9 Aralık 1949
Cuma
Ljb
r* 1
SİYASÎ
İKTİSADÎ
Sovı 9
10 Kuru
*
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6 - 8
Posta Kutusu 2100 - Beyoğlu
POLİTİKA
y
8/XII/1949
politik maksatlarla kaleme alın-olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yal-bunu madde üzerinde tevsik ede-ortaya müdellel bir ithamname
Meclis, Hâkimler Kanununun
müzakeresine başlamış bulunmaktadır. Buna dair olan birinci celseye, şöyle bir hava hâkim olmuştur: •
Muhalefet adına söz alanlar, bu kanunun nıış nız, rek
koyacaklarını, kendileri, mevcut tasarıyı politik hücumlara vesiyle ittihaz koyacaklarına, kendileri .mevcut tasarıyı, Önümüzdeki umumi seçimler ü-zerinde bir tazyik yapmak yahut va’-dedilnıiş olan adli teminatı sıfıra indirmek gayesiyle teklif ettiği iddia e-dllen ekseriyet partisi hatipleri, başta Adliye Vekili olmak üzere, tasanyı vazıı-kanun ağzlyle müdafaa etmişlerdir»
Hatta Vekili, hâkimler üze-
rinde fezyik yapılmakta olduğuna dair olaıa ne kadar hüküm varsa, bunun bildirilmesini, mukabil tekliflerin yapılmasını ve bu, mukni bir şekilde yapılacak olursa, yapılması icab edecek tadilleri kabule âmade olduğunu beyan etmekten çekinmemiştir.
Çarşamba günkü Meclis müzakerelerinin böyle bir manzara taşımış olması, temenni edelim ki, aynı kanunun önümüzdeki müzakere safhaları üzerinde menfî tesirlerini yapmasın. Ve. madem ki. Hükümet, muarızlarını madde zikretmeğe davet etmiştir, artık bunlara düşen tek vazife, iddialarını, delil zikrederek ispat eylemekten ibarettir. Çünkü, kanuna “esareti adliye kanunu,, adını takmakla iş bitmez.
Kanuna muarız olanlar arasında. Millet Partisinin sözcüsü, sözlerile. bilhassa göze batmaktadır. Çünkü kendisi. eski bir hâkimdir. Eski mesleğine dair bir tasan hakkında, bu zat, herhalde daha büyük bir vukufla konuşmalı idi. Kanaatimizce, bunu yapamamıştır.
Üstelik Abdülhamid devrinin adlî istik1 atini, bugünkü İle kıyas edecek ve onu berikinden daha elverişli bulacak Kadar ilen gitmiştir. O devirde, bir vnndan kahvelerde yalancı şahit top-aaırken bir yandan da yabancılar, » nanlı adalet cihazının dışında tutulmak imtiyazını haiz bulunmakta idi. Ve bu iki yüzkarası hususiyet, birbirinin izahını teşkil ederdi.
Türk Milleti, içerden ve dışarıya doğru kendini müstakil bilen bir adliye cihazına, ancak Cumhuriyet devrinde kavuşmuştur. Aynı zamanda Cumhuriyet devrinde hâkimlik etmiş bir zatin bundan habersiz görünmesi, mevcut kanun tasarısından önce Kemalist inkılâba muanz olduğunu gösterse gerektir.
Hükümetin Meclise şevketmiş olduğu kanun tasarısının her türlü kusurdan temizlenmesi ve Cumhuriyet Türk iyesine daha lâyık bir kanunun bugünkü Meclisten çıkması için, bu neviden demagojiler kâfi değildir. O-turup tasanyı güzelce tetkik etmek ve madde madde ıslah eylemek lâzımdır. I
Bütün bunlardan başka, geçen günkü yazıda da söylediğimiz gibi, hâkimlerimizin durumu ile alâkadar bir kanunu, politika manevralariyle kirletmemek mecburiyetindeyiz.
Bizce, tasarının hazırlanmasında birtakım politik maksatlar gütmüş olsa bile. Hükümet adına konuşanlar objektif mütalâalar çerçevesi içinde kalmışlar, buna mukabil, kanunu politik temayüllerden temizlemek durumunda bulunan muhalefet sözcüleri, bu vazifelerimi! demagojik bir hava estirmek uğruna, ihmal eylemişlerdir.
Yazık ve acıklı olan manzara bu-dur.
Kudüs şehri meselesi, Birleşmiş Milletlerin son karariyle halledilmiş bulunmaktadır: Şehir Birleşmiş„ Milletlerin idaresine verilmektedir.
leşmiş Milletlerin idaresine verilmektedir. ,
Fakat İsrail Devletinin Hariciye Nazın, bu karan fena karşılamış ve yaptığı bir beyanatla, bu şeklin yürü-yemlyeceğini kaydettikten sonra, en İyi hal tarzının, Araplar ile İsrail arasında yapılacak müzakereler sayesinde elde edilebileceğini ilâve eylemiştir. Bu bir protesto mudur yoksa bir teklif* midir, zaman gösterecek.
Kudüs üzerinde üç büyük dinin ziyadesiyle hassas davrandığı öteden-ben mâlûmdur. Hattâ, muhtelit mezhepten olan Hıristiyanlar dahi, vaktiyle, meselâ Karrıame kilisesi üzerinde mutabık kalamadıklarından bunun kapısı İle idaresi. Müslümanlara terkedilmişti. Bugün Kudüs için bulunan formül de, zaten o devirdeki tedbirleri hatırlatmaktadır.
İsrail Devleti, sadece Yahudilerin himmeti ile kurulmuş değildir. Bunda, bu himmet kadar, medeni insanlığın vicdanı da âmil olmuştur. İsrail Devleti İle buna hâkim olan zihniyet bu hakikati görmeli ve Kudüs’ün Beynelmilel idareye geçmesinde, Yahudilik ile insanlık arasındaki müspet irtibatın yeni bir delilini görmelidir.
Bütün akideler zaviyesinden mukaddes olan Kudüs, İsrail Devletinin merkezi olmaktan ziyade, bütün dinler ve bütün insanlar arasında bir içtima noktası olmaya çok daha lâyık bir bergüzardır
★ ★★★
Lî
T
Abone: Türkiye için seneliği
altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır Hariç memleketler İki mislidir
r
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis edeni HABİB EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiç bir mos’uliyot kabul edilmez
-----------T .......
Telefon - 44756 . 44757 Santral
Telgraf Adresi : Hetlo. İstanbul
için 900 milyon dolar lâzım
Amerika bu yardımı yapabilmek için, Pakta dahil devletlerle ayrı ayrı anlaşma yapacak
*
Fransız askeri erkânı Parıse gelen Amerikan Kurmay Heyetiyle tanışıyor. Ortada Fransız Savunma Bakanı Ramadier. solda Fransayı Atlantik Savunma Konseyinde temsil edecek olan eski Genelkurmay Başkanı General Revers görülmektedir
Londra, 8 (A.P.) — Batı Avrupaya Amerikan Silâh Yardımı tera Komitesi artık faaliyetine başlamak üzeredir.
Amerikan hükümetinin üç bölümünden müteşekkil mütehassıslar. Kuzey Atlantik Paktı milletlerine müdafaa vasıtaları sevkı için rahat çalışacak bir sistem vücuda getirmişlerdir. Genel Karargâh Londra’dadır.
Gayri resmî kaynaklardan bildirildiğine göre, sevkıyatın başlaması şu hususlara tâbidir:
1 — Başkan Truman’ın, Paris’teki askeri şefler toplantısında vücuda getirilen ve 900 milyon dolarlık bir tahsisata ihtiyaç gösteren tasarıyı tasdik etmesi.
2 — Vaşington ile pakta dahil diğer devletlerin her biri arasında ayrı ayrı andlaşmalar imza olunması.
Teknik meselelerin halli Londra’da kurulacak olan yeni bir özel komiteye havale olunacaktır. Bu komite, müşterek askeri istişare komitesi ismini alacaktır. Bu komitenin vazifeleri arasında, lannın tesbiti bulunmak; bu sına, şevkine
askeri lideılere ihtiyaç-hususunda yardımlarda malzemenin kullanılma-yardım etmek; modern
Amerikan silâhlarının kullanılması hususundaki tali n*î ere yardım etmek hususları vardır.
İstişare heyeti şubatta toplanıyor
Berlin 8 (YIRS) — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığının bildirdiğine göre, Atlantik Paktı istişare Heyeti şubat ayı başında ilk toplantısın: yapacaktır.- •- KZ-
En modern silâhlar gönderilecek
Londra 8 rYİRS) — Basın mensuplarına bir demeç veren Mr. Johnson. Atlantik Paktı memleketlerine geçen harpte kullanılmıyan en modern silâhların gönderileceğini söylemiştir.
Mali ve iktisadi komite toplandı
Londra 8 (A. A.) (Afp) — Umumiyetle doğru haber alan İngiliz çevrelerinde, bugün ilk defa Londrada toplanmış olan Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtı Mali ve İktisadi Komitesinde, belli başlı iki meselenin “karşılıklı yardım ve askeri masrafların her memleketin İktisadî imkânlarına göre yeniden taksimi,, nin görüşüldüğü tahmin edilmektedir. Bu komite bilindiği gibi, Atlantik Paktını imzalamış bulunan 12 memleket temsilcilerinden kurulmuştur.
liMMl
Kostov dâvasının açık hedefi
Milliyetçi komünizmi
yeryüzünden kaldırmak
Kostov, duruşmada ithamları ret, eski Maliye Bakanı Stevanov ise isnatları kabul etti
Londra. Sofya: 8 (YİRS) — Vatana hıyanet ve casusluk suçlarından sanık Bulgaristanın eski Başbakan Yardımcısı Kostov’un duruşmasına dün Sofya Halk Mahkemesinde başlanmıştır. Sofya haberine göre. Komünist Partisi Merkez Komitesinin dün yayınladığı beyannamede şöyle denilmektedir:
“Bulgar Halk Mahkemesi, vatan haini Kostov’la arkadaşlarının duruşmasına başladı. Bu hainler, Bulgar Cumhuriyetini Anglo-Amerikanlara ve Tito-Rankoviç hainlerine satmak, şefimiz Dimitrov'u öldürmek istediler.
Londra haberine göre, Kostov kendisine isnat olunan suçların hepsini reddetmiştir. Aynı dâvada iki numaralı fisnık, eski Maliye Bakanı İse kendisine bul etmiştir.
Stevanov
isnat olunan suçları ka-
miilıakeıneai hakkında basınının fikirleri
Kostov'un
dünya
Londra, Ncw - York, Belgrad 8-(YlRSı — Bu sabahki İngiliz gazeteleri Kostov dâvasına büyük yerler a-yırmışlardır. Daily fleraid’e göre Kos-tov’un en büyük kabahati Bulgarista-nı Sovyet Rusya ya satmak istememiş olmasıdır. MancheMer Guardian gazetesi de, Kostov’un en büyük kabahati Krem Ün e karşı gelmiş olmasıdır, demektedir.
Kostov
Amerikan askerleri
FRANSADA
Komuta heyetinde
General Blanc, Genelkurmay Başkanlığına getirildi
Brazavıl. 8 (YİRSJ — Dün sabah yaptığı toplantıda Fransız kabinesi. Savunma Bakanı tarafından teklif edilen Fransız Yüksek Komuta Heyetindeki değişiklikleri kabul etmiştir.
Yüksek Komuta Heyetinde yapılan değişikliklere göre, Genelkurmay Başkanı General Reber, Atlantik Paktı Savunma Konseyinde Fransız istihbarat subaylığına tâyin edilinceye kadar Cumhurbaşkanı emrine verilmiş ve yerine General Blanc tâyin olunmuştur.
B. B. C. nin Paris muhabirine göre, Blanc'ın bu vazifeye getirilmesi, çok yerinde bir harekettir.
Fransız savunma bütçesi 1.200.000.00(1 Dolar
Brazaville. 8 ( YÎRSı — Fransız
Meclisinin Maliye Komisyonu, komünistlerin 13 aleyhte reyine rağmen. Milli Savunma Bakanlığının bütçesini kabul etmiştir. 420 milyar frank (1,200,000,000 doları tutarındaki savunma bütçesinin 280 milyar frangı dahili savunma ve mütebaki 140 milyar da deniz aşırı müdafaasına tahsis edilmiştir.
Marshall plânından göreceğimiz yardım
Devlet Bakanı hibe, ikraz ve tiraj haklarını açıkladı
Ankara 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Devlet Bakanı Salt Barlas, bugün gazetecilere Marshall Yardımı etrafında şu İzahatta bulunmuştur:
— Son zamanlarda gazetelerde A-merıkadan doğrudan doğruya yapılan Marshall Yardımından bir kısmının hibe olduğu yazılmıştır. Şimdi size bunu rakamlarla izah edeceğim:
Amerikanın 1949 - 1950 senesinde TÜrklyeye yaptığı 59 milyon dolarlık yardımdan 35 milyon dolan ikraz, mütebaki 16 milyon dolan ise hibedir.
Ancak bunun karşılığı olan Türk parası, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında yatacak, bu yatan paranın yüzde beşi Amerika misyonunun Türkıyedeki hizmetleri karşılığı olarak misyon tarafından kullanılacaktır.
Yüzde doksan beşi İse Türkiye Devleti tarafından kendi işleri için harcanacaktır. Yunanistana tanıdığımız tiraj hakkı ve vereceğimiz 8 milyon liralık malın bedelini de Yunanistana teslimat yapınca Marshall idaresi ö-deyecektir.
Demek oluyor ki bu son 8 milyon doların karşılığı mal satmaktır.
Tiraj hakkına gelince: Evvelâ tiraj, hukuki tabirle bir nevi matlubun tem-
liki demektir. Yukarıdaki Yunanistan misalini ele alırsak vaziyet şudur: Marshall İdaresi parasını bize ödüyor Biz Yunanistana tiraj hakkı tanıyoruz. Bize tanınan tiraj haklan da bunun makûsudur, açığını kapamak haktır. Bu yönden yon 300 bin dolar
re kalkınmamız için de bir munzam tiraj hakkı tanındı.
Bu da 19 milyon dolar tutmaktadır. Bu suretle memleketimiz nan umumi tiraj yekûnu 300 bin dolardır.
Hibe suretiyle tanınan
dolarla tiraj hakkından gelen yon 30ü bin dolar karşılığı Türk liraları bütçe açığım kapamakla beraber haddizatında Marshall yardımı dola-vısiyle olan anvertisman'ın yani kınmamn iç finansmanına tahsis muktedir.
Marshall yardımının doğrudan
rüya iç finansmanı 112 milyon 210 bin Türk lirası tutmaktadır.
Kısacası, Marshall yardımından ve tiraj hakkından temin edilen paralar, bütçe açığını kapatmak yoliyle de an-vertismana, yani kalkınmaya sarfedil-mektedir.”
Tiraj hakkı ödeme için tanınmış bir bize önce 36 mil-tanınmıştı. Bilâha-
lehine tanı-
55
milyon
16
milyon
55 mil-
kal-edil-
dog-
îzmire gelen Amerikan Amiralinin mühim sözleri
"Atlas Okyanusunda kuvvetli
bulunmayı zaruri görüyoruz"
İzmir 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor; — Limanımızda bulunan Amerikan filotillası komutanı Albay Wir-den bu sabah saat 10 da 835 sayılı muhripte bir basın toplantısı tertip etmiştir. Albay \Virden İzmiri ve güzel fuarını_sok beğençliginl söyledikten sonra aşağıdaki İngilizce metni okumuştur:
Birleşik Amerika Devletleri, şu sa-rih sebepler dolayısiyle Doğu Atlas Okyanusunda ve Akdenizde kuvvetler idamesini zaruri görmektedir.
1 — Avrupnnın işgal edilen sahalarında deruhde etmiş olduğıı mesuliyetler dolayısiyle bunları yapabilmek ve
işgal edilmiş mıntakalardaki Müttefik kuvvetleri desteklemek için.
2 — Birleşik Devletlerin Müttefiklerini korumak ve işgal edilmiş yerlerde Birleşmiş Devletlerin siyasetini desteklemek için bu sularda donanma bulundurmanın faydası meydandadır.
Bu sular, gemilerimizdeki subay ve erlerin talim görmeleri İçin mükemmel bir fırsat bahşetmektedir.
3 — Amerikan denizci efrat ve zabıtan. temas ettikleri milletlerle karşılıklı bir iyi niyet ruhu için anlaşma fırsatına malik da Amiral Con deki Altıncı İş
olduklarından bu an-Ballantinar Akdeniz-Filosu komutanıdır.
Almanyada
İstanbul Qurc> İhtisas Kulübünün davetlisi olarak dun sabah saat 5.40 da bir İskandinav uçağiyle şehrimize gelen İsveç takımı aşağıdaki güreşçilerden mürekkeptir: Mocllor, Petterson, Andenborg, Sjoolin, Berlin, Ekstroom, Johan-wong vo Antonson. Takıma Svonson başkanlık etmekte ve ayrıca, gelen kafilede idareci olarak Nordenborg, Carlsson ve O. Nurdin bulunmaktadır. Güreşçiler Perapalas Otelinde misafir edilmişlerdir.
ı
t m * Ji
görüşmeler
Adenauer, Avrupa savunmasına Almanyanm ancak müsavi şartlarla iştirak edebileceğini bildiriyor
Geri memleketler için
New - York radyosunun yorumcusuna göre, dâvanın kahramanı, daha doğrusu kurbanı Sofyada belli başlı komünistler arasında gelmekteydi. Halbuki bugün, 30 yıl fedakârca hizmet ettiği şahıslar tarafından suçlandırılmaktadır. Kendisi, komünizme bütün kalbiyle inanmakla beraber, kuvvetli bir vatanseverdir. Kremlin ise, milliyetçi komünizmi imha arzusundadır.
atom silâhları talimine başlıyorlar
Frankfurt 8 (Ap) — Avrupada. bulunan Amerikan askeri kuvvetlen gelecek seneden itibaren atom silâhları talimine başlıyacakIardır.
Avrupadakl genel Amerikan karargâhı dün akşam yayınladığı tebliğinde Amerikan kuvvetlerinin “atom silâhlarının infilâkı ve bunlardan snvunına hakkında malûmat sahibi olacaklarını,, bildirmektedir.
Londra, 8 (YİRS) — Federal Almanya Başkanı Adenauer, bugün müttefik temsilcileriyle Bonn’da 4 saat süren bir konferans akdetmiştir.
Konuşmalar hakkında bir tebliğin yayınlanması bekleniyor.
Yayınlanan tvbllğ
Bonn, 8 A. A. (AFP) — Bugün öğleden sonra müttefik yüksek komiserleri ile Dr. Adenauer arasında yapılan görüşmelerden sonra aşağıdaki tebliğ yayınlanmıştır:
Müttefik yüksek komiserleri bugün öğleden sonra federal Başbakan Dr. Adenauer ile görüşmüşlerdir. Bu toplantı, geçen 22 kasımda imzalanan Petreslnırg anlaşmalarından sonra yapılan jlk toplantıdır. Bir takım günlük meseleler hakkında görüşmelerde bulunmuştu^.
A rntyaıun suvntnn asımla
Ha tı Almanya
Frankfurt, 8 A. A. (United Pressı — Batı Almanya Cumhuriyeti Baş-Bakam Adenauer Hıristiyan Demokrat Partisinin kongresinde konuşarak demiştir ki:
“İleride Avrııparıın savunmasına yardım zorunda kalırsak bunu ancak. Avrupa ordusunun çerçevesi içinde ve eşit haklar esasına dayanarak yapacağız.
Amerikanın büyük
yardım programı
Kanişi 8 (A.A.) ıReuter) —Birleşik Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı George Mc Ghee, Pakistan'da iki günlük bir ziyarette bulunmak üzere dün buraya gelmiştir.
Bakan Yardımcısı, memleketinin yalçında bütün orta ve güneydoğu memleketlerine maildi yardımda bulunacağı ümidinde olduğunu ve dünyanın bu kısmındaki iktlsaden geri kalmış bölgelere tahsis edilecek yardım tasarısının ocakla bağlıyacak devre esnasında kongreye takdim edileceğini bildirmiştir.
Pâkistan ve Hindistan’daki İkameti esnasında Mc Ghee, her iki memleket arasında önemli bazı meseleleri görüşeceğini ilâve etmiştir.
Bakan Yardımcısı, ziyaretinin yakında Güvenlik Konseyinde müzakere edilecek olan Keşmir meselesiyle ilgili olmadığını açıklamıştır.
Mc Ghee, hafta sonunda Delhi’ye gidecektir. Bakan Yardımcısı, hareketinden önce Peşaver’dc bulunan Pâkistan Başbakanı Liyakat Ali Han ile görüşecektir.
[Ç SAYFALARDA
Profesörlerin
Milletvekilliği
meselesi
r
IKÎNCJ SAYFADA
Uyuşturucu maddelerle
mücadele
ÜÇÜNCÜ SAYFAD Bizde makine ve hayvan kuvvetleri muvazenesi Dr. Kerim Ömer Çağlar
DÖRDÜNCÜSAYFAD Puccini, eserlerini nasıl besteledi Ruslar, Batıklara yaklaşmaya uğraşıyor Yusuf 1. Mutlu
BESİNCİ SAYFADA
Yazı makinesi (Hikâye) Çeviren: R. Nuri Günte Mucize kumaş: Naylon Anna Karen i na
Tekraı ilgil bağ
Üni
Bu hususta hazırlanmak istene kanun tasarısı, Üniversiteler muhitinde tepkiler yarattı
Üniversite profesörlerinin Ünıversi tedeki mevkilerini muhafaza edere
milletvekilliğine seçilebilmelerini te min zımnında geçen yıl bazı milletve killeri tarafından 4936 sayılı Unlversi teler Kanununa eklenmek üzere yapı lan kanun teklifi, uzun bir müdde Meclis Komisyonlarında bekledikte
sonra şimdi yeniden ele alınmış bulun maktadır.
Tasarıya göre. Üniversite Öğreti üyesi iken milletvekilliğine seçilenle seçim devresi sonuna kadar mezunj
sayılacaklar, bu müddet içinde kendiJ teri istedikleri ve alâkalı Üniversite Fakülteleri uygun gördüğü takdirdej hiç maaş veya ücret almaksızın UnıJ versitedeki vazifelerine devam ede-j çeklerdir. Tasarıya göre, seçim devresi sonunda tekrar milletvekili seçl’miven profesör ve doçentler Üniversitedeki vazifelerine devam ederler,
seçilenlerin izinlerinin uzatılması üniversite Senatosunun kararma lıdır.
Teklifte hâlen milletvekili olup, versiteler Kanununun 75 inci madde-l
since hakları mahfuz tutulmuş bulu-l nan profesörlerin de bu kanundan istt-3 fnde ettirilmesi ileri sürülmektedir. I
Yeni teklife göre. Üniversite profeJ sörü milletvekilleri, Üniversiteden maJ aş almıvacakîarı gibi Üniversitelere! muhtariyet verildiği için bir memuri-| yet vaziyeti de oimıyacaktır.
