parti muhtarlık vazifesini bir halk hizmeti olarak tanır. Mahallî ihtiyaçlarım ve bu arada hastalara bakımın, fakirlere yardımın ve mahallenin bütün içtimai dâvalarının ele alınmasında muhtarlara mühim işler düşmektedir.
Yalnız hizmet ve vazife fikriyle halka bağlı bulunan Demokrat Partinin namzetlerine oyunu vermekle memle-kette hem hürriyeti kökleştirmiş, hem de mahalli idareye hâkim olmuş ve ihtiyaçlarını da kondl iradenle temin etmiş olacaksın.
Sana hizmetten başka hiçbir şey düşünmeyen Demokrat Parti namzet! rine oyunu ver aziz vatandaş.

blenln süratle ve belki le 24 saat zarfında toplantıya dâvet edilebilmesi lâzım geldiğini söyledikten sonra, yardım etmeleri için âza mtlletlere yollamış olduğu mektuba şimdiye kadar 41 memleketten cevap aldığını bildir» m iştir.
Bu cevaplara göre İngiltere, Avustralya, Felemenk, Türkiye, Kanada, Tayland. Güney Afrika ve Yeni Ze-lânda deniz, hava ve kara kuvvetlerinden birine veya bir kaçına şâmil olmak şartiyle müspet taahhütlerde bulunmuşlardır. Bir kısmı bu taahhütlerini fiilen yerine getirmektedir. Kanada. Norveç, Belçika, Yunanistan. Filiplnler 17 Sherman tankı İle tank tahribine yarıyan malzeme yollamışlardır. İşittiğimize göre Fillpln-ler 5000 kişilik bir muharip kuvvet göndermek istiyorlar. Habeşistan, Panama ve Şiliden de cevap almış bulunuyoruz. Her halde deniz, kara ve havada Birleşmiş Milletlerin enirine kâfi miktarda silâh ve muharip verilmiş bulunduğunu eöyliyebiMrikn


Sayfa 2
8 Ağustos 1950
-
tetkikler
şehir haberleri
Sanat hareketleri
(--
sahibi ve yazı İğleri
*
kurul-
• •
göndermiştir.
Dünkü
bir
-
çocuk
/
omuzla-
dedi, beyefendi
iki piliç
kanşmı-
Sergi köşesi :
hallet* kurul-
sahnede parıl pa-ile yakından gör-babasmın göster-sonunda ne çıka-
Cumhuri-Savcıl.k ve Savcı Ergüner
derler? dedim, ince entarisinin
dedi, beraber
bir basın toplantısı yapaca-verilnıektedır.
Bakanlığının tstanbulda yurdun muhtelif bölge-veteriner hekim iştirak tatbikatlar Pendik Bak-
bir esmer güzeli yakarken meme
bll-bu *r-
Türk -hakkın-bazı ter-
Dr. 74-inhlraf
bayraklar içinde Dr. Adnan Adıvar bu eşsiz günü po-kurtararak, Tüık
Neşredilmiyen yazılar iade edilmem
VIII BÜYÜK GECE
Y E N t İSTANBUL
YENİ İSTANBUL
SÎYASÎ tKTÎSADİ
M ÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMÎTED ŞtRKETÎ MATBAASI
Yazan : M. NERMİ
diye çantasına
Milletler ve törenler
Bir izah
nüshamızda. Alman lkti-satçılarından Dr. Zibell'in Alman ticaret münasebetleri da intişar eden beyanatının, cüme güçlükleri dolayısiyle, beirin kasdettigl mânadan
ettiği, kendisinin matbaamıza yaptığı ziyaret üzerine anlaşılmıştır.
Dr. Zibell, bu husustaki fikirlerini, iktisat sayfamız için hazırlıyacağı bir makale ile ayrıca bildirecektir.
ışığında küçük
halde uzun boylusu yani asıl si. “Sonra içerim”
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yellen
67
• I
çoşa-dok-
Ben hesa-






Bu yıl, 23 Temmuz'u mânası anlaşılmamış, sönük bir gün gibi buldu. Gelecek yıllar, belki, sosyal kahramanların gününü bayraklar içinde görecektir
VENÎ ÎSTANBUL’un 22 temmuz ■ 1950 sayısında daha büyük bir dikkatle bakılınca insan faniliğine kutsal bir çağlayan dili veren gösterişsiz, fakat heyecan kadar derin ve duru bir Yeşim vardır: Ufak bir İnsan yığını, gözleri yükü), Türk tarihiy • le başbaşa kalmış gibi sonsuz bir gönül derlonişl içindedir. Scsblzliğin en büyük kudret olduğu raman, li san, benliğinin ötelerine böyle çekilir ve kendini unutmuş bir donlz dalgası gibi kıyılarından adını adım uzaklaşır. Resimde gördüğümüz şey, llürrlyet-i Ebediye tepesidir. Dili artık anlaşılmayan nesiller, bir daha kaptırılmayacak. sarayın ve zalimin eline geç-miyecek hürriyete Hürrlyet-I Ebediye adını verirlerdi. Bu ölümsüz hürriyet topraklarında kahraman nesillerin çocukları yatıyor. Mahmut Şev» ket. Talât yatıyor, hürriyet için ö-lümle güreşmiş Türkler yatıyor. Tanrısal kudret, yalvaç İbrahim’e, bir zamanlar, şöyle seslenmişti;
— Çıkar nalınlarını oy İbrahim.. Bastığın yer, mukaddes bir yerdir çünkü...
Buradan geçenler, tarihlerinin sesini duymuşlarsa bütün benlikleriyle Ürperirler:
— Derlen ey Türk.. Burası millet oluşunun kutsal bir parçasıdır, kahramanlığının ve gönlünün bir parçası.
Resimde Celâl Bayan görüyoruz. Sümerlller, ölümü görünmez bir dünya gibi düşünürler ve ona Dönmeyen» ler Ülkesi derlerdi. Devlet Başkanı, bu ülkenin şimdiye değin ziyaretçisiz kalmış kahraman bir anıdı ile karşı karşıya, eski arkadaşlarının ve dostlarının topraklarlyle karşı karşıya... O da gençliğinde kahraman geleneğinin vecdinl duymuş ve millet için güreşmenin bütün tehlikelerine göğsünü açmaktan çekinmemiştir.
Zamanın eli, gönüller derlenmezse, çok insafsızdır ve en büyük hâdiselerin direnen izlerini bile siler, süpürür. En uzak çağlarda bu merhametsiz bellrlşi önünde bulan İnsan, kendi faniliğini dizglnleyemediği halde, ma-salcılariyle, halk şairleriyle, kalem Üstadlariyle, nihayet törenleriyle millî ölümsüzlüğünü devam ettirmenin yollarını bulmuştur. Fert ölümsüzlüğümüzü çocuklarımız, millet ölümsüzlüğümüzü de mili! geleneklerimiz yaşatır. Milli gelenekler yabancı dünyalardan gelme gelenekler değildir. Benliğimize, ruhumuza aykırı yabancı gelenekler, genç tomurcuklan gün aydınlığına kavuşmadan kurutan yaprak bitlerine benzerler. Sayısız İmparatorluklar, devletler bu yüzden çökmüşlerdir. Zaman zaman içimizde doğan ve doğrudan doğruya içimizden gelen kahramanlık hamleleri olmasaydı. tarih bizi millet olarak çoktan, Akatlıiar, Kartacahlar, Hünler gibi sosyal zürrlyeti kurumuş, ba-şka gelenekler içinde erimiş ve kaybolmuş bir kavram olarak anacaktı.
Paylaşılan kahramanlık gelenekleri, eski Ellas'ta olduğu gibi eski Ro-ma’da da kahramanlık törenlerini yaratmıştır. Zaten cemiyetlerin temeli kahramanlık üzerine kurulmuştur. Kahraman, topluluğuna bağlı ve ona inanmış insan demektir. Savaş eri nasıl bir kahramansa, topluluğunun hürriyeti, kültürü, fikri, sağlığı, kalkınması, en kısa sözle, her müspet değeri için kendini düşünmeden harekete geçen insan da öyle bir kahramandır. Her çağ; kahramanını kendi ölçülerine göre düşünmüştür. Biz dc bu yüksek insan tipini kendi cemiyetimize göre anlamak zorundayız. Kahramanın kendisi; alkışa, mükâfata muhtaç değildir. İnsan ruhunda beliren tanrısal alevin mantığı çok başkadır. Yanarken ses çıkarmamak en büyük aşkların özelliğidir. Fakat çağdaş mânada bir kahramanlık eğitimi için, her millet gibi, biz de kahramanlık geleneklerimize anrılmak ve
kahramanlarımızı törenlerimizle yaşatmak ihtiyacındayız, Bunun, Celâl Bayar, bize çok güzel ve yerinde bir örneğini vermiştir.
Törenler; kolektif benlik ve vatlık duygularının yalnız Lir arada yaşanmasını değil, zaman zaman dalla ya-ı atıcı bir şekilde âyarlanrr.aaını ve üalûplaşmasını da mümkünleştiren sosyal kımıldanışlardır. Homer’in destanları olmasaydı Achlllcusun kahramanlığı sayısız çağları aşarak bize kadar gelebilir miydi ? Büyük E-len Platon, meşhur apologiasını yapmasaydı, biz hiçbir eser bırakmamış Sokrates’ln kanun ve yurt sevgisini, sosyal kahramanlığını nasıl anlayabilirdik! Büyük geleneklerin de anıma ve bakıma ihtiyaçları vardır. Onların Türk nesillerine uzanması, yayılması lâzımdır. Bu bakımdan, milli derle-nlşleri, milli ruhu dile getiren toplan* tılorda destan kudretinde birleştirici, dirlltiol imkânlar sık sık belirmektedir.
Dr. Adnan Adıvar, 23 temmuz 1908 devrimi üzerine Akşaıu’da güzel bir yazı yazmış ve bu büyük günün unutulmasındaki sebepleri, açık yürekle, anlatmıştır. Millî günlerimizin arasında öyle günler vardır kİ, hâdise bakımından, 23 temmuz 1908 le karşı-laştırılamıyacak kadar sönüktür. Bencil politikacılığın bı» tuhaf belirlileri karşısında derin bir üzüntü duymamak mümkün değildir. Biz artık, kahramanlık gelenekleriyle politikacılığı birbirinden ayırmalıyız. Böyle yapmazsak Türk nesillerinin benlin eğitimini tehlikeye düşürmüş oluruz. Politlkooılık başka bir şey, mili! değerler de gene başka bir şeydir. Birkaç kişiyi tanrılaştırmak için sosyal kahramanlığımızın eşsiz bir hamlesini nasıl inkâr edebiliriz?
23 temmuz 1908, yurt hürriyeti I-çln ölen, ömürlerini sürgünlerde geçiren, vleşkllAtı kuvvetli ve sert saray istibdadlyle uluorta güreşmekten yılmayan insanların, yüksek tahsil gençliğinin sosyal kahromanlıklariy-le dolu bir gündür. Türk tarihinin, daha doğrusu Türk sosyal kahramanlığının sayılı bir günüdür bu. Biliyoruz ki, tarihteki kahramanlıkların en çetini, en zoru da sosyal kahramanlıktır. Savaş meydanında ölümden korkmayanlar, çok defa, cemiyet meydanında ürkmüşlerdir. Sosyal kahramanlığın güç oluşu, kahramandan yalnız heyecan değil, aynı zamanda fikir İmanından doğan sezgili ve yüksek bir sebat iste meşindedir. 23 temmuz 1908 devrimin! yaratanlar bu müthiş sebatı en büyük bir ölçüde göstermişlerdir. Kimin için? Türkiye için, Türk nesilleri için,. İttihat ve Terakki bir parti olarak politika hayatına girişmişse bu, ayrı bir şeydir. Bu konuyu herkes İstediği gibi değerlendirebilir. Fakat bütün politika hâdiselerinin üstünde duran bir gerçeklik vardır ki, o da Türk Milletinin sosyal kahramanlığıdır. Bunu unutmak; kendimizi unutmak demektir. Halbuki her millet, ancak sosyal yaşayışları ölçüsünde bir millettir. O-nun İçin, 22 temmuzda yapılan ufak anma töreninin, bizcee, kendi başına bir önemi vardır. Ertesi günkü tören ise, belki programsızlık yüzünden, büyük hâdiseye hiç yakışmayan bir gelişme göstermiştir. Törenler, tarih İle nesiller arasında gerilmiş mânevi köprülerdir.
Bu yıl, 23 temmuzu mânası anlaşılmamış, sönük bir gün gibi buldu. Gelecek yıllar, belki, sosyal kahramanların gününü görecektir. Biz de gibi düşünüyoruz; litikacının elinden
Devrimi gibi, milletin malı yapmalıyız. Çünkü, tarihe göre kahraman kahramandır ve bunun İttihatçısı, cumhuriyetçisi, demokratı yoktur. Yoksa biz de yakın tarihimize uzanabilmek için bir Homer, bir Platon mu bekleyeceğiz? •
Kemancı bunu işitince büsbütün rak boynuma sarılıyor, böylece büyük torla büyük artist kucaklaşıp öpüşüyoruz, ona rakı ısmarlıyorum. O da bana kendi bina donanmış bir tabak karışık yemiş getirti- I yor
Komşu masalardaki yeni dostların İştirakiyle bir ufak meclis kuruluyor ve İstasyon Parkındaki gibi bu meclise kendimi reis olmuş görüyorum. Mevzu alaturka ve alafranga musikidir. Kemancı beni aynı zamanda da musiki üstadı diye takdim ettiği için fikrimi soruyorlar.
Kasabada hükümet ve parti safında bulunuşum beni dalma inkılâp esaslarını ve bu arada alafranga müziği müdafaaya mecbur etmiştir. Fakat burada böyle bir vazifem olmadığı için umumi temayüle uyarak alaturkayı methediyorum. Kemancının işi tadında bırakmıyarak ikide birde beni öpmesi ve bunun etraftaki sarhoş dostlara da sirayeti tehlikesi olmasa bu meclis daha da hoş olacaktır. Kaç gündür kendimi sokaklarda bir dağ başında gibi yalnız gördükten sonra bu coşkun samimiyete karşı kendimi korumam kabil olmuyor. Pir parça da içkinin tcsl-I rlyle yüreğimde tatlı ve sıcak bir heyecan dalgası kabarıyor. Az sonra Mısır çalgısı başlayınca, ne alafrangaya ne alaturkaya benzetememek-le beraber, gözlüklerimin arkasında gözlerimin

Sergi kapanırken
İkinci İstanbul BergM dibi gece fiaat 1 (ta bitti,
Sergiyi, İstanbul Valili ve Be-h diye Rei3İ Doktor Profesör Fahreddin Kerim Gökay kapadı. Ayrıca bir merasim yapılmadı, İstanbullular, Sarplyu gnçt n seferkinden fazla rağbet göstermişlerdir, Sergiyi galenlerin sayısı 890,000 kadardır. Yani, hemen hemen istatistik ölçülere göre butibı İstanbul halkı araya gitmiş demektir ki, bu takdire dcr/t r bir alâka ifada eder,
KaVİ rakam t ar he nü e elde olmamakla beraber, tahminlere göre, 8rrgi, mali bakımdan da zararlı vaziyette değildir. Bu da gelecek eenclcr irnı ünıif vrıre-evk bir keyfiyettir, Zira, nc de olsa, iki senelik bir mA&i, an*a-nv haline gelecek bir sergi için tecrübe drırresi sayılır, t
Bu küçük siıtunda, bir ay bir hafta sergiden intihalarımı naklettim. Buna nihauet verirken» hcmşerilcrimdcn sergiyi görme-mis olanlar varsa heveslerini gelecek seneye saklamalarını dilerim,
BÎR İSTANBULLU

İstanbul Sergisi dün gece kapandı
İstanbul Sergisi ve Bebek Sergisi dün gece saat 24 de kapanmıştır, Bir ay bir hafta açık kalan İstanbul Sergisini 900 bini mütecaviz İnsan gezmiştir.
İkinci İstanbul Sergisinin kapanışı münasebetiyle İstanbul halkının ve yurdun muhtelif yerlerinden gelen halkın sergiye gösterdiği alâkadan dolayı Vali ve Belediye Başkanı sergiyi gezenlere teşekkürlerini bildirmiştir.
Yunanlı öğrencilerin teşekkür mektubu
Yunanistamn Kozan şehrinden gelip bir müddetten beri şehrimizde kalan Kozan lisesi talebeleri grup başkanı başöğretmen Georgulakis, Türk sınırından ayrıldığı esnada Türk toprakları üzerinde bulundukları müddetçe kendilerine gösterilen candan misafirperverlikten dolayı Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim Gökay’a bir teşekkür telgrafı
Şehrimizde lig maçlorı
1 ekimde başlıyacak
Futbol Federasyonunca verilen karara göre, bu sene tstanbuldaki İlk maçları 1 ekim tarihinde bağlıyacaktır. Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesinde tertip komiteleri seçimi yapılmış ve birinci kümenin tertip komitesine Remzi Tosyalıoğlu (Beşiktaş ı, Doğan Akagündüz (Galatasaray), Remzi Tatari (Vefa). Hayra İlah Güvenir (Fenerbahçe) serilmişlerdir. ikinci kümenin tertip komitesine de Ekrem (Topkapı), Fahri (Adalet), Feyzi (Elektrik), Sait (Rumelihisar) seçilmiştir.
M.P. nin bugünkü toplantısı
Millet Partisi Fener Bucağı lokalinde bugün saat 16 da bir toplantı yapılacaktır.
Genel Başkan Hikmet Bayur, genel kurul Asalarından Sadık Aldo-gan ve Ahmet Tahtakılıç bu toplantıda iç ve dış meseleler hakkında konuşacaklardır.
Tarsus vapuru perşembe günü şehrimize gelecek
Akdenizdeki turistik seferine devam eden Tarsus vapurunun Cenova-dan 95 turist alarak seyahatine devam ettiği haber verilmektedir. Gemi perşembe günü limanımıza gelmiş olacaktır.
yaşlandığını hissediyorum ve ağlıyorum. Hem de neye? Emin Hulûsiye. Mısır takımı ve Emin Hu-lûsi! Nereden nereye? Fakat haydi öyle olsun...

