f "1 İlk Zfi K. M- VASIF OKÇÜOÎLln hazırladığı
a 17 çv  Tl M (&£>. K lifi İNOİLİZCE - TÜRKÇE Büyük LûgaU’nın
i |\. XX İyi S 9^kK | B taslkölü «atışa çıkarılmışta. 1800 sahlfeden
* • “• *■ * ^H| ■ yn ■ İbaret olan eserin bu yeni baskısında, 120.000 e
jk» JML JL W r? L>-, Vftkm kelime dercedllmiştLr. Ansiklopedik tüx'-
1* *X '** S®® “**“* *'JiPr^ atte olian bu lügatteki maddeler İştirak esaa-
f-f/>>•/>//ff X SJifTlf& -M n» 8'®”' t-anrim edilmiştir. Birinci fMlküIüa 11-
M rf * ^atl 4,5 Uradır, Yayan: KANAAT KİTABETİ
Sene 30 — No. 10M4 — FUtt her yerde 10 kuruştur PAZAR 14 Mart 1043 Sahibi Neemeddln Sadak — Yaa İslerini «İlen İdare eden: o Bildik — Akşam Matbaası
Amerikan Ayanı yardım tasarısını kabul etti
Amerika’da harb tehlikesinden her tarafta açıkça bahsediliyor
Bütün gazeteler ve siyasî rical hükümetin gecikmeden katî vaziyet almasını istiyor
Yugoslavya’da tevkifler
Tevkif edilenler arasında komünist partisi erkânı da var
Londra 14 CR) — Yugrfslav hükümeti* tarafından dün akşam neşredilen resmi bir tebUg. Slovenya hükümetine mensup bazı mühim şahsiyetlerle komünist paratlsi erkânından bazı kimselerin casusluk suçlyle tevkif edildiklerini bildirmektedir.
Tebliğde İlâve edildiğine güre, bu kimseler harb İçinde Entelllcens Ser-ricele İş birliği yapmışlardır.
Bunların muhakemesine pek yakında başlanacaktır.
Necmeddin Sadak bugün Bidault ile görüşüyor
Bu görüşmenin 16 lar Konferansının çerçevesini aşacağı, Avrupa’nın vaziyetinin gözden geçirileceği zannediliyor
Ingiliz Havacılık Bakanı hava kuvvetlerine nutkunda “ ilk müracaat için hazır bulunmalısınız „ dedi
Nevyork 14 (R> — Ayan Meclisi, Avrupanın kalkınması İşin yardım projesini 17 ye karşı 79 reyle kabul etmiştir. Müzakere 11 saat sürmüş, reyler gece yarısı toplanmışta. Mecll* şiddetli münakaşalar sonunda muhalefetin ileri sürdüğü bütün değiştirme projelerini teker teker reddetmiştir
Proje gereğince, birinci senede Av-rupaya 5 milyar 300 milyon dolarlık bir yardımda bulunulacakta. Bu yardım 1 nisan tarihinde başlıyacakta.
Tararının. Mümessiller Meclisi tarafından da süratle kabul edileceği muhakkaktır Dünkü müzakerede muhalefet ağır bir darbe yemiştir.
Senatoda bu kabil müzakereler u-zıın sürerken, Avrupadakl siyasi variyet yüzünden reye çabuk müracaat •'d.h'iiştir Umumi kanaate göre, Çe-ko?lo7ftkya vakayll olmasaydı, müzakere en az daha İki hafta sürecekti.
Nevyork 14 (R) — Bütün Amerika, Avrupa vukaylinln aldığı şekille meşguldür. Bugünkü vaziyetin son derec» nazik olduğu kabul edilmekte vb harb tehlikesinden açıkça bahaolunmakta-dır. Bölün gazeteler va siyasi rical hükümetin kat! vaziyet almağını «■ askeri hazırlıkların arttırılmasını İstiyor.
Bugünkü durum karşısında Cumhurbaşkanı mücadelesi İkinci plâna
geçmiştir. Avrupa vaziyetinin alacağı şekil büyük merakla bekleniyor,
İngiliz Başbakan muavininin sözleri
Londra 14 (R) — Başbakan muavini M. Her bert Morrisson dün Birmingham'da söylediği bir nutukta Sovyet Rusyaya şiddetle hücum etmiş vs demiştir ki:
( Bundan on şene evvel, Hltler zamanındaki tehlikeli durum bugünkü durumun aynıdır. Çekoslovakyadakl hâdiseler, arkadan saplanmış bir han çerdir. Esarete karşı girişilmiş hürriyet hareketinde öldürülen Jan Mazaryk'ln ismi dalma anılacak ve yeni bir kalkınma yolunda girişilecek hareketlerde rehber o-iarak ele alınacaktır.
İngiliz Havacılık Bakanının nutku
Londra 13 (AA) — Reuter: Bugün Abingdon'da bir nutuk söyliyen va tnglliı hava kuvvetlerinin bombardıman uçakları mürettebatına hltab e-den Havacılık Bakanı Henderson şun Jorı söylemiştir:
«Milletlerarası durum «on derece vahimdir. Yakın bir gelecekte hâdiselerin nasıl bir cereyan alacağını aüy-llysbLlmek son derece güçtür. Yapacağımla yegâne şey. tetikte bul tınmak
Erenköy faciasının muhakemesi
Beliil: «Ben kaatil değilim. Masumum» iliyor
Dr. Satıh Sait de gelininin, oğlunu öldürdüğünde ısrar ediyor
Yukarıda nanik Bulul Ağır Ceza mahkemesi huzurunda kendisini müdafaa ediyor, aşağıda- Dâvası Dr. Salih Sait reisin suallerine cevap veriyor.
| Yazısı yedinci sahifede]
ve İngiliz hava kuvvetlerine yapılacak İlk müracaat İçin hazır olmaktır. Size harbin kaçınılmaz olduğunu söylemek İstemiyorum. Zira buna ben de kani değilim. Fakat durumun çok vahim olduğunu ve İngiliz hava kuvvetlerinin âzami derecede tesirli bir halde tutulmasının lcabettlğinl yeniden teyld ediyorum.
çekoslovakyada olup bitenleri ve Flnlândlyada nelerin olmak Üzere bulunduğunu görüyorsunuz. Bundan do layı milletler arası durumu göz önünde bulundurarak vazifemizi yapmalıya.»
Çekoslovakya’nın durumu
Nevyork 14 (R>— Çekoslovak hükümeti Birleşmiş Milletler Krulundakl daimi delegesi Papanek’l özlemiştir. Papanek, yeni hükümet! tanımadığını, Beneş’len yazılı emir almadıkça vazifesine devam edeceğini bildirmiştir.
Şlll hükümeti, Papanek’ln Çekoslovakya hakkındakl ithamlarının tahkiki için Güvenlik Kuruluna müracaat etmiştir- Kurul, meseleyi çarşamba günü görüşecektir. Mamafih, Rusya-nın bunun dahili bir !ş olduğundan bahsedeceği ve vetoya müracaat ey-llyeceğl zannolunuyor.
Londra 14 (R) — Pragdan alınan haberlere göre, Sosyalist partisi erkânından bir kısmı gizil askeri malûmat vermekle İtham edilerek tevkif edilmiştir. Hareket komiteleri her tarafta milli bakımdan güvensizlerin listesini hazırlıyor. Mecburi İş taburları kurulmaktadır. Yeni rejime muhalif olanlar bu taburlara gönderileceklerdir.
Batı Birliği ve Amerika
Nevyork 14 (R) — Başkan Truman İle kabine arkadaşları dün akşam Beyaz Sarayda toplanmışlar ve Brüksel-de hazırlanmış olan. Batı Birliği antlaşmasını tetkik etmişlerdir.
Başkan Truman. Batı Birliğinin teşekkül etmesinden duyduğu sevinci izhar etmiştir.
Vaşlngtonun siyasî mahfilleri bu haberi. Mareşal Stallne verilmiş bir cevap olarak telâkki etmektedirler.
Yunanistan’da
Selanik şehrinin merkezinde bir taarruz
Londra 14 (Rj — Yunanstandan elen haberlere göre Yunan âsileri dün Sel&nik şelırl merkezinde bir polis karakolu ile bahrlyeye ait bir radyo istasyonuna hücum etmişlerdir. Hücuma İştirak edenlerden hiç biri ya-fcılanmamıştır
Gazete muhablr-Hrisn bildirdiklerine göre. Kornet luinah bölgesinde de çete faaliyeti artmıştır.
Aynı muhabirlerin bildirdiklerine göre, bir çete grupıı Atina şehrine 40 kilometre yaklaşmıştır.
z-
Yeni tefrikamız
Karanlık yol
Aşk ve Macera Romanı Müellifi: Nihal Karamağaralı Yakında AKŞAM’da başlıyor
Fransa’da grevler
Umumî grev için çalışıldığı bildiriliyor
Parla 14 (R) — Pranganın kuzeyindeki maden amelesi arasında grev başlamıştır. 30 bin işçi İşlerini bırakmıştır. Bunlardan on sekiz binini temsil eden İşçiler birliği delegeleri tekrar İşe dönmek lehinde karar vermiştir. Mamafih komünistlerin umumi grev İçin çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Paris'te bazı otel LşçUert, ücretleri arttırılmazsa yartndan İtibaren grev yapacaklarını bildirmişlerdir. Bu ffrev Avrup kalkınma konferansının toplanması zamanına rastlaması itlbarlle mühimdir.
Byrnes’ün nulku
«Amerika, Ruaya’ya katî ihtarda bulunmalıdır» diyor
Nevyork 14 (R) — Dün iblr nutuk söyleyen eski Dışişleri Bakanı Byrnes demiştir kİ:
.Fransa, İtalya, Türkiye ve Yuna-nlstanin bağımsızlıkları tehdit edilirse Amerikanın harekete geçeceği Rusyaya kat! surette bildirilmelidir. Rusya-1 nın Çek ve Flnlâdiyayı yutmakla iktifa edeceğini sanmak safdillik olur. Rusya saydığımız dört devletin kontrolünü ele geçirmek istiyor. İtalyan seçimi nisandadır. Rusya, komünistlerin kazanamayacaklarını anlarsa harekete geçecektir. Amerika bu vaziyet karşısında hareket hattını şimdiden tâyin etmelidir. Demokrasilerin mücadeleyi kaybetmelerini bekleyemeyiz.»
Arpa ihracı karşılığı buğday ithal edilecek Ankara 14 (Telefonla) — Arpa ihracı karşılığında buğday İthaline İzin verilmiş ve keyfiyet ihracatçı birliklerine bildlrlmlştlr. Evvelce ihracat için verilen müddet ve şartnamedeki hususlar, tacirlerin daha müsait teklifler getireceklerini bildirmeleri üzerine 15 marttan 25 marta uzatılmıştır.
Paris 14 (R) — Türkiye Dışişleri Bakam Necmeddin Sadak, Bayan Sadakla beraber Londradan hava voliyle Bourget hava olanına gelmiştir. Bakan, alanda Fransız Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı temsilcileri, Türkiye sefiri ve elçilik erkânı tarafından karşılanmış: Beşine! George oteline İnmiştir.
B. Sadak, dün akşam Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiştir. Bugün Fransız Dışişleri Bakanı İle görüşecektir, Görüşmenin 10 lar Konferansının çerçevesini aşacağı ve Av-rupanın vaziyetinin gözden geçirileceği zannediliyor.
Y arınki toplantı
Londra 14 (R> — 18 devletin Iştirâk edeceği Avrupa Kalkınma Konferansının yarınki toplantısına büyük e-hemmtyet verilmektedir. Bevln yarın mühim bir nutuk söyllyecektlr.
Ingiliz gazetelerinin mütalâası
Londra 13 (AA) — Türk Dışişleri Bakanının Londraya yaptığı ziyaret! yorumlıyan Birmingham Post gazetesi şunları yazmaktadır:
« Türklyenln nazik durumu M. Berin ve Gl. Marshall tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır. Türk İyenin her hangi bir komünist tecavüzüne karşı olan stratejik önemi, Yunanistan hususunda olduğu derecede ö-nemlldîr. Harbde pişmiş, askerce yetişmiş, yekviicut ve beşinci koldan münezzeh Türk halkının her hangi bir tecavüze karşı şiddette mukavemet edeceği bilinmekte İse de Türkl-yenln tek başına dayanabileceği düşünülemez.»
Diğer taraftan Scotsman gazetesi şöyle demektedir:
«raistlnin tngllizler tarafından tahliyesi yakınlaşmış bulunduğu !çtn Türkiye İle İngiltere arasında bazı savunma meselelerinin müzakere •-dilmesi lcab etmektedir.»
Yorkshlre Post gazetesi. Nevyork-takl muhabiri tarafından gönderilen şu yazıyı yayınlamaktadır:
.Çekoslovakyadakl komünist darbesi çekoslovakyaya iktisadi bir yardımda bulunulmamış olduğu Amerika da bizzat Amerikalılara karşı yapılan bazı tenkldlere yol açmıştır. Komünistlerin İktidarı ele geçirmiş olmalarını bu yardımın yapılmamış olmasının mümkün kıldığı şimdi anlaşılmaktadır. Yunanistan* yapılacak yardım tasarısı hakkında vuku bulan karışıklıklar ve zaman kaybı dolnyı-
ireated by free version of 2PDF
Fransız Dışişleri Bakant
M, Bidault
siyle bleçok lenkldlerln heri sürülme-slna rağmen, böyle bir yardım olmasaydı, konıünlsletrln bu memleketi* iktidarı ele almış olacakları ve Tür-klyenin çok nazik bir duruma düşmüş bulunacağı gözden uzak tutulmamaktadır.»
Dışişleri Bakanlığı vekâleti
Ankara 13 t AA» - Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak'ın gaybubeti esnasında Dışişleri Bakanlığına çalışma Bakanı Tahsin Bekir Balta vekâlet edecektir.
Rus - Fin görüşmesi
Müzakereye 22 martta başlanacak
Londra 14 (Rl — Bir dostluk paktı* yapmak için Rusya İle Finlandiya arasındaki görüşmelere 21 martla Moskovada başlanacaktır. Fin heyeti cumartesi günü Moskova'ya hareket edecektir.
Fin Başbakanı radyoda millete hl-tabederek müzakerenin anayasa çerçevesi İçinde olacağını, önemli hef hususun millete bildirileceğini söylemiştir.
Anıda Bir
■ nıi'i 'iıir.:' 'İHİ-I-'

J
DİKKATLER:
Talebeleri hocalar aleyhine kışkırtma m al t
Üniversiteler arası kumlun ve Dantstaytn kararlarına ztt bir cephe tutan Ulus gazetesinde şu satırları okuduk:
•Çok hürmet ettiğimiz üınln hu hayret verici passifliğini, ölüm kalım mücadelesinde olan bu Türkiye için anlamak mümkün değildir. Bereket versin milliyetçi Türk imanının, bu yüksek ve sayla profesörlerin kararından beklediği hiçbir işar el ve hiç bir imdat yoktur. Bize gençliğimiz yetişir.*
Adalet cihazlarını bir tarafa bırakıp profesörlerle lale belert karı karşıya koymak isteyen bu politikacılığı beğenmiyoruz.
«Siyaset» kelimesinin fernkçe-si gerçi »politika» dır. Fakat «politika» sözü, Türkçede hayli farklı bir mâna almış: «Samimiyetsiz, hileli, hnd’alı bir siyaset» mefhumunu ifade ediyor. Ne yazık kİ, bizde umumiyette zihinleri işgal eden, «bir siyaset gütmek» değil, «politika çevirmek» olmuştur: Kırmızı rey verip ödeneği cebe atmak kaygusu... O rakibi, beriki hükümet, adamını atlatmak endi*' şesl... Ona buna leke sürmek merakı... Onun bunun ayağına karpuz kabuğu koymak hırsı... — Ekser gayretler, böyle kötü politikacı maksatlarına sarrolunu-yor.
Bu gibi oyunlar, halkımızda son demokrasi devresinde uyanan «siyasetle ilgilenmek» gibi yüksek ve takdire lâyık bir medenî meyil ve gayretin aJeylıine olacak mıdır? Demokrat Partide göze çarpan İnhilâl üzerine, geniş tabakalarda bariz bir yeis, bir fütur okunuyor Bir daha İnanmak mı? Bir daha öyle canla başla sandık baslarına koşarak rev vermek rol?
Son aylar İçinde iktidar partisi türlü yenileşme gayretleri sarf-ederken: milli hayatımızda yeni bir muhalefet, murakabe ve ısla-
hat cihazı diye bel bağlanan parti Bizansa taş çıkartacak entrikaların kurbanı olmuştur.
Şayet «politika esnaflığı» İle «mili! hayatı inkişaf ettirici ciddî bir siyaset» arasındaki bariı fark halkımızın gözünden kaçmıyorsa. son müessif hâdiseleri de politikacılıktan tiksinti verdiği için faydadan hali saymamalıyı». Dileyelim kİ aynı bıkkınlık siya- # setle İştigalden de olmasın. Çİin- ’ kü eskiden geni? halk tabakalarının siyasete karşı passlf kalabilmeleri mümkünmüş: lâkin şimdi, mili etlerin bütün maddi ve mânevi mevcudiyeUeriie badirelere atılmaları zaruret olduktan sonra. halk tabakalarının kendi akıbet ve mukadderatını bir küçük nolitikacı yahut siyasetçi zümre eline bırakmayıp — re$it bir millet olmak sıfatlle — kendi dâva ve muammalarını bizzat hal vö fasletmesi lâzım geliyor.
Entrikacı politika, bir çok kıymetleri mahvetmek hususunda bize yaman bir oyun oynadı.
Demokraside, halkın slyaseta karşı aktif alâkası birinci şarttır. Son hâdiselerden temenni edelim ki bu alâka zarar görmesin.
Halkçı
sahile 2
AKSAM
14 Mart 1943
SÖZÜN GELİŞİ---------------------------------------
Mahsul iyi imiş!
T arını Bakanımız Çukurova dolaylarını gezmiş. Müjde veriyor: «Bu havalide mahsul durumu İyidir. Yağmurlar vaktinde yağmış, geçen sonbaharda dağıtılan bütün tohumlar ekLl-mlr. iyi gelişmiştir. Beklenmlyen bir hâdise olmazsa bu yılın İyi bir mahsul yılı olacağını zannediyorum.»
Oh, çok şükür. Ben de ne zamandır böyle bir müjdeyi bekliyordum. Çünkü şehirde otururken, şehirliyi en fazla alâkadar eden mahsul durumu hakkında malûmat almak hemen hemen imkânsız bir şeydir. Şehirde doğup şehirde büyümüş, tahsilini şehir okullarında tamamlamış bir çocuk İçin meçhul olan şeylerden biri de buğdaydır. Köylü, buğday tariaslle arpa tarlasını biriblrlnden ayıramıyan, bulgurun neden yapıldığını bilmeyen şehirliye güler ve opun bütün bilgilerinden haklı olarak şüphelenir. Köylü nasıl olsa kendi yiyeceği kadar buğdayı ayıracağı İçin mahsul kıtlığından en çok zarar görecek vaziyette olan şehirli bu hayati mesela hakkında haber almak imkânlarından ve bilgilerden, mahrumdur Kar yağmadan evvel, ağaçlar çiçek açıp da buğday sürgün verdiği zaman İstanbulluların kar yağacak diye ödleri kopuyordu. Çünkü yine şehirlilere göre kar. yeşermiş buğdayın üzerine yağarsa mahsulü yakar, dolayısile kıtlık olur. Buğdayı kar mı yakar, don mu yakar meselesini şehirde çözmek pek güç işlerdendir. Herkes bir şey söylediği İçin hakikati bulmak, hattâ doğrulamak kabil olmaz.
Ben bu cehaletin İstanbulluya mahsus olduğunu sanıyordum, Geçenlerde gazetemize Esklşehlrden genç bir gazeteci geldi. Kendisine ük olarak «Mahsul nasıl?» diye sordum, öyle ya Eskişehir blzinı buğday merkezlerimizden biri değil midir?
Genç gazeteci tıpkı bir İstanbullu £İbl şaşaladı ve Eskişehrin içinde oturduğundan mahmulün nasıl olduğunu pek bilemediğini İtiraf elti Tanm Bakanının müjdesin! sevinçle karşılayışım biraz da bundandır.
Şevket Rado
Yeni Parti kurmak için teşebbüs var mı?
Adlan ileri sürülenler bundan haberleri olmadığını söylüyorlar
Yüce Divan
Vakıf Çakmur’u sorguya çekti
anjcara 14 — Yüce dininin dünkü oturumunda, Vakıf Çakmur sorgua çekildi. Emniyet Sandığından ayrıldıktan sonra kerestecilik yapmağa karar verdiğini soy!İyen sanık; Tuın-kal şirketinin nasıl kurulduğunu ahlattı. bu arada Kibrit şirketi şefi Hara dinin kendisine tomruk işinde «vana vermek, vasıta temin etmek, ton başına beş liradan komüsyon ©demek gibi kolaylıklar vadettiğini söyledi.
Vâkıf Çatanur, tomruk işinde mânevi sermaye ile 35,000 lira civarında para kazanmasının çok görülmemesi lâzım geldiğine İç ar e t ederek, sözü Tumkal mukavelesinin feshi veya tâdili meselesine getirerek dedi kİ:
« — Bu tâdUftt zaruri İdi. Ancak bu işte hayretimi muclb olan nokta şudur Bakan sanık, bütün Kibrit işletmesi sanık, fakat ben ve mukavelenin diğer âkldlert bu işle alâkadar değiliz. Bunun sebebi, bu işte karanlık bir noktanın bırakılması anüsüdür. Şayet ortaklarımızla beraber sanık olsaydık; bu İşin safhalarını sayıp dökecektik. Bu suretle d* hakikat ortaya çıkacaktr»
Vâkıf Çakmurdan,- defterindeki «000 lira blzamna konan «F» harfinin delâlet ettiği şahsın kim olduğu soruldu ve bunun, refikasının bilmemeli lâzım gelen bir kadın olduğu yolundaki ifadesine temas edildi.
Sanık, cevap vererek, bu «F» harfinin müfettişlerce ileri sürülen mülâhaza tle alâkası bulunmadığını söyledi. ,
Tomruk meselesi üzerindeki duruşma henüz bitmemiştir. Yüce divanın pazartesi günkü toplantısında diğer sanıklar dinlenecektir.
