AKŞAM

Sene 32 — No. 11257 — Flati: her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ 13 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İslerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaasu
Seçimlerin mayıs iptidasında yapılması muhtemel
C.H.P. Divanının 7 nisanda tesbit edeceği
adaylar, genç, mazisi temiz, memlekete bağlı ve seçim kabiliyetini haiz şahsiyetler olacak
C. H. P. Divanı toplantı halinde
Ingilterede seçimler
işçiler ile muhafazakârların kazanma şansları müsavi
Londra 13 (Radyo» — 23 şubatta yapılacak umumi seçimlerde namzetliklerini koymak isteyenler, bu akşama kadar müracaat edeceklerdir. Yarından İtibaren seçim faaliyeti en son ve heyecanlı safhasına girecektir.
Daily Express, seçimleri hangi partinin kazanacağına dair açtığı anketin neticelerini açık lannştır. Bu ankete göre seçimlerin yüzde 45 i İşçi partisi. 45 l Muhafazakârlar, partisi lehindedir. Geri Unlan halkın yüzde onu Liberalleri desteklemektedir.
Hidrojen bombası
Einşteine göre bütün medeniyeti mahvedebilir
İstanbul’un mesken işi Umumî meclis komisyonu mühim bir rapor hazırladı
Raporda mesken sıkıntısının sebeplerini, belediyeye düşen vazifeler, yapılması zaruri görülen işler anlatılıyor
Ankara 13 — Cumhuriyet Halk Partisi divanı. Parti genel başkan vekili Hilmi Uranın rlya-- ikimde, cuma günü başladığı f öı üşmeleri dûn akşam bitirmiş ve nisanın 1 ncl günü toplan-Eiak üzere tJzs*ılmıştır.
Öğrenildiğine güre, üç gün devam eden görüşmelerin en mühim mevzuunu seçimlerde gösterilecek adaylar ve seçim tarihinin tesbltl meseleleri teşkil etmiştir.
Haber verildiğine göre Divan, 1650 Meclisine yeni ve kuvvetli unsurlarla gelmek kararındadır. Bu nokta üzerinde titizlikle
Dün geceki şiddetli lodos
Eirev çöktü 3 kişi enkaz altında kaldı
Bir taşıt gemisi karaya vurdu, bazı sandallar battı
Profesör Einştcin
Umumi Meclis, şehrimizin mesken meselesini yakından tetkik ederek bu çok mühim dâvanın halli çarelerini bulmak İçin bir komisyon teşkil etmişti. On beş âzadan müce;ekkU olan komisyon, bir rapor hazırlamıştır. şehrimizdeki bugünkü mesken sıkıntısının sebcplelnl, bu hususta belediyeye düşen vazl-zifeleri, şimdiye kadar gösterilen alâkasızlık ve nihayet bu ana meselenin halli için yapılması 2aruri görülen işler raporda bütün teferruatı ile anlatılmaktadır. Bu mühim rapor Mecliste salı günü görüşüle-lecektlr. Komisyon raporunda diyor ki;
Raporda deniyor ki
«Meselenin esasına girişmeden evvel -şurasını itirafa mecburuz ki bütün mârienl memleketlerde normal zamanlarda bile mesken meseipsı ön plâna alındığı ve ekser memleketlerde mesken sahasında Devlet veya Belediye eliyle, büyus fedakârlıklar mukabilinde pek mühim eserler vücuda getirildiği halde memlekteinıizde son senelere kadar mesken meselesine hiç alâka gösterilmemiş, mesken işinin bir amme İşi olabileceğini kimse dünşünmenuştir. Hattâ mevzuatınızda bile mesken meselesine dair hic bir hüküm ve
O O.
Frang,
kayda tesadüf olunamaz.
sız kanunundan iktibas olunupO 14/4/1030 tarihinde neşrolunan— 1580 numaralı Belediye kanu-Q nunda, mesken meselesi hakkırr-j-da bir madde vaznıvnmuş, fa-J2 kat bu madde memlekette hlçQ) bir akis vücuda getirmemiş ti r.> Mezkûr kanunun Ti İnci mad-Qj deslndekl 68 inci fıkrada (ucuz(|) Belediye meskenleri yapmak, .in^-klşafı ve tevsie müsait mahai-^ lerde araz! alarak yeni plâna göre tanzim etmek ve yeniden İnşaat yapmak 'stevenlere sattp"^? ihtikâra mâni olmak gibi Belediye vazifeleri meyanındaCO sayılıyor. 0
şimdiye kadar hükümsüz va> *
(Arkası 7 nci sahifedeF-'
Devletin kalkınma
plânı ve devletçilik
Kütahya milletvekili Hakkı Gediğin Başbakandan dört suali
Bütçe müzakeresi
Bugün Mecliste Maliye Bakanının nutku ile bavlıyacak
durulmuş ve bazı prensip kararlan alınmıştır. Buna göre a-daylann genç, mazisi temiz, memlekete bağlı ve seçim ka-
Fındıklı Mollabayın sokağı [kaz alfanda kalmışlardır, çıkmazında bahçe İçinde 12 Kazazedeler, İtfaiye Relln.ce-
biliyet! olan şahsiyetler olmasına bilhassa ehemmiyet verilmektedir. Mahalli teşkilâta se-
sayılı. celep Ahmedln sahip ve Niyazi adında birinin kiracı olduğu bir katlı ev gece lodos fırtınası esnasında saat 3,20 de birdenbire çökmüş, Niyazi İle karısı Ayşe ve kızı Nevzat en-
ye kadar, civardan yetişenler tarafından kurtarılmışlardır. Nevzada bir şey olmamışsa da babası Niyazi ile annesi Ayşe ayaklarından yaralanmışlarda. (Arkası sabife 2; siitun 1 de)
çimlerden evvel yapılacak bir f__ tamimle bu hususların bellrtll--mesi kararlaşmıştır.
Seçim ne zaman yapılacak?
Seçimin ne zaman yapılacağına gelince, divan çevrelerinde
bu hususta s'kj bir ketumiyet
BAGDflD POLİS MÜDÜRÜ İSYAHAJTEŞEBBÜS ETTİ
Londra 13 (Radyo) — Profesör Einşteine, dün New-Yorkta yaptığı beyanatta hidrojen bom bası hakkında şunları söylemiştir:
— Hidrojen bombası bütün medeniyeti imha edebilir. Silahlanmakla güvenliğin sağlanacağını zannetmek felâketi-âmiz bir hayaldir. Milletlerarası bir teşkilat kurulmalı ve güvenliğe ait kararları, bu teşkilât vermelidir. Bütün milletler, bununla işbirliği yaparlarsa yakın harb tehlikesi çok azalmış olacaktır.»
gösterilmektedir- Daha doğrusu, bu çevreler, seçimin yenll.en.mesl kararının C. H. P. Meclis Gru-
puna ald olduğunu söylemekle iktifa edlyoıiar.
Diğer taraftan ısrarla dolaşan söylentiler, yen! seçim tarihinin tesbit edilmekte olduğu merkezindedir Bu rivayetler, Çankayadâ yapılmış olan toplantıyı bununla alâkalı göstermektedir. Filhakika bu akşam. Parti Genel başkan vekili Hilmi Uranla Divan üyeleri, Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmişler ve yemeğe alıkonulmuş-Hrdır. Topiantıda, Başbakan, bazı kabine üyeleriyle Meclis Grupu başkanlar mm da bulunduğu haber verilmiştir- Alâkalı olması gereken çevreler İse. bu kabulü seçim tarihinin tesbltl ile alâkalı gösteren rivayetleri doğru saymamaktadır.
Bu teşebbüs, han dökülmesine mahal kalmadan iki saat
içinde bastırıldı
Meslek mekteplerine ihzarı kısım
Mayısın ilk pazarı mı?
Bununla beraber seçimlerin en geç mayıs sonunda toplanacak parti kuıultaymdan evvel İkmal edilecek şekilde ayarlanıp tertipleneceğini tahmin edenler de çoktur.
Divanın tekliğinde de mütaa-kıp toplantının 7 nisanda yapıla cağı tasrih edilmiştir, bu top-Mantıda merkezin yüzde 30. teş-Jrulâtm yüzde, 70 namzetleri üs-*'tünde görüşülmesi ve namzetlerin o tarihte katileşmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu vaziyete göre, umumî seçimlerin mayısın İlk pazarlarından birinde yapılacağı anlaşılmaktadır.
(Arkam salıifc 2 sütun 2 de)
Bağdat İS tAP> — Polis ge-nel müdürü Ali HaUt dün İnanılır kaynaklara göre Bağdadın bazı kısımlarını zapta teşebbüs etmiş fakat hükümetin vaktinde müdahalesUe bu teşebbüsü akim kalmıştır.
İsyan kan dökülmesine mahal kalmadan iki saat zarfında bastırılmıştır.
Bu hususta yayınlanan resmi bir tebliğe göre Ali Hallt, hükümet darbesine teşebbüs
etmekten sanık olarak yargılanmak üzere tevkif edilmiştir.
Resmi tebliğ ezcümle şöyle demektedir:
«Polis genel müdürü Ali Hallt, Bakanlar Kurulunca başka vazifeye tâyini neticesinde barış ve nizamı ihlâl etmeye başlamış, fakat bu hareketlerinde kendi kuvvetlerinin müzaheretini temin edemeyince muvaf-rakıyetslzlige dıiçar olmuştur.
Çin Hindistanı hududunda savaşlar
Ho-Chı-Minh kuvvetleri bir Fransız vapurunu topa tuttular, hudutta Fransız mevzilerine hücum ettiler
Saygon 13 (AP) — Ho Chî Minh’in çeteci kuvvetleri cumartesi gecesi hava topları ve otomatik silâhlarla «Champo-llon» Fransız yolcu gemisinin bulunduğu Saygon limanını a-teşe tutmuşıerdır. Bununla beraber çetecilerin ateşine hedef olan yolcu gemisine hiçbir şey olmamıştır.
Bundan başka Laokay'ın 20 mil ötesinde bulunan bir Fran-
sız mevzU 800 İlâ 1000 kişilik bir çeteci kuvvetinin taarruzuna uğramıştır. Resmi Fransız kay-naklarmdan bildirildiğine göre bu taarruz geri püskürtülmüş ve harekâta Fransız uçakları İştirak etmiştir. İlk tahminlere göre, Fransız kuvvetleri üç ölü ve yirmi .varalı, Vlet - Mlnh kuvvetleri İse 150 Ölü vermişlerdir.
Hastabakıcılar ve hemşireler arasında anket yapan gazeteci arkadaşlarımız, şu tarzda manzaralara taslıyorlar:
Gayet cevval, zeki, hevesli, temiz ve itinalı kızlarımız, hastanelerde çalışmaktadır. Mektepli olup olmadıklarını kendilerinden soruyorsunuz; en hassas tellerine dokunulmuş gibi boyunlarını büküyorlar:
— Tahsilimiz olmadığından bize mektepte okumak hakkı verilmiyor. Böyle a-laydan yetişme hizmet ediyoruz.
—. Tahsil?... Yani orta tahsil* mi?
— Hayır, ilk tahsil diplomamız yok.
İlk tahsil her yaşta yapılabileceğine göre, böyle hevesli kızîanmizi, daimî şekilde «alaydan yetişme» durumda bırakmak pek insafsızlık oluyor.
Bir meslek için en lüzumlu unsur, «heves »tir, öyle meslek kapılarını daha ge bunlara birer hazırlık kısmı ilâve etmek suretiyle bütün heveslilerden istifade mümkündür. Yalnız hastabakıcılıktan misal gösterdik; lıu misali teşmil edebiliriz. İnsanlarımızı, meslek sahibi yapabilmek için, heveslilere meslek kapılarım daha geniş açmamız lâzım.
Ankara 13 (Akşam; — Kütahya Milletvekili Hakkı Gedik, Meclis Başkanlığına bir sözlü soru vererek Başbakandan şu sualleri sormaktadır:
1 — Sayın Şemseddin Gün-altay’ın programı Büyük Millet Meclisinde görüşürken Başbakan İŞ başına geldiği zaman memleketin kalkınma İstikametlerini ve İmkânlarını tâyin V© tesbit eden bir Devlet plânının mevcut olmadığını gördüğünü ve fakat lüzumuna İnandığı böyle bir plânı hazırlayacağını ifade etmişti. Aradan bir seneyi aşan zaman geçmiş olmasına göre bu müddet zarfında vâdolunan plân hazırlanmış mıaır? Hazırlanmış ise kimler tarafından, ne gibi usullerle, metotlara dayanılarak meydana getirilmiştir. Mahiyeti ve mesncdleri nelerdir? Henüz ihzar ve ikmal edilmemiş İse gecikme sebebi nedir? Ve el-yevm ne vaziyettedir. Hükümet kalkınma plânının mahiyet ve şümulü hakkında umumi bir prensip karan almış mıdır?
2 — Sayın Şemseddin Gün-altay, İstanbul sergisini açış nutkunda hususi teşebbüse daha geniş ve emln 1? sahaları sağlamak maksodlyle devletçiliğin hududunu e(*Qlş şekilde tâyin ve tesbit ederek bir komisyon kurulduğunu bildirmişti. Bu komisyonun vardığı netice nedir?
3 — Bugüne kadar tatbik e-
Kütahya Milletvekili Halikı Gedik
dilmekte olan devletçilik rejimi hususi sermaye teşekkülünü desteklememiş ve bilâkis bunun taazzuv ve inkişafına mâni olmuştur. Binaenaleyh hükümet bu rejimde ne gibi bir değişiklik düşünmektedir. Güttüğü İktisat politikası hususi teşebbüs ve sermayenin mi yoksa devlet kapitalizminin mi gelişmesi esasına dayanmaktadır.
4 — Hükümet, İktisadi devlet işletmelerinin bugünkü usullerle doğrudan doğruya devlet tarafından idaresi sistemini aynen tatblka devam fikrinde
Ankara 13 (Akşam) — Büyük Millet Meclisinin bugün öğleden sonra saat 15 te yapılacak toplantısında 1950 bütçesinin müzakeresine başlanacaktır. Müzakereler, Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal’ın, bütçenin umumi karakteri üzerinde vereceği İzahattan sonra boşiıyacaktır. Bundan soma Demokrat Par:l adına Adnan Menderes. Mlllöt Partisi adına Ahmet Oğuz, ten-kldlerinl yapacaklardır. Bu ten-kldlerin bilhassa bütçe açığıma kapatılış şekil üzerinde olacağı muhakkak çibldir.
Bilindiği elbı. bu sen»kl bütçenin gider yekûnu 1.487 218.563 liradır. Gelir yekûnu ise 1 milyar 313.269.563 Uradır- Aradaki açık farkı 173 milyon 949 Uradır. Açığın 154 milyon lirası Marshall plârlyie, 19 milyon lirası da İç İstikrazla kapatılacaktır.
Muhalefet, Marshall yârdı-mlyle bütçe açığının kapatılmasını hükümet İçin bir muvffa-kıyet görmemekte, geçen senelerde olduğu gibi, hükümetin gene denk bütçe getirememiş olduğunu ileri sürmektedir.
midir? Yoksa bunların yeril ve yabancı hususi sertnyaenln de İştirak edeceği anonim şirketler halinde tamamen ticari usuller ve anlayışlarla idaresi hakkında bir fikre sahip midir?
Vefa 1 — Galatasaray O
Galatasaray kalecisinin bir kurtarışı, lYazısı İkinci sahile milde]
Sahile 2
A U Ş A M
13 Şubat lüât)

