AKŞAM'ın Küçük ilânları en verimli, en ucuz ' vasıladır.
AKŞAM
Hergün 8 sahife
AKŞAM
■■ *■ 1 ' ........................................................— ■■■—■■.
"sene 30 — No. 10560 — Fiatl h»r yerd» 10 kuruttur. BALI 16 Mart 1948 Sahibi: Necmeddln Sadak Yan islerini fiilen İdare edeni (J. Bildik — Akşam Matbaan
Amerika fevkalâde tedbîr alıyor
Başkan Truman Kongreyi acele toplantıya çağırdı
Mecburi askerlik mükellefiyetinin ihdasını ve hattâ harb zamanındaki şartlara dönülmesini isteyeceği tahmin ediliyor
Wallace “Harb telâşı Amerika’da şimdiye kadar görmediğim bir dereceyi buldu,, diyor
Nevyurk 18 (R> — Dün gece geç vakit Cumhur başkanlığından mühim bir tebliğde bulunulmuştur. Tebliğe göre. Başkan Truman Senatoyu ve Mebuslar Meclisini yarın öğleden sonra millterek bir toplantıya davet etmekte ve toplantıda bir nutuk söy-11yece*lnl bildirmektedir, tkl meclisten mürekkeb olan Kongre ancak çok mühim vaziyetlerde müşterek toplantıya çağırılır. Bu sebepl» yapılan davet arkan kesfime* tahminlere s*-beb olmaktadır.
Çekoslovak buhranındnnberi Ame-rikavı bir ftrhna gibi baştan başa katHen heyecan dalgası vardır. MÜ-tet Amerikan hükümetinden hareket te! voç. Tahmin edildiğine göre. Tru-m#.n, nutkunda Avrııpaya yardım ta-samtntn 1 nisandan evvel kabulünü tekrar tetlyecek ve müdafaa tedbirleri hakkında yeni kanunların kabulünü tftieb edecektir.
Amerikanla kara kuvveti 840 bin ola cakken İM bin; hava kuvveti kabul edüen mevcuttan 40 bin; den!» kuvven 100 bin noksandır. Bu noksan gönüllü usullle doldurulamamaktadır. Başkanın bu sebeple kıır'a lis asker almak usulünün yeniden ihdasını ls-
teme-sl muhtemeldir.
Senato, ticaret gemilerinin olağan-ftetö mili! vaziyette rilöhlandınlması-nt dün kabul etmiştir. Bu vasiyet, A-merlkan güvenliğini tehdld edlnca Bıkkın bunu ilin ettebüecektlr. Harb esnasında bu yolda bir kanun varken geç-n sen» kaldırılmıştı
Tahminler
Vaşington 18 (APı — Başkan Truman Kongrenin yarın yapacağı müşterek toplantıda bir söylev verecek ve dün Marahatl'ın «Gayet vahim» olarak t av çit ettiği dünya vaziyetini anlatacaktır. Başkanın bu söylevine siyasi m ah af II d e büyük ehemmiyet verilmektedir. Söylev başlıca radyo te-tesyonlarlyle yayılacaktır
Trumanrn bu söylevinde bilhassa Avrupadakj son Rus tecavüzlerine temas edeceği; komünistlerin Istllö hareketlerine karşı alınarak yeni tedbirleri haber vereceği kuvveti» tahmin edilmektedir.
Mûmeasltlrr Meclisi Başkanı Jo-s*ph Martin, «Trumşnın dünya variyeti haitkmd» ver-crğ! yeni bir malûmat olduğu kanaatindedir. Demokrat Parti mensuplarından bir zat da Barkanın mecburi askerlik mükelle-rivetl İhdası vs hattk harb zamanındaki pırtlar* dönülmesi gibi bazı yeni kararlar alınmasını» İrtlyebllece-ğlrl ıÖytemlşt!r
1-onrfr* Efl (Rı — Başkan Truma-nın nutkunda ş(ı meselelerden birini İten aflrrceğt tahmin edilmektedir:
1 — Birletmiş Milletler teşldlitının kuvvettendirihneri
* — Batı Avrupa memleketlerine •sk-ri garantiler verilmesi.
Londra 1« (r. _ Amerika Dışlşteri ■akınhğı liralından n>şredllen resmi W beyan,r ,'.y!e dtmektedlr-
« fulyada önüm ifade kİ haftalar pgllil- -rryrii edecek u-«n seçlmter-. Av- .ı» zulhen devam edeceğini I »O r harbim patlak vereceğin' tev , b(* *ml» olacaktu »
Wallace ne diyor?
L Nevşrarfc id iap> — Henry W*Ilace dun narada gazetecilere verdiği bir de n ere etiyle deir.te'.lr
«JTırb telâyı Anıerikıda Umdlyej
Amerlkan kongresi toplantı hdlir.de
kadar görmediğim bir dereceyi buldu. Bu halin sebebi nedir i Acaba hakikaten bir harb çıkmasını mı tetlyoruı? Zannetmem. Fakat, mademki harbet-mek I s te mİ yorua o halde kılıçlarımızı niçin bileyoruz?»
Wallaca, kendisinin başında büründüğü üçüncü partinin bu variyetten çok müteessir olduğunu söylemiştir.
Marahall’in mühim •özleri
Washlngton İŞ (A.P.) — Amerikan Dışişleri Bakanı a e örge Marshall dün gece Senatonun Dışişleri komisyonunda. verdiği demeçte, Amerika Yunanistan* yardımı kestiği tekdirde «neticesinin çok feel olacağını ve bu neticeyle karşılaşmanın pek gecikmeyeceğini» söylemiştir. Bakan sözlerine devam ederek demiştir kİ:
■Evet, vaziyet çok vahimdir; fakat, bunu önlemek çaresi da yok değildir. Tehlike, Avrupada. komünistlerin tahakkümü altındaki memleketlerin,
Yeni paktlsr
Fin heyeti Moskovaya hareket ediyor
Londra 18 İR) — Rus . Fn paktını görüşecek olan m heyeti cumartesi günü Helsinki'den Moskova'ya hareket edecektir Helsinki’de bildirildiğin» göre heyet, harb patlarsa Rus sllAhh kuvvetlerinin ancak Finli nevanın İsteği üzerine Flnlândlya-y* gelmesini temine çalışacaktır. Aynı zamanda Fin silâhlı kuvvetlerinin Fin topraklarından dışarıya çıkma-mannı da temin etmek ütiyecekür.
Bulgar heyeti Moskovada
Londra 18 iri _ Bulgaristan'la Rusya arasında bir dostluk ve İŞ birliği paktı görüşecek olan Bulgar Başbskanı Dlmltrof'un başkanlığındaki heyet Moskoray* Varmış; Molo-tef ve Vlşlnsk! tarafından kartuJan-mıştır
-----------------------
Bir asır evvel bugün Darülmua'limin
. ->.——
Yazanı
A. ADNAN-ADIVAR Bmç'ûi besinci sahibemizde ;
______________________/
başka yerlerde olduğu gibi Yunanistan Üzerinde de tazyik yapmaya kalk malarıdır. Hariçten gelecek bu tazyik teri yardımlarımızla karşıla ulayacak olursak vaziyet o zaman feci bir şekil alacaktır.»
Marshall, aynı tehlikenin Türkiye için de olabileceğini eöyüyrrek rtemlş-tiı kİ:
•Türkiye de Yunantetania aynı teb lika karşısın d* bulunuyorsa da bu tehdit henÜE fiili bir mahiyet almış değildir. Aynı vaziyete düşmemesi dt ancak kuvvetli kalmasl yİ a mümkündür. Türkiyenin zayıf olan kaynakları da onun HAnthaya kuvvetli kalmasını temin adlemes: bundan dolayı bizim Türktyeye de yardım etmemlı »Diridir.»
Diğer taıattan, ylna Senato Dişlileri komisyonunun dün geceki toplantısında Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İtalya. koro üntetleşecek olursa Avru-pay* yardım programından tetî’ade edenılyeceğini abytemlştl r.
Batı Birliği
Bazı devletler Birliğe iştirak etmek istiyor
Nevyurk 18 iR) — B3zı haberlere göre, Paris konferansına lştlrftk etmekte olan milletlerden banlan Brüksclde çarşamba günü İmza edilecek olan Batı Birliği ne sonradan İltihak etmek hususunda şimdiden teşebbüslerde bulunmağa başlamışları dır. Batı Birliğinin bu suretle daha | gent» bir manzara »Tterfeceğ! görülmektedir
Filistin çıkmazı
Konsoloslar hükümetlerinin dikkatini çekmeğe karar verdiler
Londra 16 (R.> — Filistin me-sclesiai çıkmazdan kurtarmak kin sarfedilen gayretler netice vermemiştir. Vaziyet vehametlni muhafaza ediyor. Kudiü'dekl kon «olosluklar dıin bir toplantı yaparak vazifeierljnln Ifaama mAn*.. olan ceddi vaziyet hakkında hükümetlerinin dikkatini çekmece karar vermişlerdir.
Isveç’te hazırlık
Harb tehlikesi arttığından müdafaa tedbirleri alınıyor
Londra 18 (R.) — tsveç O«-nei Kurmay Başkanı General Yung. yeni bir harb tehlikesi arttığından İsveç'in müdafaası İçin gerekil tedbirlerin çabuk alınmasını istemiştir. General demiştir W:
«Askerin talim terbiyesi, tahkimat İşleri, yeni gil&hlar alınması, İsveç sanayi kaynaklarının desteklenmesi, yani sınıfların ali Ah altına çağrılması hakkında acele kararlar verilmesi lAzundır. Avru-panın orta doğusundaki gerginlik kuzeyine de sirayet etmiştir. Batı devletleri hazır olmadıklarından derhal bir harbi istemiyorlar. Rusya da geçen harbin tesirinden henüz belini do^rultamamıştır. Bu sebeple şimdi emniyetini kuvvetlendirmeğe çalışıyor ve bu hususta her türlü cebri met odlara baş vurmaktan çekinmiyor.
Rusya belld harb niyetinde değildir. Fakat büyük ölçüde olmadan küçük ölçüde hareketlere geçmek istiyor.»
B. Nuri Kozikoğlu
Ticaret Odası Başkanı oldu
Haber aldığımız* göre B. Mithat Nerr.ll'nln İstifasından ber! açık bulunan İstanbul ticaret ve sanayi odası başkanlığına Ticaret Bakanlığınca İdare heyeti âzasından B. Nuri Ko-rikoğltl IntlhabedlJmlştir.
B. Mithat Nemlllnln İstifası üzerine şehrhnte muhitinde ve bilhassa İstanbul ticaret ilemlnde derin bir teessür husule geldiği hatırlardadır. Yerine B. Nur! Kozlkoğln gibi tüccar mehaflllnde çok hürmet kazanmış uzun 7amandanberi ticaret odası İdare heyet! ğzahğında ve reis vekilliğinde kendirin! herkese sevdirmiş güzide bir şahsiyetin geçmesi her halde bu teessürü mümkün mertebe tahlif edecektir.
Kendirine bu yeni vazifede d# başarılar temenni e derli.
DİKKATLER:
Sekiz otelde bit
htanbnlun otelleri muayene edilmiş; tekizinde bit çıkmış. Söylemesi ayıp amma, çıkması daha ayıp.
Bu DDT asrında! Fethin 500 üncü yıldönümüne yaklaştığımız bu devirde! O (elediğin İnce sanatlar derecesini bulduğu 1948 de.
Mazeretler, sebepler bulunabilir... Fakat hiç biri, şu meşhur fıkrama mantığım aşamaz:
— Hemşerim, omurunda bit yürüyor!
— değüldiir. Ftredür.
— Sıçramıyor ya?
— Pcnumkisu topaldır.
— Rengi beyaz amma?
— thtiyardnr.
— Pire çift gezer, bu tek geziyor.
— Pn peke rdur.
I Yen! tefrikamız fi
Karanlık yol
A Aşk ve Macera Romanı B J Müellif!: ,
1 Nihal Karanıağaralt f
■ Yakında AKŞ.AM'dn başlıyor r
Paris konferansı
görüşmelere başladı
Dışişleri Bakanları Avrupayin ilgilendiren meseleleri ’b tetkik ediyorlar ° --------------------:— s» Türkiye Dışişleri Baham nutkunda Türkiyenin > müşfere/r dâvayı desteklemeğe hazır olduğunu Q) söyledi ve Türkiyenin iktisadi ihtiyaçlarının daha 2? c/erin tetkike tâbi tutulmasını istedi
_Q
■O (D ro 2 o
Toplantıya sahne olan, Fransız Dışişleri Bakanlığı
Paris 1« (R> — On *1U devletin iştlırik ettiği Alruparun lkJsadl kalkınması konferansı dön toplanmıştır. Toplantıyı başkanlık eden inglllı Dışişleri Bakanı Berin, konferansın muvaffakiyetle neticelenmesi İçin tn-Bllterenln elinden gelen gayreti sarf-edeceğlııl söylemiştir. Bundan sonra Fransız, İtalyan, Türkiye Dışişleri Bakanları ve dfŞer Bakanlardan bazıları birer nutuk söylemişlerdir.
Konferans İyimser hava içinde Ue başlamıştır. İntiba ümit vericidir. Mil tehassıslar ştmdtden teferruata alt meseleleri görüşmeğe başlamışı ardır.
Dlgev taraftan M Dışişleri Bakanı aralarında istişarede bulunuyorlar. Bu görüşmelerde Avrupayı İlgilendiren bütün meselelerin görüşüldüğü
Günler Geçerken:
Aman yumuşamayalım!
İktidar mevkiinde bulunan bugünkü hükümetin kendinden önce gelenlerden ziyade umum! efkâra ehemmiyet verdisine, söı dinlediğine şüphe yok. Kafasına koyduğunda — bir haysiyet meselesi yaparak — lüzumsuzca ısrar etmiyor; «ben daha doğrusunu bilirim, dediğim dediktir» yolunu tutmuyor. Meselâ Adalet sarayının Sultanahmet meydanına kurulmasındaki münasebetsizliği kavradı, yapılan müracaatleri yabana atmadı, eski hükümetlerin hatalı kararım değiştireli; hepimizi, hele işten anlayanları memnun etil. Devlet İnşaatı hakkındakl kararı da — şayet ciddiyetle tatbik olunabilirse — herkesi hoşnut bırakacaktır. Şu var ki yapı meraklısı makamların, kaçamak yollar bulmalarından, yine lükse kaçmalarından korkulur,
Şimdiye kadar kurulan resmî binalarda sadece süs ve gösteriş İçin harcadığımız paraların yekûnu pek kabarık olsa gerektir; belki de dört beş sanatoryum ve bir kaç yüz ilse binası meydana getirecek kadar yüksektir. Eğer yerlere parke döşememiş, tavanları alçı tezyinatla süslememiş, cepheleri mermerle örtüp yontma taşla kaplamamış olsaydık — sağlamlığa, kuntluğa halel gelmemek şartile — milyonlar tasarruf edebilirdik. Hele mefruşat kısmı! Mefruşat, bütçelerimizin kurdu, yıkımı olmuştur. Biz devlet binalarım dünyanın cn maruf büyült otelleri, kumarhaneleri ve gazinoları imişçeslne döşemek İlletine tutulmuştuk. Maroken koltuk, mlnlstr yazıhane, somaki banyo ve akla sığmaz bir bronz, blllûr, yaldız, ayna bolluğul Yen! karar İnşaatı durdurmaktan riyada bu tavan ve zemin tezyinatı!» mefruşat lüksünü önleşe yine İstifademiz büyük olur. Vaktlle en İyi yapılmış ve döşenmiş Devlet binalarından biri, birincisi Posta ve Telgraf Nezaretiydi; makam odasına girenler hayran kalırdı. Bugtln o odayla herhangi yeni bir dairede herhangi bir müdürün odası yan yana getirils» eski Nazır odasına ayak basmak istemeyiz. Bu oda ki bize zamanında sadrâzam hazretlerinin makam odasından güzel görünürdü; güzeldi de...
Bakanlıklar Arası Koordinasyon Heyeti, yen! kararını za'fa Uğratmadan, sürçmeden, hatır gönül saymadan tam bir azimle tatbik edebilirse yıllardan beri sürüp ğlden bir şuur bozukluğu nöbetini kesmiş ve hem Devlet, hem akıl muvazenemizi salâha doğru çevirmiş olur. Aman, yumuşamayalım!
Rz/ik Hahd KARAY
muhakkaktır. Fransıı Dışişleri Bakanı Bidault dön gece delegelerin şerefine bir ziyafet vermiştir.
Moskova radyosu, neşriyatında konferansı küçültmeğe çalışmakta, toplantının Rusya aleyhinde tecavûı-kkr askeri blok kurmak üzere göa boyamaktan ibaret olduğunu söylemektedir.
B. Necmeddin Sadak’ın nutku
Paris 15 (AA) — Anadolu ajansının özel haberi; 18 1ar Konferansında Türkiye Dışişleri Bakanı Nectneddln Sadak bugün aşağıdaki nutku söylemiştir:
M İm t as Amerikan devlet adamı, (Arkası sahife 2; yiltun f de)
10 Mart 1943
SÖZÜN GELİŞİ-------------
Dayakla öğretim
Tl/fckteplerde artık eski otoritenin kalmadığından aüsAyet «dan I»1çocuk velilerin* raıLaruyor. Bunlar, hilhaasa okullarda dayağın kalkmasından şikâyetçidirler. Bunlardan biri, gaçenisrd» pir öğretmenin çocuklardan birini döğmesi üzerine gaxa₺«l(*da yapılan hücumları fazla bularak «hocanın talebesini lc&bmda döğmesl lâzım geldiğini» ■OylO.yorduı
— Birim bocalanmış sopalı İdiler. Ne Bğrendlkso,, hocama yanında duran sopanın kafamıza ineceği korkuş!)o Öğrendik. ÇBm* dİ okullarda dayak yok. Çocuklar hiç bir şeyden korkmuyorlarj eğer okullardan fazla bir şey öğrenerek çıkmıyorlarsa sebebi bü-dur.»
Dayağın işe yaradığı yerler belki hâlâ vardır; fakat bir öğretme vasıtası olmadığı da artık besbellidir. Zamammnan bOyua filozofu Bertrand Russell «Eğitimde otorite?a kar® seıbeallk» adlı denemesinde bunu ne güzel anlatıyor: Rus muharrir) Çeker un gayet hoş bir hikâyesi «ardır. Bu hikâyenin kahramanı, kedisine fare yakalamayı öğretmeye ealıyır. Pareler ortaya çüap da kedi arkalarına dikmedi mİ onu lyic* pataklar «e bu dayak metodu yüzünden kedi, fareleri yakalamak söyle dunun, karsısına fare çıkınca korkudan tangır zangır titrer bir hale gelir. Çakof «Benim Lâtince hocam da böyle idi» der,
Bu hikâyeyi anlatan Bertrand RumçIİ «Kediler yavrularına fare tutmayı öğretirler ama, onlann fare tutmak İnsiyaklarını uyandırmak ruretlle, diyor, o ta ra an yavru kediler, tıpkı anaları gibi, fare tutmanın öğrenmeye değer bir ilim olduğunu anlar «e disiplin tatbikine hJç de lüzum kalmaz.»
Dayak, çok silktir mekteplerimizden kalkmıştır. Bu yüzden gocuklarımızın mektep deyince. ders deyince ödleri kopmuyor. Eğer baa mekteplerden çocuklarımla pek az şey öğrenerek çıta-* yortarsa bunun sebebi şüphesiz dayak noksanı değildir, öğretim kadrolarını ve programlan kuvvetlendirmemiz lâzımdır.
Jefket Rodo
Paris konferansı
Yüce divan dün Tarım Bakanını dinledi
Dürt fomrtrA iyinin tetkikine devam edildi-Şahitlerin dinlenmesi devam ediyor
Demokrat Partisinde-kı ihtilafın ıçyuzu Eskişehir Milletvekili Emin Sazak bu hususta uzun demeçte bulundu
(Baş tarafı 1 Ind tahtfede) Dışişleri Bakanı Marshail’m mütalâasına uyarak, Avrupanın İktisadi kalkınmasını şafihyablieceğlmlzl umdu-J-.jmux e sulan ilk Parla konferansı tanannda kurduk, o kalkınma kİ, bu çatı altında; dünyada banşın kesin olarak tesisinin esu şartı olarak telâkki edilmektedir.
O İlk konferanatanberi, Avrupa İktisadi İş birliği komitesinin raporunda gösterilen istikamette her tarafta takdir* değer gayretler sarfolundo. Genel sekreterlikçe tasvibimize sunulan metinde tlkrolunan bu gayretler, d ön yanın şimdiki şartlan göı dnünde tutulursa, ne şümulden, ne de tesirden mahrum değildir. Bu gayretler bilhassa iş birliği zihniyetinden mülhem olmaktadır kİ; ben kendi hesabıma bu hususta en hararetli tebcilde bulunmak isterim.
Ancak; İlk Paris konferansın don-berl Avrupanın İktisadi «e mail durumunun İnen İbresi hakkında Genel sekreterimizin raporunda izah olunan göTttşe Işttrfik ediyorum. Türkiye bizzat mllşabede etmiştir kİ. bu kısa müddet İçinde kendi iktisadi ve mali güçlükler! cndlşa verici bir dereceye, varmıştır. Bu, diğer ortak devletlerin çoğu İçin de böyledlr.
Avrupanın İktisadi kalkınmasının kurucu ikinci safhasına yakında A-merlkan yardımıyla erişeceğimizi u-muyorum. Doha şimdiden Öyle sanıyorum kİ; yapacak İki vazifemiz vardır: Birincisi, bu bedbaht Amip aya yapılacak yardımın yüklediği muaz-tam fedakârlığa katlanmak suretiyle, tarihin asla kaydetmediği en asil bir hareketi yapmak üzere bulunan büyük Amerikan milletine minnettarlığımızı bir kere daJıa İfade etmektir. Eğer Birleşik Amerika Devletlerinin kararma bir hesap atfedilebilirse, bu, ancak ve ancak hereûmercin taklb *-deceği sefaletin bir felâket doğurmasına mâni olmak İstemesidir.
