8 Haziran 1950 — Perşembe

SİYASİ İKTİSADİ
Sayı 190 — 10 kuruş
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
A
A

Abone : Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketlor iki «nıslidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden : HABİB EDİB TOREHAN
İlânlar: 6 nci sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
îç politika
Grev hakkı ve millî kalkınma dâvalarımız
D a§BAKAN Adnan Menderes’in 20 ® mayıs 1950 de söylediği program nutkunda grev hakkı konusuna da yeı verilmiş ve bu hak, tabii bir hak olarak gösterilmiştir. Bu konunun, seçim pınpagandası günlerinden çok önce son Millet Meclisi'nde de ele alınmış ve münakaşası yapılmış olduğunu diyoruz. İktidara ezici bir çoğunluk.h geçtikten sonra. Demokrat Parti nin aynı fikirde ısrar etmesini tabii görmek lâzımdır.
Yalnız işçileri ilgilendirdiğine göre, grev hakkının tabii haklar çerçevesi içine giremiyeceğini anlamak güç değildir. Çünkü, fikir hürriyeti, mülkiyet hürriyeti, vicdan hürriyeti. ilh., gibi hakların tabii birer hak oluşu, sosyal topluluğu geniş bir ölçüde kucaklamasından ileri gelmektedir. Bunun neticesi olarak tabii bir hak. istisnasız, her vatandaşın hakkıdır ve buna hiçbir kudretin el sürmemesi lâzımdır, Halbuki grev hakkı’nda, bütün tabiî haklarda bulunması gereken bu Istisnasızlıktan» bütün yurd-daşlan içine alıştan, eski bir sözle şünıuTden eser yoktur. Onun için grev hakkı, tabiî bir hak olmaktan ziyade, bir zümre hakkı, bir sınıf hakkı, kestirmecesi, bir sınıf imti-yazı’dır.
Sınıf imtiyazları, ister istemez, sınıf devletini yaratır. Demokrat Parti, henüz işbaşına geçtiği için, icraatının hangi istikametlerde gelişeceğini, şimdiden kestirmek imkânaızlir. Bu bakımdan biz, sosyal imtiyazlara karşı yıllarca başariyle güreşmiş bir partinin. sınıf imtiyazlarını destekliyerek. sınıf devleti kurmak arzularına kayacağını kabul etmek istemiyoruz. Bu görüşümüzün sebepsiz olmadığını hemen söylemek isteriz. Artık bugün her Türk vatandaşı bilir ki, demokrat idare sisteminin ruhu, temeli halk iradesi’dir. Zaten yeni iktidar partisi de bu iradeden doğmuştur ve onun için kendisini bu iradenin meyillerine göre ayarlamak zorundadır.
Halk iradesi seçimle belirir. Millet, güvendiği vatandaşlara, kendi adına hüküm sürmek için, yetki verir. Bu yüksek yetkili vatandaşlar bir araya gelerek, millet adına faaliyete geçer, kararlar verir ve bu suretle meclisi ı parlamento'yu) kurmuş olurlar. Demek oluyor ki, halk iradesinin tam mânasîyle dile geldiği yer meclis’tir. Bu herkesçe bilinen şeyin, hukuk prensiplerinin münakaşası bakımından. kendine göre büyük bir ehemmiyeti vardır. Her vatandaş, oy pusulasını sandığa atmış olmakla, meclisin topluluk hayatımızdaki egemen roll.aü kayıtsız ve şartsız kabul et-nnş sayılır. Bundan da anlaşılıyor ki, milli hayatın bütün dinamik kudreti mecliste toplanmıştır ve sosyal varlığımızda ondan üstün başka bir kurul yoktur.
Meslekleri ne olursa olsun, seçimlere her vatandaş katıldığı için, bütün dileklerimizin gerçekleşmesini mümkünleştiren yollan yalnız ve yalnız mecliste aramak lâzımdır. Meclis yetkisini kabul eden bir vatandaş başka türlü hareket edemez. İşte grev hakkı adını verdiğimiz İmtiyaz, burada, halk İradesi prensipine gözle görünecek kadar bir aykırılık teşkil etmektedir. Sözgelişi: Biz bir taraftan halk iradesi fikrine inanarak sandık başına gidiyor ve güvendiğimiz vatandaşa bizi temsil etmek yetkisini veriyoruz, öte taraftan da meclis yo-llyle yapılması gereken işlerimizi, sanki meclis yokmuş gibi, kendi başımıza görmiye çalışıyor ve grev silâhını kullanıyoruz. Biz, kendilerine güvendiğimiz vatandaşları meclise göndermişsek, onların verecekleri kararlarla yetinmeliyiz. Hem meclis, hem kendi başımıza hareket, doğrusunu isterseniz, demokrasi kavramına blrtürlü sığmayan bir şeydir.
Demokrasilerde meclisten t parlamentodan) başka halk yetkisinden doğmuş bir kudret olmadığına göre, sınıf ve zümre iradesl’nden gelen başka bir kuvvetin de, tazyik vasıtası olarak kullanılmasına yer yoktur. Çünkü, halk iradesi başka, sınıf ve zümre İradesi gene başkadır. Parlamento; milleti bir bütün olarak düşünür ve onun İçin Kars’tan seçilen milletvekili, teori bakımından, Edirne, İstanbul, İzmir, ilh., vatandaşlarının da vekili sayılır. Zaten halk iradesi sözünden çıkan mâna da budur. Bir başka deyişle; halk İradesi, ne Srnısun vilâyetinin, ne Hatay vilâyetinin, ne de Kırklarell vilâyetinin, ilh., iradesi değildir. Böyle bir tezle baş-lıyarı demokrasi sisteminin yarattığı kanunlarda da aynı ruhu aramak zorundayız,
Demokrasinin hukuk kaynakları, kuıulmuş sosyal düzeni gozönünde tutmak şartiyle, vatandaşların ana-haklan’dır Buna tabii haklar adını verebileceğimiz gibi, insan hakları da diyebiliriz Fakat her hak, aynı zamanda, bütün topluluğa karşı tam bir sorumluluk ifade eder, Ana-hak-hn da böyle anlamak lâzımdır. Sınıf vı zümre haklariysc, bcllibaşlı halk y nlariyle ilgili olduğu için, tabii h. ların dayandığı bütiınlük prensi inden mahrumdur. Dâva böyle o-luııca, grev hakkını tabii haklar çerçevesi içinde incelemeye imkân yoktur. Bu, olsa olsa, bir hak değil, bir sınıf imtiyazı olabilir Halbuki, halk bütünlüğü, halk İradesi fikrinden ba ka bir şey olmıyan demokrasilerde sınıf imtiyazlarının yeri olmama-
M. NERMİ
Antidemokratik kanunlar
süratle değiştirilecek
IÇ SAYFALARDA
Oenevrede
Dünya sulhu uğrundaki
prog
hakkında
C. H. P. Meclis
Grupunun
tebliği
istiyor
C.H.P. Meclis Grupu bu
General
Paris toplantısında
Pîastiras, Kıbrıs Yunanlılarının
istediği yardımı dün reddetti
Değiştirilecek olan
idare âmirleri
Başbakanın dış politikamız hakkında beyanatı
karşı vaziyetimizi izah etti
muarız ol
M. Savunma Bakanının
verdiği beyanat
■ Jl
Dillere dolanan mübadillere em-metruke tefvizi hesaplarının da baştan gözden geçirilmesi. Seçimlerden önce ve seçimler sı-
Acheson, Almanyanın
dair Adnan Menderes, Hükûme Atlantik Paktı ile sağlanan u güvenliğe bağlanacak bir Ak-savunma sisteminin kurulma
silahlandırılmasına muarız
Sağlık Teşkilât» paviyonunun temeliniatıyor
Pîastiras Avrupa Konseyinin
Menderes, Sovyetler Birliği ve batı devletlerine
çelik kay. projesine iştirak etmeği kabul etmediği takdirde. lngiltereye Marshall yardımı yapılmaması yolunda Kongrede ileri sürülen teklifi Achesoh reddetmiştir.
Paris, 7 A.A. (AFP) — Geçen 31 mayıs çarşamba günü Parise gelen Türkiyenin yeni Dışişleri Bakanı, Fransız başşehrinde, ileride fevkalâde semeresi görülecek ağır işlerle dolu bir hafta geçirmiştir.
Köprülü, evvelâ Avrupa İktisadi İşbirliği Konseyi ile Avrupa Konseyi Bakanlar toplantılarına iştirak etmiştir.
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Batı Avrupa diplomatlarının birçoğunun Pariste bulunmalarından faydalanarak kendileriyle tanışmış ve mühim görüşmeler yapmış, bir yandan da sırasiyle Fransız Cumhurbaşkanı, Hükümet Başkanı ve Dışişleri Bakanı tarafından kabul edilmiş ve bu üç temasta da Türkiye ile Fransa arasındaki meselelerde tanı bir görüş mutabakatı olduğu neticesine varılmış ve nihayet Köprülü, General Pîastiras ile Türkiye ve Yunanistan büyükelçilikleri tarafından diin yayınlanan tebliğle ehemmiyeti belirtilmiş bulunan uzun görüşmelerde bulunmuştur. İki hükümet Türkiye - Yunanistan münasebetlerinde yeni bir hamle yapmak tasavvurlarını resmen bildirmişlerdir.
sayıyor”
VVashington 7 - A.A. (Reuter) — Bugün haftalık basın toplantısında demeçte bulunan Birleşik Amerika Djşişleri Bakanı Dean Acheson Batı Almanyanın. batının güvenliğini desteklemek üzere, silahlandırılmasına Birleşik Amerikanın duğunu bildirmiştir.
Schurnan’m kömür ve naklarının birleştirilmesi
İdare âmirleri arasında yeni bazı tâyin ve nakiller yapılacağı anlaşılmaktadır. Bu husustaki İlk kararname bugünlerde yüksek tasdiktan çıkacaktır.
Hâlen merkez valileri adı altında Bakanlıkta vazife görmekte olan idare âmirlerinin tekrar valiliklere tâyin edilecekleri ve bu arada bir kısım valilerin değiştirilecekleri anlaşılmaktadır.
Vazifelerinin İfası sırasında demokrasi ile kabili telif olmayan bazı hareketleri görülen bir kısım valilerin emekliye ayrılacaklarından bahsedilmektedir. Bunlar arasında Şefik So-yer. Hâşlm lşcan, Cemal Hadımlı’nın isimleri zikredilmektedir.
Londra, 7 A A. (Afp) — Daily Mail gazetesinin Ankara muhabirine verdiği beyanatta yeni Başbakan Adnan Menderes Hükümetinin Sovyetler Birliğine ve Batılı devletlere karşı tavrını İzah ederek demiştir ki:
“Bütün komşularımızla samimi ve dostane münasebetler idamesini arzu ctmrkteviz. Fakat bu arzunun tahakkuku yalnız bize bağlı değildir. Memleketimize karşı bir Rus tazyikinin her zaman artmak ihtimali olduğunu unutmamak lâzımdır.
Müstakbel bir Akdeniz paktı meselesine tinin, m um i deniz
Londra 7 A A. (Reuter) — Kıbrıs heyetine mensup bir üyenin dün bildirdiğine göre Yunan Başbakanı General Pîastiras, pazar günü Pariste görüştüğü Kıbrıs heyetine, Kıbrıs’ın Yunan Ista nla birleşme meselesinde kararı İngiltere-ye bırakmanın lâzrm olduğunu söylemiş ve Kıbrıs meselesini İngiltere ve Birleşmiş Milletler ııezdinde serdetmek hususundaki yardım taleplerini reddetmiştir.
Ankara, 7 »Hususi muhabirimiz bildiriyor) :
Milli Savunma Bakanı Refik Şevket ince, bugün, gazetecileri kabul ve sordukları lualleıi cevaplandırmıştır
Milli Savunma bütçesinde şekilde tasarruf temin edileceği sualine Bakan, devlet hizmetlerine tahsis edilen paralar üzerinde âzami tasarruf yapılması prenslpinin, mekanizmayı «aramamak ve tekâmül yolunda yürümeyi temin etmek esasına sadık kalmakla beraber ordu bütçesinde de tatbik edileceğini söylemekle cevap vermiştir
Askerlik müddetinin de İki yıla indirileceğini söyleyen Bakan, askerlere, ha tâ bu müddet içerisinde bile kolaylıklar gösterilmek üzere çalışmalara başlandığını bildirmiştir.
Emirerlerinln kaldırılıp knldırılnıa-vacaâı hakkındaki suale karşılık ola-ruk Baltan, bu husustaki kanun ve talimat namelerin, lüzıım ve iht iyaçlar tesblt edildikten sonra, değiştirilerek omirerkrİ mevzuundakl şikâyetlerin onlene acğınl söylem istir.
Bedelli ankcrliğin ihdası ihtimalini katiyetle reddeden Bakan yedek subaylık nta üsüniin de yeni şartlara İntibak -itıı ileceğini, subaylara verilen ayın bedelinin iu^tlnüycceğinl, yalnız rayiç üzerinden değil de maktu olarak verileceğini ve subaylara elbise kuma ı verilmesine devanı edileceğini floyicıniğtlre
Bazı generallerin emekliye sevkedilecekleri bildiriliyor
Ferdin maddî ve manevî imkânlarını serbestçe inkişaftan alakoyan engeller bertaraf edilecek
Mukaddes yıl doluyırdylc hırlstijunlar Koımıya ııkın i'tmrktcflirtar. l.« .ırııde.Fapu, 3U00 kişilik üir hacı kulıicsinı tukdis ederken görülüyor
Şıı semtler arasındaki farka hak azizim!
Öyle, bu tarafta 100 e satılan şeyrl öbür tarafta 150 ye alırsın
Lake Success, 7 (A.A.) — Yirmi senelik barış programı hakkmdaki muhtırasını, dört büyük devlet şefine bildirdikten sonra Birleşmiş Milletlerdeki üye devletler heyetlerine de bildiren Trygve Lie, muhtırası ile birlikte gönderdiği mektupta ezcümle şöyle demektedir:
“Amerikan. Ingiliz, Fransız ve Sovyet Hükümet adamlariyle yaptığım görüşmelerden, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının bütün bu hükümetlerin dış siyasetlerinde başlıca unsur olarak kaldığı ve çıkan bazı ihtilâflar hakkında samimi görüşmelere yeniden başlanılması imkânı olduğu kanaatine vardım.,,
Bu mektubunda Trygve Lie, her türlü hakikî terakkinin başlıca şartının Birleşmiş Milletlerde Çinin temsili meselesinin halli olduğunu belirtmektedir.
Lie. muhtırasında tek veya mınta-kavi mahiyette savunma tedbirlerinin güvenliği temin etmek için gayri kâfi olduğunu söylemektedir.
Genel Sekreter., bütün dünya devletlerini programı desteklemeye davet ediyor
Ankara 7 (Hususi muhabirimiz hlldlrlyor)-Ordu Yüksek Komuta Heyetinde yapılan son değişikliklere dair bugün elde ettiğimiz tamamlayıcı malûmata göre Genelkurmay Başkanlığına Orgeneral Nuri Yamut’ıın tayinini takiben üç ordu komutanı He Genelkurmay Kara, Hava ve Deniz komutanları salı günü vazifelerinden alınmışlardır. Bu kararın kendilerine tebliğini müteakip yeni tâyinler yapılmasına başlanmıştır.
Diin talimin edilen değişikliklerin de tahakkuk ettiği anlaşılmıştır. Bugün neşredilen bir kararnameye göre Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri komutanları ve 2 nci Ordu Müfettişi tebdil edilmiştir.
Genelkurmay 2 nci Başkanlığına Korgeneral Şahap Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanlığına Korgeneral Muzaffer Gökse’nln ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığına da Tümgeneral Necati öz-dcniz’İn getirileceği anlaşılmaktadır.
Yae hadlerini doldurdukları bil-dirilen Orgeneral Kâzını Orbay, Orgeneral Salih Omurtak ve Orgeneral Hakkı Akoğuz'un emekliye ayrılmaları da kararlaştırılmıştır.
ğer bazı âmme kanunların süratle değiştirileceğini ve bilhassa tevkif ve mesken arama hükümlerinin yargıç teminatı altına alınacağını söylemiş ve:
“Ferdi evinde olsun, evinin dışında olsun maddî ve mânevi İmkânlarını serbestçe inkişaf ettirmekten menedecek mahiyetteki engelleri kaldırmak başlıca vazifemizdir. Ana hak ve hürriyetlerin ancak bu yoldan müessir bir garantiye kavuşacağına kaniiz,, diyerek, sözlerini şöyle bitirmiştir:
“Cumhuriyet Hükümeti, yeni girdiğimiz tarihî devrin milletimiz için özlediğimiz mesut geleceği bugünden hazırlamak borcunda olduğuna inanmaktadır. Böyle bir istikbalin temel şartı düzenli bir hürriyet olmak zaruridir. Vatandaşı, hürlyetln yanlış ve sapık bir anlayışına düşürmeden, âdil kanunların himayesi altında beşer tekâmülünün ve demokrasi icaplarının seyrine uygun bir hürriyetten faydalandırmak; ona saadetini aramakta ve fikir serbestisin! kullanmakta engel çıkarmamak ve zor bulundurmamak için düzenli bir hayat sağlamak başta gelen gayemizdir. Hürriyet namına hürriyeti ifnaya varabilecek her çeşit hareketin kanun teyidi altına konulması milli varlığımızı tehdit edecek düşük bir takım fert ihtiraslarının sert kanun tedipleri ile karşılanması ve hürriyet âbidesinin bu suretle daima masun bulundurulması esastır. Kanunlarımız behemehal bunu bağlıyacak bir ahenk ve birlik içerisine sokulacaktır.,,
ikinci
Affın neticeleri ve şümulü
Doçent Nurullah Kunter ÜÇÜNCÜ
Yüksek komuta değişmesindeki teknik sebepler
M. Şevki Yazman
BEŞİNCİ
Orman meselemiz, siyasi partiler ve hükümetleri Prof. Dr. Faik Tavşanoğlu ' L T T N C I
Türk sanat tarihinde İstanbul çeşme ve sebilleri Aziz Oğan
Bakanın, Fransız devlet adamlariyle yaptığı temaslar, Türk - Fransız dostluğunu takviye etti
sini başlıca bir mesele olarak telâkki ettiğini Böylemş ve Türkiyenin İngiltere ile olan ittifakına atfettiği ehemmiyet üzerinde ısrarla durmuştur.
Başbakan, memleketinin Arap devletleri arasında İstikrarın kurulmasına çalışmağa devam edeceğini aöyli-yerek bu konuda devletler arasındaki itimat ve karşılıklı sevgiye müstenit bir siyaset takip edileceğini belirtmiş ve demiştir ki:
'Süveyş Kanalının fiili müdafaası. Akdeniz için hayatî ehemmiyeti haizdir. Hali hazır şartlar dahilinde, bu müdafaayı teşkilâtlandıracak en iyi hal çaresi İngilizlerle Mısırlılar arasında kararlaştırılabilir.''
Ankara, 7 (Hususi muhabirimiz bil diriyor) gün aşağıdaki tebliği yayınlamış bulunmaktadır:
“Son zamanlarda B.M.M. nde ve bazı gazetelerde 27 senelik Cumhuriyet devrinde yapıldığı iddia edilen yolsuzluk, suiistimal ve türlü israflardan C.H.P. mensuplarının sorumlu tutulduğu görülmektedir. B.M.M. da 2 haziran cuma günü yapılan görüşmede C.H.P. mensuplarına tevcih edilen bu mahiyetteki isnatlara karşı en tabiî bir hak olarak cevap verilmesi imkânının selbedildiği de umumî efkârca malûmdur. Bu durumu 6,6.950 tarihli toplantısında inceleyen C.H.P. Meclis Grupu Genel Kurulunun verdiği karara uyularak aşağıdaki hususlar umumî efkâra arzolunur.
“C.H.P. ne bugün tecavüz ve isnatlarda bulunanlardan bir çoğunun o zamanlar C.H.P. ne mensup olmaları ve belki de bunlardan bazılarının iddia ve İsnat edilen yolsuz işlerle ve israflarla alâkalı bulunmaları ihtimali ne kadar varit ise bu işlerle hiç ilgisi olmayan C.H.P. nin dünkü vo bugünkü uzuvlarını toptan itham altında tutmak gametinin de bu kabil iddia ve isnatlarda âmil olmak ihtimali o derece varit görülebilir. Bu konuya bir sonuç verilmek üzere:
a) Cumhuriyetin kurulduğu günden 1946 tarihine kadar bugün C.H.P. den ayrılmış olan uzuvları da ihtiva eden tek parti devri ile 1946 yılından bu yana eski iktidar partisi devrine alt zamanlarda işlenmiş ve takipsiz ve cezasız kalmış suçlar varsa hattâ mevzuatın müruru zamana ait hükümleri bir kanunla kaldırılmak suretiyle takip ettirilmesi,
b) Cumhuriyet devrinin en masraflı başlıca tesisleri olan demiryolları ve devlet fabrikaları gibi büyük teşebbüslerin hesaplarının ve müteahhit ve komisyoncularının neler ve kimler olduğunun tayin ve ilân olunması,
c) vali yeni
rasında ısrarla propaganda edilen Avrupa ve Amerika bankalarında kimlere ait para veya yabancı memleketlerde emlâk ve çiftlik varsa tahkiki ile meydana çıkarılması.
d) İkinci Cihan Harbi sırasında suiistimal. vurgunculuk ve türlü ihtikâr yolu İİ3 harp zengini olmuş kimseler mevcutsa onların da hesaplarının tes-bltl ile millete tanıttırılmadı, hususlarının bu tebliğ İle Hükümetten İstenilmesine karar verildi.’*
, Akdeniz Paktını
Parti, yolsuzluk, suiistimal ve israf isnadlan hakkında ileri sürülen iddiaların tevsik edilerek bunlara sebep olanların millete tanıttırıimasını Hükümetten
Ankara, 7 (Hususî) — Adalet Ba-kont Halil Özyörük Anadolu Ajansına verdiği beyanatta ezcümle şunları söylemiştir:
"Hükümet beyannamesinin memleket İdaresinde gözetilecek ana prensipleri tesbit eden esaslar, gerçek demokrasilerde olduğu gibi yurtta kanunu üstün kılmayı, devleti bir kanun devleti haline getirmeyi zarurî kılmaktadır. Bu bakımdan, Cumhuriyet Hükümetinin Adalet Bakanlığı olarak İşlerinin yürütülmesi mesuliyeti uhdeme tevdi edilen cihaza teveccüh eden ilk vazife, mühim kanunları bu gayeye uygun bir hale getirmek olacaktır...
Medeni kanunun tam demokratik bir vesika olduğunu belirten Adalet Bakanı “anti demokratik,, sayılan di-
Lle'nlıı barış programı hakkında ilk tefsirler
Lake Success, 7 A.A. (Afp) — Trygve Lie’nin programının neşrinden sonra Lake Succoss’deki Amerikan ve Ingiliz heyetleri, bilhassa muayyen zamanlarda yapılacak Güvenlik Konseyi toplantılarından evvel Sovyetlerin Milliyetçi Çin heyetlerinin bulunduğu çeşitli kurullara boykot yapmaları neticesinde Birleşmiş Milletler Teşkilâtında başgösteren buhrana bir çare bulmak ve Genel Sekreterin muhtırasında mevcut diğer dokuz noktanın müzakeresine bundan sonra başlamak lüzumunu belirtmektedirler.
Hükümeti Komünist Çini tanımı^ olan Ingiliz heyetinin kanaatine göre, böyle bir hal çaresi henüz düşünülmediğinden bizzat muhtıra üzerinde herhangi bir fikir yürütmek İçin vakit çok erkendlr. Maamafih, Lie tarafından ortaya atılan noktalar hakkında fikirleri sorulan Ingiliz, Amerikan heyetleri sözcüleri, herhangi bir itirazda bulunmamışlar, fakat bu muhtıraya a-tom enerjisi hakkında bir anlaşmanın da ilâve edilmesi lâzım geldiğini belirtmişlerdir. Sözcülere göre atom e-nerjisi sıkı oır kontrola tâbi tutulmadığı takdirde, hattâ muvakkaten dahi olsa her türlü anlaşma ancak daha zararlı olabilir.
Trygve Lie’nin programının neşrinden sonra yarı resmî tepkiler bu merkezdedir. Maamafih bu çevrelerde Genel Sekreterin barış lehinde yaptığı gayretler övülmektedir.
Kara, Deniz ve Hava komutanlariyle iki ordu müfettişi değiştirildi



Sayfa t
YBNT T8TANBOL
8 Haziran 1950
T
Hukuki tetkikler
Affın neticeleri ve şümulü
Yazon : Doçent Nurullah Kunter



