AKŞAM
Belle 30 — No. 10533 — Fiati Her yerd* 10 kuruştur.
PERŞEMBE 11 Şubat 1948
Çocuk Esirgeme Kurumu Anneler Birliği tarafından tertlbedllen
BÜYÜK BALO
13 şubat cuma akşamı saat 22 de Par kot eli salonlarında
Sahibi: Necmeddln Badak — Yazı.işlerini fiilen İdare eden: C. Bildik
Akşam Matbaası
ulgarsahll muhafız kuvvetleri iki Türk uçağını düşürdüler
Görüş kabiliyetinin fenalığı yüzünden uçakların yollarını şaşırdıkları anlaşılıyor
Uçaklardan biri sahilden 200 metre kadar açıkta denize, diğeri İse 8o-^opol'un bir kilometre kadar şimalinde, Ayardkola köyü civarına düşmüştür. Uçmanlard3n Kemal Mendetea çavuş denizde boğulmuş, teğmen Talât Yulka, hafif yaralı olarak tevkif edilmiştir.
cek yerde, Bulgar topraklan üzerinde uçuşlarına devam etmişlerdir, Tayyareler Sozopol şehri üzerinde 200-200 matr® yükseklikten uçarak b İrk a a devir yapmışlar, tekrar edilen İhtar İşaretlerine gene ehemmiyet vermemişlerdir. Bunun üzerine, muhafız kuv-yetleri tayyarelere
Aynı haberdeki İzahata göre. Bulgar sahLl muhafızları tayyarelere kırmızı (İhtar) İşareti vermişlerse de uçaklar, geri dönecek veya karaya ine
ateş açmışlardır.
malûmata gör»; üniformalıydılar.
Ajansın verdiği uçmanlar rteml Haberde, bunun c mühim mahiyette» bir hudut tecavüzü hâdisesi olduğu; zira on anda havadaki görüş şartlarının mükemmel bulunduğu İşaret olun maktadır. Ajana: «Türk uçakları bun dan evvel de Bulgar hava hudutlarını tecavtla etmişlerdir» demektedir. I
Ankara’da mevcut malûmat
’ Bulgar ajansının verdiği haberi • Ankaradan tahkik ettik, tkl tayyare-■ mlzln Edirne İstikametinden gelirken . yollarını şaşırdığını, fırtınadan dola. yı Karadeniz sahilinde bulgar hududu civarına düştüğünü öğrendik. Anka-rada mevcut malûmat bundan ibarettir.
Diğer taraftan mütehassısların söylediklerine göre, birkaç gündenberi hava yağmurlu ve görü? kabiliyeti fenadan Uçaklannuzıu pek alçaktan . uçmaları da bunu tcyld etmekted'r. ( Uçakların bir köyün üzerinde birkaç devir yapmaları mevkilerini ' tâyin edemediklerini göâtermktdlr. ■I Bu İtibarla Bulgar ajansının İddiası I doğru değildir.
Bir Sovyet iddiası
Ingiltere, Fransa ile birlikte Berlin Roma mihverine iştirak edeceğini Hİtler'e bildirmiş
Moskova 12 (AJ*.) — S07yet hükümeti tarafından neşredilen bir raporda. 837 senesinde Berllndekl İn-gilfa Büyük elçisinin Hitlere, Berlin -Roma mihverine İngllterö İle Fran-şanın da İştirak edeceğini bildirmiş olduğu iddia olunmaktadır,
Sovyet - Nazi işbirliği hakkında Amerika tarafından neşredilen vesikalara cevap olmak üzere neşredilen raporların İkincisini teşkil eden bu raporun. Alman- Dışişleri Bakanlığından ele geçirilen vesikalara dayandıktı ileri sürülmektedir. Bu raporca İn-igUlen* ve Fr.ınsanın, Rusyayı tek başına bırakmak İçin, «Almanya He hlr ademi tecavüz paktı» imzalamış Oldukları da bildirilmektedir, ' Moskova II (AA) — Sovyet hültft-jmetl tarafından bugün yabancı basın jtnümessillerlne tevdi olunan tebliğde, Ingiltere II® Fransa, daha 1937 den
İtibaren Rusyayı tecrld etmek ve Bitleri kendi siyasetlerinin bir âleti halin» getirerek, Hltlerln tecavüzünü Doğuya, Sovyetler Birliğine doğru tevcih ettirmiş olmakla İtham edilmektedir.
Sovyet tebliğinde ileri sürüldüğüne göre, Alman arşivlerinden, Münlch I anlaşmaşlyl» ilgili olan vesikalardan başkalarının Amerikan hükümeti tarafından yayınlanması, bu hükümetin Fransa 11® Inglltereyi suçsuz gö.ı termek v» olayların kabahatini Rus-yanın üzerine atmaya çalışmakta menfaati bulunduğunu göstermiştir.
Sovyet tebliğinde, ezcümle, tnglllz Bakanlarının daha bu tarihten İtibaren Hltlerl Sovyet Rıısyaya hücuma teşvik eden umumi beyanatla™ bahis mevzuu edilmekte ve Haltfaz’ın Rlb-ben tropla olan mükâlemelerlnden bahsolunmaktadır.
Otuz kadar saylav Dışişleri Bakanına bir muhtıra verdi
1' ”” — mrıeşiK amerin*
başkentinde, Amerikanın Filisttn hak kında taklb etmeyi düşûndbgi) eıyMet
Londra 12 (R) - Birleşik Amerika
-----------------«-.mugu siyaset etrafında şiddetli münakaşalar cl-mnkladır. Bu hususta birçok mahfillerde birçok söylentiler dolaşmaktadır
, Otuz kadar saylav Dışişleri Baka-f1 Gl, Marshall'a verdikleri bir mutı-tlrad-ı, Fillstlnln taksimi için Amerikanın n® yapmayı İstediğini açığa taramanı istemiştir.
I Times gazetesinin siyasi muharriri ’u suallerin Amerikan hükümetine •orulacağini yazmaktadır:
I — lngllterenln Arap memleket-
lerlne «ilâh verdiği doğrü mudur?_____
böyle 13a Birleşik Amerika hükümeti ne yapmayı tasavvur ediyor?
2 — Arap memleketlerinin Filetinin taksimi aleyhinde aldıkları cephe beynelmilel barışı tehlikeye koymuyor mu?
Bu
3 — Fil İs t in in lalislml İle uğraşmakla olan komisyona karşı Amerikan hükümetinin tavrı hareketi no olacaktır?
4 — Birleşmiş Milletler taksim kararını tatbik sahafına koyunca Amerika ne gibi bir yardımda bulunacaktır?
Fuat Köprülü
Sovyet fen akademisi nzalığından çıkarılmış
Londra 12 (R) — Moskova radyosuna göre Prof. Fuat Köprülü Sovyet fen akademisi ftzali-ğmdan çıkarılmıştır. Radyoya gbre Fuat Köprülü, Rusya hakkında uydurma haberler neşrettiği İçin hakkında bu karar verilmiştir.
Hayat pahalılığı
Ottavva 11 (A.A.> — Kanada meclisi, hayat pahalılığının sebeplerini araştırmağa memur bir özel komite teşkiline karar vermiştir. Bu karar, hararetli müzakereler sonunda alınmış bulunmaktadır.
Bu müzakerelerde, muhalefet, hükümeti, flat yükselişinin mesuliyetini başkalarının omuzuna yüklemeğe çalışmakla İtham etmiştir.
Sahte paralar
Zonguldak civarında bir kalpazan şebekesi yakalandı
Yunanistan’da
Selaniğ’e taarruz edenler püskürtüldüler
Atina 12 (AP) — Harblya Bakanlığının dün resmen bildirdiğine göre; salı günü 8elâniğa taarruz eden çete kuvvetleri hemen hemen tamam:yle püskürtülmüştür. Son çarpışmalarda 71 Çeteci ölmüş; B8 1 esir edilmiştir. Ondan evvelki çarpışmalardaki telefatla beraber, çetelerin bu taarruzdaki kayıpları (ölü va esiri 263 ü bulmuştur. Bunlardan yalnız 10 u silâhsızdır.
Selânlğl bombardıman »-.den topun kaidesi ve tekerleği bulunmuştur. Bunun 75 İlk bir Alman Skoda topu olduğu anlaşılmıştır.
Taarruza geçen çete kuvvetleri 350 - 400 kişi tahmin edilmektedir.
Ankara 12 (Telefonla) —________
len haberlere göre Zonguldak civarında bir kulübede, madenî Türk parası basan bir kalpazan şebekesi yakalanmıştır. Şebekenin bütün aJât ve edevatı müsadere olunmuştur. Elebaşıları Şevki Leva'nm Rusyada doğup büyüdüğü, 1944 te Rlze’ve yerleştiği, bir senedenberi de Zonguldak -ta bulunduğu nazarı dikkati çekmektedir. Şevki de dahil olduğu halde şebeke adliyeye teslim edilmiştir.
Ge-
İki sandal hatlı
İçindekiler, yetişenler tarafından kurtarıldılar
Demokrat Partideki
ihtilâf halledildi
Parti Meclis Grupunun eski ve yeni idare heyetleri istifa ettiler, yeni seçim yapıldı
Ankara 12 — Demokrat Parti genel idare kurulu İle Meclis grupu arasındaki anlaşmazlık dünkü toplantıda bertaraf edilmiştir. Fuat HulÛBi De-mlreLilnln başkanlığında yapılan bu toplantıda general Sadık Aldoğan bir teklifte bulunmuştur. Aldoğan bu teklifi He Demokrat Parti Meclis gnıpunun istifa etmesini ve yeniden bir seçim yapılmasını istiyordu. Bu teklif eski ve yeni Meclis grupu İdare heyetinin noktat nazarını telif edici mahiyette görülmüş. Suphi Batur İle Ahmet Oğuz kürsüye gelerek teklifi müdafaa etmişlerdir. Suphi Batur ve Ahmet Oğuz, grupla İdare heyeti arasındaki İhtilâfın tamamen hukuki bir anlaşmazlık olduğunu, bu hâdisenin Kenan öner meselesiyle veya diğer şahsi meselelerle alâkası bulunmadığını da bildirmişlerdir.
Teklifin kabul edilmesi üzerine grupun eski idare heyeti de, «on defa seçilen idare heyeti d® istifa etmişlerdir.
Bundan sonra riyaset makamına çıkan Celâl Bayar, güzel bir konuşmasından sonra seçime geçilmiştir. Seçimler glzjl oyla yapılmıştır.
Fuat Hulûs! Demircili

Grupun tebliği •Demokrat Parti Meclis grup*, 11/2/1948 çarşamba çünfl toplandı t
1 — Mecllt grupu He genel idare kurulu arasında geçen hadisenin ta-
f Arkası fi ma şahtfede)
Her tarafa şiddetli yağmurlar yağıyor
Seyhan, Ceyhan, Gediz, Menderes nehirleri kabardı. Seyhan’ın suları yeniden ovaya yayılmağa başladı

Selaniğ’i topa tutan çeteler
Atina İL (A.A.) — Gazele muhabirle rlnln bildirdiklerine göre, SelânlÇI topa tutan çeteciler Kerdylllon dağlan İstikametinde çekilmekte İseler de Yunan hava va kara kuvvetleri tarafından şiddetle taklb edilmekte ve hırpalanmaktadırlar.
Yayınlanan resmi tebliğ, aynı çetecilerin dün akşama kadar 68 ölü vc 22 esir kayıp verdiklerini bildirmektedir.
Dün geceki fırtınada limanda İki kaza olmuştur: Kasımpaşada Bahriye caddesinde oturan Hakkı Kııru İsminde biri, sandalla Kadıköyden Köp rüye gelmekte İken dalgaların tesl-rile sandal su alarak batmış, sandaki He müşterisi denize düşmüşler, feryat ve istimdat başlayınca, o sırada oradan geçmekte olan bir romOrkör tarafından kurtarılmışlardır,
bariyerden çam ve servi kütükleri yüklil olduğu halde hareket ederek Ortaköye gelecek olan AU Yılmazın kullandığı sandal Yenlköv açıklarında batmış, sandalcının İstimdadı üze rine etraftan yetişen diğer vesait tarafından kurtarılmıştır.
DİKKATLER
Mahatma Gandhi
ve
DÜNYA
Fahrî müfettişin piyasa durumuna dair kısa raporu
Yazan:
Halide Edib - ADIVAR
Bugün 5 İnci salıifemlzd»
Yeni hâdiseler
Londra 12 (R) — FUJatind» her İki taraf kuvvet toplamaktadırlar. Son günler içinde Suriye hudutlarından Filistin topraklarına girmiş olan çetecilerin adedi 700 kadar tahmin ediliyor. Bunlar Tabarla gölü bölgesinde toplanmak tadırlar.
Gazete muhabirlerinin bildirdiklerine göre, bu bölgede toplanmış olan Arap kuvvetleri 1500 kişi kadardır.
Trenlere karşı Arap hücumları dün de devam etmiştir. Araplar silâh V®
Yeni yeni rekorlar kırılmaktadır. Hangi sahada? İktisat sahasında. Ne yönde? Pahalılık yönünde. Ne gibi? Şu gibi:
Lüks mağazalardaki fiatler zaten Allaha emanetti. Fakat piyasa yerlerinde şimdiye kadar fi liraya bir tavuk hiç görülmemişti. Şimdi göründü: Evvelki sene, 7 eylülü müteakip meşhur kuru fasulyenin en iyi cinsi ancak 120 kuruşa fırlamıştı; geçen sene de öyleydi; şimdi 140 dır. Sakatat; ve bahar gibi geçen kışa rağmen mahrûkat; vesair havaylç ve terazi ma t yine aynı ölçülerle yüzde on, yüzde yirmi fazladır.
Ticaret odast ara sıra geçim endeksi neşrediyor; bizim fahri
cephane çalmaktadırlar. Yahudi se- müfettiş de bu raporunu yaytn-lerberiıgL de devanı etmektedir. l.lamakta kesbi elem eyler...
Adana’da suların istilâsına uğnyan Kıt lisesi
Ocak ayında ve şubatın ilk baltasında baharı andıran haavlar birdenbire değişmiş, şiddetli poyraz ve soğuk başlamıştır. İki gündenberl durmadan yağmur yağmaktadır. Termometre 2 dereceye kadar düşmüştür.
Karadenlzde şiddetli bir fırtına hüküm sürmektedir, Bu yü2den bir motor parçalanmıştır.
Adana havalisinde Seyhan ve Ceyhan: Ege’de Gediz, Menderes nehirleri kabarmıştır. Adana kız lisesi mılş temllâtından bir bina, yağmur v« fırtınanın taslrlyle çürüyerek bir şilttin düşmüş, Ahmet Kuyucu adında biri yaralanmıştır. Hıdırlı sedlerlnln yarılman ü2erlne sular tekrar ovayı kaplamağa başlamıştır.
İzmir 11 — şiddetli yağmurlar devam etmektedir. Yağan yağmurlar neticesinde Mersinlinin Manda köyll suyu taşarak bütün yollar ve tarlalar sular altında kalmıştır.
Bugün okul başöğretmeninin n»« zar eti altında öğrenciler Manda suyundan zorlukla karşı tarafa geçmişlerdir. Sular Halkapınar istikametini tehdide başlamıştır. Gedil ve Menderes çayları da tekrar yükselmiştir.

Buradaki okul çevresi tamamen su altında olup. Çam Merjcl köyünden gelen öğrenciler bu çaydan müşkülâtla seçebilmektedirler.
Afyon havalisinde kar
Şuhut 1! (AA) — Afyon - Şuhul yolu Uç gündür karla örtülü olduğundan, Şuhut'tan Afyona gidilememektedir. Yolun açılması için çalışılıyor.
Acıpayam II (AA) — 8 v® 10 şubat günierind® f âsi la 11e yağan kar. Acıpayam - Denizli yolunu kapamışsa da İki taraftan gönderilen temizleme •kipleri yolu bugün açmışlardır.
İzmit ovası su altında kaldı
tznjlt 12 (Akşam) — Dündenbert devam eden sürekli yağmurlar neti-ceslnde îzmlt ovası kânulen au altında kalmış ve şose kapanmıştır. 14 kadar yük kamyonu ve otobüs sularla mahsur vaziyette kalmıştır. Yağmur devam etmektedir.
flahlfe 1
A K3 A M
SÖZÜN GELİŞİ
••
B. Kenan Önerin istifa

Maraş
Ankara ekspresi
Mevzuat düzele dursun...
Günlerden beri îstanbuldaM esnafın sağlığımızı tehlikeye sokan hilelerinden şikâyet ediyoruz. Nihayet Belediyeden fikâ çıka şöyle bir ses çıktı: Evet, îstanbulda esnaf hileleri çoğalmıştır; hattâ o kadar çoğalmıştır ki bunları elimizdeki mevzuatla önlemenin İmkânı kalmamış pbldir. Mevzuatın süratle değiştlrfi-mesi, Belediyenin esnaf hilelerine bakacak cürmümeşhut mahkemeleri olması lâzımdır.
Fikir mi istersiniz? Bizde istediğiniz kadar, hattâ daha fazla. Tatbikata gelince kaplumbağadan daima gerideyiz.
İstanbul esnafı tarafından halka satılan gıda maddelerinden raman zaman numuneler alınıyor. Bunlar Belediyenin resmi kim-v abonelerinde tahlil ediliyor ve ekseriya yenecek evsafta, hiç de-güse İlân edilen evsafta olmadıkları meydana çıkıyor. Yaptığı hile İle halfan sağlığını tehlikeye sokan, üstelik parasını da gayri meşru şekilde alan esnaf ceza görmüyor. Çünkil eldeki mevzuat, hileler! önliyecek, hilekârlan yaptıklarına pişman ettirecek gibi değildir. Yani bize anilin boya İçirecekler, İç yağını tereyağı fia-ttae satacaklar, hayvan bağırsaklarım makineden, geçirip sucuk diye yutturarak bağırsaklanmızı, kara ciğerlerimizi tahrlbedecek-ler, sarnıç suyunu memba suyu diye sürüp tifodan Öldürecekler, kokmuş balık, çürük yumurta ile zehlrliyecekler; bütün bunların karşısında Belediye e! yunup (ne yapaltm, mevzuatımız müsait değil kİ adamları cezaJandıralım!> diyecek. «Mevzuatı değiştirmek lâzım'a diyecek. «Mahkemeler kurmak Ic&bederi» diyecek.
Bağırsak, mide, karaciğer hastalıklarının şehrimizde gittikçe artması gıda maddelerinin karışıklığından değil de bedendir? Bu kadar hayat! bir vazife nasıl olur da İhmal edilir? Mevzuatın değiştirilmesine neden teşebbüs edilmez?
Mevzuat düzele dursun, bari Belediye klmyahanelerln.de tahlil edilen numunelerden kötü çıkanların hangi müesseselere alt olduğunu halka haber Yeriniz de biz kendi kendimize korunmaya çalışalım.
mektubu neşrolundu
D. Partinin eski il başkanı, mektubunda, Fuat Köprülüyü şiddetle itham ediyor
Ankara 11 — Demokrat Parti merkezi, bu akşam Kenan Önerin tl başkanlığından itilası münasebetiyle genel İdare kuruluna yazmış olduğu mektubu açıklamıştır. Mektupta şöy-. le denilmektedir;
Demokrat Parti Genel idare kuruluna ;
fırsat zuhurunu bekllyerek. mücadeleden veya İnfial v« teessürümü İzhardan çekinmeği doğru buldum.
Gazetelere intikal öden ve bugüne katlar telezii)edilmemekle sıhhati tayll edilen. Yusuf Kemalin genel kuruldan İştirası bnn* bu fırsatı vermiş oldu. Bu havadis ümit re tahminim gibi doğru ise bu kurulun ilk gelea yedek âzao ben olduğum İçin bu vazifeyi tercih etmiş görünerek başkanlıktan uzaklaşmak suretlle bir aksi tesir doğurmadan İki sene evvelki hayatıma avdet kararını vermiş bulunuyor, böyle yapmakla da bâşta İnönü ve partisiyle aranızda fazilet samlmlyetll geçinmek fırsatını
Şevket Ra d o
Dün kurtuluşunu büyük sevinçle kutladı
Dil iskelesinde bir yük katarîle çarpıştı
Amerikan yardımı
125 milyon dolarlık askerî malzeme daha gönderilecek
Vaşlngton 11 — Amerika Dışişleri Bakanı Marshall, Yunanistan ve Tilr-klyenln silahlı kuvvetlerine yardım . İçin yeni tahsisat verilmesinin tetkik edildiğini bildirmiştir. Bakan, Tûrkl-yeye, bilhassa bava kuvvetlerinin takviyesi İçin 125 milyon dolar verileceği hakkındakl haberlere dair bir şev söylemeği reddetmiştir.
Diğer taraftan Vaşlngtona gelen Türklyedekl Amerikan askeri heyeti başkanı General Bride. Türklyenln hürriyetini müdafaa etmek '-Çin her ne zaman olursa olsun ve kime karıp bulunursa bulunsun, savaş?, hazır ol- . düğünü söylemiştir. Türklyedekl A-merlkan asker! heyeti kadrosu nisan ayma kadar 2fl0 ı bulacaktır. Askeri teçhizat ve malzemenin en büyük kısmı btı ay zarfında gönderilecektir.
Vaşington 11 — Tiirklyeye en geç mart sonuna kadar yeni harb malzemesi gönderilecektir. Amerikan askeri heyet! bu malzemenin kullanılmasını öğretmek üzere tavsiyelerde bulunacaktır
Ankara 11 — Bazı yabancı kayraklar. yapılmış olan Amerikan askerî yardımına İlâveten. TÛrMyeye yeniden 125 milyon dolar verilmesinin dOşRnüldüğünO haber veriyorlar, A» m kaynaklara göre, bunun yansı hava kuvvetlerine tahsis edilecek Ur. Geri halan kısmı da müsavi miktarda kara ve denk kuvvetleri ve harb silâhlan fabrikalarına verilecektir.
Vaşlngton 11 (AA) - Salâhiyeti! müşahitlere göre. Yunanistan» yapılacak munzam yardım takriben 181 milyon dolar ve Türklyeye yapılacak munzam askeri yardım da 125 milyon dolar olacaktır.
Cumhurbaşkanı
İstanbul heyetini kabul etti
Ankara 11 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bugün Dr. Lûtfi Kırdar'ın başkanlığında Atıf ödül, Sadi Bekter, Halil Hilmi Uygun er ve Ekrem Amaçtan, mürekkep İstanbul, Kurban Yurtsever, Lâtif Akkuzum, Bayram Erengüç ve Ahmet Şahinden mürekkep Kars, Maraş kurtuluş bayramı münasebetile Ankara'da bulunan on dört kişilik bir Maraş heyetini kabul etmiştir.
înönü, Rockefeller enstitüsü müdürünü kabul etti
Ankara 11 (A.A.) — Cumhurbaşkanı İsmet înönü bugün Anakarada bulunan Rockefeller Foundation milletlerarası sağlık dairesi direktörü Dr. George Strode, direktörlerden Dr. D. Bruce Wllson ve hastabakıcılık teşkilatı temsilcisi Miss Warley-den mürekkep Amerikan heyetini kabul buyurmuşlardır.
Heyet Cumhurbaşkanına Sağlık Bakanı Dr. Behçet Uz tarafından takdim edilmiştir.
Ankara 11 — Cumhurbaşkanı Samsun valiliğine tâyin edilen eski Ankara valisi tzzeddin Çağ-par'ı ve yeni Trabzon valisi Nec-meddln Erkü’l kabul etmiştir.
Hilmi Uran İstanbul’da
Ankara 11 — Hilmi Uran bu akşamki ekspresle İstanbul'a hareket etmiştir. Hilmi Uran İstanbul da bir hafta kadar kalacaktır.
