AKŞAM
H e r g ü r»
8 Sahaf®
Eene 32 — No. 11255 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 11 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden O. Bildik — Akm Matbaan
Seçim tasarısının birinci müzakeresi bitti
YÜKSEK SEÇİM KURULUNA TAHKİK YETKİSİ VERİLDİ
Karabük fabrikası
Amerikan yardımları
Kok tesislerinin tevsi edilmesi kararlaştı
Demokrat Partinin teklif ettiği tadiller M. Meclisi tarafından kabul edildi
Ankara 11 ( Akşam) — Büyük
Millet Meclisinin, dün Raif Karadeniz'in başkanlığındaki toplantısında Seçim Kanununun 120 nel maddesinden itibaren ‘ müzakeresine devam edildi. Söz •alan birçok hatipler, yüksek seçim kuruluna tahkikat yetkisi veren, bu madde üzerinde görüşlerini bildirdiler. Demokrat Parti milletvekillerinin yüksek seçim kuruluna tahkikat salâhiyeti verilmesine dair ileri sürdükleri teklifleri ittifakla kabul edildi.
Seçimlerde, itirazda bulunacak kimselerden teminat parası alınması için de teklifler yapıldı. Fakat vatandaşın şikâyet hakkını kayıt altına alan bu teklifler kabul edilmedi.
Dünkü müzakerelerde, seçim emniyeti dâvasında ehemmiyetli bir adım atılmıştır. Birinci müzakeresi nihayet bulan Seçim Kanununun İkinci müzakeresi Büyük Millet Meclisinin bu-«gün öğleden evvel yapacağı toplantıda yapılacaktır. Öğrendiğime göre pazartesi günü yapılacak toplantıda da bütçenin müzakeresine başlanacaktır.
Mecliste dünkü müzakereler
Ankara 10 — Seçim Kanunun
120 nel maddesinden itibaren müzakeresi açıldığı zaman İlk sözü Cumhuriyet Halk Partisinden Kâm 11 Boran aldı ve maddedeki hükmün aynen kalmasını istedi. Emin Soysal muhalefeti tenkld yollu konuştu.
Komisyon oaşkanı Behçet Uz,
İki gündür yapılan konuşmaların girdiği çıkmazı İzah edeceğinden bahsederek, bu mevzu üzerinde komisyonun çokhassa-slyetle durduğunu, diğer parti arkadaşlarlyie de bu nokta üzerinde mutabık kaldıklarını söyledi.
Neticede yeterlik önergesi o-kundu ve maddelere geçildi. Yüksek seçim kurulunun bir başkan ve altı üyeden meydana geleceğine dair 120 nel, üye seçimi zamanına dair 121, kurulun karar vermesine dair 122, kurulun görev, yetkilerine dair 123 üncü maddeler kabul edildi.
Kurula İtiraz İçin müracaata dair 124 üncü maddede Tahsin Bekir Balta haksız olarak isnat yapmanın ve itirazda bulunmanın önüne geçmek İçin, itirazlarda bulunanların 500 lira teminat akçesi yatırmalarını ve itirazları reddedildiği takdirde bu paranın hazîneye İrat kaydedilmesini istedl-
Ekrem Oran da aynı teklifte bulundu. N. Sahlr 8ı!an da aynı teklif! müdataa etmekle beraber, paranın miktarının az olduğunu, bunun çoğaltılmak suretiyle zengin, fakir farkının yaratılacağını söyledi.
Vasfi Gerger ise bunun için en iyi şartın paranın peşin değil, haksız çıktıktan sonra mu-terizden aLnmasını teklif etti. Bu sırada saat 1 e geldiğinden, bu maddeye öğleden sonra devam edilmek üzere oturuma son verildi.
öyleden sonra müzakere ve 125 ncî madde öğleden sonra oturum saat 15 de açıldı ve 124 üncü maddenin müzakeresine devam olundu. » Neticede madde avnen kabul edildi.
125 inci maddenin müzakeresinde hararetli tartışmalar bekleniyordu. Çünkü bu madde. Demokratların komleyondan çekilmelerine sebep olan maddedir. Fakat öyle olmadı, madde (Arkası nahife 2; sütun 7 de)
C. N. Partisi divanı bu giin de toplanacak
Başbakan Şemsettin Giinaltay’ın vereceği izahatı dinlenecek
Başbakanla Parti Genel Başkan vekili Parti divanından çıkıyorlar
Ankara 11 — C.H_P. divanı dün öğleden ewel Hilmi Uranın başkanlığında toplanmış fakat Mecliste seçim tasarısı müzakere edildiği içLn müzakere öğleden sonraya bırakılmıştır.
Öğleden sonra yapılan toplantıda partinin iki aylık faaliyeti hakkındaki genel sekreterliğin raporu Okunmuştur.
Raporda Halk Partisi teşkilâtının faaliyet ve gelişmelerinden* Halkevlerinin faaliyetinden ve parti genel merkezinin faaliyetinden bahsedilmekte idi.
Bu hususta söz alan bazı ü-yeler, rapor hakkında konuşmuşlardır. Başbakanın gündeme dahil izahatı, seçimin, ve Büyük Kurultayın ne zaman yapılacağı meseleleri bugün görüşülecektir.
Başbakan - Celâl Bayar görüşmesi
Ankara 10 — Büyük Millet Meclisinde seçim kanunu, üze-
Karabük fabrikası müdürü Muhiddin Erkan
Ankara 11 (Akşam) — Karabük demir çelik fabrikasının kok tesislerinin evvlece tesblt edilen bir plâna uygun şekilde tevsii kararlaşmış bulunmaktadır.
Siimerbank genel müdürlüğünce uygun görülen tevsi işi İle alâkalı temaslar yapma s üzere Karabük demir çelik fabrikası müessesesl müdürü Mu-hiddin Erkan ile teknik müşavir Fikret Öz ve kok fabrikası şefi Burhan Günergün yakında Briikselc hareket edeceklerdir. Kok ve slnter tesisleri ve fabrikaların ban tevsi idleri ürerinde de durarak olan teknik heyet Brükselden sonra Almanya ve İnglltereye de gidecektir.
rindeki müzakerelerin en kritik bir safhaya girdiği sırada Başbakan şemseddln Günal-tay İle Demokrat Parti Lideri Celâl Bayar arasında bir mülakat vukubulmuştur.
Bu mülâkat; 43 üncü maddeye kadar çok nikbin bir hava içinde cereyan eden müzakerelerin istikbali ha Irkındaki endişeyi nispeten yatıştırmış tır.
Bayar, konuşma esnasında Günallay'a yüksek seçim kurulu hakkındakl görüşünü sormuştur.
Günaltay da eski görüşlerinin değişmediğini, kendi verdikleri tasandaki hususları müdafaa edeceklerini söylemiştir.
Diğer taraftan Anfcarada dolaşan şayialara göre, Oün-altay - Bayar miilâkatında seçim tarihinin erkene alınacağı yolunda çıkan haberler de bahis mevzuu olmuş ve Bayar bu husustaki görüşünü bildirmiştir.
Millî Eğitim Bakanı ne^dlud*
Çok fecî bir yanlışlık
İdris namında biri karısını hırsız zanniyle vurdu
Ankara 11 (Akşam) — Dûn şehrimizde fecî bir yanlışlık olmuş, tdrls Seçmen adında bir şahıs karısını hırsız zannederek tabanca ile vurmuştur. Kadın ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. İdris Seçmen hakkında takibat yapılmaktadır.
Hâdise şeyle olmuştur:
Ankara Ziraat fakültesi civarında oturmakta olan Idrls seç men akşam eve geldiği vakit ka nsının kızına gitmiş olduğunu haber almıştır, Gece geç vakte kadar karısını bekledikten sonra artık gelmlyeceğl kanaatine vararak yapmıştır. Gecenin geç saatinde kapısının yavaşça açılmasından uyanan tdrls Seçmen, eve bir hırsız girdiğini zannetmiş ve uyku sersemliği İle yastığının altında dalma hazır bulundurduğu tabancasını alarak kapıya doğru ateş etmiştir. Bu sırada karısı çığlıklar ile yere yıkılmıştır. Kadın sol göğsüne İsabet eden kurşun ile ağır surette yaralanmıştır.
Çengele takılıp kalmış !
3
Devlet Bakanı Cemil Sait Barlasın basına beyanatı
15 günden beri Karadeniz bölgesinde tetkiklerde bulunan ve dün gece Trabzon vapuriyle şehrimize gelen Devlet Bakanı Cemil Salt Barlas, dün kendisiyle konuşan gazetecilere seyahati hakkında şunları söylemiştir;
«Evvelâ şunu söyllycyLm ki, Karadeniz havalisinde Mısır İhtiyacı tamamen t amin edilmiştir. Vilayet merkezlerinin ve kazaların denizle ve kara İle 15 gün irtibatı kesildiği halde, her hangi bir yerden mısır olmadığına dair, en ufak bir müracaat dahi vâki olmamıştır.
Glresundan hareket ettiğim gün, mısır flatl 28 kuruştan 25 kuruşa düşmüştü. Ben şunu da ilâve edeyim kİ, Karadenizln mısır İhtiyacı asıl, önümüzdeki ayın 15 İnden İtibaren başlar Fakat Ofis, şayanı takdir bir gayretle bu İhtiyacı teinin ettiği İçin ellerinde stok bulunan tüccarlar da o vakti beklemeden mısırları piyasaya dökmüşlerdir.
Yine tekrar ediyorum, Karadenizln mısır ihtiyacı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da tamamen teinin edilmiştir. Biz yazdık da hükümet tedbir aldı gibi cümlelerle yapılan demagojik neşriyat asılsızdır.
Endonezyaya 100, Formozaya 70, Koreye de 60 milyon dolar veriliyor
i
I
Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas
Buna mukabil Karadeniz bölgesi ahalisi kışın şiddetli olması doiayısiyle hayvan yeminden sıkıntı çektiklerini söylediler, keyfiyeti Başbakana arzedece-ğlm.
Mütehassıslarımızın balık sanayi merkezlerinden birinin 81-nopta kurulması hususundaki görüş tarzlarının isabetini göz ile görerek anladım. Marshall yardımından ayrılacak paradan balıkçılığa ait kısmının sarfe-dlleceğl yerlerden ilkinin Sinop olması çok isabetli olaeaktırj
Londra 11 (R) — Dünya İthalât ve İhracat bankası, sınaLL levazun ve teçhizat almak içltQ Endonezya'ya 100 milyon doû_ lar İkrazına karar vermiştitCSI Belediye bankasının şimdiyfc kadar yaptığı en büyük ikrazdır.
O
Amerika âyan meclisi dBJZ Formozadakl milliyetçi ÇinL_ hükümetine 70.500.000. Cenubî®
Kore hükümetine de 60 milyon dolar iktisadi yardım yapılma-® sı lâyihasını kabul etmiş ve£* tahkik İçin Trumsn'a gönde4*-rilmlştlr.
Harika çocuk Hasan^
► ®
2
DiîrCJ
Dil. salo-Hasan
Kaptanın resim
sergisi
Ankara 11 (Akşam! — öleden sonra saat 15 de Tarih, Coğrafya fakültesi ntında harika çocuk I Kaptanın resim sergisi Milli E-ğitlm Bakanı Tahsin Banguoğ-lunun bir nutku İle açılmıştır.
Törenden sonra 7 yaşındaki Haşan K&ptanm sergisi gezilmiş. babası Arif Kaptan tarafından tablolar üzerinde izahat verilmiştir.
Ticaret ve sanayii kalkındırma derneğinin toplantısından bir enstantane
TİCARET VE SANAYİİ
KALKINDIRMA DERNEĞİ
Dernek ticaret odasında yaptığı toplantıda nizamnamesini kabul etti
Gerçe pnhaljlığtn aley-hi ildeyiz; fakat ortada bir de mantık «ar:
Belediye cok işler görmek istiyor; parası kıttır. Varidat bulmak üzere, hal tarifesinde minimini bîr .yükseltme yapmış. Halka yıkım nayiclnln nlmıvrır-ntr* Icl'lofln
Cemiyetin ekonomik bünye-. sinde rolü bulunan unsurlar a-: tasında zıddiyete yer vermemek ı ve bu unsurlar arasında ahenkli bir işbirliği kurmak maksadlyle kurulan «Ticaret vc Sanayii Kalkındırma Derneği» İkinci toplantısını dün saat 10.30 da İstanbul Ticaret ve Sanayi O-dasınin salonunda yapmıştır. İlk toplantıyı geçen perşembe günü yapıp ticaretle sanayi arasında beraberlik bulunduğu hükmüne varan üyeler dünkü toplantıda başkanlığa Cevat i Nizamî Düzenliyi seçmişlerdir.
Başkan, önce geçen toplantıyı ve cemiyetin gayelerini İzah e-derek ezcümle demiştir kİ:
naylcl birbirinin mütemmimidir. Aradaki işbirliğini kolaylaştırmak İçin bir tesanüt organı kurulması lüzumunu kabul ettik.»
Neticede nlzamnama kabul edilerek toplantıya son verildi.
s
Dünya kupası
Final maçlara girecek memleketler teshil edildi
Londra 11 (R) — Dünya
kupası tertip komitesi, Rio dö Janeyroda yapılacak maçlara Fransanın katıl ansıyacağına karar vermiş, final müsabakalarına girecek memleketleri de tesblt etmiştir. Bu memleketler şunlardır: İngiltere, İskoç-ya. Türkiye, Yugoslavya, İsviçre, tsveç, Amerika, Bolivya, Çin. Meksika ve H İndistendir.
Kanlı aile kavgası
Mukaddem, karısını, kaynatasını, kayna nasıra bıçakladı, kendisi de tabanca ile vuruldu
olmıyacak; kiloda ancak bir kaç para tesir edecek | Belediye de bundan senede yüz binlerce lira kazanacak.
İstanbulun münasip gördüğü bu tarife, tasdik edilsin diye, alelusul İçişleri Bakanlığına gönderilmiş. Orada çengele atakılıp,, kalmış. Bir senedenberi haber vok.
Bu ihmal çengellerini gev şelmeli.
«—Memleketin İktisat hayatında tüccarın menfaatiyle sa-ı menfaati arasında 'zıddiyet olmamak lâzım gelir. ' Bütün faaliyetlerin muvazi olarak yürümesi icap eder. İktisat âleminin hakiki dileklerine bu işi başaracak mutavassıt bir organa ihtiyaç vardır. Sanayici, müstehlikin arzusuna göre istihsal yapar ve ticaret suretiyle bunu salar. O itibarla tüccarla sanayici birbirinden ayrılmaz. I Normal ekonomide tüccarla sa-
Dün gece Kasım ptışada tplik-çifınn caddesinde tabancalı, bıçaklı ve dört kişinin ağır surette yaralan maslyle nltccelenen bir cinayet işlenmiştir.
tplikçlfırin caddesi üzerinde bir evde oturan Mukaddem Cömerde! isminde biri, gece eve sarhoş bir halde geldikten sonra karısı Hayriye ile kavgaya tutuşmuş, az sonra bu kavgaya Hayrlyenin babası Mehmet vs annesi Zehra da Iştlrâk etmişlerdir. Mukaddem Cömerdel, bunların hepsine birden söz an-iatamayınca, taşıdığı bir bıçağı çekerek üzerlerine atılmış ve
karısını, kaynanasını, ve kayınpederini muhtelif yerlerinden ağır surette yaralamıştır.
Bu sırada, ev sahibi Niyazi İşe müdahale ederek Mukadldem’e birkaç söz söylemek İstemişse de. Mukaddem, ev sahibine de saldırmak isteyince, Niyazi de yanındaki taoaneayı çekip iki el ateş etmiş, bu suretle o da Mukaddemi tehlikeli şekilde yaralamıştır.
Hâdise yerine gelen polisler, dört yaralıyı da hastaneye kaldırmışlar; Niyazi yakalanmış, nöbetçi savcı Mesut Dolu adli soruşturmalara el koymuştur.
Sahife 2
A m- £» iû
11 Şubat. 1950
Hafta S onu Notları |
Türkçe nereye gidiyor?
Ortaya bir takım yeni kelimelerin atıldığını görenler. «Dilimiz uydurma kelimelerle doluyor.» diye Şikâyet ediyorlar. Halbuki a-sıl şikâyet edilecek şey bu defindir. Yeni yetişenler cıkl kelimeleri kullanmasını bilmiyorlar. Runa karşı, «Est; kelimeleri kullanmasınlar. A-rabça, Farsça kelimeler yerine Türkçe kelimeler kullanmaya. karşılıkları yoksa bulmaya çalışsınlar!» diyemeyiz. Bir dilde bir kelime eğer yaşıyorsa onu zorla öldürmek mümkün değildir. Yeni yetişen nesil anasından, babasından. hocasından duyduğu, kitaplarda karşısına çıkan bu kelimeleri bilmek mecburiyetindedir ve bir şey anlamaya giriştiği raman onları kullanmaya heves etmesi de tabiidir.
İşte asıl mühim olan nokta da budur Otuz, oluz beş yaşına kadar gençler bunları öğrenemiyorlar ve öğrenmeden kullandiklıın İçin Türk-çcyl »emelden bozulma tehlikesine nıûruz bırakıyorlar. Eski kelimeler ancak öğrenildikten sonra unutulabilir ve onların Türkçe karşılıklarını da ancak ciddî bir öğrenme çemberinden geçtikten sonra bulmak kabil olur.
Türkeenln ne şekilde banılma tehlikesine mânız bulunduğunu gazetelerden, ko-nüshalardan, mektuplardan, kitaplardan topladığım aşağıdaki misaller açık açık göstermeye yarar samyontnıt
★
Geçenlerde bir gazetenin «An sabilerinde 24 punto harflerle şu başlık vardı: «Açık arttırma müzayedesi» Bir mahkemeden verilmiş olan bu ilini yazan memuf müzayedenin arttırma demek olduğunu bilmiyor. Böyle giderse «ünün birinde «Aleni acık arttırma müzayedesi» başbklannı da gazetelerde görebileceğiz!
★
Mektuplarda sık ak: «Pek muhterem şayia bay* ballıklarına rastlıyoruz ve bu mektuplar çok zaman «hürmetlerimi takdim eder, saygılarımı sunanm» cümlesiyle sona ermektedir-
Anlaşılan bazı yeni kelimeler eskileri yerlerinden ata-
madıkları için onun yanı ba-çında yer almak zorunda kalmışlardır,
*
Yakın samanlara kadar bir lisede hocalık ederdim. Birgıin mektebe 50 yaşlarında yeni bir hoca tâyin edildi. Tanıştık. Bana hemen sordu:
—Siz burada hangi dersi okutuyorsunuz?
Ben de. Ur hoca olduğu için yeni terimleri bildiğini zannederek:
— Toplum Bilim! dedim. Yüziimc baktı:
— Yeni tabirleri bilemiyorum, d«LI, bu derse eskiden ne derlerdi?
— Sosyoloji!
Yine gaf lığı dağılmadı:
— Hayret, dedi, bu dediğiniz sakın «İçtimaiyat» olmasın!
Karışıklığın dereeesinj görü-riîyor musunuz?
A
Liseyi bitirmiş, bir dairenin kısım şefi olmuş genç ve son derece nazik bir genç kendisine müracaat eden bir vatandaşa şöyle diyordu:
— Siz o dilekçeyi bana takdim ettiğiniz zaman isteğinizin yerine getirilemiyeceğlni aöylemişUnı Nitekim yapamadık. Bununla beraber başka istekleriniz varsa bana her
zaman arzedcblllrslnlz!
Gülmemek İçin kendimi zor tuttum- Fakat ne çare kİ bu genç, nazik olmak için, o kelimeleri kullRnmnk lüzumunu hissetmektedir.
Arkadaşlar anlatıyordu: Bir genç îirnirc gitmiş.
Orada tuzun nasıl çıkarıldığını görmüş. «Tuz memleha-3i .«öyledir. tuz memlehası böyledln diye anlatır durur-
muş.
★
Yine son okuduğum tenkidi yazılarından birinde muharrir etrafa teessüfler yağdırdıktan sonra yazısını şöyle bitiriyordu:
«Ne yazık ki bütün gayretlerimiz boşuna heder oluyor!»
Muharrir gayretlerim izin dolusuna heder olmasını mı İstiyor, dersiniz?
★
Türkçe elden giderse, hocalık da böyle gidecek!
Şevket RAİ)O
Sab ah Gazeteleri Ne Diyor ?
Ha gayret
Nadir Nadi, CUMHURİYET'te yazdığı başmakalede, Seçim kanununun Mecliste muraiteresia-den bahisle diyor ki:
«Yüksek scçluı kurulunun yetkilerini belirten 13Û ne! madde üzerindeki tartışmalara ayrıca ehemmiyet veriyoruz. Eğer 43 üncii maddeye hâkim olan zihniyet burada da kendini gösterir ve bir başarı kazanırsa seçim hürriyeti uğruna şimdiye kadar göze alınan bütün fedakârlıklara güz yaşları arasında veda etmek gerekeceğinden korkulur.