'./■i

Hindistan Eğitim Bakanı geliyor
Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Cemiyeti
Millî Piyango
VENİ bir af kanunu için hazırlık-■ hırın yapıldığı bugünlerde, kanunun şümulünün ne şekilde tesbit e-dllmesl lâzım geldiği meselesi üzerinde durmak istiyoruz.
Affın, bilindiği gibi, beliibaşh ild şekli vardır. Ceza Kanunumuza göre, umumî af. hukuku âmme dâvasını ve hükmolunmuş ise cezalan bütün neticeleri ile birlikto ortadan kaldırır. Hususi af ise verilmiş cilan cezayı ya kaldırır, ya azaltır, yahut değiştirir ve ağır bir cezayı başka bir cezaya kalbcder, meselâ Ölüm cezası yerine ağır iıapia ezasını verir. Hususi affa uğramış olan, kaide olarak, asil cezalardır. A kaine bir sarahat olmadıkça hususi af fer i ve mütemmim cezalara tesir etmez. Mahkûmiyet baki olduğu İçin o kimse ilerdo bir başka suç işlerse, şartları varsa, hak kında tekerrür hükümleri tatbik olunur. Umumi nfta mahkûmiyetin bütün neticeleri ortadan kalktığı için o kimse ilerde bir başka suç işlese dahi mükerrer sayılmayacaktır.
Suçlular hakkında devletin açıp, takip ettiği ecza dâvası olan Amme dâvasını ve hükmolunmuş ise cezalan düşüren umumi af, kaide olarak şahıslar değil, fakat suçlar nazara a-lınarak İlân olunur. Yayılmış olan bir kanaatin hilâfına olarak, umumî affın bütün suçlara şamil olması 1-cap etmez. Şu veya bu suça münhasır bir umumi af ilânı mümkündür. Hangi suçların umumi af şümulüne girdiğini tesbit bakımından ekseriya şöyle bir yol tutulur: Evvelâ bütün suçların affedildiği söylenir, sonra bu kaidenin istisnaları birer birer sayılır. Şu ve şu suçlar affın şümulüne dahil değildir, denilir. Umumi affın, belli suçlan işleyen herkes hakkında tatbiki kaide olmakla beraber, belli şahıslar hakkında da tecelli etmesi mümkündür. Neteklm bundan evvelki meclislerimiz, bu yolda şah! mahiyette umumî af yapmışlar, bazı şahısların cezalarını bütün neticeleriyle birlikte affetmelerdir. Buna mukabil, kaideten bedii şahıslara verilmiş olan cezalara taallûk eden hususi afların da. istlsnaen, isimleri tasrih edilmeyen şahısların cezalarını kaldırması veya azaltması şeklinde tecelli ettiği vâkidir. Neteklm, filân suçlaıdan mahkûm olan kimselerin cezalan şu kadar indirilir şeklindeki kanunlara memleketimizde sık sık rastlanılmıştır. Hususi affın, ancak verilmiş olan cezalara taallûk etmesi icap ettiğini gÖntoOş bulunuyoruz.
Gazetelere sızan havadislere göre hazırlanan tasan, affın her çeşidini ihtiva etmektedir. Henüz kesin bir hükme başlanmamış olan takibat yani ceza dâvaları, ortadan kaldırıldığı için bu hüküm, umumi bir af mahiyetindedir. Mahkûmiyetle neticelenmiş işlerde cezanın çektlrilmemesi kabul edildiği için, bu hüküm de hususi af mahiyetindedir. Yine gazetelerden öğrendiğimize göre hususi af. belli bir zaman içinde başka bir suç işlememek şartına bağlı tutulmuştur. Cezası çektirilmeyecek ve eğer cezaevine girmiş ise tahliye edilecek olan mahkûm meselâ beş sene uslu oturmak şartiyle aftan istifade edebilecektir. Hususî aftan maksat bu kimselerin bir daha suç işlememeleri ü-midi olduğuna göre bu ümidi boşa çıkaranların aftan faydalanmasına mâni olmak lâzımdır. Onun içindir ki, şarta bağlı af halikındaki hükümleri çok yerinde bulmaktayız.
Affın her çeşidi ancak İçtimaî fayda mülâhazasiyle izah edilebilir. Affın şümulü meselesini, bir diğer söyleyişle hangi suçların affedilmesi lâzım geleceği noktasını düşünürken daima içtimai fayda esasından hareket edilmelidir.
Umum! afların çok defa yalnız siyasi suçlara inhisar etmesini tabi! görmek lâzımdır. Çünkü umum! affı doğuran sebepler umumiyetle siyasi sebeplerdir. Bu vesile ile, siyasî suçların gayeye bakılarak tayin edilmesinin doğru olacağını belirtmek isteriz. Yalnız suç mevzuuna bakmak bizi hatalı yollara sürükli-
yebilir. Sırf para kazanmak için İşlenen bir eaMıslıık suçunu siyasi saymak ne kadar doğrıı değilse siyasî gaye ile işlenen bir adam öldürme suçunu siyasi saymamak da o kadar hatalıdır. Derhal ilâvo edelim kl,* bir suçun siyasi olması, muhakkak affedilmesini icap ettirmez. Affı icap ettiren sebepler yani içtima! fayda mülâhazaları da olmalıdır. Her siyasi suçun affında bir içtimai faydanın bulunacağı iddia olunamıyacağı-na göre, her siyasi suçtan dolayı da af ilân edilmesi letenilcmez. Hulâsa olarak diyebiliriz ki, siyasî suçlarda umumî af kaidedir, umumî affa girmemek istisnayı teşkil eder.
Siyasi gaye İle İşlendiği için siyasi sayılan suçların dışında kalanlara yani âdi suçlara gelince, burada u-muml af yapılmaması kaideyi, yapılması İstisnayı teşkil eder. Bunların affında içtimai fayda olup olmadığı hususu, siyasi suçlara nazaran daha şüphelidir. Adi suçların filân tarihte işlenmesi ile bugün işlenmesi arasında affı gerektirecek fark, ancak mahdut Adi suçların affedilmesini haklı gösterebilir.
A(11 olsun, siyasi olsun, şu veya bu suçun takibatının veya cezasının affında içtimai fayda bulunup bulunmayacağım en İyi takdir edecek durumda olan evvelâ Hükümet ve sonra Büyük Millet Meclisidir. Bu hususta gereken lüzumlu hassasiyetin gösterileceğinden ve en isabetli kararın alınacağından emin bulunmaktayız.
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Şehirde belediye, kontrollerine ö-nemle devam etmektedir. Bugün Eminönü mıntakasında 4 pazar yeri esaslı surette kontroldan geçlrillhiş ve 3 seyyar esnafa, 8 dükkâna ceza zabıtları kesilmiştir. Dün de şehrin muhtelif yerlerinde belediye iktisat mürakıplerl 105 kasap, 39 manav, 45 sebzeci. 21 lokanta, 11 gazino,
26 fırın, 5 balıkçı, 14 kahve. 5 berber. 3 hamam. 2 helvacı. 16 pastacı, 2 muhallebici ve 76 bakkal kı topye-kûn 339 müessese kontrol edilmiş ve 4 adet zabıt tutulmuştur. Ayrıca 92 ekmek, noksan görüldüğünden müsadere olunmuştur.
Emniyet Altıncı Şube tarafından dün 401 nakil vasıtası kontrol edilerek 28 zabıt tutulmuştur.
“İstanbul” vapurunun kamaraları arttırıldı
Bir müddetten beri Haliçte tamir edilmekte olan İstanbul vapurunda uzun seferler yolculuğunun rahat bir şekilde geçmesi İçin lüzumlu bazı tadilât yapılmıştır. Üst güverteye bir bar ilâve edilmiş ve ikinci kamaraların sayısı 10 adet arttırılmıştır.
Doğu-güney Akdeniz seferleri bu yıl büyük rağbet gördü
Denizyollarının Doğu-güney Akdeniz seferleri bu yıl büyük bir rağbet görmüştür. Bu arada İskenderiye arasındaki seferlere ait biletlerden temmuz ve ağustos aylanna a-it olanlar tamamiyle satılmıştır.
Dışişleri Bakanı bugün gelecek
Dün şehrimize gelmesi beklenen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, uçak seferlerindeki değişiklik dolayısıyla dün trenle Cenevreye hareket etmiştir. Dışişleri Bukaıu bugün İsviçre u-çağiyle şehrimize gelecektir.
Yeni bir resim sergisi
Ressamlarımızdan Arza İnal ile Fethi Karakaş cumartesi günü saat 16 da Fransız Konsoloshanesinde bir sergi açacaktır. 20 hazirana kadar devanı edecek olan Sergiyi saat 10 ile 19 arasında herkes gezebilecektir.

Memleketimizi ve bu arada şehrimizi ziyaret edecek olan Mevlâna Ebülkelâm Âzâd, Hindistanın başta gelen Müslüman siyasetçilerinden birisidir
Hindistan Basın Bürosundan resmen bildirildiğine göre, Hindistan Milli Eğitim Bakam Mavlâna EbllJ kelâm Âzâd, 1-raıı ve Türkiyeyi ziyaret edecektir. Bu dostluk ziyaretinde Mevlâna Ehil! kelâm Azâd’a Hindistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. B. V. Keskar refakat edecektir. Yapılan ziyaret programlım göre Mevlâna E-bülkclAm Aza d. Yeni Delhiden 7 temmuz tarihinde Tahrana hareket edecek ve ertesi günü Tahranda olacaktır. Heyet. 1-randa 15 temmuz tarihine kadar kalacak ve 17 temmuzda da Ankarada bulunacaktır. An-karada üç gün kaldıktan sonra lstanbula gidecek ve 27 temmuzda da İstanbuldan ayrılacaktır.
Mevlâna Ebülkelâm Azâd» Hlndiatanm başta gelen Müslüman siyasetçi ve manrifç! şahsiyetlerinden birisidir.
Dünkü toplantıda bulunan profesör ve razetecllcr Şatlık Bakanı İle birlikte

■ T! u
L „ ..il *
Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrini Yayma Cemiyetinin geçen günlerde umumi heyeti kongresin! akte-derek faaliyetine devam ettiğini yazmıştık.
Yeni idare heyeti dün, saat 17 de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. Nihat Reşat Eelgerin de İştirakiyle Çemberlitaştaki lokalinde ilk toplantısın! yapmıştır. Prof. Dr. Nihat Roşst Belgcr, Prof. Dr. Ahmet Ali Özcken, Prof. Dr. Raf fi Şükrü Suvla, Cihat Baban, Ahmet Emin Yalman, Dr. Kemal Tansu, Noriman
Teknik üniversitelilerin
toplantısı iyi karşılandı
Toplantıda belirtilen dilekler, yakında toplu olarak bir sirküler halinde neşredilecek
1