Haberi olan beri gelsin
Lisenin son sınıflarına gelmiş delikanlılara Hışladıkça hangi yüksek tahsili seçeceklerini sormak âdet imdir. Son »amanlnrdn bu suali hangi pençe sorsam «Hukuka gireceğim, avukat olacağım» iliyor.
Geçen seneye kadar doktor ve mühendis olmak isti* yenler çoğunluğu teşkil ederdi. Bu sene anlaşılan istikamet değişmiştir. Hukuk tahsili ve hâkimlik değil de avukatlık tercih ediliyor. Acaba neden?
Bunu kestirmek mümkün değildir. Eğer llukuk Fakültesine yeni ilâve edilen bmnlnrda sınıflar geniş ve rahat olduğu için değilse, gençlerin avukatlıkta istikbalin parlak olduğunu sezdiklerine hükmetmek lâzım gelir. Bir dr kanunlarımızın günden güne çoğalması, hele Gelir Vergisi Kanununun yürürlüğe girmesi ihtimal kendilerine cesaret vermiş, «Hukukta iş var» kanaatinin belirmesine yol açmıştır.
Giizcl. Güzel ama, geçenlerde «Avukatlar çoğalıyor» serlevhalı bir yazıyı gazetede görünce bir dostum: «Hayret! dedi, gemilerimize iyi kaptanlar bulmakta müşkülât çekiyoruz avukat istediğiniz kadar . » Bunu söylediği gün gcııe aynı gazetenin başka sütununda Edime şilebimizin Maıış ta karaya oturduğu, bir başka vapurumuzun da kaza geçirdiği yazılı idi.
Avukatlara sorarsanız öyle demiyorlar ya. haydi diyelim ki avukatlık cazip, t’ç taralı denizle çevrilmiş, ticaret filosunu daima büyüten re büyük bir ticaret filosuna saltib olması zaruri bulunan Türkiyede kaptanlığın cazibesi acaba neden yok? Neden «Kaptan olacağım diyen gençlere Taslamıyoruz?
Ben Hukuk Fakültesine gittiğim raman, bir arkadaşını birinci sınıftan hukuku terkederek Deniz Ticaret Mektebine eitmisti. Şimdi sayılı bir kaptandır ve kendisi bu meslekle âdeta pay tanıtamıyor. Buna mukabil hukukçu arkadaşlarımdan çoğu işsizlikten şikayetçidirler.
Meslekleri nasıl seçtiğimizden kimin haberi varsa beri gelsin! Şevket RADO
Lodos fırtınası
Baş tarafı 1 inci sah it ede) 13 numaralı vapur karaya oturdu
Dün hava. bahtın andıracak kadar tüzeldi. Fakat bu. ancak akşama kadar devam etmiş. ı gece birdenbire patlayan lodos fırtınası limanda bazı vapur, seferlerini aksatmış ve kınalara di sebebiyet vermiştir
Devlet Denizyollarına alt 13 numaralı taşıl gemisinin ma-kbie dairesinde, fırtınanın şld-' d etinden bir Arıza çıkmış, gemi Buların terirlle bir müddet sû-1 rukLüudlktsn sonra. Haydarpaşa - Selimiye arasında karaya oturmuştur.
Vaka mahalline derhal vasıtalar tahrik edilerek mürettebatı kıırtanlmıştır Grml makine dairesinden bir yara almıştır.
Kerempe adındaki bir motor de, Beşiktaş önlerinde fırtına-1 ya tutulmuş ve suların kuvvetli r-reyantle bl“ müddet sürüklenmiş tir.
Bn sırada makineleri de &rı-raya uğrayan motör, liman İdaresince vaka mahalline gönderilen bir römorkör yedeğinde sahile getirilmiştir.
Şiddetli fırtına yüzünden bazı sandallar karaya düşerek parçalanmıştır. Dsnizde bulunan küçük vasıtaların Akıbetinden endişe edilmekledir. Et'hir hatlarında işleyen vapur seferlerinde rötarlar olmuştur.
Bugün lıava kapalı ve yağmurludur. Lodos fırtınası biraz ha Hilem işt ir.______
Celâl Bayar aleyhindeki alacak dâvası Ankara 13 (Akşam) — Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuz ile İstanbul Milletvekili Enis Akaygenin Demokrat Parti Genel Başkanı Celâl Huyar aleyhine açtıkları ödenek dâvasına bu sabah üçüncü adiye ceza mahkemesinde devam edilecektir. Bu celsede Celâl Bayar paranın kandirine değil, partiye verildiğine dair ifadede bulunacak ve mahkemenin gecen celse vermiş olduğu karara uyarak yemin edecektir.
Bîr Macar memuru bize iltica etti
Hükümeti tarafından geri çağırılan Macar sefareti memurlarından O uslar Rite, kanat! ve 4 çocuğu İle Ankaradan şehrimize gelmiş ve Macarıs-lana gitmekten vazgeçerek siyasi mülteci olarak kabul edilmesi İçin Vilâyete başvurmuştur.
RILz, nezaret altına alınmış, hakkında henüz bir karar veri İm emiştir._______
Birleşmiş Milletlerin verem uzmanı geldi Birleşmiş Milletle Sağlık teşkilâtı verem uzmanlarından Mr. Bertnet dün saat 13 te uçaklı şehrimize gelmiştir Br. Barthet şehrimizde kurulacak verem safilik merkezinin hazırlıklarly-le meşgul olacaktır.
Seçimler
Baş tarafı 1 inci sahifede)
Tebliğ
Ankara 12 ia,a.) — C H. P. Genel başkan vekilliğinden:
İki aylık mûtat toplantısını bu defa da şubatın 10 uncu cuma günü Parti merkezinde yapan Cumhuriyet Halk Partisi Divanı, o giln ve ertesi cumartesi ve pazar günleri de çalışmalarına devam etmiş ve aşağıdaki konular üzerinde lüzumlu kararlan almıştır:
1 — Divan. Genel İdare kurulunun hazırladığı (19501 seneni parti bütçesini müzakere ve kabul etmiştir.
2 — Divan, 1950 senesi hesaplarının tetkik ve murakabesine memur olmak üzere yeniden üç murakıp seçmiştir.
3 — Divan, tüzüğümüz gereğince (» 70 >1 illeree ve (% 301 ıı divanca seçilecek milletvekilleri adaylarının illerdeki ve divandaki seçim tarzlarını tesbit etmiş ve birer usule bağlamıştır.
4 — Divan, merkez hesaplarını ineeliyen denetçiler raporunu tasvlb etmiştir.
5 — Divan. Genel idare kumlunun son !ii aylık parti çalışmalarını açıklıyan raporunu müzakere ve kabul etmiştir.
ö — Divan, bazı üye arkadaşlar tarafından verilmiş olan takrirleri müzakere etmiş ve karara bağlamıştır.
7 — Divan. Başbakan Günal-tayın İki aylık iç ve dış hâdiseler hakkındaki açıklamasına ıttıla hasıl «İtmiştir.
8 — Divan, mütaakıp toplantısını nisanın 7 nel turna günü yapacaktır.
Maraşın kurtuluşu
Maraş 12 f A A ) — Maraş
kurtuluşunun otuzuncu yıldönümü her yıl'olduğu Rfbf bugün de coşkun bir şekilde kutlanmıştır.
Fidanlığın havuzunda bir çocuk boğuldu Belediyenin Büyiıkderedekl meyva fidanlığında oturan Muharremin dört yaşındaki çocuğu Necip, dün havanın güzelliği dûiayısile fidanlıkta oynamakla iken büyük sulama havuzuna düşerek boğulmuştur.
Ankarada dünkü bahar havası
Ankara 12 CA.A.) — Bugün Ankarada güzel bir bahar havası hüküm sürmektedir. Bir aydan fazla bir zamandanberi bütün şehri örten kar süratle erimiş ve güneş gören yerlerden tamamen kalkmışı ır. Termometre akşam geç vekil dahi sıfırın üstünde bulunmakta İdi.
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Halka ucuz ev teinini
Abiılin Dzver CUMHURİ-YlîTtc birinci yapı kongresinde mesken, meselesi hakkında verilmiş olan raporu yorıımilyara k iliyor M:
■Devletin esaslı bir mesken politikası tatbik etmesini istl-yen Birinci Türk Yapı Kongresi Mesken İşleri komisyonunun raporunda ileri sürdüğü dileklerin. pek arn kabul edilerek tatbik şahmına konulmuşsa da bir çoğu hftlfl gerçekleştirilememiştir. Şimdi Is-tanbuldB. toplanan komisyon da 1048 mayısında ileri sürülen bu teklifleri tekrarlamaktadır. Birbirini tnmamlnyırı olan bu tedbirler süratle yerine getirilmedikçe mesken buhranını önlemek mümkün oln-mıyncaktır; bunu kabul etmek lâzımdır.
Bizim de İngHteredcki gibi, olsaydı, harbe glrmetilğimin olsyndı, harbe girmediğimize ve evlerimiz yorup yıkılmadığına göre, şimdi mesken buhranı diye bir dâvamız vc gecekondu diye bir derdimiz ol-mıyacRkü.»
Seçimden bütçeye
YENİ SABAH, başmakalesinde seçim tasarısının birinci muin keresi bitliği için şimdi Mecliste yeni bütçenin konuşulmasına sıra geldiğinden bahisle diyor ki:
«Belagat ve hitabet ne ka-ılnr parlak olurca olsun, nihayet rakamların İfade eyledikleri soğuk hakikatler örtüle-mcz. 1950 bütçemiz, esene kaydedilecek hâdisedir, hâlen açık Olarak Meclise sunulmuştur. Bu açığı umumi heyet, her halde tasarruflarla, bazı israfları önlemekle bertaraf edebilir. Hindistan Cumhurbaşkanı şahsJ güze) bir jestle, maaşının yüzde 15 ini feda etti. Bizde de bizzat Büyük Millet Meclisi tahsisatından, inşaat ve Avrupa seyahatlerle den. bir buçuk milyarlık bütçede yüzde on bej tarpmto yapılara'.yatağı iddia olunabilir mİ? Yüzde on beş kısıntı bir çırpıda iki yüz kü-sûr milyon tasarruftur. Zaten açık ta o kadardır Ufak bir himmet Ue bu MeclLs, ömrünün
Vali Ankaradan döndü
Beykozda itfaiye teşkilâtı ve 20 yataklı bir sağlık merkezi kuruluyor
Salı akşamı Ankaraya giden Icadelç için illere 2.882.366 Hra VaJl ve Belediye başkanı profc-1 gönderilmiştir. Yeni yılın ba-sör Fahreddln Kerim Gökay, Işında Devletin verem hastala-dün saat 14 tc şehrimize gel-; rina tahriş ettiği yatak sayısı mlştir. Ankara ekspresi. Malı- *“■’—*-»‘-
köy civarını sellerin basması yüzünden dün 5.5 san t rötar yapmıştır.
Valiyi, dostları ile Belediye ve Vilâyet mensup'arı karşıja-mLşiardır. Profesör Fahreddln Kerim Gökay, trenden inince muavinlerinden, gıda maddesi flalierinin arLıp artmadığını sormuştur. Fiatlerin artmadığını öğrenince memnuniyetini beyan etmiştir.
Vali, Ankaradakl temasları hakkında kendisiyle görüşen arkadaşımıza demiştir kİ:
— Ankarada bulunduğum müddet zarfında aevgiii şehrimizi ve hemçetilerimi unutmadığıma cmlnsinlzdir Sizden üç gün uzak kaldım.
1750 yi bulmaktadır. Bu yılın sonunda yalak sayın 2&20 olacaktır. Aynı hastalığa karşı muhtelif demeklerin tedavi nıtiesscselerinde 538 yalak mevcuttur. Belediye müesseselerin-de 233, hususi şahslara ait mû-esseselerde 203. özet İdarelerin ise 82 yatağı .ardır.
Dünkü maçlarda iki sürpriz
son aylarında, yıllık lara evvelce yaptığı rattığı menfi tesiri bilir.»
*
ve yolluk-zamla ya-izaie ede-
İktisadî kör döğüşü
Selim Itapıp Eıncç. SON FOSTA'da yazdığı baş makalesin d e bütün dünya gibi bhcinı başımızda da diye Wr püsküllû belâ mevcut olduğundan bahisle diyor ki:
•Görüyorum ki; vatandaştan esirgediğimiz ucuz îtetiı kömürü harice satarken, onun yerine daha pahalı, lüks gaz sobalarının ithaline müsaade etmekle hiç te doğru bir şey yapmıyoruz.
Dövize muhtaç İsek; bu ithalât durmalı Değilsek, bu vatandaşa. bu kömür sıkıntısı reva görülmemeli.
Saflarının mütehassıslarla dolu olduğunu İddia ederek bununla İftihar duyan hükümetimize, bu bedahRli; bizim gibi tüccar olnııyan vc ticaretten an lamı yanlar rai hatırlatmalı?»
Ankara Üni
versitelileri
44 kişilik kafile dün Karaşiye vardı
* Haydarpaşa Numune has-I tanesinde yeni tesis edilen ikJnet hariciye servisi şefliğine. An kura Belediye hastanesi ser-tabibj operatör Selâhaddln AkeJ tâyin edllmljtir.
Tıp odaları birliği kanun tasarısı
Bildiğiniz üzere Ankaraya yük selt sağlık şûrası toplantılarında hazır bulunmak üzere gitmiştim. Şûra çok sıkı çatıştı. Yarısına kadar hazırlanmış olan Tıp odalan birliği kanun tasarısının son yarısı da tamamlandı. Bu tasan, hekimlerin mesleki sahada bir çok İhtiyaçlarını karşılamakta ve hekimler arasındaki mesleki anlaşmazlıkları hal edecek esaslı tedbirleri ihtiva etmektedir Aynı zamanda hekimlere yüksek meslekî kültür verecek kütüphaneler açmak, halk sağlığı yolunda faydalı teşebbüslere girişmek.! halka zarar vermemek ve hekimler arasındaki mesleki tesa-nüdü temin etmek gibi tedbirler alınmak tadır. Bu maksatla bütün EUbba odaları bir konsey seçecektir. İstanbul da kurulacak olan bu konsev memleketin İçinde vc dışında Etıbba odalarını temsil edecektir.
Eczacı odaları tasarısı, veremle mücadele
Bu arada kurulması düşünülen Eczacı odaları kanun tasarısı da Şuraya geldi, görüşüldü ve çıktı. Bu iasarı da müstahzar ilâçlar meselesinde gayri meşru hareketleri önleyecek ve vatandaşın zarar görmesine mânı olacaktır.
Şûrada, bulaşıcı hastalıklar meselesi üzerinde de ehemmiyetle durulmuştur 1949 da bu nevi hastalıklara karşı açılan savaş ve alınan tedbirler bilhas sa veremle mücadele İşinde hükümetin aldığı tedbirler Şûraca takdir ve teşekkürle karşılandı. Geçen seım veremle ınu-
Bulaşıcı hastalıklar
i Diğer bulaşıcı hastalıklara gelince; Geçen sene 7.389,465 in-
ı sana çiçek aşısı, 1.529,602 kişiye 1 tifo aşısı. 1.070.835 kişiye de tifüs aşsı yapılmıştır. Sağlık Ba-ı kanlığı geçen sene çocuk ishalinin önlenmesinde mühim İşler başarmıştır. Bu hastalık yüzde 60 azalmıştır. Bu maksatla halka parasız olarak üç ton sulfa-guvanll dağıtılmıştır. Gene geçen sene 3,331,615 şahsın çamaşırla n D. D. T, İte yıkanmıştır.
Verem mücadelesinde geçen senenin en başarılı İşi B- C. O aşısı tatbikau olmuştur.
şûra. İsta»’buldaki çalışmaları takdir etmiştir. Bu sene bütün mekteplerde B. C, G aşısı tatbik edileceği gibi, aynı aşı bahardan itibaren köylerde de yapılmağa başlanacaktır.
Ankarada, öç ay karlar sonra açılacak olan İstanbul sergi işleriyle alâkalı Bakanlıklarla temaslarda bulundum. 500 üncü yü meselesiyle de meşgul oldum. Buna ait teklifler Bakanlıklarda görüşülmektedir. Yakında I Bakanlar Kuruluna gelecektir.
Beykoz!u^ara iki müjde
Beykozluiara verilecek İki müjdem var. Birisi semtlerinde İtfaiye teşkilâtının kurulması 1-şidir. Bu teşkilâtın vücuda getirilmesi için Beykoz kaymakamına direktif verilmiştir.
İkinci müjdem. Boğazın Anadolu yakasında oturanların hastane dilekleriyle alâkalıdır. Şimdilik bu semt halkının âcil ihtiyaçlarına cevap vermek için Beykoz kasn tamir edilerek 20 yataklı bir sağlık merkezi haline getirilecektir-
Darülacezede bir çocuk pavl-yonu açılmes; jçtn de tahsisat alınmıştır. Bu İşler içir. Sağlık Bakanına teşekkür ederim.
Vefa Galatasarayı, Emniyet I. Spora yendi
Bu «ürprizli neticelerden sonra Vefanın dördüncülük ihtimali yeniden belirdi
Dün lig maçlarına İnönü stadında devam edilmiştir. Dünkii karşılaşmaların her İkisi de sürprizle neticelendi. Gerek ts-tanbulspor ve gerek Galatasaray kısmi izamım hAkim oynadıkları maçları kaybetmek zorunda kaldılar.
Emniyet, galebesini, tstanbul-sporun dağınık ve gelişigüzel oynamasına, Vefa da. Galat asa-rayı mağlûo etmesine talihine borçludur. Gaiatasarayın mağ-lüb olması. Büleudin takımdaki yerini almaması dolayısiyle, sakat olduğu halde, Naclnln oynatılmasıdır. GalatasaraylI İdarecilerin de bu hususta hataları çok büyüktür.
Mademki Bülent oynıyamı-yordu, santrhafta Doğana, sol-hafta da Özcana yer verilmeli ve Naci de saftiç olarak denenmeli İdi.
Ne tekim gol de Naclnln sakatlığı nüksettiği bir sırada İki GalatasaraylI bekin de dalga geçtiği bir sırada son dakikalarda oldu. Yalnız bu arada bir noktayı işaret etmeden geçml-yeceğlz. Vefa takımı maçı kazanırken kendilerine hiç de yakış-nuyan tekme ve favullere de İhtiyaçları yoktu zannederiz.
Emniyet - İstanbulspor maçı İse. çok temiz oldu. Her iki takım da güzel bir oyun çıkardılar. Emniyetliler fırsattan istifade etmesini bilerek galibiyetlerini temin eden golü yaptılar. Emniyet 1-1. Spor 0
Günün ilk müsabakasını Feridun Kılıcın hakemliğinde Emniyetle İstanbulspor şu kadrolarla yaptılar:
Emniyet: Mehmet - Muammer. Cahit - Vr?dat, CeiAl. Vecdi - Sabaha .idin. Süreyya. Bas-rl. Necdet, İbrahim.
istanbulspor; Turan - Kenan. Sairn - Nevruz, Kâmil, Hidayet - Erdoğan. Aydemir. Salim, Toros. Metin.
Oyunun ilk devresi karşılıklı hücumlar arasında daha ziyade Emniyetlilerin hâkimiyeti altında geçti vc golsüz olarak bitti.
İkinci denenin ikinci dakikasında İstanbulspor orta hafi Kâmilin geriye yuvarladığı topa kontrpiyede kalan Turan, topun kendi kalesine girmesine
Karoşi 12 (A_A I — lünited Press): Tetkik gezisine çıkan Türk öğrencilerinden mürekkep bir grup bugün deniz yoliyle Karaşi'ye gelmiştir.
Batı Pakistanda üç hafta kalacak olan öğrenci grup muhtelif Türk üniversite talebelerine menşup 33 öğrenci ile 11 Türk profesöründen mürekkeptir.
Karaşi okullarını temsil eden
300 öğrençl ve bin kişilik bir halk topluluğu Türk kafilesini, rıhtımda, karşılara ıştır.
•firak öğrenriler nfiına kanıl-şan sözcü söyle demiştir:
«YuJcııluğumuz uzun ve yoru-' cu olmakla beraber hepimiz sıhhatteyiz.»
Türk öğrenci grup»:. Karavide dört gün kaldıktan sonra Pzklstanın büyük şehirlerini ve tarihi önem taşıyan yerlerini gezeceklerdir.
Atlet kafilemiz de Pakistan’a gidiyor Ankara 13 (Akşam) _____ Dört
kişiden müteşekkil bir atlet kafilesi başlarında atletizm fe-!mânl olamadı Emniyetliler de derasyonu başkanı Naili MoranJ bu suretle galebelerini temin e-olduğu halde Pakistana gitmek den golü kazanmış oldular üzere dün akşam trenle Jstan-* Kendi kendilerine attıkları »...i- «-*•«- tr_«ı_ bu goj(|en sonra tstanbulsporlu-
lar mütemadi şekilde hâkim oy-nadılarsa da kâh talihsiziIklerl ve kâh beceriksizlikleri yüzünden muhakkak goller kaçırdılar. Oyun da böylece 1-0 Emniyetlilerin tsnlnbulsporlulara galebesiyle sona erdi.
Vefa 1 - G. Saray 0
Günün İkinci maçını Mustafa Güventürkün hakemliğinde Vefa İle Galntasaray şu kadrolarla yaptılar.
Vefa: Şükrii - Mustafa. Rahmi - Melih. Galip, Salâhaddln -Hikmet, Talha, İsmet, Karnlk, Bülent.
Galatasaray: Turgay - Fâzıl, Ruhi - Musa, Naci. Doğan - ts-fendlyâr. Mustafa. Gündüz, Muzaffer, Garbls.
Karşılaşmaya GalatasaraylIlar en iyi oyuncuları Bülenttcn mahrum olarak başladılar tik dakikalarda GalatasaraylIlar, Muzafferin, birincisi Vefa kalesinin üst direğine vurarak, I-kinclsi Gündüzün sırtına çarparak kaçan İki golden mahrum kaldılar. Vefalıların da arada sırada yaptıkları hücumlar Galatasaray müdafaasına oldukça tehlikeli anlar geçirtiyordu.
15 inci dakikada îsfendiyam sürüp ortaladığı topu Gündüz güzel bir kafa İle Muzaffere aktardı. Muzafferin kuvvetli şörii havadan avut...
24 üncü dakikada Vefalı Bülent. Naclyl tekmeledi. Hakem bir kâğıda bir şeyler yazarak Bölende ihtar vermekle işi kapattı. İlk devrede böylece iki takımdan hiçbiri bariz bir üstünlük kurumadan golsüz olarak bitti.
İkinci devreye Vefalılar çok canlı başladılar ve 2 nci dakikada İsmet çok müsait bir durumda yakaladığı topu yakın mesafeden Turgayın ellerine teslim elti.
5 inci dakikadan İtibaren GalatasaraylIlar, oyuna adamakıllı hâkim oldular. Bu hâkimiyetleri esnasında Mustafa üst üste muhakkak gol fırsattan kaçırdı.
25 inci dakikada Bülent, bu sefer, Galatasaray kalecisi Turgaya tekme İle vurdu. Gene hakem aldırmadı. Nihayet 40 inci dakikada An'ı bir Vefa hücumunda Naclnln sakatlığı nükset ti, koşamadı Talhanın ortaladığı topa. Fâzıl Ue Ruhi ıska geçtiklerinden, Bülent koşarak yetişti: dizinden sakaL olaö Turgayın atılmasına rağmen, yakın mesafeden ve yerden bir şûtle Vefaya galebeyi temin e-den golü yaptı.
Oyunun bitmesine İki dakika kala, bu sefer Gündüz. yû2de yüz gollük bir topu dışarı atarak Galatasaray! beraberlikten mahrum etti. Oyun da böylece Vefalıların GalatasaraylIlara 1-0 galebesiyle sona erdi.
Dün yapılan İki maçtan sonra Vefanın dördüncülük ihtimali. Emniyetle aynı şansta müsavi bir duruma girmiş oldu.
Halûk SAN

En son puan durumu
O. G. 8. M. A:Y F
F. Bahçe 11 « 3 0 30:6 30
Beşiktaş 10 8 2 0 35:6 28
G. Saray 11 6 2 3 16:7 25
Vefa 10 3 2 5 9:14 18
Emniyet 10 3 2 5 8:16 18
İst Spor 11 2 3 6 7:20 I»
Beykoz 11 2 1 8 7;36 16
K Paşa 10 1 3 6 8:15 15
bula hareket etmiştir. Kafile hafta İçinde uçakla Pakistana gidecektir. Atletlerden Zıvonın cirit. Torna çekiç ve disk atacak. ____________
önel 300 — 1500. Osruan Coş-gül 5000 - 10000 koşacaklardır.
Halil Bakı Cahit
Fenerbahçenin İsrail seyahati 7 martta yapılacak
Fenerbahçenin iki defa teehhüre uğrayan Filistin seyahatini. martta yapılacak lig maçlarının üç hafta geri kalmasından dolayı yeniden tehir etmek zarureti hasıl olmuştur.
Durumu Isralle bildiren Fenerbahçe kulübü cuma günü bir cevap almıştır. Kcpoel kulübü bu telgrafında bu s.n mazereti de yerinde bulmuş ve böylcce seyahat şimdilik 7 mart salı gününe kalmıştır. Fenerbahçe takımı o gün Yeşllköyden, hususi olarak gelecek bir İsrail uçağı İle ve Kıbrıs yollle hareket edecektir.
Filarmoni Derneğindeki dünkü toplantı önümüzdeki perşembe günü şehrimizde başlayacak modern Türk müzik festivali münasebetiyle dün aksam 17 de İstanbul Filarmoni derneği merkez binasında bir toplamı yapılmıştır.
Modern bestecilerim izden Cemal Reşit Rey, Ahmet Adnan Saygun, Nccll Kâz.m Akses, Üt* vi Cemal Erkin, hasın mensup- j lun Vc müzikseverlerin hazır. bulunduğu toplantıca bestekâr' Necil Kâzım Akses gazetecilere'
Uludağda zelzeleler
Bursa 12 (AJLı -• Uludağda j
dii ngeçe iki defa sHUeUl, bu- modern T>ırk pıiızı^ınin doğu-l p,ün saat on dörtte de on dakl- 4unu mahiyetini anlauntş,' ka zarfında beş de*u orta şld- ■ müteakiben klâsik dette deprem olmuştur. Hasar bir oda müziği konseri dinletil-yoktur, «ı ‘
eserlerden
mlşllr.
Basketbol maçları
Dün sabah Teknik Üniversite spor salonunda yapılan İstanbul basketbol birinciliklerinde Moda - Beyoğluspor karşılaşmalarından. genç takımlar maçını 41-45 Modalılaı, B takımlar maçını 34-58. A takımlar maçını da 35-00 Beyoğlııspor-lıılar kazanmışlardır.
İkinci kümede tetanbulspor-lular Tarabyayı yenerek şampiyon olmuşlardır,
Dünkü kır koşusu birinciliği
Dûn Mcctdlyeköyünde İstanbul kır koşusu birinciliği yapılmışlar. Üçüncü kategori atletleri arasında 5000 metrelik mesafede yapılan koşuda ferdî o-larak:
1 — Edib Yalırgav (Fenerbahçe ı 1G.47.3/1Û
2 — Roif Atak «Fenerbahçe) 16.50, /10
3 — Talan Tosun (Beşiktaş) 16,17,5/10.
Bazı itirazlar yüzünden puan tasnifi yapılamamıştır.
Birinci kategori atletleri ara-smda 10.000 metrelik mesafede yapılan koşuda feraf olarak:
1 — Nuri öksüısai (Galatasa.- , ray) 36,38,2/10
2 __ İbrahim Tomok (Tekel
Biral 36,38,6/10
3 _ Şaban Engla, (Tekel Bira » 37,08,9/L0.
Bu koşuda da bazı itirazlar ı olduğundan puan tasnifi yapı-I lanıanıışLır.
'■IMI
Balta görmemiş vahşi ormanların en yırtıcı hayvanlan. Yüzlerce fil — Arsınn — Maymun — Gergedan — Timsah ve
saire. Eski Olimpiyat yüzme şampiyonu j O H N N Y VEİSSMt'LLER tarafından çevıilcn
TARZAN ORMANLAR ARSLANI
şehrimizde İlk dofu olarak: TÜRKÇE SÖZLÜ. Muazzam harikalar ve maveralar şaheseri.
,x

