9 Temmuz 1950
Pazar
i
*5 ** -â..• 1 e
• SİYASİ İKTİSADİ
I Crli A
13 Ilı
Sayı 221
10 kuruj
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone t Türkiye İçin seneliği 32, altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler iki mitilidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİB EOİB-TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Telefon : 44756 - 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. îstanbuJ
îç politika
Taahhütler yerine
getirilmelidir
Amerika, 19 yaş ue 25 yaş anıdaki gençlerini askere alı
Adalet Komisyonu çalışmaları
Af tasarısında
t ara-askere almağa en az 700.000
hidrojen bam-
tahşidatı oluyor
Korede taraftaki şu nokta-Kore
takibini mümkün
unsurların hepsi Bunların tamamı
hareket faydalı
edelim:
gibi hareket etmişler-
başka, bir de Hindls-vardır. Ne hru'ya göre.
karar vermiştir. Bıı, kişi yapar.
Amerika, atom ve baları imaline yeniden 300 küsur milyon dolar tahsis ediyor. Bu en kötü İhtimallere göne en ağır tedbirlere karar vermek demektir.
.Amerika. Kore harbine ve Çin Hindlstanındakl dıırıım dolayısiyle Fransaya yapılmakta olan yardıma rağmen Atlantik Paktının silâh taahhütlerini yahut Türkiye ve Yuııa-nlstana karşı üzerine aldığı silâh taahhütlerini. olduğu gibi yerine getirmek kararındadır. Bu, Amerikanın, bitmek tükenmek bilmez bir cephanelik olduğu gerçeğini sapasağlam ayakta tutmak demektir.
Sovyet em|»eryallzııılııln giriştiği maceranın heri tepkileri bunlardır. Yalnız,
ları da İlâve etmek lâzımdır: macerası, Birleşmiş Milletlerin nezareti altında bir muamele görecek, kıtalar, Birleşmiş Milletlerin bayrağı altında doğ üşecek; başkomutan. Birleşmiş Milletlere rapor vererek vaziyetin günügününe kılacaktır.
Bu saydığımız birbirine bağlıdır.
İle bundan sonra alınacak olan tedbirler, “Birleşmiş Milletlerin herhangi bir tecavüz karşısında alacağı kararlarca, daha bugünden fiili ve hukuki hır örnek teşkil etmektedir.
Şimdi bunları fiil ve hareket sahasına naklederek neticeyi almak kalıyor. Bu bakımdan, Birleşmiş Milletlere dahil azanın ne şekilde ettiğini gözden geçirmek olacaktır.
Başta, Amerlkayı tetkik
Hepimize Örnek teşkil edecek fedakârlıklarına göz kırpmadan devanı ediyor. Korede, şimdilik, o vardır, çünkü hem kara kıtaları göndermiş hem de bunlan tanklarla takviye etmiş bulunmaktadır.
Amerikadan soııra Ingiltere ve Britanya İmparatorluğunu görüyoruz. Bunlar, hava ve deniz kuvvetleri göndermiştir. Kâfi değildir. Hepsinin Amerika gibi, dâvayı biittin kuvvetleriyle desteklemesi lâzımdır.
Fransamn. keza. Bütün öteki Aza memleketlerin, keza. Çünkü sadece tasvip edip ne miktarda yardım edileceği söylenmezse, Birleşmiş Milletler kararında .yalnız bir vicdan kaynaşmasının değil de aynı zamanda bir maddi kudret potansiyeli mevcut olduğunu anlıyamayız.
Kaldı kİ, Birleşmiş Milletlerin bazı âzası, davet karşısında âdeta Istlo-kâf eder gibi bir tavır takınmıştır. Meselâ bazı Arap memleketleri davetiyenin alındığını bildirmekle yetinmişlerdir. Bazısı da, Kore tecavüzü İle İsrail meselesi arasında her nedense bir benzerlik keşfederek küsen çocuklar dir.
Bunlardan tanın gorüşii
Kore tecavüzü yüzünden hâsıl olan durumu halletmek jçln İki şart vardır. Bunlardan biri, Komünist Çin’in Emniyet Konseyine kabulü diğeri de. bunun bir neticesi olarak, Sovyet Rusyanın, Konseye avdet eylemesidir.
Bu söz, hir mülâhaza değeri taşısa bile, söylendiği zemin ve zaman göz-önünde bulundurulursa, muhakkak kİ fena bir tesire maliktir. Sadi’nin “RAsfı-fltne-englz” dediği nesne, bu-dıır. Yaııl kor-kadılık ederek zamanda değiliz. Her şeyden önce, Birleşmiş Milletlerin kudretini göstermeğe mecburuz.
Eğer bu teşkilâtta âza olan memleketlerin karara ve bıı kararı İcap ettiren mutlak zaruretlere olan İştirakleri, başı aşağıya doğru giden bir münhanl takip ederse, yarın her yeni tecavüzün yaratacağı yardım şeması bu seferki gibi, milletlerin İrade kuvveti ile fedakârlık arzusundaki tefaruk ve tefavütlerln lılç dr tatmin etmlyen hir miişlresj olacaktır.
Unutmamak lâzımdır kİ, Sovyet Rusya da Birleşmiş Milletlerde sö-T.ümorıa, âzadır. \ e. onun da âlâ ve mutena bir noktat nazarı vardır. Bunun ne olduğu bellidir. Şöyle kİ, hem tecavüzü dörtbaşı mâmur olarak hazırlayan odıir nem de omıız silkerek “Canını, Korelilerin İşine ne karışıyorsunuz? Bırakın kendi İşlerini diledikleri gibi halletsinler..’’ demekledir.
Bu resmi pişkinliği desteklemek için de, Moskova Raılyosu, dünyanın karşısına dikilerek, şöyle alay etmektedir: "Kini harbi ve kim sıılhu istiyor, eğer anlamak İsterseniz, size şu misali verelim: Trumaıı Koreye alt harp kararlarını alıp bunlarla alâkadar askeri emirleri verdiği bir sırada, bizim Stalln Yoldaş, filoloji (lisaniyat) hakkında bir makale kaleme almakta İdi.”
Sovc>etlerin böyle bu kadar tüyler ürpertiri bir görüşü olabilir. Çünkü onlar bu işlerde kanıksamıştır. Fakat öteki milletlerin yalnız bir tek görüşü olmalıdır.
Mesele, hrr tecavüz karşısında bir İane defteri açınalı değildir. Dâvayı her defasında hallederek ulan, yasadaki taahhütleri, herkesin derhal yerine gctlrme-ldlr.
Burhan BELGE
Amerikan askerleri, ağır silâh bulunmayışına kızmakta ve Kore’nin cenubuna çekilmeye devam etmektedirler
Şonan şehrini de Kızıllar aldılar
günde 52 komünist tankı inıha edildi. Amerikan ordusunda zayiat yüzde altı Kore cephesinde bir yer. 8 A .A. (Reuter) — Kuzey Kore kuvvetleri bugün Şonan’ı almışlar ve Amerikan kuvvetlerini Taejon’a giden yol üzerinde geri çekilmeye mecbur etmişlerdir.
Şonan’da vukubulan şiddetli çarpış mada, Amerikalılar yaralılarından bir kısmını geride bırakarak çekilmeden önce, bazuka ateş! ile 5 komünist tankını İmha etmişlerdir.
2 günde 52 kızıl tank İmha edildi.
Tokyo. 8 (YİRS) — Komünlat Kore ordusu Şonan şehrini Amerikalılardan almaya muvaffak olmuş, fakat bu arada 17 tank kaybetmiştir. Boylece iki gün içinde müttefikler 42-52 tank kaybetmiş oluyorlar. Bu rakam komünist Kore ordusunun elinde bulunduğu tahmin olunan tankların yarısından fazlasını teşkil etmektedir.
2IHM) komünist esir alındı.
Tokyo, 8 (YİRS) — Amerikan genel karargâhından bildirildiğine göre cuma gecesi Kore cephesinde gayet şiddetli muharebeler yer almışyr. A-merikalı askerler üzerlerine düşen vazifeyi gayet iyi bir şekilde başarmışlardır. Amerikan ordusunun sağ cenahında faaliyet daha fazladır.
Kızıllar güneye doğru ilerleyişlerine ağır bir şekilde devam etmektedir. Cumhuriyetçi Kore birlikleri kızıllara karşı iki taarruza geçmişler 1500-200 kızıl askeri esir etmişlerdir.
Amerikan zayiatı yüzde 6.
Tokyo. 8 (YİRS) — Amerikan askerî birliklerinin Kore muharebesine katıldıkları İlk günün, yani çarşamba gününün zayiatı yüzde 6 dır. Komünistler
120 mm. İlk toplar kullanıyorlar
Now-York. 8 (YİRS) — Kızıl Kore ordusu 120 milimetrelik, 76 milimetrelik ve 57 milimetrelik toplar kullanmaktadır. Görünüşe göre komünlıtle-rin ceuhanesl de gayet boldur.
Cephenin diğer kısmındaki kızıl yığınağı
Tokyo 8 (AA ) — General Mac Ar-thur karargahı tebliğine göre, Wanju bölgesinde ve Şunju kuzeyinde İki tü-menlik Kuzey Kore kuvvetleri toplanmakladır. Aynı zamanda kuzey İstikametinden mütemadiyen iaşe ve levazım maddeleri gelmektedir.
Birleşmiş Milletler Komutanı General Mac Arthur oldu
Washlngton 8 A.A. «United Press» — Başkan Trunıan bugün General Mac Arthur’ü, Komünist Kuzey Kore’lller-lo çarpışan bütün Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin komutanlığına tâyin etmiştir.
Birleşmiş Milletler bayrağı Tokyo’ya gönderildi
Lake 8uccess 8 A A. (United Press» — Birleşmiş Milletlerin mavi - beyaz bayrağı. General Douglss Mac Ar-hur’ün genel karargâhına çekilmen üzere Tokyo’ya gönderilmiştir.
Muharebe meydanının manzarası
(Associated Press muhabiri H. P. King bildiriyor):
Kore cephesinden. 8 (AP) — Şonan kesimindeki Amerikan birlikleri gün geri çekilmişlerdir.
Güneye doğru birkaç mil geri klldlkleri sırada yorgun, neşesiz
hiddetli görünmekteydiler. Askerler ağır topçu, ağır tank ve daha fazla uçak bulunmayışına küfür ede ede şek ilmekteydiler. Hiddetleri, Kuzey Koro’lilerln giriştikleri istilâ hareketini süratle durdurmak ve müstevlileri tersyüzü etmek hususundaki henüz tahakkuk edemeyen arzu ve azimlerinden ileri gelir gibi görünmektedir.
Bununla beraber, bulunduğum kesimde cesaret verici emareler mevcuttur Şimdiye kadar ortada görünmeyen Amerikan askeri malezemesi ve çeşitli silâhlar tedricen yetlşmek-I edir.
Illllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll
2
Kore’de Amerikan askerleri
Yugoslavyaya giden yollar tankların geçebilmesi için hazırlanmış vaziyette bulunuyor
Berlin, 8 A.A. (AFP) — Fransız kontrolü altında çıkan "Kürler,, gazetesi tarafından bildiril-diğlne göre, içlerinde mühim zırhlı birlikler bulunan 6 Sovyet tümeni kısa zamandan beri Ru-men-Yugoslav hududunda toplanmış bulunmaktadır.
Bu malumatı pek emin bir kaynaktan elde ettiğini bildiren gazete, bahis mevzuu tümenler a-rasında bulunan 211 ve 214 üncü zırhlı muhafız tümenleri Macaristan hududu civarında, 4 piyade tümeni İle 90 inci zırhlı tümen Baja-Szegedln bölgesinde yer almışlardır.
Yugoslavyaya giden yollar, tankların geçebilmesi için tanzim edilmiş ve hudut münakalâtı tamamiyle durdurulmuştur.
Bu malumatı veren "Kürler" gazetesine göre, yapılan bu tah-şidat evvelemirde Yugoslavyada Stalln taraftarlarının gizil faaliyetlerini desteklemeye ve bu memlekette tedhiş hareketlerinde bulunmaya matuftur. Beklenilen bu hareketlerin vukuundan sonra Sovyet kuvvetleri asayişi İade İçin müdahalede bulunacaklardır.
bu-
çe-ve
Kızıl Sahtekârlık
MAKİNESİ
New-York Herald Tribüne gazetesiyle birlikte neşre başladığımız mühim eser
Meclis Adalet Komisyonu, 500 liraya kadar olan irtikâp ve irtifa suçlarının da affa dahil edilmesini kabul etti
Ankara, 8 (Husus! muhabirimiz bildiriyor)
Adalet Komisyonu bugün de toplanarak bazı suç ve cezaların affedilmesi hakkındaki Hükümet tasarısını müzakereye devam etmiştir. Bugünkü toplantıda 2 nci maddenin B bendinde yazılı olan irtikâp ve irtişa suçlarından 500 liraya kadar olanların affı kararlaştırılmıştır.
C bendinde yazılı olan ve 18 yaşını doldurmadığı halde evlenecek bir durumda olan kızlan ana ve babalannın arzulan hilâfına gönlü ile kaçıran suçluların affedilmeleri üzerinde uzun münakaşalar cereyan etmiş ve neticede bu gibi suçluların affa tâbi ol-mamaları hususunda ısrar eden âza-lann görüşü galip gelmiş ikinci maddenin bul edilmiştir.
Bundan sonra nuşulan suçlann
kısmı üzerinde müzakereye % başlanmıştır. Bunlar komünistlik, casusluk, katil gibi Askeri Ceza Kanunu çerçevesi dahilinde İşlenen suçlardır. Komisyon bu hususta bir neticeye varmadan çalışmasına son vermiş tir.
Pazartesi günü konuşmalara devam edilecek ve kısa bir müddet sonra tasan kanunlaşmak üzere Meclis Umumi Heyetine arzolunacaktır
Büyük Millet Meclisi
C bendi
ve böylece aynen ka-
kadar ko-
şimdiye
askerlere alt olan
Yeni basın kanunu
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
__ » (
Mac Arthur^muhabirlere şu direktifi verdi
Kendi kendinizi sansür
edin; harekâtı yazmayın,,
Komünistlerin süratle ilerlemelerine rağmen, Amerikan karargâhında emniyet ve itimat havası esmekte ve sükûnet hâkim bulunmaktadır
Kore’deki harbin ikinci safhasına başlanmış denebilir. Bu nafha, Amerikan kara kuvvetlerinin kâfi miktarda olarak yetişmesiyle, sağlam bir müdafaa cephesinin kurulmasıdır.
Birinci safhada, kuzeyliler meydanı boş bulduklarından evvelâ Seul’u arkasından da Sııvnn/u zapteterek Şonan ve rayjo’yu vaffak olmuşlardı.
Kore’ye şu sıralarda ri kuvvetler değil. ayın han matbuatırıııı ve bu İSTANBUI.’ıın harp Margııerlto Hlgghıs ve
gart varmış bulunmaktadır.
Harp muhabirlerimizin İlk röportajını, muhterem okuyucularımıza dün takdim etmiştik. Bugün İkincisini veriyoruz.
Ayrıca, Kore’deki hayat hakkında malûmat veren bir yazıyı tahrir heyetimizin hazırlamakta olduğunu üc-
rayı malûmat arzederlz. Muhabiriniz Homer Blgart'ın mektubunu bugün 3 üncü «sayfamızda bulacaksınız.
tehdide mıı-
yalnız a*ke-zaınanda cl-arada YEX’t muhabirleri Homer Bl-
Italyada sıcaktan
6 kişi öldü
Roma 8 A A.
eden bunaltıcı sıcaklar yeni kurbanlar vermiştir. Güneş çarpması neticesi Modan, Trieste, Padıı ve Ter-nl’de 6 kişi ölmüş. Padu civarında hir oyuncak fabrikasında çalışan 20 genç kız sıcaktan bunaldıklarından hastahaneye kaldırılıp tedavi altına alınmışlardır.
(Afp) — Devanı
tasarısı dolayısiyle Başbakanın telgrafı
tç SAYFALARDA
İKİNCİ
Anadoluda Refik Haiıd : Antalyada
ÜÇÜNCÜ
Banş bahsi
Fazıl Ahmet Ay kaç DÖRDÜNCÜ
Sanat bahisleri:
İstanbul manzaraları
Burhan Toprak B E Ş î N C î
Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası neden faaliyete geçemiyor ?
Nazif İnan SEKİZİNCİ
Spor
r
J
X •
I
Bulgaristanda askerî hazırlık
Atina 8 AA. (Reuter) — Sclânlk-te çıkan gazetelerin dün bildirdiklerine göre Yugoslavya - Bulgarini an hududunda mııtad dışı aakorj birlikler harekâtı müşahede edilmektedir.
Yunanistan - Yugoslavya hududundan gelen haberleri* göre de Rus Generali Vladimiroff’ıın komutasındaki Bulgar askeri kuvvetleri Svetl Match-Kustendll mıntakalarına teksif edilmektedir ve bu bölgelerdeki sivil halk boşaltılmıştır
Aynı haberlere göre Yugoslavya hudut kuvvetleri takviye edilmektedir ve bazı köyler bo&atlı İm ak tadır.
Macar gizli polipine menin p olan ve Batıklara iltica edm Laazlo ve Hanna fhıb nrr'in if.faali, Amerika Dış-bakanlığı, Amerikan Muka* bil Caeueluk TeçkilAtı, Bu-dapeçtedekl Amerikan er fa-relinde rknprrlrr tarafından (ifaden geçirilmiş ve kabul edilm iştir.
BUGÜN
4 üncü sayfamızda
Japonya kuzeyinde
Rus harp
Tokyo. 8 A. A. (United Press) — Japon basını en kuzeydeki Japon a-(lası olan Hokkaldo’nun doğu sahili açıklarında görülon Sovyet harp gemilerinin arttığını bildirmektedir.
Balıkçılardan alınan malûmatı a-çıklıyan bu haberlere göre, bu sulardaki Sovyet devriye motörleri ve denizaltı gemileri son günlerde dikkati çekecek derecede artmıştır. Bir hafif kruvazörün de en az iki kere görüldüğü ve bir seferinde bir Japon balıkçı gemisini yarım saat müddetle yolundan alıkoyarak kruvazördeki Sovyet subaylarının mürettebatı sorguya çektiği bildirilmektedir.
Umumiyetle iyi haber veren Mal-nlchi Shimkıın gazetesinin bildirdiğine göre başka bir Japon balıkçı gerilisi de bir Sovyet harp gemisi tarafından tir.
"Kore nefret
Londra. 8 A.A. (United Press) — Harp esnasında Hong-Kong’da istihbarat müdürü bulunan Hong-Kong Üniversitesi profesörlerinden Farce-bet Forsler, bugün Times gazetesine
mevcut, mubascmatın Çınde ve Korede Ja-beslenen nefret hlsle-
t&kip edildiğini haber vermiş-
ve Çin, Japonlurdan rtm«’kt4ullrlrr.„ ,
gemileri
gönderdiği bir mektupta ezcümle söyle demektedir:
"Uzakdoğuda başlıca sebebi, ponyaya karşı ridlr.
Kore ve Çlnde Japonlara karşı mevcut nefret ve korku hislerini lâyıkly-le İdrâk edemiyoruz. Şu son yarım a-sırda tecavüze girişen Japonların bu iki memlekete çektirdikleri ıstırabın aslâ tekerrür etmemesi için lâzım gelen tedbirler alınmalıdır.
Japonyaya karşı Çin, Fransnmn Umanyaya karşı beslediği hisleri beslemektedir.
Memleketinin başlıca düşmanı Japonyaya karşı Sovyet Rusyaya dayanan Mao-Tse-Tung, muhakkak kİ bu bakımdan Çin’in haleti ruhiyesini ifade etmektedir.
Avustralyadski kızıllar faaliyette
Sydney. 8 (AP) — Avustralya denizciler Sendikasının komünist kontrolünde olan federal idaresi, dün, A-ustralya llcar°t filosu denizcilerinin. Kore harbine :(ılah taşımamalarına karar vermiştir.
Ankara 8 (A.A.) — Yeni basın kanunu tasarısı hakkında İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekilinin çektiği telgraf ile Başbakan Adnan Menderesin bu telgrafa verdiği cevaplar aşağıdadır:
Sayın Adnan Menderes
Başbakan Ankara
Adalet Bakalığı temsilcileriyle I cemiyetimiz mümessillerinin müştereken yaptıkları toplantılar neticesinde vardığımız görüş birliğine rağmen bugün Cemiyetimize gönderilen basın kânunu tasarısının eski iktidar tarafından hazırlanan son kanun tasarısına tamamen benzediğini üzülerek gördük. Matbuat hürriyeti mevzuunda haklı olarak tam bir anlayış beklediğimiz demokrat hükümetin nazarı, dikkatini çekeriz.
Başkan Vekili Enis Tahsin Til
Sayın Enis Tahsin Til Gazeteciler Cemiyeti Başkan VekiU
” t • i İstanbul
Adalet Bakanlığı temsilcileriyle Cemiyetiniz temsilcileri arasında kararlaştırılmış olan esaslar dahilinde basın kanununun tâdili meselesi dünkü telgrafınız üzerine yeniden görüşüldü ve evvelce temsilcileriniz, le mutabık kalınan esaslara göre tasarıya şekil verilmesi neticesine varıldı.
Matbuat hürriyetinin demokratik bir rejime yaraşacak şekilde teminat altında bulunması prenslplne dalma sadakatle bağlı kalacağız.
Matbuat Kanunu tasarısı Cemiyetiniz temsilcileriyle kalınmış olması tasarının
hürriyetini koruyucu hükümleri ihtiva ettiği hususunda en kuvvetli delil teşkil eder.
Dış ticaret
rejimimiz
Tasarı son şeklini alıncaya kadar, her komisyondan iki kişinin Merkezde kalması kararlaştırıldı
tlze rinde mutabık matbuat
Başbakan Adnan Menderes
Kıbnsta yeniden tevkifler yapıldı
31 kişi hapse mahkûm oldu
Lefkoşe (Kıbrıs) 8 (A.P.) — Bir
mıntaka mahkemesi bugün kanunsuz bir geçit resmine İştirak ve polise tecavüz ettikleri sabit görülen 31 şahsı muhtelif hapis cezalarına çarptırmış-tır. Bu şahıslar, 6 haziranda komünist Belediye meclisi üyelerinin tevkifleri sırasında karışıklıklar çıkarmaya teşebbüs etmişlerdir.
Üç kişi dokuzar ay ve diğer üç kişi altışar ay hapis cezası yemişlerdir. İki kadın dahi) geri kalan 25 kişiye para cezaları verilmiştir
Ankara 8 (A.A.) — Dış ticaret rejimimizi tesbit etmek maksadiyle Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında toplanmış olan heyet tarafından teşkil edilen ihracat, ithalât ve sanayi komisyonları hazırladıkları raporları incelenmek üzere Genel Kurula sunmuşlardır.
Genel Kurul bugün saat 15 te Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı konferans salonunda İstanbul Ticaret Derneği Başkanı İzzet Akosman'ın başkanlığında toplanarak bu raporları incelemiştir.
Toplantıda Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Vellbeşe, Dışişleri. Maliye, Tarım, İşletmeler ve Gümrük ve Tekel Bakanlıkları temsilcileri, ticaret odaları, İstanbul, îznılr ve Mersin ihracatçı Birlikleri temsilcileri, sanayi birlikleri mensupları. kooperatif birlikleri mümessilleri, İstanbul Tüccar Derneği delegeleri. Merkez, Ziraat, İş, Garanti ve Türk Ticaret Bankaları mümessilleri hazır bulunmuşlardır.
İhracat, ithalât ve liberasyon ve ithalât, İhracat rejimi mevzuunda sanayi komisyonlarının temenni mahiyetinde hazırladıkları raporlar okunmuş ve bakanlıklar uzmanlarının verdiği tamamlayıcı izahlardan sonra bu meseleler görünülerek bazı değişikliklerle raporlar kabul edilmiştir.
Son olarak her üç komisyondan en az iki kişinin merkezde kalarak bakanlıkta son şeklini alacak olan tasarı üzerinde yapılacak çalışmalarda hazır bulunmaları kararlaştırılmış vo bu maksatla her üc komisyondan İkişer kişi seçilerek toplantıya son verilmiştir.
Cumhurbaşkanı, 13 temmuzda uçakla izmire gidiyor
Ankara 8 (A.A.) — Basında Cumhurbaşkanının seyahatleri hakkında çıkan muhtelif haberler üzerine vaziyeti tahkik eden Anadolu Ajansının aldığı malûmata göre. Cumhurbaşkanı 13 temmuzda uçakla tzmi-re hareket edecekler ve Akdenizden dönmekte olan donanma ile birlikte tzmlrden İstanbul» gideceklerdir.
Bunun dışında çıkan haberler hakikate uygun değildir.
z
DAnr’7,Finleri 5-3 yendik
YENÎ İSTANBUL
Dtln gece Şeref Stadında Flnlândlyalılnrla yapıları gliroş tcmnsını takınılınız 5-3 kazıınnııştır. Reslnnle ı aşar DugU nun rakibini yere serişini görüyorsunuz. (Yazısı vo diğer spor yazılarımız son sayiamızaadır).