Teknik üniversite gençlerinin ev- | velki gün tedris usullerini protesto makaadiyle yaptıkları toplantı gerek kendi Üniversitelerinin tedris heyeti ve gerek diğer Üniversiteler mensuplan tarafından gayet iyi ve müsamahalı karşılanmıştır.
Gerçekten Teknik Üniversitedeki tedrisatın lüzumundan fazla ve talebeyi ezerceslne ağır olduğu herkesçe bilinen bir keyfiyettir. Bu sebeple yüzlerce talebenin zafiyete uğradığı ve tahsili terketmek mecburiyetinde kaldığı defalarca ortaya atılmış bir mevzudur.
Teknik Üniversite gençlerinin istisnasız bir şekilde katılarak tertip ettikleri son protesto toplantısında bu vaziyet daha sistemli surette umumi efkâra ve alâkalılara duyurulmuş bulunmaktadır. Toplantının bazı Avrupa üniversitelerinde olduğu gibi tam mânaaiyle yüksek tahsil talebelerine yakışır bir şekilde vakur olması ve hâdiseyi umumi efkâra ar-zetmek için mektebin çalışkan simalarının konuşması etrafta çok iyi bir tesir bırakmıştır.
öğrendiğimize göre, Teknik Üniversite profesörlerinden bir kısmı da, Üniversitelerinin muhtelif fakültelerindeki tedris sisteminin diğer memleketlerdeki fakültelere nazaran daha ağır ve lüzumsuz olduğunu itiraf etmişlerdir. Bu arada talebenin kitapsızlık yüzünden uğradığı müşkülâta da hak verilmektedir.
Şimdi gerekli makamlar ve Teknik Üniversite Senatosu bu meseleyi lâyık olduğu şekilde ele alacaktır.
Diğer taraftan İstanbul Teknik Ü-niversitesi Talebe Eirliği son toplantı hakkında aşağıdaki beyannameyi neşretmiştir:
“Senelerden beri Üniversitemizde liselerimizin eo güzide mezunlarını sistematik olarak körleştiren tedrisat aksaklıklarım umum! efkâra duyurmak için tertip ettiğimiz toplantı sah günü bütün talebenin iştirakiyle şuurlu bir hava içinde yapılmıştır. Toplantımızda bildirdiğimiz dilekle-
rlmizl yakında toplu olarak bir sirküler halinde basına, profesörlerimize, mesul makamlara ve Millotvekil-lerimlze dağıtacağız.
Hakiki bir üniversiter düşüncesiyle hazırlanacak pedagojik esaslara uygun bir talimatname ve tatbikatını, kitapsızlık ve her şeyi derste o-kutmak gayretinin doğurduğu bugünkü ezici programların verimsizliğine tercih edilmesi bir zaruret halini almıştır. Ümit etmek isteriz ki, bundan sonra da üç senedir birlik olarak gayretlerimizin hiç tesir edemediği klâsik vasi mektep zihniyetinde ısrar edilmez ve tezelden alınacak tedbirlerle arzu ettiğimiz hamlenin icrasına çalışılır.
Daha İyi yetişlnek, memlekete daha verimli hizmet edecek birer Y. Mühendis olmak dâvamıza geniş yer ayıran gazetelerimize şükranlarımızı bildirmeyi bir borç biliriz."
Somerk, Orhan Erdenen ve Mustafa Şimşekten mürekkep idare heyeti, riyasete Nihat Reşııt Belgeri, Reis vekilliğine Ahmet Ali özekenl, Genel Sekreterliğe de Kemal Tosunu getirmiştir.
Dünkü toplantıda yeni idare heyeti fedaralist cereyanların en mühim merkezlerinden biri olan Pariste bir muhabirlik tesisine ve bilhassa dünya sulh hareketlerine esaslı bir şekilde katılmaya karar vermiştir. Bu itibarla ilk hamlede Türkiye Büyük Milelt Meclisinde federaiist bir grup teşekkülü hususunda teşebbüse girişilmesi ve dünya federasyonu kongrelerine faal bir şekilde katılmayı kararlaştırmıştır. Ezcümle 1950 aralık ayında Cenevrede toplanacak olan Milletler Müessesan Meclisine ve 1951 başında Romnda toplanacak olan Dünya Konfederasyonu cihanşümul kongresine hazırlıklı bir şekilde, cemiyeti ve memleketimizi temsil etmeyi karar altına almıştır. Bu arada konferansların birincisine B.M.M. de teşekkül edecek grupla beraber, Prof. Dr. Ahmet Al! özeken’in, Prof. Refii Şükrü Suvlanın, İkincisine İse Dr. Kemal Tosunun iştirak etmesi karar-laştınlmıştır.
Uloştırma Bakanlığının yeni bir tamimi
Ulaştırma Bakanlığı Devlet Demiryolları, P. T. T., Denizyolları ve Hâvayollan Genel Müdürlüklerine gönderdiği bir tamimde büro hizmetlerine yeni tâyin yapılmamasını bildirmiştir.
Zeytinburnu gecekondularının imar plân,
Zeytinburnu gecekondu mahallelerinin imar plânları tamamlanmış ve Şehir Meclisi karma komisyonuna sevkolunmuştur. Bu plânların tasdiki bu devrede yapılacaktır. Bu suretle gecekondu mahallelerinin yolları ve elektrik tesisatı temin edilmiş olacaktır.
dün çekildi
Kazanan numaraların tam listesini veriyoruz
Milli Pipangonun 7 haziran 950 çekilişi dün Ankarada miat 13 to yapılmıştır, ikramiye kazanan numaraları bildiriyoruz;
100.000 Hra kazanan numara: 488775,
20.000 Hra kazanan 157145
10.000 Hra kazanan 124287 149765 212056
5.(XM) Hra kazanan numaralar: 039471 047892 229073 27751B 341854 346527 395789 415760 452131 493905
numaralar: 006829
numaralar: 102151
011128 015925 024913 030185 093031 103020 109256 184533 181897 192150 223894 248042 249436
2.000 Hra kazanan numaralar: 006936
062004 161951
209972
289218 302914 335000 339084 354369 357838 352167 367784 415052 428512 470214 487456
060928 147581 205497
140909
192574
257603 280827
347078 348916
370523 377022
128842 196564 249494 271871 296381 340595
017129 043405 050007 058560 083241
105407
139161
210994
252131
276328
296960 316072 321931 32â*59
340705 341984 346555 347020
083977 084796 089519 105824
145123
221066
257349
276725 280684 281199
114334 124743 164580 167773 230878 234771 262119 262491
1.000 lira kazanan numaralar:
003553 015522
070878 082421
094558 095069
127153
196513 240361 271005
289222
336411
355742 357356 359104 365094 370642 375758 377757 379529 386616 388844 394457 401463 423428 439489 441862 447862 148908 471702 472075 475298 476316 480065 483191 483555 484943 492190
110558 130840 165271 19Û6U8
Orhan Tuna, mühim bir konferans verecek
Türkiye İktisatçılar Derneğinin tertip ettiği münakaşalı konferanslardan dördüncüsü, Doçent Dr. Orhan Tuna tarafından 9 haziran 1950 cuma günü saat 17 de İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası toplantı salonunda (İş ihtilâfları ve grev hakkı) mevzuunda verilecektir. Giriş serbesttir.
Bulcıncık iskelesine vapur seferleri
Pazartesi günleri kalkan Karadeniz hattı ilâve postaları 12 hazirandan itibaren Bulancık fskelesinc de uğrayacaklardır.
Valinin basın toplantısı
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökuy’ın aylık mûtat basın toplantısı bugün saat 16 da Emirgân Korusunda yapılacalctır.
028364
058129
068839
095902
U67849
009'104
120022 122170
141283 141953
082274
113175
140557
167045 180409 183102
196872 200497 212229 222778 226272 227025 212761 216651
247371
255606
277966
296016
500 lira kazaan numaralar: 003.316 007012 007260 0086117 014165 031424 1131470 032538 046522 058083 058320 059018 059110 063521 082810 084738 086857 097629 102778 124355 129975 153110 156812 189246 190529
218820 219630 221962 231670 233700 240631 249150 249706 251300 252455 254320 266989 270069 271977 272820 274702 278644 282728 286254 288O2U 289747
304701 31601U 322990 332915 334169 340304 342118 347645 349443 351022 359848 359978 368582 373710 374787 377784 380766 382916 390072 4D4OI7 404806 406577 407524 413088 420924 426373 427738 435873 441809 452814 45494ü 458502 464589 465647 469188 476845 476944 479220 489202 494532 498242 499297
100 Hra tkramlye kazanan numaralar:
Son üç rakamı (115, 249) ile nihayet bulan 1.000 numara yüzer lira.
20 llrn İkramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı (15) İle nihayet bulan 5.000 numara yirmişer lira,
10 Hra İkramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı (94, 98) He nihayet bulan 10.000 numara onar lira,
5 lira ikramiye kazanan numaralar:
Son rakamı (4 veya 8) He nihayet bulan 100.000 numara beşer lira ikramiye alırlar.
İkramiyelerin satıldığı yerler:
100.000 ürâ IsUnbüIi; SO.OÛtrilra Esiri-şehir ve Erzururaa. 10.000 ar lira, kazanan biletlerin ikisi lstanbula. diğerleri îzmir ve ödemişe, 5.000 lira kazanan biletlerden dördü lstanbula, diğerleri Ankara. İzmir. Bursa, Adana, Kayseri ve Beytüşşebaba satılmıştır.
Başbakan ve Tekel Bakanı şehrimize geliyorlar
Tekel fabrikalarının hususî ele devredilip edilemiyccegî hususunu tetkik etmek üzere Başbakan Adnan Menderes ve Tekel Bakanı Nuri öz-san’ın bu hafta sonunda şehrimize gelmeleri beklenmektedir.
Başbakan ve Tekel Bakanı şehrimizdeki bütün Tekel fabrika ve mü-esseselerini gezeceklerdir.
Giresun postalarının tarifesi değiştirildi
Karadeniz hattında Giresun postalan 10 haziran cumartesi gününden itibaren Trabzona kadar uzatılmıştır. Tarifenin yeni şekline göre. Ünye, Fatsa, Sinop programdan çıkarılmış, buna mukabil Vakfıkebir, Trabzon, Ereğli ve Zonguldak ilâve olunmuştur. Postalar eskisi gibi cumartesi günleri saat 14 te kalkacaktır.
Devlet Denizyolları memurları, maaşlarının arttırılmasını istiyor
8 inci Büyük Millet Meclisi Demir-yolları memurlarının baremini arttırmış fakat Denizyolları memurlarına ait lâyiha ise Encümende kalmıştı. Bu defa Denizyolları memurları Bakanlığa müracatla Encümenden geri çevrilen tasaruun yeniden ele alınmasını ve maaşlarının arttırılması hususunda Meclise yeni bir tasarının sevkını istemişlerdir.
için dün Devlet Deniz-Genel Müdürün Başkan* toplantı yapılmıştır.
hacıları İçin tahsis e dİ-
Hacı seferleri eylülde başlıyor
Hacı seferlerinin programının hazırlanması yollarında lığında bir
Pakistan
lecek vapur hakkında Pakistan Hükümetiyle temasa geçilmesine Türk lıacüarnu götürecek vapurların da eylülden itibaren sefere başlamalarına ve programlarını buna göre şimdiden teshirine karar verilmiştir.
Türk hacılarının Ciddeye rahat bir şekilde gidip gelmelerini temin edecek olan bu seferlerle Suriye ve Lübnan hacıları da nakledilebilecektir.
Ramazan hazırlıkları
Büyük camilerde mahyalar kurulacak
Ramazanın yaklaşmakta olma*! dolayısiyle İstanbul Müftülüğü hazırlıklara başlamıştır. Camilerde vaiz verecek cilan vâ İzlerin listeni tesbit edil, rrılştlr. Şehrimizin büyük camilerinde mahyalar kurulması i-çln gereken tcrtlbatm alınmasına başlanmıştır. Bütün camilerde esaslı bir temizlik yaptırılmakta ve noksan olan elektrik lâmbaları tamamlanmaktadır.
Her sene olduğu gibi bu yıl da Bayezit camii avlusunda kurulacak Sergi bu sene daha geniş bir şekilde hazırlanmak tadır. Şimdiden bir çok esnaf Sergide yer almak üzere müsaade istemiştir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ramilerin tamiri hususundaki faaliyetine geniş bir şekilde devam etmektedir.
Fatih. Süleymaniye, Bayezit, Sultanahmet gibi büyük camilerimizden başka, Bâlâ, ivaz Efendi, Hırka!şerif, Sultan Selim, Şehzade camileri esaslı surette tamir ve restore edileceklerdir.
Kırkpınor güreşleri yarın başlıyor
Tarihi Kırkpınar güreşleri, yann Edirnenln Sa rayiç İnde merasimle başlıyacaktır.
Alaturkacılar arasında tanınmış bütün pehlivanların müsabakaya iştirak etmesi güreşlerin ehemmiyetini bir kat daha artırmıştır.
Ananevi bir spor olan Kırkpınar güreşlerini seyredecekler için Demiryolları İdaresinin tahsis ettiği yüzde elli tenzilâtlı hususi katarda yer bulmaya teşebbüs edenlerin yekûnu fazlalaştığı için Demiryolları İdaresi kinci bir katar daha tahrik etmek; mecburiyetinde kalmıştır.
Fabrika ve Havuzlarda iş arayanların sayısı 2.000 i geçti
Son günlerde Denizyolları Fabrika ve Havuziariyle îstinye Fabrika ve Havuzlarında çalışmak üzere müracaat edenlerin sayısı 2 bini aşmıştır. Ancak işçi kadroları tamamen dolu olduğundan bu müracaatlar kabul edilemiyecektir.
Deniz motörlerinin
Jkontrolü sıklaştırıldı
Yaz mevsimi ddlayısiyle sayfiye yerlerinde çoğalan deniz motorlerı-nin ehliyetsiz kimseler tarafından kullanılması yüzünden bazı kazalara sebebiyet verildiği görüldüğünden. Liman Kontrol Dairesi, Adalar ve Boğazıçinde hususi ekiplerle kontrolü arttırmıştır.
Şehir Hatları vapurlarına konulacak ilânlar
Şehir h ati an vapurlarına ilân konulması hususunda yapılan hazırlıklar tamamlanmış ve alınacak ücret tarifesi tesbit edilmiştir. Ancak idare varidat teminini arzu etmekle beraber ilânların gemilere talikında estetiğin bozulmaması için de gerekli tedbirleri almıştır.
8ÎYASÎ İKTİSADÎ
YENİ İSTANBUL
müstakil günlük gazete
Sahibi:
VENt İSTANBUL NEŞRİYAT LİMtTED SlRKETt Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı islerini fiilen İdare eden: Sacld ÖGET
Basıldığı y«r ı
TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 8 —
Çantamı bir köşeye bıraktıktan sonra yatağın yanma çömelrniş, Esmanın nabzını elime almıştım. Fakat Şefika Abanın, arkasına geçerek onu omuzlarından bastırmasına rağmen rahat durmuyor; ellerinin arasında kayıp kıvranıyor; ağlıyor; helâllaşrnadan Ölmek istemIdiginl söy-liyerek kocasını çağırıyor. Fakat öyle sesler, hareketler ve kıvranışlarla kİ, ortada ölüm ve /*e-lâllatfnu gibi kelinıeelr olmasa insan başka majc-satla çağırdığım zannedecek...
Hakkıdır. Ateş bu dereceye yükseldi mi insan ona göre daha neler yapmaz. Fakat şu var ki, bana parmağımın altında düzgün fasılalarla atmaktan ziyade anormal bir hızla akıyor gibi gelen nabzı kaybettiriyor ve hesabımı tekrar tekrar başlatıyor. Bir an geldi ki. boş olan sol elim âdeta kendiliğinden onun ter ve göz yaşından ıslanıp kabarmış dudaklarını yakalayıp kapatmağa gitti. Fakat bunu yapmıvarak elimin tersini çevirdim v( bu defa hiç şaka tarafı olmayan bir öfke • İle bağırdım:
— Kız kes sesini, dedim. Yiyeceksin ağzının ortasına şaman...
Sonra Şefika.Abaya dert yanarak:
— Vallah bunların muayenasi hayvan muayenesinden de duba zor diye söylendim.
I 36
Nabızdan sonra derecesini almağa sıra gelmişti. Fakat günün bir aksiliği de gözlüğümü kaybetmiş olmamdı. Herhalde şaşkınlıkla bir yere bırakmış olacaktım. Gerçe gözlerimdeki miyop! şimdilik fazla ileri değildir ve kalın çerçeveli bağa gözlüklerim daha ziyade aaçalnmın dökülmesi ve yanaklarımın şışmanlamualyle pek çıplaklaşan çehreme bir biçim vermek içindir. Fakat bu karanlık odada dereceyi görmek do bir meseledir. Ben dereceyi silkeleyip sarsarak Şe-fıka Abanın zayif mumuna tutarken Esma, onu neşter, enjeksiyon iğnesi cinsinden bir cerrah âleti sandı vc: — Amanin islemem. İtme doktur bey.. Öldürme ben!., Canmı yakma benim doktur bey, diye tekrar yalvarıp ağlamağa başladı.
Şelia Aba ile ben, kendimizi tutannyaruk bu korkuya güldük ve Esma biraz da bundan şımararak açıktan açığa bize çattı:
— Gülüyorlar da... Müslüman olacaklar,. Ac-mayolar benim gençliğime. Nirdcsin Süleyman... Beyle mi edecektin bana?.. Beyle ellerin eline mİ koyauaktn beni?..
Fakat bir yandan İsyan ederken hır yandan da bizim tesirimize kapalıak gülüyor, korkusuna âdeta yapmack bir yalak cilvesi edası veriyordu.
Kazamız halkı, kadın erkek, bir şeye kafaları kızdı mı sesleri hep aynı ton üzerine aynı perdeden devam edip gider. İnsanın aşağı yukarı soyulmuş değneğe benzetebileceği dümdüz ve sert bir ses. Halbuki bu Esmada büyük bir süratle Öfkeden hayrete, hayretten şikâyete, yalvarmaya geçiyor ve hiç biri insana batmıyor. Kendi başıma gelnıemişrir; fakat öteden beri İstanbul-da kapı aralıklarında besleme ve hizmetçi sıkıştırdığını işittiğimiz saçlı sakallı aile babalarına her rezaleti göze aldıran har halde bu türlü dişi sesler olsa gerektir.
37
Kazamızda kadın hastaların koltuk altından ateşim almalı da nazik bir meseledir. Kendini bilen hekim bunu ilkönce aileden birine teklif eder ve ancak onun beceremiyeceğine kanaat getirdikten sonradır ki, kendisi müdahale eder. Ben de öyle yaparak dereceyi Şeftka Abaya verdim. Fakat Esmanın âdeta kendini gıdıklamak Isriyen biriyle şakalaşır gibi hareketler yaptığını görünce kendimin İşe el koymanı lâzım geldi, El alış» kanlığiyle bir kere daha gözlüğüme davrandıktan sonra gömleğinin kolundan dereceyi saldım. Şefika Abaya bile tahammül edenılyen Kama mahrem bir yerinde bir erkek eli hissedince bir kore daha kıvrandı vc derece elimden kayarak gömleğinin göğsü içine düştü. Bu sefer kendimi de ürküten bir «esle bir kere daha:
— Tu, Allah belânı versin giz!
Diye bağırdım ve koltuk altının diş fırçası gibi sert kıllarını sıyırıp geçen parmaklarımdaki ıslaklığı entarime silerek Şefika Abaya emrettim
— Bir bez al da şunu bir İyice kurulu Allahını seversen... Su gibi ter içinde kalmış...
0ıı iş de bittikten sonra sıra kinin enjeksiyonuna geliyordu kl ası) mesele de bu idi. Bu iıiHanlanrı, yine kadın erkek, gözleri pektir. U-fak tefek ağrıya, acıya aldınş etmezler. Yalın ııyak gezerken tabanlarına taş bular, odun yularken gözlerine yonga sıçrar; hattâ otlıınn a-rasındu bacaklarını yılan sokur,, bütün bunlara peygamber gibi tahammül ederler. Fakat çantamdan parlak bir üstünç takımı, hattâ bir pra-vaz kutuşu çıktı ını siz seyreyleyin telâşı! Hele enjeksiyon İğnesini ilk defa yiyecek Esma için, Ben çantamdaki âletleri çıkarıp sokarak şırınga takımım hazırlarken, hele odanın karanlığı içinde İspirto alevi parlayınca koskoca kadın
38
beş yaşında çocuklara döndü. Beni biraz evvel oda kpsısmda görünce, o halinde bile, başını kapamağa çalışmışken, şimdi saçlarının ince ince örgülerini kpparacak gibi çekiyor ve ağlıyordu:
— İstemem., yaptırmam... Oleyin razıyım.. istemem.
Sonra yataktan fırlamağa çalıştı:
— Guçur giderim ben.. Ben nerelere gideyim... Ben nerelere gideyim.
Artık Lş alaya çevrilmiştir. Ona bakmadan İşimle meşgul olarak:
— Kim soruyor kl sana isteyip İstemediğini? diyorum. Doktorun elinden kim gurtul-muş kl sen gurtulasın!
ÇarvslsHğl anlayınca kutunun ispirto ışığında fıkırdadığım görmemek için arkasını dönüyor:
— Bar! bir güççüğü olsun iğnenin.. bir güççüğü olsun..
Zayıf tarafım yakaladığını için yüzümü karartıp parmağımı dudağıma götürerek:
— Ses etmo giz. diyorum, bak iğneler boy boy,.. Gızıırsaın ahu beyle çuvaldız gader birini vururum.
Bama birdenbire yaygarayı kesiyor. Fakat kendini tutamadığı için sesi çıkmuaın diye iki eliyle ağzım, burnunu tıkıyor, yatağından yan yarıya dışarı kayan vücudünün her tarafı ayn ayrı kıvranıyor.
Hastanın mâneviyetini düzeltmek İçin hazan biraz şaka ederim. Fakat aslâ Heri götürmem.
Ancak bu gece Esmanın hopratça çarpınıp çırpınmaları, ter ve göz yaşından sıt sıjcalm yanaklarında ve durmadan titreyen burun kanadımda, Şefika Abanın mumundan daha fazla 39
ışıldayan İri damlalarla âdeta bir yalak müdafaası yapması bende anormal bir Itisaf duygusu uyandırdı. Saf elimdeki şırıngayı kapmak ister gibi bir atılışına karşı sol elimle ağzım yakalayıp burdum ve yatağına attım:
— Sıkı tut şunu Allahaşkma Şefika Aba... Dögeceiğm blllâhL.
İğne bir katilin bıçağı gibi ânide kalçasınu> bir yerine dalmış ve galiba kendi de farkında olmamıştı.
— Gönlün mü bak.~ Duymadın bile.. ne vardı beni bu kadar yoracak... Ayıp değil mi sana? Hele Süleyman bir dönsün... Sana bu yatakta düzüne ile çocuk çıkartacak., o zaman ne edeceksin?, vesaire vesaire...
işte sevgili kanının toprağa düştüğü ilk gecenin son raporu!.. Ben onu sadakatle verdim. Bilmem fazlasına ihtiyaç var ipi?
IX
İÇİMİZİN ALACASI
Böyle olmakla beraber bu gecenin buhranını yine de pek ciddiye almamak lâzımdır.
Ben şimdiye kadar kaçmaktan kovalamağa vakit bulamamış basit bir köy hekimiyim. Fakat arada bir kitap kanştırdıfım da olur. Bıı benim başımda kavak yelleri estiği çok eski bir tarihte, mektep sıralarında kendi kendime etmiş olduğum vir valttir. Fuzuli Divanı. Münte-habatı Edebiye ve Rübabı Şikeste gibi bir kaç edebiyat kitabı, Hammer Tercümesi ve Murad Bey Tarihi gibi bir iki tarih, ötesine berisine daha o zaman yazdığım notlarla, hâlâ muayenehanemin camekânlarından birinde durur.
(Devamı var)
40
8 Haziran 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 8
>
Askerlik bahisleri :
Yüksek komuta değişmesindeki teknik sebepler
îç harbin fecaati
Genelkurmay Başkaniyle başlıca Silâhlı Kuvvetlerin Genel Komutanlıklarında ve Ordu Müfettişliklerinde yapılan değişikliklerin siyasi sebepleri var mıdıp? Ve varsa nelerden ibarettir? Bunları bugünden söylemek güçtür. Fakat, bundan biraz daha fazlasiyle yapılacak değişikliğin teknik sebeplerim izah hiç de zor değildir:
Birinci sebep ve izah ordu vc harp potansiyeli arasındaki farkın bu eski kumandanlarca kâfi derecede anlaşılamamış olmasıdır. Bizde “Millî müdafaa” denilince akla derhal ve yalnız ordu geliyor, ordu deyince de “Mümkün olduğu kadar çok insan ve hayvanı toplayarak askerî birliklerin saflarına” katmaktan ibaret zannediliyor. Biraz talim ve terbiye, biraz sağa sola dönüp, ava çıkmanın da, bugünkü müdafaa meselelerini halle kifayet edeceği zehabına kapılmıyor. Halbuki bu düşünce ve anlayış hattâ 1914-1918 harbi için bile eskimiş bir zihniyettir. 1939-45 harbinde ise galiba yalnız bizde yaşadı ve tutundu.
Bugünün ordusu ise “Modem silâhlar ve bunları kullanacak kaliteli in-san”dan ibarettir. Şu halde kâfi derecede modem silâh yoksa ve bunları kullanacak kaliteli insan meydana getirememişsek bütün gayretlerimiz heba olur ve bütün bir mesai ve servet larafı 1943 te ChurchilTin şu nüktesini davetten başka bir şeye yaramaz. Churchlll demişti ki: “Kahraman Türk ordusu ananevi ve cesur piyade ve süvari birliklerine yine sahiptir amma, neylersin ki modem ailâhlarla teçhiz edilmemiş bu ordu, bizim safımızda harp edecek halde değildik
İş bununla da bitmez. Ordu tam mftjıasiyle teçhiz edildikten sonra dahi eğer memleketin iktisadı, ziraat!. ticareti, yollan, demiryolları ve maarifi, bir kelime ile “Harp potansiyeli” bugünün şartlarına uydurul-mamışsa millî müdafaa işi yine tam değildir. Çünkü aç kalan ve sanayii
Almanya hususî muhabirimiz bildiriyor
Batı Almanya da Avrupa Birliğine bağlanmak üzeredir
Komünist olmıyan bütün Alman politikacıları, Sovyet tehlikesine karşı müşterek savunma mevzuunda tamamen Avrupa Birliği idealine bağlanmışlardır