Giriştiğimiz taahhüdün bize yüklediği İkinci vazife; vicdanımızı yoklamaktır. Avrupanın selâmeti için her şeyi yaptık mı? Bize gönderilmek 0-zere olan ilâca İyileşmek kabiliyetinde bîr vücut çıkaracak derecede kendimize baktık mı? Tesanfldümflz, az çok uzun bir vâde ile hiçbir yangın ba? göstrmemes İçin, kâfi derecede mütecanis midir?
İşte, kendi kendimize aor-mamız gereken sualler bunlardır sanırım. Çünkü İktisadi kalkınma, her şeyden evvel mânevi sıhhati 1-cab ettirir, öyle zannediyorum ki; bu sahada yüklendiğimiz Sorumluluğu müdrik bulunuyoruz. Yekine hedefimiz camianın iyiliği olduğuna göre, kıtamızı tehdl deden teh İlkelerden koruyabilecek bir teşekkülün temellerin! atarak kıtamızın durumunu düzeltmek İçin makul olarak elimizden geleni ynpmskta olduğumuzu söylemek üzere, hür milletler toplantısının önüne çıkabiliriz. Türkiye. her hususta Avrupanın diğer kısmiyle mütesanittir. Türkiye, basit bir iktisadi düzenleme çerçevesini çok aşan bu esere müessir bir yardımda bulunmağa hazırdır. Türkiye; kendisine terettfib eden mesuliyetleri de-ruhde etmeğe ve mili! bağımsızlıkların yeğine koruyucusu telâkki ettiği müşterek dâvayı, biraz evvel İzah olunan Avrupnlılnraraffi zihniyet V;1nds desteklemeğe amadedir.
Sözlerimi bitirirken şunu d* üâv» etmek isterim ki; Türklyenln İktisadi ihtiyâçları r* İmkânlarının, daha derin bir tetklka tabi tutulmasının; dfi-vamıa bağladığımız Avrupa İktisadi kalkınma mekanizmasında faydalı bir Amil olmaklığımıza İmkân vermek İçin çok lüzum olan kararlara müncer olacağı hususundaki kuvTSİll ümidimizi, Amerika Birleşik Devle ileriyi* vaki temaslar neUcesInd* muhafaza etmekteyi*.
Ankara II — Yfic* divan loplanti-genş*^ tomruk i finin flk şahidi olarak. Torun Bakanı B. Tahsin Coşfcın din-lımmlştlA
TOhsln. Goçkan. « saman Taka] Bakanı fren, Münir Hüsrvv OMa'nin kendirin® telafön ettiğini t»; «Tomruk Mi İçin malûmat rtrmek tb*ra siz* birini gönderiyorum» dediğini V* o u tın geline* tomruk işinin Hüsnü üral adında birin* 108 liraya v» çok patviı olarak «hain edilmiş olduğunu söylediğini, bunun ürerin* kendisinin o şahsı müfstHşlcT* göndCTt&rglnl an tatmıştır, Divan başkam, B, Tahsin Otekan'a »ordtığu bir suali*:
— Si» olsaydınız, böyl* gözü kapalı bir şekilde. flat çelmeden ihal» yapar mıydım»?
Demiş, Tahsin Coşkun da bu suali;
— Aalal.,. dly» cevaplandırmıştır.
Bu sırada Suat Hayri Ur»Oplfl'ntLn vekili Asun Ruac&n baştanın suni ter ıını daha bltarafans kullanmasını rica attnlş, Suat Hayri Gs, Tahsin Coşkana bir sual larulmaamı Divan baekanından istemiştir. Suat Haylinin suali şu MJı
— Kendileri Bakan olunca, Tekel ldlr esinde benim müdahalelerimi göa terccek İzlere Tasladılar mı
Şahit Tahsin Coşkan. şöyle cevap verdi!
Susam ve mısır ihracı
Ankara 10 (Telefonla) — Üç bin ton susam va öç bin ton mısır İhracı için tacirler» verilen mühlet 30 marta kadar uztaümıştır.
Nuri Sait paşa bu sabah geldi
frak Ayan Meclisi başkam Nuri Salt paşa bu sabahki Toros ekspresli» şehrimize gelmiştir.
Amerikan muallimler birliğinin genel sekreteri şehrimizde
Amerikan Muallimler Birliği Genel sekreteri Jdr. trring R. KuenzM r° eşi, bir Panamerikan uçağıyla Hindistan dan şehrimiz* gelmişlerdir. A-m eri kail misafirler, dün Eminönü Halkevlnde, Muallimler Birliği tarafından yapılan bir toplantıda bulunmuşlardır.
Amerikan Muallimler Birliği Genel sekreteriyle eşi burada dört gün kalacaklar; bllâhara Brüksel, Londra yoliyt* Ameri kaya döneceklerdir.
Mr. frrlng R. Kuenzli, Türkiye v* Amerika arasında muallimler değişmesi yapılması için burada meslektaşlarıyla müzakere yapmakta olduğunu söylemiştir.
Karşılıklı hakaret dâvası
Kocası Aalâaddln Aytur.u öldürdüğü hakkında, Aalâaddlnin baba va anası tarafından ileri sürülen İddialar üzerin* birinci eğire eza mahkemesinde yargılanmakta bulunan B*-tül Ayhın fle, kaynanası Refika Ay-tun arasında evvelce geçen bir hakaret hâdisesi dün Kadıköy asllya ceza mahkemesinde neticlcnmlştlr.
Müteveffa Alftaddln Aytunun terekesinin tesbitl sırasında her İM tarafça mütekabllen vuku bulduğu sabit olan bir hakaretten dolayı yargıç, gerek Bctülün, gerek bayan Refikanın üçer ay hapislerine karar vermiş, fakat hakaret karşılıklı olduğundan her İkisinin cezasını da Iskat etmiştir.
Lise ve orta okullarda dinlenme tatili
Şehrimizdeki bütün liselerle orta okullar ve ticaret llselerile sanat okul ve enstitüleri dünden İtibaren İkinci dinlenme tatiline bağlamışlardır. Tatil bir haftadır. Bununla beraber dersler fiilen cumartesinden beri kesilmiş olduğundan İkinci dinlenme tatili on gün sürecektir.
Bu tatilden İstifade eden kız ve erkek izciler muhtelif guruplar halinde Bursa ve Edlmeye hareket etmişlerdir. Bursaya giden kafilelerden bir kısmı kayak sporu İçin Uludağa da çıkacaktır,
Başbakan
I&tanbul Gazeteciler Cemiyeti Balkanına cevap verdi
Ankara II (AA.) — İ3 martta Cenevre’de toplanacak olan Birleşmiş Milletler haberleşme hürriyeti konferansına gidecek gazeteciler hakkında İstanbul Gazeteciler cemiyeti başkam Sedat Sim ati tarafından Başbakana ve Basın Yayın umum mü dflrlüğflne çekilen telgrafa başbakan Haşan Saka aşağıdaki cevabı vermiştir:
Sayın Sedat Blmavl
İstanbul Gazeteciler cemiyeti başkam
İstanbul
Basın re Yayın umum müdürlüğüne v* şahsımıza gönderilen telgraflarınızı aldık. 23 martla Cenevre’de toplanacak olan haberleşme hürriyeti konferansı Birleşmiş Milletler teşekkülünün karartı» devletler arasında resmi delegelerin İştirakiyle meydana gelecek olan bir konferanstır. Bu İtibarla burada gazetecilerin değil, hükümetlerin resmi delegeleri* lemsi! edilmesi tabiidir.
Bununla beraber dlğeT memleketlerden buraya gönderilecek murahhas heyetlerinin nasıl teşekkül ettiğine dair aldığımız sarih malûmata uygun olarak Cumhuriyet hükümetini temsil edecek murahhas heyetimiz de basın Alemine meiırup yetkili zatlardan-teşkil olunmuştur. Bundan başka gerek İstanbul v* gerek Ankaradakl belli başlı gazetelerimizin dahi bu konferansa iştirak etmelerini arzu ve elimizden geldiği kadar teşvik ederek gazeteleri namına buraya iştirak eden lene döviz re yol vesaiti tedarik hususunda mümkün olan yardımlar ve kolaylıklar gösterilmişti ve gösterilecektir.
Murahhas heyetler delege ve yardıma doleelerden teşekkül «deceftlne göre, cemiyetiniz de hükümet heyeti içinde arkadaş bulundurmağı *reu ctti&İ takdirde bu konferansta ve onun komisyonlarında mensup olduğu hükümetin ve delegasyonumuzun görüş ve mStaUtalarmı doğrudan doğ nıya Fransızca veya İngilizce lisanlarından birli* İfade ve müdafaa etmek İktidarını haiz İki zatı heyet ara sına almağa memnunlukla Amadeyiz,
Kararınız müspet olduğu takdirde icabına tevessül edilmek üzere İsimlerini bildirmenizi rica ederim.
Başbakan Basan Saka
Vapurlar fırtınadan K aradenize çıkamadı
Şehrimiz üzerinde karla karışık ve oldukça şiddetli bir yıldız poyraz fırtınası eşmekte, aynı zamanda kocakarı soğuklan da devam etmektedir.
Fırtına Karadenlzde de tesirini göstermektedir. Dün bu yüzden Boğazdan girip çıkış olmamış ve bu arada «Aslan» ve «Sümer» şl-lepîerlle bir çok motor Büyükde-,reda beklemişlerdir.
Demokrat partisin* mensup mlllot-voldllerlndrn Emin Bazalt, bu paru-d*M İhtilaf hakkında dün uun d*-maçta bulunmuştur. B. Emin Bazal diyor klı
Ankara'da toplanın kongrey* kadar verimli çalıştık; İlk lhtllAf şuradan başladı: Fuat Köprülü üs Adnan Mend«r«s kongreyi İzmir d* yapmak teklifini munrran* ileriye sürdüler. Bebep d* Ankarada, memleketin diğer yerlerinden gelecek murahhasların kendi aleyhlerin* aevkedDeceğl vehmi İdi. Ben bun* şiddeti* itiraz ettim. Ankara da daha aerbes konuşu-labDeceğlnj söyledim, kongrenin An-kArada yapılması kabul «dildi
İkinci İhtilâf İdari heyetinin on veya on beş kişiden mürekkep olman idi. Fuat Köprülü V* Adnan Menderes on kişilik İdare heyeti İstiyorlar-dı. Kongre toplanınca on kişilik İdare heyeti teklifi, Mendere* v* Köprülünün ricası üzerine Kenan öner tarafından müdafaa «dildi. Kongre benim teklif ettiğim 15 kişilik Id&r* heyetini kabul etti. Kongrenin bu karan üzerine Menderes ve KöpTÜlû kongreden dargın bir şekilde çekildiler. Celâl Bayar’ın rlcaslyl* bir «ast sonra tekrar kongrey* iltihak «ttUer.
üçüncü ihtilâf hürriyet minimi hamrlıysn ana dâvalar kcmfryonnnun kararından çıktı. Komisyonun başkanı Adnan Menderes'ti. Ben minkin tahakkuk *ttirüme«i İçin konulan Meclfrl terketmek müeyyldeolnl uygun görmedim. O zaman gazeteler kapatılıyor, toplantı] ar önleniyordu. Böyl* bir dununda Meclis! terketanek serbest* konuşmak imkânını veren yegân* vasıtayı elden kaçırmak olurdu. Meclisten ayrıldıktan aonra meşru yolla haklarımızı naaıl koruyabilirdik?. Celâl Bayar bu meseleyi komisyonun teklif «ttlğl şekilde müdafaa «Lmeg» karar verdi. Celâl Bayana karşısına çıkmak onun şahsiyetini zedelemek oluyordu. Bu düşünce 11* heyecanlanma hâkim oldum ve kongTCyl terkederek evime gittim. Mesele komisyonun İstediği şekEde çıkınca tabü mutavaat ettim.
12 temmuz beyannamesinin neşrini müteakip Halk partisinde müritlerin bir nevi tasfiye hareketi üzerine Halk partisinin çok salâhiyeti! mer-cllerfnden Demokrat partiye bir takım telkinler yapıldı. Bu telklnlertn mahiyeti ehil müfritleri İş basından attık, alz aynı hareket» tevessül etmek İçin n* bekliyorsunuz?» mahiyetinde idi. Bu telkinler üzerin# 1da-r* heyetinde Köprülü, Mendereş ka-nallyle bir «Radikal karar vermek» havası esmeğe başladı. Bundan maksat partiden bilhassa karşı tarafın müfrit tanıdığı kimselerin tasfiyesi IdL Ben buna muarız bulundum. Fakat son hâdiselerin d* gösterdiği gibi süslerimi dinletmeğe muvaffak damadım.
Kenan öner ihtilâfı
Kenan öner ihtilâfına gelince, bunun oldukça eakl bir tarihi vardır. Partinin geçen sen«H tstanbul D kongresinde Fuat Köprülü, oğlu Orhan Köprülü v* kurduğu bir şirket dolayulyle Halk partisiyle yakından alâkalı olan İbrahim Çehrtll, Kenan, öner’* karsı müttehit bir cephe halinde mücadeleye giriştiler. Celâl Bayar liri tarafı barıştırmak 5çln bir çare bulmamı teklif etti. Köprülünün oğlunun Î1 İdare heyeti âzalığına kabul ettirilmesinin aradaki İhtilâfı halledecek bir çare olduğunu Heri sürdüm, tstanbula gelerek Kenan Önerle görüştüm. O teklifi kabul etti. Fakat Orhan Köprülü İla konuş-mak fırsatını bulamadan Ankaraya dönmeğe mecbur oldum. Köprülünün oğlunun tl idaT# heyetin# alınması suretiyle varılacak bal çaresi bu yüzden temin otanamadı.
öner nasıl istifa etti?
Bundan sonra, öner, düşüncelerini Celft.1. Sayara bildirmek üzer* parti m'rnsuplıırınclan birini Ankaraya göndermiş. fakat bu aat Çelil Bayor tarafından kabul edildiği saman, ondan daha çok. İstanbul teşkil âtinin iyi çalışmadığı şeklinde tenkld »özlerini dinlemek mecburiyetinde kalmı»-tır. Bu İlk teşebbüsünden bir netice Blamiyan Kenan öner, Osman Bö-lükbasının Yozgattakl mahkemesinde bulunmak üzere Ankaradan geçerken. vo trenin burada İki saat kadar kalmasından İstifade ederek parti merkebine uğramıştır, onıın partiye peiaiği »ırada Celâl Bayar Kenan önere bir hoş geldin dedikten sonra Kırşehir teşkilâtından gelmiş bîr zatı odasına almış ve bu zatla konuşmak
t— idarinin mükemmel ter şekilde çalışmakta oldojunn v* memlekete büyük faydalar temin etmiş bulunduğunu söylem ekliğim bir vicdan borcudur^
Tanm Bakanının şahadetinden sonra tüccardan Ncjad Haşan Verdi, Fazıl Verdi v* oğlu Ferruh dinlendiler. Bunlar, Vakıf Çakmur'a m«treır.l-kfibı başına verilan 16 liranın müteş-bta Miri olduğunu anlattılar. Bunlardan Ferruh, fabrika işletme şefi Şl-nnsl Elyaşonn İşten çıkarılmalının bir tem* nraımda Bakan Suat Hayri tarafından tekdir olunmasına atfo-lunduğunu, fakat kendi kanaatine göre şef Şinaslnln mukavele?• uymayan tomruk almamakta ısrar etmli olmasının bu işten ayrılmasına sebep teşkil ettiğin! söyledi.
Buat Hayri Ürgüplü, şahidin İddialarını reddetti,
Dinlenen diğer şahit, Tekel muamelat müdürü B. Reşat Ak, Utan ayrılması sebebinin Hüsnü Ulysun mukavelesine muhalif bulunman yüzünden Buat Hayri ile çalışmak lakânuu bulamamasından ileri geldiğini söyledi.
Suat Hayri bu şahidin d* sözlerin.! reddetti.
Yüc* divan, vaktin gecikmesi dola-ylsll* diğer şahit Terfik Mercanın dinlenmesini yarın* (bugüne) bıraktı.
GLHoak
Amerikan yardımı havacılık başkanınım ziyaretleri
Ankara 14 (Telefonla) — Amerikan yardımı havacılık kısmı başkam General Hoak dün sabah resmi ziyaretlerin» başlamış hnlnnm akta dır Beraberinde Albay Marshall olduğu halde; dün 10 buçukta Amerikan büyük elçisini makamında olyaret etmiş; 11 buçukta da MU11 Savunma Bakanı B. Münir Birselle bir müddet görüşmüştür.
Hava muhalefeti dolayıslyl* dün gelemlyen Amerikan uçakları bugün beklenmektedirler. Bunlar hafif bombardıman uçaklarının İyilerindendir. Her biri 18 makineli tüfek taşımakta ve bin llbrellk bomba atabilmekte dir. Süratlerl saatte 3S0 milden fazla o-lup, bir pilot, bir radyocu; bir de topçu tarafından İdare olunmaktadırlar.
İstanbul barosunun verdiği ziyafet
İstanbul barosu mensuplan tarafından dün akşam saat 20 de Taksim Belediye gazinosunda adalet mensuplarına muhteşem bLr ziyafet verilmiş, samimi ve mesleki bir toplantı yapılmıştır.
Ziyafette Adalet Bakanı, Yargıtay başkanı. İstanbul valisi. Emniyet müdürü, İstanbul yargıç, «avcı ve avu-katlar bulunmuşlardır.
tik olarak Baro başkanı Prof. Hoşlm Rcfet Hakârâr bir nutuk söylemiş, bundan sonra Adalet Bakanj Şlnasl Devrirt söylediği nutukta avukatların yardımına olan. İhtiyaçtan bahsetmiştir. Müteakiben üçüncü ticaret başkanı Nail İnci bir nutuk söylemiştir. _
Ortaköyde yıkılan evler
Bundan on gün evvel Ortaköyde Bahçe sokağında İki er çökmüş ve bunlardan birinde bulunan Gillüzar adında bir kadınla İki çocuğu en kar altında kalarak ölmüşlerdi.
Bu hâdise doluyıslle tahkikat yapan savcılık, maili İnhidam bulunması do-layıslle Belediye Fen heyetince boşaltılıp mühürlenmiş olan B7 numaralı evin vaktinde yıkttnlmnmas olması, aynı zamanda da bitişik 58 numaralı evin do tehlikeli vaziyetinin fiözönüne alınmaması dolayulle Belediye Fen heyeti nılmarlarından Azmi ve Beşiktaş Belediye Fen memuru Mehmet haklannds kanuni takibata girişü-mek üzere lüzumu muhakeme karan verilmesi İçin dosyayı İdare encümenine tevdi etmiştir.
Bakanlar Kurulu toplandı
Ankara 15 (A.A.) — Bakanlar Kurulu bugün saat 17 den 21 e kadar toplanmıştır. Bu toplantı da seçim kanunu tetkik edilmiş ve Büyük.Millet Metilisin e şevkine karar verilmiştir.
pahasına öneri tam İki saat parti merkezili de bekletmiş ve o da treiî vaktinin gelmesiyle Bayarla. görüş* metilen doğruca Yorgada gitmiş vf bundan bir istiskal mânası çıkararajj tstanbula döner dönmez parti ile İdare heyeti başkanlığından İstila etti* ğlnl Celâl Bayara bildirmişti.
İstifa haberini duyunca Köprülü v# Menderes derhal istifanın bir emri vâki olduğu fikrini müdafaa etmeğe başlamışlardı, ve Vatan gazetesi İla aleyhinde neşriyata koyulmuşlar-' dı. Ben, önerin feda edilmemesi lâzım geldiğini ona parti arkadaşı olarak çok şey borçlu olduğumuzu anlat tim. Bayara bir teşebbüs yaparak , bu İstifanın geri aldırılmasına çalışmamı söyledim.
îstanbuîa giderek bir teşebbüste bulunmamı muvafık gördü. Kenan öneri* görüştüm. «Celâl Bayar bana telefonla veya mektupla İstifanın geri almamı bildirsin, ran olurum» dedi, Ankaraya döndüm. Ertesi günü Celâl Bayar îstahbula hareket etti. Köprülüden öğrendiğim* gör* İstanbul 11 kongresi delegelerini tophyacak ve öneri içmemelerini kendililerine tav siye edecekmiş. Fakat bu lş Önerin partiden çekilmesiyle kendi kendin* haDedüdL
ödenekler meselesi ödenekler meselesine gelince. Menderes v» Köprülü, partiye vermly enler! teşhir edeceğiz, şeklinde konuşmağa v* tehdltkâr tavırlar takınmağa başladılar. Bu tavır bütün arkadaşların İzzeti nefsini rencide etti; 28 Iık takrir bu hftleti ruhlyeden doğdu. Bene* bu meselede bir İdaresizlikten başka bir şey yoktur.
Yukandanberl anlattıklarım, Köp-rülüy* karşı mille t vekili arkadaşların İtimatlarını sarsmıştı, ödenekler mesele*! üzerine kızgınlık arttı, şimdi kanaatlerini değiştirmiş olan Dr. Cemal Tunca ve Celâl Ram azan oğlu da dahfl olmak Özere sekiz kişilik bir gîup halinde Celâl Bayara gittik ve parti İçinde bir İhtilâf memtoaı hâline gelmiş olan Köprülüyü. Grup İdare heyeti reisliğinden istifaya davet etmesini rica ettik. Bayar. teklifi kabul •tme(Ü. Grup idare heyetinden dört arkadaşın İstifası Üzerine, yeniden bir seçim yaptık. Köprülü kaybetti. Celâl Bayar o gün Grupta verilen birçok kararlara îştlrftk etil; fakat ertesi günü Grup reisliğinden İstifaya mecbur oldu, flonra bilinen yeni hal şekil bulundu.
Bu ur ada Fuat Köprülü. Adnan. Menderes. Fevzi Lfltfi İzmir mıntaka-nnda seyahate çıktılar; hep bildiğiniz tahrik edici nutukları trad ettiler. Onların peşinden İzmir* giden Celâl Bayar Gnıp başkanlığından bir kere daha çekildi; bundan sonra son ve üzücü vaziyetler meydana çıktı.
Son vaziyet
Bay&r. Köprülü, Menderes Ankaıa-ya döndükleri zaman Eskişehir Demokrat Parti balkanının tavassutu ttserina, Bayar v* Menderes evim* geldiler. Bana cezalandırılması İcat *den bir İki arkadaş var. dediler. Ertesi günü beş milletvekil! hakkında partiden İhraç kararım verdiler. Bu vasiyet karşısında ben de 8 arkadaşımla beraber Umumi idare heyeti İ-zalığmdan istifa, ettim. Demokrat Par t! ihtflâflnrinm 1? yüzü İşte bunlardan ibarettir.
