4 (Mikron kaplama su geçmez ve otomatiktir. Türkiye mümessUl . Akıl!. Bahçrkapo
Mooıre d« pricırıon No- *
AKŞAM spor
Sene 32 — No 111M — Fteti: her Perde M) kuruştur.
Sahibi: Keomedclin Sadak — Yan işlerini fiilen İdare eden: C. BU dik — Akşam Matbaası
Üniversite ve ilk mektep hocalığı
Mecliste hararetli tartışmalar
Yazan: HALİDE EDİTJ
Prof. Fındıkoglu arkadaşımız, Fransadan döndükten sonra 12 ekim tarihli Cumhuriyet gazetesine yazdığı dikkate değer makalede, maarif meselelerinin milletlerarası toplantılardaki akislerini naklediyor. Bunlar medenî milletlerin bazı müşterek dertlerine olduğu kadar. şu veya bu milletin kendine mahsus bir müşkülüne de temas eden meseleler olduğu için, her hocanın ürerinde durup düşünmesi la 'mı gelen mevzulardır. Arkadaşımızın bilhassa ele aldığı ve bizi alâkadar eden, hattâ günlük meselelerimiz arasına giren iki meseleyi aşağıda etraflıca gözden getirmeden evvel, bütün dünya maarifini, münevverlerini işgal eden bir noktayı burada tekrar etmek isterim:
Maarif meselesinde, tahsil görmüş adamların sayısını arttırmak, her hangi memlekette okumamış tek adam bırakmamak hepimize başta gelen bir gaye gibi görünür. Doğrudur, fakat bundan daha mühim bir gaye vardır; o da tahsilin mahiyeti ve gelecek nesillere aşı-lıyacağıınu zihniyettir. _Yani tahsil ve marif her hangi milleti medenî ve insanı bir yola mutlak götürmez Fikir hürriyeti olnuyan, muayyen bir zümre ve ideolojin çocuklarına aşılamak için her tedbiri alan, her vasıtayı kullanan bir memlekette. maarif hiçbir zaman kurtarıcı ve yükseltici bir vasıta olamaz. Sağ veya sol her hangi totaliter rejimin gençlerini nasıl bir yola sürüklediğini yakın zamanda hepimiz gördük. On beş sene süren gurbet hayatımda, Amerikan, İngiliz, Fransız vesaire bütün hakikî Garp münevverlerinin bu mesele ile alâkadar olduklarını gördüm: günlerce, üniversite muhitlerinde bu meseleyi Garplı meslektaşlarımın münakaşa ettiklerine şahid oldum. Bu noktayı hatırlattıktan sonra, Fındık -oğlu arkadaşımızın, bulunduğu kongrelerde işittiği iki meseleyi ele alıyorum:
1 — Milletlerarası tahsil ve terbiye kongreleri, hocalara hükümet, belediye veya hususî müesseseler in kâfi derecede aylık vermemesinin önüne geçmek.
Bu, bütün dünyanın yer yer müşterek derdi sayılabilir. Fakat az aylık meselesi zannedildiği kadar umumi değildir. İngilterede, hocaların, diğer devlet memurlarından az olduğunu zannetmiyorum. Hayatları, her hangi iş adamı derecesinde lüks içinde geçmemekle beraber, pek de şikâyeti mucib olacak derecede değildi.
Anıerikada mesele daha karışıktı. Hükümet mektepleri, bilhassa üniversiteler, profesörlerine oldukça az para verirler. Bazı tanınmış profesörlerin kaloriferlerini kendileri yaktıklarına, hattâ bazan bulaşık yıkadıklarına şahid oldum. Buna mukabil. vakıf ve hususî üniversitelerin. meselâ Harvard veya Columbia profesörleri fikrimce yeterden fazla maddî bakımdan tatmin e-dilmlş görünüyorlardı. Yani, Amerikada, her hangi maarif müessesesi, bulunduğu vere, mensub olduğu belediye veva hususi müesse-senin vaziyetine göre az veya çok para alırlar. Lüks hayatı, hocalığın verdiği mânevi haz ve şerefe tercih edenler daima hariçte iş bulabilir. Mamafih bunların sayısı azdır.
Gelelim bize:
Üniversite ve lise hocaları bizde her hangi devlet memuru kadar, memleketin verebileceği âzami parayı*
tır. Üniversite profesörlerinin bir kısmının bir Bakan kadar aylık aldığı da vardır. Fakat asistanların variyeti cok kötüdür. Hariçte çalışmaktan da menediidikleri için, bir asistan, değil ailesini şahsını bile yaşatacak bir aylık almaz. Bundan dolayı, yavaş yavaş kıymetli genç unsurları üniversitede yetiştirmek imkanı azalıyor. Bunun mutlak bir çaresini bulmak lâzımdır. İlkmektep hocaları bilhassa mağdurdurlar. Bunların her halde asgarî medeni bir hoca hayatı yaşıyabllecek bir hale gelmeleri İçin tedbir alınmazsa istikbalimi* karanlıktır.
(Arkası sahlfe 2 «fttun 8 da)
Başbakandan istizah takriri geri kaldı
Izmirdeki yuhalama hâdisesi — Başka yerlere nakledilen öğretmenler — Muhalefet hatipleri aleyhindeki takibat
Tahtatahç ve arkadaşlarının istizan takrirlerinin ruznomede yerine konmayışına itiraz ettiler. Meclis Reis vekili Cevdet Kermi Incedayı, istizah takririnin ancak Başbakanın bulunduğu bir celsede, Meclisin reyine sunulabileceğini söyledi. ThatakıUç, istizahın kabul veya ademi kabulünün Meclisin (Arkan nahife t; gutun 3 tel
Üçlerin kararları haftaya Alınanlara tebliğ edilecek
Rusya, Doğu Alman hükümeti ile askerî sahada işbirliği yapıyor
Londra 12 (Rftdyol — Frakn-furt şehrine giden Amerika Dışişleri Bakanı Acheson bugün Amerikan, Ingilla ve Fransız yüksek; komiserleriyle görüşe* çektir. Üçler konferansının verdiği kararlar gelecek hafta yüksek komiserler tararından Alınan hükümetine tebliğ edlte-cektir. Bu safhada Alınanlara mühim bir rol düşmektedir Üçlerin kararı hâlâ gizil tutulmakla beraber, Fransann Ö-nemll tavizlerde bulunduğu sanılmaktadır.
Alman sosyal demokrat partisi lideri, Bati Almanya Başbakanı Adenauerl Sar ve Rhur üzerindeki Alman menfaatlerini feda etmekle itham etmiştir.
Almanyodakl yeni Sovyet kumandanı Kuikof İlk beyanatını yapmış ve Doğu Almanya hüküm etinin dış siyasetini ve ticaretini Sovyet kontrolü altında istediği gibi tedvir edebileceğini söylemiştir.
Doğu Almanya -Rusya işbirliği Londra 12 (Nafen) — Doğu Almanya ile 8ovyetler Birliği araş Ladaki İşblrllğLrun günden güne artmakta olduğu büdirü-mektedlr. Bu işbirliği şimdi askeri sahaya intikal etmiştir. Doğu Almanyada kuvvetli bir orda yetiştirmekle vazifelenil irilmiş bulunan Zeisser teninde bir Alman Batı Almanyada-ki siyasi çevrelerinin nazarı dikkatini üzerine çekmektedir. Komünist aleyhtarı olmayan her genel toplamakta olan bu adam İspanya harbine İştirak etmiş, Hltler İktidara geldikten sonra Rusyaya kaçmış re uzun müddet orada kalmıştır. Onu Haris Zelssor l.-jnl altında kimse tanımamaktadır. Dünya onu general Gomcz olarak tanımıştır.
Biatinin itimat ettiği adamlardan biri addedilen general Gomez tarafından şimdi kurulmuş otan teşkilât 250.000 kişilik «Doğu Almanya polis kuvvetine» subay yetiştirmekle va-zlfelendlrilmiştir, Bu yeni Alman subay namzetleri Rus teknisyenlerinden dere almaktadırlar.
Acheson’un beyanatı
Frankfurt 11 (A.AJ — Frank-fut hava alnına inişinde yaptığı kısa bir basın toplantısında demeçte bulunan Birleşik Amerika Dışişleri Bekanı Acheson, ezcümle şunları söylemiştir:
«Patiste Robert Schuman ve Ernest Bevin ile yaptığım son görüşmeler üçümüzün tam mâ-naaiyle birlik iıilkndt buiundıl-
Sosyal Demokratların lenkidle-rine uğrayan batı Almanya Bası bakanı Adanauer
Başbakan Tavşanlıda

Milletlerin Garip Adetleri
Samoa adalarında
hırsız nasıl bulunur?
Büyük bir tas içkinin etrafında toplanılır. Tasa bir ip parçası atılır, herkes içkiden birer maşraba alır.
Düğümlü ip kimin tasından çıkarsa hırsız odur
Created by free version of 2PDF
ğümüzü belirtmiştir. Bu görüşmeler tam bir muvaffakiyetle neticelenmiştir.»
Dean Acheson'ım txr basın toplantısı. Parta görüşmelerini kaplamış bulunan kalın gizillik perdesini yırtmağa pek u muvaffak olmuştur.
Pariate İngiltere re Fransa Dışişleri Bakanlan İte yaptığı görüşmelerden duyduğu memnuniyetini belirttikten sonra Acheson, Almanya yo, konuşmaktan ziyade dinlemek ve tetkik etmek üzere geldiğLnl söylemiştir.
Bevin Londra’ya döndü
Londra 11 (AA.) — (AFP): Bevin bu akşam saat 19.15 de Patisten Londraya avdet etmiştir.
İngiltere Dışişleri Bakanı Patiste Schuman ve Acheson. İle [Arkası sahlfe 2 sütun 4 de]
Samoa adalarından bir adam ölpmiınün yaklaştığını anlayınca, köyün tellallöri' vasıtasLie köyündeki bütün taailukatını yanına çağırtır ve kendisine ait olan hasırlar yatağının ö-niine getirilir Zenginliğini görerek ruhunun müsterih olması İçin bu suretle hareket edilir.
Yanına gelen taallukatı bağırarak .çağırarak ağlamaya başlarlar ve başlarını taşlara vururlar, köpek balığı dişlerlle vücutlarını yaralarlar. Bu suretle azralll korkutarak ölümü uzak
Iaştırmağa çalışırlar, fakat buna rağmen ölüm vukubulıırsa bu sefer de yüksek sesle küfürler savurmağa başlarlar.
Hasta İhtiyar kadınlar tarafından Hindistan cevizi yaglle yağlanır ve ağaç kabuklarından mamul bir döşek üzerine yatırılır. Bu muamele esnasında kulübenin yakınında tahminen bir ayak derinliğinde bir çukur
kazıtır ve bu mezarın altı re kenarları mercan taşlyle kaplanır Bunu müteakip cenaze çukura konur ve yine üstü mercan taşı ile örtüldükten sonra üzerine bir toprak yığını yapılır. Bu merasimi müteakip günlerde kabrin üstü lâva taş-Jarile örtülür. Cenazenin çıktığı evde, tedfin merasimi bitinceye kadar ölenin bütün taa II tıkat ı-run yiyip İçmesi yasaktır, yalnız cenazeyi hazırlayan kadınlar bundan muaftır.
(Arkası 4 üncü sahifede)
Kırdarın mazbatası
Halkevinde bir konuşma yaptı
Tavşanlı 11 — Başbakan
Şeni şeddin Günaltay bugün Tavşanlıya gelmiş ve Halkevln-de Mr hitabede bulunduktan sonra Tunçbllek linyit İşletmesine gitmiştir. Başbakan oradan saat 14 te Kütahyaya hareket etmiştir.
Şemseddin Günaltay Tavşanlı Halkevinde yaptığı konuşmasında eecümle demiştir İd:
n— Fazla hububatı iyi muhafaza etmek ve gereğince dışarıya «vkc-Unek için sUoiur yaptıracağız. Bunları İstanbul ve İzmir rçlbl İhraç merkezlerinde kuracağa, istihsalimizi fenni vasıtalarla sevketmek için plânlar tertip edilmektedir. Vatandaşlara düşen vbeİ-bol bol gelen traktör re biçer - düğerlerden istifade etmek, alınacak bol mahsulü harice şevke uğraşmaktır.»


Vefa - Kasımpaşa F. Bahçe-Emniyet maçları hakkında tahmin yazımız üçüncü »ahıfede
Muammer Alakantm itirazı üzerine komisyona iade edildi
Ankara 11 — Manisa Milletvekilliğine seçilen doktor Lûtfi Kırdar İle İçel Milletvekilliğine seçilen doktor Dr. Ali Men-teşoftluntın seçim tutanakları bugünkü Mecliste komisyona İade edildi.
Lûtfi Kırdarın mazbatası hakkında daha önce hiç bLr itiraz ve şikâyet alınmamıştı. Kabul için oya konacağı sırada Muammer Alakant (Manisa) kürsüye geldi «Sayın Kırdarın şahıslan hakkında hiç bir itirazım yoktur» diye söze başladı. «Kendileri, seçimlerde mümkün mertebe gösterdiği dürüstlükten dolayı memleket efkân u~ m uiyesin de iyi bir not almış bulundukları holde maalesef kanun hükmüne riayet edilml-yen bir seçimin mevzuu olmuşlardır» dedi re bir seçmene müteaddit oy verdlrllmeol, sandık mahallerinde kapalı hücre bulunmaması, seçim komisyonlar uun C. H. P. teşkilâtı emrinde çalışması, tasniflerin gizil yapılmam gibi yolsuzlukları tealin. eden 10-15 zaptın Cumhuriyet savcılığına verildiği gibi, bir örneklerinizi de şimdi Meclis başkanlığına sunulduğunu söyledi. Başkan bu itiraz üzerine Lûtfi Kırdarın tutanağını kö-
L.UVI1 TLlCU.>riIl LU |mi>yoııa iade etli.
Motorlu tren
Ay başından itibaren seferden kaldırılıyor
Ankara 12 (Akşam) — İstanbul - Ankara arasında haftada ikişer sefer yapan motör-lü tren aralık ayının birinci gününden İtibaren seferden kaldırılacaktır. Kış geçtikten sonra tekrar seferlere boşayacaktır
...■■■■unuaııımııihdi.nT,
■■nrrum
Bu işler tek elle yapılmaz
Tekel idaresi, arada sırada, yeni bir takını fanteri sigar ve sigaraları piyasaya sürüyor. Esmer, Küçük pazar. Büyiikpazar, Hususi Kokulu vesaire... Bunlar, bir ihtiyaca tekabül ediyor. Çiinkü, o çeşnilere ecnebi tütünlerini kullanarak alışanlar var. Emsali bizde de olsa, yabana mamullerden müstağni kalacağı*.
Fakat, ilk nü mu neleri muvaffakiyetli olan bu sigar ve sigaralar, kısa zaman sonra, renk, çeşni, koku, biçim değiştiriyorlar. Yakıyorsunuz, üç nefeste söniiyoT. İçlerinde ecnebi maddeler bulunduğu hissediliyor; satış da muhakkak tavsıyor. Gelsin yeni bir etiket .. Onun da a-kıbetl aynı!
İlk numuneler muvaffak olmasa, tenkid etmiyeceği». Sonradan tavsama, bu işin baştan savma, tek eUe yapıldığını gösteriyor.
Dört eUe sarılmağı, T* M'c Umuya ederi*.
Yeni orman kamu
Pazartesi giinü Tarım komisyonunda müzakere edilecek
Ankara 12 (Akşam) — Bundan on iki sene önce tatbik mevkiine konulan 3)1® saydı orman kanununun değiştirilmesine dair olan husûmet tasarısı. pazartesi günü tarım komisyonunda müzakere edilecektir. Yeni tasan devlet orman teşkilâtı İle halk münasebetlerini kolaylaştıracak ve ormanların korunmasını sağlıya-cak eşanlı hükümleri İhtiva etmektedir.
Tasarıya orman İçinde yaşa-
yan köylülerimizin bu ormanlardan faydalanmalarım kolaylaştıracak ve geçimlerini temin edecek hükümler de ilâve edilmiştir.
Tasanda bilhassa halkımızın ve köylülerimizin ormancılık kültürü göz önünde tutularak Orhan'larımızın tahribine sebep olun aykırı hareketlerin cezalandırılması esasında da bazı değişiklikler yapılması teklif e-dilmektedlr.
(Arkası sahile 2 sütun 5 de>
Dün Yunan Güzel Sanatlar tiyatrosundan bir grup valW vilâyette ziyaret etmiştir. Yukankı klişede Yunan aıTisUvrt valinin yanında görülüyor.
Sahlfe 2
12 Kasım 1949
Hafta Sonu Notlan fg3
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Utanmast bize düşüyor
T> evlet Bakanı Cemil Salt Bari as son seyahatinden döndükten sonra tüccarlarla görüşürken-
_ Arkadaşlar, size acı bir şey söyllyeceğim. îtalyada yumurtanın çürük olup olmadığı sorulduğu saman «Hayır, Türk yumurtası değildir, sağlamdır» cevabını •eriyorlar, demiş.
Bu sözü işiten ehli namus utanemdan yerin çilbtne geçiyor Fakat aradan günler geçil. Ticaret Bakanı ortaya çıkıp:
■— I balyaya çürük yumurta stvkederek Türk tüccarlığına leke süren ve dolayısiyle Türklüğü tezyif ettiren lirin ayı biz de yerin dibine geçirdik!
Demedi.
Neden demedi ve niçin denmez? İşte bunu anlamak müşküldür. Türk ceza kanununa göre Türklüğü alenen tahkir ve tezyif edenler btr ««'neden altı seneye kadar ağır hapis cezasiyıe cezatan-
ru vardı. Balıkçılar tabloların flzertno uskumruları ya-tırm işitir, üzerlerine maşraba maşraba sn dökerek İki buçuk liradan müşteri çağırıyorlardı.
Vaktaki uskumru akını oldu. bir günde, bilmem kaç bin ton uskumru tutuldu. Flitler düştü. Beyoğlu Balık-pazarında uskumru mumla araşan yok. Balıkçılar yalnız lüfer satıyorlar, kilosu 3,6 liradan.
Furya günü bir balıkçıya sordum:
— Neden bugün uskumru Batmıyorsunuz?
Adam olanca samimiliğiyle cevap verdi:
— Ucuzladı beyim, dedi, kepaze oldu. Beş kilo satacaksın da 125 kuruş kazanacaksın. Uğraşmaya değer mi?
Ucuz mu kepaze! Pahalı mı kibar. Halkın ucuz balık yemesi İçin balığın kavağa çıkması İtam geliyor.

Kanunun hâkimiyeti
YENİ SAJBAH yu kanki başlıkla yazdığı başmakalede Kırk -taretinin Kmlcıkdere köyünün Demokrat Parti başkanı tarafından evlerinin tecavüze uğradığından ve muhalefetin hangi kanunların teminatı altında İse 0 kanunların tatbikim istediklerinden bahisle Cumhurbaşkanına çektikleri telgrafı ete alarak diyor U:
Demokrasi sistemi, kanunların çizdiği çerçeve İçinde kalmağa, her rejimden ziyade mahkûm ve mecburdur. Şahsi ve keyfi otorite olmıyacağma göre anonim bir otorite, yani kanun ve nizamın nüfuz ve kudretine İhtiyaç vardır. Ama Kanun da, bütün vatandaşlara karşı eşit olarak tatbik olunmalıdır. Yoksa şu veya bu parti mensupları İmtiyazlı bir durumda kalır ve kanunun bütün şiddet ve savleti yalnız bir tarata tatbik e-dllirse o zaman bir nizam rejimi içinde yaşadığımız! pek iyi anhyamayız.
Bize öyle geliyor kİ 1946 temmuz hâdiseleri memlekette hiç de müsait olmıyan bir İntiba
bırakmış idi. İlk serbes ve çeşitli partili seçimde randık oyunlarının oynanması yurtta esen demokrasi havasını az çok bulandırmış İdi. Şimdi bu noksanı telâfi ve lâmlr vakti gelmiştir. Dürüst ve emniyetli bir seçim kanunu derhal çıkmalı ve onun tatblkatiyle yeni intihap süratle icra olunmalıdır.

