9 Ekim 1950
Pazartesi
İM
SIYAg
İKTİSADI, MÜSTAKİL
Yıll — Sayı 313
10 kuruş
Teni lslaııbıırıın
KUPONU
v
I
I
TAHSİL KUPONU

t
m A
'A A

/
Beyoğlu - Müellif Caddesi 8-8. Telefon : 447MI-44757 Santral
TeMn
Pdrn: Hnhlh Edlb . TÖRETTAN

r •
Abone: Türkiye için tenellğl 82» altı aylığı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki misildir.
Hânlar : 8 ncı sayfada santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir mesuliyet kabııl edilmez.
Fosta Kutusu : 447 - t«tanbu1. Telrrnf Adresi : Hotlo. İstanbul.

Kore harekâtı süratle gelişiyor
Amerikan
kuvvetleri de 38 inci
arz dairesini dört mil geçtiler
Koredeki «on harekâta göre doğu rahili boyunca llerllyen Güney Koreliler Wonsan‘ı almışlardır. Seul’den kuzeye doğru hücum eden kuvvetler de bugün 38 inci arz dairesini geçip Pyongyang üstüne İlerlemeye başlamıştır. Aşağıdaki krokide 20 günlük harekâtın gelişmesi görülmektedir. Şimale doğru inkişaf eden İlerlemenin Man-çıırya hududunda alacağı şekil İse meçhul ve meraklıdır.
/ MANCHURIA *
Türk aslından olmıyanlar yurdumuza giremiyecek
Bulgar politikasının değişmiyen yolu
BAHTSIZ Türk göçmenleri sınırlarımızın Ötelerinde, ülkemize silinmek için, bekliyorlar. Neleri varsa, «tabirinin yüzyıllarca yaşamış oldukları köylerde, kasahnhırda, şehirlerde hırnkıuışhırdtr. Kurulduğu günden heri azınlıkları ezmek, fırsat düşünce, onları. Firavunlar çağında bile görülmemiş bir merhamet sizlikle ortadan kaldırmaya çalınmak. Bulgar Devletlinin İdare fazileti haline gelmiştir. Onun İçin, yurtlarından zorla sökülerek sınır boylarımızda biriktirilen Tiirklere yürekten acırken, biz, bunda olafcaniistü bir şey görmüyor ve Bulgar Hükümet inin eski geleneklerine ne büyük bir inıatı verdiyle sarılmış olduğunu, bir kere daha, anlamış oluyoruz.
Ankara ile Sofya arasındaki ııota-laşmalar, yüzyıldan çok ilaha az hlr raman İçinde devrimizin insanlık ve kültür anlayışına aığıımayacak kadar korkunç ve utandırıcı bir gelişme gösteren Bulgar İdare hikmetimle tesirsiz kalırsa hiç de hayret edilmemelidir. Bulgar Hükümeti ııe zaman faal hlr politika gütmeye karar ver-miş«îe, zamanın kendisine çok elverişli ohlıiftuınu sanmış ve hemen hemen IstisnaMZ yanılmıştır. Bunun başlıca İki ehemmiyetli sebebi vardır: 1. Tarihlerine tekrar kııvıışaıı birçok milletler gibi. Bulgurlar da. politika gerçekliğinin, dilediklerine göre. değişebileceği kuruntusuna kapılmışlar ve yüzyılların ötelerindeki en geniş yayılma devirlerini kendilerine bir devlet gayesi olarak seçmişlerdir, t'«tünkorü İncelenirse görülür kİ: Bu kuruntu, la Fonlaİne’in meşhur kurbağa ve öküz hikâyesine çok brıızer. Çağımızın iıısaıı, soy ve halk coğrafyası, /«inanla, öyle değişmiştir ki. eski bir tarih Maniasını, kendi çerçevesi içinde yeniden dirilt inek ve ona başka bir Aspariıh. başka hlr Kriım. ba(?ka bir Borls bulmak Imkâıısı/.laş-ınıstır. Cengl/.-l lan Devletİ’nİ, OsmanlI lınparatorlıığırıııı. Kskl Koma’yı tekrar kurmak İstemek de böyle bir kuruntudan başka bir şey değildir. Fakat Bıılgnr devlet adamları, ölçüsü çok geniş tutulmuş Irrıulenta’lurıııın gerçekleşebileceğine, nedense, İnanmaktadırlar. Milletleri paramparça yapan. birçok devletleri diiııya hartasından silip siipürcıı büyük hlr harp, onlara göre. Büyük-BulgarİHtan- ide-cer**ekleşHrebilir. Bulgar dış politikasının temeli bu aşırı iyimser r*»rüşr dayanmaktadır. Bulgurlar. İlk dünya harbine böyle hlr fikirle atılmışlardı. ikinci Diinya Harbinde (le gene böyle bir fikirle Hltler ordularına Bulgar topraklarına girmek ıııü-snndrsi verilmişti, illiler AlmanyalInın yıkılışından nonra, Kızılorduıııın kurtarıcı bir kardeş ordu gibi alkışlanması hep hu irredenta hesııplarly-Ir İlgilidir. Yarının kuvvet gelişmesine göre Bulgaristan, hu oynak politika geleneğine bağlı kalarak. Kizilorduyu da. düşünmeden arkadan vurabilir.
2. Tarihteki en son genişliğini, oldukça fazlasl.vle, gerçekleştirmek kuruntusuna kapılmış Bulgaristan gibi küçük hlr memleketin, büyük politika buhranlarında, bnht oyunlarına girişmesi. kemlisi İçin olduğu gibi, komşuları İçin de tehlikeli bir emniyetsizlik dıırumıı yaratmaktadır. Durmadan yer değiştiren bir politika, müstakil hlr politika değildir. Bulgaristan'ın politika tarihi kararsızlığın tam bir örneğidir. İrredenta üzrrlıır kurulan bir politikanın başka tiirlü olmasına da İmkân yoktur. Rııhıı temelinden değişmedikçe, Bulgnr politikasının. şimdiye değin oldıığıı gibi, İleride de, İstilâcı büyük politikalara o-yuncak olması mukadderdir.
çimdik! Bulgaristan, İç ve dış politika bakımından, artık, bir devlet değil, İdare yetkileri hile ç(ık sıkı hlr kontroldan gecen. Fos ve Tıııııı* tipinde bir Rus ülkesidir. Soıı baht o-yunıı Bulgnr milletini böyle hlr netice karşısında bırakmıştır. Ruslar. 1877 den beri güttükleri yayılma politikalarına hiiyiik bir Bulgaristan kurmakla başlamışlarsa da Muahedesi (1878); Avusturya rlstan trupa ratorlıığıı’ııuıı
politikasından lllınnıİHiıarak
Dişlikte bir devletin kurulmasını önlemiştir. Şimdiki Kovyrt Kıısya politikasının fiilili Bulgnr İşlekleriyle hiç hlr İlgisi yoktur. Büyük Bulgaristan fikri. Irredentası; yerlıd. lam nıâıııı-■lyle. Kın dış polItiknsınM bırakmıştır. Bir. bııııll, politika hâdiselerinin gelişme seklinden, karnkterlııden anlayabiliriz. Bulvarlar, millet olarak, benimsemiş olsalar bile, Bulgaristan Türklerine karsı güdülen polltlkaılu Rovyef leslrl bütün açıklığı He sezilmektedir.
Biliyoruz kİ Kuşlar, hele tklııri Diinya Harbinden sonra, kendi geniş ülkelerindeki azınlıklara karşı tıpkı bunun gibi hlr göç politikası gütmektedirler. Kiiçük Ballık milletleri. Kırımlılar, AzerbaycanlIlar başka yerlere gönderilmişler ve Inırulsm başka vilâyetlerden halk yığınları yerleştirilmiştir. Kuşlar, zorla yaptırılan hu yeni çeşit göçlere “emniyet tedbiri” adını veriyorlar, l'üzblıılerce Tiirke. hiçbir sebep yokken göç yaptırılması, Bulgar komünistlerine göre, belki. Rus Ölçüsünde hlr emniyet tedbiridir! Fakat Kuşlara göre hu tedbirin büsbütün başka bir mânası vardır, şimdiki Bulgar politikasını, bir manlar, sözüm yabana, profrsörlerce girişilen ve büliiıı Sovyet gazetelerini dolduran ilaya benzetebiliriz. Biz, re, rııilli blrliğlınl/yeıı gelen bir İrade nırha-• 1111ğı İle cevap vermiştik. YÜ7. binlerce Türkün göçü seklimle beli, ren Bulgar politikası ise asıl hıı birliği dolambaçlı bir taktikle dağıtmalı ve sarsmnk amacııH gütmektedir. Kış ortasında göçmenleri harındı rinan ııı kolay hlr şey olrııadığıııı biz de biliyoruz. Gene biliyoruz kİ. göçmenleri yerleştirme teşkilatımız İyi İşlemezse, idünı. kardeşlrrlnılzln sayısını çok seyrekleştirerek ve bıı, hırslıırıını/.ı yüksek hlr vatan sevgisiyle yellemezsek, l(; pollüka kavgalunııl tutuşturarak milli birliğimizi herhalde kuvvrt-Jendlrmcyrcelctlr. Dün, Kafkasya'dan savrulan tebdillere tek bir millet olarak cevap vermiştik. Bııgüıı, biz, nasıl nlıır da, başka tÜrlil düşünebiliriz? Büyük dâva: İç politika münakaşalarının yatışmasını emretmektedir artık.. Milli hlrliğin eşsiz hârikasını göstermek zamanı gelmiştir.
-- M. NERMİ
Berlin - Maca-A lüleniz bil Kr-
•/ f •
•»
Biz rn-Kafkaayah
propaKttıt-btl tehditle-
Ha rekâtı
M arca
I
Sru ut Jupaı*
Hu«(in4h»
PYONGYaNG
JAPON
neticeler
t
(7
U1SUBYO
y iaeguv
1000 uçak destekliyor
Kızılların Şarktaki en büyük limanı Wonsan, Güney Korelilerin eline geçti Tokyo, 8 (YİRS) — Amerikan birlikleri bugün Kaeaong’u işgal etlikten sonra hafif düşmen mukavemeti karşısında 38 inci arz dairesini aşmış ve kuzeye doğru ilerlemeye başlamışlardır. Son gelen haberlere göre Amerikan kuvvetleri hududu 4 mil geçmişlerdir. Bu cephede tahşit edilmekte olan birlikleri donanma ve 1000 u-çaklık bir hava filosu desteklemektedir. Amerikalılarla birlikte hududu geçen Güney Kore tümenleri bugün hududa 5 ilâ 55 mil mesafededir. Bu birliklerden bir kol Pyongyang m altı mil batısındaki hidroelektrik merkezi Nogunjok’u işgal etmiştir. Burası 38 İnci arz dairesinin 27 mil kuzey indedir. Pyongyang civarında e-sir kamplarındaki 1500 Amerikalının bugün kaçtıklarına dair bir haber gelmiştir. Bunların düşman hatları a-rasından kayarak güneye kaçtıkları söylenmekledir.
Doğu cephesinde İlerleyen Günev Kore birlikleri 38 inci arz dairesinin kuzeyinde muhtelif kollardan ilerlemekledirler. Sahil boyunca giden kol Wonsnn’a bugün döıt mil mesafeye kadar gelmiş ve şehir üstüne yapacağı nihai hücum İçin hazırlanmaya başlamıştır.
Doğuda VVonsan idmanı Güney Korelilerin eline geçmiştir.


k
PokrboilM 4
• J


ı
1
'-4.
. «*
INCHON
S CİMOnn


Kuzey Korede herkes sıkı sıkı aranmaktadır. Amerikan polisi silâh

i snklaıııib olmak ihtimalini gözörıiiııde tutarak hlr küçük Kuzey Koreliyi arıyor
McCloy, Almanları
“Birleşik Amerika ve Batılı milletler, Alman yardımı etrafında pazarlık etmiyor”
Frankfurt, 8 A A. (AFP) — Almanyadakl Amerikan Yüksek Konılaeri Mac Cloy, radyo İle yaptığı beyanatta New-York konferansı neticelerini Alınan umumi efkârına arzetmişlir.
Mac Cloy. hakikatin tahrifine karşı Alman Milletini teyakkuza dâvet etmiş ve deınişliı ki:
“Birleşik Amerika ve baldı milletler, Alman yardımı etra-vtmiyorlar ve bir Ne de
bi.rleşnıey e
Bulgaristan Yugoslavyaya bir nota daha verdi
Londra, 8 (YİKM)
Moskova Radyosunun Sofyadan al. «lığı bıı* habere göre Bulgaristan Yu-go.shıvyaya bir nota vererek Belgrat» çık kasabasından Bulgar hududunun ateş altına alınmasını protesto etmiştir. Siyasi ve askeıl şahsl-yeller bu bölgedeki hâdiselerin derhal halledilmesinin gerektiğini ileri Sürmektedirler
KUZEY KORE
38’ PARALLfl

G ÜNE Y KORE


zamarı müttehitli o-
fında pazarlık bunu yapmayı hiç düşünmlyecck terdir fık satın almak, ne hırsa olsun bizimle
zorlamak tasavvuf undayız.
Mat Cloy Alman silâhlı kuvvetleri ihdası hususunda Inmüz kail İliç bir tedbir ahnmadıği-nı söylemiş ve sözlerine şöyle devam etmiştir:
“Bununla beraber bıı kuvvetlerin Avrııpanın müşterek müdafaası çerçevesi dahilimle ihdas edi'.ecvği Aşikârdır. Bit* milli Alman ordusu İhdasının bahis konusu olanııym ugıııı bildiren Mac Cloy. Alnıanyanın İştirakinin aıual Ahııaıı Mil-İril böyle bir şeyin lehinde olduğu takdirde mümkün ve şayanı arzu olabileceğini söylemiş ve sözlerine şöyle son vermiştir:
Bulgar Hükümeti, hizmet müddetini dolduran askerlerin terhisini durdurdu
Ankara Radyosu, Bulgarlara sert ve katî bir ihtarda bulundu
Ankara, 8 (T. H. A.) — Bulgarların hudutlarımızdan İçeri vizesiz ve Türk aslından olmayan bir takım eşhası sokmak İçin üst üste yaptıkları hareketler üzerine, Hükümet nihayet hudutları kapamaya karar vermiştir. Karar dün sabahtan itibaren tatbik edilmektedir. Bu tedbirin zorbaca hareketleri katî şekilde önlemek maksadiyle alındığı şüphesizdir. Dışişleri Bakanı Prof. Fuat Köprülü bu tedbirin mahiyeti ile ne zamana kadar süreceği hakkında bu akşam Türk Haberler Ajansına şu yanatta bulunmuştur:
“— Haber doğrudur. Bu tedbir Türk topraklarına Türk makamların, dan vize almıyan kimseleri kimbilir ne gibi maksatlarla sokmak için yapılan hukuk esaslarına aykırı hareketleri önlemek maksadiyle alınmış alelâde bir tedbirdir. 1925 anlaşmasına da tamamen mugayir olarak Türk aslından olmayanları Türkiyeye cebren sokmak isteyenler bu hareketlerinde asla muvaffak olamayacaklarını elbette anlıyacaklardır. Hudut ve münasebetleri ancak o zaman tabii şekline girecektir.,,
Londra, 8 (YİRS) — Bulgar Hükümetinin askerî hizmet müddetleri
*
Amerikan Umumi Danışma Kurulu âzalarının beyanatı
İktisadı kalkınmanıza devam olunarak, Batı Avrupaya ihracat yapacak duruma gelmeniz lâzımdır.
O zaman Komünizm, karşısında kuvvetli bir birlik bulacaktır"
İÇİNDEKİLER
İKİNCİ
Askeri mahkemeler, onlu, disiplin ve adalet •
M. Hilmi özarpat ÜÇÜNCÜ
Zafer sarhoşluğu
Selim Şahit DÖRDÜNCÜ
Tahran İktisadi
Konferansı ve Türkiye Hulusi S i dal Trabzon Limanı ve bir düşünce
Harun Pastanoğlu
BEŞÎNCİ
Panama Kanalı
Faruk Yönter SEKİZİNCİ
SPOR
ara-ger-
HÜ-defa
Kurmay Heyeti
Tokyoya vardı
Başkan Trunıan tarafından seçilen ve Senatonun tasdikiyle katiyet kes-beden Amerikan Umumî Danışma Kurulu asalarından Mr. Roberl H. Hlncklcy Ve Geofge S. Ecclvs ile E.C.A Genel Sekreterliğinin Reisi Mr. Gor-don Rockord’ıın Türklyede Marshall Plânı tatbikatından alınan hakkında tetkikler yapmak ve Kongreye rapor hazırlamak üzere memleketimize geldiklerini bildirmiştik.
Heyet. Ankaradakl temaslarını ve tetkiklerini bilirmiş ve dün şehrimize dönmüştür. Bıı sabah memleketimizden ayrılacak olan heyet üyeleri, temaslarından edindikleri intiba hakkında gazetemize aşağıdaki beyanatı vermişlerdir:
•’— Marshall Plânının nasıl tatbik edildiğini ve ne neticeler alındığını görmek üzere İktisadi İşbirliğine dahil memleketleri teftiş etmekteyiz. Türkiyeye yaptığımız bu Hk ziyaretten çok memnun kaldık. Memleketinizde çok iyi işler başarılmış. Türk resmî şahsiyetlerinin samimiyeti ve EG A. ileri gelenleri İle yaptıkları sıkı İşbirliği memnuniyet vericidir. Dün Ankarada, Devlet Bakanı tarafından verilen yemekte Dışişleri, Ticaret, Maliye ve Ziraat Bakanlarınızla yap-lığımız temaslarda karşılıklı olarak samimi İşbirliği zihniyetini bir kere daha brliı 11 ik...
— Marshall Yardımının bitmesi İçin İki seneden az bir zaman kalmıştır. Kanaatlnicze bu müddet zarfında Plâna dahil tHemlelcetlar Islmll/n neticeye erişmiş olacaklar mıdır?
Bazıları falenllen neticeyi alacaklardır. Diğer bir kısmı için şimdiden mütalâa yürütmek arken olur.. Sizce Türkiye bıı iki kısımdan hHiıgishıv dahildir?
Tıiıklye bugüne kadar çok iyi çalışmıştır. Bıındaıı fazla bir şey göyllyemeylz.,,
ruık»\r>e yapılan yardımın artması bahis mevzuu mudur?
Bıı. Kongrenin bileceği bir İştir. Miıhlm olan nokta şudur: Türk ordusunu kuvvetli lıılmrık İçin Tiir-kly»ye yapılan ikllsndl yardıma devam olunmalıdır.
A nkıiı :tdaki temaslarımızdan edindir imiz intıbıiM göre MarnhuH Plânı
Tiirklyede en fazla ziraî sahada muvaffak olmuştur. Madenler, nakliyat ve elektrik kuvveti istihsali de iyi netice alınan mevzulardır.
Ziraat te. iki sene içerisinde elde e-dllen terakki herkesin kolaylıkla göre biIeceği buyüklüktedir.
Şunu bilhassa belirtmek isteriz kİ. Türkiye milli savunması bakımından biiyük ilerlemeler kaydetmiştir. Fakat savunmanızı müstakar bir durumda muhafaza edebilmek için iktisadi kalkınmanıza devam olunarak Batı Av-rupaya ihracat yapabilecek vaziyete gelmeniz lâzımdır. Bu suretle batı demokrasilerine de mühim bir yardımda bulunmuş olacaksınız. O zaman komünizm, karşısında kuvvetli bir birlik bulacaktır.,.
Üç Büyüklerin
Yugoslavyaya
askerî yardımı
Paris mahreçli bir habere göre, Amerika, Ingiltere ve Fransa Yugoslavyaya yardımı prensip olarak kabul ettiler

Almanları 7-1 mağlûp ettik
Dlln gece Rpnr Sarayında Alınaıı Greko-Roınrıı Milli Gilrrş Tnkııulylr ğımrz maçı lakımımız 7-1 kazanmıştır. \ ııkarıda 6? kiloda güreşen Halli rakibi \lmnni çevirirken görüyorsunuz Ankarada ynpıkırı atletizm maçını da Belçikalılar 77-75 galip bitirmişlerdir. Llk maçlarını ve diğer »por haberlerini Spor aahlfemizde bulacaksınız»
yaptı-Kaya,
Londra, 8 A.A, (Reııter) — Obser-ver gazetesinin bugün yayınladığı Parla mahreçli bir habere göre A-merika, İngiltere ve Fransa Yııgos-lavyuva askeri yardımda bulunmaya prensip İtibariyle karar vermiştir.
Muhabir, bıı hususun üç büyüklerin New-York’ta yaptıkları son toplantıda kararlaş! irilmiş olduğunu ve hâlen bu yardımın nasıl yapılacağı hakkında Washington’da gizli müzakereler cereyan ettiğini bildirmekte-
dolmasına rağmen silâh altındaki askerlerini terhis etmemeye karar verdiği anlaşılmıştır. Bulgar askeri çevreleri ordunun takviyesi için tecrübeli askere ihtiyaç olduğunu ve tehlikeli bir anda bunların derhal işe yarıyacaklarını İleri sürmektedirler. Bu çevrelere göre ihtiyatların hazırlanması zamana mütevakkıf bir iştir. Bulgaristanı bu şekilde bir harekete sürükleyen saik Rusyanın Bulgaristanı Doğu Avrııpada en sadık peyk addetmesinden ilen geldiği tahmin edilmektedir.
İngiliz resmi çevreleri kominfor-mun şu anda Balkanlardaki Rus pey. ki olmıyan devletlerden herhangi birine hücum etmek niyetinde olmadığını fakat Türkiye ve Yunanlstanın Atlantik Paktının Akdeniz müdafaasına dahil olmaları üzerine bir müddet sonra kominform faaliyetlerinin kuvvet ve ehemmiyetinin anlaşılacağını ileri sürmektedirler.
Türk . Bulgar münasebetlerindeki gerginlik Bulgarların kominfornıun plânlarına uymak suretiyle 250.000 Türkü ânl olarak Türkiyeye göndermek ve bunları vizesiz sevkederek aralarına komünist ajanları sokmak istemesinden Heri gelmektedir. Bugün ikinci defa kapanmış olan Türk Bulgar hududu bu iki memleket smdaki münasebetlerin gittikçe ginleştiğine bir delildir.
Ankara, 8 (ANKA) — Türk kûmeti bir ay içinde dün ikinci
olarak Türk - Bulgar hududunu kapamaya mecbur olmuştur. 14 ağustos tarihli ilk Bulgar notasının Ankaraya gelmesiyle bavlıyan siyasi faaliyet, rmıtevalı hâdiscle(le*bfr*kat daha hararetlenmiş ve son günlerde en yüksek haddini bulmuştur. 250 bin ırkda-şımızın 3 ay gibi pek kısa bir zaman içinde Türkiyeye kabul edilmesini isteyen Bulgar notasının bu çelimsiz Rus peyki devletin hâriciyesinden ziyade Kremlin tarafından kaleme alınmış olduğu zaten bilinmekte idi. Vakarlı ve kati bir lisanla yazılmış olan Türk notasının Bulgarlara kâfi bir ders olacağını tahmin eden Türkler son notaya hâkim olan küstahça edaya ve onu takip eden hudut hâdiselerine bakarak dersin yeter derecede tesiri olmadığı kanaatine varmıştır. Hududun ilk defa kapatılması Üzerine İmzalanan protokol» Bulgarlar riayet etmemişler ve mahiyetleri meşkûk çingeneleri vizesiz olarak akın akın Türkiyeye göndermeye devam etmek istemişlerdir. Türk Hükümeti vize muameleleri tamamlanmış olan bütün göçmenleri kabul etmek kararında olduğunu bildirmiş İdi, Türk Hükümeti vize verilmeden şüpheli maksatlarla hudutlarımıza sokulmak İstenen haymat-losları kati surette kabul etmemek kararında olduğunu »on hudut kapatma karan ile bir kere daha İspat etmiştir. Türk - Bulgar hududunda nöbet bekleyen birliklerimizin Hükümetin bu kararını mutlak surette tatbik edeceklerinden şüphe edilmemektedir. Ankara Radyosu bu gece yaptığı Bulgarca yayımında hududun ka. panmış olduğunu bildirdikten sonra sert ve katî bir dille Hükümeti bu karara sevkeden sebepleri anlatmış ve bu çeşit hâdiselerin tekerrürü halinde çok zecri tedbirlere do başvurmak zorunda kalınacağını ihtar etmiştir.
Türk subayları, Atlantik Pakta
Kurmay Başkamın ziyaret edecekler
Ankara, 8 (ANKA) — Kore harbi sahasında tetkiklerde bulunmak üzere Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı,JÇprg^peral Yusuf FgMi'nin başkanlığında Javonyaya giden he, yetimiz Tokyoya vâsıl olmuştur.
Bildirildiğine göre, Ankaradan ha» reketinden sonra Türk askerî heye« tine Hükümet yeni bir vazife vermiş ve heyet başkanına telle tebliğ ekmiştir.
Hükümetimizce askeri heyete verilen yeni vazife, Türk delegasyonu^ nun VVashington’da Atlantik Paktı Genelkurmay Başkanlığına bir nezaket ziyareti yapmasıdır. Bilindiği tize re, Türkiye Atlantik Paktı Akdeniz Komitesino dâvet edilmiş ve bu dâvet Hükümetimizce kabul inişti.
Askerî heyetimizin Atlantik maybaşkam Omar Bradley’e
cağı ziyaret, Acheson’ın dâvet tel* grafma karşı Hükümetçe verilen mukabil cevaptan sonra İlk teması teşkil edecektir. Bununla beraber heyetimizin her hangi bir mevzu IçLn müzakereye salâhiyeti! olmadığı ve zi* yaretin bir tanışma hududunu aşmı-yacagı ayrıca ilâve edilmektedir.
edil’
Kur»
gün sürecek
Ankara, 8 (T.H.A.) — Yurdun her tarafında havalar umumiyetle soğumuştur. Bir kaç gün önceye kadar yaz sıcaklan hüküm sürerken bu sabah Ankarada auhunet sıfınn üstün, de 8 derece İdi. Bu hail kışın erken geldiğine işaret sayanlar bulunmakla beraber Meteoroloji çevreleri bu. mı, her yıl bu mevsimde görülen geçici soğuklardan addetmektedir.
Mihrican adı verilen bu soğukların bir kaç gün daha süreceği tahmin ediliyor.