Artaki Candan'm mezarında
Kanuni ve bestekâr Artald Candan, Ölümünden bir iki gün evvel, talebesi Behre Btllr'e, Ölümünün kırkıncı günü mezarı başında en son bestelediği bey a ti peşrevinin çalınmasını va-Hyet etmişti. Bu vasiyet dün yerine retirilmlş ve sanatkârın Şişli Ermeni mesarbgindıkl kabrinde bu peşrev kalabalık bir müzisyen [trupunun iştirak ettiği törende çalınmıştır.
• Mauritius kruvazörü İskenderun'da ts’pnderun 13 (A.A.) — Ingiliz Akdeniz donanmasına mensup birinci kruvazör filosu komutanı amiral Taylor ve albay Aâhburne komutasındaki Maurltlua kruvazörü bu sabah Umanımıza gelmiş ve 21 top atımı ile şehri ze-lânılamıştır. Buna bir kelâm bataryası tarafından mukabele edilmiştir._________
Beşiktaş 3 üncü maçında da yenildi
Atina 13 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: Beşiktaş Panattnal-kos'a 2/1 yenilmiştir. ilk devre 2/0 Beşiktaş aleyhine İdi.
Bfriktaş takımı bugün Enosis ve Ol>mnl''akos muhteliti İle son maçını vapncaktır.
Belediye gelirlerini arttırmak lâzım
Demokrat Milletvekilleri de yapılacak toplantıya tekrar davet edilecek
Belediye gelirlerini ve belediye kanunun bugünkü ihtiyaçlara ve bu meyanda îstaıı bul un hususiyetine uysun bir »etilde tâdili için İstanbul MUIetveklliarlyle şehir meclisi Azalırından mürekkep bir toplantı evvelki gün Halk partisinde yapılmıştır.
Evvelâ bu mevzulara alt bazı neşriyat mevzuu bahis olmuş ve İstanbul Milletvekili doktor Mim Kemal öke bu hususta Milletvekillerinin lâ-um gelen teşebbüste bulunacakları nn dair teminat vermiştir. Doktorun bu teminatına harır butunan diğer Milletvekilleri de iştirak etmişlerdir.
Halk partisi İstanbul belediye varidatı ile İstanbul belediye statüsfi-: ün btr parti mevzuu o’madığmı, bütün tehir halkına taallûk ettl*tnf düşünürsek Demokrat parti Milletvekillerini de bu toplantıya caftrrd ffı halde bunların hazır tu'nr.mamalan üzerine yeniden kendilerine bir rt-caname yazılması kararlaştın! arştır. Umumi toplantı önümüzdeki cuma cOnü toplanacaktır.
Ancak şehir meclisinde varidat işleriyle meşgul olan btr komisyon bı> müddet zarfında toplanacak ve bu komisyona Milletvekilleri de iştirak edrv ektir
Yemen vekayîi
İmam Yahya'nın büyük oğlu Sana'ya girdi
Londra 14 (R) — Arap Haberler a] ansının verdiği bir habere göre. Yemen Kıralı îmam Tabyanın büyük oğ lu Prens Ahmedn emri atındaki kuvvetler dün Yemen başkenti Bacaya girmişlerdir. Kahire ye gelen bir telgraf, Sana şehrinin düştüğünü de bil dlrmcktedir.
Bu telgrafta. İmam Yahyanin tahtına oturmuş olan Balt Abdullah'tan hiç bahsedilmemek tedlr.
Arap Birliğinin tahkikat komisyonu al'an Clddede bulunmaktadır. Genel sekreter Azzam paşanın rahatsızlanmış olması heyetin Şanoya hareketini geciktirmiştir. Arap Haberler ajansının kaydettiğine göre, Azzam paşa Kahireyo geri dönecek, heyet Ue Bana oyluna koyulacaktır.
ÖLÜM
Vüzeradan Ziya paşa hatldesJ, Sadaret Mühürdarı Ethem beyin kerimesi, Bedia Doydemlr, Müfit, Vedat ve Semih Tanea*nın valideleri bayan
AYŞE VECİHE
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi pazartesi günü saat 12 do Taksim, Ayaapaşa, Barayar-kası sokağı 57 numaralı Nlhad bey apartımanından kaldırılarak Ağa camiinde namazı kılındıktan aonra Feriköy kabistanına götürülecektir. Merhumeye Haktan «eni rahmet dileriz.
Demokrat PartiBİndeki buhran devam edlyoT, Bazı milletvekillerinin partiden çıkarılmasına muhalif olanların yeni bir parti kurmak için çalışmağa başladıkları rivayet ediliyor.
Söylendiğine göre dün şehrimize gelen Eskişehir milletvekili Emin Sazak İle eski Parti müfettişi Fuat Ama ve avukat Mustafa Mün'lm G ört epede tüccardan İbrahim Ziftlin evinde toplanarak kurulacak olan yeni partinin İstanbul teşkilâtı hakkında görüşmüşlerdir. Toplantıda Kenan önerin de bulunduğu rlvsyet ediliyor.
Emin Sazak dün trenden İndikten sonra kendisi ile konuşan gazetecilere D. P. Meclis grupunun d milletvekili hakkında Genel kurulca verilen karan kabul etmediğini, bu İşin ancak Umumi kongrenin fevkAlflde toplantısında hnllcdlteceğlnt söylemiştir.
Diğer taraftan Demokrat partinin eski müfettişlerinden Fuat Arna, yeni Beşiktaşlı Sadinin ölüm dâvası
Futbolcu Reharun tahliye talebi reddedildi
Ekim ayında bir gece yansı Galatasaray meydanında Beşiktaşlı Sadi adında bir genç, Galatasaray takımı oyuncularından Rehâ İle btr bor kadını yüzünden kavgaya tutuşmuş; bu kavga sonunda otomobille evine gittikten sonra ertesi gün yatağında ölüsü bulunmuştu.
Bu hâdise üzerine, Rehâ; tekme ile Sadinin ölümüne «ebeb olduğu Id-dlasiyle yakalanmış ve yargılanmak üzere, birinci ağır ceza mtıhkemrsine verilmiştir.
Rehâ Eken'ln duruşmasına dün devam edilmiş re bir kısım şahitler dinlenmiştir.
Bunlar. Sadi’nin arkadaşlarından Ekrem, Baydın, GalatasaraylI Adnan Ülkûmen, kaleci Osman İncili, Albay Balâhaddln re Londra barı ar ikilerinden ve Rehâ Ekenin metresi Leylâ özen İle Kadriye ve AllstL
Bunlardan bir kısmı, SndinJn o gece Londra barına gelerek Leyliyi götürmek İjLediğnll, bu sırada Leylinin Adnan]a ve diğer bar artistleriyle sokağa çıkması dolayıslyle evvelâ Ad-nanla, sonra da hâdise yerine gelen Rehâ He kavgaya tutuştuğunu ve bîr aralık Sadinin .arka cebinden bir muşta çıkararak Rehâyn vurduğunu, Rehinin oradan ayrılıp Alisin evine gidip yüzündeki kanları yıkadığını; Sadi’nin de hâdise yerinden uzaklaşıp gittiğini: Rehinin S adi ye tekme attığını görmediklerini söylediler.
Şahitler dinlendikten sonra. Rehinin. avukatı, «nüekklllnln tahliyesini istedi. Savcı, henüz şahitlerin hepsi dinlenmemi» ve tahkikat tekemmül etmemiş olduğu için, bu İsteğin reddini taleb etti. Mahkeme de. Rehinin tahliye İsteğinin reddine ve gelmîyen şahitlerin celbiyle, memleketinde bulunan Adil adında bir şahidin İstinabe suretiyle ifadesinin alınmasına karar vererek, duruşmayı nisanın üçüncü cumartesi gününe bıraktı,
Ankara cinayeti muhakemesi
Ankara 13 — Bolu mahkemesinde bu ayın 29 unda yapılacak Ankara cinayeti duruşması İçin şehrimizde bulunan 17 şahide lhzarlı çıkarılan dn-vetlyler gelmiştir. Diğer taraftan şehrimizde cinayetin vukubulduğu çocuk Esirgeme kurumtınun caddeye çıkan holünde yapılacak olan temsili tatbikat dolayısile birinci asliye ceza mahkemesine de talimat gelmiştir.
Tatbikat bu ayın 24 ünde birinci asliye ceza yargıcı Çelil ve Ankara savcısı Baha Soysalın huzurlyle yapılacaktır. Temsili tatbikat sırasında eli cebinde tabanca ile birlikte kaatllin kaçışı ve bu tirada onu gören kapıcı İzzetin (kaatll kaçıyor yakalayın) diye bağırdığı sırada çıkan sesinin şiddeti ölçülecek ve bazı şahitler dinlenilecektir.
I—• TAKVİM •—.
| Cemaşty el'evvel 3 — Kasım 123 |
I İmsak. OU. öğle İkindi Ak. YatJ
E. 10.20 11.09 Ş,00 9.29 12.00 1,30 I İV. 4.36 d.14 12,23 13,44 13,10 19,45 |
bir parti kurulacağı hakkındki haberlerin tamamen asılsız olduğunu oöy leyerek bu gibi rivayetlerin efkârı umıımiyeyl şaşırtmak için ortaya atıl dığlnı söylemiş vc:
«— Yegâne emelimiz. Demokrat Par tiyi, ilham ve direktlHeıl doğrudan doğruya Çankaya'dan alan kimselerin elinden kurtarmaktır.» demiştir.
Demokrat Partisinin bir tebliği
Ankara 13 — Yeni bir parti kurulması etrafındaki faaliyet üzerine dûn D. P. Genel merkezi tarafından teşkilâta şöyle bir tebliğ yayınlanmıştır:
«Gıdasını, Demokrat Partiye hlya-net etmekten akın insanların kurduğu üçüncü partinin porpagandacjLT.il Karadeniz vilayetlerine çıkmak üzere dtrler. Bunların muhitimize sokularak parti aleyhinde propnganda yapacakları haber alınmıştırö Teşkilâtımızdan uzak bulundurulmalarını ve malûmat vermenizi rica ederiz.»
Basın hürriyeti konferansı
Gazeteciler Cemiyetinin ih* telgrafı
Cenevre'de toplanacak olan Milletlerarası basın hürriyeti ve haber alma hürriyeti konferansına (şuralı edecek delegasyon hakkında İstanbul Gazeteciler cemiyeti tarafından Başbakana ve Basın ve Yayın genel direktörlüğüne şu telgraflar çekilmiştir: Sayın Bay Haşan Saka
Başbakan
Ankara
Cenevre’de toplanacak olan Mkl'.etler arası basın hürriyeti ve haber alma konferansına gazetecilikle hiç alâkası Olmıyan veyahut gazeteciler topluluğunu asla temsil kabiliyetinde hu-Junmıyon kimselerin murahhas olarak gönderilmekte olduğunn hayretle gazetelerde okuduk. Mesleğimizi alâkalandıran büyük çapta meselelerin konuşulacağı böyle bir konfemsta basın hürriyeti dâvasının öncüsü olan Türk gazectcfllğintn Ihma! edilmiş ve unutulmuş olmasını İstanbul Gazeteciler cemiyeti büyük bir teessürle kar şılamıştiT.
Keyfiyetin tashihi İçin alâkadarlara emir vermenizi saygı ile dileri#.
İstanbul Gazeteciler cemiyeti başkanı Sedat Simavi Basın ve Yayın Genel Direktörlüğü Ankara Cenevre'de toplanacak olan Basın hürriyeti ve haber alma hürriyeti konferansına gazetecilikle hiç alâkası olmıyan veyahut gazeteciler topluluğunu asla temsil kabiliyetinde bulunmayan kimselerin murahhas olarak «Bnderilniekte olduğunu hayretle gazetelerde okuduk. Böyle bir delegasyon teeblt edilirken meslek mensuplarının Ihma) edilmesi cidden hazindir. Gazetelerimizin halini ve Islik-halinl. meslektaşlnnmuun en mukaddes haklannı alâkalandıran büyük çapta, meselenin konuşulacağı bdylo b!r konferansla basın hürriyeti dâvasının öncüsü olan Türk gazeteciliğinin bir tarafa bırakılarak unutulmuş olmasını İstanbul Gazeteciler cemiyeti bflvük teessürle karşılamıştır.
Keyfiyetin tashih! için lâzım gelen teşebbüslerde bu hm mamın saygı İle rlen ederiz.
İstanbul Gazeteciler cemiyeti başkanı Sedat Simavi
Filistin’de
Kudüs’te şiddetli çarpışmalar oldu
Londra 14 CR) — Dün gece şiddetli bir İnfilâk Kudilsll sarsmıştır. Yahu-dllerln Katamon bölgesine hücum •-derek İki Arap evini havaya uçurdukları anlaşılmıştır. Bunu müteakip şiddetli bir çarpışma başlamıştır. Vaka mahalline İngiliz askeri müfrezeleri gönderilmiştir.
Arapların bir taarruzu
Kudüs 13 (AA) — Araplar dün akşam, Telâvivle Yafa arasındaki bölgeye hücum ederek kırk kadar ahşap evi tutuşturmuşlardır. Mütecavizler iıavon topu ve yangın bombaları kullanmışlardır.
Haganoh büyük bir kuvvetle buna karşı mukabil hücumda bulunmuştur.
GÜNÜN MESELELERİ
Sıra Norveç’e mi geldi?
Dünya vaziyeti gittikçe karışıyor. Amerika Cumhurbaşkanı Truman bir Basın Konferansında bunu açıkça söylemiş ve demiştir kİ: «Dünya barışı çok güç bir devrededir. Bugünlhl vaziyet bundan bir sene evvelkine nazaran daha fenadır. Avrupa'daki son hâdiseler güvenimi sarsmıştır, mamafih barışı muhafaza etmek mümkün olacağını umuyorum. Zira dünya üçüncü bir harbe müsaade edemez.»
Başkan Truman bu sözleri söylerken Amerikan Savunma Bakam Forrestal bir Millî Güvenlik Konseyi teşkiline karar vermiş ve bu hususta hazırlıklara başlamıştır. ForTestal ilk İş olarak Amerikan silâhlı kuvvetleri yüksek kurmay heyetleıile görüşmüştür. Görüşmeye İştirak edenler arasında Başkan Trunıan’ın askeri müşaviri amiral Leahy, ordu kurmay başkanı general Bradley, deniz harekât şefi amiral Denfeld, hava kurmay başkanı general Spaatz bulunuyordu. Yapılan görüşmeler hakkında henüz malûmat yoksa da mühim kararlar verildiği tahmin ediliyor.
Diğer taraftan Rusyarun, Finlandiya'dan sonra Norveç’e bir dostluk paktı akdini teklif edeceği şayiaları var, Norveç Finlandiya He komşudur. Rusya Norveç'i de dostluk halkası içine alacak olursa nüfuzu Atlantlğe kadar uzanacak ve İsveç de çok güç vaziyete düşecektir. •
Rusya'nın Norveç’e teklifte bulunacağı haberi hakkında Amerikan mahfillerinin kanaati şudur: «Sovyetler tarafından bu yolda bir teklif yapılırsa buna şaşmıyacağız. Norveç’in böyle bir teklifi reddedeceğine kaniiz. Mamafih İskandinav devletlerinin vaziyetlerinin çok güç olduğunu da biliyorus. Amerika Norveç'teki vaziyeti yalandan taklbedlyor. İskandinav devletleri Batı birliğine girmeyerek bitaraf kalmak istiyorlardı. Fakat vaziyetin gelişmesi tarafsızlığın mümkün olamıvacağını gösteriyor. Bunun için İskandinav memleketleri de Batı birliğine girmelidirler. Amerika buna taraftardır.»
Bu haberler Avrupada vaziyetin süratle gelişmekte olduğunu gösteriyor. Bu sebeple 18 devletin Pariste yapacaktan toplantı bü-vıik ehemmiyet kazanmaktadır.
Amerikan hava yardımı
General Hoag dün Ankara’ya geldi
Ankara 13 — Amerikan yardımı b aracılık kısmı başkanı General Hoag bugiin saat 13,33 da il* çokla şehrimize gelmiştir. Üç Türk uçağı generali karşılamak üzere havalanmıştır. General Hoag*la beraber refikası, Vaşlsgton hava ataşemiz Yarbay Tekin Arıburna da febrlmlae gelmiştir, İhtiram kıtasını tefti» eden generale, garnizonda çay ücram ediL-rai? ve general gazetecilerle bu arada ramimi bir hasbıhal yaparak şunları söylemiştir:
«— Vaşlngtondakl Türk hava ataşesi Yarbay Tekin Arıburnu ile Avru-padakl Amerikan hava malzemesini İnceledik. Bunlar arasında Türklyeye verebileceğimiz uçak malzemesini tcsblt ettik. Geçen haziran ayında Vaşlngtonda. tanımış olduğum Zeki Doğanla tekrar buluştuğuma çok memnunum, şimdi kati bir şey röjll-yecek durumda değilim, önümüzdeki pazartesi günü toplanacak bir basın konferanoında suallerinizi cevaplandıracağım.»
General temaslarına pazartesi günü bağlıyacaktır.
Moskova’da ekmek sıkıntısı
Nevyork 14 (R) — Amerika Dışişleri Bakanlığından resmen bildirildiğine göre, geçen pazardanberl Sovyet başkenti Moskovad» ekmek sıkıntısı çekilmektedir. Besm! beyanat, Mos-kovada fırınlar önünde uzun Lnsan kafilelerinin soğuklarda beklediklerini bildiriyor.
M. Eden’e apandisit ameliyatı yapıldı
Londra 14 (R) — Eski Dışişleri Baltam M. Eden’e apandisit ameliyatı yapılmıştır. Ameliyat başarılı olmuştur. Edenin sıhhati iyidir.
Bir motor bir sandala çarparak parçaladı, bir kişi boğuldu
Dün gece Karaköy köprüsü önlerinde ölümle neticelenen bir deniz kazası olmuştur. Bakırköy-den kalkarak İstanbul» gelmekte olan ve Halil Güler adında birinin İdaresinde bulunan Nur nıo-törü, Karaköy köprüsü gözüne yüz metre kadar yaklaştığı bir sırada, birdenbire önüne çıkan bir balıkçı kayığına çarpmış ve bu kayıkta bulunan Yusuf ve Osman adlarında iki şahıs, parçalanan sandallarile beraber denize yuvarlanmışlardır.
Motör, hâdiseyi müteakip durarak Yusufu kurtarmışsa da Osman sulara gömülerek boğulmuştur. Tahkikata nöbetçi savcı el koymuş, motör kaptanı yakalanarak hakkında takibata girişilmiştir.
İrak Ayart Başkanı
Dün uçakla Adana'ya geldi

Adana 13 (A_â.) — Irak
eski Başbakanı Nuri Salt paşa bir Arap uçağile bugün saat 11 de şehrimize gelmiş ve hava alanında karşılanmıştır.
Havanın muhalefeti yüzünden yoluna devam edemiyen Nuri Salt paşa geceyi şehrimizde geçirecektir.
lngil terede futbol maçları
Londra 14 (R) — Cumartesi günü îngflterede lig maçlanna devam edilmiş ve Arsenal kuvvetli rakibi Everton'u 2-0 yenmeye muvaffak olmuştur. Arsenal lig birlncIHğfnf muhafaza etmektedir.
BORSA □
latanbul Borsuınm 13/3/1948 f faile i l
Ç E K L h R
Londra 1 Sterlin 11.3854
New - York 100 Dolar 280.—
Parla 100 Fransız f. 1.3060
Cenevre J00 İsviçre f. 85.7270
AınsCerdam 100 Ftlorin 105.5468
Brüksel 100 Belçika f. 8.3887
Prag 100 Çeko kr. 5 80
8tokholm 100 İsveç icr. 77.8800
Lizbon 100 Eskudes 112495
ESHAM VE TAHVİLÂT
» 1 Faizb Tahviller
Kapanış
Sivas . Erzurum 1 20 J0
Sivas - Erzurum 2-7 ÎO.M
1941 Demlryûin 1 JO.7O
1941 Demiryolu D 21.70
IHI Demiryolu m 11.18
Milli Müdafaa 1 20.85
Milli MOdataa H 21.85
Mim Müdafaa m 20.38
Mili! Müdafaa İV 20 58
% 3 faizi! Tahviller
Kalkınma I 95.90
Kalkınma H 08.10
Kalkınma m
1941 Demiryolu VI M.25
% S failli Tahvmat
1933 Ergani 23.—
1938 tkramlyeli 91.86
Ml!l! Müdafaa 91.—
Demiryolu IV M.—
Demiryolu V NM
Anadolu Demiryolu Gnpu
Tahviller 1 - i 103.—
Hisse senetleri % C
Mümessil senet
Şirket hisseleri /
Merkea Banka» "F-
tş Bankası
T. Ticaret Banka» 3-0 9
Aslan Çimento 18A.Ü
SARRAFLARDA ALTIN
SatÇş
Gulden J15L10
Türk Ura» 38.33
Sterlin 60. -
Külçe 5.53
Reşat 41.40
11 Mart 1948
AKŞAM
8ahlfe S
AKŞAM DAN AKŞAMA
300 sene evvel çöpleri ne yaparmışız?
Dünkü gazetelerden;
«Üsküdar araba vapur İskelesinin yanında bulunan çöp iskeletinin oradan kaldırılarak Kuzguncuk civarında sahilin gayri pıcskûn bir kısmına nakil karar-İasmıs ve iskele yapılması İşi müteahhide havale edilmiştir, inşaat bir ay zarfında bitirilecektir.» •••
Demek çöpler akıntının biraz 0aha üst tarafına taşınacak. Bi-ylncl mantıksızlık bu...
Evliya Çelebi Seyahatnamesinin 4 Üncü cildinin 41 inci sahlfe-şinde Dlyarıbeklr hamamlarından ve çöplerinden bahseden şu satırları okuruz:
Durdurulacağı gibi yapılan binaların lük» kısımları da çıkarılacak
= İnşaat anarşisi
Hükümet resmî inşaatı durdurduğuna göre...
»Eu hamamların cümlesi şehrin zebilile ısı olur. Amma gayet sıcak olurlar. Değme ödem 'bir şaatten ziyade bu hamamda dur-jnojrı takat getiremezler. Rum'da ıpdun ile bıı mertebe hamamı kızdırılın'- kabil değil. Hamamda sebil yıkmanın bir faydası daha vor Ici şehir içinde zerre kadar har ve ha?âk ve süprüntü bırakmayıp zembü zembil hamama taşırlar. Cümlesi yanar, mahvolur. Şehir aralarında ve haricinde mu sahrafattan eser kalmayıp gerek dorunu belde ve gerek harici nezafet üzere bulunur. Bu da yalnız Diyanbekire mahsus olmayıp Arabistan hamamlarının hepsi bu yolda sebil ile tsıtıhr.»