Haber aldığımıza göre, bu husus
mütalâası sorulan İstanbul Üniversite si, milletvekilliği ile profesörlüğün telifinin faydadan ziyade mahzurlar do-, ğuracağım teemmül ederek menfî bir! rapor hazırlamıştır. Ankara Üniversitesinin muhtelif fakültelerinde muhtelif fikirler çarpışmaktadır. Bugünlerde? Senato toplanıp Üniversitenin görüşü*! nü tesbit edecektir. İstanbul Teknik? Üniversitesinin bu husustaki düşün-[İ çelen hakkında İse bir bilgi edinmek! kabil olmamıştır.
İstanbul Vilâyeti kaymakamları dün toplandı
Dün Vali ve Belediye Başkanımn riyasetinde bir kaymakamlar toplan-; tısı yapılmıştır. Bu toplantıda, şehrin; asayişi, toptan ve perakende sebze ile meyva fiatları arasında ahenk te-1 mini, esnafın mürakabe şekilleri vel yeni açılacak pazar yerleri hakkında görüşmeler olmuştur.
Tifo demokratlara yanaşıyor.
IİlilllMaiMitir* T • H■
TE N t Î9TANPÎTL
Sayfa î
mücadele
U
Serbest Sütun
p ArMık 1010
\
Uyuşturucu maddelerle
yufturucu maddelerin kanuni şekilde alım «atımını tanzim öden müteaddit beynelmilel anlatmalara, hemen hemen
bütün momlokotlor riayet otmekte-dir. Bu anlatmalar, kaçak satıcılara vo kondi kendini zehirlomo hastalarına kargı dünyanın her tarafında girişilen mücadelenin muvaffakiyeti için on oşaolı şarttır.
Bütün Birleşmiş Milletlerin bünyesi İçinde, uyuşturucu maddelerin Milletlerarası sevkıyatına ait rakamları yakından bilon, bunları bir sene evvelinden hazırlanmış ilmi vo tıbbi ihtiyaçların İnkişafını gösterir listelorle mukayeso eden ve böylelikle herhangi bir memleketin bu maddelerden fazla miktarda biriktirip bir kaçakçılık merkezi haline gelmemesi İçin müteyakkız davranan muhtelif toşkü lât mevcuttur.
Efier bir memleketteki inkişaflar, meselâ 1950 sonoıi için İlmi, tıbbi ve sınai maksatlarda kullanılmak üzere onun X.,.kg. uyuşturucu maddeye ihtiyacı olduğunu gösteriyorsa ve eğer bu maddelerden «atarı memloketlorln "Birleşmiş Milletler Afyon Daimi Morkez Komitesi,,ne sunduğu İhracat listo-■I bahis mevzuu olan memlekete ihtiyacından fazla uyuşturucu mad do gönderildiğini meydana koyu-yorea; 1931’de imzalanan beynelmilel anlaşma, yukarda ismi geçen Komiteye, derhal tedbir kararı çıkartmak ve o memlekete sevkedi-len mala ol koymak «alâhtyûtinl vermiştir. Bu istatistikler üçer aylık olarak hazırlanmış olup, meri-yotto bulunan anlaşmalar, Afyon Komitesinin ancak cereyan eden sene İçinde kararlar almasına müsaade etmektedir. Bu vaziyette, senenin sonuncu üç aylığına ait istatistiklerin Komiteye ancak er-tesi senonin başında geleceği ve Komitenin de bu eon üç ay zarfında yapılmış fazla uyuşturucu madde alım satımını önlemeye muktedir olamıyacağı Aşikârdır.
Eğer İhracat miktarı ile ithalâtın rakamı arasında bir fark meydana çıkar ve bu fark devam e-derse, Afyon Daimi Merkez Komitesi alâkadar hükümetlere derhal haber verir vo onların tahkikata geçmelerini rica edor. Filhakika, herhangi bir memlekete sovkedilen uyuşturucu madde miktarı, bu memleketçe İthal edildiği bildirilen miktardan fazla olduğu zaman, bu farkın sovkiyat esnasında, kanun harici kaçakçılar menfaatine çalışan kimselerin eline geçmiş olması ihtimali daima mevcuttur.
Her memleketin millî polisinin kendi topraklarında yapılan uyuşturucu madde sevkıyatına nezaret ettiği şüphesiz İse do, bütün polislerin aynı kudrette olmadıklarını ve kaçakçıların da mütemadiyen bu maddenin şevki üzerindeki kontrolü güçleştiren yoni yeni dalavereler, hileler İcadettlklerini kabul etmek lâzımdır.
Diğer taraftan, uyuşturucu maddeler derecesinde.~ beynelmilel mahiyeti olan kaçak sevkiyata mâruz bir başka madde hemen hemen yok gibidir. Bir memleketin polisi ne kadar mükemmel olursa olsun, ancak kendi hudutları İ-çlndo işlenen suçları takip edebilir. Yoksa, polis daha aciz veya bu husustaki kanunları daha kifayetsiz olan bir başka memlekette İşlenmiş suçların önüne geçemez. O halde, kötülüğü ortadan kaldırmak İçin onun köküne hücum etmek, yâni bu maddenin beynelmilel İstihsalini vo sevkıyatını çok şıkı bir kontrole tâbi tutmak lâzımdır.
Öte yandan, bugün i(İn sunî şekilde hazırlanmış “terkibi,, uyuşturucu maddo tehlikesi de vardır. Beynelmilel kontrol, ancak afyon, morfin, eroin, kokain vesaire... gibi eskldenbori mâlûm maddeler hakkında yapılabilmektedir. Son harp esnasında terkibi uyuşturucu madde İmal odİlmlştlr ki, bunlardan bazıları, bilinen tabiî zehirlerden daha da kuvvetlidir. Bu sunî zehirler, diğerleri gibi İptidai maddeye ihtiyaç göstermemekte, bu yüzden meselâ afyon veya —haddi zatinde bir uyuşturucu madde edan— kocayaprağı İçin mevcut millî, yahut beynelmilel kontrollara tâbi tutulmamaktadır.
DÜJVY4 HÂBERLERİ
:ndonezya istiklâline kavuşmak üzere..
Hollanda Hükümeti parlamentoda anlaşmanın tasdikini istedi
LeopoldviHe, 8 (YİRS) — Endonezya Federasyonuna mensup 16 devlet delegeleri, Hollanda ve Endonezya arasında yapılan anlaşmayı tasdik etmek için bu ayın on ikisinde Batav-yada toplanacaklardır. Ayın on beşinde ise Cumhurbaşkanı seçimi yapılacaktır. Dr. Sokarno’nun Cumhurbaşkanı seçileceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Hollanda Hükümeti anlaşmanın tasvibini İstedi
Hüversun, 8 (YÎRS) — Hollanda Hükümeti, bugünkü parlâmento toplantısında, Federal Endonezya Hükümeti İle yapılan anlaşmadan sonra, idarenin, Hollandadan Endonezyaya geçmesini müttefikan tasdik etmesini parlâmentoya tavsiye halde diğer devletlerin ederek, belki Hollanda menfaatler temin eden ya icbar edilebileceklerini mıştır.
Oyların mümkün mertebe
etmiş ve aksi işe için
bir
müdahale daha cılız anlaşmn-hatırlat-
lehte ve-
rilmeslnl isteyen kabine, Moskov sevinmesine vesile verilmemesini temigtlr.
Birleşmiş Milletler Endonezya Devletini tasdik etti
Ftuahing Meadowa, 8 A. A. ı United Press) — Genel Kurul La Haye anlaşmasını ve müstakil Endonezya Birleşik Devletlerinin teşkilim kabul eden bir karar .suretini 5 muhalife karşı 44 oyla tasvip etmiştir. Daha sonra Genel Kurul. La Haye anlaşmasının feshini talep eden Ukrayna karar suretini oyna koymamaya karar vermiştir.'Bu karar 12 çekimser, 6 muhalif oya karşı 33 oyla kabul edilmiştir.
Hindistan, Endonezynnın Birleşmiş Milletlere alınmasını İstiyor
Yeni Delhi, 8 (A. A.) — Hlndıala-nın Birleşmiş Milletler nezdlndekl daimi delegesi Rau, yakın bir İstikbalde Endonozynyı da Birleşmiş Milletler üyeleri arasında görmeği Ümit ettiğini bildirmiştir.
Memleket haberleri
Şehir haberleri
Kudüs ınewlesi
anın
la-
şehri, özel milletler-ayrı bir Milletler İdareye üzerine
bölge ola-tararından ait işleri alacaktır.
İsrail, Birleşmiş Milletlerin vesayetini tanımak istemiyor
Londra, Vaşington, lxıkc Succes, 8 (YİRS), (A.P.), (Keuter), (A.F.P.) — Kudüs’ün milletlerarası hale sokulması hakkında özel Siyasi Komisyon tarafından dün öğleden sonra alınan karara göre Kudüs arası rejime tâbi cak vo Birleşmiş idare edilecektir Vasoyet Konseyi
Bugün Vaşington’da Amerikan Dışişleri Bakanlığında 59 dakika süren konuşmasında. İsrail Dışişleri Bakanı, Birleşmiş Milletlerin Orta-Doğu meselesini halletmek İçin «atfettiği gayretlerin boşa gideceğini söylemiş ve Filistin meselesinin halli ve Orta-Do-ğııda devamlı barışın kurulması için en iyi çarenin Arap memleketleriyle İsrail'in doğrudan doğruya müzakereye girişmeleri olduğunu ilâve etmiştir.
Küçük Haberler
Çin hakkında Birleşmiş milletlerin kararı
Çinden hususî hak veya imtiyazlar elde etmeye çalışmaktan imtina edilecek
Flushing Meado\vs 8 (AP) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bugün, Birleşik Amerika, Avustralya, Meksika. PAklstan ve Filipin’ler tarafından sunulan bir takriri beşe karşı 45 oyla kabul edilmiştir. Aleyhteki oylar Sovyet bloku memleketleri tarafından verilmiştir.
Takrir mucibince, Teşkilâta üye devletler şu yolda harekete davet edilmektedirler;
1 — Çin’in siyasi bağımsızlığına riayet;
2 — Çin milletinin gerek şimdi ve gerek gelecekte, siyasi müesseselerini serbestçe intihap hakkına riayet. (Takrirde Çin milletinin yabancı kontrolden vâreste bir hükümet kurmak hakkım
haiz olduğu beyan edilmiştir.)
3 — Çin’le ilgili mevcut anlaşmalara hürmet;
4— Çin toprakları dahilinde bir nüfuz bölgesi ele geçirmeye çalışmak veya yabancı kontrolü altındaki rejimler kurmaya çalışmaktan kaçınmak;
5 — Çin’den özel hak veya imtiyazlar elde etmeye çalışmaktan imtina.
Müteakiben Genel Kurul, Çin meselesinin bütününü, daimi Küçük Asambleye havale etmek hususunda Küba, Ekvatör ve Peru tarafından verilen teklifi kabul etmiştir. Küçük Asamble, gelecek eylüle kadar bu mesele hakkında incelemeler yapacak ve tavsiyelerini 1950 Genel Kuruluna, bir raporla bildirecektir.
Suriye ile Irak’m birleşmesi teklifi
e
Sisten kurtulmak için çalışılıyor
Yetkili
Suriye Hükümeti, şimdilik ret cevabı verdi
Şam, 8 A. A. (A.F.P.) kaynaktan bildirildiğine göre, Suriye
hükümeti İrak hükümetine şimdilik iki memleketin birleşmesi tasarısını inceleyecek durumda bulunmadığı yolunda malûmat vermiştir.
Siyasi çevreler Suriyenin kültürel, iktisadi ve hattâ askerî sahalarda İrakla birleşmek için tanzim olunacak anlaşmalar üzerinde müzakereyi reddetmlyeceğini fakat şimdilik iki devletin siyasi bakımdan birleşmelerinin bahis mevzuu olamıyacagını bildirmektedirler.
Wallace hareketlerinin hesabını verecek
New - York 8 (A.A.) (Afp) — Birleşik Amerikanın eski Cumhrubnşka-nı muavini Henry VVallace, dün akşam Amerikan aleyhtarı faaliyetler hakkında tahkikat yapan parlâmento komisyonunda dinlenmek istediğini bildirmiştir.
VVallace bu münasebetle komisyon başkanın* gönderdiği telgrafda, kendisine iftirada bulunan kimselerin de komisyonda ifade verirken hazır bulunmalarını istemiştir.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU
PANORAMA
EDEBİ roman
- 9 -
Trenden, önce Neşet Sâbit, sonra Halil Ramiz ve bunların arkasından İlin yeril mebusları indi, Ve bu gelenlerle karşılayanlar arasında, hiç talim görmemiş, acemi dansörlerin oynadığı bir kadrili andıran tutuk ve aksak bir musafaha törenidir başladı. Kiminin elinde melon, kiminin elinde hasır, kiminin elinde ne olduğu bellisiz fötr şapkalar; beş adım Öne gidip on adını geriye basılıyor; her biri, derecesine göre ya boyun kınp, ya bel büküyordu. Bazıları ise bazdan ile, sanki kırk yıldanberi ayrılık hasreti çeken Özbeöz kardeşler gibi sarmaşıp öpüştüler.
Vali, Neşet Sâbit beyin; kumandan, Halil Ra m iz beyin koluna girdi; Istajfyonun çıkış kapısı önünde bekllyen otomobile doğru yürüdüler. Yerli mebuslar belediye ve parti crkâniylo gizli ve mühim bir şeyler konuşarak onları takip ediyordu. Bunlar, biraz sonra kendi evlerine ve akrabalarından birinin evine gidecek, ötekiler de valinin konağına misafir olacaktı.
Valilerin ikametine mahsus büyük binanın İnşası, nihayet geçen yıl sona ermişti, Bir sürü idari ve siyasî sebepler yüzünden nice zamandır tamamlanamıyen, hep sürüncemede kalan ve kaç devlet âmirinin başını yiyen bu kocaman yapıyı bitirmek, döşeyip dayatmak ve parlak bir törenle açmak şerefi şimdiki vali Ihaan Turan 41
her za-için
Alimler, otomobillerde enfra şuaları tecrübe ediyorlar Londra, 9 (Nafen) — İngiltero sene kendisine 18 milyon stcrling rara mal olan Msden kurtulmak
devamlı bir suretle çalışmakladır. Bu meseleyi senelerden beri tetkik etmekte olan ilim adamları bir vakitler radan kullanmışlar fakat bununla kat’î bir netice elde edilemediğini görmüşlerdir.
Muhabirlerin bildirdiklerine göre, şimdi bu ilim adanılan bir enfra şuamı kullanmaya çalışmaktadırlar. Bununla sisin ortaya attığı tehlikeler belki de bertaraf edilmiş olacak ve İngiltere her sene kaybettiği 18 milyon sterlingten kurtulmuş olacaktır.
Alimlerin şimdiki halde enfra şualarını otomobillerde tecrübe etmekte oldukları bildirilmektedir. Bu enfra şuaları otomobillerin damına konulan projektörler vasıtasiyle yayılmaktadır.
İngiliz $nrawnk ValKInln sıhhi durumu fena
Singapur 8 (Ap.) — Bugün yayınlanan bir hastahan© bülteninde Sarasvak valini Duncan Stewart'ın sıhhi durumunun kötüleşmekte olduğu kaydedilmiştir. Ste-wnrt geçen cumartesi günü Sarawak tn iki genç tarafından bıçaklanmıştı.
beye nasip olmuştu. Lâkin, Ihsan Turan bey, bunu yapmakla halkın hayır duasını mı aldı? Kendisine Aferin mi dediler? Ne gezeri Yeni vazifesine başlar başlamaz; gûya memlekette hal-ledilmpsl lâzım gelen başka bir mesele yokmuş gibi ayağının tozu İle bu konak işino sarılışı ancak itibarının kırılmasına sebep olmuş ve halk arasında bazı dedikodulara yol açmıştı. Binaya lüzumsuz yere bir takım ziynetler yaptırdığı, Ankaradan yol paraları vererek bir takım yabancı ustabaşılar, nakkaşlar çağırdığı, her kata bir banyo koydurduğu ve mobilyalarını Avrupa-dan getirttiği söyleniyordu. Hattâ, bu yüzden ona şöyle bir ad da takmışlardı. “LlikÜsçü vali,,
Bütün bunlar, İhsan Turan beyin kulağına çarpmakla beraber oıııı, doğru bildiği bir yolda azimle yürümekten alıkoymuyordu, inkılâpçılık başka türlü olur mu? Gazi, her söylenene kulak «asaydı, şu büyük eserleri meydana getirebilir miydi? İhsan Turan bey, Türk Ocaklarından yetişme, İleri fikirli bir milliyetçidir ve İleri bir Türk cemiyetinin kurulması için İşe evvelâ halkın sosyal hayat şartlarını değiştirmekten başlamak lâzım geldiği kanaatindedir. Halka, medenî bir surette yaşamak, muasırlaşmak, garplılaşmak nedir, bunları bir takım canlı misallerle öğretmek, onca, devlet Amirlerinin İlk vazifesidir Mütareke devrinde, daha hiçbir resmi sıfatı yokken birkaç arkadaşile beraber modern köyler kurma teşebbüslerine bunun için atılmış, ilk kaymakamlıklarında dans ve konferans salonlu kulüpleri, bunun İçin açmıştı.
Ihsan Turan bey, ikinci iş olarak burada da ayni eseri meydana getirmişti. Selefinin bilmem hangi maksatla yaptırdığı bir beton binayı, baştanbaşa dcğiştırtmlş. lokantası, harı, oyun odaları. dans ve konferans salonlarlyle şık ve Av-rupakârl bir “Kulüp,, haline sokmuş, hattâ bu-42
ToNcanlnl spııaMlrlÜk pâyezlnl reddetti
BrAKAVÜ H (YİRS) — İtalyan senatosu, Cumhurbaşkanının tavsiyesi üzerine, tanınmış orkestra şefi Arturo Toscanlnl'ye, hayatının sonuna kadar muteber olmnk üzero nenHiörlÜk payesini tevdi etmiştir.
ToHcanlnl, kendisine verilen bıı payeyi kabul etmomişllr.
Gotuald hastalandı
Londra 8 lYİHSı — Doğu Alman Hükümeti Başbakanı ciddi surette hasta bulunmaktadır. Bu haberi veren makamlar, hastalığın mahiyetini açıklamaktan imtina etmişlerdir.
İtalya’da yeril bir siyasi parti
Londra 8 (YİRS) — ltAİyada 3 «oaya-ll«t parlİRİnln birleşmesinden mütevellit yeni olr siyasi parti doğmuştur Bu yeni partinin ismi “Birleşik Sosyalist Partisi., olacaktır.
Polonya, Alınanyadaıı harp tazminatı almıyacak
Londra 8 (YİRS) — Batı memleketlerin hükümetleri, harp tazminatı olarak ayrılan Alınan tcalaatlarından Ruaya ve Polonya ya artık hisse vermemeyi kararlaştırmışlardır.
Bu hususta haber verildiğine göre. Rusya Potsdnm Andlaşmaaı kaidelerini ihlal rttlği müddetten beri tam payını almıştır. Harp tazminatının Balı Devletleri arıunnda taksimi iiorlde yapılacaktır.
Knhlre'de feci bir tren kazası oldıı
Londra 8 (YİRS) — Kahiredrn şimdi haber verildiğine göre. Kahire İskenderiye tren hattında büyük bir kaza olmuştur. Henüa mütemmim malûmat alınmamış olmakla beraber, ölü ve yaralı adedinin yükeek okluğu zannedilmektedir.
Prag’da yeni temizlik
Berlin 8 (YİRS) — Prag yetkili çevre-* terinden öğrenildiğine göre, Çekoslovak Komünint Partisi, memlekette aımf farkını gözeten komünistler arasında yeni bir ‘•temizlik” yapacaktır.
Yunanistan’daki grev
Londra, 8 (YİRS) — Yunanlstanda baştıyan greve 50 bin kişi iştirak etmektedir. Grevciler arasında, işçljer, ticaret odası memurları, sigorta şirketleri men-suplarlyle yan resmi müesseselerde çalışanlar vardır.
Yunan İşçi Federasyonunun bildirdiğine göre, greve İştirak etmemiş olan diğer işçiler, bu geceden İtibaren 48 saatlik bir greve başlayacaklardır. Greve sebep, Ücretlerin yüzde kırk nispetinde firttırılmamasıdır.
Boıın Hükümetinin Pritalux'e daveti
Berlin, 8 (YİRSı — Frltaluz Birliğine mensup delegeler, hafta «onunda bağlı bulundukları hükümetleriyle İstişarede bulunduktan aonra. bugün Fransa Dışişleri Bakanlığında toplanmışlardır.
Bonn Hükümetinin do bu iktisadi birliğe Alınması meselesi görüşülecek ve bu hususta yirmi dört sftat zarfında kAt’I bir hüküm verilecektir.
İngiltere - İsrail müzakereleri
Londra, 8 (YİRS) — Arada çıkan İhtilaflar yüzünden aylnrdnnbrrl sekteye uğramış olan İsrail - İngiltere görüşmelerine bugün TelAviv’dc başlanmıştır. Anlaşmazlık. İki tarafın karşılıklı İsteklerinden husule gelmişti.
Avuntııryn barısı çıkıııındıı
Ne\v-York 8 (YÎRS) — Avusturya barış andlaşması için devam eden görüşmelerden bugün de hiç bir netice elde edilememiştir. Konuşmalar anlı günü devanı edecektir
Bütçe komisyonunun dünkü toplantısı
1
Maliye Bakanının yeni izahatı
Ankara (Hususi muhabirimiz bl’dı-rlyorı — Bütçe Komisyonu bugün de «ant 10 da toplanmak bütçenin heyeti umıımlycsl üzerindeki müzakerelere devam etmiştir
Maliye Bakam komisyon üyeleri tarafından sorulan suallere cevap vererek bankalara yapılan mevduat. Merkez Bankasının açtığı krediler, ikramiye H ve ikramiyeşiz tahviller konularını aydınlatmıştır
Müzakcıe’er sırasında kifayeti nıü-zakore takriri verilince Ahmet Tahto-kılıç, bir de bütün bakanlar hazır ol-
C. H. P. Divanı
bugün toplanıyor
Ankara 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Cumhuriyet Halk Partisi Divanı yarın sabah saat 15 de Genel Başkan Vekili Hilmi Uran’ın başkanlığında toplanacaktır
Divan üyeleri yarınki toplantıda hazır bulunmak üzere Ankaraya gelmişlerdir.
hiz-
düğü halde Başbakanın mahalli metlerin hududu, dış kredilerin plasmanı, iktisadi devlet teşekküllerinin hazîneden aldıkları kısa vadeli krediler gibi memleketin İktisadi bünyesini ilgilendiren umumi konular üzerinde izahat vermesi lâzım geldiğini belirterek takririn reddini istemiştir.
Kifayeti müzakere takriri reye konarak kabul edilmiştir. Gelecek hafta perşembe gününden itibaren Büyük Millet Mcclısınlnkinden başlanarak Bakanlıklar ve devlet daireleri bütçelerinin müzakerelerine geçilecektir.