Bonn, «Hususî muhabirimizden) — Amerikan işgal kuvvetlerinin. Hamsin yortularından evvel, komünist taşkınlıklarına karşı yaptıkları büyük hazırlıklar ve bilhassa ordu gününde Ame-r
• • c
f
>
4
J.
c hiç
kan bölgesinde, bütün Alman halkı ı nde yapılan askeri merasim, Batı anya halkına, Amerikan politika-a vukua gelen büyük değişikliği .ça göstermiştir. Son nümayişler, *rikan kuvvetlerinin “işgal ordu-mahiyetinden çıkarak “muhafız , vaziyetine girdiklerine ve Orta panın “harekât sahası” değil “mü-a sahası,, sayılmaya başlandığına şüphe bırakmamaktadır.
Amerika, soğuk harbin bu safhasında şimdiye kadar Beründe muvaffakiyetle tatbik ettiği “himaye ve müdafaa" politikasını, bundan böyle Batı Almanyaya da tatbik etmek istediğini meydana vurmuştur. Fakat şimdi Amerika, Batı Almanya halkından da, Berlinlilerin gösterdiği anlayışı beklemektedir. Bunun İlk emareleri de görülmeye başlamıştır. Batı Almanya siyasi partileri ve halkı arasındaki siyasi tezatlar ne kadar derin olursa olsun, Sovyet tehlikesine karşı müşterek savunma meselesi mevzuu bahis olunca, bütün münakaşalar kesilmektedir. Mağlûp Almanyanın, Amerika tarafından desteklenen Avrupa Birliği idealini benimsemesi bunun bariz bir delilidir. Doğu Almanyadaki Sovyet ordusu ve Moskovanın Almanya üzerindeki baskısı olmasa idi, acaba Batı Almanya halkı, Avrupa Birliği fikrine yine rağbet edecek mi idi? Bunu münakaşa etmek lüzumsuzdur. Herhalde, bu değişmeyen Amerikan politikası müspet ve Sovyet politikası menfi tehirlere sebep olmuşlardır.
Her ne olursa olsun, Almanyada u-mumi efkâr artık Batıya teveccüh etmiştir. Şu günlerde. Boründen, umumi seçimleri Birleşmiş Milletlerlerin kontrolü altında yapmak hususunda gelen teklif, halkın pek az kısmının iltifatına mazhar olacaktır. Batı Almanya komünistlerinin son toplantısı o kadar az alâka toplamıştır ki, Bonn Hükümeti, Doğu Almanya politikacılarının bu toplantıya iştirak ettirmekten. geçen senenin aknlne olarak, tamamen sarfınazar etmiştir.
Batı Almanya Hükümetinin Avrupa Konseyine bir murahhas heyeti gönderilmesi hususunda yapacağı teklifin parlâmentoca tasdiki, unıumi efkârın resmen tasvibinden başka bir şey olmayacaktır.
Sosyal Demokrat Partisinin mühim bir rüknü olan Berlin Belediye Başkanı Reuter, Bonn Hükümetinin. Avrupa Konseyinde Berlin için de çalışmasını temenni etmek suretiyle muvafakatini izhar etmiştir. Hamburg ve Bremen’ln keza Sosyal Demokrat olan ve Batı Almanya senatosunda oy sahibi bulunan belediye balkanlarını da bu istikamette hareket etmeleri muhtemeldir. Esasen, umumi kongresini geçenlerde Hamburg’da yapmış olan Sosyal Demokrat Partisinin de. Avrupa Birliği meselesinde şimdiye kadar takındığı menfi tavrı değiştireceği de tahmin edilmektedir Bu suretle hükümet teklifi, parlâmentoda kâfi ekseriyeti temin etmiş olacaktır
Sosyal Demokrat Partisi Lideri Schu-macher'ln Batı Almanyaya asgari bir millî İstiklâl tanımadıkça Avrupa Konseyine İştiraki reddeden politikasına karşı Berlin Sosyal Demokratlarının gösterdiği muhalefet, komünist olmayan her Alman politikacısı için, Batı Avrupa teşkilâtı İle işbirliği politikanı yapmaktan başka yol olamıyacağını a-çıkca göstermiştir Bonn mehafill, böyle realist bir politikanın, Sosyal Demokratların kuru muhalefetinden çok daha müsmir olacağı kanaatinde-dirler.
hükmüne girmiş-
fabrikasının yeri-tutunuz da, harp
Yazan : M. Şevki Yazman
kötürümleşmiş bir millet harp edemez. Halbuki bizim Genelkurmayın vekâletlerüstü istiklâli alınıp Milli Savunma Bakanlığına bağlandığı güne kadar, bir kaç bin veya yüz bin fazla insan mevcudil İçin bütün bir memleket iktisadiyatını veya sanayiini baltalayan hareket ve tedbirler beklemek âdet ti.
Karabük demir nin seçilmesinden
esnasında petrol stoku yapmak için petrol firmalarını dağ başlarında ve yol inşasına icbar eden ve bu yüzden kâfi derecede stok yapılmamasına sebep olan bütün garabetler, harbi, orduyu ve milli müdafaayı bu yeni görüş ve anlayışla mütalâa etmemenin bir neticesidir.
Bugün askerlik müddetinin indirilmesindeki iktisadi zarureti eski e-kolün komutanları anlayamazlar. Keza askerlik müddetinin kademeli oluşundaki zaruret de bu zevatça meçhuldür.
Emirerinin “su gibi bol,, olduğu bugünkü orduda vatandaş haysiyetini kıran bu İşe son verilmesini kolay kolay anlıyamazlar zannederim» Nasıl ki yedek subay işlerinde reform yapılması istendiği zaman da on sekizindeki mektep çocuklarını kıtalara verip bundan sonraki tahsillerini kıta subaylarının tanzim edeceğini sicile bağlayan ve ancak “Hıtler Gençliğinde” görebileceğimiz garip kanunları Büyük Millet Meclisine getirdiler.
Hulâsa; teknik bakımdan bugünün en basit ve zaruri ihtiyaçlarını dahi yeni bir anlayış ve görüşle tedvir edemiyecek olan bu zevatın, eski sistemde yapacakları değişiklikler, yeni Hükümeti tatmin edemezdi. Zannımca, tebeddülün en büyük sebebi bııdur ve böyle teknik bir zaruretten doğmaktadır. Çünkü modern anlayış ve değişme, ancak radikal bir tebeddülden sonra mümkün olabilir.
( MEMLEKET HARERLERl)
Türkiye futbol birincilikleri
İzmir 7 (Husus! muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Türkiye futbol birincilikleri ikinci devre ilk karşılaşmalarına Alsancak Stadında devam edilmiştir. İlk maç Gençlerbir-liği ile Kâğıtspor arasında cereyan etti. İzmirli hakem Bedri Kayanın idaresindeki maça takımlar aşağıdaki kadroları ile çıktılar.
Gençlerbirlig'I:
Rahim - Ali, Sait . Metin, Haşan, Ayhan - Hadi, ismet, Ali, Mustafa, Halim.
sık sık kesiliyor, sağdan gelen topu santrforu kaleye golü attı. 31 inci ortaladığı topu
Kâğıtapor:
AJâeddin - Ali, Osman . Yaşar. Hüseyin, Küçük Aöman - Remzi. Hakkı, Fazıl. Rahmi, Mustafa.
Oyun bunaltıcı sıcak altında başladı. Gayet zevksiz olan oyun karşılıklı ofsaytlarla 21 inci dakikada tutan Kâğıtspor çektiği şutla ilk dakikada ismetin
Kâğıtsporlu müdafi eliyle tuttuğundan Kâğıtspor aleyhine penaltıyı Haşan Polat gole çevirdi.
İkinci devrenin beşinci dakikasında bâriz bir şekilde ofsaytta olan İsmet ikinci, hemen bir dakika sonra sol açık Mustafa keskin bir şutla Ü-çüncü Gençler golünü attı. 23 üncü dakikada Aliden güzel bir pas alan İsmet kuvvetli bir şutla 4 üncü Gençler golünü attı ve maç 4-1 Gençler-birliğinin galibiyeti İle bitti.
Göztepe: 1, Beşiktaş: 0
ikinci maç Beşiktaş ile Göztepe arasında idi. Bu maça takımlar AnkaralI hakem Muzaffer Ertuğun idaresinde aşağıdaki kadro ile çıktılar:
BEŞİKTAŞ:
Ethem - Maruli, Faruk - Cemil, Nusret, Eşref - Tekin. Hikmet, Muammer. Şeref, Haşan.
Oyuna Beşiktaş başladı. Üçüncü dakikada bir endirekt atışı kazanan Göztepe bundan faydalanamadı. 14 üncü dakikada Alâeddinln 25 metreden çektiği frikik üst direği yalıya-rak avta çıktı. 32 nci dakikada Göztepeden Ahmet, hızlı vurması yüzünden muhakkak olan bir golü kaçırdı. 43 üncü dakikada Şerefin kapalı zaviyeye attığı keskin şutu Erdoğan fevkalâde kurtardı. İkinci devrede Göztepe tadilâtla çıktı. Oyunun başından beri hâkim olnayan Göztepe for zünden yapılan d afiler.
siliyordu. Göztepenin ezici 14 üncü dakikada semeresini Nezihinin ortaladığı topu Alâeddin kaçırdı ise de yetişen Ahmet sol zaviyeden Beşiktaş kalesine soktu ve maç 1.0 Göztepenin galebesiyle sona erdi.
hattının anlaşamaması yü-gol çıkaramıyor. Ara sıra Beşiktaş hücumları da mü. bilhassa kaleci tarafından ke-b askısı verdi.
Amerikan liderlerinin fikri
Batı ordularında
Nehru’un
savunmaları için büyük gayretler sar-fetmekte olduklarını ve bu gayretlerin müspet bir İlerlemeye sebep olduğunu belirtmiştir.
îç harbin
fecaati
i
i
Yunan ordusu, iç harpte Alman ve İtalyanlara karşı yapılan savaştaki kadar zayiat verdi
Atina. 7 (Ap) — Başbakan Yardımcısı Papandreu, dün Yunan Meclisinde. Yunan ordusunun çete fallyetlne son vermek için yapmış olduğu mücadelelerindeki kayıplarının, İkinci Cihan Harbinde. Alman ve İtalyan ordularına karşı yapmış olduğu muharebelerdeki kayıplarına müsavi olduğunu söylemiştir.
Japon komünistlerinin McArthur’e cevabı
Antikonninist tedbirleri protesto etmek için umumi grev ilân edilecek
Tokyo. 7 A.A. (Afp) — Komünizm taraftarı işçi sendikaları federasyonu sözcüsünün bildirdiğine göre. Pollt-büronun tasfiye edilmesini İstiyen kararı ve Yoshida Hükümeti tarafından ittihaz edilen anti komünist tedbirleri protesto etemk için umumi grev ilân edilecektir.
Hindiçinî komünistleri orasında “tasfiye
şefi Ho-Şİ-Min, Moskovanın düşmüş ve yerine Kremlİne bağlı olan Dan-Huan-Hu ta-
Ho-Şı-Min gözden düştü
Saygon, 7 lYtRS) — Henüz teyit edllmİyen haberlere göre, Komünist Hindiçinî ‘ ~ *
gözünden daha sıkı yin olunmuştur. Dan-Huan-Hu, Hindiçinî Komünist Partisinin genel sekreteridir.
Yunan Başbakanının demeci
Paris. 7 A.A. (AFP) — Yunanistan Başbakan ve Dışişleri Bakanı General Plastlras. France Press A-jansına verdiği beyanatta ezcümle demiştir ki:
“Bütün Yunanistan her memleketle barış içinde yaşamak hususunda samimî bir arzu ile meşbûdur.
Yunan dış siyaseti mecliste açıkça tâyin edilmiş ve hükümetin bu durumunu değiştirecek hiçbir hâdise zuhur etmemiştir.
Başbakan, bir Akdeniz paktı yapılması meselesine temasla memleketin güvenliğini takviye edecek ve halihazır savunma işbirliği sistemini tamamhyacak her türlü tedbire taraftar olduğunu fakat. Yunanistanın hiçbir suretle tecavüz! hazırlık unsuru olmayacağım söylemiştir.
Başbakan, Amerikan yardımı hakkında şunları ilâve etmiştir:
“Millî iktisadiyatın memleketin ihtiyaçlarını tatmin edeceği vakte kadar hükümet bunun devam edeceğine kanidir.,,
Cumhurbaşkanı ile Sovyet Yüksek Şûrası Başkanı arasında tebrik ve teşekkür telgrafları gönderildi
Ankara 7 (A.A) — Cumhurbaş-kanı Celâl Sayar, Devlet Reisliğine seçilmeleri dolayısiyle Sovyetler Birliği Yüksek Şûrası Başkanı M. Şver-nik'ten aldığı tebrik telgrafına teşekkürü mutazammm bir telgrafla cevap vermiştir.
Marshall İdaresinin Fotoğraf, Afiş ve Çocuk Resimleri Sergisi dün açıldı
Ankara 7 (A.A.) — Marshall Yardım idaresinin tertiplediği Fotoğraf, Afiş ve Çocuk Resimleri Sergisi bugün saat 16,30 da Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumunun yeni Sergi Evi binasında törenle açılmıştır.
Açılış töreninde Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan, Milli Eğitim Bakanı Avni Başman, B.M. M. Başkan Vekillerinden Sıtkı Yır-calı, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Fazıl Hakkı Sur, Milli Eğitim Bakanlığı ileri gelenleri, İktisadî işbirliği idaresi Türkiye tera Komitesi Başkanı, Orta Elçi Russell Dorr ve eşi ve şehrimizde bulunan Mars-hall Plânı Türkiye icra Komitesi ü-yeleri ile İsveç Elçisi ve davetliler hazır bulunmuştur.
Millî Eğitim Bakanı Avni Başman İle İktisadî işbirliği idaresi Türkiye icra Komitesi Başkanı Orta Elçi Russell Dorr ve müteak\ben de Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik koraltan birer hitabede bulunmuşlar ve Refik Komitanın Serginin kurdelesini kesmesini müteakip Sergi davetliler tarafından gczilmiştir.
Boyar, bir ay müddetle Çeşme’de istirahat edecek
İzmir 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın her yıl mutadı olduğu üzere yaz tatilini Çeçme plâjlarındaki evinde geçireceği Ankaradan akseden haberlerden anlaşılmıştır.
Bayar’ın şahsi evinin temizlenmesine başlanmıştır. Ankaradan bir ay devam edecek olan gaybubetinde kendisine Büyük Millet Meclisi Başkanı-nın vekâlet edeceği ve temmuz İptidasında uçakla Ankaradan hareketle tzmire geleceği anlaşılmıştır.
Koraltan İsveç, Pakistan ve Norveç elçilerini kabul etti
Ankara 7 (A.A.I - Büyük Millet Meclisi Başkanı Refik Koraltan bugün öğleden evvel makamında İsveç Elisçl M. Erle von Post, Pakistan Büyük Elçisi Mian Beşir Ahmet ile Norveç Elçisi M, Er neni Krogh-Han-sen in ziyaretlerini kabul etmiştir.
A
İ
I
Bundan önce bildirdiğimiz gibi kalyadaki Yenice müş ve o sırada geçmekte olan 50 çoçuktan 15 i simde 12 yaşındaki bir kızın cesedinin akrabaları görüyorsunuz
Siyah - Beyazlıların Amerikada dünkü karşılaşması
Beşiktaş, Philadeîphia’da Ali Stars
takımını da 7
1 mağlûp etti
S ıtriye de
Philadelphia. 7 (Hususî muhabirimiz telsizle bildiriyor) — Beşiktaş takımı dün de güzel bir galibiyet daha elde etti. Philadelphia’nm Ali Stars takımını 7-1 gibi ağır bir mağlûbiyete uğrattı. Beşiktaşm yedi golünden ü-çiinü sântrafor Bülent, sağ haf Fah-
“UNESCO” az gelişmiş memleketlere teknik yardım yapacak
Floransa, 7 - A.A. (AFP) — U-nesco Genel Konferansı program ve bütçe komisyonu, Başkandan teşkilâtın kaynaklarının Birleşmiş Milletlerin hizmetine tahsis edilmesini vc bu suretle en az gelişmiş mıntaka-lara teknik yardımda bulunulmasını istemiştir.
Türkiye - Almanya Ticaret Anlaşması
Alman ihtiyaç yeni bir teşebbü kanaate
Anlaşmanın, yeni ihtiyaçlara göre ayarlanması için teşebbüslere girişildi
İzmir 7 (Hususi muhabirimiz bil diriyor) — Bu ay sonunda müddeti hitana bulacak olan Türk ticaret anlaşmasının günün larına göre ayarlanması ve ticaret anlaşması akdi için se girişilmiştir. Piyasadaki
göre şimdiki anlaşma esasen ihtiyacı karşılamamakta ve iki memleket ticaretinin ananevi seyrini bulamamak ta idi. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının yeni anlaşmanın aktinden önce İzmir ve İstanbul piyasalarının ihracat ve ithalât bakımından istek ve ihtiyaçlarını öğrenmek istlyece-ğlne ihtimal verilmektedir
Bundun öır bildirdiğimiz gibi Kanadu’da neticeleri bakımından korkunç bir feyezan olmuş, hu arada da W hırıl uca ş*’ «ular basmıştır, şehir rıhfıısıınun i 5 i evlerini bırakıp tren yolu, kara yolu ve hava yolu İle civardaki St. Roııniface şehrine İltica etmişlerdir. Resimde felâketi önlemeye çalışan gönüllüleri bir «al üzerinde traktörle çekilirken görüyorsunuz
şehrinde bir köprü çök-boğıılarak ölmüştür. Re-tarafından taşınışını
reddin, santrahaf Recep, soliç Şevket ve solaçık Şükrü de birer gol kaydetmişlerdir. Oyuna Amerikalılar başlamasına rağmen hemen hâkimiyeti ellerine alan Siyah-Beyazlılar birinci dakikada Recep vaaıtasiyle ilk gollerini kazanmışlardır. Amerikalılar onuncu dakikada Yavuzun ağır manevrasından faydalanarak beraberlik golünü atmışlardır. Ondokuzuncu dakikada Şükrü kendine mahsus bir sürüşiyle topu kaleye kadar İndirerek Bülente verdi. Bülent de sağ üst zaviyeden Beşiktaşm ikinci golünü attı. Otuz yedinci dakikada yine Şükrü soldan güzel bir orta yaptı, bu güzel ortayı da Fahreddin vole bir şutla gole tahvil etti. Devrenin bitmesine iki dakika kala Bülent geriden aldığı bir topla kaleye kadar İndi ve sıkı bir şutla kalecinin kıpırdanmasına meydan vermeden dördüncü defa topu ağlara .taktı.
ikinci devrede Siyah-Beyazlılar tekrar hâkimiyeti ellerine aldılar, daha 4 üncü dakikada solaçık Şükrü güzel bir sürüşle ceza çizgisi içine kadar girdi ve kalecinin kapattığı zaviyeden kurşun gibi şutla beşinci golü de yaptı. Yirminci dakikada Şevket» yirmi sekizinci dakikada da Bülent birer gol attılar ve maç 7-1 gibi açık bir farkla Beşiktaşm galibiyetiyle bitti. Beşiktaşlılar cuma günü altıncı maçlarını yapacaklardır.
...HtılûM TÜLON
t
“Almanyanın doğu hudutları ancak sulh konferansında tesbit edilebilir,,
Frankfurt 7 A.A. (Afp) — Doğu Almanya Cumhuriyeti tarafından O-der - Neisse hattının hudut olarak tanınmasını yorumlayan Almanyadakı Amerikan Yüksek Komiseri John Mac Cloy bugün beyanatta bulunarak demiştir ki:
“Almanyanın doğu hudutları tek taraflı veya iki taraflı bir kararla kat! olarak tâyin edilemez. Alman-yanın doğu hududu ancak bu memleketle barış andlaşması imzalandığı sırada kat! olarak tâyin ve tesbit edilebilecektir
kemmiyet değil, keyfiyet aranıyor
Endonezyadaki ilk nutku
Modern silâhların ateş kudreti sayesinde adet üstünlüğünü yenmek mümkün olabilir
(Amerika Hususî Büromuz bildiriyor) — Kara Orduları Bakanı Frank Pace, West Point Askerî Akademisinde bir nutuk verdi. Pace, bu nutkunda dünyayı meşgul eden mühim bazı askeri esaslara temas etmiştir.
Kara Orduları Bakanı bilhassa şu ana prensip üzerinde ısrarla duruyor. “Muhtemel düşman,, ın adetçe üstün kuvvetlerine karşı durabilmek için teknik bakımdan ihtı»as sahibi olmuş, gayet modern silâhlarla mücehhez ve adetçe nisbeton küçük kuvvetler kurmak lâzımdır. “Muhtemel düşman” ın adet üstünlüğüne erişmek pek mümkün olmadığına göre, başka bir sahada, yani modern silâhlar elde etmek için gayret sarf etmek daha makuldür.
Pace’in beyanatına muvazi olarak Dışişleri Komisyonu huzurunda konuşan General Omar Bradley, Atlantik Paktının savunmasına temas etmiş tir.
Bradley, eğer silâhlandırılırsa, Avrupa memleketlerinin Amerikanın yardımiyle herhangi bir taarruza karşı koyabilecekleri kanaatindedir. General bu iddiasına esas olarak “ilmi silâh” larda “muhtemel düşmana” nispetle elde edilecek üstünlüğü almaktadır.
Nihayet, Marshall Plânı Elçisi A vereli Harriman da Senato Dışişleri Komisyonu huzurunda beyanatta bulunmuştur. Bu vesile ile Senatör Con-nally’nin bir sualine cevap veren Harriman. Avrupa memleketlerinin
Nâzım Kutsi Hükümetine itimat reyi verildi
Şam, 7 (Ap) — Nâzım Kudsı, Mües-sesan Meclisinde dün, 2 muhalife karşı 78 reyle itimat almıştır. Yedi kişi müstenkif kalmıştır. Ekserisi Cumhuriyetçi Demokrat olan 27 âza, Mecliste bulunmamıştır. Müstenkifler bağımsızdırlar.
Amerika Savunma Müsteşarı, Rusyaya atomla taarruz etmeyi teklif etmişti
Washlngton, 7 . A.A. (United Press) — Savunma Bakanı Yardımcısı Paul Griffith “Harp kaçınılmaz bir vâkıa mıdır?” mevzuunda radyoda yaptığı bir konuşmada. 1947 tarihinde Başkan Truman'a, Sovyet Rusyaya bir atom bombası atılmasını teklif ettiğini açıklamış ve harbin kaçınılmaz olmadığını, işgal altında bulunan Almanyada vuku bulacak herhangi bir hâdise ile başlayabileceğini belirterek, bir harp vukuunda atom bombasının ve imkân olduğu takdirde hidrojen bombasının kullanılması lehinde konuşmuştur.
Savunma Bakanı Yardımcısı, ka-naatince Sovyet Rusyanın gereken İktisadî ve sınaî imkânları haiz olmadığı için şu son iki sene içinde harbe girmediğini belirtmiştir.
Komünist Çinde taarruz! hazırlıklar
Danton, 7 - A.A. (United Press) — Bildirildiğine göre Komünist Çinliler Merkezî ve Güney Çinde süratle stratejik bir kara kuvveti meydana getirmektedirler.
Silâhsızlanma Konferansının acele toplanması istendi Washington, 7 - A.A. (Reuter) —
Ayandan 7 kişi ve Temsilciler Meclisinin 4 üyesi dün hidrojen bombasının insanlığın şimdiye kadar tahmin edemediği bir tehlikeyi temsil ettiğini ileri sürerek Birleşmiş Milletlerden acele bir silâhsızlanma konferansı toplanmasını istemişlerdir.
“İktisaden ilerlemezsek, siyasi hürriyetimiz hiçbir mâna ifade etmez”
Cakarta, 7 A.A. (Afp) — Hindistan Başkanı Pandit Nehru, Endonezya Temsilciler ve Âyan Meclisinde verdiği ilk nutkunda Hindistan ile Endonezya arasında vukubulan bu hareketin dünya barışı ve Asya kıtası refahı menfaatine olduğunu söylemiştir.
Hlnd Devlet adamı sözlerine devam ederek:
“Asya,^ tedricen sömürgelikten kurtulmaktadır. Fakat İktisadî ilerlemeleri takip etmezsek siyasî hürriyetimiz hiç
• •
bir şey ifade etmiyecektir.”
Cenubî Afrikada ırklar meselesi
Birleşmiş Milletler meseleye el koymuştur
Yeni Delhi, 7 A.A. (United Press)— Yetkili kaynaklardan öğrenildiğine göre Hint Hükümeti, Güney Afrikada-kl Hintli ekalliyetlere daha iyi hayat şartlan temin etmek maksadtyle üç devletin iştirakiyle toplanacak olan yuvarlak masa konferansına artık ihtiyaç kalmadığını Capetown’a bildirmiştir.
Filhakika Birleşmiş Milletlerde bu mevzuda bir yuvarlak masa konferansının toplanmasına karar vermiştir.
Belçikada Leopold taraftarı bir kabine kuruluyor
Brüksel 7 (Ap) — Pazar günü yapılan seçimlerde Parlâmentoda çoğunluğu kazanan Sosyal _ Hristiyan Partisinin üyelerinden Jean Duvieu-sart, bugün Kıral Naibi Prens Charles’ın daveti üzerine Leopold taraftarı bir kabine kurmağa girişmiştir.
Üçüncü cihan harbinin başlıca harp sahası
VVashington, 7 A.A. (United Press) — Birleşik Amerika siyasi ve askerî mütehassislan üçüncü cihan harbinin cebep olacağı bir komünist taarruzu vukuunda Uzakdoğunun askerî harekâtın başlıca sahası olacağına kanidirler. Aleusyen adalarından başlayıp Japonya ve Filipinler yolu ile güneye doğru uzayan Asya takım adaları Asyanın komünist hâkimiyeti altındaki bölgelerine bir karşı taarruz yapılması için atlama tahtası vazifesini göreceklerdir.
Amerikalı askerî mütehassıslann ekserisi müdafaa hatlarından bir çoğunun Asya takım adalannda kurulacağını beyan etmek hususunda Dışişleri Bakanlığı mensuplan ile birleşmektedirler.
Schuman Plânı görüşmeleri
Paris, 7 - A.A. (Reuter) — Fran-sanın, İtalya. Almanya ve Benelux devletlerine Avrupa kömür ve çelik sanayiinin birleştirilmesine ait müzakerelerin 20 haziranda başlamasını teklif ettiği bugün resmen bildirilmiştir.
Boksör Halit Ergönül dünya şampiyonu oldu
Paris, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — îtalyada yapılan Ordular a-rası boks müsabakalarında finale kalan 4 boksörümüz şehrimize gelmişler ve İsviçre, Fransa, İtalya. Ispanya, Ingiltere, Yunanistan ve Amerikan ordu boksörleriyle üç günden beri çar-pışmılarchr. Bugün sona eren final müsabakalarından sonra 52 kiloda Halit Ergönül bütün rakiplerini yenerek dünya şampiyonu olmuş. 62 kiloda Semih Kızılcınak da dünya ikinciliğini kazanmıştır. Türk bayrağı şeref direğine çekilmiş ve milli marşımız ayakta dinlenmiştir.
Bokslar bittikten sonra tanınmış film yıldızlarından Daniyet Daryö. EUzabeth Taylor, Halit Ergönül ve Semih Kızılcınakı tebrik ederek aksam yemeğine davet etmişlerdir...
/VIUSA8AKA
KUPONU
de çekilecek iştirak İçin a-(M) tane
1 aralık 1950 büyük kuramıza şağıdukl kuponlardan getirerek bir kuru numarası a-labllccekslnlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.