Bugün 6 ncı sayfamızı
muhakkak okuyunuz
Ş E H I R
~ Sayfa^2
t e nI İstanbul
9 Temmuz 1950
i
Anadoluda Refik Halid
Kırk yıl evvel-Kırk yıl sonra
A I, V A I» A
A \
Tren işletiyor muyuz, yoksa Mussolini’nin kof heyulası — Devleti Meşhur parkın
Hayal sukutu ile başlıyan bir akşam denemesini mi yapıyoruz ?
şen ve mamur edecek yol yoksulu bir bölge -acayip hali — Delişmen bahar
W •
ANTALYA’DAYIM; fakat henüz meçhul bir yolcuyum» Geldiğimden kimsenin haberi olmadığı gibi benim de burada tanıdıklarım yok. Muslukları tersine işleyen bozuk “şofben”li hamamda şöyle böyle yıkanıp elbise değiştirdikten sonra ve hava karardığı sırada şehri bir dolaşalım, dedik. O günkü yağmurlar çarşı tarafını ve aşağı caddeleri çamur içinde bırakmış. Kırk yıl önceki İstanbul caddelerinde yürüyoruz, sanki... Faytonlar dâ bu hatırayı büsbütün tamamlıyor. Nerede yemek yiyeceğiz? Gözümüz hiç bir lokantayı tutmadı. Kös kös, hayal sukutuna uğramış halde otel-ciğe döndük.
Bereket —ilânlarını okumuştum ya— hizmet eden kadın bize sahanda yumurta yaptı; tereyağı, peynir, maden suyu getirdi. Demin dolaşırken aldığımız portakallara güveniyorduk. Susuz imişler, kaba bir posa... Bıraktık. Hulâsa, beklemediğimiz bir akşâm yemeği oldu bu. Erkenden yattık; gök gürültüleri, sağanaklar devam ediyor. Uykumuz da tabiatin teknik â-nzalan yüzünden deliksiz, intizamlı olamadı!
Yine bereket, çok önceden, Îspartada iken Afyon gar şefliğine telgraf çekerek pazartesi gecesi için Konya yolundan îs-kenderuna yataklı vagon temin etmiştim; cevap elimde idi; çabucak dönecektim. Şunu söyli-yeyim ki Anadoluyu dolaşan bir adam şayet demiryollarından ve yataklılardan faydalanacaksa gayet açıkgöz, tedbirli olmalıdır. Bir hafta evvel tarifeyi gözden geçirmeli, gününü öğrenmeli, yataklısını kapatmalıdır. Zira uzak hatların çoğunda gündelik seyrüsefer yoktur. Uzatmayalım, memleketimizde henüz tren işlememektedir; denemesini yapar vaziyetteyiz!
Ne çare ki Antalyaya bir defa gitmiş bulundunuz mu gerisin geri, aynı yoldan Burdura dönmek mecburiyetindesiniz. Düşününüz ki ben lskenderuna, yani denizin öte yanına, karşı köşeye vânnak için evvelâ Anado-lunun ortasını, tâ Afyonu boylayacağım; sonra koca bozkırları ve Toroslan yeniden aşarak tekrar Antalyanın karşı karşıya deniz komşusu olan Hatay limanına ulaşacağım.
— Peki amma vapura binse-nize...
— Gününü kaçırdmızsa haftalarca beklemeniz lâzım!
— Tayyare seferleri yok mu?
— Başlamamıştı daha... Hem uçaklar yağmurlu günde ne Antalyaya, ne de lskenderuna inerler; pist çamur ve bataktır!
— Mersine sahil boyu kara yolundan gidiniz.
— Gidemem. Şosenin bir kıs
mı bozuk, bir kısmı nâmevcut-tur!
Evet, bugünkü vaziyet böyle-dir. Lâkin Mussolininin kof he-yulâsı ufukta silineli beri Antalya ve civarı üstünde bir takım yol projeleri serilip bükül-mekte, hayırlı alâmetler belirmektedir. lskenderuna bağlanacak bir kıyı şosesi; ayrıca Alanya üzerinden Konyaya ulaşacak bir yol daha. Bunlara İstanbul -İskenderun vapur seferlerini en âz müddete indirecek süratli bir deniz tarifesini ve kış yaz işleyecek tayyare postalannı da i-İâve ediniz.... İşte o zaman Cenup Akdeniz bölgemiz maddî mânasiyle anavatana kavuşmuş, karışmış, bağrına başını dayamış olur; kenarda kalmışlıktan, bir tarafa atılmışlıktan kurtulur.
Bir müstesna bölge ki yurdun merkezine çeşitli yollarla ne kadar yaklaşır, yakınlaşırsa bu yurt o nispette güzelleşir; çiçek ve meyva ile süslenir, bir kat daha şen ve mâmur olur. Hudutları içinde Antalya ve havalisine yer veren bir devletin, böyle araziden her şekilde faydalanmak şartiyle daima şen ve mâmur olmamasına imkân tasavvur edilebilir mi?
Küçüklerini bırakalım, sadece Termassus, Perga, Belkıs, Side harabeleri, her biri vaktiyle birer milyondan fazla insan barındırdığı tahmin edilen şehirlerdi. Birbirine o derece yakın, hemen hemen bir hizada ve kapı komşusu dört muhteşem mâmure harabesine hiç bir yerde rastlanamaz. Kaldı ki Belkıs ayaktadır; Side gömülmüş, lâkin henüz canlıdır; öbürleri gibi hepsi de evvelâ arkeolog, sonra turist, kısacası insan bekliyor. İşte uğramayan odur. Mamafih bizim harabelerimiz de tenha sayılamaz: Sabahtan akşama kadar içinde, üstünde, altında dönüp dolaşan, her tarafını gözden geçiren, muhteşem anfite-atr’lannda bir yukarı bir aşağı inip çıkan, karmakarışık kitabeleri gözlük takmağa lüzum görmeden okuyup anlamışçası-nâ başlarını sallayan bir takım çevik mahlûklar oralarda bir nevi incelemeler yapar. Bunlar keçi sakallı allâmeler, daha doğrusu sadece keçilerdir!
Zaten ben de harabeleri çıka, sütunlarını ölçe biçe, kurlarından zıplaya sıçraya
atlerce gezip dolaşırken kendimi çenesinin altında, bir tutam ak sakal, süt mavisi gözlerinde eksilmeyen bir dikkat yaşlı teke-lere benzetmiştim; vücudumda aynı çevikliği bulmuştum. Geri kalmak şöyle dursun, ekseriya önde giden ben idim, tepeye ilk çıkan da...
Şimdi dönelim, Antalyadaki ilk sabahımıza: Kimi bulup da yol, iz öğreneceğim? Nerede o
ine ÇU-sa-
müdiresi veya
kİ kroki
otel, otel müdürü, önüme bir harita koysun; yanıma bir rehber katsın; bu rehber plân dahilinde .şehri, eski eserlerini, güzel mevkilerini bana gezdirsin. Daha sonra meşhur harabelere gideyim; Antalyanın seyir ve tetkike değer yerlerini göreyim.
öyle şey yok. Sanki Antalya ve havalisi, her türlü tarihî eser ve tabiî kıymetten mahrum, a-lelâde bir bölgedir. Oraya yalnız Hükümette işini takip edecek o-lan ahali, çiftçi ve köylü gelir. Şimdi otelde bulunanlar ise —seçim dolâyısiyle— parti müfettişi, mebus namzedi gibi sabahleyin erkenden sokağa fırlayıp etrafta mekik dokuyan insanlar. Nasıl dokumasınlar? Mayıs ayının 5 inci cuma gii-nündeyiz; 9 gün sonra Sırat Köprüsünden geçiş olacak. Yolum o köprüye uğramayacağı i-çin telâşta değilim; ben alargadan geçeceğim, alargada duracağım.
Devir ve teftişte, bir rivayete göre faaJiyette bulunan Vali yerine muavini bey, nezaket gösterdi, yanıma lüzumlu izahatı verecek bir memur kattı. Lâkin sokağa tekrar çıkıp da arabaya bineceğimiz sırada îspartada rastladığım ve Burdurda buluşup Antalyaya beraber geldiğimiz çok iyi yürekli meslekdaş-lardan Sacid Bey oğlumuz karşımıza çıktı. Çocukluğu burada geçmiş; vaktiyle mektep arkadaşlığı ettiği yetişmiş dostları çok. Bunlardan birinin benimle görüşmek istediğini söyledi. Hüsn-i-tesadüf öylesine derler; o tesadüf sayesindedir ki An-talyayı ve civarını hakkiyle tanımak, tanıyarak sevmek imkânını buldum. Az sonra ziraat âletleri ve otomobil levazımı ile dolu, modern şekilde tanzim e-dilmiş mağazasında karşılaştığım Mahmud Konuk Bey, ateş gibi bir iş adamı. Yeni model güzel bir otomobili de var, tabi-î... Arabası bizi -bekleyedursun, ilk gezintimize yaya başladık: Vali Işcan'm vücuda' getirdiği meşhur parka, bir kafile dostla beraber daldık. Artık yalnız ve yabancı değilim.
Parkı beğendim mi? Evet, a-ğaçlar, çiçekler, deniz, kıyı manzarası, bahar güneşi, tazelik ve kır gezintisine çıkmış çocuk sesleri, bilhassa tabiat pek hoştu. Lâkin burasının gerçek parka benzemesi için yerlerinden sökülüp atılacak epeyce şey, çirkin ve münasebetsiz tezyinat, acayiplikler vardı. Evvelâ, yolları örten beton zemini derhal, dakika geçirmeden gözden silmek, onun yerine sahilde mebzulen bulunan kum ve çakıl dökmek yahut daha iyisi bunları pekleştirilmiş toprağa çevirmek lâzım geliyordu.
Zira Cenup Akdenizin keskin
Sergi kölesi
Yurt ve yol
Güzel bir pavlyon. öğretici ve İstifadeli. Serginin de hemen methalinde. Belediye pa-vlponunun önünde. Yalnız bir mahzuru var. Memnuniyetle gezdikten Ronra, oradan çıktığınız zaman kendinizi yan sokağa sapmış zannediyorsunuz. Yol hakkında size güzel bir fikir veren bu pavlyonun tertibi, yolunuzu kesiyor, kocaman, muhteşem sütunlann arasından geçer geçmez âdeta duvar gibi karşınıza çıkarak, sizi bir şehrâhdan mahrum ediyor, hemencecik küçülüveriyorsunuz. Aynı ramanda da yalnız Belediye paviyonunun değil, »erginin hemen yegâne sanat tezahürüne vesile olan İstanbul manzaraları resim sergisine nereden gidileceğini bilemiyorsunuz. Halbuki burası, bir '•Fatih plâstik sanatlar müzesi,, ne temel taşı olmak vazlye-tlndedir görmesi vidir.
ve her İstanbullunun İcap eden eserleri ha-
BİR İSTANBULLU
İstanbul Üniversitesi talebelerinden 34 kişi dün Fransaya gitti
İstanbul üniversitesi Hukuk ve E-debiyat Fakülteleri talebelerinden 34 kişilik bir grup dün Ankara vapu-riyle Fransaya bir tetkik gezisine hareket etmişlerdir.
Marsllyada Fransız kültür ataşeliği ve üniversite temsilcileri tarafından karşılanacak olan talebelerimiz, hazırlanan program mucibince 13 gün Pariste kalacaklar, sanat ve kültür müesseselerinl gezeceklerdir. Dönüşte bir Cote d'Azur sahillerini bir gün zarfında gördükten sonra Ankara vapurunun gelecek seferiyle yurda avdet edeceklerdir.
Prof. “Crozaf” nın mukavelesi temdit edildi
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Devletler Hukuku tedris eden Fransız Profesörü Crozat'nın mukavelesi 5 yıl daha uzatılmıştır.
güneşi o betonlara öyle vuruyordu ki ışığı henüz bahar mevsiminde olmamıza rağmen gözlerimizi alıyor, sıcaklığı tabanlarımızı yakıyordu. Artık yazın ne olur, tahmin edersiniz. Söylediler: Ahali sabahın erken saatiyle gece müstesna içine a-dım atamazmış. Hindilere dans öğretilen kızgın saç gibi üstüne bir ayağınızı bastınız mı öbürünü kaldırmak zorunda kalırmışsınız!
Park dünyanın betonunu yemiş; hem de beton dar lığında, harp yıllarında! Şehirden geçerek gelen suyun da beton yataktan akması ve bizim Taksim Gazinosundakilere benzer kübik fenerlerle pek bayağı tarzda süslenmesi de zevksizlik. Zaten parkın ışık tertibatı ve tezyinatı çirkinlikten, komiklikten ibaret. Halbuki burası sadece tabiatin coşkun feyzini tabiî görünen gizli bir nizam ve ihtimamla belirtecekti. Hele beton yüzü hiç görünmeyecekti. A-ğaçlara beton kılıf geçirmeyi nasıl akıl edememişler... Şaştım.
Şu var ki hepsi de çıldırmış-çasına fışkırıp elvan elvan açmış, neresini buldu ise sarılıp tırmanmış, yükseklerde donuve-rip kalan renkli fiskıye sularına benzemiş fingirdek çiçekler “Bırak onları! Bize bak! Bizleri seyret!” diye âdeta yakamdan çekiyorlardı. Hiç bir yerde bahar, buradakinden daha delişmen olamazdı
Îm-Çö.
ŞEHRİMİZ NİÇİN SÜSÜZ KALIYOR?
Yukarıdaki resim 86 seneden beri tanbııla su veren emektar galerinin
küş noktasındaki kesitini gösteriyor. ' andaki resim Jse yeııl yapılan tesislerle kullanılmakta olan “font” borularla mezkûr yerin tamir edildikten sonraki halini tenkit etmektedir
Fransızlar tarafından yapı-
şehre nakledilmektedir. 86
ÎRtanbul, ant borulardaki bir çöküntü yüzünden eemt aemt üç günden beri olddetll bir bu «ıkıntısı geçirmiş bulunuyor.
Bu sebeple, Sular idaresi durumu gazetecilere göstermek, dolâyısiyle u-mumî efkârı aydınlatmak İçin dün su tesisleri boyunca bir tetkik gezisi tertip etti.
Gazete mümessilleri, bu vesileyle şehrin su eebckeslnl yakinen müşahede etmek ve çalışmaları görmek fırsatını buldular.
îstanbulun bugünkü suyu, 1864 nenesinde lan bir tesis vasıtasiyle, Terkos Gölünden yaşında olan bu emektar su yolu, a-radan geçen zamanın su İnkişafına ayak uyduramadığı için zaman zaman arızalar yapmakta, çöküntüler tevlit etmektedir.
Vaziyet! yakından görmlyenlere, nazari olarak suyu gebre bağhyan ana boru, munULzam vaziyette ve her tarafı görülebilir bir durumda gibi gelebilir. Halbuki bu kagir horu tamamen toprağa gömülmüş ve üzeri de fundalıklar ve otluklarla kapanmıştır. Aradan geçen uzun müddet de, zaten idare mühendislerinin akıl erdiremedikleri ve mukavemet hesaplarına hayret ettikleri bu kanalı âdeta mantarlaşmış bir hale getirmiştir. Nitekim borunun patlamış olduğuma-haldeki büyük yekpare parçalar çekiç darbelerine dahi mukavemet gösterememişler ve gözümüzün önünde paramparça olmuşlardın Salahiyetli bir teknisyenin söylediğine göre, bundan 86 sene evvel şehre verilen su miktarı tazyikine dayanabilecek duvarların 120 cm. kalınlığında olması icap ederken. Şirket cm. kalınlığında inşa mukavemet hesapları yük bir cesaret eseri dilmektedir. Fakat Fransız idaresinin o günkü kârının zararını, huprünkü İstanbul hemşerisi çekmektedir.
İdarenin çalışkan ve vatansever u-munı müdürü Prof. Ihsan Gözenin söylediği gibi:
“— Çöküntünün olduğu yer, dik bir yamaç üzerindedir ve fundalık arazi ile tamamen örtülmüştür. Su galerisi, arkasından gelen toprağın taz-ylkına dayanamıyarak tabanından çatlamış ve sızan sular galerinin zeminini teşkil eden yumuşak killi toprağı oyarak 20 metrelik bir kısmın çökmesine sebep olmuştur. Hâdiseyi evvelden görüp tahmin etmek mümkün değildi.
Ârızayı haber alır almaz idarenin alâkalı teknisyenleri ile kaza mahalline gidilmiş ve şehre en kısa zamanda tekrar su verebilmek imkânı araştırılmıştır. 180 amele çalıştırılarak ânza bölgesine bin milimetrelik borular, altları desteklenerek 19 saatte yerleştirilmiş ve derhal şehre su verilmiştir. Fakat, tamir edilen yerle Kâğıthanedekl temizleme havuzları arasındaki mesafe 28 kilometre olduğu için, kanala sevkedilen su ancak 7 saatte havuzlara gelebilmiştir. Cuma sabahından itibaren (le şehre normalin üzerinde su yollanmışsa da vatandaşın tedbirli davranmak endişesiyle evinde su stokuna kalkması maalesef yüksek mmtnkalarda otu-
bu duvarları 40 etmiştir. Bu ise bakımından bü-oluruk tavsif e-
su derdi
ranların kâfi derecede su İhtiyaçlarını karşılamasına mâni olmuştur.,,
Dünkü tetkiklerimiz bu vaziyet! bütün açı kİ iğiyle ortaya koymuştur. Gerçekten bugünkü battal ve eski tesislerle İstanbul şehri her gün bir susuzluk felâketi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Her an su galerisinin başka bir köşesinde çöküntüler olabilir. idarenin hu İşi baştan sona kadar alıp taraması ve tamire kalkışması bugün için muhal bir keyfiyettir.
Bu sebeple, Sular idaresi. Fransız şirketinden tesisleri aldığı günden I-tibaren Terkos Gölünü şehre bağlıyacak yeni bir yol yapmayı ön plânda bir dâva olarak kabul etmiş ve bu İşi senelerden beri tahakkuk ettirmeye çalışmıştır. Dünkü müşahedeler, bu modern tesislerin tamamlanmak üzere olduğunu bize göstermiştir. Yeni yolun büyük bir kısmı bin milimetrelik “font,, borularla döşenmiş ve döşenmiyen bir kaç kilometrelik mesafenin de kazılan ve boruların pozisyonu bitirilmiştir. Emektar galeri kazasızca 1950 yılını çıkarmaya muvaffak olursa, İstanbul şehri asgari müddetle, 150 sene rahatça su İstihlâkini temin edebilecektir, idarenin müdürü Ihsan Göze başta olmak üzere, eski müdür Ziya Erdem, idare müdürlerinden Nail mühendis, teknisyen bu İşi başarmak İçin raşmaktadırlar.
îstanbulun eski valisi sayın Lûtfi Kırdar bu muazzam tesislerin tahakkuku için geniş bir çalışma yapmış, milyonlarca liranın teminine muvaffak olmuştu. Sayın Fahreddin Kerim Gökay da neticeyi bir an evvel alabilmek gayesiyle durmadan bu işin peşine düşmüş bulunmaktadır.
Bir taraftan eski şebekeye bunca sene emekten sonra bir kaç ay daha dişin! sıkmasını rica ederken yeni şebekeyi açmak için uğraşanlara da başarılar dileriz. Hükümetin bu hayati meseleye lâyık olduğu alâkayı göster meşini bekliyoruz.
Şevket EVLtYAGtL
Günlzi, sayısız ve 1800 amele gece gündüz uğ-
Muzaffer Kayalıbay hâdisesi
Teknlk Üniversite pansiyon Amiri Muzaffer Kayalıbaym ölümüne ait hâdisenin tahkikatına dün de devam edilmiştir.
Yeniden bazı şahitler dinlenmiş ve muvaceheleri yapılmıştır. Bu meyan-da Haşmet Orbayın annesi de bulunmaktadır. Genişletilen tahkikat henüz sona ermediğinden Savcılıkça hiç bir şey 8Öylenmemektedır.
Fakat o zamanlar hâdiseyi bilen ve görenlerin ifadesiyle bugün yeni şahitlerin ortaya attıklan iddialar arasında büyük tezatlar mevcut bulunmakta ve savcılık makamı bu tezatları çözmek ve delil toplayabilmek için tahkikatı derinleştirmektedir.
Belediye seçimleri
3 eylülde yapılacak
Köy heyetleri 6 ağustos; Genel Meclis üyeleri 13 ağustos; ihtiyar heyetleri 3 aralıkta seçilecek
İçişleri Bakanlığından vilâyete re-
len emre göre 5545 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununa mütenazır olarak belediye ve 11 genel meclisleriyle şehir ve kasabalarda muhtar ve heyetlerin seçimlerine oy vermek hususunda gizlilik tasnifde alenilik ve adlî teminat esasları gözetilmek suretiyle yapılacaktır. Bu husustaki kanun tasarısı Büyük Millet Meclisinden çıktığı İçin köy muhtar ve ihtiyar heyetleri seçimi 6 ağustos 19.50 pazar günü genel meclis seçimleri 13 ağustos pazar, belediye meclisi seçimleri 3 eylül pazar, mahalle muhtar heyetleri seçimi 3 aralık pazar günleri yapılacaktır. Bu husustaki seçim kütüklerinin hazırlanmasına Vilâyetçe başla-
nılmıştır.
İsrail gazetecileri Basın mensuplariyle tanıştılar
e
Misafirler, bu akşam Ankaraya hareketle, Başbakan ve Dışişleri Bakanı tarafından kabul edilecekler
Evvelki gün şehrimize gelen İsrail gazeteciler heyeti dün saat 15.80 da İstanbul Gazeteciler Cemiyetinde Türk basın mensuplariyle tanışmış lardır.
İsrail gazetecileri namına uzun btı konuşma yapan Davar gazetesi muharriri ve tarihçi Asav, IsTail Gazeteciler Birliğinin selâm ve muhabbetlerin! bildirdikten sonra Istanbula vardıkları andan İtibaren kendilerine karşı gösterilen sıcak alâka ve misafirperverliğe karşı şükranlarını belirttikten sonra, Kemalizm İnkılâbının büyük eserlerini memnuniyetle müşahede ettiklerini söylemiş ve:
“— Ortaşarkta Türkiye ve İsrail devletleri aynı gayeler için mücadele etmişlerdir. Türkiye Isralle karsı daima bir sempati göstermiştir. Sis ve biz aynı gaye ve aynı hedeflere malikiz Bütün Ortaşark Devletlerinin sulh ve sükûn İçinde yaşamalarını arzu ediyoruz. Dönüşümüzde yeni Türkiyenin büyük terakki eserlerini İsrail vatandaşlarına anlatmaya çalışacağız.,,
İstanbul Gazeteciler Cemiyeti namına konuşan Hayrl Alper de hakkımızda gösterilen teveccühe teşekkür etmiş ve Atatürk’ün “Yurtta sulh -cihanda sulh,, sözlerinden bahsederek Türkiye ve tsrallin gayesinin bu sözlerle ifade edileceğini belirtmiştir.
İsrail gazetecileri, İsrail Devletinin kuruluşuna ait bir albümle Kudüs yapısı bir sigara tablasını cemiyete hediye etmişlerdir.
Türk ve İsrail gazetecileri uzun müddet samimî hasbıhallerde bulunmuşlardır.
İsrail gazetecileri Boğaz ve Adaları gezdikten sonra pazartesi sabahı Ankarada olacaklar. Başbakan ve Dışişleri Bakanı tarafından kabul edilecekler.
YENİ İSTANBUL
SIYASI İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YEN t İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SAKLICA Bu sayıda yazı işlerini fiilen idare eden : Sacid ÖGET
Neşrcdflmlycn yazılar iade edilme*.
Basıldığı yer :
YENÎ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED SİRKETÎ MATBAASI
REŞAD NURİ GÜNTEKİN
Kavak Yelleri
38
— Efendim emirlerinizi sadakatle ifa ediyoruz. Yalnız bazı yeni İlâçlar maalesef bulunamıyor. Malûm ya Isa Bey eski adam... Eski ilâçlardan ayrılamıyor. Daha doğrusu terakki-yatı cedideyi takip edecek zamanı geçmiş... Fakat rica ederim aramızda kalsın... Kulağına giderse gücenir... Malûm ya ihtiyar ve titiz adamdır...
O kadar hayret İçindeydim kİ "Aman es-tağfurullah"dan başka lâkırdı bulamıyordum ve eczacı bir nevi ortağı olan arkadaşını bana çekiştiriyordu.
— Sık sık yazmak itiyadında bulunduğunuz İlâçları bendenize sureti hususlyede bildirin. Bjendenlz vilâyetten yahut îstanbuldan süratle getirtirim. Bu suretle kasabanın şerefi mânevisi de korunmuş olur. Hasta sahipleri aradıklarını bizde bulamayarak hazan vilâyete müracaat ıstırarında kalıyorlar ki bizler için hiç hoş muyor...
