WGÛN DİNCİ SAYFAM
7
AKŞAM
AKSAM
KÜÇÜK İLÂNLARI ’ BUGÜN 6/NCI ŞAYFADAi
Sene 82 — Mö. 11194 — Matl: her çerde 10 kuruştur.
PAZARTESİ 12 Aralık 1049
Sahibi: NecmecMta Sadak
Yata İşlerini fitlen ktare «ten: C. Bildik — Aksam Matbaam
Kıbrıs türklerinin
protesto mitingi
Ada Türkleri, Kibrisin Yunanistana ilhak edilmesini istemiyorlar
Londra 12 ıRadyol — 30 bine baliğ olan Kıbrıs Türkleri, dün büyük bir miting tertlbedertk Kibrisin Yunanistana İlhakı için ada Rumları tarafından girişilen hareketleri şiddetle protesto etmişler r? şu karara varmışlardır: ( Adanın müdafaa., mı yalnız İngiltere hükû-
metl s&ğlıyablllr. Kibrisin Yunanistan» ilhakı, dahili harb doğuracaktır. İngiltere çekilmek İsterse Kıbrıs adasını eski sahibi Türklyeye İade etmelidir.»
Kıbrıs Türkleri. bu kararlan Birleşmiş milletler başkanına, Sevine bildirmişlerdir.
Reşat Aydınlı tevkifhaneye götürülürken
Ankara 12 (Akşam* — Suikast, ihbarı İle efkârı umumlyeyi heyecana veren Denizli Milletvekili Reşat Aydınlı nm muhakemesine bugün saat 14.30 da birinci asliye ceza mahkemesinde başlanacaktır
Savcılık, muhakemeye kalabalık bir dinleyici kitlesinin geleceğini göz önünde tutarak
İstanbul - Üsküdar
köprüsüne dair Valinin gazetemize beyanatı
Ecnebi firma yalnız köprü değil tünel inşası için de başvurdu, köprü Boğazın güzelliğini bozmıyacak
Vali ve belediye başkam profesör Fahreddin Kerim Oökay, dün öğleden sonra Üsküdarda sebze ve meyva satan dükkânlarla fırınaln teftiş etmiş, saat 16 da Halkevi salonunda mühim bir konuşma yapmıştır,
Büyük bir kalabalık önünde konuşan Fahreddin Kerim Gök-ay şahsan Üsküdarm yabancısı olmadığını söllyerek Üsküdar için İstenen şeylerin yapılacağına işaret etmiş ve bir de müjde vermiştir Vali ve belediye başkanı demiştir ki.
«— Üsküdar ile İstanbul arasında bir köprü kurulması yabancı bir firma tarafından vilâyete teklif edilmiştir. Bu hususta etüdler yapılmasını emrettim. Bu etüdler neticesinde Üsküdarla İstanbul arasında bir tünel mİ, yoksa bir köprümü yapılması daha elverişli olacağı yakında anlaşılacak ve müracaat eden firmaya cevap verilecektir.»
Halkevi salonunu dolduran kalabalık vali ve belediye baş-kanıntn bu sözlerini alkışlarla karşılamıştır.
Vali ve belediye başkanı. Üs-küdardan sonra Kadıköyüne geçmiş ve gıda maddesi satan dükkânlarla fırınlan kontrol etmiştir. Bu aîada Kadıköy hâlini de gezen vali, bir kısım esnafın faturalarını tetkik etmiş ve yüksek fiatle satılan malların flatterinl indirt iniştir.
Bir buçuk saat kadar süren bu tetkik gezisi kalabalık halk
Vali ve belediye başkanı Fahreddin Kerim Gökay
kitİMİ tarafı/ıdan takib olunmuştur.
OerekÜsküdarda şimdiye kadar ihmale uğramış yol. su ve elektrik, gerekse Kadıköyde tesbit edilen İhtiyaçlar mevzuu üzerinde notlar almış ve alâkadarlara direktifler vermiştir.
Vali ve belediye başkanı Fahreddin Kerim Oökay, İhtiyaçları mahallerinde görerek tesbit etmek gayesiyle tetkik gezilerine devam ve en sapa semtleri de hiç olmadık zamanlarda ânl
surette gezmek suretiyle kontrol edecektir.
Kadıköy dönüşünde Vali ve belediye başkanı ile konuşan bir muharririmiz, köprü yerinin tesbit edilip edilmediğini, müracaat eden firmanın yalnız köprü İçin mi, aynı zamanda tünel içinde mİ teklifte bulunduğunu sormuştur.
Vali ve belediye başkanı Fahreddin Kerim Gökay, muharririmizin bu suallerine şu cevabı vermiştir:
«— Bana müracaat eden yabancı firma, ciddi bir firmadır. Bir hafta evvel müracaat etmişti. Mesele henüz etıid safhasında olduğundan bunu gazetelere aksettirmek İstememiştim. Fakat Üsküdarlıların istekleri ve köprü üzerinde ısrarla durmaları üzerine firmanın müracaatını haber verdim. Firma, yalnız köprü için değil, tünel için de teklifte bulunmuştur. Fakat köprü üzerinde daha çok durulmakla ve tünele tercih edilmektedir, Köprünün İstanbul veya Üskûdarın hangi noktalarından bavlıyacağı da etüdler neticesinde anlaşılacaktır. Yalnız şu ciheti belirtmek isterim kİ köprü, Boğazın güzelliğini bozmıyacnk tarzda yapılacaktır. Şimdi bir taraftan etüdlerlnl. aiğer taraftan da yapılacak köprünün resmini hazırlamakta olan firma, resimleri yakında bana getirecek ve ben de keyfiyeti daimi komisyona ve hükümete bildireceğim.»
Uydurma kelimeler
Orta ok al Türkçe öğretmenleri ne diyor?
■ 1 V
Devlet otoritesinin, dil işini ilim otoritesine bırakması
Türkçe öğretmeni Ali Ertan’ın mütalâası
— Dil İnkılâbına lüzum var mı idi?
— Dil inkılâbı muhakkak ki Türk milleti İçin çok ciddi bir iş olmuştur. Edebiyatımızda, resmi dilimizde kökleşen Arapça, Farsça ve diğer yabancı kaynaklardan gelen bu kelimelerin temizlenmesi dil inkılâbı 11c hızlandırılmış ve öz Türkçe kelimelerin kullanılması, yazılması yoluna gidilmiştir. Yetu terimler üzerinde çocuklarla aileleri arasında çıkan anlaşmazlığın bir müddet devam etmesi tabiidir. Fakat yarının anne ve babası lle çocukları arasında bir dil farkı sczllmiyecek-tlr. Bir millet dilinin kendi bünyesine dönmesi, Türkçeleşmesi bakımından buna katlanmak lâzımdır.
— Di! inkılâbının en mühim tesiri hangi sahada olmuştur? I
Rastın Erhan

Bu İnkılâptan elde edilen nedir?
(Arkası t ne! sahifede>

D. Parti kongreleri
davetiyeler hazırlatmış ve bunları gazetecilerle alâkalılara dağıtmıştır. Ayrıca emniyet müdürlüğü tarafından da icabetten tertibat alınmıştır. Bu oturumda Reşat Aydın Un m sorgusu yapılacak, evrak okunacak, lüzum görüldüğü takdirde bahis mevzuu olan plâk da dinlenecektir.
Üsküdar ve Fatih ilçe kongreleri toplandı
Demokrat Partinin Üsküdar ve Fatih ilçe kongreleri dün
Seyhan barajı ve limanlar istikrazı
İstanbul limanındaki tesisat için 18 milyon dolarlık krediye ihtiyaç var
toplanmıştır. Esat çağanın baş- teri
Dil Kurultayı toplanıyor
Bir motor devrildi
İsveçliler Grekoromende
6 - 2 galip geldiler
'kanlığında toplanan Üsküdar kongresinde evvelâ İdare heyeti raporu okunmuştur. Bu raporda teşkilâtın kuvvetlendirilmesi ve parti kademelerinde lesanüdtin temini isteniyordu'
Halil Kaya galip ilân rdlllyor
(Yazım | üncü sahlfedel
Bazı delegeler 1950 seçiminin yaklaştığını ve iyi çalışmanın 1-cab ettiğini belirten temennilerde bulunmuşlardır.
Fatih İlçe kongresi Ali çeklç’ln başkanlığında toplanmıştır. Okunan İdare heyeti raporunda bucak ve ocak teşkilâtının geçen kongreden bu yana gösterdikleri faaliyet, siyasi hareketler, karşı partilerin mahalli teşkilâtlarının çalışma tarzları anlatılmakla İdl-
Delegeler raporu kabul ettik-j1
ten sonra mali meseleler muza-' vücuda getirilmesine, Haydar-kere edilmiş ve bundan sonra paşa rıhtımının takviye ve teç-esld İdare lıeyetl İbra edilmiş, hizine, mevcut diğer tesislerin idare heyeti seçimi yapılmıştır.' takviye edilmelerine yakında
Ankara 12 (Akşam* — Seyhan barajı ve Umanlar proje-hakkında MUlctlerarası bankadan yapılacak istikraz İşi İçin Türkiyeyc gelen heyet, Bayındırlık Bakanlığı ile temaslarını bitirmiştir. Heyet, Seyhan için borç para vermeği kabul etmiştir. Hangi şartlarla ne • limanlarının takviyelerinin iç miktar para verileceği çok ya- , finansmanı nazır vaziyettedir, kın bir zamanda belli olacaktır.
Gene bu heyetin tetkik ettiği mevzulardan olan liman İşleri de aynı şeklide banka temsilcilerinin de alâkasını çekmiş ve yapılan tesislerin Türkiye ekonomisindeki mühim rolleri kabul edilmiştir. Banka bu işler İçin de kredi açacaktr.
Salahiyetli bir zatın bildirdiğine göre daha şimdiden. İs-tanbuida Salıpazûn rıhtımının yapılması, Tophanede bir mavna havuzu ve gerekil tesislerin
başlanacaktır Bu işler İçin 18 milyon dolarlık bir dış krediye ihtiyaç görülmektedir. Mersin limanı da dahil hepsi için 115 milyon liralık iç finansman mevzuu bahis olmaktadır.
Bidayette yapılacak İşlerden İstanbul, İzmir ve İskenderun
Ankara 11 — Dil kurultayı bu ayın 19 unda toplanacaktır. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Bangoğlunun geçen gün Mecliste yaptığı konuşma ümitti bir hava yaratmıştır. Kurultayın bu toplantısında, dilimizi anarşiden kurtaracak ve kulağımıza yabancı gelen kelimelerin tasfiyesine doğru gidilmek üzere katarlar alınacağı kuvvetle umulmaktadır.
FnLLb hak-
Dil kuruntunun başına Rıfkı Atayın getirileceği kında şayialar dolaşmakta ise de bazı mahfillerde buna ihtimal verilmemektedir.
Beyoğlunda Sakızağacı caddesinde oturan Emin Yeter dûn kendisine ald olan Martı isimli bir tenezzülı mvtörüne karısı Şehriban lle birlikte binmiş ve beraberce Çubukluya bir ziyarete gitmişlerdir.
Akşam, kıın koca aynı mo-törle çubukludan Kireebıırnuna geimektcler lıten sahile 50 met -re kadar bir mesafe kaldığı sırada dalgalar motoru ala bura etmiş ve kan koca da denize düşmüşlerdir (
Emin'le Ştrhriban. dalgalarla mücadele ettikleri sırada vakayı gören balıkçılar, kayıklarla karı kocanın İmdadına yetişmişler ve ikisini de kurtarmışlardır.
Yağlı çıralar
Sokaklarda, avaz avaz:
— Yağlı çıra.,,
Ormanlarımızı gezenler, «yağiı «ıra» nın memlekete neye maloldıığunu gayet iyi bilirler: Güzelim çamların böğürleri dişi imiş t ir; her birinin ortasından çırası çıkarılmıştır. Ormanlar, böylece zamanın tahribine bırakılmış.
Ağaç sevgisi ve orman muhafazası bakımından başlıca dikkat bu çıra mevzuuna çevrilmeli. Onun verine sanavi yolivle bir şeyi ikame etmeli. Şuuriyle hareket edenler, belki de biraz petrolü bir kâğıda bulaştırmakla bu işi görmelidir.
Bazı canavarlar, sırf ciğerini yemek için koskoca bir hayvanı devirir, geçerler. «Yağlı çıra »nın bu derece furya oluşu da, nebatlar noktasından farksızdır.
Yeni Tefrikamız
Bugün 6 net sahifemizde başladı
Tercüme eden: (Vâ - Nû)
— Duydun mu? Bîr adam, sihirli su içmek sayesinde 80 yaşında baba olmuş!
— Aman sus! Sular İdaresi duvarsa benim de suyum afsunludur diyerek ücretlere zam yapmağa kalkar!
Düşman Dostlar
Sahile 2
A K ŞAM
12 Aralık 1949

Dağınık sosyal yardım
eni Zel&nda Başbakanı M. Holland kadınlarla suçlu çocukların dununu ile alâkalanacak yeni bir
Hakanlık ihdas edileceğini heber vermiş. Böyle bir Bakanlık kurulmasının başlıca sebebi Yeni Zelanda da kadınlarla çocukların en ağır işlerde çalıştırılmaları imiş-Bu Bakanlığa bir büyük anne olan Bayan Ross tâyin edilmiş.
Havadis. Yeni Zelanda'da kadınlarla çocukları koruyacak bîr şefkat müessesesine ihtiyaç hissedildiğim göstermesi bakımından dikkate değer. Bizde de, çalışan kadınlarla çocukları gözetecek bir Çalışma Bakanlığı vardır. Okuyan çocuklarla meşgul olacak bir Milli Eğitim Bn kanlığı vardır- Her türlü düşkün vatandaşla uğraşmak vazifesini üzerine alan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı vardır. Bütün bunlardan başka sayılan cidden pek cok olan: kadınları, çocukları, düşkünleri himaye etmeği kendiliklerinden vaaife edinen hayır kurumlan, şefkat yuvalan, demekler, cemiyetler vardır. Hepsinin idare heyetleri, lokalleri, bütçeleri, azalan vardır. Fakat ne çare ki korunmaya muhtaç çocukların, kadınların, düşkünlerin haddi hesabı yoktur.
Yeni Zelanda hükümeti, öyle görünüyor ki, kadınlarla çocukların korunmasını bir Bakanlığa vermekle işi kökünden halletmek yolunu tutmuştur. Çocukları, kadınlan himaye etmek maksadı uğrunda kurulmuş olan bunca cemiyet, kelimenin tam mânasiyle ne yaptığını pek de bilmez bir halde çalışıyor. Kuvvetler dağılıyor. Daha çok çocuk, daha çok kadın himaye edilebilecekken bu yapılamıyor.
Müstakil bir Sosyal Yardım Bakanlığı fikri üzerinde durmanın faydalı olacağınaişaret etmek istiyorum.
Şevket RAP O
Canavar ruhlu bir
kaatilin cinayetleri
Atiye, iki hizmetçiyi keserle öldürdükten sonra ev sahibi ile karıstnı da ağır surette yaraladı
Orta 11 (AA.) — Dün gece şehrimizde eşine az rasianır bir seri cinayet işlenmiştir. Bu cinayet neticesinde Vilâyet Tahrirat kâtibi Haşan Yalçın İle eşi ağır yaralanmış ve ihtiyar bir kadınla bir küçük hizmetçi kız kürek ve keser darbeleriyle öldürülmüştür. Cinayet faili Harran'ın Cide köyünden Hamdl oğlu 1312 doğulu Atiye Ayna, sebebi henüz meçhul olan bir mesle yüzünden ve kendi İfade sine göre Tahrirat kâtibiyle a-ral arında bir at alış verişinden uyuşamadıklan 50 lira yüzünden bu cinayetleri işlemiştir.
Yaptığımız tahkikata göre, hâdise kısaca şöyle geçmiştir:
Kaatil nüye Ayna dün gece Haşan Yalçının evine misafir olmuştur. Kendisini emektar bir ihtiyar kadınla on altı yaşlarında genç hizmetçi kızı Türkân'ın odasında yatırmak zarureti hasıl olmuştur- Haşan Yalçın, karisiyle odasına geçmiş ve odanın kapısını aTkadan kllltle-miştir. Gecenin ıssız saatlerini bekllyen kaatil. gece saat 3.30 sıralarında faaliyete başlamış beraberinde getirdiği keser ve evin İçinde ele geçirdiği kürekle ilkin 75 yaşlarındaki Zeynebl, kafasını parçalamak suretiyle öldürmüştür. Bundan sonra genç hizmetçi kızı Türkân'ın yüzüne küreğin yanı İle olanca hızıyle vurarak yüzünü ortasın-dan ikiye ayırmış ve bundan sonra yaralının üzerine diz üstü çökerek keserle müteaddit yerlerini parçalamıştır.
Birlikte yattığı odadakileri bu şekilde öldüren canavar kaatii, Haşan Yalçınla karısının yattıkları odaya gitmiş ve kapıyı yoklıyarak kilitli bulduğu İçin, yumruğıyie kapıyı vurarak Haşanı uyandırmıştır. Ne İstediğini soran Haşana kaatil, «Gel ben paranı verip gideceğim» diyerek Haşana oda kapısını hile ile açtırmış ve hiçbir şeyden haberi olmayan Haşanı, başına kalın bir sopa He vurarak, yere sermiş ve onu da temizlemeğe çalışırken Haşanın karısı Sabriye uyanmış, bağırmağa başlamıştır. Kaatil, bundan sonra oynı sopa ile kadına darbeler İndirmeğe başlamıştır. Kadının bağırmasından uyanan bitişik komşu ihtiyar bir berber kastilin üzerine taşlar yağdırmağa başlamış ve kafasını yaralıya-rak faaliyetine engel olmuştur. Tam vaktinde hâdise yerine yetişen devriye polis memuru komşunun damından Haşanın evine atlamış ve kaatUl İş göremez hale getirmiştir. Bundan sonra ev kapısını anahtarla a-çan polis memuru başbekçlyi de içeri alarak kaatilin elini, kolunu bağlamıştır, polis memuru yan odaya girdiği zaman yaşlı kadınla genç hizmetçinin yataklarında kan içerisinde gayet feci şekilde parçalanmış olduklarını görmüştür. Bundan sonra Yusufpaya karakol komiseri
ve polis memurları hâdise yerine gelmişler ve vakadan Cumhuriyet savcısını haberdar etmişlerdir.
Kaatil her şeyi inkâr etmekte ise dc üstü başı kan İçindedir. Hâdise esnasında sapı kırlan keser kana bulanmış haldedir Esasen vaka akşamı sokakta yapılan bir silâh aramasında bîr polis memuru kaatile tesadüf etmiş ve muayene ettiği zaman aynı keseri belinde bağlı görmüştür. Kaatil bu yoklama esnasında köylü olduğunu, keseri şehirde bileteceğini söyllye-rek polis memurunu İkna etmiştir. .
Hâdise şehirde umumî bir teessür ve nefret uyandırmıştır Kaatlli görmek için sokaklardı saatlerce bekliyen binlerce halkın muhtemel bir linçinden muhafaza için kaatil, eli kolu bağlı olduğu halde, jandarma ve polis muhafazasında karakola getirilmiştir.