Şu dakikada durumun nnsıl bir manzara gös erdiğin i bilmiyoruz. Önümüzde daha birkaç saatlik bir zaman var. Bütün temennimiz, milli kaderi misi 1-ylye ve İleriye doğru aydınlatacak olan sağlam görücün zaferidir. Arlık tadı kaçmağa baş-byan şu seçim dâvasını bu defa da müspet bir şekilde çözemezsek halimize acımaktan başka yapacak ne İşimiz kalacaktır?»
¥
Millî vazifeye davet Ahmet Emin Yalman, VATAN' da yandığı makalede, demokrasi gemisinin seçim İimanma yaklaştığım. Türk milletinin bu sahada ilk eleme imtihanını geçirmiş sayabileceğin i yazıyor ve diyor ki:
«Yapılacak ilk iş. siyasi par-
tileri vc hükümeti temsil edenlerin bir araya gelmeleri, seçim propagandaları İçin kabul edilecek müşterek prensipleri ve ahlâki kaideleri tesbit etmeleri ve bir beyanname ile millete ve bütün dünyaya bildirmeleridir.
Bu yazıda şu noktanın üzerinde durmak İsliyoruz kİ gelecek seçimin bütün partiler vc bütiin vatandaşlarca milli bir d&va '11ye karşılanın ası lâzımdır. Bunu partiİçr arasında cereyan edecek normal bir maç diye telâkki etmek, memleket için çok zuratlı olur. En Uerl memleketlerde bile seçimlerde miibah sayılan haller bizim İçin bu defa günah ve haram sayılmalıdır. çünkü bu bizim İlk hakiki seçi mimlidir ve milletimi» yalnız bugünkü İşlerini görmekle kalmayacak, asırların İhmal ve hatalarını kısa zamanda tamire çalışmak gibi bir zaruret karşısında bulunmaktadır.»
★
Büyük Millet Meclisindeki münakaşalar
YENİ SABAH başmakalesinde seçim tasarısının re bilhassa seçim kurulanın salâhiyetlerine ait maddenin Mecliste müzakeresinden bahisle diyor ki:
«Halk Partisinin belli zümresi, sanki müstahkem bir toptancılık kalesinin son menüle-
rini adım adım müdafaa ederken çekilmek isteyen bir hal arzedîyor. Halbuki, bütün memleket halkı, parti farkı gözetmeksizin, seçim emniyeti bekliyor. 1946 mazisi Halk Partisi taralından yaratılmamış olsa idi belki umumî efkâr, bu bahiste bu derece hassas olmazda Ama madem ki çoğtırJuğun hatası neticesi bu duyarlık uyanmıştır, şimdi onun önüne geçecek ufak tefek mâniler koymağa uğraşmamalı re kailine şefinin vûdcyledlğl tam ve kiunll emniyeti pazarlıksız, mücadelesiz vermelidir.»
★ Seçim kanunu etrafında
Selim Ragıb Emeç, SON POSTA’da yudığı başmakalede diyor kİ:
«Bu memleket İçin vc onunla beraber muhalefet için seçimleri adli teminat altına almak bir ölüm, dirim meselesidir. Böyle bir teminat elde edilmeden seçime gitmek muhtemel haksızlıkları şimdiden kabul ve seçim-terin de kaybına rb» göstermek demek olacağı İçin makul vc şuurlu bir mulıalefetten, teminattan ârl olan böyle bir kanuna muvafakat beklenemez. O buna muvafakat ettiği zaman muhalefet olmaz; İktidarın, iktidar kühcyiânına daya İyi yerleşebilmesi için basit bir «Hitabı» üzengisi haline gelmiş olur »
Atom casusu itiraflarda bulundu
Fuchs 7 yıl süren casasluğunda Huşlara çok mühim malûmat verdi
Umumi Meclis
Avukatlık
Pazar yerleri hakkında teklifler yapıldı
kanunu
Umumî Meclis dün saat 15 te Sun Enver Batur’ıın başkanlığında toplanmıştır. Geçen toplantıya ait zabıt hulâsaları o-kunduktas» sonra şehir hudutları dışına işllyecek motörlü nakil vasıtalarından resim alınması hokkandaki tekillin tekrar komisyona lades kararlaş tırıl-
Göztepedeki Tütüncü Meh-medefendi sokağından ayrılan Çıkmnr.yola Yeşil çeşme ismi verilmesi uygun görülmüştür.
Şehrin muhtelif semtlerinde yeniden 35 pazar yeri kurulması hakkındakl mazbata üzerine bazı görüşmeıer olmuştur- Bu arada Burhan Felek, Osnıan-beyden Beşlkt&şa kadar olan sahada pazar yeri bulunmadığına işdrel etmiş re başka yer bulunamıyorsa Teşvikiye camisinin avlusuna kurulması tekll-
Beşinci maddenin kaldırılması teklifi reddedildi
Ticarî temaslar için maruf bir Amerikalı sanayici Türkiyeye geliyor
Seçim tasarısı
Baş tarafı 1 İnci sahi rede) Demokrat ve Millet Partileri de dahil olmak üzere mûltefi-Jcan kabul edildi. Seçim kanunu tasarısının ruhunu ve esasını teşkil eden bn maddenin ' kabul edilen son şekil şudur:
«Yüksek seçim kumlu evrak üzerinde incelemeler ve tahkikat yaparak kurullardan ve lüzumlu göreoeğl resmi mercilerden her türlü bilgi vc belgeleri istiyeblllr. Tutanaklarda tahrif veya sahteeılik iddia edilen hallerde lüzum görürse. Lstiktap ve tatbikat yaptırabilir Kurullardan ve resmi merci ıtrilen İstediği bilgi ve belgelinle aydınla-. tamadifiı şikâyet ve İtirazlar hakkında şikâyet ve itiraza mevzu olan v»kıların cereyan ettiği kurul başkan ve üyeleriyle orada hazır bulunmuş olan müşahitleri ve Istimalarına lüzum göreceği sair kimseleri dinliye-bilir ve bilgilerine de müracaat edebilir.
Bunları kurul bizzat yapar ve gerektiği takdirde üyelerinden biri veya uygun göereceği resmi bir merci marifetiyle yapterabi-lir. Şikâyet te itirazlara mevzu olan hususlar hnkktnda kovuşturma olsa dahi, sonucu bekle-mlyerek ve yukarda yazılı suretlerle tetkik ve tahkiklerini yaparak itiraz ••tireteriflto geçmesinden itibaren en geç bir ay İçinde varacağı neticeyi Mt raporla Büyük Mfllet Mecltei başkanlığına sunar
Kurul lüzum görürse yargıtay ve danıştay memurlarını bu İşlerle vaairefendlrobillr. Yüksek seçim kumlunun bilgisine müracaat ettiği veya belge İstediği kurul ve resmi merciler en kısa bJr müddet zarfında ve nihayet bir hafta içinde istenilen bilgi ve belgeleri göndermeğe mecburdurlar.»
Bu maddenin kabulünden
Solcu profesörler ' Üç «anıktan ikisi mahkûm oldu
Ankara 10 — Müfrit solculuktan sanık Pertev Naili Bora tav. doçent Niyazi Berke» ve Behlce Boranın, Dördüncü asliye cezadaki duruşmaları bugün sona ermiştir Yargıç, görevlerini kötüye kullgndıkla-rma vicdani kanaat hasıl olduğunu kaydetmiş, Behlce Boranla, Niyazi Bertesin iiçer ay hapsi ve memuriyetten mahrumiyetine, Pertev Nailî Boralara gelince. Türkçülük ve milliyetçilik aleyhinde bulunduğu iddiası delillerle tesbLt edilemediğinden beraetine karar vermiştir. Mahkeme, bu mahkûmiyetleri tacil etmemiş-Ur. ____________
İskenderun $a.n«.t okulu
İskenderun 10 (Akşam) — | Şehrimiz Sanat okulu dördüncü yaşına basmıştır Başarılı' çahşmaiarile dikkati çeken erkek sonat okulunun enstitüye tahvili IçLn hazırlıklara başlanmıştır.
sonra Meclisteki ekseriyetin dağıldığı görüldü. Geçici maddeler okundu ve bunlara Demokratlar bir madde İlâvesini tste-diler. Bu teklifte, belediye, il genel meciileri üyelerinin ve; muhtarların yeniden seçimleri yapıldıktan sonra milletvekilleri seçimlerinin yapılması İsteniyordu. Adnan Ad:var da hu teklifi destekledi. Fakat tekili reddedildi.
Bu suretle Seçim kanunu tasarısının birinci müzakeresi sona erdi.
finde bulunmuştur.
Prof. CemU Topuzlu da, Maç-kada bir pazar İnimi m avını istemiştir. Şahit Oral Modada, Kıııltoprakta, Hasanpaşa ve İb-rahlmağa semtlerinde pazar yoktur, buralara da konulsun, demiştir.
Bu mütalâalara Belediye İktisat işleri Müdür muavini Emin Erer cevap vermiş ve mevcut pazar yerlerinin 88 e çıktığım, lâzım olan semtlerde yenilerinin kurulacafimı söylemiştir.
SultanAhmette Mimar Mch-medağa caddesinde haftada bir gün kurulan pazarın da haftada üçe çıkarılması kararlaştırıl-mıştır.
Halka tevzi edilecek arsalardan Mecldlyeköydeki Kuzey tepesi adlı sahanın İmar plânı hakkındakl mazbatanın kabulünden sonra mesken buhranını onllyccek tedbirler hakkındakl mazbataların gelecek celsede görüşülmesi karalaştınlarak1
Ankara 10 — Büyük Millet Meclisi bugünkü ikinci oturumunda seçim ( kanunu tasan-sının müzakeresinin tamamlanmasını takiben Mardin milletvekili Mehmet Kâmil Boranın avukatlık kanununun S inci maddesinin kaldırılması link kındaki kanun teklifinin müzakeresine başlanmıştır.
Bu hususta ilk sözü Denizli mllietvekLli Hulusi O-ral, teklifin kabul edilmesini İstemiş komisyon sözcüsü Ankara milletvekili Emin Halim Ergun Lse, komisyonun fikirlerini izah ederek komisyonun esas ItibnrUe bu teklifi reddettiğini belirtmiş ve komisyon raporunun kabul edilmesini istemiştir.
Bundan sonra yapılan, mü-rakereter neticesinde rapor o-ya sunulmuş re kabul edilmiştir.
Ankara vapuru gitti
Ankara vapuru So yolcu İle Balı Akdeniz seferini yapmak' fısere dün saat 12 âe limanımızdan hareket etmiştir.
Kıbriâ’a gidecek Ziraat fakülte»! öğrencileri İskenderun 10 (Akşam) —, Ziraat fakültesinden Dekan ( Celâl Tarman’ın başkanlığında 25 kişilik bir öğrenci kflHlcâ Kıbrıs'a gitmek üzere şehrimi-) ?.e rclmkştfr. Kafile Kıbrıs'ta 15 gün kalacaktır.
toplantıya snn verilmiştir.
Meclis, salı günü saat 15 te toplanacaktır-
VATANDAŞ!
Linyit kullan
İstanbul vc Arıkarada Kömür Satış ve Tevzi Müesse-şesüıîn depolarında kâfi miktarda linyit mevcut bu-lıinmaktartır. Her vatandaş istediği kadar Linyiti serbestçe alabilir. Piyasada linyit bulunmadığı yolundaki menli ve yersis propagandaya inannıayıuııt, bu ucuz. ve bol yakıt vasıtasından fayda lanınız.
Londra 10 — Londra Savcılığı tarafından bugün açıklandığına göre, Almanyada doğmuş 38 yaşındaki atom araştırmaları uzmanı Dr. Kâri Fuchs. Ru.llua son derece mühim malûmat verdiğini İtiraf etmiş bulunmaktadır,
Fuchs'un savcılığa girmesinden birkaç, dakika sonra, sava Chrlstmas Humphreys, bu heyecanlı haberi vermiştir. Fuslıs, gözlük takmıştı, ve yüzü sapsa-nydL
Hıımphreyî, Fuchs’un Kuşlara gteli haberler verdiğini bildiren açıklamalarda, iki ayrı şahsiyet taşımak, ve bir nevi «Dr Jekyl ve Mister Hyde» olmak iddiasında bulunduğunu bildirmiştir.
Fuchs’un, arnmızm en iyi fizikçilerinden olduğunu, fakat şahsiyetini İkiye böldüğünü belirten savcı, az çok müstehzi bir eda İle bu vakanın psikologları alâkalandırahileceğinl ilâve etmiştir, Savçı, konuşurken Fuchs hareketsiz kalmakta devam etmlşllr
Harbden önce Alıuanyadan Fransa?» giden, ve nihayet 1M0 yılında IngU terede yerleşen Fuchs’un meslek hayatından bahseden savcı, sözlerine devamla demiştir kİ:
«Muhakkak kİ Fuchs, keskin bir zekâya sahiptir, ve nazari fizikte asrimizin en Uerl gelen Alimlerinden dlr.
1942 tarihinde muhtelif memleketlerde ve bu arada İngUte-rede. atom sahasındaki araştırmalar hızlandırılmıştır.
İtiraflarında. Fuchs. komünist prensiplerine sıkı sıkıya bağlı Olduğunu açıklamaktadır. Fuchs, atom araştırmalarına İştirak edince derhal Kuşlara malûmat vermeği tasarladığını ve bu maksatla verdiği malûmatın Sovyet Rusyaya ulaşmau için tanımadığı kimselerle temas ettiğini bildirmektedir.
Fuchs, kendi arruslyle harekete geçtiğini açıkça söylemektedir. Temas ettiği kimseler a-rasında Rus olmıyanlar da vardı.
Yedi yıl müddetle devam e-den casusluk faaliyetine Fuchs, 1942 de başlamıştır. ihanete başladığı zaman kendisine 100 İngiliz lirası verilmiştir. Kendisi bu paranın sembolik mahiyette olduğunu ve bu sembolik hareketle komünist d & varma ve Sov yet Rusyaya bağlıhğını ifade
ettiğini söylemektedir
İki ayrı şahsiyet sahibi olmağa başlıyan Fuchs, «Dr. Jekyl fle Mister Hyde» 1 andıran bir sima haline gelmiştir. Fuchs, kendisi, şuurla bir tarzda hareket eden bir «şlzofrcnlko olarak tasvir etmektedir. Zihni iki kısma ayrılmış vaziyetteydi; birinci kısmı şahsi hayatiyle meşgul oluyor ve mesai arkadaşlariyie ahenkli bir tarzda çalışmak için gayret sarfediyordu. Zihninin diğer kısmında İse felsefî düşünceler mevcuttu: Fuchs, Sovyet Rusyanm istikbalde ideal bir devlet haline geleceğine ve kendisinin de orada Taşıyacağına inanıyordu.
Ekim 1949 da, Hanveli emniyet memuriarmdan Arnold'u ziyaret eden Fuchs Frankfurt-ta yaşayan babasına. Sovyet iş gal bölgesindeki Lelpzig ünt-versiyesinde bir kürsü İşgal etmesi için teklifte bulunduğunu bildirmiş ve bu hâdisenin kendi durumunda bir değişiklik husule getirmiyeceŞinl ümit ettiğin! söylemiştir,
Fuchs’un Ruslarla devamlı temaslarından haberdar olan İngiüz emniyet memuru, fırsattan bilistifade, Fuchs’u sorguya çekmiştir. Fkün 1949 dan, tevkif edildiği tarifte kadar İngiliz emniyet memuru ile müteaddit görüşmelerde bulunan Fuclv, yaptığı ihaneti ısrarla İnkâr etmiş ve ancas 26 ocak 1950 tarihinde asabi nuhranlar geçirerek tam bir itirafta bulunmuştur. Sovyet Basyaya geniş malûmat verdiğini ve bu malûmattan Rusyanin son derece faydalanabileceğini Fuchs Arnold'e açıkça söylemiştir.»
İaşe Bakanlığına bağlı H&aei atam fabrikası emekli emniyet mtmurlanndan Arnol. Fuchs a karşı İkame edilen Uk. şahsiyetli. Amold şehadetini tamamladıktan sonra, Humphrrys kand i sine şu sualleri sormuştur:
«Sovyet Rusyaya malumat verip vermediğini Fuchs'a sordunuz mu?»
Amold «Evet» cevabını vermiştir.
«Fuchs, bu teknik malûmatın mahiyeti hakkında size izahat verdi mi?»
«Esas itibariyle verdi.»
teknik malûmat Sovyet Rusya İçin son derece mülnnı midir?»
«Şüphesiz.»
Fuchs dâvasının duruşmasına 28 şubat tarihinde Old Baik-y ağırceza mahkemestade başlanacaktır.
RCA CRadlö Corporation of America) firmasmm İdare He-: yeti üyesi ve Dış Ticaret İdare :! Müdiirii Mr. Mestte Bnmet, Tür-• k İyede ki ticari durum hakkında yakından bir tetkikat yap-I mak üzere bugün İstanbul a gelecektir.
Türkiyenln iktisadi inkişafı ile alâkadar olan Mr. Brunct, bizzat memleketin ticari durumu ve piyasa İmkânlarını mütalâa edecektir.
I Radyo sanayiinin, muhtelif sahalarında çalışmış ve çok la-
I timmiş bir Şahsiyet olan Mr. ' Brnnet, RCA firmasının bütün dış ticaret faaliyetlerin! ve mezkûr firmanın Arjantin. Brezilya, Şlll, Çin, Meksika, Kanada. Avustralya, Hindistan ve Büyük Britanyadaki RCA'ya bağlı teşekküllerinin çalışmalarını tedvir etmektedir.
RCA İstanbul Radyo istasyonunun bütün teknik teçhizatını temin eden müessesedir.
Mr. Bmnet. Virginia’dn. doğ-, muş ve Scbenetady Union Col-tege’nin mühendis kısmından mezun olmuştur. Kendisi, Radyo Mühendisleri Enstitüsünün, Amerikan Deniz Mühendisleri Sosyetesinin ve Politik İlimler Akademisinin üyesi bulunmaktadır.
BORSA
Bir motor
ETiBANK
Esnaf kontrolü
Bdedlfe m ur, kıp!an dûn de 335 esnafı kontrol etmişler. Bunlardan 26 sj hakkında zabıt tutarak 4 nü de milli korunmaya vermişlerdir. Bundan başka yapılan kontrollar sırasında has undan yapılmış 76 sandoviç ve noksan vezinli ekmek müsadere edilmiştir.
İMiBbuJ Banuuua 1Z/İ/1K6 Halini
Kalkınma tn
% • roizıJ T4dfVtUX8
1041 Demiryolu
yandı
Kaptan öldü, bir kayıp var
Kandırma 10 (AJLJ — inci mo'.örû saman yüklil olarak Bandırma'dan İstanbul’a giderken Marmara açıklarında kıvılcım ateşlerinden samanlar âni olarak alevlenmiş ve mo-tiirle birlikte kaptanı Remzi Şentiirk yanmıştır. Mürettebattan Salih Yüce kayıptır, işçilerden Ali Çapa Ve Üzeyir Özdeni mucize kabU inden kurtarılmışlardır. Adli tahkikat başlamış tır.
Kayak yarışmaları
İstanbul kayakçıları derece alamadılar
Bursa 30 (AJl.I — Bugün Uludağ’da 2^ kitomtereilk bir pist üzerinde Batı grupu kayak yanşmalanmn iniş müsabakası yapılmıştır.
Federasyon hakemi Feridun Aksal’m idaresinde yapılan müsabakalar keşli bir sis ve tipi altında cereyan etmiştir.
Neticede birinciliği Bursa Dağcılık klübîiuden Mehmet Camcılar, İkinciliği aynı Klüpten Aydın Ayçam üçüncülüğü Yozgat bölgesinden Yaşar Er-yaşar kazanındı ardır.
İstanbul kayakçıları derece alamamışlardır.
|akş A Maiât akşamı]
Küçük teşebbüslerin bir arada iş görmelerini teşvik lâzımdır
Dışişleri Bakanı Necıned-din Sadak, Avrupa dönüşü, bize siyasî vaziyeti sulh bakımından (-daha ümitsiz» diye anlatıyor. Fakat aslolan normal ekonomidir; sulh ü-midi azalmış bile bulunsa, yine, medeniyet dünyamız, normal ekonomisini kurmağa - ecel-i mev'ude kadar -çalışacaktır. Nitekim öyle yaptığını, yine muhterem Bakanımızın gazetelerdeki beyanatından öğreniyoruz:
— Gidiş, ticaret serbestisine gidiştir. Bunu şimdiden görmek ve hazırlanmak lâzımdır.
