Temmuz 1950 — Cumartesi.
Sayı 220 — 10 kuruf
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8
Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone î Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tcbİb eden ı HABİB EDİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
tç politika
Partilerin gençleşmek
Yeni İstanbul’un KORE muhabiri bildiriyor
Dünkü Meclis müzakereleri
ihtiyaçları
HALK Partisi Kurultayının toplanması, türlü türlü fikirlerin ileri sürülmesine, tekliflerin yapılmasına fırsat vermiştir. Bunlardan en çok dikkat ve ilgi uyandıranı, hiç şüphesiz, partinin gençleşmek lüzumunu dile getiren tezdir. Halk Partisi, 27 yıllık İktidar hayatında, gerçekten ihtiyarlamış, yorulmuş, yıpranmış bir parti midir? Yaşını başını almış parti İleri gelenlerinin çekilerek, bütün politika İşlerini yalnız gençlere bırakmakla gençleşmek mümkün mü. dür? Bu fikrin taraflı ve tarafsız Türk Basınında yer bulması, gelişigüzel bir tesadüfle lxah olunamaz.
Gençlerin teşkilât başına getirilmesiyle partilerin gençlcşebllecekle-rlne inananlar yalnız bizde değil, dünyanın her memleketinde çoktur. Biz hu görüşte olanları büsbütün haksız bulmadığımızı hemen söylemek İsteriz- Parti, iş başında bulunanlardan büyük ölçüde faaliyet bekllyen bir teşkilâttır. Onun temsil ettiği kanaatlere bağlananlar ne kadar dinamik olurlarsa, başarılara erişmek bakımından, teşkilât da o kadar gürbüzleşir. Fakat parti faaliyeti yalnız bundan İbaret değildir. Onun bir de geçekten büyük tecrübeler istiyen güdüm tarafı vardır ve sırasında, e-hemıniyetçe ötekinden çok daha üstündür. Tecrübe ise, politika hayatında pişmekle, onun hadiseleri arasında yuğrıılnıakla, daha doğrusu, zamanla elde edlltr. Burada politika şahsiyetinin irfanına, kültürüne de gereken payı ayırmak lâzımdır. Şahsiyet diye bellediğimiz İnsan, güdüm Vasıflarından mahrum ise, politika hayatının uzunluğu tecrübe bakımından elbette bir ölçü teşkil edemez.
Partinin gençleşmesi konusunda da -dâva başka türlü değildir. Partiler, yalnız genç politika .şahsiyetleriyle gençleşebilirler. Politika hayatında gençlik sözüne böyle bir mâna vermek daha doğrudur. Çünkü, gençlik yaşa göre değil, fikirlere ve kanaatlere göre düşünülmelidir. Hayatta öyle gençlerle karşılaşırız kİ, geri fikirleriyle, insanda inat tesiri bırakan maııtıklariyle bizde hudutsuz hayretler uyandırırlar. Buna karşı İleri görüşleriy le bir çok gençleri fersah fersah aşan yaşlılar da vardır. O halde gençleşmek İstiyen partilerin ölçüleri ne olmalıdır? Gençleşmek dâvasından bahsederken böyle bir soru İle karşılaşmamak mümkün müdür?
Partilerin gençleştirilmesinde aranılan en ehemmiyetli amaç; yaştan ziyade olgun ve sağlam bir politika neslinin yetiştirilmesidir. Partiler» ö-teden beri, yalnız hıı maksatla gençleştirme işini ön plâna almışlardır. Nesilsiz katmak istemiyen partiler i-çln bundan başka bir yol da yoktur. Yurdumuzdaki parti hayatı henüz başlangıçlarındadır ve bu yüzden aksak noktalarımızın sayen oldukça boldur. Politikada gençleştirme dâvasına dalıa büyükçe bir pay ayrılmamış olması, belki de, bununla doğrudan doğruya ilgilidir. Fakat biliyoruz kİ, hangi ülkede politika hayatı başlamışsa, orada mutlaka, genç bir politika nesli yetiştirmek dâvası da hemen belirmiştir. Biz, İttihat ve Tekrakkl zamanında olduğu gibi, Cumhuriyet zamanında da bu ihtiyacın duyulduğunu, hatlâ az çok münakaşalara yol açtığım biliyoruz. Anlaşılım.van bir $ey varsa o da genç bir politika nesil yetiştirmek maksadlyle bir zamanlar girişilmiş olan tek tük teşebbüslerden hemen vazgeçilmiş olmasıdır. Buna yerinde bir sebep aramak lâğım gelirse şef ve otorite prensip! ü-ğerinde ehemmiyetle durmak ihtiyacı kendiliğinden belirir. Böyle Ortaçağım»! ye yanlış bir idare anlayışı; politika hayatımıza sokulmak imkânını bulamamış olsaydı, İstediğimiz genç politika neslini yetiştirmek konusunda çoktan büyük adımlar atılmış olurdu. Ne kadar yazık ki, uzun | frilların tecrübeleri, çok yakın zamanlara değin, diriltecek daha geniş bir yeşlllk bulamıyan bir çöl ırmağı gibi, hiçliğin ortasında eriyip gitmiştir, Millet hesabına kazanılan tecrübeler, mutlaka, milletin ve onu geleceklere ulaştıran nesillerin malı olmalıdır. Olgun bir politika neslinin bırakabileceği en büyük miras, eserlerinden ziyade, tecrübe mirasıdır.
Demokrasilerde şahsiyet tekelciliği yoktur. Millet, aradığı zaman, karşısında yalnız tek bir şahsiyet değil, şahsiyetler bulmalıdır. Ve ancak böyle bir imkân, oıııı şahsiyeti sanem-leştirmek, onun önünde diz çökmek ihtiyacından kurtarabilir. Biz şahsiyet kıtlığını 1908 inkılâbında olduğu gibi, daha sonraki değişmelerde de bütün acil iğiyle duymuşuzdur. Bizde politika şahsiyeti, tıpkı ortaçağ ustası gibi, mesleğinin sırrını çırağına bile söylemeden gözlerini yumar, gider ve hıı yüzden tecrübe tecrübeyi tamamllyamaz. Bizde sağlam bir politika geleneğinin yerleşmemiş oluşu, bu durumla büyük ölçüde ilgilidir.
Genç politika nesillerinin hazırlanması, yetiştirilmesi yalnız partilerimiz için değil, aynı zamanda milli politika hayatımız için de son derecede ehemmiyetlidir. Bu dâvayı en iyi bir şekilde çozınek, ancak, bütün İhtiyaçları kuraklıyan bir program hazırlamakla mümkündür. Burada şıınıı belirtmek İsteriz kİ, bir çok yabancı memleketlerde partilerin kendi hatip okulları bile vardır. Bundan da bir politika nesil yetiştirmenin ne geniş ve sezgili bir hazırlığa lüzum gösterdiği anlaşılır. Fakat bütün bu nesil hazırlıkları yanında partilerin asıl gençlikleri, dinamik kudretleri progranjlarındadır. Bir imrtl hâdiseleri ne kadar çağına göre düşünür. çağına göre anlar ve çağına göre değerlendirirse o kadar gençtir. Ve yalnız parti ruhu; aradığımız miz, ümitlerimizi politika neslinin bahtı var kılavuzu olabilir.
---------------------------------
Amerikada münteşir “New-Y’ork Herald Tribüne” ile gazetemizin. Kore harbi başlar başlamaz, harekâtı mahallinde takip etmek üzere müştereken göndermiş oldukları muhabirleri Mar-gııerite Higgins ve Honıer Bigart bildiriyorlar.
I
J
Her hakkı mahfuzdur.
geldiğimiz kadar çabuk gidecek değiliz!”
Kore'ye
CEPHEDEKİ AMERİKAN KUVVETLERİNİN MÜHİM KISMINI 19 YAŞINDAN AŞAĞI GENÇLER TEŞKİL EDİYOR
Korelilerin en çok sordukları sual : “Bize ne zaman tank getireceksiniz ?”
( Yeni İstanbul’un harp muhabiri Marguerite Higgins, Cenup Kore cephesinden bildiriyor):
Bu telgrafı Kore cephesinden gönderiyorum. Birkaç günden beri, 38 inci arz dairesinde Amerikan askerleri Şimalî Kore askerleriyle çarpışıyorlar. Sabahtan beri meçhul uçakların taarruzu altındayız!
İkinci Dünya Harbi sırasında 7 nci zırhlı birlikleriyle beraber çarpışan Kentucky’li bir çavuşu bu harbin ilk yaralısıdır.
Tepemizde, kurşunî renkte Mustang avcı uçaklarını andıran ve kuyruklarında mavi ve beyaz daireli işaretler taşıyan uçaklar dolaşıyor.
Bugün yapılan hücumlar Amerikan er ve subaylarının faaliyetlerini sekteye uğrattı.
Amerikan karargâhı yanında duran vagonlar şimdi alevler içinde yanıyor.
Taarruzu gözlerimle takip ediyorum. Alevler civarda bulunan bir cephane deposuna sıçradı ve korkunç patlama etrafı sarstı.
Muharebe hattı yakınındaki bir köyün mühim bir kısmı ateşler içinde...
Kucaklarında çocuklariyle kaçışan kadınların bağırışları, top sesleri arasında kayboluyor.
Amerikan cephesi ileri karakolları Şimal Kore kuvvetleri öncülerinin a-mansız hücumları altında yıpranıyor...
İlk çarpışmalar başladığı sırada müfrezesinin başında bulunan Kcn-tucky’li çavuş; cephedeki tahkimatı gezen harp muhabirlerine: “Buraya gelişimiz biraz acele oldu. Fakat gidişimiz hiç de öyle olmıyacak!,. Ve sözlerine şunu ilâve etmeyi madı:
dedi, unut-
böyle genç bir beklediği-bağladığımız genç
M. NERMİ
Belediye, Muhtar ve İhtiyar Heyetleri
Seçim Kanunları dün kabul olundu
Müzakereler
sırasında dil ve din mevzuu
bir hayli münakaşalara sebebiyet verdi
Ankara, 27 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında celse açılır a-çılmaz kürsüye gelen İçişleri Bakanı Rükneddİn Nasuhloğlu köy, belediye ve 11 İdaresi seçimleri kanunu tasarılarının müstaceliyetle görüşülmesini istedi ve isteği kabul edildi. İlk defa belediye seçim kanunu tasarısının müzakeresine başlandı. Söz alan İçişleri Bakanı bu tasarıların ehemmiyetine İşaret ederek bunların, demokrasinin kökleşmesindeki rollerini belirtti. Tasarının heyeti umumiyesi üzerinde konuşan Emrullah Nutku, kütüklerin tanzimi işinin aceleye getirildiğini kaydettikten sonra, kanunlarımızda yer alan öztürkçe kelimelerin meselâ gider, ödenek, kesin, dönem gibi kelimelerin kaldırılmasını istedi. Seyhan Milletvekili Cezmi Türk, müşterek bir eser olduğu her İki partice kabul ve müteaddit vesilelerle ifade edilen Seçim Kanunu üzerinde durdu ve bu kanunun acele hazırlandığı için Türk Milletine lâyık milli bir e-ser olmadığını ifade etti. Hatip, 25 dakika süren konuşmasında kendi seçim bölgesinde umumi seçimler esnasında cereyan eden vakaları anlattı ve seçim kütüklerinin yeni baştan tanzim edilmesi lâzım geldiğini söyli-yerek bu kanunu acele hazırladığından dolayı hükümeti lâüballlikle itham eyledi. İçişleri Bakanı, Ceznıi Türk tarafından ileri sürülen mütalâaya İştirak etmedi ve çok yakında yapılması zarurî olan muhtar, belediye vs il idaresi meclislerinin seçim-
«4*
16,5 milyon dolar borç veriyor
Bu para, liman tesisleri ve hububat istasyonlarına sarfedilecek
♦ Güney Kore’il mülteciler,
"Buraya kaçmak için! gelmedik,', Hücumdan sonra, yaralı bir vaziyette karargâha getirilen çavuş; paramparça olmuş ayağını göstererek: “Mülakatları bırakalım. Amerikaya haber ulaştıralım,, diye inliyordu.
Cephedeki Amerikan kuvvetlerinin mühim bir kısmını 19 yaşından aşağı gençler teşkil etmektedir.
'A
Harp patladığı vakit Kore’de bulunan Amerikalılar Japonyaya dönüyor
Suvon’dan kaçıyorlar
Han nehri kenarında muhabirlerle birlikte hendekte siper alan bir er, arkamıza diişen roketle uçan köprüyü görünce şöyle mırıldandı:
“Allah, Allah, modern silâhlar buralara kadar ne de çabuk yayılmış!,,
Cepheyi dolaşırken birçok “kaçak,, askorlero rastladık. Bu kaçaklar terhis vakitleri geldiği halde, birliklerinden ayrılmayın kaçak olarak Kore harbine İştirak eden askerlerdi.
Bunlar geriye değil, ileriye kaçıyor ve harp etmek istiyorlardı.
Kore’liler Amerikan askerlerine mütemadiyen şu suali soruyorlar:
“Bize ne zaman tank getireceksiniz?,,
Şimal Kore’lilerln kullandıkları tanklar Cenup Kore’nin mağlubiyetine sebep oluyordu. Ve onun için hep tank bekliyorlardı.
Cephede Yüzbaşı Mc. Can ley ile konuştum. Bana dedi ki: “Cenup Ko-re’lller hiç de fena asker değiller! Sadece gereken askeri teçhizata muhtaçlar. Av tüfeği ile tanka karşı konulamaz!,,
Wa.shiııgton 7 (A.P.) — Bugün Dünya Bankası Türklyeye ceman 16.400.000 dolar tutarında İki borç vermeyi kararlaştırmıştır. Bu para ile liman tevHİleri yapılacak ve hububatı İthal tesisleri kurulacaktır.
Liman tevsi İşleri nıeyanında îstarıbıılda büyük gemilerinin yanaşabilecekleri bir rıhtım İnşası tasavvuru mevcuttur. Haydarpaşa, İzmir ve İskenderun Umanlarında mevcut tesislerin geliştirilmesi ve Samsunda yeni bir liman kurulması da düşünülmektedir.
Hububatı ithal kolaylıklarının İnşasına 3 milyon 900 bin dolar sarfedilecek ve bu tesisler sayesinde hububatın açıkta kalmasından mütevellit zararlar İle tahmil ve tahliye masraflarından tasarruf sağlanacaktır.
lerl icra edileceğinden bu tasarıların hazırlandığını, önümüzdeki kış devresinde yine belediye il ve muhtar seçimleri ile özel idareler hakkında Meclise daha mükemmel tasarılar getireceğini söyledi. Adalet Komisyonu sözcüsü ileri sürülen tenkldlere cevap vererek Seçim Kanununun mel nan gun rın Nutku tarafından ileri sürülen mütalâa üzerine müzakereler bir dil mevzuunu İntikal etti. Bazı hatipler Anayasa muvacehesinde şimdilik başka bir yola gitmenin mümkün olamıya-cağını söylediler. Bazıları ise totaliter bir zihniyetin ifadesi olarak vasıflandırdıkları dil inkılâbına hücumlarda bulundular. Bu arada Zonguldak Milletvekili Hüseyin Balık “Dinimiz de, dilimiz de düzelecektir. Anası Kur’an okurken kızı alay etmiye-cek. babası okurken de oğlu ihtiyar demiyecek. Dizginleri elimize almak, keşmekeşi temizlemek için hu kanunları acele çıkarmamız lâzımdır,, dedi. Yozgat C.H.P. Milletvekili Avnl Doğan da yeni iktidarın aylık faaliyeti esnasında mazi hakkında bir çok sözlerin belirterek şu ifadede bulundu:
“Yalnız sizin ve bizim müştereken korumak mecburiyetinde olduğumuz bir mefhum vardır ki o da Atatürk’ün kurtarıcı inkılâbıdır. Bu inkılâbı böyle kötü tâbirlerle belki lstcmlye-rek totaliter idare ve emsali gibi a-ğır kelimelerle mahkûm ediyorlar. Bundan bütün memleket, Atatürk inkılâbını omuzlarında taşımaya memur edilen gençlik ve hepimiz ıstırap duymaktayız. Tahmin ederim ki arkadaşlarım da inişlerdir. Bu dağlar. Demin nusu edilirken hiye ile şunu yaptılar, bunu yaptılar dediler. (D.P. sıralarından öyle oldu, öyle oldu sesleri). Bunun münakaşası fikrinde değilim. Yalnız arzu ediyorum ve gerek D.P. Milletvekillerinden, gerek matbuatımızdan v^e gerekse C.H.P. nin muhaliflerinden şahsan ayrı ayrı rica ediyorum. Bazı şeyleri mahfuz tutalım.,,
Bundan sonra yapılan müzakereler neticesinde belediyeler seçimleri ile iki yılda bir yapılmak üzere muhtar ve ihtiyar heyetleri seçimi hak kındaki kanun tasarıları kabul olundu.
Seçimler, yeni kanunla eylül içinde yapılacaktır.
mükem-blr eser olduğunu, tasarıda bulu-türkçe kelimelerin Anayasaya uy-bulunduğunu belirtti ve tasanla-görüşülmesini istedi. Emrullah
îç SAYFALARDA
İKİNCİ Paristen Tibete parasız seyahat Abdi İpekçi
ÜÇÜNCÜ
Reşit Saffet Atabinenin iki konferansı Ayşe Nur
BEŞİNCİ Hayatı ucuzlaştırma Habib Edib - Törehan
Koredeki askeri
vazıyete bakış
Kızıl kuvvetler, Alman Generali
Guderian'ın taktiğini kullanıyor
bir buçuk
söylendiğini
bu kasltle söylome-yolu kapayalım ar kadit meselesi bahis ko-totaliter bir hâleti ru-
İstanbul Barosunun Meclise müracaati
Muhakemat Kanununun cezalandırılan avukatların affedihnemesini istediler
Ankara 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Meclis Adalet Komisyonu bugünkü toplantısında dün de bildirdiğimiz gibi bazı suç ve cezaların affı hakkındaki tasarının ikinci maddesinin, ihtilas, irtikâp rüşvete dair olan fıkrasını müzakereye devam etmiştir. Komisyonda hâkim olan kanaat 200 liraya kadar olan bu gibi cezalıların aftan istifade etmesi merkezindedir. Diğer taraftan İstanbul Barosu Başkanı Refet Hakarar Meclis Adalet Komisyonuna çektiği telgrafta ezcümle şöyle demektedir:
İstanbul gazetelerinde yayınlanan af tasarısının birinci maddesinin son fıkrasında Muhakemat 460 inci maddesine göre mış bulunan avukatların bildirilmektedir.
Baro İdare Kurulunun
ile bu fıkranın çıkarılmasını rica ede-
Kanununun cezalandırıl-affcdlleceği
tam ittifakı
YENİ İSTANBUL
“KIZIL SAHTEKARLIK
MAKİNESİ”
ni yarından itibaren açığa vuracak
Demirperde gerisinde cereyan eden faciaların içyüzünü Türk umumî efkârına duyurmak üzere “YENİ İSTANBUL" gazetesi, dünyanın bu en mühim siyasî sahtekârlığının ifşasını, yarın neşre başlıyor. Gazetemiz, maddî fedakârlıklarla elde ettiği bu tarihî ifşaatın, dünya politikasında aksülâmeller yaratacağından emindir.
YARIN
Yeni İstanbul’da okuyunuz!
_____________________________
Londra, 7 (A.A.) — İngiliz basını bugün, Koredeki durumun komünist olmayanlar için müsait görülmediğini Haklamamak tadır.
Kore cephesinde bir çok muhabirleri bulunan Liberal Newa Chronlcle gazetesi pek memnunluk verici olmayan haberleri yayınlamak t tidir:
Gazetenin bildirdiğine göre, komünistler şimdiye kadar hep muvaffakiyet kazanmışlardır. Bu muvaffakiyetler devanı ettiği takdirde Amerikan kıtnlurı belki Koreyi tahliye etmek mecburiyetinde kalacaklardır Bununla beraber durumu düzeltme çareleri gayet iyi bilinmekledir. Nitekim, güzellenin yazdığına göre, komünistlerin Koredeki taktiği yeni değildir Komünistlerin laktiği, ufak mikyasta, Gıı-derian'ın 1940 mayıs ve haziran aylarında Fransız, Belçika ve Ingiliz ordularını yenmek için faydalandığı taktiktir. Bu u.sııl düşman müdafaasının zayıf noktalarını arayıp bulmak için zırhlı birlikler kullurımak esasına dayanır. M ut anı rız kuvvetler düşman hatlarında buldukları gediklerden içeri coşkun bir sel gibi girerler ve ynl-paze şeklinde açılarak, komuta heyetlerine ve iaşe merkezlerine kadar uzanırlar. Bu arada dayanma noktalarını lhmıi-1 öderler. Aynı zamanda düşmancın belli başlı mevzilerini yandan vurarak düşürmek İçin bütün gayretlerini sarfederler. işte komünistlerin hâlen Korede kullanmakta oldukları ufiûI buclur. Bu şekilde yapılan bir taarruzu durdurmak için İki çare vardır. Birinci usûl, taarruz eden kuşetleri önceden itina ile hazırlanmış mevziler önüne çekerek, burada onları kuvvetli bir ateş teksiri ile tamamen imha edecek tarzda geri çekilmektir. İkinci usûl iae, zırhlı ve ateş kudreti
gayet büyük, ehemmiyetli miktarda bir seyyal kuvveti ihtiyatta muhafaza e-derek müttefik hatları arasına girmiş olun düşman birliklerine cenahtan saldırmaktır.
