BU6ÜN6/NCI SAYFADA]
KADIN MODA
AKŞAM jjliiçiik ilânlar
' Sene 32 — No. 11288 — Fiat!: her verde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 16 Mart 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Çinde 40 milyon insan aç ve yardıma muhtaç
Türkiye -Pakistan
Karaşiye bir Türk ticaret heyeti gitti
IMeclis 35 kanun tasa

Acheson söylediği nutukta Çine şiddetli ihtarda bulundu
Amerikan Dışişleri Bakanı bugün de Amerikan Sovyet münasebetlerine dair nutuk söyligecek Nevyork 16 (R) — Amerika
Dışişleri Bakanı Acheson, Amerikanın Sovyetlerle münaşebe-U hakkında bugün mühim bir nutuk söyllyecektir. Şu sırada. Amerikanın Asyaya bakan Pa-sJ«i.k kıyılarında bulunmakta o-lan Bakan dün mühim bir nutuk söylemiş, Çin komünistlerini. dolayısiyle Sovyet P.usya-yı, Çin dışında tecavüzkâr maceralara atılmaktan çekinmeğe davet etmiştir. Achesan demiştir ki:
«Amerika, çin ile ticareti arzu ediyor. Fakat Çine kendi a-leyhinde kullanacağı silâhlar vermiyecektir. Bugün Çin kötü durumdadır. Milyonlarla Çinli açlıktan ölmek tehlikesi karşısında iken Çin’den Sovyetlere yiyecek taşınıyor. Sovyetler, çin pahasına Asyada bir İmparatorluk kurmak istiyorlar.
*y- Çin’de 500 milyon insan. Hintliler, Çin Hindistanında, Malezya. Endonezyada oturanlar komünizme karşı cephe almıştır. Çin, milliyetçi hükümetin kabiliyetsizliği neticesinde komünist olmuştur. Fakat zamanla Çinliler. Sovyetlerin va-itlerinln tahakkuk edemlyece-ğinı anlıyacaklar, o zaman Sovyet emperyalizmine karşı koyacaklardır. Bugün Kuzey Çin’de vahim kıtlık vardır. 7 milyon Çinli acele yardıma muhtaçtır. Pekinde toplanan bir komite bu münasebetle bir rapor neş-retm iştir. Umum Çin’de açların mlktan 40 milyondur.» İngiliz gazetelerinin
makaleleri
Londra 16 (R> — Bu sabahki gazeteler Amerikan Dışişleri Bakanının beyanatını memnunlukla karşılıyorlar. Times yazdığı makalede diyor kİ: «A-
*
>■
M
Karaşl 18 (Nafen) — P Aklatan ile Türkiye arasındaki Uçarı münasebetlerini tetkik etmek üzere gayri resmi bir Türk ticaret heyeti buraya gelmiştir. Heyet Sümerbankı temsil etmektedir.
öğrenildiğine göre, Türkiye Pâkistandan kenevir, deri, çay. spor levazımatı yünlü ile cerrahi aletleri almak İstemektedir.
Bunlara mukabil olarak da Türkiye Pâklstana tütün, dökme demir, işlenmiş deriler, ilâçlar, asfalt, çelik boru, gazete kâğıdı dahil olmak üzere her nevi kâğıt, lavantalar ile çamaşırlık kumaşlar İhraç etmek İstemektedir.
Sümerbankın idaresinde He-reke yünlü fabrikasının müdürü bu heyetin başında bulunmak-
eheson'un söylevi çok mühimdir ve Amerikan yardımını ten-kld edenlere bir cevaptır. Dünyanın fevkalâde bir hâdise karşısında kalmaması İsteniyorsa yardıma devam edilmelidir.» Bir Amerikan filosu
Çin Hındistanı limanlarında
Saygon 16 (AF )— Amerikan
Güreş takımımız bugün gidiyor
Stokholma gidecek güreşçilerin isimleri dün katileşti
Stokholm’da yapılacak 1850 Dünya Greko - Romen şampiyonasına iştirak edecek milli güreş takımımız bugün saat 16 da uçakla İsveçe hareket edecektir. Millî takımımızın kuruluşunda son imtihan dün akşam yapılmış ve güreşçilerimizin asil Jestleri görülmüştür
Bu cümleden olmak üzere, Halil Kaya İle birlikte 57 kiloya namzet gösterilen Nasuh. u-murn müdür Vlldan Âşlr'-* Ha-lliln kendisinden daha ıyl vaziyette olduğunu, bu vazifeyi kendisinden daha iyi başaracağını söylemiştir, ümıım miidür, bu vaziyet karşısında çok mütehassis olmuş ve kendisini Ha-lllln yedeği olarak kadroya almıştır,
Nııreddln Zafer de, Oktav'm Greko - Ronıendekl İhtisasını kabul ederek çekilmiştir, Tev-flk Yüce ile Ahmet Şenol’un tercihi İçindede kantara müracaat edilmiş ve Tevfllk, Ahmet-ten üç kilo ek.lk olduğundan, tercih edilmiştir. Bu suretle milli güreş eklpimlz şu şekli almış bulunmakladır:
52 kilo: AH Yücel. 57 kilo: Halil Kaya, «2 kilo: Mehmet Oktav, 67 kilo: Tevflk Yüce 73 kilo: celâl Atik, 78 kilo: Ali özdemlr, 87 kilo; Âdil Can-
İnsim acele görüşecek
Bu iş mart içinde bitecek ve seçim kararı verilecek
Gürüşülecek tasarılar arasında basın kanununun bulunmadığı söyleniyor
müzdekl hafta içinde fevkalâde içtimaa çağırılacaktıı. Bu içtimalarda Halk Partisi Genel sekreterliğinin seçimler hak-kındakl tezkeresi okunacak ve

siyle Eskişehlre hareket etmiştir-
Celâl Bayar. Eskişehir felâketzedelerine ayrılan «D. P- gecesi hasılatL» olan 8600 lirayı da götürmektedir. Celâl Bayar, Eskişehir mıntıkasını gezip bir müddet orada kaldıktan sonra Ankaraya geçecektir.
D P Başkanı bir müddet sonra, İstanbul İl kongresinde bulunmak üzere Anka radon şehrimize gelecektir,
Ankara 16 (Akşam) — Meclisin kapanış tarihi üzerinde birkaç günden beri yeniden çeşitli söylentiler ortaya atılmaktadır. 27 ve 30 mart tarlnl üzerinde karar kılmdığı ekseriyet' Meclisin feshedilmesi hususun-görüşü olmakla beraber. Meclis [ da grupun düşüncelerinin tezahür etmesi İstenecektir. Parti Meclis Grupu, prensip kararını aldıktan sonra Meclis Başkanlık Divanı Kamutaya bir sunuş yapacak ve Meclisin feshedllllp edilmemesi üzerinde milletve-, killeri tartışmalar yapacaklardır. Kararı mütaakıp muhtemelen Başbakan bir nutuk söy-llyecek ve muhalif parti sözcülerine de söz verilecektir.
Celâl Bayar Eskişehire gitti Birkaç gündür tstanbulda bulunan D. P. başkanı Celâl
komisyonlarında bulunan taşanların heyeti umumlyeye sunulması ve müzaekrelerin bu tarihe kadar yetişmlyeceğlnl, binaenaleyh Meclisin ancak nisan ayının İlk haftasında kapanacağını da ileri sürenler ı vardır. Dün bu hususta salahiyetli bazı kimselerle temas ederek fikirlerini sordum. Meclisin martta feshedileceğine muhakkak nazariyle baktıklarını ifade ettiler. Esasen hükümet bu devrede kanunlaşması lâzım gelen taşanları tesbit etmiş ve komisyon müzakerelerini tacil eyle-
Hükümetin tesbit ettiği tasa-,--------- _-----------nlar büyüklü küçüklü otuz be?
dün. A,İn meclisi üyelerinden taa„dlr k, bun|nnn hemen Demokrat Edwln Johnson'.,n. yarL>maan tatarının «oml.yon .ahldk, naklslerl. olan artist- ,„İİ2ak„l.|„l tAmamlanmuM-lere İIMM vermlyecek olan bir D1 ,eM a,. „„ ha,u lclnde sB. büronun »İkili hakkında ka- „ heye(| „mumlye nun Irkim,,., ce.sp rermlf re aem(oe ahnacatür Millet vekilinin. Amerikan hal-, Dlfer tarattM ban MecU3 M? ■’îo "±"; , komisyonları buh.lt. sonunda
alılıSını hllmprllölni lravripttllr-' ....... . .
mesaisini tatil edecektir kİ bunlar arasında Bütçe komisyonu da bulunmaktadır. Meclis heyeti umumlyeslnde görüşülmek üzere hükümet müstaceien komisyonlardan çt-karlunası İstenen .35 kanun tasarısı arasında Basın Kanununun bulunmadığı söylenmekledir.
Otuz beş tasarının mühim bir kısmı Meclisin pazartesi günkü toplantı gündemine alınacaktır kİ. bu arada Af Kanunu tasarısı da bulunmaktadır. Meclis 30 martta fesih karan verirse 28 mart sah günü Halk Partisi Meclis Grupu, fesih kararı üzerinde görüşmeler yapacak ve prensip kararı verecektir.
Eğer 27 mart pazartesi günü veya daha evevl fesih kararı vermesi lâzım gelirse grup önü-
Ahlâksızlık evliyaları
îngrid Bergman ve Rita Hayworth’a bir hücum
— Sınamacılar Birliğinin başkanı Erle Johnston,
kının «ahlâki miyarı» rolünü aldığını bilmediğini kaydettik-' ten sonra, halkın, ahlâki olan ve olnuyan şeyler hakkında kon dişinin karar vermesinin demokrasi icabı olduğunu kaydetmiştir.
Senatör Johnson, Mecliste bir I konuşmasında, İngrld Berg-mann ve Rita Hayworth’a hücum etmiş ve onları «ahlâksız-
donanmasının yedinci filosuna mensup harb gemileri ve uçak taşıma gemilerinin bugün Hindi Çlni’yi ziyaret edecekleri bildirilmektedir.
Bu ziyaretin. Amerikanın
Güney Doğu Asya ile olan alâ- cum etmİ3 ve onla'n oahlâksiZ-kasınm ve Fransız himayesin- llk evliyaları» olarak vosıflan-deki Viet - Nam’a gösterdiği (Ermişti.
yakınlığın bir nişanesini teşkil _______________________________
ettiği kaydedilmektedir.
demir. Ağır: Muharrem Candaş.
Paris 15 — Fransa Stok-holm şampiyonasına 6 güreşçi İle lştlrâk edecekltr. Bunlardan 4 ü, tstanbulda İki ay antrenman yapmıştır ve Stok-hol’a Türk eklpl İle gideceklerdir.
tarafından
Stokholmda
Stokholm'da yapılacak Greko - Romen dünya güreş birinciliklerini takip etmek üzere foto muhabirimiz Ahmet Tuna bugün uçakla Stokholnıtı hareket ediyor.
Muhabirimiz güreşlere ait son haberleri vc fotoğrafları gönderecektir. Akşam o-kurları bu suretle müsabakaları yakından takip edebileceklerdir.
Pakistandan Tahrana hareket etti
Londra 16 (R) — PâkLstanda 15 gün kalmış olan Iran Şahı bu sabah Karaşl’den Tahran'» hareket etmiştir. Şah, dün tertip edilen basın konferansında demiştir kİ:
1 (— İslâm memleketleri arasında daha sıkı işbirliğine ihtiyaç vardır. İran He Pakistan a-r asın da yapılan anlaşma ile İlk adım atılmıştır.»
Şah, İslâm bloku teşkili hak-kındaki suale cevaben evvelâ iktisadi bağlan kuvvetlendirmek lâzım geldiğini söylemiştir.
Hem haklı, hem hakstz
Ankarada yanan kereste fabrikası
Aııknrada Akköprü caddesinde «Sebat» kereste fabrikasının yandığını yazmıştık. Yangının neden çıktığı henüz anlaşdauıanuglur. Yukarıda yanmakta olan fabrika görülüyor.
Prof. Sadi Irmak Ankaraya gitti
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul mıntakası müfettişi profesör doktor Sadi İrmak dün akşam Ankaraya gitmiştir. Sadi Irmak, Ankarada seçim hazırlıkları için icabedcr temaslarda.
Ankaraya gelen ecnebi gazeteciler
Bugün bir geçit resmi yapılacak, tanınmış bir Amerikan muharriri gelecek
Mecliste şiddetli tartışmalar olmuş. Bazı liberaller devletçiliğe saldırmışlar. Cemil Sait Barlas da, devletçiliğin güzel bir müdafaasını yapmış.
Bizim memlekette devletçiliğin karşısında liberalliğin müdafaası? Hem yapılabilir, hem yapılamaz
Yapılabilir: Eğer devletçilik milletin kaldıramıya-cağı vergileri toplayıp bunların hâsılatı ile gayri İktisadî, sırf fanteziye müstenit yemlikler kurmaksa...
Yapılamaz: Eğer devletçilik, sırf bir zümrenin men-' fantine hasredilecek millî nimetleri, milletin emrine hasretmek, bu sayede de devletin gelirini arttırarak vergilerin azalmasına sebep
Görülüyor ki, devletçilik, tatbikatı cihetinden tenkide lâyıktır. Prensibi bakımından değil.
İki mevzuu birbiriyle ka-nştırmamalı. Gürültüye getirip âmme nimetlerinin ii-jzerine oturmamalı.
Dün çelen gazeteciler uçak meydanında karşılanıyorlar
Ankara 15 — Amerikan askeri yardtmından faydalanan memleketleri ziyaret etmekte olan Amerikan, İngiliz, Fransız. HollandalI, Alman, Belçikalı ve İsviçreli gazetecilerden mürekkep 23 kişilik basın heyeti bu sabah özel uçakla şehrimize gelmiştir.