İktisat durumunun hülâsası budur. Zaten, daha evvel sızan haberler de. himayeci ve kapalı gümrük usıı-liyle suni bir sanayii ebediyen yaşatmak mümkün, oia-mıyacağinı bize gösteriyordu. Hoş. haberlere dahi ha cet yok; her günkii tecrübelerimizle farkediyorduk ve ediyoruz kî. ancak başka memleketlerinin ile rekabete ehil bir yerli sanayi yaşayabilir. Geri kalan, harb zamanında, durgun zamanında pırpır etse bile, limonluk mesabesindeki himayeci gümrük ve diğer iltimaslı şartlar ortadan kalkınca, söner, gider.
Harb biteli beş sene oldu. Anormal şartların bu kadar sürmesi bile, şaşılacak şeydir. Şimdi artık dünyaca, normale avdet etmek isteniyor. Dışişleri Bakanımızın bizi ikaz ettiğine göre, yeni duruma göıe hazırlanmak lâzım.
Bu hazırlanış ne türlü o-lacak? Zannımca, şirketleri, kooperatifleri yeni bir ruhla inkişaf ettirip, küçük, müstakil, avare teşebbüs ve sermayeleri bu sayede fennileştirmek, makulleştirmek, kuv vetlendirmek suretiyle! Garbın büyük ve tecrübeli teşebbüs ve sermayesine karşı, çil yavrusu gibi dağınık, sığırcık yavrusu gibi gözü açılmadan derme çatma bir fabrikasyonla durulamaz, mantıkan öyle olmak lâzım gelir.
Yine mantıkan: Türkiye gibi iktisatça geri kalmış memleketler. geri kalmış komşu memleketlerle anlaşarak, bazı reşit imalâtı bez yapmalı, bazılarını onlar yapmalı, aramızda mübadele edebilmeliyiz. Zira, aksi takdirde, imalât kapasitesine göre, satın alma kabiliyeti işba haline gelir: milli hudutlar içinde, fabrikalarımız müşterisiz kalabilir. Nitekim. ayni İktisadî havzadaki memleketlerin birbîrlc-riyle ticaret etmeleri için modern iktisatta «tercih haklan» düşünülmüştür.
Fakat bütün bunları yapabilmek üzere, İlle sahiple ri tek şahıslardan ibaret büyük sermayeler kâfi değildir. Küçük sermayelilerin bir araya toplanabilmeleri lâzımdır ki. maalesef, şimdiye kadar devam eden usulle-rimiz, birleşmeyi, büyük ser-maye olmağı değil, bilâkis tek şahıslara ait büyük ve büyükçe sermayelerin hile parçalanmalarını icâp ettiriyor.
Vergi sistemimiz yüzünden, bir çok müesseseler, makinalarını ayrı ayrı yerlerde bulundurmağa, bir müessese iken bir çok müessese gibi görünmeğe mecbur olmuştur.
Şimdi de yeni vergi sistemimiz, şirketleri teşvik etmekten uzaktır. Bilâkis evvelce şirket kuranlar, şirket değilmiş gibi görünmeğe mecbur kalıyorlar.
Bunun tam tersine bir bava, bir imkân, bir gayret yaratmağa; küçük sermayelerin bir araya gelmesinden fennî, büyük, ihatalı müesseseler yaratmağa mecburuz. Zannımca, «hazırlanmak» bilhassa böyle olur.
Bizimse, bütün nizamlarımız • (kat mülkiyeti olamaması dahil) - elbirliği ile kolay. rahat, kârlı iş görmeğe manîdir.
Tam tersine bir yoldayız.!
Yorucu bir usul
Telefon idaresi ücret tahsilini kolay] aştır-malıdır
Telefon idaresi telefon ücretini müşterilerinden evvelce tahsildarları vasıtasile topluyordu. Bir müddettenberl bu usule son verildi. Faturalar abonelere posta ile gönderiliyor. İsteyen telefon idaresine parayı veriyor. İsteyen, posta vasıtaslle gönderiyor.
Bu şekil bir çok şikâyetlere sebep olmaktadır. Meselâ faturası tutarını bir abone Ka-raköy postanesine yatırıyor, makbuz alyıor. Bir müodet sonra telefon idaresinden bir ihtar: Borcunuzu ödemediniz,
muhabere kesilecek. Abone keyfiyeti tamim ediyor, posta makbuzunun numara ve tarihini veriyor: Affederiniz yanlışlık oldu, deniyor.
Bir müddet sonra bu aboneye postaneden bir ihtar geliyor. Müracat ediyor. Elinizdeki posta makbuzunu te’.elon makbuzu ile tebdil etmek için çağırdık. diyorlar. Velhasıl bir sürü kırtasi muamelât ve aksaklıklar oluyor. Bunun çaresini bulmalı ve en basit şekline İrca etmelidir. Mesc.â posta makbuzile hesap muntazaman kapatılmalıdır. Artık başka makbuza lüzum olmamalıdır.
Yeni tip ekmekler
Bugünkü futbol maçları
Bugünkü futbol maçları
İstimlâk tahsisatı
İSTANBUL HAYATI
Hayat ucuzluyor!
Geçen »ene 1 milyon 420 bin lira sarfedildi
Beşiktaş Beykozla, Fener de K Paşa ile karşılaşıyor
Beşiktaşırt Bey kozu kazanması normaldir. Fenerliler rakiplerini yenmek için fazla çalışmalıdırlar
575 gramlık ekmek-ler »atışa çıkarıldı
Bu gece muhtelit Akımınızla İkinci karşılanmalı. (nı yapacak olan İtalyan boks ekibi
Geçen sene belediye bütçesine, şehirde icap edilen sahaların istimlâki için bir milyon 4s2O bin lira tahsisat konulmuştu. Bu para tamamen sarfedilmlş-tlr. İstimlâk müdürlüğü, bu tahsisatın sarfedıldiğl yerleri belediyeye bildirmiştir.
Verilen malûmata göre tahsisat, Unkapanı - Sebze hali arasındaki yolun açılması İçin gereken istimlâklere. Gazanfer ağa medresesinin karşısında inşasına karar verilen hıfzts ■ sıhha enstitüsü arsasının alınmasına, Saraçhanebaşmda yapılmakta olan parka, Ortaköy -Kuruçeşme yolunun genişletilmesine, yolcu salonunun karsısında otomobil parkı haline getirilen sahanın istimlâkine ve Üsküdar iskele meydanının genişletilmesine sarfedJJmiştlr.
Dört sencdenbc-rl belediyenin üzerinde çalıştığı Unkapa-nı - Sebze hail arasu-.daki İstimlâklerin 950 de tamamlanarak yolun inşasına başlanacağı söylenmektedir.
hastanesinde tarafından edilmektedir.
Devlet
Yaıan: Şa«l TKZCAN
Flatınm iki kuruş ucuzlatılmasına mukabil vezninden 30 erim indirilen yeni tip ekmekler dünden itibaren satışa çıkarılmıştır. Unun evsafı değiştirilmediği İçin bu ekmeklerin vezni azaldıkça daha pişkin çıkacağını söyleyen belediye, — ——- -----------------------------—
buğday fiatlerlnde görülen' bir kar tabakası İle kaplı bu-ucuzluftu ekmeklere bu surette Iunan İnönü stadı hafta ortası aksettirmeyi uygun görmüştür, j kalabalık bir amele grupu ta-
Dlğer taraftan fırıncılar, ek- rafından çalışılarak kardan temizlenmiş ve saha futbol oynanır bir hale getirilmiştir. A-Janligın tesblt ettiği ha!tank maç programına göre bugün Beşiktaş - Beykoz. Fenerbahçe - Kasımpaşa takımları karşılaşacaktır.
Kar yüzünden üç haftadan-beri tehire uğrayan lig maçlarının on birinci hafta müsabakalarına bugün tnöniı stadında yeniden başlanacaktı.-. Mütemadiyen yağan kar yûzüncdn 30 santime kadar çıkan kaim
Seyircilerimizden temennimiz Türk ciddiyet ve vakarına yaraşan bir sportmenlik ve misafirperverlik ile hareket etmektir
Cemil Sait Barlas Yahya Kemali ziyaret etti
Büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı, tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa her gün dostlan sık sık ziyaret
Dün Öğleden evvel ae, Bakanı Cemil Sait Barlas hastaneye giderek üstadı ziyaret etmiş ve bir müddet kendisi İle konuşarak şifalar temenni miştir.
İdil radyoda konuşacak
Paris'te tahsilde bulunan harika çocuk îdll, 11 Şubat Cumartesi akşamı saat 18.45 te Paris radyosunun türkçe neşriyatında konuşacaktır. Neşriyat kısa dalga 30,99 metre üzerinden yapılacaktır.
et-
Diğer taraftan fırıncılar, ekmeklerin vezninin arttırılmasını İstemekte ve belediyenin bu kararının yerinde olmadığını söylemektedirler İlâve ettiklerine göre havalar tekrar bozduğu takdirde herke3 bir ka; günlük ekmeğini birden almak isteyince fırınlarda ekmek sıkıntısı eskisinden daha fazla hissedilecektir.
Turist celbi için bir kolaylık
Türkiye Turizm kurumu başkanlığına şu mektup gelmiştir: 1950’ mukaddes yılı lçlııde ttal-yaya gidecek turistlerin seyahat belgesi olarak hamil bu-1 Umdukları aHacı Kartlan» ile turistlerin mensup olduklan; devletin dış temsilcilikleri tarafından verilecek olan fotoğraflı belgelerin, mımleketimlze turist celbinin temin! maksa-dile, pasaport yerine kalırı seyahat belgeleri olarak kabul olunması Bakanlar Kurulunca karar altına alınmış ve bu bahta gerekil talimat Dışişleri temsilciliklerimize gönderilmiştir.
Bu gece Spor ve Sergi sarayında on ğündenberi tsıar-bu'.-da misafir olarak buu umakta olan İtalyan Audace takımı boksörleri ikinci karşılaşmalarını İstanbul boks ihtisar Kü-bü, Galatasaray, Elektdîr klü-bü boksörleri ile yani aşağı yukarı İstanbul muhteliti ile yapacaklardır.
trlk) in FESTOCCÎ İle; yan ağırda Muammer (Galat&s&-rayl ın DI SEGNİ İle karşılaşacakları tahmin edilmektedir, Bu arada miihlm bir noktayı da İşaret etmeden geçeml-yeceğlz. Geçen hatta cumartesi gecesi yapılan karşılaşmalarda, Tâki - La RUSSO maçı nihayetinde seyircilerden ba2i
RADYO
İSTANBUL RADYOSU öğle ve akşam pıogramlan 12.57 13.00
13.30
Mühim haber: İstanbul belediyesi seferberlik ilân etmiş, Kaymakamlar, nahiye müdürleri, murakıplar, müfettişler ve kolu bâcâğı kuvvetli diğer belediye memurları elbirliğile faaliyete geçtiler. İstanbul kazan, onlar kepçe. Esnaf dükkânları sıkı bir tetkik süzgecinden geçiriliyor. Şakaya gelmez, elde encümen kararı var.
Himmetleri meşkûr, gayretleri memdud olsun, daimi encümen hıı defa işi sıkı tutmuş, ihtikâr, hile yapan esnafa fırsat vermemek için yep yeni bir etiket kararnamesi kaleme almış ve bunun ehemmiyetle tatbikini emretmiş. Şimdi bu karar üzerinde bütün belediye sefer-ı ber. Dükkânlarda gıda maddelerinin üzerine konulan etiketlerin encümen karayı namesine uygun olup olma**» dığj tetkik ediliyor. q
Etiket divip geçmeyiniz: Boyu 12 santim, eni 13 santim olacak, üzerindeki yazı^j lar ve rakamlar siyah matbaa mürekkebile yazılacakC Onların da boyları, kalınlıkS lan tesbıt edilmiş. W
Görüyorsunuzya, encüme^} nin sayın üyeleri bu işe kadar ehemmiyet vermi§leiâ|» naşı] çalışmışlar! Etike q madeninden, boyunun ölçül— süne ve yazısının rengine ka^ dar hesaplamak kolay nıı^ Bir etiket üzerinde bu kadar himmet, gayret fedakârhğîU na göğüs geren encümen dyt ha nelere kadir değildirtU Elverir ki gönüllerinde bi(D arzu uyansın, zihinlerine^? bir kıvılcım ışıldasın. Dile*' yince Mısıra sultan, isteyince hâk ile yeksan eylerler!
Kim demiş ki hile, ihtikâr yapan esnafla İstanbul belediyesi başa çıkamıyor? İşte, daimî encümen bu defa diledi, o esnafı bi insafı hâk ile yeksan eylemeğe karar verdi.
Şimdengerû dükkâncının haddine mi düşmüş ki çuvalın üstüne encümen ölçüsünden daha küçük veya daha büyük etiket koysun ve yazısını kırmızı, yeşil mii rekkeple yazsın? Oyleya. ölçüsüz etikete ve siyahtan gayri mürekkebe nasıl itimat edebiliriz? Ta o dükkân cı kırmızı mürekkeple yazılmış «fasulya* etiketli çuvala kurtlu mercimek doldur-sa? Hele öyle bir densizliğe kalkışsın! Tepesinde millî korunma kanunu yalın kılıç bekliyor. Kaymakamlar, nahiye müdürleri, müfettişler. murakıplar ve belediyenin diğer memurları her işi bırakıp bununla uğraşacaklar, Adamı çalyaka ettikleri gibi cezai sezasını buldururlar, alim Allah!
Etiketler encümen kararma uygun olsun,, alâkalı memurlar bir defacık gözleriyle görsünler, ondan sonra esnaf ne isterse yapsın!
Encümenin şu kararı biraz geç oldu amma, temiz oldu, doğrusu. Şimdi ben de inanır gibi oluyorum, bu gidişle günün birinde hayati ucuzlatacaklar galiba. Zamanı kestirilemez. Bir ay mı desek, bir yıl mı desek, bir asır mı desek? Ömrümüz vefa ederse biz de görürüz, olmazsa torunlarımız sevinirler!
Açılıs ve programlar.
Haberler,
Dvu; möıijı (pı.ı.
Haftanın flUmlevl, Takdim e-den: Sezai Solelll.
Caz müziği (P1.).
Yurdun her kasesinden deyij-ler ve iöyleyUlcr. Tertip ve idare eden: Nedim Otyam. Haftanın program takdimi. Memleket türküleri (Pl.). Atom bombası hakkın-ia nujma. Konuşan- Ord. Salih Murat UzdUck.
Saz elerleri, sarftı ve türküler. Okuyan: Ahmet Citila. Çalanlar: Necati Tokyny, Programlar ve kapanış.
Açılış ve programlar Şarkı ve türküler tPJ.>. Dans ınilz-Uh (Pi l Varyete müziat (PI.I. Haberler.
Ara müsîğl (Pl.)
Piyano resitali. Çalan; Ferdi Slatzcr.
ileri Türk musikisi koruurva-tuvarı ftonacrl.
Radyo salan orkestran katmeri. Varyete müziği ve kabare sarkılan.
Spor sarayından naklen İtalyan ve Türk boksörleri arasındaki müsabakaların yayını. Müsabakanın hitamında normal programın devamı.
Programlar ve kaponıg ANKAHA RADYOSU öğle ve akşam programları ıazö 13.30
13.40 14,00
Futbol tertip komitesinin ka-rarile üç hafta evvel tehire uğ- -
_ , . ,, _ „ I Geçen hafta cumartesi f«ce-, kimselerin yaptığı taşkınlıklar
rayan. Emniyet - Kasımpaşa.' ’ , . m- , .
sİ göğüslerinde LADIO yani Türk misafirperverliğine hiç de Beşiktaş - Vefa maçları lig Roma eyaıetinin forması ile yakışan bir hareket değildi, maçlarının sonuna bırakılmış- çıkan ve kendi iladelerlle de o Unutmamalı ki bütün dünya, fakat ondan sonra tehir çelilen mıntakanm muhteliti oldukla- bütün yurtla birlikte bu maç-maçların bırakıldığı yerden, de- rını söyleyen İtalyanların kar- lan İstanbul radyosu vasıtasi-I şısuıa muhtelit takım çıkar-' lc dinliyordu. Eşref Şefik tatlı
I matla boks idarecileri.nlz en üslûbu ile bu hareketi küçült-iyi hareketi yapmaktadırlar, mek İstediyse de bağırmalar ve
ı İtalyan takımımn AUDACE,1 taşkınlıklar, her halde bu ya-mıntakasından teşkil bancı ülkede Türk seyircileri edilen bu boks ekibini maskele-' için hiç de sportmence bir ha-mcktedlr. reket telâkki edilmemiştir. Bü-
İtalyan takımının en kuvvet- tiin temennimiz bu gece seyir-
II eleman 54 kiloyu teşkil e*' ellerden Türk ciddiyet ve va-— .den sinek sıkletinde- yer alan karına yaraşan bir misafirper-
BANDİNELLİ Avrupa rnuhtell-[ İlk ve sportmenlik ile hare-Oünün birinci maçında lig tinin yaptıkları altuı eldiven ket eylemektir. Velev kİ Türk
lideri Beşiktaşın küme sonun- boks müsabakalarında yer al-' hakemlerden biri haksız bir
cusu Beykozu kazanması nor- m’4 kıymetli bir boksördür. [ harekette bulunsa bile bunu
maidlr. Ancak bu karşınşı nada Abdl Özkutlu İle yaptığı İlk'hoş görmeğe alışmfthyız.
taraftarların merakı Fener- karşılaşmasında beraber kal-1 bahçe sitil Beslktasn di Bey-'™»1" Organizatörler BANDt-
vamı takarrür etmiştir.
Güniin karşılaşmaları arasında klüplerin dereceleri ü-zerinde mühim değişik:ik ya- laz’İo* pacak kıratta bir maç yoktur \ maçların ancak üç haftadan beri futbola susamış bulu-j nan meraklıların zevkini tatmin etmek bakımından ajfıka göreceğini zannediyoruz.
E.-ılûk ŞAN
16.15
io.oo
17,67
16.00
1B.15
38,45
18.00
19,15 lfi.2Û
18.43
21.W
ko-Prof.
derneği nöbetle
Modern Türk müzik festivali
Şehrimizde bir Modern Türk Mıizlk Festivali tertip edildiğini yazmıştık. Hazırlanan programa göre Filarmoni senfonik orkestrasın:
Cemal Reşld Rey, Ulvi Cemal Erkin. Nccll Kazım Akses ve Adnan Saygun idurc ederek kendi eserlerini çağıracaklardır.
Ferhur.de Erkln’lc Saldarelll bu konsere solist olarak İştirak edeceklerdir. Konser 18 Şubatta Saray'da verilecektir.
Kadıköy halkevinde
Nccmeddin Rifat Yararın konferans) Dr. Nccmeddin Rifat Yarar 13 Şubat Pazartesi giinii saat 18,30 da Kadıköy halkevinde projeksiyonla Amerikanın üstünlüğü mevzulu meraklı bir konferans verecektir
Bunu bilip yeni âynrı ona göre bııluım.
(Vâ-Nû)
uaııçe kiui öcşıaLiışın ua ecy- —(»----------- ----------
toza fazla gol atıp alanııya-) NELLı’nin karşısına yine Av-. Beyoğluspor -cağıdır? Fahreddlnln cezası ruPa muhtelitinin 1947 yı- . U.llaJ
bittiğinden Bejlktaşular bu '«nda Amerlkada yaptığı Lminonu Halkevi maça tam kadrolarda çıkma- a,tın eldiven boks maç- güreş müsabakaları larına rağmen, gol adedini larmda yer alan Türklvoııin en | Beyoğlu spor güreşçileri İle bu kadar havlaiaştıracağını zan boksörü ERGÖ-1 Eminönü Halkevi güreşçileri
netmlyorum. Çünkü B ‘vkozun üe karşılaştırmak İstiyor- arasında pazar giir.ü akşamı , _ l.ı.H, ITo Hfr ».irt.ı». I - - -- -
gerek Fenerden ve gerekse Be-şiktaştan bu kadar fazlı gol yiyecek bir takım ohi'adığını iddia etmekteyim. O dokuz sollü maç bir tesadüf aserl ol- .'««nnlır. Bu sakallı^, W!rrse
muş bilhassa Lef ter ile Erolun o gün fevkalâde bir oyunu tutmuştu.
