AKŞAM
Her gün 8 sahife
— ...... ■ .... - - ..
L.
AKŞAM’ın
Küçük ilânları en verimli, en ucuz vasıtadır.
Sene 30 — No. 10331 — Ftatl H,r 10
BALÎ 10 Şubat 1948
Bahftl: Neemeddln Sadak — Yası İşlerin! fiilen İdare eden: C. Bildik
Akşam Matbaası
Demokrat Partide ikilik
D.P. Milletvekillerinden
bir kısmı Partiden
çekilecek veya çıkarılacak
Parti Meclis Grupu bugün toplanarak vaziyeti görüşecek
Bu toplantıdan sonra sekiz on Milletvekilinin Partiden ayrılacağı tahmin, ediliyor
Ankara 10 — Demokrat Par ildeki ■on hâdise burada büyük Ligi uyan-çhrmıştır. Demokrat Parti mahfUJe-İrlnde hadiseye «Partiyi İkiye ayırmak teşebbüsü» deniliyor. Bu mahfillerin verdiği malûmat şudur:
«Parti Meclis grupunda bir kısım Azanın milletvekilleri tahsisatına yapılan zammı Pattı başkanın» tevdi etmemiş, aynı zamanda yeni bir seçimde milletvekili seçllmemelerl İhtimalin! de göz önüne alarak partinin idaresini ele geçirmek istemiştir. Bu hususta İlk adım olarak Parti Meclis grupu İdare heyet! yenilenmiştir. Halbuki bu teşebbüs tüzüğe muhaliftir,. Grup İdare heyet! bir sene müd-deite seçilmiştir.»
Parti Meclis grupunda 2® milletvekilinden mürekkeb olan ve müfritler adı verilen kısım ise partinin İdare şekli, bilhassa Fuat Köprülü hakkında bir takım tenkldlerde bulunmaktadır.
Tahmin edildiğine göre parti içindeki muhalifler ya iştira edecekler; yahut parti aleyhinde çalıştıklarından bahslle, Haysiyet divanına verilerek partiden çıkarılacaklardır. Kati karar birkaç gün İçinde verilecektir.
Bugünkü toplantı
Ankara 10 — Demokrat Parti Meclis grupu bugün öğleden sonra toplanacaktır. Toplantıda, peçen gün yapılan Grup İdare heyeti seçiminin tüzüğe aykırı olduğuna dair Genel İdare kurulunca verilmiş ulan karar görüşülecektir. Bundan dolayı Grup başkanlığından çekilen Celâl Bayarla Umumi heyete dahil olan Fuat Köprülü bu toplantıda bulunmıyacaklar-dır.
Bugünkü toplantının, leklz, on milletvekilinin Demokrat Partiden ayrılmalına sebeb olacağı kuvvetle beyan edilmektedir.
Demokrat Parti Meclis grupu çoğunluğunun. bugünkü toplantıda, son geçimin tiizliğe aykırı olduğunu kabul ederek mevcut anlaşmazlığı ortadan kaldıracağına muhakkak nazarly la bakılmaktadır. Çoğunluğun kararışta İltihak etmek Lstemlyenler İçin par İlden ayrılmaktan başka yol kalmamaktadır.
Parti Meclis grupu karan, yukarıdaki şeklin aksi olan olarak tecelli ettiği takdirde ise, tdare kumlunun hayli müşkül bîr vaziyette kalacağı, belki de Genel merkez tarafından ye-J“ bir Fırt! erup„ Uşkll e(Wreo81 d« 3leri sürülmektedir.
Parıl Brupundnkı Ihtuâim lnı0,e| de şöyle izah edilmektedir:
Milletvekillerine verilmesi Meclisçe kabul edilen aylık ve yolluk ödenek farkları halikındaki kanunun kabulünden sonra toplanan Demokrat art! Meclis grupunda, aylık ve yol-, luk farklarının partiye teslimi meselleri görüşülürken Muğla millet vekil! ^Necati Erdem, bu meselenin mtizake-, l_F* mevzuu yapılmaması yolunda bir, ftakrlr vermiştir. Toplantıya başkaıı-eden Fuat Köprülü, mahiyeti itibariyle tüzüğe aykırı bulduğu bu tak-Ktlrl rey» koymamıştır. Söylendiğine göre, ilk ihtilâf burada başlamış ve bilindiği gibi grııpun geçen çarşamba günkü toplantısında yeniden ,-cçlm yapılarak Fuat Köprülü, îdıre heyeti dışında bira kılmıştır. Bu toplan Uda
(Arkası saf 'the 2; sütun 5 te)
Gizli vesikalar
Rusya, bunların neşrini protesto ediyor
Londra. 10 (R) — Sovyet Rusya hükümeti dün akşam Mcokovadakl ya bana basın mensuplarına, vermiş olduğu bir beyannamede. Birleşik Amerika hükümetini, 1959 - 1941 amamda Almanya - Rusya arasındaki münasebetler hakkmdakl dokümanları neşretmiş olduğundan şiddetle ten-kldetmekte ve şöylt demektedir:
^Sovyet Rusyaya karşı girişilen bu hareket, onun nüfuzunu azaltmayı hedef tutmaktadır. Bu hareket bir nevi hıyanettir. Bu dokümanlar İngiltere. Amerika ve Fransa tarafından birlikte haarLanmış ve birlikte neşredilmiştir.»
Rusya da bazı vesikalar neşredecek
Moskova 10 CA_P.y — Hlflerla İngiltere. Fransa ve Amerika arasındaki münasebetler» dair ban gizil vesikaların yakında Sovyet hükümeti tarafından neşredileceği haber yerilmektedir.
Filistin
Haşan Dinçer
Ahmet Oğııt
Son hâdise mtlnasebe tlle İsimleri geçenlerden
Sabah saat 5 e kadar
süren görüşmeler
Parti idare kurulu dün gece toplandı, bu akşam görüşmelere devam edecek
D.
Ankara 10 (Telefonla) — Demokrat Parti Genel İdare kurulu dtlnkü toplantısına saat 21 da son vermiş olmakla beraber Genel başkan Celâl Bayarla Adnan Menderes, Samed Ağa oğlu, Refik Şevket İnce va diğer bazı üyeler geçe hemen hemen sabaha kadar meşgul olmuşlardır. Celâl Bayır partiden bu sabah saat 5 t* ayrılmıştır. Genel İdare kurulu bu gec* tekrar toplanacak, ve görünüşe göre, uzun vs hararetli Içtlmaiardan birini daha yapacaktır. Bu akşamki genel kurulda Meclis grupunun kararlan müzakere va münakaşa edilecektir.
Demokrat Parti Meclis grupu bugün yapmış oldukları seçimin usulsüzlüğü hakkında Genel merkez karan üzerinde görüşecektir. Bu seçimin muteber olmadığı hakkmdaki karar demokrat milletvekillerine ayrı ayrı bildirilmiştir.
Diğer taraftan dün gece yarısından sonra basına verilen Demokrat Parti Beşiktaş İlçe başkaninın mektubu Ankara siyasi mahaflllnde İlgi uyandırmıştır. Mektubun bu sabah Kudret gazetesinde ancak birkaç satırlık hülâsasının neşredilmiş olması da dikkati çekmiştir. «Kudret», vaktin geciktiğinden dolayı mektubu tamamen koyamadığım kaydetmektedir.
Yapılan hülâsada, mektubun İfşaat kısmına taallûk eden bir tek kelime dahi yoktur. Bu kuun Kenan Önerin Mareşalla temaslarına. Mareşalin yeni partinin müesslslerl araşma geirmeyi kabul ettiğine, Hikmet Bayurun da bu husustaki mutabakatına dairdir. Bunlar Kudret gazetesinde tamamen meskût geçilmiştir.
Aynı gazetenin bu sabahki başyazısı Hikmet Bayur tarafından «Zincirli Hürriyet» te çıkan malûm yazılara hücum İçin kaleme alınmıştır. ,
Ancak, Bay tır, gen e bir fiiraaını getl-j rlp «Gerçek, samimî, müdafaasız ve yurtsever bir muhalefetin» vazifelerinden bahsetmiştir.
Olayların bu geceki toplantıdan sonra yeni gelişmeler kaydedeceği muhakkak sayılıyor.
Öğrendiğime göre, Demokrat Parti Genel merkezi, partiyi yıkmağa matuf tertibin sekiz aydanberl hazır-lanmakt» olduğuna dair bazı vesikalar elde etmiştir.
Şiddetli bir zelzele
İstanbul, 9 (AA.) — Kandilli rasathanesinden bildirilmiştir:
Bugün Türkiye saati İle 14 ü 69 dakika 43 saniye geçe merkez üstünün İslanbuldan uzaklığı 026 kilometre hesaplanan tahripkâr bir deprem kaydedilmiştir.
İzmir e — Bugün saat 16 te İzmir havalisinde şiddetlice bir yer sarsıntısı duyulmuştur. Kayıp ve hasır yoktur.
Yeni Zelanda 9 (A P.ı — inglltere-nhı Westbronj'vl₺c rasathanesi Türkiye saatiyle 15.04 te banlayan şiddetli bir deprem kaydetmiştir, Bir buçuk saat kadar süren sallantılar merkezinin Yatçın Doğuda ve muhtemel olarak Yunanistanla Türkiye arasında olduğu talimin edilmektedir.
Mahatma Gandhi
VQ DÜNYA
Yazan:
lide Edib . ADIVAR
Bugün 5 inci sahlfemlzd^
Hal
Çeteciler Selâniği bombardıman ettiler
Şehrin 3 noktasına mermiler düştü, hasar ve kayıplar hakkında malûmat yok

Selânik şeh rinden bir görünüş
Arap orduları harekete hazırlanıyor
Londra 10 (R) — Dün akşam Katıl rede toplanmış olan Arap Birliği siyasi komitesi FLLlstLn meselesinin yalnız askeri cephesi üzerinde durmuştur.
Reuter ajaaınln verdiği bLr habere göre, Filistin! kurtarmak için kunıl-maista olan. Arap orduları başkomutanlığına Irak generali Baffet paşa getirilmiştir. Saffet paşa, Şamdan FCahlreye hareket etmiştir. Kendisi siyasi komitenin görüşmelerine iştirak edecektir.
Londra 10 (R) — Kudüs şehrinin merkezinde Yahudi çeteciler bir Arabın evini havaya uçurmuşlardır.
Mısır Çekoslavakyadan silâh alıyor
Londra 10 (R) — Dün akşam Ka-hlrede beyanatta bulunan Mısır MIHI Savunma Bakanı, silâh satın almek üzere bLr hükümet heyetinin Prag şehrin» gitmiş olduğunu bUdlrmlştLr. Savunma Bakam şunları Mva etmiştir:
«Mısır ordusu takviye edilecektir. Bllâh fabrikalarının kurulması İçin lüzumlu krediler parlâmentodan İstenilecektir.»
DİKKATLER
Yekulûne fi-l'Amerika
Eskiden kendi düşünmeyip geçmiş asırlardaki mütefekkirlerin düşündüklerini esas alarak kabul edenler her işt (kaale) diye hallederlerdi: 'Filânca dedi ki' diyerek söze başlarlardı.
Şimdi de, ne yaztk, 'Amerikada şöyle diyarlarmış» denince akar sular duruyor.
Bundan bir müddet evvel, Cumhuriyet başmuharriri Nadir Hadi.. Ankara Üniversitesi hâdisesini teessürle kaydetmişti. Baden olduğu içirt, lâyığtnca ehemmiyet verümedi. Şimdi, Nadir Na-diye, bir Amerikan Üniversitesi Başkanı olan profesör Pratt mektup yarmış; Üniversite profesörleri üzerine herhangi bir tesir ve tazyikin fenalığından bahsedip diyor kiı
-— Amerika üniversiteleri malı afilinde daha şimdiden: «Mademki Türk İyedeki ilim müesseseler! her türlü siyası müdahaleye mevzu olabiliyor; acaba oralardan gelen talebeyi bizim ilim müesseseîerine almamız caiz midir?» şeklinde bir sual sorulmağa maslanmıştır.
Profesör Pr atfın makalesi, Türk efkârında derin bir tesir uyandırdı. Her yerde bu konuşuluyor, ana hak veriliyor. Müessifi şudur: Yekulûne fi-l'Amerika ol-
Londra 10 (R) — Bu sabah erken saatlerde gelen bir habere göre, Yunan çetecilerine mensup bir grup Se-lânlk şehrini havan, topu ateşine tutmuştur, şehrin I noktası mermi yağmuru altında kalmıştır. Uğranılan hasar ve verilen kayıp hakkında henüz bir haber alınmış değildir. Fakat bir İngiliz askerinin öldüğü ve
ikisinin de yaralandığı bildirilin eklt-gj dlr. -Jzf
Londra 10 (R) — Atina’dan gelenSf bir habere göre, Yunan hükümcl cu-C. duşuna mensup uçaklar Şkuta'nit^ kuzeyinde bir çeteci grupıı teshil etmişlerdir. Uçaklar, ordulu birlikleri harekât sahasına, intikal edinceye kadar bu grupu ateşi altında tutmuştur.
Adana’da şiddetli fırtına ve yağmur
Bir çok evlerin damlan uçtu, Seyhan taştığından şehrin bazı kısımları su altında kaldı
Adana 9 — Dün gece Ad anada Şiddetli bLr fırtına hüküm «ünnliştllr. Dün hava çok yağmurlu idi. Saat yirmi üçe doğru yağmurla karışık fırtına başladı.
Toroalardan gelen suların tesiriyle kabaran Seyhan nehri tabii halden 2.70, 2.80 metre yükselmiş va şehrin bası kısımları sular altında kalmıştır. Ayrıca bir çok evlerin zemin katla-
rını da sular basmıştır. Sular ûç aydan beri tamir edilmekte olan ve İki gün önce yapılması tamamlanmış bu lunan Hadırlı sedlerlnl yarmış ve ova tamamen sular altında kalmıştır.
Bugün saat 18 sıralarında Adanaya gelen haberlere göre Taşçı bölgesinde de sular sedierden bir delik bularak ovayı kaplamıştır.
Mrfcan sahile 2; sütun 4 de)
ıı r um u iLLijrnııımırcri
Günler Geçerken:
Zümre tagallübü
Bir zamanlar, Meşrutiyet devri başlangıcında İttihat ve Terakki erkânı bir övünmedir tutturmuşlardı: «Size hürriyeti veren bLzlz; biz hürriyet kahramanlan yu; biz olmasaydık siz hâlâ istibdadın pençesi altında İnim İnim İnleyecektlnlzl» Filvaki bu sözler asılsız değildi; Meşrutiyet o cemiyetin gayretile iade edilmişti. Millet de işi biliyordu; fakat ikide bir yüzüne vurulmaktan çarçabuk bezivermiştl. Daha doğrusu çığırtkanlar, hele sonradan yamamalar aynı nakaratı yeril yersiz tekrar ede ede halka lllâllah dedlrmlşlerdl. Hattâ kasabın kolu hikâyesine çevirmişler, istibdadı İstetecek olmuşlardı.
Politikacılar bir aralık, yaptıkları hizmetten, ne derece büyük olsa fazla bahsetmemen di rler. övünme dalma aksi tesir hasıl eder; hattâ karşısındakiler! o hizmeti küçültme gayretine sürükler, muarızlarına tevil yollan arattırır; bir hakikatin değişmesine, faydalı bir hareketin değerinden kaybetmesine yol açar. Meselâ tarihimizin gerçekten şerefli ve harlkulâde büyük bir İnkılâbı olan MIH! mücadelede yararlığı görülmüş insanlar bile «bunu biz başardık; bu. bizim himmetimizle vücut buldu!» tarzında övünmeleri arttırsalar ve o övünmeleri politika silâhı yerine kullanmağı âdet etlinseler — bir hakikati ifade etmekle beraber — nihayet bezginlik verirler. Halk ruhu böyledir; her yerde böyle olmuştur, böyle olagelmektedir. Milletler kendilerine hizmet edenleri sevmezler ve gördükleri iyiliği anlamazlar mı? Severler va anlarlar; lâkin övünme ve böbürlenmeden hazzetmezler. Her vesile ile, bilhassa sıkışıp zor duruma düşünce mazideki hizmeti Heri sürerek yüksekten konuşanları hafif ve zararlı bulurlar.
Onun içindir kİ muhalif p^rtl erkânı da son günlerde dinlediğimiz şekildeki övünraeîi beyanattan kendilerini alakoymağa çalışsalar iyi olur. Bu beyanat ve neşriyatın hulâsası şudur: «Memlekette tek parti rejimi hâkimdi; ortaya biz atıldık; rejimin demokrasiye doğru gelişmesin! biz sağladık; biz olmasaydık siz hâlâ kayıt altında lâlü ebkem yaşamakta devam edecektiniz. Bize bidayette katılmıyanlann söz söylemeğe, hele tenkldlere girişmeğe haklan yoktur. Demokrasi kahramanı bizlzl» Milletler nefislerine karşı hakikati inkâr etmedikleri halde niçin acaba bu gibi övünmelerden İrkilirler? Zira tecrübe ile bilirler ki o övünmeler bir «imtiyaz» İddiasıdır; her imtiyaz İddiası da gerçek hürriyetin baş tehlikesidir. Zümre tagallübüne bu kapıdan girilir.
Refik Halid KARAY
Sahi fe 2
AKŞAM
10 Şubat 1948
SÖZÜN 6ELİŞİ —
Yabancı hayranlığı
Bizde nedense hâlâ bir yabanın hayranlığı vardır. Akıl anlarda, fikir onlarda. Memleketin yetiştirdiği adamlar türlü İsabetli tenlddler yaparlar. Kim yapmış bu tenkidi? Ahmet veya Mehmet mİ? «Canım o ne anlar?> der geçeriz. Ama M. Vâron veya Mr. Loock bizim işlerimize dair İki söz söyledi mİ, gözüm üs hayranlıkla açılır. Jti
— Ne görüş birader? Herifler aramızda iki gtln kaldılar mi, «ferlerimizi okuyup gldiyoriarl
Bu ayın başında bay Mehmet Emin ErLşirgU Büyük Millet Meclisinde kimselerin farkında olmadığı bir noktaya kuvvetle İşaret etti. ÎÇaret de değil, bizde biç Ekonomi Bakanlığı olmadığını haber verdi: «Blzdekl Ekonomi Bakanlığı Devlet sanayi va madenleri bakanlığıdır. Arzu eden bunıı tecrübe İle öğrenebilir. Bakanın bir hafta zarfındaki meşguliyeti tetkik edilirse işlerinin bundan İbaret olduğu anlaşılır. Belki buna da lüzum vardır; fakat yeri Sümerbankta bir odadır. Gerçek Ekonomi Bakanlığı geniş fckll.de düşünen, ekonomik İşlere veçhe veren, malûmat toplayan, ekonomik işlerle meşgul ve alâkalı daireleri harekete getiren, ele aldığı işleri bir mesele halinde taklbedeıı bir dairedir. Bu işlerin koordinasyon heyetlerile ve pazarlık suretlle idare edileceğini sanmak benim kanaatimce yanlıştır...» dedi.
Dedi ve söyledikleri söylediği yerde kaldı. Bu mesele üzerinde durulduğu görülmedi. Fakat meselâ aynı BÖzleri Amerikalı Mr. Knovledge söyleseydi gözlerimiz hayranlıkla açılacak. «Sahiden bizde bir Ekonomi Bakanlığı yok» deyip gafletimize, aksak taraflarımızı görecek adamların yokluğuna, bu vesile İle de yanıp yakılacaktık.
Şu muhakkak kİ bizim bütün noksanlarımız, açıklarımız, gediklerimiz, eğrilerimiz meydandadır. Hepsi görülmüş, söylenmiştir. Ama kendi kendimize itibar etmiyoruz. Onun İçin değil inidir M kitabını fazla satmak İsteyen muharrir telif eserinin üzerine «tercüme!» yazmak zorunda kalıyor.
Şevket Rado
D. Partide ikilik
Ticaret Odasında toplantı
İthalâtçı ve ihracatçı tacirler muhtelif meseleleri görüştüler
İstanbul Ticaret ve Sanayi edasında ithalâtçı ve İhracatçı tacirlerin iştira kile dün saat 15 te bir toplantı yapılmıştır. Dünkü görüşmede her İki cins tüccarı da İlgilendiren İki ayrı mevzu görüşülmüştür. önce, nakliyat sigortaları mevzuunda Ticaret Bakanlığından gelen bir yazı okunmuştur. Bunda belirliliğine göre müll sigorta şirketlerimiz nakliyat sigortalarının ithalâtta büyük bir kısmının, İhracatta İse hemen külll-yon ecnebi kumpanyalarına yaptırıldı ğuıdan şikâyet edip, bunların Türk ı firketlerine yaptırılması İstenmektedir. Bu mevzuda İthalâtçı, ihracatçı tacirler ve sigorta şirketlerinin mümessilleri konuşmiîşlnr, neticede akreditifle yapılan İthalâtta sigortayı Türk kumpanyalarının yapması münı kiln görülmüş, fakat kontr doküman esasiyle yapılan alışverişlerde kararın karşı tarafa alt olduğu anlaşılmıştır.
Bundan sonra frangın kıymetinin düşürülmesi hâdisesi karşısında yaş ve kuru meyvacılann müşkül durumda Kaldıklarını,, ayrıca sterlinle ihracat yapılmadığı İçin de meyva lstih-aalâtının tehlikeye düştüğünfl belirten bir yazı üzerinde görüşülmüş, fakat bu meveuun iyice anlaşılması İçin idare heyeti tarafından seçilen bir İhtisas komisyonunun rapor hail r lam a sı uygun görülerek toplantıya son verilmiştir.
Ticaret mahkemeleri gümrük binasına naklettiler
Müll korunma mahkemelerinin lâğvl dolayull», gümrük binasında boşalan salonlarına, şimdiye kadar postane binasında çalışan ticaret mahkemeleri Bekletmiştir. Gümrük blnusmda bulunan toplu milli korunma mahkemesi yerine teşkil edilen Üçtaoû ağmceza mahkemesi fle, diğer ttd miiil korunma mahkemesi yerine kumlan dokuzuncu ve onuncu asliye mi* mahkemeleri da postane bin sına nakletmişler ve dünden itibaren faaliyete başlamışlardır.
Bandan oaşka fündlye kadar gflm-Mk binasında bulunan t e kaçakçılık Mân.'Tim* bakan asliye beşine! ceza maili- meal (te postane binasın* nakletmiş ve o d* dünden ltlbaron yeni Verinde ♦eailyet» geçmiştir.