Demek, 300 sene evvelki Tiirk ve Islâm medeniyetinde çöplere karsı tatbik edilen bir makul şekil varmış.
Şimdiki Garp medeniyetinde de çöpler İmha edilmez. Kısmen gübre, kısmen sanayi iptidaî maddesi haline getirilir. İstikbalde bu isin daha çok makul bir hale getirileceği söyleniyor. Bir 'AvusturyalI müellifin ziraat mev-zuıındeki kitabında şu mânayı İfade (‘den fikirleri okumuştum:
— Medeni merkezler etrafındaki topraklar, sunî gübreye rağ-Jnen. zamanla fakirleşmek tehlikeline maruzdur. Onun İçin bir haobenin bile kanallar vasıtasile auva atılmaması lâzımdır. Su kat ?sinin buluttan bardağımıza, bardağımızdan buluta devri daim yanması kabilinden, tarlalarla şehir anısında, tarlaları fakir-lelmevlcl bîr devri daim kurmak gerekir.
E-ki medeniyete, şimdiki medeniyete ve müstakbel medeniyete Uai' İşte muhtelif tablolar.
Bunlar arasında bizim bugünkü çöpçülüğümüz havsalaya sığ-Inavacak kadar geri: Hem toprağımızı (tezek yakarak, gıda artıklarını denize dökerek} mütemadiyen zayıflatıyoruz: hem de dahillerimizi lodoslarda çöplük Jiûîine getiriyoruz. Hattâ Anado-junun tezeği yakması dahi îstan-puhır. çöpü denize döktürtmesin-den daha mantıkidir, daha İkti-^taadidir. Zira bir İstifade tenıin edilmiş oluyor
Hayatı ucuzlatmak Üzere kurulan Bakanlıklar arası koordinasyon heyeti, lüks mahiyette olan devlet İnşaatının dur durulmasına ter ar vermiş -tir. Aynı zamanda inşa edilen devlet binalarında da alçıdan yapılan tavan tezyinatı, binalara parke döşetilmesi ve lambri yapılması gibi lüks mahiyette olan kısımların da İnşaat projelerinden çıkarılması k&rarlaştıru-nuştır. Devlet bütçesindeki tahsisatlarla inşa edilen binalarda bu cabU İlâvelerin İnşa masraflarını arttırmaktan başka bir işe yaramadığı anlaşılmıştır.
Koordinasyon heyeti, İkinci bir prensip kararı olarak da devlet pa-raslyle yapılacak her türlü binaların ehemmiyet sırasına göre inşa edilmesini uygun görmüştür. Bu maksatla' Bayındırlık Bakanlığı, bütün Bakan-lıklarla katma bütçeli devlet ınües- 1 selelerinden ve bankalardan birlikte çalışmak üzere salâhiyetll mümessil-1 ler İstemiştir. Bu mümessillerle Bayındırlık Bakanlığı mensupları 1948 bütçesinde tahsisatı bulunan inşaatı ehemmiyet derecelerine göre bir sıraya koymak için çalışmalara başlamışlardır. Hazırlanacak sıra cetvelleri Bakanlar kuruluna sevkedlleccktlr.
Diğer taraftan devlet mûessesele-rİnin çoğunun müstakil imar ve fen heyetleri mevcuttur. Devletin yapı, yol ve sair İnşaat İşlerini düzenlemekle olan Bayındırlık Bakanlığı ve teşkilâtı mevcut İken faraza Tekel İdaresinin, Milli Eğitim Bakanlığının ayrıca imar ve fen heyetlerinin bulunması devlet inşaatında muhtelif ayrılıklara sebebolduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple koordinasyon heyeti, bundan sonra yapılacak, bütün devlet inşaatının münhasıran ayındırlık Bakanlığı tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bu suretle devlet inşaatında ekonomik esaslara riayet edilecek ve sistemli inşaat yapılacaktır.
Bu maksatla yeni bir teşkll&t tasarın da hazırlanmaktadır. Bu tasarıda devlet dairelerinde mevcut bütün İmar ve inşaat teşekküllerinin tamamiyle Bayındırlık Bakanlığına bağlanmalı istenmektedir. Bakanlık, kendi3İno devredilecek teşekküller içinden İhtiyaç dışında olanları tasfiye edecektir.
îslanbulda devlet inşaatı mektep ve hastanelere İnhisar etliğinden ve içlerinde lüks mahiyette İnşaat mevcut olmadığından alâkalılar şehrimizde geri bırakılacak İnşaatın mevcut olmadığını söylemektedirler.
r
Mimarlar, hususî inşaatta hem memlekete, hem şahıslara, hem de kendi mesleklerine faydalı olmalıdırlar — Bugün Türkiyede ancak 100 mimar kendi mesleği dahilinde çalışabilmektedir. Şehrimizde 40 bin binanın ancak 100 tanesi mimar plânına uygun yapılmış, öbürleri kalfa elinden çıkmıştır
Soğan ihtikârı
Gazetelerde okuduğumuza göre, hükümet, resmi inşaatın büyük bir kısmını durduruyor. Ancak doğrudan doğruya İstihsalle veya âmme hayatı zaruretlerde ilgili yapılara devam olunacakmış,
Zaten böyle bir haberi kulağı delik mimarlarla mühendisler ve müteahhitler çoktandır duymuş; endişe ediyorlardı.
Onlar endişelerinde kendi meslekleri bakımından haklıdırlar. Dileriz ki, başka ve daha verimli çalışma zemini bulsunlar; sıkıntıda kalmayıp bilâkis inkişaf etsinler. Çünkü bu memleketin hangi şehrine baksak, mimara, mühendise ihtiyaç vardır. Vatanımızda en çok İhtiyaç onlara imiş gibi görünüyor. Gariptir kİ kendilerini işsizlik tehdid ediyor.
Hükümet resmi İnşaatı tatil ettirdikten sonra, mevcut imkânlar sivil İnşaata hasredilecek. Ne iyi. Fakat sivil inşaatta mimara ihtiyaç duyulmaması da pek garip!
•••
Ancak 100 mimarımız faaliyette...
— Türkiyede kaç mimar var?
Bu suali salâhlyettar İki zata birden sordum. Biri, mesleğe kuş bakışı bakacak durumdaki bir müessesenîn başındaydı. Öbürü ise. piyasanın maruf bir mimarıydı.
— Türkiyede 600 mimar vardır. Fakat ancak 100 ü serbes piyasada iş görüyor. Diğerleri resmî müesseselerde umumiyetle kırtasiye İçinde bunalmıştır.
— Bu nispet şayet azsa, başka memleketlerle mukayeseli bir şekilde hayalimizde canlandırmamız İçin bir rakam söyllyebiilr misiniz?
— Nüfusu bizimkinden üç buçuk kere az olan îsviçrenin 3200 miman vardır. Hepsi de aktif bir mesleki hayat sürerler. İdareciler bu rakamın dışındadır. Hattâ köylerdeki yapılar dahi bir mimarın bilgi ve zekâsı mahsulüdür. Biz bu kadarını istemiyoruz... Fakat...
vil binalarımız, o zavallı serseri çocuklara benziyor. Hepsi kalfa İşidir. Arsalara göre hesapsızdır. Yan yana gelince zevksizdirler. Sıhhate uygun değildir, dayanıksızdırlar. Ne yönden baksanız berbat manzara.
Bizim bugünkünden daha mantık.. ız hir şekil aranacak olursa, Pskildardan Kuzguncuğa alınan çöp iskelesini Kavaklara göttir-fnek. çöpleri oradan dökmek; ıkıntı aşağı, kokıısile Boğazlçinl mi ditmektir.
(vn - nûi
Karadeniz ve Marmara yaprak tütün piyasaları Evvelce Tekel Bakanlığı tarafından da bildirildiği gibi Karadeniz ve Marmara yaprak tütün piyasası yana her iki bölgede birden açılacaktır. Bu bölgelerin başlıca merkezleri Kocaeli, Bursa. Trabzon ve Samsun olacaktır.
Diğer taraftan verilen malûmata Hr« 1 martta açılan Samsun plyaşa-unda 12 mart akşamına kadar 1 milyon 032 bin kilo tütün satılmıştır. 12 Îtin içinde yapılan bu satış az görrtl-lektcyâo de ilgililer. Karideniz îdin mubayaasının esasen her yıl ğır altltftlni belirtmektedirler.
Çanakkalede balıkçılık
Çanakkale Vsum) — Çanakkale va MraUainin en büyük gndir kaynağı olan balıkçılığın himayesi için hükümetçe gerekli tedbiri» alınnuş-İır. At «ahasının genlşletilmcst ve patiğin defte riondirlltnesi için yapılın teşebbüslerin çok verimli olacağı muhakkaktır. Oıda bakımından büyük bir küllenin İhtiyacına cevap veren palıkçdıtunuıu istihsali arttırın? ?ı bay ili ucuzlatma bakımından da çok tararU olacaktı^
İhracat yüzünden perakende fiatler 35 kuruşa fırladı
Bundan on beş gün evveline kadar İstanbul piyasasında softanın perakende flütleri İS kuruş olduğu' halde müşteri bulunamıyordu, Halbuki «on günlerde softan İhracatı boşlayınca, perakende Batler İS kuruştan 35 kuruşa fırlamıştır. Hatta. 40 kuruşa gt-kacagı da söyleniyor. İhraç edilen en iyi cine sogaıdarm toptan kilosu 13,5 kuruştan satıl maktadır. Boğanlar, umumiyetle înglltereye ve On İki adaya İhraç edilmektedir.
KUMU 12,5 kuruştan bin ton softan İhracı !ç!n mukavele yapıldı?» röylea-mektedtr,
Kaşar peyniri ihracatı devam ediyor
Taicaı yoUrfe koşar peyniri Ihram-na devam olunmaktadır. Son hafta zarfında yeniden dışarıya 4T ton peynir gönderilmiştir. Dış memleketlerden talep fazla olduğundan İhracat İçin mubayaalar ertmujlır. Bu «a-bapla toptan, kilosu 220 kurur olan kaşar peyniri son günlerd» 370 kunttan muamele
görmüştür.
b-yss peynirle sey-lhraa için toşebbûe-Bu teşebbOalerla
Dİ?er taraftan tin t ar. esin İn de lere girişilmişti, mtkpec nette» vermesi ihtimalini dü-
şünenler şimdiden Bandıklara başlamışlardır.
Mimarlar kalfa eserlerini nasıl telâkki ediyor?
Büyük bir teessürle şu misali Söylediler:
— Köprü altında yatıp kalkan avare, bedbaht, perişan, İdr pas içinde çocukları göz öntlne getiriniz. Bütün bir memleket gençliğinin maazallah bunlardan İbaret olması faciasını bir an göz önüne getiriniz, İşte biz mLmarlarda da böyle bir zarurî kıyasla-1 ma oluyor: Bizce, yeni yapılan si-
Telif Haklarını Koruma Cemiyeti kuruldu
İstanbul da «Telif haklarını koruma cemiyeti» adiyle btr teşekkül kurulmuş, nizamnamesini tasdik ettirmiş, idare heyeti İle haysiyet divanını seçmiştir. Cemiyet yann resmen faaliyete geçecektir. Cemiyet başkanlığına Halide Edlb Adıvar, ikinci başkanlığa Refik Halld Karay, umumi kâ-tlplıfte Muvaffak İhsan O ar an, muhasipliğe Şevket Rado seçilmiştir.
Umumi kâtip Muvaffak İhsan Oa-ranın verdiği izahata göre cemiyet, ta-mam en mesleki ve İlmi olup siyasetle uğraşmaz. Gayeleri Türk edebiyatçıları, muharrirleri, güzel sanat mensupları arasında dostluk, tesanüt ve gaye birliği yaratmak, telif haklarını i vo müşterek menfaatlerini korumak, telif haklarına datr olan kanunlarımızda gerekil değişiklikleri yaymak İçin alâkalılar neadtnde teşebbüste bulunmak, cemiyet mensuplarını kon-turatla çalışmağa teşvik etmek, Uml ve edebi bütün ecnebi eserlerin Tflrk-çeye yanlışsa ve eksütals tercümelerini temin etmek, adaptasyon İle aşırmalar» meydan ver Um e m erin e çalıe-jpcüL mlUeUerarari telif hakkı antla(-
Gayri mantıkî plân tasdikleri
— Ne yapılmasını münasip görürsünüz?
— Legal olmıyan, mantıki ol-nuyan plân tasdlkleme şeklinin ortadan kalkmasını; plân tasdikinin ciddî bir hale sokulmasını; kalfaların elinden bu işin kurtarılmasını İstiyoruz.
— Misallerle söyleyiniz.
— Bu misallerden birini geçenlerde sizin gazetenizde okuduk: Aynı mimar, muayyen bir zaman zarfında mümkün olmıya-cak kadar binanın sözde tetkikini yapmış, tasdik ederek İmzayı basmış... Bu hallerin önüne geçmelidir... Bazı mimarlar, maalesef kahve köşelerinde oturup plân onaylamakla vakit geçirmektedirler... İşi artık clddive alrnalıl Şehrin Lâleli. Şifa, Cihangir. Kı-zıltoprak llh. taraflarına daha doğrusu İnşaatın bulunduğu her tarafına bir göz atınız. Bizans ve Osmanlı devletlerinin âbidelerde dolu bu Cumhuriyet şehrine, hem de sözde plânlı ve mütehassislı bir Belediyeciliğimiz varken yapılan bu muamele reva mıdır? Mimar olmağa da ne hacet? Bu yamn yumru manzara karşısında hepimizin yüreği sızlıyor.
•••
Bir taşla üç kuş
— Derdin devası?
— İşi ciddiye almaktır. Önümüzdeki mevsimler İçinde, hele Devlet İnşaatı durdurulduğuna göre, sivil sahada çok yapı olacaktır. Dem. bu dem, saat bu saattir. Facianın daha fazla önüne geçmek İçin, bundan sonra yapılacak bütün binaları behemehal :b!r mimar elinden çıkarmalı, bir mimar kontrolundan geçirim eli. Üç beş mimar bir araya gelerek bürolar kurabilirler. Böylelikle, bir taşla bir kaç kuş bîrden vurulmuş olur: Hem şehir güzel binalar kazanır, hem vatandaş zevkli evlerde oturur, hem de devlet İnşaatının durduruinıaslle kötü duruma düşen mimarlara bir dereceye kadar İş çıkar.
— Bir sual daha... - dedim. — Sîzdeki sivil binalardan kaçta kaçı mimar plânına göredir?
— 40 binde 100 Ü mimar plânına göredllr. öbürleri kalfa eseridir.
Adalet sarayı Sultanahmette inşa edilmiyeceğî anlaşılıyor
Ist&nbulda İnşasına karar »erilen Adalet «arayın* bir türlü yer bulunamamaktadır. Sarayın Sultanahmet meydanındaki arsada ttı«a edil em!-yeceftl anlaşılmış gibidir. Meydanın eski eserler sahası olman arkeoloji mütehassıslarıyla tarihçileri ve eski eseri eri koruma cemiyetini harekete geylrml» ve sarayın başka yerde İnşası İçin Bakanlar Kuruluna yapılan müracaatları naran İtibara alınmıştır. Sarayın İnça edileceği sahayı Bakanlar Kurulu tesblt edecektir.
Bir müddet evvel sarayın Sultan-ahmette ln$a ©dileceği karariastınl-dıftmdan projesi müsabakaya konulmuştu. Müsabaka temmuzda sona erecektir. Bakanlar Kunılu Sultanahmet'teki arsadan vazgeçtiği takdirde bu müsabakayı durduracak ve bu husurta Tadyo İle bir llön yayınlayacaktır.
Bayındırlık Bakanlığı yapı ve İmar İşleri reisi B. Sim Sayan bu maksatla şehrimize gelmiştir. İmar Uleri reisi yaptıftı tetkiklerin neticesini bir rapor halinde Bakanlar Kuruluna verecektir.
Adalet sarayının İnşası İçin bu yıl bütçesinde iki milyon liralık tahsisat mevcuttur.
Sultanahmetteki arsada İnşasından sarfı nazar edileceğine göre gelen heyet şehrin muhtelir semtlerinde münasip sahalar aramaktadır.
Adalet sarayının merkez! bir yerde İnşan icabettlglnden uysun pörûlen yerlerde bo? ve geniş bir saha bulunamamaktadır.
Adalet sarayının Atatürk bulvarındaki arsalarda inşa enllmesl düşünülmektedir.
Adalet sarayının yeni arsası henüz belli olmadığı için binanın projeleri yaptmlamadığtndan keşlfnamesl de hazırlanamıyor.
İSTANBUL HAYATI
Verem Paviyonu
Cerrahpaşada iki yüz yalaktı verem pavyonu yapıldı. Pavyonu açıp, kapı önüne yığılan hastalan yatırmak İçin Belediye bütçesinin tasdik edilmesi beklendi. İadeli gidiş gelişlerle uzun bir sürüncemeden sonra bütçe tasdikten çıktı, pavyon da açıldı.
Ne hazindir kİ pavyonun kapısı açıldığı gün. parasız hastalara aynlan 100 yatağın hepsi, derhal yatırılması îcabeden ağır hastalarla doldu, o gün müracaat eden ve aynı durumda bulunan altmış veremliye yer kalmadığı için kendilerine başka sanatoryumların yolu gösterildi.
Pavyonun bir yanında yatak kapma yarışı olurken öte yand» parah hastalara tahsis edilen 100 yatağın bir çoğu boş duruyor. Bunların hepsinin dolacağı da şüphelidir, çünkü burası verem pavyonundan ziyade, bol para harcıyan bahtiyarlar için açılmış bir sayfiye otelini andınyoJjL Tek yataklı odaların ücreti gürO de 12 lira, çift yataklılarda beheû_ yatak 8 Ura. dörtlüler 7, salofiN namı verilen koğuşta yatak ücüreti 6 lira İmiş.
Tek. çift ve dört yataklı odaC ları bir yana bırakalım. BuralaçO kesesine güvenenler İçin bir nevOT istirahat yeti sayılır. Fakat sa^j îçn, yani koğuş kısmında vazlye^ tamamile değişir. Bilhassa îstan-q\ bulda veremin günden güne g nlslemestnln sebeplerinden biri*—

nin. hattâ birincisinin, bakımsız^ lık, 1yi gıda alamamak olduğıfÇ İnkâr edilemez hir hakikattin Yalnız kendi nefsi İçin günde alS ti lira harcıyabilecek kudretti
Yürük Çelebi
Belediye Reis muavinleri
Birkaç gündür rahatsız bulunan belediye reli muavini B. Nazım Arda İyileşmiştir. B. Nazım Arda dünden itibaren vazifesine devama başlamıştır.
Diğer taraftan hususi İşleri için Ankaraya giden diğer reis muavini B. Salt Koçak da yann şehrimize dönecektir. _______
Kömür tevzi müessese»! lâğvedilmiyecek
Dün bir sabah gazetesinde Kömür 8atış ve Tevzi müeueseslnin lağvedileceği yolunda bir haber vardı.
K3m(lr Tevzi Müessesesl gibi mühim ve lüzumlu bir teşekkülün Iftğ-vedlleceği haberi lJçlU çevrelerdi hayretle karşılanmışta.
Mamafih yetkili bir zatin verdiği malûmata göre bu haber tamamen Bilisizdir.
malarına Türklyenîn do dahil olta an İçin uğraşmak, büyük dega» taşıyan Türk «««-1 erini medeni dünyaya tanıtmak, muharrir t* eanatkârlonn emeklerini korumak Ua beraber meslek «1 gar talazının tesisi İçin ger öken kanuni tedbirlerin 1VTF*""* temin .ftaaktir.
Fatih ilk okullarının »eyyar sinema makinası
Fatih İlçesinde bulunan İlk okulların kooperatifleri blrlejerek seyyar bir sinema makinesi satın almışlar, dır. Bu makine hem filim göstermekte, hem de filim çekmektedir.
Umumi sinemalarda İlk okul öğrencilerin! alâkadar eden çocuk fl-1 İmleri az gösterildiğinden bu makine İle çocuklar İçin hazırlanmış filimler gösterilecektir.
Diğer bazı İlçelerde de böyle bir makine temin etmek İçin faaliyete geçilmiştir.
Koyun eti fiatleri
Toptancılar makul kâr haddini kâfi bulmuyorlar
Pistlerin yükseltilmiş olmasına rağmen kasaplarda hâlâ ihtiyaç nispetinde koyun eti bulunmamaktadır. Ban kasaplar da koyun etini narhtan fazlaya satmaktadırlar.
Belediyenin mezbahada yaptırdığı tetkikler tesblt edilen fiatten koyun eti «atıldığı takdirde tatmin edici kâı elde edilebileceğini gösteriyor. Fakat bir mûddettenberi kuzu et! satışından fazla kazanş temin eden toptancılar, koyun etinin mâkul kâriyle iktifa etmemektedirler.
Dün mezbahada. 1331 karamanla 73 kıvırcık, 3278 kuzu ve 210 sığır kesll-mlşlr.
Darüşşafaka Müdürlüğü
Bundan İki ay kadar evvel Darüı-şnfak* »sesi müdürü Reşat Alesya İle Türk Okutma kurumu arasında bir ihtilâf zuhur etmiş ve neticede Reşat Alasya müdürlükten ayrılmak mecburiyetinde kalmıştı. Bu vaziyet üzerine müdürlüğe emekli generaj. Mazlûm tâyin edilmiş va böylece de mesele kapanmıştı. Fakat geçen hafta emekli general Mazlûm’un da müdürlükten İstifası yeni dedikodulara sebebiyet vermiş va ban gazeteler istifanın müdürle Okutma kurumu arasındaki İhtilâflardan hâsıl olduğunu yazmışlardır.
Yaptığıma tahkikata göre general Mazlûm müdürlüğü esasen muvakkaten kabul otmlştlr. Ankarada ikamet «den general, ailesini îstanbula nakil İmkânını da bulamadığından vazifesini terkejmek mecburiyetinde kalmış ve Ankaraya dönmüştür.
