8 Şubat
1950
Çarşamba
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
ve D
SİYASÎ İKTİSADI
A
A
.T*.
k
Sayı 70
10 Kuru
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 neı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mes’uliyet kabul cdilmoz.
Telefon: 44756 - 44757 Santra
Telgraf Adresi: Hetlo. Istanbu
POLİTİKA
- 7/11/1950
8. Millet Meclisinde
kesif çalışmalar
Büyük Millet Meclisi sekizinci devresinin son kesif çalışmalarına başlamış bulunuyor. Bütçe müzakerelerinden itibaren dün merakla beklenilen Seçim Kanunu gündemde yer almıştır.
Komisyon sözcüsünün takdim görüşmesinden sonra Büyük Meclis, muhalefeti temsilen Demokrat ve Millet Partisi mümessilleriyle, hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısını dinlemek imkânını bulmuştur.
1946 seçimleri için dört seneye yakın bir zamandır söylenen türlü sözlerin iç siyaset havamızda bir donukluk yarattığı muhakkaktır. Memlekette demokratik idarenin tamamen berrak ve vâ-zıh olarak kurulması ve iç siyasetimizin tam bir açıklığa ulaştırılması artık mutlak bir zaruret halini almıştır. Bunun için, bütün Türkiyenin gözü ve kulağı dün Büyük Millet Meclisindeki görüş-j melerde hazırdı denilebilir.
Bu görüşmelerin ilk günü, işin esasının ve bu esasta muhtelif siyasî partilerimizin görüşlerinin-açıklanması bakımından hususî bir ehemmiyet taşısa yeridir. Çünkü bu konuşmalarda dört yıllık demokrasimiz bakımından sevinilerek üzerinde durulacak noktalar vardır:
Bir defa, D.P. safında toplanan muhalefet adına yapılan konuşma. esas itibariyle olgun ve yapıcıdır. Burada muayyen hükümler tenkid olunmakta ve bunlar hakkında temenniler izhar edilmektedir. Bu arada bilhassa seçim emniyeti ve itiraz mekanizması üzerinde durulmaktadır. Ta. sarı daha komisyonda konuşulurken bile demokratların bu noktada tatmin edilmemiş oldukları ve hattâ içtimai terkettikleri hatırlardadır. Yüksek seçim kurullarının mazbatalara ait itirazları "tetkik” değil de “tahkik” edebilmesine kadar ilerlemiş bulunan komisyon çalışmaları demokratları hâlâ tatmin etmekten uzaktır.
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
Uzakdoğuda seyahat etmekte olan Amerikanın Gezici Büyük Elçisi Dr. Jessup. Vietnam’ı ziyareti esnasında Devlet Başkanı ile görüşüyor.
Jessup’un Rusyaya hücumu:
H
Kominform Asya
boyunduruğa sokmak istiyor,,
Emperyalizm. Amerikanın bugün takip ettiği siyasetin lam aksidir
Melburne, 8 (YlRSl — Cenubi Asyada bir tetkik gezisine çıkmış olan Amerikanın gezici elçisi Dr. Philip Jessup, MalezyalIlara hitaben yaptığı bir beyanatta, Sovyet Rusyayı şiddetle itham ederek şunları söylemiştir: “— Emperyalizmin yeni bir şekli Kominform’dur. Bu teşkilât, Asya milletlerini, Moskovamn boyunduruğuna sokmak istiyor. Gayesi, bütün memleketlerin Kremime muti olmalarıdır. Emperyalizm, Amerikanın bugün takip ettiği siyasetin tam aksıdır. Britanya, bir çok Asya milletlerinin istiklâlini tanımak suretiyle emperyalizme zıt bir siyaset takip ettiğim ispat etmiştir.,,
İngiltere, Bao-Dai Hükümetini tanıdı
Londra, 7 (AP) — Ingiliz kabinesi, bugün. Çın Hindistanında Fransız himayesinde kurulan Bao-Dai Hükümetinin Büyük Britanya tarafından tanındığını resmen onaylamıştır.
Büyük Millet Meclisinde
Seçim Kanunu tasarısının müzakeresine başlandı
Millet Partisi sözcüsünün 9 uncu maddeye itirazla bunun adalet
kaideleri ve
Tasarının 16
İÇ SAYFALARDA
ÜÇÜNCÜ
Muamele Vergisinin lahı
insan hakları beyannamesine aykırı olduğunu iddia
etmesi uzun münakaşalar doğurdu
maddesi
muhabirimiz
etti.
ııııcu maddeye itiraz
Partisi ve kendi adına
ko-Kö-kai-
Ankara, 7 (Hususi bildiriyor) — Büyük Millet Meclisi bu sabah saat onda toplanarak gündemde bulunan Seçim Kanunu tasarısını müzakereye başladı. Geçici Komisyonun teklifi üzerine tasarının müstaceliyetle görüşülmesi karar altına alındıktan sonra sözcü, tasarının nasıl hazırlandığını izahla Demokrat Partinin komisyon çalışmaları esnasında gösterdiği anlayış için teşekkiir
9
Millet,
nuştuğıınu söyliyen Osman Nuri ni. tasarının Anayasanın, adalet delerine, demokrasiye ve İnsan Hakları Beyannamesine aykırı olduğunu iddia etti. Zabıta âmir ve memurla-ıım, subayları, askeri memur ve öğrencileri ve silâh altında bulunan e-ratı oy vermekten meneden dokuzuncu maddeyi iddiasının bir delili olarak gösterdi. Koni: “Anayasanın 10 uncu maddesindeki milletvekili seçmek 22 yaşını bitiren kadın erkek her Türkün hakkıdır, hükmü karşısında, hükümet nasıl olur da böyle bir tasarı ile Meclis huzuruna gelebilir,,
Tasarının hakikiyeden nu söyliyen kurullarında
rını da tenkid etti ve bu şeklin seçim
demiştir
teminatı hukukiye ve de mahrum bulundügu-KÖni, partilerin seçim temsilci bulundurmala-
Dışişleri Bakanımız iyi haberlerle yurda dönüyor
Hoffman, Amerikan yardımının Türkiye için 1952 den sonra da devam etmesini istiyecek
bazı küçük kelime tadillerile aynen kabul edildi
Bu ve bunun gibi noktalar Büyük Millet Meclisindeki müzakerelerle telif edici neticelere vardırılacak olursa, bu kanunun ilerisinden ümitlenmemek için bir sebep kalmaz. Bilhassa Başbakan Yardımcısının •‘Seçim Kanununun bütün memleketin benimsiye-ceği tarzda çıkarılmasını temin için hükümet, mâkul olan her teklifi kabule hazırdır.” yollu cümlesiyle ifade ettiği anlayış havası bu ümidi arttırmaktadır.
Fakat, buraya kadar belirttiğimiz vaziyet, madalyonun bir tarafıdır. Madalyonun öbür tarafının Millet Partisi safları adına konuşanların tasarıyı ve umumiyetle seçim işleri hakkmdaki görüşlerini ortaya koyuş tarzında bulmak icap eder. Millet Partisi sözcülerine göre, kanun tasarısının noksanları vardır. Bu noksanlar bilhassa, silâh altında bulunan erat, askerî öğrenciler, memurlar, subaylar,, zabıta âmiri ve memurları grupuna dahil vatandaşların reye iştirak ettirilmemeleri gibi noktalarda Anayasaya aykırılık bile göstermektedir. Fakat mevzu, bu kadarla da kalmıyor. M.P. lilere göre; tasarı ne hal alırsa alsın 1946 seçimlerinin hâtırası ortada ve o günün zihniyeti meydanda iken dürüst bir seçim beklenemez. Kaldı ki, yarınki seçimi hazırlıyacak belediye ve muhtarlık müessese-lerı dört sene evvel intihap edilip, hâlâ yerlerini muhafaza edenlerin elindedir. Netekim geçen seçimi de bunlar idare etmişlerdi.
Büyük münakaşalara ve karşılıklı itirazlara yol açan, hattâ bir aralık ateşin tezahürlere vesile veren bu umumî konuşmalardan sonra maddelerin müzakeresine geçilmiş ve orada da her üç partiye mensup milletvekilleri tarafından kuvvetli itirazlar yapılmağa başlanmıştır.
Bir müddet devam edeceği anlaşılan bu müzakerelerin beklenen iç siyaset rahatlığını temin ve herkesi tatmin edecek bir şekilde neticelenmesini temenni e-delinı.
★ **★
Salahiyetli mahfillerin kanaatine göre,Sadak-Hoffman mülakatında görüşülen Türk taleplerini, Marshall Plânı Yardımcısı Amerikan Kongresi nezdinde destekliyecektir
kurullarını ştlphe altına sokacağını ileri sürdü.
Öğleden sonra yapılan çeke
öğleden sonraki celsede, Osman Nuri Koni, şahsına karşı tariz yapıldığı İddiasiyle başkandan söz istedi ve kürsiye gelerek tasarıdaki 9 uncu maddenin Anayasaya aykırı bulunduğunu tekrarladı ve dedi ki:
**— Nihat Erim, beni istihfaf etti. Osman Nuri, politika yapıyor dedi. Ben ordunun, subayların da ıey vermelerinin Anayasanın bir icabı olduğunu söyledim.
Başbakan Yardımcısı, beni istihfaf etmekle Türk ordusunu istihfaf etmiş, küçümsemiş bulunuyor.,,
Bu sözler, Mecliste bir hayli gürültüye sebep oldu. Hemen hemen Meclisin yarısı sıra kapaklarını vurarak Koniyi protesto ettiler.
Gergin hava yatışıyor
Bunun üzerine Nihat Erim, Türk ordusunu istihfaf edebilecek tek fert tasavvur edilemiyeceğini, hükümetin böyle bir şeyi hatırından dahi geçirmediğini, Koninin bir obstrüksiyon yaptığını, fakat kabinenin bu tuzağa düşmiyeceğini, Osman Nuri gibi düşünenlerin bir değil, 100 kişi olsa bile hükümetin serbest münakaşalı hayatı devam ettirerek rejimin bekası için lüzumlu kanunları çıkarmaya azmettiğini sert bir lisanla ifade etti. Meclisin çoğunluğu tarafından tasvip edilen bu konuşma ile çok sinirli ve gergin olan hava biraz yatışır gibi oldu. Bu sırada verilen kifayeti müzakere' takriri kabıil olunarak maddelere geçildi. Ve milletvekili seçiminin tek dereceli ve ekseriyet usulüne göre yapılacağına dair birinci madde aynen kabul edildi,
İstanbul İçin bir önerge
Milletvekili seçiminde her ilin bir seçim çevresi olduğunu ifade eden 2 inci madde mü?>akere edilirken Dr. Sadi Irmak, Istanbulun üç seçim bölgesine ayrılmasını derpiş eden bir önerge verdi.
Komisyon Başkanı Dr, Behçet Uz, müzakerenin bir çıkmaza girdiğini ileri sürerek Sadi Irmaktan önergesini geri almasını istedi ve önerge geri alındı ve madde aynen kabul e-dildi.
Seçim bölgesine ait 4 üncü madde de aynen kabul edildikten sonra her 40 bin kJşl için bir milletvekili seçilmesini uygun gören beşinci maddenin müzakeresinde 40 bin yerine 50 bin kişiye bir milletvekili seçilmesi teklifi kabul edilmiyerek madde aynen tasvip olundu.
Milletvekili sayısı
Milletvekili sayısının tesbiti işinde nüfus sayımı neticelerine göre hareket edilmesini derpiş eden altıncı madde görüşülürken bazı milletvekilleri, usulün sakat olduğunu ileri sürerek nüfus kütükleri esasını müdafaa ettilerse de bu şekil kabul edilmiyerek madde tasarıdaki şekilde bırakıldı.
Seçim tarihini tesbit eden ve Meclis kendi kendini feshettiği takdirde yenileme kararı verildiği tarihten 30 gün sonra gelen ilk pazar günü yeni seçimlerin yapılmasını âmir olan madde, Nuri özsanın arzusu üzerine bu müddet 45 güne çıkarılarak kabul edildi. Bir kısım milletvekilleri, sabahki celsede gürültüye sebep olan 9 uncu maddenin aleyhinde bulundular ve zâbıta âmirleri ile memurları, subaylar, ve askeri memurların da oy verebilmelerinin sağlanmasını istediler ve bunun ordunun siyasetle iştigal etmesi demek olmadığını belirttiler. Ancak, hepsi de kışlaya, garnizona, seçim sandıklarının sokulmasına taraftar olmadıklarını tebarüz ettirerek bina altında bulunan e-ratm rey vermemesi esasımla ittifak ettiler ve bu hususta 3 takrir verdiler. Bunlardan biri maddeden yalnız zâbıta âmiri ve memurlarının oy vermemesini istiyen birinci fıkranın tayyedilmesin!, diğerleri ise subaylar ve askeri memurlara ait fıkraların rneddeden çıkarılmasını istiyordu.
Her Üç takrir de ayrı ayrı reye konuldu fakat üçü de reddedildi.
DÖRDÜNCÜ
Seçimler arifesinde Ingil tere
Dil Bilim Kurulunu bek leyen meseleler
Ahmet Cevat Emre
Fransız musikisinin Türl sanatkârları tizerindek tesiri
BEŞİNCİ
Çocuk sayfası
Bir Tilrk masalı (Ik kardeş)
Yakındoğu verem mücadele merkezi Türkiyede kuruluyor
Teşkilâtı kurmak iizere Doktor
Berte 12 şubatta şehrimize i gelecek
Birleşmiş Milletler Bağlık teşkilâtı, Yakındoğu verem çalışmalarını memle-; kelimizde teksif ve tedris ölmek üzerd Dr. Tompııon namfyle maruf bir mli-J tchasDis göndermişti Dr. Tomp«on bağlı bulunduğu makamlara raporunu vermiş ve Türuıvcnin hu iş için müsait olduğunu bildirmişti. Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtından dün Sağlık ve Sos>al Yardim Müdürlüğüne gönderilen bir mektupta, memleketimizdeki teşkilâtı kurmak ve devamlı surette çalışmak üzere D.'. Berte’nin 12 şubat 1950 tarihinde bir Fransız uçağı He şehrimize geleceği haberi verilmiştir.
Dr. Berte bir kaç gün şehrimizde kaldıktan sonra Ankaraya gidecek ve temaslarına başlayacaktır.
Başbakan Yardımcısı, D. P.
16 madde kabul edildi
D P. milletvekilleri, hükümet teklifinin lehinde reylerini kullandılar. Müteakiben 16 ncıya kadar bütün maddeler, bazı kelime değişiklikleriyle aynen kabul olundu. Neticede vaktin geç oluşu nazara alınarak yarın sabah 10 da toplanmak üzere celseye son verildi.
ve Millet Partisi sözcülerinin
konuşmalarını ikinci sayfamızda bulacaksınız
Mesken darlığı komisyonları raporlarım hazırlıyorlar
Şehrimizdeki mesken darlığının giderilmesi için vilâyette alâkalıların iştirakiyle toplantılar yapıldığını ve dört tâli komisyon teşkil edildiğini bildirmiştik.
Bu komisyonlardan birincisi olan pa-ra-krodİ komisyonu bu lmfta içerisinde çalışmalarını bitirerek vilâyete bir rapor] verecektir. Komisyonun Üyeleri. Kâzım Taşkent, Nizameddln Tezcan. Prof. Dr. Orhan Tuna, Moi» Teklnnlp ve Dr. Cihat îren’dir. İkinci komisyon olan ur US ev komisyonu. Prof. Abdullah GÖrkmon.l Prof. Sait Kuran, Mimar Rebil BarbonJ Doçent Kemal Ahmet, Prof Mukbll Gökdoğan, Prof. Muhlddin Erciden müteşekkil olup çalışmalarına devnm et-| mektedir. Üçüncü komisyon. İmar ve Şehircilik Komisyonudur. Burada da. Prof. Mukbit Gökdoğan, Prof. Abdullah Gökmen. Ord. Prof. G. Kessler. Mimar Zeki Savar, Feridun Özozan ve Dr. Ekme! Zatili vazife almış bulunmaktadırlar. Son komisyonda ise istatistik vo şehrin gelişmesi mevzuunda Prof. Dr. Ahmet Ali Ozekenlc Prof. Dr. Orhan Tutıa çalışmaktadırlar. Son İki komisyon da mesailerine devam etmektedirler. Bugünlerde yapılacak olan toplantılarda çalışmalar bitirilecek ve hazırlanan raporlar umumi heyet huzurunda münakaşa edilecektir.
Paris, 7 (Hususi büromuz bildiriyor) — Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilâtının toplantıları münasebetiyle Pariste bulunan Dışişleri Bakanlarından bazıları. Marshall Plânı İdarecisi Hoffman ve aynı plânın tatbiki işlerinde fevkalâde elçi olan Harriman He hususi görüşmeler yapmışlardır.
Salahiyetli Amerikan kaynaklarından öğrenildiğine göre. Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadakın, Hoffman'a iyice izah ettiği muhakkak olan Türk talepleri, umumiyetle gayet İyi karşılanmış ve kabul edilmiştir. Avrupa ve Asyanın birleştiği nokta tilerinde bulunan Türkiye, son derece uyanık olmağı icap ettiren mühim bir stratejik vaziyete sahiptir. Türki-yenin AvrupalI ve Batılı bir devlet o-larak cesaretle ve azimli bir sükûnetle vazifesini yerine getirmesi, Amerika mahfillerince bu millete karşı tanı bir saygı ve güven duyulmasını temin ediyor Gene aynı Amerikan mahfilim. Turkiyenln. hiç bir müddet tayin etmeksizin Mnrshall Yardımından faydalanmağı istlyerek hueusi bir «•■/ ık rl sürdüğünü açıklıyor ve yapılan hu teklifin muvafık görüldüğünü bildiriyor. Bu memleketin İktisadî teşkilâtı ve gitgide İnkişaf eden ıslahatı, Komünist ilerleyişine ve muhtemel taarruzlara karşı Avrupanın mukavemet kudretini arttıracak mahiyettedir. Fakat Türkiye İktisadının bu şekilde yeniden kuruluşu, muazzam masrafları İcap ettirmekledir Meselâ nakil vasıtalarının motörleştirllnıesl ve sanayiin gelişmeni, Türkiye bütçesinin temin cde-mlyeceğj kadar benzin ve ««irenin kullanılmasına lüzum göstermektedir. Maraball Plânı, bu noktayı vc diğer
bazı hususları gözöniinde tutmağa ve umumiyetle 1952 de biteceği haber verilen yardımları. Türkiye için bir istisna olarak, mantıkan daha çok uzun zaman devam ettirmeğe mecburdur.
Salâhiyeti! mahfillerin kanaatine göre, Hoffman, Türk hükümetinin bu taleplerini tamamen kabul etmiş vc gerek Amerikan hükümeti, gerekse Amerika Kongresi nezdinde T ürk iyeye hiç bir şarta bağlı olmadan yardım yapılması ve evvelce tayin edilen müddetten sonra da bu yardımların devam etmesi tezini, bütün çarelere başvurarak müdafaa etmeğe karar vermiştir.
Bu aynı çevreler. Avrupanın bugünkü vaziyetinde, Türkiyenin İktisadî durumunu acele olarak ıslah etmesi ve daha kudretli bir hale gelmesi için lüzumlu çarelerin ve Imkûnlarm bu memleketten esirge nem iyeceği fikrindedirler. Çünkü, bunlar temin edilirse Türkiye, Avrupanın ve bütün Batı medeniyet dünyasının öncü müdafaasını teşkil eden en ileri ve en sağlam kalesi olacaktır.
Sadak Komada
Paris 7, AA. «Hususi muhabirimizden I — Dün akşam trenle Paris-ten Komaya hareket eden Türkiye Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak bu akşam İtalyan başşehrine varacaktır.
Bakanın Komaya uğramasının, seyahatinde sadece bir merhale mİ teşkil edeceği yoksa hu şehirde bir müddet durarak İtalyan şahsiyetleriyle görüşüp göıüşınlyeccği henüz bilinmemektedir.
Amerikan Hava kuvvetleri
Frankfurtta manevra yapıyor
Frankfurt, 7 A.A. (AFP) — Dün sabah Frankfurt yakınında Recin Main hava alanında yerleşmiş olan Amerikan uçak ve havacılarının talimi maksadiyle ânl manevralara başlanmıştır
Resmi tebliğin, dün akşam bildirdiğine göre manevraların bağlıyacağı, silâhbaşı emri verllinciye kadaj gizli tutulmuştur. Tebliğ, manevraların bütün Amerikan hava üslerinin programına dahil olan ve mürettebatı hazır tutmak gayesini güden ta-linıler olduğunu İlâve etmektedir. Talimlerin müddeti 4 gün olarak
tesbit edilmiştir.
A İman yad a Batı - Doğu münaaebatı
Londra, 7 (YÎRS) — Bonn şehrinden bildirildiğine göre, Batı Almanya Hükümeti. Müttefik Yüksek Komisyonunun talimatı üzerine. Doğu Alrnnnyaya yaptığı çelik ve demir sevkıyatını kesmiştir.
Bu hususta bir açıklamada bulunan Batı Almanya Başbakanı Dr, Adenauer, çelik ve demir ihracatının, Doğu Almanya Hükümetinin, yapılan ticaret anlaşmasının hükümlerine aykırı hareket ettiğinden, kesildiğini söylemiştir.
Fransız Cumhurbaşkanı vo Bıdault
Kıbrısta
Komünistler
pusuda
Prag’da partiler halinde tişfirilen komünistler adada harekâta geçmek için İngiliz seçimlerinin neticesini bekliyor
Londra, 7 (Nafenv — Daily Telcgraph gazetesinin Kahire muhabirinin bildirdiğine göre Kıbnstaki komünistler Yuna-nistana ilhak fikirlerinden hiç bir şekilde vazgeçmiş bulunmamaktadırlar, Yalnız, yeniden harekte geçmek İçin Yunanistan ve logilteredeki genel seçimlerin neticelerini tedirler.
Muhabire nazaran yi tecavüz etmiyen münistleri Pragda
mekte ve Komlnforma’dan aldıkları bütün emirleri yine Prag kanaliylc almaktadırlar.
Kıbns komünistleri partiler halinde Praga gönderilmekte ve bunlar yetiştirilip Kıbrısa döndükleri vakit yerlerine yeni partiler gönderilmektedir.
Kıbrısta başpiskoposlar ve piskoposlar halk taralından seçildiklerinden Ortodoks kilisesi, komünist ve solcuların reylerini kaybetmemek için “Enosıs., harekâtına âlet okluklarını ayni muhabir ilâve etmektedir.