Üçak alanında Türk silâhlı kuvvetleri adına tümgeneral Rüştü Erdclhün kendilerine «Hoş geldiniz.» demiştir. Mlsa-t filler buradan Harb Okuluna giderek ziyarette bulunmuşlar, okulda yemek yedikten sonra Tank Okulunu da gezerek saat 17 de Marshall yardımı Türkiye misyonu şefi Mr. Russel Dorrun yaptığı toplantıda bulunmuşlar ve buradan da Ankara Palasta Basın - Yayın ve Trizm genel müdürü Ahmet Şükrü Esmerin verdiği kokteyl ' partiye gelmişlerdir. Misafirler yarın Hipodromda yapılacak askerî geçit resmini ve hava a-lanında yapılacak uçak göste-1 filerini gördükten sonra şehrimizi terkedeceklerdlr.
Rusböİ Dorr, muhabir lor in
Türkiyeye yapılan yardım ve Türkiyenin Avrupadakl iktisadi değeri hakkında sorulan suallere karşı Türkiyenin bilhassa yiyecek, ve madenler bakımından Avrupaya büyük yardımlar saglıyabiiecegini, bunu sağlamak maksadlyle Türkiyenin kalkınması için çalışıldığını ve bunun için de ör.ce ziraat sahasında ve sonra da madenlerde kalkınmayı sağlamak ga-yesile programlar yapıldığını ve bunların tatbikine başlanıldığını söylemiş ve Türklyede başta krom gelmek üzere on kıymetli madenlerin bulunduğunu İşaret eylemiştir.
General Mc Brlde, ileri sürülen sorulara karşı, askeri yardım heyetinin Türklyedeki vazifesinin, Türk askerlerine A-merlkan yardımı olarak gönderilen harb araçlarının nasıl kul lanıldığını öğretmek olduğunu hemen bütün askeri okullarda bu maksatla kurslar teşkil edildiğini, buradan yetişen asker ve subayların ordunun içerisine dağılarak diğer silâh arka-
( Arkası sahile 2; sülün 6 da)
Sahile 2
A K n l»l
1U iviaul îuju

Sabah GazeteleriNe Diyor?
Tabelâlar iniyor, ışıklı reklâmlar sönüyor
Çünkü belediye fazla gelir temin edeceği düşüncesiyle tabelâ resimkrini, ışıklı reklâmlar vergisini arttırmıştı. Bu yüksek tarife tatbik edileliberi eskiden aldığı vergiyi dc alamaz olduğunu soruyoruz. Hesaba bir bakmalı!
Karaköydc dükkânları olan bir kaç okuyucum bana gönderdikleri mektupta şöyle yazıyorlar: «Tabelâ resimlerine zam yapıtalıberi esnaf dükkânına iki kelimelik yakı yazmaktan korkar olmuştur. Karaköyden geçerken etrafınıza şöyle bir bakınız: Hacı Bekir mağazasının karşısındaki bütün dükkânlar levhalarım kapatmışlardır. İstiklâl caddesinden geçerken dikkat ediniz: Levhaların üzerindeki yazılar silinmiş veya indirilmiştir. Bu yol üzerinde elektrikli reklâmlar giinden giinc azalmaktadır. Çünkü vergilere yapılan son zam çok ağırdır. 1939 •enesinde reklâmların metre karesi 2 lira idi. Sonra hır kac sene ö lira üzerinden aldılar. 194G da 10 liraya çıktı. şimdi metrede 24 lira vergi var. Elektrikli ilânların ise metresi 48 liradır. Dikine olursa üç misli vergi alınır. Başka memleketlerde ana caddeler elektrikli reklâmlarla pırıl pırıl parlarken birim caddelerimiz günden güne kararıyor. Tabelâlarını indiren İndirene. Bir de bunları yazarak geçinenlerin halini düşünün. Belediye ile beraber onlar da riyanda...»
Bana bu mektubu gönderen okuyucularım Bursa belediyesinin son defa reklâmlardan alınan resmi indirdiğini bildiren ilânından da bir »rnek eklemişler. Bursa-da ilânın metre karesi en fazla senede 240 kuruş resme tâbidir. İlânlar büyük ve devamlı olursa yüzde elli tenzilât yapılıyor.
Bursa belediyesini gösterdiği bu anlayıştan dolayı tebrik ederiz. İstanbul belediyesine gelince, yaptığı hatayı yakın zamanda düzelteceğini umarız. Esnaf tabe-İftlnrını indirmeğe devam ederse belediyenin tabelâ
resmi geliri sıfıra inebilir. Zararın neresinden dönülse
kârdır. Şevket RADO
16 Mart ihtifali
Geçim zorluğu
Evüp’deki şehitlerin kabirleri ziyaret edilecek
Şubatta hayat pahalılığı yüzde 1,5 — 2 arttı
Her sene olduğu gibi bugün |« Mart Şehitleri İçirt, ihtifal vanılmak Evüp/teta Şehitlikte
ret edilecektir.
Saat 16 da Eyüp'te yapılacak ihtilalde askeri kıtalar, okullar vp polis müfrezesi hazır bulunacak törene. Umumi Meclis â-«asından Meliha Avni’nin şehir n an ima konuşmasiylç başlanacaktır. Müteakiben Halkevleri namına bir hatiple gençlik namına Üniversiteli bir genç söz »oyliyeceklerdir.
Söylevleri mütaokıb bando, matem havası çalacak, İstanbul Komutanlığı. Belediye ve partiler namına Şehitliğe çelenkler konacaktır, çelenklerln konmasından sonra bir subayın komutası ile bir manga er havaya uç defa ateş edecektir.
Bundan sonra kıtalar ve mektepler geçit resmi yapacak ve tören Eyüp iskelesinde nihayete erecektir.
İstanbul Ticaret ve Saoayl odasının istatistik servisi şubat âna, baba ve üç çocuklu bir a-iic şubat ayında 477 lira 14 kuruşla geçinebilmiş tir. Aynı aile ocak ayında geçinebilmek için 473 lira sarfetmişUr. Böylece bu aile şubat ayı İçindeki masraflarını karşılamak için dışarıdan dört lira borç almak zorunda kalmıştır.
Ocak ayının masraflarına nis belle dört liralık artış, gıda maddeleri fiatlerinin yükselmesinden Uerl gelmektedir. Zira, şubat ayı içinde gıda maddelerinin fiatl, ocak ayına nisbetle % 15 — 2 artmıştır.
Tersine hürriyet
Nadir Nadi CUMHUR! YET’te bu başlıklı yazısında hükümetin Basm kanununu ağırlaştırdığından bahsederek diyor kî:
Bir halk idaresinde, yaptığı iş ne olursa olsun, bütün vatan ti aşlar hakça eşittir. Herkesin, şerefi, namusu, haysiyeti muide rcmdir. Bunlara solduran elbette ceza görür ve göımclldir. Memur da, tüccar da, İşçi dc, irad sahibi de kanunların himayesi altında yaşar. Fakat halk İdare terinde âmme menfaati esastır. Vazifesinden ötürü bir memura hakaret etmenin &dl hâre ketlere kıyasla daha ağır bir suç sayılması da sırf bu düşünceden doğmuştur. Yoksa hepimiz gibi bir vatandaş olan memura hususi imtiyazlar tanımak bahis mevzuu değildir Büâkls, âmme menfaati göz önünde tutulmak şartiyle, umumi hizmetlerde vazife gören vatandaşların kontrolü tabiidir. Bu kontrol İşini yüklenen çeşidi! müesseseler a-rasında. basın, en demokratik ve cn tesirli olanıdır. Adı, gazetelere geçmek, beğenilmemek, hattâ takibe uğramak korkusu, bir çok laubali hareketleri daha başlangıçta önllyeblUr. Gazetenin yazdığı her zaman doğru olmasa da, sadece yazmak imkânı bile, başlıbaşma, kötülükleri azaltıcı ve halka rahatlık vcricL bir kuvvetttlr.
Buna karşılık dürüst vatandaşlar da iftiraya ve hakarete karşı kanunun mutfak himayesi altındadırlar. Namuslu bir memuru kasten lekelemek istiyen bir adam elbette cezasu bırakılın ıy ataktır.
Biz, memurlarımızın ne büyük güçlükler, ne mahrumiyetlerle çarpışarak bu vatan hizmetinde İş gördüklerini yakından biliyor, her fırsatta bunu tekrarlamaktan zevk duyuyo-
ruz Ve muhtemel kötülüklerin yazılmasını güçleştiren ceza kanunundaki yeni değişiklikler, eminiz kİ, memurlarımızı da birim kadar müteessir edecektir.
*
Sanayi Kalkınma Bankası
YENİ SABAH bu başlıklı ma- J kalesinde iliyor ki:
Sanayi bankasının yüzde sekiz veya sekiz buçuklan daha' dûn. bir faJz ile para ikraz etmesine maddeten imkân ol-mıyacaklır, Halbuki halen nıem lckettekl bankalar esasen bu rakamlar üzerinden para ikraz eylemektedirler. Bu itibari» bu yeni teşkil üzerine fazla ümit ve hayal bina eylemek, bilhassa ucuz faiz zavtyesnlden. hiç de yerinde olmamak lâzımgellr. Kal dı kİ müstakbel bankanın İdare meclisinin teşekkül tarzı da bu ucuz faiz, hele uzun vâde bahislerinin tahakkukunu gayet şüpheli bir hale sokacak mahiyette dir. çünkü İdare meclis! 2 bankacı, 2 sanayici, bir de Merkez bankası mümessilinden ibaret olarak beş kişiden terekküp c-decektir.
Meclisi idarede bankacıların çoğunluk teşkil eylemekte bulundukları açıktır Hele iki âza gönderen bankalardan bLr kısmının ellerinde hâlâ İşleyen bir çok sanayi müesseseler! mevcut olduğuna nazaran re’sen sanayici grupları tarafından Meclise seçilecek murahhasın da yine bir bankaya bağlı müessese mümessili olması ihtimali çok galiptir. Bu şartlar altında idarede, sanayicinin mevcudiyeti âdeta sembolik olacak ve endüstri bankası fiilen sırf bankaların elinde bulunacaktır.
Bu şartlar altında ucuz faiz bir hülya olduğu kadar uzun vâde de bir vehim olacak ve Kalkınma bankası, memlekette
mevcut benzer bankaların sayısını bir arttırmış olmakla kalacaktır.
*
Milli birlik ne demektir?
Prof. Fuat Köprülü VATAN’da bu başlıklı yazısında diyor ki:
Bir memlekette «milli birlik»! bozacak tu büyiik tehlike. İktidarda bulunan siyasî kuvvetin, mini İradenin serber tecellisine karşı engeller çıkarmasında., İktidarı her ne bahasına olursa olsun zorla ellndctıılmak Isle-meslndedir. Hele bütün vatandaşlara karşı Lam bir adaletle ve tarafsızlıkla hareket etmesi icabeden idare makinesinin, iktidar partisini yerinde tutmak için bir tazyik vasıtası olarak kullanılması, vatandaşları muhalif ve muvafık diye iki ayn ati m reye bölerek anlara karşı ayrı ayrı ölçüler kullanması, «milli birlik» i kökünden yıkabilir. Böyle büyük bir gafletten ve bunun kötü neticelerinden, istifade edecek olanlar, bir memleketi içinden yıkmak için türlü fırsatlar arayan menfi kuvvetlerdir, Beşinci Koldur.
Seçimlerin çok yaklaştığı şu günlerde, bütün dünyaca tecrübe edilmiş olan bu basit hakikatleri bir defa daha tekrarlamayı çok lüzumlu görüyoruz. Memlekette muhalefeti temsil, eden tek kuvvet olan Demokrat Parti, dört yıllık hayatında, «milli birlik»! yani milletin mânevi müdafaa kudretini sadece muhafaza etmek değil, hattâ arttırmak hususunda çok büyük bir dikkat ve basiret göstermiştir. İktidarın da. yukarıda kısaca işaret ettiğimiz meselelerde samimi bir hassasiyet göstererek herhangi bir gaflete düşmemesini, memleketin yüksek menfaatleri hesabına temenni ediyoruz.
Umumî Meclis dün
Ankaraya gelen ecnebi gazeteciler
Baş tarafı 1 inci sahifede) daşiarına bu modern teçhlsa-tın kullanılmasını öğrettiklerini lıalen Türk ordusunda muhtelif tip silâhların bulunmasına rağmen bunların miktarının gittikçe azalmakla olduğunu söylemiş ve bugün ordudaki silâhların yüzde 75 inin Amerikan silâhları olduğunu kaydederek askerî programın Türkl-yede muvaffakiyetle tatbik e-dildlğinl bilhassa belirtmiştir.
Türkiye de şahsî teşebbüs hak kındaki bir suale karşı Russel Dorr, şalisi teşebbüsün ilerlemesi İçin çalışıldığını ve yeni kurulan sanayi kalkınma bankasının bllhaSSa buna çalışacağını söylemiş ve Türkiye ekonomisinde bir İlerleme olduğunu flatlerin kontrol edildiğini. İhracatın arttığını, kömür İstihsalinin fazlalaştığını bildirmiştir.
Albay Ferguson da, Türk pilotları hakkında sorulan bir soruya, Türk pilotları İyi yetişmektedirler. Hepsi cesurdurlar. Türk gençlerinin hepsi muvaffak olmaktadırlar, demiştir.
Boğazlara karşı bir hareketin İhtimal dahilinde bulunup bu-

lunmadığı yolundaki bir soruyu 1 da amiral Gender, «zannetmem» diye karşılamıştır.
Amerikalı meşhur bir gazeteci geliyor
Ankara 15 (AP.) — Dünyanın en tanınmış ve ileri gelen gazete naşirlerinden Albay Ro-bert R. Mc Cormick, Türkiyeyo yapacağı 3 gürdük bir ziyaret İçin yarın buraya gelecektir.