Hürriyet buhranı mı var?
Selim ftagtp Emeç "Hürriyet buhranı mı var?» başlıklı makalesinde Adalet Bakanlığının hazırlamış oldcığu yeni matbuat tasarısından bahisle diyor ki:
Adalet Bakanlığının durup dururken bir matbuat kanunu tasarısı hzaırlnmıyacağı aşikârdır. Demek bu Bakanlığa böyle bir vazife verilmiştir kİ, o da. kendi düşüncesine göre bir tasan hazırlamaya kalkışmıştır. Adalet Bakanlığını, bir basın kanunu tasansı hazırlatmaya sevkeden mucip sebep ise; bu kanunun, müstakil bir halde mi tutulması, yoksa ceza
kanununun umum' hükümleri arasında mı mevki alması lâzım geldiğine dair ileri sürül-mfış olan çeşitli fikirler olsa gerektir.
Bundan İki netice çıkarılabilir:
Ya hükümet, memleketin demokratik meyilleri hakkında samimî değildir; fakat öyle görünmektedir: yahut hükümetin İçinde ve dolayıslle iktidar partLsinde bundan dolayı bir İkilik mevcuttur. Bir Başbakan fikir serbtsllsi taraftarı bir İnsan olunca onun Adalet Bakanı da hürriyetaever olmasa bile, hiç değilse müstebit bir insan olmamak iktiza eder. Bu İki zıt meyil, hiç bir suretle . bağdaşamaz. Bu sebeple vaziyetin vuzuh peyda etmesi ve basın müesseseslnin az çok ferahlık duygusuna kavuşabilmesi için anlaşılması bilhassa iktiza eden nokta şudur:
Hürriyetçi bir Kabinenin Adalet Bakanı böyle bir projeyi nasıl benimser? Benimsediği takdirde onun bağlı bulunduğu Kabinenin Başkanı onunla nasıl iş beraberliği yapar?
üniversite ve ilk mektep hocalığı
d iril ir lar. Tahkir ve tezyif yabancı memleketlerde bir Türk tarafından işlenirse ceza. üçte birinden eksik olmamak üzere arttırılır. Yani suçun dokuz sene kadar hapse yolu vardır.
Ticaret yoliyle Turklyenln şerefini berbat edenlere, tezyife sebep olanlara hiç bir ecza verilmesin! Sadece biz yerin dibine geçmekle kalalım! Olur mu?
Batsın bu yeni nizam
H itlerin bir «Yeni nizam» ı vardı kİ dünya, bu nizam yerleşmesin diye birbirine girdi. Halbuki ticaret hayatına bir yeni nizam sokulmuştur. Vurgunculuk yaşıyor. Tüccar çürük yumurtayı sandıkladığı gibi yallah memleket dışına. Amn sonunda memleket rezil olacakmış. Umurunda mı?
Mecliste hararet i tartışma’ar
Balık kavağa çıktığı
zaman
Halk ucuzluk bekliyor
ama satıcılara ucuza
rağbet yok.
Beyoğlu Balıkpazarında geçen haftaya kadar ustıum -
Esnaf beş kilo balıktan geçimini doğrultmak yolunu tutmuş. Ucuzluğu kepazelik saymağa başlamış. Ama fakir halk kepaze oluyormuş! Umurunda mı?
Çarşıya pazara sokulan bu yeni nizamı da batırmaktan başka çare yoktur. Yoksa o bizi batırabilir.
Valinin teftiş ziyaretleri
Vali ve Belediye reisi Ord. Prof. Dr. Fahreddln Kerim Gökay dün öğleden sonra İtfaiye müdürlüğüne giderek İstanbul r rupim tı teftiş etmiş ve İtfaiye müzesini gezmiştir. Vali gördüğü İntizamdan dolayı takdir ve memnuniyetlerini beyan ettikten sonra kış mevsimi geldiğinden yangın tehlikesine karşı halk tarafından bacaların şimdiden temizlettirilin esi için tebligat yapılmasını emretmiştir
Dûn Vali, İstanbul radyoevlni ziyaret etmiştir
P’-'Tün öğleye kadar
İstanbul yakasına su verilmedi
lvtanbul vilâyetinden blldl-BXilnıi 'ir:
Şfhrimlrin İstanbul yakasına au veren ana boru patladığından ‘-'nün öğleye kadar İstanbul cihetine su verilmiyeeektir. Ün'versite Rektörü
Üniversite rektörfü Ord. Prof. Ömer Celâl Saraç, dün Vali ve Belediye başkanı Dr. Fahreddln Kerim Gökay'ı makamında ziyaret etmiştir.
Eir firarı yakalandı
Viranşehir 11 (AA) — Eski-şe'( rög ikamete memur edilmişken firar eden İbrahim paşa 'pullarından Abdurra'ıiPian bııe^n gümrük muhafaza ve istihbarat teşkilâtiyle yaptığı müsademede diri olarak yakalanmış ve alâkalı makamlara teslim edilmiştir.
Batı Akdeniz seferleri kış tarifesi
Denizyolları idaresinin «Anka ra» vapuru dûn mutad Batı Akdeniz Haltı seferine çıkmamıştır. idarenin bıı hattan kxş programı önümüzdeki hafta baş lıyacağı için vapur da bu prog-amın başlangıç tarihi olan gelecek cuma günü sefere çıkacaktır.
Türk - Yugoslav ticaret müzakereleri
Ankara 11 i Akşam) — Bir müdriettenberi Dışişleri Bakanlığında devam etmekte olan Tnrk - Yugoslav ticaret anlaşması müzakeresi «ona ermiştir. Her iki LaTafın üzerinde hassasiyetle durduğu hususlar hakkında bir mutabakat irnsd olmuştur.
İran Şahının Amerikayı ziyareti İran saray nazın ve eski başvekil Abdül Hosscın Hajir'ln bir suikasda kurban gitmesi yüzünden İran Şthlnşahı'nın Amerika seyahatinin geri bırakıldığına dair bir kaç gün önce İstanbul gazetelerinde çıkan havadisin aslı esası olmadığı şehrimiz İran başkonsolosluğu tarafından bildirilmiştir.
İskân umum müdürü
İskân umum müdürü Anka-radon şehrimize gelmiştir. Umum müdür, Mısırdan gelen mültecilerin yerleştirilmeleri ve ayni zamanda diğer iskân İşleriyle meşgul olmaktadır. Umum müdür pazar günü Ankaraya dönecektir__________
İki kişi bir traktör altında ağır yaralandı
Uzunköprünün Balaban köyü ahalisinden Mehmet Arda, köyüne götürmek üzere bir traktör almış ve bunu şoför Eminin idaresindeki bir kamyona yük-llyerek Sirkeci istasyonuna getirmiştir.
İstasyonda traktör, kamyondan açık marşandiz vagonuna yüklenmiş, fakat bu sırada birdenbire geri kayarak Eminle Mehmedin üzerine düşmüş, ikisinin de ağır surette yaralanmasına sebep olmuştur.
Bunlar Esnaf hastanesine kaldırılmışlarsa da Mehmet az sonra ölmüştür. Eminin de sıhhi vaziyeti tehlikelidir. Savcılık tahkikata el koymuştur.
Tokatta kamyon kazası
Tokat 11 (Akşam) __ Bu sa-
bah Zile 13 plâkalı kamyon sahibi Hacı Mahmut İdaresinde Turhaia giderken Çağ-par caddesindeki elektrik direğine çarpmış, devrilen direk, muavinin derhal ölümüne sebebiyet vermiştir.
Ehliyetsiz kamyon kullandığı anlaşılan mal sahibi vakayı mü tealop makineyi olduğu yerde bırakarak kaçmış. Zâbıta takibine başlamışta,
Kiğı'da zelzele
Kiğı 12 (AA.) — iki günden-bcrl gece ve gündüzleri fasılalarla deprem devanı etmektendir. Hasar yoktur.
(Baş tarafı l inci sahlfcde) salâhiyeti cümlesinden olduğunu, bilhassa Başbakan yardımcısı Mecliste bulunurken heyeti umuralyenln reyine sunulabileceğini anlattı.
Başbakan yardımcısı Nihal Erim, bu istizahın Başbakanın şahsına açıldığım, Başbakanın İstizahtan haberi bile olmadığını anlattı, İstizahın gelecek celseye bırakılmasını İstedi. Haşan Dinçer, İstizahın Başbakanın şahsına değil makamına açıldığını, gaybubetinde muavininin cevap verebileceğini söyledi. Fakat İstizah takriri reye konmadı.
Bayar’a atfolunan beyanat
Bundan sonra, Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Ba-yar'a atfolunan yuhalanma beyanı hakkın d akl sözlü soruya geçildi. Hüseyin Ulusoy tarafından verilen ve Mecliste okunan bu soru takririnde Demokrat Parti Başkanının Çeşme’de «Recep Peker İstikâll mahkemelerinden bahsedince onu 80 bin kişi yuhaladı. Aynı tertiplere başvurulursa bu sefer 180 bin kişi ile karşısına çıkacağız.» dediği kaydedildikten sonra, Recep Peker'in hakikaten îzmlrde 80 bin kişi tarafından yuhalanıp yuhalanmadığı soruluyor, hâdise vaki ise bunun hükümete bir hakaret teşkil edip etmediği ve mütecavizler hakkında takibata girişilip glrişllmediği Başbakandan soruluyordu-
Başbakan adına
cevap
Fuat Sirmen kürsüye gelerek, Hüseyin Ulusoyuıı önergesinde mevzuubahs ettiği hususlara cevap vermeğe Başbakan tarafından memur edildiğini söyledi ve:
*— Salâhiyetll mercilerden' yaptığımız tahkikata göre Tamirde böyle bir hâdise cereyan etmemiştir. Buna rağmen yalan olarak böyle bir söz söyeln-1 nıiş İse kanaatimce bu, şahsi bir takdir ve terbiye işi olmaktan ileri bir hareket telâkki edilemez ve haber, kanaatimize göre resen takibi lâzım gelen bir suç sayılamaz.» dedi.
Hüseyin Ulusoy elinde bir tomar kâğıtla kürsüye gelerek Bayat'ın böyle bir beyanat yapacağına İnanmak istemediğini söyledi ve Celâl Bayar hakkında gittikçe ağırlaşan sözler söylemeğe başladı. Bu sırada Demokrat Parti sıralarından gürültüler duyuldu.
Gürültü artmış, bütün Demokrat Parti Mille t vekilleri söz istemişlerdi. Başkan, bu protesto tezahürleri arasında İşi daha genişletmemek için gündemin diğer maddelerine geçmek İstedi. Bu defa Demokratlar sıralarının kapaklarım vurarak söz İstemekte ısrar ettiler.
Başkan sükûnete davet ede-«Terlerinize oturunuz. ,n-iMacağm» diye tekrarladı. İn-cedayı «tüzüğün tetblkl hususunda başkanlığa yardım etmek hepinizin borcudur.» dedi. C. H. Partili şualardan İse bazı MlUetveklUerl ota verilmemesi gerektiğini hatırlatıyor-
lardı. Başkan Demokratlara hitaben: «Partinizin Meclis Grup Başkanı bir hukuk adamıdır. Tüzük ahkâmından te-gafül buyurmamama rica ederim n dedi. Ve gürültülerin hafiflediği bir sırada gündemin diğer maddesine geçildiğini bildirdi
öğretmen tâyinleri
Bundan sonra öğretmen tâyinleri halikındaki soruya
Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu İzahat vererek:
— Bu vazifede bulunduğum müddetçe öğretmenleri devamlı olarak vazife cephesine süreceğim ve bir cephe kaçağı fırsatı vermiycceğim. Meclisin maarife verdiği 165 milyon liradan 125 milyonu maaşa gitmektedir. Buna mukabil millet öğretmenden I vazife beklemekte haklıdır. Yapılan muamelelerde bir usul-I süzlük yoktur, dedi.
Diğer sorular
| Maliye Bakanını alâkadar e-ı den ve bir tanesi Matosyan , matbaasına dair olan üç sözîiı soru bütçe mecburiyeti doiayj-siyle, Maliye Bakanının talebi ile, aralık ayının 7 sine bırakıldı. İsmail Rüştü Aksal, bu hususta soru sahipleriyle de mutabık kaldığını beyan etti.
Reşad Aydınlının, Başkan Yardımcısı lîe, Milli Eğitim Bakanının, gezilerde yaptıkları toplantılar hakkında. Başbakanlıktan sözlü sorusu okunduğu sırada o zamana kadar salonda bulunan Aydınlının yerinde olmadığı görüldü.
Bu sebeple takrir tehir edildi. Bundan sonra Reşad Aydınlının salona girdiği görüldü.
Muhalefet hatipleri
Osman Nuri Koninin muhalefet namına konuşanlar hakkında yapılan takibata dair Adalet Bakanlığından sözlü sorusuna Adalet Bakanı Fuat 8irmen kendi Bakanlığını alâkadar eden kısımlardan dolayı cevap vermeğe hazır olduğunu, fakat Başbakan Ankarada bulunma-dıg ive kendisi namına kanuş-mağa da müsaadesi bulunmadığı için, İsterlerse Başbakan geldiği zaman, bu soruya cevap verilmesini söyledi.
Neticede bu sorunun Başbakan geldiği zaman konuşulması kabul edildi.
Cumhurba rkam
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bugün akşama doğru sözlü soruların müzakereleri devam ederken, Büyük Millet Meclisine gelmiş, bir müddet kalmıştır İnönü, mllletvekilleriyle neşeli hasbıhallerde bulunmuş, geç vakit Meclisten ayrılmıştır.
I Zeytinciliğin geişmesi
Kongreye sunulacak ı rapor hazırlandı
ı Ankara 12 (Akşam) _ Mem-. lekelimiz zeytinciliğinin gelişl-mesi ve zeyln sahalarında daha fazla fayda temin imkânları üzerinde giinlerdenberi Bakanlıkta yapılan toplantılar sona ermiş ve kongreye sunulacak rapor hazırlanmıştır. Kongre, önümüzdeki günlerde zeytin bölgelerinden gelecek delegelerin iştiraki ile toplanacak ve bir döviz kaynağı teşkil edecek cilan zeytin mevzuu üzerinde na-sil çalışılması lâzım geleceği tesbit edilecektir.
Yeni Orman kanunn
(Baş tat rafı 1 inci sahifede) 3116 sayılı orman kanunu ormanları devlet, umuma mahsus, vakıf ve hususi olmak üzere dört kısma ayırırken 4785 sayılı kanunla bütün ormanlar devletleştirilmiş bulunmakta idi. Yeni tasarı ise ormanları devlet ormanları,, özel kişilere mahsus ormanlar ve tüzel ormanlar olmak üzere üçe ayırmaktadır.
Bu tasan etrafında komisyon ve umumi heyet müzakerelerinin harareti! olacağı muhakkak sayılmaktadır.
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Mânevi bakımdan bütün hocaların vaziyeti çürüktür. Emniyet ve huzur yoktur. Bu nazik mesele üzerinde durmıyacağım. Fakat bilhassa üniversite hocalarına huzur, emniyet ve fikir istiklâli içinde çalışmalarını temin edebilecek hükümlere çok ihtiyacımız olduğuna işaret edeceğim. Mamafih bu hükümlerin sırf idari mekanizma veyahut her hangi iktidar partisi mümessilleri tarafından değil, muallim cemiyetlerinin, marifle uğrasan bitaraf, bilgili ve tecrübeli heyetlerin önleşerek, ve derin tetkiklerden sonra varacakları kararlar göz önünde tutularak yapılması lâzımdır.
2 — Asıl mıihim mesele belki. Fındıkoğlu arkadaşımızın gene milletlerarası bir kongrede bir şahsın, ilkmek-tep hocalarının üniversite tahsili görmüş olması lüzumundan bahsetmesine temasıdır- Garpta, bu nevi kongrelerde çeşitli mütalâalar ortaya atılır. Tam bir fikir hürriyeti olan muhitlerde herkes fikrim açık söyler. Fakat oralarda, hattâ meşhur bir adam dahi olsa, ileri sürdüğü fikir garip ise onu ancak nazari ve akada-mik bir münakaşa mevzuu diye telâleki ederler, veyahut İliç nazan itibara almazlar. Garpta, ilkmektep hocalarının hepsinin üniversite mezunu olmasını tutan beş on kişiden fazla bu-lunmıyacağına inanıyorum. Fakat bu meselenin son zamanlarda memleketimizde ciddiye alındığını görüyorum. Üniversitelerin birer pedagoji müessesesi, sırf hoca yetiştiren bir enstitü imiş gibi telâkki edildiğini de işitiyorum. İşte bundan dolayı bu garip fikrin tahakkukuna imkân görmemekle beraber, birkaç mahzuru üstünde duruyorum:
(A) Her hangi memlekette işsiz üniversite mezunu çoğaldığı zaman tehlikeli bir vaziyet hasıl olur- Eğer bu üniversite mezunlarına iş bulmak için yapılan bir hareket ise mahzurludur. Çünkü üniversite mezunu, eğer elinde bir işi yok, ve fikrî veya İlmî bir sahada muayyen bir alâkası yok ise. ekseri sağ veya sol müfrit bir ideolojiye saplanır kalır. Bunlar ne dereceye kadar ilkmektep hocalığını kendilerine lâyık görürler veyahut benimserler? •) Bundan başka da bu esas kabul edildiği aıı, sırf lise veya muallim mektepleri mezunlan ne yapacaklardır?
üçler
(Baş tarafı 1 inci sahifede) yaptığı görüşmeler hakkında demeçte bulunmaktan kaçınmıştır.
Londra 11 (AA.) — (AFPi: Umumiyetle İyi haber alan bir İngiliz kaynağından bildirildiğine göre, Bcvln, Acheson ve Schurnan tarafından Alman yaya karşı güdül m esi düşünülen siyasete dair beklenen tebliğ gelecek haftanın ortalarına doğru yayınlanacaktır.
BORSA
fl Mk. ı
hlanbul Bor»a*ının ll/ll/LM» fiallori
Ç E K L E B
Kapuu*
Londr» 1 Sterlin 7M
N»w York 100 Dolar ıs; 00
Farta 100 FraasiZ P, oao
Stokholm 100 tıveç Kr. M 1150
Cenevre 100 İsveç F. 64 03
Ameâftrdam 100 Florin 13 « 40
Brüksel 100 Belçika r 5 60
Lizbon 100 Ekskudes 8.73.90
ESHAM VE TAHVİiAt
% 1 FAI2L1 TAHVİLLE»
Sivas • Erturun» 1 »90
İMİ Demiryolu D »46
1951 Demiryolu 1 »95
Sivas - Erzurum 2-î 2100
1941 Demiryolu m 20-
Milli Müdafaa
MılU Müdaiaa 11 »30
MIHI Müdafaa ril 10.66
Milli Müdafaa IV »90
% « FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma 1 06 75
Kalkınma 11 BS’JO
Kalkınma EB 87 -
9W istikran 1 •6,63
Ö1F İstikran fl ♦6 80
İMİ Demiryolu VI •6.73
% S FAİZLİ TAJ3VİLLEB
1333 Ergani 23.50
1933 İkramiyen »50
müh Müdafaa iste
Demiryolu TV »8.35
Demiryolu V İM .25
KHB Ikr 95 50
% 1.5 rAİZLİ TAHVtLLEB
9«0 tahvUl 96-50
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPV
Tahviller U im —
Hi*e senetten w> 6450
Mümessil senet 65.50
SARHAFLARDA ALTIN
Sanılar
Gulden 42 60
Türk Uran 44.30
Sterlin eo oo
KOJce 6 55
Rcfat 46 75
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankan 116.50
I» Bankası gj 00
T. Ticaret Bankam âU
Aralan Clmenlo 1650
(•) Bu sene Edebiyat Fakültesine müracaatların azlığını namzcdlerin bir çoğunun «sadece ilkmektep Locası olmak için neden üniversiteye gireyim» gibi bir endişesi teşkil ediyor. Gerçi İncilli filolojisine her sene ki kadar bir kalabalık müracaat etmiştir. Fakat bunların btr kısmı, bu şubeyi sırf bir dil mektebi telâkki etmelerinden Heri gelmiştir. Çünkü İngilizce bilmek, tedris sabasında veya hususi ticaret müesaesele-rinde en fazla karın doyuran bir bilgi metaı olmuştur. Bu zihniyet şubenin seviyesi için tehlikelidir, çünkü talebenin ilmi durumunu yükseltmekten ziyade sathî bir dil bilgisi verebilecek bîr dereceye ergeç düşecektir.
Teşekkür
Zevcem, kardeşimiz HAMİDE TİPİ’nin ebedi Istarahatgâhına tevdii merasiminde bulunan muhterem zevat İle telgraf, telefon, mektupla ve bizzat gelerek tizleri taziye ve teselli eden bütün akraba ve dostlarımıza teşekkürlerimizi araedertz.
Fazıl Tipi - N ahide ve Şükrü Kaya
Abdullah Sarıca - Osman Sarıca
Bayanlar...
Eski makiyajımzı İyice temizlemeden yeni maklyaj yapmayınız.' Ynlnız bütün dünyaca tanınmış Paris'in meşhur
INNOXâ sütü
(halt Innoza)
İle temizlenen ciltler yeni kiyajı benimser ve düzgün terir.
( (B) Her halde, üniversite
eğer, sırf noca yetiştirmek için vaşıyacak ve işliyecek-se, tabiî muallim mekteple rinin, bilhassa yüksek muallim mektebinin lâğvını tebii görmek icab eder.
(C) Bundan en fazla edebiyat fakültesi zarar görecektir. Fakülte artık kıymete değil, sayıya, muayyen bîr pazara, muayyen bir meta yetiştirmeğe hasrediie-cektir. Daha fazla pedagojik malûmata d a vanan, ilim ve hars sahasını biraz iptidaileştiren, standardiaşmış bir kafile yetiştirmek için hazırlanacaktır. (••)
(D) eğer, ilkmektep hocaları mutlak üniversitelerden çıkmalı fikri bizde hakim olursa. edebiyat fakültesi, maarifin ilkmektep hocası yetiştiren bir nevi kuluçka makinesi olmağa mahkûmdur. Bu vaziyet, tabii edebiyat fakültesini, fikri, ilmi, felsefi ihtisasların en yüksek merkezi olmaktan uzaklaştıracak, hattâ fikir muhtariyetini de kaybettirecektir.
Bütün alfabe ile bile böyle bir zihniyetin mahzurları ve garabeti zor ifade edilir kanaatindeyim. Şimdilik buna başlangıçta gülüyoruz. Fakat zamanla bu zehirli bir gülüş olabilir. Bütün, üniversite kafalarının bu nokta üstünde düşünmelerini, bu garip tehlikeyi önlemelerini temenni ederim.
HALİDE EDİK
Hâtniş:
Bu yazı biter bitmez gazetede gözüme şu havadis ilişti. Üniversite mezunlan gûya Şarka mecburî hizmet çin gönderilmesi karan verilecekmiş. Gerçe hükümetin ders verdiği talebeye mecbu rî hizmet yükletmesi imkânı bir dereceye kadar tabiî görülebilir. Bilhassa Muallim mektepleri talebesinden böyle bir hizmet beklenmesi de o kadar hayret edilecek bir şey değildir. Fakat acaba hükümet ders verdiği üniversite talebesinden mutlak ve mutlak muayyen bir ver-de hocalık mı istîyecektir? Bilhassa, kendi parası ve ar-lusîyle ilme talip olanlar
— şayet taşrada ilk mektep veya İlse hocası olmıyacaksa
— üniversite tahsilinden men mi edileceklerdir? Bövle bir vaziyet şimdiye kadar görülmemiş bir çapta ilimde ve fikir sahasında hürriyeti zincirlemez mi? Bilhassa üniversite idealini bir tek sah ava, hükümetin emredeceği, tesbit edeceği bir şekle mahkûm etmez mi? Temenni edelim ki bu bir gazete havadisinden ibarettir!
H.E.
(*•) Bir İngiliı fin i »ersi teri profesörü ile konuşurken, b» günlerde İngiltercde de pedagoji kelimesinin hısyli moda olduğunu söyledi. Gülerek dedi ki: Pedagoji ve metod kelimeleri harılan tarafından öyle garip bir surette kullanılır»» kİ, insan pedagog olursa veyahut metod denilen şeyto mahiyetini bilirse, hiç bilmediği bu mevzuu da öğreteli »lirmiş gibi bir his veriyor, «tngiilerede bir alay mevzuu ulan bu pedaeuji iplilâsının seviyesi yüksek üniversitelerde ciddi telâkki edd-miyecejini biliyorum. Fakat bizde de böyle garip bir iddianın imâ suretiyle değil açıkta" açığa ileri sürüldüğünü IşitUm O kadar ki. falan âlimdir, fakat pedagog değildir, falan âlim değildir, fakat garb raetodlar» na âşinâdır, herşeyi öğretebi-Dr» denildiğini baran Lşlüyo
ram.
Şehir Tiyatrosu artistlerinin şikâyeti İstanbul Şehir tiyatrosu u -üstlerinden bir grup dün 5ete dlyede Vali ve Btedly* reisini ziyaret etmişler v» kendilerdi» alt talimatnameden şikâyet «v mislerdir.
Milletlerarası aîyon kongresinde delegem ia Ankara ti (AkşanıJ — Au ayın 21 inde AnKar-Aoa toplan-
ması karar taştır? Birleşimi
Mil teller »uyun kongı >-«hu: k» • ma-, tılacak Türk heyetimi». pr->te-gös-pör Burhan «itlim âûuw.
I kanlık edecckUt
Created by free version of 2PDF
Bahire s
AKŞAM
12 Kasım 1949
Okka dört yüz dirhem Türkçe
AM»|
Yeri değiştirilen öğretmenler

