W „, BUGÜN
8 İNCİ SAYFA DA
J
I Sene 32 — No. 11256 — Fiaü: her yerde 10 kuruştur,
PAZAR 12 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı islerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Seçim faaliyeti hızlanıyor
İstanbul’dan namzetlik için müracaatlar pek çok
Yeni seçimde 22 fazla milletvekili seçilecek İstanbul’da milletvekili sayısı 23 den 27 ye çıkacak
Cumhuriyet HaUc Partisi Divaaı toplantı halinde
Ankara treni 5,5 saat geç geliyor
Ankara île Eskişehir arasında hattı seller kapadı
Ankara ile Eskişehir arasında bulunan Mallköy ve Yenidoğan istasyonları dvannı sellerin basması yüzünden tren münakalâtı 5,5 saat sekteye uğramıştır. Bu sabah saat 8,5 da Haydarpaşa ya gelmesi lcabeden ekspres, yolun kapalı bulunması dolayıslyle Ankarodan 5.5 saat geç hareket etmiştir. Diğer katarlarda da aynı derece aksama olmuştur. Ankara ekspresi saat 13.30 da gelecektir.
Yine o dert
Köprünün sabahlan geç kapanmasından herkes şikâyetçidir. Fakat alâkalı makamlar her nedense bu şikâyetlere kulak tıkamışlardır. Esasen geç kapanan köprü sık sık vaktinden sonra kapanıyor. Yediye çeyrek kala kapanması lâzım gelen köprü bu sabah ancak yediye beş kala kapandı. Tramvaylar geri döndüler, aşağı indirilen ve trenlerine yetişeni iyen yolcular acı acı söylendiler.
İktisat mütehassısı Cevat
Nizami’nin listesi
Cevat Nizami
İktisatçılarımızdan Cevat Nizamî, son elli yıl İçinde yaşamış yirmi Türk büyüğünü şöyle tesbit etti;
1) Atatürk için fazla izahata lüzum yoktur. Bu büyük adamın en dahiyane hareketi milletteki cevhere, kabiliyete inanmış olmak ve bu inanı küçük, büyük, memleketin felâketleri yüzünden ümidi azalmış, enerjisi kırılmış her vatan çocuğuna tekrar aşılamak, hepimizde kendimize, milletimize yüksek kabiliyet ve mukadderatına inanı ihya ve takviye etmek olmuştur. Bütün kurtuluş, yükseliş. inkllâp, bu yeniden manevî doğuşun ifadesi ve mahsulüdür.
Atatürk hepimizi uyandırmış-
tır ve tofilki en buyuk esen ou-q
'(Ö
2) İsmet İnönü: Gerek Millik-
müacdeledekl asken, gerek on-® dan sonraki siyasi hizmetleri^ ile Türk tarihine yeni bir isti-® kamet vermiştir. ®
3) Terfik Fikret; Bizce ce*t miyet üzerine mÜ3p-.t tesir bil-^ hassa, belki münhasıran manejû vi Olanağına göre, bil bakımdan— bize yol gösterenler seciyemiz,^ manevî, ruhî varlığımız üzerin-w de en derin izleri bırakmış® olanların safında r.er.1 buyükj* bir şair, hem büyük bir insarf) olan Tevlik Fikret İn rolü büyüktür.
Fikret bir kaç nesic hem lisanımızın en yüksek bir edebiyata lâyık İnce bir alet oldu-(Arkası fi neı sahîfede)
Ankara îl — Seçim kanununun ikinci müzakeresi ya önümüzdeki halta içinde, yahut da bütçe müzakeresinin ikmalinden sonra yapılacaktır.
Haber verildiğine göre Demokratlar, müdafa? ettikleri ana prensiplerden çoğunun tahakkuk etmiş olmasından dolayı kanunun birinci müzakeresinden memnun görülmekle beraber, propaganda meselesini felce uğratan madde ile Belediye seçimlerinin yenilenmesi hakkındaki tekliflerinin kabul edilmemesinden dolayı üzüntü duymakta ve bu maddeler üzerindeki prensiplerini kanunun ikinci müzakeresinde kabul ettirmeğe hazırlanmayladırlar.
Dün mecliste kanunun birinci müzakeresini mütaakıp seçim faaliyetinin hızlandığı bariz bir şekilde müşahede edil-
mekte idi. Neteklnı bugün bir tarafla Demokrat Parti umumî İdare heyeti hummalı şekilde çalışırken, diğer tarafta Halk Partisi Divanı toplantı halinde idL Aynı zamanda Millet Partisi idare heyetilc Meclis Kurulu da yeni seçim kanunu karşısında çalışmağa başlamıştır.
Diğer taraftan yeni seçim kanunu 945 nüfus sayımını seçimlere esas tuttuğu İçin milletvekili sayısının 455 den 467 ye yükseleceği söylenmektedir. Bilhassa İstanbul da milletvekili sayısı 23 ten 27 ye çıkarılacaktır.
Halk Partisi bünyesi içinde fctanbuidan milletvekilliği is-tiyehierin sayısı o kadar çoktur kl bu yeni rakam dahi bunları tatmin etmiyecektlr.
C.H.P. Divanı
Ankara 11 — Cumhuriyet Halk
Partisi divanı bugün de Parti Genel Başkan vekili Hilmi Uranın başkanlığında toplandı. Gece geç vakte kadar devam fiden bu toplantıda Başbakan Şeni şeddin Günaltay, toplantıda bulunuyordu.
Hilmi Uran, seçim kanununun kabulü dolajnsiyle Halk Partisi noktal nazarından seçimlerde takip edilecek hareket tarzı hakkında müzakere açılmasını teklif etmiş ve bunun üzerine bir çok üyeler söz alarak parti teşkilâtının çok çalışması t&zım geldiğini, meraezln yaklaşmakta olan seçimler için şimdiden faaliyete geçmesini istemişlerdir.
Bilhassa seçim propagandası esasları, merkezde yüzde 30 nls-betlnde ve vilâyetlerde mahalle rlne bırakılan yüzde 70 nisbetindeki namzetlerin ne suretle
(Arkam sahile 2 sütun 3 de>
Devlet Denizyollarında inkişaf...
18 müyon açık bono çıkarılmak suretile kapatılacak
Y vonne de Carlo Istanbuldan geçti Tanınmış yıldız Yeşilköyde bir nargile satın aldı
Futbol ve boks maçları
Ankara 12 (Akşam) — Devlet Denizyolları 1950 yılı bütçesi gideri geçen yıldan 2 milyon 6ÖO.OOO Hra noksanile 121.870.000 Ura olurak kabul edilmiştir. Bugün Denizyolları üzerinde, alınan tedbirlerin neticesi olarak devamlı bir İnkişaf halinde olduğu bütçe tasarısında beU itilmektedir.
Diğer taraftan Denizyollarının faaliyeti çizilirken Avrupa işbirliği ekonomisi çerçevesi İçinde Türkiyeye ayrılan yardımlardan faydalanılarak bu hususta umumî olarak yapılan indirmeler neticesi bu yıl İdareye tahsis edilecek miktar göz önünde tutularak bir program hazırlanmıştır.
Bu programa göre takriben 3500 gros tonluk ve 21 mil
âzami süratte 2 yolcu gemisi, 1200 gros tonluk 17 mil âzami süratte 3 yolcu gemisi. İstanbul ve İzmir şehir batları İçin 11 şehir hattı gemisi Ue 4 araba vapurunun satın alınması kararlaştırılmış bulunmaktadır.
Ayrıca beş parça liman vasıtası. iki tane yüzer vinç ve-sair liman tesisleri bu senek! programa ithal edilmiştir.
Bu arada Ansalda tezgâhlarında İnşa edilmekte olan gemilerimizin bu yaz hizmete girmesi İçin gerekli muameleler yapılmıştır.
İdarenin geliri İle gideri ar asında ki mevcut 18,000,000 liralık açık bono çıkarılmak sure tlle kapatılacaktır.
Amerikanın tanınmış filim yıldızlarından aktris Yvonne de Carlo dün sabah uçakla Yeşilköy hava meydan ma gelmiş, bir saat kadar kaldıktan sonra tran seferini yapan aynı uçakla Tahrana gitmiştir.
Vücudunun tenasüblyle şöhret yapan artisti, Şehrâzat filmiyle sinema meraklılarınla hemen hepsi tanır. Artist, Yeşilköy hava meydanında büfeye uğramış, orada gördüğü bir nargileyi satın almıştır.
Yvonne le Carlo, geçen sene memleketimize ağrıyarak giden kardeşi Nancy de Scafa’yı atmak üzere Tahrana gitmektedir,
Beşiktaş 4 - Beykoz 0, F. Bahçe 2 -Kasımpaşa O. Boks maçını muhtelit
Dünkü Beşiktaş - Beykoz maçından bir enstantane: Beşiktaşlı Şükrü nün bir hücumu [Dun gündüz ve gtk-ıkl maçların yozioi ikinci sahil «nizdedirî [Foto Ahmet]
Weslerling'in kaynanası damadından memnun M
Bir gazeteciye “fazla meşguliyeti dolayısiyle kızımı unutur ümidindeyim,, diyor
Nancy de Scafa. şehrimizde bulunduğu sırada Maslakta Lüb nan konsolosunun arabaslyle bir kaza geçirmiş ve hastanede yatmıştı.
Yvonne de Carlo. Yeşilköy den ayrılırken: «Eğer aynı yoldan geri dönersem İstanbuida birkaç gün kalacağım» demiştir Vvnne de Carlo
ıuiıııuııııııiııiıııııııtıınııınıiııııııifuıırıuMuııııuıııııııırın»ıuıuıuuıu>ııııırııııııı»uıııuuıiKiıuuı«B
EH3CZ3HS33I
“Ehli kalem,, itiraz ediyor
Londra 12 (Nafen) — Endo-nezyada isyan etmı( olan ve «Türk» lâkabı ile anılan Wes-terllng'ln kaynanası bayan Marjory Sowier kendisi ile görüşen bir gazeteciye şöyle demiştir: «şimdi meşgul olduğu işler kendisini fazln.Myle faaliyete sevkeder de kızımı unutur ümidini beslemekteyim.» Kaynananın İlâve ettiğine göre, VVesteriüıg, Marjory Sovter'e hastanede raslamıştıı Yaralarını tedavi eden bu hastabakıcıya âşık olmuş ve evlenmişlerdir. Diana isminde bir kızları olmuş ve İki sene stara da ayrılmışlardır. Kaynana, kızının çocuğu alıp Amerlkdya kaçtığını, Wc6lerllng'ln de çocuğu bulmak için defalarca kızı aradığını sözlerine ilâve etmiştir.
Kaynana, Westerling'I bida- ] ye ite çok boğcndlğjni, fakat! soma ondan korktuğunu da
'söylemiş vc demiştir kl: (Wes-terllng'i çok fazla cazip bir adam olarak hatırlıyoruz.»
İnönü mükâfatını veren jüri Âzası, bu sene «hap sayan makina» müridine teşvik ikramiyesi verdi de. biç bir kalem sahihini mükâfata lâyık görmedi diye, fikir ve sanat mensuplan arasında ese ilenme devam edip duruyor.
Son iki yıl içinde, az miktarda telif eser neşredildiği muhakkaksa da. bunun iktisadi sebeplerden vc telif haklarının iyi müdafaa edilmemesinden, keza meslekteki krizden, belki b>r de dil inkılâplarının geçirdiği safhalardan ileri gelmiş bulunması tok muhtemeldir. Yoksa, Türk milletinin fikir ve sanat doğurganlığında velev geçici bir kısırlık olduğunu iddia etmek kimsenin haddi değil.
Olsa olsa jüri heyeti mensuplarını, eserleri okumamış bulunmakla itham ediyor-
ı lar. Sanat Hazarının verdiği hüküm bövledir. Çok kimsenin evinde kütüphane vok; çok kimsede yeni eserleri satm alma meyil ve hevesi yok: acaba jüri âzasmm çoğunda da mı yok?
Wagner, Cermen efsanelerini nazım'astımı ıştır. Bu bir kopya değil, telif sayılır. Bunun velev pek küçük mikyasta kini de mükâfatsız katan 1949 da Nasreddin Hocayı nazımlaştırarak güzide şair Orhaıı Veli yaptı. Türk masallarını. emsalsiz bir nesirle Eflâtun Cem, milli kütüphanemize hediye etti.
Bunlar, misallerden yalnız iki misaldir.
İstihfafla dudak bükün; ■Bizde eser çıkmıyor» diyenlere:
— Okumuyorsunuz, havlar! — dememiz lâzım geliyor.
A K Ş A M
12 Şubat 1950
Sadede çabuk gelmek için
cni Seçim Kanunu projesinin 45 »ne» maddesi seçim zamanında partilerin Devlet radyosundan beşer dakika faydalanmalarına izin veriyordu. Proje Mecliste görüşülürken bu beş dakikalık mühlet on dakikaya çıkarılmış.
Doğrusu iyi edilmiş. Birçok kongrelerde söz alanların çokluğu yüilinden konuşmaları kısa kesmek icab ediyor ve ekseriya beş dakika mühlet konuyor. Bu mühlet hangi kongrede konulmuşsa hatiplerin beş dakikada hiçbir şey söyliyemedikjeri ve başlangıçta alkışlarla kabul edilen müddetin sonra işkence haline geldiği görülmektedir. Biz henüz konuşmayı kısa kesmek sanatını bilmiyoruz. Hattâ mektuplarımız, hattâ makalelerimiz usundur. Söylenecek şeyi söyleriz ama söylenmesine lüzum olnnyaı» bir sürü cümleyi sıraladıktan sonra.
Bir çün büyük şairimiz Yahya Kemal anlatmıştı: İlk Mecliste mühim bir mevzu göriiştitürhen bir şair sos almış. Mevzuun dışında bir takım medih cümleleri sıralar dururmuş. O kadar ki Reis hatibe «sadede gelmesin ı> ihtar etmek zorunda kalmış. Bunun üzerine şair «Benim konuşmama müsaade buyurunuz. Sadede arkadaşlar gelecek!., demiş.
Biz lıâlâ bugün bile konuşmaya, yazmaya başladık mı «sadede gelmesini.. beceremiyoruz. Bizim gibi zaman bolluğunda uzun konuşmaya alışmış inşalara 5 dakikalık nulıık mühleti cidden azdır. Fakat 10 dakika kâfidir. Belki ancak böylelikle alışıp 5 dakikada bütün söy-liyeccklerîmizi söyler insanlar haline gelebileceğiz.
Şevket RADO
Meclis bütçe görüş meşine başlıyor
Malige Bakanı izahat verecek, müzakere ün gün sürecek
Ankara 11 — Büyük Millet I ler de komisyondan çkorak gün Meclisinin porarten günü ya- deme alınmaktadır. Bu arada pacağı toplantıdan itibaren ( Denizyolları, Demiryolları, Te-1950 bütçesinin müzakeresine başlanacaktır.
Bildirildiğine göre Maliye Bakanının bütçeyi takdim eden izahlarından sonra parti sözcüleri konuşacaktır Bütçe dolayı-riylcmuhalefet partilerinde yapılmış olan incelemeler tamamlanmış ve muhalefetin yeni taran hakkındaki gönçleri teshil edilmiştir. Dejıu-jcrat Partinin mütalâa, tenkfd ve temennilerini Adnan Menoeres yapacaktır. Menderesin kcnuşmasın-rının bir saatten iızta süreceği tahmin ediliyor
Bu sene bütçe görüşmeleri için geçen yıllara nisbetle daha geniş bir zaman ayrılmıştır. Müzakerelerin 10 gün İçinde bi-U-cegt umuluyor.
Diğer taraftan kalma bu içe-
kel bütçeler! de komisyondan çıkmıştır. Denizyolları, gelir bütçesi 82 milyon 825 bin, gideri 101 milyon 87 bin “33 Ura. Tekelin geliri 209 milyon 2M bin 930 lira, gideri de 37 milyon 372 bin 457 lira, Demiryollarının gelin 173 milyon 800 Wq Hra olarak bağlanmıştır
Tekel genel müdürlüğü bütçesi Ankara 12 (Akşam) — Tekel genel müdürlüğünün 1950 gelirleri bütçe komisyonunun ufak bir değiştirmesi Ue 110,481,924 lira olarak tahinin edilmektedir. Bu tahmin geçen yıla nazaran 8 milyon lirayı aşar, bir fazlalık göstermektedir. Gider bütçesi ise 38,148,457 Ura olarak kabul edilmiştir.
Dünya vaziyeti gerginleşiyor
Gl. de Gaulle büyük bir siyasî nutuk söyledi
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Lig maçları tekrar başladı
Çok şükür
Nadir Nadi CUMHURİYETİ* diyor ki:
«Halkımı&ın ağırbaşlılığı ve siyasi olgunluğu bugün dünya- 1 ca bilinen bir gerçektir. Zaten 1 dört yıl gibi bir samanda bu karinr uzun bir merhale aşabilmemizi de biz herşeyden on- 1 c« milletimizin güzel meziyetlerine borçluyuz. 1
Daha İyiye ve daha ileriye 1 doğru hızla yürüyebilmek için bütün imkânların elimizde ol- 1 duğunu göğsümüzü gere gere 1 İftiharla söyJlyebillrlz. Yalnız dar zümre menfaatlerde mü- ' cadde, küçük İhtiraslarla cadde, gerilik ve irtlcalc mücadele hususunda bir an yılgınlık göstermemeli, boş bulunup ımdunlsk koyuverme-ın eliyiz, 1yi istidatların hepsi bizde mevcut. Elverir kİ kötü geleneklerimizi birer birer silkelim, ruhumuzu ve yurdumuzu günden güne ouiı» bol ışığa kavuşturalım.»
*
İyi bir adım
YENİ SABAH bı başlıklı ya-
mü-
Adanada petrol araştırmaları
Ankara 12 (Akşam) — A darı adn Hocaall mevkiinde yeni bir petrol sondajına başlanmak üzeredir. Mütehassısların uzun süren teknik çalışmalarından sonra derin sondaj makinesi ile ’ yapılacak faaliyet normal şartlar altında 3 ay kadar sürecek' tir.
Ağzıkara mevkiinde başlayan vo 40 gündenberi devam eden sondaj da muvaffak olmuş gtbi-dir. fimi çalışma!am son merhalesi olan bu ve mutaakıp sondajlar Adananın petrol yatakları hakkında nihai bir fikir verecektir.
Maden tetkik ve arama enstitüsü ou çalışmalarını tesbil edilmiş bir porgramla devam ettirmektedir.
Raman dağında 1050 yılında maddi imkânlar nispetinde ilzam i randımanla çalışmağa bilhassa itina edilmektedir. Bu yıJ Ramanın petrol rezervini kati tâyin husus unca derinii-ligine v« genişliğine sondajlar yapılacak ve fi kuyu daha a-çıJacakür.
Balen Batman istasyonuna nakledilmiş olan günde bin varil kapasiteli varil fabrikası İnşaatı da petrol çalışmaların» müvazi olarak bu yaz bittrlle-tecekttr.
dikkatli davranmasını ve yatlı bulunmasını istiyorlar. De Gaulle’ün nutku
Paris 12 (R) — General de Gaulle dün gece büyük bir siyasi nutuk söylemiştir. General, bugünkü dünya vaziyetinin çok karışık olduğundan bahsetmiş ve Avrupadasi faaliyette Frân-ranm öne germesi lâzım geldiğini ileri sürmüştür. De Oanlle, Avrupa Birliği fikrinin İyi b'r şey olduğunu, fakat tahakkuk etmesi güç bulunduğunu söylemiş, Strasbuurg toplantısı için:
Nevyork 12 — Mılletlerara*ı ■iyazi vaziyet bir müddetten beri gerginleşmiştir. Komünist Çin kuvvetlerinin Hindi çini hududuna kadar gelmeleri, Bov-jretlerin Hindi Çinideki kal kuvvetler başkanı Ho şk Minh'i hükümet başkanı olarak tanıması kamyonların Berllne girmesi hususunda Rusların çıkardıkları güçlükler her tarafta kötümserlik uyandırmıştır. Amerikan gazetelerine göre, SovyelJcrin hiç beklenmiyen bir ramanda birdenbire taarruza geçmeleri bekleniyor. Amerikan âyonıiı-. «Yarım kalble yapılan saçmadan birçoğu hükümetin çok 1ar» demiştir.
thU-
teş-
1U-
Ankaraya dönen Bakanlar
Ankara 11 (AA.) — Devlet Bakanı Cemi) Sait Barlas, Dışişleri Bakanı Necroeduln Sadak ve eşi bu sabahki trenle saat 8,35 de şehrimize gelmişlerdir. Bakanlar, garda Dişiyle ri Bakanlığı umum! kâtibi Faik Zihni Akdur, Devlet Demiryolları umum müdürü, her iki Bakanlık erkânı tarafından karşılanmışlardır.
Vangölü dondu
Ankara 11 — Ankarada dün gece ve buğun muhtelif fasılalarla kar yağmıştır. Gelen haberlere göre, Vanın. doğusunda bulunan J00 kilometrekarelik Van gölü donmuştur Gidiş geliş gölün üzerinden yapılmakta-
Bir sözlü soru
Ankara 11 — Eskişehir Milletvekili Abldln Potoglu, Meclise bir sözlü sonı önergesi vermiştir Bunda şu sualler vardır;
1 — çifçlye yazlık ekim İçin aynen arpa ve buğday tohumlu-gu verilmesi hususunda hazırlık yapılmış mıdır?
Hazırlık yapılmış İse dağıtılacak tohumluk nasıl temin olunacaktır? Miktarı nedir ve nasıl tevzi olunacaktır?
3 — Hayvan yemi temin! hususunda hükümet ne düşünmektedir? çifçlye hayvan yemi dağıtılacak mıdır, miktan nedir ve nasıl temin olunacaktır?
Seçim faaliyeti
Baş tarafı 1 inci sohifede) tesbll edileceği ctralında mütalâalar serdedilmiştlr.
Kurultayın toplanma tarihi ve seçim tarihi etrafında bir şey konuşulmamış İse de seçimin nisan sonuna doğru biterek yeni meclisin ’e Halk Partisi iu-rullayının mayısta toplanacağı muhakkak gibidir.
Divanın yarınki (bugünkü ı toptanLLStnda B®bikanın muh telif mevzular iızerlude izahat vereceği anlaşılmaktadır.
C. H. Parti müfettişlikleri
C. H. Partisi İstanbul 11 kilâtı pazartesi gününden
baren seçim propagandasına bağlıyacaktır. Haber aldığımıza göre Parti. İstanbulda seçim propagandasını ldar« etmek makradiyle bir biiro ihdas edecek ve büronun başkanlığına İs tanbul milletvekili Fkrem Amaç getirilecektir.
Diğer taraftan Gene) sekreterlik Parti müfettişleri arasında geniş değişiklikler yapmıştır. Bu orada, İstanbul milletvekili avukat Ekrem Amaç Çanakkale müfettişliğine getirilecektir. Atıf ödül KIrklareli, fcald ödyak İzmit, Sedat Pek Eskişehir. Haran Şükrü AdaJ Edime müfettişliğine getirilmişlerdir.
Kısa dalga Ankara radyosu
Ankara 12 (Akşam) — Basın, Yayın ve Turizm genel müdürlüğünün yeni kurmakta olduğu kua dalga Ankara radyosu önümüzdeki hafta içir.de neşriyatına başlayacaktır Ankara rad-
Vali geliyor
Vali ve Belediye başkanı Fah- :
reddln Kerim Gökay bugünkü I _____________ _______________
ekspres),. Ankaradan şehrimiz#* yosu bu suretle hlr istasyon I gelecektir. (daha kazanmış olacaktır.
Minds diyor ki:
«Seçim tasarum m son günkü tartışmalarında. Halk Partisi mensuplarından bazılarının çok garip bir zihniyet İfade eyledikleri ve tezatlar içinde yuvarlandıkları eserle görüldü. Faraza bir milletvekili memleketin yüzde yetmiş beşinin cahil olduğunu ve değil dünya memleket işlerinden bile haberdar olmadıkını ve Saraçoğlu Şükrü yü Cumhurbaşkanı sananlara ve mebusların sayısı hakkında hayrete saa rakamlar bildirenlere tesadüf edildiğini Had o eyledi.
Türk haJk) talimin olunduğundan fazla olgundur. Son dört be? yıllık hadiseler, tereddütler) olanları da. bu hususta tatmin etmiştir. Eğer Pekerle-ik ti darda halkiD vatan
rin, Samcoglularuı Kullandıkları metodlor, basireti, uyanıklığı ve severhğUe karşılaşması idi çok
müessif hâdiseler cereyan edebilirdi. Bir çok C H. P İllerin idrâkin* ngmıyacak katlar a-zimiı ve temkinli ve aydın bir kitleye malikiz*
Bir merhale daha aştık
Ahmet Emin Yalman VATA N'd ı diyor ki:
«Seçim kanununun müzakeresi; bize, söz tutan bir hükümetle karşılaşmak fırsatını verdi. Gerek profesör şemaed-din Günaltay ve gerek profesör Nihat Erim ve gerek diğer arkadaşları, elde edilen neticelerle iftihar ed>‘biÛıler. Böyle meselelerde hizmet sah İple-rlno haklarını vermezsek; hatalarını tenkld i tmek salâhiyetine hak İddia edemeyiz.
İlmi görüş sahiplerinin sb yaset sahalarında temin edebilecekler! değer: seçim kanunu meselesinde başından sonuna kadar iyi bir buutumdan geçmiştir. Hükümet temsilcisi sıfatile söz »öyllyen Nihat Erimin son müzakere gününde bütün 'partiler tarafından birden alkışlanması; siyasî haya ütnı?-dA görmeğe hasret oidu-gırrtnız neviden bir manzaradır ve dahin sulhfht ve emnl-yctlnkl müjdecisidir.*
Beşiktaş: 4-Beykoz: 0
F.Bahçe 2-Kasımpaşa 0
Dün yapılan maçlar normal neticelerle sona erdi
Biiyiik Millet Meclisinin dünkü toplantısı
Üç haftalık havadan ve sudan sebeplerle tehir edilen Ug maçlarına dün tnönil stadında yeniden başlanmıştır.
Beşiktaş - Beykoz
dünün 11le müsabakasını Feridun Kılıcın hakemliğinde lig lideri Bcşlktaşta küme sonuncusu Beykoz yapmışlardır, tkj takım müsabakaya şu şekilde çıktılar: i
Beşiktaş: Mehmet - Yavuz. Yani - Nusret, Maroll, Hüseyin -Süleyman, Eşref. B(Denr, Fah-reddin, Şükrü.
Beykoz: Feridun - Mehmet. Nur e d din - Fikri. Rcfet, Fehmi - Hikmet, îdrls, Sami, Orhan. Gazanfer.
Oyunun ilk anlan karşılıklı hücumlar Arasında geçiyor, ayaklarına, rakiplerinden daha fazla fırsat geçen Beşiktaşlılar, beceriksizlik yüzünden muhakkak fırsatlar kaçınyorlardı. Nihayet 23 üncü dakikada Bülent İle yer değiştirmiş olan şükrü, uzak mesafeden çektiği sıkı bit şiltle Beşiktaşa ilk golü kazan-dırdL Top kaleye girerken Mehmet elle tutmuşsa da hakem avantaj kaidesine uyarak penaltı vermeyip golü muteber saydı.
35 inci dakikada Şükrüyü İtmelerine rağmen, topu Beykoz-luların ayaklarından söke söke götürerek İkinci golü de Beşiktaş* yakın mesafeden kazandırdı. Bu golrlen sonra Bûlentle Şükrü tekrar yer değiştirdiler.
40 inci da*İkada Fahreddinle çarpışan Fikriyi hakem oyundun çıkardı. Beykoz on oyuncu ile maça devam etmek mecburiyetinde kaldı- İlk devre de
Ankara )1 — Büyük Millet şlncl maddenin, 1 mart 1951 ta-Mrelisinin bugünkü toplantı-1 rihine kadar tatbik edilmesi ka-—u_ w— —' — "- nunİMlL
Karaisalı kaymaka-
mının cezası affedildi
KaraisalI İlçesi eski kaymakamı İbrahim Argun'un hükümlü olduğu cezanın affı hakkındaki Adalet komisyonu raporu da Meclisin bugünkü toplantısında görüşüldük îbmhlm Argun, köy okulları inşasında mükdlrflrtun tatbik bay’ieC"e"BeJktMin~2 - a'İstOn-olunduğu sırada çalışmıyan köylülerin hürriyetlerini kanunsuz şekilde tahditten dolayı 8 ay hapse mahkûm edilmişti. Ancak Yargıtay Başsavcısı kanuni mevzuatın beraetine imkân vermediğini, bu bakımdan Meclise af «çln müracaat eUne-ai kaydını belirtmiş olması karşısında, komisyon affın yerinde Olacağına karar vermiştir.
Müzakere sırasında söz alan Fahri Karakaya, of aleyhinde bulundu. Ekrem Oran, Nftzun Pöroy Lse affı desteklediler. Neticede, af talebi kabul edildi. Dinleyiciler arasında bulunan ve hâlen Necat kaymakamı olan İbrahim Argun, sevinerek Meclisten çıktı.
sında Kara yollan genel müdürlüğü ile İşletmeler Bakanlığı kuruluş ve görevlerine alt taşanların ikinci müzakereleri yapılarak kanunlaşmış. Köy enstitüleri kavununun değiştirilmesi hakkında kİ teklif de küçük bir Udi İle kabul edilmiştir.
Avukatlık kanununun beşinci maddesi
Gehe bujünlû Oturumda Avukatlar Kanununda bulunun bir hükmün bir sene daha uzatılmasına dair kanun tasarısının da müzakeresi yapıldı.
Avukatlar kanununun 5 inci maddesi, devlet ve hazine avukatlarının dışarıda İş aiamıya-caklarınt göstermektedir. Kanunun bu hükmü 11 seneden beri geçici maddelerle tatbik e-dllmekte İdi. Devlet daireleri ve haşine avukatları İçin yeni bir kanun tasamı hazırlamakta olan hükümet, son bir defa daha 5 İnci maddenin bir sene u-satılmasını istemektedir- Tasarı Adalet komisyonunca da kabul edilmiştir.
Bakir İbrahim Hakkıoğlu ve Hulûs! Orak tasarının aleyhinde konuşarak kabul edilmemesinde ısrar ettiler. Neticede be-
lüğü altındı bitti.
İkinci devreye Beykozlular başladılar. 3 üncü dakikada Şükrünün yerinde bir pasını alan Bülent, yakın mesafeden üçüncü golü Beşlktaşa kazandırdı.
Beşiktaş, İlk anlardan İtibaren kurduğu hâkimiyetin semeresini bir türlü alamıyordu. 10 oyuncudan müteşekkil Beykoz takımı canlı bir müdafaa oyunu tatbik ediyordu.
Yirmi beşinci dakikada Beşiktaşlılar hâkim oyunlarının semeresini Bölendin a-
BORSA
Boks maçları
Diin geceki maçta muhtelit takım İtalyanları 3 — 2 yendi
Şehrimizde misafir bulunmakta olan İtalyan Audace Kulübü boksörler! ikinci Karşılaşmalarım düa gece saat 21 de 8por ve Sergi Sarayında Galatasaray. Elektrik ve Boks İhtisas Kulüpleri karmasiyle yapmışlardır. 4,000 e yakın bir seyirci kütlesinin zevk ve heyecanla taklb ettiği karşılaşmaların neticeler! şunlardır:
Sinek sıklette: Dewitt (İtalyan!. Cevat Elektrik). Bu müsabakada Italyan boksörü ittifakla galip geldi.
Horoa sıklet: Ban dineli i (İtalyan). Abdi (Boks İhtisası. Mücadelen geçen bir maçtan sonra her iki boksör de berabere kaldılar.
Tüy sıklet: Giordanella (kalyan). Hüsnü (Elektrik). Bu müsabakada Hüsnü ittifakla galip geldi.
Hafif sıklet: La Russo (İtalyan), Vural (GalalasAmy). Vural üstün bir oyundan sonra it-UTakla galip geldi.
Yarı orta: Vcscovl (İtalyan), Oktav (Elektrik). Her İki boksör de berabere ilân edildiler.
Orta; Festuccl (İtalyan), Toy-yar (Elektrik). Feslucci'nln 1-klncl ravundda başı yanldtğın-dan, hakem maçı Tayyar lehine tatil etti.
Yan ağır: Di Segnt tîtalyanı, Muammer Galatasaray). Dİ Segnl üstün bir oyunla maçı ittifakla kazardı-
Bir meczubun marifeti
Taşköprülü Muharrem Gürsel isminde bJr meczup evvelki gece Taksim Sinemasına giderek, Arapça ezan okumağa kalkışmış. yakalanarak akıl hastanesine gönderilmiştir.
Linyit kömürleri
Her nevi kömür sobasında üstten yakılmak sureliyle kokusuz ve dum&nsLz yanar.
Bu kömür odundan iiç defa daha ucuz ve üç defa daha kuvvetlidir. Linyit evin en Usarnıflu yakıt vasıtasıdır.
(1905)
E T i B A N K
CE1LCR
Lonör» 1 Sterlin Nevi York 100 Dolar
Paru İM Fransız f
Stokholn» İM ts-ro Kr. M Cenevre IW İsviçre r.
Ammemam 100 narin 13
BrÜkstJ HM Belçlk» F.
Lizbon 100 EikuÖtS 0
ESHAM VE TAHVİLÂT
% V FAİZLİ TAHVİLLER Sivas • Erzurum I Sivas - Erzurum 2-1 1
IM1 Demiryolu l İMİ Demiryolu II 1941 Demiryolu IX) Milli MUdaisa Milli Müdahu n Milli MOdafaa [11 MIDI MOdafaa TV
rıpuuı
T.»
30 TO
31.-
31.9$
21.1$
21.1$
21 «0
20 S0
% I FAİZLİ TAHVİLLER Kalkınma l Kalkınma D Kalkınma (U M8 lıUkram 1 »a utlkran (1 İMİ Demiryolu 1MB İMtlkruı L
W a rAİZLİ 1933 Ergani I9J9 Ikramiyell
MÜH MOdafaa Demiryolu IV
Demiryolu V
M-
HK> r ,95 •M»
TASVİLLZB
33.10
21 ^0 »K
UUM ___________W»
»İJIKCT HİSSELERİ
Merkeı AonliMi 1
!| Bankan
T. Ticaret Banka» Aralan Çlınenu»
% M raiZLİ TAHVtLLEH HV »ahviu 6133
SARRAFLARDA. ALTIN
yağı.vle yaptıkları' dUrdttneu goı ile .ilmiş oldular. EğerBEdk’aş-lılnr h&klm oynadıklar) bu ikinci devrede Eşrefi geri çekme-seydller bir gol rekoru yapabilirlerdi. Eşrefin 6 ncı bir mii-dofl gibi hu* hattı İle bek hattı arasında yer alması, 'eksik Beykoz takımı karşısında Beşiktaş hücum hattının dört’ elemanla çalışmasına sebcb oldu. Oyun da bâyieco Beşiktaşlıların Bey-Irozl ulara -1 - u g*lebeiiyle suna errlL
Fenerbahçe — Kasımpaşa
Günün İklimi nıaçınıSullH Okranın hakemliği altında Fenerbahçe ile Kasımpaşa yaptılar İki takım .«ah&da şu şekilde yeı aldılar:
Fenerbahçe: Cihat’ -Ahmet - Müzdat, Kâmil,
ret ? Erol, Mehmet AH, Cemal, Lef ter, Hallt.
Kasımpaşa: Mehmet - Alt. Cihat - Mustafa. Sabaha d din. İsmet - ZafGi, Osman, Nlyazt. Burhan. Necml. "
Oyuna Knsımpaşalıtar baslö* dılar. tik anlar karşılıklı hücumlar arasında geçiyordu Beşinci dakikada Mehmet Ali w-liçe. Erol sağlçe. Lef ter sağa çığa geçti. B; değişiklik hemen kendini gösterdi ve Fenerbahçeliler oyuna hftkim oldular.
20 ne! dakikada Lefter *h>r raman golle nihayeti enen bir hücuma geçil: takat topu çoc yakın mesafeden Kasımpaşa kalecisinin Hine teslim etti Bu, maçın kaçan ilk gol fırsatı olda-Fenerbahçelller hâkim oynamalarına rağmen bir türlü gol pozisyonuna gıremiyorlaTdı.
35 İnci dakikada Fenerbahçe hücum hakkı tekrar başlan- , gıçtakl şeklini aldı İre de neticeye müessir olmadı ve İlk deıM% böylece Q-0 berabere bitti. Ktfa sımpaşahlar bu Uk devre gol yememek için çok büyük bir gayret sarfederek ycrulduiar.
İkinci devreye Fenerliler başladılar Kasım pa şaldan n yorgun durumlarından istifade eden Fenerbahçeliler 3 üucü dakikada Mehmet Alı vasılasllyt İlk gollerin! kazandılar.
7 nel dakikada Cemal Fener-bahçeyç ikinci golü da kazandırmakta güçlük çekmedi. Üs-tüste yaptıkları iki golden sonra Fenerbahçe takımında bir duraklama oldu. 20 inci dakikada Hallt Kasımpaşa müdafaasının bir Iskasından İstifade ederek Sürüp çektiği «üt Üst kale direğine çarparak geri geldi, Mehmet Ali bomboş Kasımpaşa kalesine topu iki defa iistüste atamadı
30 uncu dakikada Cemali iki Kasımpaşa!) makusu aid)lar. Hatem Kasımpaşa aleyhine fa-vul verirken Cemal dirsek vurarak Necmiyl göğsûnCen sakatladı. İki dakika kadar devam eden bir tedaviden sonra Necmi tekrar oyuna girdi Erolun çok güzel hücumlarını Fenerbahçe muhacimleri bir tüııi? gole tahvil edemiyorlardı Kasınıpaşalı-ların da yaptıklar, hücumlar, for haılarmın beceriksizliği yüzünden neticesiz kalıyordu.
Oyunun son on dakikasında Kusımpaşalılar Fenerbahçe kalesi için oldukça tehlikeli hücumlarda bulundular İse de bir şey yapamadılar. Oyun da böy-lece 2-0 Fenerbahçelilerin Ka-sımpaşalılara galebesiyle sona erdi.
Halûk SAN