_____y
ye-
bcklemek-
5.000 kişi-Kıbrıs ko-yetiştiril-
İngiliz Kabinesinin dünkü toplantısı
Vali ve Belediye Başkanı Yüksek Sağlık Şurası toplantısına gitti
Bugün Ankarada toplanacak olan YUlcsek Sağlık ŞûraBina iştirak etmek üzere Vali vo Belediye Başkanı dün akşam Ankarava gitmiştir. Vali bu seyahati ııdo şehri alâkadar eden işler mevzuunda da gerekil makamlarla temnslar yapacaktır
Bevin, temasları hakkında izahat verdi
Londra, 7 lYİRS) — Ingiliz kabinesi bugün Başbakanlıkta toplanarak, parlâmentonun dağılmasından beri ilk İçtimaını yapmıştır. Bu iç-tlnıada Dışişleri Bakanı Bevin, Co-lombo Konferansı ve Kahire ile Kornada ve Patiste yaptığı görüşmeler, îngilterenin VVashington Elçisi Oliver Frank’la teması ve diğer zı hususlar hakkında beyanatta lunınuştur.
Sir ba-bu-
Amerika, \ ictnanıı tanıdı
Londra, 8 (YİRS) — tngilterenin Bao-Dai Hükümetini tanıması ilânım birkaç saat müteakip, Amerika Dışişleri Bakanlığı da Vietnam, Cam-bodgc ve Laoa devletlerini tanıdığını ilân etmiştir.
Bir denizcilik mütehassısı gemilerimizi tetkik edecek
Amerikada Lloyd kadar nüvuk bir firma olan A B, C müesHeaeRtnln müşavirlerinden Maklayn şehrinizde bulunmaktadır Mr. Maklayn’ın Denizyolları idaresinin Anıerıkudan satın aldığı gemileri klâse eden bu firmanın temsilcisi flifatiyle Türk denizcilik işleri üzerinde bazı tetkiklerde bulunacağı -ıulaşılmaktadır
Kıılrtlibinde bir dispar: r açıldı
Galata. Beyoğlu» Kaüimpa^u -şişli mıısovl cemaati. Galata nunt&kadv civarında oturan fakir ve yardıma muhtaç vatandaşlara hizmet etmek gayesi ile. Kuledlbındeki musevl cemaatı binasında dün blı dispanser açmıştır. Törende Vali vo Belediye Başkanı, Sağlık Müdürü, Emniyet Müdürü, matbuat mensupları vc kalabalık bir davetli kütlesi hazır bulunmuştur.
Bidault, Kabinesini nihayet tamamladı
Paris 7 (AP) — Başbakan Bidault ıhu günün erken saatlerinde kabinesinden evvelce İstifa etmiş o-lan beş Sosyalist Bakanın yerini a-lacak kimselerin isimlerini açıklamıştır.
Bu sabah kabineye girenler şunlardır:
İçişleri; Henrl Queille «Radikal Sosyalist);
Çalışma; Paul Bancon (MRP) Cumhuriyetçi Halk Hareketi Partisi;
Ulaştırma; Charles Brııne ı Radikal Sosyalisti; Bayındırlık. Taşıma ve Deniz Ticareti; Jucques Chas-telluin «Bağımsızı;
Ticaret; Jean M/ırle LouvelıMRP),
İçişleri Bakanlığı için Devlet Bakam, Andrö Colin (Cumhuriyetçi Halk Harekeli Partisinden),
Kıral Faruk Neriman
Sadıkla evlenecek
Londra, 7 A A. (United Press) Daily Expre»8 gazetesinin verdiği habere göre Mısır Kıralı Faruk, uncu doğum yıldönümüne tesadüf
den önümüzdeki cumartesi günü bayan Neriman Sadık la evlenecektir.
Günlerden beri yagnn karlar, havanın açılmasiyle birlikte erimpye banladı. Bu durum, şehrin esasen oüclük arzodon münakalesini büsbütün çıkmaza zoktu. E taraftan bclo4'ellnd'' f bütün imkânlarla güçlükleri yenmeye çalışırken, diğer taraftan kötü niyetli şoförler halkı zifos yağmuruna tutmaktan geri kalmıyor. Resim Yolcu Salonu önündeki caddenin acıkl, halini gösteriyor.*
30
o-
Sayfa 2
YEN t t S T A N TR U L
8 ŞnİMt tM»
7000 işçi adına gönderilen mesaj
İşçi grev değil, işinde emniyet ve huzur istiyor
'Siyasî partilerden ve gazetelerden rica ediyoruz, işçi dâvasını politikalarına âlet etmesinder,,
I Malatya Mensucat. Eşkişohir Devlet Demiryolları, Narllll Mensucat İşçi Sendikaları delegelerinin imzalarını taşıyan bir mesaj aldık. Umumi efkârı aydınlatıcı bir tarafı bulunduğu kanaatine vararak bu mesajı aynen neşrediyoruz:
ı “Bazı gazetelerde bizim Çalışma Bakanlığının daveti üzerine grev aleyhindo fikir boyan etmek üzere Ankarnya davet edildiğimiz yazıl-’ mifttır. Bizi Ankaraya Çalışma Bakanlığı değil. Ankaradakl Ekmek» Simit ve Unlu Maddolor Sendikası davet etmiştir. Bakanlıktan bu mevzua dair hiçbir yazı veya haber almadık. Sendikalarımız zaten B.M.M. nin bu devresinde birbiri
I üzerine çıkan her biri Türk işçi âlemi için mesut bir İnkılâp mahiyetinde olan kanunlar hakkında fikir almak üzere Ankaraya gol-meği ve dâvalarımızın gerçekleşmeli yolunda atılan ileri adımları yakından görmeği tasarlamakta
II idi>
Bizim refah ve saadetimiz ve istikbalimizin garantisi için kısa zamanda o kadar büyük İsler yapılmıştır kİ biz bunları uzaktan takibe yetlşomiyoruz. İhtiyarlık sigortası. umumi hastalık sigortası. İş Kanununun birçok maddelerini lehimize değiştiren tâdil tasarısı, Is Mahkemeleri Kanunu ardı ardına B.M.M. tarafından kabul edilmiş-I tir. Bizim için bu kadar gayretle çalışarak kanunları hnzırlıyan Çalışma Bakanlığı ve bunları Incell-yen B.M.M. Çalışma Encümeni muhterem üyeleriyle temas ötmeyi düşünüyorduk. Bu temaslarda yeni çıkan kanunların tatbikatında birlere düsen vazifelere dair konuşma* en Önemli vazifelerinden biri olarak telâkki ettik. Bunlar ortada duran müspet işlerdir, ve sendikalar da kanaatimizce ancak müspet yollarlar yapmağı da sendikalarımızın
Suikast ihbarı dâvası devam ediyor
31. Kâzım Özalp, dün şahit olarak dinlenildi
Eski Meclis Balkanı, mahkemede, Celâl Bayat’ın hadiseyi kendisine nasıl anlaffığını izah etti
ı
9
Ankara, 7 (Hususi muhabirimiz bil-1 rlyor) — Suikast ihbarından sanık enızli Milletvekili Reşat Aydınlının ıruşmaeuna bugün devam edildi. Ta-I İk olarak dinlenon Van Millotvekili 1 üştü Oklar ihbara müteallik bir ma-imatı olmadığını yalnız Milli Emni-şt Başkanı Naci Beyin, Aydınlının Klefon numarasını ve adresini kendinden sorduğunu söyledi. Müteakiben ahkesir Milletvekili Kâzım Özalp.
, olâl Bayarla geçen konuşmasını şöy-anlattı: "Celâl Dayarla evimde gö-
Bltüm. Millet Partisinin ileri gelen ıllletveklllerinden ismini söylemedi-l birine atfen bana anlattığına göre uad Ama, Osman Bölükbaşı» izzet (ühürdaroğlu vc Afyon Milletvekili Jadık A) doğan, bir yerde toplanarak
1 rvelâ Celâl Bayarı ortadan kaldırıp . u cinayeti Halk Partisinin Ü9tüne at-Kak suretiyle Millet Partisini kuvvet-’mdirmek istemişler. Fakat bu kar-ıjpş&lığı hükümetin ve İsmet tnönünün nHyeceğlnl hesap ederek bundan vaz esmişler. Bunun üzerine İsmet Paşa-a suikast yapmağa ve bunu demok-«1 Uların yaptığını iddia etmeğe karar ermişler. Her iki halde de Mareşale ip ir beyanname neşrettirmek suretiyle aziyete hâkim olacaklarmış. Sadık -.ldoğan bu konuşmada söze knrışmı-
1 or ve odada dolaşarak pencereden 'j • r an bakıyormuş/*
Tanık bu adamların böyle bir cimi-
!F'
İL
İş. Pltuburg. 7 A. A. (United Press) — jl fadencilerln greve başlamaları Üzerine. Birleşik Amerika şimdiye kadar tarihln-e görülen kömür kıtlığının en eğiriyle farşılaçmış bulunmaktadır. Kış ortasın-ilk J.a kömür stokları yalnız 25 günlük İh-P üyacı knrşıhyabilecek miktardadır. Hü-ûmetin Taft-Hartley Kanununa daya-arak madenlerde tekrar çalışmaların
Amerikada grev yüzünden kömür kıtlığı
c:
de çalışırlarsa İşçilere faydalı olabilirler.
Bu arada söz konusu olan grev meselesi bizim İçin İkinci plânda kalan bir iştir. Bizim için çıkarılmış olan kanunların biz sendikalara yüklodiği bunca vazifeler varken grevi ele almakta işçi için şimdilik hayırlı bir taraf görmüyoruz.
Başkente geldiğimiz zaman 9rev meselesinin gazetelere düştüğünü ve Parti mücadelelerinde bir vasıta diye kullanıldığını esefle gördük. Temsil ettiğimiz 7000 isçi arasında grevi istlyen ve istemiyen bulunabilir. İş Kanunu tâdil tasarısı Meclise sevkedilmoden isçiler arasında görüşüldüğü zaman hepimiz İş Kanununun 13 ve 16 ncı maddelerinin tâdilini istedik. Bu tâdil ile bir İşçinin işten çıkarılması güçleştiği gibi İşçinin İsten çıkması için ifası lâzım gelen şartlar da ağırlaştırılmıştır. İşçi grev değil işinde omnlyet ve huzur İstemektedir. Bizim İçin meslek sahibi işçilorin büyük ekseriyeti böyle düşünüyor.
Yeni çıkan kanunların İyi tatbikini sendika olarak murakabe edebilirsek grev Istlyen azınlığın da bize katılacağını umuyoruz.
Türk işçisi kendi İşini bilir. A-zınlık çoğunluğa tahakküm etmek istemez. Bu iş gazete eahifelerinde değil, isçi sendikalarının bünyesin-do halledilecektir. Siyasi partilerden vo gazetelerden rica ediyoruz; işçi dâvasını kendi politikalarına âlet etmesinlerl Bizi rahat bıraksınlar! Sunu da esefle ilâve ederiz kİ, Ankarada bazı gazete sütunlarında hakikatten tamamiyle ârl havadisler çıkmaktadır. Bu gibi yersiz ve mesnetsiz yazıları yazanlar milli şuura sahip Türk İşçisinin hakiki karakterini bilmlyenlerdir. Bu gibi yazıları şiddetle tekzip ve reddederiz.”
e
yeti yapmağa muktedir olup olmadıkları üzerinde konuştukları zaman Ba-yarın bunların muteber adamlar olmadıklarını. gözü pek kimseler bulunduklarını; Komünistlerin bundan İstifade edip edemlyeceklorl bahsinde de Fuad Amanın eğer emniyete mensup değilse harcadığı bol parayı nereden bulduğunun dikkate şayan olduğunu söylediğini ilâve etti.
Tanık bu hâdiseyi hemen o gece Cumhurbaşkanına ulaştırdığını, bu konuşmada Nihat Erim, Hilmi Uran. Tevflk Fikret Sılay ve Faik Ahmet Barutçunun da bulunduğunu ve Reşat Aydınlı adının Nihat Erim tarafından açıklandığını ve notların bilâhare tesbit edilerek kendisine imzalatıldığını anlattı.
Müdahil vekilinin yabancılardan para almaları ve Komünistlerden yardım görmeleri iddiasının tasrihi bıkkındaki soruNU savcı ile avukat arasında sert tartışmalara yol açtı. Yargıç savcının talebine uyarak suali tevcih etmedi. Bunun üzerine müdahil avukatı Nureddln Ardıçoğlu hâkimi reddetti.
Celâl Bayar mahkemeye gelmemişti. Duruşmaya ara verilmesini müteakip Bayar adına çıkarılan celpnamenin ve milli emniyet teşkilâtının kuruluş ve görevleri hakkında bilgi Istlyen tezkerenin tekidine ve duruşmanın 20 şubat pazartesiye bırakılmasına karar verildi.
4 •
başlamasını temine uğraşmasına rağmen 400.000 kadar İşçi greve devam etmektedir. Sendika Buşkant John Eewla bu hususta herhangi bir yorumda bulunmalı letemcmlş.sc de sendikaya mensup diğer şahsiyetlerle bazı madenciler Taft-Hartlov Kanunu vasıtasiyİe dahi İşe tekrar başlanabileceğinden şüphe etmektedirler.
Milli piyango dün Ankarada çekildi
Kazanan numaraların tam listesini veriyoruz
Milli Piyangonun 7 şubat 1950 çekilişi dün Ankarada saat 13 te yapılmıştır. Kazanan numaralan bildiriyoruz:
100.000 Ura kaıanan numara
278674
tO.OOO lira kazanan numara
028094
10,000 Ura kazanan numaralar
100654 451727
n.000 Um kazanan numaralar
105550 114145 209149 289305 362718 443645 452396 482758
£.000 Ura kazanan numaralat
006807 013499 024417 109918 114547 173783 176730 189732 201094 204298 206619 252090 255360 269898 280322 281316 300215 304738 306560 323035 328S90 330712 333522 347979 397299 397492 417584 442035 467454 474956 l.o00 Ura kazanan numaralar
006405 017693 035411 037115 050804 071175 071906 084044 099174 112022 124637 149652 158871 163482 192238 198159 209269 221110 227092 243475 24Mİ58 251434 260328 273457 278019 285639 293230 305099 313989 319733 320320 320985 326850 327065 327938 336792 341176 344014 350123 356033 363611 372544 376882 385968 386282 401025 404177 405152 444295 450096 450537 452692 461506 464713 478522 483991 487652 489715 490894 499953
500 lira kazanan numaralat
001791 004491 006708 012531 012670 018061 024774 048750 048946 049462 049486 050471 053767 056773 060348 062002 070415 074574 076346 079769 081565 086429 088219 008773 101039 103190 110261 117228 117559 118272 129256 130667 144032 148698 150739 153569 157991 162014 168599 173853 175985 177851 183797 198372 202742 205982 209218 210529 222528 234049 237078 240649 245215 247901 253217 257932 259794 263369 268111 283690 292701 293156 294123 298429 302205 308759 310431 319405 322561 323991 328041 347682 348819 354536 357779 370822 371509 379932 380022 381638 384760 387893 388081 397457 397683 406087 417261 424459 430715 431869 443211 451813 454414 475566 476942 480862 481239 485321 487784 494634 200 lira ikramiyr kazanan numaralar Son üç rakamı (122) ile nihayet bulan 500 numara iki yüzer lira,
100 lira ikramiya kazanan numaralar Son üç rakamı (655. 726) ile nihayet bulan 1.000 numara yüzer lira.
20 hra ikramiye kazanan numaralar
Sun iki rakamı (76) ile nihayet bulan 5.000 numara yirmişer lira;
10 lira ikramiye kazanan numaralar Son iki rakamı (43, 98) ile nihayet bulan 10.000 numara onar lira.
5 lira ikramiye kazanan numoralar
Son rakamı (4 ve 9) ile nihayet bulan 100.000 numara beşer lira ikramiye alırlar.
Bu çekilişin 100.000 liralık ikramiyesini kazanan 273674 numaralı bilet satılmak üzere Mardin’e gönderilmiştir.
20.000 lira kazanan bilet Eskişehi-re. 10.000 er lira kazanan biletler t«-tanbula gönderilmiştir. 5.000 er lira ikramiye kazanan biletlerin ikisi îs-tanbula, diğerleri İzmir, Malatya, Çanakkale, Manisa, Bursa, Marmaris, Edremit, Andirin ve But’a sevkedil-miştir.
2 000 lira ikramiye kazanan biletlerden satılmak üzere 15 tajıeai İstan-bula, 5 tanesi İzmire, 4 ü Etıkişehire, 14 tanesi de muhtelif şehir ve kasabalara gönderilmiş ve 3 tanesi Ankarada satılmıştır.
Bir ecnebi futbol takımı İstanbul ve İzmire gelmek istiyor
İzmir 6 (Husus! muhabirimizden) — Belçikanın Charleroix şehrinden Olimplk takımı mayınla tstan-bul ve tamirde altı maç yapmak Üzere müracaatta bulunmuştur.
İstanbuldaki maçların organizatörü Fenerbahçe İzmirdcki maçların organizatörü İzmir Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığıdır.
Büyük Millet Meclisinde
Seçim Kanunu tasarısının müzakeresine başlandı
Başbakan Yardımcısının dünkü konuşması
“Yeni tasarının en bariz hususiyeti bütün seçlın mekanizmasını her noktasında^ kayıtsız şartsız kaza i murakabe altına koymuş olmasıdır.,,
“Muhterem arkadaşlar,
Büyük Meclis 8 inci dönemi devamı müddetine© memleket için çok faydalı neticeler vermiş olan kararlarından birini daha almak üzâre bugün ââÇim kanunu tasarısının müzakeresine başlamış bulunuyor.
“Filhakika millet temsilcilerinin memleket mukadderatına hâkim olduğu rejimlerde bütün devlet mekanizmasının temelini vatandaş oylarının selâmetle, sıhhatle, emniyet içinde verilmesi noktasının teşkil ettiği görülür. Memleketimizde bir kaç senedir seçim mevzuu üzerinde vc seçim mevzuatı üzerinde aarfedilmokto olan gayretler. Türkiycde çok partili hayatın, serbest münakaşa hayatının, vatandaşları temsil edon mekanizmalarla devletin idare edilmesi sisteminin süratle sağlam esaslar üzerinde gelişmesi için Büyük Meclisin ve bütün memleketin ne kadar hassas olduğunu gös-termektodir.”
InglPerede demokrasinin bir asra yakın bir zamanda yerleşmiş olduğunu bir misalle anlatmış olan Erim demiştir ki: -
“Bu misali, bizde de seçim üzerindeki münakaşaların böyle bir asra yakın bir zaman devam etmesi lâzım gelecektir tezini müdafaa ve iabat etmek İçin zikretmiyorum. Bilâkis memleketimizin bahtiyarlığı odıır kİ, kendisinden evvel bu sistemi tatbik etmiş olan memleketlerin tecrübelerini hazır olarak bulmaktadır. O tecrübelerden geniş bir surette istifa etmek imkânına maliktir.,,
Başbakan Yardımcısı bundan sonra Seçim Kanunu bahsinde iktidar ve muhalefetin kendilerini emniyette hissederek çalışmaları lüzumu Üzerinde durmuş, hükümetin muhalif partilere el ve işbirliği yapmak üzere el u-zattığını hatırlatmış ve sözlerine devam ederek demiştir ki;
“Sadece şunu ifade etmeye mecburum kİ. hükümetiniz Seçim Kanunu hazırlanmasında muhalif partiler tarafından yalnız bırakıldı., ,
Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, bunun üzerine hükümetin Türk Milletinin işin en temiz bir şekilde ele a-hnmış olduğuna dair olan emniyetinin gozönündc tutulduğunu ve bir noktadan hareket edilerek bellibaşlı seçim kanunlarını ihtiva eden bir eserin meydana getirildiğini anlatarak şöyle devam etmiştir:
“Biz seçim tasarısını. hükümetin kendi imkânlariyle, kendi idare ve politika mekanizması içinde hazırlanmış bir tasarı olarak Büyük Millet Meclisine getirmek istemiyorduk. Çünkü seçim esasları, emniyetli seçim mevzuu üzerinde biz. Mecliste temsil edilen bütün partilerin mutabakat halinde bulunmaları hakkındaki inanımızı muhafaza etmekteyiz. Bunun için partilere, buyurun kanunu beraber hazırlayalım, demiştik, onlar bundan istin-kâf edince başka bir yola gitmeye mecbur kaldık. Bu müzakereler başlarken sayın geçici komisyon sözcüsünün izah ettiği ilim heyetini teşkil ettik.,.
“tlim Heyeti, hükümetin ricacını büyük bir vatanseverlikle, tehalükle karşıladı ve sıkı bir çalışma ile (ilim heyeti tasarısı) adiyle Anılan tasarıyı ortaya koydu. Tasan ilim heyeti başkanı tarafından Başbakana sunulduktan sonra, hükümet hu tasarıyı lâyık olduğu ehemmiyet ve dikkatle gözden geçirdi. Hükümet bu tasarıyı Büyük Millet Meclisine göndermeden Önce, bilhassa seçim emniyeti noktasından, ilim heyetinin teablt ettiği formüllere, maddelere kati zaruret olmadıkça do-kunmamoya âzami itinn gösterdi. Bunun dışında teferruata taallûk eden noktalarda, ilim heyetinin belki tatbikatı yakından takip etmemiş olması itibariyle, boşluk şeklinde bıraktığı yerleri tamamlamağa hattâ takviye otmoğe çalıştı, Büyük Meclisin teşkil ettiği geçici komisyonda tasarı müzakere edilirken muhalefet partisi
Demokrat Partinin düşünceleri
Adil murakabe mevzuunda bu vazifenin hukuk zihniyetiyle benimsenmemiş olduğunu belirten Demirelll tasarının Mediaçe bazı tadillere muhtaç olduğu noktaaı üzerinde durdu
Demokrat Parti adına konuşan Fuad Hulûsl Demlrellt, emniyetli bir seçim kanununa erişmek arzusunun dört yıllık münakaşalara esas teşkil ettiğini belirterek, vatandaşın ıslarla istediği şeyin, verilen reylere hürmet edilmesi, müdahalelere, tahriflere ve yolsuzluklara meydan bırakılmaması olduğunu söylemiş ve halkın “Bu gibi kötü yollara sapmak İhtimalini bırak-mıyan mütekâmil bir kanun beklediğini” anlatmıştır.
Bu kanunun hükümlerini ve müeyyidelerini tAtbik edecek heyetlerin vukuflu vc sağlam seciyeli zevattan teşkil edilmesi lâzım geldiğini, fakat tasarının ve son değişikliklerin hu maksadı tamamen sağlıyamAdığını söyliyen Demircili, umumi prensipler bahsine geçerek şu tenkldleri yapmıştır:
“Seçim muamelelerinin temelini seçmen kütüklerinin hazırlanması İşi teşkil eder. Halbuki kütüklerin hatasız olarak doldurulması, adil bir makamın nezaret ve murakabesi altına konulmamıştır. İtiroz müddetleri pek kısa tutulmuş, yanlışların düzeltilmesi imkânı kalmamıştır.
1 — Açık toplantı yerlerini tayin etmek Belediyeye ve muhtarlıklara bırakılmıştır. Bunlar islerlerse çok sapa yerleri gösterir, propaganda için bir tek meydan ayırır ve oparlörii menedebilirler.