Orta köy cinayeti tahkikatı
»undan beş gün evvel Ortaköyde Dereboyund* ağır bir yaralama vakası olmuş rt İsmen adında bir kunduracı, alışveriş yüzünden Kalost «diada bir köseleelyi bıçakla dört ye-Hnden vurmuştu.
Ankara S (AA) — C. H. P. Genel başkan vekilliğinden:
Şubatın altuıcı cuma günü Anka-rada Parti merkezinde toplanıp do-vımlı bir halde dört gündenberl çalışmakta bulunan Cumhuriyet Halk Partisi divanı gündemindeki konuların müzakeresini bitirmiş ve nisanın fluncu cuma günü üçüncü mûtat toplantısını yapmak kararlyle ve bugün öğleyin bu toplantısına son vermiştir. Divan bu defakl toplantısında:
1 — Genel İdare kurulunca hazırlanmış olan ekonomik raporlar müzakere ederek Parti programında yer alan (Ekonomi Genel meclisi) ntn Mr an evvel teşkiline gidilmesini, tevşlkı sanayi ve küçük sanatlar kanunlarının bir an önce Meclise şevkini ve hususi sermayelerin huzurla çalışma sahasında yer alabilmesini mümkün kılmak için — yeni parti programında belirtildiği veçhile — yurtta hangi İşlerin nerelerde, ne kadar zamanda va hangi ölçülerde yapılmasının milli İhtiyaçlar bakımından zaruri ve uygun olduğunun belli plân ve programlarla ilân edilmesini hükümetten ricaya;
2 — Milletvekilleri seçimlerinde partice İllerde ve merkezde adayların nasıl tesbit edileceği hakkında Genel îdare kurulunca tanzim edilen yönetmeliğin tasdi kına
3 — Sosyal çalışma sahasında İÇ İşlerimize faydalı olabilmek İçin hangi yollardan çalışılması muvafık olacağı hakkında Genel tdaro kurulunun görüşünü belirten Taporun tas-dlkına;
4— İstanbul ve Trabzonun ekonomik durumları hakkında Divana verilen raporların İncelenmek ve İcabında hü kümele bilgi verilmek üzere Genel sekreterliğe tevdiine;
Kalöât kaldırıldığı hutanod* d (İn
öJdtJğü cihetle, hâdise elnal mahiyet almış Te tahkikat* mvci B. Şuaylp Kar elkoym uştur. Kunduracı İsmail tevkif edilmiş ol«p kebeden kanuni takibat yapılmaktadır. Cesedi mua-
Okullar arası Boks maçları
Bugün Eminönü Halkevinde başlayacak
Okullardaki spor yurtlarının faaliyetine gittikçe daha fazla önem verilmektedir. Okullar arasında tertl-bedllen futbol ve voleybol maçlarından başka bugün İlk defa okullar orası boks karşılaşmaları da yapılacaktır. Eminönü Halkevi salonunda saat 14 de başlıyacak olan bu maçlarda muhtelif liselerden seçilmiş boksörler karşılaşacaklardır.
Bugün aynı zamanda Kadıköy Halkevi salonunda kız liseleri arasında el topu müsabakalarına devam olunacaktır. Karşılaşacak dört kız lisesi müsabakalara giren en kuvvetli ta-knp.laıa aahlboldıığundan bugünkü maçların neticelerine ehemmiyet verilmektedir.
Yann da Eminönü Halkevinde Gala Lasaıay lisesiyle Kabataş, İstanbul erkek lisesiyle de Haydarpaşa lisesi basketbol müsabakaları yapılacaktır. Milli Eğitim müdürlüğünce tertibedl-len okullar arası müsabakaların intizamla cereyan etmesi İçin gerekli tedbirler alınmıştır.
Sol temayüllü profesörler Ankara 9 — Üniversiteler arası kurulu yarın toplanarak, sol te-taayüllü olduğu mevzuu bahis edilen bazı profesörlerin itirazlarını tetkik edecekti. Millî Eğitim Bakanının kurula gönderdiği bir tezkere üzerine toplantı bir kaç gütn sonraya bırakılmıştır. Bu tehir sebebinin şu olduğu tahmin edilmektedir.
Büyük MİUet Meclisinin yarınki gündeminde, üniversiteler kanununun 46 ncı maddesinin tefsirine dair Başbakanlık tezkeresi vardır. Bu maddeyi İnceleyen a-İftkalı komisyonlar, maddenin sol temayüliü profesörlere kabili tatbik olduğuna, yani aldıkları disiplin cezalarının ■ kürsülerinden; uzaklaştın İm alarm a kâfi olduğu neticesine varmışlardır.
İstanbul vapurundaki kaçakçılık hâdisesi
İstanbul vapurunda vuku* geldiği bahtı mevzuu edilen kaçakçılık hâdisesinin Adi! cephesine, kaçakçılık dâ-valarlle meşgul olan asliye bcşlncJ t*»a mahkemesi savcılığı el koymuştur.
Kaçak olduğu İleri Bürüten küçük bazı eşya Be kaçak mahiyetinde bulunup bulunmadığı ancak kambiyo müdürlüğünce alâkalılar nezdlnde yapılacak İncelemelerden sonra anlaşılacak olan, çek, sterlin ve dolarların vaziyetleri hakkında kambiyo müdürlüğünden savcılığa bir cevap gönderildikten aonra tahkikat* veçhe verilecektir.
şimdiki halde, vapurun birinci kamara şefi Haydar Çınar'ın tevkifini mucip bir sebep görülemediğinden kendisj «erbes bulundurulmaktadır. Gümrük muhafaza başmüdürlüğü de ayrıca Boruştbrmalarma devam et-
yene eden adalet doktoru, morga kal-
Ankara 8 — Son beş sene zarfında yurttaki mühim yangınların adedi, sebepleri, kastan yakılanlar .varsa mesullerinin ceza görüp görmediği, maddi zararların ne olduğu hakkında. Rize milletvekili B. Fahri Kurtuluşun sözlü sorusuna, Meclisin bugünkü oturumunda İçişleri Bakanı cevap vermiştir. B. Münir Hüsrev, B. Fahri Kurtuluşun suallerini yegân yegân şöyle cevaplandırmıştır;
«— 1Ö43 yılında 25; 194-4 te 36;
1945 to 35; 19-56 da 39; 1947 de 35 olmak üzere ceman 188 resmi daire yan gını olmuştur. Bunların 45 1 hükümet konoğr, 44 ü okul; 99 u fabrika ve resmi İkametgâh gibi muhtelif binalardır. 92 resmi bina tamamen; 52 bina kısmen yanmış, 44 binada da yangın başlangıç halinde iken söndürülmüştür. Bunlar dikkatsizlik, tedbirsizlik, ihmal, kaza, kontakt ve kasıt gibi sebeplerle çıkmış ancak sekiz yangının sebebi tesbit olunamamıştır.»
İçişleri Bakanı yangınlarda mü-sebblb olarak tesbit edilenlerin adalete teslim edildiklerini de yegün yegân anlattıktan sonra, yangınlardan zarar miktarının $ mByon 178 bin 306 lira olarak tahmin edildiğini, 27 binanın sigortalı olması dolayısUe 561,911 lira sigorta parasının tahsil olunduğunu sözlerine eklemiştir.
B. Münir Hüsrev Göle; devlete alt veya devletçe kiralanmış binaların yangından korunması İçin Mr talimatname mevend olduğunu; bunun ehemmiyetle tatbikinin dalma Bakanlıkça İstendiğini; beş sene içindeki bu yangınlar dolayıslyle binaların muhafazaslyle mükellef 34 memur hakkında takibat yapıldığını; son Milli Eğitim Bakanlığı yangının da sobanın fazla yakılması dolayıslyle baca içine giren kirişin tutuşmasından Beri geldiğini; bir kasıt ve tedbirsizine bulunmadığını da etraflyle anlatmıştır.
Bu izahattan sonra söz alan B. Fahri Kurtuluş; Bakanın İzahatının bilhassa son kısmına itiraz etti ve yangın İçin gösterilen sebebin mâkul olmadığını söyledi. Bunu takiben ta>-rar kürsüye gelen İçişleri Bakanı:
«— Biz huzurunuzda ançak kati delillere dayanarak maruzatta bulunuruz. Eğer Dr. Fahri Kurtuluşun
C. H. Partisi Divanının tebliği
Devletçiliğin hudutları tesbit edilecek
Millî Ekonomi genel meclisi bir an evvel kurulacak
(Baş tarafı 1 inef tahlfede) çetin münakaşalar olmuş, bilhassa Fuat Kprülünün şahsın* Ve partide oynadığı role dair *ğır hücumlarda bulunulmuş; Köprülünün ancak iktidar partisi vo onun Genal başkam hesabına faydalı çalışmalarda bulunduğu Beri sürülmüştür.
Beşiktaş ilçe başkanınım bir mektubu
Ankara 9 — Demokrat- Partinin Beşiktaş ilçe kurulu başkanı B. Mubah MOnlp Uras tarafından Demokrat Parti Genel başkanın* gönderden mektup ortaya yeni bir mesel» çıkarmıştır. Bu mektupta. B. Kenan önerin. Demokrat Parti İstanbul kongresinden çok evvel, kendisine sadık ilçe başkanlarını evine davet ettiğini, yapılan görüşmede kendilerine büyük itimat beslediğini söyledikten sonra, tavsiyeleri yapılmazsa, partide çöküntü olacağını Beri sürdüğü, ve yapılacak kongrede 39 delegenin kongreyi terketmeslnln kararlaştırıldığı anlatıldıktan sonra, Kenan önerin partiden lstlfasiyle, evvelce kararlaşan hareketin yapılmasından vazgeçildiği bildiriliyordu.
Mısbah Münlp, mektubunun ikinci kısmında da, Kenan öner'ln İstifada sonra da aynı hareketin yapılmasını yeniden İstediğini, fakat Jşl İdare e-derek kongrede böyle bir hareket yapılmasının önlendiğini beyan etmekte, ve Kenan önerin birkaç defa daha İlçe başkanlarını topladığını, bu arada Parti Haysiyet divanına bir şikâyetname gönderümeslna karar verildiğini; bunu takiben de kendisinin Ankaraya gidip geldiğini anlatmakta ve dönüşünde Kenan önerin Ankara temasları hakkında şöyle İzahat verdiğini beyan etmektedir;
«Kenan Öner, Ankaraya varır varmaz Mareşalin evine gittiğini, gayet iyi karşılandığını, Mareşala, başkanlığı kendisine verilecek yeni bir parti kurmak için, harekete geçtiğini, müessifleri İçinde Hikmet Bayur, Osman Nuri Koni, Osman Bölükbaşı ve İzmlrden Mustafa Kentli ile arkadaşları bulunduğunu, söylemiş. Mareşal, evvelâ İhtiyar olduğundan bu teşekküle glremlyeceğlnl, ancak kendilerine müzahir olduğunu bir beyanname İle millete bildireceğini vadet-mlŞ; fakat ÖneT, bunu kabul etmemiş; bir daha görüşmek üzere aynlıp Hikmet Bayura gitmiş, Bayur, zaten onu beklIyoTmuş; mesleyl açmış, Hikmet Bayur da, bu partiyi kurmak İçin evvelâ merkezde teşkilât yapılması ve merkez teşkilâtı İçin de 15 bin lira lâzım olduğunu söylemiş; parti programının. Atatürk İnkılâbının devanu olm8sım şart koymuş...
Kenan Öner İse, bu teklife karşı; Demokrat Partiden 10 mlIletveklUnln bu partiye girmesini sağlamış olduğunu ve son aldıkları fazla ödenek tutarı olan 38 bin lirayı yeni partiye vereceklerini, bundan başka tstanbul-dakl arkadaşların da yardım yapacaklarını anlatmış; fakat partinin programını, Ata’nın İnkılâbının devamı değil de bambaşka bir program olacağını belirtmiş.
Böylece kendisiyle mutabık kaldığını, bundan sonra Mareşalin tekrar onu telefonla çağırdığını ve birçok mücadeleden sonra Mareşalin müessifler arasına girmeği kabul ettiğini anlatmış.
B. Mısbah Münip Uras, mektubunun son taraflarında. B. Refik Koral-tandan öğrendiğine göre; Önerin 12 Temmuz beyannamesinin derhal tatbikim ve tatbik edilmediği takdirde harekete geçilmesini taleb ettiğin!, bununla ne yapmak İstediğini anlamadıklarım da yazdıktan sonra diyor ki: «Memleketi düşünseydl, partide bir üye olarak da çalışırdı. Fakat bu arkadaş kendini yükseltmek İçin bu gibi hareketlere girişmektedir.» Köprülünün bir makalesi
Demokrat Parti ma hafifindeki eon olaylardan bahsUe Kudret gazetesinde: «Demokrat Partiyi vıkmeğa İmkan yoktur» başlığıyle bir makale yazan B. Fuat Köprülü, yazısının en hareketli yerinde:
«Demokrat Partiye karşı en menfur suikastlara kalkmaktan çeklnml-yen komiteci taslaklarının mahiyetleri pek yakında bütün milletin malûmu olacaktır. O zaman halkın u-rnum! vicdanı, bunların mânevi cezasını verecek, henüz gaflet içinde ya-şıyan saf ve masum bir takım İnsanlar da bu gafletten uyanarak kendilerini aldatan bu mücrimleri tel'ln e-dec eklerdir.
Büyük kongre tarafından Demokrat Partinin İdaresine memur edilmiş ve Hürriyet Mlsakmın kudslyetine bütün kabllyle Lnanmiş olan D. P. Genel kurulunun, gerek içten, gerek dıştan, her nereden gelirse gelsin, parti aleyhindeki bütün hareketleri, milletin irade ve itimadına dayanarak şld delle karşılıyacağından ve mutlaka
6 — Teşkilâttan alınage’mekta o-ian dilek ve şikâyetlerin ilgili makamlara vaktinde İsal «dilebilmesini ve sonuçlandırılmasını mümkün kılacak aurette Parti İla hükümet arasında mevcut İş birliğinin kuvvetlendirilmesine karar vermiş ve Genel sek reterllkço tüzüğe uyularak verilmiş olan 1kİ aylık raporu incelenmiş ve teşekkürle kabul etmek suretiyle karara bağlamıştır.
Ankara 9 — Divan tebliğinden anlaşılacağı üzere Ekonomi raporu üzerinde geniş konuşmalar yapılmış; E-konoml Genel meclisi,' küçük sanatlar, teşviki sanayi kanunlarının çabuk Meclîse şevkine, hususi sermayelerin huzurla çalışması İçin uzun sürecek program tanzimi İşleri bitlnclye kadar yurdun neresinde hangi İşlerin çabuk yapılmasının İlânı hususu hükümetçe Parti divanın vadedlhnlş-tlr.
İşçilerin vaziyeti ve İhtiyarlık sigortası üzerinde, İşçilerin sürekli pazar tatili meselesi üzerinde de durulmuş; hükümet bu meseleler üzerinde çabuk İncelemeler yapacağını, halkın dileklerinin süratle yerine getirilmesi İçin tertibat alınacağını vadetmlştlr.-Milletvekilliği seçimi yoklamasında bilhassa seçim kabiliyeti fazla olanların aday gösterilmesi İçin tüzükte lüzumlu değişiklikler kabul edilmiştir. Divanda ekmek meselesi ve tek tip ekmeğin düzelmesi meseleleri de mevzuu bahis olarak mevcut vaziyetin yeni mahsule kadar devam edebileceği; müşkülât çekllmlyeeeği; yeni mahsulün miktarı hakkında nisanda fikir edinilebileceği anlaşılmış, hükümet bir senelik hububat stoku yapmak kararında olduğunu belirtmiştir. Bugünkü toplantıda Başkan İzahat vermiştir.
Resmi dairelerdeki yarığınlar
İçişleri Bakanı soruya Meclisin dünkü toplantısında cevap verdi
yakılmışsa, buni3rı bize vermemesi, affedersiniz amma, kendisi İçin bir kabahattir. Efkârı umumiye bilmelidir kİ Milli Eğitim Bakanlığı yangının da asla re asla kasıt mevcut değildir. Adalet mekanizması, vakayı tesbit etmiş; kararını vermiştir. U-muml efkâr karşısında «Ben buna kani olmadım» demek doğru mudur? Peki, neyle kant olacağız? Adalet ve İdare cihazları vaziyeti tesbit eder ve büttin çıplakhğıyle ortaya koyarsa İnanmıyacak mıyız?» diyerek sözlerine son verdi.
ide
Adanada fırtına
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Ayrıca bildirildiğine göre Ceyhan nehri de bir hayli yükselmiş ve sular yer yer sedlerl aşmıştır.
Dün gecelö fırtına neticesinde Adanada bir çok evlerin damlan uçmuş, bazı ahşap binalarda kısmi çöküntüler olmuş ve bu arada 5 ocak ilkokulunun bir sınıfı da çökmüştür.
Sabaha karşı müthiş bir gürültü İle şehir itfaiye garajı civarına düşen bir yıldıran hayli korku ve endfşeye se-bebolmuştur. Fırtına teslrlle bahçelerdeki bir çok fidanlar tc bağlardaki çubuklar köklerinden sökülmüş ve bir çok kümes hayvanı da boğularak ölmüştür.
Iskenderiyede fırtına
İskenderiye 9 (AF.) — Hüküm sür-mekte olan şiddetli fırtına yüzünden İskenderiye limanındaki faaliyet- dsır muştur. Saatte 50 mil hızla esen rüzgârların tesirli e 100 tonUatoluk Türk bandıralı İsmet kabotaj gemisi palamarlarından kurtulmuş ve nhhma çarparak hafifçe hasnra uğramıştır.
îzmirde kış
İzmir 9 (A.A.) — DiindenberJ tfflnlrde şiddetli bir soğuk hüküm sürmektedir. Civar dağlara kar düşmüştür. Bütün gece devam e-d?n şiddetli karayel fırtınası sabaha doğru dinmiştlr. Soğuk devam ediyor.
Ankaraya kar yağdıvor
Ankara 9 — îkl cim evvel İzmir civarındaki dağlara vağan kardan sonra bu akşam sehriml-ce do kar düşmeğe başlamıştır. Kav fasılasız yağmaktadır. Hava
ur.
İflâsa mahkûm bırakacağından bütün vatandaşlar, ve bütün, dünya •-mln olmalıdır. Demokrat Parti, milletin partisidir ve bu millet, onu yıkmağa teşebbüs edecek elleri mutlaka kıracaktır.* demektedir.
Demokrat Partideki son ihtilâflar, O. H, Partisinde sükûnla karşılanmakta, her partinin kendi işi ve va-zlfeslylt meşgul olması lâzım geldiği mütalâası beyan edilmektedir.
Hikmet Bayurun bir makalemi
Demokrat Parti Genel İdare kumlu üyelerinden Samed Ağaoğlu'nun, Hikmet Bayur hakkındakl bazı sözlerine cevap veren Bayur; Dema'^at Parti kurulması İçin lş birliği teklif edenlere; «Bu memlekette başka partilere değil, Halk Partisinin Islah vc takviyesine lüzum olduğu» şeklinde sözler sarfetmedlğlnl, bunların asjl ve esası olmadığını beyan etmektedir.
B. Hikmet Bayur, cevabını şu sözlerle bitirmektedir:
«12 temmuz 1947 beyannamesin» kadar Demokrat Partiyi yazı ve sözle dalma takviyeye çalıştım. Bu tarihten sonraki siyasasını ise beğenmediğimi belirttim. Artık bugün, C. H. Partisiyle Demokrat Partinin İç durumlarım karştiaştıran hiçbir kimse, tutulan yolun kimin İçin kârlı ve kimin İçin zararlı olmuş olduğunda şüp he edemez sanırım.
Son ayların olay ve tecrübelerinden sonra Demokrat Parti ve onun başındakiler hakkında bende su inan husule gelmiştir: Bu partinin bugünkü haliyle İktidara geçmesi yurt İçin artık bîr kâr değil, bir zarar olu. O, artık bir kâr değil, bir zarar olur. O. bayraktarlığı başka bir partiye geçmelidir.»
Belediye bütçesinin açığı
Vali Başbakan, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı ve Hilmi Uranla görüştü
Ankara 8 — İstanbul vali ve belediye başkanı Lûtfl Kır dar, bugün Ankara'ya gelmiştir. Vali evvelâ İçişleri Bakanını, sonra Başbakanı, Hllm! Uranı ve Maliye Bakanını ziyaret etmiştir.
Vali, kendisiyle konuşan gazetecilere Ankaraya İstanbul belediyesinin açığı olan 10.5 milyon llraniu kap.ıtJ ması İçin temaslarda bulunmaya geldiğini söylemiştir.
Hükümet, ilkokul öğretmenleri maaşlarının umumi bütçeye alınması üzerine belediyeye bu yardımı yapma maya karar vermiş, belediye meclisi ise yaptığı toplantılar sonunda bu açığı kapamaya imkân bulaman.ıştır.
Yurtta ziraî vaziyet
Ankara 9 m— Tarım Bakanı Talisin Coşkân yeni yıl ekiminin geçen seneden az olmadığını, hattâ yüzde yirmi beş fazla olması muhtemel bulunduğunu söyler mlş, yağış miktarının norm alta üstünde yeter derecede olduğunu bildirmiştir.
Cezaevinde kanlı bir vaka
Tahtakalede kırtasiyeci Albert Kresplyl parasınd tamaen öldürmek suçundan birinci ağır ceza mahkemesinde yargılanarak ölüm cezasına, ayrıca Üsküdar cezaevinde İken Salt Duman, adında diğer bir kastili e beraberce, Vanlı Mehmet isminde başka bir kaatlll öldürmekten de İkinci ağırceza mahkemesinde 8 sene hapse mahkûm bulunan Mustafa Kıyıcı, İstanbul cezaevinde Yâsln adında bir mahkûmla aralarındaki bir hesaj» me selesinden kavgaya tutuşmuştur.
Gısa süren bu. kavga esnasında eline bir bıçak geçiren Mustafa Kıyıcı Yftslnl kollarından ve göğsünün İki yerinden ağır surette yaralamıştır.
Yaralı Yâsln, Cerrahpaşa hastanesinde tedavi altına alınmış olup sıhhi durumu tehlikelidir. Tahkikata savcılık el koymuş olup Mustafa Kıyıcı hakkında İdari ve adi! tahkikata girişilmiştir.