Şilepçilikte durgunluk
Uskumru tedbiri
Bir kitaptan gelişi güzel bazı cümleler alıyorum:

§ ... Düşünüp durur; «tl-ziiın alsam çöpü çıkar. Erik alsam çekirdeği çıkar. At alsam, hani ocak? Ot alsam, ! hani bıçak? İyisi mi. kaygu-sıız başım, ağrısız dişim: leblebi alırım da kütür kii- '■ tür yerim, artanı da götürür, anama veririm!» der. alır leblebiyi düşer yola., yine şura senin, bura benim derken varır bir kuyu başı-] na. «Aeeb ne kuyudur bu; kuyu? İçilir mi ki suyu?» di-
Maaşlarını almakta güçlük çekiyorlar

Şehrimizden diğer vilâyetlere, nakledilen 152 ilkokul öğretmeninden 64 û İstifa etmiştir.
Diğer taraftan bakanlık bu sene başında şehrimizde 12 ortaokul, üç lise ve İki yüksek okul lâğvctmlştir. Lâğvedilen ortaokullarla liseler şunlardır: Şehremini, Çapa. Edirnekapı, ' Zeyrek. Yenikapı, Süleymaniye, Bakırköy İkinci, CağalOglu bi-.____________rlnci ve Cağaloğlu ikinci. Be-
ye eğilir bakar: amma derîn şiktaş. Üsküdar üçiincu ve Ka-miş kuyu, görünmez suyuJdıköy orta okullarıylc Pcrtevni-1 daha daha iğilcyim derken.' yal. Beyoğlu ve Cîimuhuriyet' yarım leblebisi suva düşme- kız lisesidir. Lâğvedilen yüksek] sin mi? Keloğlanın da aklı ' ' ' *'• ~
basından gider.
S «Neler vedi bu diş. ne alim oldu, ne gümüş; şimdiden geri, bize de bîr kanaat sofrası ihsan et; hey yeri göğii yaratan!» diye bir sofra duası yaparlar.
S «Demedim mi oğul helkesin gözü kötüz dive? Korktuğumuza uğradık işte- Simdi verde ara ki, gökte bulasın-. Ana sözü dinlemek fen geri ben gayrı, işine. asına karışmam; ne halin varsa gör.» der ve yine kendi yününü iğermeğe başlar.
« «Kudret helvası desem, bende, sabır mey vasi deseni lıende-, elin balında, malında gözüm yok benim.» der. Sözün kısası, yer demir, gök bakır bu sofracığı kaşla göz. arasında kimin aldığı bîr türlii anlaşılmaz.
S «İmdi, son pişmanlık akçe etmez amma oğul, başına bövle bir felek tokmağı indikten geri belki aklın başına "elir ile bundan sonra, ya Allahın verdiği ile kıt ka naat geçinir gidersin; ya da tuttuğun, tutacağın işe koşulacağın gibi koşulursun. Gimün birinde, önü söğütlü değirmen al masan bile, gözümün bebeği, evimin direği olursun inşallah.»
§ Sağa bakar, yok! Sola bakar, yok! Bir de, yamacına bakar ki, ne baksın, bir hâs bahçe! Bahçenin ortasında bir havuz, havuzun or tasında bir köşk! Ağaçlar yeşil giymiş; türlü meyva, türlü yemiş., bir yanda dal dal kuşlar şakıyor; bir yanda gürül gürül sular akıyor; beride de güller gün eyleyor, bülbüller düğün eyleyor.
Ü Keloğlan koşar, eline varır, derviş el vermez; eteğine eğilir, etek vermez. O zaman Keloğlan: «A yeşil başlım, neyini eşeledim, neyini gişeledim. ne diye benden elini eteğini çekiyorsun?» der.
S Keloğlanın anası arkalarından baka kalmakta, yaka vırtmakta olsun, güvercin. dolanı dolanı döner. Kartal da. döne döne üstüne dolanır.
§ Padişah kendine gelir! O 7.ıman Keloğlan, ayak ayak yanaşır ve başından geçenleri bir bir anlatır-
§ «İmdi, vere göğe sığmı-yan, köşke, saraya sığar mı? Köşke, saraya sığmıyan, efe. avuca sığar mı? Ele, avuca sığmıyaıı, padişah ktzuıa yâr olur mu? Haydi diyelim, padişahın, padişahlığı tutsun da ikisini de yağlasın, ballasın, birbirine bağlasın. İyi amma, ikisini bir terazinin iki gözüne kovup tart-madıktan geri, birbirinin dengi mi değil mi? Huyları tüvleri birbirine uyuyor mu uymuyor mu nereden bileceğim, kayıptan bileceğim yok ki?