2 — Kapalı yerlerde toplantı İse. seçmenlik hakkını haiz kimselere hasredilmiştir. 22 yaşını doldurmamış o-laniarı tesbit İçin yapılacak uzun araştırmalar, propagandayı imkânsız hale koyar.
8 — Tasarının 43 üncü maddesi, a-daylarm yalnız kendi tek seçim dairelerinde propaganda yapmalarına Jzln veriyor. Bu vaziyette partiler, diğer kuvvetli hatipleri İle bütün memleket içinde propaganda yapamayacaklardır.
4 — Hele seçimin İki gün evvelinden itibaren her türlü propaganda yasak edilmiş ve radyodan İstifade hususunda iktidarla muhalefete nisbet kabul etmez derecede zamanlar Ayrılmıştır.”
Adlî mÜfakAbe mevzuunda bu vazifenin hukuk zihniyetiyle benimsenmemiş olduğunu belirten Demirelll, tasarıyı İleri bir adım olarak kabul ederek bunun bazı tashihlere İhtiyacı olduğunu söylemiştir.
ı.M.. -M * «»H» MIC
arkadaşlarımız da çalışmalara katıldılar Muhtelif maddeler üzerinde nok-tai nazarlarını beyan buyurdular. Bunlar kabul edildi, reddedildi. Nihayet tasarı bugün müzakereye konulduğu şekilde huzurunuza geldi.,,
“Muhterem Arkadaşlarım, yeni tasarının — biz o kanaatayız ki — en bariz hususiyeti, bütün şeşim mekanizmasını her noktasında, her safhasında kayıtsız şartsız kazni mürnkabe altına koymuş olmasıdır, Hiçbir seçim muamelesi gösterilemez kİ, hâkimin, kaza cihazının müıakabesinden uzak bulunmuş olsun. Hattâ bu murakabe, bir takım mütekaddlm mürakabelero tâbi tutulmak suretiyle engellenmiş bulunsun.,.
“Sayın Fuat Hulüsi Demirelll seçim muamelelerinde tadil nazaret) tabirini kullandılar. Bununla seçim kürulla-rınm teşekkülüne temas buyurdular zannediyorum. Bu noktada yüksek MeclİHO bir kaç şey arzetmok durumundayım. Muhterem arkadaşla rım çok İyi hatırlarlar kİ, bilhassa D, Parti tarafından 1946 seçimlerinden sonra Seçim Kanununda değişiklik istendiği zaman öne sürülmüş olan şey. gizli oy, açık tasnif parolasından ibaretti. 1948 de, Seçim Kanununda değişiklik yapılmasına takaddüm eden haftalarda ortaya bir de (adli teminat parolası) atıldı. Ve bu tâbirle yargıçların seçim kurullarına başkanlık etmesini istediklerini İfade buyurdular. Bugün
Millet Partisinin
düşünceleri
Tahtakıbç, seçmen kütükleri İçin verilen mühletin taahlhe İmkân bırak-mıyacak kadar kısa olduğunu eöyli-yerek, Devirt Başkanlığı İle parti başkanlığının aynlmoeı lüzumuna işaret etti
Nihat Erimden sonra söz alan Ahmet Tahtnkılıç şunları söylemiştir:
“— Tek parti sisteminin bütün mil-esseseleriyle tasfiyesi bakımından seçim emniyetinin büyük ehemmiyeti vardır. Kapalı hücre, aleni tasnif güçlükle kabul edildi. Polis Vazife Ve Salâhiyet Kanununun 18 İnci maddesi değiştirildi. Fakat buna mukabil İller Kanunu, Memurin Kanunu tâdllâtı ile ve nihayet sağcılık, solculuk kAnun-larlyle yeni birtakım kayıtlar ortaya konuldu.,,
Demircili gibi Tahtakıhç da, seçmen kütükleri için verilen müddetin, taa-hihe İmkân hırnkmıyacak kadar kısa olduğunu, muhtar ve belediye seçimlerinin nasıl yapıldığı bilindiğine göre, seçim kurulundaki heyetlerin bitaraflığından hakikaten şüphe edilebileceğini izah etmiştir.
Bu sırada salon boşalmakta idi. Hükümetten yalnız 3 Bakan kalmıştı. Seçim Kanununu hükümet adına müdafaa edecek olan Nihat Erim de salondan çıktığı için Tahtakıhç, Başkanın dikkatini çekti ve Nihat Erim davet olundu. Tahtakıhç da sözlerine devamla:
“—Seçim Kanununun adayları ancak 20 gün evvel İlân ettirmesindeki hukuki İcapları anhyamıyoruı/' demiş ve memleketteki politik havayı söyle anlatmıştır;
— Dört yıldan beri vatandaşların içinde bulundukları sıkıntılı hava, bugün de hissedilmektedir. Seçim Kanununun bütçe arifesinde ve müstaceliyetle görüşülmesi bu sıkıntının haklı olduğunu ispat eder. Hükümetin maksadı, seçimi istediği zamana almak ve kanun çıkar çıkmaz bir kör doğüşü halinde, seçimleri yapmaktır. Bu hava İçinde “seçim emniyeti var” demek hatadır. Beklenen işlerin hiç biri yapılmamış ve Tekaüt Kanunu gibi bazı müeyyideler, bu havayı büa-bütün ağırlaştırmıştır.,,
Tahtakıhç. devlet başkanlığı ile parti başkanlığı ayrılmadan 1950 seçimlerine girmenin emniyet değil, mânevi emniyetsizlik yaratacağını hatırlatmış ve halkevleri mevzuuna temasla; “İktidar partisi, o müesseselrri mütemadiyen siyasi propaganda yuvası olarak kullanmak arzusundadır Radyo idaresinin kullanılış tarzı da. tarafsız bir idarenin icap ettirdiği şekilde değildir. Bu müessese karşısında emniyetli bir siyasi mücadelenin mümkün olamıya-cağı âslkârdır.“ diyerek sözlerini bitirmiştir.
Yüksek Meclisin tasdikına. tetkikma arzcdllmiş bulunan tasarıda yargıçlar. İl vo İlçe seçim kurullarına başkanlık etmektedirler. Bu. Demokrat Partinin uzun müddet arzu ettiği ve seçim emniyeti için öne sürdüğü tek şartın yerine getirilmesinden başka bir şey değildir,, demiştir
Seçim yolsuzluklarının, adliyenln kaza organlarına intikal edeceğini söyleyen Nihat Erim: “Biz her şeyden evvel bu memlekette Büyük Millet Meclisinin meşruiyeti, teşekkülü hakkında dedikodunun devam etmesini rejimin bakası için büyük tehlike addetmekleyiz.. demiştir.
Bundan sonra Başbakan Yardımcısı, lngilteredeki seçim usulünün hususiyetlerini anlatmış ve hazırlanan tasarı ile İngiliz kanunlarının mukayesesini yaptıktan sonra “bizde de tngil-tereye benzer bir usu) tatbik edilecektir.. demiş ve şunları İlâve etmiştir:
“Sayın Demircilinin Demokrat PAr-ti ndına bu tasarının seçim emniyetini artık kati oİArnk tesis etmesi, seçim üzerindeki münakaşalara son verilmesi yolunda izhar ettikleri temenniler, bizim de en halis temennllerimlz-dir, Bu Seçim Kanunu İle memlekette tam olr emniyet tesis etmek için her fedakârlığı göze almaktan geri ksl-mıyacağız. Elverir ki hu kürsüden ö-no sürülecek olan teklifler bir takım politik mülâhazalarla yapılmış olmasın..,
Madrabazlara karşı tedbir
Şehir Meclisinin dünkü toplantısında. Borsa Hanı ve Hâl meseleleri görünüldü
Şehir Menlisi, şubat devresi toplantılarının ikincir.ini dün yapmıştır. Toplantı ruznamnslnde bulunan meseleler alt oldukları komisyonlara havale edilmiş yalnız. Galata Borsa Hanının yıkılarsk. yerinin meydana kalbedllmaal hakkında-kİ teklif, münakaşalara yol açmıştır Söz alan hatiplerin bir kısmı arazi, otopark yapılacaksa bıı IstimlAke hiç lüzum olmAdıgı, çünkü izdihamın giderilaml-yecegi. tezini müdafaa etmişler, diğer bir kısmı da. icabında otoparkın, küçük bir tadille voln kaibediichlicceginı onun için bu istimlâkin zaruri olduğunu iddia etmişlerdir. Teklif. dAha iyi İşlenmesi için Kavanln Komisyonuna gönderilmiştir.
Dünkü münakaşalardan biri de, Halde bir ticaret, srrvlsl kurulması hakkında-ki leklif üzerinde cereyan etmiştir. Teklif, Halde komisyoncusu ^nrıayan veya mevcut komisyoncularla İş yapmak istemeyen müstahsillere, belediye tarafından burulacak olan bir servisle hizmet edilmesini ve bu servisin de yapacağı İşlerden yüzde iki komisyon almasını İleri sürüyordu. Bu arada sds alan bir hatip bunun serbest ticarete mâni olduğunu belirtmiş, buna karşılık konuşan diğer Azalar da teklifte böyle bir gaye güdülmedlğini söyleyerek halkın vc müstahsilin madrabaz denen komisyonculardan çektiklerini anlatarak yeni teşkilâtın bir supap rolünü oynayacağını anlatmışlardır.
Teklif daha etraflı bir şekilde incelenmek üzere ait olduğu komisyona aevkcdilmişt ir.
Meclis cuma günü çalışmalarına de» vam edecektir.
Denizyolları kıymetli bir memurunu kaybetti
Yıllardan beri Denizyolları Şehir Hatları Müdür Muavinliği hizmetinde bulunan Osman Uzman evvelki akşam vazifesi başında rahatsızlanmış, fakat buna ehemmiyet vermiyerek saat 17 ye kadar dairede çalışmıştır. Akşam geç vakit evine dönen Osman Uzman bir knlp krizi neticesinde ölmüştür.
Orman Uzman, 33 küsur yıldan beri Denizyolları İdaresinin çeşitli servislerinde feragat ve büyük bir vasifepervar-lik duygusu İle çalışan ve muhitindeki İnsanlara her vesile İle faydalı olan bir memurdu, ölümü, arkadaşları ve kendisini tanıyanlar arasında derin bir teessür uyandırmıştır.
Cenazesi bugün saat 10 da, Göstepede-ki evinden kaldırılarak vapurla Köprüye getirilecek, oradan da Eyüpteki aile kabrlatanında Allahın rahmetine tevdi edilecektir.
İşsizler ve işbulma
Şehrimizde İşsizliğin artması yüzünden îş ve hçl Bulma Kurumuna her-gün yüzlerce vatandaş müracaat etmekte ve bunlam iş bulmakta büyük bir müşkülât çekilmektedir. 1949 ynlı içinde kuruma başvuran 20897 İşçinin 15671 tanesi İşe yerleştirilmiştir. Fakat son (0 günlük devre zarfında müracaat e-donlera tatminkâr bir şekilde İş bulunamadığı ve bunun da doğrudan doğru? a iktlaadl krlıİA alâkalı bulunduğu öğrenilmiştir.
Mil
D. P. Eminönü bucuk kongresi
Demokrat Partinin Eminönü bucağının kongresi dün saat 21 de parti merkezinde yapılmıştır. Kongre divanı seçildikten sonra gündemin 2 ci maddesini teşkil eden Alemdar bucağı kongresine ait itirazın müzakeresine geçilmiştir. İlçe idare heyeti tarafından tetkik ve tekemmül ettirilmeden kongreye serdedilmiş o-lan bu itirazın usulsüz olduğu ve delillerin tesbit ve tekemmülü için evrakın Üçe idare kuruluna iadesi lâzım geldiği hakkındaki riyaset divanının mütalâasına iştirak eden bir kısım delege ile bu itiraza ait delillerin kongre tarafından kura ile seçilecek bir komisyon tarafından toplanması ve bu hususta kat! bir kararın yine genel kurulun seçmiş olduğu bu komisyon tarafından verilmesi gerektiği hakkındaki bazı kongre Azalarının görüşleri neticesinde hava birdenbire elektriklenmiş ve celsenin beş dakika tatiline mecburiyet hâsıl olmuştur.
Neticede itirazın komisyon tarafından incelenmesine karar verilmiştir. Kura ile seçilen komisyon itiraz evrakını alarak tetkike başlAmış ve o-kunan idare kurulu raporu şiddetle tenkid edilmiştir. Gazetemiz makineye verilirken kongre hâlâ devam ediyordu.
======
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
| - 70 -
İtki genç adam, böyle konuşarak — daha doğrusu biri konuşup öbürü dinleyerek — yan yana ne kadar yürüdüler ve yürüye yürüye şehrin hangi aemtlerlne düştüler; her ikisi de bunun farkında değildi. Belki Fatih’in en ücra mahallelerine, belki de Edlrnekapı varoşlarına kadar gelmişlerdi. Gecenin karanlığı da İyice bastırmış olduğundan etrafı seçmek hayli güçleşmişti, Zaten, güpegündüz de olsa Fuat için buraların neresi olduğunu keşfetmeğe imkân yoktu. Zira, şimdiye kadar İstanbul’un belli başlı caddeleriyle kendi oturduğu sokaktan başka bir yere ayak basmamıştı. Biraz, akşam yemeğine geç kalıp annesini meraka düşürmemek, biraz da, buralardan evin yolunu bulamamak telâ-
°— Affedersiniz; dedi. Sözünüzü yarıda bıraktırmak mecburiyetindeyim. Çok geç kaldım. Beni, evde beklerler. Hem de sanırım kİ, bizim semtten epeyce uzaklaşmış bulunuyorum.
Sonra, dönüp Üsküplü gence, utana sıkıla, nerede olduklarını sordu. O birdenbire durdurulan bir gramofon plâğı gibi bir takım karışık Besler çıkararak sustu. Bir müddet ne dediğini anlamamışcasma Fuat’ın yüzüne bakarak:
“— Burası mı? dedi. Buraya Zeyrek Yokuşu derler, sanırım.
Fuat İçin Zeyrek Yokuşu hiçbir mâna ifade etmiyordu.
346
“— Ne dediniz?
“— Pek emin değilim ama, burası Zeyrek Yokuşu olacak.
Fuat’ın bir ümidi kalmıştı. Sırpça mütercimi, mutlaka bu acayip yerde kalmıyacak, evine veya odasına gitmek için herhalde geri dönüp ana caddelerden birine çıkacaktı. Gene utana sıkıla:
“— Siz nerede oturuyorsunuz? diye sordu. Ben mi? Şurada, Fatih medresesinin bir odasında...
1 ★ ★ ★
“Yol” gazetesi Sırpça mütercimiyle BabIâli Yokuşundan Zeyrek Yokuşuna bu akşam gezintisi, Fuat’ta pek hoş bir hâtıra bırakmış olmamakla beraber her iki gencin, haftada hiç değilse üç dört atfa, yan yana konuşup yürüyerek İstanbul sokaklarını dolaşma itiyatlarının bir başlangıcını teşkil etti. Bu dolaşmalar esnasında, Sırpça mütercimi, hep aynı tavır, anyı eda, aynı sesle aynı şeyleri söyler; Fuat da fırsat buldukça ona kendi kafasındaki şüphelerden, tereddütlerden kâh bir sual, kâh bir mülâhaza, kâh doğrudan doğruya bir itiraz şeklinde bahse çalışırdı. Fakat, arkadaşı, bir müddet sustuktan ve onu dikkatle dinledikten sonra — gûya bütün sualler, bu mülâhazalar mevzu dışında bir takım boş lâflarmış gjbi — kendi sözüne, gene tam bıraktığı noktadan devam etmenin yolunu bulurdu. Bazan Fuat’ı hattâ hiç işitmemezlikten gelip monologuna kısacık bir ara vermek lüzumunu bile duymaz ve bu yüzden her ikisi de bir anda konuşmak gibi gülünç bir duruma düşerdi.
Üsküplü genç, rjftr sc/o'yu andıran hu mü-bahase tarzındaki arayipligin ve ahenk karışıklığının asla farkında değildir. O, zaten neyin 347
farkındadır ki? Ne zamandan, ne mekândan haberi vardır. Ne açlığın, ne tokluğun, ne sıcağın, ne soğuğun tesirini hisseder. Şimdiye kadar, Fuat, bu adamın ya güzel bir manzarayı hoşlanarak seyrettiğini veya tatlı bir kadın çehresine alâkayla baktığını görmemiştir. Bir insan, bir ağaç, bir duvar onca hop bir cinsten şeylermiş gibi gözlerini, dış âlemin muhtelif nesneleri üzerinde daima aynı kayıtsızlıkla dolaştırırdı.
Memlekette veya herhangi bir başka diyarda cereyan eden siyasi, İçtimai ve insani hâdiseler karşısında da tıpkı buna benzer bir ilgisizlik gösterirdi. Meselâ, son günlerde, matbaada hemen herkesi meşgul eden ve bütün İstanbul'da çalkanıp durmakta olan misli işitilmemiş bir tıadifum yakası, denilebilir kİ, yalnız onun üzerinde tesirsiz kalmış, yalnız onun sinirlerinde ve kafasında bir makaıon uyandna-mamıştır. Hamdi Bey, adında bir komiserin tıp, zabıta ve adliye âlemini hayrette bırakan bir sıra esrarlı cinayetlerine dair masanın etrafında dönen blrlbirinden heyecanlı bu havadisler İd-ris Hulûsfyi bile lâlü-cpkem bir hale soktu da, Sırpça mütercimi bir defa olsun başını kaldırıp bunlara kulak vermek tecessüsüne kapılmadı.
Bundan başka, eğer “yüz ruhun aynasıdır” sözü doğru ise, Sırpça müterciminin kalpsiz bir adam olduğuna da hükmetmek lâzım gelirdi, Zira, onun yüzü çelikten bir maske gibi sertti.
Fuat, gazeteci arkadaşında bütün bu menfi hususiyetleri hissedip gördüğü halde, acaba, onunla düşüp kalkmaktan niçin kendini alamıyordu? İşte, şu son günlerde Fuat’ın bir türlü çözemediği muammalardan biri de buydu
Sırpça mütercimi, kendisinden çok dalıa malûmatlı, daha kültürlü bir kimseydi de ondan feyz almağa mı çalışıyordu? Yahut, şimdiye kadar hiç bilmediği, duymadığı şeylerden hah-348
sediyordu da fikri bir tecessüse kapılarak mı ona böyle bağlanıp kalıyordu?
Hayır; ne o. ne bu! Fuat, gerçi, bu üsküplü gençte, ilk zamanlar, gizli ve mütekâsıf bir şahsiyet kudreti sezer gibi olmuştu. Fakat, Üsküplü genç, bu uzun monologlarına başladıktan sonra onda şahsiyet kudreti sandığı şeyin iki üç sâbit fikre saplanmış bir insanın kendi içine çekilişinden vo daha doğrusu bu fikirlerle hallucİHf' bir hale girişinden başka bir mânası olmadığını anlamakta güçlük çekmemişti. Hem de ne fikirler, yarebblm!.. Fuat, bunların basitliği ve fakirliği önünde — kendisini bir nevi isyan hissine kaptırmadığı anlar — ancak merhamet duyuyordu.
Sırpça mütercimi, belli ki. Marx'İR Engels'i ve Lenin’in bunlara dair tefsirlerini, okuması yazması kıt bir halk tabakasının seviyesine göre tertip edilmiş ve kısaltıla kısaltıla beşer onar sayfalık birer broşür haline getirilmiş küçücük, daracık kaynaklardan knpıp öğrenmişti. Nitekim, Fuat, ona, arada bir. ya tarihi mtnlch ciliâe, ya, "Pluti valu’> razarıveslne dair bazı münakaşalar açmağa kalkışınca biçare genç, yutkunuyor. yutkunuyor vc bayı etten yuvarlak yuvarlak açılan gözleriyle “bu da nereden çıktı?” yahut da “sen bunları nereden biliyorsun?” der gibi onun yüzüne bAkıp bakıp kalıyordu.
Fuat, yalnız bunları bilmiyordu. Bunların tam zıddı olan ırlrali^t Msefe sisteminin nice girintileri çıkıntıları dahi ona Emırgândaki eski yalının mimarisi kadar malûm ve munisti. Zira, bu doymak bilmez kitap kurdunun tâ on yedi yaşından beri durmadan dinlenmeden yaptığı yegâne iş. herhangi cinsten, herhangi devirden, herhangi iklimden olursa olsun eline geçen bütün ciltleri bir hamlede kemirip jmtmaktan ibarettir. Onun içindir ki, Sırpça müterciminin, 349
ağsında çiğneyip durduğu şu bir avuç nazariye böyle bir sefahate alışmış olan dimağa leblebi ve kabak çekirdeği kabilinden bazı kuru çerezler gibi tatsız, tuzsuz geliyordu.
Bir gün sabrı taşıp ona dedi ki:
”— Azizim, hep Marx*Lenin, Lenin Marx deyip durursunuz. Fakat, görüyorum kİ, Okto-her İhtilâlinden beri L^Hİnısmin AMrkatsmden ne kadar ayrılmış olduğunun farkında değil-siniz. Size, tek bir sual soracağım: Bana söyler misiniz, bugün Rusya'da bir komünist nizamın örneği olarak gösterilen bu polisli, ordulu, bü-rokvasili devlet mefhumu markect doktrinin hangi Prensipine, hangi düsturuna dayanmaktadır?
Sırpça mütercimi, bu sözleri işitir işitmez beyninden vurulmuşa döndü ve o akşam artık bir kelime söylemeğe dili varmadı. Fuat da bu fırsattan istifade ederek, kaç zamandır, kafasının içinde tıkanıp hspsolmaktan âdeta “taham-mür" haline gelmiş düşüncelerini birer şampanya şişesi patlatır gibi açıp dökmeğe başladı. Sırpça mütercimi susuyor, başı önüne iğık koz kös yürüyordu.
Fuat coşmuştu:
“— Azizim; diyordu. Problem, problem diye tekrarladığınız ve hepsini iki kere iki dört eder a.rio»?'u kadar kolaylıkla hallolunur sandığınız bu meseleler o derece basit değildir. Kaldı ki, ilimde — geniş mânasiyle ilimde — iki kere iki daima dört etmez. Bazan beş, hazan da altı eder. Afatertaltet dialektikte de bu böyle olsa gerektir. Eğer Buharln’ın... (Üsküplü gencin, bu adı işitir işitmez, ayakları biribinne dolanmağa başladı.