Ankarada birçok defalar parti u-rnurnl kongresinin toplanması ve bütün fhtilfi.ni noktaların tzah edilmesi, onun vereceği karara boyun eğilmesi lâzım geldiğin! Bayara. Köprülüye v* Menderes* açtım. Bu fikrimi dinletemedim. Demokrat Parti bütün Türk milletinin ümididir, onun yıkılmaması lâzımdır.
Demokrat Parti «iışında başka bir parti kurmağa teşebbüs ettiğim doğru değildir; böyl* bir «ey yoktur. Hülâsan şudur M bugünkü buhranı yaratan hâdise ne Kenan öner, n* dd ödenek meselesidir. Bugünkü hâdiseyi Köprülünün gururiyle Menderes'in, politika oyununa olan fazla iptllflsi yaratmıştır, ___________
Komünistlikten sanık otuz çahjs tahliye olundu
İkinci ağır ceza mahkemesinde duruşmaları gizil olarak yapılmakta bulunan 56 mevkuf komünistlik sanığı aralarında bulunan ve kapatılan «İşçi Partisi» mensuplarından otuzu dün geç vakit mahkeme kararlle tahliye edilmişlerdir, Diğer sanıkl’Tin muhakemelerine mevkuten dc>>-, n edilecektir.

16 Mart 1948
AKŞAM
8ahlfe 8
AKŞAMDAN AKŞAMA
Adalet hesabına adalet istiyoruz!
Pazar günkü Akşam’da bütün adalet mesleğinde kileri ve umumiyetle mîlletimizi ilgilendirecek acı bir haber vardı:
tistanbulda tn şaşına karar verilen. Adalet sarayına bir türlü yer bulunamamakladır. Saraytn Sultanahmet meydanındaki arsada inşa edilmiyeccği anlaşılmış gibidir, llh ilh... Sultanahmetteki arsada inşasından sarfınazar edildiğine göre, gelen heyet, şehrin muhtelif semtlerinde münasip sahalar aramakladır. Adalet sarayının merkezi bir yerde inşası icobettiğir.den uygun görülen yerlerde boş ve geniş bir saha bulunamamaktadır. Adalet sarayının Atatürk bulvarındaki arsalarda inşa edilmesi düşünülmektedir. Adalet sarayının yeni arsası henüz belli olmadığı için binanın projeleri yaptınlamadığır-dan keş i namesi de hazırlanamıyor.»
Adliye binası yangın] olalı Jlk okula giren Öğrenciler, bugün Hukuk Fakültesini bltjrdl. Bu gençlerimiz, bizim neslin idare hususundaki beceriksizli idimize ve — (kendi kendimizden bahsederken en acı sözleri söylememizde mahzur yoktur) — miskinliğimize hayret edeceklerdir. Ellerimizi semalara kaldırarak hayır dua edelim:
_ İnşallah sîzler blzleıden daha faal, daha cevval olursunuz, evlâtlarımız’ Yoksa, bizim bu kararsız, plânsız, lenfavl halimizle dört adım ileri gidilemez.
Yerinde sayar gibi türlü acayip hareketlerimiz var. Bunlardan bir çoğu elle tutulamaz, mânevi işler olduğu İçin gayri fa siliğimizin derecesi barfz surette anlaşılamıyor. Bu misal, pek bariz, pek canlı, aynı zamanda esef edilecek bir misaldir. İstanbul gibi belediyeli, ecnebi mütehassislı ve göz önünde bir şehrin ortasında ve adalet gibi bir mevzuun binası yapılmak bahis konusu iken, böyle bir lmhal. böyle İhmal olabiliyor’ Memleketlinizde saygıya lâyık müesseselfrin başında adllve geliyor; ona karşı reva gördüğü-Tntrr hu umursamazlık da ayrıca acınacak keyfiyettir.
Ara sokaklarda pekâlâ barınması mümkün resmi müessesele-re, lüzumsuz milyonlar sarfile şehirlerin göbeğinde lüzumsuz binalar yapılabilmiştir. Dünyanın her yerinde adllyenin dekora, ihtişama olan ihtiyacı teslim edilmiştir. Hiç sarayı olmıyan memleketlerde adalet sarayı vardır. Bizde ise. adalet müessesesl, on beş seneden beri Postahanenin üst katlarında, yürekler acısı şekilde unutulmuş duruyor. Fesüb-hanallah.
Ne mütehassısız, ne şehirliyiz amma. İstanbulluyuz. Bu şehrin neresine no yakışır pekâlâ kestirebiliriz. Zannımızca. Atatürk bulvarının münasip yeri. Adliye saran İçin en uygun noktadır. İki köprü arasında sahil yolıf açılacağına göre her sem Men oraya kolaylıkla güMlir, adalet istenir.
Fakat şimdilik evvelâ adalete adalet istemek İcabedlyor İhmalimizi, teseyyübümüzü savcıya ter.:İm ediyoruz. Bes parmağımız yakasındadır.
(Vâ - Nû)
Seyrüsefer kadrosu
Belediye hizmeti gören Emniyet (> ncı şube müdürlüğünün sey rüsefer kadranı ihtiyacı karşılaya mıyaeak derecede dardır. Bu yüzden işaret memurları günün de-' Vamı nıüddetince birer saat fasıla Ue devamlı surette vazife görmek tecarier, Her İşaret memurluğu mmtakasır.a iki memur İsabet ettiği için bilhassa yağmurlu ve karh havalarda devamlı surette varile görmek güçleşmektedir.
Diğer taraftan Altıncı şube jnüdürlüğü bir müddet evvel işaret memurlarına giydirmek üzere Belediyedir. 30 çizme ve 30 mu* aamba için tahsisat istemişti Be-bdi>e büter, nd» «jTÜMrer’m.-nurlarının malzeme ve elbiselerine harcanma t .zere avnra tahsi-aar madiğinden bu eşya bir türlü nanıamaktadır Emniyet me pıurlan a:..-,oda veremlilerin dahi ziyade s- vrüsefer memurları (jr.LMnda görüldüğü tıbben tesbıt edilmiştir. Bu halin memurların teçhizatla vazife görmelc-o ileri geldiği söylenmekte-
rind dir.
Parkotelin tevsii
Verilen karara itiraz edilebilir mi?
Geçenlerde şehir meclisi. Park Ot4-11a 12 kata çıkarılmasına müsaade etmeğe karar vermişti
Ankaradan bir refikimi*» Terilen haber» göre mecLla Azasından avukat B. ilhaml Sancır, İçişleri Bakanlığına müracaat etmiş, meclis tarafından verilen bu kararın İptal edilmesini İstemiş, nJanunnamelerle talimatnamelerin hususi ve ferdi kararlarla iptal edilenüyeceğin! ve İcabe diyorsa talimatnamenin tebdil edilmesi lâzım geleceğini bildirmiştir. B İlham! San-cara göre meclisin bu karan doğru değildir.
Park Otelin oa İki kat Üzerinden yeniden İnşası için mecliste müzakereye zemin teşkil eden mazbata, ka-vanin encümeninden çıkmıştı. Bu hususta en salahiyetli bir mevkide bulunan karan İn encümeni reisi avukat Ahmet Arif tylell'ln düşüncesin! rica eden bir muharririmde B Ahmet Arif iyicil su 9sahalı vermiştir:
— Kıymetli arkadaşım izin böyle bir Itlraa yaptığını ben A» okudum. Kendiri esasen kavinin komisyonunun mütalâasına iştirak etmediğini söylemekte nokta! nazarlarını açıklamış olduğundan meselenin tabii seyrine İntikal ettiğini zanr.edJyorum.
Arkâdaşinnz pek İyi bilir Jd 15RÖ numaralı belediye kânununun umumi meclis hakkındakl hükümlerlns göre ya lera makara tavafından varilen ve yahut meclis JLyeîtrl tarafından vuku bulan teklifler müzakere ed'llr.
□ene kanunun 70 inci maddesi tadad! olan müzakereye salâhiyeti! olduğumuz hususları gBsteTdlırl «Ibl 71. 72 ve 73 üncü maddeler dc bu taıı-karrerattan hangilerinin k’tt ve hangilerinin kabili itiraz olduğu ve İtirazın kimler tarafından yapılabileceğini vs itiraz mercilerin! göstermektedir.' Teklif edilen bir mâdde, bir mevzu özerinde umum! meclis üyesi Sifatlyle reylrl İzhar eden her hangi bir arkadaşımızın gene bu sıfatla İtiraza hakkı olmadığı 73 üncü madde sarahati mukt(*zasındandır.
Eğer bu esası kabul edecek olursak bir mahkeme âdâsının muhalif reyin! kullandıktan sonra ekseriyetle verilecek karan temyiz etmesi hakkını da kabul etmek «rlbl tatbikatta garip bir neticeyi dalma beklemek lâzım gelir.
Kaldı kİ umum! meclisçe verilen karar. Yapı Yollar kanununun mu-tkddel 9 uncu ve bu kanunu ı 50 nel maddesi mucibince Bayındırlık ve İçişleri Bakanlıklarında tanzim edilen ve hâlâ yürürlükte bulunan Belediye Yapı Yollar nizamnamesinin 14 üncü maddeni ve 10 2/1948 tarihinde Bakanlıkça kabul edilen Yapı Yollar talimatnamesinin 21 inci maddesinin B fıkrasına uymındur.»
o/o 4 faizli
Küçük bir cari hesap açtırarak bankamıza vereceğiniz en az 00- Ira Ue An- I
kara'da asfalt bir cadde üzerinde
Döşenmiş bir ev
sahibi olabilirsiniz.
Birfhcl çekiliş: “19 Mayıs 1943
Türkiye Emlâk Kredi Bankası
(3197)
V- —
Marmara ve Karadeniz dizi tütün piyasası açıldı
Marmara ve Karadeniz dizi tütün piyasaları dün açılmıştır. Eg» ve Samşun piyasalarında olduğu gibi bu piyasalara da yerli ve ecnebi bütün tütün müesseseler! İştirak etmektedirler. Verilen malûmata göre Tekel İd ireri her ifcl piyasadaki mübayaa-lannı bu bölgelerdeki teşkilâtı v₺n-taslyl» yapacak ve buradan husus! ekipler yoUamıyacaktır,
Mır ma ra bölgesinin belli başlı tütün merkezîm! Bursa ve Kocaeli. Karatenizin de 8amsun v» Trnbzonduı
Serseri mayın imha edildi
C;iinarteri günü sabah saat. 8 15de fırtınanın tesiriyle Karadeniz boğaju medhallns bir «erserl mayın gelmiştir. Maynı gören ilgili makamlar derhal harekete geçerek Boğazdaki sey-' rikefert durdurmuş ve mayın temizleme ekipleri vaka mahalline giderek mayını Boğaz açıklarına sürüklemişler ve burada imha itmişlerdir. j
Şehir Tiyatrosu (Kış yapayım derken) i temsU ederek göz çıkarmak şöyle dursun tam bir İsabet kaydetti, tam bir muvaffakiyet kazandı. Geçen akşam, üç buçuk saat süren temsil esnasında seyirciler durmadan güldüler; o derece ki kahkahaları karşısında, çok defa sanatkârlar susup beklemek mecburiyetinde kaldılar.
(Kaş yapayım derken» de İyi bir vodvile elzem oian bıltün vasıflar mevcuttur. Bütün kaidelere riayet edilmiştir; hattâ üçüncü perdenin diğerlerine nazaran zayii olmasına bile,- Yanlışlıklar, beklenmedik karşılaşmalar, sahneden sahneye; meclisten meclise çözülmesi mümkün ola-mıvacak bir tuhaflık düğümü teşkil eden vaziyet gitgide karışıyor, hen-deri bir mantıkla İnkişaf ediyor karıştıkça, İnkişaf ettikçe da seyircilerin kahkahalarını bir kat daha arttırıyor. Bu vodvll’ln çılgın seyrini ttı-klbedierken insanın zihninden her ı türlü düşünce siliniyor, her türlü muhakeme İmkânsız kalıyor. Sahnede hüküm iüretı neşeli çılgınlığa kahkahalarla katılmaktan başka çare kalmıyor. Esasen bir vodvilin de gayesi budur.
Nancey ve de O örsse İki meşhur Fransız vodvili mütehassısıdırlar. Fransızca ismini bilmediğim (Kaş yapayım derken) de hiç şüphesiz bunların en muvaffak, en parlak mahsullerine!endir. Eseri Vasfl Rıza Zobu İle Reşit Baran mükemmelen adapte | etmişlerdir. Mükemmelen kelimesini hakiki mânada kullanıyorum. Bu adaptatlon hakikaten mükemmeldir; İçinde yabancı unsurdan, ecnebi kokudan eser yoktur. Bu vodvil sanki bir Türk müellifi tarafından düşünülmüş. kaleme ulmmıştır. (Nerede, ah; nerede o günler?...! Vasfl He Reşidin bu »nakil» merhum îbnlrreflk Ah-met Nuri beyinkllerden zerre kadar aşağı olmadığını katiyetle söyllyeblll-rlm. Lisanı da, eserin kendisi gibi, canlı; seri ve sürükleyicidir. Dedim ya, tam bir İsabet, tam bir muvaffakiyet.
Size (Kaş yapayım derken) 1 anlatacak değilim. Esasen anlatması mümkün değildir, Tabii sîzler de gidip göreceksiniz, sîzler de Uç buçuk saat boyunca durmadan güleceksiniz. Şu halde neden mevzuu anlatmağa çalışayım? (Kaş yapayım derken) İn muvaffakiyetinin «rrı yalnız fevkalâde bir surette adapte edilmiş çok kuvvetli b!r vodvil olmasından değil, aynı zamanda mükemmelen de oy-nanmasmdadır, Biltün sanatkarlar, baş rolleri oynayan Vasfl Rıza İle Reşit Gflrzap'a uya -rak, rollerini çok neşeli, çok ser! bir tempo ile oynadılar. Gerçi, ilk temsil akşamı, bilhassa birinci perdede; bu seyri biraz ağırlaştıran duraklamalar, boşluklar vardı amma.
I bunlar; eminim kİ temsilden temsile | azalmış; hattâ kaybolmuştur.
Zengin bir amcaya rnalftr İşsiz güç-■iiz bir genç olan Mccdlnln sırtından geçinen, oldukça saf, patavatsız; hüsnü niyet sahibi fakat kaş yapayım derken göz çıkaran Tevflk rolünde Vasfl Rıza, pek büyük olan sanat kabiliyetinin kısmı Azamini kullandı. Durmadan, dinlenmeden, çırpındı, aidindi, bağırdı, çağırdı, havayı kol-larlyle kırbaçladı, yırtındı, paralandı.. Ve seyircilerin katıla katıla gülmelerine sebeholdu. Aktör Vasfl Rıza, nâ-kll Vasfl Rmnm bütün maksutlarına bakışlarly’.e. tavra hareketleriyle, serinin tonuyla, neşesiyle, dinamikliği ile tercüman oldu. Böylece, nâkilin en ufak maksadı bile lâyıklyle İfade MİMİ. Vasflve nrizllk olsun diye oyununda tenkldedHebllecek bir nokta arıyorum amma bir türlü bulamıyorum, vasfl piyesin başından sonuna kadar mükemmeldi.
Reşit Giirzap da Mecdl rolünde »sağıya kalmıyordu. Vnsflnln bu eserdeki temposuna uymak, ona aynı surette mukabele etmek hiç de kolay I değildir. Bunu Reşit mükemmelen yaptı. Mübalâğaya düşebilirdi. Düşme-dl. Bu sanatkârın en büyük meziyetlerinden biri sanat ölçüsün# ve fıtri bir zarafet, bir kibarlığa malik olmasıdır. Reşit hiç bir zaman kolay__bu
sebeple de bayağı — »effet» lera tenezzül etmiyor. Sahnede en â(ll bir âdâmı da temril etse kompozisyonunda yüksek bir sCriy# hUsedll'yor.
Simdi, gerek Vosfinln gerek Reşidin bu ««erdeki şahsi muvaffakiyetlerinden bahsettikten sonra şunu İlâve etmek İsterim: Zannediyorum ki Vnsflnln oynadığı rolü Reşide, Reşidin d# rolü Vasflra verilmiş olsaydı
Tiyatro bahisleri ZZZj
Şehir 1 iyatrosu Komedi hışmında
Kaş yapayım derken...
daha münasip (durdu. Lâkin bu indi bir fikirdir. Tevziatın bu şekliyle elde edilen muvaffakiyet karşısında fazla mütalâa beyan etmek lüzumsuzdur.
Zengin amca Abdurrâzak rolünde Mehmet Karaca, Arap şivesin! rahatça kullanamamasına rağmen; cidden mükemmeldi. Perde arasında, Arap şivesi münasebetiyle merhum Şadl ve merhum Emin Beliğ anıldı. Bu mukayese “Mehmet Karacânın aleyhine değildir. Taklidi merhumların ayarında olmamakla beraber kompozisyonu cidden çok güzeldi.
Sitayişle bahsedeceğim diğer bir sanatkâr da Mümtaz Eneridir. Mümtazın da Arnavut şivesi pek kuvvetli değil. Fakat yaşattığı Ahmet Demlr-kol ne canlı, ne dinamik, ne ha kiki i -iri yarı cüssesi, açık siması, sağlam yapıslyl# Mümtaz, dramda olsun: komedide olsun; İyi kalbli. temiz düşünceli, kudretli adamları temsil etmek için yaratılmış zannedilir. Bana Parlsln meşhur aktörlerinden AlcO-ver'l hatırlattı. Yaşar Özsoy İle Kadri Ögelman, bir! (MÜrsel), diğeri Bar kapıcısı rolünde İki güzel sllhouette çizdiler. Refik Kemal de çok iyiydi.
Rolü pek mühim olmamasına rağmen Bedla bize; bir defa daha rı emsalsiz, ne kıymetli, ne büyük bir sanatkâr olduğunu gösterdi. Her tavrında, her hareketinde, her sözünde: her bakışında zekâ ve sanat «eri mevcut; zekâ, sanat ve kültür... Be-dlanın neşesini benimsememek, sü-rilkleylc! kuvvetine kapılmamak, hareketlerinin isabetine, kullandığı tonun doğruluğuna, oynadığı rolün temposunu bulmak ve tatbik etmekteki meharetlne hayran olmamak kabil değildir. Perihan Yanal da, pek güzel, pek cana yakındı. Eserin çılgın temposunu asla ağırlaştırmadı. Şev-klye May, şimdiye kadaT oynadığı rollerden tamamlyle başka bir rol oynuyordu. Hatırı sayılır bir muvaffakiyet eld» etti, Melâhat İçli, Şükriye Atav; Fatma Andaç. Nezihe Becerikli. Gülüstan Deniz, bu pek hoş vodvili zarafetleri, güzellikleri ve sanat-lerfyle süslediler.
Eserin mütercim ve nâkillerinden biri olan Reşit Baran kendisine Aslan payını ayırmamıştt Ancak son peîdede tuvaletçl kadın Ağavnl rolünde göründü ve alkışlandı.
(Kaş yapayım derken) batkındaki şu yazımı bitirmeden evvel zihnimi kurcalayan ifc! noktayı buraya kaydetmekten kendimi alamıyorum. Bunların birincisi, birinci perdede Süheylânın (Perihan) Meedlnin erine tebdili kıyafette geldikten sonra İkinci perdede bu meseleden katiyen bah-sedtlmemesldlr. Bundan dolayı da Süheylânın bu desisesinin ne sebebi ne. mânası anlaşılıyor, tklncl nokta da, son perdede Flrdevsln (Bedla) «bu kadın da bütün kocalarımı elimden mİ alıyor!» gibi bir şey söyledikten pek az sonra, eserin hemen hemen son meclisinde, kocasının 3ü-heylâ İle otelden çıktığım görünce müthiş hayret ve telâşlara düşüyor. Neden? Kocasının SÛheylâ İle münasebetini evvelce biliyordu. Neteklm söylemişti. Zannedersem burada ufak bir rö’uş yapmak gerektir, Mamafih yapılmasa da olur... Eser o derece hoş, o derece İç çekici, o derece güldürücüdür kı buna pek lüzum yok; bunun en büyük delili de seyircilerin kahkahaları ve alkışlandır.
Ekrem Reyld Rey
Piyanist Sztompka Ankaradan döndü
Ankarada orkestra refakatinde ve ayrıca resital olarak »erdiği konserlerle büyük muvaffakiyet kazanmış olan PolonyalI piyanist Henry Sztompka dün şehrimiz# dönmüştür. Bu akşam Melek sinemasında yalnız Chopln'ln eserlerinden mürekkep bir programla vereceği son resitali müteakip turnesine devam atm L üzere Avrupaya gidecektir.
Köylerde »ıhhı tetkikler
Şehrimiz Sağlık ve 8osyai Yardım müdürü doktor B, Faik Yargıcı, beraberinde bulaşıcı hastalıklarla mücadele doktoru ve ekipler! olduğu halde Kflçükçckmec# vs civan köylerine giderek tarama işlerini kontrol etmiştir.
B. Faik Yargıcı, civarda bulunan Arnnvutkflyüne de giderek titüşlü olduğundan şüphe edilen İki hasta ile meşgul otmuş ve hastaları şehre nnk-lottlrmlştlr.
öğretmen okullarının 100 üncü yıldönümü münasebetiyle bugün, saat 18 da Çapa Eğitim Enstitüsünde büyük bir tören yapılncak tır.
Bu törende hazır bulunmak üzer# birçok vilâyetlerden şehrimize murahhaslar gelmiştir. Törene Milli Eğitim Bakanlığı namına yüksek öğretim müdürü Faik Reşit Onat, ilk tedrisat genel müdürü Yunus Kâzım Kö-nl ve askeri öğretim müdürü Nurettin Boyman İştirak edecektir.