VEFAT
D. D. Yolları Karadeniz vapuru süvarisi Bahtiyar Armanın anneleri
ŞEHLEVENT HANİM
uzun müddetten beri müptelâ olduğu hastalıktan kurtulamayıp Hakkın rahmetine kavuşmuştur. 10/2/945 şalı günü Biiyükada camislndec ikindiyi müteakip namazı kılınarak Bö-yiikada alla makbsrln* daf-ıedliccait tir. Mevlâ garlkı tahin M «yv«j«
A * 9 A M
Sahlfe S
İ0 Şubat 1948 ftKŞAMDAN AKŞAMA Cürümler hakkında verdiğimiz yanlış hükümler
Bizim umumi efkâr, ceza kanunundaki suçlara, kanunun tâyin ettiği ağırlık ve hafiflikle mütenasip şekilde hükümler vermiyor. Bilmem bu mevzuun üzerinde İcabı kadar zjhln yurdunuz ^Meselâ casusluk, vatan hainll-ngı Bunlar, iddiamın içinde istisnalar teşkil eder. Umumî efkârımız, bu millî mevzularda Cûk hassastır; casus olarak hüküm yemi? birine karşı, büyük bir tiksinti duyar. Onu çürük yumurtaya tutar, yuhaya maraz bırakır; müddetini doldurup hapisten çıkınca da baş köşeye buyurtmaz.
Lâkin kaatillere karşı bizim memlekette yapılan muamele, diğer memleketlevdekinden • başkadır. Kaatll adam, şehir muhitinde yüz bulamayıp cürmünü kahvehanede, sokakta, fabrikada ulu orta ilân edip böbürlenemiyor gerçi amma; köylerde, hattâ kasabalarda zorba «meydancı» rolünü oynamakta, rütbe'.enmlş-cesine borusunu öttürmektedir; müdahaleci selâmlar ortasında şan ve şerefle yürümekte devam ediyor. Bu da cinayetlerin çoğalmasını teşvik etmektedir; çünkü kabadayılık pohpohlanmış oluyor.
Eşkıyalık, keza bunun gibi...
Köye, din vaizi, mektep hocası bir yeni fikir, bir yeni ruh götürecekse, bir gün bu mukadderse, ilk önce, kaatil ve eşkıyaya karşı tiksintiyi götürmelidir.
Hırsızlıklar ı, vankes I c ilikleri sorasanız, onlar çıtır iş... Bu kozları kıranlar arasında meselâ kasa hırsızlarına çoğumuz, bir fizik âlimiymiş gibi, merak ve yarı takdirle bakarız. Şunun bunun kesesini çarpmağı âdet edinenleri ise, bir çok köylümüz, kasabalımız, şehirlimiz, hattâ en münevverlerimiz. birer şirin hokkabaz sayarız. «Aferin evlât!» diye sırtını okşamadığımız kalır. (Şayet o anda sue üstü yakalarıma-dıysa...)
Gelgelelim rüşvet bahsine...
Asıl o cihetteki telâkkilerimiz berbat nu berbat... Şu işin tarihçesine bir nazar atalım, Tanzi- ■ mattan evvel, çoğu memuriyetin maaşı yokmuş; makam, memura götürü verilirmiş; ne toplaısa muayyen kısmını Padişaha, Sadrâzama yahut valiye maliye gönderirmiş; öteki kısmı kendinde kalırmış. Binaenaleyh, o sistemi topyekıln haram fasilesinden saymamalı. Tanzimatta çok hamiyetli İnsan vardı; Sultan Ha-mit devrinin rüşvet yiyicileri parmakla gösterilir ve nalk tarafından çok fena görülürdü. İlk fırsatta recmedllme derecesLne geldiler. Milletin hâtırasında kara listeler tanzim edildi: köşklerin, konakların önünden geçerken, herkes, blriblrine: «İşte bunlar haram para ile yapıldı!» diye gösterirdi. Derken meşrutiyet geldi, bir İntibah devri oldu. Dürüstlük gayreti mevcuttu. Birinci harb, mütareke, filân derken, İkinci umumî harbin vazife ahlâkına çok zarar verdiğini kabul edelim; Allahın bildiğini kuldan saklamayıp gazete sütunlarında da ilândan korkmayalım. Selâm para, kelâm para oldu: «Beş kişilik bir aile 344 lira ile geçinemez-mlş. Bu adamcağız 190 lira maa-şile altı nüfusu nasıl beslesin!» diyerek rüşveti normal görmek, cemiyetimizin tedavisi güç bir hastalığı halini aldı. Derken 190 lira aylık alması icabedenlerin ayda 1900 lük hayat sürdüklerini. 10 binlik köşk yaptıklarını, 190 bine tırmanırken yuvarlandıklarını. vuvarlanmas'alardı 1 milyon 000 bin İle dahi tatmin cdllemiyecek bir ruhî halete ulaştıklarını gördük.
Civarda da:
— Oğlum. görüyorsun ya... HaydJ sen de gözünü aç.. Elverir ki yakalanma...
Muhtekir de, rüşvetçi de, böyle birer İmtisal ntimunesidlrler. — Bunun böyle olduğu çok söylendi; fakat tekrarında daima fayda vardır. Bu tenkidi ara sıra kendi kendimize yapmalıyız. İlk fırsatta, cürümlere — tıpkı ceza kanunundaki hükümlerle mütenasip mânevî hükümler vermeliyiz... Kanunlarla âmme vicdani ve cari hayat tatbikatı aranmda bu derece tezat havsalaya sığmaz.., Haramı mubah İlân ede-mlyeceğimize göre sayı İle kendimize gelelim.
(W - Nû)
Ankaradaki fakir çocuklara yardım
Balo çok parlak oldu,
35 bin Hra hasılat temin etti
Dışişleri Bakam 11» Bu. Nectncddln Sadak'm himayesi altında Çocuk Esirgeme Kurumu /.nfcara Derneği tarafından 7 şubat cumartesi akşamı 1 nkarapalas'ta verilen balo çok parlak olmuştur. Balo'ya Baycn İnönü d» şeref vermiş, İngiliz büyük elçisinin refikası tarafından hazırlanan «Scotçh Danss» ı bilyük takdir Bölmüştür.
Balo hasılatı 15 bin lirayı bultnuş-tur. Bu para bugünlerde Ankaranm fakir çocuklarına harcanacaktır.
Eiçller ve 3ayın refikaları tarafından. büyük bir nezaket «seri olarak gönderilen güzel hediyeler, hayırsever ailelerce hediye edilen, türlü v» değerli diğer eşyadan başka, gerek Aokarada, gerek îstanbıüda büyük ticarethaneler tarafından verilen hediyelerden bir kısmını aşağıyas yazıyoruz. Diğer kısmı ayrıca lffift*edlle-cektlr.
1) Saran «kuyumcu» yakutlu vo pırlantalı modern altın yüzük. 2) Ser-vlan «kuyumcu» antika stü mücevher kutusu. 3) Philips «Radyo miies-sesesl» Philips markalı radyo. 4) Abdullah «antikacı» «Seaxe> bonbon-yer. 5) Stil mağazası, Refet Alpkan mermer kadın büstü, fl) Okazyon mağazası, gümüş yemişlik, 7) Kallvrursl terzihanesi, gece elbisesi; 8) tpeklş (kumaş mağazası) esvaplık ipekli .cuma». 9) H. Resuloğlu, şifon kumaş. 10» Nizamettln Tankeş, parfümeri: 2 şişe kolonya, 3 şampuan, 4 Nylon dİ» fırçası. 11) Antikacı Hayim, antlika örtü. 12) RekoT kumaş mağazası, Mantoluk yünlü, kumaş. 13) Mevsim kuma? ımğazası, vlstra emprime. 14» Eskinezl çamaşır mağazası, 8 kişilik keten Amerikan servisi. 15) L! ;n mağazası, deri ceket. 18) La Jdnes mağazası. 2 çift Nylon çorap. 17) Zeynel, Ankarada antikacı Japon küp. 18) «Beyoğlu» parfümerisinden Lavanta. 19) Angelldls mağazası, Gong. 20) Antikacı Dekavl, bronz konsol saati. 21) Asta» mağazası, gece lâmbası. 22) Emllls, şapkacı; bir şık şapka. 23) Burla biraderler, bir elektrik ekmek kızartacağı bir elektrik süpürgesi. 24) Femlna - Şapka.
Gerek banka ve müesseselerln yaptıkları gen!» yardım, gerek davetiye alanların teberrülerl ve gerek balo gecesi çekilen bu kıymetli eşya piyangosundan hasıl olan varidat, balo ve saire İçin bllo hiç bir masraf yapılmadan, olduğu gibi fakir çocuklara derhal sarfedtlecektlr. Bu hasılat yekûnu Sümerbank’m ucuz flatle temin edeceği kundura, çamaşır, elbise ve palto gibi eşya He Ankaranın Mili! Eğitim Bakanlığı tarafından. İlk okullardan ayrılacak en fakir be» yüz çocuğu giydlrllecektlr.
Kari mektubu
Listesi bulunmıyan piyango
■-----
(Yardım ve Bakım Hayır Cemiyet!) menfaatine 5(1 kuruşluk piyango biletleri bir otomobil içinde satıldı. Çekildiğini de duyduk. Fakat kazanan bilet numaraları listesini elde edemedik. Dükkâncılar t biz satmadık, listesi de gelmedi» diyorlar. Biletler üzerinde nedense Cemiyet adresi ve müracaat yeri de yazılı değil. Sadece (Başkan: Dr. M. Çabayı İmzası varsa da telefon rehberinde ne o isme, ne de Cemiyet namına numara yok. Nereye müracaat edelim? Cemiyetin listeler! daha teşkilâtlı şekilde bol miktarda bastırıp dağıtması lflzım gelmez ml?
-
Cassado’nun veda resitali
Şehrimizde bulunan büyük sanatkâr Cassado 11 şubat çarşamba akşamı Saray’da saat 21 de yen! programla bir veda resitali verecektir.
Yeni otobüsler
Nişantaşı - Beyazıt hattında işleyecek t E. t. t. İdaresinin İsveçten geçen gün gejen yen| 5 otobthü İdarenin garajında gözden geçirilmekte ve plâka muameleleri ikmal edilmektedir. Verilen malûmata göre bu arabalar Nişantaşı - Beyazıt ring servisinde çalıştırılacak, böylece beş arabayla yeni, lakat aksak blr hat aç-maktansa, mevcut blr bat takviye edilmiş olacaktır.
Dört gün evvel gazetemizde şöyle blr haber çıkmıştı:
«Ankara (Telefonla) — Bandırma ilçesi Sığırcı bucağının Sı-ğırmecidiye köyünde kayıtlı bulunan, ve İstanbulda Akbıyıkta Kuyumcu sokağında 24 - 26 numaralı evde oturan Özdemiroğlu AH Özdemirin ölüm cezasına çarptırılması hakkındakl Başbakanlık tezkeresi Büyük Millet Meclisine gelmiş ve Adalet Komisyonuna gönderil miştir.»
•**
Ölüm cezssL; bütün adil formalitelerin ikmaline rağmen. Meclis adalet komisyonunca enine boyuna blr hayli İncelenen bir cezadır. Ve hattâ sırasında bu komisyonun İncelemesi de kâfi görülmediği ve Büyük Millet Meclisinde de münakaşa mevzuu olduğu birçok defalar görülegelmlştlr. Neteklm bundan altı ay kadar evvel, taşrada blr şahsı tokmakla öldürmek suçundan ölüm cezasına mahkûm cdi'.en şahsa alt bir «hüküm» bütün adli mercilerden geçerek Büyük Millet Meclisi huzuruna çıkmış ve burada bir hayli müzakere vo münakaşa mevzuu olduktan sonra «ölüm cezası»; «30 sene ağır hapis cezası» na tahvil edilmişti. Buna nazaran; (AH Özdomlr» lıakkındak! «ceza» iun Meclisten ne »eklide çıkacağı henüz malûm değildir ve etnayett işlediği gecenin ertesi günll meşhut suçlar kanunu hükümlerine göre şehrimiz İkinci ağ»r cezi mahkemesi huzuruna çıkarılmış olan yirmi sekiz yaşındaki Ali Ö2demlr, bütün muhakeme sarahatine! ve hakkındakl «ölüm cezası» hükmü yargıtayca tasdik olununcaya kadar blr avukat tutamamış ve verilen her karara boyun eğerek razı olmuştur.
•¥*
tşln daha şayanı dikkat tarafı,, lklııcl ağır ceza mahkemesince verilen Ölüm cezası kararını İnceleyen ,Yargıtay, bü kararın «ceza» cihetini muvafık bulmuş, yalnız; öldürülen adam İçin takdir edlletı 1000 Hra ölüm tazminatının vârisler arasında taksim edilmesi lcabedeceğl. mahkemede, yalnız öldürülen şahsın oğlunun dâ-vacı mevkiinde olması dolayısiyle, ancak onun hakkına düşen payı kadar mahkemenin tazminata hükmedebileceği mütalâasında bulunmuş ve bunun üzerine tekrar dâvaya bakan ağır ceza mahkemesi, AH ÖZde-mlr hakkındakl ölüm cezasına dokunmadan, sadece ölüm tazminatı hakkındakl hükmünü tadil etml» ve maktulün oğluna 333 Hra tazminat vermeğe mahkûm etmiştir. İşte; meşhut suçlar kanununun sağladığı hükümlere göre, diğer İşlere nazaran tercihan adli makamlarca İncelenen bir. hüküm nihayet Büyük Millet Meclisi huzurunda bulunuyor.
Ali özdemtrln İşlediği cinayeti de bu arada gözden geçirelim:
945 senesinin son günü... Ali Özde-mir. önce çalıştığı Clballde Küçük-mustafapnşadakl blr fırından çıkarılmış, boşta gezer bir vaziyettedir. Bu fırınla buraya bağlı birkaç odanın kiralarını toplamak üzere mal sahihi tarafından fırın üzerinde blr odaya alınmış olan ve «fırın akaretleri» ad» verilen bu yerde bekçilik eden «Ali Ümitlen» de, Alt Özdemlre ara sıra yardım eden blr adara. Yaşı altmışı çoktan geçmiş, orada herkese kendin! sevdirmiş halim selim blr sima..
Akşam erkenden karanlık basmış.. Ali Ümitlen, odasında tek başına oturuyor. yemeğini henüz yemiş, kahvesin! içiyor. îşte bu sırada Ali özde-nılr, ihtiyar ahbabını ziyarete geliyor. Eski v» ahşap birkaç basamak mer-
Küçük Mustafapaşa faciası
Değirmenle işlenen cinayet son inceleme safhasinda...
Dokuz yüz kırk beş seneılnin son günü Cihclide bir fırının üstündeki odada geçen hanlı maceraf Meclis Adalet Komisyonunda son tetkikleri görüyor
Yazanı Remzi TOZANOÖLU
Aliözdemîr, etnayett müteakip yakalandığı zaman ve muhakemesinin son duruşmasında..
divenden çıktıktan sonra Ali ürnît-leh'ln odasındadır.
Al! Ümitlen, konuşacak blr arkadaş geldiğinden memnun, Özdcmlrln hatırını sormu», onun vaziyetinin bozukluğundan şikâyetlerini dinlemiş ve az evvel e! değirmeninde taze çekmiş olduğu kahveden on* da yapmak üzere cezvesini blr kenarda yıkamakla meşgul olduğu bir sırada, bu küçücük hücrenin tahta tabanlarından aşağıya blr boğuşma gürültüsü ve kısa süren blr feryat sızmıştır. Tam beyninin üstüne yediği değirmen darbesllc blr tarata yıkılan AÜ Ümitlen can havliyle son çırpınmaların! yaparken, Ali Özdemlr. İhtiyar» alt paltoyu sırtına geçirmiş ve ytn» onun 18Ö Ura parastyle, blr saatini de ceblCrlne yerleştirdikten sonra merdivenlerden süzülüp kaçmak İstemiştir,
Fakat odadaki boğuşmayı duyanlar da bu sırada. di» kapı dibinde toplanmışlar, meselenin mahiyetini anlamak üzere yukarı çıkmak üzeredirler.
Ali özdem'.r, bu variyet dolayısiyle kapıdan çıkıp kaçamıyacağmı anlayınca geri dönmüş, tekrar odaya girerek. kenarda duran geniş blr hasırın İçine girmiş ve bunun içinde yuvarlanarak blr köşeye büzülmüştür. Bu esnada halk kalabalığı yukarıya çıkmış bulunmaktadır. Ali Ümitlenin odasına girenler, onun ba?ı parçalanmış cesediyle karşılaşmışlar. Ortada başka blr kimse de göremeyince hayrete düşmüşlerdir.
Birkaç kişi sağa sola bakınınca köşedeki hasırın vaziyetinden şüphelenmişler ve şöyle blr çekince. Alt ümitlenin paltosu sırtında olduğu halde meydana dikili veren Ali özdemirlo karşılaşmışlardır.
Orada bulunanlar, içlerinde doğan blr tehevvürle Ali ötdemlrl linç etmeğe kalkışmışlar, fakat zabıta memurları, onn. kanunun İcabeden cezayı vereceğini hatırlatarak ellerinden almağa muvaffak olmuşlar, ve üstünda yaptıkları aramada maktule alt paralarla saati meydana çıkarmışlardır.
İşte Ali Özdemlr hakkındakl İkinci ağır ceza mahkemesinin karan ve yargıtay İncelemeler! çimdi Büyük Millet Meclisi adalet komisyonunda bulunuyor. Adalet komisyonu, muhakkak kİ. Ali özdemlrln tutmağa muvaffak olamadığı herhangi blr vekilden çok daha etraflı ve Çok dalın derin olarak İşi Incellyecek ve raporunu, bütün milletin vekili olan Büyük Millet Meclisine sunacaktır.
Remzi TOZANOĞLU
Ahmet Haşim hakkında konferans
Muharrir arkadaşının Zal»lr Gü-vemll bu akşam saat 18 de Eminönü HalkevlndB «Ahmet Haşlmln !ş dünyası» mevzulyle blr konferans verecektir. Edebiyat mezunlan cemiyetinin tcrtlbettlğl bu konuşmaya herkes gelebilir.
Muammer Karaca operetinin oynayacağı ikinci eser
Muammer Karaca operet! önümüzdeki hafta İçinde İstanbul halkına İkinci eserini oynamağa hazırlanmıştı. Fakat umum! istek üzerine «Kâtibin karısı» operetinin temsilini blr hafta daha uzatmak zorunda kalmıştır, ikinci eser bundan sonra temsil edilecektir.
Yeni bir gazete
Nlzameddln Nazif Tepedclenll tarafından Son Havadis adlı yeni blr gazete neşrine başlanmıştır. Tebrik ve muvaffakiyet temenni ederiz,
Esnaf hileleri
Alâkalılara göre bugünkü mevzuatla önlenemez
Esnafın hileleri gittikçe artmaktadır. Alâkalıların söylediklerine göre hileler o derece fazlalaşmıştır kİ bunların mevcut mevzuatla Önlenmelerine artık İmkân kalmamış gibidir. Bu sebeple mevzuatın süratle değiştirilmesi İcabetmektedlr.
İleri sürülen flkirlera gflre âsnaf suçlarını rüyet İçin diğer memleketlerde olduğu gibi belediyeye alt clir-mümeşhub mahkemeleri vücuda getirilmelidir.
Bu hususta gayri resin! şekilde tetklkat yaptıran alâkalı blr zat, bu nevi mahkemelerin faaliyete geçmesiyle hile nispetinin mühim nispette ve süratle azalacağını söylemiştir.
Diğer taraftan matbuatın ve halkın hllekâr esnaftan gittikçe artan şikâyetleri sebebiyle bu İşin artık halli zamanının geldiği kabul edilmektedir. Vah v* belediye başkanı doktor Lûtfl Kırdar'ın kaymakamlıklar* gönderdiği müteaddit tamimlerle esnafın sıkı blr şekilde kontrolü İstenmişse de bunlardan da arzu edilen netice elde edilememiştir. Valinin Ankara dönüşünde kontrol hakkında daha esaslı tedbirlere başvuracağı umulmaktadır.
Münir Nureddinin Ankara konserleri
Haber aldığntuza göre değerli sanatkâr Münir Nur ed din konser vermek tinere önümüzdeki pazartesi günü Ankaraya gidecektir. Orada bir hafta kadar kalacak olan Münir Nıı-reddln, Ulus sinemasında biri 18 ve İkincisi 20 şubatta olmak üzere İki konser verecektir.
Kıymetli sanatkârın geçen deta olduğu gibi bu defa da Ankara radyosunda da blr konser vereceğini haber aldık.
Ancak Münir Nureddlntn konserini bütün memleket dalma sabırsızlıkla beklediği İçin radyo İdaresinin bu konserin gün ve saatini birkaç gün evvel yurt matbuatlyle İlân etmesi çok yerinde olur fikrindeyiz.
Münir Nureddlnln İstanbul* avdetin de büyük blr konser vermek İçin hazırlıklarda bulunduğunu ayrıca okuyucularımıza müjdeleriz.
AKİSLER
Birleşmiş Milletler ve Türkiyenin İktisadî durumu
Associated Press muhabirinin bildirdiğine göre, Birleşmiş Milletler İktisadi İşler dairesi tarafından hazırlanan bir raporda, Yakındoğu memleketleri arasında Türkiyeden de bahsedilmekte ve memleketimizde bilhassa gittikçe artan kömür istihsaline işaret olunarak 1939 da 225 bin ton c'ıin yıllık kömür istihsalimizin 1946 da 319 bin tona yükseldiği gösterilmekte imiş!
Eğer bu telgraf haberinde zikredilen rakamlar bahsi geçen raporda da böylece kayıtlı ise, memleketimiz hakkında yabancı muhitlerin edmd>kleri her bilgi gibi maalesef bıı da yanlıştır. Çünkü bizim kömür istihsalimizin yıllık miktarı bu rakamların on mislidir ve iddia edildiği gibi 1939 dan beri de gereği gibi inkişaf göstermemiştir. Bunun sebebi ise, köhneleşmiş istihsal tesislerimizi — siyasî ve coğrafi durumumuzun yıllardan beri bizi taşımak zorunda bıraktığı ağtr mali külfetler yüzünden — yenilemek kudretini kaybetmemizdlr.