Hong lCong. 8 (YİRS) — Komünist Çin bugün Kuzey Tlbetln Çin orduları tarafından işgal edildiğini açıklamıştır. Başbakan Formoza ve Tlbetln Çin topraklarının birer par-çanı olduğunu ve buraların sonumla Çin kontrolü altına ğım söylemiştir.
Şaııghayuaıı Ti be te kadar (ak ulan yolun yapılması devam etmektedir» Yol Hitnalayaların dağlık kolları üstünden geçmektedir.
eninde almaca-
uzana-
İran İç politikasında yeıd gelişmeler
Tahran, 8 (APı — Cumartesi günü Şuh, Başbakan Kazınanının Adeıni merkeziyet programının desteklenmesini parlâmentodan İstemiştir. Şahın parlâmentonun açılış nutkunda yaptığı bu talep Başbakanın parlâmentodan isteyeceği itimat oyu ile ilgili görülmektedir.
Bulgurlar, Yugoslavyaya yeni bir nota verdiler (Gazeteler)
BULGARlSTANIN NOTA YAĞMURU!*


Sayfa 2
YEN t İSTANBUL
9 Ekim 1950

TETKİKLER
Askerî mahkemeler, ordu,
disiplin ve adalet
Şehir köşesi
Yazan : M. Hilmi ÖZARPAT
Dış cephe
flEMOKKAT PARTİ İktidara trel-** dikten sonra askerî mahkemeler meselesi günün mevzun halini almıştır. Bunun sebebi, bugünkü askerî mahkemelerin gerek teşkilâtı ve gerek personeli hakkında tatbik edilen hükümler İtibariyle, hem Anayasaya aykırı ve hem de antidemokratik bir müessese vasfım haiz bulunmasıdır.
Askerî mahkemeleri bugünkü hail İle muhafaza etmek İsteyenlerin başlıca mesnetleri, kendilerine göre, yalnızca adlî âmir vasıtaslylc tahakkuku mümkün bulunan askeri disiplindir. Bu itibarla, bugünkü makalemizle evvelemirde ordu, disiplin ve adalet müesseseler! arasındaki münasebeti tebarüz ettirmeye çalışacağız. Tetklkatımız neticesinde görülecektir kİ, askerî disiplin: Hukuka riayet ve bir kelime ile de adaletten başka bir şey değildir.
Bir devletin İstiklâline ve mukad-deratına.;sııhip olabilmesi ve görevini yerine getirebilmesi İçin müstakil kazal teşkilât ve teşrii organdan başka iki idari teşkilata da ihtiyacı vardır. Bunlardan birisi daimî ordu ve diğeri dc İyi bir şekilde taazzuv etmiş sivil idare mekanizmasıdır.
Ordu, eski devirlerde olduğu gibi, bugün de mühim bir devlet müessesc-si vasfını taşır. Zira, devletin istiklal ve bekası, vatandaşın huzur ve sükûnu ve saadeti ancak iyi bir şekilde yetiştirilmiş orduların mevcudiyetine bağlıdır. Bununla beraber, ordu ile devlet arasındaki münasebet yalnızca bundan ibaret değildir. Devletin hükümet şekli, müdafaa sistemi ve nihayet ordu bütçesi de ordu teşkilâtı İle sıkı sıkıya alâkalıdır. Biz, muzla İlgisi bakımından bu den yalnızca hükümet şekli duracağız. Şöyle ki:
Kıratlıkla idare edilen bir
ordu teşkilâtı ile demokratik esaslara göre İdare olunan bir devletin ordu teşkilâtı arasında çok mühim farklar vardır. Nitekim:
Mutlak monarşilerde hükümdar ordunun başıdır; ordu hükümdarın mutlak hÜkÜın ve tasarrufu altındadır; hükümdarın herhangi bir emrine kayıtsız, şartsız İtaat gerekir. Bu türlü rejimlerde ordu kademeleri arasında da keyfiliğin yeri büyüktür.
Meşruti kırallıklarda hükümdarın ordu üzerindeki hakları kanunu esasilerle takyide uğramışsa da yine hükümdarla ordu ve ordu kademeleri arasında az çok bir keyfilik mevcuttur.
Demokrasi esaslarına tevfikan İdare olunan devletlere gelince:
Demokratik rejimlerde hukuk leti esası hâkim bulunduğundan let başkanı ile ordu ve bizatihi
kademeleri arasındaki münasebetler sahil hukuk kaidelerine bağlanmış ve mutlak otorite fikri; yerini kanuni o-torlte mefhumuna terketrrıiştir. Nitekim; Anayasamızın 40. maddesi aynen şu hükmü İhtiva ediyor: “Başkomutanlık Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüce varlığından ayrılmaz ve cumhurbaşkanı tarafından temsil o-lurıur. Harp kuvvetlerinin komutası barışta özel kanununa göre Genelkurmay Başkanlığına ve seferde Bakanlar Kurulunun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından tâyin edilecek kimseye verilir.,, Yine, Ordu Dahilî Hizmet Kanunumuza göre, emir; hizmete ait bir talep veya yasağın sözle, yazı ile vesair suretlerle İfadesidir; Amir maiyetine hizmetle münasebeti olmayan emir veremez; bundan başka Askeri Ceza Kanunumuz asta hizmetle münasebeti olmayan emir vermeyi suç saymış bulunmaktadır, (M. 108).
Yukarıki kısa İzahattan da anlaşılacağı üzere, demokratik rejimlerin tatbik edildiği yerlerde, ezcümle bugün bizde ordu, keyfi usûl ve emirler, le idare edilen bir müessese değil, bilâkis hukuk* devletinin sivil idare teşkilâtında olduğu gibi, bütün harekâtı hukuk kaideleriyle tanzim edilmiş bir askerî müessesedir.
Disipline gelince*
Disiplin, bugün artık ne üstün as-
mevzuu-Amiller-üzerinde
devletln
dev-dev-ordıı
ta, Amirin maiyete mutlak surette tahakkümü mânasına anlaşılmalı ve ne de Amirlere körü körüne İtaat olarak telâkki edilmelidir. Böyle bir düşüm e Anayasaya göre Türklcrin tabiî haklarından olan hürriyet hakkına aykırı düşer. Körü körüne Hııafn ancak esaret müeasesesbıde yer vardır. Bu mülâhazalar sebebiyledir kİ, Askerî Ceza Kanunumuz yalnızca hizmete müteallik olmak üzere verilen emirlerin yapılmaması hallerini emre İtaatsizlik ve itaatsizlikte ısrar suçu o-larak kabul etmiş bulunmaktadır, (M. 86, 87, 108).
Alınan Mareşali V. Moltke Alman Askeri Ceza Kanununun müzakereni sırasında Relchstag'da 7.6.1872 tarihli celsede disiplini şöyle tarif etmişti: “Autoritact von öben und Ge-lıorsam von ıınten; mit elnem VVorte» Dlbziplin İst die Ganze Seele der Ar-mee(l)” - Yukarıdan aşağıya otorite ve aşağıdan yukarıya İtaat; bir kelime İle disiplin: Ordunun bütün ruhudur.
Bugünkü Ordu Dahilî Hizmet Kanunumuz disiplini nc eski Dahili Hizmet Talimatnamesi gibi mutlak itaat yolu İle “Hldematın tunmnıli icra-sı(2)” olarak ve ne de Moltke’nln anladığı mânada tahakküme yol açacak mahiyette telâkki etmiştir. Bu kanuna göre “disiplin; kanunlara, nizamlara ve âmirlere mutlak bir İtaat ve astının ve üstünün hukukuna riayet demektir. (3 )„•
Görülüyor kİ, disiplin askerlik bakımından en modern ve İdeal tarifini Ordu Dahili Hizmet Kanunumuzda bulmuştur. Disiplinin tarifi içindeki (âmirlerin emirlerine ınullak surette İtaat) kaydı âmirlerin maiyet üzerindeki kayıtsız şartsız hâkimiyeti mânasına gelmez. Amirlerin maiyetleri üzerindeki bizıhet nüfuzlarım vazifelerinin icabatına uyguıı ve makul bir tarzda kullanmaları gerekir. Bunun İçindir ki, Askeri Ceza Kanunumuz, yukarıda da temas edildiği ü-zere. yalnızca hizmete müteallik olmak üzere verilen emirlere riayetsizliği suç saymış ve hizmet nüfuzunun herhangi bir şekilde kötüye kullanılmış olması halini cezalandırmış bu-lıınmaktadır (4).
Bugünkü demokratik zihniyete göre, Prusya militarizminde olduğu gibi, orduda efendilik ve kölelik münasebeti de mevcut değildir.
Hulâsa:
Bugiin. ordu; memleketin müdafaası ve istiklâlinin temin ve himayesi l-çin bir araya toplanmış müşterek ve muayyen gayeleri bulunan, aynı hukuka sahip şuurlu ve kademeli bir İnsan topluluğudur. Komutanın, âmirin ve üstün hu teşkilâttaki yegâne rolü muhtelif şekilde kademelenen bn İnsan topluluğunun faaliyetini koordine etmek ve onları sevk ve idare etmekten İbarettir; bunu yaparken de hukuka riayet şarttır.
Kanununun nizamlara ve üstünün
Disiplin:
Ordu Dahili Hizmet tarifine göre; kanunlara, ve âmirlere İtaat, astının
hukukuna riayet, yani kısaca hukuka riayet ve bir kelime İle de adalet demektir. Disiplinsiz bir ordu olamayacağı gibi adaletsiz bir disiplin de kurulamaz; zorbalık yalnızca anarşi yaratır.
Ytıkarıkl kısa İzahattan da anlaşılacağı üzere, ordunun ruhu disiplindir. Disiplin İse adalet demektir. Bu İtibarla, Askerî Kaza Mücssesesinln ıslâhı ve adaletin tevzllnin bu İşin mütehassısı bulunan hukukçulara hasredilmesi ordu disiplininin İdame ve muhafazası bakımından zaruri bulunmaktadır.
(1) Schwlnge, Dr. Erich, MIHtaers-trafgesetzbuch. 1936, Berlin. S.2;
(2) 1928 basımlı Dahili Hizmet Ta-limalnamesi, M. 1, 2,
(3) Ordu Dahili Hizmet K. M. 12,
(4) Bk. ACK. M. 86. 87. 108. 109.
115 ve 116 gibi...


(
ŞEHİR HABERLERİ
lûalettat/in bir nokta-Sînda bir an durunuz, binaların cepheline bakmış. Çok çirkin m anza ra tarla ka rş ı la$ a ca kat urz. Gözünüze çarpacak ilk çirkinlik payri muntazam bir şekilde uzayıp yidt n teller olacaktır. Kimi «arkan» kimi» bir pencereye varmak için çarpık çekilmiş, kimi iki eokak arasında be! vcruıiş bu teller «anki muvakkaten konulmuştur, «anki şrhiY işgal altındadır, harp halindeyiz, ve her şey «ümmette-darik yapılıvermiştir.
İkinci çirkinlik basan mimari bir kıymet dahi ifade eden, ekserisi yeni yapılmış binaların su oluklarıdır. Bunlardan ana oluklar kaldırıma kadar çın ko borularını indirir ve sular, aktıkları yerde birer çukur yapar. Küçük oluklar, balkonlardan dillerini çıkarmış yılanlara benzer w temizlik iddiasiylc o-rasını yıkayan bayan, haberiniz olmadığı bir anda, üzerinize euııi bir yağmur yaydırır.
Üçüncü çirkinlik şehrin en mûtfna semtlerinde bile, pencere \c balkonlara mahrem çamaşırların anılmasıdır. Halbuki eski Istanbulun, hâlâ da mevcut eski evlerinde oralarda yalnız saksılar ve kuş kafesleri görülürdü.
Netice: Bu şehir bizimdir. E-vimizin içi ne kadar bizimse, dışı da öyledir. Resmi re husıt-al binalariyle bibini. Amma bu, sokak başkastnınmış gibi davranıyoruz.
BtR İSTANBULLU
Ucuz evlerin inşaatına gelecek ay başlanacak
Yapılan muhtelif teklifleri adamlarından mürekkep bir
Belediyenin inşa ettireceği ucuz evler İçin açılan münakaşaya gönderilen teklifler, bir komisyon tarafından incelenmiye başlanmıştır.
Heyet, Belediye muavinlerinden Su-at Kulat’ın başkanlığında şu zevattan teşekkül etmektedir: Teknik Üniversite inşaat Fakültesi Dekanı Prof. Fuat Berk man, Teknik Üniversite Mimari Fakültesinden Prof. Kemal Ahmet Aru, Güzel Sanatlar Akademisi Mimari Şubesinden Prof. Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Müdürü İsmail Devletkuşu, Belediye Fen Müşaviri Hüsnü Keseroğlu, İmar Müdürlüğünden Ertuğrul Menteşe.
Komisyon teklifleri tetkik ederken, teklif sahiplerinden ayrıca şifahi malûmat almaktadır. Tetkikatın daha bir ay kadar süreceği tahmin edilmektedir. İhaleyi müteakip kasım s-
Tramvaya aslanlarla
Belediye Başkanlığı, bir müddet evvel tramvaylara asılanlarla, atlı-yarak inip binenleri şiddetle takibe başlamış, fakat zabıta kuvvetlerinden mühim bir kısmını daimî surette bu işe tahsis etmek mecburiyeti ve asılanlarla, atlıyarak inip binenler hakkında kesilen nakdî cezaların tahsilindeki güçlük yüzünden takibatı durdurmak zorunda kalmıştı.
Son günlerde çoğalan tramvay kazalarım gözönünde tutan Vah ve Belediye Başkanlığı. 15 ekimden itibaren tekrar esaslı tedbirler alarak takibata başlıyacak, tramv aylara asılanlarla, atlıyarak inip Dinenleri cezalandıracaktır.
Balık sanayiimiz üzerinde esaslı tetkikler yapılacak
Avrupa İktisadî İşbirliği organizasyonuna dâhil bir mütehassıs heyeti memleketimize geldi. Avrupanın gıda istihsalini arttırmak üzere balıkçılığımız tetkik edilecek
Diin geliri m İze Kelen lıeyet
Azalan gazetecilerle birlikte
Avrupa İktisadi işbirliği organizasyonuna dahil (F.A.O) Gıda ve Tarım Teşkilâtına mensup bir mütehassıs heyeti dün uçakla şehrimize gelmiştir. Fransız Le Garrec, Alman Hoffman ve İzlandalI Torarihnsson-dan müteşekkil olan bu heyet Azalan hava meydanında kendileri İle konuşan gazetecilere aşağıdaki izahatı vermişlerdir:
"— İktisadi İşbirliği İdaresi tarafından, ağustos ayında Avrupanın
tetkik etmek üzere fen komisyon faaliyete geçti
yı ortasına kadar evlerin temeli atılmış olacaktır.
Mezkûr evlerin inşa edileceği arsalar tesbit edilmiştir.
Bostancı tramvay hathnın parkelenmesine hız verildi
Erenköy, ile Bostancı arasındaki tramvay hattının geliş kısmının parke ile döşenmesi işinin kıştan evvel ikmaline çalışılmaktadır Şehirde o-tomobıl sav ısının günden güne artması ve Pendik asfaltının tamamlanması dolayıslyle çok dar olan bu cadde seyrüsefere kâfi gelmemektedir Önümüzdeki yıl tramvay hattının diğer parçası da parkelenccektir.
Avrupa İktisadî İşbirliği idaresi Genel Sekreteri dün gelmedi
Hükümetimizin davetlisi olarak dün şehrimize gelmesi beklenen Avrupa İktisadî İşbirliği idaresi Genel Sekreteri Robert Marjolln ve arkadaşlarından müteşekkil bir heyet hareketlerini tehir etmişlerdir. Heyetin hafta içerisinde gelmesi beklenmektedir.
TEŞEKKÜR
neticesinde Arızasız
Bir otomobil kazası beni ihtimamla tedavi ve olarak iyi etmiş oian ve hayatımı kurtaran çok kıymetli ve çalışkan Memleket Hasta hanesi Operatörü Sayın Dr. Leml Ergin’e sonsuz teşekkür ve şükranlarımı bildirir, kendisini her zaman saygı ve minnetle anmayı vazife telâkki ederim
İzmir istiklâl Okulu öğretmeni ZELtlIA K ARP AT
gıda ve tanm istihsalini arttırmak üzere tetkikler yapmak ve raporlar hazırlamak İçin çalışmalar yapılmasına karar verilmişti. Bu çalışmalara başlamış bulunuyoruz. Tetkikler yapmak üzere Fransız, Alman. İngiliz. Norveç ve İzlandalI mütehassıslardan bir heyet teşkil olundu. Ingiliz ve Norveç mütehassısları hâlen Almanyada tetkiklerine başlamışlardır.
Çalışmalarımızın esas gayesi Av rupanın balık istihsalini arttırmak için alınması icap eden tedbirleri belirtecek bir rapor hazırlamaktır. Bu itibarla memleketinizde bilhassa .balık sanayii üzerinde tetkiklerde bulunacağız. Verilen karar mucibince hazırlayacağımız raporları en geç iki aya kadar İktisadi İşbirliği idaresine tevdi etmemiz lâzımdır/*
Heyet, bugün Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ile temaslarda bulunmak üzere Ankaraya gidecek bilâhare tekrar İstanbula dönecek ve memleketimizin başlıca balıkçılık merkezlerinde tetkiklerde bulunacaktır. Tür-kiyeden sonra çalışmalarını devam etmek üzere Le Garrec ve Torarihns-son Yunanistana, Hoffman da İskandinavya ya gideceklerdir.
Yakmşarktan Tiirkiyeye okumak üzere gelen talebeler artıyor
Yakınşark komşularımızdan memleketimizdeki kültür müesseselerinde okumak üzere gelen talebe sayısı seneden seneye artmaktadır. Bilhassa, Irak ve Suriyeli öğrencilerin sayısı bu yıl çok fazladır. Yalnız hselere değil. Üniversitenin muhtelif fakültelerinde okumak Üzere gelen bu öğ. renciler bilhassa Tıp, Eczacı ve Fen Fakültelerine rağbet etmektedirler.
Ayrıca tetkik gezisi yapmak üzere yurdumuza bu memleketlerden gelen talebe ve öğretmen sayısı da bu sene çok fazla olmuş, bütün bu turist kafileleri Türkiye hakkında iyi intibalarla ayrılmışlardır.
Önümüzdeki sömestr tatillerinde komşu memleketlerden bir çok talebe kafileleri tetkik seyahati için Türkiyeye gelecektir. Mevcut kültür anlaşmalarının tatbikatı iyi neticeler vermekte ve Yakınşark memleketleriyle olan kültür bağlarımız gittikçe kuvvetlenmektedir.
Bir italyon gazetecisi şehrimize geldi
İtalyan “Tempo,, mecmuası muhabirlerinden M. Felice Belloti memleketimiz hakkında röportajlar yapmak üzere dün uçakla şehrimize gelmiştir.

s
Şehir dahilinde yeni yollar yapılacak
Bu arada bazı caddeler de ıslah edilerek istifadeye açılacak
Miktarları her gün artan muhtelif nakil vasıtalarını şehrimiz sokaklarının İstiap edemediği ve bu sebeple de sık sık tıkanmalar olduğu malûmdur. Caddelerin, mevcut vasıtalara nispetle kifayetsizliğini gözönünde tutan Belediye, yeniden yollar açmaya, mevcut yolları ıslah etmeye karar vermiştir.
Bu arada meşhur Defterdar yokuşu ile Taksim ve Galatasaraya çıkan müteaddit yolların ıslahı için çalışmalara başlanmıştır.
Ayrıca, yaya yolcusu az olan bazı caddelerin yaya kaldırımları kesilerek vasıta geçen kısımları genişletilmektedir.
Havalar birdenbire soğudu
İki günden beri şehrimizde hava birdenbire soğumuş bulunmaktadır. Bu vaziyet karşısında sayfiyede oturanlar derhal şehre göç etmeye başlamışlardır. Mekteplerin açılması da göç hareketini ayrıca teşvik etmiştir.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Mü. dürlüğü Göztepe Rasat İstasyonundan bildirildiğine göre, son 24 aaat içinde yurdumuzda hava Trakya, Ka. redeniz kıyıları ile Doğu, Güney ve Orta Anadoluda çok bulutlu ve yer yer yağışlı, diğer bölgelerde az bulutlu ve açık geçmiştir.
Yağışlar yağmur şeklinde tur.
Son 24 saat içinde yurdumuza düşen yağış miktarları metrekarede Vartoda 49. Rlzede 46, Zonguldak Ereğlisinde 40, Pazarköyde 33, Zon-guldakta 36, Slİrtte 29, Düzce ve Karabükte 24, Erzincanda 22, Kara-kösede 19, Patnosta 18. Ahlat ve Si-nopta 17, Adapazarında 14, Kemah-ta 13, Trabzonda 11, Malatya. Elâzığ ve Erzurumda 10. BitJişte 9, Merdinde 7. Urfada 6, diğer yağış alan yerlerde 1 ilâ 5 kg. arasındadır.
Günün en yüksek sıcaklığı Mersinde 27. günün en düşük sıcaklığı Erzurumda 1 derecedir.
olmuş.
Güney ve Batı Akdeniz postaları
Doğu .Güney Akdeniz postasını yapan Adana gemisi bugün saat 9 da. Batı Akdeniz postasını yapan Ankara vapuru da yarın saat 14 te limanımıza gelecektir.
Ortaşark Sivil Havacılık Kongresinin hazırlıkları ilerliyor
17 ekimde Şâle Köşkünde açılacak olan Ortaşark Sivil Havacılık Kongresinin hazırlıkları ilerlemektedir. Kongreye iştirak edecek olan devletlerin delegasyonları şehrimize gelmiş bulunmaktadırlar. Bugünden itibaren ihzari toplantılara başlanacak ve kongrenin gündemi ve programı tesbit edilecektir.
Kadıköy ve Kurbağalıderenin acıklı hali
Kadıköy mmtakasında temizlik işlerine bakan işçilerin azlığından bazı sokakların temizliği zaman zaman aksamakta ve çöp toplayan kamyonlara refakat eden işçiler zaman darlığından sokakların temizliği ile alâkadar olmamaktadır.
Bu yüzden Moda caddesi civarındaki kabuklu ceviz ve diğer bazı sokaklar haftanın muayyen günlerinde çok kirli bir manzara arzetmektedır.
Diğer taraftan Kurbağalıdere de bilhassa durgun ve lodos havalarda çok fena kokmakta yalnız civar evleri değil, tramvay caddelerinden geçenleri bile rahatsız etmektedir. Sıhhat bakımından da tehlike nrzeden bu durum karşısında Sıhhat Müdürlüğünün ve belediyenin gereken tedbirleri almaları beklenmektedir.
Kongre'ere iştirak eden iki profesörümüz döndü
Prof. Ekrem Şerif Egeli ı “Alman tıbbı süratle ilerlemektedir. Yakında Harpten evvelki mevkiini alacaktır” diyor
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Ekrem Şerif Egeli dün Almanyadan şehrimize dönmüştür. Profesör, hava meydanında kendisi ile konuşan gazetecilere demiştir kİ:
“Pariste milletlerarası kalb, göğüs ve İç hastalıkları kongrelerine İştirak ettim. Bilâhare Münih Üniversitesinin davetiyle Münihe gittim. Orada profesör Tevflk Sağlam ve Profesör Kemal Saraçoğlu ile beraber konferanslar verdik.
Alman tıbbı süratle ilerlemektedir. Harpten evvelki mevkiini pek yakında alacaktır.
Paristcki kalb hastalıkları kongresinde Amerikalıların ve MeksikalIların kalb üzerinde çok yeni bir lakım ilerlemeler yapmış olduklarını gördük.,,
Ayrıca bir müddetten beri Avrupa-da bulunan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ordinaryüs Profesörlerinden SchwarZ da dün uçakla şehrimize gelmiştir. Profesör. Londrada Milletlerarası Mukayeseli Hukuk kongresinde genel raportörlük etmiş vs Almanyada Türk hukukunun inkişafı hakkında konferanslar vermişlerdir.
Arslan Humbaracının iade edilmesini istedik
Netv-York Times gazetesinin Türkiye muhabiri iken evvelki sene Fransaya giden ve o müddetten beri muhtelif peyk devletlerini dolaşarak Türkiye aleyhinde memleketimizin itibarını düşürecek yazılar yazan Arslan Humbaracı geçenlerde Prag-da toplanan Komünist Gençlik Teşkilâtı Kongresine de Türkiye Komünist Gençlik Teşkilâtının mümessili olarak İştirak etmişti.
Memleketimizde böyle bir teşekkül mevcut olmadıkı halde kendine mevhum vazifeler vererek aleyhimizde propagandalarına devam eden Ars-lan Humbaracfrun hâlen Parlste bulunduğa tesbit edilmiştir.
Fransa ile Hükümetimiz arasında mevcut bulunan iadei mücrimin anlaş, masına göre kendisinin memleketimize iadesi için hâriciyemiz vasıta-siyle teşebbüste bulunulmuştur.
Arslan Humbaracı yurdumuza getirilerek yargılanacaktır.
Üniversite bütçesi hakkında temaslarda bulunmak üzere Rektör ve Dekanlar Ankaraya gittiler
İstanbul üniversitesinin yıllık bütçesi üzerinde Milli Eğitim Bakanlığı ile gereken temaslarda bulunmak üzere Üniversite Rektörü Ord. Prof. Dr. Ömer Celâl Sarç, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Tevflk Tamoğlu, Tıp Fakültesi Dekan: Prof. Dr. Kâzım İsmail Fakültesi Dekanı Lütfü Barkan ve sebe Müdürü dün
hareket etmişlerdir.
Gürkan, iktisat Prof. Dr. Ömer Üniversite Muha-akşam Ankaraya
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi :
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SAKLICA
Yazı İşlerini fiilen İdare eden mesul müdür: Sadd ÖGET
Neşredilmiyen yazılar iade edilmez.
Basıldığı yer :
YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMÎTED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 28 —
Samim önüne bakıyordu. Bekledi. Selini-nin devam etmiyeceğinl anlayınca, hâdiae karşısındaki bütün reaksiyonlarını glzliyen renksiz bîr sesle sordu:
— Ntçîn yaptın bunu?
Kız cevap vermedi. Gözleri bulanıktı. Samim biraz daha bekledi. Dayı olmanın verdiği bir hakla değil, iki münevver arkadaş olmanın verdiği bir cesaretle bunları öğrenmek istediğini ona hissettiren bir dostluk tonlyle sordu:
— Niçin Selmin? Onu seviyor musun?
— Hayır.
Cevap tereddütsüzdü. Fakat seste göz ya şı bulutları vardı. Göğsü kalkıp İniyordu.
Tekrarladı:
— Hayır!
Ton daha kuvvetliydi bu sefer. Fakat «es alçaldı:
— Beğeniyorum yalnız. En büyük kuvvetlere karşı, hükümete filâna karşı, gizli bir kavgacı var, Çir ideali var. Çok zeki ve cesur.
Samim hiç değişmeden sormaya devam
etti:
— İdealini de beğeniyor musun?
— Anlamıyorum onu Fakirlerin müdafaam işte Ben zaten hiç böyle şevleri anlamıyorum. Sizin münakaşalarınızı da anlarnıyo-136
rum. B&zan her fikir hoşuma gidiyor. Doğru gibi geliyor bana. Sonra düşünüyorum, bunlar birbirini tutmayan şeyler. İlerisine varmıyorum. Aklımın ermediğini anlayorum. Cesareti. kavgacılığı, bir ideal sahibi olması Koluma gidiyor onun. Beni kandırmağa çalıştı. Çok uğraştı. Ne derler ona? Markslzmi anlatmak için bana. Çok istiyordu beni kazanmak. Kazanamadı, iki şey istiyordu benden. Yalnız birini verdim.
Selmine yaklaşan Besim, her zamanki müsamahalı scsiylo «ordu:
— Ne zaman bu kadar bol konuşabildin onunla?
Selmin yüzünden sesli bir soluma halinde çıkan gizil bir gülüşle cevap verdi:
— Ben onu buraya gelmeden evvel tanıdım. Sirkecide, garda, tren beklerken. Burada, mutfağın önünde bayılması falan hep ikimizin tertibimiz.: I "
Sustular. Odaya Ayşe girip çıktı. Samim hep önüne bakarak sordu:
— Onu tanıdığın zaman Ferhatla dargın miydin ?
Selmin başım salladı, durdu, içini çekerek cevap verdi: 1 2 3 4
— Evet. Annemin Feıhada hakaretinden beş gün sonra Haydarı tanıdım. Daha evvel ben de kavga etmiştim Ferhatla.
— Niçin?
— Hep o mesele işte. Arnavutluk filân, iki kardeş hayretle birbirlerine baktılar.
Böyle bir meselenin bir aile dramı hazırlayacak kadar ehemmiyet kazanmasına inanmak zordu. Selmin anladı Başını sağa eğdi, kaş-137
larını kaldırdı ve gözlerini yumdu. “Böyle işte” der gibi bir hali vardı. Sonra doğruldu ve anlattı:
— Ben de bilmiyorum, neden oldu öyle, insan sevince kavga etmek istiyor. Ben böy-• leyim. Ferhaddan aşağı kalmak istemediğim İçin, hep münakaşa ederdim onunla. Haklı mıyım, haksız mıyım, düşünmeden. Yalnız onu haksız çıkarmak isterdim hep. Malûmatım yetişmezdi. Okumağa da üşenırdlrn. Okusam da anlamam onun kadar. Ekseriya sizden öğrendiklerimi ona satardım. Kulaktan kapma hep. Maksadım onun bana bilgileriyle tahakküm etmesine meydan vermemekti. O ne iddia ederse ben aksini İddia ederdim. ’ er zaman değil. Anlamasın diye. Fakat esas meselelerde itiraz ederdim ona ben. Meselâ çok milliyetçidir o. Ben hiç blrşey değilim. Onun fikirlerini de kolayca kabul ederim. Ne olacak? Benim hiç hlr iddiam yok ki. Söylüyorum size. Anlamıyorum Fakat işte, sırf onu kızdırmak için, hırpalamak için, ondan aşağı kalmamak İçin, onu sevdiğim için velhasıl, hep aksini söylüyordum. Biliyorsunuz o Arnavut meselesini. Besim dayım da, siz de yoktunuz o gün. Ferhad bir aralık annemin yanında Arnavutların aleyhinde bulundu. Fena blrşey söylemedi. Unuttum. Yani onları küçük görür gibi birşey. Unuttum. Annemin tabiat! malûm. Köpürdü, Çok İleri gitti. Ferhad sabretti. Annem daha ileri gitti. Biliyorsunuz canım. Ferhad da bir daha bu eve ayak basmayacağım söyledi, gitti. Ertesi gün buluştuk. Ben bir gün evvel «annemi çok haksız bulmuştum. Fer-hada bunu Söyleyip gönlünü alacağım yerde
138
annemi müdafaa ettim Haksızdım ben; haksızdım ama bu sefer de Ferhad ileri gitti. Annem için, benim için çok ağır şeyler söyledi. Öfkesi hoşuma gidiyordu. Biliyorum kİ sevgidendir hep bunlar Ama ben de kızdım, çok kızdım. Öfkelenince onun gibi değilim ben. Çenem kilitlenir. Kızarırım. Sözle öfkemi alamayınca bir hareket yapmak isterim. Yüzüğü parmağımdan çıkarıp suratına attım “Ben Arnavutlum işte, anlıyor musun? Seninle anlaşamam” dedim.
Selmin biraz durdu, sonra birdenbire hatırlayarak devam etti:
— Ha!.. Bir de şey dedim. “Bön ana tarafımdan da, baba tarafımdan da Kavalalı Ali Paşanın torunuyum” dedim.
Besim bir kahkaha attı ve bağırdı:
— Hoppala! Adam akıllı saçmalamışsın Selmin. Bu kadar çocuk musun sen? Darılma. Bak sapa söyüyeyim: Evvelâ “Kavalalı Ali Paşa” değil. “Kavalalı Mehmet Ali Paşa”. Senin annen de, benim annem de ”A1I Paşa*’ der. çıkarlardı. Bu yüzden hoca benimle alay da ettiydi. Sen o hikâyeyi biliyor musun? RÜş-diycnın son sınıfında, tarih hocamız, bir gün hepimize sordu:
”— İçinizde tarih! bir aileye mensup olan var mı?
“Ben parmağımı kaldırdım. Al! Paşanın torunlarından olduğumu söyledim.
“Hoca sordu:
“— Hangi Ali Paşa? Tep (1 denli Ali Paça mı?
“— Hayır.
139
11— Çandarlıoğlu Ali Paşa mı? Hadım Alı Paşa mı? Semiz Ali Paşa mı?
Hayır.
**— zYrabacı Ali Paşa mı? Kemankeş Kara Ali Paşa nn ? Çelebi AH Paşa mı?
’Ben hocanın malûmat satmak istediğini anladığım için (Kavalalı) demiyordum. O devam ediyordu:
sürmeli Ali Paşa mı? Damat Ali Paşa mı?
Hayır.
Hacı Ali Paşa mı? Çivrili Ali Paşa mı ?
°— Hayır.
Hekimoğlu Ali Paşa mı? Bıyıklı Ali Paşa mı?
Hayır.
”— Silâhtar Ali Paşa mı? Lâz Al! Paşa mı? Şahin Ali Paşa mı?
“— Hayır. •
“Çocuklar OsmanlI tarihinde böyle her biri tuhaf isimli Ah Paşalardan mürekkep bir ordu oluşuna gülmeye başlamışlardı. Fakat hocA bütün ciddiyetiyh sormaya devam ediyordu :
“— Seyit Ali Paşa mı? Benderli Ali Paşa mı?
Hayır.
**— Şehit Ali Paşa mı? Hafız Ali Paşa mı? HÜsam Bey Zade Ali Paşa mı? Nasuh Zade Ali Paşa mı?
Hayır!
“— Hangi Ali Paşa öyleyse?
”— Kavalalı.
“Hoca güldü:
(Devamı var)
140
8 Ekim 1880
Pivf* 8
F
Bir dünya vatandaşının hâtıra defterinden
i