Taşıt kazaları
★ Dün gece, İstiklâl caddesinde Ses tiyatrosunda, Şehremini n-d.e Guraba hastanesinde, Pangal-tıda Zafer sokağında Ekmekclya-na ait. Vİlda apartunnaında ve Çemberljtaşta Vezir hanında birer yangın başlangıcı olmuş, ateş İtfaiye gruplan tarafından sön-dörfllmüstOr.
İçişleri Bakanı sorulara -cevap verdi
Ankara Mili et vekili
Hi mi Atlıoğlu vefat etti
? akara 11 — .Ankara Milletvekili Hilmi Atlı oğlu dün, gece vefat etmiştir. Bu suretle açık Milletvekilliklerinin rayısı doku-ta baliğ olmuştur.
Yüksek okullar da trenlerde tenzilâttan istifade edecek Ankara 11 — Devlet Demiryolları .daresi aldığı yeni bir kararla grup halinde seyahat eden üniversite sen «ınıf talebelerinin istifade ettikleri yüzde D5 tenzi-15.1tan yüksek okul son sınıflarının da faydalanmasına karar vermiştir.
Ankara 12 — Büyük Millet Meclisinin dünkü toplantısında, motörlü taşıt vasıtalarının karalan ve kazalar neticesinde kurban giden vatandaşlar hakkında ne yapılduğma dair Reşit Tarakçıoğlunun sorusu okundu. İçişleri Bakanı Münir Hüsrev GÖle’nln verdiği cevaba göre beş yılda vuku bulan kazalar, ölümler ve bunlara sebep ol*n hâdiseler şöyledlr: 1943 t® 588 kazada 181 ölüm, 1944 te 709 karada 160 ölüm, 1045 te 7W karada 2-17 ölüm. 1945 da 919 kazada 200 ölüm ve 1947 *5 de 1537 kazada 357 ölüm vakası olmuştur. Kazaya sebebiyet veren taşıtların umumiyeti a dörtte biri resmi vasıtalarddır. 1847 yılında he 1357 hususi vasıtanın se-bebolduğu kazaya mukabil ancak 180 resmj taşıt kara yapmıştır.
Bakan, bunlara «ebep olarak ead-delertn darlığını, dönemeçlerin sikliğini, harbin doğurduğu zaruretleri* yedek parça bulunamadığı içta yenl-lenemlyen yıpranmış vasıtaların istimaline devam edildiğini, Deri «ütmüş ve bu hususta tedbirler abaacağau anlatmıştır.
27 aralık 1947
«Sayın arkadaşlar;
Teşekkülünden İtibaren bir sene kadar tam bir ahenkle millet ve meın lekete çalışmış olmanın verdiği huzura benliğimi teslimde devam ederken sayın kurucu Fuat beyefendinin çocuğunda beliren acayipliği desteklemek için İstanbıılu şereflendirme-j ve sindenberl bozulan bu ahengin ladesi .bulun sayın profesöre de nçfes almak için şikâyet bile etmeden uğraşıp dur imkânını temin etmiş olacağımı bulduğum halde, bu muhterem kurucu- yorum, nun infialini ortadan kaldırmak ıra- 1 kânsazliğini göre göre şaşkın bir hale ' gelmişken, müşarünileyhin gene kongre devresinin yaklaşmasından istifadeye kalkarak, aynı faaliyeti tekrarlamağa kalkması yetlşmlyormuş gibi, bir de ortaya ya o, ya ben, meselesini çıkardığını öğrenmiş bulunuyorum.
Müteşebbis heyetler ortadan kalkmış ve yerine İntihapla gelen idare kurulları kaim olmuş bulunduğu İçin, salâhiyeti kaimi yan merciler ve şa-1 hışlar huzurunda tekrarlanıp duran bu suali bir gösteriş mahiyetinde bulduğum cihetle, bu merakın hallini daha salahiyetli mercie bırakarak, bu çocukça arzu üzerinde durmadan, ' çalışıp dururken, Sal&haddin bey vasıtnslyie iblâğ buyurülan nokta! 1 nazarın İfade ettiği mâna karşısında âdeta bunalıp kaldım. Meğer İstanbul teşkilâtında ahenksizlik, ikilik varmış 1 ve faaliyetimiz başka vilâyetler kadar sayın kurucularımızı memnun edem!- : yormuş. Ben şahıslara değ!!, millet ve memlekete hizmetle kendimi mflkcl- •_ lef saydığım lcin. bu hizmetlerin tak- . dirin! kimseden beklemek küçüklüğü- , ne vicdanımı bir an teslim etmiş de- ' ğlllm.
Bütün bu telkinlerin sahibi olan , \ bu acayip kurucunun son günlerdeki ’ faaliyeti İhanete yaklaştığı vc şımar- [ tılmış bir çocuk gibi part! üzerinde , beliren hâkimiyet ve İmtiyazı mav.ha-n himaye rt takdir oldukça, gayenin ( tahakkuku ümidini kırıp parçaladığı, bilhassa son günlerde efendisini se-1 rindlrebilmek İçin faziletli insanları j‘ müteessir ederek uzaklaştırmak siya-;. setinin alıp yürümesi, hattâ parti , içinde bümre tahakkümünün baş gös j tererek. her hareketin bu zihniyet j tesiri altında kalması, İvazsız, ve İhtı- ] rassız çalışanlar üzerinde kalb kın- ( cı ve ümit c-McI bir tesir yapacağın- , dan şüphe eden bile bulunmadı. Bir . şenedenberi Demokrat Parti kurucuların elinden çıkarak, millete mal- j edilmiş olduğu halde, modası geçen j bu vasfı siper gibi kullananların zlh- ( niyet ve faaliyetleri parti mensupla- 1 rmı kelâm hürriyetinden de mahrum L edecek surette yen! tecellilere m&kes olman ve partinin kendi umumi bir hattı hareket yerine, günlük vakalara ’ göre, dalms değişen birbirine benze-mez düşünceler tatbik etmekle kal- , mtyarak üç ayda bir olsun parti teş- } kllâtına direktifi bile vermeden pek ( indi ölçülerle mensupları müfrit ve mutedil g!bl İkiye ayırdıktan sonra ] Halk Partisi kadar Demokrat Partisi- j nln de efendisi haline getirilen İnö- , nü, memnun edilebilmek İçin, bu ha- j yall müfritlerin tekdir, tevblıh ve par- ( tiden uzaklaştırma glb! muamelelere lâyık görülmesi yetmiyormuş gibi. ( faraza fuzuli bir salâhiyetle hesaba , davet olunan Aldoğan hakkında ku- , rujunuzda yapılan incelemenin kimse , nin malûmatı olmadan gene kurucu profeaör tarafından Nihat Erime mü) ( delenerek İlk ünce Ulus gazetesiyle , âleme İlân edilmesi gibi hareketlerin , de samimiyetine ve tesadüfe hamline ( imkân kalmamış bulunuyor. Bütün İcraatıyla gayeden ayrılan ve şahsi İhtiraslarına yol açarak millet kav^ velîni felce uğratan bu gibilerle beraber yürümenin küçüklüğünü bana hangi «ati menfaatin kabul ettireceğin! bugün de anlamış değilim. Taf-all ve İzaha lüzum görmediğim bu vefatına benzer faaliyet karşısında çok-tanberi eski hayatıma dönmek kararını vermiş bulunmakla beraber, bu kararın tatbikine girişmenin memleket T« partili arkadaşlar üzerinde vücuda getireceği kötü tesirlere meydan vermemeği taahhüd ettiğim Tarifenin maktn&at addettiğim için bir
Maraş 11 (A.A.) — Maraş bugün kurtuluşunun yıldönümünü kutlamaktadır. Sefadr saat 13 ten itibaren bayraklarla donanmıştır. Binlerce Maraşlı ve civar köylerden gelen kalabalık gruplar gösteriler yapmakta, milli oyunlar oynamakta ve 28 yıl önceki kurtuluş gününün heyecanını yasamaktadır.
Kimya şubesinden mezun olanlar
Ankara II — Meclis bugün toplandı. Üniversite kimya şubelerinden mezun olanlar hakkında Cemil Sait Barlas’ın sözlü sorusuna Mili! Eğitim Bakanı cevap verdi. Bakan kimya şubelerinin Devlet hizmetleri için adam yetiştiren fabrikalar olmadığını, gençlere serbes hayat İçinde de feriz ve nimetler saklı olduğunu söyledi.
İzmit 12 (Telefonla) — EvvelM akşam Haydarpaşadan hareket «de» Ankara »kspresl, M takeleslndeU makasın yanlış açılması yüzünden 14 yük vagonundan ibaret bir katarla çarpışmıştır. Vagonlardan üçü devrilmiş, 18 yolca vücutlarının muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Yaralılar arasında bulunan Demokrat Parti Milletvekillerinden Yusuf Kemal Ten glrşek'in hastaneye kaldın İmasın» lüzum görülmüş, yarası orada sarılmıştır, Yusuf Kemal, dün sabahki ekspresle İstanbul a dönmüştür. Diğer yolcular, İzmit Memleket hastanesinde kalmışlardır. Ekspres yoluna devam etmiştir.
| Sayın başkan ve aziz kardeşlerim.
i Şuna itimat ediniz kİ, İlki sene devanı eden müşterek faaliyet zamanın da bütün varlığımla vo tekmil maddi ve mânevi kudretlinle çalıştım, Daha fazlası olsaydı onu da millet ve memlekete hasretmekten çekinmezdim. Fakat bende bir şey kalmadığı 1çln daha fazlasını vermek ve yapmak İmkânına sahip değilim. Partiden hiç bir yardım görmeden yapabildiğim [hizmet merkezi ve hlc değilse onun bir kısmını memnun edememiş, beliren nokta! nazara göre İstanbul teşkilâtını tezebziipten kurtarmamış olmasına göre de yerimi daha lâyıkına terketmek benim İçin iki katil bîr vazife haline gelmiş bulunuyor demektir. Fuat Beyefendiye, efendisi nez-dlnde yeni muvaffakiyetler fırsatı verecek hizmetim bunden İbaret kal-mıyacaktır, İstanbul teşkilâtında sapmadan tatbik ettiğim demokrasi prensiplerini İlk ve son defa müşarünileyh hesabına llhlâl ederek baş- ' ta mahdum bey olmak iizere bura teşkilâtını ellerine vermek istediği ' ■kimlerse, onlar lehine, faaliyet
ve
Avukat staiyerleri
Ankara 11 — Feridun Fikri Düşünsel tarafından teklif edilen ve A-dalet komisyonunda bugün son tartışması yapılan avukatlık stajyerler! hakkındakl kanun tasarısı karara bağlanmıştır.
Komisyon, avukatlık staj müddetini, altı ayı mahkemeler ve bir yılı avukatlar n ezdin d? geçirilmek ürere bir buçuk yıla İndirmiş ve ' İmtihan mecburiyetin! de kaldırmıştır.
Aynca. avukat nezdlndeki müddetinin dokuz ayını ikmal eden stajyerlerin üç ay sulh mahkemelerinde fiilen vekâlet İcra etmeleri esası da kabul edilmiştir.
Bu suretle nihai şeklini almış olan tasarı İvedilik talebiyle Meclisin pazartesi günkü oturumunda görüşülerek kanunlyet lktisab edecektir.
Emeklilik kanunu
Ankara 11 — Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan emeklilik kanun tasarısı üzerinde gene Maliye Bakanlığında teşekkül eden Bakanlar arası bir komisyon çalışmalarına devam etmektedir. Tasarının gözden geçirilmesi önümüzdeki hafta bitirilerek Meclise şevketi ilecektir
uta]
Ali İhsan Sabis’in affı
Ankara 11 — Eski emekli general Ali thsan Sabis'ln affı hakkında hazırlanan bir kanun teklifi Meclis gündemine alınmıştır.
tüttüm. Mmt '"“"‘«»ilsci .igorta müdürlükleri [tayetlerlne çalışacağım. Bu hareke- , --
timle kimin memleket ve parti İçin hayırlı olduğunu Isbat edebilirsem ka izancım İşte bu olacaktır. Müşarünileyh şahsıma, partim ve memleleke-tlm hesabına merciinde buluşma İmkânının tahakkukunu beklerken bu-lmdar menfi faaliyetlere rağmen hak kunda muhabbet ve İtimatlarını mu-hafaza eden arkadaşlar* minnet ve [şükranlarımı arzeder. kimlerin İl ı İdare kuruluna geçmesi miistelzlmse, '15 ocakta yapılması takarrür etmiş gibi görünen İl kontesinde müspet bir netice elde edebilmek 1çln bir an evvel beyefendiyle İstişare buyuru larak neticesinin Iş'an lOtfanun esirgenmem esin! İki senelik hizmetimin mükafatı olarak sîzlerden beklerim a?.lz kardeşlerim.
Bu yazımı bitirirken aldığım ve mevsuk olduğuna inandığım bir habere göre sayın profesörzade. gazete-rcl Salm Nuri, avukat Mithat Benker, I Hayrl Yaman. Fikret Karakcyunlu, İhsan Yurdoglu ve kabul edilirse Salih Keçeciden mürekkep bir il kurulu vücuda getirmek İçin vDâyetln her tarafında temaslara geçtikleri tahakkuk etmiş bulunuyor. Gayret, faaliyet ve memleketseverllklerl geçen senek! meseleleriyle zaten malûm bulunan bu hamiyetli arkadaşlar elinde blzle-rin g&steTemediğl muvaffakiyetin muhakkak surette temin edileceğin! müjdelerken Yusuf Kemal kombinezonunun tahakkukunu beklemeden bu y azılan m® bir istifaname mahiyetin! vermek zaruretini hissetmiş bulunuyorum. Bu sebeple beni kandırmak gibi gocukça teşebbüsler yerine muvafık göreceğiniz tedbirlerin derhal alınmasını tavsiye ederken, iyi baslıyan bir faaliyet birliğinin böyle neticesinden zevk alanlar bulunsa bile bana veTdiğl hüzün ve teessürleri; arzederek 11 İdare kurulu başkanlık ve üyeliğinden kati surette çekildiği ' mi saygılarımla arzederim.-
İmza I Kenan öner
Ankara 12 (Teleronla) — Aydın, Kayseri ve Ankarada İççi sigortalan müdürlükleri acilmiş, çalışmalarına başlamıştır, Eskişehir ve Konya işçi sigortalan müdürlükleri d!e bu ayin 18 sından İtibaren faaliyete geçecektir. Diyarbakır, Malatya ve Kütahya şube ve Amirliklerine tâyin olunacak müdür ve memurlar için Ankarada bir kurs açılmıştır. Kursta başarı gösteren ata İverler, ay sonunda memuriyetleri başına gideceklerdir.
Esrarlı bir vaka
Dün, Çarşıkapıda Kürkçüler sokağında esrarengiz bLr vaka olmuştur. Bu sokakta 33 No. ]ı binanın üst kat odasında oturan ve Kuruçeşme kömür deposunda kapıcılık eden Ahmet Karslı'nm karısı otuz beş yaşında İsmet Karsh pencereden sokağa düşmüş olarak bulunmuş ve söz söy-Ilyemiyecek bir halde Haseki hastanesine yatırılmıştır.
Tahkikata el koyan nöbetçi savcı Terfik Kendi, yaptığı hazırlık soruşturması neticesinde, kadının bulunduğu binanın karşısında kahvecilik eden ve evvelce bir yaralama suçundan mahkum bulunan kahveci Mehmet Ali tarafından maşa ile döğülerek pencereden sokağa atılmanın neticesine varılmış ve aleyhinde bazı deliller de toplanmıştır.
Mehmet AH Topraksever, dün sorgusu yapılmak üzere birind sulh ceza yargıcı huzuruna çıkarılmış ve mevcut delillere göre tevkifine karar verilerek Cezaevine gönderilmiştir.
Türk - Yunan millî maçı Atinada yapılacak
Geçenlerde verilen bir habere gö-io Türk — Yunan milli takımları 23 nisanda Ankarada, 25 nisanda da İstanbul - Atina temsili takımları ts-tanbulda karşılaşacaklardı.
Dün ilgili bir zatın söylediğine göre her iki müsabaka da Türklyede değil, Yunanlatanın Atina şehrinde yapılacaktır.
M E V L Û T
Oeçen sene aramızdan ebediyen kaybettiğimiz İdare meclisimiz reis! ve kıymetli1 büyüğümüz
Ziya Sipahioğlu nun aziz ruhunu şadl etmek İçin. 13 şubat 948 tarihine rastlayan cuma günü öğle namazını müteakip Beyazıt camiinde mevlûdu şerif okunacağından rahmetliyi sevenlerin ve arzu buyuran re vatın teşriflerini saygı ile rica ederiz Antalya Umumi Nakliyat T. A. Ş.
Demokrat Partideki ihtilâf halledildi
(Saş tarafı 1 inci sahifedeJ mamüe hukuki bir mütalâadan ileri , geldifft belir t Udi.
2 — Parti umumi pol/tikasında gö-, ruj birliği tiyid ve şahsi ihtilâfı andıran bir hareket bulunmedtlh tcı.blt I edUdi.
! 3 — işin bu mahiyetinin tahrifi
yolu de yapılan asitsiz işaalar. tetes-sütü mucip görüldü.
4 — Tecanüs ce tenan: "fi sağlamaktan ibaret otan pen( seçtin etrafında eski ve yeni idare heyetlerinin nuku bulan lsii/alannın bftdlriJmesl üzerine yeni seçime geçildi.
5 — Yapılan seçimde grup başkanlığına Celâl E ay ar oy birliği ile ve fkfncr başkanlığa Fuat Hulflsı Dc-mirellı, üyeliklere de Hazım Bozca (Afyon!, şahin Lâçln (Afyon!. Hatan Fo’atkan (Eskişehin. Alt «rırrı?-ver (Çanakkale!. FOcrl Apat/dtn (Kn’i sert). Hakkı Gedik «KEtahı/aı te Suphi Balar ısfnop) çoğunlukta se-çUdRer..
ödenekler hrİrkir
Ankara 12 — Demokrat Parti İle Meclis gTupu arasındaki İhtilâfın ödenek meselesinden cıMıi&ı iddia olunmuştu, Muğla Milletvekili Necati Erden diyor ki:
c— Milletvekilleri ödeneklerine yapılan rammın. Demokrat Parti rr.ll-letvekDlertnce alınıp alınmaması meselesi efkârı umumi ve de tftvıkl veçhile aydınlatılmış deBIldlr ödenek zamlarının mutlaka alınıp yenme."İni arzu ve İddia eden bir arkadaş bilmiyorum. 26 milletvekili tarafından verilen takrirle' belirtilmek IsteniF-n mülâhaza; ödenek zamlarının alınıp alınmaması ve sureti sarfının parti disiplini çerçevesi İçine piremlyeceğl esasından ibarettir Takriri imza edenlerin anlayışlarına göre bu !ş, bir emri vicdani olup, budun müeyyidesi, de gene vicdandır ve mUletveklIlerl, vicdani İşlerde bir makamın vesayetine muhtaç değildirler.
Milletvekillerinden bir kısmı ödenek ramlarını genel kurul başkanlığına tamamen veya kısmen vermiş, bir kısmı da vermemiştir. VermlyenleT-den bazısı, bu zamları, kendi mensup oldukları Demokrat Parti teşkilâtına veya diğer bir emri hayre teberrfl etmiş, bazısı da teberrfl edeceğin! bildirmiştir. İşte takririn münderecatı. bu mülâhazalara dayanmaktadır. Buna aykm olarak işaa edilen haberler, ya yanlış anlayışa, ya İnfiale, yahut da dyasl bir makMida dayanmaktadır.»
Misb’H Ura^m yeni rlemeci, Kenan öner’ın cevabı
Demokrat Partinin Beşiktaş İlçe başkanı Mlsbah Uras dün yeni demeçte bulunarak Kenan öner’ln Demokrat Partiyi yıkmak için çalıştığını. gehlrleyLcl propaganda yaktığını tekrar etmiştir.
Kenan öner, bu hususta dedik öd U-lara ayıracak zamanı kalmadığını söylemiş, yeni bir part! kurup kurmayacağı hakkmdckl suale «Bu hususta konuşamam» cevabını yermiştir.
Türk Kültür Çalışmaları derneğinin toplantısı Türk kültür çalışmaları derneği dün bir toplantı yaparak Zincirli Hürriyet gazetesinin neşriyatını takbih etmiş, kamvnîsi-lerin hudut haricîne cık^’iması için Meclise bir telgraf celdlmeri 11 kararlaştıntanştır.
12 Şubat 1943
A E g A M
Sahlfe S
AKŞAMDAN AKŞAMA
Mantığa sığmayan kırtasiye şekilleri
Cumhuriyet gazetesinde Abl-dln Dav’er bir İngilizin mektubunu neşrediyor; hulâsası:
İki İngiliz, aynı tarihte dinleyici yeııi radyolar (yani alelâdc radyolar) almışlar. Kendilerine haber verilmiş: «Istenbulun Rumeli yakasında, kolay kurdurulur; Anadolu yakasında mühim dâvadır. Ona göre davranın.» Hakikaten de, Bebekteki İngiliz müsaadeyi 24 saatte almış: Modadaki İngiliz bin bir iltimasla 5 ay muamele taklbettinnlş. Meramına öyle nalı olmuş...
Formaliteler gökten inmemiştir. Bozukları tashih bizim elimizdedir. Kırtasiye acayiplikleri yüzünden ne kendi mantığunıza gülünç dalım; ne de yâre ve ağ-yare... Bir ecnebinin ikamet tezkeresi çıkarması dâvası da aynı derecede havsalaya sığmaz müşkülâta mevdan veriyor. İyisi mi. bir müfettiş, kendini Türkiyeye yeni gelen bir ecnebi yerine koyup bütün saflı alan birer birer gezden geçirsin. Liirumsuz muameleleri derhal tashih edelim.
•»»
Yalnız ecnebilere taallûk eden ferde değil, kendimize taallûk ( eden işlerde de aynen böyle yapalım. «.Formaliteleri bilen» bir. müfettiş ile « formaliteleri bilmeyen bir müfettiş» yan yana gelirlerse bu mevzuu kolaylıkla halledebilirler sanıyorum.
Misal göstereyim:
Ben kendim, kırtasiye terbiyesi İçinde yetişmediğim için «formaliteleri bilmeyen bir müfettiş» im. Geçen gün bir hâdise oldu. Mecmualardan biri, beni «Yazı işlerini idare eden mesul müdür» olarak gösterecekti. Evrakı tamamladılar. «f-Bİtti!» dediler. «Olamaz! Benim de imzam lâzım. çünkü ben sıkışırsam: Razı değildim, haberim yoktul diyebilirim!» dedim. «Sen formaliteden anlamazsın!» dediler. Fakat dön-| dü, dolaştı, evrak, imzalatılmak üzere yine bana gönderildi.
Büyük bir hukukçu profesör, ders verirken-.
— Mantığınıza çarpan kusur, kanun maddelerine de zıttır. -dermiş. — Çünkü kanun ve nizam maddeleri uzun tecrübeler neticesi bir mantığa göre vücuda getirilmiştir.
İmdi öyle usullerimiz var kİ, hiç bir mantığa uymuyor; «kırtasiye kaideleri İçinde hallü hamur olmuş bir müfettiş» ise, "bu uvmamazlıklan göremiyor; zira fâtid dairenin içindedir: kendisinde «galatı rüyet» hasıl olmuştur. Halbuki biz dışarıdakiler bunların sakatlığını görebiliyoruz.
Bunun da bir misalini vereyim:
Arada sırada radyoya piyesler yazardım; farkına-vardım. kİ radyoda oynadıktan sonra bir piyesin parasını, 52 muamele gördükten sonra alabilirsiniz. Bu 52 muamele ayrı ayn yerdeki üç binadadır. Bunun İçin de bir buçuk ay kadar sürünceme lâzımdır.