Bu vesile üe de üzerinde durmak istediğimiz nokta, yabancı âlemin memleketimiz hakkında mütemadiyen yanlış bügi edinmelerine daha ne zamana kadar seyirci kalacağımızdırt
Amerikan yardımı dolayısUe ortaya atılan isabetsiz iddiaların aleyhimizdeki tesirlerini gidermeğe uğraşırken aynı isabetsizliklerin birbirini takibetmesi eidi den hazindir!
Kadrosu gittikçe genişleyen yabancı diyarlardaki diplomatlarımızın biiiiin dikkat ve gayretlerini, bu gibi yanlışlıkları vukuundan sonra tashihe uğraşmaktan ziyade, bu hataların tekevvününü önlemeğe hasretmeleri çok daha doğru olur. — B
İSTANBUL HAYATI
Kömür fiatlerİ
Bir kaç gün evvel, geçim zorluğuna karşı düşünülen tedbirler etrafında Ankarada gazetecilerle konuşan Başbakan yardımcısı B, Faik Ahmet Barutçu, kömür meselesine de temas ederek malûm olduğu üzere Ereğli İşletmesinin. yıllardan beri zararla çalıştığını belirtti ve zararı karşılamak İçin dışarıya bir mlkdar kömür satılacağını söyledikten sonra aynı maksatla yurt lçindt de kömür fiatlerine yeniden yapılan zam hakkında şu İzahatı yerdi:
«— Diğer taraftan halkın teshin İhtiyacına tahsis edilen kömüro aksetmemek şartlyle EreğH işletmesi satış flatine vasat! kompozisyon İtibariyle tonda 4 lira zam yapacaktır. Kömürün en büyük alıcıları Devirt Demiryolları, Denizyolları, fabrleal&r
gibi resmi teşekküllerdir. Bu bak:nı-| ı dan vak! kömür zammı yüzün oey^ mamul flütlerinin, nakliye Ücretieri-p nln ve tarifelerin arttınimaması kararlaştırılmıştır. Bu zammın gerek-t[ tlrdlğl farkı; hissettlrmelulzln Dev-O let iktisadi teşekkülleri vş işletmesi, aralarında hususi tertiplemeler ya-Q parak eriteceklerdir.» ■—
Kömür zammı mevzuunda*— Devletin noktal nazarı belki kıs-® men isabetli bir neticeye müte-^ veccihtir. Kısmen, diyoruz, çün-0) kü bu tedbirin husule getireceği^* menfi tepkiler de meydandadır. M—
Evvelâ; geçim zorluğuna karga çareler düşünüldüğü söylenirken, başka memleketlerde bizden da-TJ ha pahalı olduğu İleri sürUlereJyö İşletme zararının kapatılması CO için kömürün tonuna 4 lira zam£) yapıldığından bahsetmenin psly > kolojik tesirini gözönünde tutmak gerek. Hayatı ucuzlatma faaliyetinde başka memleketlerin fiat seviyesi bizim îçin blr kıstas olamaz, çünkü o memleketlerde kömürden gayri blr çok şeyler bizdekinden çok daha ucuzdur.
Saniyen; bugün İçin Devlet işletmelerinin herhangi birinde açık kapamak için fiat zammına temayül, O' vâdide başvurulacak en son çare olabilir. İlk hamlede en mâkul tedbir, maliyet flütlerini düşürecek ve istihsali arttıracak İmkânları aramaktır. Ma-
demki İktisadî kalkınma yolundayız, hedefe kısa zamanda ulanmağa çalışıyoruz; şimdilik istihsal masraflarını asgarî hadde İndirmek ve İstihlâkten blr mlkdar tasarruf ederek dışarıya kömür satmak suretlle açıklar kısmen kapatılır ve Ereğli İşletmesi daha az bir zarara blr müddet daha
tahammül edebilirdi. Ve mademki kömürün en büyük alıcılan Devlet müespcseleridlr; yeni zammın farkını bu müesseseler kendi aralannda eriteceklerdir; yani para gene Devletin kesesinden çıkacaktır, şu halde İşletmenin açığını kapatmak gayesile sağ çenten alıp sol cebe koymak kabilinden yapılan zammın sağlı-vacağı fayda nedir?
Salisen; İddia edildiği şekilde, halkın teshin ihtiyacına tahsli edilen kömürü zamdan İstisna etmekle yeni zammın hayat pahalılığı üzerine yapacağı tesir önlenmiş sayılamaz. Memleket İhtiyaçlarının bir kısmını temin eden hususî imalâthaneler de ton başına 4 lira zam farkını kendi aralarında eritmlyecekler. geçim darlığının alevleri arasında eriyip kavrulmakta olan müstehlik halkın sırtına y tikliye çeklerdir.
Diğer taraftan İstanbul Belediyesi bütçesinde açılan milyonlarca liralık gediği kapatmak İçin çırpınıyor. Elektrik ve tramvay idaresi bugünkü bütçeslle kendini İdare edemiyor. Fabrikasında yevmiye 500 ton kömür sarfeden bu idare, yeni zammın meydana getirdiği günde iki bin liralık masraf farta, açığını neyle kapatabilecek?
Açıkça görülüyor M kömür flatlerine yapılan yeni zam, nazariyatla tahmin edildiği gibi Devlet müesseseler! arasında eriyip kalmıyacak; halk bunun tesirini hissedecek, ıstırabını çekecek.
Cemal Refik
Pertevnıyal lisesi mezunlarının sohbet ve eğlence gecesi
Pertevnİ7al Lisesinden Yetişenler Demeği, □ütün Pertevnlyalillerl blr araya toplayarak mektep sıralarındaki hâtıralarını yaşatmak maksndlyl» (Sohbet ve eğlence gecesi) adlı Mr gece tertlbolmlştlr. Bu toplantı yana akşam Beyazıt Marmara lokallndt yapılacaktır.
Sx'ıîfa 4
AKŞAM
10 Şubat İS 13
Bu memlekette bir sanayi hekimliği kurulmalıdır
fotan: Dr. BSD] ŞBHSVVAROÖLB
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Ben de dünya evine girmek istiyordum!
Çalışanla. çalıştıran MMindakl münasebetlerin devlet eliyle düren-Icnmeal kadar, çalışıma İş ararındaki münasebetlerin, bil huşa sıhhi mll-«asebeUerln, aiısnınıiyeıie ele alm-rr.an nir»mludıır zira bunlardan her hangi birinde belirecek bir aksam a-jım diğerinde da aynı nispette akliler Uyandıracağı açık bir hakikattir.
Bir çeyrek acırdanbarl memleketi-trJz slral a abada olduğu kadar »inal •abada da bir yeterlik sistemine doğru gitmekte fa bilhassa ılraa timize Micsnct olacak veya toprak mahsulle-jlraial ifllyecek oanayl şubeleri ve bunlara alt iş yerleri her gün artmaktadır. Memleketin amal ^priminin arV-fanlmasına matuf bu gayretlerle, işçilerin eıhhaUerlnln korunması hulusundaki gayretler m üresi gldenıe-mektedir. Zira memlekette henüt ku-rulmıî* bir ianeyi hekimliği yoktur. Birçok sanayi memleketlerinde tababetin bu şubesinin pek çok mensublnl varken yurdumusda bu gibi içlerde çalışan hekim arkadaşlar karanlıkta, el yordam iyle yürümektedirler. Filhakika. resmi veya hususi muhtelif vesilelerle temas edebildiğim fabrika hekimi arkadaşlarımdan hiçbiri bu sahada İhtisas yapmış veya hususi etütleri olan arkadaşlar değildi, (Bu L’lerlnl muvakkat veya tâli addetmeleri hasebiyle olsa gerek) meselâ bir dokuma fabrikasında, bir çimento fabrikasında Toya bir tütün yaprağı İşleme yerinde birer aspiratör tertibatı (kiril havayı, toz re salreyl emmek İçin) lâzımdır. Fakat bu asplıas-jaa tertibatının her üç fabrikada da farklı olması İcab eden noktalan var mıdır? Varsa nelerden ibarettir? Bu

Ve bu doktorlar fabrika doktorluğunu ancak bir ilâve varit* olarak yaptıkların dan, bu İşle o kadar alâkalanırlar. (Sayısı 10 Urla ölçülen v* doktora geçinecek kadar para verebilen birkaç büyük devlet mü eslemesindeki »hh! «ilk» bunun dışın iladır).
Bu noksanlar mayınında, mesleki hastalıkların teebltl büyük bir İhtiyaçtır ve bu ihtiyaç diğer lisanlardan yapılan tercümelerle tam olarak karşılanamaz. Memleket çevresinde all-ka ister, ancak bu sayededir ki tekaüde »evkadüenJerln veya sakat olanların haklan gereği gibi ödenebilir.
Tesadüfen isçi miktarı m bir mü-•aaeseye düşen bir amelenin, diğer bir arkadaşının İstifade ettiği nimetlerden mâstefid olamaması için hiçbir mantıki sebep yoktur. Buna yeğine âmil teşkili tenlik t ir kİ, bu mahınır da, kanaatimce, bu gibi küçük fabrika ve atelyelcrin amelelerinin, hattı bütün final teşkilât amelelerinin, sıhhi bakımını bir elde iophyacak merkeri bir teşkilât (İşçi lağhk merkezleri) kurmakta telâfi edilebilir.
f7 nd sahi] ede)
gibi bilgiler umum! tababetin dışındadır. Filhakika bugün tababet o kadar çeşitli ihtisas kollarına ayrılmıştır kı sanayi hekimliği do bu kollardan mühim bir şube haline gelmiştir ve bu incelikleri ancak Dlr sanayi hekimi bilebilir.
Eu sebeplerle yeni bir kuruluş o-lgn Çalışma Bakanlığı kadrosunda bir sanayi hekimliğinin de yer almalı; bu mevzudakl beynelmilel kıymeti hala eserlerin tercüme ettirilmesi ve bu sahaya lntlsab edecek hekimlerin meşgul olacakları sanayi şubelerinin hususiyetlerine göre yetiştirilmeleri lâzımdır. (Bu gibi arkadaşların memleket ölçüsünde hanrlanmamnda, A-merlkada usun seneler çalışarak yuT-da bu İşin yegâne mü tassın olarak dönen Dr. Cemal Klper'ln. büyük yardımları dokunacağı muhakkaktır. Buna rağmen ne yazık kİ kendisi iş Bakanlığı emrinde değil, umumi tababet sahasında mecburi hizmete tabi tutulmaktadır.)
Beş sene zarfında îstanbulda gezdiğim (100 e yekin iş yerinin ve buralarda çalışan 40 bin kadar İşçinin durumunu gördükten sonra şuna İnanıyorum kİ bu memlekette bir an evvel bir sanayi hekimliği kurulmalıdır.
Bu sahadaki diğer mühim noksanlar da 10 ameleden as İŞÇİ çalıştıran yerlerde. îş kanununun tatbik edilememesi (Iş kanunu, madde: 1) ve daimi olarak 50 ameleden az işçi çalıştıran müesseselerln hekim bulundurmak mecburiyetine tabi tutulmema-l&rıdff. 'Umumi Hıfinssıhha kanunu.
Mesut bir nikâh
Eşme Ceza Yargıcı merhum Mustafa Fehmi Er gül’ün kıa Cemil? ERGÜL ile, Ank&ranın (tslftmçıoğlu) diye maruf eski bir ailesine mensup Azize Ercngıın*un oğlu ve Maliye Müfettişi Muammer Yahya Erongnn’un kardeşi HİKMET YAHYA KRONGUN 9/3/048 tarihinde Ankarada nlklh-lanmışlâtdkr. Her iki gence saadetler ttUertr.
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu
madde: 180).
FUhaklk3 îstanbulda mevcut fiOO kadar büyük sınai I» yerinden takriben 220 sinde günün »ey* haftanın muayyen saatlerinde hekim bulunur.
Dram Kısmı
Saat 20 de
KÖSE BASI
MAKSİM'de
Muammer Karaca Opereti
KATİBİN KARISI
Revü operet: Saat 20.30 da
Telefon: 42833
R® Tftrldyenln en büyük
Sinema-ve tiyatrosu
ATLAS
Pek Yakında
Beyoğlunda: İstiklâl Cad. 209 numr&da
Açılıyor
—İPEK—
? 8İNEMAS NDA
Ormanlar
KRALI
RENKLİ — TÜRKÇE
CORNEL V7İLDE
ANÎTA LOUİSE
| üncü hafta ve SON hafta
ldevam ediyor.]
I#
Bayan Zahide pek asabi görünüyor. Orta boylu, balık etinde, kumral, güzelce bir kızcağız. Yaşı yirmi İle yirmi beş arasında Koridorda İki kadını karşısına almış, telâşlı telâşlı konuşuyordu. Yanına yaklaştığımızı görünce açık mavi gözlerini dikip mütereddit bakışlarla dudak büktü:
— Dün geceden beri bir tuhaf oldum vallahi. Erkek görünce tüylerim Ürperiyor.
Kadınlardan biri gülümsedi:
— öyle «öyleme, fazım. Erkeklerin hepsi fena değil ya. Sen genç kızsın. Bir glln kısmetin açılacak, bir erkekle evleneceksin tabiî.
— Aman, Allah etmesin. Bundan «onra erkek mİ? Benden tısak olsun.
Hırçın bir tavırla tekrar bize döndü:
— Ne İstiyorsunuz? İfade mi alacaksınız?
— Bir şey İstemedik hanım abla.
— Karşımda yılışıp durma, sinirleniyorum ha. Dün gece senin gibi bir yılışığın boyunun ölçüsünü verdim.
— Sana fenalık mı ettiler, hanım abla?
— Erkekten İyilik gelir mİ insana? Topunuzun köküne kibrit suyu.
— Aman, etme, kıyma bize, hanım ablal Ne fenalığımızı gördün?
— Daha ne göreceğim, ayol? Sözüm yabana, katır gibi herif utanmadan peşime, takıldı. Tramvayda İken karşıdan sırıtmağa, yılışmağa başladı, yüz vermedim. Ben tramvaydan İnince o da atlayıp arkama takılmaz mı? Yanıma sokuluyor, dırlanıp duruyor. Evvelâ sesimi çıkarmadım, İçimden, İt ürür, kervan yürür, dedim. Velâktn edepsiz herifin sırnaşıklığı bitmek tükenmek bilmiyor kİ. Başımı çevirdim, «Çekil yanımdan, serseriI Edepsizliğin lüzumu yok. Ben senin bildiğin fazlardan değilim. Her kuşun eti yenmez. Doğru yoluna git» dedim. Biraz geriledi, sonra tekrar sokuldu. Aman, neler söylüyor, görseniz! Ben çok güzelmişim...
— Adamcağız yalan söylememiş kİ, banım abla.
Bayan Zahide mağrur bir tebessümle hafifçe başım salladı:
— Hadi oradan, mlsklnt Benim güzelliğimden size ne? Sözümü kesmesenel
— Affedersin, hanım abla! Sözünü balla kestim.
— Hadi, hadi, çok konuşma, öyle lâkırdılarla kafese giren kuşlardan değilim ben, anladın mı?
— Anladım, hanım ablacığım, anladım. Hele sen şu İşin gerisini anlat.
— Nesini anlatacağım? Fino köpeği gibi peşime takıldı herif. Durmadan söyleniyor, dil döküyor. Ben hızlandım, bizim sokağa saptım. Orası biraz karanlıktır. Yolun kenarından giderken serseri herif birdenbire Önüme geçti, karşıma dikilip yolumu kesti. «Çeldi önümden, başımı belâya sokma» dedim. Kollarını İ uzatıp da; «Elimden kurtulamaz- ‘ sın. Seni sevdim. Vakit daha erken. Bu gece biraz beraber gezeceğiz. Bunu kabul etmezsen sonu fena olur. Hapishaneyi göze al-
dım v demez mİ? Birdenbire cinler başıma toplandı; «Seni alçak serseri senli! I Hapishane öyle göze alınmaz, beyle alınır» dememle beraber burnunun üstüne bir yumruk İndirdim, herif sersem.-1 leşli. Ondan sonra başladım yüzünü gözünü tırmalamağa. Uzunrj sözün kısası, boyunun ölçüsünü verdim edepsiz herifin. Bekçiler yetişmeseydl pöstefaslnl çıkaracaktım alimallah.
— Nerede şimdi o adam?
— Nah, şu koridorun öte tarafında. Beni görünce saklanmak İçin sıçan deliği arıyor serseri,
Öbür koridorda Mustafayı bulduk. Kırk yaşlarında, tasa boylu çelimsiz bir adam. Yüzü gözü kanlara bulanmış. Sırtını duvara ‘ yaslamış, arpacı kumrusu gibi düşünüyor:
— Geçmiş olsun, efendi ahi! Kedilerle mi oynadın?
Gülümslyerek göz kırptı:
— Öyle bir şey oldu. Benim ! üzerime saldıran kedi değil, dişi' kaplan.
— Demek kaplan avına çıktın ,
— Ben kuzu zannettim amma kaplan çıktı. Şimdiye kadar karının böylesıne çatlamıştım. Üzerime öyle bir saldırdı kİ.
— Sen sık sık kadınlara çatıyorsun demek.
— Lâfımı yanlış anlama, bey kardeşim. Kanlara çatıp da kavga çıkarmıyorum ya.
— Bu seferki kadın ne diye saldırdı sana?
— Ona karı denmez, efendi kardeşim. Allahın bir belâsıymış. Öyle olduğunu bilsem yanma yaklaşır mıydım? Tramvayda görünce şey ettim... Hani, baktım kİ hem genç, hem eli ayağı düzgün bir kızcağız. Karşıdan görünüşüne bakarsan kuzu gibi j bir hali var. Eh, ben de bekâr; adamım. Allah hayırlı bir kısmetj verirse biz de dünya evine gire- ■ ceğiz tabii. Kızcağıza meylim uyandı, tramvayda göz aşnahği yaptım, indikten sonra da yanına yaklaşıp İçimden geçenleri anlattım.
— Kızı ölümle tehdit etmişin,,
— Hâşâ, bey kardeşim. öyle bir kıza el kaldırmağa nasıl fa- j yar İnsan? Tatlılıkla yola gel -; nıeyince belki çekinir de razı olur diyerek şakadan lâflar ettim. Fakat ettiğime de. edeceğime de pişman oldum. Bir daha tövbeler tövbesi! Halimi görüyorsunuz ya.
Mübaşirin sesi duyuldu, Mustafa ürkek adımlarla uzaklaştı.
Ce. Re.
Yardım Gevenler cemiyetinden:
ATLAS
Smemasmın İLK AÇILIŞ GECESİ, Sinema taralından Cemiyetimize bırakılmıştır.
Cemiyetimizi seven sayın halkın bu müsmaere İçin davetiyelerini aşağıdaki müesseslerden almalarını rica ederiz. Beyoğlu: Cevad Atar Kumaş mağazası.
, Necmi Rüa Kumaş mağazası.
» Melek Sineması köşesi
(Çorap mağaza»
1 Melek sineması gişe»!
> Tanca Kundura ma-
gazası.
%
KUMRULAR
Aşk ve macera romanı
Yazan: CEMAL REFİK Tefrika No. 18
— İstiyorum efendim. Ma ne zaman »oj’leceyim boyla bir »özler, teor-kuyuorum kİ belklm darllttlracaylm alze.
— Korkacak, darılacak ne rar? Bea seninle bir arkadaş gibi konuşuyorum. Darılacak olsam sorar mıyım bunları? Bana her şeyin doğrusunu söylersen darılmam, daha çok »eve-rim «eni. Hadi, inatçılık yapma! Ben! Üzmek mİ istiyorsun?
Elen! yutkunarak hanımına biraz daha yaklaştı, yflrilne bakmadan ya-veş sesle cevap verdi:
— Biraz evvel size yağnlş söylemişim efendim. Bu düğmeye dOn gece buldum bahçede.
— Demek dün gece sen bahçede İdin? Biz! de gürdün mü orada?
— Evet efendim Gördüm, em da çok çok acldlm size,
— Bana acıdın mı? Neler gördün Acıdın?
El eni artık açılmıştı. PertAiızca anlattı:
— Çünklm. efendim, Sadi bey çok bir fena çucuk. Bakçede ağlittirdi else.
— Yaaal Demek ağladığımı da gördün? Niçin ağladığımı anlıyabil-din mİ?
— Eh, belklm blraa blraa ağniyo-rum. Ma Badi bey İç ağnamiyor arnur.
— Nedir o omur?
— Aratır efendim, yanlyaüm sevmek, ask yapmak.
Fahriye ayağa kalkıp Rum kızının yanaklarını okradı.
— Anlaşıldı, Elenl Ben her şeyi biliyorsun. Bunları hiç kimseye söyleml-yeceksln tabii. Sonra seninle daha çok şeyler konuşacağız.
Elenl utavroa çıkardı:
— Yook efendim. Naafiin Soylece-yim böyle bir şeyler başka kimselerde? Epsl bunlara ben biliyorum, bir
de siz, Yok baskasl. Ma belklm Sadi bey ağnattlriyor başkalarında, 0 »a-man fena oluyor.
— Hayır, Elen!! Sadi kimseye anlatmaz.
•••
ttç haftadanberi Şad! Adaya gelmiyor. Ulviye hanını memnun. Arasi-ra kızına:
— Aferlnl diyor. İşte böyle, anne »özü dinlemeli. Bekâr delikanlının ne İşi var burada? Kocanın yeğeni ise a an a ne? Fena bir çocuk olmasa bile onun buraya gelip gitmesi yakışık al-, maz. El âlemin ağzı torba değil kİ büzüverdim. Türülti türlü lâf ederler, dedikodu 'çıkarırlar. Kötülük yapmak istedikten sonra yumurtaya bile kulp takarlar. Bereket versin, böyle şeyler olmadan oğlanın ayağı kesildi buradan. Nasıl oldu, ne söyledin de gitti?
— Hltçlr şey söylemedim.
— Ben sana her zaman; «Yüz verme bu oğlana! Senden yüz bulamazsa gelmez» demiyor muydum? Bak, söylemeğe bile lüzırm kalmadı, sen yüz vermemeğe başlayınca defolup gitti.
Ralf bey endişe izhar ediyor:
— Sadlnin ahlâkı birdenbire değişil. Buraya geuncıuek Içla her aafta
«İki Yelime» nin güzel yıldızı A Lİ DA VAHİ
Jon Prünılyelerin kıralı FOSCO OfACHETTİ
BU PERŞEMBE AKŞAMI
ONU BEN ÖLDÜRDÜM
Bir maşuka ve bir katil kadının hissi aşk dramının Türkçe kopyesi Orijinal kopyesi
SARAY
Pangaltı
Sinemalarında birden başlıyor.