(Devamı var)
. 350
8 Şubat 1960
TE N t İSTANBUL
Sayfa 3
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Muamele Vergisinin ıslahı
Paris muhabirimiz bildiriyor
İzmir Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği İdare Komitesinin bir teşebbüsü
Ekonomik kalkınma
Maliye Bakanlığınca İstanbulda kurulan muhtelit bir komisyonun muamele vergisinin ıslahı halikındaki tetkiklerim ve vardığı sonuçlan muhtevi raporunu okuduk. Rapordaki c-saslı ıslah teklifleri şöyle hulâsa edilebilir:
1 — Teklif sahasının genişletilme-ei, 2 — Verginin bazı maddelerde ilk mâmule ircaı, 3 — Nispetlerde kade-mclendirme ve tahfif, 4 — Küçük sanat muaflığı. 5 — İlk madde muaflığı. * I
Bilindiği gibi, muamele vergisi konjonktürden çok müteessir olan bir vergidir. Yüksek konjonktür devrelerinde randımanı ziyadesiyle artar. Fakat buna mukabil bu vergi Adil bir vergi addedilemez. Çünkü vatandaşı iktidarı ile mütenasip olarak teklif etmez. Vâkaa istihlakin iktidara bir karine olduğu iddia edilebilirse de bu karineyi mükellefin ödeme kabiliyetinin tam bir ölçüsü addetmeğe imkân yoktur. Filhakika, faraza, zaruri ihtiyaç maddeleri istihlâkini bir vergi Ödeme kabiliyeti müş’iri olarak alamayız. Bundan dolayıdır ki muamele vergisini tatbik etmek mecburiyetinde kalan memleketler zaruri ihtiyaç maddelerini mümkün olduğu kadar bu verginin şümulü haricinde bırakmağa çalışırlar. Fakat bu pren-sıpi tam mânasiyle tatbika imkân yoktur. Çünkü, bu takdirde, muamele vergisinin şümulüne giren maddelerin temin edeceği varidat gayet mahdut kalır. Bundan dolayı, bu prensip zaruri ihtiyaç maddelerine hafif nispette tatbik suretiyle tahakkuk ettirilmeğe çalışılır. Fakat, bu suretle, vergi ödeme kabiliyeti olmıyan mükelleflerin de, çok ağır olmaca dahi, teklifi cihetine gidilmiş olur. Binaenaleyh, biz Siyasal Bilgiler Okulunda verdiği bir konferansta muamele vergisini bir nevi gelir vergisi mahiyetinde gören Prof. Laufenburger İle hemfikir değiliz. Kaldı ki, ayırma, asgari geçim indirimi gibi mükellefin te diye kabiliyetini tesbite yanyan ölçülerin muamele vergisinde tatbik olunamaması bu verginin gelir vergisiyle mukayesesini daha da güçleştirir. Ancak, şurasını hemen ilâve etmeliyiz ki muasır devletlerin, bilhassa bizim memleketimiz gibi zirai karakteri galip olanların, muamele vergisinden müstağni kalmalarına imkân yoktur. Bu bakımdan, yapılacak şey, muamele vergisinin “gayn âdil’1 karakterini mümkün mertebe tâdil eylemekten ibarettir. Binaenaleyh, ko-j misyonun teklif ettiği vergi nispetle-] tini kademelendirme ve tahfif pren-l sipını çok yerinde buluyoruz. Boylece.l zarurî ihtiyaç maddeleri üzerine mev-ı zu ağır nispetler yerine hafif nispet-1 ler ikame edilmiş olacak ve geniş müstehlik kütleleri bugünkü gayrı â-dıl vergilendirmeden büyük mikyasta kurtulmuş olacaklardır. Bu vergilendirme tarzının sanayiimizin inkişafı ve iç Kaderimiz bakımından yapacağı hayırlı tesirlerle kaçakçılığa mânı olmak bakımından temin edeceği faydaları zikre şayan görürüz.
Raporda teklif edilen küçük sanat muaflığı bugünkü muamele vergisinin esaslı mahzurlarından birini teşkil eden ve büyük sanayi ile küçük sanayi arasında birinci aleyhine esaslı bir fark yaratan küçük sanayi muaflığı yerine kaim olmakta ve muafiyete esas olarak el işçiliği alınmak-
Almanya, Avusturya ve Yunanistan, Marshall Yardımının uzatılmasını isteyecekler
Paris, (Reııter - Hususî)- — Batı Almanya Başbakan Yardımcısı F. Bluecher, Almanya, Avusturya ve ^jUnaniatanın, Marshall Yardımına, 1$52 den sonra da devam edilmesini istiyeceklerinl söylemiştir. Dokuz Uiilyon muhaciri barındırmak mec
tadır. Bu teklif yerinde olmakla beraber şurasını da itiraf etmek lâzımdır ki kabul olunan ölçüler bugünkü sistemin mahzurlarını tamamen izale etmiş değildir. Çünkü, evvelce küçük sanayi için mevzu olan beş amele, iki beygir ölçüsü yerine bir amele ve aile efradı ile bir beygir ölçüsü ikame edilmiştir. Vâkaa, bunun yanında iı/ıal yapanın işinde bizzat çalışması şartı da vardır. Fakat bu karinelerin bugün mevcut olan güçlükleri kesin olarak halledebileceği kolayca kabul olunamaz. Hiç şüphe yok ki, hu mevzuda en cezri tedbir hiç bir muafiyet tanımamaktır. Ancak, bu da. kontrol müşkülâtı dolayısıyla ameli değildir. Kanaatimizce, bu mevzu biraz daha işlenmeğe muhtaçtır.
İlk madde muaflığına gelince, bu e-sas bugünkü sisteme nazaran daha pratik ve Adildir. Filhakika, bugün mevcut iptidai madde tenzilâtı sistemi tatbikat bakımından güç işllyen ve İndî olmaktan kurtulamıyan hır mekanizma olduktan başka zamanla değişen şartlar dolayısiyle, hakikatten uzaklaşmakta ve adaletsizlikler yaratmakta idi.
Raporda ileri sürülen tekliflerden birisi de bazı maddelerde verginin ilk mâmııle istinat ettirilmesidir. Sistem ve prensip bakımından bir ikiliğe gitmekle beraber memleketimizin şartlarına uygunluğu bakımından bu teklifi yerinde buluyoruz. Filhakika, kunduracılık, doğramacılık. Konfeksiyon gibi yayılmağa ve dağılmağa çok müsait olan ve kontrolü Adeta imkânsız bulunan sahalarda bu yola gitmekten başka çare yoktur. Aksi takdirde, vergi almak mümkün o-lamıyacağı gibi bu sanayiin inkişafına mâni olmak gibi bir netice de tevellüt eder.
Nihayet, müteferrik istihlâk vergilerinin muamele vergisi şümulüne a-lınması da çok yerinde bir tekliftir. Çünkü, aynı mahiyette olan bu vergilerin ayrı mütalâa edilmeleri muamele vergilerinde prensip ayrılıkları ve adaletsizlikler yaratır. Muamele vergilerinin bir kül halinde mütalâa edilmesi ve öylece tedvin olunması vergi sistemimizin selâmeti bakımından lüzumludur.
Muamele vergisinde bu esaslar dairesinde yapılacak bir reformun ilk senelerde vergi randımanında bir azalmayı mucip olacağı düşünülebilir. Ancak, bu azalmanın mühim olmıya cağı da kabili tahmindir. Çünkü, nis pet tahfifleri ve ilk mâmule irca do layısivle vâki olacak vergi azalışlarını teklif sahasının genişletilmesi ve nispet hafifliği neticesi kaçakçılığın önüne geçilmesi suretiyle tekevvün edecek artışlar karşılayabilir.
Maliye Bakanlığının muamele vergisi projesini hazırlamadan evvel bahsettiğimiz komisyon raporunu efkârı umumiveye arzedeceğini ve alâkalıların mütalâalarını aldıktan sonra mevzuu yeniden inceliyeceğini öğrenmiş bıılunuyorıız.Takibi mukarrer olan bu yol. kanaatimizce, en doğru yoldur. Yazımıza nihayet verirken, Maliye Bakanlığının muaddel muamele vergisinin temin edebileceği randımanla muhtemel iktisadi in’ikâsları hakkında, gelir vergisi hazırlıklarında olduğundan bir adını daha ileri giderek, esaslı anket ve tetkikler yapacağını ümit ettiğimizi belirtmek isteriz.
★ ★★
buriyetinde olan, iktisaden bölünmüş ve cenubi Avrupa pazarlarını kaybetmiş bulunan Almanya için bunun bir zaruret olduğunu belirten sözcü, Almanyanın mahallî anlaşmalardan ziyade Avrupa Birliğine taraftar olduğunu ilâve etmiştir.
Paris toplantılarından sonra
İhracata müsaade isteniyor
Avrupa
serbesti
İngilterenin, yetmiş beş görülüyor
Bakanlar Konseyi toplant ilan mühim kararlar almadan, sona erdi, fetişarl grupa Gruber ile McBride Başkan Yardımcısı olarak tayin e-dilmışleı ve Variste bunların sıra ile başkanlık edecekleri daimi hır çalışma tanzimine karar verilmiştir.
İngiltere, Belçika delegelerinin tekliflerini tamamen kabul etmeyi imkânsız görmüştür. Stafford Cripps’e göre bunun kabulü, s teri İngin dolara tahvil kabiliyetini tanımaya müncer olacaktır. Bu suretle de İngiltere imparatorluğu ticari teşkilâtının korunması mevzuu ortaya çıkacaktı.
Fransız ve İrlanda delegeleri, çift fiyat usulünün kaldırılması teklifinde bulunmuşlardır. Bu teklif, İngiliz ve Alm^n kömürlerini bilhassa alâkadar etmektedir.
Amerikada ticaret fuarları
Amerika Ticaret Bakanlığından bildirildiğine göre, Birleşik Amerikada ilk defa olarak milletlerarası ticaret fuarları tertip edilecektir. 1950 yılı için tasarlanan milletlerarası üç fuar Amerikanın belli başlı üç şehrinde yer alacaktır. Ticaret Bakanlığının Fuarlar ve Sergiler Şubesi Başkanı Dr. Jacques Kunstenaar’ın belirttiğine göre, bilgi mübadelesi sağlayıp is-tihsalâta yeni pazarlar bulmak bakımından bu fuarlarda mallarını teşhir etmek isteyen Amerikalıların ve dünyanın diğer kısımlarında bulunanların faydalanmaları beklenmektedir.
Bu üç şehrin iş ve idare adamları fuarları tertip edeceklerdir. Her fuar iki hafta devam edecek ve yine her fuarda mallarını teşhir etmek iste-
D
Birleşik Amerikanın hububat İhracı
★ Belgrad (Hususî) — Birleşik A-merika, 1949 senesi içinde 7 milyon 196.000 ton hububat ihraç etmiştir. Bu miktarın yüzde 58 i Amerikanın idaresi altında bulunan Almanya ve Pasifik bölgelerine. yüzde 27 si İktisadî İşbirliği İdaresinin programına göre A-vusturya, Belçika. Danimarka, Yunanistan, İrlanda, Endonezyö. İtalya, Hollanda, Norveç, Portekiz ve Türkiyeye, yüzde 15 i Hindistan, Filipinler, ispanya. Küba, Meksika ve diğer memleketlere gönderilmiştir.
Pcncûb’ııı pirinç IMIlı&alİ
★ Yeni Delhi 7 (YİRSi — Pencap eyaleti, bu sene 75.000 ton pirinç istihsal etmiştir. Bu rakam, erişilmek istenen seviyeden 15.000 ton fazla olmuştur.
Malezya'nın kalay LstiliMili
★ Londra. 7 (YİRSi — Merkezi Lâ-heyde bulunan Milletlerarası Kalay İstihsal Komisyonunun bildirdiğine göre, Malezya, aralık ayında 8000 ton kalay ihraç etmiştir. Bu rakam bir rekordur.
Fransa ve Almanya ya bir Brezilya ticaret heyeti gönder ilecek
Rio de Janeiro (Reuter - Hususi) — Maliye Bakanı, yakında Fransa ve Batı Almanyaya bir ticaret heyeti gönderileceğini söylemiştir. Heyet, evvelâ Fransaya giderek Brezilya borçlarının itfası ı mevzuunu halledecek ve oradan Batı Almanyaya geçerek, ticaret anlaşması müzakerelerine girişecektir.
Birliğine iştiraki ve yüzde nispeti tatbiki müşkül
Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı mehafillnde, İskandinav memleketleriyle bir anlaşma yapmış bulunan in-giltercden Avrupa Birliği mevzuunda yapabileceğinden fazla fedakârlık islemenin doğru olmayacağı kanaati mevcuttur Bu sebeple, hazırlanacak programda, İngiltere ve İskandinav memleketlerinin, gelecek hazirana kadar mahdut ölçüde yardım edebilecekleri ciheti nazarı itibara alınmalıdır. Binaenaleyh, kle-ring birliğinin kıırulmasiylc tatbik sahasına konması tasarlanan yüzde yetmiş beş ticaret serbestimi projesine de bu memleketlerin iştirakleri imkânsız kabul edilmelidir. Ingiliz-ler yüzde elli nîsbetini uzun ve müşkül münakaşalardan sonra kabul etmiş bulunmaktadırlar.
-‘^1IIIH***» • 1'4111*14111111^*rMHIIII'TIWh»IWI^mi| vwn>ft
yenler için 46 500 metre karelik teşhir sahası sağlanacaktır.
ilk sergi 7 ağustos 1950 de Chicago’da açılacaktır. İkinci sergi ekim 1950 de Biebıgan Eyaletinde yer alan Detroit’ta açılacaktır.
Atlantic City ı New Jeraeyj Fuarı 20 kasım 1950 de başlamak üzere iki hafta devam edecektir.
Dr. Kunstenaar bu fuarlar hakkında şunları söylemiştir:
“Bugün, Birleşik Amerikanın yer-yüzilndcki mevkiini gözönünde tutarak ithalât ve ihracatımız arasındaki gedikte bir irtibat tesis edebilmek i-çin ithalâtımızı arttırmak İhtiyacındayız. Milletlerarası fuar tekniği öteden beri, beynelmilel ticareti geliştirmek hususunda en müessir vasıta olduğunu isbat etmiştir.,,
Avrupa devalüasyonlarının Amerikada tesirleri
★ VVashington, 7 (AP) — Milletlerarası para fonu tarafından bildirildiğine göre, dünyanın muhtelif memleketlerinde yapılmış olan devalüasyon, Amerikanın dışarıdan mübayatını ÇH3.1 nisbetinde u-cuzlatmış ve diğer devletlerin A-merıkadan yaptıkları mubayaatı ise ÇJ16.1 pahalılaştırnuştır.
Hollanda ticaret filosu büyüyor
★ Hilversum, 7 (YİRS) — Hollanda ticaret filosu. 2.950.000 tonilâto He haddini bulmuştur. Harpten evvelki tonaj 1.650.000 idi. Ticaret filosundaki bu artış. Amerikalılardan satın alınan “Liberty,, tipi gemilerden husule gelmiştir.
Hollanda hava yolları yolcu sayısı arttı
★ Hilversum, 7 (YİRS) — KLM Hollanda Havayolları müessesesi-nin açıkladığı rakamlara göre, 1949 yılında hava yoliyle nakledilen yolcuların sayısı 327.000 dir. Bu rokam. 1948 yılından 14.000 kişi fazladır.
Almanya-, Marshall Yurdıınlyle mesken ve fabrika İnşa edebilecek
ir Paris (Reuter - Hususi) — Batı Almanya Başbakan Yardımcısı FrariZ Bluecher, bir basın toplantısında, Almanyanın Marshall Yardım Plânı karşılığından muhacirler için mesken ve bazı fabrikalar inşası için faydalanabilmesi maksadiyle gayri resmi temasların devam ettiğini açıklamıştır.
İzmir, 7 (Hususi muhabirimizden) — Hububat. Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği idare komitesi, bugün yaptığı toplantıda Ticaret Bakanlığının “yeni mahsul ihraç edilip anbarlara konulmadan fasulye, bakla, akdarı, kumdan, ba-gala. fiğ ihracına müsaade cdilmiye-cek„ mealini taşıyan cevabını komite başkanı, üyelere tebliğ etmiştir. İdare kurulu, uzun müzakereleri sırasında bagala ve fiğ’in sarf yeri bulunmadığım, memlekette hayvan yemi darlığı arlık bahis konusu olmadığını, olsa bile bu maddelerin hayvan yemi olarak kullanılmadığını beyan etmiştir. Ayni şekilde ihracatın azhg> ve stokların çokluğu yüzünden müstahsilin hıı yıl fasulye, akdarı, kumdan ve bakla ekmediği, ihraç müsaadesi verilmez ve stoklar erimezse, önümüzdeki yıl bu mahsullerin memlekette gayet kıt olacağı ileri sürülmüştür. Neticede iki kişilik bir heyetin bu maddelerin ihracını sağlamak vc mevzuu Bakanlığa bütün teferrüatiyle anlatmak üzere Ankaraya izamına karar verilmiştir.
Milletlerarası Fuarlar Birliği
İzmirde fııar mevsiminde toplanacak
İzmir 7, (Hususi muhabirimizden) — Ticaret Bakanlığı İzmir Enternasyonal Fuarının 19 uncu açılış günlerinde İzmirde Milletlerarası Fuarlar Birliğinin toplanacağını dikkate alarak bu yıl İzmir Fuarının bütün yıllardan daha başarılı şekilde hazırlanması için hükümetten ne gibi hizmet beklediğini sormuştur.
Fuar idaresi. 100 bin Hra yardım isteyince Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı 1950 Fuarı plânı ile bu paranın sarf mahallini izah etmek üzere Fuar müdürünü Ankaraya davet etti. Fuar Müdürü bugünkü Ege Ekspresiyle Ankaraya hareket etti.
1950 yılında dış memleketlerde açılacak fuarlardan hangilerine ve ne şekilde iştirakimizin uygun olacağını kararlaştırmak üzere Ticaret Bakanlığı 16 şubat perşembe günü An-karada bir toplantı tertip ettiğini ve bir delege gönderilmesini, ihracatçı Birliklerine bildirdi.
Çalışma Konferansına gidecek delege
İzmir, 7 (Hususi muhabirimizden)
— Sanayi Birliği 950 yılında toplanacak Çalışma Konferansına izmirden gidecek delegenin bütün ış veren mü-essescleri temsil eden Sanayi Birliğin-ce tesbitini isteyen Ticaret Odasının böyle bir tesbit hakkına malik olmadığını Bakanlığa duyurmuştur»
İzmir limanından ihracat
İzmir, 7 (Hususi muhabirimizden!
— Ocak 1950 ayında İzmir limanından muhtelif ülkelere 21 milyonu tütün olmak üzere 34 milyon liralık ihracat yapılmıştır.
Tarım Bakanlığı yeni yoncalıklar kuruyor
Ankara (Hususi) —Tanm Bakanlığı, köy yoncalıkları ve korunga denen hayvan yeminin yetiştirilmesi için 5 yıllık programın tatbikatına devam etmektedir, önümüzdeki ilkbaharda Eskişehir ve Konya vilâyetlerinde 7 bin dönüm yoncalık ve korungalık tesis edilecektir. Bu maksada tahsis edilen 3 traktör ekibi bu işe gereken araziyi hazırlamıştır. Mevsim müsaade eder etmez zeriva-ta başlanacaktır.
Bu heyet, İstanbul Hububat ve Yağlıtohumlar Birliğinin ayçiçeği tohumunun standartlaşması, ihracında kontrolü, bilûmum küspelerin de standardize edilmesi hakkmdaki karar suretini tetkik etmiştir.
İstanbul Birliği, kısaca ayçiçeği tohumunun standardize edilmesi mümkün, fakat ihraç kontrolü zor olduğunu belirtmekte ve küspe standardizasyonunu imkânsız telâkki etmektedir,
İzmir Birliği başkanı, İkinci Dünya Harbinden sonra, bütün maddelerin standardize edilmesinin memleket menfaatine tek çıkar yol olduğunu. aksi bir karara şahsen imza koyanuyacağını, küspede standartlaşmanın rütubet derecesi ve yağ nispetine göre olacağım, standartlaşmış küspelerin hariçte ve dahilde daha iyi fiyat bulacağını belirtmiş “biz, bütün mahsullerin tarladan başlıyarak standardize edilmesini istiyoruz,, demiştir.
Neticede bu mevzuun bir kere daha incelenerek karara bağlanması uygun görülmüştür.
Meserret şilepi
İzmirde
Yakında yükleyeceği kromları Amerikaya götürecek
İzmir, 7 (Hususi muhabirimizden) — Tanınmış armatörlerimizden birinin Hollandadan satın alarak İzmir limanında kaydettirdiği “Meserret,, şilepi, limanımıza gelmiştir. Şilep. İzmirden ve îskendenjndan yüklemeye başladığı 8000 ton kromu hamilen bugünlerde Amerikaya hareket edecektir. Bu şilep, 8500 tonluktur.
Hamburgda bir başkonsolosluk ihdas edildi
İzmir 7. ı Hususi muhabirimizden) — Çalışına sahası Almanyanın Ingiliz işgal bölgesi olmak üzere Hamburg’da bir Türk başkonsolosluğu ıhcras edilerek faaliyete geçtiği Ticaret Odamıza bildirilmiştir.
Ziraî Donatım Kurumu Adapazarı fabrikasını genişletiyor
Ankara 7. (Hususî muhabirimizden) — Türkiye Ziraî Donatım Ku-rumu, memleket dahilînde orak makinesi, sandıklı mibzer ve pulluk ihtiyacını karşılamak üzere Adapazarı fabrikasını genişletmekledir. Bu fabrikanın Massey-Harris Amerikan firmasının da iştirakiyle büyük ziraat âlet ve makineleri fabrikası haline sokulması için girişilen teşebbüsler bir hayli ilerlemiştir.
Ziraat makinistleri kursu
A-nkara, 7 (Hususi muhabirimizden) — Tanm Bakanlığı 1949 da aldığı kurs randımanlarından memnun görünmektedir. Geçen yıl 120 teknik personel tekâmül kursundan geçirilmiştir. Halktan da iki bini mütecaviz çiftçi kursa tâbi tutulmuştur.
Geçen sene yeni olarak ele alman kalifiye ziraat makinisti kursunda iki bine yakın makinist yetiştirilmiştir. Bu kış devresinde 375 makinist daha yetiştirilmekte olup bunlar ö-nümüzdeki nisan ayında kursu ta- j mamlıyacaklardır.
Bu sahadaki yeni kredi ihtiyaçlar uruz tetkik olunacak
Ekonomik kalkınma işlerinde kullanılmak üzere memleketimize kredi açmış olan Export Emport Bankası temsilcilerinden Johnson ve Dai-mond’ün yarın Cenevreden hava yoliyle şehrimize gelmeleri beklenmektedir.
Geçen yıl memleketimize gelerek incelemeler yapmış olan banka temsilcilerinin bu defaki ziyaretleri memleketimizin ekonomik kalkınma programındaki yeni kredi ihtiyaçlarımızın tesbitı ile alâkadardır.
Şimdiye kadar bu bankadan elde edilen kredilerin 3 milyon lirası bayındırlık faaliyetine ayrılmış ve yol inşaatına tahsis edilmiştir.
Devlet Demiryolları için temin e-dilen 34 milyon liralık kredi ile alınan yeni lokomotifler ve vagonlar memleketimize gelmiş bulunmaktadır.