Dördüncülükte rol oymyacak maç
Vefa - Kasımpaşa maçı çok çekişmeli olacak
Sterlin devalüasyonunun şilepçilikte tesirleri
ı okul isç Yürksek Öğretmen O-| kulu ile Çapa eğitini enstitüsüdür. Bu lâğvedilen 17 okula mukabil bakanlık Çapada bir lise ile Kasımpaşa ve Pertevni-yal ortaokularını açmıştır. Değişiklikler yüzünden şehrimizde bin kadar ortaokul vc İlse öğret meni yer değiştirmiştir. Fakat bunlardan Anadoluya nakledilen yoktur. Lâğvedüen 15 lise ve ortaokulun öğrencileri civar okullara yerleştirildiğinden sınıflar 70-80 mevcuda yükselmiş ve tedrisat yapmak guç-_ Iesmiştir. Bakanlığın okullarda j yaptığı bu değişikliğe sebep o-j | l.ırak bunların müdürleriyle ı, muavinlerine verileli makam ı ücretlerinden tasnrrul etmek olduğu söylenmektedir.
Okulları değiştirilen öğret- ] menlerin henüz bakanlıktan
; kararnameleri gelmediğinden maaşlar hâlâ eski okullardan veriliyor. Okul idarelerinde vazife alan müdür ve muavinlerle fazla ders okutan öğretmen* lerin ücretlerine al*, kadrolar henüz bakanlıktan gelmedlğln-’ den bu durumda olanlar okullar L açıldığından beri ücretlerini alamamaktan şikâyet ediyorlar.
Vefa rahibine nazaran daha avantajlı görünüyor. Fenerin Emniyeti yenmesi beklenir
Yazan’ ŞAZİ TEZCAN
Verilen malûmata göre zamanlarda milletlerarası ticarette görülen durgunluk ve ona ilâveten sterlinde yapılan devalüasyon dünya şilepçiliği üzerinde menfi tesirler husule getirmiştir. Devalüasyona takaddüm eden aylarda dünya pazarlarında dikkati çeken bir durgunluk husule gelmiş, döviz kaynaklarının azalması ve ft-atleı-ln yüksek görülmesi yüzünden mühim nispette azalan milletlerarası ticaret, bltt&bl şilepçilik üzerinde de tesirlerini göstermiş ve navlun flatlerl a-damakıilı düşmüştür. Bunu mü teaklp bir de devalüasyon vuku bulmuş ve sterlinle beraber devalüasyon yapan bütün memleketlerde navlun flatleri yüzde otuz nispetinde düşmüştür.
Bütün bunlardan başka milletlerarası ticaret bâlâ eski hararetini kazanmadığı İçin şilepçilikle iştigal eden memleketlerde gemilerin bir ki3uu limanlarda İşsizlik yüzünden demirli beklemektedir Yalnız Yunanlstanda dotean şilebin iş beklediği belirtilmektedir.
Diğer taraftan bugün Denizyolları idaresinin 14 şilebinin durumu da bu gidişle yakından ilgilidir. Esasen idarenin son günlerde dış sularda yapılacak nakliyata ait navlun ücretlerini İndirmeğe karar vermesi de bu tesirlerin bir neticesi olarak telâkki edilmektedir.
Amme hizmetlerine ait işler hakkında fazla kettim lüğü makam otoritesinin icabı telâkki eden idare âmirleri, kendileri le sıkıca temasta bulunan kimseler üzerinde i.vı bir tesir bırakmazlar, bilhassa umumi efkârı temsil eden gazeteciler bu gibi ha* reketlerî hiç hos görmezler. Âmirin, sözüm ona ketumiyet otoritesi, maiyetindeki memurlara daha ifratkâr bir zihniyet aşılar. Netekinı bir zamanlar devlet daireleri bu kötü zihniyetin tazyiki altında bunalmış halde idiler. Gazetecinin her hangi bir daireye girmesi hiisük bir tehlike işareti tesiri yapardı. Kaslar çatılır, suratlar asılır, bakışlar küskünleşir, en basit bir sual karşısında diller tutulur; memura ismini sorsanız kötü r: yeller tevhim ederdi. Ketumiyet gayretkeşliği alel.'ide işleri bile kalın bir esrar per-d es ile örter, gazetecinin gözünden gizlerdi.
Salahiyetli idare âmirleri de bin bir teşrifatla huzurlarına çıkan gazeteci* ! huşu netle karsılar, tevcih olunan sualleri gayet müphem, kaçamaklı cevaplarla kapanırlar, konuşma sonunda: «Sakın bunları yazmayım?» ihtarını ihmal etmezler ve a-zeteciyi savdıktan soma derin bir oh cekfp rahat nefis *** alırlardı.
Hic unutmam, vaklilc bir "O dairede rasladtğım memura, pc yeni tâyin olunup o gün va- Qj zifeye başlıyan müdürün is* 0 mini sordum, kaşlarını kaldırıp boyun büktü:
—Bilmiyorum, bilsem de söyliyemem. Kendisine sorunuz-
İceride bunu bay müdüre lâtife yollu anlattım, kahkahalarla gülmesini beklerken onun yüzünde ufak bir tebessüm çizgisi dahi belirmedi, bilâkis çatık kaşla homurdandı:
— Memur haklıdır. Beva-nat vermeğe onların salâhiyeti yoktur.
Çok şükür, pek yavaş da olsa demokrasi yolundaki inkişaf hamleleri idare adanılan üzerinde büyük bir zihniyet değişikliği yaptı. Maşallah. Bakanlarımız bol bol konuşuyorlar, umum müdür terden bir kısmı da bu tempoya ayak uydurmağa çalışıyorlar. Bos vaatlerden, edilmekte- pemhe göstermek
,J önce gayretile verilen " '
son
dış
ni- H
O
0.
CN
O
O $2 0 >
0 p
Lig maçlarının altıncı hafta' karşılaşmalarına bugün İnönü, stadında başlanacak. Vefa ile caklardır. Ve mağlûp olan ta-( raf da ikinci devrede belki vaziyeti telâfi ederim düşüncesiyle ümidini ikine! devre maçlarına saklıyacaktır Takımların şimdiye kadar yaptıkları maçlara göre Kasımpaşa Vefadan bir puvan İlerde bulunmakta ise de Kasımpaşanın gelecek hafta yine dördüncülük nam-zedleıinden İstanbulsporla bir maçı vardır kİ ancak bunu da' atlattığı takdirde bu mevkii sağlıyabilir. Buna mukabil Vefanın gelecek haftaki maçı Emniyet takımı iledir
Her iki takımın bundan evvel _ _
yaptıkları beş maçta yekdiğeri-] diğer şehirlerde üçü de Istanım tefevvuk edecek bir vaziyet- bulda olmak üzere beş şubesi, leri görülmedi Yalnız Vefalılar liglerin daha eski ve kuvvetli takımı olduğundan tecrübe bakımından rakibinden biraz ağır basmaktadır. Mamafih be yazlıların bugün İçin kati surette oturaklı bir takım haline geldiği de iddia edilemez. Öyle tahmin ediyoruz kİ, Rebii gibi kurnaz bir antrenörün elinde bulunan bu ekip zamanla liglerde kendisinden fazla bahsettirecek bir hale gelecektir. Çünkü mevcut elemanlar ayrı ayrı futbolu İyi kavramış birer kıymet halinde gözükmektedir. Aneak takım oyunu-
BugünTü maçlar
İki hafta evvel Beşiktaşla bera’ıcre kalan Kasımpaşa takımı
nu sahaya oturtabildikleri gün muvaffakiyetleri fazlalaşacak-tır. Bu maçta tecrübe bakımından Vefayı Kasımpaşaya nazaran daha avantajlı bulmaktayız.
Günün diğer maçır.da Fener-bahçenin Emniyeti kazanması beklenir. Bunun ak.ri büyük bir sürpriz olur. Ancak Fenerli ö-yuneulann rakiplerini küçüm- hayli hararetlenmiş vo I fiatleri adamakıllı .
tır. Buna sebep Irıgilterenin pî-■ . , yasamızdan ceviz almağa karar
Emniyet Sandığının vermiş olması ve bunun neticesi Pangaltl ajansı I Olarak muhtelif partiler halin-
Emniyet s»ndü.. dün Psn- * ımiboyalm» batUm» «tan-MIU nensin, açmıştır. Bu sn- *“»'■ O**» yirmisinden
‘rolle Emniyet SnnMının İkisi bu ny ÜMum üMur şehrimden ; Ul8er şehirlerde üçü rle iste-; Wlterey« Ş> ton sey-
bulda olmak üsere ses I «edilmiştir. Bu uy senunu kudur
bir d. ajansı butorımaktudır. d» üî™ 1000 ınn ceviz dans Emniyet 3Snd1Sı, bu ayın ı,. sa«lM»Şı tahmin ______________________
sir.de Fatihle bir ajans açacak- alr «atler bu karardan önce ravreı»f. v(.r.len izahattan tır. Mısır Çarşısındaki sutalnl ‘“P1" 3°-35 , ibaret dc olsa, sazeteeinin
de yakında satın ahnan yeni ™ kurusa lulamıs yani sualıelj revapsu bırakılmı-
oostahane srrusmdaSl yeni w bir mbdl artmam sm» nakledecek bu 5ube! “*« “ki"
mmıvetmı eenislûlmek lle.rl »tosmean evvel.
piyasası
Kasımpaşa. Fenerbahçe He Emniyet takunları kaısıkışacaktır. Günün mühim karşılaşması Vefa ile Kasımpaşa atasında yapılacak olan maçtır. Geçen hafta Kasımpaşanın lig lideri Beşiktaşla berabere kalması, diğer taraftan da Vefanın İs-tanbulsporu mağlûp etmesi liderine dördüncülük mevzuu yeniden ortaya çıkmış ve bugünkü Vefa — Kasımpaşa karşılaşması bu yüzden biiyiik bir ehemi miyet kesbetmiştlr. İstanbul dördüncülüğünün bu kadar ü-zerlııde durulacak mevzu olmasına sebep lig maçlarını müteakip yapılacak olan milli küme karşılaşmalarıdır.
Futbol federasyonunun kara-rina göre bu senekl milli küme karşılaşmalarına Ltanbuldan dört. Ankara ve tamirden ikişer takını katılacağı iıuberi etrafa yayılınca dördüncülükte ümidi olan takımların gözleri açılmış ve maçlar bu yüzden iddialı bir vaziyete girmiştir. Çünkü dördüncülüğü sağlıyarak milli kümeye girecek bir kulübün bu karşılaşmalardan en az geliri 20 ilâ 30 bin lira miktarında olacaktır. Bilhassa bu senekl maçların fazla alâka yüzünden çok yüksek rakamlarla kapandığı da gözönünde tutulacak olursa bu miktarın 40 bin liraya kadar çıkması da vâriddlr ki bir kıılüp İçin bu para cidden dır. Bunların yol paraları için jyi bir varidattır.
belediyenin maliye bakanlığından istediği dövizler henüz a-hnamamışsa da muhabereler devam etmektedir.
■■■■■■'•■•■■■■■■•«■(•■■»■■■■■■■a.
le. secilerle bezendirilmiş, fakat buna rağmen: «Com-plation’iin cidden fevkine çıkmış eseri, nesir mebdeinden hareket ederek moderne ulaşmak istediği noktada onunla birleşmiştir.
Bir kitap hakkında, gazete sütunlarına aynı ıııulıar
Belediye işletmeleri
Hayli hararetlendi ve fiatler yükseldi
inmemeleri de şarttır.
Son günlerde ceviz piyasası ceviz yükselmiş-
İsviçreli üç mütehassıs aralık ayında geliyor
Belediye, elektrik, tramvay, otobüs, havagazı ve tünel İşletmeleriyle su işleri idarelerini daha verimli şekilde çalıştırmağa karar vermiştir- Bilhassa mevcut kadroların tensikl suretiyle maliyeti düşürmek imkânları araştırılmaktadır. Bu sebeple bu İşletmelerde tetkikler yapmak ve tavsiyelerinden İstifade etmek üzere belediye bir müddet evvel İsviçreden 3 mütehassıs davet etmişti. Bu mütehassıs heyeti Cenevre iktisat fakültesi dekanı doktor Terrier, Cenevre sınai hizmetler müesseseler! umum müdürü yüksek mühendis Özsen ve profesör Comisettfden müteşekkildir. Mütehassıslar önümüzdeki ay başında şehrimize gelecekler ve bir ay kalarak belediye işletmelerinde tetkikler yapacaklar-
".............
ı Bu bakımdan gerek Kasımpaşa ve gerekse Vefa bu maçta üstünlük temin edip hiç ol-] mazsa birinci devreyi dördüncülükle kapatmak için çalışa-'
İNÖNÜ STADINDA :
yeşil heniia
Saat 12.30: Vefa - K. Paşa Hakemi: Reşat Nayir
Saat 1430: Fenerbahçe —
Emniyet Hakemi: Ferrutı Esi
Bu satırları, Eflâtun Cem Güney'in, Doğan Kardeş sayınlan arasındaki, lAçıl sofranı açıl» isimli, dalıa önce de bir kere bahsettiğim, c-serinden — bu sözü esirge-mh evim: — şaheserinden a-lıvorunı.
Eser bir cocuk kitabıdır. Buna rağmen kitabını, büyük şairlerin şiirini okurcasına birkaç kere okumak hevesine kapıldım- Çünkü, burada. arapca ile yahut freıık dilleri ile bozulmamış hakiki Tiirkçenin sadası ve edası vardır.
Modern şiirler, her nedense nesre benzemek ve nesirle nazım arası biı hal almak yolunu tuttu- Eflâtun Ce-, min, ananevi tekerlemeler-'
rir, umumiyetle tek yazıyı bile hayli istiğna ile vazar Kendisini ömrümde bir kere, bir kaç dakika görebildiğim Eflâtun Cem'in, çocuk edebiyatına verdiği bu müstesna eser hakkındaki hayranlığımı ikinci defa olarak belirtmekle. Türkçeye de naçizane bir hizmette bulunmak istiyorum. Çocuklarımız. bizleri bir cok noktada geçmekle dil bilgisinde geri kalıyorlar. Eğer, torunlarımızın dil bilgisine, yukarıda misallerini aldığım bir »Benlikti Türkçe» temel teşkil ederse, Türkçeye şahsiyetini buldurmak iciıı sarfe-. dilmiş bunca emekler, seme* resini vermiş olacaktı r
(Vi-Nû)
1 yor.
, İstanbulda gazetecilerle ' sıkı temas çığırını ilk defa salıık vali doktor B. Kırdar açtı, savın profesör Gökay da vazifeye başladığı Rün-den itibaren ayni volu takip etti. Gazetelerde hergün ve-ni yeni beyanatını okuyoruz, icraat teşebbüsleri etrafında malûmat edinivoruz.
faaliyetini genişleterek ticari muameleler de yapacaktır. Mem lekelimizin bu en eski tasarruf miiessesesi 947 den itibaren tasarruf Ikmıalyeleri tevziine de . , _ zm nenuz yaş oıaugu ve şunuı
başlamıştır Bu müessese temi- , . Z
* , , . . , , . . sevkedildiği takdirde istanbulda
nat karşılısında az faizle Dava . . ,,,
yüzde 10-12 olan fire nispetinin
İngiltereye varırcaya kadar şilep ambarlarında yiizde 55-60 nispetini bulacağı ve İngiliz it-1 Girişilen teşebbüslerin ta-halâteısı üzerinde iyi bir tesir..............
yaratmıyacağı, bu itibarla malın gelecek ayın ortasına kurumasını beklemenin olacağı belirtilmektedir
buradan İngiltareyp ceviz sev-ketmenin yanlış bir hareket, tarzı olacağını iddia etmektedirler. Zira b'ı mevHmde cevizin henüz yaş olduğu ve şimdi
nat karşılığında az faizle pata da verdiğinden halka çok faydalı olmaktadır,
Eminönü Halkevinde kitap sergisi
Eminönü Halkevinde 13-19 kasım arasında bir kitap sergisi açılacaktır. Sergide İngilizce kitaplar, Ingiliz Kültür Heyeti tarafından teşhir ettirilecektir. Sergiye Amerikalılarla Fransız* lar da İştirak ediyorlar.
kadar doğru
Tekel’in numune likörleri rağbet gördü Tekel İdaresinin İstanbul sergisi münasebetiyle çıkardığı numune likörleri halkın rağbetine mazhar olmuş ve bazı yerlerde bulunamadığı İçin yüksek fiatle satılmağa başlanmıştır. Bu itibarla İdare bıı likörleri şimdi sergi kapanmış olmasına rağmen satış mağazalarında da . satmağa karar vermiştir- Bu a-raria sergi sigaraları da satılacaktır.
ve
iıakkuku ivin gereken zaman henüz, geçmediği cihct-le. hep istikbal sigasile tasrif olunan vâitli heyanlann neticeleri hakkında şimdilik bir kanaat edinmek imkânı yok. bunu bize zaman gösterecek.
Bir kac gün evvel dc ııs-! kumru akını münasebetile yeni valimizin gazetelerde çıkan kısa beyanatını okudum. Muhterem Gökay, hemser ilere bol bol balık yemelerini tavsiye ediyor, bu sayede et buhranının önleneceğini. Ciatlerin düşeceğini bildiriyordu.
Tavsiye makul. İstanbul halkı balığa rağbet ederse et fiatleri üzerinde belki muvakkat bir tesir görülebilir. Fakat balık bolluğu genci bir tabiat bağışıdır. Et buhranı ise İstanbulun ezeli bir derdidir- Binaenaleyh muvakkat bir zaman için fazla balık istihlâki, et buhranını önliyecek bir tedbir olamaz. Yıllarca siiren tecrübeler göstermiştir ki günü gününe tedbirlerle memleket dâvaları halledilemiyor.
Konuşmak, umumi efkârı
Okulların soba boru ihtiyacı
Milli eğitim müdürlüğü, bir müddet evvel okullara birer tamim göndererek soba ve boru ihtiyaçlarını sormuştu. Okullar İhtiyaçlarını bildirdiklerinden müdürlük, ihtiyacı karşılayacak derecede soba ve boru mübayaa etmiştir Bunlar pazartesinden itibaren okulara gönderilecek,1 ve hemen kurulacaktır.
> Diğer taraftan müdürlük e- •—*“• ------ —
ündeki tahsisatla İki bin kadar' şebbiislerinin nıiisbet esas] yeni sıra sipariş etmişti. Bun- lara istinadetmesi de ;art-Fran^ada bisikletleri yağmur ve rüzgârdan korumak için bulunan usul. Rn sayede bisiklet ,,ar dR hazırlanarak teslim edil fc,r- nc-rrif
bir nevi araba halini almaktadır. Bisikletten iniııee üst kısım 3 dakikada katlanabiliyor. |me£r başlanmıştır | Cemal Khl1 İK.
' aydınlatmak çok faydalıdır, ! fakat izah edilen icraat te-
Snhife 4
AKŞAM
12 K ‘Sim 7949
Tramvay kazaları
Yazan: Ra lire mimari McvlûJ BAYSAL
kuş çıkmak bahanesine hayatlarını Ödettirdikleri çocuklar, bu çocuklardır.
Esa .cn çok dar olan gelirlerinden her ay ali' liralık bir para tasarruf edebilmek İçin uzun uzun yolları, yaya yürüyen ve yorgunluklarını biraz olsun hafifletmek üzere fırsat buldukça tramvaylara atlıyan. telâşlı atlamalar ve kaçışmalar arasında türlü türlü kazalara kurban o-lan çocuklar, bu çocuklardır. Şimdi tunlara sîzlere çocuk bsıh çesi yö piyona derseniz, gene ke âl tâblrlerile boş ver, ağabey' diyeceklerine şüphe etmiyorum.
Esasen, belediyemizin bugün omuzlarında taşıdığı yükün e-hemmiyeti ve buna karşılık gelirinin azlığı, gözönüne alınırsa, asgari her üç mahallede bir çocuk bahçesi kurmak hususunda yükleneceği fedakârlığın hududu meydana çıkar. Kaldı ki. bu bahçelerin yapılmaslle de iş bitmiş olma?. Bunlarm bakımı ve muhtelif oy tın âletlerinin yer-loştlrllmesi de ayn bir dâvadır 6u^ı nü.»»»» w— Çocuklarınblrbirlerile kavgacı
rak kabul çimekle beraber, boy- memeleri, güzel geçinmeleri, e-le bir teşebbüsün kesin ve ön-,' leyicl bir çare olacağında kendi 1 sl’e mutabık değilim. Çünkü: ı tramvaya atlayan çocukları evvel emirde (ki ktsına ayırmak |k ' tiza. eder. Bunlardan bir kısmı sabah ve akşam saatlerinde atla yan çıraklar, diğer bir kısmı da pazar ve taltl günlerinde oyun ve eğlence ihliyaelle bu suçu I İşleyenlerdir.
Semt, semt açılacak çocuk bahçeleri; pazar ve tatil günlerinde çocukların hakkı olan hareket ve eğlence ihtiyacını karşılayarak on lan tramvay yollarında tehlikelere m arım kalmaktan kurtarabilirse de, • çıraklık eden çocuklan ölüm: tehdidinden uzak bulundurmaz.
Bir marazın teşhisi, tedavi - ! sinden daha evvel geldiğine ve daha ehemmiyetli olduğuna göre Istanbulu da bu bellyeden ve bu çirkinlikten kurtarmak İçin, İçinde yaşadığımız bu güzel şehrin İç hayatına nüfuz etmek, daha şümullü ve daha ı etraflı tetkikler yaparak neti-' ceye yaklaşmak mecburiyetin- j deyiz, tstanbulda; küçümsenmesi asla caiz olmıyan bir «çı-rak çocuklar* dâvası olduğu muhakkaktır.
Gecenin karanlıklan dağılır ve ortalık ağarırken, şehrin tıkara yatağı olan mahallelerinden fevç fevç fabrikalara, çarşılara giden bu çocuklar; ağızlarında .‘i-araları ve kendilerine mahsus ur—’'“■İle, uyuklayan so‘"'clard7n gafile lenf ile geçerek, han leh-'-rind-ki kundura inıalâlhanle.ine. di'illr a-tclyelerîne vesait- bin türlü iş merkezlerine dağılırlar. Hele kış günleri; üşüyerek, titreyerek, ıslanarak; paltosuz bir balde ve delik deşik pabuçlarla, rızk ve maişet peşinde koşan bu yavruların manzarası yürekler acısıdır.
Bunlar; ya bir dul anayı, ya bir hasta hemşireyi barındırmak ve geçindirmek kayguslle, bir yuvanın iaşe mesuliyetini, al le reisliğini cılız omuzlarında ta çıyan İsimsiz küçük kahramanlardır. Ve İşte: yıllık verem vefiyatı kadrolarım dolduran çocuklar, bu çocuklardır. Ve İşte kendi tâblrlerile, anafordan’ yo-
Her şehrin ve her cemiyetin kendine mahsus dertleri ve dâvaları ve yine bunların husus! hal tarzları ve devaları vardır. Tramvaylara atlayan lıaylâz çocuklar ve bunun neticesi olan kazalar da İstanbulun, İstanbullun uz tın belli başlı dertlerinden biri olarak bariz şekilde göze çarpmaktadır. Elektrik ve tramvay idaresinin. İstanbul da çiğnenen çocuklar ve türlü sebeplerden. ileri gelen tramvay kazalan hakkında, tutulmuş bir istatistiği yoksa, bu. o idare İçin affedilmez bir ihmal ve bir noksandır. Şayet; ortada böyle bir İstatistik mevcutsa, bunun açıklanması halinde; karşısında dehşet ve heyetle titreyeceğimiz bir yekûnla, karşı karşıya kalacağımıza şüphe etmemelidir.
Sayın doktor Fahri Celâl, Cumhuriyet gazetesinde, büyük caddelerde tramvaylara atlayan haylaz çocuklardan bahsederken, bir iıal çaresi olarak, yer yer çocuk bahçeleri ihdasını tavsiye ediyor. Bunu, faydalı:, güzel vc lüzumlu bir tedbir ola-'
deb ve terbiye dahilinde oynamaları için bu bahçelere bir de mürebbi tâyini çocuk bahçelerinden beklenen terblyevi faydaların zaruri icaplarından dır
Bunun en iyisi; sabah ve akşam muayyen bir kaç saat için (Çırak biletleri» namile bir tarife İhdasıdır.
İstanbul halkının bir şefkat vc fazilet sembolü, olarak, sabahın muayyen İki saati ile, akşamın muayyen İki saati zarfında bu yavrucuklar için bir kuruşluk çırak biletleri keserek onlan, hem ölümden kurtarsak, hem de faziletli ve namuslu insanlar olmağa alıştırsak kıyamet mi kopar. Her halde; bir , tek yavrucuğun tramvay altında çatır çatır ezilmesi ve bir dul sınanın. hayatı boyunca ağlayıp hicrana gömülmesi bu fedakârlığı, haklı gösterecek ve tasvip ettirecek kadar hazin ve müessif bir manzaradır.
Tramvay altında ezilen çocuk sayısının Sirkeci - Topkapı; Sir-l keçi - Edirnekapı; Sirkeci - Ye-' dlkule Jstlkametllerinde vuku I bulması, bu çırak biletleri usu-t_ I lilnün ftellen tatbiki lâzım gel-dlğlne en beliğ bir misaldir.
I Şc-hir meclisi üyelerinin bu temennimize iştirak ve iltifat göstermeleri takdİTİnde, şefkat ve merhameti müsellem o-lan sayın vs'lmlzln bu dâvaya müsarnat’a müzaheret edeceğinden şüphe etmiyoruz.