>0
Yeni SES Operetinde
BU AKŞAM saat 20.30 dan İtibaren
FULYA BAR
Büyük Revü Operet flç perde
Matineler: Çarşamba. Cumartesi. Pazar saat 15 te
Biletler bütün hafta İçin satılmaktadır.Tel:4B3BB

Bu akşam SÜMER Sinemasında
ELLA RAİNES - DAN DURYA - WİLLÎAM BENDİX
tarafından yaratılan hissi bir mevzuda ve emsalsiz güzellikte
..RESSAMIN HAYALİ
{VIHlfB Tlt AK D TAİLS)
Hakiki hayattan alınmış mükemmel film başlıyor.
Eksantrik bir ressam, milyoner bir genç kız, kumarbazlar ve kurtlzanlar.
I. I ..... I -
PEK YAKINDA ELUAMRA Sinemasında Dertli Zeynep
SAFİYE AYLA — MEFHARET YILDIRIM Türkçe «özlü ve şarkılı BÎR FtLM ŞAHESERİ mı


11 ■ Yarın akşamdan itibaren
YILDIZ Sinemasında
San’at âleminin ölmez siması CHOPLN'Lu modernime edilmiş müziği ile süslenen bir şaheser
KIYAMETE KADAR
(Tlll The Snd of Timi e
Baş rollerde; Merdivendeki Kadın filminin unutulmaz. dehakâr yıldızı 1 DOROTHY Mc. GUÎRE
Amerikanın en yakışıklı dellkanlsı olarak («fiilen
GUY MADISSOM
V9 ROBERT MİTCHUM
Üç genç arkadaşın bir güzel kız uğrunda yaptıkları mücadele... Bu film şimdiye kadar gördüğünüz filmlerin en orijinli olacaktır.
Vl

f'


bir bahane uyduruyor. Havaileşti galiba. Fena yollara aapmesından korkuyorum. Gençtir, tecrübesizdir, 1ar-kına varmadan uygunsuzun birine kendini kaptırır. O zaman işin İçinden çıkmak çok zor olur. Her halde şimdiden bir bağlantısı var kİ tatil günleri bizden kaçıp lerbes knimnk istiyor. Bunu anlamak lâzım.
Karısına sıkı sıkı tembih ediyor:
— Fahriye! Sadi Adaya gelirse bir defa ağzını ara bakalım. Sana açılır belki. Fikrini öğrenmeğe çalış. Birine tutulduğu muhakkak. Eğer ailemi» a-rasına girebilecek "bir kız İse evlendirelim. onlar da bir yuva kursunlar.
Sadlnin gelmemesine Eotçi Fahriye lâkayd gibi görünüyor. Onun yokluğundan memnunluk mu duyuyor, te-essür mü? Bunu kendiri de kestlremi-yor. Yalnız, Sadlden bahsedilirken ürperiyor, bahçe hâdisesi gözlerinin «nüne geliyor, bahsi değiştlrmeğ# çalışıyor. Sokağa çıkınca ilk nk heyecanlar geçiriyor. Karşıdan gördüğü I her erkeği Badlye benzetiyor. Heyecana kapılıyor, bir m evvel yaklaşmak. onu yakından görmek arzuılyle ndımlarını hızlandırırken ayakları birbirine dolaşıyor; yüz yüze gelmemek için başını öteye çeviriyor. Bi-
■“"■“■“YARIN AKŞAMDAN ÎTİE/.REN"""""™™
MELEK Sinemasında
Küçük artistlerin en sevimlisi SHlRLEY TEMPLE
KUCAKLA BENİ
Film bide sizi kahkahalara boğacaktır.

İM çelik İradenin korkunç mücade lesi,
İM ateşti dudağın mestedir I buseleri, tkl aşkın süslediği bir he yat romanı...
Perşembe Akşamı L A L E’ de
Birleşen Kalpleı
«THE BÎG BLEEP» HÜMPHREY BOGGART —LAÜREN BACALL uj
Bin heyecandan yarattıkları ftlm.
ra» daha yaklaşıp karşısındakinin Sadi olmadığını anlayınca hem büyük bir üzüntüden kurtulmuş gibi ferahlık htesediyor, hem İçine hüzün çöküyor, gönlünde bir sızı burkuluyor.
hk geldikleri raman Ada çok hoşuna gitmişti. Yas bitmese, hep burada kalsak, diyordu. Fakat şimdi Adadan da zevk aJmıyoT. Sabahleyin deniz banyosu, çamlıkta gndnti; öğleden sonra uyku. Akşam üzeri Tapur yanaşırken İskeleye inip kocasını karşılamak. beraber köşke dönü? ve yemeği y^ri-P yatmak. Her gün aynı şeylerin tekerrürlyle geçiyor. Naylonun dediği gibi, Karacaahmet kasveti, Orada servi, burada çam..
Evvelce cumartesi, hele pazar günlerini İple çekerdi. Ellerinde sepetler, valizler, koltuklarının altında paketlerle kadın, erkek, çocuk gruplarının İtişe kakışa vapurdan çıkıp neşe İçinde koşuşarak, bağrışarak çamlar arasına dağılışlarını seyretmek Fahriye İçin büyük bir «evktl. İkindiye doğru bir yanında kocası, btr yanında Badi, gezmeğe çıkar 1 ar; haftalarca omda oturacakmış gibi çamlar altın* serile serplle yerleşen gruplan, uykuya dalanları, ağızlarını gözlerini çarpıtarak demlenenlerl, arabaların
içinde hep bir ağızdan, türlü dillerle, türlü makamlardan şarkı söyliyeııleri seyrederek ne günzei eğlenirlerdi.
Akşam dönüşü daha eğlenceli olur. Gün batarken çamlıkta panik traşıar. isteksiz, zoraki bir gajTetle döküntüler toplanır. Erkekler. Çöplükten çıkmış horozlar gibi ştiklrüp çırpınarak üstlerini başlarım temizler, bayanlar alaca kartnlıkî* alelâcel« tuvale; tazeler. Yüzlerde sabahki neşeden eser yok. Çocukları azarlıyarnk, blrlbirle-rlyle sert konuşarak İskeleye doğru giderken gözler, gönüller geride kalır, ayaklar birbirine dolaşır. Sabahleyin tıklım tıklım dolu olduğu halde ağırlığı hİMedilmlyen sepetler, VHİızler şimdi bomboş, fakat sanki görünmt-yen, bir el mütemadiyen İçlerine kurşun. parçalan dolduruyor, her adımda biraz daha ağırlaşıyor.
İskelede iğne atsan yere düşmek. Çamlıktan akın eden gruplar sıkışa sıkışa yekpare bir kütle haline geliyor. Kalabalık ararinda birbirini kay-bedelner, bağırıp çağıranlar... Kısık bir erkek sesi:
— Kız Sabihıl Dönüş biletleri sende mİ?
(Arkan var)
Mahatma Gandhi
DÜNYA
Gandhlnln. Îngiîterede hukuk tahsili esnasında doğrudan doğruya Garbın tesiri »itina girdiğini. bunun daha Herdeki ksnsat, akide ve bilhassa hareketleri üzerinde az çok müesrir olduğunu biliyoruz. İngiltere, Gandhi’nln büyük eserini hazırlayan oluş devrinin ikinci safhasını teşkil eder re buntm başında da hâlâ temiz, dürüst ve çahşkan bir Hindu gencidir. Esasen İngiltereye {yitmeden evvel annesine ve mensup olduğu cemaate üç şeye do ran mıya cağına resmen yemin etmiştir, bunlar: Alkol, kadın ve ettir. Fakat bu yeminlere rağmen mensup olduğu cemaatin başı, ecnebi dîyanna gitmek dînlerine mugayir olduğunu söyüyerek Gandhfy! cemaat harici yapmış yani efaroz etmiş, Gandhiye yardım eden ve yahut onu teşyie giden herhangi cemaatlerinin ferdini üç rupee para cezasına mahkûm etmiştir. Bütün bu zora rağmen Gandhi gene tahsil masrafını üstüne alan büyük kardeşinin yardnnfle îngiltereye hareket etmiştir.
Et yememek için ettiği yemini tutmak çok müşkül olmuştur, çünkü İngiliz yemeklerinin başiı-cası ettir. Bu yüzden çektiği sıkıntıların haddi hesabı yoktur, uzun zaman yan aç gezdiği gibi baran da tamamen aç kalmağa mahkûm olmuştur, çünkü, mahcubiyeti fazla ekmek İstemesin* mâni olmuştur. Nihayet Salt adlı bir muharririn et aleyhinde yazdığı kitabı okuduktan sonra et yememeği bir akide olarak kabul etmiştir. Ve bundan sonra etsiz gıda meselesini İlmî bir şekilde ele almıştır. 1935 te, Gandhinin gıda reformunun hakikaten ilmi bir esasa dayandığını, ve Hkıdis-tanın hemen Amerika kadar gıda meselesini ciddiyetle ele aldığım gördüm. 1929 ve 1932 de aynı İlmî çalışmayı Amerlkada da görmüştüm. Amerikan gıdasında, elin son yıllarda üçte bir dereceye indiği. Üniversite muhitlerinde Dteteiies dedikleri gıda meselesi nin tetkik ve tanzimi İşinin İhtisas şahinlerinin ciddiyetle meşgul oldukları bir mesele halini aldığı görülüyordu, Gandhi, et yememeği şu noktalara dayanarak müdafaa eder: 1 — Ot yiyenler daha kuvvetlidir; 2 — Daha ahlâk sahibidir, çünkü İnsan kendirden aşağı rnahlftkaîı korumakla mükelleftir: 3 — Ot yiyenler daha az mütecavizdirler.
Birinci İddiası, belki doğru olabilir, çünkü Patiste bir zaman devam ettiğim, bir vegeterian lokantasına gidenlerin ekseriyetini sporcular ve münevverler teşkil ettiğini gördüm. Esasen Gandhinin îngllteTede bulunduğu yıllara dair edebiyatı esaslı tetkik edenler bu cereyanın orada muayyen bir sınıf münevverler Arasında çok kuvvetli olduğunu görürler. Yani Gandhi böyle bir muhitle en fazla temas etmiştir. Ot yiyenlerin daha ahlâklı ve daha az mütecaviz olduklarından, Hitlerln de et yemediğini öğrendikten sonra şüphe ederim. Hayvanlan koruyan. herhangi ahlâkî veya İlmî sebepten olursa olsun et yemeyen insanın aynı zamanda, kendi cinsine yani İnsanlara her nevi işkence ve ezayı etmekte tereddüt etmediklerini gördükten sonra artık bu iddiaya tamamen inanmak doğru olmaz zannediyorum. Mamafih Hindistan halkının gıdasını ilmi bakımdan tesblt edenlerin et aleyhtarlığı hiç şüphesiz mâkuldür. Çünkü Htodistanda bajıa hazmedile-mlyecck kadar kötü geldi ve bir rt yememekle rhhatlml muhafıu» edebildim. Ekseriyetin esasen et vemefe karşı İçlerinde asırlardan beri yerleşmiş bir İğrenme mevcut olduğu gibi, halkın yemiş ;eb7-bakliyat ve hububatla beslenmesi daha çok kolaydır, belki de iklim bakımından da daha müsaittir.
îçfcl meselesinde yeminini tut-hıak Gandhi için pek rar olma-nuştır, fakat o yaşta kadından kaçınmanın, bilhassa Garpta ne ksdar müşkül olduğunu kabul et-®ek lâzımdır. Mamafih bir kaç defa uçurumun kenarına gelmiş fakat hor defasında kendisini kurtarmağa muvaffak olmuştur.
îngilterede, Gandhinin. İnciliz >
kıyafetini taklide çalıştığı kısa bir devir de vardır. Yüksek şapka, akşam esvabı, dans hocan, keman merakı saire ve ealra. Fakat konuşurken hâlâ alay ettiği bu Snobluk da çok çabuk sona ermiştir. Fakat devam ettiği müddetçe, Hlndlstandı yalnız berbere gittiği raman aynaya bakan genç, bu devirde aynanın karsısında on dakik» saçını düzeltmekle eğl erimiştir.
Kozan.'
Halide Edib - ADIVAR
İngüterenin, bilhassa çok okumanın Gandhide yaptığı esaslı değişiklikler vardır. Bunların baş-lıcası memleketinde Atheism'în, yani dinsizliğe inanmış olan bu gencin dini duygu va terbiyesinin âmili olmasıdır. Bu dindarlığın Gandhide en kuvvetli tarafı içtimaidir. Bu hususta onun üzerinde en büyük tesiri yapan Tolstoy ve Rus kindir Gar.dhlnhı bütün İçtimaî teşekküllerinde bu iki adamın markası göze çarpar. Fakat aynı zamanda kendi dil ve dininin yarattığı büyük eserlerin ruhunu da gene îngilterede anlamıştır. Meselâ, babasının evinde daima Glta okunduğu halde, bunun Gandhiye bir hayat rehberi olması. E. Amoldun meşhur tercümesini okuduktan sonra vuku bulmuştur.
Song Celestlal adı altında daha fazla' meali tercüme edilen bu eser Gandhlnln her hareket ve kararında nafiz olmuştur. îngil-teredeki Theosophy cemiyeti de Gandhi üzerinde, Hinduizmin safsatadan ibaret olmadığını göstermek suretile çok kuvvetle müessir olmuştur. Hıristiyanlığa karşı itirazı da burada sona ermiştir. Evvelâ Kitabı Mukaddesin başlarını okurken âdeta uyuklayan Gar.dhi, îsanın dağ-va’zı parçasını okurken, Gita İle bunun ne kadar münasebet! olduğunu anlamış, bu parça, hayatında erişmek İçin uğraştığı İnsani gayeyi «sağ yanağına tokat atana sol yanağını da çevir; hırlı am alana gömleğini de ver» âyetleri ona kendi dilindeki mukaddes bir parçayı hatırlatmış, hayatını ona göre ayarlamakta devam etmiştir [1],
«Bir bardak suya. İyi bir yemekle mukabele et;
Bir kaç para verene altınla borcunu öde;
Hikmet sahiplerinin sözleri ve hareketleri, her küçük hizmete on misil İle mukabele etmeği emreder.
Hakiki asalet insanların birliğini tanımak, yapılan kötülüğe iyilik He mukabele etmektir.»
Gandhi Kur’an'm tercümesini de tu devirde okumuştur, bilhassa Carlyleln Hazretl Mttham-med’e alt olan meşhur parçası, üzerinde mühim bir tesir yapmıştır. Fakat Gandhinin Müslüman-îara karşı olan samimî ve derin muhabbetinin, daha fada Müslüman zihniyetindeki vuzuh ve doğruluktan İleri geldiğine inanıyorum. Gerçi Müslümar.m. Hlndu-dan daha fazla doğru söylediği
il] Burada, Mahatmamn kendisi de (Uhn. Hindu ’« Müalfinıan bir çcklarlio bu nokta filerindeki mtlnn-ks.şaiıuda açık »fiylMllfilm va doğruluğuna iman ettiğim bir kanaati tekrar edeceğim: Her hangi bir camiydin İçinde nizam re beraber çalışmaya, aynı zamanda objektif görüşe en b3yük engel kindir. Htr jtrdn kö-ttüfige lyiMkie mukabele edenler ahlAk ve fazilet bakımından birer nl-neri kuvvettir. Fakat içtimai adalet de bir cemaat veya milletin bekasını temin edebi] en şartlerm başında gelin TecavOze uğrayanın mütecavizi affetmesi nB kadit kendi hakkı fce; mlltec&vM rkirne karşı olursa olsun) eezalaiKt!rm.-> adalet mafclJ1jz. maanin mutlak bir vazHuldlr. Çün-kfl lâyık olanların dahi, fert veya kitle tarafından cesalandmlmaaı k.. dar tehlikeli bir şey olamaz, o raman, bir kaç aılz va evliya ruhlu ferde mukabil, ortaya mfitecaviz ruhlu. İçtimai nizam düşmanı bir kitlenin çıkmasına kimse mâni olama».
iddia edilemezse de. hayat görüşünün va aksülâmelietinin daha açık, daha »&de olduğunda hiç şüpha yoktur.
Gandhinin hayat görüşü — yolunda ingilterenin husule getirdiği bazı değişikliklere rağmen — oradan döndüğü zaman hâlâ con-formlst yani intibakçıdır; Hinduizm çerçevesi İçindeki hayatın esas kısımlarından bazılarını cezri bLr şekilde değiştirmeğa henüz cesaret etmiş değildir, fngiltere-dekl hukuk tahsilinde onu diğer hukukçulardan aynan noktalardan biri hiç şüphesiz çok cepheli kültürü, iç-hayatın geniş, İçtimai alâkalandır. Ingiliz münevverlerinden hattâ hukukçularından Gandhlnln çok kudretli bir hukukçu ve parlak bir avukat olduğunu daima işitirsiniz. Çok mantıki konuşur. En muğlâk meseleleri en basit bir ifade He karşısındakine kolaylıkla izah eder. Fakat onun başkalığı, hukuk mesailinde de âdeta mutaassıp bir şeklide doğruluğa bağlanması, hakikati hiç bir zaman mantıkla bulandnmamAadır. Bu ve aynı yamanda bu devirlerde galebe çalamadığı müfrit bir mahcubiyet İngiltereden döndüğü zaman onun mesleğinde meşhur olmasına mâni olmuştu. Hattâ zararsız ve meşru dahi olsa en küçük hileyi etmemesi, talakat ve kitabî ifadeden kaçınması da o günkü parlak ve eski avukatların karşısında onu sönük bir vaziyete düşürmüştür.
Gandhi döndükten sonra kendi cemaatinin bir kısmı hâlâ onu aforozlu telâkki etmiş, kendisi! e, hattâ aJlesüe münasebeti kesmişlerdir. Fakat cemaatinin büyük bir kısmı, ve bir çok Hindu!ar çok muhabbet göstermişlerdir. Nihayet, Cenubi Afrikada. büyük bir Müslüman firmasında kendirine bir İş teklif ettikleri raman kabul etmiş ve Htndistandan ayrılmıştır.
Gandhinin, îngilterede başlayan ve Cenubî Afrikada devam eden mesaisinin, temaslarının, düşüncelerinin, fikri ve ruhî mücadelelerinin, bir ferdin kemale er meri, kendi benliğini yükseltmesi için olduğunu İddia edenler çoktur. Tabi! bunlar Gandhlyi kudretli bir ferdiyetçi, yaptığı fedakârlığın, FSndlstana hizmetinin 'sırf kendi ruhunu yükseltmek gayesini taşıdığını iddia ederler ve bir hayli de Gandhlnln söz ve hareketlerinden misal getirirler Diğer taraftan bütün bu tahsil, tecrübe ve feragatin halka daha İyi hizmet için bir hazırlanma dev rt olduğunu İddia edenler de vardır Hattâ, fedakârlık ve feragatinin, insanın kendi hayatına tatbik edebileceği şeyi ancak halka telkin edebileceğine inanmasından doğduğunu da söylerler. Bu satırları yazan bu ikinci iddiaya fırlan yazan bu ikinci iddiaya inanmıştır. Çünkü kendisine ml-safLr olduğum zamanlarda, muntazaman okunan ve kendisinin çok sevdiği bir dua pasajı da bu ikinci iddianın bir delil! sayılabilir. Ve Gandhl’yl sırf ruhunun selâmeti İçin hayatını hayra ve İbadete vakfeden Ortaçağ azizinden bu nokta avtnr. İşte Gandhi-nln hayat felsefesinin özünü teşkil eden her sabah duasında okuna pasaj:
«Ben ne kudret İsterim, ben ne , cennet isterim, ben ne de tekrar doğmaktan kurtulmak isterim: ' ben mustarip insaniyetin ıstırap’ tan kurtulmasını isterim.»
Bu gayesini bir sistem dahllln-de hareket sahasına naklettirdl-, ğl yer; Cenubi Afrlkadır ve oluş devrinin üçüncü safhasını teşkil eder. 1935 te Gandhinin bozan . bu Cenubî Afrika tecrübelerinden bahsederken sesinde ve yütünde-L kİ mâna bana şu kanaati vermiştir:
. Eğer Şarkta din kalacaksa, İnsani ve medeni bir cemiyet teessüs edecekse, bu ancak bir kaç nesil boyunca halka rehber ola-çokların en evvel kendi nefislerini terbiye, benliklerini feda, halka talim ettikleri hayat felsefesini kendilerine tatbik etmelerile ı mümkün olacaktır,
(Arkası var)
Halide Edib - ADI VAR
Uskütodaini motllar
‘'Güzelleşen İstanbul,, kitabı ile bir dolaşma...
İskele öttü bir çamur deryası!
Son günlerde Üsküdarlılardan aldığım bir kaç mektupta «Gelip de şu üskü d arımızın halini bir görseniz» deniyor ve yollann çamurdan geçilemez halde olduğundan şikâyet «dilerek Üsküda-rm bakımsızlığına İşaret olunuyordu.
Şu garip tesadüfe bakınız kİ, tam Üsküdara gideceğim gün matbaadan çıkarken elime bir san zarf tutuşturuldu. İçinde «Güzelleşen İstanbul» İsimli bir kitap var... Fena değil, dedim, vapurda giderken okur, vakit geçilmiş olurum...
«1939 yılı başından 1947 sonuna kadar îstanbuida neler yapıldı? > ğmı tesblt eden bu kitabın Üsküdardan da bahsedeceğini düşünerek sahlfeleri çevirdim ve Boğazın «Anadolu tarafında yapılan işler» bölümünü bularak okumağa başladım—
— Çay verelim...
— Kahve biütr! Şekerli olsun— —• Gazoz’..,
Feryatları arasında vapurda mıyım, yoksa bir mahalle kahvesinde miyim anhyamadım. Çikolatacısından. fıstıkçı ve ıhnltçl-sinden tutun da firkete, düğme, toplulğne ve pens satıcılarına kadar çeşitli seyyar satıcıların avaz avaz haykırdıkları bu vapurda yoluma devam ederken gözümü kitabın 67 nci sahnesinden ayırmıyor, az sonra çıkacağım Üsküdarda sekiz sene içinde neler yapıldığını öğrenmeğe çalışıyorum. Harb yılları İçinde bu tarafta yapılan İşlerin hiç de az olmadığı kaydedilerek:
«— Bu işlerin bir kısmı göze çarpmaz. Meselâ, bir çok toprak yollann, yeniden yapılması vt bir çok Arnavut kaldırımı sokakların parke kaldımna tahvili gibi...» deniyor.
