AKSAM
kuçuk İLÂNLARI
~ BUGÜN 6/NCI SAYFADA
AKŞAM
AKŞAM
H e r q ü n
8 Sah öf e
Sene 32 — No. 111OT — Flatl: her verde 10 kuruştur.
CUMA 11 Kasım 1949
8alllbl: Necmeddln Sadak — ¥aa ultml lülen İdare eden: C. Bildik - aksam M.nbaaaı
Üçler Almanyaya dair anlaşmaya vardılar
Alman hükümetine, Almanya işlerini tedvir için serbesti ve Milletler arası ticaret anlaşmaları akdi için salâhiyet verildi
Almanya hakkında bir anlaşmaya varan üç Batılı Bakan, soldan itibaren; Aobeirou, Beyin ve Sebumamı
Başbakanın seyahati
Bigadan Balıkesir yoliyle Kütahya'ya gitti
Biga 10 — Bugün Bigaya gelen Başbakan Şemsettin Oünal-tay. Halkevlnde bir konuşma yapmıştır. Dünya karşısındaki durumumuzdan dolayı vatandaşlar arasında çok titiz davranılmasın!. aramızda nifak ve İhtilâf çıktığı ve cemiyetimiz zayıfladığı takdirde bizimle bir olan ve yardım eden devletlerin bizden yüz çevireceklerini söyledi.
Başbakan, bu halden bilhassa ayakta duran memleketleri çökertmek ietlyen harici bir te§-; ktlâtın faydalanacağını, bunların bizim içimizde de bazılarının din maskesi takarak, bazılarının Heri demokrasiden bahsederek içimize sığabileceklerini ve u-suilerinin kati darbeyi vurmadan evvel memleketleri lnhilâle müsait bir hale getirmek olduğunu belirterek herkesin kardeşçe ve birlikte çatışmalarını tavsiye etti.
Bu akşam Balıkesire dönen Başbakan, 21,15 de Kütahya'ya hareket etti.

Milletlerin Garip Adetler i
Polinezya, Mikronezyada evlenme tarzı, eski âdetler
Kız nasıl istenilir ? — Görücüler — Düğün hediyeleri — Dans merakı ve eski
Londra II (R) — İki günden beri toplanan İngiliz, Amerikan ve Fransız Dış Bakanları, bu gece sabaha karşı müzake-releripi bitirmişler ve Batı Almanya hükümetine karşı' takip edilecek müşterek siyaset hakkında bir anlaşmaya varmışlardır. Son toplantıdan sonra neşredilen tebliğde Almanyada-kl uc bilyük Batılı devlet komiserlerine şu amaçların başarılması İçin talimat verilmiştir:
1 - Alman işlerinin sevk ve idaresinde Batı Almanya hükümetine serbesti verilmesi
2 — Hür ve barış sever bir Alman yanın kurulmasına yardım edilmesi.
3 — Alman milletinin tedricen Avrupa milletleri camiasına avdeti hususunda desteklenmesi. Tebliğde Batı Almanya hükümetinin Batı devlatlerlle işbirliği yapmak arzusunu fiilen ispat edeceği ümidi İzhar •dilmektedir.
Tebliğde Alman fabrikalarının sökülmesi ve Almanyanın Avrupa Birliğine üye olarak ka-buhı hakkında hiç bir kayıt yoktur.
Bon şehrinde bulunan Müttefik komiserler, Alman hükümetine kendi mesuliyeti altında milletlerarası ticaret and-laşınaları akdetmesi hususunda geniş salâhiyetler verildiğini dün akşam bir tebliğ ile ilân etmişlerdir.
Amerikanın Orta Doğu temsilcileri
26 kasımda Istanbulda toplanacaklar, Mc Qhee toplantıya riyaset edecek
Waahington 11 (A^J — Birleşik Amerikanın Orta Doğudaki diplomatik temsilcilerinin, 16 kaşımda Istanbulda toplanacakları. dün akşam. Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı tarafından bildirilmiştir.
Bu toplantı. Amerikanın hariçteki siyasi temsilcilerinin «mutat» toplantılarından birini
teşkil edeceği kaydedilmektedir.
Dışişleri Bakanlığının Yakın Şark işleri şubesinin başkanı ve Bakanlık müsteşarlarından Oeorge Mc Ohee, bu toplantıya başkanlık etmek tişört, uçakla Türtdyeye gelecektir
Bu toplantıya katılacak olan (Arkası sahile «ütün S tel
Vişinski ve atom bombası
Rus Dışişleri Bakanı ne diyor?
Londra 11 ıRl — Birleşmiş Milletler, bir komitenin toplantısında söz söyleyen VişLna-kL Rusyanın ihtiyaç anında istediği miktarda atom bombasına malik olacağını, atom bombası stoku yapmadığını, atomu inşaat işlerinde kullandığını,ve Trumanın icap ederse atom bombasını kullanmakta tereddüt etmiyeceğini söylemesi büyük devletler arasında anlaşma ümidini ortadan kaldırdığını söylemiştir
Vaşlngtonda belirtildiğine göre Rusyada yeni atom infilâkları kaydedilmemiştir. .
Atatürku anma töreni
danslar —
Polinezya ve Mikronezya'da gençlerin birbirine talib olmaları bir takım merasime tabidir Evvelâ görücü gider, kızın ailesiyle görüşür, bundan sonra resmi müracaat yapılm. Delikanlı, kabile reisinin oğlu £se, büyük bir heyet bir ziyaret yapar, hediyeler götürür. Kızın babası bunları kabul ederse, kızını vermeğe razı olmuş demektir. Bu suretle evlenme merasimi için hazırlıklara başlanır, hediyeler kabul edilmez ve delikanlı kızla nıuhakkaK evlenmek İstiyorsa, bu sefer ikinci bir heyet gönderilir, bunlar köyün müessir şahsiyetleri arasıdandır, ikinci heyet de teşebbüsünde muvaffak olamazsa, bu sefer kabile reisi, bllûmuhî bendegânı ve muhafızları tarafından tâki b edilerek, kızı Lstemefie gider, Böyle bir vaziyette kızın badas» ıranı vefmöSö ■fHCTbUr--dur.
Erkeğin akrabaları birçok hediyeler hazırlarlar. Bunlar, n-mumlyetle erkeklerin İmal ettikleri eşyalardan ibarettir kİ bu hediyeler gelinin akrabaları içindir, gelin de kendi akrabalarından birçok kumaş. Çok kıymetli hasırlar ve çeyizlik hediyeler alır.
Hediyelerin teatisinden ve muazzam bir ziyafetten sonra güvey, gelinle kendi köyüne gider, güveyin kendi kulübesi bir taşlığın düzlüğünde, babasının yatak odasının karşı tarafına bir hizmetçi tarafından inşa olunmuştur. Bu hizmetçi, gelen çeyizlik hasırlardan bir tanesini hediye olarak alabilir, dert kalan hasırlar köy halkı arasında (bunlar köyde en önde gelir ve mevki sahibidirler) dağıtılır.
Uçurtma, güreş, salıncak!
Hark kıyafetUe danseden iki muharib
Eski âdetler
Eski düğün âdetleri Hıristiyan dininin buralarda yerleş-
Ferdî teşebbüs
Hükümet geniş imkânlar hazırlayacak
İsmet İnönü. Meali» Reisi, Bakanlar;
Ankara il (Akşam) — Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında kurulan bir komisyon bütün mevzuatı gözden geçirecek ve terdi teşebbüsü önleyici mahiyetteki hükümleri tesblt edecektir Keyfiyet alâkalı Bakanlıklara bildirilmektedir ve ihtlya-•u uygun tedbirler alınmasına çalışılmakladır. Ayni maksatlı evvelce açıları ankete veri'en cevaplar. Bakanlığa gelmiş bulunmaktadır. Bu cevaplar da tasnif edilerek mevzuatla ferdi teşebbüse geıılş İmkânlar veri!-tnesi için gerekil deklUkllk yapılacaktır.
Ankara 11 — Atatürk’ün 11 inci ölüm yılında, Türkiyenln her tarafında olduğu gibi Ankara da bu acıyı bütün tazeliği ile bir defa daha yaşamıştır. Bu milli yas günü münasebetiyle şehrimizde bütün bayraklar yarıya indirilmiştir. Atatürk anıtlarının etrafını yüzlerce çelenk çevrelemiş ve meşaleler yanmıştır. Hafif bir yağmur bugüne ayrı bir hususiyet vermiştir.
Atatürk'ün hayata veda ettiği saatte, dokuzu beş geçe başlarında Cumhurbaşkanı İnönü olduğu halde blltiin Türk milleti kurtarıcısının aziz hâtırasını tazim He anmakta idi. Bu dakikada bütün nakil vasıtaları durdu ve fabrikalar düdükie-liyle bu ihtiram duruşuna işü-
Vaii ve belediye reisi profesör Fahrettin Kerim Gök ay nutak •oylerkM.
rak atU.
Cumhurbaşkanı ismet İnönü saat dokuzu beş geçe Atatürk'ün muvakkat kabrini ziyaret ederek Mr ihtiram vakfesinde bulunda. Cumhurbaşkanımn yanında Büyük Millet Meclisi başkanı ve başkan vekilleri, dev let bakanı, Başbakan yardımcısı, Bakanlar, Oenelkurmay birinci vp İkinci başkanlan, yargıtay, danıştay ve sayıştay başkan lan re üniversite rektörü, kara, deniz, ve hava kuvvetleri komutanları, Dışişleri Bakanlığı umumi kâtibi. Cumhuriyet Halk Partin başkan vekili w genel selrretori. Cumhuriyet H. Partisi meclis grupu başkan vekili. Demokrat Parti başkan ve-«Arfc*M sahite 8 «Mu • terf
■ ırıruRjı
Arapça pratik yapıyorlardır
Hacılar vapurdan çıkmış. Arapça tekbir getirdiklerinden haklarında takibatta bulunulmuş. Tekbirin Türk-çesî nasıldır? Bunu bilene raslıyanıadım. Vâkıa Türk bestekârı Itri'nin bestelediği tekbir, metni Arapça bile olsa, Türk eseridir. Hacıların vapurdan çıkınca tekbir getirmeleri de İslâm in şartlarından değildir ya...
Fakat, lâf aramızda, lâyik inkılâp devrinde yetişmiş bunca münevver hacı bay matbuatı bürümüşken, taşranın şurasından burasından derlenmiş samimî hacı efendilerin, sokakta nümayiş yapmaları en hafif tâbiriyle meheldir.
Dur bakalım daha neler olacak!
ı *“• Edebi
Muharrir
m® «der» ■
(y©r :
Bu suale SAİT FAİK ne cevap veriyor?
(Bugün 5 inci 'j »a hile d e)
Created by free version of 2PDF
mesi dol&yuiyle, âdeta unutulmuştur. Düğün âdetleri bu dinin genişlemesiyle alâkadar değilse de evlenmeler yavaş yavaş Avrupai kaideelre yanaşmaktadır. Samoa ve Tonga fedalarında gelinin, bakireliği,
(Arkası 4 üncü sahifcdel
3 kişi 1 kovada 617 melreye nasıl indik?
Uzun Mehmet kuyusundan intibalar — Almanların bıraktıkları işi, Türk mühendisler 2,000,000 lira eksiğine tamamlamışlar—Cep aynası kadar küçük kuyu ağzı
Kuyu kazısı baş mühendisi Hakkı Kök ve Kozlu bölgesinin baş mühendisi Şerif âkkutaj i.e 017 metre derinliğe inerken İYazışı üçüncü sahifede]
Sahife 3
A KŞAM
31 Kasnn 1940
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Basın hürriyeti ve demokrasi
Adalet Bakanlığında kurulan bir komisyon tarafından hazırlanan yeni Basın Kanunu tasarısında, yahut taslağında basın hürriyetini kısan şiddetli hükümler vardır. Bugün yürürlükte olan kanunu bile fazla sert buldukları için daha yumugak bir kanun bek-■iyen gazeteciler, yeni suç nevileri ihdas eden, tenkidi zorlaştıran, suçun hududunu çok zaman belli etmıyen hükümlerle gazeteciye ağır para vc ağır hapis cezalan kesen bu taslağı beğenmediler.
Buna bir «taslak., diyor ur Çünkü Başbakan Şem-seddin Günaltay, kendisinin bir Basın Kanununa lüzum görmediğini söylemiştir. Başbakan Yardımcısı Nihat Erim bunun hükümet projesi olmadığını beyan etmiştir. Yalnız şu beyanlar hükümetin taslaktaki sert hükümlere taraftar olnuyacağım göstermeğe ve doJayısiyle yüreklere su serpmeğe kâfidir.
Zaten gerek Başbakan olsun, gerek yardımcısı olsun. tam bir basm hürriyetine taraftaT olduklarını her fırsatta söylemiş ve basını bu fikre hazırlamış şahsiyetlerdir. Bizim bildiğimiz, hükümet, yeni bir Basın Kanunu hazırlamayı sadece şahısların haysiyet, namus ve şereflerini tecavüzlerden masun bulunduracak şiddetli hükümler getiren, iftira ve isnatları önliyen, şantajcıyı yıldıran şiddetli hükümleri ihtiva edecek, buna mukabil vatandaşa tenkid hakkını korkmadan kullanmak imkânını bol bol verecek bir Basın Kanununa ulaşmak için lüzumlu görmektedir. Böyle bir kanuna taraftar olmı-yan bir tek gazeteci tasavvur edilmez. Fakat, tenkidi kısmayı hedef tutan bir Bas m Kanuniyle demokrasiye gitmek de tasavvur edilir şeylerden değildir. Çünkü tenkidsn demokrasi olmaz.
Hükümetin çok şükür benimsemediği Basın Kanunu taslağı her şeyden evvel bu hedefi unuttuğu için yolundan şaşnuş, herkesi de bu yüzden şaşırtmıştır. Hükümetin basın hürriyetini demokrasinin işlemesine uygun bir şekilde genişletecek bir proje getireceğine biz inanıyoruz. Şevket RADO
Bir İktisadî baltalama
Ahmet Emin Yalman "Bir İktisadî baltalama» başlıklı makalesinde diyor H:
öyle görünüyor ki Halk par-tial, 1950 seçimlerinde sandık başı hilesi yapmadan maksada vurmak ürere bir takım plânlar hazırlamıştır. Şurada burada halkın yüzüne gülüp kaptıkaçtı mahiyetinde fabrikalar açmak da bu plânın bir İcabıdır. Partinin bu sayede mahalli surette ne kadar rey toplayabileceğini bilmiyoruz Fakat parti menfaati namına millet menfaatinin bu kadar aşikâr bir şekilde feda edilmesi, bütün millete; partinin İktisadî hatalarda İnat etmek yolunu tuttuğu kanaatini verecek ve parti bir sahada belki kazanacağım, umumi güveni kaybetmek mıreüle kat kat fazlaslle kaybedecektir.
Kanun! mesuliyeti taşıyan hükümetin, ihtisas adamlar İle danışmadan parti iktisadi e üm eninin kurarlarına
kapab uyman ve Başbakanın bu kaptıkaçtı fabrikaların temel atma merasiminde gelişigüzel nutuklar söylemeğe git-
mesi gibi bir moıızara karşısında hayretler içindeyiz-
★ Matbuata suikast mı?
Selim Ragıp Emeç, SON POSTA d a yukanki başlıkla yardığı makalede Adalet Bakanlığı tarafından hatırlanmış olan basın tas amini tenkid ederek diyor kî:
Vatandaşı bir takım haklarla cihazlandırmış bulunan cemiyet, ona. bir takını vazifeler :1e yüklemiş olduğu İçin, bu gibi tecavüz hâdiselerini yukarıda da İşaret ettiğim gibi, kanun çerçevesi dahilinde kalarak önlemek daima mümkündür Yeter kİ basının hak ve vazifelerinin hudutlarını tayinden maksat, basını İktidara âlet yapıp bir uşak menzilesine İndirmek murat olunmasın. Yok. İktidarın böyle bir İddiam var da bunu açık söylemiyor ve Adalet
Bakanlığımız gibi bir
müessesele rin m uda halele rile
güzel bir dâvayı soy s uz! aş tiren- mak yoltırra tutanak istiyorsa, gözü ° da, bütün vebalile beraber, kendi bileceği bir İştir.
Fakat karşısında, emrine munkad bir lakını insanlar bulabileceği gibi ölünceye kadar
takım
cidalden çekinmeyecek ve hakim» İstemekte ısrar edecek bir takım hürriyetçi basın müesse-selerlnl göreceğinden de şüphe etmemek lâzımdır.
*
Bütçemizin hazırlığı
YENİ SABAH «Bütçemizin hazırlığı- başlıklı makalesinde bütçede tasarruf yapılması lüzumundan bahisle diyor ki:
Maliye Bakanı, dairelerden gönderilen tahsisatın üzerinde bazı tâdiller yaptırmak İçin uğraşmakta, şu veya bu zat İle temaslarda bulunmakta imiş.. Bütçemiz, geçen yıldan daha üstün bir rakam olarak kabul edilebilir ve Meclise sevkolu-nursa bunun gayet fena bir İntiba yaratacağı muhakkaktır. Ne yapıp yapıp bütçemizden kesinti olmalıdır. Mebus ödeneklerinden, Avrupa seyahatlerinden, otomobil tahriratından, tren ve yat fasıllarından, memur kadrolarının nıünhallerln-den hasılı en ufak fırsatlardan bite faydalanmak, fırsatları icat dahi eylemek zaruretin deyiz. Tasarrufun ufağı ve ehemmiyetsizi yoktur, formülü bilhassa bugünlerde mâliyenin en yüksek düsturu olmalıdır.
Yeni gümrük kanonu bugiin yürürlüğe girdi
Yeni ha'nunun halka temin ettiği kolaylıklar nelerdir?
Esınboga hava alanı
Dünyanın en büyük hava istasyonlarından biri olacak
Ankara 10 — Ankaraya 30 kilometre mesafede Esen bağ'a ovasına dünyanın en büyük hava istasyonlarından biri kurulmaktadır. 60 metrg eninde ve 2 buçuk kilometre boyunda olan bu piste 140 tonluk uçaklar da inebilecektir.
İçerisinde 300 personelin çalışacağı terminal binası, Lagu-ardia hava meydanındaki binalım eşi olacaktır. Meydanda ayrıca kudret istasyonu, hangarlar inşa edilecektir. Tesisatın 1951 yılı sonuna kadar ikmal edileceği umulmaktadır. Bütün faaliyet makinelerle yapılmaktadır. Yeşilköy ve Esenboğa'dan başka Adana’da da daha küçük mikyasta beynelmilel bir hava meydanı inşa edilmektedir.
Ayrıca memleketimizde kurulacak olan muazzam bir radar şebekesi için de lüzomlu tesisler heıpen kamilen gelmiş bulunmaktadır,____________
Lmir limanı
Denizyolları ii’’» esince ıslah ve tanzim edilecek
Devlet Denizyolları genel mudur! ününden bize bildirildiğine göre. Devlet Denizyolları genel kâtibi Zihni Bülge, liman işletme müdürü İhya Görgün ve yüksek mühendis Yusuf Karara. İzmir'deki tetkiklerini bitirt k şehrimize dönmüşlerdir.
Heyet, İzmir limanının taşıma ıc cer vasıtaları halcimin-dan takviyesi, ambarlama, yükleme VC boşaltma sn halatının vinci erle teçhizi, puantör şayianın arttırılması. mendireğe girip çıkan gemiler İçin kılavuz römorkör ve motor temini, İşçilerin gerek giyim ihtiyaçlan-nı gerek lokal temini, eşyaların atlarda birikmeyerek bir an evvel boşaltılması için açık, taha tedariki gibi İşlerle meşgul olmuştur.
İdare, gemilerinin
yanaşmasına tahsis edilen iskelenin işe uygun bir yerde bulunmadığını teshil ettiğinden bu iskele yeni tnendirejin daha kuzeyine alınmış ve bu suretle gemilerin tehlikesizce mendireğe girip çıkmaları temin edilmiştir.
Yeşilköy ile Bakırköy arasında bir kaza
Şoför Hakkı'nın idaresindeki bir kamyon Yeşilköy ile Bakırköy e •.ısında süratle giderken kırk .'.unlarında Şevket İsminde birine çarparak ölümüne artr-p olmuştur, Adil makam fcabMen soruşturmalara el koy-muçiur.
50 bin ton buğday
Suriye ile yapılan temaslar neticelendi
Ankara 11 (Akşam) — Surlye-den 50.000 ton buğday mubayaası için yapılan temaslar neticelenmiştir. Suriyenln ihracat mevsiminde İstenilen mallar sevkol tınacak, bu mallar kâfi gelmediği takdirde geri kalan kısım, sterlin 11c ödenecektir-
Ayrıca Ürdün ile 10.000 ton kadar arpa satın alınması için yapılan müzakereler de sona ermiştir.
Ticaret Bakanlığının mümessilleri Suriye ve Ürdün’e giderek anlaşmaları İmza edeceklerdir.
Irak hükumetile yapılmakta olan müzakerelere devam olunmaktadır. Bu müzakerelerin daha bir müddet süreceği öğrenilmiştir.
Kanadadan temin olunan 120 bin ton buğdaydan başka Mar-chaJl plânı esaslarına göre A-merikadan 200,000 ton buğday ithali İçin mutabakat hasıl olmuştur.
Bunlara İlâveten, traj haklarına dayanılarak daha bir miktar buğday alınacak, bu suretle umunıl bir buğday sıkıntısı tamamen bertaraf edilmiş olacaktır.
Garsonlar kongresi
Çalışma Bakanı kongrede beyanatta bulundu
İstanbul Garsonlar sendikasının yıllık kongresi dûn saat 15 de Maksim salonunda yapılmış ve çalışma Bakanı Re şad Şemscddln Sirer de hazır bulunmuştur.
Bakanın Adana da grev hakkında beyanatta bulunduğu Deri sürülerek bu hususta izahat vermesi İstenmiştir.
Ecnebi garsonlar meselesinin bir kaç hafta sonra tarihe karışacağını haber vermekle söze başlayan Bakan, deniz ve tanm İşçileri için hazırlanan taşanlarla umumi hastalık sigortası kanununun Meclise verildiğini, yılbaşına kadar katiyet kesbe-deceğini ve İş mahkemeleri kanununun Meclis gündemine a-1 indi Kini bildirmiştir
Bakan, işçiye grev hakkı tanınmasını isteyen Demokratlara ' yeniden şiddetle mukabele etmiş ve şöyle demiştir:
*— Vatandaşlar. haklarının devlet tarafından konin ringim n göreceklerdir. İş verene lokovt hakkı tanıyayım da işçiler! sokağa mı alsınlar, çalışan zümreye grev hakkı vereyim de kömür havzalarında işleri mİ terketslnler?»
Bakanın İzahatından sonra dileklere geçilmiş ve yeni İdare heyeti seçimi yapılmışür.
Meclis gündeminde 11 sözlü soru var
Türk - Ispanyol boks maçları
Vali ve Belediye başkanı doktor Fahreddin Kerim Oökay dûn akşam Beden Terbiyesine giderek İstanbul bölgesi İstişare
D. Parti mebusları top’anarak partinin meclis grupu riyaset divanını seçtiler
heyeti toplantısına başkanlık et iniştir, Toplantıda saha ve tesisler mevzuu üzerinde görüşmeler yapılmş, ıBeden Terbiyesi umum müdürlüğü tarafndan Türkiye ile İspanya arasındaki boks maçlarının İstanbul böl-
.Ankara 11 — Meclisin bugünkü gündeminde bir istizah takriri ve on bir sual takrjrl vardır. İstizah takriri,'Cumhurbaşkanının meclisi açış nutku hakkında Ahmet Tahta kılıç ve İki arkadaşı tarafından verilmiştir Başbakan şehrimize döndüğü zaman İstizah açılması hakkın-daJd takrir meclisin reyine sunulacaktır.
Binan Tekeli oğlunun Emlâki metrûke, Ahmet Remzi Türetirin İsvlçrede ölen Abbas Hilmi paşanın veraset vergisi, Osman Nuri Köni'nin muhalefet namına konuşanlar aleyhine yapılan takibat. Hüseyin Ulusoyun Celâl Bayatın İzmirdeld beyanatı, Tahtakılıç’ın inönünün gazetelerde çıkan beyanatı hakkında-ld sözlü sorulan vardır.
D. Parti Meclsi Grupu seçildi Ankara 10 — Demokrat parti meclis grupu azalan dun saat 16 da parti merkezinde top-
lanarak. Büyük Millet Meclisi parti grup başkan ve İdare heyeti üyelerini, parti meclis grupu haysiyet divanı seçimlerini yapmışlardır. Seçim neticesine göre grup başkanlığına Fuat Hulusi Demircili, grup İkinci baş kanlığına Abldin Potoğlu, grup idare heyeti üyeliklerine Kemal Zeytinoğlu, Yunus Muammer A-lakant. Fikri Apaydın. Halim A-taiay. Dr. Ahmet İhsan Giirsoy, Haşan Polotkan. Hakkı Gedik getirilmişlerdir. Haysiyet divanı seçimi neticesinde ise aşağıdaki zatlar seçilmişlerdir.
Salih İnankor, Ömer Özlet, Dr. Aziz Kökeai. Dr. Tunca, şa-lamöh Adatto.
680 ton çay ısmarlandı
Tekel idaresi Hindistan ve Seylân’a 680 ton çay sipariş etmiştir' Çayların pek yakında memleketimize gelmesi beklenmektedir.
since organize edilmesi teklif! de | müzakere edilerek bu organizasyonun bölgece yapılması uygun görülmüştür,
Türkiye ile İspanya arasında iki boks karşılaşması olacaktr. Spor ve Sergi sarayında yapıl-mas kararlaşan bu müsabakalardan ilki İstanbul - Madrit temsili karşılaşması olarak 27 kasımda Türkiye - İspanya millî karşılaşması da 3 aralıkta yapılacaktır.
Bu müsabakaların muntazam şekilde hazırlanması İçin gereken tedbirlerin alınmasına derhal başlanacaktır.
Amerikan temsilcileri
(Baş tatrafı 1 ine» sahifede) Amerikan diplomatları şunlardır: Jefferson Gaffery (Mısır); Henrey F. Orady (Yunanistan); John C. Wiley {İran); Geroge Wadsworth (Türkiye); James J. Mc Donaid (İsrail); Edvard 8. Crlcker (Irak); J. Rives Chllds
Yeni gümrük kanunu, bugünden itibaren yürürlüğe girmiştin Yeni kanunun temin ettiği kolaylıklardan bîr kısmını yazıyoruz:
1 — Yolcuların beraberinde getirdikleri gümrük vergisi tuta n 25 lirayı geçmeyen hediyelik eşya yurda muafcn sokulabilecektir.
2 — Antrepoculuğun ve dola-yısile transit ticaretinin İnkişafını sağlamak maksadlle, derhal gümrükleyemeyecekierl mallarını antrepolarda beş yıl bekletmek İmkânı tüccarlara verilmiştir. Bu mallar antrepolarda havalandırılmak. temizlenmek, am balk)Ian değiştirmek gibi uıe-liyeiere de tâbi tutulabilirler.
3 — Yeni kanun, İthalâtçıların getirecekleri eşyalar İçin vergi mükellefiyeti bakımından beyan usulünü ehemmiyetle nazara almıştır. Gümrük idaresi, tatmin edici bir beyanı, eşyayı muayene suretile kontrola lüzum görmeden, vergi tahakkuk ettirebilmek salâhiyetlerini almış bulunmaktadır. Ancak bu imkân ve avantajların tabii bir neticesi olarak beyandan rücû imkânları kaldırılmış ve asgari mükellefiyet haddi mükellefin kendi beyanı ile tahdit edilmiştir.
4 — Tarife dışında kalan eşyadan kıymetleri üzerinden % 40 vergi almak sistemi yerine, fen çok benzerlik gösteren eşya gibi vergi almak) usulü kabul edilmiştir.
5 — Muaf olarak memlekete giren makine ve âletlerin muafl yeti haiz olmayan ellere devrinde; ithalinden İtibaren 10 yıl geçmiş İse, gümrük resmi aranmaması esası kabul edilmiştir.
8 — Milli gemilerin yabaneı
limanlarda tedarik ettikleri donatım eşyası gümrük vergisinden muaf tutulmuştur.
7 —• Vergi tahakkuklarının kesinleşmesi ve tahsili, bunlara İtiraz için muayyen süreler tâyin olunmak suretile işlerin sürüncemede kalmasına ve yersls itirazlara mâni olunmuştur.
Diğer taraftan, İthalât İşleri İle uğraşan tüccarlar kanunun tatbikatında bir çok güçlükler çıkaracağını söylemekledirler. . Ayrıca, görülecek aksaklıkların — çok geçmeden düzeltilmesi el- LJ betine gidileceği ümit edilmek- û-tedir. C\l
Edindiğimiz malûmata göre, M— tüccarları yıldıran, yeni kanun- O da, İthal edilecek mallarda to-leransin yüzde 5 ten yüzde 2 ye O indirilmiş olmasıdır. "ğj
Gene yeni kanunda, gümrük- u_ lere gelen eşya kaplarının açıl- © ması keyfiyeti, geniş salâhiyetlerle gümrük muayene memur- Q) larına tnrakıimıştır. Memurlar (D gelen eşya kaplan, meselâ yüz parça ise, bunun 20 sini yahut tamamını açıp muayene edebi- _Q leceklerdir. Tüccarlar, bu mart- _ denin bir takım keyfi hareket- X lere yol açabileceğin! ileri sür- «w enektedirler. CJ5
Eski kanuna göre, gelen eşya-lann muayenesi. 5 de bir ya- r\ hut 10 da bir nispetinde müdürlerin emri İle yapılmakta idi Şayet bu açılanlar beyan edildiği şeklide çıkmazsa o zaman nispet yükseltilmekte idi.
Havacılık kulübü tskenderun 11 (Akşam) — Şehrimizde bir sivil havacılık kulübü kurulmuş ve faaliyete geçmiştir. Kulüp, gençliğe uçak ve plânör pUotçuluğu ile tayyare modelciliğini öğretecektir.
(Suudi Arabistan); Lovell C.
Bursada fırtınadan bir minare yıkıldı
Bursa 10 (.AA) — Dün gece yansından sonra bir kasırga halinde esmeye başlı yan lodos fırtınası şehirde çok tahribat yapmıştır. Bu fırtmadan hemen hiç bir ev zararsız kurtulamamıştır. Sabaha karşı Yıldırım Beyanı camiin in bir minaresi dibinden koparak müthiş bir gürültü île yerleri sarsarak uçmuş ve Yıldırım türbesi ile medresenin arasındaki yola düşerek parçalanmıştır.
Uludağda da lodos tahribat yapmış, meteorolül İstasyonu olarak kullanılan küçük bir bina harap olmuştur.
Karısını öldürmeğe teşebbüs eden Hüse-yinin mahkûmiyeti Yeniköy Palasta bir odada karısı Cerran Kuşkuyu beş tabanca kurşunu İle öldürmek kasdiyle yaralayan zahireci Hüseyin Kuşkunun duruşması dün birinci ağırceza mahkemesinde sona ermiştir. Mahkeme, suçu, öldürmeğe tam teşebbüs şeklinde kabul etmiş, fakat ortada tehriitedici ağır sebepler mevcut olman dolayısile bu ceza 9 sene 9 ay 10 gün müddete indirilmiştir. Ayrıca tazminat olarak da 800 lira hükmedil tu iştir.
PInkerton (Suriye!; James H Kelley (Lübnan); David Fritz-land (Ürdün); ve Kudüs konsolosu Wllllam C. Burdett.
BORSA
(Baş tarafı 1 inci sahifede) kili, vali, belediye başkanı, Ankara garnizon ve merkez komutanları, emniyet müdürü ve generaller hazır bulunmakta İdi.
Cumhurbaşkanı muvakkat kabre geliş ve gidişlerinde bir ihtiram kıtası taralından selâmlanmışl ardır.
Eminönü Halkevîn-dekı toplantı
Vali ve Belediye reisi Ord. Prof. Dr. Fahrcddln Kerim Gök ay dün sabah Eminönü Halk-evinde yapılan Atatürkü anma töreninde hazır bulunduğu gibi öğleden sonra da Milli Türk Talebe birliğinin tertiplediği E-mlnönü Halkevindeld Atatürkü anma törenine de iştirak etmiş ve İşgalde vatanın halâsını düşündüğü ve son nefesini verdiği bu şehir halkının Atatûrke olan ebedi saygısını tebarüz ettirmiş ve hep birden Tanrıdan rahmet dilemişlerdir.
Vali ve belediye başkanı ayrıca Türicocağı merkez binasında-
ki törene de iştirak etmiştir.
İnönü’nün Talebe Birliğine mesajı Ankara 10 (AA.) — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Türk Talebe Birliği vaaıtaslle Birliğin 10 kasım 1940 günü Eminönü Halkcvinde vapacağı Atatürk’ü anma töreninde yayınlanmak üzere gençliğe şu mesajı yollamıştır:
Atatürk’ün aziz hâtırasına derin saygılarımızı sunarız.
Bu saygı memleket gençliğinin ateşli yüreğinde, büyük milli dâvalarda beraberlik duygusunun en güzel örneği olarak nesilden nesile kalacaktır
İsmet İNÖNÜ
Atatürk’e ait bîr kitap sergjsi Ankara 10 — Ata türkün ölümünün yıldönümü münasebetiyle bugün Anka rada bir kitap sergisi açılacaktır. Sergide Atatürk'e dair Türkçe ve yabancı dillerle çıkm>ş bütün kitaplar teşhir edilecektir.
1000 lira kazanan hlihli
Yunan operet artistleri âbideye çelenk koydu'ar
Şehrimizde temsiller vermekte olan Yunan Operet trupu artistleri dün sabah saat dokuada Taksim âbidtMne bir çete* lujymiMİardtr. Yukarıda kupun başlıca iki artisti çclengı koyarken görülüyor.