13 Şubat; 1950
A K 8 A M
Sahlfe 3
AKŞAMSAK ŞAM»]
Vergi usullerimiz
Cumartesi çünkü Vatan gazetesinde şöyle bir küçük haber okuduk:
4 «Beş maliye müfettişi, . dün, Ankara vapuriyle gitti. — Ankara vapuru dün 80 yolcu ile Marsilyaya hareket etmiştir. Gidenler arasında Belçikada malî tetkikler yapacak olan maliye müfettişi Lûtfi Kamu, Zeyyat Bayka-ra, Muammer Erongiin. Fâ-hir Tiğrel ve Barık Uluğ’dan müteşekkil bir heyet bulunmaktadır.»
Heyetlerin arkasından hayıflanmak modadır:
— Niçin gittiler? Kitap getirtip okuyamazlar mıydı? Bu bütçe darlığında, yeni yeni seyahatlere ne ihtiyaç var? - ilh...
Garpta birçok ihtisas şubelerinin daha mütekâmil şekilleri bulunduğundan. heT cins mütehassıslarımızın birer «cvahat yapmalarını ille kötüve yormak dema goji olur kanaatindeyim Bestekârlar radyoda Garp eserlerini dinlescler. tiyatro müellifleri sinema seyretse-ler ve kitap oku salar elbette yüzde yüz kâfi değildir Dünyanın büyük merkezle' ■ rine giderek orkestraları, üs-iadları. sahneleri bizzat görseler, dinleseler, netice muhakkak ki daha parlak olur. Onun gibi: Mâliyemizin mümessilleri için de vaziyet elbette başka tiirlii değildir.
Bilhassa, vergi sistemimizin değiştiği şu sırada ..
Ancak: Her memleketin kendine göıe bir vergi tipi olması lüzumu üzerinde de tekrar durmak istiyoruz. Al-lahu a’lem amma, bu gelir vergisi pek muğlâktır. Tatbikatta havsalaya sığmaz müşkülâtla karşılaşacağız, çıkmazlara sapacağız gibi duruyor. Bir tecrübeli zatın:
— Bir memleketin alışık ^olduğu vergi sistemi, alışık olduğu musiki gibidir. Islahat ile devam etmeli. Alt üst etmemeli! - dediğini hatırlamalı.
Piyasamızın huyunu suyunu bilen pratik İktisat a-damlan da düşünüp taşınıp şöyle diyorlar:
— Bilâvasıta vergilerden ziyade bilvasıta vergilerle devlet istediği parayı daha mâkul, daha munsıf ve adaletli şekilde tophyabilir.

Biraz paradoksumsu olacak amma, benim aklıma mütemadiyen şu fikir takılıyor:
— Modern devletler, bu arada otoriter ve totaliter devresini yasamış bulunan bizim devletçi rejimimiz, memleketin madenlerine, nakit vasıtalarına, denizlerine karalarına, havalarına, kısacası en verimli memba-larına zaten el koymuştur. Havayici zaruriyemize müteallik ekmeğin deposu da, tuzun inhisarı da, keyfimizin tütünü, rakısı da onda-dır. Söylevken niçin hâlâ iki yakası hir araya gelmiyor? Bu kadar membaları ele geçirdikten sonra iyi işleten, değil ayrıca vergi toplamak, arta kalan kârdan vatandaş hasına hisse dağıtmalıydı.
Hulâsası:
Maliyeciliğimiz, her şeyden evvel, devletin elinde zaten kâfi memba bulunduğunu- bunları ivı işletmek icab ettiğini düşünmeli; ahaliye ? fazla abanmamak.
Unutmamak ki. birçok İşletimlerde devlet zarar etmek mucizesini gösteriyor: (Vamırlar) .
Bunları düzeltmek için, Belcikaya sevahat lâzım gelme». Bozukluğun ucu buradadır.
(Vâ-Nû)
Konservatuarın
yatılı kısmı
Maarife devir düşüncesi doğru görülmüyor
Şehir konservatuvarına belediye her sene yarım milyon lira civarında yardım etmektedir. 949 senesinde bu yardım 541 bin lira idi.
Şehir konservatuvarının Or-taköyde bir de yatılı kısmı vardır. Burada şehir bandosu elemanları yetiştirilmektedir.
Belediye bu sene bu yatılı kısmı M. Eğitim. Bakanlığına devretmeği düşünmüştür. Fakat bu kısım yalnız Şehir bandosunu değil nefesli saz için lâzım gelen elemanları da yetiştirmektedir. Buna mukabil bütün masarfı senede 60 bin lira kadardır.
Cemal Reşit Rey de dahil olduğu halde bütüu müzikle meşgul olanlar bu kısmın bugünkü şekliyle muhafazasına taraftardırlar. Umumî Mecliste Belediye bütçesi görüşülürken yanlış adım atılmasına meydan veriimiyeceği ümit ediliyor.
Meriç ve
un
İki nehrin de buzları
eriyor
^denizcili k^-
Alman ticaret filosu
yeniden doğuyor
Alman ticaret filosunun iki dünya harbi arasındaki tarihçesine bir bakış
Geçenlerde gazetelerin ilân > sahlfelerinde eski ve meşhur bir Alman vapur kumpanyasının Deutsche Levante - Llnie' nln bir İlânı çıktı. Bu Alman vapurculuk müessesesi, o ilânında «Türkiye İle Avrupa limanlan arasındaki ananevi seferlerine yeniden başlamış olduğunu sayın müşterilerine arze-dlyor; bu muntazam seferlerin resmi küşadı 6-10 Şubat arasında Hamburg, Bremen ve An-vers’den İstanbul ve İzmir için eşya yükllyecek olan 1950 yapısı Martha Russ vapuru tarafın -dan yapılacağını» bildiriyor, «Şu batin sonunda E. Russ vapurunun, ayni Umanlardan İstanbul ve tzmire eşya yükliyeceğl» de Uâve ediliyordu.
Demek ki 1939 eylülünde, t-klncl Dünya Harbinin başlama-slyle beraber kesilmiş olan Almanya ve Türkiye limanları arasında «man vapurlariyle deniz nakliyatı esaslı ve muntazam seferler halinde tekrar baş-lıyacaktır.
Bu münasebetle Alman deniz 1 ticaret filosu hakkında okuyucularımıza biraz malûmat ver-1 mek İstiyoruz.
Edirne (Akşam) — Yurdun her tarafında olduğu gibi E-(11 r ne de de şiddetli Lir şekilde devam etmekte olan karakış soğuklan bugün birdenbire ha-ılflcmlş ve hava lodosa çevirerek karlar erimeğe başlamıştır. İki gün evvel sıfırın altında 19 a kadar düşmüş olan sühunet bugün zait 3 e yükselmiş' filozunu da büyütmüştü,
bulunmaktadır. | ıgoo 2 a50 000 t0Hı ıpj(j da
Buz tutmuş olan Meriç ve 4.3.30.000 ton olan Alman tlca-Tunca nehirleri yavaş yavaş ret nıosu 1914 başında 5.459.000 erimektedir. Balkanlarda bir tonluk 2.388 gemiye çıkmıştı çözülme olmadığı takdirde ne- jju f[]0 tngilterenlnklnden son-hlrlerin taşma tehlikesi göster- ra dünya İkincisi tdi. 1914 Afeus-miyeceği umulmaktadır. Şimdilik sular normal bir şekilde akmaktadır.
Birinci Dünya harbinden evvel ve sonra
Birinci Dünya Harbinden evvel. Almanya, harb filosu gibi
Dört valinin asaletleri tasdik edildi
Gaziantep vali vekili İhsan Ecemlş. Erzincan vali vekili Ahmet Koçak, Maroş vali vekili Nureddin Özcebek ve Kocaeli vali vekili Şeklp Yurdakul bulundukları 11 valiliklerine asaleten tâyin edilmişlerdir.
Adapazarında büyük bir traktör fabrikası kurulacak
Zirai Donatım Kurum una ait Adapazarındaki zirai âlet fabrikasının modem bir traktör fabrikası haline getirilmesi hususunda Ziraat Bakanlığı ile temas etmek için Kanadarun en büyük traktör firmasının müdürü ve idare meclisi reLs muavini Willlam Kenneth Hylop yanında fabrikanın muhasebecisi ve mühendisi olduğu halde şehrimize gelmiştir.
Bir iki güne kadar Ankaraya gidecek olan Hylop Bakanlıkla temas ‘ettikten sonra Ada-pazarmdakl fabrikanın bugünkü durumunu tetkik edecek ve memleketimizin başlıca ziraat merkezlerinde iki üç nafta sürecek olan incelemelerde bulunacaktır.
I
Barbunyanın kilosu 35 kuruş
İstanbul d a ise 5-10 lira arasında satılıyor
ISTANBULHAYATI
Beş milyonluk kâr
Rize çay fabrikası
Ankara 12 (Akşam) — R1Z3-deki çay fabrikası ayın 1 İnden İtibaren Tekel genel müdürlüğüne devrolu nacaktır. Fabrikanın evvelce Devlet Ziraat İşletmeleri kurumu tarafından ısmarlanmış olan makineleri za-y, manında teslim edilecek, nok-~ sanlar Tekel Genel müdürlü- ğünce İkmal edilecektir.
Hâlen 30.009 dekarı bulan çay sahasından şimdilik 16o ton ku -ru çay İstihsal edilmektedir.
tosunda harb paltadıgı zaman İse Alman tonajı 5600.000 olmuştu. Harb, Almanyanın mağlûbiyeti İle bitince galipler. Alman donanması gibi ticaret filosunu da taksim ettiler ve Alman denizaltı harbi yüzünden batan gemilerini telâfi etmek için, barış audlaşmasına ban hükümler koydular Buna göre. 1600 gros tondan büyük bütün Alman gemileri müttefiklere verildi. Sonra, müttefikler 1800 ton ile 1000 ton arasındaki gemilerin yarısmı ve bundan küçük gemilerin dörtte birini aldılar- Ayrıcı müttefikler hesabına Alman tezgâhlarında tazminat olaras yeni gemiler yapılmasını da Almanlara kabul ettirdiler.
Bu taksim sırasında, harbden evvel yapılmış olan bazı Alman transatlantikleri - kİ o zaman bunlar dünyanın en büyük gemileri idi - galiplerin eline geçti, Esasen bu büyük gemilerden bazıları Amerika harbe girdiği zaman Amerikan limanlarında müsadere edilmişlerdi.
Barış muahedesinin Hükümleri yerine getirildiği zaman 191920 de Almanyanın elinde 800.000 tonluk, hep küçük gemilerden mürekkep bir ticaret filosu kalmıştı. Hakikatte pek küçük tekneler çıkarılınca, yan! yalnız 100 tondan büyük gemiler hesaba katılınca Alman ticaret filosu 673.000 tandan İbaret kal inişti.
Fakat Alman milleti çalışmağa başladı. Daha 1921 de Alman tezgâhlan 509000 tonluk 242 gemi, 1922 de 575.000 tonluk 195 gemi inşa ettiler. Alman hükümeti, ellerinden gemileri alman Alman armatörlerine 12 milyar mark vermişti. Onlar da bu para He hemen yeni gemiler inşasına başlamışlardı.
Diğer taraftan harb İçLnde pek büyümüş olan Amerikan ticaret filosu, limanlarda âtılane yatıyor. Amerikalılar yüzlerce ahşap gemiyi sökmeğe bile tenezzül etmeden ateş verip yakıyorlardı. Amerikan ticaret filosunu İşletmek üzere Amerikalılarla Almanlar arasında bir anlaşma yapıldı.
Böylece 1928 da Alman ticaret filosu 3,208.920 tonluk 4151 gemiden mürekkepti. Fakat bu
Edime Belediyesinin su saatleri
Edirne (Akşam) — Edime Belediyesinin sipariş ettiği su saatleri gelmeğe başlamıştır. Su saatleri 50 dereceye kadar mukavemet edecek durumdadır.
Şimdiye kadar Edirnede su saati olmaması yüzünden Belediyece her çeşme sahibinden ayda mukannen olarak yalnız 90 kuruş su parası alınmakta İdi. Bu sebeple, bilhassa yaz Binlerinde bahçe sulamak su-retile bol su sarredilmekte ve bazı mahallelerdeki halk su sıkıntısı çekmekte İdi. Yeni saatlerin takılmasından sonra, suyun İdareli kullanılacağından rahata kavuşulacağı gibi -------------------------—
İstihlâk edilecek fazla sudan yekûnda 50 tonluğa kadar olan Belediyemiz de İstifade etmiş bütün küçük tekneler de dahil-olacaktır. j dlr. Yalnız 100 tondan büyük
gemiler hesaoa katılınca Alman ticaret filosu o sene 3.110.918 tonluk 1986 gemiden teşekkül ediyordu. 1926 da Almanya; İngiltere, Amerika, Japonya. Fran sa ve îtalyadan sonra 7 nel ge-yordu.
1930 dan 1939 a kadar
1930 da Alman ticaret filosu, 4-332.000 tonla eski haline doğru süratle ilerlemekte İdi. Alman tezgâhaln 1930 dan İtibaren her yıl şu kadar gemi yaptılar:
1930: 246.000 tonluk 92 gemi 1931: 104.000 > 58 »
1932: 81.000 > 15 »
1933: 42.000 > 43 »
1934: 74.000 » 57 »
1935: 226.000 > 78 »
1936: 380.000 > 161 >
1937: 436.00U » 174 »
1938: 481.00(1 > 193 »
İkinci Dünya harbi başlarken
İkinci Dünya Harbinin patladığı 1939 yılı başında Alman deniz ticaret filosu, 4.492.000 tonluk 2468 gemiden mürekkepti; bunların çoğu bilhassa büyük tonajdakiler yepyeni gemilerdi. O sırada Alman ticaret filosu, tonaj İtibariyle İngiltere, Amerika, Japonya ve Norveçten sonra dünya beşincisi olmuştu. 1920 deki 673 000 ton, 19 sene sonra 4 buçuk milyon tona çıkmış ve Almanya, 1926 dan sonra Birinci Dünya Harbinin galiplerinden Fransa ve İtalyayı da geçmişti. Bu arada Almanlar, mavi koredlâyı almak için de faaliyete geçmişler, büyük gemiler de İnşa etmişlerdir.
1922 de yaptıkları 32.581 tonluk 21 mil süratli Colombos'ıı 1928 de İnşa ettikleri 49.746 tonluk ve 26.3 mil süratli Europa, onu da 1929 da 51731 tonduk Bremen taKip etti. Europa’dan biraz daha süratli olan Bremen. Atlantlği geçen en sürati! gemi olarak o tarihlerde mavi korde-lâyı almağa muvaffak oldu.
İkinci Dünya harbinden sonra
tkinel Dünya Harbi İçinde Alman ticaret îilosu da büyük kayıplara uğramıştır. Harb sonunda Almanların elinde kalan gemiler de müttefikler arasında taksim edilmiş ve Alman tersanelerine senelerce müddet yeni gemi yapmak müsaadesi verilmediği gibi, bu tersanelerin bir kısmı sökülerek müttefikler arasında taksim edilmiştir. Bu sırada müttefikler, aklın almıya-cagı bir gat’etle Alman tersanelerinden bazılarını, olduğu gibi Sovyet Rusyaya vermişlerdir.
Müttefikler, her nedense bu defa yalnız Alman ticaret filosunu değil, bu fUonun anası olan Alman gemi İnşa endüstrisini de lmna siyasetini takip etmişlerdir.
Alman kabotaj tonajı
Bu yazımızda Alman tersaneleri değil, ticaret filosu bahis konusu olduğu İçin, 1947 de Almanların elinde .yalnız kabotaj gemisi olarak kalan tonaj. 169.291 dedveyt tonluk 426 parça küçük gemiden ibarettir kİ. bu, takriben 115.000 gros ton demektir.
Müttefiklerin Almanların e-llnde kalmasına müsaade ettikleri bu ehemmiyetsiz tonajda, yalnız Alman limanlan arasında sefer yapan küçük gemUer-den İbarettir. Zaten 426 parça geminin 115 000 gros ton tutması da gösteriyor ki bu gemilerin hemen hepsi, pek küçük teknelerdir. Almanlar, kendi kıyılarında kabotaj yapmak tçln 600.000 dedveyt tonluk, (takriben 400.000 gros tonluk) gemiye İhtiyaçtan olduğunu galiplere bUdlrmlşler, fakat İnglllz-A-merikan ve Rus makamları, ancak azami 200.000 dedveyt ton* muvafakat etmiş olduklanndan ayakta kalabilen mahdut teraa-
nelere mevcut 168.291 tonun 200.000 e çıkarılması İçin ancas 32.000 tonluk kabotaj gemisi yapmak müsaadesi verilmiştir.
Nehir nakliyat tonajı
Almanların bir de mühim dahili nehir ve kanal nakliyatı vardır kİ, bu İşte kullanılan tekneler de, harb ve bombardımanlar yüzünden çok kayıplara uğradığı gibi bir kısmı da. Almanların harb içinde zorla aldıkları emsali vasıtaların yerine zaptedlllp gölürülmüştür. Bilhassa Ruslar ganimet diye pek çok salapurya, duba ve lâyter almışlardır.
İngiliz - Amerikan bölgesinde 1947 de J8 milyon tonluk nehir vasıtası ile bunlan çekmek için 240.000 beygir kuvvetinde römorkör vardı. Tamirat yapı-labUdlği takdirde daha 1 milyon 100 ton salapurya ve emsali 11e 340.000 beygir kuvvetinde römorkör elde edebileceği söyleniyordu ki o tarihtenberl bu tamirlerin kLStnen yapıldığını kabul etmek lâzımdır. Halbuki asgari olarak Almanyanın İhtiyacı 3.800 000 tonluk salapurya He 450.000 beygir kuvvetinde römorkördür. Aradaki fark yeni İnşaat İle kapatılacaktır.
Almanlar, batılı müttefiklerden 1952 yılına kadar ner sene dahili nehir ve kanal nakliyatında 35-40 milyon tonluk yük-taşmmasının teminini istemişlerdir. Bu talep de asgaridir. Çünkü, bvgunkü Almanyadan daha az nü tuşlu olan eski Al-manyada, 1937 de 5.835 000 tonluk salapurya, ayrıca 444,000 tonluk nehir nakliye gemisi ve 519.000 beygir kuvvetinde “ morkör vardı.
1949 da verilen müsaade
Geçen yıl, batılı müttefikler Almanların dış memleketlerde orta boyda gemilerle sefer yapmalarına ve ayni zamanda 4000 veyahut 7000 tonluk gemiler inşa etmelerine nza göstermişlerdir. Alman tersanelerinin yeni yaptıkları gemiler hakkmdakl bu tonaj farkı, belki de dedveyt. gros ton, safi ton gibi farklardan ileri gelmektedir.
Deutsche Lc-vante Llnie acen-tasının ilânından anlaşılıyor kİ. limanımıza ve tzmire gelecek Alman gemileri yenidir. Gerçe İlânda bunlar için 1950 yapısı deniliyorsa da 1949 da yapılarak 1950 başında İkmal edilmiş ve sefere başlamış olduklarını kabul etmek lâzımdır.
Bu gemilerin ilki olan Marttın Russ yakında limanımıza geldiği zaman, bunun kaç tonluk, ve nasıl bir gemi olduğunu göreceğimiz gibi müttefiklerin Al-manlara azami kaç mİ yapmalarına ve bir tonaja rahip müsaade ettiklerini tiyle öğreneceğiz.
Sinop balıkçıları kendi aralarında bir İstihsal Kooperatifi kurmuşlardır. Alâkadar makamlar Sinop balıkçılığının İnkişafı İçin mevcut kooperatife büyük bir ehemmiyet vermektedirler. Kooperatife Marshall plânından yardım temin edilerek daha geniş ölçüde balık İstihsal olunacaktır. Bu teşekküle verilecek istihsal vasıtalarından başka, içinde soğuk-hava tertibatı bulunan deniz motörlerl de bulunmaktadır. Modern istihsal vasıtalarına açık denizlerde ve muayyen balık yataklarında tutulan balıklar. İstanbul* motörlerle sevkedllecektlr.
31nop balıkçılığı hakkında tetkikler yapan bir zat. bir hafta evvel Slnopta bol miktarda kalkan, barbunya balığı tutulduğunu, barbunya balığının kilosu 35 kuruştan satıldığını söylemiştir. Halbuki şehrimizin balık pazarlarında barbunya 5-10 liradır.
rö*
tonluk gene Kadar olmalarına de tafsllâ-
A. D. D.
Bebek sergisi açılacak
Sergide millî kostümlü bebekler teşhir edilecek
Temmuz ayı içerisinde Spor ve Sergi sarayında açılmak üzere büyük bir beynelmilel sergi hazırlanmaktadır. Sergide muhtelif memleketlerin milli kostümlerini giymiş bebekler teşhir edilecektir. Serginin hasılatı Kızdayla muhtelif memleketlerin Kızılhaçlarına tahsis edilecektir.
Açılacak türbeler
Ankara 11 — Tarihî büyüklerimizin türbelerile sanat değeri olan türbelerin açılması hakkındaki kanun teklifi bazı gazetelerin encümen tarafından reddedildiği şeklindeki haberlerine rağmen bugün Milli Eğitim encümeninden ufak bir tadille çıkmıştır. Layiha bugünlerde ruznameyc alınacaktır.
RADYO
Madrit zeytincilik kongresi
Madrit 12 (AA.) — Cuma
günü Madritte yapılan milletlerarası zeytincilik federasyonu İcra komltesL dün de çalışmalarına devam etmiş ve Arjantin, Suriye ve tsrali de teşkilâtı kabul etmiştir.
Kongre çalışmaları harbden sonra büyük değişiklikler arze-den pazarların yeniden teşkili bazı memleketlerdeki istihsalin arttırılması mevzularında cereyan etmektedir.
Kongreye İspanya 17, Fransa ve Kuzey Afrika 13, ftalya 11, Yunanistan 6, Türkiye 3 delege ile İştirak etmektedir. Komisyonlar pazartesi günü varılan neticeleri lnceliyecekler ve sah günü yapılacak toplantı İle de kongre hitam bulacaktır.
TUR AL
UKSURüĞU KESER
İSTANBUL RADYOSU öğle ve akşam programları
12 57 Acılı? ve programlar
13 W Haberler.
13.15 Şarkı ve tUrkUler (Pt.)
13 30 Hafit öğle müıigı.
14.00 Oyun havalan (Pı >
14.15 Hafif orkestra eterleri (Pl.)
14 30 Scrbes m at.
14.45 İKİ uvertür CPU
15.00 Programlar ve kapanı».
17 57 Açılış ve programlar.
18.00 Memleket (Orkitleri. Okuyanlar Coşkun karJejler
18 20 Erkek seslerinden şarkı ve
tOrküier (Pl.)
18.40 Sat eserleri.
10.00 Haberler.
19.15 Sanatlar (Pt.)
19.40 Robert Schumann Sonat la tnlnör Op. 105.
20.00 Müzeleri geziyoruz (Arkeoloji ma sesi
20.10 KUçlik orkestra dan melodiler (Pl.
20.40 Şarkı ve türküler. Okuyan: Necml RiM Anutun.
21.10 Fasıl heyeti konseri (Karcığar!
22 00 Dinleyici İstekleri IKİHslk batı
müziği)
22.45 Haberler
23 00 Dww müziRI (Pl >
23.30 Programlar ve kapanif.
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam programlar!
12.38 Açılış ve program.
12.30 Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Karışık melodlle- ıPJJ
13.30 Öğle gazetesi.
13 45 Ritimdiler (Pl.)
14 00 Hara raporu. Akşam programı
ve kapanır.
17.58 Açılıj ve program.
18.00 M. S. ayan.
İÖ.ÖO Dans müziği (Pl.)
10M Konusun (Kitap saati)
18.45 Film müzikleri (Pl.)
10.00 M. S. ay sn ve Haberler.
19.15 Gcçnıljte bugün
19.20 Şarkılar.
19.48 Tarım Türk müzlffi-
20.15 Radyo gazeten.
20 30 Radyo senfoni orkestram.
21.15 Konulma
21.30 Dans müziği (Pl.)
22.00 Kanurma: B M. M M»tt
22 15 Şarkılar.
22.45 M. S. ayan ve Haberler.
23.00 Program ve kapanı».
7.30 M. s. ayan.
7.31 Marjlar (Pl,)
7.15 Haberler ve Hava raporu.
8.00 Şarkılar (Pl.)
8.15 Tangolar (Pl.
825 Günün programı.
a 30 HafU müzik (PU
9.00 Kıiuanç».
Ankarada bir gazeteci arkadaşla konuşan Tekel Umum Müdürü, ambalajı süslü Birinci nevi sigaraların nefaseti vc halkın gösterdiği rağbet etrafında izahat verdikten sonra şöyle demiş:
«— Eğer Birinci nevi sigaraya beş kuruş ilâve etmiş olsaydık senede beş milyon lira kâr sağlıyacaktık. Fakat Tekelin gayesi fiatleri arttırmak değil, halka nefis ve ucuza sigara vermektir.»
Bu zihniyet değişikliğinden memnun olduk, dileru ki bütün Tekel maddeleri üzerinde gösterilecek nefaset itinası ve hir milctar fiat indirmesiyle iyi niyetler fiilen ispat edilsin.
Bay umum müdürün hesabına göre. Birinci nevi sigaranın fiati beş kuruş arttırılırsa İdare senede beş milyon lira kâr edecekmij.ı Evet, fiati on kuruş arttırQ mak suretiyle kâr miktara» on milyona da rıkanlabiüçh Fakat inhisar voliyle yapv_ lan rakipsiz bir satışta kâı^ hırsiyle fiat arttırarak müstehliki tazyik etmek insafas İçtimaî adalete sığmaz. U--nııtulmasın ki müstehlik kütle bu memleketin halkıflj dır. >
Bizde öteden beri inhisa^ maddelerinin ve bilhassa si^|j garanın nnhalıhğından slf— kâyet edilmektedir. Bu şikât^ yetlere verilen cevaplard^* bazı yabancı memleketler misal gösterilerek: «O mem^ leketlere nispetle bizim slp; garalarumz ucuzdur» denl(0 liyor. Hepin-.iz biliyoruz ki (£) memleketler tütünü dışar>* dan ve bu arada bizden ss** tın alıyorlar. Halbuki birim memlekette halk, kendi eliyle yetiştirip Tekele ucuzca sattığı tütünü bilâhara yüksek fiatle alıp içmeğe mecbur oluyor.
Turdun ötesinde, berisinde sık sık vuku bulan ve çoğu defa vatandaşın, gene vatandaş kurşuniyle ölmesi gibi feci neticeler doğuran kaçakçılık vakalarının başlıca sebebi de bu pahalılık ve kalite bozukluğudur. Rekabet-siz kâr hevesinden biraz daha fedakârbk yapılırsa, bu uygunsuzluklar da önlenebilir.
Süslü şişeler
Tekel Umum Müdürü, An-karadaki beyanatında diğer sigara ambalâjlarının da güzelleştirileceğim söyledikten sonra içkilere temas etmiş ve şu müjdeyi vermiş:
«■— İçki şişelerimizi de güzelleştirmeğe karar verdik. Şişe seklileri üzerinde incelemeler yapmaktayız.»
Oh. ne âlâ! Bu süsleme gayretinin hedefi rağbeti arttırmaktır. Dükkânın vitrininde şık. süslü rakı şişeleri, esans şisesi edasiyle kuı-tarak lisani hal ile: «Güzelliğimi görüyorsun da ne duruyorsun? Beni alıp başına dikiversene!» der de bunun karşısında can mı dayanır? Korkarım, içki aleyhtarları bile fikir değiştirecekler!
Sayın valimiz Prof. Gök-ay’m kulakları çınlasın!
Cemal Refik
Ofis yağlarının satış yerleri çoğaltılacak
Belediy.e Toprak Mahsulleri Oflslle birlikte hazırlayıp satışa çıkardığı yemeklik yağların satış yerlerini çoğaltmağa karar vermiştir. Son açılan lld şube ile birlikte satış yerlerinin sayısı G ya çıkarılmıştır. Kamyonlarla semt semt dolaşılarak yapılan satışlar ayrıdır.
Ucuz yemeklik yağ satan yerler Fatihte, Taksimde, Şişlide. Üsküdarda, Kadıköyde ve Mısır çarşısındadır. Yakında bunların sayısı daha da arttırılacaktır.
Almanyada tehdit mektuplaır
Stuttgart 12 (AA.) — Yüksek mevkili bir resmi şahsiyetin dün bildirdiğine göre kendisi ve Stuttgarttakl daha bir çok Amerikalılar geçen haftalar içinde kendilerin! ölümle tehdit eden imzasız mektuplar almışlardır. Bu resmi şahsiyet Um inin açıklanmosuu istememiştir.
Sahile 4
İspanyaya karşı siyasî hykotajasonviriliyorH?
Amerika'nın teklifi böyle bir karar eerilme«i muhtemel olduğunu çö»teriyor
General Franeo Ve ailesi erkanı
Ameriknn Dışişleri Bakanı Aeheson, Ayan Dışişleri komisyonu başkanı Gonally'ye gönderdiği bir mektupta Amerikanın, Birleşmiş Milletlere mensup devletlerin İspanya Ue imlerlerse siyasi münasebet tesis edebilmelerine taraftar olduğunu ve Birleşmiş Milletler kuruluna bu yolda teklifte bulunacağım bildirmiştir Bu karar Birleşmiş Milletler asamblesinin edecek toplar, tısında. 12 aralık 1944 d an be ri İspanyaya karşı tatbik edilen boykotaja sun verilmesini temin edecektir. O tarihte kurul Sovyetlerin tesiriyle, Asasına Madrid’deki elçilerini geri çekmeği tavsiye etmiş, bu tavsiye yerine getirilmiştir. Kurul verilen kararın İspanyada rejimin değişmesine sebep olacağını ümit ediyordu. Fransa, diğer devletlerden heri giderek, ispanya İle ticari münasebetlerini dr kesmişti.
rey daha lâzımdı. Mamafih bu reyler aradaki değişikliği göstermeğe yeter.
Geçen mayısta büyük devletler çekimser kalmışlardı, önümüzdeki toplan Uda iş böyle ol-nnyacaktır. Amerika 11X6 kara-nnın ck'ftifltlrilmesl lehinde rey verecektir. Bu suretle İspanyaya karşı La ibik edilen siyasi ablukanın sona ereceği tahmin e-dllebillr.
Acheaon, mektubunda İspanyanın müesseutını Batı memleketleri İle ahenkli bir çekle girmeğe ikna İçin çalışmakta devam edeceğini, esaslı hürriyetlerin himayesini temine gayret edeceğini bildirmektedir.
LalubuJ B«l»dly»«1 J«Mr Hralıon
\ .♦
A K g A M
►__________.
ıı
Milletlerin Garip Adetleri aj|
Andaman n Nikobar adaları
Bu adalarda yaşıyan insanların hususiyetleri — Ateşin ne olduğunu bilmeyenler