Amiral Bristol hastanesi menfaatine balo Ankara 11 (AJl.) — Boyan Rusel H. Dorr'un başkanlığında ve amiral Samuel P. Gin-der’in idaresinde bu akşam saat 21 de Marshall plûnı bürosunda, İstanbul Amiral Bristol hastanesi menfaatine bir balo verilmiştir.
Bu balonun bir hususiyet» senesinde Amcrlkado Kaliforniya ve Nevadu eyaletlerindeki altına hücum günfert-ııin kıyafetlerinin giyilmesi ölmüş ve o günlerin havası canlandır Hm ıştır.
Balo geç vakte kndaı u.43 içinde devam eiınijiiı
133 —
35.10 9-
17.—
Guldcn Türk Lir «a surhn
Yahya Kemali ziyaret
Bîr m ilk tır. büyük şahsiyetleri rahatsızlanınca; efkârı umumiye, raporlar neşredilmesini bekliyor. Fakat daha ziyade siyasîlerin sıhhi durumlarına dair ra porlar neşredilir.
Şairimiz Yahya Kemal. Cerrahpaşa hastanesine yatınca, bütün gazeteler devletten değil, milletten ilham alarak, halk efkârını tenvir etmek vazifesini insiyaki ve pek tabii şekilde kendi omuzlarına yüklendiler- muhabirler re fotoğrafçılar, rahatsızlığının ilk safhasında. Yahya Kemal’i, yatağında yatar vaziyette ahalimize gösterdi. Sonra da; çok şükür, iyileştiğine dair kısa haberler verildi.
Bu cuma günü, edebiyatçı bazı arkadaşlarımla birlikte, sevgili üstadı, Cerrahpaşa-daki hariciye pavivonunda ziyaret ettim. Vaziyetini şöyle hülâsa edebilirim:
Biiyük sairimiz, bu kısa tedavi müddetinde beş altı sene evveline avdet etmiş kadar gençleşmiş, iyileşmiştir. Hele manevî durumunun miyarı olan neşesi, pek ye-rindedir.
Verem ile
mücadele

Veremli hastaların tesbiti için taramalar yapılacak
Sağlık Bakanlığı, memleketi verem âfetinden korumak İçin bütün Anadoluda veremli hastaların tesbiti için yer yer tarama yapılmasına ' vermiştir. Bu maksatla teşkil edilecek ekiplere seyyar röntgen cihazları da verilecektir.
Bakanlık bu röntgenleri sipariş etmiştir. Bu hususta firmalarla temaslarda bulunmak ve diğer ilâç ve malzemeyi mii-bayaa etmek üzere 20 gün kadar evvel Sağlık Bakanlığı Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü muavini Doktor Bahri Pelit şehrimize gelmişti. Doktor Bahri Pelit burada işlerini bitirmiş ve dün akşam Ankaraya dönmüştür. Genel müdür muavini, İkisi bindirilmiş. İkisi de sabit olmak üzere 4 röntgen cihazı mubayaa etmiştir.
Birleşmiş milletlerin açacağı verem dispanseri
Birleşmiş milletler sağlık teşkilâtının şehrimizde bir verem dispanseri açmağa karar verdiğini yazmıştık.
Sultanahmet te açılacak olan bu dispanserin sıhhi levazım ve teçhizatı yola çıkarılmıştır. Bu İşle meşgul olmak üzere bugün saat 14 de Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtına mensup doktor Berta uçakla şehrimize gelecektir.
Doktor Berta Yeşllköyde karşılanacak ve dispanseri faaliyete geçinceye kadar şehrimizde kalacaktır.
kanır
Şam mektupları
T. Ofisinin
verdikten başhekim Pek mo-harikûlâ-
Başhekim Dr. Esad, bizi, kendi odasında nezaketle kabul edip, önceden izahat verdi:
— Memleketin her tarafından, Yalıya Kemal'e pek çok ziyaretçi geliyor. Kalabalık heyet halinde olanlara ancak bir kaç mümessillerini üstadın vanına çıkarmak iznini veriyoruz. Bugüne kadar her sahsın bir çeyrekten ziyade oturmamasını rica ediyorduk. Fakat üstad çok şükür artık iyileşmiştir. Küreyveleri bîr milyondan üç milyona çıktı. Daha da iyileşiyor. Fakat, gazeteci arkadaşlarınızın yazdığı gi bi kendisini Park Oteldeki odasına o kadar çabuk yollamak niyetinde değiliz. Burada doktor müşahedesi altında olduğundan tam sıhhatine daha çabuk kavuşacaktır. Siz de. cok rica ederim müessesemizden çabuk çıkmasını teşvik edici şekilde konuşmayınız.
Bu tembihatı sonra, muhterem bize refakat etti, dern, muntazam,
de manzaralı olan hariciye pav iyon una gittik. Kapının önünde, şairin vefakâr dostu doktor İhsan Şükrü île karşılaştık.
Biz üstadın yanında bulunduğumuz sırada. Başbakan yardımcısı Cemil Sait Barlas, (birinin ismini atlarsam mahcup düşeceğim için, hiç birininkîni yazmıyorum:) yedi sekiz mütehassıs doktor, Fatih kaymakamı, tanınmış müellif (eski Basın ve Yayın Umum Müdürü) Vedat Tör. arkadaşımız Şevket Rado, diğer bazı edebiyatçılar ziyarette bulundular.
Evvelce gelenler, yerlerini başkalarına terketmeselerdi, odada oturmak imkânı ol-mı yaraktı.
Yahva Kemal, sırtında pijama, bir masanın başında oturmuştu. Kendisini eski zamanlarda olduğu kadar bir zindelikte gördüm. Tarihten, edebiyattan, memleket sevgisinden bahsetti, bil arada hoş fıkralar da anlattı.
Bulunduğumuz mevki deki tarihi büyük lardan buşlıyarak lebeğe ve Kahireye kadar bizi hayalen dolaştırdı. Bu arada da. Sultan Selim Mısır'ı fethettiği sırada, şark dünyasının ehramlara dair bir fikri olmadığını, buna karşılık, garb üniversitelerinde Heradot’u tanımak sayesinde ehramların menşeini bildiklerini anlattı.
Bizim fatihler. Mısırın «en ihtiyar» adamını arayarak bu (acip dağlar) hakkında onun hatıratı sayesinde bir hakikate varmak istemişler. O ihtiyar ise, ehramlara dair ne kimsenin bir şev bildiğini ne de ilerde bileceğini söylemekle ikfaifa etmiş.
Yahya Kemal; buna rağmen, Yavuz Selim’in cahil değil, bilâkis kendi vâdisin-de âlim ve sair bir zat olduğunu belirtiyor: «Fakat bil-
laş-Ba
Suriye iktisadı ve malî bir buhran içinde kıvranıyor
Şam hükümeti, Suudi Arabistandan 6 milyon dolarlık bir istikraz yaptı — Hayat pahaltltğı — Anayasada yapılan bir tâdilden çıkan din dâvasi — İskenderun hakkında asılsız bir şayia
tasfiyesi