w 75
DC4MJ
"s1
Dün Koç Ticaret T. A. Ş. nin Bankalar caddesindeki binasında General Electric radyolarının 1000 liralık İkramiyesi noter huzurunda çekilmiştir.
Hatırlardadır kİ. geçen ayuı 7 sinde Koç Ticaret T. A. Ş, 20 lira peşin ve 20 lira taksitle beş lâmbalı G-E radyoları satışa arzetnıişti. Bu radyo, alıcılarına 4 ay müddetle, her ay çekilecek kur'ada 1000 lira ikramiye kazanmak İmkânını veriyordu.
Dûn yapılan İlk çekilişte Tophane maliye şubesi memurlnr.u dan bay Fitrl Duyuncubaşı İOOU lirayı kazanmışın
Bay Filri'nin Bakırköy’ündeki evine giden bir arkadaşımız şu cevabı almıştır:
«— 20 lira peşin ve 20 lira taksitle bir General Elee’rlc radyosu aldığım zaman haya-
tımda bu derece İsabeti! vc renkli bir !.ş yapmış olacağımı tahmin etmemiştim. Bu 5 lâmbalı G-E radyosu evimin havasını değiştirdi ve evdekiler için bir neşe kaynağı oldu. Bu kadar hassas bir r.-.dyoya sahip olduğumdan dolayı son derece mc. ı-nıınunı. Şüphesiz üstelik kazandığım bu 1000 lira memnuniyetimi bir saadet haline getİTdİ.»
Koç Ticaret T. A. Ş. den hay Harun örün 1000 liralık diğer 3 çekilişin 10 aralık, 10 ocak, 10 şupatla yapüacağım beyan etmiştir.
»95
11.00
10-
19.50
»oo
1S.M
»90
10.9S2 No. Iı G-E nin sahibi Tophane maliye şubesinden Bay Fitti Duvnncubaşı
11 Kasını 1049
AKŞAM
rÂKŞÂMaiftAKŞAM»|
Yüzde üç yüz kâr berdevam
Yeni verem hastanesi
Gazetemizde, toplan mey-va ve sebze Halleri ilân ediliyordu. Üzümiin kilosu, on beşten, einıanınki keza on beşten, arıııudunki yirmiden, mandalinanın tanesi üçlen, .portakalınki altıdan başlıyor...
Kestane ise. yirmi iki île oluz beş kuruş arasında imiş.
Ren. geçen gün, kabuklu kebap kestaneyi, şehrin merkezinde yuz altmış kuruşa satılırken gördüm. Yukarı da zikredilen yemişlerin dc. perakende iiatleri, asla bu asgarilere yaklaşmıyor.
Keza, sebzelerin, asgari toptan fiatleri şöyle imiş:
Hastane binalarının tamir ve tâdili süratle ilerliyor
Balıklıda verem savaş derneği tle bazı hayırseverlerin ve bilhassa şehrimiz sağlık müdürü ( doktor Faik Yargıcının gayreti He devlet yardımı olmaksızın 3®0 yataklı bir verem hastanesi ı vücuda getirilmektedir.
Beş pavlyondan İbaret olan yeni hastane binalarının tamir ve tfidil işleri süratle ’ ilerlemek-
• * * irtljlll »MJI
Ispanak on sekiz, domates rar vcrl|ıni,
3 kişi 1 kovada 617 metreye nasıl indik?
1 cep aynası kadar küçülen kuyu ağızı
Z----------a»--------*....
ı ve ışıerı şuranı- ııenenıes- .
1 tedlr. Şehrin su tesisatı Balıklı- W* Jya kadar uzanmadığından yeni 1 hastane için bahçesinde bir ar-' tezlyctı kuyusu açılmasına ka — .........-S ve işe başlanmıştır.
Dün sağlık müdürü doktor Faik Yargıcı, beraberinde bu işte çalışanlarla birlikte Balıklıya gitmiş ve su işiyle meşg-ıl olmuştur.
‘ | Yeni verem hastanesinin kar-r* yolalan. battaniyeleri. komodinleri ve diğer mefruşat ve malzemesi hazırlanmıştır. Dok-torlan da sağlık bakanlığınca tâyin edilmiştir.
Alman mühendislerinin bıraktıkları işi, Türk mühendisler iki milyon lira eksiğine tamamlamışlar — Kutru altı metre olan kuyu — 317 nci metrede kömür damarlarına giden galeriler — Su şıpırtıları — Kuyuya hava verme, ,
Yazan : Cemaleddin Bildik
Yüksek
Ticaret okulu
Talebe imtihan talimatnamesinden şikâyetçi
Abamızda toz kalmadı

oıı beş, ay.şe kadın otur, beş, iUı...
Ve, bu toptan fiatlere yüzde otuz zammedilerek Kooperatifler Birliği. şehrin muhtelif yerlerinde, altı dükkânda perakende satış-1 lar yapıyorlarmış. Halbuki. İslaııbuluıı bütüıı aileleri, kac paraya ne aldıklarını pekâlâ biliyorlar. Yüzde otuz ilâvesiyle, en ueuz üzümün yirmi kuruşa, en ucuz elmanın keza yirmi kuruşa, en ucuz armudun yirmi yedi kuruşa ilh . satıldığı yoktur. Toptan cetvelinde, domates (ın bc$ ilâ yirmi gözüküyor. Demek, en iyi cin( domatesin yirmi yedi kuruşa nlmmasr icab ediyor. Halbuki. piyasadan, elli ilâ ali-mtş kuruşa domates almağa mecbur kalan ailelerimiz ekseriyettir- O halde, perakendeciler, yüzde otuz meşru kâr yerine, yüzde iie yüz kâr etmektedirler.
Gene gazetemizin yazısın-' da belirtildiğine göre, mev-va ve şehre bu sene bol olmasına rağmen, meyvamn bir kısmı satılamayıp çürü-yormuş. Müstahsil bundan dolayı müşküller içindeymiş. Ambalâj. nakliye vesaire masraflarının yükselmiş olması, bu müşkülü arttırı-yormus. İleri seneler için variyet parlak olmasa gerektir. Çünkü, müstahsil, zararına çalışmak istemeyip istihsali kasacak: bundan da. gene şehirlerdeki biz müstehlikler zarar edeceğiz. «Bu ne pahalılıktır!» diye yanıp yakılacağız.
Eğer bugün meyva bu kadar bolsa ve ucuzsa, bunun sebebi, beş on sene evvelki mevva darlığı ve pahalılığıdır. Onun aksülâmeli olmuştur. Şimdiki halin tepkisi de istikbaldeki pahalılık ve meyva azlığı olabilir. O-nıın için, müstahsili ye se düşürmemeliyiz; hasıl ettiklerini çürütmemeli, almalı ve kullanmalıyız.
Çaresi nedir?... Koskoca İstanbul şehrine altı tane satış kooperatifi elbet kâfi sayılamaz. Toptanın îizeri-»c, yüzde otuz perakende kârı ilâve edip halka mal satacak; en iıcuz üzümü, bize, yirmi beş kuruştan, elmayı gene yirmiden; armudu yirmi vediden yedirebilecek tesisler ve -cihazlar meydana . gefirebilıneliyiz.
Şehrin merkezinde, fakat bir ara sokakta, alelade bir dükkânı terkeden kiracı, daha geçen gün, yedi bin lira hava parası aldı, öyle çıktı. Bu. İstanbulda dükkân azlığını gösteriyor. Demek ki, ucuzluğu sağlamak için,- mevcut altı kooperatifin. altmışa çıkarılması da kâfi değildir. Dükkân adedimde arttırmalı. Muayyen sokaklar ve caddeler, şehir plânında tesbit edilip buralardaki yeni binaların, behemehal altları dükkanlı yapılmasını mecburî kılmalı. Dükkân bolluğu, İstanbu-lun, önümüzdeki çeyrek asırda. ihtikâra gayrimüsail bir şehir olmasını sağlar.
Öte taraftan da. piyasanın. hemen biricik nâzını olan ve pahalılığın artma-1 masında, her hangi bir dev- bankalar Iskonto nıuamelelerl-let ve belediye kontrolün- nl kekmişler, bunun üzerine e-! dan daha müessir olduğunu Hftsen para sıkıntı» çeken tüc-


Dün Yüksek Ticadet ve Ekonomi okulunun muhtelif sınıflarına mensup bir grup öğrenci , gazetemize gelerek lıiden mer'i I olan imtihan talimatnamesinin . aksaklıkları yüzünden mâruz kaldıkları güçlükleri anlatmış' iardır. Öğrenciler ezcümle şun-' ları söylemişlerdir:
r — Bütün fakültelerden üssü mizan usulii kaldırılarak yerine sömestr usulü kabul edildi. Okulumuz da yüksek tahsil veren ; bir müessesedir. Fakat hâlâ lm-' ilhanlar ve öğretim terkedilmiş eski usullere göre yapilmakta-I dır. Bu yüzden bir çok arka-| d aşlarım iz mağdur vaziyete dürüyorlar ve meselâ bir tek nu-1 ınara için sınıfta kalarak bir, • seneleri heba oluyor. Bugünkü I hayat şartları gözönünde tutuk lursa bizim vaziyetimizde olan ' gençler için bu halin hem maddi hem de mânevi zararları ta-
1 savvur edilebilir. Bütün fakül-1 teler imtihanlarda üssümlzan usulünü terkettlklerl gibi öğ-
' rencllcrlne şubat devresinde! imtihana girmek hakkını da
1 vermişlerdir. Bizde hâlâ tatbik edilen imtihan usulüne göre haziranda. 15 gün evveline kadar hangisi olduğunu bilmediğimiz 2 dersten eleme mahiyetinde yazılı imtihana giriyoruz. Bunların birinden muvaffak olamadınız mı diğer derslerden ı İmtihana giremiyorsunuz.
I Eylül devresinde de ayni va-
1 ziyet oluyor- Sonra elemelerde muvaffak olsanız bile sözlü imtihanların hepsinden geçip de yalnız birinden kalmamız, hattâ bu dersten yarım numara eksik almamız geçtiğimiz bütün derslerden geçmemiş faracdlie-rek sınıfta kalmamıza sebep oluyor. Tamamiyle öğrenciler aleyhinde olan bu fena şartlar altında imtihanlarımız pek verimsiz geçmektedir. Meselâ haziran devresinde birinci sınıfta imtihanlara sekiz yüz öğrenci girdiği halde sınıf geçenlerin sayısı yalnız yedi kişidir.