Bahçe mimarı
Mevlût BAYSAL
©.
fi*' 'MMER KARACA OPERETİ
Maksimde
Saat 20.30 da
RAKIM 185
Matineler: Çumar besi pazar 15 te Pazartesi akşamlan temril yoktur.
Elen Gürel Sanatlar Opereti Bugün SÜMER’de
Matine saat i 6 30 da
FIAR11MENA N İ A T A
■ VhotXft rmb'
Samoa adalarında hırsız nasıl bulunur?
Büyük bir tas içkinin etrafında toplanılır. Tasa bir ip parçası atılır, herkes içkiden b rer maşraba alır.
Düğümlü ip kimin tasından çıkarsa hırsız odur
Cltaş latrafı 1 inci sahifede)
Tedfin, merasimi tamamlandıktan sonra büyük bir ziyafet verilir, bilumum Laallfıkat karınlarım İyice doyururlar. Bundan sonra gece yansına kadar sûren delice vc vahşice bir dans merasimi başlar.
Bir İnsan evinde ölmediği takdirde ruhunun insanlar arasında herhangi bir hayvan olarak dolaştığı zannedilir ve bu ruhun yakalanması için icap eden tedbirler alınır. Bu ölüm vakasının bulunduğu mahalle bir Tapa hasırı serilir, bu hasırın üstüne gelecek herhangi bir hayvan, meselâ bir kertenkele bir çekirge ve hattâ bir karınca bile olsa hemen iıasınn İçine sarılarak yakalanır ve bunlara ölenin ruhu olduğu zannedile-
Kadıköy OPERA Sinemasında
2 büyük ve güzel film birden
1-Berlin Ekspresi
1 (BERLİN EXFRE$$)
Raş rollerde: Meriç Obcron — Robcrl Ryan CHARLES KORVİN — PAUL LCKAS
2 - Pamuk Prenses ve Yedi Cüce
(Snow White and The Seven Dwarfs)
Dâhi WALT DİSNEY’İn ilk ve en büyük RENKLİ Şaheseri.
Bu şaheserin meydana gelmesi İçLn: 300 ressam, 5 büyük bestekâr... 650 musiki üstadı— Ve yüzlerce sanatkâr 3 sene çalıştılar. Büyük, küçük, kadın, erkek herkesin takdir ve İMB hayranlıkla alkışlayacağı bir hârikalar hârikası ■!
SÖNMEYEN AŞK
Taçlı âşıklar arasında geçen şahane bir aşkın dillere destan olmuş hikâyesi
JEAN - PİERRE AUMONT — GEÇİL PARKER JOAN HOPKİNS
Pazartesi gecesi ATLAS Sinemasında |
yeni zaferler kazandıracak.
- 36 —
— Sen hiç tahaşşüt kampında bulundun mu? Etrafı te) orgu ile çevrilmiş barakalarda yaşadın mı? «Dışar, çıkılmaz, memnudur, canilerinin ne mâna İfade etliğini biliyor musun?
— Evet biliyorum.
= Şu halde (memnu» kelimesini hiç bir zaman ağzından çıkarma. Benim için memnu bir ışey yoktur, anlıyor musun? Hiç bir şey...
İlk defa olarak böyle birdenbire köpürmüştü. Hiddetinden Dk defa olarak yanaklarına bir renk gelmişti. Bu haliyle Mo-rlsin gözüne çok güzel göründü. Fakat çok güzel olmasının Morlsçe hiç bir ehemmiyeti yoktu. Onun istediği biraz nl-®un kendisini sevmesi, ona alâka göstermesi İdi.
Artanı taklbetmcktc serbes o-labilmesi İçin, ertesi günü tercümanlık işini bıraltU. Onu kalabalık bulvarlarda uzaklan takibederken hem teessür duyuyor, hem de kendi kendine gülüyordu, tik defa olarak bir vitrin önünde durduğunu, teşhir olunan eşyaya dikkatle bak-
rek. ölü ile beraber mezara gömülür. Bunu müteakip ölü ve ölenin taallûkun müsterih olurlar. Bu suretle ölünün ruhu cennete kavuşmuş demektir-Kabîle reisinin ölümü Samoa adalarında herhangi bir kabile reisinin ölümü yaklaşınca, taalliı katından başka, bendeleri de toplanır Bu gibi ahvalde bilhassa kabile reisinin hemşiresinin yanında bulunması şarttır, çiinkü eu ufak bile olsa iki kardeş arasında kırgınlık olmaması lâzımdır. Bir kızkardeşin bedduası en büyıik günah addedilmektedir.
Kabile reisinin o'ûmü o mıntıkada en büyük matem demektir. Havai adalarında kabile reisinin ölümünü müteakip kabilenin toprakları yeniden taksim edilirdi. Bu kabilenin 1-küıci derece reisleri arasında olurdu. Bu vaziyet reisler arasında muhtelit cenklere ve kavgalara sebebiyet verirdi.
Havai adalarında, AvrupalIlarla temastan evvel Yeni Zelanda'da ve Took adalarında mezarlar kayalıklar arasında idi. Ve pek mukaddes ataların kemikleri toplanarak güzel bir paket haline konurdu- Penr-bylnsel’de ölüler hasırlara sarılır ve evin çatısında asılı olarak saklanırdı. Umumiyetle ö-iüler Avrupada olduğu gibi asri mezarlıklara gömülürdü.
Garip itikatlar
Polinezyada eski dinden pek az eserler kalmıştır Deniz, gök, toprak ve harb ilâhlarına inanç bu memleketlerde tamamen kaybolmuştur. Hıristiyan dininin burada daha yer bulamadığı mevkilerde eski ilâhlara ta-pıldığinı görmekteyiz. Mikro-nezyada fırtına hâlâ en büyük Tanrı olarak telâkki edilmektedir. Çünkü bu adanın her an
Tuluila'Iı i
muazzam bir fırtına tarafından yutulduğıınu İşitmek Ve görmek pek muhtemeldir.
Mİkronezyadaki Tanrıları hepsi bir surette lecessüm e-der. Meselâ yağmur bir yıldız balığı, harb bir köpek balığı, gök gürlemesi bir at kestanesi ağacıdır. Bunlara kurban edilecek her şey herhangi bir ağacın dibine konur.
Polinezyada hiçbir zaman insan bu gibi ilâhlara kurban e-1 dilmez. Dini memnuiyetler burada da yavaş yavaş sona ermektedir.
Büyü ve fal
Bir zülüf, yırtık eşya parçası veya artık yemekle, birisine büyü yapmak âdeti pek makbul-' dür. Fal bakmak da bu ada sakinlerinde pek sevilmektedir vc hattâ bazı ahvalde olan veka-lyido Allahın hükmüne tamamen İnanılır-
Samoa adalarında hırsızlık vekayllnin aranması da pek tuhaftır, bilumum alâkadarlar, büyük bir tas Kava denilen içkinin etrafında toplanırlar. Bunun İçinde düğümlenmiş bir ip parçası. bulunur, herkes maşraba İle bu kavadan içer, kimin tasında bu düğümlü İp çıkarsa hırsızlığı o yapmıştır denilmektedir.
Yemek pişirme
Polinezya ve Mikronezyada yemek pişirme usulü çok basit ve eğlencelidir, alâkayı çok çeker. Yemekler sıcak külde kızartılır ve pişirilir bu maksatla yerde istenilen boyda bir kuyu kazılır ve burası yakacak odunla doldurulur, ve bunan üstüne bir kaç büyük kaya konur, o-dıuılar yakılır, odunlar tamamen yandıktan sonra ve kayalar kızardıktan sonra, kuyu a-teş ve külden tamamen temiz-
lû genç kız
lenlr, bu kızgın taşların üstüne pişecek yemekler konur ve kokulu yapraklarla yemekler örtülür, bunun üzerine sıcaklığın muhafazası İçin toprak ve hasırlar konur. Kokulu yapraklar üzerine, au dökülür, bu suretle yemek buğuda pişmiş olur. Bir saat veyahut daha, fazla bir zaman sonra fırının büyüklüğüne ve yemeklerin fazlalığına göre fınn açılır, etler ve sebzeler tamamen pişmiştir.
Yeni Zelandada volkanik o-lan araride tabiat yerlilere, daha tabii bir yemek pişirme kolaylığı temin etmiştir. Bu da, sıcak su membalorıdır. Yemekler bir file içinde bu sıcak au membaına konur veyahut tencereler bu mcmbaların üstüne tutularak buharla yemek pişirilir.
Bu membalar banyo olarak dahi kullanılmaktadır. Ateş bir sert ağaçla bir yumuşak ağacın birbirine sürtülmesl suretiyle elde edilir İki ağaç parçasını birbirine sürtünce toplanan o-dun tozlan birden ateş alır. Bir parça kuru ot İlâvesi suretiyle ateş alevlenir ve üflenerek ateş yakılmağa başlanır.
Polinezyalılarm gıda maddeleri, muhtelif tropik meyvalar-dan ibarettir. Bunlar da Hindistan cevizi, Pandnnos patye-|si. ekmek meyvası ağacı. Tara nebatının köklerindeki soğanları yerler. Havai adalarında ise, Pol denilen meyvadan yapılan bir nevi hamurla, domuz, tavuk, ve deniz mahsulleri (balık, İstakoz, midye ve su kaplumbağası) yenir. Samoa'lıîann en makbule geçen yemeği Palolo dedikleri, bir solucandır. Bunlar merasimle toplanır. Marşa) adalarında da Pandanus cevizinden bir hamur yapılır ve yenir.
MELEK
SİNEMASINDA şahane bir filmin son günleri i
Zaltr AMiIesİ
Baş rollerde:
CHARLES BOYER
İNGRİD ÖERGMAN i';l
Seanslar: 2.45-445-6.45-9.15
r
İstanbul Filarmoni Derneği
3 949-50 mevsimi abonman
Senfonik Konseri ŞEF: CEMAL REŞİT REY SolLst: Keman üstadı
THiBAUD
Değişik programlarla 2 konser 14 kasım pazartesi ve 17 kasım perşembe saat; 18,30 da _
Saray’da İKON j
Biletler gişede ) TVA | satılmaktadır. (' 1 H «
.... ....... !■*
güzel sahnelerle*
I
İKİ YAVRU
(The Yearling)
Baş rollerde: GREGORY PECK — JANE WYMAN ve h»tün güzelliği Ue, insanların dost ve düşmanlan bötiin vahşi hayvanlan ile ormanlar.
Bugün SARAY Sinemasında |
t/
Halk İçin savaşan kahramanların
■ Aşk uğrunda dökülen yaşların filmi I Bugün L Â L l'fje «RENKLİ» jALBÜKERK FATİHİ
' «Albuquerque>
RANDOLPH SCOTT — BARBARA BRİTTON'ı
Aşk, mücadele, heyecan dolu filmleri.
I I
,-ELHAMRA Sinemasında—w
Neşeden zevkten yaratılan I
Aşkla süslenen bir filim daha ■
KADIN D0ŞMANI I
«WOMAN HATER. I
EDAVİGE FEUtLLERE STEUART GRAN- !>
GER’ln bu yıl yarattıkları ilk film.
tığını gördü. Demek kİ onu a-lâkadar eden, içinin çektiği bir şey vardı. Şu halde kadın eşyasına, süslerine karşı gösterdiği istiğnada samimi değildi.
İki gün devam eden bu takip komedyası sonunda Arlanın bulmuş olduğu maestronun İhtiyar, iki gözü kör olrisl olduğunu göziyle gördü. Dersten sonra Arlan İhtiyar hocasının koluna girerek onu civarda bulunan umumî bahçelerden birine götürüyor, biraz gezmesine, nefes almasına yardım ediyordu.
İşin hakikatini öğrendiği günün akşamı bir demet Parma menekşesi aldı, Sevincinden kabına sığmıyordu. Arlan eve gelince sevincinden boynuna sarıldı, çiçeği takdim etti.
— Neden, dedi, bana hocanın zavallı kör bLr ihtiyar olduğunu söylemedin?
— Çok zeki, âlim bir adam. Onunla Samsun ve Damayı geçiyoruz. Dünyada hiç kimse o-nun g.bl lyj öğretemez.
— C :..m ben onun zekâsını değil. ■ . v(. şemailini kaste-
diyorum
Arlan, İstihfaf ile dudaklarını
jSatın alınmış kalb
YAZAH LUCIANA PEVfPfüüÇEVİKN-MAZIM «KAM,
büktü.
— Sen, bana onun ne biçim adam olduğunu sormamıştın kİ...
Ertesi günü Moris, hummalı bir surette lş araştırmağa koyuldu. Birçok yerlere başvurdu. Sekiz gün ümitsizce dolaştıktan sonra nihayet büyük bir erkek terzihanesinde mankenlik gibi mânâsız ve hakir bir işi kabul etti,
Terzihnnenin bir gündüz gibi tenvir edilmiş büyük salonunda Parlsin birçok ihtiyar aristokratlan karşısında sırtına türlü türlü elbiseler giyerek geçit resmi yapıyordu.
Moris para kazanıyor, ara sıra Ariana hediyeler getiriyordu. Bir akşam Ariaru çok mesut ve çok heyecanlı buldu. Arkasında açık pembe zarif bir el-
bise vardı, yemek hazırlıyordu. Morisin uzattığı pudra kutusunu sevinçle elinden kaptı.
— Hakikaten de İhtiyacım vardı, dedi... Fakat söylemeğe cesaret edemiyordum. Fakat canım şimdi ne iş yapıyorsun? Hiç söylemedin. Bir kamyonet mİ İşletiyorsun, yoksa yolda gelen geçeni mİ soyuyorsun? Bana böyle zarif hediyeler getirdikten sonra her ikisi! de benim için müsavidir.
Hiç pudra kullandığı yoktu. Kutuyu açtı, biraz pudra süründü.
— Haydi Wolf ne susuyorsun? Hakikati söyle.
Hakikati söyledi. O anlattıkça kahkaha ile gülüyordu.
— Oo!„. dedi fevkalâde bir iş doğrusu. Kim bilir ne kadar güzelleşiyorsun i Sırlına zarif
elbiseler geçirdiğin raman hakikaten güzel bir erkek oluyorsun. Sana bir prens gibi yakışıyor. Seni İlk gördüğüm zaman bunun farkına varmıştım. O zamanki elbisen ne kadar da zarifli! Hâlâ hatırlıyorum! Maron kareli bir ceket, gri pan-talon. Pârlste sat:n almıştın değil mİ? Sen seçmiştin değil mi?
Moris cevap vermedi. Bu lâkırdıları işitmek onu üzüyordu.
— Gelip de bir gür. seni görmek istiyorum. Olur mu? Senin terzi kadın ceketleri de yapıyor mu?
— Yarınki kocanın bir zaman mankenlik yapmış olduğundan hicap duymıyacak mısın?
Arlanın yüzü birdenbire değişti, mağmum bir hal aldı.
— Ben hiç bir şeyden hicap duymam, bunu İyice hatırla. Bizim imanımızda bir şeyden utanmak çok güçtür.
Arkasını döndü, yemek masasını hazırlamak işime devam etti. Biraz sinirli görünüyordu. Moris bir türlü sebebini anhya-madı. Onun İzzetinefsini kıracak bir şey mİ söylemişti?
— Bu akşam, biraz çıkalım, İster misin?
Arlanın gözleri parıldadı.
— Evet, evet, çıkalım. Beni nereye götüreceksin?
— Bilmiyorum. İstediğin ye-
ATLAS
•h Sinemasında
Renkli filmlerin en güzeli
KARA ŞEYTAN GENE KELLY —
JUDY GAKLAN
Aşk - Renk - Heyecan.
Nefis ve muhteşem sahneler. Seanslar: 2.15 — 4.3ü — 6.45 — 9.15
V
re. Tiyatroya mı? Varyeteye mİ? Sinemaya mı?
— Ben de bilmiyorum. Hele bLr çıkalım. Kendimi dışarıya atmak, yeni, müstesna bir şey yapmak istiyorum.
— öyleyse emret.
— Bilmiyorum. Yolda bir şey aklıma gelir.
Piyanonun başına gitti,, otur- , ■nadan ayakta birkaç akordla-ra dokundu. Polonez dilinde bir şarkı söyledi.
— Bu şarkıyı ilk defa işitiyorum. Nedir? diye sordu.
(Arkası var) .
İPEK
SİNEMASINDA
1 Renkli ve Türkçe
KAHRAMAN
Büyük aşklar ve büyük maceralar raneserl
ıl^gârihten Sayfalar
Verem için ilâç
Bir cuma selâmlığı ve sadra-
Almanyada yapılan tecrübeler iyi netice
Kömür damarlarını parçalayan işçiler arasında..
zam Cevat paşayı ziyaret
vermiş
1892 yılında İstanbuld» bulunul bir yabancı muharrir şehre ait muhtelif intibaları arasında saraydan ve saraya alt Adetlerinden de bahsetmişti. O tarihlerde bütün yabancıların merak ettikleri cuma selâmlığında bulunan. daha sonra Sadrazam Cevat paşa tarafından da kabul edilen muharrir bu hususları da şöyle nakletmektedir: £1J
(Bir cuma günü, hepimizin dilinde »İşte bugün göreceğiz» cümlesi dolaşıyordu. Eski zamanlardan kalmış o,an bu âdete pek riayet edillyo» ve cuma günleri İstanbıılda pek parlak bir merasim yapılıyordu.
H, Abdülhamlt o gün öğle ▼afeti sarayının bir kaç yuz metre aşağısında olan kendi camiine namaz kılmak için İnerdi. Sarayı çeviren korular güzel yeşillikler artık büyük duvarların bile görünmelerine mâni olmaktadır.
Yıldız sarayı, şehrin uzak yerlerinden de bu yeşillikler a-rasmda çok hoş görünür.
Güzel bir yol sarayı camiye bağlar ve cuma günleri sarayın pencereleri açık bulundurulur. Bütün vükelâ, mabeyinciler ve devlet memurları o gün selâmlık resminri» hazır olurlar.
Bizim gittiğimiz cuma günü, sarayın teferruatından bir bina, selâmlık resmine gelmek İstirhamından bulunmuş, yahut irade ile davet edilmişlere ayrılmıştı.
İstanbul, nüfusu kalabalık bir şehirdir. Bu kalabalık şehirde işsiz, güçsüzler de çoktur. Herkes cuma günü cami etrafında yer alarak du merasimi seyreder. Yalnız İnzibat tedbirleri pek sıkıdır.
Bizim İştirak ettiğimiz merasim gününde Hamidiye camii etrafını pek kalabalık bulduk. Saray duvarlarının kenarlarına, Padişahın geçeceği yolun etrafına ve bütün sahanın hudutlarına askerler dizilmişti.
Bizim hayretimizi çeken taraflardan biri de bu kadar kalabalık halkın gürültüsüz ve şama tasız bir halde merasimin başlamasını beklemeleri oldu.
Biz bu kalabalığa, manzaranın güzelliğine dalmış bulunurken merasimin başladığını haber verdiler. Merasime birçok arabalar da İştirak etmişti.
Evvelâ haremağaları, sonra arabalar önümüzden geçtiler ve bunları gayet parlak ünlfor-mafnriyle mülkiye ricali, askeri paşalar, miralaylar taklbetıller. Hepsi Padişahı selamlamaya hazır bir vaziyete girdiler.
Bu esnada saatime baktım. Öğleyi geçiyordu. Birdenbire İleride sürekli iki trampete sesi işitildi ve müezzin de minareden gayet güzel bir sesle öğle ezanını okumaya başladı.
Bu ân İnzibat tedbirlerinin pek sıkı olduğu bir ândi. Baston ve şemsiye İle alaya kimse kabul edilmemişti. Ayrıca en ufak hareketlere dikkat olunuyor, şüpheli bir vaziyet görülünce derhal müdahalede bulunuluyordu.
Bu srada uzağı iyi göremediği anlaşılan AvrupalI bir kadın sapı Sedefli gözlüğünü gözüne götürmek üzereyken bir zabıta memuru kendisini menetti ve hattâ gözlüğünü derhal kılıfına koydurdu.
Askerler üç defa bağırarak Padişahı alkışladılaı II Abdül-hamlt arabanın iç tarafında yalnız oturmuştu. Karşısında Pilevne kahramanı Osman paşa bulunuyordu. Padişah pek sade bir kaput giymişti ve üzerinde hiç bir nişan taşımıyordu. Bizim hizamızdan geçerken dikkatli dikkatli baktı ve beyaz eldivenli eli ile se.-âm işareti verdi.
Camiye girerken Padişahın dönüşünü de görmek üzere yerimizi muhafaza ettik. H. Ab-düihamlt selâmlığa çıkışlarında döneceği yolu hiç olr vakit evvelden haber vermemektedir ve hattâ neye blnc-rtk avdet edeceğin! de söylemez. Lâkin ber-
mutat körüğü indln’mlş ve iki beyaz Arap atı tarafından çekilen bir faytona binerek arabayı bizzat kendisi idare eder.
Biz de Padişahın bu şekilde saraya döndüğünü seyrettik. Bu sırada araba etrafını alan ben-degân da Padişahla beraber saray lar.
Bundan sonra da askerler merasim yerini terketmekte-dirler. Buradadinlediğime göre Almanya imparatorunun Istan-bulu ziyaretinde selâmlık resmini seyretmesi için kendisine oyn bir yer İnşa edilmiştir. O vakite kadar hiç bir misafir bu suretle İzaz ve ikram olunmamıştı.
tstanbuldan ayrılmada evvel Sadrâzam Cevat paşayı da nl-şantaşındaki konağında ziyaret ettin. [2] Konak çok büyük ve güzeldi Etraf ve civarında boş arsalar bulunuyordu. İleride oralarda da gelecek yeni Sadrâzamlara konaklar yapılacağını tahmin ederim. Çünkü Sultan _____„_______
Abdülhamlt Sadrâzamlarının' Abdülhamlt ve karinasının Yıldıza yakın olan Nişan taşın da oturmalarını istemektedir. MazuJ Sadrâzamların burada ikameti ise konkroilan bakımından bir kolaylık ve emniyet temin etmektedir.
Sadrâzamın kabul salonunu daha ziyade gayet zengin bir esnafın salonu zannettim, içeride çok ve muhtelif eşya vardı.
Cevat paşa Şamlıdır. Biz kendisiyle görüştüğümüz zaman takriben kırk beş yasında kadardı. Uzun zamar. Glrltte bulunmuştur. Fransızçavı doğru, fakat ağır konuşuyor Bana yer gösterdikten sonra l>k söz olarak (Demek İstanbulu bir daha görmek istediniz) dedi.
Ben de asıl ziyaret sebebini anlattım. Bir de benim bulunduğum sıraya raslayan Mısır Hıdivinin İstanbul seyahatinden bahsettim ve Pariste buna verilen ehemmiyeti söyledim.
Sadrâzam da bu ehemmiyeti
kapısına kadar gidiyor-
teslim etti. Bundan sonra Fransa sanayi ve ticareti üzerinde konuştuk. Cevat paşa, kendisinin bizim ticaret ve sanayiimizi tervice meyyal bulunduğunu İtiraf etti ve sözünün sonunda benim Fransa sanayi ve ticaretinin memleketimizde revacım Istemekllğim sizin memleketinizin menfaatlerine olduğu kadar bizim menfaatlerimize de uymasından başka şeye affedilmemelidir dedi.
Gitmek üzere kalktığım zaman elimi sıkarak (Adiyo bu ziyaretinize çok teşekkür ederim, dedi.)
Frankfurt 11 (A.A.) — (Ba-yer» tıbbi müstahzarat laboratuarlarının sözcüsü, dört Alman bilgininin, verem tedavisi İçin yeni bir İliç keşfettiklerini bildirmiş ve «Tlbione» ve yahut «Conteben» denilen bu llicın. üç sene müddetle muhtelif Alman hastanelerinde yapılan tecrübeler neticesinde verem tedavisinde teslrllllglnln sabit olduğunu ilâve etmiştir.
Bununla beraber sözcü, hastalığın nüksedld vasfı yüzünden İlâç hakkında kesin kararın ancak beş on sene sonra verilebileceğini belirtmiştir.
12] Cevat paşa Harbiye mek-lebinden mezundur. Kısa zamanda müşir olmuş yo Girit adası kumandanhğ.tıa tâyin edilmişti. II. Abdülhamlt bu genç mareşali Girit kumandanlığından Sadarete getirdi. Babtâli-de hiç bir vazife almamış ve devlet işlerinde bir ihtisas yapmamış olduğundan Sadaret mas teşan Tevfik paşa saraya çağırılarak yeni Sadrâzama muamelâtta yardımcı olması söylendi.
Cevat paşa, mümtaz zekâsiy-le. bâfızasiyle kısa zamanda işlere vukuf k estetti, fakat n. genç Sadrâzam hakkında birdenbire şüpheye düştüğünden azledilerek tekrar Girit kumandanlığına iade olundu.
Cevat paşa zengin bir kütüphaneye malik ve tarihe meraki; bir zattı. Muharrir olarak da devrinin kıymetli şahsiyetleri ödendir.
Son memuriyeti beşine! ordu kumandanlığıdır. Orada tever-rüm etmiş ve saraya İstanbul* gelmesi hakkında yapılan müracaatlar temaruz şeklinde karşılanmıştı. Nihayet pek ağır olduğu anlaşılınca Ni-jantaşında-ki konağına getirilmesi iradesi çıkmış ve sedye içinde evine gelen paşa kısa bir zaman sonra orada vefat etmişti. Sarayın korkusundan eczanesine kimse gidememiş, irade ile cenazede bulunan Memduh pasa da bu halden şikâyet etmekte ve cenazede yalnız kendisinin bulunduğundan bahiste (Unuturlar seni bîçare hemen ölmiye gör) demektedir.
Somalinin
mukadderatı
10 sene sonra bağımsızlığa kavuşacak
Seyyah akını
9
ay içinde ltalyaya
2,786,000 seyyah gitti
Kadın işaret memurları