Mum tahsisatı
Hükümet tasfiyeye karar vermekle beraber lağıv tarihi henüz belli değil
Bakırköyün su ihtiyacı
Bakırköyün ve buna civar olan Yeni Mahallenin su İhtiyacı aiâkalılarca yeni bir inceleme mevzuu olmuştur. Bakır-köye son defa getirilen su; İstasyon civarında yapılan bir çeşmeden akıtılmakta ve bu çeşmeden ancak civar esnafla bazı sakalar İstifade etmektedir.
Halbuki bu suyun boruları Yeni Mahalleden de geçmekte, fakat orada küçük bir çeşme yapılmamış olması Yeni Mahallelilere bir hayli su sıkıntısı çektirmektedir.
Yeni Mahallede geçen boruların bulunduğu yerde bir iki yangın musluğu tertip edilmiş, fakat bazı kurnaz sakalar bu muslukları açma yolunu bularak, paslı konserve tenekeleri ile bu sudan toplayıp tenekele-rlhe doldurarak satmak usulünü keşfetmişlerdir.
Yeni Mahallede boruların geçtiği yerle yapılacak küçük bir çeşme Yeni Mahallelilerin İhtiyacını tam m ân asiyle karşılayacaktır. Yakında böyle bir çeşme İnşası düşünülmektedir.
Şam (Hususi muhabirimizden) — Surlyenin en vahim derdi hâlen içinde çırpındığı İktisadi, mail, sınai ve ticarî buhrandır; ecnebi mandası ve onu taklbeden İşgal orduları zamanında para bol ve işler tıkırında idi.
Filistin derdi yoktu; ordu teşkil ve teçhizi gibi en zengin devletlerin dahi bellerini büken yükler de yoktu. Halbuki bugün gelir az, masraf çoktur.
Irak ile birleşmeği ve bu birleşmiş kuvvete dayanarak Lübnanı nüfuzu altına almağı amaç edinmiş olan ittihat tarafları Suriyeliler, bu derdin eski Osmanlı Şam ve Bağdat vilâyetlerinin birlerine»)!yle o-nanlabLleceJinl İleri sürüyorlar. Bu birleşmenin aleyhtarları ise. siyasi röportajlarımızda tekrar ettiğimiz gibi Mısır ve Suudi Arabistana yönelip medet bekliyorlar.
Merhum Hüsnü Zalmln, dokuz ay evvel Suudi Arabistan İle başladığı istikraz konuşmaları bu hafta bitti ve (Rlyad) hükümeti Suriye Maliye Bakanının emrine ikişer milyonluk üç taksitte altı milyen Amerikan dolan ödemeği kabul etti.
İstikraz anlaşmasının başlıca maddeleri şunlardır:
Birinci taksit, anlaşmanın imzasından itibaren dört hafta, ikinci taksit imza tarihinden itibaren dört ay. üçüncü taksit ise yedi ay zarfında ödenecektir.
Suriye hükümeti bu meblâğı 1.500.000 dolarlık dört müsavi taksitte ve ilk tediye 955 senesi içinde ve son tediye 1956 senesi İçinde olmak üzere tesviye edecektir. Jüriye hükümeti İse bu paraya mukabil Suudi Arabistan hükümetinin veya Arabistan emtiasının veya Suudi toprakları üzerinde sakin şahısların Suriyeden satın alacakları mahsul ve mamuller ile ödeyecektir, Fiatler dünya piyasası fiatleri olacak ve Suriye hükümeti bu arada flütlerin artmasını İntaç edecek vergi ve resimler ihdas edemiye-cektir. Suudî hükümeti bu emtiayı İsterse başka bir ülkeye de sevkedebllecektir.
Yedi maddeden İbaret bir ticaret anlaşmasının kümleri arasında het iki kûm etin birbirine en
şartlan havi devlet tarifesini tatbik edeceklerini ve Lâzıkıye limanının inşasına yardım için (Rlyad) hükümeti tarafından Cidde limanında kullanılan âlet ve makinelerin ve bunları kullanan mütehassıs mühendis ve fen memurlarının en yakın bir zamanda Suriye hükümetinin emrine bir kardeş cemilesi olarak verileceği de yazılıdır. tik olarak Arabistan hükümeti ordıı için 12.000 takım elbise. 27.000 takım hâki elbise, 12.000 kaput, 24 000 battaniye ve 12.000 valiz ısmarlamışım. Hükümet münakaşayı ilân etmiş ve yukarıda bahsi geçen anlaşmayı mek üzere Meclise Lu tırnaktadır.
gisi başka sahalarda, bilhassa tasavvuftaydı!» diyordu.
Zihnimiz bu tasavvufa saplanmışken, mevzu, hayatın kısahçına intikal etti; ve Yahva Kemal şunları anlattı;
— Bîrgüil Abdülhak Hâ-midi Çerde d’Orient (Serkl Doryan) de gördüm: bana, ihtiyarladığından, ömrünün az kaldığından teessürle bahsetti. Ben de, «Eserleriniz ebediyete kadar yaşayacak!» gibi basmakalıp bir tesellide bulunmadım; daha maddî bir söz söylemek istedim: «Yüz yaşına kadar vaşıyaca-ğ’ınıza eminim. O zaman yine bu kulüpte karşı karşıya oturur, şerefe içeriz!» Abdülhak llâmid. güldü:
— Peki, yüz birinci sene ne olacağım?
Verecek cevap bulamadım.
Teselli verici cevabının, ancak Birinci Selim’in vah-det-i vücut ve vahdet-i mevcut tasavvufunda olduğunu düşündüm.
Yahya Kemal:
— Benim bunca tedavim, artık içki içmemek için! -diye, fbâde) etrafında vep-yeni bir mazmun da söyleyip bızlerle lâtife etti.
Şimdi muhasebesini yapıyorum: Üstad, pek lâtif şeyler daha anlattı; fakat benim siitun dolduğundan, kendisini sıhhatli, neşeli gördüğümüzü söylemekle, iyi tedavi eden ve iyi bakanlara teşekkür etmekle yazımı bitireceğim. (Vâ-Nû)
Gazetelerde okuduk; Belediyenin 1950 yılı bütçe tasarısına yeniden bir miktar tahsisat konulmuş. Bu para ile Belediye müdürlüklerinden bir kısmında birer de müşavirlik teşkilâtı ihdas edilecekmiş. Gazete su izahatı veriyor:
«Bugünkü vaziyette Belediye İmar Müdürlüğüne bağlı olarak ihdas edilen İmar müşavirliğinden gayrı, yeni bütçeye konulan tahsisatla bir de İktisat müşavirliği ihdas edilecektir.»
Hay Allah razı olsun bunu düşünüp de ortaya koyanlardan. Tevekkeli değil. Belediyenin İmar Müdürlüğü tıkır tıkır işliyor. Baksanıza. plânlar girildi, tatbikat faaliyeti alabildiğine hızlandı, şehrin dört bucağında kazma, kiirek, keser, çekifi sesleri yükseliyor. Her taracb ta eskiler tamir ediliyor, y«“ ni yeni imar âbideleri kunM-luyor. Şehrin harap bir şeşini görüp içiniz sızlıynfc fakat ertesi gün bir de bakıyorsunuz kİ burası gül, güC tıstan olmuş. Hani, senesinjO varmadan İstanbul başta (40 başa bir mamure haline ge-qj lecek, görenler parmak ısı*> racaklar! q
Demek ki bu muazzam İ-O mar eserleri imar müşavir*!— nin himmetiyle meydanjÇj^ geliyormuş! _Q
Aman, durmasınlar, ŞehiîO Meclisinin bütçe müzakerece lerini filân beklemesinler. şuRj İktisat müşavirliğini de teaCD elden kuru versinler. Şimdû ye kadar böyle bir şeye akıW erdiremediğimiz için. Belediyenin İktisat Müdürlüğü faydalı bir is yapmıyor, diye üzülüyor. güceniyorduk. Meğerse haksızmışız, iktisat Müdürlüğü ne yapsın? Müşavirsin müdürlük nasıl çalışır, a efendim?
Hele şu İktisat müşavirliği kurulsun da ondan sonra seyreyleyin faaliyeti! Bay müdürle bay müşavir baş başa verip de istişareye giriştiler mî. İstanbulu parmakla gösterilecek bir iktisadi faalivet örneği haline getirirler. Ne ihtikâr kalır, ne hilekâr. İktisat Müdürlüğünün lâfını duyar duymaz bilumum manavlar, bakkallar, kasaplar, fırıncılar, balıkçılar. kayıkçılar ve dahi işportacılar, seyyar satıcılar el pençe divan dururlar, her iş düzene girer, müdürlük teşkilâtı saat gibi tıkınır tıkır isler! O zaman görünül siz, İktisat Müdürlüğü nasıl çalışırmış!
Gel gelelim. $ehir Meclisi âzasından birçoğu müşavirliklerin ihdasına itiraz ediyorlar, bunların bütçede beyhude ve büyük masraf kapılan açacağını. İktisat Müdürlüğünden sonra Belediyenin diğer müdürlüklerinde de müşavirlik teşkilâtının birbirini takib edeceğini söylüyorlarmış.
Bana kalırsa bu mütalâalar yersizdir. Belediye müdürlüklerinin hepsinde müşavirlikler ihdas edilmeli. Bay müdürlerin canları sıkıldıkça bay müşavirleriyle karşı karşıya oturup: «Yapılacak bir sürü iş var amma Belediyenin kasasında metelik yok» diye dertleşerek gönül avuturlar!...
Şehir Meclisi biraz daha fedakârlığı göze alıp şunlara bir miktar da mum tahsisatı ayırsa ne iyi olur!
Cemal Refik
Ticaret ofisinin lâğvedilip edllmiyeceğl meselesi piyasayı ilgilendiren miihlm bir mevzu olarak devam etmektedir. Ticaret ofisinde çalışan bütün memurların akıbetleriyle ilgili böyle bir meselede hükümetin alacağı karar merakla beklenmektedir. Dün bu hususta kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Ticaret ofisi umum müdür vekili ve Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul bölge müdürü Enver Güreli şunları söylemiştir:
■— Ticaret ofisinin tasfiye edilip edilmlyeceğl yolunda Bakanlar Kurulu bir karar verecektir. Eldeki mevcutlar tasfiye edildikten sonra müesse-1 senin artık hayatiyeti kalmıya-caktır. Mamafih şimdiye kadar alınmış bir emir yoktur. Gelecek talimata göre hareket edeceğiz.»
Diğer taraftan emin kaynaklardan aldığımız malûmata göre hükümet Ticaret ofLsLnin tasfiyesini kararlaştırmıştır. Ancak bu işin ne zaman olacağı henüz bilinmemektedir. Esasen ofisin elinde tevzi eşyası olarak son katan mallar tene-, ke, kalay ve kanavlçeydL Bunlar da bir müddet önce serbest bırakılmıştır. Fakat yurtta ka-navlçe piyasası henüz İstikrar bulmuş olmadığı için bu piyasanın İstikran düşünülerek ofisin lâğvının bir müddet daha geciktirilmesi muhtemeldir.
ra ve İstanbul He âdeta yanşıyor; pir çok köyler ve kasabaların taşra İle ilPllert kesildi; yolda kaza geçirenlere yardım için gönderilen Jandarma ekiplerinden de hâlâ haber yok, Filistin muhacirlerinin feci durumu da büsbütün fe-caatlaştı; çadırlar altında bu kutup soğuklarına dayanmağa mecbur muhacir çocukları arasında vefiyat boşlcdı; hattâ yiyecek aramak İçin karargâhlarından uzaklaşan bir kaç muhacirin, kurtlar tarafından parçalandığı bile tevatüren söyleniyor.
Komünist propagandası
Lübnanda hükümet kuvvetlerinin dağılma emrine İtaat etmiyen ve resmi müsaade almadan parti kuran bir komünist grupunun şefi ile arkadaşları yargılanmışlar ve muhtelif hapis cezalarına mahkûm edilmişlerdi.
Surlyenin Şanı. Hama, Humus, Halep. Kamışlıdaki muhtelif sanat ve İşte çalışan işçi sendikalarından Liibnaa hükümetine protesto telgrafları yağdırılmakladır, Duvarlara hükümeti, Anglo - Sakson sermayedarlarının kölesi olarak vasıflandıran beyannameler yapıştırılmaktadır.
Müfrit meyillerle Tanınmış olan Dünya İşçi Blı İlkleri federasyonu umumi kâtipliği de bu protestoları mevkuflara gönderdiği muhtelif telgraf ve me-sajlarlyle desteklemektedir.
Son günlerde geııe anayasa vesilesiyle bir İslâm - hıristl-yan din dâvası çıktı, Bu, cidden esefi muciptir. Çünkü bugüne kadar Surlyede — Lüb-ntırun zıddına — devlet ve hükümet İşlerinde, resmi muamelelerde din farkı nezan itibara alınmazdı ve Suriyeliler, daha medeni olduklarım İddia eden Lübnanlılar karşısında ölünürlerdi.
Eski anayasada üçüncü maddede: «Suriye Cumhurbaşkanı müslüman olacaktın* deniliyordu; bu defa Meclis anayasa komisyonu ölçüyü daha geniş tutarak «Devletin dini İslâm dinidir.» hükmünü koydu; bu haber yayılır yayılmaz dünyada mevcut her mezhep ve her dinin