ı Bugün [*] kömiır İstihsalimizin yılda 4 milyon tondan 3 -io milyon tona yükselmesinde en büyük rolü oynıyacak otan «Uzun Mehmet» kuyularının bulunduğu Kozlu bölgesin -I deyiz. Kuyu kazısı baş miihen-dişi Hakkı Kul: İle bu bölgenin baş mühendisi olan Şerif Ak-kutay'ın «Uzun Mehmet, kuyularından hangisine İnmeği ar-tu ettiğimi sormalsu üzerine:
— Bir ve iki numaralı diye, iki tııne «Uzun Mehmet» kuyusu olduğuna göre evvelâ bir numaralısına İnelim, dedim.
iki baş mühendis yanımda oldukları halde 1 numaralı ■ Uzun Mehmet- kuyusunun ba-1 gına gelince derinliğini öğern-nıek istedim.
817 metredir, diyerek izahat verdiler. Eunjn 17 metresi deniz seviyesine kadar olan kısımdır; 60Û metresi dc d seviyesinden aşağıyadır.»
— Asansörle mİ inilecek? . Hayır! Kovalarla. -.» Biraz bekledik, boş kova yukarıya . çıkarıldı ve gövdesine bir merdiven dayatıldıktan son-
31
Tifo ve tifüs aşıları
İlk ve ortaokullarda öğrencilere tifo ve tifüs açıları yapılmaktadır. Aşıları müteakip öğ-| rencllere birer gün İstirahat veriliyor. Ayni aşılar liseli luz ve erkek öğrencilere de tatbik Pdllmekledlr. Bu İş yıl sonuna kadar tamamlanacak ve üç ay, zarfında şehrimizde 100 binden fazla öğrenci bu aşılarla aşılanmış olacaklardır
Diğer taraftan sağlık müdürlüğü, gümrüklerde, iskele ve İs-ta.syonlarda çalışan işçi ve yük-çüierle halkla tema’ eden diğer memur ve hizmetlilere ayni a-. şıiarın tatbikine karar vermiş ve İşe başlamıştır. Halktan da her Istiyene belediye ve hükümet doktorluklariyle dispanserlere müracaattan halinde bu aşılar parasız olarak yapılacaktır.
Kömür almağa hazırlık
Duvarlardan sızan suların
»— Buyurun!» dendi.
— Nereye?..
•— Şu merdivenden çıkarak' pırtılarını dinleye dbıleye lner-k(?fanın İçine atlayın...» |
— Önden ben gideceğim de sîzler arkadan ayrı kovalarla mı geleceksiniz?
■— Hayır! Bizie* de aynı ko-
vaya gireceğiz...»
Canımı Allaha emanet edip beş altı ayak merdiven, çıktıktan sonra ko*tının ağzına geldim ve kendimi iüıuütl diye İçeriye bırakıverdim. Arkadan da iki baş mühendis aynı kovaya girdiler. .
Aşağıya iniyoruz...
Kovaya girmemizi kolaylaş-merdiven |
Belediye sağlık işleri müdürü emekliye ayrıldı
Şehrimiz belediyesi sağlık işleri müdürü doktor İbrahim emekiyie ayrılmıştı. Yerine Balıkesir sağlık müdürü doktor Abdürrahim Bayraktar tâyin edilmiştir. | _________________
Yeni sağlık müdürü dun şeh- ıırmak için konan _______________
rimize gelmiş, vali ve belediye ( alındıktan sonra, soğusun diye başkanı ile sağlık müdürü dok- kuyuya sarkıtılan, su testisi gibi tor Faik Yargıcıyı ziyaret et-'aşağıya İnmeğe başladık... Vcr-miştrl Doktor Bayraklar, bir dikleri İzahata göre bu kuyuyu kaç gün içinde yeni vazifesine nema İsine* Alman miih0nrllsl.br; bağlıyacaktır.
Piyasa durumu
Fîatlerin düşmesi
_ i bir kısım tacirleri telâşa düşürdü
31-
Akkutay cevap verdi:
— 300 ncü metrede durarak bu galerilere geldik- 300 metre daha aşağıda bir ikinci kat var kl orada da aynı galerilerle kö-,
ur damarlarına gidiliyor. İs-rsenlz döner, tekrar kovaya rer allı yüzüncü metredeki galerilere de gideriz.
— Aman! dedim, orası da' aynı şekilde olduktan sonra1 300 metre daha aşağıya inmemize ne lüzum var.
Konuşmamıza kulak misafiri olan kazı baş mühendisi Hakkı Kökün, bıyık altı bir gülümseme He, korktuğum için son noktaya inmeği lüzumsuz gördüğümü söylemek istediğimi ima eder bir hali vardı:
— Aklınıza geldiıjl gibi değil! dedim: Korkmadım, kömür çıkarılan bir kuyuya inmek için vakit kazanırız diye söyledim.
Galerileri gezdik, işçilerin ça-lışmalarmı takip ettik ve yer altında 317 metre derinlikte bir hayli dolaştıktan sonra yİ-, ne kovalara girerek çıktık... I
Burada bilhassa kaydetmek isterim ki, kömür işlerinde vazife gören mulırndsüerlmlz, sadece mesleki aşklarının hızı ile çalışmaktadırlar; çünkü kazma sallayan bir işçiden daha fazla yorulduklarına ve bir sürü mesuliyet yükü altında bulunduklarına göre bu zahmete başka türlü katlanılmaz...
Kömür istihsal edilen kuyu
1 numaralı Uzun Mehmet kuyusundan çıktıktan sonra 2 nu-
I

O
E
0 >
0 P
Geçenlerde Ankarada şatafatlı nutuklarla açılış tij-retri yapılan bilmem kaçıncı «Belediyeîer Derneği Kongresi» çalışmalarını bitirmiş ve yeni idare hcvctinl seçtikten sonra çene bir nutukla kapanmış.
Toplantıya tekaddüm eden vaitlere bel bağlıvarak hemşeriler lehine büyük ii-mitlcre kapıldığımız kongre yeni sürprizlerle gözlerimizi dört açtı. Faaliyetin lâkırdı tarafını teşkil eden arılı? -kapanış nutukları arasında bir hayli çalışmışlar, kafa ve çene yormuşlar, göz nurlarını alın terleriyle karıştırıp kâğıtlar üzerine cömertçe dökmüşler, büyük işler etrafında uzun incelemeler yapıp miihim kararlara varmışlar. |_L
Lüzum ve icaplar erre ; n- Q ce maddelerinde tâdilât va- Q_ pılaıı kanunların dörder ı>e- f\| şer haneli rakamlarım hatırımda tutamadım anıma O alınan kararların hem «Tileri ilgilendiren kısımUrı hâ-fızamtla çelik kalemle naklolundu.
Kongrenin cayesi belediye gelirlerini arttım* -ı için çareler aramaktı, terden beri tahakkuku u°rnnda gayret sarfedileıı bu ehvenin hedefi de belediye hudutları içinde hemşerilerin sıkıntılarını önleyip rahat yasa-
malarını sağlıyacak tedbir- "O lerin alınmasıdır.
Sağolsuntar, kongrenin CÖ sayın üyeleri bu mühim işi 0 başarı ile neticelendirmeğe / a muvaffak olmuşlar' Belediyeye yeni gelir mi lâzım? Varolsun vatandaşın sırtı! Han odası kiliminden farkı yok. Vurdukça tozuyor. Bir yandan hükümet vuruvor, bir yandan belediye. Ari yerde muhtekirin, sahtekârın değnekleri de caba!
Bu seferki kongre dc aynı çareye baş vurmuş. Yangın söndürme vasıta ve tesislerini kuvvetlendirmek için bina vergilerine zam. Radyo abone bedellerine zam. Hayvan vergisine zam.
Komisyon raporu kongreye sunulmuş ve aynen kabul edilmiş.
Hani ya. belediyeler hayat . ....... t ____ ___r_____ pahalılığı ile de mücadeleye
lacak ve 300 ncü metre ile ao- lı makamlarla temas ettirmek' girişeceklerdi? Kongrenin ııııncu noktada galeriler açıla- üzere Ankaraya göndermeğe sayın üyeleri zam telâşı ara-rak kömür damarlarına gidile- karar verdik, istediğimiz sade- sında"bunu unuttular mı a-cektlr. Şu halde, her İki kuyu ce, bizde de sömestr usulünün caba? Zannetmiyorum. Uda şimdiki halde kömür lstlh- ’ J-
sal edilmek üzere hazırlanılın aktadır.
Hiç şüphe yok ki. kömür çı-
................ ......
| ken yanımdaki kaza bag hendisin? soruyorum:
— Bu sular ne oluyor?
(— Motorla yukarıya çekilerek boşaltılıyor .
— Ya hava?
1 «— Kuyuya hava veren te-
sisatlar mevcuttur. Bu sayede kuyu içinin bir taraftan havası alınır, diğer tarfatan da bura- maralı Uzun Mehmet kuyusuna
■ ya temiz hava verilir.» İndik. Henüz 160 metresi kazı- Diğer yüksek tahsil ögrencl-
Bu konuşmamız esnasında ,lP biten bu kuyu d» İki numa- terine tanınan haklardan bizim kova durdu. Yan tarafta bir ra1«l 8tai, deniz seviyesinden de istifade ettirlhnrnıiz için a-demir kapı açıldı, yine merdi- Cü0 metre aşağıya kadar kazı-! ramızdan biy heyet seçip alâka-( ven dayandı ve birer birer ko- ,nn ’* ’■
vadan çıktık. Uzun bir galeri...I İçeriye elektrik cereyanı da verildiğinden lâmbalar var... Bii-| tün yan duvarlarla kemerler, taş tuğla ve betonla örülmüş...' Bu galeriden yaya olarak 15 dakika kadar yürüdük. Sağa ve' sola giden daha bir çok galeri-i karılan kuyuya inınek ve işçiler var lu hepsi, kömür damar-'terin kömürü nasıl kazarak ve-larır.ın bulundukları noktalara
. kadar uzuyor. .
— Biz. dedim, şimdi deniz
■ seviyesinden 600 metre aşağı' da mıyız ?
mii-

i
açına işine Alman mühendisler başlamış, fakat harlı çıkınca kazıya girişmeğe vakit bulamadan hepsi de memleketlerine dönmüş...
BU vaziyet karşısında geri kalan işi Türk mühendisler ta-tnnmlAmiş... Hattâ en son parti tesisat taaa Çincien getirtilmiş...
— Muhakkak, dedim, man mühendlsleraeıı mal etmişizdir. ,
*— Ona şüphe mi var! Tamam İki milyon lira eksiğine mal edildi.»
, İndiğimiz kuyuyu, içine üç
İŞİ Al-
ucuza
I Bölge baş mühendisi Şerit
ya parçalıyarak çıkardıklarını görmek de enteresandır. Yarınki yazıda da kömür çıkarılan İnclrharman kuyusunda neler gördüğümü anlatırım.
Cemaleddin BİI.Djr
kabul edilmesi ve şubat devre- nutmadılarj fakat mücadc-slnde imtihanlara alınmamız-
dan ibarettir.
Fakirlere yardım
lenin zorluğu karşısında işin kolay tarafını aradılar. Koskoca kongre hiçbir is yapmadan dağılamaz tabii. Dön sırtını vatandaş, kongre faaliyet gösterecek!
Cemal Refik
Piyasanın son günlerde gösterdiği istikrarsız durum, dün de ilgili çevrelerin alftka mev- dişiyi rahatça alan bir kova zuunu teşkil etmiştir. Yaptığı- sarkıtıldıfiını köz Önüne getlre-mız tahkikata göre vaziyetin rck- ceniş bir bostan ' hülâsası şudur:
kuyusu halinde düşünürsünüz Halbu-tlhal mallarını ;»11 mallaro™*»" «« ?«■>» •■ bu itibarla müslölılik eski iştira kabiliyetinin kalnıa-I dığl anlaşılmaktadır t_ bir yandan beyleyken yandan bilhassa ithal malların- Y0 * ™elc® kalmış -da vukubulan ucuzluk, burada »-- -ayni mallardan eski Halle stok yapanları veya ayni malları burada yüksek maliyetle imâl edenleri müşkül duruma düşürmüş, ihracatçı tüccar ise malını satabilmek için flal düşürmek zorunda kaldığım anlayınca Birinci yan 5, ikinci yaw
telâşlanmışlardır. Son günler,6, *azı kasım tarihli
içinde vukubulan bazı iflâs hâ- ,{AKs 'M’ da Ç'knııştır.
dueterl üzerine şehirdeki bütün ' ----------------------------
İki karmanyolacı mahkûm oldu ciıihanc parkı teinde rasla-ı dikları Muharrem vc Mııhalne adlarında iki gencin üzerlerindeki yükte hafif pahada auır . eşyayı zorla almak nuçundan birinci ağır ceza mahkemesinde yargılanmakta olan Hüteyln şahin He Hüseyin P-rlâ.Vin duruşmaları dun sona ermiş ve her Iklat ikişer nene on birer ay müddetle hapse munküm edil-nıişlerdir.
siü ân» Mamumiila. •«**• *•("“ »• H
kütlede kulru ,sc & metre!.- Ic kuturdan *-•---. kastedilen mâna çııüur ki. ku-Vaziyet yu rnclre kuturda açılmış, diğer lki m®tresl taş örmeye gitmiş
Aşağıya İnerken başımı kal' dırıp kuyu ağzını görmek Lıle-, dim. İşle az evvel gridlğimta kuyu ağızı. Zift.*i karanlıkta tepede cep aynası kadar küçük , bir yuvarlak halinde parlıyor!.,
Pazar yerlerindeki fiatler
Muhtelif semllrrde haftanın bir pimimde kurulun pazarlar ». « - —son zamanlarda pek faydalı Di-
lerden Sanıl Teklnay’ isminde mağa başlamışlardır Buralarda hayırsever bir zat Tupkapı Fa- satılan yiyecek maddeleri bil-kirlere Yardım Cemiyeti nami-jhassa sebze ve meyva dükkun-na Amerikadan dört yüz kilo larda satılan ayni maddelerden giyecek eşyası göndermiştir yan yarıya ucuz satılmaktadır. Bunlar gümrüğe gelmiştir. Ya-I Bu pazarlardan eıı büyüğü kında cemiyet tarufmdan tes- her çarşamba Fatihle kurulu-lim alınacaktır. | -vor- Son pazarda bazı fiatler
Bir müddet evvel yine Ame- Kuru fin^n,n kUt““
rikadakl Turkler tarafından,151 Pala,es beyaz 20. sarıı 25. Topkapı fakirlerine dağılılmak Pall,ca" A®-’?'.dOn'^ 2®’25' bir ç(* elWK ™ va». "■»’ M-’5- ,2?’5-?lber
», n^arrllmlîtl. ,»■
Dleer maddeler dr bu Halle»» tl„ »ele,kİ yardım, yapan Sn- ^ta^ur,
“ wı«ıw. »u p«»r
mn »ma „D,l.,,ll nlnam hayat pahallllğllU
önlemek hususunda iyi hizmet uyarak etmiş olaca!dır
Amer ikadaki Türklerın teberrüü
Amerikada yerleşmiş Türk-ierden Sami Teklnay 1
Baş ıınihctulis Hakkı Kök ve Şerif Akkulay jl« Kozlu bölgesinde
car büsbütün müşkül durumu girmiştir.
Verilen malumata göre bankalar Iskonto muamelesi
ispat eden seyyar satıcılar*, mrıziç takibata uğratmama-lı. Madeni altı kooperatifimiz var, madem dükkân az: kalar Iskonto muamelesi yap-bırııkalim, rekabet voliyle 11- onmakla kendilerini tehlikeden cuzluğu onlar sağlasınlar, korumak isliyorlar Diğer taraf-Şimdilik böyle gitsin. Fakat, tan bir kaç gün önce iflâs du-elbette, katisi, yiizde üç yiiz rumuna girdiği haber verilen kârlara imkân bırakmıya- bir firmanın mühim nispette cak olan bol miktarda kon- bağlı olduğu bir nıiıesscsedç |M?jjlifler ve dükkânlardır, parası bulunanlar paralarını (Vâ • NÜ) çekmeğe başlamışlardır.
Kastamonu şilebi
Norveç'ten dönen Kastamonu şilebi maden direği hamııleslle dûn sabah Umanımıza gelmiştir. Gemi, yükünü boşaltmak üzere iki giîn sonra Zoııguida-ğa hareket edecektir.
i
İşçi evi arsaları
Vali dun ziyaretine gelen Çalışma Bakanı Reşat Şemscd-dtn Sirerie, İşçi evi yapılması düşünülen arsaları yerlerinde tetkik etmişlerdir.
uu »VMUU, V VI111 jr Çlf gi mektupta . Buyilk ninem ' merhum» Zekiye hanımın nasihat ve telkinlerine r---------'•
mıntakanızdaki çok çocuklu yoksul ailelere.tevzi edilmek üzere bazı eşyalar gönderiyo-( Tanınmış bir .ütüncü rum» demektedir. ..» ı..
Gelen eşyalar, 42 yıl evvel bu hayır cemiyetini kuran merhum doktor Galip Üstün'iin vefat günü olan 13 ocakta muhtaçlara tevzi edilecektir.
öldü
. Türkiye Tütüncüler Birliğinden: Memleketimizin mühim tütün alıcılarından meşhur Pe-emtsma sigara fabrikası erkânından Walter Heroldun Al-manyada vefatı haberi iktisadi mehafilimizde ve tütüncülük muhitimizde çok büyük teessür uyandırmıştır.
Hayatını tütüncülüğe ve Türk tütünlerinin yüksek vasıfları-
Tütüncülerin toplantısı
16 kasım gilniı Ankara'da E-konoml ve Ticaret Bakanlığında tütüncüler toplantısı yapı- ( lacaktır. Bu toplantıya tütün ekici temsilcileri, tüccarlar ve _ ____ _____________ _
tülün Işlerlle ilgili devlet mü-' nüshalarından birinde yapılan mn Almanyada daha geniş öi-esseselerl davet edilmişlerdir, i neşriyat «Milli hisleri rencide» , çude tanınmasına vakfetmiş o-
Toplantıda 1949 mahsulü tü- eder mahiyette görüldüğünden tan bu degerii Türk dostu Al-tünlerlnin istihsal miktarları ve derginin sahip ve muharriri Ne- man, geçen şubatta memleketl-evsafı tetkik edilecek ve bu se-jclb Fazıl Kısakürek hakkında nılze gelerek firması adına mü-nekl tülün piyasalarının açılış savcılıkça kanuni takibata glri-1 hlm miktarda mubayaada bu-turihelri tesbit olunacaktır. | gitmiştir. tutunuştu.
Büyük Doğu dergisi sahibi aleyhinde takibat
«Büyük Doğu, dergisinin son
Tl Kasım 1949
Sahile 4
AKSAM
$elı ir Tiı/alroMt Dram hışmında

Bir komiser geldi
Milletlerin Garip Adetler ig
Bir vicdan muhasebe ve mu- işçi kızı kovmuştur- Nişanlan-hakemesi. Uzun ve derin akis- makta olan genç kız, hiddete ter uyandıran bir eser. Büyük ve kıskançlığa kapılarak, elbl-fçtimai meselelere temas eden sesim prova ederken gülümsetir meran. Seyircinin boğazını dlğinl gördüğü bir genç >«• saran, nefesini tıkayan, bir a- kızını terzi dükkânından attır-raya gelmiş müteaddit deruni mistir Eve damat olacak deli-dramlar. Bunlar o derece ma- ’ kanlı. bir barda genç bir kızı hinine bir surette sıralanmıştır tanımı'. onunla bir müddet U alâka perdeden perdeye, beraber yaşadıktan sonra. bilâ meclisten meclise, sahneden ‘ spb-p. terketmUflr. Fabrikatö-aahneye artmaktadır. Üstat e- run oğlu sarhoşluk esnasında. Ünden çıkmış mükemmel bir (Arkası 7 ne! sahifede)
tiyatro parçası.
İşle J. H. Prlestîy tarafından yazılıp İrfan Şalıir.baş'm kule-aniyle lisanımıza tercüme edilen ıBir Komiser Geldi .) isimli piyes.
Herkes vicdaniyle karşılaştığı zaman — bu eserde vicdanı bir muhayyel komiser, tâbir caiz iss. temsil etmektedir — bc: nedametler, büyük ıstıraplar duyar. Bu nedametler, bu ıstıraplar geuçlerdc daha derindir. Çünkü anlarda hayat uyu -t ırucu, Lorpul jici tesirini h.-i’. • tr dereceye Uadar ya-pab. ın.-.ttr Bu sebepten dolayı ila sençlcr. btr vicdan muhake-meslnc'-'n, yaslılardan çok daha müteessir olarak çıkarlar. E azan de bu nud ınScm enin ne- ( LKKlnde vicdanlarının kendilerine lâyık gördüğü eczayı ebe-diyyen çekerler. Hayatın bin bu cilreal arasında yıpranmamış genç vicdanlar ekseriya daha hassas ve'bundan dolayı da daha şedit ahırlar.
Anne, baba. oğul, kız ve bir delikanlı akşam yemeğinden sonra kadehlerini kaldırıyorlar. Kızın delikanlı ile nişanlanması tesit «Ulıyor. Bu cnü-na-ebctle baba bir kaç söz söylüyor. Bu sözlerin meyanııı-da şu fikirler var: »Cemiyette birbirine yardım etmeli... Bu dünyada yalnız yaşamıyoruz! » Eu sözler herkesin derununda aki-ier uyandırıyor.
Bir genç kız tatütar etmiştir. Makus talihe kurban, hayatın acı darbelerine hedef olmuş. derununda gayri meşru btr yavru taşıyan zavallı bir malı lük hayatına son vermiş. Bu felâkete kînî sebebolmuş-tur? Nişanı tesit edenlerin hepsi bir vicdan muhasebesi yapıyorlar.
Zengin bir fabrikatör olan baba. bir gün pek cüzî btr zam talep ettiğinden dolayı bir
Ekrem Pişi d REY
z 1
Mevlûdu Şerif
Ürolog Operatör Doktor MEHMET ALİ OM Anın aziz ruhuna İthaf edilmek üzere vefatının ikinci yıldönümüne tesadüf eden 11 kasım bugünkü cuma günü Kadıköy Osmanağa camiinde İkindi namazını müteakip mevlidi nebevi okunacaktır.
Merhumu sevenlerin, dostlarımızın ve arzu edenlerin teşrifleri rica olunur.
Eşi. İhvan M. OMA
iılanbul B®l«aiy(T1 Şehir rifBIıaaa llllll|||p!IJ''■*« Î0 «te
I DRAM KISMI B1R KOMİSER GELDİ Yazan: J. B Prleslley Tiirkçesi: Prof. İrfan Şahinbaş