Halbuki normal mantık: Dünya huzurunda oynanan piyesin kaç dakika sürdüğü malûmdur. Dakikasının kaç lira olduğu da malûmdur; önceden tesblt edilmiş. Programda da zaten yeriniz vardır. Spiker çekinizi hemen kesip elinize verir; 52 yerine bu kadar kısa bir muameleyle, aynı binada ve bir dakikada paranızı alabilirsiniz.
Bütün kırtasiyemizi bu noktadan bir kontı-ola tâbi tutup basitleştirmek için — iddia ediyorum — fâsit dairenin çarhlarına Aşmamış münekkitlere de ihtl-îaç vardır. Şayet onların mantığı a°£ru yolda yürüyemez, sürçerse; f>utehassıs hukukçu «veto» hakkını kullanmalı. Kısacası: Bu işte bir nevi jüri lâzım. Kırtasiye, an-ca* O SUretie basitleşir.
Şimdi bakalım;
1 Abidin Dav’erjn Modadaki Ingılizine niçin Bebek»cH İngili-zine verilen süratle müsaadesi verilmezmiş?... Verile!
2 — Radyodan para niçin 52 muameleyle bir buçuk ayda alı-■nırmış .. Bir dakikada derhal verile... ilh (Misal yüz blnlerce-dir.)
Bütün bunlar nas mıdır? Niçin değişmez?
(Vâ - Nü)
Cenup hududumuz açıldı
Sunye ve Lübnandan gelenlerden yalnız açı vesikası sorulacak
Surlyede kolera vakalarıma görülmesi üzerine yurdumuzla bu memlo ket arasındaki münasebetler kesilmişti.
Geçen ayın yirmisine doğru Birleşmiş Milletler sağlık kurulunun. Surl-yeyl hastalıktan temizlenmiş olarak Hân etmesi üzerine Bakanlar Kurulu bu tahdidatın bir kısmuu kaldırmağa karır vermiştir.
Bakanlar Kurulu karan dön sağlık müdürlüğüne gelmiştir. Bu karara a-meya göre her türlü glrlşo karşı tamamen kapatılmış olan Suriye hududumuzda Nustybln, Derbeslye. Akçakale, Cobanbey, İslahiye ve Cllve-göz kapılan girişe açılmıştır. Hududun diğer kısımlarında yalnu Pasa-vanlı denilen ve eri hududun bir tarafında, tarlası diğer tarafından olan kimseler aşılı olarak girip çıkabileceklerdir.
Suriye ve Lübnanla olan hava seferleriyle tübnanden gelecek deniz vasıtalarının limanlanmış» girmesine tein verilmiştir.
35 aralık 1941 denberl Suriye İle memleketimiz arasında devam eden tahdidat bu suretle kaldırılmış bulunmaktadır. Gıda maddeleri halikındaki tahdidat devam edecektir.
Sağlık müdürlüğü dün, teşkilâtına bu hususta bir tamim yaymıştır. Suriye ve LUbnandan gelecek yolculardan sadece aşı vesikası sorulacağından bunlar ayrıca nezaret altına alın-nnyacaklardır. Bununla beraber şüpheli vakalar görüldüğü takdirde gereken işlerin yanılması ayrıca teşkilâta tamim edilmiştir.
800 ton kok 750 ton da. kömür geldi
Kömür Satış ve Tevzi Müesaeseel hesabına «Sümer* şilebi dün 800 ton kok kömürü, «Hacı Eşref» şilebi de 750 ton maden kömürü getirmişlerdir. Halen «Firuzan» şilebi Zongul-dûkta kok yüklemektedir.
Dolar - Sterlin borsası
Sterlin, bazı şartlar altında, dolara çevrilebilecek
Bütün memleketlerde dolar sıkıntısı gitgide artmakta olduğundan, har tarafta bu mevzuda çareler araştırılmaktadır. Memleketimizde de vasiyet aynıdır.
Bundan birkaç ay önce Ingiliz hükümeti tarafından sterlinin dolara tahvil İmkânını kaldıran kararın a-lınması üzerine hükümetimizin elinde bulunan sterlinler lıemen hemen donmuş, bu sebeple sıkıntı baş göstermiştir. 7 eylül kararlan mucibince hükûmetlmlg tarafından çok yüksek bir kıymet takdir edilmesi de İngiliz İtrisiyle muameleler üzerinde menfi bir tesir yapmıştır.
Memleketimizde ve bütün dünyada durumun böyle olduğu şu sırada şehrimize gelen bir haber ticari ve ekonomik mahfillerde derin bir alâka uyandırmıştır. Buna gör€ sterlin ve dolar mevzuunda yapılan uzun çalışmalar neticesi olarak yakında Londra ve Nev-Yorkta birer dolar - sterlin borsası kurulacak ve burada bazı şartlara uyularak sterlini dolara çevirmek kabil olacaktır.
Verilen malumata göre bizim İçin de bu suretle ve yüzde yirmi zarar etmek şartlyle elimizdeki sterlinleri dolara çevirmek ve ticaret hayatımızı b öylece ferahlatmak kabil olacaktır.
Fazla yüklü arabalar
Şehrimizde bîr yerden diğer yere yük taşıyan arabalara, hayvanların çekme kudretlerinden fazla eşya konulduğu görülmektedir, Bu sebeple yokuşlu yollarda ve bilhassa Azapkapıdan Şişhaneye çıkan yokuşta yüklü arabaları çekmek İçin hayvanların uğradığı zahmet ve burada, hayvanların ölmesile neticelenen sık vakalar dolayısile bazı tedbirlerin alınması kararlaştırılmıştır.
Belediye başkanlığı, tek ve çift atlı arabalarla nakledilecek yüklerin yeniden tesbitine ve bu hususta Zabıta talimatnamesine bir hüküm ilâvesine karar vermiştir. Yakında bu husus Şehir Meclisinde görüşülecek ve talimatnameye eklenecek fıkranın metni tesblt edilecektir. Bu suretle de caddelerde sık sık vukua gelen fena manzaralar önlenmiş olacaktır.
MÜZİK ==
Ustad Gaspar Cassa-do ile bir konuşma
Üstadın Pablo CasaLs'ın sanatını aydınlatan İzahatından sonra sözü. Dobussy’nln viyolonsel sonatına İntikal ettirdim: çünkü Cassado’nun bu eseri İkinci resitalinde çalacağım biliyordum. «Bu sonatı çalmakta çok tereddildcdlyorım, dedi. Belki de programdan çıkarmak Icabedecek,» Sebebini «ordum. Düşüncelerini şöyle İzah etti: «Bu eser, bestecinin son devresin» aittir. Zannedersem 1011 yılında bestelenmiş t İr. Her bestecinin sanat hayatında başlıca üg merhale vardır. Beethoven'de bu daha barizdir. İlk devre, kendisinden evvel gelip geçmiş sanatkârların tesiri altında kaldığı devredir. İkincisinde artık kendi şahsiyet! tamamlyle tebarüz etmiştir. Bütün bestecilerde en bol, en bereketli devre budur. Azametli, engin eserler birbirini kovalar. Üçüncü devrede sanatkâr, eserinden fazla süsleri atar; usun cümlelerle İfade edilecek bir fikri bir tek kelimeye sığdırmak kaygısındadır.
«işte Dcbussy'nln «onatıdabunevl eserlerdendir. Sonatta geniş cümleler yerine kısacık traltlere sık 3ik Taslanır. Sanatkür. düşüncel erini bunlarda taksit etmiştir. Artık eserin kıymet! kıtasında değil, cevherlndedlr. Sanatın büyüklüğü buradadır. SuarĞs, büyük besteci Debusısy için: «Mükemmel ve selim zevkin peygamberidir.» der. Sanki bu sonat İçin söylenmiş bir söz... şimdi de Mlchel - Angeb hatırladım. Yapacağı heykelin mermerini seçmek için bizzat Carrara’ya gidermiş. Kocaman mermer yığınları arasında beğendiği kayanın karşısına geçer, ve: «Ne mükemmel bir heykel»..» dermtş. Bu sözün mânasını an-lamıyanlara şöyle izah edermiş: «Benim yaptığım, fazla olan mermeri yontup atmaktan İbarettir.» Ülküsünü cevhere bağlamış dâhi sanatkâra yakışır bir sösç...»
Viyolonsel üstadı G. Cassado'ya hangi şeflerle beraber çaldığını sordum. Amerika va Avrupanln en büyük şefleriyle birlikte konserler vermiş. Bunların arasında Stokowski, To.-canlnl, Klcmperer, VVclngartner, Mengelberg, vı Furtwângler var. Önünüzdeki aylarda büyük bir turneye [ hazırlandığını söyledi: Merkez! ve cenubi Amerika turnesi..
G. Cassado, İçinde yaşadığımız sürat asımdan çok memnun görünüyor: «Eskiden, yani beş sene evvel beş senede yaptığım bir turneyi şimdi üç ayda yapıyorum. Düşününüz ki Roni3 İle Küba arazını bir buçuk günde alıyorum.»
FllArmon! Derneğinin tertiplediği sekizinci konserde Şehir Orkestraslyle beraber çahn üstada, orkestramız hakkındaki noktal nazarını .sorma-mazhk edemezdim. Bana söylediklerini aynen kaydediyorum: «Üç senelik mazisi olan yepyeni bir teşekkül.. Orkestranın en dikkate şayan tarafı, elemanlardaki feragat ve çalışma aşkıdır. Bu övünülecek btr şeydir. Şpf Cemal Reşld Rey. yaptığı İşi bilen duygulu bir müzisyendir. Yalnız bir cihete dikkatinizi çekeceğim. Fakat bunu tenkld mânasına almayınız:
Kari mektubu
Listesi bulunmıyan piyango
---a-----
Bıı sütunda «ListC3İ bulunmayan piyango» başlığı He İntişar eden yazıya cevaptır:
«Yardım ve Bakım Hayır cemiyeti» piyangosu, biletlerin arkasında da yazılı olduğu veçhile Beyoğlunda Roma kulübünde 18 oenk 1948 do çekilmiş, İkramiye kazanan numaralar Vatan gazetesinin 19 tarihli nüshasında neşredilmiştir. Bol miktarda bastırılan listeler de Roma kulübünden tedarik edilebilir. Biletler bayilerde satılmadığı için listelerini onlardan sormağa lüzum yoktu, ikramiyelerin kısmı (izamı müracaat eden zevata verilmiştir. Be-.voğlunda Yemenici sokağında 23 numarala Cemiyet merkezine 18 mart 1948 günü akşamına kadar müracaat edildiği takdirde ikramiyelerini alabilirler.
Cemiyet âzasından Yakup Yalınova
İstanbul vapuru
Devlet Denizyolları idaresinin «İstanbul» vapuru yarın saat 12 da «Batı Akdeniz hattı» seferine çıkacaktır.
Orkestranın kadrosu azdır. Üye sayısı altmışı bulnuyan bir orkestra.. İstanbul gibi büyük v* ıengln bir şehrin, hiç olmazsa «eksen kişilik bir orkestrası olmalıdır. Bam «azlar d» noksandır. Meselâ harp» yoktur. Lalo’nun konçertosunda dört korno yerine iki korno vardı. Fagot bir tane idi. ikinci fagotun vazifesini bas klârlnet’e vermek mecburiyeti hasıl oldu. Kadrosu tam ve olgun bir orkestranın hem dinleyici, hem solist üzerinde yapacağı tesir büyüktür. İstanbul, yüzü mütecaviz üyesi olan bir senfonik orkestrayı su içinde yapabilir.»
Dinleyiciler hakkındaki 3uallm» de üstat şöyle cevap verdi: «Beni fazla-slyle mütehassis eden dikkatli, anlayışlı bir dinleyici kütlesi.. Bantakâr halkla, dinleyici İle sıkı bir temas halindedir. Hastanın nabzını dalma yoklayan doktor gibi.. Halkın karşısına çıkan sanatkâr, bu teması bir an gevşetmemek «orundadır. Her çaldığı eserin, hattâ eserin devamı boyunca her kısmın dinleyicide uyandıracağı tesir ve akri tesiri gözden uzak tutmamak, her hakiki sanatkârın vazifesi olmalıdır. Halkı, dinleyiciyi (*nı-mak ve dalma onu sıkı bir kontrol altında tutmak gerek- Hakiki ve büyük (Torrero), — stee memleketimden bir misal vereyim; — güreşeceği kızgın boğanın karakterini bir bakışta gözünden anlayan adamdır, Yoksa partiyi kaybettiği gündür.»
Gaspar Oassado. bundan on :Jd sene evvel de tstanbulu ziyaret etmiş ve iki gün kalmış. Jûl 8ezar Italyan gemisiyle Akdeniz seyahatine çıkmış. İstanbuJu v» halkını bu defa da kendisine hiç yabancı bulmamış, «tkllm İtibariyle tam bir Akdeniz İklimi., diyor. Barcelone vs Romanın iklimine benziyor. Halkıma da bize o kadar benziyor ki.. Yolda yürürken etrafımda sanki hemşerllerlml, kardeşlerimi görüyorum. Fakat İşin garibi şu İd, bana bu kadar benslyen bu İnsanlar, benim anlamadığım bir dil konuşuyorlar,.»
İstanbullun, gezilecek, görülecek yerleri arasında bilhassa camileri ziyaret ettiğini anlatıyor: « Slkleymanl-ye. Sultanahmet, Ay&sofya. ve Köprünün başEKİık! YenlcamlyL ziyaret ettim. Hepsinin içinde derin bir sükûn duydum, insan o İlâhî havanın içinde ruhunun yıkanıp temizlendiğini hissediyor. Sîzler mâbede girdiğinizde şapkanızı, hürmet alâmeti olarak başınızdan çıkarmıyorsunuz. Ben de öyle yaptım. Yenlcamlyi ziyaretimde ayağıma glysceğlm terlikleri verecek adamı bir hayli aradım; bulamadım. Bunun üzerine ben de sizin yaptığınız gibi ayakkabılarımı çıkardım, camiyi öyle gezdim. Yenlcamlnln çinileriyle yerdeki al renkli halılar, tatlı renkleriyle gözleri okşuyor.»
Memleketimizden memnuniyeti» ve iyi hislerle ayrılan üstadı yine aramızda görmek istediğimizi söyledim, Cevabı şu oldu: «tş, btr defa dostluk teessüs edinceye kadardır. Dostluğumuzun devamlı olacağına eminim, Tabii yine geleceğim.»
Fikri Çtçekoğlu
Lâğımlar açılırken dezenfekte edici maddeler kullanılacak
Belediye mecral şubesinin, bozuk kanalizasyon şebekelerini tâmlr İçin hLç bir sağlık tedbiri almadan açtığı tesblt edilmiştir. Bilhassa caddelerde sık sık tesadüf edilen bu hal umumî sağlığı tehdldedlcl bir mahiyette görülmektedir.
Dün Sağlık ve Sosyal Yardım müdürlüğü, belediye başkanlığına bir yazı göndererek sokak ye caddelerde açılacak kanalizasyon yollarının tâ-nürlnde dezenfekte edici maddeler kullanmak suretlle ban bulaşıcı hastalıkların şehre yayılmasının önlenmesini İstemiştir.
Kadıköy - Bostancı otobüsleri durakları
Kadıköy - Bostancı arasında Üsküdar - Kadıköy ve Havalisi Halle Tram yayları idaresince lşlotilmekte olan otobüslern sık sık durak yapmaları fennen mahzurlu görüldüğü cihetle durakların azaltılması hakkında alâ kad3r makamların tavsiyelerine uyu larak Belediyece teşkil olunan komi» yon tarafından otobüs durakları yeniden tesblt edilmiş ve durması lft-zım gelen yerlere levhaları asılmış ve 15/2/049 gününden İtibaren tatbik mevkiine konulacağı haber alınmıştır.
Tehlikeli yol ağızları
ild noktaya işaret memuru koymak lâzım
Otomobil, otobüs ve kamyon sayısının — seyrüseferi güçleştirecek derecede — çoğalması yüzünden kazalar da artmıştır. Nakliye vasıtalarının birbirine çarpmadan yollarına devam edebilmeleri şehrin en kalabalık yerlerine konan İşaret memurları 11e temin ediliyor. Fakat bir vakitler nispeten sakin olan bazı yol ağızları artık başı boş bir halde bırakıl amıyacâk bir vaziyete gelmiştir. Bunların başında Nlşantajındakl Dörtyol ağzı geliyor.
Harblyeden Dörtyol ağzına gelen yayalar, nakli vasıtaları Maçka tarafından gelen arabalarla dalma karşılaşmak tehlikesine mamı dur lar. Buradaki köşenin vaziyet! bunu 1ca-betmektedlr. Bundan başka Osman-beyden Rumeli caddesinden ve Nl-şantaşından gelen vasıtalar da aynı vaziyetle karşılaşıyorlar. Nişantaşı -Beyazıt ring hattının istasyonu da buradadır.
Bu kadar ehemmiyetli bir noktada İşaret memuru bulunmaması kısa bir zamanda feci kazalara «ebebolmuştur. Geçenlerde btr kadın otomobil altında kalarak kaldırıldığı: hastanede öldü. Birkaç gün sonra da Maçka tarafından apansız gelen btr tramvayla İki kişi yaralandı. Nihayet lid gün evvel bir kamyonla Tramvay idaresine alt otobüs müsademe ederek parçalandı. Bu kazalar hep bir İşaret memuru bulunmamasından İler! geliyor. Nlşantaşındakl Dörtyol ağzında bu kabil kazalar günlük hâdiseler sırasına gelmiştir.
Bundan başka Ankara caddesinde büyük postahaneye sapan yol üzerindi» vaktiyle bir İşaret memuru mevcutken son günlerde burası da boş bırakılmıştır.
Bu İki noktanın ehemmiyeti aşikâr olduğundan emniyet müdürlüğünün kazaların tekerrür etmemesi İçin İca-beden tedbirleri alacağını umuyoruz.
Hukuk Fakültesinde
Senatoya arzına karar verilen esaslar
Hukuk Fakültesi genel kurulu, yeni öğretim vş imtihan yönetmeliği yürürlüğe girinceye kadar, aşağıda yazılı hükümlerin İlgili talebeye tat-blkına ve keyfiyetin yeni tedrisat ve İmtihan talimatnamesiyle birlikte mart ayı İçinde Senetoya arama karar vermlşir:
1 — 1946'1947 ders yılında üssilmt-zandan sınıfta kalmış olanlardan almış oldukları notların ortalaması 8,5 ve daha yukarı olanlar üst sınıfa geçmiş sayılırlar.
2 — üssümlzandan kalmış olup da notlarının ortalaması 8.5 olmıyanlar,. 1947/1948 ders yılı İmtihan devrelerinde, bir tek dersin İmtihanını vermek suretiyle üssümlzanlarınt doldurabilirler.
Bu talebe, gireceği dersin adını en geç ı mayısa kadar Dekanlığa bildirmekle mükelleftir.
3 — 1946/1947 ders yılı İmtihanlarında aldıkları notların vasatisi kaldıkları dersin notu hariç olmak üzere 6.3 veya yukarı olmakla beraber, yalnız bir tek dersten besten aşağı not alan talebeler, bu dersin İmtihanını 1948 yılının haziran ve ?ylfll devrelerinde muvaffakiyetle vermek şartlyle sınıf geçmiş sayılırlar ve aynı İmtihan devrelerinde üst sınıfın İmtihanlarına girebilirler.
4 — 1946/1947 ders yılı İmtihanlarında, sınıf derslerinin yarısından fazlasında, başarı gösterip diğerlerinden sınıfta kalanlar. 1947/1948 ders yılı İmtihan devrelerinde yalnız kaldıkları derslerden imtihana tabi tutulurlar.
Bunların sınıfı geçmiş «ayılabilmesi için, evvelce başarı gösterdikleri derslerden aldıkları notlarla 1047/ 1948 devrelerinde alacakları notların ortalaması 0.5 veya daha yukarı olmak şarttır^
5 — 1046/1947 ders yılında ve daha önceki ders yıllarında dördüncü sınıf imtihanlarını başarmış oldukları halde Medeni Hukuktan 7 ortalamasına ulaşamadıkları İçin mezun olamıyan-ların Medenî Hukuk ortalaması B.5 ve daha yukarı İse mezun sayılırlar.
Bu ortalamayı elde edemlyenlcr, Medeni Hukuk İmtihanını tekrarlamakla mükelleftir.
İSTANBUL HAYATI
Karadeniz seferleri
Medeniyetin «sürat» ile ölçüldüğü bir devirde, ne gariptir K, biz süratten korkuyotuz.
Geçen gün gazeteler yazdı. Denizyolları idaresinin Hollanda-ya ısmarladığı şehir hattı vapurlarının fazla olan süratlerinin azaltılması için alâkalı firmaya müracaat edilmiş, Vapurlar laz-ka süratli olursa hareket halinde yapacakları dalgaların Umandaki küçük nakil vasıtalarına zarar vermesinden korkuluyormuş.
B, Abldlnı Dav’er üstadımızla bu mevzuu İn ce üyen makalesinden öğrendik kİ ısmarlanan vapurların esas süratleri 15 mil İmiş, Bu süratten Boğazdaki küçük nakil vasıtalarına katiyen zarar gelmlyeeeğlnl Denizyolları İdaresinin çok İyi bilmesi icabet-tiğlne göre şu gülünç korkaklığın sebebi nedir?
Ya Karadeniz postalarına ne, t buyrulur? tstanbuldan cuma gü-f^ nü sabahleyin saat 5 te kalkan posta vapuru, çarşamba gederi saat 24 te Rlzeye vâsıl oluyor.?^ Yant altı gün, beş buçuk gece... q Rlzeden cumartesi günü sabaha karşı saat 3 te hareket eden va- q pur, cuma günü akşam saat-—■
19 da İstanbul limanına geliyor, J" Yani yedi gün, altı gece... Bunlar (D Denizyolları idaresinin tesblt et- > tiğl tarife mucibince normal se- (D yirlerdir, fırtına vesaire yüzün- (D den vukubulacak teehhürler hesaba dahil değil. >>
İstanbul limanı ile Rize ara-_Q sındakl mesafe 549 mildir. Saat--Q te 16 mil süratle seyreden bir va- Q) pur, direkt gittiği takdirde bu rtJ mesafeyi âzami 35 saatte kate- q der. 16 mil, açık deniz seferleri ı-Için normal bir sürattir, hattâü belki azdır bile.
Karadeniz hattının belli başlı İthalât, ihracat iskeleleri şunlardır: Zonguldak, İnebolu, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize. Yolcular ve yükler bu İskelelerden alınıp verilir, Bunlarla diğer küçük iskeleler arasındaki nakliyât motörlerle, kayıklarla yapılır. Vapurların seferlerinde şu yedi İskeleye uğrama payı olarak da 24 saat ayıralım, seyir müddeti âzami 60 saat, yani üç gün, İM gece eder. Hadi buna, İstanbul ile Samsun arasında vapurların geceleri seyra-dememelerinden mütevellit rötar hakkı olarak bir gece daha ilâve edelim. Nerede üç gün, üç gece; nerede altı gün. beş gece?
Posta vapurları kaplumbağa süratli e hareket ediyor. Killll ayıbından gayri, yol boyunca Ayancık, Gerze, Ünye, Fatsa. Tirebolu. Görele gibi küçük İskelelerin İliç birini atlamıyor, hepsine uğrayıp üçer, beşer parça dahi olsa, yük almayı İhmal etmiyor.
Gelelim bilet ücretlerine: Is-tanbuldan Rlzeye kadar tam lüks, yani tek yataklı kamara ücreti 115 lira 73 kuruş, birinci sınıf, yani üç yataklı kamarada beher yatak ücreti 82 Ura 63 kuruştur. Bu paranın mühim blı kısmı yemek ücretidir, zira bu sınıflarda yemek mecburidir. Kısacası. kendi İhtiyarında olmıya-rak, 549 mil uzunluğundaki yolu kaplumbağa sürati ve İskele dilenciliği yüzünden altı gün, beş gecede kâteden vapurun yolcusu, bu müddet zarfındaki yemek ücretlerini de bir ceza gibi ödemeği mecburdur.