— Ayrılacağımız zaman Müslim Bey kere daha kıvranarak tekrar ellerimi tuttu
tesadüfen aklına gelmiş bir şeyi kaçırmaktan korkar gibi bir acele ile:
— Bakın iyi ki aklıma geldi, dedi. Efendim, 186
ol-
bir
ve
bendenizin bazı spesyalitelerlm vardır. Bendeniz meraklı bir eczacıyım. Istanbuldan başka ecnebi memleketlerde de halime göre tetklkat yapnııçımdır (Hacı Müslim Beyin Hicazdaki memuriyetinden dönerken beş on gün Mısırda vapur beklediğini, sonra bir Yunan vapuruna binerek Atinaya da uğradığını daha evvel maiyetinden lşitmiştlm) Bir çok ecnebi kodekslerini de tetkik ettikten sonra memleketimizin güzel mahsulleriyle çeşitli kuvvet şurupları meydana getirdim. Bendeniz esasen tıp tahsil ederken, şevki merakla, tebdili meslek etmiş olduğum 1-çln min gayrı haddln yarım doktor da sayılırım. Sırf bu sıtmalı memlekete hizmet maksadlyle bir Klna Hacı Müslim meydana getirdim ki sıtmadan kırılan biçare halkımızın vücudu için, terkibindeki halis kına kına vesair mevad İtibariyle. bir İksiri şifa, ruhu için de kendi bağlarımın üzümünden çıkardığım nefis pekmezi bakımından bir vesile! safadır. Bendeniz tüccar eczacılardan olmadığım İçin reklâma filân aklım ermeze Yalnız sizin gibi aziz dostlara, hatınma gelirse ayak üstünde söyleyip geçiveririm. Mamafih îstanbuldaki bazı yakın dostlar, bendenizin haberim olmadan, ötede beride söylemiş o-lacaklar kİ müracaatlcr gitgide artıyor. Fakat biz şimdilik* kendi kazamızın İhtiyaçlarını üstün tutuyoruz. Bununla beraber siz fa lütfeder de oradaki bazı bildiklerinize yazarsanız..,
Hacı Müslim Bey bu defa ellerimi ellerinden bırakmamıştı. Yine tesadüfen hatırına gelmiş bir şeye ince ince gülüyordu. Sebebini sormadığımı görerek kendi izah etti:
— Efendim halk ve bilhassa köylüler tuhaftırlar. Ecnebi kelimeleri beceremedikleri zaman yakıştırıverirler. Bizim Kiııa Hacı Ilüslhnc 187
ne diyorlar biliyor musunuz? Hacı Müslim Kınası...
Hacı, Müslim ve Kına kelimelerinin tesadüfen bir arada toplanması bizim Kirın'ya âdeta Zemzemi şerif gibi bir mahiyet veriyor. Binaenaleyh siz de lütfen hastalarınıza tavsiye buyururken Hacı Müslim Kınası derseniz daha çok akıllan yatar.
Eczacı son olarak beni o akşam üstü ecza-hanede bir nane suyu içmeğe davet etti ve:
— Hem bendenize şeref verirsiniz, hem de size müstahzaratımdan nümuneler takdim ederim. Tasdikli formülleri de beraber olmak şar-tlyle... Nümuneleri tabii size taşıtacak değilim... Onlan bizim çocuklar dairenize bırakırlar. Fakat formüller üzerinde görüşürüz.
Dediğim gibi hayretler içindeydim. Fakat Hacı Müslim Bey benden bir İki hastayı görmek İçin aynca ricada bulunacağını ve evlerinin adreslerini o akşam eczahanedo takdim edeceğini de İlâve edince Adeta dilim tutuldu.
Hemen hemen kovulduğum bir yere kendi ayağımla gitmek!.. Bu. kolay kabul edilecek bir şey değildi. Yüzümü bir parça uzatarak, aynı zamanda da dargınlığımı İma edecek bazı müphem mazeretler söyledim. Fakat Müslim Bey söz almadan beni bırakmamağa karar vermiş gibi ellerimi ellerinin içinde sıkıyordu. Fakat merak.... Ve nihayet vadedilen hastalar!...
Ayrıldıktan sonra kendi kendime ilk sözüm "Vay madrabaz vay" oldu.
Xxxvm
CÜCE KALFA
Ben yolumun üstündeki Muvakkıthaneye uğrayarak sıcağı sıcağına havadisi verdiğim zaman Müftü de benim gibi "Vay madrabaz vay" 188
dedi. Hacı Müslim Beyin eczahanede, Doktor î-sa Beyin yanında bana niçin soğuk muamele ettiği anlaşılmıştı. Müftü yeni durumu inanılmaz bir süratle kavrayarak: “Poletika değişti" dedi, sonra "Oh, oh, oh” diye ellerini oğuşturarak:
— Vallahi TallAhi heç korkma gel, dedi. Nemrud orada yok.
— Nereden biliyorsun?
— Olsa çağırır mı seni... Canını sokakta mı buldu? Nemrud'a muhakkak bir haltoldu... Evinden çıkamıyordur. Görmez misin hırtlambası çıkmış...
— Yok canım!
— Eyiedir eyle... Geberecek... ille dokuz yorgan paralamadan Allah beyle Nemrudlann canını alır mı yağmam mı var?
Müftünün tahmini doğru idi. Doktor Isa Bey, Hacı Müslimln söylediğine göre “inşallah bir iki gün içinde tamamiyle geçecek hafif bir soğuk algınlığından evlerinde, istirahat buyuruyorlardı". Doktorun baş köşedeki koltufu ihtiyaten boş bırakılmıştı, fakat o akşam Üstü ben onun veliahdı gibi muamele gördüm ve etraftan aldığım cesaretle Adeta mirikelûm oldum. Asıl garibi akşamlan buraya devam eden ağır başlı zatlar da, Hacı Müslim Bey gibi politikayı değiştirmişlerdi. Isa Bey beni ikide bir hacamat ettikçe, başlannı Öte tarafa döndürerek ve bastonlarının ucunu afızlarına sokarak gizli gizli gülen bu saçlı «akallı efendiden adamlar bana ne kadar tatlı, ne kadar insanca ve kardeşçe muamele ediyorlardı. Hattâ daha ileriye giderek eczacının cüce kalfasını çağırdılar ve Beyin hoş bir hikâyesini, benim için, tekrar tirdiler.
Cüce Kalfanın asıl adı Aslan Efendi
Yaşı kırkı aşmış olmalıydı. Fakat bebek yana-189
İsa et-
idl.
... Kalfa
Kendine Cüce
ğına benzeyen tombul ve kırmızı köse yanakları, avurtlarından aşa£ı gevşeyip sarkmağa ve ince ince mavi damarlarla donanmağa banlamış olmasına rağmen, karşıdan çocuk gibi görünür ve çocuk muamelesi görürdü. Eskiden onu Aslan Kalfa diye çağırırlarmış. Fakat tsa Bey Cüce dediği için sonrdan başkaları da öyle yapmış ve adamcağızın adı Cüce Kalfa kalmış ilk önce bu ismi hazmedememlş...
Kalfa diyenleri buruk sesiyle haşlar, hattâ mahkemeye vermekten bahsedermiş.... Fakat îsa Bey kendi koyduğu adı Cücenin beğenmemesini kendi otoritesine karşı bir kalkınma sayarak o-nu İkide birde, kalabalığın içinde, miniminicik boyiyle karşısında ayak divanına çeker: “Neden kızıyorsun ulan? Cüce değil misin? Sen asıl Aslan Kalfa diyenlere kızmalısın... Aslan Kalfa... Görenler için Allha için söylesin..." diye türlü hakaretler ve alaylar yaparmış...
Cücelerin alınganlığı malûm. Aslan Kalfa: “Ben buradan gideceğim" diye tutturmuş ve Doktor İsa Beye yeni hakaret vesileleri hazırlamış. Doktor onu. yine kalabalığın içinde, karşısına dikerek suallere başlamış:
— Sen buradan göç ediyornıuğsun ha?..
— Allah yolunu açık etsin... Azimet ne tarafa bakalım? Vilâyete mi? Alâ, alâ... Fakat cüce boyunla, e&ki pabuçlarında beraber bize yadigâr mı bırakacaksın? Pabuçlar için evet, fakat boy için imkân yok değil mi?.. O halde sana bir baba nasihati vereyim... Vilâyette evvelâ demirhaneye uğrarsın... Hamama girer gibi soyunup yağlanarak bir torna tezgâhına girersin...
(Devamı var)
190
• TemmuB 1950
Savfft 3
PANAYIR :
Barış bahsi
Yazan :
Fâzıl Ahmet Aykaç
— tik çağların düşünce adamları bile ne İyi zamanlarında gençler, yaşını başını alarak dünyayı lçtn ağlar. Savaş demlerinde İse tam aksidir. O vakit saçı sakalı ağarmış babalar, hudutlarda kanını feda eden genç evlâdlar için yaş döker'.. Evet bu böyle. Ve bunun böyle olduğu da oldu olası malûm! Ancak harpten her gün sızlanan beşeriyet, bir türlü onu bırakamıyor. Her vesile He barış tahassürü çeken insanlık da o nimete adamakıllı doyamıyor! Acaba neden?
— Demek ki dünyanın on çok masraf, terakki, fedakârlık, bilgi vesaire İsteyen bir savaşına girişmek bile en basit bir barışa devam etmekten daha kolay! Bu bir! İkincisine gelince, ruhlarımız daima cenk içinde: Lâkin vicdanlarım izin hiç barış ortasında kaldığı var mı ?
______ İnsanlığın ilk devirlerindeki boğuşmaları kolayca anlıyorum: Toprak İçin, yiyecek İçin, dişi İçin filân...
______ Ben de aynı İnsanlığın ileri dediğimiz bugünkü merhalelerindeki mü. eadeleyi anlamıyor değilim! Hattâ buna artık mücadele, harp filân kelimeleri de kâfi gelmlyecek. (öldürüşme) deyip işin içinden çıkı vermeli!
Biliyoruz ki beşeriyette din. mezhep, menfaat ihtilâfları, garip garip şeref ve kahramanlık telâkkileri, askerî endişeler, istilâ emelleri, bazı kapitalizm entrikalariyle enaüstriyalism buhranları vesaire milletler arasında harp sebebi olmuştur ve olmaktadır. Zaten harp nedir ki? Bir hükümetin hakkı» menfaati veya vazifesi bildiği herhangi bir maksadı barış yollarlyle sağlayamadığı zaman, silâh kullanarak zorla tahakkuk ettirmek istemesi değil mİ ?
— Tabiî Öyle! Fazla olarak şurası var: Mademki silâhla döğüşme, hiç bir kere haklı olanın değil de behemehal kuvvetli bulunanın galebesini temin ediyor. Kendisinde bu kudreti gören nasıl olur da o yola başvurmaz? Eğer gönlünde yüksek bir idealin sesi aksetmiyorsa!
— Vaktiyle Çin ve Hint filozofları, bugünkü garbın hâlâ göklere çıkardığı bir takım mefhumlara hiçbir yüksek değer vermemişti. Ve insanlık için en büyük kemal ve şeref çAhikası olarak, kahramanlığı değil, akıl ve fetanetl. sulh ve adaleti gösteriyordu.
Fakat eski Aauryahlarla lranlılar ve Yunanlılarla Romalılar, nihayet Hıristiyanlıkla İslâmiyet ve nihayet yeni çağların müfekkiresi böyle düşünmedi! Ne yapmalı? Belli ki beşeriyetin bu bakımdan da çilesi henüz dolmuş değil demektir!
— Birinci Dünya Harbinden sonra Avrupada büsbütün garip ve yeis verici bir manzara gördüm. Hattâ iştirak ettiğim bazı milletlerarası toplantılarda düşüncemi söyledim. Ve hayli taraftar buldum. Görüşme şu idi: Bh taraftan muazzam heyetler kurularak adı sonraları “silâhsızlanma” kelimesinde toplanan “terki teslihat” müzakereleri oluyor, diğer taraftan da emperyalist Iştıhalan “tatmin” edilememiş bazı devletler kendi gençliklerini en şiddetli tecavüz ve istilâ fikirleriyle yetiştiriyorlardı! Yani mânen silâhlandırılan bir cemiyetten maddeten silâhsızlanma beklemek garabeti vardı! Bunun neticesini gördük: Nazi ve Faşist tuğyanı ile İkinci Cihan Harbi!
— Birinci Cihan Harbinden sonra kurulan “Milletler Cemiveti”ne Ame. rtkanın iştirak etmeyişi. Rusya ve Almanyanın da İptidadan teşrik olun-mayışı, büyük hata teşkil etti diyenler vardır. Siz nasıl düşünürsünüz?
— Belki öyledir. Ancak İnanım şudur ki öyle olmasa dahi durum, netice İtibariyle pek değişmezdi! Zira yukarda da konuştuğumuz gibi, ne emperyalist milletlerin günden güne artan İktisadî iştihası durmuş, ne de t Sulh) henüz İnsanlığın ruhunda teessüs etmiş bulunuyor! Diyoruz ki hepimiz her gün dinamitle oynayalım; fakat hiç bir İnfilâk olmasın! Ne âlâ şey! Vak* tiyle yazdığım bir makalede şöyle bir fikir müdafaa etmiştim Bilmem naşı» bulursunuz? Bir takım sulh konferanslarından bahsederken demiştim kİ “Bir kaç düzine doktor bir yere toplanıp da artık biz hastalığı yasak ettik deseler, dünyadan ölüm kalkar mı?”
— Hoş ifade: Ancak biz amelî bir neticeye gelelim... Ne yapmalıyız?
— Yapacağımız şey. şimdiye kadar yaptığımıza devamdır. Yani barışın en gerçek âşığı ve hürmetkân olmakla kalmayarak onun fiilî hizmetine girmek... Bu fiili hizmetin de her milletin icabında hakkı ve şerefini koruyabilmesi için temkin He. sükûn He. ve bilhassa azim ve ciddiyet ile çalışmasından İbaret olduğu artık anlaşılmadı mı?
Atina hususî muhabirimiz Marc Marceau bildiriyor
M ■ ■ ı. ■ - — ı —
Tesisi zor bir dostluk
Atina ile Belgrad arasındaki
münasebat bir türlü gelişemiyor
A TÎNA-Belgrad mihverinin taraf-** tarlan, şimdiye kadar birikmiş kara bulutlan dağıtmak için bir A-merikan diplomatının müdahalesinin veya telefon muhaberelerinin kâfi gelmediğini görmiye başladılar. Fakat, ortaya bir çok müşkülât çıkmasına rağmen Yugoslav-Yunan dostluğu kurulacaktır. Yalnız çok tedbirle ve sabırla hareket etmek icap ediyor.
Şimdilik ortada müspet bir şey yok. Yunanlıların Uberal-uzvu To Blma. bundan böyle her şeyin Yugoslavya-nm Yunan iç işlerine alt vereceği aydınlatıcı malûmata dayanacağına 1-nanmaktadır. Bütün diplomatik müzakerelerde Yugoslavlar, ilk iş olarak Slav ekalliyeti meselesini ele almakta ısrar ederlerse, Yunanlılar, böyle bir hareketi beynelmilel haklara zıt bir hâdise ve memleketlerinin İç İşlerine direkt bir müdahale addetmekte haklıdırlar. Üstelik, böylece Bulgarlara, Yunanlıların iç işlerine karışma fırsatı verilmiş o-lacaktır. Şüphesiz Bulgari»r, Yunanlıların işlerine müdahale etme fırsatını kaçırmıyacaklardır. Böylece, Yugoslavlar kominform’un durumunu kuvvetlendirmeye çalışacaklardır. Her şeye rağmen, Yunan Hükümeti Belgrad Hükümetinin şimdiki durumunun kominforma karşı gelmek İçin hazırlanmış bir manevra olduğuna inanmaya çok müstaittir. Halbuki, tehlikeli bir inanç uğruna hareket eden M. KardelJ, Yunan Hükümeti tarafından münasebetsiz bir İnsan olarak telâkki edilmektedir.
Atina gazeteleri, Yugoslaxr>,adakl çeşitli nümayişleri dikkatle takip etmektedir. İki memleket arasında normal münasebetlerin tekrar kurulmasına d» çalışmaktadır. Ma-kedonyadakl ufak bir İnsan kütlesi üzerine yapılan devamlı Yugoslav propagandası, bura ahalisinin rahatını kaçırmıştır. “Politika'* ve “Bor-ba“ gazetelerinin makaleleri İse, halkı teskin etmekten çok uzaktır. Hattâ aksine olarak, Yugoslavya He tesis edilecek dostluğu baltalamaya çalışanları da teşvik edici mahiyettedirler,
Yugoslav gazetesi olan Politikada bir makale sahibi, Yunan Hükümetinin Makedonya meselesi diye bir mesele tanımamasına hayret etmektedir. Aynı muharrir, Birleşmiş Milletlerin bütün âzalarının en mühim mevzu olarak. Yunan MakedonyalIna yerleşmiş olan Slav ekalliyeti meselesinin ciddi olarak ele alınması lâzım geldiğini İleri sürmektedir. Fakat, herkesin hayret ettiği bir nokta var; hiç bir Yunan gazetesi, Yugoslavlara cevap vermlye kalkışmarmştır. Yugoslavyada Kos-sova mıntakasında, bir milyon Ama-vuttan meydana gelmiş bir ekalliyet sınıfı mevcuttur. Ege Makedonya») İçine dağılmış 50.000 kişilik bir Slav
görüp söylemiş: “Barış bırakan ihtiyar babalar
ekaliyeti. Yunanlarmış vaziyettedir. Gösterilen bütün hüsnü muameleye rağmen. büyük bir Arnavut, kütlesi, Makedonya Hükümetinin merkezi olan Skoplje havalisinde dahi, çekinmeden Arnavutluğa iltihak etmek için harekete geçmektedir. Bu şartlar dahilinde, meşhur e-kalliyetler nazarlyesi, onu tatbik etmek istemiyenlerin aleyhine dönecek galiba.
Kelimenin tam mânasivle adalet diye bir şey mevcut değildir
Eyimser bir gayret ve iradenin yardimiyle, tamamen dahili olan faktörlerin haricinde, teessüsü elzem olan bu dostluğun tahakkukunu bir defa daha arzu etmekteyiz.
Marc MARCEAU
Japon polis kuvveti 75.000 e çıkarılıyor
Gl. Mac Arthur bu hususta
Japonlara izin veriyor
Tokyo 8 ıAPı .— General McAr-thtır Japon polis kuvvetinin 45.000 kişi ilâvesiyle 75.000 kişilik bir İhtiyat kuvvet tesis etmesine müsaade etmiştir.
GeneraJ aynı zamanda. Japonların yeni tesis edilmiş olan sahil muhafaza teşkilâtına da yeniden sekiz bin kişi almalarına müsaade etmiştir.
General McArthur tarafından söylenmemiş olmakla beraber bu tedbirlerin. Kore harbi sırasında iç emniyeti temin mnksadiyle ittihaz edildikleri sanılmaktadır.
Pıuıdit Nclıru Çukurla Mnva Meydanında Endonezya Cumhurbaşkanı Ahmet Soekaruo ile vedalaşırken
Wa$hington muhabirimiz G. H. Martin telsizle bildiriyor
• •
Cumhuriyetçi Kore birlikleri cepheye doğru yürüyüş hnllndo
A
>• .
Yeni İstanbul'un KORE muhabiri bildiriyor
Mac Arthur, muhabirlere şu direktifi verdi:
"Kendi kendinizi sansür
edin; harekâtı yazmayın,,
Komünistlerin süratle ilerlemelerine rağmen. Amerikan karargâhında emniyet ve itimat havası esmekte ve sükûnet hâkim bulunmaktadır
muhabirlerin işbirliği ve sonuna kadar devam
ile et-
Ar-
İ3-
Echols, General Mac
(Hususî muhabirimiz Homer Bigart Kore'den bildiriyor):
Cenubi Kore'de bir mahal (5 temmuz) — Sivillerle irtibat subayı Binbaşı M. P. Echo!s’un bildirdiğine göre, muhabirler, Amerikan askerlerinin emniyetini temin gayesiyle yapılan muayyen esaslara riayet etmedikleri takdirde. General Doğl&s Mac Arthur yazılan yazıları sansür etmeye mecbur olacaktır.
Bu ikazdan sonra dahi yayınlanan bazı röportajlarda, bir çok taburların yerleri ve adları tasrih ediliyordu. Diğer bazı yazılarda ise, gemilerin ve uçakların Koreve hareket saatleri bildirilerek, gene emniyet kaidelerine riayet edilmiyordu.
Kaide ve nizamların listesi yapılıyor
Binbaşı Echols, muhabirlere verdiği bir muhtırada, aşağıdaki esaslara u-yarak, ihtiyari bir sansür yapılmasını istemiştir.
1 — Hâlen yapılmakta olan veya yapılacağı kararlaştırılan harekâtı bildirmeyin.
2 — Birliklerin, hava üslerinin, karargâhların veya herhangi bir teşkilâtın mevziini bildirmeyin.
3 — Sadece büyük birliklerden bahsedir — 5 İnci hava kuvveti, 20 inci hava kuvveti, 3 üncü kara ve 7 nci deniz kuvveti gibi —. Bundan da, resmî tebliğ yapıldıktan sonra bahsedebilirsiniz. Küçük birlikler için şu tâbirleri kullanın: “20 nci hava kuvvetlerinden B 29'lar", “8 inci ordudan birlikler" vesaire.
“Telefonun emin bir vasıta olmadığını aklınızdan çıkarmayın Emniyet tedbirleri başlamalı melıdir.,,
Binbaşı
t hür ün mecburi sansür koymayı tenıediğinl bildirmiştir. General Mac Arthur. ihtiyari hir sansürü tercih etmekledir. Mac Arthur. şöyle demiştir:
“Mühim ve nazik haberlerin düşman eline geçmesinin önlenmek suretiyle harekâtın ve personelin emniyeti temin edilmelidir.,,
“Dürüst ve demokrat bir basının hu teklifleri kabul edeceğine ve güvenilir bir basın olduğunu göstereceğine İnanıyorum „
Demokrat bir başkomutan
Sansür kelimesi General Mac Ar-thur'ün kaıiycn horuna gitmemektedir. Zai( n banin hiırı ı\me ve tam lo-mokıatlk bir comiyete İnanan herkes de böyle düşünür. Bu sebeple, Genern! Mac Arthur yanlış ve gayri mesul haberlerin, kötü niyetli bir düşmana karşı savaşmakta olan asker, denizci ve havacıların havatlarını tehlikeye kovmak bakımındım çok zararlı olduğuna kanidir. Bu hususta basına birdlrmok vazifesini bana verdi:
“Taburların ve muayyen birliklerin adlarını, İniş mevzilerini, miktarlarını, mahallerini ve harekâtını bildirmek, müdafaa kuvvetlerini kifayetsizlikle İtham etmek, mensup olduğumuz karargâhın aavunma tedbirlerini sekteye uğratır ve savasın emniyetini haleldar eder.,,
Cepheden haberlor
Karşımızda tank, süvari birlikleri ve takriben 25 hin erden mürekkep kuv-vetii ve muntazam Kuzey Kore komünist ordusu var. Bunlar Suvon’daki Güney Kore kuvvetlerini dağıttılar, şehri İşgal ettiler» cenuba doğru da bir miktar llerilediler. Şimdi Suvon’dan 5 mil cenupta bulunuyor ve bütün hat
boyunca hücum teşebbüsünü ellerinde tutuyorlar.
Henüz Amerika kara kuvvetleri, müessir şekilde savaşa iştirak etmedi. önümüzdeki günler, büyük hâdiselere gebedirler...
Dün gece 11 e kadar, böyle bir hareket hakkında hiçbir haber duyulmamıştır. 5 inci ve 20 nci hava kuvvetleri, stratejik mevzilere bomba atarak ve tepkili avcı uçakları He Amerikan taburlarının harekâtını emniyete alarak.
Amerikada
Atom tesisleri yayılıyor
Herhangi bir taarruza karşı tedbirler alınıyor
Washington 8 A.A. (Rculer) — Burada çıkan bir habere göre Amerika Birleşik Devletleri yerleri gizil tutulan atom bombası tesislerini, memleketin muhtelif yerlerine dağıtmıştır
Atom bombası tesislerini herhangi bir taarruza karşı daha iyi koruyabilmek maksadiyle bu tedbire başvurulduğu söylenmekte ve bu tesisleri muhtelif yerlere dağıtma programının Koro harbinden evvel tamamlandığı da ilave edilmektedir.
Atom Enerjisi Komisyonu sözcüsü atom bombası tesislerinin sayısına veya bulunduklar) yerlere dair herhangi bir iınade bulunmayı, güvenlik bakımından katiyetin reddetmiştir.
Sözcünün ilâve ettiğine göre yeni ve daha tesirli atom silâhları yapılmaktadır.
Amerikan ordusu Kurrnnybaşkanı Lawton Collıns'ın bildirdiğine göre atom enerjisiyle işleyen toplar ve u-çan atom mermileri Amerikan askeri kuvvellerındo mevcuttur.
Atpm silâhlarının geniş çapta kullanılabilmesini sağlamak için Temsilciler Meclisi 947,970,000 dolarlık bir tahsisatı kabul etmiştir.
Koro harbinin bulunduğu safhayı gözönündo tutarak Ayan Meclisinin do bu tahsisatı kabul edeceği kuvvetle ümit edilmekledir.
Amerikanın yapacağı yeni bir atom silâhı
New-York 8 A.A. (Afp) — Avrupa-dan donen Amerikan atom âlimi Dr. Vannevnr Bush yeni ve kuvvetli bir silâhın Kore'de kullanılmakta olan kuvvetlerin. tankları kolayca tahrip edebileceğini ve bu silahın 6 ay zarfında çok miktarda imal edilebileceğini söylemiştir
Kudüste alılan üç el bombası
Amman. 8 (AF) — Perşembe günü akşamı, Kudüs'ün Arap mahallesi olan Turı’drkl Arap evlerine üç tane el bombası atılmıştır. Yaralanan kimse yoktur, fakın binalarda ufak tefek hasar olmuştur.
sıcaklar halkı düşündü-almış ve sam yelini an-dalgası Ege ovalarını başlamıştır. Günde 80-
İzmirde suhunet gölgede *41 derece Günde 80 - 100 kişi bayılıyor.