lstuııburun
KtrONI'


Sayfa 4
YENİ İSTANBUL»
8 Haziran 1950
FRANSANIN EN GÜZEL İKİ YAVRUSU
F FANSA "güzellik ınOrabaknlarT'nm âdeta klâsik mümessilidir. Hnr sene her çeşit güzellik müsabakaları yapı lan bu memlekette bir de "Salon d’en-fanc -çocuklar meşheri" vardır. Bu çocuk sergisinde iki veya üç yaşında yüzlerce çocuk arasından her yıl.
"Fransa'nın en güzel erkek ve kız çocuku" «cçüir.
Bu unvan için yapılan son müsabakayı 17-nıart-1947 doğumlu Pâtricla Claudc adında bir kız ile aynı yıi mart ayının beşinci gününde doğmuş olan Jean-Paul Rouma adında bir oğlan
çocuk kazanmıştır. Her iki gürbüz ve şirin yavru şimdiden istikbalin "Spor kahramanı" sayılmaktadır. Her sabah, eaki bir millî baskctbolcu olan Lhıetta Parientc, bu ikijbebcğc, yarı ciddi ve yarı oyun tarzında muntazaman Jimnastik yaptırmaktadır.
H KIZ MI. OĞLAN MI? ★
Üç buçuk yasındaki Raymond Barttett’i annesi doğumundan beri kız gibi giydirmiş ti. Sağında çocuğu kız kılığında, solunda İse sağlan kesildikten sonra oğlan kılığında görülmekledir
Amerikada devlet hizmetinde çalışan kadınlar
1786 yılında posta müdürü olarak ’ iki kndının Federal Hizmete kabul edildiği günden beri devlet hizmetinde bulunun Amerikalı kadınlar büyük ölçüde ilerlemeler kaydetmişlerdir. Bu dururu son zamanlarda Cumhuriyet Milli Komitecinin kadınlar şubesi tarafından hazırlanan bir toplantıda belirtilmiştir.
Gerek Cumhuriyet ve gerekse Demokrat Partisinin idaresi altında Birleşik Amerikanın önemli memuriyetlerine tAyin edilen kadınların sayısı günden güne artmaktadır. 1912 yılında ilk defa olarak Cumhuriyetçi Hela Wllliam Hovvard Taft. bir kadını. Birleşik Amerika Çocuklar Bürosuna reis tâyin etmişti. O zamana kadar Birleşik Amerikada hiç bir kadın bu kadar önemli bir devlet memuriyetine tâyin edilmemişti.
1933 yılında müteveffa Reis Frank-lin D. Roosevclt, bir kadını kabine ü-yeliğine tAyin etti. Bundan sonraki uzun vazife yıllan esnasında ve Reis Trunmn’ın vazife yıllan sıralannda kadınların diğer yüksek vazifelere tâyin edilmeleri, politika alanındaki kadın faaliyetini belirtecek mahiyette olduğu yine aynı toplantıda açığa vurulmuştur.
Son zamanlarda Reis TTuman, a-şağıdaki vazifelere kadınlan tAyin etmiştir: Hazine Bakanlığı, Darphane Müdürlüğü, Başcerrah Yardımcılığı ve Lükscnburg Elçiliği. Diğer taraftan, Savaş Matlûbat Komisyonu üyeliklerine, Federal Muhabere Komisyonu üyeliklerine, Dışişleri Bakanlığı Siyaset Tasarlama Heyetine, Birleşmiş Milletler Kurulundaki Amerikan Delegusyonu Üyeliklerine, teknik müşavir, münavebe ite değişen üyeliklere. ihtisas şubelerine ve diğer rrul-letlerarası komisyonlara kadınlar tAyin edilmiştir. *
Yapılan toplantıda aynı zamanda Amerika Hükümetinin servisinde vazife alan kadınların günden güne arttığı da belirtilmiştir. 1949 yılı-nııı ağustos ayında bu toplantının yapıldığı sırada Birleşik Amerika Hükümetine bağlı memuriyetlerde Vazife alanların heşte birini kadınlar teşkil ediyordu. Amerikada sayısı 41.575 olan posta müdürlerinin yüzde kırk beşini teşkil eden 17.166 sn kadındır.
Amerikada halen adliye işlerinde önemli vazifeye tAyin edilmiş olan 100 kadın memur vardır. Bunların a-raauıda federal, eyâlet, kasaba ve çocuk mahkemelerinde hâkimlik, kâtiplik yapan vesair büro işleri gören kadın memurlar çalışmaktadır.
1920 yılında Amerikan kadınlarının belediye İdarelerine seçilmelerine müsaade erindikten sonra bu vazifelerde bulunanların sayısı mütemadi surette artmıştır. Toplantıda, *T)ir kadının vazife görmemiş olduğu bir şehir bürosu bulmak gayet müşküldür” denilmiştir. Diğer taraftan, küçük şehir terde bir çok kadınlar belediye başkanlıklarını işgal etmiş bulunmaktadırlar. Bu küçük şehirlerden bazılarında nüfus 100.000 i aşmaktadır.
Yazan: Von iririr
Çeviren : Behçet Cemal
4
Hicri 19 5 0 HAZİRAN 8 Perşembe Eumi
ŞABAN 22 1369 MA TIS 26 1366
| VAKİT VASATİ EZANI
| Güneş 5.27 8.49
Ofclc 13.13 4.35
I tklndl 17.13 8.35
Akşam 20.39 12.00
Yut» 22.40 2.02
lma'tk 3.12 6.34
SI NEMALAR
KJS.HET (26654) — UnutuJmı-yan Aşk. 2 — Leyla.
MARMARA (23860) 1 — Lekeli
Hayat 2 — Suçsuz Gangütcr.
MİLLİ (22962) 1 — Talih Kuşu 2 — Memiş.
TÜRAN U2127) 1 — Kanun Harici. 2 — 3 Ahbap Çavuşlar Casus Peşinde.
YENİ (Bakırltöy 16-126) 1 — Şahane Vals. 2 — Canavar A-dam.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Yarasa. 2 — Batakhane Kırallçesl.
OPERA (60821) 1 — önce Vatan. 2 — Dafclar Canavarı SCREYYA (00682) 1 — Sürgün 2 — Hazin Aşk.
ANEJLRA
BEYOĞLU CİHETİ
ATLAS vlOöCö) 1 — Hainler Geçidi, 2 — Aşk Oyunları.
ALKAZAH (42562ı 1 — Vahşet Salgını. 2 — Adalar Perisi.
AK (44304) 1 — Vefasız 2 — ölümden Kuvvetli.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ; 1 -Vurun Kahpeye. 2 — Lilküs Hayat.
ELHAMRA (43595) 1 — Aşk
kurbanı. 2 — Pasifik kahramanı İK EK (44289) 1 — Cinayet Suat) 2 — Kara Şeytan.
İMCİ (81595) 1 - Ölüm Zaferi.
2 — Aşk İmtihanı.
LALE (43595) I — Albukrrk Fatihi (Türkçe). 2 — Beyaz IncL MELEK (40*58) 1 — Gönülden 8(-Mler. 2 — Mücrim Gönüller. KARAY (41656* I — Ölmeyen Aşk. 2 — İnci Korsanlan.
SUATPARK (K3143) 1 - LaıkU» Hayat 2 — Vurun Kahpeye.
3 — Dantgıu
SÜMER (42881) 1 - Meçhul
Kadının Mektupları. 2 — Operadaki Hayalet.
ŞAKK 140380) 1 — Korkanın
Adaleti. 2 — Kaime.
ŞIK (43726) Kara Mızrak. (31 kısım).
TAKSİM (43191) 1 — İki Açıkgöz Canavarlar Arasında- 2 — Köy Güzeli
TAN 1 — Kızlar Geliyor. 2 — Zenda Mahkûmları.
t NAL (49306) 1 - Korkunç Şövalye. 2 — Şark Yıldızı.
YENİ 1 — Fİ es tu 2 — Sevimli HflVdiJL
5 II DİZ (42847) 1 — Swing Dehler). 2 *- Yeşil Yunus Sokaftı.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAH (23683) 1 — Memiıj. 2 — CcnneJ lCu^u.
AZAK (23512) 1 - Kanun Harici. 2 — üç Ahhnp Çavuşlar Cru*U8 Peıjbıde.
(F'MBEltLlTAş (22ÖU) 1 — Ormanlar Kıralı. 2 — Suçsuz Katil, 3 — intikam Kurşunlan. FEK AH 1 — Hayal Peşinde. 2 — Şeytanın Kızı Gllda. 3 — CaHUMİşr Çarpılıyor.
HALK 1 — Nevada. 2 — Zalim Kırullçe.
UTANBI L (22367) 1 — Kıvırcık Paya. 2 — Er Meydanı.
AN KABA (23-132) Süveyf Yıldızı
BtYÜK (15031) Kadın Düşmanı.
CEBECİ (13846) 1 — Lorel Hardı Aşçıbaşı- 2 — Trabzon Kahramanları.
PARK (11131) 1 — Kara Güneş 2 — Masum Katil.
KUK (14071) Denizler HAklml.
SÜMER (14072) 1 — Uçan Kaplanlar. 2 — Çaylak Hafiye Caniler Arasında.
ULUS (22294) 1 - Aşk Çiçeklen. 2 — Beklediğim Sevgili.
YENİ (14040) 1 — Paylaş ıi mı-yan Sevgili. 2 — Kırmızı Fener.
İZMİR
f;lhamRA 1 — Zoraki Misafir. 2 — Casuslar Çarpışıyor. 3 — 8u Perileri.
LALE 1 —Yaratılan Adam 2— Ormanlar Aslanı. 3 — SaLLhad-dinl Eyyubl ve Haçlı Seferleri. TAYVARK 1 — Maymun Kadın. 2 — Ölüm Perisi.
TAN 1 — Yaratılan Adam. 2— Ormanlar Aslanı. 3 — SalAhaddini Eyyubl ve Haçlı Seferleri. YENİ SİNEMA 1 — Bağdat Hırsızı 2 — Buffalo Bili. 3 — Keloğlan.
K AKSI YAKA CİHETİ
MELEK Bir Dag Masalı.
dinav) Stockholm. Kopenhag. Münih'ten.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 B.E.A. (İngiliz) Atina. Roma, Nis, Londraya. — 8.30 D.H.Y. (Türkı Bursayn. - 9.00 DH.Y. (Türk) Ankara, Kayseri, Malatya, ESâıuğ, Erzururnu.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Ankaraya
— 10.10 D.H.Y. (Türk) Ankara, Kıbnı, BeyruUu — 10.15
D.H.Y. (Türk) tamire. — 10.30 D.H.Y. (Türk) Ankara. Adana, İskenderun*. — 11.3u C.G.D.T. Bevrut. Kahireyc. — 14.45 D. H.Y. (Türk) Ankaraya. - 16 0u D H.Y. (Türk) lzınlrc. - 2i 35 P.A.A. (Amerikan) Münih.Loıı-dra, Gander, Boston, Now-Yor-ka- — 23.30 3.A.S. (İskandinav) Lydda’ya.
GELECEK OLAN VAPUHLAB
8.00 Giresun Karadenizden — 13.20 M n ra kaz. Mmlanyadan. 19.50 Şuh — Mudanyadan. GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Sus. Mudanyaya. — 14 Cumhuriyet. Knradcnlze.
GELECEK OLAN TRENLER
6J0 E rz urumdan. — 6.45 Semplon (Avrupa). — 7.10 Diyar bakırdan. — 8.30 Ankara
(Eke.). — 9.15 Ankara (Yataklı). — 13.40 Samsun postası. — 18.25 Diyarbakır - îskenderun-Konyadan, — 20 35 Ad a pazarından.
GİDECEK OLAN TRENLER
7.10 Adapazarı na. — 10.10 A-danaya. — 13.50 Samsuna. — 18.10 Ankara (Eke.) — 20.30
Ankara (Yataklı) — 20.50 Diyarbakır.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.04i Haberler. — I3.I5 Dans müztei (Pl ). — 13.45 Şarkı ve türküler. — 11.20 Ev kadını -Blskuilcr. — 14.30 Şarkı ve türküler (PL). — 14.50 Program ve kapanış. — 17.57 Açılış ve prugrandar. — 18.00 Caz mdzfgl (PL). — 18.30 Operalardan tanınmış aryalar (PL). — 18.43 Saz eserleri. — 19,00 Haberler.
19.15 İstanbul haberleri. — 19.20 Sololar. — 19.40 Hafif ara müziği (PL). — 19.13 Şarkı ve türküler - Neerrd Rıza Ah ıskan. —
29.15 Toınmy Dorsey orlccaUa-..«niKluıı cuz müziği (Pl.). — 20.90 Gelir Vergisi İzahları. — 28.43 Piyano ile caz parçaları (PL). — 21.00 Küçük orkestradan melodiler. — 21.30 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Kohçerto - (Pl >.— •2.45 Haberler — 23 i M) Dans müziği (PL). — 2330 Programlar ve kapanış.
YABANCI RA I) YOL A K DA X
HEÇME YAYINLAR
Ix>ndru:
7,40 Tommy Klnsman dans orkestrası. — 8.00 BBC Hafif arkestra konseri. — 8,45 Dinleyici İstekleri. — 0.15 Palm Court orkestrası. — 10.39 Dinleyici İstekleri. r- 12.00 BBC. Revü orkestrası konser). — 16.15 BBC Opera orkestrası konseri. —
18.15 Müzik hâtıraları. — 19.19 Dinleyici İstekleri. — 20A0 Küçük orkestradan melodiler. — 22.00 Londra Filarmoni orkestrası konseri (Beethoven, Brnhms). — 23.45 Karışık müzik.
Soldan »afta:
1 — Hileci. 2 — Teral İbadete. Elden çıkar. 3 — KatolikIcrin genel ruhani merkezi. Rabıt edatı. 4 — Komut; Şahıs İsmine ilave olunan isim. 5 — Tersi kumarda alacak vereceği kapatma; 8u. 6 — Arzusu mevcut (iki kelime). 7 — Suııd eden; Para. 9 — Bir nota; Büyük erkek kardeş largo); Tersi bir göz rengi. 10 — Ulûhiyete mensup büyük meclis.
Yukarıdan aşağıya:
1 — Kendisini çağıran tezkereyi hâmIL 2 — En çok; Şeref ahzet mânasına bir soy adı. 3 — Şaka yapan. 4 — Başkan; Tersi İhtilâfları halleder. 5 — ördeğin tekrarladığı; bir uzvumuz; Nefl edatı. 6 — Tersi yuva; Tersi ayakta dur (Anadolu ağzı). 7 — Şahsına. 8 — Savrul; Bir poker tabiri; Sekizin İkincisi glbL 9 — Fiyaka; Meşhur Hün İmparatoru. 10 — Sayan (İki kelime).
ECZANE
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.15 D.H.Y. (Türk) Burmadan.
- 0 50 D.H.Y. (Türk) İzmlr-den. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep. Adana, Konya, Afyondan. - 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, An karadan.
— 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyar bakır, El/izıg, Sivas, An karadan - 17 45 C.Y. (Kıbrıs) Ni-kosya. An karadan. — 18.06 D, H.Y. (Türk) İzmlrden. — 18.36 D.H.Y. (Türk) Anlcurudan. — 19.10 8.R. (İsviçre) Zürich, Cenevre, Allnadan. — 20.20 P.A.A (Amerikan) Ilongkong, Bangkok, ICalkützı, Delhi, Karaşl, Şamdan. — 22.30 S.A.S. (İskan-
ANKARA.
7A0 M. 8. Ayan. — 7.31 Vals, Polka ve Paso Doblc'le (Pl ). — 7.15 Haberler. — 8.0G Mas Eserleri (P1.). — 8.15 Ha vay Müzikleri (Pl.). — 8.15 Günün
programı ve hava raporu. — 8.30 Schubert - 5 İnci 8enfonl (PL). — 900 Kapanış, — lt.28 Açılış ve program. — 1230 M. 8. A. — 12.30 Karışık şarkılar. — 1.3,00 Haberler. — 13.15 Radyo Salon Orkestrası. — 13.30 Öğle Gazetesi. — 13.45 Radyo Salon Orkestrasının devamı, — 14.00 Akşam programı. Hava raporu ve kapanış. — 17AR Açılış ye orogram. — 18.00 M. 9. ayan. — 18,00 ince saz (Beyan Faslı). — 18,15 Gitar Düetinden Melodiler (PL). — 19.00 M. 8. ayarı ve haberler. — 19,15 Geçmişte bugün. — 19.20 Yurttan Sesler. — 19.45 Radyo İle İngilizce. — 20.15 Radyo Gazetesi — 20^0 Serbest saat. — 20.35 Tanburln saz eserleri (M. Cemil). — 20.50 Oyun havalan (Bağlama Takımı). — 21.00 Un esc o Gazetesi — 21.15 Dans müziği (PL). — 21,45 Konuşma: Sağlık saati: “Rumııtiz-mn ve K«lb,, Dr. Alaettln Erk-men. — 22.oo Müzikseverin saati.— 22.45 M. 3. ayan ve haberler. — 28.90 Program ve kapanış.
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü) - Sırrı Başdoğan (Ktlçük-pazur) - Eaat CDIvanyolu) -Haydar Yeni (Lâleli) -BEYOĞLU: Güneş (Merkez) -Bnrunnk (Taksim, - Batist Tülbentçi (Taksim# - Bankalar (Galata) - Necdet Ekrem (Şişli) - Çubukçu (Şişli ’ • Halıctog-lu (Hasköy) - Yeal Turan (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Balmumcu (Şehzadebaşı) - Ziya Nuri (Aksaray) - Sumatya) - Nazım Malkoç (Şehremini) - Gündog-du (Kıı ra gümrük) - Havım Berk (Feneri - .
EYt’P; Arif Beşer. BEŞİKTAŞ; S. Recep - Orta-köy - Gıyasefldln Dıvnnlıoğlu ıArnavutköy) - Merkez (Bebek.
KADIKÖY : Kadıköy - Fener-yolu - Erenköy - A. Cafer Çağatay.
('hKCI)AR: Ahmetliye. HEYBELİADA: H. Halk. BCvCKADA: Halk.
İZMİR: Güzrlvah (Yalılar) Sağlık (Alsancak) - Ali Huy-1 rcddln (Baamnhnne) - Sıhhat ( Ke rn. ra 11
ı i i| «
•-* »M
Soldan sağa:
1 —.Hnmnmizade. 2 — Akamet; Had. 3 — Vilâyat; Re. 4 — Ali); Manav. 5 — Sek; He. 6 — Amlriyet. 7 — Kan a-lan; Re. 8 — örer; Mlrat. 9 — Ti; Ü)â; Eva. 10 — Üzülen a-dam.
Yukarıdan aıuğıya:
1 — Havam kötü. 2 — Akile; Arlz. 3 — Malikâne. 4 — Amal; Marul. 5 — Mey; Dil; Le. 6 — İtam; Raman. 7 — Tahini. 8 — Ah; Ney; Red. 9 — Dara; Avare. 10 — Edevatı lanı .
Beyoğlu 44644 Kadşkö> 9087/ İstanbul 24222 Üsküdar 60943 Ankara 00. İzmir 2222 Karşıvaku 15055
S 1 H H 1 , I M D A Ti
l.->ranbuı Beyuğlu 4499?
Anııdulu yukaaı 6()53s
.Ankara 91
2251
Harp sırasında Berlin’in, burada teri» edilen en kuvvetli uçaksavar mevziinin geri ateşli topları, GruneWald yük istasyonundaki ağır demiryolu balary darının müessir yardımiyle, şiddetle mukavemet e-diyorlar. Rusların taarruz hedef) olan radyo stüdyosunun az ilerisinde, müdafaa yenilemiyecek kadar çetinleşiyor. Rufllar, telsiz kulesinin alt sahanlığındaki lokantaya mermi yağdırmakla iktifa etmek mecburiyetindedirler.
Berlinin Tauentzlenstrasse ve Kur-fürstendam’daki eğlence mahallesi, şiddetli ateş altında., Berlinin Broad-vvay’indc ışıklı reklamların pırıldadığı zamanlar nerede? Bombalardan arta kalanı, mermiler yıkıyor.. Batı Berlin’in en tanınmış mabedi. Gedaecht-nfsskfrche, harap şehrin en şayanı ibret harabesi haline geliyor.
Ustaca bir uçuş
Brandenburger Tor önündeki geniş yol üzerine bir uçek konuyor. Azledilen Got ring ni yerme Hava Kuvvetlen Başkomutanlığına tâyin edilen Mareşal Grcimin hava y(r liyle Berlin’e getirilmesini» kadın pilot Hanna Rcitach deruhte etmişti. Alman yanın en iyi kadın püotu. üniforma gömleğinin üzerine demir haç. nişanını boşuna takmamış. Usta kadın, uçağı. Rus uçaksavar ateşi arasından geçirerek şehrin göbeğine inmeye muvaffak oldu. Uçak i-sabel almışla Von Grcım, yaralı olduğu için koltukla çıkarılıyor ve sedyeyle başbakanlığa götürülüyor, Karargâh sığınağında. Hava Mareşali, Alman ordusunun Genelkurmay Başkam General Krcbs’le karşılaşıyor. Her iki general, tek kelime konuşma» lan birbirlerine bakıyorlar. Kreba de yaralı, başına sargı sarılmış... Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetlen Başkomutanı, yaralı olarak, Alman ordusunun son muharebesine atılıyorlar.
Ruslar, her taraftan şehre taarruz ediyorlar ... Kuşak hattı cephesinde de yarıklar, çatlaklar var. Düşman, ba-rikadlı, manialı sokak muharebesinden kaçınmak için, daima demiryolu ana hattının güzergâhından istifade ederek her istikametten şehre gir-mlye açhşmaktadır. Jukov, müdafaanın zayıf noktasını yakalamıştı. Kilometreler genişliğindeki demiryolu güzergâhında, ne tank makinesi, ne beton mevzi, ne de müstahkem binalar vardı. Jukov'un alayları, sel gibi, müdafaanın bu noktalarına akıyor ve gittikçe nüfuz ediyorlardı. Taarruz ancak Termlnüs garlarında durdur ula ödiyordu. Potsdamer Bahnhof. Anhalter Bahnhof. Görlitzer Bahnhof. Schlesischer Bahnhof gibi büyük istasyonlara kadar dayanan Ruslar, şehrin merkezine çok yaklaşmışlardı. Fülırer’in ihtiyatları: Hltlercf Gençlik
.Umumi karargâh sığınağında, Hit-ler, tanksavar tüfeğij’Ie üç Stalin tankı tahrip etmiş olan 14 yaşında bir çocuğun göğsüne kendi eüyle demir haçın birinci rütbesini takıyor. Çocuğun başını babacan bir tavırla okşadıktan sonra, tekrar, sokak muharebesinin alevleri arasına gönderiyor: Günlerden bir gün, M14 yaşındakiler bile, Almanya için ölecek kadar büyüktür” demişti. İşte şimdi sıra artık bunlara gelmişti!...
Hitlerci Gençlik Teşkilâtının taburları. son ihtiyat olarak muharebeye sürülüyor. Vazifeleri, batıdan gelecek takviye birliklerinin giriş yolu olan Havel Köprüleriyle Spandau Şosesini açık tutmaktır. “Neye mal olursa olsun, çekilmek yok!" Bu artık ölüm emridir. Cephenin cehennemi ateşine çocuklar atılıyor. Tüfek artıklan zaman. dipçikler kaldırımlara değiyor: enselerden dolaşan fişeklikler, oğlanların zayıf vücutlarını öne büküyor, ölüm emri üzerine, birkaç bin çocuk ateşe atıldı. Az zaman sonra hepsi ölmüşü. i
DÖıt bir etrafı nehirle çevrili hükümet mahallesi, şehrin iç kalesi halindedir. Al manyanın merkezi bura sıdır. Berlin'in kalbi hâlâ burada atıyor.
Düşmanın tank, topçu ve uçak bakımından üstünlüğü, gittikçe driha fazla hissediliyor. Eğer yardım yakında yetişmezse mukavemet etmenin mânası kain uy a çaktır. Wenck ordusunun. ilk taarruz günü, Bcelitz Verem Hastahanesi ne kadar ilerlediği bildiriliyor. Zatrn o günkü .hedef dc bu idi. Eğer karşı taarruz iki gün daha bu hızla inkişaf ederse, hafta so nunda, yardımcılarla mahsurlar birle-şeblllr. Zaten Berlin müdafileri de ancak o kadar dayanabilecekler. Gece, Brandenburger Tor önündeki uydurma hava meydanından bir uçak kalkıyor. Hıtler gönderdiği hususi bir mesajla, General Wenck*i sıkıştırıyor, acele etmesini istiyor. General her iki saatte bir mevkiini, umumi karargâha bildirecektir. \Srenck, son raporunda, çok şiddetli orman muharebeleri verdiklerini ve taarruzun,
Potsdam istikametinde İnkişaf ettiğini bildirmişti.
Ricat emri
Doğudan, 9 uncu ordu bakiyeleri de Wenck ordıisiyle birleşmiye gayret ediyor. Bu ordunun büyük kısmı, Frankfurt’un güneyinde. Öder kıyısında dayanıp kalmıştı. Rua selL etrafta, bütün setleri yıktığı halde. Frankfurttaki cephe merkezi, bütün tazyiklere dayanmıştı. Cephane tüketildikten ve bütün aLkaryakıl aarfe-dıldıkten sonra. General Busse. mahsur alaylarına," son nefere kadar dayanarak, ermeydanında ölmeyi rai emredecek 11? Hayır! Yalnız yumruk ve aüngiyle vatan müdafaa edilemezdi. Bu ordu, Berlin'in müdafaası için elinden geleni yapmıştı. General Busse ricat emrini veriyor ve 9 uncu ordunun 65.000 askeri harekele geçerek. Rus orduları arasından Wenck ordusuna ulaşmıya çalışıyor.
Rus Başkomutanı Yukov, mahsur bir şehri kurtarmak Özere yapılan yardım harekâtının, möteamz için ne kadar tehlikeli olduğunu çok iyi bilir. Bizzat kendisi. Leningrad ile Moskovaya yardım götürmüş, Sta-lingradı kurtarmıştı. Onun için taarruz hareketlerine hız verdi. Mareşal. Staline. Berlin'in zaptını, en geç 1 mayısta, Kıznl meydanda geçit resmi yapılırken bildirmek azmindedir.
Tazyik altındaki çemberin her noktasından Alman umumi karargâh sığınağına kötü haberler yağıyor. Av-rupanın en büyük hava meydanı Tempelhofer Feld, Rus bombardı-
man uçaklarının İstifadesine açılmıştır. Kızıl yıldızlı uçaklar Berlin’ in ortasından havalanarak yüklerini Hükümet mahallesi üzerine boşaltıyorlar. Şehrin en yüksek ve hâk m tepesi, Kreuzberg, düşman eline geçmiştir. Tepede derhal mevzie giren Rus topçusu, en yalan mesafeden, Berlin’in kalbini dövmgee başlıyorlar Bu kalb daha ne kadar çarpacak ?
Her şey. müdafaanın çökmeğe haşladığını gösteriyor. Şehir, her taraftan gelen dehşetli topçu ateşi altında inliyor. Bodrumlara sıkışan halk, feci bir sefalet içindedir. Erzak bitmiş. susuzluk, herkesi kasıp kavuruyor. Berlinhler bir buçuk yıldan beri dehşetli bir bombardıman harbine dayandılar. “Yıldırım” bombardımanlarının dehşetini hiç bir şeyin geçemiyeceğini sanırlarken, şimdi bu dehşetin âzamisine uğradılar. Kendi şehirleri muharebe meydanına dönmüş ve sakin halk bu feci hâdisenin zavallı kurbanı olmuştu. Yıllardan beri, büyük muharebeler hakkında çok şey okumuşlardı. Fakat uzaklan, da cereyan eden muharebelerin ta^ silâtını radyodan dinlemekle mahiri bir malzeme harbinin ta ortasına düşmek arasında muazzam fark vnv» Sefaletin âzam! hadde çıktığı sıkışık bodrumlardan, artık teslim olmak zamanının geldiğini belirten homurtular geliyor. Elektrik direklerinden sallanan üniformalı cesetler orduda da çoktan ayni fikirlerin açığa vurulduğunu gösteriyor.
(Devamı varj
HİKÂYE|
Bir tecrübe
Yazan: Viııcent SHEEAN
ARKADAŞIM John ve babası, "şimdiye kadar hiçbir baba oğu-la nasip olmamış bir şekilde iyi anlaşırlardı. Bir doktor olan babası, seksen yaşında olmasına rağmen, hâlâ hastahanesi ve has-talarlyle candan uğraşan iyi bir ihtiyardı. Kırk beş yaşlarında olan John da meşhur bir avukattı.
Babası ile oğlun bu anlaşması etrafın bazan hayranlığım, hazan da kıskandığını üzerlerine çekerdi. Bunun mahiyeti sorulduğu zaman John.
— ihtiyarla iyi geçiniriz, der. başka bir şey ilâve etmezdL
Ama ben. her ikisinin de eskiden beri dostu olduğum için, hayatlarının sonuna kadar iyi anlaşmasına sebep olan vakanın hikâyesini öğrenmek şerefine nail oldum.
Genç John on dört yaşlarındayken, kendini erinde mesut hissetmiyordu. Doktor John işiyle o kadar meşguldü ki. çocuğunu çok az düşünebiliyordu. Hastalarından başka, talebelere cerrahi dersleri veriyor, yeni keşiflerle uğraşıyordu. Bir ameliyat esnasında, hastaya acısını duyurmıyacak bir ilâç bulmuştu. Birçok küçük vakalarda kullandığı bu ilâç, müspet netice vermiftL
Genç Jolın. kendini ailede isten-miyen birisi olarak görüyordu. Babasının, tecrübelerini kendinden üstün tuttuğunu zannediyordu, işte bütün bunlan uzun zaman düşünen John, evden kaçmaya. Meksika'ya gitmeye karar verdi. Belki orada çalışır ve yalnız başına mesut olurdu.
Odasına çıkmış, eşyalarını hazırlamaya başlamıştı. Tam o sırada, Kabası heyecanla içeri girerek, oğluna*
— Oğul acele gel. Dr. Hanfort ve Dr. Mc. Go\riray aşağıda bek-liyorlar Bugün keşfimin doğruluğunu ispat edebilmem için büyüle bir fırsat çıkU Senin çenendeki kisti alacağım. Çabuk oL. diye bağırdı.
Babasını hiç böyle heyecanlı görmıycn John gayrı ihtiyari hareket ederek, babasına itaat etti. Tecrübesi için onu seçmesi, babasının oğluna kıymet verdiğin! gösteriyordu. Bu John'un hoşuna gitti.
Ameliyat odası, talebe ve doktorlarla doluydu. Chicago'dan tanınmış bir doktor da sırf bu tecrübe için gelmiş bulunuyordu. Dr. John:
— Beyler, şimdi sîzlere lokal bir anestezi vakası gösteıeccğiiYi, Tecrübeyi oğlumun üzerinde yapıyorum. Sağ kulağına yakın biı yerinde bulunan kisti atacağım, dedL
Babası o kadar kati bir edayla konuşuyor, keşfinden o kadar çok enim bulunuyordu ki, John’un korkmak aklına büc gelmedi. Batırılan iğııemn ne ısı onun için yeni bir şey değildi. Asıl müthiş acıyı sonradan, babası neşterle kisti alırken duydu. Bu. tahammül edi-lemiyecek derecede büyük bir a-
Çeviren: Türkân KOCATTAÇ
cıydı. John bütün yüzünün, beyninin yandığını. kavrulduğunu zannetti.
Uk dakikalarda neye uğradığını
anlamı yan John, bağırmak haykır-
mak için ağ:
’4lı
ı açtı, fakat içinden
gelen bir ses onu durdurdu. Herdeyse yanlış bir harehet yapacaktı. İlâç bundan evvelki küçük tecrübelerde müspet netice vermişti ama, bugün bunun aksi olmuştu. Her halde bir yanlışlık vardı.
John gözlerini kapıyarak. nefesini tuttu. Aglamamah, bağırma-malıydı. Bu tecrübenin babasının htikbali için büyük bir ehemmiyeti olduğunu hissediyordu. Dudaklarını sıkı sıkı kapıyarak ken-
di kendine:
— Biraz daha, biraz daha-, diye cesaret verdi. Sakin, ve aa çekmiyor gibi bir tavır takınmalıydı. Doktorları, talebeleri ve "evet, niçin olmasın, babasını dahi al-datmalıydı.
Babasının izaha tını dinledikleri için ona dikkat eden yoktu. Nihayet her şey bitti, açılan yara bir bandla örtüldükten sonra, bir hemşire onu ameliyathaneden çıkararak bsşka bir odaya götürdü. Orada bir iskemleye oturan John, gözlerini kapıyarak düşünmeye başladı.
Bunu herkesten, ailesinden dahi sakhımalıydı. Bilhassa babası bunu bilmemeliydi. Çünkü keşfinden dolayı çok büyük bir iı Ulıar duyuyordu. Hem canım, nasıl olsa artık evi tcrkedecekti.
Omuzuna bir elin dokunuşunu hissederek gözlerini açtı. Karşısında babası vardı. Sevgi dolu gözlerle oğluna bakan Dr. John, yumuşak ve tatlı bir sesle:
— Çok acıdı, değil mit Oğul diye sordu.
Demek babası bütün hakikati biliyordu! John büyük bir şaşkınlıkla:
— Demek biliyordun, öyle mi baba? Ama nasıl ne zaman öğrendin? diye sordu.
— Çok geç farkına vardım, e-limden sadece ameliyatı çabuk bitirip acım biran evvel sona erdirmek gelirdi. Hemşire iğneye, muhakkak yanlışlıkla başka bir ÜAç koydu. Ama zarar yok. Sen bunu bir kahraman gibi karşılamasını bildin. Seninle iftihar ediyor ve sana teşekkür ediyorum oğlum. Haydi şkmd1 evimize gidelim, dedi
Eve giderken, bütün yol boyunca hiç konulmadılar ama. aralarında kuvvetli bir dostluğun, va-kinliğin kurulduğunu hissettiler
Oğlunu yatağına yatıran Dr John, yatağm kenarına ottırarn** etraf> gözden geçlnniye ba’lad* Oraya burava dağılmış walnr «örerek
— Oğul, oh seyahate hazırlan' yorsun galiba. Beni yapayalnız Oı rakınak hoşuna gidecek mi? cUye sordu John yepyeni hislerle dolu olarak, babasına sevgiyle bakıp:
— Gidiyordum ama, artık git-miyeccgim.. babacığım diye cevap verdi.