Ailesi ve maiyeti erkaniyle ö-zej uçakla seyahat eden Albay Mc Cormick Avrupa, Yakın ve Orta Doğu İle Asya memleketlerinde bir tetkik gezisi yapmaktadır. Türkiyeyc son defa uğradığı Suudi Aıabistandan gelmektedir.
Mc Cormick, Cumhurbaşkanı ı. İnönü tarafından kabul edile-cek. yarın akşam yemeği İçin Dışişleri. Bakanı Necmcddln D-Sadatan davetlisidir. Cuma gü- CM nii İstanbula hareket edecek ve iki gün kaldıktan sonra pazara Milânoya gidecektir. C
Albay Mc Cormick «Chicago _O Tribüne», «New-York Daily ” News» ve cWashington Times -Herald* gazeteleriyle Chicago’ dakl WGM radyo İstasyonunun sahibidir,
Nihat Erim
Fe'âketzede
Zafer gazetesinin yanlı; bir haberi
lere yardım
toplantısına son verdi
Hararetli müzakerelerden sonra bütçe ve muhtelif mazbatalar kabul edildi
Ankara 15 — Başbakan Yardımcısı Nihat Erimin on beş gün mezuniyet almış bulunması keyfiyeti, «Zafer» gazetesinde çıkan bir yazıya göre, C. H, P. nin İleri gelenleri arasındaki bir anlaşmazlığın neticesidir.
İktidar mahfilleri, böyle bir vaziyetin mevcud olmadığını ve Nihat Erimin, son zamanlardaki geceli gündüzlü çalışmalarından sonra seçim arifesinde taze bir kuvvetle tekrar İş başına gelebilmek için tasa bir müddet köyüne çekilerek dinlenmeyi tercih ettiğini beyan etmektedirler. C. H. P. Genel başkan vekili Hilmi Uran, bu mevzuda sorulan suale şöyle cevap vermiştir:
— Bu; bizim aramızda öteden bert yer almasına İmrenilen ayrılığın hasretiyle uçurulmuş yeni bir balondur. Okumalı ve gülüp geçmeli...
2 (D >
0 P
>» x>
■O o
Eskişehir sel felâketzedeleri 5 İçin şehrimizde kurulan yardım C komitesine bağışlar devam et-ÇJ mektedir. Bugünkü bağışlar şunlardır:
ArnaVutköy İlkokul öğrencileri 110,35, karyola fabrikası sahibi Sezai 500. İşbankası İstanbul şubesi 2500, Ettbank 2000, Sümerbank 2000, Merkez bankan 3000. güven sigorta şirketi 1000. AU Coşansu 500, sıdta Bütün 500, Ytniisbanbul gazetesi şahibL Habib Edip 5000, Melba - Lion fabrikası 250. Bebek Fıkaraperver cemiyeti 25. makine ve elektrlkevi iimiled şirketi 500, Gavrlyel Gavrlyel-oğiu 500, İşçi Sami 2,5, Eminönü büyük Reşid Paşa okulu öğrencileri 68, Cahid Tanyol 500. Nuri Kozıkoğlu 500, İstanbul Ticaret borsası 25000. Türkiye Kredi bankası 500 lira.

komitesi
Kimse surjarjlı
Basın tasarısı
Ankara 15 — Adalet komisyonu yarın sabalı toplanarak yeni basın kanunu ve ceza kanununda basın suçlan için yapılacak tadilât tasarısını konuşmağa bağlıyacaktır.
Asılsız bir haber
Konya 15 (Akşam) — Buraya gelen haberlere göre vali Şefik Soyer Ankara valiliğine; emniyet umum müdürü Gaffar Söy-lu da Konya valiliğine, Konya emniyet müdürü Muhsin Gök-kaya Nlde vali vekilliğine tâyin edileceklerdir.
Ba haberi Ankara'dan tahkik ettik, içişteri Bakanlık müs taşarı bu hususla şa senskeri seyk-m iştir:
— -Valiler arasında yeniden tiyi" ve naklUrr yapmak İtfa h*ç bir karar yaktar. BMirilen İ'ÜT"*'*** ”
Gazeteciler cemiyeti balosu
Cumartesi günü akşamı verilecek olan Basın balosunun en cazip kısımlarını İstanbul radyosu yaymağa karar vermiştir. Saat 23,30 ile 24 arasında radyo, balonun eğlence saatine alt caz ve Tiirk musikisi konserle-1 riyle, balo İntihalarını anlatan bir skeç! nakledecektir.
O geceki piyango için şehrî-: m İzin büyük müesses eleri cidden kıymetli hediyeler göndermiş bulunmaktadırlar. Balonun bütün hazırlıkları sona ermiş, her senekinden daha muhteşem olması için hiç bir fedakâr lıktan çekinllmemiştir. Piyangoda hiç boş olmıyacaktır. Avrupa, Kahire ve memleket seyahatleri, çamaşır ve süpürge makineleri, radyolar, ipekli kumaşlar gibi çeşitli zengin hediyeler (1500) ü geçmektedir.
Toprak ve tapulama kanunları
Ankara 15 — Meclisin bugünkü toplantısında çiftçiyi topraklandırma hakkındaitl kanunun görüşülmesine devam e-dunıîştîr. Son maddeler görüşülürken Cevdet Kerim înceda-yı, rahiplerine bırakılan arazi üzerinde veya kenarında kurul muş köyler veya evler bulunduğu takdirde, İstimlâk edilerek içinde oturanlara verilmesini teklif etti. Bu teklifin nazarı dikkate alınmak üzer? komisyona gönderilmesine karar verildi.

İstanbul Umumi Meclisi dün saat 10,30 da toplanmış re Dâ-rülfeceze bütçesinin müzakeresine başlamıştır.
Âzadan bir zat, Darülacezedeki imalâthanelere dair uıüte-davil sermaye hakkında izahat istemiştir. Vali ve Belediye Reisi Prof. Fahreddin. Kerim Gö-kay »öz alarak dedi kİ:
— Darülaceze ehemmiyetli bir mevzudur. Bu arada imalâthanelerin de vaziyetini tetkik edeceğim. Müesseseye yepyeni bir çehre vermek lâzımdır. Bu münasebetle size şunu söyliye-yjm kİ, Bomontide ihtiyarla ra mahsus ve Fransızlar tarafından idare edilen bir müessese vardır. Beni davet ettiler, oraya gidip gördüm, Müesseseyl takdirle gezdim. Birçok muteber insanlar ve hanımlar, önlerinde prostelâ olduğu halde. İhtiyarlara şefkatle hizmet ediyorlardı. İnsanların muayyen bir yaştan sonra, ihtiyarlık halinde İstirahat® ve şerkatic muamele görmeğe haklan vardır. Biz de Dferüıâceseyl tamamlyte bir şefkat müessesesi haline getirmeli yte.
Yatanda Dârûlâcezenln balo su vardır. O günü, bütün İstanbul hemşerllerlne bir Dâriilâce-re günü olmak üzere ilân edece.
ve
RCA ve ORÎON Radyolarının Piyangosu
Burla Biraderler ve Şürekâsı MOesseseslnln muhtelif model radyo makinelerinden satın a-lan müşterileri arasında tertip ettiği Piyangonun dördüncü ve •on çekilişi 15/3/1650 tarihinde mezkûr müessese merkezinde Noter huzurunda vuku bulmuştur. Burla Biraderler ve Şürekâsı müessesestain Ankarada-B Şubesinden bir radyo «atin alan Gedikli Çavuş Bay Ahmet Tosun'a TX. jOOö. —liralık mükâfat isabet etmiştir, Bu dördüncü talihli müşteriyi tebrik | teşri iteri fJca olunur.
MEVLOT
tbrahim Feridun (Paşa) Vc-faloğlu'nun vefatının seneı (tevriyesine müsadif lî Mart 1950 Cuma günü Teşvikiye Camii şerifinde aziz ruhuna ithaf e-dihnek üzere öğle namazın1 müteakip Mevlüdu Nebevi kıraat olunacağından ihvanı dlniıı
edteriz.
Kiji, İleni fireleri
ğlm. Ve halkımızın şefkat yardımını Istiyccegim,
Bundan sonra Karaağaç ınü-essesesl bütçesinin müzakeresine başlandı. Bu sırada mües-sesedekl buz fabrikasının ima-ı lâtı hakkında sorulan bir suale müessese müdürü B. Servet, evvelce Belediyeye verilen buz 1-mail İmtiyazının kaldırılıp da bus yapışının serbes yapılmasından sonra hasıl olan rekabet üzerine sarfiyat ve hasılatın a-aaldığıııı anlattı. Şehrin her yerinde bur, bulunamadığından şikâyet edildi.
Hamdi Raslm, buz imal ve sa-hşjncüa rekabet olması faydalı olduğunu, ancak havaylcl utanı-rtye olmamakla beraber, buzun çok kere dc hayati ehemmiyeti
olduğunu da anlatarak, maliyeti yüksek olnııyan bu maddede bir zarar mevzuubahis olmadığını da anlattı*
Karaağaç müessesesi bütçesi kabul edildi. Mütaataben Kon-servatııvar bütçesinin müzakeresine geçildi,
Haindi Raslm Bütün, müessese bütçesi hakkında Daimi encümenin mütalâasını İzah etti Buna göre Konservatuvann bir an evvel Millî Eğitim Bakanlığına devri lâzım geldiğini söyledi ve bilhassa yatılı kısmında bulunan 34 talebeden her birinin Belediyeye 12 bin liraya malolduğundan şikâyet ederek dedi ki:
— Konservatuvann bir orkestra kısmı vardır, iftihar edilebilir. Esasen aksini iddia etmek salâhiyetim haricindedir. Ancak senede verilen 4B konser 1-çin yalnız ücret olarak 141 lira vermek ve bu yükü Belediyenin boynuna yüklemek günahtır.»
Bütçe encümeni. Konscıvatu-vann Belediyeden alâkasının fekki veya Milli KğîLün Bakanlığına devri İçin fevri bir karar veriiemlyeceğinl ve esaslı tetkikatın gelecek sene bütçesine kadar yapılmasını ileri sürüyordu.
Konserratuvar müdürü Ziya, yapılan tentadlerc tatmin edici cevaplar verdi ve vaktiyle gelen Viyan alı büyük bir mütehassısın tavsiyesiyle orkestra için 40 lan razla talebe almanın doğru olmadığını, bu itibnr-la orkestrayı teşkil edecek eleman yetiştirmeğe elverişli olan yatılı kısımda 35 talebe bulunmasının zaruri olduğunu ve ancak fakir aile çocuklarının — tahsil müddeti çok uzun olmakta zaruri bulunan — miicssese-ye rağbet ettikleri için yaUlı olmaları Icab ettiğini dc ilâve etti.
Bunun üzerine Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay dedi kİ:
— tstanbulun Konscrvatuva-ra muhtaç olduğuna şüphe i™un. nuuuc, «»yuı » yoktur. Ancak burasını Beledi-I bir nutuk soyliyecektir.
ye mİ idare etmeli, yoksa Milli Eğitim mİ? Bu ayn bir mesele. Fakat orkestranın yaşaması matlûp ise, Konservatuvarı da yaşatmağa mecburuz. Opera binasına üç milyon lira verdik. Opera oldukça da orkestra olacaktır.» dedi ve bu İzahattan sonra Konservatuvar, mülaakı-ben de Şehir Tiyatrosu büğlüleri kabul edildi,
öğleden sonraki celsede bütçe kararnamesi okunduktan sonra tâyini esami üe reye konuldu ve bütçe 1 muhalif reye karşı 62 reyle kabul edildi.
Bundan sonra encümenlerden gelen mazbatalar müzakere e-dlldi.
Bu arada İstanbul halkının mektep, yol. ışık gibi en mühim ve mûbrem İhtiyaçlarını tesblt etmek ötere teşkil edilen misyon mazbatası okundu
Bu münasebetle fezadan bazıları hiç kaldırım olmıynn yerlerde halkı çamurdan kurtarmak tçin hiç olmazsa Arnavut kaldıranı yapılması Icab ettiğini söylüyorlardı. Mimıvr Zeki, Arnavut kaldırımının arlık bugün hiç yeri olmadığını, esasen zannedildiği kadar ucuz olmadığını İzah etti. Neticede, bundan sonra tstanbulda Arnavut! kaldırımı yapılmıyacağına dair bir prensip karan verilmemekle beraber, artık yavaş yavaş bu usulün terkiyle parkeye dönülmesi ifam geldiği kabul edildi
Diğer bazı mazbatalar da O-kunup kabul edildikten sonra Meclis, bu içtima devresine hayat vererek dağıldı.
Tayyör Manto
Modellerinin geldiğini
Muzaffer Adam
Muhterem müşterilerine arze-der. Tel: 40367 (Zaharyadls karşısı)
BORSA
hfankrat Bortamnm İS/I/İMO ÜM)®rl ÇEKLEŞ
Londra 1 Sterlin Ncw York 1W Dolar Paris 10« Froımz V-Stokholm 100 İsveç Kr. Cenevre 100 liVitre Y. AmcsreTdam 100 Florin Brüksel KK> Belçika F.
tdrbon 100 Eskııdes
ko-
ESHAM VE TAHVİLAT % J FAİZLİ TAHVİLLER Sivas - Ermrum 1 Sivu - Erzurum 8-7 İMİ Demiryolu 1 İMİ Dcmtryoln n İMİ Demiryolu Ut Milli Müdafaa Milli Müdafaa n
a.30
Bir tebliğ
İstanbul yordun başkan lığından: 1 — K ışılayın Eskişehir
makbuzu olmaksızın hiç bir vesile ile felâketzedeler için para toployamız. 2 — Kızılay şubeleri her gün açıktır. Arzu eden Kızılay şubelerine nakit ve eşya verebilir.