Evvelki gün sabaha karşı da üç defa zelzele oldu
İzmir, 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Altı günden beri İzmirde devam eden ren bir hal dıran sıcak kavurmağa
100 kişi sokaklarda, dairelerde, evlerde bayılmakta, suhunet derecesi gölgede en az 37. en çok 41 arasında bulunmaktadır. Halk plâjiara ve bilhassa şehir haricine akın etmektedir. Gere yarısından 3 saat sonra, sabah saat 10 ve 11.50 de 3 defa zelzele olmuştur.
Bayar, dün Russel Dorr'u kabul etti
Ankara. 8 (A.A.) — Cumhurbaş-
kanı Celâl Bayar bugün Çankayada Avrupa İktisadi İşbirliği İdaresi Türkiye İcra Komitesi Başkanı Mr. Russel Dorr'u hususi surette kabul etmişlerdir.
Bu kabulde Başbakan ve Dışişleri Bakanı da hazır bulunmuşlardır.
Vanda köy okulları inşaatı ihale edildi
Van 8 (A.A.) Doğu kalkınması ödeneğinden altı ilçemizin dokuz köyünde yapılacak köy okulları binalarının İhalesi yapılmış ve yer yer inşasına başlanmıştır.
ı
istiklâl Bayramını iyi bir şekilde tesit etmişlerdir.
Komünistlerin harekât plânı
Komünistlerin harekât plânı, artık iyiden iyiye anlaşılmış bulunuyor.
Kuzey Kore liler, 4 hattâ 5 tümenin bütün elemanlarını Suvon muharebesine sokmuşlardı. Böylece bütün kuvvetlerini Batı bölgesine yığdılar ve yarımadanın geri kalan kısımlarında zayıf bir ekip bıraktılar.
Suvon’un doğusunda — Hvogong yakınlarında — oldukça kuvvetli bir komünist birliği Suvon’dan geri çekilen Kore kuvvetlerinin yolunu kesmek için güneybatıya doğru tazyik yapmaktadır. Tuğgeneral VVHliam F. Dean’in karargâh sözcüsü, o günkü harekât hakkında tebliğde bulunurken. Kore’lilerin iyi bir müdafaadan sonra Suvon’dan nizamlı bir tarzda geri çekildiklerini bildirmiştir.
Ezeli komünist taktiği
Geceye kadar oldukça kuvvetli keşif kolları Suvon’un beş mil güneyinde etrafı kolluyorlardı. Komünistler e-□clî taktiklerini kullanarak ya,vılmava yer buldukları anda tank ve süvari alaylarını piyadelerden önce yollamaya başlamışlardı.
Güney Kore’lilerin beşinci kol komünist faaliyetlerine karşı lakayt kalmaları memnuniyet verici bir haldir Ve bunun neticesi olarak da Kore kuvvetleri He Amerikan hücum birliklerinin birleşmesi ve teşkilâtlandırılması İçin hazırlanan plânda hiçbir değişiklik ve nkaaklık vuku bulmamıştır
Iğriboz, yeşilkurt mücadelesi ve köylünün topraklandırılması mevzuu üzerinde beyanatta bulundu
Ankara 8 (AA.) — Çukurova bölgesinde uzun bir tetkik gezisine çıkmış olan Tarım Bakanı Nihat İğri-boz, şehrimize dönmüş ve gezisi hakkında kendisinden izahat isteyen bir arkadaşımıza aşağıdaki demeçte bulunmuştur:
Adana Ovasında Yeşilkurt mühim bir tehlike teşkil etmek üzere bulunuyordu Seyahatim sırasında gezdiğim yerlerde mahalli çiftçilerle sık sık toplantılar yaparak bu önemli zararlara karşı onların da maddi ve manevi yardımlarıyle bütün Yeşilova sahasını plânlı bir çalışmaya tA-bi tuttuk. Bırırıcl tehlike tamamen atlatıldı. Pek az sonra ikinci jenerasyonun başladığı haber verildi. Şimdi önümüzde 15 günlük bir tehlike devremiz daha vardır. ilâcımız az olduğumdan yerinde bulduğumuz bir talk ve kaolel tozları He yerli ilâç hazırlama fabrikasyonu tamamlandı ve günde 15-20 ton ılAç imaline başlandı. Bu suretle yeni belirmiş olan tehlikenin de önüne geçecek gimizden çok ümitliyiz. Hiç bir şey düşünmeden halkın ve devletin elbirliği He yaptıkları çalışmalardan çok memnunuz. Köyün çocukları bile çalışmalara iştirak etmekledirler.
Tarım Bakanı Nihat Iğriboz, topraklandırma mevzuu üzerinde de şunları söylemiştir:
Yeşilkurt sahasında, topraksızlık ıs. tırabı çok önemli bir duruma girmiştir. Toprak Kanunu, yıllardan beri teamül haline gelmiş ve bir çok demokrat devletlerin tatbik ettiği çiftçi ortaklığı sistemini bir kalemde or-ı tadan kaldırmıştır. Böylece köylü İle çiftlik sahipleri arasında sosyal hayat, İstihsal ve Türkün sosyal ananelerine zararlı fona bir haleti uyandırılmışım Bu hAleti ruhiyeyl ortadan kaldırmak için derhal harekete geçmiş bulunuyoruz.
Evvelce lüzumsuz yere orman mev. zuunn sokulmuş olup ağaçlı olmıyan toprakların, miri arazi ve devlet topraklarının topraksız köylüye dağıtılması için tertibat alınmış ve mahallinde, yerine göre alâkalılara emirler verilmiştir. Çiftçi ortaklığını derhal İhya etmek için bütün mânialım ortadan kaldıracak ve imkânlarını hazırlıyacağız.
Tarım Bakanı Nihat Iğriboz, Büyük Millet Meclisinde, Bakanlığını İlgilendiren sözlü somları cevaplandırdıktan sonra tetkiklerine devam etmek üzere tekrar Çukurova bölgesine gidecektir. '
1 1 l
Korede’ki harp Avrupanın müdafaasını aksatmıyacak
Amerika, silâh imali sanayiine, her tiirlü tahminin üstünde hız vermiş bulunuyor. Bu yeni silâhlardan, kendi müdafaaları Türkiye faydalanacaktır
Evvelâ, bir silâh kıtlığı başgöster-dlğl takdirde. Avrupa ve Asyaya tahsis edilen silâhlardan, tercihan hangisinin Ihtl.vacj karşılanacaktır? Saniyen, Amerikan fabrikaları ultra modern silâhlardan mühim miktarda imal etmeye başladığı zaman, Batı Avrupanın müdafaası İçin bundan ne gibi istifadeler ümit edilebilecektir?
için Avrupa milletleri ve
Washington. 8 (Hususi muhabiri-
miz G. H. Martln’den telgrafla» — Acaba Avrupanın müdafaa sistemi ve bu nrada Türkiye, Asyadakl harp yüzünden bir zarar görecek mİ? Wa-shlngton’da bunun vâki olmıyac&ğ) on katî bir lisanla söyleniyor. Batı Avrupaya gönderilmek üzere hazırlanmış olan bazı silâhların, şimdi muvakkat bir zaman İçin Kore'ye veya Hlndİçîniye sevkcdllmosi mümkündür Fakat, çok kısa bir müddet sonra bunların yerine Avrupaya derhal başkaları gönderilecektir. Hattâ şoy le bir netice de çıkarmak kabildir : Bugünkü vaziyetten, Avrupanın müdafaası ve Türkiye, bilhassa istifade edecektir. Zira Amerikada silah ima lAtı, Kore Harbinden evvel kimsenin tahmin edemlyeccği kadar geniş bh İnkişafa doğru gitmektedir. Bu yüz den. yakın bir zamanda Avrupa da. kendisini daha iyi silâhlanmış olarak görecektir.
Asyadnki hâdiselerle Avrupa ara sındakl münasebetler meselesi, muhtemel bütün neticeleriyle birlikte, üç muhtelif grup tarafından bir tetkik mevzuu yapılmaktadır ve yapılacaktır. Washlngton'da toplanan ve Amerika namına General Bradley, Fransa adına General Ely ve İngiltere için Mareşal Tedder’den müteşekkil bulunan üç kişilik daimi komite, bugünkü İçtİmaında. ihtimal yalnız bu mesele He meşgul olacaktır. Yine VVashington'da başlıyan Amerikan • Fransız askerî konferansı da. on başta Hindicini meselesini ele alarak, bu mevzuu incellyecektlr. Nihayet, çok yakında, belki ağustosta Londra’da Atlantik Paktı Devletleri Genelkur may Balkanlarından mürekkep a^ kerl komitenin yeni bir toplantı ya pacağı muhakkaktır. Bu 12 devlet kıırmaybaşkanı, kendi memleketlerinin askeri vaziyeti 1le Kore harbi a-rasındaki münasebetler meselesini, muhtelif cephelerden tetkik edeceklerdir.
Bütün bu görüşmelerin çerçevesini, hiç olmazsa umumi mahiyette olarak çizebiliriz, şimdilik Amerikada birbl rlnc zıt gibi görünen iki vaziyet vardır: Bir yandan Amerikan Kongresi, müttefiklere silâh temini için muazzam bir krediyi tasvip etmiş bulunuyor. Fakat ote taraftan, onlara verilecek silâhlar nispeten az bir miktar tutuyor. Bu birinci müşahedeye bir İkincisini de ilâve edebiliriz: Amerikanın. bundan bir kaç ay evvel tahmin edîlemiyecek derecede, silâh imalâtı sa-nayiindeki gayretlerine hız verdiği her gün biraz daha aşikâr şekilde görülüyor. Bu iki mühim müşahede AvrupalIları bilhassa alâkadar etmekte olup, şunları da bilmek istemektedirler:
Tarım Bakanı
Ankaraya döndü
ingllteredeki bir filim şirketi senaryo İcabı mutfağa girip çanak çömlek kıran bir öküze İhtiyaç duymuştur. Fakat, havariliğiyle meşhur ve ‘The ChampM ismindeki öküz bir mutfağa sokulduğunda büyük dikkat *arfctmiş ve tahminin hilâfına hiç bir şey kırmamıştır. Buna fena halde kızan rejisör aynı mutfağa bir inek sokmuş ve İstediği neticeyi nihayet eklt etmiştir. Resimde gördüğünüz “The Clıamp... kırdığı tabaklardan dolayı gayet mahcup bir eda taşımıyor mu?
Türk Hava Kurumu Merkez Kurulu toplantısı
Ankara 8 (A.A.) — Türk Hava Kurumu Genel Kurulu bugün saat 10 da Sinop milletvekili Cevdet Kerim Incedayının başkanlığında altı aylık toplantısını yaparak geçen toplantıya ait tutanak özetini, merkez idare kurulunun altı aylık çalışma raporunu. denetçilerin raporunu. 1919 bilAnçolariyie, kesin hesap cetvellerini İncellyerek kabul etmiş, merkez idare kurulunda açılan Başkan Vekilliğine Süreyya Anamur'u, yedek üyeliklere İhsan Olgun, Sait Köksal. Abdi Ağa bey oğlu ve Rüştü Oktavı seçerek toplantıya son vermiştir.
Genel merkez kurulu, uçak ve mo-tör fabrikaları mevzuunu incelemekte olan İşletmeler Bakanının başkanlığındaki Bakanlararası Teknik Komisyon çalışmalarını bitirdikten sonra. Milli Savunma Bakanlığı temsilcilerinin de hazır bulunacağı ikinci bir toplantı yapılmasını da karar altına almıştır.
D. P. Grupu dün toplandı
Ankara 8 (A.A.) — Demokrat
Parti Meclis Grupu bugün saat 15 te Abldtn Potuoğlu’nun başkanlığında toplanarak gündemdeki İşleri görüşmüş ve salı günü saat 15 te toplanmak üzere saat 17 de oturuma son vermiştir.
Avrupa Tediye Birliği anlaşmasını imza ediyoruz
Ankara R (A.A.) — Avrupa İktisadi işbirliği Teşkilatı tarafından hazırlanan (E. P. U.) Avrupa Tediye Birliği anlaşmasının delegemiz tarafından İmzalanması için gerekli talimat hükümetçe verilmiştir.
uPolonya en zayıf peyk zinciridir,,
Rus Mareşali Rokosovskl, Leh ordusunu kuruyor
Frankfurt, 8 A.A. (United Press) — Birleşik Amerikanın Polonya Büyükelçisi Waldemar GaJlman’ın bugün bildirdiğine göre, Polonyanm kara ve hava kuvvetleri yeni Polonya Başkomutanı olan Rus Mareşali Kons-tantin Rokosovskl tarafından Sovyet Rus usulü üzerine teşkilâtlandırılmaktadır.
Eski bir diplomat olan Galiman, PolonyalIların milletlerinin Sovyetleş-tlrllmesine mukavemet bildirerek PolonyalIların milliyetçi ve ferdiyetçi belirtmiştir.
ettiklerini »on derece olduklarını
Giuliano’nun ölümü yüzünden bir berber çıldırdı Palermo, 8 (YİRS) — Giuliano’nun ölüm haberini duyan bir berber sinir buhranına uğramıştır. Saçlarını kesmekte olduğu müşteriyi kendi haline bırakarak ve “dostum Giuliano ölmüş, ben ne güne duruyorum,, diyerek haykırarak intihar etmek ismiş ise de zaptedılerek hastahaneye yatırılmıştır.
Haydudun metresi intihar etil
Roma 8 A.A. (Afpi — Giuliano’nun metresi olduğu söylenilen 20 yaşlarında genç bir kadın Giuliano’nun öldüğü gün Castelvetrano'da kendisini kuyuya atmak suretiyle öldürmüştür.
Her ne kadar polis keyfiyeti saklı tutuyorsa da kızın babasının tevkif edilmiş olması, kadının Giuliano ile münasebette bulunduğunun delili sayılmaktadır.
Tuncelide köy okulları inşaat programının tatbikına başlandı
Kalan 8 (A.A.l — Tuncelide 1950 yılı köy okulları programı uygulanmaya başlamıştır. Köy okulları inşaat programı hazırlığına nisan ayı içinde başlanmış ve bugüne kadar Mazgirt ilçesinde 5, Pülümür. Çemişkezek ve. Meıkez İlçelerinde birer olmak üzere ceman 8 okulun saç» tuğ-la. cam. demir akşamı, taş. kum. kireç ve bakanlığımızın mamul olarak verdiği 160 metreküp kerestenin inşaat mahallerine nakli ve ihale İşleri ikmal edilmiştir Bu okulların İnşasında duvarcı ve marangozluk İşleri ayrı ayrı işçilere verilmiş olup bir kısım okulların inşaatı da epeyce İlerlemiştir. inşaatın, ağustos sonuna kadar ikmal edileceği tahmin edilmektedir.
Ayvacıkta şiddetli zelzele
Ayvacık 8 (A.A.) — ilçemizde dün gece oldukça şiddetli ve birbirini takıp eden iki deprem olmuştur. Hasar yoktur.
“A
MÜSABAKA KUPONU
1 aralık 1050 de çekilecek büyük kuramıza İştirak İçin a-şağKİakl kuponlardan 90 tane getirerek bir kura numarası a-Inbllcceksinlz.
Tafsilâtını her pazar günkü (YENİ İSTANRIL) da arayı-ola
>• ir
Yeni htanburun
. . M.
L* A * .
1
• • -.1
7
Bayfa 4
T E N t ÎBTANBUL
9 Temmuz 1950
S A H fl T B a H İ S L E R I
"İstanbul Manzaraları,,
— Sergisi dolayısiyle kısa bir muhasebe —
• Yazan : Burhan Toprak
Asırlar boyunca temelli hususlyetle-^re sahip, mimarisi, orijinal musikisi, zengin süsleme sanatları’ olan Türklcrin yağlıboya resmi ancak, XVIH. yüzyılın sonlarında doğmuş, türlü tekâmül safhaları geçirmiş ve nihayet bugün Avrupa ^cole’lerlne muvazi bir merhaleye gelmiştir. Türklerln renk ve şekiller dünyasına uzun müddet kayıtsız kalmalarını, herhalde kültürsüzlükle izah etmek mümkün delildir.
En muhteris actlon adamları bile divan yazacak kadar ileri bir cemiyette - Fatihin ve Kanuni Sultan Sü-leymanın türkçe. Yavuz Selimin fars-ca divanları vardır. bÖvle bir sanat anlayışsızlığı tasavvur edilemez. Yalnız, kültürün bu dalında bir gecikme olduğu da muhakkaktır. Bu gecikmenin sebeplerini en iyi tahlil edenlerden biri Collâge de Francc profesörlerinden M. Louls Massignon olmuştur. L. Massignon ”Les Mâthodcs de Rlalisation artistlque des peuples de rislam,. adlı (x) etüdünde bu konuyu kısaca şöyle izah etmektedir:
“Uzakdoğudan Batı Afrikaya kadar teşekkül eden İslâm devletlerinde, plâstik sanatların inkişafına dinî itikatlar engel olmuştur. Ancak Kur’anda böyle bir yasak mevcut değildir. Yalnız bir kaç hadis müslü-m anlar a şekil sanatını menetmektedir. Bu hadislerden birincisi kabirlere, nebi ve veli resimlerine tapanları lânetlemektedir. İkinci hadis oldukça gariptir: “Artistler, suret yapanlar Kıyamet gününde Allah tarafından mümkün olmıyan bir cezaya, yaptıklarını yeniden diriltmek cezasına çarpılacaklardır.,, Onlar; cansız suretler yapıyorlar, Ahlrette Allah, yaptıkları suretlere hayat vermelerini emredecek, bu İse imkânsızdır. Bundan dolayı Âdem oğlu Yaradanı taklit etmek gibi çılgıncasına mağrur teşebbüsü yüzünden cezalandırılacaktır. Lâkin bu hüküm, sanatkâra sanatkâr olduğu için tatbik edilmiş değildir. Bu ceza, ona zekâsına güvenmesi, yalnız Allah insanlan ve yaşayan varlıkları yaratmış iken, onun danışıklı bir hile olan sanat yoliyle elinin mahsullerine devam İmkânı vermeye, ortaya hayat benzeri veya karikatürü çıkarmaya teşebbüs etme, ai yüzünden verilmiştir.
Bundan başka çok dikkate değer bir fikir vardır. Meleklerin eve girmelerine mâni olmamak için, evde tasvir bulundurmamak lâzımdır; deniyordu. Zira Melekler bu tasvirlerde Allahın eserlerinin taklidini görerek evlere girmekten çekinirlerdi. Hulâsa bazı şekillerin resmedilme»! nl yasak eden büküm hakkındaki e-deblyattan kalan şey, bu yasağın inkâr değil, sınır çizme ve gayesinin sanat değil putperestlik olduğudur.
Bununla beraber Müslüman milletlerin güzel sanatları İslâm metafiziğinin en esaslı kaziyelerine dayana-
1908 den 1950 ye kadar; Meşrutiyet, Cumhuriyet nesillerini ve bu arada “Müstakiller” i, “D Grupu” nu, “Yeniler” i (İstanbul Manzaraları) etrafında toplayan Sergi dolayı-bu sergiyi tertip eden Burhan Toprak'ın “Türk hakkında yazdığı makaleyi takdim ediyoruz.
siyle; resmi”
rak doğmuş ve büyümüştür. Bu. Yunan tesiri altında kalmayan bütün Elıllsünnet vçl cemaat filozoflarının müdafaa ettikleri. İslâm ilâhlyatının dogmatik nazaı iyesidir ki “Kâinatta sırf şekil ve kendiliğinden suret yoktur, yalnız Allah daim ve hâkidir,, cümlesi ile hulâsa edilebilir. Bu yüzden A raplar, TÜrkler, İranlIlar ve bütün diğer Müslüman milletler için sanat, yaradılmışların kendiliklerinden varolmadıklarını göstermeye vesile olacak ve belki bundan başka bir şey olmıyacaktır. Şu halde tslâm sanatı bize “Değişme,, yi bildirecek yaratış sistemidir. Tasvirlere bağlanmamak, suretlere tapmamak yüzünden
İslâm sanatları berrak, gayri maddî, bizatihi akortların güzelliğine inan-mıyon. sükûtta karar kılmak üzere, bazı notalardan geçen cebirci bir musikişinasın elinden çıkmış gibi saf ve temiz olarak doğdu, lbnl Abbas’ın naklettiği bir hikâye vardır; “Peki ama artık hayvan figürleri yapmıya-cak mıyım, sanatımı bırakacak mıyım?,, diyen yeni Müslüman olmuş bir mlnyatürcüye: “Evet yapacaksın, lâkin hayvanların kafalarını koparmalısın. canlı görünmesinler, gayret et ki. çiçeklere benzesinler!,, diye cevap verilir. Gözlerimizin önünde geçip gittiklerini, yokolduklarını işaret etmek için, fâni şekillerin böylece
17 ııcl asırdan bir Gördes halısı
cansızlaştınlması; bize, vücudü ve hayatın bekasını ancak Allah’ın İradesinden ve nefesinden alan şekillere hayat üflemeyi aklımızdan geçirmemek lâzım geldiğini gösterir.
Şimdi tekniklerini derinleştirmeden. şekil sanatlarında îslftmlyetln bıraktığı hususiyetleri incelemeye çalışalım:
Müslüman milletlerde on iki asır zarfında heykel yok denecek kadar az olduğu gibi, resme alt eserler de o kadar nadirdir. Lâkin bunun mânası. bin küsur sene içinde İslâm dün-yasında boya sanatı yok demek değildir. Onlarda minyatürlerle, armalarla bilhassa halılarla boya sanatı dalma mevcut olmuştur. Bilhassa halılarla diyorum, çünkü minyatür İslâm dehasının tam m ân asiyle tecelli ettiği bir sanat değildir. Asıl mühim olan halılarla kilimlerdir. Halılarda ekseriya donuk renkte, mensizi ra yaramı-yacak maddeler seçilir. Bu seçimde gene tabiatı taklitten kaçınmak ve onu inkâr etmek iradesi görünür. Me-nazır yanlışlan menazın bilmediklerinden değildir. Sadece tabiatı maymunca taklit etmek İstemediklerinden dendir.
Islâm halılarında en çok dikkati bağlayan şey, karanlıklarla aydınlıkların birbiri üstüne yığılması ve İkinci derecede renklerden karanlıklarla aydınlıklardır.
Bir şark halısının hususiyeti renklerin kesafetindeki ve ekseriya ince farklarının değişikliğindeki azlıktadır. Gobelins halılarında 350 renk derecesi olduğunu söylüyorlar. Bu teknik hemen hemen yağlı boyayı taklit etmek demektir ki, bunun da halıcılık ile alâkası yoktur.
îslâm milletleri ise en çok beş renk kullanırlar. Bu renklerin de hiç biri cazip değildir. Fotoğraf renklerin kesafetini kollamak şartlyle bu halıların bütün güzelliğini kolaylıkla verebilir. Çünkü aksettireceği şey yalnız karanlık ve aydınlıklardır
Tslâm resim idealinin, batı idealinden, Fra AnğeUco’dan, Velasquez'den ne kadar uzak olduğu görülüyor. Garplılar, çiçeklerin ve eşyanın renklerini taklit ediyorlardı Halbuki XV. yüzyıl İslâm sanatlarında rastlanan çiçeklerin listesi yapılmış ve şunlar bulunmuştur: Yasemin, lâle, yaban gülü, karanfil, şeftali çiçeği. Demek ki beş çiçek vardır, beşi de üslûba çekilmiştir. Hayvanlara gelince üç dört tanedirler. En sık rastlanan kanatlı arslan ile insan başlı bir kuş olan si-mllrg’dür. Gene burada Müslüman mületlerin benimsedikleri, fıkıh mütehassıslarının tesbit ettiği metafiziğin temellerini bulmaktayız.,,
(Devamı var)
(x) Bn eser tarafımızdan türkçeye çevrilmiştir: Bk. Din ve Sanat. Burhan Toprak. Semih Lûtf| Kitabevi.
Hicri 19 5 0 Temmuz 9 Pazar Rumi
23 1369 HAZ 26 1366
VAKll VASATİ EZANİ
Güneş 5 35 8.52 |
Ogle 13.19 4.36
tklndl 17.19 8.36
Akşam 20.43 12.00
Yateı 22.43 2.00
I m «Ak 3.21 6.38 1
SİNEMALAR
ÖKIOOLO CİHETİ
AKIN 1 — Kadın Kalbi. 2 — Kızıl Silâhşör 3 — Kızıl Ç«te. AJLKAZAR (42562) 1 - Kahraman öncü. 2 — Şarlo Asker. AR (44304) 1 — Hazin Aşk.
2 — Mavi Z«mbak Ban.
ATLAS (4(i835) 1 — Genç Kaz I Kalbi. 2 — Hileli Yol.
BEŞİKTAŞ BAHÇESİ 1 — Kör
2 — Kaçırılan Kız.
ELHAMRA (43595) 1 — Lizbon | Perisi. 2 — Silahlar Konuşu- 1 yor.
İPEK (44289) 1 — Aşk Yarışı
2 — Kara Ok.
LALE 143595) 1 — Korsanlar (Türkçe). 2 — Her Zaman Kalbimdesin.
MELEK (44868) 1 — Aşka» Yıllar. 2 — Şanghay!i Kedin.
SARAY 141656) 1 — Para Hırsı. 2 — Tuloa.