Mısır trupu, nedense tam takım gelemediği için, bizim kemancı onlara da yardım edecekti. Bunun için perde açılacağına yakın acele acele bize veda etti. Biraz sonra sahnede halkın alkışlarına Araplarla beraber o da ayağa kalkarak teşekkür ediyor ve onların bambaşka şarkılarını aslâ yadırgamadan hattâ onlardan iyi çalıp söylüyordu. Mısır filmlerinde oynadığı söylenen meşhur bir kudın artist meval gibi bir şey okurken bir çok defalar Araplar gibi “Al. lah Allah” diye bağırdı ve bütün bahçe halkını da kendisiyle beraber coşturup haykırttı.
Komşu masadaki yeni bir dostun anlattığı, na göre Arap trupunun kapitalisti meşhur Mısır mirasyedisi idi. Malını ve servetini satıp savurduktan sonra elindeki son kırıntılarla bu trupu teşkil etmiş; smokinini giyip eline bir def alarak artistlerin başına geçmişti. Böylece hem para kazanacak, hem de eski hayatını bir dereceye kadar devam ettirecekti.
Zavallı adamda pek öyle mirasyedi hali yok-tu. Daha ziyade defterlerinden başını kaldırmayan kırk, kırk beşlik korkak ve mohcup kalem kâtiplerine benziyordu. Fakat bu usluluk ve mazlumluk, geçirdiği fırtınadan kalan bir sersemlik de olabilirdi. Trup bu gece bu bahçede büyük sükse ile İlk konserine başlamıştı. Miras-yedi kapitalist sırtını kamburlaştırarak par-maklariylo hesap yapar gibi hafif hafif defe vururken şiddetli alkışlar oldukça vecd İle gülümsüyor, “Maşallah, maşallah, çok şükür” diye dua eder gibi dudaklarını oynatıyordu.
Rejime aykırı neşriyatla şiddetle mücadele ediliyor
SANIKLARDAN İKİ KİŞİ TEVKİF EDİLDİ. DİĞERLERİ POLİS TARAFINDAN ARANIYOR. SAVCI VE YARDIMCILARI TAKİBAT ÜZERİNDE HASSASİYETLE DURUYORLAR
Teşekkül etmiş içtimai, İktisadi nizamları çürütmek, siyasi ve hukuki bünyemizi yıkmak amaclyle propaganda yapmaktan sanık “Yeni Baştan” gazetesi
müdürü Mustafa Büyükalp ile mev-zuubahls yazılan yazan ve kapaklarında çıkan resimleri çizen İsmail Pekcan, Bedlrhan, Kemal Sonsuzer. ve yine bu mahiyette yayında bulunmaktan sanık “Hür Markopaşa” gazetesi sahibi ve yazı İşleri müdürü
Şehir Meclisi için yapılan yoklamalar
Demokrat Parti adaylarının perşembe günü ilân edileceği tahmin ediliyor
Demokrat Parti 3 eylülde yapılacak Şehir Meclisi seçlmlorl hazırlıklarına devam etmektedir. Kazalarda yoklama kurulları toplanarak Şehir Meclisi üyeleri adaylarını seçmiştir. Kimlerin namzet soçildlklerl perşembe günü ilân edilecektir.
Her kaza yoklama kurulu kendi kazasının mümessillerini seçmiştir, Netlcelor gece geç vakit Demokrat Parti Vilâyet idare Kurulu Başkanlığına bildirilmiştir.
Diğer taraftan, C.H.P, yoklama kurullarının da önümüzdeki günlerde toplanacağı bildirilmektedir. C.H.P. Vilâyet tdare Heyeti Başkanlığı, Şehir Meclisi seçimleri hakkında şu tebliği yayınlamıştır:
««— 3 eylül 1930 pazar günü yapılacak olan İstanbul Belediye Meclis seçimine partimiz adına aday gösterilmek istiyen partili sayın hemşeri-lerimizln yüzde yetmiş için ilçelerde yapılacak olan yoklamalara katılmak istedlklori takdirde ilçe başkanlıklarına 8 ağustos 1950 akşamına kadar müracaat etmeleri İlân olunur.,,
Bir deniz kazası
Bar t inli Yaşara ait olan ve Kaptan Mehmet Eğenin idaresinde bulunan motör, Boğaz dışındaki Boyalık ağzında fırtınaya tutularak parçalanmıştır. Denize dökülen motör mürettebatı, Anadolu Cankurtaran ekibi tarafından kurtarılmışlardır.
Amerikan filosu dün şehrimizden ayrıldı
Bir haftadan beri limanımızda bulunan Amerikan filosu dün sabah şehrimizden ayrılmıştır.
Filonun îstanbıılu ziyareti münasebetiyle şehrimize gelmiş olan Amerikan Büyükelçisi Mr. Wadsworth Ankaraya dönmüştür.
Filo Komutanı Vis-Amiral Ballen-tine’m eşi dc uçakla Atlnaya gitmiştir.
Valinin, Ermeni ileri gelenleri ile yaptığı toplantı
Patrik seçimi dolayıeiyle Ermeni cemaati arasında müzmin bir şekilde devam eden ve şiddetli ayrılıklara sebep olan anlaşmazlık karşısında muhtelif zümrelerin bu husustaki görüşlerini anlamak üzere Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökay. Ermeni cemiyetine mensup şahsiyetler le Istlşarl mahiyette bir toplantı yapmıştır. Valinin başkanlığındaki bu toplantı iki saatten fazla sürmüştür. Neticede toplantıya iştirak edenler, mevcut nizamname dahilinde yeni bir patrik seçiminin teminini validen rica etmişlerdir. Anlaşmazlığın izalesi ve nizamnameye göre seçim yapılması hususunda Prof. Gökay, İçişleri Bakanlığı nezdındc teşebbllsacta bulunacağını ve Bakanlıktan alınacak neticeyi de kendilerine bildireceğini vâdetmiştlr.
Türk Sahne Sanatkârları Derneği müsameresi verilecek
Hakkı Dlnçor ve adalotin manevi şahsiyetini tahkirden, Nâzım Hikmet gazeteni anhlp ve yazı İşleri müdürü Mustafa Fahri Oktav haklarında İstanbul Savcılığınca yapılmakta o-lan tahkikat bitmiştir. Bu sebeple bunlar hakkında kanuni takibata haşlanmış ve sanıklardan Kerim Sadi He Hakkı Dlnçer dün Sulh Hâkimliğine gönderilerek sorgularını müteakip her ikisi hakkında tevkif kararı alınmıştır. Diğer sanıklar ikametgâhlarında bulunamadıkları İçin zabıta tarafından aranmaktadırlar.
öte yanılan, “Barış,, mecmuan-nın son nüshasında yayınlanan resim ve yazılar milli mukavemeti sarsacak mahiyette görüldüğünden bu mecmua sorumluları hakkında Garnizon Mahkemesince takibata başlanmıştır.
Ayda bir yayınlanan "Hür Qençllk” mecmuasının son nüshasında çıkan yazılar, milli menfaatlere aykırı görülmüş ve hûkim kararlyle toplattı-rılmıştır. Bu mocmuanın sahip ve yazı İşleri müdürü Nihat Sargın He bu mecmuayı matbaasında basan Osman Ilkbasnn haklarında takibata girişilmiştir.
Rejim aleyhine aykırı neşriyat hak-kındaki takibatı, îstenbul yet Savcısı Nail Özkan, Başyardımcısı Hlcabi Dinç yardımcılarından Nusret yapmaktadırlar.
Ankaradan dönen Milli Eğitim Müdürünün bu husustaki beyanatı
Bir müddetten beri Ankarnda bulunan Mili! Eğitim Müdürü Murat Uraz’ın şehrimize döndüğünü dün dlrmiştlk. MIHI Eğitim Müdürü hususta kendisiyle konuşan bir kadaşımıza şunları söylemiştir:
— Teftiş göremediği İçin terfi ede-mlyen öğretmen meselesini tekemmül ettirerek Bakanlığa götürdüm. Bunlar İşleme ve İncelenmeye konuldu. Terfileri için emir verilmeye başlandı. Bakanlar Kurulunca hazırlanan nakil ve tahvil yönetmeliğine göre müdürlüğümüzce tanzim edilen liste dc Bakanlığa aunulmuştıır.”
Iran talebe kafilesi balkanının dünkü ziyareti
Misafir İran talebeleri kafile başkam Dr. Fcylesofl, dün Teknik Üniversiteye giderok Makine Fakültesi Dekanı Prof. Melih Koçer ve fakülte profesörleriyle! iki «ant süren .bir konuşma yapmıştır. Bundan sonra T M. T.F. turizm komisyonu bürosunu ve T.Ü.T.B. nl ziyaret etmiş, talebelerle hasbıhallerde bulunmuştur. •
Fakat, Şehir Tiyatrosu artistleri iştirak etmiyor
Yedi yüz kadar sahne sanatkârını sinesinde toplayan Türk Sahne Sanatkârları Demeği, her sene bir mil. aamere vermekte, hasılatı yardıma muhtaç, hasta ve İşsiz Azasma tahsis etmektedir. Cemiyete mensup her Aza, bu senelik müsamerede kendisine verilecek herhangi bir vazifeyi de peşinen kabul etmiştir.
Türk Sahne Sanatkârları Derneği, müsamorolerini her sene 10 ağustos tarihinde verir. Bu tarihi bir nevi sahne bayramı olarak kabul etmiştir. Bu sene müsamere 12 ağustosta verilecektir, tdare heyeti âzaları bu hususta yardım etmeleri için Şehir Tiyatrosu Banatkârlarma müracaatta bulunmuşlar, Çevap alamamışlar, müracaatlerini tekit etmişler yine cevapsız kalmışlardır. Bu sebpeten müsamereyl muayyen tarihte yapmak kabil olmamıştır.
Dün, gazetecilerle bir görüşme yapan Türk Sahne Sanatkârları Derneği İdare Heyeti Azası bu malûmatı verdikten sonra, senelik müsama-relerlnin tarihini tehire mecbur kaldıklarını teessürle bildirmişlerdir.
Müsamere, Açıkhava Tiyatrosun» da 29 ağustos «alı günü yapılacak, tır. Ertesi gün 30 ağustos Zafer Bayramı olduğundan o akşam müno» sip görülmüştür.
İstanbul İş Mahkemesi kuruldu 5521 sayılı îş Kanununun tatbikatından olarak iş ihtilâflarını mek Üzere iş mahkemelerinin masına başlanmıştır.
tstanbuldskl İş mahkemesi
muş ve bu dâvalara bakmak için Birinci Asliye Hukuk Hâkimi Abdürra-him Blrtek vnzifelendirilmlştlr.
I.Y.O.T.B., Balosunun hasılatını Balıkesir felâketzedelerine verecek
İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği 5 ağustostan 12 ağustosa tehir ettiği büyük yaz balosunun hasılatım Balıkesir yangın felAketzedelo-rlne bırakmağa karar vermiştir. Balo 12 ağustos cumartesi gecesi Yeşll-köyde Otel Denlzparkta yapılacaktır. Davetiyeler Soğanadaki Birlik merkezinden temin edilebilir.
Ulaştırma Bakanının dünkü temasları