îturbi Tıbiyeliler balosunda
Şehrimizde bir fcuç konser veren maruf piyano"âanatkân Jose ttrubi Eskişehir felâketzedeleri menfaatine verdiği konseri mütaatap vali ve '■belediye başkanı Prof. Gök ay sanatkârı aynı gece Taksim gazinosu ve Parkotelde versilmekte olan tıp balolarına davet etmiş, bu daveti memnunlukla kürşılıyarı sanatkâr baloda gençlerin coşkun tezahüratı arasında bir kaç eser de çalmıştır.
Sanatkâr balodan ayrılırken valimize Istan bulda gördüğü sıcak kabul ve kalbi dostluktan
nl-
Hikmet Bayur geliyor
Millet Partisinin İstanbul
îı kongresinde hazır bulunmak ü-zere, Millet Partisi Genel Başkanı Hikmet Bayur ve Millet Partisine mensup MUtetvetalle-rlyie Genel kanıl üyeleri bugün Ankaradan ekspresle hareket e-, tieerk yarın şehrimize geleceklerdir. Hfkmeı Bayur konerefle
M>in Müdafaa IB Milli Müdafaa TV 50.73 zı.ro
% ■ FAİZLİ TAHVİLLER
K»lk»niMa 1 «15
Kalkınma D SB —
Kalkınma ITI BB-ao
M8 htıkTMci I »8M
M» istımaı n W.K>
İMİ Demiryolu »750
IMS Irttaron L *1-
% 5 FAİZLİ TAKVİLLEJl
1SU Brsul 33.43
I'iM İkramiye 11 5150
M.I11 MOdnfaa (A®
Demiryolu IV MJ5
Drmlryoln V 5875
IMS tahvili V7 35
•l «J. FAİZLİ TAHVİLLE!
AMADOLU DEMinYOLU CHOPU
Tahviller 1-3 111.—
Hlöc senetleri T, OO 53 —
MilmessU aenet S75O
ŞtHKET HİSSELERİ
Merkez Bankası 131.—
iş Bankası VÎ50
T Ticaret Bankarj 6.—
Aralan Çimento J7.25
SARRAFLARDA ALTIM
San»lar
Guldcıı 30.50
Türk llrtun « 6U
5L50
Külçe r. —
RegM M. 10
memnunl-
51.10
zo.tt çok mütehassıs olduğundan ve s® ffi gelecek yıl şehrimizde daha u-sunca müddet kalmak ve bilhassa gençler İçin ayn konser I1 vermek istediğini söylemiştir. Jûse İtrubl balodan ayrılırken gençlerin kendisine uzattitaan hâtıra defterlerini
yetle imzalamış ve bu arada bir gencin de bir elli liralık üzerine sanatkâra tarza alt irdiği görülmüştür.
İstanbullulara teşekkür
Eskişehir Belediye 'başkanlığından irimiz Vali ve Belediye başkanlığına dün gelen telgrafta şehrimiz halkının felâketzedelere yaptığı yardım ve gösterdiği alâkaya teşekkür edilmektedir.
Fransız elçisi taziyede bulundu Ankara 15 (A A.) — Eskişe-hlrin uğradığı rai felâketi do-layısiyte Fransa Büyükelçisi M. Jean Lt-scuyer Dışişleri Bakanımıza gönderdiği bir mektupla gerek hükümetinin ve gerek şâhsının bu feifekf-ttaıı duydukları derin teessürü bildlnnişUr.
AKŞAMtl^AKŞAMg]
Koruyamadığımız tarihi eserler
Örnek bir
hareket
70 lira aylıkla günde
Tarihi eserlerin muhata* sası, diyoruz. Daha doğrusu, bir zaman evvel böyle bir b meseleyi ortaya atmıştık, boyuna tekrarlardık. Şimdi, unutuldu. Arada sırada raf* tan indirip mütalâa etsek fena olmayacak.
İki misal gösterelim:
Bir tanesi, Mısır Çarşısı'-na ait. Devrimize kadar gayet fena şartlar altında nis-yaııa terkedilen Mısır Çarşı-sı’nı restore etmekte o kadar öğündük kî, bu hâdiseyi mecmualarımızda, propaganda risalelerimizde, Cumhuriyet albümlerimizde belirttik, durduk. Sağdan bak, nefaset; soldan bak letafet. Bu ecdat şaheseri karşısında yüreğimiz heyecanla kabardı. İhya edilmesinde neslimizin de hizmeti dokunduğu için ayrıca gurur duyduk.
Şimdi içinin gayrî pitoresk ve bilhassa geniz tırmalayıcı evsafından, su yüzü görmeyen kıymetli taşlarından bahsedecek değiliz. Cnları biz ıslah edemiyoruz, torunlarımız etsin. Fakat, umumi manzaraya hükmeden methale ne demeli? Bu
Sanatkâr Iturbi ken- 1 di konserine 2 bin lira.
vererek girdi
15 saat iş!
methali kooperatif teşkilâtına kiralamışız. İçinde halk yağı da satılıyor: faydasına bu balcımdan diyecek yoktur. Fakat, bir şey faydalı olunca ille sakil mi olmalı? Âbideye geçirilmiş o 11e ca-mckândır, o ne boyadır’
Modern ayartım ani arın hollerini fayda getirir diye kiraya veriyor muyuz? Şapkalarımızın kenarına reklâm vasıtasıdır diye ilân a-sıyor muyuz?
Estetik namına gidilsin, bakılsın ve hükmedilsin.
İkinci tenkidimiz de; İs-tanbıılıın manzarasına hük-
Şehrimizde bulunan piyano virtüözü Joze îturbi’nin evvelki akşam Eminönü Halkevinde Eskişehir felâketzedeleri için bir | konser verdiğini yazmıştık-Değerli sanatkâr, konserine geldiği zaman kapıda kendisi de bilet almıştır. Orada bulunanlara sanatkâr, şu alâka verici sözleri söylemiştir:
(— Efendim, bu konser mademki Eskişehir felâketzedeleri içindir, yani bir hayır menfaatinedir. benim de bilet alarak girmem icabeder. Onun için bin liralık, bir bilet benim için, bin liralık bir bilet de emniyet memuru arkadaşım bay Mehmet için kesilmesini rica ederim.»
Piyanistin ricası yerine getirilmiştir. îturbl’niıı bu hareketi halk arasında büyük bir tesir yaratmıştır. Tahmin edildiğine göre dünyada kendi konserine para vererek giren ilk sanatkâr Ruhidir.
Itıırbi Komaya gitti
Tanınmış piyano virtüözü Jo-se İtıırbi dün uçakla Ronıaya hareket etmiştir.
Veremle mücadele
Ortadoğu verem mücadele kursu
meden bazı camilerin bakım-
cü Mustafa camii... Bu gibi âbidelerin torunlarımız tara-
sızlığıdır. İki misal: Rumi Mehmet Paşa camii, Cciin-
fından kurtarılmasına dua edemiycceğiz. Çünkü zaman müsaade etmiyecek, A'.lah kurtarsın, kendi evleridir.

Dil meseleleri
Prensip kararları verildi. Fakat, tatbikat ne merkezde? Hâlâ uydurma terimlerle çocuklarımızın zihinleri allak bullak ediliyor mu?
Bir talebe tanıyorum: Ders kitabındaki fikirleri anlamak için, yeni terimlerden önceki nüshayı okuyor; terimler anlaşılır gibi oldu-ğ ı için (zira, yaşayan kelimelerden terekküp ettiği için) dersini belliyor: mânayı kavradıktan sonra, yeni 1 terimli kitapta uydurma kelimeleri öğreniyor.
Tekrarlıyorum: Di! inkılâbını mâkule irca etmek için prensip kararları verilmişti. Fakat, tatbikat ne merkezde?
Birleşmiş Milletler sağlık teşkilâtının şehrlmdde. Orta Şark memleketleri için veremle mü-acdele mütehassısı yetiştirmek üzere bir kurs açmağa karar verdiğini yazmıştık. Bu kursun tatbikat yeri olmak üzere Sui-lanahmette bir de verem dispanseri ve araştırma lâboratu-varı vücuda getirilmektedir.
Bu işleri organize etmek üzere Birleşmiş Milletler sağlık mütehassıslarından Dr. memur edilmişti Doktor bir hafta evvel Mısıra giderek oradan gönderilecek doktorlar hakkında alâkalılarla larda bulunmuştur.
Dün sağlık müdürlüğüne Mısırdan bir telgraf gelmiştir. Telgrafta doktor Berther cuma günü tstanbulda olacağını bildirmektedir. Mütehassıs, kurslar faaliyete geçinceye kadar şehrimizde kalacaktır.
Istanbuldaki berberlerin yüzde altmışı veremli imiş. Buna karşı ne yapılabilir?
Erkek veya kadın, her vatandaşın her gün veya zaman zaman uğramak zorunda olduğu bir yer vardır: Berber dükkânı...
Cemiyet hayatında mühim bir rolü bulunan berber, eline aldığı makine, ustura veya makasla bizi isterse biçime sokar. isterse kuşa çevirir. Bu sebeple şahsan ben. berberlerle İyi geçinme taraftarıyım!... Neme lâzım; bakarsınız adam günün birinde usturayı şöyle biraz yan tutar, veya makineyi ensede oynatacağı yerde kafamın ortasına doğru, yürütü-verir. Bunları hesaba katmak gerek!... Amma şu da var ki, berber esnafının meseleleri, yukarıda saydığımız tehlikeler bahis mevzuu olmasa bile, hakikaten üzerinde durulacak kadar mühim.
Tanıdık berber
Geçen gün caddede yürürken Aşina bir ses adımı çağırdı. Döndüm. Vaktiyle bizim semtte çalışmış olan tanıdık bir berberdi. Adı Ahmet Karaca. 30 - 32 yaşlarında, genç, çalışkan vc işinin ehli bir berber.
Dükkâna başladık.
— Biz, dedi, bir dernek kurduk.
— Adı ne?
— İstanbul umum berber derneği. Beş aydır çalışıyoruz.
— Hayırlısı olsun. Ne kadar üyeniz var?
— 500.
— Peki, Istanbuldaki berberlerin sayısı nedir?
— 4000.
— Öyleyse derneğinizin üye sayısı pek az. Neden bütün berberler size kaydolmuyorlar? I
— Efendim bugün bcrberle-rln bir çok dertleri var. Bun-Berther ' ların dernek tarafından halli ni istiyorlar ve bu dertler halledilirse derneğe üye yazılacaklarını söylüyorlar. Ben derneğin İdare heyetinde işçi temsilcisi olarak bulunuyorum., Arkadaşlara anlattım. Cemiye-' tin maddi ve mânevi imkânları geniş olmalı kİ bugünkü | dertlerle savaşabilsin; ancak sîzlerin derneğe zıimamzla olur, dedim, minval üzere uğraşıp ruz.
temas
Kadın gazetesi
Üç yıldanberi neşredilmekte olan Kadın Gazetesi 0 martta dördüncü yıla ürmlştir. Gazeteyi ve çıkaranları tebrik ile muvaffakiyetlerinin devamını temenni ederiz.

Bir okuyucum, geçen gün telefon etti: Rakibe kelimesini kullanmalı mı? Filmlerden birinde «İki rakibe» deniyormuş. Bu Türkeenin selikasına uymasa gerekmiş. Çünkü artık (müdüre, me-rnure. evsahibesi) gibi tâbirleri dilden tardetmişiz. Türkçede müennes olmadığına göre, (rakibe) de olmamalı imiş. (Rakip kadın, rakip kız) demeli imiş. Ben ne düşünüyormuşum?
Benim düşüncem şudur ki, Türkçedcıı kelime atışımız illallah- Mademki, tarih bize, tek kelime ile bir mefhumu anlatabilmek kudretini vermiş ve hâlâ halkımız (rakibe) nın ne demek olduğunu, (müdürenın, mc-murenin, evsahibesi) nin ne demek olduğunu anlıyor, bu kelimeler müstesna müen-nesler dahi nisa Tiirkcede muhafaza etmeli. Fikrim budur.
Halk, dil işleriyle meşgul. Bir okuyucum da resmî bîr ilândan parça kesip göndermiş. İlim müesseselerinuz-, den biri, (Nolıel mükâfatını haiz) diyor. Tabii, maaşını haiz olamadığı gibi, mükâfatını da haiz olamaz. Ünva-nım haiz olur. Nişanım hâmil olur. İlh. . Türkçemizde biitiin bunların kıldan ince, kılıçtan keskin farkları var-
Kadın saç tuvalet derneği
İstanbul kadın saç tuvalet derneğinin kongresi Beyoğlu Halkevinde yapılmıştır. Faaliyet raporu okunarak tasdik e-dildikten sonra idare heyeti seçimine geçilmiş, intihap şu neticeyi vermiştir:
İsmail Sun, V?U Acar, tstok-11 Angelidis. Rıza Heper, Rahmi Tanrıöver, Şükrü Güieryüz, Sami Aksaç.
Haysiyet divanına Necati Belit, Kemal Denlzman, Sıtkı Altın seçilmişlerdir.
Başkanlığa İsmail Sun, İkinci başkanlığa Rahmi Tanrıö-ver, muhasipliğe de VeU Acar getlriLmlştlr.
Müstahsil elindeki üzümlerin satışı
Müstahsilden üzüm mubayaasına memur edilen Tarım Satış kooperatifleri, üziım alumna başlamıştır. Dün akşama kadar Tarım şubelerine baş vuran müstahsilden alınan üzüm miktarı. yüz bin kiloyu bulmuştur. Tarım, teşbih ettiği flat üzerinden müstahsilden üzüm almağa devam edecektir.
di. Şimdi başını koyuverdik, gidiyor. Gider amma ne gider!
Türkçenin üzerinde büyük bir titizlik gösterip elbirliği ile sevgili dilimizi kurtar-sak.