Kahvesine zehir konan kâşif!
) İkinci Mahmut zamanında çıkarılan bir ferman — Uzun ı Mehmet kömürü nasıl buldu? — Asansörle 230 metre derin-lige inilen kuyu — Katırların çektikleri kömür dolu arabalar — Verin şu kazmayı—18 sene evvelki yevmiyeden 9 misli fazla yevmiye — Bir işçi ile konuşma..
Roma 11 (AA.) — Italyan turizm yüksek komiseri Pietro Ro-nanl'nin bildirdiğine göre, 1949 yılının İlk 9 ayı zarfında 2.786.070 seyyah îtalyayı ziyaret etmiştir.
Pietro Ronani, turist akını de vam ettiği takdirde sene sonuna kadar 3 200 000 seyyahın 1-Lalyayı ziyaret etmiş olacağını İlâve etmiştir.
Kozlu bölgesi baş mühendisi Şerif Akkutav ile birlikte. Uzun Mehmet kuyularından çıktıktan sonra [•] günde 2000 ton kömür İstihsal edilen İncirllhar-man kuyusuna giderken Uzun Mehmet âbidesini de ziyaret ettik. Güzel bir kaide üstüne oturtulan bir madenci feneri idi bu...
(— Uzun Mehna etlin bir fotoğrafını ve eşkâlini bilen yakınlan da bulunamadığından bu kahraman deniz eri adına böyle bir âbide yapıldı » dediler
BenP getiren Lavuarlar baş mühendisi Niyazi Durusoy, Uzun Mehmet hakkında toplanan tarihi malûmat) şöylece hülâsa etti:
120 yıl evvel
(— D. Mahmut zamanında bir yeniliğe kalkışılmış ve buharla işllyen serineler getirtilmiş.. Tabiî o zaman maden kömürü henüz bizde yoktu, dışandan getirtiliyordu. Dışarıdan kömür ge tlrlmenln çok külfetli bir İş ve pahalıya malolduğu görülünce bir ferman cıkanlmış. Bu fermana göre, yurdumuzda maden kömürü bulan, ihsanı şâhâne 1-le taltif edilecek...
O zaman, bir deniz eri olan Karadeniz Ereklisinin kestaneci köyünden Uzun Mehmet, terhis edilir edilmez dağlarda aylarca maden kömürü daman aramış.
[•] Uzun Mehmet kuyusum indiğimiz hakkır.dakl yazı Akşamın dünkü nüshasında, diğer yazılar da 5. 6. ve 8 kasım tarihi! gazetelerde çıkmıştır.
Yazan : Cemaleddin Bildik
Damardan kömür çık armağa çalışan işçiler
bulamamış ve derin bir yeis 1-çlnde köyüne dönmüş...
BiT gün (8 kasım 1829) evinden İki çuval buğdayım merkebine yükleyip Kuseağızı su değirmenine giderken çamurlara saplanmış, çuvalları bir kenara İndirip dinlenmiş ve oracıktaki derenin suyunda ellerini ve yüzünü yıkarken suda bir takım siyah parçalar sürüklendiğini görmüş. Bunları toplamış, hemen bir ateş yakarak İçine atmış... Uzun Mehmet bu siyah parçaların tutuştuklarını görünce: «Aradığımı buldum 1 Çok şûkiir Allaha...» diyerek sevinmiş... Fakat yağmur sularının bir kömür damarından sürükleyip getirdiği bu siyah parçalar
hakkında kimseye bir şey söylememiş: değirmene gitmiş, buğdayını öğütmüş, ertesi gün tekrar o dereye geltrek siyah parçalardan bir çuval kadar toplamış... Ferman İle vâdedllen ihsanı şahaneye mazhar olmak İçin de İstanbulun yolunu tutmuş...
Kıskançlık!
Lâkin kestaneci köyünden Uzun Mehmet adında bir delikanlının; bir çuval maden kömürü mostrası ile İstanbul» hareket ettiğini haber alan Ereğli Beylerbeyi, göze girmek ve ihsanı şâhâneye kendisi kavuşmak İstediğinden Uzun Mehme-din arkasından adamlar koştur-(Arkası 7 nci sahifede»
•■■■■■■İtilil■■■»III*«IIItlflIllU
Created by free version of 2PDF
111 Figaro gazetesi muharrirlerinden »lan Emil*' Berr'in İs-tanbula ait intihalarını daha j evvel neşretnıiştik.
1949 yılının ilk 9 ayı zarfında İlalyaya 715.000 Fransız, 419.000 Ingiliz ve 215 000 Amerikan seyyahı gelmiştir.
Paris’ten
c
TiH Sahrasına
YENİ BASI
Kitapçılardan arayınız.
Fiyatı 3 lira
(BİR KOMİSER GELDİ Yazan: J. B Prlestley Türkçesi: Prof, irfan Şahinbaş
KOMEDİ KISMİ
BEBEK
Yazan; Maurice Braddel, Anıta Kart Türkçesi: Hakkı Bigcç Pazartesi aktamları Drauı Kısmırx* Salı akfamlun Korneti KuK.ıınd» temsil yoktur
çekoslovakyaıla karim İşaret memurları İşe başlamışlardır. Yukarıda ilk kadir, memur Pnıgd »seyrüseferi idare ederken gö r Sinyor.
Bir kugiilz harb gemisinde güverteyi yıkayım kaauı uıy.oiar.
GEiuesz rAffıAnir •>» HABe/e ûe($ll- VAZAA2 ffAZZAZCA P4CW gri» DU-
P^OM JPMMMV 'IÇA&rA
Sahife »
A K 3 A M
12 Kasım 1949
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Klna - Bulu çlfliği Santan bongU gördüğüm «itliklerin «n büyüğü »e sn bakımlısı İdi. Çitlığln tunaı ve bakımı, bıiyiik bir servete mal olmuştu. Bu •ebeplen dolayı bugünkü çlflik sahibi Forsteıin bir santim bile vermeden fildıfeıııı'Loklden İşitince büyük bir hayrete düşerek sordum:
— Miras yoliyle mi çifli*k aldı*
— Hayır Çifllği elli bin dolar mukabilinde satın aldı. Fakat bir santim bile ödemedi •evabını verdi.
____ Bu sözünden bir şey anlayamıyorum dedim.
— Mao'nun aşkı olmasaydı Forster bu çifli&in bendini ödemek için kim bilir kaç yıl çalılar aktı.
— Mao, Fors teri mi seviyor idi?
— Hayır. Mao, bu çlfliğl tesis eden, sonra da Forstere satan Mereyin yavuklusu idi.
— Şimdi anladım Mao. sonradan Forsterl sevmiş ve kim-bilir hangi hile ile Mereye beş para bile verdirmeden onu bu çifliğin sahibi yapmış Tahminim. dqğru mu?
Loki:
____ Katiyen... dedi Mao. hiç bir zaman Forsteri sevmedi. Onu beş para vermeden bir çlfliğin sahibi yapmış olmasının sebebi, Mereye karşı beslediği büyük ve sonsuz aşkıdır. Tahminlerde bulunmağa kalkışma. Merey. çalışkamlğı ve iktidarı sayesinde çifllği bugünkü parlak duruma getiren bir İngiliz göçmeni idi. Fakat sonra medeni dünyayı tekrar görmek hasretine kapılmış ve çifllği satmağa karar vermişti. O tarihte Santan bong’d a Fors- i ter nanıtnda zengin bir Amerikalı bulunuyordu. Merey, medeni dünyaya dönmek arzusuna kapılmış İken Fors ter de aksine olarak dünyadan uzaklaşmak ve orada yerleşmek için bir çlflik satın almak istiyordu.
ftıgıliz ile Amerikalı, pazarlığa girişerek Hat hususunda anlaşmışlardı. Mukaveleye göre Forster kararlaşan fiatl, peşin olarak Mereye ödeyecek ve çif-liğhı sahibi olacaktı. Çlfliğe otuz, eşya, aiat ve hayvanlarına da yirmi bin dolar bir kıymet biçilmişti. Merey. yavuklusu Maroyu da Forstere hediye etmeğe karar vermiş ve Amerikalıya:
Mao, fevkalâde güzel me-
reyl bir an evvel oradan uzaklaştırmağa karar verdi.
Merey, satış mukavelesinin İmzasından iki gün sonra çif-I İlkten ayrıldı. Forsterin, kendisine imzalayıp vermiş olduğu elli bin dolarlık çek cebinde bulunuyordu. Manila şehrine varınca, bu çeki bankaya götürerek parayı tahsil edecekti,
Merey, bundan sor.ru efendisi Forster olacağını kendisine söyeldiği zaman Mao hiç bir hayret eseri göstermedi Yalnız Manilâya kadar kendisine refakat etmesine müsaade etmelini rica elti. Mao, müteakiben çifhğe dönecekti.
Merey. Mao'nun bu ricasını, memnuniyetle kabul etti. Çünkü güzel melezin yanında bir kaç gün daha geçirmek İstiyordu. Beraber hareket elliler ve ilk geceyi Cebloda geçirdiler. Facia işte orada cereyan etti:
Mao, MalezyalI kadınlara has sönmez bir aşkla Mereyl seviyor ve ondan asla ayrılmak istemiyordu. Bu büyük aşkının sevgiyle sevgilisini öldürmeğe ve onunla beraber ölmeğe karar verdi. Bu hususta kullandığı vasıta sade olduğu kadar müthişti.
Melez kadın, vücuduna abanoz rengini veren bir yağ sürmeğe alışkındı. Bu yağa. San-tanbongda bir sihirbazdan tedarik ettiği gayet kuvvetli bir zehir karıştırdı ve vücudunun her taralına sürdü.
Mao, hiç bir gece, facia gecesi kadar muhteris ve ateşli değildi. Merey. hiç bir zaman yavuklusunun vücudunu yanaklarını ve dudaklarını o geceki kadar büyük bir iştiyakla öpmedi. Çılgın ve sabahı oimı-yan bir aşk gecesi geçirdiler
Fakat Merey, melez kadının vücut kokuslle beraber, üzerine sürmüş olduğu zehir! de etn-mlştî. Mao da vücudunun mesamatından yavaş yavaş uzviyetine nüfuz eden yağdan zehirleniyordu. İki sevdazede tedrici bir surette kendilerinden geçtiler ve ertesi sabah onları ölmiiş buldular.
Mereyin üzerinde bulunan çek, Manila bankasına teslim edildi. Fakat varisleri olmadığı için çok muhteviyatı hiç bir zaman tahsil edilmedi. işte Forsterin bu çifllğe beş para bile vermeden konduğunu söylememin sebebi budur.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Gl. Franconun Portekizi ziyareti
İspanya Devlet Başkanı Gl. Franca geçen hafta Portekizi ziyaret etmiştir. Yukarıda General, Portekiz Cumhurbaşkanı çarmona ile yanyana görünüyor.
Birleşmiş Milletler binası
Birleşmiş Milletler İçin Nevyork civarında daimi bir bina inşasına başlanmıştır. Yukarıda yeni binanın maketi görülüyor. Sağdaki sekreterlik, soldaki genel asamblenin toplanacağı binadır, inşaat 05 milyon dolara malolacaktır.
Münich şehrinde enkaz kaldırılıyor
Mahkeme Koridor! arında
Yenilmek erkekliğe yakışır mı?
Jand arm anm yanında dert ortağı arar gibi etrafa bakınan kelepçeli delikanlıya yaklaştık, konuştuk:
— Hayır ola, ahbap. Başından bir kaza geçti galiba.
Dik dik bakarak homurdandı •
— Görmüyor musun, durup dururken belâya çattım.
— Gecmi? olsun, kavga mı oldu?
Durakladı, düşündü, tekrar homurdandı:
— Sen hiç yenildin mi, bev kardeşim?
— Anlamadım. Pehlivan güreşinden bahsediyorsan o islerden anlamam ben.
— Bırak bu lâfları. Yenilmek yalnız pehlivanlıkta olmaz ya. Ovun bilmez misin
anlamıyor kî. Yanımda otursa da sessiz «adam oyunu seyretse gene bir «oy demi-veceftim. velftkln. çenesi de durmuyor serserinin Bu sabah kahvede arabacı İb-rahlmle altmış altıya oturmuştuk. Tam oyunun civcivli zamanında serseri Yusuf gelip ense köküme çöktü, gene dır dır söylenerek oyuna karışmağa başladı. ■ Ulan, kalk şuradan. Zilinim dağılıyor, ovunu şaşırıyorum. Partiyi kaybedersem sonu fena olur ha* dedimse de aldırış etmedi
— Partinin ucunda para da var mı?
— Bazan parasına da oynarız amma bu sabah birer kahvesine ovnuvorduk
sen?
— Eh, biraz tavla bilirim
lez bir kadınıcir- Onu burada bırakacağım için son derece üzülüyorum. Fakat yanıma a-•amiyacağımı da takdir ediyorsun. Zaten Mao, bu çiflikten başka bir yerde yapamaz demişti.
Merey, Mao hakkında hükümlerinde hiç de mübalâğa etmiyordu. Kadın harikulade derecede güzeldi. Teni, abanoz renginde İdi. Vücudunun hatları da usUu bir heykeltıaşın filinden çıkmış gibi gayet mütenasipti. Beyzi çehresi meşhur ressam Greko'nun portrelerini çizmiş olduğu İspanyol güzellerine, kara gözleri de insanı cezb ve mest eden iki miknatı-sa benziyordu.
Forster, melez kadını görünce, hayretinden ağzı bir karış açıldı. Çlfliğe ve bilhassa güzel Mao'ya sahip olmak İçin Me-
rurkiye Çenen-
Senelitt ZBOd nıruj MOO «uru-
S «Vlık ISOO • 2M( .
3 wl> m • ı» .
■ aylın J0₺ . - •
Aore» tcoouı ıcln elli mıruslu* pul söaderUmellciıı Aksı takdir de «(lr« aegljl irilme*
reieronlarımı» Bajmunarrir 2O5as
Yan Uları 30766 - laara NO)
MUdOr K>491
Muharrem il — Kaaun 3
İm—k Oft Ö41» ikindi Ak. Yaia>
I. 12, M 1.50 7.94 ».43 12.00 l.M
V 5.02 6.44 11.58 14.31 16.45 18,28
laaretuuıe: BaBıBlı avın Cemal NadU aolugı No 13
Son birbde buyul: hasara uğrayan Almanynnın Münich şehrinde enkaz henüz tamamen kaldırılmamıştı. Belediye başkanı bu iıale nihayet verilmesi için bütün halkı çalışmağa davet etmiş ve kendisi de bir kürek a'arak başa geçmiştir. Yukarıda başkan Wimmer kürekle enkazı temizlerken ve bu işte çalı.an halk görülüyor
amma ne zaman oynasam yenilirim.
— Hah, ben de bunu konuşmak istiyorum. Söyle bakalım, yenilmek ayıp mıdır, günah mıdır?
— Sövledim ya, ben her zaman yenilirim amma ayıbının. günahının farkında değilim.
Dişlerini gıcırdatarak gözlerini tavana dikti:
— Su dinine yandığımın dünyasında rahat bir nefes almak nasip olmuyor bana.
— Üzülme, delikanlı. Maşallah. gene adamsın. Bugün biraz sıkıntı çeksen bile ileride rahat edersin inşallah
— Dalga mı geçiyorsun, bev kardeşim? Rakat bırakıyorlar mı ki nefes alayım? Her tarafta benim başıma belâ oluyorlar. Ben erkek değil miyim? Kahveye girip oturamaz mıyım9
— Ne demek? Tığ gibi delikanlısın. İstediğin yerde oturursun tabii.
— Peki amma kargaları ne yapayım?
— Karga da ne oluyor? Kuş meraklısı mısın?
— Alayı bLrak efendi kardeşim. Zaten öfkeliyim, bir de sen kızdırma kafamı.
— Ne diye kızıyorsun, ahbap? Kargaları ne vapavım. diyen sen değil misin?
— Dedimse yalan mı söyledim? Karga yalnız kuştan mı olur?
— Karganın başka türlüsünü bilmiyorum ben.
— Bir gün kaiıveve gel de kargaları göstereyim sana. Bir tanesini bugün can kurtarana uzattım. Ne zaman kahveye girsem basıma musallat oluyorlar. Hele o sulu Yusuf vakamı hic bırakmaz. Sanki ben insan değilim, 1 kahvede oturup da bir din kardeşimle altmış altı oynamak haram bana. Elime kâğıdı alır almaz Yusuf gelip karga gibi enseme konuyor. (Ulan, ben bu ovunun me-
— Eh. zararı yok. Yenlisen de bir kahvenin ne ehem
miyeti var?
— Çocuk musun, bey kardeşim9 Oyunda yenilmek ne demektir, biliyor musun? Ben erkek adamım. On papel veririm de partiyi vermem. anladın mı?
— Peki, sizin partinin sonu ne oldu’
— Enavivi can kurtarana uzattım, diyorum, anlamıyor musun9 Yanıma oturup 1 oyunuma karıştı, onun yüzünden iki parti yenildim Üstelik bir de «Ulan, hem kâğıt oynamasını bilmezsin, hem oyuna oturursun. Elinin hamuriyle erkek işine karışma., diyerek pis pis numaralara başlamaz mı. Sen öl da buna dayan bakalım. Azarladım, gitmedi. Dişimi sıktım, çenesini tutmadı. En nihayet kafam kızdı, sustalıya e! attım. Bir... Bir daha...
Mübaşir çağırdı, delikanlı dişlerini gıcırdatarak kalktı.
Ce. Re.
6 yaşında romancı
Bir Aşk Gecesi
Yazan: Karen Bramson
Tefrika
Sustu,
— Peki, farzı muhal sana inansalar, sen kendini nasıl müdafaa edebilirsin?
— Bu cinayeti İşlemeğe mecbur olduğumu anlatarak. Lucle-nl öldürmek zorunda kaldığımı izah ederek... Benim İşlediğim cinayet, mukadderatla ilgilidir. Bul tın gece bu mevzuu düşündüm. Anladım ki çare yokmuş, ınıclen'ln artık dünyadan çekilmesi icabedermlş. Ömrü bitmiş, Felek, bu programında, ilet diye beni kullandı. Hallenin, izah edilebilir yegâne şekil budur. Çünkü, yer gök şahittir ki, ben, onu ölu-ınek istemedim. Tetiği sıkifetm sırada bile, yaptığım bu hareketten dolayı dehşete kapıldım. Yem i a ederim kİ. buna mecbur oldum (Elini alnında gezdirdi.) Ben, bu hareketi yanmağa mukadderat tarafından celbedil-
Tercüme eden: Vâ - Nü
No. 27 _ .
dim. Sebebini de ihtimal İleride anlarım,
Slmnoy, başını salladı:
— Uğradığın müthiş darbe, beynini de sarsmış, evlâdım. Bu hâdise içinde fevkattâbll olan hiç bir nokta yok. Bilâkis, bütün teferruat, pek basma kalıp insanca... Kıskançlık, kin, cinayet... İşte mesele budan ibaret!
— En müthişi nedir, biliyor musunuz? — diye Jacques, haykırdı. — Lucıenl öldürdükten sonra, ona karşı hürmetim arttı. Zira, bu adam, aşkı uğruna ölmek istemiştir. Bj noktadan ona hayranım. Histerimin derinliği böylelikle görünüyor. İtiraf ediyorum, bar.a nlsbetie çok büyük meziyetleri varmış Ben. aşkı, asla bu derinlikte hissetmedim.
stmony, cevap verdi:
— Senin, ona karşı besledi-
ğin bu takdir hislerine ben İştirak etmiyorum. Lucien, karısını öldürmeğe kalışmış. Aşkını bu suretle ifade edenlerden nefret ederim doğrusu! Zamanımızda öyleleri" pek çok. Nazarımda, gümüş takımlarını çalmak üzere insan öldüren bir hırsız, bir kadın artık kendinin değildir diye cinayet işli-yen bir âşıktan rarklı değildir. Lucien, çok fena hareket etmiş. Demin pek doğru söyledin. O kadım müdafaa etmek senin vazlfendl. Bu şekilde, müdafaa etmenden gayri de oır çare kalmamış.
Bu sefer de Jacques itiraz etti:
— Arkadaşımın karısını kendime metres etmiyebillrdlm. İşte benim cürmiim o noktadadır.
— Fakat, kanunlar, bu cürümden dolayı, insanı ne idam ederler, ne de prangalı hapse gönderirler.
— Her ne halse, kendimi mazur göremiyorum Lucien'ln aşkı, benimkine üstünmüş Bunu farketmetlydinı. Hafiflik ettim. Pek havaice davranarak onun yuvasını, hayatım, tıer şeyini
yıktım Aman yarabbim, şu esnada ne kadar pişman olduğumu tasavvur edemezsiniz!
Tekrar yüzünü avuçları ile kapattı.
İhtiyar meslekdaşı. onun omuzunu sıvazladı:
— Soğukkanlılıktan ayrılma, evlâdım. Şu anda ne vaziyette olduğunu tahmin ediyorum. Başına gelen hâdise cidden müthiş. Bir arkadaşın karısı ile münasebet peyda etmek cürtnü ise. heyhat, bu günlerde çok moda cürümler arasındadır' İşlediğin bu ahlâki suç yüzünden hiç kimsenin uğramadığı bir cezaya uğradın,
— Evet, cezaya uğradım, kaa-til oldum.
— öyle! Sana İstediğin kadar tesellilerde bulunayım Acı hakikat meydandadır Üstelik de, büyük bir tehlike karşısında-sın. Vaziyetin^ müthiş! Susmak hakkını haiz miyim? Vazifem bildiklerimi söylemek midir? Mamafih, bütün mevcudiyetimle, adatlete bağh bütün hinlerimle isyan ediyorum. Zira doğru: Seu, bir adam öldürdün. Ama niçin öldürdün? Bir kadının hayatını kurtarmak için
raklısıytm. Oynarken yanıma biri oturursa zihnim karışıyor. oyunu şaşırıyorum. Oyun arasında benim yanımda oturma da karşıya gec» diye kırk bin defa söyledim amma herifin kafası 1 meşe odunu gibi. Lâkırdı
öldürdün. Bunu, ben biliyorum. Sana hak t katı söylediğinden eminim. Lâkin, jüri heyeti, senin bu iddiana inanacak mıdır? Ah, -qu?s! Eğer mahkum edilirsen, kederimden ö-liiıüm.
Jacques, mırıldandı:
— Siz, çok yüksek bir insansınız.
Baro reisi, devam etti:
— Bu yüksek adalet mevkiini seçenler, hislerinin, merhametlerinin zebunu olmamalıdırlar. Uzun süren mesleğimde, şimdi, İlk defadır ki. vazifemin ne olduğunu vazıh şekilde kestiremiyorum. Sana karşı büyük bir muhabbetim var. Bıı muhabbet beni körleştiriyor. Eğer susarsam, kurtulman İçin eğer sana yardım cder$cnı, aşağı yukarı cürüm ortağın olacağım. Lâkin, adaletin, kendi mecrasını kendi kendine takip etmesini teşvik edersem, korkak ve alçak herifin piri sayılırım, çünkü bence münakaşa bile kabul c->.-»ez ki, şenin vazifen metresinin hayatını kurtarmaktı- Evet, ahlâki bakımdan suçlusun, fakat bu sucun ceza mahkemesinde yiyeceğin ceza
ile hiçbir alâkası yok.
Jacques, hocasına, böyle müthiş bir vicdan azabı yüklediğinden dolayı çok üzüldü. İşte cürmünüıı yem ve teessüfe şayan bir neticesi daha! Kimbilir başka neler çıkacak? Tetiği çektiği meşum andan İtibaren vebalıya dönmüştü. Kime yaklaşsa felâket bulaştırıyordu. Ve artık hâdiseleri vazıh olarak görüyor, kötü bir fiilin âkibetlerl. yalnız onu işiiyenin başına belâ yıldırımı gibi düşmüyor; insanlık üzerinde müessir oluyor. Diğer bir çok kötü hareketler doğuruyor. Felâketler, yalanlar, deliklerden kovuklardan çıkıp şurayı burayı istilâ ediyorlar. Eğer avukat Slmony, kendi ricasını kabul eder de. adli takibatı durdurmak üzere teşebbiısatta bulunursa. bir takını yalanlar, dolanlar entrikalar, sahtekârlıklar ortalığı bürüyuverecek.
Uzun bir sükûttun sonra Slmony sordu;
— Bu hâdiseyi intihar diye izah etmenin imkânı var mı a-cab»?
Jacques. gözleri boşluğa dikili başuıı kaldırdı, gecenin o
Created by free version of 2PDF
İngilterede Axel d'Elter adında 6 yaşında bir kız The Exi-tnig Faresin adlı bir roman neşret iniştir. Roman iki maymunun macerasını anlatıyor.
Axe| zamanımızın en genç romancısıdır.
fENİ YAYINfg»
C URSAM
Bu isimle bir edebiyat ve sanat mecmuMinın intihara Oajladı£ı matbaamı— e&nderıloı ilk sayısından ınlajılmmır, Muvalfjk.vet diletir
korkunç sahnesi, tekrar gözlerinin önünden geçti. Lucien üzerine yakından ateş etmiş olmasından bilâhare nasıl faydalandığını hocasına anlattı Kur şun, sağ şakaktan beyne girmişti. Bu manzara cidden intihara benziyor Bu intihar na-zariyeslni kabul etmemek için, bîr doktorun çok suiniyetli bir insan olması icap eder. Nitekim işte, Richard da kılı kırk yarıyor ve yarmakta hakkı var. Çünkü Antoınette'iu ve kendi-slnln.o anda çok garip ve şüpheyi celbedici manzaraları vardı. Simony, düşünüp taşınarak:
— Eh, oğlum, — dedi — şimdi artık meseleyi anladım. Sen artık git bakalım. Beni yalnız bırak, çareler araştırayım. Kardeşimle başbaşa konuşacağım. Kaybedecek zamanımız yok. Gazeteler makineye verilmeden önce, şıı gömülme ruhsatiyesini bir ele geçirelim. Aksi takdirde buram buranı tefsirler başlar
Jacques, evine dönerken, mütemadiyen tekrarlayıp duruyordu;
(Arkası var)