Bebek müsabakamıza iştirak müddeti
İstanbul Sergisi münasebetiyle açılan Beynelmilel Bebek Sergisinin gördüğü büyük alâka üzerine gazetemizin, okuyucuları a-rasında açmış okluğu Bebek Müsabakası malumdur.
1 temmuz 1950 tarihinden 7 ağustos 1950 tarihine kadar olan nüshalarımızdan 5 tanesinin başlığını, Sergide beğendiği belıek veya bebek paviyonunun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımız arasında tertiplenen kur’ada kazananlara, Zehra Müfit, Nimet Demirbağ, Esin Germen, Azize Ayral ve Eleni Potessıırir gibi tanınmış bebek mütehassıslarının 10 adet kıjınetli bebekleri hediye edilecektir
Sergi müddetince hususi bir vitrin içerisinde teşhir edilen bebeklere sahip olmak isteyenlerin gazete başlıklarını, en geç 16 a-ğııstos 1950 çarşamba günü akşamı saat dar gazetemiz getirmeleri veya rek numaralarını lâzımdır.
Kıır’a, 18 ağustos cuma giinii çekilecek ve neticeler 19 ağustos cumartesi günkü niihamızda ilân edilecektir.
Şehrimizde bulunan Ulaştırma Bakanı Tevflk tleri dün Devlet Denizyollarında tetkiklerde bulunmuştur Bakan, bugün saat 18 de İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği merkezine gelerek gençlerle konuşacaktır.
Ulaştırma Bakanının önümüzdeki günlerde ğı haber
Ispanyol Kızılhaç Reisi şerefine verilen kokteyl
Şehrimizde bulunan İspanyol Kı-zılhaçının reisi Madam de la Victo-rianın şerefine dün Büyükdere Ispanyol Büyükelçisi tarafından bir kokteyl parti verilmiştir.
Tarım Bakanlığının açtığı veteriner kursu
Sadi Tek jübilesi tehir edildi
Geçen cumartesi akşamı Açıkhava Tiyatrosunda yapılacak olan Ertuf. rul Sadi Tek jübilesi, havanın yağ» murlu olmasından tehir edilmiştir.
Jübile 12 ağustos cumartesi akşamı yapılacaktır.
Bedia Statzer’in 25 inci sanat hayatı münasebetiyle '‘Çifte Kerametler” oynanacak
Bedia Statzer’in 25 inci sanat yıldönümü münasebetiyle 26 ağustos akşamı Açıkhava Tiyatrosunda ‘'Çifte Kerametler,, temsil edilecektir.
Eserde, Keramet rollerinde Hüseyin Kemal Görmüş, Vasfi Rıza Zo-bu; Hayati rolünde Behzat Bu tak, Sait rolünde Mehmet Karaca. Şevkette Yaşar Ersoy, Zeynep rolünde Me» lâhat içli, Emine rolünde Nezihe Becerikli, Sürpik Dudu rolünde Reşit Baran, AU Aga’da Mahmut Morali, Nebıle rolünde Perihan Yanal, Ifakat'ta Şaziye Moral. Polis rolünde de Reşit GÜrzap oynıyacaklardır.
Bedia Ştatzer, Râna rolünü yapacaktır.
Şehir Tiyatrosunun yeni talimatnamesi
Şehir Tiyatrosu için yeni bir talimatname projesi hazırlamakta o-lan komisyon, müessese mensuplan tarafından bildirilecek her türlü mütalâa ve fikirleri, şikâyetleri tetkik etmeye karar vermiştir.
Bu hususta bir diyecekleri olanların 30 ağustos perşembe günü akşa» mına kadar yazı ile Müdüriyete mü» racaat etmeleri icap etmektedir.
18 e ka-idaresine göndere-alnıaları
Son yıllarda veteriner tababetinde kaydedilen yem gelişmeler ve ilmi araştırmaların müspet neticelerini tatbikat sahasındaki yerinde görmek ve bu yeni bilgilerle teçhiz edilmek üzere Tarım açtığı kursa terinden 42 etmiştir. Bu
teriyolojl Enstitüsü. İstanbul Mezbahası ve kliniklerde yapılmış, bu arada Vilâyet makamında Vali ve Belediye Başkanı Dr. Gökayı da ziyaret edilmiştir.
Sahibi ;
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LtMİTED ŞtRKETÎ Müdürü: Kemal EL SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Mithat PERİN
Kemancı beni oyundan sonra tekrar görmeğe geleceğini, hattâ kızını da elimi öpmeğe getireceğini vadetmlşll. Yeni yıldızı rıl yanan kremleri ve boyalan mek fena olmayacaktı. Fakat dlgl büyük kibarlığa rağmen cağı bilinemeyeceği için, rakkaseler fasıl heyeti kızışırken, usulca bahçeden çıktım. Bunda İsabet ettiğim de ertesi gün belli oluyordu. Ben her zamanki gibi holdeki köşemde otururken Koçonun yanında kendi gibi ihtiyar bir garson beliriyor, bana bakarak aralarında konuştuktan sonra tereddütle yanıma geliyorlar, öteki garson utanmış bir çehre İle arkada duruyor; Koço u-tana sıkıla benden bir çok aflar diledikten sonra kemancının karışık yemiş tabağı İçin kasaya bir liradan fazla para vermediğini, geri kalan iki lirayı arkadaşının gündeliğinden kestiklerini bana haber veriyordu.
Koçonun tavsiye ettiği tuhaf İsimli İçkiye sarhoşların zorla ikram ettikleri daha başka içkiler de karışınca ben adamakıllı sarhoş olmuştum. Glrmiveceğimi bildiğim halde otelin merdivenlerine Kadar yürüdüm; sonra geri dönerek Taksim Meydanının yolunu tuttum. Oteldeki köşem gibi orada İnönü Gezisinin bir tarafındaki bir kanapeye de bir kaç geceden beri ayağım alışmağa başlamıştı. Biraz yağmur çiselediği zamanlarda bile ağaçların altına oturuyor, bir sigara yakıyordum.
İlkönce sokaklarda göremediğime hajTet ettiğim gece güzellerine ben de tek tük tesadüf etmeğe başlamıştım. Anlaşılan onlar ara sokaklarda yahut içerlek kapı kemerleri altında bir.
denblre görülemlyecek bir yerlere siper oluyorlar, kaldırımlarda ayaklarını sürüyerek ağır ağır yürüyen birini gördükleri vakit meydana çıkıyorlardı.
Ben anahtar zincirimi, o çantasını sallayarak sallana saltana ve bozan bir şarkı mırıldanarak birbirimize doğru geliyorduk. Fakat tam karşılaşacağımız zaman benim yürüyüşüm birdenbire sıkı bir asker yürüyüşüne tahavvül ediyor ve asker geçitlerinde komutanı selâmlayan er gi,bi sert bir bakışla geçip gidiyordum. Bunlardan bir tanesi vardı kİ uzaktan gelişini fener altlarından geçerken saçlarının san bir alev gibj tutuşmasından farketmekteydim. Açık renk bir mantoya, hamam bornuzıına sarınır gibi sim sıkı sarınmış güzel bir endamı da vardı. Bu kadının yüzünü merak etmiş ve bir tesadüfümüzde birbirimize doğru gelirken bir fener aydınlığında karşılaşacak surette yürüyüşümü ayarlamıştım. Yolumu kesti ve çantasını dizlerime savurarak garip bir türkço ile:
— Hayda gidelim; bir konyak içelim, dedi.
Aman Yarabbi o ne çehre, ne ağız burundu. Kabahatin kendimde olduğunu unutarak az kaldı: “Hay Allah belânı versin,” diye bağıracaktım. Bunun yerine sert bir sesle:
— öyle şey olmaz, dedim ve geçtim.
Yine böyle İspanyol dansözleri gibi ellerini beline koyarak sokakta piyasa eden bir kadının da, kaldırım değiştirip yanına gidince, köpek gezdirmeğe çıkmış bir İhtiyar kadın olduğunu farketmlştim.
Fakat înönü Gezisindeki o kanapede iki akşam evvel sigara İçer ve düşünürken kısmetlerin en umulmazı âdeta ayağımın dibine düşmüştü. Bunlar birbirlerini bellerinden tutmuş iki narin
kızdı. Uzaktan gölgelerini görünce mektep çocuğu sanmıştım, Bir iki kere kanapenin etrafında döndükten sonra önümde durdular.
Birisi: — Bonsuvar Mösyö. Bize de sigara verir inisiniz? dedi.
Telâffuzundan Rum oldukları anlaşılıyordu. Tabakamı uzatarak:
— Buyurun madmazeller, dedim ve çakmağımı çıkardım. Gariptir ki kızlann küçüğü sigarayı yaktığı gara isteyeni attı.
Çakmağın
çehresi görünmüştü. Sigarayı emer gibi bir kaç kere çakmağın alevine doğru uzattığı dudakları çok boyalı olmasa diyecektim.
Öteki delişmen bir tavırla:
— Niçin oturuyorsunuz siz burada,
O daha biraz olgun ve dudaİdariyle saçları da kırmızıya boyalıydı.
— Hiç.. Hava alıyorum bir parça, dedim.
Yine aynı sesle:
— Ne yapacaksınız hava alacaksınız? dedi, haydi gidelim. Bize bir bira içirin...
Gülerek:
— Güzel amma beni böyle İki güzel mad-mazelle görürlerse ne
Tiril tiril titreyen
nnı silkerek:
— Ne diyecekler,
almış, keyif yapıyor, diyecekler...
öteki kız sade gülüyor, lâkırdıya yor, fakat aynı zamanda da dizini oturduğum ka-nnpeye dayıyarak, bir potu düzeltir gibi, parma» ğiyle ceketimin omuzunu çekiştiriyordu.
(Devamı var)
8 Ağustos 1950
Y E N t İSTANBUL
Sayfa 3
FIKRA
Radyo !..
Bediî FAİK
B. B. C. İstasyonunu iki saatlik bir dolaşmadan sonra, kendisini gerdiren mütehassısa o zamanın hariciye nazırı Mr. Eden, şöyle söylemiş:
— İmparatorluk hâriciyesini İdare etmek sizinkinden daha tor değildir.
Bu söz, kültür seviyesi tebellür etmiş, okuyup yazma nispeti yüzde yüze çok yaklaşmış, ağırbaşlı lnglltcrcde söyleniyor. Şimdi cesaretiniz varsa, eski hariciye bakanını, hayali bir kuvvetin eline vererek, Türk radyosuna sokunuz. Olacakı ben söy-llyeylııı: Radyomuzun omuzlarına oturan yükler karşısında Mr. Eden’ln gözleri hayretle açılacaktır.
On dokuz milyon nüfusun dört yaşından aşağı çocuklarlylc. sağırlarını çıkarınız, geriye kalanların hepsi, hastaları, yatalakları da dahil, radyo dinleyicisi... Kitapçı yahut gazeteci olsanız kolay; en kaba hesapla okuyup yazma bileni düşüneceksiniz. Ama radyo Öyle mİ?. Minimini parmaklardan buruşuk ellere kadar herkes düğmeyi çevirip dinliyor.
Dahası var: Yurdu dolduran bıı karmakarışık kütleyi, İki zıd müziğin kucağına da vereceksiniz. Baba, Sadullah Ağayı isterken, oğul Beethoven’de ayak direyecek ve aynı anda; ana. Şevki Beyi özlerken kız, Strauss’a iç çekecek... Bitti mİ? Ne münasebet. Konyalı saat 21 do yatar; Mevlevi peşrevini 22 ye koydunuz mu. en az iki yüz kızgın mektup kartınızdadır. "Ana-doluya gündüz neşriyatı,, nıı dediniz? Olamaz. Çünkü, kaza hattâ vilâyet merkezlerimizin yüzde yetmişinde gündüzleri cereyan kesiktir.
Ya İş zamanları?. Köylüyü tenvire kalktınız mı; tarlayı, hasat vaktini; harman anını hesap edeceksiniz. Şehirli için, basit konuşmayı yasak kabul ediniz. Aksi halde "Amaaan" feryadı ile sözünüzü ağzınıza tıkar. Karadenizliye verem bahsinde ders verirken, İstanbul sofra başında olmamalıdır. İstanbulluya senfonik orkestra dinletirken, Erzurumlunun "halay„ı İhmal edilmemelidir...
Şimdi bütün bu arapsaçı müşkülât yumağını elimize alarak, diyebiliriz ki; radyo, memleketin arzettlgl hususiyetlere bakınca, bizde her memleketten daha fazla çalışına Istlyen bir İş sahası olmuş ve bir kişinin İki kişinin mahdut İhtisas kalıpları içinde mütalâa ve İdare olunacak basitlikten çoktaan çıkmıştır.
Fakat ne yazık ki, memleketimizde radyodan aıılıyan eleman sayısını tesbit için tek elin parmakları çok gelir. Ve işin asıl tuhafı nerededir biliyor musunuz: Yeryüzünde ilk radyo istasyonu kuran memleketlerden biri de Türklyedir. Ingiltere ve Almanya İle de aramızda zannederim sene farkı azdtr. Ama o memleketlerin hangi köşesine ellerinizi daldırmanız, avuçla radyo idarecisi çıkarırsınız da, bizde taııburi veya viyolonselist falan beyi kabullenmeye mecbur kalırsınız.
O haJde? Yapılacak iş meydandadır: Barem cenderesinin korkunç manzarasını bir tarafa İterek, genç kıymetleri toplayıp yetiştirmek!.
iki arşın basmanın dokunuşunu tetkik, yahut sekiz vapurun bacasını seyretmek için sürü İle heyet seferiler etmiş bir memleketin, radyo mevzuunda garbe bir tek eleman sevketmemesl hazin değil mİ ?
Kore’de, Amerikanlar köprü
başı tutabilecekler mi?
»okulmuş-
L
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Amerikan takviye kuvvetlerinin Güney Kore’ye gelmeleri, köprü başının tutulabileceği ümidini takviye etti
Amerikan ordusu hlr yandan Kore’de harbederken, diğer taraftan elde mevcut silâhlarını tekâmül ettirmeye çalışmaktadır. Yukarıdaki resimde Amerikalıların en son model bir roketin atış tecrübesini yaptıklarını görmektesiniz.
Kore 2 (Güney Korcdcki bir limanda bulunan hususî muhabirimiz Ho-mer Bigart bildiriyor) — 8 inci ordu, gittikçe daralan köprübaşını tutmak için ümitaizceBİnc dövüşmeye devam ederken, dün. bütün gün, Amerlka-dan gelen takviye kıtaları İle teçhizatı karaya çıkarıldı.
Dün, bütün cephe boyunca umumi bir çekilme yapıldı. Düşmana bırakılan arazinin vaaatî derinliği 8 kilometre idi. Kuzeyde 25 İnci piyado tümeni vc Güney Kore ordusuna mensup 1 İnci ve 2 nel kolordularına mensup birlikler zaten Naktong Nehri gerisine çekilmişlerdi. Daha batıda, komünistler, 1 İnci süvari tümeninin müdafaa ettiği Kumchau’nun bir kaç kilometre yakinlne kadar lardır.
Fakat hepsinden daha 4 üncü ve 6 ncı komünist nin, Güney Kore’deki ana sû olan Pusan limanına taarruzdu. Dün geç vakit,
Hosan’ın 23 kilometre kadar güneybatısına ve Pusan’ın, 64 kilometre muştu.
Âcil tehlike Komünistlerin
yığınağı karşılıyabilecek bir Amerikan cephesi henüz kurulamamıştı ve komünistlerin sızabilecekleri bir çok gedikler vardı. Burada dövüşen 24 üncü Amerikan tümenini takviye için, bu cepheye taze Amerikan kuvvetlerinin gönderileceği tahmin ediliyordu.
mühlmmi. tümenleri-ikmal üs-yaptıkları düşman.
YUNANİSTAN
MEKTUBU
hava hattlyle. kadar batısına sokul-
asıl bu mıntakada İdi. güneyde yaptıkları bu
Balkanların müdafaası
tıpkı Sovyet Rusya gibi harp esirlerini halka teşhir et-görmektedlrler. Yukarıdaki resim, ilk .Amerikan esirlerl-en mühim şehri Pyongyang şehrinin sokaklarında teşhir
Kuzey Knre’liler de inekte büyük fayda nin Kuzey Kore’nin
edildiklerini göstermektedir. Yandakiler ortadaki yaralı arkadaşlarını
taşıyorlar
ve Amerikan endişeleri
Askerler tçln İç açacak bir manzara
Başbakan belediye ve muhtar seçim kampanyasını açtı
Ankara, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Yaklaşmakta olan muhtar ve II meclisleri seçimleri münasebetiyle bu akşam saat 20.30 da Sergievl binasında D.P İller bir toplantı tertip etmişlerdir. Başbakan Adnan Menderes. Ankara Milletvekilleri ve kalabalık bir partili grupu toplantıda hazır bulunmuştur. Bazı hatiplerin seçimlerin ehemmiyetini belirten konuşmalarından sonra Başbakan Adnan Menderes söz admış ve ezcümle şunları söylemiştir:
"ikinci büyük kongremizi yaptığımız bu salonda heyecanla almış olduğumuz kararla 14 mayıs zaferine u-1 aşmış bulunuyoruz. Aynı şekilde Ankara Belediye seçimlerinde de zafere ulaşmamızı temenni ediyorum.. İkinci büyük kongrede aldığımız kararı "Millet Husumet Andı,, diye vasıflandırarak türlü isnatlara uğradığımızı hepiniz hatırlarsınız. O zaman biz, D.P. nin bir nizam ve intizam partisi olduğunu. muhalefette olduğu halde memleket idaresi mesuliyetini omuzlarında hissettiğini teminat olarak daima tekrar etmiştik. Buna karşılık C.HP. iktidarının partimize karşı takındığı durum hatırlanacak olursa bu İsnatların ne kadar haksız ve yersiz olduğu anlaşılmış olur. İnsanlar yazı yazar ve konuşurken aradan muayyen bir mesafe geçtikten sonra bunların bir utanma mevzuu olmamasına çoş dikkat etmelidir. D P nin memlekete ihtilâl ve kardeş kavgası getireceğini katiyetle İfade edenler, ne derece vatan sevgisi ile bunları yaptıklarını düşünerek üzüntü duymalıdırlar.,,
"Kore hakkında aldığımız karardan dolayı bir hafta evvel ateş püskürenlerin büyük bir kısmı daha şimdiden nedamet duymaktadırlar. İktidar zordur. Fakat muhalefette muvaffak o-lanlar iktidarda da muvaffak olabilirler. Memleketin ana muhalefet oar-tisi olan C.H.P. nin İnsaf ölçüsünü elden bırakmıyarak yapacağı tenkid ve sarfedeceği sert sözleri memnuniyetle karşılamaya Amadeyiz, iktidarın aksamadan yürüyebilmesi İçin muhalefetin vazifesine devamı bir zarurettir* Biz buna İnanmaktayız Fakat bu vazifenin faydalı bir şekilde ifası için de muhalefetin insaf ölçüsünü elden bırakmaması lâzımdır.,.
Başbakan bundan sonra C.H P. İktidardan çekilir çekilmez yayınladığı 6 prensiple dürüst bir muhalefet ya-
pacağını ilân ettiği halde buna riayet etmediğini, D P. nin muhalefette iken dış politikayı bir milli politika telâkki ederek daima iktidarla beraber yürüdüğünü, buna mukabil CJ-f.P. nin bütün dünyanın tasvip ettiği bir karar hakkında lüzumundan fazla ileri gittiğini söylemiştir.
Daha sonra Başbakan, muhalefet partisinin vazifesine işaretle demiştir ki:
"En büyük temennimiz C.H.P. nin muhalefetle muvaffak olması ve 1954 seçimlerinde teveccüh kazanmasıdır."
Sözlerine devamla Başbakan, D.P. iktidarının memleketi harbe sürükleyici bir karar almadığı vo C.H.P. nin 5 sene mütemadiyen memleketi harbe sokmadığı yolunda yapmak İstediği telkinlerin menfi neticesi üzerinde durmuş ve harbin her zaman kötü ve sulhun de her zaman İyi olamıyacaği-nı, memleket şeref ve haysiyetini düşüren sulhların "Sevr Muahedesi gibi,, iyi vasfını kuzanamıyacağını bildirmiştir.
Adnan Menderes D. P. İktidarının halkı koyun sürüsü gibi istediği yere sevkelmek Istiyen bir İktidar olmadığını, daima milletin İrade ve arzusuna göre hareket etmek mecburiyetinde olduğunu bilen bir İktidar olduğunu söylemiş Ve D. P. iktidara geleli ne oldu sualine karşılık da demiştir ki:
"D.P. şunu ispat etmiştir ki, şefsız, saltanatsız ve C.H.P. siz olarak da bu memleket idare edilebilir. Biz iktidara saltanat kurmak için değil memlekete ve millete hizmet için geldik. Ve daima milletle beraber hareket etmek azmindyız."
Adnan Menderes devamla "iktidar tedhiş politikası takip ediyor, diyerek bir tedhiş havası yaratmaktan muhaliflerimiz çekinseler iktidarın onlara yakın bir mesai arkadaşı olacağını göreceklerdir. D. P muhalefette İken nelerden şikâyet etmişse bunların hiç birisini yapmıyacaktır. Bunu açık kalble bilhassa ifade etmek isterim.,.
Devlet memurları hakkında da Adnan Menderes, Devlet memurlarına kanun dışı bir muamele yapmamağa
son derece dikkat edildiğini, fakat Devlet vazifesini unutarak C.H.P. nin bir adamı gibi hareket eden memurlar İçin bile tedip yollarının asgarisine gidildiğini bildirmiş vc D.P. İktidarının dalma tarafsız ve ivazsız hareketi bir millî gaye edindiğini BÖyilyerek konuşmasına son vermiştir.
MURAT GÜLER DÜN 1
Manşı geçmeğe başladı
Suya dalmadan önce Türk yüzücüsü
kendinden emin
Boz Burun, Fransa. 7 (AP) — 21 yaşındaki Türk talebesi Murat Güler; Mançhe Denizini geçmek üzere buğun Greenwlch »yariyle naat 15.30 da denize girmiştir.
Murat Güler, Amerikalı kız yüzücü Shlrley'den bir kaç saat evvel denize girmiştir.
Uzun boylu İri yapılı bir genç o-lan Güler, on sevdiği nporun halter kaldırma olduğunu söylemiş ve au içinde 30 saat bile kalabileceğinden emin olduğunu İlâve etmiştir.
Ekseri Manche’ı geçmeye çalışan yüzücülerin aksine olarak, Murat Güler, vücudunu kalın bir yağ tabûkaBİyle kaplamamış, sadece krem sürünmekle İktifa etmiştir.
Murat, Manche’ı geçeceğinden o kadar emindi ki, kendisine refa-
olduğunu belirtti
kat edecek olan motöre bütün valizlerinin konulmasını istemiştir. Murat altı haftalık tatilini lngil-terede geçirecektir.
Murat denize girerken, deniz sakindi, fakat Fransız sahilinden Duvru kapatacak kadnr koyu bir gok göze çarpıyordu.
Murat’a refakat eden motörde, bir kaç tavuktu sandviç, konyak, kahve ve Gülerin çok İtimat ettiği bir kaç şişe gizil ilâç bulunmaktaydı.
Güler Türk usulü kravl yüzeceğini söylemiştir. Bu yüzüş tarzında kol hareketi normal olmakla beraber, ayak hareketleri değişmektedir
Grv«»nwlch ayariyle saat 15 civarında birçok turist ve gençler, Murat’ı hareket, ederken seyretmişlerdir.
Amerikalılar Balkanlardaki vazlve-" ti en büyük bir dikkatle takip ediyorlar; bugün için bir endişe be-lirtmemekle beraber Balkanlarda hâlen mevcut güçlükler onları az rok şaşırtmaktadır. Yunanistanla Yugoslavya arasındaki münasebetlerde yeni terakkiler kaydedilmiş değildir; Bel-grad'ın, Atina tarafından beklenen "jest”i yapmıyacağı anlaşılıyor; diğer taraftan Türk - Yunan işbirliği bütün resmî dostluk teminatına rağmen fiiliyat sahasına girmiş denemez.
Gerek Türkiyenin, gerekse Yuna-nistanın izhar ettikleri iyi niyet amelî sahaya intikal edemedi. İki memleketin münasebetleri İktisadî bakımdan kötücedir; siyasî bakımdan da daha iyi olmalan iktiza ederdi. Bazı kimseler iki memleket arasında yirmi beş senelik bir müdafaa and-iaşmasından bahsettiler; Bu haberin ciddiyetsizliği pek mübalâğalı olmasından da anlaşılıyor. Türkler her halde böyle bir andlaşmayı İmzaya hazır değildirler; onlar bir bölge emniyet andlaşmasını tercih ederler: Böyle bir andlaşrna, gerçekten müspet tedbirlerin gerçekleştirilmesi isini geciktirmek imkânını verir.
Amerikalılar ise pek uzun zaman dan beri bahsi geçen bu askerî and-laşmanın hâlâ imza edilmemiş olmasına esef ediyorlar. Türk ve Yunan Genelkurmayları müdavelel efkârja bulunmuş İse de İşi. müşterek bir müdafaa plânı tertip edecek kadar ileri götürmediler.
Fakat Amerikalıları her şeyden önce endişeye düşüren keyfiyet Yunanistanla Yugoslavya arasındaki soğukluktur. Amerikalılara göre her iki memleket bir milyon asker toplayabilirler; bunlara Türk ordusunun mühim birlikleri de katılır. Ancak Yugoslavyanın karşı karşıya bulunan iki cepheden birine doğru vaziyet alması lâzımdır. Amerikalılar, Tito’nun nihayet Yugoslavya menfaatlerinin ne tarafta bulunduğunu anlayıp tereddütten vazgeçeceğini sanıyor gibidirler. Fakat şimdilik Yugoslavya Yunanistanı teskin etmekten kaçındığı gibi Yunanlılarda Yugoslavyada-ki bazı Amerikan çevrelerinin aldıkları vaziyetten şikâyet ediyorlar. Gerçekten müttefikler, Yunan - Yugoslav anlaşmazlığının lınkiki mânasını anlaşmış bulunuyorlarsa da Büyükelçi Ailen henüz pek mahdut, pek "mevziî,, bir kanaatin tesiri altında kalmıştır.
Müspet bir nokta varsa o da iki memleket arasındaki nıüzakeratın katiyen akamete uğradığıdır. Yugos-lavyanın iaşesi bakımından pek mühim olan Selânik - Belgrad yolu henüz açılmadığı gibi Ege üzerindeki büyük limanda bulunan serbest, mın-taka da açık değildir. Hulâsa Belgrad ile Atina arasında esaslı ve ciddî siyasi münasebetler yoktur. A-merikalılar bu vazıyetten rahatsız oluyorlar.
endişeler duymaları kolaylıkla anlaşılır. Alâkalı tarafların hakiki bir iyi niyet göstermeleri zamanı gelmiş gibidir. Fakat henüz o noktaya varılmış değildir. Hâlen hüküm süren tereddütlerin sonu geleceğe benzemiyor. îki yüzlü bir siyasetten bahsetmek caiz değilse bile muhakkaktır ki Moskovayı kızdırmak korkusu bir çok müsbet anlaşmayı geciktirmektedir.
Marc Marceau