Bundan başka Tekelin yeni inşa ettireceği ve bilhassa ihracat için sigara imaline çalışacak olan sigara fabrikasına bu paralardan 13 milyon hra ayrılmıştır. Ayrıca 7.5 milyon lira da Etibank m yeni yapacağı maden tesislerine harcanacaktır.
Bu kredilerin 13 milyon Iirasiyle Devlet Denizyolları Amerikadan yeni vapurlar almış ve Holândada yeni vapurlar yaptırmıştır. Ansaldo tezgâhlarına sipariş edilen vapurların bedeli de buradan karşılanmaktadır. Diğer taraftan Sümerbank fabrikalarının tevsii için de 4 milyon lira tahsis edilmiştir.
Bu itibarla banka temsilcilerinin bu defaki gelişlerinde Ankarada yeniden müzakereler yapılması muhtemeldir.
Sanayi Bankası hazırlıkları
Banka, İzmirden başka Adanada da bîr şube açacak
Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankasının mümessillerinden Mr. Johnson’un memleketimize gelmesi beklenmektedir. O zamana kadar da. Sanayi Bankasına hissedar olmak is-tiyen sanayi erbabı taahhütlerini ifa etmiş olacaklardır. Bilindiği gibi, bankanın kurulması için sanayi erbabı 2,50 bin Hra kadar bir sermayeyi taahhüt etmişti.
Sanayi Bankasına karşı, izmirde olduğu gibi. Adana sanayi erbabı tarafından da büyük bir alâka gösterilmektedir. Adanada bir şube açıldığı takdirde, Adana sermayedarları Bankaya hissedar olacaklarını. Bölge Sanayi Birliğine bildirmişlerdir. Sanayi Bankası kurulduğu zaman, İzmirden başka. Adanada da bir şube açacaktır.
Tüccar ve fabrikatörler yeni bir cemiyet kuruyor
Şehrimizdeki tüccar ve fabrikatörler ve iktisatçılardan mürekkep bir grup, yeni bir cemiyet kurmak için hazırlıklar yapmaktadırlar. Cemiyeti teşkil edecek olan hır heyet, önümüzdeki cumartesi günü Ticaret O-dasında toplanarak, cemiyetin nizamnamesini tanzim edecektir
260 ton çay geldi
Tekel idaresi bir hayli zainandan beri piyasadan çekilmiş olan ekstra ekstra çaylardan 260 ton getirtmiştir. Gümrüklerden çıkarılmak üzere olan bu çaylar bir iki güne kadar bayilere tevzi edilecektir
İdare bugün satılmakta olan kutu içindeki İngiliz çaylarının meraklıları tatmin etmediğini gözönünde tutarak Seylân’dan yemden ekstra ekstra çay getirtecektir.
Borsalârdâ Vaziyet
İstanbul
İzmir
Adana
Borsada birinci akala ve İkinci akala pamuklan, fiyat İlerlemesi kaydetmiştir.
%6
%7 %7
%7
%7 %7
%7 %7
%7
%5
%5
%4
--
7/11/1950 Sah
Ticaret Borsacında fındık fiyatları sağlam durumunu muhafaza etmektedir. Dün iç fındık üzerine 80 ton kadar muamele olmuştur. Bunlardan otuz tonu martta, diğer partiler de, bu ay içinde muhtelif tarihlerde yüklenecektir.
Zeytin yağının muhtelif kaliteleri üzerine hararetli İşler olmuştur. Beyar. peynir fiyatlarında ise gerilemeler başlamıştır.
Eshaın ve Tahvilât Borsacında yüzde beg filizli devlet tahvillerine karşı istekler artmıştır. Altın fiyatlarında ise düşüklük devam etmektedir.
Boraada çekli deksiz kuru üzümün durumunda bir değışiklift olmamıştır. Hariçten siparişler gelmekte devam ettiğinden incir, sağlam durumunu muhafaza ediyor. Pamuk piyasası sağlam ve isteklidir. Pamuk yağı piyasası sakindir. Hem alıcı, hem de satıcı çekingen davrandığından pamuk çekirdeği üzerine muamele olmamıştır.
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açıho Kapanış
L aterllna 7.90.50 7.91.—
100 Dolar 281.50— 281.50,—
100 Fr. Frangı... 80.— 80.
100 İsviçre Fr.... M 03.— 64,03.—
100 Belç. Fr. ... 5.60 — 5.60.
100 İsveç Kr 6412.50 51.12.50
100 Florin 73.08.40 73.G8.4Ü
100 Liret 0.(4.128 0 44.128
100 Drahmi 0.01.876 0.01.867
100 Escoudos ... 9.73.90 0.73.90
Altınlar
Bugün Eski kur
Lira Lira
Külçe Yerli Ur. 6.96 5.98
Külçe Dcgussa, 6.o3 6.05
Cumhurlyot ... 40.80 4255
Reşat 14 5u 44 Sil
Hamil 40 70 7fı
CîUblcD «••••••••••» 10.10 40.20
İngiliz 52 50 52 ftn
Fransız bok.,.. 46.40 W, 50
Napoleon III... 42.50 42.60
İsviçre 41.40 41.50
Nen-Ytırkln ı onsu : 5 35
Gümüş, Platin
En aşağı En yukarı
GUmUa Gr
JPlAtln 10.- İL-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
En aşağı Eı. yukarı
Türk lirası 0.85 0.95
Dolar 4 28 1/2 1 30
Steriing 10 20 10 40
Fransız Frangı 1.08 1.11
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
YABANCI BORSALAR
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
New-York Borsası
Kapanış
, Bugün
Bugün
31 2(1
30 22
Eaki Kapanış
23.26
2L— 21 10 (02 50
96.90
47.35
Uztıııı çukiniek.su rsu.U incir A acrİHl No. 8...
Ö serisi No. 108 Pamuk Akala Pamuk AknJs
Pnrnıık veril II ......
Pamukyağı (rafine) ... Pamuk çekirdoğl .......
IV ...
(*2.
24.—
21.—
22.-102 25
98.-
98.-
Son ıcapanış
62.50
56.—
43.— 2X1— 220.— 200.— 150.—
17.—
ESHAM VE T A H V I L A 1
IkramlyeH tahville» 19X3 Krgnnl 1938 İkramiyen Milli Müdafaa l 194)
1041
1/2
i İMİ
Demiryolu
Demiryolu V .....
1019 ıkramivell ... Diğerleri
Demiryolu Vl •
Kalkınma
I94>
1948 1948 1934 1934
1911
191)
1941
MIHI
• f •t il
t..........
İl........
111..........
istikrazı 1......
11........
bivtLB-ıurzurum I. .. !bVH.
Demiryolu ı .......
II......
LU.......
1......
U.......
(11. •••••• :v
•s
Müdafaa
ti
• •
97—
98 —
98.—
97.80
97.85
97.85
21.20
21-
21 —
21.85
21.30
21.25
21 .OU 2ü. 16 20.90
U7.-
97.75
98.—
97.90
98.-
98.-
22.-
21.-
21.IK» 21.85 ^1 m
21.25
21.90
20.15
20.90
11 ıır»ııimı.
Buğdııy yuıntşak (Tüc.)
Buğday (Sert) ...............
Arpı» Birıımt .......
Arpa Yemlik (dökme) ..........
M ışır (Beyaz) çuvalı.........
b'H.fiiıhn Horoz (çııvnlı) Kanili w Çalı wori (dOKıno) Kıı y( mİ
Mercimek Kırmızı İç çuval Mercimek yeşil (Yozgat ry'nhııi nniürel ...........
lıtglı ("htıınlıır i Ayçiçeği tohumu Kniıtntolııımu Kori'llıloİMimu SuFiıııı (Bandırma) Vnr fiHtıfci kabuklu
Şirket Tahvilleri
luırıı MeyvıılHTi
Fındık (kabuklu Mvri) ....
Fındık (iç tombul) .......
Ceviz (kabuklu) ..........
Covi7 (tç naihrel) .......
22.15
İR.—
M.—
•15
170.20
30.—
30.50
27.—
24. -
21.50
18.—
38.—
13.—
35.15 M.—
22.—
35.—
14.10
41.—
86.—
75.-
03.-170-
42.—
160.—
• •
1........
il.
Adana Ticaret
Bnmuk Pn in tık Pamuk Pamuk
Pamuk
Akılla ........
Mcıılö 11......
Ycıh Kozacı...
Parlak ........
Temi» .........
52.50
56 —
43.—
233.—
220 — 200.— 150.—
16.70
Borsası
1S5.—
167.—
160.—
150.—
132.—
HK) 200
150 160
Dün Eski kur 1
tfuğday (Buçell—Sent)
Sert Kış mahoulü No. 2 263.- 262. -
Kırmızı .. . No. * 234.5 233.—
i'nnııık Mhidllııc (Llbrenl=Sent)
Mart 51.86 30.93
iM fi S 1 S HaiMinıniMiiMH(»»••••■•••• 31.35 30.90
1 CrriIOliy ••wse«eefeeteseeeesese»teessa« 30.83 30.53 1
Ekim 26.94 28.62
liftik (L.ıbrvsl=Scnt)
Tekaas No. U 58-60 58-60
Fındık (LibresizzScnt)
Kabuklu Yerli İri 23.- 23.-
.. orta 42.6 22.6
L4V&D! iç İthal moJı 37.- 37.-
Ekstra trl iç malı 39-40 89-40
Kuru (izıim (Lfbresl=Sent) ......
Thompson çekirdeksiz seçmo Ll.6-12 U.5-12
keten tuhııtnıı (Buşeli=Dolar) ...
Mlnncupolta 8.90-3.99 3.90-3.99
Kalay (Libresl = Sent) 75.— 77.75-78
Lcvha-tcneke (100 libre dolar) 7.30 7.50
Londra Borsası
Anadolu D.Y Tertip A/B. I08.B0 107.—
• , c
.. . 59.— 60.—
,, .. Müme» Senet. 67.00 68.-
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Hankufn 130.— 130.—
Türkiye tş Bankam 25.10 25.10
l’ürk Ticaret Bankauı 5.— 5.-
Aralan Ciıncnto 17.— 17.—
Şark Değirmencilik 2325 23.50
Milli Reasürans 16.26
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fonslve 1903 172 - 1 -
.911 152.-
Dukuma İlanı Maddeleri:
Tiftik (ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Anadolu (kırkım
Hım» deriler:
Sığır 8alamuru ıymyı kilosu Keçi tuzlu kuru kilosu Koyun hava kurusu kilosu Mezbaha RiCır vııe kilosu.
\ e İm II tunlar.
Zeyîinvnpı ı Ekstra HJkstra)
Sn m ınvııvjı m Hn.« Inrıek^lı)
Ayçiçeği il itil ine çıplak)
190.—
111.—
255.—
155.-
290.—
330.—
210.—
141.-
195.—
184.—
115.—
260.—
220.—
160 -
İM)
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday aert
33.—
32.—
33.10
1 Keten tohumu (Tonu=Sterlin) ... Bombay Kalküta Yer fıstığı Hindistan 1 1 1 3S8 63.- 62.- 61.5
Bradford Piyasası
Tiftik tyl mal (Llbre!il=Ponl) ... «M 84.-
,, Sıra mal» ., «w 30.-
Tün Anadolu „ ., M 19.50
M Trakya „ „ — —
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=Tallan) ......
Ashmounl Kısa eyaflı F/G... Karmık Uzun ely&fü F/G...
86.78
101.05
85.50
99.—
(*) Gününde Liorsada muamelesi tescil edilmemiy tahvilât vs esb&mın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerleri.
I
Sayf» 4
J ••
YKNt tSTANBUL
*
1 >» » > • / ' • * 4 ■ ■ ’ MiııMıiHi ».Mİ , «n. »rm •• ... tuitt ...mi •• ••ıiı^u•MifrtUtn.tuHfMiulıiHİMHiHi •iM f •
Siyasî meseleler ve muhabir mektupları
-a - v
fhllS-UHL—’!*(
8 Şubat 1950
Sanat bahisleri
I
2
•
• A
f
• •
• •
►
t
►
%
Seçimler arifesinde İngiltere
bir hareket heyecan çarpmıyor.
I *7 - ğ ( m g- a a
Siyasî sahada pasif bir bekleme havası hâkimdir
ğildlr, Vaziyet içinden çıkılmaz hale, yahut vaat edilen parlak istikbal, çok akla yakın gelmedikçe, mevcudu değiştirmek, kimsenin işine gelmez.
Dil Bilim Kurulunu
bekliyen meseleler
Terminoloji meselesi
Fransız musikisinin Türk sanatkârları
üzerindeki tesiri
İngiltere, umum! seçimler arifesinde bulunduğu halde, bu büyük hâdise İle mütenasip v e göze
Umum! efkâr, seçimlerle henüz pek az alâkalanmaktadır. Londraya döneli beş gün olduğu halde, Ingiliz dostlarımızdan hiç birisi, kendiliğinden seçim bahsini açmamış, dalma ısrarımız üzerine bu mevzua temas •tmiş ve bir kaç ehemmiyetsiz cümleden sonra, hemen boksör Freddie Mills’in mağlûbiyeti, en yeni cinayet havadisi, Kıraliyet Akademisindeki en son Fransız sanat sergisi gibi, anlaşılan çok daha enteresan mevzulara geçmiştir,
Vakaa, matbuat seçimle bir hayli meşguldür. Fakat burada da hakikî bir mücadele havası yoktur. Bütün manzara insana, aynı kuvvette iki halat takımının çekişmesinin ilk safhasındaki muvazeneli durumu hatırlatıyor.
Bu şayam hayret sükûnetin başlıca sebebi, her iki partinin de, ekseri maddeleri, talepleri, vaatleri birbirinden hemen farksız seçim programlan neşretmiş olmalarıdır. Bu yüzdendir ki, politikacılarla gazeteciler, muhafazakâr ve işçi programları arasındaki farkları tebarüz tire bilmek İçin boyuna-uğraşıp ruyorlar.
Daha ehemmiyetli mevzuların
demi mevcudiyeti karşısında, münakaşalar seker, çimento, sigorta ve bu gibi mühim ekonomi branşlarının devletleştirilmesi etmiştir.
Bu
Atisi kabili nuMİa
te alâkalı seçmenlerin meşgul eaklan Aşikârdır. Bu seçmenler ise, kararlannı ZAten vermişlerdir. "Sey-
et-dtı-
a*
üze rinde temerküz
Büyük Britanya nın büyük ehemmiyeti
mevzuun,
üzerindeki inkâr olmamakla beraber, bu-ancak siyasi ve iktisadi işler-ola-
yAİ saçman kütlesi,, İse, bu meşaleleri hiç umursamıyor. Seker sanayiinin hususi şahıslara veya devlete alt olması bu kısım seçmenleri katiyen alâkadar etmemektedir* Bunlar, hemen tahakkuk edebilecek, el ile tutulur projeler istiyorlar. Halbuki, ne iktidar, ne de muhalefet, halka asıl bunu vaat edemiyorlar.
Çünkü, yalnız müdafaada katan sosyalistler değil, İktidarı ele geçirmeye uğraşan muhafazakârlar da. bu hususta çok çekingen davranıyorlar. Vakaa muhalefet, son altı aydan beri, hükümetin, gıda maddelerinin tevzle tâbi tutulması, para kıymetinin düşürülmesi, mesken politikasının gevşek tatbik edilmesi, dış politikada görülen bazı temayüller gibi icraatını şiddetle tenkid etmekten geri durmamıştı, Fakat, İktidarı alınca, bunlar yerine tatbik edilecek tedbirleri ilân etmenin tıraşı şimdi gelince, muhafazakârlar, bu mühim meseleler hakkında derin bir sükûta büründüler. Yapılan yegâne vaat, devletin, haddini çok aşmış bulunan umumi İdare masraflarında büyük tasarruflar yapmaktan ibaret bulunmaktadır, Fakat, bu çeşit tasarrufların, umumî İktisadî vaziyette esaslı değişiklikler yaratabilecek’* İtrine, hiç bir seçmen inanmamaKta* dır. Bilâkis, "Sosyal refah devleti,, nin bu cömertliğinden bilhassa istifade eden dar gelirliler, altın yu-murthyan tavuğu kesmeye hiç de ya-naşmıvacaklardır. Halbuki, seçimde asıl ağırlık merkezi de bu kitle üzerinde toplanmaktadır.
Bugünkü vaziyetin, İşçi Partisi lehinde olduğu âşıkârdır. Beşer tabi-ati, değişikliğe çok mütemayil de* ___________________ ______ * I
• - •’ - rî.r m. f il
Yazan • Ahmet Cevat Emre Dil Bilim Kurulu OyeıH
sterlin# de-menfi neticeleri hak-yaptıkları tahminler, tahakkuk etmemiştir, bolluk İçersinde kut-
Bugün İse. bu şartlar mevcut olmadığından "seyyal seçmeni., siyasi bir sergüzeşte sürüklemek ihtimali gayet zayıftır. Seçmen, "hiç bir şey değişmiyeceğine göre, eldeki serçeyi kaçırmakta mâna olmadığı,, kanaatindedir.
Zaten, halk, bugünkü vaziyeti, İngiltere haricindeki müşahitlerin gördüğü kadar, fena karşılamamaktadır. Geçen temmuz ve ağuatostaki dolar buhranı sırasında esen felâket havasından eser kalmamıştır. Bazı muhafazakâr gazetelerin, valüasyonunun kında ekimde şimdiye kadar Noel bayramı,
lanmıştır. Bundan başka, muhafazakârların geçen sonbaharda, refaha kavuşablJmek için, milletin çok daha büyük mahrumiyetlere katlanması lâzım geldiğini bağıra bağıra ilân ettikleri henüz hatırlardadır. Yeni Zclânda ve Avustralya seçimlerindeki muhafazakâr zaferleri, vaktiyle büyük ümitler uyandırmışken. bugün artık hiç mevzuubas edilmemektedir, Çünkü, siyasi kanaatinde çok sabit otan tngillz seçmeninin, dominyonlardan gelse bile, hiç bir haricî tesir altında kalnuyacağını, muhafazakârlar da çok iyi tedir.
Hulâsaten denilebilir ki, manzara, pasif bir bekleme
dır. Heyecanlı ve âürüklâyici bir pâ-rota ile ortâya çıkabilecek bir parti, bu havadan çok lâtıfade edebilir. Böyle bir parota ise şimdiye kâdâr ortaya atılmadığından, neticede, hiç bir şeyin değişmlyeceği kanaati gittikçe kuvvet bulmaktadır.
bılmek-
umum! ssfhaâı-
Doğu Almanyada Gestapo Teşkilâtı
e
Naillerin temerküz kampları İçin çalışanlar, hali hazırda Do£u Almanyada Sovyet makamları tarafından aynı maksatla kullanılmaktadır
■ 1 -^ı
Berlin (Hususî) — Batı Berlin bölgesinde salâhıyetll mahfiller tarafından belirtildiğine göre, eskiden Na-ziler zamanında Berlin ve başka Al-1 man şehirlerinde Gestapo teşkilâtında çalışıp Hitler’in - temerküz kampları için binlerce mahkûmu tedarik etmekle mükellef olan adamlar hali hazırda Doğu Almanya bölgelerinde Sovyet makamları tarafından aynı maksatla kullandırılmaktadırlar. Medeni bir cemiyetin asla kabul edemiyeceği bu durumu bizzat Bolşeviklerin emrinde çalışan Alman komünistleri hattâ bir nevi İftiharla itiraf etmişlerdir. Malûm olduğu üzere bir müddet evvel Doğu Almanya bölgesinde eski Alman generallerinin emri altında askeri bir mahiyet taşıyan bir "Halk Polisi,, teşkilâtı vücude getirilmiştir. Bu yeni teşkilâtın kurulmasında tatbik olunan usuller hakında ilen gelen Almacı komünistlerinden Zaisser şu izahatta bulunmuştur:
Eski komünist arkadaşları polis teşkilâtındaki vazifelerinden alın-
* * * • I
makta ve bunların yerine de eskiden Gestapo'da ve Nazllerin emniyet müfrezelerinde hizmet görüp bu işde ihtisas sahibi olmuş memurlar tâyin olunmaktadır. Yeni kurulan "Halk Polisin teşkilâtının beşinci dairesinde bilhassa eski Gestapo memurları kullanılacaktır. Bunların geçmişteki tecrübelerinden azami surette istifade olunması lüzumuna Sovyet makamları işaret etmişlerdir.,,
Sovyet bölgesinde intişar eden Komünist gazetelerinden "Sozialde-mokraî,, gazetesine göre Halk Polisinin başına eskiden Nazllcr tarafından vücude getirilen Milli Demokrat Partisinin eski umumi kâtibi Vincenz Müller getirilecektir. Bundan başka eskiden Gestapo’nun birinci hukuk müşavirliğini yapmış o-lan Doktor Leo Lange de yeni polis kuwetlnin teşkilâtlandırılmasında ö-nemli bir rol oynamaktadır. I
20 temmuz 1944.te Hitler'e karşı; bir suikasd tertibi keşfolunduğu zaman, müsebbiplerine karşı en şiddetli cezaların verilmesi için gereken mucip sebepleri hazırlamakla Doktor Lange vazifelendirllmiştl. Lange nin Sovyet dâvasına hizmet için ifa edeceği yeni vazifesi de eski Gestapo meslekdaşlarına müracat e-dip bunları da istihdam edeceğine zerre kadar şüphe yoktur. Bu adamların vazifesinin mahiyeti değişmiş değildir. Tıpkı Naziler zamanında olduğu gibi hali hazırda da diktatörlüğe boyun eğmemek cesaretini gösteren binlerce zavallıyı tasfiye etmekle mükelleftirler. İşe başlamadan evvel iki ay müddetle Moskova-da komünizm doktrini hakkında salâhiyeti! mütehassıslardan ders almışlardır.
Bu ibret verici bir manzaradır. Almanyada Moskova Bolşevlkleri, kendi maksat ve hedeflerini tahakkuk ettirmek için artık eski Alman komünist yoldaşlarına güvenmlyerek eski Nazilere müracaat etmektedirler. Bütün dünya komünistlerini uzun uzun düşündürmesi elzem olan bir manzara!
Mülteciler için kurulan
milletlerarası teşkilât
T
Bu teşkilât hâlen muhtelif milletlere
600 birr mülteciye
mensup
yardım etmektedir
I I
Milletlerarası* » MülteM*-’ Teşkilâtı (OIR) 1947 temmuzunda fagliyete geçmişti. Aradan bu kadar zaman geçmesine ve büyük bir başarı ile çalışılmasına rağmen hâlâ 600.000 insan OIR’ın yardımına muhtaç vaziyettedirler. OIR’ın Genel Müdürü Do-nald Kingsley aşağıdaki malûmatı açıklamıştır*
30 kasım tarihinde 598.119 kişi OIR dan yardım görüyorlardı. Kasım içinde 24.973 mülteci vatanlarına gönderilmiş veya haşka memleketlere yerleştirilmişlerdir, 5.000 kişi de bahsi geçen teşkilât ile alâkalarını kesmişlerdir. Diğer taraftan, gene kasım ayı içinde, yeniden yapılan 27.724 yardım talebi kabul edilmiştir. Neticede yardım isteyenlerin ye* kûnu 600.000 den biraz aşağı düşmüştür.