Adalet ve Sağlık Bakanlıkları teşkilâtı
Ankara 13 ıAkşam) _ Adalet
Bakanlığı, merkez teşkilâtı için yeni bir kanun tasarısı hazırlamaktadır. Bilindiği gibi, her Bakanlığın bir merkez teşkilâtlanma kanunu olduğu halde. Adalet Bakanlığının böyle bir teşkilât kanunu yoktur. Yeni hazırlanan tasan bu noksanı giderecektir.
Diğer taraftan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı da kendi teşkilât sahasında bazı değişiklikler yapmaktadır. Bu değişiklikler arasında Bakanlık mensubu doktorların İki ayrı vazifede çalışmalan menedilmekte-dir.
Oeçen sene Içlr.de Tıp Fakültesinden mezun olup kadrosuzluk yüzünden tâyinleri yapıla-mıyan doktorların durumu bu kararı almağa stbeb olmuştur
Pamuk satışı
Adana 10 — Almanyaya pamuk satışları ve sevklyatı devam etmektedir. Satışlar ufak partiler halinde geçmesine rağmen bu iki mühim piyasanın pamuk rekoltemizi tamamen mübayaa edecekleri tahmin e-dilmektedir.
Çifçiyi topraklandırma kanununda tadilât
Ankara 12 — Büyük Millet Meclisi Adalet komisyonu bugünkü toplantısında çlfçlyt lopraklandıma kanununun tatbikatta görülen aksaklıkları karşısında bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısı hakkında Tarım Bakanının vereceği izahat dinlenecek ve tasarının maddeleri üzerinde görüşülecektir.
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Bir buçuk yıldır beklediğimiz tasarı
Âbidin Daver, yukanki başlıkla yazdığı başmakalede Devlet Denizyolları idaresinin «Türk Deniz Kurumu o adiyle İktisadî devlet teşekkülü olacağını yazıyor ve diyor ki:
20 müesseseyi işletmeğe uğraşan idareyi, bir devlet iktisadi müessesesl haline koyacak olan kanun tasarısıdır kİ istediğimiz ve beklediğimiz inkişafın anahtarını teşkil edecektir. Yalnız bir noktaya ehemmiyetle İşaret etmek isterim. Genel müdürlük, İktisadi devlet mü-cssesesl şekline girdiği zaman, yeni tasarıya göre, beş kişilik bir İdare meclisi tarafından idare edilecektir.
Naçiz fikrimce, idare heyeti, hep deniz ticareti İşlerinde tecrübe ve ihtisas sahibi olan kimselerden İtina İle seçilmezse, İşler gene İstediğimiz gibi yü-rümiyeçektlr. Kanun bir anahtardır. kilidi açmak için onu kullanmağı bilen ellere vermek lâzımdır.
Hulâsa, yeni tasarı deniz ticaretinin milletlerarası ruhuna uygun şekilde olarak süratle Büyük Millet Meclisinden çıkmalı ve IdaTe heyeti üyeleri de deniz ticaretinin nc olduğunu kavramış kimselerden seçilmelidir.

Yine haksız mal iktisabı
YENİ SABAH, «Gene haksız mal iktisabı» scrlevhasiyle yaz-
dığı başmakalede ikide birde matbuatta ve Büyük Millet Meclisinde nükseden haksız mal iktisabı rahatsızlığının, için için kanayan bir yaranın te-ralıürieri sayılmak lâzım geldiğinden bahisle şöyle diyor:
Geçen yolsuzluklar üzerinde fazla jsrarla durmanın, bütün derin ve uzak bir maziyi burde-bln ile karıştırmanın birçok mahzurları olabilir. Fakat bir bakımdan da fazilet savaşı bahsinde, az çok faydası da u-muiablllr. İstisnai kararlar almağa İhtiyaç olmadan, yürürlükte olan mevzuatla dahi bir takım suiistimallerin ve geçmişte yapılan fenalıkların meydana çıkarılması imkânı vardır. Yeter kİ tarafgirlik veya koruma çareleri düşünülmesini
ji -
F. Bahçe Gençler-birliğini 5-1 yendi
Gollerden ikisi birinci, üçü de ikinci devrede yapıldı
Sofyada başlayan temizleme dâvası
itirafta bulunmağı reddeden But garlar Moskova ya gönderildi
Belgrad 11 (AA.) — United Press: Bulgar kaynaklarından öğrenildiğine göre, Bulgar Komünist partisinde yüksek mevkiler İşgal etmekte iken son zamanlarda tevkif edilen, fakat «İtiraf» ta bulunmayı reddeden kimseler şimdi Moskovaya gönderilmiş bulunmakla ve ileride bağlıyacak muhakemeleri için «hazırlanrnakta» dıriar.
Moskovada bulunan sanıkların, Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Kostov'un muhakeme;} esnasında mahkemeye İbraz e-dlimek üzere kendilerinden İstenilen yazılı itlrafnameleri İmzalamak İstemedikleri, diğer taraftan İse Moskovanın Komünist partisinin çizdiği yolu takipten İmtina eden bütün ko mönlstleri bir dâva ile tasfiye etmek tasavvurunda Bulunduğu öğrenilmiştir.
Moskova, Bulgar Ordusu Genelkurmay Başkanı General î-van Kirov, eski Endüstri Bakanı Petko Kunin, eski Maliye Bakanı îvan Stefar.ov, Komünist partisi merkez komitesi üyelerinden I. Mazlaıov, Bulgar Ordusu Siyasi subesi şefi General Boyan Bolzaranov ve eski Münakalât Bakam General E. Kar-kov'un Kosto v dâvasına ithal e-dilmesine karar vermişti. Bu husustaki iddianame hazır o-lunca Bulgar gazeteleri. bu «Troçkl taraıtan casus çetesi» aleyhine neşriyata başlıyacak-lardı. Muhkeme mücrimleri, siyasî, askeri ve iktisadi olarak 3 grupa ayıracak ve dâva esnasında bazı rkeşlflerde» bulunularak Almanlarla mücadele e-
den çete faaliyetine iştirak e-derı bütün muhafazakâr komünist liderleri suçlandırılacak!;!. Bunlardan yalnız. Moskovanın emirlerine inkıyad eden Dobrl Terpeşef ve Anton Yugof İstisna edilecekti. Fakat Kostov'un 32.000 kelimelik «itiraf name» yazmasına rağmen, mahkemedeki beyanatı, Moskovanın plânlarını altüst etmiştir.
Muhakeme esnasında uyuyan dinleyiciler
Sofya 11 «A. A.) — United
Press: Bulgaristanın 2 numaralı komünisti olarak tanılan Tralço Rostov ve arkadaşlarının muhakemelerinin beşinci günü olan bugün, Bulgaristan Ticaret Bakanlığı mensupları, Kostov'un Sovyet iğusya aleyhine olarak Bulgaristan ticaretini Batılı devletlerle geliştirmeye gayret ettiğini söylemişlerdir Bilindiği gibi, bugün Kostovu itham eden iddia makamının, şahitleri dinlenmekteydi.
Bulgar Tütün dairesi eski başkanı Angel Timof, eski Maliye Bakanı İvan Stefanof İle birlikte Kostov’un Rus aleyhtarı gru-pa liderlik ettiğini bildirmiştir
Bu celsede şahitlerin dinlenmesi çok durgun geçmiş, dinleyiciler arasında bazıları uyumuşlardır.
Bugün şahitlerin dinlenmesi bitince sanıklar müdafalannı yapacaklardır. Bulgar kanunlarına göre ran ıklar istedikleri kadar müddetle savunmalarını yapabilirler ve hâkim müdafaaları kesemez. Kostov'un savunmasının uzun süreceği tahmin edilmektedir.
Suriye ile Lübnan
Şam hükümetinin buğday vermemesi Lübnanda gergin bir hava yarattı
Beyrut 12 (A.P.) — Suriye-nin, Lübnana buğday ihracını yasaketmesi keyfiyet» Beyrutta gergin bir havanın tahaddiisü-no sebebiyet vermektedir. Şam, Beyrut un, Lübnanın ihtiyacına yetecek kadar buğday ithal etmiş olduğu kanaatindedir.
Tahmin edildiğine göre. Suriye kendisinden alınan buğdayın, ikinci el olarak Fil İsline verilmesinden korkmaktadır.
Millî Talebe federasyonu idare heyeti toplantısı
Dört günden beri devam eden Türkiye Millî Talebe Federasyonun genel idare kurulu toplantısı neticelenmiş ve Millî Gençlik komitesinin her vilâyette birer şube açması kararlaştırıl nuşıır.
Ankara 11 (AA.) — Şilt maçlarının dördüncüsü bugün 10 Mayıs stadyomunda Fenerbahçe ile Gençlerblriiği takımları arasında oynandı.
Saat 14,15 te takımlar şu kadrolarla sahaya eıktlar:
Fenerbahçe: Erdal — Murat, Hilmi — Müjdat, Kâmil, Nus-ret — Erol, Mehmet Ali, AJİ, Lef ter, Halik
Gençlerblriiği: Necip — Muzaffer, Salt — Mehmet Ali Haşan, Metin — Hamdl, Korhan, Ali, Hadi, Halim.
Hakem: Muzaffer Ertuğ.
Oyun çok süratli başladı. Fenerbahçe nin akımlarını Erol ve Lefter, GençferbirUğlnln akın-lannj İse Ali ve Koıhan sürüklüyorlar.
Devrenin başlarında Fenerbahçe santrfora Cemal’! aldı. 20 ncl dakikada Fenerbahçe bir korner kazandıysa da bundan İstifade edemedi. Devre ortalarından itibaren, Fenerbahçe oyuna hâkim olmaya başladı. 35 inci dakikada müsait pozisyonda olan Lefter uzaktan hasım kaleye yerden kuvvetli bir §üt çekti ise de kaleci Necip gol olmasına mâni oldu. Gençler müdafaası Ali ve Ayhan'dan mahrum olmasına rağmen İyi çalışıyor. 31 inci dakikada Fener santrforu sakatlanarak o-yundan çıktı, yerine SaJâhad-din girdi.
35 İnci dakikada Saiâhaddl-nin soldan bir akın yaparak Erol'a geçirdiği topu Erol ortaladı ve Lefter kale yakınından kuvvetli bîr şütle takımının ilk golünü attı.
Fakat bir dakika geçmeden
Gençlerbirllğlnln ortadan yaptığı bir akın esnasında top Aliye geldi ve AJi topu hasım kaleye soktu. Vaziyet 1-1 beraber.
Birinci devrenin bitmesine dört dakika kala, bir Fenerbahçe akını esnasında Necibin topu tutamamasından istifade eden Mehmet Ali boş kaleye topu sokarak takımının ikinci golünü yaptı. Devre 2-1 Fenerbahçe lehine bitti.
İkinci devrede Gençlerblriiği kaleye Necibin yerme Orhan’ı almıştı. Devre başlarında Genç-lerbirllğk ağır basmaya banladı. Birinci dakikada Korhan topu Ali'ye geçirdi. Ali’sin Hilmi'yi atlatarak çektiği şutle top Fener kalesinin üst direğini sıyırdı ve avuta gitti Bu devrenin onuncu dakikasından itibaren Fenerbahçe tekrar ağır basmaya başladı. Bu arada Sa-lâhaddin bir frikik kaçırdı. On beşinci dakikada. Lefter'in soldan sürerek Salâhaddin'e geçirdiği topu Salâhaddln Erol'a verdi ve Erol güzel bîr vole İle takımının üçüncü golünü attı. Gençierblrliğlnden Metin çıktı yerine Ayhan "girdi Oyun Fenerin hâkimiyeti altında devam ediyor. 22 nci dakikada, Müjdat'ın şahsî bir akanında top Mehmet Ali'ye geçti Mehmet Ali yakından sıkı bir şütle takımına bîr gol daha kazandırdı. Bunu takiben Halit, Lef-ter'ln verdiği topu beşinci defa olarak Gençler kalesine soktu.
Beşinci golden sonra Fenerbahçeliler birçok tehlikeli hücumlar daha yaptılar?» da başka gol çıkaramaddar ve maç 5-1 sona erdi.

Sovyetler, museviler
Rusya Musevilere fena muamele etmeğe başlamış
Londra 11 (Nafen) — Sovyet hükümetinin Yahudiler hakkında tetbik etmekte olduğu an tl - semltlst harekâtı günden güne artmaktadır.
Bu harekele âmil olarak İsrail hükümetinin resmen teessüs etmesinden Seri geldiği tahmin edilmektedir; çünkü İsrail devleti kurulmadan evvel Rusya memleket İçindeki Ya-hudilere gayet İyi muamele etmekteydi. Bu yeni devletin kuruluşu Rusyayı kuşkulandırmakta ve bu devletin kuvvetlenerek Rusaydakİ Yahudllere dc hâkim olmasından çekinmektedir. Muhakkak olan en mühim sebep, Yahudûerin Ruslar-dan ziyade Garplıların akidelerine bağlı bulunmalardır.
Rus matbuatı Yahudiler leyhinde neşriyatına devam etmekte ve bilhassa Yahud ilerin Garp edebiyatiyle fazla meşgul olmalarından şikâyet etmektedir.
Ruslar Yahudiler! kozmopolit, ırksız ve prensipsiz bir millet ol larak vasıflandırmaktadırlar. Hâlen Rusyada yüksek mevkide bulunan Yahudiler! vazifelerin-
ft-
Çekos’avak köylüleri
Mahsullerini hükümete vermediklerinden cezalandırılıyorlar
Yanlışlıkla içtiği yaldızlı sudan öldü Üsküdarda Hakimiyeti Milliye caddesinde manavlık yapan Kemal Santur, dükkân komşusu kuyumcu Mehmetten. torunu için bir altın maşallah almağa gitmiş, bu sırada oturup beraberce içmeğe koyulmuşlardır.
Kemal, rakıdan sonra ağzına 6u almakta olduğundan, bir a- | ralık su lışlıkla yaldız için kulatıdığı altın suyu maşrapasını ağzına dikmiş, bu 6uretle bir kaç yudum yutmuştur. Az sonra ıstıraplar içinde kıvranmağa başlayan manav Kemal Numune hastanesine kaldırımış İse de orada ölmüştür. Tahkikata savcılık el koymuş, ceset Morga kaldırılmışlar.
Beşiktaş - î. Spor
Dün Şeref stadında yeni angaje ettikleri İngiliz antrenörlerinin nezareti altında İstan-bulsporlularla hususî bir karşılaşma yapan Beşiktaşlılar maçı 3-0 kazanmşılardır.
Beşiktaş takımı sahaya şu .şekilde çıkmıştır:
Feyzi — Maruli. Nureddln — maşrabası yerine yan-J Nusret, Leon, Eşref — Süley-kuyumcu Mehmedin' man, Çaçi, Şükrü, Fahreddin,
Faruk.
Beşik taşın iki golünü şükrü, birini de Süleyman attt
Milletlerarası İstanbul basketbol
Uludağ’daki kayakevi
Bursa II (A.A.) — Türk ve yabancı sporcuların kayakçılık vç dağcılık hareketlerinin en mühim merkezi olan Uludağ kayakevi Bursa Merinos fabrikası Gençlik kulübü tarafından kiralanmıştır. Burası bütün sporseverlerin rahateh barınacağı temiz ve bütün konforu haiz bir spor yuvası haline getirilmiş bulunmaktadır. Kayakevi 20 aralık 1949 tarihinden .itibaren açılmış olacaktır.
Kahvaltı öğle ve akşam yemekleri ve yatak ücreti dahil olmak üzere bir günlük ücret sekiz buçuk liradır. Memlekette mevcut bütün spor kulüpleri mensuplarlyle talebe İçin İse ücret altı buçuk liradır .
turnuvası
İstanbul bölgesi tarafından ünümüzdeki mart ayı içinde tertibedilecek milletler arası basketbol turnuvasüe, son zamanlarda yapılan muhtelif spor şubelerindeki milli temaslara bir yenisi daha ilâve edilecektir. İstanbul kupası namı altında yapılacak olan bu bas-~ l”"™ r™» ₺-
kısa dalsa teimdtn ıs.ıs d.njP»™. ■‘•‘S*. Hollnda İsrlç-13.45 e kadar rând. yanm saat re- VusosUvya mknakk.rk Yu-Turk« program yayınlayacak-, "“i11--". İsrail takanla-
t]r in da muhtemelen İştirak ede-
Yayın, Başkan Truman'ın ceklordk-
Türk! ye ye hitabeden mesajı ile açdatak n, bu mesajı. TüHdyr- j Galatasaray basket-Alil WashJngton Büyükelçisi ,
Feridun Cemal Erkin in. Birle- bolda şampiyon oldu şlk Amerikanın eski Türkiye I Ankara il — Bu sabah Siya-Büyükelçisl Edwin C. WUson’un1 __s._ ___
Amerikan sesi radyosunun Türkçe neşriyatı
Washlngton 11 (A.A.) —•
(Usls): Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığının bugün bildirdiğine gğre Amerikanın sesi radyosu, 19 aralıktan itibaren
Prağ ti (AA.) _ (LFS : Çe-Ikoslovak çifçllerl mahsullerinin tamamını hükümete teslim etmediklerinden dolayı yeniden cezalan dır ilmişlard ır.
Prag radyosunun bildirdiğine göre, köylü artık mahsulünü hükümete teslim etmemektedir. Radyo, Prağ civarında mahsulünü saklayan köylülerin bir listesini yayınlamış ve hükümet müfettişlerinin, bu kimselere ait mahsulün saklanmış olduğunu meydana çıkarmış olduğunu ilâve etmiştir.
Dilsiz, sağır ve körler okulunu ziyaret
Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddin Kerim Gökay, bu sabah Aksa rayda ki Dilsiz, Sağır ve Körler Okulunu ziyaret etmiştir. Vali, okulu gezmiş, derslerde bulunmuş ve okulun ihtiyaçlarını tesblt ederek Dilsiz ve Sağırlar Cemiyeti tarafından ödenen öğretmen maaşlarının Milli Eğitim Müdürlüğünce verilmesine tavassut edeceğini vadet-«MM
’ Sinop balık avcıları kooperatifine yardım Sinop 12 (Akşam) — Burada, Sinop balık avcıları koopera-! tifi» adı ile kurulmuş bir koo-perafi mevcuttu. Bugüne kadar faaliyete geçemeyen bu ko-
• operatlf, hükümetin Marshall yardımından fay tandırı İm ası
kararı üzerine yakında faaliyete geçecektir. Öğrendiğimize göre bu yardım cümlesinden olmak üzere biri Sinopta, diğeri l Gerzede İki büyük soğuk hava deposu ve birer konserve fabrikası kurulacaktır.
Yine bu yardım cümlesinden kooperatife biri 22, diğeri 45 v. wualnun , _ __ , tonluk birer balık tutma semire Vesoslavj. BuyukelçıUSİne “kuh“da «1 eerumesmm de kabui edildiği
tâyin edilmiş olan. Dışişleri 1 basketbol madan sonunda tur- Ankaradan alâkadarlara bildi-ınüsteşarı George Ailenin nu-jh’”'* şampiyonluğunu kazanan tuklan takip edecektir. I Galatasaray takımına Sarac-
Amerikanın sesi radyosunun oglu tarafından kupa verilmiş-Türkçe neşriyatı aşağıdaki dalga uzunlukları üzerinden yapılacaktır.
13.85: 13.90; 18.81: 13.61;
19.71; 24,81; 41.3 ve 41.6 metre.
z—
Lux:r Radyolarının
Gördüğü büyük rağbet
üzerine
Müşterilerimize teşekkür ederken henüz, 7 modelden bir LUXOR'a sahip olnııyanlara da bir an evvel acele etmelerini tavsiye ederiz.
İsveç Eusor Radyolanıun
Umumi Mümessillik
tâyin edilmiş olan. Dışişleri' baskeLb°l maçlan sonunda tur- Ankaradan alâkadarlara bildi-1 ■ ■ ’rilmiştlr.
tir.
Yugoslavya Fransayı
3-2 yendi
11 — Fransız ve Yu-milli futbol takınılan' Dünya futbol kupası
üçüncü defa Floransa
Paris . goslav I bugün
İçin
şehrinde karşılaşmışlardır. Bu maçı Yugoslavlar 3-2 kazanmışlardır. Birinci haftayım 1-1 berabere bitmiş, İkinci hafta-yımda da her iki taraf birer gol daha atmışlardır. Oyun uzatılmış ve karşılaşmanın son dakikasında Yugoslavya galibiyet
Ayatriada dispanseri
Beyoğlu Rum Cemaati tarafından Taksim Ayatriyad» kilisesinin bahçesinde vücuda getirilen dispanserin açılu merasiminde Vali, Patrik vekili ve Rum cemaatiyle kalabalık bU halk bulunmuştur.
Dispanser başhekimi bir nutuk söylemiş, Vali mukabele etmiştir.
Yunanistanda seçim
Atina 10 (AA ı — (United Press!: 80 kadar partiye mensup 23 bin aday önümüzdeki nisanda yapılacak genel seçimler için seçl başlamışlardır.
I
12 Aralık 1949
A K S A Ih
Sahlfe S
AK Ş AMdjfyAKŞ AMg]
Kafası taşla ezilen jamatör artist kadın
i Bundan yedi sekiz sene ev-yel. Köprü üzerinde bir çarşaflı kadın görerek «tarihi bir bakiye» den bahseder gibi bu sütuna yazmıştım, Koleksiyonlarımızda mevcuttur. Aransa bulunur.
«tstanbııkla bu tipler ne kadar seyrekleşti!» demiş • tina. «Zabıtadan kaçmak» diye tefsir edilir, «erkekten kaçmak» diye tefsir olunamaz demiştim. Anadolunun şurasında, burasındaki peş-temallı ve Trabzon çarşaflı kıyafetlere de bir nihayet vermenin sırası olduğundan dem vurmuştum.