ıl
İskenderun" gemisi
teslime hazır
Milano Başkonsolosumuz gemiyi resmen ziyaret etti
Cenova, 7 (YİRS) — Türk'-yenin Milûno Başkonsolosu, Devlet Denizyollarının, Cenova-dakl Ansaldo tezgâhlarına sipariş ettiği ve teslim edilmek ü-zere hazır bulunan türbinll "İskenderun,, yolcu gemisini resmen ziyaret etmiştir. Merasimde Cenova Valisi, armatörler mümessilleri ve şehrin diğer ticari erkânı da hazır bulunmuştur.
Kore harbi baslar başlamaz, Balkanlar hakkında çıkan rivayetleri hesaba katarak Amerikalılar Yuna-nfstanla Yugoal av yanın anlatmaları ve bir Rus tecavüzüne karşı işbirliğine hazırlanmaları lâzım geldiğini açıkça söylediler. Fakat geçen ay Atinadnn hareket eden Yugoslavya elçisi Şekoviç bütün siyasî müdahalelere rağmen hâlâ yazlık evinde bulunmaktadır. Bu zatın hükümetten alacağı meşhur talimat nerede kaldı acaba?
Amerikalıların muhtemel bir Balkan cephesinin sağlamlığı hakkında bazı
Bu sıkıcı ve bin bir kokulu şehrin sokaklarından. Amerika ve Havai’dçp henüz gelmiş birlikler, alelacele hazırlanıp cepheye sevkedilmek üzere, ileri yığınaklara gidiyorlardı.
1 İnci deniz piyade tümeni buraya henüz gelmeden evvel, ufak bir heyet, uçakla Kore’ye gelerek, deniz piyadesi İçin gerekli hazırlığı yapmışlar ve cephenin hangi kesiminde muharebeye gireceklerim tesbit etmişlerdi.
Bu deniz subaylarının cephede görünmeleri. a£ır zayiatlarına hiç bakmadan mütemadiyen UerHyen komünistleri durdurmak için ümitsiz bir gayret sarfeden Amerikalıların rââ-neviyatını çok yükseltmiştir.
Bu arada, pazartesi günü muvasalat etmiş olan 2 nci piyade tümenine mensup birlikler, çetin ve tozlu yollardan geçerek ön cepheye koşuyorlardı. Vakaa bunların, muharebe durumuna müessir olabilmeleri için, daha henüz 48 saat geçmesi icap ediyorsa da, bu tümenin bütün ağırlık ve sllâhlariyle karaya çıkmış olması, köprübaşının artık kurtarılabilec^ği hususundaki ümitleri takviye etmiştir.
Güneybatıdan arruzun başlıca bugün, asker ve leriyle çalkanıp
rl. gündüz gibi aydınlanmış limanda, yenileri gelmeden, mevcut gemileri boşaltmak İçin nefes almadan çalışıyorlardı.
gelen komünist ta-hedefi olan bu şehir, mültecilerin hareket-durdu. Liman Işçlle-
İspanyanın Birleşmiş Milletlere alınması
için yeni bir teşebbüs
Lake Success, 7 (YÎRS) — Domlnl-ka Cumhuriyeti. İspanya ile Birleşmiş Milletler arasındaki münasebetin tezekkür edilmesi meselesinin gündeme alınması için Trygve Lle’ye müracaat etmiştir.
Avrupalı talebelerin Birleşik Avrupa lehinde nümayişleri
Talebeler : “Yaşasın Avrupa, kahrolsun hudutlar” âvazeleriyle hudut direklerini ateşe attılar
Strasbourg, 7 A.A. (AFP) — Wia-sembourg civarında Fransız - Alman hududunda pazar günü öğleden sonra "Avrupa hareketi namı altında. Batı Avrupa memleketleri talebeleri tarafından hazırlanan bir nümayiş yapılmıştır.
Bu nümayişin hedefi, bir Birleşik Avrupanın ihdası yolunda Avrupa a-sanıblesi istişare meclisinin ikinci o-turumunu teşci etmekti. Fransız, tn-gillz, DanimarkalI, Sarlı, isviçreli, I-tnlyan, Belçikalı, Holûndnlı yüksek tahsil Öğrencileri, Üniversitelerarası Federal Birlik Başkanı Strnshourg Ü-ntversitesl profesörlerinden Mouskcly-nln başkanlığında hudut karakoluna gitmişlerdir.
Burada muhafaza memurlarının dikkati güzel genç kızlardan mürekkep talebelerin teşkil ettiği bir "güvenlik grupu,. üzerine temerküz etmiştir.
Filhakika içlerinden birinin bir baygınlık taklidi yapması üzerine muhafaza memurları kendisiyle meşgul
Ingiliz uçakları Yemen kabilelerini
bombardıman etti
Kahire 7 (AP) — Dün gece Arap Birliği kaynaklarından öğrenildiğine göro İngiliz Kırallyet hava kuvvetleri geçen hafta Yemenle Aden hu. dudunda bazı Yemen kabilelerini müteaddit defalar bombardıman etmişlerdir. Mülkiyeti İngiltere ile Yemen uranında İhtilâf mevzuu teşkil eden bölgede bombardıman neticesinde bir çok kabile efradı ölmüştür.
Bıı hususta henüz İngiliz kaynakları yorumlarda bulunmamışlardır.
Arap Birliği ve Büyük Suriye
Haşimiler, Arap Birliği pahasına olsa bile, "Büyük Suriye" mefkuresi peşinde koşarken, Mısır, Arap Birliğini kurtarmak istiyor
Kahire (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Arap âlemi, minarelerini donatarak ve bayram toplan atarak Ramazanın sonunu tesit etti. Nil ile Fırat arasındaki millet topluluklarının alâkalan, ibadet ve camilerden ayrılarak, yeniden politikanın dünyevî hayhuyuna döndü.
Kahirede, Arap Birliği Genel Sekreterliğinin yerleştiği Büstan Sarayı önünde, Başkan Ebülhevl,eskisi kadar esrarengiz tebessümü ile ebediyeti kolluyor. Artık, Arap Birliğinin âtisi, hakikaten tehlikeye girmiştir. Suriye, Lübnan. Irak, Suudi Arabistan, Yemen ve Mısır delegeleri, Birliğin yedinci devleti olan Ürdünün, İhraç edilip edilmiyeceğini görüşeceklerdir. Ürdünün, kimseyi dinlemeden Arap Filistinl ilhak etmesi, Yakınşark muvazenesini bir hayli bozmuştur. Birliğin statüsü ise, statükonun muhafazasını âmirdi.
olurken diğer talebeler Fransız hudut işaret direğini hücumla bir anda des-tere ile kesip Alman bölgesine geçmişlerdir.
Gençler bir taraftan Fransız bölgesinde bu harekâta girişirlerken Öte-yandan Alman kesiminde de aynı hâdise cereyan etmiştir.
Her iki grup da Avrupa memleketleri bayraklarını taşıyarak "Yaşasın Avrupa, kahrolsun hudutlar,, âvazele-rlyle bir nteş yakmışlar ve Fransız hudut direğini bu|ateşin içine atmışlardır. Alman hudut direği demirden olduğu İçin aynı akıbete uğramamıştır.
Üç Fransız, Almnn ve İngiliz öğrenci bundan sonra kendi lisanında bir beyanat yaparak bir Avrupa parlâmentosu ve hükümetinin ihdasını ve hudutların kaldırılmasını talep etmişlerdir Bundan sonra Avrupa asamblesindeki Fransız delegesi Andre Philip bu nümayişin temsili miştlr.
Nümayiş burada şehirlere hitaben sona ermiştir.
Sözcüler, Avrupnda bir şehri temsil ettiklerini söylemişlerdir. Ynlnız hlr İngiliz öğrenci yanlışlıkla "Ingllterodc Londrayı temsil,, ettiğini bildirmiştir
İsrail İle arılanma mı?
Amman Sarayında oturan Abdullah îbni jjüseynl ise, vaziyetten memnundur, Her taraftan tenkide uğrayan politikası, "Peygamberin 40 inci halefi” veliahd prens TaVal’ın ve bir çok ordu mensuplarının şiddetli muhalefetine rağmen, muvaffakiyetle neticelenmiştir. Yakınşark ta elân hâkim devlet olan İngiltere, Filistinl İlhaklarına hemen muvafakat etmişti. Çünkü bu suretle Yakın-doğudaki nüfuz sahasını bilvasıta genişletmiş oldu. Yeni topraklar, Hâ-şlml devletinin en kıymetli ve kesif nüfuslu kısımlarıdır. Sait Paşanın başkanlık ettiği on kişilik hükümetin yarısı, yeni ilhak edilen nüfusa mensuptur.
Fakat Amman'ın kurnaz politikacısı, en kuvvetli silâhını, İsrail ile sulh yapma kozunu, hâlâ elinde tutuyor. Konuşmalar, kesilmeden devam ediyor. Her iki memleket, böyle bir sulhla, mühim iktisadi menfaatler temin edebilirler. Siyasi bakımdan ise, İsrail, Arap muhasarasından kurtulmuş olur. Nihayet, yeni bir Yahudi - Arap harbinin de önüne geçilir. Fakat bütün bunlar, Arap Birliğinin tahakkkukunu 20 yıl geri bırakır. Çünkü. Ürdünün gerisinde, keza Hâşimî idaresindeki Irak duruyor. Hâşlmiler ise. Kızıldenlzden Fırat boylarına uzanan bir "Büyük Suriye” hülyasını, 1919 dan beri zihinden çıkarmamışlardır.
Paşanın gaybubetine rağmen, Arap âleminin siyasi faaliyet merkezi olmakta devam ediyor. Kahirede askeri tehditler, diğer bütün Arap merkezlerinden çok daha fazladır. Mısırın benimsediği liderlik, tamamen A-rap Birliğine dayanmaktadır. Bunun içindir ki, Filistin harbinden beri komaya girmiş bulunan Arap Birliğini kurtarmak için. Mısır kadar hiç bir memleket uğraşmamak tadır. Su-riyenin, Hüsnü Zainıin 133 gün süren diktatörlüğü zamanında olduğu gibi, yeniden Mısıra bağlanmasına çalışılmaktadır. 50 yıl evvel 40 hecinle bir devlet kuran Ib-nissuud İle nihayet dostane münasebetler kurulabilmiştir. Zaten ib-nissudun, petrol ve hacdan kazanacağı para, demiryolları ve frijiderden başka şeye aldırdığı yok. Yakınşark politikasının biraz dışında kalmayı tercih ediyor. Kızıldenlzin güney u-cundaki dağlık Yemen de aynı İstiğnayı göstermekte ve kapılarını Avrupa ve Amerikadan gelen teknisyen ve sermayelere, ardına kadar açmaktadır.
Şarkın tsvlçresl: Lübnan
Şarkın lsviçresi, Lübnan Cumhuriyeti, Arap devletlerinin en ufağı olmakla beraber, en medenisidir. Lübnan, Arap âleminde, daima mutavassıt vazifesi görmektedir Daima tebessüm eden ve kızıl fesini yan giyen Başbakan Rlad el Sulh, tavassut işlerinde, hem yılmaz bir azim, hem de büyük maharet göstermektedir. Lübnan Arap memleketlerinin en demokratı olduğu gibi, Hıristiyanları ekalliyette olmayan tek devlettir. Beyrut, ne istilâ emelleri, ne de saltanat kavgaları peşindedir. Burada yegâne arzu para kazanmaktır. Çünkü Yakınşarkm Finikesi burasıdır ve Finike, ticaretin doğduğu yerdir. şarkdıathM caaz(yaili,t
Irak Kıral Naibi
Türkiyeye geliyor
mahiyetini teah «t-
temall edilen bMtün yapılan demeçlerle
Fransa
kazandı
— isviçreli Ferdi-
37 inci turunu İsviçreli Rubler
Paris 7 (AP)
narıd Rubler, bugün 37 ncı Fransa turunu kazanmıştır. Bu bisiklet yarışı her sene Avrupnda yapılan en ehemmiyetli bisiklet yarışıdır.
Binlerce Parisli, kendisini, gelişinde stadyumda alkışlarla karşılamıştır.
Suriye etrafında mücadele
Yedi kapılı Şamda, Hâşimî Birliğinin inkişafı endişe İle takip edilmektedir, Abdullah. daima arka plânda kalmasını bilmiştir. Fakat Bağdad, "Birleşme” manevrasını a-çıkça icra etmektedir. Buna mukabil verilen bir sürü teminat hep lâfta kalmıştır. Bir sürü hükümet devrilmiş ve en son Halid-üLAzm kabinesi de. Irakla birleşmek temayüllü olmakla itham edilerek çekilmiştir Bilhassa ordunun, Irakla birleşmesine muhalif olması, Suriyeli subayların. yeni devletin ordusunda ikinci plâna düşmekten korkmalarından i-leri gelmektedir. Böyle bir birleşme, Suriye subaylarını, her türlü hükümet darbelerinden,fevkalâde tcrfller. den vc politik tesir yürütmekten me-nedecektlr. Yakınşarkla ilgili diğer bütün devletler İse, böyle bir birleşmenin, Ingiliz nüfuz bölgesini çok genişleteceğinden korkmaktadırlar. Çünkü, Arap devletlerinin bütün is. tlkiâl iddialarına rağmen, heı payitahtta. umumî siyasette, petrol ve hava hattı imtiyazları üzerinde büyük devletlerin tesiri katidir.
Naip, Türk iyeden sonra İngiltere ve İspanyaya gidecek
Bağdat, 7 (AP) — Irak’ın Londra Büyükelçisi P>ens Zaid, Prens Abdül-ilâhın seyahatte bulunduğu müddetçe vesayet vekilliğini ifa etmek üzere dün Bnğdada gelmiştir.
Kıral Naibi Abdülllâh, bir İki güne kadar Bağdattan hareketle Türkiye, Londra, İspanya ve daha bazı Avrupa başkentlerini ziyaret edecektir
r

Mısır, Birliği kurtarmak istiyor.
Kahire, yaz sıcağına ve Nahas

1 aralık 1950 de çekiksek büyük kuramıza iştirak IçLn a-şagıdakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-iabllecekslnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da aran-HIZ.
) eni Istunburuıı
KUPONU

Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
8 AğufİOB 1950
Memleket mektupları
% •
MROZ ADASI
İskeleye çıkış —Vapur günleri sevinci güzelliği — Biraz coğrafya ve ekonomi