RUATPARK (83143) 1 — Kah- | raman Yüzbaşı. 2 — İki Cingöz Haydutlar Arasında. 3 — Kalbime Doğmuştu.
SÜMER (42851) 1 — Kızıltepe.
2 — Bitmemiş Senfoni.
SARK (46380) 1 — Oklahoma Kahramanı. 2 — Denizler Ara-lanı.
SIK (43726) 1 — Denizaltı 104.
2 — Ikİ Açıkgöz Hollysvood da. TAKSİM (43191) 1 — Yunanlı Mabude. 2 — Uyumayan Adam. TAN 1 — San Antonio Aslanları. 2 — Monte Kriptonun Elmasları. 3 — gevtan Ruhlu Adam.
ÜNAL (49306) 1 — Tabir île
Zührc. 2 — Lorel Hardy Dans öğretmeni.
t NAL Yazlık 1 — Çöl Şahini.
2 — Dişi Şeytan.
YENİ 1 — Meksika Çiçekleri.
2 — Asilzade Haydut- 3 — Günahtan Sonra.
YILDIZ (42847) 1 — ÎÇİI Kız.
2 — Cazlar Çarpışıyor.
İSTANBUL OÎHETÎ
ALEMDAR (23683) 1 - İki Ruhlu Kadın. 2 — Lorel Hardy A-cemi Aşıklar.
AZAK (23542) 1 — Kırmızı Güller. 2 — Sahte Evli.
ÇEMBERLİTA9 (22513) 1 —
Aşk Yanşı 2 — Kahraman Kılavuz. 3 — SVashlngton’un Evi. HALK 1 — Mahzun Gönüller. 2 — Barış Kahramanı. 3 — Gizli Teşkilât.
İSTANBUL (22367) Hint Rüyası (Türkçe). 2 — Lorel Hardy Şarkıcı.
KISMET (26654) 1 — Kara Güneş. 2 — Festival Yıldızı. 3 — Suçsuz Cani. ,
MARMARA (23860) 1 — Monte Krlstonun Mirası. 2 — Şeytanın Kurbanları.
MİLLİ (22962) 1 — İKİ Ruhlu Kadın. 2 — Lorel Hardy Acemi Aşıklar.
TURAN (22127) 1 — Asi Generalin Son Emri. 2 — Lorel Hardy Silâh Arkadaşları. 3 — Çöl ŞurkiHi (Türkçe).
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 —
Gecelerin Hâkimi. 2 — Genç Dul.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — İki Ruhlu Kadın. 2 — Tarzamn Zaferi.
OPERA (60821) 1 — Işıklar Sönerken. 2 — üç Ahbab Çavuşlar C&auB Peşinde.
SÜREYYA: (60862) 1 — Salâ-haddin Eyyûbl-Haçlı Seferleri. 2 — Hatıra Defterim.
ANKARA
ANKARA (23432) 1 — Solan
Gölgeler. 2 — Zehirlenen Ruhlar.
IIPyCK (15031) Kahraman Yüzbaşı.
CEBECİ (13846) 1 — Kleopat-ra. 2 — Hucı Murat Geliyor. PARK (11131) Ay şen in Duası 2 — Ef«uncu Baba.
SUS (1407!) Sahte EvlAt.
SÜMER (14072) Hortlaklar A-dası. 2 — Şampiyon Ağı ULUS (22294) 1 — Güzeller Revüsü. 2 — Aşk SenfontHİ.
YENİ (14040) 1 — Siyah Göl-
geler. 2 — Monte Krlsto. Gece saat 21.15 te Zati Sungur’un temsilleri.
GAR GAZİNOSUNDA İtalyan Akrobatları.
İZMİR
ELHA.MRA 1 — San Francisco. 2 — Kısmet, 3 — Fie«tn.
LALE: 1 — Yaratılan Vatan.
Yaratan Casu«. 2 — Mazinin E-Hiri. 3 — Zafer.
TAYYARE 1 — îkl Açıkgöz Periler Arasında. 2 — Kadınlar Düşmanı.
TAN: 1 — Yaratılan Vatan.
2 — Mazinin Esiri. 3 — Zafer Yaratan Caaua.
YENİ SİNEMA 1 — San Güneş. 2 — Yılmaz Rela 3 — Bağdat Perisi.
MELEK Lüküs Hayat.
Tahrandan. — 14.30 P.A.A. (A-menkan) Basra, ijaııı, Beyrui-lan. — 15.45 D.H.Y. (Türk) la-Kenderuu, Adana , Ankarauau.
— 15.45 A.F. (Fransız) Purıa.
Koma ve Atlnudau. — 10.5U
B.E.A. (Ingiliz) Londra, Romu ve AUnadan. — 15.55 S.A.S (İskandinav) l)«lo, Kopenhag, Hamburg, Frank! ur t. Aiunıh, Roma. Atınadau. — lb.üö u.H. Y. (Türk) lzmüdcn. — 18.&J
D.H.Y. (Türk) Ankaradan.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
b.3U D.H.Y. (Türk) Buraaya.
— 9.30 D.H.Y. (Türk) Aukara-ya. — 10.15 D.H.Y. (Türk) Ia-ınlre. — 10.30 D.H.Y. (Türk) An kuru, Adana. Lkenderuna.
— 13.00 K.L.M. (Hoianda) Roma, AniHteraaınn. — 15.30 P. A.A. ıAmerikan) Brukaci, Londra, Boston, New.forka. — 10.00 D.H.Y. (Türk) lznııre. — 17.25 S.A.S. (ldk&ndinav) Atına, Roıuu, Münih, Frankturt. Hum-burg, Kopenhag, Usloya.
GELECEK OLAN VATIKLAR
11.00 Çorum, Karadenızden. —12.30 Marakaz, Mudnnynuun.
— 16.30 Tırhan, Izınirden. — 22.00 Bundırma, Mudan.vadan.
GİDECEK OLAN VAPURLAR
9.00 Marakaz, Mudunyaya. — 14 00 Adana. Doğu Akdcnlze. — 18.00 Ülgcn, Çânnkkaleye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara, — 0.15 Ankara
— 22.20 Semplnn.
GİDECEK OLAN TRENLER
8.20 Semplon. — 10.00 Ankara (Motörlü) — 1K10 Ankara— 20.30 Ankara
(günün haberleri). — 22.15 Dans müziği (pl). — 22.45 M S. A-ynrı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
İSTANBUL:
12.57 Açılış ve programlar. — 13.00 Haberler. — 13 15 Pcrry Como dan şarkılar (pl). — 13.30 Dans milzitfl (pl). — 13.50 Türkiye MiUI Talebe F'edera«yonu adına konuşma. — 14 00 Saz c-serlerl, şarkı ve türküler. — 14.15 Pattı Dugandan şarkılar (pl). — 15.00 Konçerto - Cbo-pln piyano konçertosu No. 1.—
15.30 Dans müziği (pl). — 16.00 ProgramİHr ve kapanış.
17.57 Açılış ve programlar. — 18.00 Akşam konseri (pl). —
18.30 Dans müziği. — 19.00 Ha-
berler. — 19.15 İstanbul haberleri — 19 20 Hafif orkestralardan melodiler ipli. — 19.30 Saz eserleri, şarkı ve türküler: Safiye Aylâ. - 20.15 Filim müziği (pl). — 20.30 Devridaim :
Radyofonik temsil — 21.00 Hafif ara müziği (pl). — 21.05
Spor hasbıhalleri. — 21.20 Fasıl heyeti konseri. — 22.00 Din-levlcl İstekleri - Klâsik batı müziği. — 22.45 Haberler. — 23.00 Dans müziği (pli. — 23.30 Karışık hafif gere müziği (pl). — 24.00 Programlar ve kapanış.
YABANCI R A D YOL A K l)A N SEÇME YAYINLAR LONDRA:
7.40 Dinleyici istekleri. — 11.00 Klâsik müzik dinleyici istekleri. — 13.00 Keman soloları. — 14.15 Operalardan parçalar. — 17.15 Konçerto - Rach-manlnoff piyano konçerto No. 2. — 21.30 Varyete programı. — 24.00 Hafif müzik.
Soldan «ağa:
1 — Alışverişle iştigal eden büro. 2 — Tırnakla kazıma; Bir renk 3 — İllete alt; Sihirli «opa. 1 — Bir Rum kadın ismi; Kemiyetinden kaybet. 5 — Şaka 6 — Tersi herkesin önünde; Genişlik. 7 — Bir harfin okunuşu; Sondaki harf okunmazsa yadederek olur. 8 — İktidarsızlığı; Tersi sıfat takısı. 9 — Yivli çivi; Aptal. 10 — Büro.
Yukarıdan aşağı:
1 — lstlnatgâhı kuvvetli. 2— Vazife kabul et; Para. 3 — Tazmin; Coğrafya terimlerinden. 4 — Saha; Hollywoo(l*un Ahu bakışlı artisti. 5 — Kepazece. 0 — Tenblh edatı; Bunaklık 7 — Bir harfin okunuşu; Gümüş balığı. 8 — Tanıdık; Lâhza. 9 — Bir şeyin şöyle veya böyle olduğunu bildiren hâlet; Kilonun selefi. 10 — Duyurucu.
UÇAK - TREN - VAPUR
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9.45 D.H.Y. (Türk» Buraadau — 9.60 D.H.Y. (Türk) îzmlr-den. — 12.50 K.L.M. (Holânda)
ANKARA:
8.28 Açılış ve program — 8.30 M. S. Ayarı, haberler ve hava raporu. — 8-45 Günaydın (pl). — 9.10 Günün programı.
— 9.15 Radyo He İngilizce. —
0 30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma. — 10.25 Ma-
kamlardan bir demet. — 11.05 Temeli: Pazar «keçi. — 11.30
Salon orkcHtrnsı (pl). — 12.00 Hep beraber söyllyellm (Yurttan «esler korosu). — 12.30
Telden tele. — 12.50 Oyun havaları (bağlama takımı). — 13.00 Haberler. — 13.15 Dans müziği (pl). — 13.30 öğle Gt-zeteai. — 13.45 Dana müziği
(pD, — 14.00 Hava raporu, Akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.ayan. — 18.00 Inceaaz (KHrdill Hicazknr faslı). — 19.00 M. S. Ayarı ve haberler.
— 19.15 Geçmişte Bugün. — 19.20 Yıırım «zat dans (pl). — 19.50 Akşamın karma müziği (pl), — ğo.15 Radyo Gazetesi.
— 20.30 Sanat hevealllcrl saati.
— 20.15 Çeşitli hafif melodiler (pl), — 21 15 Müzikle gezi (pl).
— 22.00 Konuşma: Spor saati
EMİNÖNÜ: İstanbul ı Eminönü) — Masan Hulûs! (KÜçÜk-pazar) — AbdÜlkadlr (Alemdar) — Cemil (Beyazıt).
BEYOĞLU: Matkoviç (Mer-
kez) — Galatasaray (Merkez)
— Ertuğrul (Taksim) — tsmol (Taksim) — KarakÖy (Galata)
— Maçka (Şişil) — Feriköy (Şişil) — Haaköy — Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şch-zndebaşı) — Sanm (Aksaray)
— Emin Rıdvan (Samatya) — Nüzhct Onat (Şehremini) — U-hıpınnr (Karagümrük). — GÜl-«eren Sipahloğlu (Fener). EYÜP: Ayvansnray, Şifa.
BEŞİKTAŞ: Nail Hnllt — Yeni (OrtakÖy) — Arnavutköy — Merkez (Bebek).
KADIKÖT: Merkez — Kıııl-
toprak — Göztepe — Bostancı. ÜRKUDAR: Çamlıyurt.
HEYBELİ AD A: Heybellada. BÜYÜKADA: Merkez.
İZMİR: Tarlan (Al«anc«k) — Yeni İzmir (Ba«mah«nei — Eş-refpaşa — Knrataş (Yalılar) — Millet (Kcmcralti).
DÜNKÜ BULMACANIN
HALLİ
Soldan sağa:
1 — Asabi bayan. 2 — Nara; Arama. 3 — Araka; Alem. 4— Dam; Ni; AİÜ. 5 — Ohara; Ü-mlt 6 — LAmise; Eya. 7 — Ut; Sıla; En. 8 — Kazara. 9 — Usul; Matah. 10 — Acem! kişi,
Yukarıda» attığı:
1 — Anadolulu. 2 — Sarahat. 3 — Aramam; Su (culc). 4 — Bak; Risale. 5 — Ananız. 6 — Ba; imale. 7 — Ara; Arak. 8 — Yalama; Ati. 9 — Ameliye; Aş. 10 — Namütenahi.1
SIHHÎ İMDAT
İstanbul Beyoğlu 4499^
Anadolu yakası 60536
Ankara 91
İzmir 2251
BcvoğlU 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945 Ankara 00. İzmir 2222 Karşıyaka 15055
..................................................Illlllllllllllllllllllll
İKİ MACAR GİZLİ POLİSİ İFŞfi EDlYOR~|
Kızıl Sahtekârlık Makinesi
IIIIIIIIIIIIIIIII ANLATAN ııııııııııııııııı
lllllllllllllllllll ÇEVİREN ııııııııııııııııı
Behçet Cemal
Kardinal Mindszenty’yi hapse atmak için lüzumlu deliller birkaç saat içinde icat ediliverdi
Laszla ve Hanna Sulner
Nmv-York Herald Tribüne bu eserin Türklyede neşir hakkını YENİ İSTANBUL» vermiştir.
BAŞLANGIÇ
4 ocak 1949 sah günü karım Hanna ile birlikte. Budapcştede, Honved sokağında, 24 numaralı apartmanın beşinci katındaki dairemizde çalışıyorduk. Apartmanımız, Adalet Sarayının bir blok İlerisinde, Adalet, Savunma ve içişleri Bakanlıklarının karşısında İdi. Sahibi bulunduğumuz ve el yazılarlyle vesikalar üzerindeki Ihtısaslyle tanınmış “Fischof“ Kriminoloji lâboratııvnn da aynı dairede bulunuyordu.
Karım Hanna. Fischof Sulner el yazısı ve vesikalar mevzuunda. Macar polis ve askeri mahkemelerinin resmî mütehassısı idi. Evvelce polis yüzbaşısı rütbesiyle siyasi polis teşkilâtında da el yazısı mütehassısı o-larak çalışmış olan karım. 1947 de kendisinden siyasi maksatlarla sahte deliller tanzimi islenince bu vazifesinden ve rütbesinden İstifa etmişti, Ben ise. cinai polis teşkilâtında resmen el yazıcı mütehassısı olarak çalışıyordum. Resmi iâboratuvarım siyasi polisin Zrinyi sokağındaki merkez binasında idi.
Kapı çalındı ve İçeriye siyasi polisten iki memur girdi. (Siyasî polis îngilterede Scotland Yard’m husus! şubesine, Amerlkada FBFın emniyet şubesine az çok muadildir.)
Ellerinde, İç Savunma Bakanı Ge-neraJ Gabor Peter'in müteaddit yardımcılarından Albay Joseph Sza-bersky’nln bir emri vardı. (İç Sa-
Ve-Mİka : D
vunma Bakanlığı “AV^“ Moskova* dakl MVD ye müsâbin olup onun emrinde çalışırı Szabersky, bu emir hakkında benimle daha önce pencereleri îç Savunma Bakanlığının avlusundaki siyasi polis hapishanesine
bakan dairesinde de görüşmüştü.
Memurlar, karımın masası üzerine. bir hafta evvel 26 aralıkta, Ester-gon'dakl sarayında, bizzat General Peter tarafından tevkif edilmiş olan Kardinal Joseph Midszenty dâvasına alt bazı vesikalar koydular. Kardinal o sırada Anrassy sokağı 60 numarada İç Savunma Bakanlığı hapishanesinde yatıyordu.
Bu tevkif, Macar Hükümetinin İki yıldan beri Kardinale karşı açtığı siyasî mücadelenin zâhiren en mühim hâdisesi idi. Gizli kalan, hakiki mühim hâdise, Albay Szaberskv’nin gönderdiği memurların kapımızı çaldıkları o salı günü öğleden sonra başlamıştır. Kardinal Mindzenty yi hapse, karımla beni de tehlikeli menfalara sürükliyen ve siyasi polis tarafından aylardır hazırlanmış olan hâdiselerin dönüm noktası işte o gündü.
İNKAR
O gün bize getirilen vesikalar aramda, Kardinalin eliyle yazılmış bir •esika da vardı. Vesikada, Kardinale Atfedilen bütün suçlar topyekûn ve umumi olarak reddediliyordu. (Vesika A). Vesika bizzat Kardinal tarafından, tevkif ve hapsini takip eden ilk iki gün zarfında yazılmıştı. Biz. vesikaya pek aldırış etmedik; çünkü siyasi polis faaliyetinin henüz başlangıcında bulunuyorduk. Bu faaliyetin sonunda daima bir aksUIamel vukuu muhtemeldir. Evvelâ daima inkâr edilir. Bir hafta, bir ay, İki ay yahut unsurların giriftliğine göre, daha uzun bir müddet sonra itiraf ve yalnız itiraf gelir.
Takriben Üç hafta sonra. Kardinal, hapishanede başka bir vesika (Vesika B) yazdı. Bu, Kardinalin İtirafı idi ve mahkeme sırasında neşredilerek bütün dünyaya radyo ile ilân edildi.
Bu İtirafın sahte olduğu söylendi, itirafın sahte olmadığı fakat İşkence neticesinde yazıldığı söylendi. 6 şubat 1949 tarihinden kaçıncıya kadar, Macar mahkemeleri ve polisi nezdin-de resmen, el yazısı ve vesikalar mütehassısı sıfatiyle çalışmış olan karımla ben. bu mevzuda şu hakikatleri ortaya atabilecek durumdayız:
1. Her iki vesikadaki yazılar Kardinale aittir.
2. îlk vesikayı yazan İrade ile İkincisini yazan İrade aynı değildir.
3. İkinci vesikadaki yazı, birinciden çok farklı olmakla beraber, ikinci yazı, yazının maddi bir eza çektiğine dair hiçbir İşaret taşımamaktadır.
“iradenin köleleştirilmesi” kısmında, bilhassa ikinci maddedeki hâdiseyi tekrar ele alacağım.
DELİLLER
Macar Hükümetinin, Kardinal a-leyhlne açtığı dâvada, kararın başlıca dayanağını teşkil eden vesikaların fotokopilerini de yazımıza ilâve ediyoruz (Vesika C, D ve G). Bunların her biri hakkında aşağıda tafsilât verileecktir. Bu vesikalar, Kardinalin, kendi Itirafiyle, suçlu bir vatan haini, mali spekülâtör, harp kundakçısı. câni ve casus olduğu hususunda bütün dünyayı ikna etmek
JıZz/ at
Vesika : A
gayretiyle Macar Hükümeti tarafından neşredilen San Kitapta da aynen yer almışlardır.
Kardinalin dâvasındaki ilk sahte delili (Vesika C) teşkil etmektedir. Bu vesika. Kardinalin imzasını taşımakla beraber, imzalı bir derkenarı havidir. Kardinalin bizzat yazdığı ve İmzaladığı bu derkenar vesikasını “asil nüsha" olduğunu tasdik etmektedir. Bu imzalı derkenar olmasâ idi, vesikanın, delil olarak hiç bir kıymeti olmayacak ve Bari dünyasını ikna edemiverekti. Fakat Kardinalin tasdikiyle, vesika. mahkûm edici delil mahiyetini aldı. Siyasi polise mensup sorgu hâkimleri vesikayı altı müdaflden her birine göstererek:
— Görüyorsunuz ki, Kardinal bu
vesikayı tasdik etmek suretiyle İtirafta bulunuyor, şu halde inkâra sapmak beyhudedir, diyebilecek duruma gelmişlerdir.
Kardinal tarafından yazıldığı iddia edilen (Vesika D). toprAk reformu hakkındadır. Bu vesika» muhakeme sırasında. Kardinali, rejimi devirerek, el konulmuş olan topraklan tekrar eski sahiplerine İadeye çalışan bir halk düşmanı şökllnde göstermek için kullanılmıştır.
(Vesika G), Kardinalin cumhuriyeti devirerek, Otto von Habsbourghı Macar tahtına getirmek üzere yeni bir cihan harbi çıkarmaya çalıştığını ispat için kullanılmış ve vesikanın. Kardinalin avukatı Jusztin Barannyal tarafından yazıldığı İddia olunmuştur.
(Devamı var)
HİKÂYE I
Evlenme ilâm
P T T İdaresinin halkın kullanması için postahanelerde bulundurduğu mürekkepli kalemler hepimizin bildiği gibi daima bozuktur. Jean Leger bütün masaların önündekilen tecrübe etmişti. Kimi kırık, kimi çarpuk, bazılarının ise dişleri bir milimetre kadar aralıktı.
Yanında harır harıl yazmakla meşgul olan bir kadına: — Acaba kalemi nasıl işliyor, der gibi baktı. Gözü gayri ihtiyari yazılan mektuba kaydı:
‘Yirmi iki yaşlarında, zarif, u-zun boylu, fevkalâde güzel bir cildi, harikulade gözlen olan bir genç kız, evlenmek üzere bir gençle tanışmak arzusundadır!..
Jean Leger kalem derdini unutarak kendi kendine gülmeğe koyuldu :
—. Fevkalâde cilde, harikulâde gözlere de hayranım. Siyah çerçeveli gözlüklerini unutuyor galiba... Hele o zarif vücut da tıpkı içi patates doldurulmuş bir çuvala benziyor. Bu zavallıya inanıp da randevuya gelecek adamı iyi bir sukutu hayal bekliyor.
Jean Leger pek derin hislere sahip bir insan değildi: Alay ettiği kadıncağızın yüzünden iyilik aktığını ve bu mazlum ifadenin o-nu âdeta güzelleştirdiğini anlamaktan âcizdi.
Bu vaziyetten o kadar hoşlan-mıştı ki, hemen aklına bir muziplik geldi.
— Şu bizim François Ledoux artık bekârlıktan bıkmıştır. Düğmelerini dikecek mendillerini Ütüleyecek bir eş arıyor. Acaba birbirlerine rastl ay »bilmeleri için ne yapabilirim ?
Boynunu uzatarak genç kadının ilânı gönderdiği gazetenin ismini okudu. Artık plânı tama-miyle hazırdı.
Bir kaç gün sonra Ledoux ile beraber lokantada oturuyorlardı. Ledoux yemeklerden şikâyetçiydi.
— Dostum, sana iyi vçmek pi-şirebılen birisi lâzım. Evlensen iyi olacak.
*
— Biliyorum, haklısın. Fakat mesele şu ki, kimsede karar kılamıyorum. Ya çok çirkin kılzar tanıtıyorlar, yahut da rastladıklarım ev işinden anlamıyan, lüks peşinde koşan, züppe mahlûklar.
— Ben bir kız tanıyorum, daha doğrusu bahsini İşittim, tanı sana göre...
Muhatabının alâka gösterdiğini görünce devam etmeğe koyuldu:
— Efendim, bu kızcağız taşradan geliyor. Uzak bir akrabam olur. Hattâ ailemiz bizi evlendirmek İstiyor da. bugünlerde beni Sen-Mişel garında bekleyecek. Kendisini tanımam için elinde bir gazete tutacak, göğsüne de bir gül takacak. Fakat açık konuşmak lâzım, benim evlenmeğe niyetim yok. İstersen yerime sen git. nasıl olsa beni tanımıyor.
— Bu kızın saçlan.ne renkmiş?
Yazan: Luc MARDY
Jean’ın gözü önünde postahane-dekı kadının sönük, çalı gibi saçları canlandı.
— Altın sarısı!
Ledoıvc san saç meraklısıydı. Jean’ın yerine gara gitmeği kabul etti. Jean da derhal ilâna cevap vererek buluşma gün ve tarihini istediği gibi tayin etti.
Garda dönecek komedimi görmeği çok İsterdi. Fakat saklanacak yeri yoktu. Günlerce merak içinde haber bekledi. Ledoux’yla daima beraber bulundukları lokantanın her kapı açılışında, yerinden heyecanla fırlıyor, sonra yine yalnız başına oturmakta devam e-dıyordu. François Ledoux görünürlerde yoktu.
— Bu kadar zahmete katlanayım da sonu çıkmasın, yazık! diye Jean kendi kendine söyleniyordu.
Bir gün yazıhanesine, yüzleri sevinçle parlayan iki ziyaretçi geldi: François Ledoux ile beraber gayet hoş bir genç kız!
— Nişanlım ve ben. sana teşekkür etmek istiyoruz azizim...
Jean Leger hayretten beyninin delnur gibi olduğunu hissetti. Bereket versin, misafirlerinin durmadan konuşması yavaş yavaş kendini toparlamasına yardım e-diyordu.
Hakikaten fevkalâde bir cilde sahip olan genç kız:
— Anlamadığını bir hftdlse oldu. Yanlışlık olsa gerek.... diye söze başladı. Taşradan geldiğim doğru amma, burada erkek ak-rabum yok. Bir tek ablam var. o da evlenmedi. Benim de kendisi gibi evde kalmamı istemediği i-çin gazetelere bu mahut ilânı verdi. Fakat hakikaten aramızda böyle bir bağ var mı?
Jean karışık ve alelacele hazırladığı bir izahatla neden ve nasıl sevgili dostu Ledoııx’nun iyiliğini düşündüğünü ve ilânı okuduktan sonra ne şekilde randevuyu hazırladığını anlattı.