Berberlere diploma tevzii
Hyor. Fakat geçenlerde bizim let her berber İşçisinin bizim bir arkadaş hasta oldu. Pata- j derneğe üye yazılmasını mec-sını almak için tam iki ay kapı kapı dolşti.
— Peki, sizce bu dertler na-' sil halledilir?
— Eu büyük bir meseledir. Devletin işçi meselelerini çok geniş ve şümullü bir plânla elej alması lâzımdır. Bu arada İş,
'Kanununun en ufak berber( dükkânlarına kadar teşmili ve ( iş saatlerinin tahdit ve kontrolü gerektir. Bundan başka dev-l
. burı kümalıdır. O zaman de her İşçiden, sınıfına
. muayyen bir aidat alırız.
suretle o işçi İhtiyarlık, işsizlik I hastalık ve benzeri hallerde J dernek tarafından desteklenir. 'Devlet de bir taraftan kendi ı1 sigortalarını İsterse devam etkirsin. Neticede İşçinin duru-__________________ _______ munu düzeltmek için mühim iş saatlerinin tahdit ve kont.ro- »dunlar atılmış olur.
I Şahap BALCIOÖLU
blz göre
Bu
girip konuşmaya
İsrail’den iki meşhur sanatkâr geliyor
İlk defa İsrail'den iki meşhur sanatkâr geliyor. Berlin Beethoven Hal orkestrasının eski şefi İsrail Fllârmonl orkestrasının solisti iirta* viyolonist Baruch Liftman'la Avrupada yaptığı turnede pek büyük bir muvaffakiyet kazanan meşhur piyanist Esther S. Homstein. yakında Atlas sinemasında kon 'ser vermek üzer» şehrimize ge-j leceklerdlr.
Mahsullerimizin ihraç meselesi
İzmir — Kuru Meyva İhracatçıları Birliği İdare kurulu dün birlikler binasında toplanmış, yeni İhraç İmkânlarını a-raştırmak Û2ete Ankarada teşebbüslerde bulunan üç kişilik heyetin bu yoldaki çalışmalarına dair İzahlarını dinlemiştir, tir.
Tedavi gören hastalar
Yüzde 48 i taşralı, yüzde 52 si İstanbulludur
Geçen sene zarfında şehrimiz hastanelerinde tedavi görmüş hastalar, geldikleri memleketlere göre tasnif edilmiştir.
Neticede şehrimiz hastanelerinde yatan hosiaiarın yüzde 48 inin Anadolu ve Trakya bölgelerinden geldiği, yüzde 52 sini de İstanbul halkından olduğu anlaşılmıştır.
Şehrimiz belediyesi öteden-berl alâkalı makamlara müracaat ederek açtığı hastanelerden İstanbulluların istifade etmesi İcabederken Anadoludan gelen hastalar yüzünden İstanbulluların yer bulamadıklarını bildirmektedir.. Ve bu sebeple «Mademki İstanbulda meşhur doktorlar vardır diye Anadolu hastalarının şehrimize akını önlenemiyor. Anadolu ve Trakya şehir bütçelerinden her sene ayrılacak tahsisat İle İstanbul da yeni olr hastane açılsın, yahut da belediyenin şehir sağlığı işleri için senede sarfetti-ğl 8 milyon liranın bir kısmı bu paralarla karşılansın» denilmektedir.
Hazırlanan yeni istatistikle birlikte belediye, alâkalı Bakanlıklara tekrar müracaat edecektir.
Yedikule hastanesi öbür gün açılıyor
Cumartesi günü Yedikule verem hastanesi merasimle a-çılacaktır. Hastaneyi Sağlık Bakanı doktor Kemali Bayezlt a-ç ocaktır.
Kemali Bayezlt yan nsabah-kl trenle serimize gelecektir.
Kaçak sigaralar
RADYO
İngiliz tiyatro münekkidinin konferansları
Şehrimizde bulunan İngiliz ! tiyatro münekkidi Mr. Alan 'Dent konferanslarına devam etmektedir.
] Tiyatro âleminde büyük akls-bıı da ler hasıl etmiş olan La follo de üye ya-Jchaillot eserini Dell Saraylı ls-tşte bu duruyo- '
Dertler
— Peki, sizin dertleriniz terdir?
— Bizde dert mİ ararsın ylm? Önce İş saatleri meselesi var. Bugün Istanbuldaki berber işçilerinin hepsi de kanunî iş saatinden fazla çalıştırılıyorlar. Bunların arasında günde 15 saate kadar çalışanlar var. Böylelerl sabah saat 7 den. t’CCe saat 22 ye kadar ellerinden makası veya usturayı bırakmıyorlar. Buna mukabil kazançları da o nispette az. Birinci sınır berber işçileri ayda 90 lira. İkinci sınıflar 30 lira, üçüncü sınıflar da 70 Ura kazanırlar. Istanbuldaki berber işçilerinin yüzde yetmişinin üçüncü sınıfa mensup olduklarım hesap ederseniz vaziyet daha İyi anlaşılır.
En fazla çalıştırılan sınıf da bu üçüncü sınıftır, Bu zavallılar evlerinden erken çıkıp geç girdikleri İçin gündüz göziyle evlâtlarını ve ailelerini bile göremezler. Kati bir İstismara tâbi tutulan bu berberlerin yüzde altmışı maalesef verem-, İldir.
— Hakikaten acı şeyler bunlar. iyi amma îş Kanununun size şümulü yok mu?
— Yok beyim, ne gezer! İş Kanununun tatbik edilebilmesi İçin bir berber dükkânında en az 10 işçinin çalışması lâzım, tstanbulda böyle kaç tane dükkân var? Şimdi kanunun tâdil ve küçük dükkânlara da teşmil edildiğini duyuyoruz, amma bunun da bir fayda verml-yeceğlnl biliyoruz. Çünkü bizim durumumuz kanunla değil maddi imkânlarla düzelebilir. Tasavvur edin kİ bu kadar yıpranan berber işçilerinin hastalık, ihtiyarlık ve İşsizlik sigortaları da yoktur. îş-çi, bu saydığım her üo halde de sefalete mahkûmdur. Kl-
ne-
be-
Heyet, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı İle yaptığı temaslarda, İngiltera ve Almanyaya yeni satışlar için Bakanlıkça teşebbüslerde bulunulmasını ve idare kurulunun neticenin kışa bir zamanda bildirilmesini rica ettiğini Dildirmiş. İdare kurulu da bu yolda bir telgraf çekilerek tekidine karar vermiştir.
Hamsi bolluğu
Sinop 15 (AJı) — Liman, şimdiye kadar misil görülmemiş kadar çok hamsi İle dolmuştur. Dün tutulan hamsi 60.000 kiloyu bulmuştur. Denizden Samsun'a, kamyonlarla da Ankara, Boyabat. Taşköprü ve Kas-harekellni 1 nisana bırakmış- , tamonu'ya hamsi şevkine baştır. I ianmıştır.
Mr. Alan Dent bugün saat’ İlde Sanat Dostlan cemiyetine gelerek sanat sevenlerle tanışacak ve kendllerlye bir hasbıhalde bulunacaktır.
mlyle adapte eden FLkret Adilin bu eseri 38 martta Şehir Tiyatrosu tarafından oynanmağa başlanacaktır
İngiliz münekkidi bu eseri seyretmek üzere Istanbuldan
Vali Ankaraya gidiyor
Vali ve belediye başkanı profesör Fahreddln Kerim Kökay. pazar günü akşamı trenle Ankaraya gidecektir.
Ankarada 3 gün kalacak olan vali, şehir bütçesi, Istanbulda dar gelirli aileler İçin yapılacak meskenlerle diğer meseleler hakkında alâkalılarla görüşecektir.
Mr. Dent’ın son konferansı
Tiyatro münekkidi Mr. Dent yarın (17 cuma) saat 17 de Teknik üniversite salonunda «Slıokespeare’l Filime Çekerken» mevzulu son konferansını verecektir. Giriş serbesttir.
(Fâ-NÛ) itapta bu hakların hepsi verl-
Millî eğitim kupası futbol maçları
Milli Eğitim kupası futbol maçları önümüzdeki haftadan İtibaren bağlıyacaktır.
Şehrimizde yapılacak İlk kar şılaşmaiar, 18 mart cumartesi günü Demlrspor - Galatasaray. Gençlerblrliği - Beşiktaş. 18 mart pazar günü de Demlrspor -Beşiktaş - Oençlerblrllgl -Galatasaray arasında olacaktır.
Verilen malûmata göre Milli Eğitim kupası müsabakalarından elde edilecek hasılattan bir miktarı Eskişehir felâketzedelerine ayrılacaktır.
21 Nsan
İkramiye çekilişi Çocuk Hesaplarına tahsis edilmiştir.
31 Mart
akşamına kadar bankamızda açılacak en az 50 lira bakiydi Çocuk Hesaplan bu çekilişten faydalanırlar.
150 lira bakiyeli çocuk hesaplan diğer İkramiye çekilişlerine de katılırlar.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
İktisat Fakültesinde yabancı dil dersleri
Yabancı dil İşinden dolayı kendi talebelerinin çok fena durumda olduklarını gören ve talebenin bir çok müracaatı £le karşılaşan. İktisat fakültesi, profesör, doçent ve nsistaniar tarafından İdare edilmek ve alâkalı derslerin metinleri üzerinde tercüme ekserslzlerl yap-j mak üzere haftada dörder saatlik tnglllzce, Fransızca, Almanca kurları tertip etmiştir. Geçen sömestrde başlanan bu tecrübeye bu sömestr esnasında da talebenin vâki müracaatı üzerine devam olunacaktır.
★ Millet Partisi Eminönü İlçesinden: Partimizin Eminönü ilçe kongresi 18 mart 1050 perşembe günü saat 10.30 da Partinin Beyazıttaki il merkezi lokalinde toplanacaktır.
İSTANBUL RADYOSU
öğle ve akşam programları
IZ57 Acıiu ve nrozramlar.
13.00 Haberler.
13.15 Şarkı ve türkOîcr «Pl.».
13.10 Çeşitli hafif millik «Pl».
13,50 Ev «cadını - Ç-K-tklarda mOzlk ve lüMn terbiyen
11.00 Şarkı vc tllıkülct Okuvan: Ahmet Üstün. Çalanlar: Hakki Derman, Şerif IçU. Sallhaddin Pınar.
14.40 Dans müziği «PL».
15.00 Programlar ve h.-panıj.
18.00 Car. ımüzfgl «Pl...
10.M Kabare sarkılan «Pl.».
10,Şnz cfvrlerL Çalımlar: Mustafa Sunar (Keman), Dürrü Turan (Tamburi.
10,00 Haberler.
19.15 Sevilen tanırnlar «Pl».
13,25 Şen aoloları.
10.15 Şarkı vc tflrkOler. Okuyan: Cemal Kimli. Çalanlar: Sadi Utl-ay. iucddln Öhte. Yvr(0 Baca naa.
20.15 Pelleas et MelUande «Tcrnall».
31.15 Fasıl heyeti konseri.
22,00 KllçUk orkestradan ntctodUer.
13.20 Dans müziği «Pl».
22.45 Haberler.
23.00 Hafif müzik «Fi.».
23.30 Prosrımlar ve kopanı*.
ANKARA RADYOSU
öğle ve akşam pıugramları
13.28 Açılış ve proşraın.
12.30 M. S. ayan ve Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Radyo salon orkestra».
13.30 Öğle Ğazetcaİ.
13.45 Radyo salon orkestrasının de-
14.00 Akfam proffranıl. hava raporu ve kapanı],
17.58 Açılış ve ve program.
10,00 M. S. ayarı ve inceant (Ferah-nAtc fnslıl.
18.45 Piyano ile eto. parçalan «PL».
16.00 M. S. ny.ırı vs Haberler.
10.15 Geçmişte Bugün.
10.30 Yurttan Sesler.
10.49 Beethoven - Re Majör 3 nal acnfoıl «Pl.».
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Scrbca Saat.
20.35 Tamburla saz eserleri (M. Cemil).
30.50 Halk tOrkOlcrt.
21.00 Uncsko Gazetesi.
21.15 Dana ınUzigi «Pl.».
21.45 Konuşma: (Soflık SaaUL
23,00 Müzikse 7CT İn saati.
22.13 M, S. oyarı ve Haberler.
23.00 Program ve kapanış.
Ynnn labııhld progma
7J0 M. S. ayan.
1.31 Meseli parçalar (FJ.».
7.45 Haberler ve hava raporu.
B.oo Şarkılar ,«PL».
8.13 Hafif melodiler «Pl,».
8.25 Güntln programı
8.30 Mozart Re Majör keman konçertosu «Pl.».
9.00 Kapanı#.
Şu küçük haber gazetelerde ğirâüme ilişti:
«Limanımıza gelen Mon-golle vapuru makinistlerinden biri vücuduna sardığı kaçak sigaraları şehre çıkar-mağa teşebbüs ederken yakalanmıştır.»
Okudum, düşündüm: Memleketimizde tütünün en güzel cinsleri yetişir ve dışarıya satarız. Bizim Tekel İ-daresi mamullerinden bir kısmını yabancı memleketlere ihraç ediyor. Türk şarapları, Türk likörleri. Türk vermutları ve Türk sigaraları Avrupanın bir çok yerlerinde. Amerika d a rağbet görüyor.
Hakikat böyle iken nasıl oluyor da yabancı diyarlardan memleketimize kaçak sigara getiriliyor? Mongolle vapuru makinistinin kaçak sigara çıkarırken yakalanması, yurdumuzda bu şekilde vukubulan kaçakçılıklar zincirine eklenen bir halkadır. Limanlarımızda bu vakaların sık sık tekerrür etmesinden anlaşılıyor ki dışarıdan getirilen kaçak sigaralar memleketimizde rağbet görüyor, müşteri bulunuyor, satılıyor. Ve tabiî ki, yakalanıp cezalanmak tehlikesini göze alarak kaçak sigaraları yurdumuza getirenler bu gayrimeşru alışverişlerden para kazanıyorlar. Yani getirdikleri sigaraları burada, kendi memleketlerinden daha yüksek fi-atle satıyorlar.