olan hü-hü-müsaJt
tasvlp edll-sırnmuş bu-
limanı asılsız
testolar yağdırmağa, dini şefler kongre halinde toplanıp itirazlarını her türlü yayın va-sıtalariyle hükümete, devlet ve meclis başkanlığına bildirmeğe koydular. (İsrail devletini yok etmek İçin bolşeviklerle de ittifaka hazır) olduğunu İlân etmiş olan Müslüman Kardeşler cemiyeti dini dünya İşlerine karıştırmak bstlyen kitlenin bayraktarlığını yapmaktadır.
Bütün bu hay huy içinde Irak ile birleşme dâvası bir an İçin unutulmuşa benziyor; fakat dönen şayialara bakılırsa Suudi Arabistan ve Mısır zimamdarları Şükriı Kuvvetli dâvasını benimsemekte ve Şanı a Cumhurbaşkanı olarak avdeti hususunda ısrar ederlerse Surlyenin doksan derece bir zaviye çizerek Bağdada yönelecek surette bir '' hareketi yapması dlr.
İskenderun hakkında
bir şayia
Çamdaki Türk elçisinin İki gün evvel Başbakan ve Dışişleri Bakanını ziyaret etmiş olması bir çok dedikodulara meydan verdi. Elçimiz bu ziyareti esnasında hükümete, İskenderun limanının Suriye tarafından İthal ve ihraç İskelesi olarak kullanılması İçin Türkiye hükümetinin bir anlaşmaya varmağa âmade olduğunu söylemiş imiş; İki komşu memleketin dostluğu güzlerine batan malûm kaynaklar ve bunların şarkısını tutturan bir kaç gazete derhal harekete geçtiler ve şu haberi yaydılar: «Suriye, Lâzıkıye Umanı inşası işini ehemmiyet v» ciddiyetle ele almıştır. Suriye, tskenderu-nu kendi devlet eczasından tanımaktan fariğ olmamıştır. Bu nuntaka hakkında Türkiye He her hangi bir aoleşma yapması bahis mevzuu olamaz. Çünük bu, İskender unun bugünkü durumunu tanımak mânasına gelir.»
Maliye Bakanlığı yüksek memurlarından birine atfedilen bu beyanat etrafında yaptığımız tahkikat, menli bir netice verdi. Bu da işbu haberin havalanman akabinde derhal patlayan bir menfi propagan-birer ruhani başkan bulundur- da balonu olduğunu meydana duğu Suriyede, Lübnandakl çıkarmaktadır.
gayri müsltm cemaatler pro- 1 Şaklr ÇEÇEN
Ziraat bankası tahvilleri ve altın satışları
Son günlerde piyasada yüzde yedi faizli. Ziraat Bankası tahvilleri geniş çapta satılmakta ve hemen hemen bitmiş bulunmaktadır. Buna muvazi olarak altın satışları da hararetlen-mlştir. Guldenin fiatı 39 Ura 25 kuruştan 39.65 e yükselmiştir. Bütün bu müşahedeler sonunda, ellerinde para bulunduranların bunlarla tahvil veya altın aldıkları anlaşılmaktadır. Bu yüzden her gün piyasadan devamlı olarak para çekilmesi UglU çevrelerde endişe uyandırmakta ve esasen mevcut olan para darlığının daha da arttığı belirtilmektedir.
RADYO
İSTANBUL RAPTOSU
öğle ve akşam pı«ı;ram!an
Ekmeğin kalitesi
Mart ayında değiştirilecek, francala da yapılacak
Me m urların pahalı-
lıktan şikâyeti
Maliye memurlar, hayat pahalılığından sızlanmakta ve bir kaç aydanberi durumlarının ıslahı için vaki olan mükerrer müracaatlarından netice alamadıklarından yapacaklarını İlân etmiş idiyseler de hükümetin son olarak yaptığı müsbet vaad üzerine bu fikirlerinden şimdilik vazgeçmlşlerd İr.
Merhum Hüsnü Zalmln devlet memur kadrolarında büyük bir kısmı tasarruf fikriyle ve bir kısmı da siyasi sebeplerle yaptığı tenklhattan musap olanlar da devrin değiştiğini, adalet ve İnsafın esas olduğunu ve mağduriyetlerini İddia ederek tekrar işe alınmalarını ısrarla istemekledirler.
Varlıklı, karnı fok insanla yoksul arasındaki fark bu kış vc karlı günlerde çok bârlz bir hal aldı. Hama, Humus ve Halep, uıı bakımınsan Anka-
bir grev
etiketleri
Ekmek flatının ucuzlatılması için eskiden 805 gram olan ve 24 kurusa satılun ekmeklerin 575 grama indirilerek 22 kuruşa satılması fırıncıları olduğu kadar halkı da memnun etmemiştir. Çeşninin yeniden tutulması İçin müracaatlar vaki olmaktadır. Buna rağmen belediye, kararını değlştirml-yecektlr. Alâkalılara göre Martta ekmeklerin flatı ve kalitesi esaslı surette değişeceğinden önümüzde kalan km müddet İçin yeniden değişikı-llk yapılması uygun olmıya-caktır.
Belediye mensuplarının söylediğine göre Marttan İtibaren ekmekler daha has çıkacak ve francala imaline de müsaade edilecektir.
Pastacılarla mezecilerin etiketleri daha küçük olacak
Belediye, bilûmum yiyecek maddelerine bir örnek etiket konulması hakkında karar vermiş ve bu kararı esnafa tebliğ etmişti.
Umumiyetle bu tedbir yerinde görülmüş ve esnaf tarafından tatbik edilmişse de şekercilerle pastacılar ve mezeciler 12X12 eb’adındakl etiketlerin kendi mamulleri üzerine konulmasını yerinde gönnlyerek İtiraz etmişlerdir. Mucip sebep olarak da şekerle pastaların veya mezecilerde satılan yiyecek madde lerinLn üzerinde bu etiketlerin pek zarafetslz durduğu ileri sürülmüş ve eb'adı-nın küçültülmesi istenmiştir. Belediye bu nevi esnafın 6X6 eb’adında etiket koymalarım uygun görmektedir.
Anma töreni
Tanınmış maliyecilerimizden Merkez ve İş Bankaları eski umum müdürü merhum Salâha d din Çam İçin Salı günü bir anma töreni yapılacaktır.
O gün. saat onblrde, şehrimiz mali ve İktisadi mahfillerine mensup bütün şahsiyetlerle merhumun dostlan Merkez Bankasında toplanacaklar, kısa bir merasimden sonra, Asri mezarlığa gidilerek kabri ziyaret edilecektir.
Belediyenin şehir tiyatrosuna yaptığı nakdî yardım
Şehrimizin miihlm bir ihtiyacını karşılamakta olan şehir tiyatrosunun ancak belediye yardımı ile yaşayabilmekte olduğunu yazmıştık. Bu yardım 1949 senesinde 250 bin liraya baliğ olmuştur. Tiyatronun varidatı da kendisine kalmaktadır.
Açılı; ve programlar.
Haberler.
Hafit ara müziği rPM.
Ftadyo tanca orkestrası konseri. İdarî eden. Orhan Avjar.
Jucquel(ne FrançoLs’öan şarkılar (Pl.l.
Saz eserleri, «arkı vc türküler. Okuyan ■ Mustafa Çağlar, Sertleş «aal.
Şarkı ve türküler (Pl.).
Benny Coodmnıı ve Arife Show orkestraların dnn caz mûzlgl (Pl).
Konscrto (Pl.).
Programlar ve kapanı*. Asılı» ve prostanıUr.
Datıs müzıjl (Pl )
Çeşitli hatif mtteik İPİ). Haberler.
Valiler .PL >.
Sor. eserler) jarkı vc türküler Okuyan: Safiye Ayla.
Dam müziği (Pl ı.
Sevilmiş türküler tPI.J. Haftanın spor nareketlcrl. Fasıl heyeti kanseri «HOzzamt. Senfonik müzik (Pl.), Dans mılzlfti CPU.
Halıcr 1er. şarkılar (Pl,). Dans ınlzlÇi (Pl.) Hatif gece mılr.lgi (Pl). Programlar vc kapanış.
ANKARA RAOVOSU
Açılış ve prosrını.
M. S avert ve lııecMS (Suzl-•nok fulü.
M. S. «yarı ve Haberler. Geçmişte Bugün Yartm saat dan* IPIJ.
10,00
İH.IS
19.30
19.50Akjanun karma müziği (PLİ. 20,19 " ’
20.30
2045
21.00
23.00
22.15
22.12
23,00
Radyo Gazetesi.
Sanat heveslileri saati. Genç mdzikclain seli. Müzikle aesi (Pl.;.
Konujmn: Spor aaall (Günlln haberleri).
Dana. nıOzlffi (Pl.). M. S. ayarı ve Haberler. Program ve kapanış.
Yann sabahki program
M. S. ayarı.
Hafif müzik (Pl). Haberler vc hava raporu. Piyano soloları (Pl->, Hafit şarkılar (Pl.).
Günün programı.
Hafif orn Kapanı}.
> rKestra eserleri (Pl.1.
Vefa Kulübünden:
12. Şubat. 950 tarihinde çekilmesi mukarrer Eşya. Piyangomuzun: yurtta hüküm süren şiddetli kış yüzünden, bilet hesaplarının toplanması mümkün olamamış ve hesabatın tesviyesi gayesiyle çekiliş bizzarur 5. Mart. 950 tarihine talik edilmiştir. Keyfiyet sayın yurddaşlanmıza ve üyelerimize itizaren bildirilir.
TUR AL
UKSURltâU KESER
Garip icatlar
Geçen yüz yılda bir olmuştur. Bunlardan
Teknik ve mekanik sahada 1849 ydi bir dönüm noktası teşkil eder. O sene fennin terakkisi eski senelere nazaran azamisine varmış ve İcatlar Mrdenblrc çdBnimiştır icatların birdenbire çoğalması karşısında duyulan hayret o kndar büyük olmuştur ki. eski sayılan her şey gözden düşmüş. ve Ulmle alâkalı ve alâkasız herkes yeni bir şey İcat etmek için uydurma çalışmalara koyulmuştur Neticede ortaya ban gülünç icallar çıkmıştır. Tabii bu icatlar da kısa bir müddet sarfında unutulup gitaüştlr.
Meselâ Bar ben dc Bourg adında bir Fransız. paratoner mucldl Benjamlıı Frankllnln icadı hakkında yazdığı kitabı Fraıısuıaya çevirmiştir. Bar-ben de Bourg Frankllnln icadının o derece tesiri al bu da kalmış ve yıldırımdan c derece korkmuştur ki. nihayet şemsiyesinin üzerine ufak bir paratoner Lakmış ve sokakta o şekilde dolaşmağa başlamıştır. Harben de Bourg. üzerinde paratonerin ucu ve arkasında toprak haltr sallanan şemsiyeyi de yeter görmemiş, etraftan gül enlere aldırmayarak ayni şeyi şapkasına da takmıştır. Tabii bu icat Fransız mtıcldinln bir şapka He kilisenin kulesi arasında bir fark göremediğini göstermesi bakın undan enle re sandır.
1887 de bir İngiliz bastonsıız ve icap ettiği raman ufak bir paket halinde katlanıp cebe konan bir şemsiye icat etmiştir. Hu «emsiye bortonsuz ot-duğu için, şapkanın üzerine takılmak sureti ile kullanılırdı. Sigara ağızlığı, pipo Bugün e yi ı on ı tp o sigara
ağızlığı. pipo vs. gibi tülün İçme Metleri dc yine o senelerde icat edilmiştir. Yine sözde müridin biri okurken yahut yasarken sigarayı ağızdan çıkarmamak için, vc dumanın göze kaçmasına mani olmak için, burun ve kulakların arkasına pöslûk gibi takılan acaip bir âlet keşfetmiştir. Âlet ayni zamanda sigara içmek. yemek, içmek, hattâ konuşmayı temin ettiği için, ve sigara bittiği zaman ateşi kendikendine söndürdüğü İçin bir müddet moda otmuş, fakat sonradan unutulup gitmiştir.
Fenerli skiler
Acayip keşiflerin biri de Abollard İsminde romantik nıı-Diriı bir Fransız tarafından yapılmıştır. Ayni zamanda bir kayakçı olan Abollard sevgilisi ile birlikte geceleri kayabilmek İçin skilerin önüne, otomobil fenerleri gibi fenerler takmış, ve fenerlerin pillerini ceplerine yerleştirmiştir. Bu icat da bir aralık moda olmuş hattâ 1887 de Pariste meşhur Bois de BouJûgne da buz üzerinde kayanlar skilerini fenerlerle donatmışlardır.
Yaylı ayakkaplan
Fenerli skiler kadar acayip ıhger bir icat da yaylı ayakkabılardır. Ayak.abılann ökçelere ilâve edilen çelik yaylar yardımı ile, bu ayakkabılarla çukur, hendek ve tümseklerin üzerinden kolaylıkla sıçramanın mümkün olacağı düşünüi-
çok garip icatlar bir kaçını yazıyoruz
muş, fakat fazla rağbet görmemiştir. Yaylı ayakkabılardan mülhem olarak Londralı Wal-ters adında biri tekerlekli ayakkabılar yapmış. fakat bu icat da bir kaç moda düşkününün ayağını kırmaktan başka bir işe yaramamıştır.
Mucitler ev kadınlarını da ihmal elmiş değillerdir. Evde kullanılan en enteresan âlemlerden biri hem beşiği sallayan, hem de yayık döven yuvarlak bir çarktır. Bu çarkla bir müddet anneler bir taraftan tcrc-yağ çıkartırken diğer taraftan çocuklarını uyutmak zahmetini karşılayabkltnlşle rdlr.
' Dikiş makinesi
75 sene evvel Ingilterede bir çok evlerde kullanılan dikiş makinesi de hayli enteresandır. Bu makinelerde pedal yerine, bostan dolaplarında olduğu gibi köpeklerin çevirdiği ufak bir disk ilâve edilmiştir. Fakat hayvanlan himaye cemiyeti bu makineleri yasak etmiştir.
Leğen örtüsü kabilinden diğer bir icat Ingilterede Victoria devrinde yapılmıştır. Yatak odalarının havasını dalına temiz tutmak İçin pencereleri açmağı nedense mahzurlu gören Vietorla1 hlar. bir ucu dı-şarda bir ucu da gaz maskesi gibi yüze takılan bir hortum icat etmişlerdir. Yatmadan evvel yüze takılan bu hortum, yine bir çok moda meraklılarına uyurken temiz hava almalarını temin etmiştir. Fakat bu icat sonradan, uyurken esnemeyi güçleştirdiği ve korkulu rüyalar görmeğe sebep olduğu; İleri sürülerek unutulup Kilmiş tir.
Fareli molörler
Tuhaf İcatların şaheserini fareli motörlcr teşkil etmekledir, Mr. Hâtton İsminde bir Ingiliz tarafından İcat edilen fareli motörleri bir Fransız harb esiri ilham etmiştir. Esir kampında işsizlikten canı sıkılan Fransız esiri, bir mllıver etrafında dönen yuvarlak bir kulu yapmış ve kutunun İçine bir fare kapatmıştır Fare kaçmak İçin yuvarlak kutunun içinde koştukça, kulu da topaç gibi gittikçe artan bir hızla dönüp etraftakUeri güidürnıüştür,
Mr. Halton bu oyuncağı gör-, dükten sonra, böyle fareli bir motor İle İplik bükme makinesi yapmağı düşünmüş vc bir çok farelerden yaptığı molor-lcrle günde 10 mil uzunluğunda iplik bükmeğe muvaffak olmuştur. Tabii randımanı arttırmak İçin farelerin beslenmesi ve istirahatı de düşünülmüş. hattâ farelerin çalışma saati fabrika işçilerinin çalışma saatleri gibi ayarlanmıştır. Mr Hattan sonunda işi o kadar büyütmüştür ki bir aralık eski bir kiliseden 15 000 fare sipariş etmiştir.
Nakleden: A. Derebeyoğia
Fındık piyasası
Piyasada fındık nallarındaki oynaklık devam etmektedir. Bu mevsim bir hayli himaye görmüş olduğu İçin İç fındık Matlan loptan 165-170 kuruş arasında dalgalanmaktadır. Takas ve de blokaj taahhütleri dola-yıslle mallar muntazaman satılmaktadır.
Japonyada evlenmeler bir rekor teşkil etti
Japon erkekleri için kızın güzelliği değil, iyi yemek pişirme bilmesi ön plânda geliyor
Ingiliz ticaret filosu gelişiyor Harpteki kayıplar 1949 sonunda tamamen telâfi edildi
Evlenmeler Japonyada IMS senesinde Japon tarihinde bir rekor teşkil edecek kadar artmıştır. Evlenme merasiminin yapıldığı salonlarda sıraya girebilmek için çlfler haftalarca beklemek mecburiyetinde kalmışlardır. Tofcynnun büyük İş evlerinden bazıları yuva kuracaklara bir yardım olsun diye evlenme muameiricrllc İştigal etmek üzere birer CBİre açmışlarsa da izdihamı önlemeğe muvaffak olamamışlardır. Çiin kü bektir Japonlarda sahip bulundukları serbesti ve hürriyeti bir tarafa bırakarak evlilik boyunduruğuna girmek için uyanan arzu ve İştiyak fevkalâde artmıştır.
Tokyonun şayanı temaşa mahallerinden madut Meljl ve Lldabaşi mabetlerinin her birinde günde vasati 12 Uû 15 çiftin akit merasimi yapılmaktadır Jüponlarda aile kurma şekilleri bugün Hirohlta*nun memleketin Allahı olduğu devirlerdeki tarza benzememektedir. Bugün evlenmekle olan
Üği toplantılarda tanımışlardır.
Japon kız babalan harb sonrası devresinin gayri müsait iktisadi durumu dolayisile kızlan İçin drahoma verecek durumda değillerdir. Eski bir Japon darbhnesril kız babası olan Japon iflâs etmiş demektir) şeklinde İse do bugün dralınnın verdiği takdirde tek kızdn Japon babayı müflis vaziyete getirmeğe kâfi gelmektedir.
Amerikan Cumhurbaşkanı Truman’ın Şarklı kızlarla evlenme müsaadesini bahşeden kararnamesinin neşrinden son ra Amerikan İşgal kuvvetlerine mensup (831» subay ve er Japon kiEİarilc evlenmişlerdir. Evlenenlerin (2111 İni beyaz Amerikalı (15» Inl Zenci Amerikalı ve mütebakisini de Japon aslından gelme Amerikalılar teşkil etmektedir.
’l ıal altındaki her memlekette olduğu gibi Japonyada da Japon kıılarilr İşgal kuvveti ınensublnl ararında mü-
teaddit serbes — gayri meşru — izdivaçlar vaki olduğundan hâlen Japonyada bir çok madam Butterflyler mevcut bulunmakta ve bu münasebetlerden yüksek sayıda çocuk dünyaya gelmiş bulunmaktadır. Japonya ıı m sabık Paris sefirinin zevcesi madam Samda bugünün madam Butterfly-lerlnln (loğıfrdukları çocuklar İçin Tokyndan i 100ı kilometre mesafede bulunan (Oslo) da bir büro açarak bu yavrulan buraya yerleştirmiştir.
Japonyada boşanma nispeti dc oldukça yüksektir. Bir sene içinde (80) bin aile hakkında boşanma karan verilmiştir. Boşanmalar harb senelerinde kocalarının cephede bulunduğu senelerde kadınların başka erkeklerle yaşamağa alışmış olmaları ve bir çok kadınların Japon İçtimai bünyesinde vukua gelen büyült İnkılâba'mukavemet göstermemelerinden ileri gelmekledir.
Bir İsviçre dergisinden çeviren:
B. AK SEL
Japon erkek ve kızları kendi İŞlerl hakkında sos hakkına sahip bulunmaktadırlar. Harb* den evvel evlenmiş olan Japonların aileleri efradı — nam setleri e kar te ederek — evlenme aklini tekemmül ettirirlerdi. O zamanlar evieıuuc çağma gelen kız vc erkek evlâdın fotoğrafları çektirilir; bu resimler hısım. ekraba ve eşe dosta dağıtılırdı. Bir çiftin
yekdiğerine münasip olacağı keaürillrse karşı tarafa hissettir ilmeden altlan olta tahkik
ve tetkikler yapılır te hatta bu İşler İçin açılmış hususi dölekti! idarehanelerine müracaat
olunurdu.
Şimdi vaziyet tamamen değişmiştir. Genç -Taponlar evlenmeden evvel yekdiğerini iyice tanımaktadırlar. Bugünün Japon kızları erkeğin aile asaletine değil mevki ve kazancına kıymet veriyorlar Japon kulan ailenin gelirini arttırmak için bizzat çalışmağa da amadedirler Japon erkekleri için de kızın ytre güzelliği değil iyi yemek pişirmekten
l»İ
l
Z1
“ NEVRiSAL PERTEV
Romatizma. Sinir Ağrılarında müracaat edilecek ilk I tedbirdir. Eczanelerde arayınız.
JEAN MARAİS — YVONNE de BRAY — MADELEİNE SOLOCNE tarafından yaratılan ve
U M E R Sinemasında
V
V

Muvaffakiyetle gösterilmekle olan JEAN COCTEAU'nun
EBEDİ DÖNÜŞ
Mimi her seansla hıncahınç dolmaktadır. Yerlerinizi evvelden aldınntz.
YARIN AKŞAM
ATLA
Heyecanlı sahnelerin harikası Sn nefis ve mükemmel bir
SİNEMASINDA mevzu...
VADiLFR HÂKİMİ
Renkli... ıGreen Grass of Wyomlngl... Renkli Baş Rollerde ;
PEGCY CUMMENB — CHARLES COBURN —
ROBERT ARTHUR
Renkli İllimi erin en güzeli
anlaması ön plânda gelmekte- ' ------—— -———-------------- —-—-------- ■ ■——-
dlr.
Eski Japon âdetlerinin kütlesini kısa zamanda terketınek mümkün olamadığından yedi yaşından sonra erkek ve kız çocukların bir arada tahsil yapamamaları ve bu)ummamaları gibi bazı teamüller hâlâ devam etmektedir, Bu sebepten Japon Muaveneti İçtimaiye Nezareti Evlenme İstişare Büroları tesis itme lüzumu hissetmiştir. Hâlen aile kurmakta olan Japonların yüzde yirmisi hayat eşlerini bu bürolar delâletile ve bu gibi resmi teşekküllerin tertip eb-
z

Yeni bir neş’e kaynağı işletmeye açılacaktır.
SONJ A HENi
.MKHAF.I, OI.GA »OROTHY KİRRY SAN JÜAN HART
ARTHUR TREACHER
Monte Kristo Kontesi

nin şahape otellerinde verilecek müsamerelerde Kahkaha — Aşk — Ne^e dağıtacaklardır Biletler gişeden temin edilebilir.
tngilLz ticaret filosu dev a-dımlarlyle gelişiyor- İkinci Dünya Harbinde büyük kayıplara uğrayan bu filo bütün kayıplarını telâfi etmiştir. Şimdi dünya ticaret filosunun dörtle birini teşkil ediyor. Yeni inşa edilen gemilerin ticaret gemiciliğinde sürat standardını da yükseltmekte olmaları aynj derecede önemlidir İngiliz ticaret gemilerinin %30 unun sürati şimdi saatte 14 buçuk mili aşkındır. Evvelce filonun ancak yüzde 29 si bu sürati haizdi.
HH9 da İngiliz gemi tezgâhlarında. yeril armatörler için 1800 tonilâtodan yukan 1100 yeni gemiyle yabancı armatörler için 80 gemi inşa edilmiştir. İ-kincl Dünya rlarbi patlak verdiği zaman Birleşik Kıratlık veya İngiliz câmtası memleketleri altında ceman 17.500.000 tonilâtoluk gemi bulunmaktaydı. 1942 nin karanlık günlerinde bu tonaj 13.100 000 e düşmüşken, şimdi Aralık ayı sonlarına doğru dünyanın hayatî ticaret emtiasını taşıyın İngiliz gemilerinin tonajı takriben 18 500 .000 1 bulmuştur. Tonajdaki bu yükseliş. Büyiik Britanynnuı dolar kazanmak ve tasarruf etmek için giriştiği savaşta önemli bir faktör teşkil etmektedir.
Bu yıl İngiliz ticaret denizciliğinde liri Liıemll faaliyet ön plânda yer idmiş tır: Harb sırasında hizmet gören gemilerin yeniden tamir ve teçhizi programı nihai safhasına girmiş ve ayni ramanda İngiliz petrol tankerleri filosu esaslı surette kuvvetlendirilmiştir.
Yeni gemi İnşaatı alanında, Birleşik Kırallık tezgâhlarının elinde elân S.500.000 tonilâtoluk siparişler mevcuttur. Bu siparişler. en az iki sene müddetle gemi İnşaatı işçilerine şimdiki seviye üzerinden iş sağlıyacak mahiyettedir. Bununla beraber, Avrupadakl gemi tezgâhları da şimdi yeniden tam faaliyete geçmiş olup, bu tezgâhların gittikçe büyümekte olan rekabetleri kabul edilen bir keyfiyettir.
Yeni tip tankerler
1849 yılı zarfında tanker İnşaatı hızlanmış ve yekûn tonaj harbten evvelisine kıyasen e-sasiı surette artmışlar. Bu yıl sonunda Ingiliz tanker filosu. 1939 a kıyasen 750.000 tonilâto artmış ve gittikçe büyümektedir.
Birleşik Kırallık tezgâhlarındaki yeni İnşaat tonajının %40 ı tankerlerden müteşekkildir. Bu yeni tip gemilerden 10 u 20.000 tonilâtodan büyüktür.
Bu yıl denize indirilen yeni gemiler arasında «Peninsulnr and Oriental» gemicilik kumpanyasının sipariş ettiği 24.000 tonilâtoluk «Chusan» gemisi vardır. 1950 de Vzak-Doğu bölgesinde hizmete girecek olan bn gemi, kumpanyanın, seri yolcu gemilerinden müteşekkil bir filo kurmak hususundaki siyasetine uygundur. Ayni kumpanya-'
ya alt 28 000 tonilâtoluk «Hlma-laya.» yolcu gemisi İlk seferini Kasım 1M0 da AvustralyayM yapmıştır. «Himalaya» bu seferinde, Londra-Bombay arasında evvelce normal telâkki edilen 20 günlük yolculuktan 5, ve Londra-Melbum arasındaki 38 günlük yoldan 10 giln kırpmıştır.
Modem İngiliz armatörleri a-rasmda dikkate şayan yeni bir cereyan belirmiştir: Mürettebata mümkün olan en büyük konforu sağlamak. 1949 ilkbaharında denize indirilip sonbaharda İkmal* edilen ve şimdi Kanada İle Avrupa arasında seferler yapan 8.600 tonilâtoluk İngiliz «Wanstead» şilebi bu yeni cereyanın numunesidir. Gemide, her mürettebat üyesi İçin iyi döşeli şahsi kamaralar, okuma lâmbası ve yaylı somyeler, meşin koltuklu yazma ve okuma odaları, bir eğlence salonu ve lokanta bulunmaktadır.
Wat.ts kumpanyasına alt (Wanstead> şilebinin hattâ daha da dikkate şayan bir hususiyeti, sıhhi teçhizatıdır- Gemide, rutubeti önleyen özel boyalar dahil, mürettebatın romatizma veya tüberküloza tutulmasını önliyecek özel tertibat alınmıştır. Ayni tipte iki gemi daha inşa edilmektedir
Önümüzdeki yıl zarfında denizcilikte muharrik kuvvet alanında bir ihtilâl beklenilmektedir. Hâlen Güney Amerika ile İngiltere arasında seferler yapan ve yeni tip Dlesel’lerle mücehhez Shell kumpanyasına ait bir tankerin İki Diesel ma-klnasının yerine gaz-türbinler tesis edilecek ve memnunluk verici neticeler alınırsa, gemi ta-mamiyle gaz türbinlerle teçhiz edilecektir.
Turizm faaliyetine de önem verilmektedir Cunard Wh!te Star kumpanyası, harbdenücri girişilen en uzun kruvazlyerl 1950 de tertiplemeyi düşünmektedir. Bu kumpanyaya alt • Cironla* lüks transatlantiği turistlere 19.000 millik bir seyahat yaptıracak, bu kruvaziyer sırasında 16 memlekete alt 28 liman gezile çektir-
tafanbul Eelffdl-rnı $»bi> riyfcrtoo
Bu akşam Saat 20.30 da
ORAM K1MMI TEBEŞİR DAİRESİ Yazan: Klabund Türkçesl: M. Baalr
KOMEDİ KISMİ
HANIMLAR TERZİHANESİ Yazan: Georgcs Feydau
Turkçesi: Mahmur Yesari
MUAMMER KARACA OPERET.
Mmcsimde
Saat 20.30 da
SİZİN SOKAK
Matineler: Cumar tesl oazar 15 te
Pazartesi Akşamı Kadıköy -Opcra'da