Saadet insanı saf yapar. îkl kumru da Jean’ın boynuna sarıldılar:
— Nikâhımızda şahit olacaksın, diye bağuıştılar.
Birinci netice: Jean esaslı bir hediye almak mecburiyetinde kaldı. Bundan kesesi pek zarar gördü.
İkinci netice: Düğünde şık olmak için rugan ayakkabı ısmarladı. Kunduraları zarif olsun dlve dar yaptırdığından işkence çekti.
Üçüncü neticeye gelince: Merasim başlamadan evvel gelin tatlı tebessümiyle: Dostumuz Jean ile sevgili ablam, saadetimizin kurucularıdır. Bu mesut günde onları birleştirmeği düşündük. Jean, ablamın kavalyesislniz, dedi ve zavallı gencin koluna postahanedekl lâtif mahlûku taktı!
• Temmuz 1950
YENİ İSTANBUL
Sayfa 5
GÜNÜN
K O N O M i K
HAREKETLERİ
Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası neden faaliyete geçemiyor ?
Yazan: Nazif İNAN
Bandan bir Rene evvel “Dünya Bankasının uzun .vadeli bir yardımı İle Türkiye annaylinin kalkınmasını aaflamak fikri ortaya atıldı. Bu fikir, bir taraftan Dünya Bankası salahiyetli şahsiyetlerinin, diter taraftan Türkiyedeki alâkadarların temas ve müzakerelerinden sonra, aşağıdaki esaslar dahilimle, nihayet tahakkuk safhasına girdi:
1 — Türkiyede, bilhassa hususi sahada, sınai ve zirai teşebbüsleri geliştirmek veya yeni teşebbüsler kurmak ve hususî sanayie ıızıın vadeli krediler temin etmek amaclyle “Türkiye S naî Kalkınma Bankası,, kurulmaktır.
2 — Bu bankanın sermayesinin yarısına, uzun vadeli ve müsait şartlarla ikraz yapmak suretiyle. “Dünya Bankası,. İştirak edecek, diğer yarısı da Türkiyede sağlanacaktır.
3 — Ecnebi sermayenin daima İstediği teminatın bir başlangıcı olmak üzere Cumhuriyet Hükümetinin 5583 •ayılı ve 1.3.1950 tarihli 4 maddelik bir kanunu kabul etmesi üzerine iş kolaylaştı.
4 — Cumhuriyet Hükümeti ve Cumhuriyet Merkez Bankasının rehberlimi İle “Dünya Bankası,, tarafından bu İş İçin gönderilmiş iki salâ-hlyctli mümessilin Türkiyedeki alâkadarlarla İşbirliği sayesinde şu esaslar ortaya atıldı.
a) Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kendine bas amaçlariyle ve Türk kanunlarına göre kurulacak, İlk sermaye olarak 12 buçuk milyon lira, Türkiyede çalışan milli ve ecnebi hu-bur! bankalarla muhtelif sınai, ticari teşekküllere© saklanacaktır.
b) Banka, Herkle bir o kadar, yani 12 buçuk milyon liralık da tahvil çıkarabilecektir.
Gerek hisse senetleri, gerek bu tahviller, bilâhare halka devredilecektir.
e) Buna mukabil. “Dünya Bankası-Beynelmilel İmar ve Kalkınma Bankası" müsait şartlarla ve uzun vade İle “Türkiye Sınai Kalkınma Banka-sı”na 9 milyon dolarlık bir ikrazda bulunacaktır.
11 mart 1950 de Merkez Bankası İstanbul Şubesinde toplanan ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankasının 12 buçuk milyon liralık sermayesini faz-lasiyle taahhüt etmiş bulunan alâkadar banka ve teşekküller mümessilleri sıkı çalışarak, bankanın statüsünü meydana çıkardılar. Aynı zamanda, memleketin bankacılık, sanayi ve iş âleminde en iyi tanınmış ve temayüz etmiş yedi kişiyi bankanın İlk I-dare meclisi üyesi olarak seçtiler.
Bütün bıı müzakereleri takip eden. •‘Dünya Bankası" mümessilleri de gerek bu malûmatı ve gerekse bankanın, yüksek tasdikten geçmiş statüsünü hû m ilen Wa#hlngtona gittiler.
O günden bu yana, dört aya yakın bir zaman geçti. Bu müddet zarfında ne yapıldı?.. Bunu yakından takip ettim. Bankanın faaliyetinde, sevk ve İdaresinde, bütün salâhiyetlere malik olan İdare meclisi bir kaç defa toplandı. Fakat her nedense bankanın faaliyete geçmesini Bağlıyacak müspet kararlar hâlâ alınamadı. Vakıa, bankanın resmen kuruluşundan bir müddet sonra araya yeni seçimler girdi ve İktidar değişti. Fakat, “Hususi Teşebbüs"ü teşvik etmeyi, programının esası olarak kabul etmiş filan Demokrat Parti Hükümeti, hiç şüphe etmiyorum kİ. bankanın hemen faaliyete geçmesini arzu etmiş olmasın... Bılhasaa, İlk defa olarak nispeten geniş ölçüde ecnebi sermaye İle işbirliği yapmak suretiyle kurulmuş olan bankanın amaçlarını izah
eden statünün 2 nc| m A d d esindeki şu fıkra dikkate şayandır:
•Türkiyede yeni hususî sanayiin kurulmasına ve mevcut sanayiin tevsiine ve modernleştirilmesine yardım etmek ve hızlandırmak...,,
Kalkınmamızın muhtaç oldııgıı sermayeyi hu kadar esaslı ve memlekette mevcut diğer bankalardan hiçbirinin tahakkuk rtllreınlyeccğl şekilde sağlıyncak olan ‘Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ’ neden bir türlü faali, yete geçemiyor?... işte anlaşılamayan ve zihinlerde endişe uyandıran sual budur.
Bıı defa memleketimize, geniş ölçüde tetkiklerde bulunmak üzere gelen. “James Barker” heyetinde, Türkiye Sınaî ve Kalkınma Bankasının faaliyeti ve bankaya yapılacak İkraz Jıakktnda salahiyetli makamlarla temas etmekle muvazzaf bir kaç üye vardır. Bunlardan bilhassa bizi tanıyan ve seven Mr. Mason ile yaptığım görüşmeler bende hem Ümit uyandırdı, hem de beni biraz üzdü. Ümit uyandırdı, çüııkü şıınıı memnuniyetle Öğrendim: “Dünya Bankası,, tarafından yapılacak İkraz hakkında hükümetle prehsip muvafakatleri müspet bir şekilde inkişaf etme yolundadır. Şimdi. “Dünya Bankası,, İle “Türkiye Sınai Kalkınma Bankası„nın karşı karşıya gelerek yapılacak istikraz şartlarının konuşulması kalıyor... işte, üzüntüm de burada başlıyor. Zira bu karşı karşıya gelip pazarlık yapmak ve istikraz akdetmek kaziyesini süratle tahakkuk ettirecek ve diğer taraftan, bankayı hemen faaliyete geçirecek, yani yedi kişilik İdare meclisinin direktif ve kararlarını tatbik edecek organ henüz tâyin edilmemiştir. Neden?... Arasım toplanan idare meclisi, bankanın ikinci ve ü-çüncü derecede İşlerini görecek bazı memurları tâyin etmiş veya etmek ti-zere İmiş. Kanaatimizce bunlardan evvel, bankanın dahili ve harici faaliyetlerini sevk ve İdare edecek ve İdare meclisinin kararlarını tatbik e-decek organ, yani umum müdür tâyin edilmelidir. Bu tâyin yapılmadıkça, müspet sahada bir faaliyet kaydedilemez. ve bıı karar geciktikçe çok kıymetli bir fırsat kaçırılmış olur. Kalkınmamız için ise. daha az kıymetli olmayan bir zaman da kaybedilmiş olur.
Bütün samimiyetimle temenni ediyorum ki. bu kadar emekle meydana gelmiş ve olgunlaşmış olan hu mey-vanın koparılması ve memleketin istifadesine sunulması artık daha fazla gecikmesin. Eminim ki bıı temennime bankanın faaliyete geçmesini sabırsızlıkla bekleyen sanayicilerimiz. İş adamlarımızın hepsi de iştirak etmektedir.
Çine petrol satışı durduruldu
Hong-Kong. 7 A.A (Afpı — Shell Petrol Şirketi 6-7-1950 den İtibaren Çın sahillerine her çeşit petrol ma-mûllennın satışını durdurmak karanın vermiştir. İngiliz Şirketi bu karan ile. Kore hâdiseleri başladı bavlıyalı komünist Çine satışlarını durdurmuş olan Amerikan petrol şirketlerinin hareketlerine imtisal etmektedir.
Akbankın İstanbul şubesi açılıyor
Merkezi Adanada olan Akbankın İstanbul Şubesi. 14 temmuzda açılacaktır. Şube, Bahçekapıda Tayyare Piyango Müdürlüğünün evvelce işgal ettiği binada kurulmuştur.
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığında, dış ticaret rejimine verilecek şekiller hakkında müzakerelere devArn edilmektedir. Evvelde de yazdığımız, gibi, bıı müzakerelere İştirak, etmek üzere İstanbul, İzmir, Mersin Ticaret OdaİAnndan, SıınayI Birliklerinden, ihracatçı Birliklerinden delegeler Ankarnda bulunmaktadır. Yukarıdaki resim. Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Konferans salonundaki bir toplantıyı göstermektedir.
Almanya mektubu
Berlin elbise endüstrisi
Berlin (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Harpten önce, bütün diğer çevrelerin fevkmda olan Berlin, elbise endüstrisi çevrelerinde bllyük bir faaliyet başlamıştır. Bu endüstri, ra-dece yerli ticarette mühim bir mevki işgal etmekle kalmamış, aynı zamanda ihracata da başlamıştır. Satışlar daha ziyade Holânda, îsveç ve tsvlç-reye yapılmaktadır. Satışlara, ithal lisanslarının tahdidi ve yüksek vergiler engel olmakla beraber, durum ümit verici bir mahiyettedir, önümüzdeki Chicago Enternasyonal Ticaret Fuarında 20 Berlin elbise şirketi tarafından kolektif bir gösteri yapılacak ve böylece Almanyada da satışın teminine çalışılacaktır.
Endüstri kapasitesinin en aşağı yüzde 75 ilâ 80 t kadın sokak elbiseleridir. Bu endüstride, şimdilik 32 bin işçi çalışmaktadır. Ciro, bu yılın ilk altı ayı için, 80-90 milyon Alman markı olarak tahmin edilmektedir 1950 nin İkinci yarısında bir artış beklenmektedir 1938 yılında eiro 540 milyon Relch markı idi, fakat bu rakamın büyük bir kısmı, şehrin şimdi Rus işgali bölgesinde bulunan kısmındaki fabrikalar tarafından temin edilmişti.
Bildirildiğine göre, müstahsillere vasat-vadeil çalışma kredileri verildiği takdirde, işçi adedi derhal art-tırılabilecektir. Batı Berlindeki diğer endüstriler gibi, elbise endüstrisi de kapital azlığından dolayı engellere maruz kalmaktadır. Tahmin edildiğine göre, fabrika çalışmalarında bir yükseliş temin edilebilmesi İçin takriben 20.000.000 Alman markına ihtiyaç vardır. Bu miktarda bir kredi temini için, mesul makamlar müzakere halimledirler. Müstahsillerin bildirdiğine göre, bu şekilde bir kredi, u-zun vadeli krediden çok fayda temin edebilir ve bu suretle, Bellinde şimdi müz'iç bir hal almış olan işsizlik önlenebilir. Çünkü, şimdiki halde, endüstri kapasitesi, istihsali iki misline çıkarabilecek durumdadır.
Haziranın ikinci haftasından İtibaren, sonbahar ve kış defileleri ^Özününde tutulmaya başlanmıştır. Vaktin daha çok erken olmasına rağmen, müstâhsiller çok tatmin edici mahiyette siparişler almışlardır.
300 kadar Batı Almanya toptancı şirketleri, perakendeci dükkânlar ve daha küçük mağazalar, ahctlanna. geçen seneye nazaran İki misli daha
fazla mal sevketmlşlerdlr. Harp sonrası devresinde, moda takibini anlıya-bllmek için derhal Dusseldorf ve Krefeld müstahsillerini ziyaret eden alıcılar, bugün tekrardan tarda Berlin endüstrisine tedirler.
Kumaşların tamamlyle
manya fabrikalarından temin edilmesine rağmen, büyük moda evleri, batı bölgesine nakledllmemişlerdlr.
★
geniş mik-güvenmek-
Batı Al-
Dünya et t careti
★
Et ihracat miktarı, harpten evvelki seviyeye ulaşamadı1 Londra (Hususi) — Britanya E konomi Komitesinin yayınladığı bir rapora göre, 1949 yılında, dünya sığır eti ihracatı, harp öncesi seviyesine nazaran takriben yüzde 12 düşüktür. Domuz eti ihracatı ise 1938 yılındaki miktarın yarısından azdır. Koyun eti ticareti 1949 daki düşük seviyesinden kurtulmuş ve bir sene öncesine nazaran çok artmıştır. Hâlen düşmekte devam eden konserve et ihracatı İse, 1938 seviyesinden yüzde 33 daha yüksektir.
Avustralya ve Yeni ‘Zelânda’da harp sonrası istihsali İyidir. Fakat Güney Aıncrikada istihsal düşmüştür. Avrupada et istihsali harp öncesi seviyesinden düşüktür.
Dünya yağlı jambon ihracatı harpten sonra azalmıştır. Kanada sevkıyatı mühim miktarda düşmüş fakat 1949 da Avrupa ihracatı kalkınması neticesinde dlırum düzelmiştir. Diğer taraftan dünya jambon ticareti harpten sonra düşmeye devam etmiş, fakat 19-18 de Avustralya, Yeni Zelân-da ve Avrupa memleketlerinin bol miktarda ihracat yapması neticesinde yükselmeye başlamıştır.
1947 de koyun ve kuzu eti ticaretinin üçte ikisini Avustralya ve Yeni ZelAnda temin ediyordu. 1948-1949 da bu nispet, harp öncesi miktarı olan yüzde 280 e çıkmıştır.
1949 da Brilanyahlar. adam başına 74 libre ot yiyorlardı. Harpten önce hu inikler 119 libre idi. A B.D de hainlen önce 127 libreye mukabil harpten sonra adam başına 146 libre istihlâk ediyor. Kanadada bu miktar, 111 libreye karşı 127 libredir. Avustralya ve Yeni Zelândada istihlâk azalmıştır.
★
★
*
★
★
Kısa Haberler
Britanya Japonyadan pamuklu kumaş ithal ediyor
Londra (Hususi — Britanya Ticaret Bakanlığının bildirdiğine gö. re, 30 hazirandan sonra, Britan-yanın pamuklu kumaş ithali için Japonya ile yaptığı 1949/50 anlaşması uzatılmıyacaktır. Şayet Japon müstahsilleri 1 temmuza kadar siparişleri temin edebilirlerse. bu anlaşmanın müddeti uzatılabilecektir.
iki ay için
Dördüncü temmuzda
bir iktisat
(AFP) — Güney-ıktisaden kalkın-
Pamuk ihracatı lisansları
Kaıaşi ı Hususi ı — Pakistan Ticaret Bakanlığının bildirdiğine göre, ham pamuk ihracat lisansları, ağustos sonuna kadar, uzatılmıştır.
Bremen yün satışları Bremen (Uçak ile) — yerli yün satışları 5
yapıh.-nşür. 3'eklifler 3.232 balya yağlı Amerikan yünlklür. Teklif edilen bu yünler Oregon, Wa-shlrıgton ve İdaho mahsulleri olup, aralarında biraz da Minnesota ve Güney Dakota yünleri vardır.
Çekoslovakya - Macaristan ticareti
Prag. 8 A.A. (AFP) — Dış Ticaret Bakanının Başkanlığında bir Çekoslovak heyeti Macaristan İle Çekoslovakya arasında bir ticaret anlaşmasına varmak için müzakerelerde bulunmak üzere dün Bükreşe hareket etmiştir.
I»ndra(La yeni konferansı Londra, 8 A.A. doğu Asyanın
ması İçin İngiliz milletler topluluğu Londrada Eylül ayında yeni bir konferans akdedecektir. Bu konferans geçen mayısta Sydney, de yapılan ve gayet mahdut neticeler sağlamış olan konfe/ansm devamı olacaktır.
.Aıncrikada yeni malî tahsisler
VVashlngton. 8 A. A. (United Press l — Ayan Meclisi tahsisat tâli komisyonu bir temmuzda başlamış bulunan mail yıl İçin 8.017,871.977 dolarlık bir tahsisat kabul etmiştir. Hidrojen bombası üzerinde çalışan Atom Enerjisi Komisyonuna 957.970 000 dolar tahsis edilmiştir.
Doğu ve Batı Almanya anısında ticaret
Berlin, 8 A.A. (United Press) —
Altın fiyatları yükseliyor
Kore savaşlarının dünya altın piyasasına tesir ettiği yazılmıştı. Bir kaç günden beri dünya altın flatlerlnin, şehrimiz altın piyasasında bâriz tesirler yaptığı müşahede edilmektedir. Borsa ve piyasalar sütununda, her gün kaydedildiği veçhile. İki hafta evvel, klllçe altının gramı 460 kuruşa kadar düşmüştü. Kore savaşlarının aldığı şekillere göre, altın flatleri yavaş yavaş yükselmiş, dün külçe altının gramı 50.5 kuruşa tereffü etmiştir.
Japon dokuma sanayii Amerikadan yardım görüyor
Tokyo (Hususi) — Kyodo Haberler Ajansının bildirdiğine göre Japonya, harpten beri ilk defa olarak dünyada pamuklu İhraç eden milletlerin başına geçebilecektir. Senenin ilk yarısında Japonya. Pakistandan 25 milyon dolarlık bir sipariş almıştır. Haten Japonya sen^Uk pamuklu kumaş ihracatının en yüksek ne erişmiştir. İstihsali 900 yardadır.
zirvesl-milyon
bir ko-iatihsal mllsaa-
Amerikan Senatosunda tâli mite Japonyanm mensucat ve ihracatını arttırmak İçin de verilmesini talep etmiştir. Çünkü
bilindiği gibi mensucat endüstrisi Japonya ekonomisinin bel kemiğini teşkil etmektedir. Aynı zamanda bu sayede memleket kendi kendine yeter bir duruma geçebilecektir. Artan mensucat istihsali Japonyanm ham pamuğa karşı olan ihtiyacını arttıracaktır. Bu da Amerikan çiftçileri tarafından tatmin edilebilir.
Tâli komite. “Amerikanın Japon-vaya 800.000 dokuma makinesi daha vermesini istemiştir. Çünkü dokuma makineleri arttıkça Japon mensucat ihracatı da o nispette artacaktır. Bu suretle memleketin ecnebi dövizi çoğalacak ve Amerikan dolarına olan ihtiyaç eksilecektır.
Eski seneler mahsulü tütün ve fasulye ihracında en müsait şartlar tetkik ediliyor
tzmir 8 (Hususi muhabirimiz bil-diriyor) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından aşağıdaki tebligat telle bildirilmiştir:
“946 yılı eski tütünleriyle 948 yıh eski fasulyelerinin ihracında en müsait şartların tatbiki karariaşmıştır.
15 temmuzdan önce İlân olunacak ihracat rejiminde derhal harekete geçmek üzere ellerinde bu mallardan olanların ihracat kontrolörlüklerine müracaatla bu mallarını tevsik ettirmeleri ve bu maddelere dış pazarlarda şimdiden alıcı bulurlarsa taahhüde girmelerinin duyurulması,,,
Izmirde moförlerin yanaşacağı yerler tzmtr, 3 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün Denizyolları İdaresinde yapılan toplantıda, motor sahiplerine SancakaUı rıhtımında daha geniş bir saha aynİmasına karar verilmiştir.
Batı Almanya makamtan, Doğu ve Batı Almanya arasındaki ticarî münasebetleri gözden geçirmek maksadlyle İki bölge murahhaslarının Berlinde müzakerelere
başladıklarını bildirmişlerdir.
PAMUK standardizasyonu
Eylülden itibaren pamuklarımız standardize edilerek ihraç olunacak
İzmir 8 (Husus!) — Ekonomi Ticaret Bakanlığı pamuk Standard!-zasyonu halikındaki nizamnameyi kabul etmiştir. Yeni nizamnameye göre, önümüzdeki eylülden İtibaren bütün pamuk bölgelerinde pamuk standardizasyonu işine başlanacaktır. Şimdiye kadar Alman piyasasında bazı şikâyetlere sebep olan pamuklarımız standardize edildikten ve İhraç sırasında kontrola tâbi tutulduktan sonra dış piyasalara gönderilecektir. Pamuk toplantısından dönen ihracatçılar Ticaret Bakanının bu mrvzudakl anlayışına hayran olduklarını belirtmişlerdir.
Cenup illerinin hububat istihsali
Adana 8 (Hususî) — Seyhan» İçel. Mersin, Gaziantep İllerinin 1950 hububat rekoltesi hakkında kati malûmat vermek imkânı hâsıl olmuştur. Adı geçen illerde 1950 yılında 389 bin ton buğday, 209 bin ton arpa, 19295 ton çavdar. 90625 ton yulaf, 36 bin ton da muhtelif ziraat maddeleri istihsal edilmiştir.
Alivre fındık satışları
Mahsul noksanlığı yüzünden, tüccar, ihtiyatlı hareket ediyor
Piyasada tüccar, fındık üzerine alivre satışlar yapmak hususunda ihtiyatlı hareket etmeye başlamıştır. Evvelce de yazdığımız gibi 1950 fındık rekoltesinin geçen seneye nazaran yüzde elliden eksik olmaaı yüzünden, tüccann alivre satışlara karşı olan cesareti azalmıştır. Bilhassa alivre satışlarda . dış piyasalale bağlantılara girenler, daha ihtiyatlı davranmaktadırlar. Çünkü satışın va* * desi geldiği zaman, mahsul noksanlığından dolayı malı teslim edememek tehlikesi de gözönünde tutulmaktadır.
Çuval fiyatları yükseliyor
Piyasada çuval fiyatlarında yük-seçiliş başgöstermiştir. Bir hafta evvel 225 kuruş olan 2.50 librelık Kal-kûta çuvalı, son bir iki gün içinde 235 kuruşa kadar yükselmiştir. Buna sebet olarak elde 2000 ton kadar çuval stoku bulunmasıdır. Alâkadar tacirler. ihracat mevsimi başlamadan, Hındistandan çuval getirmeye ihtiyaç olduğunu ifade etmektedirler.
Sebze ve meyva f iyotları
8.7.1950 günü Sebze ve Mey-
va Halindeki toptan fiyatlar: Kuruş
Bamya 90—120
Patlıcan ' 20— 30
Domates 32— 45
Ayşekadın fasulye 15- 45
Çalı fasulye 15— 45
Kabak 5— 15
Patates 15— 22
A£aç çileği 180 .
Şeftali 50—140
Kayısı 40—130
Armut 6—150
Üzüm 60— 80
İncir 30— 40
Vişne 32— 90
Erik 25— 80
Fındık 30
Kavun 15—140
Karpuz 6—100
8/VII/1950 Cumartesi
Borsalarda vaziyet
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Nevv-York Borsası
İstanbul
Kupmuş
Bugün
Müdafaa
Şirket Tahvilleri
Anadolu
Brodford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
Adana :
Ecnebi Tahviller
İHtlıcraz) Ifltlkrnrı Müdataa
Eski Kapanış
Tufrlı tohumlar ı
Ayçiçeği tohumu .
Keten tohumu
Kendir tohumu Sunıım ............
Yor fıattğı kabuklu
Ham derileri
Sığır aalamura (knaap) Kİ. Keçi tuzlu kuru kilosu ... Koyun hava kurusu kilosu
İkramiyen tahviller 1933 Krgâru 193b ikramiyen
Mîllî
1941 1941
1/2
Ticaret Borsaslnda Trakya menşeli yapağı üzerine 32 ton kadar muamele olmuştur. Fiyatlarda yem bir ilerleme görülmemiştir. Bundan başka hrzir yağt üzerine de 25 ton kadar muamele cereyan etmiştir. Hafta sonu olmak dolayısiyle diğer maddelerin durumunda ehemmiyetli bir tahavvül olmamıştır.
Ticaret Borsacında Pamuk fiyatları eski seviyesini muhafaza etmektedir. İş olmamıştır.
Nebatî Yağları Zeytinyağı (E.W.
Susam yağı (Raf. Ayçiçeği (Rafine
Fındık yağı (Çürük)
Ticaret Boraasmda çckirdrkMz kuru lizfim üzerine pek az iş olmuştur. Alivre üzüm satışlarına büyük bir ehemmiyet verilmektedir. Bu yüzden üzüm fiyatı yükaelfnlştlr. Pamuk piyasası İse yine gevşek bir durum arzetmektedir. Satış mlktan pek azdır. Pamuk yağı ve yamuk ç/ kır(ief)inln durumu sağlamdır.
Kambiyo, Esham ve Tahvilât Bor-«asında pek az muamele olmuştur. Altın piyanası ise düne nazaran daha canlıydı. Başta külçe altın fiyatı olmak Üzere, diğer altın fiyatlarında yükseliş müşahafle edilmiştir.
İzmir Ticaret Borsası
Ziraat Bankası ....