Fakültelerin teşkilât kanunu görüşülecek
Ankara 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bundan bir buçuk yıl evvel çıkarılan hususi bir kanunla Ankara Üniversitesine bağlanmış olan Ziraat ve Veteriner Fakülteleriyle İstanbul Üniversitesine eklenen Orman Fakültesi teşkilâtı kanunlarının Büyük Millet Meclisi komisyonlarında tetkike başlanmıştır.
Ege Bölgesi Mâden Sanayi Birliğinin toplantısı
İzmir (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ege Bölgesi, Maden Sanayii Zümre İktisat Komitesi, bugün Bölge Sanayi Birliğinde yaptığı bir toplantıda muhtelif maden cevherlerinin ihraç durumlarını tetkik etmiştir.
• *
Devalüasyondan aonra. bazı madenlerin satışında görülen duraklamayı önlemek İçin aşağıdaki tedbirlerin a-lınmasını istemişlerdir:
1 — Maden ihracatının durması itibariyle birçok ocaklar kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bunu Önlemek için her madenin ihraç imkânları gözönünde tutularak maden nis-bl resimleri ona göre tesbit edllmoli-dir.
2 — Her yıl alınacak resimler, aralık ayında ilân edilmelidir ki, ihracatçılar, maliyetlerini bularak ona göre
müşteri kaçırmasınlar.
3 — Dış ticaret teşkilâtımızın maden ihracı mevzuunda madencilerimize yardımcı olmaları temin edilmelidir.
4 — Yılbaşından itibaren madenciler gelir vergisine tâbi tutulacağından bu meyanda zımpara madeni İçin de, mükerrer vergi ödenmesi gerekecektir.
Üç nlsbl ridir.
yıl müddetle zımpara madeninin resimden muaf tutulması zaru-
Bakonlar Kurulu toplandı
Ankara 8 (a.aı — Bakanlar Kurulu bugün saat 16‘dan 19 I5‘e kadar toplanmış ve muhtelif bakanlıklara ait gündelik işler hakkında müzakerelerde bulunmuştur.
İzmir de alaka çekici dâva devam ediyor
Hüseyin Üzümcü tıbbî muayeneden geçirilecek
İzmir 8 (Hususi muhabirimiz biidi-rlyor) — Kardeşi Ahmet Ragıp Üzümcünün talebi üzerine îzmirin tanınmış ailelerinden Hüseyin Üzümcü hakkında verilen rapor dâvasına bugün Öğleden sonra İkinci Asliye Ceza salonunda devam edildi.
Büyük bir dinleyici kütlesinin alâka İle takip etmekte olduğu bu duruşmanın yapıldığı salona evvelâ iki sanık olan îzmir Adalet Doktoru Hüseyin Rifat ve Avukat kâtibi Aziz Ulu-er ceza evinden getirilerek jandarma nezaretinde içeri alındılar. İlk olarak 5000 liralık rüşvet alınması sırasında cürmümeşhudu yapan ve zabıt varakasını imza eden beş polis memuru lcn(|l, Bu arada adalet doktorunun dlgi bir dilekçe okundu.
Bu dilekçeye göıe, diğer sanık
Uluer, pazar günü İzmir cezaevinde gazeteci Nihat Kürşad, Tevıik Hakyemez ve Nureddin Kuşadnlı ile konuşurken kendilerine: “Doktorun verdiği rapor doğrudur. Doktor, bunu yirmi beş lira mukabilinde vermiştir. Ben 5000 liraya satacaktım. Tutuldum.. demiştir. Hüseyin Rifat, bu üç şahi-
din-ver-
Aziz
na bir de küçük şano ilâve etmeyi unutmamıştı. Gerçi, bu kulüp’e, birkaç memur ailesinden, birkaç genç muallimden başka kimsenin uğradığı, dans salonunda kimsenin danseltiği veya konferans verip dinlediği, şanoda kimsenin tek bir oyıın seyrettiği yoktu. Lokantası ise hiç işlemiyordu ve bunu tutan adama hükümetçe bazı yardımlar yapmak lâzım geliyordu. Lâkin, bu vaziyet karşısında, vali hey, yine hiç fütur getirmiyor; “Günün birinde alışırlar.,, diyor ve önayak olmak maksadlyle karısını yanına alıp haftada hiç değilse iki üç alc.şam buraya “şeref,, vermekle kalmıyor, şehrin deri gelenlerini de Haltından aynı harekete teşvik ediyordu. Fakat, bütün bu gayretleri boşa gidiyordu. Herkes. - hükümet memurları da dahil olmak Üzere - herkes vakit geçirmek için dalma İsmail kalfanın hasır la-kcnılell, külüstür kahvesine, karın doyurmak için Tayyar ustanın sinek yuvası aşhanesine gitmekte ve içkiye düşkün olanları da turşucu Ahmet’in ininden kurtarmak mümkün olmamaktadır. Bütün bunlar, ancak, mebusların ll’e ziyaretleri eanaamda sekizer onar günlük traşlarını tazeleyip kulübün barında, lokantasında kendilerini göstermek zahmetine katlanırlar ve ondan sonra tekrar ortadan kaybolurlardı. Bundan ötürüdür ki, mebusların gelişi, voli bey İçin, çalışkan bir talebenin “Tevzii mükâfat., gününe kavuşması gibi bir şey olurdu. Hele bunları, aşırı modern bir zevkle döşenmiş, Avrupakârl konağında kabul ettiği an sevinçten İçi içine sığmazdı; misafirlerin nikelli mobilyalar ve nakışlı duvarlar üzerinde dolaşan gözlerinden bir takım takdir vo hayranlık mânaları çıkararak elekleri zil çalmağa başlardı. Artık, ne İş ne güç, yazı, çizi; hepsini bir yana bırakırdı. Misafirlerini ağırlamaktan, onlara “icraatının” kıymetini, mâna ve mâhiyetini anlatmaktAn ve nihayet muvaffakiyet-
43
Yarın, İnsan Hakları Beyannamesinin yıldönümü kutlanıyor İstanbul Muallimler Hlrllğl. İnsan Hakları ReyannnmcHlnln, Uncsco tarafından 10 aralık 1910 larlhfndc nof«rrdllmosının yıldönümü münasebetiyle varın İki kon-Iorana tertip ntınıştir.
Bunlardan birincisi, şehrimizde misâlır olnrnk bulunan bilyllk Fnınsı* Iktlımtçifü profesör F. Perroux tarafından (öğretmenlerin vo gıızklo sınıfın rolü movauıııı-»lıı ı Eminönü lhılkevln»lo snat 10 da Verilecektir. ikinci konferans İse avnl saatte Kadıköy Hnlkcvltıdo, Devirt lor Hukuku Doçontl Mahmut Belik tarifindim “İnsan Hakları vo chommivetı,, mevzu-undadır.
Gazeteciler Cemiyeti kongresi aona erdi
Dört günden beri dovam etmekte olan İstanbul Gazeteciler Cemiyetinin kongresi dün sona ermiştir.
Yapılan intihap sonunda reisliğe Burhan Felek, idare heyetine Bedii Faik, Nüsret Safa Coşkun, Sezai So-lelll, Enis Tahsin Til, Kemal Onan, Hayım Alper seçilmişlerdir.
F. Perroux’nun semineri
1ktl«nt Fa kültesinin misafiri olarak birkaç gündenberl lohrlmisd® bulunan meşhur Fransız IktlaatçiAi F. Ptrroux» üçüncü seminerini dün Üniversitede yapmıştır.
Profesörün dünkü konferansı
Şehrimizde bulunan Sorbon Üniversitesi profesörlerinden F. Perrouz. saat 19 da Beyoğlu Halkevlnde. Sosyoloji Cemiyeti namına tesiri,, mlıtlr.
dün
Türk “Hâkimiyetin mevzuunda bir konferans ver-
Vali, Slllvriye gidiyor ve Belediye Başkanı, Slllvrllilenn üaerlne bugün fillivrlye gidecek
Vali daveti ve İnşasına başlanacak olan bir okulun temelini atacaktır.
Bugün Cemil Bilselln hâtırası anılacak
İstanbul üniveraitosl eaki rektörlerinden ve Devlotler Hukuku Türk Enstitü-»0 kumrularından merhum Ord Prof. Cemil Blhelln hâlıraeım anmak için bugün saat 18 da üniversite merkez bineninde bir toplantı yapılacaktır.
Edebiyat Fakültesi Talebe Derneğinin kongresi
Dün. M.T T. Birliğinin Edeb» at Fakültesi Talebe Derneği, yıllık kongresini Eminönü Halkovlnde yapmıştır Toplpn-lıdR aöa alan hatipler, şehrimizde çıkmakta olan bir mecmua tarafındnn Türk kızlarına yapılan hakaretlerin Üzerede durauak bu mecmuanın Dernek ıarrtından mahkemeye verilmesini tekUf etmişlerdir.
Levent Çlft’icinde yapılacak evler
Emlâk Banka»*ı tarafından Çiftliğindeki İnşaat hakkında izahıl mek için cumartesi gönü bir banrn tu^ lantun tertip edilmiştir.
Teknik Üniversitelilerin yemeklerden şikâyeti Teknik Üniversitenin Talebe Yurdunda kalan öğrencilerin şikayetleri devam eunoktedlr. Talebeler, yemek işini üzerine Alan yeni müteahhidin de kötü maileme kullandığını, kararlaştırılan miktardan daha az yemek verdiğini iddia etmektedirler.
söylediklerinin bu üç şahit yanlış anlaşıldığını iddia
ve şahitler arasında uzun
din mahkemece dinlenmesini istiyordu. Dinlenen şahit Tevfik Hakyemez. ifadesinde dilekçede belirti en sözleri, A-zlz Uluor’den işittiğini söylemiş, fakat bu muhavereyi doktora muhtemel olarak Nureddin Kuşadalı’nın haber verdiğini ifade etmiştir. Hâkim, bunu sorunca Aziz tarafından etmiştir.
Sanıklar
süren iddialardan sonra savcı Hüseyin Üzümcünün hacir altına alınmasını icap ettiren bir durumu bulunup bulunmadığının, memleket has ta hanesi
heyeti sıhhiyosince tesbıtinı talep etti. Sanık doktorun müdafaa vekili, duruşmanın uzaması ihtimaline karşı gayri mevkuf olarak devamım istedi. Neticede, adalet doktorunun Hüseyin üzümcü hakkında verdiği raporun hakikatle olan alâkasını tâyin için üç serbest doktordan teşekkül eden bilirkişi heyetinin vnrgıç huzurundu Hüseyin Üzümcüyü tıbbi muayeneden geçirerek rapor hazırlamasına ve tahliye talebinin reddine ve duruşmanın 12 aralık pazartesi gününe bırakılmasına karar verildi.
I
Talebe BirlİRİnln paso toplantısı
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği, son günlerde talebe için Acil bir durum arşeden lisan meselesi ile, bütün vaadlcro rağmen hiçbir müspet netice vermiyen paso meselesinde talebenin hattı hareketini tesbit etmek üzere kendisine bağlı Edebiyat. Fen, Hukuk, Tıp, iktisat Fakülteleri Talebe Cemiyetleriyle Diş Tababeti ve Eczacı Okulu Talebe Cemiyetleri idare Heyetleri fevkalâde bir toplantı yapacaktır. Ü-nlversitc Talebe Birliği mühim kararlar almak üzere bu toplantıyı yapmaktadır.
Mersinde çimento buhranı
Mersin (Hususi) — Şehrimizde çimento buhranı başgöstermiştir. Bu yüzden karaborsada bir torba çimento 10 liraya kadar yükselmiştir.
leılnl tasdik ettirmekten başka bir kaygısı kalmazdı.
Lâkin, yazık kİ, mebuslar, her nc sebeple olursa olsun, vali beyin kendileriyle bu kadar meşgul oluşundan pek de memnunluk getirmezlerdi. “Biz hep bu zatı dinlemeğe, hep bu zatın yaptıklarını görmeğe mi geldik, buraya?,, der gibi bir halleri, bir surat asışlnrı vardı, ll’ln öbür çevreleri, hassaten Halk partisi ct kânlylc belediye reisi de mebuslarının vali bey tarafından böyle inhisar altına alınışlarından şikâyetçidir. Fırsat buldukça bu şikâyetlerini mırıldanmaktan çekinmezler: “Adamakıllı hiç görüşülemedi efendim; memleketin blnbir türlü derdi var Bunların bir tanesini bile dinlemenize vakit bırakılmıyor.,,
Gerçi, mebuslar her gelişlerinde, Tahincl Zade Tahlr beyin bir iki davetine’ve belediye reisinin verdiği merasimli, nutuklu ziyafete giderler, bundan başka Halkevlerındckı mûtüd toplantılarda da herkesle temas etmek fırsatını bulurlardı. Fakat, bunların hepsinde nazırdır. Yine her şey onun gibidir. Yine bir türlü onun sıyrılmak mümkün değildir.
bir tarafın öbür taraf hakkında ve belki aleyhinde konuşmak istedikleri olurdu. Bu hali mebus beyler pekâlâ sezerler, fakat bir bakıma da ağızların fazla açılmamasını tercih ederlerdi. Mesulâ, bu sefer, Halk Partisinin bazı genç unsurlar) belediye yeisini değiştirmek arzusunda idiler; bunun Içiıı (ie ellerinde oldukça sağlam tutamaklar vardı. Şehrin pisliği, bakımsızlığı, tozu, çamuru artık, en vurdum duymaz, en hırtlanba yerliler tarafından bile çekilemez bir hale girmişti. Tek gezinti ve nefes alma yeri olan Millet Bahçesini yabani otlar bürümüştü. Dış mahallelerde çirkef «uları sokakların ortasından akıp gidiyordu. Geceleri ışıksızlıktan kafalarını duvarlara vuranla-
44
yine vali hazır ve sevk ve idaresinde nüfuz çemberinden Halbuki, çok defa,
rın, ayaklarını taşlara çarpanların veya bir çukurda kol bacak kıranların sayısı gittikçe artıyordu. Lâkin, bütün bunlara rağmen, hantal ve ihtiyar belediye reisi lök gibi yerinde oturmakta, her vartayı, kendiliğinden hiçbir müdafaada bulunmaksızın atlatıp gitmektedir. Onu İtim tutuyordu? Hangi kuvvete dayanıyordu? Kimse bilmezdi. Bilinen bir şey varsa o da valinin bu meseleyi kökünden halletme teşebbüsüne taraftar görünmeyışi ve parti başkanının her işte olduğu gibi bunda da düşüncesini gizler bir vaziyette kalışıdır. O kadar İleri inkılâpçılıkla tanınmış olan bu vali neden böyle bir radikal harekete taraftar değildi? Halk partisinin genç unuaurları devlet âmirinin bu paradokslu vaziyetini kendi aralarında şöyle tefsir etmektedirler : “Mübarek adam, her teşebbüsün mutlaka kendinden gelmesini, her harekete mutlaka kendisinin önayak olmasını ister. Bundan başka, korkar ki, gelecek olan belediye reisi bazı muvaffakiyetli İcraat ve faaliyetleriyle kendi yaptığı işleri gölgede bırak-masın.,, Bu gençlerin belediye işleri başına getirmek istedikleri adam da gerçi bu çapta bir adam-
dı, O da. tıpkı İhsan Turan bey gibi sosyal hayatın çehresini değiştirmek, halkın medeni seviyesini yükseltmek ve Anadolunun bu geri şehirlerini Avrııpadaki emsalleri derecesine çıkarmak emelinde idi. Üstelik bir de doktordu. Yani memleketin temizliği, sıhhi düzeni halisinde vali beyin aklından geçmiyen şeyler biliyordu.
Halk Partisi başkanının aynı mesele karşısındaki durumunu da yine ayni gençler şu kısacık cümle ile izah ederlerdi: “Tahlr bey kendi menfaati lehinde veya aleyhinde olmıyan hiçbir şey için parmağını kımıldatmaz.,,
f Devamı var)
9 Aralık 1949
YENİ İSTANBUL
OU N U N
EKONOMİK
HAREKETLERİ
Bizde makine ve hayvan
kuvvetleri
muvazenesi
Yazaıı: Dr. Kerim Ömer Çağlar
(Ziraat Fakültesi Profesörü)
Karteller Avrupa serbest
Türk tütünleri hakkında
ticaretine mâni oluyorlar
Amerikalıların tavsiyeleri
Kahve tacirleri şikâyet ediyor
iratte makine ve hayvan kuvvetinin mukayesesi ileri memleketler hesabına çoklan kapanmış münakaşa mevzularından biridir. Fakat bizde bu konu zaman zaman aktüel hale gelir. Marshall yardımı dolavısıyle bugünlerde yine ön plâna geçnıiış bir mesele mahiyetini almıştır.
Evvelâ, makinenin bizde yanlış anlaşılmış tarafları var. Meselâ ziraatin makineleşmesini, sanayide el tezgâhından otomatik dokuma makinesine geçmeye benzetenler ve ona bu mahiyeti vermek isteyenler bulunuyor. Bu görüş yanlıştır. Çünkü makine kuvvetinin değeri ne olursa olsun, ziraat, hiç bir zaman hayvan kuvvetinden müstağni kalamaz. Bizim gibi küçük arazi parçaları üzerinde ziraat yapan memleketlerde ise hayvan kuvveti çok yerde makineden önde mütalâa edilir. Bu sebeple günün istihsali artırma işi dolayısiyie mekanik kuvvetlere ne kadar pay ayırırsak ayıralım, hayvan gücünü asla İhmal •demeyiz.
Filvaki kendilerini iktisat nazariye-1 erin in matematik formüllerine bağlı tutan ve ziraatin mahiyet ve ihtiyaçlarına yakından nüfuz etmek durumunda bulunmıyanlar için günde yüz dönümden fazla toprak süren veya bundan hada geniş bir hububat tarlasını ekmek ve biçmek kudretinde olan bir makina, bir çok çift at veya öküzden daiıa cazip görünebilir. Fakat hayvan envanterinin kuvveti, türlü hasılatı ve bu meyanda bilhassa toprağın ıslahı ve verim gücünü artırmak hususundaki tesirlerini takdir edebilenler meseleyi başka cepheden mütalâa ederler. Bazı iktisatçılar bile bu meziyetleri dolayısiyie yiyen, içen, bakım ve masraf isteyen çiftlik hayvanlarını “lüzumlu başhelâsı“ diye tarif etmişlerdir.
Çiftçimizin çoğu en fazla birkaç yüz dönümlük toprak parçası üzerinde çalışmaktadır. Böyle ufak sahalarda hayvan kuvvetinden istifade çok daha iktisadidir. Hayvan kuvveti bizde bu yüzden hususi bir ehemmiyet taşıdığı gibi ayrıca şartlarımız içinde yakıt maddelerinin tedariki ve köylere kadar şevki de mühim bir mesele mahiyeti göstermektedir.
Hayvan mevcudumuz köylümüzün başlıca ku^et kaynağı olduğu halde bıı mühim varlığımızı ele alan esaslı bir programımız ve teşkilâtımız yoktur. Hakikatte birkaç haramız ve
memleketin muhtelif bölgelerinde açılmış hayvan depoları at ve sığır cinslerinin ve diğer ehli hayvanların ıslahı üzerinde müessir olmaya çalışmakta iseler de köylümüz ekseriyet itibariyle hayvan bakımına gerekli alâkayı göstermediğinden, gösterse bile bu hususta onu teşvik edecek iktisadi imkânlar bulunmadığından memleket çapında öır kuvvet kalkınması olamamaktadır.
Hayvanlarımız umumiyetle zayıftır, kuvvetleri az olduğu kadar hasılatları da düşüktür. Zayıf hayvanlar toprağı İyi işliyen ağır ziraat vasıtalarını çekemedikleri İçin köylümüz ziraatın icaplarına riayet edememek zorunda kalmaktadır. Yurdun çok yerlerinde hayvan yemi eksikliği, hattâ bazı yıllarda büsbütün yokluğu hayvancılığımıza büyük zararlar vermekte, bununla uğraşanları pek zor bir duruma sokmaktadır. Kurak yıllar» daha çok sebep olduğu hayvan telefatiyle bu memlekete ağır darbe tesirleri yapmış ve yapmaktadır. Tüıjdye, hayvan ırklarını ıslah teşeb-buTİrine müvazî olarak bir yem programı üzerinde yürümek zorundadır. Bununla beraber yem meselesinin halli ve hayvan nesillerinin ıslahı programlan iktisadi bir neticenin istihsaline hizmet etmedikçe bunlardan büyük bir fayda beklenemez. Köylümüzün iyi ve bol yemlik maddeler yetiştirmesi ve hayvanlarına iyi bakması için onun istihsal maddelerine emin ve iyi piyasalar temin etmek tâzım-dır. Köylünün hayvanlannı en iyi şekilde besleyip geliştirdiğini, bunları topraklan en mükemmel ziraat vası-talariyle işliyecek kuvvette yetiştirdiğini, bu hayvanların her türlü hasılatını en yüksek kalite ve miktara çıkardığını kabul edelim. Eğer bunlara emin bir pazar bulamazsa, bulacağına akıl erdirmezse, ne yapılırsa yapılsın köylümüzü “kendine yeter” dar bir ekonomi sisteminin dışına çıkarmaya imkân yoktur. İktisat sahasında en büyük müşevvik fiattır. ikinci Dünya Harbinde toprak mahsullerinin değer fiat bulması karşısında bunun en güzel örneğini gördük. Çiftçimiz, basit âletleri ve zayıf hayvanla-riyle bir karış boş toprak bırakmamak yoluna girmişti.
Bu durum karşısında makine ve hayvan kuvvetleri arasında bir muvazene kurulması için bize düşen vazife birbirini destekleyen ve tamamlayan İktisadî ve ziraî tedbirleri almaya çalışmaktan ibarettir.
Alman ve Fransız çelik sanayicileri arasında mühim bir anlaşma yapıldı
New-York, 8 ı Hususi muhabirimizden i — Avrııpada serbest ticaret cereyanı. bir takım engellerle karşılaşmaktadır. Kendi organlarından daha çabuk davranmasını bilen Avrupa sanayicileri, hükümet plânına karşı koymak için şimdiden büyük gayretler sarfetnıeğe başlamışlardır.
Amerikadaki hükümet çevreleri, durumdan ciddî surette endişe duymaktadırlar. Ancak şu ana kadar mukabil tedbirlerin alındığını gösteren bir işaret yoktur.
Marshall plânının tehlikeye düştüğünü gören birçok Amerikan resmi şahsiyetleri hükümetin derhal harekete geçmesini istemektedirler.
Alman haberlere göre, birçok memleketlerdeki kok, çelik, kimyevi ma-ınîıller ve ilâç müstahsilleri ve büyük tüccarlar Kartel anlaşmaları yapma-
ğa muvaffak olmuşlardır. Bu anlaşmaların gayesi, müstahsiller arasındaki rekabeti tahdit ederek piyasaları paylaşmak ve böylelikle fiatleri bir seviyede tutarak istihsali kısmak ve imal edilecek maddelerin çeşitlerini teabit etmektir.