Darüşşafaka öğretmenlerinden th-«u Tok yeni müdür tâyin edilinceye kadar vekâleten mektebin idaresiyle ▼azifelendlrllmlştir. [
olan bir İnsan, vücudunu kuv® vetten düşürmiyecek kadar gide alabilir. Binaenaleyh bu vaz!ye10 te olan vatandaşlar arasından çıkacak veremli adedi mahduttur ve bu kadar parayı verdikten sonra diğer sanatoryumlarda da ücretle yatak bulabilirler. Bugün kan tükürerek hastane kapılarında sıra beki İyen, günden güne eriyerek, mikrop saçarak aramızda dolaşan ve adetleri binleri aşan veremliler, yüz seksen lirayı bir ayda değil, ömür boyunca dahi bir arada göremiyen bedbahtlardır.
Açılan paviyonda boş yataklar dururken, kapıya gelen hastalara:
— Siz fakirsiniz. Günde altı lira ücret veremlyeceğiniz 1çln burada yatmağa hakkınız vok. Bir kaç ay. bir kac sene bekleyiniz, parasız pavyonda yatak boşalın stae sıra gelince yatarsınız.
Dlverek ters yüzüne çevirmek, o yurttaşa:
— Senin yaşamağa hakkın yok Veremin pençesinde ölmeğe mahkûmsun.
Demektir. Farzı muhal, borçlanarak bu paravı tedarik edİD salonda yatsalar bile, tedavi olup hastaneden çıkınca büsbütün sıkıntıya düşmeleri, vent kapanan ciğer yaralarının tekrar açılması mukadderdir.
Parah salonda valak ücretlerini vanva, hattâ daha aşağıya İndirmek zarurîdir. Buna Belediyenin gücü yetmiyorsa Devletin âza m t vardım etmesi lâzımdır. Çünkü İstanbul hastaneleri yalnız İstanbul hemşerilerine münhasır değildir, vurdun her tarafından gelen bir çok hastalar buralarda tedavi ediliyor. İstanbul Belediyesi, asgari haddinde dahi on mlh/onluk açığı kapana-mıyan bütçesile btı ağır viikün altından ka’kamaz. Veremli vatandasın havatı da imar plânları gibi uzun vâdell ümitlere bağlanamaz.
Cemal Refik
Beş otobüs daha geldi
E.T.T. İdaresinin hreçe umar-’ladığı otobüslerden beş tanesi dtıha «Bordaland» adındaki İsveç şilebiyle Umanımıza gelmiştir.
Verilen malûmata göre önümüzdeki bir ay İçinde limanımıza 34 tan» ecnebi şilebi gelecek ve bunlar çeşitli ithal eşyası getireceklerdir. Bu şileplerin bir kısmı Amerikan, bir kumi İngiliz, İtalyan ve Belçika bandıralıdır.
Halk Sigorta
Türk Anonim Şirketinin
Mart 1948 İkramiye kur'au
Halk Sigorta T JL ş. nln ikramiyen hayat sigortalan arasında Noter ve resmi makamlar huzurunda çekilen Mart 1943 ikramiyesinin Yılda Harb Akademisi As. Teğmenlerinden Bay Salih Yalçın kazanmıştır. k Talihli subayımın tebrik eder la.

'alille 4
AKŞAM
14 Mart 1913
Müşahede altındaki kaatil..
Mehmet Yuva, kanla yıktığı “Yuva,,sini nasıl kurmuştu?
Ağır ceza mahkemesi kararında bahsedilen 46 ve 47 nci maddeler nelerdir? — Yirmi beş sene evvel Tür biyeye gelen bir mübadilin geçirdiği macera — Cinayet evinde yalnız başlarına kalan iki yavru, üç kiracının yemek artıhlarile yaşıyorlar
Stalin’in halefleri
nihayet seçildiler
Uç kişiîik bir heyet ve bir de Onlar şûrası bulunacak
Acaba kim öldürdü?
Yasana Remsi TOZANOĞLU
Büyük bir arştı ile kurdukları yuvaları kanla yıkılmış olan Mehmet ne Fatma Yuva
On ûç senelik yuvasını, birkaç dakika İçinde kanlı bir şekilde yıkan Mehmet Yuva, üç gündür Tıb bıadllde müşahede altına aiınıruj bulunuyor. Cinai dâvalarda mjsllne ender rasJnnan bu tip vakalarda ağır ceza mahkemeleri, son sözü adli tıbba bırakmaktadır.
Üçüncü ağır ceza mahkemesinde yargılanan Mehmet Yura/nın akil vaziyeti hakkında mütalâası alınmak üzere mahkemeye davet edilen adalet doktoru izzet lşcan, cinayetin İşleniş şekline ve kaatllln elinde «dört »alt müspet frengi* kaydı taşıyan iğne defterine göre, kendisinin tıbbı adlide müşahede altında bulundurulmasının ranır! olduğunu beyan etmişti.
Mahkeme, bu tıbbi mütalâa üzerine kaatilin tıbbı adlide müşahede altına alınmasına ve kendisinde Türk ceza kanununun 46 ve 47 nel maddelerine temas eder bir hal olup olmadığının tesbitlne karar vermiş bulunmaktadır.
Ceza kanununun 44 ncı maddesi ♦öyledir:
«Fiili İşlediği vakit şuurunun veya harekâtının serbestisin! selbedecek surette akıl maluliyetine müptelâ olan kimseye ceza verilemez. Şu kadar ki bu şahsın serbes bırakılması tehlikeli olduğu mahkemece takdir edilirse hakkında muamelcl kanuniye İcra edilinceye kadar muhafaza edilmek üzere alt olan makama teslimini mahkeme emrederi»
Ceza kanununun 47 nel maddesi ise şöyledlr:
«Kırk altıncı maddede beyan olunan akli halet, ceza mesuliyetini kamilen kaldıracak: surette olmayıp ehemmiyetli bir derecede azaltabilecek mahiyetle İse suç İçin muayyen olan ceza aşağıda yazılı şekilde İndirilir:
1 — Ölüm cezası yerine sekiz seneden eksik olmamak Üzere muvakkat ağır hapis;
2 — Müebbet ağır hapis yerine, altı seneden on beş seneye kadar ağır hapis;
— Anime hizmetlerinden müebbe-den memnuiyet yerine, muvakkaten memnulyet...
Martın sekizinde, meşhut suçlar kanununa göre hfehmedln yargılanmasını bir oturumda yapıp bitiren üçüncü ağır ceza mahkemesi duruşmayı nisanın on dokuzuncu gününe talik etmekle; adil tıbba kırk bir günlük geniş- bir müşahede müddeti bırakmış oluyor.
Bu müşahede sonundadır ki, gördüğü rüyalar ve kulağına gelen seslerle iki ynvrusiyle evhamlı kocası arasında haşir neşir olmağa uğraşan karısını boğazUyan Mehmet Yuvanın, bu faciayı hangi şartlar altında İşlediği meydana çıkacaktır.
•••
Facianın şimdiye kador bahsedll-mlyen bir tarafı vardır:
Mehmet Yuva kimdir ve maktul Fatma De, nasıl tanışıp evlenmiştir?
Mehmet Yuva. Kümelide Nasllç kazasının Mazgan nahiyesi halkından İken 1923 de mübadil olarak Türklye-ye gelmiş ve burada Büvükçekmect civarında Mlmarslnan köyüne*lskân edilmiştir. Mehmede burada 4 dönüm arazi ile dört odalı bir ev verilmiş, burada İki ey kadar oturduktan sonra kiraya vererek Kadıköye gitmiştir.
Mehmet Yuva, Kadıköyünde Os-manağa camisi civarında sütçü Pet-ronun dükkânına tezgâhtar olarak girmiş, burada bir müddet çalıştıktan sonra kendi hesabına seyyar sütçülüğe başlamıştır. Bu arada birçok evlere de süt bırakan Mehmet. İnönü sokağında bir eve de daimi şekilde süt vermeğe başlamış, bu evde evlât-lık bulunan Fatma ile bu şekilde tanışmıştır. O zaman yirmi yaşında ve oldukça güzel olan Fatma, Mehmedln ciddi teklifleriyle karşılaşmış ve al-hayet onun uysal ve sakin halini pek beğendğlnden günün birinde ona kaçmağa karar vermiş ve bu şekilde mutabık kalmışlardır ve hakikaten bir gün Fatma, bohçasını aldığı gibi Mehmede kaçmış, ve Fatmayı beş ya-( Arkası 6 met sahi fede)
Geçen hafta (Kremlin) de verilen çok önemli bir kararla Sitilinin halefi kim olacağı hakkında on bLr »cnc-den beri devam eden dahili çekişmeler# «on verilmiştir. Dört haftadan fazla bir müddet devam eden toplantılardan sonra «Sizlinin etrafındaki adamlar» nihayet fikir birliği ettiler. Stallnln gözleri kapandığı gün bir (Trlumvlrat - Üç başkanlı heyet) kuvveti ele olacaktır. Rus Dışişleri Bakanı Molotof Stallnln siyasi halefi olacaktır. Fakat Molotofun kudreti Andrey Zhdanofun komünist partisi başkanlığına ve mareşal Bulganln'in Sovyet milseilûh kuvvetleri başkanlığına Mçllmelerile kuvveti! şeklldû tahdit edilmektedir.
Molotof bütün İşlerin sevk ve İdaresini toptan ele almak İçin çok savaştıysa da Birleşik Sovyet şûraları Cumhuriyetinde bütün kuvveti elinde tutan PolitbUro üyeleri mareşal Sitilinde bulunmakta olan hudutsuz kudret ve salâhiyete tek bir adamın tevarüs etmesinde İttifak edemediler.
Onlar şurası
Müstakil (Üçleri İn yanında bir d# teşri! ve icra! salâhiyetlere malik (on Aznlı şûra) bulunacaktır. Pollt-büronun (onlar) ı ihdastan gayesi hâlen elinde bulundurmakta olduğu hak ve salâhiyetleri mareşal Stallnln haleflerinin İleride tahdit edebilmesi endişesidir. Poll (büronun Heri gelen üyeleri yani çeka ve teşkilât büroları üyeleri (Onlar) a seçilecek zevatın kimler olacağı üzerinde de mutabık kaldılar. Sovyet ittihadı başkanı N1 kolay Şlrernlk. giell polis teşkilât şefi ve atom enerji komisyonu başkanı Berin, Lavrentl, vaktlle bir demiryolu İşçisi olıip hâlâ fabrikalar umum müdürü otan Andrey Andreyef, Molotofun muavini Vlşlnskl ve Oeor-gey Malenkof (oniar şûrası) nın en tanınmış simalarıdır.
Bunlardan Georgey Malenkof kırk yaşlarında, somurtkan, sükût!. siyah saçlı bir zat olup Stallnln tam güvenin! kazanmıştı, Kremllnln içinde bulunan bir grup tarafından Stallna halef olmak Üzere ileri sürülmüşse de kâfi miktar rey sağlanamamıştır. {Malenkof) un (onlar şûrası) nda bir üyelik gibi nispeten mütevazı bir rol ile İktifa edip etmlycceğinin cay! sual bulunduğunu İki gün evvel Moskova ziyaretinden dönen bir Rumen diplomatı söyledi.
Generallerden endişe
RomanyalI diplomat: «Stallnln ölüm tehlikesi olan bir hastalığa giriftar olduğu halikındaki rivayetler saçmadır.» dedikten sonra tbıı rivayetlere Mnskovadakl sabık Brezilya elçisinin yanlış bir beyanatı sebebol-du» diye İlâve etti. Yalnız şu da inkâr olunmaz kİ — Moskova da bunu teslim ve kabul etmektedir — Sitilinin sıhhî durumu eskiye ve meselâ ûç sene evveline nazaran daha fenadır. Doktorları 1947 senesi
kendisini beş defa İstirahat® me ettiler. Mareşal StnUn ev'lye sisteminin bozukluğundan muztftrlptlr vo kasım ayı İçinde Kremllnde toplanmış olan bir konferansta bayılmıştır. Bir kalb gelip de ölebilmesi İmkânını hatırlamak (Politbûro) üyelerini üzmekte tc hattâ kork utmaktadır, çünkü herkes bilir kİ Stalln hayata göz-
I
İçinde!
cbur 1
lerini kapadığı gün Rus haLkı daha kritik bir duruma düşecektir.
Lâkin Politbüroyu bundan daha fazla korkutan cihet Kızılordunun harb esnasında kazandığı mevkii tekrar ele geçirmek İçin bir hükümet darbesi yapmağa teşebbüs etmesi hususudur. İşte bu askeri darbe korkusudur kİ Stallnln halefleri meselesinde fikir birliği sağlamaları için bütün sebeplerden daha fazla âmil olmuştur. KomünLst partisi liderleri Önder Slalin öldüğü takdirde bir (müttehit Cephe) halinde bulunmağa mecbur olduklarını takdir etmektedirler. Rusyada askeri riiesa İle siyasi idare arasındaki gerginlik çok kuvvetlidir. Son on iki ay içinde bir çok şüpheli mareşaller ya vazifelerinden uzaklaştırılmış veya blnnlsbo daha az ehemmiyetli mevkilere nak-' Iedllmlş olduklarından generaller İdareye karşı kırgındırlar.
| Bugün gözde olan yalnız İki general vardır. Biri parti generali olan altmış altı yaşındaki Mareşal (Voro-şlloD, diğeri MIHI Savunma Bakanlığı muavini olan Mareşal Bulganln'dLr. Mareşal (Bulganln) haddi ra tın da bir sivil olup kendisi meşhur Mareşal Şukof'u Istlhlâf eden ısıtır.
1 Partinin teşebbüs ve talebi üzerine ordudaki (siyasi müşavlrllkl mevkileri ehemmiyetli surette takviye edilmiştir. Her kolorduda askerlerin ve generallerin moral durumlarını kontrol etmek üzere parti tarafından tâyin edilmiş miktar k&fi murahhas mevcuttur.
Stalln kendisine halef seçilmesi meselesi hakkında şimdiye kadar h!ç bir beyanatta bul tınmam ıştır. Mosko-vadakl siyasi müşahitler, halef meselesine dair vesikanın Kremllndek! siyasi liderlerin heyeti umıımlyesl tarafından İmza edilmiş olduğunu söylemektedirler. Yalnız bu İşte üç nokta etrafında kuvveti! istirhamlar çevrilmektedir:
1 — Üçleri teşkil eden zevat İşleri acaba dostça el birliğiyle yürütecekler mİ7 Yoksa her biri daha ziyade tek başına hâkimiyeti kendisi için sağlamak sevdasına mı düşecek?
2 — Sonra müstakbelin (Üçler) 1 üç büyükleri yanlarında (Onlar şûrası) nın bulunmasına uzun müddet müsamaha İle tahammül gösterebilecekler mi? Malûm olduğu üzere Lenl-nln ölümünden sonra Rus diktatörü mesai arkadaşlarını alelftde parti üyeleri haddine indirmek İçin İki (temizlik amcllyesl) ne lüzum gömüştü. Yeni Stallnln karşısına yeni bir Troç-
I kİ çıkarak hâkimiyet !çln nlzA çıkar-ı ması İhtimali de mevcuttur. Yalnız İkntl olarak malûm olan bir nokta var kİ Stallnln yerine geçmek için seçilen ı (Üçleri İn batı devletlerine dost 01-ı m artıklarıdır. Son sekiz ay İçinde batı devletleri ile İşbirliği tavsiyesinde bulunan Stallnln müşavirlerinin hep-uzaklaştırılmışlar-
Molotof. Zhdanof ve Bulganln batı demkrasllerine ve onlann liderlerine karşı İtimatsızlık duyarlar.' Bunlar sert komünist parti programını takibedeceklerdlr. Lenln günü olan 21 ocakta Moskovada iradcdllcn nutuklar bu hususta hiç bir şüphe ve tereddüde mahal bırakmamaktadır.
— Die Wocken Zeftunp'dan —
Mersinde 13 yerinden bıçaklanmış bir ölü bulundu
Mersin — Dün sabah saat 7 sıralarında, Vali konağının karsısındaki umuma ait bahçenin yanında ve deniz kenarına yakın bir yerde, ayaklan denize ve başı yola uzanmış ve sırtüstü yatmakta olan bir kişi görülerek hemen zabıtaya haber verilmiş ve ceset polis tarafından muhafaza altına alınmıştır.
Maktul Hamlt Acemdir, Vücudunun muhtelif yerlerinde, delici bir cisimle ve bıçakla on üç yara vardır. Hâdise cinayet olduğundan kaatil veya İtaatlilerin Mm olduğuna dair araştırmalara başlanmıştır.
Durumlarından şüphe edilen (kİ kişi nezaret altına alındığı halde henüz bir ip ucu elde edilememiştir. Bir cinayete kurban giden Hamit Acem'in fakir olmakla beraber İçkiye çok müptela olduğu ve son zamanlarda Isp, İspirto İçtiği öğrenilmiştir.
Fail veya faillerin kısa bir zamanda meydana çıkacağı sanılmaktadır.
Edirnede et buhranı önlendi
Edirne (Aksam) — Son günlerde Edime piyasasında et buhranı husule gelmiş ve koyun etine verilen 200 kuruş narhtan fazlaya et satılmağa başlanmıştı.
Havaların müsait gitmesinden dolayı Trakyanın muhtelif yerlerinde kuzu eti kesildiği halde Edime belediyesinin kuzu eti İçin tesb.lt ettiği 160 kuruş fiat kasaplar tarafından ucuz görüldüğünden kuzu eti de kesilmemekte İdi. Bu defa belediye kuzu etine 180 kuruş narh koymuş ve bu suretle dünden İtibaren bol miktarda kuzu eti kesilmeğe başlanmıştır.
İstanbul Belediyesi şehir Tiyatrosu
Saat 20 de Dram Kısmı BAYKUŞ Komedi Kısmı KAŞ YAPAYIM DERKEN
Pazar günleri 15 te matine
MAKStM’de Muammer Karaca Opereti HANGİSİ Revü operet: Saat 20.3Ö da Telefon: 42633
Cumartesi, pazar matine 15 te
KUMRULAR
Aşk ve macera romanı
rozan: CEMAL REFİK Tefrika No. 50
i—______________-
Kapalıçarîîda kuyumcu dükkânlarının önünde dolaşıyor, çantasındaki küpeleri bir yerden çalmış da. çıkarıp gösterince yakasına yapışacaklarmış gibi çekiniyor, İçeriye girmeği: cesaret edemiyordu. Ürkek bakışlarla etrafı •üzerek bir hayli dolaştıktan sonra dar sokakta küçük bir dükkânın kapısında duran yaşli adama yaklaştı. Dükkâncı:
— BuyurfJnuz, hanımefendi! Bir şey alacaksınız?
Diyerek İçeriye girdi. Fahriye eşikten adımını atarken titriyordu. Heyecandan kısılan sesiyle:
— Bir çift küpem var, dedi. Satmak istiyorum. Alır mısınız?
Kuyumcu, gözlük camlarını hoh-Iıyarak temizleyip burnunun ucuna yerleştirdikten sonra eline bir de pertavsız aldı, küpeleri uzun bir muayeneden geçirdi.
— Kaç Ura Utoorsun, hanım?
Fahriye küpelerin kaça alındığını bilmiyordu. Kısa bir tereddütten sonra:
— Bilmem kİ, dedi. Kaç Ura eder? Siz kaça alırsınız?
Avucuna toy bir av düştüğünü an-lıyan İhtiyar kurdun kaşları çatıldı:
— Fiat meselesi kolaydır. Onu sonradan düşünürüz. Kefilin kimdir, hanım?
Fahriye büsbütün şaşırdı:
— No kefili İstiyorsunuz?
— Ağnoorum kİ bu «amana kıdar zatınız bizim plynçada alış veriş etmemişsiniz, birinci tefadır kİ buran geloorsunuz. Bu çarşıda bir şey «atmak İsteyen adam, onun . çalınmış mal olmadığını Isbat eylemek için bir kefil İbraz etmesi lazımdır. Kefalet olmayjncas malınızı satış edemezsiniz. Çarşının kaydesl böyledir.
Meyus, bezgin bir tavırla elini u-zattı:
— Benim burada tanıdığını bir kimse yok k! size kefil göstereyim. Veriniz küpelerimi.
Bu esnada yanaklarından damlacıklar yuvarlanıyordu. Kuyumcu küpeleri avucunun içinde tartaklıyorak gözlerini Fahrlyeye dikil, tepeden tırnağa kadar süzdü.
— Zatın® bir eyl ayle hanımına benzoorsunuz. Ben İnsanın sıfatına bir kerek bakıncas ne mal olduğunu ağnarım. Sen! buradan geri çevirmeye yüreğim razı olmoor. Senin gibi hanımların İşini görmek sevaptır. Kefalettik İktiza etmeden küpelerini alacağım. Velâkln bunu kimselere duyurmaasm sakın. Sonra İkimize de ziyanı tpkanır, Şindlk söyle bakalım kl kaç lira lstoorsun küpelere?
— Söyledim ya, ben bilmiyorum. Siz bu İşlerle meşgul olduğunuz İçin küpelerin değerini bUlrşlniz tabi!
— Helbette bilirim. Bu zanaatın İçerisinde tamam eli! sene çalışmışım dır.
üçüncü defa, sıkı bir muayeneden sonra küpeleri tezgâhın üzerine bırakıp parmağının uclyle Fahrlyenln ö-nüne doğru İtti, yüzünii buruşturdu:
s! mevkilerlnden dır.
— ilk terasında eylca bakamamış İdim. Bu serer tıkat İlen bakmış isem ağnanıışım kl küpelerin taşlan makbul şeyler değildir. Benim İşime yaramaz velikln sana Hr yardımım tokasın deyi alayım bari. Küpelerinin değeri bugünkü para ilen çok çok 1kl yiiz elli Liradır. Elli bir lira dersen kimse vermez. Zaten başka tlikinlara gitsen bu fiyatı da bulamazsın. İstersen. götür, bir kerek de başkalarına göster. Velakln kefaletlLk meselesine çok tıkat edesin hal Beş barmuğın beşi de bir değildir. Esnafın heplsl benlin gibi merhametli olma?,. «Bu karı kefllslz küpe satmak sloor. Bel-klm hırsızlık maldır. Bir kerek tahkikat edesiniz.» deyi polislere ihba-ratta bulunurlar İse, karakollarda fırıl fırıl dolanırsın. Ttlki, tilkiliğin! beli! edinceye kıdar kürk elden gider derler bilirsin?
- — Başkasına göstermeğe lüzum yok. Sizin sözlerinize Itlmad ediyorum. Alınız, küpeleri
Kuyumcu, İsteksiz bir eda ile küpeler! alıp çekmeceye koydu, çıkardığı beş tane eli! liralık banknotu Fahrl-yeyc uzatıt!