Törene İstiklâl marşlyle başlanacak, yüksek öğretmen okulu müdürü Cemal Artüz'ün bir konuşmasından sonra Çapa Eğitim enstitüsü müdürü Reşat Tardo bir hitabede bulunacak müteakiben en eski Darûlmualllmlni Âliye müdürü Belim Sırrı Tarcan öğretmenliğin öneminden vt hâtıralarından bahsedecektir. Bundan sonra en eski mezun Mehmet Galip Erteldn hâtıralarını anlatacak, Beyoğlu erkek lisesi tarih öğretmeni ZekâJ. Konrapa da muallim mekteplerinin tarihçesine alt bir konuşma yapacaktır. Törene Tevflk Fikret'in yazdığı ve Zâti Arçan’ın bestelediği Muallim Mektebi marşı 11» nihayet verilecektir.
Bu yıldönümü münasebetiyle bu akşam Ankara radyosunda da yarım saatlik bir konuşma yapılacaktır. M1İU Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi de bu münasebetle fevkalâde bir sayı çt-karaeaktır. Bilgi mecmuası da son sayısını DarÜlmualllmln ve Cevdet paşaya hasretmiştir. Öğretmen Dergisi de fevkalâde bir nilsha hazırlamıştır.
Yarın akşam saat 17 de de Eminönü Halkerinde İstanbul Muallimler Blrltgt tarafından büyük bir meslek toplantısı yapılacaktır.
Yüksek öğretmen okulunda
Talebeler yemeklerini yemeğe başladılar
Pazar günü yemeklerin bozukluğunu protesto maksadlyle yemek ye-mlyen Yiiluek öğretmen okulu talebeleri dün bu ısrardan vaz geçerek yemeklerini yemişlerdir.
Pazar günkü hâdise şu şekilde cereyan etmiştir:
Pazar günü öğleyin yahni, fasulye piyazı ve tahin pekmez, verilmiş, fakat yemeklerin kalitesini beğenmt-yen talebelerden birkaçı, nöbetçi muavin Nazım Örensun’u görerek şikâyetlerini bildirmişlerdir. Muavin kendilerin# yemeklerin aranılan şartlan j haiz olduğunu söylemf$se de talebeler hep birlikte yemek yememişlerdir. I Talebeler akşam yemeğini de yememişler, fakat bu protesto hareket! esnasında biiyilk bir soğukkanlılıkla hareket edilmiş ve hiç bir gürültüye sebebiyet verilmemiştir. Muavin Nâzım örensun akşam tekrar talebeyle konuşarak dilekleri dinlemiş ve idarenin yemek meselesinde gösterdiği titizlik ve iyi niyetleri kendilerin» teah etmiş, böylece de hâdise kapanmıştır.
Kuruceşmpye de vapur işleyecek
Kuruçeşme halkı Ulaştırma Bakanlığına müracaat ederek Kuruçeşme İskelesinin tâmir edilmesini v# şehir hatlarında lşllyen vapurların bu İskeleye uğramasını rica etmişlerdi. Ulaştırma Bakanlığı bu hususu göz önünde tutarak Denteyollan umum müdürlüğüne, Kuruçeşme iskelesinin tAmtr edilmesini ve tâmir tamamlandıktan sonra şehir hatlarında Işllyen vapurların da bu İskeleye uğraması için gerekli işlerin yapılmasını bildirmiştir.
Ankara, İstanbul üniversiteleri arasında münazara
Ankara va İstanbul üniversiteler! arasında, iki münazara tertibi karar-laştınlmıştır. tik münazara 5 nisanda Ankorada olacaktır. Münazaranın mezvuu »Ahlâka ilim yolu ile m! yoksa İman yolu ila mİ gidilir» dlr.
Münaıoıanın İkincisi 21 nişanda İstanbulda. yapılacaktır. Bunun mevzuu ise «Türkiye ekonomisi fcrlçl sistemi» mi, yoksa, devletçilikle mİ inkişaf eder?»
Öğretmen okullarının 100 üncü yıldönümü
Bugün Çapa enstitüsünde törenle kutlanacak
İSTANBUL HAYATI
Piyasa kargaşalığı
Bir yanda şikâyetler yükseliyor:
(— Zeytinyağı İhracına ?.»ma-mnda müsaade edilmediği için, dışarıya satılmam kararlaştırılan zeytinyağları elimizde kaldı. Evvelce bu yağlan dolar üzerinden 500 kuruşa kadar alacak talipler vardı. Fbkat ihraç müsaadesi geç verildiği için dışarıdaki talipler yüksek flatle Yunanlstandan ve ispanyadan zeytinyağı aldılar, şimdi bizim yağlar 208 kuruşa kadar düştü. Bu fi at. memleket içindeki piyasadan daha düşük olduğu İçin yağlarımızı satamıyoruz.»
Ertesi gün gazetelere başka bir havadis aksedlyçr:
«Devlet, zeytinyağı ihracını ta-m amil e se.rbes bırakmıştır.»
Nedir bu piyasa curcunası? İddialar doğru mudur? Evvele» ihracına karar verilen zeytinyağ-LL lannın müsaadesi hakikaten ge-O ciktİrilmiş midir? Û_
O zamanlar bu mesele al&kalıCM makamlarca düşünülürken, zey-'fc tinyağı ihracının İç pLyasaya tar° slr edeceğini, hayat pahalılığının C daha fazla artacağını belirterek,!-} ihracattan vazgeçilmesi fikrini OT İleri sürdük. Fakat ilgili Bakan- jj lık, memleketin ihtiyacından faz-> la zeytinyağı stoku bulunduğu-nu, bunların dışarıya satışın d an Q) külliyetli miktarda döviz elde*-edlleceğlni iddia ederek İhraç ka-^ ran verdi. p
Mademki zeytinyağı ilıracmd^— mahzur yoktu, bilâkis döviz te-Qj mini bakımından büyük fayda-'+İ lar bekleniyordu, bu yağlar niçin2 hâlâ elimizde duruyor? Hükûme-S tin arzusuna, kararına rağmeıO ihraç müsaadesini geciktirip yağların satılmasına engel olanlar kimlerdir? Bu kötü hareketlerinden dolayı kendilerine h!ç bir n)esu]!yet terettüp etmiyor mu? Yoksa gecikme İddiası yanlış mıdır? Piyasa ve umumî efkâr üzerinde büyük tesirler yapan bu gibi dedikoduların hakiki mahiyetini açıklamak İcabetmez mi? Umum müdürlüklere vann-cıva kadar her dairede, büyük masraflara mal ol an neşriyat teşkilâtı var. Buralara kayırdan bayanların, bayların vazifeleri nedir? Gazete sütunlarının etrafını kırmızı kalemle çizip âmirin masasının üzerine bırakmaktan İbaret mi?
Yukarıda kaydettiğimiz İkinci havadis de piyasada büyük tesir yapacak mahiyette bir haberdir. Hükümetin zeytinyağı İhracını serbes bırakması elbette İç piyasada fi a ti erin birdenbire yükselmesine sebebiyet verecektir, öteden beriden gelen bu havadisler gazete sütunlarında neşrediliyor. Alâkadar makamlar görmemezlikten geliyorlar. Ancak, yine gazetecilerin meslek İcabı olarak yaptıkları soruşturmalara karşı îstanbuldakl İlgili çevreler:
e— Zannetmiyoruz. Böyle bir karar alınsaydı evvelâ bizim haberimiz olurdu. Bu jıl zeytinyağı rekoltesi fazla olacağından fîat-ler tablatlle düşecektir. Bu ucuzluk bazı menfaat düşkünlerinin işine gelmediği İçin, flalleri yükseltmek maksadlle böyle bir manevra çevirmiş olabilirler,>
Şeklinde, katiyetten uzak cevaplarla !şl kapatıyorlar, Halbuki. kötü kasıtlara dayandığını kendileri de bildikleri ve söyledikleri bu gibi dedikodular çıkar çıkmaz buradaki İlgili çevrelerin daha yüksek makamlar«nezdinde derhal tahkikat yaparak dedikoduları yalanlamak suretile piyasa kargaşalıklarım önlemeleri lâ-zımgelmez mİ? Bu makamların birinci vazifesi, halka zararı dokunacak hareketlere mâni olmaktır.
Cemal Refik
Milliyetçilerin dergisi
ÇINflRflLTI
İlk jayısında:
1 — Her şeyin üstünde: Yusuf Zty» Ortaç.
2 — Dell! yağıyor; Peyaml Safa.
3 — Aynını yapamaz mıyız: Emin Erlîlrgll.
4 — Gandlye ağıt: Behçet Kemal çağlar,
5 — Kanuninin istanbula sju gelişi: Reşat Ekrem Kûçu.
8 — Türk Inrlhlndrn Türk sahnesine konular: Sedat Çctlntoş.
7 — Türklük dünyası - Dil kavgası - Hikâye - şiirler.
YARIN ÇIKIYOR
AKSAM
18 Mart 1048
Rusyada yapılan atom bombası neden patlamadı?
I
Bakracı pencereden aşağı ■ ş rrr diye boşaltıverdim!
MAHKEME KORİDORLARIMDA:
YARIM AKŞAM İPEK SİNEMASINDA

Rusya dan kaçan bir mühendisin atom çalışmaları ve ilk tecrübe hakkında beyanatı
Şosetlerin elinde atom bombası ' »ar mıdır?.. Buna basıları evet,, bazi-Urı da hayır cevabını veriyor. isviç-rede çıkan İllustri mecmuası bu hulusta, geçende Rusyadan kaçan, bir mühendisin İfşaatını yasıyor, Mecmua «Bu adam doğru mu söylüyor, yoksa Batı devletlerinin şüphelerini teskin etmek mİ İstiyor? Bilmlyorıu. Her halde sözleri dikkâte »ayandır» diyor ve söyle devam ediyor;
• SLnlinas Kozldsky,. Rusyada Sterli tam ak' lakl atom ar açtırma müesse-aesinln eski nıüdiir muavinidir. -I? yaşındadır. Ötedeuber! sosyalist partisinin müfritlerinden olduğu için, Mareşal PUsudsky tarafından Brest Idlovzk kalesinde hapsedilmişti. Kuşlar İS 39 da Doğu Polonyayı İssal ettikleri zaman kendisini kurtardılar, o da Rusyaya hizmet teklif etti. Erteli Mosksvaya gönderildi re kendiline barut. İdaresinde mühim bir vazife verildi. Bu zat Rusyada atom araştırmaları ve kumlan müessese hakkında diyor ki:
Atom enerjisi ıtraşttmaltLrını tuı-lanılrrmak ve atom bombası yapılmalını temin etmek üzere 140 da Mareşal Stalln'in başkanlığında hususi bir komite kuruldu, Ruslar bu hususta gecikmişlerdi. Kaybettikleri umanı tellin etmek İçin? bilhassa Slblryada trku'sk havalisinde, birçok araştırma merkezleri kurdular, Fakat bu tftti değildi. Amerlkada Oak - Brlrfge' de olduğu gibi büyük bir müessese kurmak lâzımdı. Bu müessese üral'dâ Ete rl İt anı a k't a kuruldu.
Mürsscsenln başına îvan Rlskunov getirildi, ben de müdür muavini oldum. Fabrikanın İnşası çok kısa bir ramanda bitti. Buran 40 kilometre uzunluğunda, 30 kilometre genişi 12İnde 130 kllometremurabbahk bir saha İdi. Müessese Ural ormanlarının içindeydi, orman muhtelif binaların gizlenmesine yaradığı gibi birkaç bin. İşçinin oturması İçin yapılacak binalara lâzım gelen keresteyi de temin ediyordu. Mûessescye gönderilenlerin temayülleri bakımından en emniyet edilecek kimseler olmasına, aynı zamanda en muktedir ve salûhlyetU kimselerden bulunmalarına dikkat *-dllmlştl. Burasının dış âlemle her türlü alâkası kesilmişti.
Yeni müessese
Kurulan yeni müessese Oak Bridge“ deki muhtelif lâborotuvarlardan mürekkepti ve çok İyi teçhiz edilmişti.
Bunlardan en miıhlmml & numaralı İftboratu vardı. Bundan başka 3 atelye vardı: Atom bombası için kovan ha-zırlıyan kısım, İnce ve hassas âletler yapan kısım, muhtelif parçaları birleştiren kısım. Her bakımdan niükem mel olan bu müemmenin plânları Prof. Joffc ve Dr. Kapltza'nın idaresinde mdtehaüsiKİardon mürekkep bir komite tarafından hazırlanmıştı. Komitede birçok Alman Mimi, bu orada Prof, iyolmer. Her» Kari Bernhardt, Max Stelnbeck de vardı.
Lftboratuvar araştırmalarına 1935 te Hakof fizik enstitüsünde başlanmış bu işo 1939 dan sonra Dr. Ka-plua'nın başkanlığında devam edilmişti. Dr. Kapltza, Caınbrldge üniversitesinden mezun ve İngiliz fizikçileriyle çok sıkı temas halindeydi.
Stalin’in emri
Btalln'Ln kuzeni Vaslllyevsky'nln ve PolonyalI komünist Rybak’ın yardımlarıyla Sterli lamak mflesscsesi müdür muartnllğlne tâyin edildim. StalJn, bir sene evvel miicssescnln teknik idaresine verdiği emirde, atom bombasının nihayet 1 ocak 1048 tarihine kadar tamamlanmasını blldİT-dl Bu sayede 1948 de sen talinde a-tom bombası yapılabilecekti.
Dr. KApItaa, Prof. Jolfe ve fizikçi Vavllov'un idaresinde 5 numaralı lâ-borâtuvar, Kimyada sen eler denbe-ri yapılan tecrübelere ve yabancı memleketlerden alınan haberlere dayanarak çalışmağa başladı. Bu aiada Dr.
Mrfeası 7 nci sakifedç)
Doğum
Oenel Meclis Daimi Komisyon üyelerinden Ekrem Amaç Te eşi Yegâne Amaç'in 14/15 gecesi Amiral Brlstol Hastanesinde Nr kız evlâdı dünyaya gelmiştir.
Küçük Aleve uzun ömürler diler mesut anne ve babaya candan tebrikler ederiz.
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu KSaat 20 de
Dram Kısmı
«IJJ BAYKU* .
MAKSİ M de
Muammer Karaca Opereti
H A N G t 3 î
Revü operet: Baat 20.30 da Telefon: «2633
BSEK^eai Memleketin bütün kadınlarım al âk allandı ran ■■■MOK
HANIMELİ
Mecmuasının 3. cü sayısı pratik blgîye dayanan çeşitli yazılarla çıktı.
İçlndckllerden barıları: Yeni Moda nasıl olacak? Edebiyat konuşmaları, bunlara cevap verebilir rüslntz? Verdiğimiz modelleri biçelim, bebeğimin aahlfesl, Biçki Dersleri. (Hilonlyo Balkanlı} Yapma çiçek dersleri, Paris Modalan. Tarihi öpücükler, zayıflamanın 10 «artı, tarihte Türk kadını Fitnat, Baş sarma yollan, Yilû, el ve yemek işleri, hikâye, saç baş bakımı, çamaşırlar, dantel sergisi, Türk motifi, örtü ve yastıklar. Eskllerçten yeni yapmak .evimiz, şık bir masa örtüsü, güzel sözler, roman (Hüsnlye Balkanlı) Karikatür ve fıkrolar, renkli resimler, patron ta,
HER HANIM ELİNE BİR HANIMELİ YARAŞIR. (BlKEma^^n İstanbul TAN Matbaası MHOBHMBBnE
KUMRULAR
Sayın hnlfamızın en çok sevdiği, alkışladığı
WALl.ACE BEERY
ve
MARGARE1 O’BRİEN
tarafından aratılan
KANLI KERVAN
clızierljnin bağı kesildi, yüreğim-ağzıma gelir gibi oldu. «Sizi haramzadenin evlâtları, SizfiU Eir daha böyle bir halt ederseniz ben bilirim yapacağımı» dedim, mut-j faktaki bulaşık suyunu bakraca doldurup odaya getirdim, bekle-J meğe başladım. Aradan çok geçmedi, kapı gene zrrrrrr, derdemtt:. I hemen bir Besmele çekip pencereyi açtım, sıcak bulaşık suyunu şari'rr diye tepelerinden aşağı aktarıverdim.
— Oooh. enerine sağlık, hanım leyzel Cezalarını vermişsin kerataların.
— Sus, oğlum, sus! Onlara bir şey olmadı, cezayı ben çektim. Bulaşık suyunu döker dökmez aşağıdan bir yaygara koptu. Ka-din, erkek sesleri birbirine Karışıyor. (Ne oluyor acaba?» diyerek ' pencereden vavaaaaşça başım» uzatınca ne görsem beğenirsiniz? Süslü şapkalı, kürk mantolu bir hanımla şık bir efendi, tklsi de
Makbule lıanıin teyzenin canına tak demiş. Koridorda yana yakıla anlatıyor:
— Dizlerimde takat kalmadı, a efendim. Mutlaktan çıkıyorum, odada sobanın başında biraz oturayım diyorum. Dalıa nefes almağa vakit kalmadan zırrrrrr... Kapı. Körolası çıngırdak da öyle ötüyor kİ, zırlamağa başlayınca beynimin içinde Suluma »astırın çanLarı çalınıyor zannediyorum. Sekiz basamak ı kapıyı açıyorum...
— Misafir mi geliyor, hanım teyze?
— Ne misafiri, a canım? misa-
fir olsa ba şunla beraber.
— Kapının zilini kim çalıyor ya?
— Dur, öyle acele acele sorarsam zihnim karışır. Bent sıkboğaz etme de kendim rahat rahat anlatayım.
— Peki, anlat bakalım, hanıtr. teyze.
— Anlatıyorum ya işte, ayol! tepeden aşağı bulaşık sularına Dur hele, ne diyordum ben? ! bulanmışlar. Kolkola gidiyorlar-
Birbirini kovalıya» heyecanlı sahnelerle dolu Büyük maceralar şaheseri.
merdiveni İnip
*■
4*"’ ■■■■■I ■■
YARIN AKŞAM
MELEK
; Sinemasında

Z-cvklne, güzelliğine şen ve eğlenceli musikisine Renkli ve ihtişamlı sahnelerine doyulanuyacak bir ilim:
*
ZEVK PEŞİNDE
lu ımc> ııc uu.YVi uuı.1.11 uııı> . i
— Kapının zihni anlatıyordun, mis zahir. Ne yalan sdyllyeyim, I
— Hah, ceddine rahmet. On- onların halini görünce beni " efendime Köyleyim, gülmedir aldı Adam bağıra
ğıra kapının zilini çalıyor, odanın ortasında, desturun, sıklarımı tutn-ak gülmekten tılıyorpm. Kapıyı açar mıyım kahvesini salarken kapı tekrar hic? Açsam içeriye girecekler. Hrrrrr... B1r kere, beş kere değil Ondan sonra al başına püsküllü ki. a efendim. Öfkemden cinler ' belâyı, başıma toplanıyor alimallah. | — Dernek o zavallılar bağırıp
— Kapıyı da cinler mi çalıyor .çağırdıktan sonra savuştular,
yoksa? — El oğlu savuşur mu, a evlâ-
— Dell gibi konuşmasına, ev- [ dııu? Çok geçmeden kapıya po-
—- rıan, ceauıne ranıueu vıı-dan sonra efendime göyleyim. Lahavle çekerek tekrar yukarıya çıkıp mangalı Önüme çekiyorum, [ bir kahvecik içeyim de öfkem ya-1 tışsın diyerek cezveyi sürüyorum,
lâdım. Güpegündüz cin, peri olur mu? îyi saatte olsunlar gece karanlığında meydana çıkarlar. Allalı cümle Ümmeti Muhammedi olann şerrinden muhafaza buyursun.
— Amin, hanım teyze! Kapıyı kimin çaldığını anhyanııyorsun demek,
— Anlamaz olur muyum, ayol? İki defasında fai kına varamadım amma üçüne üs un de gözlerimle gördüm.
— Kimi gördün?
— Kimi olacak? Sözüm meclisten dışarı, piç kurularını gördüm. Karştkl evin köşesine dikilmişler de kaş. göz oynatarak, kıkır kıkır gülüşerek benimle alay ediyorlar.
— Sizin kapıyı çocuklar çajı-yormuş öyle mi? Bir kaç tanesini yakahyablldln mİ bari? Ellerine İğne hatıraydın kerataların.
— Ne söylüyorsun, evlâdım? Onların hepsi de canlı canavar. Ele avuca sığarlar nu? Romatizmalı bacaklarımla nasıl koşar da yakalarım ben?
— Mahkemeye niçin geldin? Çocukları dâva mı ettin yoksa?
— Bacak kadar çocukların nesini dâva edeyim, ayol? Benim derdim bambaşka. O piç kurufa-nnm yüzünden başıma gelmlyen-ler kalmadı,
— Ne oldu, hanım teyze? Pencereni de mİ taşladılar yoksa?
— İleri geri lâf etmesene, a
Aşk ve macera romanı
Yazan: CEMAL REFtK Teftik» No. 52
1
— Bunlar ben! alâkadar etme-z, beyefendi! Lütfen siz bana mağazada yapMaJıiD İşi anlatınız.
Patron zlls bastı, lçerly* giren a-dama enik verdi:
— Dışarıdaki kadınlara oöyJe, beyhude beklemesinler. Bu hanımla u-yuştuk. Başkasına ihtiyaç kalmadı.
Fahriye telâşla:
— Benimle rta.nl uyuştum», beyefendi? Henüs mağazada yapacağım ifl bile anlatmadınız.
— Mağazanın i|l kolay, küçült hanım. Her gUn saat dörtte iİ21n buradaki İşiniz biter. Biz latereenla daha •vvel de paydos edebilirsiniz. Asıl evdeki çocuğumla meşgul olmak üzere alzln gibi bir bayana İhtiyacım var benim.
— Affederalnls «fendim. Ben gazetedeki Hânı okudum, mağazanızda galnmak üzere geldim.
bir | ça-ben j ka- i ka-
r1
(REKÜLt) Bos rollerde
CARMEN MİRANDA
VİVIAN BI.AİNE — MtCHAEL O’SHEA
EEB—Bg—BKK—BS—PEMEB—I" 1 1 Vr
.....
Eu akşam SÜMER Sinemasında
ELLA RAİNBS ve EDMOND O'BRİEN
İKİ YÜZLÜ KATİL
Bin bir heyecan-ve büyük zabıta filminde tehlikeli kadın ve gangster rollerini yaşatacaklardır, örümceğin gece avını beklediği gibi cinayeti İşlemek için pusuda bekliyen katil.