I

8 Haziran 1950
T E N T TSTAIMPÜL
Sayfa 5
GÜNÜN
KONOMiK

Orman meselemiz, siyasî partiler ve hükümetleri
Prof. Dr. Faik Tavşanoğlu
LONDRA MEKTUBU
Zonguldak Limanında bir vapura saatte b(n ton kömür yüklenecek
TÜRKİYE, tabiatrn bir tirajı t ve
orman memleketidir. Memleketini i ide dağlar, orman, vadiler büyük küçük ovalar ziraat arazilidir ve verimli bir ziraat her şeyden evvel ancak bu nizam dahilinde mümkündür. Çünkü bir taraftan dağlan tutarak vâdİ ve ovalardaki toprağı koruyan, diğer taraftan havadan toprağa intikal eden sulan toprakta depo ve faydalı bir çekikle terzin eden en müessir ve emin vasıta ormandır.
Şu halde ziru tim izin kalkınması i-çin. memleketimizde ziraat ve orman sahalarını belli yerlerde ve belli nİsla' !ler dahilinde tutmak zarureti varılır.
Cumhuriyet devrinde memleketimiz İç»ıı düzenli ve ileri bir ormancılığın önemi gözden kaçırılmamı? ve llalk Partisi hükümetleri orman mevzuunu b 1 ıvrtte yapıcı bir görüş ve niyetle ete almış; bu maksatla mütehassıslar Krtertmfş, retiştirnıH: bn mevzuu u-zıın seneler tetkike tâbi tutmuş ve bu tetkikler sonunda 1937 yılında 3116 sayılı Orman Kanununu çıkarmıştır.
Fakat hâlâ orman meselemiz henüz hal yoluna girmiş olmaktan uzaktır. Çünkü diker bir çok kanunlarımız gibi. orman kanunu da tatbikatta yapıcı ruhunu lıenıcn tamamen kaybetmiş ve ormancılığımız İstismarcı olmakta devanı etmiştir. Yeni kanunun, ormanlardan sadece ve doğrudan doğruya faydalanmaya yarayan hükümleri. sonradan yapılan tadillerle de takviye edilerek tatbik '»dilmiş olduğu halde; ormanların kornnmasann, imarına ve genişletilmesine müteallik masraflı fakat yüksek değerde önemi haiz hükümlerinin tat bikma bir türlü yanaşılmamış tır.
Nitekim memleketimizde henüz orman ve ziraat arazisinin birbirinden aynİRMMi işi başa rıhıma m ış ve bir a-razi kadastrosu yapılmamıştır. Krza-lık ormanların İçinde ve civarındaki köylerin verimli, ziraair elverişli yerlere nakledilmesi işleri bugüne kadar herhangi bir şekilde ele alınmamış olduğundan. orman mıntakaJanndaki köylü, elindeki arazinin dar ve verimsiz olması yüzünden. Devirtin ormanlar özerindeki mülkiyet haklarına riayetkar kalmamış, öteden beri olduğu grW. ormanları tarlaya çevirmeye, i-çindc hayvanlarını otlatmaca ve diğer şekillerde menfaatler sağlamaya devam etmiş ve etmekte bulunmuşta?. Kezalİk gerek orman İçi ve orman dışı ağaçlandırmalarda ve gerekse köy ve belediye ağaçlandırma işleHnde memleket çapında bir hareket ve ilerleme kaydedilmemiştir.
Diğer taraftan memleketimizin orman mahsullerine ulan ihtiyacı, nüfusun çoğalması. İmar ve muhtelif sahalardaki sanayi İrs» nr hareketleri do-laymiyie devamlı olarak artmış bulunduğundan, her gün biraz daha daralmakta olan ormanlarımızın verimi ile muhtaç olduğumuz mahsul miktarı a-rasında büyük farklar hâsıl olmuştur. Nitekim son yapılan hesaplara göre memleketimizin yıllık yapı ve yakacak odun İhtiyacı 15.1 milyon metre küp olduğu halde» ormanlarımızın verimi ancak 2,8 milyon metre küptür.
Siyasî partilerin programlarına bir gözatacuk olursak, orman İğlerinde teferruat kabilinden olan kiicuk farklardan sarfınazar, iki partinin, yani Cumhuriyet Halk Partisi ve D(mok-rat Parti programlarında prensip farkı alarak tek, fakat mühim bir farkın mevcut olduğunu görmekteyiz: Birin-cilerinkindr bütün Devlet ormanlarının Devlet eliyle işletilmesinin cms a-lınmasıııa mukabil, İkincilerin programlarında, btiyîik tesisleri karşılaya-mıynrak vüsatteki ormanların. Devletin sıkı murakabe»! altında, özel teşebbüs eliyle de işletilebilmesi esası kabul edilmiştir.
Bu münasebetle şn cihete İşaret rt-nıuk yerinde olur kİ, orman rejimimiz^ de bu şekilden uzaklaşalı uzun zaman geçmemiştir. 3116 »ayılı Orman Kanununun çıkmasına kadar tatbik edilmiş olan ve İlk bakışta bHki daha liberal gibi görünen bu tan. orman işletmeciliğinden ziyade maden İşletmeciliği, ne, yani zadece istismar şekline uymaktadır. Çünkü bilindiği gibi, orel bşebbüs bir işe yatırdığı sermayeyi kân İle beraber kısa zamandı elde etmeyi hedef tutar. Halbuki en mühim vasfı devamlılık olması lâzım gelen orman İşletmesine yatırdan sermayenin ve ta biatiyle kârının elde e-dilmesi çok uzun zamana İhtiyaç göa-ter ir. Özel sermayeler bu müddetlere mütehammil olmadıkları gibi, ormanın devamlılığı meselesi de kendilerini herhangi bir snrrtte İlgilendirmeyen bir huMistıır.
Nitekim Cumhuriyet idaremizin ilk senelerinde, yarri Devletin mali müzayaka İçinde bulunduğu bir devirde, memlekette kalkınma yolunda yapı bıçak hamleler İçin millî kaynaklarımı-za başvurarak lüzumlu paranın bir kısmını elde etmek maltsa d iy ir “bilumum ormanların fenni usulü idare ve ıştetilmrlrri” hakkında 2? nisan 1340 tarihli ve 361 sayılı kanun çıkarılmış; bu kanuna göre bir çok ormanlar işletilmek üzere özel teşebbüslere verilmiştir. Fakat bir taraftan bu teşebbüslerin münhasıran istismar zihniyet ve gayretiyle hareket etmiş olmaları. diğer taraftan Devlet murakabesinin ciddi ve yapıcı bir ruhla yürütülememiş olması yüzünden. Devletle bu teşebbüsler arasında hâlâ sonu nereye varacağı belli olmayan hüyiik ihtilâflar meydana gelmiştir.
Kezalik 311G sayılı Orman Kanununun çıkmasına değin köylüye verilen ruhsatlar dolayıslyle, köylünün istifadesi çok mahdut kalmış; köylüden ziyade, kendilerine bu işlerde kılavuzluk eden kimseler keselerini doldurmuş ve köylü bn İşlerde boğazı tokluğuna çalıştırılmıştır.
Hulâsa hangi şekilde olursa olsun Devirt ormanlarının özel teşebbüs e-liyle işletilmesinin memleketimizdeki tatbikatı zararlı olmuştur.
Normal olan şekil her ormanın sahibi tarafından işletilmesidir. Yani Devlet lumdi ormanlarını işletir: özel şahıs ve teşekküller de Devletin murakabesi altında kendi ormanlarını işletirler.
Fakat Devlet ormanlarının özel teşebbüs eliyle işletilmesi şeklinin orman ve orman fenninin arzettiğİ özeb likler bakımından, orman Işlotmecfli-ğinln bünyesine uymadığı ve memleketimizde bu şeklin mazideki tatbikatının iyi olmadığı gözününe getirilecek] olursa, bu salvoda herhangi bir değişikliğe karar verm(*den. öyle bir değişikliğin doğuracağı neticeler üzerinde uzun uzu düşünmek lâzım geleceği aşikârdır.
Son hükümet programı da. bundan evvel gelip giden bir çok Halk Partisi Hükümetlerinin programlan gibi, ormancılık alanında yapıcı tedbirlerin alınacağına dair hiçbir işaret taşımamaktadır. Programdan anlayabildiğimiz kadar, ima edilen İstikametlerde yapılacak herhangi bir değişikliğin her bakımdan bir gerileme olacağı muhakkaktır. Programda mahrum ve mahzun olarak vasıflnadınlan ve hakikatte de böyle olan vatandaşlara rc-dadımrzdan kalmış ve mevendu çok azalmış ormanlnn peşkeş çekmek suretiyle onları memnun ve tatmin etmek yoluna gidilmiştir. Bu gibi tedbirler bu vatandaşların hayat şartlarını İslah etmek bakımından dahi pal-yatif ve şark var i tedbirler olmaktan ileri gidemezler. Masbet ve Devlet zihniyetiyle alınacak tedbirler ancak ya-pici okııı tedbirlerdir.
Yani mevcut ormanlarımızdan, onların takati niabetinde faydalanmak, yurdumuzun daha fazla çoraklaşmasına ve Iktîsaden gerilemesine mâni (dmak için geniş ve uzun vâdell bir ağaçlandırma plânı ile ortaya çıkmak ve bunun tahakkuku için ciddi olarak çalınmak lâzımdır.
Ağaçlandırma işleri için lüzumlu o-lan parayı tedarik etmede, bir taraftan İçendi İmkânlarımıza başvurmak lâzım gelir. Bu bahiste mevent kanunda zaruri değişiklikler yapmak ve bu kanunun tatbikatını ıslah etmek «oretİyle köylüye ormanların verimi nIsb*»tinde menfaatler sağlamak mu-iuşbilinde. ağaçlandırma İçin ciddî vecibeler tahmil etmek çaresi düşünülebilir. Diğer taraftan .tnıorllanın .Mar-shall Yardımı ve iktisaden geri kalmış memleketlere yapacağı yardımlardan faydalanmak imkânları araştırılmalıdır.
Bugün Amorfkada günlük politika nieselelpri dışında mütalâa edilen en mühim ve aktüel mesele, toprağın sn ve rüzgârlarla taşınmasına mâni olmak (SoU Konscrvation) meselesidir. Türkiyede zlrnatfrı kalkınmasına büyük bir ehemmiyet veren Amerikanın hu derilimiz. İçin anlayış göstereceğinden şüphe etmemek lâzımdır.
Amerikuıfnn hu yardım sağlandığı takdirde memleketimizde Devletin o-liyle geni» bir ağaçlandırma faaliyeti başlıyabüecvk, ancak bu sayede köylüye emin ve devamlı kazanç imkânları sağlanma olacak ve yurdun hakiki imar ve kalkınması başlamış olacaktır.
Bugün Demokrat Partinin basında bulunan Devlet adamlarının, bıı önemli konuda ergeç anlayış göstermek U-tiyercklorinl ümit etmek İsteriz.
Dünya metal piyasasına umumî bir bakış
Kalay fiyatlarında, İngiltere ile Amerika arasında görüş farkları devam ediyor. Amerikalılar, İngilterenin fiyat politikasını iyi karşılamıyor
Londra. «Hususi) — Son zamanlarda kalay piyasasında durum tekâmül etmeye baş İnmiştir. Son hafta zarfındaki hâdiseler dolayısiylc, İaşe Bakanlığının Londra piyasasına. 660 sterling-ten fazla fiyatlı kalay çıkarmıyacağı anlaşılmaktadır. 66(> stcrling, bundan önce, kalay için en düşük fiyattı.
RJF.C. nin tatbik ettiği fiyat politikasını Amerikadaki müstahsil ve müstehlikler iyi karşılamamaktadır. Bunun neticesi olarak. R. F. C., istihsalinin çok az bir kısmını doğrudan doğruya piyasaya arzetmektedir. Bundan anlaşıldığına göre, kalayın daimi stoklara ayrılacağı muhakkaktır.
Halbuki Amerikan istihlâk ihtiyaçları. günden güne artmaktadır ve bu kalay serbest piyasaya çıktığı zaman hepsini çekecek durumdadır.
22 mayısta. Avam Kamarasında taçe Bakanı Mr. G. R. Strauss’a. Pariste Kalay Tetkik Grupunun yaptığı anlaşma hususunda Britanya »Hükümetinin kanaati sorulduğu zaman. Bakan şöyle cevap vermiştir:
“Bu anlaşma ancak Enternasyonal Emtia Konferansında bir konu teşkil edebilecektir Britanya Hükümeti bu anlaşmayla alâkadar olmayıp, sadece, konferansta efkârı umumiyenin. hemfikir olacağı bir kararla alâkadardır. Kalay müstehliki olarak Britanya Devleti ve müstahsil olarak da koloni ve tâbi devletler ayn ayn temsil edileceklerdir...
Amerikanın durumu
Mart ayında, /X B.D. 1755 ton kalay ithal etmiştir. Üç ay için ithal ettiği miktar 5.667 tondur. Geçen yü aynı aylar zarfında. 9.652 ton ithal edilmişti Bolivyadan. geçen senek i 4 .938 tona mukabil bu yıl 3300 ton sevkedilmkş-tir. Mart ay ında ithal edilen kalay madeni 5.938 ton olup, üç ay için ceman 19.216 tondur. Bir sene evvel bu miktar 1L915 ton idi. Bu senenin ilk üç ayı için ithal edilen miktar şöyledir; Malayadan 15.103 ton, Belçikadan 1.518 ton. Çinden 935 ton, Holândadan 701 ton. Britanyadan 403 ton ve Belçika Kongosundan 350 ton. Hükümet stoklar», mart ayı sonunda, hulâsa i-çin 18.393 ton ve külçe kalay için 23.396 ton olup ceman 41.789 tondur. Külçe kalay için gayri resmî ve hususî stoklar 20.494 tondur. Diğer nevi kalay stoklan da 9.573 ton olup bütün stoklar 71 856 tondur. Şubat sonunda
bu miktar 72âl2 ton, geçen sene ise 69.764 ton idi.
Piyasanın günlük durumu
22 mayıs öğleden sonra piyasasında satışlar 180 tona baliğ olmuştur. Bütün kalay 6U0 slerllngden muamele gör muştur. 16 haziranda fiyat 601 ster-ling. 11 temmuzda 601 sterling 5 şilin, 18 temmuzda 600 sterling 10 şilin ve üç ay için 601 sterling 10 şilin ve 601 sterlingtir.
23 mayıs sabah piyasasında satışlar 150 ton olup, tonu 601 sterlindendir. 20 haziran için 601 sterling 10 şilio. 4 temmuzda 602 sterling 10 şilin ve 3 ay için 602 sterling 10 şilin ve 602 ster-lingdlr. Doğu satışları 175 ton olup 597 sterling 7 şilin 6 penidir.
23 mayıs öğleden sonra kalay piyasasında 40 tonluk ciro yapılmıştır.
24 mayıs sabah piyasasında 225 ton satış yapılmıştır. 25 mayıa sabah piyasasında İse 220 ile satış yapılmıştır. Kurşun fiyatları düşüyor,
istek azdır
Bildirildiğine göre. A.B.D. de yerli piyasa tatmin edici durumdadır. Deniz aşın satışlar da iyi bir vazıyet arzetmektedir. Fiyatlar, libresi 11-50 sentten F. A. S. Atlantik limanlarında teslim edilen Fiyattır. Fakat. Avrupa raporlarında açıklandığı gibi, bu bölgede dolarla kurşun salmak müşküldür. Hâlen. Avrupa memleketlerinde kurşun talepleri pek yüksek değildir. Fiyatlar 12 sente çıktığı zaman, küçük mikyasta satış yapılabilecektir. Fakat İstihlâkin arttığına dair hiçbir delil mevcut değildir. Gelecek bir kaç ay i-çir.de, Amerikada maden fiyatlarında görülen yükseklik ve istikrarın kurşun fiyatlarına da aksedeceği, muhtemel ise de, Avrupada. bu madeni dolar bölgesinden almayı gerektiren bir ihtiyaç ve talep mevzuu bahis değildir. Meksika'daki Fresnillo grevi sona erdiği için bu memleketten yapılan sevkıyat tabiatiyle artacaktır ve Amerikan istihlâki artmadığı takdirde, yerli piyasanın faaliyetinin artacağı şüphelidir. Eldeki stoklardan senede 200 bin ton kadar sarfedilmezse, bütün ihtiyaçları fazla&iyie karşılayacak kadar kurşun tedariki mümkün olabilir. Amerikan fiyatları doîayısiyle, gerek îng il terede, gerekse Avrupadaki müstehlikler arasında bir memnuniyetsizlik hüküm sürmektedir.
Kısa Haberler
Japonya ya metal ihracatı
* Tokyo (Hususî) — Üç Japon firması Arjantine 4,500 ton alüminyum sevkedecektir. Japon ihracatçıları aynı zamanda 1.1 milyon dolarlık ve 4.500 ton miktarında
kurşun sevketm
Jşlerdir. Bu tica
ret bir barter anlaşmasına göre yapılmıştır. Japonya Ar jantın den pamuk alacaktır.
Milâno (Hususi) — Bakır ve çinko Fiat!erinin yükselmesine rağmen. piyasa gayet durgundur. Yerli talepler gayet azdır. Fiat yüksekliği enternasyonal piyasanın bir aksidir.
Kauçuk fiatleri düşüyor
Singapur (Hususi) — Kauçuk piyasası düşmüştür. Yerinde teslim piyasa. libre başına 33.75-34 senttir. Geçen hafta bu fiat 29.75 sentti.
1 ngilterede kauçuk piyasası •ğ Londra (Hususi) — Hafta başında fiatlerin yüksek olmasına rağmen, hafta sonunda düşmüştür.
Singapur (Hususi) — Kauçuk fiatleri sabittir. Haziran siparişleri libre başına 26-31/32 penidir. Geçen hafta 23 1/4 peni idi. iktisadi hayalta annenin rolü •ğ Paris. 7 A.A. (AFP) — Milletlerarası Dünya Anneler Teşkilâtı çalışmalarına dün öğleden sonra başlamıştır.
Çalışmalar 10 hazirana kadar
devam edecektir. Bu çalışmaların başlıca mevzuu “İktisadi Hayatta Annenin Rolü’* olacaktır.
Finlândiva ih* Rıısya arasında beş senelik ticaret anlaşması
+ Helsinki. 7 - A.A. (Reuter) — Umumiyetle inanılır ticarî kaynaklardan dün bildirdiklerine göre Rusya ile Finlândiva Moskova da 6 aydır cereyan eden görüşmelerden sonra 5 senelik bir ticaret paktı hususunda anlaşmaya varmışlardır.
Anlaşmanın Moskovada bugün imzalanmasından sonra resmi bir tebliğin yayınlanması beklenmek, tedir.
J. Snyder memleketinin iktisadi durumunu iyi görüyor
â- Washington, 7 - A_A. (United Press) — Hazine Bakanı John Snyder. 1950 mail yılı zarfında Birleşik Amerikanın beş milyar dolar açık vereceğini söylemiştir. Halbuki bütçe bürosu malî yıl i-çinde Hükümetin 5 milyar 400 milyon dolar açık vereceğini söylemiş bulunuyordu.
Gazetecilere verdiği beyanatta John Snyder, 1950 yılında iktisadi vaziyeti gayet iyi gördüğünü açıklamıştır.
Zonguldak limanının 1953 yılında alacağı şekil
Zonguldak (Hususî — Zonguldak limanının inşaatına büyük bir hızla devam edilmekledir. Resimde görüleceği veçhile, limandaki rıhtımlardan birine, 1000 tonluk bir vapur, avnı zamanda 5,000 tonluk ıkı vapurun yanaşması kabil olacaktır. Bundan başka rıhtımların üzerinde en modern yükleme ve boşaltma vasıtaları bulunacak, bu suretle saat-
te bin ton kömürü, bir vapurun boşaltmak imkt.ni arı elde edilecektir.
Limanda yapılmakta otan, diğer rıhtımda da, kömür ocaklarının ihtiyacı. getirilecek maden direkten diğer ocaklara gereken malzeme boşalacak. buradan süratle icap eden ocaklara sevk edilecektir. Diğer nh-tım ise yük vapurlarına tahsis edilecektir.
Yem liman 1953 senesinde tama
miyle bitmiş olacaktır. Bir taraftan yem liman yapılırken, kömür istıh-salâtı bir plân dairesinde her sene arttırılmaktadır. Bu suretle Zonguldak limanında biriken kömürler» limandaki tesisler sayesinde süratle vapurlara yüklenerek, İhtiyaç olan limanlara sevkedilmiş olacaktır. Mevcut plânlara göre. Zonguldak kömür istihsal âtı 1958 senesinde 7 400.000 tona kadar yükselecektir.

Sebze ve meyva piyasası
Sebze ve Meyva Hâlindeki 7-6-1950 günü toptan fiatleri:
DornıtM 65 kuruş
Ayşekadın fasulye 25 n
Bezelye 27 n
Taze yaprak 30 Vf
Kabe* 27 ve
Bakla IS Vy
Taze pataktı 24 w
Semizotu 15 n
Enginar 25 w
Çüek 60 n
Erik 30 w
Kapıl 80 w
Kiraz 60
Dut 20 • >
Şeftali t*
Armut 50
Başkan Truman, Amerika İktisadî kudretinin
Dünyadaki hürriyet için zaruri olduğunu söyledi
Washıngton. 7 - A.A (AFPi — özel bir ticaret birliğinde yaptığı konuşmada Başkan Truman, Birleşik Amerikanın 1929 dakine müşabih bir iktisadi buhranı, bertaraf edebileceğine ve böylece komünizme kar-
şı halihazırda girişilen mücadelede zafer elde edebileceğine inandığım söylemiş, öte yandan da. Demokrat Partinin iktidara gelişinden ben Hükümeti Özel teşebbüs aleyhinde Ame-
rikanın bünyesine sosyali:

i sokmak
istemekle itham edenlere şiddetle hücum etmiştir. Böylece, Başkan 1932 den beri Birleşik Amerikanın sosyalizme doğru değil, fakat daha büyük bir refaha, daha geniş bir hürriyete doğru terakkiler kaydettiğini belirtmiş ve demiştir ki:
Halihazırda tam inkişaf halinde bulunan bir iktisadiyata sahip bulunuyoruz. Bu yolda devam etmeliyiz. Birleşik Amerikanın iktisadi kudreti bugün dünyadaki hürriyet İçin zaruridir. Takriben dünyanın geri kalan kısmın istihsaline eşit olan sınai istihsalimiz hür dünyanın kendi kendini müdafaa edebileceğini gösteren sağlam bir teminat teşkil etmektedir.
Birleşik Amerikanın yapabileceği yardım hürriyet ve adalet içeri-
Almanyada Türk tütünleri meselesi
Alman halkı, zevk itibariyle Virginia tütününe alışarak, Şark tütününü unutmak üzeredir. Milletlerarası işbirliği zihniyetine uygun almıyan bu rekabete nihayet vermeliyiz
İzmir 6 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — İzmirde ve Istan bu 1da Tütüncüler Birliğinin yaptığı seri toplantılarda ele aldığı tütün mevzuu bir yandan Ankara da yeni D. Parti Hükümetine, memleketin iktisadi kalkınmasında ve yaşamasında en Önemli bir dâva olarak takdim edilirken. öte yandan Avrupa İktisadi İşbirliği Konseyi gündemine alınmıştır.
Hıfdiseıım ^utnulü ve ehemmiyeti meydandadır: Birleşik Amerika. Tür-kiyenin iktisadan kalkınması için MarshaH Plânından yardımlar yapar ve müsamahalı bir iktisat politikası takip ederken, diğer taraftan tütünlerimize ve üzümlerimize de Merkezi Avrupa piyasa larmda rekabet etmektedir. Avrupa piyasalarını Vir-ginia tütünlerine ve Califomia til-zümlerine âdeta boğmuştur. A meri-kadan beş dolar yardım gören her memleket bunun L89 dolarını tütün, üzüm ve incir olarak almak zorundadır. Şimdi Almanya yardım olarak, VVashingtondan gelen her doların 38 sentini tütün ve üzüm olarak alıyor. Amerika bize yardım ederken gösterdiği semahat! âdeta unuturcasına, bu defa Türk üzümünü ve tütününü Alman pazarında vurmak için kendi müstahsiline prim ödeyor. Bu pnmin nispeti yüzde elliye yakındır. Bu surette Türk müstahsili. Amerikan rekabeti karşısında üzümünden sonra tütününü de satamaz olmuştur.
Alman halkı, gayet ucuza mal ettiği Virginia tütününün sert ve koku-
lu lezzetini aldığı için bir müddetten beri -Şark-Türk” tütün zevkini u-nutmağa başladı. Kısaca Birinci Cihan Harbinden sonra İngiliz tütün müstehliklerinde görülen zevk değişmesi bu defa Alman halkmda görülmüştür.
Tütün dâvamızın, mesnedini bütün şümuliyle anlatmış olmak için aşağıdaki notlara göz gezdirmek faydalıdır:
Türkiye 95.000 ton tütün istihsal eder. Bu rakam içinde Ege bölgesinin hissesi 50.000 tondur. Türkiyede dört milyon köylü ailesi geçimini tütün-temin eder. Yalnız tütünden 1949 yılında İzmir limanının elde ettiği gelir 150.000.000 Türk lirasına vâsıl olmuştur. Tütünden memlekete vıl-da temin edilen döviz ise 80 milyon dolardır. Yine İzmirde yılın sekiz a-ymda 50.000 işçi ailesi tütün işlerin» de yıllık geçimini temin eder.