I
t
Selim Sabit
TARİH bize, zaferlerini akıllıca İdare edebilen galiplerin nadir olduğunu gösterir. Muzaffer Önderlerin kimi yenilen hasmını tamamen ezmeye niyet eder ve böy-îece kin harbinin tohumlarını yaratır; kimisi de zaferlerinden sarhoş olup, elindeki Inıvretlerl geliştirmeyi düşünmlyerek, üzerine saldırmak İçin dalma hazır duran hasmına bir yem vazifesi görür.
Bütün btınlan. müttefiklerin Al-manyada kazandıkları zaferin sukutu hayal ve ümitsizliklerine dayanarak anlattığımı zannetmeyiniz. Ası! sebep. Amerikalıların, şimali Korenin kızıl ordusu üzerinde kav.anacaklan zaferdir. Fakat İnsana endişe veren hlr nokta var; General Mac Artluır’Ün bölükleri mutlak gayeleri olan "Sakin şafak memleketinde harp vaziyetini tamamen sona erdirmiş değilken, dünya siyasetinin salâhiyet sahipleri haz.ı profesyonel müşahitler, budalaca hlr şekilde, şimdiden bu zaferin doğuracağı neticeler hakkında fikirler yürütmeye haşladılar.
Misal olarak, maalesef, memleketlerinin umumi efkârı üzerinde kuvvetli tesirler yaratan İki şahsiyetin, hıı hususta İleri sürdükleri fikirleri ele alacağım. Bu adamlardan biri Amerikalıdır ve "Mademki yakında Koredekl harp sona e-recektlr, şu halde kongrede konuşulduğu veçhile bütün dünyanın silâhlanmasına liizum yoktur; hıı silâhlanma içiıı ayrılan 17 milyon dolar da mühim bir miktarda azaltılmalıdır.. demektedir. Diğeri (komünist olmaktan çok uzak) bir Fransızdır: Yazılarında, “Yaradı-
lış İtibariyle sulhçu olan Amerikalılar. kendilerini, muarram makinelerini İşletmeye mecbur hissettikleri an. artık onları hiç bir şev durduramaz, hu makineyi kullanmaya, yani harp yapmaya zaruri olarak sürüklenirler., demiştir.
Rıı derece şuursuz hlr düşünce karşısında ln*an hakikaten şaşırıp kalıyor: Bu beyler, acaba Amerikan kongresinin, 17 milyon doları Trumana sadece Şimal Korelileri mağlûp etsin diye mi verdiğini zannediyorlar? Yoksa hakikaten, hu küçük ordunun mahvını Almanya He Japonyanın 1915 senesindeki kayıtsız şartsız teslimi lle hlr mİ tutuyorlar? Yukarıda zikrettiğimiz Amerikalıya cevap olarak: "Bir çok genç kardeşleriniz hu çok küçük Kore harbinde, şeflerinin A-merlkadakl ordularını tamamen terhis etmeleri yüzünden öldüler, hu ordunun hazırlıksız bulunması mutaarrızı hakikî bir harbi göze almağa scvkedcblllr. O vakit ölü miktarı on mlslllne çıkar; bunu arzu eder misiniz? derim.
Fransıza İse, memleketinin 1911 ve 1939 senelerinde Alman taarruzu karşısında (ek başına dövüşmesinden neden şikâyetçi olduğunu sorarım; zira hııgün, müttefiki o-lan Amerikan ordusunun bir gün çok kuvvetleneceğinden çekindiğini belirtiyor.
Vaktinden evvel bir zafer neşve-sl yaratan bu nazariyecilere mukabil, demokrat dünyamızın mesuliyet ve mukadderatını ellerinde tutan devlet adamlarının, daha soğukkanlı davranmalarını arzu ediyorum. Zira üçüncü dünya harbini. başlamadan hltlrmek, hakikaten korkunç bir şey...
Şimale doğru şevketlileri Amerikan kuvvetlerinden bir grup garda
1
1

Güney Kore Cumhurbaşkanı harp bittikten sonra da Birleşmiş Milletlerin yardımını talep ediyor
Sulh zamanında Kore Cumhuriyetinin karşılaşacağı en mühim dâva, mesken derdi ile mültecilerdir. Haricî yardım olmadan Korenin kalkınması imkânsız görülüyor
fl
Tokyo Hususî Muhabirimiz bildiriyor
B. Amerika, Kızıl Korelilerin istilâ
Eğitim sahasında komünizmle mücadele şiddetleniyor
hareketinin tarihini 3 ay önce
gizli istihbaratından öğrenmişti
Millî Eğitim Bakanı diyor kİ : “Her şey telâfi edilebilir. Fakat vatan çocuklarının yüreğine akıtılan zehir telâfi edilemez. Buna başvuranları
Konya 8 (A A.) — îkl günden beri şehrimizde Milli Eğitim müesseseler!-ni ve tarihi eserleri incelemekte bulunan Milli Eğitini Bakanı Tevfik İleri, dün saat 16 da Öğretmenler Birliğinin İlse Galonunda öğretmen topluluğuna hitap ederek şunları söylemiştir:
“Konyanın eriz öğretmenleri ile beni karşı karşıya getiren Öğretmenler Birliğine teşekkür ederim. Sizi böyle geniş bir kiitle halinde görünce Kon-yayı asıl şimdi tanımış, millelvekille-rinlzin neden burada fakülte açılmasını İstediklerine hak vermiş bulunuyorum. 20 seneden beri içinde bulunduğum hizmetlerin en kutsisinin öğretmenlik olduğuna kaniim. Siz öğretmen küUcaina daima inanıyorum.
Ben öğretmenlikte. Türkiyenln istikbalini yaratmak dâvasını ve öğretmenin şahsiyetinde hasret çektiğim bir TürklyenJn varlığını görüyorum, Memleket meselesi açıldığı zaman onu kapatmamak, yaraların teşnisln-den korkmamak lâzımdır. Hatalarımızı açıkça söylJyeceğiz, Dâva büyiik-tiir.^Evvelâ kendi hatamızı göreceğiz. Hor birimizin bınblr derdi olduğunu biliyoruz.
Onları yoketmeye çalışıyoruz. Bunları yokettikten sonra Türk Öğret-menlne de marş marş demek zamanıdır. Bu güzel caznianın İçinde onu kö-tüleyenler. küçültenler varsa onları tepelemek vazifesi de hana düşüyor. Kuvvetimiz böyle kimselerin yamyassı olmasını temin edecektir.
şiddetle cezalandıracağız”
Arkadaşlar, talebelerinize İstediğiniz kadar matematik, fizik, kimya muadeleleri öğretin eğer vatan aşkını öğretmezseniz hiç bir sey öğretmediniz demektir, öğretmen yüreği yanık insan. sanatkâr ve halûk insandır. Bu büyük kütle arasında ben komünistim demeyen, benim ve sizin gibi duran ve kürsüye çıkarak çocuklara sinsi telkinlerde bulunan kimseler de vardır H^r şey telâfi edilebilir, fakat vatan çocuğunun yüreğine akıtılan zehir telâfi edilemez. Bunlar hakkında vereceğimiz cezaları yavaş yavaş tatbik edeceğim...
Bakan. Demokrat Parti merkezinde d* bir konuşma yaptıktan sonra saat 19 da Ankaraya hareket etmiştir.
Tokyo, 5 (Hususi muhabirimiz Lio-nel Crane bildiriyor) — Amerikan Harp İstihbarat Dairesinin raporları, Korede Kuzeylilerin istilâ hareketine girişecekleri tarihin üç ay evvel bilindiğini açıklamaktadır. Bundan başka Amerikalılar komünistlerin 16 tümen 11e hücuma hazırlandıklarını da aynı tarihte bilmekteydiler. Bu haberin hakikiliğini bugün Tokyoda gördüğüm bir rapor teyid etmektedir.
Kuzey Koreliler güneyi Ani olarak istilâ etmeye başladıkları vakit birçok Amerikan resmi şahsiyeti Uzakşark-tâki İstihbarat servisini şiddetle ten-kid etmiş, bu arada matbuat bunların hepsinin derin bir uykuda horlamakta olduklarım ileri sürmüştü. Wa-
Mac Arthur’e verilen raporda, Kızıl Korelilerin haziran içinde harekâta geçeceği bildirilmişti
r