Evvel zaman içinde..
Kış hâtıraları
1905 senesi kışı — Bayramdan evvel başlayan tipi — Tuhaf bir kıyafet — Fıkaraya kömür tevziî
Her hakla mahfuzdur
Aradan 3 sene geçti. Birleşmiş Milletler takıp ettiği politikanın hiç bLr .»elice vermediğini gördü. Bu siyaset. Francoyu sayıl düşürecek yerde kuvvetlendirdi. l&panyollar kendi iç işlerine yabancıların karışmasına kındılar. milli gururlan kuvvet buldu. Bu vaziyet karşısında. Güney Amerika devletlerinden bazıları 1946 da 34 lehte, 6 aleyhle reyle vc 13 müstenkifle verilen kararın kaldırılması İçin geçen mayısta teşebbüste bulundular. Bu teşebbüs muvaffak olmak üzere İdi. 26 lehte. 15 aleyhte rey verildi, 16 devlet çekimser kaldı. Üçle iki çoğunluk temini için bir kaç
Bu akşam Saat 20.30 da KOMEDİ KIN MI
HANIMLAR TERZİHANESİ
Yazan: Georga Feydau
Törkçesl; Mahmut Yesarl
Cumartesi re caraıuHM cUnltn H.3B a* ÇOCTIM n,«tıo»u Paurtraı akyımlan Dram KtrınıraM Salı «marnları Itomeu Kınamda icmal) TOktoe
MUAMMER KARACA OPERET
Maksim de
Saat 20.30 da sîzin sokak Matineler: Cumar
Wsl puzaı 15 te
Pazartesi Akşamı Kadıköy Opera'da
■■ İst. Filarmoni Derneği 1949-50 mevsimi
ABONMAN SEN FONİK KONSER
Modem Türk müzik eserLeri festivali
Şef ve Kompozitörler:
NECİL KÂZIM AKSES — ULVÎ CEMAL ERKİN —
AIÎMED ADNAN SAVGUN — CEMAL KEŞ İD REY Solistler: FERHUNDE ERKİN ve SALDARELLİ a KÖN
"A
1 £ şubat A FERREMBE
SAAT
HM da
İYA
Biletler gişede’ satılıyorı
Hlnd O ky onusunda Bengâl körfezindeki adalara Andaman ve Nikobar adaları denir, bunlar mevki İtibariyle her ne kadar birbirine pek yakın iseler dr bu adalarda ırkça tamamen birbirine md insanlar yaşamaktadır. Bu iki ada da İngiliz ve Hindistan hâkimiyet! altında İseler de. kendi ve yeril İdareleri dahi vardın Andaman adasında Part Blair Hlnd hükümetinin menfa ytridir On allı bin kişi, bir kısmı hayatı boyunca ve yahut uzun senelere mahkum olan bu tasanlar, bu gayet İdeal ve güzel yerlerde menfa hayatlarını geçirirler. Bu odanın da asıl ırkları Neg-ritolardır. Bunlar da oldukça kısa boyludur, erkekler vasati olarak 148 santimetre boyundadırlar. Kıs# ve kıvırcık saçlı olan hu İnsanların vücut rengi de koyudur. Yaııl Malakkadaki insanların taollükatı sayılırlar. Buna mukabil Nlkobarlar, gayet endamlı, ten rengi açık, uzun kafalı ve düz saçlıdırlar. Bu İnsanlar yüksek kültürlü İnsanlara bensemckUdlrler. Malay alılar İle sıhriyetleri olduğu zannedilmektedir.
Anılamanlor 11e Nlkobarlar görünüşte ne kadar lazklı İseler âdetleri ve dini İtikatları da o derece ayrıdır. Ar.c'amanların ev ve kulübeleri yoktur, ağaç-blkar arasında üstleri dal ve yapraklarla örtlü çatılar altında yaşarlar.
Bu insanların giyinişleri dahi gayet basittir. Çok defa tamamen çıplak dolaştıkları gibi gayet müstesna olarak kadınlarda yapraklan mamul ve tenasül âzalannı örten bir nevi önlük vardır. Bu İnsanlar o kadar basittirler kİ vücutlarına dahi her hangi bir tezyin»I takmazlar. Yalnız kadınlar bilhassa toprak boyuz, ile yüzlerini, kollarını ve bacaklarım kırmızı renge ve gövdeyi de beyaz çizgiler ile boyarlar. Genç kadınlar ise bellerine nebat liflerinden bLr kemer takarlar ve bu kemerin bir tarafından ufak oLr balina kemiği süs olarak sarkar. Bu İnsanlar diğer vahşi kabilelerden bazı huy ve âdetleri zamanla benimsemeğe, bu meyanda kendilerine dövme yaptırmaca ve yahut vücutlarına iüs olarak yara izleri yaptırmağa başlamışlardır.
Bu yara izleri bilhassa kadınlarda bulûğa erenlere yapılmakta ve yahut da sülâle işareti olarak kudanılmakta-dır.
Andoraanlarda silâh olarak [yay, ok ve yahut mızrak var-| dır.
i Ateşi bilmeyenler
Bu İnsanlarda bir sosyal topluluk yoktur. Büyük bir aile I halinde yaşarlar. Kabile hayalı
An d.'t manii bir ana ve çocuğu
(ikisinin dr başlan traşlıdır) yoktur. Bu ailelerin en yaşlısı bu cemaatin reisi eayılır. Bu insanlar ateş yakmamı dahi bilmezler ve hattâ ki nurlukları lisanda dahi ateşi ifade eden bir kelime yoktur. fakat ateşleri vardır ve yeni bir ateş yakmak için daima yanan bir ateşten kıvılcım alılarak ateşler yak ılır .Bütün bu düşük kültüre rağmen And (»manlar kilden çanak, çömlek imalini ve hattâ bu toprak eşyayı süslemesini dahi bilirler.
Bu insanların gıdası, diğer vahşilerde olduğu gibi, avlanmadan ve yabani nebatlardan ibarettir, şayanı dikkat bir âdeL dc erkek ve yahut kadın, herkesin hayatı oayunca bir
hayvanın etini yerclyerek, o hayvanı kendisi İçin mukaddes addetmesidir.
Bu âdeti nazarı dikkate alın iyonların derisinin döküleceği, saçlarının aklaşacağı gibi cezaların başına geleceği kanaati ildedirler. Bu Andamıuı-lar zekâca dahi çor düşük bir seviyededirler, çocuk gibi İnsanlardır. Bu vahşiler yabancılara karşı bir korkaklık gösterirler. fakat çok misafirperverdirler. Ve dehşetli mukallit ve mağrurdurlar. Bu tasanlar oyun ve şakayı çok tveerler ve hayati düşünceleri yok gibidir.
Andamanlon ziyaret ettiğinizde bir müddet böyle sessiz sodasız tasanlar birbirlerine abdalca bakarlar, rn nihayet geçenlerden biri bu sessizliğe son verir ve günün olaylarını anlatmağa başlar. «* simalarda bir parça canlılık v( hareket go rünür. Bunu tetldk eden medeni bir insan bu dakikalarsa ölü gibi görünen İnsanların berlıa-yat olduklarını anlar
Garip sahneler
Buna mukabil bu İnsanlar dostları ve tanıdıkları Ue buluştukları zaman, herkes birbirinin kucağına oturur ve birbirlerine sarılarak yüksek sesle ağlamağa ve sızlanmağa başlarlar. Uzun bir ayrılıktan sonra vuku bulan böyle bir buluşmada bu sahne saatlerce sürer. Veda etmede İse eller sıkılır ve herkes karşısındakinin eline üfler, sözle de veda ederler.
Yukarıda bahscttilğmiz veçhile bu Andamoniar. yaşlı insanlar da dahil, zekâca çok geri kalmış insanlardır. Bu itibarla çocuk oyunlun, hattâ oyuncaklar bu insanları saatlerce eğlendirir. Meselâ körebe, birdirbir ve yahut keşe kapmaca oyunları bu diyarda büyüklerin eğlenceleridir. Bununla beraber yüzme yarışları, ok atma, salıncak buralarda fevkalâde günlerin eğlencesidir.
Bu İnsanların bütün düşünce ve gayesi gıdasın! temin ve akşamlaır muntazaman yapılan vahşi rakslardır
(Arkası 6 net sahifetle I
Bir kış kıyamettir koptu. 1905). Tipi tipi üstüne. Korku kıyameti de koptu; telaş telâş üstüne. Çünkü ertesi günü bir lydl mübarekti Ya hava; fena hava başladığı gibi devam eder giderse ne olacaktı? Pirincin taşı nasıl ayıklanacaktı? Halk camilere, ziyaretlere nasıl gidecekti? Sarayları, konakları, evleri nasıl dolduracaktı? Hediyeleri, bayraınlyele-ri nasıl kapışacaktı? Hulûskârlıkları nasıl çakacaktı? Sonra da bir kısmı; teşrifata dahil rütbe sahipleri Dolmabahçe sarayına kadar gldeolfecck miydi? Haydi gitti. O koskocaman berhanede ne biçim tahaffuz e-decektl? El etek öpe öpe yakaladığı rütbenin elbisel resmiyetini terziyi kandıra kandıra giyen efendi; bey veya paşa kendini sırmalar, nişanlar İçinde göreceği bu günü kaçırmalı mı idi? ölmek var, dönmek yok! Blbette sarayı hümayuna gidecekti. muayedede. yani padişahla bayramlaşırken tahtın yanı başında tutulan sancağı ö-pecektt. Hünkâra gözükecekti ve belki boşa gelerek bir lütuf ve İltifat görecekti. Gene bir eski cümle kullanacağım: Kâseli-sanı zaman (zamanın kâselerini yalıyanlar demektir) böylece meşgulü Lnü ân oladursun; efendiden adamlar da rahatsız olmuşlardı. Zira muayede resmine gitmeseler, bakın efendimiz, filân kulunuz muayedeye gelmedi, diye cuma] yemelerini düşünürlerdi. Bir taraftan da bu muhakkaktı. İkinci Sultan Abdülhamlt kalabalık günlerde dahi meselâ Ali Paşa, yahut Veli Efedlyl görmedim, gelmedi mİ, tıastn mı nedir? diye sorardı ve bunu da hemen herkes bildiği İçin bu noktaya da dikkat olunurdu-
Saray halkı
Bu akşam
Renkli filmlerin en güzeli
Heyecanlı sahnelerin harikan En nefis ve mükemmel bir mevzu...
Dahi bir korkunç kışın bayramdan bir gün evvel kıyamet koparmasından müteezzi olmuşlardı. Senede topu topu İki üç defa sokak yüzü gören sarayı hümayun halkı =s kadınlar; kadın efendiler; gözdeler; sultanlar vc maiyetleri ya bizi bu havada efendimiz dışarı çıkartmazsa, evde otursunlar derse, telâşına düşmüşlerdi. Hulâsa koca şehirde erkekli, dişili hemen biitün halk, havanın fenalığından dolayı fenalaşmışlar, buna İlâve olarak evdeki çocukların da mahzun olmalariyle bir kat daha af alınmışlardı. Çünkü sokaklarda salıncak ve atlı
I
VADİLER HAKİMİ