Eğer bütün ihraç mahsullerimizi dış ticaret tablomuzda terazinin bir tarafına koyarsak, öteki tarafta tek başına kalacak olan tütün kıymet itibariyle bütün diğer mahsullerin toplamından :/üzde 3.09 nispetinde daha ağırdır.
İşin bir başka görünüşü de. Türkiyede faaliyet gösteren Amerikan tütün alıcılarının Türk tütünlerine Ö-teden beri tatbik ettikleri “Aiabes,. fiyatlar meselesidir. Amerikalılar E-ge tütünlerine L15 dolar Azamî fiyat ödedikleri günlerde 8ynı kaliteli tütünleri Yunanistandan 2.02 dolara sa-
sinde bir banş kurmak. İşbirliği yapan milletlerin iktisadi ve askerî güvenlikleri için zaruridir.
Truman sözlerine şöyle son vermiştir:
Komünizmin dünyada demokrasi sistemine meydan okuması karşısında Birleşik Amerika kudretini dünya refah ve barışı yolunda kullanmak İçin maddeten ve mânen mü-
tın almışlardır. Bu. belki de politik bir fiyattır. Fakat Türk müstahsili-
nin bugünkü maliyet hesaplarını göz önünde bulundurmadan ödenmiş olan fiyatlan yalnız Ege bölgesinde on
binlerce müstahsil ailesini banka
borçlan elinde
git|
alttığuu
hesaba
katmak, bizim ekonomik kalkınma-
mızla yakından ilgili olduğu müşa-
hede edilen

t derletin gözünden
kaçmamalıydı.
A. B.
7/Vİ/J950 Çarşamba
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York
32.10
Londra Borsası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
Esham ve Tahvilât Bor 6 faizli Kalkınma Tahvil kadar bir gerileme kay
Fındık (kabuklu sivri) Fındık (İç tombul) ____
Ceviz (kabuklu 1________
Ceviz (İç iultürel)
Buğday yumuşak Buğday aort .«—. Arpa ......»«•••m——.
Hnm rfrrfîer:
Sığır salamura (kasap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
ten e keli) sıra) çıplak)
Demiryolu fV Demiryolu V 1949 Lkramiyell
Diğerleri Demiryolu VI «
Bradford Piyasası
et istikrazı İstikran
Yağlı tohumlar ; Ayçiçeği tohumu . Keten tohumu
Kendir tohumu______
Susam ............
Yer fıstığı kabuklu
Gününde Bureada muamelesi tescil edıimcnıig tahvilât ve eshamın arz vo laicptero göre taayyün öden takribi piyasa değerleri
Pamuk (Kantnn=Tallan> I
Asbmouni Km elyalü F/G. 126.
Karnak Uzun elyaftı F/G. .1 —
Buğday (BuşellzzSent) ...........
Sert Kış mahsulü No. 2 Kırmızı •’ '* No. 2---------
Pamuk Mlddling (Llbre3İ=Sent) f e ıu lu uz **..
E irim .. «»«•... »m «««••• ••«.«•.M*»—•••**•*•« Ara lı k ••••••••*
Tiftik (L1 bresi =Sent) —•w.-—-. Tekaaa No. 1 .............. —
Fındık (LibresizzScnt) ..........
Kabuklu yeril iri ............
’• orta ......
Levanı ıç ithal mah .........
Ekstra iri iç ithal malı ......
Kuru üzüm I Librem S en t) ......
Thompson çeldrdekrlr seçme ...
Keten tohumu CBüşeli =Dolar) ... Hlnncapolib .................. —
Knlay ( Libresi=Sent) ---------
Levha-teneko (100 libre dolar)
Borsalarda vaziyet
*
İstanbul :
Dün Ticaret Bordasında ilk defa o-larak yeni nene mahmılü 32.50
kuruştan muamele görmüştür. Toprak Mahmulleri Ofisinin Pakiatandan getirdiği budday fiyatı 29 38 kuruştan, tüccar malı ıae 28 kuruştan Katılmıştır. Ftnd/fc piyasası sağlam durumunu muhafaza etmektedir.
Kambiyo, sasında yüzde teri 40 kuruş d etmiştir. Diğer tahviller üzenne pek az iş olmuştur. Altın piyasasında, yeniden bir düşüklük oaşgosternuştir.
İzmir.
Bir kısım alıcı piyasalardan talepler gelmekte devam ettiğinden Bonada çe-kirdrkJTiz kuru üzümün durumu hareket-lenmfştir. tncbr piyasası sağlamdır. Boranda kar^ı alâka devam etmek-
te beraber satıcı ile alıcı arasındaki farkın büytlk olması bugün muamele yapılmasına mâni olmuştur. Zrr/fıu yağma muvazi olarak ponnrk piyasası
gevşemekte ve fiyat gerilemektedir Boranda yaf/iuk rckfrdt ğtnr karşı al Aka devam ediyor.
Adana :
Ticaret Borsasında pamuk fiyatları aynı »eviyeyi muhafaza etmektedir.
Trabzon :
Tüccar, alivre Batışlarla meşgul olduğu için, hazır mallara karşı iatekler ı azdır.
KAMBİYO
(stanbu 1 Borsası
Açfttş Kapanış
1 Sterlini; 7.00.50 7 9h 5o
ıno Dolar 282 25 282.52
100 Fr. F rangı o.ao 0.80
lüO İsviçre Ol 03 61 03
100 BelçT Fr 5.60 5.60
100 î/?veç Kr 51.12.50 54.12.50
100 Florin 73 6» 40 73 68.40
b>U Liret 0.14.128 0.44.128
100 Drahmi - — Û 01
100 Escoudos 9.73.90 U.A.Oıv 9.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe l’erli Gr 4.75 W
Kııİçe De((uza. —• 4.94
«Cumhuriyet 31.İM)
Reşat ■ , r.r-r- 35.75 37 50
Ha m it -
Gulden **o 32 50
Ingiliz --- 41.— 43 sn
Fransız, kok
Napoteon LU «• —
ı î«rvfçre 33 — 32 75
New-Yurk’ta : oûiu: $ 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
GOroOş Gr. — 1
Plâtln *' 10.- . İL-
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1950 tavlçra Frangı
Durıımn En aşağı En yukarı
Türk Lirası 0.97 1.07
Dolar 4 2* 1/4 I 29 1'4
Sterling 10.60 10.95
Fransız Frangı (22 1.21
M mır Kredi Fonııive I9U3
" EL-VTL-Demiryolu L-rv
Kapanış (•)
23.— 24.-
21.— 22.-
21.10 2L—
99.10 100.—
99.» 100.—
‘ 99.70 98.-
99 20 100-
100.30 110.—
100.30 no.—
100.30 110.—
99 — 110.—
100.25 120.-
97.60 99.-
21.30 98.-
21J1Ö 20.30
21.30 100.—
21.30 21.61
21 40 22 —
21 10 77 —
21.50 2L45
20 80 22.— 1
21.40 21.- 1
21.63 21.»
Şirket Tahvilleri
T.C. Ziraat Bankası 2ü 75 20.20
Anadolu D.Y. Tertip A/B. UZ50 LtL-
e. — —
99 *^60 fl(Tr n( 59.—
., Mümea. Senet. 64.— 67.30
Dokuna Hjlzd Maddeleri
Tiftik (anı mal)_________
Tiftik CNatürel) ________
Yapak Anadolu (Kırkım)
T,C Merkez Bankası 121.— 120.25
Türkiye İş Bankası 30.— 29.50
Türk Ticaret Bankacı 5.- 5-
Aralan Çimento — 13.25 16.75
Sark Değirmencilik 23.25 2X60
Millî Rcaauran» 8.— 16.25
Ecnebi Tahviller
heball Yağlar;
Zeytinyağı (E E. Suaamyağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine bindik yağı ıÇürükı
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala I Pamuk Akala H Pamuk Akala LU ..™ Pamuk yeril 1 Pamuk yeril O. 173.— 142.— 14.23 175 — 142 — 14.25 147.—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %50 randımanlı kabuklu tombul b) îç «ıra kontrollü 83.— 180— 82 1 1
Eskişehir Ticaret Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterilng) Bombay ......................
Kalkin.ıt ........ ».......•■■(
Yer fiAtıri Hindistan ...
Tiftik (yİ mal (Libre«l=Fiyat) —* 34.—Nom 30.- ”
•> Sıra maU 66
Tün ânadoiu *■ 20/3) 20/21 •
• • Trakya 18 21 18/21 rı
4
Sayfa 6
YENÎ İSTANBUL
8 Haziran 1950
Hürriyet şarkını
e h i r Mektu b ıı
Tanrı Uludur!
revaçta olup, bu arada biı ressamlar yetişmektedir arasında en mühimlerinden Sailoz Mookherjca'dır. Re
MODERN resim sanatı. dünyanır her yerinde olduğu gibi Hlndis tanda da çok gene Bunların birisi de
simleri daha ziyade Hint sanatına dahil olan bu genç ressamın üzerinde Fransız iistat Matlsse'in tesiri olmuştur. Bilhassa renk ve hat mahdut oluşu batı tesirini temektedir.
adetlerinin açıkça pös-
dalma batı
resimlerlnin incelirini kullan* Mamafih, hâkim olan hava Hint sanatı havası olmuştur ve stilin dışında ise genç res-
Gelişme çağında Sailoz. usulünü tatbik etmiş, sadece son eserlerinde Hint mevzularının, Rajput ve Moğol mıştır dalma Mevzu
samın şahsiyeti daima belirlidir. Hem batıdan hem de kendi memleketinden ilham alan Sailoz, şahsiyetini daima muhafaza etmiştir.
Rt YA
Kırk yaşının içinde olmasına rağmen Sailoz ancak yirmi sekiz yaşlarında gözükür ve ağırbaşlıdır. Belki de genç yaşta uğradığı sukutu hayaller sebebiyle hayata küskün bir hail vardır. Orta okuldayken imtihanlarda bir türlü muvallak olamaması onu KaJküta'daki sanat okuluna sürük-w
ledl. Orada beş senesini geçirdikten sonradır ki Tibet ve Sikklm taraflarına. Hint-Tibet sanatını vc Budist mabetlerini tetkik için gitti. 1937 senesinde Avrupada bir turneye çıkarak İngiltere. Fransa, Hollanda, Belçika. Almanya ve îtalyada resim galerilerini gezmeye koyuldu. îtalyada bulunduğu zaman kendisine Italyan Orta ve Uzak Şark Enstitüsü tarafından sanat tahsili sağlandı. O arada tulü at usuliyle tersim eden ressamların tesiri altında kaldı ve böylece sanatı için yeni fikirler edinmiş oldu. Eserleri 1933 senesinde Kalkûta’da ve 1936 senedinde de Bombay’da teşhir edildi ve çok takdir topladı. 1946 da Delhi'de açılan sanat sergisinde İse “Dhobi Ghat" adlı eseri bilhassa tak dlr edilmiştir. 1947 senesinde de Kal-küta'da Hindistan Müzesinde açılan Güzel Sanatlar Akademisi sergisinde teşhir ettiği yağlı boya eserleri için kendisine bir gümüş madalya verilmiş ve ücretsiz tahsil teklif edilmiş tır. Tabloları yabancı memleketlerde de rağbet gören Sailoz’un eserlerin deri mürekkep sergilerden bilhassa P » s te Salon ve Modern ve Londra’da "Hindistan Evi.. nde açılan sergiler ehemmiyetlidir.
Bu arada Salloz’u modern sanatın kritiği olarak da görüyoruz. "Modern Rrvirv” ve bazı diğer mecmualarda bu tarzda yazılan neşredilmiştir. Bunlardan başka kendisinin bir de "Hnı d i atanda halk sanatı” adlı bir kitabı vardır ki, burada Güney Hındifitanın muhtelif yerlerindeki halk sanatını ele almıştır. Eserlerine gelince: "Hürriyet Şarkısı rinde tipik bir Hindistan bir köşesini canlandırır. Hâkim renkler sarı ve kırmızıdır. Bundan başka “Harman” adlı eserinde ışık mefhumunu iyice tebarüz ettirebilmek için HollandalI üstat Van Gogh’u tak lit etmb- ve muvaffak olmuştur. U-zaifta görülen sarı mısır tarlasiyle de Bcngal canlandırılmaktadır. "Rüya” adlı eserinde uyuyan kadının sadeliği ve zarafeti güzellik bahşederse de bunda da Matisse’in tesiri gayet bariz o) ar a kgöze çarpmaktadır. Mevzuu Hindistan’a ait olup. Sailoz’un son za inanlarına ait eserlerinden biridir, "öpüşme,, adlı tablo İse İnsana ''OrIssa,, daki "Konarch., ilham alındığı Mevzu bir kaç mlştlr.
adlı ese köyünün
mabetlerinden hissini vermektedir, ince hat ile ifade edil-
eserleri. Hindistan İçin
Sailoz’un bu olduğu Rİbi, dünya sanatı için de bir kazançtır.
■N
Yakında YENİ İSTANBUL’da

"Ihs veren
%

Yazan
Falih Rıfkı Atay
Yokında YENİ İSTANBUl’do


OEJV/ her görüşü ilde "hdlo diyt ** selâmlardı. Evvelki gün “Sclâmüıı alcyküm” diye karşıladı. Pazar r/ü-HÜ ziyaretlerine gittiğim Boğazın karşı sahilinde oturan bu eski ailenin liseden henüz mezun genç kızı, belli idi ki benimle biraz şakalaşmak-ist mordu.
— Aleykümselam!
Diye cevap verdim, O aldırış etmeden oturduğumu görünce, günün me-selesine, ezan mescit shıt temas etti. Yine lAkayt kalınca fikrimi sordu:
— Benim için, dedim, hello lif (r-la m ü nah yküm arasında fark yok Asıl mesele başka,
— Nt gibi*
— Nüfus 8iyasf timiSlf alâkadar. Siz ilk Büyük Millet Meclisindeki Salih Hocayı bilir misiniz f
— Teessüf ederim size., yaşım müsait değil!
— ”1 beg you pardon!”,. Onu demek istemedim. Salih Hoca, yüksek ökçe giydiklerinden: “Nerede ise topuklarının altından horoz geçecek” diye kadınların ab y hinde bulunurdu vc şiddetli bir “taaddüdü zevçti t” taraftan idi.
— O da nesif
— Yani bir erkeğin dört kadınla evlenebilmesini isterdi.
— Çok geri bir âdet.
— Neden olsan f Bugün Amerika-da Mor m onlar var, ve böyle hareket ediyorlar. Amerika bu... Onlara da geri diyemezsiniz yal..
Genç muhatabım, bizi dudaklarında tatlı bir tebessümle dinliye n ba-
müdahale etti: miyim artık t Beni bir kanun çıkarsa
basına re annesine dondii:
— Baba, sahi mlf
O bakiyle tasdik etmekle iktifa etti, fakat annesi gülümsiyerek:
— Sahi yavrum, dedi, amma baban bu hakkını kullanmadı. Açık fikirli adamdı.
Bu sefer baba
— Şluıdi değil fazla kızdırma, görürsün hanım.
— Zor çıkar. Geçti o devirler.
Boğazın suları, yalının rıhtımını yalıyarak akıyordu. Bir sükût oldu. Uzaktan bir vapur sesi duyuldu. Kalktım, izni aldım. Genç kız bahçeden beni kapıya kadar teşyi ediyordu.
Çıkacağım sırada, civar camiin minaresinden bir ezan sesi duyuldu:
— Allahüekbrr!..
Genç kız başını kaldırdı ve haykırdı:
— Hayır... Tanrı Uludur.
BİR İSTANBULLU
FRANSADA ANNELER GÜNÜ
Fransada Cumhurbaşkanı Vincent Auriol, Anneler Bayramı münasebetiyle Elysee’de 15 anneye muhtelif nişan ve madalya hediye etmiştir. Resimde : Auriol’u annelere madalya takarken görüyoruz.
«MERÎKADAN

İNTİBALAR
51 ıı lı av yelenin yarattığı hârikalar
AMERİKAN subway (tünel) lerlne ”girdiğiniz zaman, para bozan gişelerde ve duvarlarda tek bir kelime daima gözünüze çarpar: THİNK ı Düşün).
Bu kısa İlânın ne demek istediğini anlamaz, şaşarsınız. Dünyanın en büyük endüstri şirketlerinden biri olan IBM. (Enternasyonal Büro İşi Makineleri ı genel merkezine giderseniz, başkanın masasında ve memurların çalıştığı odanın duvarlarında gene bu kelimeye rastarsınız (anlatıldığına göre bu kelimeyi bu şirketin kurucusu
"lanse" etmiş). Gözünüz alışır. Amerikanın her tarafında ve en umulmadık yerlerde bile "Düşün!,, ihtarına rastlarsınız.
Merak edip bunun mânasını araştırdım.
Pratik kafalı Amerikalılar, düşünme kabiliyetinin, tahsilden de, sermayeden de, irade, ahlâk v.s. gibi çeşitli meziyetlerden de daha mühim bir para yaratıcı hususiyet olduğunu keşfetmişler ve herkesle bunu teşvik etmektedirler. "Düşün,, derken, bununla tefelsüfe giriş veya hayale
• ••
İSTANBUL
çeşmesi
Tophane
güzel İstanbulun dört
Haftanın
hakkında
an
MÜdUrU
ve be bununla kapanır biri olan
bir yanını süsleyen İstanbullusuna tanıt-
Yazan : Aziz Og
İstanbul Arkeoloji Müzesi
zı netli ve XVII ncı âbidevi en gü-çeşnıe-Sultan önünde çeşme*
uzak, ya-buralara getirmek
lekelin tarih bahsinde en salahiyetli ilim
Aziz Oğan’ın yazılariyle bu vazifesine başlamaktadır, muayyen günlerinde, İstanbulun ziyneti olan bu eserler bir resimle lüzumlu malûmatı bulacaksınız
İSTANBUL şehrini yer yer süs-■ üyen çeşme ve sebiller, hiç şüphesiz, hayrat ve hasenatı seven mütevazı ve munis ruhlu ecdadımızın yapıcılıkta oian yüksek kabiliyetlerinin birer canlı örneklerini teşkil ederler. Sade şehir ve kasabalar içinde değil, devrinin nakil vasıtalarının alacakları mesafelere göre yollar üzerinde hanlar, kervansaraylar vücuda getiren Türk-ler, muayyen fasılalı menzillerde mola verilecek, dinlenecek mevkilerde dahi namazgâhlar. akar çeşmeler, terazili kuyular, sarnıçlar tesis ve kın kaynaklardan künk borularla su suretiyle, cami, mescit gibi dinî yapılara verdikleri önemi, insanlığa hizmet eden hayrat işlerine dahi parlak bir şekilde teşmil etmişlerdir.
İstanbul yapılan arasında Türk mimarisinin pek zengin ve muhteşem birer faslını teşkil eden çeşmeler, cidden her yönden tetkike lâyıktırlar. Biz burada bu çeşmelerin taşıdıkları hususiyetleri uzun uzadıya tetkik edecek değiliz. O kadar geniş olan bir mevzuu böyle mahdut çerçeveli bir kaç makaleye sıkıştırmanın kabil olmadığı bir gerçektir. Ancak, kronolojik bir tasnife tâbi tutmamakla beraber çeşme ve sebillerin nevi ve mahiyetleri hakkında u-mum! bilgiye şöylece bir göz gezdireceğiz.
Malûmdur ki, sanat bir takım mıııtakalara ayrılmaktadır. iklimin ve milletlerin tabiat. seciye ve karakterleri ve hattâ memleketin tâbi olduğu siyasi, idari usullerin sanat U-zerlndeki büyük nüfuz ve tesirleri pek bariz bir şekilde kendini gösterdiği gibi mücavir memleketlerdeki medeniyet vc kültür hareketlerinin yekdiğeri üzerindeki tesir ve benzerlikleri inkârı mümkün olmayan bir hakikattir. Bununla beraber her memleket ve milletin vücuda getirdikleri sanat eserlerinde kendi hüviyet ve benliklerini taşıdıkları da Aşikârdır.
Asırlardan beri Türk okulu, başlıbaşına idare ve nüfuzu cari olan memleket ve ınıntaka-larda hârikalar ıtlakına «eza pek çok âbideler ve sanat eserleri bırakmıştır Türk sanat ve mimarisi ve onun gelişme ve tekâmül felsefesi, dünya sanat tarihinde önemli bir fasıl teşkil eder. Osıııanlı Türklerinin siyaset âleminde tesir icrasına başlamaları, son Selçuk hükümdarı III üncü Alâeddın’in Moğollara mağlûp olarak hükümet idaresini OsmanlI Türklerine bıraktıkları zamandan yani, XIV üncü yüzyıldan başlar. Tilrklerin bilhassa Anadolu* nun yumuşak ve mûnis iklimine inzimam eden tabiatin bin
NOT: Gazetemiz
kıymetli âbideleri, sanat eserlerini bugünün manın da kendi vazifeleri meyanında olduğunu müdriktir, işte bu sebepledir ki, İstanbul çeşme ve sebillerinin, tanınmış fotoğrafçı Otlmar tarafından çok itina ile çekilmiş resimleri ve mem-
bir muhasininden ilham alarak vücuda getirdikleri sanat eserlerinde mümtaz bir seciye ve karakteristik bir güzellik müşahede olunur. Bursa ve Edir-neden sonra İstanbula yerleşen TÜrkler, burada her devirde zaman zaman saraylar, kasr-lar, köşkler, hamamlar, hanlar, camiler, mescitler, medrese vc imarethane, bedestan vesaire gibi vücuda getirdikleri içtimai ve dini mebaniden başka İstanbul şehri için âdeta bir sembol mahiyetini taşıyan çeşme ve sebiller cidden bizler için büyük bir fahru gurur ile sevilen ve muhafazaları için üstün bir hassasiyet gösterilmesi icap e-den birer hayır âbideleridir. A-faka yükselen ağaçlar arasında beyaz mermerler, bronz parmaklıklar ve rengârenk çini levhalarla bezenmiş saçaklı sebiller: Türk tarz-ı mimarisinde ve süslenme Üslûbunda meşhud olan saffet ve nezahetin ve Türk ruh ve sanatının inceliklerini gösteren parlak örneklerdendir.
Mimarlarımız meyva ve nebatat nümunelerini pek güze’ temsil ve istimal etmişler, ve alelhusııs çeşmelerin cephelerini demet demet çiçeklerle, tabaklar içinde çeşitli meyvalar-la süslemişlerdir Bununla beraber. çeşme ve sebillerin satıh süslemelerinde kullanılan moyva ve çiçek tasvirleri çinicilikte dahi büyük bir meharet-e tatbik olunmuştur.
Bir kaç periyoda ayırabileceğimiz çeşmelerin en muhteşem olanları, yüzyıllarda yapılmış çeşmelerdir ki bunların zel örneklerini Tophane si, Azapkapıda Salıha çeşmesi, Babıhümayun TII üncü Sultan Ahmet siyle ÜskÜdarda meydan çeş me ve sebilleri ve bir de Ana dohıhısarında IH, Selimin nıey •lan çeşmesidir. Bu çeşmeler ! dlumiuklnrı yerlerin birer zı-netidir Şurasını da açıklıyalım kı, Avrupanın hâtıralar taşıyan takları, monümanlan ne ise bizde de aynı zamanda bııer hayıı işleriyle odevlendırilmiş olar meydan, çeşme ve sebilleri de aynı kıymet ve vasıfları haiz âbidelerdir
Sultan Aziz devrinden ıdba ren saray çeşmeleriyle Valia* Çeşmesi gıb bir kaçı istisna e-dilirse yem yapılmış çeşmelere pek az rastlanır Rtı devirde en İrzla harabi arzeden çeşmeler mıardmıştır Sebil olarak yalnız Sirkecide Alemdar caddesi ü-zerinde hâlen Yeşilay tarafından işgal edilmekte olan V inci Sultan Murad namına inşa edilen sebildir Bu da ner türlü nakş vc zınetten ârldir, ve ampire yaklaşan bir tarzdadır İstanbul şehrinde çeşme ve sebillerin sonuncusu budui dialar perdesi
adamlarından
bir gidi-düş-
her elm-düj nür, daha
ve daha yetışUr-'
l
Yazan : Oğuz Türkkan dal mânasını kaydetmiyorlar. Esasen Amerikalıların en az ilgi duydukları şeyler meyanında, felsefe ve şiir başta gelir. "Düşün" kelimesLnden kaydettikleri, pratik şeylerdir. "Rastgele iş yapma" demek istiyorlar. "Kafanı kullan", "Alışılmış, âdet olmuş usullere saplanma, yeni yollar düşün,, demek istiyorlar. Evet, yem yollar. Her şeyde yeni yol. Piyoniyelenn alışılmamış bölgelere dalıp yeni oyllar açmaları gibi, her sahada ananevi usulleri bırakıp yeni yollar aramak.
Amerikalı, İşlerin halihazır gidişinden hiçbir zaman memnun olmıyan insandır. Hattâ işler çok iyi yürüse ve parlak neticeler verse bile. Amerikalı, "Durma düşersin.. prensipine tam iman etmiştir. Esasen muhit o-na bu zihniyeti benimsetmektedir. Her sahada o kadar amansız kabet vardır ki, işlerin mevcut şinden memnun olmak derfıek, meye razı olmak demektir.
Amerikalılar muhayyelelerini çeşit işde kullanırlar: Makinist deki âletleri geliştirmeyi
çiftçi ve ziraat mütehass.sı çabuk ziraat yapmak bol. daha iyi mahsûl mek için çareler araştırır. ; 7**’ rikalar, mallarını daha bol, dab cuz, daha iyi imal etmeyi mi kılacak fikirlerin peşindedirler tancı daha iyi dağıtım yollarını nür. Dükkân veya iş sahibi, işi* " • nişletmek, yeni sahalar ve yeni i.ı V-teriler bulmak için kafa yorar (-k-lâmcı okuyucunun —veya bakıc »ıui— gözünü ve dikkatini çelecek yeni me* todlar. yeni "zaviyeler", yeni fikirler aramakla meşguldür.
Derler ki elli yıl kadar evvel, ihtira Beratları Dairesi Müdürü, vatandaşlarının ne olmadık şeyler için kafa yorduklarını ve müracaatların içinde ne kadar çok eski icatların tekrarı bulunduğunu görerek "artık her şey icat edilmiş, geriye bir şey kalmamıştır" demiş ve istifa etmiş. Halbuki bugün hâlâ bu Patent Dairesi, her yıl binlerce yeni fikir ve keşif kaydetmekle ve berat vermekle meşguldür.
Amerikalıların kafa yordukları i-catlar İllâki büyük keşifler değildir. Birisi, büyük bakkal dükkânlarında, müşterilerin alışverişlerini içine doldurup dükkânda öylece dolaşmaları için sepetli ufak bir araba düşünmüş ve bu sayede milyoner olmuştur. Bir başkası, kamyonlardan dükkânlara boşaltılan kutuların elde ve sırtta taşınacağına, ufak halkalarla dolu bir kaydırak Üzerinden kaydırılması usulünü düşünmüş, bu suretle boşaltma zamanını yarıya indirdiğinden, o basit icadı kapışılmış ve adam zengin olmuştur. İki üniversite talebesi, sırf havadis veren gazetelerle, sırf makale basan mecmuaların kâfi olmadığını havadislerin, geçmişlerini ve mânalarını birden ve toplu olarak anlatan bir mecmuaya lüzum olabileceğini düşünmüşler, TIME Mecmuası böyle doğmuş ve bu iki genç milyoner olmuştur. Bir başka çift —karı koca— aceleci insanların birçok mecmuaları takıp etmeye vakitleri olmadığı noktasından hareket ederek, matbuatta çıkân en enteresan yazıları seçmeyi ve kısaltarak tekrar neş. retmeyi düşünmüş; dünyanın en çok satan dergisi olan Reader’s Digest bu fikirden doğmuştur Bir firma. 1 hafta müddetle, iki kutu toz sabunu satın alana üçüncü kutuyu 1 cente »3 kuruşa) vereceğini ilân ederek, oü-tün rakiplerinden daha fazla şa'ış yapmış ve müşteriler artık onun sabununa alışmışlar. Bir reklâm şirketi, "düzüneyle alınız!" tarzında bir cümle düşünerek, müşterisi olan su a kumpanyasının satışlarını birden bir misline çıkartmış ve bu tek fikir, reklâm şirketine de. sigara kumpanyasına da milyonlar kazandırmıştır. Misalleri binlerce, on binlerce saymak mümkündür. Amerika, pratik muhayyeientn cennetidir Ve bu muhayyele. şahıslan zengin, memleketi de ileri yapmıştır. Bu sihirli “THİNK-DÜŞÜN!" kelimesini biz de ne kadar istifadeyle şiar edinebiliriz!