İlçe merkezi — — Eksikleri
Yazan : Ahmet KÜKSAL
Tabiat
SABAHLEYİN kamaramda ııvandı-^ğım zaman, vapurun beşik gibi sallandığını gördüm. Dışarıya baktım; Kaşkaval burnu açıklarındayız. Yolculardan hemen hepsinin gözleri dönmüş, yüzü sararmış, midesi kabarmıştı. Yılın çoğu günleri deniz, burada hep böyle çalkanır dururmuş. Suların da sürükliyeceğini hesaplıyım vapur, kıyıdan biraz uzakta demirledi. Küçük tepeler halinde yükselip alçalan dalgalan ufacık bir motörlü sandalla aşıp İskeleye çıkıncaya kadar epey güçlük ve heyecan geçirdik.
İmrozun iskelesi Kaleköy (Eski Kastro) yüksek, kayalık ve dik bir sırtın yukarısında, yıkık bir sur kenarında toplanmış 20-30 evlik bir köy. Aşağıda deniz kıyısında da bir kaç ev, kahveler, bir iki dükkân, gümrük, liman daireleri, limanda da bir kısmı karaya çekilmiş sandal ve motörler var.
Bu küçücük deniz kıyısı httyü, vapurun geldiği cuma günleri bir bayram yeri kalabalığı ve sevinciyle dolup taşıyor. Renk renk en temiz entarilerini giymiş esmer. kaypak tenli, yumuşak kirpikli ada kızları bu iskele köyüne koşar. Kimi kıyıda gezinti, kimi kumsalında banyo yapar. Bir kısmı da denize bakan gölgeli kahve önlerinde oturup limanın hareketli halini, gelenleri, gidenleri seyreder. Deniz kenarlarının serin, mavi ve tuzlu rahatlığı İçinde geçirilen birkaç saat ne kadar dinlendirici ve zevklidir. Vapur gidin-Clye kadar bu renkli ve hareketli kalabalık İskeleden ayrılmaz. Yolcıu larla iskeleye gelenler beş kilometre kadar içerde bulunan İlçe merkezine üzeri açık kamyonlarla taşmıyor. Zeytinlikler, iğde ağaçlan, bağlar ve tarlalar arasından geçen yolu bir sigara içiminde tüketerek Çınarlı mahalleye geliniyor.
Yalnız Çınarlı değil; dut, badem, zeytin, akasya, çam, incir, kavak gibi çeşitli ve bol, aık bir yeşilliğe gömülmüş merkez kasaba evleri üç grup halinde toplanmıştır. Güneyden başlıyarak kuzeye doğru bir yarım daire şeklinde kıvnlan tepeden daha iyi görülebileceği gibi doğuda Yeni Mahalle, beyaz boyalı kilisesiyle, güneyde Cami mahallesi eskimiş tek minaresiyle, kuzeyde de san boyalı büyük hükümet konağiyle Çınarlı mahalle bir üçgenin Üç köşesiymiş gibi gözleri çekiyor. Yalnız tasavvurunuzu kolaylaştırmak için ou üçgeni boydan boya geçen ve yanlara taşacak kadar fazla bir ağaç seliyle kaplamak gerektir. Adeta bir
gönderir. İlçede yapılan kaşorler de başlıca ihraç maddilerindendir. Ada keçileri süt verimiyle tanınmıştır. Koyunları da sütlü kıvırcık «oyundandır. Otlaklarının azlığına, kuraklığına rağmen davar sürüleri beslenir.
Yollar: iskelesi Kaleköy'den Dere-köy’e kadar bir şose uzanırsa da yer yer bozuk olup tamire muhtaçtır. Köylere bu ana yoldan ayrılan şose ve araba yollan bulunur. önemli yerlere de patikalarla gidilir.
Tarih vc nüfus: İmroz 1456 da Fatih Sultan Mehmet zamanında Venediklilerden alınarak Osmanlt imparatorluğuna katılmıştı. 1912 Balkan Harbi sıralarında Yunanlılar tarafından İşgal edildi. 1923 te Lozan
Andlaşmasilo önceki sahibi Türkiye-ye geri verilmiştir. Merkezden başka 5 köyü olan adanın nüfusu 7 bine yakındır. Son yıllarda Karadeniz kıyılarından göçmenler getirilerek yerleştirilmiştir.
İlçe merkezinde elektrik santralı kurulmıya başlamıştır. Yol, İskele ve liman işi şimdiki ihtiyaçlarının başındadır. Bunlara j?nzm duyulan su sıkıntısının giderilmesini, vapur seferlerinin hiç olmazsa haftada ikiye çıkarılmasını dn eklemeliyiz.
Eksikleri tamamlanınca: eşine az raalnnır bir tabiat güzelliği ve bereketi içinde çalışan ve ömrünü bir ırmak akışı sadeliği, rahatıyla geçiren îmrozlular daha refahlı günlere kavuşacaklardır.
İstanbul Defterdarlığından:
Kıymeti Teminatı DosyH No.__Cinsi__________________Lira _Lira_
511— 3573 Kınalında, Tevfiklye vc Narçiçeği So. 81 ada, 5 parsel 830 M2 arsa. 4000 300.—
511— 3007 Kınalında, Manastır vc Macar cad. 49 ada. 7 parsel 571 M2 arsa. 1700 127.50
517— 1711 Eyüp, Düğmeciler mah. Haydar Çeşmesi So. 137 ada, 8 parsel eski 3 kapı »ayılı 10.20 M2 arsa. 80 l 6—
öl 7_ 73i Eyüp, Fethi Çelebi mah. Çelebi çayırı So. 118 ada, 4 parsel eski 11 yeni 15 kapı sayılı 144 M2 arsa. 1440 108.—
517— 2021 Eyüp, Düğmeciler mah. Kâhya çıkmazı 151 ada, 47 parsel yeni 7 kapı sayılı 72.20 M2 arsa. 433 32.40
51Y— 2022 Eyüp. Düğmeciler mah. Karayel so. Bahçe çıkmazında 151 ada, 53 parsel eski 5 yeni 15 kapı sayılı 138.80 M2 arsa. 552 X 41.40
517— 2104 Eyüp, Düğmeciler mah. Karayel «o. 151 ada. 54 parsel eski 25 kapı sayılı 35.19 M2 arsa. 146 11.—
517-^ 2101 Eyüp. Düğmeciler mah. Karayel so. 151 ada, 57 parsel eski 15 vergiye göre yeni 15 kapı sayılı 110.78 M2 arsa. 555 41.63
518—12731 Fatih. (Aksaray) Guraba Hüseyin ağa mah. tapu kaydına göre Şeyh Osman ve Nalıncı Feyzi so. mahallen Oyunbozan ve Nalıncı so. 890 ada. 3 parsel eski 3 yeni 37 taj 27, 13 kapı sayılı 70 M2 bahçeli ahşap evin 2/6 payı. 2668 210.10
519— 3462 Kadıköy, (Erenköy)* Kozyatağı mah. Şakacı so. (çıkmazda) 612 ada, 15 parsel eski 44 yeni ve taj 96 kapı sayılı 160 M2 evin 3/4 payı. 1500 112.50
Yukarıda yazılı gayrlmenkuller 2.8.1950 de açık arttırma ile satışa çıkarılmışsa da istekli çıkmadığından satış ON GÜN uzanmıştır.
İsteklilerin geçici teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarıyla birlikte 12.8.1950 cumartesi günü saat 11 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyona başvurmaları. (Müracaatların bir gün evvelden yapılması). (10777)
ağaç parkı içinde kurulmuş gölgeli, dar ve serin sokaklarla birbirine bağlı, sessiz, sakin bir veya iki katlı taş evlerle, medeni giyimli insanlarla dolu bir büyükçe köy. Şimdi yaz olduğundan çalışma saatlerinde herkes tarlasında, bağında, bahçesinde, işinde gücündedir.
Adanın çeşitli ve bol güzelliklerle dolu gezinti yerleri, görünümleri sık sık karşımıza çıkıyor. Azametli ve ruhani bir sessizlik bütün gölgelikleri doldurmuş. Hele Yeni Mahalleye giden ve zeytin ağaçlarının ağır, dü-
şünceli, iyoniyen sessizliğiyle yüklü uzayan yol oldukça çekici. Zeytin a-ğaçlan o' kadar sık ve içe girmiştir ki beş on metre ilerinizdeki toprak yüzü görünmez. Kurumuş deve boylan, yol kenarlarınca kokulu mor ayıt çiçekleri de sizinle birlikte ilerler.
Bahçelere giden yol da bir başka çeşit güzellikle gözü ve gönlü dinlendiriyor. Yanıbaşmızda duvar gınl •ıra »ıra giden kavak ağaçları, karşınızda renkli aydınlık bir peyzaj, gene her yönü dolduran yamari bir sessizlik, sanki bir küçük cennet 1-çlndeymlş gibi büyüleniverlyor İnsan.
Yerlilerin bir güzel geleneği var: Çocuktan doğar doğmaz bir evlik taş toplayıp, on kadar kavak dikmek. On kavak ağacı onbeş yaşında bir evin kerestesi demekmiş.
Biraz da Evliya Çelebinin usulüne uyarak adanın coğrafya ve ekonomisine ait bazı sayılar verelim.
Yeryüzünde ki yeri: Gelibolu Yarımadasının güncy-batısında, çevresi 44 mil, yüz Ölçümü 285 kilometre karedir. 14 mil kuzeyinde Semen-direk Adası, 18 mil güney-batısında Llmni Adası, 22 mil güneyinde Buz- I canda bulunur.
Arazisi: Genel olarak dağlıktır.
Dağlar düzgün silsileler halinde u-zamaz, tek tek tepeler halinde serpilir. Düzlükleri azdır. En yüksek yerleri; Tepeköy’de 597 metre yükseklikte, Aya Dlmitri, Zeytinlimde 595 rakımlı Protofilya tepeleridir. Ada kıyıları daha çok dik ve kayalıktır. Ufak tefek koy ve tabii limanlar varsa da, fırtınalı havalarda gemilerin barınmasına elverişli değildir. Arazisinin % Öl 1 İşe yaramaz, e/c 20 sİ mera olarak kullanılır, % 19 u tarla, zeytinlik, bağ ve sebze bahçesi olarak işlenir.
Başlıca zenginliği: Zeytin, zeytinyağı ve mamûlleridir. Kendine güç yetecek kadar bir çiftçiliği varsa da dışarıdan da buğday, yem bitkileri satın alır. Yakın piyasalara bol mahsul yıllarında; zeytinyağı, sabun, ham deri, börülce, fasulye, yün, yapağı, canlı büyük ve küçük baş hayvan
Hicrî
Şevval
24
Yaşama ve kültür hakkında düşünceler
Roman ve hikâye odebiyatının mevcudiyeti beşer ihtiyaçlarındandır. Bu şekilde kari bir kaç «at için kendialni yabancı bir Alemde hisseder. Fakat böylece geçirilen saatlerin yekûnu okuyucunun süreceği hayatın tutarında büyük * bir rakam teşkil etmez. Ancak, kitabı kapadıktan sonra okuduklarının küçük bir kısmı kendisinde kalır ve bu da evvelce sahip olmadığı bir şeydir.
Brrııard de Voto — ^Ronıan Dün-ya^ın ilimli yeni kitabından.

Modern artistler, teknik eksikliği yüzünden Rönesanaın baş döndürücü mükemmeliyetine karşı koymaktan korkuyorlar. Micholangelo'nun meydana getirdiği Musa heykeline mukabil modern heykeîtraş Branctısi boş ayak boyunda mücerret bir balık heykeli yapmıştır,
Salvador Dali> sürrealist ressam,

“Demokrasi,, kelimesi bir çok mânada İzah edilmiştir. Birleşik Amc-rikada biz, Perlcles'ln 2450 yıl önce ileriye sürdüğü tefsir şeklini beğeniyoruz:
“Anayasamızın idaresi aza değil, çoğa rağbet gösteriyor. Onun için bize bir demokrasi denilmektedir, içtimai bakımdan gellşmo, aınıf ve mali durum gözönündc tutulmadan maharet ve liyakate istinat etmektedir. Devlete hizmette bulunabilmek imkânına sahipse mevkiinin veya durumunun nıuğlûklığı onu bu vazifeden geri bırakmamalıdır...
“Hükümetimizde faydalandığımız hürriyet alcIAde hayata dahi ulaşmaktadır. içimizden her biri diğerlerinden tecavüze uğramadan işine gidiyor veya hiç bir kimsenin sırf kendi keyfine göre hareket etmek için komşusuna hasut gözlerle baktığı görülüyor.,
General George C. Marahall» A-merikan Kıadhaç Teşkilâtı Reisi.

“Bir çocuğa verebileceğiniz en İyi şeylerden biri, kelimelere hürmettir. Zira kelimeler hakikatin, kudretin ve güzelliğin ifadesidir. Bu hürmeti çocuğa aşıhyabilen bir öğretmen veya ebeveyn bir İnsan olarak onun kudretini muazzam denebilecek kadar arttırır.”
J. Donald Adams, Edebiyat münekkidi.
Yeni neşriyat
Temyiz Mahkemesi Raportörlerinden Fahreddin Örcün'ün neşrettiği (Temyiz Mahkemesi Teşkilât Kanunu ve Dairelerdim Emsal İçtihatlar) adlı kitap. Temyizin vazifelerini ayrı ayrı cetvellerde gösterdiği gibi her daireden Emsal içtihatta ve Sulh Mahkemelerinin vazifeleri tatbikatto kolaylık temini için, umumu vo hukukçulara uygun tertiplenmiştir.
Ankara ve İstanbul Kitabevlerinde 150 kuruşa satılmaktadır.
Ispanya ve boğa güreşi
j
Ben, boğa güreşini çok daha asîlâne tasavvur etmiştim. Meselâ düşünmüşüm kİ, bu güreşte galip gelen toreadorlar olduğu gibi boğalar da vardır... Fakat...
Boğa güreşi,.. A., bu. İspanya için muazzam bir hâdise..
Maamafih oldukça sarahatle far-kettim kİ İspanyol meslekdaşlarım bundan bahvcdilmosini pek arzu etmiyorlar. Nitekim o muhterem programa. bizim bir boğa güreşi seyredebilmemiz imkânı sıkıştırılmamış. Kaç kere bahis mevzuu edilirse muhataplarım “Ben kendi hesabıma hiç sevmem,, veya “Çocukluğumdan beri hiç gitmedim" dediler. Ben ise müthiş bir alâka ile bir boğa güreşi seyrini özliyordum. Bu imkân da nihayet zuhur etti. Misafirlerin. Istı-yenleri şehirde bir müzeyi ziyaret e-decckieri sırada bir kısmının arzu e-derse arenaya gidebileceği ilân edildi. Boğa güreşi ise her gün görülebilecek şeylerden değildi. Hele bugünkü gibi uzun zamandır Madritte beklenen. bütün ispanyada şöhret yapmış gneç Parifio'nunkl olursa. Pek genç ve pek yaman olduğu söylenen bir kahraman. Bu fırsattan İstifade etmek İçin gönüllü olanların babında Nevv-York delegesi Helen’le bendim. Maamafih hfınedanın haşmetli locasına bizi yerleştirdikleri sırada tribünlerden Filipinli arkadaşların selâmlar yolladığını gördük. Onlar bizden daha açıkgöz İmişler.
Biz daha etrafı seyretmeye doymamıştık ki sahada bir hareket belirdi. Nereden sulıverildiğmi farkedemedi-grim bir boğa meydana atıldı ve şık sırmalı, elbiseli, ellerinde siklameni!, sarılı pelerinler gezdirip dolaşan gençlere saldırdı. Boğa güreşi başlamıştı müthiş bir heyecanla. Boğanın üstüne doğru koştuğu matadorlar, arenanın kenarlarındaki sığınaklarda kendilerini sipere alabiliyorlardı. O sırada bir başkası pelerinin hareketiyle boğayı kendi üstüne celbetmeye çalışıyor, bu suretle hayvan oraya, buraya koşturuluyordu. Bu safhanın bitişini neroden geldiğini kestiremediğim bir müzik sinyali ilân etti ve meydanda bu sefer ellerinde kırmızılı, mavili şeritler sardı,
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
19 5 0 Ağustos
■■.
Rumi
Tem
1369
1366
Salı
VAKİT VASATİ
Güneş 6.01 0.42
Ö&le 13.20 5.01
ikindi 17.12 8.53
Akşam 20.18 12.00
Yatsı 22.03 1.45
trnsâk 3.05 40
İSTANBUL (22367) 1 — Kan Kalesi. 2 — Şöhret ve Para. KISMET (26654) 1 — Şeyh Ah-medln Oğlu. 2 — Cebelüttank Casusu, 3 — Bir Katil Aranıyor.
MARMARA (23860) 1 — Harow Kumarbazı. 2 — İki Cingöı Haremde.
MİLLÎ (22962) 1 - ölüm Setrrl. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
TURAN (22127» 1 — Lorel Hardı Kaldırım Kuşlan. 2 — Atl^s Ekspresi. 3 — Deniz Kurdu (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 156-126) Büyük Vals. 2 — San Gül.
ı
İLADIKÖY CİHETİ