Günün ‘kinci maçında Fe-nerbahçcnln birinci devreye nazaran çok bozulmuş olan Kasımpaşa karşısında galip gelmesi lcabctmekte İse do Ka-sımpaşahîann cezalı oyuncuları bu maçta oynarlarsa bu galebe için Snrıiâclverllllerln t»21a çalışmaları lâzım gelecektir. Mamafih son maçlarda Lef ter ve Erolun çıkardıkları fevkalâde oyun ve gösterdikleri form bu maçta da Fenerlilerin gol yapmasını tıracaklır.
kırdı. Fakat Hallt geçeu cu- saat 20,30 da yapılmak üzere martesl günü İtalyan DE Grek0 _ Romen güreş müsaba-, WITT ile yaptığı ve ittifakla |ça{an tgrtib edilmiştir. , galip geldiği maçta eli sakat-)
' döftüşeccktir.
İstanbul boks ihtisas kİ ütü tarafından davet edilen Ital-1 yan takımının karşısına bu ge-! ce kimlerin çıkacağı hâlâ münâkaşa mevzuu olmaktdır. Ha-1 kiki takım ancak maçcı-n bir saat evvel yapılacak tartıda 1 belli olcaktır.
Horoz sıklette genç ve ümitli bir boksör olan Cevul Rîlek-trlk) İn DE WİTT Ue; sinek sıklette revanş olarak Ab.ll «Boks ihtisas»ın bandİnellî ile; tüy sıklette Hüsnü (Elçk-t r 1 k ) I n GİORDANELLA : İle hafif sıklette Vural kahveyse 1050 kuruştan satıl-(Galatasaray) LA RUSSoJmaktadır. Kahve ithalâtı de-,11e; yarı orta sıklette Oic- vam ettiği takdirde Hatların kolaylaş- tay (Elektrik) in Voscovl ile; Ibir miktar daha düşmesi bek-, lorta, sıklette Tayyar (Elek-ilenmektedir.
Bugünkü maçla*
İNÖNÜ STADINDA:
Saat 13 Beşiktaş - Beykoz Hakemi: Feridun Kılıç.
Saat 14,45 Fenerbahçe -Kasımpaşa.
Hakemi: Sulhl Garan,
Kahve ithali
Son günlerde Brezilyadan 315 ton kahve ithal edilmiştir. Bu sebeple toptan kahve fiatı 320 kuruştan 800 kuruşa inmiştir. Perakende olarak, çekilmiş
13.00
13.15
13 30
13.43
14,00
14.53
15,00
16.58
17.00
İS,00
18.30
19.00
19.15
19.20
19.45
20.15
20.30
20.35
21.15
21.35
22.00
22.15
22.45
23.00
23.30
Açılış ve program
M. S. Ayarı ve »Radyo salon orkastı-nsil:
HABERLER Saz eserleri Öfile gazetesi Şarkılar
Cumhur toaskanlıff* Armoni Muzlkası-
Vals festival o-hcslrası çalıyor (Pl).
Spor haberleri.
Kayıp mektupları, aksam programı. hava raporu ve kapının. Açılı] ve program.
M S, ayan vo Çocuk saati. Dans müziği (Pl.).
Şarkılar.
M. 3. ayarı ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Yurttan sesler,
Çejitu melodiler (Pl.), Radyo Gazetesi. Scrbcs saat.
ineesnz (Hlcnzkâr faslı). Salon orkestraları çalıyor Kabare müzikleri (Pl). Konuyma.
Şarkılar.
M. 3. ayart ve Haberler. Dans mtuljl (Pl.). Program ve kapat. ıg.
Cemal Refik
Yahya Kemal Beyatlı’yı ziyaret
Cerrahpaşa hastanesinde istirahat ve tedavide bulunan büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı. İstanbul Muallimler Birliği adına geçen pazartesi günü ziyaret edilmiş ve meslektaşların derin saygıları ve çok çabuk İyileşmeleri dilekleri sunulmuştur.
(PL).
rrö n atî
IjksürüGüjieşerJ
Çuval ve kanaviçe fiatleri düğmeğe başladı
Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı çuval ve kanaviçe ithalâtı İçin lisans vermlye taşladığından, son günlerde piyasada çu-, val ve kanavtçe flatlan düşmeye başlamıştır. 10 onsluk ka-naviçeain Batı 100 kuruştan 90 kuruşa İnmiştir. 2.50 llbrellk Kalküta çuvalının Batı İse 290-I j 295 kuruş arasındadır.
Sahlfe 4
A K 8 A M
Paris mektüjpJara
Fransada veremle mücadele
Mecburi aşı kanununun tatbikine bir kaç aya kadar başlanıyor
Milletlerin Garip Adetler i
Paris (Hususi muhablrlnıls-dcn) — M11L1 meclis taralından kabul edilen bir kanun lâyihasına köre ve rom e karşı acılanmak bazı şahiataT kin mecburi kılınmıştır. Kanun 6 Ocakta kabul edilmiştir Fakat ısının tatblkına bir nizamname hasır-tandıktan ve nizamname devlet yûrası taralından kabul edildik ten sonra başlanacaktır ki bu 4 beş altı ay> mu tevakki (tır
şu halde çelecek haziran veya icmmuzdıın İtibaren bazı sınır Fransralar aşıya tAb! olacaklardır. Bu sınıflat şunlardır:
1 — Ana ve babası veremli olan çocuklar, 3 — Tıp fakültesi talebeleri. S — Hastaneler mensuplan, « - Yetimhanelerde ılofum evle*.Iııde birlikte yaşı-yan çocuklar. 5 — Ekmekçi, şarap tiirean. berber gibi kolayca bu hastalığı neşredebilecek va« jette bulunanlar
Ayrıca Fasla üç milyondan fada Faslıva bu aşı yapılacaktır.
Herkes asılanamıyacak
Aşı taraftarları. 25 yasına kadar herkesin asıya tâbi tutulmasını istiyorlar. Fakat bunun için kâfi derecede tz-rtibat yoktur. Fransada her sene 700 bta çocuk doğar. Halbuki 1949 da Fransada 8 C, G. «Badi* Cal-metta Önerim aşısı ile aıcak 300 bin kişi aşılanmıştır. Bereket herkes vereme müstat; de-tiidir. Aşı yapılan kimse, aldığı hafif tesirli mikrop ne'ıceata de hastalığa karşı muafiyet temin ediyor.
Aşının tesir edip etmediği ya pılan muayene İle anlaşılıyor. Tıp fakülteleri talebeleri her «ene böyle tır muayeneye tabidirler Bu muayene neticesinde talebenin yansından fazlasının muafiyet elde etliği anlaşılmıştır.
80 milyon aşılı insan
Vereme karşı B. C. G aşısını keşfeden Fransadır. Bununla beraber Fransız!ar ba asıdan ra
az İstifade etmişlerdir. Buna mukabil yabancı memleketlerde, bilhassa şimal memleketlerinde milyonlarca insan acılan mıştır Yapılan İstatistiklere gö re yer yükünde aşılı 80 milyon insan vardır.
Aşının muafiyet müddeti yaşa göre değişir. Yeni doğmuş bir çocuğa aşı yapılınca üç sene son ra reaksiyonunu tetkik etmek lâzımdır, Bu menfi ise ikinci bir aşı lâzımdır. Bu aşının tesiri en az beş senedir. Beş sene s ıtıra yeni bir aşı yapılırsa bu sonuncudur.
B. Ç. G. asısı çiçek aşısı gibi yapüır, bir kaç domla aldır. Aşı ağızdan da tatbik edilir.
Tehlikesiz aşı
Temin edildiğine göre B C. G. yapılması kolay, en tehlikesiz aşıdır. Ateş vermez. Yalnv. aşıyı bir veremliye yapmamağa dikkat etmek lâzımdır.
Zira vücuda giren mikroplar. faaliyet halinde olmamakla beraber, hastanın mlkropıannı arttırır Mamafih aşı İçin doktora müracaat etmek, bir hasta bakıcı veya eczacıya müracaattın çekinmek lâzımdır.
Yirmi beş yaşından yukarı filanlar için aşı mecburiyeti yoktur. Verem vakaları bu yaşa kadar ep çok görülür.
Jose d’ Orient
ölüm
Merhum Yrb- Sadık bey kızı, merhum Alb. Dr. Ali bey eşi Nlgâr ve Y. Mühendis Ferit Şen-kan, Leman ve Dr. Bedl N. Şch-suvaroğlu ve öğretmen Hayrün-nisa Oran teyzeleri:
Bn. NAtLA ALPM.Uİ
dün vefat etmiştir. Cenazesi bu gün Üsküdar Ahmedlyc Tavukçu Bakkal Sok. 4 No. lu evinden alınarak Yeni Camide öğleyin namazı eda edildikten soma Üsküdarda şehitliğe de*-ned İlecektir.
Tanrı mağfiret ve rahmetlerini ondan esirgemesin.
Yedi gün yedi gece süren düğün bayram!
Gelin evinde kına gecesi — Gelin ve güvey tahta oturuyorlar — Gelinin evinde düğün yemeği
1
A
B U f. t M
Kadıköy OPERA Sinemasında
2 Büyük Film Birden
T U L S
(Baştanbaşa Renkli)
Baş rollerde: SUSAN HAYWARD — ROBERT PRESTON — PEDRO ARMENDARİZ
2 OL0MDEN FİRAR
h Ra? rollerde: DENNİS (FKEEFE — CLAİRE TRFVOR
Balta görmemiş vahşi ormanların en yırtıcı hayvanlan. Yüzlerce fil — Arştan — Maymun — Gergedan — Timsah ve saire. Eski Olimpiyat viizme şampiyonu
J O II N N I' VEİSSMOLL ER
tarafından çevrilen
TARZAN ORMANLAR ARSLANI
Şehrimizde ilk defa olarak: TÜRKÇE SÖZLÜ, Muazzam harikalar ve mareralar şaheseri.
Pazartesi akşamı İPEK. Sinemasında
V
a
Filipin adalarında yışıyan Malayalılar her ne kadar Endonezya ve hatta Amerikanın tesiri altında kültürlerini yükseltmiş iseler de eski âdetlerle karışık olan Islâm dininin ab-dest alma usulleri burada da caridir. Malnyalılarda düğün 7 gün yedi gece sürer, düğünün üç gecesi bilhassa kötü ruhların defedilmesl için tes’id olunur ve gelin evinde kına gecesi yapılır.
Bu merasimde gelinin parmaklan kına İle boyanır Düğünün dördüncü günü güvey büyük merasimle gelin evine ge lir ve gelin eüvey bir gün içli; kıral ve kıraiiçe olarak İlân o-Iıinur re bunlar o gün için şereflerine kurulan tahta otururlar. Düğünün son üç aünii uıe asıl düğün günlerini teşkil eder ve bugünlerde arapça şarkılar okunur, Malaynlılar eskrim oyunları ve köbek atarak şark ra kışlan oynarlar Eski devirlerde bu t'.bı olaylarda honn. doğfı.şleri ve boğa döğüşleri tertip olunurdu. Bu âdetler arlık müslümanlar arasında sona er iniştir, bu âdetler kuzeyde hâlâ hüküm fermadır.
Kına ile boyanma âdeti evvel emirde gelin ve güreyde düğünün Uk günlerinde kendi evle lerinde yapılır Fakat düğünün ikinci devresinde yan! güvey kolluğa girdikten sonra, hu olay aleni olarak ve galin güvey umuma takdim edilerek tek- | rarlanır. gelin ve güvey bugünlerde ner İki tarafın bilumum hısım, akraba ve dostlarının hediyelerini, tebriklerini kabul ederler, taalükallan seçkin bir heyet ise gelin ve güveyi taht!anoda merasimle selâm lıyarak ve Malaya âdeti gereğince suda yıkandıktan sonra1 safran İle sarıya boyanmış pirinci başlama serperler ve pl-rluçten yapılmış olan bir pasta yi gelip ve güveyin oltalarına sürerler, bu canadû gelin ve güveyin el parmakları He ayak parmaklan kına ile boyarlar ve hattâ gelinin elinin ayası dahi beraber boyanır, bugünlerden birinde gelin ve güvey gayet muhteşem İdsveleT’e tahtlarında kıral ve kıraiiçe ıı-tarak gözükürler.
MalayalJlann kisvelerin de en «ayanı dikkat, gelinin altın sırmalarla İşlenmiş dar sollu bir i kaftan İle ipeld! kumaşlardan mamul şalvardır. Gelin bundan gayri bir çok madenî halkalarla süslenir, bilekler, kollar, ayak bilekleri, baldırlara bir hayli halkalar takılır, buna 1-lâvt'ten gelinin başına telden örülmüş ve üstü çiçeklerle süslenmiş bir taç takılır- Bu tezyi-
Filârmoni Derneğinin beşinci senfonik konseri
Solist: Violonist Ida Haendel
Afalayada Sakkai
kabilesinde nir orkestra
r“ Çeviren: 1
Hami BEKEM | ?--------------------------i
nat gelinin en ufak bir hareketinde pırıldar ve bu suretle geline muhteşem bir gösteriş verir. ,
Gelinin bu kadar süslenmesi ile beraber güvey de kenarları olmiyan bir nevi şapka - kat-pak - başında taşır ve bu kal, • pak çiçeklerle ve kuş tüyleri ile tezyin edilmiştir Güvey bundan gayri boynjna bir çok gerdan -. hklar. hattâ kollarına bileti k,' Icr ve göğsüne İse bir broş takar.
Gelinin evinde
Bu esnada gelin kendi evine ' gitmiştir ve güveyi evinde bek-1er, güvey hazırlıklarını İkmal ’ eder ve ond-‘ yaşlı bir kadın ol-duftu halde davul ve gong kii-riüıutcri ve havai fişekler atılarak gelin evine hareket eder.
güveyi rengin ise bir kaç uşak dahi takip eder, eskiden uşaklar güveyi omuzlarında taşırlar ve gelin evine getirirlerdi, şimdi İse, güveyi muhteşem bir Amerikan otomobili bekler, ve güveyi gelin evine getirir.
Eskiden hattâ güvey bir hayli zaman Ehlinin evinin kapı-
(Ar kası " nci sahifede)
ölüm
Sevgili eşim, eniştem, babamz, Bevliye mütehassısı
Dr. İHSAN ARİF DERMAN*!
10 Şubat 950 günü sabahleyin kaybettik. Cenazesi 11 Şubat cumartesi günü öğle namazını müteakip Beyazıt Camiinden kaldırılarak Edimekapı Şehitliğine defnedilecektir
Allah gan|, gani rahmet eylesin.
latan bul FUfirmoni Derneği beşinci senfonik konserini 9 Şubat 1950 perşembe akşamı Saray 3inem ası salonunda verdi. şehir orkestrası şef Cemal Heşld Hey ldaresindeydl. Bu konsere solist olarak viyolonist 1da Haendel iştirak etti.
Programda Mende issohn’un Pelik (Fingai matarası uvertürü ile J. Brahma’m ve Beethoven’in keman konçertoları vardı. J. Brahma’m Op. 77 re-majör kematı konçertosu, mevcut konçertoların başında yer alacak değerde btr eserdir. En değerli payı sanatkârlarına mihenk olan bo eser, ne gariptir ki ilk zamanlarda kemana aylan bir eser gibi telâkki edilmişti. Büyük kemancı ve müzisyen Joseph JoachLm bizzat çalmak suretiyle konçertoyu tanımış ve bu suretle dar görüşlü müzisyenlere eserin değerini bilfiil ispat etmiştir.
Keman repertuannı süs!İyen bunca eser arasında vasat bir çalışma, vasat bir tefsire tahammülü ofmıyan btr eser varsa o da Brahms'ın keman konçertosudur. Her adımda viyolonistin önüne tümen tümen engeller yığan konçerto, bütün duyguslyle ve olanca güzelliğiyle kendisini teslim etmek için sazını yenmiş kemancı arar. İş ■ te viyolonist tda Haendel bu boy bir esere hükmede bilen btr sanatkârdır. Viyolonistin orkestraya katıldığı İlk anlardan İtibaren nasıl kuvvetli bir teknikle mücehhez olduğunu derhal anladık. Onda sağ ve sol el nadiren rastlanan btr mükemmelliktedir. Yay ve parmakların ahenkli işbirliğinden göz atıcı, parlak btr teknik doğuyor. îda Haendel'ln yer yer erkekçe, dolgun bir tonu rar; ve yer yer duygulu varlığını açıklayan İnce, eğilip pükfilen bir İfade İle dikkati çekiyor. Genç viyolonist en güç pasajlarda hakim ve gözü pek sanatının kudretin! İspat etti. İda Haendel. her viyoloniste nasip olmıyan güzel bir sonorlteye sahiptir. Her dört
telde bu söneri te, eş güaellikld ve küvettedir. Bu güzel şeşin bi> hususuiyeU de dinleyiciye mıfuB etmesidir. Viyolonist çalışında en küçük, en olmıyacak. bir ûai (Arkası 7 nci aaiûfede)
BUGÜN
SARAY Sinemasında JACK OAKtE — JOAN LEStE — JAMES CBAİG ı Tarafından yaratılan
ESAREN3İZ AT
(Nortbrresi Stanpede) «Beuklî» Büyük Macera Filmi Çöl kahramanları ile valı-şi sakinleri araj.LT.da mücadele... Kurtlar arasında
MELEK ntED ASTA İRE
MUAMMER KARACA OPERET. Maksimde ©Saat 20.30 da
Matineler: Cumaı tesl oazar 15 te
SİZİN SOR Afi
t«1»nZ«ı JeıaAyeaı şan» Ttyvn Bu akşam
Saat 20,30 da
DRAM KISMİ
TEBEŞİR DAİRESİ
Yazan: Klabund Türkçesl: M. Baslr
KOMEDİ KISMI
Şadiye. Günav. Ezel. Halûk Derman, Dr. Tevflk tsmall Gökçe
Bûtiin İstanbul halkının alkışladığı büyük iûm
KARA OK
Baş Rollerde ;
LOUİS HAYVVARD — JANET BLAİR İngilizce orijinal nüshası ATLAS
Türfırr sözlü nüshası
İPEK
REKS' in «7» nci ve mevsimi» en muazzam aşk ve macera şaheseri ■■■■■■■iraMteq
■ KAPTAN SİROKO
KLKS in «3» nci re mevsimi» en mu anam aşk ve macera şaheseri
AKDENİZ KORSANLARI (™' nh“® c‘rti>
Boş relkrde: LODİS HAYttARD — .1L1RİELLA LÖTİ — Alan CÜRTIS
J
Tefrika No- 41
Katıla katıla ağlayarak yatağa yüzü koyun kapandı. Ağzını yastığa tıkadı; çıpıak omuzlan isterik hıçkırıklarla sarsılıyor.
Osman Ömerli, ona doğru bir adım atmışken ölrdcn kararını vererek döndü; ayalüarınin u-euna basa basa odasına çekildi. Yüzü sanki lâne’ienmişçesine kararmıştı, İhtimal kendi kendini lânethyordu Kollarını göğsünde kavuşturup edanın ortasında durdu Ba.şı göğsüne düştü. İçerde, Nazlının hıçkırdığını re haykırdığını İşitiyor
— Eğer bu geceden sonra sizi hâlâ seversem, kendimi öldüreceğim. Dünyadan tb münasebetsiz İnsan cksilmls olur. Sizi artık revmlyeeefim. Görürsünüz siz benim sevgimi kaybetmek ne demekmiş... Kalın ortada, siz de benim gibi sipsivri. Anlarsınız o zaman insan neden ahlâklı, neden ahlâksa durmuş...
Sen kesik hıçkırıklar ve mı- I nlü halini alan sun kelimeler dinkikten sonra da Osman O-merll bir müddet daha dinlemekte devam etti. Daha ziyade kendi İçini, kendi İçinden gelen
sesleri dinliyor gibiydi. Nihayet harekete gelerek yine ayaklarının ucuna basa basa Nazlının odasına geçti, ihtiyatla karyolaya yaklaştı. Dudaklarında bir tebessüm belirmişti.
Nazlı, uyuyor, öylece, beyaz dantel tuvaletiyle. Bozulmamış yatağın üzerine serpilmiş... Yanaklarında hâlâ yaş İzleri var. Dudakları muntazam nefeslerle aralanmış...