Devlet Orman İşletmesi
Adapazarı Müdürlüğünden:
V
1 — işletmemiz Sapanca bölgesinin Sapanca ve Kurtköy istif yerindeki odunlardan tefrik edilecek (400) metreküp kayın sanayi odunu açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Sanayi odunlarının metreküpünün muhammen bedeli ( 29) liradır.
3 — Muvakkat teminatı % 7.5 hesabiyle (970) liradır.
4 — Artırma 12/6/1950 pazartesi günü saat 15 te Sapanca bölge şefliği binasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
5 — Bu işe ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, Ankara, İstanbul, İzmit işletme Müdürlüğünde, Adapazarı, Sapanca bölge şefliğinde ve işletme Müdürlüğünde görülebilir.
b — isteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbiteleriyle birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (7190).
DİŞLERİNİZİN SIHHATİ İÇİN
Kıldan Yapılmış

SAYIN İSTANBUL HALKINA
İstanbul Sular İdaresinden:
Her yıl yaz aylan yaklaştıkça şehirde su sıkıntısından bahsedilmesi belki de haklı olarak. Adet hükmüne girmiş bulunmaktadır. Şehrin tam mânasiyle bol suya kavuşması için 1950 senesi nihayetinde döşenmesi bitecek olan ikinci isale hattının faaliyete geçmesini beklemek zarureti olmakla beraber, şimdiye kadar şehir ihtiyacını temin için idarece sarfedilen mesaiden bahsetmek pek yerinde olur sanırız.
Terkos Şirketinin imtiyaz! hizmetleri idareye intikal ettiği anda şehre günde verilebilen her çeşit su miktarı 51471 M3 dan. ikinci umumi harbin başladığı zamanda il A ve edilenlerle beraber su tutan ise 64106 metre mikaptan ibaretti. Bugün, araya giren ve her türlü faaliyeti az çok sekteye uğratan harbe rağmen, şehre günde 89400 metre mikap su sevk ve isale edilmektedir. Bu miktar esas tutulunca demek oluyor ki, şehrin umumi nüfusuna nispetle günde adam başına 115 litre su verilebilmektedir.
İstanbul gibi büyük bir şehir için günde 115 litre suyun medeni bir standarda uygun düşeceğini iddia etmemekle beraber, bu miktar şirketten devralmdıgı zaman ile harbin başladığı an nazara alındığı takdirde birinci şıkta % 25, ikinci şıkta % 39 nispetinde ve 1933 senesiyle 1950 senesi arasında % 73 nispetinde bir artış temin edilmiş demektir. Kaldı ki, bugün adam başına sağlanabilen 115 litre su ile aşağıda mahiyetlerini arz ve izah edeceğimiz şekil de bazı israflardan sakınmak şartiyle mü brem ihtiyaçları karşılayacak miktarda addedilebilir.
Hakikat bu merkezde olmasına rağmen yazın sıcakların artması yüzünden İstihlâkte görülen fazlalık neticesi şebeke üzerinde mahdut saatlerde tazyik düşüklüğünün vukua geldiği ve blnne-tice yüksek râkımlı yerlerdeki binaların üst katlarının muntazam su alamadığı görülmektedir. Bu halin doğurduğu müşkül durumu elden geldiği kadar düzeltmek ve şebekenin takati nispetinde bütün abonelerin Adil ve müsavi tarzda su almalarını temin ve bu a suretle su sıkıntısını tahfif etmek üzere idare, şebekenin teknik durumuna göre, öteden beri müesses nöbet usulünde aşağıda gösterildiği üzere bazı tadilât yapmak ve bazı tedbirlerin vaktü zama-niyle alınmasını sayın abonelerinden rica etmek mecburiyetinde kalmıştır.
A — BEYOĞLU YAKASI:
1 — MecldiycköyÜ, Şişli. Harbiye. Nişantaşı, Maçka, Yıldız semtinin sulan sabahlan saat 5.30 da açılacak akşamlan saat 20 de kapanacaktır (Şişli. Bomonti, Nişantaşındaki bazı yüksek apartmanlann üst katlan 5.30 dan 8.30 a kadar su alabilirler).
2 — Şebekenin durumu bakımından sabahtan gece yarışma kadar su almakta olan
a) Kurtuluş. Feriköy ve civan sokaklannın
b) Maçka Jandarma Okulu önünden Şairnedım caddesine kadar olan Spor caddesi ve bu cadde üzerindeki sağlı sollu sokaklann
c) Yıldız Posta. Maşuklar caddeleriyle bu caddelerin sağlı sollu sokaklannın
sulan gündüzleri saat 11 ile 19 arasında kesilecektir.
3 — Taksim, Talimhane. İstiklâl Caddesi. Sıraselvi. Ayazpaşa ve Cihangir mıntakalannm sulan sabahlan 5.30 da açılacak ve akşamlan saat 20 de kapanacaktır (Bu mıntakada yüksek apartmanların üst katlan sabahlan saat 5.30 dan 10 a ve akşamlan saat 17.30 dan 20 ye kadar sularını alabilirler).
4 — Şebekenin durumu bakımından her gün daimi şekilde su alan Cihangir ile Ayazpaşa arasında 50 râkımlı yerler ve Tophane. Dolnıabahçe Tramvay Caddesi üst kısmında kalan m intak anın sulan gündüzleri saat 11 ile 19 arasında kesilecektir.
5 — Tarlabaşı ve Direkcibaşı caddeleri arasında kalan saha ile Emin Camii, Refik Saydam caddesi. Beyoğlu Yeniçarşı, Tumacı-başı ve Agahamam caddeleri ve Tophanenin üst kısımlarının sulan sabahlan saat 3 te açılacak ve gündüzleri saat 14 te kesilecektir.
6 — Halıcıoglundan Dolmabahçeye kadar olan sahil mıntakasının sulan sabahlan saat 5 te açılacak akşamlan saat 17 de kapanacaktır.
7 — Kasımpaşa, Hasköy mıntakalannın 20 metre akımından yüksek olan kısımlanna sah ve cumartesi akşamlan ayrıca su verilecektir.
8 — Dolmabahçeden Amavutköytlne ve Amavutköyünden Sa-nyer Yeni mahalleye kadar olan mır takan tn tardiyesinde bir değişiklik yapılmamıştır.
B — İSTANBUL YAKASI:
1 — Edlmekapı Fevzipaşa, Darüşşafaka caddeleriyle Fatih Camii arkasında kalan saha her gün saat 6 ile 9 arasında ve ay-nca salı, perşembe ve cumartesi akşamlan bütün gece devam etmek üzere sularını alacaklardır.
2 — Kumkapı ile Yenlkapı ve Soganaga arasındaki saha gündüzleri 14 ile 17 arasında ve geceleri saat 21 den sabah 6 ya kadar su atamıyacaktır. Bu saatler haricinde su mevcut olacaktır.
3 — Küçükpazar, Yeıniş, Sirkeci. Salkımsögüt ve civarında akşamlan saat 18 den gece yansına kadar su bulunmayacaktır.
4 — İstanbul yakasının diğer mıntakalannm tagdiyesinde bir değişiklik yapılmamıştır.
ANA
O
LU YAKASI:
Anadolu yakasına gece gündüz su verilecektir. Ancak Göztepe. Erenköy ve havalisinin yüksek yerlerinde saat 11 den 21 e kadar ve Kadıköyünün Moda ve Bahariye gibi yüksek yerlerinde geceleri su zayıf olacaktır.
D — BÜYÜKADA:
Büyûkadaya heı gün geçen senek) katfpr su gönderilecektir. Bu su abonelerin her saatte su almasına yetmediği takdirde burada da su nöbetle verilecek ve mıntaka ve saatler Büyükada halkına aynca bildirilecektir.
Yukandaki maddelerde arzedilen su verme saatleri en fena ihtimale göre hesaplanmıştır. Yaz aylannda su istihlâkinde sayın halkımızın yapacağı tasarrufla ve aşağıda zikredilecek hususata dikkat etmesiyle su alma müddetleri daha uzayabilecektir.
a) Bayın halkımız binalarında dahili su tesislerini gözden geçirmelidir. İç tesisat üzerinde, musluklarda ve hclâ rezervuarla-riyle su depolarında vukuu melhuz kaçaklar derhal tamir edilmeli ve böyle kaçaklara meydan verilmemelidir. Bu kaçakların devamı hem maddi bakımdan kendilerine ve hem de su durumu bakımından şehrimize zarar vermektedir.
b) Bazı binalarda su kesilecek korkusu ile toplanan sular banyo vesaire gibi açık kaplarda saklanmakta ve ertesi gün ta-mamlyle dökülmektedir. Sayın halkımız, topladığı suyu kullanıp bitirinceye kadar işe yarayacak surette muhafaza ederse kendilerine de zarar veren bu israfı önlemiş olur.
c) Apartmanlarda depolar tesis edildiği ve ufak motopomplar konduğu takdirde suyun açık bulunduğu saaUerde vukuu melhuz tazyik düşüklüğü hiç hissedilmiyecek ve binanın su alma müddeti uzayacaktır.
d) Motopompu bulunmayan ve doğrudan doğruya çatı arasındaki depolardan beslenen apartmanlarda depoya çıkan boru ile katlara tevziat yapan borular binanın alt katlarında birleştirildiği takdirde tazyikin düştüğü mahdut saatlerde bütün apartmanın susuz kalmasının önüne geçilmiş olacaktır.
Bu bakımından son sıkıntılı yaz mevsimini elbirliği ile nispeten rahat geçirmek için yakardaki hususata dikkat etmelerini sayın halkımızdan rica ederiz. (7600)
Banat
Arayınız
Adres ı H. V A F I
liman
Han, 5 - 8 Telefon « 22.761
rV. •

1
s
I
NAZARI

STANBUL SERGİSİNE
İştirak Eden Firmaların
DİKKATİNE
Pa viy o n I arı n izi Gayet ekonomik
ve reklâm levhalarınızı olarak aydınlatmak için
YEŞÎL-MAVt IŞIKLAR BUHARLI
BOL SARI VEYA
PHİLİPS SODYUM veya CİVA
Lâmbaları kullanınız
Türkiye Satış Deposu: HELİOS ELEKTRİK ve MAKİNE T.A.Ş.
H eza ran Cad. No. 124 - 128, Galata. İstanbul. Telefon: 44616, P.K. 1400
TUTUM BANKASI T. A. 0
İstanbul Ajansı
Büyük Postahane Meydanı Muhzırbaşı Sokak 5
Tel. : 29702
Vadesize % 4,5 ve vadeliye daha fazla FAİZ getiren tasarruf hesaplarına 3 her
9
Merkezi Galata Bankalar Caddesi 48 Tel. : 44668
İzmir Şubesi
İzmir
Mimar Kemaleddin Cad. 28
TeL : 5710
TEMMUZ 1950 ye kadar yatırılmış bulunan 50 LİRA, 1 kur'a numarasiyle
TEMMUZ 1950
Keşidesine iştirak edecektir.
ZEVK
Ingilterenin en maruf kumaş fabrikasının 1950 yazlık çeşitleri bu hafta geldi.
İLYAS NURİK
Mağazamıza uğramadan
İNGİLİZ KUMAŞI
satın almayınız...
Galata, Haraççı (Eski Domuz) sokak No. 34
I
BERLITZ
Usan Dershanesinde
ORTA ve LİSE
Öğrencilerine mahsus
LİSAN KURLARI
Açılmıştır.
Haftada 3 Ders
3 ay için 35 liradır.
Beyoğlu. İstiklâl Cad. 294
FLOTTA LAURO, NAPOLİ
Halen limanımızda bulunan
7
18
ESSBERGER,, vapuru
Limanımıza gelmesi beklenen vapuru
HUBERT ANVERŞ — HAMBURG için eşya yükleyeceklerdir.
Halen limanımızda bulunan I R O L L I vapuru
MARSİLYA ve CENOVA için Doğru posta eşya yükliyeceklerdir.
••lucy
temmuzda "MARTHA RUSS”
temmuzda limanımıza gelmesi beklenen “E. RUSS" vapuru
ANVERS, HAMBURG VE BREMEN
için eşya yükliyeceklerdir.
A. MULLER
Und SOHN
MAKÎNE FABRİKASI Ltd. Ş.

ta
-
Her nevi KANTAR ve TERAZİLER
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
München 8, Sedan Str. 35 - 37
REKLÂM KULEMİZ
EN BÜYÜĞÜNDEN EN KÜÇÜĞÜNE KADAR



S I C U L O vapuru
LATTAKIEH
BEYRUT
İSKENDERİYE
DEUTSCHE LEVANTE-LINIE, HAMBURG
Bu ayın 10 unda limanımıza gelmesi beklenen
,tPERGAMON,> vapuru
19 Haziranda limanımıza gelmesi beklenen
ATLAS LEVANTE-LINIE, BREMEN
17 Haziranda limanımıza gelmesi beklenen
CHARLOTTE SCHROEDER
vapuru
15 Temmuzda limanımıza gelmesi beklenen
SCHROEDER vapuru
ve BREMEN
N.E.P. PİRAEUS SHİPPİNG CO., PİRAEUS
Bu ayın 8 inde beklenen T I N O S; vapuru
için doğru posta
K 0 N T U A R
Ifîtanbu)
Galata Hovagimyan Han
Telefon: 4056*
o
ve VENEDİK
eşya vükliyeccktir.
MARİTİM
İzmir
Atatürk Bulvarı
Telefon 5956
ÇELİK SAÇ ALINACAK
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan :

1 adet
6 adet
20 adet
1000
500
50
T.L.
T.L.
T.L.


nkarada Kızılay karşısındaki

I
A



Arzu edildiği takdirde hususî tartma tesisatı yapılır. Dünyanın her köşesinde Müller fabrikası mamulâtı, uzun senelerden beri en büyük rağbeti görmüştür. Türkiye için iyi referanslar verecek vekil aranmaktadır.

1 — Muhtelif kalınlıklarda ceman 750 kg. çelik saç açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 1650 Ura olup muvakkat teminatı 123 lira 75 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmakladır.
4 — Eksiltme 28 haziran 1950 çarşamba günü saat 10.30 da Haydarpaşa gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satın Alma Komis-yonuda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları.
(7583)
Ankara Okuyucularımıza...
Gazetemiz hergün ilk uçakla An kara ya gönderilmekte ve derhal otomobil veya bisikletle evlere dağıtılmaktadır. Bütün gayretlerimize rağmen "YENİ ISTANBUL”un ellerine geç veya intizamsız geçtiğinden şikâyeti olan abonelerimizin arzularını Ankara büromuza bildirmelerini rica ederiz.
Büromuz doğrudan doğruya abone kaydı yapmakta ve ilân kabul etmektedir. Acele ilânlar telefonla Istan bula bildirilmektedir, Ankara büromuzun adresi:
KAzım Ozlap Cad. No. 1/9 İlgar Apt. Telefon: 16112 YENİŞEHİR
1
Bu reklâm kulesi birkaç güne kadar Taksim Meydanında dikilecek ve en güzel ilânları canlı bir şekilde halka takdim edecektir.
ilân vermek İçin acele ediniz.
YENİ İSTANBUL İLANCILIK ŞİRKETİ
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısında
Telefon 44756 /57
Izmirde gazete satmak
Tatil günlerinde Izmirde şe-nır içinde gazetemizi «atmak İsteyen öğrencilerin İzmir, î-kincı kordon, Emlâk Bankası
isteyen okul öğrencilerine
yanındaki "YENİ İSTANBUL İzmir Büroau"na başvurmaları bildirilir.
EKONOMİDİS TÜRKİYENİN en eski ve meşhur ERKEK TERZİSİ
Adres: Beyoğlu fstlklâî Caddesi 417, Mehmet Ali Part.
Hayatta muvaffakiyetin sırrı, iyi bir tahsildir. Avrupanın büyük ve meşhur üniversiteleriyle
İstanbul ve Ankara üniversitelerinde üç sene
müddetle meccanen tahsil etmek fırsatına nail
olmak için YENİ İST AN BU L’un okuyucusu olmak kâfidir.
Yeni İstanbul’a derhal abone olunuz
Yeni İstanbul’un karnelerini alınız
Yeni İstanbul’un kuponlarını saklayınız. Öğrenmek istediğiniz fazla bir şey varsa YENİ İ S T A N B U L’dan sorunuz.
resimleri
AYA
ALIT
Yugoslav kafilesin
Bu ay Rio’da yapılacak Dünya Kupası Maçlarına iştirak edecek olan Yugoslav Millî Takımı seçilmiş ve takım Rio’ya hareket etmiştir. Dünya Kupası Maçlarının favorilerinden sayılan Yugoslav takımının ne netice alacağı merakla beklenmektedir. Aşağıdaki resimde, 18 kişilik den 9 futbolcu görülmektedir.
»OR AK
boksördür. Resimde, maçtan sonra omuz taşınırken görüyorsu-tarafta duran bıyıklı
Resimde, Amerikan futbol çektirmek için sıraya dizilmiş Jaııelro’daki dünya turnesine soldan sağa: Chicagolu Jeff Comınbes, Pittsburgh’lu Nick (Morto» Massachusettes'li John Souzıı
McLauglılin, St Louis'li Gine Paraiani. Arka sıra, soldan .sağa: St Luis’ll Emil Mimiz. Phlhıdelphia’lı Ed. McIJUevâney. Broocklyn'H Joe Macca, Saint Louisli Charles Colombo. St. Louis'li Frank Borghi, Chicagolu Gino Gardassaniclı. St. Louis’li Ha rey Desmuke, St. Louis’li Frank M alince ve St Lııis’li Harry Keough.
“YENİ İSTANBUL” da
----neşredilmek üzere
Associated Press Foto Servisi tarafından gazetemize gönderilmiştir. Fotoların iktibas hakkı mahfuzdur.
takımı oyuncularım Saint Louls’de resim görüyorsunuz. Bu ay, Brezilyada, Rio de katılacak, sporcular şunlardır: Oturanlar Pittsbıırgh’lu Bob Craddock. ı, Philadelphia'lı soldan sağa Broocklyn’ii
Kamboçya Kıralı Norodom Sihanuk hükümet merkezinde ata binerken görülmektedir. Kıral fevkalâde bir jokeydir, üzerinde Fransız askerî elbisesi stilinde bir at elbisesi vardır. 28 yaşındaki genç Kıral Norodom 3,300,000 Budist'i idare etmektedir. Halk, ırk itibariyle EndonezyalI olup kültürleri Hindistan kültürüdür. Kamboçya. Fransa tarafından dahili muhtariyet verilen üç Hindiçîni devletinden biridir.
Aşağıda soldü*. Ingiltere motor yarışlarına girecek bir müsabık Tayınis nehrinde İdman yapıyor. Ortada: Bir bisikletli, motosikletin peşine takılmış, fuk.ıt .»dul. kuvvetiyle makine kuvveti no kadar yarışabilir ki...
Sağda: Milyoner Nanab’m
büyük kızı Prenses Ablda, oğlu İle maç yapıyor. 10 yaşındaki oğlu Prens Shaharvar, İngiliz mektebinden tatil içlrı evine dönmüştür, Prenses Ablda yakında mühim bir maça iştirak edecek* tir.
( Yukarıda solda: Haıııp-shlre’da VİCtorya gemisinin yanaşmış Olduğu bir rıhtımda genç kızlar arasında heyecanlı bir eskrim maçı. İngiliz ordusundan bir çavuş hakemlik yapmaktadır.
ğ- Ortada: Sıcaklar dünyanın her tarafında haşladı. Sıcakların başlaması dernek deniz mevsiminin gelmesi demektir. Resimde, 22 yaşındaki İngiliz patinaj yıldızı Yvonne Broder*! Times Nehrinde su kayağı yaparken görüyorsunuz.
ğ- Sağda: Kadınların merak sardıkları sporların başında basketbol ilk sırayı İşgal et-melekedir. Bir kadın için çok ağır bir spor olmasına rağmen genç kızlar basketbolü çok sevmektedirler. Resimde, kadınlar arasındaki heyecanlı bir basketbol maçını görüyorsunuz.
31 mayıs tarihinde Güney Af-rikada, Johanneshourg'ta yapılan bir boks maçında, 33 yaşındaki Californla'lı Maııuel Ortiz’i 15 raund’ta mağlûp etlen 22 yaşındaki Vic Toweel Brltanyaya boks maçı dünya mükâfatını kazandırmıştır. Bu maçta 10 bin stcrling kazanan Toueel, dünya mükâfatı alan ilk Güney Afrikalı Towcel'l üstünde nuz. Sol adam babasıdır
B’i sayfadaki resimler, münhasıran

Comments (0)