Şimdilik, Amerikalıların Korede mucize yaratması beklenemez. Komünistleri durdurabilirler, fakat harp kaidelerini değiştiremezler. Cesaretle dövüşebilir, bütün kuvvetlerini ve silâhlarını müessir bir tarzda kullanabilirler. Fakat ne sııyıları ve ne de kendilerine lüzumlu malzeme yeter miktarda de kildir. General Mac Arthur emri altına külliyetli miktarda zırhlı birlikler ve ihtiyat kuvvetleri toplıyamadığı takdirde İlerlemeyi de ümit edemez.
Tokyo 7 (YİR8) — Tokyo Radyosunun bildirdiğine göre, oradaki siyasi çevreler, Sovyet Rusynnm Ameri-kayı Asyanın muhtelif cephelerinde uzun bir harbe tutuşturmak ve yormak arzusundadır.
Çin Dışişleri Bakanı Çuncrlcy’in son beyanatı bu kanaati teyit eylemektedir. Sovyet Rusya, Amerikalıları hem Koro’da, hem Çin Hindistan'ında harbe tutuşturmak fakat bilhassa bir Çin - Amerika harbi çıkarmak gayesini gütmektedir.
İr
Birleşik Amerika asker topluyor
VVashington 7 (YİRSı — Amerika Milli Savunma Bakanlığı erkeklerin silâh altına çağırılması İçin emir vermiştir.
Bu arada gönüllü askerlik sistemi de meriyette kalacaktır.
■ ■ ■ - *
Ticaret rejiminin tesbiti meselesi
Tüccarlardan teşekkül eden komisyonlar, hazırladıkları raporları bugün Bakanlığa verecekler
Ankara, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Ticaret rejimimizin esasını tesbit etmek ve bu yolda kararlar almak üzere şehrimize dâvet edilmiş bulunan tacirler bugün yonlar halinde çalışmalarına etmişlerdir.
Bu akşam geç vakte kadar Sanayi Komisyonu, Muamele üzerinde durmuş; bir kısım tacirler Muamele Vergisinden % 5 nispe-tinde tenzilât yapılmasın!, bir kısmı da tamamen kaldırılmasını İstemişlerdir. Neticede Muamele Vergisinin! tatbikten kaldırılmasının bir kanun mevzuu olduğu belirtilmiştir.
Gümrük resimleri mevzuu üzerinde duran Komisyon, bunun değiştirilmesi için mevcut tarifenin esaslı şekilde tâdilini, bu tarifenin bir kısım endüstrimizi himaye edemediğini, bazılarını küçük mikyasta himaye ettiğini ileri sürmüş ve gümrükler tarifesini tezatlar tarifesi olarak vasıflan-dırmışlardır. Komisyon, gümrük tarifesinin âcil bir şekilde tâdil edilmesini karar altına almıştır.
Bundan sonra sigorta mevzuu üzerinde durulmuş ve yabancı memleketlerden sif fiyatla yurdumuza gelen eşya için sigorta bedelinin döviz halinde çıkmasına itiraz edilmiş, bir kısım tacirler de bunun aleyhinde konuşarak: “Döviz çıkmasın diye karar alamayız,, demişlerdir. Müteakiben Millî Korunma Kanunu üzerinde durulmuş ve bu kanunun bazı maddelerinin bugünkü iktisadi şartlara aykırı olduğu belirtilmiş ve tezat teşkil eden maddelerin yürürlükten kaldırılması lüzumuna işaret edilmiştir.
İthalâtçılar Komisyonu transite ehemmiyet verilmesini hattâ bunu himaye edecek bir kanun yapılmasını ve serbest limanlar İnşa edilmesini teklif halinde rapora geçirmiştir.
İhracatçılar Komisyonu ise lisans formalitesi gibi formalitelerin kaldırılması, bazı maddelerin serbest dövizle ihracı takdirinde kendilerine bir miktarının ithal payı olarak ayrılması mevzuları görüşülmüştür.
Her üç komisyon hazırladıkları raporları yarın sabah Ticaret ve Ekonomi Bakanının Başkanlığında toplanacak umumi heyete sunacak ve bütün talrler bu raporları ve hükümetin görüşünü gözönünde tutarak kararlar alacaklardır.
korniş-devam
çalışan Vergisi
İSTANBUL SERGİSİNDEN İLHAMLAR : No. 1
Sayfa 3
Y Ş N î İSTANBUL
’ *
8 Temmuz 19M
—
■
"T
Paristeıı Tibete parasız seyahat
—
*•
Sergi köşesi
Bu parasız seyahate katılmış olanlardan biri şehrimize geldi
iki kabartma
24 yaşında bulunan Renaud, lam bir maceranın kaçtığına atılmış bulunmaktadır. Delikanlı, saat 18 de bu könujmayı yaparken, akşam yemeğini nerede yiyeceğini bilmiyordu
Renaud seyahat intihalarını "Yeni İBtanbul"a anlatıyor
8eıginin kapısından girerken biri güzel, diğeri hiç de öyle olmayan iki manzara İle karşılaşırsınız. Vakaa bunu söylemek bir İddiadır. Çünkü sonuncusu ilkini unutturuyor, göstermiyor. Bu, oparlörlin durup, dinlenmeden musiki adı altında yaptığı ve davul sesi gibi akisler uyandıran gürültüdür, zaten sergiye panayır havasını veren da budur. Bir an evvel gürültüden savuşmak arzusu, size adımlarınızı sıklaştırtır ve kapının yanlarında, iki küçük binanın üstlerindeki gayet güzel alçı, kabartmaları görmenize mân! olur. Eğer Sergtye şimdiye kadar gitmediniz veya tekrar gidecekseniz, gürültüye pabuç bırakmadan orada bir an durunuz ve bunları seyrediniz, hayran kalacaksınız. Yanılmıyorsak heykeltraş Hüse. ytn Anka tarafından meydana getirilen bu İki eser sümmette-darlk yapılmış olmalarına rağmen muhafaza edilecek ve döktürülüp şehrin uygun bir binasına konulacak güzelliktedir»
BtR İSTANBULLU
PakistanlI general dün bir basın toplantısı yaptı
GENERAL RAZA :
DEĞİL, KENDİ MEMLEKETİM
•‘BEN, TÜRKİYEYE YABANCI GÖZÜ İLE GİBİ BAKIYORUM” DİYOR
Bir müddetten beri şehrimizde bu liman Paklatan Ordusunun en büyük rütbeli Generali Nevvabzade Ağa Muhammed Roza dün Park Otelde bir basın toplantısı yapmıştır.
lendirmek ve daha tesirli ve semereli bir hale sokmak için elimden gelen bütün gayretleri sarfcdeccgım.
Istanbulun otel dâvası
yolunda çalışmalar
1011,0(10 lira Utanluıla imbet etti. Kazanan numaraların tam listesini veriyoruı
Hilallerini beyanatı
beri bü-cânü gö-
General, gazetecilerin cevaplandırmadan evvel şu vermiştir:
"— Gençlik günlerimden yük memleketinizi görmeyi
nülden arzu etmekteydim. Uzun zamandan beri İçimde beslemiş olduğum bu arzumun nihayet yerine gelmiş olmasından kendimi mesut, şanslı ve hakikaten müftehir addediyorum.
Türkiye Genelkurmay Başkanlığının nezaketi sayesinde, Türkiyenin ekseri savunma müesseslerini görmek ve mevcut zaman zarfında memleketinizin savunma teşkilâtını mümkün olduğu kadar yakından incelemek fırsatını buldum. Pakistan Ordusu için yararlı olabilecek bir çok şeyler öğrendiğimi hiç tereddüt etmeden ifade edebilirim.
Güzel ve modern başkentiniz Arı-rakayı gördüm. Şimdi «io güzel ve tnrllıl şehriniz olan İstanbula geldim. Bu iki büyük şehrin mazi He hal arasındaki mesut iltisak noktasını ne kadar mükemmel ve ne kadar renkli bir şekilde ifade ettiğini müşahede etmek hakiki bir zevktir. Bu kadar parlak bir mazisi, ve daha az parlak olmıyacak bir istikbale mâlik olan Türkiyeyi incelemek zamana mütevakkıftır. Maalesef memleketinizde daha uzun müddet kalıp Türkiyeyi muhtelif safhalariyle daha yakmdan İncelemeye vaktim müsait olmıyacaktır. Yapabildiğim yegâne şey, Istanbulun ve civarının tabii güzelliklerini, camilerini, müzelerini ve diğer tarihi yerlerini ziyaret edebilmek gayesiyle, ziyaretimi 3 gün uzatabilmek olmuştur.,,
Amerikanın büyük otelcilik şirketlerinin bir mümessiili temaslarına devam ediyor
Istanbulun bir otele şiddetle İhtiyaç duyduğu malûmdur. Bu ihtiyacı karşılamak üzere bir lakım teşebbüsler vâki olmakladır. Birkaç senedir Halk Partisi Hükümeti nez-dinde teşebbüslerde bulunan Amerikan büyük otelcilik şirketlerinden birinin mümessili Mr.’ Moore, teşebbüslerine Demokrat Parti Hükümetine karşı da devam etmektedir. Dün Mr. Moore kendini ile konuşan arkadaşımıza bu husustan şunları söylemiştir:
"Hükümetin değişmesi, îatanbulda otel inşaatı meselesinde henüz bir değişiklik yapmamıştır. Fakat oteli yapmaya muvaffak olursak memleketiniz bundan geniş ölçüde tavda temin edecektir. Çünkü biz yalnız oteli işletmiyeregiz aynı zamanda hava şirketleri ile anlaşmalar yaparak İs-tanbula Amerikadan turist getireceğiz...
Ankara, 7 «Hususi» — Mili! Ph yangonun 7 temmuz 1950 çekilişi bugün «aat 13 te yapılmıştır. Ksxanan numaralar:
100.000 Ura kazanan numara:
246498
20.000 lira kazanan numara: 097174
10.000 Ura kazanan
261060 309652 419050
5.000 lira kazanan
105890 129664 164842
336115 367431 378760
1.000 006219 041542 092794 161303 213037 270885 301459 363322 370397 395941 415038 448963
lira kazanan 010244 071540 111569 168214 227970 277650 306913 364 i05 371476 404495 424323 457337
027263 075287 114917 182730 244927 282020 326511 367210 372259 406693 434113 470951
numaralar:
431060 486132
numaralar:
260388 293İâfc
422262 487855
numaralar: 035215 080419 120871 199140 249794 289868 338568 367269 382797 409240 437749 485605
0389(»4 087559 123984 210935 260446 292811 359272 370329 384899 412232
438491 493750
bir ye-
ce-
5 para harcamadan Paristen Tibet’e seyahat?». Böyle bir şeyin ola-cağına inanıyor mu8unuz? Gerçi kolay değil ama bu işi başarmaya çalışanlar da var.
★
"YENİ İSTANBUL,, okuyucuları hatırlarlarsa bundan İki ay evvel Paristen verdiğimiz bir haberde. 4 Fransız gencinin Tibet’e gitmek üzere, yâûlanna hiç para almadan yola çıktığı bildiriliyordu.
İşte bu cesur&ne seyahate çıkan gençlerden biri: Louis Renaud ewelkl gece şehrimize geldi. Arkadaşlarından birisi istasyonda hastalandığından geriye dönmüş, diğerleri İse 10 günden beri Atmada kendilerini para almadan Ankaraya götürecek olan bir Amerikan uçağını beklemekte imişler. Uçak hareketini mütemadiyen tehir edince Renaud'nun canı sıkılmış. Zaten Yunan trenleri de kendilerini bedava seyahat ettlriyormuş. O .da trene atladığı gibi Istanbulun yolunu tutmuş. Geceyi Sirkecide bir otelde geçirmiş. Otelin parasını kendisine Yunanlstanda hediye edilen bir şişe konyağı satarak ödemiş. Derken konsoloshanede rastladığı Fransız profesörü de ona yemek dirmlş.
Dün akşam bir tesadüf bizi bu
sur seyyahla karşılaştırdı. Dünyanın en orijinal seyahatini yapmakta olan bu genç, meraklı macerasını bize şöyle nakletti:
Seyahatimiz hiçbir resmî makam tarafından deateklenmiyen huşu-sİ bir organizasyondur. Gayemiz Tl-bette henüz hiçbir ilmi heyetin girmediği bölgelerde ilmi tetkikler yapmak, halkın yaşayışlarına dair monografiler hazırlamaktır. Gideceğimiz bölge Konkon Nor’dur. Orada Kum Bum denilen yerde halkın Allahın yer yüzündeki temsilcisi olarak kabul ettikleri 13 - 14 yaşlarında bir çocuk vardır. Panchln Rlpochi denilen bu çocukla görüşeceğiz. Tibettekl tetkiklerimiz 2,5 sene kadar sürecektir.,
Heyet âzalarının hepsi de 24 yaşında İmişler. Meslekleri gazeteci... Bundan evvel Afrlkaya, Madagaskar’a, Arabistan'a, Mısır’a ve Hindlçlnlye ■ useyahat etmişler.
Fakat İşin en enteresan tarafı bu seyahatin mail cephesi olduğu İçin kendisinden bu hususta tafsilât İstedim.
•'— Heyetimiz, yukarda bahsettiğimiz işi yapmak İstiyordu. Fakat bunu başaracak para hiçbirimizde yoktu. Bu işi her ne bahasına olursa olsun başarmaya karar verdik ve
yola paraaıı çıktık. Paristen ayrıldığımız vakit cebimizde metelik yoktu. Eşyalarımıza gelince... 7 Milyon frank kıymetinde ilmi, fotoğraf ve kamp kurma için malzeme tedarik ettik. Fakat bunlara da para vermedik. Firmaların reklâmını yapmak üzere aldık.
İşte seyahatimiz bu şekilde başladı.
Nisanın 29 unda Paristen bir kamyonun şoförüne bizi yanına almasını rica ederek yola çıktık. Bu şekilde 5 kamyon değiştirerek Marsilya-ya geldik. Marsilyada uzun bir tevakkuftan sonra yine yola düzüldük. Yine rastladığımız kamyonlara sıkındık, o kamyondan bu kamyona geçerek Romaya kadar geldik. Roma-dan kâh trenlerin yük vagonlarında kâh kamyon arkalarında geçen seyahatten aonra Napoliye, oradan aynı şekilde Brlndizlye vasıl olduk. Brlndizide bir vapurun kaptanı bizi Atlnaya götürmeyi kabul etti.
Böylece Atlnava kadar otobüs, kamyon, tren ve vapurla seyahat ettikten sonra Atinadan Sclânifce kadar da tayyare İle gittik. Amerikalıların hususi bir tayyaresi bizi Selâ-nlge götürdü. Yunan demiryolları î-daresl ise bizi bedava seyahat ettirmeyi kabul etmişti. Bundan bilistifade trene atladım ve İstanbul» geldim.,,
— Peki, yiyecek yemeği, yatacak yeri nasıl buluyordunuz?
• Bu, tamamen tesadüfe bağlı İdi. Kâh polisler, kııh askerler bize yiyecek bir şey buluyorlardı. Fazla sıkıştık mı kiliselere gidiyorduk. Onlar bize her türlü yardımı gösterdiler. Fakat konsoloshanelerimizin hangisine gittikse kovulduk. Bazan bizimle alâkalananlar da birkaç kuru» para, biraz sigara veriyorlardı. Btltün bu yardımı bulabilmek için gittiğimiz yerlerde bütün çarelere baş vuruyorduk.
İlkönce lılçblr netice çıkmıyor fakat «n umulmadık bir anda İmdadımıza yetişen bir yardım buluyorduk.,,
— Hiç cesaretinizin kaybolduğu, ümidinizin kırıldığı zaman olmadı mı?
•(— Evet oldu. Napollde 5 gün süren açlığımızın son günlerinde perişan bir haldeydik. Bu işe devam ede-mi.veceğlmize karar vermiştik. Konsoloshanelerimizin kapıları yüzümüze kapandığı zamanlarda da cesaretimiz kırıldı."
Bu kadar meşakkate rağmen genç Fransız hiç de yorgun görünmüyordu. Eliyle sırtıma vurarak dedi kİ;
"— Şu noktaya dikkatinizi bllhas-
Şehrin asayiş meselesi üzerinde ısrarla duruluyor
Şehrin emniyetini sağlamak İçin çıkarılan ekipler faaliyetlerine devam etmektedirler. Dün Sebze ve Meyva Halinde yapılan taramada iki tabanca, 6 bıçak ve bir kasatura yakalanmış, taşıyanlar hakkında kanuni ta. klbata geçilmiştir. Diğer taraftan dilencilerin de toplanması İçin üç ekip faaliyette bulunmaktadır. Bu ekipler dün 24 dilenci yakahyarak kampa «evketmlşlerdir.
Dünya Gençlik Birliği hakkında konferans
1950 Dünya Gençlik Birliği (World Asâembly of Youth) ikinci Konsey Toplantısı Türk Tertip Komitesi a-dına, îatanbulda 13 ağustosta yapıl-ması mukarrer beynelmilel gençlik konferansı hakkında Türk komitesi Azasından Hslil Orhan Ergüder tarafından: "Dünya Gençlik Birllğl’ni Nasıl Kurduk ve Orada Türk Genci Olarak Nasıl Çalışıyoruz?” mevzuunda İstanbul Radyoşynda bugün saat 21,00 de bir konuşma yapılacaktır.
Gül Kupası yarışmaları
Gül Kupası Atletizm yarışmalarına bugün İnönü Stadında Saat 15 te başlanacaktır. Müsabakalara yarın yine İnönü 8tadında aynı saatte devam edilecektir.
bh çekmek isterim: Seyahate çıktığımız günden beri 68 gün geçmiş bulunuyor. Fakat bunun B3 günü duraklarda geçti. 23 gün Marailygda, 3 er gün Roma ve NHpollde, 3 gün Beride, 16 gün Atlnedn, 1 gün de SelAnikte kaldık. Binaenaleyh hcaep edilecek oluraa görülür ki Paristen İstanbul» tam 16 günde geldik. Zan-nımca bu, bitim seraltlmfrde yapılah bir seyahat için, rekordur.,,
Renaud'ya bu akyam nerede yemek yiyeceğini, nerede yatacağını »ordulum «aman dudağını büktü, "Bilmiyorum,, dedi. "Her halde bir çare bulunur. Yarın ak«am Ankaraya gidip arkadaşlarımı orada bekllyece-Aim.„
★★★
Fransız, azmetmiş olan bir neler yapmaya bütün dünyaya
muktedir ol-fdsteriyoçı Paristen ta-hnrcamadan
Genç insanın dugıınu Tibet bir tarafa,, fakat
tanbula hile beş pAra gelebilmek herkesin inanacağı bir şey değildir.
Kendisine bundan sonraki yolu İçin de aynı muvaffakiyeti temenni ederek yanından ayrıldım.
Abdi İPEKÇİ
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
— 37 —
"Oh, oh, oh maşallah... Allah daha arttıra In-lallah'’ diye ellerini oğuşturur. Müftünün boynu, vücudu nispetinde uzun ve ince, çehresi gayet küçüktür. Sakalı hafiflettikten aonra bir kat daha küçülmüş olan bu çehre o İncecik havaleli boyun üzerinde sallanıp güldüğü zaman âdeta kırıtıp cilve yapıyor gibi pek hoş bir şekil alır.
Evet, Müftü öteden beri almağa başladığım vizitelere memnun olur, hattâ bunu "Vallahi kendi cebime girmiş gibi sevindim" tarzında kulağıma pek hoş gelmeyen kelimelerle de ifade etmekten çekinmez. Fakat bazı da cebime konan paranın pek sefil olan miktarını öğrenince çehresi kararır: "Ayıp etmiş doğrusu... Berbere sakal mı kazıtıyorsun kerata?... Allah İsa Bey gibilerini böyleleri içip halketmlş olacak... Ona yapaydı bunu belki dayak bile yerdi" diye söylenirdi.
Bu gibi hallerde Müftü bana nasihatler de vermekteydi:
— İlmin var; hazakatin var: fakat gençsin, toysun. Yüzün yumuşak.., Böylelerlne susmamak. îsa Bey gibi değil amma münasip bir lisan ile keyfiyeti İhtar etmeli... "Affedersin amma kurtarmaz" demek... O zaman ukalâlığım
tutarak sert bir sesle:
— Kurtarır Müftü Efendi kurtarır, dedim, kurtarmak şöyle dursun fazladır bile... ilim para ile »atılmaz...
Müftü bü cevabımı her defasında yeni işitmiş gibi hayran olur, hela "Tıp namına yaptığımız bütün avurt «avurtlara rağmen bildiğimiz ne, yaptığımız no kİ? Tedavi ediyoruz diye aldattığımız adamlar çok kere bağıra çağıra "ö-lüp gitmiyorlar mı?" yolunda aşağılık hikmetlerle tonu bir parça daha kabartacak olunanı gözleri yaşarır: "Boyun küçük amma fnzlletin büyük” diye beni metheder. Fakat İddiasından da büsbütün vazgeçemeyecek:
— Ben yine o kadar ileri gitme... Bu kadar yıl para verdin, okudun. Pabuç patlatıyorsun, taban patlatıyorsun.. Salt bunları hesap edersen yine de kurtarmaz, der.
Fakat bu nasihatlerin kâr etmediği, hattâ çok fakir gördüğüm bazı kimselerden hiç de para almadığımı görünce:
— Nafile sen becercmlyeccksln Doktor Bey... Yan münasip bir lisan ile ben ihtar edeyim keratalara, diye söylenmeye kalktı: O «aman fena halde korktum; bunu yapmayacağına dair ondan söz aldım, hattâ yemin ettirdim. Fakat yine de emin olamsyarak aldığım pek ucu2 vl-«Itler için ona yalan söyler, miktarlarına o-nun kabul edebileceği nispette küçük zamlar yapardım.