Üçüncü sınıf vapur yolcular!, İdarenin nazarında kısandan ma-dut değildir. Yazın güvertede, kışın ambarlarda koyunlarla, sığırlarla kucak kucağa seyahat ederler. Bir hafta geceli gündüzlü bu İşkenceye tahammül etme* gerek.
Bu hatta da süratli yolcu vapurları işletilse, seyahat çabuk! ve rahat yapılsa; yük İçin küçük iskelelere şilep seferleri tertiplen se olmaz mı?
Olur elbette. Fakat blllrslnlı ya, vaktile Çinliye:
— Memleketinizde şlmendlfat İşlerse şimdi bir ayda glttlğlnii yere trenle bir günde giderslnlı.
Demişler, Çinli dudak bükmüş»
— Geri kalan yirmi dokuı günde biz ne yapacağız?
Bizim vapurlar da Rlzeye üf günde giderse, geri kalan ü| günde ne yapacak, değil mİ?
Cemal Refik
Yıldız poyraz fırtınası
Dûn şehrimizde hava yağmurlu v» SlSll geçmiştir. Diğer taraftan âûıi Karadenlzde yıldız poyraz fırtınui çıkmış ve küçük tekneler derhal limanlara sığınmışlardır.
AKŞAM
12 Subflt 19'1
Sıhhat müzesi
Ankarada da bir müzekuruluyor — Kanser hakkındaki etütler — Muhtelif memleketlerde ve bizde kanser nispeti
Bağlık »e Sosyal Yardım Bakanlığı Ankuradn. bir sıhhat »özesi vücuda getirmeğe karar vermiştir. .Müze. Gençlik parkında bu maksatla İnşa edilen binada açılacaktır. Buraya konulacak tablolar, mulajlar, resimler ve panolOT şehrimiz nhhat müzesi atölyesinde hasırlanmak tadır. Bu suretle memleketimizde Iklaci sağlık müzesi meydan»? getirilmiş olacaktır.
Memleketimizin İlk sıhhat müzesi lVia de şehrimizde açılmıştır. Dlvan-yolundakl üç katlı binasında 30 sent-denberl faaliyette bulunan müze, al-yaretçllerlne sağlığın önemini telkin etmeğe çalışmaktadır. Müzede teşhir edilen şeyler, evvelce daha ziyade tenasül hastalıklarına İnhisar ederken bugün burada sağlığa rit en esaslı meselelere alt malzeme teşhir edilmektedir.
İstanbul sıhhat müzesi, kurulu» gflnflndenberf sağlık flkrmln gelişmesi İçin çalışmaktadır.
Sıhhat müzesi, birinci dünya harbinin sonunda o saman nhhiyo müdürü umumisi olan doktor B. Adnan Ad ırar zamanında kurulmuştu. Mü-tsscsenln başına doktor ve revam merhum Hikmet Ham dİ bey getirilmişti. Merhumun sekU yıl devam eden müdürlüğü esnasında müze, Av-rupadak! benzerleri örnek tutularak tanzim edilmiştir. Hikmet Hamdl merhumdan sonra müesseeenln müdürlüğünde sırariyle merhum Ziya Hüsnü ve operatör merhum Nuri bey bulundular. Ziya bey güzel resim ya-
par, musikiden anlardı. Operatör Nuri bey de ressamdı.
Sıhhat Bakanlığı, milze müdürlüklerine sağlıkları bakımından İstanbu-la gelmeleri Icabedenleri tâyin ettiği İçin öç müdür de vazife başında vefat etmişlerdir. Halen müessesenln başında bulunan doktor B. Osman Dündar on yıldır bu vazifeyi İfa ediyor. Aynı semanda ressam olan doktor B Osman Dûndur müzenin yeni bir şekil almasına gayret etmekle beraber Bakanlığın muhtelif yerlerde açtığı mü-traddlt sergileri de hazırlamaktadır.
Bu yaz Fransada milletlerarası sağlık sergisi açılacaktır. Gergiye memleketimiz de davet olunmuştur. Bu sergide vücuda getirilecek Türs peviyonunda teşhir edilecek şeyler Fransa ya gönderilmiştir, Kızılay'ın tcşebbüslyle iştirak ettiğimiz sergiye gönderilen malzeme sağlık ekipler! faaliyetlerini İhtiva etmektedir.
Evvelki yıl Ankarada toplanın l.p kongresi vesilesiyle açılan sergide de köy sağlığı ve vitaminler meralin sergi sıhhat müzesinde hazırlanmıştı. Bunlar hazırlanırken D!vbnyolundaki müzeye de yeni şekil verilmektedir. Müzeye yeniden İlave olanlardan gayri bazı yenilikler daha düşünülmektedir. Müzenin yeni gıda pavlyonu alâka verici kısımlar İhtiva etmektedir. Ayrıca bulaşıcı hastalıklardan mühimlerine de müstakil pavlyonlar tahsis edilmiştir.
Müzeye yeniden İlâve edilen fizyoloji odası, ziyaretçilerden başka bilhassa muhtelif dereceli okul öğrencileri İçin mükemmel bir -.atblkat sahası teşkil etmektedir.
Ankarada açılan «ergi
Haziranda Gençlik parkındaki müş-Ukil binasında açılacak olan sıhhat oerglainln hazırlıkları şehrünls sıhhat müzesinde hararetle devam ediyor. Yeni sergi hakkında izahat Teren müze müdürü doktor B. Osman Dündar, bu işte çalışacak teknisyen bulmakta
ve istenilen »eyleri İmal edecek atölyelerle anlaşmaktaki güçlüklerden şikâyetçidir.
Yeni müze İçin halkı alâkadar eden mühim bulaşıcı hastalıklara dair pa-riyonlar vücuda getirilmektedir. Bu hastalıklar hakkında riy ar elçilerin pratik bilgi edinmelerine bilhassa dikkat olunmaktadır. Sergiye konulacak »eylerde hastalıkların nasıl bulaştığı vs bunlardan nasıl corunul-duftu açıkça görülmektedir.
Burada mikroplara dair umumi malûmat veren bir tasım da mveout olacaktır. Ayrıca müzede gıda Biftekleri. İyi ve doğru beslenmenin esasları, di» sağlığı, sinir ve akıl hıfzıssih-haa hakkında da ayn daireler vücuda getirilecektir. Müze için alkol, tütün ve diğer zehirlenmelere alt de bir kaç pano hasırlanmaktadır.
Çocuk bakımı ve spor haklındaki hazırlıklar İsa cidden alâka verici mahiyettedir.
Veremden fazla tahribat yapan âfet
Muhtelif memleketlerde ölüme sebebiyet veren hastalıklara ait grafikler tetkik edilirse en büyük tahribatı yapan ve veremin peşinden ayrılmayan, hattâ ban memleketlerde veremden daha çok ölüme sebebolan bir âfet var: Bu kanserdir: Hattâ veremle sara» hususunda mühim işler başarmış ileri memleketlerden bazılarında kanser tahribatı veremden fazladır.
Ankara müzesinde kansere hususi bir kısım ayrılmıştır. Burada teshir edilecek şeylerle halkın kanser hakkındakl bilgisinin arttırılmasına çalışılacaktır.
Umumiyetle tedavi edilmez bir hastalık telâkki edilen kanserin erken teşhis vo erken tedavi ile Ünlenebileceği kabul ediliyor. Röntgen ve radyum tedavileriyle, ameliyatlarla erken müdahale edilen kanserin yüzde seksen nispetinde tedavi edildiği artık fennen tesblt edilmiştir. Müddet geçtikçe tedavi İhtimaller! de azalmaktadır.
Ankara müzesi için kanser hakkında hazırlanan panoların birinde bu hastabgın sebebi şöyle anlatılmaktadır: (Kanser, vücuttaki hücrelerin In- ; ilzamındaki bozukluktan ve çekirdeklerinin süratle parçalanmalarından İleri gelmektedir.)
Diğer bir panoda da kanserin kimlerde, hangi yaşlarda ve hangi uzuvlarda daha çok olduğu gösterilmektedir. Buradaki resim v« yazılardan kanserin kadınlarda erkeklerden fazla olduğu, her İki cinsiyette bu âfetin en faal uzuvlarda görüldüğü anlaşılmaktadır. Kanserli kadınların yüzde 30 unda hastalığın rahimde görüldil-ğü. erkeklerde İse kansere 40 dan sonra. bilhassa 60 ve 70 yaslarında tesadüf edildiği panolarda zikredilmektedir. Kanser de verem gibi devamlı ve çok ciddi bir savaşla ve halk bilgisinin arttırılmaslyle önlenebilecektir.
Bu hastalığa ayrılan kısımda en şayanı dikkat olan şey muhtelif memleketlere alt kanser istatistikleridir. Panolardan anlaşıldığına göre Amerika BlrleşLk devletlerindeki nüfusun sekizde biri kanserlidir. Fransada günde 372 ki»! bu hastalıktan ölmektedir.
Eski Atmanyada yılda İki yüz bin kedin sade rahim kanserinden gözlerini kapıyor.
Kanserlilerin blzdekl nispetine ge-
KUMRULAR
Aşk ve macera romanı
Yazan; CEMAL REFtK Tefrika No. 20
__________ı
Rum dilberinin pörsümü» dudakları müstehzi, mağrur bir tebessümle kıvrılıyor:
— Ne zaman bir güzel kİ» var ve yahut kİ bir güzel genç kari, epsl erkekler arkarinda koşlyor, flört yapmaya İçin. Madam A Us dans salonunda geliyorlar çok bir temiz çucuk’.ar, oenttlmen, em da giizeL
— 6en niçin öyle blrlyla tanışmadın?
Elenl »aşalı yor, biraz düşün dük ten sonra dudak, büküyor:
— Ben gitmiyordum orada çok çok. Em da amur yapmaya İçin bende hiç bir tefe şans yok.
O gün gene Elenl ile gezmeğe çıkmışlardı. Yamaçtaki büyük çamın altında Fahriye gözlerini deniz* dikmiş, kulağını Elenlye verini», onun aşk maceralarını dinliyordu. Bir ara-
Evvel zaman içinde |
Bazı hâtıralar
Körlerin toplu halde Yıldıza gidisi — Maruzata Padişahın cevabı — Üsküdarda bir baskın
«iktibas hakta mahfuzdur» SEMİH MÜMTAZ S.
Bakarlar Bayezlt meydanında
luran ne kadar atlı araba varsa İçine birer birer birçok adam biniyor; hem de birbiri eriyle konuşuyor; içlerinden bir tanesi d» değnekçilik ediyor. Polislerin nazarı dikkatini celbeder. Bu kadar adam milctcurian nereye gidiyor? Bir soralım, derler, koşar, arabaların yanma giderler. Nc görsünler? Yetmiş, seksen kadar (kör) aralarında lâkırdı ediyorlar ve değnekçiden verilecek emri bekliyorlar. Polisler derbai tanırlar; bu kalabalığın başında dolaşan ve «Kör Osman efendi» namlyle meşhur olan adama sokulurlar: Uğur ola Osman efendi, böyle hep beraber ne tarafa? derler. Kem kilin eder, söylemek İslemez. Polisler nemiz® lâzım diyenlerden olmadıkları için arabacılara da aynı Buah sorarlar, BİZİ pazarlık ettiler; Yıldıza götüreceğiz; cevabını alınca, tereddüd ederler, koşa koşa komiser» haber verirler. Komiser de aynı sür-atls-Zaptlya Nezaretin» haber yollar. «Bırakın, fakat peşlerini bırakmayın» emrini telâkki ederler. Beşik t aşa vâsıl olur olmaz da Muhafızlığa (Beşiktaş Muhafızı müşir devletlû Haşan paşa hazretleri) arzı malûmat eylerler. Bu müsamaha! müteyakkızane sayesinde körler Yıldız sarayı hümayunu önlerin» kadar vâsıl olurlar v« Saat kulesinin dibinde «Padişahım çok yaşa» nidaslyle oraları gürilltily» boğarlar,
Hünkâr haber alır. «Gene ne oluyor?» sualinde bulunur. Adamlar koşturur. Biraz da telâş eder. Taklkata başlarlar ve cemini gaflrln başında bulunan Osman efendiden sebebi ziyareti sorarlar. Osman efendi şu cevabı verir ve beraberce gelen körler namına dahi lstl'tafta bulunur: (Ecdadı namı »ehrlyariden bir padişahının bir ferman İhsan buyurmuştur. Bu fermanı mülükânede îstanbuldakl fakir körlere her ay X akçe ma a» verilmesi tasrih, buyurularak bir de bunların İmaretlerde yemek yemeleri İrade edilmiştir: kaç senedir biz körlere bu maaş ve imaretlerde yemek verilmiyor. Veli nimet efendimiz irade buyursunlar, ecdatlarının fermam yerine gelsin. Bu niyazda bulunmak İçin buraya geldik...)
Hemen bu cevabı olduğu gibi İldn-el Sultan Hamide nrzederler.
Padişah da şu cevabı verir ve kalabalığa selâmı şahane İle beraber tebliğ etttrir:
(Hakları vardır. Ecdadın vasiyetine riayet etmek lâzımdır. Lâzım gelenlere bu İşi havale ve tembih ederim. Müsterih olsunlar...)
Bu ldadel senlye kalabalığa tebliğ
linçe: Henüz bu hususta doğru bir İstatistik bulunmamakla beraber »eh-rlmlzdekl bir hastanenin 20 senelik kayıt defterlerinden çıkarılan rakam yukarıdakllerln hepsinden müthiştirI Gureba hastanesinde vefat edenlerin neden öldüğünü anlamak İçin yapılan fethimeyyib ameliyatlarında yüzde kırkın kanser olduğu otopsi kayıt defterlerinden çıkarılmıştır. Bu küçük rakam alâkalıları büyük bir telaşa düşürmeğe lca.fl gelmiştir.
Sad«ddln Gökçepınar
olunduktan sona her birine beşer altın ihsanı şahane tevzi olunur; gene «Padişahım çok yaşa» diye bağırırlar avdet ederler
Biraz evvel İsmi geçen Osman müteşebbis bir zat olarak tanınmıştır. Haksızlığa isyan eder blı zat ve hâfızı Kur’an’dır. Ama doğmuş olduğu, halde hıfzı Kuran'a kulaktan muvaffak olmuşlardandır ve hiç sendelemlyen bir hfifızaya maliktir. Kendisi Meşrutiyetten sonra, pek bilmiyorum hangi bir teşebbüsü yüzünden, devrin Dahiliye Nazırı Talât bey (paşa) İstanbul-dan çıkartmış, bir yerde ikamete memur etmişti ve bin kuruş kadar da bir maaş verdirmiş!!. Bugün bîr ıjlri muhterem olarak hayatta ve vefakâr dahi ol duğu için, dostlar mı ziyaret nezaketin! göstermekte İmiş.
Üsküdarda bîr batkın
Saçlı sakallı hususi yaveranı hazret! padişahlden biri: bir akşam üzeri nöbetçi yaver beylerin odasına gelir. Acele kapıyı açar, şimdi hanginizin işi boştur? der. Boş bulunur, yaver İsmet bey (vüztradan ve valilerden Haşan Refik paşazadedir) bendenizin işim yok, haberini verir. Haydi öyle ise beni takib ediniz, emrini alır; paşanın arkasına takılır. İkinci Sultan Hamldln Yıldızdaki sarayının kapısı önündeki Saat kulesi dibinde bekliyen kira arabalarından birine binerler. Arabada İki kişi daha kendilerine refakat eder. Koşa koşa Beşiktaşa; Beşlktaştan Üsküdara geçerler ve gene bir kira arabasına ra-klben arabacıya verilen adresi bulmak üzere gidecekleri eve doğru hayvanları koştururlar. Ufak ve köhne bir hanenin kapısı eşiğinde araba durur. inerler. Diğer iki kişiden birine kapının çalınmasını paşa emreder. Çat çat çat gürültülü bir kapı çalınır. Elinde bir şamdan, IhtlyRr bir kadın «Ne o; n« o?» diye (dakkı bab) edenlere hayretle bakar. Hemen içen girerler. Paşa hazretleri de gelir; taşlıktaki bir hasır iskemleye oturur ve derhal ismet beye, yanlarındaki iki kişiden birini alıp yukarıya çıkmasını ve her tarafı gezerek (evrakı muzırra 1 aramasını tembih eder. Neye uğradığını bllmlyen ismet bey »aşkın» döner, yukarıya çıkar. Odanın birinde bir İhtiyar adamın öksüre Öksüre bir yatakta yattığını görür,, evi arıyacağı-nı söyler. Bu adam hane sahibiymiş. Biçare titremeğe başlar. Titrlye tltrl-ye ayağa kalkar, buyuran der.Bu sırada da evin Içlnd» bir ağlama »es! duyulmağa başlar. İsmet bey. adamcağıza bir tesllyet l»aretl çakar, şuraya buraya güya bakar. Aşağı lner-Jer. Bir »ey bulamadığını söyler.
"Sakın ikbal için eşhasa olma Aleti afrat,.
"Sana l Azını mı olmak Aleme cellât lâzımsa,,
Paşa: «Nasıl olur?» feryadly!» îs-. met beye bir çıkış İrza! etmekle beraber diğer adamlarının ikisin! birden etrafa saldırtır. Bir torba İçinde bir 1 takım kâğıtları aşağıya İndirirler. Paşa bir daha İsmet beye sert bir şeyler söyleyince, daha sert cevabını alır: ve yere dökülen evrakın içinden bir iki kâğıt çekerek ve göz gezdirerek böyle eTrakı muzırra olur mu? Olsa
r— EENEAiBAHÇENiN
IEüyük Eşya Piyangosu
lâ Şubat Pazar günü Mnçd&n sonra UMMAIM. STADINDA Sayın Halkımızın önnde Çekilecektir 7156 Hediyeden Birini Kazanmak için Rdei Almakta Acele Ediniz
% IF

BU AKŞAM
:İKÎ YETİME» filminin parlak yıldızı
ALiDA VALLi’nin
TOSCO GİACHETTİ de beraber en son yarattıkları Maşuka ve cani br kadının feci ask romanını tasvir eden
Onu Ben öldürdüm!.
Emsalsiz filminin
TÜRKÇE KOPYASI ORİJİNAL KOPYASI
SARAY İNCİ fPangaltı)
Sinemalarında birden haşlıyor.

■..■■■■■■■ ~
'Kadıköy SÜREYYA Sinemasında'
Bu Akşam: Yılın 2 büyük fiimj bir araçta
1 - YARIŞLAR KRALI
ALAN LADD — G. RVSSELL
2 - Y AKICI AŞK
■m.au C. BENNET — J. LYNN in zaferi
r
L
Şehirler arası telefon mükâlemeleri Telefonlarda şehir dahil! mükâlemeler esnasında şehirlerarası bir konuşma istendiği takdirde dahil! mü-kâJemenln kesilmesi sık sık şikâyeti mucip olmaktadır.
Yaptığımız tahkikata göre böyle bir vaziyette şehir dahili m (İkilemenin kesilmesi beynelmilel telefon mukavelenamesine istinat etmektedir. Telefon memurunun görüşenlere şehirlerarası bir konuşma İstendiği için mükâlemeyf keseceğini meri lâzımdır.
1
Amerikada fiatler gittikçe ucuzluyor
Nevyork II (A.A.) — Topfcn eşya Catierinde kaydolunan düşüklük ekme;-:, un, içyağ. domuz yağı ve bazı domuz eti parçalarının flütlerini hafifçe İndirmiş o-lan perakendeci mağazalarına bugün aksetmiş bulunmaktadır.
bildirip kes-
Bu k&kie bir zaruret rak kabul edilmiştir, mükâlemeler çok defa urun müddet beklemeyi icabettlrdlğinden sırası gelen abonenin dahili müklleme dola-yfriyie bekletilmesi, hatların boş yere İşgalini doğuracağından, şehir dahili aboneyi İse her zaman kolayca bulmak kabil olduğundan bu mükâ-IcmelerJn kesilmesi kabul edilmiştir.
neticesi ola-^ehlrieraras)
322X0» pek YAKINDA
ELHAMRA Sinemasında S
Dertli Zeyneb
SAFİYE AYLA —
MEFHARET YILDIRIM
Türkçe Soslii ve Şarkılı
M BİR FİLM ŞAHESERİ

da böylece yatak odasının bir köşesinde bırakılır mı? Kim bilir muhbiri sadık (!) ne İçin bir İftirayı etmiştir; gibi gözler! de gene ismet beyden duyar. Hiddeti» kalkar. Torbayı arabaya »okturur. Koşa koşa »oraya vâsıl olurlar. Olurlar amma İsmet beyde de şafak atar. Bu Izbandut herif kim bilir benim İçin padişaha neler söyli-yecektlr vahim esiyle müteezzl olur. V» koşar gider babasının dostu olan Başmala cyinci Hacı Ali paşaya vakayı olduğu gibi anlatır. Nöbetçi odasına avdet eder. Arkadaşlarına da olanı biteni anlatır.
TEŞEKKÜR
Çok aziz annemiz ve kıymetli büyüğümü»
ZEHRA MEDENİYE MENDİ Hanımefendinin vefatı dolayıslle evimiz» gelmek, telefon e mı ek, leit-ai ve mektup göndermek ouretlle kederimizin tahfifine çalışan ve cenazeye iştirak »den akraba ve dostlarımıza teşekkürlerimizin İblâğı İçin muhterem gazeteni?)n tavassutunu saygılarla rica ederiz.
Aile namına damadı Zühtfl Bülmer
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Saat 20 de Dram Kısmı
EVİN ÜSTÜNDEKİ BULUT Komedi Kısmı büyük cemaat
İki gün sonra sarayda harıl hani ismet beyi ararlar. Paşa zademin ödü kopar. Doğruca Hacı Ali paşaya gitmesin! söylerler. Bin halecanla koşar gider. Biraz da muzipliği seven hayırhah Hacı Ali paşa İptida «Oğlumsen ne yapmışsın?» gibi bir itapla (1) ismet beyi yanına oturtur: (Efendimiz çok memnun oldu. Berhnrdar olsun. Selâmı şahane buyurdular.,.) haberi beşaretin! verir. Ve zannediyorum bir kırmızı atlas tefecikle de çil altınlar gelir.
MAKSÎM'de Muaîniner Karaca Opereti KÂTİBİN KARISI Revü operet: Saat 20,30 da Telefon: 42633
PEK YAKINDA
ELHAMRA Sinemasında
Dertli Zeyn-.b
SAFİYE. AYLA —
MEFHARET YILDIRIM Türkçe Sözlü ve Şarkılı BİR FİLM ŞAHESERİ
lık:
— Elenl! dedi. Mademki »en birkaç defa âşık olmuşsun, aşkın nasıl bir »ey olduğunu bana da an lalsan» t
Elenl gözlerini kırpıştırdı.
— Ask çok buyuk bir ıcy. Narin ağnattlracaylm ben rize? Han lya bir gec» Sadi bey bakçed» »»leylin» bir «eyler, iste öyle oluyor omur.
Müstehzi eda ile gözlerini hanımına dikti:
— Ma «lı narin bilmiyorsunuz amurî Rayif bey» sevmiyorsunuz?