BEBEK
Yazan: Maurice Braddel.
Anita Kart Türkçesl: Hakkı Blgeç
Para iteni akşamlan Dra.r ItrrmiFfla S»lı akşamları Komeıı K.o.ııııda temsil volttur
MUAMMER KARACA OPERET,
Maksimde
Saat 20.30 da
RAKIM L85
Matineler: Cıımıt tesl nazar 1> ve it.HI yoktur.
Gazel Sanatlar Opereti Bu Akşam SÜ.VIFR'de
İ TRtS BABADES
Cidden bir hârika ve görülmeğe şayan olan
I
I
(The Yfrarling)
Güzel ve renkli filmi takdim ediyor.
Baş rollerde: GREGORY PJCK — JANE WYHAN
ve ormanların bütün vahşi sakinleri. Macera ve sergüzeşt.
■ Kadıköy SÜREYYA Sinemasında1 Cuma matinelerde
Yılın her göze yaş dolduran en hazin dramı
1 — VEFASIZ
ANN SPARİT.AN _ ZACHARA SCOTT
2 — FELÂKET YOLCULARI
Heyecan filmi
- 37 —
Arian bu yerden, otel kadar memnun görünüyordu. Otelde, beyaz ceketli bir hizmetçi sabahlan tepsi İçinde çayını getirirdi. Artan burada sabahleyin erkenden kalkıyor, kahvaltıyı kendisi hazırlıyordu.
Moris ekseriya:
— Bırak, rica ederim, derdi, ben yapayım.
Arlan:
— Hayır, hayır. Bu iş kadına düşer. Sen rahatına bak.
Cevabını verirdi
Morisin aralık)adığı perdeden tarasaya ışık süzüyordu, içini çekerek: «Hiç olmazsa eve döndüğü zaman bir defa olsun boynuma sanlsa... Bir defa benî öpse... O da yok. Hem yanımda, hem de bana yar olmuyor. Böyle hissiz kadını ne yapayım?» diye düşündü. Ne zaman bu halinden şikâyet et-ae, Arian hep aynı cevabı verirdi:
— Adria seni bozdu.
Artana karşı küçük düşmemek İçin elinden geleni yapmağa, para kazanmak İçin her
Polinezya, Mikronezyada evlenme tarzı, eski âdetler
Kız naşı' istenilir? — Görücüler — Tüğün hediyeleri — Dans merakı ve eski dans’ar — Uçurtma, güreş, salıncak!
(Baş tarafı 1 inci sahifede) genel bir tecrübeye tabı tutu-1 lurdu. Bu âdet de artık unutul-1 muş gibidir.
| Mikronezyada evlenme dnha büyük merasimlerle yapılır Ka-
I rolln adalarında meselâ giıvcy. gelini evine getirir ve evde kaynana tarafından resmen kabul ı olunursa, sırtını Hindistan ce-, vlzl yağıyla sıvazlar, bunu mü-tenle! p başına biç çiçek çelenk takılır, bundan sonra da düğün yemeği yenir. OlJbert adaların -
I da erkekler cok kıskançtır, yer-| iüer, burada bir genç kadınla 1 konuşmaktan çor korkarlar, zl-ra genç kadının kocasının vah-
I şic? hareketi muhtemeldir.
Bu ada sakinlerinden birçoklarında bu gibi renklerden ileri gelme İzler vücutlarında daima görünmektedir; meselâ vücutlarda köpek balığının dişlerinden mamul silâhlardan hasıl olmuş yara ve bereler vardır.
Dans merakı
Pollnezyalılards eğlencelerin esası danstır. Bu danslar hiçbir merasimde eksik olmaz: dansın canlandırdığı ataların ve llâh-I ların hareketleridir. Bunlarda en dikkate şayan nokta. Av. rupai klâsik danslarda olduğu gibi, ayakların hareketinden ziyade el ve kollarla yapılan hareketlerdir.
Samoa adalarındaki bir köy halkı diğer bir köy halkını enk defalar bir dans âlemi !çln davet eder. Bu gayet hoş formaliteler dahilinde olur ve bldavet-te bir veya Ikî oturma dansı İle başlar. Bunda kabile reisinin karısı ve kızı, diğer on güzel koylu kızı ile beraber oynar. Bu gibi merasimde kabile reisinin karısı ve kızı, İnsan saçından, Üç sedefli çubukla, parlak midye kabuklarından yapılmış kolye taşırlar.
Bu gösterilerin arkasında bir , koro tarafından şarkılar söyle; nir ve danalara bunlar tempo tutarlar. Tempo tutma bir I bambüs gövdesine san!an hasırlar üstüne vurularak yapılır. Bunu takiben diğer danslar
Samoalı bîr kaduı dansediyor
başlar. Günlük hayatın hususiyetleri bu danslarda çok yer t-lır Meselâ haliklara) mızrakla vurularak tutulması ve kaplumbağa avlanması gibi vakayi bu danslarda gösterilir. Rakse-den kadınların hareketler! pek caziptir. Meşhur rakseden her hangi bir kadının şöhreti köyün ve o diyarın hudutlarını aşar.
Diğer bîr dans daha anılmağa çok değer, bu da GlJber a-
dalarında el şaklaması dansıdır kİ bu el çırpmakla yapılır. Gösterişli danslardan biri olarak Havay adalılarının Hola rakımlarını kaydetmek lâzım gelir. Bu danslarda kadınlar yapraklardan mamul eteklikler giyerler ve boyunlarında, başlarında çiçeklerden çelenk taşırlar. Fu raksın hareketleri ve Poli ne ziyada diğer birçok danslar, dal-! ma bir heyecanlanma İle sona erer.
Yeni Zclâıı jalılann bilhassa cenk daslarmda, kuvvet ve e-nerjlya çok İhtiyaç vardır. Bu rakıslar pek caziptir. Maalesef bu merasimlerdeki danslar da eski kıymetlerini zamanla kay-mektedlrler; bu esM. devirdeki danslarda yüzlerce ayak birden tempo tutardı, bir anda harekete çeçen halk, yerleri savsamasına tepinerek, danslarını yaparlar. simalar çatık bir hal alır, gözler döner, diller dışarı uzatılır; bu suretle etrafa korkunç bir manzara arzedillrdl.
Başka eğlenceler Pollnezy ahlarda dans ten gayrı daha birçok eğlenceler vardır. Bu. kültürlü memleket çocuklarının oyunlarının aşağı yukarı aynıdır; meselâ uçurtma uçurmak. güreş, sırıkla yürüyüş, bilmece halli ve hattâ top oyunları gibi...
Salıncaklar Poünezyada çok sevilir. Bunlar bilhassa bir palmiyenin tepesine bağlanır ve oturmak İçin de altma hasır yerleştirilir. Sonra gençlerden bir! salıncağa oturan kızı sallıyarak beraber sallanır. Nihayet sırada bekhyen diğer bir genç salıncaktan atJıyan ilk gencin yerine atlar ve bu böyle devam eder. Salıncağa yalnız kızlar bindirilir, genç erkekler bu sallanmayı aşağıdan seyrederler.
Pollnezyada Avrupa kültürly-le beraber kriket oyunu da yerleşmiştir. Bundan maada Sa-moa’da yelkenli ile yarışlar da tertlb olunur.
]
çareye başvurmağa karar vermişti.
Etüdlerine devam edebilmek için Arian, güzel elbiselerini satarak bir piyano kiralamıştı. Dünyada en fazla sevdiği, en çok gururlandığı sesi idi. Bunu Moris çoktan anlamıştı. Bütün ümitleri, talihi hep resine bağlı olduğuna inanıyordu. Bir eok kimselere sesini İşittiriyor, tebriklere mazhar oluyor,, fakat ciddi bir teklif .karşısında kalmıyordu.
Moris:
— Gençsin, dedi- Henüz yirmi yaşındasın. Cesaretini kırka amalisin. Hem canım ne zararı var? Lâzım olan imkânı sana ben vereceğini. Konserler vereceksin. Bu konserleri bizzat ben organize edeceğim.
Arian cevap vermemiş, yalnız giilümsemlşti.
— Sözüme inanmıyor musun Arian?
Sükût.
— Bunu yapamıyaeak mıyım zannediyorsun?
— Evet, Belki dediğin nhır. B;ı cevap ağzından ümitsizce döküldü.
Hanlı ve korkunç maceralar
Beş kişinin canına lııyan Mehmet Coşkun
Mehmet Coşkun, cinayetleri nasıl işledi ■— ve ne suretle yakalandı?
Geçenlerde şehrimizde Çera-berlitaş civarında dolaşan ve 5 cinayet faili olduğu için has-kında İdam cezası tatbiki islenen Niğdell Mehmet Coşkun, Emniyeti umumiye kadrosuna mensup 1 ve İst Emniyet müdürlüğü İkinci şube kadrosundan üç sivil memur tarafından kıskıvrak yakalanmış ve üzeri arandığı zaman, çifte çifte tabancalar. şarjörler. bıkaçlar, kamalar ve buna benzer bir takım eşya bulunmuştu.
Ölüme mahkûm bir adamı, hâdlsesiz bir şekilde yakalamağa muvaffak olan sivil memurlar şimdi İçişleri Bakanlığı tarafından jklşer maaş ikramlşe İle taltif edilmişlerdir.
Bu münasebetle Nlğdeil Mehmet Coşkun'un İstanbul gazetelerinin hiçbirinde çıkmıyan şayanı dikkat macerasının Emniyetçe teşdit edilmiş olan bütün tafsilâtını aşağıda naklediyoruz:
Nlğdenjn Eskigümüş nahiyesi halkından olar. Mehmet Coşkun, aynı köyden bir kadınla evli bulunmaktadır. Mehmet Coşkun, erkek kardeşinin kan-s’ına fena gözle baktığını hisseden babasını daimi bir kontrol altına almış ve bir gün babası, nı, yengesiyle bir arada görünce. bu vaziyete tahammül ede-miyerek babasını tabanca ile öldürmüş ve kaçmıştır.
Mehmet, evlenmezden evvel, teyzesinin kızı Hanlfeye tallb olmuş, fakat onu Mehmede vermemişler ve civar kasabalardan biri olan FertekiHerden bir adamla evlendlmıişlerdir. Fakat Hanlfe Mehmedi, Mehmet Ha-nıfeyi sıkı bir sevgi İle sevmektedirler. Bunun İçin her İkisi de evli oldukları halde, fırsat buldukça gizli gizli sevişmekten geri kalmamaktadırlar.
İkinci cinayet
Bu sırada Hanife, Mehmet Coşkuna bir teklifte bulunmuştur. Bu kanlı teklif, Han lfenin kocasının öldürülmesidir.
Mehmet Coşkun. zaten kaçak bir kaatil olduğundan, kendisine İkinci bir cinayet hazırlamakta mahzur görmüyor. Ve bir gün Hanlfenln kocası, tarlasında çalıştığı pir sırada ansızın, onu öldürüyor, cesedi bir kenardaki ot ve saman yığının a-rûsına saklıyor ve geçip gidiyor.
Aradan on beş, yirmi gün geç-1 tikten sonradır ki. Hanlfenln
ÎKONÎ
İHA i
Niğde canavan Mehmet Coşkun kocasının artık kurtlanan cesedi meydana çıkıyor, Mehmcrtin (Arkası 7 ne: sahifede)
İstanbul Filarmoni Derneği 1919-50 mevsimi abonman Senfonik Konser ŞEF:
CEMAL REŞİT KF.Y
Solist: Keman üstadı
THıBAUD
Değişik pror ..-n'arla 2 konser 14 kasım pazartesi ve 17 kasım perşembe saat 18,30 da
Saray’da
Biletler gişede satılmaktadır.
En—— ■---------------
TAKSİM BELEDİYE GAZİNOSCNTN
YENİ PAVİYONU
Bu akşam saat 22.30 da Taksim Belediye Gazinosunun Yeni Paviyonu açılıyor.
Modem dekorasyonun bütün icaplarına riayet edilerek şahane bir tarzda tezyin edilen yeni Paviyonu eşsiz güzelliklerle süslemek için hiç pir fedakârlıktan kaçınılmamışım, Harikulade tenvirat, İnce bir zevkle seçilmiş zengin mefruşat, göz okşayıcı renkler... velhasıl konforlu bir atmosfer yaratmak için en ufak nokta dahi ihmal edilme-
nüştir. Emsali arasında rakipsiz kalacak olan Taksim Belediye gazinosunun muhteşem yeni pa viyonu hayat gailelerini unuttu racak hoş ve neşeli bir kaç saat geçirilecek yegâne lokaldir. Bun dan maada paviyonu» cazibesini büsbütün arttırmak İçin tanınmış müzisyen ve artistlerin İştirakiyle hoş sürprizler hazırlanmak tadır.
ISatm alınmış kalb
' YAZAN1ÜCMM PEVfPHt/.ÇEVIgEN WAZ//M DEKMj
Moris her şeye başvurdu. Her türlü iş aradı. On gün tercümanlık yaptı. Amerikan seyyahlarını otobüsle Parkın görülecek yerlerini gezdirdi, İngilizceyi çok güzel konuşurdu
Hafta sonunda aldığı parayı doğruca getirip Arian'a teslim etti. Arian:
— Nihayet para kazanmağa başladığına memnunum. Alacağım derslerin parsını ödıye-blleceğim. dedi.
— Hangi dersi?
— Harikulade bir maestro buldum.
Mnrlsln yüreği hopladı.
— Benim sana verdlğnıl dersler yetmiyor mıı?
— Sen meşgulsün.
— Akşamlan, sabah erken seninle birlikte etüdlerc devam edebiliriz.
Arlan, Morlsln getirdiği çiçekleri vazoya yerleştirmekle meşguldü.
— Fakat sen bir şan hocası değilsin. Seninle bir romans bir opera geçebiliriz. Fakat sen sesimdeki falsoyu anlayamaz, bozuklukları düzeltemezsin-
Moris kızmağa başladı.
— Sesin mükemmel, hiç bir falsosu yok. Başkası belki sesini bozabilir.
— O, öylesi tlcğîl. Hem bir artist dalma ekzersiz yapmak mecburiyetindeyiz. Sesin âhen-gine halel gelmemek İçin bunu yapmak lâzım.
— Bu dediğin hoca kim? Nerede buldun? Nerede tanşıtm? Bana hiç bahsetmemiştin.
Arian. bir kaç adım geriledi.
— Canım böyle bağırma. Canımı zUayors-un. Dün Koro-
ya iştirak etmek üzere akademiye gitmiştim, orada tanıdım.
— Akademiye gittiğini bana söyledin- Onunla nasıl konuştun? Anlat.
Şiddetle yakahynrak, sarstı:
—• Neye cevap vermiyorsun? Neden bana öyle hain hain bakıyorsun? Benden korkuyorsun galiba.
Arlan titrek bir sesle:
— Sen kolayca bir kimsenin canına kıyabilirsin, bımu biliyorum.
— Ne demek istiyorsun ?
— Atina'yı öldürmeğe teşebbüs ettiğini biliyorum. Bir müddet blrlblrlerirJn yüzüne baktılar. Moris;
— Fakat, detil, Adria seni aramağa geldiği zaman ona bunun aksini u '-inişsin.
— Hayır, yalan. Bu hususta
ağsımı bile açmadım.
Moris:
— Biliyorum, biliyorum dedi. Sen hiç ağzını açmazsın, işte beni delirten de bu. Ne olursa olsun benden korkacak bir şeyin yok. İnsan nefret etliği, kin beslediği bir kimseyi öldürmek ister. Sevişenler, birbirlerini öldürmezler.
— Yanılıyorsun, Moris. Yalnız sevişenler birbirlerini öldürürler.
— Pekâlâ, Adrlayı öldürmeğe teşebbüs elliğimi biraz evvel sen söyledin. Sözlerinde bir tezat var demek.
— Hayır, hiç bir tezat yok. Bu teşebbüste bulundun, çünkü onu seviyorsun.
Moris miistehziyane güldü, sonra gitti kendisini yatağa attı, içindeki ıstırabı, yüzünde okunuyordu. Düşünceye daldı: »İslediğini yapsın, umurumda değil. AJelâdc bir kız, hem de gürel değil. Kiminle islerse gitsin. Artık nefret etmeğe başlıyorum.»
— Hayır. Acıkmadım.
Arian kendi tabağını aldı, camlı tarasaya gitti. Peşi sıra gelen kediyi okşadı, ona kendi ana diliyle hitabetti Moris bu Polonez lisanından çok sinirlenirdi.
— Torasada oturma — diye bağırdı — üşürsün
Arlan, biraz tereddütten sonra Morisin sözünü dlnliyerek tekrar odaya girdi, küçük masanın önüne oturdu. Moris:
— Ben, dedi, artık o cepleri dolu seyyahların uşaklğını yapın ıya cağım.
— İstediğini yapmakta serbestsin Moris. Ben sendçn hiç bir şey istemedim.
— Artık evden d^an adım atmıyacağım. Senin de çıkmana müsaade etmiyeceglnı şu esrarengiz derslerin için anlaştığa! esrarengiz adamın kim oldu Şunu söjlemezsen. yemin ederim, seni şuradan şuraya kımıldatmam. Buradan dışan çıkmak memnu.
Arian yüzünü Minise doiru çevirdL O mini mim solmuş c-ucu göğ-
var)
Arlan yemek masasını hazır- linçle tuttuğu bıçağın süne doğru çevrilmişti.
— Bir şey yenıiyecek misin? j (Arkası
Created by free version of 2PDF
H
M
İt
uharrir neden
Sait Faik diyor ki
Ü z i kH
Büyük viyolonist Jacques Thibaud’nun ilk resitali
Karakulak memba suyu
Yazan: Prof. Dr. Kerîm Ömer ÇAĞLAR
“Bugün eskiler diye adlandırılan yaşlı muharrirler, hayata, cemiyete yukardan bakarlardı.
Hâlâ da öyledirler,,
tBize himayesiz tiyatrolar lâzım. Salonları küçük de olsa böyle bir kaç tiyatro bizi a çıv erir. — Eskiyle olan son bağlarımızı ancak yeni dille koparabileceğimize kaniim. Dil devrirmni yeni edebiyatımız içirt büyük bir şans sayıyorum.»
nacaktır. Yazıda sırası gelince bunun ne suretle yapılacağını arzedecefeim.
şimdi hep beraber Karakulak membaına gidelim.
Karakulak menbaında
Beykozda vapurdan İndikten sonra Karakulak membaına git inek İçin doğuya doğru 8,5 kilometrelik bir yolu katetmek lâ zınıdır. Bu yolun az hlr kısmı as falt, üst tarafı şose ve köy yoludur. Güzergâhta Akbaba ve Deresek! köylerL vardır. Bu böl-
Salt Faik Abasıyanık
Son yıllarda edebiyatımızın iki kolu büyük hr.mleler yapmakladır. Bu iki kol. hikâye Ue şiirdir. Bunlar biribirlerile yarış edercesine süratle gelişiyor.
şiirde hakiki kıymetler arasına bir takııu taklitçilerin de kırıştığım arkadaşımı* Şevket Ra d o belirtmişti- Hikâye sahasında da aynı şey ileri sürülebilir. Fakat bu sahada büyük bir kitlenin tanıdığı bir kaç isim var ki eserleri başka dillere (le çevrilse güzelliklerinden çok şey kaybetmivecekleri muhakkaktır. Bunların arasında Sait Faik, büyük bir kıymet o-larak en haşla yer almaktadır. Fakat son zamanlarda onun yazdığı gözden kaçmıyor.
Değerli hikâyecînılzi Bur) adasındaki evinde ziyaret ettiğim lamın ona ilk sözüm niçin az yazdığını sormak odp. Sanatkârın düşüncesi hudutlaııamaz
Sait Faik, karşı karşıya o-turduğumoz balkonda başını deniz tarafına çevirerek bir müddet düşündü.
— Şu karşıdaki sandalı görüyor musunuz? dedi. Bakın. Sahile yaklaşıyor. Onu yürüten şey nedir? Kürekleri değil mi? Ya şu uçuşan marliler! Kanad-lari yolunsa artık uçabilirler mi? Düşünce ûc böyledir. Dört duvar arasına kapatılmak İstenirse kanadsız kuş, küreksîz sandal oluverir ve bütün mânasını kaybeder.
«Medarı maişet* isimli bir hikâye kitabı çıkarmıştım Hayatı toz pembe görmüyorum diye mahkemeye verildim. Üç ' beş kuruş kazanalım derken iki bin lira mahkeme masrafı ödedim. üzüntüsü de Kahramanlarım rahat için haplse giriyorlardı, sebep bu!
Geçenlerde arkadaşım oğluna edebiyatla uğraşma»- 1 lan bıktığımı ve artık yazmı- 1 yacağımı söyledim. Bana, son 1 mütalâada seni ol-uyan bir II- 1 se talebesi varsa onun için yazmalısın. dedi. Ben de şimdi on- 1 lan düşünerek yazıyorum.
•Kestaneci dostum* diye bir ( hikâye yazmıştım. Orada çocuğun mangalına tekme vuruluyordu. Ertesi gün polisten ça- , Sırdılar ve kestanecinin man- j galına tekme vuran) »ordular. Ben ne bilirim, hstırtayamadım ki. Belki bir bekçi vurmuştur,’ dedim | — Yeni edebiyat diye bahse-
— Bari bu çocuğu bulun da dilen cereyanın bilrtiğimis ede*
ökulahm. kestanen ilik etmesin, biyattan ne farkı vur? ____j_
adanı olsun, dediler. | _ Ccmiyetimizm gelişmekle Zengin
Güçlükler bundan ibaret de- edebi telâkkiler değişiyor, Hat- D’— ğildir. Patronlardan gelenler dc tâ ahlâk telâkkileri de değişi- ; var. Bir zamanlar Variık'da yor. Bugün eskiler diye adlan-muniazaman hikâyeler yazı- dınlan yaşlı muharrirler, haya-yordtun. Mevzuların; hoşlarına ta. cemiyete yukardan bakar-gltmcdl. Başka şeyler yazmamı tardı. Hâlâ da öyledirler. Ha-söyledller. Ismatlama şeyler yalakarışnuyorlar.Yalnıztepe-yazamıyorum, ayrıldım. Zaten den seslenerek cenıijeti dûzelt-«erdlkUri ne? Bir hikâyeye 5, mek sevdasmdalar. Bize Eelln-7.5. haydi bllenıeninl? 10 lira ce: Cemiyeti düzeltmek husu-Ayda dört hikâye da bu zamanda geçineceksiniz!
Mamafih daha
verenler oldu, oldu amma sefer bajka ,-w— >______ _____
meçinııasına yazdığım hikâye- ®çrı mîlhdut bir zümre için delere 2â lira veriyorlardı. Bir büTi'k kütle W yazıyorum, çiın Vedat Nedim TÖr, kendini- F',kr'rn(;'î sanatkâr cemiyetin zi aşacak hikâyeler getirin, de- •nsanlarile meşgul olma-
- - - - ----'-r aaten olmuş.
Endişem anlara huşça vakit
caba, etmek Bütün
Eyüp
Derdine çare ararken Altındağ ormanları içindeki bu suyu bulmuş ve onun sayesinde İyileşince buraya bir çeşme yaptırmıştır. Bugün o çeşmeden her han gl bir eser göremedik. En eski eser olarak Ahmet Ağanın ölümünden 98 yıl sonra İkinci Sultan Mahmudun yaptırdığı çeşmeye raslıyoruz. Mahmudun çeşmesi mermerden bir sanat âbidesidir. Mahmut adlî tuğrasının süslediği alim yaldızlı çeşme kitabesi enfes oh talik yazıdır:
Karakulak suyudur çeşmesi olmuştu harab Kıldı ihya yeniden Padişelıi derya cüd Tâ ki rizan ola mizah semadan baran
Reşmesincc ille eyyamını Hak nâ ma'ılud
Akdi ağzım suyu tarih yazarken pertev Bi misil oldu zclıi çcsmci Sultan Malınım!
— L2İ2 —
Üstad Jacques Tbibaud bu senek! ilk konserini 7. Kasım 1949 akşamı Saray sineması salonunda verdi. Programda belli başlı »ç büyük eser vardı: Bach’ ın Chaeonne’u Beethoven'im Op. M. No. 2 dominör sonatı ve Mozart'ın solmajör konçertosu... Bu eserlerden başka programın sonunda Debussy. S»y-manowsk! ve Kreisler'elen liç küçük parça vardı.
Beethoven'im Op. 30 ile gösterilen üç keman - piyano sonatı vardır. Büyük besteci, bu sonatların üçünü de imparator A)exandre I'e ithaf ekmiştir. Dalkavuklulrtan o kadar nefret eden başı göklerdeki bestecinin imparatora karşı oldukça kuvvetli bir sempati duyduğu mu -onlar gibi ( hakkaktir. Bu ithaf bu sempa-vc halktan uzak tinin belirtisidir.
| Viyolonist Thitaud bize bu uç sonatın İkincisini çaldı- Viyolonistlerin •İlkbahar» sonatı ile «Kreutzer» sonatı arasında âdeta mekik dokudukları t1” hanlkaH». dastontır.
«ılnoı .onalı ayamda Halka Bu tonl(!b, ,ç|ndc „ talH to. ı Karakulak suyu Doresokl kö-, sunularım da p'k Islaubulumuaua cmsalsla »M“ “ kllgmat» Hususunda
kadar BU olmaddu Hala, kok- Jfr aunakMır [duulzderr MS nulra kudur yük-
leşmiş bir gelenek halinde bu ( yakın(|a T|krk i8tanbuiun sekte yüzünü batı güneye ver-iki sonatın «kron Mü'illi »»-|5M Sncü lrtlh Tltln, kut,„,. >ls Kir «»«ün hatlı düklük e(« Uehıln diğer eserlenm erkede | n komisyonlar, «en orta kısunlanndu kaynar.
Thtand kdet» «- kunıl „ Büyük Fatihin »a-;Bu su. tarihi llibarlylo İstanbul inınalüyık bir merasim Içta sulurmm en eskUeKnden biri epey nunandanberl hazırlıklar saldır. Rivayete göle su. Kara-yapılmaya ba^uımralır. |kuluk Ab”ct A8 ‘
BM bir Türk olarak bu mut- ,®>l laratuıüen bulunmuştur, su lu günde Fatihin hStırasmı na- >■“ “r kendisine Hale edilen sil lası» edelim diye dü,ümir- ' Karakulak Ahmet Ağanın biten tslanbulun dünyaca mes- n"™"' hur sularını tcıklk ile baaırla-yacağım bir kitabı onun ruhu-I na ithafla bu minnet borcu-1 mun bir kısmını eda edebilece-
ğime kani oldum.
İstanbul da araştır maya değer çok su vardır. Bunların hepsini ayrı ajm elden geçirmek bir I meseledir. Fakat önümüzde 3 yıldan fazla bir zaman olduğu için bunu, tamamUyablleeeğlmi sanıyorum. Bugün. İstnnbulun yıllardanken hasretini çektiği Karakulak suyunu ele alıyorum. Söze başlamadan önce İstanbullu hemşerllerime bir müjde vermek isterim. Vakıfla» umum mü □ûrîüğü pek yakın bir zamanda Karakulak suyunu piyasaya su
relerden ibaret. Bunlardan artık hoşlanan kaldı mı bilmiyorum-Biz kendimizi onlar gibi halktan ustun görmüyoruz. Bilâkis halkla be-1 raber yaşamak, halkı anlatmak istiyoruz. Bu kitlenin içine hakikaten girdiğimiz gön ortada, ne hürriyetsizlikten ne de insan lar arasındaki korkunç uçurumlardan eser kalacaktır- Bugünkü edebiyatçının vazifesi, halkı anlatmaktır. Bu bazda-' rının zannettiği gibi siyaset, değildir. Hattâ siyasetle alâkalı bile değildir. Sanatkârın. samimiyetinden şüphe edilmemelidir. Bir sanatkâr m satılmış olmasına imkân yoktur. Bu maalesef bizde henüz anlaşıl-' mam ıştır.