Şimdi neden geriledik?
«Açılmak» yüzünden, ilk devrede, cinsiyet hayatında — evet — bir kargaşalık oldu. Fakat, epeyce zamandır, çok şükür bir durulma var. Bahusus kapalılık yüzünden vaktiyle sık sık raslanan o eski anormal hemcinsi meyiller, ortadan kalktı denecek derecede, azalmıştır. Fî tarihindeki yazımda bunları da kaydetmiştim. Kadının kafesten, peçeden kurtuluşunu. çalışma hayatında ve muaşeret hayatında normale kavuşmasını — herkes gibi — ben de alkışlamıştım.
Heyhat...

Heyhat ki, şimdi, gene herkes gibi. Köprü üzerinde, çarşaflı kadınların çoğaldığım görüyorum. Keza bu gerileme hareketiyle at başı o-larak, hattâ Halk Partisi kurultayında:
— Kadınlar çalışma hayatından geri çekilsin! -dendiğini; bu temenninin yuhalanmak şöyle dursun, uzun uzun alkışlandığını, kürsüye çıkıp coşkun ve mükemmel bir hitabetle zıt tezi müdafaa eden bayan murahhasın ise pe kaz alkış topladığını, hep beraber, e-sefle gördük.
Ters istikametten yol kesici rüzgarlar esmiştir. Esmekte devam da ediyor.
*
Su cinayeti, haberler sütunumuzda okumuşsunuzdur:

İstanbulda. Maltepede o* turan ve Kartal'da bir dairede çalışan Necdet, genç karısı Tatmanın bir müsa-merede salınaye çıktığını öğrenmiş. kinlenerek öldürmeğe karar verdiği karısını gezintiye çıkarmış.
Gûya rakı, sahneden daha nezihmiş gibi, bir hayli de rakı içilmiş. Hazırlanan bir taşla, Necdet. Fatmanm kafasını ezmiş, kadıncağızı kuyuya atmış.
*
Fatma, cemiyetimizdeki gerileme cereyanının zavallı bir kurbanıdır. Eğer bu mevzularda daha itinalı olsak, milli tiyatrolarımızdan birinin holüne bu amatör sahne şehidinin bir büstünü dikerdik. Hele daha da itinalı olsak, Kubilây'ın şahadeti karşısında vaktiyle gösterdiğimiz hassasiyetten bir nebzesini bu Fatma hakkında gösterirdik.
Sehpalar kurarak değil', hayır! Fakat mürteciane cereyana karşı — Tanzimat-tan, Meşrutiyetten, Cumhuriyetten beri devam eden — ileri hamlelerimize bütün münevver kuvvetlerimizin iştirakiyle devam ederek...
I (Vâ - Nû)
İran baş konsolosluğunun bir tekzibi
İran, baş konsolosluğundan; Tahrandan A. P. ajansının 25 kasım 049 tarihinde vc-rdlğl ve İstanbul yevmi gazetelerinden birinde İntişar eden bir habere göre gûya Tahranın 162 mil şimal doğusunda Semnan civarında bulunan Kavli- Khorlan petrol mıntakasinda 3-4 Sovyet er ve bir kaç memurdan müteşekkil bir karakolun İran topraklarında Sovyet askerî birlikleri tarafından tesis edildiğine dair yüksek rütbeli askeri ve yetkili bir şahıs tarafından İddia edilmiştir.
İran baş konsolosluğu katiyen asıl ve esası olmıyan yukarıdaki haberi resmen tekzibe mezundur.
Muvazaalı tütün satışları Amerika Türk tütününü başka memleketlerden alıyor
En mühim döviz kaynağımız olan tütün satışlarından memleketimize senede 50 milyon dolar girmektedir. Fakat bir miid-dettenberl başlıyan muvazaalı tütün satışları yüzünden, bu kaynak kurumağa yüz tutmuştur. Mesele şudur: Bazı Amerikan firmaları, klerlng anlaşmn-siyle bağlı olduğumuz memleketlerin tütün alıcılanyle anlaşarak Amerikanın ihtiyacı olan tütünleri, evvelâ bu memleketlere sevkettirerek. bu memleketler halkı tarafından istihlâk edilecekmiş gibi hareket ediyorlar.
Macaristan, Danimarka, ve Almanya gibi memleketimizle klering anlaşması yapmış olan memleketler bir müddetten beri bizden aldıkları tütünleri, evvelâ memleketlerine sevkettlr-mekte, bilâhara reexport suretiyle Amerlkaya göndermektedirler.
Amerikan tütün firmaları neden böyle hareket ediyorlar? Eğer Amerikalılar tütünü doğrudan doğruya bizden alsalar, dolan resmi kur olan 280 kuruştan ödemeleri İcab etmektedir- Halbuki karaborsada doların tlati 450 kuruştur. Aradaki fark, Amerikan firmaları, mutavassıtlar ve klerlng anlaşma-siyle bağlı olduğumuz memleket tüccarları tarafından paylaşılmaktadır. Bu suretle biz evvelâ senede tütünden elde ettiğimiz 50 milyon dolardan, sonra da tütünlerimizin hakiki alıcısı o-lan Amerikalı müşterilerden mahrum kalmaktayız.
şimdiye kadar Tütün Limited Şirketi Macıristana 600 bin kilo tütün satmıştır Bu satış, klerlng anlaşmasiyle bağlı olduğumuz Macarlstana muvazaalı bir surette ihraç edilmiştir Bugünlerde gene aramızda aynı anlaşma bulunan Danimarkaya 210 bin kilo tütün aynı surette ihraç edilecektir. Ayrıca Alnıan-yaya, kİ onunla da klerlng anlaşması yapılmıştır, 1 milyon kilo tütün İhracı hazırlıklarına başlanmıştır- Bu İşlerin en feci tarafı, geçen sene Amerikan firmalarının tüccarlarımıza sipariş ettikleri 3 milyon kLlo tütünü almaktan imtina etmeleridir. 3 milyon kilo tütün sipariş veren bu firmalar, Türk parasının devalüasyon ihtimalini ileri sürerek yaptıkları anlaşmadan vazgeçmek istiyorlar. Halbuki geçen yıllarda tütünlerin fi ati piyasa flatine göre tes-bit edilirdi. Bu sene de öyle olmak icab eder.
Amerikan firmalarının vazgeçmelerine sebeb olarak göster; dikleri paramızın kıymetten, düşmesi ihtimali, sadece bir bahanedir. Hakiki sebep Amerika-ya sevkedllecek tütünlerin evvelâ klerlng anlaşmaslyle bağlı olduğumuz memleketlere sevkettirerek oradan Amerlkaya girmek suretiyle dolar farkından İstifade ve dolayıslyle tütünleri daha ucuza elde etmektir.
Eğer muameleler, bu suretle hareket eden bazı Amerikan firmalarının tasavvur ettikleri şekilde cereyan etmekte devam ederse, döviz kaynaklarımızın kuruması gibi en büyük bir tehlike Ue karşı Karşıya bulunmaktayız.
Alâkalılar bu hususta hükümetin dikkatini çekmişlerdir Hükümet, henüz önleyici bir tedbir bulamamıştır. Halbuki a-hnacak tedbirin basit olduğu söyleniyor. Bu basit tedbir de şudur: Hükümet. Amerika hükümetine müracaatla ithal edecekleri Türk tütünleri İçin B menşe şahadetnamesini İstemelerini temin etmelidir.
Memleketimiz İçin büyük zararlar tevild edecek olan bu muvazaalı satışların önlenmesi için yapılacak teklifin tasvlb e-dlieceğinden şüphe edilmiyor.
Meclisin bugünkü gündemi
Ankara 10 — Meclisin pazartesi gündeminde hiç bir sözlü soru yoktur. Gündemde Hıfzı Oğuz BekfttaniTi Emeklilik kanununa ek kanun teklifi hakkında ve yabancı kadınlarla evli subaylar hakkında geçici komisyon raporları, Hu-jkuk Usul Muhakemeleri kanununda, Temyiz mahkemesi kanununda, Tababet ve Şua-batı kanununda yapılacak değişiklikler ve daha bazı mad-İdeler bulunmaktadır.
İsveçliler grekoromende 6 - 2 galip geldiler
57 kiloda Halil Kaya ve 62 kiloda Nureddin Zafer rakiplerini yendiler
Haili Kaya, rakibini köprüye getiriyor
Dün gece Spor ve Sergi Sarayında İsveç Güreş Kulübü Kulüpleri muhteliti, İstanbul Güreş Kulubtt güreşçileriyle Greko - Romen karşılaşmalarını bir gece evveline nazaran daha az bir seyirci kalabalığı ö-nünde yaptılar; ufak bir seremoniden sonra başlıyan güreşlerde şu netice elde edilmiştir:
52 kilo
Gecenin ilk karşılaşmasını 52 kiloda İsveçli M. Moeller ile Fehmi Gürmutlu yaptılar.
Orta hakemi İsveçli. 3 dakika 57 saniyede M. Moeller. İyi bir supaleksle Fehmiyl üzerinden aşırarak tuşla yendi.
57 kilo
Gecenin İkinci karşılaşmasını 57 kiloda İsveçli K. Petersen Ue Halil Kaya yaptılar. Orta hakemi Kâmil Yalman. Güreşin ilk beş dakikası ayakta geçti. Her İki pehlivan da birbirlerini el enselerle deniyorlardı. İlk altı dakika neticesinde hakemler İki pehlivanı berabere durumda gördüklerinden. İlk üç dakikayı atılan kur’a sonunda İsveçli altta. Halil üstte güreştiler. Halil, üst üsteraklblnl köprüye getirdi İkinci üç dakikada İsveçli üstte olmasına rağmen, Halil rakibini birkaç defa fuşluk duruma soktu ve adamakıllı lehine puvan topladı.
Son üç dakikada İki pehlivan ayakta güreşmeğe başladılar. Güreşin sonunda Halil Kaya, hakemlerin l'-tifakıyle galip Uân edildi.
62 kilo
Gecenin üçüncü güreşini 82 kiloda İsveçli İ. Sjloelln Ue Nu-reddln Zafer yaptılar. Orta hakemi İsveçli.
Nureddin Zafer, üçüncü dakikada güzel Pir salta ile rakibinin sırtını yere getirdi amma minder dışında. İlk altı dakika zarfında hakemler Nureddlnl üstün gördüklerinden. Türk güreşçisinin arzusu ile güreş ayakta devam etmeğe boşladı. Yedinci dakikada Nureddin güzel bir kafa kol ile rakibini yere devirerek altına aldı, 15 dakikalık güreşin son üç dakikasında rakibine nazaran daha çok atak vc oyun yapan Nureddin Zafer, hakemlerin lttifakıyle galip Uân edildi.
67 kilo
Gecenin dördüncü güreşini 67 kiloda İsveçli O. Andenberg Ue
Bekir Yolcu yaptılar. Orta hakemi Celâl Evirgen.
İlkaltı dakika neticesinde rakibine nazaran daha çok atak yapan İsveçliyi hakemler üstün gördüler. İsveçli pehlivanın İsteği üzerine güreş ayakta devam etmeğe başladı. Bir aralık Be kirin kaşt yarüdığından, güreş iki dakika kadar durdu. On beş dakikalık güreş neticesinde daha ziyade atak yapan İsveçli, Andenberg, hakemlerin ittifakı 11e galip İlân edildi.
73 kilo
Gecenin beşinci güreşini 73 kiloda İsveçli P- Berlin Ue Yahya Kalkan yaptılar. Orta hakemi İsveç».
İkinci dakikada Yahya güzel bir salta ile rakibini yere devirdi ise de kendi oyunlyle İsveçlinin altında kaldı Yahya, blrka; dakika köprüye geldikten sonra İsveçlinin kündesinden kendini kurtarmağa muvaffak oldu. İlk altı dakikada İsveçli çok hâkim bir oyun çıkardığından, arzusu üzerine kendisi üstte, Yahya altta güreşmeğe başladılar.
9 uncu dakikada Yahya. İsveçlinin altından kendini kurtardığı İçin güreşe ayakta devam ediyordu. 13 üncü dakikada İsveçli güzel bir salta İle rakl bini tekrar altına aldı vc hakkı olan galebeye hakemlerin ittifakı Ue ulaştı.
79 kilo
Gecenin altıncı güreşin! 7‘J kiloda İsveçli G Ekslroem ile Tahsin Turgut yaptılar. Hakem Alp Karabiber.
Üçüncü daKlkada Tahsin güzel bir salta İle rakibini savurdu. Fakat tsveçli köprü ile kurtuldu. Mamafih tsveçli de hemen akabinde salta Ue Tabslnl altına almakta güçlük çekmedi ve 6 dakikada kıravat oyunlyle Tahslnl tuşa getirerek yendi.
87 kilo
Gecenin yedinci güreşini 87 kiloda İsveçli K. Johan Wong ile Rızık Demir yaptılar. Orta hakemi tsveçli.
İlk altı dakika zarfında hakemler güreşçileri berabere durumda gördüklerinden, Ilık üç dakikada altta güreşecek güreşçi kur’a İle tâyin edildi. Ktır'a neticesinde isveçli altta, Türıc üstte güreşmeğe başladılar. Rı-zık bu üç dakika zarfında bir şey yapamadığından. İkinci üç , dakikada İsveçlinin altında güreşmek mecburiyetinde kaldı.
Bu üç dakika da neticesiz kaldığından, son iiç dakikayı her İki pehlivan ayakta güreşerek geçirmeğe boşladılar.
Son dakikada Rızık’a pasif çalıştığı İçin hakem tarafından bir İhtar verildi; 15 dakikalık güreş sonunda tsveçli K. Johan Wong hakemler tarafından İttifakla galip ilân edildi.
Ağır sıklet
Gecenin sekizinci ve son güreşini ağır sıklette B. Antons-son Ue Samsunlu Ahmet yaptılar. Hakem Vefik.
tsveçli güreşçi, Samsunluya nazaran daha teknik güreşiyorsa da, Ahmedln kendisinden çok ağır oluşu yüzünden, bir şey yapamıyordu- Dördüncü dakikada Samsunlu Ahmet, ayağındaki ânzayı ileri sürerek güreşi bıraktığından, Antansson galip sayıldı.
Neticede İsveçU güreşçiler. Greko - Romen karşılaşmalarda ı İstanbul Güreş Kulübü takımına 6-2 galip gelmlşoldular.
Haluk SAn
Dün akşamki güreşler ve İstanbul radyosu
İstanbul radyosunun dün akşam Spor sarayından 52 kiloluk güreşin neticesini verdikten sonra fasıl heyetinin her akşam dinlenen programını tehir etmemesi bahanesiyle. Spor sarayından naklen yaptığı yayımı tam 45 dakika kesmesi radyoları başında güreşlerin neticelerini büyük bir neyecaa ve alâka Ue taklbeden Dinlerce vatandaş tarafından derin bir hoşnutsuzlukla karşılanmıştır. Bu sabah birçok okuyucularımız, telefonla ademi memnuniyetlerin! bize bildirdiler ve her akşam gerek İstanbul ve gerek Ankara radyolarından dinlenen fasıl heyetinin programını milli bir spor olan güreşe — hem de beynelmilel bir temasta — üstün tutmasının doğru olmadığını ilâve ederek çarşamba akşamı yapılacak son güreşlerde bu umumi arzunun radyo idaresi tarafından behemehal nazarı dikkat* alınmasını istediler. Okuyucularımız tarafından ileri sürülen, bu dilek tamamiyle haklıdır, ü-marız kİ, İstanbul radyo İdaresi, çarşamba akşamki neşriyatında bu umumi arzuyu nazarı dikkate alsın.
Diin akşam İsveçlilerle karşılaşan İstanbul kulübü Greko Romen takım*
Zeytin mahsulu bu sene bol
Ege bölgesinde fiatlerin düşeceği tahmin ediliyor
İzmir 10 — Aralık ayında başlıyan zeytin silkimi, tekmil bölgede hararetle devam etmekte ve bütün fabrikalar tam randımanla faaliyet haline geçmiş bulunmaktadırlar.
Bölge zeytincilik mütehassısı Nâzım Kılıç, yağ İstihsalinin nizamnameye uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığını incelemek üzere Seferihisar, Blrgl, Orhanjı, Çamlı Kızıîbahçe, Zcytlnyağ ve Şakran m intaka-lannı dolaşmıştır. Mütehassısın söylediğine göre, bu yerlerde zeytin mahsulü bol ve İstihsal edilen yağlar çok nefistir.
Diğer taraftan Aydın, Milas ve Bılrhanlye müstahsilleri, zeytin flatlerlnln düşmesinden endişe ettiklerinden bir an evvel vâdedilen müdahale mubayaasına başlanması İçin Bakanlığa başvurmuşlardır.
öğrendiğimize göre, Aydı» bölgesinde zeytin 20 kuruştan satılmakta ve bir müddet sonra da flütlerin 15 kuruşa düşmesi ihtimalinden bahsolun-maktadır.
Haber verildiğine göre. Ticaret Bakanlığı istihsal bölgelerindeki mahsul durumunu, flat seviyelerini ve rekoltenin miktarını tetkik ettirmeğe başlamıştır.
Bu tetkikler sonunda Bakanlığın piyasanın düştüğü bölgelerde müdahale edeceği tahmin edilmektedir.
Dut ağcına asılı ceset
Cinayet mi, intihar mı olduğu henüz anlaşılamadı .
Tarsus — İlçemize bağlı Yu-nusoğlu köyü ile Tarsus arasında bir tarla ortasındaki dut ağacına asılı bir adam bulunmuştur. Cesedin asılı olduğu dut ağacının kovuğuna bir a-teş yakılmış ve bu ateş ağacı hemen hemen tamamen tutuşturmuştur.
Zabıtaca araştırmada cesedin üzerinde hüviyetini İspat edecek bir vesika bulunmamışsa da bir defterden kopan ve üzerinde Tarsusun Esklömerll mahallesinde bakkal Salih Turaç ile Mehmet Kaçan adlı şahısların adresi bulunan bir kâğıt parçası görülmüştür.
Araştırma derinleştiğinde adresleri bulunan şahısların üzerinde parçası kopan defter yakalanmıştır. Ve bu şahısların ifadesine müracaat edildiğinde asılı bulunan şahsın Samanda-ğı İlçesinden Ali Bal adU biri olduğu tesblt edilmiştir.
Hadise hakkında emniyet dairesi inceleme yapmaktadır.
Çarşamba akşamı güreşecek Türk takımı
İsveç güreş kulüpleri muhteliti son karşılaşmas.nı takviyeli İstanbul Güreş kulübü İle ser-bes güreş olarak yapacaktır. Spor ve Sergi sarayında önümüzdeki çarşamba günü yapılacak olan bu karşılaşmaya iki, takım şu kadrolarla İştirak ct-' meleri muhtemeldir:
52 kilo: M. Moller — Ali Yücel.
57 kilo: K. Petterscn — Halil Kaya.
62 kilo: i. Sjoelln — Nured-dln Zafer.
67 kilo: P. Andenberg: — Scr-vetMerlç.
73 kilo: P. Berlin — Mithat Boysa).
79 kilo: G. Ekstroem — Celâl Atik.
87 kilo: K. Johan Wong — Yaşar Doğu.
Ağır: B. Antonsson — Bektaş Can.
Yaşar Doğu, İsveç ve Finlândiyaya çağrıldı
Türk milli güreş takımının en kıymetli elemanı Yaşar Doğuyu İsveçliler ikişer ay müddetle İsveç ve Finlândiyaya resmen çağırmışlardır.
İsveçliler dünya serbes güreş tarihinde gelmiş ve geçmiş en teknik ve en kuvveti! güreşçi olarak tanıdıkları Yaşarı gerek memleketlerinde ve gerek FLnlûndlyada görmekle şeref duyacaklarını da ilâve etmişlerdir.
Tahdit payandası
Birbirine taban tabana zıt iki manzara:
1 — Dışarıdan kumaş ithalâtının tanzimi için İstanbul Ticaret ve Sanayi O-dasiyle Bölge Sanayi Birliği müşterek tedbirler alıyorlarmış.
Demek ki dışarıdan kumaş ithal ediyoruz. Yani buna ihtiyatîmiz var.
Çarşılarda, mağaza, dükkân vitrinleri, Mahmutpaşa-nın işportaları dışarıdan getirilmiş kumaş, basma, bez gibi çeşitli mensucatla dolu. Hepsinin de alıcısı var. satılıyor ve mütemadiyen ithal ediliyor.
2 — Gazetelerde sürekli
neşriyat yapılıyor: (Mensu-cat fabrikalarımız çok müşkül vaziyette- İsçilere vol veriyorlar. Bazı fabrikalar satılığa çıkanldr. Otuz sekiz ’ bin mensucat isçisinin açıkta kalmaları tehlikesi baş |_L gösterdi. Q
Sanayiciler Ankaraya bir q_ heyet göndermeğe karar p. verdiler. Bunlar, milli sana-yün korunması için hükû- q metin ithalâtı tahdid etmesini istivörlar.» Ç
— Sebep?... Piyasada .2 buhran varmış, mallar satı- OT lamryor, stoklar artryormuş. q Peki amma hakikaten pl- > yasada buhran varsa, eldeki q mallar satılamryorsa, ithalâ- q tın tahdidi için hükümetin ,1». müdahalesine neden lüzum görülüyor? Ticaretle iştigal 2** eden bir kimse tasavvur olu-nabilir mi ki rağbet görmi-"O yen. satılmryan metal a ra (D para bağlayıp dışarıdan ge- ’çjj tirsin de piyasaya arzetrin? Meselâ yabancı memleket- 1— Ierden fındık, üzüm veya O tütün ithaline teşebbüs e-den bir tacir var mıdır? İthalât da tabiatiyte arz ve talep kaidesine tabidir; piyasada müşteri bulamayan malın ithali kendiliğinden durur.
Su halde ithalât tahdidi telâşının sebebini piyasa buhranında değil, daha başka cephelerde aramalı.
Yerli mensucatımız kendi piyasamızda müşteri bulamıyor, hususî sermaye He kurulan fabrikalar imalâtı durdurup işçilerine yol vermek, hattâ müesseselerini satmak zorunda kalıyorlar da, dışarıdan getirilen aynı cins mallar aynı piyasada nasıl satılıyor?
Yerli sanayii zor duruma düşüren hakikî sebep piyasa buhranı değil, serbes rekabet.
«Milli sanayi» namı verilen mücsseselerden birçoğunun nasıl şartlar altında, ne gibi maksatlarla kurulduğunu hepimiz biliriz. Sanayii inkişaf etmiş, dış pazarlan eline almış yabancı memleketleri harlı alevi kasıp kavururken bizim piyasada buhran baş gösterdi. İthalât durunca içeride mevcut stoklar el altından kara bor-saya intikal etti. O devirlerde gene harb kargaşalığı yüzünden piyasanın istikrarsız cereyanları muvazeneyi bozdu. tedavüldeki para gayri-tabii mecralardan muayyen ellere akıp toplandı. Bu suretle memlekette görgüsüz zenginler zümresi teşekkül etti. Bunlar ellerine gecen her şeyi değerinden cok yüksek fiatle satın alıyorlardı- Hakikî ihtiyaç sahiplerinin yokluk ıstırabı İçinde kıvrandıkları o bulanık devirlerde çöplük mantarı gibi bir sürü müesseseler türedi; cinsi ve kalitesi ne o-lursa olsun, yaptıkları her şeyi istedikleri fiate satacak müşteri buldukları için var kuvvetleriyle çalışıp alabildiğine mal çıkarıp sattdar.
Fakat günün birinde harb bitti, yabancı sanayi imalâta ve ihracata başladı ve nihayet serbes rekabet bulanık suları durul t tıı, gÖ2Ü kapalı balık avına engel oldu. Bugün «millî» leşen sanayiin çürük temelleri işte bundan sarsılıyor ve elden giden aşırı kazanç tezgâhlarını dik tutmak için ithalât tahdidi payandasının sivri ucunu müstehlik halkın kaditleşmiş sırtına dayamağa zorluyorlar.
Yazık, bu badirenin ağır yükü zavallı işçilerin omuzlarına biniyor. Hükümetin buna bir çare bulmasını temenni ederiz.
Cemal Refik
Şahit* 4
AKŞAM
12 Afrinı^
Selim Niizhet Gerçek
Ölümünün dördüncü yıldönümünde hafızamı kardeşim Selim Nttzhtt'in hatırasından ayıramıyorum. Onun vaktiyle bana ümit ve teselli, muhabbet ve emniyet mânalarına gelen ismi, hayat trajedisinin içinde talihsiz ömrünün sonunu görmüş olduğu ındanberl, bence arlık ümitsiz bir elem ve tesellisiz bir matem mânalarına geliyor.
Düşünüyorum kİ mukadderatın biri bizim içimizde, tabl-alunutda, huylarımızda; diğeri de bire tesirlerine rağmca dışımızda İki cephesi, ika cepheleri var.
Bir taraftan şüphe yoktur İd ömrümüz içinde bizi sevkeden hisler ccdlerimizden tevarüs etmiş olduğumuz bir takım kuvvetler ve zaaflardan ibarettir. Hayat yolunda biri daima bunlar sürükler.
Her insan ömrünü olduğu gibi bilhassa Selim Nüzhct’ln ömrünü terkip eden unsurlar, birer birer ele alınıp tahlil edilince görülüyor kl bunlar taa-lıplnrı itlbarllc. maddi meşgaleler. meşakkatler, gayretler, zahmetler şeklinde tezahür etmekle beraber, hüviyetleri itibariyle. mânevi şeylerdir. Kanımızla, canımızla beslediğimiz ümitler, hülyalar, istekler, sevgiler kuruntulardan ibarettir, Zaten bu yüzden sürüklediğimiz maddiyet âleminin zincirleri hep birer maneviyat âle minin halkalarına döner, vn-c nülerim izi yıpratan zahmetlere zamanımızı yiyen dikkatlere hep bunun için katlanma.
Abılulhak Şinnsi IIİSAR
j Gazeteler, Gazeteciler j
Matbuat Cemiyetleri
1908 de ilk teşebbüs, 1917 de kurulan cemiyetin geçirdiği safhalar
Sirkeci garının İcarımdaki bahçede toplantı — Faaliyeti bir günden ibaret kalan Matbuatı Osmaniye Cemiyeti — İkinci teşebbüs ve ilk kongre — Cemiyet Beyoğlunda bir bnada yerleşiyor
Evvel zaman içinde..
Eşiti hikâyelerden
Ahmet Arifi bey — Güfte ve besteleri — Curnalcılardan korkusu — Neşeli bir şarkı
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S
lü. günlerinin meşgalelerine mütemadiyen ötekinin berikinin ricalarlyle gördüğü işleri ilâve etmek fedakârlığı, bu daima kendisinden verme, bu mütemadi didinme gözlerimize çarpardı. Dalgın, meşgul, yorgun, olarak, genç senelerini artık geçirmiş olduğunu duymayarak, sıhhatine güvenir ve yorulmaktan bıkmazdı.
Konforu tam olmayan küçük apart imanını bile bazım gelen misafirlerine terkeder, gecesini geçirmek İçin üstündeki esvabiyle, daha konforsuz bir otele giderdi. Bir çok memurlarımız gibi bir yan asker, yan derviş ömrü sürerdi.
Biri kendisine kuvvetlerini urp *»»**■■ — fazla yorduğunu söylediği za-
Daima zahmetli ve mc., a jman nakşız bir tecavüze maruz ömürlerimize bol bol düşünce- ^l alınarak ve pek
ler, mânevi mülâhazalar karıştı yorgyn göründüğü söylenildiği nnz Böylece, biz insanlar ^ıncak I saman bjr ıtlmadsızlığa uğra-bir kaç fikir ve İmana bağlan- , iniş. bir kaç his ve hayale gö- | nûl vermiş olarak yaşan? Ha- , yatımızdan çıkan mâna dalma , bîr maneviyat âlemi içinde kökleşmtştir. ,
Binbir zahmet ve gayrete katlanan her İnsanın ruhunda • bütün acılarım sindirerek bütün yeislerine teselli veren blr ’ gurur vardır. Onun yoksulluğu, içinde bu gururun elması pa- j rddar ',
Ve işte bunun içindi ki bü- . tün ömürler rüyalara benzer.I Bütün maddiyatı De tezahür ı eden hayat, esasında, sanki ancak mâneviyat İle yapılmış oluyor Ona Istinad ediyor ve mânâsım ondan alıyor.
Şüphesiz. Selim Nüzhefta uzaktan bakılra maddiyat He, maddi zahmetlerle dolu ömrünün sırn da b"şl"rtigt kanaatler. bu mânevi itiyatlar, itl-kadlardı. O. bilhassa ömrünün son senelerinde, üstünde bir adamın bütün faaliyetini ala-j cak bir vazifenin ağırlı varken, bir takım tali İşler daha benimser, kim bir ricada bulunsa onu reddetmez, herkese yardımdan çekinmez, ya İhtisasını göstermek yahut gönlünü eğlendirmek İçin blr lakım İşlerle daha uğraşmağı kabul ederdi.
mış gibi canı sıkılarak hastalığı kendine konciuımak İstemez, hep can sıkıntısından bahsederdi.
Ben kendisine: «Kardeşim kendini nafile yere üzüyor, yıpratıyorsun!» dediğim zaman o omuzlarını kaldırarak ve başını sallayarak dervişane bir eda ile: «Sağlık olsun S de-I ineği adet etmişti. Onda selâmeti sükûtta bulan vahim bir hal sezerdim.
I Yine biliriz kİ, İnsanların çoğu yaşayabildikleri hayat İle iktifa edemezler. Zira bu hayatın şartlan ve imkânları ruhlarının ve muhayyilelerinin İhtiyaçlarını tatmin etmez. Bu -nun kindir W. böyle bir çok İnsanlar hep geçici telâkki ettikleri hal içinde değil de hep payidar addettlKleri İstikbalde yaşarlar. Ve böylece denilebilir H, ömürlerini yasamaktan ziyade tahayyül ederler Adetâ kafa-I lannın içinde geçen İkinci bir | hayattan vardır. Kendileri ek' seriyetle o ömrü sürerler. Maddenin ve realitenin bir ilâhı gibi şöhret bulan Napoleon bir l mektubunda: «Ben dalma iki sene sonrasında yaşarım!» di-yor. Böylece, hakikatle her zaman bir âhenkte olmayanlar geceleri, zahmetti, günlerinin sonunda, biraz rahata kavuş-l mak. biraz uyuyabilmek için bl-■ le mutlaka hülyalarına ve rü-, yalarına dönerler. Zira ancak ı onun içinde uyuyup rahat eder bilirler.
Her hafta yazılacak tiyatro tenkldlerl, ve vaktinde yetiştirilecek yazılar, bibliyografyalar, bütün bu meşguliyetlerle dolu ve taşkın görünen hayat, bu her biri muhtelif işlerle yüklü geçen saatler, bu her biri bir göç arabası kadar tıklım tıklım dolu gecen günler, bütün bu maddi zahmetlerin bir hikmeti vardı. Bütün bunlar onun ihtiyacını duyduğu bir ahlâki ferahlık, bir gönül rahatı, bir vicdan huzuru, bir İzzetinefis gurura. hülâsa bir mâneviyat İçin hayalinde taşıdığı nazlı bir İtl-kad ve hülyaya toz kondurmamak içindi.
Nice zamanlardanberi sarf e-
mrnl, b..„„ Mhm«. dikkat «MMn. »HIBnbun» k4r,,. âu-" , d» t-pleck »m», kar,,,
tarrt,™ ancak ,e>, auM.jSu „„
cenin mahrem bir saniyesinde,1 bir -vakti merhununda» kendi kendine yapılan bir vicdan şahadeti idi Ruhunun içinde ken dİ hakkında duyduğu itimada' sadık kalmak isteği ve kendi hakkında beslediği bir gurura lâyık olmak emeliydi.
Selim Nüzhet pek sıhhatli, _______
Taaf hayata aşık, her gayrete' dahale ettikleri görülüyor Za-alılmtığa hazır, her aksiliğe ey- man elimize geçmiyor, elimiz-vallah' demeğe alıp*, jgne ile den geçiyor Denilebilir kl. mu-kuyu kazmağa razı görünürdü, kadderatımu kâh İçimizden, Kendini yıpratan bütün bu kâh ıtırımızdan, kâh biri durup meraiye hamaratUHa atılır ve öteki uçuran kanadlarla; kâh bir kaç işi nirden başarmağa biri çeldi» öuıki duran kürek-çalışırdı. Vakitlerini yiyan kü- lerie. bizi muttasıl ademe sü-çük zailin e ilere katlanmak nsu-, rükluyorl .
Bu hemen umumi temayülle. Selim Nüzhette istediklerini yapmağa vaKİt bulamayan ömrünü âtisinin projelerJle doldurmuştu. Bir çok dosyalan. âtide yazmağı tasavvur ettiği yazılanı» yarayacak matbu vesikaları vardı. Bu dalma istical eden hayat yarına karşı gûya tam bir itimat besliyor, bu hayat yann da devam edecekmiş gibi hep istikbaline hazır lanıyordu.
Bu aceleci, hamarat hayatın
tim at ta bu kadar yanılmış ol-kendl buğunu görmek insanın rikka- | '"" tine dokunuyor!
ı Zira, diğer taraftan da, yine I şüphe yok kJ. isimlerini bilnıe-I diğimlz kuvvetlerin. İsimlerine j tesadüf dediğimiz âmillerin ba-
| şımu» getirdikleri kaza ve belalarla ömrümüze şiddetle mfi-
Geçen hafta Gazeteciler Cemiyetinin bir fevkalâde kongresi toplandı. Arka arkaya dört gün sûren toplantısında yeni nizamname, muhtelif meseleler görüşüldü, idare heyeti ile diğer heyetlerin seçimleri yapıldı ve İçtimaa fon verildi.
Gazeteciler Cemiyeti bizde kuruluşu pek eski olan «Matbuat Cemiyeti» nin devamını teşkil ediyor. Bu yolda bir mesleki teşekkül vücuda getirilmesine İlk defa 1908 de. Meşrutiyetin ilânından az sonra teşebbüs edilmişti Bu işe önayak cilan Abdullah Zühtü bey gazetecileri Sirkeci İstasyonunun karşısında, denize yakın Bahçeli birahaneye davet etti, Sıcak bir yaz günü burada ağaçların serin gölgesinde toplanıldı ve «Matbuatı Osmaniye Cemiyeti» adiyle bir cemiyet kurulmasına karar verildi. Cemiyetin nizamnamesini hazırlamak üzere bir heyet seçildi. Heyet bir müddet çalışarak nizamnameyi vücuda gelirdi-1909 da Ahmet İhsan matbaasında tabettirilen nizamname gazetecilere dağıtıldı. Fakat bundan sonra başka bir toplantı yapılamadı. Bu suretle ilk teşebbüsün ömrü bir günlük toplantıdan İbaret kaldı.
«Matbuatı Osmaniye Cemiyeti nizamnamesi lâyihası» 42 maddelikti. Birinci madde şöyle başlıyordu; «Meşrutiyetin müdafaası ve anasın Osmaniye-nln ittihadı için sarfı mesaiyi varâfei asliye olarak tanıyan cemiyetin maksat ve sebebi teşekkülü berveehlâtidir: Matbuata ve gazetecilik mesleğine ait mesail İle İştigal etmek vc matbuatın hükümet vc ahali nezdlndekl mevki v® nüfuzunu İlâya çalışmak, matbuatın ve gazetecilik mesleğinin maddi ve mânevi menafi! umumiyetine taalluk eden hususatta te-dabiri mukteziyeyi kararlaştırmak ve tedablrl mczkûreyl mevkii tatbıka koymak».
Bundan sonra âza. meclisi umumi meclisi idare, heyeti âliye, İane sandığı, fasılları vardı.
İkinci teşebbüs
Matbuat cemiyeti kurmak l-çln ikinci teşebbüs 1917 senesin-dedir. Birinci dünya harbi esnasında Almanya, bilindiği gibi, müttefikimizdi. Alman matbuat cemiyeti 1917 de «Tiırk matbuat cemiyetine» müracaat ederek gazetecilerden mürekkep bir he yeti Almanyayı ziyarete davet etti. îstanbulda bir matbuat cemiyeti yoktu. Bu sebeple davete kimse muhatap olamazdı. Fakat «Bizde matbuat cemiyeti yoktur, gönderdiğiniz mektubu iade ediyoruz» demek de pek ağır olacaktı. Bunun için baş muharrirler, şimdi Tan matbaası olan, eski Sabah matbaasında acele bir toplantı yaptılar ve bir müteşebbis heyet vücuda getirdiler. Davetnameyi bu heyet kabul etti, Almanyaya gidecekler kararlaştırıldı. Alman matbuat cemiyetine cevap verildi.
Müteşebbis heyet Almanya-dan döndükten sonra, esaslı bir kuruluş için hazırlığa başladı. Sabah matbaası muvakkat mer kez seçildi, Mahmud Sadık bey reis oldu. Müteşebbis heyet bir nizamname hazırladı. Sekiz ay ' sonra, 1918 senesinin mart a, yında, Beyoğlunda, o zamanlar GalatasaraylIlar yurdu olan, it Sosyete Operaya İt siyana» nın 1 büyük salonunda oır toplantı 1 yapıldı.
Birinci dünya harbi yıllarında Îstanbulda intişar eden ga-' sotelerin miktarı pek mahduttu, Türkçenin gayri lisanlarda çıkanlar da dahil olmak üzere, yediyi sekizi geçmezdi. Bu gazeteler çok küçük kıtada çıkarlardı. Gazetelerde çalışanların ' yekûnu ancak otuz, knkı ( buluyordu. Bu sebeple, kongre-ııln pek tenha olmaması için, gazetecilikle uzaktan yakından alâkası olanlar, ed.bler. şairler
Matbuat Cemiyetinin müteşebbis heyeti başkanı Mahmut Sadık bey
tutmak cemiyete
albuatı dahiliye müdürü İken tanıdığım Ahmet Arifi bey zevk ve neşe sahibi blr zat idi de. Hatırımda kaldığına göre keman çalardı. Şarkı söylerdi, hem bestelerdi. Güftesi ve bestesi kendisinin olan şu şarkısını o zaman yani Dahiliye müsteşar ve Takvimi Vakayı Nazın olan babamın hanesine hemen her gece gelmesinden dolayı
da. yuvarlak bir masanın etrafında toplandığımız, hatırlıyorum.
Bir aralık Beyoğlunda, emvali metrûkcden olan, şimdi Beler otelinin İşgal ettiği binanın cemiyete tahsisi İçin teşebbüste bulunuldu. Hükümet bu teşebbüsü müsait karşıladı. Fakat tam bu sırada tanınmış bir şahsiyet burasını kira Ue İstediğinden binanın tahsisi işi geri kaldı.
Cemiyetin faaliyeti Alman-yadan getirtilen kâğıtların gazeteler arasında taksiminden I-baret kalıyordu. Harb dolayısl-le kâğıt tedariki çok güçieşmiş-tl.Oazetelerin ihtiyacı olan kâğıdı Alman sefareti veriyordu. Para Ue satın alınmakla beraber bunun doğru bir iş olmadığı düşünüldü ve cemiyet, kurulur kurulmaz, kâğıt İşini ele aldı.
Almanyadan getirtUen kâğıtlar tevzi edilirken küçük bir kâr ayrılıyordu. Bununla bir merkez tedariki düşünüldü ve Beyoğlunda Azaryan apartmanında bir kat kiralandı. Azaryan a-partımanı İstiklâl caddesinde, şimdi Lâle sinemasının bulunduğu yerde idi. Burada, cemiyet merkezinden başka, bir de kulüp kuruldu, cemiyet yeı sizli İçten, göçebelikten kurtuldu, mun tasam bir çalışma oaşladı.
Cemiyetin bundan sonraki faaliyetinden, yıldönümünde verilen ziyafetten ve geçirdiği safhalardan başka bir yazıda bahsedeceğiz.
Enis Tahsin TİL
hep toplantıya davet edilmişlerdi. Halld Ziya Uşakhgll başkan seçildi, narare:U müzakereler oldu. Bu müzakerelerin sonunda nizamname kabul edildi ve seçim yapıldı.
İlk nizamname
O zamanki nizamnameye göre cemiyetin on beş kişilik bir umumi merkezi ve bunun İçinden seçilen beş kişilik bir İdare heyeti vardı. Umumi merkez her ay toplanır, İdare heyetine direktif verirdi.
Seçim münasebetile ortaya iki liste çıkarılmıştı. Birincisinde müteşebbis heyetin, İkincisinde bu heyete karşı vaziyet almış bulunan ve Celâl Nuri beyin etrafında toplanan «Ati» gazetesinin namzetleri vardı. İki listeye giren müşterek İsimler de bulunuyordu.
«Ati» gazetesinin müteşebbis heyet aleyhinde vaziyet alması Celâl Nuri beyin Almanyaya giden heyete ithal edilmemesinden ileri geliyordu. Âti gazetesinin yazı İşleri müdürü olan İsmail Suphi Soysalhoğlu bunu şiddetle tenkidctmlş. bu yüzden hararetli münakaşalar olmuştu. Secimin neticesinde Hüseyin Cahit birinci, Mahmud Sadık ikinci reis, Ahmet Emin umumi kâtip, Muhiddln Blrgen muhasebeci oldular. Merkez umumi Anlan hemen kimilen mes-leke mensup olanlardan mürekkepti. hicrinde Hronos gazetesi baş muharriri Margeritis, Pczanllyon gazetesi baş muharriri Pozant Keçyan, Musevice El 11 o m po gazetesinin sahibi Da-vid Fresko efendiler de vardı.
Cemiyete bina
Umumi merkez ilk toplantısını kongrenin İçtima ettiği binada yapmıştı. İkinci toplantı için bir yer bulmak ! âzım d. Muvakkat merkez olan Sabah matbaası buna müsait değildi. Hüseyin Cahit beyin teşebbiislle Tokatlıyan otelinin küçük salonlarından biri bu işe tahsis edildi. Bir kaç defa bu salon-
vatanın yerine feleğin kahrı usandırdı bana her derdi diye okurlardı. Meşrutiyetten sonra da bu mısra böylece okunda gitti. O tarihlerde yaşayan dikkatlilerden biri yahu şarkılarda bile hâlâ vatan kelimesi bırakılmadı der dururdu!
— Çok gariptir. Hakikaten bestesi dahi çok güzel bu şarkıyı bugün ne ben ve ne de ğ^rnesînden" dolayı olacak o . kimse duymuyor. Repertuarda kadar duymuşum kl hâlâ u- da yeri kalmadı mı acaba? nutmamışım. Muhterem kari- „DeVc yu^ek atamadım lerlme Inedl olduğunu zannet-| yorganı vay»
liğim mezkur şarkıyı takdim Şarkısı dahi Ahmet Arifi ediyorum. , beyin maşuku idi. Gayet neşe- - - . li keyifli bir halde kemaniyle
Eunul „„ keod,,i„e
. . . .. mahsus olan sesiyle dc okurdu
M.h, »»a.m kaplam^ it» vc;
tozundan bir sehan
„ yukarıya kemanını da omuzu-
Ger mclaık tormuş gokicn , ■_ , , -
,k , nun üstünde havai andırırdı.
He|( „y „,a. ' | kat etlikçe âdeta mest olurdu,
i (Bu şarkıyı da seneler w kimseden duymadım. Büsbü-Bak ne oldu sevdiğim bak | tün unululdjysa yazjk 0]Ur). nuri vechinden cihan Es{£[ evltTİn vc konaj£İarın bir İktibas eyler ziyayı şim i çoğunda musiki zevki ve ipti-
““d'“ ita vardı. Batılardan blr eo-
Kt,k İla ttebmauer t«ya ki 51|nd;ı da „ ly| „ mu|rtCdlr mah-u-akteraa ders atmak merakı
Knkan.p IçU Burab. batlad. ,ardk Aga ba5ta blr
bak afitap Ü5lat kçrlallerlne cıdden
Yüksek tahsil gençliğinin sağlığı Ankara 10 — Ankara üniversitesi yüksek tahsil öğrenci derneği talebe arkadaşlarının sağlık durumlarını korumak veya hasta olanları tedavi etmek üzere hususi bir teşkilât kurmuştur. Bu teşkilât talebe-lerln birlikte yattıkları yerleri daimi kontrol altında bulunduracak ve sağlık kaidelerine aykırı bir hareket gördüğü zaman ilgili ve sorumlu makamın dikkatini çekeceklerdir.
Ayrıca sağlık heyetleri renel arkadaşlarına birer
lık karnesi verecekler ve bu karneyi hâmil bulunan öğrenci her hangi bir sağlık kuruntunda tedavi edilecektir.
Merhum o zamanın curnal-cıları yüzünden o kadar veh-ham İdi kİ bazı şarkıları güftelerinden dolayı çalmaktan ve okumaktan korkardı. Meselâ sanki geldim de ne buldum bu harap âbadc şarkısından bile korktuğunu hatırlarını. «A Çok sevdiğim bu şarkıyı seve seve! okuyacağım İçin edepsiz herifin biri zamirinde belki ne vardır diye beni curnal eder başıma belâ getirir...» derdi. Bu-, nu bilenler de aman beyefen- ( diriğim şu şarkıyı ihsan buyurur musunuz şıkkasmda ısrar ederlerdi. Bu şarlanın tam o-, larak iki kıtası böyleydi:
Sanki geldim de ne buldum ı bu harap âbâde Bcznıi gamda bana hnn-iciğcr oldu bade Her gün envai belâ türlü cefa amade
Âleme geldiğime ben de pişman.
lâyık talebeler yetiştirir ve gitgide onların kendilerine yaklaştığını görmekle mesrur olurlardı. Falan benim talebem-dir. filânı ben bu hale getirdim diyenlerin bu sözü söylerken ağızlarının kulaklarına geldiğini görürdük.
S. M. S.
NOT; Scnei devriye! vefatı dolayısiie Lenı’i bey için bu sütunlarda yazdığım yazıyı karalarken merhumun eserlerinden İstanbul radyosunda bir musiki ziyafeti verileceğini zannediyordum. Çünkü onun güzide şakirtlerinden vc çok sevdiği dostlarından Necmi Rıza bey oğlumuza bu güzel hizmete bilfiil delâletini rica etmiştim. Acaba bu maruzum kendisine vusulde geç mi kaldı ne oldu bilmiyorum? Bu güzel kadirşinaslık radyomuza mukadder olmadı?