Zavallı Müftü için bu vizite bahsinde iki ara yoktu. Para onu İsyan ettiren miktarı bir kuruş geçti mi zihninde derhal açıktan gelmiş bir kâr manzarası alır ve bu hayale gözlerini süzerek, ve kırıtır gibi boynunu kıraraJc “Oh.. Oh.. Oh... Kendi cebime girmiş gibi sevindim" cümlesini tekrar ederdi.
182
Cumhurbaşkanından alelA.de vatandaşlara, generallerden erlere kadar, bu kısa ziyaret zarfında görmüş olduğum Türklerden hakiki ve sarirı-ml bir iyilik ve inanç hissettim.
Bu topraklara ayak attığım andan beri, bana karşı gösterilen kardeşlik tezahürlerini hiç bir zaman unutamam. Bu hissi ömrümün sonuna kadar unutamıyacagım. Bütün bunlar, eğer ihtiyaç varsa, Türk Milletinin Pakistan Milletine olan bağlılık ve sevgi hislerinin yeni bir delilini teşkil etmektedir, tkl kardeş millet o-lan, Türk ve Pakistan Milletleri arasındaki bağları daha ziyade kuvvet-
Bu geceki güreşler
Yaşar Doğu ve Celâl Atik de bu gece takımda yer alıyor
Bundan sonra General gazetecilerin kendisine sordukları suajlere a-şagıdaki cevaplan vermiştir:
— Pakistan Ordusunun askeri teşkilâtı hakkında malûmat verir misiniz?
—" Pakistanda askerlik İhtiyaridir, Orduya subay olarak girecek* şahıs en az İlse mezunu olmalıdır. 16-18 yaşında olan talipler psikolog, subay ve sivil eğitim mensuplarından müteşekkil bir İlmi kurulun muayenesinden geçerler. Taliplerde şu üç nokta aranır: Zekâ, bedenen uygunluk ve liderlik hassası. Seçilenler Pakistan Aakerl Akademisinde 2 sene eğitim görürler, başarı gösterenler orduya alınır. Erler de ehliyet kazanınca subay olabilir.
Bugün Pakistan Ordusunda kâfi miktarda komutan bulunmadığı için Başkomutanımız Inglllzdlr. Fakat yakın zamanda bütün ordu millileşecek ve başkomutanlığı da PakistanlI bir general yapacaktır,,,
Diğer taraftan şehrimizin en modern otellerinden biri olan Park Otel İlâve bir inşaatla büyütülmektedir. Yeni inşaata geçen gün haşlanmıştır. Bu suretle Park Otele 85 oda daha ilâve edilecektir. İnşaatın bir buçuk sene zarfında tamamlanması muhtemeldir. Ayrıca Marshall Yardımından da bir yardım temin edileceği umulmaktadır. Bu tahakkuk ettiği takdirde İstanbul 400 odalı modern bir otele kavuşmuş olacak, şehrimizin otel sıkıntısı bir kadar bertaraf edilecektir.
bövlece dereceye
İstanbul, iki gün susuz
Anahatların birisindeki çöküntü dolayıslyle Istanbulun iki günden beri susuz kaldığı malûmdur. Arıza dün giderilmiş ve şehre su verilmeye başlanmıştır. Bugün «sat 10 da A. rıza mahalli gazetecilere gösterilerek izahat verilecektir.
kaldı
500 llru kazanan numaralar: 004929 038473 070205 106120 123135 130725 163145 180055 208157 228105 254114 277417 295436 313004 322588 353728 365435 404645 442252 464519
007227 043298 078319 107400 124732 140036 167114 181095 211471 236475 260521 280632 301067 315759 327728 354057 367582 418582 444043 465212
028271 0-16282 096023 109339 127904 155490 175167 181127 211820 244138 260683 286317 301235
; 15863 336928 (357461 373423 419103 45414 467921
031015 062743 103442 118141 128073 158068 177069 191015 214912 248753 273661 292924 301875 316632 337808 363458 377192 420906 456876 473763
031819 069819 105323 118158 129143 163035 179718 194139 215988 252187 276831 293628 311436 320244 350452 364508 379000 437730 460072 475Ö13
On günden beri şehrimizde bulunan Finlandiya muhteliti güreş takımı bu gece Şeref Stadının güzel bir şekilde tanzim edilmiş olan Yüzme havuzunun bulunduğu yerde Ü-çüncü karşılaşmasını yine İstanbul Güreş takımına karşı yapHCİ-ktır. Finlandiya gÜreşçUeri bir hAfta zarfında muntazam bir şekilde çalışmışlar ve istedikleri forma girmiş bulunmaktadırlar.
Bu gece yapılacak güreşlerin ayrı bir hususiyeti de; Stockholmda yapılan Dünya Greko - Romen şampiyonasında Celâl Atiği yenen Simolne-nln burada CelAl Atikle tekrar karşılaşmasıdır. Geçen hafta hem Gre-ko-Ronıeıı ve hem de serbestte dünya şampiyonunu yenen Ahmet Şenolun galibiyetinden sonra CelAl Atiğin bu geceki güreşi büsbütün ehemmiyet kesbetmlştlr.
Kıymetli bir güreşçimiz olan Yaşar Doğu da bu gece 87 kiloda Leo-ponen ile karşılaşacaktır.
Bu gece yapılacak olan güreşlere her iki takım da mindere şu kadro-larla çıkacaktır:
Finlandiya muhteliti: 52 kilo Hak-kola. 57 kilo Johanaon» 62 kilo Ta-losela, 67 kilo Haoposalnl, 73 kilo Slmalnen, 79 kilo Keiaalah, 87 kilo Lepponen, Ağır sıklet Rühlnekl.
İstanbul güreş takımı: 52 kilo Fehmi Büyükmutlu, 57 kilo Haşan Kafadar, 62 kilo Küçük Yaşar DofcU, 67 kilo Servet Meriç, 73 kilo CelAl Atik, 79 kilo Ali özdemir, 87 kilo Yaşar Doğu, Ağır sıklet Muzaffer veya Sadettin.
Bu gece 57 kiloda güreşecek olan Haşan Kafadar Antrenör Nuri Boy-toı unun yetiştirdiği güreşçilerden olduğu için Antrenörün İsteği üzerine takıma alınmış bulunmaktadır.
Güreşlere bu gece saat 22 de başlanacaktır.
Bundan sonra Türk Ordusundan bahseden general demiştir ki:
”— Pakistan. Türk Ordusu İle müftehirdlr. Türk Ordusunu Türki-yede bulunduğum için methettiğimi zannetmeyin, bu benim hakiki ve samimi flkrimdlr.,.
General Haza sözlerini şöyle bitirmiştir:
”— Ben Türkiyeye yabancı gözly-le değil, kendi memleketim gibi bakıyorum. Siz de bana bir yabancı gibi değil, sizden biri gibi bakın.,,
Belediye murakıplarının dünkü teftişleri
Belediye İktisat murakıpları taraflıdan dün yapılan umumi kontrolda 24 kişilik bir ekip Beyoğlu, Kasımpaşa ve Sergi dahilinde yaptıkları murakabe ve kontrolda 250 esnafı kontrol etmişler ve bunlardan suçlu görülen 26 esnafa belediye yasaklarına aykırı hareket ettiklerinden zabıt varakası tanzim etmişlerdir. Ayrıca lokantalarda yemeklerin maliyet hesaplan yapılmış ve suçlu görülenler hakkında ceza zaptı tutulmuştur.
40 lira İkramiye kazanan numaralar:
Son üç rakamı (266, 277, 479, 731) İle nihayet bulan 2.000 numara kır kaz lira.
20 Hra İkramiye kazanan numaralar:
Son iki rakamı (49) ile nihayet bulan 5.000 numara yirmişer lira.
10 lira ikramiye kazanan numara* lor:
Son iki rakamı (44, 64) İle nihayet bulan 10.000 numara onar lirâ,
5 Hra İkramiye kazanan numaralar:
Son rakamı (2 ve 9) ile nihayet bulan 100.000 numara beşer lira İkramiye alırlar.
İSRAİL GAZETECİLERİ
GELDİLER
Vali il® birlikte
1.000 lira teselli mükâfatı karanan numaralar:
246492
246497
246438
246488
246598 240498 245498 216498 276498 346198
246490 246495 246418 246468 246298 246898 243498 249498 256498 046498
246491 246496 246428 246478 246398 246998 244498 206498 266498 146498
246193 246499 246448 246098 246698 241498 247498 226498 286498 446498.
246494 246408 246458 24619$
246798
242498
248198
236498
296498
İkramiyelerin satıldığı yerler:
100.000 Ura kazanan bilet îatan* bula, 20.000 Ura Viranşchlre. 10000 lira kazanan biletlerin 2 si İstanbul, diğerleri İzmir, ödemiş. Akşehire, 5 bin Ura kazanan biletlerden 4 ü İstanbul, 3 Ü Ankara, birer tanesi Bursa, Gem-Uk ve Trabzona satılmıştır.
bîyasî İktisadi
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENÎ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTE© ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda ya» islerini fitlen idare eden: Sacid ÖGET
iaraini gaaetcûiter
Neşredilmiyen yazılar iade edilme*.
Bir müddetten beri şehrimize gelmeleri beklenen İsrail gazetecileri dün »ant 8.40 ta S. A. 8. uçağı İle Ycşllköye gelmişlerdir. 15 kişiden müteşekkil olan kafile dün öğleden soııra Vilâyete giderek İstanbul Vali ve Belediye Reisini ziyaret etmişler ve kendisine Tel-Avlv Belediye Reisinin yolladığı mesajı vermişlerdir.
Bir aralık bu sevinçten ve bu sözlerden şüphelenir gibi olmuştum. Acaba Mllftü de, Emin HulûSlnin bahsettiği adamlar gibi, bulduğu müşteriler İçin benden komisyon mu İstiyordu? Fo-kat hayırl Oelell pek nz zaman olmakla beraber kasabayı tanımağa başlamıştım, Burada parayı çok severler, çarşıda esnafın, pazarda köylünün ufak alış verişlerde: "Hakkımı yldlrmem.. On para için ben senin canını alırım; on para İçin sen benim canımı al" dediklerini her zaman İşitirim.., On para için evet, fakat paranın miktArı artınca! Her ne İse...
On paıa için can alıp vereceklerini söyleyen bu adamla rıı hatır İçin karşı dağa çıkıp i-nivcımesl yAhut. kapının önüne yığılmış odunlarını» içeri taşıyıvermesinl söyleyiverin, iyi bir saatlerine rastİAraa yaparlar fakat bunun İçin para İstemek akıllarına gelmez. Müftü hAata o-kuyup üflemek, v.s. gibi mânevi hizmetlerin karşılıklarını daima İyi ödetmeyi snııat edinmiş bir sınıfın son temsilcilerinden olmakla beraber böyle komisyon vesaire işlerinde fakir halkla beraber kalmış ve bizim Hacı öıııer kadar bile llerleyenıemlştl. Zaten bsna bulduğu hastalardan bir pay İslemeyi aklına getirmiş olsaydı böyle sallapati konuşmayacak, nazile ve resmi bir tavırla: "Kulağınızı birez bana bağış, lar mısınız!" diye söze başlayarak büsbütün başka kelimelerle hakkını arayacaktır.
Bununla beraber zihnimde kurduğum insaflı bir nispete göre ara sıra verdiğim ufek tefek giyecek ve yiyecek hediyelerini dua ile kabul etmekteydi.
★
Bir gün isyan ederek Müftüye:
— Peki amma benim bu adamdan bu kadar korkmama ne sebep var? dedim.
183
— Henin yok amma benim var, diye cevap verdi, keratanın on parmağında on kara... Herif öylesine müzevir kl anlatılmaz efendim, anlatılma».. İrtica yapıyor diye tutturdu mu anlat derdini iyu>'ko Paşaya efendim...
Bunu söylerken kendisi de isyan ederek bana çatmağa başladı:
— Peki diyelim ki benim bir yüz karam var... Ya si zne diye bu herife: "Nemrud, Nem-rud" diye bağırmazsınız.
O gün o hızla ikimiz de İsa Beye karşı bir mücadele hareketine karar verdik. Fakat gece evlerimizde yalnız kaldığımız «aman ikimizin de yalımı düştü ve ertesi gün bu meseleden bahsetmedik.
XXXVII
HACT MÜ8LIM BEY . -
Yalnız taa Beye karşı aldığımız ihtiyat tedbirlerinde Müftü de, ben de bir noktayı düşünememiştik. Yazdığım, reçeteler çaresiz Müslim Beyin cczahanealne gidiyordu ve bu ll(! adanı gece gündüz beraber idiler. Aradan epeyce zaman gcçtlgl halde bir yerden bir ses çıkmama, sliia âdeta hayret etmekteydim kl bir gün sokakta Müallm Beyin, yaz kış elinden, ekaik etmediği açık renk şemsiyesiyle, karşıdan geldiğini goıdüm.
Merhum kayinbnbnm Karayamuklar aile-sindendir, Fakat kanına bir yerden mutlaka bir şey karışmış olacaktır kl onların hiç birine benzemezdi. Karayamuklann hemen hepsi karaya-giz, kalın kaşlı, çökük karanlık gözlü» gövdeleri uzun ve kalın fakat buna mukabil belden aşağı kısınılan yine kalın fakat daima panta-184 1
Basıldığı yer î
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
lonları düşüyor hlaalni verecek kadar kısa damlardı. O kadar ki kalabalıkta yürüyen bir Karayamugu arkasından tanımak mümkündü. Baş ve gövdelerini daima arkaya kaykılmağa mukabil göbeklerini öne çıkarırlar va bu vaziyette muvazenelerini kaybederek sırtüstü düşmemek için ağır ve birbirine çok yakın adım-larla yürürlerdi. Ben. bu kabileye damat olmadan Önce Müftü onları 'Kıçı yere yakın herifler’’ diye çağırırdı. . 4
Merhum kaylnbabam da gerçi kısa idi. Fakat her tarafı birdi. Daha doğrusu şekli yoktu. İpekböcckleri gibi kemiği yok görünen ve yürürken âdeta uzanıp kısalarak sağa sola istltaleler yapıyor ve kıvranıyor hissini veren yusyuvarlak, bir adamdı. Beyaz ve kansız yüzü, kırmızı seyrek saçları arasından boynuna kadar ifne burnu gibi ince ince ve sarılı siyahlı noktalarla benekli İdi. Kıpışık, miyop mavi gözleri, karşısındakine bakaçken çabucak rahatsız olarak titremeğe ve «ulanmağa başlar, fakat icabında başını çevirmeden biri sağa, biri sola kolayca kayarak iki yanını birden görebilecek derecede süratli bir manevra kabiliyetine sahip görünürdü.
Ben, eczacıyı görmemezlikten gelmek için açık bir dükkândaki soba körüklerini seyre başlamıştım. Fakat o yanıma geldi; kolumu tuttu; aonra Vücudunu büabütün toparlaştırıp kısaltarak iki eliyle elimi sıktı:
— Efendim Doktor Bey... Hiç teşrif etmiyorsunuz. Fakat iltifatlarınızı alıyoruz, teşekkür ederiz, dedL
"İltifat” ve "Teşekkür" kelimelerini kinaye sanarak acaba biri ağzımdan bir dedikodu mu yaptı, diye korktum. Fakat hayır. Müallm Bey benim kendisine reçele gönderdiğime teşekkür ediyormuş. (Devamı var) .
185
8 Temmuz 1950
Savfa 3
Paris mektubu
Reşit Saffet Atabinenin iki konferansı
TÜRK Tarih Kurumu kurucu Aza-larından Reşit Saffet Atabincn’i okuyucularıma takdim etmeme ihtiyaç yoktur. Tarihçilik, turizm ve Avrupa memleketleriyle kültür münasebetlerimizi geliştirmek için yaptığı geniş Ölçüde faaliyet, bizce malûmdur. Fakat Fransa’da da vermiş olduğu konferanslarla memleketimizdeki kadar tanınmış ve sevilmiş olduğunu, okuyucularıma anlatmak isterim.
Reşit Saffet Atabinen, Tüık-Fran-sız Komitesinin çerçevesi içinde, Paris Güzel Sanatlar Akademisinde, “Akdeniz Medeniyetinde Türklerin rolü” adlı bir konferans, Türk-Fran-sız Kültür Cemiyetinin çerçevesi i-çınde de "Türk dostu Pierre Loti” mevzulu diğer bir konferans vermiştir Her ikisj de seçkin ve kalabalık bir dinleyici kütlesi önünde verilen bu konferansların topladığı geniş a-lâka. Reşit Saffet Atabinen’in müessir kültür elçilerimizden bin olduğunu göstermekle kalmıyor, Fransada memleketimize olan dostluk ve sevginin gitgide daha geniş sahalara yayıldığım da meydana koyuyor.
“Akdeniz Medeniyetinde Türklerin rolü” adlı konuşmasında sayın konferansçı. Türklerin Anadoluya gelişinden itibaren geniş bir tarih çağını ele alarak, Türk Milletinin siyasî ve İçtimaî faaliyetlerini, sanat ve edebiyattaki verimlerini tahlil ile Türk medeniyet ve kültürünün Öz karakterlerini tebarüz ettirmiştir. Türkiyenin Avrupa ve bilhassa Fransa ile münasebetlerini daima gözönünde tutan sayın Atabinen. tarih boyunca bu iki millet arasındaki yakınlığa temas etmiş ve Türklerin Akdeniz medeniyetinde nizam ve asayişin kurucuları. din ve İtikat sahasında da geniş mikyasta tolerans sahipleri olduklarına işaretle, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışı sırasında hüküm süren ve hâlâ da izleri tamamen silinmemiş olan bazı Türk düşmanı, görüşlerin ne kadar yersiz ve sakat olduğunu ispat etmiştir.
İkinci konferansında Reşit Saffet Atabinen yeden ele Loti gibi etrafında
larının ışığı altında tamamen aydınlatarak. dinleyiciler üzerinde derin bir tesir yapmak imkânını bulmuştur. Konuşmasında oldukları dostlara ile başlıvan sayın Lam a rtin e in, sonra
kiyeye karşı körü körüne cephe almış bir Avrupada Türk Milletini mü-
meseleyi gene aynı zavi-alarak, görüşlerini Pierre seçkin bir Türk dostunun toplamış ve kendi hatıra-
"Milletler lâyık sahiptirler” sözü Atabinen. evvelâ da Lotl’nin. Tür-
Ingiliz - Amerikan - Fransız
kurmay müzakereleri
Dört mesele müzakere mevzuu olacak
Washington, 7 A.A. i AFP) — Atlantik kuvvetleri teşkilâtının büyük bir kısmının bağlı olduğu Standing Group’un toplantılarını takip edecek olan İngiliz - Amerikan - Fransız genelkurmayları müzakereleri hakkında her üç memleket çevrelerinde derin bir sükût muhafaza edilmektedir.
Mamafih iyi haber alan çevrelerden bildirildiğine göre aşağıdaki 4 mesele geniş bir tetkike konu teşkil edecektir.
1 — Atlantik kuvvetlerine modern tanksavar silâhlarının verilmesi.
2 — Atlantik kuvvetlerinin kısa mesafeli uçaklarla takviyesi,
3 — Çeşitli memleketler arasında askeri vazifelerin taksimi,
4 — Denizaltılara karşı mücadele ve Atlantik sahillerinin müdafaası.
İyi haber alan çevrelerde Kuzey Atlantik Askerî Komitesinde Fransız temsilcisi General Lecheres’in hiç bir karar almıyacagı. bu meseleleri Amerikan ve İngiliz temsilcileri ile
Almanyadc geniş Rus manevraları
Berlin, 7 A.A (Rfeuter) — Batı Almanya Haberler Ajunsının bildirdiğine göre Doğu Al manyadaki Sovyet jşgal kuvvetleri geniş çapta yaz manevralarına başlamışlardır.
Aynî ajansın ilâve ettiğine göre mo-torlü birlikler, tanklar ve zırhlı kuvvetlerden müteşekkil kafileler bu manevralara İştirak etmektedirler
DlMEA KUPASI
S
B. Millet Meclisinde
dün geceki oturum
Yazan: Ayşe NUR
S. Ataman’ın milletvekilliği kaldırıldı
dafaa etmek, hakiki hüviyetini dünyaya tanıtmak İçin giriştikleri zor mücadeleyi anlattı. Loti ile şahsi temaslarına dayanarak, büyük romancının Türklyeye olan sevgisinin Amil ve sebeplerini Araştırırken, bu sevginin. bazı dar görüşlü iddialara rağmen. ne Istanbulda geçirdiği maceraların güzel hatırası, ne de sönen bir medeniyete maraz! bir temayülden ileri geldiği. bilâkis Loti’nin, Türkün mazisine hayran olduğu kadar. istikbaline de güven beslediğini ve Türk Milletinin asaleti, vekarı, â-licenaphğı. müsamahası ve misafir-severliği için sevdiğini parlak misallerle açıkladı. 1914 ten 1923 e kadar olan karanlık senelerde Türk Milleti istiklâli için savaşırken, Avrupadaki menfiliğin gitgide şiddetini kaybetmesinde Pierre Loti ile Claude Far-rârein savunduklar müspet fikirlerin tesirim görmek mümkün olduğunu gösteren konferansçı, konuşmasına Loti’nin “Fransa ile Türkiye birbirlerini sevmeye söziyle bitirdi.
lâyık iki millettir”
Atabinen’den sonra Farrfcre konferans-tasdikle, bir ilâve edeceğini
Reşit Saffet söz alan Claude çının bütün sözlerini kaç fikir de kendi
söylemiş ve Loti’nin Türk Milletine sevgisinin sebeplerini ele alarak, kendi görüşlerine göre açıklamıştır, bir insan olmamakla beraber, dindar-bir insan olmakla beraber, dindarlığı özlermiş ve bu sebepten Tilrki-yede gördüğü derin ve samimi itikada hayran olmuşmuş. Türk Milletinde Reşit Saffet Atabinen’in saydığı bütün vasıfları takdir etmekle beraber. Loti asıl İslâm dinine, camilere. camilerdeki huşu havasına hayranmış. Claude Farr^re’e göre, Loti, Türkiyenin cumhuriyet veya imparatorluk oluşiyle hiç alâkadar değil, hattâ Türkiye Cumhuriyetinin lâyiklik prensiplerini de tasvip edecek karakterde bir insan değildi. Sayın üstad bu sütunlarda okuduğunuz (veya okuyacağınız) YENt 1STAN-BUL’a beyanatında da söylediği gibi İslâmlığa hasretini, nereden aldığı belirsiz bazı misallerle de takviye etti: sırf estetik sebepler ileri sürerek fes inkılâbına üzüldü. Türk Devleti lâik olduktan sonra, dinleri kayboldu diye dûya intihar etmiş olan genç Türk kızlarını andı.