— Al, güle güle harca. Satılacak başka miiccfiıcratın var ise dosdoğ-
BALOSU

*
1
20 Mart cumartesi günü akşamı Taksim Belediye gazinosunda verilecektir. Davetiyeler An-cnra caddesinde İstanbul Gazeteciler cemiyetinden ledartk edilir.
Telefon: 21222
1
ANNELER, BABALAR
ÇOCUK DOKTURU
Mecmuasının 24 üncü sayısı çıktı. Bu sayı Ue üçüncü yaşına giren dergimiz, çocuklarınızı ye. üşürmekte size en kıymeti! bir rehberdir. Abone olunuz. Seneliği beş liradır, ı ve 2 ne! diller nefis kapaklar içinde altışar liraya adresinize gönderilir. Be-yazıt P. K. 15, İstanbul
KEMAN ÜSTADI
PRİHODA
Istanbula geldiklere sonra 17r3 çarşamba akşamı Saray sinemasında vereceği konserin (19'3> cuma akşamı) na tehirine mecburiyet haşıl olmuştur.
Keyfiydi özür dileyerek bildiririz. 15/3 pazartesi resitali He 18 Mart perşembe Orkestra kon-serlgrtntn tarihlerinde deftlslk-life yoktur KidBB'Mai
20 dakikada
Kontrakt Briç
Dünyada en çok satılan Briç kitabıdır. Eizde de büyük rağbet kazanmıştır.
Törkçeye çeviren:
Nâzım Der san
Satış yeri; İnkılâp Kitabeyi
MEVLÛDA DAVET
çok sevgili annemiz
ZEHRA MEDENİYE HANIM ruhuna ithof İçin vefatının kırkıncı günü olan 16 Mart 948 salı günü öğle namazından sonra Teşvikiye camiinde Mevlût ve Hatim duası yapılacaktır. Akraba ve dostlarımızın gelmelerini rica ederiz.
Kızlan: Asmaylş Bf'imer,
Efzaylş Suat
Dünya çapında bir muharrir: Bw«!«ana»ı
ERÎCH M ARI A REMARQUE
Amerikanın en büyük dram artisti:
BARBARA STANWYCK
îngilterenln en meşhur sahne artisti:
DAVID NİVEN
ve en nihayet iste beyaz perdenin muazzam bir sanal Sbitfe*T.
BEYAZ KAMELYA
YARİN AKSAM
ATLAS Sinemasının
■■■■ Beyaz perdesine ebedi bir şeref kazandıracaktır.
ruca bana getiresin, bee.
»v*
Küpeler annesinin hâtırası İdi. Evdeki en lüzumlu eşyayı sattığı halde onları şimdiye kadar saklamıştı. Satmağa kıyanııyordu. Ara sı ra kutuyu açıp onlara bakarken karşısında annesinin hayali peyda oluyor, bununla kendini avutmağa çalışıyordu. Fa-kat zaruretin haşin parmaklan nihayet, mazinin bu son hâtırasını da çekip aldı...
Vapurdan çıkıp eve doğru giderken, hayatta maddeten olduğu kadar minen de yapayalnız, blkes kaldığını düşünüyor, evvelce kendi kendine telkinler yaparak gûya düzelttiğini sandığı maneviyatı büsbütün bozuluyordu.
— Akşam var. Akşam... Sekiz sayfa Akşam...
Bomboş evde biraz oyalanmak ilmldlle çocuğu çağırıp bir gazele aldı.
Pencerenin önünde gazetenin sayfalarını çeviriyor, fakat gözleri satırlar üzerinden kaçıyor, okııyamı-yordu. Küçük ilânlar sayfasına da bakıp çevirmek üzere iken (işçi an-yanlnr) sütununun başındaki Hân gözüne lllştL
«Mağazada kasa başında oturmak üzera okur yazar bir bayan memur aranıyor. Verilecek ücret elverişlidir. İsteklilerin (... de ,..) mağazasına müracaatları.» -
İlânı dikkatle okuduktan wura; «fena değil, dedi.Kasa başında oturmak hem insanı yormaz, hem teiniz bîr İş. Müracaat edeyim Verecekleri ücret işime gelirse çalışu'im.»
Ertesi sabah İstanbula indi, gazetede adresi bildirilen mağazayı buldu. Ballarında kumaş, basma topları dizili, dar. uzun, loş bİT yer. Kapıdan girince keskin bir naftalin h>-kusu genzini tırmalamağa başladı. Ürkek, çekingen tavırlar’a etrafa bakınırken hamal kılıklı bir adam yaklaştı.
— Ne İstiyorsun, hanım?
Fahriye heyecan içinde kekeledi:
_____Gazetede bir ilân gördüm. Memur arıyorlarmiş.
Adam müstehzi bakışlarla uıyık altından frillümsiyerek:
— Haa.dedl. Sende iş için geldin öyle mi? Geç kaldm. hnnnn. Senden evvel dalıa bir sürü kadın geldi.
Dip tarafta yanan elektrik lambasını İşaret ettk
(Arkan var)


hafta konuşmak
Tren - Kamyon rekebstS
Çıkacak! Çıkıyor! Çıktı!
Lügat kitaplarında tutulmamış kelime kalmadı — Ne kadar bol mizahçı varmış! — Meşrutiyet devrinin üstünlüğü — Edebiyat ve sanat mecmuaları
- (Kadın Gazetesi) — Neşriyat ticareti — (Resimli Türk Edebiyatı hi)t (Resimli Yeni Lügat ve Ansiklopedi) — Faydalı kitap
T ari-
Çoğalan kazaları önlemek için esaslı tedbirler almak lâzım
Yol başlarına basküller konulmalı
Çıkacak! Çıkıyor! Çık hl Kaçıncım? Kaç tane? Kaç çeşit? Samrun defterini tutan alâkalı makamlar bila tam hesabını veremezler. Meşrutiyet ilânının Uk aylan bile dahil olduğu halda Türklyede bu kadar mecmua ürememiş, t ürem emiştir.
Artık o hale geldi ki lügat kitaplarında gazete ve mecmua İsmine uycrun kelime kalmadı.
Hele BabıâJI civarında rasla-dıklanmdan çoğu bir gazete yahut mecmua İmtiyazına sahip. Ne olur ne olmaz diye gidip bir teme mim koydurmuşlar. Çıkaracaklarından değil... Çıkarmak hülyasilel Gerçekten çıkaracak olanlar basın müdürlüğünde hangi İsmi zorsalar karşılaş tıklan cevap şudur:
— Alındı!
Yalnız basit kelimeler mi tüken di? Hayır! Mürekkeplerine, hattâ meşhur şahıslara, sözlere, tâbirlere, darbımesellere kadar bir kapışmadır gidiyor. Asıl acayibi çıkan ve çıkacağı beklenen mecmuaların ekserisi mizahidir. Meğerse memlekette mizah muharriri ne kadar çok ve mizah kabiliyeti ne derece feyizli lmişl
öyle sanıyorum kİ bu bolluk ve bereket biraz da mizah, denilen pek İnce, fltrl liyakatin henüz hududunu tâyin edemememizden ileri geliyor. Aslına bakarsanız tam mânasile mizahçı, yepyeni bir şahsiyet meydanda yoktur; daha doğrusu öyle bir şahıs çıkıp da bütün memlekete şâmil sağlam b!r şöhret yapamadı. Hiç birinin yazısı ve nüktesi halk arasında henüz söylenip tekrarlanmıyor. Tek İmza üzerinde hiç birimiz güvenle durmuyoruz; bir imza için gazete yahut mecmua almıyoruz.
Hücum var! Hiciv var! Tariz ve tezyif var! Fakat gerçek mizah pek az. Bu meziyeti haiz olanlar İse ekseriya «doz — ölçü — tartı* hassasından mahrum. Kelimeleri kaba, katı, aşın kuvvette kul lanı verdikleri ve iyi ölçüp tartamadıklan için zarif olacak bir mizah mahiyetini değiştirerek ya edebi zevkten ârl bir hicriye yahut — daha fenası — sadece kabalık şeklini alıyor.
Meşrutiyet devrinLn mizahı galiba şimdikine her bakımdan üstündü.
•••
Bununla beraber çalkalar.a durula nihayet mevcutların arasından elbette kaliteli mizah muharrirleri de yetişecek. Büsbütün yok diyemeyiz de... Zarif fıkralar okuyoruz; lâkin dağınık halde; kâh burada, kâh Grada. En iyilerini birleştirmiş, bastan sona kadar zarif ve nükteli kalmış, her elde taşınacak, her eve sokulacak bir (Kalem), bir fCem) nerede?
Çıplak vücutların ve yenilip yutulmaz, çoluğa çocuğa duyurulma! kelimelerin yardımına İhtiyar kalmadan rağbet bulacak bir (Kalem) ve bir (Cem)! Aradığımız, bcKİediğimlz budur. Bu da olacaktır, İnşallah! Tabiîdir ki benim bahis mevzuu ettiğim tarzda mizahın popüler halk gazeteleri! e alâkası yoktur. O, ayn bir yoldur; muayyen bir seviye ağzı babacanca konuşmadır.
öbür mecmualara gelince: Esas kusur ancak sekiz, on tanesinin birleşmesi şartile bir tek mecmua teşkil edecek kuvvetlerin dağılmış ha] d e bulunması değil midir? Ziya Gökalp'ın (Ye-W mecmua) m ve Ahmet îhaan’ın bir zamanki (Serveti Filnun) u öyle bir toplaşma, bir araya katılma sayesinde edebiyat ve fikir âleminde Iz bırakmıştı. Şayet her lld mecmuanın da muharrirlerini muhtelif mecmualara dağıtıyor-şeydik elde bu derece değerli İzler kalır mıydı’
Zamanın belli başlı kıymetlerini toplamış, doyurucu bir mecmuaya henü2 sahip olamadık. Güzel dergiler akıyor amrr.a kaynağını daha ziyade ecnebi eserimden tercümeler teşkil ediyor O kaynağı tıkadınız mı geriye
kalan, insanın milli eser susuzluğunu gideremiyor.
Bakahm kaçta kaçı tutuna cak?
| Refik Ualld KARAY
(__________________î____________f
Şimdilik tutulanlar arasında bir tanesi yılım doldurman bakımından bir muvaffakiyettir: (Kadın Gazetesi), öyle biliyorum ki AbdÜlhamlt devrinin pek mahdut bir zümreye hitabeden (Hanımlara mahsus gazete) si müstesna olmak şartile bizde o hacimde ve şekilde hiç bir kadın gazetesi 1 yaşını İkmal şansına ulaşmamıştır.
•••
Evet, bugün o gazeteden başka kadınlan alâkalandıran epeyce neşriyat yapılıyor. Meselâ Ev. İş, Ev kadını, Türk kadını, belki biraz da Aile, bir de pek faydalı yazılara yer veren Hanımeli... Lâkin bahsettiğim gazete kadınlık dâvası üzerinde duran ve muharrirlerinin hemen hepsi kadın olan bir gazetedir. Bu itibarla — el. ev, moda İşlerine de yer vermekle beraber — daha yüksek bir fikir üzerinde yürümektedir. Mora] bahsinde de prensip sahibi oluşu baş meziyetidir, Yalnız monoton olmaktan korkmalıdır.
Asıl hoşuma giden şudur ki (Kadın Gazetesi) nde kadın ruhunun hususiyetini buluyorsunuz ve kadın kalbinin atışlarını duyuyorsunuz. Bu, bambaşka bir sevdir; erkek elinin çokça karıştığı gazete de aynı samimiyet ve özlülüğü hlssedemezsinlz.
Bir çok kadın mecmuaları erkekler tarafından çıkarılıp doldurulduğu İçin bana kadın rolleri de erkeklerce yapılan eski zaman tlyatrolariie orta oyunlarını hatırlatır. Adı geçen gazete onlardan değil... Galiba sahlfe tertiplerine bile muharrirleri nezaret ediyor kİ her tarafı kadın. O derece kİ göz gezdirirken kendimi erkek katılmamış ciddi bir mecliste, hanımlarla çevrilmiş, sohbet eder, daha doğrusu hanımları dinler vaziyette sanıyorum.
Bütün temennim bu genç gazetenin hızını kaybetmemesi, elemanlarını ve hayatiyetini arttırarak uzun ömürlü, güzel bir hanım nine olmasıdır. Kadın mebus, kadın adliyeci ve kadın doktor, profesör, doçent bulunan Tılrkiyede fikirli bir kadın gazetesinin yaşaması ne kadar tabiî ise yaşamaması o derece anormal olmaz mı?
Umum! mahiyette çıkan öbür yeni mecmuaların çoğu Fransızların tâblrince «Iaisse A dâsirer» denilen mahiyette, henüz okuyucularını tatmin edemiyor. Güzel bir (Sanat ve Edebiyat) dergisi vardı, bana gönderilen evrak arasından çıkmamağa başladığına göre neşriyatını tatil etmiş olmasından korkuyorum.
öyle İse yazık! Şimdiye kadar gördüklerimin irisi İdi. Esef olunur kİ bu gibi ağır başlı mecmuaları yaşatmak güç. hattâ İmkânsız halde. Sanalsız resim, açık saçık fotoğraf, bol boya, abur cubur yazı, ıvır zıvır şeyler katılmadıkça mecmua satılamıyor, sanıyoruz.
•••
II oş. öyleleri de — bir kaçı
* * müstesna — tutmuş, tutunmuş sayılamaz. Halk hangisine el atacağım ve hangilerinde karar kılacağını tâyin edemiyor kil Döğüş sahasında her taraftan kırmızı kumaş gösterilen boğaya döndük. Buna mı koşalım, ötekine mİ, berikine ml? Şaşkın haldeyiz. Tütüncü dükkânlarının cephesine göz atınca başımız dönüyor. Ellisini kaldırıp ellisini mandallıyorlar.
Boyalı kadın cisminden re resminden gına getirdiğimiz yer barlarla o dükkânların cepheleridir. Amerikan takvimlerinde seyrinden bıktıklarımızda çok
kötü bir baskı İle yine oralarda karşımıza çıkıyor.
Oysa ki kâğıt darlığı, matbaa aghgı İçindeyiz. Tevzi teşkilâtı İse yek mesabesinde. Bunlara rağmen neşriyatçılık salgınının gerçek sebebi nedJr? Şu olsa gerek Bir kaç teşebbüs ehil vaktlle meydana atılıp bir takam mecmualar, kitaplar çıkardılar; İşi İlerlettiler; matbaalar ve derken büyük müesseseler kurdular; binalara sahip oldular. ■
— Onlar yaptı da biz neden yapamıyahm? ‘
İşte piyasaya çeşitli gazete ve mecmualar o ümitle sürülüyor. Nasreddln Hocanın Akşehir gölüne yoğurt mayası atması kabilinden...
— Ya tutarsa?
Gönül ister ki tutsun, mevcuda yann bir kaç yayın müessese-sl daha katılsın. Fakat nıccnıua-cıhk hem bir sanat, hem bir ticarettir; bazı husus! meziyetlere lüzum gösterir kİ başta İdarecilik gelir. Tutmuş olanların sahipleri hesabını kitabını bilen, doğuştan tüccar ruhlu, halk psikolojisinden anlar İnsanlardır. Mecmua-cılık ve neşriyat İşlerine değil de herhangi bir ticarete, çikolatacılık, yoğurtçuluk veya gazozculuğa girişselerdi zannederim yine bereketini görürlerdi. Şimdi BabIâli civarında matbaaları olacağına Silivri d e yahut Ga latada imalâthaneleri olurdu. Meselâ yüksek kalite Sedat Slmavl çikolatasını herhalde öbürlerine tercih eder. Demi ray yoğurduğunu lezzetle yer, Gürtunca gazozunu bayıla bayıla içerdik! Yani onlar kendi markalarını tuttururlardı.
Akbaba bu mazhariyete ereme-diyse esas kusur idaresizliktedir, sanırım.
•••
D ugünün neşriyatı arasında *-* en ziyade faydalı bulduklarıma geliyorum: Evvelâ (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi) nl zikredeceğim. Nihat Sanıl Banar-lı'nrn bu eseri hem vukuflu bir emek mahsulü olmak hem de gayet nefis basılmak gibi iki başlı meziyeti haiz.
Şaşılacak şeydir kİ bizde ede-blvat bilgisi okumuş yazmış her adamın bilmesi lâzım gelen umumi malûmat mlyanuıda sayılmaz. Bu malûmata karşı behreslzlik âdeta tabiî görülür. «Ben fen adamıyım. Edebiyat neme gerek!» gibi bir eda takınır, hattâ küçümseyici tavır da alırız.
Halbuki her münevver İnsan kendi edebiyatı hakkında muhtasar da olsa bir bilgi sahibi olmakla mükelleftir; medenî dünyada böyledlr. Mühendis, mimar, doktor, hâkim, her meslek ehil edebi malûmata sahip bulunmadıkça güzide muhitlerde az çok yabancı kalır. İşte büsbütün yeni bir metotla yazılmış olan (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi) böyle bir ihtiyaca cevap veren mükemmel bir eserdir. Mekteptekller okumalıdır, mektepten çıkıp okuduklarını unutanlar da...
Yine her mektepliye ve her mektep görmüşe, hattâ bizim gibi İşi güctl yazı yazmaktan tba-ret olan meslek erbabına büyük mikyasta yardımı dokunacak başka bir kitap da birinci cildi tamamlanan (Resimli yeni lügat ve Ansiklopedi) dir. İskit yayın evinin mühim b!r sermaye hasretmek ve fedakârlıktan kaçın-mameK şartile bastığı ve misi İsiz zerafette dlticdiğl bu Andklcpe-dlk Sözlük koca bir ütüphane ‘mevcudunu komprime haline sokmuş, dilediğiniz kelime ve meşhur sahıs üzerinde siri aydınlatmak kudretine, sihrine malik.
Büyük lûgatçı Şcmseddln Ba-mfnln hem (Kamusu Türkl) sİ, hem (Türkçe - Fransızca) ve (Fransızca - Türkçe) • Kamusu, hem (Kamus-ü]-a1am) ı bir bakıma küçltûlmöş, bir bakıma ise büvûltülmüş şekilde o lûgatta muhtasaran mevcut. Bazı kelimelerin eski harflerle yazılışını görmek ve bazı meşhur sözlere ve tâbirlere raslamak ne hoş ve
1. -.-.-^,—a.».....] Yazan: Cemaleddin BİLDİK ----a»
İki buçuk tonluk kamyonlara 6-7 ton eşya yüklenir de o kamyon yolda devrilmez ve bir kaç vatandaşın hayatına malolmaz mı? — Bir şoför 947 de yalnız Ankara - İstanbul yolunda 100 vatandaşın kazaya kurban gittiğini iddia ediyor — Bir yandan da kamyonlar için mütemadiyen paramız gidiyor — Nakliye ambarcıları ne diyorlar?
Devlet Demiryolları, ticaret eşyan nakil hakkında aldığı son kararlyle, Ankara - İstanbul yolunu 23 saate İndirmiştir. Bu karar kamyon rekabetini durdurmak maksadlyle alınmış olmasına rağmen, kamyonlar yurdun dört bucağına ticaret eşyası taşımağa hararetle devam etmektedirler. Bir yandan Trakyaya, diğer tara (Un da Kayseri Konya Samsun, Adana; Hatay; ürfa; Diyarbakır ve Vana kadar kamyonla ttearet eşyası taşınmaktadır.
Sirkecideki nakliye ambarlan ö-nünd* ticaret eşyası yükliyen birkaç kamyoncu İle konuştum. Bana anlattıklarına göre son zamanlarda fazlaca kazanç bıraktığı görülerek girişilen bu İş hem memleket menfaatine, hem de zararına neticeler vermektedir. .
Memleket menfaatine olan tarafı
öğrendiğime gör*, kamyonla ticaret eşyası nakli. Devlet Demiryollarının marşandiz katarlarına karşı müthiş bir rekabet açmıştır. Trenle bir haftada, on günd* yerin* götürüle-mlyen ticaret eşyatan, bir fk! gün İçinde mahalline teslim olunmaktadır. Bu sureti* eşyanın bozulması tehlikesi bertaraf edildiği gibi, malın vaktinde yerin» teslim edilmesi d* ticari bakımdan faydalı olmakladır.
Ambarcılar da kamyoncuların mütalâalarına iş tir Ak ederek aynı faydaları saymakta ve:
«— Ellerimizde öyl* vesikalar vardır ki bunlarla Devlet Demiryollarının İki günlük yoldaki ambarlara bir ayda. 40 günde mal götflrtmedlğlnl İspat edebiliriz.» demektedirler. Bu arada Haydapaşada vagonlara mal yüklemenin uzun formalitelere tabi tutulduğundan, hamal bulunamadığından da yana, yakıla şikâyet edilmekte, bu defa alman son kararla Ankara - İstanbul arası eşya naklinin 23 saatte mümkün olacağı Hân edilmiş bulunmasına rağmen, kararın 18 yıkı veçhile tatbik olunamadığı-na da İşaret edilmektedir. Binaenaleyh, tren - kamyon arasındaki rekabetin memleket için faydalı olan tarafını, ticaret eşyasının vaktine!» ve bozulmadan taşınması olarak kabul edebiliriz. Oarçf trenle kamyon a-rosmda kUo başına 2 - 3 kuruş bir fark vardır. Fakat tüccar, bu fazlalığı göze alarak malını kamyonla nakletmeği daha faydalı görmektedir.
Zararlı farafı
Gelelim, kamyonla ticaret eşyası taşımanın zararına... Kendileriyle konuştuğum kamyon şoförleri diyorlar kİ:
«— Hariçten gelen kamyonların hemen hepsi İkişir buçuk tonluktur. Fakat bu kamyonlara 7 tona kadar mal yüklenmektedir. Buna bir dc yollarımızın bozukluğu İnzimam edince kamyonun ömrü kısalıyor. Çünkü 2.5 tonluk kamyona, tonuna gör» lâstik, aks ve makas konmuştur. Fazla yükü kaldıramıyacağı belli olduğu halde, sırf kamyoncular arasındaki rekabet
Kamyonlara ambarlar yüzünden, fazla mal yüklenmekte ve bu da yalnız döviz çıkması bakımından değil, nüfus zayiatı bakımından da memleket için zararlı olmaktadır.» Nüfus zayiatı mı?
Muhataplarıma soruyorum:
— Nüfus zayiatı mı?