Beklemediği bu sual Fa lir iyeyi şaşırttı. Kocasına karşı duygularının hakiki mahiyetini kendisi de anlıya-mıyor ki. Kocası olması dolayıriyle ona kalben bağlı bulunduğunu hissediyor. Bu rabıta üzerinde minnettarlığın da büyük tesiri var. Gönlünde bir lstememezllk, bir nefret duygusu olmadığına göro, demek kİ Ralf beyi
seviyor. Fakat bu sevginin derecesi, ölçüsü nedir? Aşka kadar varabiliyor ma? Hayır... Bu kadar barit bir yakınlık dııyguslyle o efsanevi hazlar âlemine ulaşmak imkânsız, Rait bey servetiyle ve cinsiyet fartayie onun hayatına karışmış. Belki d» araşır» muhayyilesinde belirip kendisine maddi refahın çok fevkinde aşk zevkleri vadeden, henüz taraamiyle şekillenmemiş, silik erkek hayalinin bir parçası olabilir. Fakat düşünceye daldığı zamanlar zihninde şekillendirip canlandırmağa çalıştığı o hayal bambaşka bir şey. O. tabiat güzellikleri a-rasından seçilmiş mûtena parçaların muhayyile kudretiyle toplanıp birleşmesinden meydana gelen bir erkek. O hayalin tecessüm etmiş »eklin! ilk defa Sadide gördü, fakat aradığını bulamadı. Masum düşünceleri üzerine Madam Alisin damlattığı zehir damlasının buğuları arasında hayali belirip düğün gecesi karşısında peyda o-Un bu erkek, sonunda onun kalbin! aşk yerine ıstırap zehirleriyle doldurup savuştu. Belki bahçedeki hâdise o »eklide netlcelennıese'ydi. arzulan arasında günden güne yerleşip gelişen aşk âlemine onun kolları arasın-
da atılacaktı. Bu yüzden Sadlye karşı kalbinde, tatmin «dilememi» iştiyakların kaynaşmasından doğan zaaf hâlâ devam ediyor, ondan hem kaçıyor, hem arıyor»,
— Niçin konuşmiyorsunuz «fendim? Yoksam hastaritılzî
Fahriye, karışık r Uy alı bir uykudan uyanır gibi irkildi:
— Seni dinlerken düşünceye dalmışım.
Elenl gene müstehriyane sordu:
— Ağniyorum ki Ralf beye çok seviyorsunuz. Çünklm ne zaman ben soruyorum, dalgınlanmak yapıyorsunuz.
_ Kocam değil ml? Severim tabii.
— Rayif beye çok seviyorsunuz, a-mur yapıyorsunuz oyla mi?
El eninin şüphe İfade eden garip bir tavırla sorduğu bu »uai Fahriyc-nln sinirine dokundu. Sertço oevap verdi:
— Tabi! öyle. Elbette kocamı seviyor um, âşığmı ona.
Kız başını çevirip nunidandı:
da ahıur. İç bir cefa olamıyor böyle blı isler.
— Neden olmazmış, kız? Ben âşık olamaz mıyım? Hakkım değil ml?
— Oohî vır el Ben söylemiyorum böyle. Biz yapabiliyorsunuz çok güzel bir ask. Ma İnanmıyorum k! böyle bııynk bir amur Ralf beye İçin yapa-cn kiriniz.
— Niçin inanmıyorsun? Ralf beyi sevmiyor muyum ben? s
— Eh, bclklm seviyorsunuz blrıir bira». Çünklm kocanlzdlr, em da zengin bir ada®. Fakat yok buyuk bir amur «izin İçerde. OlamJyor boyl» bir ask.
— Neden olamazmış?
?..
— Söylesene! Niçin ben Ralf beye âşık olamazmışım?
— Ne soyllyeceylm ben? SınkLm ı'.z bilmiyorsunuz?
— Bilmiyorum tabii. Bilseydim ışkın ne olduğunu »ana »ormazdım.
— Ask n» oJduğunu Badi bey »ne çok çok ağnattomls bakçede.
Fahriye derin derin içini çekti:
— Bu İş anlatmakla öğrenilemiyor, Elenll Aşta anlamak, ‘atmak için
— Evet efendim. Boyledlr. Rayif bey yiaitı kocanlzdlr, belklm sevebilir-
Rayif bey. Fahriye han um. em ■ °nun İçinde yaşamak lâzım.
siniz ona biraz biraz. Ma yapamıyorsunuz a «ir ÇutlidllL..
— Gene niçin sustun? Devanı etsene 1
— Korkuyorum kİ söylemek ilen tazdıraceylm rize,
— Hayır, hayır. Devam eti çünkü...
— Çünklm efendim, o bir ehllyar adam. Slie seviyor, ma İçerde yok a-mur. sizin ilen baraber amur yapmaya için l&zlm bir genç, güze! erkek. Bankta Sadi bey gibi. Fakat d’.yll Sadi bey. O bir aptal çucak. Kamlnda yok bir ateş, amur için. Biz istediniz onun İlen baraber ask yapmaya, fakat o ağnaır.iyor böyle bir İsler, ?ğ-1 ettiriyor rize.
Fahrîye, gözlerin! denize dikti, titrek ae»le;
— Mademki aşkı tatmadan Raifla evlendim, bundan sonra da tatmama imkân yok. Hayât böylece akıp gidecek.
— Rica ediyorum, kontışmaylnla böyle »özler. Bilmiyorsunuz kİ bu dünya üstünde er bir »eyler oluyor. Belkim bir gün siz de bulacak’dnlı bir buyuk a-*k.
Fahriye dalgın dalgın ıniHldanı-| yor; (Arkası var)
r ı
Mahatma Gandhi
V E
DÜNYA
Gandhİ‘nin kanaatlerinin bU «İstem terkibi !çto« girebilecek 1 kadar kuvvet kesbetmeal, hareket | halinde tecelli edebilecek kadar ( âdeta uzuviaşması Cenubî Afri- : tada başla*- Hlndktandaki mâ- 1 nevi, MttA maddî sahadaki başa- ı niarinm kökleri Cenubî Afrika- i da kuvvetlenmiş sökülmez hale ; gelmiştir. Bunun başlıca sebebi ı şudur: Hin (üstenin ıstıraplarını ı ve haklarım, aynı zamanda ku- , alırlarını ve faziletlerini uzaktan, olduğu İçin daha fazla objektif bir zaviyeden görebilmiş, ölçmüş, tartmıştır. Tecrübe üzerine iddia ediyorum kİ, memleketimin ne kadar lvl bilirsek bilelim, onun baklandaki hükümlerimizi, ancak ondan uzak fakat kafamız vc kalbimiz tamamen ona vakfedildi^ zaman şahsi tesirlere kapılmadan verebiliriz.
Cenbl Afrikada Gandhl’nin kafasının İçinde birbirine muvazi , iki liste çizilmiştir, birincisi Hin- ; distanm ıstırap ve felâketlerine ; alt olandır ve. esaret, istismar, ■ Garp tarafından aşağı bir millet i telâkki edilmek; tknici Üste kusurlarını ihtiva eder ve başlı- ; çalan atalet, kifayetsizlik ve içtimai bozukluklardır. Gandhi’ys , göre bu iki liste birbirine çok bağlıdır. Eğer Hindistan içten de- , ğlşmezse hariçten bir şey iste- j meğe, istese dahî elde edemi ye- , ceğine Gandhi inanmıştır. Bun-dan dolayı ne acılığa, ne kine yer vermiş, ne de Hindlstanın dertlerini romantik bir ifade ile durmadan tekrar ederek enerjisini İsraf etmiştir.. Gandhi halâs yolunda fütur getirmeden sükûnla fakat adımlarını Ölçerek yürümeği bilmiştir.
Gandhi, Hindlstanda, hâkim milletin ayrı ve hususî mevkilerde seyahatini, bu yerlere Hintlilerin sokulmadığını görmüş, fakat buna karşı hakikî isyanı, kendisi gibi tanınmış bir avukatın bile birinci sınıf kompartımandan dışarı atılmasından ve kondüktörün kendisine dayak atmasından sonra hissetmiştir. Gandhi, Hindlstanda, bazı sınıf Hlndûlann, bilhassa sınıf harici telâkki edilen ve Harican ismi verilen paryalara caddelerden geçmek yasak olduğunu görmüş ve bunu tabiî telâkki etmiştir, çünkü Hindlstanda bu vaziyeti hâkim ve müstevli millet değil Hlndûlann dine dayanan İçtimaî nizamı tesis etmişti. Demek Hn-dfı zihniyetinin kökünde bazı insanların bazı İnsanlardan aşağı olduğu mevcuttu. Ondan dolayı, nâldm milletin bu sınıf ölçüsünde en yüksek derecede olduğunu kabulü hazır bir görüş esasen mevcuttu. Fakat,,. Cenubi Afrikada Hlndûlann, tıpkı Zenciler gibi caddelerde, daha doğrusu yaya kaldırımlarda yürümesi memnu olduğunu gördüğü zaman bunun-acılığını anlamıştır. Bilhassa, kendisinin yaya kaldırımda yürüyebilmesi İçin hususî bir izin kâğıdı alması, vs bir gün Krugerin evinin önündeki nöbetçinin onu yaya kaldırımından İtmesi ve tahkiri, nöbetçiye karşı değil, fakat böyle bir vaziyeti kabul eden içtimai nizama karşı onda derin bir isyan uyanmıştır, O zaman kpndl arasında böyle farklar yapan bir milletin hiç bir zaman birliğe varamıyacağını. her milletin kendine verdiği kıymetler ve ölçülerin yabancılar taraf m dan kendilerine karşı kullanılacağını anlamıştır. Hakikat halde müsavat İsteyen adamın o müsavata lâyık «iması kifayet etmez, aynı ■amanda kendisi için istediği şeyin bütün insanlar İçin bir hak olduğunu kabul etmesi lâzımdır.
istitrat kabilinden, insanın içtimai ve siyasi oluşumu objektif bîr şekilde gözden geçirirken varabileceği neticeyi zikretmek isterim. Dünyada her hangi bir sistemin aleyhinde söylendiği 1 kadar lehinde söylenecek şeyler de olabilir. Fakat herhangi sistemi kabul eden bir milletin onun esas prensiplerini kendisine mal-etmesi lâzımdır. Ve siyasi demokrasiye doğru giden milletlerin de, demokrasinin kanun ve hayat sahasın da İnsanlar arasında fark olmadığını kabul etmesi, nİzamlarım 6na eöre ayarlaması İcabe-der.
İşte Gandhi de. Cenubî Afrikada Hint faciasının temel ve ÜJ etinin Hindû zihniyeti içinde olduğunu vilzuh.li görmüştür. Hlndûlann, kendi aralarında; kendi kendilerine yaptıkları muameleyi yabancı bir millet, Hindistan a h fi kİ m olur olmaz yapmıştır. Bu fikrini Gandhi aşağıdaki satırlarda şöyle İfade eder!
Yâzan:
Halide Edib - ADIVAR
«Eski Yah udiler kendilerinin Allahın «eçtlği kullan olduklarına İnanmış, Yahudi olmıyanlan kendilerinden ajağı telâkki etmişlerdi; bunun neticesi olarak. Yahudilerin tarih boyunca aynı cinsten bir cezaya maruz kaldıklarını görüyoruz. Hindu!ar da aynı zihniyetle, kendilerini Arya, yani medeni, vatandaşlarının bazılarını Anarya yani paryalar telâkki etmişlerdi. Cenubî Afrikada bunun neticesi olarak, bu hareketlerinin aynı cinsten bir cezaya maruz kaldığını görüyoruz, fakat bu cezayı aynı zamanda Müslümanlar ve Parslar da haksız olarak çekiyorlar, çilnkû onlar da aynı toprağın evlâdıdırlar, onlar da Hindû kardeşlerinin renglndedirler.»
Gadhl, bu devirde, herhangi sisteme hücum ederken o sistemi kuran şahıs ve şahıslara değil, sistemin kendisine hücum edilmesi lâzım geldiğini söylüyor, Ve Hin dis tanın mânevi ve İçtimaî cepheden hakikî simasını gördükten sonra, hürriyetin birinci merhalesine İçlerinde varmaları lâzımgeldlğinl anlamış ve ona göre şöyle bir İlk hareket plânı çizmiştin
(1) Cenubî Afrikada bir Hint kongresi kurmak, burada en yüksek tabakadan en aşağı tabakaya mensup olanları da temsil ettirmek; (2) Hintlilerin ıstırap ve haklarını İfade edebilecek bir basın tesis etmek; (S) Burada fertlerin bu yeni ideallere göre yetiştirilmesi için bir merkez kurmak; (4) Burada, hafc. kanun ve neşriyat yollle haklarını elde edemedikleri takdirde pasif, mukavemet metotlarını tatbik etmek.
Boer harbinde ve Zulu isyanında Gandhl'yl sıhhiye teşkilâtı başında görüyoruz. Esasen hastabakıcılık onun en çok sevdiği bir işti, ve bu faaliyetinden konuşurken de bahsederdi. Bir gün köylere beraber giderken, bir çok gençleri terleten hattâ nefeslerini kesen sıcak yollarda onun durmadan yürüdüğünü, görmüş hayret etmiştim. Bu sıhhiye teşkilâtlarında, hasta taşıdığı zamanlardan zevkle bahsetti. Aynı zamanda bir taraftan kendi mesleği olan hukuk üzerine bir çok
kitap okuduğunu, bir gazete tesis ettiğini, kongre teşkilâtını muvaffakiyetle yaptığını, ve Tolstoy çlfliği ismi verdiği, ve hçr milletten İnsanların beraber yaşadığı bir sosyal merkezde kurmuştu. Buradaki Hlndûnun her cinsînden, Müslüman, Hlristiyan Garbın hemen her yerinden gelen adamlarla istediği hayatı da tesis etmişti. Bilhassa işçiler arasında, işçilerin hukukunu müdafaa İçin sarfettlğl esnek muazzamdır. Hülâsa, Gandhl’nin, Cenubî Afrika faaliyeti, daha sonra Hindistan sahnesinde oynanan dramın muazzam bir provasından İbarettir.
Bu devirde Gandhi artık ayrı bir hayatı olan bir fert değildir, burada vücudun bütün normal zorluklarından feragat etmiş, bütün maddî arzulara veda etmiştir. Burada İç inzibatının en yüksek derecesine varmış kâmil bir insan olmağa otu2 altı yaşında muvaffak olmuştur. Başkalarının kusur ve günahları İçin, başkalarını İnsanî ve yüksek yola sevk İçin oruç tutmağa başlamıştır. Hülâsa, Cenubî Afrikada minyatür bir Hindistan te sis etmiş, yedi bin kişiyi arkasından sürüklemiş, pasif, mukavemet yüzünden hapse ve cezaya bu muazzam kitle sadece sabır ve vekaria değil şevkle baş eğmişlerdir. Satyagraba ismini verdiği bu pasif - mukavemetin İlk tecrübesini yaptıktan sonra bunun kanlı bir İhtilâle faik bir metot olduğuna zalim bir İdareye karşı bunun kanlı İhtilâllerden daha müessir bir silâh olduğuna kanaat getirmiştir, tnanıl-mıyacak kadar zor, uzun, fakat dikkatle tanzim edilmiş pasif -mukavemetten sonra general Smuts İle anlaşmış, Cenubî Af-rlkadakl Hintlilerin bazı esas haklarım kanunen tanıtmıştır. Fakat kendisini bu tecrübede en çok memnun eden mânevî taraf, Hlndûnun bu hareketle gösterdiği İç - İnzibatı ve cesarettir. Gerçi İç İnzibatına Hin dul ar herhangi milletten fazla müsait iseler de, maddi cesaret Hindu İçin o kadar tabiî değildir. Gandhlye göre Hindû korku insiyakını defettiği zaman ancak hür bir insan olabilir. Mamafih bunun hangi milletten olursa olsu her fert için doğru olduğunu kabul etmek gerektir. Gandhi 1914 te Şimali Afrlkadan aynimi? bununla hayatının üçüncü safhası sona ermiştir.
(Arkası var)
----------------
Hoş fıkralar £
Dalgın bir adam
E. PANZACCHİ Ittalran. Ma ruf edlb. 1840 - 1804): Panzacchl son derece dalgın bir adamdı. Bir defa arkadaşlle beraber yolda dolaşırken gözüne bir duvar İlânı İlişti. Hânın başında, verilecek bir konferansın mevzuu büyük puntolarla yazılmıştı. Serlevhayı okuyunca arkadaşına:
— Aman, ne İsabet, dedi, mevzu çok enteresan. Gidip dinlemeliyim.
Konferansı verecek olanın kendisi olduğunu unutmuştu.
Afyon ihracatımız
Son. zamanlarda muhtelif memleketlere yurdumuzdan mühim miktarlarda ham afyon ihracedllmektedir. Verilen malûmata güre son aylarda yalnu Amerlkaya İki buçuk milyon liralık ham afyon satılmıştır. Bundan başka yine Amerlkaya bir buçuk milyon liralık, Belçlkaya 11® bin liralık. Fransa?» 294 bin liralık ve İsveçe 122 bin liralık afyon satılmıştır.
Pakistan - Afganistan
Afganistan'ın fevkalâde murahhası Nectbullah Han Pakistan Umumi VaHsi Mehmet AH Clnnah'a itimatnamesini takdim ederken söylediği nutka Mehmet Alt Cinnah cevap veriyor
Londra ıo — Kibıidcn yapılım neşriyata göre, Pakistan ile Afganistan bir dostluk antlaşmasını müzakere etmektedirler. Afgan kiralının M. Cinnah nezdlndekl mümessili olarak Karaşl'ye gelmiş bulunan serdar Ne-
clbullah Han, radyoda konuşarak. Paklatand» bulunduğu müddetçe büyük elçi teatisi meselesini, ticaret anlaşmaları akdi, transit kolaylıkları ▼* hudut meselelerini görüşeceğini söylemiştir.
5 Bir akşam Panzacchl davetli bulunduğu baloya gider. Fakat son derece canı sıkıldığından apartımanı dolaşmağa başlar, nihayet bir yatak odasına girer. Komodun üstünda bir kaç kitap bulur, kitaplardan birini alarak sakin sakin okumağa koyulur.
Sabahın dördünde ev sahibesi, misafirleri uğurladıktan sonra yatak odasına doğru gider, kapıyı açınca bir çığlık koparır. Yatakta bir adam var! Kitaba dalmış olan Panzacchl. daha rahat olsun diye kendisini evinde zannederek soyunmuş yatağa girmişti.
Kolera mikrobunu yutan âlim
M. PETTENKOFLER (Alman. Büyük âlim 1818 - 1900). Pettcn-kofler, epidemide yalnız mikrobun âmil olmadığını İddia ederdi, halbuki diğer âlimler ise bunun aksini ileri sürerlerdi. Bu iddia karşısında profesör Petten-kofler, İlim uğruna noktal nazarını kendi üzerinde tecrübeye hazır olduğunu söyledi.
— Ben, dedi, yetmiş dört yaşındayım, şeker hastalığından mustaribim, ağzımda da diş kalmadı,. Kendimi bir Corpusvile addetmekte haklıyım. Hayvanlara faik olmak İsteyen adam, sıhhatini ve hayatını yüksek ideal-1 ler uğruna fedaya hazır olmalıdır.
Ve bir çok âlimler ve talebe huzurunda, ufak bîr heyecana bile kapılmadan, bir milyardan aşağı olmıyan bir kolera kültürünü İçti ve bu cesur âlim, İçtikten sonra:
— Saf bir su lezzeti var. dedi.
Bereket versin bu müthiş tecrübeden zararsız kurtuldu.
Meşhur piyanist ve berber
PLANTE FRANCİS (Fransız. Meşhur piyanist): Plantâ bir akşam Tuluzda "konser verecekti. Konserden bir çeyrek evvel traş olmak üzere bir berber dükkânına girer. Çok soğuk karşılanır. Plan tâ:
— îkı dakikada beni traş edl-verirsinlzl der.
— Evet amma, tam da bu akşam şu meşhur piyanistin konserine gitmek İstiyordum, vakit de pek dar.
Piyanist de:
— Şu halde, der, rahat rahat traş ediniz. O piyanist benim, ben olmayınca da konser başlamaz.
Rokambol romanı
PON'SON du TERRAIL (Fransız. Meşhur romancı 1829 - 1871): Ponson du Terrall «Parla Faciaları» İsimli romanını (La Patrle) gazetesinde tefrika suretiie neşrediyordu. Gazetenin müdürü bir gün kendisini çağırır ve:
— Romanı, hafta sonuna kadar bitirmelisiniz, der.
Ponson cevaben:
— Affedersin amma, romanın ou beş kahramanı hâlâ yaşıyor, der.
— Bu beni »lâka«ter etmez. Bir epidemi, bir felâket uydurunuz. Hülâsa sizin bileceğiniz bir M-
Dört gün içinde Poıuon, bıçakla, tabanca İle, zehirle on dört kahramanı öldürür.
Bu aralık müdür fikrini değiştirir. Nezdlna çağırır ve büyllk alâka uyandıran romanına devam etmesini söyler.
— Peki amr.ıa, şimdiye ne yapalım? Hayatta tek bir kahraman kaldı: RokamboL
— Rokambol mu? Fakat bu enfes bir İsimi Pimimin fldnd kısmına bu ismi verirsin.
İşte bu suretle Ponson du Terrall meşhur Rokambol romanını yasmış oldu.
— |=s-
Tersanelerimizin bugünkü durumu
Evvelâ, tonajları artan harb ve ticaret filolarımızı tamir edebilecek, sonra da yeni harb ve ticaret gemileri yapacak tersanelere muhtacız
7 şubat pazartesi tarihli Akşam’da çıkan bundan evvelki yazımızda, eski tersanelerimizin ve 03 yıldanberl de tersane adını verdiğimiz «emi tâmlr atelyelerlmlzln, İkinci Dünya harbi başına kadarkl vaziyetlerini kısaca hülâsa etmiştik.
Dünyayı kasıp kavuran ve ateşine yanmayı?ımiza rağmen, bizim de iktisadi hayatımızı altüst ederek ilerleme hamlelerimizi durduran İkinci Dünya harbi, Türk denizciliğine ağır darbeler İndirmiş ve bu arada tersanelerimizi geliştirmek, yeni tersaneler' yapmak, yolundaki düşüncelerimizi de, 40 senedenberl bilmem kaçıncı defa, akim bırakmıştır.
Şimdi 1930 dan bugüne kadar askeri ve sivil tersanelerimizin kısa ve küçük bir tarihçesini yapalım.
•¥*
İkinci Dünya harbi gelip çattığı zaman, biri askeri, öteki sivil mükemmel ve muazzam yeni tersaneler kurmak hayali peşinde koşup duran blzlerln. vaziyetimiz hiç de parlak değildi. çünkil ne Gölcük tersanesi takviye ve tevsi edilebilmişti. Ne de yeni Pendik tersanesinin temeli atılabll-mlşti. Pendik tersanesi hayaline fazla kapıldığımız İçin de Haliçteki fabrika ve havuzlar da, her türlü tâmlr ve İhtiyaçlarımızı süratle karşılayabilecek bir hale konulmamıştı. Gerçi bu fabrika ve havuzlar, yıllar boyunca bir miktar takviye edilmişti amma. »m m&nasiyle bir tersane olmaktan uzaktı. Hülâsa, harb başlarken biz gene, yeni gem! yapabilecek tersaneler vücuda getirmek şöyle dursun, mevcut harb ve ticaret filolarımızı da atlratale tâmlr edebilecek durumda dahi değildik.
Donanmamızın tâmlr ve havuzlama İşleri şu dört tersanede yapılır:
1 — Gölcük Bahriye tersanesinde, î __ Haliçte Taşkızak »telvelerin-
de,
S — Devlet Denizyollarının Haliçteki fabrika ve havuzlartEda.
4 — îstlnye dokunda ve atölyesinde.
Donanmamızdaki gemilerin sayısı artmış olduğu İçin, bu dört müesse-senLn dahi ihtiyaca kâfi kelmemekte olduklarını kaydedelim.
Gölcük tersanesi
Harb başladığı zaman, Gölcük tersanesi, Fransızların Yavuzu tâmlr için kurdukları bir tâmlr »telvesinden doğmuş ve tedricen büyümüştü. Burada ban yetil yardımcı gemiler yapılmış olmasına rağmen, Gölcük, dört başı mamur ve mükemmel bir askeri tersane olamamıştı. Tevsi ve takviye plânlan ve projeleri hazırlanmış, fakat tatbikata geçli eni cm IştL. Harb İçinde ve harb bittikten sonra da burada bazı takviyeler yapıldıysa da, mükemmel bir hale gelmesi için, dnha çalışmak lâzım geldiği anlaşılıyor.