Üsküdarlıların İse müttefikan yolsuzluktan şikâyet ettiklerini gözönünde tutarak Üsküdar meydanının imarından bahseden satırla n okuyorum:
(— Üsküdar meydanının eski hali, tamamüe bir ortaçağ tskele-si manzares arzediyordu. deniyor. Köhne küçük dükkânlar, çirkin barakalar, vapur iskelelerinin etrafım kaplanuşiı. Burada meydan denilecek bir kanş yer bile yoktu.»
Üsküdar kıyılarının vaktlle İstanbul'un ve Boğazın en güzel ve mamûr yerlerinden bir! olduğu da bu kitapta kaydedilmekte ve bunun oradaki muhteşem Türk âbidelerinden anlaşıldığı yazılıyor, Evet, bir zamanlar îstanbu-lun en gürel ve mamûr yerlerinden olan Üsküdardan şimdi bakımsızlıklar ileri sürülerek şikâyet edilmesine ne diyelim?...
Yıkılan bir eser
Vapurda tanıştığım bir eski Üsküdarlı:
«— Evet, dedi, Üsküdarda bir hayli işler yapılmıştır. Hattâ gayet iyi hatırımdadır. Bu arada da Kanuni Süleymanın kızı Whri* mah Sultan camisi yanında bulunan mhnar Sinan’ın bir eseri yıkılmıştır. O zamanki Üsküdar kaymakamı, şimdi Samsun valiliğine tâyin edildiğini bir kaç gün evvel gazetelerde okuduğumuz îzzeddin Çağpar idi. Gazeteler feryat etti. «Stnanın eseri nasıl yıkılır?» diye barbar bağır-dıysa da eser paldır küldür yıkıldı... Yine gayet İv! hatınmda-dır. 1932 yılında oldu bu İşler..:
Fakat kaymakam îzzeddln Çağparln Üsküdarlılara çok büyük bir hizmetin! de anmak vicdan borcudur, O zaman Karaca-ahmet mezarlığından, oraya yakın sokaklardan geçmek her ba-bayiğitfn işi değildi. Türeyen bir esrarkeş çetesi yolcuları çevirir, paralarını alırdı. Üsküdarlıları bu yobazların elinden kurtaran tzı,-eddin Çağpardır. O vakit, bir türlü, ele gcçlrilemeyen. bu çeteyi îzzeddln Çağpar. tabancasını be-Ltne, kırbacını eline elarak esrar kahvelerini bastı ve nihayet çete temizlendi; Üsküdarlılar da geniş bir nefes aldı.»
îskele meydanı
«Güzelleşen İstanbul» kitabı-
gun-ruj Yazan: Cemaleddin Bildik
Vapurda durum! — Yıkılan eaer — Esrarkeş çetenin ele geçirilmesi — Harap bir iskele — Suya ayak basış — Altı aydanberi 12 yi beş geçe vaziyette duran saat — Karanlık sokaklar Yola çıkan satıcılar — Halledilemiyen dâva: su..-

İskele önünün çamurlu kati, işlemeyen meydan saati

mn Üsküdardan bahseden kısmını okurken İskele meydanının açıldığını okumuştuk. Güzel bir meydana çıkacağımı düşünerek kitabı kapadım ve yolcular arasında İskeleye indim... Bu ne?... Bir çok harap iskeleler tamir edildiği ve bazıları yeniden yapıldığı halde iskele berbat bir halde duruyor!.. Meydan açılırken o meydana yakışır bir de tikele yapılamaz mıydı?.. Yapılamazmış kİ, yapılmamış... Bu bakımdan Üsküdarlıları şikâyette haklı bulmamağa imkân var mı?... Harap bir İskele... Kırk yerinden rüzgâr isleyen, kapılan kavuşmayan ve Üsküdara pek küçük gelen bir iskele...
İskeleden çıkıyor, Üsküdar toprağına ayak basıyoruz. Pardon, Üsküdar toprağına değil de Üsküdar suyuna... Az evvel «Güzelleşen İstanbul» kitabında okuduğum meydanda ayağın toprak yerine suya değeceği kimin aklına gelir... İskelenin harap tahta tabanından kurtulup da çıkarken şaaaapl diye suya basmıyalım mı? Bu da ne? Meydan bu mu?... İskele önündeki dükkânlar, barakalar kaldırılmış amma yerleri öylece duruyor!.. İskeleden sonra ayağınız çamura batmadan, suya girmeden yürüyemej-alnlz; âdeta bir çamur deryası t.. Foto muhabirimizin derhal aldığı bir resimde de iskele önünün na vaziyette olduğu kolayhkla görülebilir. Şimdi bir bu vazlvetl gözönünde tutunuz, bir de «Güzelleşen İstanbul» kitabının 69 çil sahifeshıdekl şu satiTİan: «Üsküdar balkını, tozdan ve çamurdan kurtulduğunu, evine rahatça gidip geldiğin! görüyor ve dar bütçemizin İmkânları ’çlnde. hattâ üstünde yaptığımız yüzlerce yolu takdir ediyor.» Kendllerl-le konuştuğum Üsküdarlılar, yapılanı ilândan ziyade yapılacakları saymanın dalı a doğru olacağını takdir ederek, misaller veriyorlar, Üsküdar m su işinin dahi hail edil em em esi karşısında derin bir üzüntü duyuyorlar. Sokakların karanlık oluşundan, tenvirat işinin ıâyıkı veçhile düzene konulamamış olmasından da şikâyet edilmektedir.
6 aydır 12...
Üsküdar çarşısında Belen; ye nizamına riayet edilmediği d« göze çarpan hakikatler arasmda-dır. Sebzeci ve meyvacılar, dükkânlarından taşarak yollara kadar dökülmüşler... Geçecek yol bu yüzden o derece daralmıştır ki, herhalde Belediye nizamına aykırı hareket ettiklerini hatırlatan yok!...
Üsküdarda bir de meydan saati var. Tam postahaneniıı karşısında duran bu saat altı aydanberi hep 12 yi beş geçiyor variyette durmaktadır. O bile işler hale getirilememiş!..
Bunlar, Üsküdan kıraca dolaşmamın notlarıdır. Başka bir gün de iç mahallelerde yaptığım dolaşmayı anlatırım,
Cemaleddin BİLDİK
Okul - Aile Birlikleri yıldönümü
Ayın 14 üncü cumartesi sünü okal-&Ue birlikler! kuruluşunun birinci yü-dönllmüne yaslamaktadır. Bu vesile ile şehrimizdeki tik. orta okul ve üstlerde bu dönüm yılı münasebet!}!* törenler yapılacaktır. Bilhassa l'k okullarda bu maksatla müsarnereîer tertlbedUecektlr.
O gün bütün veliler, çocuklarının devam ettiği okullara davet olunacak ve okul aile birliklerinin önümüzdeki yıl daha faydalı fekilde çalışmalar» İçin görüşmeler yapılacaktır.
Üniversite talebesinin seyahatleri
Sömestr tatil! münasebetiyle İktisat fakültesinden 35 talebe. 3 profesör ya 2 asistandan İbaret bir grvıp Ankara,. Zonguldak, Adana ve Halayda incelemelerde bulunmak üzere pazar günü ZonguIdaÇa hareket etmiştir. Bey aha t yirmi gün sürecektir.
Edebiyat fakültesi talebelerin^rn bir grup da sömestr tatili münasebetiyle Arıktır ay a gitmiştir.
Hukuk fakültesi son sınıfından da 40 kadar talebe geçen hafta Ankara-ya hareket etmiştir. Talebeler .Bakaradan sonra Adana, Mersin ve Hataya gidecekler ve 13 ocakt-a îstanbuls döneceklerdir.
Hukuk fakültesinden diğer bir grup da bugünlerde Bursaya gidecektir.
A K « A M
10 Şubat 1048
JSahlfe ö
HER AKŞAM
BÎR HİKÂYE
Ya ben, Ya o! j
Nezleye karşı
Basit ve faydalı bazı ilâçlar
Bu sen» havaların uzun müddet güneşli, arada bir iki gün yağmurlu Oluşu ekseriyeti nezleden, boğa* ağrı-Şir.dan, öksürükten rahatsız ediyor. Bu glol rahatsızlıkların başlıca ilâcı yataktan çıkmamak, sıcek yerd» otur anık olduğunu herkes bilir, bununl* beraber evde bulunan öte bari m alicin o İle basit ilaçlar yaparak bu rahatsızlıkları geçirtmek mümkündür.
Nezlo olacagp hissedilince İçinde taze tentürdiyot bulunan şişenin kapağını açarak derin nefesle koklı-inakla nezlenin önü alınabilir. Amonyak koklamak da aynı tesiri gösterir.
Gece yatarken bir bardak kaynar *u İçine üç şeker, bir yuvarlak limon parçası, İki çorba kaşığı konyak atmalı. sıcak İken lçtnell. Terletir ve nezlenin önünü alır.
Nezlede aksırmağa başlanınca btr limonu ortasından keserek yansım da İkiye ayırmalı. Bir çeyrek limonu avuçiçlno sıknıalı buruna yaklaştırarak bir taraftan limon suyunu çekmeli, diğer çeyreği sıkarak burunun öbür tarafından çekilince bir iki aksırıktan aonra nezle geçer.
Eoğaa ağrısına yapılacak gargaralar pek çoktur. Limon suyu İle, İçine tentürdiyot damlatılmış ıhlamur ile,, tuzlu 3U İlle yapılan gargaralar çok. faydalıdır.
Gıcıktan boğazda hasıl olan yanar-lık ve ağrı İçin suda plrtnş plşirmell, ezilince tülbentten süzmell. Hatmi kökünü suda haşlayarak süzmell ve pirinç suyuna katmalı, şeker yerine bal ilâve ederek bu ilâcı sıcak 3icak kahve fincanı İle günde bir kaç defa İçmell.
Öksürüğe karşı sütlü salep tesirlidir. Salep koyuluğunda pişirilen nişasta sıcak İçilirse göğsü yumuşatır. Çeker yerine nöbet şekeri konursa daha tesirli olur.
Gıcıktan olan öksürüğe bir akide şekeri, yalıut bir kesme şeker emmek faydalıdır.
Göğüse inen nezleler İçin İki havucu rendelemell, İçerisine bir tatlı kaşığı bal ve bir bardak süt karıştırarak ateşte kavnatmalı. Sıcak İçilirse İstifade edilir.
Muannit bronşitlerde şu ilâcın to-«irl görülür. Bir kalem tarçln, bir kaç diş kranfll. parça zencefil ve havlıcan bir arada çay glb! kaynatılıp süzüldükten sonra şeker İlâve ederek: gece yatarken içmelldir.
Moda haberleri
* Öğleden sonra giyilen elbiseler altına volanlı tafta yahut fay eteklikler giyiliyor.
* Taybrlerln jakettert kısa ve gödendir.
* Yeşil renk en fasla giyilen renktir, Yazın t>Ue beyaz elbiseye yejll, hict'l beyaz garnitür kullanılacaktır.
* Duman rengi çoraplar çok beğeniliyor.
* Elde Örme tayorler ilkbaharda çok giyilecektir.
Yeni saç tuvaletleri
mek tabii hal addediliyor.
1 — Sçlar arkaya taranarak bütün baş küçük bukle, ön» doğru İki İri bukle İle süslenmiştir. Buklelerin etrafını kalın aaç örgüsü çevirmiştir.
2 — Saçlar tepeye toplanarak önda
Uzun etek modası nihayet yerle-ımüyor. Tepeye kalkan saçlar bukleler .dört bej İri bukle yapılmıştır.
şlnce zaçların, da tepeye toplanman vs örgülerle süslenmektedir. Kesik 3 —iki yandan yukarı taranan saç-kabul edilmiştir. Omuzlar üzerine da- saçlar bun* kâfi gelmezse, arasına Urm uçlan ile başın ön ve arka kıs-ğılmıç uzun saçlar, artık hiç görül-'eğreti bukleler ve örgüler İlâve et-'mı bütün bukle yapılmıştır.
Limonlu gato
Üç yumurta, aynı ağırlıkta toz çeker ve tereyağı, kİ yumurta ağırlığında pirinç unu almalı.
Şekerle, yumurta sanlarını telle vurmalı, içerisin» erimiş tereyağını vo pirinç ununu kanştırmalı. İki limonun rendelenmiş kabuktan He yarım Limonun suyunu ilâve etmeli, karıştırman. Yumurta aklarını tello köpürterek hamur* katmalı, acele kanjtırmalı ve yağlanmış küçük yuvarlak kalıba, yahut tepsiye dökerek 45 dakika orta hararetli fırında plşir-:mell. Soğuduğu zaman tabağa almalı ve üzerin» şu glârilrü. sürmall.
Günlük yumurtanın yalnız akını bir kâseye al malı. İçerisin» bir çay fincanı dolusu ve bir çeyrek fincan daha, İnce toa pudra şekeri atmalı, tahta kaşıkla kanştımalı, krem* haline gelince üç damla çiçek suyu vo yarım limonun suyunu İlâve etmeli, kanstirnu.li ve hemen galonun üzerini, her tarafın* sürmeli. Bu glâsür kar gibi beyaz olur ve beş altı dakika sarfında kuruyarak parlak bir şeker tabakası halini alır.
Solan çamaşırlara eski rengi verilebilir
Yıkanan ipekli çamaşırlar renklerini atarlarsa bunlara eski rengi vermek kolaydır.
Siyah İpekliler yıkandıktan sonra beş dakika kadar, İki kahve kaşığı amonyak krıştınlnnş bir litre su İçerisinde bırakılmalı.
Pembe renkler için yıkandıktan sonra suya bir tutam odun kütü atıp o suda çalkalaman
Çövenll su mavi rengi tazeler. Sarı renk İçin suya ar şap konmalıdır.
Boğaza batan kılçık
Balık yerken boğaza kılçık batana bir İki yudum süt» İçmek kâfidir. Hissedilen rahatsızlık tamamiyle geçer.
| Faydalı bilgiler j
Sabun yerine patates ve fasulye!
İpekli eşarptan, kravatları, kurdeleleri V» beyaz yünlü kumaşları 1*-nİtaları sabunla yıkamak doğru değildir. Bunlar İçki patatez v» kuru fasulye on İyi temizlik İlâcıdır.
Çly patatesleri soyup rendelemen ve soğuk SU İçinde bir İki saat bıraktıktan sonra süzmell v» ateşte hafifçe ıluıdırmalı. Bu ılık su içlnd» yıkanan eşarplar kravatlar va bllû-mum açık renk İpekliler tertemlı vo yeni gibi olur.
Kuru fasulyeyi pişirmemden evvel haşlandığı vakit süzülen ıuyu İçine beyaz yünlü fanilalar bastırılır vo mıncıklanarak yıkanırsa gevşek vo yumuşak kalırlar.
Tırnaklık modası
Kadınların tırnaktan kâh pambe, kâh kan kırmızı boyanırken şimdi moda dly» tamamlyle başka bir ıtLı I lcadedllmlştlr.
Şık kadınlar parmaklarına altından tırnak blçltnlndo birer tırnak takıyorlar. Tırnak dibinden geçen ine»! bir halka He parmağın ucunda bun-. lar duruyor.
Gündüz altın olarak takılan bu tırnaklar balolara gidileceği iamn* elmasta süslü oluyor. Siyah elblz» Us pırlanta, boyaa İle İnci, kırmızı, ve pembe İle yakut, mavi ile gök yakutu gibi taşlata süsleniyor.
On parmağa takılan bu pırıltılı altın tırnaklar kadının her el oynatışında gözleri kamaştırmakta imiş.
Kahve telvesi ve eller
Evde görülen. İşler bittikten sonra, elleri yıkamalı, sonra kahvs telvesi ile ov al amali, dılrulamalL Bu suretle yıkanan eller pamuk gibi beyaz ve 'yumuşak olur.
J Müşküllere ceu>ap|
Çerkeş tavuğu
Ankara Fatma: Çerkeş tavuğu şöyle yapılır; Yağlı semiz bir tavtığu te-mİzleyip, bir Ud gün gevrettikten sonra kâfi miktar sn Ue ateş» koyup ilaçlayınız. Tavuk iyic» pişince tabağa çekini*. Derisini t» kemiklerini ayıkladıktan sonra etleri didikleyip tabağa İstif ediniz.
Diğer taraftan 750 gram ceviz içini makineden çekini*. 250 gram ekmeğin içini suda ıslattıktan tonra güzelce sakınız. Sıkılan, ekmekten bir parça alarak evvelce çekLlen cevizden bir mlktarli* beraber makineden çekiniz;. Diğer ekmek İçi ve ceviz makineden tamamll» çekilince, bir üçüncü defa hepsini tekrar makineden çekiniz.
Bu ameilyeler yapılınca cevizin yağı çıkar, akar. Cevl* yağını bir kaba koymalı, cevizin yağı çıkınca ekmekli ceviz sert bir hain ur halinde kalır. Bunu İtina Us tavuk suyu ilâve ede »do ezmek lâzımdır.
Cevizle tavuk suyu hallolunea turunu ilâve edlniı. Tabaktaki tavuk etlerine kaşıkla bu cevizli salçanın yarısını kanştınnu. Diğer yansını da üzerin» dökerek etleri örtünüz. Sofraya çıkarılacağı zaman, ceviz yağın* bir tutam kırana biber karıştırarak; bu Sorman yağı Çerkeş tavuğunun üzerine geadlrlnlz.
Ban kimseler çeviri ekmekle makineden geçirirken bir diş saraısak-!a küçük bLr soğanı da beraber geçirirler. Soğan sârmuak severseniz ilâve edebi lirsin ta.
Turpları muhafaza
Balata 1çln alınan kırmızı turplar bir günden ertesi güne kalırsa yapraklan sörper, kendileri de gevşer, yumuşar,
Buna mâni olmak lçtn turplar hafif sirkeli su İçine konursa, gayet körpe olarak muhafaza edilir.
lor değişmiş, muhatabına merbamel hissiyle bakan ve söz söyllyen bahri olmuştu:
— Kocacığımı Ben d» çoktan beridir meşhur tayyareci Flllp Bülteni seviyorum, O da aşkını* mukabel* ve benimle evlenmek istiyor. Fakat sana acıdığım için Böyle eneğe cesaret edememiştim. Seneler var kİ, birbirimize ruhan yabancı yaşıyoru*. Ban* beklediğim bu fırsatı verdiğinden dolayı san* ne kadar teşekkür etsem azdır Jant
Genç kadın, kocasına bunları söyledikten sonra gene katıla katıla gülerek sözüne devam etti:
— İkimiz d» bütün benliğimizi »erdiklerimize vakfedeceğimiz İçin mesut ve bahtiyar yajıyacağız değil mi Jan?
Fakat İzabelln kahkahalar» birdenbire kesildi. Çünkü kocası birdenbire tanınmaz bir hale gelmişti. Jan. fi.nl. bir hareketle, kır*vatını çözdü, kasma çıhanp attı. Hafakanlar hıçkırıklar onu boğuyordu. Bin blrD-zorlukla dudaklarını kımıldatarak: OJ
— Alçak kadın sözlerini kekeüye-'fc bildi ve kanapenln üzerine çöktü.
İzabel, kocasının bu ânl değişikli- £Z finden bir şey anlıyamıyarak hayret.O ve endişe He ona bakıyordu. gO
Biraz evvel metresiyle beraber ya- q şamak İçin kendisinden ayrılmak la-> tlyen kocası değil mİ İdi? Şimdi on* q ne oluyordu? Mademki kendisi Janın teklifini kabul etmişti ve kocası da,i— metresiyle beraber yaşıyacakta. 6lm-dİ birdenbire niçin vaziyet! değiştir- fi* mlşti?
Jan, çocuk gibi hüngür hüngür nğ-'O lıyor ve hıçkırıkları arasında:
— İzabel, İzabel... Zevcem «ensin (0 Sevdiğim kadın ancak scnstn. Nasıl (Ü oldu da beni aldattın. Nasıl oldu be-z \ nlm üstüme başka bir erkeği ■evdin'** diye dövünüyordu.
Genç kadın, kocasına hayretle bakıyordu. Jan da. biraz evvel kendisiyle beraber ebediyen yaşamak İçin karısını feda etmek İstediği İvonhın birdenbire gönlünden nasıl sl’lnip çıktığım anlıyamıyordu.
İzabel, kocasının yanın* giderek saçlannı okşamağa boşladı:
— Jan artık ağlama... Sana blraı evel söylediğim sözlerin kalbini bu kadar yaralıyacağmı bilmiyordum Affet beni sevgilim. Hayatımın yeniden kuracağız, öcçmişl unutacağı»_____-
dedi.
Jan, karısının ellerine sarılarak çılgın gibi öperken:
— Evet, meleğim, bizim İçin hayat bugünden İtibaren başlıyor diye söyleniyordu.
Çeviren: A. Hilâli
İran, dostuna. sert sert bakarak haykırdı:
— Beni İyi dinle Jan, y* ben, ya ol İkimizden birini tercih et. Bu cehennemi ve şüpheli yaşayıştan, komşular ve tanıdıklar seni görmemek için karanlıkta duvar diplerinde saklanarak yürüyen hırsızlar gibi evime girip çıkmandan bıktım. Ya karından ayrılırsın, yoksa bir daha yüzümü göremezsin,
Genç kadın, dostuna bu. ültimatomu verlk ken mini mln) ve tombul elleriyle yüzünü örttü ve çocuk gibi hıçkırmağa başladı.
İvon, kendisini yalnız, yapyalnız hissediyordu. Bu meşkûk ve ütlsl ol-mıyan münasebeti İdame ettirmek İçin beyhude yere niçin uğraşsın, kendini niçin üzsün?Şlmdl, söylediği şeyi,, aylardır aşığından istiyordu. Fakat Jan metresini oyalalıp duruyor, kendisini çok seven karısına acıdığını söylüyordu. Onu bırakmak karısı İçin müthiş bir darbe teşkil edecek, belki de ölümüne sebep olacaktı. Hayır, hayır... Bunu yapamıyordu, yapmağa cesaret edemiyordu.
Fakat şimdi İvon kati kararını vermişti, O yalanlara, talik ve tehirler» İmkân kalmamıştı. tvon, şartlarını kesin .surette İleri sürmüştü.
Jan, metresinin bu ültimatomu karşısında doğruldu, teessür ve heyecandan tltriyen kesik ve boğuk bir sesle:
— Zavallı karıcığım İzabell Beni o kadar çok seviyor, ve benden o kadar az şey İstiyor kİ... Ona nasıl Büyüyeyim? diye kekelemeğe başladı.