oldnm
Semih
ög-sağ-
1 Şubat 1950
İkramiye Çekilişine katılabilmek için.
31 Aralık 1949
Öğleye kadar bankamızda en az 150 LİRALIK bir tasarruf hesabı açtırmanız lâzımdır.
1950 Yılının bu birinci çekilisinde büyük ikramiye:
Ankara’da Güven mahallesinde
Müstesna bir EV
(İki katta 5 oda, 2 hol, 1 bodrum, balkon ve her türlü konfor)
T. İş Bankası

........ "l"
14 Aralık Çarşamba günü akşamı
SARAY sinemasında
MÜNİR
NURETTİN
tûyûk Ur
programla
Çekemezken bu kadar çille’ gtrm-ü-serdi Vatanın kahrı nn utturdu bana her derdi Geldiğim âlem’i mâna ne mübarek yerdi Aleme geldiğime ben de pişman oldum
Şu noktayı derhal ve behemehal arzedeyim kl meşrutiyetten (1903) evvelki tarihlerde bu şarkının ikinci Kuplesinin ikinci mısraını aslında olduğu gibi okuyamazlardı da
Idubul Bandımı Şetuz riyaiıoaı Bu akşam Saat 20.30 da KOMEDİ KISMİ
BEBEK.
yazan: Maurlce Braddel,
S
Anlta Kart
Türkçesl: Hakkı Blgcç
MUAMMER KARACA OPERETİ
Maksimde
Saat 20,30 da
SİZİN SOKAK
Matineler: Cıımır tesl pazar 15 te
Pazartesi akşamlan temyll roletur.
SİNEMASINDA
Yalnız haftaların değil, Produksyonların ve yılların en nefis ve en mükemmel Süperfllm):
G R e G O R V P E E K
AVA GARDNER — MEIAVYN DOUGLAS
T um aralı biletler erkenden aldınlmaltdır.
Bugün Matinelerden itibaren
İPEK Sinemasında
Senelerden beri gördüğünüz TÜRKÇE SÖZLÜ Büyük Filmlerin en mükemmeli, en güzeli ve en zevklisi Harikulade maceralarla dolu
ÇAM SAKIZI
r Ol t S KAFİYESİ
Türkçe Sözlü
FERDt TAİFDR ve A C. nln Nefis buhışları ile sizi 2 saat güldürecek, eğlendirecek, Heyecandan heyecana sürükllyecektir.
Güzel Kadın Polis Hafkyesl ÇAM SAKIZI Rolünde ANNE SOTHERN
Ttırkçealnl dillere destan olacak blr kabiliyette ve muvaffakiyetle başaran; BAYAN A. C.
esteti» ceerah>
-»Al ATINI NEEEOE Mf 'nUCEİİZf ' - »UrııPTA GECE ALTI Al SÜPER!
\cöltem MZinİKLiÛ
İSIASI.-P/2 SÖKESEM AMMAEIİm 'EKİH H2 . SÖ K, VE MEN ANNEM 7AH'MWtZW
IE HE EOWSMA t>!VE TENeİH ETTİ...

İstanbul radyosu spikerleri
Tarık Gür canla
bir konuşma
Terleyen profesör — Bahse giren dinleyicilerin ziyareti — Spikerin öksürmesini isteyen mektup
Her yeni şey karşısında en bilgili insanların bile acemilik çekliğini unutmamalı! İşte dinleyicilere hltabetmek İçin İstanbul radyosunun mikrofonu başı na olurmuş. gözleri duvardaki büyük saatte bekhyen şu gözlüklü: yaşı 60 ı geçmiş profesöre' bakın! Şu avuç İçi büyüklüğündeki rantız aletin yani mikrofonun önünde, İmtihan kapısında bckliyen bir ilkokul öğrencisinin heyecanını duyuyor. Alnında biriken terleri raman zaman e-linln tersile silerken sesinin a-yarını bulmak için hafif öksürüklerle hançeresinı yokluyor.
Ya şu kenara sıralanmış genç üniversitelilere ne dersiniz? Fut bol maçlarında, boks ringinin etrafında, güreş minderinin ö-
Piyanist Liliana Marengo
de. ne nefis eserler bulup çıkarabilirler... Liliana Marengo’nu n Appassionata sonatım çalışı, dört başı mamur bir çalış değildi. Aşırı romantik bir heyecanla bazı çıkışlar ve atılışlar dikkatimizi çekti. Teknik bakımdan vazıh olmtyan kısımlar da vardı. Bazı primlerin ortadan kalkması gerek...
nünde türlü fJlimlerde heyecanların envatnı duyu duya nefislerinde soğukkanlılık ekserslzi yapan bu gençler bile mikrofonu, yaşlı profesörden daha az ürperti ile seyrctıniyoriafi
Bu yaşlı filimin ve ou gençlerin heyecanı umumiyetle mikrofon karşısına ilk defa geçen herkeste görülürmüş. Adına da mikrofon sıtması deniyor.
İstanbul radyosunun genç ve sevimli spikeri Tarık Güncan'a mikrofon sıtması denilen heyecanı duyup duymadığını sordum,
— Duymaz olur muyum! Faksı alıştım. İnsan neye alışmıyor Jü,..
Ziyaretçilerin girdiği bahis
Spiker Tank Gürcanla stüd-.
Tank Gürcan
yoların birinde neşriyat zamanının gelmesini bekliyoruz. O-nu görmek Istiyen İki yaşlı hanımın kabul odasında beklediğini haber verdiler. Ziyaretçilerini görmek İçin ayrılan Tarık Gürcan, biraz sonra gülerek döndü ve şunları anlattı:
— Ti Eyüpsullanoan kalkıp, gelmişler. Sesimin kalınlığına bakıp yaşımı tahmlr. için bahse girmişler. Birisi 35 ten fazladır diye İddia etmiş. Her ikisi de beni pek genç buldular. Batud kaybeden hanım konuşmamı istedi. konuştum. Sonunda kalın sesli spikerin ben olanılya-cağımı İddia ederek diğer spiker arkadaşı tecrübe edeceğini soyle-
(Arkası 1 asi sahlfetle)
Genç piyanist Liliana Maren-go 7-XU.İÖ49 çarşamba akşamı Saray sinemasında iik resitalini verdi. Piyanist, İstanbul Kon-servntuvarından ve Roma Santa Seçil la müzik akademisinden mezundur. Liliana Marengo’nun resitali münasebetiyle konserlerde dikkatimi çeken bir noktaya işaret etmek isterim: Denilebilir kİ (Besmele) yi Bach'la ■çekmek ve (Fatiha) yı Chopin le lokum ak âdet oldu. Musikinin ağır başlı üstadı Bach’ı programın başına alıyoruz; Chopln’le İşi tatlıya bağlamanın yolunu 'buluyoruz, Genç piyanist de bu taamüle uyarak programını tertip etmiş. Bununla beraber hakikati söylemek leabederse piyanist Liliana Macengo hemen hiç dinlemediğimiz bir eseri, Echumann'm Davldsbundler’inl programına koymakla bir çeşitlilik göstermiş olda
Bach ın pek tanınmış ve orkestra için de yazılmış olan org için Re Minör Tocata et Fugue’ nünü ilk parça olarak dinledik. Bu boy bir eseri programının başına koymakla piyanist, her şeyden evvel sanatına itimadını belirtmiş oldu. Birinci resitalini veren bir piyanistin Toccata et Fugue âyarında bir parçayı programın ilk eseri olarak göze alması ve bunu başarı İle çalması ,1yi bir tesir yaratmakta mühim bir Amil oldu.
Bu konser mevsimi talihimiz Appassionata dan açıldı. Birbiri ardı sıra dinlediğimiz ayni sanat eğer gelecek konserlerin de müjdecisi İse. bu sene bu şöhretli eserden başka Beethoven’ . un sonatlarını temsil edecek bir eser dinleyeni lyeceğlz demektir, halbuki piyanistler Clalr de lune İkinci Dünya harbi esnasında bombalar çok büyümüş, müthiş bir tahrip vasıtası halini ve Fathetique ve Appassionata almıştır. Atom bombasına rağmen âdi bombaların tahrip kuvveti gittikçe artmaktadır, ların dar çerçevesi İçinde sıkıştandı paraşüt İrenli ağır bombalar yapılmasına başlanBUşUtYukarıd a bu bombalardan biri şıp kainıasaiar. büyük bestecinin ( görülüyor. b sonatları arasından ne haflkuIAj (Arkası 7 .iki «aiMledej