OIR’ın Hazırlık Komisyonu • mllb teciler mevzuunu UNRRA’dan devir aldığı vakit, yani 1 temmuz* 1947 de, yardıma muhtaç 719.000 mülteci var* ..du O. Urıhdçnberi geçen 29 ay 2ar? fmda, UNRRA tarafından yardım I
■!
■ *
gbVmemiş olan yüzbinlerce insan OIR dan yârdınh İstemişler ve görmüşlerdir. 1947’temmuzundan 1949 kasımına kadar geçen zaman zarfında OIR’ın yârdım ettiği mültecilerin a-dedi 1.412,000 tahmin olunuyor.
Kasımın sonunda 670.571 kişi yeni bir yuva kurmaya muvaffak olmuşlardır. Aynı müddet zarfında vatanlarına dönenlerin adedi 68.36,5 e yükselmektedir.
Kasım ayı içinde tanlarından başka yerleştirilmişlerdir; Birleşik Amerikaya 381 kişi İsrail'e
mülteci de Avustralya tarafından kabul edilmişlerdir. Mültecilere kapılarını açan memleketler arasında Amerika. İsrail ve Avustralya başta geliyorlar.
Halen OIR'dan maddi yardım görmekte olan 334.376 mültecinin yüzde 27* al PolonyalI, yüzde 20 sİ Eston-yalı, Letonyalı ve Litvanyah; yüzde 10 u Yahudi* yüzde 10 u Ukranyalı; yüzde 4 ü îspanyoldur.
24.572 kişi va-memleketlerde
10.551 mülteci gönderilmiştir; gitmişlerdir; 9.874
U mesele ansiklopedi meselesidir; çünkü alfabe inkılâbından bugüne kadar, bütün dil hareketlerinin asıl amacı çağdaş kültür ve tekniği temsil eder bir Türk ansiklopedisi ya-ı Atabilmektir.
On dokuzuncu asrın hiç olmazsa yarısından bu büyük işlere başlamış olmalıydık; doğu a-lemdarlığından bir türlü vazgşçc-miyen o devrin Oamanlı ricali, kültürün kavrayış cihazı olan dilimizi bir kat daha aıapçanın nahiv ve lügat zincirleriyle bsğlı-yan bir ıstılahat cenderesiyle İlerleme hürriyetimizin önünü kestiler. Geri kalmış olduğumuz yüz yılı telâfi için çok hızlı, şuurlu ve âtimli çalışmalıyız.
En mühimini gayeye ulaştıracak doğru yolu bulmaktır. Bu yolu, — üçken, eşkenar, açı., yanında paralel, prlzme, piramit.., terimlerini alan — Atatürk bizlere göstermişti; ne yazık ki İzinden yürüyemedlk, hedeften uzaklaştıran yollara saptık.
Hendeseye yrofurtrı’yi tercih eden Atatürk, birinci terimin Avrupa kültürünü anlıyan sağlam reket ediyordu.
Büyük lider
tinde öğrenilen konuşma dilini öğretim konusu olan kültür dilinden ayırıyordu; kültür ve teknik terimlerini gür kaynakları olan Avrupa dillerinin grek-lâtln unsurlarına dayanan terminolojisinden Almayı tercih ediyordu. Mebhası nebatat, msbhasi hayvanat, hikmeti tahliye, ilmi ahvali ruh... bırakılmalı idi; yerlerine bitki bilim, yılkı bilim. doflabiHm. fut bi-linı de alınmamalı idi; çünkü görüyordu ki genç nesillerimizin öğrenmek zaruretinde olduğu, kültür ve teknik kaynağı büyük dillerin tahsilinde doğunun her sistemi Atılacak safra ağırlıkla! di; botanik, tik, psikoloji., büyük dillerinin hepsinde işe
lı dil işaretleri idi. Atatürk'ün tercihi bundan İleri geliyordu.
Avrupa lengistleri, büyük kültür dillerindeki küçük ayrılıktan da kaldırarak bütün milletler a-râsında ortak bir terminoloji sistemi ararken,
aydın yolundan aynlıp doğunun kârâhlıklarına batıp kalmak is-
temsil etmediğini bir mantıkla ha-
ev ve köy muhl-
iki hükmünde zooloji. fi-medeniyet yarar, can-
bizim, geleceğin
tamemiz. iki ayrı terminoloji ile genç nesillerin kafalarım yormak, zamanlarını boşuna harcamak ısrarımız anlaşılmaz bir inkılâpçılık ve milliyetçilik hareketidir.
Kolay anlaşılır karşılıklar aramalıyız; psikoloji yanında ruhbı-lim anlatıcı bir karşılıktır. Almanlar da böyle yaparlar: Psikologie ile birlikte Borlen Mire, Şenlen-kundr de derler; birincisi onları Avıupalı kültür dünyasına sokar, İkincileri de onlara birincisinin unsurlarını anlatır. Fakat böyle güzel karşılıklar yapmak İmkânı, ansiklopedi ölçüsünde, yüzde bile geçmez.
Aktüel olmıyan terimler adlar gibidir, onlara karşılık
durmak hatıra hile gelmez. Yüzde yüz özleştirmecilerimizin en ziyade kafa patlatıp aradıkları karşılıklar ise tarihe karışmış kültür sistemlerine aittir; hem de, bir çok çalışmalar sonunda, dilin morfoloji şekillerini ezen büzen ucubelerden ba>şka bir şey de bulamazlar. Bir kere,bıı nafile gayretkeşlikten vazgeçersek zamanın yarısından fazlası tasarruf edilir,
Almanların karşılık yapmada gözettikleri şart, buldukları karşılıkta grek-lâtin unsurlarının temsil edilmiş olmasıdır; Serlenlchre İle Psychotogie'de olduğu gibi. Bizim özleştirmecilerimiz ise ğıı zaman bu şartın Önünde çizerler.
İşte vokal, kanton (konsonant) için teklif ettikleri bir çift karşılık: açımk, ah anık! Bunlarda, ses kavramını anlatacak hiç bir şey yoktur. Bu fonemlerin ses cihazından çıkarılışlarındaki üyeler münasebetleri esas tutularak, doğrudan doğruya terimleri konulmak dâvasiyle hareket edilmiş! Maksat Avrupa terminolojisinde birleşmektir, yoksa Avrupaya yeni bir terminoloji sistemi öğretmek değildir! Kendi geleneğimize aykırı düşen bu beyhude çalışmalara harcanan zamanlara ne zık!
Arınık, abanık: açınmak mevcut olsaydı, bu kelimeler,
cihazı üyelerinin sıfatları olurdu; yoksa fonemlere verilecek İsimler olamaz.
Atatürk’ün gösterdiği doğru yola ne kadar çabuk dönersek hedefimize o kadar tez erişiriz.
onu
Özel uy-
ço-yan
ya-
fiili
ses
Ingilterede, gençliği dünya vatandaşlığına yetiştiren teşkilât
I
Ingilterede. "Dünya Vatandaşlığına Yetiştirme Câmlyeti,, adiyle bir teşkilât vardır. Bu teşkilâtın amacı; gençliği bugünün vakalariyle alâkadar etmeye çalışmak, problemleri önlerine sermek ve onları bu meselelerin çözümü ile meşgul, İngiliz politika adamlarlyle yakın temasa getirmektir.
Cemiyetin faaliyetinden en mühimi; her sene Noel tatilinden sonra vuku bulan gençlik konferanslarıdır. Konferansa, dünyanın her tarafından gelen 18 yaşına kAdar her genç iştirak etmektedir. Gençler bu konferansta yalnız dinleyici, yahut konferansları takip eden, münakaşalarda sual sorucu değil, ayni zamanda bizzat söz sahibidirler.
îngilteredeki gençlik konferans-
larına ne kadar ehemmiyet verildiği şundan anlaşılmaktadır. Geçenlerde yapılan toplantıda Lord Beveridge, Sir David Maxwe!l-Fife, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı M ey he W ( Başvekil Attlee'nln yerine vekâleten) ve atom üzerinde araştırmalarda bulunmuş olan bir âlim, cemiyetin dâvetine icabetle zamanın mühim meseleleri hakkında gençliğe hitapta bulunmuşlardır. Bütün hatipler müttefikin, gençlik önünde konuşmanın daha güç fakat daha tatmin edici olduğunu beyan etmişlerdir. Çünkü muhatapları, müstakbel dünya vatandaşları, yalnız ciddî ve mütehey-yiç olmakla kalmamışlar, aynı zamanda hatipleri sağlam bir bilgiye dayanan sert tenkid ve sual yağmuruna tutmuşlardır.
FRANSIZ musikisi hakkında beslenilen bazı yanlış fikirleri ve bâtıl itikattan tashih etmek ve bu musikiye asırlardan beri hususî bir kıymet veren vasıflan tahlil eylemek maksadiyle bu satırları yazmak lüzumunu hissettim.
Filvaki son senelere kadar, sanat çevrelerinin beslediği kanaat, Fran-sanın musikide terakki etmemiş bir memleket olduğu merkezinde idi.
Meşhur edib Jean Jac.çues Rou-sseau, bir dehâya mahsus katiyet ve salâhiyetle, şu hükmü vermişti : "Fransızların musikisi yoktur ve o-lamaz.,,
Bu sözlerin tesiri yakın bir maziye kadar «levam ve ancak 19 nu-cu asrın son senelerindeki Fransız musikisinin büyük inkılâbı ve parlak tekâmülü bu musikinin üzerine sanat Aleminin dikkatini celbedip, asırlar-1 dan beri, mütenevvi meziyetlere malik bir Fransız musikisinin mevcudiyetini cihana İlân etti.
tfade vasıtaları berrak, vâzıh ve zengin otan bu musikinin yegâne gayesi hissiyata, tabiî ve selâsetll bir şekilde tercüman olmaktır.
Vakaa. ecneb! bestekârlarının tesirinden Fransız musikisinin istifade ettiği İnkâr kabul etmez bir tarihî hakikattir. Meselâ, 18 inci asırda, 1-talyan musikisinden ve bilhassa Pergolâse ve I^onar Leo'nun eserlerinden Fransız opera-komiği bârlz bir surette faydalanmıştır. Yine, Sena illâ ve Leolair gibi Fransız kemancıları. keman sanatını, en ince teferruatına kadar, İtalyan üstatlarından Öğrenmişlerdir. Diğer taraftan, Fransız musikisini, Rameau'nun vefatından "Faust,. operasının ilk temsiline kadar geçen bir asır zarfında, dûçar olduğu ataletten uyandırmaya yardım eden Amil Wagner’in dehâsı ve sanat telâkkileri olmuştur.
lAkin, Fransa ecnebi sanatinden istifade etmiş ise de, buna mukabil ecnebi musikisine büyük hizmetlerde bulunmuştur.
Meşhur bestekâr Lulli'nln, İtalya-yı 12 yaşında terkedlp sanatinl Fransız üstatlariyle öğrendiği ve operaya kati şeklini vermek istediği zaman, yine Cambert namında bir Fransız bestekârının eserlerini kendisine örnek İttihaz ettiği maJûnıdur.
Cihanşümul şöhretli bestekâr Gluck, Fransadaki sanat, havasını te4 neffüs ettikten sonra eserlerine sar ve emsalsiz bir ahenk verebilmiştir. Keza, itaatini, Fransız musikisinin ananeleriyle zihnini ve ruhunu besledikten sonra, şaheseri olan "Gu-llİAume Tsiri,, Parlste yaratmış ve Meyerbeer, Fransız edib. ressam ve şairlerini yakından tanıyıp takdir ettikten sonra, "Prophâte,, ve Huguenots,, namında eserlerini telemiştir.
Nihayet, 1830 senesinde. Rus
sikişinin zuhuru ve inkişafı üzerine, Hector Berlıoz’un tesiri gayet derin ve feyizli olmuştur. BaJakirevv, bir mektubunda, bu tesir hakkında çok kıymetli ve mufassal izahat vermektedir.
Cesar Frank. Gabriel Faurâ, Debussy, Ravel gibi sanatkârlar asri Fransız musikisini en yüksek zirvelere ulaştırmış ve Fransanın, Ortaçağdan beri ve bahusus Rönesans devrindeki, nâdir ve ölmez meziyetlerini yeniden canlandırıp, eserlerinde yaşatmaya muvaffak olmuşlardır.
İsmi Costelley. Janneqtıin. Cou-perin, Rameau, Debussy yahut Fau-râ olsun. Fransız bestekârının muhtelif devirlerde yegâne gayesi, bir fikri, bir hissi, sedaların ahenkli ve
beliğ Lısaniylo, ifadşleşhrmek olmuştur.
"Les bes-
mu-
MUHARRİRİ : CAMİ
KIYAMET GUNU
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
■eme
*
— Devamı var —
*1
mey-aarip
9T
* i
— Hatırladığıma göre aile ’ kabristanı
Montpamasse de İdi, ne dersin. Gidelim mi?
' JUl razı oluyor ve yola koyuluyoruz. Arkadaşım bazı sokaklardaki binaları göstererek:
— Bizim zamanımızdan beri, diyor, bir hayli değişiklik olmuş. Her tarafta otuz, kırk katlı dev binalar var. "Kim bilir, diyeceksin, burası böyle olduğuna göre Amerika ne hale gelmiştir?,, "Herhalde, derim, orada en küçük kulübe, Eiffel kulesi gibidir, şimdi!,,
Jül Anflör, bu ve buna benzer bitmez tükenmez gevezelikler ederken, ben mazideki ilk aşkımı düşünüyorum. Kimbllir, belki yüzlerce asır evveline alt geçmişteki aşk, kalbime o kadar yakın geliyor ki, sevgilimi daha dün gördüm sanıyorum. Monik! O güler yüzü, sporcu vücudünün muntazam ve çevik hattan ve bilhassa gözleri..- Zaman zaman masum ve fettan gözleri! Hatıraların esrarengiz sineması, beynimin perdesin* zavallı aşkımızın filmini aksettiriyor. Aşkımız mı? Hayır. Benim aşkım! Zira o.. Ne malûm? Kendimi, bir gÛLn, yolda, askerlik arkadaşım Jorjla karşılaştığım dakikaya kadar geri götürüyorum.
Jorj, Parisin en meşhur bankerlerinden birinin oğludur. Kucaklaşıyoruz. Adresini verip dAvet ediyor. Jorj 1914 harp sonrası gençliğinin tam bir nümunesidir; Cahil, sporcu, hiç bir şeye inanmaz, hilebaz ve otomobil, borsa, kadın dalaveresinden başka bir mevzuda konuşmaz, Balzak’ı boks şampiyonu zanneder bir delikanlı! Bana kız kardeşi Monik’i takdim ediyor. Henüz onsekiz yaşında. Babaları müthiş zengin! Anneleri ölmüş. İki çocuk, aile baskısı olmadan, # istedikleri gibi "modem,, bir hayat sürüyorlar. %
Jorj’un bir, .garsonyeri vâr. Monik'Jn. de öyle. Ona delicesine âşık oluyorum. O da benden hoşladır gibi. Her hafta gsr.sonyerinda toplantı oluyor; aralarına katılıyorum: ıstırap çekmeye başlıyorum. Bu meclislerde delikanlıların ve genç kıztarın tarif edilmez’ derecede serbest hareketleri bende nefret uyandırıyor. Kıskanmaya başlıyorum.. Monik -halimle alay ediyop: fakat gözlerindeki ifaded»m bana karşı ,pek lâkayt olmadığını da anlıyorum. Belki seviyor-da L Fa kat sevgisi gözlerimin ö-ründe, henüz yarım saat evvel tanıştığı bir
delikanlıya iltifat etmesine mâni olmuyor. Hele konuşma tarzı! Kendisine bunları söylediğim zaman gözleri derhal masum ifadesini takınıyor ve uslu küçük kız sesi ita diyor ki:
— Ağzın daha süt kokuyor. Bütün bunlar eski moda şeyler! Leylâ İle Mecnun zamanında dünyaya gelmeli İmişsin, yavrum. Boş ver bunlara. Sen benim erkeğimain!
Ve sinemalarda olduğu gibi, ağzını ağzıma dayayarak uzun uzun öpüyor.
Ne hayat! Onun için hem çıldırıyorum, hem de kendisinden nefret ediyorum. Maşukamı hoştandığı ve ahlâksız, murdar olmaktan ziyade gütünç muhitten kurtarmak istiyorum, Ne yapayım kİ. ben fakir bir gazeteciyim. O ise zengin... Çok zengin! Artık bir daha onu görmemeye karar veriyorum. Fakat evime Jorj’u gönderiyor. Jorj kendine mahsus o "modern,, düşüncesiyle beni teselliye çalışıyor:
— Bizim kıza fazla aldırış etme. Eh, ahbaplarla vakit geçirmeyi sever, orası öyle... Lâkin içinden onlara benzemez; kimse ile dalgası yok; sen bana man!
Dayanamıyarak tekrar onun yanına dönüyorum; eski ıstırabım yeniden başlıyor; günler, aylar böyle geçiyor, nihayet kazaya uğrayor öjüyonırn.
İJenlm İçin ağladı mı? Üzüldü mü? Ah Monik! Sevgili menfur Piketi Sana eskisi kadar genç, eskiden olduğu gibi derin ve hakikaten ölümden daha kuvvetli bir aşk getiriyorum. Lâkin sen, sen ne oldun? O güzel yüzün. vüaudün ne oldu?. Şimdi bunları öğren-mekjten korkuyorum.
Daldığım hülyalardan Jül’ün sesi ile kendime geldim,
(' .T
♦
memleketimizin sanat tarihinde Öyle devirler var ki, Türk ruhu ve kültürü Fransa İle fasılasız bir irfan kucaklaşması içinde bulunuyor. Meselâ, 19 uncu asırdan beri. Fransa-nın edip, filozof ve sanatkârlarının nüfuzu Türkiye münevverleri üzerine müessir ve feyizli olmuştur. Bu tesirin musiki sahasında vermiş olduğu semereler nazarı dikkati celbedecek kadar mühim ve esaslıdır. Memleketimizde yetişen sanatkârların içinde şerefli bir nam kazanmış olan ve musiki muhitlerimizde garp musikisinin yayılmasına çok kıymetli hizmetlerde bulunan Saffet Bey merhum, Paris konservatuarında, meşhur flütist TAffanel İle çalıyp, yüksek bir irfan ve sanate mâlik olmuştur.
Riyaseti Cumhur orkestrası sabık şefi Zeki Boy, Fransız bestekâr ve üstatlarına karşı derin bir hürmet ve alâka besleyip, onların eserlerini orkestrası île memleketimizde ilk defa olarak dinlettirmiş ve Fransamn musiki tedrisine alt usullerini tatbik ederek, bir çok Türk sanatkârları yetiştirmiştir.
Kıymetli sanatkârlarımızdan bestekâr ve piyanist Cemal Reşit Rey, hayli seneler Fransız musiki muhitleriyle temasta bulunarak, zihnini ve ruhunu Fransız musikisiyle yoğurup, bestekâr Raoul I^parra’-nın nezareti altında sanatinde tekemmül etmiş ve Avrupa musiki â-leminde şöhret kazanmıştır.
îstanbulda teşkil ettiği orkestra İle, bize sık sık Berlioz, Saınt-8âens, Debussy, FauH ve Albert Rouasâl gibi Fransız bestekârlarının eserlerini dinletmektedir.
Diğer taraftan, İdil Blret, Aylâ Erduran ve Suna Kan gibi genç ve istidatlı sanatkârlarımız hâlen Pa-rtate musiki tahsillerini ikmal etmektedirler.
Değerli musikişinaslarımızdan Adnan Saygun, Parlste "Schola Canto-rumun,, tesiri altında yetişmiş olup üç sene evvel, "Yunus Emre,, oratoryosunu Parlste Lamoureux orkestrasının refakatiyle icra ettirdiği zaman, Fransız musiki çevreleri tarafından takdir ve teşvik edilmişti.
Harpten evvel, Parlste intişar eden "Monde Musical,, mecmuası muhtelif defalar, sütunlarını Türk musikisine açıp, musikişinaslarımızla yakından alâkadar olan Prof. Borrerin ve değerli musiki yazarlarımızdan Mah-•mut Ragıp Kösemıhal’ın makalelerini neşretmek suretiyle, okuyucularına Türkiyede musikinin inkişafı hakkında mufassal ve etraflı malûmat vermiştir.
Bilmukabele, hızım musiki meha-filimiz de Fransız .sanatkârlarına karşı büyük bir hayret ve sevgi beslemektedir.
Bu hakikatin cn nıüeyyit delili. Jacqucs Thlbaud ve Cortot gibi vir-tüozların harikulade sanatlarına ve sevimli şahsiyetlerine karşı musiki meraklılarımız tarafından gösterilen derin alâka ve rağbettir. Onların her bir konseri bizim sanat hayatımıza mensup olanlar için ayrıca birer ruh ve zekâ bayramı olmuştur.
Harbin ferdasında. Türk ve Fransız sanatkârları, ananevi rabıtalarını tekrar raptederek temaslarını takviye eylediler ve böylece. musikinin ahenkli ve sihirli sahasında cereyan eden bu verimli teşriki mesai iki milletin yekdiğerini daha derin ve esaslı surette tanıyıp takdir etmelerine vesile olmuş ve olmaktadır. Zira, Roland Manuel'in dediği veçhile ; * Sanatın da vatanı var. çünkü milletlerin ruhlarında besledikleri en derin ve esrarengiz hissiyata sırf sanat tercüman olabilir....
L. K.
Sonat hareketleri:
resim
— Hakkın varmış dilber, fotoğraf bulmak kabil olacak, bak!
Bir fotoğrafçı dükkânı önündeyiz. Jül An-flör kapıyı itip giriyor. Ben de arkasından. İçeride tabiidir ki, kimseler yok. Jül Ajıflör içini çekerek komik bir eda ile şöyle diyor:
— Doğrusu, almaya tereddüt ediyorum. ••Vakan, diyeceksin, fevkalâde anlar yaşıyoruz; tereddütlerine mahal yok.,, Ben de sana diyeceğim ki, "namuslu bir alış veriş çaresi buldum.,,
Bcn| tezgâhın ön tarafına geçiriyor ve satıcı ben imişım gibi:
— Bana, diyor, hır fotoğraf makinesiyle bütün levazımını verir misiniz?
Gülümseyerek, mağazadaki en güzel makineyi seçiyorum, çekmecelerde, İstediği diğer levazımı bulup uzatıyorum:
— Buyurunuz etendim, istediğinizden A-lâsı. Başka bir emriniz var mı?