Fakat tvon, sert sert sözünü kesti ve:
— Kararın nedir? diye sordu.
Jan, bitkin bir tavırla:
— Seni feda edemem İvon. İstedi-fini yapacağım, cevabını verdi.
Jan, o akşam karısı İzabel ile son gecesini geçirecekti.
Yarın on senelik müşterek bir hayat sönecek, unutulup gidecekti. Zira kendisinden ayrılmağa karar verdiğini söyler söylemez, İzabel. artık zevcesi olmıyacak. aralarında hiç bir münasebet ve alâka kalmıyacaktı.
İzabel, endişesiz, kaygısız bir koltuğa uzanmış kitap okuyordu. Jan ona baktı ve derin bir ah çekti.
Fakat İvon'un güzel ve sehhar hayali, mestedici tebessümü İle gözlerinin önünde canlandı ve söylemeğe başladı. İzabel’e ne söylediğini kendisi da bilmiyordu. Nihayet kendisin! toplıyarak kararını bildirdi:
— İzabel senden af diliyorum. Zavallı kancığım, çok ıstırap çekeceğini biliyorum amma ne yapayım, elimde değil. Senden ayrılmağa mecburum. çünkü başka bir kadın seviyor ve ondan ayrılamıyorum.
Bu sözleri söylerken karısının yüzüne bakmağa cesaret edemlyen Jan, tzabelin oturduğu koltuktan sakin ve müetbessim ayağa kalktığını görünce. kendisini tutamıyarak Bordu:
— Ağlamıyor musun izabel
İzabel. nihayet hürriyetini kazanan bir kadının kıvrak ve şakrak kahkahalarını, koyuverdi. Şimdi roi-
Askerlik işleri
Selimiye askerlik dairesi başkanlığından:
yedek subay yetiştirilecek kısa hizmetli ve tam ehliyetliler (92B İtlerle İşleme tabi olanlar dahil, ®28, iller hariç) Eğitim İçin 1 mart 948 de hazırlık kıtasına yollanacaklardır.
ilgililerin şimdiden şubelerine baş vurarak işlemlerini tespit etmeleri.
Fransa dan yeni bir parti
PiNGOUIN YÜKÜ
geldiği ve satışlara başlandığı sayın müşterilerimize arzolunur.
LAINES DU PiNGOUiN - ROUBAIX
Fûörlkalan Türkiye Mümessili:
İZZET BAR AZ
Beyoğlu Galatasaray. Yenlçarşı Han D - 11.
Telgraf adresi: RAPtD — İSTANBÜLğ Telefon: 42588
VİRAN KULE
Aşk ve macera romanı
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vd - Hû
—— Tefrika No. 11 '
•— Buna rağmen, ispat edildi kİ, bu on beş dakika zarfında, hiç klm-be... Katiyen... Tek bir adam İhtiyar Bıooke'a yaklaşmıştı.
IV
Rlgaud, dLkkatt çekmek İçin parmağını şaklattı.
■— Söylediğim! iyice İşittiniz mİ? dedi.
Mlies Hammond, bir rüyadan uyan jmş gibiydi. Rlgaud'nun canlı hikâyesi, onu bambaşka bir âleme sevket-miştl. Her halde, Beltrlng lokantasıyla bir alâkası kalmamıştı. Tıpkı 12 ağustos 1939 da vaktiyle, Viran Kuleye yağan şiddetli yağmur gibi bir yağmur o esnada Romllly’ye de yağmakta idi.
Anlatılan dramın bu derece şiddetle tesiri altında kaldığından dolayı hayrete diiştü. Zavallı Brooke’a karşı, yüreğinde bir dostluk duydu.
— Affedersiniz. — dedi. — Son
cümleyi tekrarlar miBinuT
Profesör, hafifçe gülerek;
— Memnuniyetle. — dedi. — Şunu söyledim, efendim. On beş dakik* zarfında, bay Hovard Brooke’a kimse yaklaşmadı.
— KlmB» mİ yaklaşmadı?
— Evet... On* kimsenin yakışmasına İmkân yoktu. Brook» baba. Viran Kulenin tepesinde tamamlyl» yalnızdı.
Milas, doğrularak:
— Durun bakalım, dıırun bakalım
— dedi. — Şu İşi bir vazıh hale sokalım. Yanılmıyorsam .sırtına bir meç sokulduğunu »öylemlştiııl*.
Profesör, cevap verdi:
— İyi anladım». Site hattâ cüraön işlendiği filet! gösterebilirim,
Câll şekilde mütevazı bir hareketle elini, san ağaçtan iri bastonun* uzattı. Bastonu aldı.
Barbar* Moteli:
— A, — diye haykırdı. — demek bu...
Profesör:
— Evet. — dedi, — Dostum Brooke' un bastonu. Hlkâoynln başında size izahat vermiştim. Bannederlm. Ben, bu gibi eşyanın koleksiyonunu yapanın. Ne dersini* bakalım,
Aktörvari! bir hareketi», Rlgaud, Lalın bastonun burgusunu bir çekişte,I kılıfın içinden uzun ve sivri meçi çıkardı; sofranın üzerine, meraslmper-verane koydu. Meç. her halde bir kaç senedenberi parlatılmamış bulunuyor. Çünkü, hfllea. çelik (teşrinde kahverenkleşmlş kan teklerini seçmekte güçlük Çfkmedl
Profesör, ellerini oğuşturarak:
— Harikulade Hr cinayet hâtırası değil mİ? — dly» orda. — Dikkatle bakacak olursanız, kının İçinde de kan lekeleri! görürsünüz. Hele bir İşığa yaklaştırın.
Barbara, iskemlesini geriye İtti:
— Aman öfl — âedl. — Ne diye bu sakil şeyleri taşımnup Bunları teşhir etmekten hattâ zevk duyduğunuzu iddi* edeceğim geliyor.
Profesör, âdeta gücenmiş gibi;
— Nasıl? — diye faştı. — Hoşunuza gitmedi mİ yoksa.
nin da umumiyetle noktal nazarları bu olsa gerektir.
— Yoksa siz romancı mısınız, bayan Barbara Morell?
Kıa, yeniden gülümseyerek İtiraz etti:
— Hayır, tamamlylo öyle değil... Mevzuumuza avdet edelim. Nihayet, bu cinayetin de bir kaatül var değil mi Kimdir bu kaatll? İhtimal, Fay Seton?
Bu sualin cevabını. Rlgau( derhal vermedi. Mütereddit bir nazrla kıza baktı; sonra İçini çekti;
— Bize ne söyllyeylm bilmem ki. . O genç kızın mücrim olamıyacnğını anlatmamış mıydım?... Hiç değilse malûm mânada mücrim değildir.
Barbara Morell:
— Pekâlâ! dedL
Mlies, itiraz etti:
— Nasıl pekâlâ?... Ben, sizllı fikrinizde değilim. Profesörün dediğine bakılırsa, cinayet kurbanına hiç kimse bir an hile yaklaşmamış.
Profesör, teyldettl:
— Yaklaşmadığı muhakkak.
— Bundan nasıl emin olablllr-lnlz?
— Başka sebepler de var *, fakat blIhsasM şahitler yoluyla.
— Ne şahitleri?
— Doğrusunu söyltyeylm ki gitmedi. Gözümün önünden şu kılıcı kaldırırsanız menün olacağım,
— Özür dilerim. Zannetmiştim ki. Cinayet Kulübünün bir davetlisi...
Mlies, hayret içinde; genç kızın, Iskomlelnln arkalığına kenetlenmiş ellerin» bakıyordu.
Profesörün, hikâyeyi anlattığı sırada, Bar bar*'da asabiyet alâmetleri görmüştü. Kız, boyuna rigara içmişti. Delikanlı, onun BnündeM tablada ya-run düzüne kadar İzmarit saydı. Profesör, bahçıvan Jule» Fresnaa ile Fay Seton arasmdnki »ötmeyi hikâye ettiği zaman, Barbara, masanın altına düşen bir şeyi yerden kldtrmak istercesine iğilmlştL
şimdi, profesör, âdete teşvik »dici bir İfade De, diyor ki:
— Çok rica ederim, hanım kızım, bu silâh* bakmak sizi niçin bu derece İrkiltti? Bana izah lûttunda bulunur musunuz?
Barbar*, zoraki güldü;
______ Nasıl diyeyim bilmem kİ, bütün bu teferrüat, anlattığınız hikâyeye lüzumundan fasla bir realite çeşnisi veriyor. Bense, hakikatlerin bu dere-. ce çıplak hale sokulmasından pek hoş lanmom. Zabıt* romanı müellifleri
Baıbara’ya şöyle bir bakıp, profesör, meç! baston kının* soktu. Vidasını d* itLna İle kıvırdıktan sonra bastonu masanın üzerine tekrar bıraktı.
— sis benim, pek dikkatli bir müşahit olduğumu inkâr edemezslntı değil mİ, delikanlı?
Mlies, gülümsedi;
— Hayır... O hakkınızı milnalrajaaız teslim ederim,
— Şahitler meselesini anlatayım öyleyse... Evvelâ şunu söyllyeylm kİ, ne Kulenin İçinde Jie de damda, yani Brooke'u bıraktığımız yerde kimse vardı. Etarry ile birlikte onun yanından ayrıldığımız zaman, İhtiyar Brooke, Kulenin tepesinde yapayalar* kalmıştı. Saat dördü beş geçe yanın* döndüğüm zaman da vaziyet aynıydı. Yani. Kulede yalnızdı. Yemin edebilirim kİ, hiç bir mücrim, orada saklanmanuştır, saklanamazdı, Cür-mü işledikten sonra kaçıp kurtulamazdı.
.Babasının ölümünü müteakip Harry'yi, polise ve annesine haber vermesi için yolladım Dokuı kişi, bütün âzaslyle Lambert ailesi ve ben
{ArA:ası wır)
10 SubaL 1043
AKŞAM
Sahlfe 7
Ingilterede sıhhî
Sanayi hekimliği
durumher zaman iyidir
Verem, hastalıklar ve ölüm nispeti günden güne azalıyor
Londradan ibfidirlllyûn
Ingilterede sıhhi durum, harb yıUarmdıüd sıkuıtdara, odu ta-kibeden mahrumiyetler® rağmen çok İyidir. Hastalık, bilhassa verem günden güae azalıyor, in-giiterede gerçi el'su vesika usulü caridir. Fakat halka yeter derecede gıda temin edilmektedir. Bir tarafta bol bol yiyen, öte tarafta mahrumiyet çeken yoktur. îngl-Lizler orta bir yaşayış tarzı taki-bediyorlar ve tara sıhhatte bulunuyorlar.
Sağlık Bakanlığı om en salâhi-yetli şahsiyeti, altı senelik îkinçl Dünya Harbinde Brltanyamn sıhhati hakkında verdiği raporda bunu (mucize') olarak tavsif etmiştir,
tngll te redeki doğum, ölüm, nispetine de bir göz gezdirelim: Doğum nispeti (1000 de hesablle)
15.1
16.2 17.7
15.9
19.1
1938
1943
1944
1945
1946
1947 Nin üç ayı 22.8
bu 30 seneden fazla bir müddet için en yüksek rakamdır.
Öliim nispeti de tatminkâr bir seyir takibetmiştir, ölüm miktarı, son on sene İçinde hep düşmüştür. 1771 den 1880 e kadar her 1000 kişiden 21.4 ü ölmüştür. Bu asrm başlangıcında nispet 15.4 e inmiş, 1938 de rekor derecesi 11.6 ya düşmüştür. (Mucize) harb ve harbertesi şartı arının ölüm nispetini azaltan? olmasındadır, 1946 da 1938 in düşük nispeti rekoru da kınlını? ve 1000 kişide ancak 11.1 kişi ölmüştür. Ingiltere tarihinde bunun misaline raslanmamıştır.
Ölüm nispeti (1000 de hesabi!»)
— ne
13.
12.7
12.8 11.5
1938
1943
1944
1945
1946
1947 nin ilk çeyreği 17-2 1947 başlangıçlarındaki ölüm nispetinin birden bire yükselmesi, d sene kışın şiddetine yaşlıların dayanamaması neticesidir. 1947 nin sonlarına alt rakamlar, çocuk par ali zl salgınına rağmen, daha mucip olacaktır.
Şimdi bu müsait vaziyetin sebeplerin! araştıralım. Sağlık bakanlığının bu salâhiyetti şahsiyeti bir mucizeden bahsetmekle İngiliz tavazusun un bir nüm un es İni göstermiştir. Hakikatte bu, bir çok İstikametle büyük terakkiler gösteren Ingiliz tıp bilgisinin neticesidir. Bunun misalleri annelikte ve çocuk bakımındaki sistemli inkişaflar, kalori ve vitaminler hakkında verilen en son İzahat üzerine dayanan gıda tav-zileri İle doğum humması tedavisin d eki terakkidir.
Anne ölümü nispeti 1945 te evvelkilerden daha düşkündür.
Bu, 1938 in 1000 doğumda 8.25 arına ölümüne mııkahll, 1945 18 1.80 nlspetindedlr. Halbuki 1938 rakamları bir ölüm azlığı rekoru teşkil ediyordu, ölü doğan çocukların nispeti 1945 te, o vakte kadar hiç rasianmıyan aşağı rakam olan 1000 de 28 e, hattâ 1946 da 27 ye düşmüştür. Çocuk ölümün nispeti İse 1946 da canlı doğan her 1000 çocuğa mukabil 43 gibi bir rakama düşmüştür.
1943 te çocuk muafiyeti mücadelesinin başl anm asile, difteriye karşı mücadelede tamamile hissedil ebilir İnkişaf görülmüştür. İstatistik rakamları, bu hastalığa tutulanlarla, bundan ölenlerin nispetinin 1946 da en aşağı nispeti göstermiştir.
En çok sıhhî neticeler tevllde-den diğer ehemmiyetli harb samanı yeniliği de 1943 te vereme karşı kütle halinde radyografi tatbikidir.. Bunun, gayesi evvelce şüphe edlLrnlyen kimselerde veremin İlk devresinde meydana çıkarmaktır. Erken teşhis, hastalığı kolayca İyi ettiği gibi sirayeti- i ne de yardım etmektedir. 30 hazirano. kadar 1,111,251 kimsenin kitle halinde radyografisini temin etmiştir. Bu miktar bugüne kadar iki milyonu bulmuştur. Yukarıda bahsettiğimiz rapor, 1943-45 devresinde, muayene edilen her 1000 kişide 3-4 ünün verem olduğunu meydana çıkarmıştır. Halbuki evvelce bunlar sağlam zannediliyordu. Veremin başlangıç devresinde tedavisi, bu harb esnasında bu hastalıktan Ölenlerin, Birinci Dünya Harbindekinden aşağı olmasının ni İzah eder.
Veremden
49,167 00,298 58,073 müsait hal
sebebi
Ölenler
1938
1940
I04S
1946 - 1847 (5e
24,639
28,144
23,969
1913
1914 1918
Bu devam etmiştir.
Bütün dünyadaki memleketlerden milyonlarca asker ve harb esiri tngütereye geldiği «man ₺U, Britanya sıhhati için endişe uyandırmıştır. Bunların arasında çeşitli seri hastalıklar portörleri vardır. 1945 te tifüs, çiçek ve malarya basilleri sirayetinden kor-kulmuştur, fakat enerjik sıhhi tedbirler neticesinden İngiltere tedbirler neticesinde İngiltere galebe çalınmıştır.
Gayet Şık I LÜTR MANTO | satılıktır. Müracaat Beyoğlu Basaa Su tarazı «kak No. 8 ««

Kayıp şahit — Kardeşim Emin oğlu Cemil Sepek 7 senedir kayıptır., Adresini bDen ve görenin insaniyet namına fu adres® hflâirmeJtrt:
Aksaray: Has an baha Toprak sokak No. 15 Ağabeysl:
Ahmet Cenul Bukavas
(Baş tarafı 4 üncü tahifede)
Hat mOcas esenin amele miktarına gör# veya kazanç vergisi nispetinde vereoeği sıhhi primi» bu teşkilâtın kurulmazı vz yaşaması sağlanabilir. Buna • mukabil sağlık merkezleri d» emrindeki hekimler, sıhhat memurları, ebeler vz sair sıhhi personel ve sıhhi vasıtalarla çevrelerindeki işçilerin daim! sıhhi kontrolünü yaparlar; onların «hhat fisi erini tutar; iş yeri hıfzısıhhasını yaklnen zağlarlar; v# İcabında gen# »mirlerinde bulunacak olan İşçi revirleri veya hastanelerin d# hasta işçilerin tedavi-larlnl tamln »derler. (Hale, h#Jâ tatbik »dllemlyro şehir plânı katiyetle tatbik sahasına gir ar de, şehirlerde •anayl bölgeleri kesin olarak ayrılırca fabrikalar toplu bir halde buluna-eaklanndan bu kontrol v® tedavi keyfiyeti çok kolaylaşır.)
Böylece daimi bir sıhhî murakabeye tabi bir işçi geçim endişesiyle hayatiyetinden harcamak tehlikesinden kurtulur v# her hangi bir sıhhi firua daha İlk hamlede teşhis «dilerek İzalesi oibetlne gidilir-, veya çalıştığı anal saha onun hastalığıjde kabili telif değilse, İş sahan değşlttrîllr v« geneböy-lec# hayat kaygurtle meselâ bLr astm-h harta bilfarz bir tütün at e] yerinde bir anflyemll hasta bir boya fabrikasında, bir tansiyonlu hasta bir ocak başında çalışma felâketinden kurtulmuş olur. V» blnnetlc# vakitsiz ö-iümler önlenebildiği gibi aileler de vakltsiı olarak reislerini kaybederek sefalet® düşmek tehlikesinden kurtulurlar, (Her n® kadar îş kanununun 83 üncü maddesinde işçllûrin elverişli oldukları İşin# yerleştirilmeleri tasrih adlimişs# da 938 sonesin denberl kanunun bu maddesinin ne derece tatbik ♦dildiği sorguya değer?)
Gen# bu gibi murakabelerin Ammeye temin edeceği en büyük bir fayda da bilfarz bir tifo veya bir dizanteri portörünün makarna, un, sucuk ve saire gibi gıda maddeleri yapen fabrika veya İmalâthanelerde çalışmalarına mâni olarak herhangi bir s algın m önünü almış olmaktır. Hanayı hekimliği bir teşkilâta bağlanıp hekim şahsen fabrika veya iş sahibine müstakar kalmazsa bu gibi yerlerin har an ve bihakkın yatan bir kontrolörü olarak birçok sıhhi noksanların husulüne zaman ve İmkân bırakma». Meselâ, bin bir pislik, toz ve örümcekle mttlenunâ, helâsmda su v# nalın olmıyan köhne bir makarna fabrikasında amelenin o pis ayağlyle bastığı yerlerde ambalfijsız makarnalar stok edilmez, işçi o pis eneriyle hamur yoğuram&s. (Misaller belki acıdır, lâkin günlük hayattan alındık!an için hoş görülsünler.)
Zannederim, üç sene evvel, işçi sigortalan kurumu kanununun teklifi dolayırtyl® hazırladığım bu notlan biraz değiştirip basılmağa verirken, geçen senelerin bu sahada pek fazla bir yenilik getirmediğini görmekle üzülüyorum. Bu hususta yegâne tesellim genç Çalışma Bakanlığının ve onun kıymetli sağlık genol müdürü doktöT Muhit Tümerkan’uı, enerjik Mlg# müdürü Kemal Ttlklcl oğlunun bu seneler boyunca yaptıkları incelemelerin ve alınan sonuçların bir an önce, tatbikat sahasına konduğunu görmek olacaktır.. ..
Dr. Bedii Şehsuvaroğlıt
[radyo]
ANKARA RADYOSU Bu oJcsam/ti program
18 MS. ayan ve Ünlü dana orkestraları (FL), 18.30 Konuşma, 18.45 Şarkılar, 16 MJ3. ayarı ve Haberler, 10.15 Geçmişte bugün, 18.20 Yurttan sesler, 10.45 Konuşma. 20 Keman »o-loları (Fİ), 20.15 Radyo gazetesi,
20.30 Bertıes saat.. 20.35 ince saz, 21.15 Koungma, 21-30 Müzik, 21,45 Çeşlt-ll hafif parçalar (Fi),. 22.10 Tangolar (PL), 22.25 Dans müziği (PD, 9 2.44 M. 8. ayan v# Haberler
Yarın tabah v« Bğle programı '
7J0 M, 9. ayan ve Film müzikleri (P1.J, 7.45 Haberler, 8 Sears orkestrasından parçalar (PL). 8.15 Şarkılar,
8.30 Çeşitli hafif müzik (Pl.)
12.30 M. S. ayan ve Şarkılar. 13 Haberler. 5.15 Müzik: (P1-).
İ Halkevleri - Kurumlar j
A Pertevnlyal lisesinden yetişenler demeğinden; Derneğimizin tertiplediği sohbet ve eğlence gecelerinden İkincisi 11 şubat 948 çarşamba günü gecesi saat 2q den İtibaren. Beyazıt Marmara Lokalinde yapılacaktır. Bütün Pertevnlyal mezunlan ailelerl'e btrlfcte davetlidir.
•fr Eminönü Halkevlnd# Türk musikisi — Eminönü Halkevlnln bu sena kurmuş olduğu Türk Musikisi. Kolu geniş bir kadro İle çalışmalarını 9er-letmlş bulımmaktdtr. Etrafta çok büyük bir alâka toplıyan bu kol İlk konserini lfl Şubat 1048 pazar günü saat (20J0) da Sami Tokerln İdaresinde koro, solo, «az «e halk türkülerinden müteşekkil bir program altında TerecektlT.
YENİ YAYIN
BULMACA
BULMACA
FRATELLt ITAMİCO - ROMA
Liman muzda bulunan
FRANCESCA
KÖSTENCE ve BURGAS
Vapuru için 1 yük ve yolcu kabul edecektir.
Umumi Acente: LEVANT EKSPRES T.L.Ş.