En son ve en mühim anlaşma, Alman ve Fransız çelik sanayicileri arasında aktedilen anlaşmadır.
Fransız hükümet adamlarının bu anlaşmalardan haberdar edildikleri belirtilmektedir.
Fransanın el altından yaptığı tasvip hareketleri Anıerikada Marshall plânına ve serbest ticarete bel bağlayanları Adeta ümitsizliğe düşürmüştür. Zira, bir kısım hükümetlerin Marshall plânını ve bu plânın hedefini destekliyen vaitlerinin tahakkuk ede-mlyeceği şimdiden hissedilmektedir.
Izmirden ayrılan Amerikalı mütehassıslar, maliyeti düşürebildiğimiz takdirde Avrupa piyasalarını elde tutabileceğimizi söylediler
İzmir 8 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Marslıal Yardım Heyeti Başkanı Mister Dorr’ıın tavsiye siyle Türk tütünleri istihsal durumunu ve İhraç İmkânlarını tetkike gelen İktisadi Yardım Teşkilâtının \Vashington dakl tütün uzmanı mister Thomas ve Paristeki tütün uzmanı Finn, şehrimizin mııhelif mücssesele-rinde tetkikler yaparak VVashingtona gitmek üzere Izmirden ayrıldılar. Tekel Başmüdürlüğünde yapılan bir toplantıda ise; şimdiye kadar tütün istihsal eden 11 memlekette tetkikler yapan iki maruf mütehassıs, İzmirde gördükleri tütün faaliyet ve hareketinin, gezdikleri diğer leketlerle kıyaslanmıyacak geniş olduğunu belirtmişler ve daha çok tütün ekmenizi, daha
mal etmenizi ve daha ıızııca satmanızı tavsiye ederiz,, demişlerdir.
Bir ihracatçımız, tavsiyenin yerinde olduğunu kabul etliğini belirterek Mr. (Thomas) a şu suali tevcih etti:
— Istihsalâtımızı arttıralım, fakat kime satacağız? Bunu da söyler misiniz?
Thomas da şu cevabı verdi:
— Türk köylüsü, en iyi kaliteli ve en nefis kokulu tütün yetiştiriyor. Tütünde öyle bir mazhariyete ve imtiyaza sahipsiniz kİ, bundan azami su-
rette faydalanmanız lâzımdır. Türk dır. köylüsünü şahsan pek l.vi tanımamakla beraber çok gayretli ve feragatli olduğunu herkes tasdik ediyor.
Onun için maliyeti düşürmek yerinde olur. Bunu yaparsanız, Türk tü-
meırı-kadar “size ucuza
Kalay stokları
Dünya fıstık mahsulü
IS
HABERLER
İskandinav memleketleri - İngiltere arasında iktisadi İşbirliği
★ Londra 8 (YÎRS) — İngiltere Hükümetine gönderdiği bir muhtırada, İsveç Hükümeti, İskandinav memleketleriyle İngiltere arasında daha sıkı bir İktisadî işbirliği yapılması teklifini kabul ettiğini ve önümüzdeki hafta zarfında, anlaşmanın detaylarını kararlaştırmak üzere, lngiltereden mütehassıs bir heyetin gönderilmesini bildirmiştir.
Danimarka ile Norveç’in de İngiliz teklifini kabul edecekleri anlaşılmaktadır.
Amerikan sistemi kabul edildiği takdirde tngllterede İstihsal yüzde yirmi artacaktır Londra 8 (YİRS) — Amerika’da istihsal sistemlerini tetkik etmekte olan İngiliz sanayicilerinden mürekkep heyet, tetkiklerini bitirmiş ve Amerikan sistemi kabul edildiği takdirde, Ingilterede istihsalin asgari yüzde 20 artacağı kararına varmıştır.
%
Belçikada kahve fiyatları yükseliyor
Brüksel 8 (YİRS) — Piyasadaki kahve darlığı mağazalara yapılan hücum neticesinde artmıştır. Kahve fiatleri geçen ay kaydetmiştir. En son go’su kahve fiatleri, başına cif Antwerp;
den büyük çekirdeğe, 42.000 franktır.
★
★
bir yükselme Belçika Kon-sırasıyle kilo Robustas iyi-40.000 ilâ
Bu arada Fransadan lngiltereye pirinç ihracının da arttırılması karar altına alınmıştır.
Komisyon, Fransanın Ingiltere-deki tiraj hakkını henüz tesbit e-demiyeceği kararına varmıştır. Mamafih bu husus, sene başında yapılacak toplantıda bir neticeye bağlanacaktır.
Fransa tütün alıyor
Moskova 8 (YİRS) — Macaristan ile Fransa arasında bir ticaret anlaşması imzalahmıştır. 1950 senesinde yürürlüğe girecek olan bu anlaşma gereğince, Macaristan. Fransaya şeker ve tütün ihraç e-decek, buna mukabil Fransa da sanayi ve elektroteknik malzeme satın alacaktır. Bu mal mübadelesinin 6 milyar frank civarında olduğu bildirilmektedir.
Ingilterede ziraat Ih* sanayi arasında işbirliği
Londra 8 (YİRS)- — Bugün beyanatta bulunan Lord Salisbury, în-gilterede sanayi He ziraat arasında daha mâkul bir zemine ihtiyaç olduğunu belirtmiş ve şunları ilâve etmiştir:
“İngiltere artık hiçbir zaman sanayi mâmûlâtı bakımından baş memleket pâyesini elde edemiyece-ği gibi, bir ziraat memleketi olarak da tanınmıyacaktır.
LİVERPOL — Hint ve yünü rağbeti muhafaza berdevamdır. Müşteriler
rekabet keskindir. Bu yarışa diğer memleketler ve hattâ Amerika tüccarı katılmışlardır. Her nevi yünde fiyat ilerlemeleri görülmüştür. Kasım ayına nisbetle yüzde yirmi tereffü vardır.
SYDNEY. — 1949 serıosi yün satışları sona ermiştir. 14,000 balya tamamen Bradford.
rekaİK'tleri piyasaya büyük hk vermiştir, yünler iyi ve çok iyi hepsinde fiyatça mühim tereffüler vardır»
Hollanda ağır sanayii genişliyor
★ Hilversum 8 (YİRS) — Avrupa iktisadi Kalkınma İdaresi, Hollanda demir ve çelik sanayiinin kalkınması için, mezkûr memlekete 23.5 milyon dolar vermiştir. Bu suretle, Hollandanın ham demir istihsali, senede 400.000 tona varacaktır, Fransa’da tedavül hacmi
Monte Karlo 8 lYlRS) — Fransa-da tedavülde bulunan para hacminin 36 milyar 611 milyon franka çıktığı bildirilmiştir.
★
★
★
Pâkistan etmekte arasında
Eylül ayı zarfında dünya kalay istihsali 139.000 tondan 13.200 tona düşmüştür. Bu miktar Malaya’da 4.750 den 4667 ye. Endonezyada 2332 den 2237 ye, Belçika Kongosunda dan 1018 e düşmüştür.
istihlâk ise temmuzda 9.300 sına rağmen, ağustos ve eylül
rında 10.400 tondu. Yalnız Amerika ağustos ayı zarfında 4767 ton kalay kullanmıştır. Eylülde ise bu miktar 4568 e düşmüştür. Ingiltere ve müstemlekelerinde istihlâk eylül ayında 1811 tona çıkmıştır.
1460
olma-ayla-
İVashington, Aralık, tUSÎS) — Tarım Bakanlığı Dış Münasebetleri Servisinin bildirdiğine göre, bu seneki dünya fıstık mahsulünün bütün rekorları kıracağı tahmin edilmektedir.
Bakanlık, dünya mahsulü hakkın-daki ilk tetkik neticelerini açıklayarak mahsulün 11,460.000 ton olduğunu ve 1948 senesi mahsulüne nazaran yüzde dört nisbetinde. harpten evvelki mahsulüne göre de yüzde 20 nisbetinde bir fazlalık gösterdiğini bildirmiştir.
İtalya - Mısır deniz anlaşması
★ Roma 8 (YİRS) — İtalya ile Mısır arasında bir deniz nakliyat anlaşması imzalanmak üzeredir. Mısır ile İtalya birbirleri nezdindekt temsilcilerine büyük elçi pâyesl vermeyi kararlaştırmışlardır.
Para amel i yea İn den sonra
Londra 8 (A.A.) (United Press) — Mail mahfillerde hâkim olan kanaate göre, İngiliz hâzinesinin İngiliz lirası kıymetten düştüğünden sene sonuna kadar, altın ve dolar ihtiyatlarında 50 milyon İngiliz liralık bir artış olacaktır, resmi rakamlar sene ra yayınlanacaktır.
İngiliz - Fransız malî
Brazavil 8 (YİRS) — lngiliz-Fran-sız Malî Komisyonları arasında İki gündenberi Londrada cereyan eden görüşmeler bugün sona ermiştir.
1950 senesi başında toplanmak Üzere dağılan delegeler, Fransanın lngiltereye bol miktarda zirai mahsul ve bilhassa et ihraç etmesini kararlaştırmışlardır.
★
Bu husustaki başından son-
görüşmeleri
Fransa Hollanda'dan sebze alıyor
Hilversum 8 (YİRS) — Fransa ve Hollanda arasında varılan bir anlaşmaya göre, Hollanda Fransaya 10.000 ton sebze ihraç edecektir.
İtalyan seyyahlarına Türk gemileri tahsis olunacak 1950 yılında 1 falyadan gelecek seyyahlara Türk gemilerinin tahsis olunması mevzuu gelişmektedir. Haber aldığımıza göre bu işe Tarsus vapuru ayrılmıştır.
★
| 87X11/1949 Perşembe
seviyesini muhafaza etmek-keten tohumuna İstekli faz-
tahvilât borsacına gelince;
Borsalarda Vaziyet
İstanbul:
Ticaret borsasında fındık flyatlan,. düne nazaran daha sağlam bir duruma girmiş, îç tombul fındık iki kuruş kadar bir ilerleme kaydetmiştir. Mala karşı en ziyade thracatçılar İstekli görülmüş, alıcılar İse nazlı davranmışlardır.
Dokuma hanı maddelerinde tiftiğe karşı istekler devam etmektedir. Dünkü muamelelerde'bilhassa Konya dağ, sıra ve iyi cinslerin fiyatları yükselmiş, bu neviler üzerine 30 tonluk bir İş olmuştur.
Yağlı tohumlarda, ve nebati yağlarda fiyatlar eski tedir. Yalnız ladır.
Esham ve
Devlet tahvillerine karşı istekler eski hararetini muhafaza etmektedir. Dün de yazdığımız gibi, tahvillere karşı alıcı olduğu halde, satıcı pek yoktur.
Altına karşı isteklerin arttığı hissedilmektedir.
İzmir:
• Bugün horsada üzüm gevşek vaziyetini temadi ettirmiştir. İhracatçı hazırlık olmak üzere 1500 çuval mal almışsa da nazlı davranmaktadır. İncir piyasası müstakar ve sağlamdır. Buna mukabil pamukta gevşeme temayülü galip gelmekte ve fiyatlarda hafif gerilemeler kaydolunmaktadır. Pamukyağı 2 kuruş kaybetmiştir. Daha 3 kuruş kadar düşeceği söyleniyor Çekirdek piyasasında gevşeklik aynen bakidir.
Adaıııt:
Boranda kayda değer bir şey yoktur,
satılmıştır. Avrupa, J aponya, A meri kanın
canlı-Satışa arzedilen
nevidendlr.
★
tünleri Avrupa piyasalarını tutacaktır. Mr. Thomas, gülerek şunu da İlâve etmiştir:
— Hattâ Amerika tütünleri, Avru-paya girmiyecektir.
Bundan sonra iki uzman. Amerikan firmaları ve Türk ihracatçıları ve Tekel idaresiyle bu bahisler üzerinde uzun saatler temas halinde kalmışlardır. Daha önce Ekonomi ve Ticaret Bakanlığımızla temas ettiklerini söyleyen bu İki zat, aşağıdaki demeçte bulunmuşlardır:
— Amerika, yılda ortalama olarak Türkiyeden 40 milyon libre, Yun&nis-1 andan 7 milyon, Bulgaristandan 2 milyon libre tütün almaktadır. Sigara imalâtı için Amerikanın umum ithalâtı 58 milyon libre olduğuna göre, Türkiyenin hissesi yüzde yetmiştir. Ve Türklyede fiyat Yunanistandan daha ucuzdur. 1948 de beher libre tütün için Türkiyeye 61 sent, Yunanistana 103 sent tediye ettik. Aradaki fark, bir cepheden Türkiyenin aleyhine telâkki edilse bile milletlerarası piyasaya uyması bakımından Türkiyenin lehine sayılır.
Şunu hesap ediniz ki. Avrupa daha uzun müddet dolar harcayıp tütün satın almak istemiyecektlr.
Türkiye mutlak
Ticaret Bakanlığı, kahve ithaline lisans vermiyor mu?
Piyasada toptan kahve fiatleri 875 kuruş üzerinde durmuştu. İthalât tacirleri yeni mal getirmek için Ticaret Bakanlığından lisans beklemektedirler. Alâkadar tacirlerin ifadelerine göre, şimdiye kadar Ticaret Bakanlığına 5000 ton kadar kahve ithali için müracaat vâki olmuştur. Bakanlık bu müracaatlara henüz cevap vermemişti».
Ticaret Bakanlığının kahve piyasasını tanzim etmek için, gümrüklerdeki kahveyi Ticaret Ofisi piyasada satacağından da dilmektedir.
Bu gibi haberlerin yan
perakendeci tüccar ve esnafın kahveye olan isteklerini tahdit ettiği anlaşılmaktadır. Toptancı tacirlerin düşüncelerine göre, kahve piyasasını tanzim etmek için, gümrükteki malları satın almaktan ziyade, kahve ithali için vâki olan müracaatlara bir an evvel lisans vermek lannda tedir.
vasıtasiyle yine bahse-
toptancı ve
lâzımdır. Zira dünya piyasa-kahve darlığı hüküm sürmek»
Onun için daha çok gayret gösterip Avrupa piyasalarını tutmalı-
Ankaradaki temaslarımızda
Bize
Türk müstahsilinin Vlrjinya tipi tütün istihsal etmek arzusundan bahsedilmiştir ki blzler bunu faydalı bulmadığımızı hemen söyleyebiliriz.
Bursa tütüncüleri
Amerikan Yollar
Cenubî Afrika, fasulyelerimize rekabet ediyor
Yunanistan’a kuru fasulye tRtmak için yapılan tekliflere müspet cevap alınamamıştır. Zira Yunan firmaları sıra mal fasulye için yapılan 34 kuruşluk teklifi pahalı bulmuşlardır. Bilindiği gibi Yunarıistanla evvelce olduğu gibi, takas kombinezonlariyle bu fiat-lere mal mübadele etmek de kabul değildir. Bu itibarla bu flatlerle dövizle mal »atılamamaktadır. Bugünkü şartlar karşısında dövizle satışlarda dünya fiat seviyesi gözetilmektedir. Halbuki Yunanistan, Cenubi Afrika fasulyelerini fiat itibariyle, bizim fasulyelere tercih etmektedir. Demek o-luyor kİ, piyasada bahsettiğimiz fiat gerilemesi, henüz İhracat İçin, elverişli bir seviyeye gelmemiştir.
fevkalâde kongrelerini dün akdettiler
Bursa, 8 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Bugün tütün müstahsilleri fevkalâde kongresi Halkevi salonunda yapılmış ve yüzde beşlerden binken 34 milyon lira ile nasıl bir tesis yapılması icap ettiği görüşülmüştür. Hükümetin bu yolda hazırladığı tasarı tenkit edilmiş, müstahsile ait para İle kurulacak müessesenın. müstahsilin fikri alınmadan hükümetçe kanunlaştırılması yoluna gidilmesi vesayet sisteminin devamı olarak vasıflandırılmıştır.
Neticede kongrede 34 milyon liralık bir tasarruf için hükümete teşekkür edilmiş, asıl para sahiplerinin fikri alınmadan tasan hazırlanmasına da teessüf edilmesine bütün bölgelerden gelecek murahhasların iştirakiyle yapılacak bir kongrede asıl tasarının hazırlanmasını ve bu haklı talepler nazara alınmadığı takdirde çıkacak kanunun bir huzursuzluk kaynağı olacağının ifadesine karar vermiş ve kararı bugün telgrafla Başbakanlığa ulaştırmıştır.
Tarını Bakanlığında kumlan komisyon
Ankara 8 (Hususi muhabirimizden) — Tarım Bakanlığı Vazife ve Teşkilât Kanununu hazırlamak üzere Bakanlıkta bir komisyon 3 gtlndenberi çalışmaktadır. Bu komisyona Ziraat Fakültesi profesörlerinin bir kısmı. Tarım Bakanlığı Ziraat Umum Müdürü ve Umum Müdür Muavini, Teknik Tarım Müdürleri dahil bulunmaktadır.
idaresi başkanının verdiği izahat
Ankara 8 (Hususi muahiblrimiz bildiriyor) — Amerikan Yollar İdaresi Başkan Yardımcısı ve Türkiyedeki A-nıerikan Heyetinin Başkanı nıister Hils beraberinde Şose ve Köprüler Başkanı olduğu halde yarın sabah uçakla E-lâzığa hareket edecektir. Mister Hlls. bu seyahati esnasında Güney ve Güney Doğu Bölgeleri yolları üzerinde incelemelerde bulunacaktır.
Adana - İskenderun, İskenderun -Erzurum ve Adana - Niğde - Kayseri yollan bu teftiş programına dahildir.
Mister Hils. Konya seyahati hakkında gazetecilere şunları söylemiştir:
— 7 aralık çarşamba günü Ankara • Konya yolu yapım işlerini ve makineli yol çalışmalarını tetkik ettim. 4 saat 15 dakikada Konyaya ulaştık. Yağmurlu bir günde yer yer, saatte 100 - 120 kilometre bir süratle yaptığım bu inceleme gezisinden çok memnun kaldım. Türkiyenin hububat merkezi olan Konya ve çevresini Anka raya bağlı yan bu yol, yakın bir gelecekte Türkiyenin iktisadi kalkınmasında birinci derecede rol alacak ve bu arada Tuzlu gölün memlehalarından da geniş istifade imkânları sağlanmış olacaktır.
Bu inşaatın, bu kadar kısa zamanda başarılması beni istikbaldeki yol çalışmaları hakkında büyük ümitlere şevketmiş bulunmaktadır.
Milletlerarası Banka mümessilleri bugün gidiyorlar
Bir müddettenberı memleketimizde incelemelerde bulunan Milletler arası İmar ve Kalkınma Bankası temsilcilerinden Masson ve Barker evvelki gece Bursa ve Ege havalisinde yaptıkları seyahatten dönmüşlerdir.
Banka namına yaptığı etütler» ta-mamlıyan Masson bu sabah uçakla A-merikaya dönecektir.
Memleketimizde yaptıkları tetkikler hakkında hazırladıkları raporu Bankaya verecekler ve Tıirkiyeye yapılacak yardım durumu ancak raporun Eankaca tetkikinden sonra ıulaşılacaktır.
Krup fabrikasının teşebbüsleri
Krup Fabrikaları mümessili dün Vali ve Belediye Başkanını ziyaret etmiş ve Türkiye ile yeniden ticari münasebetlere girmek istediklerim, hâlen tütün ve pamuk nıübayaa ettiklerini, memleketimizle harpten evvelki ticarî münasebetleri özlediklerini beyan etmiştir.
Sanayicilere lisans veriliyor
Ankara 8 ı Hususi muhabirimiz bildiriyor)- — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı. Bölge Ticaret Müdürlüğüne bir tebliğ göndererek sanayicilerin ihtiyacı için 450 bin sterlin tutarında lisans verileceğini bUcprmıştir.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
KAMBİYO
İstanbul Borsası
1 Sterlin 100 Dolar 100 100 100 100 100 100 100 100
Fr. Frangı lavlçro Fr. . Rclç. Fr. İsveç Kr. ... Florin Liret Drahmi Escoudos
• •••
Açılış
7.87 282.—
0.80 64.03
5.60
7368.40
0.01.870
9.73.90
Altınlar
Bugün
Kapanış
7.80 28ü.— 0 80 64.03
5.60
73.68.40
0.01 876
9.73.90
ESHAM VE TAHVİLÂT
Devlet Tahvilleri
—— ■ ■ ■ ■■ ■ ■ ■ ■ ,
MEMLEKET TİCARET BORSALARI
İstanbul Ticaret Borsası
İzmir Ticaret Borsası
Külçe Yeril Gr.
Külçe Dckiishu *’ Cumhuriyet Reşat .........
Hamlt ......
Gulden
İngiliz ....
Fransız kok.
Napolvon ILI.
İsviçre .....
»w -1Ork'ln:
Enkl kur
Lira
6 22
632
42.25
44.80
42.10
40.75
57 25
47.50
43.50
42.60
cınaıı: ş 35
Gümüş, Plâtin
Gümüş Gr, Platin “
En aşağı En yukarı
10.-
ıı.-
Zürich Borsası (Serbest)
İsviçre Frangı
Türk lirası ...
Dolar..........
Sterlin . ..... ...
Fransu Frangı
En uşağı
(’ M»
1.28.5
ıo
1.08
En yukarı
Ö 00
î.:mi.5
10,311
1.16
Ikramiycll tahvillor «15 1933 Ergani ..........
%5 1938 İkramiyen ••••••• re5 Milli Müdafaa I.......
%5 1911 Demlrj’olu IV. c/c5 1941 Demiryolu V.
%4 1/2 1949 lkramlyeli ....
Diğorleri ftû 1911 Demiryolu (^6 Kollanma %6 %6 %6 %6 %6 %6 %7 %7 %7 %7 %7 %7 %7 %7 %7
I. II. III. 1018 tatlkrazı 1948 °
Millî Müdafaa 1919 1934 1934 1941 1941 1941 Milli
99
99
99
• t
o
VI.
L a.
I I.
* I
Slvas-Erzurum X. LI-VII. L IL UI. I. IL III. VI.
• I H
Demiryolu
• •
99
Müdafaa
99
• •
99
• •• •
Kapanı?
23.60
20.60
100.25
98 75
95.70
05.50
96.70
96.75
97.35
97.75
96.80
97.75
19.65
96.60
20.60
21.-
19.75
20.85
21.20
19.70
20.40
19.86
20.85
Şirket Tahvilleri
Anadolu D.Y. Tertip A/B.
99
99
99
108.-
(•)
23.50
20.50
100.25
98.80
99.40
05 50
96.75 96 75 96.90 07.— 06.85
96.80 19.60 C6.40
20.70 21 -20.95 20.46 20.—
10.70 20.40
10.80 20.00
107.-
99
99
99
“ C. .
%60 MtlnıCH. Senet.
43.-
68.50
61 50 69.5Ü
Şirket Hisse Senetleri
T. C. Merkez Bankası....
Türkiye îş Bankam ......
Türk Ticaret Bankası .... Aralan Çimento .........
Çark DeğlrmencUk .......
Milli Reasürans ........