Renkli... (Grecıı Grass of Wyomlngl... Renkli Baş Rollerde :
PEGGY CUMMUNS — CHARLES COBURN —
ROBERT ARTHUR

kunnea gibi oyunlar yapılacak gibi değildi elbet
Bayram geldi
Ancak bir gün evvel gelen kar ve tipi gitmemişti, kemali İnad Ue devam ediyordu. Fakat kimse İstifini bozmadı. Câmiine gi-
denler gitti. Sokaklar tenha kalmadı. Evler âdeti bozmadı.
Semih Mümtaz S.
Yalnız mangalları hazırlıyan ayvazlar fazla yoruldular belki. Üst tarafı âdet veçhile hareket etti, İstlyenler. totemlyenler biz de üniformalarımızı giyindik, arabalarımıza bindik, tekerleklere zincirleri taktırdık, şakır şakır — az kaldı şıkır şıkır diyecektim — Saat kulesinin yanından. geçerek Dolmabahçe sarayı hümayununun bahçe kapısının önüne geldik ve biraz sonra bLr cemml goflr halinde ve paltosuz otarak, fakat san sırmalar üzerine konan kar taneler! sayesinde birer papatya demetini andırarak binek taşına, oradan da sarayın sofasına girdik. Titrlye tltriye demiyece-ğlm, çünkü ilnlformîann içini İkdam veya Sabah gazetesi kâ-ğıtlarlyle sıkıştırmıştık ve bu mücerrepti, asla üşümemişilk.
Yalnız kıyafetimiz, kılığımız tuhaflaşın işti. Çocukları eğlendiren (Noel Baba) oyuncağı ml-slllû bir şeyler olmuştuk. Birbirimize, be birader ne hale girdik? deyip durduk ve şakalaştık. Uzatmıyayım, herkes yeril yerinde idi Saray kadınları da dairelerine gelmişlerdi. Padişah da Sin an paşada bayram namazını kılmış. Dolma-bahçeye hattâ faizlerden evvel muvasalat eylemişti.
Hünkâr telâşta imiş!
Muayede başlamazdan evvel hemen hepimize, biraz mübaJâ-ğnslyle arzedeceğlın: Semaver semaver çay İçirtti. Sütlü çaylar, sütlü kahveler sundurdu. Benlin haberim yokmuş olsun amma siz arzu edenler* İkram edin, diyerek konyaklar sundurdu. Tepsiler İçinde kahvaltılar verdirtti. İki dakikada bir de sorardı; şömineler, sobalar ne halde: kapılara, pencerelere dikkat etsinler, diye- Misafirlerimizi üşü t mİ yelirn, hasta olmasınlar, korkuslyle de telâş edermiş. Fakat h8ttâ bin kere takat şunu da haber vereyim ki bu telâş ve misafirperverliği arasında bir şey daha yaptı. O da şu İdi: İki muayede arasında yarıl resmî ve hususî muayede arasında şehremini Reşit Mümtaz Paşayı huzuruna çağırttı ve şu emri verdi.... «Elindeki zarfı uzatarak kuzum Reşit Paşa şunu al. hemen ne yaparsan yap. daha vakit erken dir. bu para He mahalle mahalle kömür al, fıkaraya dağıttır Hem emniyetli adamlara havale et, sen de nezaret et APah rızası için...»
Hiç unutmam. Beşiktaş belediye müdürü Mustafa bey daha üniformasını çıkarmadan o kıyafetle kendi dairesi fakirlerine koşmuş ve hissesine düşen para İle fakirlere kömür dağıtmıştı. Ve aksama kadar yirmi beş □tuz bin okka kömür fıkaraya tevzi edilmişti. Neticede de haber bakliyen hünkâra arzedil-mişti.
S. M. S.

Tefrika No: 43
Doktor, onun anasından bir müddet daldı. Yüzünü endişe kaplamıştı. Derken anî bir kararla yerinden fırladı; şapkasını başına geçirdi. Merdivenleri süratle İnerken paltosunu giymeğe çabalıyordu.
Odanın dörtte bîr sahasını işgal eden koyu kırmızı kumaşla kaplı geniş sedirin üzerine. Nazlı, mavi yünlüden kalın bir robdöşambr giyerek uranmış Gözlerinde bir karar arifesinde bulunduğunu belirten heyecan ve parlaklık var. So1 elindeki kamavari, sipsivri kâğıt keseceği İte İftkaj’flane oynayarak söyleniyor:
— Doktor kendisini bu şekilde atlatırımı affetmlyecektlr. Trenin hareketine iki saat kaldı. Beni klmbllir ne sabırsızlıkla bekllyordur
Vahdetin de rayri tabii bir heyecanla sarsıldığı belli. Divanın dibinde, kalın tüylü kırmışı halının üzerinde oturuyor. Nazlının sağ eli avuçlâr.nda . Bu eli, kâh dudaklarımı götürüyor. Kâh yanaklarına götürüyor.
kendisini zorla sevdiriyor. Zihni, hep günierdenberi takıldığı mevzuda:
— Bırak şimdi doktoru! —diyor.— Kapat artık gitmek bahsini!... 8öyle bana şen neden evi enemez inişsin?
Nazlı, bu suale mûtat cevabını verdi;
— Evlenene em de onun için...
Genç adam .yeisle içini çekti:
— Sebep güzelim?... Sebep sevgilim ?
— Çünkü bir kere evlendim, ağzının tadını aldım
Nazlının maziden hiç lâf açmaması, aşk ve izdivaç bahislerinden sıkıldığını ihsas etmesi genç adamı kuşkulandırıyordu, Doktorla konuştukları sırada, mevzu ne zaman Nazlı ile Cemilin izdivacına intikal etse, doktorun takındığı tavırla; soluk mavi gözlerinde beliren öfke; «Bu hususta kendimi de mesul sayıyorum... Bırak yarama dokunma.» deyişindeki samimi teessür; keza, onun zahiri huşunetine rağmen Nazlıya yaralı ve hasta çocuk muamelesi yapması; onu oyalandırmak İçin Ankaruya getirdi-


[ÇERÇEVE 0151
!--YA2ANS NİHAL İfAPAlAAMIlALI -
AŞK VE MACERA ROMANI
1
ginl söylemesi. Vahdetin tecessüsünü tahrik ediyor, sevdiği kadının hayatında bir sır gizlendiği zehabını ondu uyandırıyordu. Nazlıya karşı iptüâsı, «Adam sen de ,bnna ne?— Hoşça vakit geçiriyorum ya kâfi...» demesine imkân vermiyor. İstiyor ki. Nazlı Ue arasında hiç bir sırrın gölgesi bulunmasın. Nazlının ürkekliğini gidersin. Nazlının en yakını kendisi olsun. Şahikanın hafta yatağında telkin ettiği rüya belki ancak ondan sonra haki kal haline gelebilir. Nazlı, karısı olabilir.
işte bu düşüncelerin tesirinde, onıı Israrla rıyle tazlbederek Lllc hakikati söyletn ek yolunu tutmuştu:
— Ben evlenmem demendeki sebebi mutlaka öğrenmeliyim.
— diye yalvaran blı bakışla devam etti. — İzdivaçtan inkisara uğraman seni bu yaşta, böyle kararlar vermeğe sevkedeme*. İlk seferinde İnkisara nğradım-so, İkinci seferinde uğramam diye düşünürsün Bir tecrübeye daha kalkışmak İster İstemez aklına gelir. Normali budur.
Nazlı hâlâ kâğıt keseceği İle oynıyarak mırıldandı:
— Erkeklerden nefret ettim.
Vahdet, güldü:
— Umanm ki benden değil.
— Sen başka... Seninle arkadaşız.
— Mersi... Fakat...
Birdenbire kadının elindeki keseceği çekerek kapıya yakın duran yuvarlak masanın üzerine fırlattı. Sonra, onun başını kucaklayıverdi; dudnklonnı öptü, öptü. Hâlâ da öpmekte
dev&m ederek!
— Seni öperken de, kollarımın arasındayken de nefret ettiğin İntibaını vermiyorsun. — dedi. — Bilâkis...
Nazlı, elini onun ağzına kapayarak devam etmesine mâni oldu:
— Dedim ya, sen başkasın..,
— O halde bana başkalığımı hissettir. Beni seviyorum. Nazlı. Seni ne türlii sevdiğimi an-Lıyaeak kadar zekisin. Seninle evlenmek uğrunda her şeyimi feda etmeğe hazırım. Etersen küstahlık say, cürekârlık say, seninle evlenmek tek gayem...
Nefes nefese bir an sustu. Gözleri hırsla parlıyor.
fçinl çekerek yine aynı coşkunlukla İlâve etti:
— Bundan dolayı öğrenmek
İstiyorum: Niçin evlenemez-
nıişsln?
Nazlı, bunalmşıçasına etrafına bakındı; mırüdandı:
— Evlenemem de onun için.
— Sebep, sevgilim... Sebep benim bir tanem?
Sükût...
Vahdet, ayağa kalktı Elleri deve tüyü robdoşarutrmın ceplerinde;» öfkeli adîmılarla odayı bir kaç kere arşmladı. Sonra Nazlının önünde dura-rarak:
— İşık gibi güzelsin ama ruhun karanlık... — diye söylendi. Balta girmemiş ormanlar kadar korkunçsun... Bir de derler W, İnsanın yüzü ruhunun aynasıymış.
Nazlı, gocunarak :
— Anlayışsız! — dedi.
— Hiç kısana, bana bu zannı veren sensln. Fikirlerini açık söylemeyen insandan korkulur. Gözlerimin içine bakarak dlye-uılyorsun bana. «Evlenemem, çünkü...»
Naz), renk renk yastıklara nizam verip oturdu Battaniyeyi yarı beline kadar çekti:
— Beni bllsen nasıl yoruyorsun. Kendimi Engizisyon mah-
, kemesinin huzuruna çıkmış zannediyorum.
— Ya. sen susmakla bana ne işkenceler ettiğini bir bllsen... Ben ki, sana o kadar bağlandım. «Vahdet, benim gülmem, senin ölmene bağlı.t desen öleceğim. Ben ki. istediğin takdirde, ölünceye kadar senin e-slrin. senin kölen olacağını ..
Sesi şimdi sevgisinin en yüksek perdelerinde titriyor. Gözleri ıslak... Her kelhnselyle, kurak toprağa damla dama! düşen rahmet misali Nazlının gönlüne teselli yağdırıyor.
İhtimal bu derece za’fa düşüşünden utandı. Arkasını döndü; sobaya yaklaşıp kömür kovasım boşalttı. Sonra, pe istediğini bilmez yaramaz çocuk, gibi, piyanonun önünden tuşları şahadet parmağıyla sıyırtarak geçti; pufladı: alnını cama dayadı.
Nazlı, bakışları tavanda, hareketsiz yatıyor. Hayalinde pan-curlan sımsıkı kapalı küçücük evi belirdi. Boş odalar, oturulmayan koltuk, kanapeler... Kullanılmayan çatal bıçak tabak takımları, sofra örtüleri, (Arkası var)
[ Gazeteler, Gazeteciler
Türkiyede sansür
İranda siyasî mahkûmlar
100 mahkûm Güney
İran’a naklediliyor
En hür mü, en cesur mu?
Amerikanın dünyanın en hür ve en cesur milleti olduğunu
Abdiilâziz zamanında Mahmut Nedim paşa tarafından konulan sansür ancak 2 gün sürdü
Gazetelerin çoğu sansür karan üzerine neşriyatlarım tatil etmek saretile medenî cesaret gösterdi
Türkiyede ilk gazete 1825 senesinde İzmir'de, Fransızca o-larak, intişar etmiştir. Specta-teur d’Orlent adındaki bu gazetenin sahibi Aleiander Blacçue'dır, Bundan sonra 1831 de İstanbul'da Moniteur Ot tornan adiyle Fransızca resmi bir gazete neşredilmesine başlandı.
1832 de bunun Türkçesl (Takvimi Vakayı) adiyle çıktı. İlk hususî gazete 1843 te neşredildi. Fakat, bütün bu neşriyata rağmen, ortada matbuata dair bir kânun ve nizam yoktu. İlk nizamname çok sonra 1864 te neşredildi. Fransız matbuat kanunundan iktibas edilen bu nizamname ruhsat almak, mesulü tâyin etmek gibi daha ziyade idari hususlara dairdi.
1867 de, Âli paşa’nın Sadareti esnasında neşredilen bir kararname fie hükümete gazeteler hakkında idari tedbir almak salâhiyeti veri’dl. Bu salâhiyet üzerine hükümet hoşuna gitmiyen bir yazı gördüğü gazeteyi kapatmağa başladı. Tatil ekseriyetle 15 gün müddetle idi. Fakat bazan bir kaç gün sonra verilen ceza kâfi görülerek gazetenin yeniden çıkmasına müsaade edilirdi. Basan d» bir gazete külllyen İlga edilir, yani bir daha çıkamıya-cağı bildirilirdi. Fakat bu gibi gazetelerden yeniden intişarına izin verilenler çoktu.
Bu seneler Abdülâzlzin sıkı bir istibdad idaresi devam ettirdiği zamana raslar. Abdülâ-zizin lsraflariyle herine tamtakırdır, Hariçten İstikraza imkân olmadığı gibi memleketteki büyük bankerlerden de para tedarik edilemiyor. Hükümetin bütün işi küçük sarraflardan yüksek faizlerle para bularak Abdülâzize yetiştirmektir
Gazeteler bu kötü vaziyeti anlatmaktan çekinmiyorlar; şiddetli baskıya stk sık tatile uğramalarına rağmen büyük medeni cesaret gösteriyorlar. Âli paşa, Abdülâzizin istibdadına ve israfına mümkün mertebe karşı durmağa çalışırken gazeteleri daha fazla tazyik etmekten çekiniyordu. Bir müddet sonra Jş başına gelen Mahmut Nedim paşa matbuatın elini kolunu tamamen bağlamak için sıkı tedbirler almağa başladı. Gazeteler, en küçük bahane Ue kapatılıyordu.
Garip bir yasak
Mahmut Nedim paşa gazetelerin bütün neşriyatını kontrol etmek istiyordu. Bunun için 24 nisan 1876 da şu tebliği gönderdi
saadesl olmadıkça makale neşrini kati, surette yasak ediyordu.
Sansür kararı
Mahmut Nedim paşanın bu karan hükümeti tam amca tatmin edemedi. Gazeteler, bir parça daha hafif olmakla beraber, gene tenkidlerine devam ediyorlardı. Beyağlunda çıkan Fransızca gazeteler ise hiç bir kayda tabi olmadıklarından her meseleden serbes seıbes bahsediyorlardı. Bu vaziyet karşısında bütün gazetelerin neşirden evvel sansür edilmesi rarlaştınldı. 28 nisan 1876 şamba günü gazetelere şu liğ gönderildi:
İlân resmi
«Matbuatı Osmaniycnin münderecatına idareden ziyadesiyle dikkat ve ihtimam olunmakta ve ekseriya tatil ve ilga, gibi mücazat dahi icra edilmekte ise de ahvali bâzı ranın ehemmiyeti cihetiyle gazetelerin aleiûmum kavıyyen tahtı inzibata alınması râ ciheti en bulunduğundan Dersaadette ve memaliki mahmsei şahanenin hâilesi c ilıatında elsinei muhte-lifede taboiunan gazetelerin kabiettabı muayenesi husulü maksada kâfi bulunmakla bundan böyle Dersaadette tab'olu-nan gazetelerin matbuat idaresinden ve eyaletlerde bulunan gazetelerin dahi hükümeti mahailiyece tâyin olunan memurlar marifetiyle kabiettabı muayenesi karan âli iktizasından olup bu usul dahi muvakkat olmağın İlânı keyfiyete iptidar kılındı.»
Tahran 12 (AJL) — Enlin kaynaklardan bildirildiğine göre hükümet dün yüz siyasi mahkûmu buradaki merkez hapishanesinden İranın cenubuna nakletmlştir. Bu mahkûmlar gizli bir teşkilâtı İdare eden ve hapishanede iken de İdeolojik faaliyette bulunan Tudeh komünist partisi liderleridir.
Bunların hâlen hapsedildikleri yer bilinmemektedir. Fakat sanıldğıına göre burası muhtemelen, telıllkel! mahkûmların muhafaza edildikleri Bender Abbastır. Bu Tudehll mahkûmlar arasında eski Sağlık Bakanı ve Tudeh merkez komitesi üyesi Dr. Yozdl de vardır. Tudeh liderleri 14 şubat 1949 da şaha karşı giriştikleri ve muvaffakıyctslzlikle neticelenen suikasttan sonra tevkif edilmişlerdi.
İddia eden İki Amerikalı arasında bir gün şöyle bir muhavere i sitilmiş tir:
— «Amerikanın en hür mille ilerden biri olduğunu bize boşanma dâvalarının diğer dâvalardan, daha çok olduğu gösteriyor.»
— «Evet. Buna rağmen evlenenlerin de günden güne çoğalmasına bakılırsa, Amerika dünyanın en cesur memleketidir.
Geleceği belli olmayan bir şehir: Triyeste
Ahalisi Italyan olan bu şehir Amerikalılar ve Ingilizler tarafından idare ediliyor, iki adım ötede Yugoslavlar var
bir
• Resmi: "bersaadeltc tab'o-lunan Türkçe gazetelerden bazları devleti ai’yecln mesleki âlisine ve vakayii âJemln sureti cereyanına lâyîkıyla vâkıf olmadıkları halde ahvali hazıra ve icraat ve nıyatı seniye hakkında, bazı mü tuluatı gayri şaibe neşir ve ilân etmekte olduklarına ve halbuki bu maddeye dair mütatâatı raibe beyan etmek anın günh ve hakikatine ltlılaa menut olup nıehaml iimuru saltanatı serJye hakkında alelamya oeyuuı ihtarat ve mûtalaat ise bittabi dail mucazat olduğuna ve evrakı havadisin icraat ve nlyatı saltanatı seniye nakkırda bendi mahsus gibi neşredecekleri ma-kalatın malûmatı sahlhaya müstenit olması Jâzjneden bulunduğuna ve bunun hilafı neşriyat hem evrakı havadisin intizamı münederecatını muhil, ve hem de ezhanı nâsın beyimde yere itab ve işgalini müstelzim olduğuna mebni, gazetelerin bundan beyle iktiza eden mercii resmiden İstihsali malûmatı ^ahiha etmedikçe, bendi mahsus gibi makniât neşre tmeleri katiyen tahtı I memnulyete alınmış olmağln ilâm keyfiyete iptidar kılındı
Görülüyor kİ hükümet bu tebliğ ile «mereti resmi» nln, yani matbuat idaresinin nıü-
ka-
çar-teb-
1 milyarlık miras
Konferansa gidenler
Meşhur Alman filozoflarındım Friedrich Schlelermacher'e bir arkadaşı, filozofun konferansına hangi tip dinleyicilerin geldiğini sorar. Schleier-maeher şu cevabı verir:
— «Dinleyicilerin ne tip İnsandan müteşekkildir: Talebe, genç kadınlar ve askerler. Talebelerim konferanslarıma mec bur oldukları İçin geliyorlar. İ’ Genç kadınlar talebeler geldiği İçin geliyor. Askerler de genç kadınlar geldiği İçin konferanslarımı muntazaman takip ediyorlar.»