Neden acaba? Alâkadarlar bu nokta üzerinde durup e-saslı bir inceleme yaptılar mx bilmiyorum. Bu garip kaçakçılığın sebebi rekabetten gayri ne olabilir? Demek ki bizim Tekel İdaresinin yurt dışına gönderdiği sigaralarla kendi piyasamıza çıkardığı sigaralar arasında büyük fark var. Yüksek kaliteli ve itina ile imâl edilen si gara-lanmiz yabancı diyarlarda beğeniliyor, sürüm sahası buluyor. Fakat yurt içindeki Tekel sigaralarından bir kısmının kalitesi düşük ve fiati yüksek olduğu için dışarıdan gelen kaçak sigaralar bir çok zorluklarla karşılaşmasına rağmen kendi memleketimizde kendi malımızla rekabet edebiliyor.
Bizde hâsıl olan kanaat budur. Şayet bundan gayri sebepler var da biz bilmiyorsak alâkadar makamlar lütfen tenvir etsinler, memnun oluruz.
!■!
Keyfiyetin tetkiki!
Geçim mücadelesinde iki yakamızın bir araya gelmemesi için çalışan bir zümre var. Piyasanın bir tarafında ufak bir ucuzluk belirtisi peyda olur olmaz öte tarafta sunî bir Fiat yükselişi başgösteriyor ve sirayet sahasını genişleterek ucuzluk kıvılcımını söndürüve-riyor.
Buğday fiatleri ucuzladı. Ekmek çeşnisinin düzeleceğinden, francala imâlinin serbest bırakılacağından bahsediliyor.
Bahara giriyoruz. Siit bollaşacak ve tabiâtiyle ucuzlayacak.
Ucuzluk düşmanı zümre derimi faaliyete geçti, kepek fiati sekiz kuruştan on dört buçuk kurıışa fırladı, sütçüler de bu bahane ile süt fia-tîni arttırdılar.
Belediye İktisat Müdürlüğü tarafından keyfiyetin tetkik edilmekte olduğunu gazeteler yazıyor. Tetkik c-dilcn keyfiyet nedir? Buğday fiati ucuzlarken kepek pahalılaşması açık bir ihtikâr değil midir? Uzun uzadıya tetkik oyalanmalarıyle vakit geçirmeden süratli kararlar verip bir an evvel tatbik etmeğe ne zaman alışacağız?
Cemal Refik
TUR AL
öksürüğü keser
Created by free version of 2 PDF
Yine Galata köprüsü
Yazan: YiiksckjrniihciKİis Sait DEMİREN köprüsünün hali ha- sene evvelki çölk inşaat umumi meselesi şartnamesi gözönünde tutulursa 1 mart tramvay motrislerinin, kimyan yaz-'yonlann ve diğer motörlü ve yüklü ağır vesaitin vezinlerinin şartnamenin çok üstünde olduğu ve çelik gerilmelerinin de
Evvel zaman içinde.
Milletlerin Garip Adetler i
Güfteler besteler
Galata
*ır vaziyeti ve bakım hakkında 16 ocak ve 980 tarihlerinde iki
dini. Bu üçüncü makalem ile aynı mevzua yine temas ederek Belediye Reisi Sayın Fah-rcddln Kerim Gökay’m ehem-, miyetle nazarı dikkatini cel-betmek Istemekllğinı köprüde ani bir tehlike mevcut olmasından mütevellit değildir.
Köprünün temelini teşkil e-den dubalar bir çok bölmelerden teşekkül etmektedir ve yedek dubalar da hasır vaziyette durmaktadır. Bir dubama delinmesi ve su almaslle hemen batması varit olamazsa da köprünün ihmal ve kayıtsızlık yüzünden her gün biraz daha çürümekte olduğu çelLk inşaat işlerine nüfuz eden bir etmenin gözünden kaçmamaktadır.
B« köprü az zamanda hurda haline gelirse yenisini yapmak çok pahalıdır ve buna lâzım gelen milyonları yine şehir ö-demek zorundadır. Köprü, fenni ve esaslı bir bakıma tâbi tutularak çürümesine mâni olunur ve ömrü uzatılırsa bakım İçin yapılan masraflar mahalline sarfedümlş ve milli servet korunmuş olacaktır.
Maamaflh bakım mevzuunda da mübalâğaya sapıp büyük masraflara kaçmamak lâzımdır. Eyfel kulesi gibi büyük çe-bk İnşaat eserlerinde bakım nasıl olur ve bunun için •yutan tahsisat ve yapılan fedakârlık derecesi nedir tetkik edilmelidir. Yapılan, masrafla istihsal edilen menfaat mütenasip olmalıdır. Yoksa körpü-yü kendi haline tcrkcdlp yakın samanda yenisini yapmağı düşünmek belki daha hayırlı bir hareket ohır.
Çelik inşaatta pas en büyük âfettir. Pas tabakası yavaş yavaş çeliğin içine nüfus ederek haricen sapasağlam görünen bir profili veya saçı birden çökertir. Ufak bir pas parçası bile alttaki tabakaya sirayet e-derek bulunduğu maktaı çürütmeğe kâfidir.
E çekiçlerile raspa yaparak ve çelik fırçalarla silerek köşe noktalarında ve perçinlerin çok w sık bulunduğu mahallerde pası bertaraf etmek hemen hemen gayri kabildir Bir kaç tabaka boya sürülünce pas gözükmezse de kapalı kalan demir oksidi, içeri nüfuz ederek tahrip vazifesine devam eder ve maktaı çürütür. Bu sebepten raspa ve kum püskürtme makineleri cefbetmek mutlak lüzumludur. Bunlarla en kuytu noktalardaki paslan bertaraf etmek mümkün olur.
&
Galata köprüsünü. hüsnü halde muhafaza etmek için yalnız paslan korumak kâfi değildir. Bu köprü tahammülünden fazlaya çalışmaktadır: 1910 senesinde köprü projeleri yapılırken statik hesabata esas olacak âzami sıkletler, sadme emsalleri, pontonlara gelecek su tazyikleri hep tesblt edilmişti. Meselâ hatırımda kaldığına göre köprüye dört yüz tondan büyük vapurların yanaşmaması lâzımdı. Bugün bu statik hesaplar ■ ımant.tz-er.5İif kaybolmuşsa da bundan kırk
İlk zamandaki emniyet gerilmelerinden fazla bulunduğu tezahür eder.
Çelik maktalar, fazla sıkletlere marus kalmakla beraber gelen sıkletler ve bunların cinsleri de sık sık tebeddül etmektedir Jd bu da çelik İçin büyük zarardır. Münakalalın çokluğundan tevellüt eden bu son mahzurun Önüne ancak köprü genişliğini tevsi, ederek geçmek mümkündür.
Şehir dahili hatlarına İşleyen vapurların tonajı köprü İnşaat şartnamesinde 1:1 miktardan çok fazladır. Bu vapurlar daimi müsadenıelerUe köprü pontonlarım tahrip ettikleri gibi ankrajları da bozmakta ve mafsallar) sıkıştırmaktadır. Boğaziçi ve Adalar hatları İçin de Kadıköy İskelesinde olduğu gibi köprüye amut uzun pontonlar yaptırıp vapurların bu mahallere yanaşmasını temin etmek ve yolcu .salonlarını, bilet gişeleri, memur odaları ve dükkânları köprü altından kaldırarak buralara nakletmek elzemdir.
Münakalâtın çokluğundan mütevellit mahzurun önüne ancak köprüyü genişleterek geçmek mümkündür. Filhakika köprü üzerinden muayyen bir sıkletten daha ağır kamyonların geçmesini menetmek veya kesif mürur ve uburu azaltmak imkân haricindedir. Halbuki bu tarzda bırakmakla göz göre Böre köprü horabiyete gitmektedir. Vüsatin haricinde yük taşıyan ve çok yorulan bir hayvan bile az zamanda yıkılır!
Unkapanı köprüsünün yapıl-' ması Galata köprüsünün yü-1 tünü biraz hafifletmişse de bu kâfi değildir. Galata köprüsü yanında daha bir köprü yapmak veya bu köprüyü tevsi etmek mutlak lâzımdır Tevsi ederken yeni kısmın. hesabatı bugünkü hattâ yarınki llıtlyaçlara göre yapılarak bilfarz yalnız tramvay ve kamyonların geçmesine tahsis edilirse mevcut köprünün de ömrü uzatılmış olur.
Galata köprüsünün elli metre uzağına yeni bir köprü yapmak veya bugünkü, köprüyü tevsi etmek hususlarına, şehrin İmar plânları ve müstakbel metropoliten hatları gözönüne getirilerek bir karar verdikten sonra çelik İnşaat firmalarile temasa geçmek ve bir an evvel İnşaata başlamak zarurî olduğu kanaatindeyim.
Sait DEMİR EN .IU1 II
tonumu BnlntUyoaı Ş atılı rivuronu Bu akşam
Saat 20,30 da
DRAM KISIM KATİL
Yazan: Rıchard Türkçesl: Cemal
KOMEDİ KTSMI HANIMLAR TERZİHANESİ Yazan: Oeorges Feydau
Türkçesl: Mahmur Yesari Patartcsı atapunian Onun Rınrtır.O* Salı okkalan KHiaiuü»
itmeli yoktur
Güney Hindistanda garip evlenme âdetleri
Cesaret fartı — Tesadüfün rolü — Kızın kaçırılması —- Dayı kızlarile evlenmek — Erkeğin bütün kardeşlerinin de karısı!
□Üney Hindistanda bir çok garip kız İsteme âdetleri varılır. Bazı mıntakalarda genç imi» r için erkeğin cesareti mevzuubahlsUr. Kattan kabilelerinde Mattu Pongal bayramında boynuzlan Hindistan cevizi yapraklan ve evlenmek is-tiyen kızların şaltariyle süslü bir boğa, tamtam çalarken gürültülerle bir meydâna saldırılır; evlenmek katiyen erkekler bu azgın boğanın boynuzuna takılı şallardan her hangi birini yırtmadan kaptıklarında, o şalın sahibi olan kızla evlenme hakkını haizdir, ispanyoiiar-daki boğa güreşlerini andıran boğftnın boynuzlarından şal
C““ Çeviren: \
Hami BEKEM I
kızlar, yapraklardan mamul bir kulübeye dolarlar. Kulübenin etrafı köyün evlenmek istlyen gençleri tarafından kuşatılır; bunların ellerinde ucu sivri değnekler vardır; delikanlılar kulübenin etrafında dan şetme-ğe ve şarkılar söylemeğe başlarlar ve bıı esnada ellerindeki değnekleri yapraklar arasından! kulübenin içerisine batırırlar. Bu esnada hangi değnek hangi kıza dokundu İse o kız dışarı çekilir ve değneğin sahlblle ev-
kapma âdeti, büyük mUlî me-| lenir.
raslml andırır. Genç kızlar he-1 Bütün bu garip âdetlere rağ-yccan içinde, azgın boğanın (men. birçok kabilelerde kız boynuzlarında takılı otan şalla- j vermek, kız almak âdeta bir a-nnın yırtılmadan delikanlıların lışveriş gibidir. Sevgi hissi u-ellerine geçmesini beklerler. Bu ' mumiyetle bu halk tabakala-' rmda yok gibidir.
Bazı kabilelerde delikanlılar kaymbabasının hizmetine girerler. Bu suretle ailenin kızıy-le ancak bedenî çalışma s şar-tiyle evlenebilirler; bazı yerlerde ise bu bedenî çalışma yerine kaim olmak üzere bir oedel ö-denlr.
Diğer garip âdetler
Kondüerdle evlenme merasimi bir kız kaçırma âdeti gibidir. Bir gelin damadın köyüne gelLrken, köyün hududunda gelini. başta damat olmak üzere, ' bütün köyün erkekleri beklerler. Gelini bir heyet damadın köyüne getirlT, köyün hududuna varılır varılmaz gelini getiren alaydaki bütün kızlar, gell-’ nl karşılamağa gelen erkeklere ' sopalar, taşlar ve değneklerle hücuma geçerler. Bu suretle erkekler bir bambardımana tabi tutulur. Bu hücum köye kadar 1 sürer, erkekler geri çekilir, kızlar köye girerler. Bu esnada köyün meydanına gelindiği anda, güveyin dayısı yeni gelini ya-1 katar ve elleri üstüne alarak yeğeninin evine taşır. Erkeğin . 1 dayısının yeni gelini yeğeninin j evine taşıması eski bir âdetten, ileri geldiği zannedilmektedir, çünkü eskiden erkeklerin dayı
suretle bir şalı eline geçiren erkek, tamtamalarm gürültüsü ve hazinin halkın alkışlan a-rasmda müstakbel zevcesine şalım takdim eder; erkek bir kahramandır ve derhal evlenebilir.
Buna mukabil Kurg kabilesinde ktslar müstakbel zevçlerinin fizik! bir kuvvet tecrübesine tabi tutulmalarını isterler. Evlenmek lsttyen delikanlı, evleneceği kızın gösterdiği altı muz ağacının, her birini bıça-gıyle bir hamlede kesmesi şart-koşulur. Bu kabiliyetini ispat eden genç, İstediği kızla evlenebilir. Bönda - Porja kabilesinde İse evlenmek ve bir kıza talih olma âdeti pek gariptir. Bu kabilede çocuktan kışın soğuktan muhafaza için, yerlere çukurlar kazılır ve geceleri çocuklar bu çukurlara konulur: ilk baharda köyün evlenmek istlyen genç kızları bu çukurlara girerler. Evlenmek lstiyeıı delikanlılar, çukurlarda saklanan kızlara evlenme tekhiinl ya-, parlar. Muvafakat eden kızı bu çukurdan eliyle çekerek çıkarmağa muvaffak olduğu andan İtibaren, o kızla evlenme hakkını kazanmış demektirler.