Ttlrika No: 42
Baran yirmi dört saat ortada görünmediği oluyor Ne yattığı saatin, ne kalktığı raatln, ne randevu verdiği saatin, ne nerede olduğunun, ne r-ereye gitmekle bulunduğunun ne nereye gideceğinin farkındadır. Kime, kimlere soe verdi? Kimi, kimleri beklemektedir’ Saat kaçta ne- I nerede bulunması gerekir? Mesafeler nedir? Dakikalar İçinde kaç kilometre aşmak mümkündür yahut değildir?Vakltsabah mıdır, öğle midir akşam mıdır, gece yann mıdır?
Ev kedileri vardır, Evin dışında da bir dünya etduğunu ilk defa İdrak ettikleri vakit, kapıdan bir fırlarlar .önce muayyen mesafeler İçinde gide gele kendilerini derece derece istiklâle alıştırırlar. Yakın Kİ. ceearetİL-nıp bir kere kediler dünyasına dalarlar, gayri kodunsa bul... Nazlı da o ev kedilerine dönmüştü.
Doktorun üzüldüğünü görüyordu. Fakat onu üzmemek e-Andcn gelmiyordu. Hislerini tahlile uğraşıyor da bir türlü anlı yamıyor: Neden hâlâ unu
muztarip görünce dertleniyor? Hareketlerinde ona karşı şuurlu bir kasıt yoktu. Onu tazibet-mek, tahrik etmek. Kıskandırmak nevinden... Mümkün olsa, yapa bilse doktorun ıstırap çekmemesi için her fedakârlığa katlanacak? Fakat, mümkün değil, yapamıyor. Zira bir kere yayından fırlayan oku geri çevirmek mucizesini gösteremiyor, Sarhoşiuklarlyle, flörtleriyle, alkış ve lltlfatleriyle hürriyetin zevkine vardı. Bu hürriyet dc her hürriyet gibi öylesine cazip o derece baş döndürücü kİ, artık kendi ihtiyariyle tekrar ahlâk kayıtlarının boyunduruğuna giremiyor. Şu yirmi gün içinde baş döndürücü bir .-'Uratle istihale ettiğinin, tartıllık devresini geçirmeden kanatlandığının kentli de farkında. Yüreğinde, maceralarla yüklü denizlere yelken açmış bir korsanın heyecanını duyuyor.
(— İyi ki felsefem bu yaşta değişti. — diye düşünüyor. — Ya senelerce sonra bu hükme varsaydım? Suratım bumburuşuk, saçlarım bembeyaz. Mihrabım bile elden gitmiş. Yalnız Osman Ömerlinin değil, kendi
ÇERÇEVE 0151
---YA7ANİ NİHAL rAHAfAACAHALI -
AŞK VE MACERA ROMANI
nazariyelerimln de foaluğunu vaktinde anladım »
Doktor, asabiyetini yeneml-yerek:
v— Olur cüratkârlık değil şeninkini! Henüz Cemilin resmen transı olduğunu unutuyorsun.» diye söylendikçe, omuzlarını silkiyor :
(— Ne çıkar?... Onunla rabıtamız belediye defterindeki İmzalarımızdan İbaret kaldı.»
(— Ya efkârı um'inLtye?»
4— Ben, umumi efkârın dışına fırladım. Bana vız... Dansı sizin başınıza, doktorluğum, pek rahatlık.»
«— Seni böyle Vahdet çileden çıkartıyor.»
«— Yanılıyorsunuz Ben Vahdeti çileden çıkarıyorum.»
Osman Ömerli gök âlemi kadar gönül cihanında, Vahdetin,
Nazlının cazibesine yakalanarak onu bir peyki haline geldiğini yüreği sızlayarak görüyordu. Ve kendi selâmeti namına olduğu kadar Vahdetin de selâmetini düşünerek Nazlıyı Jola getirip bir an evvel İstanbu'a kapağı almak emellndeydi Zira. (Sizi artık sevmlyeceğlm, diye meydan okumuş olmasına rağmen, Namlının, sözünde durmadığını hissediyor. En küçük teması İle onun nasıl ürperdiği, bal rengi gösterinin kendi gözlerinde nasıl eridiği, ekerlya kendisine hltabederken serinin nasıl titrediği dikkatinden kaçmıyor. Hafif bir anjinle ateşinin otuz sekizç çıktığı bir gece, Nazlı, onun hasta olduğunu öğreuince nasıl bütün metanetini kaybetmişti. Doktor, onu. gizil ağlayarak odasında dolaşıı ken gördü.
Kendi uyku İle uyanıklık arasında bocalarken. Nazlının, ucuna basa basa karyolasına yaklaştığına, üzerine Iğilip nefeslerini dinlediğine ve küçük ellerini açıp İyileşmesi için dua ettiğine şahit oldu.
Kirpiklerinin ararından genç kadını seyrediyordu. Dua ettiği sırada onun yüzünde beliren ifadeyi ölürken hfttarlarsa yine gözleri yaşaracak. Muhakkak kl, Nazlının ç ığrııı d an çıkmasında ümitsiz aşkı baş rolü oynadı. İşte, doktor, hakiakU kestirdiği İçindir ki, sevilmeden seven Vahdete acır oldu. AJcv bacayı sarmadan Nazlıyı ondan uzaklaştırması gerektiğini aynı zamanda vicdan borcu biliyor.
Nihayet, Nazlıya vlne bir emrivaki yapmağa kurar verdi. Dördüncü defa’ olarak dönüş
biletlerini aldı.
Geldiklerinin yirmi beşinci günüydü. Vakit öğleye yaklaşıyor. Nazlı yataktan henüz kalkmış; Vahdeti beklettiğini düşünerek telâş içinde giyinmekte...
Kapı vuruldu, doktor İçeri girdi.
— Hazırlık nereye?
Nazlı, elindeki çay bardağını masanın üzerin? bıraktı. Saçlarını fırçalamağa koyuldu:
— Sokağa çıkınca belli olacak.
Osman ömerh bir ılgara yakıp koltuğa ilişirken:
— Bu akşam hareket ediyoruz, Nazlı, ona göre otele vak tinde gel. — dedi.
Nazlının yüzünü aynadan görüyor. Birdenbire onun sarardığını, sonra öfkesinden kızardığını farketU.
Süküt, hayli uzun sürdü. Nazlı cevap vermeden önce ne diyeceğini iyice tasarlı,or gibiydi.
— Benim biletimi lütfen iade : edin.
Osman Ömerli, başını salla- : di:
— Olmaz... Seni rlc götürmeğe : mecburum.
Ondan yine mûtat cevaplan
bekliyor: «Ben mecburiyetinirf tanımam. Kçyfinı Hediği kadar kalacağım. Ben hürüm, bana kimse karışamaz...»
Gözgöze geldiler Birbirlerinin irade kuvvetini tartıyorcasına uzun uzun bakıştılar İkisinden biri mutlaka ötekinin arzusuna mağlûp olacak.
Nazlı mağlûp olmuş göründü.
— Pekâlâ erken gelirim. — dedi.
Ve acelesini İfade eder şekilde saatine baktı.
Osman Ömerli, onun, miina-kaşasız, mücadelesiz boyun Iği-şinden hem hayrette, hem kuşkuda... Bir pehlivanlık oyun una getirilmesin? Hasmın gücüne göre bu Uk çelmede altta kalmaması gerekirdi. Galibiyetine güvenemiyerek soru yor.
Nazlı, üzülmüş intibaın] uyandırarak dalgın dalgın etrafını araştırdı. Dolaptaki elbise kargaşalığı arasında kürkünü nihayet keşfedreek giydi: çantası. eşarpını aldı: kapıya doğru yürürken :
— Merak etmeyin, bir kaç saate kadar dönerim. — dedi.
Çıktı, kapadı tapıvı
(Arkan var)
/ 1
— 81 derecede nasıl yaşanır?
Kömürlerin kül nisbeti
Soğuğa karşı mukavemet için naylon ve cam elyafından elbiseler giyiliyor
Kanadada kış kıyafetli askerler
1M0 senesinde Kanadan ın Kuzey-Batı bölgelerinde, ve Alaskada 90.000 eskhnolu yaşıyordu. O tarihten sonra ayni bölgelere, kürenin en soğvt; noktasında telkikat yapmak maksadı Oe 35.000 insan daha yerleşti. Butun bu İnsan kitleleri bugün akıllara hayret verecek güç hava şartları içinde hiç şikâyet etmeden yaşamaktadır.
Meteorolojik tetkiklere göre Kan adanın Alaskadaıı daha soğuk olduğu anlaşılmıştır. Hattâ dünyanın en soğuk noktası Kana dada Svag denilen yerdedir. Svag Kuzey Kutbundan ).80o mü güneyde. Kutup Denişinin 350 mil güneyinde ve Kutup bölgesinin 140 güneyin-, de olduğu halde yine burası kutuptan soğuktur. 1947 senesi Şubatın ikinci gıinıi burada yapılan rasatta ruhu netin —Sİ derece olduğu görünüştür. Diğer zamanlar Svagta termometre —60 dereceden yukarı çıkmaz Geçen kış yapılan rasatlarda vasati sühunetin —67 derece olduğu anlaşılmıştır. Meteoroloji istasyonlarında bulunan memurların bildirdiğine göre, soğuğun şiddetinden gişelerde bulunan viskiler bile donmaktadır.
— 105 derece!
1913 senesinde bir tetkik heyeti Alaskada Mc Klngley dağının tepesine çıkarak zirvede bk termometre bırakmıştı. 19 sene sonra bulunan termometre —105 dereceyi göstermektedir. Fakat suhunet bu dereceyi btddugu zaman dağın tepecinde luç 1Uûw yoklu. Zaten bu kadar soğukta kimsenin yaşaması mümkün değildir,
B'> gibi soğuk bölgelerde tetkikler yapan âlimlerin söylediklerine göre, —8! derecede «şişmemek için en iyi çare nis-brten hafif elbiseler giymektir. Tüneten kürkten ve deriden yapılmış ağır elbiseter İnsanı ısıtmadığı gibi hareket imkânım da azalümaktarır, B'ir.u tecrübe ite farkednn tltır.lcr re soğuk İklimde çaltır.ak mecburiyetinde olan kâşifler soğuğa karsı nylon ve cam elyaftan yapılan ince ve hafif elbiseler giynvktcdır Bilhassa ramdan yapılan elbiselerin, rskhnolann kullandığı Ren geyiği derisinden vapılan elbiselerden daha kullanışlı olduğu anlaşılmıştır. Çürk'j ren geyiği derisinden yapılon elbiselerin toytert —40 drn-ewi(. dökülmektedir; te dfiktıten tüyler yenilen yemekler karışmakta, ağır ve nefes borusuna işlemekte, hnitft mükemmel bir surette yapılan lâmba ve karbıkrot ortan tıkamaktadır.
Ayaklar
Fakat soğuğun asıl les>r et dgi yer ayaklardır Şimdiye ka-
dar kutup bölgelerinde çatışanlar deriden yapılmış çizme şeklindeki ayakkabıları tercih ediyorlardı. Halbuki deri ayakkabıları soğuğun şiddetinden ayaklara yapışmakta ve kan deveranını durdurmaktadır. Onun İçin bildiğimiz Alelade
ğüdir. Evvelâ bu sobalarda yakacak odun bulmak bir meseledir. İkincisi sobaya eklenecek baca d işardaki soğuk havayı içeri doldurmaktan başka bir İşe yaramaz. Bütün bunlardan başka soba içersini ısıtaa bile, sobanın etrafındakiler ha-
lâstik şosonlar en iyi neticeyi rarette-n terlemek tehlikesinde-
v m ektedir. Fakat şosonların içine kaim yün çorzplar giymek şarttır. Ayaklar için muk-luk denilen eskime çenklan da kullanılmaktadır. Basen d İtlere kadar varan mukluklarm fevkalâde süslü tipleri vardiT. Muklnklar sem derece yumuşak ve ince olduğu tçtn bazen kar sulan içeri kadar girebilmektedir. Fakat çok soğuk havalarda kar. kum gibi kupkuru bir bal almaktadır. Soğuğun bu tesirine hayret etmemelidir. Çünkü meselâ Yukov’a giden lokomotiflerin bile donup taş bibi kesildiği sık sık görülmüştür.
Filimlerde görülen kutup yolcularının kıyafetine aldanmamak lâzımdır. Bollywood virt kutup kıyafeti fevkalâde cazip olduğu halde pratiklik bakımından değeri sıfırdır. Çünkü bu gösterişli kıyafetle meselâ Svagta kısa bir müddet zarfında donmak İşlen bile değildir.
Sobanın tehlikesi
dir. Bir taraftan soğuk, bir taraftan hararet, teri derinin İrerinde dondurmakta, ve böyle bir şeye maruz kîınse derhal ölmektedir. Mamafih kutup bölgeleri gerek petrol gerekse kömür balnmındtın fevkalâde zengindir.
Diğer taraftan kutup bölgelerinde soba İle ısınmayı tasavvur etmek bile abestir. Meselâ Avrupada m soğuk hararet Stipzbergen’de —57 olarak kaydedilmiştir. Güney Amerikanın m soğuk yeri Arlan tinde. Sarmiento'da —27 derecedir. Güney kutbundaki —72 derece. Kanada'da Svag mevkiin-d?ki —81 dereceye ancak yaklaşmakladır.
Svag'tan başka m soğuk sühuneti Sibiryada görmekteyiz. Meselâ Sfbiryada Verfehoyansk-ta derere çok kereler — 90 dereceye kadar inmektedir. Lcna nehri kıyılarında ise sühunet —93 dereceyi bulmakladır. Bu sühunette ocaktaki
Eti bank Genel müdürü Denizyollarına fena kömür verildiğini yalanlıyor
Ankara 11 (Akşarc) — Bazı İstanbul gazetelerinde son günlerde kömür kalitesinin çok düşük ve bilhassa Devlet Deniz-yollarına verilen kömürlerin fasla taşlı ve topraklı olduğu Meri sürülmekledir. Ellbank gene! müdürü Ferit Nazmi Görmen dün bu hususta şu izahatı vermiştir:
«Bilindiği gibi kül hadleri hükümet tarafından ta ve Markı kömürü için yüzde 14 türensin için yüzde 25 olarak teshil edilmiş bulunmaktadır. Devlet Denizyollarına 1949 senesinde yapılan kömür teslimatının vasati kül nispeti daima bu hadlerin çok alımda kalmıştır. Bankamızca vesikalara dayanarak ve rakamlarla ifade edilerek kömür teslimatımızın kül vasatisinin kabul edilen hadlerin çok dunundadır. Filhakika Devlet Denizyollarına yapılan kömür teslim atından mezkûr idarenin mümessili İle.müştereken alınan numuneler bizim lşfekmCmİ9İn kimyahanesinde değil, bitaraf bir lâboratuvar olduğuna şüphe olmayan maden tetkik ve arama enstitüsü lâbora tu varında tahlil edilmektedir. Yine müştereken alınmış m öbürlü numuneler mahfuzdur, her zaman tahlıihanede tahlil ettir-inek üzere bu numunelere müracaat mümkündür Kömür işlet uıcmiz, bundan acura yapılacak teslimat La da miitramll usul ve esaslar dahilinde daha şümullü bir kontrolü de kabule amadedir. Bu izahatıma göre Devlet Delzyolanna verilen kömürlerin kül nispeti aleyhte değil lehte bir durum arzeönektedir.»
Şoförlere ihtar
Tehlikeli yerlerden ikinci vitesle inilecek
Fransız Dışişleri Bakanı Schuman geçen hafta Batı Almanya’yı ziyaret etmiş, bir aralık Berlin’e de gitmişti. Yukarıda solda Fransız Bakanı Batı Almanya Başbakam Adenauer ve eşi 11e. sağda Sovyet askeri valisi Gl. Kottkof 11e görüşürken görünüyor.
Taksimde P.
T. T. merkezi
Belediye bu merkez için bir yer tahsis edecek
Posta ve Telgraf idaresi, belediyeye müracaat ederek Taksimdeki İnönü sezisinde P. T. T. merkez! yapılmak üzere bir kısım yerin tahsisin! istemişti. Belediye o civarda bir posta merkezine olan ihtiyacı göz-önünde tutarak muvakkat kaydlle bir kısım yerin tahsisini uygun görmüşse de mevzuatın b'ifiıa imkân vermediği anlaşılmaktadır. Meselenin daha iyi tetkik edilmesi İçin İdarenin isteği, kavaran encümenine havale edllmiştü.
Diğer taraftan bu l-tek üzerine belediyenin j-, irdiği ou in irk>r neticesinde Taksim ve civarının imâr plânında Sürp-agop sahasında bir posta ve telgraf merkezi inşası İçin bir saha ayrıldığı ani aşılmış tır. İdarenin gezide istediği yer verilmezse bu merkezin bir an evvel İnşasına gayret olunacaktır.
Otobüs idaresi Şişhane yokuşunda vukua gelen son kaza uzerinc yeni tedbirler almıştır. Bu arada otobüs güzergâhında bulunan dik yokuşlardaki duraklara otobüs şoförlerine birer ihtar mahiyetinde olmak urerc kırman levhalar asılmış ve üzerine «şoför bu yokuştan ikinci vitesle ineceksin I» ibaresi yazahnşabir. İdare bu suretle vitesin frenlere yardımcı olarak kullanılmasını temin etmektedir.
Diğer tar&ftan belediye son bir kararla belediye otobüslerinin önünde ve şoförün bulunduğu kısımda olan ûç kişilik yerin malûllere ayrılmasını uygun görmüştür. Bu sebeple otobüslere birer levha asılarak yolculardan, malûller oturacak yer bulamadıkları takdirde bu kısmın onlara verilmesi rica edilmektedir.
• •
Ülser hastalığıı
Erkekler arasında ülser, kadınlara nisbetle 7-8 misli fazladır
i Ülserin sebebi
| Ülser lUetl hakkında şimdlydLL
Ülser hastalığı 20 asıtdanberil
bilinmemekle beraber, bir çok] w ___w_____
Mnuelet tararınsan modam bir'ka^““‘5apnan'd't~,anJı' ve Iramk^
hnelnl.V r.l,rr>l- Vnhılt orl (1. ' r
İmar ve Kalkınma bankası temailcileri-nin beyanata
Evvelki gün İsviçre yolu ile şehrimize gelen milletlerarası İmar ve Kalkınma i ' temsilcilerinden Johnson v* Diamond dün Amerika başkonsolosluğunda bir basın toplantısı yapmışlardır.
Toplantıda Johnson, gazetecilere Törklyede sanayicilerimiz tarafından kurulması istenen bankaya mili elle rar ası İmar ve Kalkınma bankasının sasıyacağı kredi esaslarının J tetkik ve tesblt işlle meşgul' olmak ürere memleketimize geldiklerini ve bu akşam ekspresle Ankaraya hareket edeceklerini söylemiştir.
I Cinsiyetlen başka meslek İtibar ile ülsere yakalanmayacak kimse yoktur. Kasap, memur, ev kadınları, sokak satıcısı, maden amelesi gibi her meslekten kimse ülsere yakalanabilir.
127 çeşit yara
Ülser en basit tarifi İle, vücutta açılan bir nevi yaradır. Cilt üzerinde çıkan yaralardan farklı olan ülser yaralarının tam 127 çeşidi vardır, Meselâ
bankası Aden denilen cinse da-
ha ziyade şarkta tesadüf edilmektedir.
Zombesl
daha çok tesadüf edilen ülser tipine de Zambesl ülseri denmektedir.
Güney Afrlkada vadisinde nispeten
Ofisin kavurmaları
Belediye ofis İle müştereken hazırlattığı kavunu alan satışa çıkarmşıtır. Kavurmanın kilosu 420 kuruşa satılmaktadır. Bunlar ucuz yemeklik yağlann satıldığı yerlerde piyasaya arz-edilmlştir. Ofis, bu kavurmaları Ankarada hazırlatmıştır. Hilesiz ve halis koyun etinden İmâl edildiği temin olunmaktadır. İçinde sakatat ve İç yağı yoktur.
Et flatlarının yükselmesine (
Ülser gerek dahilen gerekse ^haricen vücudun herhangi bir .tarafına hücum edebilir. Mkk-rop yolu ile meydana gelen, hastalık pcnickOin yahut strep-tomycln İle tedavi edilebilmek- , tedlr. Mikroplardan başka ül- , ser yenilen yeıncğlu kif&yet- ( sizliğinden yahut hücre ve ne-siçlerin zayıf lam asından ya- , hutta tıbbın henüz ne olduğu- , nu bilmediği bazı hastalıklar- , dan ileri gelmektedir.
Mide ülseri
Kutup bölgelerinde toprağa kazılmış çukurlar içine soba kurmak ta pratllc bir şey de-
ateşten benzin ve gazolln'e kadar her şey donmaktadır.
Nakleden: A. Dcrcbcyoğlu
Kutup hayatisine mabıiaıu »im—a.-»
Ticaret ve sanayi işbirliği cemiyeti idare heyeti
Şehrimizin tanınmış ticaret ve sanayi erbabı tarafından kurulan «Ticaret ve Sanayi İşbirliği Cemiyeti.nin nizamnamesi evvelki gün yapılan toplantıda bazı tâdillerle kabul edildikten sonra cemiyetin idare heyetinin asil ve yedek üyeleriyle murakıplar ve haysiyet divanı seçimi de yapılmıştır. Buna göre idare heyetinin asli üyeleri şunlardır: Necml Demire!. Cevat Nizami, Terfik Sabunru. Gaspar Gas-paryan, Terfik Noyan, Cudl Birtek, Ziya Kılıç, Hüsnü Hlm-mrfnğlu, Hilmi Katman. Harun Uzun çam. Vahyi Örarnr, Sedat Kantoğul. Yedekler ise şu zevattan mûteşeJrMdlr: Ali Koşar, Aziz Tahsin, Fuat Te-»r, Sami Besler, Aziz Karsan, Ömer Lûtfl Bengu, Jnn Tülbentçi, Van! Keçecioğlu, Şevket Çadırcı. Naci Yüce.
Murakıplıklara’ Bedri Bnklr-oğlıı, İhsan İpekçi, Haysiyet divanına da Muhlis Rrclener, Kâzım Arm, Bedri BeMroğlu, İhsan Zineiroğlıı, Bülent Göne nsı.y seçilmişlerdin
ülserin en çok yayılmış şekli mide ülseridir. Mide ülserinden başka mideden bağırsaklara giden ve dudenurr denilen kanalın cidarında beliren ülser, hastalığın en çok yayılmış şekillerinden biridir. Fakat ikini ani olmak özere" belediyenin 'sl arasında en tehlikeli olanı aldığı ba tedbir çok yerinde mide ülseridir, Çünkü mide ûl-aayılmaktadır. Bazı bnknllarda' seri verdiği ıstıraptan başka kavurmanın kilosu 260 kuruş-' sonunda ciddi kuname-Iara se-Uın satılmaktadır. beblyet verebilir
Cumhurbaşkanının parlamento âzası şerefine tertip ettiği kabul resmi: Cumhuriyet Meclis Başkanı Gaston Monnerville Zenci âıadan birinin eş! madam Pehx Eben» İle görüşüyor.
malı çalışmalara rağmen. has-Q_ labğın hakiki sebepleri tamÇ\| olarak anlaşılmış değl!dir.q_ Hattâ bir âlimin ileri sürtlv.au O sebep, diğer bir âlimin 5!r ri sürdüğü sebepten o kadar 0 farklıdır U, bu sahada çahşaıTğj bir çok mütehassıslar birbir1- - L-rin! nakzedecek durumda de-® gülerdir. Fakat hastvkğ’iıı İler-ktörler(D kabul edilmiş vszlyettedlr.j) Hastalığın inkişafında denilen mide usaresi 11c hazım usarelerinden clılorlc asidin oynadığı rc başta c.-lmektedir Pepsin ml-qj dedeki proteinli gıdaların haz-*-* mine yarar: hldrochloric a -5* dİ de yine hazmı kolaylaştı-JJf ran usarelerdendir. u
Yapılan tecrübelerde ülserin midede, hidrochlorlc asidin en çok İfraz edildiği yerlerde çıktığı anlaşılmıştır. Bu da hastalığın bu asitle bir ilgisi olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan mide ülseri olan hastalara. verilen ilâçlarda, midedeki asidi azalta?. ilâçlar olmasına dikkat edilmektedir.
Mide ülserine ilâç
Bit arada alüminıun hidroksit en müessir ilâç olarak kabul edilmiştir. Alüminum hld-roksitten başka domuz işkembelerinden çıkartılan sarı bir toz da, ülsere sebebiyet veren mide asitlerine gayet iyi gelmektedir. Ülserli bit hastanın yiyebileceği en iyi yemekler, süt ve kaymak gibi gıdalardır. Son senelerde ülser tedavisinde bir otorite sayılan Dr. Harvey Cushlng ülserin sinir zafiyetinden İleri geldiğini iddia etmiştir. Dr CusLingin iddiasına göre fazla sinirli kimselerin midelerinin cidarları değişmekte, ve değişiş neticesi midede ülser hastalığı başlamaktadır. Fakat bu iddia diğer doktorlar tarafından katiyetle kabul edilmiş değildir.
Bir mütehassısın mütalâası
Ülser hastalığı üzerinde 30 senedcnberl çalışmakta olan Dr. A, C. Ivy, Dr. Cushingin ve umumi kanaatin aksine olarak, sinirin vc endişe etmenin ülsere sebebiyet verdiğini * ' ‘ etmemektedir.
Dr. A. C. Ivy'ye göre, esasen midede bulunun daha bariz bir hale koyabilir. Fakat sinir, ülserin doğrudan doğruya bir sebebi değildir. Hâlen Illinois üniversitesinde ülser üzerinde tetkiklerde bulunan Dr. A. C. Ivy, 25 senelik bir çalışmadan sonra entero-gastrone adı ile bir nevi hormon keşfetmiştir. Bu yeni hormonun ülserin sebebi hakkında bir çok hakikatleri meydana çıkaracağı, mütehassıslar tarafından İleri sürülmektedir.
Diğer taraftan Nevyork'a Ut. sınai hastanesinde Dr. Noruıan Siraon ülseri radyoaktif fosforu Ue tedavi etmek imkânlarını araştırmaktadır, şimdiye kadar hu sahada yapılan tecrübeler hayli müspet neticeler vermiştir. Daha önce X ve gonıma şualarının midedeki aside mani olduğu zaten biliniyordu. işte Dr. Sini on şimdi bu bilgiyi daha pratik bir hale getirmekle meşguldürler Ülserin en son tedavileri arasında sodlum carboJiymetty-Icellulose ve magneslum oxide bapları gelmektedir. Bu haplar midenin cidarları üzerini kaplamakta ve ülserin büyümesine mani olmaktadır. Fakat her iki hap ta henüz tecrübe mahiyetindedir.
Nakleden: A. Dcrebeyoğlu
pep M— ylne>» hidro-_Q
kabul
sinir ülseri
i
Çocuktan al haberi!
\