Doktor, üzerine iğlllp ürkek elini onun saçlarına götürdü. Demek hâlâ senin için mevcudum, küçüğüm?... Ben! seviyorsun. Demek, seni Avareleştiren saik benim sevgimden kopman değildir?... Demek hâlâ, o sevilmeden seni sevenlere rağmen benimsln?... Mersi, çocuğum Mersi bir tanem Beni artık sevmiyeceglne dair savurduğun tehditlere rağmen mersi, küçüğüm... Ne güzelsin, küçüğüm!... Artık hiç masum değilsin ama yine güzelain... Yüzüne şeytani bir ifade geldi, ama yine güzelsin, küçüğüm... Pek sevimlisin, küçüğüm. Göz yaşlar.nln .tebessümlerinle, sitemlerin, şikâyetlerin, tutturaklannia şımarıklık sokulganlıklarınla, pervasız-
[ERCEVEDISIJ
--YA7AM; NİHAL rAHAfAAMALI -
AŞK VE MACERA ROMANI
lığınla öyle sevimlisin kl, küçüğüm, seni canımı», canımın İçine saklamak istiyorum. Pek huyzussun, küçüğüm' Pek haşarı. pek merhametsiz, pek zâlimsin, Sende Dalila'nm ruhu doğdu, küçüğüm. Hiç acımadan, yüreciğkı sızlamadan, benim senden de aziz savdığım ideallerimi yontuyordun, küçüğüm. Beni ben yapan gayeme kastediyorsun, küçüğüm. Benim nice aahmetlcrie nice feragatle, nice fedakarlıklarla yaratmağa çabaladığım beni ben yapan kuvvetlerim!, Sânıson'un saçları gibi budayersun, D ali-lam!
Osman Ömerli ağlıyor. Ne yazık ki bu ağlayışı tesbit etmek, ebedileştirmek mümkün değil. Bir ressama şaheserini kazandıracak bir tablo ziyan uluyor.
Yüzünde en ufak bir kıpırdsuuş olmadan." kuVşuni gederinden yaşlar, .soluk yanaklarına süzülüyor. süzülüyor Sonkl bir İnsan değil, bir mask, bir portre ağlıyor.
Nazlmin çenesine dudaklarını değdirdi.
Nazlı, uykusunur. arasında kımıldadı, içini çekti Ve, dudaklarıyla onun dudaklarını arandı.
Osman Omerli, böyle tereddütle onun baş ucunda sabah-layamıyacağını nihayet kavradı Uzandı genç kaçının sandallarını çıkardı Sonra, elleri onun çoraplarına gilU. Fakat konçları bittiği yerde parmakları sıcak ciltle temasa gelince, birdenbire irkilip ellerini geri çekti.
Ytat bayır, bunu yapamıya-
cak! Uyuyan bir kadını soy-, inak? İsterse bo kadın Narlısı olsun, nefsine karşı böyle bir töhmet altına giremez. Ahlâk hocalığı şuuru baş kaldırdı, par inağını sallıyor: «Zaten hududu aştın!»
Suçüstü yakalanmış mücrü-min hcyecaniyle doğruluverdl. Gecelikle tuvalet arasındaki fark, birinin daha İtinalı oluşudur diye akimdan geçirdi Nazlı varsın tuvaletiyle uyusun. Buruşsun varsın tuvaleti, nıehel-dlrl
Onu usulca kucakladı, yorganı, battaniyeyi altından çekip üzerine örttü.
Sonra lâmbayı söndürdü Geldiği gibi sessizce odasına çekildi.
A
Ankoraya on gün için gel-
mişlerdi. Yirmi gün oldu hâlâ Anka rodalar. Doktor, dönüş biletlerini üç defa aldı, üç selelerinde de iadeye mecbur oldu Zira Nazlının tutturağı tuttu:
«— Siz gidin, ben kalacağım.» diyor.
Ve. hemen davranıyor, doktorun eşyalarım bavullara yerleştirmeğe koyuluyor. Lâkayıt bir edâ ile, en Labü bir şeyden bahseder gibi:
«— Ben de bir haftaya kalmaz bıkar, arkanızdan gelirim.» diye ilâve ediyor.
Doktorun karan karar: Naz-byı yanına katmaden Istan bula dönmiyecek.
Nazlının da karan karar: Hürriyete kavuştuğuna kendisini İnandırmak için doktor gittikten sonra da Ankarada kalacak.
Münakaşa ediyorlar. Nazlı, meydan okuyor:
«— Ben mantar kadar hü-
— Hürriyet mİ?... Senin akılda hürriyet kazanılmaz. Beyhude hayallere kapılma!»
«— Bana kim karışır?» «— Sana ben kantarım.»
( —Hangi hakla?»
«—Ben bülrim hangi bakla olduğunu...»
«— Ben sizin hakkınızı tam-uuyorum. Çünkü ben artik 512in eseriniz diye ögünduğiinüz Nazi» değilim. Ben çok değiştim. Ben! hapsettiğiniz ahlâk çerçevelerini çıtır çıtır kircini, hürriyetime kavuştum. Fundan sonra türlü tÜTİü zevkler vadeden memnu kapılardan kafacığımı içeri uzatacağım. Bana öğrettiğiniz fazilet yollu uydurukları unuttum bile, öyle htr Nazlı o-lacağmı kİ, siz de hayrette, ben de...»
Tehditlerini de yerine getiriyor.
Suvare dönüşü suç üstü yakalanıp da doktorla çalıştığı ge-cedenberl hayli değişmişti ı p-kL bir sehabeden kıparak kendi etrafında dönmeğe başlayan bir seyyare gibi, a da doktorun hüviyetinden kopmuş', basına, buyruk kesilmişti. Ahlâk çerçevesinin dışına fırlayayım derken zaman mefhumunun da dışına fırladı. Sabahleyin otelden çıkıyor. keyfi Lsteroe «ece dönüyor. Keyfi isterse er'esi sabah...
(Arkası va»>
'S
ârihten Sayfalar
[ Briç masasında lEvlenmeyi güçleştiren
Maniaları yıkmak
Hürriyetin ilânından sonra
Avrupada yirmi sese H. Ab-tfilhiur.lt Haresi aleyhine faaliyette bulunan Jön Tûrkler, çıkardkian gaaeteterl, risale-teri memlekete sokarak bir çok münevverleri hürriyet fikirle-riyk acılamışlar ve gizil ittihat re Terakki cemiyetinin Azal arının çoğalmasını temin etmişlerdi.
İnkılâptan evrel doktor Nazım. Bahacddin Şakır beyler gibi mücahitler gizi»» memlekete girip cemiyet erkiniyle temasa geçmişler. Anadotatfa dolaşmış-tardı
Üçüncü orduya mensup bir çok zabltterln PUbat ve Terakki cemiyetine dahil olmaları ve Setanilrte art i: saklananı ly an bîr Kaynaşmanın başladığı Yıldız sarayınca da haberalmınca bu vilâyete vaziyeti tahkik için bir heyet gönderilmişti.
Heyet istintaklara girişmiş, bazı tetkiklere boşlamış ve bu hal üçüncü ordu sabitlerinin fiilen harekete geçmelerini sağ, lamışa. Evvelâ kolağası Eyüp Sabri bey. Sal aha d din ve Niyazi beyler çetelerle dağlara çıkmışlar. daha sonra da bunlara binbaşı Enver bey katılmıştı.
Hürriyet isteriz diye böyle bir harekete kalkıçan zabitleri üçüncü ordu kumandanı şiddetle takibe koyulmuş, bu sırada birinci ferik Şemsi paşa da «âsfleri» takıp ve tedhiş etmek üzere Setaniğ? gönderilmişti.
Şemsi paşanın cemiyete mensup Atıf isminde bit mülâzım tarafından bir kurşunla vunıl-masiyle hürriyet taraftarları büsbütün cesaretlenmişlerdi. (Osmarıh ittihat ve Terakki cemiyeti Manastn merkezli 9 temmuz 1324 tarihinde n. Abdü'.hamide çektiği bir telgrafta s Meclisi Mr t usanın kû-
’ şadına fermanı hümayunları sâdir buyurulmadı?;: halde rızayı şehriy ar ilerine muhalif ahvalin vukuu der^ârdır) deniliyor ve Yıldız sarayı bu telgrafla dehşetler içinde kalmış bulunuyordu.
Mabeyinde iki gece meclisi vükelâ toplanmış, nihayet Padişah hürriyetin ilânına muvafakatten başka çare olmadığı kanaatine varmıştı. Bir resmi tebliğle ilâ» olunan hürriyet. memlekette coşkunluklarla karşılanmış, matbuatın, halkın sevinci günlerce, aylarca devam etmiş durmuştu.
İstanbullular eski vükelâdan bazılarına duyduktan hiddeti türlü şekillerde izhar ederlerken, diğer taraftan Avrupadan dönmeye başlayan hürriyet kahramanlarını benzersiz tezahüratla karşılıyorlardı,
İstikbal merasimi erinip
şaşaalısı Recep paşa ile prens Baba had din beye yapılanıydı. Prens Sabahaddln beyin geleceği gün ItayiKlar kiralanmış, vapurlar tutulmuş, karşılama şenlikleri gece saat kadar devam etmişti.
Fakat Avrupadan dönmeye başlayan hürriyetçilerle, mem- ı leket içindeki bazı cemiyet mensuplan arasında daha ilk lüğü gösterecek ve bütün hür-günlerde bir takım anlaşama- riyetin chomptonu olacaktı-
Halûk Y.
Şefauüaroğlu
bir
en
yarimi ara
maçlıklar, çekemem eslikler görünmeye başlamışta.
Hürriyetin koranümasında en büyük hissenin kendisinde olduğuna inananlarla, sonradan ortaya çıkıverenlerin kalabalığı arasında hatikı mücahitlerin seçilebilmesi biraz müşkülleşin işli.
Yirmi sene Pariste bütün cazip tekliflere kayıtsız, tahditlere pervasız kalmış olan Ahmet Rsza bey. hürriyetin ilânında memlekete hemen girmek İstememiş, bazı arkadaşları da kendisine II Abdülha-midin ne yapacağı bilinmeden tstanbıla gelmenin tehlikesinden bahsetmişlerdi
Hürriyetin ilânı üzerine cemiyet mensuplarından bir zat Ahmet Rıza beye yazdığı bir mektupta inkılâbın ilânında âmil olanları ve tahassüslerini şöyle naklediyordu: 'Aziz ve muhterem beyefendi hazretleri, ne sürpriz, memul hilâfında bir saadet, fakat biz OsmanlIlar bu saadetimizi size, sizin sâyü gayretinize medyunuz, bu muvaffakiyeti muz&f-feranede ng kadar müftehlr olsanız azdır. Şüphesiz, zabitlerimizin bu derece hürriyet talep edip muvaffak olmaları sizin teşvlka tınız sayesindedir. Bunu benim gibi herkes biliyor. Fakat itiraf etmiyorlar.
... Bir toplantıda bulunduk. Nutuklar söylenmeye başlandı. Baştan aşağı kemali dikkatle dinlediğimiz halde sizin bir kere bUe isminiz eeçuıedi. Yalnız Sabahaddln beyden bahso-lundu. Buna Feride beraber pek ziyade hiddetlerdik. Ne demek bu muvaffakiyetlerin sebebi siz olduğunuz halde neden bu nlsyan. bu haksızlık: sonradan öğrendik H yalnız Ali Fahri efendi nutkunda sizin isminizi zikretmek istemiş, komite ya İsmi çıkarırsın, yahut hiç okumazsın demiş, o d» okumayı tercih etmiş re sizin bahsinizi «ilmişler I
Ahmet Rıza beye Mısırdan 8 ağustos 908 tarihinde yazılmış bir mektupta Meşrutiyetin ilk günlerinde İstanbulun manzarasını çizmektedir: (... Bugün sLrin tstanbulda bulunarak İdare! umuru elinize almanızı, devrilmiş, korkmuş hükümetin yerini tutmanız, ahaliyi doğru yola ve İhtiyat ve tedbire sevk ederek ifratı ihtilâlden saklamanızı temenni ederim.
İstanbul günden güne anarşiye doğru yürüyor, çünkü bir reis, bir müdür yok. ahali cehaletle biraz daha ileri gidip kan dökülmeye başlarsa İstibdadın gen geleceğine şüphe e-dilmemeridlr. Bunu menedecek şey bir reisin vücududur.
... Fikri kahiront-tnce şimdiye kadar İstanbula girmeli idiniz. Hükümeti mecbur eder, size bir Nezaret teklif etmeye, o Nezarette bütün Jön Türk-
mı. Ahaliyi taalkn 'Çin Başvekil alae yalvaracaktı. Abdüiha-mit sizden titrivecekU. Bunu ancak siz yapabil irsiniz ve fikrimce vazifeyi hamiyyet bunu leabeder. Dünya Tttriüerin âkiline hareketlerini takdir ediyor, fakat devam etmiyecek ve Meşrutiyet tekrar gidecek olursa kusur bizim partiye bulunacaktır....)
Hürriyet mücahitlerinden Sami pasa zade Sezai bey de 30 ağustos 1908 tarihinde Ahmet Rıza beye yazdığı mektupta şöyle diyordu: t... Buruda hemen herkes kendisini İttihat re Terakki cemiyetine mensup göstererek bir takını sulistima-tata meydan veriliyor, bunun için cemiyet elinden geleni yapıyor. Bizim Mısırdan gelen Ferit bey, İstanbula vâsıl olduğum raman en evvel vapura girendi. Kendisini burada hiç bilen yok. çalışarak latan buldaki cemiyetimizin maliye kısmına âza Latihap ettirdim. Şûrayı Ümmetin burada hâlâ çıkmaması cemiyetin efkâr ve crall hakkırda bir takım kılü-kale sebep oluyor Bugünlerde şimdilik haftada İki üç. defa olmak üzere çıkarmak İstiyoruz.,.)
Bir ete bir oaorlu dört koa düşerse, oyunu çıkarmak çok defalar, bilhassa keemek mecburiyeti varsa, zorlaşır, Bu gibi vaziyetlerde müdafaanın takip edeceği hareket tarzının bittabi büyük bir ehemmiyeti vardır. Müdafaada bulunan bu oyuncunun ilk elde ouortyte kozu almaması icabetler.
Geçen akşam Ntelâ *u eti oynadı:
A 7 6 5 m ♦ A R 5 *RD9Î5
A A 4 S 2 ' » RD 106
♦ T « 4
* 10 4 .
Vasfl
ı 5>
Ca. ş>
I CE. |
İ* 9
W V 9 e 7 2 ta V 10 9 2 ta A 1 «
ARDV108
B A 5
♦ Df 3
* V 3 2 Neclâ
ü-
sebepler nelerdir?
Cemiyet Balkanına göre, damat olacakların tereddütleri, müşkülpesentlikleri ve parasızlık!
Bir nişan gününün acı hâtırası: Davetiyeler basilmiş, dağıtıl* mış, davetliler nişana gelmişler... Fakat ortada müstakbel damat yok! Kız mahzun, ailesi mahzun, davetliler mahzun • 500 lirayı alıp savuşan damat,şimdi polis
ailesi mahzun, davetliler tarafından aranıyor
Sami paşa zade Sezai bey, Ahmet Rıza beye 1 eylül 1908 tarihinde İse şu mektubu yazmıştı. (... İttihat ve Terakki cemiyeti İstanbul heyeti mer-kcaLyeslnln «İdarel dâhiliyece Paris merkezi ile hiç bir münasebeti olmadığına» dair Uâ-nı benim Selânikte Bulunduğum ramana müsadif olmuştu. Orada kemali teessüfle okumuştum. Nazif bey biraderimizin mektubunu lrae ettiğim zaman İstanbul merkezi bunun kabili tashih bir sehiv olduğunu beyan eyledi.
İşittiğime göre Vaiıiköy, Çengelköy, Beylerbeyi zatı blrade-ranelerinl Mebusluğa intihap ediyormuş. Ben Ayan Aralığınızı tercih etmek istedimse de buna dair aramızda konuşmadığımız için bir teşebbüste bulunamadım.
Sabahaddln bey re eemlyeU, İttihat ve Terakki namım ve programını kabul ettiği için büsbütün bize İltihak eyledi.
Acaba Mehmet Ali paşa bugünlerde gelecek mİ1 Gelecekse lütfen söyleyiniz. Ban» tstan-bula yevmi vürudunu İşar etsin, bizim Agikyan efendinin size lüzumu yoksa orada ne bekliyor bilmem?...) \ *
Ahmet Rıza bey istanbula dönmüş. İstanbul Mebusluğuma sonra da Meclisi Metusan reisliğine seçilmiş, fakat cemiyetle arasındaki ani aş amam azlık hiç bir vakit halledilememişti.
günil
ŞUU
Rıza
Oyun dört pikte M zerinde kaldı. Vasf! siyle hücuma geçti.
Mor elini açınca Nedft Evelerini saydı. Normal bir muhakeme İle kozdan bir. körden bir ve trefllden bir vererek oyununu kolayca çıkaracıgını anladı.
Kor ruasını as İle aldı ve kozun ruasını oynadı. Vasfl derhal asım bastı ve tekrar koz oynadı. Tabiatiyle Necla hiç zahmet çekmeden oyununu çıkardı ve:
— Hem de yüz onorlul
Diye haykırdı.
— Yalnız, dedim. Vasfiye de bir hediye vermeği ihmal etmeyiniz.
Vasfl hayretle yürüme baktı:
— Sözünüzden bir şey aylıya midim. dedi. Ben hatıra gönül? bakmadan dordoğru oyununu oynayan bir oyuncuyum.
— Bununla beraber müdafaada büyük hataya düştünüz.
— Ne gibi?
— Pik asını basmakta acele etmiyecektlniz. Tabii Necla koe oynamağa devam edecekti. Devamda ısrar ederse asla alıp tekrar kör gelecektiniz. Üçün-cüde Neci A kesmeğe mecbur kalacak ve işte o zaman lelâ-ket bağlıyacaktı Zira trefil ası bizde olduğundan tekrar köre devam edecektik.
Bu izahatımı dikkatle dinil -yen Neciâ:
— Hakkınız var, dedi. Fakat siz kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz. Şark tarafta tek koz bulunduğunu görünce koza devam etmem, trefüleri sağlamak agiderlm.
— Mükemmel bir metot. Fakat bununla da iş bitmez. Çünkü birinci ire file Vasfl onlusunu koyar, ben de ancak ikinci turda asla alır ve tekrar trefil oynıyarak Vasfiye kestiririm.
— Demek ne yapsam bu oyun çıkmaz.
— Tabii. Kctslanr. düşüşüne göre, müdafaada bir hata yapılmazsa oyunun çıkmasına imkân ve İhtimal yoktur.
Nâzım DERS AN
Merhum Rıza Tevfik
Bölükbaşı ruhuna mevlit
12 Şubat İD 50 Pazar öğle namazını mütaakıp camii şerifinde mcrlıum
Tevfik Bölûkbaşı'ıun ruhuna ithale n mevlit okunacağından kendisini seven ve arzu edenlerin teşrifleri ailesi tarafından rica edilmektedir.
Muharririmiz Nazım Der-san'ın briç hakkında neşrettiği İki eser tnkılâp Kitabetinde satılmaktadır.
Yeni Fransız Kabinesi
Jranzada Bütan); kabinesine mensup sosyalist Bakanların İstifası kabinesini yeniden teşkil etmiştir. Yukarıda Başbakan (ortada» İçişleri Bakanlığını deruhte eden Devlet Bakanı Çumılle (sağda) ve beş yeni Bakanla gurünüyoe.
1 1 t ı » ! b - İ M 1 ı
1 I t * ■ I ■*
1. 1^3 _ ı\y i ~
Tavsiye ederiz.
îda Haendel’in keman resitali
İstanbul Filarmoni derneğinin senfonik konserinde büyüt muvaffakiyet kazanan vlolo-nlst tda Haendel tek resitalini 13 Şubat 1950 Pazartesi akşamı verecektir. Bu programda uç «B- yer almaktadır. Dachın ■Chaconnevi, Beethoven’un üç numaralı keman-piyano sonatı ve Brahms'ın «Rerninor» sonatı. Bu büyük eserlerden başka Bartok'un Romen danstan. Wlenlav.skl*nin bir »Polonaise»! ve M. de Falla'ııın «La vida bröve» sile Aarotı Copland'dan bir parça programı tamamlamaktadır. İda Haendel’in resitali şehrimizin müzik mahfillerinde büyük alâka İle beklenmektedir.
Meserret şilebi Amerikaya krom götürecek
Bugünlerde İskender undan hareket edecek otan »Meserret» şilebi Etlbank hesabına Ame-rikaya 8ociq tau krom götüre-İeektir.
Cağaloğlu caddesinden Belediyeye doğru giderken sağ kolda iki katlı bir ev... Bu evin balkonunda «Evlendirmeyi ko-taylaştırma cemiyeti* diye büyük bir levha osh...
Dün aynı caddeden gı ken balkondaki levhanın kat penceresine İndirildiğini gördüm. Evvelce bu levha pek gözükmez bir yerde İdi de onun için mİ aşağıya goae daha yakın yere indirildi?
Ne olursa olsun I oedim. Şu cemiyetin başkanı Ue bir konuşayım ve evlenmeyi nash kolaylaştırdığını sorayım. Bunun kadar da evlenmeyi güç- -leşllren sebepleri öğrenmeği merak ediyordum.
Kapının “ bastım. ' yaşlarında, esmerce şirin kıreağu kapıyı açtı:
— Buyurunuz efendim!