Cesaret şartı
Diğer kabilelerde lsç erkeklerin cesareti evlenme hakkını verir; kızlar erkekleri tecrübeye çekerler. Meselâ erkek ve kız beraber bir kuytu ormana giderler ve orada münasip bir yerde bir ateş yakılır; ou esna- j da kız ucu yanmakta olan bir | değenekle delikanlının sırtına* " dokunur; erkek acıdan bağı-nrsa, kız evlenmeyi reddeder;' eğer erkek bağırmazsa hemen evlenmeye rıza gösterir.
Bazı kabilelerde İse tesadüf evlenme şeraitindendlr. Bu maksatla evlenme çağında olaıı
kıztariyle evlenmesi âdeti vardı. Bu âdete artık tamamen riayet edilmediğinden, dayıların yeğenlerine kendi kızlan yerine diğer kızlan da taşıdıkları anlaşılmaktadır. Bu maksatla dayıların evlenmeye müsaadesi gerekmekte olduğu gibi, bu izni veren dayıların gelin ve güveyin ayaklarını yıkaması, gelini düğün evine taşıması ae muskayı gelinin boynuna takması ve evlenme âdeti olarak gelin ve güveyin İki parmağım birbirine bağlaması şarttır.
Dayı kızile evlenmek...
Dayı kıztariyle evlenmek âdeti hâlen cari olan kabilelerde yedi, sekiz yaşındaki bir erkek çocuğun on beş, on altı yaşındaki kızlarla evlendirildikleri çok vâkıdır; bundan dolayı bu gibi gelinlerin, kayınbabalalry-le, asıl kocalan yetlşlnciye kadar kan koca hayatı yaşamalarına müsaade edildiği gibi, bu gibi beraber yaşamadan doğan çocuklar da asıl kocanın evlâttan sayılır, yani kendi kardeşleri kendi evlâdı demek olur.
Berkunuvan kabilesinde de garip bir âdet, sülâleyi devam ettirmek İçin tatbik olunan bir usuldür- BJr ailede bir kızdan maada başka bir evlât bulunmadığı takdirde, sülâlenin sön-ı memesini temlnen, kızın teyzesinin oğlu ile evlenmesine lüzum görülmez; fakat kız evindeki bina direklerinden biriyle evlendirilir ve evlenme işareti olarak, bir gümüşten bileziği koluna takar, bu andan itibaren bu evin direklerinden biriyle evli olan kadının köy erkeklerinden biriyle beraber yaşamasına müsaade edilir. Eğer (Arkası s inci sahifede)
MUAMMER KARACA OPERET
K Maksimde
f Saat 20,30 da
/V\ Osman Bikes
Matineler: Cuma:
tesl oazaı 15 te I Pazartesi Akşamı Kadıköy Ojıera’da
Muhasebe ve Ticaret Aritmetiğini
Kolayca öğrenmek ıçır> Prof. Kömürcan ın (Öğretmensiz Defter Usulünü 5 lira) ve (Halkın Ticaret Aritmetiğini 3,5 lira) okuyunuz. İnkılâp, İkbal. Üniversite ve A. Hailt Kl-tabevlerlnde bulunur.


Bu akşam KADIKÖY SÜREYYA’da
Senenin 2 büyük şaheseri
I - CASUSLAR SAVASI dietkick
’ VICTOR Mc. LAGLEN
2 - MONTE KRlSTO KONTESİ
BmnaBDi sonîa henüe


Saz heyetleri — Mesirelerde> tiyatrolarda, laraethanelerde — Eski şarkılar
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S,
Tefrika No: J73 olduğunu delilleriyle İspat etmiş olmasına rağmen, polise turşı pek müşkül bir mevkie düşmüştü. Yal anının hesabım vermeğe çabalıyordu Gazetelerden buram buram dedikodu tütüyordu, Açıktan açığa yazıyorlardı: «Bir kazaya kurban gittiği sanılan bayan Nazlının doktor Osman Omerlinin evinde saklandığı... (Ve ahlâk konferansları verirken bıraktığı intibalar karikatürleşerek mizah mecmualarına kapak resmi oluyordu.
Vahdetin en fazla yüreğlDe dokunan, Osman Ömerlinin kendisi için en büyük felâket saydığı bu durumu Nazlıyı kaybetmek felâketi bahis mevzuu İken, mühimsem em esiydi. Yüzünün tek adalesi kıpırdamak-snun kendi hakkında yazılanları sükunetle okuyor: karikatürlerini bir tebessümle seyredebiliyor; fakat o sırada hastabakıcı gelip de Nazlının aldığı ilâcı öksürürken çıkardığını haber verince, donuk maskesinin altından yüzü bütün .perişan-lığıyla be liri ve rıyordu.
Onun Nazlıya karşı İptilası-nın derece derece arttığını Vahdetin anlamaması lmkân-sızdı. Daha An korada bulundukları sırada, doktorun. Nazlıyı sevdiğini anlamışta Fakat, dostunu pek İyi tanıdığından, onun bu sevgisini baskı altında tuttıığımn; hattâ belki sevgisini kendi kendine bile itiraf etmediğini; hareketlerini dalma herkesin ne diyeceğine göre ayarlayan doktorun, kızı gibi benimsemiş görünerek yanında gezdirdiği Nazlıya her ne bahasına mağlup olmıyarağını biliyordu. Doktorun ahlâk liderliği idealini, sevgisine feda etmlyeceğine emindi. îşte buna emin olduğu için, kocasından boşanmak üzere bulunan Nazlıya atabildiğine âşık olmaktan nefsini menetmemtşiL Nazlı, ilelebet dul kalacak değil ya. bir gün elbette bir erkeğin olacak. Niçin kendisinin olmasın? Doktor nasıl olsa onu gözden çıkarmış.
Fakat şimdi, doktorun. Nazlıyı asla gözden çıkarmamış olduğunu kavrıyor, tşte durum birdenbire değişti. Vahdet, dostu hakkında verdiği hüküm-
[ERCEVE 0151
AŞK VE MACERA ROMANI
lerde yanıldığını anladı. Doktorun aşkı, idealine galebe çaldı. Nazlıyı tehlikede gürünce, taş gibi katılaşmış sanılan dış kabuğundan sıyrılıverdl; mücrim mİ, masum mu olduğunu henüz bilmeden; maruz katacağı belâlara omuz silkerek ona kucağını açlı. Nazlıya iptilâsinin derecesini anlamak için bu jesti kâfidir.
Bu vaziyet karşısında ne yapmalı?., Doktorun azabı ona da azabolnyor. Bazan gürültüsüzce ortadan silinmeği, bLr kazaya kurban gitmeği düşünüyor. Fakat, Nazlmm hislerini anlamadan böyle bir teşebbüse girişmeyi göze almıyor. Nazlının hisleri onca bir muamma. Âşıkların bir gözü kör, bir kulağı sağır olurmuş; Nazlının doktora düşkünlüğünü ille aşk-
tır diye damgalıyamıyor. Bu düşkünlüğü tevile çalışıyor. Zira, Naili, aynı derecede kendisine karşı da düşkünlük gösteriyor. Yan baygınken bile, »Elimi tut, diyor. Sana çok acıyorum, diyor. Sen yanımdayken kendimi daha iyi hissediyor um, diyor,» Diyor, diyor, diyor. Ve Vahdet, nazlı !le geçen mahrem saatlerini hatırlıyor. Nazlının sokulganlığı, Nazlının teslimiyeti,,, Kararsızlık İçLndc bunalıyor. Sabah geldiği andan İtibaren, gece vapurla dönüneeye kadar Nazlının baş ucunda, kâh yelse, kâh ümide kapılarak sinirleri gevşiyor, geriliyor; gevşiyor. geriliyor. Bazan, gönlü öylesine kararıyor ki, Nazlıya: •Söyle, doktoru mu seriyorsun beni mi*» dememek İçin odadan kaçıyor.
Biz çocukken ve gençken evimizde olduğu kurtar komşumuzda, mahallemizde misafir gittiğimiz konaklarda, evlerde şarkı söyllyenle-re, bir saz olsun çalanara; saz takımlarına, oyuncu kızlara ve hanendelerine tesadüf eder, güzel güzel şarkılar ve sazlar dinlerdik. Güfteleri de ezberlerdik, mânalarını öğrenmek şar-tiyle! Bir dersimiz de böylesi idi diyebilirim. Ve hepimiz istidatlarımızın nispeti dairesinde bir şeyler öğrenirdik dahi diyebilirim. Fakat onların güzellerini, iyilerini pürneşe ve şetaret o-lanlartnı, yahut yaylar kadar gergin ve hesaplı olanlarını dinler, öğrenirdik. O devirde de mevcut olan şarkı pejmürdeleri ve müptezelleri ne evlerimize girerdi, ne de ortalığı sarardı, O gûnalann mahalli mahsusu vardı: Galata, Yedikuîe. San-dıkbumu ve emsali meyhaneler ve koltuklar vc aşağı tabakadan gizli veya umumi haneler gibli İşte bu minval üzere yaşamanın sayesinde idi, musikimiz milli yüksekliğini, ve berraklığın: muhafaza e-
diyordu ve etmişti ve zevklere İncelik ve naziklik veriyordu ve vermişti.
Mesirelerde, perde aralarında tiyatrolarda ve bazı kıraathanelerde İcrayı ahenk eden fasıl heyetleri bile, çaldıkları ve söyledikleri havaların sazında, sözünde nezahete aykırı, terbiyeye münafl olmamak İçin kemâli dikkatle tertipli ve terbiyeli olmağa çalışırlar, bahusus mesirelerde kafesler arkasında saz dlnllyen kadınlan yakası paçası açık güftelerle şoke= bizar etmekten çekinirlerdi.
Bu nevi topluluklardaki erkekler ve kadınlar ne çeşitten olurlarsa olsunlar; Ekseriyete, yani edepli ve terbiyll duranlara ve oturanlara tabi olmaktan başka yol bulamazlardı ve hududu geçerlerse derhal hadleri bildirilirdi. Hattâ zabıtadan çok evvel halkın İşaret ve müdahalesiyle.
Eski şarkılar
Bilmem nedense Kafalara hâkkedllmlşçeslne nüfuzlu ve tesirli idiler. Bugünkü şarkıları bugünkü gençler bile adamakıllı telâffuz ve terennüm etmekte kolaylık gösteremedikleri halde. eski sözler ve nağmeler daha çabuk öğrenilir, ezberlenir -dİ. Bugün bile hâlâ tutaklara hoş gelen klâsik veya eski şarkılar elbette kıymetçe yenilerden yüksektir; sonra da müessirdir- Hacı Arif Beyin, Şevki Beyin, Lemt ve Rahmi Beylerin ve Şemscddin Ziya Beyin ve pederi Mahmut Celâieddln paşanın ve daha bir sürü bey veya efendinin şarkılarına ve daha eskilerin eserlerine bakınız. IBu farkı derhal görürsünüz. Bu satırlarda nota yazamıyacağım İçin, size muhterem karilerim, yalnız bazı güfteleri şuracıkta arşedeyim de müsaadenizle hâ-
liralarınızı veya zevkinizi hoşlandırayım:
Güzel atmâya lâyık tatlı bir ses Eda hoş, güfte enfes, besle enfes Benim hâlim bugün bir başka
halet Eda hoş, güfte enfes, beste enfes
Semadan renk alan hülyalı gözler
Ezel - peyveste bir rüyayı
söyler Bugün hâlim ne devlettir
ne devlet Eda hoş, güfte enfes, beste enfes
Yeni güftelerin ve gazellerin bir çoğunda elbette bu selâset yoktur. Tıpkı yeni şarkıların bir çoğunda eski şarkılardaki tef‘île olmadığı mlslllût Ve tavırlar olmadığı gibi! Esk’ hanendelere bir gazel okuması rica edildiği zaman güftenin en güzelleri terennüm edilirdi. Yavuz Sultan Selimin şiirlerinden; Fatihin gazellerinden veya Nedimin beyitlerinden en güzelleri seçilir, gazel okunurdu. Bugün de belki böylesi olacak amma bunları pek bilenler yok hanendelerimiz arasında! Hattâ şu gazel gibi ve. şu zamanımızda söylenen şu güze) gazel gibi manzumelerden de ekserimiz bihaber:
Bir gazel
Eskimez eski bîr lisanım var Zinde, tabende bîr zebanım var Bu zamanın yabancı olduğu bir Başka tefiz-eser beyanım var Bir evim yoksa yeryüzünde
ne Ram Kehkeşanlarda âşlyânım var Görünen kâinatın üstünde Bana mahsus olan cihanım var Bu cihânın şeriri şiirinde Bir melek yüzlü yâri-canıın var.
Bugün burada yazdığım bu şiirler elbette emsaline faik bir şairi âli kıymetim izindir. (Eski güfte ve bestelerden gene bahsedeceğim.)
S. M. S.
ÖLÜM
Bayındırlık Bakanlığı Birinci Hukuk Müşaviri
NAMIK CEMAL NAZİK1OĞLU
Allahın rahmetine kavuşmuştur. Rahmeti! eski mutasarrıflardan merhum Nazlkizade Cemal beyin oğlu, Seniha Nuziki-oğlunun kocası, Güzin Relıoğîu ve Ekonomi Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürü Islara Re-fioğlunun babalan, Devlet Demiryolları Hareket Başmüfettişi Özel Cer müfettişi Turhan, Maliye Bakanlığı Müşavir avukatı Semiha Nazlkloğlunun a-ğabeylerl. eski Ankara Mıntaka İktisat Müdürü Emin An ada İm kayınbiraderi İdi. Cenazesi 16 Mart perşembe günü öğle namazından sonra Hacı Bayram camiinden kaldırılacak ve Asri mezarlığa defnedilecektir.