üsler dayandı. Şimdi gel de kapıyı açma bakalımI Polisler; «Sen bu hanımla beyin üzerlerine pis su dökmüşsün. Dava ediyorlar. Hadi bakalım, karakola gideceğiz» diye yakama yapıştılar. «A evlâdım! Allah sizi-İnandırsın ki ben bu işi bilerek yapmadım. Kapıyı çalan çocuklardan canım yandı da suyu onların başına döktüm. Velâkin kazara bu hanımla beyin başına taslamış. Bunda benim, taksiratım yak. Döktüğüm su da pis değildi. Bulaşık suyu döktüm. Yemek kaplarını yıkamıştım. Hâşâ, yemek pis olur mu? Elbiselerini, şapkalarını sabunlu su ile yıkasalar gül gibi tertemiz olur. İsterlerse içeriye buyursunlar, yukarıda sıcacık odam var. Orada soyunsunlar. bir kahvemi içsinler, ben de çarçabuk elbiselerini temlzUye-yim. yakamı bıraksınlar» dedimse de söz dinletemedim, apar topar karakola gittik. Oradan da dooooğruca...
Mübaşir seslendi. Makbule hanım teyze koşarak salona girdi.
Ce. Re.
VEFAT
Bay ve Bayan Megam Çanbazyan ve evlâtları, Bay Onnlk Blhayl ve evlâdı, kendi babalan, büyük babaları ve enişteler^ olan
Bay JİRAYR AZNAVURYAN'm
— nen gen im eımesene, a vefat ettiğini teessürle bildirirler. Ce-evlâdını? Pencere taşlamayı da'naze merasimi yarınki çarşamba gü-, nereden çıkardın? Aman, duyma- nü n Mart 1940. saat 15 30 da Bey-sınlar, akıllarına gelirse onu da oğlu Balıkparar üç - Horan Ermeni
Jyapmağa kalkar piç kurulan, (kilisesinde İcra olupacağı İlân olunur.
— Senin derdin nedir ya? ( işbu ilân hıisus! davetiye yerine
— Sorma halimi. Kapının her kaimdir.
1 çalmışında merdiveni İne çıka Cenaze levazımatı BeeMyan
— Gene mağazada çalışacaksın, küçük hanimi Bani camekfiEun dışından gördüğüm zaman becerikli bit hanım olduğunu anladığım İçin İçeriye çağırdım. Mağazadaki iş bittikten ■onra betilin otomobilim# binip bizim eve gidersin, biraz da çocukla meşgul olursun. Maksat para kazanmak değil mİ? Gece çocuk uyuduktan «onra Beni gene otomobille evine gönderirim. Ve yahut İstersen bizim evde kalırsın. Koskoca apar tim an.
Fahriye asabiyetle dişlerini sıkıp arkasını döndü.
— Nereye gidiyorsun, küçük hanım?
— Ben böyle İş aramıyorum efendim.
Kapıya do£ru. yürürken adam kalkıp arkasından yetişti, elini kadının omuzuna koydu:
— Acele etme, canım. Ayda Uç yüz,
llar vereyim. Yemen, içmen, giyinip kuşanman da bana ald olsun.
Elinin tersiyle adamın kolunu İtip dışarıya fırladı...
Sokağın köşesinde karşılaştığı dilenci kadın gülümslyerek yaklaştı:
— Maşallah, küçük hanımcığım! Demek arasını İstanbul» da İniyorsun. Ne o? Benzin solmuş. Hoşta raisin yoksa?
Bu, birkaç gün evvel eve gel^n kadındı. Fahriye cime 25 kuruş verip savuştu.
Mağaza sahibinin küstahlığı, »on zamanlarda biraz yatışmağa başlıyan sinirlerin! fen» halde bozmuştu. Adım atarken gözleri kararıyor, gelip geçenlerle çarpışıyordu. Bir aralık kulağının dlblndo nalıyan «eskin bir kl&kson sesiyle sıçradı. Eteklerine sürünerek kurşun hızlyle geçen lüks o-tomobllln ardından baktı. Ralf beyin otomobili...
Tekerleklerden sıçrıyan çamur zifosları mantosunu kirletmişti- Sende-liyerek yaya kaldırımına çıktı. Çamur lekelerini mendiliyle sildikten ■onra etrafa bakındı. Büyücek bir dükkânın önünde İdi. Camtkâna, İri horflerİB yazdı bir kâğıt yapıştırıl-mışti. Oöz gezdirdi.
«Atölyemizde ütü İşleri yapacak bir bayan İşçiye İhtiyaç var».
Burası, elbise boyama ve temizleme İşleri yapan atölyelerden biri idi. Kapının önünden yavaş yavaş geçerek İçeriye baktı. Orta yaşlı İki kadın tezgâh başında çalışıyorlardı. Tereddüt İçinde biraz ilerledikten sonra döndü, dükkâna girdi. Kadınlardan, biri güler yüzle karşıladı:
— Buyurun, hanımefendi! Boya mı yaptıracaksınız?
— Hayır, Camekândaki İlini gördüm. Ben iltil yapmasını bilirim.
İşçi kadının tavrı değişti. Yüzünü buruşturup lstlhfafkftr bakışlarla tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra köşedeki camekânlı bölmeyi Jşaret etti:
— Dükkân sahibi İçeride oturuyor. Git, kendisiyle görüş.
Gene camekân... Acaba burada nasıl bir muamele İle karşılaşacak?..
Çekine çekine yaklaştı. İçeride yaşlı bir adam oturuyordu. Fahrİyeyi görünce kalkıp kapıyı açtı:
— Buyurun, hanım!
— CamekSndaki İlânı gördüm de bunun İçin rahatsız ettim sizi.
Adam, dikkatle baktı.
— Estağfurullah. Buyurun. Burada
s*
Türklyede İlk defa birinci VİZYON ■■■■raaş
Mevsimin en GÜZEL MISIR filmj. Beyoğlu Sinenjalarından evvel
Kahire - Bağdat
Baş Rollerde: Mısırın en güzel kadın artisti MEDtHA YÜSRÎ — BEŞARE VAKİM
Hıçkırıkh ve gözyaşlarile seyredilecek ümitsiz bir aşkın... derlh bir İnkisarın romanı
TÜRKÇE Sözlü Orijinal ARAPÇA Şarkılı emsalsiz büyük film | YARİNİ
Matinelerden İtibaren
tstanbulun ’.kl Büyük sineması
GEDtKPA$A AZAK Ve ^EHZADEBAŞI HİLÂL
Sinemalarında birden gösterilecektir. ■miMW
3 büyük yıldızın hayat verdiği bin heyecanın mevzu yaptığı Büyün b!r eserin dehşet kattığı film
Perşembe Akşamı LÂLE’de
ÖLÜM YUVALARI

( THE UNSEEN»
JOEL MC CREA — GALL RUSSELL
HERBERT MARSH ALLI n en büyük filmi
BU PERŞEMBE AKŞAMI SARA Y SİNEMASINDA Emsalsiz zenginlikte, çat kuvvetli ve haTeketü
LONDRA BATAKHANELERİ
(The Dominon Touch)
Filmini takdim edecektir. Bu İlimde gece sefahathnneleri. Bahriyelilerin eğlendikleri Barlarını görerek ve aynı zamanda MARK HAM-BOURG'un Londra Senfonik orkestrasının Işüraklle teganni ettiği ÇAYKOVBKtnlik KONSERTO De PİANÖ’eunıı dLnüyec eksiniz.
Cidden görülecek güzel bir tüm. nrtKH


çalışmak nu istiyorsunuz?
— Ütü yapmasını bilirim efendim.
— Pekâlâ. BbsLm de Lyl bir ötücüye ihtiyacımız var. Fakat vereceğimiz ücret fazla değildir. Buna mukabil işimiz de hatiftir.
— İşin ehemmiyeti yok, efendim Ben çakşırım.
— Vaktiniz müsaitse tezgâha geçiniz. bir kadın robu ütüleyiniz de bir defa görelim. Ondan sonra ücret meselesini konuşuruz.
Fahriye, vaktiyle annesinin yanında mükemmel bir ev kadını olarak yetişmiş, bu gibi İşleri çok İyi öğrenmişti. Fakat bugün İlk defa İşçi olarak yabancı bir yerde ütil yapacaktı. Ütülenecek robu tezgâhın üzerine sererken heyecandan elleri titriyordu. Lâkin, İşe girebilmek için bu İmtihanda muvaffak olması lâzımdı. Sinirlerine hâkim olmağa çalışarak ü-tûyü yaparken İşçi kadınlar ve müessese sahibi takdlrkâr bakışlarla o-nun hareketlerini taklb ediyorlardı.
Ütüyü blllrp robu sıkıya takarken dükkân sahibi memnun bir tavırla:
— Teşekkür ederim, hanım tazım! dedi. Bizim İşimizi mükemmel yapacağınız anlaşılıyor, şimdi ücret meselesini görüşelim. Milessesemlz henü»
yeni olduğu için, şimdilik İşçilerin.;rö fazla para veremiyoruz. Vergisi, kesintisi bize ald olmak üzere size ancak İki buçuk lira yevmiye verebileceğim. İnşallah işlerimiz genişledikçe ben de İşçilerimin vaziyetlerini düşünürüm tabii
• Adamın tavırlan, açık konuşmam Fahrlyeye büyük bir İtimat telkin etmişti. Tereddütsüz cevap verdi:
— Hay hay, efendim. Kabul cdiyn-rum.
— O halde İsminizi, adresinizi deftere kaydedelim. İnşallah yarın s ıbabı saat sekizde gelir, işe boşlarsınız.
Kayıt muamelesi bittikten sonra dükkândan çıkıp vapura gitti. Pencerenin yanında düşünüyor: «Sinema perdesi gibi mütemadiyen değişen hayat sahneleri. Şimdi yepyeni bir devre başlıyor. Her sabah erkenden kalkıp iş başına koşacağım. Çalışmanın zevkini şimdiden tatmış glbiyint İş İçLn İlk teşebbüsüm mânevlyatnnî tamamlyle kırmıştı. Kendim! bedbinliğin ataletine kaptırmadan İkinci İşin karşıma çıkması lyl bir tesadüf eseri. Hem ne garip tesadüfi Ralf beyin otomobilinin altında ezilmekten kurtuldum, bu işi buldum, Teker* löklerden sıçrıyan çamurlar üzerimi
(Arkası var)

1
Bir asır evvel bugün
Darülmuallimin
Bir asır evvel bugün Türklyt-de nir Darülmualilrnin’ln açılmış olduğunu biliyoruz [1]. Fakat bence Mu o) Hm ler Birliğinin bayramını yapacağı bugün memleketimizde yalnız Darülmnailimi nün açılış günü değil medrese yerine mektep hocalığı sanatının kurulduğu gündür; bugün, kültür, kültür diye tutturduğumuz nesnenin temel taşı olan ilk ve orta tahsilin kurulduğu gündür. Çünkü o günden evvel mektep denilen yerlerde nwgelt mahalle imamları, softalar, başma bir sarık dolamış İnsanlar K uranı İterimin bir cüzünü heceliye heceliye okutmaktan başka bir şey yapmazlardı. Halbuki «Darillmualll-mln» İle talim ve terbiye mefhumu girmiş sayılabilir,
îlk Darülmuallimin, onun İlk müdürü olan Cevdet efendinin (Ahmet Cevdet paşa) Maruzatta dediğine göre 1264 (1848) «ene-■lnde su suretle açılmıştır:
O sıralarda Şeyhlslâm. Mekkl Zftde Arım efendi refsıt ediyor; kendisinden bir çok para (külli nukut) kalıyor. Bunun bir kıs-mlle Ayasofya camii tamir ediliyor (ne olur yine böyle bir zenginden külli nukut kalsa dn Ayasofya camisinin kütüphanesi tamir edilse) kalan para İle de rüştiye mekteplerine (yani orta mekteplere) muallim yetiştirmek tein Fatihte bir Darülmuallimin binaaı yapılıyor. Tanzlmatı müteakip değü yalnız İmparatorluğun Müslüman tebaasını hattâ gayri müsllmleri de okutmak yükünü Devlet üzerine almağı düşününce mekteplere hoca yetiştirmeği de düşünmesi pek tabii İdL
Bu muallim mektebi örneğin! nereden aldığımızı bilemem, öyle zannediyorum kİ bu fikir Mısırda Mehmet Ali paşanın valiliği zamanında bizden daha evvel düşünülmüş olacak. Zaten ltlral etmeliyiz ki OsmanlIlar bir çok Garp teşkilâtını bir vakitler eyaletimiz olan Mehmet Atinin Mısırında görmüş ve almışlardır. Bunun sebebi de Mısırın bizden daha sıkı ve fakat çok bedbaht bir seklide Garp İle temasa gelmiş olmasıdır.
Da nil muallim İnin tarihini bize onun kurtuluş gününü tesit edenler tabii çok etraflı anlatacaklardır. fik mekteplere, rüştiyelere ve sonra İdadilere muallim yetiştirmek İçin açılan bu Darül-rr.uailimlnler hiç şüphe yok İd medresenin gûya biraz modem-. leş!irilmiş ve daha doğrusu derslerin camilerden, yahut kubbeli medrese odalarından alelâde dört köşe tavan altına alınmış şekil İdi. Talebe olarak sağdan, soldan tedfırik edilen softalara bu henüz alışmadıkları müesseseye bağlamak İçin bir kaç para da aylık veriliyordu. Zaten mektebin teessüsünü bildiren Tafctıfrni Vakajfi adlı Resmi Gazetenin «münasebeti mevkilyesi cihetile Fatihte inşası» demeslle de anlaşılıyor id ilk DarülmuaJlİmin medresenin gölgesi altına konulmuştu. Çünkü Fatih o vaki’ler hâlâ medrese saltanatının ve Ulemayı rüsumun payitahtı İdi. Her ne olursa olsun bu mektepte hiç Olmazsa Arap-çanm vanında bir de Farsça, biraz da hesap okutuluyordu. Fakat bugün pedagoji diye andığımız öğretme, okutma, terbiye etme usulüne dair bir dersten asla eser yoktu. Bu ders mektebe tanı otuz «ene sonra konuluyor vp hocahğma d- Meclisi Maarif âzasından ve Mülkiye mektebi ELnoğrafya muallimi Rum vatandaşlarımızdan Aristokli efendi tâyin ediliyor, öyle zannedllebl-lir kİ artık bu tarihte Darülmual-llmln medrese atslcmlıldcn yaka» amı kurtarmıştır Halbuki hiç da öyle değil. DarülmuallImlnJn meşrutiyet devrinde meşhur müdürü Salı* beyin f2’ mektebe müdür olduğu zaman talebeyi tıpta camilerde olduğu gibi hasırlar üzerinde bağdaş kurup oturmuş ve tabii Ulmler hocasını bir mindere yazlanmış gördüğünü Işil-mtstik
Nihayet Satı’ beyin himmetin* Darülm tıaUlml ne asıl v a zirai oian pedagoji bilir hocalar yetiştirmek kısmet olmuştu Hem de İhsan Sungu bty'ln İdaresinde bu okutma dâvasının bir de tatbikat mektebi açılmıştı. Nihayet devirler değişti; Darfflmualllml-nin adı fik Muallim mektebi.
X.
Mü^Sk j
Güzel bir konser
Tozan: A. ADNAN - aorVAH
Yüksek Muallim mektebi re «an-ra öğretmen okulu. Yüksek öğretmen okulu oldu. Şimdi de mektep, okul yerine daha gösterişli bir kelime De öğretim Enstitüsü diyorlar. (Frenkçe kelimelerin dilimiz» ya aynen veyahut benzetme yollle girmesine himmet edildiği şu «ırada bu müesseseler® Normal okul veyahut Ncmal okul denllmedlglr.e şaşıyorum). Kelimelerden bahsederken bugün muallimlerin yüzüncü senesin! bayram ettikleri Uk Darülmualliminİn İlk müdürü Cevdet efendi (Ahmet Cevdet paşa) nın ta o vakit dilin sadeleştirilmesi lüzumuna kani olduğunu ve secili tumturaklı sözlere ancak kitaplara yazılan takrirlerde cevaz verileceğini (acaba niçin?), fakat diğer yazıların açık Türkçe ile en güç İlmi bahislerde bile ya alabileceğini iddia ettiğini söylemek lâzımdır. O halde bugünden tam yüz sene evvel dili sadeleştirmek meselesi de ort ya atılmış demektir.
Velhasıl yüz sene evvel bugün 1 bizim kültür tarihimizde en mü-; hlm güçlerden biridir, üzerinden tam bir asır geçmiş mühim günleri bayram etmek herkese ve bilhassa mesleklerinin doğum gününü kutlamak İçin toplanacak muallimlere çok tatlı bir İş olacaktır. Ben memleketin fedakâr evlâtları olan mektep hocaları arkadaşlarıma bugünü şu bir kaç satırla tebrik etmeği düşündüm.
Leylâ Gencer — Ferdi Statzer — Muhiddin Sadak
Böyle
16 Mart. 1948
A. ADNAN - ADTVAR
10 mart IMS ç*rfamba akşamı İnci sineması salonunda verilen konserde bulundum. 44 «• İlk okul - ille birliğinin tertiplediği bu kornere Leylâ Oençer, Ferdi Btatzer ve Muhiddin Sıdık İştirak aliller. Leylâ Oençerl şimdiye kadar ancak şehir Korosu kadrosu İyinde dlnleyebllmlştlm. Bu teşekkflldo almış olduğu vazifeler pek mühim clmamkla beraber «esinin Derini hakkında edindiğim müspet kanaat! o vakitten belirtmiştim. Bu konser bana yanılmadığımı ispat eden iyi bir vesile oldu. Leylâ. Oençer programın ilk kısmında Fatır-6, Brahma ve Grler'den birer melodi, İkinci tas-muidi da Reyer'tn Blgurd operaslyle Pucclnl*nln Tosça operasından birer Arla söyledi. Arızlardaki başarısı Lledlerdekl başarısı ayarında İdi, Leylâ Gençer’ln sesinde medlum yumuşak ve renklidir: istediği şekil verebiliyor. (Algu — tiz) temiz ve berraktır (Suralgu — tiıflstOl Önde sesin birsi zorlandığını hissettim. Fakat buna karşılık (en-ave (> pes) diğer ae« basamRktarındsn daha sıcak ve daha olgundur. Tosça arlasında Leylâ Oençerln ban şöhretli tlalyan sopranolarını Brnek aldığını zannediyorum. Bugünlük (İyi) yİ ve (güzel) i örnek almakta bir mahzur olmamakla beraber aanatkânn ileride şahsiyetini belirteceğinde ve kendisini tesirlerden kurtarmak Istiyeceğlnde şüphem yoktur. Her eseri kendi dilinde — Fransızca, Almanca, İtalyanca — güzel bir dlctlonta söylemesi, Leylâ Oençer’ln vasıflarına İlâve edilecek değerlerdendir. Dün Şehir Korosunda küçük birkaç pasajla «eslıd dinleten, bugün (İç melodi ve iki opera art asiyi e müşterek bir konserde yer atan sanatkârın, yarın bir konser programını tek başına başarmasını beklemek hatalı bir görüş olma. Leylâ Gençer’ln «on söylediği parça Tos-ea'nm arltısı İdi; çok beğenildi; ısrarla alkıştandı. Sanatkâr, program harici bir eser söylemekle ‘dinleyicilerin isteğini yerine getirdi.
Piyanist Ferdi Statzer’ln musikideki faaliyet sahası geniş.ve çeşitlidir. İstanbul konservatuvarındakl sınıfında yeni İstidatlara yol göstermekle kalmayıp sık sık solist olarak da kendisin! dinletir. Bu sene Şehir orkestrasıyla birlikte çaldığı Beethoven’in konçertosu. Ferdi Statzer’ln piyanodaki olgunluğuna güzel bir örnekti. MemlckeHmlzl ziyaret eden milletlerarası «Bhrvtl hata sanatkârlara piyano eşliği etmek de piyanist Statzprln başartylt gördüğü vazifelerdendir. Bir İki prova t!e sanatkârın çalışını kavramak, onun tasavvur ve niyetini âdeta önceden sezip ayak uy- ı
(11 Darülm-uallimln kelimesi fimdi gençlera tu pençüff» özenip şeni uyduma kelimeleri — «r «man ukald-lartn IfLgat paraladıkları gibi — kullanmada çalışan yaşlılara Mr asv etmelin darla tiklerin d en duyulan bir barbar töz ptbl gelir, Filet gürci kelime değildir; bunu ben d« bOtyortım Faakt bugün nasıl Frenkçe kelimeleri alıp ölç çeMnrtteden SonuşTflala/ırrttada. yanfartmtBda kullanıyor tak o va-klt de Arapçanın kabilfyctfnden istifade ile böyle mürekkep kelimeler yapılırdı.
(SI Sdtr bey fitil Mr rufta (upril fr on detir) malik bir tattı. Bundan dolayı Ter.fik Fikret bey ile de bağ-daçnult. Hattâ Rvnellhtmn tepesinden nâdiren İnen Fikret bey haftada bir gün onun, mektebine gelir, edebiyat dersi verrtrdi. Otmantı İmparatorluğunun kıymetli btr maarif çişi vs hocan alan Sâtı‘ bey mütarekeyi müteakip birdenbire Arap olduğunu hatırladı vs çöğülen İmparatorlukta Arap milletine düjen kıma gitmek ürere a vakit pek dertli olan TOrkive-V( taraktı; bu hareket bana pek fyi gelmemişti. Fakat fimdi öyle düşün- durmak, ve böyle» ortaklaşa bîr an-miiyorum.
l(9( edecek yerde kendini
Mcp tairdığı milletin, ortasına dönme-rint bugün taraf taraf makbul görülen vkçdtğm bir ifadesinden ibaret ftlgıyorum.