Birleşmiş MÜİetler asamblesi toplantılarını bitirmiş ve dağılmıştın. Sovyet Dişçileri Bakanı Vlşinski toplantı aona ermezden evvel Amerika'dan Moskova'ya hareket etmiştir. VI-şinskl’nln toplantıdan memnun olmadığı esnerken fotoğrafçılar tarafından alınan yulkarıda-!1 resminden anlaşılıyor.
Scuhmann/ın Davidsbundlar’ lerl, biraz yukarıda da Işuret ettiğimiz gibi, bir program yeni-liği-olmaktan başka çalmışı bakımından da genç piyaniste güzel bir başarı sağlayan bir eser oldu. Davidsbundler’ler bir düğün gecesinin intihalarıdır: hayal mahsulü, İdeal danslardır. Ön sekiz parçanın topluluğundan İbaret olan bu eserde her an değişen bir karakteri, bir ruh haletini belirtmek, basan şen, kıvrak bir edâ ile akıp giden sesleri ören mânaya nüfuz etmek ve bazan duygulu ve hüzünlü bir ifadeye bürünen melodiyi belirtmek gerek... Schu-m&nn'ın bu eseri piyanist Llli-ana Marengo’nun duygulu mizacına en uygun düşen bir e-ser oldu.
Bu eseri müteakip dinlediğimiz Debussynln üç parçası bizi, bestecinin empresyonist sanatını İyi anlayan vc ifade eden bir piyanistle karşılaştırdı Fakat sık sık dintedlğimlz La CathMraie englouite ve General Lavine ve La fille uu cheveıuc lln'den başka eserler dinlemeği tercih ederdik.
Chopin'in Si Minör (İp, 20 Scherıra'&u programın beğenilen son eseri oldu. Konser sonunda çok alkışlanan genç piyanist Chopin'den başka eserler çalmak suretiyle dinleyicilerin isteğini yerine getirdi
İSTANBUL RADYOSU
12 Aralık 1049
sanıre o
K ü Cv# Şîİ.A|4¥a ri
Mahkeme Koridorlarında
Mürüvvetin endazesi olmaz!
Uzunca boylu, iri kemikli, otuz yaşlarında bir adam. Zabıta memurunun yanında yere çümelip sırtını duvara yaslamış, derin derin düşünüyordu. Bizim yaklaştığımızı görünce duvara sürtünerek biraz daha kenara çekildi. şüpheli bakışlarla süzmeğe başladı. Sorduk:
— Suçun ne. ahbap?
Kayıtsızca omuzlarını oynattı:
— Öyle şeylere aklım ermez benim.
•— O nasıl lâkırdı? Kendi yaptığını bilmiyor musun?
Dik dik baktı:
— Ben ne yapmışım ki?
— Ne bileyim ben? Bir şey yapmasaydın seni buraya getirirler miydi?
— Ben sunun şurasında bir ekmek parası için çalışıyorum, efendi kardeşim.
— Ne iş yapıyorsun?
Beline doladığı düğümlü ipi işaret etti:
— Bizim ekmek tezgâhınız budur iste. Dünyanın düzeni böyle kurulmuş, ne yapalım? Bazı kimseler o-turduklan yerde tıkır tıkır para kazanırlar, keyif sürerler. Sanki on lan doğuran analar bu dünyanın insanı değilmiş. Yattıkları yerde bile para kazananlar var, beyefendi abi. Bizim ne günahımız varmış, söylesene bakalım. Kırk kapının ipini çektim, hiçbir işte rahat çalıştırmadılar. Haftasına varmadan yol veriyorlar.
— Sebep nedir? Çalışan insana yol vermezler. Demek ki senin işini beğenmiyorlar.
Basını salladı:
— Onu kabul etmem, bey abi. Ben bir işi elime aldım mı. tamamlamadan bırakmam. Cok temiz iş yaparım.
— Ne diye yol veriyorlar ya?
Elini uzattı:
— Bak, kaç parmak var bunda?
— Beş tane.
— Pekiii . Şimdi söyle bakalım, beş parmağın beşi de bir mi?
— Değil tabiî. Kimisi uzun. kimisi ince* kimisi kaimdir.
— Babana rahmet. Doğru lâf budur işte. Gelelim bundan sonrasına. Bu dünyada kac adam vardır?
— Saymadığım için onu bilemem.
— Sayısına boş ver. Böyle şeyler bizim nemize gerek? Mektep hocası olacak değiliz ya. Ben bu lâfı başka şeyin üzerine getirmek istiyorum. Dünya yüzündeki insanların hepsi bir boyda mıdır?
— Değildir. Onların da uzun boylusu, kısa boylusu vardır.
Göz aklarını belerterek homurdandı:
— Boylarını bırak da huylarına bak. Elâlemin boyundan bize ne? İnsanların huylan birbirine benzer mİ?
— O da benzemez tabiî.
— Haaa, şimdi lâfın doğrusunu söyledin. Çalıştığım yerlerden bana yol vermelerinin sebebi budur işte. Birinin huyu öbürüne benzemi-
yor. Ben de hangisinin. huyuna uyarak iş yapacağımı şaşırıyorum, sonunda hır çıkıyor. Haydi bakalım, bu sefer; «Sen kavgacısın, beraber çalıştığın adamlarla geçinemiyorsun» diyerek sepetliyorlar bizi. Geçinmek de ne demekmiş? Zaman olur ki insanın nikâhlı karisiyle bile geçinemlyeceği tutar.
— Bu sefer de kavga ettiğin için mi getirdiler mahkemeye?
— Bırak o tarafını. Ben bir hamalım. Onu bile rahat yaptırmıyorlar insana İskeleden, istasyondan bir yolcunun yükünü olmak istesem öbür hamallar gelip: «Senin markan yok, burada iş yapamazsın» diyerek kovalıyorlar. Biz ne yapacağız, bilmem ki. Fırıncılar marka tanımıyorlar, parayı almadan ekmek vermiyorlar. Para kazanmak kolay nu sanıyorsun?
— Lâkırdıyı gene değiştirdin, ahbap. Mahkeme işini anlatacaktın.
— Söylüyorum işte, efendi kardeşim. Benim işim hamallık. Ekmek parası çıkarmak için taşıyacak yük anyonun. Dün vapurdan çıkan yolculara yaklaştım, bir adamın bavulu ile sepetini yakaladım, öbür hamallar bunu taşımak için bir buçuk Ura istiyorlardı. Ben herife, t,Beyefendi, senin bavulunla sepetini Sirkeciye kadar bir liraya götürürüm» dedim. Ne yapayım, öbürlerinden daha ucuz götürmezsem iş alamam. Bir lira deyince, o herif razı oldu, eşyasını otele kadar götürdüm. Alla sen doğru söyle, bunun bir günahı var mı?
— Ne münasebet? Yük taşımanın günahı olur mu?
— Dutıur, başka bir mesele daha var. Günahı yoktur amma parasız yük taşınır mı?
— Taşınmaz tabii Eşyanın sahibi paranı vermedi mİ?
— Çocuk musun, bey abi? Herifte para bırakır mıyım ben? Eşyayı otele götürdüm, herif çıkarıp bir lira verdi.
— öyle pazarlık etmişsiniz ya.
— Bırak şu pazarlık numarasını. Ben babamın hayrına mı çalışacağım. Lirayı aldıktan soma, «Allah bereket versin beyefendi. Yanm lira da bahşiş ver de sayende bir kahve içeyim» dedim. Herif inad etti; «Bir liraya pazarlık ettik. On para fazla vermem» diyerek kafa tutmağa başladı. Bu sefer de benim kafam kızdı; «Pazarlık başka, bu iş başka. Eşyanı öbür hamallar getirseydi bir buçuk papeli bayılacaktın. Ben bu İşi bir liraya yaptım. Sen de yanm lira bahşişi eslrgemesene» dedim. Fena bir lâkırdı mı bu?
— Bir liralık iş için yanm lira bahşiş verilir mi, ahbap?
Kaşlar çatıldı:
— Sen de amma lâf ediyorsun ha. Mürüvvetin endazesi olmaz, bey kardeşim. Yanm Uranın mekadiri ne-
ÖÛİ4 V» 610U>
A çil ıg ve Programlar Haberler
memleket türküleri
YENİ TATBİK OLUNACAK GELİR VERGİSİNE GÖRE — Defter tutmaya vakıf askerliğini yapmu Yüksek Ticaret mezunu 1» arıyor. Akgam'dn E U. rümuzuna.528
JİP OTOMOBİL ALINACAKTIR — BEYOĞLU — P«rapalU Oteli kar»ı-Çlft Dlteranslyulll olacaktır. Acele o—a .4. hır
Galata Veli Aelmdor han kat 4. No.
3 ye müracaat Telefon 41148.
545
14.1i
Sak-
1257
13.00
13.16 Karıcık (PLİ
13.30 Semimmiş orkerirnsmdan çe-gltli hafif müzik
14.00 Necml Rıza ve Sadi Hogses'den şarkı ve Klrküler (Pl) Karıjik memleket türküleri İPİ.)
1430 Serbcs saat
14 45 Çeşitli müzik fPl 1
15.00 Programlar ve kapanı».
17 57 Açılın ve Programlar İS00 Şarkılar, okuyan: Fikriye raksça.
1820 Perihan Altındağ'dan onrlcılar (Pl.)
18.40 Saz eserleri
19 00 Haberler
19 15 Sonatlar (Pl.l
30 00 Konutuna; İstanbul mtUoUrtndc gezintiler
2010 Senfonik müzik
30 30 Şarkılar ve türküler, okuyan: Hamiyet Yücesen
21 10 Ara müztil (Pl.l 31.1$ Fani «Hİcas faali*
22.00 Küçük orkestradan melodiler 2220 Varyete müziği (Pl. >
22 30 Dana müzlü (Pl.l
22.40 Haberler
23 00 Dan» müziŞI (Fİ,)
23 30 Programlar ve kapanıp.
Tann sabah ra Ö4>« proÇTmu
Hafit uvertürler IP1.1 Haberler Şarkılar (PLİ ıo dakika keman (Pl.l Halli orkestra parçaları Karıcık şarkılar Haberler Allan Roth orkestrası (PU Öğle gazetaai Film Yıldızlarından
KADIN ÇAMAŞIRLARI ve B E T A Z t $ En son Paris modellerini getirdi.
Şişli Halâskâr Gazi Cad.
Sırmalı Apt. 332/7 T«t 818»
dir ki? Ne tarafından baksan yanm Lira İşte- İki kilo ekmek narası bile değil.
— Peki, sonra ne oldu?
-— Sonrası böyle oldu işte. Görüyorsun ya, herifle çatıştık, mahkemelik olduk. Kafa tutmaca dayanamam ben, bey abı. Karşımda pis pis numaralara başlayınca herifin suratına iki yumruk çaktım, ağiı burnu kan İçinde kaldı. Amma velâkin, bizim bahşiş güme gitti
Mahkeme açıldı, öbür a-
-----------------------------> ' BAYINDIRLA DAİRESİNDE DESİ-
NETOR YARDIMCILIĞI YAPTIN — ı 1 Bonservisim vardır. AakerltglM yoktur. İnşaat mUew*slerlnde veya yük-BCk mühendU yanında plân ve çteerlm. İstly enlerin Aksam'da • rUmuruna yarmaları. 530
SATILIK — Bens Merscdea hususi otomobili, ayrıca bir adet komple şanjman. btr adcı arka defrafiSiyel. bir adet motörü Sultanahmet IFBre-batan caddesi 50 numaraya müracaat 074—8
smdg Santral aportımarunu» 4 otta bir banyolu, dürt numaralı dairesi, eşyası satın alınmak sarttle M liradan kiraya verilecektir. «Sürmek, görüşmek itin, pazar. «ılı. cuma günleri saat 10 dan 14 e kadar içindekilere müracaat, sn — a
GENÇ BİR BAYAN İŞ ARIYOR — Kadın mantosu üzerinde mutaiıauı-«un makaslarlık ve tezgahtarlık nrı-yorum. Uz-unçarjı başı numara 15. e müracaat._______________ MU —
İNGİLİZCE Lİ5ANIYLE MUHABERATI BAŞARABİLİR - Türkçe, İngilizce. Fransızcayı bilen, makinede yazan. IngliUce Utenograflden anlar bayan iyi müeMesadc yarım gün için U arar. Aksam a (346) ya yazılması.
5041 - 3
SATILIK — Yeni arnovo camlı ve boyalı apartıman kapıları ehven satılıktır. H(T gün Tel 49307. 568 - 1
NİVO — Zetas ar. m üs lamel satılıktır. 13 - 14 arasında RoJaııs lokantasında Selim. Tel: 41610 554 — 1
SAT1LIX YAĞ TILTREBI - 41 pU-kah bir Filtre satılıktır. Müracaat yeri: Kalafat yeri Kalafat Cad. 115/117 Bay Remil Deril. 567 — 1
DİKKAT - İpotek isteyenlere tavassut eder. EmlAk. orarl alım «atımı İle vekâlet İğlerini kabul eden harbesin İtimadını katanmış olüü Suhulet EmMk Zarif Öulp Beyoi yükparmakkapı Telefon: 423M.
KUZGUNCUKTA SATILIK XÂR-GİR EV — Cadde üstünde dükldlnı bu lunan. elektrik, tarkoa, sarnıç bahçeli uygun flatle Hanlıktır. Kuzguncuk f-t adiye eaddesL No. 31_652 — 1
çtFTE HAVUZLAH — Tepegvr. Do-kağnıda 1 !i dönüm arsa «anlıktır. Aslr cf. Cad. Yuaulîdls han kat: 2. Tel: 201'3_________________ ______553 - î
- SATILIK EV — Halle Feneri KAtib Musllhlddln mahallesi Kiremit cadde. No; 40. Telefon «S43 580 -1
KELEPİR APARTIMAN — Taksim Ayııspaşada asfalt cadde ve denize lev kolide manzaralı altı katlı npnrtımaıı bir veya İki dairesi B03 teslim 40000 liraya acele Milliktir. Beyoğlu İstiklâl caddesi. 153/1 Kemal hftldene (Afiaeaml tramvay durağı kargısında) 563 —1
DEVREN SATILIK SEKERCİ VW PASTACI DÜKKÂNI — Beylkta^m Ulek yerinde tam tcferrüatlle beraber İçinde bulunan nasyonal kaM, dondurma makineleri, «u makinelerde beraber devren satılıktır. Müracaat. Saat 9 — 11 arası Maçka. Kıyık börek ve tatlıcmna. aoı_______— ı
DEVREN SATILIK - 13 senelik
tuhafiye mafiauuı. Müijtcrirrt ve çcyldl çakh. İstaabuiun en kalabalık muhitinde yegâne tanınmug tuhafiye mağazasıdır. Uygun Halle verilecektir. Müracaat: İstanbul Marpuççlular Küçük Yıldız han kat 2 bay Osman Süslü. Alım satım komisyoncusuna. ____________________________602 -1 YUKSEKKALDIRIMDA — Yapı Kredi bankası yanında 19 metre en. 4.4 metre genlgllk. 4 metre yükseklikte her İgo elverişli dükklnın t« adamı bir ortakla U yapmak, uyuştuğumuz takdirde devren vermek sureliyle konulmak istiyorum. Mektupla adrese müracaat Abdurrahlm Acar Türk Besikta-s Tuzbaba No. 48.
__________________________ 588 — 1
SATILIK DEPO ve EV — Bakır» köyü Tajhan caddesi Ta» iskele n-raamda sahilde üç yüz metro kare arsa üzerine dürt odalı ev v« tabrlfca için müsait büyük depo bo, satılıktır. Müracaat KarakOy 18 Can meze-elal NUtoya 575 — >
SATILIK EV — 110 metre bahçe İçinde çc»ltli meyva ataçlarlle ÜTÜm bulunan 3 ve 4 odalı, iki ah^sp ev mülk olarak «attlıkiıs. Müracaat: Or takby. Tas Merdiven. Çevlrmad Caddesi. Fıstıklı Kü5k Sokak No 38
571

— a
ACELE SATILIK YALI - Heybell-adada denli sahllt mükemmel mantara! ı kAgtr Ayyıldıı cad 88 No .İH yalı «tükkânlarlvle satılıktır. Kapalıçargıda Kuyumcular caddesi No. 49 a müracaat.,i60
■KA-
BÜYÜK BİR MATBAANIN MUHASEBESİNİ DERUHTE EDECEK — İmalAi muhasebesine vakıf bir muhasebeciye ihtiyaç vardu, Müracaatların yazı İle yapılman mereudur. Poıla kutunu 179 - İstanbul
543
KİRALIK YAZIHANELER — S Odalı 3-3 tek odalı yazıhaneler ayrıca 300 metrelik bir salon kiralıktır. Galata Veli Alemdar banında VeU Alemdar yazıhane*!ne müracaat.
37? -ti
KÜÇÜK BEBEK — Otobüs durağı 7. 7/1: 1 oda bir salon elektrik ter-kos gezmek görüşmek Telefon. 43679.
5M
BAYAN ARANIYOR — Bir İdylnın ev İşlerini göretek. yemek bilmek ve yaslı olmamak. Tanı izahlı mektupla. P. K. 1408 Galata. $63 — 1
KABİLİYETLİ KADIN ARANIYOR — Kendi evinde, kandı idinde, kendisine çalışır gibi calışabllmell. gece ka* Uüıllmelldlr. Usan bilen müreccahtır. Tercüme ihattm, Bcyojlu P K. 2257 bildirmesi.___________ 559—1
KİRALIK — Tamamen müstakil lyl mlıble ıkl odalı ÇOK kullanışlı cv. Elektrik, terkoz. havagazı mevcut. Kadıköy Rıhtım caddesi Mlsnkımilli sokak No 11 e müracaat.
537
DEVREN KİRALIK TELEFONLU KALORİFERLİ YAZIHANE - Eşyalı veya esyasır. Galata civarında 8 - lî arasında S2-150 telefon 538
Ç ALIŞMAK İSTEYEN BAYANLARA — Lise mezunu bir bayana DıU-yaç vardır. Taliplerin her gün saat IH dan 18 e kadar müracaatı. Ankara Cadde*!. Net Kllabevl. 57B - j
MODA CADDESİNDE KELEPİR ACELE SATILIK KÂRGlR EV — Altında dükkân, üç odalı, bahçeli, elektrik. su, kovaladı. Modada Kadife sokak No. 36 e müracaat.