(Gazetemizde intişar eden yazılarını o-kııynculanmızm zevkle okuduğu Ankara Ü-niversitesi profesörlerinden Dr. Kerim Ö-mer Çağlar, Fethin 500 üncü dönüm yılında yayınhyacağı bir kitap için İstanbullun dünyada emsali bulun* nıı.van meşhur sularını tetkik etmektedir. Yalnız. İstnnbulun değil, bütün lürkiyeıün, hattâ komşu memleketle-
rin zevkte içtiği ve has- ge Karadeniz Boğazı İle Marma retini çektiği bu sular ra denizi arasında yer alan A-hakkınıTa sayın pıofc- lemdağı ormanlarına dahildir, sor, Akşam için birkaç Bu ormanların başlıca hususiye yazı vermeyi vadetmiş- j tini burada dünyanın en hafif tir. Bugün Karakulak ve en nefis sularının sıralanmış suyu hakkında kaleme olması teşkil eder. Bütün kay-aldığı ilk yazıyı sunu- naklariyle Taşdelen mecmuası, yoruz.) I Büyük elmalı. Küçiik elmalı,
ti»,.bulun «kİ b.ı çul. k«- 'Kuıakulak. GuzldK. Çubuklu «e payıp vcnl btt devn Kin Utelbl K““'" ‘““r> buhtaulan bir ka yuumda dûny.nm nplr gü»l- *»“ »«««•. »İMİ bir
1 ilklerin, aüüp »inildi Klbl W- , s“ E“‘"e"
yor. Mevzuu sipariş olacak, suya sabuna dokunmıyacak.
O arkadaşım İngiiteredeki mecmuaların bir hikâyeye 100 sterling ver dikler ini yazıyor. Bİ2 bundan vazgeçtik. Bari gölge etmeseler.
Bizim gazete ve mecmuaların sahipleri, kendilerine ufacık bir mesuliyet gelmesini istemezler. Hele para vermekten ödleri kopar. Bu sebeple yayınlarımız tercümelerle dolup taşıyor. Bundan âlâ şey olur mu? Ne para vermek, ao de mahkemeye çağırıhnak korkusu var.
1 Düzensizlikten de şikâyetçiyiz. Meselâ bir giın ortaya birisi çıkıp da bu kitap zararlıdır dedi mİ tamam! Haydi eser toplaruverlyor Neden zararlı? Arayıp soran yok. Bunun zararlı olduğuna kim karar verecek? Bu da malûm değil. Sorgusuz, sualsiz ve mahkeme-siz eser toplatılmamah. Her şeyde olduğu gibi bu İşte de emniyet esastır. Y-ızdiklaniiuûn okuyucunun eline ulaşacağından emin olmazsanız iştahınız kalır mı?
.Şunu da ilâve edeyim ki zarar gördüğümüz bir hal daha var: Başını bir yere sokmuş bazı muharrirler var ki bizde edebiyat yoktur djye dışardakl kıymetleri inkâra kalkıyorlar. Maişet kaygusile böyle yapı-, yortar diye d üşuhsek de zararları büyük oluyor.
bırakmıştır. Ttübaud âdeta u-n utulan bu ölmez eserlerden birisini unutulduğu köşeden çekip çıkarmış onun bütün güzelliklerini harikulade sanatının süzgecinden geçirerek önümüze sermiştir.
Beethoven'im bu sonatı beşinci senfonisiyle mukayese e-
i
l
Devlet adamlar, da sanatkâra iâkayıttırlnr. İsliyorlar kf sanatkâr kenûUerini hep öğ- —--a-,-»-------w— -
sün- İşferini iyi görüyorlarsa bu dlllr. Bu eserde üu ordunun mu-esasen vazifeleridir. Kötü gö- ’ kadderalmı tâyin eden bir harb rüyorlarsa sanatkârdan ancak tahayyül edilir, galibin sevinci tenkid beklemeli. Bizde ise bu-'v* gururu, mağlûbun utancı ve na tahammül yok. Burada yine acıklı hali bu salıifeiec arasın-gazeteiere kabahat bulurum. Bu da aranır ve bulunur. Fakat memlekette yapılacak sayısız k? bu gibi buluşlar eserin mevzu-varken gözümüz hep dışarda Hele b»2i gazetelerin Hacca
muharrir göndermelerine ne
dersiniz! Gönderilecek muharrir varsa Mekkeye değil. Ana-dolnya daha doğrusu Şarka gönderilsin.

Şiirde vaziyetimiz
— Şiirde vaziyetimiz Şaire de vazife veriyor nuz?
Şiirdeki gelişmeyi
nedir? musu-
unu mübalâğa etmektir. Gerçi bu kuvvetli eserin esas unsuru kahramanlıktır; ihtişamlı ve kudretli bir tempo ile akıp gidişi buna detildir.
Büyüle viyolonist bu nefis e-serin bütününde ve hususiyle Adagio'da sanat kudretiyle gözlerimizi kamaştırdı; bu saiıife-ye hakikî ve ulvi mânasını giydirmek için tabiilikten inak ve I yapma olan her şeyi üstünden, silkip attı.
Mozart'ın solmajör konçertosunu bu kadar samimî bir edâ İle çalmak; eserin ince, zarif detaylarını bu kadar sadakat ve İsabetle ifade etmek için Thl-baud âyarında bir sanatkâr olmak gerek... Bach’m (Chacon-ne) unda viyolonisti sanat-şümui ve ihalunun dışında
zart Derese kİ köyü yolundadır. Mezarın Vakıflar İdaresince i-mar edildiğini büyük bir tahassüsle gördüm.
Evkef Umum müdürlüğünün bu kadirbilirliğini hürmetle kay dederim, Ahmet Ağa bundan 211 yıl önce rahmeti rahmane kavuşmuştur. İtina ile hazırlan mış mezar taşlarından baş ucun dahinde güze! bir tAlik yazı ile (Merhum Karakulak Ahmet A-ğanın ruhu İçin Fatiha — HM) yazışım okuyoruz.
Nefis Karakulak suyunun her damlası. Ağa için rahmet vesilesi İse de biz ona Allahtan bir defa daha mağfiret diliydim.
Çeşmenin kitabesi
Karakulak Ahmet Ağa bir mİ de rahatsızlığına müptelâdır.
I
KJlabeden anlaşıldığına göre Sultan Mahmud evvelce mevcut ve harab olan bir çeşmeyi İhya, etmiştir. Bu çeşme kaynaklardan iki yüz metre mtsafp-fe ni"-beten düzlük olr saha üzerin* dedir.
Kaynak yanındaki bina
Daha sonra Karakulak mem-baı üzerinde İkine! Sultan Ha-mldln durduğu görülüyor. Vesveseli Sultan, suyun hemen kay nağı yanma bir biııa inşa ettirerek suyu bir arslan ağzı ile bu binanın İçine almıştır. Bina ve memba muhafızlar tarafından korunmakta ve sarayın suyu mutemetler eliyle doldurularak Dolmabâhçeyr- gönderilmektedir. Bu yazıda Karakulak ■uyunun tarihi »s vakfiyeleri üzerinde daha fazla durmıya-rak şimdiki haline gelelim.
Karakulak membaı. denebilir kİ memleketin en İyi şekilde derlenmiş suları arasına girmiştir. Vakıflar Umum müdürlüğü suyu, fayansla döşeli ve 41 metre genişlikte büyük bir galeri i-çlne toplatmıştır. 41 adet cam oluktan sızan su galerinin sağ ve solundaki fayans oluklardan geçerek bir depoya gelmektedir. (Arkası 7 nci salıifedei
Created by free version of 2PDF
takip edemiyorum. Mamafih gençler arasında pek beğendiklerim vur. Meselâ Fazıl Hüsnü Dağlarca. Bence sair de hikayeci gibi hakiki hayatı ve büyük kitleyi ifade etmeBcir. Bununla beraber şiir hcdefU olunca tatsızlaşır. Hiç değilse şiir, şiir __
olmak İçin biraz realitenin üs- bulmuş olmamıza karşılık Mo-tüue yükselmelidir- Şiirdeki aartTn konçertosunda her an patlıcan dolmasından hoşlan-’göz kamaştıran bir İfade He mıyorum. Mamafih güzel olay dikkati çekmekten hâli kalma-e diyorlar. Bunları gelecek ne-‘dı. Bu konçertoya piyano eş-
----« ».---------------ı— ligi orkestradan çok yakışıyor] desek mübalâğa etmiş
Her defasında dinlerken tatlı musikisi dinliyor-
«iller okuyacak m>? Bunu kestirmek gûetür.
I
Edebiyat değişiyor .
Bize himayesiz tiyatrolar lâzım
yazacaktınız sanda hiçbir İddiamız yok. kazancınızla Biz cemiyette insanlarımızla ; birlikte aynı hayatı yaşamak (■ırzla para Irilyoruz. Yeni edebiyatın yer-bu !e beraber olmasını, hattâ, ça-şeylcr çıktı- Aile m”ra bulanmasını İstiyoruz.
^SUSARSAN KABAHATLİSİN I
>! YAZMADA SALVİ NAZIM 0EE5AN-K’£SİAV AYHAN )
Fikri ÇİÇEKOĞLC
AKŞAM
Abone bedeli
MACTCA KOMANI
desek sayılmayız, bu eseri bir oda muş gibi olur; bu eşsiz sahlfc-
— Edebiyat cemiyeü» her şey . l«d( n yaydan cana yalsın, sa-yapabiilr mi? mimi havanın lâ içimhre doklu-
„ ... _ . . ’ğunu Irlssederte.
| — Tabu yapamaz Onun için
bize tiyatrolar If.zını. Fakat! Bayük kemanemin bu ilk re-bunlar Devletin. Belediyenin -sltaU müziksever halkın sanat himayesinden uzak olmalı.! heyecanını körüklemeğe vesile 1___hamilerde İrfemeı. oWu- «yanist Flipse, üstadın‘
Kendi kendilerini yaşatsınlar, j başarısını hakkıyle paylaşmağa^
Kırdarsız, Muhsir.’sta Hyat-*”* VaTQT""‘° m-■
rolar lâzım bize. Banda çok iş j var Kitapçılardan, gazetecilerden hayır yok. Böyle tiyatrolarda sanatkârlar işbirliği yapabilirler. Halka her şey serbeste söylenir, hayat olduğu gibi gösterilir. Salonları küçük de ol.» böyle bir kaç tiyatro bhd-açıverir. kısa zamanda her şey düzelme yoluna girebilir.
I başarısını hakisiyle paylaşmağa ! hak kazanmış mükemmel bir j
, sanatkârdır. Dakikalarca alkış- ; lanan ve tekrar tekrar sahneye davet edilen sanatkâr yorgunluğuna rağmen program dışı üç eser çalmak suretle dinleyicilerinin sempatisine mukabelede
■ bulundu.
Değişen dilin tesiri
— Değişen dilin çdeblyatlınu-za tesiri oldu mu?
— Elbette oldu. DIJ değişmesi fevkalâde güzel bir şey. Yeni edebiyatçının hitap elliği zümre esasen eski diri anlamıyor. Bu sebeple dilin değişmezi zaten lâzımdı. Bu işle yalnız Nu-rullah Ataç tek başına çalışıyor. Hep beraber yurûyemiyo-ruz. Ancak bu yeni dille eski edebiyatın son tozlarından silkinebiliriz. Eskiyle olan son Dağlarını un ancak bu yeni dille koparabileceğimize kaniim. Yeni fikirler yeni kalıplar içinde anlatılmalıdır. Yeni edebiyatı-, mız İçin dil devrimin! büyük
di. Bu da bir başka türlü slpa- ’,t^ır- Olmuşlar riş. Oradan da vazgeçtim. Endîşem onlar;
HIMıecl m Dh «ikana,!» M;ük kSÜ”S8
,, . ,, hllıın»tmıw nnınn r.înuaia.ı,».
var. Şimdi Ingiltcrcdc okuyor. O kadar güzel yazıycr ki... Tatilini Ankarada geçirmişti. İş- Bir gün elbette onlar da ercilerle beraber İşe gitmiş, yapı- kuyacalilar. onların da parası yıglannı tetkik elmiş ve bir hl- olacaktır. Bir de yanlıların e-kâye yazmış. Bunu mecmualara serlerine bakın! Hayatla ne koyduramadıın. Neden? Çünkü derece alâkaları var? Gülden, mevzun işçi. Vaka da kşyerin- bülbülden. Ada de geçiyor- Gurujoısunuz ya, 5 akşamlardan kukla kahraman-üraya hikâyenizi vermeğe razı fardan, prenseslerden, süslü______________,______________________,__
olsanız da İş bununla bltnıı- _ gemilerden, teşbihlerden, Lstia- bir şans yg kazanç yayıyorum |l
hitnbetmek. onları olgunlaştırmaktır.
ç û m 1 arından.
PFFfFOT BJKKACGU^ GCÇTf rWAY£T SfR HAe&g G&TfJLP,
Sahife 6
A K 4 A M
11 Kasım 1949
Mahkeme Koridorlarında
Benim kızım sıçana benziyor mu ?
MH I ŞEVROLE »47 MODEL — Takat a-erü- | cc|e «atıhktır veya bir ar»â. ev İle de lerln değiştirebilirini Sa«l«m kefille te-
vlık. Beka
yaklaştı, hanım teyze kumanda verir gibi emretti:
— Aptal gibi kırıtnia da söyle bakalım, ne oldun sen?
Küçük hanım süzülerek yılıştı:
— Bilmem kİ..
Hanını teyzenin sesi gürleşil.
— Nasıl bilmiyorsun, kızım? Ne olduğunu söylesene!
Genç bayan başını yana çevirip gene kırılarak mırıldandı:
— Şey işte... Havuz mavuz olmuşum.
Hanım teyze bizim kasketli delikanlıya döndü:
— Anladın ya, neler oldu benim yavrucağım! Sözüm ona. telledim pulladun da gelin ettim evlâtçığımı. Kimin hatırına gelirdi kİ günün birinde Ni-metçiglm havuz mavuz olacak1
— O ne demek hanım teyze1 Küçük hanım havuza mı düştü yoksa?
— Sus, Allah muhafaza bu yursun. Havuza neden düşü yormuş benim evlâdım? Havuz mavuz ne demekmiş, biliyor musun sen?
— Anlıyamadım, hanım teyze.
— İ1k evvelâ ben de anlıya-mamıştun amma sonradan aklımız başımıza geldi, lâkırdının nereye vardığını kızım da anladı. ben de anladım.
— Nereye yarıyormuş lâkırdı?
— Daha nerelere varsın, ayol? Hâşa bu meclisten dışarı, sıçan bilmez misin sen?
— Bilmez olur muyum teyze-çiğim. Bizim evde de var onlardan.
Hanım teyze hiddetle dönüp kızının kolundan tuttu, sürük-11yerek bizim karşımıza çekti!
_ Mademki biliyorsun, Allahın aşkına doğru söyle, şu kızcağızım sıçana benziyor mu?
— Estağfurullah, teyze hanım. Kim söylemiş onu?
— Git de şu serseriye sor, de-medlm ml sana? Havuzlar, Kavuzlar derken bizim kLz sıçan olmuş da çıkmış meydana,
— Aman dikkat et. teyze hanım, küçük hanımı kediler görmesin,
Hanun teyzenin öfkesi büsbütün kabardı:
— Ne demek istiyorsun yani?
— Kediler görürse fareyi kaparlar, diyorum.
— Fare dediğin de kim oluyormuş?
— Sen söyledin ya, hanım teyze.
— Halletmişsin sen. öyle bir i lâkırdı benim ağzımdan çıkmaz. I Git de şu serserinin ağzını yokla. «Aman, kızını bana ver» di-1 yerek etrafımda pervaneler gibi I döndü. Ben de hatırını kırama-dun, yavrucağımı telli duvaklı gelin ettim. Yaparım elbette Kızcağızım iki kocadan da gül-ı medi, bari bu seferkinden rahat I etsin de onun yanında ben de ömiir süreyim diyerek heves et-I tim. Gel gelelim, evlâdımın def-terli kalemli nikâhını bile gör-inek nasib olmadı, evlendiklerinin dördüncü ayını doldurmadan o kâfir oğlu kâfir azgınlığa başladı. Kızımın yüzüne karşı; «Sen havuz mavuzsıın. Sıçansın» demez mi!
— Hımnınım... Küçük hanıma, miki mavz dediler öyle mi?
— Havuzu da, mavuzu da başında parçalansın o serserinin. Evvelâ anlamadık amma sonra-
Hanım teyze yaprak yeşili ipin Loşun un göğsünü kavuşturdu, şahadet parmağını ağzına •okup avurtlarını didlkliyerek yoklattırdı, parmak ucunu şapır şupur yahyarak döndü:
— Benim ne yaptığımı biliyor musun?
Bizim kasketli delikanlı ciddiyetle sohbete koyuldu:
— Kolay gelsin, teyze hanım. Yakalıyabildtn mi?
Teyze hanım kaşlarını kaldırdı. göz aklarını belerterek «ordu:
— Sen de mi onun adamısın, terbiyesiz?
— Azarlama, hanını teyze. Ben kimsenin adamı değilim.
— Sus. iflâhsızın evlâdı. Onun adamı olmosan bana böyle lâkırdı söyler misin?
— Ben sana fena bir şey söylemedim kİ. hanım teyze.
— Daha ne söyliyecektin? Yakaladın mı, diyen sen değil misin?
— Bunda fena bir şey yok ki. haııım teyze. Ağzının içini fazlaca araştırdın da. hırsız yaka-lıyacaltsın zannettim.
— Lâkırdıyı değiştirme, oğlum Yakalamanın ne demek olduğunu bilmiyor muyum sanki'’ Benim ağzımda hırsızın ne İşi varmış? Hapishane mL bura-rası?
•— Kusura bakma, hanım teyze. Cenabı Hak cümlemizi hırsızlardan muhafaza buyursun. Amma veiâkin, hırsızı görünce yakalamak lâzım.
— Geneml yakalamaktan bah ^ediyorsun? Kapanları kur da o alçak herifle beraber başında bekle bari.
Dudaklarını oğuşturup gardan kırarak ilâve etti:
— Köpek gibi dırlanıyorsunuz amma nafile. Benim kızım sizin gönlünüzün oyuncağı olamaz, anladın mı? Aklını başına al, öyle konuş. O serseriye de bunları böyiece söyle ha! Ne diyeceksin bakayım?
— Benim kimseye söyliyecek sozuıtı yok. nanun teyze. Senin söylediklerini de anlıyamadım.
- Aptallık etmesene karşımda, Kızımın ne olduğunu bilmiyor musun sen?
— Allah bağışlasın, kızın var demek?
— Elbette var. Kızım olmasaydı ben şu iki cihanda yaşar mıydım? Dünyalar bir yana, benim kızım bir yana. Amma ve-lâkln, yavrucağımın ne olduğunu bilsen. şimdi şuracıkta şaşar I da kalırsın.
— Geçmiş olsun, hanını teyze. Küçük hanım rahatsızlandı mı?
_____ Ağzından yel alsın e mt? Ne diye ralut.sizi anacakmış benim kızım? Kırk bir buçuk maşallah. turp gibi sağlamdır Ni-metçiğlm.
— Ne oldu kızına?
— Orasını bana sorma, git de şu haramzadenin evlâdı anlatsın sana. Yavrucağımın başına gelenleri hatırladıkça nevrim dönüyor.
Yana döndü, biraz İleride duran kısa boylu, zayıf, soluk benizli bayana el İşareti yaparak seslendi:
— Celsene burası Rlz. Gel de hanımlığını göster şu sersemlere. Senin başına gelenlerden haberleri yokmuş.
Sıska bayan süklüm püklüm
OHXT
EV İŞLERİNDE — Çalışmak lızore urla yaslı bir bayan aranıyor. Bekâr bir bayın ev işlerrnl yapabilecek, yemek bilir bir bayana ihtiyaç vardır Taliplerin Galata Rıhtım cşkl Yolcu salonu kargısı Frank harı No. 36 ya lıvr gün 13-1-1 avam mu mca,M lan.
217 — 1
BİH BAYAN İS ARIYOR — Ortaokulun son sınıfından tazdlknamell. eski Türkçcyl çok dürüst. İl Akmamda C. C.
yaimn «tannanını bilen. rinde calimi
- 2
Bgcellr.
SATILIK EV — 1-1
MADAM —
iano, InelUrcc
GALATA GÜMRÜĞÜME YAKIN — 50 metrekare kiralık dükkân Galata Veli Alemdar hJ
ACELE SATILIK EV - Su. elektrik. hâvagazlı üc kât dokuz odalı büyük bahçesiyle teslim. Haseki yanında Açıkgöz sokak No, 1 e
HARİCİYECİ BEKAR BİR BAYIM
aoo lira NAKDİ
— 1
MADENİ KOK KOMlffl LER ARANMAKTADIR
BEYOGL uâhUıllk
YAZIHANE ABANIYOR
Sullanham
KİRALIK KAT — Kadıköy Cevizlik EmLnbey sokağı M numaralı bahçe içindeki apartimanın bol güneşli, havadar tic oda ve mutlaklan Lbaret müstakil alt kât dairesi 90 liraya kiralıktır. Aynı apar limanın üçüncü katına müracaat. 20* - I
ACELE BATİLİK boş teslim Umiralz ev 3 katta yedi odalı fevkalâde manzaralı bahçeli meyvalı. Teşvikiye Fırın sokak No. 11 sahibine 234 —
BATİLIK ALMAN KURT KOPEKLERİ — Sekli yedi ve üç aylık yavrularla Bolduk, av fino. Rua yavruları. Müracaat: Uzunçarşı TH Sıban kahvesinde KAmil'e. '04
SATILIK ÜÇÜZ ARSA - Kadıkö-yünde Acıbadem asfaltına İki dakika 126 meLre 1204 lira. Kadıköy ünde Al-tıyol kahvesinde MuştBf* Tunçel.
107
Created by free version of 2PDF
YÜKSEK MEKTEP MEZUNU — I gllUceye vâkıf, askerlik ite alâkası mıyan bir genç. şirket veya müess lerde iş arıyor. Akşam'da A.A.A. mutuna müracaat. 23
OTOMOBİL ŞOFÖRÜYÜM sualde veya herhangi bir ml çalışmak istiyorum, iş sahiplerinin H rumuzuna müracaaUerinl rica ederim
260 — t g.—■■■—oa—aooOoaaeaaoâbdbTa-e dan farkına vardık. Meğerse herif benim kızıma sıçan diyormuş. Dün akşam genç sofra başında karşı karşıya olurduk, Nimetçiğinı elceğlziyle kadehleri doldurdu, evvelâ İbrahim, olacak o alçağa, sonra bana verdi. üçüncü kadehi de kendisi içti, Böyiece kiloluk şişeyi yarılamağa vakit kalmadan serseri İbrahim yumruğunu masaya vurup da; ıNlmet misin, ne Allahın belâsısın? Tıpkı sıçana benziyorsun. Seni gördükçe sinirleniyorum Ananı da al. başımdan defol. Ben böyle sıçan gibi kanlardan haşlanmam» demez mi!
— Küçük hanun nikâhsız mı oturuyordu, hanım teyze?
— Terbiyesizlik etmesen?. Yakında nikâhları da kıyılacaktı, dedim ya. Amma velâkin, biz nikâha başhyalım, derken herif ağzını bozdu, sofra başında evin İçi alt üst oldu «Sen kim oluyorsun da benim kızıma sıçan diyorsun, terbiyesiz alçak?» dememe vakit kalmadan serseri ayağa kalktı, evvelâ kızımı yere yuvarladı, sonra benim üzerime çullanıp vurmağa başladı. Bizde bir feryat, bir feryat. Komşular dar yetiştiler tadadımıza. Bunları birer birer hâkim beye anlatayım da...
Mahkeme açıldı, hanım teyze kızının kolundan tutup sürük-liyerek uzaklaştı