«— Evet, diyorlar. Bir kereelk gelin da şu İstanbul - Ankara yolunun halini görün. Tonaj kudretinden fazla mal yüklendiği için devrilmiş ve parçalanmış kamyonlar göreceksiniz. Diğer yollar da aynı vaziyettedir. Yolların sağında, solunda bir sürü kamyon yatmaktadır. Bunların hepsi de nüfusça zayiat verilmeksizin atlatılmış kazalar değildir. Hemen her dev-rUme vakasında ya şoförü, ya muavini veya yolcu olarak alınanlardan da birkaçı yaralanıyor veya ölüyorlar.»
Şoförlerden biri, 847 senesi İçinde yalnız Ankara - İstanbul yolunda vuku bulan bu çeşit devrilmeler neticesinde 100 den fazla İnsan öldüğünü sflyUyerek, diyor kİ:
«— Diğer yolları da hesaba katacak Olursak bugündü kamyonla eşya nakil İşinin bir düzene sokulmasına şiddetle ihtiyaç olduğu anlaşılır.
Şoförlerin bu Itlraflarlyle pekâlâ anlaşılıyor kİ. şurada burada uçuruma yuvarlandığı, bilmem hangi yolda ilerlerken devrildiği bildirilen kamyonlar hep, tonajlarından fazla yük aldıkları İçin kazaya uğramaktadırlar.
önünde eşya yükleniyor
(— Kazaların çoğaldığı ve bu yüzden de insan zayiatının arttığı görülünce hükümet İlk tedbir olarak baskül işine baş vurdu. Memleketin yol başlarına basküller koydu. Bu sureti* kamyonlar, yükleriyle bu basküller* alınarak tartıldı. Fazla mal yükleyenler ağır cezalara çarptırıldı. Kısa zamanda bu tedbirin faydası görüldü. Kazalar birdenbire durdu, böylelikle kamyonların da ömrü uzadı.»
ne de
ne faydalı bir yenilik! Ba gibi himmetleri irfan ehlinden beklenen vatan hizmet! cayarsak yanlış olmaz.
Sözümü bitirmeden önce Var-oğlu yayın erinin sadece 50 kurusa satmak cesaretini gösterdiği (Faydalı kltab) şeririne de ehemmiyetle dikkati çekeceğim. Bon yıllarda birim neşriyat âleminde gördüğümüz cok üzümlü ve gerçekten faydalı hamle budur. Sekteve uğramamasını — ciddi ve popüler — eserlerin de rağbet kazandığını İspat etmesi bakımından — samimiyetle dilemekteyim. Yakında — bazı kitaplar da dahil — yeni neşriyattan rine bahsetmek niyetin devi m. Niyet hayır, akıbet havırl
Refik Halld KARAY
Nasıl bir tedbir alınabilir?
Kimyon şoförleri, bu kazaların gibi tedbirlerle önlenebileceğini şöylece anlatmaktadırlar:
(— Kamyonun, kaç tonluk bir kamyon olduğu alâkadarlar tarafından tesblt edilmedikçe, İşe başlamasına müsaade edilmemelidir. Bandan sonra da yol başlarında, Avrupacı a olduğu gibi basküller bulundurulmalıdır. Meselâ Anadolu yakası için Üsküdar yol başıdır. Burada büyük bir baskül bulundurulur, yüklü kamyon burada derhal durdurularak basküle alınır ve tartılır. Şayet o kamyon tonajından fazla yük almış İse. eşyanın fazlası İndirilir. Tabii bn kadarla kalınmaz, fazla yük aldığından dolayı kamyon bir müddet İşten menedilme rezasına çarptırılır, şoförü ve sahibinden de ağır para cuam alınır.
YugoslavyalI olduğunu öğrendiğim bir şoför, hsrbden evvel Yugoslavya-da bir tren - kamyon rekabeti başladığını, bu rekabet hırsı ile kimyonların fazla mal yüklediklerini söyllye-r«k dedi ki:
Fazla mal yüklemeye sebep ne?
Şoförlere Soruyorum:
— Kamyonlarınıza, tonaj kudretinden fazla mal yüklemenize sebep ne? ■
Bunun da kamyoncular arasındaki rekabetten ileri geldiğini söyllyerek bir de hesap çıkarıyorlar:
*— Yalnız Ankara • İstanbul yolunu ele alalım ve 2,5 tonluk bir kamyon üzerinden hesap yürütelim. Ankara - İstanbul yolu gidip gelme 1060 kilometredir ve 26 teneke benzin yakar. Altı liradan 156 Hra tutar. Yine bu gidip gelmede 7 liralık motör yağı yakar. Etti m 1 163 Ura, Normal olarak 48 Hra şoför parası. (Kİ bu para şoförün gidip gelmesi İle Anknrada kaldığı günlere aittir). Oldu 211 Hra. 24 lira da şoför mtlnvinl ücreti etli 235 lira. Asgari olarak 100 lira da amortisman koyalım; oldu 335 Ura. Bu kamyon 2500 kilo giderken 2500 kilo da gelirken eşya taşısa 5000 kilo eşya taşımış olur kİ kilosu 6 kuruştan SCO Hra tutar. Hangi kamyon, asgari olarak hesapladığımız ve 335 lirayı bulan masrafa karşı 300 lira almak ister. İşte bu yüzdendir kİ 2,5 tonluk kamyona 5-6 ton eşya alınmakta, ne kamyonun ömrü, ne de fazla yük yüzünden geçireceği kaza düşünülmektedir.
şimdi şu yazımı bitirirken Zongul-dakta kereste yüklü bir kamyonun devrildiği haberi geldi. Daha b r !kl gün evvel de İskenderunda İki yük kamyonu fazla eşya yüklediklcrînden dolayı devrilmiş birkaç vatandaşın ölümüne sebebolmuştu.
Kamyonların fazla yükle yola çıkmaları. sadece harabolanlar yerine yenilerini getirtmek için bir sürü paramızın harice gitmesine değil. "( arada bazı vatandaşların da ölümlerine sebebolm&ktudır. Kazaları Önlemek (lzere tıe gibi tedbirler alınmuı lâzım geldiğine yukarıda işaret edilmiştir. Yol başlarına İS er tonluk birer baskül koymanın faydası büy'lk olacaktır. Alâkadarların ehemmiyetle nazarı dikkatlerini çekeriz.
Cemaleddln BİLDİK
AKŞAM
14 Mart 1948
Sahi Te O
• HER AKSAM | Qecjpjcj
unutacağız^
— Onu hâlâ seviyor musun?
— Bilmiyorum. Kalbim, o kadar İft kayıl ki, çimdi ona karsı iılssettiğim duyguun sevgi mİ. yoksa nefret mı olduğunu anlıyamıyorum.
— Ne yapmak nlyetlndesln _____ şimdilik yalnız yaşiyacağım. Bel kİ de seyahate çıkacağım.
Bu cevabı veren DLna’nın şahane güzel kara gözleri var. Yanakları solgundur, dudakları, mercan renginde, Iskat yeis ve hüzünle kilitlenmiştir. Bu sebepten dolayı ona «Yiizü gülmez kukla» lâkabını takmışlardı. Zarif ve ince yapılı bir kadın olan Dlna, gece çiçeği gibi eğlence yerlerinde ömür •ürüyordu; gençliğini sefahat âlemlerinde tüketiyordu. Fakat bu gece eğlenmek, kimseyi görmek lstemeyor-du. Niyeti, geceyi yalnız basına geçirmekti. Barın kenar bir masasında oturmuş: örselenmiş bir mektubu, a-vucu İçinde sıkıyordu. Bu mektup ken dişini, sekiz sene geriye doğru götürmüştü.
Dlna, 17 yasında masum bLr kızken anneslle beraber yağıyordu. Fakat bir gece babasının sürdüğü İğrenç hayat tan nıahçııp ve müteneffir evden çı-kip gitti ve İhtiyar teyzesinin, evine sığındı, 'teyzesinin fan İsminde gürel bir oğlu vardı. Kuzinini çok iyi karşıladı. Din» hamarat bir kın olduğu İçin evin islerini görüyor ve İhtiyar teyzesine yük oluyordu.
Jan ile Dlna arasında zamanla, çılgın bir sevgi başladı. İki genç baş başa müstakbel sâadetleri hakkında hülyalar kuruyorlardı. Derken İkinci cihan harbi başladı. Jan ••-kere gitti. Birkaç ay osnra da ihtiyar teyzesi ölünce zavallı genç kız, dünyada yapayalnız, kimsesiz v* hâmlslz kaldığı İçin sefalet uçurumu na yuvarlandı.
Bardaki tanıdıklarından Mim! namında biri, genç kıza yaklaşarak:
— Nen var Dlna? Niçin bu kadar meyus ve kedertl görünüyorsun. Bir derdin varsa bana söyle da çaresine bakayım dedi.
— Çok teşekkür ederim dostum 1
Mazimde öyle anlar vardır kİ, mesut zamanlanma alt olsalar bjle hatırlamak istemiyorum Artık geçmiş hayatımın dönemlyeceğlnl anlıyorum. Kalbimin, ruhumun içinde ne büyük bir boşluk bulunduğunu bitsen... Bir çılgınlık anımda her şeyimi teslim et mlş olduğum adamın ansızın dönmesi. İçimi altüst etti. Buraya dönünce bent hatırladı ban* göndedlğ! mektup. kalbimde kabuk bağlamış eski paralan deşti. Gözlerimi kapamak bir daha uyanmamak, maziyi ebediyen unutmak istiyorum. O kadar yor «un ve bitiğim kİ. beni bu ıstıraptan.; bu ruh işkencesinden ancak ölüm kurtarabilir.
— Zavallı Dlna! Sana çok acıyorum. Istıarplarmı dindirmek İçin a-caba sana bir faydam, bir hizmetim dokunamaz mı?
- Hayır senden bir şey istemiyorum. Bana yapacağın yegâne hizmet beni yalnız bırakmak, yanımdan çekilmektir.
Mimi, bar kadınım hakikaten seviyordu. Dlna'nın, geçmiş hayatı hakkında söylediği sözler. Miminin kıskançlık damarlarını kamçılamıştı. Fakat genç kadının saf ve masum ba taşları, onu yatıştırdı, başını eğerek ve Dlnanın izzeti nefsini kırabilecek bir söz söyletnlyerck yanından uzak-taztı,
Genç kadın, yalnız kalınca avucu İçinde buruşturduğu mektubu bir da ha okudu. Jan kendisine gönderdiği mektupta şöyle diyordu:
«Sevgili Dlnacığıml Cepheden döndüm. İlk işim seni aramak oldu, u-zun araştırmalardan sonra nihayet İzini buabüdlm. Evimde »eni bekliyorum. Seni görmek istiyorum: Zannetme ki geçmiş hayatın hakkında senden hesap soracağım. Yegâna arzum, seni görmek ve beraber İşlediğimiz hatayı tamir etmektir. İmza: Jan»
Dlna, İlk sevgilisinin bu davetini reddedemedi, kalkıp evine yLttt, başı cglk bütün hayatını anlattı. Cephede kİ mahrumiyetler ve ağır hayat şartlan. yüzünden saçları ağarmış, yüzü solmuş, beli bükülmüş olan Jan, sözünü kesmekslzln anlattıkannı dikkatle dinledi. Gene kadın macerasının hikâyesini bitirince Jan ayağa kalkarak üzgün bir sesle:
— Dlna kabahatimi İtiraf ediyorum... Fakat senin felâketinde yalnız benim değil, zenln de büyük bir mesuliyet hissen var Keşke çektiklerini ra başına gelenleri bana hiç anlat-nuuaydın.. Belki de tank hayatımızı tamir edebilirdik. Fakat şimdi maceralarını öğrendikten sonra sent affe demem dedi ve genç kadının avucuna bin franklık bir banknot sıkıştırdıktan sonra:
— Şu parayı al! Ben yarın trenle buradan ayrılıyorum. Bir daha da beni göremlyereksln sözlerini ilâve ederek çıkıp gitti. Fakat merdivenlerden I-nerken bir ümitsizlik feryadı, bunun arkasındanda yere düşen ağır bir cismin gürültüsünü duydu, koşarak seri döndü ve gönç kadını yerde baygın serilmiş buldıı.
Dlna ayıldığı zaman kendisini Janın kolları arasında buldu. Delikanlı yüzünden sevgi Me öperken kulağına şu sözleri mırıldandı:
— Hayır, hayır, Dlnal Seni terket-mlyeceğtm. Evleneceğiz ve ıstıraplı mazimizi beraber unutmağa çalışacağız, Senden yalnız bir dileğim var. Oda beni İlk zamanlar gibi hakikaten sevmektir.
Çeviren: A. Hilâli
Müşahede altındaki kaatil...
(Baş tarafı 4 üncü sahif ede) şmdanberl tamyan ve Patmanın kendisine «abla» diye hitabettlgi Adile isminde bir kadının yanma gitmişlerdir. Mehmetle Fatma 1035 senesinde resmen evlendikten sonra, Mehmet artık sütçülüğü bırakmış ve Devlet Demiryolları Haydarpaşa İşletmesinde ( muvakkat İşçi» olarak çalışmağa başlamıştır. Mehmet, «muvakkat işçi» İlkten «miiseccel İşçi» lige geçmek İçin müracaat edip de sıkı bir sıhhi muayeneden geçirilince hastalığı meydana çıkmıştır. Bundan sonradır kİ Mehmet, muvakkat İşçilikten de mahrum olmuş, ve birçok ayak işleri yaptıktan sonra nihayet Gülha-ne parkına bahçıvan olarak yerleşmiştir.
Mehmetle Fatma, bütün bu hâdiseler arasında biri kız, diğeri erkek olmak üzere iki yavru sahibi d« ol-m'.’.-lar, kadın da hemen her gün İşe gitmek suretiyle aile geçimine yardım, İçin uğraştığı sırada onun da ciğerlerinin çürümekte olduğu meydana çıkmıştır, işte bu anlarda da Mehmet Yuva’nın zihnine, «karısının ihaneti» şüphesi saplanmış kalmış ve sonunda da malûm facia döküvermiştir.
Bir bileği iki parmak kaimliğini geçmlyen zayıf ve çelimsiz, dokut ya-
BrspotM Olimpiyatlar arifesinde
Hakem işleri - Harici temas - Tek seçici
1928 - 1930 yılı futbol mevslmln-deyiz. Viyana - İstanbul muhtelitleri maçını İdare edea Italyan hakem Dr. G. Mavro Uo beraber kendisi ve AvusturyalI futbolcular şerefine Adada verilen bir ziyafete gidiyoruz. Maçları tam bir vukuf ve ehemmiyetle İdare etmenin Ve spor efkârı umumlyemlz üzerinde gû2d intibalar bırakmanın verdiği bir kalb ferahlığı ile her sorumu cevaplandırmak nezaketinde bulunan bu kıymetli ve sempatik sporcu. İtalya futbolünün yükseliş âmillerini (aradan on dokuz sene geçmiş olmasına rnğmen hatırlarım) bana şöyle hikâye etmişti:
1 — Hakem yetiştirmekle.
2—Memleket dahili ve haricinde milli temaslarımıza çok yer vermekle.
3 — Takımın teşkil mesuliyetini tek seçiciye bırakmakla.
1 — Futbol işlerinizde vazifeli bir eleman ve btr hakem olmanız ltlba-rlle takdir edersiniz kİ demişti, her yerde futbolün yükseliş ve - düşüşü hakemlerin ehemmiyet sevlyelerlle muvazi btr seyir takibeder.
Ben; ehliyetli bir antrenör tarafından yetiştirilmiş, disipline . alışmış ve nazari Icnbllyetl futbol oynamağa elverişli istidatların ancak iyi hakemler elinde tam randımanlı olacaklarına kaniim. Bu itibarla davamızı evvelâ bu zaviyeden ele aldık. Hakem kararlarında istikrar istedik, görüşlerinde birlik aradık. İçtihat ve kanaatlerini bir tarafa bıraktırarak kavaldln tamamen tatbik edilmesin! sağladık. Dedikodu ve neşriyata hiç bir kıymet vermeden kati kararlarla İstediğimizi yopnuyanların ellerinden derhal lisanslarını aldık. Uzun yıllar sabırla ve bir metotla çalıştık. Cok şükür bugün beynelmilel maçları idareye namzet gösterebileceğimiz birinci sınıf üç dört hakemimiz var ve İtalya bunlarla İftihar eder demiş ve bu bahsi şöyle kapatmıştı:
Bugünkü Italyan futbolünün yükselişinde bu arkadaşların rolü çok büyüktür. Siz de bu yoldan yürüyün. Meyvalarmı çalbuk elde edersiniz.
2 — Yabancı temaslar ve milli karşılaşmaların ehemmiyetini uzun uzadıya teşrihe lüzum görmem dedi. Harici temaslardan müstağni kalan memleketler kendi futbol seviyelerini yükseltemezler. Biz: çok mağlûbiyetlere uğradık. Fena neticeler aldık ve umumi efkâr federasyonumuza şiddetle aleyhtar bulundu. Bütün müşkülât »e hücumlar karşısında sarsılmadık. Vazife ve mesuliyet yüklenmiş kimseler gibi hiç bir mini
çındaki Sevim İh kardeşi beş yaşındaki Muhittin, şimdilik cinayet evinde bulunan diğer üç kiracı arasında yuvarlanıyorlar ve onların vakit vakit verdikleri ekmek kalıkla karınlarını doyurmağa uğraşıyorlar. Fakat onların da Akıbetleri meçhul ve meşkûk..
Sosyal teşekküllerin, bu bahtsız ve hasta iki yavru karşısında alacakları vaziyet, alâkalılara* sabırsızlıkla beklenmektedir.
Remzi TOZANOĞLU
Yazan; Kemal Halbn GUrgan karşısında yılmadık ve neticede bir beyanname neşrederek «Salâha gidiyoruz. Galibiyet yollarını buluncıya kadar harici temasları çoğaltmakta asla kusur etmlyeceğl?» dedik.
Yıllık faaliyet programlarında dört beş milli maç ynpmıyan milletlerin futbolü kısır kalmağa mahkûmdur. Ve bu temaslar memleket haricine de aynı nispette teşmil edilmezse futbol kalitesi hakkında lam bir fikir ve randıman elde edilemez. 3u noktaya çok ehemmiyet vermek lâzımdır, demişti. «Bir mukayese yapabilmek İçin şunları kaydedeyim; 923 ten 837 yılına kadar Türklyenln J 29 karşılaşmasına mukabil İtalya UO mili! maç yapmıştır.)
— Yakında mili! maçınız var mı dedim?
— Evet. Bir ay sonra Peştedo Ma-. carlarla karşılaşıyoruz, şimdiden heyecan duymağa başladım. Macarlar bizim futbol hocamızdır. Biz futbolü onlardan öğrendik, amma artık ye-nllmemeğa uğraşıyoruz dedi. (II mayısta oynanan bu maç şu neticeyi vermiştir. ItAİya: 5 - Macaristan: 01
•••
3 — Ben; futbol hastası bir avukatım demişti. Federasyonumuzu teşkil eden arkadaşlar birer kulüp mensubu veya meclübnyuz. Kulübüm Ambrroynnadır. Milli takımı teşkilde aciz göstereceğimden veya bitaraf olamıyacağımdan değil fakat kulübümün oyunlarını dalma taklbettl-ğlm ve oyuncularımla her zaman temas ettiğim İçin benim gözümde bütün oyuncularım bİTer Astır. Bana kalsa, İtalya milli takımının ekserisini bunlardan teşkil ederim. Ve daha ziyade yaklaşarak ve gülerek ilâve etmişti: Yani tşl Istemlyerek berbat ederim. Gülüştük.
Bu ve buna benzer tesirlerden kurtulmak için bu problemin çözümünü dirayet! federasyonca d» müsellem (Pozzo) ya bıraktık dedi.
• ••
İtalya yüksele hakem komitesinin kıymetli başkanile hususi görüşmemiz bir saatten fazla sürmüştü. Ben işin teferruatına kaçmadan söylediği esaslı noktaları not etmiş bulunuyorum. Sanıyorum kİ mevzu bugünkü milli takım dâvamızla da alâkadardır. Belki işimize yarar diye on dokuz sene evvelki bir mül&katın hâtırasını yazdım. MIHI takraı hnkkında-kl düşüncelerimi başka bir yazıda belirteceğim.
Güreş çalışmaları
1948 Londra olimpiyatlarında yegâne ümitli bulunduğumuz güreş şubemizde şimdilik mevzi! şekilde çalışmalar cereyan etmektedir. Esaslı çalışmalara bölgelerden gelecek güreşçilerle birlikte yakında başlanacaktır. Güreş federasyonu reisi Vehbi Emre yanında antrenör Nuri olduğu halde güreşçileri yerlerinde bizzat görmek üzere seyahate çıkmıştır. Ankara, Eskişehir. Samsun ve Adana-ya gidecek olan federasyon reisi buralardan seçeceği güreşçileri İstanbul* gönderecektir. Bu arada tzmlr-den Muharrem ve Muhlis şehrimize davet edilmiştir. Güreşçilerin çaliş-
MAHKEME KORİDORLARINDA!
Onmıyacak hacıyı deve üstünde yılan sokar!
Lütfl bey koridorda çenesini kaşıyarak gülümsüyor, karşıda polis memurunun yanında duran adama bakıp, mırıldanıyor:
— Allahın huzurunda bu İş olur mu, be adam?
Yaklaştık, konuştuk:
— Ne oldu, beyefendi? Kazaya mı uğradınız?
— Pek ehemmiyetli bir şey değil amma İşin şekli insanı sinirlendiriyor.. Cuma günü camie gitmiştim. Yeni aldığım lâstikleri çıkarıp saflar arasındaki pabuçluğa bırakıp namaza durdum. Farzın son rekâtında secdeden kalkınca biraz evvel yanımda duran adamın kaybolduğunu gördüm. Selâm verdikten sonra baktım kİ pabuçlukta benim lâstikler de yok. Etrafa bakandım, herkes namazla meşgul. Anladım kİ yanımdan kaybolan adam benim lâstikleri alıp savuşmuş.
— Dışarıya çıkıp aramadınız mı, beyefendi?
— Nesini ariyayım? Kim bilir ne tarafa savuştu herif?
— Pabuç hırsızını yakalıyama-dınız demek?
— O gün yakalıyamadık amma. ertesi hafta gene cuma günü kendi ayağüe gelip avucuma düştü. lâstikler çalındıktan sonra camie her gidişimde namazdan evvel etrafa dikkatle bakıyor, o adamı araştırıyordum.
— Kendisini tanıyor muydu-1 nuz?