12 Kasım 1949
A K 9 A M

Sahlf? 7
Kömür damarlarını parçalayan işçiler arasında..
RADYO
(BaştanıL S inci oohifede) tarak aratmış İse de buldura-mamışl.. Çünkü Uzun Mehmet, bu müddet zarfında, kömürü bulduğundan sarayı haberdar etmiş; İhsanı şâhineye kavuşmuştu... Fakat bunu öğrenen Ereğli Beylerbeyi kendisine haber verilmeden doğruca saraya giden Uzun Mehmede fena halde fazmış, onu de geçirerek hırpalamak İstemiştir. Nihayet bir kaç hafta sonra Uzun Mehmedl buldurmuş, fstanbulda oturduğu banda Öldürtmüş... Maden kömürünün yurdumuzda Hk kâşifi olmak mazhariyetini kazanan Uzun Mehmet. Ereğli Beylerbeyinin kıskançlığı yüzünden, madenin ilk kurbanı olmuştur.»
İkinci Mahmut
zamanı
Bu izahatta bir hataya dü-şiiimekte. yurdumuzda maden kömürü bulanın İhsanı şâhûne He taltif edileceği yolunda ferman çıkaranın Mccit zamanına Tasladığı iddin olunmaktadır. Halbuki Medt değil. İkinci Mu-rad zamanında böyle bir ferin anın çıkarıldığını ve buharla fşllyen gemilerin Türkiycye İ-kinci Murad tarafından getir-tildiğini tarih tesbit etmektedir, îstanbuldald Râml ve Maçka kışlalın. Büyükde redeki büyük su bendi. Tersane ve Havuz fabrikası da yine Osmanb padişahlarının otuzuncusu olan 1-kinci Mahmud devrinde yapılmıştır. Hattâ İkinci Mahmud İlk buharlı gemiyi 1423 de İn-riltereden getirtmiş, buharlı ge mil erin yurdumuzda işletilmesi ve taammfımû İçin Am erik adan bir de heyet celbolunmuştur. O devirde fstanbulda İşllyen buharlı gemilere halkın «Buğu ge-misb adını verdiğini de yine tarih kaydeder. Şu haLe göre 1828 de dışarıdan maden kömürü getirtilerek gemilerin buharla İşletilmesinin pahalıya malol-duğu anlaşılarak yukarıda bahsi geçen ferman çıkarılmış ve 1823 da da Uzun Mehmet tarafından yurdumuzda ilk maden kömürü bulunmuştur.
r«ün Mehmet âbidesi
Asrımızın en korkunç zel zelesi: Ekvator depremi
Felâket sahasını gezen bir gazetecinin gördüğü feci sahneler
1-
îst. Lv. Amirliği ilânları
lı Tahmin edilen bedeli 3000 lira olan evsaf ve şartnamesi dahilinde 4000 kilo Arap sabunu 17/Kaaım/1MO günü saat 10,30 da Harbiye Lv. Amirliği Sata AL Komisyonunda açık eksiltme Be satın alınacaktır.
2) Geçici teminatı 276 lira olup şartnamesi komisyonda görülür. 4221-15661

1) Tamamına tahmin edilen bedeli 1373.20 Ura olan 25 kalem tersim malzemesi 32 Kasım 949 günü saat (15-30) da Harbiye Lv. Amirliği Sat, Al, Komisyonunda açık eksiltme ile ratın alınacaktır.
3) Geçici teminata 140.50 hra olup şartnamesi komisyonda görülür. (4241 — 15657)

10 km toyuneO topalı zarfla 24 kasım 949 günü saat 10 da Diyarbakır AoSa.Al.Ko.d a ihalesi yapılacaktır. Tutan 20,000 lira olup teminata 1500 liradır. Taliplerin kanuni veslkalariylc teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri. 4251 — 15718
23C metre derinliğinde bir kuyuda gördüklerim
Âbide önünden ayrıldıktan sonra înelrharman kuyusuna geldik- Burada Uzun Mehmet kuyusunda olduğu gibi kora 1-çinde değil, mükemmel bir n-sansürle kuyuya indik.
Asansör, yavaş yavaş İnerek karanlığa dalarken baş mühendis şerif Akkutay'dan öğrenmek istedim:
— Kaç metreye iniyoruz?
«— Çok değili diyor. Deniz seviyesinden 200 metre aşağıya...»
— Kuyunun deniz seviyesinden yukarısı ne kadar?
«— 30 metre...»
230 metre derinliğe indiğiml-ri bu suretle tesbit ettikten az sonra asansör duruyor, açılan demir kapıdan kömür damarlarına uzanan galerilere saptık. Kömür dolu arabaları, ray tt-zerinden kalırlar çekiyor...
— Deeehl sadalan arazında, ilerlerken kömür istihsal edilen kuyuya, günlük elbise De İnil-lemlyeccğinl takdir ediyor, u-mıım müdür İhsan Ray* km İşçi elbisesi ile kuyulara girmemi tavsiye etmesinde onu haklı buluyorum.
İşçi yevmiyeleri
İşçilerden birine soruyorum:
— Kaç kuruş yevmiye alıyorsun?
— 540 kuruş...
— Eski İşçi misin?
— 18 yıllık...
— Ocaklar hususi eşhas ecnebi şirketler elinde iken çalışıyordun demek?
— Tabii.
— O zaman ne kadar gündelik alıyordun?
— 60 kuruş...
İta oğlunu da maden işçisi yetiştirdiğini söyllyen bu işçi 540 kuruş yevmiye aldığına göre, eski yevmiyesinin 9 misil fazlasını alıyor demekti. Binaenaleyh hayat pahalılığının 7 mls-li arttığı resmi kayıtlara İstinat ettiğine göre işçilerin tatmin e-dildlkleri anlaşılıyordu. Çünkü bunlar arasında 7-8 lira gündelik alanlar da mevcuttur.
Diğer yazıda da, İşçHerln kazançlarından ve sosyal hayatlarından bahsedeceğim
de
Cemaleddin. BİLDİK
Yarım milyon değil 3 milyon ton
Zonguldak kömür havzası hakkında 5 kasım 1949 tarihli gazetede çıkan yazıda, ocakların 1940 da hükümetçe satan a-lınmasından sona, o zamana ka dar yarım milyon ton olan yıllık İstihsalin 3 milyon tona yükseldiğine işaret etmiştim. Bu cümledeki «3 milyon ton» tâbiri bir tertip hatası İle «yarım milyon ton» şeklinde çıkmıştır Keyfiyeti tashih ederim.
C. B
BULMAC
IW Çocuk anaU.
18.00 Dans müziği PİJ, 1IJ0 Şarkılar ve tÛrkOJer. l»,00 M, S. ayan ve haberler. 10JS Germişte Burdu.
lftao Yurtlan Sesler.
IVJA 2 Piyano İle melodiler » parçalar ipi.j,
30J.5 Radyo Gazele*], ÎÖJO Serbes Saat.
3OJS incesaz (Blcazk&r inalı». Jljo Flüt soloları.
22.00 Konııjma.
23.15 Dans mOzlgl (Pl.).
23.45 M. s. ayarı ve Haberler. 23.00 Dans m 001*1 (P!_).
23.30 Proyrum vc kapanı».
I
Verin şu kazmayı
Katırların kömür yüklü arabaları getirdikleri İstikamete doğru hayli yürüdükten sonra damar başına geliyoruz Birçok İşçinin ellerinde kazmalar ve parçalayıcı makkaplarla kömür İHI nasıl kırarak kürek kürek arabalara doldurduklarını seyrediyoruz :
— Kolay mı? diye sordular.
— Verin şu kazmayı da Mı tecrübe edeyim!1 diyerek işe giriştim. Her kaldırıp vuruşta kazmanın ucu, sert cisim üzerinde geri atıyordu. Bir kaç vuruş daha yaptım ise de ceviz kadar kömür kopartamadım. Vuruşta ustalık, vurulacak yeri İntihap etmekte İhtisas sahibi olmanın ehemmiyetine işaret e-derek İzahat verdiler. Bu arada ben zihnimden geçenleri açıklamaktan kendimi menedemedim.
— Bir tehlike ânında ne olacak?
«— Tehlikeleri bertaraf etmenin, önlenmesi mümkün 0-lamıyan (ehtike karşısında da suretle hareket rdileccğl hakkında bütün işçiler bilgi üe (*chlz edilmişlerdir.» cevabı verildi.
12 3*6878
Soldan sat»: 1 — Seçimler. 1 — Aceleli*. 3 — Helevzee, 4 — İrl«nc, 0 — Irklar. « — Hakem. T — Atom. V«. 8 — Ziveclri. 3 — A badeden.
19 — Renibata.
Felâket sahasından döneli henüz bir kaç gün oluyor. Fakat koskoca memleket, bir kâse İçindeki pelte gibi hâlâ sallanmakta devam etmektedir. Zelzelenin şiddetinden kocaman bir gül, meydandan ırilln-mlştlr. Birini takip eden silsile dağlar ortadan kaybolmuş, yerlerine yepyeni dağlar belirmiştir, Yerden fışkıran kükürtlü gazlar havayı teneffüs edlle-miyecek kadar zehirlemiş, bu cehennem! havanın kapladığı bütün binalar yerle bir olmuştur. Bu tüyler ürperten manzara kâri gehnlyormuş gibi, yerin altından duyulan korkunç uğultular hâlâ devam etmektedir.
inanılamıyacak rahneler
Felâkete uğrayan şehirde
Banılmayacak kadar feci vakalar birbirini takip etmektedir. Bir seferinde, bir köpek bütün ailesini kaybeden bir babayı, altüst olan şehrin harabelerinden geçirerek, bit mektebe kadar götürmüş zavallı baba da ( bu şekilde kaybettiği tazını bulabilmiştir. Fakat babanın kızma kavuşması o kadar kolay olmamıştır. Çünkü kızcağızın bir ayağı kocaman bir taşın altında sıkışıp kalmış, ve tam 27 saat bu variyetten kurtulamamıştır.
Felâketzede baba evlâdını bu vaziyetten kurtarmak için evvelâ taşı yerinden kımıldatmak İçin uğraşmış fakat taş oyna-mıyacak kadar büyük olduğundan her ikisi de daha feci bir durumda kalmışlardır.
Ne yapacağını şaşıran baba bu sefer eline geçirdiği bir kıskaçla kızının ayağını koparmış, baygın ve kanlar İçindeki yavrusunu kucağına alarak harabelerin üzerinden yürümeğe başlamıştır.
Aklını kaybeden baba!
Böyle bir vaka ilk nazarda insana hayali bir masal tesiri verebilir. Fakat bu Ekvator zelzelesinde tesadüf edilen sayısız feci vakaların ancak bir tanesidir.
Harap caddelerin birinden giderken ufacık bir kıza Tasladık. Kızcağız daha küçük kardeşini arkasına bağlamış, mânâsız nazarlarla etrafına bakınarak sallan» sallana yürüyordu. Derhal yanma sokularak annesini babasını sorduk. Kız bize şaşkın şaşkın bakarak şu cevabı verdi: «/ " *'* — J- "J“
yanında» yatıyor Hem de sarhoş.. Kızın bahsettiği ev uzakta değildi. Bütün diğer evler gibi o da yıkılmıştı. Evin yan tarafına gittiğimiz zaman kızın babasını gördük. Adamcağız bir taşın üzerine başını dayamış, ürkek nazarlarla bize bakıyordu.
Zavallı babanın yanına biraz daha sokulunca sarhoş olmadığını anladık. Bedbaht adamın yalnız felâketin şiddetinden dlil tutulmuş, ve kendini kontrol edemlyecek kadar aklı başından gitmişti. Derhal felû- , ketzcdeyl alarak en yakın yar-dım mahalline götürdük.
Bir taraftan da bu zavallıya benzeyen yüzlerce İnsan etrafımızda dolaşıyordu. Yolun üze-, rinde bir kolu kırılmış zavallı, bir kadına tesadüf ettim. Blça-I
İst. i nel İcra memurluğundan: 949/1272
Borcun temini İçin mahcuz açık arttırma İle satışı mukarrer 280 Hra değerinde fgar-drop - üç parça koltuk takımı -hasır koltuk vc masası - demir somya ve sigara sehpaları> satışa konualfak 28/11/94B pazartesi saat 11 ric Beyazıd Marmara sineması yanında Tabanca sokak 25 No. h evde sûtı- -.... — kı-
lacaktır ve yine mahcuz 385 lira renin kırık kolu yan tarafında cansız bir paçavra gibi sallanıyordu; ve zavallı kadın, sanki kınlan kolu kendisinin değilmiş
kıymetinde fsalon halısı - 3 parça koltuk takım-. - yazıhane - demir somya - halı seccadeler - muhtelif komodinler - .. kristal ayna ve saire! dahi ay- yordu. Niçin bir tedavi yerine
Enkaz altındaki cesetler
Ambalo'ya yaklaşırken mll-lercc öteden şehrin kokusunu duymak mümkün. Çünkü cesetlerin çoğunü hâlâ enkas altından çıkarmak kabil olamamıştır. Şehirde su diye bir şey kalmamıştır. Enkaz altında hâlâ İniltiler, feryatlar duyulmaktadır. Fakat bunlar da vakit geçtikçe hafiflemekte ve nihayet artık işitilmez bir hal almaktadır. Zelzeleden sağlam kurtulabilenler bile İki gün İki gece aç susuz ve açıkta dolaşmaktan kim ıl d ayamıyor ak kadar bitap düşmüştür. Koca şehrin enkazı hücumuna nekler elle kovulunca gitmeyi de bilmiyorlar. Bunlardan kurtulmak için mutlaka teker teker tutup öldürmek lâzım... İşte böyle bir hava içinde, sağ kalabilenler kitie halinde diz çökmüş avazları çıktığı kadar bağırarak dua ediyorlar.,. Kimisi de bir papazın önünde diz çökmüş, ölümün pençesine düşmeden son defa İtirafta bulunuyor... çünkü zelzele hâlâ bütün merhametsizliği İle devam ediyor...
Bir gecede 14 zelzele
Son bir gece İçinde şehir yeniden 14 kere çalkandı; ve yerlerinden kımıl dan amayan yar -alıl ar da bu sarsıntılarda mahvolup gittiler.
Pcllieo şehrinde bir tek canlı mahlûk kalmamıştır. Koca bir şehir hallaç pamuğu gibi atıldıktan sonra eski seviyesinden 20 ayak aşağı batmıştır. Şehrin kenarından akan nehir birdenbire mecrasını değiştirmiş, ve yelpaze gibi sayısız kollara ayrılarak yıkılan evlerin enkazları arasından akmağa başlamıştır. Şehrin, üzerinde kesif bir slş belirmiştir. 3200 cesedin kokusu havayı tefeffus edilmez bir hale getirmiştir. Zelzele esnasında insanlar diri diri toprağa gömülmüşler, mezardaki ölüler de toprağın üzerine çıkmışlardır. Üç dört gün aç kalan
sayısız sineklerin uğramıştır. Bu ri-
iAnam öldü. Babam da evin* köpekler, kedUcr İnsan eti ye-«»m ri«. Eor. megç başlamışlardır. Ölülerin I etrafında dolaşan, yırtıcı kuş-j larla aç köpeklerin mücadelesi her tarafta sık sık görülen hâdiselerdendir.
Derin çatlaklar
İşle yalnız Pellleo ve Amba-to’da tesadüf edilen bu manzaralara, zelzelede balan diğer 53 şehir ve kasabada aynen tesadüf etmek mümkündür. Şehirlerde ve kırlık arazide beliren çatlaklar, derin çukurlar, yarıklar, ve yerin altından gelen korkunç sesler harabelerde tesadüf edilen manzaralardan daha az korkunç değildir Ekvator zelzelesinin korkunçluğunu şu rakamlar bize en iyi İzah, etmektedir. 10 dakika içinde 8.000 kişi ölmüş. 20.000 den faz-, la insan ağır yaralanmış. 100 bin kişi de evsiz falmış. 53 kasaba yerle bir olmuşt',ır-
Çeviren: A. DEREBE1OÖI.IJ

Kapalı zarfla Poiathda Topçu okuluna alt eski Jandarma depolarında ikmal inşaata yaptırılacaktır. Keşif bedeli 105,335,06 lira olup temLnata 6517 Uradır. Eksiltbıesl 21 Kasım 940 günü saat 15 de Ankara MBB-SaJUJCo.da yapılacaktır. Ke şif ve şartnamesi 527 kuruşa Ankaradakl komisyonda satılır ve trtJLv.A.de görülür. Bu İşe gireceklerin 75,000 liralık iş yaptıklarına dair vesikalarını ihaleden 3 gün evveline kadar KKK İstihkâm DJ3. O urup Başk. İbraz ile giriş belgesi almaları. Taliplerin kanuni verikalariyle tekur mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona vermeleri. 4289—15794
W
1) Tahmin edilen bedeli 12731 lira olan 22 kalem malzemesiyle birlikte I adet 5 tonluk 6 silindirli şartnamesi dahilinde kamyon 16/kasım/Ş49 günü saat 10,30 da Harbiye Lv. amirliği Sat. Al. komisyonunda pazarlıkla satın alınacaktır.
2) Kesin teminata 1609.65 Hra olup şartnamesi görülür
işin mahiyeti
komlsyonda
4367-15976