Zorla Türk mltliyetçl- l*f»ŞU espri erdirmek piyanist
men_ Ferdi etaLzcr'e has meziyetlerdendir. Bundan boşKa değerli piyanisti vakit vakit şef kürsüsünde de görüyoruz. Oeçmlş yıllarda dinlediğim bir lk! eserini şahit tutarak Statzer’ln bestecilik yanını da hatırtatmak yerinde olur. Ciddi musikiye yer verilen her yerde hazır bulunan piyanisti bu defa da dinlemek bir aevk oldu. Beethoven'in op. 27 Ay ışığı sonatında, eseri ören »lir v« derin mânayı belirten ça-İışlylB muvaffakiyetliydi. Talnn Chb-pln’’n La bemol Polonalse'lnl bu son günlerde o kadar «ık dinledik M pek levkine varamadım, öyle zannediyorum M bo esor dinleri ellerin ekseriyetin» hltabetmek düjünceslyi» programa konmuştu.
Ardı arası kesilmeyen çalışmalarly-le bütün vaktini İstanbul konserva-tuvnnna ve Şehir Korosuna hasreden Muhiddin eadaktn viyolonselini yıllardır dlnllyememlşttm. üç yıl kadar Bnee Ferdi Btateerle birlikte çaldığı RachmanlnofFlm viyolonsel sonatım bugün de zevkte batırtıyorum. Corellfnln Adnglo*«unda bestecinin ağır başlı ve duygulo vasıf!arını belirten viyolonselist, Mozart'ın btr teması Överine Beethoven'in yaıdıği yedi vanation’u. Ferdi Stetzerle birlikte gürci bir teknik »e müşterek bir anlayışta ifade kumır.da OranadoîVn intermnzo'su v» Albenilin MaJaguens’® yanında hakiki bir Ispanyol eseri gibi yer itan Harelin Habanera tarzındaki parçasını dinledik. Her everin rengini belirten. sıcaklığım doyurmasını M«J çahşlyle viyolonseliz» Muhlddla Sadak güzel bir haşan kazandı. Konsere IşUrak eden her üç sanatkâr çok takdir «dildi ve alkîşlttdt
Tasımı bitirmeden Anee İlk n oria okul adla MrUtaerlnln fakir taleba
Köpekler için seyyar dispanser
fitine! dünya harttade İngiliz ordusuna hizmet eden ve bu esnada ölen köpeklerin hâtırasını anmak için bir seyyar dispanser vücuda getirilmiştir. Bir kamyon üzerinde olan dispanser Icabeden yerlere gidecektir. Yukarıda seyyar dispanseri bir piskopos takdis ederken görünüyor öndeki köpek Hoüftnda'da kara maynlannm tahribinde büyük hizmeti görülen «Rlcky» dlr.
Sulara fabHkasmdan notDau-
Milletler içinde nikotinden en az zehirleneni Türklerdir
Atatürk, hangi sigarayı içerdi ?
Yazan: Cemaladdin BİLDİK -
j Tekel’in Cibalideki sigara fabrikası müdürü ile bir hasbıhal — Piyasadaki ( | sigaraların nikotin nispeti — Nikotinsiz sigara ^yapılamaz mı? — İki cana ı I malolan bir tecrübe — Atatürk’ün bir itirazı — Tiryakiler ve öksürüklerit
--------- ------z
Sigara içmeyenler, kapısı vs pencereleri kapalı bir kahveye girmekten son derece korkarlar, sigara İçilen bir odada da, kapıyı ve pencereleri açarak havalandırmaksan oturmaktan dehşetli surette kaçınırlar. Umumiyetle:
— Amaaanl derler. Açın su kapıyı, pencereleri de dumanlar dağılsın, nikotinden zehirleneceğiz.
Hiç şüphe yok kİ keyifle İçtiğimiz şu sigarada nikotin denilen zehir mevcuttur ve bu. her sigara İçeni yavaş yavaş zehirlemektedir. Fakat dumanda nikotin var mı?
Tekelin Ciballdekl sigara fabrikası müdürü Sami Stınal İle konuşurken lâf lâfı açmış ve nihayet «nikotin» halisine gelmiştik. Sigara dumanında nikotin mevcut olup olmadığını öğrenmek lstiyerek sordum:
— Ne dersiniz? Sigara dumanında nikotin var mıdır? Acaba bu mevzu üzerinde İnceleme yapılmış mıdır?
Fabrika müdürü, tütün mev-zuundaki bilgisi İle tanınmış AvusturyalI bir mütehassısın araştırmalarına temas ederek şu cevabı veriyor:
s— AvusturyalI bir tütün bilgini olan Venuş, bir odayı sigara dtıhıânlle doldurmuş, sonra da bu odadaki dumandan bir kısmını cam mahfaza İçine alarak tahlil etmiş... Vardığı netice
Cibali fabrikasının müdürü Sami Sanal
ğı nlkatinl bulunan sigara vardır. Fakat Amerikan ve İngiliz sigaralarının nikotin nispeti yüzde 4 - 6 arasında oynar. Hattâ bizim sigaraların bazılarında nikotin, hemen hemen yok gibidir.»
— Bizde hangi sigaralarda nikotin daha fazla, hangilerinde yok gibidir?
(— Nikotin nispeti en yüksek sigara «Büyük Kulüp* tür: bu sigarada yüzde 2 - 2,5 nikotin vardır. Birinci nevi sigaranın nikotini yüzde 1.5: Yenice slga-rasmmJd yüzde 1 dir. Nikotini en
Tütii,n ayırma amelesinden bîr görünüş
müspettir. Yani odalarda ve kahve salonlarındaki o kesif sigara dumanlarında zerrece nikotin yoktur.»
Sigaralarımızdaki nikotin nispeti
Nikotinin ancak, İçilen sigaranın havaya karışmamış taze du-manlle alındılını Öğrendikten sonra piyasadaki sigaralarımızın nikotin derecelerin! tesblte çalışıyorum. Sayın müdürün söylediğine göre bizim sigaraların nikotin nispeti yüzde İki - İki buçuğu geçmlyormuş...
t— Bu İtibarladır ki. diyor, dünyanın her taralındakilere nispetle nikotinden en az zehirlenen bîriz... Bizde yüzde birden de nşa-
az sigaralara gelince. , Sipahi Ocağında nikotin nispeti binde 6 dır. Boğaziçi sigarasında da binde 7-8 arasında nikotin mevcuttur.»
Nikotinsiz sigara yapılamaz mı?
Nikotinsiz sigara yapılıp , pılamıyacağmı öğrenmek İstedim. Fabrika müdürü, bir zamanlar bunun da tecrübe edildiğini fakat İki cana malolduğunu Büyüyerek anlatmağa başladı.
(— Eski Başbakan merhum Fethi Okyar'ın, tansiyonu yükselmişti. Doktor lan «sigara İçml-jreceksiniz.» demişler. Bir tütün tiryakisini birdenbire ilgamdan alıkoymak kolay İş değildir. Dü-
ya-
ştınmüşler, tansiyona zarar 've» recek şeyin nikotin olduğu ka-
LL Q cağını araştırmışlar. Bu aradıfi bizim fabrikanın eczacısı ŞsbriÇM eterle banyo etmek s ııı e t iri ’l.m— tunun nikotinsiz hale getir.!ebi-O lcccği mütehazasüc- c
■mlş. Doğrudur, tutun eterleO banyo edilirse nikotinsiz kaür.'cö Fakat bu tecrübeleri' esna bir infilâk oldu. Bir de ne '
(D patlamış,.. Eczacı da, ona .-nr-hmS iki vatandaşı kurtarmak mümkün olamadı, her ikisi d? bu kr(£ gün ara 11e öldüler.»
Atatürk’ün sigaraları nasıl yapılırdı?
Nikotin mevzuu üzerinde g( rüşürken Atatürk’ün ne evsail tütünden sigara içtiğini soruyor ve:
— işittiğime göre, diyorum, Atatürk nikotinsiz sigara içermiş.,. Doğru mu bu?
(— Atatürk’e, üzerinde biııbi-rine girmiş «K. A» harfleri bulunan sigaralar yapılır ve Anka raya gönderilirdi. Fakat nikotinsiz sigara yapıldığı doğru değildir. Her halde bu. nikotin derecesi en az tütünle sigara yapılmasından galat bir rivayet olsa gerektir >
— Çimdi piyasada mevcut 'hangi sigarariin Ih'imanından Atatürk'e sigara yapılırdı?
*— Sipahi Ocağı sigarasının harmanından... Çünkü nikotini en az tütün budur ve ancak binde 6 nispetindedir.»
— Bu sigaraları beğenmediği dc oldu mu hiç?
«— Bir gün bir itiraz ile karşılaştık. Gönderdiğimiz sigara partisi tütününün harmanından şikâyet edilerek* «sigara bozuklu. Ata öksürüyor.» dendi. O sigaraların tütürfleıini tetkik ettik ve gördük ki hiç bir değişiklik yd-.. Atatürk’ün kendisini üşü’.mıtş olacağından ve öksürmesinin de bundan ileri gelebileceği ilıtlma-linden bahsettim. Netekım. tid üç gün sonra Ata, kesbi afiyet etli ve aynı sigaraları öksürmek-sizin içti.»
Müdür, zaman zaman sigaraların bozulduğunu ileri sürerek şikâyette bulunan tiryakiler için de diyor kİ:
(— En küçük bir üşütme neticesinde boğazda ve genizde hasıl olan Arıza İle dumanın tesiri nft-lıoş olur. Çok tuhaftır ki tiryakilerden çoğu bu nahoş tesiri derhal tütünün bozulduğuna, harmanının değiştirildiğine hamk-derler de bunun sıhhatlerinin bozukluğundan da İleri gelebileceğini düşünmezler.»
Başka bir gün de içinde hastanesi, çocuk yuvası, jtfaive teşkilâtı bulunan; sigara, enfiye ve kutu imalâthanelerJle geniş bir sahayı kaplayan Cihali fabrikasının İç durumundan bahsederim.
\n
■o
(D ro S? O
Cenuüetföin BİLDİR.
KÜÇÜK HARFRLER:
nnınnn tertipledikleri konserleri kısaca. bahis mevzuu etmek İstiyorum. (4 üncü ilkokul - ille birU tinin tertiplediği bu konserden ervel reklamlarını. *n?lerlni rördü-fiöa konser t» mtLumerderda yer ■I*n müzik sarp m (İri M deflüdl Mem-Iekatimizin içkili i'klslı gazino ve kahvehanelerinde garkı v» türkü aöy-Uyen. tt birçok dinleyicisi bulunduğa muhakkak olan tanınmış aea nnat-klrları bu konserlers lytIrak •derlerdi. ücret vt hattâ ayın Şerri karfilt|ı temin «111 «n bu Ijtlrık aanunda konser salonu belki tıklım tıklım dolardı. Fakat yardıma muhU« okul «MiıkItı-
rının İstifadesi mahdut kalırdı. 44 cü tik okul aile birliğinin İleri bir gd-rû? ve yerinde-bir düğünce İle konserini garp müziğine ayırması, ve İstanbul konserratuvanna mensup Uç değerli mn şikârın tjtlraklnl fakir öğrencilere bir yardım olarak temin "t-mul, hem tam m&naalyle faydalı 6l-muj. hem göıdflSü rağbetle bundan sonraki konser ve mOsamerelere yol göstermek gibi mühim bir vazife 1ta etmlgUr. 44 cü İlk okul aile birliğini, okullarda müzik öğretimi ruhuna uygun olarak tertiplediği bu güzel koh-*w lota tebrik etmeği borç bilirim.
fikri
* M. T. T. B. den BlkUrlim'«tir: 1 — Bugün Eyıipte sapıtacak «ehliler ihtifaline Birliğimi? üyelerinin ve istiyen diğer üniversiteli arkadaşların iştiraki rica olunur. 2 — saat 13,30 da üniversite bahçesinde toplanarak beraberce gidilecektir.
★ Macar konsolosluğundan bildiriliyor: Avusturya çarlarının İstismar edici idarelerine karşı açılan hürriyet mücadelesinin 100 cü acnei devrlyest münasebetiyle; Macar hükümet! bu seneye kadar 20 ağustosta tesldedil-nıekte olan Macar milli bayramının badema 15 mart günlerinde tesistin! tahtı karara almıştır.
16 Mart 1948
SÜRTÜK j
1900 senesi hasreti
O senenin elbise ve saç modası taklit ediliyor
1900 senesi yaşamak zevkinin İyi hissedildiği zaman diye kabul edilmiştir. Terziler o mesut zamanın elbise ve saç modalarını taklit etmekle belki 1900 senesini ihya etmenin mümkün olacağını zannediyorlar. Yat modellerinin ekserisi 1900 senesinin elbise bolluğunu, kâkül ve tepeye toplanan saç tuvaletini, gayet küçük, bol. çiçek ve nıeyva ile süslenmiş renkli tüllere sarılmış şapkalarını kabul .etmiştir.
İş bu kadarla da kalmıyarak kadınların o senelerin az maklyajlt pembe beyaz tenleri de moda olmuştur.
Bütün kremler, losyonlar cildi beyazlaştırmak İçin kullanılıyor. Yanaklara sürülen alhMar İçin (gül pembesi» ve (karanfil pembesi) kullanılmağa başlanmıştır. Dudaklara sürülen rujla, tırnaklara sürülen clift da aynı Tenktedlr.
Ş’.çlarını tepeye kaldırmak isteml-yc.ıler saçlarını gayet kısa kestirerek bütün başa bukle yaptırıyorlar, bu suretle başın şekil tepeye toplanmış saclara benziyor.
şimdi kadınların en fazla dikkat ettikleri noktalar enseleri, kulakları ve kaslarıdır Yukan kaldırılan yahut kısa kesilen saçların meydana çıkardığı enseyi beyaz ve yumuşak yanmak için şu losyon kullanılmaktadır:
20 gram tatlı bademle 5 gram acı bademi porselen yahut mermer havanda mümkün olduğu kadar lııco dönmeli. Bu, badem ezmesi clbl olmalılar. İçerisine 150 gram İyi gülsuyu ve «bir gram aselbent ilâve cderek“ka-nstırmalı ve bir şişeye doldurmalı, muhafaza etmeli. Geceleri yatarken yıkandıktan sonra bir pamukla bu ilâçtan alarak enseye sürmeli, masal yapmalı. Kullanılacağı zaman daima şişeyi salla malıdır.
Kulaklar açıkta kaldığı İçin »aşıra limon suyuna batırılmış bir pamukla kulak memesi ve etrafı slllnmelldir. Her gün tuvalet yaparken kulak memesine pek hafif allık sürülerek pvdralamalı dır.
İnce kaş modası bitmiştir. Tabiî kalınlıkta gür ve parlak kaşlara rağbet. başlamıştır.
Kaşların parlak ve düzgün olması için bir şişe içerisine aynı miktar vazelin llkld He gülsuyu kanştırmalıdır. Bu mayiden bir pamuk üzerine birkaç ■”.İ3 akıtarak kaşlar Üzerinden ge-- ’mclldlr. *
Yeni elbiseler eskisine nispetle çok boldur
Paris terzilerinin teşhir ettikleri modeller arasında nazarı dikkati çeken yenilik elbiselerin bolluğudur. Yünlüden, İpekliden, ketenden yapılan bütün elbiseler plise, yahut çokı kloştur.
1 — İnce lâcivert yünlüden pilse etekli olan bu elbisenin blüzu Japone
ve sıkıdır. Belinde kısa ve vardır.
2 — Yumuşak taftadan blûru sıkı ve eteği çok bol elbise. Eteğin aşağısında pilse bir volanı vardır. Bu elbisenin altına kolalı eteklik giyilmektedir.
3 — Kelenden yahut taydan yapılan bu elbise döpiyes hissini vermek-
kJog bask
Moda haberleri
I bilgiler Ç
Kömürden tasarruf
Soğuk havalarda fazla kömür yakmadan sobaları İyice kızdırmak İçin, kömürsüz, Avrupada şu usule müracaat ediliyor:
Orta boy bir soba İçin üç dört tane delikli tuğla almalı. Bunların her birini altı parçaya taksim etmeli, sobaya atılarak kömür içerisine karıştır-malı. Kömürler yanıp kızarınca aralarındaki tuğla parçalan da ateş parçası gibi kızarıyor ve kömürden fazla hararet neşrederek sobayı iyice kızdırıyor. Soba sönüp külleri temizlenirken tuğla parçalarını ayırmalı, tekrar kömürle karıştırarak sobaya atmalı. Bu tuğlalar bir kış aynı suretle yanarak sobayı kızdırablllyormuş.
Basit ve faydalı olan bu usulü rübe etmek güç bir İş değildir.
Turunç marmelâdı
turunç, 2 kil» şeker almalı. Tu-
tec-
* Taybr ve manto yabalama beyaz pikeden yapılmış çiçek takılıyor.
* Siyah dantelden yapılmış ve (mltalnel denilen eldivenler bu yas çok giyilecektir. (Kırk elli sena evvel kullanılan bu mttenler parmaklan olmıyan, yalnız yan eli Örten eldl-vendir.j
ir İnce ipekli elbiseler aterina aynı kırın aştan bolero, kap. yahut pelerin giymek modadır.
ir PÖtikare denilen kumaşın yünlüsünden, manto, taySr, ipeklisinden elbise çok giyiliyor.
ir Paralı, benekli emprimeler pek rağbettedir.
Masajın faydası
Eskiden masaj yalnız zayıflamak için yapılırdı. Halbuki şimdi masajın herkes için faydalı olduğu anlaşılmıştır. Muntazam ve u5un müdd.t devam edilirse masajdan 1yi netice alınabilir.
Zayıflamak İçin masaja haftada bir defadan başlı yarak tedricen İki ve üçe çıkarılır ve devam edilir.
Yirmi beş yaşını geçtikten sonra on beş günde bir y&pılnn masnj vücudun inceliğini muhafaza eder.
Kırk beşinden sonra kış mevsiminde haftada iki, yazın bîr defa yapı-'irrsa vücudun pörsümeslne mâni olur.
10 runçlann kabuklarını soyduktan sonra gayet ince kadayıf gibi keserek doğramalı. Bol su İle ateşe koymalı, haşlanınca suyu değiştirip tekrar ateşe koymalı.
Turunç İçlerini ortadan kesip kef-glrden geçirmeli. Çıkan suya iki bardak şeker atarak bırakmalı. Kefglrde kalan posayı bir kap İçerisine almalı, üzerine üç bardak su atarak onu da öylece bırakmalı.
Kabuklar elle erilir hale gelince süanell, üzerine üç bardak su ve (İki kilodan artan) şekerle ateşe koymalı. Birkaç taşım kaynayınca, İçine evvelce sıkılan turunç suyunu ve kef-glrden geçirilen posaların suyunu ilâve ederek kaynatman. Koyulaşmağa başladığı zaman bir kahve kaşığı nişastayı biraz su İle ezerek reçele katmalı.
Kıvama gelince ateşten İndirmeli, sıcakken kavanozlara taksim etmeli.
Bu, lnglllzlerln (acı portakal marmelâdı» dedikleri marmelâttır.
VİK.AFT KULE
Aşk ve ır.zıcera romanı
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vâ - Nû
' - 1 Tefrika No. 43 ——— —
Üst tarafındaki tavan penceresinden yağmur şıpır şıpır damlıyordu.
Barbara
— Buraunı hiç de beğenmedim...
— diye soy -ndl — İnsan böyle bir İnde ne demeğe oturur
MlJes, basmakalıp cevop verdi:
— Bugünkü günde, Londra'da ev bulup > erleşmek kolay değildir...
Merdi.?n bitince, dar bir koridora vardılar Işık veren hiç bir pencere yok. Bir yazı İle karşılaştılar: Birinci kat.
Mfles:
— Demek kİ şimdi sola sapacağız.
— dedi. — Aman, yanlış bir yere basmayın. Ayağınıza dikkat edin.
■Şimdi kapının önündeydiler.
Mlles. vurdu.
Bir sn sonra, sakin bir kadın sesi cıvap verdi:
- Giriniz.
çok ştikûr. Fay Seton'un seri.
bin türlü sefalet ve m&hruaiyatleg lçlnâ* büyüyordu. Janat, hayatını karanmak için usun günler v» geceler, yavrusundan uzak yaşıyordu. Nihayet, bir gtln peydahladığı yeni dosta elinden kaçırmamak İçin, küçük yavrusunu sokak ortaamda bırakarak' başka bir şehre nakletti. Tam altı yıl, ne oğlunu aramış, ne de bir gün hatırlamıştı. Beflhane hayatı, onun annelik şefkat UsIerliO tamanüyle söndürmüştü. Çimdi karakolda o tallhrig küçük serseriyi görünce, birdenbire annelik muhabbeti kalbinde uyanı-vermlştl. O çocuğu hatırladıkça, kalbi sızlıyor, gözleri yaşla doluyordu.
Janet karakolda komiseri bekliyordu. Nihayet komiser çıkageldi, küçük serseriyi yanına getirterek sorguya çekti:
— Anan, baban var mı?
— Babam yok. Yalnız bir annem vardı. Onu beş yü evvel kaybettim.
— Adın ne bakayım?
— Pöll
Sorguyu dlnUyen günahkâr kadın, korkunç bir feryat kopararak bayıldı. Kendine geldiği zaman, yanında şaşkın şaşkın duran küçük serseriyi yanına almış:
— Yavrucuğum, yavrucuğum! diye hıçkırıyordu.
Janet, biraz sonra gözlerin! yukarıya kaldırarak komisere hltab etti:
— Kabahatli benim bay komiseri Yavrumu terkedlp serseri olmasına sebebiyet veren benlini Kendisinden dâvacı değilim, şimdi yavrumu tekrar bulduğum İçin, başka bir kadın olacağım, onunla beraber çalışarak namuskârane bir hayat süreceğim?
Komiserin bu sahneden gözleri yaşardı ve Janet/le çocuğuna:
— Serbessînl2„ gidebilirsiniz. Allah yardımcınız olsun.,, diyerek kapıya kadar uğurladı
Çeviren: A. Hilâli
Biçim gibi bir yağmur yağıyordu. Ortalık karanlık ve ıssızdı. Sokaklarda tek tük görülen yolculu, bir w evvel evlerine varmalı için adımlarını hızlaş tır mışl ardı. Yüzü boyalı, sırtındaki tayörü örselenmiş bir kadlın, soluk soluğa polis karakoluna girerek komiseri görmek İstedi.
Yolda giderken serseri bir çoauk el çantasını kapmış ve karanlık, dar sokaklar arasında sırra kadem bos* nuştt Bunu komisere haber verecek, yankesici çoçcuğu yakalattırıp, çantasını bulmasını lstiyecektL
Komiser, kadını başından ayağına kadar süzerek hüviyetini anladıktan sonra ona sordu:
— çantama kapan çocuğu tanıyor musunuz?