Bununla beraber, salonda mevcut Türklerin hepsi ve bazı Fransız dinleyicileri tarafından garipsenen bu konuşma, Reşit Saffet Atabinen’in sözlerinin bıraktığı kuvvetli ve faydalı tesiri silemedi.
I
birlikte gözden geçirdikten sonra görüşmelerin neticelerini Fransız Millî Savunma Bakanlığına bildireceği ve bu Bakanlığın da muhtemel olarak hükümet çapında karar alacağı tasrih edilmektedir
Plânını edecek
Avrupa Konseyi Schuman müzakere
Londra, 7 A.A. (Reuter) — Avrupa Konseyine yakın kaynaklara göre Konsey gelecek ay Strasburg’ta toplandığı zaman başlıca konusunu Avrupa çelik ve kömür sanayiinin birleştirilmesi hakkındaki Schuman Plânı teşkil edecektir.
Fransa ve Airnanyanın, beynelmilel otoritenin Konsey Genel Kuruluna bağlı olmasını teklif edeceklerine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
İngiltere Dışişleri Bakanlığının bir sözcüsü Ingilterenln Pariste cereyan eden Schuman Plânı hakkındaki müzakerelerde kaydedilen terakkiler hakkında tefsirde ve buna iltihak etmek için hiç bir teşebbüste bulunmı-yacağını dün akşam söylemiştir.
Ruslar, Kore ablukasından Amerikayı mesul tutacak
LondrA, 7 A A. (LPS) — Sovyet Hükümeti Amerikanın Moskova Büyük elçisine verdiği notada. Kore ablukasının bütün neticelerinden, Amerikan Hükümetini mesul tutacağını bildirmiş ve bu ablukayı “fiili tecavüz" olarak vasıflandırmıştır.
Gördüğünüz resmin çekllrnmlndrn bir kaç saniye sonra isviçreli Jcan IaıııüU (suğdıı) BnrziJyft takımına bir gol atmıştır. Maç 2-2 berabere bitmiştir.
New-York Valisi sivil emniyet teşkilâtını harekete geçirecek
Hava hücumlarına karşı hazırlık yapılmak üzere
New-York, 7 A A. iAFP) — New-York Valisi Dcwey Hükümetten hiçbir emir gelmediğinden şikâyet ederek, New-York eyaletinde sivil müdafaa teşkilâtı meselesini bizzat ele alacağını bugün bildirmiştir.
Vali programının esas itibariyle dört maddeden ibaret olduğunu söylemektedir:
1 — Yangına karşı mücadele edecek bir gönüllü teşkilâtı kurmak.
2 — Düşmanın hava hücumunu önceden haber verecek tehlike işareti sistemini tekâmül ettirmek.
3 — Taarruz vukuunda paniği önlemek için nalkın yetiştirilmesini sağlamak.
/ 4 — Salgın hastalıkları Önlemek 1-çln İlâç ve gıda maddesi stoku yapmak.
Eyalet Meclisi bu programın tatbiki için şimdiden yüz bin dolar tAhsIsat ayırmıştır.
Fransada kabine buhranı berdevam
“Fransız Sosyalistleri çok sorumsuz bulunuyorlar”
Pnris 7 A.A. (Lps) — Sosyalist Parti Genel Sekreteri Gujf Mollet, siyasi liderlerle gece yarısından sonraya kadar görüşmüştür.
Bu sabah basına verdiği demeçte Guy Mollet demiştir ki:
M. Mollet, kendisinin geçilmeyeceğini ve görevinin kabine huhranına son vermek üzere, başlıca partiler arasında uzlaştırmak olduğunu ilâve etmiştir.
İngiliz noktal nazarı
Londra. 7 A.A. (Lps) — Bugün iki İngiliz buhran mışt.ır.
— - - — —
gazetesi Fransadaki siyasi hakkında bir makale yayınla-
Telcgraph gazetesi, sosyalist
Daily partilerin Avrupada lngiltercde olduğundan daha çok sorumsuz bulunduklarını yazmaktadır.
Giuliano’yu öldürten albay, general oldu
Birçok SicilyalI haydut ve Frank Magnino tevkif edildi
ve bu tevkif
takibi-
Palermo 7 (AP) — “Haydutlar Kıralı,. lâkabîyle maruf Salvatore Giuli-ano’nun vurulmasını takip eden temizleme harekâtı neticesinde polis bugün uzun zamandan beri kovalanılan birçok SicilyalI haydudu meyanda Frank Magnino’yu etmiştir.
Diğer taraftan Giııllano’nun
ne memur özel komando kuvvetinin komutanı Albay Ugo Luca’nın generalliğe terfi ettirilmesine dair özel bir kanun tasarısı bugün İtalyan Kabinesi tarafından onaylanmıştır. Parlâmentoya sunulacak olan bu teklifte, aynı kuvvette hizmet etmiş diğer subayların da terfileri gözönünde tutulmuştur.
Belçika Kiralının kayınbiraderi asker kaçağı
Brüksel 7 (APı — Belçika Kıralı Leopold’ün kayınbiraderi Waltcr Baels bugün Fransa - Belçika hududunda yakalanmış ve Brüksel’e gönderilmiştir. UzuncA bir müddetten beri Belçika dışında yaşayan 40 yaşındaki Baels. annesi ve Leopold’ün kayınvalidesi Bayan Henri Baels’in cenazesinde bulunmak üzere Belçikaya girmeye çalışmaklaydı.
VValter Baels asker kaçaklığı suçundan 1946 da yargılanmış ve gıyaben 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Bununla beraber uzun müddet mevkuf kalması muhtemel görülmemektedir. Polise göre, aynı durumda olan binlerce kişi vardır. Bu şahıslar 1940 ta. seferberlik İlânında askerlik hizmetine çağırıldıkları halde ordüya intisap etmemişlerdir. Umumiyetle, tevkiflerini müteakip serbest bırakılmaktadırlar.
Komünist Çinliler Formoza Adasını alacaklarmış
Paris, 7 AA. (AFP) -Çın radyosu tarafından Trygve Lie’yc gönderdiği Dışişleri Bakanı Şu en Lay demektedir:
Komünist yayınlanan mesajında •öyle
“Amerikanın bütün obstrüksüyonu-na rağmen Çin milleti Formoza Adasını kurtarmağa karar vermiştir
Ankara, 8 «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Büyük Millet Meclisinin bu gece saat 22 do yaptığı toplantısında köy ihtiyar heyetleri seçimi hakkındaki tasarı müzakere ve kabul edildi.
Gündemde Mardin. Van, Maraş milletvekilliklerine seçilen milletvekillerinin tutanaklarının tasdiki İle Zonguldak C.H.P. Milletvekilliğine seçilen Sebatı Ataman’ın tutanağının tnsdiki bulunuyordu. Mardin Milletvekilleri hakkındaki müzakereler devam ederken Komisyon raporunun lehde olduğu anlaşıldı, fakat bu sırada yanlışlıkla verildiği intibaını uyandıran D.P. Grup Başkanı Ekrem Hayrl Üs-tündağ ve Grup Başkan Vekili Abidİn Potuoğluna nlt bir takrir okundu. Takrire göre,* tahkik İçin rapor Komisyona iade edildi. Bu hususta hâsıl olan kanaat, takririn Mardin Milletvekilleri için değil, evvelce hazırlanarak Sebati Antaman’ın tutanağı hakkında olduğu merkezindedir. Bu takrir reddedilmiştir.
Mardin. Maraş ve Van Milletvekillerinin tutanaklarının kabulünden sonra Zonguldak C.H.P. Milletvekili Sebati Aatoman’ın mazbatası hakkında Komisyon raporunun görüşülmesine başlandı.
Söz alan bir milletvekili raporun aleyhinde bulunmuş ve mecelle esaslarına dayanarak mazbatanın muallel sayılması tezini ileri sürmüştür. Osman Şevki Çiçekdağ ve Osman Kapanı de raporun aleyhinde bulundular. Osman Kapanı Ataman’a tavsiyelerde bulundu ve bir ölü yerine geçmek istememesi gerektiğini söyledi.
Kemal Baha'nın rapor lehindeki konuşması D. P. İllerin bazılarını kızdırdı. Zonguldak Milletvekili Hüseyin Balık (D. P.) sık sık müdahaleler etmekte ve hatibi susturmak İstemekte idi. Sözlerine devam eden Kemal Balta Seçim Kanununun bu hususta sarih olduğunu belirtti ve hukuku esasiye Profesörü Ali Fuat Başgile yazdığı bir mektupta da Başgllin kendisine Ataman’ın mebus olması lâzım geldiğini bildirdiğini hatırlattı. Hüseyin Erkuyumcu da Kemal Baltanın fikrine iştirak etti. Bunu müteakip kürsüye gelen Sebat! Ataman huhu-kî esaslara dayanarak konuşmaya başlamadan evvel mahut Maksut Çivinin memlekette büyük İtibarını ifade etti ve hâtırasına duyduğu büyük hürmeti yadetti. Meseleyi opjektif o-larak ele almak temkinini gösteren Sebati Ataman hukukî esaslara dayanarak mileltvekill sıfatının baki kalması icap ettiğini ifade etti.
Sebat! Ataman müdellel temkinli ve son derece olgun uzun bir konuşma yapan bir çok D. P. milletvekillerine kendi nokta! nazarını tasvip ettirmeye muvaffak oldu ise de Sebati Ataman’ın tutanağının kabulünü İsteyen seçim tutanaklarını inceleyen komisyonun kandi lehindeki raporu D. P. çoğunluğu ile reddedildi.
Müteakiben Ataman’ın milletvekilliği mazbatasının kAbulü veya reddi
Türk - Amerikan
Dostluk Cemiyeti
Ankara, 7 (A A.) — Amerikanın Co-lumbia Üniversitesi profesörlerinden Dr Ernest Jackhı Jak ı iki günden beri Ankarada bulunmaktadır. Dr. Jackh New-York’taki Türk - Amerikan dostluk cemiyetinin icra komitesi ikinci başkamdir ve aralarında Türkiye hakkında "Yükselen Hilâl,, kitabı da bulunmak üzere 21 eserin müellifidir.
Hükümetimizin davetlisi olarak memleketimize gelmiş bulunan Dr. Jackh. bu ziyaretten faydalanarak Ankarada Ne\v-York’takine benzer bir Türk-Amerikan dostluk cemiyetinin kurulması üzerinde tetkiklerde bulunacaktır.
Ayrıca. New-York’ta Metropolitan Museum of Art isimli büyük müzenin yardımı ile bu müzede bir Türk sanat sergisi açılması ve Columbla Üniversitesinde bir “Türk etüdlerl merkezi,, tesis edilmesi için gereken temas ve teşebbüsleri de yapacaktır.
KonyalI gençlerin Meclise müracaati
il
Ankara 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — öğrendiğimize göre Konya gençleri 5000 İmzayı taşıyan bir telgrafla Meclis Başkanlığına müracaat etmişler ve bazı gazetelerin Nazım Hikmetin bir Adli hataya kurban gittiği yolundaki mütalâalarına itibar edllmiyerck Nazım Hikmetin aftan istifade ettirilmemesini istemişlerdir.
Boyarın dünkü kabulleri
Ankara, 7 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bugün Çankaya Köşkünde A-tina Büyük Elçisi Ruşen Eşref tünaydın. VVashlngton Büyük Elçisi Feridun Cemal Erkin, Birleşmiş Milletler nezdlndcki daimî delegemiz Selim Sarper ile Tahran Büyük Elçisi Yakup Kadri Karaosmanoğlunu kabul etmişlerdir.
Ecnebi garsonlar hakkındaki İçişleri Bakanlığının tebliği
İçişleri Bakan-
Ankara, 7 (A.A.) — lığından bildirilmiştir:
Yabancı uyruklu garsonlara alt 12-6-950 tarih ve 11888 sayılı Bakanlar Kurulu kararının bazı muhalif gazetelerde kasden yanlış olarAk anlatılmakta olduğu, bilcümle yabancı uyruklu garsonların vatandaşlığımıza kabul edilecekleri ve İşlerine davam edecekleri yolunda asılsız haberlerin intişar etmekte bulunduğu görülmektedir.
Hakikat şundan ibarettir:
Türk tabiiyetine geçmek üzere evvelce müracaat edip muameleleri yapılmakta bulunan 22 adet yabancı tabiiyeti! garsonun, bu muamelelerinin ikmaline kadar işloYlnde devam etmeleri eski hükümet tarafından kabul o-lunmuştur.
11388 sayılı kararnamede vatandaşlığımıza kabulleri İçin müracaatta bulunan yabancı uyruklu garsonlar hakkında. bu muamelelerin intacına kadar uygulanmaması ve işlerine devam etmeleri hususundaki karar ancak bu 22 garson içindir, 2007 sayılı kanun ve 2411.1940 tarih ve 3-10174 sayılı Bakanlar Kurulu kararı aynen tatbik o-lunmaktadır.
hususu oya kondu ve bu da reddedildi. Rey verilirken dikkati çeken nokta Ataman’ın müstenkif kalmış olmasıdır.
Cuma günü tatil yapacak olan Meclis bayrama kadAr her gün toplanma kararı aldı.
Türk - Ingiliz deniz tatbikatı
bil-bu-İz-
Her iki donanma 14 temmuz günü Çeşme açıklarında buluşarak müşterek bir tatbikat yapacaklar İzmir, 7 (Hususi muhabirimiz diriyor) — Marmaris civarında lunan donanmamızın bugünlerde
mir sahillerine doğru geleceği hak-kındaki haberler tahakkuk etmiştir. Netekim Büyük Britanyanın Akdeniz filosuna mensup bazı gemiler de şimdi bu sularda bulunmakta ve 14 temmuz günü Çeşme Limanı açıklarında bir tatbikat yapılacağı anlaşılmaktadır. Tekzip edilmiş olmasına rağmen sayın Cumhurbaşkanının 14 temmuz gilnü Çeşmede bulunacağı ve donanmamızın İngilizlerle müşterek olarak yapacağı tatbikatı takip edeceği bugün Çeşme ilçesinde ısrarla söylenmekte İdi. Bu hususta malûmatına müracaat ettiğim İzmir Valisi, Cumhurbaşkanımızın seyahati hakkında Valilik makamına hiç bir tebligatta bulunulmadığını beyan etmiştir.
Bugün yapılacak
Grup toplantısı
Verilen önergelerin ekserisi münakaşalı bir toplantıya sebep olacak mahiyette
Ankara. 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — DP Meclis Grupu yarın saat 15 te toplanacaktır. Gündemde Sivas Milletvekillerinin çiftçinin Ziraat Bankasına olan borçlarının muayyen taksitlere bağlanması hak-kındaki soru önergesi ile Zonguldak Milletvekili Abdurrahman Boyacıgil-lerin modern uçaklarımız ve avcı u-çakları durumumuz ve denizaltı kuvvetlerimiz ve alınacak tedbirler hak-kındaki önergesi ve Konya Milletvekili Ziya Barlasın doğum evine Tıp Fakültesi nisaiye servisinin ilâvesi hakkındaki önergesi ve bağımsız milletvekillerinin haricî siyaset hakkında Dışişleri Bakanı tarafından i-zahat verildiği sırada Grup toplantılarında bulunmaları temennisinin heyeti umumlycye arzı ve Diyarbakır Milletvekili Doktor Kâmil Tayşının Hacca gideceklerin kendi vasıtalarımızla gönderilmesi ve döviz işinin düzenlenmesi hakkındaki önergesi ve nihayet Kastamonu Milletvekili Şükrü Kerimzadenin hububat fiatlerl hakkındaki önergesi bulunmaktadır.
Avusturyanın Inıısbruck şehrinden bir grup milletlerarası dana festivali için prova yapnrlıırkeıı. Bahsi geçen festival. İııgilteredc yer alacaktır
Meclis Savunma Komisyonunca
Yedek subaylık hakkındaki tasarı dün
tabul edildi
Ankara, 7 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — B.M.M. Milli Savunma Komisyonu bugün toplanarak yedek subayların kıta hizmetlerinin kısaltılması hakkındaki tasarıyı müzakere ve ekseriyetle kabul etmiştir. Komisyonca tasvip edilen tasarıyı esbabı muclbeslyle birlikte aynen bildiriyoruz:
Madde 1 — 1927 haziran tarihli 1076 sayılı kanunun 3923 sayılı kanunla değiştirilen 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Yedek subayların kıta veya mü-esseselerdeki 6 aylık asteğmenlik kıta hizmet süreleri Millî Savunma Bakanlığının teklifi üzerine Kurulunca lüzumu kadar lir.
Madde 2 — Bu kanun
rihinden İtibaren yürürlüğe girer.
Madde 3 — Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.
Esbabı mucibe:
Hâlen yürürlükte bulunan 1076 sayılı yedek subay ve yedek askerî memurlar hakkındaki kanun hükümlerine göre yedek subayların en az 6 ay müddetle kıta ve müesscseleıde asteğmen olarak hizmet etmeleri ka-
Bakanlar kısaltılabl-
yayımı ta-
1 /
w
Sıcaklar dolay isiyle İstaııhıılda su sıkıntısı çekiliyor. Fakat bu duruma düşen yalnız bizler değiliz. Berlin'in Rus işgalindeki su İdaresi Batı bölgesine su vermekten vazgeçmiştir. Resimde, itfaiye musluğundan su almaya gelen Berlinlileri görüyorsunuz
Nehru'nun beyanatı
“Komünist Çini Birleşmiş Milletlere almak lâzımdır,,
Hindistan, Kore meselesinde uzlaştırıcı rolü oynamıyacak
Yeni Delhi, 7 A.A. (AFP) — Bir basın konferansında yaptığı beyanatta Pandit Nehru, demiştir kİ:
“Hattâ tecavüzü durdurmak için dahi atom bombasını yasak etmek lâzımdır.
Yeni Çin Hükümetinin Güvenlik Konseyine kabulü ve Sovyet Rusya-nın Birleşmiş Milletler müzakerelerine yeniden iştiraki Kore harbini bitirmek ve bütün dünya meselelerini halletmek için ilk şartları teşkil eylemektedir.
Kore’de durumun bir dünya harbine inkılâp etmesi ihtimali olup olmadığı hakkında kendisine sorulan bir suale Nehru, harp tehlikelerinin ve barış ihtimallerinin yarı yarıya olduğu cevabını vermiş ve barış dâvası yolunda dünyanın bir ucuna gideceğini ilâve etmiştir.
Vzlaşt incilik
Baş-Hın-tek-ya-bu
Yeni Delhi, 7 A.A. (AFPı — bakan Nehru Kore meselesinde distanın uzlaştincilik yapmayı lif ettiğine dair çıkan haberleri lanlamış ve Hint Hükümetinin
mahiyette bir rolü, ancak alâkalı taraflardan biri teklif ettiği takdirde kabul edeceğini beyan etmiştir.
Nehru. daha sonra Çın Hindi ve Formoza hakkında bir suali cevaplandırırken Hint Hükümetinin bu memleketlerin mahalli hükümetlerinden hiçbirini şimdilik tanımıyacağını
bul edilmiş ve mezkûr kanunun 3 üncü maddesine 11 yelûl 1940 tarihli kanunla eklenen hükümle lüzumu halinde bu müddetin Bakanlar Kurulunca arttırılmasına yetki verilmiş bulunmaktadır Bu sebeple 6 aylık müddetin indirilmesine lüzum hâsıl olduğu takdirde bu hususta Ba-kanlra Kuruluna verilmiş bir yetki mevcut değildir. Binaenaleyh yurdun savunma görevi gözönünde tutulmak şaatiyle yedek subayların gerek kıta ve gerekse müesseslerdeki 6 aylık asteğmenlik müddetinin uzatılmasına ihtiyaç görülen hallerde Milli Savunma Bakanının teklifi üzerine Bakanlar Kuruluna karar verme yetki, sini teinin maksadiyle bu tasan hazırlanmıştır. Tasarının komisyonda müzakeresi sırasında General Besim Besin yedek asteğmenlerin kıtada geçecek hizmet müddetleri yerine Yedek Subay Okulu müddetinin ki-saltılması fikrini ileri sürmüş ise de bu mütalâa komisyonun ekseriyeti tarafından kabul edilmemiştir. Tasan önümüzdeki günlerde Meclis umumî heyetinde müzakere edilerek kanun haline gelecektir.
ve harp bu bölgelere sirayet ettiği takdirde hiçbir askerî yardım gönder. miyeceginJ bildirmiştir.