1047 n1n İlk aylarında bir dost, bana şöyle bir müjde vermişti:
«— Gölcükte yeni kurulmakta olan modern tezgâhlarla mücehhez tersanenin tekne ve makine lşa fabrlkala-rlyle üç ocaklı büyük dökümhanesi yakında kısmen — eldeki elektrik kuvvet santralının kudreti dahilinde — İşler duruma geçecektir. Vaktiyle îngtltereye sipariş edilmiş olan ve gelmesi beklenilen atıa kuvvet santralı kurulduktan bir müddet sonra da büyük dökümhanenin tamamı işlemeğe bağlıyacaktır.»
O dost bu müjdeyi verdikten sonra da şu mütalâayı ilâve etmişti:
«Yen! gemt İnşasında bu üç test? esas unsur olduğu cihetle, bir veya â-raml İki yıllık bir İşletme tecrübesinden sonra, İlk önce İhtiyacımız olan »Hep sn ve akar vakit gemilerini artık yeril mühendis ve İşçilere yaptırmak yoluna girmeliyiz. Şu şartla kİ bu tersane beylik formaliteleri bertaraf ederek mütedavll sermayeye' dayanan ticari zihniyetle İşletilmeli ve İşin başına da, memleketimizle yakından ilgilenmelerinden İstifade •denek Amerikan mütehassislan getirilmelidir. Fakat bunları müşavir erteliyle değil. bilfiil İdareci olarak kullanmalıyı». Yani bu yeni tersanede, birçok ileri devletlerde olduğu gibi donanmadaki gemilerin İdame ve bakım tamiratlyle yen! harb ve ticaret gemilerinin inşattım telif ve tev-Mdedeoek ticari bir İdare şekli kurulmalıdır. Geçenlerde Gölcük tersane-dnl şezen teknik üniversite gemi inşa profesörü l£r. Teller tekne İnşa fab-
rikasını dolaştıktan sonra, «— durmayınız, tekne kurmaya başlayınız» tavsiyesinde bulunarak vücuda getirilen tesisle bunun İmkân dahiline girmiş olduğunu İşaret etmiştir. Fakat blzdekl beylik zihniyet ve resmi formaliteler yüzünden bu verimli olmağa çok müsait tersanenin bir müddet sonra İşsizlikten birçok tezgâhlarının muattal kalması tehlikesinden korkulur.»
Bu dostun, bir yıl ön&e söylediklerini yazmaktan maksadım, Gölçûk tersanesinin biraz daha himmet ve gayretle artık gemi yapabilecek hale gelmiş olduğunu göstermektir. Onun İçindir kİ Amerikan amirali Settle’nln Gölcük tersanesinin Amerikan yar-dımlyle takviye vc tevsi edileceği hak-kındaki sözlerini büyük memnunlukla karşılıyoruz. Bu takviye ve tevsi sözünü, Gölcüğü mükemmel bir tersane haline getirmek mânama alıyoruz. çünkü artık bu tersanemiz.n mükemmel bir hale gelmesi kolaylaşmıştır. Burada yıllarca evvel. Gölcük yağ gemisi. Atak açık deniz römorkörü ve mayn gemisi gibi bazı tekneler yapılmış olması da gösteriyor ki mühendislerimiz ve İşçilerimiz, yen! gemi İnşasını başararak dereceye varmışlardır.
Taşkızak atelyeleri
Gölcük tersanesinden başka bah-rlyenln elinde Haliçteki Taşkızak -Valide kızağı atelyeleri de vardır kl bunlar Osmanlı tersanesinden miras kalmıştır. Burası metrûk bir halde iken Ay sınıfı denlzaltılardan İkisinin burada inşası kararlaştırıldıktan sonra, 1937 de Krupp - Germanla tezgâhlarından gelen Almanların yardımı İle tekrar canlandırılmıştı. Atıla y Te Yıldıray denizaltıları burada yapılarak 1939 da denize İndirildi. Almanlar, harb başında bunlardan Yd-dıray'ın motörlerlnl vermedikleri İçin gemi yarım kalmış ve sonradan gelen motörler Gölcük tersanesinde gemiye konularak bu denizaltımız ancak 1947 yılında havuza girebilmiştir, Buradaki Almanlar, harb İçinde, hükümetin ve denl2 komutanlığının enerjik bir harçketile sabotaj yapmağa İmkân verilmeden çıkarıldıktan sonra, kızaklar ve atelyeler, Türk deniz mühendislerinin: ve işçilerinin idaresinde kalmıştı. Taşfazakta 1941 den İtibaren Şimşek sınıfı hücumbotları ile bazı küçük gemiler ve 3Ö00 tonluk gemileri kaldıracak kabiliyette bir yüzer havuz yapıldı. Bazı harb gemileri de tâmlr edildi.
Taşkızakta, dört yıla yakın bir za-mandanber! 3000 hamule tonluk bir tenkerln yani yağ gemisinin de İnşasına başlanmışsa da malzeme kıtlığından ve mevcut gemilerimizin tâmlr İşlerinden vakit ve imkân bulup da hâlâ denize İndirilememiştir. Bu geminin resim ve planlarım, GÖlcûH yağ gemisini yapan deniz Inşalye binbaşısı Ata Nutku çizmiştir. Taşkı-zak - Valide kızağı, Abdiîlfizlz - Ab-dülhamlt devrinde Hamidlye zırhlısının ve sonra yarım kalan Hüdaven-dlgflr kruvazörünün yapıldığı yerdir. Bu bakımdan dört yıla yakın bir zamandır. denize indirllemlyen tanker de, zamanımızın Hüdavendigân olmuştur.
Buradaki atelyelere pek az yeni makine ilâve edilmiştir. Harb içinde, Taşkızakta yapılan işleri, oradaki Tlirk deniz mühendislerinin ve işçilerinin gayretlerine borçluyuz.
Fabrika ve havuzlar
Haliçteki Devlet Denizyolları fabrika ve havuzlarına gelince, bunlar harbin başında, teçhlzatsızlık ve idaresizlik yürtinden hiç de 1yi bir durumda değildirler, lstlnyedekl havuz ve fabrikada aynı vaziyette İdi. Her lkl müessese de gemilerin âdi bakımlarına ve tamirlerine yetlşemlyorlar-dı. îstlnye yüzer havuzu da büyük tftmlre muhtaç bir halde idi. Netekim sonradan imkân hasıl olunca havuzdan 1800 metrekarelik saç değiştirilmiştir.
Harb başladıktan bir müddet sonra, Devlet Denizyolları İdaresinin bütün tâmlr atelyelerine büyük İş dii -tü. Malzeme kıtlığı baş gösterdi, çünkü Denizyolları İdaresinin ve armatörler elindeki gemilerin 8 tanesi müsteana, kalanı hep eski gemilerdi, hepsinin büyük tamirlere İhtiyacı vardı. Bu tftmlrlerln süratle yapılması
A. D D.
(Arkojı 7 inci salıijede)
Created by free version of 2 PDF
11 11K
Sabite B
HİKÂYE
13 Şubat 1948
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Ağzımın içinde bir çatırtıdır kopful
Yağmur yağıyordu: «Küçük, mutat, muhteris darbeler» kafesi buTtmmadı-İçin yalnız camlarda «pür İkUzaz» oluyorlardı. Yağmurlu havada sokağı seyretmesine bayılırım. Penceremin önünde bir koltuğa oturdum. Biga ramı yaktım, 1936 ctanberi İnsanların. hele bizim gibilerin, yani kalbur üstü kalamam 15ların keyfi yek yerinde değildir. Amma, bugün nedense nadlrattan olarak benim keyfim yerinde. Kurşunumsu olmasına rağmen ortalığı pembe görmeğe meyyalim. Gerçi, sokağınım pembe görülecek tarafı yoktur, o da başka. Ancak haf tada bir çöp arabasının uğradığı yum -rı yumru taşlı, güne» yıiztl görme», ömrü bili Mı elektrik yürü nedir bilmez. mendebur, pis bir sokaktır. Kara suratlı, yittin kat ahşap evlerin nü-tüle uğramış saçakları blrblrlle çatışır. Rüzgâr blrae fazlaca esse, damlan blrblrlle tokuşur. Sallanan oluklar sarmaş dolaş olurlar. Haneler ds ■»kinleri kadar teklifsizdir. Bir lâubaliliktir gider: her ne halse...
İşte, bütlin arzuma rağmen, hanem de. ben de bu sokağın al takke ver külâh havasına ııyup komşularımızla aramızda şıkı bir mtlnaset tesis edemedik, açıkta kaldık... O kadar açıkta kaldam kİ, meselâ, tam karşı nura İsabet eden İki kat ve gençlik aşısı yemiş, yani çarpılan sağ yanına payandalar konmuş, bütün delikleri çinko İle örtülmüş evde oturan kan kocayla, bütün hüsnüniyetime rağmen bir ahbaplık tesis edemedim. Bundan dolayı pek rahatsızım. Zira üç ay evvel, sokağımıza taşındıkların dan beri, bu karı koca, benim tecessüsümü kurcalar durur. Bir garip şiledir Kocası Veysel efendi, karısın dan en aşağı on beş yaş küçüktür. Omuzlan düşük, sıska boynu ileri doğru uzanmış, ga garaz burunlu bir adamcağızdır Bir iş tutar mı. tutmaz mı? Neden, bazı hafta her sabah muntazaman bir yerlere gider de. sonra on, on beş gün evinde kapanır? Orası meçhulüm. Benim meçhulüm olduğu gibi. mahallenin malûmu değil «anuederlrn... Veysel efendinin karısı Melek hanıma gelince: Bu hatun cidden acaylbattandır. Ya Çer-kestir, yahut Rumelili... Gayet uzun boyludur. Çatısı geniştir. Kırk beşlik olmasına rağmen memeleri on besindedir. (Sutyen fendini öğrenmediği muhakkak.» Bir vazifeye gidiye gibi. her sabah sekiz buçukla dokuz arası evinden çıkar. Kanadı çekip yokladıktan sonra sokak kapuınm önünde durur, bir şeyler okur, evinin etrafına lifler. Amma, lıer çıkışında... üşenmez de... Sonra, artık ardına bakmadan tırısa kalkar.
Onun merakımı uyandıran cihet! şudur: Bir sabah bakarsınız, yakası siyah kürklü lâcivert mantosunu giymiştir. Ayaklarında, ökçesi açık, burnu delik, altı mantar,
ayakkabılar vardır. Elinde aynı deri den çanta... Başım, thanl çarşafların atılmasından sonra moda olmuştu, galiba beyaz Rusiar bu modayı getirmişti. Başı eşarpla kundaklamak... Fİ tarihinde, buna, sıkıca baş. derlerdi.) Eşarpla kundaklar. Bu kılıktayken yürüyüşünü hafif tertip değiştirir. Bavı sabah da bakarsınız, kadın pelâspareler 1cir.de. Bacaklarında. siyah yahut pembemsi çoraplar. Ayağında, üstünden tek atkılı rugandan bir ayakkabı. O derece bol kİ. sürüklemeğe çalışırken çoraplarının tabanındaki yama görünür. Soluk. 3lyah bir yeldirme sırtında. Başında eski bir örtü... Caddeyi hedef tutar, yollanır. Gel de merak etme
bu derece tezadı... Gazetelerde oku-, ya okuy* fesatlaştık. Aklıma, pek tabii olarak bayan Meleğin, zaman saman dilenmek arzusu duyduğu geldi. Başka ihtimaller de geldiyse de, hal ve hareketine bakıp en mâkul bunu buldum. Zahir bir kere bu mesleğin tadım tatmış, araşır* dilenmese edemiyor, dedim. Zahir, böyle, ancak havadan gelme para İta kapriaclkla-rlnl tatmin edebiliyor, dedim.
Radyosunu, dikiş makinesini, İsparta seccadelerini alabiliyor, dedim. (Hırsızlama malı, gllpegündü» hamal sırtında evine getiremezdi ya, elbette paresiyle alıyordu.)*
Üç ay evvel, bayen Melek, karşımdaki eve, eşyasını kendi altlamış taşımıştı. Eşyası: Kırmızı kilim» sanlı küçük bir yatak denglnden ibaretti. Saç mangal, çamaşır leğen! gibi teferruatı da akşama, kocası gelirken getirmişti: o kadar. Pencereler» perde yerine gazete koymuşlardı. Şimdi, eni kunu eşya sahibi oldular. Eh. Allah versin. Allah versin, lâkin, katan bunları dllenerekten alıyorsa, neüzû-blllâh benim de ahlâkım bozulacak...
Pencerenin önünde sigaramı tüt-türerekten mahalle çocuklarının ta-hlnclnln etrafına nasıl üşüştüklerini seyrediyordum. Birdenbire, bayan Meleğin kapısı açıldı; bekçi ve bir takını adamlar, söylene refcton, elleriyle kollarlyie bir takım hareketler yapalaktan dışarı çıktılar. Yağmura karşı kimi yakasını kaldırdı, kimi şemsiyesinin, altına sığındı, koşar adımlarla, uzaklaştılar... Ne olup bittiğini anUyamadım. V» o aralık, komşumun, üst kat pencerelerin birinden kıtasını uzattığını, uznkta-şanların ardından sıkılmış yumruğunu salladığını gördüm. Karşı evde bir şeyler dönüyordu, amma na? Bu sualin cevabını, estesl gün. hltmet-çlmden öğrendim: Gelenler haciz memurlarıymış. Bayan Meleğin, borcu bini aşmışmış... Kocası Veysel ortadan kaybolmuşmuş, llh... Olağan işler...
Bu hikâyenin birinci kısmi burada biter...
İnsanların ekserisi Yunus balığına benzer. Batar çıkar, batar ç'kar. Ben de o fasiledenim.
Rutubetli, pte bir hava... İnceden inceye, durmadan yağmur yağıyor. Apar Umanımın penceresine oturdum. Taksim meydanında kaynaşan vesaiti ve insan kalabalığını seyre daldım. Keyfim hiç de yerinde değil. KuTşununısu havayı kapkara görüyorum. Öylesine bedbin bir günüm...
Ansızın, sokak kapısı çalındı. Hizmetçimin seğirttiğini duydum. Antrede sesler yükseldi, boğuldu, tekrar yükseldi. Bir münakaşa başlangıcı... Sinirlendim, gelen saygısız kimse ters içmek niyetiyle odadan çıktını. 80-kr.k kapısının önünde bir gölge...
(~ Yazan :
| Nihal Karamağarah |
yılan derisi.
. İçeri girmeğe niyetleniyor, içim mân! oluyor. Oöılerlm alışınca, gelenin, bana pek
hlzmet-boşiuğa yabancı
olmadığı hissine kıpıldım. Bu kadını tanıyordum. Acaba nereden?... Ne
zaman görmüştüm?...
Ona doğru bir adını attım. Yakası siyah kürklü lâcivert bir mantosu olduğunu farkettlm. İkinci adımda, yılan derisi pabuçlarını, yılan derisi çantasını... Ve. hayretle duraladım, haykırdım:
— Vay, Melek hanım, hoş geldiniz!... Evimin adresini nasıl öğrendiniz?
Melek hanım, eminim, benden fazla afalladı. Gözleri büyüdü, dudaktan kımıldadı. Yüzünde, beni tanı
mahallede tutunamadık mıydı, hacizden sonra, geç başka ma haileye... Er m! «ranın? Beğen beğendiğinde otur... Ah, efendi, ahi Bizim uğradığımız felâket bir değil kİ... Taklitçilik kalmadı. Mesken buhranı çıktı, şimdi kıpırdana mayıs yerimizden... Veresiye kesildi. Borç gırtlakta... Ah. bu harbi Kimine hayhay, kimine vayvayl Bellmiri büktü. Yokaa, şimdi benim yaptığım kibar dilencilik. bilmiyor muyum? Ben, aklı er-mlyecek kadın mıyım?... Rezil rilsvay okluk. Sonra, efendime söyllyeylm, bu barb insanlarda ahlâk da bırakın adl Zengin dediklerin olmuş bir cimri... Şu şehirde kaç zengin var, hepsin! bir bir öğrendim. Bir kftğıda yazdım. Hepsinin kapısını bir bir çaldım. Çoğu yerden ters yüzün çevirirler İnsanı... Haydi, kimlerden birini kalemle çlalverirm... Blmi yerde de halime acırlar, beş, on lira verirler... Sizin alt katta oturanlara yalvardım, yakardım: Dört çocukta dul kaldım, dedim. Çocuklarımdan ikisi de evde hasta yatıyor, dedim. Vere vere, bir İki buçukluk avucuma sıkıştırdılar... Veysel etendi çalışsın ha?... Çalışmasına çalışır amma, ah bir sermayerlk topladık... Bütün gayerilmiş o ya... Sermaye ister... Beş yüz Itricik bLiktlrebllsek, bir manavla ortaklaşa İş yapacak... Lâkin nerede? Elimize geçen ancak bizi geçindiriyor. A, a! Ayol, komşum, karşı karşıya oturduk da sen nasıl bilmezsin Veysel efendinin hasta olduğunu. ağır işe gelmediğini? Verem hastanesinden çıktıydı, ayol. Ciğerleri sakat dîye askere bile almadılar. Askerliğe yaramıyan başka İşe nasıl yararmış... Eğer ben böyle kapı kapı dolaşıp ekmeğimizi çıkarmasam onun İşi bitik... Dün, o yağmurun altında, sırtımda yeldirme bütün Aksaray semtini dolandım da dönüşte, topladığım para 11» ala ala bir kllc-cuk et alabildim... Ah, ah! Bunları söylemek pek ağrıma gidiyor... Neyse sen yabancı değilsin!...
Tekrar mendilini çıkardı. İkinci bir ağlama faslının başlıyacağından ürkerek odadan çıkmağa davrandığım sırada; arkamdan seslendi:
— Dur, nereye?... Daha lâfım blt-mediydi... Diyecektim kİ... Hani aklına gelmesin, bu kadın paramı alıp savuşacak, diye... Aramızda komşu hakkı var. Bana bir elli kâğıtçık ver, yaz senedi mührümü basayım... Mührüm yanımda...
Elli kâğıdın onda birini Melek hanımın dizlerine bıraktım öfkelenecek. sitem edecek diye bekliyordum.
Gülümsedi. Dil alışkanlığıyle:
— Ömrüne bin bereket, beyccğl-zlm! — dedi. — Dilny* senfp gibi İyilerin yüzü »uyu hürmetine duruyor. Senin gibi İyiler olmasa, benim gibi kibar düşkünü gariplerin hail neye varır?
Nihal Raramağara’t
Bir adam boynundan saldırma ile kesildi
Konya (Akşam) — Ermeneğln H3-llmlye bucağına bağlı Başköyde feci bir cinayet İşlenmiştir.
Bu köyden Salt Ulusoy. arkadaşı Mustafa Bultıurcıı’yu bir balta yüzünden saldarma İle boynundan kesmiş ve bir kıra bırakarak kaçmıştır. Kırda dolaşan bekçi hâdiseyi C. savcılığına haber vermiş, sıkı araştırıra neticesinde can! yakalanmıştır.
madığının bârla İfadesi belirdi. Bir şeyler geveledi.
Hizmetçiyi yanımızdan savdım. Eski ınalıalia komşusu olduğumu, altı aya yakın zaman karşılıklı evlerde oturduğumuzu, kendisine hatırlattım; sonra içeri buyur ettim. Biraz evvel, kapıdan, gerisin geriye çevrilmek istenirken içeriye girmeğe can atıyordu. Şimdi, ben içeri davet edince onu bir tereddüttür aldı. Hattâ, bir an, arkasını dönüp merdivenlerden aşağı koşacak diye korktum. Çünkü, onu gördüğüm anda, «amanla küllenen tecessüsüm tekrar uyanıvermlşti. Kiki günleri ve onun eski günlerdeki muammalı hareketlerini hatırlayıvet-tnlştlm.
Artan bir nezaketle davetim! tek-rarlayişima artık mukavemet edemedi. Nihayet, peşim sıra salona yürüdü. Oturması için bir koltuğu İşaret ettim. Dörtte birine ilişti. Çantasını açtı, bir mendil çıkardı. Gözlerine götürürken, birbiri arkasına hıçkırıkları koyuverdi:
— Ah, beyceğlzlm. ah!... Allah düşmanımı gördüğünden komasın... Ben böyle olacak kadın mıydım?
Lâhavlel... Yüreğimin yufkalığından değil amma, ağlamağı hiç dayanamam... Yaşı mevzuu bahis değil. bilhassa kadınların ağlamasına...
Kuru bir sesle sordum;
— Neden ağlıyorsun, Melek hanım?... Sakın Veysel efendi...
Lâfı ağzımdan kaptı. Makamyu bir perde daha yükseltti:
— Ah. o garip de bugünleri göreceğine keşke ölseydi... Ne talihsiz başımız varmış...
Çare yok, sırtımı çevirip pencereye yaklaştım. A İnimi serin cama dayadım. Onun sükûn bulmasını bekledim...
— Ah, komşum I BeyceğlzLnı... Neresinden başlıy.ayım bilmem kİ, ik! gözü kör olsun bu harbi çıkaralann... rın... Agamim tadı, t.uu kalmadı. Bl-böyle dilene! etti kodu bir tarafa... Hiç şaşma, ya... Dilenci etti... Kibar dilenci olduk, el kapılarında avuç açar olduk... Biz böyle değildik kİ... Bizim mesleğimiz başkaydı. Gül gibi geçinir dururduk...
Nefes nefese sustu. Gözlerini tekrar kurulayıp gürültü İle burnunu sildikten sonra mendilini çantasına yerleştirdi; ayarını bulan bir sesle devam etti:
— Harbden evvelisi biz taklitçilik yapardık, efendim. Taksitle, yani şey... Taksitle piyasadan mal kaldırır. pelşn para İle satar, bey gibi yaşardık. O zamanlar; malûmunuz, her mağaza taksitle mal verirdi. Eh, biz de yerleşmişiz, evimiz var, adresimiz var. ne kadar olsa... Kapımıza kadar radyoları, buz dolapların», dikiş makinelerini, daktiloları, mobllyelerl getiriri erdi. Ba şm ızı a ğtıtmıya ym... Buz dolabını ne yapacaksınız? d'ya-eekslnlz... Kuyunuz var. sallandırıve-rellm yemekleri... Daktiloya gelince, yazmasını bilmezmiş I’, diyeceksiniz... Söz temsili, verirdik yirmi kâğıdı alırdık buz dolabını taksitle, değil mİ? Ertesi gün. bizim Veysel efendi, aç gözlülük etmez, yükler bir hamalın sırtına götürür, peşin par3 İle. birkaç yür kâğıda satardı Gıcır gı-etr, kullanılmamış buz dolabım •• Tabi!, ne de olsa yen! taksitler İçin peşin para tazım... Geçinip glderd'k, Bakkal, kasap veresiye verirdi. Bir
çevirir. Üstelik on on bef lira da paranı alır. Benim rahmetlik babam hem berber, hem dişçi idi, Sağhğında diş çekmeyi ban* da öğretti. Evvel Allah, «oma senin sayende mektepli dişçilerden daha iyi çekerim, mim d» çok hafiftir. Evini bana tarif et, biraz sonra Uot* dükkân* gelince izin lstnrim, kerpetenimi alıp size gelirim. Diş çekmek için çok para da istemeni. El emeği olarak belâlından iki buçuk kağıt versen kabulümdür.» deyince lâkırdısı aklıma yattı. Dişçiye gitmekten gözüm korktu doğrusu. Yabancı bir erkeğin odasın i*, bayılıp da yatabilir miyim ben?
— Çırak geldi mİ, hanım teyze?