— Hayır! Fakat onu görürsem tanıyacağım, Sırtında çizgili bir sveter vardı.
Komiser, o gece polLe memurlarının sokaklardan, toplayıp karakola cetlrmtş oldukları serseri çocukları, yanına getirmelerini emretti Ve çocukları birer birer kadına göstererek:
— Acaba bu çocuklardan biri mİ? diye sordu.
Kadın, kendisine gösterilen çocukları birer birer süzdüğü halde, komiserin sorusuna cevap vermekte te-reddtld ediyordu. Komiser, sırtında çizgili bir sveter bulunan ve gözleri korku dolu, küçük bLr serseriye yaklaşarak sert bir sesle sordu:
— Madamın çantasını nerede sakladın?
Küçük, ağlamaklı bir sesle cevap verdi:
— Vallahi ben çalmadıml
Acıklı çehresi, sesinin tonu, birbirine karışmış sarışın saçları, günahkâr kadının kalbini derin bir hüzünle doldurdu. Komiser genç kadına dönerek:
— Biz şikâyetinizi tahkik edeceğiz. Yarın uğraymış da neticeyi size söy-llyellm dedi,
Kadın, bir salrfllmcnam gibi karakoldan çıktı. Odasına dönmek İçin sokakta yürürken ayaklarını güçlükle sürüklüyor, köşe başlarını aydınlatan tek tük elektrik lâmbalarını kendisine bakan binlerce yaşlı çocuk gözü sanıyor, damlan örten çinko levhalarıma çarpan yağmur damlalarının şakırtısı kendirine sonsuz bir feryat gibi geliyordu. Karakolda gördüğü küçük serseri çocuğu aklına geldikçe gözler! yaşla doluyor ve:
— Zavallı yavrucak! Sözlerini mırıldanıyor, kalbi derin bir ıstırap İçinde burkuluyordu:
Janet, karyolasında kıvranarak ortalığı ağarmasûıı ve karakola koşup neticeyi anlamasını sabırsızlıkla bekliyordu. Çünkü serseri çocuğun mahzun bakışları, solgun çehresi, sarışın saçları, kendisine bir şeyler hatırlatıyordu. Günahkâr kadın sefalet ve sefahet uçurumuna yuvarlanmadan evvel, sürdüğü saf ve temiz kızlık hayatını düşünüyordu. Janet, Üvey anne sinin tam beş yıl sessiz, sadasız sert muamelelerine dayanmıştı, derken bir gün babaslyle üvey annesi, başlarından atmak İçin, sefil ve ahlâkı bozuk bir adamla kendisini evlendir-mlşlerdl, Janet, bu İzdivaçtan çıldıracak raddeye geldi ve bir akşam ahlâksız kocasından yediği şiddetli dayaktan sonra gözleri kararak, evini bırakıp kaçtı; sokaklarda av bekll-yen mfihut «hâmb lerden birinin tuzağına düşerek fezahat uçurumuna yuvarlandı.
Aradan bir yü geçtikten sonra bir erkek çocuk dünyaya getirdi, yavrusu

tedlr. Belinde birbiri Üstüne konmuş Üç icat volanı vardır.
4 — Emprime ipekliden yahut Jorjet kotondan elbise. Blûzu japonedir. Eteği kloştur ve aşağısında ayrıca kloş bir parça volan hissini veriyor. Belinde renkli rugandan, enli kemeri vardır.
| Müşküllere cevap)
BULMACA
Tırnak kırılması
Kadıköy, Neclâ Bedi: 1 — Tırnaklarınızın. çabuk kırılması llıtimal kullandığıma ciladan İleri geliyor. Cİlâ İçinde bulunan ban maddeler ile aseton tırnaklan kurutur ve kınlniasına sebep olabilir.
Bir müddet toz, yahut pomat sürerek tırnakları pollsuvarla parlatmak daha iyidir. Bundan başka her gere parmak uçlarını ve tırnak diplerini-zeytinyağı İçinde beş on dakika tutarak banyo ediniz.
2 — Ellerinizin yumuşak ve beyaz olması İçLn her el yıkandıktan sonra şu İlâçtan birkaç damla avuç İçine alarak ellere masaj yapınız.
Üç çorba kaşığı gliserin, iki çorba kaşifi limon suyu, bir çorba kaşifti kolonya. Bunları karıştırıp bir şişede muhafaza edinil!.
Büyük gelen mantar
Bir sineye konulacak mantar tıpa büyük gelir de gişeye girmese tıpayı kaynar su İçerisinde bir !ki daıcika bı rakmalı. Mantar sıkışır ve şişeye kolayca girer.
Hasta odasının havasını değiştirmek
Hasta odasının havasını değiştirmek, dezenfekte etmek için, bir kap içerisine biraz bu koymalı ve bu suya be? altı damla terebentlln (neft yağı) damlatmak kâtldlr.
Romatizmaya karşı limon
Romatizmadan muztarlp olanlara her sabah bir limon yemek çok faydalıdır. Limonu fazla ekşi bulanlar üzerine İnce toz şeker ekerek yiyebilirler.
Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya:
1 — Bir yemiş fidanı.
2 — Hürmet va İtiyat ediş.
3 — İskambilde bir kâğıt.
4 — Uykudan kalkan bir hayvan.
5 — Tersi ibadet yeri - Sonuna »Ki gelirse lâgar beygirdir,
a
7
8
lak
9
söylenen şarkı.
10 — Ziya alıyor.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
— Fırlatanı • Ruh.
— Tam saat 24.
— İsmini taşıyan kimseyi çırçıp-et.
— îç âletlerimizden - Tek başına
Soldan sağa ve yukarıdan aşağıya:
1 — Tokatmak; 2 — Otorlteil»; 3 — Koparılmak; 4 — Ara; El: Onl; 5 — Tirendaz; 6 — Atıldılar; 7 — Tel; Alo; Ek; 8 — Mimoza; Ara; 9 — Alan; Reell; 10 — Kekik; Kale.
Mlles, tokmağı çevirdi, kanat açıldı.
Fay'ın sırtında hâlâ mantosu, başında şapkası. Lâkayıt nazarlarını ge tenlere çevirdi. Gelenlerin kim olduklarını görünce bir feryat kopardı.
Mlles, bir bakışta odanın dekorunu kavradı. Komodun üzerinde kötü bir ampul. Fay, bu komodun önünde, yırtık yırtık bir halının üzerinde ayakta duruyor. Duvarların kâğıtları soluk ve bozuk, umumiyetle yatağın altında bulunduğu tahmin edilen madeni bir sandık çekilmiş, kapağı aralıkta. Halkanın tistünd» kilidi sallanıyordu.
Fay. titrek bir sesle haykırdı:
— Buraya niçin geldiniz?
Mlles:
— Sizi toklbettlm, Fayl Çünkü ta-kibetmek için emir almıştım, sizi bir tekllhe tehdit ediyor. Benim da vazifem...
Genç kız:
— Sizi böyle nahoş bir şekilde karşılayışımı affediniz. Fakat çok korktum da... — dedi.
Elini kalbine götürdü; kısa kısa güldü. Devamla:
— Geleceğinizi beklemiyordum da... Fakat... Fakat bu yanınızdaki bayan kimdir?
— Bayan Morell... Yanı Jlm‘ln hemşiresi... Sizi görmek İstedi- Kendisinden çekinmeyiniz... O... O. sizin...
Mlles. hayretlndlen dona kaldağı için sustu,
Komodun üzerinde, siyah meşinden gayet eski püskü, lekeli mekell, avukat çantasına benzer bir çanta gör-müşt. İçi ağız ağıaa dolu ve şişkindi. Aralık kaldığı İçin muhteviyatı da görülüyordu. Bunlar, küflenmiş yirmi liralık İngiliz evrakı nakdlyeslydi.
Miles'ın. baktığını görünce. Fay Seton, bayılacak gibi sapsan oldu.
— Paraların üstündeki kahverengi lekelere bakıyorsunuz, değil mİ? — diye sordu. — Evet, bunlar kan lekeleridir,., şey olduğu 2aman... İhtiyar Brooke'un kanı... Bu paralar üs tüne aktı.
Delikanlı:
— Fay, Allah aşkınaI — diye hay-
kırdı.
Barbara, boğulur gibi bir sesle:
— Benim burada bulunuşum şu esnada lüzumsuz gibi görünüyor. — dedi. — Esasen gelmek istemiyordum. Mİİ63, beni sürükledi.
Lâkin, Fay, bir el İşareti yptı; onun kalmasında bir mahzur olmadığını bu surette bellritti.
Dalgın ve dumanlı mavi gözlerin! odanın sefil eşyası üzerinde, teferruattan hiç birini farkeitnlyormuş gibi dolaştırdı. Girdikleri kapıyı kapamalarını misafirlerine rica etti.
Bu zehirli siikOnu altında, öyle perişanlığı ve öyle derin bir yeisi vardı ki, Mlles. başının döndüğünü hissetti; va kaçmak arzusunu gösteren Barbar a‘yi omuzlarından tutup kızın bu hareketine mâni oldu.
Şu sözleri söylemek kuvvetini kendinde buldu:
— Hayır. Fay. böyle bir ı=ey yapmış olmanıza imkân yok. Katiyen, katiyen buna eminim İyisi mi. beni dinleyin.
Kız:
— Ne faydam var? — dİ ve içini çekti.
Yüzü İlme İlme olmuş koltuğa kendini bıraktı. Çehresinin İfadesi her
ne kadar sakinse de, gözlerinden yaş-11ar akıyordu. Ağladığının, İhtimal kendi de farkında değildi.
Mlles, şimdiye kadar onu gözleri yaşlı hiç görmemişti. Bu manzara karşısında ruhu allak bullak oldu.
Tatlı ve teskin edici bir sesle:
— Fay! — dedi. — şimdi blzîer masum olduğunuzu katiyetle biliyoruz, Harry Brooke. mahvınıza yürümüş. Siz, onun elinde zavallı bir oyuncak olmuşsunuz.
Fay, başım kaldırarak hayrette baktı:
— Ay, bunu siz de mi öğrendiniz?
Miles'ın şaşkınlığı da gittikçe atlıyordu:
— vaziyetinizi biliyordunuz da hiç bir şey söylemediniz demek? Çıldırdınız mı siz. kurum Fay! İnsan böyle bir şey yapar mı?'Susar mı?
— Sustum, çünkü... Aman Allahım! Susmasaydım dn vaziyette ne gibi değişiklik olurdu?
Mlles, güçlükle yutkundu; büyük bir gayret sarfederek kornoda doğra İlerledi; çantadaki para desteleri arasından, tiksinerek birini aldı:
— Bu menhus paralar yüzünden mi? — diye sordu. — Galiba çantanın içinde epeyce var?
Fay:
— Evet. — dedi — üç paketi duruyor. Çaldım bu paraları... Lâlûn elimi sürmedim.
— Bu çantanın İçinde daha başka ne var?
Ah, bakmayınız, bakmayınız, çok rica ederim.
— Pekâlâ!... Esasen sizi bu derece sıkıştırmak hakkını haiz değilim. şim diye kadar sıkıştırdı msa, bunun sebebi size yardım edebilmek ümidiydi. Altı sen eden beri polisin hep çalıştığını, şu Brookehıtı çantası ile içindekileri ele geçirmek İstediğini biliyor muydunuz?
Koridorda ayak sesleri duyuldu. Biri kapıya vurdu.
Mlles. sordu:
— Kim o?
Davudi ve otoriter sesli bir adam cevap verdi:
— Ben polisim, girebilir miyim?
MUes. fevkalâde şaşırdı. Kan lekeli paraları acele İle cebine soktu; sonra kapıyı açmaya gitti.
Lâkin, polis kanadın açılmasın» bek lenıedl. Kapının çerçevesi İçinde geniş omuzları ile ğörüniivermiştl. Sırtında cnıpenneabU, başında mölon (Arkan rar)
aksam
fiahlfe 7
14 Mart
Sümerbank fabrikalarına kömiir taşıttırılacak Sümerbank İstanbul satmalma ve nakliyat müdürlüğünden fpırtamna* alt ve İstanbul ila Marmara havzasında bulan ta altı fabrikamızın bir yıllık İh Uy acına kargılık takriben Eli Mn tan mlk tanrıda kömürün hamdın alınarak mflrettep fabrikalarına tapnması i# ak-eÖtmeye konulmuştur.
Miktarları va taşıma şartlarını gösteren şostnama mOdÜrlÜğÛmÜJ bakliyat »trvtalMe gCrtleblUr.
Taşımağa istekli olanların a ma rt 1048 pazartesi akşamına kadar be» bin liralık geçici teminat akçesini yatırarak tekliflerini kapalı n m öbürlü bir ast İçinde müdürlüğümüz» var m eteri, 0009)
İstanbul Eğitim Enstitüsü Satmalma Komisyonundan!
ErjiUt-lmflzfln Ibüyaa atan 9807 lira BO kuruş tahmfa b®deUl 10 kadem kayak re futbol spor JBaJzemed açık eksiltmeye konulmuştur. Eksilten® te İhale M/3?Ö48 »alı günü saat İS d« Cagal oğlunda Yüksek Okullar Bay-m an lıgsı da toplanacak konrteyMHunuzda yapılacaktır.
Muvakkat temtnat 731 hradır,
isteklilerin şartname ta nflmunelart jîrEti üzer* her «ün çalışma ma'. ' rinde Çapada Enstitü kalemin® *taütm® gta re aaaUnda da t*-mlnat parasını adı g?çen saymanlık verr.aatr.a yatırarak alacakları makbul ve IMS yıhna ait ticaret re ya Esnaf odam vealka tartla komisyona başvurmalım. ‘ (3100)
Bir Ecnebi Şirket ■■■■■m™
Bilhassa İngilizceden Türkçe ye mükemmel teknik tercümeler yapmağa muktedir, oskerllkta ilişiği olmıyan genç bir
MAKİNE Mt‘îIBNT>taî veya TEKNİK MÜTERCİM ARANMAKTADIR,
AiJkadutarm ta.jE. tecrübe, referans ra istedikleri maışı Türkca ve dl'zca olarak PK. 1174 H> yan ite büdtnr.eiert.
| Halkevleri - Kurumlar |
Boru hendeği açtırılacak
İstanbul Sular İdaresinden]
★ Şehitlikleri İmar Cemiyetinden: 5 • 18 Mart Çanakkale zaferinin yıldönümü münasebetlle aziz şehitlerimizin ruhlarına ithaf edilmek üzere 10 Mart 048 cuma günü, cuma na-manndin sonra Köprü basında Yenl-cnmidB Cemiyetimiz tarafından mevlidi nebevi clnıtttırulaeaktır. Bu mevlide herkes davetlidir.
Terkoe kfiyfl ®ivaruxta Çiftepınar De Çekopınar mevkileri »razında «280 M. ursniuğımda 33308 ma lutannda Q 1000 m /m Hk boru bendesi içıknar. i®| &ç kstun olmak flıet» kapalı mektupla eksiltmeye çıkanlraış-tar
Oortcastelv hsv gün Isa's »«vlainden alınabilir. Teklifler 31ZVM* •ası İS ya kadar Beyoğlu îsttktal caddesi Ma yer binası arkasında Sulat igareri MaamelAl Daireni Şefliğin® verilmesi lflnrndır. (32511
AKŞAMK
Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
Boru hendeği açtırılacak
İstanbul Sular ldaresındenı
Terkçe köyü dvannda Fabrika üs Çkkopınar mevkii arasında 3358 ■L amuuuk v» IBM8 M3 tutanr.da Q 800 m/m İlk boru hendeği açılmadı Ul kap&îı mektupla eksil t meye konmuştur.
ÇartnazBMİ her gön Ua3» «matndrn ahnaMIlr.
Teklifler I1/3/P48 **at 12 ye kadar B-rnğln lrtlk’U caddesi Ma yer arkasında Auiar İdaresi Muımelii Dairesi gvIIİğine verilmesi 1A-
Senelik
8 aylık
3 aylık
l »ytık
Adres
oul gönderilme ildir de adres d®Sı«Urlir»ez
3800 kuruş 5100 kuru» 15C0 »
800 »
300 »
tebdil! için
etti koruMuk Aksi takdir

Telefoniarıttitt Basmuhırrlr MbHb Van İşleri - İdare «)Wi
Müdür ®WJ7
Cemutyel evvel 5 - Kasım KO
Miiliıl? Hnkanhfjın(ian:
İtemk Şişeleri İçin depodaki nÜmuneal gibi M.tJCû »det Ilsttk kapak ve hrç* lalın alınacaktır İstek. 'rrtn NO ftra are’ri teminat parası ila birlikte ÎT Man 1»! çarşamba f!ür« mat H te E-;ltt*ş'te Öevîet Kİğıt cteptetpfd* îrarrr bufmmpten. (25?8»
İmsak Gû öğle İkindi Ak VsUn
S. 10.15 1L.S4 flrtl 9.!8 İLK) 131
V. A32 8,11 17,23 15.45 1&117 19.(7
tdkrenane: Baoıâll civan
Cemal Nadir «oka&ı No 13
Rusyada yapılan Atom bombası
(Boş tarafı 4 flncfl lahlfede) Kapltaa, 4ovy«» makamlarıyla ararında çıkan fhtUAf Hicrine, Vral'a rtrtün «dilini» sayıldı ve mecburi hlı aet« tabi tutuldu, Eapltza 3 «7 ®üd-dşt gen* S mtm aralı lAbcratuvann başında kaldt
Ban makise atelyerinde şrJteiyar-dum. Burada başlıca hedefindi bombanın atildıktan muayyen bir şaman »w patlamasını temin edecek d-haılar yapmaktı Bu kumın basında bulunan Mahalde böyle bir elhoı bulduğunu 1947 ağustosunda bildirdi. Aynı tarihte I numaralı lAboratnvarda atom bombam imali için her »eytn hant olduğunu haber verdi. Bunun ezerine ayar «dildi» zaman patlıya-eak bir atom bomban yapmak İşin» şLrişüdl
17 ağıutos 1947
Bomba hamlandı. 850 gram patlayıcı madde bulunan bombanın teerttbert 17 ağustos 1047 tarihinde yapıldı. Bomba fld saat tuk be» daha »onra pntlıyaeak suret’.* ayır ♦-dlimlşiL Tecrübe rıhası DüOe-ssşşeye zarar Termlyecek kadar uzakla İdi. Her »eyl iyi hesab edilmişti, yalnız neticenin nasıl çıkacağı müstesna... Teerfibe filhakika tam bir muvaffa-kıyetatıhkle bitti, bomba patlamadı.
Bu muvaffakıye'.slzllk, Sovyet makamlarında büyük akliler yaptı, a-tom araştırma dairesi mesuliyeti ■-raştmnak 1lıwr« teknik bir komisyon kurdu, Komisyon mOersefl» lkboratu-vurianrnn hiçbir mesuliyeti olmadığını meydana çıkardı. Şüpheler 3 a-telye özerinde toplanıyordu. Ortada hiçbir dem olmadığı halde, bu atölyelerden blrlnd® baltalama hareketi yapıldığı fikri ortaya atıldı.
Makalda, Tchechöulln va bea vazifelerimizden maki aştır il ar ak Mos-kovayı çağırıldık. Mamafih tevkif •-dilmedik, Moskovaya kendi Tesellimizle gittik.
Joffe w Vavflov gibi atom teknisyenlerine karsı takibatta bulunulmadı. BtaJIn, kıymetlerini takdir etti» bu gibi adamları gücendirmek istemiyordu. Esasen Knpltıa*nm muvakkaten nefyl teknisyenler orasında fena tesir yapmıştı. Ban hadiseler fen »damlan arasında büyük bir tesanüt olduğunu göstermişti. Atom enerjisi mütehassıslarının yerlerini doldurmak kolay değildir. Benim gibi mühendisler için İş böyle değildir. Banım İçin tahkikatı yapanların ately» şeflerine mesuliyeti yükletmedi tercih ettiklerini antedim,
Moekovada, nezaret altında «mbeştik, Ben bu «abeslikten istifâde İle kaçmağa karar verdim. Şüphe uyandırmadan Minsk'e gittim, oradan Po-lonyaya geçtim. Plonytdan. dostlarımın kıymetli yardımlyle Çekoslovak-yaya gitmece muvaffak oldum. Çe-kadovakyadan da İki ay zarfında a-yakla Fransa ya geçtim ve Perise süfli oldum.
Moskcrvada kaldığım esnada İlk tecrübenin muvaffakıyetstellkle neticelenmesinin çok fena tesir yaptığını gördüm. Mamafih tecrübeler® faaliyetle devam edileceği şüphesizdir. Bu İlla uğraşan mütehassıslar kıymetli kimselerdir' ve kendilerine İyi vesait d« temin edilmiştir. 17 »Surioı tecrübesinin muvaffakıyetslzllgt bombavı patlatacak ciharın mükemmel almamasın» atfedilerek zahiri kurtarmağa çalışıyorlar. Fikrimce patlayıcı maddenin hazulığında bir hata vardır.»
Kozklsky şimdi Fraasadan Güney Ameflraya hareket etmiştir.
Afvonda Muallimler Birliği kuruldu
Afyon (Aksam» — Şehrimizde mevcut ltee, fca ve erkek sonat enstitüleri ve yedi Uk okul öğretmenleri arasında, (Afyon 'öğretmenleri Yardımlaşma Demeftîı nl kurmuşlardır. Bu Demetin teşekkülü için çalışan İlse müdürü Orman Kurtuluş başkanlığa ve heT okuldan Mrcr temsilci de üyeliklere seçilerek muvakkat idare kuruluna teşkil etmljterdlr.
YTNt YAYIN
AYLIK ÖĞRETMEN DKRötBtNÎM
100. yıl İÇİa çıkajdıfı frvtalAda aa-jnn ş«riUl yanlarla tnttşar «ett.
ötrvtanen Okulların Bitirenler ö®-miyvCİ teraûndan çıkanlmâkta olan (Aylık Öğretmen Dergisi) tin fev-kalAda sayın İçin yurdun her tara-ruwla büyük bir ilgi uyanmış va birçok «ski, yeni öğretmenlerden yan va fotoğraflar gönderilmiştir.