Kore’de son harekât
VVashinglon. 2 (YÎRS) — Kore’deki askeri harekât son 24 saat İçinde tehlikeli bir inkişaf göstermiştir. Komünistler 4 tümen kadar tutan bir kuvvetle cepheyi tazyik altında tutarak Şonan ve Magung’u tehdit edecek kadar ilerlemişlerdir.
Amerikan karargâhı namına konuşan bir sözcü, komünist tanklarının bu bölgedeki ilerleyişi “endişe vericidir,,. Fakat Amerikan hava kuvvetlerinin bütün gün devam eden faaliyeti neticesi komünistlere ait 1000 kişilik ve 50 kamyonluk bir kol Suvon-Şonan yolu üzerinde durdurulmuştur. Böylece Amerikan kuvvetleri zaman kazanmışlar ve takviye kuvvetleri getirmek imkânını elde etmişlerdir.
Son günlere kadar Amerikan hatları gayet zayıf kuvvetler tarafından tutuluyordu. Fakat 5 günden beri devamlı bir şekilde takviye kuvvetleri gelmektedir. Bu arada Cumhuriyetçi Koreliler de cepheye takviye kuvvet-" leri göndermişlerdir. Askeri müşahitlerin dediklerine göre Cumhuriyetçi askerler “gayet iyi,, dövüşmektedirler.
Oder-Neisse
hududu
Alman - Polonya Andlaşması dün imza edildi
Berlin, 7 A.A. (AFP) — Dün imzalanan Öder Neisse hudut hattına ait Almanya - Polonya andlaşması metninde tasrih deildiğine göre bu hudut, Baltjk Sahilinde Sweıneujo Polonya şehrinin batısından başlayacak ve Öder nehrinin Lusae’da Neisse nehri ile birleştiği yerden Neısse’yi Çekoslovak hududuna kadar takip e-den hattan ibaret olacaktır.
Andlaşmada ilâve edildiğine bu hat. hava ve toprak altı larını da tahdit etmektedir.
4 Alman ve 4 PolonyalIdan kep karma komisyon hudut
tesbit etmek üzere en geç 31 ağustosta Varşovada toplanacaktır .
Andlaşmu tasdiki nüshaların Ber-linde teatisinden sonra yürürlüğe girecektir.
göre, hudut-
mürek-hattını
İuflilız etki emniyet
direktörünün beyanatı
uHiçbir hâdise Ruslara plânlarını bozduramaz„
Ne\v-York, 7 A.A. (AFP) — Son harpte batı yarım küresinde İngiliz Güvenlik Servisleri Direktörlüğünü İ-fa eden Sir Wlllianı Stephenson, Queen Mary vapuru ile New-York'a muvasalatında demiştir kİ:
Sovyetler Kore meselesi veya buna benzer herhangi bir hâdiseye bakmadan ancak plânlarına uygun olarak hazırlandıkları zaman harp edeceklerdir. Hiçbir hâdise Sovyetleri çizdikleri hareket hattından inhiraf ettiremez.
Meclise verilen sözlü sorular
Ankara, 7 «Hususi muhabirimiz bildiriyor» — B.M. Meclisine yeniden bir yığın sözlü soru önergesi verilmiş bulunmaktadır. Bunlardan Samsun Milletvekili Muhiddin özkefeli tarafından Saraçoğlunun Hariciye Köşkünde ikameti hakkındaki öner, gesinin hayli gürültüye sebep olacağı anlaşılmaktadır.
(—-----------
MÜSABAKA
A
KUPONU
de çekilecek İştirak için a-
90 tane
1 aralık 1950 huyük kuramıza şağıdakl kuponlardan getirerek hlr kura numarası a-la bileceksiniz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANBUL) da arayınız.
Yeni İstanbul'un
KUPONU
A
Sayfa 4
Y E N t İSTANBUL
Bu şehrin içinden
8 Temmuz 1950
Bir ada gezintisinin hikâyesi
Kadim tarihteki diğeri yeni,
su beldesi tarihe
Buna rağmen Kerbelâ hayatı yaşıyan Eskişehir — Biri eski, mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler
ŞARL Tlksyen'ln, ‘‘Küçük adlı meşhur eaerini okuyanlar, Eskişehrln Bizans imparatorlarına seyrengâh, Abu havasının letafeti, kaplıçalarının şlfn hassaları ile meşhur olduğunu görürler.
Frljllerln ı Firikyalılar) ve Doğu Romalıların dorillom (Dorillom yahut Dorilyom) adını verdikleri bu belde, çlmdiki mevkiinden üç kilometre kadar şimalde ve Şarhöyük dediğimiz yerde idi, yapılan tetkiklere ve eski İhtiyarların müşahedelerine müstenit İfadelerine göre, o tarihte, Şarhöyük-le. hâlen kasabanın merkezini teşkil eden sıcak su membahırı arasında büyük bir kanal mevcuttu. Kuvvetli şimal ve doğu rüzgârlarına mâruz ve Porsuk Boğazının açılıp yayıldığı ovada ise. dört bir tarafı uzun kavaldan mütevekkil iğde ağaçları, bağ ve bahçelerle çevrili ilçeler bulunuyordu. Dorillom halkı kadar Bizans hükümdarları da her yıl, belli mevsimlerde buraya geliyor, Mehcur ve mesut bir su ve bahar hayatı sürüyorlardı. Ben, bir parça da muhayyilenin malı olan bu malûmatı edindikten sonra, şimdi de sıcak sular a-clı verilen bol nimetin, vasfını, miktarını ve hararet derecesini öğrenmek istedim. Adı, mitolojik menkıbeye dahi geçmiş olan bu suyun kaynağı. şehrin tam göbeğinde olup saniyede 22 litre bir miktarla akmaktadır. Su. eski horasan harçla işlenmiş ve Kâmil Kablanlı zamanında tAmir edilmiş yeraltı bir mahzendedir. Burada Üç bin metre karelik bir sahanın dip sathında, âdeta bir nevi göl durumundadır. Erden, Erler, Lş-çibaşı, Evkaf, Ethem hanıamlarlyle Askeri Hamam ve Kadınlar Hamamı, sularını bu membadan temin ettikleri gibi aynı su, dört yüz kadar aboneye de tazyikle verilir. Meselâ, çağlayan otelinin ikinci katındaki odanızda, bir kış sabahı erkence kalkar ve köşedeki musluğu açarsanız, buharlı ve sıcak bir atı ile yıkanır ve bu mazhariyetten hayretle karışık bir haz duyarsınız..
Eskişehir halkı, takriben on iki yıl öncesine kadar derecesi 22 kesafette olan bu kifeçll suyu içiyor ve böbrek. mide, bağırsak hastalıklraından kurtulamıyordu. Gerçi, şehrin Ça-naktepe adı verilen yukarı mahallelerinde. Jurnalci, Ağa, Kurt ve Belediye suları da vardı. Fakat bunların en iyilerinden sayılan Ağaçeşmesi suyunun derecesi de 16 dan aşağı değildi.
Bakışları nur ve kararları keramet
iki hikâye
A aya
I
Eski tehir
ve Bakımevi
Doğum olan Büyük Atatürk, tarihin bir gününde Eskişehre uğrayınca, içtikleri bir bardak suyun, midelerine kurşun gibi inmesi He yurddaşlarının uğradıkları mahkûmiyeti hemen sezdi. Karşısında hürmet ve hayranlıkla, ellerini Önüne bağlamış duran, belediye başkamna dik dik bakarak;
— Arkadaş, dedi. Ya, en kısa bir zamanda Kaplanlı dağlarındaki nefis içme suyunu Eskişehre getirirsiniz. Yahut ben buraya bir daha ayağımı atmam!.
Tehdit müthişti. Bu tehdidin içinde maddi bir ceza, adli ve İdari bir şiddet yok, aşkın, İnanışın, hayranlığın bizi gurbete kadar götürecek bir nazlanması, bir küskünlüğü vardı. Netekim bütün Eskişehirliler, kendilerini iyi bir suya kavuşturmaktan daha çok, aziz atalarının dargınlığına mahal bırakmamak için harekete geçtiler. Belediye bütçesinde para yoktu. Bu suyun şehre inmesi ise, vasati yüz elli bin liraya mütevakkıftı. Fakat ne çıkar sanki? Madem, Atatürk istedi. Bu olacaktır.
Evet bu oldu. Mezbaha resmine etin beher kilosu için beş kuruş zam etmek suretiyle, en büyük müşkülü yenen Eskişehirliler; kırk beş kilometre uzakta, Türkmen dağlarının muhteşem çamlarla bezenmiş bağrından fışkıran Kaplanlı suyunu Esklşehıre indirdiler. Halk da, böylece, asırlardan beri, hattâ Bizans sarayının Işvebaz dilberlerine kevsor olan 22 dereceli sıcak suyu İçmekten kurtuldu.
Ben; biri eski, diğeri yeni tarihe ait İki hikâyeyi okurlarıma anlatırken, bugünkü su durumunun tatminkâr olmayışını da belirtmek rum: Şöyle ki:
Hâlen Eskişehlre, muhtelif ve membalardan saniyede elli
re su akmaktadır, buna mukabil km yüzde sekseni, bir kerbelâ hayatının cefasını çekmektedir, semte girer, bahçelerin kaplıca
‘teriyle sulandığım görürsünüz. Diğer bir semte uğrar, buralardaki eşrafın sıfır dereceli nefis Kaplanlı suyu ile banyo yaptıklarına şahit olursunuz. Zaman olur, Ağaçeşmesinin üç yüz
Yazan : F. Ş. Yersel metro ilerisindeki, mcörn üzerinde meçhul bir garibin, taaffün etmiş cesedi, halka tifo mikroplan saçar, ve zaman olur, aşağı mahallelerin mahrumiyetle hemdvm sakinleri, fors-septlklere müsavi bir derinlikte açılan kuyulara taslarını uzatırlar..
Evet, Atasının bir ikazı} tabtetlnlrı cömertliği ve kendi maddi fedakâr-hklariyle saniyede elli İki litre suya kavuşan Eskişehir, «ıısuzdur Şairin O mııhllor İd derya k; redir (loryyııyı bilmezler mısraımn isbat unsuru, Akdenlz()eki yunus balıkları değil, Eskişehirdeki susuzlardır. Şehrin İki tarafından. Porsuk Çayı da sinsi bir hissetle, toprağı oyn oya sarı benizli siteye doğru akar gider. Bu çaya bir filtre makinesi koyup, hiç olmazsa temizlik suyu İhtiyacını karşılamak da kimsenin altlına gelmez Taşdelen datiiği. mlz ufacık membadan sızan sular, 1-tina İle şişelere doldurulup, anayurdun dört bucağına gönderilirken, saniyede 10-14 litre verimli ve evsafı Taşdelene müsavi Kaplanlı auyunıı, derya lçre deryayı bllmiyen Eskişehirliler ancak tahayyül edebilirler.
Harp yıllarında bir arkadaşım anlatmıştı:'İskenderun limanına yanaşan bir Ingiliz gemisinin kaptanı, getirdiği mühimmat ve malzemenin bir türlü tahliye edilemediğini görünce:
— Siz öyle hârika bir milletsiniz kİ, teşkilâtsızlığı, teşkilâta bağlıyorsunuz, deınlş. Ben de Esklşehirde bu kadar bol, bu derere şifalı ve o nispette israfa uğramış sulara ve Porsuk Çayının fayda yerine felâket getirişine dikkat ettim de kendi kendime mırıldandım:
— Biz öyle yaman insanlarız ki tabiat ve iklimin ezeli teşkilât Ahengini bile cehalet ve ihmalin esrarengiz atonıteriyle altüst ediyoruz.
Yeni neşriyat
istiyo-
çeşme iki üt-hnl-çöl-Bir su-
KAYIP ELYAZMASI
I
Alman realizminin tanınmış simalarından biri olan Gustav Freytag’m dilimize çevrilmiş ilk eseridir. Gerek tasvir, gerek ruh tahlili bakımından Freytag’ın en dikkate değer eserlerinden biri olan “Kayıp Elyazması” Hulûsl Gölkıyı tarafından dilimize çevrilmiş olup, beş kitaptan mürekkep olan bıı büyük romanın birinci ve ikinci kitaplarını teşkil etmektedir. GOO küsur sahlfe tutan “Kayıp Elyazması I”, 460 kuruş fiyatla, Milli Eğitim Bakanlığı Yayıncvleriyle bütün kitapçılarda satılmaktadır.
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 Temmuz 8 Cumartesi Rumî
Rzn. 22 1369 HAZ 25 1366
VAKİİ VASAT! ezan!
Güneş 5.34 8.61 •
ö«rle 13.19 4.35
ikindi 17.19 8.35
Akşam 20.43 12,00
Yatsı 22.43 2.(8»
ImaAk 3.20 6.37
HEYOC.Lt CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 2 — Kızıl SilAhşör. 3 — Kızıl Çete. ALKAZAR (42562) 1 — Kahraman öncü. 2 — Şarlo Asker.
AR (44391) 1 — Hazin Açk. 2 — Mavi Zambak Barı.
ATLAS (41)835) 1 — Genç Kız KalbL 2 — Hileli Yol.
BEŞİKTAŞ B.VHÇESÎ 1 — Kör 2 — Kaçırılan Kız.
ELHAMKA 143595) 1 — Lizbon Perisi. 2 — ^ilahlar Konuşu-
yor.
İPEK (44289) 1 — Aşk Yarışı. 2 — Kara Ok.
LÂLE (43595) 1 — Korsanlar (Türkçe). 2 — Her Zaman Kalbimdesin.
MELEK (44fiA$) 1 - Aşksu Yıllar. 2 — Şanghaylı Kadın.
SARAY (11656) 1 — Para Hır-•ı. 2 — Tulua.
SVATPARH 183113) 1 - Kahraman Yüzbaşı. 2 — İki Cingöz Haydutlar Aramada. 3 — Kalbime Doğmuştu.
SÜMER (42551) 1 - Kızıltepe. 2 — Bitmemiş Senfoni.
ÇARK (403RO) 1 — Oklnhomn Kahramanı. 2 — Denizler Aratanı.
ÇIK (43726) 1 — Denizaltı 104. 2 — iki Açıkgöz HoHywood'da. TAKSİM (43191) 1 — Yunanlı MAbude, 2 — Uyumayan Adam. TAN 1
lan. 2 — Monte Krlstonun Elmastan. 3 — Şeytan Ruhlu
Son Antonlo Aolan-
ANKARA
DEVLET TİYATROSU TEMSİLLERİ
Bu akşam naat 21.45 te
Kadıköy Halkevinde
Modern Antigone
Yatan: Jetin Anoııilh
Türkçe»!: Orhun Veli Kanık
Biletler Halkevinde satılmaktadır.
Fiyatları 2-1 Hradır
Bu yazımı, pahalılıkla mücadele için halktan işbirliği yapmasını istiyen sayın Valimize ve Belediye murakıplariyle flda Kaymakamına ithaf ediyorum
Yazan : Mehmet Alaker
Adam.
ÜNAL (49306) 1 — Tahlr İle
Zühıe. 2 — Lorel Hardy Dans öğretmeni.
ÜNAL Yazlık 1 — Çöl Şahini. 2 — Dişi Şeytan.
YENİ 1 — Meksika Çiçekleri. 2 — Asilzade Haydut. 3 — Günahtan Sonra.
YILDIZ (42847) 1 - içli
2 — Cazlar Çarpışıyor.
İSTANBUL CİHETİ
ALEMDAR (23683) 1 — İki Ruhlu Kadın. 2 — Lorel Hardy A-ceml Aşıklar.
AZAK (23542) 1 — Kırmızı Güller. 2 — Sahte Evli.
ÇEMBERLİTAS (22513) 1 —
Aşk Yarışı. 2 — Kahraman Kir lavuz. 3 — Washlngton un Evi, HALK 1 -y Mahzun Gönüller. 2 — Barış Kahramanı. 3 — Gizli TeşküAt.
İSTANBUL (22367) Hint Rüyası (Türkçe). 2 — Lorel Hardy Şarkıcı.
KISMET (26654) 1 — Kara Güneş. 2 — Festival Yıldızı, 3 — Suçsuz Cani.
MARMARA (23860) 1 — Monte Krlstonun Miramı. 2 — Şeytanın Kurbanları.
MİLLİ (22962) 1 — İki Ruhlu Kadın. 2 — Lorel Hardy Acemi Aşıklar.
TURAN (22127) I — Asi Generalin 8on Emri. 2 — Lorel Hur-dy Silâh Arkadaşları. 3 — ÇÖ1 Şarkısı (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 —
Gecelerin Hâkimi. 2 — Genç Dul.
KADIKÖY CİHETİ
HÂLE (60112) 1 — iki Ruhlu Kadın. 2 — Tarzanın Zaferi.
OPERA (60821) 1 — Işıldar Sönerken. 2 — Uç Ahbab Çavuşlar Casııa Peşinde.
SÜREYYA: (60862) 1 — Salâ-h&ddln Eyyûbi-Hııçh Seferleri. 2 — Hatıra Defterim.
ANKARA
Kız.
UÇAK - TREN - VAPUR
ANKARA
Gölgeler, lar.
BÜYÜK
Yüzbaşı. CEBECİ ra, 2 —
(23432) 1 — Solan
2 — Zehirlenen Ruh-
(15031) Kahraman
A-
(13846) 1 - Klcopat-Hacı Murat Geliyor.
PARK (11131) Ayşcnln Duası. 2 — Efsuncu Baba.
SVS (14071) Sahte Evlât. SÜMEK (14072) Hortlaklar dazı. 2 — Şampiyon Ağı.
VLI S (22294) 1 — Güzeller Revüsü. 2 — Aşk Senfonisi.
YENİ (14040) 1 — Siyah Göl-
geler. 2 — Monte Kristo. Gece saat 21.15 te Zati Sungur'un temsilleri.
GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
İZMİR
ELHAMKA 1 — San Francisco. 2 — Kıemot, 3 — Fi eita. LÂLE: 1 — Yaratılan Vatan. Yaratan Caaua. 2 — Mazinin E-•Iri. 3 — Zafer.
TAYYARE 1 — İki Açıkgöz Periler Araaında, 2 — Kadınlar Düşmanı.
TAN: 1 — Yaratılan Vatan.
2 — Mazinin Esiri. 3 — Zafer Yaratan Casus.
1EN1 NİNEM A 1 — San Güneş. 2 — Yılmaz Reis 3 — Bağdat Perisi,
MELEK Lüküs Hayat.
GELECEK OLAN UÇAKLAR 7.05 P.A.A. (Amerikan) New-York. Boston. Gönder. Londra, BrükseVden. — 7.30 K. L. M. (Holanda) AmzterdHTn. Roma dan. — 9.45 D.H.Y. (Türk) Burmadan. — 9.30 D.H.Y. (Türkı tamirden. — 14.15 D.H.Y. (Türk) Gaziantep, Adana, Konya, Afyondan. — 15.35 D.H.Y. (Türk) İskenderun, Adana. Ankara-dan. — 16.30 D.H.Y. (Türk) Diyarbakır. Elâzığ, Slvaa, An-karndan. *- 18.05 D. H. Y, (Türk) tamirden. — ıs.35 D.H. Y. (Türk) Anknradnn. — S04Ö P.A.A. (Amerikan) Hongkong Bangkok, KolkÜts, Yeni Delhi, Karaşl, Tahran, Basın. Sam, Beyrut’tan. — 21.10 P. A. A. (Amerikan) New-York. Boston, Gandcr, Londra. Brük-Rcldcn.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.15 P.A.A. (Amerikan) Şam, Beyrut, Bnaraya. — 8.30 D.H. Y. (Türk) Buraaya. — 8.30 B. E. A.
Nlo. Londrnya. tHolânda) D. H. Y.
-r 10.15 tamire. —
Ankara. Adana, takendoruna.— 14.45 D.H.Y, (Türk) Anknraya.
— lfl.oo D.H.Y. (Türk) İzmh’c.
— 21.35 P.A.A. (Amerikan) Brüksel. Londra. Bostun, New-York. — 22.10 P.A.A, (Amerikan) Şam, Beyrut, Knraşl. Yeni Delhi. Kalkülu, Bangkok, Hong-Kong’a.
GELECEK OLAN VAPURLAR 12.3ü Sum (Mudanyadan)
— 14.ou Antalya (Ayvalıktan) —
19.00 Ülgen (horozdan) —
22.15 Bandırma (Mudunyadan) GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Bandırma (Mudanyayaı
— 12.00 Ankara (B. Akdenizc).-14.00 Glroaun (tamire) — 17.00 Marn kaz (Mııdnnvavıı) — 20.00 Erzurum (Bandırmaya) GELECEK OLAN TRENLER
7.10 Doğu (Eks.). — M.3o Ankara (Eknp.l. — 0.16 Ankara.
— 16.51 Ankarndan (MotÖrlU Tren).
GİDECEK OLAN TRENLER
18.10 Ankara Ekapreal. — 20.30 Ankara. — 21.1ü Gtlney. eknp.
17.00 Çocuk »nail. — 18.00 Dans müziği (pl). — 18.30 Şarkılar. — 19.0ü M.S.Ayarı ve haberler.
15 Geçmişte bugün. — Yurtttatı sesler: İdare e-Muzaffcr Sarısözen. — Radyo İle İngilizce. — Vnryetc müzikleri (pl.).
(İngiliz) Atina. Roma! O.liü K.L.M.
Tahtana. — 9.30
(Türk) Anknrııya. D. H, Y. (Türk) 10.30 D.H.Y. (Türle)
program. — (pl.), — 7.45 Saz eserleri Hololor (pl.).