Ce. Re
BİR TÜRK MÜREBBİYE IS ARI-
YOR — Anne gibi aeikaill ve tecı belidir İşinde titizdir. Ispyenleılıa _ ____
Beylerbeyi İskele çımacısı Saban eliy- ' giysita le bayan rtıürebbljeye müracaat.
KAÇIRILMIYACAK FIRSAT Sultanlıumıını Yc kak ve SulLınhan lıdl eski Haçopol
BAYAN MEMURA İHTİYAÇ VARDIR — Büroda çahaııı.nt üzere mUMİl nuı»|ia, her gün 9 dun 13 e kadar mu-■ ucaat. Taksim Kristal Gazinosu arkasında 1/1. 82777. 3İS —
işçi İsteniyor — Eldiven ve kürk makinelerinde çalışmış İsçiler isteniyor Makinesi de olanlar tercih edilir. Mahmutpaşu Kefeli hanı 31 e müracaat. 108 — i
BAYAN ARANIYOR Büro ijlc-rak az tngHlıee bilen bir bayan aranıyor. Müıueaut: Nccalibey | c.ıddesi Lebleblclyaban sokak 22 : Kat 2. Galata. 202 —
DADI ARANIYOR -
cuga bakmak ürere dadı aranıyor, taliycıi! Emlâk caddesi T numara laa 13 numaraya mUrarşallan,
229
BİR ELEKTRİK MAĞAZASININ — Vezne işlerini İdare edecek, kabiliyetli bir bayan aranmakladır. Taliplerin şimdiye kadar çalıştıkları yerleri vc tahsil derecele) İni. kendi el yazıtarile (1546) posta Rötuşuna bil dlrmeleri rica olunur. Lisan bilenler tercih edilecektir. 240 — 1
İŞÇİ KIZ VE ERKEK ARANIYOR -Mukavva kutu fabrikasında çalınacak. GÜNEŞ kutu fabrikası. Fcrşcm-bepacar Agopyan han altında No 3/1 Galata. 212 — J
■ Tâ SATIWE$YA)|
hususî otomobil — satılıktır. 948 model çok yeni vaziyette İki kapılı dört kişilik. Nişantaşı yeni gara) Bay Earct’c müracaat. 3»
BÜYÜK BİR HALI ARANIYOR — Eb'adı «x6 n'Ttre dahilinde, İyi “bir vasiyette olmak Üzere, satmak isteyenler 40219 a telefon edilmesi.
310 —
FEVKALÂDE YATAK ODASI — Masif mavundan stil çift karyolalı İngitu yalak odası acele satılıktır. Cümüşsuyu hzelpaya sokak CÎLÎ apartımanı kapıcısına müracaat.
I ACELE SATILIK OTOMOBİL — 942 model az kullanılmış yeni vaziyette Btiık otosu azimet dolayutyle »â-tılıklır. Müracaat: Süleyman, Fatih Merkez garajı . 210
GAYET KIYMETLİ — Acele satılık astragan manto Şişli Bomonli havuzlu bahçe sokanında 35.2 numaraya müracaat, 289 — 3
IS.000 KİLOMETREDE — Deri dO' .
yemeli rengi siyah Hunoer marka Sü- katlı bir dairesi boş Müracaat: Yenl-per Snayp otomobil satılıktır. Telefon cami maliye tahsil şefliğinde Re$at 20884 363—2 SEZER 258 — 3
leye m ere
İşlerini kabul eden h( , .
kesin İtimadını kazanıma olan Şuhu- Keçeci Tahsin Porscmav Mağazaları Lcl Emlâk Zarif öuılp Beyoğlu Bü-yükparmakkapı köjebaı: No. 4.
Telefon: 42396 '_____________76 - W
ACELE SATILIK APARTIMAN — iki dar İtli üst katı I»: alt kal 00 lira. Arkanndâ müsUkll bir odalı (0 ili# gelirli evi ile beraber Üst kata her zaman müracaat. Fcrlköv Avukat Cad. Şahmerdan sokak No 29.
İM
SATILIK APARTIMAN — Pâllfallı Tepeiistü 4 kat S şer odalı konforlu sekiz bin lira Iradlı Pangaltıda Pangaltı pasa) Neşet KAYA 85075.
272 —1
KİRALIK APARTIMAN — 5 Od.ı konforlu Pangallı Tepe üstünde müracaat Pangaltı inci sineması yanında Emlâk Bürosu Neşet KAYA 3507a
213 — 1
SATILIK EVLER •• APARTIMAN-LAH — Almak vc utmak, isteyenlere herke»* * v* her keseye uygun Taksim. Mayka. Sisli. Mecldiyeköyü. ve Kurtuluş mevkilerinde boş leştim Pang-al-lı İnci aincmaaı yanında Pangaltı pa Mj Emlâk Bürosu Neşet KAYA 85015 214 —
NIŞANTAŞINDA - Köşe başında, alımda dükkân üç katlı bir apartı-man acele satılıktır. Aylık geliri 100 Liradır. Müracaat Tel. «M3. BAYAN Dilâvlz, 271 — 3
ÇENGELKÖY — Havu/paj» okul karsısında atınap dört oda eelktrik. kuyu mevcut. Yedi bin Ura. İçindekilere müracaat. Görüşmek için Üsküdar Çınar Hacı Mutu S. No. 3
251 -
SATILIK VİLLÂ — Bostancıda, asfalta ve denize nSnr, iki katlı, bahçeli, Um konforlu bir villâ satılıktır Tel: 42331 256 — 5
MÖBLELİ MÜSTAKİL BİR ODA 100 LİRAYA KİRALIKTIR — Hcrgûn saat 13 - 14 arasında Sırasclvtlcr billurcu sokak 4 numaralı binanın üal katına müracaat 247 — 5
SATILIK APARTIMAN — Lâlelide deniz görür senelik geliri 0600 liri 5
İNŞAAT YAPTIRACAKLARA — Her nevi inşaat, tamirat, tadilât (•-mlnath olarak yapılır. Paraca âzami kolaylık gösterilir. Telefon: 40804 Galata Perıcmbe nazarı Arılan hap kat: 723
11 - 20 vc 31 numaralı muhtelif oda ve salonları navl kâglr pırlanta gibi 1 msjaznlar satılıktır Fırratı kaçırmayın.. Talsilât: Suliannlnnet Birinci Sulh Hukuk mahkemesi IHO/Ti dosya
IİU - •
SATILIK EV — Mecıdiyeköy Banka evlerinden yedi oda ayrıca daire halinde zemin kat yeni, oturulmamış. Gündürler! Iclefon 30051 de Bay Hl-bctullahs mÜraCâll. 115
SULTANAHMET CANKURTARAN İSTASYONUNDA — SU metre arsa üzerinde denize nâzır müstakil 3 0-dâll. 2 Odalı 3 daire 3 er odalı senelik +0Û0 Lira iratlı 3 ev ayrı veya Usunu satılıktır. Müracaat Divanyolu 54.
194
SATILIK APARTIMAN HALİNDE — İki katlı, üçer odalı, bahçeli, man zaralı ev: Kurtuluşta trsınvaya yakın köıcbagı. Kurtuluş caddemde 132-1 e müracaat. •» -
KİRALIK MÖBLELİ ODA — Kadıköy Kumlukta Ukdeye iki dakika me sefade müstakil ve konforludur. Terası denize ve Mnrmaraya hâkimdir Müracaat: Mülıürdarbajı sok. No S Tel. 800li 484 — 2
İNŞAAT YAPTIRACAKLARA — (l'EVDEM proje ve inşajıl Evline danışmaları menfaatleri İcabıdır. Adres: Mühendis Tcvfik Demlrtıgll Kadıköy iskele - Muvakkıthons caddesi 43/1 ' Tel. 60841 265 — 2
BEKÂR BİR ASİSTAN DOKTOR -Teşvikiye. Nişantaşı. Osnıatıbey. Taksim. Beyazıt civarlarında, müsiim veya gayri m aslim bir aile yanında mobilyalı veya mobilyasız bir veya ıkı oda yahut müsait sıhhi şeraitte 2 odalı bir kat aramakladır, Ankara cad. No 245 İSPARTA h evine bildirilmesi. 3W —
ACELE DEVREN SATILIK DÜKKÂN — Kırtasiye ve lülilncü dükkânı yolculuk doiayiüıyle MUlıkUr-Müracaat: Çemberi llaş Ev kal sokak Akıtı Berberine. 167 — 5
KISIKLI — NamazgSh civarında iki boslan kuyulu asri ahırlan hizmetçi odalı onbe; dönüm arazi şahlıktır. Kısıklıda emekli bahriyeli Ali Deniz ALPA müracaat. 262 — 11
KİRALIK KAT — Muayenehane olmaya elverişli, telefonlu, Uç oda bir hol. Cagaloflu liımayeletfal «Ok. Ne • (Halk FariLal Merkez bine» biUşIt1' içindekilere müracaat. Tel 4406
396—2
ARSASI OLANLARA - Ü« Mn liranız var mı. İki. Uç odalı eve sahip olabllıı »İniz. Tcdiyatta âzami kolaylık. Beyoğlu Konsl aldı arkası M/l _____________________________aoı - r
KİRALIK ODALAP — Möbleli möblesiz tam konfor Bebekle İnşirah sokak 9 No. ya müracaat
232 —
BEŞİK TAŞTA — Çarşıya yakın acele saldık ıkı katlı küçük Ap. Tüt-baba yolu üzerinde No. »I ___________________ 247 - 2
DEVREN SATILIK BAKKALİYECE* kazançlı, müşterisi bol azimet dolayıslyle demirbaş cayası vc maliyle satılıktır. Kurtuluş SmcmKöy Şahin So. No. 49 Bollu e Bakkaliyesi
İSTANBUL CİVARINDA - Sahilde. ruhsatnamesi alınmış, hâlen İşlemekle olan Linyit kömür ocağına sermayedar ortak aranmaktadır. Beyoğlu Balo S. 3/1 Haydar» Tel: 49014
316 — 2
İNGİLİZCE. FRANSIZCA — Lisan dertleri. Matematik Fizik. ■ Kimya (Fransızca ve Türkçe» Öğrencilerin derslerine akşamları yardım. İS - 3 liradan evlerde. Akgam’da (F.EM -111
İngilizce yeren bayam - çocuklara. büyüklere, kolay metod. konuşma usulü, tmllhans hazırlama, elverişli şartlar. MJ3. posta kutusu «o, İstanbul rtlmuzuna müracaat.
250 — 9
İngilizce — Ametıkada okumu» vc Amerikan mekteplerinde İngilizce Öğretmiş bir genç üç ayda luun öğretir. Aksam (D. S.» rumuzuna ma-racaıt. 254 — 1
MEKTUPLARIMIZI ALDIRINIZ! GııtıemB idaresini adres olarak çOslerml! alan Karılerlmif den A El — A .51 — ÜST — G.B —
Engliah — C.C —
Namlarına galan «nsiuupluı ula raüanamladaD aldırmalara rica
Diş macunu
Yeniden eczanelere tevzi. edilmektedir.
Türkiye Ecıacıları Deposu
Bir Aşk Gecesi
Yazan: Karen Bıamson Tercüme eden: Vâ - Nû
Tpfı-ika NO- 26 - -- - - -
essifim, çok meyusum! Bilemem şu anda seni niçin her zamankinden fazla seviyorum, öyle zayıf, İnsanî, sayam merhamet ve bedbahtsın ki! Sen bana çok sofiyane, çok delice bir tehalükle bütün itiraflarda bulundun.
Jacques, tekrar debelendi:
— Vallahi hocam . Anlayamıyorum... Dediklerinizden hiç bir şey anlayamıyorum. Simony, muhatabının sözlerini derhal kesti:
— Her şeyi anlıyorsun pek ft-iâ. çocuğum... çünkü kâfi derecede zekisin!
O kadar iyi anlıyorsun M, aleyhte butun delilleri bana saydın, döktün. Bayan Marlel'le oranda rabıta varmış... Dün gece villâya gitmişsin... Şoför senin İşine geLmiyecek şekilde şöhadotte bulunabilniniş. Bahçede Merin varmış. Doktor, intihar raporunu vermemiş, çün-
— Demek sen aklım kaçırdın, dostum? âiyahı bevuzdan ayıramaz hale ml geldin? Benden hakikati gizlediğine ml kail oluyorsun yoksa? Buraya girdiğinden beri söylediğin her söz, yaptığın her hareke* tahminlerimi kuvvetlerdirmekteıı gayri bir şeye yaramadı, Bakışlarını benimkilerden kaçırıyorsun. Se-
• sin litreyor. Ellerin asabiyet içinde, saçların karışık boyun-bağın yana kaymış Bütün zahiri deliller mevcut, azizini, hepsi mevcut.
Jacques» ağzını açamıyordu. Demek sırrını bu derece meydana vurmuş1 yürekler acısı bir cani manzarası arzedlyor! Bu işlerin gizlenebilmesi, drmek ki. onun zannettiğinden pek daha güçmüş,,,
Simony, elini Jacçues'ln omu-suna yavaşça koydu.
— Zavallı oğlum! Çok müle-
kü olum şekli ona şüpheli gö-rünüyormuş. Ve senin selâmetin noktasından bana İzah ettiğin bütün metamell noktalar...
Jacques, cevabını geciktirdi. Oturduğu koltuğun içinde erimiş, bitmiş, tükenmiş gibiydi, ölmüşçeslne solgundu: gözlerini kapatıp mırıldandı;
— Hakkınız var. Her şeyi itiraf ediyorum. Buraya İhtimal ki bugün kendi kendimi ilham etmeğe gelmişim. Halbuki temize çıkarmağa geldiğimi sanıyordum. Eğer Jüri heyeti huzuruna çıkarsam, aynı şekilde mağlûp, n)ünhezlm olacağım...
Simony, gayet miiteheyyiç, a-yaga kalktı. Odanın içinde dolaşmağa başladı.
— Demek sen. Jaeques? Sen Öldürdün?. , Sahiden bunu yaptın, öyle mi? Fakat dehşetli bir şey bu... Dehşetli bir şey... Halbuki ben seni öz evlâdım gibi seviyordum, öğıendlğim bu acı hakikati öğren mektense, kollarımdan birini kaybetmeği tercih ederdim, Amar. Allahım, ne oldu, ne oldu acaba? Bana her şeyi bidayetinden itibaren anlat bakalım. Teferruattan
hiç bir noktayı atlama. Mazeretler bulmak istiyorum. Zira, çok kederlendim, çok. Halbuki. sen. buraya benden yardım istemeğe getdir. Ben, sana yardım edemem. Ne hususta yardım edeyim? Adaletten kaçman için mi? İmlânı yok, böyle bir şey elimden gelmez. Bir mücrim, bir kaatile yardımda bulunamam. (Jacqves’ın karşısında durdu.) Mamafih, insaflı da olmak lâzım gelir. Seti bir alelade kaatil olamazsın, Jacques: Eğer fevkalâde bLr v*f-Zlyet karşısında kalmasaydın, eski arkadaşını öldürmezdin, O fevkalâde vaziyetler nedir? Haydi bakayım, çab ık söyle!
— öldürmeğe mecbur kaldım
— Nasıl meobıır kalmış olabilirsin?
— Karısını tehdit ediyordu. Kadını kurtarmak vazıfemdi, Çünkü, tehlikeye ben atmıştım. Lucien. karısına, yirmi dört saat müddetle Paris'ten U2ak-1 taşacağını söylemiş Ve bunun üzerine...
— Demek ki size tuzak kurmuş?
— Evet, ben de ahmak gibi tuzağa yakalandım.
Simony. hiddetle haykırdı:
— Cinnet slzlnki.çt, cinnet!.-. Senin vaziyetinde, senin kıymetinde bir adamın, böyle tehlikeli şeyler göze alması, kıskanç bir kocanın tuzağına yakalanması havsalaya sığmaz.
— İnsan çok âşık olunca... Ve, ününde de bin mânla bulununca... — diye Jacques mırıldandı.
İhtiyar avukat, devam etti,
— Ben vaktiyle çok tedbirli idim. Kıskanç kocaların, yirmi dört saatliğine seyahate çıkacağına inanmazdım.
Jacques, boynunu büktü:
— Bh, işte ben inandım. Lucien, bizi bastırdı, Antolnette’i iehdlt etti. Kadıncağız dehşet içinde kaldı. Çünkü, tam bir dakika müddetle, tabancanın tehdidi altında, odanın içinde şuraya buraya çırpındı. Lu-clen’den rica ettim: tabancasını bana çevirip beni öldürmesini söyledim. Fakat hayır, ille karısını öldürmek istiyormuş. Karısı, ilk gündenberi lâ-kayıthğı ile onu işkencelerle çırpındırdığı İçin intikam almak niyetinde imiş. Şimdi acıyorum. zavallı Lucien! Karısı-
nı ne kadar da çok .seviyormuş.
Jacçes, düşüncelerine dalarak sustu.
Baro reisi:
— E, pekâlâ, aniat bakalım nıabadini. — diye sabırsızlandı.
— Silâhını elinden almak için mücadele ettim. İmkân bulamadım. Çünkü, hiddet, ona, iki misli kuvvet evrmiş. Fakat, sırf tesadüf neticesi, tabancam cebimde imiş. Zavallı kadını kurtarmak üzere, ben de tabancamı çektim. Eğer, tehditten vaz geçmezse, kendisini öldürmek mecburiyetinde kalacağımı Luclne'e söyledim. Tehdidime hiç aldırş etmedi. «Pekâlâ! — diye cevap verdi. — Ya karım ölecek, ya ben... öldür benli... sen, kaatıllm olursan eti bûyiik cezayı bulmuş olursun.» Ben de yakın mesafeden ateş ettim. (Jacquesm sesi titriyordu.) îşte hâdise böyle cereyan itti.
İhtiyar avuka.t odanın içinde düşünceli düşünceli dolaştı Nihayet, Jacqueâ'ın karşısında durdu:
— Tabancanı niçin yanma almıştın?
— Ah, bunu ben de kendi
kendime izah edebilsem!... Hiç bir kötü niyetim olmaksızn düşünmeksizin almışım. Belki de insiyakımın tesiri... tnsanlan, netameli vaziyetlerde, sevk ve idare eden gizil bir kuvvet vardır. Eğer, tabancayı cebime koymasaydım, Antoiı.ette'l kurlar anı lyacak tun _
Simony başını salladı:
— Bu takdirde kocası değil, o öLmüş olacaktı.
— Evet.
— Simony, dolaşmakta devam ediyor:
— Tabancayı yanına alışın, senin aleyhinde pek müthiş bir vaziyet yaratabilir. Jacques!
— Biliyorum. Umumiyetle, .âşıklar, ceplerine tabanca alıp metreslerinin randevusuna gitmezler. Tabancayı almaları için, takipten korkmaları eğer tehlikeli bir vaziyet olursa, kendilerini müdafaa edebilmeleri düşüncesi iledir. Ceza mahkemesi huzurunda, bu tabancanın mânası, tasmim ve taam-müdü kuvvetlendiren bir unsurdur. Hâkimlere ne dersem diyeyim, netice üzerinde tesiri olmaz
(Arka», var)
M
II Kasım 1949
4 fiS A M
Sahlfr 1