— Cemiyet başkanı İle nuşmağa geldim.
— Âza mı olacaksınız?
— Şarttan öğreneyim, işime geline âza da olunun...
Kapıda, ayak üstü bu k»darcık konuşmamızdan anlıyordum kİ cemiyet, ancak bekârları. evlenmek isteyenleri âza kaydediyor. Âlâ... Ya sonra o bekâr için evlenmek ' ' taylaştırılıyor.
Bana kapıyı açan — Siz, dedim, bu vazifeli misiniz?
— Eh onun gibi Cemiyet başkanı benim annemdir.
— Şimdi kendisi do burada mı?
— Yukandadır. İçeriye buyurun da haber vereyim.
Cemiyet başkanı bayan Fatma Zekiye
Cemiyet bürosu olarak alındığım alt kat holünde, bir kaç kanape, iskemle ve karşı tarafta da bir yazıhane .. Yanda duran soba da yanıyor, alcacık bir yer...
Terliklerinin ökçeleri tahta merdiven basamaklarında tak lak! diye ses çıkararak biri İniyor. Alt katı bu evlendirmeyi kolaylaştırma cemiyeti» ne büro olarak ayrılan bu evin üst katı, cemiyet başkan inin ikametgâhı olduğu anlaşılıyor. Terlik sesleri yaklaşU, merdivenden hole orta yaşta bir kadın girdi:
— Bendeniz, cemiyet başkanı Fatma Zekiye... Bir emriniz ml var efendim?
— Estağfurullah... Badece cemiyetinizin bekârlara ne dereceye kadar faydalı olabildiğini öğrenmek istiyorum.
-- Siz bekâr muiniz?
— Şimdilik öyle...
Evlenmek mi istiyorsunuz?
— İsterim amma, bana ne dereceye kadar müzahir olabileceğinizi öğrenmek isterim.
— Yardımda bulunabilmemiz İçin evvelâ cemiyetimize âza olmanız Mzım.
— Eza olmaklığım İçin benden ne istiyorsunuz?
— Duhuliyenizi alıp deftere kaydedeceğiz ve size bir makbuz vereceğiz ?
— Kaç lira?
— On lira...
— Sonra ne olacak?
— Size münasip bir aile
2 bulmağa çalışacağıa
— Meselâ?
— Meselâ, evlenmek isteyen kızların ailclarüe görüşürün mutabakatlarını alarak sizi oraya götürür, kızı gösteririz.
— Beğenmez isem
— Beğendirinceye kadar ça-bgınz.
Cemiyet başkanı bir müddet «ıstu, düşündü ve Uâvc etti:
— Hem. dedi, öyle rasgele her kızın evine de götüremeyiz. Evvelâ, sizin nasıl bir kızla evlenmek istediğinizi öğrenmemiz lâzım.
— Ne gibi?
— Meselâ, sancın nu taterri-
ı ziline parmağımı
Orta boylu. 14 - 15 bir
ko-
rasıl ke-
bir
kı-
nlz, esmer mi? Şişman mı arzu edersiniz, zayıf mı? Bunları bilelim ki beyhude yere kapı kapı dolaşmak zahmetine katlanmıyalım.
Evlenmeği güçleştiren sebepler
Bu arada cemiyet başkanına bir sual sordum:
— Kolaylaştırmayı bir kenara bırakalım. Bana evlenmeği güçleştiren sebepleri söyler misiniz?
! — A!., dedi. Bunu bilmlye-
cek ne var... Evvelâ mesut bir
• aile yuvası kuracak karakter* de bir loz bulmak .
— Bu. o kadar zor mu?
1 — Hele şu zamanda ...
— zamanın nesi varl
’ — Asrilik, serbezllk...
— Peki amma bunlar şeyler mi sanki?
— tylye kullanılırsa İyi am-! ma. bir çoklan asriliğin Te ser. beşliğin mânasını anlayamı-
• yortar da erkekleri ker.dllertle . evlenmekten korkutacak vazi-. yeter düşüyorlar.
. — Başka ne gibi güçlüğü
var bu işin?
ı — rata... Bence evlenmek : isteyen asil delikanlılar var M I kazançtan bir aileyi geçlndlrc-. cek kadar da nişan ve evlenme
• masraflarına yeter paralan ı yolr...
r — Bu gibilere cemiyetiniz 5. dünç para mı veriyor ?
. — Hayır! Erkek bu katego-
. riye dahil İse ona. nişan ve evlenme masraftan yaphrmı-
. yacak bir aileden kız seçiyo-5 rur.
— Demek böyle aileler de ı var.
. — Var tabii... Nice aileler
. tanıyorum ki kızlarımı iyi bir koca bulmak için her türlü küsura göze alıyor. Fakat hani nerede o koca...
. — Şu halde ortalıkta bir de
koca fıkdanı var.
> — Bu fıkdanı yaratan şey de.
. erkeğin müstakbel zevcesini intihaptaki tereddüt ve müşkül-
. pesen t ligidir.
i — Peki ama. erkeğin bu tereddüdünü nasıl gidereblUyor-
. sunuz?
— O erkeğe ancak, sıkı bir tahkikat safhasından geç irdiğim İr bir ailenin kızını tavsiye etmekle.
— Yalnız tavsiye etmekle mi kalırsınız?
— Hayır: Kız tarafı üe de temas eder, mutabakatlarını alır, işi evlenmeğe
750 yi
fena
— Tabül...
— Bu arada tahkik a unum sizi aldattığına da rasta dm» mı?
— Ne gibi?
— Meselâ, tahkikatınız neticesinde iyi olduğuna kani bulunduğunuz erkek sonra» t. kötü çıktı mı? q
Bayan Fatma Zekiye, sağ eiı-t1 ni d hunin üstüne vurarak: U-
— Ah i dedi. Öyle bir haöıs^^ geldi ki başımıza sormayın, .fc Sütten ağzımız yandı da şlm-yoğurdu bile üfleyerek yi-Ç ıruz. O
— Lâf aramızda, riintemek w İsterim şu hâdiseyi...
— Anlatayım: Bir çun 1} bey geldi, üstübaşı gayet temiz,... yakışıklı, son derece kibar ta-S vırlı... Kimsesi yokmuş, evlenmek istiyormuş. Kendine mü^1-nasip bir kız bulduk. Hem de^* gün görmüş asil bir ailenin kırı“ Genci kızın evine gönderdikTO kız da kayınpeder ve kayınval- (D de de genci beğendiler. Nihayetçe nişan günü tesbit edildi. BuQ) arada artık damat olacak de-*r ilkanii kayınpederi ile lenıaJJ halinde idi. Nişan içm masraf edemlycceğini soyllyerek müstakbel kayınpederinden 5Û0 lira atan damat, gitti gider hâlâ da gider.
— Aman! bu nasu şey...
— Ah ne bilelim oldu İşte bir kere...
— Polise müracaat etmediniz mi?
— Etmez olunnuyuz. Adamı arıyorlar ama hâlâ bulunamadı.
— Peki oma, o müstakbel kayınpeder 500 lirayı nasıl da kaptırmış?
— Adamın görünüşüne aldanmış. döktüğü dillere kapılmış. Hem de öyle ki r.ışan gününden bir kaç gün evvel parayı ver i vermiş Damat olacak delikanlı davetiyeler bastırarak eve girmiş, kaymvaldeye teslim etmiş. Tabii bunların hepsi dağıtılmış! Nişan gününe kadar ortalıkta görünen delikanlı tam nişan saatinde bekle bekle gelmez... Evin içini bir telâştır aldı. Kızcağız bir tarafta mahzun, ev halkı öbür tarat.a mahzun, davetliler bir yanda mahsun... Tabii bu işin İçinde bir dalavere olduğu anlaşıldı ve davetliler dağıldı! Polis dolandırıcıyı araya dursun, bu de ağznnu yandığı için artık iyice güvenmedi timiz İnsanların arasına girmiyoruz.
— Müsaadenizle ! dedim. Gideyim artık... Zaten ben, sizinle konuşmağa geldim Başka hiç bir maks&dnn yok...
— Kimsiniz siz?
— Gazeteci...
— Allah iyiliğinizi versin ! Oturup ne de güzel konuşturdunuz beni... Ne olacak şimdi? Yazacakmısınız bu konuştuklarımızı?
— Tabii yazacağını
— Omuz silkerek cevap verdi.
— yazın! çünkü söylediklerimin İçinde ne yalan vardır, ne de muhaiâga -. Her şeyi olduğu gibi anlattım...
Ccmalcddiu BİLUÎK
kadar götürürüz.
Sordum:
— Güzel Fatma Zekiye _ r _
kadar kaç çift evlendirdiğinizi de öğrenebilir miyim?
— Vallahi ve billahi 750 yi geçti.. Hem de bu muazzam yekûnu. nihayet cemiyetin kuruluşundan bugüne kadar yani 4 sene içinde elde ettik.
— Erkeğe tavsiye ettiğiniz kuı ve ailesini snu bir tahkikattan geçirdiğinizi söylemiştiniz. Onlara gönderdiğiniz erkeği de tahkik ediyor musunuz?
konuşuyorsunuz hanım! Şlnjdlye
geçrnif
Rvbiulâhır 1> —
i
HİKAYE
İtalyancadan
h
T
£1
Mahkeme Koridor] arın da
Bir balkondan
civar oturu-
kızı w krısile birlikte mahallelerden birinde yordu. Apartunanlan küçük olduğundan sıkışık vaziyette İdiler. Zarif yuvanın anahtarını eline aldığı zaman Magda-ıtın sevincini kolayca tahmin edebilirsiniz.
Fakat sevinci çok sürmedi. Hicap ile karışık bir korku birdenbire vücudunu İstilâ etti. Namus ve iffetin, ruhunun derinliklerinden gelen sesini İşitti.
Hayır, kızkardeşlerinc fena bir örnek olamazdı. ailesine böyle bir lekeyi süremezdi, Magda bunları Servan'a bir çocuk s&fiyetile anlatıyordu. Kızın bu masum hali adama çok dokundu. Yavaş yavaş İçinde kıza karşı merhamet hisleri uyanmağa başladı ve hayatında ilk defa olarak evlenmeği ciddiyetle düşündü.
Bir gün kıza:
— Aklıma dedi, her şeyi yeril yerine koyacak bir fikir geldi. Seninle evlenmeğe talip olsam nasıl olur?
Magda öyle sevinçli bir
Servan ekseriya: «Allah,
derdi, insanlar, bir tekini seçmiş diye ayn ayrı güzellikler yarattı. Şu halde taranın hayatım tek, bir kadına bağlaması tabiata karşı bir nevi nankörlük olur, işte bunun içindir kİ ben en muannit bir bekar olarak kaldım »
Servan otuz yaşına bastığı zaman erkeklerin en zarifi, olduğunu iddia etmekte haklı idL Hakikaten güzel, sevimli bir tipti, üstelik bir d.ı zengindi Kadınların hoşuna gidecek mânevi ve maddi bütün güzellikleri nefsinde toplamıştı. Arkadaşlarının birer biter evlendiğini işittikçe onlara çok acırdı.
Servan, dalma yeni maceralar peşinden koşarak hayalın zevkini, kâmını alıyordu. Sevdiği bir kadına kaış.« do hiç bir zaman İhaneti vaki değildi. Çûnkii ona karşı sevgisinin tükendiğini hissedince onu aldatmakla vaktini kaybetmek istemez, çarçabuk münasebeti keserdi.
— Kavga etmeden, göz yaşı dökmeden tatlılıkla ayrılalım, bakışla baktı kl Servan'ın bile en doğru hareket t>u. Böyle heyecandan gözleri yaşardı, batlı tatlı ayrılmak mı daha ' ~
iyi. yolısa na katlanmak, tedrice lenmek mİ? derdi.
Umumiyetle bu söze muhatap olan kadın, bir cevap vermeden evvel hüngür hî:.ıgür ağlardı. Servan, vaziyetin icabına göre açılan yaraya mtr-hem olarak ya bir ki? binlik veya kıymetli bir hediye verirdi. Yara da böylece çarçabuk kapanırdı.
Bu siyaseti takip ederek aşkın bir çok saadetini tattı. Surışın. esmer, buğday, kestane renkli, her sınıfa mensup çeşitli kadınlar sevdi. Günün birinde yaş ellley var lı.
Yaşı ilerlemiş olduğu artık kadınlar arasında »lika ı>v nüırmayacağım zannediyordu. Halbuki yirmi yaşına boSmış genç kızların o yaştaki delikanlılardan ziyada yaşlı erkekleri tercih ettiklerini hayretle gördü. Neden’ Buna ______________„------,____
bir çok sebep göst’rlîeblllr:' yaşını sormamşıtı. Yirmi yaşında bir kıt. hor f*- muntazam ve müreffeh hayat yın üstünde kendisini sevecek sürdüğü İçin babasından daha or-u her hususta himaye ede- genç görünebilirdi. Servan o cek kendi yaşında bir delikaıı- esnada balkonun altından ağır l« bulamaz. jağır ve sakin adımlarla yüriı-
Bundan başka yaşlı erkek- yerek geçen o adanıl gözlyle lerde. bir gencin vercmlyeceğl takip ediyordu, aşk tecrübeleri vardır kl genç ~ kızlar bu mıknatısın cazibesi- ha genç bir ne kolaylıkla kapılıyorlar.
Hulâsa sebep ne olursa sun, bu bir vâkıadır. ' yaşındaki M ağda da _ _ .
Servan’a âşık oldu tik defa o- olduğunu gördü. Derin derin larak başbaşa «Bolsr deki lo-’ düşünmeğe boşladı. Biraz son-kantada yemek yedikleri gün- ra Magda'yı yanına çağırarak: den daha on beş güıı geçmeden Ma?da. tamamen van’ın olmağı vâdetti.
Aşk hususunda Servan çok kat burada zevk sahibi idf. Bu zevkini lâyık olduğu tatmak İstedi. Daha evvel Mag-da'nın etrafına bütün konforları yaymak icabediyordu. Au-teull caddesinde çok şık bir a- edemedi, durakladı. Kız cüm-partım an kiraladı içini zarif eşya ile döşetti. Nihayet o se-| vimli kızın «yuva» ya girme günü geldi.
Magda o zamana kadar hep ailesinin yanında kalmıştı. Bahsi bir devlet memuru İdi, üç
hareket bu. , . _ , ,
ayrılmak mı ilaha | Hemen İkisi balkonda İhanetin alçaklığı- yonyana oturarak İstikbal
* zehir- hakkındaki projelerini kurmaca başladılar.
Böyle tatlı tatlı konuşurlarken Magda birdenbire ürktü; geriye çekildi, Uzaktan gelen birinin kendisini görmesini İstemiyordu. Titrek bir sesle:
— Eyvah babam! dedi.
— Ne dedin?
— Evet nabam... Şimdi balkonun altından geçecek.
— Şu siyah elbiseli, elinde şemsiye tutan ihtiyar mı?
— Yok, hayır!., Açık elbiseli, kolluğunun altında deriden bir ____çanta var.
I — Evet, İçin boylu.
— Evet., saçları koyu kestane renginde, biraz kır düşmüş. Biliyor musun, daha kırk beş yaşında!
— Kırk beş yaşında demek! Servan'ın başı döner gibi oldu. Magda hiç bir zaman ona Belki de,
gördüm, şu orta
(5
i
Mısır parlâmentosunun açılış resmi: Sağda Kıral Faruk tahtla oturmuş, solda Kırçıl Başbakan Nahas paşa tarafından okunan açılış nutkunu dinliyor.
Hollanda veliahdı
I
i/;
■
32u
fer
Karı karşıma dikilince tüylerim ürperiyor!
t/
- • o ıı'-^mıar^. fli
Molanda vellahtı Prenses Bent rice 12 yaşına basmıştır. Veliaht orta mektebe devanı etmekte ve diğer talebe gibi muamele görmektedir.
Demek kl o. kendisinden da-_ . adamın kızına
talip olmaya hazırlanıyordu, ol- Damat kayınpederden de da-Yirml ha yaşlı olacaktı.
ellilik Vaziyetin ne kadar gülünç
I — Kızım. dedi, bu yuvayı Ser- sen de çok zarif buldun. Buna
| senin İçin hazırlamıştım. Fa-■ ■ ■ - benimle beraber
teklifin oturacak değilsin. Ben, şekilde lâzım olan koca değilim.
1 — Neden?
— Çünkü balkondan... Servan heyccannıdan devam
z
r
\Z'
Fransız bikyiık terzileri İlkbahar tuvaletlerini göstermeğe başlamışlardır. Fakat bunların kopya edilmemesi için İçeriye fotoğrafçı kabul edilmemektedir. Christjan Dlor’ur. müessese-sinden çekilen yukarıdaki resimde fotoğrafçı ancak merdiven başına kadar gelebilmiştir.
Faslı bir cambaz kumpanyasında bir cambaz 9 kişiyi-taşı-
Ağa Han ve refikası Boınbayda: Ağa Han müritleri sından geçiyor.
leyi bitirdi:
— Babamın geçtiğini gördün
onun İçin mİ?
Servan İçini çekerek:
— Babandan dahA üstün blf(----------— ........... .. .
şey, hayatın geçtiğini gördüm, maktadır. Bu 9 kişi 200 yoşın-
Çevlren: Nânm DERSAN da ve 500 kilo ağırlığındadır.
Yüaü sargılı hanım teyze sol kolunu oluşturarak dert yandı:
— Başıma bir de muhtar musallat oldu.
— Hayır ola, teyze hanım. Kız mı gelin ediyorsun, oğlan mı evlendiriyorsun?
— Haydi oradan, zevzek. Böyle lâkırdıları nereden uy duruyorsun?
— Muhtardan bahsettin de...
— Ederim elbette. Kara haber dinlemekten dert sahibi oluyorum. Kolumun ağ rısı ciğerime vuruyor. Hele şu yüzümün haline baksana. Kan revan içinde kaldım.
— Düştün mü?
—Ne düşmesi, ayol? Canavarlar gibi üzerime saldırışını görseydin sen de şaşırırdın.
— Kim saldırdı üzerine?
— Zaptiyenin yanında oturan canavar karıyı görmüyor musun?
— Kav"a mı ettiniz?
— Kapının ağzında üzerime saldırdı diyorum, anlamıyor musun?
— Orasını anladım amma saldırmasının sebebi nedir?
— Ne bileyim ben? Memlekette insan bırakmadılar Kapıyı açıp da karıyı karşımda görünce tüylerim diken diken cluyor, gene ağzından nasıl bir kara haber çıkacak diye ürperiyorum.
Yüzünü ekşiterek kolunu oğuşturdu:
— Vay vay vay! Kımıldattıkça sızlıyor kolum. Kâfir oğlu kâfirin saçını başını yolayım, derken kapının kenarına öyle bir çarotım k’. sızısından ciğerim sökülüyor sandım. Bağırtımı komşular duyup da yetişmeseler di oracıkta öldürüverecekti kan beni. Kıyıda köşede öldürdükleri az gelmiş zahir
—Kıyıda kösede adam mı öldürüyor bu kadın?
— Ne bileyim ben? Git de kendisine sor. Muhtarla el birliği etmişler, memlekette kadınların kökünü kurutuyorlar. Ne kadar çok dul kadın varmış bu memlekette? Hafta geçmiyor kİ bir kadın ölüp de beş altı çocuğu ortada kalmasın.
— Anhvamıyorum, teyze hanım. Kim öldürüyor bu kadınlan?
— Bu ise benim de aklım ermedi ki. Dört beş günde bir kapı çalmıyor, acıyorum ki şu karı karşımda. Suratını görünce. Azrail tepeme di kildi sanıyorum.