ANKARA:
7.28 Açılış V® 7.31 Neşeli müzik Haberler, — 8.00 (pl.). — 8.16 Hafif
— 8.25 Günün programı ve hava raporu. — 8.30 Bvelhoven-Fa Majör Kuartet (pl.). — 9.00 kapanış.
12.28 Açılış ve program. — 12.30 M.8.Ayarı. — 12.30 Sulun Orkcutranı (pl.). — 13.00 Haberler, — 13.16 Klftaik snz cNorlcrl.
— 13.30 Öğle gazetesi. — 13.45 şarkılar. — 14.00 Bando müzikleri ipi.). — 14.40 Çigan havaları (pl.). — 14.58 Konuşma; Spor haberleri. — 16.00 Kayıp mektupları, hava raporu, . akşam programı ve kapanış.
16.58 Açılıy ve program. —
— 19.
19.20 den: 19.45 20.(81
— 20.15 Radyo gazeteni. — 20.30 Serbest saat. — 20.35 İncesaz (Karışık fasıl şarkıları). —
21.15 Normun Cloutier Orkestram (pl.). — 21.35 Hafif şarkılar (pl.). — 22.00 Konuşma.—
22.15 Şarkılar. — 22.45 M.S. A-yarı ve haberler, — 23.00 Dans müziği (pl.). — 23.30 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. —
13.00 Ha herler. — 13.15 Şarkı ve türküler (pl.). — 13.30 Dans müziği (pl.). — 13.45 Saz
eaorlerl-Şarkı ve türküler.. —
14.30 Cnz müziği (pl.). — 15.00 Serbest saat (Konuşma veya müzik) — 15.15 Radyo salon or-kestrnaı konseri. — 15.45 Haftanın programı. — Ifl.(K) Programlar ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Saz eserleri. — 18.15 Çay saati (pl.J. — 10.00 Haberler. —
19.15 İstanbul haberleri^ — 19.20 Karışık piyano soloları. Çalan: E(l(ly Negl.ek. — 19.40 Ara müziği Ipi.ı. — 19.15 Şarkı ve türküler. — 20.15 Dlnlevlci istekleri (Hafif batı müziği). — 21.00 Türkiye Milli Ta lehe Federasyonunun "WAY,, ikinci toplantısı Türk Tertip Komitesi adına konuşma. — 21.15 Şarkı ve türküler (Ar Müzik Birliğinden).
— 22.00 Duna orkestraları geçitli ıpl.). — 22.45 Halterler. — 23.00 Karışık hafif müzik (pl.).
— 23.30 Programlar ve kapanış.
YABANCI RADYOLARDAN SEÇME YAYINLAR;
LONDRA:
7.40 Klâsik müzik dinleyici tstekl**rl. — 10.30 Fı«-(l Hartley ve Orkestrası. —- 11.00 Konçer-tu-Grleg piyano konçertosu. — 13.00 Haftanın şarkıları. —
16.15 Hafif müzik. — 20.00 Charlle Kınız ve piyanosu. —
21.30 Artistlerle bir saat. —
24.30 Bir saat «lan» müziği.
(saxE
R
EMİNÖNÜ: Ankara (Eminönü)
— Sırrı Bnşıloğan (Küçilkpazar)
— Eaat (Dlvunydlu) — Cemil (Beyazıt)
BEYOÖLU; Güneş (Merkez) — Banmak (Taksim) — Batlst Tülbentçi (Takalın) — Bnnkulur (Galata) — Necdet Ekrem (Şişil) — Çubukçu (Şişli) — HahcJOğllı (Hfiuköy) — Yeni Turun (Kasımpaşa)
FATİH; İ brahim Bul mumcu (Şohzndebıışı) — El hem Pertev (Aksaray) — Sanmtya — Hamili Emgen (Şehremini) — Gün-doğdu (Kııragümrük) — Hüsa-maddin GÖJcongiıı (Fener) EYÜP: Arif Beşer
BEŞİKTAŞ: 8. Recep — Oıta-kÖy — Gıvnueddln Dlvnnlıoğiu (Arnavutköy) — Merkez (Bu-bolc)
KADIKÖY: Yani Moda — Fe-ncryolıı — Erenköy — A. Cafer Çağatay (BuatancO.
EH
Soldan mUa:
1 — Sinirli kadın. 2 — Sarhoşun marifetlerinden; Taharri. 3 — Bir sebze; Bayrak. 4— Barınak örtüsü; Ncfl edatı. Bazıları telefonda onu incelterek böyle söylorlor. 5 — Nötr Dııınııı Kamburundu oynıyan bir artist; Arzu. 0 — Hlslvri-mlzden biri; Tersi nida. 7 — Bir muaild âleti; Vatana, kavuşma; Buutlardan. 8 — Bir hata eseri olarak. 9 — Yavaş; Mal veya eşya (Galat olanı). 10 — Müptcdî insan.
2
3
*
*
?
3
fO
Yııknrıdnti a^nğı:
1 — Öz yurdumuza mensup. 2 — Açıklık: Şart edatı. 3 — Taharri etmem; Tersi tuluma doldurulmuş etin yarısı. 4 — Nazıır et; Mecmuu. 5 — Valideni yok. 6 — Pederin yansı; Tersi aruzdaki İmlalardan. 7— Etrafına bakın; Çahnuk (Argo). 8 — Aşınma; Gelecek, iliş; Yemek, lu — Sonsuzluk.
DÜNKÜ BULMACANIN IIALLİ
Saldan snğa:
1 — Sahası vâsi. 2 — Adar; Yel. 3 — Letafet; Se. 1 — A-fill; Aşll. 5 — Mal; Hap. 6 — Eki; Vekili. 7 — Yu; Amerika. 8 — Dile; Le; Ak. 0 — Tarama; Ulu. 10 — içimi haram.
Yııknrfdtin
1 — Salnhlyotl. 2 — Feda; Kulaç. 3 — Hatime; iri. 4 — Arala; Adam. 6 — Filim: Mi. 6 — lar; Halel. 7 — Tahlre. 8— Ay; ŞnlU; Ur. 9 — Seni pekâlâ. 10 — Mukaveleli.
SIHHÎ İMDAT
tatanbııl Beyoğlu Anadolu yakası An kuru tamir
41995
60536
Öl
2251
Beyoğlu 44644 KttdiKöy 6087’Z
İstanbul 24222 Üsküdar 60015 An icara 00, İzmir 2222 Kurşıyalca 15055
t* SKİ'DA Ilı Ahrnt*(1lyo,
II EY BELİ ADA : H. Hulk BÜYÜK A1>A: Halk
İZMİR: Sağlık lAlnancak) — Ali Hayroddl nTav (Basmahane) — İki Çeşmellk (Egrctpnoa) — Güzelynlı (Yalılar) — Sıhhat (ICemeraJlı)
BEN pazar günleri bir tarafa gezmeğe gitmesini hiç sevmem. Fakat kırk yılda bir defa yolumuz böyle bir günde BÜyükadaya düştü. Bıı adarım lakelcainc vardığımız zaman, öğle vaktiydi, üç arkadaş rıhtım boyundaki ikinci sınıf lokantalardan birinde şöyle mütevazı bir yemek yiyelim dedik. Esasen belediye murakıplarının faaliyetiyle lokantalar her halde hayli ucuzlamış olacak diye düşünüyorduk. Böbrek şiş 135. kllosıı 250 kuruş olan barbunyanın porsiyonu balık memleketi şayı-lan dört tarafı denizle çevrili ada gibi bir yerde 200, diğerleri de bunu göre İdi. Uzatmıyalım kesemize göıe mütevazı bir yemek yedikten sonra denize rahatça girilecek güzel manzaralı bir yere gidelim dedik. Büyük T yolt| üzerinde, adarım en güzel köşesi sayılan, fıenklenn Payamhe-la dedikleri Viranbağ Gazinosuna gitmeye müttefikan karar verdik Bir arabaya binmek icap etti.
Her birisi birer Napoteon kadar azametli arabacıların, günün pazar olması dolayısiyle, hepsi de nazlı, hepsi de kendilerine en fazla kâr temin edecek müşteriyi seçmekle meşguldüler.
Birisine yaklaşarak:
— Müşterin var mı, diye sordum. Lâkayt bir bakışla hiç istifini bozmadan:
— Nereye gideceksiniz, dedi.
— Viranbağa!
— 7 lira verin götüreyim. — Resmi târlfe ne kadar?
— Târife filân yok. O târlfe eskiden kalına, şimdi geçmiyor.
Târlfcye bakıyorum iskeleden Tur yolundaki Viranbağ Gazinosuna kadar gidiş 3 lira, gidiş-dönüş 4,50 lira gösteriyordu.
— Azizim, sen beni Viranbağa 3 liraya götürüyor musun, dedim.
— Hayır, Luna Parka bile gitmem.
— Tekrar soruyorum. Beni târi-feye göre götürmüyor musun?
— Götürmüyorum, ne olacak!
Ben, arabacıların belediye târlfe-sine riayet hususundaki istidatlarını anlamak İçin kasden pazarlık etmiş, arabaya doğrudan doğruya binerek: “Çek Viranbağa,, dememiştim. Sonra çoktan beri adaya gelmediğimiz için taksilerde olduğu gibi bellci de eskiden matbıı tarifedeki rakamların bir mislini vermek İcap eder, diye düşündüm.
Büyükada Emniyet Amirliğine, o-ıadan da Belediye polisine giderek 834 numaralı araba hakkında şikâyetimi yaptım. Cezalandıracaklarını söylediler. Bilmiyorum ne oldu. ı
Başka bir arabaya pazarlıksız binerek tarifeye göre 3 Ura, 50 kurıı.ş da bahşiş olmak üzere 350 kuruş verdik. Adanı fazla itiraz etmedi. Sadece “Bilseydim getirmezdim,, dedi.
Dik uçurumlarda kayalar arasında biten selvi ve çok sık koca yemiş ağaçlarının denize kadar indiği Vi-ranbağın vahşî güzelliğini biraz seyrederek bir deniz banyosu aldıktan sonra gazinoya oturduk. Etrafta şezlonglar vardı. Birer tane de biz iste-1 dik. Karnımız bir hayli acıkmış ol- î duğündan bir şeyler yiyelim dedik, j Liste yok dediler. Şiş 150, patlıcan kızartması 100, börek 100, pirzola 150 kuruşmuş... Burası kaçıncı sınıf diye sorduk, İkinci dediler.
“— Saz yok, radyo yok, hiç bir şey yok neden bu kadar pahalı?,,
u— tşte öyle efendim, siz yabancı değilsiniz. Size biraz porsiyonları fazla yapanz.,,
Çarnâçar oturduk. İki şiş, bir patlıcan kızartması, bir porsiyon salata ve börek (hepsi de normal porsiyondu) yedik, 2 şişe de su içtik. 3 de kahve... Fatura: 995 kuruş. “Bu ne parası böyle,, diyeceksiniz. Hesap şöyle tutuyor; 1
Kimbilir ne biçim bir fatura çıkaracaklardı ?
Şezlong hesabına «on derece içerlediğim için kendilerine 5 lira verdim ve hüviyetimi de bildirerek fazla bir borcum varsa tasdikli listelerini getirdikleri takdirde ödemeye hazır olduğumu söyledim.
Orada bir araba hazırdı, İskeleye kadar 5 hra isledi.,. Hiç ses çıkarmadan bindim. Tarifeye göre para verdiğim zaman küplere bindi.
— Bir şikâyetin varsa buyurun belediye polisine gidelim, dedim.
— Gidelim, dedi, fakat sonra ya-
rı yolda 3 liraya razı oldu.
İşte size 3 kişilik bir ailenin hele adanın biraz da yabancısı olursa, bir pazar günü gezintisinde Ödlyeceği masraf: Asgari bir hesapla öğle yemeği 15 lira, araba gidip gelme 12 lira, akşam yemeği 20 lira (buna İçki veya müzik dahil değildir) 47-50 lira İle basit hır pazar gezintisi...
■‘Neredeyiz?., diye kendi kendime sordum. Belediye Murakabe Teşkilâtının şehirdeki işlerin) bitirip buralar da el atması, halkın bilhassa pazar günleri soyulmadan sezmesini, eğlenmesini temin etmesi lâzımdır.
Parker ninenin hayatı
Yazan : Katherlm* Munafleld
Nakleden : N. K.
2 şiş 300
Patlıcan kızartması 100 Börek 50
Kahveler 105
Su 20
Ekmek 30
(Salata İkram)
3 şezlong 300
• 905
% 10 garson 90
995
Yemekler İçin haydi ses çıkarım-yalım, çünkü böyle nefte manzaralı bir yerde şehirden de biraz uzak gazinonun yaşıyabilrnesi lâzımdı. Fakat bir saat için şezlong başına birer lira almak cüretini gösteren gazino idarecilerinin cesarotine hayret etmemek elimden gelmedi. Yerli yabancı hepimizin lstanbulun en fazla sevdiğimiz bir köşeainde halkın göz göre çöre hıı kadar «oyulmasına nasıl müsaade ediliyor? Ada Kaymakamlığı, Belediyesi nihayet İktisat Müdürlüğünün murakıpları şimdiye kadar bunların farkında değil mi?
Tasdikli târife istedim, yok dediler. Tasdikli târlfesl olmıyan bir gazinonun çalışmasına nasıl izin veriliyor?
İşin garibi bütün bu gazinoyu çeviren zat da devlet ve Asayiş hizmetinden yetişmiş ve adada sayılmış bir kimseydi. Beni de oldukça tanıyorlardı. Ya bir yabancı olsaydım?
İHTİYAR Parker nine her sah günü bir muharririn oturduğu apartman dairesini «İlip süpür-meğe giderdi. O salı sabahı yine kapısını çaldığı vakit muharrir, her zamanki gibi gelip açtıktan sonra:
— Torununuz nasıl? diye sordu:
Parker nine cevap vermeden önce kapıyı kapadı ve:
— Dün toprağa verdik efendim, dedi.
Muharrir:
— A, çok üzüldüm! diye özür diledi. Kahvaltı ediyordu. Sırtında hayli eskimiş bir sabahlık, e-ünde buruşmuş bir gazete vardı. Daha bir iki kelime söylemeksl-rJn sıcacık yazı odasına dönemezdi. Muhatabı gibi İnsanların cenaze merasimine çok ehemmiyet verdiklerini bildiği için tatlı bir eda ile sordu:
— Merasim ümit ederim ki iyi geçmiştir?
Parker nine kısık bir sesle:
— Nasıl efendim? dedi.
Zavallı İhtiyar! Sersemlemiş gibi idi. Muharrir sözünü tekrarladı. Fakat kadıncağız cevap vermeden başını eğdi, elinde tuttuğu ve temizlik yapmağa mahsus fırça ile bezleri, önlüğünü, terliklerini doldurduğu çantayı sUrükllye-rek mutfağın yolunu tuttu. Muharrir kahvaltısına devam etti ve kaşığını reçel kâsesine daldırırken yüksek sesle:
— Her halde pek kederli o-lacak, dedi.
ihtiyar kadın gaz ocağının üstündeki güğümü alıp musluğun taşına koyduktan sonra kovaya ve bulaşık leğenine su doldurdu.
Mutfağın halini anlatmak için bütiiıı bir kitap yazmak gerekir. Muharrir, hafta boyunca kendi ı-şlni kendi görür, yani çaydanlığının dibindeki çay tortusunu ara sıra eski bir reçei kavanozuna boşaltır, temiz bir çatal bulamazsa kirlisini bir el havlısına silerdi. Dostlariylo konuşurken:
— Ben bu işin çaresini buldum, derdi. Gayet sade ve rahat. Ev bakımım herkes niçin bu* kadar büyültür anlamanı.
Fakat muharririn tatbik ettiği usulün neticesinde bütün mutfak, muazzam bir çöp tenekesine dönmüştü. Yerler bile kızarmış ekmek kırıntılarından, kâğıt parçalarından. sönmüş sigaradan geçilmezdi. Fakat Parker nine bu hale kızmaz, o zavallı gence ''bakanı edem yok,, diye acırdı.
Su ısınırken ortalığı süpürme-ğc koyuldu. Süpürge bir taraftan şuraya buraya çarpıyor, kadıncağız da öte taraftan kendi kendine: — Evet, ben de bu ömürden nasibimi aldım, diyordu; çok çektim, çok.
Komşuları da öyle düşünürdü. Akşamlan topallayarak evine döndüğü vakit onların, arkasından: “Parker nine çok çekti sahiden” dediklerini kaç defa duymuştu.
On altı yaşında iken Strat-ford’tan çıkıp Londraya gelmiş ve orada aşçı yanıkalığı etmeğe başlamıştı. Bu İlk çalıştığı yer â-deta korkunç bir şeydi. Sokağa çıkmağa izin vermediler. Bütün gününü bodrumda geçirir, oradan yalnız sabah ve akşam dualarına iştirak etmek için ayrılırdı. Aşçı pek fena bir kadındı; evinden gelen mektupları kız daha okuma-ilan kapar, “Çocuğun zihnini çelecekler!,, diye ateşe atardı.
Çalıştığı ailenin eşyası günün birinde müzayedeye çıkarıldığı vakit o da orta hizmetçisi olarak bir tabibin evine girdi ve iki sene sonra evlendi. Kocası ekmekçi İdi.
Parker nine bunları muharrire anlatırken o:
— Ekmekçi mi İdi? dedi. Ekmekçi kanaı olmak hoş bir şey her halde. Temiz bir meslek. Ekmekleri sıcak sıcak müşterilere verirdiniz değil mi?
— Ben hep yukarda idim. Dükkâna inmezdim. On üç evlâdımız oldu, yedisini kaybettik. Vaktimiz hastahanelerle muayenehanelerde geçti o zaman.
Evet, yedisi ölmüştü; Öteki altısı da henüz küçükken kocası verem olmuştu.
Kimseden hiç bir şey' lateme. den altı çocuğu yetiştirmek için ne uğraşmıştı amma! Küçükler mektebe gidecek yaşa vardıkları
vakit, kocasının kız kardeşi, yardım etmek üzere gelip evlerine yerleşmişti. Fakat iki ay sonra bir gün. merdivenden düşüp belkemiğini kırdı. Ve Parker nine görümcesine beş sene bakmak zorunda kaldı. Ondan sonra kızlardan ikisi, yani Maudie İyi Alice fena yola saptılar; oğlanlardan lkLsi hicret ettiler; kllçük Jim asker olup Hindistana gitti. En sonuncusu olan Ethel, hiç işe yaramaz bir kahvehane garsonuna vardı ve oğullan Lennie doğduğu sene kötü bir hastabktan ÖldCL.. Şimdi de sıra torunu Lenme'ye gelmişti...
Tabaklar yıkanmış, kundan-mıştı. Kapkara olmuş bıçaklan bir patates dilimi ile temizledi ve bir mantar parçasiyle parlattı. Masayı da sildi.
Lennie doğduğundan beri gürbüz bir çocuk değildi. Onu büyütmek için anne kız neler çektiler! İlk gününden beri de büyük annesinin sevgilisi idi«
Yine bunlan düşünürken muharrir içeri girdi. Sokağa çıkmak üzere giyinmişti:
— Ben gidiyorum bayan Par. ker.
— Peki efendim.
— Paranız hokka tepsinindi üstünde.
— Teşekkür ederim efendim.
— Ha, aklıma geldi, geçen hafta kakao kutusunu •boşalttınız mı?
— Hayır efendim.
— Tuhaf şey. Kutunun içinde bir kaşıklık daha vardı gibi geliyor.
Alâkasız görünmekle beraber bir ev hanımı kadar dikkatli olduğunu bayan Parker'e isbat et* tiğine kanaat getirerek kendinden hoşnut bir adamın edasiyle çıktı.
Parker nine fırçalarlyle bezlerini yatak odasına taşıdı. Çalışmağa koyuldu amma Lennic nln hâtırasının acılığına dayanamıyordu. Niçin bu kadar çekmişti. Onun gibi bir küçük meleği çektirmekte ne mâna vardı sanki?
En sonunda da... Parker nlns bu düşüncenin fecaatine tahammül edenıiyecekti. Şimdiye kadar her şeyi çekmiş, her şeye göğüs germiş, kimseye şikâyet etmemiş, kimse ağladığını görmemişti.
Dünyada ne kalmıştı ona artık? Lennie gittikten sonra ne kalmıştı?
Kendi kendine: “Günahım ne idi?” diye sordu; bu sözleri söylerken elindeki fırçayı yere attı; kendini mutfakta buldu. Ruhunda Öyle bir keder vardı ki ne yaptığını bilmıyerek şapkasını, ceketini geçirdi ve apartmandan, rüya içinde yürüyen bir kimse gibi çıktı. Başına gülenden birdenbire o kadar ürkmüştü ki kurtulmak, kaçmak için yürümeğe başladı.
Hava soğuktu; rüzgâr buz gibi esiyordu. Acele acele geçen insanların hiç biri ona dikkat etmemek, te İdi. Fakat o kadar sene sabrettikten, metanet gösterdikten sonra kendini bırakıp ağlamağa koyulursa polisin biri yakalayıp karakola götürecekti.
Ağlamak aklına gelince Lennie* yi düşündü. Lennie, büyük annen şimdi ağlamak istiyor; uzun u-zun, her şeye ağlamak, o hain aş- | çı kadına, doktora, yedi çocuğuna, kocasına, giden çocuklara, Lenni. enin ölümiyle bilen sefalet yıl-Uınna ağlamak. Fakat bütün bunlara ağlamak İçin hayli vakit lâzımdı. Amma vakti de gelmişti. Çaresizdi; geciktirmek olmazdı arlık... Daha fa21a beklemezdi. Nereye gidecekti acaba?