Sansür karan memlekette çok fena tesir yaptı. Basiret, Neologos, Trakl ve Momos gazeteleri protesto makamında neşriyatlarını tatil ettiler. Neşriyatına devam eden ve suya sabuna dokunmıyan (Sabah) gazetesinin ilk gün dörtte biri boş çıkmıştı. Bu. bir çok dedikoduya sebep olduğundan sansürün çıkardığı yazıların yeri boş bıratajliamıyacaüı gazetelere tebliğ edildi.
Sansür kalkıyor
29 nisan 1876 da kabine değişti. Mahmut Nedim paşa azledilerek yerine Mütercim Rüştü paşa Sadarete geçti. Bu değişiklikte gazeteler hokkandaki sansür kararının da tesiri olduğu muhakkaklar. Nitekim yeni hükümet işe başlar başlamaz, 30 nisan 1876 da sansürün kaldırıldığını bildirdi. 1 mayıs 1876 tarihli gazeteler bunu: «Gazetelerin kabiettabı muayene olunması hakkında İttihaz olunan usulün fesholun-duğunu tebşir eyleriz» diyerek büyük sevinçle İlân ettiler. İlk sansür ancak iki gün sürdü.
Bundan sonra konulan tahditlerden ve vakit vakit canlanan sansürden diğer yazılarımızda bahsedeceğiz
Enis Tahsin TİL
H Düşmanlan yok etmenin tarzı
Amerikan Cumhurbaşkanı Lincoln bir gün bir toplantıda düşmanlarından bahsederken gayet müşfik bir dil kullanır. Lincoln’un düşmanlarından dost gibi bahsetmesini bir türlü hazmedemeyen bir bayan, söz isteyerek Başkanın tavrı hareketini tenkld eder; ve asıl yapılacak şeyin düşmanlan methetmek değil, onları yok etmek olduğunu söyler.
| Toplantıda bayanın itirazına bir çok kimselerin hak verdl-|ğini gören Lincoln şu cevabı Fransız şimendiferlerinde a- verir:
leşçi Renrl Clerçuln bir gaze- — «Sayın bayan, diişmanla-tede. 1900 senesinde Paris'te (nmı kendime dost etmekle on-Voltaire bulvarında oturan lan yok etmiş olmuyor mu-Malre Chretlen adında bir ka- yum?» dinin arandığını görmüştür. Bu kadına 1 milyar franl: miras kalmıştır. Ateşçinin kaynanası aranılan kadının kızıdır. Fakat Socrates'e evliliğin mİ henüz kâfi derecede vesaik bu- ( bekârlığın Konamamıştır. Ateşçi bunları temine çalışmakla beraber şunlan söylüyor: .Bulamaz-' sam pek Szülmiysc.ğlm. Biz ailece milyarder doğmadık kİ...»
Evlilik bekârlık
Bir gün talebelerinden biri
yoksa mı daha İyi olduğunu sorması üzerine büyük filozof şu cevabı verir:
— «İkisi arasında hiç bir fark yoktur. Nasıl olsa sonunda evliler de. bckârlr-r da yaptıklarından pişman olacaklar.»
Fransa'da Bldat.lt Kabinesi geçen hatta bir buhran tehlikesi allattı. Kabine Meclisten küçiık bir ekseriyetle İtimat reyi aklı. Yukarıda Cumhurbaşkanı (gözlüklü) bir suarede Başbakan ile vaziyet hakkında görüşürken görülüyor.
Ankarada 8 yaşında Haşan Kaptan adında harika çocuğun yaptığı resimlerden mürekkep bir sergi açılmıştır. Milli Eğitim Bakam sergiyi ziyaret etmiştir. Yukarıda Bakan ve küçük ressam görünüyor.
Bu sene, A vr tıpanın bir çok yerlerinde olduğu gibi, Triyes-tede de şiddetli bir kış büküm sürmektedir. Pek as kar gören bu şehre çok miktarda kar yağmıştır. Soğuk da pek şiddetlidir. Bu yüzden halk sıkıntı çekmektedir.
Bu haberler dikkati Triyeste üzerine çekmiştir, ikinci dünya harbinin pamuk ipliğine bağladığı meselelerden biti de Triyestenln akıbetidir. Adriyatik kıyılarının bu büyük limanı, uzun münakaşalardan sonra serbes şehir olarak küçük bir hükümet haline geti-rildL
Fakat dört taraftan gelen tazyiklere mukavemet edeml-yecek vaziyette olan bu hükümetin geleceği sağlam görülmüyor. burada sükûneti temin eden Amerikan ve İngiliz kuvvetlerinin çekildikleri gün karışıklıklar çıkmasından korkuluyor,
Triyeste bir zamanlar Avus-turyanm baş limanı idi. Bütün Avusturya - Macaristanın, Orta Avrupanın, Güney Almon-yarnn ithalât ve ihracatı bu liman vasıtasıyla yapılırdı. Bu yüzden şehir günden güne gelişiyor, limanı genişliyordu.
Birinci dünya harbinden, sonra Saint Germin ve Rapallo (3919. 1020) muahedeleriyle
Triyeste şehri ve havalisi İtal-yaya ilhak edildi. Bu havalideki Fiume iptida İtaiyanm dışında bırakılmıştı. 1924 te Gabrielle d'Annoniria'nın yaptığı hükümet darbesiyle burası da İtalyanlar taralından işgal edildi.
İkinci Dünya Harbinde
İkinci dünya harbi başladıktan sonra 1943 te kariler Triyestenln idaresini ellerine aldılar ve burasını da kurulacak Büyük Almanyaya ilhak etmek emelinde olduklarını gizlemediler. Fakat çok geçmeden 1945 te mareşal Tito'nun dokuzuncu kolordusu Triyesteyi İşgal etti. İki gün sonra da 2 nel Yeni Zelanda tümeni şehre girdi. Gene bu sırada beşinci Amerikan ordusunun beşinci kolordusu da Triyeste önlerine geldi ve şehrin kenar mahallelerinde sekizinci İngiliz orduslyie irtibat peyda etti.
Şehre giren Yugoslavlar Triyestenln İdaresini ellerine aldılar. Buradaki rejim kırk gün sûrdu. Bundan sonra İngiliz generali Willinm Morgan ile Yugoslav generali Yuvanoviç arasınd a Dul no şatosunda başlayan müzakere neticesinde, Triyestenln başşebrii olduğu Venetie Juiienne vilâyeti iki mıntakaya ayrıldı. Bu m m takalar arasında bir hudut çizildi. Hudut Triyestenln 5 kilometre güneyinden geçiyordu.
Beş ayrı bayrak
Beş sene İçinde Triyeste üzerinde beş ayrı bayrak dalgalandı: İtalyan. Mussollnlnln kurduğu cumhuriyet. Alman, Yugoslav, nihayet İngiliz - A-merlkan bayrakları, Bu bayrak-
ların yanında bir de serbes şehrin bayrağı bulunuyor. Bu bayrak kırmızı zemin üzerine beyaz mızraktır.
Triyeste halkının çoğunluğu İtaly andır. Fakat bu halk Al-mancayı îtalyancadan iyi konuşur. Her tarafta eski Avusturya idaresinin izlerine Taslanır. Lokantalar, gazinolar VI-yananınkllere çok benzerler. Burada Viyana valsleri çalınır. Viyanaya mahsus gatolar yenir, kahveler içilir. Bir gazinoya girildiği zaman garson siparişinizle beraber size, Viya-nada olduğu gibi, bir kucak resimli gazete getirir. Triyeste halkı birinci dünya harbinden evvelki tatlı devirden tahassürle bahseder. «O ne bolluk, rahatlık devri idi!» derler.
Triyestede bugün İngiliz -Amerikan kuvvetleri sükûn ve asayişi temin ediyor Halk A-vusturyaya tekrar katılmağı İstemiyor. «Bugünkü Avu&turya eski Avusturya değl'dir» diyor. Halkın, büyük çoğunluğu hiç olmazsa şimdilik bugünkü İdarenin devamına taraftardır. Müttefikler giderlerse o zaman İtalya ile birleşmek düşünülecektir.
Garip bir vaziyet
Triyestenln bugünkü vaziyeti hakikaten gariptir. Ebalisl İtalyan olan bu şehir Amerikalılar ve İngillzler tarafından idare ediliyor. Şehrin iki adım ötesinde Yugoslavlar vardır. Sokaklarda dört, altı tekerlekli askeri kamyonlar göze çarpar. Her tarafta, bilhassa sefahat malı ailelerinde Anglo Sakson
polisleri vardır. İngilizlerle A- G) merikalıiar sıkı bir işbirliği ya- £« pıyorlar.
Şehirde 5000 Amerikan. 511120 >» İngiliz askeri vardır Şehrin şuada da 5000 Yupaslav askeri^ bulunuyor. Harbde narap olan liman tâmlr edilmiş yollar ya-’fcj p itmiştir. Avusturya*aki muit ij» teflk kuvvetlerine yiyecek V“ £-levazım Triyeste yohyle gu'ı o derildiğinden yolların ini izamına çok dikkat edllijor
Triyeste serbes şehir oimak-la beraber iktisadım ît i:.-uya bağlıdır. Şehirde Uaavül -den para İtalyan parasıdır Siyahi bakımdan halk genu hürriyete maliktir. Gazeteler tamımı0a serbestlr. Şehirde yedi güzele çkıyor. Bunlardan .Sırpça Pri-tnorski Dnevnik Tito taraftarıdır. baskın 7500 dür. V La-vore komlnfornıa taraftardır. Baskısı 7000 dir.
Serbes. nuntaka
222 kilometre kare tutan Triyeste serbes mıntakasmda 250 bin İtalyan (% 82), 35 bin Sloven t%12), 16 bin yabancı • 1 6> vardır. İtalyanların çoğu hıristiyan demokrat ve İtalya taraftarıdır. Bundan sunca komünistler gelirleı ve rumu-nlstierin limana yakın mükellef bir merkez btauhtrı «-ardır. Maamaflh Titooua vaziyt ı.ıüı komünistlere bir türbe vurduğu, bunlardan jonsmrn T2-«oya taraftar olduğu, diğer cinsinin muhtelif hiziplere ayrılacağı söyleniyor
Sosyalistler de mühim hır kuvvet teşkil ederler Yukarıda söylediğimiz gibi hâlâ eski A-vusturya taraftarlar, da vaıu:;.
Trijeste'de h ükûmci dairesi
Saint Joseph lisesini bitirenler cemiyeti tarafından Taksim Belediye Gazinosunda bir kokteyl verilmiştir. Yukarıda kokteylde bulunanlardan bir grup görünüyor.
Snhife S
13 Şubat 1950
pim mmipLûp!
ÇA t &UN/N NVl t/5 U
.ptHİNCİ CIKBAHUK
OTOMOBİL OLSA Nt
j AMA BOYNUMA TAKAMAM K>
_ Asm»?"* 'Hkaeîmm soylum n^ vsrVNl KOV!..
-fafAP OKUVMMM fffMEK'.. NVSAAPl EDİNİZ p[ gPNPP g/gAZ GÖZ ATAY/M^