119.50
24.60
5.—
16.—
23.25
Ecnebi Tahviller
Mısır Kredi fqnRlVf* 1903
I9H .
118.50
25.-
6.10
16.30
23.50
Hububat
Buğday Yumuşak ........
Buğday Sert ............
Arpa Biralık ..........
Arpa yemlik (dökmo) .... Mısır (Sarı) ..........
Fosulyo tombul
Fasulyn Çalı sert .....
ICuşyeml ..............
Morclmok Kırmızı kabuklu Mercimek Yeşil ........
Nohut sıra ............
Taftlı tohumlar:
Ayçiçeği tohumu .... Kotentohumu .......
Kendlrtohumu ......
Susam .............
Yor fıstığı kabuklu
Kııru Mryvalnr
Fındık (kabuklu sivri) ••
Fındık (İç tombul) ......
Ceviz (knbüklu) .........
Ceviz (îç natürel) ......
Dokuma İlam Maddeleri:
Tirılk oğlak Tiftik ince ınnl
Yapak Anadolu
(Kırkım)
İlanı derileri Sığı: salamura Keçi tuzlu kuru
Koyun hava kurusu kilosu
Mezbaha uığır vaş
kilosu .... kilosu ....
Nebatı yıığlnr: Zeytinyağı (Ekstra Ayçiçeği ıRaflıırl Fin.hk vnğı
KilOSU
elettir»
Bugün
Son kapanış
Bugün
31 35 31.1ü
38
55.—
22.10
36.—
42
39.—
84.—
77.—
7ü.— 136.—
48
150
315.—
345.—
135.— 205.— 220 — 120.—
255.—
180
31.20
32.10
27.10
26.—
24.—
35.—
47.—
40.—
86.—
51.—
37.— 42 —
45.—
84.—
135.—
45.—
810.—
226.—
185.—
215.—
1811.
ı-
üzliid çekirdeksiz No. 9 incir A serisi No. 8
“ B sorlsi No. 108
Pamuk Akala I. ......
Pamuk Akala EL ...
Pamukyağı (rafine)
Pamuk çekirdeği .....
56.75
56.
45.—
236.—
232.—
168.—
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akala 1
I
Pamuk Akala II -
Pamuk Yeril I
20ü
160/165
mal
Eskişehir Ticaret Borsası
Buğday yumuşak
Buğday sert Ma.
*
32.50
35.—
Yeni bir su idaresi kuruluyor
Ankara 8 (Hususi muhabirimizden) — Türkiyenin büyük su işlerini bir merkezde toplamak maksadiyle kurulması tasarlanan yeni su idaresi hakkında Bayındırlık Bakankğınca hazırlanan kanun tasarısı Bakanlıklarca tetkik edilmektedir.
Narh - Gaziantep deminolu
Ankara 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Narlı - Gaziantep demiryolu inşaatının üçünücü kısmı da eksiltmeye konmuş bulunmaktadır. Bu inşaatın bedeli 3 milyon 500 bin lira olarak tahmin ve tesbit edilmiştir. Eksiltme bu ayın 24 üncü günü Bayındırlık Bakanlığında yapılacaktır. İhaleyi müteakip derhal inşa faaliyetine . geçilecektir.
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
130/200
Son kapanış
160/167.50 yok
57.—
56.—
45.—
238.—
234.—
1T0.—
17. 5
32.
84.—
Dün Eski kur
Buftdnv (Buşell = Sent) Sert K10 mahsulü No. 2. ... 263
Kırmızı ” * No. 2 ... 235 —
Pamuk Mlddllng (Libresi = Sent) Aralık 30.39 30.32
Mart 30.35 30.27
Biııyıb «•••••••>•••(•••••••••••••(••••«•••• 30.23 30.15
Temmuz 30.22 30.14
Tiftik (Libresi = Sent) Toksan No 1 58-60 60.—
Fındık (Libresi Sent) Kubuklu Yeril iri ...««m»* 19-22.5 22.5
Ofttt CIHUHMH 17-21.5 21
Levant iç ithal malı 36-37 37
Ekstra İri İç İthal malı 37-38 38
Kurıı üzüm (Libresi = Sent) Thompson çekirdeksiz seçme. 11.5-12 11.25
Keten tohumu (Buşcll =: Dolar) Mlnneapolls 3.90 3.95
Kııluy. (Ton-Dolar) 83.— M —
Levhn-teneko (Libre sent) 7.50 —
Londra Borsası
Keten tohumu (Tonu == Sterlin) Bombay 63.— 62.—
KalkÜta 62.— 61.—
Yer fıstığı Hindistan BL— 61.—
Bradford Piyasası
Tiftik îyl mal (Librosl = Pont) ... 34.— 34.—
0 Sıra malı “ " -. 30.— 30.—
Yün... Anadolu “ M -. 18.50 18. £0
M Trakya “ " ... — 18.—
İskenderiye Borsası 1
83.70
90.30
Pamuk (Kantarı = Tatlan) ...
Ashmounl Kısa alyaflı F/O «tırnak Uzun elyaflı F/G...
(•> Günündü Borntidu ınumııvU^ı Luacü vUüıııcınitf tahvilat vo v^buııun arz vo Uıleplorv tâayyün eden takribi piyana defterleri.
Sayfa 4
y B N î ÎRTANBUL
» Aralık
» —z
Yabancı memleketlerdeki hususî muhabirlerimizden
EDEBİYAT
1 L t M
SANAT
TEKNİK
Paris muhabirimiz Yusuf ı. MUTLU oıldhiyoı
GİACOMO PUCCINI
Havulta Mııvatlakıyel sırları
•* (
Ruslar, 1950 başında Batıklara yaklaşma manevrası yapacak
Eserlerini nasıl bestelerdi?
ölümünün 25 İnci yıldönümü dolayıslyle
Muhayyelenin tesiri
Sovyetlerin, Yugoslavyanın nüfuz bölgelerine ayrılmasını teklif edeceği tahmin olunuyor
PARÎ8 — Birleşmiş Milletlerin 59 Asasının 53 ü, tarihin en büyük barış anlaşması olan Birleşmiş Milletler Beyannamesine uyarak, her türlü tehditten veya gerek doğrudan doğruya, gerek vasıtalı her türlü tecavüzden sakınacaklarını yeniden taahhüt etmiş bulunuyorlar.
Genel Assamble. “Barışın Esas Şartları,, adı verilen 12 maddelik İngiliz -Amerikan teklifini, ezici bir çoğunlukla kabul etmek suretiyle bu taahhüde girmiştir. Sovyet Blokuna tâbi 5 Aza. aleyhte rey vermiştir. Yugoslavya reyini kullanmamış olmakla beraber, kararın birçok paragraflarında çoğun-
luğun reyine katılmıştır.
Beş büyük devletin imzasını şaıt koşan ve Batı Devletlerinin harp hazırlıklarım mahkûm eden Sovyetlerin barış teklifleri, paragraf, paragraf reye konmuş ve sonunda, kat! olarak reddedilmiştir. Şurası kayda değer ki. Sovyet teklifi, bütünü itibariyle, hiç bir rey elde etmemiştir.
Paristoki kanaate göre, Amerikalılarla Batı Avrupa devletlerinin Birleşmiş Milletlerde elde ettikleri son başarılan, Sovyet Rusya ilo Birleşmiş Milletler arasındaki münasebetlerin vahimleştiğini ifade etmemektedir.
Parlatekl müşahitler, Rımynnın, yeni seno başından itibaren, büyük ölçü-do bil* yaklaşma hareketine geçeceği kanantlndcdlrler, Onlara göre, Rusya ilk olarak. Almanyanın tahliyesini Is-tiyeoek ve Avusturya anlaşmasının imzalanmasını temin için de birçok kolaylıklar gösterecektir. Ayrıcaı Arnavutluk ve Makedonyayı da içine alan büyük bir Yugoslavya kurmayı ve bu memleketi nüfuz bölgelerine tâbi tutarak tarafsızlaştırmayı teklif edecektir. Fakat, emin kaynaklardan öğrendiğimize göre, bu hususta, Belgrat tâki Amerikan diplomatları Tlto'ya kati teminat vermiş bulunmaktadırlar.
Amerika mektubu
Noel arifesinde
Müreffeh Amerikalıların ne-şeşini kaçıran yegâne şey, dünyanın diğer taraflarındaki sefalet ve esarettir
V hafta devam eden Noel alış verişleri Amorlknüların hayatını aksettiren bir ayna rolünü oynadı. Bankalardaki küçük cari hesaplarda ufak bir azAİma olmasına, kömür vc çelik amololorinin grevine ve küçük mikyastaki işsizliğe rağmen. Amerikanın müreffeh bir hayat sürdüğü Noel uğruna earfedilen paralardan açıkça anlaşıldı. Mağazalar, hattâ büyük şehirlerde sokaklar, alış verişe çıkan halk İle dolmuştu. Lâkırdı kabilinden bile olsa. inflâsyondan bahseden kalmamıştı.
Noel gibi mühim bir günün arifesinde olmalarına rağmen İran Şahının ziyareti de, Amerikan halkını çok yakından alâkadar etti. Samimî fikirleri, demokratik tavırları ile bu genç Şehln-şah, halk kitlesinin ve bilhassa kadınların kalbini çaldı.
Amerikan Deniz Kuwetleri ile MIDI Savunma Bakanı Louls Johnson arasındaki prensip ihtilâfı sona ermekle beraber. Bahriye bütçesinde yapılan 353 milyon dolarlık kısıntı bazı mahfillerde memnuniyetsizlik uyandırmaktan geri kalmadı. Gazeteci Joseph ve Steward Alsop'a göre. Bahriye Hava Kuvvetlerinin yüzde 21 azaltılmasını doğuran bu hareket, Akdeniz müdafaasına tesir edecek büyüklüktedir.
Dahili siyaset sahasında, Amerikalıları yakından ilgilendiren son seçim neticeleridir. Bilindiği gibi bu seçimlerde Demokrat Parti büyük bir çoğunlukla Cunfhuriyetçi Partiyi mağlup etmişti. Şimdi. Cumhuriyetçiler bunun sebebini araştırıyorlar. Harold StasBen ‘yeni cereyanlara uyma lüzumunu,, belirtiyor,,. Diğer bazı şahıslar ise köylü ve işçiyi bir kenara bırakıp büyiik sermayeyi tutan Cumhuriyetçilerin fâslt bir daireye kapıldıklarını İleri sürüyor lar.
NewYork’un en büyük dedikodusu yeniden başlayan Alger Hlss casusluk dâvasıdır. Bilindiği gibi Whittaker Chambers isimli bir gazeteci, kendisinin bir komünist casusu olduğunu İtiraf etmiş ve eski Hariciye memurlarından Alger Hiss’in de kendisine gizli bir takım vesikalar verdiğini iddia etmişti. Casusluk suçu tesbit edilememişse de Hiss’in mahkeme huzurunda yalan söylediği İleri sürülmektedir. Bakalım mahkeme ne neticeye varacak.
Avrupayı yakından alâkadar eden bir haber de Paul Hoffman’ın beyanatıdır. Hoffman, Avrupanın kalkınması hareketinde atılması lazım gelen bl-1 rıncl adımı, Avrupa memleketleri arasında serbest ticaret İmkânlarının sağlanmasında buluyor, tkinel adım ise İktisadî ve dolayısiyle siyasî bakımdan Garbi Avrupa memleketlerinin birleştirilmesi olacaktır.
New-York’takl Waldorf-Astoria otelinde Amerika, Ingiltere, Rusya ve Fransa arasında yapılan toplantıdan sızan haberlere göre. Avusturya Barış Andloşmasının İmzası yakınmış. Taraflar karşılıklı tâvizlerde bulunarak bu meseleyi en kısa bir zamanda halletmeye karar vermişler. Malzeme fazlasını AvusturyalIlara bırakmayı Ruslar kabul etmişler, demokrasiler de Avusturya petrol İstihsalinde Rusyaya bir pay vermeyi mâkul bulmuşlar.
Noeli düşünerek gündelik dertlerini unutmaya çalışan Amerikalıların neşesini kaçıran yegâne şey, dünyanın diğer taraflarındaki sefalet ve esarettir. Bayramlarını hatırlarnıyacak kadar sıkıntı çekenleri düşünmekten kendilerini alamıyorlar.
Tito arksdaşiariylo borıbor
Roma hususî muhabirimiz bildiriyor
TÎTO, BİR BALKAN FEDERASYONU
i
PLANINI HAZIRLARKEN
i
Yunanistanda, Selanik limanı için mühim endişeler belirdi
büe geri vereceğe benzı-tefek başka tâvizleri ve ile Yugoslavyanın Sclânlk Arnavutluk istikametin-Tito’nun itibarını oldukça
Roma, 6 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Tito, Yunan çetecilerine yüz çevirdikten ve Yunan ordusunun zaferine bu suretle oldukça yardım ettikten sonra, Yun&nlstanın Tlto’ya karşı durumu gittikçe düzelmeye başlamıştır. Hattâ şimdi Tito, vaktiyle Yugoslavyaya kaçırılmış olan Yunan çocuklarını yor. Ufak Yunanistan ve bilhassa
deki müşterek menfaatleri, Atina nezdindeki yükseltmiştir.
Şu kadar kİ Balkan hâdiseleri Yunanistan İle Yugoslavyayı birbirine yaklaştırırken, Y unanlılar, Tito’nun hakiki maksatları üzerinde düşünmüyor değiller. Çünkü Tito, Batıya yaklaştıkça, Balkanlardaki tasavvurlarını tahakkuk ettirmek imkânlarını da arttırıyor. Malûmdur kİ Tito Balkanlarda, kuvvetli bir federasyon kurmak arzusundadır. Böyle bir teşekkül, Rus komünizmine karşı hor ne kadar kuvvetli bir manla ise de. Yunanistan menfaatleri için de mühim bir engel teşkil eder. Bu İtibarla eski düşmanlığın bir menfaat İştirakine doğru İnkişafı, süratle yeni bir rekabet hâlini
Yazan:
Pat Frank
alabilir.
Atinayı bilhassa endişelendiren nokta. Yugoslav komünistlerinin resmi sözcüsü Moşe Piyade'nin plânıdır. Yugoslavya Komünist Partisinin merkez komisyonu Polltbürosunda bağıtlanmış olan bu plâna göre, Yugoslavya, Arnavutluk ve Bulgaristan, antikomin-form bir birlik teşkil edecekler ve Trieste ile Selânlk buna dahil olacaktır.
Yugoslavyada çıkan ve komünistlere muhalif olan Çetnlk gazetesi, bu plânın tedkik edilmek üzere Belgrat-taki İngiliz vo Amerikan elçilerine, tevdi edilmiş ve bu arada müstakbel bir harpte. Balkanlarda, Rusyaya muhalif mühim bir halk kitlesinin bir a-raya getirilmesi imkânlarına da dikkatin çekilmiş olduğunu bildirmektedir Aynı gazeteye göre, Tito, tedafüi mahiyeti bilhassa tebarüz ettirilen bu plânın propagandasını yapmak üzere Profesör Milovan Bartos’u Parise gön* dermiş ve oradaki mülteci Yugoslav siyasileri ile
Müstakil federasyona bulunacağı
Yunanlstanın bu plânlan tereddüt ve endişe ile takip ettiği Aşikârdır
temasa geçilmiştir
Yunanlstanın müstakbel askeri bir paktla bağlı ifade olunmakla beraber,
Süveyş kanalı ıslah ediliyor
Kahire, (Hususî muhabirimizden) — Süveyş Kanalı şimdiye kadar beş defa büyütüldüğü halde, bu mühim deniz yolu, münakalâtı hâlâ karşılıya-mamaktadır. Kanaldan günde 26 gemi geçmekte ve buna rağmen Port Said veya Süveyştc hemen aynı miktarda gemi sıra beklemekte ve 10-15 saat vakit kaybetmektedir.
Şimdi kanalın hem genişletilmesine, hem de derinleştirilmesine tekrar başlanmıştır. Timsah Gölünün şimalinde El Kantara İle Ferdane arasında kilometrelik bir bekleme kanalı — nl bir nevi makas — yapılacak ve ni kanala “Kral Faruk I Kanalı'*
verilecektir. 15 ayda tamamlanacak olan kanalın masrafı 1.600 milyon Fransız frangı tutacak ve bu masrafı beynelmilel kanal kumpanyası Ödeyecektir.
Kral Faruk kanalından başka büyük Tuzlu Gölde do bir “Yol verme istasyonu” kurulacaktın
10 yaladı
— Bteve, dedi, bıı sadece bir oylanma değildi.
— Öyle olması lâzım. Bazı şeyleri unutunuz. Onun kanal ve kızı var. Sonra S. D. meselesi de var.
— Bırakın o saçma S, D. yİ.
Yüzünde bazı dini tarikatlerın ve Hitler’in nutkunu din-liyen nazilerin fotoğraflarında görülen garip bir ifade vardı.
Oparlör, uçağın kalkacağını haber veriyordu.
— Haydi, güle güle Katly.. dedim. Hayırlı yolculuklar. Ama bu işten Ümidi kesin.
— öyle mi sanıyorsunuz? Önüme geçmeye çalışın bakalım, Steve. insan kaderini değiştiremez. Ve Allahın takdiri bozulmaz.
Bu sözler üzerine hafifçe titredim, ve Kltty Rııpp’un tek başıma hakkından gclemıyeceğim kadar çotin bir kadın olduğunu anladım.
Marry Ellen ertesi gün geldi. Onun bu kadar cazip bir kadın olduğunu unutmuştum, Homer bile unutmuş olacaktı, çünkü onu gördüğüne çok sevindi.
Herşey yoluna girdi ve ertesi pazar Adam ailesini Jane Zitten’e emanet ederek New-York’a hareket ettim.
Kanmı, kendi muhitimi bulunca Vaşington âdeta uzak bir masal Alemi gibi geldi bana. Eve geldiğim zaman Marge yeni bir elbise giymişti. Kokular sürünmüştü, makyajı da bana fazla itinalı göründü.
— Bu gece sokağa çıkacağımızı sanıyorsun belki? dedim. Hayır, çıkmıyacağız, t
Beni kucakladı.
— Tabiî çıkmıyacağız, kocacığım, dedi. Evde oturacağız, Maria He Tommy Thompson gelecekler.
Tommy Thompson'la Maria geldikleri zaman tabü Suu’l Döüeme'den aöz açtık. Sonunda Tommy dedi kL
— Dünyanın ebediyen kısır kalacağını zannetmiyorum. Öyle sanıyorum ki, bundan kurtulmak ihtimali vardır.
Marge:
— Bay Adam sayesinde demek istiyorsunuz.
— Belki, başlangıçta ona ihtiyaç duyulması mümkündür.
— Peki, ama, neyi kasdediyoraıınıız?
' Tommy biraz tereddütten sonra:
— Biliyorsunuz kİ, bazı tecrübelere başladım, dedi. Erkek tohumunun büatübün ölmüş olduğuna kanjr değilim. Sadece uyumuş, uyuşmuş, kötürümleşmiş olduğuna inanıyorum. Kımıldadığını gördüm gibi geliyor bana.
V. -
Operasını
yaratmış- ile yazıp kendisine vermezi İçin mü-tır kİ, sanatkârın asabi mizacı hlm bir para vermişti. Motörlü vası-ha^kındakl bütün tecrübeler altüst lalara çok meraklı olan üstad bıı pa-olrnuştur. Üstadın bestelerini yarattığı piyanodan biraz ötede Torre del Lago'nun birkaç ressam ve sanatkârı bir “Bcıhâme kulübü,, halinde toplanıyor ve yüksek acslc konuşuyorlardı Bazen, üstadın mesaisine nağmelerini dinlemek İçin hu sükût üstadı rahatsız çenelerini niçin tuttular!
avaz bağırıyordu.
1895 senesinin Kasım ayının bir gecesinde de manzara böyleydi: Cecco, Pagni, Angiollno ve Ludovico Tom-masi iskambil oynuyorlar, kâğıtları masanın üzerinde şaklatıyorlar, birbirlerine bağırıyorlar ve akort ve melodi kısımlarına karışarak piyanodan akseden diyalog parçalarına hiç aldırış etmiyorlardı. Birden Puoclni döndü ve: “Silenzlo, ragazZl! Ho finito.',, dedi. (Artık susun, İşimi bitirdim). Hepsi kâğıtları attılar vo Puccinl onlara “BoMme.Jn son sahnelerini çaldı. Kimsesiz küçük bir kızın tevekkül İçinde ölüşünden doğan hüzün, erkeklerin kalbini sardı. Pagni sonradan şöyle anlatırdı: "Ölüşünün yürek paralayın akortları yükseldiği zaınan, tüylerimiz ürjıerdi. hiçbirimiz göz yaşlarımıza tutamadık. Bu nahif mahlûk, bizim “Mimi., mlz. işlo tıkara yalağında buz gibi yatıyordu. Onun tatlı ve sevgili sesini bir daha hiç du.vamıya-caktık. Bu âdeta rüya gibi bir şeydi: —Rodolph. Marcel, Sclftıunard, Golün— bunlar blzdik, bunların şahsında biz yepyeni bir hayata doğuyorduk. Belki çok evvel, belki do rüyada Mimi blslmdi, ve bütün bu ıstırap, kentli ıstırabım izdi. Giaccomo da ağlıyordu. Etrafını sardık vo ses çıkarmadan birbirimize sarıldık. İçimizden biri şöyle dedi: “Şu kâğıtlar yok mu, İşte bunlar seni ölmez^kılacak,,.
Operalarının ilk temsilleri Pucdni’yi her zaman çok alâkadar ederdi. Temsillerin verildiği yerlere gider, provalara iştirak eder, bütün bu müddet zarfında da, evde kalamadığından dolayı ekseri ıstırap çekerdi. Roma’ya, Milano’ya ve Torlno’ya kadar uzanan ufacık yolculuklar bile keyfini bir hayli bozmıya kâfi idi. Günlerden bir gün Pariste İken, Torre del Lago hasreti içini büsbütün doldurmuştu. Bu sırada sokakta zevksiz biblolar, Pisa'nın çarpık kulesinin kopyelerinl satan ufak bir çocuğa rastgeldl. Puccinl kulenin maketini 10 franga satın alarak yola koyulurken içini çekti: "Vallahi memlekette olsaydım suratına bile bakmazdım.,, diye, mırıldandı.
Ava çok meraklı olan Puccinl, Ar-Jantindeykcn devekuşu avına dâvet edildi, Daveti verenler Arjantinli büyük çiftlik sahipleri idi. Şüphe yok ki ilk atışı üstad yapacaktı. Bir keklik yükseldi, Puccinl nişan aldı, çekti, fakat keklik vurulup düşeceğine uçtu gitti. îklncl ilk havalandı. Tüfek gene Fakat bu kuş da hiçbir şey gibi uçtu gitti. Puccinl'nin şerefi mev-zuubahi8ti, Nihayet üçüncü keklik vurulup düştü. Muvaffakiyetine üstad mağrur bir tebessümle ev sahiplerinin yanına koştu, hiçbirini bulamadı. Dostlarının fakıyetsizliğıne daha ziyade şahit olmamak için» hepsi sıvışmışlardı,
Pueclni New-Ynrk’tayken. kendisini sıkıştıran milyarderlerin bütün davetlerini reddetmiş ve yalnız Vanderbilt’in ziyafetini kabul etmişti. Gene NeW-York’ta, el yazısı meraklısı bir zat, “Bohâmo” Operasındaki Musette val-
P'— UCC1N1 öyle şart!