D.Y. Tertip A/B H ••
Gününde BOrvada muameluaı teacU udUrnuıniü uıhvliat vo Mbnmın arz yo uıiepicro çur« tuuyyuo edan takribi piyasa değerleri.
Mısır Kredi Fonnive 1003 | 172
VI _____
I ....
11 ••••••• il I •«•••• L ••••••
II ...
1 .■••••• I •■••••• Sİvas-arzunım I...
“ 1L-V1L... Demiryolu 1...
Dokuma tlam Maddeleriı
Tiftik Una mal)
Tiftik (Natürel) .........
Yapak Trakya (Kırkım)
IHI Kalkınma
tenekeli) sıra) çıplak)
• •e »nz
Kuru Mcyvainr i
Fındık (kabuklu stvrl) k'mdık (Îq tombul) ...^. Ceviz (kabuklu)
Ceviz (İç natürel) .....
Mlidnran I
Demiryolu IV ...~ Demiryolu V .....
1940 ıkrnmıveü
Dlğrrİnrl
Demiryolu
Hmrdav (Buşell=:Sent) ................
Sert Kış mahsulü No. 2 ..............
Kırmızı “ “ No. 2 .........
Pamuk MlddHng (Llbreslx:Sent) Tem m us ••••••••••••••«••••••«•••••••••s»
U I nî «SOM»»** •••••••*« •••*«•***• »MM Aralık ..... • • • • • • * v t • • v v e e • • • • • • • e « • •
rifUk ( Ubrea!=Sont)
*1 elemiş No I -..••«•n.m.m.m....
Fındık (Llbresl=Sent)
Kabuklu yeril iri ...........
'• orta .......
İthal malı İç ithal malı tLlbresi = Sent> coklrdrkflz seçme ...
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüc.) Buğday Ofla
Arpa yemlik (dökme) .^.., Mısır wın (çuvalı) .....
Faaulya tombul
Foatılva Çab sert
Kuşyeml ...... .........
Mercimek kırmızı kabuk. Mercimek yeşil •e#
Nohut natürel
KAMBİYO
İstanbul Borsası
Açılış 1 Kapanış
1 Sterllng 7 69 7.8450
l00 LJuicir •>■••••••» 282.00 282 25
100 fer Frangî 0.80 ü.bO
100 îrvlçrc Er 61 03 64.03
100 Beiç. fer 5.60 5.60
100 laveç Kr 51 1250 54 1250
100 Florin 73.6M0 73.0840
100 Liret — 0.44126 0 H128
100 Drahmi 0 01876 0.01876
100 Escoudos 9 7300 9.7390
Altınlar
Bugün JECski kur
Lira Lira
Külçe Yeril Gr. 5.65 4.96
Kıllçe öegumm 5.08 4.98
Cumhuriyet — 34.30
39 25 3H 60
Hamlt — 33.50
Gulden 34 75 33.03
44.40 44.—
Fransız kok — —
Napolöon 11J .. — —
İsviçre 3İ- 83.—
New-Turk*ts ı onsu: 4 85
Gumuş, Plâtİn
Ed aşağı En yukarı
Gümüş Gr. ^....^ — —
Pintin “ 10.- U.-
Zürich Borsası (Serbest)
23.5.1950 İsviçre Frangı
Duruma En En yukarı
Türk Lirası 1 05 1 15
Dolar — 4 32 4 31 1/2
Sterllng 11.10 11.20
Fransız Fran»n 1.19 1.24
T.C. Merkez Bankımı Türkiye İş Bankası Tl)rk Ticaret Bankan ....
Aralan çimento
Şark Değirmencilik
Millî Reasürans .......*
Bugün Son Kapan »a
(Tzüm çekirdeksiz No.9 49 — 47.50
incir A norıaı No. Ş.... 65 — 55 -
B «crJ8l No. 10b 12.— 4X—
Pamuk Akala 1 221.— 219-
Pamuk AkaK (1 195.— 190.—
Pamuk Akala (11 ...... 160.— 16»T —
Pamuk veril 172.a İKÛ —
Pamuk yağı (rafine) 109.— 110.—
Pamuk çekirdeği 13.— 12.75
eiıflO .••••••••• f, Mümes Senet
113 50 20 20
112.60 UL-
—• —
22.30 69.-
64.- 67,60
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1 Pamuk Akala IJ ...^. Pamuk Akala İLİ Pamuk yeril l Pamuk yerli LL 160.— 155.— 180.— 160ı— 145.—
Trabzon Ticaret Borsası
FİNDIB a) %60 randımanlı kabuklu tombul b) îç sıra kontrollü ...^ **• 81.— 178.-
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak Buğday sert Arpa
Levant İç Ekstra iri
Kuru Üzüm
Thompson
Keten inhama (Buşell = Dolar) ... Mlnnenpolln ................
Kaini (Libresi=Sent) ... ...
Levha-teneke (UM) libre dolar)
Dün Eski kut
26b
251.-
33.75 33 M
33 30 32 25
33.25 32.72
r» -
22.- 22 60
’ 22.50 21.-
36.— 36.-
(L- 40.-
U D4 U V4
S. 22 3.85
38.K7 76.87
7.30 T. 80
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu=Sterllng)
65.—
63.50
Yer fıstığı Hindistan — 64.—
Tiftik İyi mal (Libresi—Fiyat) 34.—Nom
“ Sıra malı “ “ 30.- "
Tün Anadutu “ * 20’23 20'21
" Trakya * • 18/21 18/21
İskenderiye Borsası
Pamuk (Kantan=TaUan) Aahmcunl Kısa elyaftı F/G. ... 73 45
Karnak Uzun elyaftı F/G. ... — 87 35
1
♦
«
f
1 adet buz dolabı
Halil Naci Mıhçıoğlu
Adem Karadağ
Mehmet
Yeni İstanbul'un
karilerine hizmeti
Mağazasından
4 lake
10 adet
1 adet
YENÎ İSTANBUL KORE’de:
A
i
i
YENİ İSTANBUL bütün vatandaşların alâkasını ve itimadını celbeden doğnl haber verme itibarını her gün biraz daha arttırırken, diğer taraftan umumî kalkınmamıza hizmet yolunda durmadan çalışmakta ve bu maksatla tükenmez gayretler sarfetmektedir.
Okuyucularından gördüğü alâka YENÎ İSTANBUL’U hiç bir zaman maddî bir kazanç sahasında bırakmamakta, onu neşriyatında ve tekniğinde her gün biraz daha tekâmüle sevkederek vatandaşların alâkasına mukabeleye sevketmektedir.
koltuk,
Bu bakımdan, bugüne kadar girişilen bir çok hareket meyanında YENİ İSTANBUL gazetesi KORE harp sahasına bütün Türk ve yabancı matbuattan evvel ulaşmış ve dünyanın en tanınmış iki harp muhabiriyle işbirliği yapmıştır.
1 lake
Ekrem Kulen
masa
Mağazasından
/
en son
deniz motörü
T. A. Ş. Müessesesinden
erkek kostümü (kumaşıile)
Beyoğlu, Terzi Mozes tarafından
12 plâklık bir koleksiyon
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
I
model TERMOS
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
Türk matbuatında görülmemiş bir hâdise
9 Temmuz 1950 Pazar
MERCEDES - BENZ marka binek otomobili
Ahmet Veli Menger Müessesesinden
2 adet (JAWA) ve (CZ) marka motosiklet
Mehmet Kavala Müessesesinden
SWISSAIR uçaklariyle bir kişiye İstanbul -Zürich seyahati ve on beş gün ikamet
1 adet BEAUTY marka çamaşır makinesi
Müessesesinden
4 a d e t (SCHAUB) marka radyo
Müessesesinden
2 adet (Minerva) el ve ayak dikiş makinesi
Kavala Müessesesinden
1 adet (Martin 40) takma
Ege Petrol
Altınşehirde köşebaşı 600 m*. bir villalık arsa
Altınevler Kol. Ş. Müessesesinden
2 adet Opema ve Flexaret marka fotoğraf Ma.
Mehmet Kavala Müessesesinden
2 adet (HOOVER) marka elektrik süpürgesi
Nataş Ticaret T. A. Ş. Müessesesinden
3 kişiye onar bin liralık kaza sigortası
Doğan Sigorta Şirketinden
3 kişiye 100 er liralık tkramiyeli Aile Cüz.
Yapı - Kredi Bankasından
3 adet (STOK) mağazası emprime kuponu
Stok Mağazasından
5 adet en son model elektrik ütüsü
Halil Naci Mıhçıoğlu Müessesesinden
5 adet ellişer liralık bono
Lion Mağazasından
1 adet emprime kadın elbisesi (kumaşı ile)
Beyoğlu, Terzi Muazzez Cansu tarafından
1 adet en son model kadın çantası
1 adet en son model
1 adet en son model
kadın ayakkabısı erkek ayakkabısı
Tanca Kundura
Hediye dağıtımı hakkında izahat
100 adet SÜRPRİZ marka pijama
100 adet SÜRPRİZ marka gömlek
DÜNYA HİKÂYE MÜSABAKASI:
YENİ ISTANBUL’un tertiplediği Dünya Hikâye Müsabakası da gazetemizin dünya edebiyatının kapılarını Türk edebiyatına açmak yolunda gösterdiği büyük arzudan doğmuştur.
Gazetemiz, yakında okuyucuları için hazırladığı yeniliklerin tafsilâtını da verecektir.
Muhtelif marka İsviçre saatleri 50 adet MORİSON marka dolma kalem
Diğer hediyelerimizin listesiyle daha geniş tafsilâtı yakında okuyucularımıza takdim edeceğiz.
YENİ İSTANBUL gazetesi, bundan başka
2.500 okuyucusuna muhtelif hediyeler dağıtacaktır.
■YENİ İSTANBUL gazetesi, okuyucularından gördüğü yakın alâkaya mukabele etmek üzere, bugüne kadar memleketimizde görülmemiş bir hediye dağıtımına karar vermiştir. Gazetemiz bu kararı alırken şunu da hatırlatmayı lüzumlu bulur:
75 bin liralık hediye dağıtımından başka gazetemiz, devamlı okuyucuları için iki tahsil hediyesi düşünmüş ve bunu temin ıııaksadiyle de 90 kupon getiren okuyucularına ayrıca bu tahsil kurasına iştirak hakkı tanımıştır. Demek oluyor ki, YENÎ İSTANBUL gazetesi 75 bin liradan maada 15 bin liralık bir tahsil kurası da tertiplemiştir.
75 bin liralık hediye dağıtımı için hazırladığımız tertip şöyledir: Gazetemiz 60 gün müddetle numaralı bir kupon neşredecektir. 60 günün hitamında kuponların tamamını getiren okuyucularımız kuraya iştirak etmek hakkını kazandıran birer numara alacaklardır. Bu numaraların verilişi tamamlanınca kura çekilecektir. Kurayı şehrimizin en büyük salonlarından birinde halkın ve noterin huzurunda çektireceğiz.
Bu büyük kuradan istifade etmek istiyorsanız Yeni İstanbul’un sadece okuyucularına tahsis ettiği hediye dağıtımına siz de iştirak ediniz!
• TemmiM 1(W>
T ENt İSTANBUL
Sayfa 7
«60/AC 7L»«b«!ı
Tran«f«rm*ttfrfQ
C«rey«”’
Portatif
Pilli Tranıformatörl»
Pilli Radyolar™ •arayanla Htamaaim tamla adan Hat.
$ou İc(2t
660/B 6 Lâmbalı
*33/BB ( Lâmbalı
730/AC 5 Lâmbalı
Cerayaoiı ;raniformalörl6
AKTAI TXt. KAMftâlHı* O
Bultanhamam
Bayilerden farıyım*
TEMİZLER!
' ■F SsK B
DEĞİL
“ORlENTE ESPRESSO"
Mukaddes Yıl münasebetiyle İSTANBUL - ROMA arasında 0DC31 uçakları vasıtasiyle ve istisnai fiyatlarla seyahat tertip etmektedir.
4 6 3 Lira
6 saat îstanbuldan hareket t Her Çarşamba saat 10 da Komadan dönüş : Her Sah günü Fazla tafsilât için aşağıdaki adrese m ü r a c a t ediniz :
Galata, Eski Gümrük sokak No. 40, Emek Han
Telefon : 41943
GİDİŞ-GELİŞ:
Seyahatin devamı :
Zabıta Memuru Alınacak
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı zabıta memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasından yarış sınavı İle memur alınacaktır.
a)
b)
c)
C)
d)
e)
f)
TAKSİ
Çamaşır Makinesi : 450 Lira
Elektrik güpürgeBİ i 875 Lira
T L E SATIŞ
100 lira peşin, ayda 95 lira, on ay
75 lira peşin, ayda 30 lira, on ay
M A T A Ş
Tahir Han, Galata.
Telefon: 44996
Müessesesi İstanbul Şubesinden : Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Batışı serbest olan linyit kömürlerinin şube depolarında alıcılara perakende tesliminden başka Tavşanlı ve Değlrmis&z-dân fob satışı da yapılmaktadır. İsteyenlerin müessese m ize Siparişlerini vermeleri İlân olunur. (9136)
FİYATLAR :
Depolarımızda müşteri vasıtasına teslim Tonu 36 lira.
Tavşanlı, Doğlrmisazda vagonda teslim Tonu 20 lira.
Devlet Orman işletmesi
Gerede Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiş Geyikgölü Bölgesi Esentepe latif yerinde mevcut 1333 adede denk 130.944 metreküp köknar keresteleri 26/6/1950 tarihinden itibaren 18 gün süre ile llç parti halinde, açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 14/7/1950 tarihine tesadüf eden cuma günü saat 15 te Gerede İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpün tahminî bedeli 97 lira 50 kuruştur. Her parti için % 7,5 hesabı ile geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe ait şartname Ankara'da Orman Genel Müdürlüsünde, Ankara. İstanbul, Bolu Devlet Orman İşletme Müdürlükleri ile Gerede Belediye Başkanlığında ve işletmemizde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte komisyona müracaat-
lan. (8945)
DONANMA KOMUTANLIĞINDAN:
14 Temmuzu 15 temmuza bağlayan gece Marmara Ereklisinin cenup kesiminde arz 40*, 33, 40° 43 İle tul 27e 50 ve 28°, 40 daireleri arasında kalan sahada su üstü top atışı yapılacaktır.
Mcrakibln bu sahanın dışından seyretmelert İlân olunur. (9233).
Sütlü ve Yumurtalı makarnaları
taun zaman çalışma, tecrübe ve İhtisas neticesi fkılksn Marka İrmik ve glütenden mâmul sütlü ve yumurtalı makarnalarımızın şöhret kazanmasına muvaffak olduk. Yakında 7 7 T
Sizi İnandırmak için ancak bir tecrübe kâfidir.
1 * A l K A N g ı. o 1 r. L . i P M i K MAKA R N ALA ‘R I
TUZSUZ TEREYAĞI FİYATI DÜŞÜYOR
Şehrimizin tanınmış fabrikalarından Eminönü Meydanı otobüs durağında BÜYÜK BAK-L A CIO ö LU, en birinci nevi günlük İNEK TEREYAĞINI 600 ve taze KOYUN TEREYAĞINI 440 a, donmuş paketlerde perakende satışa arzetmlştlr. Hem de, 25 de 1 paket bedava verilir.
I
Dr. NECİP DİNÇ
Flılk tedavi mHU'haBâliıı
Romatlımalar, siyatik, sinir vs baş ağrıları, sinüslt, adenitler. kannı/.lıklar, saç dö-kUlmelsrl, mafsal kireçlenme ve yapışıklıkları ve basur memelerinin • katiyen acımadan kansıs ameliyatın elektrikle tedavileri.
ingini Aarnyı karşısı laman Ap. M/S Oalntnharay.
Muayene saatleri: 15-19
Belediye Memur ve Hizmetleri Tüzüğünün 3 üncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak. En az ortaokul mezunu bulunmak.
Fiili askerlik Ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak,
30 yaşından yukarı yaşta olmamak,
Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak, Fena hallerle tanınmış bulunmamak, Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
g) Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak,
h) Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahans sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartlan tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilmezler.
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 15.7.1950 cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacaklan kimlik belgesi, askerlik terhis tezkeresi, bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi. 9x12 eb’adında dört adet fotoğraftan İle birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 20.7.1950 çarşamba günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi kitaplığında hazır bulunmaları ilân olunur.
NOT: Belediye zabıta memurluğu için şimdiye kadar müracaat etmiş olup da dilekçeleri intizarda bekliyenler arasından yukarıdaki şarttan haiz olanların İşbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe ile müracaattan zaruridir. (9230)
Çelik silo kapaklarına takılmak üzere 1200 adet aama kilit satın alınacaktır
Toprak Mahsulleri Ofisi
Fişeli, sağlam ve hava tesirlerine karşı mahfuz vaziyette 1200 adet asma kilit satın alınacaktır.
Mevcudu bulunan ve kısa zamanda tealim edebilecek olanla-nn nümune ve tekliflerini 24.7.1950 günü akşamına kadar genel müdürlük malzeme mü-
Genel Müdürlüğünden :
dürlüğüne tevdi etmeleri ve hariçten. en geç belirli tarihte aynı adreste bulunacak şekilde postalamaları lüzumu ilân olunur. Nümuneslz teklifler nazarı itibara alınmaz.
Ofla 2490 aayılı kanuna tâbi olmadığından siparişi kısmen veya tamamen dilediğine verip vermemekte serbesttir. (9164).
MÜŞTERİLERİMİZE
HEP AY BİNLERCE Zg LİRA İKRAMİYE DAĞITIYORUZ.
GARANTİ
. bankası.
1950
350 cem '( (»ÂWA
EN EN
* ;
250 cem
ÜSTÜN EVSAFLI MÜTEKÂMİL
EN ÜÇÜZ
ÇEKOSLOVAK
MOTOSİKLETLERİ
Dünyada, kendi sınıflarında dalma birinciliği muhafaza etmektedir. Türkiyenin büyük vilâyetlerindeki acentelerimizden İzahat isteyiniz. . BOL YEDEK AKSAM TESLİMAT HEMEN YAPILIR TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ ;
MEHMET KAVALA
Galata, Tahir Han
Telefon: 40430 - 42673 Telgraf: Lamet İstanbul TEŞHİR VE SATIŞ YERİ Tepebaşı, Alp Oteli altında
PATATES ALINACAK
Ereğli Kömürleri İşletmesi
Genel Müdürlüğünden :
Kapalı zarfla 250 ton patates satın alınacaktır.
Şartname:
Zonguldak’ta: Ereğli Kömürleri işletmesi Ticaret Grupu Müdürlüğünden
Ankara’da : Etibank Genel Müdürlüğünden İstanbul’da : Etibank İstanbul Şubesi Müdürlüğünden Fatsa, Ordu, Adapazarı ticaret odası başkanlıklarından alınabilir.
Eksiltme 26 temmuz 1950 çarşamba günü saat 16 da yapılacağından numuneleriyle birlikte teklif mektubunu havi zarfların en geç eksiltme gllnü saat 15 e kadar İşletmemiz başkâtipliğine verilmiş olması lâzımdır.
Eksiltmeye gireceklerin isteyecekleri fiyatın % 7.5 u nispetinde teminat akçesi vermeleri şarttır.
Postada vuku bulacak gecikmeler nazarı itibara alınmaz. İşletme İdaresi ihaleyi dilediğine kısmen veya tamamen yapıp yapmamakta serbesttir. (9156)
Dün geceki karşılaşmalarda
İkinci Dünya Harbinden sonra
İngiltere futbolunun bir kriı
Ve son yarım asır içinde geçirdiği istihaleler
Ingiliz futbolünün bugünkü durumu
S. K
Dünkü yüzmelere katılan yüzücüler
Misafirlerin arzusu üzerine müsabakalardan ikisi Greko-Romen, altısı serbest olarak yapıldı
yaptı. Finlandiya idare-Grcko - Romcncl birer olan 62 ve 67 kilolarda
kadar misalini
atletizm terakki
idaresinde
Yüzme teşvik
Mevsimin Üçüncü Teşvik Yüzme yarışları dün Lidoda saat 16 da ya-pıldb Küçük ve ortaların iştirak ettiği bu yarışlarda şu neticeler alınmıştır.
66 metre serbest küçükler:
1 — Dlnçer (Demirspor) 1.05.6/10
2 — Ilhan (Yüzme İhtisas)
1.12.5 10
66 metre sırtüstü küçükler:
1 — Ergin (Yüzme İhtisas) 1.10.6/10
100 metre sırtüstü ortalar:
1 — Oral (Modaspor) 1.28.5/10
2 — Metin (Demirspor) 1.36.9/10
3 — Cemal (Demirspor) 1.49.5/10 66 metre kurbağalama küçükler:
müsabakaları
1 — Ergin (Yüzme İhtisas)
1.10.1/10
2 — Salâh (Demirspor) 1.15.1/10
3 — Mete (Yüzme İhtisas)
1.16.1/10
4X66 bayrak küçükler:
1 — Ergin, Mete, İlhan, Erkan (Yüzme İhtisas) 5,23.3/10
400 metre serbest ortalar:
1 — Abdullah (Demirspor) 6.41
2 — Bahri (Yüzme İhtisas) 6.47.3
3X100 karışık bayrak:
1 — Modaspor takımı 4.29
2 — Demirspor takımı 4.39
Üçüncü teşvik müsabakalarına da Galatasaray, Beykoz ve Beyoğluspor takımları iştirak etmemiştir.
İngiliz Woodcoc'u mağlup ederek, dünya ağır sıklet şampiyonluğuna namzet olan Lee Sav ol d, son maçından önce hu şekilde antrenman yapmıştı.
Findandiya güreş muhteliti dün gece üçüncü karşılaşmasını. İstanbul Giireş takımına karşı Şeref Stadının yüzme havuzunda yeni yapılmış nnfi yerinde ellerinin, güreşçi
Groko-Romon yapmak arzularını lz> har ettiklerinden bu iki sıklet Greko-Romen olarak yapıldı. Saat 22 de baş-hyan güreşlerde şu neticeler alındı: 52 kilo Fehmi Rüyükınııtlıı - Hakkola (Fehmi İttifakla galip)
Gecenin ilk müsabakasını Finli hakemin idaresinde Hakkola Üc Fehmi BüyÜknıutlu serbest olarak yaptılar. Oyunun başından sonuna kadar hâkim güreşmesine ve Hakkolayı üç defa köprüye getirmesine rağmen Fehmi tuş yapamadı ve maçı ittifakla kazandı.
57 kilo: Haşan Fnkndnr - Johnnsaon (Johansson ekseriyetle galip)
Türk hakem Kâmilin
serbest olarak Johansson İle Haşan Kafadar güreştiler. Haşan güreşe güzel başladıysa da İkinci üç dakikadan sonra pasif güreştiği İçin bir ihtar cezası aldı. Güreşin sonuna kadar her ikisi do bir oyun gösteremedi, faliat Haşan ihtar aldığından dolayı maçı ekseriyetle kaybetti.
62 kiloı Küçük Y. Doğu - Talesela (Talosela İttifakla galip)
Finli hakemin idaresindeki bu güreşi Talesela ile Küçük Yaşar Doğu Grcko-Romen olarak yaptılar. İyi bir Greko-Romenci olan Talesela baştan sona kadar hâkim güreşti ve maçı ittifakla kazandı.
67 kilo: Bekir Yolcu - Haaposelml (Haaposelnıl ittifakla galip) Gecenin İkinci Greko-Romen güreşini hakem Veflk’in idaresinde Haa-poselmi İle Bekir Yolcu yaptılar. Haa-poselmi güreşi ittifakla galip bitirdi. 73 kilo: Servet Meriç - Sİnıenanlen (Servet Meriç ittifakla galip) Celâl Atiğin kilosunun fazla olması dolayısiyle bu sıklete Servet Meriç çıktı. Finli hakemin idare ettiği bu güreşte Meriç ilk dakikalarda dünya şampiyonuna karşı faik güreşti ise de güreşin yarısından sonra yoruldu. Servet ilk dakikalardaki hâkimiyetinden dolayı maçı ittifakla galip bitirdi.
79 kilo: Celâl Atik — Kelsela (Celâl Atik tuşla galip)
Türk hakeminin idaresinde yapılan bu güreşte Celâl Atik güreşe başlar başlamaz Kelsela'yı sıkı bir kafakolla altına çektikten sonra taktığı sarma ile rakibini yavaş yavaş çevirdi ve sırtını mindere yapıştırdı. Gecenin bu ilk tuşu şiddetli tezahürata vesile oldu ve Celâl dakikalarca alkışlandı.
87 kilo: Yaşar Doğu — Sepponen (Yasar Doğu tuşla galip)
Finli hakemin idare ettiği bu güreşte Yaşar Doğu gonkla beraber Sepponen’i altına alarak sarma taktı ve 4 dakika 20 saniyede rakibinin sırtım yere getirdi. Yaşarın bu tuşu da görülmemiş tezahüratla karşılandı. Küçük bir çocuğun Yaşara hediye ettiği buketi Yaşar da mağlûp rakibi Sepponen’e vermekle güzel bir jest yaptı.
Ağır:
Hayrabolulıı Süleyman - Rühümekl Hayrabolulu ekseriyetle galip) Gecenin son güreşini Türk hakemi Cemalin idaresinde Rühümekl İle a-matörlüğü terc»h eden Kırkpınar baş pehlivanı Hayrabolulu Süleyman arasında oldu. Hayrabolulu rakibine nazaran az bir fark faikıyetle güreştiği İçin maçı ekseriyetle kazandı.