— O kadından korkuyorsun demek**
— Karının ağzı cellât satırına benziyor, ölüm haberi dinlemekten canım van-dı. Kan karsıma dikiliyor, gözlerini oğuşturaraktan' «Hanımcığım, muhtann selâmı var. ellerinden öpüyor. Dün gece bir dul kadıncağız öldü, altı tane çocuğu meydanda kaldı. Yavrucakların en büyüğü dokuz yaşında. Bit dilim ekmek verecek kimseleri yok. Muhtar selâm söyledi; hanıma söyle de gön-
lünden ne koparsa versin, dedi. Çocukların sırtlan çıplak, karınlan aç» diyerek dil ler döküyor. Söylemesi ayıp, ben de elimden geleni yapıyorum. Kâh çamaşır veriyorum, kâh para Amma velâ-kin, bu ölümler bitmek tükenmek bilmiyor. Hafta geç meden kan karşıma dikiliyor. Dul kadın ölmüş, sekiz çocuğu meydanda kalmış, muhtar selâm söylemiş, ben yardım edecekmişim. Ne muhtarını tanıyorum, ne 1-mamını. Dul kan ölümleri canıma tak dedi artık. Konu komşudan soruşturuyorum; «Haberimiz yok, böyle bir şey duymadık» diyorlar. Ka-rıntn lâflarına bakarsan bu memlekette dul kadın kalmadı. hepsinin köküne kibrit suyu döküldü. Dün gene kan kapının önüne dikiLlp de; (.Hanımcığım, muhtarın selâmı var, fakir bir dul kadıncağız sizlere ömür...» diyerek lâkırdıya başlayınca dayanamadım: «Ayol, bu na sil istir? tJc günde bir dul kadın öldürün benim karsıma dikiliyorsun. Selâm Estirdiğin muhtan ben tanımıyorum. Söyle de kendisi gelsin, anlatsın bakalım şu dul kadınlar neden ölüyorlar?» dedim. Kan birdenbire celâllanarak: «Ben yalan mı söylüyorum da lâkırdıma inanmıyorsun? Koskoca muhtar kalkar da senin aya ğına gelir mİ?» diye azan bastı. «Sözlerimden ne diye huylanıyorsun? Böyle üç günde bir dul kadın ölümünü benim aklım almıyor. Komşulara soruyorum, haberleri vok. Muhtar efendi gelsin de su işin aslını anlatsın bana» dedim. Vay efendim, sen misin söyüyen? Kan küplere bindi; «Ben sevap işlemeğe çalışıyorum, meydanda kalan yetimlerin imdadına koşuyorum. Zenginsin diyerek senden de yardım istiyoruz. Bir kaç lira vermekle neyin eksilecek?» diyerek ileri geri lâflar etmeğe başladı. «Ayol, sen benim zengin olduğumu nereden biliyorsun? Paraları beraber mi küpe doldurduk? Su ölüm lâkırdılarının hiç birine inanmıyorum. Her halde sen paralan alıp kendi koyn una koyuyorsun. On para bile vermem» dedim. Vay kâfir kaltak vay! «Senin paralı olduğunu herkes biliyor. Zenginsin amma çin genesin, yetimlere yardım etmek istemiyorsun. Bir de beni dolandırıcı yerine koymağa utanmıyor musun, çingene karı?» demez mi! Cinler başıma toplandı ken dimi tutamadım, karının su ratma bir şamar attım. Gelgeldim. benim takatim yok ki ızbandut gibi kanya gücüm yetsin. Üzerime saldır-masile beraber altına aldı beni, başladı yüzümü gözümü tınm tınm tırmalayıp kafamı yumruklamağa. Komşular yetişmeselerdi...
Mübaşir çağırdı, hanım teyze söylenerek gitti .
Ce. Re.
----------------------
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: 3. D. Carr
l Trfrllm
Gayet mesut görünüyordu. Gözleri parlamıştı. Şark: söyleye-rekten ve kendi kendine dans-ederekten evde dolaşıyordu. Bir gün şaka edip kendisine: «Senin bir Aşığın var galiba?» dedim Margot, tahm’nlmin doğru olmadığını söyledi. Fakat, New Bond sokağında Lsrnınl şimdi hatırlayamadığım bir falcıya gittiğini söyledi. Bu karlın, ona, daha mesut bir Istlkoale erişeceğine dair müjde veriyormuş.
«Bununla beraber. Ekim ayında, ablam Thorley ile yeniden kavgalara başladı. Sonra, işler düzeldi; Noel yortusunu geçirmek üzere Casval) şatosuna gittiğimiz zaman münasebetleri iyi imiş İntibaına kapıldım.
Cella, avucunu dolduran son kum tanelerini de yığınlar üzerine döktü:
Tercüme eden; (Vâ - Nü) No. 13 J
---- CaswoJI şatosunu severim. — dedi. — İnsan buraya girip kapıları da kapatınca, hangi devirde yaşadığını pekâlâ unutabiliyor Jth, Mavi salon! Ah, Lake Oda! .. Ah, Büyük Galeri!... Ve kitaplar, kitaplar, kitaplar!... Ya, oyun odamız?... Üç renk basan küçük matbaa-aiyle burada, çocuklu ğumdan-berl oynamağı pek severdim.
Bu düşüncelerinden silkinip devam etti:
— Margot, Thorley, ben ve tabii Derek--. Gayet samimi münasebetteydik.
Bu «tabii» sözü, Holden içta bardağı taşırıcı son katre vazifesini gördü O da bir avuç kum aldı ve hızla yere attı:
— Derek derken galiba mebus bay Hurst Gore'u kastediyorsun?
Cella, gözlerini hayretle açtı:
— Evet, Derek'I tanır mısın? Holden, ağır bir ifade ile cevap verdi:
— Hayır. Ondan sadece nefret etmekle iktifa ediyorum.
— Peki ama, mad’ m tanımı-yormuşsun?
— Nefretim tanımadığımdan dolayıdır, Cella. Tanımadığım için onda bir takım cazibeler tasavvur ediyorum. Ne tip tasan bu?
— Pek sevimli! Uzun boylu, güzel ondüle saçlar var. (Hol-den'ln ikrahla dudak büktüğünü farkettl.) Yok hayır, hiç kandınvari değil bilâkisi Güldüğü zaman güzel dişleri görünür. (Şaşırarak birdenbire haykırdı.) Allah Allah, Donaldl Aklından neler geriyor, bakayım?
— Bir zaman sen onun kâti-beilğini yapmışsın. Dedikodular da olmuş.
— Derek bana kur yaptı diye mİ? Ha bak, o doğru...
— Anlalşıhyorl
Ce İlanın kızardığı ay ışında bile belli oldu. Genç kız, gözlerini Holden'den çevirip yine kumla oynamağa başladı:
— Donaldl Acaba anlayabi-
liyor musun? Eğer, Margot, kendine bir âşık edinseydi ondan nefret etmezdim. Hattâ pek iyi yaptığını düşünüldüm. Fakat, vaziyet benim İçin öyle değildir. Zira başka bir erkekle de yanyana olsam, hep aklım fikrim sende olurdu, Ve böylece gülünç bir hale düşerdim,
Bir sükût hükilm sürdü. Sonra, Holden, mırıldandı:
— Teşekkür ederim, Cella, böyle düşündüğün İçin çok teşekkür ederimi
Sonra, doktor Shepton'un mâna verilmez bir ifade ile, tıpkı Sfenks gibi kendisine baktığını farkettl. (Demin 8fenk« lâfını kim etmişti? )
Doktor:
— Sevgili kızım' — dedi. — 23 Ocak günü, öğleden sonra Casrvall şatosuna gittiğinizden bahsediyordun Galiba dördünüz de o akşam, ziyafete davetliydiniz?
Cella, alt dudağım ısırarak tasdik etti:
— Evet, Locke’lerln mallkâ-neoinc... Eskiden, bir milddot İçin suvare elbiseleri giymek hu yundun vaz geçmiştik Fakat, bu âdete sonra tekrar döndük.
uzun uzun hazırlandık. Verdiğim bu tafsilâtın ehemmiyetli olduğu üzerine dikkatinizi çekerim .
«Sen Casvall şatosuna epey zamandır ayak basmadığın İçin şu tefarruatı bilmezsin, Donald. Ablamla eniştem, kendileri kullanmak üzere binanın sol kanadında, Büyük Galerinin üzerine bir daire yaptırmışlardı. Burada her şey tamamlyle modemdir. Yeşil çlnl*eri olan bir banyo dairesi ve siyah mermerden bir benyuar... Margot, beyaz satenden fevkalâde hoş bir salon yaptırmıştı, ölgün pembe bir de yatak odası.. Thorley’ln odalarının bulunduğu tarafa banyodan geçiliyordu. Vaka mahallinin topografyası hakkında fikir edinmen İçin sana bunlan söylüyorum.
«Soğuk bir geceydi ama, buz gibi değildi. Hatif hafif kar yağıyordu. Bina dahilinde hararet tahammül edilir derecede İdi. Çünkü, Thorley, otuz ton. kömür aldırmıştı. lEvet otuz!) Lâkin, sıcak su tertibatında bir bozukluk olmuş ,onun İçin süt-ninemlz Obey, tuvaletimizde kullanılmak üzere banyoya ko-
calarla su çıkartmıştı. Herkesten evvel hazırlandığım içta, yukarı çıkarak Margot'un kapısını vurdum.
«Ablam, tuvalet masasunn önüne Oturmuştu, sırtında bir kombinezon vardı. Omuzlarına da bir sabahlık almış. Tuvalet masası üzerine yaydığı türlü türlü kutular, şişeler arasında bir şey arıyordu.
(— Kardeşim, — dedi. — Banyoya ecza dolabına gidip bakar mısın? Acaba tırnak cilâm orada mı?»
Ecza dolabı .lavabonun üzerindeki aynalı, küçük bir dolapta. duvarın İçindeydi. Burada belki de üç düzüne türlü türlü şişeler vardı. Cllâ şişe leşini bulmakta müşkülât çekmedim. İşte zehir şişesini de tanı o sırada gördüm, Zehir şişesi 1 Gördüğümü İsrarla tekrarlı? .rum. — diyerek genç kız sesini yükseltti.
Doktor Shepton. etrafına bakındı. Ve Cella'ya sesini yavaşlatmasını söyledi.
— Evet biliyorum kiBim^ bundan bana evvelce de bahsetmiştin. Fakat düşün bakayım, şişenin içinde ne zehtri vardı?
— Bilmiyorum, Ne zehlrl ol- .
duğunu nasıl tâyin edebilirim? — şu şişeyi tarif eder misin?
— Yuvarlaktı. Camı kahve rengiydi. Pek büyük değildi. Üzerinde de. şu kelimeler yazılı bir etiket vardı. «Haricen kullanılır» ve sonra kırmızı harflerle: «Zehir.»
— Acaba eczane etiketi mİ? başka tafsilât var mıydı?
— Hayıur. Belki de ben hatırlamıyorum. Ehemmiyetli nokta şu kl, doktor Shepton, şişe yeni İdi. öbürlerinin yanında etiketinin yeniliği göze çarpıyordu. Dolaba henüz konulmuştu. Böyle olduğuna dair yemin ederim,
— Peki peki, sonra ne oldu kızım?
— En garibi şu kl, İlk bakışta dehşete kapılmadım. — diye Cella İzahat verirken Holden'ta elini karanlıkta aradı. — Bu şişe göze çarpıcı bir yerdeydL Doktorcuğum, eğer Margot'un yaptığı gibi Strychntaele bir kere intihara kalkıştıktan sonra, ikinci bir teşebbüse girişmek niyetinde olsanız; öyle sanırım zehir şişesini sakladınız. Onu talk şişesinin veya tırnak cilâsı nın yanına koymazsınız. İşte (Arkası var)
11 Şubat 1950
Sahile 7
Kurbağalı gazhanesi
Asya’da komünizm
Amerika, komünizmi Hindicini hududunda durdurmak istiyor
lhtl-
Anadolu cihetinin gaz yacını temin eden Kurbağalı-dere gazhanesi, Anadolu yakasının İhtiyacını terşılayumaz hale gelmiştir. Bit variyete çare bulmağa çalışan elektrik İdaresi, mevcut havagazı fırınlarını takviye etmek için takriben 10 bin metreküp takatinde yeni bir karbüre su tesisatı sipariş etmeğe karar yermiştir, Bu tesisat ilâve edilse dahi semtin gaz ihtiyacının tamamile önlenemiyccegi söylenmektedir. Bununla beraber bu yeni tesisat muvakkat bir zaman için de olsa faydalı atabilecektir.
tdare, ayrıca Kurbağalıdere gazhanesi için bir de naftalin ayırma cihazı sipariş etmiştir. Sipariş edilen her iki yeni cihaz önümüzdeki yaz aylarında tesisata ilâve edilecektir.
İstanbul havagazı şebekesi genişletiliyor
Elektrik İdaresi. İstanbul cihetindeki havagazı tevzi .şebekesine 3432 metre yeni ana boru ilâve etmiş ve 737 şube yol» yapmıştır.
İdare, şebekedeki gaz kaçağını önlemek itaer* şebekede arama yapmaktadır. Şimdiye kadar şebekenin. 30 bin metrelik kısmında arama yapılmıştır.
Anadolu yakasındaki şebekeye ise son yıl zarfında 1753 metre yeni ana boru temdidi ve 458 yeni şube yolu yapılmıştır. Aynca 47188 metrelik şebeke boruları üzerinde fenol usullerle gaz kaçırmalara mâni olunmağa çalışılmıştır.
Aynca Bostancı eivanr.ı’.a şebekenin havagazı tazyikini arttırmak İçin bir terLsat kurulmuştur.
gazı
. Nevyork 10 (A-A.» — İyi haber alan bir kaynaktan, büdl-Jrlldlğine göre, Birleşik Amerika yüksek asileri makamları ko-rnfiniz™i Hlndiçini hudutlarında durdurmayı düşünmektedlr-ler.
Bu açıklama Uzak Doğudaki ziyaretlerinden donen Amerika kurmay balkanlarının Hono-luTuyu ziyaretleri esnasında yapılmıştır.
General Om ar Bradlcy ve kurmay başkanlan komitesinin diğer üyeleri Oüııey-Doğu Asya siyaseti hakkında beyanât vermemişlerdir.
Bununla beraber amiral For-rest Slıerman verdiği beyanatta şunları söylemiştir: «GüneyDoğu Asya ne kadar karışıklık içinde olursa olsun. Birleşik Amerika için, Pasifik Okyanusunda deniz kontrolünü tam olarak muhafaza etmek ihtiyacı da o kadar kuvvetlenir.»
Nevyork’ta büyük bir bilginler toplanti-8i yapılıyor
Suriyeli öğretmenler geliyor
İçlerinde bazı talebelerin de bulunduğu Suriyeli öğretmenlerden müteşekkil Wr gurup şehrimize gelecektir. Milli Eğitim Bakanlığından gelen bir yazıda; komşu millete mensup olan bu öğretmenler için İstanbul Muallimler Bir İlgince •İstanbulu tanıtma» programı hazırlanarak Bakanlığa gönderilmiştir.
Madrit zeytincilik kongresi
Madrtt 10 (A.A.) — Zeytincilik kongresi genel kurulu İt öncü yıllık toplantısı mösake-relerj bugün bavlıyacak tır Toplantıya Fransa. İtalya. Türkiye. Portekiz ve Yunanistan İştirak etmektedir. Arjantin. İsrail ve Btıriyen ta mille tir r-arası zeytincilik federasyonuna kabul edilmeler, mmM da gündemde yer almıştır. Lüb-namn İspanya maatahaigtzan De, iaşe ve Uran teşkil âtından ve Birleşik Ameri kazı ar. bir delege çalışmaları müşahit «tatile takip edeceklerdir.
Nevyork 10 (AJL) — Bir bilginler gurubu saçsızhğt önlemek hususunda fikir teati etmek gayesiyle bugün toplanacaktır. Nevyork ilimler akademisinde yapılacak olan toplantının davetiyelerinde bildirildiğine göre hiç bir tedavi usulü bildlrilmiyecek, fakat bir çok yeni buluşlar açıklanacaktır.
Nevyork üniversitesi dişçi mektebinin araştırmalar şubesinden doktor Bulcher, saçların. normal uzaması sonunda saçın kökünde şimdiye kadar bilinmeyen, bir mikrobun faaliyete geçtiğini bildirmiştir.
Dr. Bulcker'ln evvelki incelemeleri saçların uzamasıyla adrenal guddeleri arasında bir bağlılık nlması lâmm geldiğini göstermiştir. Dr. Bulcher yaptığı bir tecrübe sonunda adrenal guddesinin çılranlm ağının saçların daha çabuk uzamasına sebep olduğunu bulmuştur. Doktor bu tecrübeden adrenal* İn saçların uzamasını ayarladığı neticesini çıkarmıştır.
Adrenal bu son aylar zarfında bilhassa mafsal romatizmasını gideren hormonların İfrazındaki rolü dotayısile çok bahis merin olmuştur. Bilginler cumartesi günü caçtann dö-ktllmesi ve uzamalarında uğranılan muvaffakiyetafzHğe tahrir edilecek toplantıda daha katfi fikir «ahtbt olacaklardır. Bo toplantıda bir hnl tam bulunacağı ve akademi tarafm-
Milletlerin garip âdetleri
(Başta ra fi 4 üncü sabifede) aında bekler ve zecriye Sini verdikten sonra ancak eve girebilirdi, bugün İse gelin güveyi e-vintn merdivenin son basamağında bekler
Güvey gelin odasına girer bu odanın tavanı ipekli kumaşlarla bir alâlmişema şekline sokulmuştur. Gelin yatağının üstünde semayi andıran marl ipekli bir tül cibinlik asılıdır. Gelin güvey, gelinin odasına gelince hemen bir yere oturamazlar, bu anda «üvey ve gelin gayet yavaşça diz çökerler ve gene ya vaşça ayağa kalkarlar bu böyle bir kaç defa tekrar eder bu diz çökme gerek gelinin ve gerekse güveyin ayni zamanda dte çökmelerine kadar devam eder, bu esnada bilhassa güveyin gelinin gelinliğinin biraz kenarına oturması, evinde güveyin hâkim olması için zaruridir. Bütün bu diz çökme merasimi sopa erdikten sonra gelin güveye bir kap İçinde ilk pişirdiği pirinç yemeğini ikram eder, gelin güveye ve güvey ise geline sadakat yemini ettikten son ra, beraberce bir kaptan hazırlanan pirinç yemeğini yerler.
Düğün yemeği
Düğün yemeği sekiz köşeli bir kap içinde nazırlanır. pirinç yemeği beraber aynı kap içinde boyanmış yumurtalar dahi bulunur, bu yumurtalar beyaz bir kurdelâ Ue süslüdürler ve bu merasimde onlanlara bu yum ur tatardan ikram olunur. Düğünün son merasimi ise gelin güvey ellerini öne doğru uzattıktan bir anda üstlerine serpilen gülsuyu İle takdis edilmeleridir. Bu esnada ğelln güvey tarafından bir düğümün çözülerek, bu suretle arada hiç bir ihtilâfın olmadığı ve olmıyaçağı temin edilmiş olur.
Bu esnada alâyimlsema renginde otan bir şerit yedi defa gelin ve güveyin başlarının üstünden ve ayaklarının altından geçirilir bu şerit güvey tarafından koparılır veyahut yakılır,, yaktığı takdirde şeridin geri fct tan külleri ile gelin ve güveyin alınlan karalanır. Bunu müteakip gençler bllûmum hazini-
na mukaddes sulan serperek ıslatırlar.
Bütün bu ada sakinlerinde o) duğıı gibi bu adada yaşıyan halk tabakalarında sihirbazlığa, tılısım re muskaya son derece ehemmiyet verilir. Meseli her hangi bir kimseye kötülük edilmek İsteniyorsa, sihirbaza □ adamın veyahut kadının çamur dan ufak bir vücut şekli yaptırılır ve vücudunun hangi tarafına fenalık gelmesi arzu ediliyorsa. o cljıete bir iğne batinin-. meselü hir genç bir kıza âşık ise ve fethedemedi ise kızın kalbini ezmek için, sihirbaza kızın çamurdan bir şekil yaptırılır ve kaib cihetine bir İğne saplanır, bu suretle kızın kalbinin rahat durmıyacağı ve erkeğin arzusuna boyun eğeceği ümit ediUr. Fu insanlar ölümün, ölüm getiren ruhlar tarafından İnsanların arzusuna göre değil, Kari denilen en büyük ruhun enir 11 e, insanlara getirildiği kanaat indedirler.
Bu ruhlar dünya yüzünde görülmeden seyahat ederken, ölmeğe yaklaşmış her hangi bir insanı gördüklerinde, Ple denilen ruhu haberdar ederler, ve kendisi de vaziyeti Kari denilen ruha bildirir, eğer Kari muvafakat ederse, ölüm rüzgârına emir verir, ve bu ölüm rüzgârı da ölmeğe mahkûm olan kimsenin başı ucunda uçarak ona ölümü getirir, buna karşı hiç bir sihirbaz karşı gelemez. Bu ruhlara inanan kabilelerde cenaze gömülür, fakat bağlı bir halde ve oturur bir vaziyette mezara konulur. Bazı kabilelerde ise ölü gömüldükten sonra mezarın üstüne ağaç dallarından veyahut sazlardan yapılmış bir korkulun koyarlar.
Bazı kabilelerde ölüler gömülmez, cenaze tamamen Çürüyünce ye kadar, orman içinde kazık lar üzerinde kurulmuş olan ve her tarafından hava alan bir sandık İçine konulur. Bu suretle tamamen çürüyen Üşenin kemikleri jandüg^p &l»n1arak yakılır ve kuiiibetbrln içinde gö mülür. Buna mukabil mûslü-manlarm cenaze merasimi daha kültürlüdür.