M A
HEYUÛLL CİHETİ
\I. KAZAR (42562) 1 - Tarzının Zaferi (Türkçe). 2 — Zuloğ-lu RUstem (Türkçe). 3 — ölüm Divan.
AR (44394) 1 — Yanlış Numara. 2 — 5 Parmaklı Canavar.
ATLAS (40835) 1 — Tehlikeli
Yllar. 2—13 Numaralı Araba. BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kara Şeytan. 2 — Aptal Aşık. EI.HAMKA l - Gece-GUndüz (Renkli). 2 — Birleşen Kalbler İNCİ 1 — Cennet Yuvası. 2 — Korsanlar Kıralı (Renkli), İPEK 1 — Ağır ceza. 2 — Ne-aimnçl Amerikacia.
MELEK (44868) 1 - Balalayka. 2 — Vasife Başına.
LALE (43595) 1 - Deniz Kurtları (Türkçe). 2 — Günnhbir. Melek.
KARAY (41656) 1 — Cehennem Zindanı (Türkçe). 2 — Mazinin Eniri (Türkçe»
SVATPARK (83143) 1 — Hint Kaplanı. 2 — Yetimonin Aşkı. ht'MEH (42*51) 1 — Cemdir
Dansözü, 2 — Singapur incini *A!CK (40380) 1 — Kanlı Saltanat (Türkçe). 2 — Çalınan Taç (Türkçe).
ŞJK 1 — Merhamet. 2 — Kanlı Kervan.
TAKSİM (43191) 1 — Hint Yıl-dizi. 2 — Sünen Hayat.
TAN 1 — Enir Kı». 2 — Hürriyet Savaşı. 3 — Gönüllü Kahraman,
ÜNAL (Kışlık) 1 — Damgalı Adam. 2 — Gizli Kasa.
ÜNAL (Yazlık) 1 — Üç Ahbap Çavuşlar. 2 — Firari.
YENİ 1 — Kadınların Sevgilisi. 2 — Kırbaç Altında. 3 — Tadı Yıllar.
YILDIZ (42847) 1 - Günahtan Sonra, 2 — Siyah Gölgeler.
1STANBUI CİHETİ ALEMDAR (23863) 1 — ölüm Seferi. 2 — Kılıçların Gölgesinde.
AY8U 1 — Yeni Güneş. 2 — ölüm Dlyan.
AZAK 1 — Yaşasın Aşk. 2 — Lorcl Hardl-Bekârhk Sultanlıktır.
ÇEMBEIlLİTAb 1 — Şchrazad. 2 — Gençler Evleniyor. 3 — Cinayet Avcıları.
IIALK 1 — AbI Generalin Son Emri. 2 — ölüm Postası. 3 — Öldüren Kc-ınan.
HALE (60112) 1 - Beni Nasıl Unuttun. 2 — Sırmalı Kattan.
OPERA (60821) 1 — 7 Çiçek, k — Kanlı Gcige.
SÜREYYA (60862) 1 — Port
Salt Faciam (Türkçe). 2 — U-nutulmayan Aşk (Türkçe).
ANKARA
ANKARA (32432) 1 — Bir Hatıra. 2 — Broaway Hortlakları. BÜYÜK (15031ı 1 — Gönül Yaraları. 2 — Yaşasın Aşk.
CEBECİ (138-16) 1 — Denizler
Aslanı. 2 — Leyi Anın Aşkı.
PARK (11131) 1 — Singapur
Cuausu. 2 — Nil Kırallçesi.
SUS (14071) 13 Nnumarah A-raba.
SÜMER (14072) 1 — Sahra Kıralı. 2 — Çin Ufukları.
ULUS (22349) 1 — Kahraman
öncü. 2 — Aşk Yolcuları.
YENİ (14040) 1 — Şeytan Ruhlu Kadın. 2 — îkl Sevgili.
GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
tAMİR
ELİIAM RA 1 - Aşk Y&riŞ),
2 — îkl Cingöz Hollywood’■•a.
3 - Büyük Günah.
LALE 1 — Atlat» Ekspresi, 2 — Yaratılan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kıraliçcai.
TAYYARE 1 - Para ClnaycU.
2 — Anaların Günahı.
TAN 1 — Atla* Ekspresi. 2 — Yaraülan Vatan. 3 — Kumarbazlar Kırallçesi.
YENİ SİNEMA 1 - Kanlı Döşek 2 — Hacı Murat Geliyor
3 - Zoronun işurotl.
MELEK 1
Maymun Kadın.
Esir Kıs. 2
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN VÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk) Burandan. - 9.50 D.H.Y. (Türk) İz-mirden. — 14.10 L.A.I. (İtalya) Roma. Atlnadan. — 15.00 D. H.Y. (Türk) Van, D. Bak.r, Elâzığ, Sivas, Ankaradnn—15 15 Urfu, G.Antcp, Adana, Konya, Afyondan.—15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Ankara-dnn. — 15.50 B.E.A. (İngiliz) Londra, — 16.00 den. —
Nia. Roma. Atlnadan. D.H.Y (Türk) tzmlr-16.45 D.H.Y. (Türk)
İzmir, Balıkeslrdnn. — 18.25 D.H.Y. (Türk) Kahire, Beyrut. Ankaradnn. — 18.35 D.H.Y. (Türk) Ankaradan. — P.A.A. (Amerikan) Hong-Kong, Ban-kok. Kalküta, Delhi, Karaşi, Basra, Şamdan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 D.H.Y. (Türk) Bursava
— 8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina. Nis, Londra. — 9.00 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, ElAzığ. Ersurum — 10.15 D.H Y. (Türk) izmiro — 10.3(1 D.H.Y. (Türk) Ankara, Adana, îskondnruna. — 16.00 D.H.Y. (Türle) İzmlre. — 17 00 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 17.05 D.H.Y, (Türk) Bursaya.
— 21.35 P.A.A. (Amerikan» Brükficl, Londra, Gander, New-York'a.
GELECEK OLAN VAI’liiLAR
18.00 Necat, Inchohıdan. — 18,00 Saadet, Çanakknlcdnn. — 22.00 Sus, Mudanyadan. — 22.30 Uludağ. Bandırmadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.00 Uludağ, Bandırmaya. — 9.00 Sus, Mudanyaya. — 17.00 Marakaz, Mudanyaya. — 18.00 Konya, lskendcruna. — I9.uu Antalya, Karablgaya.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Senıplon Eks, (Avrupa). — 18.10 Ankaraya (Eks.) — 23.20 Ankaraya (Eka.).
ANKARAı
7.28 Açılış ve program. —
7.30 M. S. Ayan. — 7,31 Vals, polka ve pnao doblelor (pl). — 7 45 Haberler. — 8.00 Şarkı vc türküler |p|). — 8,15 Tangolar (pl). — 8.25 Günün programı
ve hava raporu. — 8.30 Çeşitli müzik (pl). — 9.00 Kapanış,
12.28 Açılış ve program. — 12 3ü M. 8. Ayarı. — 12.30 Şarkılar. — 13.00 Hu borler. — 13.15 Piyano soloları. — 13.80 Öğle Gazetesi. — 13.45 Filim müzikleri (pl). — 14.00 Hava raporu, akşam programı vo kapanış.
17 58 Açılış ve program. — 18.00 M. S. Ayarı. — 18 00 Küme sazlardan saz eserleri vc o-yun havaları. — 18.30 Salon
orkestrası (pl). — 19.30 M. S. Ayarı, vo haberler. — 10.20
Yurttan sesler. — 10.45 Radyo İle İngilizce. — 20.00 Uvertürler (pl), — 20.15 Radyo Gazetesi. — 20.30 İncesaz (Hüseyni faali) — 21.00 Temsil. — 21.45 Hor-beat saat. — 22.00 Konuşma.— 22.15 Caz müziği (pl). — 22 45 M. S, Ayarı haberler. —
23.00 Program vc kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 1315 Dans
müziği (pl). — 13.45 Şarkı ve
türküler. — 14.20 8erbcst saat (Konuşma veya müzik). — 14.30 Şarkı ve türküler (pl). — 14.50 Jumpln Jacks orkestrasından dans müziği (pl). — 15.00 Programlar vo kapanış.
17.57 Açılış ve programlar.— 18.00 Karışık dan» mliziğl (pl).
— 18.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları sos ve saz birliği konseri. — 19.00 Haberler. — 19 15 İstanbul haberleri.
— 19.20 Rhdyo senfoni orkes-
trası konseri. — 20.00 Serbest saat. — 20 10 Sonat (pl). —
20.35 Opera ve operetlerden sahneler (pl). — 20.40 Bağlama ile oyun havaları. — 21.00 Müzikli köy gezi duyguları. —
21.30 Fasıl heyolİ konseri
“KÜrdili Hlonzkâr... — 22.10
Asrımızın müziğinden örnekıcr (pl). — 22.30 Dana müziği (pı I.
— 22.15 Huberıcr. — 23.00 Karışık hafif gece müziği (pl). —
23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI KADYOLAKDAN
SEÇME YAYINLAR:
LONDRAı
8.00 Dinioyicl istekleri (Hafif müzik (10.76 m.). — 9.35 Caz Kulübü (1684 m.). — 10.80
“Grtınd Motel,. den mll»lk (16.84 m.). — 11,15 B.B.C, “O-peru,, orkestrası (10.84 m ), — 13.30 Harry Lcader ve orkestrası (11.49 m ). — 15.30 B.B C. ••Northern,, orkestrası (11.19 m ). — 18.15 Maggıc Teyto
(Soprano) (13.97 m.). — 19.15 Orun d Hotol’den müzik (13.07 m.), — 23.15 B.B.C. "Symphu-ny., orkestrası (25.38 m.).
Soldan anğa.
1 — Muayyen müddetin müruru (iki kolime). 2 — Fiyaka; Şifa bulmak. 3 — Mnharst; Nefl edatı. 4 — Tersi hadlyc-lor (Eslci terim çoğul».; Bir cins kırmışı kıymetli taş. 5 — Kıtlık: Rlr erkuk Rum İsmi.6— Bir hayvan; Sundaki harf o-kunmazsa duman yolu ulvr, 7 — Kuvvetli; İşaret sıfatı. 8— Kadınların da süslenme babında kullandığı bir ecza; Kürekle. u — Bir nevi pasta; Tersi şlranın asil maddesini nh»et (iki kelime). 10 — Mtltesaviyen taksim (İki kolime).
ECZANE
EMİNÖNÜ: İstanbul (Eminönü) — Haattn HuIûhI (Küçük-pazar) — Abdın kadir (Alemdar» — Süreyya (ICunıkapıi. BEYOĞLU c Malkoviç (Merkez) — Galatasaray (Merkez)
— Ertuğrul (Taksim) — Inmet (Takalm) — Karaköy (Gulutu)
— Maçka (Şişli) — Feriköy (Şişli) — Huüköy — Merkez (Kammpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şelı-Zttdcbaşı) — Salahaddln Gürgen (Cerrahpaşa) — Emin Rıdvan (Samutya) — Haseki (Şehremini) — Ûlupınar (Kıınıgüm-rük) — Orhan Aveıoğlu (Fener).
î Ayvansa ray, Şifa.
AŞ: Nail Haht (Beşiktaş) — Ortnköy — G. Di-vanlıoğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek).
KADIKÖY: BVyük ecz. (Kadıköy) — Fcnoryolu — Erenköy
— A. Cafer Çağatay.
ÜSKCdaici Çumlıyurt. HEYBELİADA: Heybelioda. B(' YÜK ADA: Merkez.
İZM I İt: Tarlan (Alnanc&k) — Yeni Jzmir (Bıu(mu.hano) — Millet (Kemeralti) — Eşref paşa — Karatan (Yalılar).
ANKAHA: Yenişehir karya — Ege.
Sa-
Yukarıdan ımağı:
1—Baştaki harf değişirse d!Un-olye verilen oıur; Bir muharririn birinci adı. 2 — Sıhhat» Mini, 3 — Hazırlop servet; E-vet. 4 — Tembellik. 5 — Tersi memuriyete geçirme; Sertleştirir. 6 — TAhsİnİn dörtte üçü; Ekmek. 7 — Gösteriş; Bir harfin okunuşu. 8 — Tersi bir e-dnt; iri au mahfazası (iki kelime). 9 — Hile (Argo): C-ye. 10 — Kalbi şort (İki kelime).
D (' N K ü B V LM AC A NIN HALLİ
Soldun sağa;
1 — Elemi pek as 2 Taş ara; Eza. 3 — Emevlye;
4 — Gnla; tenle. 5 — Eri; İs. 6 — Yedlkule. 7 — Amerika; İn. 8 — Mani; Ekini. 9 — Un; Kem; Kan. 10 — Ramazanlye.
Yukarıdan uşaftı:
Ad
1 — Eteği çamur. 2 — La-mar; Mâna. 3 — Eşcllyen. Avam; Erika. 5 — İri; E». 6 — Payı; İki mâ.
Nakısa. 8 — Ka; U.8.A.;
0 — Asal; Yakıl. 10 — Zods-loncn.
4 -Adı;
7 — îkl.
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara tamir
F A
449U* 60536
»I
225»
Beyoğlu 44644 Kadıköy 6087?
tetanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. ttmir Oi Karşıyaka 15055
Yazan : Sabi ha ERÜLGEN uçları sivri çubuklar tutan pikörler belirdi. Bunların vazifesi pek haince idi. Hayvan sağa sola koşarken üzerine atlanıp sırtının muayyen yerine bu banderiyasları saplamakla vazifeli olanlar. Bu, dalma çift çift batırılan ucu kancalı kocaman çubuklar boğanın sırtında kaldığından koştukça müthiş bir surette sağa sola sallandığı için hayvana müthiş bir ıstırap veriyor olsa gerek ki artık boğa pek müthiş bir hal aldı.
Olduğum yerde dehşetli bir heyecana kapılmıştım. Doğrusunu söylemem lâzım gelirse biraz da inkisara. Zira biraz sonra gözlen sımsıkı sarılmış ve bütün vücudu deriler ve kapitone pmauklularla muhafaza altına alınmış atlar üzerinde ilerliyen banderilaslann bir nevi de ellerindeki eski zaman şö-valyelerinin kargılarını andıran metal çataUariyle boğanın üs-tüne yürüyerek sırtında büyük yaralar açtılar. Kanları ve teri akan hayvan, sırtındaki renkli çubuklar», huylana huylana daha süratle koşmaya başladığı zaman manzara tamamen müthiş bir hal almıştı. Artık seyre devam edemiyecegimı anlıyordum. Hele bir aralık boğanın acı acı inlediğini duyunca dayanamayıp ağlamaya başladım. Bunun bir sebebi de Helen’in kulağıma eğilip “Allahım bu gaddarlığı seyretmek İçin ısrarımızı affetsin,, demesi oldu. Ben kendi kendimi unutmak ve oyalamak için locanın parmaklığı arkasında saklanmaya çalışıyor ve hele bir a-ralık yüksek sesle türkçe konuşuyordum. Hakikaten insanın kendisini unutuvermedi ve insan olduğundan utanması lâzım gelen anlarda.
Ben, boğa güreşini çok daha asl-lâne tasavvur etmiştim. Ve meselâ düşünmüştüm ki bu güreşte gaüp gelen toreadorlar olduğu gibi boğalar da vardır. Yani meselâ muayyen bir zamanda ve muayyen ahvalde kendini korumasını bilen kaçan veya kaçıran boğa da galip ilân edilir. Halbuki seyrettiğim oyun hiç de böyle değildi. Asıl boğa güreşini yapacak olan toreador meydana geldiği zaman boğa işte böylece şişlenmiş, kanatılmış, yorulmuş ve müthiş ıstırap çeker bir halde İdi. Gayet şık İpek elbiseler giymiş, renkli elbisesi üzerine dünyanın en nefis sırma işleri yapılmış genç toreador meydanda görüldüğü zaman heyecan ve alkış göklere çıktı. Genç adam, şlpata denilen kılıcı üzerine sardığı kıpkırmızı ipek moletasını koltuğunun altına sıkıştırmış, sırmalı mon-terası yani serpuşu e.’.nde evvelâ al-guasillos'un önünde eğildi. Bu. şerefine oyunun tertip edildiği şahıstı ki muteber bir locada, güzel kadınlar tarafından kuşatılmış bir yerde oturmakta idi. Toreador sonra boğaya doğru ilerledi. Arenada çıt çıkmıyordu. Sade sağa sola koşan boğanın gürültüsünden başka. Ortadan bütün yardımcılar pi-katorler, banderiyaslar çekilmişlerdi. Toreadoru gören boğa, müthiş olr hınçla ona doğru koştu. Şöhret yapması için kendinin işkencelere uğratıldığı insanı teşhis etmişti. Müthiş bir mücadele başladı. Bu mücadelede itiraf edeyim ki bütün bir zarafet ve maharet vardı. Töreador, faena-sı’m yani oyununu o şekilde idare edecekti kı en çok tehlikeye maruz olduğu yanı boğanın küçük bir hareketle boynuzunu karnına saplıya-blleceği ahvalde bile can havliyle kaçmıyormuş. dönüyormuş veya isteğiyle çekıltyormuş gibi uzaklaşması şartların asgarisi idi. Bir kaç defa da hayatı tehlikeye düşmedi değil. O sıralardaki müthiş heyecan sükûtu vo sonraki alkışlama ve tezahürat dakikalarca sürdü. Nihayet öyle bir an geldi ki Parlflo, şöhretine lâyık bir şekilde büyük bir maharet ve çeviklikle ayak parmakları üzerinde yükselerek elindeki kılıcını boğanın sırtının, başına pek yakın bir kısmına sapladı. Alkış göklere çıkarken zavallı hayvan başını yere eğip bir iki sendeledi ve yere devrildi. Toreador artık oturdukları sıralardan kendilerim atamadıkları için palto, şapka ellerine ne geçerse arenaya fırlatan, bağıran, çağıran ve yerlerinde zıplayan lspanyollar tarafından alkışlanıyordu.
Biraz sonra elindeki kırbaç, larını şaklatan seyislerin getirdiği Uç beygir. büyük bir süratle kanlar içinde yatan boğayı boynuzundan sürükleyip meydandan çıkardılar. Beyircıler. yeloa-zeleri, çiçek demetleriyle toreadoru o kadar taltif ettiler ki İki defa far yaparak bütün arenayı dolaştı, hepimizi selâmladı. Bazan büyük bir me-haretle yakaladığı atılan bir şal veya şapkayı yine büyük bir meharet-le fırlatıp sahiplerine iade edişi de seyredilecek şeylerdendi. Diğerlerini ise ve arkasından gelen pıkadorlar banderiyaslar toplayıp halka iade e-dıyorlardı.
Boğa güreşinden büyük bir inkisar ve ıstırapla ayrıldım. Zira hulâsaUn söyliyebilirim ki bunun mahiyeti sadece bir hayvanın bir kişi tararından olmazsa beş on kişi tarafından işkencelerle öldürülüşü ve binlerce kişinin seyretmesinden ibaretti. Zira daha sonra seyrettiğimiz daha az

Boğa güreşçilerinin (yan geçlg) dedikleri poz
maruf vo mahir toreadorlar bir darbede hayvanı öldüremedıklennden ellerinde küçük hançerlerle aonu getirecek olan başka nevi yardımcılar boğayı öldürmekte idiler. Velhasıl bu gaddar oyun bir zamanlar İspanyada yasak edilmeye lâyık görülmüş. Şimdi de ecnebilere iftiharla gösterilmekten uzak olan hankulâdo meraklı bir hâdise idi. O gece sabaha kadar boğalar ve işkenceler dolu rüyalar gördüm.

İspanyada en çok alâkamı celbeden tetkik mevzularından biri de burada dinin hâkimiyeti ve cemiyetteki rolü idi. Beşeriyetin yüz karası engizisyon mahkemelerinin kurulduğu bu memleket belki dünyanın hâ-ben de en dindar bir memleketi diyebilirim. Bir kere insanın bütün dünyada dolaşarak görebileceği miktarda dini klsvell inşam on gün içinde İspanyada görebilirsiniz. Ne kıyafette sörler ve rahipler varmış meğer. İstasyonlarda kafile kafile talebelerin başında beş on rahibe, trenlerde on kişide bir rahip görmek günlük iş. Hele bu kadar sıcak bir memlekette bu kadar simsiyah kalın yünlü giymiş kimse görmek insanı kedere garkediyor. Noel sıralarında ise sokaklarda icra edilen tsa-nın göğe çıkışı sohnelori görülecek bir şeymiş. Anlata anlata bıtirilemi-yen bu merasimlere rastgelen herkes yolda diz çöküp ibadet etmekte ve bu merasimlere devlet şefleri de tlrak etmekte imişler. Gayet münevver bir Îspan5rol kadın avukatına, memleketlerinde dinin hâkimiyeti bir ecnebinin derhal nazarı dıkkaunl celbetmekten uzak olmadığını söyledim. Başka memleket tanımadığı için mukayese yapmaktan uzak olduğunu, fakat kendisinin de dinî her hâdisede hissettiğini ve fazla bulduğunu söyledi.
“— Zannederim, dedim; sizde de lâikliğin lüzumunu hisseden az değil. Hiç değilse bir reformun.,.
“— Hakkınız var, dedi; yalnız reform için teşebbüslerde bulunulmamış değildir. Santa Therez, Kardinal Cinseros da geçen asırlarda dinde reformla meşgul olmuşlardır. Fakat korkarım bunlar da sadece rahip ve rahibelerin kıyafetlerinin ıslahı, bazı itiyatlarının tashihinden ileri gidememiştir...
Din mevzuunda bir hâtıram do, bir gece Madrit civarındaki bir lokantadan avdetimiz sırasında otokarda yanımda oturan yaşlı ve maruf bir avukatın bir delege ile Türkiye ve Atutürkten bahsederken “Bütün bunlardan dalıa mühim olarak memlekette lâikliği tesis etmiştir,, dediğini duymak olmuştur. Bunu daha sonra Romada Papanın federasyonumuzu takdisi merasiminden dönerken de lâik memleketler mevzuunda görüşülürken dinledim ve iftihar ettim.