Rindel ailesinin zarif döşenmiş. kıymetli vazolar ve taze çiçeklerle süslenmiş salonunda bir geçimsizlik havası hüküm sürüyordu. Kari koca arasında teati edilen basit iki sözü ağır bir sükûnet takip ediyor, mösyö Rindel İkide bir kansın a şüpheli nazarlarla bakıyordu
Janet Rlndel. bakışları tatlı, çok cazibeli, sokaktan geçerken arkasından erkekleri takdir ve hayranlıkla baktıran müstesna kadınlardandı.
Kocası Antuan İse miyop, kafası dazlak, burnu kartalınki gibi kavisli, kırtasiyeci erkekler gibi hnntal ve mütevekkil bir erkekti. Bakanlıklardan birinde kâtipti.
Tabiatleri birbirine uygun olmadıkları İçin kan koca, aralarında katiyen anlaşamıyorlardı. Fakat şenel erde nberi evli bulundukları için alışkanlık icabı birbirinden ayrılmıyorlardı.
Bilhassa annesin* çok benzeyen biricik oğulları Toto’nun mevcudiyeti aralarında koparılmaz bir bağ teşkil ediyordu. Eğer senelerin yarattığı itiyat ve küçük Toto mevcut olmasaydı, çoktan ayrılmış bulunacaklardı.
Yemeğin sonlarına doğru mösyö Rlndel, biraz cesaret bulmak için bir kadeh şarap içti, sonra titrek bir sesle karısına sordu:
— Janet, dedi, bugün öğleden sonra ne yaptın?
Genç kadın, asabiyetle bir kaç defa gözlerini açıp kapadıktan sonra lükayıl bir sesle cevap verdi:
— Bir kaç yere uğradım!
— Tuhafiye mağazalarına mı gittin?
— Evet. Sonra Alisin evine giderek kendisiyle biraz çene yarıştırdım.
— A... A...
— Niçin a, a «Uyursun? Bunda şaşacak ne var ayol?
— Şaşmadım, sadece esne- ■ dlm.
— Hayır esnenirdin; gen jm-kanç, kavgacı ktScstardansin. Halbuki ben,
Evet, ben örnek bir zevceyim. Ben bir...
— Nesin bakayım?
— Ben meleğim
— Melek mİ?
Mösyö Rindel, gözlerini taşı gibi açarak karısını süzmeğe başladı. Evet karısı güzeldi ama melek değildi. Zahiren, şeklen meleğe benziyordu. Fakat kendi kanaat İnce ruh itibariyle iblisin tâ kendislydl.
Genç kadın, kocasının kendisini böyle tuhaf tuhaf süzmesine sinirlenerek sordu:
— Ne düşünüyorsun?
— Melekleri.
— Ben onlara benzemiyor muyum 6ankl?
— Hlml
— Niçin him diyorsun? Yoksa doğru söylemiyor muyum?
Mösyö Rlndel. gözlerini Ja-netln üzerine dikerek hırsla «ordu:
— Denuaye Ue buluşmadın mı?
— Hayır l
— Seni görmek İçin buraya gelmemiş mi?
— Bugün mü? Hayır...
— Bugün gelmemiş! Demek sair günler seni görmeğe geliyor. Bunu da İnkâr edemezsin ya...
— Yani?
— Sık sık buraya geliyor değil mi?
— Ben. bunu söylüyorsun.
— Bunu ben değil, bütün tanıdıklarımız, oh pahlarımız, dağlar. taşlar haykırıyorlar. Arkadaşlarım, kalemde bana İmalı sözler söylüyorlar ve yüzüme bakarak kıskı® gülüyorlar.
— Bunlu nasıl sözler An-tuan ?
— Sözlerimi can kulağınla dinle... Dikkat et Janet... De-nuayeyi sevdiğine kanaat getirirsem alimallah seni öldürürüm.
Dirseklerini sofraya dayayarak yemeğini bitirmek üzere bulunan küçük Toto annesiyle babası arasındaki münakaşa He alâkadar olmağa başladı.
Hiddeti dakikadan dakikaya artan Rlndel, artık kendisini tutamıyarak kanama sordu:
— Bilmiyorum, o züppenin, hoşuna gidecek ne meziyeti var [ sanki? Evet soruyorum sana; nesi var? Bir tiyatro artist gibi yüzüne allık sürmesini mİ. bir manken gibi giyinmesini mİ beğeniyorsun. Dikkat et diyorum: Onu sevdiğini anlarsam, 1 seni öldüreceğim, parmaklarımla boğacağım. Benim namus meselelerinde hiç şakam yok Janet!
Babası, annesi Janete bu sert İhtarda bulunurken küçük Toto ayağa kalktı, başını yukarı kaldırdı, ince sesinin perdesini yükseltmeğe çalışarak söze karıştı:
— Baba. dedi, ben annemi öldürmeni istemiyorum. çüıVkü annemin mösyö Denııayeyî sevdiği doğru değil. Evçt, önu sevmiyor baba. Çünkü mâsyö De-nuay* bize gedikçe annem onu tersliyor, j,na haydut, nankör diyor «îe (kötü kadınlarla dû-kalkma» diye haykırıyor Anladın mı baba?
Mösyö Rlndel ve bilhassa karısı Jıınel, çocuğun bu ifşaatı karşısında donakaldılar.
Meğer tevekkeli atalarımız: «Çocuktan al haberi, dememişler...
Çeviren: A. HİLÂLİ
fal
Şuhutta zelzele
Şuhut 11 (AA) — tlçemUde gec* saat 1 de orta şiddette bir deprem olmuştur. Hasar yok-
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ - Nü)
Tefrika No. 14 J
ben de bu düşüne* Ue. İlk önce hiç d* dehşete kapılmadım.
«CUâyı M^rkot’ya göLürdüm. Onun giyinmesini seyrettim. Gümüş lâme bir tuvalet giydi. (Bu teferruata da cıkkat etmeni İstiyorum. Don a M ı Elbisesi şaşılacak derecede ona yakış-mıştı. Sonra, ecza dolabında gördüğüm şişe hakkında mütalâa beyan ettim. Birdenbire bana dönüp sordu: »Ne şişesi?» Tam o esnada Thcrley belirdi. Yarım saat geciktiğimizi, acele edersek İsabet olacağını söyledi. Ve bu İhtarından dolayı da her halde gücen mememiz lâzım geldiğini de ilâve etti minrp: kLleeegtau’«îa
«O gece zarfında Thorley hep asık şuralıydı. O derece soğuktu ki, sütnlne Obey. basta olup olmadığını dahi ona sormuştu. Eniştem, gözlerinden yıldırımlar
İktisat mütehassısı Cevat
Nizami’nin listesi
Baş tarafı 1 inci sahlfedc) ğunu, hem şiirimizin en derin, milli, hatta insani fikirleri ifadeye elverişli olduğunu İspat ederek milli gururumuzu beslemiş ve kendi fazileti, medeni cesareti Ue hepimiz İçin «İnsan» nümunesl olmuştur. Esasen ne-sildaşlan ve gençlik f müessir olanlar taklit •misal» olmalıdırlar.
41 Abdülbâk Hanıit:
hem en yüksek sanat zevkini vermiş, hem yeni his re fikir ufukları açmıştır
5) Ahmet İhsan: Serveti Fü-nunu kurarak ve bu mecmuanın etrafında Fikret. Hûlit Ziya, Cenap Şahabettln. Ahmet şuaylp, Celâl Bahir. Mehmet Rııaf. İsmail Safa. Hüseyin Suat ve llh-.. glb’ şahsiyetleri toplayarak, «Edebiyatı Cedide» muhitinin doğmasına, yaşamasına. milletin edebi »e fikri hayatı üzerine müessir olmasına İmkân reen ve kendisi de yüksek bir münevver olan Ahmet İhsan hayatımız üzerinde derin tesir yapmış. »Serveti Fünun» fikir tarihimizde büyük bir organ ve muharrik olmuştur.
8) Talât Paşa; Mütevazı bir başlangıçtan sonra sırf derin vatan sevgisi ve milli heyecan Ue sadrazamlığa kadat yükselen bu halk çocuğu politikada muvaffakiyetin esas şartı halkın sevgisini kaza tırnak olduğunu, millet hizmetine vakfettiği ve feragatle dolu hayatı İle ispat etmiş ve, bazı takdir hamlarına rağmen, bir «demokrat devlet adamı» nümunesl olmuştur.
7) Enver Paşa: Bazı taşkınlıklarına rağmen, Türk milletinin büyüklüğüne inanmış, kahramanlık timsali bir askerdir. Sebep olduğu hâdiseler ne olursa olsun, gençlerimiz üzerinde İyi tesirler ve sevgi yaratan bir insan mevkiine yükselmiştir.
8) Emruilah Efendi: Türk milletinin fikir seviyesinin yük-
olarak talim ortaya
üze rinde t edilen
Bize
Mahkeme Koridorlarında
Çarhlar fırıl fırıl dönüyor, tramvay vızır vızır gidiyor
Omuzundaki püsküllü atkıyı düzeltti, çenesinin altındaki çengelli İğneyi bira2 daha yukarıya aldıktan sonra sağ elini ağzına siper edip başını aşağı yukarı oynatarak üç defa geğirdi. Bu esnada bizim kasketli delikanlı yanına sokuldu;
— Allah cümlemizi kem gözlerden muhafaza buyursun, teyze hanım. Sana na-j zar değmiş galiba.
Mütehayyir bakışlarla süzerek sordu:
— Nereden anladın nazar değdiğini? Benzim fazla mı sararmış?
— Yok. maşallah, betin benzin İyi amma fazlaca geğiriyorsun. Rahmetli büyük annem; »Geğirmek nazar alâmetidir» derdi.
Hanım teyze, gözlerini baygın baygın süzdü:
edJince bir de gözümü açtım ki bir acayip yerdeyim.
— Rüyada mı oluyor bunlar?
_ — Yok canım. Rüya görme ğe de başlamıştım amma ta-mamliyamadım. Tramvayın içinde oturup da tıngır tıngır sallanarak giderken başıma bir ağırlık çöktü, gözlerim küçülmeğe başladı. Derken. efendim, kendimden ge-çivermişim. Ne kadar yol gittiğimizi bilmiyorum, bir aralık tramvayın çarkları şangırdayınca gözlerimi açtım, sağıma soluma baktım, o semti tanıyamadım. Yabancı yerlere gelmişiz. «Bl-latçı efendi oğlum, burası neresi?» diye sordum; «Etyemeze geldik, hanım teyze* demez mi! Ayol, benim Etyemezlerde ne işimvar? Aksaray'da inip de Yusufpaşaya Doğrudur, efendi oğ- geçecektim. Gördün mü ba-rvt—ı---»-------«_ sıma gelenleri? Etyemez ne-
resiiii, Aksaray neresi? (Vat-mancı efendi oğlum, çarkları işletme, biraz dur da ben ineyim. Daha ilerilere götürürsen yolumu şaşırırım» diye vatmancıya seslenerek yerimden kalktım. Kalkmak bir şey değil, kalabalıktan geçebilirsen gec de dışarıya çık bakalım. Şu solucan ya-1 pılı kahpe gelmiş de tam benim geçeceğim yere kazık gibi dikilmiş. Bismlllâiı, destur derken tramvayın çarkları işlemeye başlamaz mı! Sıkıntımdan deli olacağım vallahi. Kızım görüyorsun ki ben yerimden kalktım, dışarıya çıkacağım. Ne duruyorsun önümde? Kenara çekil de geçeyim» diyerek şöyle parmağımın uclyie omuzuna dokunuverdim. Vay efendim, vay! Raftan sünger düştü, hanımın topuğu şişti. «Ne çimdikliyorsun beni?» dîye katırlar gibi tepinerek ayağıma bir tekme indirmez mil Serçe parmağımdaki nasırın sızısı tâââ beynimin içine vurdu, gözlerimde valap yalap şimşekler parladı. Aman Allahım. sen bana sabırlar ihsan eyle. Parmağımın sızısiyle mi uğraşayım, tramvayın yürümesine mi yanayım? Çarklar fırıl fırıl dönüyor,
nn bu dinamik unsuru da bilhassa Atatürk» inanmamış olmak hatasına rağmen. Terklerde ticaret* rağbetin bir nevi alemdarı olmuş ve Türk İktisat tarihinde yer almağa hak kazanmıştır.
Milli iktisat Bankası da, milli bankacılık tarihimizde Uk adımdır. Ancak bundan sonra Talât ve Cavlt beylerin teşebbüsü ile «İtibari Milli Bankası, kurulmuştur. Bugün İftiharla gördüğümüz milli bankaların tohumunu bu iki banka teşkil eder. Bankacüık tarihimizde de Kara Kemal. Talât ve Mehmet Cavlt isimleri altın harflerle yazılmalıdır.
11) Ziya Göhaip. Türklük şuurunu fimi tetkik ve tahlillere dayanarak İnkişaf ettirme ve geniş ilim araştırmalarına yol açma bakımından birinci derecede bir rol oynamıştır.
12) Fetlıi Okyar: Sonuna kadar nebat etmemiş olmakla beraber. en güç bir zamanda, iktidar partisine karşı bir murakabe partisi kurmak medeni cesaretini göstermiş, muvaffak olmamış, bu ilk tecrübeye rağmen normal teşrii hayatın ilk esaslı tohumunu atmıştır.
13) Operatör Cemil Paşa t Memlekette, şehirlerde tam medenî ölçüde İmarın mübeş-şlrl. belediyecilikte gayret dürüstlüğün timsalidir.
14) Doktor Akil Muhtar: «Hi-' inil Ahmerdeki. milli, hattâ milletlerarası rolü ile bir insanlık ve şefkat timsali, tıbbiyede-kl hocalığı İle doktorluğun ve ilmin ku isiliği mefhumunu yaymakla tam bir hoca ve ilim adamı numunesi olmuş ve kendisine benzemeği, bir çok gençler İçin, bir hayal düsturu yapmıştır.
15) itin Tevflk- Bütün siyasi inhlraflerlne rağmen, gerek edebi, gerek felsefi salında bir kaç neslin yetişmesi üzerinde müessir olmuştur.
lı>) Selim Sırrı Tiran: Fikir hayatındaki tesirleri büyük olmakla beraber, gençliğe spora rağbeti. vücut tenasübüne ehemmiyet ve kıymet vermeği öğreten bir maddi ve manevi sıhhat telklnclsl olmuştur.
17) Halide Edip Adıvar: Gerek romanları ile, ırcı-ek ve bilhassa memleketin en felâketli devrinde milli heyecanı uyandırıcı, arttırıcı, coşturucu hitabeleri İle. gerek milli mücadele esnasındaki teşci edici telkin ve hareketleri İle ve hiç bir mükâfat beklemeden. hattâ menfa hayatını en Eeniş feragat ile kabul etmesi İle yüksek bir «Türk kadını» numunesi olmuştur.
18) Celâl Bayar: Memlekette mali ve iktisadi hayata genişlik
1 .
ve
selmesl için Uk defa sistemli bir terbiye ve poUtlkasının esaslarını atan bir İlim ve fikir adamıdır.
9) Mehmet Cavit: Milletlerin hayatında iktisadın rolünü en iyi kavnyan, ifade eden ve devlet mâliyesine Uk defa olarak ilmi telâkkileri sokan, memlekette ilk bütçeyi yapan, milletin olgunluğuna inanarak, sermaye terakümünü müşalıa-dc ederek Uk «dâhil.' istikraz» teşebbüsüne girişerek milli mâliyemizi, istiklâle sevkeden ! ve bir çok maliyeciler yetiştirerek, bugünkü muntazam te$-Ikllâtın tohumunu atan İlim, siyaset adanı: ve hocadır.
10) Kara Kemal: İttliıatçıla-
saçarak bakıyordu Fakat, yine de son derece nâzik davranıyordu, Margot’ya gelince müthiş heyecanlıydı. İçinde bulunduğu ruhlhâleti nasıl tasvir etmeli? Bilemiyorum. Bir karar vermiş de yaymak İstemiyormuş, kendi kendini kuruyormuş gibi dudakların ısırıyor, hızlı hızlı nefes alıyordu.
«Şatodan komşu malikâneye gittiğimiz sırada, ablam da e-nlştem de tek kelime konuşmadılar. Derek Hurst Göre, boyuna gülüyor ,şaka ediyordu, Fakat, Thorley, ona hitaben bile tek söz söylemedi. Akşam yemeğinden. sonra, Locke’lnrda... ı Thorley sana anlaırı mı, Do-nald?
— Oyun oynadığınızı söyle- | dİ.
Cella. omuzlarını kıstı, aksi Jsada gibi tekrarladı:
— Oyun!... Ama ne oyun!... Maskelerden de bahsetti ml? İdam mahkûmlarının maskeleri...
— Hayır.
Holden, elinde olmayaraktan gitgide sinrlendlğinl hissediyordu. Zehir şişleriyle, ölüm maskeleriyle Cella’nın tasvir ettiği tablo, hiç d* yortu arifesinin dekoruna benzemiyordu. Doktor Shepton'a gelince hiç konuşmuyor. hattâ kımıldamıyordu.
Cella .devam etti:
— Sir Danvers Locke'ın maskeler koleksiyonunu belki gör-müşsünüzdür? Muhtelif odaların duvarlarına asılmış pek çok maskeleri vardır. Bunlardan bir çokları, empresyonist sanatkârların eserleri... Fakat bazıları da, mulajlardan yapılmış hakiki maskeler... Hemen hepsi canlı imiş gibi boyanmış. Do-nald’cığim, belki d? bilmezsin: Kötü fanteziyi son kerteslno vardırarak Sir Locke, bazı meşhur mahkumların idamlarından sonraki mulajlarıyla bir ayn koleksiyon yapmış.
Holden, yüz buruşturarak:
— Evet, bunu bilmiyordum.
verme sahasında birinci derecede bir rol oynamış, Atatürk* ün ebediyete İntikalinde tnönü-ye memleket mukadderatım teslim etmekle en büyük siyasi feragat ve olgunluğu göstermiştir.
Muhalif parti tecrübesi de, muvaffak olur İse. büyük bir hizmet olacaktır.
19) Hamdullah Suphi Tanrı-över: Milli heyecan ve şuurun mabedi olan «Türk ocakları.ni yaşatma ve geliştirme hususundaki hizmetleri ile «Büyük bir Türk» sayılmak lâzım gelir.
20 > Doktor Ma bir. ut Ala: Türk çocukların::! doğumunda. annelerin sıhhatlerinin korunmasında bir çok hizmetleri olmuştur.
Cevat Nizami sözlerini şöyle bitirdi:
— Milletin hayatı üzerinde müessir olmuş daha yüzlerce büyük şahsiyet vardır. Fakat muhterem gazeteniz »20» hududunu tesbit ettiğinden milletin kendilerine borçlu bulunduğu bir çok kimseleri saymak zevkinden mahrum mecburiyetindeyim.
olmak
bey
(A.
(En-
Okuyucularımızdan Aram Arman Ars-lan’ın listesi
1 — M. Kemal Faşa. Atatürk.
2 _ İsmet İnönü Cumhurbaşkanı.
3 — Mareşal Fevzi Çakmak. (S. Erklini Harb Reisi),
4 — General Kâzım Karabe-klr. (Cesur kumandan ve M. M. Reisi).
5 — General Refet Bele (ts-tanhulu alan kumandan).
6 — Mahmut Şevket Paşa (Hareket ordusu Başkumandanı).
7 — Binbaşı Muhtar (Şehit Muhtar bey).
8 — Ahmet Riza bey Reisi).
9 — Binbaşı Enver bey
ver Paşa. Harbiye Nazın).
10 — Talât Paşa (Müteveffa Başvekil),
11 — General Zihni (Cezalrli Ahmet Paşa mahdumu topçu Y üzbaşılarından),
12 — Necmeddln Sadak (Dış İşleri Bakanı).
13 — Meşhur Mehmet Ali Baba (Mason derneğinden).
14 — Operatör Mim Kemal.
15 _ Muhterem Vâ-Nû )Kıymetli yazıları İle maruf).
16 — Rauf Orbay (Cesur, yiğit amiral).
17 — Abdülhak Hamit.
18 — Halide Edlb.
19 — Doktor Adnan Adıvar.
20 — Nihat Erim ( Başbakan Yardımcısı),
lum. Olanlar oldu bana Sahiden de nazara gelmişim. İki günden beri üzerimde bir ağırlık var. Zannedersin ki başımın üstüne dört tane değirmen taşı koymuşlar. Oturduğum yerde yığılıp kalasım geliyor. Nazarın nerede değdiğini de biliyorum. Geçen gün bir ahbaba gitmiştim. Başka misafirler de vardı. Tazenin biri tentene örüyordu. Bakarken merakım depreşti. Gençliğimde öyle ince işleri ben de çok güzel yapardım. Dayanamadım. kadının elinden tenteneyi aldım, iki sıra da ben' ördüm. Oturanların hepsi j şaşkına döndüler; «Aman büyük hanım. Sen ne güzel Örüyorsun!n diyerek ördüğüm tenteneyi elden ele gezdirdiler. Beğenmesine pek beğendiler de hiçbirinin ağzından bir maşallah lâkırdısı çıkmadı. İşte o gün bu gündür benim nevrim döndü. Salaklaştım, vesselam.
— Estağfurullah, teyze hanım. O nasıl.,.
Sözü kesti;
— Sus. bu sözüme kulak ver. Sen beni benden daha mı iyi bileceksin? Ben kendimi bilmez miyim? Basbayağı salaklaştım işte. Uykular basıyor, esnemeler, gerinmeler. dsrt’im. meler gelivör. Üzerimde nazar fenalığı olmasaydı tramvayda başıma o işler gelir miydi?
— Yaaa, tramvayda başına işler geldi demek?
— Haberin yok mu. ayol? Öyle şeyler olmasaydı ben kalkar da buralara gelir miydim? Şu bacak kadar kahpe kim oluyor da beni şekva ediyor? Şunu iyi bil ki dünya tersine döndü, çoluk çocuk bile lâf sahibi oldu. Bizim zamanımızda kimin haddine düşmüş ki büyüğe karşı ağız açsın da lâkırdı etsin? Amma gel de şimdikilere bak. Her biri bir lâf ebesi. Sen bir söylerken onlar beş lâkırdı yetiştiryor-lar.
— O kız ne diye şikâyet etti seni?
— Üzerimde nazar ağırlığı var, dedim va. Şangır şangır
I