İYİ BİR MEVKİDE ACELE SATILIK — Sehis dcboSmda Milli Sinema arkasında Acemi nefer sokak 17 No. 11 , üç katlı cv acele satılıktır. 9 odalı, hamamlı. mutfağı. bahçesi vardır. İoteynlcrin Galata Sesli han No. 9 a müracaatları. Telefon: 40627
948
ÇALIŞMAK I9T1YENLERE - KlU-bcvlmlz İçin bir küçük erkek çocuk aranmaktadır. Her gün 16 dan 18 e kadar, müracaatları. Ankara c«ılde«i. Net Kitabevl, 577 — t
15000 LİRAYA ACELE SATILIK VİLLÂ — Heybe! ta da Hüseyin Rahmi Bey sokak 37 No. fevkalade manzaralı, bej daireli, yeni kürgir villa mazeret dolnyısiyle. İçindeki sahibine müracaat. 632 - 1
ŞİRKETLERE - BANKALARA — Kahvehane ve her İse eiverlgU. dükkân devren kiralıktır. Aksaray Atatürk Bulvarı Doğu Palu «partımanı altındaki köjeye her gün «aat 10 dan 4 e kadar müracaat. 573 - 4
I \ I I t\ Ş \T I tV£;YA>]
Ce. Re. 1
— lî
Created by free version-of 2PDF
İNGİLİZCE — Amer ikada okumuş ve Amerikan mekteplerinde İngilizce öğretmiş bir gene üç ayda Usan öğretir .Akşam «D. S.» rümuzuna müracaat. 568 — 1
Göz Mütehassısı
Or.Cemil Görür
Cağalolçltı Nuru Osmaniye caddesi Alay Apartımanı Pazardan başka her gün saat 14 ten 17 ye kadar. Telefon: »058
KONSERVATUAR
şef :
Programda: saat 18,30 da
O r kes( ra konseri
Cemal Reşid Rey
Mendesohnn
Şehir Dram Tiyatrosunda.
■^■1 (17404)
- Mozart vardır. Bu akşam
Büvet yeri kiraya verilecek Devlet Demiryolları Haydarpaşa işletmesi mubayaa komisyonundan
1 — Floryada deniz köşkü karşısında idaremlez alt saha dahilinde 6 metrekareden ibaret bir yer kapalı zarf usullyle kiraya verilecektir.
2 — Kiraya verilecek olan yerin muhammen bedeU 14400 lira ve muvakkat teminatı da 1080 Uradır.
3 — Bu işe alt şartname ve mukavele projesi komisyonda görülebilir.
4 — Arttırma 37/12/M® tarihinde salı günü saat 15,30 da
Haydarpaşada 1. d İşletme binasındaki İşletme komisyonunda yapılacağından İsteklilerin teklif mektuplarını kanunî tart fa ta uygun olarak ihale saatinden bir saat evvel makbuz mukabili komisyona vermeleri. (17423)
' ' 1
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Catr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
- - -- Tefrika No. 1 .
I
İkinci umumi harbin hava tehlikesi düdükleri öttüğünden, O gece, Londra’dan GIascow'a kalkan tren yarım saat rötar yaptı: Tehlike işareti verildikten ancak Kırk dakika sonra kalkabildi- Düdükler ötmeye başlayınca, istasyonun mavi lâmbaları söndürülmüştü; kesil bir kalabalık halindeki yolcular. zifiri karanlıkta kaldılar. Epey kargaşalık, şaşkınlık oldu. Ahali birbirini dirsekledi, muştaladı; kçüfür edenler, kavgaya tutuşanlar oldu.
Bu mahşer ortasında yolunu kaybeden genç bir tarih hocası, trende kendi için ayırttığı kompartımanı bulmağa çabalıyordu
Hâdise, eylül ayında cereyan ediyor,. Londra üzerine o müthiş bombardımanlar henüz başlamamıştı. Tayyare hü-
cumunu bildiren düdükler, o de virde heniiz felâket habercisi değildi; ancak böyle nizamsızlıklara sebep oluyordu.
Münevver mesleğinin seviyesine uymıyacak bir haşinlikle, tarih hocası Alan Campbell, kendine yol açıyor, . şunu bunu itiyordu.
Birinci mevki yataklı vagonlar, trenin baş tarafında olsalar gerek.
Sırtında yük, bir hamalın, kibrit çakarak, vagon kapısında asılı İsim listelerine baktığını görünce; profesör onu taklld etti. 4 numaralı kompartımanın kendisine ayrıldığını gördü. Vagonda hiç boş bir yer kalmadığını da, bu şekilde anlamış oldu.
İçeri girdi; kompartımanını açık bularak, bir gönül ferahla-masiyle rahat bir nefes aldı.
Yeşil lakeye boyanmış bu kompartımanda ancak bir yatak var. Köşede el yıkamağa mahsus madeni bLr lâvabo dikkati çekiyor. Komşu kompartımanla arayı, boy aynalı bir kapı ayırıyor. Işık sızdırmaz bir stor perde, pencereyi örtmekte İdi. Yatağın üzerinde bir van-tllâtör asılı olduğundan, düğmeye basınca, fazla sıcak olan bu yeri serinletmek mümkündü.
Profesör Alan, çantasını yatağın altına sürdü. Kendi de oturdu. Yerine varıncaya kadar helâk olmuştu. Yanına, seyahatte okumak İçin aldığı bir romanla, bir Sunday Watch-mann nüshası bıraktı.
Tam gazeteyi açmıştı ki, yüzünde büyük bir hiddet ifadesi belirdi.
Dünyadaki bLriclk düşmanına karşı yüksek sesle küfürler savurdu:
™ Allah belâsını versinl Elli bin türlü pelâsını versinl
Belki daha da hiddetlenecek, küplere binecekti. Fakat, neşeli olması İçin bir çok sebepler bulunduğunu, böyle keyif kaçırtı-cı asabiyete kapılmanın beyhu-
dellğlnl hatırlayıp soğukkanlılığına tekrar kavuştu. Canım, uzun etmesin İş tel önünde, up uzun bir tatil baltası var... Gerçi bu seyahat da hayli a-zaplı ya...
Profesör Alan Campbell, aslen tskoçyalı olmakla beraber, ana vatanını şimdiye kadar görmek fırsatını bulamamıştı. Ancak otuz beş yaşlarında bulunan bu büyük âlim, hareketlerinde ve halinde ciddiyet ve muvazene göze çarpan, bununla beraber, nüktedanlıktan da uzak bulunmıyan bir şahsiyetti. Topluluğa biraz meyi! olmakla beraber, görünüşteki zarafete halel gelmemişti; cidden sevimli bir tesir bırakıyordu.
îskoçya hakkındakl malûmatı kitaplardan toplamıştı. İşte bu nun için dedelerinin memleketini görmeğe, şimdi can atıyordu. Ah şu seiıl herif de keyfini kaçırmamış olsaydı...
Demiryolu müstahdemlerinden, biri kapıya hafifçe vurdu: kompartımana göz attı; kurşun kalemiyle kapının kartına yolcunun İsmini yazarken:
— Bay Campbell ml2
Diye sordu.
Profesör Alan, biraz da mağ rurane, tashih etti:
— Doktor Campbell...
Yaptığı doktoranın kendisine verdiği bu «doktorluk» Unvanından şeref teminine uğraşacak kadar genç bir yaştaydı.
— Saat kaçta uyandırılmak İstiyorsunuz?
— GlascoMr'a kaçta varınz?
— Tarifeye nazaran altı buçukta.
— öyleyse saat altıda uyandırınız, rica ederim.
— Peki, bay doktor. Yarın sabah çay, gevrek filân İster misiniz?
— Komple kahvaltıyı tercih ederim,
— Maalesef mümkün değil. Ancak gevrek yahut pasta verebiliriz.
Can sıkıcı vaziyet... Bavulunu hazırlamak İçin geciktiği için. Alan, hareketlden evvel karnını doyurana amıştı. Her halde yarın sabah hayli acıkmış olacaktı.
Memur, yolcunun sıkıldığım görerek:
— Büfeye gidip bir şey yesey-dlnlz. doktor) — dedi.
— lyl ama, tren, beş dakika-
ya kadar hareket edecek-
— O ciheti düşünmeyiniz l Tarifeye bu akşam da riayet edilemlyeceğinden eminim.
Aldığı bu haber üzerine, Alan, süratle vagondan İnip kalabalığa daldı. Bir fincan çayla kötü bir sandövlçl süratle mideye indirirken, gözleri yine masa üzerinde bir müşterinin unuttuğu Sunday Watchman nüshası -na İlişti; deminki hiddeti nüksetti.
Genç profesörün, şu dünyada hakiki bir tek düşmanı vardı: Dünyadaki insanların hepsini belki dost sayardı; fakat bu tek düşman terazinin öteki kefesi İçin kâfiydi.
Garibi de şu W, müthiş düşmanının İsmi de Campbell’dir. Lâkin Alan bu İnşam hayatında bir kere bile görmemiştir. Hattâ no meslekte olduğunu dahi bilmez. Sadece ondan nefret eder.
Bir psikologun İddiasına göre, hayattaki en büyük, en canavarca ve seyirci İçin en oyalayıcı kavgalar, âlimler arasında, gülünç teferruat üzerinde olurmuş,
Alan campbeU'le meçhul düş-
manı arasındaki kavga da. İşte, bu kabildendi. Sunday Watch-man’ın tarih mevzuunda devamlı muhariri olan Alan sevimli hüviyeti ve munis eda-slyle şimdiye kadar hiç kimseyi kızdırmamış, gocundurma-mıştL Haziran ortalarında «İkinci Charles’ın son günleri» İsimli bir kitap hediyesi aide Doktor K. t. Campbell isimli tanımadığı müellif, ekser münek-kidlere gönderdiği gibi, bir nüshayı da ona yollamıştı.
Ertesi pazar, Alan, makalesini bu kitaba hasretti. Son satırları şöyle bitiyordu:
«Tarihin bu safhasına Canıp-bell'in eseri yeni bir pencere açmış bulunuyor .Kendisinin bu hizmet ve meziyetini kabul etmeliyiz. Bununla beraber, tetkiklerinde büyük hatalar olduğunu da İkrar mecburiyeti var Müellif: Lord Wllllam Rucell’l Kıral aleyhine yapılan komplodan tamamlle bihaber sanarak aldanıyor Diğer taraftan, eserde bahsi geçen Barbara VllUros'ln 1680 senesinde Düşes Cleveland
(Arkası var)
AHŞABI
Sah İte 7
12 Aralık 1949
İkisi de iki azgın buğoya benziyorlardı. Dûn Pedro on altı, kardeşi Don Hanrl de on beş yaşında İdi. İki kardeş, gözleri kin ve husumet alevleri İle p&riıyarak birbirlerine saldırıyorlardı. Toviyo şatosunun bodrumundu cereyan eden bu boğuşmada iki kardeş yalnız bulunmuyorlardı. Bu düellonun mükâfatı olan MarL do Pantila bir kollukta oturarak boğuşmanın heyecanlı sal-balarını alâka ile seyrediyordu. Bir aralık Don Pedro, basnn karşısında geriler gibi davrandı, silâhların asılı bulunduğu duvarın kenarına gelirgelıııez, bir hançer yakulıyarak kardeşinin üzerine atıldı, şimdi gerilemek sırası Don Hanriye gelmişti. Fakat hiddet ona boğuyordu. Don Hanrl. kardeşine:
— Sen alçağın birisin diye haykırdı.
Don Pedro:
_ Hayır değilim Fakat kıralım. İstiyorum ki herkes iradem karşısında boyun eğsin. Marl hoşuma gidiyor! O, benim olacak. Mariye bir daha göz dikersen seni gebertirim.
— Marl anamın südü gibi sana helâl olsun. Ben artık Ma-riden doydum cevabını verdi ve tahkir makamında yere tükürerek dışarı çıktı.
Güzel Mari. 17 yaşmda bulunmasına rağmen mukadderata boyun eğmek lâzım geldiğini anladı kıral Don Pedro'nun yanına koşarak:
— Haşmeti tim’ Şirinim... dedi.
Bu kadın yüzünden genç Kimi Don Pedro İle kardeşi Don Hanrl arasındaki kin ve husumet bir kaç aydanberi devam ediyordu. Bu İşte Don Hanri üstün geldi. Fakat şimdi Don Pedro'nun galibiyeti kati İdi.
Mart, kiralın gözdesi oldu. Madrit sarayında herkes, onun önünde boyun eğiyordu. Kırat Mariye danışmadan hiç bir iş görmezdi Aradan beş yıl geçti Don Pedro, artık yirmisine bastığı irin müşavirleri, onu evlenmek hususunda sıkıştırıyorlardı. Mari de genç kıralı evlenmeğe teşvik ediyordu.
Haşmetlûm, nazırlarının dediğini yap. Ben bir manastıra çekileceğim ve tekrar beni ça-ğtrıncaya kadar orada kalacağım diyordu. .
Kıral Don Pedro Dördüncü Hanrlniri kızı. Fransız prenseslerinden Blanş he evlendi. Sarayda verilen büyük ziyafetten sonra gelin ile güvey hususi odalarına çekildiler. Fakat bir kaç dakika sonra. Don Ped-1 ro deli gibi odadan dışarıya fırladı:
— Lanet! O kadını görmek istemiyorum. Çabuk arabamı hazırlayınız diye haykırdı.
Saray memurları nc yapacak iarını şaşırmakla beraber derhal emrini yerine gelirdiler. Biraz sonra kıral. gözdesi Ma-rlnin bulunduğu manastıra koşuyordu. Eski göadenin kirala büyü yaptığına kimsenin şüphesi kalmamıştı. Kiralın arabası. Toledo'dan gelmekte O~ lan Marinln arabasUe yolda karşılaştı. Mari arabada bulunuyor ve kiralın geuç karısını bırakarak k .‘Adisin» yanına koşacağından emin görünüyordu.
ık Kıratla Marinln yolda karşılaşmaları çok heyecanlı olda. . Don Pedro gözdesinin arabasına geçti ve kıroliçenio derhal sarayı terk ederek Valabollde çekilmesi İçin emir gönderdi. İki sevdalı, sarayda yerleştiler. Fakat zamanla kıral. Marl-den soğumağa ve Donna Juan-na namında bir dııl kadını sevmeğe başladı. Marl bunun farkına varınca kiralın ayaklarına kapandı yanında kalmasına müsaade etmesi İçin yalvarıp yakardı. Fakat bütün rica ve istirhamları boşa gitti, Don Pedro sert bir sesle:
— Senden bıktım Artık seni görmek istemiyorum.
Bu sözler Marinln kalbinde sönmez bir intikam arzusu u-yandırdı, ve kiralın Katalon-yadn bulunan kardeşi Don Hanrinin yanına gitmeğe şevketti. Don Hanrinin kalbinde Marlyc karşı aşkı ve kardeşine karşı kin ve husumeti söııme-I mlşti. Kiralın sert muameleleri,
her tarafta kendisine düşınan-. lar kazandnınııştı. Don Hanrl’
• n|jı teşebbüsü İle kirala karde-
( ?l bir inikas», hazırlandı. Sul-
I kastçiter. Don Hanriye kıralı'
öldürme»! teklif et.ti'er Hanrl bu teklin kariyerle reddetti.
— Hayır, kardeşimin bir kılına bile dokunmağa teşebbüs e-deçekleri kendi elimle öldüreceğim dedi.
Bir gün. kıral Don Pedro, saray civarında avlanmağa çık tı. Bir aralık ormanda yap yalnız kaldığını gördü, maiyetindeki adamları boynuz borusunu öttürerek yanına çağırdı Bu davete kimse İcabet etmeyince, beygirini mahmuzlıyarak' saraya dönmek İstedi. Fakat atlara binmiş kardeşi Don Han-ri üc eski gözdesi M&riyi ansızın karşısında görünce tüyleri ürpertti. Kardeşi Don Hanrl kendisine:
— Çek kılıcım! diye haykırdıktan sonra üzerine saldırdı.
Kıra! cesaretini kaybetmişti. Bir kaç adım ötede duran kendisini müstehziyanc süzen Mavinin nazarlarında. İdam hükmünü okudu. Mücadele pek kısa sürdü. Dördüncü hamlede Don Hanrinin kılıcı boğazına saplandı ve beygirinden aşağı yuvarlanırken Marl korkunç bir kahkaha koyuverdi.
Civarda saklanıp bu düellonun neticesini gören saray erkânı. Marinln delirmiş olduğunu anladılar:
Biraz sonra Don Hanrl, ar-, kasında kardeşinin cesedini sürükliyerek Madrid e getirdi, kardeşinin bu fecî âkıbeti ve Marinin delirmesi. Don Hanrl' nln vicdanını ta?,İp ediyordu. Kardeşinin tahtına geçen Don Hanrl ba elim hâtıraları unutabilmek için Portekize karşı açtığı savaşta maktul düştü.
Çeviren: A. UİLAI.İ,
Müzik
«Baş tarafı beşinci sahifedei
Piyanist Liliana Marengo henüz gençtir. Solistlik sahasında ilk adımlarını emniyet ve itimadı» atması İçin konserlerine iyice hazırlıklı olarak çıkması gerek... Dinleyicilerimiz, yabancı sanatkârdan ço- yerli sanat-Sârliirunadn tenkid edilecek prüzler ararlar. Dışarıdan gelenlerin kökleşmiş şöhreti ö-nünde halkın «mükemmellik» 1 peşinen kabul etmiş bir hail vardır sanki... Memleketimizde yetişmiş ve emsali arasında ehliyetini İspat etmiş olan genç İstida Haranızın müsait saha bulması için «tenkid* in «yıkıcı» oi maktan çok «yapıcı» olması lüzumuna İnanmakla beraber sanatkârları dinleme imkânını hazırlayacak olan impresarlo-ların da ilk sanat denemelerini yapan gençlerin elinden tutmak anlayışını göstermelerini temenni ederiz.
Fikri ÇİÇEKOGLU
BULMACA
Suriye ile Irakın birleşmesi meselesi
Şimdilik bir tarafa bırakılan bu fikir etrafında muhtelif milletlerin düşünceleri
Irak'ın başşehri Bağdat'tan bir görünüş
Beyrut 11 (A.A.) — Beyrut-takl siyasi müşahitlerin likrin-ce tertibi tasarlanan Araplar arası güvenlik andlaşması, A-rap Birliğinin karşılaştığı meseleyi halletmeğe değil, ancak talik etmeğe yarayacaktır. Bahis mevzuu mesele Irakla Suriye'nin birleşmesi hareketidir.
Bir çok Arap memleketleri bu hususta İhtiraz! kayıtlar Heri sürmüşlerdir. Bilhassa Itak müşterek güvenlik and-laşmasımn, »Arap Birliği 011-salcının dokuzuncu maddesine müvazt olarak, âkit devletlerin aralarında iki taraflı anlaşmalar İmzalamak hakkini da göz önünde tutması gerektiğini tebarüz ettirmiştir.»
Bir taraftan Irak ve Ürdün diğer taraftan Mısırla Suudi A-rabLstan arasında bu mûddenlû tefsiri bahsinde daima anlaşmazlık başgöstermlştlr. Bağdat ve Amman'ın kanaati hilâfına. Mısırla Suudî Arabistan. müşterek güvenlik andlaş-masına dahil devletler arasında ancak Arap Birliğinin tensibi ile bir anlaşma imzalanabileceği hususunda ısrar etmektedirler.
Mısırla Suudi Arabistan bu çeşit İki taraflı anlaşmalarla güvenlik andloşmasına dahil devletlerin statükosunda herhangi bir değişikliğin vukubul-masına muhaliftirler.
Mamafih başka Arap memleketlerinin bu mevzuda görümleri değişmiş değUdir. Hâşimi-■ 1er topraklarının Irak. Ürdün ve suriyeyi de içine alacak şeklide genişlemesi hedefini gütmektedirler. Halbuki Mısırla Suudi Arabistan Hâşlmllerln maksatlarına karşı koymak azmindedirler,
Bu arada Suriye ile Irakın blrlşemesl ihtimali karşısında yabancı devletlerin aldıkları vaziyet şudur:
İngiltere bu projenin tahakkukuna taraftardır, halbuki Birleşik Amerika. Fransa ve Sovyet Rusya, bu hareketin al ey hindedirler.
Sovyet Rusya böyle bir blr-teşmeyl. Rusyaya karşı İngiltere tarafından tasarlanan bir Orta - Doğu bloku şeklinde görmektedir:
Soldan mÇb: 1 — Odacı £ibl bir müstahdem. 2 AflkArlılc. 3 — Yadlı d«tll - Bir sıt&t eki. 4 — F»ci»entlx. 5 — Kör - Tttfil {Ok değil, e — Nota -Mülk. 7 — Mahkûmlara bağlanan »incir. ■ - Bir »yi. • — Uturruı. 19 - VaJd« - Tersi ««J zaman post. Talan.
Yukardan MH’T- 1 - UtanbuH* bir slmendllvr garı. 2 — Tehlike Iga-rcll - Oenistik. 1 — Oerdlne çar» la-b*fH eden. « — Nımntfcı - Tersi bir kadrn ismi, 5 - Hlr Ermeni ismi -Sonuna »V» celine amelenin toplan İJ Itrkelmesidir. i — Nida - Tersi la-mamlairtadir. T — Trans.» sarayı -Tersi bit erkek İsmi, a - l'atlble bir mahalle - Kurum.
GECEN BULMACANIN HALLİ
Saldan 1 _ PrıllBlnall 3 _
Agrulagi. J— S4|kn. A| * _ T,inkeU-3 — Amsa, Nav, « — ys. Han. 1 — Akraba. 8 — Ey ita. 9 — Alt, DUac 10 - Na. Fesat
Yakanda» Mafiır.: | _ PaıtAyapan, 2 — Ağarmak, La, 3 — Trii». ScL « — Uknanay. 5 - Adak, Abide, fl — ' Ma, EıınatO». 7 — Açata, Ara B — Kılavuz. Et.
[Lokman Hekim
I (Dt. HAFIZ CEMAL»
Dahilîye Mütehassısı
Uivanvohı NO. 104 I Muayene «asileri İ’acar j hariç neı gun t.6 • â
Tel 433ÖH
Fransada ise Suriye İle Iratın birleşmesi neticesinde, Şraltta Fransız kültürünün sarsılacağı ve onun yerine İngiliz kültürünün kaim olacağı endişesi hâkimdir.
İsrail devletinin Surlyeye karşı sinsi bir tehdit teşkil ettiğine İnanmıyan Amerikalılar. Suriye ve frakın birleşmekle İsrallo karşı husule gelecek askerî biokun aleyhindedirler, Amerikalıların kanaa-tlnce Araplar arası kuvvetler muvazenesini idame ettirmek İçin en münasip mahallî teşekkül Arap Birliğidir. Amerikalılar bu teşkilât vasıtasile statükonun muhafaza edilmesine taraflar bulunmaktadırlar.
Diğer taraftan Suriye He Ira-kın birleşmesi hareketine taraflar bir çok unsurlar, mün-blt hilâl plânına Lübnan Cumhuriyetinin de dahil olmasını ' istemektedirler.
Çocuk hekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
fakım» - Talimhane
Pala» I'defon: 81627
1/
Şam'da Suriye Parlâmento binası
Uydurma
(Bnştarafı 1 inci Mhifcde)
— Dil İnkılâbının en mühim tesiri ilim ve fen terimlerini Türkçe karşılık bularak değiştirmede olmuştur. Bu kelimelerin sayısı bellidir. Bunların içinde çok güzelleri olduğu gibi uygun olnnyarüan da vardır. İşte bunlan esaslı bir ‘ikilde daha uygunlarlyle hoşa giden, beğenilen. tutulan, sevilen hakiki dil tekniğinin kanunlarından, kaidelerinden geçirilmiş. uydurma cılıklan uzuk ses ve mâna bakımlarından karşılık olabilecek kelimeler koymak daha sağlam bLr yol olacaktır,
Bence dil İnkılâbı 17 seneden beri Türkçemlce çok şey kazandırmıştır. DU işinin uan.an İşi olduğunu da unutmnmak lâzımdır. Dil tabii seyrini takip ederek bünyesine uymayan kelimeleri, terimleri atacaktır. Ses ve mâna bakımından bir kaç bozuk. uygunsuz kelime ve terimler İçin dil inkılâbında geriye dönülemez. Kötünün yerine iyisini koymak, yıkıcılık değil yapıcılık olur.
Türkçe öğretmeni
Rasim Erhan ne diyor?
— Eski bir medeniyetten tamimiyle sıyrılarak yeni bir medeniyete intibak etmeğe çalışan, eski hayata alt her mesele ve mevzu üzerinde radikal değişiklikler yapan inkılâpçı bir devletin «dil» mevzuunda da bir takım hedefleri olması lâzımdı. Harf inkılâbı bunun ilk safhasını teşkil eder. Dil inkılâbında İlk hedef «ıstılahlar» olmuştur. Yeni nesiller, İlim dünyasının ıstılahlarını, frcnkçelerlle beraber güzel Türkçelerini de öğreneceklerdir. Bu dâvanın tatbikata ait safhasının yüksek İhtisas ve salâhiyet sahiplerine bırakılmaması hasebiyle beklenen verimlerin tam olarak elde edilmediği görülmektedir.
Devlet otoritesi bu mevzuu tamamiyle Hini otoritesine bırakmalı İdi. Bu yapılmadı. Buji-
Milletlerarası
mülteci teşkilâtı
Önümüzdeki Haziran ayından itibaren faaliyetini tatil edecek
Frankfurt 11 CA.A.) — YÜZ binlerce mülteci He yerlerinden olmuş kimseler İçin dalma bir ümit kapısı teşkil eden milletlerarası mülteci teşkilâtı 1050 senesi haziran ayında faaliyetine nihayet verecektir.
Resmi kaynaklardan alınan malumattan anlaşıldığı veçhile, milletlerarası mülteci teşkilâtı çalıştığı müddet zarfında, 970 bin kişiyi yerleştirmiş veya memleketlerine İade etmiş bulunacaktır.
Haziran 1950 tarihinden sonra ancak muamelelerine başlanılmış kimselerle meşgul olunacaktır. Bu ise İstisnaî bir vaziyet teşkil etmekt&dir.
Bu işle ilgili resmi makamların kannatlnce hazirandan sonra takriben 2Po bin kişi milletlerarası mülteci teşkilâtının yardımına muhtaç olacaktır.
Bu sene ekim ayında Cenev-rede toplanan milletlerarası mülteci t ey kil âtı konseyinin faaliyeti nihayet bulur bulmaz altı İlâ 9 aylık munzam bir çalışma devresinin açılması için
karara varılmıştır. Hazirandan sonra bu devre İçinde 100 bin kişinin yerleştirileceği ümit e-dilmektedir.
Halledilmesi gereken mühim bir mesele daha vardır. Milletlerarası mülteci teşkilâtına müracaat edenlerin büyük bir kısmı Birleşik Amerika'ya hicret etmek arzusundadır. Fakat bu memlekette hâlen yürürlükte bulunan yer değiştirmiş kimseler hakkındokl kanun gereğince ancak mahdut bir muhacir kafilesinin Birleşik Amerlkada yerleşmesine müsaade edilecektir.
Birleşik Amerikaya yer değiştirmiş 7(31) bin kişinin daha kabul olunması için kanunun tadil edilmesi yolunda ileriye sürülen teklif senatonun geçen oturumunda reddedilmiştir.
Bu sebepten dolayı milletlerarası mülteci teşkilâtı, Birleşik Amerikaya hicret ede-mlyecek olân kimseleri Kanada, Avustralya veya Venezüel-lâya göndermek mecburiyetinde kalacaktır.
İstanbul radyosu spikerleri
kelimeler
dan dolayı ıstılahların pek çoğu tekrar tetkike muhtaç bLr haldedir.
ikinci mesele, lisanımızda kelimelerin işlenmesi ve değiştirilmesi yolundaki harekettir. Bu sahada tamamiyle gaye ve hedefi bilinmeyen ve prensipleri anlaşümıyan karışık bir variyet görülür. Hiç bir İhtiyacın karşılığı olmıyarUk dilin bünyesine, zevkine aykırı kelimler-le karşılaştık «İstiklâl» kelimesi yerine «bağımsızlık» hangi l&fız ve mâna lhtiyncından doğmuştur? «Hâkimi, kelimesinin suçu nedir? «savunma» keli-nıçsi yapılış ve mânâ bakımından ne derece uygundur ?
TÜrkçemiz üzerinde ilmi ve akademik çalışmalara LhtLyaç vardır. Dilimiz bugünkü durumu 1le zengin bir dli sayılmaktan uzaktır. Dil, her şeyden evvel mefhum demektir. Dlllmlri uydurma kelimelerle değil, yeni yeni mefhumlarla renglnleşüre-biHrlz. Lisanımızın bünyesine, zevkine, heie güzel İstanbul şivesine aykırı kelimeler ortaya atmağa da lüzum yoktur. Memleketimizin muhtelif köşelerinde konuşulan çok güzel kelimeler de vardır. Bunlan bLr teklif halinde ortaya çıkarmak faydalı olabilir.
Türkçemlz üzerindeki İlmi çalışmalar uı birinci hedefi dilimizin grameri olmalıdır. Gramerimiz tanzim ve tedvin edilmedikçe terim işlerine kadar bütün çalışmalar bir esasa dayanmamış demektir. Elde bir iki amatör tarafından yasılmış o-lan kitapları gençliğe: «Senin dilinin grameri budurl» demeğe hakkıma; yoktur. Bugün Türk dUl ve edebiyatı öğretmenleri güç bir durumdadırlar. Lisanımızın kamusu da hazırlanmamıştır. Dil dâvası her şeyden c-vvel bunların yapılmasına bağlıdır. Bunların başarılmasını artık tam bir İstiklâle sahip bir akademiden beklemek zamanı gelmiş bulunuyor.
& G.
Benim anladığım mânada kerler neden
(Baş tarafı S nci sahifede) dİ. Halbuki Salâhaddin bugün izinli.