Tüccar Derneği Reisi, Ticaret ve Sanayi
Odalarının ayrılmasına taraftar değil
'‘Ticaret Odaları tamamen serbest olmalıdır. Tüccar, sırf temin edeceği faydalar dolayısiyle Odaya girmek lüzumunu duymalıdır”
Bir fal kitabı Bolsevikleri endişelendirdi
tüccarlarından ve Tüccar Başkanı izzet Akosman ekonomik ve ticari konular
200 sene evvel yazılan bu kitap, komünist rejimin sonunu haber veriyor
Ankara. 8 •'ANKA* — Demirperde arkasında o’up bitenleri çok yakından bilen bir fİ5'a«1 şahsiyet, kızılların KorMakl mağlubiyetlerini Sovyet propagandasının Rus halkından gizlemesi sebepleri hakkında Ankara A-janmmn hlr muhabirine su çok dlk-Çsyan İzRhatı vermiştir:
— Bugün Rıısvadakl Bolşevik Ida-eyl en fazla düsündü^n ve korKjtan meselejorden belki de başhraeı hlj ı köylüleri arasında gizliden
gizliye ve elden ele dolaşan tvan Bo-GOSluf adındaki bir muharririn İki yuz yıl önce vazdığı fal kitabıdır.
Bu fal kitabına nazaran Rusya, bir gun mukaddes hir hlr şev (anımıvan. Riir halkına İnsanın akıl ve havaline gelmlverelc mezalim vanan, onu hJr dilim Siyah ekmeğe muhtar bırakan aç ve sofu süründüren ve ijalelik Ruf halkından mesut olduğuna dair her gün bevanat ieflyen, İnsandan başka her şev olan hlr takım kızıl caniler ve çellolar tarafından İdare edilerek bu kızıl cellâtlar bedbaht Rus toprakları üzerinde oldukça ıızıın müddet sürerek olan hlr Rallnnat devresinden sonra.uzakşarklan Ruavnya da siravel ederek bir harp sonunda mukaddeeuu ta inanan İnsanlar tarafından tasfiye edilecek ve Rur topr&kiariyjp Rus hal kı ancak bundan sonra Ivi günler görecektir Ruf ha'kı cimdi Korede bas-hyan harekâtı İven Bodosluf'un bu fal kitabımla bahsedilmiş olan uzak şarktaki çöküntü olarak tavsif etmekte ve onun arkasından Rıısyava da sirayet ederek olan hart»! ve Rusyamn kızıl cellâtlardan kurtulacağı günü büyük bir sabırsızlıkla beklemektedir
Kimyadaki Bolşevik Idsragl. Rus halkının hıı gibi düşüncelerini çok iyi bildiğinden ona İlerisi İçin ümit ver* nıernek ve onun ümitlerini m aksadlyle
mağlûp edilmiş olmasını Rııs halkından hâlâ gizlemekte. Sovyet radyoları Kore harekâtı hakkında sadece Kuz*y Korelilerin resmi tebliğlerini yaymakla iktifa etmektedir. Bovyet radyolarının Güney Kore kuvvetlerinin 2» inci arz dairesini geçmiş olduklarını vr Kuzey Kore kuvvetlerinin güneyde tamamlyle imha edildiğini Rus halkından hâlâ gizlemesi hu bakımdan çok mânalı telâkki edilmektedir. Fakat bu hakikati ergeç öğrenerek olan Rua halkının Bolşevik idareye karsı artarak olan mukavemeti karsısında komünistlerin nasıl hareket edeceği alâka ile beklenmektedir.,,
İstanbul, 8 (ANKA) — Şehrimizin tanınmış Demeği muhtelif
hakkında kendisiyle görüşen ANKA muhabirine şu beyanatta bulunmuştur:
"Demeğimiz her sene olduğu gibi bu sene de yaz tatili yaptı. Sadece bu seneki tatilimizin uzamasında bazı faktörlerin de tesiri oldu. Bunlardan en mllhimmi iktidarın değişmiş olmasıdır. Biz yeni İktidarın ekono-artik alanda alacağı kararların tama-mıyle tebellürüne kadar herhangi bir fikir dermeyanından kaçındık.,.
Bundan sonra yeni ilân olunan rejim hakkında fikrini soran muhabirimize İzzet A koşman şunları söylemiştir:
“Listeler tertip edilirken bu bakımdan âzami dikkatle hareket edilmiştir. Nitekim Bakardık da bu hususları nazarı dikkate alarak listelerde değişiklik yapabilmeyi anlaşmada zik-
Güvenlik Konseyine seçilmemiz Ankarada memnunluk uyandırdı
k ı rm a k Korede komüniMlcrin
Ankara 8 (ANKA) — Tiirkiyenln Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyindeki muvakkat delegeliğe biijilk Hr çoğunlukla seçilmiş olduğu bıkkındaki haber Ankara siyasi çevrelerinde bariz bir memnunlukla karşılanmıştır Ankara Ajansının hir muhabiri bu mevzu üzerinde yerli ve yabancı siyasi şahsiyatleıle yaptığı temaslajfdân edindiği İntihaları şu cümlelerle hulâsa etmektedir:
Türktyenin Ik! yıl için Güvenlik Konseyine geçilmesi, Tıiı kıs enin dost larını aevlndırmlştİr. Flushing M' * dovvs’da yapılan seçimde Sarper’e oy vermemiş olan memleketlerin Ankara-dakl temsilcilerinde böyle bir memnunluk müşabedâ edilmemiş olmakla beraber, seçimde Tiirkiyenln rakibi durumunda olan Ltıbnan’ı desfekliyrn diğer Arap memleketleri de, Birleşmiş Milletlerdeki Lübnan delegesinin namzetliğini geri çekmek sureliyle yaptı* ğı dostane (estin kıymetini Tiirklve lehine takdir etmekle ve neticeden memnun görünmekledir,
Dlğe-r taraftan Selim Sarper'la Güvenlik Konseyin* ve RıiştÜ Araa’ın Filistin Uzlaştırma Komisyonu Başkan lığına seçilmiş olmaları, Türkiyenin dünyA siyaset âlemindeki itibarlı durumunu muhafaza ettiğine en y*nl İki delil olarak gösterilmekle ve bu iki hâdise Atlantik Paktına girememiş olmamızdan doğan teessürü kısmen de oka izale etmiş bulunmaktadır.
retrnlştlr. Şimdiki halde üsteler hakkında müspet veya menfi bir şey söylemek mevsimsiz olacaktır.,,
tzzet A koşman Ticaret ve Sanayi odalarına verilecek yeni veçhe hakkında da şunları söylemiştir:
"Malûm olduğu üzere serbest ticaret odaları kurulması hakkında bir kanun hazırlanmıştır. Bu durum tüccarın odadan istifadeler sağlama -sına yaramıyor, sadece vergi verilen müesseseler mahiyetini taşıyor. Tüccar da ticaret yapabilmek için kayıt mecburiyeti olduğundan odalara giriyor. Halbuki odaların tamamen serbest müesseseler olması lâzımdır. Tüccar ndava girmek mecburiyetini oradan temin edeceği faydalar dola-yisiyle duymalıdır.
Ticaret ve sanayi odalarının ayrılması meselesi bizce tamamen sakattır. Bir kere sanayici olan kimse evvelâ tüccardır. Aksi halde sadece a-ınatör olarak kalır. Bu sebeple her sanayici Ticaret Odasına da kaydolmak mecburiyetindedir. Bu durumda hem sanayi hem ticaret odasına kaydolarak sanayici, İki odanın ayrı avcı çalışması dolayıalyle alabıleceklm i birbirlerine zıt kararları tat bikir mükellef olacaktır. Avcı zamanda prensip meseleleri ayrı ayrı zaviyelerden müdafaa edilecek ve dolayıslyle alınacak kararlar tam olamıyacnktır. Bu sebeple odaların ayrılması fikri bence doğru değildir. İki senede bir yapılması gereken oda seçimleri senelerden beri yapılmamaktadır. Oda seçimlerinin tamamen siyasi düşünceden uzak vr serbest olarak yapılması lüzumu vardır. Bu İşin önümüzdeki bir iki ay zarfında yapılmasını bekliyoruz.,,
shhıgton durumun esasını bildiği halde hiçbir açıklamada bulunmamıştır. Mac Arthur’ün İstihbarat Şefi General Charles Willoughby'm raporları Amerikan entelijans servisinin uyumadığını ispat etmiştir.
General 10 martta gönderdiği bir raporla Kuzey Korelilerin haziran a-yı İçinde bir istilâ hareketine girişeceklerini bildirmiş ve bu haberin doğruluğu komünistlerin 25 haziranda harbe başlamalar!yle tahakkuk etmiştir. 25 mayısta VVashington’a gönderdiği bir raporla Koredcki durumu hulâsa ederek Kuzey Korelilerin yeni takviye kuvvetleri aldıklarını ve bunun da Çin ordusunda hizmet etmekte olan 5 Kuzey Kore tümeni olduğu bildirilmektedir. Rapor yeni gelen bu askerlerin Korenin muhtelif kısımlarına sevkedilerek Kuzey Kore askerlerini harbe hazırlamakta olduklarını ve Kuzey Korelilerin, askeri kuvvetlerine ilâveten, hudut muhafızları ve 150.000 kişilik de talim ve terbiye görmekte olan haziran 1949 lle mart 1950 tarihleri arasında silâh altına a-lınmış gence malik olduğu bildirilmektedir. Rapor Kuzey Korelilerin Güney Kore kuvvetlerinin adedini bildiklerini ve bir istilâ hareketine ancak bire karşı iki askerleri olduğu anda girişecekleri ve bunun İçin de İstilâ başladığı anda 16 tllmenlik hlr askeri kuvvete malik bulunacaklarım kaydetmekte ve ajanlarının Rus ve Mançurya hudutlarına dair hiçbir haber ele geçiremediklerinl kaydetmektedir. Bu bölgelerin ve Şongjin ile Ra-jln limanlarının sadece asker talim terbiye merkezleri olmayıp, aynı zamanda Rus malzemesinin bulduğu mahaller olduğu mektedir.
VVıiHouglıby’ın 8 aralık II raporunda Kuzeylilerin
istilâ hareketine girişmeyi düşünmedikleri, 5 ocak 1950 tarihli raporda ise Kuzeylilerin mart veya nisan aylarında askeri harekâta geçmeyi tasarladıkları ve nihayet 10 mart tarih-
II raporunda da kati hücum tarihi bildirilmektedir.
WjHoughby'ın ajanlarından biri kendilerinin Korede istihbaratla vazifeli olmadıklarını, zira hükümetin bir karariyle Kore ve havalisini uzakdo-ğudakl faaliyet sahalarının dışında bırakmış olduğunu açıklamıştır.
Ru&yaya karşı koyabilecek hale gelinceye kadar
Amerika, Avrupaya yardım edecek
(YtRS) — Mühim tekrar burada top-
VVashington. 8 siyasi şahsiyetler lanmaya başlamıştır. Gayri resmi bir şekilde yapılmakta olan konuşmalarda Amerikanın, Almanyayı silâhlandırmadan evvel Fransamn kalkınması için gereken para yardımını yapması talep edilmektedir. Almanya meselesinden dolayı Fransız - Amerikan münasebatı İkinci Dünya Harbinden beri en ciddi duruma girmiştir.
Bugün bir demeç veren Amerikanın Atlantik Paktına iştirak eden delegelerinden Charles Spofford, Amerikanın, hür dünya, Rus istilâsına karşı koyabilecek bir duruma gelinceye kadar Avrupa silâhlanmasını daimi surette finanse edeceğini bildirmiştir.
(Seul’da bulunan muhabirimiz Mar. garet Hlggins bildiriyor) 7 ekim — Güney Kore Cumhurbaşkanı Rhee Amerikan birliklerine şöyle demiştir: “Harp bittikten sonra da Amerikalılar bir müddet burada kalıp kendi kendimizi müdafaa edebillnce-ye kadar bize yardım etmelidirler.,.
Yazdan kalma bir günün sabahı evinin terasında oturan Rhee şunla-n söyledi: “Birleşmiş Milletler ordusu ne kadar az zamanda 38 inci arz dairesini geçerse, o kadar İyi olur. Gayemiz memleketin vahdetidir. Öyle ki, artık Komünist Koreliler yeni bir sivil harp İçin hiç bir zaman lüzumu olan kuvveti bulamasınlar.,,
Cumhurbaşkanı her an Kızıl Kore-ntn liderliğini de almak Jçln hazırdır. Kızıl eyaletler İçin şimdiden seçilen valiler ve idareciler de yeni mevkilerine gitmek için sabırsızlanıyorlar. Valiler. Birleşmiş Milletlerin Güney Kore Cumhuriyeti için hazırladığı anayasa kabul edildiği zaman seçilmişti.
İki seneye kadar emekliye ayrılacak olan Başkan Rhee. memleket birleştikten sonra millî bir seçime ihtiyaç olmadığını söyledi. Çünkü, yeni yapılan anayasaya göre Kuzeyden de 100 mebus meclise dahil olacaktır. Millî asamblede bu mebusların yerleri boş bırakılmıştır, çünkü Kuzey Koreliler Birleşmiş Milletlerin hazırladığı anayasayı kabul etmemişlerdir.
Cumhurbaşkanı Rhee’nln ısrarla söylediğine göre, memleketin vahdetinden sonra yapılarak ilk İşler arasında Kuzeyde komünizm mene-dllecektir.
Başkan Rhee Kuzey Kore harp e-sirleri hakkında ne yapılacağına pek karar verememiş gibi dunıyor. “Her halde yeniden bir çeşit tahnll sistemine teşebbüs etmeli Kuzey Kore askerinin mâneviyatına inecek olan en ağır darbe, Sovyet Rusya tarafından terkedilğini anlaması olacaktır., Korenin müdafaası meselesinden bahseden Başkan Rhee’nln sesinde bir emniyet vardı. Bunu anlamak kolay, çünkü Başkan dalma Amerikan müşavirlerinin söylediğinden daha geniş bir müdafaa sistemi kurmak azm indeydi.
"Ben, Güney Koreyl 300.000 kişilik bir ordu man Amerikan askerî miktarın, memleketin
Hlgglnn
Muhabirimiz Margnret cephede
Koreye so-
kaydedil-
1919 tarih-henüz bir
Eski İtalyan bakanlan Rus esaretini anlatıyor
Italyan diplo-bir zamandan bulundukları dönmüşlerdi»-.
Roma, 8 A.A. (LPS) — Faşist rejimine mensup 9 eski matı 6 seneden fazla beri enterne edilmiş Rusyadan Romaya
Mevzuu bahis diplomatlar, Rusların kendilerini, İtalyan makamlarına teslim etmeden evvel renklerinin sarılı-ğını gidermek İçin güneş banyosu almaya icbar ettiklerini beyan etmişlerdir.
Sağlık Bakanının beyanatı
V er em m ii c a d ele si
elecek yıl hızlanacak
1951 yılında bütçeye lüzumlu tahsisat ayrılarok, yatak sayısı 2.000 den 5.000 e çıkarılacak
müdafaa için istediğim za-mlsyonu bu ekonomisini
mahvedeceğini söyledi. Hiç bir zaman Savunma Bakanımızın İstediği harp malzemesini almamıza izin ve-rllmedl. Meselâ, tank ve uçağımız yoktu. Fakat bundan sonra llerdt Güney Kore müdafaasının İhmal edileceğini sanmıyorum,, dedL
Balkan Rhee Güney Koreyl müdafaa işinin Birleşmiş Milletlerle beraber halledilmesi lâzım geldiğini söylüyor, “Fakat bilhassa Amerikan ve Birleşmiş Milletler ordusunun harp bittikten .sonra da bir müddet burada kalıp kendimizi müdafaa edebilecek duruma gelinceye kadar bize yar. dım etmeleri icap ediyor,, demiştir..
Kore Cumhuriyetinin sulh zamanında karşılaşacağı en mühim dâva, mesken derdi ile mültecilerdir. Başkan Rhee, Korelilerin, harici yardım olmadan memleketlerini kalkındıra-mıyacaklannı söylemiştir. Aynı zamanda kalkınmayı kolaylaştırmak için ecnebi kapitalin memlekete gir. meşini temin edeceğini de sözlerine ilâve etmiştir.
Cumhurbaşkanı Rhee son olarak, "Şimdilik en ümit verici hâdise, harbin hasarlarına rağmen, pirinç mahsulünün görülmemiş derecede bol olmasıdır. Bu belki iyi bir alâmettir^ dedi.
t
SldııeydekJ bir hay\annt bahçesinin gardljnnı olan George Caıııı» Uııısahlnrla pek «*ıkı fıkı dosttur. Resimde arkıımı hırından birlııl okşarken gnrm orsıınıız.
^9
İneklerin polisleştiği bir memleket var!
P.oma. 4 (Husus!) — Sicilya ineklerinden biri polis köpeklerini taklit ederek yavrusunu çalmış olan hırsızı yakalatmıştır.
Dana dün anasının yanından çalınmıştı, bugün polis bütün aramalarına rağmen yavruyu bulamayınca ans ineğin İpini çözmüş ve takibe başlamıştır. tnek önd*. polisler arkada civar köylerden birine kadar gitmişler ve bir kulübenin önünde duran İnek boynuziariyle kapıyı kırmış ve bir de ne görsünler içerde hırsız kestiği dananın derisini yüzmekle meşgul!..
Ankara. * (T H A.) — Sağlık Sosyal Yardım Bakanı Dr. Ekrem Hayrl üstiindağ, verem âfetinin korkunç tahribatı hakkında, vatandaşlara bugün. Türk Haberler Ajansı vası-taeiylo şu açıklamada bulunmuştur:
“— Ne Avrupa, ne de Amerika memleketlerinden hiç birisiyle kıyas kabul etmiyecck şekilde, verem TÜrkiyemlz-de tahribat yapmaktadır. Ilıt İraca sa-lih olmayan İstatistiklere nazaran veremden ölenlerin sayısı yılda (0 hindir Fakat vefiyatın, bunun üstünde okluğundan endişe edilebilir. P.u miktar kabul olunsa bile. 40 hin ölüm, dünyadaki vefiyatın en yüksek haddini teşkil etmektedir. Kırk bin kişinin ölümÜ, her yıl sonunda kudretimizden mühim bir eksilme demektir. Kırk bin kişinin ölümü —yapılan asgari hraalara göre— Türk milli gelirinden bir milyar Türk lirasının kaybolması demektir, bu her bakımdan müthiş hlr âfettir. Bu âfetin dehşeti karsısında milletçe elbirliği lle mücadele. muvaffakiyetin başlıca şartıdır..
Dr. Ekrem Hayrl üstünda#, Bakanlığın bu mücadele için neler düşün-
VP
düğünü kısaca şöyle anlatmıştır: “— En ucuz, en müessir, on geniş şekilde mücadeleyi organize etmek icap etmektedir. Programımızı hazırlıyoruz. Şimdiden bazı teşebbüslere giriştik. Bunların başında verem hastalığı hakkında halkımızı tenvir etmek geliyor. Hükümet tabipleri haftada bir toplantılar tertip ederek, hastalığın mahiyeti, nasıl bulaştığı, korunma ve tedavi çareleri üzerinde konuşmalar yapacaklardır Ayrıca Radyoda her 15 günde bir 15 er dakika, haftada İki defa da beşer dakikalık konuşmalar olacakı ir Hazırlanmakta olan mücadele rogramı da yakında AnkaradA toplanacak Büyük Tıp Kongresinde tetkik edilecektir. Bakanlığın 1951 bütçesine bilhassa mücadelesi İçin ve edilmiştir...
Fennin kabul şına bir yatak
Tıırklyeda verem yatak «ayısının in bin olması gerektiğini beyan eden Sağlık Bakanı, has-tahanelerdekı yatak sayısının hâlen 2 bin don İbaret olduğunu kaydetmiş •'yatak rayısını 1951 de asgari 5 bine çıkarmayı düşünüyoruz,, demiştir.
Amerika. Avushıryayı komünizme karşı destekleyecek
Koreye 15 milyon dolar yardım
verem
lüzumlu tahsisat ilâ
ettlğl esasın ölüm ba-olduğunu, buna göre ha M »ha nelerindeki
Washlngton. 8 A A. (AFP) — Bir-teelk Amerika. Avut oryada yeniden kargaşalıklar çıkmasına mft.nl olmak için Avusturya Hükümetini desteklemeye hazırdır. Filhakika. Dışişleri Müsteşarı James Webb. Avusturya Başbakanı Figl’e bu hususta Viyamı-daki Amerikan yüksek komiserine lâzım gelen talimatın verildiğini bildirmiştir.
Avusturya Hükümeti, son günlerde Vlyanada gaşalıklar yardımını
vukua gelen grev ve kar-neticesi VVashingtonun talep etmişti.
Flushing MeadnWs, 8 A A. (AFP) - Cumarteal günü radyo İle yayınladığı bir mesajında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lle, Küredeki Birleşmiş Milletler Knmutaıılı-ğmm. Koreye teknik yardım yapılması yolundaki talebine gelen cevapların iyi olduğunu fakat. simdi bu hareketi genişletmek zamanı geldiğinin aşikâr bulunduğunu söylemimi İr.
Trygve Lle 20 millet tarafından gayri asker! yardım teklifi yapıldığını ve doğrudan doğruya Birleşik ınerlkadan gel(>n .vardım hariç, tekliflerin 15 milyon dolara baliğ duğuııu Hâs e etmiştir.
A-bu ul-
Sayfa 4 VENt İSTANBUL Ek)w 1M0
Tahran İktisadî Konferansı ve Türkiye
Yazan : Hulûsi SİDAL
Bugünlerde Tahranda îalAın devletleri arasında, ekonomik işbirliğini istihdaf eden bir konferans toplanmaktadır. İu konferans sadece mevzuun ele alınması sebebiyle dahi. İslâm devletlerinin ekonomik-siyasi yakınlaşmalarına bir zemin hazırlı-yabileceği gibi, bilhas sa yak inşark devletleri arasında İşbirliğini saklamak bakımından şayanı dikkat bir mahiyet taşımaktadır.
Tahrandan gelen haberlere göre, konferansın hangi esaslar dahilinde faaliyet göstereceğim ve mevzuun lâyık olduğu ehemmiyetle ele alındığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.
Bu gibi bir konferansın ehemmiyeti nispetinde, bu milletler zümresi 1-çinde iktisadi bakımdan tesis olunacak münasebetlerin nc kadar büyük müşkülâtla kanılacağım takdir etmemek mümkün değildir.
Mevzuun, Türkiye bakımından dikkatle tetkik edilmesine hak kazandıran bclübaşlı sebepleri şöylece hulâsa etmek mümkündür:
1 — Toplanan İslâm devletleri I-çinde Türkiye sanayi bakımından bir hayli ilerlemiş, hattâ bahis mevzuu İslâm devletlerinin bir çoğuna ihraç yapabilir bir haldedir. Bu gibi bir hal. ekonomik işbirliği yapmak durumunda bulunan bu milletler arasında ehemmiyetle bahis konusu e-dilmeye değer.
2 — Türkiye, Akdeniz üzerinde İskenderun gibi bir limana sahiptir. Bu liman yakınşark memleketlerinin en müsait transit limanı şartlarını haizdir. Iskenderunun İslâm devletlerinin azami istifadesine arzedilme-sl bu devletlerin ve bilmukabele Türkiyenin istifadesini mucip olabilir.
3 — Türkiye, bugünkü halde komşu devletler ile geniş iktisadi münasebetlere girmediği gibi her hangi bir ticaret anlaşması da yapmamış, bilakis kaçakçılık hâdiseleri dolayı-siyle ekonomik zararlara uğramış ve uğramaktadır. Bu noktanın da bahis konusu konferansta tetkik edilmeye değer bir mahiyet taşıdığı görülür.
Bu üç noktanın kısaca tetkikine geçelim:
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra göze görünür şekilde hamle yapan bazı sanayiin (meselâ tekstil sanayii, ziraat sanayiir.den tütün ve mamulâtı, şarka mahsus örf ve itiyatlarla alâkalı bir çok küçük sanayi şubeleri bu meyanda sayılabilir). Yakınşarktaki devletlerin hattâ ortaşark Islâm devletlerine ihraç imkânları mevcuttur. Maliyet fiyatla-riyle iklim ve toprağa bağlı bazı hususiyetlerin verdiği imkânları nazara alırsak bir çok ahvalde Türklye-nin normal şartlarla ihraç yapabileceği neticesine varabiliriz. Bununla beraber bilhassa OsmanlI İmparatorluğundan ayrılan devletlerde müşahede olunacağı üzere, mevcut sistemlerin kolavca tâdil edilememesi itiyadından doğan güçlükler. İmparatorluktan ayrılan parçaların bağımsızlığından evvel teessüs eden birtakım bağlantılar neticesinde hâlen yaşıyan hususi ekonomik teşekkkül-ler ilk hamlede karşımıza çıkacak manialardır. Buna mukabil Iranın imparatorluktan ayrılan devletlere nazaran daha müsait bir durumda olduğu zikrolunabilir
Türkiyenin sanayi mamultâı dışında zirai istihsal maddeleri ile madenlerinin bahis konusu anlaşmada bir mevzu olarak mütalâa olunaca gı kabul edilebilir.
TÜrgiyenin yakınşark ta (bilhassa Iran dahil) İskenderun limanı gibi bir transit merkezine mâlik oluşu ve bugüne kadar bu limanın komşu devletler tarafından kullanılması hususunda her türlü müsaadekârlığa hazır bulunduğunu gösteren bir politika takip etmiş olması başlıbaşına bir avantaj teşkil etmektedir. Bu limanın halihazırda Suriye. Irak ve İranın garp âlemi ile vuku bulacak e-
konomtk münasebetinde en tabii transit merkezi olduğu münakaşa kabul etmez bir hakikat halindedir Filhakika Surtyemn istihsal ve istihlâk mmlakasiyle ticari bakımdan başlıca şehri olan Halebln en tabii binanı burası olduğu gibi, Irak’ın garpla vuku bulacak ticari münasebetlerinde de Basra yolu yerine ekseri ahvalde Akdeniz yolunu tercih etmesi vakit ve nakliye masrafı tasarrufundan dolayı iktisadi bir zaruret halindedir. Aynı suretle İranın gerek Basra yolunu ve gerekse çölden geçen Beyrut yolunu veya Tür-kıyeden geçen şimal transit yolunu İskenderun yolu ile mukayese edersek yine İskenderun lehine kati a-vantajların mevcut olduğu görülür. İskenderun ve İran arasındaki Irak, Türkiye ve Suriyeden geçen yollar iyi bir anlayışla işletildiği takdirde İran A kelenizde çok ekonomik bir mahrece sahip olacaktır, denilebilir.
Şu halde Türkiyenin ticaret anlaşmaları ile tanıamiyle sağhyamıyaca-ğı faydaların bir kısmını bahis konusu limanda, yakınşark İslâm devletlerine bir serbest liman veya mm-talca tanımak suretiyle temin etmesi ve tedive muvazenelerinde bu limandaki masrafların derpiş olunması pekâlâ kabul olunabilir.
Üçüncü şıkta ele aldığımız kaçakçılık meselesine gelince, bu hususta Suriye devletinin Türkiyeye vâki kaçakçılığı mazur gösterecek bir sebep bulabileceğini zannetmemekteyiz, Türkiye .Cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne kadar Türkiyenin Suriye hududunda kaçakçılık yapılmaktadır. Bu kaçakçılık her zaman ve devrin şartlarına göre zaman zaman ehemmiyetli ve tehlikeli bir hal alarak ekonomimizi baltalamış ve devleti ciddi tedbirler almaya ve blnneti-ce ehemmiyetli masraflar yapmaya mecbur etmiştir. Bilânço ekseriya a-leyhimlze tecelli etmekle beraber mevzuu biraz derinleştirirsek Surt-yenln bu hususta her zaman pek kârlı çıkmadığını kabul etmek hatalı olmaz. Suriyeden TÜrkiyeye şimdiye kadar külliyetli ve mütenevvi kaçak eşya gelmiş olmakla beraber bilhassa İkinci Cihan Harbi içinde Türkiye mamûlleri bir müdedt Suriyeye akmıştır. Bundan başka resmi ihracat dışında Türkiyeden Suriyeye devamlı surette koyun kaçmakta ve Suriye hudut vilâyetlerinde Türk tütünleri ıçilmektedır. Bu izahattan anlaşılıyor ki Suriye, aradaki kıymet farkiyle geçinmektedir. Bir memleket için müstakar bir ekonomi vâ-detmiven bu sistemin terkedılerek Türkiyenin her zaman hazır bulunduğu bir ticaret anlaşması mevzuu-nun karşılıklı görüşmesine geçilmesi bugünkü iktisat ve ticaret zihniyetine daha uygun gelmektedir. Bu takdirde Türkiyenin yakınşarkta ekonomik ve siyasi rolü daha müspet ve komşularına daha faydalı neticeler doğurabilir.
Bilmukabele Suriyenin veya Aıap Birliğine dahil devletlerin bazılarının İskenderun limanı üzerinde Suriye için müstakbel bir hak iddia etmek arzusuna matuf olan mezkûr limandan yapılacak ekonomik istifadeleri reddetmek ve bu hususta müstağni davranmak şeklindeki öteden beri tuttukları yol; yokınşarktakl iktisadi işbirliğini baltalamaktan başka hiç bir şeye yaramaz. Ekonomi bakımından geri kalmış ve fakir düşmüş milletlerin işbirliği yapması en tabii bir zaruret halindedir.
Bu saydığımız mahzurların elden çelen imkânlar nispetinde izalesi takdirinde şarkta İslâm devletleri arasında yapılacak müşterek işlerde Türkiyenin hissesine düşenleri seve seve ifa etmek için bir mâni yoktur
İslâm milletleri arasında esaslı siyasi görüş aykırılıkları mevcut değildir. Bu itibarla yakınlaşma kolay olacaktır. Bu meyanda yine içtimai sebeplerle aralarında koalyca gelişe-
Trabzon Limanı ve bir düşünce
Trabzon Limanı yapılırken, Trabzonda yeni İktisadî fonksiyonlar bulmak lâzım
J1ÜNYAN1N her yerinde memleket ** sahillerini birbirine bağlıyan deniz yolları, ulaştırma yolları arasında en iktisadi olanıdır. Bununla beraber. tabiatın deniz nakliyatı üze. rlne olan tesiri açıktır: Fırtınalı Va-valardâ gemilerin barınmasına, yolcu ve yüklerin kolayca alınmasına ve boşaltılmasına elverişli —tabii veya auni— liman ve sığınaklar olmadıkça. bugünün süratli ve rahat gemilerinin sağlayacakları fayda hiçtir.
Sahillerimiz arasında en işlek hat. uzunluğu 600 mile varan Karadeniz hattıdır. Bu uzun yol Üzerinde va-purların sığınabileceği esaslı bir liman yoktur. Taşıtın yelken gemileriyle yapıldığı zamanlarda ihtiyaca yeten küçük liman ve koylar, buharlı gemilerin ortaya çıktığı zaınanımız-dn ihtiyaca cevap vermez olmuştur.
İşte bu ihtiyacı karşılaman mak-sadiyle Karadenizde, biri batıda (Ereğli'de), Öteki doğuda (Trnbzon-da) olmak üzere iki deniz limanı inşası ele alınmıştır. Bunlardan İkincisinin ilk temel taşı 1946 temmuzunda atılmış ve yakında ikmal edilecektir Bu limanın en esaslı tarafı, 700 metre uzunluğunda, 13,5 metre suya men dalgakıranıdır. Kara-denizde İşleyen en yüksek su kesimli gemiler bile bu mendireğe yanaşabilecektir. 3.4 gemi boyca. 8 gemi de kıçtan dalgakırana “rampa,, edebilecektir. İnşaat tamamlandıktan sonra, limanın yükleme ve boşaltma kapasitesi asgari 300.000 ton olacaktır.
Kuzey-doğu bölgemizde, geniş bir yurt parçasının çok eski bir ticaret kapısı olan Trabzon’un ıktisaden tekrar kalkınmasında bu deniz limanın büyük bir rol oynayacağını umanlar çoktur. Halbuki, liman bu kabiliyetini tamamen kullanamıya-çaktır. Zira, bugünün telâkkisi limanı, artık, yalnız fırtınalı havalarda gemilerin sığınabileceği bir körfez olmaktan çıkarmıştır. Limamar, ya çıkış navlunları temin ettikleri derecede (Avustralya’da yün, İngiltere, de kömür), yahut arkasında iktisadi servete sahip memleketler (hinterlandı bulunması halinde gelişme imkânlarına sahiptirler.
Trabzon, yalnız ticari faaliyet İle ayakta duran bir şehirdir, iktisadı şartların değişmesi. İran transit yolunun başka mecralara kayması Trabzonıın ticaretine büy^k darbe indirmiştir.
Trabzon vilâyetinin yetiştirip ihraç edebileceği mahsulleri ise çok mahduttur. 300 bin dekar genişliğinde olan topraktan yılda vasati 15 milyon kilo fındık mahsulü alınır kİ, bu da. iklim değişmeleri, devşirme hataları ve hastalıklar yüzünden sabit kalmaz. 6.500 dekar tutarında
bilecek turizm mevzuunu, kabili zer arazinin çokluğunu, sermaye noksan-ğını, gelişememiş veya rasyonelleşmesi lâzım gelen ziıaat, sanayi şubelerinin durumunu hemen zikredebiliriz. İslâm devletleri ile siyasi telâkki bakımından avm safta bulunan dünyanın başlıca müstahsili A-, merlka ve müttefiklerinin bu gibi bir ktisadi birliği siyasî sebeplerle des-jekllyeceğı şüphesiz olduğu gibi ik-cisadî sebeplerle do çok iyi karşılı-zacağına şüphe yoktur. Çünkü b yük anayi memleketlerinin, her şeyden •vvel iştira kabiliyeti yüksek olan /e binnettee kendisiyle mübadele ka-öiliyeti imkânları artan memleketlerle karşılaşması ve münasebete girişmesi yine kendi iktisadi menfaatine uygun bulunmaktadır.
Yazan: Hanın Pastanoğlu olan mısır tarlalarının ekserisi bayır ve verimi az yerlerde olduğu için, bir dekarlık tarla başına düşen mısır 150 kiloyu geçmez. Bölgenin, yemek için, ihtiyacı olan 900-1200 ton mısırın her yıl, 400-700 tonu dışa-rıdan getirtilir. Güzel kokulu, yanma derecesi yüksek tütünün bazı yıllar rutubetten mahvolması, bazı yıllar fiyatının düşük bulunması müstahsili üzer.
Bütün bunlar, Trabzon limanı çıkış navlunu üzerinde menfi tesirler icra eden noktalardır. Nitekim, bir senede limana giren ve çıkan gemilerin müseccel tonajı yekûnu 900.000 ton olduğu halde, Trabzon’a gelip giden eşya miktarı 8.900 tondan İbarettir. Bu da, liman faaliyetinin oldukça mahdut bir sahada kaldığını göstermektedir.
O halde yapılacak şey. limanın trafiğini arttırmak olacaktır. Bunun için iki düşünce varit olabilir: a — Doğu-Karadcniz bölgesini Trnbzon-dan büyük demiryolu ağına bağlamak, Trabzon, her nc kadar iyi bir şose ile dahile bağlı ise de, vasati olarak 1500 metre İrtifadan giden yol, ârlzi bir takını güçlüklcı arze-der. Kaldı kİ, demiryollarının şoselere nazaran daha fazla taşıt hacmi ve daha çok ucuzluk gibi üstünlüğü vardır. Avrupa ile İran arasındaki ticaret eşyası mübadelesinde Iran transitinin de İstikametini tekrar Trabzon’a yöneltmesinin müspet tesir yaratacağı şüphesizdir. Ancak bu, siyasi şartların tasfiyesine, Tuna yolunun açılmasına bağlıdır, b — Limanın gerisindeki arazide sanayi bölgeleri kurmak. En iyi hareket olarak bu görülmektedir. Geçenlerde Doğu-Karadeniz havalisine giden Marshall Plânı Türkiye İdarecisi Mr. Rusell Dorr’un Trabzonda balık sanayii, et koınbinesi ve f»gnrifik tesisler kurulmasını tavsiye etmesi dikkate şayandır.
Yurdun nüfusu en kalabalık bir parçasında, ekonomik vc sosyal bir gelişmenin İlk adımını teşkil edecek olan bu güzel düşüncenin kısa zaman içinde tatbik alanına konulacağını ümit ediyoruz.
Kısa Haberler
Karun la sentetik kauçuk istihsalini arttırıyor
★ Londra, 8 (Hususi) Kanada Hükümeti sentetik kauçuk imal fiden devlet malı Sarnia fabrikasını genişletmeğe karar vermiştir. Hükümetin bundan gayesi artan dahili ve harici sentetik kauçuk talebini karşılamaktır. Fabrikanın genişletilmesi İçin, Ticaret Bakanı Hovve’nin söylediğine göre, 6,6 milyon dolar sarfedile-cektir. tkinci Dünya Harbi içinde inşa edilmiş olan bu fabrikanın şimdiki kapasitesi 51 bin tondur. Kanada geçen sene 46600 ton sentetik kauçuk istihsal etmişti. Bunun 37300 tonu mevzuııbahis Sarnia fabrikası tarafından İmal edilmişti.
Japonya Korenin kalkınması
İçin malzeme veriyor
Washington. 8 (YİRS) — Resmi Amerikan kaynaklarından bildirildiğine göre Korenin kalkın** ması için gereken malzemenin bir kısmı Japonya tarafından temin edilecektir. Kore, bunu dolar veya diğer dövizlerle ödlyecek-tir.
PARİS MEKTUBU
Fransa yolları
Yazan :
J. Ernest-Charles
Fransanın yollarından yalnız güzelliklerini övmek için değil ve fakat onlar İle demiryolları arasındaki rekabeti belirtmek maksadiyle bahsedilmekte ve bu meyanda yolun galibiyetinin Fransız demiryolu Milli Şirketine ıras ettiği zararlar esefle müşahede olunmaktadır.
üç çeyrek asır zarfında demiryolları bir nevi inhisardan istifade etmişler ise de bu inhisar artık tarihe karışmıştır.
Mütemadiyen İnkişaf eden şoseler İle demiryolları arasındaki rekabetin günler geçtikçe daha vahim bir şekil aldığı ve nakliyat meselesinin İhtilâl kesbetmekte olduğu Aşikârdır.
Yolların tefevvuku teeyyüt etmekte ve yollar vasıtasiyle yapılan nakliyat demiryolları şirketinin idarecileri için korkulacak bir ehemmiyet almaktadır.
Nizamnameye tâbi veya serbest 0-tobüs servisleri, kamyonlar İle devamlı nakliyat, otomobiller ile ferdi seyahat gittikçe çoğalmaktadır.
Son model küçük kutular içine kapanarak "otomobilimiz ile geldik” sözlerini gurur ile söyleyen bir çok kimseler, bu suretle 700 kilometrelik bir mesafeyi katetmekle çok eğlendiklerini zannetmektedirler.
Halbuki, demiryolu İle seyahat etmenin yolculuğun en kolay, en rahat ve en hoş bir şekil addolunduğu günler yakın bir maziye aittir.
Şimdi ise, herkes hususî bir otomobile bir an evvel sahip olmak saadetine Intlzaren, otomobil vasıtasiy-le seyahat etmek hevesindedir.
Ancak, bu meselenin halli uzun bir zamana muhtaç görünmekte olup, bu meyanda yol nakliyatı şüphesiz ki muhtelif şekil ve suretle terakki eyleyecektir.
Fransa çok güzel ve cazip bir yol şebekesine malik bulunmaktadır Bu şebeke, iki harp zarfında aldığı yaralara mukavemet edebilmiş ve el-yevm harbin bütün tahribatı tamir edilmiş bulunmaktadır. Ancak, her sene adetleri tekessür eden cüsseli ve ağır hamuleli kamyon ve otomobiller nıezkûr şebekenin Ahengini ihlâl eylemektedirler. Yollar üzerinde seyreden vesaitin bir çoğu o kadar yüksektir ki şoselerin iki tarafında dikili ağaçlara çarpmakta ve bu a-ğaçları zedelemektedir.
Bu hal neticesinde acaba fevkalâde hoş ve dilrüba olan yollar şebekesini Fransa yeniden tetkik ederek hiç bir güzelliğe malik olmayan o-tostradlar inşasına mecbur kalacak mıdır?
Elyevm Parlste bile, pek uzun olan otomobiller ve ticari arabalar dar sokaklarda müşkülâtla ve kaldırımlara çıkarak seyir ve hareket etmektedirler.
Elhasıl, Fransanın güzel yollarım muhafaza etmek meselesi hayati bir ehemmiyet taşımaktadır. Bu meseleyi çok gecikmeden ele almak ve ray ile yol nakliyeciliğini ayarlamak suretiyle halletmek icap rt^n^î’^dlr
New-Yorkta karabiber piyasası
New-York, 7 (YtRSi — Karabiber piyasası bugün pek az oynamış, hattâ hiç bir değişiklik olmadı bile denebilir. Müteşebbisin elinde külliyetli miktarda mal bulunmasına rağmen talep pek azdır.
İhtiyarlık Sigortası kanunu Mevsimlik işlerin mahiyeti bir kararname ile tesbit edildi
ihtiyarlık Sigortası Kanununun tatbikına ait kararnamenin metnini aynen neşrediyoruz
Ankara (Ankara Ajansı) — Yılın herhangi bir devresinde Lam veya fazla faaliyette bulunup, diğer devrede büsbütün faaliyetten kalan veyahut faaliyetini azaltan mevsimlik işlerin senede 200 gün çalışmayı İcap ettirmeyen kısımları tesbit olunmuştur. Bu husustaki kararname bahis mevzuu işleri şöyle tesbit etmektedir:
1 — Her türlü yapı ve tesisat işleri ile tamiratı. İmar, arazi üzerinde yapılan harita ve keşif İşleri, telefon ve telgraf şebekesi kurma ve onarma İşleri.
2 — Her türlü kara yolu, demiryolu. liman, meydan, köprü, tünel inşaatı ve tamiri.
3 — Her türlü kanal açma, kanalları onarma, kanalizasyon ve diğer su işleri.
i — Bataklık kurutma ve sıtma savaşı İşleri.
5 — Nehir ve dereleri temizleme işleri.
6 — Münhasıran mevsimlik çalışan içmeler ve kaplıcalarda yapılan işler.
7 — Çeltik işleri.
8 — Su ve yeldegirmenlerinde yapılan İşler.
9 — Bulgur imalâtı. (Fabrikalar hariç.)
10 — Pamuk çırçırlama İşleri.
11 — Her nevi nebatî yağ istihsal işleri ve sabun İmalâtı. (Daimi olarak faaliyette bulunacak durumdaki fabrikalar hariç.)
12 — Şeker fabrikalarında yalnız kampanya zamanında bu devreye münhasır işçiler istihdamı suretiyle yapılan işler.
13 — Peynir imalâtı.
14 — Süt tozu imalâtı.
15 — Fındık, fıstık, ceviz ve badem kırma ve ayıklama işleri.
16 — Palamut temizleme, ayıklama ve kalburlama işleri. ( Valeks fabrikaları hariç. )
17 — Yaş çay yaprağı İşleme işleri. (Bükülmesi. kurutulması gibi ilk ameliye)
18 — Sucuk ve pastırma imalâtı.
19 — Göl, memba ve deniz tuzlarında yalnız kampanya zamanında bu devreye münhasır işçiler istihdamı suretiyle yapılan işler.
20 — Miyankökü işleri. (Mlyan balı imalâtı hariç.)
21 — Koza boğma işleri.
22 — Münhasıran yaz devresinde aiivette bulunan otel, gazino, bah-
e. kamp, sinema, misafirhane ve enzeri yerlerde yapılan işler.
23 — Plâjlar.
24 — İncir ve üzüm işleme işlen ve bu işlerle birlikte yapılan kutu imali.
25 — Yalnız incir ve üzüm kutusu mal olunan işyerlerinde yapılan iş-t r.
26 — Yas meyva ayırma, kurutma e işleme işleri.
27 — Meyva ve seoze konserveci-llgL -
28 — Taş ocaktan, taş. kireç taşı, çakıl ve kum çıkarma işleri.
29 — Tuğla, kiremit, kilnk, testi ve emsali imalâtı (Tesisatı soğuk mevsimlerde de çalışmaya müsait dan fabrikalar hariç.)
30 — Kireç ve alçı imalâtı.
31 — Maden arama İşleri.
32 — Daimî olarak faaliyette bulunacak durumda olmayan maden istihsal iş yerlerinde yapılan işler.
33 — Balık tuzlama, kurutma ve
konserveciliği ile balık yumurtası İstihsali.
34 - Kendir sanayiinin münhasıran havuzlama, kırma ve çırpma işleri.
35 — Ormanlarda su İle yapılan tomruk ve kereste nakliye işleri.
36 — Ormanlarda dekovil inşaat ve tamiratı işleri.
37 — Şarap İmal edilen yerlerde yalnız kampanya zamanında bu devreye münhasır işçiler İstihdamı suretiyle yapılan İşler.
38 — Daimi olarak faaliyette bulunacak durumda olmayan yaprak tütün bakım ve işleme işyerlerinde yapılan İşler.
39 — Susam kurutma İşleri ve tahAn imalâtı.
40 — Tahmil ve tahliye işleri. (Daimi olarak çalışanlar hariç.)
41 — Tiftik tasnif ve ambAİâjla-ma İşleri.
42 — Buz İmalâtı.
Bu İşler 1-4-1950 den İtibaren yürürlükte olarak kabul edilmiştir. Bu suretle mevsimlik İşleri tesbit eden eski kararname yürürlükten kalkmaktadır.
ÇaPda şarapçılık
Denizli (Hususi) — Vilâyetimizin Çal kazası, İyonlar ve Romalılar zamanlarından beri şarapçılık yapmakta olan bir Ege memleketidir.
Topraklan şaraplık üzüm yetiştirmeye son derece müsait olan Çal bölgesinde, her sene binlerce hektolitre şarap İmal edilerek piyasaya Çal Şarabı adiyle sevkedilir. Kırmızı tatlı renkte. 16 derecelik enfes şarapları —mütehassıs raporlanndan anlaşıldığına göre— Fransanın Bordo şarapları ayanndadır. Bugüne kadar halkın klâsik bilgisine dayanan şarapçılığın ıslah edilmesi, teknik bakımdan organize edilerek fabrikasyon bir karakter kazandırılması için Tekel Bakanlığı teşebbüse geçmiş, üç senelik tecrübe yapan ve İyi neticeler alan bir deneme imalâthanesi kurmuştu.
Bugün teessürle Öğrendiğimize göre Tekel imalâthanesi üzüm alma, maktadır. Böyle bir fabrikanın kurulması işini hususi teşebbüse bırakmaktadır. Bağcılar üzüntü İçindedir. Böyle bir sermaye bu küçük kazada yoktur. Alâkalılardan himmet bekleriz.
Uç seneden beri bu İmalâthaneden müspet neticeler alındığından Tekel ÇaPda bir şarap fabrikası kurmayı kararlaştırmıştı. Böyle bir fabrika burada yetişen üzümlerin kıynıetlen-dirilmesine geniş mikyasta hizmet edebileceği için bu karar bilhassa bağcıları çok sevindirmişti
Bugün öğrendiğimize göre Tekel İdaresi bu fabrikanın kurulması işinden vazgeçmiş ve onu hususi teşebbüse bırakmıştır. Çal’da halk fakir olduğu için herhangi hususi bir teşebbüsle böyle bir fabrikanın kurulabileceğini pek ümit etmeyen bağcı-‘ar vazıyetten şimdi çok endişe duyr-•laktadırlar.
İskenderiyede pamuk fiyatları yükseliyor
İskenderiye, 7 (YlRS) — Maliye Bakanının pamuk fiyatlarının ucuzluğunu İleri sürmesi üzerine piyasa yükselmeye başlamıştır.
Piyasada her şubeye mensup tacirlerin aylardan beri beklediği liberasyon listesi neşredilmiştir. Netekim bu listeyi hafta içinde parça parça neşretmıştik. Dün de sonunu neşretmek suretiyle listeyi tamamlamış oluyoruz.
Hafta içinde ba Lüö iz gibi, liberasyon listesi piyasada muhtelif branşlara mensup bütün ithalât tacirlerini tamamiyle tatmin edememiştir. Netekim Ticaret Odasının meslek toplantılarında bu cihet bârlz bir surette ortaya çıkmıştır. Her ithalâtçı ithal ettiği malın ehemmiyetini ileri sürerek, bu malın da listesinde yer almasını istemektedir. Pek tabii olarak bütün İthal maddelerini A üstesine doldurmak da kabil olamazdı. Listelerin tanzim şeklinden de anlaşıldığına göre, tâli derecede olan maddeler, B üstesine girmiştir, tik çıkan üstelerde ham kauçuk gibi mühim bir madde, A üstesine girecek yerde B üstesine girmişte Son defa olarak bu hata düzeltilmiştir. Piyasadaki umumî kanaate göre, A listesi nazari olarak, bütün İhtiyaç maddelerini çevresine almıştır. Şimdi bu listelerin tatbikat sahanında nasıl yer alacağı hakkında bir hüküm vermek lâzım reh * «r Bunun için beklemek zorundayız.
İSTANBUL s
Hafta içinde Ticaret Boı^a-unda tındık fiyatları *350 kuruşa kadar yü '(olmiştl. Hattâ bu fiyattan fazîa bağlantılar bile olmuştu, vaköa bir mahsulün noksan olduğu senelerde, fiyat yükselişini tabii olarak kabul etmek lâzımdır Her fiyat yükselişinde olduğu gibi, mala karşı istekler azalmıştır. İsteklerin azalışı hâdisesi de, hafta İçinde fındık fiyatlarının gerilemesine âmil olmuştur. Piyasadaki söylentilere göre, birinci derecede fındık alıcısı Almanyadır. Alman alıcıları son fındık fiyatlarını yüksek buldukları İçin isteklerini herhalde muvakkat bir zaman için tahdit etmişlerdir. Halbuki Almanya liberasyon listesinde fındığa yer vermiştir. Böyle olduğuna göre fındığa karşı uzun müddet lâkavıt kalınamıyacak, Alman alıcılarının görüşlerine göre, fiyatlar mâkul bir seviyeye indiği zaman, tekrar isteklerine başlayacaklardır. Piyasadaki düşünceler bu merkezde toplanmaktadır.
Hafta İçinde Borsanın hareketli maddeleri arasına ceviz de karışmıştır. Bilindiği gibi ceviz ihraç mevsimi başlamıştır. Mevsim başında 50 kuruştan açılan ceviz piyasası son günlerde 66 kuruşa kadar yükselmiştir. Fakat ceviz ihracatında rutubet nispetleri hakkında geçen senek! hatalara düşmemek lâzımdır. Hatırımızda kaldığına göre, geçen sene İngiltereye satılan cevizler, rutubet meseleleri yüzünden ihtilâflara sebebiyet vermişti, halbuki Ticaret Bakanlığının bu gibi ihtilâflara meydan vermemek İçin, dığeı kuru meyvalarda olduğu gibi, ceviz ihracatı hakkında da standardizasyon nizamnamesi yapması lâzımdı, bu yoldaki etüdlen devam edildiğini öğreniyoruz, fakat bu etüdlerin bu stneki İhraç mevsimine kadar bitmesi çok arzu edilirdi.
Borsa ve piyasalarda haftalık vaziyet
Hafta İçinde dokuma ham maddeleri grupunda, yağlı tohumlar, nebati yağ grupunda kayda değer bir hareket olmamıştır.
İZMİR :
İzmir, 8 (Hususî Büromuzdan.) — Ticaret âleminin ufuklarında toplanan belirtiler, yeni bir harp halinin mevcudiyetini haber vermekte olduğu için tlcuret hayatı içten içe sıkılmakta, belli başlı memleketlerde alınan tertip ve tedbirler İhracatçı ve İthalâtçıyı müteyakkız bulunmağa davet etmektedir. Birleşik Amerikanın 22 madde üzerinde sıkı kontrol vazetmiş olması, bu maddelerin stoklarını bulunduranların terlemeden büyük kazançlar elde etmelerini icap ettirmiştir. Bu hafta içinde her türlü demir malzeme fiyatlarının gördüğü zamlar, hayret verecek bir seviyeye vâsıl olmuştur.
Kore harbinin belirtilerinden başka bu defa da lam bir gizlilik içinde çalışmağa başlayan gümrük konferansı tüccardaki ümitlerin kırılmasını icap ettirmiştir. Bütün dünyanın serbest ti-carete doğru gitmekte okluğu bir devirde Birleşik Amerika ve Britanya hükümetlerinin görünmez gümrük duvarlarını yükselt-mlye çalışmaları sızan haberlerin en tipik tarafıdır.
Bütün bu haberlerin borsada İş yapan bütün firmaların alma ve satma kabiliyetleri üzerinde rol oynadığı inkâr edilmez bir hakikattir. Asıl enteresan olan nokta alanın da satanın da ne yaptığını bilmediğini idrak etmiş olmasıdır. Satanın mı yoksa alanın mı binnetice kâr hanesini dolduracağı malûm olmadığı için tlco-ret hayatı, diğer yerlerde olduğu gibi tam bir hercllmerç içindedir.
ÜZÜM: Hafta içinde lngilizlere «atılan 17 000 ton çekirdeksiz kuru üzüm, memnun olunması İcap eden bir satış olarak İhracatın müspet hanesinde yer almıştır. İhracatçılar, bu satışı fırsat bilerek büyük müstahsillerin üzüm fiyatlarını fazlaca yükselteceklerin! hesaba kattıkları İçin birlik halinde hareket etmeğe ve bir müddet mübayaatta bulunmamağa söz birliği etmişlerdi. 6 eylülde az çok kendini hissettirmiş olan bu birleşik hareketin temposu vaktinde »ezildiği için müstahsiller de birlik hareket sayesine: ihracatçının inadını kırmışlardır.
Kısaca, ağustos ve eylül aylarında Holândaya 65 kuruştan alivre üzüm satan ihracatçılar, zararlarını müstahsilden çıkarman /olunda muvaffak olmamışlardır, öte yandan bu düşük fiyatlarla vpılan ofertoların ve bunu takip eden bağlantıların tabii bir neticesi olarak Holânda tüccarını, Türk üzümünün komşularına İhracatçısı haline getirmiştir. Holândalılur, her yıl piyasamızdan 10.000
tona yakın üzüm alan Belçikanın bütün üzüm ihtiyacını bu yıl kapamışlar, 65 kuruşa aldıkları üzümleri Belçikaya 95 kuruştan satmışlardır. Holândanın bu satıştan kârı 3.600.000 Türk lirasıdır Memleketimizin zararı ise bundan daha fazla olmak lâzım gelir.
Kaldı ki. bugün Amerikanın yeni üzüm fiyatları Kg. 10 sent’Ur. Bu fiyat 112 kuruşa muadildir. Bu takdirde ise bizim elde kalan 15.000 ton üzümümüzün yakın bir zamanda en az doksan kuruşa çıkmasını beklemek yerinde olur Fiili borsa satışları 44 bin ton. fiili ihracat 26.000 ton, fiili ihracatçı satışları ise 50.000 tona baliğ olmuştur. Yani bu yıl memleketin üzüm dâvasına hallolmuş nazariyle bakanlar vardır.
ÎNCIR: Tarişin hafta sonunda İncir fiyatlarını yükseltmiş ve hurda baremini 20 kuruşa çıkarmış olması. İncir müstahsilinin yüzünü güldürmüştür. Esasen küçük bir rekolte ile çalışan incir müstahsilleri bu kooperatif camiası altında birleşmenin ilk ıney-VARini bu sezonda almağa başlamış sayılır. Şimdiye kadar yalnız 7.000 ton incir ihraç edildiği hesaba katılırsa incir müstahsillerinin elinde 14 000 ton kadar incir bulunduğu anlaşılır. Pek tabii olarak Tarİşi de bu rakam içinde müstahsil zümresi olarak kabul •t.mek lâzımdır.
ADANA :
PAMUK; Hafta sonunda savcmların 222 kuruşa satıldığı hesaba katılırsa, pamuk ihracatçılarının nasıl büyük hır tereddüt içinde bocaladıkları anlaşılır. Amerikanın pamuk hakkında alması melhuz kararların hafta sonunda (Amerika pamuk hakkında ılacağı yeni karardan uükûl etti) mânasını çıkaranlar vardır. Fa-;at pamuğun durumu yine de sağlamdır.
Adana. 8 (Hususi muhabirimiz bildiriyorI — Adana piyasasında kampanya başından beri büyük bir hararetle devanı eden pamuk alış verişleri sona eren hafta zarfında birdenbire gevşemiş ve fiyatlar düşmüştür. Aduna pamuk piyasasının kırılmasına ve fiyatların bir miktar düşmesine sebep, pamuğa el konulacağına ^reya gerek iç, gerek dış satışların şartlara bağlanacağına lair söylentiler olmuştur. Bu söylentilerin bazı gazetelerde de görülmesiyle ihracatçı firma mal almaktan çekinmiş, müstahsil ncvcut fiyatlarla pamuğu elden çıkarmak istemişse de alıcı bulamamıştır. Para azlığından bahisle bankalar tediyatı kesmiş, Sü-merbankın 291 kuruştan mubayaaya girip fiyatı 285 e kadar indirmesiyle piyasadaki hareketler hızlı temposunu kaybetmiştir. Geçen sene 170 — 190 kuruşa aklığı pamuğu 260 kuruştan maliyet hesabına geçirmek suretiyle aradaki farkı kâr kaydederi Sü-
merbank evvelki hafta pamuklu dokumalara yüzde 12 zam yapıldıktan sonra 291 kuruştan mubayaaya girmiştir. Halbuki SÜmerbank pamuk almağa başladığı gün borsada âzami fiyat 288 kuruştu. Sona eren hafta zarfında ise 283 — 285 ku-uştan yukarı çıkmamıştır. Bu vaziyetler gösteriyor ki, SÜmer-ıank piyasayı bozmakta ve tamamen anormal çalışarak pamuk lüştüğü vakit büsbütün düşürmekte, çıktığı vakit de mubayaa apmaktadır. Sümerbankın pamuk piyasasında nâzım rol oynadığı iddiası böylece bir keıe daha iflâs etmiştir. Pamuk satışlarının şartlara başlanacağı veya elkonulacağı söven tilerinin gerçekleşmesine ihtimal vermiyen bazı büyük ihracatçı firmalar harice yapılan satışların namütenahi bir şekil aldığını, bu vaziyet karşısında pamuğa müdahale edildiği takdirde meydana gelecek maddî ve mânevi zararların hiçbir suretle telâfi olunamıyacağını beyan etmektedirler. Diğer taraftan pamuk satışlarının şartlara bağlanması için alâkalı makamlar nezdinde temaslarda bulunmak üzere Çukurovadan Ankâraya bir heyet gitmiştir. Çukurova Çiftçi Derneği ve Demokrat Parti de mukabil harekete geçerek pamuk satışlarının serbest kalmasının lüzum ve faydalarım izah etmek üzere başkente bir delege göndermişlerdir. Hükümetin el kovma veya şartlar İhdas etmek gibi tamamen hatalı olan böyle bir yola gitmiyeceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Fransa. Türk pamuğu ile olan alâkasını bir kaç günden beri biraz daha arttırmıştır. Alıcı memleketler arasında başta gelenlerden Fransanın bu yakın alâkası ve büyük talepleri Lle Adana pamuk piyasasının önümüzdeki günlerde yeniden hararetleneceği Ümit edilmektedir Almanya da aynı şekilde istekli alıcılardandır. Sona eren haftanın kapanış fiyatlarına göre birinci akala (vadeli) 280 — 284 hazır, 280 — 285, Hatay menşeli birinci akala, 295 kütlü yağmur yememiş, 101 — 105, kütlü yağmur yemiş, 87 — 93. koza, 42 — 43 çiğit, 13,5 kuruştur.
Anlaşarak, tamamen rekabetsiz mubayaa yapan Ve bu suretle geçen haftanın 14 kuruş çiğit fiyatım 13.5 kuruşa düşüren mahallî yağ fabrikaları büyük partiler halinde mübayaa yupmak-adırlar. Yağlı maddelerden susam için talepler artmıştır. İhraç çın İstanbul 77 — 78 kuruştan susam toplamaktadır. Keza tembuldan muhtelif firmalar Adananın Osmaniye İlçesinden geniş apta yer fıstığı almaktadırlar. Sona eren haftanın ihraç hareket-*rl arasında Mersin borsasında muamele görerek Meısin Limaundan muhtelif memleketlere 2212 ton birinci akala pamuk, 44 »n ikinci kala pamuk, 63 kuruştan 120 ton üstüpü, 16û kuruştan 0 ton koyun derisi. 190 kuruştan 3 ton keçi derisi, 105 kuruştan ı.5 ton kuzu derisi, .3340 kuruştan 1181 baş keçi. 1672 kuruştan 1155 baş sığır, 13916 kuruştan 339.927 metremikâp çam kereste, 139,65 kurugtan 1,5 ton zerdali çekirdeği ihraç cdümişlü\
9 Ekim 1950
Y E N T İSTANBUL
Sayfa 5