Kahkahalar içinde dükkândan çıkıyoruz:
— Şimdilik bunlar kâfi.. Tereddütlerim zail oldu, "Amma, diyeceksin, makinenin Ben de diyeceğim ki, ettik
de parasını vermedin?,, "Haklısın dostum .fakat usule riayet ya!„ Buna karşılık dersin kİ...
Birdenbire duruyor. Zira Bastille danına gelmiş bulunuyoruz, karşımızda
bir manzara var: Koca meydan büyük bir kalabalık İçinde, Fransa tarihinin muhtelif devrelerine mensup çoluk, çocuk, kadın, ihtiyar bir sürü İnsan itişip, kakışıyor.
Jül Anflör:
— Kıyamet gününün sürprizler . devam ediyor. "O halde, diyeceksin, oturup seyrede-
e*
ceğine şu sahnelerden birkaç fotoğraf al..,, Ben de sana derim ki, "işte aldım bile!,,
Hakikaten Jül. bunları söylerken durmadan resim çekiyordu, kalabalık o derecedeydi ki, birbirimizi kaybetmek tehlikesi başgöster-mışti. Bir aralık Jül. Ondördüncü Louis za-manından olduğu üstündeki kostümden anlaşılan bir Markinin ayağına bastı. Hiddetinden kıpkırmızı kesilen asilzade:
— Hey!.., Sersem, diye haykırdı, şimdi uşaklarıma söyler, seni falakaya çektiririm.
Kahkahayı bastık. Marki az kalsın bayılacaktı:
— Soytarılar! Sizi Bastille’e tıktırırım!
Diye gürledi, Jül, bu meşhur kalenin zaptı münasebetiyle dikilen ve Marki’nin mevcudiyetinden haberi olmayan âbideyi göstererek:
— Şuna bakıyor musun, dedi. Tepesine çık da Bastille’i seyret!
Yolumuza devam ediyoruz. Rastladığımız garip kıyafetli insanlar, ellerinde ikametgâh vesikaları, başları havada, adres arıyorlar. Bütün evlerin pencereleri açılmış, yeni sakinleri dışarı sarkıyor. Cidden tuhaf manzara! Bir Goluva'nın kafası yanında, onscklzinci asır burjuvalarından birinin yüzü görünüyor. Bir şövalyenin komşusu silindir şapkalı, bir diplomattır ve daha buna benzer ne komiklikler!
Melekler idaresi, dirilenleri yerleştirebilmek için olsa gerek, bütün binaları otel haline getirmiş. Evlerin üstlerindeki kocaman levhalarda otellerin isimleri yazılı. Geçerken «öylelerine rastlıyoruz: “Büyük Doğu Oteli”, “Hüküm Oteli”, "Uhrevl Saadet Oteli”. “Mahşer Oteli”. Evvelce mevcut otellerin isimlerinde, melekler İdaresi bazı değişiklikler yapmış; şimdi, meselâ, bazıları "Şefaat Palas”, "Park ve Sırat oteli”. "Yedikat Palas” vesaire,,.
Jül, ara sıra resim çekiyor. Kalabalığa rağmen hızlı İlerliyoruz. Bir an evvel Mont-parnas kabristanına varıp Monik çıkmadan kendisini görmek istiyorum. Gökyüzünden, zaman zaman müthiş kanat sesleri duyuluyor. Bunlar, asker! bir intizam içinde, Paris üzerinde uçuşan meleklerdir.
J
sergiei
altında çarpan iki 8e-
Sanat Dostları
Cemiyetindi
sergisi ve resital
Bugün saat 17 de, Beyoğlunda “Sanat Dostları.. Cemiyetinde hâlân Parlste bulunan Avni Arbaş'ın eserlerinden mürekkep bir resim açılacaktır.
Avni Arbaş "Yeniler,, adı toplanmış otan neslin en göze sanatkârlarındandır. Bundan
ne evvel, Fransızların temin ettikleri bir "bourse,, İta Parise giderek çalışmaya başlamış, orada kendisine İltihak eden zevcesini doğum esnasında kaybetmek felâketine uğramıştı. Avni Arbaş o günden sonra teselliyi, aanatine büsbütün bağlanmakta aramıştır, Böylece, kıymetli ressam, çalışmalarına devam etmiş, dünya sanat merkezi olan Pariste elde ettiği tecrübeye, bilhassa Karagöz motiflerini ilâve etmek suretiyle kendisine bıj' yol aramaya koyulmuştur. Bunların numunelerini "Sanat Dostlan,, nda açılan sergide göreceğiz.
Sergide, merhum zevcesinin yağb boya bir de portresi vardır.
Aynı sergide Avni Arbaş'ın Parise gitmeden eyvel yaptığı eserler de teşhir edilecektir. Bu itibarla, sergi, ressamın iki devreye ait mahsullerini göstererek mukayeseye imkân da verecektir.
Her gün saat 17 den itibaren açık bulunacak sergi on beş gün devam edecektir.
Serginin açılmasını müteakip "Sanat Dosttan Cemiyeti., nrte saat 19 da bir piyano resitali tertip edilmiştir.
I
T I N t Î8TÂNST7İ
t Şubıt 1980
Bir Türk Masalı:
■ ■ 1 a
ÇOCUK
7
MARİFETLİ SAAT
t
bir
kopağı-
Mr idiz
İHdâü/dr
u
hâftoyı, günü de
T İKBAL AO
NLÜ müzisyen Rossini,
gün kahvede oturuyordu. Bir aralık vaktini öğrenmek istç-aç-
Bir bir da-ya-
d(. Saatini çıkardı, kapağım açar mas gayfit güzel bir Ses işitildi, iki masa lldrfrte oturan yağlıca zat, bu .Mel hayretle dinledi ve yanamiyarak kalkıp Rossini'nin
nına gfildi, Konuşmaya başlâdllar:
— Ne kadar giltel saatini» var!
“Durup
ÎJ N r T M A K
BzhOfiı Ğhgür'üH mendilini
Mr kOŞfifiinâfi buldu. Onâ:
— Ntçfs, diyfi sordu, m fin diline bir düfiütiı atknf
— Mektubunu postaya atmayı u-nutrâamam için bunu anneHı yeptır-
İR varmış, bir yokmuş. Evvel zaman İçinde, kalbur saman içinde bir ana babanın Vural İle Menai adında, biri oğlan, öteki de kız, iki çocuğu varmış.
Vural ile Meral, çok uslu, İyi yürekli. söz dinler çocuklarmış. Anneleri ile babaları onları çok sever, çocuklarının her İsteklerini yerine getirirlermiş.
Bir gün, çocukların annesi hastalanmış. Uzun zaman hasta yattıktan sonra lyjleşememlş, ölmüş. Zavallı Vural İle Meral, günlerce ağlamışlar. Annelerini unutama-m işi ar. Hiç anne unutulur muî
Aylar ayları, yıllar yılları kovalamış. çocuklar büyümüşler. Vural altı yaşına, Meral do yedi yaşına girmiş. Babaları da, çocukla-ra baksın, evi İdare etsin diye bir kadınla evlenmiş.
üvey snne, daha geldiği gün Vural ile Morali dövmeye, onları hırpalamaya başlamış. Çünkü çok fena kalbi! bir kadınmış. Çocuklara yemeklerini zamanında yedirmiyor. çamaşırlarını yıkamıyor, söküklerini dikmiyor, onlara harçlık vermiyor, yemiş aimıyormuş.
Bir gün, üvey anne, Vural ile
Meral’e:
— Haydi kalkın, demiş, sizi gezmeğe götüreceğim.
Çocuklar, annemiz artık değişti, biri sevmeye başladı, diye keyif-lenmlşler. Hemen hazırlanmışlar.
Sokağa çıktıkları zaman, kadın, bunları okşamaya, sevmeye, onlara güler yüzle bakarak tatlı sözler söylemeye başlamış. Yürüye yürü-ye ormana girmişler. Gitmişler, gitmişler, gitmişler.. Çok sık ağaçlıklı bir yere geldikleri zaman, kadın, çocuklara demiş kİ:
— Biz şuradan yi m*.
Vural ne oturarak üvey lemeye başlamışlar, beklemişler. Ne gelen var, ne giden., Nihayet karanlık basmış. Çocuklar anlamışlar ki, anneleri kendilerini ormanda bırakmak boyjo yaptı. Bunun üzerine yunlarını büküp düşünmeye başlamışlar. Çok geçmeden Vural'ın uykusu gelmiş. Ablasının dizine yatarak uyumaya başlamış.
Gece yarısına doğru Vural yanmış. Korkudan ve uykusuzluktan çok lasından yerinden aramaya
burada bekleyiniz, biraz au
içeyim do
Ben gele-
A • 4
BİKAjE TAZİM?
ile Meral,
bir ağacın dibi-annelerinl bek-Beklemişler.
için bo-
u-
bitkin bir halde olan ab-su İstemiş. Her İkisi de kalkarak, ay ışığında su koyulmuşlar. Ne kadar
Hediyeli
Sen giderim o gider, Metelik kadar iz eder
L-__________________ — -
Yukardakl bilmecemizi doğru çözenler arasında 10 kişiye muhtelif hediyeler verilecektir. 1 — Birinciye bir dolma kalem. 2 — İkinciye "Doğan Kardeş” dergleinin yıllık abonesi, 3 Üncüden 10 uncuya kadar muhtelif kitaplar hediye edilecektir. Yukardaki bilmecenin ne olduğunu çözenler, aşağıdaki kuponla birlikte açık ve oku-
Hicri
B. Âhir
20
1950
ŞUBAT
8
Türk ordularını salara götüren Başkomutan
Bunlnrı, tarı» akıgı içinde
Anlatan: TEZEL AMCA aradılarsa da hiç bir tarafta su bulamamışlar. Nihayet bir geyiğin ayak izlerine rastlamışlar. Bu izlerin içinde azıcık azıcık su görmüşler, Vural hemen yere eğilerek bu küçücük çukurlardaki suları içmeye başlamış.
Meral bir do bakmış kİ» kardeşi Vural geyik oluvermiş.. Geyik Vural başlamış boynuzlarını sağa sola çovirmeye. Sonra da incecik a-yakları üzerinde zıplaya zıplaya koşup ortadan kaybolmuş.
Meral oracıkta kala kalınca başlamış ağlamaya.. Ağlaya ağlaya sabahı etmiş. Sabahleyin karnı iyice acıkmış. Etrafına bakınırken bir dal üzerinde bir kuş yuvası gözüne ilişmiş. Orada iki yumurta bulmuş. Alıp kırarak içmiş. İçer içmez o da bir kuş oluvermez mit Başlamış uçmaya.. Uça uça or-mında geyik kardeşini aramaya koyulmuş.
Bir su kenarında kardeşi geyiği görmüş. Hemen alçalarak onun boynuzuna konmuş. Tam kardeşine kendini tanıtmak için bir şeyler cıvıldamaya hazırlanırken “BumL. diye bir tüfek patlamaz mı? Geyikle kuş yaralanarak yere yuvarlanmışlar.
Biraz sonra yanlarına koşa koşa bir avcı gelmiş. Meğer bu avcı Vural İle Meralin babası imiş. Geyik» İnler gibi:
— Babacığım, ben Vural’ım, kıyma bana, kıyma bana! demiş.
Arkasından kus da:
— Ben de Meralim babacığım, kıyma bana, kıyma banal diye yalvarmış.
Birdenbire şaşkına dönen babaları:
— Peki no oldu size böyle, çabuk söyleyin, demiş.
Meral:
— Hain annemiz bizi ormanda bıraktı, demiş, biz de geyik kuş olduk. Kurtar bizi, kurtar zi...
Adamcağız hemen dereden alarak bunların üzerine serpmiş. O anda geyikle kuş kaybolmuş. Yerlerine Vural İle Meral gelmiş. Koşup babalarının boynuna sarılmışlar. Sonra başlarına gelenleri anlatmışlar.
Adam, karısının çocuklara fenalık yaptığını anlayınca, doğruca eve dönüp onu hemen başından atmış. memleketten do uzaklaştırmış.
Vural evlerine günden lar.
Onlar lım kerevetine.
— Evet. Bu saati bana PranSa Kiralı hediye fitti. Altı yıldır bir dakika no göri kaldığiııı ne dfi ilfiri gittiğini görmfidim. Şaât başlâfiPdâ, çeyrek dakikalarda, buçuklarda daima benim Mr bddMthih İlk kidmıni çalar. Bundan başka rnılkfirnmel bir takmmdir. Yılı, göstfirir.
— Bu kıymetli başka marifetleri
dururken on bin d fi. fena
9
— Peki, mektubu postaya atfm »kı Mri ♦
— AfmMtm. Çünkü ânMtn mtMu* bunu bana vermeyi unuttu.
KmALTN TÖRGÖtLÜLtâC
1360
Çarşamba
Tekit
Veeetl
Güneş 7.03 1.30
Ö»1. 12.28 6.54
ikindi 15.16 9.42
Akşam 17.34 12 00
Taun 19.07 1.38
îm.ftJc 5.21 11.31
ve bi-
su
ile Meral babalarına ve yeniden •kavuşmuşlar. O sonra hep mesut yaşamış-
ermiş muradına, biz çıka-
bilmece
nakli olarak yazacakları adroslerini bir mektupla şubat sonuna kadar gazetemiz adresine göndermelidirler. Zarfların bir köşesine (Çocuk sayfası) kaydı konulmalıdır. Şubatın son gününden sonra gelen mektuplar kabul •dilmıyecektir. Hediye kazananların İlimlerini 1 mart çarşamba günkü Çocuk Sayfasında bulacaksınız. Hepinize şanı dileriz.
yeni İstanbul
oaattN her höldfi dö Vfirdır.
Saatimi çok (y( b(-
— Zânnfitmem.
lirthı.
— Ben aksi kanaatteyim, Saatinizin başka marifetleri olduğunu dûâ idpaf edfibili^m.
— Peki, öyleyse
Dediğinizi ispat ederseniz beu saati vereceğim. Edemezseniz hm liranızı alırım.
kat içindin lira kazanmak hiç değil. Şu dünya yüzünde ne var!,, diye düğündü.
Yabancı adam saati aldı,
m açtı, âdi bir süse benziym bir yuvarlağı çevirdi. Altindön Rossini'nin gayet güzel bir portresi çıktı. Arkasından da yarim kalan bestenin devamı iğitildi,
POssini hayretler içinde kalmıştı.
Teessürle:
— Ne yapalım, bahsi kaybettim, Saatim Sisindir, dedi. Sönra da '‘Bari b6ni meraktan kurtarın. Bu iki şeyin sırrını nasıl keşfettinizf„ diye sordu.
bah,f ftrfUm.
OH
— Affli/ hay, kabul!
Bu edvnp, Roesini’yi şaşırttı.
Yabancı verdi;
— Pfik saati eke
âdâm, gülerek şu cevabı
MJ(t Kırdın emriyle bu yapan benim/
M. BAŞAR
Pir kirdi, (IO filik bir yerdet yapayalnız, avienmeye Pir u^vrum-
da bir dağ keçisi Öldürdü. Havvapıu vurulduğunu gören hır köylü çocuğu, uçuruma inmfiyi ve öldürülen hayvanı ona getirmeyi teklif etti.
Kirci :
— Pekâlâ, »fini bekliyorum! dedi,
Çficuk:
— Peki, orAyö gidersem bana ne vereceksiniz t dfiâi.
— Ne istersin bakayım f
— Pir llrö vfi yemeğinizin yartmm. • — Pekâlâ, bunları 4666 vfiresefitm!
Çofiuk, uçuruma kelöyfia. indi vd 66 ğ fceçiâi ile dönüp fi fildi. Yükünü, ytrc köydü. Kiralın yânına oturdu; »ÖZ veril fin y fim fiği beklemeye başladı, Kirtil, önöe verdi: sonra da onu ikiye ayırdı.
Çocuğun yiiZÜ
almıçtı. Kirdi ona büyük vfi fiiyfih bir dilim ekmek ilfi bir Afi fiifimie fifiğfin-dan ibaret olfin hakkım fi«tt(#4 «-mam o, ayağa kalktı, surtmı hiddetle kirala döndürdü ve ona, uzfiklAfitrkfiu:
— Pisi çok zengin bir intan Mwue-diyordum, dedi, görüyorum kî, benim kddar
t’Adeftiği Urâv(
üfiUntfiHl Mr hai
MdMmınMrwıuM4immmımmMwMi
fakirsiniz.
ZAJtAftSIZ «Ut OC genç fctmsorvafuvar’K p*r-İlk onda, mamlekeHM çek ta-
z 7 ■
/*•/ / Z L
' u 1 a
Bu kadar çok parayı naâıl kazanıyorsun?
—/ - •
— Eh bu cetvel sayesinde hakkımız birbirine geçmiyecek.
— Bir kaç tAne posta güvercinim var. Sabahlan iatıyorum akşamlan geri geliyorlar.
•r-, «ar
Bunları biliyor musunuz ?
Atlar nasıl uyur •
Atlar, pek ender yatarak uyurlar. Çünkü ağırlıkları hem adilerini ağrıtır, hem de nefes almalarını güçleştirir. At. eğer uzanmış vaziyette yatıyorsa, uykusu pek hafif olur ve gözleri yan açıktır.
Atın mafsalları, adaleleri tarafından iyice kenetlenmiş olduğu için hayvan ancak ayakta derin bir uykuya dalar ve rahatça uyuyabilir.
Bir mifili. nmmifi müeifiyenlarinden birine filde-rek, kendisine bzel dereler vermesi için ricada bulundu. Müeifiyen, hu fakir ve eayıf fifinç kim »öyle Mr dinledikten aaars sordu:
— Kızım, bugüne kadar hayahmm nasıl kazandım» t
Genç hız :
— Sokakta çiçek satarak, diyfi e(r vap verdi.
— Pekâlâ yavrum, ei» e ififi devam ederseniz daha çok muvaffak filabi-lirsiniz. Haydi dönünüz de Çiçek buketlerinizi »atmaya devam ediniz!
Aradan yıllar geçti. Genç kız çak tanınmıg bir müzisyen oldu. Bir gün, aklına* yanltfi dügünmüfi olan o ünlü müzisyenden zararm» bir öç almak geldi. Salon, dinleyicilerle dolu idi. KönecHni yeni bitirmişti. Çok alkış-landv Bir çok rıldı. Nihayet, kıt, o zaman, çekleri koydu, önünde
ve :
dtffilar »ahntyt çağ-jırrde ittrfi. Uta.
»fytrcîterin attıjı fi’ tafka**ın iftriaiaa
gemfi
Ünlü müzisyene doğru koptu; büyük bir »Aygı ile diz çöktü
Okyanuslarda altın var mi ?
Okyanuslarda o kadar çok altın vardır ki, küremizde yaşayan iki milyar insandan beherine bir milyon liralık altın verilse | yine artar. Fakat, bu altınları elde etmek için yapılacak işlerin masrafı, masraflı
elde edilecek altınlardan çok daha fazla olacağından bu işten vazgeçilmiştir.
Odalarımız nasıl tozlanıyor ?
dıvarları arasında bir derecelik bir hararet Nitekim temas edince
Oda
odanın tozlanmasına ve kirlenmesine yeter, durumu da boyledir. Soğuk bir dolar.
Hangi hayvanın
Şimdiye kadar en pahalı
yüzeye
sütü en
satılan
pahalıdır ?
süt, Amerikan
derişmesi, tırnakların uçlan tozla
Kolombiya Üniversitesinde deneyler için bulundurulan sıçanların sütüdür. Bu farelerden elde edilen bir litre süt 10.000 dolara satılmıştır. Çünkü bilginler, bu sütün içinde kanser hastalığının mikrobunu ayırmaya çalışıyorlar.
— Srti/m üstadım, d^di. gdriıyorsu-HM» ki, »filM tutuviruiM
ve çiçek »atıyorum. >«»((•« çiçek «at.H «l(r wh*ihi*F
GÜLMÜŞ :
Kiiçiik Ayhan afUyarek «hh»»İw4h yanma «okuMu.* * *
A m nesi:
— .Ve var yavrum, niye ağlıyorsun, diye sordu.
Ayhan:»
— Kabam yuk&rda duvar» resimler asarken, kazara eline çekici vurdu, canım yaktı, dıyerfik ağloöıamna devam edince annesi: »
— Zarar yok yavrucuğum, kendini üzme, senin gibi büyük çocuklar beyle şeylere sadece gülüp geçer, diyfi-rdk Onu teselliye eehmrkfiu Ayhan mahzun ıhahzun:
— Ben de Öyle yaptım, güldüm de diyfirfik boynunu büktü.
8ÖV-o/An
NmH. hinde önemk dönüm noktaları tw d4r. hin
çek zaman hatırlamayız. Bugün siz» lere kolblarınt.zde her an hasretini duyduğunuz. HüfiH-mik dimağlarınızda yaşattığınız, l er den sonra yıllarca aynı dan gelaeak
Türk çocuklarının da yasatacağı, neve efiğ i Atatürk'e Ait bir Olay^ anlatmak iniıyerum.
Bundan tam yfir-mi seki» yıl Önfie, ^-şuhat-lfifiS de, bugünkü lfiuvvştli, şerefli Türkiyomi-9in çekirdeğini teşkil eden Türkiye Büyük Mittet Meclisi. çok önemli Mr yasayı ^rtışmabZa wW. Bu terhşmaU^, Atatürk'ün Türk Ordularının Baş komut antıfiı görevine ait yası hükmünün uzatılma-
sı konuşunda idi. Bu ay önce bdtün dünyaya karşı atU’O-şan Türk Ordularının Baskamutanlı-fiı (19 görevlendirilen Büyük ve Dâhi Komutan Atatürk, ateşli, tok sesiyle şpylfi hay kırmıştı: "Buraca kadar! Buradan bir karış ileri geçemezsiniz!,,
AtayfirVün bu kükreyişi, kahraman Türk Milletinin vatan sevgisine. badhmfitzhğına karşı duyduğu eşsiz titizliğe olan güveninden ileri geliyordu. Tarihte hiç bir devlet a-damı bağk olduğu vo yönettiği milleti Atatürk kadar tenzy amam ıştır. Atatürk, milletine her alanda inatu-yer ve güveniyordu, İşte bu inan ve güvenledir ki, bugün Ankaranm yakınında elan PelatKya kadar ilerlemek yolunu bulan düşman kuvvetle-rini, dünya sataş tarikinde göriilmi-yen savaş şartlan içinde tem fifi gün fifi gece süren Bakarys Meyden Be-vaşmda yenmiştir. İşte önemli o-tu - m— ( »j !■ torıetr -* (■ • ” (J I m
Nm4KHM altı
loym üzerinden »oman geçmiş bulunuyordu ki, TiPfik Ordularının Başkomutanlığına dfifir oUsn yasanın yeniden usatılmtun ele aknmıştı.
O günlerin Büyük Millet Meelimni teşkil eden milletvekilleri, kakram»An ordularımızın Başkomutanlığı ne Atatürk'ü görevlendirmeyi buldu.