Eve gidemezdi, evde Ethel var. dı. Onu böyle görürse ödü kopacaktı; bir yere otursa gelen geçenler ne olduğunu soracaklardı. Muharririn evine dönemezdi. Bir yabancının evine gidip ağlamağa hakkı yoktu. Yolun kenarına o-lursa bir polis memuru gelip sorguya çekerdi.
Kimseyi rahatsız etmeden, istediği gibi ağlayacağı bir yer yok mu idi? Parker nine hareketsiz duruyor, etrafına bakınıyordu. Soğuk rüzgâr önlüğünü bir balon gi. bi şişiriyordu. Şimdi de yağmur I başlamıştı. Hiç bir tarafta, hiç bir I şey yoktu...
fe Temmuz 1950
t e n î İstanbul
Sayfa 8 '
GÜNÜN EKONOMİK HAREKETLERİ
Hayatı ucuzlaştırma
Habib Edlb - TÖREIIAN
BİRİNCİ Dünya Savaşı bittikten sonra, bütün dünyada dalına tekrar edilen sözlerden biri do hayatı ucuzlaştırma teranesi olmuş ve çok esef olunur W. bütün bu sözlere rafcmen hayat ucuzlamamaıştır. Bu muazzam d&vanın nasıl halledilebileceği hakkında söz söylemek cesaretini kendimizde bulamıyoruz. Ancak İşi biraz tnlılll eder ve onun sebeplerini aramıya çalışırsak, meselenin biraz daha aydınlanabileceği lcan Batindeyiz.
Gerek Birinci Savuş ve gerekse ikinci Savaş ile onu takibeden seneler. hayat sahasında şahsi teşebbüsü kırmış ve ister İstemez herkes bütün yapılacak şeyleri ve bu meyanda hayat ucuzluğunu hükümetten beldemi* tir.
Savaş zamanında her sınıfa mensup İnsanlar ordu hizmetinde bulunurlarken hayatın yemek» giyinmek ve barınmak noktalarından bütün endişelerini tanıyamamışlardır.
Onlarda, bu ihtiyaçları iyi temin edildiği zaman bir sürür ve fena temin olunduğu zaman da tevekkülle karışık hüzünden başka bir tezahür olmamıştır. Savaş senelerinden geride kalan sivil halk İse, eline geçen bir lokma ekmeğin iyiliğine, fenalığına bakmamış, bunu almak İçin saatlerce dükkânlar önünde beklemiştir. Bu hal, memleketlerin seviye ve paralarına göre az veya çok karaborsa denilen ve bütün fiat ve kıymet Ölçülerini altüst eden bir vaziyet İhdas etmiştir. Savaştan sonra zaten bozulmuş olan fiat esasları ve memleketler arasında yapılmış olan sulha rağmen, mübadele esaslarının bir türlü teessüs edememesi, harbin vücude getirdiği bu gayri tabii vaziyetin devamına sebep olmuştur.
Bizce bütün bıı sebeplerin başında, para esaslarının tamamen değişmeli. para ile» lıer memleket hükümetinin istediği gibi uynamıya başlaması ve paraya olan İtimadın azalman gelmektedir.
öyle zannediyoruz ki, tarihe nazaran az. fakat İnsan hayatına göre çok uzun olan 32 seneden beri beşerin ıstırabı hep bu noktada toplan-mif ve hep yeni Ümitler, hayal inkisarları içinde, bu uzun zaman geçmiştir.
•'w.
Bundan başka savaş senelerinde muharebeye girmemiş olan mem-. leketlerde büe ne pahasına olursa olsun, herhangi bir şeyi almıya alışmış olan insanlar, normal vakitler gelmek istidadını gösterirken de. alacakları malın kıymetini ölçmek İstememişlerdir. Bilhassa dlln aldığı malm bugün daha pahalılaşmak istidadını gördükleri zaman onların kıymet ölçüsü zihniyetlerinde teşevvüşler husule gelmiş ve (irşat bakliyen bir sınıııf, bundan İstifadeye muvaffak olmuştur.
Tarihin görmediği büyük ve tahripkâr İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra Avrupa tamamen karışmış bir halde bulunuyor ve onun yeniden kalkınabileceği hakkında ümitler her gün azalıyordu. Bütün bu ümitsizliklere rağmen eski Avrupa kültürü mukavemet kabiliyeti ol-duğunu göstermlye başlamış ve Marshall Plânı, bu hususta en büyük yardımlardan birin yapmıştır. Bu yardımın derecesi — bizim düşüncemize göre — alınan para mlktariyle değil, bunun kullanılmasını bilmekle ölçülebilir. /
Memleketimiz İkinci Dünya Savaşından uzak kalmıştır. Bunu bütün memleket için, saadetlerin en başında görmemiz lâzımdır. Ancak savaşların tesirinden kurtulamamak. savaşın dışında kalan memleketlere de nasip olmadığından, bizde hayat pahalılığı belki de savaş içinde veya dışında kalan diğer memleketlere nazaran daha fazla olmuştur.
Bunun asıl sebebini, eski hükümetlerin iyi bir surette bu İşi halledemediklerine hamletmekle beraber, diğer taraftan halkımızın da hu hususta kendini uyarlamaması ve hayat pahalılığında kendi hesııhıua düşen mücadeleyi yapmamış olmasında aramak lâzımdır. Bu hal blz.de, hayatın daima pahaitlnşmasını mucip olmuş, alışverişlerin azalması, tüccar ve esnafın kazançlarını kısmış ve onlar da kârı, yapacakları İş devrinin çokluğunda arayacakları yerde bilakis az satıp çok kazanmak tarafına gitmişlerdir.
Bilhassa son İki seneden heri Avrupamıı demirperdeden başka yerlerinde şimdi büyük değişiklikler olduğundun artık bizim de bunlara uymamız İcap eder. Memleketimizde günlük hayat için ucuzlaması istenen şeyler, zaruri olan ve olmıyan gıda ve giyim maddeleri diye İkiye ayrılabilir. Bunun ekmek, et, yağ ve süt gibi lüzumlu maddelerde bugün bizim memleketin pahalılığı bütün Avrııpaya nazaran oldukça fazladır. Bunun önüne geçmek için hlzlın zannııııızca yine devlet eliyle muazzam süt fabrikalarının, et kombinalarının, siloların yapılmasına hacet yoktur. MarshalJ Plânı İle bu İşleri, esaslarını ciddi bir surette tetkik etmeden yapmıya çalışmaklansa, bunların bir müddet için hariçten İthali İmkânlarını aramak ve bütün engelleri kaldıracak kolaylıklar göstermek, her halde hayatın ucuzlamasına büyük bir sebep olabilir.
Qahsi teşebhilaa gösterilecek kolaylıklar. memlekette bu nıülıhıı maddenin İstihsali için bir çok müteşebbislere heves verecek ve hariçten gelen bu gıda maddelerinin rekabeti sayesinde flatlar, muhakkak kİ ucuzla araktır.
Halkanız bir taraftan bu çok zaruri olan gıda maddeleri için ucuz menbaları aramıya çalışırken, diğer taraftan da zaruri olmıyan şeylerimizin tedarikinde büyük bir İstical göstermemektedir, çünkü Avrupa ve Amrrlkada şimdi bir İstihsal fazlalığı vardır. Hu İstihsal fazlalığı, parayı kıymetlendirmekte v© eşya fiatmı düşürmektedir. Onun İçin fevkalâde hâdiseler zuhur etmedikçe, herkesin bugüne ııazarun yarın dahil refahlı bir hayata kavuşabileceği tahmin olunabilir. Şahsî teşebbüse büyük bir ehemmiyet verecek olan yeni hükümetimizin İthalât hususunda göstereceği kolaylıklar» nakliye ve ardiye nnısrafhırımn ve bunlara isabet eden vergilerin azaltılması ve lıııttâ kaldırılması sa>esinde bu ucuzluk bahsinde düne ıiHzaran daha çok muvaffak olunabileceği kuvvetle ümit edilir.
Uzakşark mektupları
kalkınması
Tokyo (Hususi) — Japonya 1915 te teslim olduktan sonra ağır iktisadi şartlara tâbi tutulduğu ve fakat bunların yerine getirilmesi henüz tamamlanmamışken pek Tnühim siyasi sebeplerle vazgeçildiği malûmdur. Japonyanın bugün hır hakikat olan İktisadi kalkınmasını şu satırlarda tetkik ederken vazıyeti, o siyaset değişikliği tarihinden itibaren ele alacağız.
Gerçekten. Birleşik Devletler, 1946 senesinde memleketin iktisadi kalkınmasını sağlamak üzere bir takım tedbirlere başvurdular. Japonyaya ödünç veya hibe şeklinde bıı sene başına kadar iki buçuk milyar dolar verildi.
MALİ VAZİYETİN ISLAHI — Ja-ponyada, mağlûp olduğundan beri müthiş bir enflasyon hüküm sürmekte idi. 1945 ile 1948 arasında tedavülde bulunan kâğıt para miktarı yüzde 640 nispetinde çoğalmış, fiyatlar ise 1936 ya nazaran yüzde 1030, yani 270 misli artmıştı. îşte, işgal makamlarının aldıkları başlıca tedbirler bu enflâsyon harekeliyle mücadele etmek oldu. Bütçede pek sıkı tasarruf, beş yüz bin memura yol verilmesi gibi hususlar bu tedbirlerin en mühimleri arasındadır; onlara, tabii, bir takım •‘teknik,, tedbirler de katıldı. Nihayet geçen senenin nisanında “yen., in dolara nispetle kambiyo fiyatı kati olarak 360 olarak tesbit edildi.
SANAYİ VE ZİRAATTE GELİŞ* ME — Amerikan Hükümetinin kabul ve tasdik ettiği beş senelik kalkınma plânı 1949 da tatbik edilmeye başlamıştır. Bu plân, 89 milyonluk bir nüfus yekûnuna göre tertip edilmiş olup, yabancı döviz noksanı sebebiyle Amerikanın 1 milyar 500 milyon dolar raddesinde yardımını da icap ettirmektedir.
Yine Amerikan idaresinin gayreti sayesinde kömür istihsaline hız verilmiş ve 1948 de 34 milyon tona yakın kömür çıkarılmıştır. Japonya petrol hususunda fakirdir; memleketin petrol kuyuları 1948 de 163 bin ton vermişlerdir (1939 da 331,000 tona karşılık i; bu itibarla Japonya 1048 de 52 milyon dolarlık petrol İthal etmiştir.
Elektrik istihsali ise büyük mik
yasta çoğalmış ve 1941 deki 28,7 milyara mukabil 1948 de 31,7 milyar KWh’a jllkselmiştlr.
Memleketin büyük bir servet kaynağı olan dokuma sanayiine ve hele pamuk mamûlatına ayrıca ehemmiyet verilerek 1947 de alınan bir kararla pamuk dokuma sanayiinin 4 milyon İğle teçhiz edilmiş olarak yeniden kurulmasına müsaade olunmuştur (1937 de iğ sayısı 12,200.00ü İdi).
Fakat ham madde İthalâtına rağmen dokuma sanayii gerek harbin sebebiyet verdiği tahribat, gerekse yabancı alıcılarla yapılan ticari anlaşmaların kifayetsizliği yüzünden hayli ağır gelişmektedir.
Buna karşılık makine sanayii daha mühim bir şekilde canlanmış ve istihsal nispeti 1934 yekûnunun yüzde 70 ini bulmuştur. Japon dokuma makineleri şimdi ihraç edilmekte o-lup bilhassa Hindlstana gönderilmektedirler. Otomobil sanayii de e-hemmiyetli surette İlerlemiş ve 1948 de 16 bine yakın araba imal etmiştir.
ZtRAAT — zirai mliliRHİin art* ması, halkın hayat «eviyesini yükseltmek, İşçilerin istihsal kudretini
arttırmak, gıda maddesi ithalini a-zaltmak ve ham ipek gibi bazı maddelerin de ihracına yardım etmek gayelerine cevap veriyordu. Bu maksatla Amerikan makamları Japon çiftçilerinin mahkûm olduğu esarete nihayet verdikten başka işlenmlyen yahut sahipleri uzakta bulunan toprakların devlete- devredilerek devlet tarafından da 30 sene vâde ile çiftçiye dağıtılmasını sağlamışlardır. İpek böceği yetiştirilmesine de ayrıca ehemmiyet verilmiştir.
Bütün bu tedbirler gıda maddesi istihsalinin esaslı bir ölçüde artması neticesini verdi. Gerçekten 1948 pirinç, buğday, arpa ve patates istihsali 1931-1940 senelerine nispetle 3 milyon ton fazladır.
DIŞ TİCARET — Japonya başlıca gıda maddeleriyle ham maddeler ithal etmektedir. Bunların 1948 yılındaki değeri 639 milyon dolan bulmuştu ( halbuki o senenin ithalât yekûnu 682 milyon dolardı).
Japon dış ticaretinin bugünkü muvazenesizliğini izah etmek İçin de ham madde ihtiyacının ehemmiyeti ve bu sanayiin henüz lüzumu kadar canlanmaması keyfiyeti ileri sürülebilecek. 1948 senesinin 682 milyonluk ithalâtına mukabil ihracat ancak 258 milyon doları bulabilmiştir ki bu 424 lük açık olsa olsa Amerikan kredileriyle kapatılabilir.
Dış ticaret piyasaları değişmiş bulunmaktadır. 1937 de Japon ithalâtının yüzde 601 Asyadan geliyordu. Şimdi Asyadan ancak yüzde on dördü gelmekte olup yüzde 65 inin kaynağı Birleşik Devletlerdir.
Buna karşılık Birleşik Devletler Japon ihracatı arasında yalnız ipek gibi ham maddeler satın alabiliyor. Bu itibarla Japon ihracatının yUzde 25 1 Birleşik Devletlere, yüzde 65 i de Asyaya gitmektedir.
Japon ticareti harpten önceki İstilâ siyasetini tekrar kullanmaya başladı. Dokumalarının ucuzluğu ve bolluğu sayesinde bilhassa Japon pamukluları Avrupa dokumalariyle e-saslı surette rekabet etmektedir.
Kısa Haberler
ithal edilmiştir.
lngilterede yün stokları
ğ Londra (Hususi) — Britanya Dominyon Yün Dağıtım Ltd. Şirketinin bildirdiğine göre, şirketin se-nonln ikinci yarısı için yaptığı program mucibince, J. O (Karma Organizasyon) stoklarından iki yüz yetmiş beş bin balya yün daha teklif edilecektir.
Brltanyadaki 155,700 balyadan 102.100 Ü Avustralya, 53.300 ü Yeni Zelanda ve 300 ü Güney Afrika yünüdür. Avustralyada 110.500 balya, Yeni Zelandada da 9.000 balya yün teklife amade bir vaziyettedir.
DanimarkalIm naylon çorap IlırMnıtı
ğ Kopenhag (Hususi) : Ticari mahfillerin bildirdiğine göre, Danimarka bu yıl yedi milyon kron kıymetinde naylon çorap İhraç edeceğini tahmin etmektedir. Gene hu mahfillere göre, Danlmarkada nlsbetcn yeni olan bu endüstri mühim miktarda sipariş almıştır. Danimarka çoraplarının başlıca ahcıhırı Almanya, Portekiz. Mısır, Avstralya ve Güney Amcrlkadır. Danlmarkada kullanılan ipliğin
Avrupa pazarı kuruluyor
Teşkilâtının yeni kararı Avrupa İktisadi İşbirliği
Paris, 7 AA. (Rcutcr) —Avrupa İktfeadî işbirliği Teşkilâtına üye devletler dün gece Avrupa ödeme birliği hakkında bir anlaşmaya varmışlardır.
Avrupa İktisadî îşhlrllği Teşkilâtına mensup resmî şahsiyetlerin ileri sürdüklerine göre bu anlaşma Avrupa pazarının kurulmasına doğru atılan ilk büyük adımdır.
Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilâtı Konseyinin, Üye devletler Maliye Bakanlarının iştirakiyle dün yaptığı toplantıyı müteakip açıklandığına göre bu toplantıda hiç bir Ihtlrazi kayıt Heri sürülmeden ve hiç bir müşkülâta uğranmadan bir anlaşmaya varılmıştır.
Süveyş Kanalı kumpanyasına boykot
Fiyatlar inmezse gemiler Kanaldan geçmiyecek
Londra 7 A.A. (AFP) — Süveyş Kanalı kumpanyasının geçiş resminde indirme yapmayı reddetmesi neticesi Ingiliz armatörleri Süveyş Kanalına boykot etmeğe karar vermişlerdir. Bu meseleyle bilhassa sarnıç gemileri sahipleri ilgilidir. Zira bu gemiler kanal seyrüseferinin yüzde ellisinden fazlasını temin etmektedir. İngiliz Armatörleri Birliğinde yapılan toplantı neticesinde bildirildiğine göre eğer Süveyş Kanalı Kumpanyası geçiş resminde tenzilât yapmazsa Basra Körfezi petrol sahalarından elde edilen petrol istikbalde Doğu Akdeniz limanlarından yüklenecektir.
Petrol bu bölgeye takviye edilmiş borularla sevkedllecektir.
büyük bir kısmı AmeıAkadan, geri kalanı da Britanya ve Fransa-dan gelmektedir.
Fransada ev lıışuatma yardım hareketi
★ Paris (Hususi) — Fransa Bankası Genel Konseyi, beş sene müddetle ev inşaatı için yapılan kredi, leıde tenzilât yapmaya karar vermiştir.
Bu karar, Fransada ev inşaattan yardım gayesiyle verilmiştir.
Britanya, Amerlkadon pamuk satın alıyor
★ New-York (Hususî) — Washing-ton ticaret mahfillerinden bildirildiğine göre, ECA nın Amerikadan alınacak ham pamuk için tahsis ettiği 25.000.000 doların 23.000.000 doları Ingiltereye verilmiştir. A-vusturya bu meblâğdan 1.900.000 dolar, Fransız Kuzey Afrikası İse 410.000 dolar almıştır.
Britanya, 3 temmuz ile 31 elcim arnaında pamuk satın Alacaktır. Alınacak olan miktarın üçte ikl-% sinin 31 ekim tarihine kadar sev-kedllmlş olması gerekmektedir.
Devlet fabrikalarının hususi teşebbüse devri meselesi
İşletmeler Bakanının beyanatı, piyasada büyük ehemmiyetle karşılandı
Devlet fabrikalarının hususî teşebbüse devredileceği meselesinden muhtelif vesilelerle bahsedilmişti. Piyasada bilhassa sanayi erbabı ve sermayelerine saha ariyan sermayedarlar, devlet işletmelerinin ne gibi şartlarla ve ne kadar bir vade ile, hususi teşebbüse deveredileceğl etrafında, resmi makamlardan izahat bekliyordu.
İşletmeler Bakanı Profesör Muhlis Ete'nln devlet işletmelerinin hususî teşebbüse devri hakkında verdiği izahat alâkadar çevrelerde büyük bir ehemmiyetle karşılanmıştır.
Bu bahislerle alâkadar zevatla görüştüklerimizi, bir hulâsa halinde a-şağıya yazıyoruz:
Devlet fabrikalarından bazılarının, ilk devrede, toprak sanayiinin hususî teşebbüse devri mevzuunun tekrar resmi bir ağızdan ortaya konması, alâkadarların memnuniyetini mucip olmuştur. Fakat tşletmeder Bakanı Muhlis Ete’nin kati izahlarına rağmen, sermayedarlar muhitinde yine bu mevzua karşı çekingenlik olduğu hissedilmektedir. Bu mevzu etrafında bir sermayedar, hassasiyetini §u suretle ifade etmektedir:
— Şimdiye kadar hususî müesseseler, bilhassa sanayi işletmelerinin zaman zaman devlet eline nasıl geçtiğini hatırlarız. Hattâ Türkiyenin en eski bir şirketi olan, Şirketi Hayri-yemn, Denizyollarına nasıl satıldığını, şirket hissedarlarının, bu satın
Dünya kahve fiyatları yükseliyor
Şehrimizdeki transit kahveler, başka yerlere mi sevkedilecek?
Piyasaya gelen haberlere göre, dünya kahve piyasasında yükseliş başgöstermiştir. Yeni fiyatlara göre, kahvenin kilosu piyasaya 850 kuruşa malolacaktır. Halbuki piyasada evvelce ucuzca ınûbayaa edilmiş kahve stokları bulunmaktadır. Stok miktarının 10 bin çuval olduğu söylenmektedir.
Elde stok olduğu için, dünya kahve fiyatlarının yükselişi, şimdiki halde piyasamızda bir tesir icra etmemiştir. Bazi tacirler, 8urlyede kahve fiyatlarının yükselişini gözö-nünde tutarak, gümrük antrepolarındaki transit malları, Suriye, Ürdün, Lübnan gibi memleketlere sev-ketmek teşebbüslerine girişmişlerdir.