Moskovadan gelen bir rahip,
Rus halkının ne halde
olduğunu
anlatıyor
kara-
de Mallın Thoinus
Fransız rahibi .Jean
kendi kilise-
Paris, Ekim ı Hususi Büromuzdan) — Moskovada binlerce Rus katoüği-ne itiraf papazlığı eden Fransız Jcan De Matha Thomas. Fransava dönmüştür. Benimle yaptığı konuşmazla 1950 yılında S Udin idaresinde, hayatın nasıl olduğunu açık bir tarzda anlattı.
3 vıl. 3 ay’ çok az ecnebiye nasip olan haklara malik papaz, halkın nasıl yaşadığını gördü. Moskovada hastalan ziyarete veya ölüm döşeğinde yatanlara, son dini vazifeyi ifa etmeğe gitti.
St. Louis Kilisesinin papazı olarak değişik milletlerden olan en aşağı 200 diplomata vaiz dinletti. Bu kilise, Moskovada bütün katolik kordiplomatiğin devam ettiği ibadet yeri ıdı.
Sonra birdenbire, bir ay Önce, Mos-
kovadan kovuldu. Sebebini sorduğum zaman: “Sovyet Hükümetinin n mucibince” cevabını verdi.
Gümüş saçtı, sakallı papazı, kasabasında "Sacr£ Coeur”
sinde sabah âyininden çıkarken gördüm. Daha sonra çalışma odasında haşhaşa vermiş konuşuyorduk. Papaz. Moskovadaki hayatı şöyle anlattı:
“Moskova hastahnnelerinde tedavisi kabil olmayan hastalara yer yok. Ziyaretine gittiğim bir kadın, veremin son devrelerinde idi. Fakat o-dasmda, tek başına ölmekten başka bir şey yapamıyordu. Ancak arA sıra komşular bir bardak su ile kuru ekmek getiriyorlardı. Akrabaları olmadığı için böyle bir köşede kimsesiz ölmeğe mahkûmdu. Hiçbir hasta-hane onu almıyordu. Buna benzer daha birçok vakalar gördüm.”
BtR AMERİKAN KARİKATÜRÜ
> ’ -■ ■ *
■ •A’J
Art hur. Stallnln bıyığının
bir
ucunu kesti.
*

-î-.-

n
.İ • ..
Uzak denizlerden seyahat notları:
•i'4'

anama
“Gittiğim evlerde en çok nazarı dikkatimi celbeden şey, hiçbir hususiyet olmaması idi. Kocaman kocaman yeni binalar yükseldiği halde, mesken darlığı berdevamdı. Hattâ halka, oturacak yerler bile vesika ile veriliyordu. Ancak yüksek tabakaya mensup mevki sahibi birkaç kişinin, kendilerine mahsus apartmanları vardı. Ziyaret ettiğim evlerin çoğunda, bir oda dörde bölünmüş olup, her bir bölmede bir kişi yaşıyordu. Bölme, ekseriya ya bir dolap, herhangi bir möble veya ufak bir perde idi. Odanın dışmdaki ufacık koridor gibi yerde, bu birbirine girmiş komşular, sıra ile soba üstünde yemek pişirirlerdi.”
“Sözlerine devam eden lahip. Thomas hastahaneler hakkında şunları söyledi:
“Onları en ağır İşleri yaparken gördüm —taş kırmak» yol kazmak ve bunun gibi ağır bir sürü işlerde hep kadınları kullanıyorlar.” dedi.
“Kadınların çoğu pipo içiyor, iş a-rası, büyük çıkınlarını açıp ameleler gibi kara ekmekle soğan yiyorlar. Gençleri her şeye rağmen neşeli ve güler yüzlü, fakat 40 yaşlarında görünen kadınların yüzlerinde karanlık ve hazin bir ifade var. Moskova kadınları orasında şık ve zarif bir kadın görmedim. “Rahip hafifçe gülümseyerek ilâve etti: Hattâ kendilerini güzelleştirecek ne ruj, ne tırnak cilâsı ve ne de pudra gördüm.”
hastahanelerine gire-koparabilen, bedava te-
Fakat bu izin, ancak sebepler için verilir ve veya para-
“Moskova bilme iznini davl görür, çok zarurî
tedavide eğer hususi perhiz herhangi ekstra bir şey varsa, sı ödenir.”
Rahip Thomas’ın söylediğine hele bevan dişleri Moskova halkının tahayyül edemiyeceği kadar lüks bir şeydi.
göre.
“Bir dişçi dış çıkarır, fakat bir enjeksiyon için bile en aşağı 10 S a-lır. Hele müşteri takma diş, dolgu veya kron isterse fiyat seviyesi hemen rubleye yükselir. Eğer değerli bir işçinin dişleri rahatsızlanırsa, endüstrici işçiler organizasyonu onun tedavisini üstüne alır.”
Rahip Thomas’a göre. Moskovada hayatın en güç ve zahmetli olduğu kimseler, kadınlardır.
MoskovalI bir ev kadını, penceresini veya bozulan elektrik prizini düzeltmek İçin doğrudan doğruya camcıya veya elektrikçiye gidemiyormuş. Rahip bu hususta şöyle diyor:

“Her şey resmi kaynaklar vasıta-siyle yapılmalı ve ev sahipleri endüstrici organizasyonuna müracaat etmeli. Benim de bir kere fena açılan bir banyo kapını vardı. 194 7 de Oraya vardığımdan itibaren belki 30 mektup yazdım. Nihayet geçen ocak a-yında evime bir işçi geldi. Eaşını sallıvarak şöyle demez mi: “Bana 500 ruble, (aşağı yukarı 45 dolar yapar) verirseniz tamir ederim.” ister istemez razı oldum.”