desturun, eefcir- varmar fin] tını donuyor, rar. Ürerimde na- lramva? ™r
■kâfir kahpe de karşıma geçmiş, dırlanıp duruyor. «Sesini keş, zaten başım dönüp duruyor, bir de senin dırıltını dinliyecek halim yok, şimdi ağzının payını veririm >» diyerek nasihat verdim. Elâlcuı maskarası kahpe. nasihatten anlıyacak a-dam değil ki. Kınlasıca çenesini bir açtı, benim lâkırdılarımı ağzıma tıkıyor. «Sen benim boyumun ölçüsünü nasıl verirmişsin, cadı kan?» demt-sivle saçlarını e-lime doladım, başladım suratını şamarlamağa. Ağzıma geleni de söyledim, cümle filemin içinde tepeden aşağı boyadım kahpeyi.
Mahkeme açıldı, hanım teyze davacı kızı haşin bakışlarla süzerek salona girdi.
Ce. Re.
— Biz de bilmiyorduk. Fakat birinci kattaki odalardan birine davet edildik. Orada, aydınlatılmış vaziyette bu maskeleri gördük, Küçük bir odanın kapısını açıp bizi içeri soktu. Koleksiyonunu seyrettirdi. Herkes epey içmişti, Aksi takdirde Sir Danvers böyle bir şey yapmazdı zannediyorum,
«Bizim dördümüzden başk“. mecliste, ev sahibi İle karısı Lady Locke, kızları güzel Do-ris... (Ne güzel çocuktur!) Ve bir de Ronnle Merrlck vardı. Res som olan bu Ronnle Dorls’e delicesine âşıktır... Karkunç koleksiyon bize gösterildiği zaman, bütün bu insanların ne hal aldıklarım hâlâ unutamam.
«Sir Danvers, ekser maskelerin karihadan yapudığını bize izah etti. Ancak üç. dört tanesi hakiki mulajlarını?. Ve Scot-lund Yard’la ParLs emniyet müdürlüğünün müzelerinde a-.sılları varmış. Bunların hangileri olduğunu bize söylemedi. Mulajlar, sonra, ten rengine boyanmışlar. Bunlara hakiki saçlar, bazılarına sakallar ve bazılarının da boyun kısmına ip izleri İlâve edllmia.
— Cella, çok rica ederim, bu hatıralarını aklına getirmek suretiyle kendi kendini böyle cehennem azabına sokma, kızım,
Celia'mn eli Holden'in avuçları İçinde hakikaten de buz kesilmişti, titriyordu Bu ihtar üzerine elini çekti, Shepton, kı-mıldamaksızm duruyordu.
— Meğer, ev sahih! o akşam bize bir «Murder parti» yani cinayet oyunu oynamak İstiyormuş. Cinayet tarihindeki meşhur kaatlllerden her birinin maskelerini birimiz alıp onun şahsiyetlerine bürünecek oyun ony anacakmışız. Cinayet bir kere işlendikten sonra, polisin suallerine cevap vermemiz ica-bediyormuş. Şahsiyetine büründüğümüz kaatili, İşin içinden sıyırmağa gayret edecekmişiz.
«Derken .Sir Danvers Locke, maskeleri gelişi güzel her birimize dağıtmağa başladı.
«Sarhoşluk bu yu. cinayet o-yunu oynanacağı herkesin hoşuna gitti ±.âakal. öyle denildi. Ben itirazda bulundum. Oyunun İyi devam edebilmesi için, her birimizin, kriminolojide malûmat sahibi olmamız lâzım gel-
diğini söyledim. Hiç değilse oynadığımız rolleri bilmemiz ica- | beder, dedim. Lâkin, kimse aldırmadı.
«Maskeler dağıldı Thorley Landru oldu, Derek L«e, George Joseph Smlth... Hani .şu karılarını hamamda boğup sigortadan para alan... Bu kaatil hakkında malûmatım vardı. Mar-got, hatırladı: «Ben e kocakarı Dyer ananın maskesini istemem. Çok çirkin! Bana hiç değilse, Edlth Thonıpsonünklnl verin.» Dorls Locke. ön dişleri hayli ileri fırlamış ulan kaatil bayan Pearcey’yi temsil ediyordu. Kocası gibi bu oyunun cezbesine kapılmış olan Lady Locke de, kırmızı saçlı Kat* Wabs-ter'l... Hepsi pek memnundular.
«O esnada ressam Ronnle Merrlck bana fısıldadı:
«— Bana doktor Bucbanan rolünü vermişler. Hiç fikrim yok. Kuzum, bu kaatil kimdir? Ne yapmış? Ben ne şekilde hareket edeceğim? Baııa yardımda bulunabilir misiniz?...
«Cevap verdim:
«— Beu de Marta Manning inıişlm. Bu kadının da kim ol-
duğunu katiyen bilmiyorum.»
«Derken, ev sahibi İleriye doğru yürüdü. Kendisi detektif rolü oynayacakmış Yüzüne XVn'inci asırda, bir Alman cellâdına ait bulunan madeni maskeyi geçirmişti. Maskenin sivri çenesi, pasla lekelenmiş ve yeşermişti. Karşıma birdenbire o kılkla dikliiverlnce. vücudumda Öyle bir ürperme hasıl oldu ki, dehşete kapıldın,, Ronneie* nln koluna yapıştım. Evet e-vet, o gece hepimiz biraz fazla içmiştik, zannederim. Oyun devam ederken...
«Davetlileri eğlendirmek üzere tertip edilen bu gibi oyunları bilirsiniz? Bazan heyecana kapılırlar. bu sosyete oyunlarını ifrata vardırırlar
«Sahne, malikânenin zemin katında, holde cereyan ediyordu, Ortalık bir çanaktan çıkan titrek, mavi bir ışıkla aydınlanıyordu.
«Bu maskeli insanlarla dolu olan meclis ha kİ kal en kâbus gibiydi. Beni sorarsanız ,en korkunçlarından biri hendim. Çünkü, Marta Manlng’in yüzü şişmiş, gözlerinden biri açık, öbürü (Arkası var)

12 Şubat 1950
Atom casusluğu
İngiliz araştırma merkezlerinde sıkı inzibat tedbirleri alındı
AKSAM
Sablfe 7
Londra İt (A A.) (Afpj — Daily Mail gazetesi, HarweU atom araştırmaları merkezinde çalışmakta oıan direktörlerden hademe kad'Ulara kadar herkesin İngiltere giah teşkilâta tarafından kontrole tibi tutulduğunu ve bu tedbirlerin 33 şubatta muhakemesi bavlıyacak olan âlim Klaus Euchs'un casusluk dâvasını mîrtenklp tatbik edilmeğe başlandığını yasmaktadır.
Dail Mail, bu kontrol neticesinin Amerikan federal glzU polis teşkilâtına bildirileceğini ve Malvern ile Farnborongh radar ve hüreler araştırmalarında çalışanların da ayrıca kontrole tâbi tutulacaklarım tasrih etmektedir.
Gazele, karartma tertibatı, projektörler te elektrik cereyanı verilmesi düşünülen demir tel şebekelerinin pek yakında Ha-revvelle bir toplanma kampı manzarası vereceğini belirtmektedir.
Churchill’in hücumları
Eski Başbakan seçim propagandasında şiddetli nutuklar söylüyor
Londra 11 (AP) — Winston ChurehilJ dûn gece verdiği bLr nutukta İngiliz İşçi Partisinin, İn gil tereyi bütün dünya nazarında bir «ahmak adama» benzettiğini Ueri sürmüştür.
Churthlll, ingllterenln «çok uzun zamandanberi» başı üzerinde durduğunu söylemiştir «Benim John Bull’a yapmak istediğim, onu şöylece bir çevirmekten İbarettir» diyen Chur ehlü, «değişikliğin azametini o zaman takdir edeceksiniz» demiştir.
Muhafazakârların lideri, İşçilerin 23 şubatta yapılacak olan genel seçimlerin propagandasında, müdafaaya çekilmiş bir durumda olduklarını anlatmıştır
Londra 11 ı AP) — İngiliz Milli Maden Ameleleri Birliğinin komünist sekreteri, dün, birlik adına bir beyanname yayınlayarak, maden işçilerinin, seçimlerde fşçt Pariislne rey vermelerini talep etmiştir.
Bununla beraber, kendisi, komünist adayları destekiiyeceS-tir
SOÛUK ALGINLIĞI ve GRİP
BaşlangKinde hastalığı önlemek için
GRİPİN
Baş, Diş, Nezle, Romatizma, Adale ve Sinir
Ağrılarım geçirir. 4 saat an ile günde 3 kare alınabilir.
HANNOVER
FUARLARI
Hava tecrübe
merkezi
Zira
ARI
unlarile beslenmektedir.
ARI Pirinç ve Hububat unları vitamin ve kalori bakımından en
100 milyon dolara mal olacak
Kashington 11 (AA) (Usis) Amerika Birleşik Devletleri yakında Tenessee'dc Nashvllle civarında 100.000.000 dolara mal olacağı tahmin edilen ve hava bakanı Symington'un «dünyadaki hava tecrübe merkezlerinin en büyüklerinden biri» diye tarif ettiği bir hava tecrübe merkezi kuracaktır. Dört beş sene içerisinde faaliyete geçecek olan bu merkez bilhassa ses hızını aşan süratler sahasında yapılacak araştırmalarda kullanılarak şekilde teçhiz edilecektir
Symington, bu merkezin yalnız hava kuvvetlerine hizmet etmekle kalmayıp kara ve deniz kuvvetleriyle özel eğitim ve araştırma müesseseler! ve ö-w! endüstri tarafından da kullanılabileceğin! bildirmiştir.
Batı Almanyamn umum sanayi şubelerini İhtiva eder. Ticaret Fuarı 29 Mart — 2 Nisan 1950
AUSTİN in Nioşhur Rekor Kırıcısı o
CONVERTİBLE A 90 ‘ATLANTIC’ Otomobili (Tente ile örtülebilir)
PARÇA ye SERVİS: AUSTİN servis tej-kilâtı bütün dünypyo yayılmıj olduğundan AUSTİN sahipleri gerek parça ve gerekse servis ve tomir hususunda A U S TIN' e güvenebilirle».
propagandası
Ahmet Şükrü Esmer Amerika radyosunda konuştu
Bir Amerikan uçak gemisi Hong-Kong’ta
Hong - Kong II (AJL) (Lps) — Amerikan uçak gemisi «Bozer» Hong - Kong'a gelmiştir. Gemide bulunmakta olan Amiral Boon, Hong - Kong valisiyle görüşecektir Bu uçak remizi. Amerikanın Pasifik filosuna katılmak üzere yola çıkmış bulunmaktadır.
New - York 11 (AJL) (United Press) — tkllsdai İşbirliği Teşkilâtının teşebbüsü ile Birleşik Ameri kaya relen beş memlekete mensup turizm uzmanlarından Türk murahhası Ahmet Şükrü Esmer. Amerikan otelleriyle, bu memlekette turizm sahasında mevcut kolaylıkları tetkik etmek üzere, dün trenle niadelfiya ile Atlantic Cityye hareket etmiştir.
Şu son 24 gün zarfında Türk murahhası, beraberinde Belçika. Hollanda. İngiltere ve İrlanda temsilcileri olduğu halde Birleşik Amerikanın doğu sahilindeki şehirleri ziyaret etmiştir
İki gündenberi bu grup. New-Torkta otel İdaresi hakkında verilen muhtelif konferanslarda hazır bulunmuş t ur.
Perşembe gecesi Amerikan radyosunda konuşan Ahmet Şükrü Esmer, Türkiyede seyahat etmenin faydalan hususunda dinleyicilere izahat vermiştir.
BULMACA
« a a T o
Soldan saf»; 1 — Vayd&Unroj ş _ Bayıltıcı. » — Tvcia »rmrtl - Kadın el Hjlernlden, 4 — Tedl bir rina aokum*dtr, S — şimali AfrikblOM-dan - Japnnun bap. • — Bir erkek adı - Terıl hakikattir. T — Tadmler -Hefl edatı. I - Bir neri balık aJT>. * - Kıralice - Kavra )* - Teni lemlılenlnu demektir - Ftlruhi et.
Yutumdan malıya: I — Fallı yan. 1 — Bir nevi balık satan. S — G Qm-rukatiı eca geçirmeler, « - T*-mamlatna - Kam^r, S — TfUl K*r«-deııirdc bir liman - Cennet hademesi, ■ - Tersi geminin talubedecett »ol - Şıansada bir tehir. V — nfoıofL-ırından - Teni Cök ■ — BMuw «K. relime gel keyfim E«l ■ Melekede bir dag
O ECEM BUI.MA.CANIM HALLİ
Saldan aa«aı 1 - Otomobil 1 — NUamt»». » - Arabuu.n. « _ M,ne. ita. * - Ib. ventK, _ Unl,rm 1 - Almam. a — Mum. Meae. » — Al. Miran. 10 — Zufuıı. Ka.
VUkarMim AMlIVı I — Olumlama. 3 — Tlrebolıılu.l X - Oj»n, Hım, « — Mabeyin. Mü. 5 - Omu, Etamin, e — Bilinemı r. 1 — l( nrllm. Lu,. 8 — Ltıırr. F.ın«.
Sanayi Fuarı
3—14 Mayıs 1950
Deviz, Seyyal»! ve Viz« işlerinde Kolaylık.
Her türlü izahat ve malûmat için t Türkiye MİBMOİh: Dr. O. Zeki Torgay Mehmet 11, İstanbul — Galata, Aslan Han.
Telefon: 420«3, Telgraf: MehmeUi, İstanbul
p-ATATÜRKÜ YAŞATMA DERNEĞİNDEN
■ Derneğimizin yıllık kongresi Eminönü halkevinln küçük
■ salonunda 17.Çubat.950 Cuma günü saat 15 de ve ekseriyet
I olmadığı takdirde aynı yerde 25 Şubat 950 Cumartesi gö-Inü saat 15 de yapılacaktır. -Sayın üyelerin toplantıda ha-jzır bul un malan rica olunur. İdare Heyeti
Devlet orman işletmesi Araç Müdürlüğünden
1 — İşletmemlain K ark almaz bölgesinin Araç merkez istif yerinde mevcut 2015 adet dengi 1043.997 M3. müsaderen çam tomruğu (81 parti halinde 8/2/950 tarihinden İtibaren 25 gün müddetle açık arttırma suretile satışa çıkarılın ıştır.
2 — Arttırma 3/3/950 Cuma günü saat 15 te Araç İşletme müdürlüğünde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküpünün tahmini bedel! 60 lira olup her parti İçin % 73 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu işe ait şartnameler Ankarada Orman Genel Müdürlüğü ile Merkez Orman İşletmesinde, tstanbulda Bahçekapı Liman han Kat 1, No. I, Ormanişletmcsinde ve Kastamonu, Karabük, Daday, Bartın işletin eler İle işletmemizde görülebilir.
4 — İsteklilerin beli! gün ve saatte müsbit evrak ve ilk
teminatları Ue komisyona müracaatları. C
Sinema yıldızları arasında boşanma dâvaları
Juare* (Meksika) 11 (AP) — HoUyvood filim prodüktörlerinden Wa)ter Huştan hinoğlu John Boston, dün burada, sinema artisti Evelyn Keyes aleyhinde açmış olduğu dâvada boşanma karan istlhssl etmiştir.
Sovyet işgal bölgesinden kaçan Almanlar
Londra 11 (AJL) (Lps) — Berikideki muhabirlerin bildirdiklerine göre, son haftalar içinde Almanyadaki Doğu Gal bölgesinden çok sayıda mülteci gelmiştir. Berlin d eki batı kesimler! belediye meclisi Ocak ayı içinde 2142 mültecinin batı bölgelerine sığındık] arını haber vermektedir.
ingilterede şiddetli fırtına
Londra İt (AAl (Arp) — Bütün İngilterede dün gece şiddetli bir fırtına patlak vermiştir. Rüzgâr vasat! olarak saatte 10 kilometre süratle esmiştir Ba-1 n yerleri suların baslığı bildi-rllmektedlr.
İstanbul sular idaresinden
İdare Ihtiyr.cı İçin açık eksiltme İle 17150 kilo 15 m/m kurşun boru satın alınacaktır. Şartnamesi satmalına servisinden alınabilir
İsteklilerin teklif bedellerinin % 7,5 ğu n'.sbeünde yatıracaktan teminata mukabil alacakları makbuzlarla 13.2950 pazartesi günü saat 11 de Komisyon önünde yapılacak açık eksiltme de hazır bulunmaları.
Fatih Saik İcra Memurluğundan: 949, «7
Bir borçtan dolayı mahcuz ve paraya çevrilmesine karar verilmiş olan iki yaşında inek 18/2/950 gün ve saat 13 de Şehremenl Uzun Yusuf Mescit bey sokak 12 No.da açık arttırma İle satılacak ve e gün muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde 24/2/950 saat 10 da ayni mahalde satışa devamla o gün en çok arttırana kati İhalesi yapılacaktır. Alıcıların mezkûr gün ve saatte satış mahallinde hazır bulunmaları ilân olunur. (82241
VltMl R ARANIYOR
İhracat işlerinde tecrübe sahibi. Almanca ve Fransızca müstakillen muhabereye kudreti* bir merur aranıyor.
Kendi el yazısı ile lata, Posta kutusu 1198 -İhracat* adresine müracaat
İyi gıdalarıdır ıhnayan cild' ve ensice de zamanla İhtiyar- [ lar. Cildin muhtaç olduğu ana- i sın terkibinde toplayan ve' nesci pek az zamanda kuvvetlendirmek olan
hassasına malik
AMERİKAN
KREM
PERTEV
Franaada feci bir tren kazası
Paris 11 (A,A» (Afpi — Tou-touse bölgesinde vukua gelen tren kazası hakkında alman İlk (
WflİTE'S
Diş macunu
Eczanelerde ve Itriyat mağazalarında arayınız. Türkiye Ecıacılan Deposu
ZAYİ — İstanbul Em. San. Kadıköy ŞubeUnc yatırdığım paraya alt 11179 No.lu vadesiz tasarruf cüzdanını zayi etlim. Yenisini alacağımdan eskisinin
ma ûmata nazaran 10 kişi ol- hukmıi olmadığını ilân ederim.
.muş ve 40 kişi (ie yaralanmıştır. |
cildinize taze bir (
kullanmakla
hayat teminini ihmal etmeyiniz.
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
Bedelleri nususi tanışlar tarafından ödenen mahkeme, icra. tapu «c noter UânJan gibi rcauıı Hânlar eskiden olduğu ırt-bı doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafından kabul edilmektedir
Lüks molzeme He teçhiz edilen ve son derece emniyet ve sü/aile kullanılabilen A90 modeli AUSTİN otomobilleri bu günkü otomobilcilikte size en büyük heyecanları yasatırlar. Bu otomobiller Birleşik Amerika devletlerinde 7 gün içinde 11,850 mil mesofe katederek 63 Amerikan otomobili rekoru kazanmışlardır. Bu arabalar bugünün en mükemmel açık veya kapalı otomobilleridir.
A 90 MODELİNİN EVSAFI: Bu oraba 88 fren beygir kuvvetinde olup motoru üstten sup a pli ve çift karbüratörlüdür. Direksiyondan vitesli olup kavisli siper camlı ve ön takımı onlipantendir. Bu model ayni zamanda kapalı spor tipinde de temin edilebilir.
AUSTİN e
- güvenebilirsiniz
Bütün iıobeh ofaçıda adresi yanlı acentesinden hemen alabilirsiniz t
TEKTAŞ
TEHItht VASITALAR TİCARET TAŞ.
Ulıklal ciMmI Ma. 103 BEVO6LU- İSTANBUL
Ttiys! : VASITALAR
Teletoe : 41609