Bu sayıda bugün «mekllyt aynimi» maaunlann öğretmenlerila birlikte fDrninn-uıl İlmini «rratenndakl fotoğrafları ilk, arta, yüksek Bire tmen okullarına alt şimdly* kadar hlş bir yerd® çıkmamış hItıra v« rerimler bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Şemsettln Ererin v® okulun «ski müdür v« öğretmenlerinden Belim Sim Tercan, İbrahim Al&attln Odv-M, Babrl Cen.n TaTkut, Fazıl Ahmet Ay kaç, Hilmi Yolaç, Cemal Artüı Za-kll Konrapa. Hamdı Kayak O® bir çok munmtenn hltıra yanlorlle bütün öğretmen okullarına alt tarihçeler »ardır.
Bu «ayıdan «1da etmek Isiiyenlerln, Cemiyet mtrkerinş başnırmalan rica edil mtS tehir
İŞTB TÜRKİYE
Bu aylık kıymetli mecmuanın mut nüshası en güzide kalem «ahlplcrlnln çeşitli kıymetli yazdarlyl* intlş&r «t-mlştlr. Tavsiye ederiz.
AFİYET GAZETESİ (Halk Doktoru) Lokman Hekimin yazdıfll Afiyet gazetesinin (27) nel sayın çıktı. İkinci seneye başlarken, herkesin işine yarayan bir İliç, ekçi Uman, suyu gözlere de faydalıdır. Bağlam ev kızı yetiştim® re Aile Hastabakıcılık kur-, sundan mezun olanlar, ne kadar çok' oyuncak. Lokman Hehimln Okul çocukların* öğütleri, verem hakkında herke® neler bilmeli? Lâhanada bulunan faydalı vitaminler, çok aspirin almaktan a&kmınu. Boynu atkılandın sıhhi faydalan, lüzumlu v® lfl-xumjnn perhizler, süt emen çocukları nasıl beslemeli gibi makaleler vardır. Abonesi (250) kuruştur. En sağlam vssıta abone olmaktır. İstanbul Dîvanyolu No. 104.
DOKTOR CELÂL MUHTARIN HAYAT TARİHİ
Doktor Hafu Cemal Lokman Hekim bu namda bir kitap bastırmıştır. Celâl Muhtann mekteplerde. Pariste, Dbblyede. sarayda, istanbulda yaptığı börük işleri, keşifleri. Hn&Hahmer-dckl teşkilatı, Te bu hayırlı cemiyete kazandırdığı milyonlarca eşyayı, paralan ve güzide blrmetleri pek tatlı bir üslûpla yazarak müteaddit resimler, fote}rifiwla süslenmiştir. Her doktorun ve her gencin okumASl-nı tavsiye ederiz. Fiat! (30) kuruş. İstanbul Dtvonyolu No. 104
HAFTALJK GAZETE
Besinci sayım çeşitli yan,, TÜporia,) ve resimlerle İntişar etmiştir.
ERGENE
Türk İyenin tek kültür dergril dan ERGENETln yedinci «ayısı çıkmıştır, içinde Prof. Halil Nlmetullah öz-tflrk'ün Firik U« Metafizik, Nurullah Ateçün Ekin üzerin® yazılarından başka Nlçe, Dilini bn, Selâmet gibi ümmetçi dergilerin yüzünden maskesini indiren kara kuvvete karşı, ilk Türkçülerden Ziya paşa yepyeni bir din görüşü olan tslâmdn Reform gibi yanlan her aydın Türk okumalıdır.
Millî Eğitim Bakanlığından:
1 — 177480,42 Ura keşif bedelli Ankara Teknik üniversitesi fizik *8 kimya binalarında yaptırılacak otomatik telefon, elektrikli tüt v® yangıfl İhbar şantrollan v« bualr^in montajı İş! kapalı zarf uullyl® tkzlltrr.eyi konulmuştur.
| — thal® M. M-'irt.lHS pazartesi günü «sat 18 til Ankara Evkaf tpaf» temanı dördüncü katta toplanacak Meslek! v® Teknik öğretim Merkez Bd-tmainsa Komisyonunda yapılacaktır. ,
3 — İhaleye iştirak edenlerin 10124,47 ihadap İbaret geçici temin»! mektup vey* malbulan De 1018 yılına alt Ticaret ve Binayı Odasır.diâ alınmış belgelerini teklif mektupları D® birlikte vermeleri lâzımdır. î
4 — Bahsi geçen tesisatı meydana getirmek için kullanılacak malzcml ithal malı olduğa takdL*ds 8ZK/1P47 tarih v® 9500 a&yılı Bakaritar Kurula kararmaa kambiyo İdarelerinden almcak belgeler ayrıca komisyona g’s-terilec ektir.
■ — Bu İş® alt sözleşme ve şartlatma projeleriyle resimler Bakanlık Mesleki v® Teknik öğretim Yapı İşleri Müdürlüğünden 837 kuruş muknbl llnde a»tın alınabilir.
• — Teklif mektuplarının ihaleden bir saat ®wel komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi veya gelmiş olması lünmdıt. Pöstadİ olacak gecikmeler kabul edllmlyeeekllr. 2173
—----—----——————— .A
Otobüs bileti bastırılacaktır
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Otobüs idaresi İçin bastıruacak (23) milyon muhtelif cins otobll Mleti kapalı zarf usulü De eksiltmeye konulmuştur.
3 — Muhammen bedel! (2500) liradır.
3 — Muvakkat teminatı (1873) lira olup otobüs İdaresi veznesine yatırılacaktır.
4 — Bu İşin İhalesi 19/3/1)48 cuma günü aaat 19 da Belediye tongamda müteşekkil komisyonda yapılacaktır.
6 — İhaleye iştirak edeceklerin 2490 sayılı kanunun 32 ne! maddesi tarifi dalreslnda hazırlanmış teklif mektuplarım ihale a-iatlnden bir saat evveline tadar Başkanlığa vererek mukabilinde makbuz almaları lânmdıf.
8 — Evsaf ve şartlar tutanak ve MuamelJS Müdürlüğü kaleminde re Otobüs İşleri Genel Müdürlüğünde her gün görülebilir.
1 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaatları. (2904T
Motorlu taşıt satışı
Türk Hava Kurumu Genel Merkezi
Başkanlığından:
l — Çeîlt, marka, muhammen bedel ve teminat tutariarlle eksiltme şekilleri açaıda gösterilen e«kl taptlar teker teker veya partiler hallnd® v® yahut da hepsi birden eksiltmeye çıkanlnuştir.
3 — şartnamesi Levazım şubesinde, taşıtlar merkez binasında görülebilir.
3 — (halesi 22 Mart 948 tarihine rastlayan pazartesi günü a&al 10 d* Merkez binasında yapılacaktır.
4 — İstekliler usulüne göre hazır 1 ayıc₺ktari taj-tla.-ırj ihale saatinden bir aaat önce teslim etmelidirler.
* — Türk Hava Kurumu ihaleyi yapıp yapmamakta tamamen «er-

berttir. Çeşit (2767)
Mr.rka M. bedeli Geçici teminat
Binek Pakart anco 450 Kapalı zarf
» Fort 8.0ÜÛ 450 » »
Otobüs » 8.000 «00 > >
> Doç 8.000 450 » •
* 1 8.000 450 » »
Panel Fort 8.000 37$ » »
■ » öjOÜO 378 » »
Kamyon Çevrol® 1.500 112. W Açık arttırma
Sıhhiye Fort 8.000 450 Kapalı zarf
• 8.000 450 ı »
Enstitü Blokları inşa ettirilecek
Jstantu! üniversitesi rektörlüğünden:
1 — Hukuk ve Ekonomi fakülteleri binalarına yaptırılacak 3,131,741.91 lira keşini enstitü blokları inşasının 25 mart 1948 perşembe gilnü saat 15 te Rektörlükte kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır,
2 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin münakaşa tarihinden va aşağı 5edl gün evvel İstanbul üniversitesi Rektörlüğüne müracaatla yeterlik vesikası almaları lâzımdır. Bu vesikayı almak için verecekleri dilek* çey® (harbden evvel üç yüz bin ve harbden sonra bir buçuk milyon llralıM bir parçalık bu İşe benzer ehemmiyet ve teknik önemde bina inşaatı işini bağan İle yaptığına, İdare ettiğine veya denetlediğine dair iş yaptıran ldlv reden alınmış tasdikli vesika) yi bağltmıalan »arttır.
3 — Münakaşaya katılacaklar mail durumunu belirten bir vesika 0* 1M8 pli Ticaret Odası v® 107.708 liralık geçici teminat makbuzlarını ayri bir zarf İçine koyacaktan teklif mektuplarıyla beraber liıal® günü saat 14 e kadar alındı karşılığı Rektörlüğe vermelidirler.
4 — Bu İşe alt dosya 50 lira bedelle Rektörlükten alınır.
5 — Postada olan gecikmeler nazara »linin»» (2526)
Kayıp İçiz kardeşimi arıyorum
O&rele kara emin Çatak Aralıkça köyünden kız kardeşim Selim oğlu Halil km Feride Çelik 20 senedir kayıptır Bümlerln «.pağıdakl adresime malûmat vermeleri rica olunur.
Kardeşi Cemal Çelik
Bay Cemal Çelik
Galata Tersane cadde* Buğulu n-kak No. 23 İstanbul
Zayi — Haydarpaşa lisesinden İMİ haslrifiirdn almış olduğum olgunluk dtptmnanu kaypetUm. Yeutjl'il ala- 1 eajı.-ndaa tekilinin hükmü yoktur. I Adem ofilu Haşan Vedat Kora,
Kütüphane ve pavyon inşa ettirilecek
İstanbul üniversite Rektörlüğünden:
1 — Hukuk ve Ekonomi Fakülteleri binalarına yaptırılacak 1.032.056,68 lira keşlfli kütüphane ve pavyon İnşası 25 Mart 1048 perçembo günü M al LS130 da Rektörlükte kapalı zarfla eksiltemesi yapılacaktır.
2 — Eksiltmeye girebilmek İçin isteklilerin r&ünak&M tarihinden e> aşağı yedi gün evvel İstanbul üniversitesi Rektörlüğüne müracatla yetere Uk vesikam slmalan I izim dır. Bu vesiknyı almak içtn verecekleri dilekçeyi (harpten evvel yüz elli bin. harpten sonra yedi yüz elli bin liralık bfr pw« ıj.ıhk bu Ue benzer ehemmiyet ve teknik Önemdo bina. İnşaatı işini başajfi He yaptığına. İdare eltisine veya denetlediğine dair 1» yaptıran İdarede® alınmış t-ııdlkil vesikan banlamaları şarttır.
3 — Münafcmya katılacaklar mail durumunu belirten bir vesika ffr 1 ®4V yılı Ticaret Odun ve 44.7Î2 liralık geçici teminat makbuzların» ayrı bfl zarf İçine koyacakları, teklif mektuplarlyle beraber ihata günü saat 14 | kad^r alıldı karalığı RcktoılüBe vermelidirler.
4 Pn !(e alt doya 5rı Ura bedelle Rektörlükten ahnıf.
5 Pcv-ı-dn otan ereUtmeler nazara alınmaz. 2927
-----------------T7—:—:----------------------------------------*
()nîver$ilesi Rektörlüğündenı
ünlverUteve bağU Tıp. Hukuk, Ekonomi, Fen v® KdeMyat fakültel# riyte D «el «e F itarında mevcut bilim kollan İçin doçentlik ünite
hanı açılarakter.
t tekillerin mort HH8 sonuna tadar İmtihana girmek istedikleri bte Um gobınn ye vntmn^ı dili göstererek bir dilekçe 11® Fakülte dekanlıklar^ nn bav vurmaları ve hıı dilekçeye:
aı L'-n'ünm ıi uveralteler kanununun 18 inci veya 8 ncı maddelü rlndeti in »nlr bulunduğunu bildiren belgelerin «sıllan veya noter* , İlkçe la-dtaH suretleri:
b' tmi'han hn- -ı utarak 150) il ranın üniversite veznesin® teslim ş« dildJğınr dair makbuz.
cı Lstekliirrln ilmi araştırma v® vnyımlannın listesi,
dı Doçentlik letlnto bsulmış veya yan makinesinde yazılmış olarat eftı nüsham «irapab »art Iç’ndel.
eı Terin mııhi'i aî hr»*lfindn Mf sahlfey! geçmemek ürere hazırlanmış bir özetin altı n-ı hr»«, önğaiamı lan İdamdır. (31351
i
Bahlfe 8
fi* 9 A M
16 Mart 1948
Bir damlası, büyük bir limon ve Portakal Ağaçları bahçesinin kalbe ferahlık veren lâtif havasım yaratan
HAŞAN LİMON KOLONYASI

Zeytinburnu Fabrikasından:
Çimento alacak sayın müşterilere
Mücbir sebepler dolayısMs, 1948 s en »si ImalAt kampanyası vaktinde boşlıyamamış olduğundan. Zeytinburnu fabrikamı»
16 Mart 1948 Salı sabahından 31 Mart 1948 Çarşamba akjamına kadar
denizden ve karadan çimento tealim edememek sorunda kalmıştır,
Bundan dolayı, Sayın Müşterilerimizin!
1. — 16 Mart Salı sabahından, 31 Mart Çarşamba akşamına kadar deniş ve kara nakil vasıtası
göndermemeleri, -
2. — Vasıtalarını hangi gün göndereceklerinin tesbtti İçin yeniden gün almak üzere Atideki
cedvelde yazılı tarihi erde Galatada Şirket Mşrktşlne «İletindeki buyrukİariyle beraber müracaat etmeleri, rica olunur.
Günü bu tarihte gelmiş olanlar
18 Mı ’ ’ - ‘ *
17 —
22 —
28 —
1 —
7 —
13 —
19 — :
24 —
Galatada Şirket merkezine bu tarihte müracaat etmelidirler
lart ve daha evvol 25 Mart Perşembe
. 18 — 19 — 20 Mart 20 Mart Cuma
. 23 — 24 — 25 Mart 20 Mart Pazartesi
. 27 — 29 — 30—31 Mart 80 Mart Salı
• 2— 3 — 5— 6 Nisan 31 Mart Çarşamba
■ 8 — 9 — 10 — 12 Nisan 1 Nisan Perşembe
. 14 _ İS — 16 — 17 Nisan 2 Nisan Cuma
.20 — 21 — 22 — 23 Nisan B Nisan Pazartesi
. 26 — 27 — 28 — 29 — 30 Nisan . 0 Nisan Salı
TÎCARET SERVİSİ
Tütün satılacak
734 sayılı Kırcasalih Tarım Kredi
Kooperatifinden:
Ortaklanmış elinde 947 yılı mahsulü (27.000) kilo tütün vardır. Tekel İdaresinden avans alınmadığından bu tütünler serbest olarak toptan satılacaktır. Tütünleri görmek ve İzahat almak isteyenlerin Kooperatifimize veya bağlı bulunduğumu! T.C. Ziraat Bankası Uzunköprü ajansına müracaatları ilin olunur. (3330)
Çimento satışı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden:
İngllta BSS12 Nar m a i portland çimentolarımla İstanbul» ve İskenderun» gelmiştir. Vâki mâracaatltr özerine asgari satış miktarımız 100 tondan 10 tona İndirilmiştir.
Çimentolanmış depolarımızda tasllm, beher tonu 120,11 liradan satılmaktadır. Resmi datreln için taahhüt vergisi bu fiat dışındadır.
İhtiyaç sahiplerinin gerek depoda tealim ra gerekse gelecek vapurlardan alf veya husus! şartlarla mal almak üzere Anka radı satış müdürlüğümüze, îstanbulda Bankolar caddesinde Sümerbank binasında satın alma müdürlüğümün v» tskenderunda Bankomu bürosuna mü-raraatlanni ric* ederiz.
İstanbul asliye üçüncü hukuk yargıçlığından: 947/1308
Kurtuluş Dolnpdera Lflleznr sokak 38 No. da Oturan Terpana Adamandl-dls tarafından evvelce aynı adresle oturmakta İken yeni konutunun belirsizliği anlaşılan Nlko Adamandldls aleyhine mahkemenin MT/1308 sayılı dosyası İla açılan boşanma davasının oturumu için ilftnen tebligat yapıldığı halde davalı gelmediğinden llânen gıyap karan tebliğine karar verilerek duruşma 18. 4. 948 saat 11 e bırakılmış olduğundan davalı Nlkonun o gün ve saatte de gelmediği veya vekil göndermediği surette gıyabında tahkikata devam olunacağı ve bir daha oturuma olınmıyacağı İlân olunur.
(95353)
Zayi — Beylerbeyi nüfus idaresinden aldığım ve İçinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmll yoktur.
1327 doğumlu
Osman oğlu Ali Rııa Ardahan
GRİP - BAŞ - DİŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARSI
KLORALKALt FABRİKAMIZ MAMULATINDAN: KİREÇ KAYMAĞI (Chlorure d« cl>aux) %' 33-36 AKTİF KLORLU
İzmit, tcjllml beher ton fiyatı 10 ton ve daha yukan siparişler İçin varil dahil ’ TL. 200.—
10 tondan az siparişler için varil dahil > 250.—
TUZRUHU (Acide Chlorhydrique) 19-21 BOMELÎK Damacanasız 10 ton ve daha yukarı siparişler İçLn 10 tondan az siparişler İçin
MAYİKLOR (Chlore liçuide) % 99-100 SAFİYETTE
Tüp müşteriye alt olmak üzere İsteklilerin müessesemlze müracaatları.
500.
İstanbul 4 üncü İcra memurluğun-' dan: 047/3065
Mulıcuı olup satılmasına karar yedilen (Radyo karo masa, diki? makinesi. İsparta halısı 750 adet kitap palto ve elbise ve salra ev eşyası) Aksaray Ordu caddesi 211 No. lı apartı-manın dört No, lı dairesinde 24/3'043 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 13 de blrinrl açık arttırma He •4 75 tnl bulmadığı takdirde 26/3/048 cuma günü saat 15 den İtibaren İkinci açık arttırma İle satılacaktır. Memuruna mahallinde müracaatları ilân olunur. (95865)
Zayi — İstanbul üniversitesi Edebiyat fakültesinden 1M7 - 48 yılı İçin aldığım şebekeyi kaybettim. Yenisini çıkaracağım için eskisinin hükmü yoktur. 8ınıf 1. 6195 Nüzhet Okçu
Satılık Mensucat Makineleri
1 Adet Obermayer nıao tuluma İplik boya makinesi, 1 adet Jlgger Bez boya makinesi, l adet Leesona Masura makinesi, muhtelif dokuma tezgâhlan ve Armür, 1 adet Semaver kazanı, 1 adet Otoklav, 260 kilo kaynatma kabiliyetinde.
isteklilerin Yedlkul» Kazhçeşma Demirhane Caddesi 128 da
Btr ev sahibi olmak her yurddaş için bir gayedir.
Türkiye İş Bankası
Bu arzunuza ulaşmama İçin slae imkân sağlamıştır. Bun-' dan faydalanınız:
Türkiye İş Bankasında tasarruf hecabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
Yılda dört defa İkramiye çekilişi. Her çekilişte: 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri.
İkinci çekiliş: 1 Haziran
Olşelerlmladon broşür lıleylnlıl
Ankara Belediye Başkanlığından
>1 — Belediyemiz Otobila İdaresin» alt F. B W, marka İki adet otobüsün tavlçredekı fabrikasından Ankara İstasyonuna kadar nakil İçi açık eksiltmeye konulmuştur.
i — Muhammen bedeli (8710» Uradır.
8 — Muvakkat teminatı (653.25) Ura olup Otobüs idaresi veznesine yatırılacaktır.
* — Bu işin eksiltmesi 20.3.948 cuma günü saat 18 da Belediye binasında müteşekkil komisyonda yapılacaktır.
5 — Bu İşe alt uçık eksiltme şartlaşması ve sözleşme projeleriyle diğer Kağıtlar Tutanak ve Muamelüt Müdürlüğü kaleminde ve Otobüs işleri Crnei müdürlüğünde her gün gorille bilir.
ö - İsteklilerin belli gün ve saatte teminatlarlyle birlikle komlsya-r.u itlin-fecaatten. (2853)
i
Sümerbaıık Selüloz Sanayii
Miiessesesi Midirlijiıden
MENSUCAT SANTRAL T-AS. İne müracaatları
İZMİT
Müesscsemlz Fabrikaları ihtiyacında, kullanılmak üzere kendir elyafı, kendir üstübü ve kendir İp parçalan satın alınacaktır. Bu 1ye alt şartname Ankara'da Genel Müdürlüğümüzden, İstanbul'da Küçük Kınacıyan Kanındaki Büromuzdan, tztlnıt’te MiieşsesemU Ticaret şubesinden parasız tedarik olunabilir.
Taliplerin ftat ve miktar bildirmek suretlle teklif mektuplarını Müessesemlz» göndermeleri ilân olunur.
Kömüre ihtiyacı Olanlara
BÜYÜK FIRSAT:
Kazanlarda, kaloriferlerde, «obalarda yakılmağa elverişli TEMİNATLI LİNYİT KÖMÜRÜ İçindeki kükürt miktarı yüzde bir olduğu İçin koku yapmaz: istediğiniz miktarda. lstcdlğtalt yerda teslim edilir. Tel. 41013 Deposu: Unka-p.rnı - Köprübaşı - B^kçl yerinde __________
■■■■■■■»»■■HBffS ECEVİT ARDİYESİ
rMl W» 9a21
a"s° ' "“""m l'U"‘
1 Cde" " Chel" aa,a 931 ••Ma9'c C „ taha/y ■ -;c—
I «dllm‘S ,rı» ^el‘
KOÇ TİCARET T.A.Ş.
IStanbul-AnkarB-EslusehIr . Mût*c*at r»ıl Galatı». Rıhtım Cad . Kotluca haa-T«lt 44921123
JLfhÜt{ otomatik yeni hava gazı fırınlarını görmeden yemeğe misafir davet etmeyiniz i • . ~__________
TUTUM BANKASI T.A O.
Tasarruf Hesapları ikramiye Keşidesi 23 NİSAN 1948 dedir
-------------g oıWın—— i. ııı ıı ■nMuniımmı - '- ——r—

v

Comments (0)