İspan.vada en çok görülmeye değer yerlerden biri de halkın bütün hususiyetlerini seyredebilmek imkânı olan varyete tiyatrolarıdır. Öyle ki bir yabancı göz için sahneden çuha çok görmeye değer husus, halkın sahneye gösterdiği alâka veya alâkasızlık, alkış veya boykot tezahüratıdır diyebilirim. En son günlerden birinde kendisiyle iyi dost olduğum avukatla beraber mahkemeye çıkmadan Çalışma Bakanlığının bir bürosunda çalışan kadın hukukçu Carmen, beni, halkın en çok beğendiği Madrit spektakl mahallelerinden birine götürdü. Foenin Kara-col ismiyle sahibinin adını taşıyan bir varyete tiyatrosu, mütemadiyen yelpazelenen şık kadınlarla konuşkan erkeklerin doldurduğu bir tiyatro.
Lorc Floras ise şimdi dünyanın en şöhretli İspanyol dansözü. Burada Ispanyol danslarının sahneye Konan o kadar çok nev’mi görmek mümkün ki insan hangisini daha çok beğendiğini seçemiyor ve her seyrettiğini mutlaka bu en güzeli diye alkışlıyor.
Aslen çingene olan Floras, İnsanı hakikaten kendine hayran bırakacak bulerlas’larına — bu b»r nevi şurkı söyleniş tarzı ki gırtlaktan geçen kalın bir sesle söyleniyor — halkın dayanamadığı yeter artık yeter diye bağırtacak gibi, fiahne İle hnllc olasındaki temas cidden pek eğlenceli idi burada.
8 Aiuatoa 1950
yeni İstanbul
Sayfa 5
| İktisadî tetkikler |
Beynelmilel ticareti düzenleme teşebbüsleri
Yazan : Ekrem Z. APAYDIN
İKİNCİ Dünya Savaşından sonra ilk yapılacak işlemden biri de, hiç şüphesiz, beynelmilel ticareti yeniden düzenlemekti.
Amerika 1945 te teşebbüsü ele ala. rak. Fransa ve İngiltere ile temasa geçti. Neticede istihsal, mübadele, istihlâkin arttırılması ve el emeğinden azam! istifade mevzularını müzakere etmeye karar verdiler. Bilâhare do “milletlerarası ticaretin teşkilâtlandırılman” hususunda bir konferans toplamak üzere müttefik devletlere başvurdular.
Londrada ilk toplantısını yapan “Birleşmiş Milletler Ekonomik Konseyi” bu temasların neticesi olarak “Beynelmilel Ticaret ve tşverme Konferansını hazırlamak üzere bir komisyon ayırdı .
Hazırlığa memur komisyon birincisi Londrada. İkincisi Cenevrede olmak üzere iki toplantı yaptı. Karar altına aldığı meseleler bakımından bilhassa Cenevre toplantısından çok faydalı neticeler elde edildi, Bir kere “Beynelmilel Ticaret Nizamnamesi” hazırlandı, sonra da 23 devletin gümrük anlaşmaları imzalan sağlandı.
1947 yılı sonunda, 56 Devletle beraber TUrkiyenin de katıldığı, Havana Konferansında, Cenevrede taslağı hazırlanan “Beynelmilel Ticaret Nizamnamesi”, yeniden gözden geçirildi ve (Havana Nizamnamesi) ismi altında. 106 maddede, kat’l şekline irca edildi.
Bu nizamname, birbirine zıt hükümler İhtiva eden ve tatbik kabiliyeti olmayan, karışık ve muğlak bir anlaşma metnidir. Buna da sebep, müzakereye katılan devletlerin birbirine aykırı menfaatlerini müdafaada inat etmeleridir. Amerika dünya ticaretinin serbest bırakılması üzerinde ısrar etmiş, diğer taraftan, endüstrileri himayeye muhtaç bir çok devletler de gümrük duvarlarının muhafaza edilmesini ileri sürmüşlerdir.
Neticede Havana Anlaşması, müzakereye iştirak eden 56 devletten Türkiye, Arjantin ve Polonyanın çekilmesiyle. 53 devlet tarafından imza-
İsveçte kredi tahdidi
Stockholm (Hususî) — İsveç Merkez Bankası, hükümetten, ticaret bankalarının bulundurmak mecburiyetinde oldukları kasa mevcudu had-dinln yükseltilmesini talep etti. Bankalar nezdinde oldukça büyük heyecan doğuran bu talebin elyevm Is-veçte mevcut yüksek konjonktürün şimdiki dünya ahvaliyle müştereken yaratacakları enflâsyon tehlikesini Önlemek için yapıldığı tahmin edilmektedir. Merkez Bankası hükümetten yaptığı bu talepte, resnı! sebep olarak İsveç kredi müessesleriyle aralarında vâki anlaşma hükümlerine göre, mevcut bulunan kredi takyitlerinin umumî bir kredi artışını önlemeye kâfi gelmediğini beyan etmiştir.
Hükümetin, Merkez Bankasının bu talebine muvafakat edip etmlyeceğl henüz bilinmemekle beraber son aylar zarfında lsveçtekl bankaların kredi muamelelerinin mühim miktarda arttığı herkesçe malûm bulunmaktadır. Hükümetin verdiği rakamlara göre, İsveç ticaret bankaları ve 84 adet büyük tasarruf müessesele-rinln açtıkları kredilerin bu senenin haziran ayındaki tutan, on ay evvel yapılan devalüasyondan evvelki mevcut krediler yekûnundan 1100 milyon kuron daha fazla olduğu bu
lanmıştır.
Bu anlaşma, imzalayan devletlerden 20 sinin parlâmentoları tarafından tasdik edildikten sonra meriyete girecekti. Fakat bu güne kadar henüz yalnız iki devlet tarafından tasdik edilebilmiş olduğundan, tatbik mevkiine girememiştir.
Halen yeni bir cereyan Havana Konferansında kabul edilmiş bulunan prensipleri ihya otmok yolundadır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, 1047 yılında Cenevrede toplanmış o-lan 23 Devlet, gümrük tarifelerinde indirmeler yapmak üzere, müzakereye girişmişlerdi. Mutabık kaldıkları hususları, tamamen Havana Nizamnamesi esasları dahilinde imzalamışlardır. Türkiye bunlara iltihak etmemiştir.
1948 yılı martında ilgili devletler tekrar Ha vanada, eylülde ise Cenev. rede ve 1949 nisanında da Annecyde toplanarak müzakerelerine devam etmişler ve aralarına yeniden 10 devlet katılmıştır. (Türkiye dahil değildir.)
1950 şubatında dördüncü toplantılarını yapan delegeler. Önümüzdeki eylülde Ingilterede Turquay şehrinde akdedilecek ve gümrük tarifelerini yeniden inceleyecek olan konferansın hazırlığını yaptılar.
Turquav Konferansının dünya ticaretinin inkişafı bakımından çok e-hemmiyetli olacağı tahmin edilmektedir. Bu konferansta Cenevre ve Annecyde kurulan temellerin takviye edileceği umulmaktadır.
Bu konferansa 40 devlet iştirak e-decektir. TUrkiyenin ve Alman Federal Cumhuriyetinin de katılacağı tahmin edilmektedir.
Beynelmilel ticaretin tamamen serbestleştirilmesini sağlamak için toplanacak olan Turquay konferansının en önemli gayelerinden biri de ticari emtialar üzerine konan tahditleri kaldırılmak olacaktır.
Devletlerarası ekonomik ve ticari münasebetlerin liberal esaslar dairesinde gelişmesi için atılan bu adımın Kore harbi vesilesiyle kösteklen-memesini temenni ederiz.
dlrilmiştir. Kredi talebinin fazlalığında sebepler muhtelif olup başlı-calan inşaatın artması, haricî ticaretteki gelişme, istihsalin artması ve devalüasyon dolayısiyle fiyatlarda meydana gelen yükselmedir. Bu sebeplere göre, kredi talebinin artışı pek anormal sayılamıyacağından İsveç Merkez Bankasının şimdiki yüksek konjonktürü böyle bir para politikası vasıtasiyle idare etmek İstediği anlaşılmaktadır. Fakat bu işin. Merkez Bankasının gitmek istediği yoldan başarılmasının mümkün olacağı pek kat! değildir. Bir kere kredi açılmasında yapılacak tahdidat, kredi fiyatlarını yükseltecek, obll-gasyon faizlerini arttıracaktır. Kredi fiyatlarını yükseltmeden kredi tahdidi ancak bankalar haricinde yapılan kredi muameleleri lehine o-labilir.
Faiz haddlnin yükseltilmesine îs-veçtekl iktidar partisi hiç taraftar gözükmüyor, iktidar partisi, memlekette faiz haddini yükseltmekteııse plânlı iktisada daha fazla giderek inşaat ve endüstrilere yapılan sermaye yatırımlarını takyit etmeyi daha münasip bulmaktadır. Bu arada ithalâta verilen kredilerin de azaltılması düşünülüyor. Memlekette mümkün olduğu kadar fazla mal bulun-
Kısa Haberler
İspanya Franaaya üzüm ihraç ediyor
★ Paris (Hususî) — 8 haziran 1950 de iki memleket arasında İmzalanan ticari anlaşmaya göre, Fransız İthalâtçıları 1 ağustostan sonra ispanyadan 600 ton taze ”ınua-cat” üzümü alabileceklerdir, îrlnndamn ithalâtı
A Dublin (Hususî) — ithalât kanunlarına göre İrlanda hükümetinin yaptığı siparişler arasında 500,000 çift ipek ve sunî ipek çorap, 2 milyon yarda kare yün kumaş ve taranmış yün vardır.
HlndHtanın İktisadi durumu
> Yeni Delhi (Hususî) — Yeni Maliye bakanı Mr. C. D. Deshmtık-hun Hindistan Parlâmentosunda söylediği gibi, Hindlstanın İktisadi durumu ”güç, fakat ümitsiz” değildir. Bakanın söylediğine göre, para sahasında kayde değer bir ilerleme başlamıştır ve itimadın avdet edeceği ümit edilmektedir. Hükümet, ellerinde olmayan bazı ciddî haricî sebepler dolayı-siyle durumun kötüleşeceği ihtimalini de göz önünde bulundurmaktadır. O takdirde acele yardım kuvvetlerinin bulunması lâzımdır.
Milletlerarası fırıncılık ve şekercilik sergisi
ğr Zürich (Uçakla) — İsviçre Fırıncı ve Şekerciler Birliğinin kararına göre, 2-17 haziran 1951 de Lu-gano şehrinde milletlerarası bir sergi açılacaktır. Bu sergide fırıncılık ve şekercilik sanatında ne gibi teknik İlerlemeler olduğu gösterilecektir.
Sao Paulo pamuk tasnifi
ğr Sao Paulo (Hususî) — 26 temmuza kadar toplanan pamuğun tas-. nlfi, resmî olarak yapılan tahmine göre, 126.507 ton kadardır. İtalyan yünleri için talep
★ Milano (Uçakla) — Askerî maksatlarda kullanılmak üzere Italyan fabrikaları yün iplikleri için mütemadiyen sipariş almaktadır. Gayri resmî mehafilden öğrenildiğine göre talepte bulunan memleketler arasında Yunanistan ve Yugoslavya da vardır.
Britanya daha ucuz fiyatlar koyduğu halde, Italyanm daha kısa bir zamanda malları sevketmeyi kabul edişi müşterileri ltalyayn doğru çekmiştir.
Almanyaya gönderilen Amerikan gümüşü
ğ’ Frankfurt (Hususî) — 1.200.000 mark değerinde dokuz ton gümüş külçesi Amerikadan Hamburg limanına bir şileple getirilmiştir. Bunlar Batı Almanya endüstriyel firmalarında kullanılacaktır.
Resmî makamlar bu maddenin yeni Alman paralan basılmasında kullanılacağı haberini tekzip etmiştir,.
İspanyada turistlere kolaylık
Madrlt (Husus!) — Turistler İçin yeni döviz, çekler, para havalesi ve hariçten İspanya vatandaşları İçin transfer kurları tesbit edilmiştir. Bu iş yeni ecnebi döviz piyasasının açılması üzerine Ispanya Ecnebi Kambiyo Enstitüsü tarafından yapılmıştır.
Şimdilik, sterllng 110.32 peçeta ve Amerikan dolan da 30.40 peçetedir.
Borsada ecnebi para piyasası yeni açıldığı için pek fazla İş yapılamamıştır.
durmak için yapılmakta olan fazla ithalât, bankalardan kredi talebini arttırmaya geniş mikyasta sebep olmuştur. Fakat kredi takyitlerinin ithalâtın finanse edilmesine de teşmil edilip edllmlyeceği dış politikanın inkişafına bağlı görülmektedir.
Tütüncüler Kongresi
Tabiatın korunması
Perşembe günü Ankarada açılacak
Kongreye büyük ehemmiyet veriliyor
İzmir, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Perşembe günü Ankaiu-da Ticaret Bakanlığı salonunda açılacak olan Tütüncüler Kongresine iştirak edecek delegelerden büyük bir kısmı bugün îzmirden ayrılmışlardır. Yarınki uçakla hn roket edecek olan delegelerle birlikte Eğeden 35 kişi Ankara toplantısına katılmaktadır. Bu kadar Önemi haiz bir kongre memleketimizde İlk defa toplanmaktadır. Kongrede söz alacak olan müstahsillerin Ege tütün piyasasının en geç aralık iptidasında açılmasını, tütün yüzde 5 lerinin en faydalı bir şekilde kullanılmasını temin edecek bir karar alınmasını Istiyeceklerl öğrenilmiştir. Tacirler ise tek parola o-larak “satış bahsinde hükümetin yardımını ve diplomatik yol İle yapılacak teşebbüslerle Türk tütünlerine
Sebze ve meyvalarm nakli kolaylaştırılacak
İzmir, 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor — İzmir® gelen meyva ve sebzelerin Afyon hattı üzerinde 3 gün trenlerde bekletilerek bozurlması hiı çok kabzımalların şikâyetini mucip olmuştur. Bu konu İle ilgilenen Ulaştırma Bakanı, gönderdiği telgrafta bundan böyle meyva, sebze nakliyatının yolcu trenleriyle yapılarak yollarda bozulmasına mâni olunacağını bildirdi.
Üzüm hakkında bir karar
İzmir, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının tensibi ile 9 numara üzümün rütubet derecesi 15 e İndirilmiştir. Borsada satılacak üzümler seyyanen 15 dereceden daha fazla rütubet göstermiyecektlr. Borsada muamele sırasında kasden ıslatıldığı tesbit e-dilen üzümler muamole görmedikten başka alâkalısı hakkında kanunî muamele yapılacaktır.
Şehir Hatları îşletmesj Müdür Muavinliğinden
Enternasyonal Turizm Acenteliği Bürolan açmıştır. Sayın dost ve müşterilerine saygı ile arzeder. Tekmil memleketler için
Emekli nîshak İlhan BAHAR,,
Beyoğlu, istiklâl caddesi No. 319 PELBflR Mağazası
(Elhamra Sineması karşısında. Telefon: No. 41982
UÇAK. VAPUR ve TREN
Yolcu biletleri verilir.
Bilet Satış ve Danışma Yeri :
BOSTON ve FİLADELFİYA
FERN - LÎNE - NEW-YORK
Limanımızda bulunan FERNCAPE vapuru, doğru NEIV-YORK -
limanlan için eşyayi ticariye yukliyecektir 27 Ağustosa doğru limanımızda
FER
aynı limanlar için eşyayi ticariye kabul edecektir
FAZLA TAFSİLÂT ÎÇİN: Galatada, Veli Alemdar Hanında 203 No. da SCANDSHİP
Acenteliğine müracaat — Telefon : 4 2 2 2 1
N D vapuru
beklenen
N L A
Alman ve Avrupa piyasalarını açması itibariyle bu vadide çalışmalar is-tlyecekleıdlr. Kongrenin gayet çetin olacağı anlaşılmaktadır.
Ankaradan akseden haberlere göre Ekonomi ve Ticaret Bakanı bu kongrenin neticelenmesini müteakip İzmir© gelecektir.
Kalay fiyatları yükseliyor
Kalay fiyatları yükselmekte devam ediyor. İnğiltere ve Holanda kalay siparişlerini tahdit etti. Bu hareket piyasamıza tesir ediyor ve fiyatlar yükseliyor. Çubuk mallar 10 lira, külçe kalaylar 960-970 kuruş arasındadır.
Balmumu piyasasında durgunluk
Balmumu piyasası durgundur, istihsal bölgelerinde ve piyasamızda mal azalmıştır. Karadeniz malları 325 Anadolu mallan 320 kuruştan muamele görmektedir.
Kahve fiyatları düşüyor
Evvelce de yazdığımız gibi mevsim sıcakları kahve istihlâkini azaltmıştır. Bu bakımdan fiyatlar düşmektej dir. 5 numaralı mallar 725-730. 3 numaralı mallar 740 kuruştan muamele görmektedir.
Fındık piyasası
İstihsal bölgelerinden piyasamıza gelen haberlere göre bu yıl fındık toplama günü 3 ağustos olarak tesbit ve ilân edilmiştir. Malûm olduğu üzere bu tarihten evvel fındık toplayıp piyasaya arzedilemez.