Atatürk, bu farihtau sonra, düşmanı güzel vatammısın topraklarından kesin olarak
savaşları yapacaktır. Ve nihayet 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Ba-vaşiyle düşman ordularını Anad*h&> nun ortoâinda yokederek artıklarını lemirde denize dökecektir.
Gözden kaçabilecek bir olayı, fakat Türk tarihinin belli başlı dönüm noktalarına ön olan önemli bir olayı sislere hatırlat mayı yerinde buldum»
altı aya
yaMm W
ilsyi-uygun
arhJi kutsal kovma
İ«nwt AVCI
e
Urı .*
ŞEHRİMİZ
S
Büyük ve gösel yehrimis) Bir ev içi kadar temiı.
orman, »ela denli. GeHa, görün Meraenis.
KASABAMIZ
Ciei annemlı, babamın, Ytae gnkn kalabamız» öftmttf, dirimli harda Om rtaOMeR haftbyıı.
KÖYÜMÜZ
Sığın v»r, davan var, Dağında elma» kan var. Ba^k yüklü, ck*k yüklü Köyümüzü» ea»n rüzgâr.
Mehmet NeeeM ÖNGAT
- ■ I II ■ ■■■■-■—,
İMt A
Hüseyin, okuldan eve döner dönmez hşmen babammn yanma koşarak:
— Babacığım, dedi, gezlerin kapak ime* «HtMMr misin fi
— Tabii yaı>rvm.
— Öyln imr babacığım, şu okul karnemi imzalanmış!
Resim - îş örnekleri
Size bir küçük masa İle bir oyuncak otomobil baka bunları ra da renkli boyayınız.
resmi veriyoruz. Baka bir kâğıda çiziniz. Son-kalemlerinizle güzelce
1»»^"* H IM»Nir?»VM»^X
HOCASINDAN DA VSTÜN I
Amrndt küçük Ömer» sordu:
— Demek imtihanlarını haşan ile verdin f
— Hem de nasıl!.. Şimdi derslerimi hocadan daha iyi biliyorum.
— Oh! Oh!..
— İnanmıyorsun amd omcacığım, ben üçe geçtim, o hâlâ ikinci sınıfta.
Bilmece Kuponu
Konu
K- ea.nl
26
1865
ıe.ıe
Ezani
a
İSTANBUL CİHETİ
Eminânk:
Haydar (Y. Lâleli) Reyamt Ankara. Eminönü
1. Başdogan. Küçükler. Eeat (Dıvanvdlu) Alemdar.
*zZZ/ZZ>Z(r'XZZ(/zz/z/^Z/
Atatürk İnkılâp Müze »I : Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı Sarayı: Pazarteel-Çar-şarnha • Cumartesi. Saat 13.30-17 Telf. (21090).
.Ayanofya: Pazartesi - Sah • Çarşamba - Perşembe - Cuma • Pazar. SûAt 10 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma -Pazar günleri 13 ten 16 ya kadar.
E»kl ^nrk Ederleri 9ube»l: Çiır-|imba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Telf, (21682).
Türk ve l»lâm Ederleri: Salı— Perşembe - Pazar Saat 13.30-16.30
Dnlmabahçe Deniz Mıizr»l: Cumartesi RHAt 13-17.
Telf. 1812X4..
Belediye Müzesi: varı. Perşembeden run 10-12 ve 14-17.
Tevflk Fikret Aşlyan MÜzcM : Bebek. Perşembeden maada hor gün 10-12 ve 14-17.
İzmir:
Arkeoloji Müzeol (3324) Her gün 9-12. 13.30-17. Cumortesl; 14-17 çıktır.
Pazar
0-18.
Atatürk manda
Bııl-hcr
a-
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakalı Ankara tamir
41908
60536
01
225 L
Beyoğlu 44644 K/tuiH(>y
İstanbul 24222 Uakudar
Ankara 00. İzmir 2222. K. yaka 5055
60*72 60048
9EHİH TİYATROLARI!
Saat 20.30 da.
DRAM KISMI (42157) Tebeşir Dairesi.
BOMEDt KISMI (40409) Hanımlar TorzihaneıL
MUAMMER KARACA OPERETİ: 8.30 da Sizin Sokak.
YENİ SES OPERETİ: lö te ve 8,45 de Dubara.
TAKSİM BELEDİYE PAVYONU; (Tel; 82904) Parlılİ Şantöz Avril.
ANKARA TİYATROLARI:
20 de.
OPERA: Köylü Namuau (1 de). Palyaço (2 perde). Ça
Roso
Saat
per-,.rşAm-ba. Cuma v© Pazar 2 op»ra birden.
B( YÜKTE
ser Geldi.
KUçCKTE
Scapin'in
(10370-40) Bir Koml-
(11160) Antlgon ve Dolapları,
İZMİR
5EHİR TİYA1ROSI (2364) tll.
Ka-
( III E 11
AKIN (80718) 1 — Tarzan Ormanlar Pronal. 2 — Canavar Adam.
Al.KAZAR (12662) 1 — Ormanlar Perini, 2 — Cehennem Yarışı. AR (1-130lı Yanlış Numara.
ATLAK (40835) Karu Ok. (Orijinal).
ÇİÇEK: I - Gizli Emir. 2 — Kıs-kanç Kadın( renkli).
ELHAMRA (43595) lomb,
İN( I 185505) Tulıa, İPEK (44289) Kanı LALE (13595) Beş navar.
SARAY (41656) Tuisa M ATPARK (831431 1
Doğmuştu. 2 — Ya ölüm (Türkçe) , M M ER (4286lı Ebedi ŞARK (4O3MH Kanunsuz. Şehir. ŞIK »43726» I — Kantin Harici.
2 — Korkusuz Şövalye TAKSİM >13191) Uçuruma Doğru. TAN (80740) 1 — Varyete Güzel-
Kristof Ko-
Ok (Türkçe). Parmaklı Ca-
(Renkli 1. — Kalbime Zafer Ya
Dönü»,.
İerl. 2 — Güzellik llAhesi. (‘NAL (49306) 1 — Merhamet. 2 —
Kahraman Kılavuz (Türkçe). TENİ (841.37! 1 — Aşk Buhranları. 2 — Gönüller Kırallçeal.
YILDIZ (42847) Tanca (Casuslar Yuvası).
Tanca
— Bay-
Kıralı.
Hazret!
AI.EMDAK (23683 • 1 — Harrnv
Kumarbazı, 2 — Cani Kaçıyor
AYM t (21917) 1 — Kılıçların Gölgesinde. 2 — Adalet (Türkçe).
AZAK 123642» I — Ormanlar Aslanı 2 — ölüm Dansı.
Ç EMBERI.tTAB (22613) »Casuslar Yuvası»
FER AH t 1 — Kartal. 2 rapa Can Feda.
HALK (21994) 1 — Boka
2 — Çöl Sarkışı.
ISTANIM L (23367) I —
Süleyınanın YÜaÜgÜ, 2 — Vahşi İntikam.
KIm.MET (21904) 1 — Toros Çocuğu. 2 — Kahveci Güzeli. 1
MARMARA ( 238601 Tanra (Casuslar YuVMI) a
MİLLİ (22962» i — Haırov Kumarbazı 2 — Cani Kaçıyor.
Tl KAN (22127) 1 — Ormanlar
HAklmL 2 — ölüm Dansı,
YEN! (Bakırköy 16-126). 1 —
Monte Kriatonun Mirası. 2 — Gökler Senfonisi.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) Kılıçların Gölgelinde,
OPERA (60821) 1 - Büyük Vale, 2 — Ağır Ceza
SÜREYYA I6A682) I — Keven Kulbler. 2 — Vatan Kahramanı.
( SKt'DAR C.HKTl
HALE ‘«TM2I 1 — feellAr KAMI1-gam 2 — Leylinin Kederi (Türk-
Ç«L
ANKARA
ANKARA (23432) Zamane Kızı.
B( İİ K H8U31) Istırap Çocuğu. CEBECİ: Korsanlar.
PARK (11111ı Kadın Severse sİ Ml:K (14072) Dolambaçlı Yollar. «2 — İjâtÜn Üçârkaie.
I L( s (22294» Güzeller ResMIfceçl-di»
bt 8 (14071) Kadın Revâr8e.
YENİ (14040) Haydut Aşkı.
GAR GAZİNOMU: Solara Da Es-psna Revüsü.
İZMİR
ELHAMRA; Haydut Aşkı.
LALE: 1 — Fllipiniar Aslanı. 2 — Tekrar Edilen Sahne.
TAN: 1 — Fillplnlar Aslanı. 2 — Tekrar Edilen Sahne.
TA1 YARE: Leylaklar Açarken. YENİ: 1 — Montekristonun Mirası. 2 — Kadınların Sevgilisi.
KARŞIYAKA CİHETİ
MELEK; 1 — Kanlı Buse. 2 — Görünmlyen Adamın İntikamı.
Sİ'M ER i Aşk Kurbanı.
un bugün
••VESt tlKTANRI I için tâvslye rttigi prorramlnr l
DAHll DEl
Snnt 16,1(1 İstanbul: İstanbul KnniervAtuArı Türk Musikisi terâ Heyet! konseri — 18.16
Ankara: Lalo, İspanyol senfonisi (PL). — 20.85 AnkAra: Tarihi Türk müziği. — 21.45 la-tanbul: Operada bir saat.
HA Kİ(. I r
10.80 Londra: Londra Filarmoni orkestrası konseri. Idara •-den; B«»il Cameron,
18.45 türküler
Tt‘RK MÜZİĞİ:
Saat: lî.30 Ankara: Şarkılar.
18.15 İstanbul: Şarkılar ve türküler (Pl.). — 13.45 Ankara: Hafif şarkılar (PL). — 13.50 İstanbul: Şarkılar ve türküler. — |8.6o Ankara : Şarkılar. İatanhul: Şarkı ve
(Pl ı. — 18.20 İstanbul: Kor.aer-vatuvar Türk mualkiai İcra heyeti konseri. — ?0.(M) Ankara: Halk türküleri. — 20.35 Ankara: Tarihi Türk müziği. — 21.15 tatanbuj: Şarki ve türküler, — 22.âo Ankura: Saz eserleri. —
KLASİK BATI M İ Zlf.l:
Saat ; 8.18 LnrtdrA : DlnlSyUl la-tekleri. — 13.36 İstanbul: Ope-
ralardan ork»atra elerleri (PL).
— 18.15 Londra: Clmeross.’nın “Oİ8İİ Evlenme,, adlı operasından parçalar. — 19.10 Ankara: Lalo. Senfoni İspanyol (PL>. — 10.60 İstanbul: Piyano soloları lAach) (PL), Çalan; Edwln Flschar. — 10.80 Londra: Londra Filarmoni orkestrası konss-rL — 10.45 İstanbul: Dinleyici İstekleri (klAsik halı m(lsltl).
— 11.30 Ankara: Flüt soloları
— 11.45 Istanbul: Operada bir saat,
Mosârt, (Coai Fsntutte).
RAT! Mt'ZİGh
7.8i Ankara: Hafif üver-(Fi.). — a.eo Ankara: Ma-
18.30 Ankara: öğle Gaıetâei. 20.18 Ankara: Radyo Gaıotoel. "Ameplkaeı» ieslMı Stat (18, 14 ve İt mdtre).
Leadra Radjreae: Saat
11.48 ve 33.66 (H.tl; 24.M; ve 49.41 metro).
7.18:
31.31
HAFİF Saat: türler val müzikleri (PL). — 8.8* Ankara: Hafif müalk (PL). —
13.15 Ankara: Salon orkeetra-ları çalıyor (F»l ). — il.H İstanbul: Çeşitli hafif müalk (Pl.).— 10.13 tstanbul: Radyo salon orkestrası konseri. — 16.45 İstanbul: Dlnleylol İstekleri - hafif batı müziği. — 31.50 Ankarâ: Ailen Roth orkestrası (PI ). — 31.18 Ankara; Varyete müligi (Pl.). — İt.18 Londra: Hafif müalk. — 18.15 İstanbul: Hafif gece müzifri (Pl.).
DANS M CzlGlt
Saat: ı.oa Londra: Cas kulübü (30 dâklkaı, — 8.18 Ankara:
Normsn Cloutier (irkesr.rası ı Pl) 14.45 İstanbul (PL), — 15.15 Londra: Jack Bimpson ve s»kâ-tetl (15 (laklks), — 16.66 İstanbul (PL). — 18,15 Londra: Dans mÜZİgi (46 dakika), — IMS Ankara; Vincent Lopex orkestrası (Pl.). — 28.00 İstanbul (Fİ,),
HIM M PROGRAMLAR: hftnıumn ;
18.80 Ankara: Çiftçilerle haşhaşa — 19.45 Ankara: Maliye Bakanlığı adına. — 11.15 Ankara : Gezi notları. —*11.66 Ankara: B.M.M. aââıi.
Müzik:
14.30 İstanbul: Serbest Saat.. —«
21.30 Londra: Tenor Dnnald Peers programı tvâryeu orkestrası İle».
Tl Rkc E HABERLER
Ankara ve iatanhul Radonları:
Saat: 7.45; 1300; 1906. «.45.
DtKKATı Hava muhâlâfetiylo seferlerde degifiidifc olabilir.
GELECEK
10.80
12.80
18.20
10.M
OLAN CÇAMLA1
ByttF:
EyUpeultan.
Aetlktaaı Süleyman Reaep, Tramvay e.
Her kelimeye yeni bir harf ka-tılmaeiyle diğerin» geçilecektir» (Harfler lira değiştirebilir).
1
Bâyeglaı
Gündş, Dâire tramvay D. IBS Rarunak, Yenişehir M* MâHet. Talimhane Aydede C. Bankalar, Okçu Mun C. Necdet.’ Kurtuluş C. lö» Çuâukçu. Bulgar çarşılı 84. Halıcıntlu. Ha»k*v.
Teni Turan, Kasımpaşa.
2
a
4
6
DM.T.
D.M.T.
D.M.T.
karadan.
P.A.A. (Amerikan) NaW-Törk. Gander, Londra.leı-ten, Irükaelden.
OLAN CÇAKLAJt
(İtalya) Atina, Re*
GİDECEK
(Türk) (Türk) (Türk)
An karadan, tamirden.
Adana, An-
6 T
l.A.L maya, n h r latya dana, îakenderuna.
C. T. (Kıbrıs) köşeye.
D. H.Y D H T P.A.A Kâraşi, Rângkok, Hongkon^.
GELECEK OLAN EKSPREBLRR 8 36 Ankara.
• •
GİDECEK OLAN EtftprtEftl Et
18.10 Ankara Ekspresi.
GELECEK OLAN VAPURLA*
6.36 n no 11.30
15.35
İT.—
I.
9.-
10.—
11 20
13 56
31 40
(Türk) Ankara, Mâ-
. Elâ.|i£, D. Bakır. A-
Fâtih:
İbrahim Balmumcu, Şehzade.
Eiya Nuri. Aksaray.
Ssmatyg. Bamâtya.
. Nazım Malkoç.. Şehremini. GÜndogdu, Karagümrük .
Gülaeren, Fener.
Atina. Lef-
(Türk) ıTilrkı (Amerikan)
Dslhl,
tanır».
Ankara ve. bam. Kalküta,
l'etetıâar:
Ahmedlye.
Kadıköy :
Kadıköy.
Fenşrvölu.
Erenköy.
A Cafer (Eeâtaneeh
Rnvbeliaâa: Halk.
Kenya ıBandırmadan). Adsna (D.G. Akdenizden) TrsbsOn (tamirden).
Sus (Mudanyadan). Aksu (Hopadan).
GİDECEK OLAN VAPURLAR
5.— Dumiupınsr (KtraâSıUae). 0.— Sasıt-jr Ll.— Etrüek 18— Mersin 20.— Konya
(Ayvalığa). ( Iamire). »lmmza).
t Bandırmaya).
ANKA*A
Numune (18886)
Sağlık (2M86) Sakarya ( 13221)
• •
tEMt*
Saflık. Alsancak. Sıhhat Kemeraltı.
G. Tah. Yalılar,
yreddın, Basmahans.
fkı^eşmehk. E(Jref>aRu
Kemeraltı.
— Eakİ Sümer şehirlerinden biri.
— Avusturvada bir nehir.
— Usakşarkta bir nehir.
— Relçikada bir şehir.
— Anadolunun en cenup noktası.
— Balkan devletlerinden biri.
— Bir Uıakşark memleketi.
Dt'Nllü BULMACANIN HALLİ Soldan tağaı
1 — Konak.
5 — Set.
8 — En.
9 — Risale.
11 — Sarıyer.
12 — Ege.
14 — Alem.
18 — Kala.
17 — Abak.
11 — Lüle.
21 — Ant.
22 — Telefon.
24 — Otökar.
25 — SI.
26 — Naz.
27 — Lokum.
Tubandan aşâtrpa.
1 — Kepek.
2 — Ori.
3 — Ara.
4 — Kira.
5 — Saveban
6 — Eleman.
7 — Ter.
10 — Sıla.
11 — Sellülos.
13 — Galeta.
16 — Elek.
18 — Kılım.
20 — Efsl.
22 — Ton.
23 — Oro-
26 — Su.
Sayfa 6
YENİ İSTANBUL
8 Şubat 1950
SAHİPLERİNE
COMMER KAPTIKAÇTI
Fabrikasının Corticon
Hudson 1947
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
GÖZ HEKİMİ
GAZETE
Malzeme Alım Şubesinden
Miktarı
Tarihi
Saati
Yukarıda
cins ve miktarı yazılı malzeme
pazarlıkta satın
alınacaktır
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutuları ısrarla isteyiniz
25 yıldan beri muvaffakiyetle imal edilmekte olan
karoserini göstermektedir
KREFELD
UERDINGEN
ile beraber çalışmaktadır
Taylan■ Etker, İstanbul-Galata, Tabir Han 31'33
CortiroD Cortinon
Cortiron
Resimde görülen otobüs, 33 oturma ve 17 ayakta durma yeri olan ve Krupp şasisi üzerine kurulmuş çelik bir
Gücenme
parası
hale Günü
Telefon
4İ398
Cuma
Salı
İstanbul - Pire Napoli
Marsilya Cenova
KEKEMELERE: Kekemelik bu sus! bir metotla ıslah olunur Faz la tafsLlât için: Bayan A. Narter Şişil, posta kutusu No. 32 ye mektupla müracaat
Radyolu kaloriferli az kullanılmış İyi vaziyette lüks tak-61 müsait fiyatla acele 6atı İlktir. îş saatlerinde 29266 ya telefon
U
YOMTOV BAHAR LİMÎTED Ortaklığımızın 28/12/949 tarihli ortaklar karariyle feshine karar verilmiş bulunmakla şirketten alacaklı bulunanların işbu ilân tarihinden itibaren (1) sene müddet zarfında bilmüracaa hukuklarını ispat etmeleri lü-zumu Ticaret Kanununun 445 inci maddesine tevfikan ilân o-lunur.
Pazarlık
Şubesindeki Komisyonda yapılacaktır
ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
Hali tasfiyede Yomtov Bahar Limited Ortaklığı Tasfiye memuru Hayim Ovadia, Taksim Valide Çeşme, Feridiye sokak No. 82/2
Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paraları ve kanuni vesaike birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (1613)
Çok sağlam, işletme ekonomisine çok uygun, ağırlık itibariyle hafif ve teçhizat bakımından da mükemmeldir.
Henschel şasilerine mahsus otobüsler, her nevi otobüs ve remork imal edilmektedir.
Dizel ve benzin otobüsleri
İstanbul İn*'» Pi,p limasol Beyrut İskenderiye Napoli Marsilya Cenov’
Düsseldorf ve Uerdingen’deki fabrikalarımızda :
■ İKRAMİYEYE GIRIS ŞARTLARINI BANKALARIMIZDAN ÖĞRENİNİZ1 10 MART, 15 MAYIS ÇEKİLİŞLERİNDE YALNIZ PARA İKRAMİYELERİ, 30 HAZİRAN. 31 TEMMUZ, 29 AĞUSTOS. 30 EYLÜL, 28 EKİM, 30 ARALIK ÇEKİLİŞLERİNDE İSE BAZILARINDA İKİŞER EV OLMAK ÜZERE HEM EV, HEM PARA İKRAMİYELERİ VARDIR.
luu. ıcnınımtmM:nr.nnaıtnmrnrwmt:rnrtnnBmr.:nn:mıTmnT^m:înnînwTOnımıınnnm!nrınnrTO^^
İstanbul ve Ankarada Kömür Satış ve Tevzi Müessesesinin depolarında kâfi miktarda Linyit mevcut bulunmaktadır. Her vatandaş istediği kadar Linyit’i serbestçe alabilir. Piyasada Linyit bulunmadığı yolundaki menfi ve yersiz propagandaya inanmayınız, bu ucuz ve bol yakıt vasıtasından faydalanınız.
VATANDAŞ!
Dr. HAFIZ CEMAL LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı
Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar tstanbul Divanyolu No. 10L
hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme APT*
T. C. ZİRAAT BANKASI
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI^ 1950 YILI İKRAMiYELERİâ®*^^
Aydın
Beyoğlu Parmakkapı, imam sokağı No, 2. Tel: $1553
•‘Yen* htonbvl” Atclyen
Dr Murad Ranır
SIYASI İKTİSADİ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜN LITE GAZETE!
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ
Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdare eden : SACİT ÖGET
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMÎTED ŞİRKETİ MATBAAST
FARUK A. SÜNTER
“Yenijîlonbul" Afelytjl
ııvmiNiMitnıumumMmMautnııiımiKUiMtMHimıttn
DENİZYOLLARI
Akdem ide Tıirk gemileriyle , şey edin! edimi
o^u Güney Akdeniz Hath
Liste üzerine 210 kilo 670 M 1765 Metre - 330 kilo
nam ve hesaba” 10 Adet 85 lık 200 Metre
425 ”
Surreenale Hormonları Mg. 4 Anıp.
Mff. 4 Amp.
Mg. 4 Amp.
gelmiş ve eczahanclere dağıtılmıştır.
Kimya ve Ecza Maddeleri T. L, Ş.
Türkiye umum İstanbul
mümessili f acentesi
emal Kale Kenan Ece
Taksim - Tarlabaşı Caddesi No. 72 tSTıANBÜL Telgraf
Hamhıll - tstanbul
İAŞ-DİŞ ve ROMATİZMA AĞRILARINA KARŞI
Freze bıçağı
30 adet galvanizli saç
100 adet çinko levha
Yuvarlak kayış "nam ve hesaba
Pirinç levha takriben
Araba muşambası
Keten hortum
Lâstik hortum
İSTANBUL VE ANKARA’DA
8 EV AYRICA 200000 LİRİ EV KAZANAN İSTERSE BEDELİNİ ALABİLİR! ACELE 150 LİRALIK BlR HESAP AÇTIRINIZ! IER 150 LİRA İÇİN AYRI BİR KURA NUMARASI VERİ1ECEKTİR
□
Comments (0)