Sebze ve meyva fiyatları 7-7-1950 günü Sğbze ve Meyva Hâlindski toptan fiyatlar:
Kuru|
Bamya 110-120
Patlıcan 20- 40
Sivri biber 25- 35
Dolmalık biber 30- 46
Domates 40- 50
Ayşekadın fasulye 27- 50
Çnh fasulye 15- 50
Kabak 5- 17
Şeftali 60-100
Muhtelif armutlar 30-130
ünüm 70- «0
înolr 40- —
Vişne 35-120
Kavun İMOO
Karpuz 6-100
4 ’
alma işine karşı aleyhtar oldukları malûmdur. Bunun gibi bir çok hususi müesseseicrin devlet eline geçmesi. netice itibariyle piyasada bir emniyetsizlik yaratmıştır. Bu emniyetsizlik hâlâ devam etmektedir. Bunu itiraf etmek zorundayız. Hususî ser-maycdarlann, devlet işletmelerine or-tak olması, yahut devlet İşletmelerinin tamamını satın alması fikri, çok cazip bir fikirdir. Fakat sermayedarın bu fikre inanması için aradan zaman geçmesine ihtiyaç vardır. Bu zaman zarfında sermayedar, bu fikirlerin tatbikat sahasında aldığı müspet neticeleri müşahede ettikten sonra, katî bir hükme varacak, yani bu liberal fikirlere karşı itimadı artacaktır.
Alman daktilo makineleri ihracatı
Bafı Almanyada daktilo makinesi fiyatları, harpten öncesine nazaran %6S yüksek
Frankfurt, (Hususi) — Batı Almanyada, 1949 yılında 38.964 adet cilan daktilo makinesi imalâtı,, 122 bine yükseldiği halde hâlâ aylık 18 bin ilâ 20 bin adet olan talebi karşılayacak durumda değildir. Sadece portatif makineler talebi karşılıyacak miktardadır. Onun için artık tam büyüklükte makinelerin imaline başlanmıştır.
Harpten önce yüzde 40 ilâ 45 olan ihracat, şimdi Batı Almanya imalâtının ancak dörtte birinden az bir kısmını teşkil etmektedir. Büyük bir mtk* tar Batı ve Güney Avrupa memleketlerine sevkedilmektedir.
Güney Amerıkaya yapılan ihracat artmıştır, fakat dolar tediyesinden güçlükler doğmaktadır. Güney Afrika ve Yakındoğuya ihracat yapılmıştır. Macaristanla da iş yapılacağı tahmin edilmektedir.
Bu arada. Batı AlmanyalI müstahsiller, Doğu bölgesinden yapılmakta olan gayri meşrû ithalâttan şikâyet etmektedirler.* Harpten önce Almanyada bulunan 18 daktilo makinesi fabrikalarından 13 ü Doğu bölgesinde idi. Bu 13 fabrika harp öncesi senelerinde İstihsalin yüzde 81 ünü teşkil etmekte İdi. Şimdi Doğu bölgesinde sadece 8 fabrika çalışmaktadır.
Diğer memleketlerden ithal edilen daktilo ve bllro makineleri de artmıştır. İsviçre 100,000 dolar kıymetinde büro makinesi, İsveç 50.000 dolar, İtalya ve Fransa da 20.000 er dolar kıymetinde makine şevketmişler-dlr. Bundan başka. ECA (İktisadî işbirliği Teşkilâtı) paralarından, A-merikadan büro makinesi ithâli için, 4 milyon dplar toplanmışın Bu miktar 1049 yılında 2.65 milyon İdi.
Batı Almanyada daktilo makinesi fiyatları, harpten öncesine nazaran yüzde 65 yükselmiştir. Batı Alman-yanın en büyük iki fabrikası olan Frankfurt'taki Terpoedo ve Nurem-berg'deki Trlumph fabrikaları harpten Önceki fiyat seviyesine uygun o-larak istihsal yapmaktadır. Terpoedo fabrikası 1.100 İşçi kullanmaktadır. Harpten önce bu fabrika 1.450 İşçi kullanmakta idi. Diğer fabrika tse 2.000 işçi kullanmaktadır. Harpten sonra kurulan en mühim fabrika küçük Olympin daktilo makineleri ya-PAn Orbis Büro Makineleri Fabrikasıdır.
7/VII/1950 Cuma
Borsâlârdâ vaziyet
İstanbul :
Ticaret Bordasında tiftik ve yapağı piyasası* hararetini muhafaza etmektedir. İnce mal tiftik fintl 400 kuruştan muamele görmüştür. Bu mala, karşı İstek artmaktadır. Fındık fiatlerinde yeni bir tAhavvül yoktur.
Kambiyo, Eshnın ve Tahvilât Bor-sasında devlet tahvilleri ve şirket hisse senetleri üzerine az muamele cereyan etmiştir. Altın piyasası ise ümit edildiği derecede inkişaf edememiştir, ihtiyatlı hareket etmektedir.
Alıcılar
İzmir :
Boıeada peklrdekais kuru yasası tam bir durgunluk ve arzetırıektodir. Günlük satış gnyet cüzi miktarda kalmıştır. Borssnın gevşek havası pamuk piyasasına da tesir etmiş gibidir. Tatmin edici olmayan ftatierle az miktarda alivre satışlar yapılmıştır. Pamukyağı ve çekirdek piyasası sağlamdır.
üzlim pi-gevşekhk
Adarra :
Ticarat Boreasjnda pamuk fiatlerln-dekl istikrar devam etmektedir.
r
Trabzon t
Tüccar, alivre satışlar hususunda İhtiyatlı harsket etmektedir. Hazır
çok
mal üzerine ı§ yoktur.
MEMLEN
KAMBİYO
İstanbul Borsası
ı «terilng 100 Dolar 100 Fr. l’ rangı 100 îsviçro Fr...^ 100 BelÇı Fr.ı....a ıoo İsveç Kr 100 Florin 100 Liret 100 Drahmi 100 Eacoudos Açılış Kapanın
7.89 282 00 0.60 64.03 5.60 541260 73.6810 0,44128 0 01876 9 7390 7.8450 282.26 0.80 61.03 5,60 01.1260 73.6840 0.4412> ıı ıılhTü 9.7390
Altınlar
Külçe Yerli Gr. Külçe Desılhııa. Cumhuriyet .... Rcşût Hmrılt Gülden Ingiliz Bugün Eski kur
Lira Lira
196 4,98 34.30 38.6(ı 33 05 44— 4 94 33.85 38.30 88.60 33.50 41.26 33.—
Fransız kok ... Nnpolöon Lll .. 11*k,
New-Turk'ta t onsu: 1 33
Gümüş, Plâtın
Gümüş Gr. PiAtln " ........ En aşağı En yukarı
10.- 11—
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1950 Durumu Türk Lirası Dolar tsvlors Frangı
En En yukarı
1 05 4.32 11.10 1.19 I 10 4.31 1/2 11.20 1.24
Pterllnii
Fransıs Frangı
ET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
îkrnmlycil tahviller Aâ 1933 Ergani .................
193M lltrunnly(**11 ••»•••••••sis MIHI Müdafaa I .............
1941 1941 V2
Kapanış
(•)
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Bugün
re»
(To5
^5
%4
I YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Dlln Erki kur
Buğday (Buş«11=Scnt) Sert Kış mahsulü No. 2 «..«mm. 3tl(-
KirmlM M M No. 2 m •R 25L—
Pamuk Mlddling (Llbrcsi=Sent) 1 OmmUJI MşeâŞlIŞssssssaaeeeaaeieŞeeeöHe S3.6S 38.65
İL 1 m ••••••••• •••••t ••••>((>•(•• sseesswsas4 33.26 32.80
1İC ItHHİletıHHIlIlMHaHlDiMUit 33.15 32.72
Tiftik (Ubr«fil=8ont) Tolcsus ^O» 1 «M e.
Fındık (Llbresl=Sent) Kabuklu yerli İri - 22— 22.50
•• •• orta 23.60 21—
Levanı İç İthal malı 36.- 36—
Ekstra iri İç ithal malı 44.— 40.—
Kuru üsüm (L1brcsl=s8enl) ...w, Thompson çokirdekslz asçms ... 111/4 111/4
Keten tohumu (Başeli=Dolar) ... Mlnncapolis w.... 3.22 3.85
Knlay ıLlbrcsl —Sont) 38.87 76.87
Levha-teneke (KM) libre dolar) 7.80 7.30
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterlîng) Bombay 65—
ICaiküta .w Ğ3.50
11 cr fiBiı^ı Hindistan — M—
Bradford Piyasası
Tiftik İyi mal (Libresl=Fiyat) 34—Nöm i
“ Sıra malı M H 80.- u
Tün Anadolu “ •• 20/21 20/21
Trakya •’ - ... 18/21 18/21
İskenderiye Bor sası
73.43
l'nmıık (Kantan=:Taİlan) Ashmounl Kısa oiyaflı F/Q, ... Karnâk Uzun elyaflı F/G. ...
Son
Kapanış
Eski Kapanış
Bugün
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüo.)
Buğday Ofis ...............
Arpa yemlik (dökme) sşetee Mısır sarı (çuvalı) ...e*.... Fasulya tombul «••(0asso»«reş Fasulya Çalı sert ..........
Kuşyomi ................
Merolmok kırmızı kabuk. Merolmsk yeşil ...».....
Nohut natürel •••ooaseeıoiıs
24.-
22.-
21.—
100.— 100.-
08.—
23.—
00.—
20.80
DO.—
90.—
21.15
47.25
56.-
42.—
221.—
105—
160—
172.6
100—
13—
üzüm çeklrdoknla No.9
İncir A serisi No. 8....
B serisi No. 108 Akala I ............
Akala II •••(.«
Akala 111 »•*... yeril ............
yağı (rafine) çekirdeği
47.—
53.—
42.-219.— 190.-160.— 160 — 110.—
12.75
28.30
29.30
18.10
19.10
26.—
28.—
37.50
45—
18—
30
20 50
M
Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk Pamuk
Demiryolu IV osoşşse Demiryolu V
1040 İkramlyell ...
Diğerleri
Demiryolu VI •••••••
I ....
u......
III .>••••
I.....
H.......
I ..I,... I .M.
filvM-ErtüTum I
M •• 11.-VII
Demiryolu
H
• *
Müdafaa
oş
4
tl
1941 Kalkınma
»•
İstikrazı
istikrazı
7.o
%6
W6
1940
^06 1D4M
Milli Müdafaa %6 1040 %7 1934 %7 1934 *7 1041
7«7 1041 %? 1041
%7 Millî
K7 ,f %7 M
• ••
• ••
I... 11u. III...
I...
II.••
III. ..
IV. ..
09.00
97.(4)
96.50
97.40
06.30
08.30 07.50
21.80 21.00
21.10
21 15
21.08
21 00
31.03
20.70
20.56
21.10
Şirket Tahvilleri
10.20
110— 110— 100—
OD— 110— 100—
09.-
08.-
20.30 100—
21.61
22.-
22.-
21.43
22.-
20.90
21.20
Tufh tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu ..............
Keten tohumu ••sosseesoososaeof
Kendir tohumu
Susam ........................
Yer fıstığı kabuklu ..........
Kuru Mcyvalar i
Fındık (kabuklu Bhvrl) ...
Fındık (İç tombul) tesoseeos CeVİs (kabuklu) .............
Ccvis (İç natürel) aosMseeeoO
26.—
40.—
10ü.—
23.50
.1-
63—
82.—
01.50 100—
22.-
T.C. Ziraat Bankası Anadolu D.Y. Tertip A/B. •• ** *• c. •• M %60 ” M Mümes, Benst. 113.50 112.50 82.30 64.- 20.20 Ul— 69— 07.50
Şirket Hisse Senetleri
T.C. Merkez Bankası Türkiye İş Bankam Türk Tlcarot Bankası ...... Aralan Çimento Sark Değirmencilik Milli Reasürans 123.— 30.— 5.— 15.26 23.25 8.- 120,25 5— 16.76 23.60 10.26
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi Fona İye 1003.. [ 172—
Dokuma ilanı Maddeleriı
Tiftlk-(ana mal) .........
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Trakya (Kırkım)
ilam derileri
Sığır salamura (kasap) Kİ, Keşi tuzlu kuru kilosu ••• Koyun hava kurusu kilosu
Nebati VaŞlart
Zeytinyağı (E.E. tenokoli) SusamyAğı (Raf. sıra) Ayçiçeği (Rafine çıplak) Fındık raftı (Çürük) ...
310.—
330.—
233.—
155.—
170.—
323.-
825.—
222.—
140.—
160.-
173.—
243.—
180.—
103.—
134.—
I
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala II Pamuk Akala m Pamuk yorll l Pamuk yeril İL w 160— 155— 180— 160— H5—
Trabzon Ticaret Borsası
FINDIK a) %60 randımanlı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü — 81— 178— 11
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday şort •oıooooooaosso Arpa
30.
3L
f*) Günün d o Borsada m nam ol esi t ou eli edllmomlu tahvilât vd oâ
ara ye taleplore göre taayyUn odon takribi piyasa değerleri.
Sayfa *
8 Temmuz 1050
• t
ÇEKİLİSİ
İLÂN
Kapalı zarf usuliyle eksiltme
A N K A R A D A
3 Odo 1 Hol
müessesemize (9136)
I adet UHHM) İS «um/ 1(100 lira ikramiye
ESASLI ŞOSE ONARIMI
DEUTSCHE LEVANTE- LINIE, Hamburg
Halen limanımızda bulunan
MARTHA RUSS vapuru İSKENDERİYE - ANVERS -ROTTERDAM, HAMBURG ve BREMEN için eşya
KUMAŞINIZI
Not : Geçen ayın piyangosu,
RESİM SERGİSİ
OKUYUCULARINA
Okuyucularından
her gün biraz daha fazla alâka
gören gazetemiz, bu alâkaya mukabele etmek üzere
okuyucularına 75
bin liralık hediye dağıtmak kararını
almıştır. Türkiyede ilk defa olmak üzere bu çapta hediye
i
A
İNÖNÜ
GEZİSİ
İstanbul Defterdarlığından :
* _
Keşif bedeli Geçici teminatı
Lira Kr.______Lira Kr.__________________________________________
“39910 — 2993 25 Galatada yeni yaptırılan muamele ve
istihlâk vergileri binası için yaptırılacak 309 parça masa, koltuk, sandalya vesair mobilya. “Dosya No. 14-1,,
Yukarıda yazılı mobilya işinin 24.7.1950 pazartesi günü saat 15.30 da Millî Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı zarf usuliyle eksiltmesi yapılacaktır.
İsteklilerin teminat makbuzları ve 1950 yılı ticaret odası belgeleriyle bu işe benzer en az bir kalemde .35000 liralık iş yaptıklarına ve tam teşkilâtlı atölye sahibi olduğuna ve muamele vergisine tâbi* bulunduğuna dair eksiltme gününden “ara verme günleri hariç,, üç gün evvel vilâyet makamına müracaatla alacakları ehliyet vesikalarım havi 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde haznlannuş teklif mektuplarını eksiltme günü saat 14.30 a kadar komisyon başkanlığına vermeleri, keşif, resim ve şartlaşmalarını görmek ve imzalamak için de sözü geçen müdürlüğe başvurmaları»
(8905)
A DAĞITIYOR
V
>
tevziatı yapılmaktadır. Bir insanın hayalinden geçebi
lecek bütün güzel şeyleri hediye buketinde toplayan
bu büyük tevziattan siz de faydalanmak istiyorsanız
TAFSİLÂTI BEKLEYİNİZ!
MEVSİME göre. KESENİZE göre, ZEVKİNİZE göre SEÇEBİLİR
(AYDA 1 GÜN PARASIZ KUMAŞ)
piyangosuna iştirak ederek, 25 te 1 ihtimalle parasız elde edebilirsiniz.
KUMAŞ ve
İTHALAT T.A.Ş
(Eski KULA) Bahçekapı No. 28
7 Haziran 1950 ye isabet etmiştir.
N.E.P. PIRAEUS SHIPPING Co., Piraeus
KONTU
İstanbul
Hovagimyan Han Telefon: 40568
Bu ayın 11 inde limanımıza
gelmesi beklenen
T I N O S vapuru
TRİESTE ve VENEDİK
için eşya yüklemektedir.
yükliyecektir.
1UR0, NAPOLİ
Bu ayın 11 inde limanımıza gelmesi beklenen
P A L I Z Z I vapuru
PİRE - MARSİLYA -CENOVA için DOĞRU POSTA eşya yükliyecektir.
M A R î T İ M
İzmir
Atatürk caddesi 126 Telefon; 59 - 50
İzmir İli Daimî Komisyonundan
Gülbafiçe — Karaburun yolunun muhtelif km.lerinde toprak tesviyesi ve sanat İşleri 55207.17 lira keşif bedeli üzerinden 28.6. 1950 tarihinden itibaren 20 gün müddet ve kapalı eksiltmeye konmuştur.
Eksiltme 18.7.1950 salı günü saat 11 de İzmir misyonunda yapılacaktır.
Geçici teminat 4010.36 liradır.
Bu işe ait kapalı eksiltme şartnamesi keşif ve evraklar İzmir — Ankara ve İstanbul bayındırlık müdürlüklerinde görülebilir.
İsteklilerin en az 30 bin liralık benzeri işleri vaktinde başarı ile yaptıklarına dair belgeleri ile Valiliğe müracaatla yeterlik belgesi almaları şarttır.
İsteklilerin 2190 sayılı kanun tarifatı dahilinde hazırlıya-cakları teminat makbuz veya banka mektubu ile yeterlik ve bu yıla ait ticaret odası belgelerini muhtevi teklif zarflarını yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evvel komisyon başkanlığına tevdi ile makbuz almaları lâzımdır.
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz»
%
zarf usulü ile
îli Daimi Ro-
buna alt diğer
(8515)
Jilet sanayiinde bir hârika!
Hakikî Amerikan mamulâtı
ve Premium çeliğinden mamul ve her iki tarafı
Gaip aranıyor
Ahmet oğlıı Fatma dan doğma 341 doğumlu Seyyar manifaturacı Bııldanlı Hıfzı Akay.
Yukarıda açık künyesi yazılı bulunan Hıfzı Akay, 1919 yılının nisan ayında kaybolmuştur. Şimdiye kadar hayat ve mematmdan hiçbir haber a-lamadığımızdan, hayat mema-tından haber alındığı takdirde aşağıdaki adresime insaniyet namına bilgi verilmesini saygılarımla rica ederim.
Yusuf Akay, Şadırvan Altı Ali Paşa Cad. 19 İZMİR
Tıraş bıçakları piyasaya çıktı!
THE STANDARD BLADE Co., Inc.
New-York, N. Y. ü. S. A.
Türkiye Mümessilliği : Marpuççıılar, Sabııncuhan Caddesi, No. 53/55 Telgraf : NUTERMA Telefon : 23835 P. K. 381
İSTANBUL
Müessesesi İstanbul Şubesinden : Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Satışı serbest olan linyit kömürlerinin şube depolarında alıcılara perakende tesliminden başka Tavşanlı ve Değirmisaz-dan fob satışı da yapılmaktadır. İsteyenlerin siparişlerini vermeleri ilân olunur.
FİYATLAR :
Depolarımızda müşteri
Tonu 36
Tavşanlı, Değirmisazda
Tonu 20
VADESİZ TASARRUF HESAPLARI İKRAMİYELERİ
teslim
teslim
vasıtasına lira.
vagonda lira.
İzmir îli Daimî
I
50 kuruş ve geçici teminatı
kapalı zarf usuliyle İhalesi salı günü saat 15 te yapıla-
Samsun Valiliğinden:
1 — Lâdik istasyonu — Lâdik yolunun 0X000—7X500 kilometreleri arası esaslı şose onarımı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Keşif bedeli (54508) lira (3975) lira 42 kuruştur.
3 — 11 Daimi Komisyonunda 25 temmuz 1950 tarihine raslayan çaktır.
4 — Bu işe ait keşif vesair evrak 11 Daimî Komisyonu ve Bayındırlık Müdürlüğü kalemlerinde olup istekliler tatil günlerinden maada günlerde bedelsiz olarak görebilirler.
5 — isteklilerin bir kalemde (50) bin liralık yol, köprü veya bina yapım ve onarınnnı iyi bir surette ikmal ederek kesin kabulünün yapıldığını gösterir belge ibraz etmeleri ve ihale gününden en az — tatil günleri hariç — üç gün evvel Î1 Makamına dilekçe ile müracaat ederek bu işin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları gerektir.
6 — Eksiltmeye gireceklerin 2 nci maddede yazılı geçici teminata ait makbuz ve beşinci maddede yazılı belge ile 4950 yılma alt Ticaret Odası vesikasını havi olarak 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde bazı rlıyacakl arı kapalı zarflarım ihale günü saat (15) e kadar makbuz mukabilinde Daimî Komisyon Başkanlığına vermeleri veya iadeli taahhütlü olarak posta İle göndermiş olmaları lâzımdır. Postada olacak gecikmeler nazara alınmaz.
Komisyonundan
ödemiş — Çatal yolunun muhtelif km.lerinde Adi kaldırım ve 204-200 üncü km. lerde 8.00 lik betonarme köprü inşa işleri 138053.75 lira keşif bedeli üzerinden 28.6.1950 tarihinden itibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konmuştur.
Eksiltme 18.7.1950 salı günü saat 11 de İzmir İli Daimi Komisyonunda yapılacaktır.
Geçici teminat 8152.68 liradır.
Bu işe alt kapalı eksiltme şartnamesi keşif ve buna ait diğer evraklar İzmir-Ankara ve İstanbul bayındırlık müdürlüklerinde görülebilir.
İsteklilerin en az 70 bin liralık benzeri işleri vaktinde başarı ile yaptıklarına dair belgeleri ile Valiliğe müracaatla yeterlik belgesi almaları şarttır.
İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde hazırlayacakları teminat makbuz veya banka mektubu ile yeterlik ve bu yıla ait Ticaret Odası belgelerini muhtevi teklif zarflarım yukarıda yazılı tarihte muayyen saatten bir saat evvel Komisyon Baş* kanlığına tevdii ile makbuz almaları lâzımdır»
Postadaki gecikmeler kabul olunmaz.
(S5H).
Comments (0)