Keşif bedeli Geçici teminatı Eksiltme saati Ura Krş. Lira Kuruş
358
514
28
11.00
II 30
48
teminatları yazılı ona-
Selimiye kışlasının helâl annın ortûnmı 4777 M
Maltepe. As. llsesi-nln çatı aktarılması ve yağmur oluklarının onarımı 6 6912 19
1 — Yukarıda keşif bedeli, geçici run işleri açık eksiltme He yaptırılacaktır.
2 — Eksiltmeleri 29 kasım 949 sah günü yukarda hizalarında yazılı saatlerde îstanbulda Harblyedc 10825 satanalma komisyon başkanlığında yapılacaktır. Keşif ve şartnameleri her
gün komisyonda görülebilir.
3 — Taliplerin bu işlere girebilmeleri İçin eksiltme tarihinden evvel 10825. İs. şubesinden belge almalan lâzımdır.
16103
TASHİH
Istanbu Defterdarlığından
5.11.949 tarihinde Akşam gazetesinde çıkan «Satılık Emlâk» başlıklı Hânda satışı 23.11.949 tarihinde yapılacak olan 515-12680 dosya sayılı arsanın vergi kaydına göre kapı numarası yanlış yayınlandığından bu kısım aşağıda doğru olarak tekrarlanmıştır.
Dosya No.
515—12880
Cinsi
Beyoğlu Bülbül m ah. Serdar Ömer cad 54İ ada, 11 parsel eski 81 yeni tapuya göre 67 vergi kaydına göre 67/1 kapı sayılı 208,50 m2 arsa.
Kıymeti
2500
Teminatı
188
Lokomobilli elektrik tesisatı yaptırılacak
iller Bankasından
1 — Erzurum bine bağlı Aşkale kasabası elektrik santralına tesis edilmek üzere 1 adet 85-75 beygirlik lokomobil grubu satan alınacak ve alçak gerilim şebekesi yaptırılacaktır.
2 - İşin Keşif bedeli 96.095.73 Liradır.
3 — Geçici teminat 6.055. - Uradır.
4 — Zarflar makbuz mukabilinde en geç 15 Aralık 1949 perşembe günü saat 17 ye kadar Bankamıza restim edilmelidir
5 - Kapalı teklif zarfları, 16 Aralık 194» cuma günü saat 15 de toplanacak Bankamız Satmalına komisyonu tarafından açılacaktır.
6 — Postada vaKl gecikmeler nazarı İtibara alınmayacaktır.
7 — Btı işe alt şartname (5,-—i lira mukabilinde Bankamız Muhasebe müdüılüğündentcmin edilebilir.
8 - Bu >se ait bilcümle Devlet vc Belediye vergi ve resimleri. noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi alana alt olacaktır.
9 — Teminat mektubu mukabilinde avans verllıinez.
10 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine
vermekte sernestlr. 13660
Created by free version of 2PDF
I
—DOKTOR KW21
[Emir Necip Atakanıl
I Katlın - Doğum Hastalıkları I I ve ameliyatları mütehassisi | Beyoğlu, İstiklâl Cad, 403
| kat 2. Muayene: 16.30- 19 | ■■■M Tel; 43864 ■■
İstanbul 1 nel İcra memurluğundan: 949/653
Borcun temini için mahcuz açık arttrma İle satışı mukarrer 350 lira kıymetinde iHul-do marka geniş şdryollu yazı makinesi salışa konularak 23/11/949 çarşamba günü saat 14 te Galata eski Karamusla-fa Pş. yeni Kemankeş cd. No. 8 de satılacaktır. Satış tutarı tahmin olunan kıymetinin % .75 İni bulmadığı takdirde 2 nel sattşa bırakılnrak 25711/949 cuma günü aynı mahal ve saatte en fazla arttırana peşin para ile İcra ve iflâs ka. 112 ilâ 122 nel md. hükümlerince satı-lacagt Hân olunur. 919/653 dosya Jie, (8674)
i
l- ................................ ■ ......................................
. ylbl Svu.u nurarlurlu CUc bakı - , , , , memurl„.
VA1-/İ1I Minin hlr tedavi verine 1 _________
Zayl _ şjşiı nüfus dairesinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı nüfus hüviyet cüzdanımı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur
1336 doğumlu Llgor oğlu Defkallon
ğutıdan: 946/1423
— “——- —----------- ---------- - „ , ... I Borcun temini tein mahcuz
Orfck Kasap m.b» ,esinin *k- sordun, KaJ.n snnllml WUnc. > ü|up „t,y
koyunlu sokak Ho. I de «atıla- » -Niçin »İrin Niçin, d >e r 605 |1„ kıym-llnde
çaktır Sata teddleel takdir o- «'‘"•r etmese bMlatn. za.MhH ,muıtcllI amnıW h yc
tamu, kımyetterlnln % 15 tat j • Sw‘- po-et Avrupa ,"ern > adet w-
bulmadıgı takdirde i nel arttır- ‘ cuk urbalar, l aut.» konnlnrak
maya buaktlarak 280 Ur. k,y. brdkabt kadın ölen koca- sah „
— ...............». He İki eoeummn anymmu, * canUntrIyrI cd. »a
Çöken kubbe I No. t, dakkândtı Mhlneuluır.
Ekvator faciasını tam olarak Satış tutarı tahmin olunan kıy-imkân yoktur metlerinin % 75 li.,' bulmadığı •“ uı’ kilisenin takdirde 2 nci satışu bırakılacak 24/11/949 p; r.--mbe fiiinü j gün evvel [aynı mahal ve saötte en faztnı
•umraı UJI««L »t .-.İtlıl'l Ucllll UJ -
m günde saat 14 dc Şehremini ^’P de kolunu «ardınnadığını
u . . —— - . . . _______ ı.-.."il —I l^llln^A
metindeki eşyaların saat il de s ve 385 Ura kıymetindeki eşyaların da saat 14 de gösterilen aynı mahallerde en Tuzla arttıranlara 30/11/949 çarşamba günü 2 nel artırması yapılarak en çok arttıranlara peşin para ile İcra ve iflâs ka 112 ilâ 122 nel md. hükümlerine tevfikan satılacağı î«an olunur.
(6876)
Yukarıdan agağıya: 1 — Sarfınazar;
2 — Bre. Hatibe, 3 — CdUfkcntan. « —
ilcrkmcdl. 5 — Metan». Ccb. C —
Liııe», Vida, 1 —glem. Ser«l. 4 —
(Hccep. SJna. | 940/1272 dosya İle.
; tarif etmeğe
Anı bat oda ;öken bir
kubbesi altında yalnız 70 kişi p can vermiştir. Biı gün evvel [1
Ambaioria giderken eski bir ar- arttırana peşin para ile İcra IX-! kadaşıma Hışladım. Zavallı km- isıs Ka. 1.12 İlâ 122 nc! md. hıı-koca bir taşın altında ezilip kümlerince satıiacftfijı ilân oJu-( kalmışta. Tam 20 kişi güç halle nur. MB'1423 dosya ile. (08751 |
Zayi — Beşiktaş ınalmudür-iuğüntlen almakta olduğum dul maaşıma, ait 191ı: r.umaraiı maaş cüzdaniyle ıesmi senedimi ve maaş almakta kullandığım tatbik mührümü ve nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenileri- j nl aisıcııfiımdun eserinin hü-lîüınşiizllüt'öniî ilân ederim.
Felek Ur rulçm Mert.
Zayi — Tophane Erkek Sanat Enst. almış olduğum 5643 No. lu pasomu kaybettim. Yenisini ■-lacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
427 No. lu Emin Yurdakul
Çocuk hekimi doktor
Ahmet Akkoyurılu
taksim - i'nlitnhanr
Palas. I'clcfon: HtfiH?
Snhlfe 8
İHAM
12 Kasım 1949
KtrvKlıDc, Baş ve ağrılarına kar«4 GRİP vakalarile Sinir ağrılarına NEVROZIN
Sür'atle tesir eder
■■^OHM Paris* gideceklere çok güzel bir haber : 1—
M En nefis altaurka ve alafranga yemek meraklılarına I CHAMPS-ELY5EES civarında LORU BYRON
LORD LOKANTASINI
tavsiye ederiz, ı
nna i
sokağındaki I


İstanbul Levazım Amirliği ilânları
Muhammen bedeli Geçici teminatı Eksiltme Cinsi Mikdan Lira Kuruş Lira Kuruş Saati
(Hasır süpürge (Çalı süpürge Köknar kereste: 4x0.25x0,026 Köknar kereste: 4x0,25x0,03 Köknar kereste: 4x055x0,04 Grafitti kendir salmastra 200 Adet ı 400 Adet } 200 00 21 00 : 1100 5 M3 ) 5 M3 ) 2801 Ok 210 15 : 1130 5 M3 ) 25 Kilo )
i L â n:
KAUÇUK SANAYİ ve TİCARETİ TÜRK ANONİM ORTA KLIĞ Iııın Istatıbulda Eyüpte bulunan lâstik fabrikasında imal ettiği ('GİSLAVED-> markalı lâstikler sağlamlığı, zarafet ve rahatlığı, her türlü evsaf üstünlüğü ile bütün Türkiycıni»-dc 17 seneden beri şöhret kazanmıştır. Bütün Avrupa ve Türkiyede tescil ettirilmiş bulunan «GİSLAVED» isim, marka alâmeti farikalarının bu geniş şöhretten istifade gayesile zaman zaman taklit edildiği ve ismin çok küçük ve aldatıcı farklarla kullanılmak suretile lâstik imal edilerek satışa arz edildiği görülmekte ve müessesemizce bu haller karşısında kanuni yollara tevessül edileceği şüphesiz bulunmaktadır.
Toptancı ve perakendeci tüccarlarla sayın halkımızın aldatılmak suretile zarara uğramalarına meydan vermemek gayesile vaziyetin açıklanmasına lüzum görüldüğünü ilân ederiz.
KAUÇUK SANAYİ ve TİCARETİ T.A.O. İstanbul - Eyüp
Ele avuca sığmayan canlı yavrularınızın herhangi bir sebeple yaralanıp, berelenmesi veya bir taraflarının yanması, alelade hâdiselerdendir. Bu gibi vakalarda Sulfaihiarol A ve D Vitamini ve Lanolini ihtiva eden VİTONAL merhemi her annenin emrindedir.
Her ailenin evinde mutlaka bulunması faydalı olan ve bütün aile efradmca
Vb
kullanılabilen bu merhem, yeşil amba-lâj içinde her eczanede satılmaktadır. Vitonal
Yeni Yara Yanık Merhemi
---- AMBALAJLARA DİKKAT (
Created by free version of 2PDF
Buketler, nişan ve nikâh sepetleri, muhtelif çelenkler.
APRE3: Beyoğlu Parmakkâpı Saray Kitap evi yanında.
>
>
>
1 — Yııüarda cinsleri, mikdarlar, muhammen bedel ve geçici teminatları yazılı üç grup malzeme pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Eksiltmeleri 15 Kasım 949 3alı günü yukarda hizalan nda yazılı saatlerde İstanbulda •ıirbıyede 10825 Satın alma komisyon, başkanlığında yapılacaktır. Evsaf ve şartnameleri her >,ün komisyonda görülebilir. Taliplerin belirli gün ve saatte komisyona müracaatları (16164)
(3/8 parmak dört köşe»
GrafLtU kendir salmastra (1/2 parmak, dört köşe
25 Kilo
379
01
28
50
15.00
Muhtelif cins avaryalı emtia satışı
1. - 214 adet müstamel varil
2. - 6.740.50 metre 12 onsluk %5 İlâ %15 avaryalı kanaviçe
3. - 2 701,14 metre 10 onsluk %5 İlâ 10 avaryalı kanaviçe
pazarlık suretiyle satılacaktır. İsteklilerin 21 Kasım. 1949 pazartesi günü variller İçin saat 15 de kanavlçeler için saat 15.30 da Valde hanında iç ticaret müdürlüğünde hazır bulunmaları ilân olunur. 16176
Telefon No. 24235 TİCARET OFÎflt
Telgrfa adresi TARFO İstanbul Valde Han kat 5
fİÎELLENİC LİNES LIMITED
İNGİLTERE — ALMANYA — BELÇİKA
arasında muntazam posta
LONDRA — HAMBURG — ROTTE BOASI ve ANVERS için yakında İstanbuldan hareket edecek vapurlar: EMPtRE TOWY vapuru 14 kasıma doğru VİRGİNİA vapuru 17 kasıma doğru
1-rELLAS vapuru 23 kasıma doğru
Bütün vapurlar eşya! ticariye kabul edeceklerdir Umumi acenteleri: S. TOPER et Co.
■iTl'Un Galata Veli Alemdar Han. Telefon: 41820^™
■■■■ HAFTANIN EN ÖNEMLİ MÜZAYEDESİ ■DÖKME AZİMET DOLAYISİLE AÇIK ARTTIRMA de FEVKALÂDE Mecburi Satış
13 kasım 1949 PAZAR günü saat 10 da Beyoğlu. Tünel yakınındaki ve Lebon pastanesi yanında, Kumbaracı yokuşu 115 No.lı Morfiadias apartmanın 1 No.lı dairesinde bulunan ve ecnebi bir aileye ait bir çok kıymetli mobilyalar, Biblo ve tablolar, avize ve koltuklar, radyo, buz dolabı, sobalar v,s. azimet doiayısile mecburen satılacakta. Hususi surette eski Psalti fabrikasında yaptırılmış ve bütün kristalleri altın yaldız grave 9 parçadan İbaret yemek oda takımı, Hııpfeld marka Alman malı çaprast telli içi demir yepyeni halde emsaline ender tesadüf olunur bir piyano, Orlon marka 7 lâmbalı en son model bir radyo porselen tabak takımları, maden çay takımı, tepsi, rus malı semaver, kristal yemişlik, şekerlik v« sürahiler, biblolar, stil ve modem avizeler, aynalı ve aynasız elbise dolapları, komodin ve masalar bir hayli mutfak takımları vs. Kelvina-tor marka en son sistem 7 ayaklı ve otomatikli İşler halde emsalsiz buz dolabı, tekmili ceviz lup kaplamalı ve 4 kapılı 1 dolap, 1 tualet, 2 komodin, 2 karyola, ve 1 Markizden ibaret gayet güzel modem stilize bir yatak oda takımı, Meteor marka emayeli ve hem odun hem kömür yakar kusursuz bir Soba ve defa İki tane modem Alman emayeli sobalar, Modern dlvanlı 5 parçadan ibaret salon tokum, yazıhane İçin maroken takım, yazıhane, kartonyer, koltuk, büfeler, kontlnantul marka yazı makinesi, radyo masası, o-tomatit modern yemek masası, Avrupa tonet sandalyeler, kuş tüyü yastık ve yataklar ve sayması İmkânsız bir hayli lüzumlu ev eşyası, Acem halı ve seccadeler, havagazı ocağı, bir hayli bakır tencereler v_s. tekmil apartmıanın muşambası, tül. korniş ve storlar.
Fazla tafsilât almak için : SARAY MAKSUT KALE Mobilya EVİ'ne müracaat Beyoğlu Su Terazi sokak No. 18, TELEFON: 43424
— AÇrK ARTTIRMA
Yarınki pazar sabah saat 10 da Osmaııbey Halaskar Gazi caddesi 279 No. lı Liebertz apartmanında 2 No. dairesinde ve Bay Krasere ait eşyalar açık arttırma ile satılacakta.
Vlena sistemi ceviz kaplamalı büfe, vitrin, kare yemek masa, 0 adet meşe Avrupa yemek sandalyalar, kadife kaplı kanape 2 koltuk, 9 parçadan ibaret defa salon, dolaplar, emaye demir soba, klasör, salon oyun ve sigara masaları, port manto, bronz elektrik avizeleri, perdeler, muşambalar, tabak ve çay takımları, vazoıar, biblolar, resimler, seccadeler ve kilimler güzel bir Fransız piyano ve saire.
İşçi Kız Aranıyor
Ambalaj İşlerinde çalışmak üzere İşçi kızlara ihtiyaç vardır. îfltlyenlerin İstanbul Büyük Postane karsısında Mimar-vedad caddesi No. 26 ya müracaatları
Zayi — Sebze Hâline giriş karnemi kaybettim Yenisini b-lacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Merkez H*i, H. 6
İstanbul P. T. T. Bölge Başmüdürlüğünden
1 — Paket posUhanesinde yaptırılacak tâdilât işi kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konduğundan 21/11/949 talihinde yapılması mukarrer pazarlık iptal edilmiştir.
2 — Eksiltme 28/11/949 pazartesi günü saat 15 de Büyük postahane binası Başmüdürlük alım satım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Keşif bedeli (39246 lira 55 kuruş) geçici teminatı 2493 lira 50 kuruştur
4 — Bu işe ait keşif ve şartname ve plânlar üç Ura bedel mukabilinde Başmüdürlük Levazım şefliğinden alınır
5 — Alâkalıların eksiltmeye girebilmek için 30.000 liralık resmi bir bina inşaatı yapmış ve kesin kabulünü yaptırdıklarına dair bir vesikayı 26/11/949 cumartesi günü saat 12 ye kadar Başmüdürlüğe ibraz ederek belge almaları ve geçici teminatlarım yatırmaları lâzımdır.
8 — ilgililerin 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kanunundaki tarlfata göre hazırlıyacakiarı teklif mektuplarını yevmü mezkûrda saat 14 de kadar makbuz mukabilinde komisyon Başkanlığına tevdi eylemeleri Uân olunur, (15930
3 adet otobüs karoserisi imal ettirilecektir
Etibank İstanbul Şubesinden:
Bu husustaki şartname her gün satın alına servisinde 16/11/949 günü akşamına kadar temin edilebilir. (16141)
Bayındırlık Bakanlığından*
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Manisa su İşleri 3 uncu şube müdürlüğü bölgesi içinde bulunan Bakırçay yan dereleri. 4 üncü kısım inşaatı olup tahmin edilen keşif bedeli flat birimleri esası üzerinden (1.349.060) lira (91) kuruştur.
2 — Eksiltme 21-11-949 tarihine rûslıyan Pazartesi giinü saat 11 de Ankarada 3u tşleri Reisliği binası İçinde toplanacak olan bu eksiltme komisyonu odasında kapalı sarf usullyle yapılacaktır.
3 — İsteklilerin şartlaşmasını, sözleşme tasarısını, özel teknik şartlaşma, fial birimleri ve keşif cetvelini, Bayındırlık işleri Genel şartnamesini ve su işleri umumi fenni şartnamesini (50) lira karşılığında Su işleri reisliğinden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için İsteklilerin (54248) lira 83 kuruş geçici teminat vermeleri ve bu işin teknik ehemmiyetin de bulunan diğer bir İşi muvaffakiyetle başardığım veya İdare ve denetlediğini lsbata yarar belgeleriyle birlikte eksiltmenin yapılacağı günden en as (tatilgünleri hariç) 3 gün evvel yazı ile Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu işin eksiltmesine gir mek İçin yeterlik bölgesi almaları ve bu belgeyi göstermeleri şartta.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarını 2 inci maddede yazılı saatten bir saat öncesine kadar 3u tşleri Reisliğine makbuz karşılığında vermeleri lâzımdır.
P9«ad* öten gecikmeler kabul «dümeı. (1M4M
Otomatik Çamaşır yıkayan
Satru/ı Tozu©
| Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Levazım Alım Komisyonundan:
1 — Samsun Tütün Fabrikasının kaLorlfer kazanlarının yenilenmesi işi kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Mıılıammeu bedel 70910 Ura olup geçici teminatı 4TO5.5O liradır.
3 — Eksiltme 23.11.949 Çarşamba günü saat 11 de Genel Müdürlüğümüz Levazım Alım komisyonunda yapılacakta.
4 — şartnameler her gün levazım ve evrak şubemizde, ayrıca Ankara, İzmir ve Samsun Başmüdürlüklerimizde görülebilir.
5 — Taliplerin pazarlığa girebilmeleri için 50.000 liralık yeterlik belgelerini eksiltme gününden 3 gün evveline kadar inşaat şubemizden almaları şartta.
0 — İsteklilerin mühürlü flüt teklif mektuplarını kanun! vesiklarla güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektuplarını ihtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
t — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
(15768)
Isanbul Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü Satmalına Komisyonundan:
445 Takım gümrük muhafaza memuru elbisesi dikimi açık eksiltmeye konulmuştur. Muhammen bedeli 8900 lira, muvakkat teminatı 867 lira 50 kuruştur. Şartname her giln komisyonumuzda görülebilir. Eksiltme 18 Kusun 949 günü saat 14,30 dadır. İsteklilerin. Galata Rıhtım caddesi Çlnlllrıhtmı hanı 2 net kattaki komisyonumuzu müracaatları. (15645)
Deniz Müzesi ve Arşivi Müdürlüğünden:
Müzemizde tanzim edilen kıyafet gulcrlBl için eski bahriye, subay, erbaş ve er kıyafetleri toplanmaktadır.
Kendilerinde «At bahriye kıyafetlerine ait tam veya müteferrik eşya bulunup da satmak Istlyenlûrin DolauLbahçedekl müzemiz müdürlüğüne müracaatları. 15941

Comments (0)