Bu suretle İstanbul takımı Finlandiya muhtelitine karşı 5-3 galip gelmiş oldu.
Bu gece İBtanbul Güreş takımı mindere şu kadro ile çıkacaktır:
52 kilo: Ali Yücel. 57 kilo: Nasuh Akar, 62 kilo: Halil Kaya. 67 kilo: Servet Meriç, 73 kilo: Celâl Atik, 79 kilo: Yusuf Gümüş, 87 kilo: Ali öz-demir. Ağır: Yaşar Doğu.
Vedat ETENSEL
• •
4 •
• 4
Gül kupası atletizm müsabakaları başladı
İstanbul - Ankara boks karşılaşması
16 temmuz 1950 pazar günü An-karada; İstanbul - Ankara boks karma takımları aralarında bir müsabaka yapacaklardır. Bu müsabakaların çok çetin olacağı ve şimdiye kadar yapılan müsabakaların bir re-vanşı mahiyetini taşıyacağı muhakkaktır. İstanbul boksörleri cuma akşamı Ankaraya hareket edecektir.
Sırıkla atlamada Hansoy 3,41 atlayarak Türkiye rekorunu kırdı. Müsabakalara bugün de devam edilecek
İstanbul Gül Kupası Atletizm yarışmalın dün İnönü Stadyumunda az bir seyirci önünde başlamıştır. Bugün devam edilecek Gül Kupasında ilk gün şu neticeler alınmıştır.
KÜME I.
1500 metre: 1 — Cahit önel (G.S.) 4.07.4, 2 — Turan Göker (F.B.) 4.09.8, 3 C. Tunçay (F.B.) 4.10.2.
400 Engelli: 1 — Doğan Acarbay (F.B.) 57.2 (yeni rekor). 2 — B. Cengiz (F.B ) 58.1 3 — 1 Dinçcan (G.S.) 58.5.
Disk atma: 1 — A. Tanbay (B.S.) 32.64, 2 — İnci (Dz. K.) 31.70.
Üç adım: 1 — Ruhi Sarıalp (F.B.) 13.70, 2 — Oüner Frik (E.T.T.) 13.46, 3 — Halûk Reman 12.91.
Sırıkla atlama: 1 — T. Sönmez (G. 8.) 2.70, 2 — M. lpar (Dz.K.ı 2.50.
KÜME III.
100 metre; 1 — Ü. Ünel (F.B.) 11.6, 2 — A. Lakay (F.B, 12, 3 — Mavro matls (B.S.) 12.4.
400 metre: 1 — Z. Öztekin (B.T.M.) 54.8, 2 — E. Dışkol (F.B.) 58.3, 3 — A. Göksan (BJK) 69.8.
800 metre: 1 — t. öza ralli (F.B ) 2.06.3, 2 — 1. 8özer (BJK), 2.08.5, 3 — Lambirinİdis (B.S.) 2.10.6.
110 metre engelli: 1 — E. Emre (F.B.) 18.2, 2 — A. HacJkyan (F.B.) 19.7, 3 — K. Uğurman (BJK) 20.6.
5000 metre: 1 — E. Yahğran «F.B.) 16.56.3 (yeni rekor), 2 — T. Tosun (B. J K.) 17.39,
Gülle atma: 1 — A. Vlastos (B.S.) 11.24 iyeni rekor), 2 — A. BilglUrn (B.J.K.) 11.03, 3 - Polatos (B.S.) 10.98-
Disk atma: 1 — E. Örkİ (B.S.) 34.90 (yeni rekor), 2 — A. Bllgltay (B.J.K.) 30.90, 3 — A. Polatos 27.73.
Sırıkla: 1 — B. Hansoy 3.41 (Yeni Türkiye rekoru).
KÜME IV.
100 metre: 1 — Dapotc (B.S.) 12.4,
2 — Aram (Şişli) 125. 3 — Kerim (G.S.) 12.5.
200 metre: 1 — Atanasyadis (K.ı 25 6, 2 — Öget (F.B.) 26. 3 — Dapotir (B.S.) 26.5.
1000 metre: 1 — M. Erman (BJK) 2.56.2, 2 — Y. Hurmuziyodİs (K.) 2.56.6.
3 — E. Görenç ıF.B.) 3.05.
Gülle atma: 1 — Palnsis (B.S.) 11.80,
2 — Valsamopulos (K.) 11.29, 3 — Mi-hailidis (K.) 10,65.
Disk atma; 1 — Valsamopulos (K.) 28.27, 2 — Y. Avkut (F.B.) 26.48, 3 — Palasis ıB.S.) 26.23
Yüksek atlama: 1 — Peközer (G.S.) 1.55. 2 — Gavril (K.) 1.45. 3 — Anas-tasiyadls (K.) 1.40.
Uzun atlama: 1 — K. Abatsak (G. S. L.) 5.36, 2 — Vladimİr (K.) 5.29,
3 — Tunç (F.B ) 4.83
Bugün yine İnönü Stadında saat 15.30 da Gül Kupasına devam edilecek ve birinci kümede şu yarışmalar ya-pı laca k t ır (
100, 200, 400, 800, 5000 metre, 110 engelli, gülle, mızrak, yüksek, uzun, 4x 100 İthvthK
Üçüncü kümede İse 200, 1500 metre, 400 engelli, yüksek atîarnn, uzun ve 4x100 bayrak sonuçları alınacaktır.
Fener, Bursada 5-4 galip
Bursa. 8 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bugiin şehrimize gelen Fenerbahçe futbol takımı Bursa Acar-apor takımı ile bir maç yapmış, çok zevkli ve heyecanlı geçen bu maçı Fenerbahçe 5-4 kazanmıştır. Fener takımında antrenör Molley de 9olhaf olarak oynamıştır. Fenerbahçeye Bursa Havagücü takımı adına sahada madenden dökülmüş bir helikopter hediye edilmiştir.
»r
r
* V '•
• İL. •
K
»W4
t'5 :
Ar
r
Yüzmede iki yeni dünya rekoru
New-York, 8 (YİRS) — Yak Ünl-versitesinde okuyan aslen AvustralyalI John Maraha.ll 55 yardalık havuzda yarım mili 9.43.9 da ve 1 mili 19 dakika 49.4 te yüzerek iki yeni dünya rekoru kırmıştır.
r
z
Dünya Kupasında
sporlar İtibaren çağdan imkânı-
Atletizmde son yarım asırlık faaliyet gözden geçirilecek olursa büyük terakkiler kaydedilmiş olduğu görülür. Koşularda bozan saniyenin küsuratı atlamalarda da bir kaç santimetrelik farkla bir rekor kırılmam için girişilen tecrübelerde ancak uzun senelerden sonra müspet neticeler elde edilebilmesi mücadelelerin ne çetin olduğunun açık bir teşkil eder.
1900 yılından bu yana sporlarında elde edilen
merhalesinin vo o devrin rekorları İle bu günün rekorları arasındaki muazzam farkların başlıca sebebini rekor tesis edebilmek İçin bazı kimselerin yaradılışları iktizası sadece normal bir insanın takat ve tahammülünün üstünde fevkalâde bir kabiliyete malik olmalariyle İzah etmek kâfi gelmiyeceğinde ve fakat bu gibi müstesna kabiliyetlerin bilgi İle çalıştnrılmalarında, bir takım teknik, fizik, tıbbî fiz-yolozik ve psikolojik tesirlerin yardımiyle elde edilebildiğinde aramak lâzımdır.
1900 yılında milletlerarası spor faaliyetlerinin neticelerini muntazaman takip edebilecek bir orga-nlzm henüz tam mönaslylc teşekkül edememiş olduğundan bu tarihe ve bundan evveline ait dereceler pek muntazam tosbit edilememiş oldukları gibi bazı da yeni asrın başından adetâ emekledikleri bir çıkarak aüratlo gelişmek nı bulmuştur.
Bugünkü yazımızda sürat vo mukavemet koşulan İle sırıkla ve sırıtan yüksek atlajnalann yirminci yüzyılın başından beri geçirdiği istihalelerden bahsedeceğiz:
Yüz metre sürat koşusu 36 sene İçinde ancak 0.6 saniyelik bir fark gösterebilmiştir. Geçen asrın en hızlı koşanı Amerikalı L. H. Caıry, 10,8 saniye ile rekor yapmıştır. 1906 da İsveçli Llndberg aynı mesafeyi 10,6 saniyede koşmuştur. Üç sone sonra Cenubi Afrikalı Reginald Walker rekoru bir saniye daha kırmıştır. On iki sene bütün gayretlere rağmen yeni bir başarı elde edilememiş ve nihayet Amerikalı Charles Paddock
10.4 saniye ile yeni bir rekor teais etmiştir. Bu rekor da dokuz sene kınlamamış ve nihayet 1930 da yine Amerikalı Percy Williams 10,3 saniye gibi o zaman için fevkalâde addedilen bir derece sağlamıştır. Fakat 1936 da Zenci Jesse Owens bu rekoru da geride bırakarak 10,2 senlye İle insan süratinin zirvesine yetişmiştir. Bu sürat saate çevrilecek olursa 35,294 kilometreyi bulur.
Mukavemet koşularına gelince: 1900 senesinde Fransız Touquet’nin 10 kilometre mesafeyi 34,28,8 da-kikade katetmek suretiyle tesis ettiği rekoru bilâhare FinlandiyalI meşhur mukavemet koşucusu Paa-vo Nurml 30,06,2 dakikaya indirmek suretiyle herkesin takdir ve hayranlığını kazanmıştır. Hattâ o sıralarda bir çok kimse bu rekorun artık bir daha kırılamıyacağı hususunda birbirleriyle bahse bile tutuşmuşlardır. İnsan tahammülünün hududuna erişlldiğl zannediliyor ve Nurml, “Maraton Kıralı,, olarak ilân ediliyordu.
Hakikaten bu meşhur FinlandiyalI 13 sene gibi uzun bir zaman bu unvanı kimseye kaptırmadı Fakat 1937 de vatandaşı liman Salmlnen 0,6 saniye farkla Nurmi-yi tahtından İndirmişti. Böylelikle tılsım bozulmuş yine FinlandiyalI Talsto Maki 30 dakika ile yeni bir rekor elde etmiştir.
Bilâhare mukavemet koşularında büyük bir istidat gösteren Çe-koslovaklar he FinlandiyalIlar arasında çetin bir mücadele başlamış ve rekorlar birbiri arkasına kırılarak aşağıdaki neticeleri vermiştir:
25.8.944 de Viljo Helno
29.35.4 dakika.
12.6.949 da Smll Zatopek
29.28.2 dakika.
1.9.1949 da Viljo Helno
29.27.2 dakika.
22.10.1949 da Emil Zatopek
29.21.2 dakika.
Yüksek atlama rekoru asrın başlarında 1,97 metre idi, 1912 mayısında Amerikada ölen George Ho-zlne bu rekoru 2 metreye çıkarmıştır. 1941 İse Amerikalı talebe Lcster Steers, 2.11 metre atlayarak bugün elân kınlamamış bir rekor tesisine muvaffak olmuştur.
Hız almadan atlamada ise Amerikalı Ray Ewry’nin 1,65 metre İle elde ettiği derece bugün dahi dünya rekoru olarak kalmıştır. Asrın başında sırıkla yüksek atlama rekoru 3,63 metre ile Clapp’da idi. Birinci harpten sonra İsveçli Charles Hoff bu dereceyi 4,10 metreye çıkardı. 1940 senesbne kadar muhtelif Amerikalı atletler rekor kırma teşebbüsüne girmişler vo bu dereceyi 4,57 metreye kadar ulaştırmışlardır. Amerikalı Corne-lius Warmerdam bilâhare sırasiy-le hu dereceyi 4,60, 4,64. 4,72, 4,75, ve nihayet 4,77 ye kadar çıkarmıştır ki bu son derece bugün henüz daha kınlamam ıştır.
I ■
m*}: S ? d
*******
I
V'
v
(Fin)
(Çek)
(Fin)
(Çek)
MÎ
-
ki Al
’-.J >■
w
t
K
• 1
te
/
» •
■V
*
w
hezimete ıığrıy/ın Ingiliz Milli Takımı Aıııerlkaya hareket etmezden önce antrenman yapıyor
geçirmekte olduğu inkâr kabul
etmez bir hakikattir.
dikkat nazarı çeken maçın devam müddeti alınırsa, İngiliz milli hattının üç saat İçinde
nokta dikkat takımı bir tek
■ NGİLtZ Mili! Takımının Dtlnya 1 Futbol Kupası maçlarında Birleşik Amerikaya ve müteakiben de îspan-yollara yenilmesi Ingiliz futbolunun şöhret ve itibarına ağır bir darbe indirdiğine şüphe bırakmamaktadır. Nitekim bu acı mağlûbiyetlerin ln-gilterede de derin akisler uyandırdığı gelen haberlerden anlaşılmaktadır. Bu meyanda Daily Mail gazetesi mağlûbiyet haberlerini etrafı siyah bir çerçeve içinde yayınlamıştır.
Asıl her iki nazara hücum
gol çıkaramıyacak kadar beceriksiz ve bozıık oynamış olmasıdır. Birleşik Amerika, turnuvaya iştirak eden takımlar arsında en zayıfı telâkki e-dilmekteydi. Hakikaten futbolda henüz daha emeklemekte olan bu memlekete karşı dünyaca ün salmış futbol yıldızlarının 1-0 yenilmesi her tarafta inanılamıyacak bir hâdise telâkki edilmişken bunun hemen akabinde İngilizlerln İspanyaya aynı şekilde mağlûp oluvermeleri de son seneler içinde Ingilterede futbolün büyük bir buhran geçirdiğinin en açık bir delilidir. Esasen İngiliz milli takımının son maçlarında aldığı neticeler pek tatmin edici olmaktan bir hayli uzaktı.
İngiltere B millî takımının İtalyan B milli takımı karşısında 5-1 gibi büyük bir farkla âdeta hezimete uğraması bu durumun ilk öncü haberini teşkil ediyordu. Açık söylemek gerekirse, son seneler içinde memleketimizi ziyaret eden İngiliz takımları da esasen bize, şöhreti dillere destan olan İngiliz futbolünün hayalimizde yaşıyan kuvvet ve kalitesini’gözlerimizin önüne sermekten uzak kalmıştı. Her ne kadar İngiliz takımlarının memleketleri dışındaki oyunlarının kendi sahalarında ve halkı önündeki oyunları arasında büyük bir fark ol-
Dünya Kupanı maçlarında yalnız ŞHI*yl yenebilen İngiliz Milli Takımı
duğunu biliyor idiysek de bu farkın bu derece aleyhte tezahür edeceğini doğrusu kestiremiyorduk. Gerçi Sun-derland şehrimizde yaptığı dört maçtan hiç birisinde yenilmedi. Fakat GaJatasaraya ve genç milli takımımıza karşı çok müşkül durumlara düştü ve bir hayli de bocaladı. Halbuki kupa maçları gibi şansa bağlı olmıyan ve iki devreli sayı usuliyle yapıldığı için her takımın hakiki kuvvet ve kudretini meydana çıkaran lik maçlarında birinciye nazaran ancak bir iki puvan farkla üçnücü-lilğü kazanmış olarak hemen müsabakaların hitamında şehrimizi ziyaret etmiş olan Sunderland’dan biz. İngiliz futbol profesyonellerinin en İleri gelen mümessilleri sıfatiyle gözü ve gönülleri dolduran daha iyi bir oyun bekliyorduk. Hiç bir tesir altında kalmıyarak hâdiseleri daima objektif bir görüşle tahlil etmeyi kendimize şiar edindiğimiz için o zamanki ilk yazımızda görüşümüzü bu şekilde açıklamamızın da kendilerim geçmiş zamanın tesirlerinden kurtaranı «yan bazı arkadaşlar tarafından hoş karşılanmadığını biliyoruz. Eğer çocuklarımız, lüzumundan fazla telkin altında kalmamış olsaydılar Sun-derland'ı belki buradan hiç değilse bir maçta mağlûp ederek göndermek imkânı da olabilirdi.
işte son hâdiselerle meydana çıkan haJdkat noktaı nazarımızda aldanmamış olduğumuzu bugün bize ispat etmiş oluyor.
Ingiltere Milli Takımının Dünya Kupası Maçlarının daha ilk elemelerinde, şansın yardımiyle müsabakalara iştirak eden en zayıf takımlarla karşılaşmasına rağmen tasfiyeye
GASTON REİFF
Gösterinin Pariste lean-Bouin Stadında
13 eylülde yapılması muhtemeldir
Yazan : Ziya ÖZÇAM
üzerine kısa Londra Olim-evvel Sport mecmua ona
Belçikalı şampiyon, her gün, karısı ve çocuklariyle birlikte ikamet ettiği Braine - l’Alleud’den ayrılır, buradan 18 kilometre mesafede bulunan Briik-seldekl işine giderdi. Reiff, bir müddet Jaoques Mouvet namındaki bir şahsın müessesesinde memur olarak çalıştıktan sonra, mumaileyhin İşlerini tasfiyeye tâbi tutması bir zaman açıkta kaldı, plyatlarından sekiz ay Club İsmindeki haftalık
bürolarında bir vazife verdi. O günden bugüne Reiff aynı vazifede çalışmaktadır.
Reiff yaradılışı itibariyle sıkılgan bir tipti. Reiffte kendine karşı güven ve itimat yaratabilmek için antrenörü Marcel Alavoine un bir hayli maharet ve sabır göstermesi icap etti.
Pariste Jean-Bouin stadında 27 eylül 1947 tarihinde ilk ciddi yarışmasını yaptığı günkü hâtıralarını şöyle naklediyor:
— Heyecanlı değildim. Fakat buna mukabil. Hansenne ve Stranda karşı hiçbir kozum olamıyacnğını takdir e-diyordum. Marcel’ln fazla asabi bulunmasını biraz gülünç karşılıyordum. Marcel başı tutmuş ve aramızda 30 metrelik bir ara meydana gelmişti Kendimi İyi hissediyordum. Vakit kaybetmeden sprinte geçtim O yarışı bitirdiği vakit ben de 2-3 metre farkla hemen gerisinde bulunuyordum. Böylelikle. hem İsveçliyi mağlûp etmiş ve hem de milli rekorumuzu kırmış bulunuyordum. Hansenne 3.47,9 yapmış, ben ise 3.48,4 te koşmuştum. Halbuki, eski rekorum 3.51,4 idi.
Reiff bundan sonra isveçlileri kendi memleketlerinde de mağlup etmeye muvaffak olduğu gibi Brüksolde yapılan bir karşılaşmada da Helno’yu geride bıraktı, Diğer taraftan, Zatopek bile 37000 metrede ona boyun eğmek mecburiyetinde kaldı.
Artık Londra Olimpiyatları yaklaşmıştı. Bir gün Reiff antrenmandan dönüyordu. Tramvaya binmek isterken anide peyda olan bir otomobil kendisine şiddetle çarptı. Relffln üç haftalık kati bir islirahate ihtiyacı •vardı. Böylece. iki senelik çalışma suya düşecekti. Halbuki. Reiff mükemmel bir form üzerindeydi. Bir hafta evvel gayet rahat bir şekilde 5000 metreyi 14.24 te koşmuştu, Antrenörü Marcel Alavoine çok üzülüyor, Gaston
böyle koşmazdı deyip duruyordu-Memnuniyeti mucip olan bir cihet Gaston un süratle iyileşmesi idi. İki antrenman arkadaşiyle birlikte yaptığı bir serbest koşu denemesinde 3 bin metreyi rahat bir şekilde 8.32 de katet-tl, Alavoİne çok memnun görünüyordu. Böylece, Londraya gidildi.
Mütehassıslar, Zatopek. Slljkhuls ve Ahiden ile yapacağı karşılaşmada Gaston Reiff’e (azla şans vermiyorlardı. Başlangıçta Zatopek kaçtıysa da «onlara doğru Reiff rakibini yakaladı ve arayı açtı. Son turda Çek atletinin sarfettiği bütün gayretler Belçikalının şampiyonluğuna mâni olamadı.
Olimpiyat şampiyon ve rekortmeni Gaston Reiff Zalopek’i Prag’da da 10 metre farkla mağlûp ederek üstünlüğünü yeni baştan teyıd etliği gibi Gundcr Haegg'ın 2.000 metre dünya rekorunu da kırdı.
Olimpiyatları takip eden kış avlarında Belçikalı şampiyon Birleşik Ameri-kaya bir seyahat yaptı. Gaston Reiff'ln Amerikada yapacağı yarışmalardan evvel, Belçikalı şampiyonun Amerikanın tahta pistlerine kolay kolay alışa-mıyacağını söyliyen Paavo Nurnıi, o-limplyat şampiyonunun elde ettiği yeni muvaffakiyetler üzerine, slad ilâhları arasına katılmış olan bu büyük atletle karşılaşmayı ne kadar çok isterdim, demiştir.
1949 yılının ağustos ayında İsveç’in Gaevle şehri halkı Gunder Haegg’in koştuğu pist üzerinde Belçikalı olimpiyat şampiyonunu alkışlamak mazhariyetine nail oldu. Gaston Reiff 3000 metre dünya rekorunu deneyecekti. Müsabaka gününden evvel yağan şiddetli yağmur Reiff’ln ümidini asla sarsmadı. Belçikalı atlet mesafeyi baş döndürücü bir süratle koşarak 7.58(8 de tamamlarken hem Gunder Haegg’in
8.1.2 İlk dünya rekorunu kırıyor ve hem de 3000 metreyi dünyada ilk defa sekiz dakikanın altında koşmak şerefine nail oluyordu.
Gaston Reiff. bu sene Avrupa şampiyonasından sonra, eylül ayında
13.58.2 ile Gunder Haegg’e ait olan dünya 5000 metre rekorunu deneyecek. İlk Önceleri, bu denemenin İsveçte Gaevle veya Goeteberg şehirlerinde yapılması düşünülmüştü. Marcel Alavoİne son demecinde diyor kİ:
— Eylül ortasında İsveçte mevsim hayli İlerlemiş bulunur. Soğuk bir hava ile karşılaşılması ihtimal dahilinde-
uğraması dünyaca şöhret bulmuş Ingiliz futbol prestiji bakımından İdarecilerin üzerinde önemle durmaları lâzım gelen bir olaydır.
Her şeyden evvel İngiliz futbolcularına, futbol denilen oyunun yalnız lngılterede oynanan bir oyun olmadığı lâyıkiyle anlatılarak hariçte yapacakları maçlarda da şöhretleriyle mütenasip bir mevcudiyet göstermeleri lâzım geleceği fikri aşılanmalıdır.
Bugün mevsimin ilk kürek yarışları yapılıyor
Mevsimin İlk teşvik kürek yarışla-n bugün saat 15 te Beykozda yapılacaktır. Saat 15 te başiıyacak kürek yarışlarında iki çifte kıdemsiz, tek çifte bayanlar, dört tek kıdemsiz, tek çifte, dört tek bayanlar, tek çifte kıdemli. sekiz tek kıdemsiz, iki çifte kıdemli, iki çifte bayanlar, dört tek kıdemli, tek çifte kıdemsiz, sekiz tek kıdemli müsabakaları vardır.
Kaleci Cihad, genç kalecileri yetiştirecek
Fenerbahçe ve Millî Takım kalecisi Cihad, on sekiz yıllık futbol tecrübesine güvenerek memleket sporuna bir hizmet edebilmek için bu haftadan itibaren, haftada iki gün 16 yaşını bitirmiş gençleri Fenerbahçe Stadında çalıştırmaya başlıyacaktır. Kaleci Cihad hangi kulüpten sonra olsun 16 yaşını bitirmiş ve kendisinde kalecilik hevesi gören sporcuları bu perşembe günü Fenerbahçe Stadına davet etmektedir.
Olimpiyada davet
New-York, 8 (A.P.) — Fin Olimpiyat Komitesinin Başkanı Erik von Frenchell, Finiândlyanın Rusya» Almanya ve Japonya dahil bütün memleketleri 1952 olimpiyatlarına davet etmeye karar vermiş olduğunu bildirmiştir.
Dünya 5000 M. rekorunu
bu sene denemek istiyor
Gaston Reiff. Londra Olimpiyatlarında 5.000 metrede Zutopek'l mağlûp ettikten ftonru
dir. Maksst Rcitf’in kabiliyetini İsveçlilere göstermek ise. bu gayeye 3Î000 metrenin geçen yıl Iskandinavyada koşulmuş olmasiyle vasıl olunmuştur. Bu itibarla, bu gösterinin Pariste, Jean Bouin stadının mükemmel pistinde Avrupa şampiyonasından
hafta sonra tertip edilmesini arzu ediyorum. Şimdilik münasip bir gün seçmek lâzım geliyor. 9-10 eylülde Colom-bes «tadında Fransa - Ingiltere karşılaşacak. Fransa - İsveç rövanş karşılaşması ise Stockholm’da ve eylülde yapılacak. 13 eylüle eden çarşamba gününü ben görmekteyim.
Marcel Alavoine, Gaston
aon formundan çok memnun görünmektedir. Reiff. Avrupa şampiyonasından evvel Yugoslavya - Belçika ve Holânda - Belçika - Fransa karşılaşmalarında 5ÛOO metre koşacak ve bov-lece mesafesiyle yeni baltan yakınlık peyda etmek imkânını elde edecektir.
iki
16-17 tesadüf uygun
Reltf'in
Comments (0)