— Gelmez olaydı. Yarım saat sonra geldi. «Aman oğlum, kerpeteni bana gÖ3terme, korkanın» dedim. Besmele çekip iskemlenin üstüne oturdum, yumdum, gözümü. açtım eğ zum. Derken efendim, avurdumda bir çatırtıdır başladı. Zannedersin kİ kızgın şeyleri cazır cazır damaklarım* saplıyorlar. Her tarafım kan revan içinde kaldı. En nihayet; «Geçmiş olsun, hanım teyze. Bu iş bitti. Sen şimdi bir sade kahve pişir de sıcak sıcak iç» dedi, parasını alıp defoldu Ondan aonr* aldı mı beni bir sancı? Aman AJ-lahım, sanki tepeme yıldıranlar yağıyor. Yüzilm gözüm Hüd dağı şişiverdi. Meğerse çürük dişimi bırakmış da sapasağlam dişimi çatır çatır ortasından kırmış, kâfir oğlu kâfir. Dîsln kökü de içeride kalmış. Allah razı olsun, ahbaplardan biri kolumdan tuttu da beni dişçiye götürdü, adamcağız tedavisini yaptı. Sonradan ben de o elleri kırılası çırağın hakkından geldim ha. Berber dükkânının kapısının önüne çektim. ağzını burnunu kanlara kattım. Ondan sonra da polise teslim ettim. Böyle diş çekmenin cezası varmış. Şimdi hâkim beyin karşısında da bunlan birer birer nakledeceğim.
Mahkeme açıldı, berber çı rafite konuşamadık. Qe.
Bayan Feride şiş yanağını parmak! anımı ucll» hafif hafif yoklattırarak İçini çekiyor:
— Nedir bu batıma gelenler? Bu kadar acıya can dayanır mı. a dostlar?
— Geçmiş olsun, hanım, teyte. Yüzünü bir yere mİ çarptın?
— Ben çarpmadım, cin çarptı.
— öyle mâl?.. Geceleyin destursuz yere bastın galiba.
— Benimle eğleniyor musun, zevzek oğlu zevzek?
— Estağfurullah, teyzeciğim. Cin çarptı, dedin ya.
— Dedimse öyle cin demedim ya. İki ayaklı cin çarptı beni.
— Cinlerin dört ayaklısı da var mı?
— Ne bileyim ben? Allah korusun, gece gündüz cinlerle, perilerle düşüp kalkmıyorum ya.
— Nasıl çarpıldın, şunu anlatsam.
— Nesini anlatayım? Gecenin nısfıUeylnde yatağın içinde gözlerimi açtım kİ kafamda gümbür gümbür davullar, zurnalar çalınıyor. Allahını seven tutmasın beni, şak diye düşüp bayılacağım.
— Düğüne mİ gitmiştin?
— Hasblnallah ve nimelvekll. Senin aklın sakat galiba, oğlum. Gece vakti düğünde ne İşim var benim, ayol?
— Davul zurna çalmıyordu, demedin mi?
— öyle senin bildiğin davul zurna değil, a evlâdım.
— Kusura bakma, ben senin lâflarını anlamıyorum, teyze hanım,
— Öyle ya. ezayı, cefayı çeken sen değilsin kİ derdimi anlıya-sın.
—■ Sen derdini anlatmıyorsun. M.
— Daha nasıl anlatayım, ayol? Yüzümün haline baksana. Diş meselesi işte.
— Haa, dişin ağrıyor öyle mİ?
— Keşke bırakmaydım da ağn-saydı. Ağzımın içerisini kanlara kattı da çarşamba çanağına çevirdi, eli kırılası kâfir oğlu kâfir. Tövbeler olsun, estağfurullah, babasının ne günahı var?
— Kim yaptı bu işi?
— Kim olacak, berberin çırağı.
— Kavga mı ettiniz?
— Fesuphanallah... Gene sapıtmağa başladın sen. Berber çırağı Mm oluyor ki benimle kavga etsin, ayol? Dişimi çektirdim.
— Dişini berber çırağına mı çektirdin?
— Çektirmez olaydım. Cin gibi çarptı beni haramzadenin evlâdı. Gece sabaha kadar dişimin ağrısından gözlerime uyku girmedi. Sabahleyin, erkenden başımı örtüp evden fırladım. Yolda giderken baktım ki o körolasıca çırak berber dükkânını açmış, hazırlık yapıyor. Mahallemizin eski berberi olduğu İçin gelip geçtikçe ustasile selâmlaşırız. Bu sefer de kapının arasından başımı uzattım; «Oğlum 1 Halim çok fena. Diş ağrısından hop oturup hop kalkıyorum. Allah rızastyçin bana yardım et, bildiğin İyi bir dişçi varsa tarif et de gideyim* dedim. Beni içeriye alıp ağzımı açtı, dişime baktı; «Aman, hanım teyzel Senin dişin taa kökünden çürümüş, berbat olmuş. Dişçiye gidersen, ameliyat yapacağım, diyerek seni bayıltıp makinenin üstüne vatını; bıçaklarla keser, biçer, ağzını burnunu maskaraya

İki köy halkı arasında mera yüzünden kavga Konya lû (Akşam) — Ilgın merkezine bğ'u Orhaniye ile Mecidiye köyleri balla arasında mera yüründün kavga çıkmış, ban kimseler yaralanmıştır. Yaralılar hastaneye kaldırılmışlardır.
Konya - Aksaray yolu üzerinde bir kamyon kazası
Konya (Akşam) — Konya - Aksaray yolu Özerinde bir kamyon kaza» olmuştur. Aksaray belediyesin» kayıtlı bulunan bir kamyon Konyaya gelirken yolda devrilmiş, İyindekilerden 2 klş! ölmüş, 8 kişi de ağır ve hafif surette yaralanmıştır. Şoför «dll-yeye teslim edilmiştir.
Çocuk kavgası
Tophanede Karabaş mahallesinde oturan ve İkisi de on İkişer yaşında otan Süleyman ve Ali adlarında lld çocuk, kavkıya tutıışmuşlaıtkr, Süleyman, bir sustalı çak) İle Aliyi arkasından ve muhtelif yerlerinden a-lıemmlyetll şekilde yaralamıştır.
Yaralı tedavi altına aldırılmış. carili çocuk yakalanarak hakkında kanun! takibata girişilmiştir.
VİRAN KUX*E
Aşk ve macera romanı
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vâ - Nû
" Tefrika No. 13 ■
— Bu resim sizi büyülüyor, değil mİ? — diye sordıu.
— Öhii... Evet... Bir bakıma evet.
— Bu kadını seven bit erkeğin neler yapabileceğini düşünüyorsunuz şüphesiz ?
Barbara’nın birinci suali za'.en şaşırtıcı idi; İkincisi rekoru kırdı.
Mlles Hamond, afallıyarak:
— Siz galiba karşınızdakinin akimdan geçen! gözlerinden okuyuorsunuz — d-.dl.
— Affedesriniz, efendim... Yalnız şunu öğrenmek İstiyorum: Doğru keş fettlm mİ?
— Hayır... Fakat siz de... hedefe hemen varmak İstiyorsunuz. — diye delikanlı, genç kıza şakacı şakacı baktı. — Kuzum, bu suali niye sordunuz?
— Demin bir şey söylemiştiniz de... Yok yok, hatırlamaya uğraşmayınız. Belki de yanılmışımdır... Yorguu ol-
duğum sıralar, hayal âtım bana dalma muziplik eder. Mütecesris oluşumu unutunuz.
— Ben do size İzahat vereyim, bayan Barbara Morell! Ben, tarihçiyim.
Genç kı* takdirle:
— Yaf... — dedi,
Genç adam, sıkılgan:
— Kendimi bu şekilde takdim etmem belki d» mütevaziane sayılmaz. — dly» cevap verdi. — Ancak, ney-lcsrln kİ, Içlndo yaşadığım mânevi âlem, tanımadığım tarihi şahsiyetlerden terekküp ediyor. Ben. doğmadan evvel vücuttan toz halin» gelmiş insanlarla İster isteme» haşır neşir oluyorum... Fay seton meselesi !»•?„.
— Fay Beton çök mu cezlp?
Mlles, keyiflenerek »ordu:
— öyl» mİ buluyorsunuz?... Her Halda resim harika .. Renkli fotoğraflarda bu derec» muvaffak olduktan
nadirdir. Lâkin, İşin hakikatini arar- — Evet, garip bir akşam, — dedi, sak, bu kadım, blzler İçin tarihteki şah' — Garip bulmakta haklısınız. Evvelâ, siyetlerden ayrı bir hüviyet değildir. ■ kulübün âzası ortadan kayboldu;'son-Onun yaşayıp yaşamadığını bile bil- ra da, profesör, havsalaya sığma» bir hikâye anlattı: derken o da kanat-
Onun yaşayıp yaşamadığını bile bil- 1 mlyoru».
Barbara:
— Doğru. — Dedi. — Bu cihetleri profesör biz» anlatmadı.
îclnl çekerek ayağa kalktı:
— Çok rica öderim, benim saçma sapan suallerimi affedlnle. Ara sıra -esintiler olur a. benimki de o kabil. Ne garip bir akşamdı, blzler için bu akşam değil mi Profesörün İnsanı büyüler gibi bir hail var. Garip şeyi — diye devam etti, — Nasıl oldu da bu kadar zamandır garsonu bulamadı? Niçin dönmedi?
Mlles Hammond da kalkıp İki kere profesör Rigaud*?» »eslendi. Romllly sokağın* sağanak halinde yağan yağmurun »esinden başka om işitmediler.
V
Mile», kapıya kadar yürüyüp kanadı ardına tadar aştı, Bitişik od» boş tu; ve hafifçe aydınlatılmıştı. Büyük masanın örtüsünü kaldırmışlar, m»y dondaki bardaktan, şişeleri da kaldır mışlar.
MUmi
tandı. Şüphesiz, bu kayboluşları pestenkerani sebepleri» de İzah mümkün dûr. Bununla beraber...
Bu sırada, sofaya açılan kapının kanadı aralanıp metrdotel Frederlc göründü; gözlerinde ağır bir tenkld İfadesi...
— Profesör bay Rlgaud aşağıdadır, telefon ediyor. — OdL
BBrbara, çantasını almak İçin biraz geride kaldı. Tüten bir mumu da söndürdü. Bonrs, Mlles’a yetişmek 1-çln acele »ttl. Derken, blrdnblr» du-ralayıp tekrarladı:
— Telefon mu ediyor?
Metrdotel:
— Evet, bayan. — dedi.
Kız. İtirazla:
— Peki ama, size İçlcek bir şey getirmenin söylemek !çtn dışarı çıkmıştı.
— avet. Lâkin. İçecek şeyi tenblh ettiği sırada kendisini tlri telefona çağırdı,
— Yal... Çağıran kim mtş acaba?
— Zannedersem kulübümüzün fah-
ri kâtibi Dr. Gedeon Fell. Galiba, doktor Fell. profesörün, dâvetten evvel kendlslle konuşmak istediğini Öğrenmiş, bunun üzerine onu şimdi telefona çağırmış.
lefona çağırmış. Profesör, çok hiddetlendi...
BaTbara, şaşkın:
— Aman yaratabil — ded': ve şaşkınlığını gizlemek İçin l&kayıt bir tavır takındı; iskemlelerden biri üzerinde duran şemsiyesi ile mantosunu aldı. — Çok müteessirim ama, gitmem lâzım.
Dallkantı:
— Nasıl olur? — diye haykırdı. — Nasıl glderslnlc böyl» birdenbire Profesör geri dönüp de karşısında sizi bulmazsa ne der?
Ku. kararını vermiş gibi taaşını sal ladL
— Orasını bilmem. Fakat benimle karşılaşırsa pek yaman şeyler söyler. Yediğim yemeklerin parasını vermek istiyorum. Şirinle görüşmekten mem nun oldum. Ve... (Blras kızardı. Çan tam llnden düştü, İçindekiler yer* yuvarlandı,! V»...
Milas, kahkaha atacaktı fakat ken dini tuttu. Muammanın anahtrın! el? geçirmişti- Halının üzerin» dnğılan
öte beriyi topladıktan sonra sordu:
— Demek bu geceki üçüzlü toplan-tiyi si* hazırladınız? Bu oyun sizin oyununuz.
— Ben mİ?... Benim oyunum ma
— Öyle ya... cinayet kulübün» t«i-talakı harrtrllnl ali bd
11 Dr. Feliü, hftklm Colemanh ve kulübün diğer âzasmı hep atlatmışsınız. Profesör Rigaud’nn anlatacağı hikâyeyi kendinize hasretmek İstemişsiniz. Cinayet kulübünün m Isa tir çağırmak âdeti olmadığını bildiğini» İçin, bana güvenerek...
Barbara, ciddiyetle:
— Çok rica ederim, benimle »tay etmeylnl», — dedi.
Delikanlı, kolunu tutmuştu; hırta silkinip kapıya doğru yürüdü.
Metrdotel, tavan* gözünü dikini* meşhur müesseslerin meşhur uşaklarına mahsus bir eda İle hiç bir şey dinlemiyor gibi duruyordu.
Kenara çekilip yed açtı.
Mlles, kızın arkasından koştu:
— Durun, yahu! O sözleri tankta maksadlle söylemedim.
Fakat, Barbara. Greek sokağına *-çılan kapıya doğru olanca hızıyla koşuyordu.
(/irkojı oar)
12 Şubat 1948
AKSAM
Sahlfe 7
DENİZCİLİK
(Boy tarafı 5 inci sahifede) feshediyordu. Çünkü lhtiyaçUrımiM. saten kifayet etmlyen onajımo, bubin sebebolduğu türlü darlıklar, İntizamsızlıklar t* üstelik becarlfc rtzlik-lerimlz yüzünden büsbütün kifayetsiz •İm uçtu.
Fabrika va havuzlar bir taraftan Umlr idlerini başarırken diğer taraftan da mevcut atal yelerin takviyesi-
ne çalışıldı. Takat Almanyaya ısmarlanan makinelerin bir kısmı geldikten sonra, Almanya Ue münasebetler kesildiği İçin takrire iri yanm kaldı. Bununla beraber Haliç fabrika ve havuzlan. tüm ir işleri arasında fırsat ve İmkân, daha doğrusu saç v» *alr malzemeyi buldukça, küçük boyda yen! gemiler de yaptılar kİ harb İçinde yaptıkları bir açık denli römorkörü. bir Van göld römorkörü, bir Van golü çalanı, İki tane amele taşımağa mahnis motör Te romflTkör, Ereğli limanı İçin dört tane otomatik taş dökme dubası. Te makinesi de burada yapılan bir romoTkördÜT. 800 tonluk Bartın vapuru dn„ tamamlyl» yeni olarak yapılmıştır. Haliç vapurlarının 8 tanesi ile şehir hatları vapurlarının bir kısmı da esaslı suretle tamir va tccdldedllmişBr. Şimdi de burada römorkörler yapılmaktadır. Geçen yıl bir Van gölü vapuru da yapılmıştır.
Fabrika ve havuzlarda 193S He IMS de işlenen saç miktarları arasındaki muazzam fark bu tömlr atelyelerlnln nasıl çalıştıklarını gösterir.
1039 da; 881 ton
1P4(I da: 760 ton
İMİ de: 987 ton
1942 de: 1283 ton
1943 de: IBM ton
1944 det 1780 ton
1945 de: 2162 ton
Hulâsa fabrika ve havuzlar, haıb İçinde Ifirnlr İşlerini önce dar, fakat sonra daha geniş bir ölçüde başarmışlardır. Bugün bu fabrika v® ha-tuzlar, teknik bakımdan yeni gemiler yapabilecek bfr durumdadırlar. Fakat artan tonajımnnn tamir ve bakım işlerini süratle başarabilmeleri İçin, Gölcük tersanemiz gibi, takviye edilmeler! zaruridir.
Hulûsa, evvelâ tonajları artan harb ve ticaret nlolanmızı tâmtr edebilecek. sonra da yeni harb ve ticaret gemileri yapacak tersanelere muhtacız. Bu mühim bahse tekrar geleceğiz.
A. D. D.
[radyo
ANKARA RADYOSU Bu oA/amkf proçram n os Açılış va program; 18 M. B. ayan ve Radyo dans orkestraaı; 18.S0 Konuşma; 18,48 Şarkılar; 19 M. 1. ayan v* Haberler; 18,18 OeçmlşU Bugün; 19» Tarttan Malar; 19,48 İncesaz; »,1B Radyo tantal; 2030 6*rl»s aaot; 219,38 Tenudl; 21,20 Ser* bas «aat; 21,3ö Uvertürler fPl.); 21,48 Konuşma: 22 Müzik: (TL) 22,15
Dan» müziği (Fİ.); H,4Ş M. B eyan ve Haberler; 23 Program v» kapanış.
Yarın auboA re öjl* programı 7» Açılış ve program; 7,30 M. B ayan ve Hafif parçalar (TL); 7,45 Haberler; 8 Bar do müzikleri (Tl.); 8,20 Çeşitli hafif müzik (Fİ.); 8.45
Şarkılar (PLİ; 9 Kapanış; 12,29 Açılış ve program: 12,30 M. 8. ayan ve Şarkılar; Jî Haberler; 13,18 Radyo salon orkestrası; 1X45 Dans müziği fPl.); 14 Kapanış.
[
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
I
Malzeme alım şubesinden:
1 — İdaremlı İhtiyacı İçin 14 adet Eaktrik motörü kapalı asri vnlü ÜS Satın almanaktır
1 — Muhammen bedeli va teminattan aşağıda gösterilmiştir: Benkron MTk- Beherinin tfl-rerıTKS
Tkteatl, Voltajı, devirleri tan Muhammen B. Tutan________paran
4M L. İM »
MJ8 ır?M İSO-OO
MAS
180.00
300.00
İT7M
110/180
s
1800
■ »
»
a
1000
BULMACA
11 w
7
>
1500
a
3
1
1
1
1
1
1
2
1
23300 1747 M
3 — Eksiltm» 27/2/948 cuma günü saat 11 de Kabataş Oenel Müdürlük Malzeme alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
4 — Çartnunderi her gün sözü geçen şubede tb Ankara, tamir Baş Müd&rlDUerinde görülebilir.
8 — İsteklilerin mühürlü fiat teklif mektuplarını kanuni şartmuBMin-da yanlı vesaikle güvenme parası makbuzu veya banka tanimat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı samannt ekslltm» saatinden bir mat •Tvellns kadar mezkûr komisyon Başkanlığına vermeleri lüzımdır. ,
6 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez.
7 — Motörlerin tamamı verilmedi^ takdirde yılkında gösterilen
nevi va miktar da teklif edilebilir, (1774)
Ura-ror-bai-
AKŞAM
Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
Senelik 2800 kuruş M00 kuru# 0 aylık 1560 > 2000 »
f aylık »00 > 1600 »
t aylık 50Ö » —
Adres tebfilı için elli kuruşluk pul gönde*amelidir. Aksi takdir de Adres deftlştlrilrmez.
Telefonlarımız- Başmuharrir 20585 Yazı İsleri 20705 — idare 30681 Müdür-, 2M07
Rebtülâhır 1 — Kasım 97
imsak Gû. öğle İkindi Ak, Yaln
E. 11,42 123 8 6ü 9.40 1X00 1.39
V. 6.20 7.f» 12,28 18,1» 17.80 19,09
İdarehane: B&bıûh civan
Cemal Kadir sokağı Ho. 11
Soldan sağa ve imkandan aşağıya:
1 — Karşılıksız çok miktarda para çıkarmak.
2 — Nurlu çehre.
3 — Boğuk Kava tertibatını havi
4 — Dermansız beygir - Bir »dat.
5 — Tersi Oumhurbaşkûnlığı yatı.
6 — Tersi mirasçıdır . Tersi yüzdür.
7 — Tere! pul alıp Termedir.
9 — Kadayıfın sonu - Temizlik yapan.
9 — Tara! tapı çalana sorulan sorudur - TOi kömür.
10 — Para - bir haşere.
GFÇg.V BU£MACAİVIX HALLİ
Soldan sağa re yukarıdan aşağıya:
1 _ Bündiçlni; 1 — tfatvarife; 3 — Naftelinal; 4 — Dit, Zıvana; 5 — İvaz; L«t; 8 — Çalılar, Kn; 7 — triverekııs;
9 — Nlnat, Kama; | — İfan, Kumar;
10 — Ela, Usare.
YENİ Y2YIN
İNSAN VE DÜNYA
Yıl başından İtibaren, neşredilmekte olan İnsan ve Dünya dergisinin İkinci sayın çıkmıştır. Wait Dlsney’in dergiye hususi olarak Amertkadan gönderdiği bir makale; prof. Dr. Ali Nihat Tarlan ün güzel bir yazın Ha şu konulardaki yazılar bilhassa. dikkati çekmektedir: Yapıcı idealimizde Şiir Anlayışı; Güzelle Dair; Claz-ricirme; Karaman b NlzAm!; Gölge; Garptan Seçmeler.
BİZİM İSKELE
«Iztanbui, Varlık, Yaratış, Fikirler, Genç NesE, Edebiyat Dünyam. Anadolu* gibi dergi ve gazetelerde çıkan yası T* Jltrlerce tanınmış olan şair Ba.blh Şendi) şUrleriDden bir kısmını Bizim İskele adlı bir kitapta topla -»niştir. Fi; u kuruş.
Teknik Okultr Satıl al m a Komisyonundan:
1 — Kâğıt ve fal İş eleri okula alt olmak Üzere beher Forması (95) dan (47M) lira tahmin bedelli (30) Forma tutarında FtZİK tb (M) ma tatarında Is Bilgisi Problemleri Kitaplarından İkişer bin adet tmlmaaı mevcut şartnamesine göre açık eksiltmeye konulmuşutr.
1 — EksCtmo 24/2/1048 salı günü aaat 15 de İstanbul OağaloflTu Yüksek Okullar SaymanhCırda toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye gireceklerin (357) liralık geçici teminat makbuzu, eari yU Ticaret veya Esna t Odası belgesi te matbaa sahibi olup bu gibi işler yaptıklarını belirten belgeleri İbraz etmeleri lâzımdır.
Bu İşe alt şartnameyi görmek ve teminat yatırmak üzer# eksiltme rünttnden evvel Yıldızda bulunan Okul Saymanlığına müracaattan.
(1628)
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü İlânları '
(Haydar Çelebi) vb (Hacı Haşan) vakıflannın mütevellileri Mustafa Hayrt Te Haydar llo (Hacı Mahmut Ralf efendi) vakfının mütevellisi Hatice Fitnat İdaremize müracaatla vakıflarına alt İşleri tûkl pve hayır şartlarını yerine getirmeleri İçin lifi nen. vaki tebligata İcabet etmediklerinden kendilerine 15 gün daha mühlet verilmiştir. Bu müddet ®tr-fında da gelmedikleri takdirde haklarında kanuni İşlem yapılacağa HAn to ihtar olunur. £1709)
Teknik Okulu Satma! ma Komiayonundan:
1 — Okuhımus Ihtly&catından 5600 lira tahmin bedelli 2000 kilo tur-yağı mevcut şartnamesine güre 27 /2/948 cuma günü saat 16 de İstanbul Cagatoğlu yüksek okullar saymanlığında kapalı zarfla [halesi yapılacaktır.
1 — 2400 sayılı konuna uygun olarak hazırlanacak kapalı zarfların eksil tm» saatinden bir saat evvel komisyon hakanlığın» verilmesi.
3 — İsteklilerin şartnameyi görmek ve 420 liradan İbaret geçici teminatı yatırmak üzere Yıidıada btihınan okul saymanlığına müracaatları, (1828)
Yaş sebze alınacak
Yüksek Denizcilik Okulu Müdürlüğünden:
1 — Okulumua yiyecek İhtiyacından olup değer toplamı (2842) lira B0 kuruştan İbaret tm bir kalem yaş sebzeye 4/2/948 gününde yapılan açık eksiltmede hiç istekli çıkmadığından ihale 18 Şubat 948 gününe teUk •dilerek on gün uzatılmıştır.
i — Eksiltme Müdürlüğümüzde yapılacaktır. Muvakkat teminatı olan (188) lira 19 kuruş okul Müdürlüğünden alınacak irsaliye He İstanbul Yüksek Okullar Saymanlığı veznesine yatmlacaktu.