^Canavar ininde**^
kovalıyordu. Mandanın çukura düştüğünü görünce o da üzerine atlamıştı.
Çukur İçinde yabani manda Ue kaplan, arasında müthiş bir boğuşma başladı. Manda, kocaman boynuzlarile kaplanı vurmağa ç---------------
cüssesi ve bir ayağının tank olması dolayıslle serbesçe hareket edemiyordu. Buna mukabil kaplan çevikliği sayesinde istediği gibi hareket ediyor ve dişlerin! mandanın boğazına batırmağa uğraşıyordu.
SUven, azgın iki canavarın dikkatini üzerine çekmemek için kovuğun içinde hareketsiz duruyordu. Kaplan, bir aralık, keskin ve.akvri dişlerini mandanın boğazına batırdı. Manda da, can acıstle, bir boynuzunu, kaplanın ağzına sapladı Dd canavar, bir müddet daha pençeleştikten sonra kanlar içinde çukurun dibinde cansız serildiler
verdi-İsliyor
Karakulak
memba suyu
(Baştarafı 5 inci sabifede>
Deponun suyu Sultan Mahmut çeşmesine ve «adar, buna nuh sus borularla Beykoz sahilinde kurulacak fennî doldurma tesisatına gidecektir. Bu suretle Karakulak suyu evsafına zerre-
Renkli sınıflar
Renkler çocuklar üzerinde te»ir
çabalıyordu. Fakat ce halel gelmeden ve el değmek
. . _ . . «Ir-ıln^nlr Vf> fi 71 İkili
maceralar
(Bax tarafı 1 üncü sabifcde)
Erluğrtllun kıymet bîçihnea kudretinden daha uzun seneler miiıteflt re sâyeban olmasını, tiyatromuzun istikbali İçin bütün kalbimle temenni ederim.
(Bir komiser geldi...) bu ha-rlkûiâde eser, umumiyetle pek güzel oynanmıştır. Anne rolün-
(Baş tarafı 4 üncü sahifede bir genç kıza tesadüf etmiş, kendlsile evleneceğini söylemiş, boylece onunla vakit geçirmiştir. Fakat günün birinde, kızcağızın hâmile olouğunu öğrenince, biçarenin eline bir kaç para sıkıştırarak, İşin içinden çıkmak istemiştir. Ancak, kız, de Bedia, kibar tavırları, fıtri delikanlının bu parayı babası- zarafeti, ölçülü hareketleriyle nın kasasından çaldığını anla- hakiki bir lady idi. Buna Bedi-yınca. reddetmiş ve başını alıp anın İfade kabiliyetini de ilâve gitmiştir. Taşımakta olduğu etmelidir Bir bakışla veya du-çocıığun hayatını kurtarmak1 dağını hafifçe bükrrek neler 1-lçin de bir hayır cemiyetine İade ediyor. Başlarını zallıyan, müracaat etmiştir. Anne bu kaşlarını kaldıran, yüzlerini cemiyetin reisidir Bu genç kı- buruşturarak ■grinuıce-' ler yazın ricalarına, istirhamlarına pan genç arkadaşları için ne kulak asmamış, biçareye mer- ibret!. Gaüb de ne olgun, ne hamet ve şefkat elini uzatma- mükemmel bir sanatkâr Rolü-mışlar. Herkesten fenalık gö- nü oynamıyor, âdeta yaşıyor, ren. her türlü muavenetten Bu derece rahat, ferah, serbest mahrum olan zavallı kızcağız Fransızca tâbiriyle «â rolse» bir da hayatin* hâlime vermiştir, oyun karşısında hayran oima-Babanın kovduğu kızın yerin- m ak kabil değil.
den aitırdığı. nişanlının iğfal Komiser rolü son derece güç ettiği, oğulun hâmile bıraktığı, ve tehlikeli bir roldür; zira ha-annenin yardımını esirgediği takatte görülmekle beraber hâkiz, aynı km mıdır?... Ne ebem- J yalidir. Hayali olduğu da seyirci mlyeti var!... Bizi alâkadar lere hiçbir surette bildlrilme-eden gördüğümüz şahısların mektedir. Hattâ bu haya) nıad-vicdanlannda taşıdıkları yüktür. Bu genç kız: • eliğimiz, yaptığım izdir !ı yor mu?
Biz, seyirciler, bu şah uların, komiserin, yani vicdanlarının huzurundaki İtiraflara bu İtiraflardan doğan facialara, ü-çüncii perdede de i Lira Harın neticesi olan aksölLmeDere. ruhi ahvale gittikçe artan bir alâka İle, derin ıstıraplar, ayni zamanda da derin hazlar duya' rak şahid oluyoruz 1 Cidden fevkalâde bfcr
Tercümesi de mükemmel. Nefis, ! ahenkli bir Türkçe dinledik.
(Bir komiser geldi...) yİ Muhsin Ertuğrul sahneye koymuş! tur. Şahıslar, son derece güzel , ve zevkli bir dekor içerisinde, I kâh bir araya toplanıyor, kâh i sahnede dağılıyorlar. Bu hareketlerin hepsi büyük bir meha-
bu cinayeti İşlemiş olacağı neticesine varılıyor ve Mehmedln sıkı bir şz-kikle takibine girişiliyor ve muhtar bir gün jandarma İle müşterek bir pusu kurarak Mehmedi yakalamağa muvaffak oluyor.
Cezaevinden firar
Mehmet, işlediği iki cinayet ve banların İşleniş şekilleri do-layıaiyle, idam talebiyle Niğde ağır ceza mahkemesinde muhakeme edilmekte İken, JdBJna mahkum diğer bir kaatUle birlikte Niğde cezaevinden duvar delmek suretiyle kaçmışlardır. Arkadaşı ona Sariye hududunu aşıp kaçmak teklif etmişse de. Mehmet, bunu kabul etmemiş ve kendi bulunduğu vilâyet dahilinde senelerce kalabileceğini söyleyip arkadaşından ayrılmıştır. Filhakika Mehmet Coşkun ild sene aynı vilâyet hudutları içinde gizlenmeğe muvaffak olmuş, jandarmalar tarafından yapılan araştırmalar hiçbir netice vermeyince, ağır ceza mahkemesi. kaatU hakkında «Vur!> emri vermiştir. Mehmet, bu arada sevgilisi Hanlfe ile gene buluşup beraber yaş'-yabilm ektedir.
Bu arada, Hanlfe. Mehmet Coşkunun muhakemesi sırasında yalan şahadette bulunmak suçundan sekiz ay hapse mahkûm olmuş ve hüküm katileşince eezaevine girmiş, bu suretle Mehmet Coşkunla münasebeti v— !;lzzarur kesilmiştir, Hanlfe, ce-ee'J'mn tam tatâl' s,"ind’ bulunduğu sırada bir jandarma İle münasebet tesis > etmiş ve cezaevinden çıktıktan sonra da bunu devam ettirmek istemiştir.
Hanlfe, diğer taraftan Mehmet Coşkunla da alâkasını kesmiş değildir. Bir gün gene gizlice bir bağda, Mehmet. Hanlfe ve kardeşi Emin oturmak talar iken Hanifenin jandarma sevgilisi Ahmet de etkageliyor. Daima tetikte bulunan Mehmet retle ayarlanmıştır. (Bir komi-Coşkun. bir jandarmanın gel-mette olduğunu görerek, bunu kendisini yakalamağa gelen biri1 zannederek İçeriye saklanıyor Bu sırada Hanife de aşağı inip, jandarma 'ile bahçede oturuyorlar. Bir aralık su almak bahanesiyle içeri giren Hanlfe, Meh-mede:
— Sen İyice saklan, ben şimdi jandarmayı savarım.
Diyerek aşağıda Jandarmanın yanına inip oturuyor. Mehmet Coşkun. Hanifenin Jandarma 1-le alâkası olduğunu bilmemekle beraber, merak sajkasiylc. bunların ne konuştuklarım dinlemeğe koyulmuş ve İkisi arasında ileride yapılacak bir evlenmeden bahsedildiğini duyunca, pencereden jandarmaya ateş ederek, onu cansız bir halde yere yıkıyor, ondaı* sonra Hanife-ye de üç el ateş ederek onu da
yapıyormuş
Londra, 10 (Nafeni — Londra civarında Wood Grecn kasabasında bir mektebin sınıflar ınm duvar ve tavanları renk mütehassısı bir bayanın tavsiyesi fire rine muhtelit renklerle boyanmıştır. Bu bayanın kanaatlim göre renkler sınıflarda çalışan çocuklar üzerinde tesir İcra etmekte ve gayretlerini arttırmak tadır.
Tecrübe mahiyetinde yapılan bu renkli sınıflar muhtelif renk ler de olup yapılacak tetkik neticesinde çocukların İnkişafında en İyi rolü oynıyan renk tesblt edilecek ve mektep tamamen bu renge boyanacaktır.
sizin şişelere dolacak ve halkın istifadesine sunulacaktır. Vakıflar Umum Müdürlüğünün pek yerinde olan bu teşebbüsünü belirttikten sonra şimdi biraz da Karakulak suyunun evsafını araştıralım.
Karakulak suyunun faydalan
Alemdağı sulan umumiyetle çok yumuşak yâni mikyası ma dereceleri az olan sulardandır. Karakulak bu gurup içinde 1,5 derece ile yer alır. Mamafih Ka rak ulağın hususiyeti yumuşak olmaktan ziyade 10 Eman derecesinde bir radyoaktivite göster mesi ve bilhassa miıdrlr bir su olarak taş yapma istidadında olan bünyelere büyük faydalar sağlamasmdadır. Karakulak su yunun bu özelliği terkibinde bu lunan Lityumla birlikte organik humus asitleri kompleksinden neşet ediyor.
13 santigrat sabit bir ısı dere cesi gösteren suyun günde hâsılatı 30 tonu bulmaktadır. 8âf orman topraklarının altından sızarak toplanan Karakulak suyu vaktiyle Osm anlı İmparatorluğu hudutları içinde bulunan yerlerde pek bilinmekte ve aranmakta İdi. Bugün bu su. bizim İçin mükemmel bir döviz kaynağı olabilir. Kendine mahsus türabi bir kokusu olan Karakulak suyunu yeı aldığı sofradan bir daha uzaklaştırmaya ondan içmiş kimsenin gönlü ra zı olmaz. Çünkü Karakulak membaı. su tiryakiler.' için bulunur nimetlerden değildir.
Created by free version of 2PDF
Çavuş, şimdilik ölüm tehlikesinden kurtulmuş olmakla beraber, vaziyeti hiç de ümit verici değildi. Çünkü muhka-kak, haydutlar, kaplanın çavuşu parçalayıp parçalamadığını görmek İçin biraz sonra tekrar gelecekler ve şüphesiz kendisine merhamet etmeyeceklerdi.
Fakat talih, ümit dilmedik bir şekilde çavuşa bir defa daha yardım etti. Ertesi sabah kuvvetli bir muhafaza altında 0 civardan geçen bir k&rvan, çavuşun feryatlarını duydu.
Sİlven, kurtulmuştu. Fakat bu korkunç maceradan nasıl sağ ve salim kurtulduğuna kendisi de bir türlü Inanamıyordu.
Çeviren: A. HİLÂLİ
ağır dilenmekte araş ıra kabalığa ka-şahıslardan biri, dar varıyor. Bazan da sözleri ■Mühim olan söyle- ancak vicdanın gizlice söyliyebi-demi- leccgl seslerden oluyor.
' Bütün bu farkları bu incelikleri Hüseyin Kemal bize bütün müşkülleri yenerek emsalsiz bir surette gösterdi Bütün rollerinde olduğu gibi. Hüseyin Kemal bu rolde de cidden mükemmeldi.
Nevin Seval’den de sitayişle bahsedeceğim. Şeklen olduğu kadar, tavır ve hareketleriyle de genç bir İngiliz kızını yaşattı. Samimi teessürleri, isyankâr feryatları seyircilerin kalbinin yolunu bulmuştu.
tkl genç erkek rollerinde Kani Kıpçak İle Ihsan Balkır büyük gayretler gösterdiler. Ekrem Reşid REY
Londra 10 (Nafen) — Hormonlardan elde edilen yeni bir ilâç İle astnı (nefes darlığı) hastalığına tutulmuş olanlar tedavi edilebilmektedir.
A. C. T. H. İsmi verilen bu İlâç Kanada ve Birleşik Amerika doktorlarının son yapmış oldukları bîr tip kongresinde açıklanmıştır. İlâç çok ümitti neticeler vermiştir. Çok şiddetli krizler g-,------I------------
hastalığın* tutulmuş olanlar üzerinde yapılan tedavi sayesinde bu krizlerden 36 saat sonra hastaların norma! şekilde nefes aldıklaır (.■örülmüştür. Bazı hastaların tamamen İyileşmiş oldukları da görülmektedir.
Aynca aynı İlâç grip ve nezleye de tatbik edilmiş ve şimdiye kadar hiç bir İlâcın göster-EPEfiİYAT Alemi fmedlği müspet neticeye varıl-
M «m up çüelL * mıhtır.
1 Üniversiteye devam ıçüı hammallık '---------------------- — ■ -
' eden Rcnçler var. A. Hamdı Tanpı-narın Profcaâriüfü uygun gBrülmii-
I yor. Vatanda? Türkçe yaz. Venl pir .karsısında neıHlerin mOculetan. Bur han Sadık Yalçının Edebiyatımız hak kındaki dü*ilneclerl. Ataldrke iŞUr) Halk Edebiyatı. Tiyatro, yeni edebl-yaümada apt. dirilen bir Türk sanatı. Hikâye. Fıkra ve şiirlerle çıkın ıstır, ta raiye olunur. .
UM — İHI
Eski Rize mille tv ekili Ekrem Hlze tarafından «Yakın siyasi tarihimize bir bakı;. 19M — IMS» baılıklı bir «er neşredilmiştir. Bacrln bağlıca klimaları şunlardır: Tür kilenin düçtûCıl harb tehlikesi, kaçırılen fırsat, bu-sUnkü variyet- Eser 25 kurut Halle ■atılmaktadır.
Çavuş Sİlven Rome bir kaç askerle beraber civardaki ormanlarda Hlndlçiıılll eşkiyayı takibe çıkmış, fakat eşkıya reisi Makui’nln pususuna düşerek maiyetindeki askerler, ya öldürülmüş veyahut esir edilmiş. kendisi de, çengel ormanların ücra bir köşesine götürülmüştü.
Haydut reisi Makul, vahşeti Uc re Fransızlara karşı kin düşmanlığı Ue meşhurdu. Bunu bilen çavuş Sil ver., hayatından endişe ediyor, kendisini korkunç bir âkıbctin beklediğini seziyordu.
Makul nıa kindar gülüşü tüylerini ürpertiyordu. Ormanlar İçinde saatlerce süren yorucu bir yürüyüşten sonra büyük bir mağaranın önüne geldiler- Şakiler. çavuş SUvenln, kollarını ve bacaklarını sımsıkı bağladıktan sonra mağaranın içine attılar. Sonra Makul, hempalarını etrafına toplamış, hafif sesle kendilerine bir şeyler söylemeğe başlamıştı. Haydut reisinin konuşma tarzı ve arkadaşlarının dikkatle dinlemeleri tamamile onlara hâkim olduğunu gösteriyordu.
Makul hempalarına söyllye-eeklerini bitirdikten sonra çavuşun yanına gitti. Metin ve soğukkanlı ğörfmmt-ğe çalışan Slivene hitabetti:
— D(vstum, hakkında ğımız karan öğrenmek uınsun? diye sordu.
Sİlven. donuk bir şevle:
— Evet, ne karar verdiğinizi merak ediyorum cevabını verdi.
— Şimdiye kadar üç yerliyi parçalayıp yemiş olan bir kaplanı kovalıyoruz. Geçtiği yerde bir kapan kurduk. Onu öldüreceğiz. Fakat öldürmezden evvel, ruhunun bize azap vermemesi İçin kendisine bir kurban vereceğiz. Onun için kaplanın düşeceği çukurun içine seni almağa karar verdik. Kaplan seni yiyecek, ruhu da bizi affedecek-
Zaıalü Şilten bu sözleri duyar duymaz soğuk terler dökmeğe başladı. Nihayet haydut Makui'nin korkunç ve şeytani plânını öğrenmişti Haydutlar, kendisini içine ataraktan derin çukura götürürlerken biç bir mukavemet göstermedi. Onların merhametini de celbetmeğe teşebbüs etmedi. Mehtap ışığında kendisine mezar olacak çukuru görüyordu. İki haydut, çukurun ağzım örten ağaç dalların! kaldırdılar Elleri, kolları sımsıkı bağlı elan Sİlven i İçine attıktan ve ağzım dallarla örttükten sonra uzaklaştılar. Silven, korkusundan bağırmamak için dudaklarını ısırdı.
Hiç bir kurtuluş ümidi yoktu. Ellerle ayaklarını bağlayan ipleri koparsa bile çukurun içinden çıkamazdı. Derinliği üç metreden fazla İdi, kenarlan çok kaypaktı- Tırmanmak İçin tutunacak ve ayuklarile basacak hiç bir çıkıntı yoktu. Yalnız bir kenarının dibinde, derin bir kovuk vardı. Mulıakkak bu kovuğu da İçine düşmüş olan Canavarlardan biri, kurtulmaca ve çıkmağa çabalarken pençeleriie kazmıştı.
Çavuş Sİlven, gözlerini yukarı kaldırarak çukuıun ağzını örten dallan gördü. Kendisini parçalaycaak olan kaplanın belki de bu dakikada o civarda dolaştığını ve an be an çukura düşerek üzerine saldıracağını düşünmeğe başladı.
Derken çukurun ağanda büyüle bir gürültü işJtlldl. Sİlven, tahtelşuur korunma hissiyle, kovuğun İçinde büzüldü Korkusundan nefesi keslfrnlş, yüreği durmuştu. Yalnn hadekalanından dışan dolu gözlerinde ri görülüyordu.
Ağır dehşeti! ___________r
kurun İçine düştü. Çavuş, kaplanın pençelerini etlerini batir-masına intlzaren gözlerini kapadı. Fakat kaplanın kükre-meşine benzeyen bir homurtu işitti, gözlerini açti ve çukurun dibine kadar gelen ay ışığı altında düşen hayvanın, dev cüsseli bir yabani manda olduğunu gördü
Manda, yere diz çökmüş acı acı böğürüyor, kalkmağa uğraşıyor, fakat bir ayağı kırıldığı için buna muvnffak olamıyor-] du
Sİlven, daha şaşkınlığı zan olmadan diz çöken mandanın j üzerine yukarıdan başka bir | hayvanın atladığını gördü. Bu,!
Muhakkak mandayı
Bir çok körler görebilecekler
La Heye 10 (Nafen) — Hollanda göz doktorları uzun zamandan beri ürerinde durdukları bir seromun körler için faydalı olacağını İlân etmişler-, dlr. Bu seromu tatbik sayesinde bir çok körler görebileceklerdir.
Her ne kadar yeni serom sayesinde tamamen her türlü körlük ortadan kalkmam akta ise de katar gibi hastalıklar neticesinde kör olanlar tedavi edilmekte ve görebilmektedirler. Tecrübe mahiyetinde ilâç yalnız köpeklere tatbik edilmiş ve pek yakında de İnsanlar filerinde tatbik «dileceği temin edilmektedir.
YENİ YAYINA


İşçi Kız Aranıyor
Ambalaj işlerinde çalışmak üzere işçi kızlara ihtiyaç vardır. îstfyeni erin İstanbul Büyük Postane karşısında Mlmar-vedad caddesi No. 26 ya müracaatları.
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. İstanbul Bürosundan:
Aşağıda yazılı ve Beşiktaş Çıragan depomuzda görülebilecek malzeme satılacaktır. Almak iztiyenlerln, yazılı flat tekliflerini 31.11.949 tarihine kadar Eminönü dermeleri.
CİNSİ
Küçük hatıl »Katrak*
Taşhandaki büromuza gön-16120
eser.
Adet
1
uğramış korku bir hayat eoe-
bir vücut, şu-
RADYO
İSTANBUL RAHVOSD
Aksam programı
1857 Açılı® ve program
1500 H.-ıBERLER
19.15 Müsık: Hafif melodiler (FU
J9JB Mürik: Radyo Senfoni orkestran koeıaerl. İdare eden: Cemal Hejll Rey
I — W A. Mozart. «Coııi fan tulle» Uvertürü
3 — Ludw«C van Beethoven. •Piy.mii vc orkertra için kon-st‘ to No: 3 «Do culnör» Solist: Ferdi Slalrnr
20.00 KOKUŞMA
20 15 Mürik: Dans mOrlB' »Pl I
20 30 Millik Çej1111 orkestra eserleri
ser geldi...) yİ seyrederken, san ne vâzılığında bir ıMuhsin Er' tuğrul üslûbu) oldnğunu bir , defa daha gördüm, üslup sahi-I bi olmak ancak büyük sanat! kârlara bahşedilmiş bir nimettir. Şehir Tiyatrosunun Muhsin