İstanbul: İzmir:
Hüdavendigâr Han Cendell Han
Tel. 44791-2 Tel. 2227
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
]
Malzeme alım şubesinden:
1 — İdaremiz ihtiyacı İçin 14 adet Elektrik motörû kapalı zart usulü İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli ve teminatları aşağıda gösterilmiştir;
Takati. voltajı. Senkron Mlk-devlrlerl. tan Beherinin Muhammen B. Tutarı güvenin paras
15 Hp. 110/180 1500 3 2000 L. 5000 L. 450 L.
8.5 HP. » a 1 3000 > 2000 a ISO D
8 > * > 1 750 > 750 a 56.25
4 ■ a 1 850 » 1700 > 12750
10 ■ 1000 1 2000 a 2000 a 150.00
0 * > 1 1150 a 1150 a 86.25
11 > a 1500 ı 2000 » 2000 a 150.00
10 » » a 3 2000 > 4000 a 800.00
1 > > • 2 1850 a 3700 a 271.50
DUVAR
1948 şiir İkinci mükâfatını kazanmış olan şair AttUft İlhan, şiirlerinden bir kısmını Duvar İsmi altında neşretmlştir.
ÖĞRETMEN
Ankara’da yayımlanmakta bulunan ÖĞRETMEN dergisinin 3 üncü zayisi çıkmıştır.
VETO
Arkadaşımız Nusret Safa Coşkun tarafında çıkarılan bu orljlıjnl politika, sanat v® nktüalUa mecmuasının birinci sayısı intişar etmiştir. Tavsiye eder, Veta’ya başarılı neşir yılları dileriz.
23300 1747.50
3 — Eksiltme 27/2/048 cuma günü saat 11 de Kabataş Genel Müdürlük Malzeme alıra şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
4 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede ve Ankara, İzmir Baş Müdürlüklerinde görülebilir.
B — isteklilerin mühürlü flat tekili mektuplarını kanuni şartnamerin-do yazılı vesaikle güvenme parası makbuzu veya banka tenlmat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon Başkanlığına vermeleri lâzımdır.
8 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
7 — Mo türlerin tamamı verilmediği takdirde yukarıda gösterilen nevi ve miktar da teklif edilebilir. (1774)

Bir elbisem daha harab olmuş
Bu teseyyübümün, İhmalimin neticesidir. Eğer yıd©[r©n© kullanmış olsaydım büyük fedakarlıkla yaptırdığım bu en güzel elbisem bir terleyişte harab olaııyacakt» mı (d o r © ra © Pertev Terin tahrlbkâr tesirini yok eder, İstimali kolay vc tirva.ınhdır.
Modelci ustası alınacak
İstanbul asliye 12 nel hukuk yargıçlığımsan: Esa: 948/58
Dâvam Ayşe Zincir: Sütlüce Kamara sokak 3 No. da. Divalı: Kadir Zİndr: Haliç Sütlücesi Hamam sokak. Dâvaci tarafından kocası aleyhine açılan boşanma dâvasında: Dâvâlının lkametgâhmin meçhullyetlne binaen llânen tebligat İfasına üzerine İcra kılman yargılaması «onunda: M. K. nunun 134: 138 ve 142 nel maddelerine tevfikan tarafların boşan-malarına ve dâvâlıya bir sene evlenmemek yanağı verilmesine dair verilen 946/48 sayılı ve Û/5/94S tairhli hükmün dâvâlının ikametgâhının meçhultyetlne binaen llânen tebligat İfasına karar verilerek hüküm fıkrasının bir sureti tebliğ yerine geçmek üzere mahkeme divanhanesine talik edilmiş olmakla İşbu U&n tarihinden itibaren on beş gün İçinde yargıtay yoluna müracaat edilmediği takdirde hükmün katileşeceği belli olmak 0-zefe ilân olunur. (05238)
Türkiye Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesı Müdürlüğünden:
Fabrikamızın model atölyesinde çalıştırılmak üzere askerliğini yapmış «5» modelci ustasına İhtiyaç vardır. Talip olanların gösterecekleri liyakatlerine göre 3-5 liraya kadar yevmiye verilecektir. «Prim ve sosyal yardımlar hariç» müessesemlzde çalışmayı arzu edenlerin ellerindeki çalışma belgelerDe birlikte bir dilekçe ile doğruca müessesemlz müdilrlfi&üne başvurmaları İlân olunur.(18021
ETİ BANK GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN: MADEN DtREĞt TEKLİFİ VERME
Müddeti Uzatılmıştır
Kömür havzalarımızın İhtiyacı için alınacağım İlân ettiğimiz maden direğine müteallik teklif verme müddeti 16 şııbat 1943 tarihine kadar uzatılmıştır. Şartnamenin diğer hükümlerinde bir değişiklik yoktur.
DENİZYOLLARI İŞLETMESİ
1
Denizcilere, Değirmencilere Müjde:
H A L L E T T
8 ve 18 Beygirlik Dizeller
DENİZ V® KARA Dizelleri Gelmiştir.
Türkiye Umumi Vekili: M ü II YİT I R 8 1 N
Ga»atfi Rıhtım CAddcsi Zjü Yolcufialcnu turp.nnd» Frenkyan Kan
■■■■■■ No. 3e. Telefon: 41072, Telgraf: Illlfnls - İstanbul
I
Devlet Demiryolları re Limanlan İfletme Genel İdaresi İlânları
n , Karpit alınacak
ev mlryoüarı Haydarpaşa Satmalma komisyonundan;
# u^h1011 kSPB11 0JuU5'1* *tın alınaeaktu.
radır uhamn’«n bedeli 35000 Ura olup muvakkat teminatı 2825 M-
3
ta gar binası dahilindeki Haydarpaşa «a t mahra kZZ?hyoTund^ Vâpdacak-
Tekllf mektuplarının o gün saat 14.30 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmeği veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta İle gönderilmesi. (1M5)
— Şartnameler komisyondan parasız olarak dogıiıimakındır
— Eksiltme 25 şubat 1040 çarşamba gün a aaat 15,30 da Haydarpa-
J-l-l TT--J_____ ... .. ' V
saza® Sayın Doktor ve Eczacılara: snase» ■i ROMATİZMA, SİYATİK, LUMBAGO’ iaJ
■ İBSA Lâboratııarının yeni bir müstahzarı olan: -•tCMP.VA tSBA
Ampulleri gelmiştir.
8 7 e I 10
2 3 4
5
LOKMAN HEKİM (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye mütehassısı
Divanyolu 104
Muayene saatleri: Pazar nane her gün 2.5 - 5. TeL 22398
Soldan *aOa pg yukarıdan agağıya:
1 — Cenubi Mayada bir kıta.
â — Vazifesini yapmak.
8 — Güveleri defeden ilâcı al.
4 — Bir amir - Bir umanlar sigaranın ucunda bulunurdu,
8 — Bedel . Teni madenden İp-
İp AKŞAM S
Abonen S
Türkiye
Ecnebi
Kooperatif Şirketi İdare Meclisinden:
194” senesi âdi umumi heyet toplantısı 27 şubat 1948 cuma günii saat 14.30 da Galata Yeni Yolcu aalonu binasında yapılması kararlaştırılmış olduğundan sayın ortaklardan yukarıda yazılı gün ve saatte aözfl geçen salonda hazır bulunmaları rica olunur.
GÜNDEM:
1 — İdare meclisi raporunun okunması,
2 — Murakıplar raporunun okunması,
5 — 1047 senesi bilanço kâr vo zarar hesaplarının tetkik ve tasdikli# idare meclisi âzaları ve murakıpların İbrası,
4 — Temettü tevzi! hakkında karar ittihazı
6 — Murakıpların lntlhablle ücretlerinin tâyini.
ilktir.
8 — flüpürge yapılan otlar - Korunun yansı.
7 — Tersi bir nevi sebzedir.
8 — Tersi canın uzayan eseridir -Büyük blçak.
9 — Tersi faydalı domektir - Parasına oyun.
10 — Bir göz rengi - Meyva suyu. ÖSÇBiV BUZ.MAÇA1Y7N HALLİ
Soldan saOa re yukarıdan. agağij>a‘.
1 — İstifaden, 3 — Sultesadlif, 3 — Ticarete?!, 4 — Ilabet, R5r b — Fere, jimeda, 6 — Ası'Men, 7 — Dat, Merak, La — Edebenazar, S — Lüvöd, Kare’ I|1Q _____________________
Sen silk
0 aylık
3 aylık
1 aylık
Adres pul gönderilmelidir, de adres değiştirilmez.
2(300 "kuruş 5400 kuruş
1500 >
800 »
300 >
tebdili için
2900 a
1800 »
elli kuruşluk Aksi takdir
Telefonlarımız; Başmuharrir 20585
Yan işleri 20765 - İdare 20681 Müdür; 20497
Reblül'evve] 29 — Kasım 95
imsak Gü. öğle ikindi Ak. Yatsı E. 11,47 1.27 0,53 »,4i 12,00 1,33 V. 5,22 7,02 12,28 15,17 17,36 10,07
Idnrebnne: BabIâli civarı Cemal Nadir sokağı No. 13
TRAK TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul Bahkpasjarı Maksudlye han 83/68 No. İti dairelerindeki merkezinde 25. 3. 1948 perşembe günü saat 15 te yıllık oturuma ortaklanın davet eder. Ortakların hisse senetlerini oturum gününden on gün evvel giriş kartı mukabilinde şirket merkezine vermelerini rica eder.
GÜNDEM:
1 — İdare meclisi ve denetçi tarafından verilen raporların okunması,
2 — Ortaklığın mevcudat ve defterlerlle bllftnço, kür ve sarar hesaplarının ve temcLtü dağıtımı hakkında kİ İdare meclisinin tekliflerinin tasdik veya t adilen kabulü.
3 — Müddet! biten idare meclisi üyeleri ve denetçinin tekrar seçilmesi veya yerlerine başkalarının tayini.
4 — Denetçiye verilecek ücretin tayini.
5 — İdare meclisi üyelerine ortaklıkla 15 görebilmeleri için mezuniyet verilmesi.
TRAK TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
İstanbul Balıkpazarı M&ksudjyc han No. 63 68 dairesindeki Merkezin-'de 25. 3. 1948 perşembe günü saat 16 da yapılacak olağanüstü olurunıı ir-taklarını davet eder.
Gündem: Ana 1 • ı.;lh;ı ı.r i
ortaklığın müddetinin ..u.uı .... _____ .... ____________
il
Sahifö 8
A S O A M
10 Şubat 1948
Parke ve muşamba cilâsı
^urmölo
( J CHEMICAL COMPANY
1-3 BRIKTON ROAD
LO.VDOIV. S.W.9 ENGLAAD
M a m u I â t ı
Her türlü. Deri cilâsı
Gümüş eşya cilâsı
To dö süeti cilâsı 12 renk
Mobilya ve araba-cilâsı
Dünyanın ve Ingilterenin en meşhur Deri madeni parke ve muşamba cilâ fabrikası
Türkiye Umumi Vekili
AHf Neşet Usman
. VE ŞERİKİ
Galata Söğüt Sok. Eski Posta Han, kat 3 No. 17
Her türlü. sipariş kabul edilir.
Kaymaz parke cilâsı
Madeni eşya cilâsı
Soba cilâsı
M/HYER
Fevkalâde tenzilâtlı satış
14 Şubat Cumartesi bitiyor BÜYÜK GİYİM EVİ - BEYOĞLU
Ayakkabı cilâsı
Sultanahmet 1 üncü «ulh hukuk yargıçlığından: D 47/478 1 Ş.
Varilleri arasında taksimi kabil olmamasından satılarak bedelinin taksimine karar verilen Sultanahmet met Fenerli Çıkmazında eski mükerrer 18 yeni 18. 18 kapı No. İt 88 ada, 2 parsel, 148 pafta,2ktttÜk sahnesinde kayıtlı Babttsaaade ağan Mahmut ağa vakfından 8 katlı ve bilirkişi raporuna göre tahminen 55 Mî mesahasında duvarları tuğladan kfirglr, döşeme ve tavanları ahşap ve (72001 lira kıymetinde bulunan binanın tamamı icra ve iflâs kanununun hükümleri dairesinde müzayede ile satılacaktır.
Birinci açık arttırması -V3İ048 Par-şembe günü saat 10 dan 12 • kadar icra edilecek olan bu gayri menkule verilecek pey, tahmin edilen kıymetin % 75 ı bulduğu taktirde en çok arttırana, bulmadığı taktirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak sarili e müzayede 10 gün daha uzatılacak ve 15/3/948 Pazartesi saat 10 dan 12 o kadar birinci ve İkinci müzayedeleri İstanbul defterdarlığı karsısında Sultanahmet 3. ucü sulh hukuk kalemln-mlnde lcraedflecekttr.
İkinci açık arttırmada en çok arttıranın üzerinde İhale edilecek olan bu gayri menkulün müzayedesine ’5tırak edecek taliplerin 7.5 teminat akçesini yatırması veya milli bir bankanın teminat mektubunu getir-me“l lüztmdır. İpotek sahibi alacaklılarla irtifak hakkı sahiplerinin bu gayri menkul üzerindeki haklarını ve hususlle faiz ve masrafa dair olan İddialarını işbu İlân tarihinden İtibaren 15 gün İçinde satış memurluğuna bildirmeleri, aks! halde haktan tapu slcllllie sabit olmadıkça satış bedelinin paylaştırılmışından hariç tutulacaklardır. Gayri menkulün müterakim vergileri vakıf itaresi ve kanuni borçlan hissedarlara, sair masrafları da alıcıya aittir Fazla İzahat isteyenler her gün 947/479 dosya No. sile başkâtipliğe müracaatları lifin olunur. (95248ı

MAYER
SATILIK KOMPLE
Lâstik Kaynak Makineleri
Aşağıda cins ve evsafı gösterilen oto ve kamyon lâstiklerinin tamirine ve bu lâstiklere sırt geçirmeğe mahsus komple ve en «ou sistem. Amerikan makineleriyle her cine âlet ve edevatı gelmiştir.
Kaplama kısmına ald makineler:
1 — Muhtelif boy lâstikler* sırt geçirecek 4 takım komple kaplama makineleri.
Bir adet otomatik S beygir kuvvetinde lâstik temizleme ve traşlama makinesi (motörü İle beraber).
Komple Flrestone mamulâtı bava torbalan ve büûmuoa teferruatı. Tamir kısmına aid makineler:
2 — Bütünüm tenezzüh ve kamyon lâstiklerini İçten ve dıştan bir seferde pişiren İki adet tamir makinesi.
tkl adet motörlü lspiral seyyar temizleme makinesi ve bllûmum kalıp, teferrüat, Flrestone mamulâtı hava ve islim torbalarfyle beraber.
3 — Bir adet Mani ey markalı lâstik açma m ak in rai.
4—8 beygir kuvvetinde buhar kazanı, komple (enjektörlü)
Ayrıca lâstik tamirin* mahsus bllûmum âlet v* edevat mevcuttur. Bu mallar takım halinde olarak satılmaktadır.
Fazla malûmat arzu edenlerin aşağıdaki adres* müracaatları rica olunur.
Türk Amerikan Ticaret Ltd: Şii.
Sirkeci, Nur Han 18/20
Telgraf TRESTONE — Telefon: 24442 — P. K. 350 — İSTANBUL
Laboratuar aletleri satın alınacak
Teknik Univer»ite»i İnşaat akültesı Dekanlığından t
Fakültemiz zemin mekaniği laboratuvan İçin, listesi dekanlık kaleminde bulunan aletler satın alınacaktır. 1 Mart 1948 pazartesi günü saat 17 ye kadar teklif mektuplarının İnşaat Fakültesi Dekanlığına verilmesi... Alet listesi her gün dekanlık kaleminde görülebilir. (1541)
Deniz motörü alınacak
Emniyet Genel Müdürlüğünden:
Emniyet genel müdürlüğü İhtiyacı İçin 40 veya 20 kişilik sürati 22-30 ’ mü olan iki deniz motörü alınacaktır.
Şartnamesi emniyet genel müdürlüğünde vs İstanbul emniyet müdürlüğünde mevcut bulunan bu motörlerl satmak lstiyenlerln teklif ve şartlan İncelenmek üzere 23. 2. 043 pazartesi gününe kadar emniyet genel müdürlüğüne bildirmeleri İlân olunur. (1137)
KATRAN HAKKI EKREM
Sayın Doktor va Eczacılara:
IODIX
tSTTTUTO PIOLOGICÖ CHEMİOTERAPICO TORINESE Torlno — İtalia
Zerke mahsus suda münhal İod müstahzarı bol miktarda piyasaysa rzedilmlştlr.
2 cc. İlk ampulllük kutusunun perakende satış fiatl
3 8 2 Kuruştur.
“■■■■■■■ P. K. Galata 1288
mkm Kelepir ve denize nazır msns
Boş teslim iki köşk satışı
B. o. 4. cü S. Hukuk Yargıçlığından:
Boğad çl.Barıyerde eski Maden Bağlan yeni Haşan Paşa *o- I kak yeni 4 numaralı, İki sarnıç, muhtelif meyva ağaçlan, büyük bah-| çeri İki köşk 20/2/848 cuma giinü saat 10 - 11 de Beyoğlu dördüncü] 511 Ih hukuk mahkemesi kaleminde satılacaktır.
İstanbul Telefon Başmüdürlüğünden:
Telefon mukavelenamesinin 20 nel maddesi gereğince telefonlarından başkalarının konuşmalarına, müsaade edeceklerin önceden yazı İle idaremiz* haber vermiş ve bu sebeple beh er konuşma karşılığı olarak alabilecekleri (15) kuru» Ücreti gösteren levhayı alarak telefon makinesinin kurulu bulunduğu yere asmış olanların dışında kalan bazı abonelerimizin telefonlarından konuşmak isteyenlere mâni olmağı sağlamak için telefonlarının bozuk olduğunu cevapladıkları öğrenilmiştir. Bir hakikate dayanmadığı halde bu suretle hareket ederek halkta yanlış bir fikir ve kanaat yaratdmamasıiH sayın abonelerimizden dileriz. (1724)
ICKHB Sayın Doktor ve Eczacılara ELaoMflB Nefes darlığı, Ihtlfah ve nefes tıkanıklarına karşı F E D R i N A L
Tablet
. Piyasaya arzedilmlştir.
Putrel alınaack
Millî Eğitim Bakanlığından i
1 — Ankara Teknik Öğretmen Okulu döküm atelyesi vinç tesisatı için lüzumlu, 18 adet (207) metre boyunda putrel kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — Beher kilosu 125 kuruştan muhammen bedeli 23 880 lira olup geçici teminat 1797 liradır,
3 — İhale, 19 şubat 1048 perşembe günü saat 15 te Büyük Evkaf apartımûni dördüncü .katta Ticaret öğretim müdürlüğü odasında toplanacak komisyonca yapılacaktır.
4 _İstekliler 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesi mucibince hazır-
Uyacaklan teklif mektuplarını ihale satlnden 1 saat evvel Komisyon başkanlığına vermeleri.
b — Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez. (1359)
10 adet otomatik zaman açağı
«atın alınacaktır
ANKARA ELEKTRİK VE HAVAGAZI İşletme Müesesesinden:
1 — Aşağıda yazılı açaklar teklif verme usulü İle satın alınacaktır.
5 Adet Otomatik zaman açağı 3x25 Amper İçin astronomik kadranh ve İki muhtelif zamanda kesiş için
5 » Aynı şey 3x80 Amper
2 —Elinde mevcudu olanların veya dış memleketlerdeki fabrika-
lardan teklif temin edebileceklerin, tekliflerini 5 4 948 tarihine kadar Müessese Umum Müdürlüğüne vermeleri ilâ nolunur. ____
Kadıköy ikinci sulh hukuk Yargıçlığından:
Haydarpaşa emrazı sariye hasta nesinde 7. 1. 947 tarihinden 38. 8. 047 tarihine kadar ölen Hatçe kısa, Mustafa Tuncay, Feyzullah Eleker, Mür-vet Dizdar, Haşan Tenk, Rıza Yılmaz, Saadet Özel, Haşan öz biçen. Sami Dönmez: Vasfectln Orakçı, Kâmil özdemlr. Ramiz Pekmezci: Kemalettln Dikici, Mehmet Kavukçuoğlu, Osman Sıvaslı, Şeflka Moralıoğlu, Bayram Toprakçı, Hayım Tiirkol, Kemal Say dun. Mümin Sağmal, Ömer Sönmeler, Aluş Rıza Kölegez, Şaban Yûrüd, TevfLk Köçüksu, Haşan Uzunöz, Haşini Oezer. Hayriye Böke, Ayşe Boran alp. Ahmet Ekici, İzzet Obay, Halis Alkan: Marko Zarkon, Bahri OülsÛn, Mehmet Recep Nagay, Emin Kalaycı, Temel Büyük, Recep Düzova, Mehmet Güzey, Neriman Oüzeltun*. Derviş Sığın, Mustafa Şenol, Hatice Pervin Kocama*, Hacer Çevik, Zehr* Nuriye Kûcabıyıkoğlu, Mlro Durmaz, Cemile özcan, Mübeccel Ayşe Hamarat, Hacer Çetlnkaya, Hassa Çelik, İknatlyo* Dönikoğlu, Galip Engin. Leylâ Uleman, Zehra Bozok, Zekiye Özcan, Mukadder Erbaş, Dudu Erk&l-ların mirasçıları mevcut İse mlrascılık sıfatlarını gösterir belgelerle ve yine İsimleri yazılı ölülerden alacaklı ve borçlu olanlar varsa alacak ve borçlarını kaydettirmek üzere İlân tarihinden itibaren üçer ay içinde yargıçlığımıza başvurmaları, bu müddet içinde alacağını kaydettirin ey enler hakkında medeni kanunun 569 uncu maddesinin tatbik olunacağı yayınlanır. (1719)
İstanbul Belediyesinden:
Sıhhi muayeneye tabi esnafın cüzdanlarının ocak ayında tebdili ic ab etmektedir.
Alâkalı esnafın bu muayene cüzdanlarını belediye tahsil şubelerine veya mensup oldukları demeklere mü racaatlan halinde, bir taneden fazla olmamak şartlle, tedarik edebilecekleri İlân olunur, (1825)
Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Levazım Amirliği Satmalma Komisyonundan:
0875 TAKIM er ve gedikli yazlık elbisesinin ddklmi kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Ekşitme 3/Mart 948 günü saat 18 dedir. Muhatnmen badeli 20281 lira 25 kuruttur. Muvakkat teminâtı 1521 lira 10 kuruştur. Şartname komişyonda her güngörüleblllr. Tstekielerln teklif mektuplarım en geç eksilme günü saat 14 de kadar Galata Mumhaııe caddesi No. 54 deki komisyon Başkanlığına vermeleri veya göndermeleri. (1385)

Comments (0)