Moskova mağazaları önünde mal almak için kuyruk yapan kadınların binlerce mesai saati, bu yolda har-canıyormuş. Peder vaziyeti şöyle anlatıyor:
fleçitlerin, bugünkü insanlığa yol ” ve risk bakımından en fazla faydalı olan ve ellerinde tutanlara doğrudan doğruya servet temin edenlerden en mühimml muhakkak kİ. Panama ile Süvcyş’dir. Fakat bunlardan başka Kaledonia, Kicl. Korent ve henüz bugün insanlığın favdalana-madığı ve müsaade ettiği tonaj mik-tarı pek belli olmayan Karadeniz! Baltığa bağlayan Rus kanalı insan emeğiyle meydana gelenlerdir.
Yine bunlardan başka kıtaların kuruluşu İle mevcut olan ve ellerinde tutanlara bilvasıta varidat temin e-den, stratejik ehemmiyetleri olan Cibralta Atlantlğe çıkan veya Atlantikten Akdenize giren gemilere. Babülmendeb, biniz ilerisinde sarp yarımadanın üzerindeki şimdi met-rûk Türk kalesi ile hâlâ ismimizin anıldığı Aden Arap denizine ve Hint Okyanusuna girip çıkanlara, Singapur Hint Okyanusu ile Pasifik arasında işleyenlere, diğer tâli geçitler San Bernardino Mindanao üzerindeki gayet muazzam bir mahrut şeklinde olan Apo Yanardağı, denizin üzerine serpilmiş, üzerleri yalnız muz ve yıldız elması ağaçları ile kaplı ufacık adacıkla Harının temaşasının sevkına doyum olmaz.
Cenuptan şimale uzanan veya Japon adalarının cenuba, uzaklaşmış devamı olan Marian’lar üzerlerindeki Aktif Yanardağları ile, hazan dumanlı. bazan alevli tepeleri geçerken insanda korku ile karışık bir tecessüs uyandırır.
* ★
Mevsim kış. Nexv.York’un dondurucu soğuğundan cenuba doğru iniyorsunuz. 1900 mil yol aldıktan sonra Panama Kanalının doğusunda Bal-boa'ya vâsıl olacaksınız. Miami önlerinde tatlı bir hava. Küba'yı da geçip Atlantik siklonlarının ekseriya başladığı ve Golfstrin’i doğuran Meksika körfezine girince artık mevsim hararetinin pek değişmediği bir yaz mmtakasındasınız.
Alçak bir arazide ilk göreceğiniz radyo antenleri; biraz sonra da iki taraftan gelen ve yalnız taştan ya-1 pilmiş mendireğin methalindeki fener kuleleri; merak etmeyin böyle bir geçide gelirken muhakkak sağınızda, solumuzda aynı kanala giren veya çıkan bir çok vapurlara tesadüf edeceksiniz. Bu tesadüfler uzun yolculukların en eğlenceli taraflarıdır. Bilhassa yolcu gemilerinde mayo ile dolaşan kadınların el sallamaları, çocukların geminin vardavela ve pun-tellerine asılarak Hullo diye el sallamaları ve aşinalıkları gemi mürettebatının vatan hasretini tahrik eder.
Panama bandıralı Yunan gemilerinden Türkçe seslenme ve hatır sor-malar gemiciler arasında dostluk u-yandırır. Uzak diyarlarda birbirlerini
4
Bir Amerikan zırhlım
Panama Katı alından geçerken
s
A.(H
e


KIZIL ALMANYA,, NIN ÎÇ YÜZÜ
4
i
Yazan: Eric Waldmann
Doğu
Almanya Cumhuriyetinde altı hafta
14
Çeviren: Behçet Cemal
Komünist rejim, n a z i usûllerinden bir çoklarını kullanması itibariyle, nazizme şüphesiz çok benziyor
“Her Allahın günü yüzlerce kadın Moskova sokakları önünde saatlerce sıra bekler. Hele tevdi edilecek ayakkabıların geldiği haberi yayılınca, sıra bekllyenlerin kuyruğu çok uzun olur. Çünkü ayakkabı çok nadirdir ve düşük kalite olduğu halde en a-şağı İngiliz parası ile 50 sterling e-der. Erkek elbiseleri de aynı fiyattadır. Fakat, kadınlar sıralan geldiği zaman istediği biçim veya rengi seçemezler, ancak ayak numarasını söyleyip, kendisine verilen ayakkabıyı almak mecburiyetindedirler.
bulup âdeta koklaşırlar.
Geceleyin birbiri üzerine sıralanmış Üç yeşil ışığı aynı hizaya aldığınız zaman hiç sağa sola banmadan bu istikameti takip ederseniz biraz sonra limanın içindesiniz.
Henüz kanala girme müsaadesi yok, karşıdan gelen bir kafile var. O kafLle Mlraflorcs havuzlarından sonraki göllere gelecek, onlar dönüş havuzlarına girerken siz de gidiş havuzlarına girmeye bağlıyacaksınız.
Havuzlara gelmeden evvel sağınız solunuz kesif bir Hindistan cevizi ve muz ormanlariyle kaplı, denizde zarganalar ve kefala benzeyen balıklar, ormanlarda uçuşan güzel renkli kuşlar. Fars şivesiyle konuşulan acayip bir İngilizce: işte kanal mıntakası hep böyle.
Miraflores soldan gidiş, sağdan ge. üş. ilk ve ikinci havuzlar 8 er dakikada 30 zar kadem yükseltecekler. Üçüncüsü ise 25 kadem yükseltip sizi göller mıntıkasına çıkaracak ve siz oradan, aşağıda henüz deniz seviyesinde olan gemilere kuşbakışı bakacaksınız.
İki tarafınızda, geminizin boyuna göre otuzar tonluk 4 veya 6 tren size birer tel halat veriyorlar. Bu havuzlan geçinceye kadar makineleriniz. çalışmıyacak. günlerden sonra makinelerdeki bu duruş, uzun yolculuğun verdiği bıkkınlıktan mütevellit bir of çekecekler. Her havuzun Önünde ve arkasında kapaklardan evvel birer kaim zincir, eğer fuzuli bir İlerleyişiniz olursa, herhangi bir aksaklığı önlemek için kapakları muhafaza ediyor.
Sağda, solda biriken meraklılar, geminin bağlama limanına bakıp, îs-tanbulu size tekrar edecekler. Size aşnalvk yapıp, hal hatır sorup, siz kademeleri atlarken “haydi uğurlar olsun deyip.. Pasifiğin uçsuz bucaksız derinliklerine dalmaya giderken, zihninizde bir hayal ufku bırakacaklar.
Sağ tarafınızda Pasifik’ten Atlnn-
tik e geçen zatülhareke sâblh bir havuz, son büyük harbin hâtıralarını canlandırıyor. Midway'da hasara uğrayan bir harp gemisi ne üç bin mil şarka ve ne de beş bin mil garba, bu yaralı hali ile nasıl gideceğini düşünmiyecek. Onun yaralarını saracak, hastabakıcısı da beraber dolaşıyor. Onu çeken lokomotifler İki rayın arasındaki tırtıllardan başaşa-ğı kayarken sizinkiler büyük bir gı. cırtı İle yukan tırmanıyor. İşte son kapak da açıldı. Şimdi göller m intaka, sındasımz. Bermunde’de Madeira’da tonu yirmi liraya gelen tatlı su, burada bedava, kaldığınız müddetçe göllerden mümkün olan her tarafınızı doldurunuz. Denizde, suyun İçerisinde gidip bir yudum içecek su bulamamak bir faciadır.
Beş altı yüz metre murabbalık, etrafları gayet dar kumsallarla çevri, li, üzerleri yalnız top top çeşitli ağaçlarla dolu ufacık adalar, bu sakin su, ılık hava içerisinde insana neler tırlatnuyor.
Göller arasındaki kanallarda tenler soldan, gidenler sağdan;
ha-
Eniftomin sicili
Eniştem. Birinci Cihan Harbinde, seçme bir alayda vazife görmüştü. Al-manyayı, ister Rus, İster Amerikalı olsun, yabancı İşgali altında görmek, gücüne gidiyordu. Oğlu 1933 ten beri Nazi ve S. A. mensubu İdi. 1945 te Amerikan İşgal makamları nezdlnde çalışırken. benden, kalben Nazi olmadığını ve ancak ailesini himaye İçin partiye İntisap ettiğine dair bir vesika vermemi istedi. Bu çeşit bir sürü vesika gördüğüm ve bunların ne derece kıymetsiz olduğunu bildiğim için, hu vesikayı temin etmeyi reddettim. Berllnde I ken. bu zatın evinde kaldım, fakat kendimi hiç de rahat hissetmedim
Nazi rejiminin "Almanyanın belkemiğini kırmak" suretiyle komünizme yol açtığına dair bir sürü lâf İşittim. Komünist rejim, Nazi usullerinden bir çoklarını kullanması İtibariyle, nazizme şüphesiz çok benziyor ve Almanlar bu yüzden komünizmi yadırgama-” yortar. Fakat şu da muhakkak kİ, komünizm, Nazi rejiminden çok daha beter!
Otuzuna yaklaştığı ve bir kaç defa nişanlandığı halde bir türlü evleneml yen kuzinlerimden biri, yeni rejimi i-tirazsız kabul etmişti. Diyordu kİ:
— Ne istiyorsunuz yani! Vaziyet gittikçe iyiye gidiyor.
Bir bakımdan hakkı yok değildi. O sene, serbest satılan gıda maddeleri fiyatlarında yüzde elli İla seksen arasında tenzilât yapılmıştı. Ru fiyatların. Batı Almanyavi veya demokrat âlemin diğer mr-mlcs ketlerine nazaran elârı çok daha yüksek olduğuna dair kendisini İkna İçin sgrfettlğJm bütün gayretler boşa gidiyordu.
— Neden hürriyetten mahrummuşuz sanki? diye soruyordu.
— Canım düşünsene, istediğini »^y* (emeklen bile mahrumsun, diye cevao verdiyim zaman:
— Dünyanın her tarafında bu. böyjc-dlr. diyor ve kesip atıyordu

Berüne döndüm. Sevgili Helene teyzeden gayri bütün akrabam ve dostlarımı değişmiş gördüm Hattâ, hepsinden fazla görmeyi arzuladığım kız bile değişmişti. Belki ben de değişmiştim.
Amerikaya dönmek İçin Berllnde u-

Yazan :
G ra lı a m Greene
çağa binerken, şöyle düşünüyordum: "Bu seyahate çıkarken, bana deli diyenler, yerden mlşler. Bir daha si!,»
göğe kadar haklı i-mı? Tövbeler tövbe-
S
O N
Yalnız ev kadının seçmek hHkkı olduğu şey. yiyecektir. Yiyecek vesikaya tâbi değildir, fakat et fiyatları ile yağ fiyatları çok pahalı olduğu İçin et 25 S kilosu, yağ ise 210 S, fiyat bakımından bir nevi vesika u-sulll vardır.
Amerika hakkında verilen bilgiler
Kuzinimi ziyaret eden erkek arkadaşlarından biri bana. Amerika hak kında malûmat sordu. Kendisine ijç yıl evvel A meri kava nasıl 200 dolar borçla ÇÜtlğlml. Neu’.york‘la İş bularak borcumu kiMjı znmand/ı ödedikten sonra memleketi ba»t.anba(a nasıl dolanıuh* mı ve nihayet burslu olarak nasıl unl veruHeve kaydolduğumu anlattım, tk) «aat «üren İzahatımı dinledikten Hon ra:
Ne derece esir olduğumuzu ancAk şimdi anladım, dedi.
Altı hafta, tesadüfen «öylenmiş bir no? ve yanlı» vorllml» bir cevap yiizün d» o tevkif, hapla, sürgün veya Idnm edilmek korkumı İle mütemadi bir ha* kı altında, Sovyet bölgesini dolattıktan nonra, bitkin ve ümitsiz bir haldu
•t
Vagon yere değdiği zaınnn. bütün bir pazar günürıii eğlenmeğe çalışmakla geçirmekten yorulmuş İnsanlarla karşılaştılar. Harry ilâve etti: "Ha, bizim teşkilâtta size bir vazife verebilirini. Faydalı olur, iç şehirde kimseniz kalmadı/’
— Cooler'le \Vinkier’i unutuyorsunuz. fe
— I’»ıli»IİKe kalkışma mu a/i/.iııı.
\ ııgondıuı çıktıkları vakit Harry yine Martlns'ln dirseğine dokundu:
— Şaka söylüyorum, dedi. Yapınıyacağımzı pekâlâ bilirim. Yakınlarda bizim Brncor’den haber aldınız mı?
— Noel kartı aldım.
— Güzel günlerdi, azizlin, güzel günlerdi. Sizden burada avrılnııık lâzım. Bugünlerde yine görüşürüz. Bir sıkıntınız oluma Kıırtz’la hana lınber gönderebilirsiniz.
I /akkışlı, ve yol alırken dönüp, uzatmamak kiyasetinde bulunduğu eli İle "Allaluıısıııarladık,. İşareti yaptı. Sanki bütün bir mazi, bir bıılııturı arkasında okluğu gibi kaybolup gitmekteydi.
Martin» ona birdenbire haykırdı:
— Bana pek güvenmeyin. Harry!
Faklıt birbirlerinden hayli uzaklıışrııış bulıınduklariııdan »Özlerin İşitilmesine İmkân yokilı.
— 15 —
Martin» baııa anlattı;
— Arına, pazar gibileri öğleden sonra verilen temsilde oynadığı İçin tiyatroda İdi. Piyesi bir kere dalın baklan başa seyretmek /.orunda kaldım. Sahalar, yaşını başını alnıış bir piyano »aııntkârı, onu biiliiıı gÖJllÜ İle seven hlr genç kır. ve farla olarak da halden anlıyım, hattâ korkunç bir derecede, hnlderı nnlıyan bir zevce Idk Arına fen» «ivmiyordu. En İyi oynadığı dukiknlarıla bile kutii bir oyııncıı bil, Sonra, kendİRİni küçük odacında ziyaret etmeye »IIHm v«» |e«k heyecanlı buldııııı; Galiba kendisine yine İlânı a»k edeceğimi surırnnkta ve böyle bir İhtimalden de İliç lıoşlnnıııarnakta bil. Ilurry'ıılrı sağ «>i-dıığıınıı bildirdim ve çok »evlncceğbıl fakal onun sevindiğini görünce benim de fena hakle kr/ncağımı ziiiiihIIiııı. Fakat o, nmklyaj masasının önünden kalkmadı; göl yasları yiizün-drkl yağlı kremin üstünden ukarken sevinmediğine üzüldüm Korkunç bir yiizÜ vardı; ben de ona âşıktım, liurry İle mı*’* »örüştüğüınü ıınlatllysanı da o hiç dinlemiyor gibi bil S mü bHh dlğlm t akit ■
— Keşki Ölseydi, dedi.
— Doğrusu bak etmedi değil.
— Hayır, ölseydi kimse el uzatamazdı «Iciııek luhy Martins’e eordıım:
— SİK» verdiğim fotoğrafları, çocuk foloğnıfilerini terdiniz mİ?
— Evet. Kail çarelere* başvurmak lâzım Kekliğine huk
r «. ı \(ı
----------------------- — 23 -mettlmdl. Hnrry'nln zohlrlııl ondan atmak İktiza ediyordu. Anna reslıniere bakamadı. Kıza dedim kİ: "Ilnrry’yl tevkif edebilmek İçin zabıtanın onu hu bölgeye getirmeye muvaffak olması lâzım. Biz. de zabıtaya yardım etmeliyiz.,,
Anna:
— DoHtıınıız ohlıığıııııı sanıyordum, dedt
— Evnt. dedim, vaktiyle dostum idi.
Onun üzerine Anna:
— Ilnrry’yl tevkif ettirmek İşinde size hiç bir zaman yardım etmem. Kendisini bir dıılıa görmek, sesini İşitmek istemiyorum. Elini elime sürmesini İstemeni; fakat onn fenalık da etmem.
İçimde acı hlr duygu belirdi; o da niçin bilmem, zira Anna İrin lılç bir şey yapmış değildim. Hattâ Harry kndnr da yapmış değildim.
Kendisini bir cinayetle «uçlandırmak istermişim gibi:
— Gelslıı diye caıı atıyorsunuz, dedim.
Cevap verdi:
— Can atmıyorum. Faluıt o benim İçlinde, inkâr edilemez. bir hakikattir. Dostluktan büsbütün başka bir şoy...
Martin» durakladı. Ben, onıı daha konuşturmak arz.ııslyleî — E sonra? dedim.
— Sonrası, ayağa kalkıp ayrıldım. Şimdi beni Idaro etmek sırası size geldi. Ne yapmamı İstiyorsunuz?
— Çubuk iş görmek niyetindeyim. Tabutun İçindeki ceset sahiden de llarbin'in cesedi imiş. Bıı »liretle H ilikler le Cooler’I hemen tevkif edebiliriz. Kıırtz (hı, şoför do şinullllk olu geçl-rlhunez. Resmi muamele eksiksiz olsıııı diye Kindardan Kurtz ve. Llıne’l tevkif etmek müsaadesini istiyeceğl/. Size, bunları nılaııuıyu yanlım etmek vnzlfestnl verirsek Llme'u göndereceğiniz haberin, »iz (ı bölgede yirmi dört »uııt dolaştıktan sonra deftll do doğrudan doğruya ulaşması lâzım. Şöyle bir tertip tasavvur ediyorum: Siz İç şehre döner dtinnıoz sorguya çekilmek üzere buraya getirilmiş olursunuz.. Ben size. Harbinin bulunduğunu bildirmiş ohırııııı. Siz (le gidip Cooler'e haber veriyorsunuz. Elebaşıları yakahıuınk için ( ooler’iıı kaçmasına müsaade ederiz. Penisilin kaçakçılığım* İştirak ettiğine dair kati delilimiz yok. Kurt/'la görüşebilmek İçin ikine! bölgeye kaçar. Boylere Lime. n>unu oynadığınızı öğrenir, t'ç saat •uınra, polisin peşinizde olduğunu, saklandığınızı ve kendisini •orınck ihtiyncındu bulunduğunuzu Umr’e söylıdirsiniz.
— Gelmez kİ
— Gelmlyeceğlm* pek emin değilim. Gizleneceğiniz yeri ylce Noçmeli; tehlikenin az olacağını tahmin ettiği hlr yer bulmalıyız. Denemeye değer. Sl/.l üzüntülü lılr vaziyetten kurtarmak fikri onıııı lirin gururunu okşiyııcak. hem de eğlenceli vaziyetlerden aldığı zevki kamçılıyacaktır. t »içlik de slzr bir hakkı sükût verdiğini sanacak.


ge-Işte yine dönemeçlerde birbiri Üzerine Uç yeşil ışık, üçünü bir hizaya ge. tirip yolunuza devam ediniz. Eğer bunlara dikkat etmeyip sağa sola kaçarsanız, sahil ve toprakla sarmaş dolaş olursunuz. Karşıdan gelen geminin telsiz telefonu bizi soruyor. Daha doğrusu kılavuz kaptan arkadaşiyle yarenlik ediyor. Empire. lascascadas 48 millik kanal üzerindeki ufacık şirin şehirler.
Tiz sesli dar bir hat üzerinde giden tren ve sesi hazan görünüp yak. laşacak ve hazan kaybolup uzaklaşacak. Yine kanalın sağ ve sol taraf, larında kulakları tırmalayan gürültülerle çalışan çok muazzam Excava-tör tipi taraklar kanalın dolan veya kayan kısımlarını temizlemekle meşgul. sanki on beş tonu kaldırabilen büyük bir el bir aşağı dibe dalıyor, aldığı muzahrafatı karada daha iler-lere parmaklarını aralayıp boşaltıyor. Bazan da yanındaki çamur dubasının içine dolduruyor. Göller mın-takasında işleyen ufak gemilerde acayip kılıklı, ufacık maymun burunlu yerliler rengârenk kılıklariyle mekik dokuyorlar.
Müteharrik köprüler gemilerin her geçişinde açılıp kapanıyor. Bazı yerlerde feribotlar köprülerin yerine kaim.
Pasifik kademeleri. Buradaki kademelerin biri tek. ikisi birbirini takip ediyor. Kanalda dizginsiz giden gemi burada yine sanki sağa sola sapmasın diye yine her İki tarafında başından, ortasından, nihayetinden yularlarını İki taraftaki lokomotiflere kaptıracak, göller seviyesinde olan birinci havuza girip de kapağı kapandı mı. Atlantikten girişte sizin kuşbakışı gördüğünüz gemi-ler bu sefer sizi kuşbakışı görecek, ikaz zilleri çalıyor. Havuz üzerindeki köprüde gelip geçenler artık yürüyemiyor, koşuyorlar.
İnişte kademeler 28, 25, 25 artık biraz sonra Pasifik seviyesinde ola. cakamız. Nerede İse artık gün Ağaracak. şimali arzlarda saatlerce evvel ağaran ve çok nazlı kendini gösteren güneş burada günün ağarma-siyle görünmesi bir olacak. Pasifik sahilinde Crlstobal henüz ışıktar içerisinde, hasır şapkaları bir za-manlar pek moda olan Panama şehri Cristobal’e yapışık biraz İlerde.
Kılavuz hayırlı bir yolculuk temennisi İle gemiden aynlıyor, bundan sonra biraz daha cenuba inip Paslfiğin uçsuz bucaksız derinlikleri, ne dalıp 20 . 25 gün kara martller-den başka bir şey görın iyece kainiz. Yolunuz Uzakşark. •
FAYDALI BİLGİLER
M ar-
4
İkin-tabii
t
8
• •
> t
I
Prk İyi unlıyorsunuz, besbelliydi, Martin» ondaıı birdenbire
şey halledilmedi kİ, dedi.
görüştüğünüzü kendisine haber verdiğimden bıınn öfkelenmediniz,. Bakınız nasıl hlr muhalseniz masumiyetinizi İspat etmek
hem
takibatta bulunacak. Harry’ye haber
ti
51 rf
• v ♦ e ( W ı5î
• ( • ( • •





4 ' ’ ' ( I » t • 4 • 1 « S»
■: iffi ■ A • »W M * i 1
• • •
Mhmldcn bir mun/Jira
A D A M
Çeviren
Martin»:
— Mektepte bile beni güç vaziyetlerden hiç kurtarmazdı, dedi.
Geçmiş günleri iyice gözden geçirip o hâtıralardan hükümler çıkardığı belliydi.
— Ciddi bir müşküle ıığrnnırınıışsınızdır da ondan. Hele bir hlyancttc bulunmanızdan da korkusu yoktu.
— Harry’ye "Bana güvenine,, diye* arkasııuhın bağırdım ama duymadı.
— Mutabık mıyız?
Martin», çocuk resimlerini bana geri vermiş, masamın üzerinde duruyorlardı. Onlara uzun uzun bakıp:
— Evet, dedi, mutabıkız.
— 1(1 —
Başlangıçta İşler tahmin edildiği gibi yürüdü. İki numaralı bölgeden dönmüş olan Wlnkler’İ tevkif etmek Içlıı Cııoler-In vaziyeti öğrenmesini bekledik. Martin», Cooler’lr olan 0İ görüşmesinden pek hoşnut kaldı. Coolor onu gayet hlr şekilde ve yüksekten konuşarak Icahııl etmişti:
— Sizi tekı*nr gördüğüme ne kadar sevindim. Mr. tins! Oturunuz. Albay Callow»y İle hor şeyin hnllcılilmiş olmasına da ayrıca memnunum. Efendi adamdır o Cailovvay.
Martin»:
— Hiç bir
— Koeb’la dolayı İnşallah keme yürüttüm: Mâsıını kolaydı; »ııçlıı InpoIz, (‘h, doğrtiHiı. benim sizden hoşlanmaklığımın böyle bir işdr tesiri olmamalı İdi, Bir vatandaşın bazı vazifeleri vardır.
— Mesela tahkikat esnasında yahııı yere şahitlik etmek... Cooler: — ine o eski hikâye mİ! dedi. Korkarını bamı kızgınsınız. Meseleyi şu zaviyeden görmek lazım: Vatandaş sıfatiylt» Itııat borcunuz vıır...
— Zabıta cesedi ınezanlnn çıkartmış. Ileııı sizin, M hıklrr’ln hakkınızda vermenizi İsterdim.
— Anlamıyorum.
— Ne münasebet.1 Gayet iyi anladığı ayrıklı. Onun örnek vatanda»? gülrryiizlülüğiındeıı bıkmıştı.
Şimdi tuzağı İyice kurmak, yemini yerleştirmek İşi kalmıştı. Lâğımların plânım tetkik ettikten sonra, Martlns'in gazeteci kulübesi zannettiği lâğım kapısına yakın bir kahveye Llnıe’l m emin »lirette çekmek mümkün olacağlhn hükmettim. Yine toprağın altından çıkıp »dil ııdım katlar yürüdktvn sonra Mnrtlm/1 vanına nlıırak tekrar lâğımın İçinde kaybol»-bilerekti. Oradan kaçabileceğini bildiğimizden hala»rl yoklu, (Devamı vıır)
Orman yangınlarına karşı tedbir
. Orman yangınlarım başlangıçta görüp bastırmak makradiyle memleketimiz ormanlarında yangın kuleleri kurulmuştur. Telefon ile bölge merkezlerine İrtibatı olan kulelerde gece ve gündüz bekçi beklemektedir.