i

Yazan :
İnsan ruhunda esasen mevcut olan "tabiatı koruma duygusunun şuurlarmış bir fikir halinde ortaya çıkması ve milletlerarası bir anlayışa mazhar olarak tatbikata intikal etmesi, 19 uncu yüzyılın önemli kültür hâdiselerinden birini teşkil eder. Ancak, bu doğuşun ve oluşun anlayışsız ve geleceği düşünmlyen hodgâm bir istismarın menfi bir reaksiyonu olduğunu da bilmemiz lâzımdır.
Medeniyet ilerledikçe yer yüzünün manzarası değişmektedir. Bu değişik-ilkte tabiat üzerinde çalışan çeşitli iktisat kollariyle, muhtelif endüstri şubelerinin de büyük rolü olmaktadır. Düzensiz ve düşüncesiz müdahaleler, tabiatta mevcut olan ahengi bozmakta ve yeryüzünü süsleyen bitki ve hayvan varlıklarını gün geçtikçe n-zaltmaktadır. Türlü tabiat parçalarının Ölçüsüz insan müdahalelerinden korunması, bakımı, bozulan ve kaybolan eskinin iade ve ihya edllmosl işleri, tabiatı korumanın vazifesini teşkil eder. Tabiatı koruma, bu vazifesini yapabilmek için bir taraftan halkın tabiatı sevme ve koruma hususundaki temayüllerini terbiye ve inkişaf ettirmeye çalışır; diğer taraftan da kanuni mevzuata dayanmak suretiyle memleketin muhtelif bölgelerinde kendi görüşlerine uygun bulduğu mıntaka ve motifleri seçerek bunları özel bir idareye tabi tutar. Bu suretle yurt tabiatını bakir hüviyetleriyle ve çeşitli örnekleriyle gelecek nesillere intikal ettirmenin imkânlarını sağlamış olur.
Koruma konularının seçilmesinde hâkim olan dürünce, yerine göre tarihî. ilmi, turistik, estetik, sıhhi ve benzeri mahiyetindeki düşüncelerdir. İlmi vç tarihi maksatlarla ayrılan sahalara “mutlak tabiatı koruma mıntıkası,, denir. Bu gibi yerlerde mm-takanın bakir hüviyeti sıkı surette korunmak istenir. Buralara girip çıkma, ancak hususi izinle olur. Halbuki estetik v© turistik düşüncelerin ağır bastığı hallerde ise, korumaya ayrılan mıntakaya “Mili! park” adı verilir. Milli parklar, halkın girip çıkmasına, eğlenip dinlenmesine açık tutulan yerlerdir.
Şu sayılanlardan başka bir de yer yüzünün münferit vaziyette kalan bazı özellikleri vardır ki, bunlar, tarihî değerleri, nadir bulunmaları ve yapı-
Ticaret Ofisinin elindeki mallar
Kalay, teneke ve kanaviçe gibi mallar piyasaya çıkarılıyor
Ticaret Ofisinde tasfiye işleri devam etmektedir. Ofis e-linde bulunan kalay, kanaviçe, teneke gibi maîlar piyasaya arzedilecektir. Yalnız bu malların birdenbire piyasaya sürülmesi riyaların süratle düşüşüne meydan vereceğinden bu malların peyderpey piyasayu sürülmesi temenni edilmektedir.
İstanbul Teknik Üniversitesi
Makine Fakültesi Dekanlığından :
Fakültemizin YÜkaek Matematik Kürsüsünde 2. Fizik Kürsüsünde 1, Su Makineleri Kürsüsünde 1 ve Takım Tezgâhlan Kürsüsünde de 1 asistanlık açıktır.
Taliplerin üniversitemiz asistan yönetmeliğinin 3. maddesindeki şartları haiz olması lâzımdır.
Müracaatların en geç 28.8.1950 tarihine kadar dekanlığa yapılması ve 31.8.1950 perşembe günü saat 9.00 da yapılacak lisan imtihanı için fakültede hazır bulunmaları ilân olunur. (10755)
Doçent Dr. Salâhaddin İnal
lurının hususiyetleri dolayısiyle enteresan görülen tabiat motifleridir. O-rljlnai olmaları bakımından özel bir muameleye tâbi tutulurlar ve “tabiat âbidesi,, adını alırlar.
Geniş mânasiyle tabiatı koruma konusu içine giren bir de “manzara koruması,, vardır. Gayesi aynı olmakla beraber çalışma sahası bakımından tabiatı korumadan ayrılır. Manzara koruması, umum memleketi ormanları, tarlaları, sulan, yollan, türlü tesis ve meskenleriyle bir bütün olarak ele alır. Korumaya çalışır. Bu kaygının mahsulü olarak ortaya çıkan “manzara mimarisi., arkltekto-nik bir görüşle hareket ederek arazi güzelliğinin toplu ve ahenkli bir sentezini yapmaya çalışır.
Biz TÜrklcr, tabiatı çok seven ve ona saygiyle bağlanan bir milletiz. Ancak itiraf etmemiz lâzımdır kİ, bu hasletimiz eskiye nispetle azalmış bulunmaktadır. Çıplaklaşan dağlarımız, çoraklaşan ovalarımız, bakımsız tarlalarımız bu gerçeğin hazin birer şahididirler. Yurdumuza süs ve servet olan değerli av hayvardanmıztn çeşitli ve nâdir balıklanmızın gün geçtikçe azalması ve hattâ bazılarının kökünden kazınması, tabiata karşı olan bağlılığımızın çözülmüş ve sarsılmış olmasındandır.
Köy ve şehirlerimizin arzettikleri perişan manzara, tabiat, yurt ve yuva güzelliğini takdirdeki ölçülerimizin kısırlaşmış ve estetik zevklerimizin zayıflamış olmasiyle ilgilidir. Bizim tabiatı koruma hususundaki büyük ihmal ve derin gafletimize karşılık, diğer memleketler bu alanda çok daha önceleri, hem de plânlı bir şekilde çalışmaya başlamışlardır. Birleşik A-merika Devletlerine alt ve sahası İstanbul, İzmit, Bursa, Bilecik illorini.n umum sahasına eşit olan Yellovston Mili! Parkının 1872 yılında kurulmuş olması, bizim için ibretle karşılanacak bir hâdisedir. Tabiatı korumaya bazı Avrupa memleketlerinde o derece önem verilmiştir. Bu konu, yüksek tahsil mUesseselerinde bir ders olarak okutulmaktadır. Bu memleketlerde bütün bölgeler lokal hususiyetler gözönünde tutulmak şartiyle manzara mimarları tarafından birer tablo gibi işlenmektedir. Bazı İleri memleketler, devlet sınırlarını aşarak bu alanda karşılıklı anlaşmalar bile yapmışlardır. Bu anlaşmalarda muhacir kuşların ve Pasifiktekl balinaların avlanmaları ve Hattâ bazı deniz kuşlarının zarar görmemeleri-için deniz sularının teknik tesis ve vasıtalarla yağlanmak suretiyle klrletllmemesi hakkında tedbirler aJacak kadar ileri gitmişlerdir.
Görülüyor ki tabiatı koruma, canlı ve cansız bütün âzasiyle tabiata ve dolayısiyle yurdun güzellik ve özelliklerine karşı gösterilen İlginin ve bu uğurda sarfolunan emeğin canlı bir ifadesidir. Fakat bunun üstünde olarak tabiatı koruma, memleket kültürünün ve millî terbiyenin de ilk bakışta bir miyarıdır. Bu itibarladır ki, üzerinde durduğumuz konu, devletin ve milletin çok yakından ilgi göstermesi gereken milli bir meseledir.
Birleşmiş Milletlere ait UNESCO teşkilâtı, memleketimizi bu hususta harekete teşvik için teşebbüse geçmiş bulunmaktadır. Bütün dünyanın çoktandır ktılmış bulunduğu bu medenî harekete bizim de mautlaka İştirak etmemiz icap eder.
7/VIII/1950 Pazartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Kapanış
KugUn
Bugün
İstanbul
Adana Ticaret Borsası
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Eskişehir Ticaret Borsası
İskenderiye Borsası
Ecnebi Tahviller
İstikrazı İstik razı
Mamule
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Pamuk Pamuk Pamuk l'umuk Pamuk
20/21 18/21
Akalu Akala Akala yeril veril
Lonokoll) sıra) çıplak)
Kapanış
Trabzon Ticaret Borsası
İkramiyen tahviller 1933 Ergaul .......
1938 ikramiyen ....
Milli 1941 1941
U2
Üzüm çekirdoksls No.û
İncir A serisi No, 8....
B Borls) No. 10b Akala I ....
âlcaln II ......
Akala LU yerli ...........
yağı (rafino) .. çekirdeği ......
Pamuk ( Kan lan=‘l'allan) Anhmounl Kısa elyafb F/G Karnek Usun elvafh F/G
Nebati Yııftlııri Zeytinyağı (E.E. Bunamyağı (Raf. Ayçiçeği (Raflno Fındık yağı (Çürük ı
Hafta başında çekirdeksiz üzüm piyasası hararetli açılarak fazla muamele kaydedilmiştir. Ayrıca eylül teslimi 25 ton 9 numara 55 kuruştan satılmıştır. Piyasa hafta başındaki görünüşü ile sağlam ve isteklidir. Alivre pamuk piyasam nispeten hararetli geçmiş, hazır pamuk piyasam ise gevşekliğini muhafaza et-mlştlr. Pamuk çekirdeği piyasası sağlam görünmektedir.
Altın piyasasında durgunluk devam ediyor. Fiyatlar eski vaziyetini muhafaza etmektedir. Dün cumhuriyet altını üzerine d© biraz muamele olmuştur. Fakat fiyat düşüktür.
Piyasada keten tohumu satışları İlerleme kaydetmiştir. Diğer yağlı tohum maddelerinin fiyatları da yükselme iatldadındadır.
Fasulye, sade yağ gibi maddelerin fiyatları da yükselmeğe mütemayildir.
liuru Moyvalnr ı
Fındık (kabuklu stvr!)
Fındık (İç tombul) .... C«vl> (kabuklu) .......
Çovl» (İç natürol) ...
34.— Nom
30.- "
20 (21
18/21
8İVS1-Erzurum L ıı.-vıı 1 11 111
•s
Demiryolu
t*) Günüudo Boruaüa muamolesi LcuıcU vüHuıoınig Uıbvliai vu e a bu m uj aız vo Uücplero ^uro tuu>yuu vdeu uıknbl plyauu dozerleri.
İlam derileri
Sığır salamura (luuıap) Ki. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurunu Idloau
Buğday yumuşak
Buğday sert
Arpa ..........
Tuğh tuhıınılnr ı
Ayçiçeği tohumu
Keton tohumu .............
Kendir tohumu ............
dunum .....................
Yer fıstığı kabuklu -----...
Ouluıma Hum Muddelorlı i’irtilı (ana mal) .......
Tiftik (Natürel) ........
Yapak Iralcyn (Kırkım)
Müdafaa l • ••eeee* Demiryolu IV Demiryolu V 1949 Ikramiyell Diğerleri Demiryolu VI Kalkınma 1
•• 11 •••••••
FINDIK
a) %öü randımanlı kabuklu tombul .....
ö) iç sıra kontrollü
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.)
Buğday Dfla ...........
Arpa yemlik (dökme) ....
Mısır nan (çuvalı) .....
Faauiya tombul .........
Fasulya Çalı aort ......
Küşyeml ................
Mercimek kırmızı kabuk. Morcimek yeşil .........
Nohut natürel ..........
KAMBİYO
istanbu 1 Borsası
Açıiıi) Kapanış
1 Sterllng 7.88 7.89
100 Dolar 282 25 282.20
100 fer Frang) 0.80 0,80
100 İsviçre fe'r ... 64.S7 64.67
100 Boiç fe'r Ö.60 5.60
100 Ibvoç Kr...«M 54.12.b0 54.12.00
100 Florin 73.68 10 73.68.40
100 L/Irct ««•••••o» 0 44.128 0.44.128
100 Drahmi 0.01 H7S 0.0J.876
100 Uscoudos ... 0.73.90 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yeri Gr 0.08 0.12
Külçe Deguiia — —
Cumhuriyet ... 34 70 —
37.40 38.20
Hamit 31.25
Gulden 33 43 35.25
••••••••••• 43.80 48.7b
Fransız kok —
Napulûon LL) M
taviçre — —
Nevv-Yurk'tu ı onsu: | 30
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
Gümüş Gr — —
Plâtln M 10- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
236.JÜ.V) İsviçre Frangı
Durumu En aşağı En yu kan
lürk Lirası 1.— l.ıO
Dolar 4 33 4.34
Sterlin^ 10 7b 10.90
Fransız Frangı 1.10 1.10
T.C. Merkez Bankam .... Türkiye İş Bankası .....
Türk Ticaret Bankam M.. Arsl&n Çimento ........
Şaelt Değirmencilik MIII1 RcuflÜrnnB .......
Müdafaa
• •
, Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 20.60 20 20
Anadolu D.î. Tertip A/Ö. U2.50 UL-
•» ° ’• o. '• ’• 22.30 63- jr 69.- 67.50
“ „ Mümes. Senet.
Son Kapanır;
New-York Borsası
Dün Etki kur
Huğdu* (Busell=:Sent)
Sert Kıs mahsulü No. 2 — 263.— 234 1/4 363.— 234.-
Kırmızı ’• •• No. 9
Pamuk Mlddling (Llbresl=Sent)
HeK l nı «•••••••••••••«•••«•••«•••«•••••t• 37.06 38.84
Aralık 37.10 38.8* 38.80
Mnjrt •»••••••«»•«••» «••(«•*••••• •»••• • •••••• riftlk (LlbroslsScnt) •(«e^..e. 37.16

Taknas No 1 — *

Fındık (Libre«İ=Sont)
Kabuklu yeril İri — —
•• ••
Lovnnr lo İthal malı —...
Ekstrrı İri İç İthal malı Kyru Üıum (L1bresl=Sent) 44.- 40.-
Thompson çeklrdeknUı «seçme ... Keten tohumu (Buşell=Dolax) ... D V4 U V4
M İn ncuuoiis 8.22 8.83
Kalay (Llbresl=Sent) 95.50 95.-
Levhu-tcncko (100 libre dolar) 7.30 7.30
Keton tebump (Tonu —Sterllng) 65.—
»a a •• a •• a a aa ae a 63.50
— 64.—
riniu İyi mul (Llbresl=Flyat) ’• Sıra mal) '• "
Tün Anadolu '• *•
İTakva “ '•
Sayfa 6
TENİ İSTANBUL
S Ağustos 1950
CİLDİNİZ ÇAMAŞIR DEĞİLDİR.
415 sayılı motosiklet sahibi
JVecmeddln CeHto/JZu
İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi Mezunlar Cemiyeti Murakıplar heyetinden:
3 adet Facit marka Elektriksiz Hesap Makinesi pazarlıkla alınacaktır.
İsteklilerin 21/8/1950 günü saat 15 e kadar müracaat veya teklif göndermeleri. (10645)

CİLDİNİZ ÇAMAÇIR DEĞİLDİR.

HAMİYET i
YİJCESESj»
ndla-uet çe&İt.
Devlet Üretme Çiftlikleri
Merkez Atelyesi Müdürlüğünden:
GAZI
Güzel ve faydalı ilânlar YENİ İSTANBUL’da çıkar
45
adet
BENZ
1
marka
beygir 6 silindir çalışır vaziyette
FIAT
1
M
24
4
M
MARELLÎ ”
1
O
85
W
6
çalışmaz "
91
HANOMAG ”
1
45
99
4
99
EL VE
1
»
»
10
1
99
cumartesi günleri 10-12
Aşağıda cinsleri yazılı 5 adet kullanılmış deniz motörü toptan satılacaktır.
o »»
n m
çalışır ”
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş UMUM MÜDÜRLÜĞÜNDEN:



Motörler hafta günleri saat 10-17, arasında Paşabahçedekl fabrikamızda görülebilir. Alâkalıların 31.8.1950 tarihine kadar tekliflerini umum müdürlüğümüze veya Galata Perşembe Pazan, Samur Sokak îş Handaki mubayaa büromuza tevdi etmeleri rica olunur. Müessese motörler! dilediği şekilde satmakta veya satıştan tamamen sarfınazar etmekte serbesttir.
Beyaz sabun yerine
PURO
Tuvalet sabunu kullanınız k J
ZAYİ — İstanbul Belediyesinden almış olduğum 415 numaralı motosiklet plâkamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü olmadığını ilân ederim.
12 ağustos 1950 cumartesi günü saat 15.30 da Ankara Ticaret lisesinde İdare Heyeti hakkında görüşmek üzere Genel Kurul fevkalâde olarak toplanacaktır. Azalann teşrifleri rica olunur.
Nisap olmadığı takdirde aynı yerde 19 ağustos 1950 cumartesi günü saat 15.30 da toplantıya devam edilecektir.
Illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
SAYIN DOKTORLARA
CONSORZİO NEOTERAPÎCO NAZÎONALE ROMA
i
i
Eucardina 30 cc. Gouttes
Fenizina 20 comprimes
Neofosfar 16 amp. 1.5 cc.
MÜSTAHZARATINDAN
Camphosulfonate de Cal-cium Extrait fluide d’au-bepine chlorhydrate d’e-phedırine aelde valerique Phenylquinollncarbonate de plperazine 0 gr, 50 Slmple, Arsenlcal, leci-thLne
Satışa arzedilmiştlr.
TÜRKİYE MÜMESSİL t:
Pedrelli Ticaret Türk Anonim Ortaklığı
P. K. 1352
Tel; 40887
HAC SEFERLERİNDE EN BÜYÜK TENZİLÂT
Dört Motorlu Amerikan Dev Uçaklarıyla rahat koltuklarda oturarak
7 saatte Îstanbul-Cidde
GİDİŞ-GELtŞ

LİRA
Müracaat yeri:
İstanbul, Galatasaray Meydanı
TÜRK EKSPRES
(Eski ANTAŞ) Tel: 43194
Seyahat ücreti, Türkiyenin her tarafında Ziraat Bankası, Yapı ve Kredi Bankası şubelerine yatırılabilir
DEUTSCHE LEVANTE - LINIE, Hamburg
l\\l w \ (
\W\
\\ \ V
V I w
W I X .

I

/

f *


Bu ayın 9 unda Umanımıza gelmesi beklenen LUCY ESSBERGER vapuru ANVERS - ROTERDAM -HAMBURG ve BREMEN için DOĞRU POSTA eşya yükliyecektir.
ATLAS LEVANTE LINIE, BREMEN
Bu ayın 9 unda limanımıza
C 'a"-'—-'—•t-ti gelmesi beklenen
JÜPİTER vapuru
\ \\ Km ANVERS - ROTERDAM -
Jpk HAMBURG ve BREMEN
İçİq DOĞRU POSTA
V| eşya yükliyecektir.
N.E.P. PIRAEUS SHIPPING Co., Piraeus
Bu ayın 10 unda limanımıza gelmesi beklenen
M A R I A vapuru PÎRE için DOĞRU POSTA eşya yükliyecektir.
M A R t T I M
İzmir
Atatürk caddesi 126 Telefon; 59 - 56
K 0 N T U A R
İstanbul
Galata, Hovagİmyan Han Telefon: 10568


y
w
y
y
F
CİLDİNİZ ÇAMAÇIR DEĞİLDİR.
Beyaz sabun yerine
PURO
TUVALET SABUNUNU KULLANINIZ
100 de 100 Sofi».
ZAYİ — Nüfus cüzdanım kaybolmuştur. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Kalyoncu Mahallesi KordelA sokak No. 11, 1335 doğumla
Van ger oğlu Lef ter Papadopulo
— VARTA —
AKÜMÜLATÖRLERİ
Yüksek kalitesinden dolayı bugünkü şöhretini kazanmıştır
OTOMOBİL - KAMYON - OTOBÜS DENİZ MOTÖRÜ, TRAKTÖR, RADYO için tam emniyetle kullanacağınız
Yegâne aktlmülâtör VARTA’dır. Muhtelif ölçü ve amperajda 6 ve 12 Volt akümülatörlerimiz gelmiştir. Fiyatlarımız üstün evsafına rağmen rakiplerinden ucuzdur.
Yeni fiyat listemizi isteyiniz. »
YAKUP S0YUGENÇ
Karaköy Palas karşısında No. 86 Galata-Istanbul Tel. 42046

Comments (0)