“Bohânıe,, aı altında
hürmeten Ruaarlaraa. ediyor ve diye, avaz
- 9 -
sinin başlangıç mezürlerini el yazısı
ra ile kendisine çok güzel bir motör-bot satın aldı.
Buenos Aires’te iken do, "La Pren-sa,, gazetesi, emrine mükemmel bir daire, garsonlar, aşçılar, birkaç otomobil ve hergün yirmi davetliyi doyurabilecek yemek masrafı tahsis etmişti.
Puccinl'nin yakın dostu ve operalarının güftelerini hazırlayan Adamı, üs-tnda yeni bir opera mevzuu bulmağa uğraşıyor ve hiçbir mevzuu beğendi-re m i yordu. 1919 da Puccinl uzun müddet Uzak-Şarkta yaşamış Renato Sl-monl isminde bir gazeteci ile tanıştı. Adamı vo Siıııonl müştereken bir libretto yazmayı kararlaştırdılar. Üstadın Milano’da buluşunca, Puccinl mevzuda r> hiç hoşlanmadığını söyledi. Bu sırada Siınoni birdenbire: "Carlo Goz-Zl’yl İntihap etsek ne dersiniz?” diye sordu. Pucolnj evvelâ reddetti, sonra düşündü. Berlinde Deutsches Theatcr-de Schillor’ln "Turandot" piyesini görmüştü vc şimdi bunun Üzerinde yarattığı kuvvetli tesiri birden yeniden hatırlamıştı. “Bu mevzuu ele alarak hayal, şiir ve beşeriyet sevgisi ile dolu
başka bir Turandot yaratırsanız, yeni | hemcinslerimizin, bir opera bestelerim
K
ÜÇÜK bir kazadan sonra doktor. yüzünüzün sıyrılmış derisini dikerken, eli altındaki malzeme arasında bir kadeh do konyak bulunur. Baygınlık geçirmesi halinde yaralıya kuvvet vermek için hazırlanan bu kadehi, ekseriya, ameliyatı seyrederken fenalık geçirerek yüzü veşllim-«|ak bir renk alan arkadaşı İçer. Bu da, ahlâkçıların dedikleri hilâfına, başkalarının dertlerine katlanma gü cümüzün pek de fazla olmadığını gösterir.
Bu misâl dikkate değer, çünkü kanaatlerimizle hiç bir İlgisi olmıyaıı ayrı bir merhamet çeşidine delâlet e-der. Sızan kan damlalarını, eğri iğnenin zorluklu geldiği cildi görmek; o kan sanki bizden şkıyormuş gibi, o iğne sanki bizim derimize geçiyormuş gibi üstümüzde bir dehşet hissi uyandırır. Havalin eseri olan bu korkuyu muhakememizle yenmek imkânsızdır, çünkü burada muhayyele, düşüncenin yardımı olmadan işler. Akıl araya gl-rebilso netice başka olabilirdi, çünkü Örselenen. seyircinin cildi değildir; ama bu muhakeme tarzının hiç bir tesiri olmaz; bir kadeh konyak daha çok tesir eder.
Bundan şu neticeyi çıkarıyorum kİ sırf mevcudiyetleri
ve heyecanlarıyla üzerimizde büyük
tesirleri vardır. Merhamet, korku, öfke ve göz yaşları, göıdügüme fikren alâka duymamı beklemeden harekete geçer, Korkunç bir yaranın manzarası seyredenin yüzünü allak bullak eder ve dehşet ifade ederi bu yüzde, kendisinin ne gördüğünü bilmeden, seyirci-ııin seyircisini heyecana düşürür Ne kadar ustalıkla yapılırsa yapılsın bir hâdisenin tasviri, bu heyecanlı yüz kadar Üzerimizde tesir yapmaz. Yüz ifadesinin tesiri doğrudan doğruya ve Anidir. Onun için, acıyan insan kendini açımlanın yerine koyarak nefsini düşünür, demek merhameti çok yanlış târlf etmek olur. Bu düşünce, akla gelirse her halde merhamet duygusundan sonra gelir.
Baş dönmesini de bir muhakeme ile İzah etmek mümkündür; İnsan uçurumu görünce oraya düşebileceği Aklına gelir; fakat önünde bir demir parmaklık varsa düşmesi imkânsız olduğunu düşünür; amma yine bakınca başı döner. Hayalin nl vücut hisseder, Bir rüya tim: Adam rüyasında bir
idam sahnesi görmüş. İdam edilenin kendisi mi, başkası mı olduğunu pek farketınemiş ama ense kemiklerinde şiddetli bir agn hissetmiş, işte muhayyelenin böyle bir kuvveti vardır.
ALAİN
de aşağı ilk tenlri-dinlemiş-glyot.inle
bir rol sahibi devlet haline yükselen
KANADA
KANADA'nın, bir sömürge olduğu devirden, milletlerarası bir rol oynayan Devlet haline yükseldiği bu günlere kadarkl gelişimi, tarihin tetkike değer büyük konularından biridir. Quebec eyâleti Müsteşarı Bay Bruchös'nln momleketi hakkında yayınladığı eser bize bu g( üşmenin sebepleriyle neticelerini teabit etmek imkânım veriyor.
Meseleyi tâ başlangıçtan ele olalım: Jacques Cartier 24 temmuz 1584 tarihinde Kral adına Fransız bayrağını diktiği Kanada, Quebed ile “Üç Irmaklar,, arasına sıkışmış pek küçük bir toprak parçası idi.
“Kanada,, adiyle arnlan bölge. Saint-Laurent nehrinin kenarına yerleşmiş Fransızların işledikleri yerlere inhisar ederken, daha sonraları, 1763 de tn-giltereye terk edildiği vakit Quebec ve Ontario eyâletlerine de şâmil olmuştu. O zaman bu eyâletlere Aşağı Kanada ve Yukarı Kanada adlan ve-rLUyordu.
İngiliz de kabul nlon,,unu
eski eyâletle Yeni Brünswick ve Yeni lskoçya eyâletlerine tatbik edildi, tn-gilterenin Kuzey Amerikadaki topraklarının üçte ikisi KanAda Konfederasyonu dışında kaldı. Fakat daha sonra-lan buna, birbiri arkasına olmak üzc re altı eyâlet daha katılmıştır: Mani-toba (1870), İngiliz Kolumbyası '1871) Prens-Ed\vard Adası (1873), Saskaçe-van ve Albenin (1905), ve yine aynı yıl içinde New-Foundland Adası.
Toprakların bu kadar muazzam bir ölçüde genişlemesi hayli artması ile ilerleyiş Yirminci mİ harbin tesiri İktisadî faaliyeti
lük, kerestecilik ve balıkçılık gibi üç ana sanat üzerinde toplanmış olup buna daha sonra buğday İstihsali de katılmıştı. Vilâyetlerde ticarî muameleler geliştikçe yeni yeni bankalar açılmaya başlAdı: Bu hareket Saint-Laıı-
nehri üzerinde ilk buharlı gemi-lşlemeye başlaması (1809 ı ve Pk
îngiltereye alt Birinci Cihan ve zirai istih-ve hatta zaru-
Parlamentosunun mart 1867 ettiği kanun “Kanada Donu-kurmuştu. Bu yeni Ünvan iki
tetiği da yere bir kek-patladı... olmamış
sevinen nazik Fakat muvaf-
r*-’
İnceden ınceve
KİBRİT
vo nüfusun dn hâsıl olan İktisadi asırda, son iki umu-lle hızlandı. Halkın İlk önceleri kürkçü-
rent lerin domlryollnnn inşası 11839) gibi olaylar arasında beliriyor. Birbirinden pek uzak ve yalnız bazı mahdut yerleri meskûn bulunan o koca ülkede ulaştırma meseleleri pek büyük bir ehemmiyet almıştı.
Bununla beraber Kanadamn sınıl faaliyeti hem aşın olmıyan bir himayecilik hem de yabancı sermayenin akını sayesinde gelişmeye başladı. Yirminci asrın İlk yıllarında Kanadının birkaç bin fabrikası senede 500 milyon dolara yakın gayri safi kıymette mal istihsal ediyordu. Artık Kanada, ticari politikasını bizzat idare etmek iddiasını İleri sürüyor. Elde edilecek pazarları kendisi kazanmaya çalışacak, yani bu iş yalnız bir iş olmıyacaktır. Harbi, Kanadava sına! şalini arttırmak imkân
retini verdiği gibi bütün dünyaya da bir millet olarak görünmesine vesile oluyor. Bay BrucMsI'ye göre "yeni Kanada ne başka bir İngiltere, ne başka bir Fransa, ne de Birleşik Devletlerin bir nevi eki değildir... Kanada, Birinci Cihan Harbine bir sömürge sıfatiyle girdikten sonra ondan "eşit şartlara sahip bir ortak,, şeklinde çıktı. İngiliz kanındRn bir Millet olmakla beraber herşeyden ziyade Amerikalı bir Millet olduğunu biliyordu.
Böylelikledir ki Kanada. 1867 den 1945 e kadar bir Ikysadi Devlet ve milletlerarası bir Devlet olmuştur. İktisadiyatının gelişmesi ve siyasi vaziyetinin icapları onu, yabancı memleketlerle olan siyasi münasebetlerini bizzat idare etmpye sevkeyledi. Kanatlanın tabiî kaynaklan, ona büjük ticaret memleketleri arasında mühim bir yer verdiği gibi coğrafî vaziyeti ile İngiliz, Fransız unsıırlariyle temin ettiği çifte kültürü sayesinde ve eski ve yeni dünyalar arasında "tabii,, bir bağ teşkil eylemek gibi kıymetli bir rol de oynatmaktadır.
C. B.
ğ
'-•t
/
Çeviren:
Yaşar Nabi
Maria atıldı:
— tnsan bir mikroskopa uzun zaman bakarsa horşeyin kımıldadığını igörür.
— Hayır, yanılmadığıma eminim.
Tommy, sanki içinde bir şeyin kımıldadığım görüyormuş gibi bardağına dikkatle baktı.
— Size herşeyı söyllyebllirim. Farazlyemln doğruluğunu tahkik için günde on sekiz saat çalışıyorum. Erkek tohumunun büsbütün ölmediği bir hakikatse lâzım gelen şey ona hayatiyetini İade etmektir. Hattâ icabında şiddetli bir tedavi usulüne başvurulabilir. Bu deniz yosunlarından mürekkep bir ilâçtır. Çok iyotlu bir İlâç.
Birdenbire heyecanlanan Maria.
— Çok enteresan, dedi. Neden tecrübe etmiyorsunuz?
— Tecrübeye başladım, ama daha çok baya ihtiyacım var ve bu bayların ovlt erkekler olmasını tercih ediyorum. Steve gelin, size de tecrübe edelim. Poliklinik teki meslektaşlarımdan bazıları şimdi ilâcı tecrübe etmektedirler.
— Teşekkür ederim, dedim. Ben Hint domuzu değilim.
Marge bana baktı:
— Tecrübe et, dedi, insanlık hesabına elinden geleni yapmalısın.
— Şu dakikada bütün dünyada doktorlar, biyolojlstlor hiç şüphesiz bu neviden tecrübelerle meşguldürler. Belki bunlardan bir netice çıkar. O zaman ilâcı içerim.
Maria İle Tommy’yo Homor'don bahsettim. Kitty mose-bir dojcundum, Onlar da benim gibi, Ho-vazıyette göründüğünü söylediler ve etmek için Vaşington’a geleceklerini S. D. nin tatbikine müsait bir haldeydi, bir tıbbi muayeneden geçirtmeden bu
leşine hafiften şöyle mer'in daha İyi bir kendisini muayene va’dottiler. Belki de Ama kendisini tam
hususta bir şey söylıyomlyoıiardı.
Saat 9 da radyoda spiker WincheH’l dinledik. Yirmi kat merdiveni çıkmış gibi nefes nefese idi. Neşriyatına Ix>ndra-darı gelen bir sansasyonel telgrafla başladı Ingiltere Dışişleri Bakanlığı dış Moğolistan da kısır olmıyan iki erkek bulunduğunu öğrenmişti. Bu keşif aylarca evvel yapılmıştı. Ama Kuşlar hâdiseyi gizli tutuyorlardı. Bu iki adam bay Adam gibi madenciymişler, Misslsipi infilâkı camiamda derin bir kurşun madeninin dibinde bulunuyorlarrmş.
Tommy;
— Çok enteresan, dedi. Acaba doğru mu?
— Mümkündür, dedi, Maria.
— Zannetmiyorum, dedim. Dış Moğolistandn olup bitenleri İngiliz Dışişleri Bakanlığının haber alması pek inanılır şey değil. Herhalde bir takını rivayetler çıkmış ve Londranın kulağına kadar gelmiştir. Dışişleri Bakanlığı da Rusların ne diyeceklerini öğrenmek için haberi neşrettirmiş olacak.
Marge sordu:
— Peki haber doğru ise, Milli Zürriyetleştlrme Projesi üzerinde ne gibi tesirleri olabilir?.
— öyle sanıyorum ki, Ruslarla aramızda bir maç seyrederdik, Kısır olmıyan bir Kusun bulunması ihtimali tek başına Vaşington’un altını üstüne getirecek.
Telefon çaldı. Vaşıngton’dan Jane telefon ediyordu. M. Z. P. heyecan içindeymiş. Acele Vaşıngton’a dönmemi istiyorlardı. Dış Moğolistan hakkındakı haber herkesi telâşa düşürmüştü. Ertesi gün saat onda Dışişleri Bakanlığında hususi bir toplantı olacaktı. Plân bürosu saat 11 do toplanacaktı. 12 de de Pumphrey Beyaz Saray’a davet edilmişti.
______ Olmaz, dedim. Onlara söyleyin, danışma komitesiyle mühim bir mülakatım var. vaziyeti bütün tafSilAtiyle gözden geçireceğiz. Komitenin kararlarını kendilerine Bu kadarı kâfi gelir mi, dersiniz?
— Ümidederlm, dedi. Jane, ama hepsi fena
Ertesi günü uyandığım zaman yağmur ve leri dövüyordu. Bütün günü yatakta geçirerek
bildireceğim.
halde telöşta. dolu pencere-kötü havaya, Vaşington’a, M. Z. P. ye, S. D. ye ve kısır olmıyan Mojollara nanik yapmak niyetındeydlm.
Öğleye doğru televizyonu açtım. Karşıma ne çıksa beğenirsiniz? Ayan Azası bayan Fay Summer Knott.
Muhakkak Ayan kürsüsünden bir nutka başlamış olacaktı. tik işittiğim sözü şu oldu. M. Z. P. tamamiyle akım kalmış, hattâ bir rezalet halini almış.
— Nazik bir anda lconıışııyorum, diyordu. Şu dakikada öğrenmiış bulunuyoruz ki. Moğoiistanda insan neslini devam ettirecek iki erkek var. Komünistlerin zürriyet yapmak hakkını reddetmiyorum, ama dünya Moğol Komünistleriyle dolacak olursa halimizin ne olacağını bir düşünün.
Gülümsedi, müstakbel dünyayı tasvir eden bu imajın dinleyiciler üzerinde gerekli tesir yapması için biraz bekledi ve devam etti:
fDrıtKinıı varı
ÖYLE ufak şeyler vardır ki: İnsanları derin derin düşündürür. Büyük şeyleri görmek hüner değildir. Onları herkos görebilir zaten. Kant'ı, Beethoven'i, Bergson'u bilmezsek bizi hemen hemen kimsecik ayıplamaz. Fakat tahtakurularının ve pirelerin çeşitlerini tanımazsak, amaa Allahım, ne kadar sıkılırız, yerin dibine geçeriz.
Ben kimseyi üzmek istemeni. Onun için size ikisi ortası bir şeyden bahsedeceğim. İkisi ortası deyişimden de anlaşılıyor kİ bahsedeceğim şeyi hem biliriz, hem bilmeyiz. Nedir bu acaba? SöyHyeylm: Kibrif. Kutusunun ilâçlı tarafına bir İki kere sürtünce başı minimini bir havafişeği gibi uçan bu tehlikeli çöpü hepimiz çok yakından tanırız. Hattâ bu çöpün fazla şakaya gelmediğini de çok İyi biliriz. Ellerimiz yanmıştır, elbiselerimizde açılan delikler yüzünden canımız yanmıştır. Kibrite karşı içimizde nefis müdafaasından doğma şöyle böyle bir ürkeklik de vardır. Yanımızda kibrit çakıldı mı, tuhaf b!r alışıklıkla sinmeye çalışırız. Bunlar bilinen şeylerdir tabii. Fakat siz bir paketin, bir kutunun İçinde kaç kibrit çöpü vardır, bilir misiniz? Saymadınız ki bilesiniz. Niçin saymadınız?
Evinize bir paket kibrit getirir getirmez çöpleri sayarsanız, kısa bir zamanda. neden yine kibritsiz kaldığınızı hemen anlarsınız. Ben. her nedense, gazetelerimizde çıkan vecizelere bavlırım: Vatandaş tutumlu ol, gibi. Ömrümün binbir üzüntüsüne şimdi de bu vecizeler yüzünden bir yenisi katıldı: Tutumlu olmak kaypw. Onun için bu çetin işe kibritten başladım ve aylardanberi boş zamanlarımda kibrit çöpü sayıyorum. Günün birinde büyük bir istatistik üstadı olursam hiç de hayret etmeyiniz.
Elli çöplük tek bir kibrit kutusu elime geçmedi, ama, her kutuda tam 50 kibrit çöpü olması lâzım galiba, Bunu kibrit çöpü sayımındaki 15 aylık objektif tecrübenin verdiği yetkiye dayanarak söyleyebilirim. Her ilim adamı gibi, ben de. İster İstemez induetif hareket ediyorum. Bir paketten çıkan kutuların en az 37 ve en çok 47 çöpü olduğuna göre hüküm ve mütalâa yürütmek lâzımdır. Elliye en yakın sayı 47 dır. Demek oluyor ki. her kutu nazariyece 50 çöplüktür. Biliyorsunuz ki. nazariye, tahmin olunan ve öyle olması gereken gerçeklik demektir. O-nun için her zaman nazariye ile gerçeklik arasında aksilikler çıkabilir. Kibrit çöpü hesaplarında da böyledir işte. Nazariyeye göre bir paket kibritten tam 500 çöp çıkması lâzımdır. Halbuki: yalnız 426 çöp çıkar. Yine nazariyeye göre bütün çöplerin kusursuz olması lâzımdır. Halbuki: 55 çöpün başı yoktur. 60 çöp de sakat başlıdır. Hesabımızı gerçekliğe göıe yaparsak bir pakette tam 189 çöplük bir noksan buluruz, 189 çöp ise, tam 4 kibrit kutusu eder. 10 kutuda 4 kutu eksik olursa, nazariye ile gerçeklik a-rasında yüzde 40 fark var. demektir. Tutuştururken kırılan, başı uçan çöpleri bile bile hesap dışı bırakırsak, bir paket kibriti 50 kuruşa değil tam 70 kuruşa satın aldığımızı öğrenmiş oluruz. Biz. bu ehemmiyetsiz istatistikten ehemmiyetli şeyler Öğiçilebiliriz. Yaşayışımızda hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Yanılmamak istiyorsak hiç olmazsa yüzde 40 nisbetiııde bir nazariye payı ayırmak zorundayız. Sız de benim gibi yaparsanız evinize niçin kibrit yetiş Üremediğin İzi anlar ve rahat edersiniz.
Haydar DERLER
Romancı Rex Beach 72 yaşında evinde ölü olarak Inıhındu
Sebring (Florlda) 8 1AP) —- Tanınmış roman muharrirlerinden 72 yaşında bulunan Rex Beach, buradaki evinde, başında bir kurşun yarası olduğu halde ölü olarak bulunmuştur.
Mahalli adli makamlar kendisinin intihar ettiği katarına varmışlardır.
Sayfa R
P Aralık 1P40
Y E N t İSTANBUL
HİKÂYE
HAFtF bir kapı gıcırtısı ile uy-kuııundan uyanan genç kadın kocasını traç olmuı ve soka-|a çıkmaya hazırlanmış görünce hayret etti :
— Hani bu aabah ona kadar uyuyacaktık, dedi.
Jean Borel yüzünü pencerenin aydınlığına çevirmiş, elindeki küçük makıuria bıyıklarındaki akları ayıklıyarak cevap verdi:
— Sen onu kendi kendine yapabilirsin? Hattâ isersen öğleye kadar,.. Çünkü ben ancak öğle yemeği saatinde otele dönebileceğim?
Genç kadın birdenbire inanmalı:
— Şaka ediyorsun, her halde karanmış bu değildir... Nis'te geçireceğimiz bu on beş tatil gününde her sabah deniz kenarında dolanacaktık.
Jean makası bırakarak çantasındaki evrakı kontrole başlamıştı:
— Onu gene vaparız. daha dünya kadar vaktimiz var—
Jean Borel’in keten plaj elbiseleri kanepenin üzerinde duruyordu. O gene her zamanki siyah iş elbiselerini giymişti.
Genç kadın gülümsedi:
— Fakat asıl ehemmiyetli olan bu birinci gündü. Biliyorsun, Paris’te son üç ayımı aşağı yukarı o-nu beklemekle geçirmiştim. Deniz kenarında suya taşlar atacağız, sonra güneş yükselince bir gazinonun renkli tentesi altında bambu koltuklara osurarak denizde yıkananları aeyrereceğiz.
Çantadaki evrak tamamdı. Jean Borel karısının karışık saçlarını dudak ucu ile öperek:
— Çocuksun, dedi, iş ne olduğunu anlamıyorsun.... Evet bu on-beş günü seni Nir te eğlendirmekle geçirmeyi va’detmiştım. Fakat İş bırakmıyor. Gördün ya dün akşam otele İner inmez arkadaşlar etrafımı aldılar. Holde dans ediliyordu. Ben bir küçük odada iş konuştum.
Genç kadın yine gülümsedi:
— Ben de uzaktan gelen müziği dlnliyerek uyukladım...
Jean Borel onun yanağına bir fiske vurarak:
— Dinlendim demek daha doğru olur, dedi. Hakikaten yol yorgunuydun, dinlenmeye muhtaçtın.
— Gideceğimiz güne kadar bütün yorgunluklarımı çıkarırım.
— Sitem ediyorsun. Hele şu iki işi bitirivereyim. Göreceksin seni gezdirip eğlendirmek için ne kadar çok zamanım kalacak— yet yarımda ısmarladık...
•• ••
Niha-buradayım, A.1İ ah a
★
bir İki sokak geç-gazete satıcısı ka-
I
Jean Borel tikten ve bir dına sokağı sorduktan sonra kolayca arkadaşının yazıhanesini buldu.