9 Ekim İMO
Sayfa 6
YENÎ İSTANBUL

îkramiyell bir
fl
YENİ ISTANRUL’un
YENİ ISTANRUL’un
BÜYÜK EŞYA KUR’ASIND
A
BÜYÜK
EŞYA KUR’ASINDA
1 talihli okuyucumuz
EMÎNÖNÜNDE
V
I

Talihli


bir okuyucumuz
> *
' I
WARNER
RÜJÜ ALAN
Hem yüksek kaliteden bir ruj almış olur, hem de GÜZEL BİR KÜRK MANTO, BİR BİLEZİKLİ ALTIN Kol SAATİ, BtR KADIN ROB-LUK AVRUPA KUMAŞI ile .50 muhtelif hediyeden kazanabilir.
LİON Mağazası ve diğer parfümeri dükkânlarında satılmaktadır.
SKANTIC
f



Biiyük Eşya

I


MAĞAZASINDAN


• ■




I
I

/
’ t
tA
t
I hfl
İK *
r jt
jd-.* .
(
i
■ •
fZ
‘ I




' $

*

e



W3^r/
Marka 1 Kol Saati kazanacaktır
Hopa P. T. T.
Müdürlüğünden :
1 — Haftada üç seferll ve üç yıl süreli ik! otomobille taşınması meşrut Hopa - Ardanuç postası kapalı zarf usûllyle eksiltmeye konulmuştur,
2 — Muhammen bedeli : Aylığı 450, üç seneliği 16.200 lira, geçici teminat : 2.430 liradır.
3 — İhalesi, 16 . 10 . 1950 pazartesi gllnü saat 15 te yapılacağından, teklif mektuplarının bu saate kadar Hopa P.T.T. Müdürlüğüne gönderilmiş olması ve postada vuku bulacak gecikmelerin kabul olunmıyacağı.
4 — Fazla izahat Istiyenlerln her gün Müdürlüğümüze müra-
. *ıatları. (13519)

(i
// h ı t j
Her kutunun İçinde bulunan numaralı kuponu sakla- I yınız. Keşide 31 ekim 1950 I noter huzurunda çekilecektir. I
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
Talihli bir
BEYOĞLUNDA TERZİ
Muazzez Caıısu
Tarafından dikilmiş
Emprime 1 Elbise
KAZANACAKTIR
â

Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşey
Hicri 19 5 0 EKİM 9 Pazartesi Rumi
Zllhlc 26 1369 E>lul 26 136«
VAKİT VASATİ EZAM
GUneş 6.03 12.21
ögı. 12.02 6.20
ikindi 15 13 9.31
Akşam 17 40 12 09
Yataı 19 10 1.30
4.26 10.45
UÇAK-TREN-VAPUR
MELEK (40868) Cennetin Anahtarı SARAY (11656) Kamçılı Haydut SVATPARK (63143) 1 — Deniz Ejderi. 2 —Sürgün.
St MER (42851) Kumarbaz.
ŞARK (40380) Anama Söyleyin Ağlamasın.
ŞIK (43726) 1 — îkl Açıkgöz Tahsildar. 2 — lstlklâ* Fedaileri.
TAKSİSİ »43191ı Çakırcaiı Mehmet Efe.
TAN (80740) 1 — Altın Hazineler!
2 — Macera Adası
ÜNAL (49306) (Kışlık) 1 — Kara Güneş 2 — Bir Yelimin Ahi.
t NAL (Yazlık) 1 — Sevimli Hay-rlut. 2 — Kara Güneş.
YEN’Î (84137) 1 — Tarzan Ormanlar Arala.ni 2 — Monte Kriatonun Mirası. 3 — Kan Davası.
YILDIZ (42847) Çingene Slngoaila (Dördüncü hafta).
Kızı
GELECEK OLAN UÇAKLAR
9 45 D.H.Y. (Türk) Buraadan.-9.50 D.H.Y. (Türk) Izmlrden. 15.00 D.H.Y. (TüH0 Erzurum. E-lAzıg, Malatya. Kayaevi. Ankara-dan. — 15.35 D H Y. (Türk) İskenderun, Adana. Ankaradan. — L5.5(’ B E A. (Ingiliz) Londra. Nis, Roma. Atlnadan. — 16.00 D. H Y ’(Türk) tzmirden. — 18.15 D H Y (Türk) Borsadan. — 18.35 D H Y (Türk) Ankaradan
(Amerikan) Londra,
- 20.25 P A A. Brükfielden.
GİDECEK OLAN
UÇAKLAR
Balıkesir, tz-(ttogilis) Atı-
8.00 D.H.Y. (Türk) mire. — 8 30 B.E A.
Roma. NIb. Londraya. — 8 3»’ D H Y. (Türk) Bursaya. — 9.0u A F. (Fransız) A»ina, Roma, Pa-r|Be _ p 00 DHY (Türk) Ankara. Sıvası Elâzığ. Diyarbakır. Vana. — 10.05 D.H (Türk) Afyon. Konva, Adana. G.Antep. Urfava — 10.W D H Y. »Türk» İzmire. - 10.25 D.H Y. (Türk) Ankara. Beyrut Kahlreye. - 10 30 DHY. (Türk) Ankara, Adana, îakenderuna. — 36.00 D.H.Y. »Türk» tzmıre. - 17 00 D.H.Y. (Türk) Ankaraya. — 17 05 DHY (Türk) Burmaya. - 21 10 P A.A. (Amerikan) Şam. Basra, Ka-raşl. Delhi, Kalküta, Bangkok Hon^kong* a.
na.
GELECEK OLAN VAPURLAR
*1.00 Seyyar. Karabinadan. — 6 30 Erzurum. Bandırmadan — 9 00 İstanbul. D. Karadenlzden. — 20 00 Maralcaz. Mudanyadnn. — 22 30 Sus. Bandırmadan
GİDECEK OLAN VAPURLAR
8.0u Sus, Bandırmaya. — 9 00 Ma ra kaz. Mudanya ya. lzm»r, Karadeniz®.
14.00
GELECEK OLAN TRENLER
8 30 Ankara. — 9 15 Ankara Ekspresi. — 20 30 Ankara.
GİDECEK OLAN İRENLER
9.00 Taraua. — 18.10 Ankara. — 21.40 Doğu Ekspresi.
BEYOĞLU OİI1ETİ
ALKAZAR (42562) 1 — Kahramanlar Destanı. 2 —• Mİki.
AR '44394) Çılgın Kalbler (İkinci halta).
ATLAS (40835) Tuna Ağlıyor.
BEblKTAö HAHçEbİ I - Sonen Rüya. 2 — Gangsterler Cehennem» ELHAMRA (42235) Ormanlar Perisi (Renkli).
İNCİ (84595) Kahramanlar Destanı. İPEK (442M) Ne sı m açı Kahraman Gönüllü (Türkçe)
LALE (43595) Ormanlar Perleı (Renkli).
okuyucumuz
MÜESSESESİNDEN
ROYAL
Marka Üçlü
Petrol Ocağına
sahip olacaktır

İSVEÇ
RADYOLARI
• w

I

Türkiye Genel Depoziteri:
ı:
e
1 okuyucumuz


PETROL T. A. S
Müessesesinden


M’
& 1
t

i
ıır
!
i
1
/
Bahçekapı - İstanbul
Telg
BU AKSAM
*
MAGABO



t

MARTİN 40
Takma Deniz
Senenin ilk süperfilmi
Mo törü
(22513'1 Anama Ahlamanın.
1 — Monlekriato’nun £1-
2 — Vicdansız Kadın (21904) 1 — Yılmaz Reis.
İSTANHUI CİHETİ
ALEMDAR (23863) 1 - ömre Be-del Kadın. 2 — Aptal Asık.
AZAK (23542) 1 - Zafere Doğru 2 - Kalküta. 3 - Yeşil ölüm.
AYSU (21917) 1 — Kızıl Nehir. 2 — Vahşi Arzular.
Ç EM HER 1.1 f A Ş
Söyleyin EM R E malları.
HALK
2 — İki Açıkgöz Tahsildar.
İSTANBUL (22367) 1 - Haydutlar Kıraliçesl 2 — Aşk Orunları KISMET (26654) 1 - Dertli Zeynep. 2 — Asri Bnknör.
MARMARA (23860J 1 - ömre Be İri Kadın .2 - Büyük Günah.
MİLI.I (22962) 1 - Tehlikeli Dost 2 - Vatan Haini,
TURAN (22127) ; - Macera Ada (1 (Renkli l 2 - Öldüren Sır 3 -Yalnız Gidenler
YENİ (Bakırköy 16-126) 1 — Ha-vanada Festival (Renkli). 2 — Darn^ah Dnklnr.
Ilıvetcn: Koreye Giden Birliğimizin Hareketi.
k MHKÖV CİHETİ
H ALB 160112) i — Manon.
Kahraman Yüzbaşı.
OPERA (68714) 1 - Korkunç Yıllar 2 — Sihirli Bahçe.
SUREYİ A (69862) I - Takip. 2 -A «ıt MeMIceaL
BİZİM SİNEMA (Üsküdar) I -Balıkçının Sevgtlisi 2 - Havai Yol ıı
2 -
R
A
ATLAS Hâtırası asla unutul
Kazanacaktır
SİNEMASINDA
mıyacak bir şaheser:
BULMACA
i
TUNA AĞLIYOR
BAŞLICA YARATICILARI :
JANET LEIGH
VVALTER PIDGEON
PETER LAWFORD
ANGELA LANSBURY
YOL YAPIMI
KIYMETLİ
SUNAR (Üsküdar) 1 — Canavar Tohumu 2 — Yaman Dedektif. YELDE6İKMENİ; 1 - Hacı Mu-rat Geliyor. 2 — Kalbim Senin.
.ANKARA
ANKARA (23432) Kanlı Göl.
BI Y( K (15031) Kanun Karşısında CEBECİ (13^16» 1 — Kanlı Dövüş 2 — Altın Küpeler.
PARK (11131» Londra Kalesi. MER (14072) 1 — Kumarhane
Çiçeği. 2 — Broaduay da Hortlak lar.
SI S (14071) Londra Kalesi. ULUS (22294) Sihirli Afİc.
1 ENİ (14040) Denir. Kızının Aşkı GAR GAZİNOSUNDA halvan vr İspanyol Revüleri. Mısırlı Akro oatlar.
rlY A T ROLAR:
BtltK »10370ı Hamlet, (Her skşnrn 20 39)
İZMlh
TAT YAR E Fedailer Kalesi. MELER I — Aşk Meydanı Sa ite EvlAt.
LÂLE I - Sihirli Kuvvet Vatan Kurtaran Aral&n. TAN 1 - Sihirli Kuvvet 2 -
tan Kurtaran Aralan YENİ 1 — Sevimli Haydut Sevimli Haydudun İntikamı. ELHA.MRA 1 - Genç Dul Afyon Kaçakçılaıı
2
2
Va
2
2




.Tl YATHOL AR
Istan bu l BU I EDI V ENİ Şehir Tiyatroları Dram Rumi
Pazartesi gerp-lerl temsil yok
Kmurclı Ulamı
G E L I R V E R (. (Salı geceleri temsil
D
I S 1
5 ok»
A ES
YENİ
TİYATROSU
(Pazartesi geceleri temsil yoktur»
( ç r.l*vr.R( h Operel 1 perde kSser; SZtGÎLETI Müzik; Kalman ve Brahma T/-I ; im
Y
O
L
beyoğlu iihm AiiHhtm m htanbul 242*42 Izrnır 12'^ • k
Oakııdar 4RM45 K kn\ •9»*// KArHiv»«kA I5H55
s
rnırmı
Istan bul He\«>£ıu Anadolu vakanı Ankara
İzmir
141W> «O53t>
41
rz5i

E.MtNONL; Eminönü (Emfnö nü) j- Brnsason (Küçükpazar) -----------------j — Salâhadrlh'
Ali Rıza (Alemdar)
(ÇarşıkApı)
nrnoftl.î’: Ccmnl
kez) — Lmıoner
Sagljk (Galn»a 1 — 751ya Boyer (Ga-lata) — Şark Merkez »Şişllı ‘Kurtuluş (Ş»rdl> - HaalcÖv (Has koy» — Merkez »Kasımpaşa)
Atasoy (Mer-(C’lhan.rir)
FATİH: Muharrem Tanır (Şohza-debaçi) Sarım Çitçl (Aksaray» Samatva ıSamatva» — Nilzbef O nat ((Şehremini) - M Fıınt Ba eı (Katagümrük) — Gnlscren Sipa hloğlu (Fener)
EYÜP: Arif Beşer (Eyüp)
BEŞİKTAŞ S. Keren (t^erlUaş) — Veril (Orta köy > — Amavutköy «-Merkez (Bebek)
KADIKÖY: Büyük (Kadıköy ı Kızıltnprak — Gözt^e — Bostan-rı — Ömer Kenan (ÜakÜd&r)
HEYBELİ AD A: JTMk
B( T ( KABA: Halk
\NKARA: Başkent — Perman — ÇankMva
İZMİR: Tilkilik (Basmahane) — Çankaya (AlnnmnkJ — Yrnl (Eş-refpaşa) — Güzel Yalı (Yalılar) — şifa (Kemeraltı)
A
R

ANKARA :
7 28 Açılış ve program. — 7 30 M. 7 31 Hafif uvertürler. — 7 45 Haberler Orkestrası çalıyor (pl >. — 8.25 Günün hava raporu. — 8 30 Sabah müzikleri Kapanış.
12.2A Açılış ve program — 12.30 M
12 30 Şarkılar. — 12 no Haberler 13 15 Snlnn Orkestra undan melodiler (pl,l. — 13 30 Öğle gazetesi — 13.15 Salon Orkestralının devamı (p) » — 14.00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış
17.58 Açılış ve program. — 18.no M. S. Ayarı. — 18.00 Seçim (Konuşma). — 18.10 Dana parçaları (pl), — 18.30 Konulma (Seçim). — 18 10 Jimmy VVakely Triosu (pi l. — 19.0*) M. S. A varı vs haberler. — 19 15 Tarihi en bir yaprak. — 19 20 Şarkılar. — 19 30 Konuşma (Seçim). — 19.40 Tarihi Türk Müziği. — 20 15 Radyo gazeteni. — 26.30 Serbest naat. — 20.45 Konuşma (Seçim). — 20.50 Senfonik müzik (pL). — 21 15 Konuşma (Seçim). — 21.25 Dans Orkestraları çalı\or (pl ), — 21 40 Konuşma (Seçim). — 21.50 Dans müziğinin devamı (pl.). — 22.00 Konuşma. — 22 15 Şarkılar. — 22.45 M. S. Ayarı ve haberler. — 23.00 Program ve kapanış.
S. Ayarı. — — 8 00 Salon programı ve (pl L — 9 00
S. A’,an. —
Istan bi l :
12.57 Açılış ve programlar. — 13 00 Haberler. — 13.15 Hafif öğle müziği (pl). — 13 45 Şarkılar. — 14 20 Serbest saat. — 14 30 Mustafa Çağlardan şarkı ve türküler (pl). — 14 45 Earl Wild dan piyano soloları. — 15. >0 Programlar ve kapanış.
17 57 Açılış ve prozremlar — 18 00 Konuşma. — 18.50 Fasıl Heyeti Konseri (Hüzzamı), — 18 50 Konuşma. — 19 00 Haberler. — 19 15 Kiba şehir hnh^r-Irrl — 19 20 Küçük Orkestradan melodiler. — 19.40 Konuşma. — 19,50 Radyo Klâsik Türk Musikisi Birliği Konseri. — 20 15 Radyo gazetesi — 20 30 Konuş, ma - 20.40 Dans müziği «pl.). — 20 50 Konuşma. — 21.00 Spor hasbıhaller! (Konuşan: Eşref Şefik). — 21.15 Senfonik müzik (pL). — 22 00 Konuşma. — 22 10 Dinleyici istekleri (Türk Müziği). — 22.45 Ha herler. — 23 00 Dans müziği (pl.). - 23.30 Programlar ve kapanış.
LONDRA :
6.40 Londra Senfoni Orkestram Konoeri (50 dakika» ı31.55 m.). — 8.15 Freddie RandRİl ve Orkestram (45 dakika 1 (16.84 m.) — 10 00 Kıraliyet Orkeatra.^ı
Konseri (1 saat) (16.84 m ) — 11 30 Vtctor Sllvester Orkestrasından örüp müziği (45 dakika» (16.84 m.). — 12.30 Dinleyici istekleri (Konser müziği) (30 dakika» (16.84 (16.84 (16 84
klka).
trasının Konseri (31 55 m.) —
(45 dakika) (31.55 m.). — 22 30 at (31 55 m.). - 23.00 Dinleyici z»k) (45 dakika) 13i 55 m.). — miızıgi (4 dakika).
m.). — 14.15 Plâklarla m.). — 17 15 Cenup m). — 1® 15 B. B. C.
»16.84 m.). — 2i rıo 1
»pera müziği (45 dakika ı Serenatları (30 dakika» Hafif Orkestranı (45 da-saatlik Flarmonl Orkcs-22 15 Eski melodiler Piyanoda yarım sa-lfit*kleri (Hafif mü-23.45 Plâklarla dana

Karayolları Genel Müdürlüğünden :
1 — Eksiltmeye konulan İş: Pendik - İzmit yolunun 314-600— 67 + 600 kilometreler) arası yapımı olup keşif bedeli (2 693 129.86ı iki milyon alt) yüz doluşan Üç bin dört yüz yirmi dokuz lira seksen altı kuruştur.
2 — Eksiltme’giinü: 1910 1950 tarihine rastlavan perşembe runü saat 16 da Ankarada Bayındırlık Bakanlığı binasında Ka-'»yolları Genel Müdürlüğünde Karaynllari Eksiltme Koıuisyo nunca kapalı zarf usulü ile yapılacaktır.
3 — Eksiltme evrakı: Vezneye vatıı ıla( ak 1501 elli lira be dele ait makbuz karşılığında Karayolları Genel Müdürlüğü Teknik Hesaplar Şubesinden alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için:
a) İsteklilerin bu iş öneminde bir işi iyi surette baharmış veya idare ve denetlemiş olduklarını .ispata yarar belgelerini. Karayolları Gene! Müdürlüğünden alacakları tanıtma beyannamelerine »Müteahhit ehliyet beyannamesi, müteahhit plân ve te» hızat beyannamesi) bağlamaları ve bu beyannamelerin içindeki sorıılaı cevaplandırılarak yeterlik belgesi isteme dilekçeleriyle birlikte eksiltme gününden en az üç gün önce (tatil günleri hariçı yazı ile Bayındırlık Bakanlığına müracaat ederek bu iş için yeterlik belgesi almaları,
bı İsteklilerin 1950 yılma ait Ticaret Odası dairesinde 191.552.90r doksan dört bin beş yüz san kuruşluk geçici teminat vermeleri,
5 — İsteklilerin eksiltme şartlaşmasının 34
verilen İzahat çerçevesinde (eksiltme evrakının her ellişer kuruşluk pul yapıştırarak bunları İmzalayıp koymaları) hazırlıyacaklan yükleme mektupların, saat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon meleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
Keyfiyet ilân olunur.
BİR MÜŞAHEDE
Amerikanın meşhur Rnckfcl Icr Enstitüsü İlmi Araştırmalı* Knnsevj tarafından neşredilen hh bültende petrol kuyularında çalışanların saçlarını gayet İyi muhafıza ettikleri müşahede e-itilmiştir Aynı bültende belirtil dıtine göre. BENZİNE DE PETROL maddesinin ^açların dökülmesine mâm olduğu tesbıı edilmiştir Bu maddeyi havı yegâne müstahzar
bir şeyden yılmıyan
2 — HAdise;
Soldan *nfcn:
1 — Venüs nazlri. 2 — Ziyan; Geri verme. 3 — Adalelerini ger; Hı-k/ıye el. 1 — Bir edat; Fransızca bir harfin okunuru. 5 — Yapış. 6 — Tatlı bir madde ahzeden (İki kelime 1. 7 — Gemi azıya alan: Beyaz. .8 — Dazlak: üzüm suyu 9 — Tan-rtsel ıhsan (iki kelime). 10 — OnAr; İşaret sıfatı.
Yukarıdan ıışağı:
1 — Gözü
tıaydul (İki kelime) Kâinatın başlangıcından beri. 3 — KanatlıKrıİAn bin; Tersi bir mezhep. i — Düşmandan ele geçirilen •nAİ; Bir harfin okunuşu. 5 — Güzel «anal; Siyah, Büyüğün dörtle uçu 6 — Bir hayvan.* Yed. 7 — Tanrıya giden yol; Yed: Bir futbol tâbiri. 8 — Tcrai eski bakanlardan üirjnln soyadı: Bir hayvan. 9 — Tavır; Tersi bizde ırkçılara öyle de diyorlar. 10 — Foto camı üzerindeki düzeltme: Baş.
PETROL NİZAM
belgesi İle usulü elli iki lira dok-
üncü
maddesinde parçasına zarflarına
eksütıne günü reisliğine ver-
(13293)

YENİ ISTANRUL’un

t
BÜYÜK EŞYA KUR’ASINDA
1
Talihli bir okuyucumuz
Halil Naci
MÜESSESESİNDEN
12 Plaktık bir koleksiyon
KAZANACAKTIR
A
dır Saç dökülmesi ve kepeklenmesine karşı harika ilaç PET ROL NIZAM tedavisine derhal başlavınız Bütün ecza han el erd-ve lüks parfümeri mağazaların dn bulunur.
DCNKC BI LMACANIN HALLİ
Soldan »ata:
1 — Hususi name 2 — Amlk; Tamam. 3 — Bunak; Kıl. 4 — Em; Lebalep. 5 — Riyakâr; Ka^ 6 — A-»a; \raz. 7 — Lnla; İtilâ. 8 — A-dalet; Nev 9 — Nam al: Şema. 70— Taze: Atan.
Yukarıdan R*ngı:
1 — Haber atan. 2 — Umumi tâ-dat 3 — S»n: YRİamR’. 4 — Ukalâ; Alaz 5 — KckA; Ele 6 — tt; Br-rit.» 7 — Nakarat; Şa. 8 — Amil: Zlnet 9 — Ma leh; Lrma. 10 — Em; Paravan.

I

t


îl • T' *
KERVAÎ



>A R AY
İTALYANCA KURSLAR
İtalya İstanbul Baş Konsolosluğunun tertiplediği İtalyanca kursları 15 ekim 1950 talihinde başlayacaktır.
Kurslar hiç İtalyanca bilmeyenlerle az bilenler İrin ayrı ayrı birer grup halinde yapılacakhr Bu iki kurslardan başka yakında diğer kurslar da tertip edilecektir.
Dersler, Beyoğ tunda Tepehaşında Meşrutiyet Caddesi No. 161 ttalyan Kul1 »ünde CASA D’ITAî lA'da yap acaktır. Aynı lokalde Konsoloshane Kütüphanesi de kitap isteyenlere açıktır.
Kayıt için her gün saat 10 - 12 ve 17.30 - 19,30 arasında müracaat e ıılır. Bu hususta malûmat arzu edenler kütüphanenin müdürüne müracaat edebilirler.