W*
bütün ağrıları dindirir. Ateş, soğukalgınlıkları ve romatizmayı
İstanbul Sular idaresinden
idare ihtiyacı için 10 ton katranlı halat ratın alınacaktır, Şartnamesi satmalına servisinden alınabilir.
İsteklilerin tekitf be deÛerin İn %7,5 u nispetinde yatıracakları teminata mukabil alacakları makbuz! a riyie şartname dairesinde haarlıyacaklan kapalı zarf teklif mektupların! 27 2-950 pazartesi günü saat 11 e kadar idare muamelât dairesine vermeleri. İMİ
z i
Tekel 260 ton çay getirtti
Tekel İdaresi «Homiman» markalı çayların piyasada tutunduğunu görüp bu çaylardan yeniden 260 ton ithal etmiştir. İdare yakında Beytar menşeli ekstra etotra çayla- da getirtecektir.
İzmir Hmanının Ocak ayında ihracatı
İzmir ticaret odası mecmuasında neşredileli b»r kütlene göre geçen Ocak ayı içinde İzmir limanından 34 milyon liralık mal ihraç edilmiştir. Bu malların 21 milyon liralığı tlL-tündür.
ata: I — Bir nakil raaiajrı.
3 — Aaltt-ri rnMİrklevŞtıt. 9 — Mutâ-vaaaıl, 4 — Bir Frunı mnı - BipM «Ta plirae İplik olur - Tem kı^aŞuı bap - Tarat cenup cihet. • — T*m ıblr emir. 7 — Terin F.Upınde bir şehir. 8 — !pthtıf ı-ık vasıtalarından -içki çerezi. 9 — Elde H - Terazi.
10 — Teni sütünü geçimedir - Neti
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Temizlik işleri için alınacak üç adet şasi kamyon 19 gua süre ve kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (27750) liradır.
3 — Teminatı (20811 lira (25) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir. •
4 — İhalesi 27.2.950 pazartesi günü saat IS da Belediyede toplanacak komisyonda yapılacaktır. İsteklilerin 2490 sayıh kanunun 32 nel maddesi sarahati veçhile haztriıyacakiarı teklif mektuplarını belli günde saat 15 e katlar makbuz karşüığır.rja komisyon başkanlığına vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır. 1477
İstanbul erkek lisesi izci günü
İstanbul erkek Nsesj |8(.| y. ma|»ı, dûn okul bm^ dahilindeki izci lokalinde mektepten yetişen eski jîçiJerı bir arayı toplayarak «amin.1 hır ftci çayı vermiştir TopLutma eski ve yeni izciler hrzı bulunmu;-lar ve anin t dun hniıralar-
la e?Ki günlerin zevkli oakî
(Baştarafı 4 üncü sahifedel ânı bile geçirmedi; en çetrefil kısımları kendisini hiç yormadan, rahatça, âdeta parmaklarının ve yayının ucuna geliveren seslerle çaldı. Bilhassa Brahms konçertosunun finali, o halk işi karakteriyle eserin en muvaffakiyetli ânını teşkil etti.
Brahms'm keman konçertosu epey vakittir orkestranın repertuarında mevcut olmakla beraber. bu güç eseri gözüne kestiren viyolonistlerin azlığından olacak, şimdiye kadar ancak iki viyoloniste eş'lk etmek fırsatını bulmuştur. Katırımızda kaldığına göre, bu eserin orkestra İle İlk çalmışı viyolonist Vasa Prl-hoda iledir. Orkestra bu konçertoda, konserin ikinci yansında dinlediğimiz Beethoven konçertosuna kıyasla, daha nazırhk-sızdJ îda HaendcHn gür ıono-ritesini örttüğü, boğduğu anlar oldu- Kornoların bütün konser boyunca kusursuz olmadıklarını itiraf etmeliyiz. «Corde» lerin mükemmelliğine ulaşacak nefeslilerle orkestra yepyeni bir çehre alacaktır. Şef Cemal Reşl dRey’in yorulmak bilmez gayretiyle kendi eseri olan orkestranın yakın bir gelecekte özlenen kusursuzluğa kavuşacağını kuvvetle ümit ediyoruz.
Beeihoven’un konçertosunda solistle orkestra arasmda muvazenenin teessüs ettiğine memnuniyetle şahit olduk. Denilebilir ki viyolonist bu eserde İfade »mkânlarına daha rahat ve gönlüne e kavuşmuş bulunuyordu Brahma konçertosunun pek derinliğine nüfuz etmemiş bulduğumuz sanatkârı Beetho-ven’da dalıa dolgun ve müzisyen bulduk. Bu konçertoda orkestranın başarısını kâydetuıe-deq gcçemiyeeeğlz. şef Cemal Rfcşld Rey; orkestranın en muvaffakiyetli eserlerinden birisi olan Mendelssphn'un cFlngaj mağarası» uvertürü başta olmak üzere her İM konçertoda mü-keınmelhğt sağlamak için bilgisini. dikkatini ve enerjisin! harcattı.
Büyük riyokmist îda Haen-delin konseri, hafız.ypj eden en güzel scsleıle birlikte uzun yıllar yaşayacaktır.
YENİ YAYINg
HU»l ¥ue«B4i Bultta C»p)Ml»T(rl«: HIZA TEVrtK
B’ijün ;ıktı.
Tanınmıg fW muht-nrımiıln ka-lemiyi( mvyd-ma ce(eıı v* ı>ar kütüphaneyi kıymrtlerıdirecek olan fcu eserde yu bajılılet vardır Hıra Tev-likln blnbir ulhalı fcayalı, rurtoette Çeçen tünler ve «vja*ut>crl. (4Sı yıl Snee Ra» Teville hakkında yayınlanan i>te «erin um mini, fıioutfs dair meralar. Ttlrk edebiyatı tarihlerine cöre sılrl. saik'am edebi defvıL /Serub-ı Ömrüm» un lenhid ve lah-lülerl. en gıl-tl -.lirleri. IU«tofun bektaillttl ye MuhlhlMO çareitaia-de ba*KLuh.ınlrU*l. dindarlığı v« vb-tonseverllği. neşeti, ahtikl. jaırUfl. haüpllfl. fılozoflufu. «nuMllmlieı. pehlivanlığı, hamaili#} Zapllyc Na-zırlı|ı, »HaJsrİA rnüeodel«al. hürriyet yemini, GûmOlcünetfe ittihatçılardan dayak yerneal ve bu hSdlae Örerine Tcv/ik Fıkrrl ve Rikeyin KAatl'din tikleri. Hua Tevllk'e dil uutanlar «e cevaplan, vefat» tııerL ne Türk basınında çıkan yatılar ve bilinmeyen hatıraları tlülOn kitapçılarda bulunıır. İU liradır
s»H5 yel: inkılâp Kıla be vl
Yukarıdan aşağıya: 1 — Gayr» tabi U lâmir. S — Giresun un bir Itaum halkından. 3 — Şair - karım. 4 — Harem ve selâmlık n?a»t - Mükafatın başlangıcı. 5 — Sonuna «Z> gelirse bir (hamızdır - El İti levazımattndon. fi — OÇrrulImlj «laaıaz. 7 — Tcrri jüze eülücu - Şüphe, e — Teres U-j mumidlr - lj-1 değil
ÇEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa; 1 — Meregaml. 3 — Ebilehcb. 3 — Zuhura! « — Orak. LAT. 5 — Pry. Sine. S — Odtsa. Er. 7 — De», Urla. I — An, MUİS. S — Ptyale. 10 — Ya, Sentt
Yukarıdan a^aÇıya: 1 — Mezopo rfamy. 2 — Obur erten. 3 — Nihayet. 4 — Oluk, Mis. S - Ger. Samkye. • •— Ahali. Elan. 7 — Metanelilc. ■ — İh, Feraset
SATILIK FABRİKA
Birinci sınıf sanayi mıntıkası olan Eyüpte Bahariyede sahilde 610 M2 bina ve aynca 1030 M2 arazisi otan fabrika satılıktır. Telefon: 22103.
— EVLENMEYİ —
.Kolaylaştırma Cemiyeti
■ Merkez binası Cağaloğlu cad. No. 2€ ya nakledilmiştir I TBUtraN :
Sayın Doktorlara ■■■■■*!
BENERVA REDOXON- ACETTYLCOLİNE
Yalova İcra Memuriutt» dan; 549/35 T
DERMOJEN
TANIK, ÇATLAK EKG ENLİK, Sİ\ İLCE Ve EKZEMAL.1RA harp
Açık arttırma ile mevsimin en büyük satışı Gelecek hafta 18 ve 19 cumartesi ve pazar günleri marul bir aileye alt mevsimin en büyük satışı yapılacaktır. Bu satışta birçok hakiki İngiliz Mahurı ve Renesans eşyalar bııiabiieceginta gibi meşhur hakiki Ayvazofaky ve sair kıymetli tablolar Uc kıymetli biblolar ve saire. TatatJât gelecek haris euma ve cuDıATteal gu-«teierde okuyacaksın».
Antikacı Rrtv Orcrman
Istan bulda Ziya Köktürk'e borçlu Hali» Erdoğanın borcun -dan dolayı mahcuz Yalova Belediyesi »3 plöka sayılı ve şartnamesinde evsafı yazılı İki bin lira değerindeki ctobüsün ra'-ü» masına karar verilmiş uld'jfundan 23/Şubat./? 50 günü saat 9 ile 12 arasında Yalova belediye garajında yapılacak olan açık arttırma ile satılacaktır.
Muayyen olan gün ve saatte mahcuza takdir edilen kıymetin yüzde 75 şl (ide edilemediği takdirde 25/2/950 tarihinde ayni saatlerde ve yerde yapılacak olan arttırmada en çok arttırana ihale edilecektir.
Satışa İştirak edeceklerin %7J> pey akçesiyle başvurmaları ve tellaliye resmi ve İhale pullan bedelinin alıcıya ait olduğu ilân olunur. 8/Şubat/950
İcra memuru Hayrettin Sakrziıgîl
8214
DOKTOR
EMİR NECİP M AKAM | Kadın - Doğum Hastalıktan I Te ameliyattan mutrhjMiKİ Beyoğlu, İstiklâl Cad. 403. ■ kat 2. Şark Pazarı karşısı. I
Muayene: 15.30 - 1». |
Tel: 43864 MMMB
MAZONl
M ty». Tu*« KABIZLIK. HAZIMSIZLIK. MİDE bulantısı, çUkyıhk ve bozukluğunda. BARSAK unbeUigiM*, nüdo ekşilik ve Şf"fFhttytt*r**h efanryeut kuP Lantlbf Mulâyba ve utusWdl».* HOROZ ujnkaCuu dikkat I
Ue boğaz iltihaptan için
PENİCİLİN PASTİLLERİ
3 ay muafiyet veren
ESSO BACTl lİN NEZLE AŞISI gelmiştir.
TAKSİM ECZANESİ
ttihat değirmencilik TurkAnonim şirketinden
Ticaret kanunile esas mukavelemiz hükümlerine uyarak İttihat Değirmencilik Türk Anonim. Şirketi Ortaklar genel kurulu l»5ö yılı Martının 13 uncu Pazartesi günü saat 19.34) da Gatatada, Ömer Atat kanınca 1 nci iratta 11. 12, 13. 15 numaralı yazıhanelerde aşağıdaki ründeml müzakere etmek üzere adiyen toplantıya davet olunur:
GÜNDEM:
1 — İS» senesi muamelâtına dair idare kurulu raporu kâr ve zarar hczabtannın okunması,
2 — Mürakip raporunun olranraası.
3 — İdare kurulu üyelerinin ve Tnuraktplerin ibran,
4 — Temettöün tevzii hakkında karar,
5 — çıkan İdare kurulu üyeleri yerine penilerinin seçünıe-ve huzur naklannm tesbttt
6 — 1950 senesi için iki mürakip tayini ve ücretlerinin
tesbiti.
7 — tdftr* kurulu üyelerinin şirketle muamele! ticari-yede bulunabilmelerine mezuniyet verilmesine dair karar.
ile
sİ
Tasfiye halinde Cc Ka Sinemacılık ve Filmcilik Türk
Anonim Ortaklığından:
Ce Ka Sınemaeıhk ve Fihneilik Türk Anonim Ortaklığının olağanüstü 24/12/94A gönü toplanan ortaklar genel kurulunda şirk e-, in fesih »e lasftyMine karar verilerek bizleri tasfiye memurluğuna tâyin edilmiş bulunduğumuzdan şirketten alacaklı olduklarını iddin edenlerin bu İddialarını tevsik edecek vesaik ile birlik Le Beyoğlu İstiklâl Caddesi 178 numarada tasfiye memuruna müracaat etmeleri ve evrakı nıusbıielerlnJ kaydettirmeler ticaret kanununun 451 İnci maddesine tevfikan ilân olunur.
taaet CcT»ah Emine Cenubi
B MEMUR ARANIYOR _ ihracat işlerinde tecrübe tUW. Almanca ve Fran-ca müstakillen muha-reye kudretli bir »erur anıyor.
Keodi el yazifiı tie «Ga-ü». Posta kutusu 1198 -at al. adr^iTe aıuzacaa;.
DEPO ARANIYOR
En az 200 mette karelik dı-po veya. depoya etamı?*» yeti olanlann 43849 tete-fonta yahut Ja İstiklâl cad. 3 OU numaralı LtBKA TİCARET T. A. ÛUU Maral müracaatları.
Fikri ÇİÇEKOÛLU
Sahife 8
AKSAM
KIŞ AYLARINDA
KİNİNLİ
GRİPİN
\I'AIMANT ve EMERAUDE kokulu 8 cozibeli renkte yeni pudralarını takdim eder.
NEW YORK PARİS
jtSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
Tahinin bedeli Teminatı
Lr. 4410 Er. 70 Lr. 330 Kr. 80 Yol İşaret levhaları imalinde
4125 55 309 42 kullanılmak için satın alınacak 14 kalem muhtelif malzeme. Belediye motorlu vesaitinin
9044 00 228 30 tamirinde kullanılmak üzere lüzumu olan 7û kalem çeşitli malzemenin satın alınması, Karaağaç müessesatı et nak-
2550 00 191 35 liye servisi kamyonları İçin satın alınacak 12 iç ve 12 dış kamyon lâstiği. Mecra ve septik çukurlarıma
2475 00 185 63 temizlenmesi İşinde çalışan Vldanjörler İçin lüzumu olan 100 metre alıcı hortum mü-bayaası. Mecraların tamiri İşlerinde
çalışan işçiler İçin lüzumu o-Jan beher çifti 30 lira mu- 1 hammen bedelli 60 çift uzun konçlu »e beher çifti 45 lira muhammen bedelli 15 çift lâstik kasık çizmesi mubayaası.
Tahmin bedelleriyle İlk teminatları yukanda yazılı işler ayn ayn açık eksiltmeye konulmuştur. Şartnameleri Dlvanyolunda Belediye merkez binasındaki zabıt ve muamelât müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale 16?Şubat/950 perşembe gönü saat 14,30 da Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komslvonda yapılacaktır.
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektupları ve 950 yılı Ticaret Odası vesikalariyle birlikte İhale günü saat 14,30 da Daimi Komisyonda bulunmaları lâzımdır. 1249
— Par :se gideceklere güzel bir haber
I En nefis alaturka ve alafranga yemek meraklılarına I
■ ŞaıızeUze civarında Lor d Bayron sokağında Le Lord Lokan- I | kamasına gitmelerini tavsiye ederiz |
11 Şubat 1.050
★ PORTATİF ★SAR Fİ T ATI AZ
★ PRATİK
★
TAKSİTLE k SATIS 1
HAYIR BU BEDAVA VERİLEN BİR HALIDIR. POKER PLAY tra? bıçakla* rının yanında bulunacak olan ku* ponla vazıh adrese ibraz edip bu güzel halılara sahip olabilirsiniz. Her sabah POKER PLAY traş bıça. öını acarken kupona dikkat ediniz.
POKER-PLAY
TRAŞ BIÇAKLARININ İKRAMİYESİ
MAĞAZALARI • SİRKECİ Hamidîye Cad. 16
r ı i' iyj h ı
SMİpiınrei Hmfin V»P""«
UCUZ FtMTLAR Poıralr do 9**111 (•’«" İla
Irfıbflüt olmak) »arilan «nollo'l har altı kıforfa aünd.rjldlil )»'• yolnıl BİRKAÇ SAAT v.ya BİRKAÇ GÜN Iflndo uloyırv. Sûyvt P°'-»ita» l|1n ttntllâllı to>3*. 10 '*• naili ı.ctfib»- •(!•«>•» '«>" '»/o''01 occnt.nlı» «o,o PANAIB DO BRASIt Idil umumi bilal «ali» ountotl ola»
n/tJÜtfUaK U'oni.0 JOKVnt (nürocoal adini t.
PMUR fJO B/tASll
ISTANSUl t Bayofik. Colalaı»«r.
VanlMi,.. M. W. -13'V WM1 M-ANKARA ı Ankara r«lo«OI»l*M-l34*l
TRAK TİCARET
ANONİM ŞİRKETİNDEN;
16 Mart 950 perşembe günü saat 15 de İstanbul Balıkpa-zan Maksudlye han 63/67 No. lı dairedeki Merkezimizde yıllık âdi oturumun yapılacağını İlân eder, Ortaklarımızın, hisse senetlerini oturum gününden on gün evvel Merkezimize tevdi ile mukabilinde giriş kartları almalarını rica ederiz.
GÜNDEM!
1 — Yönetim kurulu vc denetçi tarafından verilen raporluna. okunması,
2 — Ortaklığın mevcudat ve defterleriyle bilanço, kâr ve zarar hesaplarının tasdik veya tadllen kabulü.
3 — Müddeti biten yönetim kurulu üyeleri ve denetçinin tekrar seçilmesi veya yerlerine başkalarının intihabı,
4 — Denetçiye verilecek ücretin taylnL
5 — Yönetim kurulu üyelerine ortaklıkla İş görebilmeleri İçin mezuniyet verllme&L
URflL
ı
MSlfK HALİHVi
Bayındırlık Bakanlığından
Eksiltmeye konulan İş:
1 — Eskişehir su İçleri 9 uncu şube müdürlüğü bölgesi içinde bulunan. Porsuk çayı İslahı inşaatı olup tahmin edilen keşif bedeli flat birimleri esası üzerinden (2.311.780* lira (68i kuruştur.
2 — Eksiltme 20/2/1950 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat (11) de Ankarada Su işleri Reisliği binası İçinde toplanacak olan su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usu-liyle yapılacaktır.
3 — İşlekliktin eksiltme şartlaşmasını, sözleşme tasarısını özel teknik şartlaşma, flat birimleri ve keşif cetvelini. Bayındırlık işleri genci şartnamesini ve su İşleri umumi fenni şartnamesini 150) lira karşılığında su İşleri reisliğinden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için İsteklilerin 183.103) lira (42) kuruşluk geçici teminat vermeleri ve bu işin teknik ehemmiyetinde bulunan difieı* bir işi muvaffakiyetle başardığını veya İdare ve denetlediğini Isbata yarar belgeleriyle birlikte eksiltmenin yapılacağı günden en az etatil günlen hariç» üç gün evvel yazı ile Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu İşi a eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi almaları ve bu belgeyi göstermeleri şarttır.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarım 2 inci maddede yazılı saatten bir saat öncesine kadar 8u İşleri Reisliğine makbuz karşılığında vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (1224)
Boş varil ve hurda o’uklu saç satılacak Sümerbank Defterdar yünlü Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
Müessesemlzln hurdalığında biriken takriben '800) adet boş yağ varili ve 10 ton kadar hurda oluklu saç pazarlık yoluyla satılacaktır.
Satın almak arzusunda bulunanların şartlarımızı öğrenmek varil ve saçları görmek üzere 13/2/950 tarihi akşamına kadar müessesemiz ticaret servisine baş vurmalar) rica olunur. (1650)
Bir adet makkap tezgâhı alınacak
Bayındırlık Bakanlığından:
24/Şubat/195o tarihine tesadüf eden cuma günii saat 15 de Bayındırlık Bakanlığı binası içinde Malzeme Müdürlüğünde toplanacak Malzeme Eksiltme Komisyonunda bir adet mak-kap tezgâhının açık eksiltme usulü ile eksiltmesi yapılacaktır
Makkap tezgâhının muhammen bedeli 8100 ıseklz bin yüz; lira olup geçici teminat miktarı 607,50 (altı yüz yedi Hra elli kuruştur.)
Bu husustaki şartlaşma Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde görülebilir.
isteklilerin geçici teminat ve şartlaşmasında yazılı belgelerle eksiltme gün ve saatinde Malzeme Eksiltme Komlsyonuda hazır bulunmaları ilân olunur. 1674
Comments (0)