Şartnameyi görmek isteyenler okul İşlemler şubesi Saymanlık servlsl-bb müracaat etmelidir. (1792)
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Genel İdaresi ilânları
«■mrarae Sayın Doktor ve Eczacılara: mmhhbh I ROMATİZMA, SİYATİK, LUMBAGO’ ya karJ ■ tsvlçrede Biochlmlco ÎB8A Lâbaratuannın yeni bir müstahzarı olan: E I CÜRRHEUMA İŞBA Amjntilari gelmiştir. ■ E ZAMAN ECZA DEPOSU — lşfnbul i
Evrakı matbua bastırılacak
Eminönü Bekçi Komisyonundan:
Muhammen beden (8000) Ura kıymetinde 22 kalem amün mn’inıa ı^atirOacaktir. 16/2/043 günü Mat lö d* kaymakamlar binası içinde ihalesi yapılacaktır.
ısteklliijrin ihale gününden Önce örneklerle şartnameyi Emta-Onu Kaymakamlığı Bekçi Bürosunda görebDecdderi lifin olunur (1852)
Siyah saçtan mamul boş varil satılacak
Yedinci İşletme Komisyonundan:
1 — İdaremi» Konya mağazasında «3000» adet boş Taril kapalı zarf surallyle satışa çıka almıştır,
2 — Varillerin 117 adedi «600», 532 adedi «800», 2351 adedi «1300» kuruş hesabiyi» muhımmen bedeli «35521.00» lira geçici İnancası da «2684.07» liradır.
I — Şartnameler Afyon veznesinden 177 kuruş karşılığında tedarik •dOlr.
4 — Batış 26 şubat 948 perşembe günü saat 15 te Afyonda yedinci işletme müdürlüğü binasındaki komisyonda yapılacağından İstekliler kanunun 10 uncu maddesi gereğince lüzumlu ehliyet ve ticaret vesüularile teklif mektuplarını kanuni terlfata uygun olarak aynı gün saat 14 de kadar komisyona Termeleri veya muayyen vakitten evvel komisyonun eline geçtcck tarzda posta He göndermeleri yayınlanır. (1472)
20000 met. 15 m/m merserize şerit
> »
pamuk »
20
20
ISümerbank deri *e kundura sanayii müessesesi müdürlüğünden:
1 — Aşağıda dökümü yazılı maddeler pazarlıkla mübayoa Geçektir,
A) 20/25 ton Krom hülâsası veyahut 12/18 tm kadar Bl-krotnat döeut veya Potas.
B) 1000 kilo Asit Formlk.
C) SODCO kilo MoeHon Degras.
D) 10000 j Bolvey Soda.
2 — Bu husustaki şartnameler Köprülü handa S No da toptan Büromuzdan bedeisia olarak temin edUebilr,
’ — Tekliflerin 10/3/048 gününe kadar Müessesemiıe mektupla cöndeffitnesı şarttır.
*t - r. 0824)
30000 >
150000 » »alın alınacaktır.
i. E. T. T. işletmelerinden:
1 — Muhammen bedeli 17495, — lira tutarında olan yukarı-, da dns ve mlktarlan yazılı malzeme 15.2.948 pazartesi günü saat' 10.30 da pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminat 1312.50 liradır.
3 — Şartnameler Levazımdan «-Metro han» parasız tedarik
edilir. (1565)
»
»
ESKEBaBESMEn E,r nıüddettenberl kapnlı kalan
MOVOTHİ flİLESAZ SI»
UUAZZA KADROSU İLE
Açılmıştır
Her pazar ÎÇKÎŞtB AİLE MATİNESİ
Yapı işleri ilânı
Bayındırlık Bakanlığından:
1 — EkıUtmry# konulan Işı Ankara Doğumevi va Nisaiye kıiinlğl ikllm-taadLrma va havalandırma tesisatı işidir.
> — Keşif tutan 173.732 Uradır.
I — Eksiltme 26.2.1948 şarptmba günü azat 16 ta Bayındırlık Bakan-kfı Tapı tb tmar İşleri reisliği etailtae komisyonu odasında kapalı zart «zullla yapılacaktır.
4 — Ekslltm» şartlaşman ve buna bağlı kâğıtlar Tapı tb İmar İşleri nUhğlnden (8.64) Un taajlphğmda alınabilir.
I — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklileri usulün» göre (98E6.80) liralık geçici teminat vermaleri va bu işin teknik öneminde bir İşi iyi bir «trretta başardığım veya Mart ve denetlediğini lsbeta yarar belgelerime bir-üku ihale tününden en az (tatil tünleri hariç) 3 tün evvel yazı ila Bayln-dirlik Bakanlığına başvurarak bu İşin eksiltmesine girebilmek İçin yeterlik belgesi almaları ve Ticaret odası belgesi ibraz etmeleri şarttır.
t — fMeklüor aldıkları eksiltme kflğıâlannın her parçasına ellişer kn rtışhık pul yapıştırıp lmaa ettikten aonra teklif mektuplartle birlikte tarta koymaları ve ekslltnıe günü olan 25J.1G48 çarşamba günü saat 18 e kadar ahnrfj karşılığında Eksiltme komisyonu reisliğine vermeleri 1A
î — Postada olacak gecikmeler kabul »dilmez. (1556)
İstanbul Telefon Başmüdürlüğünden:
Telefon mukavelenamestaln .20 nel maddesi gereğince telefonlarından başkalarının konuşmalarına müsaade edeceklerin önceden yazı ile İdaremize haber vermiş ve bu sebeple beher konuşma karşılığı olarak alabilecekleri (15) kuruş Ücreti gösteren levhayı alarak telefon makinesinin kurulu bulunduğu yere asmış olanların dışında kalan bazı «bonelerimizin telefonlarından konuşmak isteyenler» mini olmağı sağlamak İçin telefonlarının bozuk olduğunu oevapladıklan öğrenilmiştir. Bir hakikate dayanmadığı halde bu suretle hareket ederek halkta yanlış bir fikir tb kanaat yarafalmamasını tayın abonelerimizden dileriz. (1724)
İçme suyu tesisatı yaptırılacak
İller Bankasından:
1 — Mills kasabasının İçme tuyu tesisatı yaptırılacaktır.
2 — tşln keşti bedeli: 338.980,43 lira ve geçici teminat: 17.309 liradır.
3 — 20 şubat 1948 günü S3at 15 de bankamızda ihale komisyonunca yapılacak İlk İnceleme sonucu İdare meclisince tasdik edildikten sonra İhale kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının 20 şubat 1948 günü saat 12 ye kadir bankonuza makbuz mukabilinde verilmesi şarttır. Postada veya sair surette vukubulecak gecikmeler kabul edilmez.
8 — Sözleşme evrakı (10) lira bedel mukabilinde bankamızdan veya belediyesinden alınabilir. Projeler bankamızda veya belediyesinde gö-rtlleblUr.
8 — Eksiltmeye girebilmek İçin Bayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az 0-ç gün evvel yaptıkları İşleri gösterir belgeleriyle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta veya İşi dilediğine vermekte
serbesttir. (1558)
içme suyu inşatı yaptırılacak
İller Bankasından:
1 — Ceyhan kasabasının İçme su tesisatı yaptırılacaktır.
I — î?ln keşif bedeU 210,000,34 ıir-a ve geçici teminat 11.750,00 liradır.
3 — 18 mart 1948 gfluü saat 15 de bankamızda İhale komisyonunca yapılacak İlk inceleme sonucu İdare meclisince tasdik edildikten sonra İhale kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının 18 mart 1948 günü saat 12 ye kadar bankamıza makbuz' mukabilinde verUmes! şarttır. Postada veya sair surette vuku bulacak gecikmeler kabul »dilemez.
8 — Sözleşme evrakı 10 lira bedel mukabilinde bankamızdan veya belediyesinden alınabilir. Projeler bankamızda veya belediyesinde görülebilir.
8 — Eksiltmeye girebilmek 1ç!nBayındırlık Bakanlığına ihale gününden en az üç gün evvel yaptıkları İşleri gösterir belgeleriyle müracaat e-derek bu İşi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta veya İşi dilediğine vermekte •erbesttlr. (1580)
Kamyon satışı
Devlet Orman işletmesi Büyiikdere Müdürlüğünden:
1 — İşletmemize alt Büyükdere Maltız çarşısındaki odun deposunda Takoz üzerinde ve işler vaziyette lâstikslz olarak bulunan Dlyamont marka. kullanılmış beş tonluk kamyon pazarlıkla satışa çıkarılmıştır,
1 — Kamyonun muhammen bedeli 3500 Ura olup muvakkat teminatı 262 lira 50 kııruştnır. İstekliler İhale saatinden evvel teminat akçelerini yatırıp makbuz almak mecburiyetindedirler.
3 — İstekliler kamyonu her gün yukarıda yazılı mahalde görebilirler,
4 — Satış 15/2/948 tarihine rastlayan pazartesi günü saat 15 te Bü-yükdeTe Derlet Orman İşletme Müdürlüğü binasında teşekkül edecek komisyon tarafından yapılacaktır,
6 — Buna alt şartname İstanbul Liman hanında Orman Baş mühendisliği Büyükdere Devlet Orman İşletme Müdürlüğünde. Ankarada Ormsn Genel Müdürlüğünde görülebilir. (1384)
Cezaevinin bir senelik ekmek ihtiyacı eksiltmeye konuldu Trabzon C. Savcılığından:
Trabzon Ceza ve revktierlnln belediyece kabul edilip fırınlara verilen tek tip undan mamul olmak üzere 1 Ocak 048 gününden 31 Aralık 918 gününe kadar bir yıllık tahmini İhtiyacı olan beheri 750 gramdan (73200.» adet ekmeğin 12 Şubat 948 tarihinden İtibaren 15 gün müddetle kapalı zarf usuJlyle eksDtmeye konulmuştur.
Ekmeğin tahmin bedeli 38.907 Hra «5(J» kuruş ve muvakkat teminat %’ 7,5 hesabiyle «1418» lira «07» kuruştur.
İhale 28 Şubat 948 cumartesi günü saat 12 tte Trabzon C, Savcılığında yapılacaktır.
MaUûp şeraiti haiz bulunmak üzere İsteklilerin İhale saatinden bir saat evvel tekili mektuplarını komisyon başkanlığına vermeleri lâzımdır
Şartnameyi görmek ve daha fs^lâ malûmat almak İsleyenler İhale gününe kadnr gerek C. Savcılığın"» ve gerekse Ceza ve Tevkifevl müdürili-ğüne müracaatları ilân olunur. (18221
Milli Eğitim Ba kanlığından
Mesleki ve Teknik Öğretim okulları İçin 10 mm ilk Teknik ve Kültür konularında öğretini filmleri satın alınacaktır.
İsteklilerin teklifte bulunmaları ve fazla malûmat için de Mesleki ve Teknik Öğretim Teknik büro müdürlüğün» başvurmaları (MPlj

Sahife 8
AMAM
CUMARTESİ SON GUNI
PAN AMERİKAN HAVA YOLLARI
1 — LONDRA . NEWVORK*.
PAZAR — ÇARŞAMBA — PERŞEMBE — CUMA günleri (Çarşamba seferi Brüksel# uğrar)
2 — ŞAM - KARAŞI - KALKÜTA’ya
PAZAR — PAZARTESİ — PBKŞEMBB günİMİ
3 _ PANAİR DO BRASIL Uçakları
Her 8ALI t ab abı harekatla
Roma - Lisbon - Dakar - Recıfe - Rio da Janeiro* ya Yolcu ve ejya naklediyor
BİLETLERİNİZİ DOĞRUDAN DOĞRUYA

Fevkalâde tenzilâtlı satış
ANTALYA Umumî Nakliyat T.A.Ş
13 ŞUBAT 1948 CUMA GÜNÜ SAAT 16. d.
SATILIYOR
Kaloriferli alta katlı beher daire yedişer odalı, tam konforlu mükemmel btr a partim an Beyoğlu sulh hukuk mahkameel başkatipliğinde 13 şubat cuma günü a* a t 15 Son müıayed» İle satılacaktır. Kelepir mülk arayanlar* kaçınlmıyaçak bir fırsattır.
Şukadarcık
Kolynos diş macunu fsrahlandırıcı, temizleyici
BAVILMlAR.CBRFMTlur SİNİR BUHRANI ÇtKEHLSS
NEVROL CEMAL
DEN 20 DAMLA ALINCA SiNiBlEBı YATIŞ’U-OERHAL FtffAMLflULâp

roftıtht HUMUSU >k Marku ter» D«p«aa lıMnkul
ÇAĞRI
TÜRKİYE FINDIK İHRACATÇILAR BİRLİĞİ Umumi Kâtipliğinden!
Türkiye Fındık İhracatçıları Birliğinin 1848 yılı normal Genel Kurul toplantısı 27 Şubat 1948 Cuma günü sabah saat 10 da İstanbul Ticaret Odası toplantı salonunda yapılacaktır. Sayın üyelerimizin veya vekillerinin toplantıya gelmelerini rica ederiz. gündem!
1 — Yönetim Kurulu ve Mü rakip raporlarının ve 1947 yılı bl-lânçosunun okunması ile tedkikl ve tasdiki ve Yönetim Kurulu ile Mürakibln İbrası,
2 — 1948 yıJı bütçesinin tasdik ve kabulü,
3 — 1948 yılı için Yönetim kurulu üyelerinin seçimi,
4 — 1948 yılı için Mürakıp seçimi,
5 — 1948 çalışmaları hakkında Genel Kurulun direktifleri,
0 — Birliğe hükmi şahsiyet sağlıyacak olan statü tadilâtının tedkikl ve tasdiki,
MAÇKADA
Çocuk Hast. Müteh. -
Teşvikiye Atiye S. Yuva Apart. 3 ■HMBngTel: 81196 ■qHHk

nfi ^~~o~77 s
1
şen bir yuvaya sahip olmak İsterseniz, TÜRKİYE IŞ BAN-KASI’ntlaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltini*. Hesabınız voksa derhal bir hesap açtırmış.
TÜRKİYE IŞBANKASI
1948 PLÂNI
200.000 Liralık ikramiye
Yılda dört çekiliş: her çekilişte 1 EV. 1 AR3A ve dolgun para İkramiyeleri... .
Birinci çekiliş: 1 MART
her
Hesaplarında altı yüz liradan fazla parası bulunanlar beş yüz liraları için çekilişlerde ayn bir kura numarası alacaklardır.
Ayrıca. 21 Nisan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI için zengin ikramiyen çekiliş...
Veteriner aranıyor
Erzurum Belediye Başkanlığından:
Elli lira asil maaşlı Erzurum Belediye veterinerliği münhaldır.
Talip olanların evrakı müsbltelerlla Belediye başkanlığına müracaat etmeleri ilân olunur. (1428)

FERN-LiNE NEW-YORK
Neur-Yorktan beklenmekte olan Norveç bandıralı
ANNA ODLAND
Vapuru 14 Şubatta eşyayı ticariye alarak
NEW - YORK'* hareket edecektir.
Fazla tafsilat İçin Galetada Veli Alemdar Han No. 202/204 Acenteliğine müracaat. Tel: 42221 8 O AN D 8 H t P
Limanımızda bulunan İngllU bandıralı
PAHANO
VAPURU
İSKENDERİYE — PORT8AİD — FAMAGUSTA için yolcu ve yük kabul etmektedir.
AVUSTRALYA ve CENUBİ AFRİKA İçin doğru konşimento mukabilinde eşya kabul edilmektedir.
Fazla malûmat İçin, Galata, Hovaglmyan Han. Rıhtım Cad. 147/1! DEMTRİU3 J. ZERVOU-DAKİs vapur acentasına mtlra-Telefon: 42109
MM SATILIK KÜPE obb
Maruf bir aileye alt naddde ve kıymettar pırlantalı zümrüt bir çift küpe Sandal Bedesteninde müzayede salonunda teşhir edilmektedir. 14/2/948 pazartesi günü saat 14 ta müzayede salonunda açık arttırma stıretlle »a-Ulacoktir,
Gayri menkul satış ilânı Beyoğlu dördüncü sulh hukuk yargıçlığından: 947/544
Muharrem; Halil; Zekiye; Ulviye: Münevver; Hailse; Esma; Kezban; Fatma; Mustafa kudret; Dursun; Fmdıkgül; Faklhe: Hnslbe; İsim ct; hatun Salih; Fatma; na-| zile; Cemal; Selma; Seherin İştirak hallnd* uhtelernlde bulunan Tophane karabaş mahallesinde Mektep çıkmazı sokağında eski yeni 0 numaralı gayri menkulün taksimi kabil olmadığından satılmasına karar verildiğinden mezkûr gayri menkulün mahkememi* tarafından açık arttırma stıretlle 8/3/948 pazartesi günü saat 10 dan 11 e kadar satılacaktır. Satış bedeli haddi lâyıkını bulmadığı ve yahut müşteri çıkmadığı takdirde İkinci arttırması 18/3/948 perşembe günü saat 10 dan 11 e kadar İcra edilecektir. Tamamının kıymeti 3860 lira olup dellâUye resmi ihale pulu taviz bedelt kadastro harcı müşterisine satış gününe kadar vergiler hissedarlara aittir Satışa girebilmek Içjn % 7.5 nispetinde pey akçesi yatırmak lâzımdır. Satış tapu kaydı mucibince yanılacaktır. Satış saati geçtikten sonra pey akçesi kabul edilmlyeceği gibi satış memuru lüzum gördüğü takdirde pey akçesini arttırabileceği gibi bedeli tamamen İsteyebilecektir, Bu şeraitten başl-û husus.it İçin icra iflâs kanununun maddesi tatbik edilecektir.
Tafsilât: Zemin kat üzerinde iki katlı olmak üzere üç kattan İbaret ahşap hanenin zemin katındal med-hal, 1 ufak sofa, 1 oda ve birine! katında: 1 oda, ı utaksora. İkinci katında: 1 helâ. 1 ufak sofa, 1 odn ile zemin katın altında mahzen şeklinde bir bodrum vardır.
İpotekli alacaklılarla diğer alâkadarların irtifak hakkı sahiplerinin i gayri menkul üzerindeki haklarını husuBİle faiz ve masrafa dair elan iddialarını evrakı müsbltelcrlle belikte satış gününden evvel mahkemeye bildirmeleri İcabeder. Aksi takdirde hakları tapu slelllerlle sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar.
İsteklilerin yukarıda gösterilen gün ve saatte Beyoğlu Dördüncü sulh hu-| kule yargıçlığında hazır bulunmaları ilân olunur. (952751
B U GARİP DEĞİŞİKLİK ¥AtNlX
SİZ DE
Ancak bir neita »artında Binlerce kadın.* terkibindo; Viyan* Üniversiteli Profeaörli Dr. Steja-kal'in jayani hayret keşfi, yeni v« kıymetli gençlik umuru «Biocel» cevheri bulunan pembe renkteki Tokalon kremini kullanarak bütün , buruşukluklardan kurtulmuştar ve cidden memnun kalmışlardır. Sabahları beyaz ve akşamları Pembe renkteki Tokalon kremini kullanma.
Çamaşırlarınızı SARARMAKTAN koruyunuz; Onların BEMBEYAZ olmasını isterseniz, son çamaşır suyunda :
COLMAN "Öküz Baş”
fotoğrafla
tecrübe OliHtt/
Gayet Şık
LÜTR MANTO
I satılıktır. Müracaat Beyoğlu
Su terazi sokak No. 6
0 NAPIYOJENm
Dr. İhsan Sami
İslreptokok, İstafllokok; Pnö-mokok; Koli; plsyoslyaniklerin yaptığı çıban, yar*; akıntı ve clld hastalıklarına karşı çok te-Q=SBaB taze aşıdır,
ZAYt MAKBUZ
İstanbul Giriş Gümrüğünün 4518 savı 29/11/45 İntaç günlü beyannamesine alt 227098 sayı ve 8238 lira 75 j kuruşluk Gümrük makbuzu zayi olmuştur. Yenisi alınacağından ektsl-slnln hükmü yoktur.
Eyüp Ağaoğlu ve M. Şevket Ersoy
Çlvltinl mutlaka kullanınız.
Müzayede ile Satılık Kamyon
Tasfiye halinde ENVER İNCESU ve ŞÜREKÂSI
Kuruçeşme Nakliyat Kollektif Şirketi Tasfiye Memurluğundan:
Tasfiye halinde Enver İncesu ve şürekâsı Kuruçeşme nakliyat kol-lektlf şirketine alt olup 2, 2. 948 tarihli birinci satışta muhammen bedellerinin % 75 lal bulmadığından dolayı satılamıyan plâkalım üzerinde 6 adet müstamel şevrole kamyonlarının 2 nel arttırmaları 14. 3. 948 saat 13-14 arasında Ortaköyd# Muallim Naci caddesinde 81/3 Nû. mefsuh şirket merkezinde yapılacağı İlân olunur.
Tasfiye memuBi
Avukat Hamle Çağıl. Katırcıoğlu Han No. 5-17 İstanbul .
Tasfiye memuru
Hakkı Remzi Erdemir; Taksim sokağı No. 13'20. Taksim - ♦stanbul
YALOVA KAPLICALARI
14/2/1948 den itibaren CUMARTESİ ve PAZAR Günleri
POGANY - VAYDA ORKESTRASI’rnn
lştlrakile
Fevkalâde D 1 N E - D A N S AN
Maliye Bakanlığında:
5015 sayüı kanunun verdiği salâhiyet# binaen darp vt tedavül* çıkarılacak madeni ufaklık paralardan bu defa 2 1/2 kuruşlukların da basılmasına başlanmıştır. 18/2/948 tarihinden itibaren piyasaya çıkarılacak olan 2 1/2 kuruşluklarımız bir kuruşluklarımız gibi san renkte ve ortası delik olup aynı yazı ve şekli İhtiva etmekte yalnız 1 yerine 2 1'2 rakamını taşımakta ve kutru daha büyük bulunmaktadır. (1848)
YİYECEK ALINACAK
—ELE İSE«-
Ingiliz ipliğîle kumaş
Birinci malzeme, İki prova İle J10 liraya yapılır.
Mahmutpaç* Bezciler sokak No. ’ö. ADALI
Zayi — Galata nüfus dairesinden aldığım ve İçinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1337 doğumlu Halim oğlu Ati Kaan
Cinsi
Beyaj peynir Kaşar peyniri
Ankara Polis Enstitüsü Müdürlüğünden:
Fi atı Miktarı
Kuruş Kilo
180 2000
300 2000
Tutarı Lira Kuruş
İlk teminatı Günü
İHALENİN
Saati Yeri
3800 eooo
oo
00
720,00 25. 2 948 çarşamba 11 Polis EıtltQ>
tünde
Zayi — Haliç Fener nüfus İdaresinden aldığım ve İçinde askerlik [ ınuarneLelerlm yarılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan [eskisinin hükmü yoktur.
1328 doğumlu Mustafa oğlu Ali Yazıcı
Zeylin tanesi
12ü
2500 3125 00
335,011
948 çarşamba 14 Palla
1 — Palla Enstitüsü ve Kolejinin 1048 yılı İçinde alınacak olan ve İM kısımda şartlaştırılan Uç kalem yiyecek mnd&eslnln 4370 sayılı kanun gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Cinsi, flatl, miktarı, tutan ve İlk teminatı İle İhalenin yeri, günü ve saati yukarıya yarılmıştır.
2 — Ekslltcmeye glrecelkerln kanunun 3 ve 3 eli maddelerinde yazılı belgeleri göstermeleri lâzımdır.
S — Fasla bilgi aluıak bilyenlerln Polis Enstitünü müdürlüğüne müracaatları.

Comments (0)