JV.
• •
9(
.



j’’-
I
N . -M
Sayfa 7
I

9 Ekim 1950
YEN! İSTANBUL
TORNA
MATKAP
v. s. Makinalar
Dünyanın En
Mükemmel Çakmağı
Türkiye Ziraî Donatım Kurumu
Umum Müdürlüğünden
(Yeni Postahane karşısında)
Y£ un YCBDE DAİMA
Denizcilik Okulu
İSTANBUL
tenor
Devam eden tevziata ait haftalık beyanname numaraları
Devlet Muhasebesi
GÜNLER
Usulü Kanununun
mâliyeyi alâkadar
GİŞE SAATLERİ
OTOTAY MUE//E/E/I
yapacakla Müdürlüğü
malîye müfettiş muavinliği MÜSABAKA İMTİHANI
1027 doğumlu Molr Alhuharl
ZAYÎ
Memurluğundan almış olduğun İçinde askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eski sinin hükmü olmadığını ilân e derim.
BASINCA yanar -
Türkiyede Mümessili: Eli Burla ve Ortakları Galata, İstanbul
Sabah öğleden sonra Cumartesi
Kasımpaşa Nüfus
FAYDALI İLANLAR YENİ İSTANBUL’DA ÇIKAR
Talip olanların, şartnamelerimize uygım olarak n teklifleri en geç 25.10 1950 tarihine kadar Umum müzde bulundurmaları ve Kurumunıuzun mubayaayı yapıp yap mamakta tamamen serbest olacağı ve ticari ve teknik şartname lerimize uygun olarak yapılmıyan tekliflerin hiç bir suretle na zan itibara alınmıyacağı ilân olunur. (13666)
Kurumumuz merkeziyle İstanbul Transit Müdürlüğümüz de ve İzmir Depo Müdürlüğümüzde mevcut ticari ve teknik şart nameler dahilinde 200 - 300 ton yerli veya yabancı % 10 D.D.T. 1: preparat satın alınacaktır.
68500—68001 68000-65871 65870—61501 64500—63650 63649—62101
57328—56062 56061 55039
55938 54656
54605—63161 53160- 52550
Türkiye Kömür Satış ve Tevzi
Miiessesesi İstanbul Şubesinden
Umumî Mümessili
Yatırılan her 100
Gelecek çekiliş tarihi : 31
Para yatırmak için son gün :
Dünyanın en mükemmel çakmakları. olon RONSON'a siz de sohip olmak istiyeceğiniz muhakkaktır. Parmaklarınızı incitmeden ve kirletmeden en emin ve basit biı surette: basınca yanar - bırakınca söner Gerek hediye olarak vermek, gerek bizzot kullanmak bokımındon, RONSON çakmaklarının muhtelif modelleri en mükemmel bir intihap mevzuudur.
75110 — 75058 75057—71531 74530—71761 71760—71001
71000 69117
Mazeret dolay isiyle
FATİH EMİNÖNÜ
Avrupanın en ileri gelen fabrikalarının mamulatı olan, torna, freze, planya, matkap, destere ve sair demir işleme makinalarından müteşekkil zengin bir tezgâh çeşidi depomuzda emrinize amâdedir.
Bilhassa yüksek evsafı ile temayüz eden bu tezgâhlar sayesinde, randımanınızı kat kat artıracaksınız.
KADIKÖY ÜSKÜDAR KOZI.VCAHAN
97999 97060
07059 06150
96149 03870
03869 03060
03050 00360
hatta
Müdürlüğünden:
Okula burslu ve burssuz aday kaydı yapılarak sağlık muayenesinde sağlam olduğu anlaşılanların müsabaka imtihanlarına 11.10.1950 günü saat 9,30 da başlanacaktır. Adayların bu tarihte okulda bulunmaları. • (136U9)
Tasarruf hesaplarındaki mevduatınız temin eder. HER AY BÎR ÇEKÎLÎŞ LİRA çekilişe iştirak eder
EKİM
16 EKİM
Maliye Teftiş Kurulu Başkanlığından
1 — 35 lira maaşlı maliye müfettiş muavinliği için 6 kasım 1950 pazartesi günü Ankara. İstanbul ve İzm irde Maliye Teftiş Kurulunca müsabaka imtihanı yapılacaktır.
2 — Taliplerde aranılan şartlar aşağıda gösterilmiştir.
a) Memurin Kanununun 4 üncü maddesinde sayılı evsafı haiz olmak,
b) İmtihan açıldığı senenin ocak ayının başlangıcında 30 yaşını ikmal etmemiş bulunmak.
c) Siyasal Bilgiler, Hukuk ve iktisat fakülteleri ve Yüksek Ticaret mekteplerinden "veya bunlara muadil ecnebi okullarından,, mezun olmak,
d) Yapılacak tahkikat neticesinde karakter itibariyle müfettiş olabilecek vasıflan hulz olduğu anlaşılmak,
3 — İmtihana* talip olanlar 18 ekim 1950 tarihine kadar Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığına bir dilekçe ile müracaat edeceklerdir. Dilekçeye talibin sarih adresi yazılacak ve aşağıdaki vesikalar eklenecektir.
a) Nüfus cüzdanının aslı veya tasdikli sureti,
b) Kendi el yazıslyle hal tercümesi,
c) Askerliğini yaptığına veya İmtihan tarihinden itibaren bir sene tecil edilmiş olduğunu gösterir resmi vesika, ’bu vesikayı getlremlyenler imtihana kabul,edilirler İse de tâyinleri, fiili askerlik hizmetini tamamladıktan sonra, kadro İmkânlarına göre yapılır..,
d) Okul diploması veya tasdiknamesi,
e) Sağlam ve yolculuk zahmetlerine mütehammil olduğuna dair tam teşekküllü bir hastahaneden alınacak sıhhi heyet raporu,
4 — Taliplerden aranılan şartları haiz olanlar tahriri ve şifahi olmak Üzere İki İmtihana tâbi tutulacaklardır. Tahriri İmtihan Ankara. İstanbul ve tzmlrde, bunda muvaffak olanların şifahi İmtihanı Ankarada yapılacaktır.
Fİ — İmtihan programı aşağıda gösterilmiştir.
1 — Maliye,
a) Bütçe,
b) Vergi nazariyelerl.
c) istikraz,
2 — İktisat,
a) İstihsal. Inklsam, tedavül ve İstihlâk bahisleri,
b) İktisadi meslekler.
3 — Matematik. "Geometri ve aritmetik,.
4 — Ticari ve sınai muhasebe usulleriyle hakkında nazari ve tatbiki malûmat,
5 — Hukuk,
a) İdare hukuku.
b) Ceza Hukuk ve Ceza Muhakemeleri esasları ve tahkikata müteallik hükümleri,
c) Medeni Kanun, Borçlar Kanunu, dİ İcra ve iflâs ve Ticaret kanunlarının
eden hükümleri,
6 — Ecnebi lisanı.
Almanca, frıınsızca, İngilizce lisanlarından hlrl, devlet lisanı İmtihanı verenler ayrıca İmtihana tâhl tutulmazlar.
ÎTİ — imtihan neticesinde müfettiş muavinliğine alınanlar Üç sene sonra yapılarak ehliyet İmtihanında muvaffak olurlarsa maliye müfettişliğine tâyin edilecekler ve tctkıkat İçin btr sene müddetle ecnebi memleketlere gönderileceklerdir. (11965)
57240 56982
56981—55771
35770-54975
51971 —51438
5?l 437—52875
gününde müracaat etmemiş olanların günüdür
TEZGAHLARI
MACUNU
4 • , * • % •
• • e
İSTANBUL
’• *’fi-
•» »M •
■; ■
ONSON

L - A .
i-
e «b
E

Geceki Greko - Romen temasında
Alman Millî Takımı 7-1 yenildi
Şehrimizde bulunan Alman Millî Greko-Romon Takımı dün gece Spor ve Sergi Sarayında Türk Milli Grr) Romen Takımıyle karşılaşmış ve Almanlar maçı 7-1 kaybetmişlerdir. Saat tam 21 de Alman Güreş Takımı, onu takiben de Türk Takımı mindere çıkarak kısa süren bir merasimden sonra halka takdim edilmişlerdir. Almanların henüz milli marşları olmadığı I-çln merasimde Alman milli marşı ve istiklâl Marşımız da misafirlerimize hürmet™ çalınamanuçtır. Salonda mikrofon ve hoparlörler yapıldığı için bir aksaklık olmamış ve söylenenler rahatça duyulabılmlştlr.
Alman güreşçileri yegâne galibiyeti
52 kiloda ittifakla kazanarak aldılar
Alman güreşçilerinin hemen hemen hepsinde harpten dolayı kurşun yaraları mevcuttu 87 kiloda güreşen Alman Höningerde 8 büyük yara mevcuttu.
52 kilo: Weber - F. Buyükmutlu (II. Weber ittifakla galip)
Gecenin ilk güreşini Alman hakemin idaresinde H. AVeber İle Fehmi Büyükmutlu yaptılar, tik altı dakika berabere bitti. Kurada Fehmi alta. V'ebcr üste düştü. Fakat her iki güreşçi de bir oyun gösteremediler Fehmi alta düştüğü zaman AVeber taktığı kravatla rakibini köprüye getirdi ve maçı ittifakla kazandı.
57 kilo: M. Spatz - Melih Eren «Melih tuşla galip)
Türk hakem Kâmilin idare ettiği bu güreşte Melih Eren çok teknik bir güreş çıkartarak rakibi Almanı 6 dakika 25 saniyede tuşla mağlûp etti, tik evvelâ Spatt taktığı kle ile Melihi tuşa getirirken, Melih güzel bir alttan siy-
Diğer kümelerin karşılaşmaları
Dün yapılan ikinci ve üçüncü küme maçlarında Adalet Sanyeri 4-2. Adalar Hilâli 7-0, Ortaköy Kurtuluşu 5-1. Eyüp Anadoluvu 3-1, Defterdar Ana-doluhisarı 2-1. SUleymaniye Demlr-sporu 1-0, Galatagençler Davutpaşayı 5-3 mağlûp etmişlerdir.
IB) takımı maçları
Şeref Stadında yapılan t B) takım maçlarında Beşiktaş lstanbulsporla 1-1 berabere. Galatasaray da Emniyeti 3-0 yenmiştir.
Ingiltere Millî Takımı Irlandayı 4 - 1 yendi
Londra 7 (AP) — İngiltere Milli Takımı bugün Belfast’ta karşılaştığı İrlanda Milli Futbol Takımını 4-1 yenmek suretiyle bu mevsimin ilk enternasyonal maçını kazanmıştır.
Oyunun sonlarına doğru başdöndü-rücü bir hızla oynayan İngiliz on-biri maçın bitmesine 5 dakika kala Tottenham Hotspur’ün soliçl Eddie Baily’nin vasıtasiyle iki gol kaydetmiştir. Birinci haftaym 1 - 0 neticelenmişti.
rılışla Spatz’ı altına aldı ve sırtını mindere getirdi.
62 kilo: F. Schmitz - Halil Kaya «Halil Kaya ittifakla galip)
Orta hakemi Alman, güreş çok sert başladı Kaya kuvvetli bir el ense ile rakibini yere almak isletil İse da Schmitz çevik bir hareketle kurtuldu. Maçın sonuna kadar Halil Kaya nispeten hâkim güreştiği için maçı ittifakla kazandı.
67 kilo: Ehrl - Mehmet Oktav « Mehmet. Oktav ekseriyetle galip« Türk hakem Alp Karabiberin hakemliğinde yapılan bu güreşte ilk altı dakika çekişmeli geçti. Mehmet Oktav rakibine nazaran daha çok çalışıyordu. Atılan kur’ada Oktav alta düştü, fakat rakibine fırsat vermedi Maçın sonunda Oktav ekseriyetle kazandı.
73 kilo: H. Netteshoim - A. Şenol (Ahmet Şenol ekseriyetle galip)
Alman hakeminin İdare etliği hu güreş ağır bir tempo İle başladı Altı dakika berabere sona erdiği için atılan kur’ada Neltorheim alta, Ahmet Şenol üste düştü, fakat Nettesheim altta rakibine bir oyun fırsatı vermesi, Şenol alta düştüğü zaman güzel bir kaç silkme ile rakibini üstünden atarak alkışlandı. Neticede Şenol ekseriyetle galip geldi.
79 kilo Hedze - Ali özdomlr «özdemir ekseriyetle galip) Türk hakemi Muştalanın idare ettiği bu müsabaka çok çelin geçti, kuvvetli bir güreşçi olan Hedfce, Ali öz-demirin her hareketini güzel paradlar-la karşıladı. Altı dakika berabere bittikten sonra Özdemir daha hareketli çalışmaya mecbur oldu Hedzcnin takımının en kuvvetli güreşçisi olduğu her hareketinden belli oluyordu. On beş dakika sonflnda maçı özdemir ekseriyetle galip bitirebildi.
87 kilo: Hönninger - Hilmi Tafracı «Hilmi tuşla galip»
Orta hakemi Alman. Hilmi Tafracı güreşe güzel başladı, fakat İlk dakikada Hönninger'ln bacağı incindiği için maç bir müddet inkilaa uğradı. Tekrar güreş başlar başlamaz Hilmi rakibine taktığı kravat İle rakibinin sırtını 1 dakika 37 saniyede mindere yapıştırdı. Alman güreşçinin vücudu harpten kurşun yaraları He dolu İdi.
Ağır: Liebern - Sabrl Demlray (Sabrl İttifakla galip)
Orta hakemi Türk, kilolar ağır ob dutu İçin güreş yavaş bir tempo İle başladı. Sabrl maçın sonuna kadar hâkim güreştiği için ittifakla galip geldi.
Vedat ETENSEL
Anfcarada yapılan Belçika - Türk millî atletizm maçında 400 metre engelli koşutları bir görünüş
Türkiye - Belçika atletizm maçı
Yukarıda. 79 kiloda güreşen Ali özdemir rakibi Hedza İle güreşe başlamadan evvel. Aşağıda 52 kiloda yegâne galibiyeti kazanan AVeber Fehmi İle güreşiyor
Türk - Mısır Millî Maçı
Futfol Federasyonunca evvelce verilmiş karara göre îstanbulda oynanmadı lâzım gelen Türkiye - Mısır Akdeniz Kupası maçı, Beden Terbiyesi Umum Müdürünün emri İle Ankaraya alınmıştır. Bu maç 28 ekim cumartesi günü Ankara 19 Majya Stadyomundn oynanacaktır.
Futbol Federasyonu Umum Müdürün, böyle bir müdahaleye hakkı olmadığım ileri sürerek bu karara itiraz etmiştir.
Federasyon yarın Îstanbulda toplanacak bu hususta prensip kararı alacaktır.
Yugoslavların hezimeti
Viyana. 8 (A.P.) — Avuturya milli futbol takımı Yugoslavyayı 7-2 mağlûp etmiştir. 65.000 seyircinin Ö-nünde oynanan maçın ilk haftaymı-nı Avusturya 3-1 galip bitirmiştir.
Misafirler 75 e karşı 77 ile galip geldiler
Ankara. 8 (A.A.) — Türkiye - Belçika milli atletizm karşılaşmalarına bugün öğleden sonra 19 Mayıs Stadında devam edilmiştir. Dünkü müsabakaları iki puvan farkla mağlûp bitiren Türk Takımı, bugünkü müsabakalar da puvan bakımından hazan beraberliği ve hazan da üstün* lüğü sağlamıştır. Günün son müsabakası olan 4x400 bayrak yarışının başlamasından evvel, puvan vaziyeti 75-75 berabere olmuş ve heyecan son haddini bulmuştu. Niha-» yet bu müsabakayı da bir farkla kazanan misafir Belçika Takımı 75 e karşı 77 puvanla galibiyeti sağladı.
Teknik neticeler aşağıdadır:
100 metre: 1 — Vercruysse (Belçika) 11, 2 — Renard «Belçika) 111/10, 3 — Turhan Tükel (Türk) 112/10.
400 metre: 1 — Soete'Vay (Belçika) 50 4/10, 2 — Do ğan Acarbay (Türk) 50 5/10, 3 — Kemal Horolu (Türk). 51 4/10.
800 Metre: 1 — Ekrem Koçak (Türk) 1.56, 2 — Brys (Belçika) 1.56 9 10, 3 — Langenus (Belçika) 1.58 3/10.
5000 metre: 1 — Osman Coşgül (Türk) 15.26 1 '10» 2 — Mustafa özcan «Türk) 15.27 7/10, 3 — Van de W%t* tyne «Belçika) 15.28.
110 metre manialı: 1 — Mustafa Batman (Türk) 15, 2 — Braekman (Belçika) 15 1/10, 3 — Erdal Barkay (Türk) 15 6 10.
Disk atına: 1 — Kinzler (Belçika) 45.95: 2 — Verhes (Belçika) 41.05; 3 — Çelil Uçarcr (Türk) 40.27.
Çekiç atma: 1 — Balcı (Türk) 48.38, 2 — Wuyts ( Belçika) 36.30.
Vç adım atlama: 1 — Ruhi Sarıalp (Türk) 11.03, 2 — Herssens (Belçika) 13.35.
Yüksek atlama: 1 — Delellenne (Belçika) 191. 2 — Mahir Araş (Türk) 1.85, 3 — Holyafkln (Türk) 1.80.
4x100 bayrak: 1 — Belçika takımı ıDemoor, Ver-haegen. Dits, Soetevvey) 3.225/10. 2 — Türk takımı «Kemal Horolu, Emin Doy bak. Burhan Cengiz, Doğan Acar-
Belçlkalı Gaston Ralff ve Cahit Önel koşudan sonra -bay) 3.2Ç.
PUVAN CETVELİ
Fenerbahçe
kasden şid-için hakem çıkardı. Bu bir hâdise-
lûblyetten kurtulmak için daha seri başladılar. Netekim altıncı dakikada lsmailin kale içine doldurduğu topu Turan elinden kaçırdı. Topa yetişen Hikmet Kasımpaşanın beraberlik golünü attı.
On üçüncü dakikada BeykoZİU sol-açık Bedri kornerden gelen topu I-kincl defa Kasımpaşa kalesine sokarak takımını 2-1 galip duruma getir-
sıkı ve iddialı bir karşılaşmadan sonra
lsfendivar Galip Garbis Burhan İsmet
Görüldüğü gibi Fenerbahçe geçenlerde memleketimize iltica etmiş Arnavut oyuncularından Bahriye, takımında yer vermiş bulunuyordu.
ilk vuruşu Fenerbahçe yaptı Fener muhacimlerinin ortadan yaptıkları akım kesen Vefa muavin hattı uzun bir vuruşla topu solaçıga gönderdi. Bu mukabil akın da ofsaytla kesildi. Rüzgârla beraber oynıyan Fener ilk düzgün ve kombine hücumu yaptı. Ahmet Halide güzel bir a-ra pası verdi. Fakat Halit fena bir vuruşla topu dışarı attı. İlk defa o-
Tekrar mağlûp vaziyete dilşen Ka-sımpaşalüar mağlûbiyetten kurtulmak için hücuma geçtiler. Fikrinin ayağından sıyrılan top snliçe geldi, soliçten de sağa kadar uzanan top sağaçığın çektiği bir şutla kaleci Turanın üstünden ağlara takıldı (2-2).
Maçın mütebaki kısmı karşılıklı ı-kınlarla geçti ve maç (2-2) berabere sona eıdı. V. ETENSEL
Fenerbahçe - V*fa maçında Ünleri Sükrıi bir Frnisr hüc umunu kederken
yıınıınu seyrettiğimiz Bahrinin sürüşleri, top kontrolleri ve pas verişi şimdilik fena değil gibi gözüküyor. Fenerbahçe yavaş yavaş ağır basmaya başlıyor. Biraz da rüzgârın tesiriyle oyunda hissedilir bir üstünlük kurmaya muvaffak oldu Sağdan. soldan çekilen İsabetsiz şütler kaleyi bulamıyor. Kaleye doğrultulanları da Şükrü yerinde müdahalelerle kurtarıyor. Dakikalar ilerledikçe oyun tamamtyle Fenerbahçenin baskısı altına giriyor. On beşinci dakikada Lef terin iki müdafi arasından sıyrılarak çektiği çapraz güt dı-
Dün Fenerbahçe İle lstanbulspor arasında yapılan günün ikinci müsabakası haftanın en mühim karşılaşmasını teşkil ediyordu. Vefanın lik maçlarına hazırlık müsabakalarında üstüste iki defa Fenerbahçeyi yenmiş olması bu müsabakaya ayrıca bir hususiyet verdiğinden stadyum öğleden itibaren dolmaya başlamış, müsabaka başladığı zaman da tıklım tıklım dolmuştu.
Bu iddialı maça saat 15.30 da hakem Selâmı Akalın idaresinde başlandı. Taraftarlarının şiddetli tezahüratı arasında takımlar sahaya çıkınca şu şekilde dizildiler:
FENERBAHÇE Erdal
Müjdat Hilmi Salâhaddın Kâmil Mehmet AH Lefter Erol Ahmet Bahri Halit VEFA
4 Şükrü
Mustafa Rahmi Nusret Salâhaddin Melih
reğin bir karış yanından dışarı gitti. Bundan bir kaç dakika sonra müsellesler kurarak ilerllycn Fener muhacimleri Vefa kalesine kadar sokuldular. Lrfterden. Ahmede, Ahmetten de Halide geçen topu Halit yine isabetsiz bir vuruşla dışarı attı. Vefa müdafaası azimkâr oyuniyle Fenerin atak muhacimlerine gol fırsatı vermiyor. Vefanın Fener tazyikından kurtularak arasıra yaptığı akınlar da Fcnar müdafaasını müşkül durumlara sokuyor. Bu alanlarda Galibin şahsi gayreti dikkat nazarını çekiyor. Rahmi de Vefa müdafaasının cankurtaranı. Her iki taraf oyuncuları da şiddetle esen rüzgârı hesaplıya-rak oynamadıkları için bir çok ölçüsüz paslara ve ters vuruşlara şahit oluyoruz. Topu sürüşler de ayarlanarak yapılmıyor bu sebeple sayısız fırsatlar heba olup gidiyor. Devrenin sonları yaklaştığı halde henüz kavda şayan güzel bir hareket olmadı. Devrenin son dakikasında Haildin çektiği çok güzel bir şilt yine kalenin dibinden avta gitti. Akabinde çekilen kornerden Bahri nihayet tılsımı bozarak kafa ile topu ağlara takmaya muvaffak oldu.
Oyunun son saniyelerinde yapılan bu golü nıütea|(ip de birinci devre 1-0 Fenerbahçenin lehine bitti.
İkinci devreye seri bir hücumla başlıyan Vefa, Fener kalesine kadar uzandı ise de bir netice alamadı. Rüzgârı arkasına alarak oynıyan Yeşıl-Beynzlılar beraberliği elde etmek İçin büyük bir gayret sarfediyorlar. Altıncı dakikada Halit solaçıktan sürdüğü topu önü boş vaziyetle bulunan Lef tere geçirdi. Ix*f terin pl&se vuruşunu kaleci mükemmel bir ploıı-jonla kurtardı. Oyun sıkı cereyan ettiği için arasıra vukua gelen sakatlanma hâdiseleriyle hakemin alâkadar olmaması fena lesir bırakıyor. On besinci dakikada Ahmet ortalardan topu kap/ı. Önündeki muavini geçip ceza çizgisine kadar sürdü. Karşısına çıkan müdafii atlatsmıya-cağını sezince kendisini aynı hizada takip eden Leftere pas verdi. O da kaleye kadar snkulaıak topu ikinci defa ağlara taktı. İkinci golden sonra çok sert cereyan eden oyunu hakem idarede biraz güçlük çekiyor. 25 inci dakikada Leftere detli bir tekme vurduğu Rahmiyi oyundan dışarı vaziyet az kaldı müessif
mıında 20 bini bulan bir kalabalık ö nünde Beykoz - Kasımpaşa; Fener bahçe - Vefa karşılaşmalariyle de vam edilmiştir.
Günün ilk maçı hakem Şeklp Ak dumanın idaresinde Beykoz - Kasımpaşa takımları arasında oynandı.
Saat 13.30 da başlıyan maça takımlar şu kadrolarla çıktılar:
BEYKOZ: Turan san — Şükrü, Fikri san. Tekin. Enver
ICYSIMPAŞA: Abdullah — hat — Doğan, Cebbar. Osman met, İsmail, Şaban. Niyazi, Niyazi.
Oyun çok süratli başladı. GazanG*-rın geriden aldığı topu sürerek çektiği kuvvetli şutu kaleci Abdullan yumrukla kurtardı. Tekrar tazelenen bir Beykoz hücumunda Beykozlular ilk gollerini kazandılar. Bedrinin ortaladığı topu Enver sıkı bir şutla Kasımpaşa kalesine sokarak ilk Beykoz golünü yaptı. On ikinci dakikada yapılan bu golden sonra Kasımpaşalılar daha süratli oynamağa mecbur kaldılar. Yirminci dakikada Şabandan soliç Niyazlye geçen top Beykoz kalesine tehlikeli bir kaç dakika geçirtti. ilk evvel Turanın yumrukla kurtardığı topu Fikri uzun bir vuruşla uzaklaştırdı.
İlk devre 1-0 Beykozun galibiyetiyle kapandı.
İkinci devreye Kasımpaşalılar mağ-
- Mehmet. Ha Haşan — Ha Gazanfer, Bedri Ali. Cb Hik.
e Vefayı
Beykoz, Kasımpaşa ile 2-2 berabere kaldı
Lllc maçlarının ikinci hafta pazar karşılaşmalarına dün İnönü Stadyo-
ye sebebiyet veriyordu. Bereket versin kı etraftan yetişerek buna mahal vermediler. Vefanın lüzumsuz yere hırçın oyunu, oyunda bir asabiyet havası yaratıyor.
iki sıfır galip vaziyete geçince Fenerin durgunlaşmasına mukabil Vefa on kişi oynamasına rağmen hü-cıımlanm arttırdı. 35 inci dakikada Lefter ortadan kaptığı topu Önündeki müdafi ile sürat varışına girişerek kaleye kadar sürdü. Yarıştan galip çıkmış olmakla beraber takatinin kesilmesi yüzünden biçimsiz bir vuruşla muhakkak bir gol fırsatını daha heba etti. Bu devrede bilhassa I^cflerın alanları Vefa müdafaası i-çln çok tehlikeli oluyor.
Oyunun mütebaki kısım Vefanın hiç değilse bir gol çıkarması gayretiyle geçiyor. Erdal son dakikalarda fevkalâde bir kurtarışla takımını nıuhalduık bir golden kurtardı. Nihayet Ycşıl-Bcyazlılaı ın gayreti boşa çıkmıyarak tıpkı birinci devrede olduğu gibi oyunun son saniyesinde Galip kafa ile kornerden Vefaya bir sayı kazandırdı ve oyun da bövlece 2-1 Fenerin galibiyeti ile sona erdi.
S. KARSAN
Süratli ve hayli çekişmeli geçen bir müsabakadan sonra Beykoz,
Kasımpaşa ile 2-2 berabere kaldı
Beşiktaş 2 1 1 — 4 — 5
Galatasaray 2 1 1 — 3 15
Vefa 2 1 — 1 2 2-1
Beykoz 2 *— 1 1 2 3 3
Kasımpaşa 2 1 1 2 4 3
Emniyet 2 A* — 1 1 15 3
tstanbulspor

Comments (0)