— Bir defa yan yana namaz kıldığımız İçin hafızama şekil, kıyafeti az çok yerleşmişti. Ertesi cuma camide etraL gözden geçirirken cemaat arasında herifi gördüm, hemen gidip ben de yanma sıkıştım. Gene farz namazı kılınırken secdeye kapandığımız sırada herifin elinin üeriye doğru uzandığını hissettim, namaa bozup yavaşça başımı kaldırdım. Herlıalde bunun farkına vardı, pabuçlukta başka birinin kunduralarına doğru uzanan elini geriye çekti ve sözüm ona namaza devam etti.
— Herif hem ibadet ediyor, hem pabuç aşırıyor desenize.
— İbadet İçin değil, kabahat için, geliyor camie, karata. Namaz bitip cemat dağılırken hissettirmeden kendisini takibe t tim. Elinde kundurası yok, ayakları da çıplaktı. Camiden çıktıktan sonra arka taraftaki arsaya saptı. Ben de köşeye gizlenip hareketlerini gözetledim. Arsanın dip tarafındaki duvarın önüne eğildi, taş yığınlarının arasına elini soktu, bir çift pabuç çıkanp ayağına giydi. O zaman ben de gizlendiğim köşeden çıkıp yanma yaklaştım, baktım ki herifin ayağında benim lâstikler.
— Yakasına yapıştınız tabiî
— Bırakır mıyım artık? Belli kİ herif camie pabuç çalmağa geliyor. Kim bilir daha kimlerin canını yakacak. Kerata öyle açıkgöz ki. camie yalnız cuma günleri geliyor, Malûm ya, cuma günleri cemaat kalabalık olur, herifin işi kolaylaşa-.
maları tekemmül ettikten sonra Av-rupadan tanınmış güreş takımları şehrimize davet edilerek müsabakalar yapılacaktır.
— Yakalanınca ne yaptı? Suçunu itiraf etti mi?
— Suç, samur kürk olıa kimse sırtına giymez, derler. İtiraf eder mi hiç? Türlü türlü yalanlarla yakasını kurtarmağa çalışıyor. Karakolda da bir sürü ma* sallar okudu. BakaUm mahkemede ne diyecek?
Maznun Haşan otuz yaşlarında bir adam. Ne mal olduğu suratından bedii. Bizi görünce homurdanarak başını Önüne eğdi.
— Ne oldu, ahbap? Bize küstün mü yoksa?
Gözlerini belertti:
— Dalga mı geçiyorsun, efendi kardeşim? Sizinle ne »lif verişim var ki küseyim?
— Ne bileyim? Bizi görünce başını önüne eğdin de.
— Ben burada kendi derdimi düşünüyorum, efendi abl. Hani, onmıyacak hacıyı devenin üstünde yılan sokar, derler ya, bizimkisi de öyle işte. Sevap UUyellm derken başım belâya girdi.
— Pabuç meselesi mİ?
— Lâfını etmeğe bile değmez, beyabl. Bir çift lâstiğin kemali nedir kİ?
— Kemalini bırak sen. Adamcağızın lâstiklerini ne diye aşırdın?
Gözlerini biraz daha belerterek öfkeli öfkeli homurdandı:
— Ağzını topla, efendi kardeşim. Ben Müslüman adamım. Her gün camiden camiye dolaşır, beş vakit namazın yanına beş daha katarım. Böyle bir adam hırsızlık yapar mı?
— Yapmaması lâzım amma şu adamcağız seni yakaladığı zaman ayaklarındaki lâstikler kimindi?
— Ne bileyim ben kimin olduğunu? Lâstiklerin üzerinde adres yazılı değil ya.
— Peki, kimin olduğunu bilmediğin lâstikler senin ayağında ne an yordu?
— Çocuk gibi lâf etmesen» beyabl. Lâstikler kendi kendine gelip de benim ayağıma geçmedi ya. Ben onları on beş gün evvel sokakta buldum da ayağıma giydim.
— Sen her gün camilerde namaz kıldığını söylüyorsun, öyle dindar bir adam sokakta bulduğu lâstikleri ayağına giyer mİ? Götürüp karakola teslim etmek lâzım gelmez miydi?
— Orasını ben de düşündüm amma karakola götürmeğe korktum. Orada benim lâfıma inanmazlar da; «Sen bunları bir yerden çalmışsın» diye basımı derde sokarlarsa ne yaparım?
— Peki- camie girerken lâstikleri çıkarıp arsadaki tasların arasına niçin sakladın? Onları caminin içine sokamaz miydin?
— Sen gene çocuk gibi lâf ediyorsun, bey kardeşim. Kırk yılda bir elime yeni lâstik geçmiş, onu camie nasıl sokarım ben? Camie bin bir çeşit insan giriyor. Aralarında kim bilir neler var? Namaz arasında sütsüzün biri lâstikleri aşırıp savuşsun da ben yalınayak mı kalayım?
Miibaslr işaret etti. Haşan gerinerek kalkıp polisin yanı sıra yürüdü.
Ce. Re.
VİRAN ÜULE
Aşk ve macera romanı
Tercüme eden: Vâ. - Nû No. 41 ■■ ■ ........ 1
Delikanlı:
— Pardon — dedi. — Hâlâ anlıya -madun.
Barbara, kızararak devam etti:
— Elbette her kadın hafifmeşrep değildir. Kendisini arzu eden her erkekle namını kirletmek İstemez. Onun için, Fay Beton, ihtimal aslında pek afif bir kadın olmamakla beraber, gayet çekingen durdu. Pek berbat bir herif elan Harry de, onun bu halini istismara kalkıştı. Babasına İmzasız mektuplar gönderdi.
— İmzasız mektuplar mı?... Nlçln-mlş o?
— Şunu demek İstedi kİ, Fay, onun oğluna karşı lfikayıtmış da elvandaki başka delikanlılara yüa verirmiş. Bu izdivaç ihtiyarBrook'uzaten memnun etmiyordu, Haryy'nln, kendisini »evin ey en bakışlarına yüz veren bir kızla ters izdivaç yaptığı fikrini onda uyan cbrdı. Bunun üzerine, Harry, plânında
Yazan: John D. Carr
Tefrika ] -Fakat bilhassa bunun İçin seçtiği res-•amlılc mesleğini baltalamak, onu .Paris'e göndermemek istiyorlardı. Diğer cihetten. Harry. korkaktı. Ana-'aının babasının anla razı olmıyacağı bir işe girişerek mlraarm kaybetmek İstemiyordu. Fııy’a rastlamadan evvel ttıei’unar.e plânım hazırladı. Fayla karşılaş: ea, o plânı tatbik mevkiine koymanı tam zamanı geldiğini kestirdi, (B. ri»ıa düşünceli btr tavırla şöyle devam etti.) Ben, bu Fay Se-fnr.-'j hiç görmedim. Lâkin mektuplar; okuyarak hüküm vermek İktiza edeıse, tatlı ve âlicenap bir şahsiyettir diyebilirim. Gayet pasif, gayet mO dafuasız ve realiteleri kavramak kuv-yel.ir.dcn mahrum bir İnsan, Az çok romuntik bir kız. Harry’nln plânı, Fay Seton'a karşı gûya fevkalâde âşıkmış rolünü oynamaktı.
— Ne dediniz?
— Evet, aşk taklidi yapmaktı.
bu tebessümünü tuttu; kaşlarını çattı,; devam etti:
— Profesör Rlgaud, tabiat ötesi hâdiselere. yani batıl itikatlara meyyal bir İnsandır, biliyorsunuz. Harry ile boş zamanlarında sohbet ede ede; kendi fikirlerinden ona bir İlham aşılamış. Chûrtres halkı Fay Seton'un ahlâki durunılylo her nekadar alâkadar olmadı, omuz silkti ise de. onun aleyhinde Heri sürülen ve batıl itikatları gıcıklayan dedikodulara birdenbire ehemmiyet verdi. Bu dedikodular, barut fıçısına ateş yaklaştırmağa benzedi. Biz şehirlilere pek saçma gelir ama, Harry son teşebbüsünde umduğundan daha fazla bile muvaffak oldu. On alta yaşında bir oğlanı para 1le kandırdı. O oğlan, köyde, kasaba, çlfllktc, hülâsa her dalaştığı yerde vampir hikâyeleri anlatmağa koyuldu. Gûya bayıldığını, boynundan kan emlldlğint anlattı. Bu ifadeler, Harry'nln iddialarına btr hakikat manzarası verdi.
«Harry, babasının bu’dedlliodulnra ehemmiyet vereceğini sanmıyordu. Lâkin Howvard Brooke, müstakbel gelininin, geceleri bahçıvanın oğlunu kulübesinde ziyaret ettiğini öğrenince küplere bindi. Öte tarafını sormadı.
bir adım daha İleri attı; çok sever göründüğü Fay'», kendisin! fikren ve hissen bağlamış olan bu muhitten uzaklaşıp bir teselli seyahati İçin İzin koparmak imkânını bulacaktı. Bu mizanseni kavradınız, değil mİ? Evlâd-larına düşkün baba İle ana, onu bir İki seneliğine Paris'e gönderebilecekler, oyalanmasını mümkün kılacaklardı. Plânı buydu.
«Harry hesabına pek acınacak bir vaziyet ama. her İş onun tasavvur ettiği gibi cereyan etmedi!. Brook baba, İmzasız mektuplara karşı Iftkayıt kalmamakla beraber, bunlardan karısına ne olur ne olmaz bahsetmedi. Diğer cihetten, Harry, umumi efkârı bu landırmak üzere, nişanlısı aleyhine çok çirkin hikâyeleri ortaya yaymıştı. Lâkin umumi efkâr, bunları ehemmiyeti! saymadı, galeyana gelmedi.
«Bu ziraat bölgesi halkını bilirsiniz: Hasat bahsi, bütün öbür bahtslerden ziyade fikirleri işgal eder. Fay'jn ahlâk mevzuu konuşulunca, halk, omuz silkiyor:
«— Adam sen de... - diyordu.
«Harry, gitgide kameti yükseltiyor; dedikoduları arttırıyordu; yine halk;
«— Bize ne yahu?... — diyordu.
Barbara, asabi asabi güldü; fakat
ralardan parçalar kesmeğe tMişladı. Derken birdenbire harb patlak verdL 1942 de Jim kayboldu; öldüğüne kanaat getirmiştik: hattâ resmen buna bire haber vermişlerdi. Ben. de, evrakını kanştrınrken, bu anlatugun hikâyenin teferruatım öğrendim. öyl« bir dünyanın ortasında bulunuyorduk kl. daha fazla bir şey öğrenemezdim. Derken, geçen haftanın fırsatları zuhur etti. Tesadüflerin blrlbirlni nasıl taklbettlğinl biliyorsunuz.
— Lütfen anlatınız.
— Gazetemize Üç fotoğraf geldL Bunlar, Fransanm badiresi içinden memlekete dönen üç İngllla kızının fotoğraflarıydı. Bunlardan biri «sulh zamanında kütüphanecilik eden bayan Fay Beton» du. Aynı gün zarfında bir gazeteci meslektaşım, bana, profesör Rlgaud’nuû Cinayet Kulübünde bir cinayeti anlatacağını bildirdi.
Borbara’nm gözleri ya?l“ doldu.
— Profesör Rigaud’nun gazeteci-lcrrten, korktuğunu, kaçtığım gayet ty! biliyordum. Kulüpte hikâyesini anlatması İçin, .gazeteciler gelmlyecek» diye onu İkna ettiklerini biliyordum.
(Arkan var)
MU es Hammond titredi:
— Bütün bu söylediklerinizin doğru olduğuna maalmemnuniye inanacağım amma bunca tafsilâtı nereden edindiniz?
— Harry bunları ağabeyime yazmış. Evvelce de haber verdiğim gibi, Jim meşhur bir ressamdı. Harry de ona karşı sonsuz bir hayranlık duyuyordu. Diğer cihetten, hürriyetine kavuşmak için başvurduğu bütün metodları ağabeyimin mübah göreceğinden, emindi. Halbuki bu noktada aldanıyordu.
— Bu anlattıklarınızın hepsini, baş langıcından beri biliyor muydunuz?
— Bilmiyordum. Ağabeyim Fransa -dan bu mektupları aldığı sırada ben yirmisinde yoktum bile. Lâkin mektupları aldıkça vicdan azabı çekiyormuş gibi kıvrandığını, ne yapacağını bilemediğini, alnının kırıştığını far-kedlyordum... Ve...
— Devam ediniz.
— Aynı sene zarfında, ağustos ortasına doğru, Jim, sıçrarcasına yerinden kalkl|. (Öğle yemeğini yiyordu.) Birdenbire haykırdı: t Evet! Harry’nln babasını Öldürmüşler!» dedi. Bunu nereden öğrendiğini bildirmedi, sonra Ingiliz gazetelerini taklbetmeğe, bu-
14 Mart 1943
AKSAM
Sahile 7
Erenköy faciasının muhakemesi
Betiil: »Ben kaatil değilim Masumum» diyor
Dr. Salih Sait de gelininin, oğlunu öldürdüğünde ısrar ediyor
Dokuz yüz kırk yedi lenesl şubatın on Bçûneü gecesi. Ercnköyde doktor fiaJıh Salt Aytun’un köşkünde geçen ve oğlu Al âad dinin şakağından aldığı hır kurşun yarası yüzünden ölümlyie neticelenen hâdiseden doğan ve muhtelif safhalar geçirdikten sonra nihayet Kadıköy sorgu yargıçlığı tarafın dan birinci ağır ceza mahkemesine verilen dâvada. Alâaddlnln karın Betili Aytun, kocasını öldürdüğü hakkında. onun ebeveyni tarafından ileri sürülen iddialar karşısında sanık, olarak dün mahkeme huzuruna çıkarılmıştır.
öğleden evvel başlayıp saat yanma kadar devam eden bu muhakemenin dün de yazdığımız gibi dlvacı mevkiinde doktor Salih Salt İle avukatları. sanık yerinde de bayan Betili ile vekili Abdurrahman Şeref vardı.
Duktor Salih Salt, şikâyetini anlatarak hâdisenin bir cinayet olduğunu ve oğlunu Betül'ün öldürdüğünü söyledi. Vekili de birçok hâdiselerden bahsettikten sonra:
— Betili kocasını tabanca Be vurmuş, yorun saat kadar oda kapısını açmamış, bilâhare de ağlama taklitleri yapmıştır, dedi.
Bundan sonra sorgu yargıçlığı kararnamesi okundu ve Bctülün de sorgusu yapıldı. Bel01 şu tafsilâtı verdi:
BetüJ Aytul ne diyor?
— Pek hazin bLr şey_ Ben aile sır- 1 1 arının burada döküleceği İçin utanı- I yorum. Kocamı tanıdığım zaman, yü- 1 bü gözü yaralar içinde idi. Hayatımı ona vakfettim. Kocamın ölümlyie ! genç yaşımda öksüz yavrumla dul 1 kaldım. Onu kendi elimle tedavi edl- 1 yordum. Benim şimdiki variyetim, bir ressamın, btr heykel traşın yıllarca, emek vererek ortaya çıkardığı güzel bir eserin paramparça olduğunu görmek kadar hazindir. Maddi vasiyetimiz çok fena idi, kocamın eline İki yOz lira geçerdi. Bu btetert geçindirmeğe yetmeMÜ. Annesi ve babası Isa benim çalışmamı iyi karşılamazlar, «işçi kadın*, «çalışan kadın» diye bana hakaret ederlerdi. Kendileriyle beraber otururken hem kocamı, hem de annesini idare etmek mecburiyetinde kalırdım. Buna arlık tahammül edemiyordıım. Neteklm, o sene yazlık evden ayrılırken başka bir eve taşınmak için ErenkSydekl köşkten ayrı-Inmndık. Şişlide btr ev tutacaktık,
Benim bankada çalıştığım saman-ladra kesilmiş btr miktar tekaüdiye partim vardı. Bu birikmiş parayı alıp hava parası verecek ve Alâaddlne yakın olsun diye şişil tarafında bîr ev tutacaktık. Alâaddlnln ailesi oğullarına hiç bir yardımda bulunmuyorlardı.
Ben balık severim. O sevmez, fakat benim sevdiğimi bildiği için çantasına balık kor, tâ Feriköyden getirirdi. Benim gıdamı düşünen kocamı düşünmek de benim vazifem dİ. Ben de ona hâdise gönü ıskara köftesi yapmak için, çarşıdan et almıştım.
Aiâaddln eve gridlfti zaman, evin bütün işlerini ben gördüğüm İçin mutfakta köfteleri hazırlıyotduım. Kendisini karşıbyamadım. Oğlum Edil karşılamış. Aiâaddln çok İntizamlı frfJ. Akşamdan ayakkabılarını boyar, bir tarafa kordu Bu sırada oğlum afthyarak bana koştu. Ağlıyordu. Sebebini sordum. Babası ayakkabı fır-] gaşiyle kendisini döAmflş. Çünkü o-nun ellerin! kiril olarak gömüş. Alâaddln de yanıma geldi Bağırıyordu. Veremli olduğu için bağtnnca ciğerindeki yaranın patlryabıîeceğinl düşündüm. Bağırmadan fconuşr&flanı söyledim. Yemek yedik, yemek-en Sonra bir parti bezik oynamak âdeti-mlzdJ. O akşam oynamadık ve saat, dokuz buçukta yattık. Saat bir bucukta «pat» diye bir ses işittim.
Balkonun paneuru açıktı. O vürdu zannettim. Fakat burnuma bir barut *ok.19u geldi Edil de İşitmiş, duman ’Ardı Benim .yattığım tarafta Alâ-aoddlnln yarası gözükmüyordu, Ne oldu diye sordum. Cevap vermedi.
K za mın sağlığı hw şeyden mühim kin dnktor bulmak istedim Yanımdaki atada yalan dadının ka-pıınnı vurdum. Kulaktan ağır dnv-dufu için cevap alamamıştım Bekle* »nedim. Aşofîr koştum. Kiracı Şükn-yeye haber verdim Doktor bulmala-nnı rica ettim Şükriye İle beraber yukan çıktık. Kardeş! doktor Aramağa çıkmış bulamamışlar. hâdiseyi po-1Lu> yaber vermişler, polisler geldi- I AMaddinl hastaneye kaktırdık. 0-1 r«dn ölmüş.» 1
Karşılıklı dâvalar
Bundan sonra mahkvme reisi, kocasının kıskançlığı meselesi üzerinde durdu. Ve kocasının, kendisini her hangi bir şahıstan kıskanıp kıskanmadığını sordu. Kadın şu cevabı verdi;
— Muayyen bir' şahıstan kıslcan-mizdı. Psikopat olduğu için krta gelince kıskançlığı tutardı. Neyi «evsem düşman olurdu. Bir çiçeği be-gensem koparıp ezerdi.
Nen Demlrllofelu bundan sonra aynim* teşebbüslerini ve barışma »e- ; heplerini sordıı. BetÜJ, bu cihete de şöyle cevap verdi;
— Bir gün Alâaddlnln babasının evinde ld.it Bana tabanca çekti. Bunun üzerine ayrılmağa karar verdim. Fakat aynı büroda çalışıyorduk. Kendisi bana yardımcı olarak verilmişti. Orada tekrar konuşunca barıştık.
ikinci defa ayrılma teşebbüsümüze sebep de, dosyada bulunan yeşil mürekkeple yazılrtıış bir mektuptur. Bu mektupta kocama: «Çocuğunun hakiki babasının kim olduğunu öğren-I m ek istiyorsan, kannın hareketlerine dikkat ette deniyordu. Bu yüzden de beni hırpaladı ve İngiliz sicimin! dört kat ederek beni boğmağa kalkıştı. Bu yüzden tekrar ayrılmağa teşebbüs ettim. Fakat bizi çekemlyenlerln bu işi tertlbeltlklcrlnl düyşünerek vazgeçtik. Boşanmaya teşebbüs etmemiz ve barışmamızda kocamın ailesinin hiç bir teşebbüs ve yardımları olmamış-, tır.
Kayın pederim ol*n doktordan hiç yardmı istemezdim. Yalnız pek çok. defalar ayakların* kapanarak koca-1 mı tedavi ettirmesini rica etmiştim. Fakat o bunlara aldırmamışh. Kocamın ailesi anormaldi. Kayın validem bunun canlı bir misalidir. Bu misallerden birini daha anlatayım. Bir gün ben banyoda yıkanıyordum. Kayin validem hamamdan içeri girdi. Bir makara İplik için bağırıyordu. Doktor geldi. Onu çekti. Çıplaktım. Kapıyı zorla kapattım. Dışarı çıktığım
. zaman kocamı, yatağın üstünde be-
> yılmış olarak gördüm.
, Kayın validem ban* bu doktorun . yanında: «Senin doktorda gözün var» I da demişti. Kendisi burada, doktor : da burada; yemlr» etsinler ve söyle-, sinler.»
. Hâkim, doktora bu hususta ne diyeceğini sordu.
Doktor bunun tamamen yalan olduğunu söyledi
} Betül de:
— Kendileri yalan söylüyorlar, dl-f ye mukabele etti.
Mahkeme reisinin sualleri
Mahkeme başkanı, «enaze ve mev-lût parası için Be tülü dâva edip etmediklerin! doktor Salih Saltten sordu.
Doktor:
— Karşılıklı birkaç dâvamız var. Bunları avukatını taklbedJyor. O bizim aleyhimize eşya dâvası açmıştı. Biz de kendisine buna mukabil oena-ze masrafı İçin dâva açmıştaki, dedi.
Bu sırada bayan Betül mütemadi-yen göz yan döküyordu.
Bundan nonr* hazırlık tahkikatın* alt evrak okunmağa başlandı. Savcılığın tahkikatına alt zabıtlar incelendi.
Betül te Alâaddlnln nasıl sevişip evlen diki erino alt tafsilât verilmekte, Betül Ik! aylık hâmile iken evlendikleri, evvelâ Alâaddintn annesinin Be-tültt annesinden İstediği, fakat isteme tarzının garip olduğu İçin bu evlenmeye müsaade edilmediği, bilâhare Alâaddlnln kadını sokakta yakalayıp tabnea ile İntihar etmeğe teşebbüs etmesi üzerine ikisinin evlendikleri bildiriliyor ve hâdise Betülün sorgusunda anlattığı gibi hikâye ediliyordu.
Bu sırada saat yarıma gelmişti. Dâvaya alt okunması icabetten daha birçok evrak vardı. Aynca rüyet edilmesi İcabetten İki dâva daha vardı. Mahkeme, bunun İçin duruşmanın devamını gelecek ayın on yedine! cumartesi günü saat on buçuğa bıraktı. — R. T.