- kiiini isrtMNE ZÜ~ p/M ŞİMDİ DE 'JEKM\VECEK MİSİN BAKAL'M.'..
mi ı—ı l Tm—r
Milletlerin gsrip âdetleri
fR&yUrAfı 4 üncü sabifede)
İki ağaç gövdesi üzerine konan bir tahta gibi düz bir ağaç gövdesi üzerinde tempo tutulur. buna ilâveten bo raJusla-ra İştirak edenler ellerini ayakları ile tuttukları takate göre göre baldırlarına şaklatarak yeknasak sesler «kantlar. Bu yakalar her akşam yapılır, saatlerce sürer ve hattâ bazı zamanlar bütün bir gece sürer Bu eğlenceler İle deniz kamlumbagası avlanmak için bu vahşi İnsanlar gece uykularını ancak feda ederler.
Din ve itikat
Bu insanlarda din ve İtikat, ancak tablalın âfetleri dolayı-siyle husul; gelen korkudan İbarettir. Bu İtibarla sel. yıldırım, orman yangını gibi olaylar bu Insanlan korkulur ve bu gibi olaylara tapınırlar. Meselâ Puluga fırtına H&hesl demektir ve fırtına bütün dünyayı yaratmıştır denilmektedir. Bu Andamanları korkutan varsa o da rüyalardır. Andaman-lar rüyalara inanırlar,
Nikobarlar asıl memleketlerinin Âdetlerini kümen bu ad ala ra da nakletmelerdir. Bu İnsanlar gayet zeki ve lisan öğrenmeğe meraklıdj-lar ve a-dalannda yetişen Hindistan cevizi ve bu ağacın verdiği diğer mahsullerin. İhracatı ile meşgullerdir. Bu İmanlar bataklık arazide ve yahut deniz kenarlarında s ırklar üzerine İnşa edilen kulübelerde yakarlar.
Nikobarlar d a kadın
Nlkobarlarda kainin mevkii yükselttir. Bu odada kadın erkeğin esiri değildir ve tamamen hürriyetine maliktir.
Bu da adada kız doğumlarının azlığından, ve kadınlara olan fazla ihtiyaçtan ileri gelmektedir.
Bu adada evlenmelerde kızlar. hoşlarına gitmiyen erkekleri dahi reddedebilirler. Bir Nikobarlı kız evlendiğinde bir çok kıymetli hayvan ve mahsulâttan müteşekkil bir hediye alır ve güvey kran evine gider.
Nlkobarlı bir kadın hamile olduğu zaman, kendisi ve ko-
cası her turlu işlen muaftır. Kendileri taallûkatı tarafından himaye olunurlar Hangi kulübeye misafir giderlerse çırada büyük memnuniyet ve sevinçle karşılanırlar Ve şereflerine domuzlar ke*tilr. Yalnız hamile olan kadından bir dileğin ifası rica olunur. Hamile kadın Elyaretlne gittiği ailenin tarlasına bir miktar tohum eker. Çünkü böyle bb vaziyette tohumu eken kadının elinin bereketli olduğu kanaati vardır. Bu insanlar uzun ka-1 falı olmak bir güzellik ifadesi olduğundan., yeni doğan çocukların kafaları her gün annesi tarafından ellerle masaj edilerek, uzatılır Bv diyarın topraklarının çok verimli olması dolayısiyle N İR t harlar dalma müreffeh bir nayat yaşarlar.
Yine toprağın bol verimi do-layısiyle gınalarını temin İçin çok çalışmağa lü2um görmlyen bu insanlar »akillerini dini merasimlere hasrederler. Bu İnsanlar dahi ruhlara tapınırlar
Ruhların bayramı
Bu Nikobarların bir çok âdet-terinden bin de, ruhların hayra- | mıdır. Bir elle ve dostları bir rahibin İştiraki İle ruhlar içLn > ve onları uzaHmtınnak İçin ] merasim yaparlar. Erkekler bir kenarda otunır ve tütün İçerler. Kadınlar tee evde ne katlar mevcut gıda maddesi, âletler, silâhlar varsa hepsini ortaya getirirler, bunu müteakip kadınlar ağlamaga başlarlar ve bir velvele kopar, bundan sonra silâhlar Kırılır ve kulübenin kapısının önüne atılır. Bunu müteakip gayet beşli bir domuz sırığa geçirilerek açık ateşte kızartılır ve birer miktar ölü atalar İçin etrafa serpildikten sonra geri kalanı hazır un a İkram olunur. Bunu müteakip, rahip vazifesine başlar, rahibin vücudu yağlanmış ve yüzü dahi kırmızıya boyanmıştır. Rahip yüksek sesle dualar okumağa başlar ve bununla kötü ruhu defetme-fie uğraşır. Kadınlar dehşetli bir yaygara ile ağlamağa başlarlar. Bu velvele ruhun rahip tarafından yakalandığı âna kadar sürer ve bu ruh derhal o-
BİR TEK MEMURA İHTİYAÇ VAR-
Aylık net 2no Ura. tahsilatta re her ruhsatta 10 lira prim kefalet kabul rdllmeg. (30001 nakdi teminat verilmesi Ulum-ler gün saat 9 - 12 arası Sirkeci Yatı Köşkü Cad. No 7» han. kat 3 İnşaat Barosuna acele 9-12 arazı müracaat: Tel: 25445 94 —
SATILIK ARSA — Eoyacıköyünde Fıstıklı badın önünde bel güneşU geniş manuralı 1190 metre karelik arsa Milliktir. 25433 telefona.
M — S
KİRALIK — Nuruounsnlye Gazi Sinan sokak 12 numaralı evin üç daireli btr katı kiralıktır Bütün konforu gamlldlr. İçindekilere müracaat,
59 - 1
t$ ARIYORUM — EUı yasında bayanım. Bir bekârın nsltada İki üç gün ev Ulerlnl veya bürolarda te-tnİslik yapıp evime dönerim Akşam' da «h arayanı rümusunv İM — 1
BEKÂR BİR BAYIN — Ev hizmetini görmek üzere l* aramaktayun-Tahplerin mektup)* Aksaray. Haşan-pajp Çeıme sokak NO 11 Hatlceyo yazmaları. 113 — i
CAÖALOĞLUNUN EN MERKEZİ
YERİNDE — Yeni açılacak İnşaat »ırkeUnde fi'lon çalıyacak dürüst genç bir mühendis arkadnra İhtiyaç vardır. C*(alö4lu Nunio-nr.anlyc caddesi No. 9, kst 1 Fahri Baraça mOra-caat. w - ı
SATILIK TAKSİLER - Piyasada bir sene çalışmış Plymouth ve Va-ukHOULL taksi otomobilleri acele satılıktır. Münasip vadeyle dc verl-Icbilir. Müracaat: Tel.. 30178.
CAVA APARTIMAN! — Sahibinin azimeti dolayısiyle Mackada Ihlamur caddesinde Uç katil, üç büyük daireli ve konforlu Cava spartırnam müsait flaile Milliktir, ikinci kat* m (İracaat.
İYİ BIB PİYASADA — YûklÜ gs-LLr temin edebilen bir atdlyc acele olduiu için çok ucuı bir Halle de verilecektir. İçinde mütehassısı vardır. İşten anlamaya ihtiyaç yoktur. Müşteri müemmendir Müracaat; Car-yıkapı Yeniçeriler Cad No. 100.
ASKERLIÛINI YAPMIŞ — LWe onuncu aıtııf* kadar okumu», cevval bir (enç tüccaı yanında veya mümasil yerlerde çalışmak İstiyor. «G. S.» rümuzun* yazılması. 100 — 1
YENİ TEŞEKKÜL EDECEK İNŞAAT ŞİRKETİNDE - Ortak olarak çalışacak işten anlar bir arkadaşa ihtiyaç vardır. Catalotlu Nuru Osmaniye caddesi No. 9. kat 1 Fahri Baraçe müracsat. so — 1
■4- KİRAI.IK SATILIK
SATILIK DOKTOR MUAYENEHA-
NESİ — Taksim Yenişehir Serdar ö-mu C*d- No. 03 Kahveci Melemede.
iş ARIYOR — Y. Elektrik mUkenti IsL Askeri Ij İni bitirmiştir. Tafraya da gider .Tel; 9IH20 İM — 2
ARAYANLAR
EV İŞLERİNDE ÇALIŞMAK ÜZERE BAYAN ARANIYOR — Bekâr bir bayın aparlunan daiminde daimi kalabilecek) ev İnlerinden anlar dürüst bir bayana İhtiyaç vardır. Pazardan bafka her gün «ast (16 - 17) arası Galata Rılıtun eski Yolcu salonu karşuı Frank han 3 inci kat No. 3« y* müracaat. 91 —
SATILIK ARSA — Bomonti İstasyonuna Uç dakik*. Megnıtiyet mahallen Ebckıtı m katında çamlık arsa. Apartıman. hastane, garaj yapmaÇa elverişli 1827 metrekare büyüklüğünde. Müracaat Galat* Kürekçiler No. 47. Tel: W87J, 101 — 1
BİR BAYAN ARANIYOR — Evde hizmet etmek ve gece gündüz evde kalmak »artı He 40 yaşından yukarı kimsesiz teiniz ahlâklı bir buyana İhtiyaç vardır. İstanbul t» Bankası karjunnd» Malûl Cemal Cifesine m(i-racaat. 80
DEMİB MAĞAZASINDA ÇALIŞMAK ÜZERE — Yazı Ulcriden anlayan bir bayana İhtiyaç vardır. Müracaat: Galata Tersane caddesi No. 111 15 - 1
BİR BAYAN ARANIYOR — DlflÇİ mueyenehaslmle 40 Ura aylıkla OŞle-ye kadar orta temizlik yapmak için, müracaat: Unkaponı KUçükpatar caddesi No, 8. öyleden soma. 103 — 3
ÇOCUKLU BİR EVDE — Çacukla-ruı İşleriyle me**ul olacak ve ev İğlerinde yardım edebilecek genç bir bayan aranmaktadır. (ilk inekte* laHMU olanlar tercih edilir) Şıjll Bo-montl izMİpııifa sokak Suret npart> manı No. 10 Telefon: f 1848. 98 — 1
44« .4.4/1 H K-V-rTTTF yuncak gibi yapılmış bir tahta kayığa konur ve denize bırakılır. Bu suretle kötü ruhun defo-lunduğu kanaatine varıldığı andan. tttbaren sevineli, eğlenceli bir merasim başlar ve sabahlara kadar sürer.
3 A l.l AA S AT I WEŞYA1]
TAKSİ AUSTİN — ID48 model 3800 liraya aatılık. Müracaat Bay Yahya Teşvikiye Maçka Barajı 109 — 1
BOZKURT EMLÂK — Nişantaşı tramvay cadedsl 1 katlı apartıman Injasına müsaadeli 10.000 liralık arsama ln*aat yzpacak (alıslyetlerle anlaşabilir. Telefon: «3533. 102 —
BATİLIK — Trlyomof marka beş beygir kaplan motors-klet çok az kullanıimıg. Yeni vaziyette acele »atı-liktrr, Mımarvedat caddesi No. 9/1 saatçiye. 11* — 1
SATILIK ELEKTRİK MOTÖRÜ — 320 / 380 / 13 beygir Ijler vaziyetle (ayet İyi fiyat çok ucu* Tersane caddesi NordşZem han No, ■ Galata.
S3
ELBİSE VE PALTOLARINIZI -Takuttla diplomalı tüccar teni Şükrü Aksoya teminatlı olarak yaptırabilirsiniz. Çakmakçılar yokugu a*a-gunnda Dllberzsdeler çfvannda Sabrı Safa han No. IX 934 —1
İŞLEK MEVKİLERDE — Boa Veyahut mallarıyla dükkân devretmek ve yahut kârlı iflne sermayeli ortnk İsteyenler İstanbul posta kutusu 143 adresine mektupla yazsınlar
LOT — 1
KtRALIK APARTIMAN — 4 oda. konfor, güzel ve geniş manzara Ar-navutkOy Akmtıburnu Boyalı köşk ■akak No. 3 Yuva apartunanı alt kat* müracaat. »w — »
ARAZI ARANIYOR — İstanbulun 60 - 60 kilometre çevresi dohUlnde asgari 1800 dönüm tirralc elverLfU arazisi olup da salmak, icar* vermek, ortaklıkla İnletmek isteyenlerin Çar-ükapı Sepetçi han No II Süleyman Evincr. Telefon: 29506 ya müracaatları. XII — 1
İKİ ODALI BİR APARTIMAN DAİRESİ ARIYORUM — Yerinin ve kira bedelinin aşaŞidokl adrıeoe bildirilmesi, Beyoğlu Suriye C*r|isı içinde No. l( çıidcı iuya. uj — ı
ACELE SATILIK — Yeni İnşa edilmiş beton ysnyana İki dükkan. Aylık iradı 130 lir*. Mürâcaat: İstanbul Borsa karşısı 68 numaraya,
DEVREN SATILIK BAKKAL DÜKKÂNI — içindeki malı ile beraber 2800 Uzaya. Acele Ebuzruut caddeni No. M Sirkeci.
TUĞLA HARMANI İSLETMEK İS TEVEKLERE _ Allbey kttyü Viran-bağda dere ve »ose kenarında. Müracaat: Tnyçılar No 14 14 —
BOŞ OLARAK SATILIK DÜKKÂN SiUeymnnlyede Askeri matboa altında İmaret »O’eaBtnda No 15. On bir M, boyunda bes M- gvııışljlnde. her nevi atölyeye elverişli. 20 beyŞİTUk elektrik tcstasUyl® bü dükkân Milliktir Mü-acast veri: Bayczlt Karakol «ok.tic No 8. Oto tamiıcisl vc makasçı s. Jamgoçyan. 41
SATILIK KELEPİR ARSA çükyalıtla asfalt üzerinde 4000 lira, Telefon Z)g>3
CİHANGİRİN — Münasip denişe nazır yelende bir hane İki kat Üzerinde yedi Odn İki M)W ayrıca biz bölük acele satılıktır. 41421 telefon.
81
KİRALIK YAZIHANELER VE DEPO — 8 VC 2 odalar Içiçe 300 metre bir salon. Galata Veli Alemdar han Telefon 41528. 86—16
ŞİLE OTOBÜSLERİ LORAÛfNDA— Her b*yle müsait bakkaliye devren aaiılıktu-. Oaküdaz Selmanpâk caddesi No. 18/1, Aynı dükkâna müracaat.
70
ACELE SATILIK EV - BakırköyÜ. Cevizlik. Hatboyu «0 No İki kat be* oda. katlar lıeUİL Küçük bahçeli. E-lektrlk ve kuyulu. İçindekilere müracaat, 11
KİRALIK ODA — Knıçali Aşariye caddesinde 48/3 dc nezareti hamileyi ve havagaıını havı büyük bir oda ve büyü( bir taraça kiralıktır. İçindekilere müracaat 87 — 1
Ortaokul laieeblerlne evde müsait »artlarla der» verilir. Pangaltı Tûrk-bcyl So, Bozkurt Ap 119/1 e veya 63723 - 841331 tele adres bırakılması.
113 — 3
MEKTUPLARINIZI ALDİlUHİZı Uaactcmtr idaresini adres olarak göstermiş 0rnn urUerlmlzdaD
ANKA HA — Yenişehir. A d» kal e sokak No. 54. 8S0 metre arsa içeri-sldc yüze yakın cam ve meyve a-taçlı, konforlu ve telefonlu üç bölükten İbaret İS odalı kârgtr ev acele Milliktir. (1421 telefona müracaatları 68
SATILIK EV - KadıkOj'Uo iyi nemlinde denli görür tın katta yedi odalı, mutfak, kuyu, bahçe, terkoa. elcktrlti ayda yüz »n Lira it»u> «v 13 00u liraya. Müracaat: Kadıköy Mj-aırUoJlU otobüs durags 1/1 Emekli Öğretmen Kitabevl H&li 12
KİRALIK YAZIHANILEB - S > dalı 3 ■ 3 tek Odalı ysz ıhsa eler aynen 300 metrelik bir sYloa kiralıktır Galata Veli Alemdar hanında VcU Alemdar yazıhanesine müracaat 377
ACELE SATILIK KELEPİR APAB-TIMAN _ Yeni İkmal edilmiş katlar lx>, teslim Uç kat dörder oda banyo ve sair konforlu büyücek bohçealle. M Urca at . Sisli camii karsısında Koeamansur sokak 91. Telefon 81004. 00 — *
Enzsanazann
FAAL BİR MÜESSESE - Piyasadaki istctfl Karşılayabilmek İçin İS bin lira koyacak ortak aramaktadır. Telefon 43367 Beyoğlu Küçük Par-makkapı No. 8 Burhar._93—1
BİR YÜKSEK MÜHENDİS — Orta okul ve Use talebelerine evlerinde ve ya kendi evinde matematik ve «sik dersleri vermektedir *nu edeinerin Tel: 29524 e müracaatları 96 — 1
DERS t CİN — İlk ve ortaokul direncileri İngilizce ve bütün derklerden yetlftlrillr. Evltt* «IdlJlr. ÜttM vaziyetlere Köredir. Ak-nm gazetesinde «Hoca» adresine müracaat.
MATEMATİK DERSLERİ — U*C -
sJ -
Ramlarına s»l»ü mskşuplan td*
i
AKSAM
Sahffe 7
13 Şubat 1950
«(X |Kadın severse..
]
Mahkeme Koridorlarında
Vensan, karısına 'adık kalmış tee, onu aldatmak İçin eline fırsat geçmediğinden değildi. Çehresi hatları çok muntazam, vücudu mütenasip, hal ve tavrı çok kibar ve nâzikti Binaenaleyh Kadınların kendisini beğenmeleri. yiyecek gözlerle bakmaları, büyük bîr servet sahibi olduğuna göre onunla tanışmak istemeleri gayet tabiî idi.
Bütün bunlara rağmen mimar Vensan, herkesin takdir ve hayretini çeken bir şefkat ve sevgi ile karısı Silvenc bağlı kalıyor. başka bir kadına gözlerini çevirmiyordu. Bu nazik vc centilmen erkek, karisini üzmemek için bu hattı hareketinden şaşmıyordu. Fakat Vensan, günün birinde değişti Ahlâkındaki bu tahavvül, LusEli tanıdığı gün -ukubuldu. Lusliln zarafet ve güzelliği mimarın gözlerini kamaştırdı. Oenç kadın, plân Çizmeği bildiği için Vensan. işlerinde kendisine yardım etmek için yanına aldı.
İlk günlerde karısına ihanet etmeği aklından geçirmedi. Fakat genç kadının arkadaşlığından o kadar çok Boşlandı ki, karısı Silvendeki güzellik ve meziyetlerin başka bir kadında bulunmadığına bu kadar zamandır nasıl inandığına şaştı. Akşamlan Lusil ile beraber gezip tozuyor ve İki sevdali gibi sinemalar ve barlarda efeleniyor. arkadaş ve tanıdıklarının bu çılgın muaşakası hakkında yaptıkları dedikodulara aldın; etmiyordu.
Fakat vaziyet, yavaş yavaş-vahamet kesbetti. Mimar, Lu-sUin sihir ve cazibesinin tesiri altında karısını ihmal etmeğe, sebepsiz yere onunla kavga etmeğe, evine ancak yemek veya yatmak zamanlarında gitmeğe başladı.
Silven ile arasındaki rabıtanın tamamiyle kesileceği ve vicdanının sesini boğarak artık karısında bulmadığı saadeti Lu-silin kollan arasında arayacağı belli idi.
Fakat bu ayrılma vukubulma-dı. çüipkü Vensanin macerası, artık boşanmayı lüzumsuz kılan beklenmedik bir safhaya girdi. Bir sabah Silven şiddetli mide «anctlariyle uyandı. Bidayette buna ehemmiyet vermedi. Fakat genç kadının mide aancıla-n gun geçtikçe şiddetleniyordu. Nihayet muayene olmak için bir doktora gitti. Silven doktordan elinde uzun bir perhiz İts-teri ile evine döndü. Doktor genç kadına yatak odasını ayırmasını da tavsiye etU.
Vensanm, doktorun bu tavsiyelerinden duyduğu endişe büyük ve Karnim! İdi. Fakat bir kaç gün sonra kendisi de farkında olmıyarak ve son tereddütlerini de bertaraf ederek Luslli metres tuttu.
A
Aradan bir kaç yıl geçti. Bu müddet zarfında mimar, bir çok metres değiştirdi. Karun. Silven artık bayatta değil, Genç kadın, doktorun teşhis ettiği hastalıktan değil, gripten öldü. Silven öldükten sonra garip bir hâdise oldu. Vensan kaybettiği eşsiz hayat arkadaşının hâtırasına sadık kolatak başka bir aşk münasebeti tesis etmedi. İstirahat umanlarını kulüpte, ya briç oynıynrak. yahut arkadaşlariyle çene yarıştırarak geçiriyor.
Bir akşam kulübün sigara İçme salonunda arkadaşlariyle beraber otururken, şahsan tanımadığı bir doktor gelerek a-ralarma oturdu ve hekimlik hayatında şahit olduğu İşitilmedik bir vakayı, İsim zikret-mlyerek şöyle anlatmağa başladı:
— Hekimlik mesleği, ruhini-lerinklne çok benzer. Hastalar annelerine bile söyllyemlyecek-leri sırlarını hekimlerine ifşa ederler. Bazı defalar bu İfşaat, garabet hususunda en cüretkâr rom anlan bile geçer.
Hatırlarım, bir gün muayenehaneme genç bir kadın gelmiş ve hastalığının Arazını şayanı hayret bir isabetle anlatmıştı. Fakat kendisini muayene edince anlattığı ârazı kendisinde bulamadım. Bu ârazı, bir defa daha bana anlatmasını kendisinden rica ettim. Kızardı. bozardı ve sonunda bu hastalık arazını halka mahsus tıbbi eserlerden birinde okumuş olduğunu bana İtiraf etti.
Demek hastalığı tamamiyle hayali İdi. «O halde ne diye bana geldiniz?* diye kendisine hayretle sordum. Başını yere eğerek:
— Kocamdan ayrı bir odada yatmaklığım lâzım geldiğine dair sizden bir tavsiye almak İçin... cevabını verdi.
Şimdi bu kadının bir âşığı bulunduğunu ve bu sebepten dolayı kocaslyle aynı odada yatmak istemediğini zannedeceksiniz. Halbuki katiyen böyle bir şey yoktu. Bilâkis bu talihsiz kadın kocasını taparcasına seviyordu. O kadar çok seviyordu kİ onu kendisinden başka bir kadına âşık olduğunu ve kendisine gene sadık kaldığını görünce bedbaht olmaması için ona hareket ıcrbestUl vermek İstemişti. Böyle bir fedakârlık, ancak büyük aşklarda görülür.
O, emsalsiz bir kadındı. Mahzun gözlerindeki melal ve ıstırap ifadesini ömrüm oldukça, hiç unutmayacağım. Hisli, en büyük fedakârlıkları yapmağa hazır asil bir Fransız kadını idi. Bu meziyetleri beni kendisine saygı ve hayranlık beslemeğe aevaedlyordu. Talihsiz kadın:
— Kalbimin ıstırabı şifa bulmaz. Doktor, rica ederim bu arzumu yerine getirmek için bana yardım ediniz. Belki de bu, son dlleğimdir Kocamı o kadar çok seviyorum ki, mesut ve bahtiyar görmek İçin hayatımı bile vermeğe bazının, dedi. Kadın, benden istediği perhiz listesini alarak çıkıp gitti. Bir daha onu görmedim Arzusunu yerine getirdiğim İçin iyi mİ, yoksa fena mı hareket ettim bilmiyorum
Vensan. artık daha fazlasını dinlemeğe tahammülü kalmadı. Kaçmak istiyordu, çünkü orada oturanların kendisini parmaklan İle göstereceklerini sanıyordu. Mimar, İlk heyecanı zail olduktan sonra bu macerayı anlatan doktorun ismi -Dİ zordu. Çünkü anlattığı macerada bir benzerlik bulunduğunu umuyordu.
Fakat doktorun İsmini öğrenince şüpheleri zail oldu. Silvan! muayene etmiş olan doktorun. o olduğunu anladı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Karı dedimse sahiden karı zannetme ha!
Karşıdan bakıştık ve tanıştık. Kcıidorun gediklilerinden. Yılışarak başiyle selâm verdi:
— Hoş geldiniz, bey abiler, dedi. Gene beni yazacak mısınız?
— Hoş bulduk, delikanlı. Yazılacak marifetin varsa anlat bakalım.
— Alay geçme dinini seversen, bey abi. Bizde ne marifet olacak? Bizim miz, enselenip kodese inektir.
— Sebepsiz olarak yakalamıyorlar ya. Her defasında bir marifet gösteriyorsun.
— Bırak Allasen. Başımız dertten kurtulmuyor ki.
— Ne işler yaptın gene? Dükkâna mı girdin, eve mi?
— Yok be yahu. Valla bil-lâ, Allah bin türlü belâmı versin, eğer yalan söylüyorsam namussuzum ki öyle bîr şey yapmadım. O işlere tövbe ettim ben, beyefendi abL Evvel Allah, sonra sizin sayenizde namusumla çalışıp yaşıyacağım.
— Her zaman öyle söylüyorsun amma...
— Yoook. her zamankine batana sen. Bu sefer ölmek var, dönmek yok. Bundan sonra çalışıp da yaşıyaca-ğım.
— Nasıl çalışacaksın bakalım?
— Orası daha belli değil, bey abi. Düşünüyorum, şöyle kendime uygun bir iş bulursam hemen kapılanacağım. İş bulmak da kolay değil ki, Alııımıza kara damga vuruldu bir defa. Nereye baş vursam sorup soruşturuyorlar, en sonunda da; «Sen sabıkalı imişsin, bize yaramazsın» diyerek sepetliyorlar. «Sabıkaya kulak asmayınız. O işlere tövbe »ittim, namusumla yaşıyacağım. Benden size fenalık gelmez, her ne iş verirseniz yaparım» diyorum amma kime anlatırsın? Nuh diyorlar da peygamber demiyorlar. Bu böyle olunca gel de tövbeni tut bakalım. Dişimi sıkayım da çalışayım, diyerek kendimi zorluyorum amma olmuyor ki. İşte bunun için sözümde duramıyorum, bey abi. Elime fırsat düşünce kendimi Şeytandan kurtaramıyorum. Ânıma ve-lâkin, bu sefer sözüm sözdür. Hele şu mahkemeden bir yakayı sıyırayım, ondan sonra her halde bir baltaya sap olacağım.
— Bu defa mahkemeden yakayı kuıtaracağını aklın kesiyor demek? Nasıl yakalandın, anlatsana. Bir şey çalamadın mı?
— Yok he yahu. Sen bari beni yalancı çıkarmamana, bey abi. Çalmak meselesi yok diyorum, inanmıyor musun sözüme? Kiminin haram malına elimi uzattım sa kollarım kinisin. İnanmazsan kitap getir, el basayım veyahut ekmek getir de yedi defa öpüp başıma koyayım. İşte .sana en büyük ye-
nizde bu sefer yüzümün a-kıyle çıkacağım hâkim beyin karşısına. Bu işte sabıka da vız gelir. Çünkü İşin içine hırsızlık lâfı karışmıyor.
— Anlat bakalım şu meseleyi.
— Boş ver. bey abl. Anlatıp da başınızı ağrıtmaya değmez W. Hani; «Bülbülün çektiği dilinin belâsıdır» der ler ya, ben de dilimin belâsına uğradım.
— Birine küfür mü ettin yoksa?
— Estağfurullah, beyefendi kardeşini. Şimdiye kadar benim ağzımdan kötü lâf duydun mu sen? Kafam kızdığı zaman kalayın sun turlusunu basanm amma ona bakma sen. Her zaman söylemem öyle laflan.
— Bu seferki belâ nedir, anlatsana.
— Ufak iş bunlar, beyefendi abi. Yani senin anlıya-cağın, avrat meselesi. Kan ile iki satır lâf edeyim derken mandepsiye bastık, karakolluk olduk.
— Sokakta kadına nu takıldın?
— Takılıp da balta olmadım ya. Yolda rasladım da yanına yaklaştım; »Nereye gidiyorsun? Haydi beraber gezelim» dedim, ölmüşlerinin başı için söyle, bu lâflarımda bir fenalık var mı? Sayenizde, avrat takımına nasıl lâkırdı söyleneceğini biz de biliriz az çok. Erkekçe konuştum ben, fakat karının kancıklığı tuttu.
— Böyle şeylerin yasak olduğunu bilmiyor musun? Sokakta kadına lâf atılır mı?
— Bırak be yahu. Kan dedimse sahiden kan mı zannettin?
— Kadırun yalancıktan olanı da vat nlı?
— Eyvallah, bey abi. Kan var. kancık var. Kırk yıllık, yosmanın kanlığından ne olacak?
— Takıld’ğın kadını tanıyor muydun?
— Tanımaz olur muyum, bey abi? Bir zamanlar kunduracı Çipıl İlısanla otururdu. Ondan ayrıldı, bizim Yengeç Asıma dost oldu. Onunla iki avdan fazla yaşı-yamadılar. Daha sonra İs-maile kapılandı. O da sepet-, ledikten sonra Sabriyi kafesledi, az kaldı ki onun yüzün-, den karısını boşasın herif. Ağzından girdik . burnundan çıktık, peçe gündüz nasihat geçtik de karının belâsından kurtardık oğlanı.
— Hakikaten dehşetli bir şeymiş. O kadar belâlı bir kadınla ahbaplığa sen nasıl cesaret ettin?
— Ben bir şey yapmadım ki. Namussuzum ki fena bir niyetim yoktu. Beraber dolaşalım da iki satır lâf atalım, diyordum Amma velâ-kin. kannın kalleşliği tuttu, sokak ortasında küfretti bana. »Ağzım topta, ulan! Ben senin ne mal olduğunu bil-
I
JMM. UUJ U A yi. | OdilI» Ilv. l'JUl VIUU^UUU. U4 I
minlerl çektim. Hâlâ sözle-[ iniyor muyum sanki? Kar-riro yalan mı çeliyor? Saye- şımda terbiyeli maymun gibi
İstanbul’un mesken işi
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yaun: J. D. Crr Tercüme eden: (V» - Nü)
t Tefrika No. 16______
yarım kapalı... Bütün bunlaraI rağmen, güzelliği münakaşa I kabul etmez şekilde hâlâ devam | ediyordu. Ansızın, aklıma, benim maskenin hakiki mulaj cila bileceği geldi, Belki de şu anda, idam mahalline onun göz deliğinden bakıyordum.
«Zihnimden bunlar geçtiği sırda biri avaz avaz haykırdı. Cûrnıiln İşlendiğin) haber verdiler
Celia, nefes nefese «ustu. A-«»bi bir gülüşle:
— Çök garip! _ dedi. - Ct-nnyet kurbanı olarak seçilen Margot imiş...
«Derken, lâmbaları yaktılar. Sahne de, eskisine nazaran daha az dramatik oldu, sir Dan-vers, nepimizl sıkı bir istin- ı taka tâbi tuttu. Atamızdan bazıları rollerini çok mükemmel yaptılar. Bjihassa iterek . Zcv-
Irelerini boğan George Joeeph Bmilb rol undaki Derek Horrt Gnre, pek güzel oynadı...
Holden:
— İnanıyorum! — dedi. — Merak etme, inanıyorum .
— Çünkü hukuk tahsil etmiştir, bu vakayı d» pek İyi biliyordu. Fakat... iCella’nın elleri takallüs etti.) Fakat bu istintakta nahoş bir taraf vardı. Nedir diye sorarsanız, anlata-mıyacafeım; mamafih, vazıh surette hissettim. Belki de yorulduğumuzdan dolayıdır; kendi halimizden utanır gibi olmuştuk. Ev sahibi Sir Danvers ise, holde, uğur dalının altında, yüzleri korkunç maskelerle kaplı misafirlerinin ortasında duruyor; kastilin kim olduğunu keş federal yordu
'Bu mesele, bir türlü nihayet bulamıyordu, Bülarıııyacak gi-
biydi de... Nihayet. Lady Locke, ki dünyanın belki de en muvazeneli kadınıdır; birdenbire haykırdı:
«— Kuzum şu oyunu bitirelim. Mücrim olan kimdir?
«Bunun üzerine. Dola Locke maskesini çıkarıp dedi ki:
«— Ben bayan Deareey'im... Raklbeml öldürüp minimini par çalara boldüm. Parçalarını bir çocuk arabasına doldurarak bir taraftan bir tarafa şevkettim. Fakat bu sefer yakalanmadım, işin İçinden sıyrıldım.
«Bunun üzerine herkes kahkaha attı ve hava, tabiiliğini budu.» diye, Celin sözünü bitirdi.
VI
Holden:
— Hava, tabiiliğini bulmuş... — diye tekrarladı. İstlhsasız konuşmak İstemişti, tîçünün de parkta, çocuk bahçesinde, kumlar İçinde oturduklarım unutmuştu. Vakit, gece yarısı idi.
Holden, sevgilisinle şekillere ve renklere karşı çok hassas bir insan olduğunu düşünüyordu. Fakat sevgilisi, bir hareketin ve bir ses perdesinin arkasında nenin gizli blunduğunu pek
farkedenlerden değildi. Onun için Thorley ile Dorls arasında tehlikeli münasebetler bulunduğunu da sesememiş olabilirdi. Halbuki kendi, onları, deminki eve girer girmez, pek münasebetsiz bir vazıyetle yakaladığına emindi. Karanlıkta, yan yana, o şekilde oturmalarının, sonra da o tarzda konuşmalarının elbette bir mânası olacakta Thorley'ln telgrafı açmıyacak kadar dalgın ve meşgul bulunuşu. şüphelerini kuvvetlendiriyordu.
Bu münasebetler tabla Uyle, Margot'un ölümünden evvel başlamış ol&caz Çünkü, Thor-ley'in dul kalışı nihayet altı aylık mesle... Belki de. yaşlar arasında fark olmasır.a rağmen, bir izdivaç projesi ortaya atılmıştır? (Thorley ıtuz dokuz, yahut kırk yaşındadır. Dorls ise on dokuz, yaşında) Ancak, İşte, şöyle bir müthiş sual ortaya a-tıimış bulunuyor: Acaba, hakikaten bu aşk entrikası Mıırgot' un ölümünden evvel mi başlamış?
Thorley’ln, Mnrgofa pek fena muamele etliği bir tarafa bırakılsa bile, bu adam, acaba,
İli icaplarına göre kullanıl- len ması meselesini tanzim etmek .keyfiyeti, yeri inşaat kadar ve belki ondan daha ziyade mühimdir. Mevcut binalar hava paras almak veyahut insafsızca ihtikâr yapmak kaygularile boş bırakılırsa rnesken buhranının vehametl asla hafiflemez. İstanbulda külliyetli miktarda boş ev bulunduğu ve hava parası, ihtikâr faciaları doia-yıslle dar gelirli veyahut fakir halkın, bu boş evlerden İstifade etmek İmkânsızlığı karşısında bulunduğu da kabili inkâr değildir.
Bugün katiyeti: kİ. İstanbullunuzda buhranı günden güne vahimleştiren yalnız bina “ Bina kıtlığı kadar ve belki ondan ziyade Vatandaşlar arasın- _____ __________ _________
da mesken sıkıntısı yaratan şu ginlerin eline düşecek ve ora- fl_ âmiller de vardır: Ida lüks binalar yapılacaktır.C\l
Birincisi: Azami derecede [ Halbuki lüks binaların mesken m—
hava parası bulmak hırsı ile buhranı ile ve kanunun tâbiri O ev sahiplerinin evleri aylarca ■ ve hattâ senelerce müddet boş I bırakması, • I
İkincisi: Evsiz barksız binlerce vatandaş aileleri varken ı henüz I herhangi bir maksatla elde ı — J~ tutulan münferit apartimanlar, ı Üçüncüsü: İşleri güçleri A- : nadoluda olan bir çok zengin veya orta halli vatandaşların, ; senede bir kaç ay geçirmek ii- ( zere İstanbulda apartıman tutmaları, :
Dördüncüsü: Sayfiye evleri meselesinin nizam ve intizam ı altına alınmış bulunmaması.
Mesken ofisi
Raporda bir mesken idaresi ' veya Avrupada olduğu gibi bir mesken ofisi kurulması lüzum un a işaretle deniyor H: 1
»Mesken ofisi bulunduğu yerde vatandaş ofisin müsaadesini haiz olmadan gelişi feü-zel ev kiralaynmaz. Ofis, müracaat eden vatandaşın başka yerlerde evi olup olmadığını, isticar talebinin bir tuzum veya zarurete tekabül edip etmediğini tetkik eder. Diğer ta, raftan bir ev boşalır boşalmaz, ev sahibi ofise haber vermek — — _a-------‘»u müra-
caat edenlere hemen kiralamak mecburiyetindedir. Bu itibarla, bizde mesken ladresi I bulunursa, ev sahipleri fazla hava parası kopamısk kaygu- . .
,su ile, evlerini uzun müddet iUbarile sakattır. Başka mem-boş tutamazlar, mesken oiabl- leketlerde olduğu gibi bu ar. lecek yerlerin hususi maksat-[salar Belediyeye bağlı mesken larla kullanılmasına müsaade idaresine devrolunmah ve nıes-edllmez, sayfiye yerlerinde yaz kış oturmak isteyenlere rüchan( hakkı verilir. Vesaire, vesaire...' | İşte bu iğler, mesken İdare, veya ofisinin tanzim sahasında ifa edebilecekleri hizmetlerin bir kısımdır. Fakat ofisin asıl vazifesi yalnız tanzim sahasında değil daha ziyade inşa sa-hasmdadır.
5228 saplı kanunlu mesken buhranı ucuz Belediye meskenlerinin İnşası için sağlanan kolaylıklar fevkalâde mühimdir.
Bu kolaylıkların er başında arsa meselesi gelir. Belediye ve hâzineye alt arsalar gayet ucuz bedelle ve bedeli uzun vâdelerle ödenmek üzere bina inşa etmek İsteyenlere veriliyor.
Kanunun ek$ik tarafları
Bu hususta kanunda görü-
akissiz olan bu madde yüksek meclisimizin 13/10,1947 tarihli celsesinde fezadan biri tarafından verilen bir takrir vesilesiyle bahis mevzuu olmuş ve hemen bu meselenin ele alınması lüzumu İsrarla belirtilmiş ve uzun müzakerelerden sonra bu mesele hakkında İncelemeler yapmak üzere geçici bir komisyon teşkil olunmuştur. Komisyon müstakil bir mesken İdaresinin vücuda getirilmesini Ve bu İdare ile daimi surette İşbirliği yap mak üzere Belediye âzasından mürekkep bir daimi encümen teşkili teklif olunmuştur.
Bu tutanak Yüksek Meclisimizin 20 şubat 1948 tarihli celsesinde uzun müzakerelere mev zu olmuş ve kati kaıar İttihaz olunmadan evvel tetkikat icrası için makama hava(e ve tevdi olunmuştur.
imar Limitet şirketinin faaliyeti faydalı olamadı
Aradan İki seneye yakın zaman geçtiği halde makamın bu husustaki incelemeleri ' İkmal olunmuş ve bundan dolayı muazzam mesken dâvası uyumuş belediye İcra organları büsbütün hareketsiz kalmıştır. Emlâk bankası İle müşterek olarak teşkil olunan İmar Limitet Şirketi marifetiyle 9-10 ve otuz beşer, kırkar bin liralık kıymette bir kaç yüz ev inşa ettirilmiştir. İmar Limitet iyi ve kârlı Lşler görmüş, fakat İmar Limitetlin yaptığı iş. alel-âde hususî bir inşaat şirketinin yapabileceği İşlerden farklı değildir. İmar Limittdln yatığı inşaat, kanunun sarahaten Belediyeye yüklediği ucuz belediye meskenleri vazifesiyle hiç alâkası olmadığı gibi kısa bir müd det zarfında binlerce «gecekondu* peyda olmasına sebebiyet veren muazzam mesken buhranının halline doğru ileri bir adım teşkil etmez.
Bu münasabetlc şunu hatırlatmak yerinde olur.
M'şk'a demek yalnu I |jllGat mCsaadestte
yenici yapmak demek de-edenlQ„ ğildLr. Mesken problemi, gelişi j güzel inşaat yapmakla halledil-mlş olmaz. İnşaata haşlamadan evvel bu problem ile ilgili arsa, fon., tip finansmar ve bu gibi teknik, mali, hukuki, iktisadi, [ ve idari meseleleri h&iletmek 1-cap eder. Kaldı ki en mükemmel şekilde yapılmış olsa bile yalnız yeni inşaat derde deva teşkil etmez. Bugün elde mevcut ve bundan sonra inşa olunacak meskenlerin İçtimai adalet ve âmme mena-
bazı mühim noksanlara şimdiden işaret etmek muin-kündür:
Kanunda İstisnasız olarak arazinin tevzii için kurta usu- . lü esas ittihaz olunuyor. Arsa i kıymeti farkı semtten semte : cüzi olan yerler için bu hüküm belki yerinde sayılabilir. Halbuki İstanbul gibi büyük şehirlerde semtten semte kıymeti faiklan yüzden kaç yüze kadar çıkabilir,
tembulda metresi beş liraya arsa bulunduğu gibi metresi beş yüz lira kıymetinde arsalar vardır. Beş yüz 11 rn kıymetinde olan arsalar da ancak zenginlere mahsus lüks blnartr yapılabilir. Bu gibi arsalar frur'a ile fakir adamlara isabet ederse elbet sepekülâsyun LL. mevzuu olacak ve nihayet zen- Q
söylenebilir
mesken
değildir.
arsa bir fa-
veçhile »Ucuz Belediye kenleri» ile hiç al?kası tur. -
Vazu kanunun hakiki sat ve gayesine uygun hareket ® etmek lâzım gelirse, kıymeti muayyen bir hattan yukarı o- (D lan arsalar müzayede ile sa-(■İmalı ve bedeli «Ucuz Beledi-M— ye Meskenleri* ne mahsus -fon» a yatırılmalıdır. _Q
Buncan başka kuraya İşti--Q râk etmek İçin tâyin olunan gj kıstas doğru değildir. Kanuna göre kendi veya eşinin tasar- 9? rufu altında meskeni olmıyan £_ her vatanda? kur’aya İştira O eder. Bir çok varlıklı adamlar vardır ki. kendi namlarında meskenleri yoktur. Fakat kendi' pnralarile bol bol arsa almak durumundadırlar. Karşı tararla büsbütün varlıksız talipler varken, varlıklı adamları kuraya ithal etmek mantıki bir hareket olamaz. Bir adamın varlığını anlamak zor bir iş değildir. Gelir vergisi matrahı, varlığa mükemmel bir ölçü olabilir. Gelir vergisi matrahı muayyen oir huduttan yukarı olanlar hiç bir zaman kur’aya İştirak etmemelidir. Mesken idaresi veya ofisi, bu'jgibl esaslara dayanarak takdir hakkım pek âlâ kullanabilir.
mak-
Esû'fn kıır'a usulü prensip
I
dur da doğru dürüst lâf edelim» dedim. «Maymun şensin» diyerek suratıma bir de şamar çakmaz mı! Ben de Yaradana sığındım, çenesine bir yumruk salladığım gibi yere reriverdim kahpeyi.
Başını çevirdi, koridorun öte taratma bakarak işaret etti:
— İşte, geliyor kahpe.
Saçları dağınık, yüzü boyalı, zayıf, yılışık bir kadın kırıtarak geldi; bu sırada mahkeme açıldı.
Ce. Re.
Jken idaresi bu hususta tanzim [edilecek olan nizamname ah' kâmı dairesinde teşekküllere ve icabında muayyen kıstaslar dairesinde fertlere tevzi eder.
Bu husustaki finansman, mesken tipine bu gibi mühim meseleler hakkında incelenecek: bir çok cihetler vardm. I Bunlar kanun mevzuu olmadığı İçin bu vazifeyi kadro ve teşkilât ile mücehhez olacak olan mesken idaresine ve mesken idareslle beraber çalışacak olan Mesken Daimi Encümenine bırakmak daha doğru olur ftapor şöyle nihayet bulmaktadır:
■Kısmen kanun mevzuu alan bu teklifler makam tarafında» teşkil olunan mütehassıslardan mürekkep olan komisyon mesaisinin neticesi alındık tan sonra Yüksek Meclise arzolıı-nscaktır.»
acaba işi daha Heri vardırmış mıydı? Bu olabilir mİ?...
Holden, bu mevzular etrafında zihin yorup dururken Celia ile doktor alçak sesıö konuşuyorlardı. Yedek binbaşı, mevzuun bir kısmım taklbedemc-(11, Nihayet .doktor Sheplon'un tatlı bir sesle şöyle dediğini duydu:
— TablaUyie. kızım, yavrum... Tablatlyle.-- Bu maskeler elbette sizin Asabınız üzerinde büyük tesir bırakmıştır Buna hiç şüphe yok.
Celi a, boğuk bir sesle cevap verdi ve kabul etti:
— Evet, İşte bunun İçindir kİ. Margot’un ölümünden, ben de kısmen kendimi mesul sayıyorum.
İki erkek birden cevap verdiler:
— Amma da yapım ha!
— Amma da vnptımz ha!
Fakat, Celia, İsrar edip duruyordu:
— Casvall şatosundaki ceza dolabında bir zehir şişesi olduğunu biliyordum Bu şişeyi benim keşfetmem üzerine Mar-got'un heyecanlandığını da gördüm. Diğer taraftan ablam fev-
kalâde asabiydi. Büyük bir kaTar almış oulunduğu belliydi. Bunu anlamıştım Kararın da ne olduğunu kestirmek kolaydı. Halbuki, ben, o akşam Caswll şatosuna dönmemiz üzerine ablamın yanma gidip (_nun!a konuşmadım, onu yatıştırmağa kalkışmadım. O Allahın belâsı şişenin muhteviyatı da lavaboya dökmedim. Tamamiyle atıl kaldım. Bundan dolayı çok mesulüm.
«Halbuki kâfi zamanım vardı. Şatoya döndüğümüz zaman saat on birdi. Aklımı başıma toplayıp harekete geçeceğime, odama gittim, kapana>m. Basiretim bağlanmıştı. Üstelik de sarhoştum. Başım fevkalâde dönüyordu. Ancak soyunabildim. Ne demeğe o kadar çok Sberry İçtim?
«Bütün gece korkulu rüyalar gördüm. Gûya, yüksek bir platform üzerindeymişim, etrafımda kalabalık bir halk varmış. Benim ismimi. «Ouooh Susan-nah1» der gibi, o ahenkle haykırıyorlardı. Pek müthiş bir şeydi bu. öteki beriki beni lü-yor, sümüyor, duruyordu. Fakat bana böyle eza cefa eden-
leri İyice görenıiyordum. Çünkü, başıma idam edileceklere mahsus beyaz torbalardan biri geçirilmişti .Boynumun etrafında da yağlanmış bir İp vardı.
«Tam o sırada, biri beni omuzumdan yakaladı ve sarstı. Bu adam Thorley id). Odanın içinde turuncu bir güneş ışığı vardı. Hava soğuktu Thorley, yanı başımda ayakta duruyordu. Sırtında robdöşambr vardı. Karmakarışık saçları yüzüne doğru sarkmıştı.
«— Kalksan iyi edersin, Celia — dedi. — Ablan öldü.»
Hikâyenin sonuna eriştiği sırada, Ceila'mn tavrı birdenbire değişti. Sesindeki o asabı eda kalmadı: tavrına da. sesine de bir katiyet ,bir huşunet geldi.
Holden, onun bu halini asla görmemişti.
Sevgilisinin vücudu gerilmişti. Dizleri birbirine yakın duruyor, kırmızı ayakkabıları kuma bat-
— Eniştem, bana, «Margot öldü.» demedi. «Ablan öldü.» dedi. Tıpkı bir kanun adamı gibi... Yahut, cenaze levazımat-Çisı gibi konuştu.
(Arkası var)
Sfthîfe 8
Sahlfe 8
5
ekslllme ile s? tın alına-
bulmaca!
Külçe kurşun alınacak
DisÛlîacunuj
İPtMAM I
25 GRAMLIK TÜPLERDE
le
yukarda yazılı maileme açık arttırma İle ayrı ayrı İhale e-dUecektlr. İ tek İllerin teminat paralarlle birlikte 20 Şubat 1950 pazartesi günü saat 14 te mezkûr depoda hazır bulunmaları.
(1&84)
Diş etlerine musallat olan, dolayısile dişleri çürüten mikroplan imha eden bir terkibidir. Yalnu Eczanelerde satılmaktadır.