Arkadaşı henüz daha gelmemiş* ti. Fakat dün akşam va'dettiği daktilo onu yazıhanede bekliyordu. Bu orta yaşlı, fakir kıyafetli bir eski zaman kızı gibi ortadan böldüğü siyah saçlarının bir kısmı ağarmaya başlamış narin bir kadındı.
Birbirlerini görünce İkisi de donup kaldılar. Jean Borel etrafları kırışmış iri gözlerini yarı hayret, yan hiddetle belerterek:
— Nasıl sen burada? Bu ne iş? dedi.
Daktilo ilk hayretten sonra kendini toparlamıştı.
— Tesadüf, dedi, fena bir te-
sadüf...
Jean Borel kaşlannı çatarak homurdandı:
— Evet, hakikaten fena bir te-Vaktiyle evlenmemiz gi-
bası ile onu taadik etti, üsünden yazı makinesini kapıya doğru yürümeye
aadüf-. bt-
Kadın masanın alarak başladı.
Jean Borel’in bu sefer acı bir gülümseme ile dudağının bir ucu burkuldu:
ı Makinesi
Jıılra Servan'Man
— Ne o, yine sessiz «adaşız kaç-mava mı hazırlanıyorsun?
Kadın gözlerinde birdenbire par-lıyan ve renksiz çehresine garip bir canlılık veren bir ışıkla:
— Fena tesadüfleri tamir etmek İçin bundan İyi yol var mı? dedi, Jean Borel’do heyecanla karışık bir öfke başlamıştı. Onun yolunu kesmek irler gibi sert bir hareketle:
— Yağma yok, dedi, bu »efer kolay olmıyncak... Seni boş yere yıllarca aradım.
Kadın acı bir gülümseme ile:
— İntikam mı? dedi.
Jean kaba bir gülüşle omuzlarını silkti:
— Ne hacet? İntikam alınmış gitmiş... Seni bu kıyafetle bu halde gördükten sonra intikama iştah kalır mı insanda?
— Doğrudur. (> halde gideyim.
— Hayır, benim için İntikamdan da daha ehemmiyetli bir mesele var. Senelerce beni rahatsız etmiş bir merak... Ona cevap vermeni istiyorum.
— Mümkünse evet—
— Seninle be* sene beraber yaşadık. Zannederim kı sana şikâyet edilecek hiç bir fena muamelem olmadı.
— Tefekkür ederim, doğrudur.
— Bir akşam eve döndüğüm şaman senin elinde bir çanta ile çıkıp gittiğini ve bana bîr mekup bıraktığını söylediler. Mektup ez-berlmdedir. Sana aynen okuyabilirim: “Ben senin yakın arkadaşlarından birini seviyorum. O da beni seviyor. Bu sebepten seni terketmeye mecburum. Beni mazur göreceğini ve a ramı V3 cağını umarım.,,
— Doğru- Çok kuvvetli hafızanız var..
— Sana ehemmiyet verdiğimi zanetme... Bu mektubu aklımda tutuşum sırf meraktandır. Hangi arkadaşım. Paul mü? Pierre mİ? Jules mü? Benim en yakın arkadaşlarım onlar... Kalpsız ve nankör bir kadı nolduğun İçin senin hareketin beni alâkadar etmez... Fakat onlar! Hepsinden ayrı ayrı şüphe ettim. Aylarca her birinin ayrı ayrı peşini kovaladım. Geceleri seni saklandığın yerde görmeye gitmeleri ihtimalini düşünerek arkalarına adam koydum. Fakat hiç bir netice çıkmadı. Sonra hiç birinde bana şüphe verecek bir hareket yakaîıy anı adım. Fakat mektubun da meydanda. Seninle şimdi sert ve acı konuştuğuma bakma. Bana yaptığın fenalığı affetmeye hazırım. Yalnız beni aldatan arkadaşım hangisi... Onu haber ver... Sakın ona fena bir muamele edeceğimi zannetme... Belki yalnız münasebetimi keserim. Belki de hattâ bu kadar seneden sonra ona da lüzum görmem. Elverir kİ geri kalan iki mâsum arkadaşım gözümde temize çıksın— Bu isiliği bana yap..
Jean Borel’in alnındaki kırışık-ler arasında iri ter damlaları beliriyordu. %
Kadın ona acır gibi bir tavırla:
— Anlıyorum sizi, dedi, arzunuzu yerine getireceğim ve bu benim için zor olmıyarak...
Jean Borel’in bu defa da gözlerinde yaşlar belirdi:
— Teşekkür eherlm.
Kadın hüzünle gülümsedi:
— Hiç birisi...
— Hiç birisi mİ? Buna inanamı-yacağım
— İnanmak lazım...
— O halde kimi seviyordun.. Beni kiminle aldatıyordun?
Kadının yüzündeki hüzün de, gülümseme de daha derinleşmişti.
— Hiç kimseyi, dedi, buna emin olabilirsin..
Gözleri şüphe edllemlyecek bir masumlukla gözlerine dikili duruyordu. Devam etti:
— Ben sadece senden kaçmak işiyordum. Böyle bir yalan uydurmacam beni arıvacaktın. Boş yere rahatsız edecektin. Senden kurtul
I
mak için izzetinefsimi kırmaktan başka çnro yoklu
— Poki benden nefretinin ^obe bi?
— Nefret mi? No münasebet!
— An Uyamıyorum.
— Bu doğrudur. Anlıyamnz «n*
— Son şaton anlaşılmaz hır ka dindin.
— KlınbIHr? Fakat sen anhyıı mazdın..
— Yani birdenbire aklına esti öyle ıııi?
— Birdenblro acğil... Yavaş yavaş... Avlarca, senelerce düşündükten sonra...
— Beni bırakıp gitmekle ne ü-mit ediyordun?
— O kadar büyük bir Ümit değil.» Sadece hayatımı kazanmak ..
Jean Borel onun soluk beresine, yıpranmış elbhMİne, topukların pilmiş İskarpinimi me merhamet ve hiddetle bakarak:
— Çok muvaffak olmuşa benzi yorsun, dedi.
— Çok değil... Fakat bu kada rina yine şükretmeli...
— Kendine alt mücevherlerden parandan hiçbir şey almadan kaçtın.
— Büsbütün değil, üçbin frank aldım. Bir daktilo makinesi satın alabilmek İçin.., O vaktin üçbin frankı epey bir şeydi. Aç kalma mak için buna mecburdum.
Jean Borel merhametle kalın dudaklarını büktü:
— Sen delisin zavallı Marie,. Çünkü bunun ba.(ka bir izahı yok Kurulu düzenli bir evi, zengin bir kocayı hiç sebepsiz bırakıp kaçmaya delilikten başka bir isim verilemez... Çirkin miyim? Budala mıyım? Namussuz muyum? Terbiyesiz miyim?
Kadın yine şüphe edilmez bir samimilikle:
— Temin ederim kİ hayır, dedi.
— O halde delilik... Bak sonradan daha da zengin oldum... Bugün Parisin en belli başlı fabrikatörlerinden biriyim... Tekrar evlendim... Son derece genç, son derece güzel bir karım var...
Kadın yavaşça:
— Vah zavallı kız, dedi
Jean Borel hirdenblre şahlandı:
— Zavallı kız mı, niçin?
Marie bir çocuk saflığı ile utanıp gülerek:
— Affedersiniz, dedi, rast gele bir münasebetsiz söz ki ağzımdan kaçıverdi...
— öyle olsun bakalım... Fakat her halde çektiğin sefaletten sonra aklın başına gelmiş olacaktır.. Sana sorulacak son bir sualim kalıyor. Bilmem una da doğru cevap verebilecek misin?
— Hiç şüphosır...
— Beni bu halde gördükten sonra yaptığına pişman oldun do-ğll mİ?
Marie cevap vermiyor, başını ö-nüne eğiyordu.
— Cevap vermiyorsun.... Demek kl evet...
Kadının yüzünde yine o mahzun gülümseme belirdi. Bir türlü lâkırdı anlamasına imkân olmıyan bir çocuğa söz söyler gibi acıyarak ve üzülerek:
— Hayır, dedi.
— Hayır mı? Niçin?
— Beyhude... Bunu anlamana imkân yok zavallı Jean...
★
Jean Borel otele söylediğinden yarım saat evvel döndü. Karısı daha giyinmemlşu. Elindeki bir gazetenin kenarına kurşun kalemiyle hesaplar yapıyordu.
— Sen daha giyinmedin mi?
Genç kadın uu suali İşitmemiş gibi:
— Sana bir şey soracağını Jean. dedi, belki bilirsin... Şöyle İyi Iş-llyen bir dafkıllo makinesi bugünkü parayla kaç bin franka satın alınabilir’*
Jean Borel’in kolundaki çanta birdenplro yere oüştü.
(Çoviren: R N. Güntekın)
Mucize kumaş ( Naylon )
Naylondan neler yapıldı ve
daha neler yapılacak
New-York’ta sisli puslu bir sabah başlıyordu. Hayat yavaş yavaş canlanıyor, erkekler sırtlarında kalın halis yün paltoları, kadınlar pamuktan dokunmuş elbiseleri ile sokakları dolduruyordu işte böyle bir günde birden bire bütün radyolardan bir ses yükseldi. Bu biraz titrek, heyecanlı, aynı zamanda sevinçli bir «esti ve dünyaya inanılmaz, şaşırtıcı bir haber veriyordu: °Pont de Nemours” müesseseal. İnsan elinin madeni maddelerle yaratmış olduğu ilk dokumaları takdimle şeref duyar. Bu dokumalara “Naylon” ismi verilmiştir”
Hemen örtesi gün yapılan ilk denemeler ise keşfedenleri hem şaşırttı, hem heyecanlandırdı: Yün İle ipek koyun ve ipek böceğinden, pamuk da nebati selülozdan elde edildiği halde, naylon, hava ve kömürden elde edilmekteydi. Yani ilmi tâbiri İle naylon, amonyak, phönol ve oxyg£nâ‘den istifade edilerek yapılmaktaydı.
İsmi de kendisi gibi havadan cıvadan uydurulmuş bir şeydi; Coton (pamuk) kelimesinin sonundaki Mon” harfleri alınarak uydurulmuştu.
Naylonun ihtira beratı 1938 de alınmıştı. Bütün dünyaya yayılışı ise şıı şekilde başlar: Naylon'un 1lk keşfinden hemen bir sene sonra 1939 da Pont de Nemours şirketi ilk naylon çorapların teşhirine başlamış bulunuyordu. Bunlar ipek çoraplardan çok daha ince oldukları gibi bin kere daha da sağlamdılar. Bütün kadınlar derhal bir çift naylon çoraba mâlik olmak için faaliyete geçtiler. Fakat naylon fena bir zamanda dünyaya geliyordu: Av-rupada harp başlamıştı. Amerika seferberliğe doğru gidiyordu. Tabiidir ki» naylon da seferber olacaktı. En sağlam, en hafif madde olduğu için derhal paraşüt imalinde kullanılmağa başlandı.
Bununla beraber diğer taraftan bir takım Alimler laboratuv&rlarmda. yeni bulunan bu maddenin Üzerinde çalışmakta devam ediyorlardı. Meselâ harp içinde bütün dünya ile alâkasını kesmişe benzeyen Fransada dahi bir takım kimseler bu yeni keşifle uğraşıyorlar, Lyon’da bir müessese Fransada naylon imal hakkını satın almağa karar vererek mümessillerinden birini VVashlngton’a gönderiyordu. Amerikaya giden bu mühendis orada naylonun nasıl yapılması lâzım geldiğini öğrendi. Ham maddeleri alıp Avrupaya geldi. Fransada sessiz bir çalışmadan sonra gtlnün birinde Madam P. C^cile. kocasının ricası Üzerine naylon çoraplarını giyerek Lyon civarında uzun bir yürüyüşe çıktı. Bu tarihte bütün çoraplar, iplikten olanlar bile gayet nadir bulunmaktaydı. Naylon çorap ise ele geçmez, nadide bir meta’dı. Harpten evvel bundan şöyle bir bahsedildiğini duyanlar olmuştu, hepsi o kadar... New - York beynelmilel sergisinde bulunanlardan başka kimsenin naylondan haberi yoktu. Bir müddet sonra Rhone’dakl fabrikalardan birinde naylon imaline başlandığı haber alındı. İşte bu fabrika sahibi, yaptığı ilk naylon ların tecrübesi İçindir ki, kansını naylon çorapla kırlara, dolaşmağa göndermişti. Bu suretle naylon Amerikadan Avrupaya tekrar gelmiş bulunuyordu. Tekrar geldi diyoruz, çünkü naylonun No w-York takı mücitleri Pont de Nemours'lar. Amerikaya 150 sene kadar evvel Fransa’dan gitmiş kimselerdi.
1802 tarihinde, Nemours namında bir Fransız ailesi, talihini denemek üzere Fransadan Amerikaya hicret ediyordu. Aile şefi France du Pont, Napoleon’un sayesinde servet yapabilecek bir vaziyette idi. Çünkü barut imal ediyordu. Fakat o yeni dünyada bir baruthane açmağı tercih etti. Bugün bu ailenin eli altındaki fabrikalar sayılamıyacak kadar çoktur. Bu fabrikalarda şunlar yapılmaktadır:
Muhtelif boyalar, cilâlar. plastik maddeler, kırılmaz bardaklar, tayyare motörlerl, otomobiller ilâh... Bütün bunlardan sonra du Pont’lar. bugün de naylon devrini açmış bulunuyorlar. Artık İstediğiniz takdirde tepeden tırnağa naylon giyebilir» apartmanlarınızı naylon’la donatabilir ve naylon sayesinde balık avına gidebilirsiniz.
Naylon dokunuşu İtibariyle gayet mukavemetli bir maddedir. Yalnız çorap İçin değil, fakat en kavgacı balıkların kopararrjıyacağı balık oltaları, ağlar yapılabileceği gibi kablolar, tenis raketi telleri için de gayet elverişlidir. Naylon müzik âletleri İçin de kullanılmak üzeredir. Keman, piyano, harp bu Aletlerin arasındadır. Antiseptik olduğundan operatörler ameliyat dikişlerinde de kullanmağa hazırlanıyorlar. Fransızlar naylondan kumaşlar, kadifeler de yapmıya başladılar. Döşeme olarak kullanmak için naylon taftalar da pek işe yaramaktadır. Bilhassa Amerikada bütün çamaşırlar naylondan yapılmağa başlanmıştır,
Naylon ne ışıktan, ne de güneşten mütessir olmadığı için sporcular gayet hafif naylon çadırlarla kamp kurmağa başlamış bulunuyorlar. Bir kusuru veya iyiliği hiç bir şey maset-meylşidir. Güçlükle ıslanır ve çok çabuk kurur.
Fırçalar, taraklar, elbiseler, çamaşırlar! Fakat hepsi bu kadar değil! Daha bekleyiniz, bir kaç sene sonra naylon kitaplar, fotoğraf ve sinema filmleri göreceksiniz ve belki naylon mucizesi sayesinde, bir gün elinize on sayfa bir Yeni İstanbul aldığınız zaman, gazetenizin hafifliği karşısında hayretler içinde kalacak, gazetenizin ancak on gram tuttuğunu
Naylondan bir elbise
13 sene sonra tekrar çevrilen bir film
ANNA KARENİNA
BİR zamandan beri filmcilik âleminde yeni bir cereyan başlamış bulunuyor: Senelerce evvel çevrilen ve beyaz perdede uzun müddet tutunarak, seyircilerin üzerinde büyük tesir bırakmış olan filmJeri tekrar çevirmek. Bu gibi filmlerin arasında "Atlantld,,, “Maycrling Faciası., . “Üç Silâhşorlar,,, “Gün Doğarken,, , '‘Kuğunun Ölümü,, gibi filmler başta gelmektedir. Fakat tekrar çevrilen filmler arasında muhakkak kl, Anna Karenlna’nın başka, hususi bir mevkii vardır. Çünkü bize herşeyden evvel Greta Garbo ve Vi-vien Leigh gibi iki büyük artisti ayni rolde mukayese etmek ve Tolstoy’un ölmez eserini bir kere daha görmek imkânını vermektedir.
Gençliğimizin İlâhi Greta Garbosu-nu. içimizde heyecanlanmadan ve birçok güzel filmlerin hâtırasına dalmadan hatırlayan her halde pek az kimse vardır. Buna mukabil “Rüzgâr gibi geçti,,, “Vaterlo Köprüsü,,, “Kleo-patra,, ve daha birçok güzel filmlerin kahramanı Vivien Leigh’in hassas ve anlayışlı oyun tarzının, ince güzelliğinin hayranlan sayılmıyacak kadar çok olsa gerektir.
Greta Garbo. Anna Karenina’yı çevirdiği sıralarda: “Sahne hayatımın en güzel rolü!,, diye, sevincini, duyduğu heyecanı ifade etmişti. Vivien Leigh de bu büyük rol karşısında her halde en az onun kadar heyecanlanmış olmalıdır.
13 sene evvel çevrilmiş olan filmde sırası İle Greta Garbo dan sonra Kont Vronsky rolünde Fredric March, Anna Karenlna’nın kocası rolünde Basil Rathbone, çocuk rolünde ise Freddie Bartholomevu oynuyorlardı. Yenisi ile mukayeseye başlayınca evvelâ eski filmde fotoğrafların bu kadar güzel olmadığı derhal göze çarpıyor. Yeni filmin teknik bakımdan da eskisine çok faik olduğunu İşaret etmek lâzımdır.
Buna mukabil Julien Duvlvier’nln ne-
zaretl altında filmi sahneye koyan Alexander Korda bütün ustalığına rağmen bize birçok şeyleri vermesini, hissettirmesini bilememiştir. Rus evinin havası, yalnız muhteşem dekorlar, ağır, kanşık eşyalar, semaverler ve sayısız uşaklarla anlatılmaz. Bütün bu sahnelere artistlerin de muhakkak kendilerinden ve romanı anlayışlarından bir-şeyler koymaları lâzımdır. Yeni filmde bu anlayış oldukça zayıftır.
Greta Garbo’nun âşıkı, çocuğu ve kocası arasında geçirdiği buhranlar, kendisini trenin altına attığı ölüm sahnesi, geçen uzun senelere rağmen hâlâ hafızamızda bütün canlılığı ile yaşamaktadır. Vivien Leigh’in zamanımızın kıymetli artistlerinden biri olduğu muhakkaktır. Fakat bu sefer bize kendisini Greta Garbo ile mukayese etmek imkânını vermek talihsizliğine uğramış bulunuyor, Artisti, rolü-nürl ağırlığı altında biraz ezilrnlş, Ürkek, hattâ acemi bulduk. İnce ve mariz şahsiyeti ile canlandırmaya çalıştığı, kocasını pervasızca aldatan biraz çocuk, biraz kadın, şaşkın, perişan Anna Karenina’nın gerisinden derhal hâtıraların akını başlıyor ve gayriih-tiyari, Greta Garbo’nun saf, dokunulmaz güzelliği ile ve fevkalâde bir anlayışla yaratmış olduğu, arzular, pişmanlıklarla dolu o mustarip Anna Ka-renina’yı kocası, aşkı, çocuğu arasında parçalanan, ve başına gelen büyük facianın ortasında kalbini bize olduğu gibi göstermesini bilen bir başka bedbaht kadrnı hatırlıyoruz.
tki Anna Karenina’yı kısaca Ölçüye vurmaya kalktığımız zaman şu neticeye varıyoruz: Greta Garbo, Vivien Leigh'e nazaran ölçülemiyecek kadar üstün; Vronsky rolündeki ismini hatır-lıyamadtğımız Ingiliz aktörü şahsiyetsiz, silik ve Fredric March'ı derhal hatırlamamak gayri kabil; zamanının en kuvvetli çocuk artistlerinden biri olan Freddie Bartholomevu’un eski filmde aşağı yukan diğer artistler kadar rol ve muvaffakiyet payı vardı, .yeni filmde çocuk rolü İkinpi, üçüncü plâna atıldığından bahse dahi değmez; eski filmde Basil Rathbone İyiydi, fakat yeni filmde Sör Ralph Richardson fevkalâdedir. Bu büyük Ingiliz sahne aktörünün ölçülü oyunu, sanat anlayışı, Karenin rolünde yarattığı güzel kompozisyon, filmi ayakta tutan temel taşlardan biridir desek yeridir.
Tekrar çevrilmiş olan birçok filmler gibi, yeni Anna Karenlnada. «skiden filmlerin çok daha büyük bir İtina ve sanat anlayışı He çevrildiğini, şimdi sönüp gitmiş olan büyük artistleri daha çok zaman hasretle arayacağımızı gösteren misallerden biridir.
Joe Loııls nakavtla bir maç kazandı
Chicago 8 ıAP) — Joe Louis dün gece 10 rauntluk bir maçın sekizinci raundunda Pat Velentino yu, nakavt ile mağlûp etmiştir.
Amrrikndnkj bir huksöre ceza verildi
Fıladelfiya 8 (APb — Pennsylvanla Atletik Komisyonu dün. dünya hafif sıklet boks şampiyonu lke WHliams’ı boksa uymıyan hareketlerinden dolayı 300 dolar para cezasına mahkûm etmiştir,
lke WiUlams, geçenlerde yaptığı Freddy Dawaon maçından evvel neticenin kararlaştırılmış olduğunu söy e-nuştır. Aym zamanda bu hareketinden dolayı, tarziye de verecektir.
Ses süratinden 100 mil daha hızlı giden uçak
Dayton (Ohio) 8 t.AP) — Birleşik Amerika Hava Kuvvetlerinin X-I jet avcı uçağının hakiki sürati dün, yüzbaşı Charles Yeager tayyareyi ses süratinden 100 mil daha büyük bir hızla kullandığı zaman açıklanmış bulunmaktadır.
Bu muazzam süratin yapacağı tesir hakkında yüzbaşı Yeager “evinizde koltukta oturur gıbısmız. yalnız jet motörlerinin yaptıkları gürültü rahatsız eder., demiştir.
Çok hafif bir uçak olan X-I. a kol ve mayi oksijen yakmakta. 25 OoO beygir kudretini haiz olmakta ve havada 2.5 dakika kalabilmektedir
6^:
Hicri 1949 ARALIK 9 Cuma Rumî
S af er 18 1869 Tes. sanl 26 1365
Vakit Vazatl Ezanı
Güneş 7.U 2.31
ögl* 12. 6 7.26
İkindi 14,28 9.47
Akfam 16 41 12.00
Yatsı 28.19 1 38
İm? ak 5.28 12.47
Müzeler
Topkapı Sarayı: Pazartesi - Çarşamba - Cumartesi, auat 13.30 - 17 Telf. (21090)
âyaşofya: Pazartesi - Salı - Çarşamba - Perşembe Cuma, saat lu - İS; Cumartesi - Pazar, saat
13-16.00 Telf. (21750).