LOKMAN HEKİM
/Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye mütehasısı Divanyolu 104 Muayene saatleri Pazar hariç her nün 2.5 - 5 Tel: 233(18
BULMACA
YENİ YAYIN
12 3 4 5 8 1 8 0 İÜ
lılı 1
1 1 «J_ İlil L ■Tl 1 1 1 1 1 ■ a . 1
ııiın 1 1 1
1 1 1 1 1 ■ 1 1
1 1 1 1 ■ 1 1 1
1 ■ 1 1 1 1
1 ■ 1 1 L a
1 1 1 1 ı 1 1 1
5
Soldan sağa ne fukandqn afağıga:
1 — Yoksunluk.
2 — Fasıla - Tapa yapan.
S — Sıhhati yerinde olmıyanlar. ■4 — Kuvvet Dâcı - Tersi beyazdır.
5 — Hicap duyuyorum.
d — Para işlerlie meşgul olan daire - Barsaklar.
7 — Tersi yaban eşeği - Halk taba kask
8 — Uçurum - Ters! fasıl* yap.
v — Tersi bir harfin okunuşu * Parasına oyun.
10 — Seddetmenıell.
GEÇEK BDLMACANİH HALLİ
Soldan sağa vb yutandan ajafaya: 1 — Fabrikatör, 2 — Akrabaları, — Briket, şüt, 4 — Rakı, Aha. — tbc, Brömür, 6 — Katar, Hain, — Al, Lonlkas. 8 — Taşuhak, Da.
«KİRACILAR GAZETESİ» ÇIKIYOR
Haber aldığımısa göre, gazeteci arkadaşlarımızdan Yekta Ra-gıp önen tarafından «Kiracılar Gazetesi» İsimli haftalık bir gazete imtiyazı alınmıştır. Ev sahiplerinin cemiyetine karşılık Jdracı-lann da hiç olmazsa bir gazeteye sahip bulunmalarını düşünen meslekdaşınuz, gazetesinde kiracıları İlgilendiren bütün kanun ve tefsirleri, hukukî bilgileri neşredeceği gibi, dilek ve şikâyetlere de geniş çapta yer verecek, kiracıların dertlerine derman anya-c aktar.
KAZANOVA’NIN AŞK MACERALARI
Tanınmış roman vc tarih yaıarla-nndan Kadircan KafİTnm dilimize çevirdiği ve İstanbul Yayınevi tarafından nefis bir şekilde neşredilmekte olan (Kazanova'nın Aşk Maceraları) eserinin altıncı forması da çıkmıştır.
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
3
3
7
0 — örücükadın. 10 — Kıtınsan o.

Bedelleri hususî şahıslaı taralından ödenen mahkeme icra, tapu ve noter ilânları gribi resmi İlânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞAMn İdaresi tarafından kabul edilmektedir
Çimento şatışı
Siimerbank Genel Müdürlüğünden:
İngiliz BSS12 Normal portland çimentolarınuz İstanbul» ve İskender tına gelmiştir. Vâki müracaatlar üzerine asgari satış miktarımız 100 tondan 10 tona İndirilmiştir.
Çimentolarımız depolarımızda tealim, beher tonu 120J1 liradan, satılmaktadır. Resmi daireler İçin taahhüt vergisi bu flat dışındadır.
İhtiyaç sahiplerinin gerek depoda teslim ve gerekso gelecek vapurlardan cif veya hususi şartlarla mal almak üzere Ankarada satış müdürlüğümüze, lstanbulda Bankalar caddesinde Sümerbank binasında satın alma müdürlüğümüze ve İs kenderunda Bankamız bürosuna mü-rac^atlaruu rica edcrlr.
Havuz yaptırılacak
İstanbul Sular idaresinden:
Kâğıthane köyü sırtındaki süzme tesisatı sahasında yapılacak havn-
zun
200 M3 kâr gir duvar.
120 M3 Grobeton
850 M2 sıva
200 M2 şap işçiliği kapalı mektupla eksiltmeye konulmuştur.
‘ Şartnameler her gün fsale servisinden alınabilir.
Tekliflerin 22. 5. 948 saat 12 ye kadar Beyoğlu İstiklâl caddesi Ma-yer binası arkasında idarenin muamelât dairesi şefliğine verilmesi lâzımdır. (3250)
Kömüre ihtiyacı Olanlara
BÜYÜK FLRSAT:
Kazanlarda, kaloriferlerde, sobalarda yakılmağa elverişli
TEMİNATLI LlNYÎT KÖMÜRÜ
İçindeki kükürt miktarı yüzde bir olduğu İçin koku yapmaz: İstediğiniz miktarda, İstediğiniz yerde teslim edilir. Tel. 41013 Deposu: üaka-panı - Köprübaşı - Bekçi yerinde__________________
8MHM»!E»BaSBGB5l ECEVtT ARDİYESİ
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden: üniversiteye bağlı Tıp, Hukuk. Ekonomi, Fen ve Edebiyat fakülteleriyle Dişçi ve Eczacı okullarında mevcut bilim kollan İçin doçentlik İmtihanı açılacaktır.
İsteklilerin mart 1048 sonuna kadar İmtihana girmek İstedikleri bilim kolunu ve yabancı dilli göstererek bîr dilekçe İle Fakülte dekanlıklarına baş vurmaları ve bu dilekçeye:
a) İsteklilerin üniversiteler kanununun 18 inci veya 8 ncı maddelerindeki şartlan hala bulunduğunu bildiren belgelerin asıllın veya noterlikçe tasdiki! suretleri;
b) İmtihan harcı olarak (50) liranın üniversite veznesine teslim e-diidiğine dair makbuz,
c) İsteklilerin İlmi araştırma ve yayımlarının listesi,
d) Doçentlik tezinin basılmış veya yazı makinesinde yazılmış olarak altı nüshası (kapalı zarf içinde),
e) Tezin muhtevası hakkında bir sahlfeyl geçmemek Ü2ere hazırlanmış bir Szetîn altı nüshası, bocalamaları lâzımdır. (3135)
Bayguıhk, sıkıntı faalleri— Çarpıntıya karşı
Jdervıfal
tiizuffiunda 20 damla
SERBEST ÇİMENTO
«TİTAN» Yünan TAZE MAL Fiyatlarımız ehvendir. Müracaat: Galata. Perşembepazan sahilinde eski Yağ5uıpan Arap Kayyum 18/18. Telefon: 41473,
Ekmek alınacak
Teknik Üniversite Satınalma Komisyonundan: ttnlveralteml» için açık ekaUtme umıByle muhammen bedeli 23.30 ku-ıştan 60000 adet ekmek alınacaktır. îlk teminat 967 lira olup ekaLitma.1 3i. 1. 1948 t . 1 tinde v? saat 10 30 da yapılacaktır.
Faria .ı.dmat için rektdrlüğo müracaat (3186)
Kuru kahvecilerin ihtiyacına uygun K A HVE
Az firelı 3 ve 5 No: lı bir parti kahvenin sa tıçına başlandığını sayın’nıüşterilerimize bildiririz.
Telefon: 24236 Ticaret Ofisi
Telg. Istanbul-Tarfo Yeni Valde han kat 5 (3226)
İSTANBUL ESNAF VE
Küçük Sanatkârlar Kooperatifinden:
Kooperatifimiz Lstatüsünfln 28 İnci maddesi greğlnce âdi umumi heyetimiz toplantın için 4 mart 948 perşembe günü ortaklarımız davet edilmişlerdi.
Bu toplantıda nisap temin edilemediğinden toplan tının 3. 4. 948 cumartesi günü saat 10 da Eminönü Kalkerinde yapılması kararlaştırılmış olduğundan sayın ar taklarımızın bu toplantıya teşrifleri rica olunur.
O Ü N D E M:
1 — Yönetim kurul ve denetçiler rapcrlaıının okunması,
2 — 1947 bllânço ve fiyat farkı hesabının okunması, yönelim kurul üyelerinin ibrası.
3 — Statünün 41 inci maddesi gereğince ayrılan iki yönetim kurul uyesile yönetim kurul üye yedekler La İn seçimi,
4 — Üç denetçi ve yedeklerinin seçimi,
5 — Yönetim kurul üyeleriyle denetçilere verilecek ücretin tayini,
B — Memur ve müstahdem kadrosu İle masraf bütçesinin tasdiki.
7 — Ortaklara geri verilmesi lâzım gelen fiyat farkının fevkalâde yedeğe alınarak iadeden hariç bırakılması.
Çay alınacak
Tekel Genel Müdürlüğünden:
1 — 125 ton Çin menşeli çay alınacaktır.
2 — Bu işe alt şartnameler her gün tstsnbulda Kabataşta Tekel Genel müdürlüğü Tekel maddeleri şubesinden ve Ankara, İzmir başmüdürlüklerinden alınabilir.
3 — isteklilerin flatli teklif mektupları İle birlikte teklif edecekleri flat üzerinden tutar bedelinin % 7^ u nispetinde teminat akçeleriyle birlikte 8 nisan 1948 perşembe günü saat 14 te İstanbul Kaba taşta Genel müdürlük binasında Tekel maddeleri Alım komisyonu başkanlığına müracaatları.
4 — Evvelce çay teklif etmiş olan firmaların d* şartname hükümlerine göre nümune ve teklifleri yenilemeleri lüzumu Uân olunur.
(2900)
| Tekel Genel Müdürlüğü İlânları |
BOBİN SİGARA KAĞIDI ALINACAK Malzeme Alım Şubesinden:
1 — Mevcut şartnamesi mucibince 305 bin adet bobin sigara kâğıdı pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 14/5/948 tarihinde cuma günü saat 10 da Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alim şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede ve Ankara. İzmir Başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte 190.000 liralık güvenme paralarile mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur.
5 — îdare kısmen veya tamamen veya kısım kısım İhalede
serbesttir._________________________________________(3129)
Kamyon dış lâstiği kaynağı yaptırılacak Devlet Orman işletmesi Dürsunbey Müdürlüğünden: işletmemizde bulunan muhtelif ebadda 120 adet kamyon diş lâstiği kaynağı açık eksiltme İle yaptırılacaktır.
Muhammen bedel 1800 liradır.
Taliplerin İstanbul Orman Başmühendisliğinde, İzmir Orman bölge şefliğinde ve Balıkesir, Eskişehir, Bursa işletme müdürlüklerinde şartnameyi görebilecekleri ve 223. 948 gününde % 7,5 pey akçeleriyle işletmemizde bulunmaları İlân olunur. (2888)
Açık Asistanlıklar İstanbul Teknik Üniversitesi Dekanlığından: Tasan Geometri Kürsüsüne Almanca bilen asistan alınacaktır.
Dil imtihanı 26 Mart 1048 cuma günü yapılacaktır. İsteklilerin yönetmeliğinin 3 üncü maddesindeki şartlan haiz olduklarına dair belgelerile 25 mart Rkşamına kadar Dekanlığa yazılı müracaatta bulunmalan İlân olunur. (3112)
□eniz Motörlerine Uygun Gemi Zinciri
Deniz motdricrl için Amerlkadan getirilmiş olan gemi zincirlerinin
evsafı aşağıda gösterilmiştir. Bir Baklanın
Kutur Bir kilitte Bakla adedi
Genişliği Uzunluğu
16 mm 430 S-55 cm 9.52 cm.
10 > 362 7.82 • 12,94 »
22 » 305 8- > 13,53 >
25 4 > 271 &— ■ 15,24 »
28 0 ■ 239 10 32 » 17.44 *
S1.7S — 11,43 * 19,05 a
Bu malları görmek ve satın almak isteyenlerin TİCARET OFİSİ
satış şubesine müracaatları ilân olunur. TİCARET OFİSİ
(3225) Yeni Valdehan. Kat 6
İstanbul Sular İdaresinden:
Terkos fabrikamızın İhtiyacı olan takriben ton dokuz bin fl; yüz 193000* ton maden kömürünün Kar* burunda vapurlardan alınıp motor ve mavnalarla karaya çıkarılması ve dekovil vagonlarına doldurulmadı işleri eksiltmeye konulmuştur.
Şartnameler her gön levazım dairesinden alınabilir, istekli olanların yüzde yedi buçuk geçici tcmlnûL'ariyle birlikte tekliflerini 31 mart 948 çarşamba günü saat on bire kadar idare binasında muamelât dairesine kapalı bir zarf ile ve imza mukabilinde verilmiş olması ilztmdır.
Bu iMttcn soııra getirilecek zarflar katiyen kabul edilme», (3I95>
14 Mart 1948
/Bahİfe 8
AKŞAM
GRİP - BAŞ - DİŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARSI
Zeytinburnu Frbrikasından
Çimento alacak sayın müşterilere
a
. mzleme 'Zozu
/dildir tefri/bı ednn aldırrszm

Günü bu tarihte gelmiş olanlar , tarihte müracaat et
16 Mart ve daha evvel 25 Mart Perşembe
17 — 18 - -19 — 20 Mart 26 Mart Cuma
22 — 23 - - 24 — 25 Mart 29 Mart Pazartesi
26 — 27 - 29 — 30 — 31 Mart 30 Mart Salı
1 — 2 - _ 3 _ 5 — 6 Nisan 31 Mart Çarşamba
7 — 8 - - 9—10 — 12 Nisan 1 Nisan Perşembe
13 — 14- _ 15 — 16 — J7 Nisan 2 Nisan Cuma
19 — 20 -21—22 — 23 Nisan 5 Nisan Pazartesi
24 — 26 - 27 — 28 — 29 — 30 Nisan 6 Nisan Salı
TİCARET SERVİSİ
Devlet Orman işletmesi Gerede müdürlüğünden
1 — Aşağıda cins ve miktarı yazılı muhtelif cins orman emvali açık arttırma suretiyle satılığa çıkarılmıştır.
Asılları müessesemUde bulunan ve biitiln dünya sergilerinden aldığımız madalya ve takdirnameler KREM PERTEV’in meziyetleri hakkında »1ze kati bir fikir ve-
rebllir.
3. No.
ı
2
4
4
5
Adet
421
91
50
118
67
Miktarı M3 D3.
Satışa - Çıkarılan - Emvalin M. Bedeli M. Teminatı
Lira Kr. Lir* Kr.
Cinsi
871
184
129
884
614
41 00
31
30
23
30
50
00
00
50
023
68
81 10Î
43
Köknar Tomruk Çam Sanayi odunu
Köknar tomruk
Çam sanayi odunu Köknar sanayi odunu
Bölgesi Köroğlu
Mengen OeylkgölO
Poposu______
çavuşlar Yalacık Çaüköy Savak Geyikgölü
Fatih 3 üncü sulh hukuk yargıçlığından: 948 34
3 — Açık arttırma 17/3/948 çarşamba günü saat (15> de Gerede İşletme Müdürlüğü binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır. _
3 — Buna alt şartname Orman Genel Müdürlüğünde İstanbul Orman Baş Mühendisliğinde. Ankara. Merkez, Bolu, Karabük, Kızılcahamam İşletme Müdürlükleriyle Köroğlu. Mengen. Geyikgölü bölge şefliklerinde. Gerede Belediye başkanlığında ve müdllriügümütda görülebilir.
4 — Taliplerin belril gün ve saatte İlk temlnatlarlyle birlikte Gerede işletme Müdürlüğünde teşekkül edecek komisyona müracaatları. (2887)
Yedikula İm ra hor cad. İmam A?lr S. 19 No. da mukim akıl hastası Be-4la Sürerin kısıt altına alınarak kendisine kardeşi Mahmut Sürerin vasi tâyinine 8/3/948 tarih ve 48 34 esas 48'134 karar No. lı ilâmla karar verilmiştir.
Keyfiyet İlin olunur.

.(958181
10 - 22 Nisan 1948 da
Zayi — Süleymanlye nüfus memurluğundan aldığım İçinde a3kcri terhis muamelem yazılı nüfus kâğıdımı zayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin lıökmü yoktur.
325 doğumlu
Şevki Ahmet oğlu Mahmut İslim

30-
İSVİÇRE FUARi’na
İştirak için
çjroissair
44 kişilik dört motorlu Douglas DC - 4 tayyareleri ile gidiniz.
Her Cumartesi günü
Aynt gün
İstanbul — Cenevre
Yalnız azimet
Azimet ve avdet
30 kiloluk bagaj kabul edilir.
Fuar için İsviçre vizesi parasızdır.
İsviçre trenlerinde tenzilât vardır.
HER TÜRLÜ İZAHAT:
İstanbul İsviçre konsolosluğundan (Tel: 81950) ve Turkı-yedeki Seyahat Bürolarından alınabilir
t
1 t
îstanbuldan hareket Bâl'a muvasalat Halihazır tarifesi 501 T.L.
902 T.L.
İstanbul şaliye 12 cl hukuk yargıçlığından: 947-2138
Davacı Hamdl Akkpper tarafından Beyoğlu Taksim Yağhane
kak No. 20 da oturan karısı Asiye Akköper aleyhine açılan boşanma davası İçinde müdde-ialeyh 9. 2. 948 pazartesi gilnü saat 14 de mahkemede hazır bulunması hakkında lifirıcn tebligat yapıldığı halde gelmediğinden miiddelaleyh hakkında s«y>H> kararı verildi ve doldurulan bu karara alt İhbarnamenin bir nüshası da mahkeme divanhanesine asılmış ve keyfiyetin (15) gCn müddetle ilânı için muhakemenin 25. 3. 048 perşembe gönü saat 14 de bırakıldığı tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur.
Eyüp sulh hukuk yargıçlığından:
948'1 Tereke
Rami Cuma mahallesi Arif paşa sokak 1 No. lı evinde mukim İken 971/948 tarihinde ölen ve mahkemece terekesine el konan Süleyman kızı 1292 de Kızılca virandan şerlfedcn doğma Satı kadın Nulrln:
İşbu 11 An tarihinden İtibaren bir ay içinde alacaklı ve borçluların kanuni miraslarının ftç ay İçinde 948'' i No, tereke No. ile yargıçlığımıza müracaat etmeleri lüzumu »ân olunur.
1950411
I. C. I., bütün dünyada bu ilk harfleri ile tanınmif olan Imperial Chemical Industries Şirketinin rumuzudur,
C. I. yalnız Britanya adalarında yetmiş üç fahri* kası olan va 120.000 işçi kullanan, ağır kimya maddeleri ve demirden gayri mamul madenler istihsal eden dünya müesseselerinin belki de en büyüğüdür. Anilin boyalan vo nzvi 'kimya maddeleri istihsali sahasında ise en büyük Ûç dünya firmalarından biridir.
L C. I.’ın binlere baliğ olan mamulatı, kür re i arzın her köşesinde kurulan hususi teşkilâtı vusıtasijrle sanayi ve ziraata arzedilmekte ve her teşkilâta bağlı olan mütehassısları alâkadarlara arzu ettikleri teknik izahatı vermektedirler.
Impvlsl l«mlk»l lodutrlı (Turlu) Ltd. tj 8ankı«ı Hant, Galat* İSTANBUL
|
Fİ ATİ 70 Kış.
Müflonlu muşamba alınacak
İstanbul Jandarma Satmalma Komisyonu Başkanlığından t
Jandarma birlikleri için içerisi müflonlu siyah veya kahve rengi bil kavuçuktan 350 - 400 adet muşamba kapalı zarf usulü ile aatın alınacaktır. Muhammen bedel- 23500 hradır. Eksiltme 30. 3. 048 cuma günü saat 13 da İst. Taksim J. müfettişlik binası İçindeki komisyonumuzda yapılacaktır. İsteklilerin 1770 liralık teminat makbuzu İla birlikte teklif mektuplarını en geç aynı gün saat 14 de kadar komisyonumuza vermiş olmaları ve evsaf şartname ve numuneyi her gün kurulda görebilecekleri şartnamede yazılı diğer vesaiki de birlikte getirmeleri. (29081
Savın doktorlarımıza ve eczacılarımıza
Dimağın düşünme ve enerji merkezlerinin münebblhl olup normal dimağ ve beden çalışmasını arttıran tablet ve ampul şeklilerinde
Propilamin Arsan
(Hydrophosphate de plıenyllsopropllamlnc 0.01) Yeni müstahzarını piyasaya arztdtlmlştlr.
_ . . ...... 20 coınprimelik lübier 10u Kr.
Pc,'akcndc S3t” flaUcr,; 0 AmpuLhlk kutular 150 Kr.
Satılık Mensucat Makineler
1 Adet Obermayer mao tuluma İplik boya makinesi, 1 adet Jlgger Bez böya makinesi, 1 adet Leesona Masura makinesi, muhtelif dokuma tezgâhları ve Armiir, 1 adet Semaver kazanı, 1 adet Otoklav, 250 kilo kaynatma, kabiliyetinde.
İsteklilerin Yedlkula Kftzlıçeşme Demirhane Caddesi 128 da
MENSUCAT SANTRAL T.A.S. hip müracaatları
Sayın Doktor ve Eczacılara;
öksürük ve gıcığı kesen tanınmış
ANTİTU Hapları
Bol miktarda piyasaya çıkarılmıştır.
Sahih uykusu sürünce fazla.^ Kıpılmayın sakın pek talaşa;
İnce " Gillette " vakit kazandırıl, işe zamanında yetiştirir.
Hoısa» ci İdler» mahıua
imal •dllmifllt
’ Gün aydın Gillette ile başlar
Tasfiye halinde bulunan
Şirketi Hayriye T. A. Ş.
TASFİYE MEMURLUĞUNDAN:
Aşağıda yazılı giihdcmlH görüşülmesi ve bu hususta bir karar verilme--'i için hissedarlar umumi ncyetlnln, tasfiye merkezinin bulunduğu aaia-lada sigorta - İş Bankası - hanında 4cil katta 4 No. lı odada ticaret Kanununun 458 cl maddesi pıuclblııce sureti ûdlyede 31. 1. 948 cumartesi günü saat 11 de toplanmasına tasfiye heyetince karar verilmiş vs mezkûr günde müzakere nisabı İçin ekseriyet hasıl olamadığından bu toplantının 8 nisan 018 cumartesi günü saat 11 de İcra edileceği ve o gün ve o saatte kaç hissedar gelmiş İse onunla müzakere ve karar ittihaz olunacağı ticaret kanunu Ue şriket dahili nhamnamasi hükmil İcabı bulunduğu lifim olunur.
GÜNDEM:
Tasftyo heyeti tarafından hazırlanan raporun okunması ve raporda yazılı esaslar hakkında bir karar verilmesi.

Comments (0)