21 05
21 15
1.50
32 50
Göz Mütehassıs:
Or.Cenil Görür
Cağaloğlu Nuruo^maniyr caddesi Atay Apartmanı
Pazardan başka her gün sabah saat 16 dan 17 ye kadar. Telefon: 29058
İst, Lv. Amirliği ilânları
!
Elektrik motoru
Marangoz tezgâhı
Sallangaç
Paket bağlama tezgâhı
Daire destere
Makine kayışı
Baskül
Buz dolabı
Telefon
Aküm ölâLör
Boş şeker çuvalı '
» * torbam
Mülâhazat
Esturerer A. O. marka 10 destere ve kayışı ile.
No. 81307
Hurda
Avaryalı
22 J0
22.45
22 00
23 30
1 — J S Bnch. Biandenburz kon serlosu No: 1 Çalan Busch oda orkestrası
2 — Rieluır
lenspicçebtr Çalan- Seri KumtciUH idaresinde Boston »enfoıa orkestram J'- —r — “—V ™ tpt) 1 olduğu yerde bırakıp savuşup
Minik- Memleket türküleri (P1 > gidiyor Bu vaziyet karşısında Mürik: Fasıl «Ferahnak Audi» Hani fen in kardeşi Emin jan-Pejrev - Çeymi mahmur - Bir nıpâlıın • Dil verdim - Taksim - Hos yaratmış - Şahane zBz-Irr - Yağmur yo far - Sat *e-
Münk: Şarkılar ve türküler fPl)
Müzik: Frank B*ı.ta'd*n piyano soloları (PI.J Miırlk: Dans müzıtl (Pl.l
HABERLER
MUZIk: Dane mUzlgl rPI.» Pıogram ve kapnr.:ş.
ANKARA RAtiYOSÜ
Alda» programı
Açılıj ve protram
M. 3 ayan ve Jnrcsaz I binek faslı).
Kaıı uçma
Rltlmellcr «PLİ.
M S ayarı ra Haberler.
Geçmişle Bugün,
MUUk: IP1 1.
Konuşma: lMaliye Bakanlığı dindi.
Sar eaerle'l
Halk türküleri.
Radyo Guetcol.
Serbez «aal-
Tarihl Türk mü/IŞİ
1 adet 30 beygirlik ve 2 adet 70-80 beygirlik su motopompu kapalı zarfla 15 Aralık 949 günü saat 11 de Ankara M S B Sa Al. Koda ihalesi yapılacaktır 30 beygirliğin tutan 9000 lira 70-80 beygirliğin 13.000 Ura hepsinin tutan 35.00C Ura olup teminatı 2625 hradır. Şartnamesi İst. Lv. Â_de görülür. 175 kuruşa komisyonda satılır. Taliplerin kanuni vesikalartyle teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar kamış yona vermeleri. Bu motopomplar ayn ayrı ihale edilir.
4207 — 15543
Straua «TlU Eu-Scn maceraları:
hatif
(Nisa

1 — Tahmin edilen bedeli 15073 42 lira olan 4513 adet Deniz Haritası şartnamesi dahilinde oLmak üzere 28 Kasım 949 günü saat İt 30 da Harbiyede Lv. Amirliği Sat. Al. Komisyonun da kapalı zarfla satın alınacaktır.
2 -■ Geçici teminatı 1130.55 lira olup şartnamesi komisyonda görülür:
3 _ Teklif mektuplarının ihale saatiflüen bir saat ev»(-‘l-
ne kadar komisyona verilmesi. 4229 — 156G3

Kapalı zarfla aşağıda cins ve miktarı yazdı 4 kalem sıhhi malzeme 28-11-949 günü saat 11 de Ankara M-S-B-Sa-Al-Ko.da satın alınacaktır. Tutarı 7520 Lira olup teminatı 564 Uradır. Şartnamesi İst. Lv Â.de görülür. Taliplerin kanuni vesikaları)e teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri.
Cinsi
1 danna karakoluna giderek vn-
1 ziyeü anlatıyor.
Bir cinayet daha
Bundan sonra Mehmedln kaçaklığı zamanında bir de Adanalı bir taciri parasına tamaan öldürdüğü anlaşılıyor ve bu suretle beş çanın .kaatUl olan Mehmet Caşkun hakkındaki takibat sıkıLaşlınlıyor.
Yanında taşıdığı İki takma sakalla kıyafet değiştirip gene dolaşmakta devam eden Mehmet Coşkun, bir gün de umumi evlerden birine giderek çifte tabanca tehdidi altında umum-haneclnln para ve ziynet eşyasını aldıktan sonra yeniden sırra kadem basmağa muvaffak oluyor.
Memleketinde «Boz Mehmet» diye de anılan bu şerir, nihayet, evvelce yirmi seneye yakın bir zaman oturup çalıştığı tstanbu-la gelmeğe de muvaffak oluyorsa da, burada ancak hırsızlıkla geçinmeğe çalışabiliyor, fakat günün birjnde İstanbul Emniyet müdürlüğü İkinci şubesi sivil memurlarının gözünden kaç-□uyan bu beşizli cinayet faili, cebindeki çifte tabancayı kullanmağa fırsat bulamadan o-tomatjk kilitli kelepçenin bileklerine geçirildiğini görmekten1 başka bir şey yapamıyor O şimdi gene Niğde cezaevinde, birbiri peşine işlediği kanlı günahlarının kefaretini ödeyeceği dakikayı bekliyor.
Remzi TOZANOÛI.Ü
Tutan
Miktarı
10. C.C.llk Rekor şımgası Tercübe tüpü Ağlütinasyon tüpü Preslpitasyon tüpü
4359 - 15978
tim İr ettirilecektir.
1) Pazarlıkla elektrik kaynak endûktörü
Tahmin edilen bedeli 250 lira olup kesin teminatı 37 Ura 50 kuruştur. 21 Pazarlığı 1V11/M8 günü
saat 10 da Harbiyede Lv. A. SatJll. Kom da yapılacaktır. Şart namesi komisyonda görülür.
19 M
30 05
30, IS
30 JO
20.35
İİ.O5 Konufma: ıPoırta hutumı). 2120 Uvertürler (P1).
il,ıo varyete r>oufcie« «pli.
23.00 Konupna: B. M M. tulL
33.15 Dans mttdğl (Pi l
D,45 M. S ayarı vr Rnberler. 23.00 Program ve kapanıy.
Ttnn Mbah •» Ofll* progrsnu
7J0 M. S. ajan.
1J1 Halli müzik (Pl.).
T,45 Haberler ve hava raporu.
8,oo şarkılar fpj.)
8.15 Hatır melodiler (Fİ ).
8,25 Günün programı.
8,30 Çeşidi hafif parçalar CPU.
9.00 Kapanı».
, 1Z38 Acılı? ve program
lk30 M. S. Ayan ve EUUyo ealon orkestrası.
13.00 Haberler.
13.15 Şarkılar.
13.30 Ogle Gazetesi
13,45 Şarkıların Urvnmı
14.00 Cumhurbaşkanlığı Armoni
Tango Rumba. Kongo
. balar IPL).
14,55 Konugma.
15,00 Akrarn programı, hava raporu
4397-16136

6 kalem muhtelif bando âleti pazarlıkla tamiri 21/11. W günü saat 16 da Etimesgut As. Sa. Al. «o da ihalesi yapılacaktır. Tutan 600 liradır. Taliplerin belli vakitte komisyona müracaatları. 3389-16135
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan:
Tıp öğrenci Yurdu öğrencilerinin ihtiyacı bulunan 700 takan elbisenin İmâli İşi kapalı *arf usullylc eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme, 23. Kasım. 940 çarşamba günü saat 15 de Ca-ğaloğlundakl Sağlık ve 8. Y. Md. lüğü binasında toplanan sıhhi kurumlar satmalına komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli: Beher takım elbisenin imâli 2200 kuruştan olmak üzere tutan : 15.400 lira cüup, ilk teminatı: 1155 Uradır-
3 _ İstekliler, bu işe alt şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — isteklilerin câri seneye ait ticaret odası vesikan ile
3490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu işe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu Te aynca şartnamede yazılı belgeler olduğu halde teklifi havt kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri. 15745
1
¥
1> Keşif bedeli 4ÖJ9 lira 03 kuruş olan hamam onnnmı pazar-lıklka yaplırılacastır. Kesin teminatı 750 Uradır.
2) Pazarlığı 16 Kasım. 949 gıînrt saat (1530) da Harbiyede Lv, A. Sat. Al Kem. da yapılacaktır. Keşif ve şartnamesi komisyonda görülür
31 Bu İşe gireceklerin ihale gününden bir tün evvel Is. ve Dmy. okulu inşaat kurulundan giriş belgesi almaları. 4393-16134
™ 8 L, İM 0 M D A V I R ı.-.« Tanınmış iki büyük Alman tıbbi müstahzarat fabrikası nın kliniklerle münasebetini temin ve takviye etmek üzere, tıbbî literatür ve tercüme işlerinde de ihtisas sahibi bi doktora İhtiyaç vardır. Taliplerin «Z. D.» rumuzu İle Istan bul 17a Tosta Kutusuna müracaatları.
14.4

Pnhlfe 8
AKŞAM
J 11 04» dan İtibaren
BERLİTZ
Lisan Dershanesinde
Fransızca
İngilizce Almanca
Yeni lisan kurslan açılıyor.
Tecrübe dersi parasızdır. Beyoğlu: 294. İstiklâl Cad.
__ DİKKAT,., Morina Balıkyağının hakikisi galvanizli demir fıçılardadır. 190. 10U. 20, 4 kiloluk orijinal bidonlarda ve 1 1/1 kiloluk şişelerdedir. Har yerden daha ucun.
Toplan Satış yeri:
Zaman Ecza Deposu
Yeril postane caddesi A-nar.yadi lıan No. 11 - İSTANBUL ___|
Sabah - öğle - akşam
Hor yemekten sonra dişlerinizi RADYOLİN Diş macunu ile fırçalayınız.
ZAYİ — 047-48 senesinde Üsküdar Harmanlık okulundan aldığım ilk tahsil bitirme dtplo-' man.ı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Belısat Öacan
Feriköy 6 od» banyo büyük bahçe ve cazip manzaralı. İşbu bina 16500 lirayadır.
TÜRKİYE ŞİŞE ve CAM FABRİKALARI
Anonim Sosyetesinden:
SayınEcza Depoları Sahiplerine ve Eczacılara
Her hacimde ve tiple ecza ve müstahzarat şişeleri arzu edildiği miktarda imâl edilmekte olduğunu ve her saman kâfi stoklarımızın bulunduğunu bildiririz
Sipariş vermek İçin Paşa bahçede fabrikamız itearet müdürlüğüne veya Tahtakale telefon idaresi tomruk sokaktaki depomuza müracaat edilmesi rica olunur.
Paşabahçe - Telefon: 3068 - Tahtkaele deposu Tel: 22097
ESKİ TEKEL KOLONYALARI EVSAFINDA
80 DERECELİK L«MON KOLONYALARI
Tekel Memurları Kooperatifi Tarafından Satışa Çıkarıldı.
Hem nefis, hem ucuz, hem de sıhhi olan bu Kolonyaları her yerde arayınız.
Taşra için sipariş kabul edilir. İstanbulun her semtinde perakende satış fiaatı «şişesi» 285 kuruştur.
TEKEL KOOPERATİFİ
BOZKURT EMLÂK
Taksim, Abdülhak Hami t cad No. 23/2. Tel. 83532
Lokman Hekim
'Dr HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Divan yolu No. 104 Muayene eaatleri Pazar hariç bel gün 2.5-8 Tel: 23398
■■■■ DOKTOR
FETHıERDfN
LABORATUVARI (BakteriyoiujiK. Biyolojik ve kimyevi tahliller yapılır
Beyoğlu Taksime giderken Meşeli sokağı Ferah Apartımanı Tel 40534
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları Bedelleri hususi şanı*-lar tarafından ödenen mahkeme, Lera, tapu re noter ilânları gibi resmi ilânlar eskiden olduğu gt> bi doğrudan doğruya «AKgAM» idaresi taralından kabul edilmektedir
SAYIN BAYANLARA .
Hakiki İngiliz çok zarif ve sağlam
Lâs'ik Eldiven - Çocuk Kilotlan Sıcak Su ve Buz Torbaları Aimatı Papatyası gelmiştir.
TAKSİM Eczane»;
HAKİKÎ
emsalsiz
fortrig* PN Brovira Soft
117 ipekli m ipekli
Farbenfabriken Bayer "AGFA
Photoverkauf,, Leverkusen
(ALMANYA)
Muhtelif Fotoğraf Kâğıtları ve Kartları Tekrar Gelmiş ve satışa çıkarılmıştır.
Plim re bilhassa Yeni renkli kâğıtları 1950 senesinde
Toplan salı*:
dağıtılacaktır.
İstanbul — Beyoğlu, Baki Terkos Han birinci kat.
Ankara Tekel Başmüdürlüğünden:
1 — Kalecik Tekel İdare ve ambar binası İnşaatına ait mu kavelenln feshi dolayısiyle inşaatın bakiye işlerinin 31.10.949 günü ikinci ihalesine de talip çıkmadığından mezkûr İş yeniden bir ay içinde pazarlığa konulmuştur.
2 — işin keşif bedeli 63.076,41 lira olup geçici güven akçesi 5403,77 liradır.
3 — İstekliler bu gibi iş yaptıklarına dair resmi dairelerden aldıkları vesikalarını İbraz Ue pazarlık gününden üç gün evvel İnşaat kontrol şefliğinden bu İşe İştirak edebileceklerine dair yeterlik belgeleri almaları lâzımdır.
4 — Pazarlık 30.11.94» çarşamba saat 14 d« Başmüdürlüğü müz binasında yapılacaktır.
5 — isteklilerin belli gün ve saatte hazır bulunmaları İlân
olunur. 16929
Tekeli Şenel Müdürlüğü IDânllarl
Malzeme Alım Şubesinden:
Cinsi Miktar» Güvenme Parası Tarihi IHALI günü saaU
Kırmızı Ofset mürekkebi 595 kilo )
Uto yaldız verniği 30 » ) 715 Lira 25.11.948 Cuma 10
Muhtelif destece listesi muclblnoe 3687 . 9 12.949 Ouma 10
Kaim kınap 5000 kilo 1380 ■ 18.11 949 Cuma 10
Beyaz sabun (nam ve hesaba) 14.000 > 1413,82. 22.11.949 Sah 10.80
Yangın malzemesi liste üzerine 620—. 25.11.949 Cuma 10.30
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır.
1 — Pazarlık hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlüğü malzeme alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
î — artnameler! her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur.
5 — İdare kısmen veya la mani en veya kısun kısım ayrı ayrı taliplere ihalede serbestlr.
16122
(15022) KABATAŞ
Elektrik Mühendisi Alınacak
Deniz Harp okulu ve Kolej Komutanlığınan
1 — Okulumuz Elektrik öğretmenliğini yapmak üzere bir elektrik mühendisi alınacaktır.
2 — Maaşı azami 70 lira asli maaştır.
3 — İsteklilerin 7D8 sayılı memurin kanununun 4. cü mad-
desi gereğince aşağıda yazılı belgeleri hazırlıyarak en geç 16 Kasım 049 tarihine kadar Heybeliadûda Deniz Harp Okulu ve Koleji K. lığına müracaatları. (15451)
Lüzumlu Belgeler:
1 — Tahsil vesikası.
2 — Tam teşekküllü hastane raporu.
3 — Ecnebilerle evli olup olmadığı «Doğruluk belgesi»,
4 — Nüfus tezkeresi veya tasdikli sureti,
5 — İki adet vesikalık fotoğraf,
6 — Terhis tezkeresi sureti.
11 Kasım 194f
— İSTANBUL —r
EMNİYEÎ SANDIĞI
Fatih Ajansı
17 Kasım Perşembe giinü açılarak muhterem balkımızın hizmetlerini ifaya bağlıyacaktır.
Adres: Saraçhane Tramvay durağuıd*.
(15991)
Tekel Bayilerine
İstanbul Tekel Başmüdürlüğünden
1 _ 1950 yılı satış tezkerelerinin yenilenmesi İşine 10
Kasım 949 perşembe günü saat 9 dan itibaren başlanarak 3i Aralık 94» günü bu işe son verilecektir.
2 — Her satış depomuza oağlı bayilerin bu ış için hangi tarihlerde Başmüdürlüğümüze müracaat etmeleri lâzımgele-ceği aşağıda gösterilmiştir.
Tâyin olunan günler içinde tezkerelerini yerdlemiyenlere 1 Ocak 950 tarihinden itibaren depolarımızda mamulat satışı yapılmıyacaktır
3 _ Bayiler evvelce almış oldukları satış tezkerelerini l»e-
raberlerlnde getireceklerdir. (15420)
Adalar lO/Kasun/949 Perşembe Günü
Aksaray 11-12-14-15 Kasım / 949 Cuma, cumartesi, pazartesi,
salı Günleri
Beyoğlu 16-17-18/Kasun/949 Çarşamba, perşembe. cuma »
Kalyoncu 10/Kasım/049 Cumartesi Günü
Pangaltı 21-22-23.'Kasim/949 Pazartesi, salı, çarşamba
Oünlert
Beyazıt 24-25-28.'Kasım,'949 Perşembe, ouma, cumartesi »
Beşiktaş 28-20 /Kasım/»49 Pazartesi, salı *
Ycnlköy 30/Kasım'l/Aralık/949 Çarşamba, perşembe •
Bakırköy 2-3/Aralık/94» Cuma nıımarlgal •
Balat 5-3/Aralık/949 Pazartesi, sah •
Beykoz 7/Araİık/949 Çarşamba Günü
Üsküdar 8-9-10/Aralık/94# Perşembe, cuma, cumartesi
Günleri
Erenköy 12/Ar alık./948 Pazartesi Günü
Kadıköy 13-14-15/Aralık/lMfl Salı, çarşamba, perşembe
Günleri
Kasımpaşa 16-17/Aralık/»4Ö Cuma, cumartesi •
Kumkapı 19/Araltk/949 Pazartesi Günü
Sirkeci 20-21 -22-23/ Aralık/949 Salı, çarşamba, perşembe, cuma
Galata 24-26-27-28,'Aralık/949 Cumartesi, pazartesi. salı.
çarşamba Günleri
Tophane 29/Aralıh 940 Perşembe Günü
Barut 30/Aralık/949 Cuma ■
Maliye Bakanlığından
Memurin kanununun 4 cü ve 4353 sayılı kanunun 8 inci maddesinde yazılı vasıfları haiz ve fiili askerlik hizmetini yapmış bulunan Hukuk mezunlan arasında müsabaka İmtihanı İle 30 lira asli maaşla Hazine avukatlığı adaylıklarına 9 kişi alınacaktır.
İmtihan 21.11.949 günü saat 15 de Bakanlığımız Baş hukuk müşavirliği ve Muhakemat Genel müdürlüğünde, İstanbul ve İzmir Defterdarlık Muhakemat müdürlüklerinde (Medeni Hu kuk, Ticaret hukuku ve Ceza hukuku İle ceza ve Hukuk Usulü muhakemeleri ve İcra ve iflâs kanunlarından) ameli sualler şeklinde yazılı olarak yapılacaktır.
İmtihanda muvaffak olup da tayinleri yapılanlar adaylıt süresince muhakemat müdürlükleri emrinde çalıştırılacaklar ve 4353 saydı kanunun Hazine avukat adaylıklarına tanıdığı haklara sahip ve mükellefiyetlere tâbi olacaklardır.
İsteklilerin bir dilekçe ile askerlik ve tahsil vesikalarıyla MrUkte yukarıda gösterilen makamlara en geç 19-11-949 gününde baş vurmaları gerektir. (15909)
| İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI |
Boğaziçi Bariyerde Hayat sokağında 20. İnci Belediye adasında 4 metre yüzü olan 52,80 metre murabboı sahalı Belediye malı arsa 28 Aralık 940 pazartesi günü saat 14 te Dlvanyolun-da Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi komisyonda 933,60 lira mukadder kıymet üzerinden açık arttırma suretiyle satılacaktır.
İlk teminatı 47,52 liradır.
şartnamesi Belediye merkez binasındaki Zabıt ve muamelât müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
Arsayı almağa istekli olanların İlk teminat makbuz veya mektupiarlyle birlikte satış günü saat 14 de Daimi Komisyon da bulunmaları lazımdır. 10002
Maliye Bakanlığından:
Memurin Kanununun 4 üncü ve 4353 sayılı kanunun 6 insi maddesinde yazılı vasıflan haiz ve fiili askerlik hizmetini yapmış bulunan Hukuk mezunlan arasından müsabaka imtihanı He 30 Ura asli maaşlı hazine avukatı adaylıklarına dokuz kişi alınacaktır.
imtihan 21/11/94» günü saat 15 de Bakanlığıma Baş Hukuk müşavirliği ve Muhakemat Oenel Müdürlüğünde. İstanbul ve İzmir Defterdarlık Muhakemat Müdürlüklerinde medeni hukuk, ticaret hukuku ve ceza hukuku ile ceza ve Hukuk Usulü Muhakemeleri ve İcra ve İllâs kanunlarından ameli sualler şeklinde yazık olarak yapılacaktır.
İmtihanda muvaffak olup da tâyinleri yapılanlar adayUk süresince Muhakemat Müdürlükleri emrinde çalıştırılacaklar ve 4353 sayılı kanunun hazine avukat adaylıklarına tanıdığı haklara sahip ve mükellefiyetlere tAbi olacaklardır.
İsteklilerin bir dilekçe, askerlik ve tahsil vesikalarıyla birlikte yukarıda gösterilen makamlara en geç 19/11/949 gününde başvurmaları gerektir. (16788)
Açık asistanlıklar
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanlığından
Fakültemiz ahşap-çellk yapılar, sağlık tekniği, hidrolik ve su kuvvetleri kürsülerine birer asistan alınacaktır.
İsteklilerin yönetmeliğin 3. cü maddesindeki şartları haiz olduklarına daLr belgeleriyle dil imtihanının yapılacağı 28.11 94* tarihli pazartesi günü sabahına kadar dekanlığa müracaatta bulunmaları ilâa olunur. 15942
Created by free version of 2PDF

Comments (0)