Tarık Gürcan Konyada doğmuş. Henüz yirmi bir yaşındadır ve hâlen Hukuk Fakültesinin son sınıfında talebe. Radyomuzun iki erkek spikerinden kaim vq ak isli bir tonda konuşan odur. Onun bir hususiyeti daha var, programı okurken veya bir eseri takdim ederken sayın, yahut aziz dinleyiciler diye söze başlanıyor. Bunun sebebini sordum, dedi ki:
spiker sadece radyonun ağzıdır. Hususi
insan bu hevese de düşmemelidir. Esasen ön plâna çıkmakta ne tayda, ne de buna lüzum vardır kanaatindeyim. Buna rağmen geceleri radyoyu kapamak işi bana düştükçe yâlnız geceniz hayır olsun dLye bitirmek yavan kaçtığı için sonuna Istcmlyc lstemiye bir «Aziz dinleyiciler» sosunu ilâve etmek zorunda kalıyorum
Bir mektup
— SİEe de dinleyicilerden mektup geliyor mu?
— Şimdiye kadar birkaç tane geldi. Bilhassa son gelen mektup çok enteresan. Bu mektup Kndıköyden postaya verilmiş, imza yerinde yıldız işareti var. Mektup sahibi sesimin tonunu beğtnlyormuş. Fakat o. bildiğimiz zamane hanımlarından de-
bri sahslycll olmamalı. U yapmıyorlar?
— Hani korkunç hikâye ve masallarda boynundan kesilmesi icaoeden veya kesilmiş olan İnsanı nasıl anlatırlar? Şöyle el bıçak gibi yapılarak boğaz hizasında ileri geri hareket ec-tlrilmez ml? İşte «mikrofonu kapa!» işareti böyledlr.
— Başka İşaretler de kullanır mısınız
— Tabii. Spikerler dilsizler gibi İşaretle konuşmasnıı bilirler. Hem de bu İşaretler beynelmileldir.
— Ankara radyosundaki spi-öksürıiklcrl tu-
tunca «mikrofonu kapa!» tşare-
— Ankara radyosunda teknisyenle' spiker birbirini göremez, her biri ayrı yerlerde çalışır. Burada İşe teknisyenler camla bölünmüş olan ve stüdyoları kolaylıkla gören odalarda çalışırlar.
A
— Sizce spikerlikte en mühim ?ey nedir?
— Hiç şüphesiz zamandır. Neşriyatın zamanında başlayıp zamanında bitmesi lâzımdır. Bizim İçin en mühim şey bu-dur. Spikerlik beni saate bakıp dakitenlan. hattâ saniyeleri saymak hastalığına müptelâ elti. Ban* saati sormnur. meselâ yediyi beş geçiyor diyemem.
— Ya ne dersiniz?

ğllmiş. Mektup göndermesi benimle tanışmak arzusunda olduğunu aaîfttmmalı imiş. Bilhassa bu nokta üzerinde ısrarla durduktan sonra bu dinleyicimiz yazısına şöyle devam ediyor: «... Bununla beraber mektubumun elinize geçmiş olmasını öğrenmek İstediğimi sak-lamamahyını sizden rica etmiyorum. Esasen adresim mektupta yazılı olmayacağından isteseniz dc buna İmkân bula-mıyacaksıııız. Sadece ricam şu kİ. mektubu alınca İlk neşriyatta hafifçe birkaç kere öksürün. Bunu yapamazsanız sizce münasip olacak her hangi bir şekilde konuşun da mektubumun elinize geçtiğini anlayabileyim...»
— öksürdünüz mü?
— Nasıl olur, spikerlikte hiç af ted İlmiyen şey bodur.
İstanbul radyosunda spikerler neden öksürmüyor?
— Dikkat etmişseniz biz hiç öksürmeyiz.
— Maşallah sıhhatiniz yerinde. Kendinizi üşütmemeğe gayret edin.
— Yok canım bunun üşütmekle falan alâkası yok. Tabii, her insan gibi arasıra bizim de öksüreceğimiz tutar, işte o zaman mikrofondaki ses ayarlyle meşgul olan teknisyen arkadaş İmdadımıza yetişir, öksürüğü-müa tutarsa ona hemen bir işaretle mikrofonu kapamasını söyleriz.
— Bu nasıl bir İşarettir?
— Saat tanı on dokuzu 6 dakika geçiyor derim. Tıpk ilk defa ■saat kullanmağa başlıdan çocuklar gibi...
Sadeddin GÖKÇEPINAK
I:
Sahlfe 8
VILBAfl
KEŞİDEMİZDE

I

ARALIK
AKŞAMINA KADAPi
ÎJZ DE BU ÇEKİLİŞE İŞTİRAK, EOİNIZ
EMLÂK BANKASI
INNOXA
Krem - Süt - Pudra
ZENGİN
Eşya Piyangosunun çekiliş tarihi tehirsiz
30/12/949
Her Bayiden ısrarla isteyiniz.
Polis. E. Emeklileri
S. Y. Derneği.
İşçi Sigortalan Kurumu İstanbul Şubesi Müdürlüğünden:
Cağaloğlu, Sururi mahallesi Sultan mektep sokak 5-7 numaradaki şubemiz binasında 11.987,65 lira keşif bedelli dolaplar açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır.
Eksiltmeye girmek istiyenlertn her gün şubemize müracaatla keşif ve şartnameleri görmelerini ve eksiltmenin yapılaca fî* 16-12-1949 Cuma günü saat 14 de geçici teminat paralarını şube veznesine yatırdıklarına dair makbuz ve diğer evrakı miisbltelerlyle şube müdürlüğü odasında hazır bulunmaları ve ihale yapıp yapmamakta İdarenin serbest bulunduğa İlân olunur. (17403»
Birinci nev'i Halis ■■■■■■■
MORİNA BALIK YâQI
TAKSİM Eczanesine gelmiştir.
İstanbul Sular idaresinden:
idare ihtiyacı için ecnebi menşeli muhtelif kuturda 38 ton kurşun boru satın alınacaktır.
İstekliler kapalı mektuplarını 26/12/949 günü saat 12 ye kadar muamelât dairesine vermeleri.
Şartname satın alma servisinden alınabilir. (16935)
“"Göztaşı ve potasa alınacak—
İzmir üzüm Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinden:
1 — Aşağıda yazılı maddeler satın alınacaktır. GÖZTAŞI: En az % 89-99 derece saflıkta 200 tona kadar POTASA: En az % 75 - 85 derece saflıkta 200 tona kadar
2 — Yapılacak tekliflerde yükselme müddeti. tediye şartları ambalaj şekil ile Fob yükleme limanı ve çift İzmir flatlert ayn ayrı tasrih edilecektir.
3 — İlgililerin en geç 25/12/949 tarihine kadar tekliflerini tamirdeki Birliğimiz Merkebine bildirmeleri rica olunur.
180.000 M3 maden direği alınacaktır:
Etibank Genel Müdürlüğünden:
Kömür havzalarımızın senelik ihtiyacını tamamlamak üzere, memleket dışından maden direği ithal edilecektir. Alâkalı ILr-l malar bu İşe alt şartnameyi:
Anka ra da; Etibank Genel Müdürlüğünden,
Istanbulda: Etibank Şubesinden,
Zonguldak!a: Ereğli Kömürleri İşletmesinden, İskenderun da: Etibank Bürosundan,
İzm irde: İzmir Kömür Tevzi Müessesesinden temin edilebilir.
Teklif mektuplarının en geç30 - Aralık - 1949 cuma günü saat 15 onbege kad ,r Banka Genel Müdürlüğüne tevdii lâ-1 zımdır. (17170) (
AKŞAM
Tonluk AUSTİN Kamyonlarile
OAHft BÜYÜK MOTOR ve PAHA 8ÖYÜK KUDRET
elde edersiniz.
S
Daha büyük kudret :
Arabanın kullanışında kolay idare ile kuvveti birleştiren, dikkat ve itîno ile yapılmış kuvvetli arka aksı vardır. Diferansiyel ve ayna mahruti diferansiyel kutusunun hususî yerinde sökülüp takılabilir bir şekilde yerleştirilmiştir.
Daha bûy.ûk Motor :
Motor 6 silihdirli olup üstten süpoplı ve 4 litre hacmi istiabın-dadır. Azamî basınç (tork), 1000 devirde 174 libre ayaktır ve şayanı hayret çekiş kudretini haizdir. Motorun parçaları kuvvetli ve itinalı olarak yapılmış olduğundan iyi surfette yağlanan geniş yataklar motora güven, uzun ömür temîn eder.
Yedek parçalar ve servis :
Austin Servis teşkilâtı bütün dünyaya yayılmış olduğundan kamyon sahipleri her yerde yedek parça, servis ve tamir hususunda Austin'e güvenebilirler.
5 Tonluk AUSTİN' lerin. planlarında ve imalâtının inkişafı sırasında gösterilen hususî dikkat ve itinâdan başka arabadaki bir çok hususiyetler ve teferruat esas parça olarak kabul edilmiştir. Halbuki bu gibi teferruat başka marka kamyonlarda "Extra" yani kamyondan hariç olarak verilir veya hiç bulunmaz. Bu gibi parçalar şunlardır t Tekerlek lâstiklerini şişirmek için otomatik hava pompası, 12 voltluk akiimülâtor. Servo tertibatlı iki müstakil balatalı frenler. Her ne iş olursa olsun ....
AUSTİN daha fazla dayanır A U S T İ N ' e güvenebilirsiniz.
Ûülijn tafşilâl vo İzahatı ajoğıdak,1 adresten hemen alabilirsiniz ■
TEKTAŞ,
TEKNİK VASITALAR TİCARET T. A. Ş.
Beyoğlu İstiklâl caddesi. No. 103
Telefon ı 41069
mı auşiin moio» e«rom coıroMtıON ıro
BİRMİNGHAM ■ tNOlANO
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — İtfaiye meydanında B Hediyeye alt 6 gözlü fırın 15 gün süre ve üç sene müddetle İcara verilmek üzere ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli bir aylık kira bedeli (900) liradan üç seneliği (32.400) Liradır.
3 — Teminatı (2430) Liradır.
4 — TemLnat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 19/12/1949 Çarşamba günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İstekli birden lazla olduğu takdirde İhalesi kur'a ile yapılacaktır.
8 — isteklilerin belli cun ve saatte Belediye komisyonuna
başvurmaları. (172061
AMERİKAN ||_
WAITE’S
Diş macunu
Yeniden eczanelere tevzi
edilmektedir. . £
Türkiye Eczacıları Deposu
Devredilecek Dükkân Tahtakale caddesinde 2/2 numaralı 1? senedlı hırdavat ve düğmecilik yapan dükkân malı He devredilecektir. Ayni yere saat 17 den 18 e kadar müracat edilmesi ■■■■■
12 Aralık 1M9
Grip, Nezle ve Kırıklığa karşı En başarılı ilaç olan Kininli
GRÎPİN
Alırken
Kutuların üzerinde, Gripînm muhtelif dünya sergilerinde kazanmış olduğu madalya resimleri bulunan kutuları ısrarla isteyiniz.
SULFADERME
YARA MERHEMİ
Yara, Yanık, Çatlak. Çitan ve Deri üstü mikroplu hastalıklarını iyi ede
___ HER ECZANEDE BULUNUR _________
Bayındırlık Bakanlığından
Yapılacak t§:
87 adet kilometre levhaları ile 95 adet meyil levhalarıdır İhale 22 Aralık 94,9 Perşembe günü saac 15 de Bakanlık bLn&sı İçinde Malzeme Müdürlüğü odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunda sözü geçen levhaların lmaliye-si açık eksiltme usullle eksiltmesi yapılacaktır.
Levhaların muhammen bedeli 6370 altı bin liç-yü? yelmiş liradır. İşin geçici teminatı 477 Dört yüz yetmiş yedi lira 75 kuruştur.
Bu işe alt şartlaşma malzeme müdürlüğünden bilâ bedel temin edilebilir.
İsteklilerin yukarıda yazdı gün ve saatte teminat ve şartlaşmasında yazık belgelerle birlikte komisyonumuzda hazır bulunmaları lâzımdır. (17135)
İSTANBUL BELEDİYESt İLÂNLARI |
Keşif veya Tahmin bedeli Lira K.
İlk Teminatı Lira K,
81063 82 5303 19 İstanbul Belediyesi Temizlik
işleri teşkilâtına ait motorlu vasıtaların muhafazası için Edirnekapı ve Üsküdar'da yaptırılan sökülür takılır garajların inşaatının ikmâli.
21872 31 1640 42 Cerrahpaşa hastanesi için sa-
tın alınacak ilâç.
17758 00 1331 85 Karaağaç kurumlan servisleri
için satın alınacak 141 kalemden ibaret muhtelif tamir malzemesi.
Keşif veya tahmin bedellerine İlk teminatları yukarıda yazılı İşler ayrı ayn kapalı zarfusullle eksiltmeye konulmuştur,
Birinci kalemdekL İşe ait şartname 405 kuruş bedel mukabilinde İstanbul Belediyesi temizlik işleri müdürlüğünden alınacak, diğer işlere alt şartnameler de İstanbul Dlvanyo-lunda Belediye merkez binasındaki Zahit ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale 29/AraIık/949 perşembe günü saat 15 te İstanbul Belediyesi merkez binasında müteşekkil Daimi komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubunu, 949 yılı Ticaret odası vesikasını ve ayrıca yalnız garaj İkmal inşaatı için eksiltmeden üç gün evveline kadar İstanbul Belediyesi Fen İşleri müdürlüğünden almak fennî ehliyet kâğıdım ve imzalı şartnameyi havi olarak hazırhyacaklan kapalı zarflarını ihale günü saat 14 de kadar Daimi Komisyona vermeleri lâzımdır. (17357)
İ. E. T. T. İşletmesinden
1 — Muhammen bedeli 20.750— lira olan 600 adet 1X25, 500 adet 3X25 köfte. 500 adet 3 kollu ve 50 adet 4 küllü dökme kutu pazarlık sure ille alınacaktır.
2 — Bu İşe ait şartnameler levazımdan parasız tedarik edilebilir.
3 — İsteklilerin 1558.— liralık geçici temLnatlarUe birlikle
15/12/949 perşembe günü saat 10 da Metro - Han 4. cû katta toplanacak, arttırma eksiltme komisyonunda hazır bulunmaları. (17245)

Comments (0)