Arkeoloji: Salı - Perşembe - Pata r. saat 13 - 17 Telf. (21%2)
Türk ve İmlânı Eserleri: Salı-Per-çembe-Pazar, saat 13.30-16.30 Telf. (218S8)
Dolmabaiıçr Deniz MUzc^ı : Cumartesi saat 13 - 17. Pazar 9 - 18 Telf. (81284)
Sıhhî imdat
İstanbul Beyoğlu Anadolu yakası Ankara îzmir
İzmir 2272
41998
60536
91 2251 Karşıyaka 5055
İtfaiye
Beyoğlu 41614 Kadıköy 60H72
tsUnbul 24222 ÜskUd&r 00945
Ar.kara-00 UflUr 2222-K.Yaka 5035
- Tiyatrolar
SEHtR TÎYATEOLARI:
Dram kısmı: (42157) Bir komiser geldi.
Komedi kısmı: (40409) Bebek Her nk^am saat 20 30 da.
Cumartesi - Pazar matine 15 te. Cumartesi matinelerinde talebeye tenzilât. Tel. 43134
SKS: Yunan Ope reti. (49369ı (21.15) Sefiller.
İNKARA BüyUk(10370-40) Knook Saat Zü de Küçük (11169) Yclnncı. Aka*m naat 20 de.
TİYATRO - İzmir Şehir Tiyatrosu Tel: 2364 • Boş beşik (Piyes 3 perde 5 tablo)
Perşembeden m*uda her ak.*am saat 20.30 da • Pazar gün ti saat 15 de mııOne.
Sinemalar
BEYOĞM CİHETİ:
A İKAZA K (425«2) Makineli A-damlar Diyarında.
AR 144394) Mağlûp edllmlyenler (ikinci hafta).
ATI.AS (40835) Intirns kurbanları
21.15 te Yunan Tiyatrosu, Ho-reftlka Resif a L
EL H AMR A #43595) Varyete gülleri.
İNCİ (84595) Yaşasın Agk.
İPEK (14259) TuLancalar FaUuriun
LALE (43595) Mağlûp edilmiyenlcr MELEK (40*68) Büvük Vals.
SARAY (41656) Yaşasın Aıjk. SÜMER (42851) Kanlı Buset SUATPARK (88113) Güzel Sultan Gecelerin Hâkimi (Türkçe)
SARK (10380) Suçsuz Krıaftl. SIK (43726) Nanik Baskını. TAKSİM(4319U Kanatlardan Türbe TAN (80740) Aşkın günalu YE.\r(84137) l- Vahşi kadın. 3-
Flesta
YILDIZ (42847) Samba Kıralı (2 ci Hafta d.)
İSTANBUL CİHETİ:
ALEMDAR (23683) Casuslar Çarpışıyor - Çam Sakızı Kâşif. ÇE.MBERLİTAŞ (22513) Berlin ekz-preel - Gangsterler Kıralı.
HALK (21904) Hint Yıldızı Son Kahraman
1İİLAL(227İ7) lb aralıkla açılacak (Halen kapalı)
İsTtNlHI. (22367) Efe Aşkı, Crülmlycn Kadın.
AZAK (23542) İsimsiz Kahramanlar - Knzanova'nın Aşk Maceraları.
MARMARA ı23*«W) Kura Korsan-Ekspres Gangsterleri.
MİLLÎ (22962) Casuelar Çarpışıyor - Çum Sakisi Kâşif.
KISMET (21904) Altın Küpeler
Can Aşkı
YENİ (Bakırköy)1H-126 8aygun aşk şarkısı
KADIKÖY ( IJIETÎj
H \ I H. *60112) Tatlı Mlms - Altın Yayla.
O!’EfCA(60KU) Gecelerin hftkiml -İlâhlar sevişiyor
Sİ REY YA (60682) Periler dünyası. Şanghay Ekspresi,
YFI DEĞİRMENİ (W 13) Kırbaç Altında. Denizler Kıralloesl. A Meydanı
(’SKI’DVR CİHETİ:
HALE (00062) Vahıjl ormanlar İçinde — Aşk Sultanı.
/İnkara
AAkAkl (23432) Rehineler.
Bl’Yt K (15031) Para Hırsı.
PARK (11131ı Efauncu Baba
SI S (14071) Efbunru Baba.
bl .Mhll (14072) Haydutlar Posinds ve Gizil Ada.
t’LLS (222941 SaUhaddlni Eyvubl VS Haçlı Seferleri.
YENİ (14010» Sarı Menekşeler.
İzmir
ELHAMRA Gönülden Şenler. TAYYARE, Anna Knrenlna, YENİ SİNEMA, Csauslar Çarpışıyor. Vç mavi melek.
LALE, Günahsız Melek - Albük-rek Fatihi.
TAS Albükrek Fatihi.
KARŞIYAKA CÎHETlc
»t M ER, San Antonyo Arslanı. MELEK. Sonatız Aşk. — Drako» lanın Evi. |
Radyo
Teni islunhıılıın bııgüıı için tavsiye elliği iki program llnrlçtn
Saat: 22.00 İtalyan Radyoları 222.6 m. 41.38 m. Frederlo Chopln konseri. — Torino or-keatraâi refakatinde piyanist Nlcolal Oılot,
Program: MI minör ve ta minör koııçertnlaru Şef: Marln Ruiürf.
Dalııhb
Saat 28,00 Ivtanbul radyosu.
— Schunınnn piyano konçertosu. — Sir Landon Ronahl idaresinde Londra fılArınoni . orkestrası; Sollat Alfrcd Cor-tot (pl.).
Senf(tnlk konserler:
SftHt; İL00 BBC. 31.25.10 m
Londra Filurnun.i orkeHlrödi. —
16.15 BBC 3125 19 m., trtkoçyft ficnfonl orkestrası. — *1^.15 —
BBC. 31.25.19 m. İrlanda senfo
ni orkestrası. — 19.20 Istan bu. ^Radyonu, Katiya Hcnfoni orkes trom. 21.00 Hamburg 41,49 m \VUhelm Schuhter idaresinde senfonik konser. — 22.00 Roma 41.31 m. Torino senfoni orkestrası tarafından Şopen konseri: Solist Nikolal Orlof. — 33.00 Montekarlo Radyosu 48.41 m. Senfonik orkestra
Hafit müsik:
Saat 8.15 Ankara Radyosu, Allan Roth orkestrası. — 9 15 PRC,
31.25.19 ın. Hafif orkestra eser-
lorii — 13.15 Aııknra Radyosu, salon orkestrası, 14.40 — İstanbul Radyosu, (Pl.) — 14.15
BBC, 31.25,19 m. Tetd Health orkestrası. — 18.48 Ankara
Radyosu, melodiler. — 19.0ü Roma 19.84, 25.40 (Pl.) — 20.00 Paris, varyete müsiğl, 49 m. II nı. — 2o.OO Ankara Radyosu hafif melodiler. — 22.35 İstanbul Radyosu piyano ve harp soloları.—
22.30 AınorıkA Radyoları 19.72, dinleyici istekleri. — 21.00 Paris Radyosu 49.11 m. Gece müziği. — 2.15 BBC, 31,25.19 m. “Grand HâteJ», orkestrası.
Dam mlifIŞI:
Saat; 8.30 BBC 31.25.19 m (pl.) 0.40 Anknrs Rsdyosu. Rumbalar ve kongalar. — 13.30 İstanbul Radyosu (pl.) — 17 15 BBC
31.25.10 m. Jhz kulübü. — 18.00 İstanbul Rndvosu (pl.) — 19.00 Roma Radyosu 19.84, 25 40 m. Modern rıım ûrkestrssı. — 22.15 Ankara Radyosu, (pl.) — 23.00 Utanbıı) Radyosu (pl.) — 23.00 BBC. 31.25.19 m, Stanley Black vo piyanosu, — 24.(sı Amerika Radyoları, 19.72 Tanınmış dans orkestraları. — 01 45 BBC 31,
25.19 m. (pt).
Alaturka müzik:
Bant 8.00 Ankara Radvosu. oyun havMİan, — 12.30 Ankara Radyosu. Şarkılar ve Türküler. —
13.20 İstanbul Radyosu, Şarkılar ve Türküler. — 18.00 Anka
ra Radyosu. İnce maz (Yegâh faslı). — 18.45 İstanbul Radyosu, Şarkılar ve Türküler (pli —
18.20 Ankara Radyosu. Tarihi Türk müziği. — 20 00 İstanbul Radyosu. (Dinleyici İstekleri). — 20.45 İstanbul Radyosu Zehra Bilir. — 21.15 İstanbul Radyosu: Fasıl
lla herler:
Ankara ve İstanbul Had yolan: Saat : 7 45. 13.00. 19.00. 22 45. — Saat 20.45 Radyo Gazetesi, Ankara. — BBC Radyosunun Türkçe neşriyatı: Saat 7.15. 18.30, 23.00 Bu haberler 31.32 ve 48.49 metrelerden dinlenebilir.
Gelecek ve gidecek uçak, ekspres ve vapurlar
GELECEK OLAN IÇAKI.AR
14.45 M R (Mmır) Kahire, köşe. Lef-
15.15 K.L.M. (HolÛndıt) Aruster-
dam. Roma.
14.05 P.A.A. (Amerikan) Ba^ra,
Şam. Lef-
16 35 D.H.Y. (Türk) Beyrut,
kaşe, Ankara.
10.60 Ankara.
12.50 i» ,, İzmir.
1620 Adana. An-
kara.
GİDECEK OLAN UÇAKLA ft
9.— S.K. (İsviçre) Atina, Co-
nevre. Zürlh.
15.20 P.A.A. (Amerikan» Brüksel
Londra. Shıınon. Gander. Boston. New-York.
9 — D.H.Y. (Türk) Ankara.
11.20 •t İzmir.
13.50 1 •• Ankara.
GELECEK OLAN VAİTKLAR
22.— SUS ıBandırmadan)
6.30 KONYA
7.— SEYYAR (Karabigadan).
17.-, BAKIR (Karadenizden).
17.— CUMHURİYET
GİDECEK OLAN V APURLAR
8.15 SUS (Bandırmaya).
4.— ANAFARTA (îneboluya)
19.— SEYYAR (Knrabig&va).
17— ÜLGEN (âyvahk-bmtfr) GELECEK OLAN EKSPRESLER
6 45 Semplon (Avrupadan)
8.30 Ankara.
7.10 Toros.
GÎDBCEK OLAN EKSPRESLER
18.10 Ankara.
21 30 Semplon.
Eczahaneler
EmlnÖnÜt
A sa d ur, B. Gedik paşa.
M. KAaım, Eminönü.
Hikmet. K. Pazar.
Sırrı. Alemdar.
Eyüp:
E.vüpsultan» Eyüp.
Bakırköy:
Bakırköy ecz.
IleyoŞlu:
Mr. Kalyoncu C. Tâ
îstlklAl C. 419.
Tak». Taksim İstik. C. 81
• Galat? Mor kez Ver. B. C. 4T. Şişli Halk H. G. C. İH. Ka. P, Merkes, Kasımpaşa.
Beşiktaş:
Vidln. Köyiçi.
Fatih:
t^niverslte. Şah. B.
Havim Berk. Fener.
Teoflloa. Samatya Y. K.
Nüzhet Onat, Şehremini.
Sârim, Aksaray.
Çarşamba. Karagümrük.
Kadıköy:
Yeldegırmeni Y. D.
C «küdıır:
İttihat. Hâkim. M. C.
ANKARA
Nöbetçi eczahaneler
Güray, (22324)
Derman (15475)
İHtanbul (11134)
İZMİR
Nöbetçi ecza boneler
Alsancak, Alftaneak mın’akaBL
Hilâl. KemeraiU
Ego Basmahane ~
Karantina. Yalılar Z
Soldan sağa:
2 — Zav^e. Bir gün adı. 3 — Sahil. Vücut ifrazatından, 4 — Bağış, Keder duyma. 5 — Nefer, İnce yapılı. 6 — Dikenli bir hayvan. 7 — Meşgul etme, Bir sayı. 8 — Nota, Uyku şarkısı. 9 — B1r çalgı, Edat. Bu da bir edat. 10— Yemek. Mayi Ölçüsü.
Yukardan aıağt;
1 — Bir renk. Kısa pantalon. 2 — (Teral) Varil. İş bulmaya çalış. 3 — Eskiden mürekkebi kurutmak için kullanılırdı. Yapıştırıcı bir madde. Kuşun ağımın yarısı. 4 — Çiftçi aracı. 5 — Sıcaklık. Kemiğin Ö«Ü. 6 — VaklL Bir nehir. 7 — (Tersi) Sıfat edatı, Sevgili. 8 — Çiçek. Meşhur bir besekâr, 9 — Tenblh edatı. Sanat. 10 — Işıksız.
Dünkü bulmacanın halli
Soldan sağa:
1 — Mandalina. 2 — üz, Aki-lAne. 3 — Rai. Mirat. 4 — Çiroa. 5 — üvez. Nim. 6 — Malak. DuL 7 — His. 8 — Biçare. 9 — AU, Alâmet. 10 — Muz. Takı.
Yukardan aşağı:
1 — Mürdüm. Bal. 2 Aza Vahit 3 — îçel. Çim. 4 — Da, İzaha. 5— Ak. Kiraz 6 — Limon, Sel. 7 — llizld. At. 8 — Nar, Muamma. 0 — Ana. Ek. 10 — Etna, ArU.
i
Sayfa 6
SİYASİ İKTİSADI
YENİ İSTANBUL
M11RTAK1L GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRÜ: FARUK A. SÜNTER
Bu «ayıda yazı işlerini fiilen İdare eden:
SACİD ÖGET
Basıldığı yor;
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKJETl MATBAASI
İkinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki İktisadî, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.
I
Y E N t İSTANBUL
9 Aralık 1949
s
İST ANBULDA:
Telefon: 6066
Kâzım Özalp Cad. No. 1/9 İlgaz Ap. Yenişehir - Akba Kitap Evi - Tel. 16112
birder verir, borcunuzu ödersiniz.
I 2 M I R D € s
İkinci Kordon, Anadolu Han, Ket 2
Gazetemizin yeni bir usul olarak çıkardığı (Karne sistemine) dikkat ediniz ve ehemmiyet veriniz. Çünkü:
1 — Aldığınız bir karnenin içinde 31 yaprak vardır.
Bunun hergün bir yaprağını 10 kuruş diye müvezzie verirsiniz.
Gazete evinize geliyo.sa, ay nihayetinde otuzunu
Otuz günlük aylarla şubattan geri kalan yaprakların herbiri, yeni karne alınırken onar kuruş olarak kabul edilecektir. Bu suretle hergün para bozdurmaktan kurtulacak ve bir aylık gazetenizi ay başında temin etmiş olacaksınız.
2 — Karne kapaklarını saklayınız. Gazetemizin devamlı ve sadık okuyucusu olur ve 12 aylık karne kabına malik bulunursanız, Avrupa ve Türkiyede üçer sene tahsil şansını kazanabilirsiniz. Tafsilâtını karnelerin kapaklarında okuyunuz!
YENİ İSTANBUL Abonman Karneleri gazete bayilerinde, seçkin tütüncülerde ve Müessesemizde satılmaktadır.
Beyoğlu Kaymakamlığı karşısı, Müellif Cad.
No. 6 8. Telefon: 44756 - 44757
Aylık ıiatı:
îmj kuruştur.
ne/
n S
verilecektir.
Tahsil imkanı
bu ise
ve arz
ödenecektir.
hur markalı
uç altın.
yeni İstanbul
ABONEMAN
KUPONU
c
’ G
•-Oe
G
İr
Bu karnelerin kaplarından 12 aylığını biriktirip.
her senenin Ocak ayında gazetemize, acenteleri*
Levent mahallesi evleri Taksitle satışa çıkarıldı Türkiye Emlâk Kredi Bankasından:
Şişli - Büyükdere asfaltı üzerinde Zincirli kuyu mevkiinde kâin Levend Çinftliği namiyle mâruf arazide imar plânına göre hazırlanan projesine uygun olarak Bankamızca 391 bina inşasına başlanmıştır. Münferit, ikiz, blok ve bir veya iki katlı bulunmak ve üç, dört- beş. altı odalı kabili istifade merdivenli çatı aralı ve bazıları garajlı veya dükkânlı olmak üzere yaptırılmakta bulunan ve su, elektrik, havagazı tesislerini de ihtiva edecek olan bu evlerin plân, proje ve şartnameleriyle maketleri Eminönünde Türkiye Emlâk Kredi Bankası binasında 12.12.1949 tarihinden itibaren sayın halka teşhir edilecek ve mahallinde bulundurulacak memurlarımız tarafından icap eden izahat verilecektir.
Mahallenin asfalt yollan ve kanalizasyon tesisatı bankaca yaptırtmaktadır. Evler İstanbul’da kendisinin veya eşinin meskeni olmıyan vatandaşlara vadiferağ yolu ile anahtar teslimi satılacak ve Bankaca hazırlanmış olan mukaveledeki şeraite tabi olmak kaydiyle bedellerinin % 20 si peşinen tahsil olunacaktır. Evlerin bakiye bedelleri senevi % 5 faize tâbi olarak 20 senede aylık taksitlerle ödenecektir. Akdolunacak vadıferağ mukavelesi formülü bankadan istenebilir.
Satışa 22.12.1949 sabahından itibaren başlanacak ve müracaat anında satın alınmak istenen evin % 20 peşin bedeli tediye edilerek aynı tarihten itibaren üç gün zarfında vadıferağ mukavelesi noter huzurunda resen tanzim ve teati edilecektir. Vadıferağ sözleşmesini % 20 nin yatırıldığı gün dahil üç gün zarfında notere yatırmıyanlann her türlü haklan sâkit olur ve peşin tediye ettikleri %20 1er müracaatlannda faizsiz olarak kendilerine iade edilir. Evlerin satışı münhasıran İstanbul şubemizde ve şubeye müracaat edenlere yapılacağından bizzat gelemiyenler, bankadan alacaklan formül dairesinde tanzim edilmiş vekâletnamelerle başkalarını tevkil edebilirler.
rnıze tevdi edenlerin veya posta ile gönderen-
lerin ilimleri üzerinde Noter huzurunda kur’a
ile yapılacak seçimde:
Birinciliği kazanan
için Avrupanın herhangi
bir şehrinde uç sene tahsil;
İkinci gelene, memleket İçinde tahsil imkânları
u olmıyanlara
.ıyrılan tahsisat, yû
ırmi tenziliyle def’aten
Ayrıca diğer dokuz aboneye mev
uç gömü, ve uç çelik
kol saati verilecektir.
GAZETESİ
"ttlg
Bu karneden koparılan bir vaprak mukabilinde gazeteyi satın her müvczzl ve-
ya tütüncüden bir gazete «atın alınır.
ıs
YENİ İSTANBUL MERKEZ ve ŞUBELERİ s
A N KARADA:
31 Şubat 1950
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Bu evlerden edinmek istiyenler teşhir müddeti zarfında beğendikleri evin bulunduğu arsayı gidip görebilirler.
Vadıferağ mukavelesinin bilumum noter, harç, pul vesair masrafları müşteriye aittir.
Dükkanlı evlerin satış şartlan ve diğer hususlar için broşürümüze müracaat edilmelidir.
Evlerin sahipleri adına tescilinde 5228 No. lu Kanun gereğince tapu harcı ve damga resmi alınmıyacağı gibi bakiye bedeli teminen yapılacak ipotek muamelesi de aynı Kanun mucibince damga ve diğer resim ve harçlardan muaftır.
H A
L I
A N T I
K A
KIYMETLİ
KİTAP
Beyoğlu, İstiklâl Cad. No. 390
.Narmanlı Ap. Avlu içinde No. 4 Telgraf:
Librarius
ikramiye çekilişine katılabilmek için
1 Aralık 1949
öğleye kadar bankamızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 yılının bu birinci çekilişinde büyük ikramiye
Ankara’da Güven mahallesinde
Müstesna bir EV (İki katta 5 oda, 2 hol, lbodrum, balkon ve her türlü konfor)
Türkiye İŞ BANKASI
I
THERM0S
OCAKLI SOBASI
SATICI ALAD
Kışa sevinç te girer.
y-
Malzeme Alım Şubesinden:
t
1
CİNSÎ
Miktarı
Güvenme parası Lira
Tarihi
İhale Günü
Saati
•kili•
• J
52230 adet
'()
Sn
'A 7
Cıvata somunu
Kaynak teli demir İçin 190 kilo " ” pirinç için 225
” " pik için
Kayış raptiyesi Süpürge: büyük boy orta boy küçük boy
cilâsı
M
2 " 1263 kutu 9100 adet 2200ı
3400
50000
750
1000 ”
6140 adet
••
•»
M kilo
1340
90
582
890
23.12.949
23.12.949
23.12.949
6. 1.950
Cuma
Cuma
Cuma
Cuma
10
10.15
10.45
10
İt
• •
Gücü teli Muşamba
Çekirdek kakao Muhtelif ege
1 — Yukarda alınacaktır.
2 — Pazarlık
cins ve miktarı
225
285
375
740
yazılı
hizalarında gösterilen
16.12.949
16.12.949
6. 1.950
10. 1.950
malzeme.
Cuma Cuma Cuma Salı
10
10 15
10 15
M
pazarlıkla
satın
gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
Hafta Tatilinde Eğlenmek İçin YEŞİLKÖY'de
OTEL DENİZ PARK’a Gidiniz.
Çünkü
Geçen hafta gidenler âdeta bir masal hayatı yaşadıklarını söylüyorlar. Deniz üstünde şahane bir salon, zengin bir müzik, varyeteler, sürpriz ve nefis yemekler. Cumartesi, Pazar günleri 16 - 19 arası Matine. Geceleri Yeşüköyden Şişliye kadar otobüs servisleri mevcuttur. — Telefon: 18-215/216
*
r Sil
(/»
___
S?
5 S AA T TE /LİTR.E | GAZ YAKAR. i
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen Şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paraları ve kanunî vesaikle birlikte mezkûr Komisyona müracaatları ilân olunur.
5 — idare, kısmen veya tamamen veya kısım kısım ayrı ayrı taliplere ihalede serbesttir. 117278 ı
S
Göz Hekimi
Dr. Murad Rami AYDIN
Beyoğlu Parmakkapı, İmam sokağı No. 2. Tel: 41553
Toptan - Perakende İNGİLİZ AĞ İPLİKLERİ 70/12 60 12 50/12
40 12 36 12
Çakmakçılar yokuşu, 8üyük
Yenihan. orta kat No. 33
Fehmi. Tel: 23249
Telefon:
4 0 0 7 1
L
f
1
A
A
t
Gazetemizde neşrolunan bütün
resimlerin
klişeleri
V
f
i
ı t
. r •
I
*
. 4 •
J -
o
• Lİ«|ON .
MUM i « A
«•
ti ı »V
Klimsch - Horika
SPEZIALFABRIK UND GROSSHANDLUNG FÜR REPRODUKTIONSBEDARF
fi f b
-—_.__ . ___ ______ •- J ( • M t * __ _
FRANKFURT/MAIN • ALTE MAINZER GASSE 57
Tarafından teçhiz edilmiş, modern ve kifayetli klişe atelyemizde hazırlanmıştır
e
I «
—i
*
lî—I
Comments (0)