İş bulmak isteyenler; işçi arayanlar; emlâk, arsa, eşya alıp salmak arzusunda olanlar için
IEfu verimli ve en ucuz vasatalar
Doğrudan dorğuya "AKŞAM,, ilân servisine müracaat.
Telefon: 38*81
Dokuma makinesi satışı
İstanbul Defterdarlığından
Muamele ve İstihlâk V. Merkez tahsil şubesine olan mua-I mele vergisi borcundan dolayı haczedilen Tahtakale üzün Çarşı caddesi Yemiş han 10/11 No. da 180 tarak genişliğinden RUTI marka iki adet dokuma makinesi motor ve şartell tle 16,2,850 perşembe günü saatli de mahallinde açık arttırma I suretiyle satıh-çaktır.
i Taliplerin belli gün ve saatte satış yerinde hazır bulunmaları ilân olunur. 11878)
Lokman Hekin
(Dr. HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı Divanvolu No. 104 Muayene saatlert Poıa> tıariç her gun Z.5 • Û Tel: £339»
Çocuk hekimi (1 ok tu ı
Ahmet Akkoyunlu
Faksam • l’alıu»han«
Palas. Telefon;
Salıife 8
aksam
12 Şubat 1950
AKŞAM |spor|
(itinün mühim karşılaşmaları
Haftanın dedikodusu
Galatasaray, Vefaya
nisbetle daha avantajlıdır
Genç millî futbol takımımız hangi oyunculardan kurulacak? — İstanbul kupası basketbol tumua&ı
I.Spor, Emniyet takımları müsavi kuvvettir Sarı siyah'ıların daha tecrübeli o’ma’arı yegâne avantajlarını teşkil eder
maçlarının birinci devresinde 1 - 0 yendiği Vefaya karşı biricik golü atarken
SAZI TEZC.tN
çözümüzü dört açalim
Yunan atletleri kış idmanlarına çok ehemmiyet veriyor
Üç hafta evvel oynanan Ug maçlarına göre, genç mili! taktına hangi oyuncuların namzed olabileceklerini gözden geçirmeyi faydalı bulduk.
Türk Futbol Federasyonunun çok yerinde teşebbüs ve teklifi üzerine, genç oyunculardan tnüteşekKll milli takımlar arasında yapılacak «Akdeniz futbol turnuvasının İlk maçını İlalyanlara karşı oynıyacağız. İki federasyon arasında maç tarihi görüjüle dursun.
Beşlktaştan, asker olduğu 1-çin pynıyamıyMi Nusretle orta har oynadığı takdirde Ali İhsan, BuTc-nCve’FtriK.-.ı’thn; Fe-nerbahçeden Eıol ve CcwkJ: Galatasaraydan Turgay, Fâzıl, Doğan, İsfendiyar. Muhtar: Vefadan Şükrü ve Melih; Beykoz-dan aığlç Küçük Orhan: ts-tanbUlspordıın Kâmil, İstanbııi-dan genç mıllii takıma namzed olabilecek en gözde elemanlardır. Genç milli takımda 1926 doğumlulardan daha büyük üç oyuncu da yer alabileceği ve İz-mlrle Ankaradan da bazı oyuncularla takviye edileceği de göz önünde tutulursa, oldukça sağlam bir takımla İtalyanların karşısına çıkabiliriz.
Yeter ki Futbol Federasyonu genç milli tekimi seçerken, bazı mütehassıs geçinenlerin kaprisine kurban gitmesini...
«İstanbul kupasın basketbol turnua&ı «İstanbul Kupası» milletler arası basketbu! turnuvası hazırlıklarına büyük bir hızla devam edilmektedir İstanbul Beden Terbiyesi Bölge müdürü Vahyi Oktay'ın himmetiyle Spor ve Sergi sarayında basketbol oynanabilecek portatif parkeden bir pist yaptırılmaktadır. 4 nisanla 9 nisan srerında tertlb edilecek bu turnuva 1953 yılma kadar her sene aynı tarihlerde' tekrarlanacaktır. Dört sene 1-çlnde en çok birincilik Kazanan milli takıma, İstanbul'un 500 üncü fetih yılı olan 29 mayıs 1953 te Fatih Sultan Mehmedln gümüş heykeli merasimle verilecektir.
Nis şehrinde yapılan milletlerarası basketbol turnuvasına hakem olarak davet edlllen Turgut Atakolun teşebbüsü ü-zerlne Fransa. İtalya. Yugoslavya. İspanya, Belçika muhakkak surette gelmeği taahhüt etmişlerdir. Muhtemel olarak da Yunanistan, Mı^ır ve İsrail takımları İstanbul kupası ’umu-vasına işUr_ik edeceklerdir,
Martın basında tsianbulda yapılacak Türkiye birinciliklerini mütankıp milli basketbol takımı elemanları seçilecekler , ve bir ay müddetle kampa alınacaklardır.
Halûk SAN


Yunan Federasyonu, atletleri bu seneden İtibaren ciddi ve kontrollü bir çalışmaya tâbi tutmuştur. Atlnada antrenör (Smlçek) üı nezaretindeki kış idmanlarına elliye vakın birinci sınıf Yunan atleti iştirak etmektedir.
Belçika millî atletizm takımı eylül 1950 tarihinde Atinaya gelerek Yunan takımı ile karşılaşacaktır.
Yine 1951 senesi eylül ayında İngiliz atletleri Atlnada bir müsabaka yapacaklardır. Ytınan idarecileri netodlu bir program İle çalışmağa başlamışlardır.
Türk atletleri için bir numaralı rakip sayılan Yunan şampiyonlarının çalışmaları bizi yakından İlgilendirmektedir. Muhakkak kİ, Yunan atletizm takımı önümüzdeki mevsimde çok kuvvetli bir vaziyette olacaktır
Atlnada havalar iyi gittiğinden şimdiden Yunan atletleri pist koşularına başlamışlardır
100 metrede Vetrakis 11.1 saniyede koşmuştur Bu atletin ö-nüjnüzdekl yaz ’.l saniyeden daha aşağı bir derece yapacağı limit edilmek t c-dLr.
Güllecl 'Yata »anası 14.2Ş metreye Kolaylıkla ulaşmakta dır.
(Nonoş) namında yeni blU-dLsk atıcı geçenlerde t3 metreû İlk bir derece yapmağa muvafû_ fak olmuştur. Yüksek aılayıcCM
Lambrounun bu seıu 1.90 nıetrŞg Ulaması kuvvetle muhremeldlr
Yunanlı İdareciler gelecek mev-Q
■—
3.58 de koşacaklarını iddia e;-^ inektedirler.
n bu sene kış® İdmanlarına devam edip eıme-J* diklerini bilmiyoruz. Yunanlll3**“ in sıkı bir caiışmû rejimine gir->% meleri bizim «Heri de naıeke’.&O
getireceğini ümit ederiz
Abdi Bandinelli'nin yumruklar ma karşı koyuyor
lebesl kolay ohruyacaktır Emniyetliler mevsim başındanbe-ri aynı enerjik ve nefesti tempoyu muhafaza edebilen yegâne ekiptir. Oyuncularının tecrübesi artarsa ilerde büyük işler başaracaklarını zannediyorum. Takımların bugünkü durumuna göre kuvvetler müsavidir, Ancak t. Spor Emniyete nazaran biraz daha tecrübelidir ve bu maçtaki yegâne avantajı da budur. Bu bakımdan Sanslyahlıların ufak bir farkla bu maç: lehlerine çevireceklerini kabul ediyoruz.
Üç haftadanberl karyüzün-den tehire uğrayan lig maçları na dün tekrar başlandı. Bugün I de Galatasaray - Vefa, Istan- ı bulspor - Emniyet maçlarile devanı edilecek. Günün mühim karşılaşması olan ve kulüblerle dereceleri üzerinde rol oynıya-büecek mahiyette bulunan Galatasaray - Vefa maçının çok-tanberi heyecanlı futbol karşılaşmalarına hasret kalan meraklıları bu soğukta stadyuma ceJbcdecefel muhakkaktır.
Bundan evvelki spor sahile-terimizde milli küme dolayısile İstanbul dördüncülüğünü kazanmanın ne kadar mühim Olduğunu tebarüz ettirmiş ve klüplerin İstikbaline sağlaya-_ cağı faydalar bakımından bu ( yoldaki mücadelenin çetin geçeceğine işaret etmbtik. tşte Klüp idareciliği spor dâvamızın buğun Vefalıların Galatasaray karşısında sarfedeceklerl gayret bu bakımdan fazla olacaktır.
Ötedenberi İddia ettiğimiz gibi Yeşllbeyazlılar basta giden ür büyük klüpten sonra mevcut elemanları bakımından dördûnrüliige cidden lâyık bir ekip olmakla beraber bu sene şansları ters gittL Ve dördüncülük ihtimalleri tehlikeye düştü. Bilhassa kümenin sonunda bulunan Beykoza mağlûbiyetleri vaziyetlerini adam akıllı sarstı ve bundan sonra yapacakları maçlarda muhakkak iyi bir netice ahr.ak gibi zor bir duruma girmelerine se-beboldu. Antrenörler! Rebllnln takımı yavaş yavaş düzelteceğini zannediyorum. Bllhaşsa . _ ' vrya spur ıvonııa
„*“‘rtu”n gM 5"‘,a™a Mffitandınlnu^r.
İddiası yüzünden çok zor olacağı ve karşılaşmanın zaman zaman çetin safhalar arzede-ceğl muhakkaktır.
Günün diğer maçında İstan-bıılsporun dördüncülüğe biraz daha yaklaşması için Emniyeti yenmesi şarttır. Fakat Emniyet takımı da birinci kümeye yeni geçen hiç bir klübe nasip olmıyan bir başarı göstermeğe muvaffak elan enerjik bir ekip olarak gözüktüğünden Sarısiyahlıların bu ga-
Haftanın notlan
başında gelir. İşlerin yoluna girmesi olgun ve tecrübeli klüpçülerin elindedir
yaran; Adil GİRAY
Biz de alelumûm Idareclle-'l rln. bilhassa büyük klıip lda-tecllerinln müptelâ oldukları bir hâdise ile karşılaşırız, ve senelerdenberi devam eaıp giden bir hastalık vardır. İda-ıc reciler ve klüp taraftarları bu-“ na klüp politikası veya klüp siyaseti adını verirler. Hakiki spor anlayışına hiç uymıyan bu hareket tarzı son zamanlarda klüpçüler nezdin.de çok rağbet görmektedir. Günün dâvası hali alan bu işin mahiyetini şöyle hülâsa etmek mümkündür.
(Fenerli) bir sporcu spor nizamlarına karşı işlediği hata ve kaballat yüzünden hakem veya spor teşkilâtı israfından kabiliyetini arttırmak lâzım- ^Zp“veren?T‘' Kta" renkli" ır’ |Tlril müdafaa eden nurmun-
Galatasaray takımına gelin.- 1ar, gündelik gazetelerde spor ce liglerin bidayetinde kısa su- sütunlarını dolduranlar derhal ren bir sarsıntı geçirmiş fakat kaleme sarılırlar...
Bu ceza meselesini günün konusu haline sokarlar. Beşiktaş ve Galatasaray’ı tutanlar verilen cezanın kâfi olmadığım. teşkilât adamlarının verdikleri bu kararla kliibüne çok İltimaslı
küçük klüplere takılmadan vaziyetini düzeltmiştir. Bugün Beşiktaş ve Fenerbahçe İle birlikte İlgin İlk üç takımı a-r ısındadır. Hücum hattında Gündüz, santrhafta Bıilend, müdafaada Naci fevkalâde o-yunlar çıkararak takımı sürüklemek Lvdrtlcr. Her iki takımın bugünkü durum una göre Sarı-kırniızıiılıırı avantajlı bulmaktayız. Çünkü Vefanın kısır hücum hattına mukabil Gündüzün idare ettiği Galatasaray hücum hattı Vefa müdafllert-nin herhangi bir hatasından faydalanabilecek bir form göstermektedir. Yalnız bu galebenin Vefalıların dördüncülük
_______________ __ Bu sefer kabahatli ve ceza almak | sırası (GalatasaraylI) sporcu-1 dadır.
GalatasaraylI sporcunun ' hak ettiği cezaya İtiraz eden klüp taraftarları birinci misalimizdeki Fenerliler gibi ortalığı birbirine katarlar. Kendi sporcularına vçrllen bu cezanın haksız olduğunu beyan ve teşkilâtı beceriksizlikle İtham ederler.
İşin garip tarafı Fenerli ve Beşiktaşlılar bu defa teşkl-1AU desteklerler. Hattâ bu İki fazla millet îşHrâk klüp taraftarları GalatasaraylIya verilen cezayı az bile görürler. Bu mesele de kapanır, gider.
Çok zanıan geçmeden yine bir hâdise ile karşılaşırız. Bu defa nöbet Beşiktaşlı sporcunundur, Hâdisede suçlu görülen Beşiktaşlı cezaya çarpılmıştır. Yine isyan sırası Beşiktaşlılaradır. İşler bu minval üzerine yürür. Bu yüzden se-Fener nelerdenberl spor sahaları-hareket mızdakl hâdiselerin tekerrürü ettiklerini yaza yaza bitiremez-[ önlenmiş değildir. Bilerek, bll-ier. Diğer taraftan Fenere ta-mlyerek bu kötü klüpçülük'
20 den fazla milletin temsil edildiği dünya şampiyonası
I Peşte de masa tenisi Pingpong dünya şampiyonasına 20 den etmektedir. Son müsabakalarda Fransa takımı Italyayj (5-0), Filistin takımı Dnnlmarkayı (5-1), Çekler de Brezilyayı (5-05 yenmişlerdir.

Bugünkü maçlar
İNÖNÜ STADINDA:
Saat 13: t. Spor - Emniyet. Hakemi: Feridun Kılıç.
Saat 14,45: G. Saray - Vefa.
Hakemi: Mustafa Giıventürk
raflar görünenler verilen bu zihniyetini yaşatanlar yüzün-! cezanın ağır olduğunu İddia iden spor İşlerimiz bir türlü Is-; ederler, Rakip iki kliibün bun-ltlkrar bulamamıştır Kabahatli da parmakları olduğunu ileri I sürerler. Teşkilâta çatarlar.' Fener klübünü zayıf düşürmek için çevrilen bir plân olduğunu ilân ederler. Neticede bu ceza ya tatbik edilir, ya hafifler veyahut atfedilir.
Aradan zaman geçer. Yeni
sporcunun ce2a görmesi lehin-1 de veya aleyhinde yapılan bu • mücadeleler spor bünyemizi sarmakta ve za'fa düşürmektedir. Klüp idarecilerimiz farkında olmıyarak bindikleri dalı kesmektedirler.
Hatan bir efendi re tam bir
sporcu gibi kabul ve itiraf etmemek ve dabııa indî maze-I retler yoluna sapmak bugün 1 maalesef hakiki klüpçülük ica-ı bı gibi İtibar görmektedir.
Artık sporculara hiç yakışmayan bu kötü âdetlerden vazgeçmeliyiz. İşlerimizin selâmet yoluna girmesi ancak bu su.-retle kabil olacaktır.
Dün çeceki boks maçında Ce vadin bir direkt vuruşu
Fener - Kasımpaşa maçında L ellerin bir hücumu

Comments (0)