12 8 4 0 9TB
rı tNHTCHLur (IBM rf
VSrU 1MKM HAMiırıttı m £tâl
DEPO ARANIYOR
En az 200 metre karelik depo veya depoya elverişli yeri olanların 43849 telefonla yahut da İstiklâl cad. 308 numaralı LİBKA TİCARET T. A. O.ına bizzat müracaatları.
B MEMUR ARANIYOR M thracat işlerinde tecrübe bibi. Almanca ve Fran-ca müstakillen muha-reye kudretli bir merur anıyor.
Kendi el yazısı İle «Ga--a, Posta kutusu 1198 -acat. adresine müracaat.
AKŞAMİ
Abone bedeli

Müfettiş Namzedi Alınacak Türkiye Kızılay Derneği Başkanlığından:
Genel merkezimiz kadrosunda açık bulunan 345 Ura maaşlı müfettlşdğe. altı aylık staj devresinde derneğimiz teftiş özelliklerini kavramış olanlar, asli kadroya alınmak üzere. Siyasal Bilgiler Okulu, Hukuk ve İktisat Fakülteleri ve Yüksek Ticaret mektebi mezunlarından aşağıdaki şartlan haiz bulunanlar müsabaka ile aday olarak alınacaktır.
1 — Türk olmak,
2 — Yabancı İle evli olmamak,
3 — Fiili askerlik ödevini yapmış bulunmak,
4 — Vücutça sağlam ve tef tlşçillk yolculuklarına dayanıklı olduğu tam teşekküllü bir hastane sagiık kurulumsa muayene neticesinde sâblt olmak.
5 — Müracaat tarihinde yaşı kırktan yukarı bulunmamak-Yukanda yazılı şartları haiz bulunanların eti geç 24/2/950
cuma günü saat 18 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları nüfus cüzdanı as!; veya sureti, askerlik terhis belgesi, yüksek okul veya fakülte diploması asıl veya tasdikli sureti, 4,5 X 6 ebadında altı adet vesikalık fotoğrafları ve haklarında malûmat alınacak beş zatın açık adreslerini bildirmek suretiyle genel merkezimize müracaatlerl.
Kızılay teftlşçlllğl için gerekil vasıfları haiz ve referansları iyi olan taliplere müsabaka günü ve yeri adreslerine bildirileceği ilân olunur.
Maliye Bakanlığından:
Malın Nevi Geçici teminat
Lira
Balya Kapak Tahtası Satışı 150
Kırpıntı kâğıt * 225
Kullanılmış Çay Sandığı » 15
Beşiktaş'ta Deve» Kâğıt Deposunda hâlen mevcut ve iha-î tarihinden 28 Şubat 1951 tarihine kadar toplanacak olan
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
İstanbulda, Tophane - Salıpazarı sahasında gem! yanaşma yeri ve ambarları inşa ve tesis işleri İçin teklif verme müddetinin 28 Şubat 1050 tarihine uzatıldığı evvelce muhtelif gazetelerle İlâh edilmişti. Bu kere teklif verme müddetinin tekrar 28 Şubat 1950 tarihinden 22 Mart 1950 tarihine rashyan Çarşamba günü saat (On beşe) kadar uzatılmış olduğu İlgililere yeniden Uân olunur. (1806)

Bayındırlık Bakanlığından:
24/Şuba'./105û tarihine tesadüf eden cuma günü saat 15 de Bayındırlık Hakanlığı binası İçinde Malzeme Müdürlüğünde toplanacak Malzeme Eksiltme Komisyonunda bir adet mak-kap tezgâhının açık eksiltme usulü Ue eksiltmesi yapılacaktır
Makkap tezgâhının muhammen bedeli £100 (sekiz bin yüz» lira olup geçici teminat miktarı 607,50 (alu yüz yedi lira elli kuruştur)
Bu husustaki şartlaşma Bakanlık Malzeme Müdürlüğünde görülebilir.
İsteklilerin geçici teminat ve şartlaşmasında yazdı belgelerle eksiltme gün ve saatinde Malzeme Eksiltme Komlsyonuda hazır bulunmalım İlân olunur.
grIr
SOĞUK ALGINLIKLARI
*•
BÜTÜN AĞRILARA KARŞI
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Satmalına Romisyonun-
Devlet Demiryolları Haydarpaşa dan :
1 — 5000 kilo külçe kurşun açık çaktır.
2 — Muhammen bedeli 8250 lira olup muvakkat teminatı 618 lira 75 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 22 ŞuDat 1650 çarşamba günü saat 10.45 de
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa satmalına komisyonunda yapılacağından arzu edenıerln vaktinde misyonda hazır bua.nmalan. (1461)
Yapı işleri ilânı
Bayındırlık Bakanlığından
1 — Bundan evvel yapılan eksiltmede istekli çıkmamış olan T. B. M. Meclisi yeni yapısı KIL inci bolüm sıva, iç duvar ve döşeme kaplama İşi yem flatlere göre kapalı zarfla tekrar eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif tutarı: (2.091.726.41) liradır.
2 — Eksiltme 26/2/1950 Salı günü saat 16 da Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve imar İşleri Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usullle yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartlaşması ve buna bağlı kâğıtlar Yapı ve İmar İşleri Reisliğinden (59) Ura karşılığında alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin usulüne göre (76.501,79) liralık geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartlaşması gereğince Ticaret Odası belgesi ibraz etmeleri şarttır.
5 — İsteklilerin bu İşin teknik öneminde bir İşi iyi bir surette başardığını veya İdare ve dearetlediğlnl ispata yarar belgelerlle birlikle İhale gününden en az (tatil günleri hariç) üç gün önce Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu İşin eksiltmesine girebilmek İçin yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına 50 şer kuruşluk pul yapıştırıp İmza ettikten sonra teklif mektuplarile birlikte zarfa koymaları ve eksiltme günü saat 15 e katlar Yapı ve İmar işleri Eksiltme Komisyonu Reisliğine vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez.
DI$LERİNI2IN SIHHATİNİ
6OL KÖPÜKLÜ ANTİSEPTİK DİŞ MACUNU İLE KORUYUNUZ
Teessürle bayılanlara. Çarpıntıya. Sinir buhranlarına NEVROL CEMAL 20 DAMLASI DERHAL FFRAHlANEHRiR, ‘VlEff/nUDE MUTIAKA BUtUHDlMMjr
Muu Kuruı >KX> «unu
rtırkiy* tcncfri
En verimli ve en ucuz vasıtadır!
İş bulmak istiyorsanız, işçi, dadı, atıçı arıyorsanız; emlâk arsa, eşya alıp satmak arzusunda iseniz
Doğrudan doğruya «AKŞAM» ilân servisine müracaat. Telefon: 20681
Çimento sanayiine ait müstamel değirmen ve sair demir aksamiyle lakizol kauçuk levha, bakır tel satışı Sümerbank alım ve satım müessesesi Müdürlüğünden
Sümerbank Bakırköy Pamuklu Sanayii Müessesesi fabrl-sahasında mevcut yukarıda isimleri bildirilen malzeme 27 Şubat 1950 Pazartesi günü saat 14 de Bahçekapı Sünıerbadk-takl nıiifssesomlz merkezinde pazarlık surellle satışa çıkarılacaktır.
Bu satışa alt şartname müessese mlz satış servisinde tedarik edilebilir. Ve malzeme fabrika sahasında görülebilir, ilgililerin müessesemlze müracaatları rica olunur. (1828)

Comments (0)