Merhuma Tanrıdan rahmet dileriz.
«— Yarabblm, her ne bahasına beni bu tereddüt azabından kurtar, hakfkata eriştir.» diye dua ede ede nihayet duası kabul olundu.
Bir sabah. Nazlının hasla yatağı yanında nöbetini almağa geldiği zaman, vaziyeti öğrenl-verdL
Tokmağı usulca çevirip odaya girmişti; hayretinden eşikte durakaldı. Doktor, Nazlıyı kucağına almış, koltukta okuru-; yor. Yüzü sevinçle aydınlanmış. Nazlıyı göğsüne bastınşında öyle bir hususiyet, öyle bir aşikâr temellük iddiası var ki, öylesine pervasızca meydan okuyarak bakıyor ki, İtirafa ne hacet, dem ortada, dedirtiyor. Nazlı ise, bir kolunu onun boynuna dolamış; başını doktorun doğsun e dajamış, dudakları
kalbi hizasında; öpüyor. Ve bu haliyle bir daha bu kucaktan ayrılmamağa azmetmiş görünüyor.
Terle ıslanmış yatağı değiştirmekle meşgul bulunan hastabakıcı, Nazlının tehlikeyi atlattığı müjdesini verdi.
Vahdet bu habere ne derece sevindi? Kendi de pek anlıya-madı. Beyni uğulduyor gözleri kararıyordu, Bir koç saniye daha bu odada kalırsa deliliğine gem vuranı ayacağını ahladı; girdiği gibi sessizce odadan çekildi.
Kararını vermişti.
Bahar badem ağaçlarında uj-andı. Tabiat yeşeriyor. Nazlı sırtını güneşe vermiş; bahçede, bir tahta koltukta oturmaktadır İlhamını tüketmiş bir sanatkâr gibi rehavet verici bir boşluk İçinde; bakışları daldığı noktada kalıyor.
Birdenbire, bahçe kapısında korna sesi duyarak sıçradı. Kalbi, göğsünden fırlamak İstercesine çarpıyor. Bugün cumartesi olduğunu, doktorun öğle yemeğine geleceğini unut’ muştu. Bir karara varmadan
gafil avlandı.
Heyecanını yenmeğe çalışarak otomobil doğru yürüdü. Doktor, aydınlık yüzünde mesut bir tebessümle el salladı. Garajın hizasında frene bastı; arabanın da kapısını açtı. Nazlıyı yanma davet ediyor.
BöyJe bir davete her zaman sıçrayarak koşarken, bu sefer, Nazlı, tereddütle yaklaştı. Çekingen bir hail vardı; dok (orun boynuna atılmadı dudakları m uzatmadı; gülümsemeğe çabaladı, beceremedi Bal rengi kocaman gözlerinden ansızın yaşlar boşanıverdi.
Osman Ömerli, şaşırdı. Fena bir hissikablelvuku İle bir kaç saniye felce uğramışçasına hareketsiz kaldı. Tek kelime söylemedi. Sonra, otomobilden atladı; Nazhnın omuzlarına sarılarak boğulurcasına sordu:
— Neyin var senin?
Genç kadın, cevap vermedi. Hıçkırıktan konuşmaısna mâniydi. Elini ceketinin cecine soktu; bîr zarf ÇLteanp doktorun eline tutuşturdu.
— Kimden bu mektup, Nazlı?
(Arkası var)

3
OBA |


Mahkeme Koridorlarında
Kaynana Gelin
Çikolatalı
Allahın cebinden Peygamberi çaldılar!
Geçimsizliğe mâni olmanın yolu
Kaynana gelin geçimsizliği ezelden beri bizde mevcuttur. AvrupalIlarda '•eçlnmlyen kaynana damattı. Fakat son harb senelerinde evsizlik aileleri bir evde hatta bozan İki oda içinde oturmağa mecbur ettiğinden daima bir arada bulunan kay-nalarla gelinler arasında atışmalar başlamış ve AvrupalIlar da da kaynana felln geçimsizliği. kaynana damat geçimsizliğini f&rsah fersah geride bırakmıştır.
Kaynana damat geçimsizliğinde hiç olmazsa damadın 1-şlnde bulunduğu saatler evde rahat olurdu. Gelin kaynana a-rasmda anlaşmazlık her saat, her dakika devam ettiğinden, bu huzursuzluğa bir çare bulmak için kadın cemiyetleri faaliyete geçmişlerdir.
Bir çok ediplere, ruhiyatçılara, doktorlara, profesörlere müracaatla konferans yollu nasihatler verdirmişler ve bunlan bazı mecmualarda neşretmişler dlr, Neticede kaynana ve gelinlerin iyi geçinebilmelerinin ancak şu yolda hareket etmcelri Ue kabil olduğu anlaşılmıştır.
Gelini tarafından sevllmek-tstlyen kaynana: «Ah, istese İdi ne kızlarla evlenebilirdi- dememelidir,
Evde bütün mesuliyeti, ev 1-daresinl geline bırakmalıdır.
Gelini haksız, oğlunu daima haklı bulmamalı. Hattâ gelin haklı İse onun tarafını tutmalıdır.
Arada bir gelme, ehemmiyetsiz de olsa, şahsına ait bir hediye vermelidir.
Kan kocanın sarfet tikleri paraya karışmamalı, bilhassa gelinin giyimi İle hiç alâkadar olmamalıdır.
Çocukların terbiyesine karışmamalı: «bizim zamanımızda...» gibi cümlelerle söze bağlamamalıdır.
Kynanası tarafından sevilmek lstlyen Relin de kaynanasına hürmet etmelidir.
Kaynanasının İyi pişirdiği tatlı, reçel, yemek gibi şeylerin tarifini, tertibini istemeli ve «bunlan sizin gibi nefis yapamıyorum» demelidir.
Bayramlarda kaynanasına bir
hediye vermelidir.
Kocasına annesi önünde lüzumundan fazla, muhabbet gös termemell,
«Biz gençler...» yahut «şimdiki zamanda...» gibi tâbirler kullanmamalıdır.
«Kocamın ahlâkına, görgüsüne hayranım, bunu da sizin verdiğiniz terbiyeye medyundur,..» gibi sözleri arasım, sar-fetmelldir.
Çocuklara büyük annelerine hürmet ve itaat etmeği öğretmelidir.
Eğer bu öğütler hakikaten geçimsizliği önleyorsa bizim meni vll4 o,,,,
lekette de tatbikinde ne mah-' kapamalı öylece muhafaza et-sur olabilir? ’meli.
Çok beğenilen
75
125 gram ince toz şeker, gram iç badem, dört yumurta. 100 gram çikolata 75 gram nişasta. 20 gram un. 75 gram tereyağı, bir çorba kaşığı soğuk kahve. (Sade pişirilerek soğu-tülmüş olr finsan kahveden tel veslz olarak sürüp almalı), az vanilya almalı,
Derince bir kap içerisine toz şekeri, makineden geçmiş bademi, bir bütün ve üç yumurtanın yalnız sarısını koymalı. Tah ta kaşıkla karıştırarak iyice hal letmell, >onra bir çorba kaşığı suda eritilen makineden geçmiş çikolatayı vanilyayı nişastayı unu ve köpük haline gelinceye kadar telle çırpılmış, aklan kah veyl katmalı karıştırmak nihayet eritilerek sulandırılmış olan tereyağını İlâve etmeli, (Yağ katiyen kızmamam. Hafifçe çırpmak, yağlanmış ve un serpilmiş bir tepsiye dökerek hatif fırında üç çeyrek saat pişirmeli.
Moda haberleri
Bir suare
İlkbahar tuvaletlerinin bariz noktalar
Yaz yenilikleri arasında en çek nazarı dikkati çeken boya-oğlum ma renkli kürkler olmuştur. Ge-'ce mavisi astrakania vizon, ve açık yeşil tllkilei cn fazla beğenilenlerdir. Bu renkli kürkler tayörter'-e kullanılacaktır.
Açık renk tayörlerin yakası siyah kadifeden yapılmaktadır.
öğleden sonra giyilecek elbiselerle mûsikiden, organdiden yahut muareden yapılmış eşarp l&r kullanılacaktır. Bazılarının etrafı ensiz renkli kürkle »üslenecektir.
Şapkaları süsleyen çiçeklerin ayınından yapılmış çiçek kolye ve bilezikleri takmak moda olacaktır.
Dantel her zamandan fazla giyilecektir; bilhassa saat altıdan sonraki davetlerde çok görülecektir. Irland dantelinden yapılmış kısa ceketler İpekli elbiseler üzerine giyilecektir.
Yünlü kumaştan kısa klo? ceketlerin koyu renk çorapların, İnce bellerin ve yüze koyu kırmızı ve koyu renk pudra İle yapılan makiyajın tamamlyle modası geçmiştir.
| Faydalı bilgiler
Elbiselerdeki yağ lekeleri
Elbisedeki yağ lekelerini temizlemek için şu İlâç çok lyl netice verir:
30 gram kâfuru 11e 30 gram boraks'ı eritebileceği kadar İspirto İçinde halletmeli, üzerine bir litre (beş bardak) su İlâve etmeli. İyice karıştırmak Bu ilâç lekeleri gayet İyi temizlediği gibi kumaşı da bozmaz. İlâcın durduğu şişenin ağzını sıkı
Zarif bir suare elbisesi: Siyah tül üzerine muhtelif ende kadife kurdelâdan bandlar dikilmiştir. Korsajı yelpazesi ve eldivenleri siyah kadifedendir.
Madenî eşyayı temzilemek
Evde oulunan m adenî eşya yi parlatmak ve temizlemek İçin en İyi usul kül kullanmaktır. Odun veya mangal kömürünün külünü en İnce elekten geçirdikten sonra İnce bir tülbent ________________ İçerisine koyarak çıkın gibi bağ-Hakiki yaşından on yaş daha lamalı. Bu çıkın İle ovularak te-genç görünmek lstlyen kadınlar j mlzlenen eşya zımpara kâğıdı şu bir kaç noktaya dikkat et- İle temizlenmiş gibi olur, melldlrler:_____| .....
— En son moda saç tarama --- ■ ■■
tarzını daha gençlere bırakmalı, kâhküller, perçemler, tıraşlı enseler yüzünde hiç kırışık ol-mıyanlara yaraşır. Nazarı dikkati çekmlyecek şekilde, modaya uygun olarak tanzim edilen saçlar hem yaraşır hem gençleştirir.
2 — Saçları kömür siyahı, kızıl sarısı renklere boyamamalı. Kırk yaşını geçtikten 6onra bu renkler yüzün hatlarını keskin- 1 leş t İr İr. çehre daha yaşlı görünür. Kabilse hafif bir boyama ile saçlara hakikî eski rengini vermeli.
3 — Göz sapaklarına sürülen hafif far kirpiklerdeki rimel, fazla inceltilmiş kaşlar göz etrafındaki ince kırışıkları meydana çıkarır. Bunlardan sakınmalı.
4 — Yüze sürülen pudra hafif (ocre) okr rengi olmalı. Cna-türel) denilen pembe pudra artık sararan cilde hiç yaraşmaz. Dudak kırmızısı da hafif sürül-melldlr.
5 — Ellere çok itina etmeli,
bunlar çehreden ziyade kadının —________________________
hakikî yaşım belli ederler Bu- ISÜ30R0N0 PERTEV nun İçin ellere krem sürerek
masaj yapmalı,
6 — Baş daima dik tutulmalı, koltuk altlarındaki kışımı kısa çene havaya doğru hafifçe yük ülr zamanda harap olmağa sellrse boyundaki çizgiler pek mahkûmdur.
belli olmaz, ve böylece daha; SUDORONO PERTEV gençlik hissi verilebilir.
Cildin güzelliği
Genç görünmek
Müşküllere cevap
3
— Pencereden babımı uzatınca ne görsem beğenirsin?
— Ne gördün, efendi baba?
— Uyandığım zaman gece yarısını geçmişti. Zindan gibi karanlıkta bir şey görünmüyor ki.
— Demek beyhude uzattın pencereden başını?
— Öyle şey olur mu, efendi oğlum? Derin uykudan uyanıp da sıcak yatağımdan kalktıktan sonra İşin iç yüzünü öğrenmeden tekraı yatar mıyım? Kulaklarımı diktim; gözlerimi ovuşturup da dikkatle bakınca farkına vardım,
— Pencereden nereye bakıyordun? Sokağı mı seyrettin?
— Amma yaptın ha. Sokak neme lâzım, evlâdım? Benim gözüm de, kulağım da bahçede. Gece yatarken çamaşırlar zihnime takıldı içime şüphe düştü. Bizimkiler çamaşır yıkamışlar, bahçeye asmışlar. Davarlar yüksek amma hırsız için duvarın ne ehemmiyeti var? Dama çıkıp da oradan eve bile giriyorlar. Bizimkine; «Hanım, çamaşırları geceleyin bahçede bırakmak doğru değil. Bir kazaya uğrıyabi-lir» dedimse de dinletemedim. «O kadar korkak olma, Çamaşırlarımız her zaman bahçede kuruyor. Evvel Allahın izniyle hiçbir şey olmaz» diyerek susturdu beni. Fakat içime şüphe girdi bir defa. Uyku arasında bile zihnim çamaşırlarla meşgul.
Nihayet gözlerimi ovuşturup dikkatle bakınca farkına vardım ki bahçeye biri girmiş, çamaşırları toplu-
Tabiî hale dönmesi istenen kaşlar
Cihangir Ayla P: İnce kaşla-
rın modasj geçtiğini yazmıştık. o______________________________,
şimdi siz cımbızla almış oldu- yor. Hemen hanımı uyan-ğunuz kaşlarınızı tabiî halinde
i büyütmek istiyorsunuz. Bunlar *' önce dik ve sert çıkacaktır. U" zamalannı bekleyiniz, badem yağı ile sabah akşam masaj ya pınız. Bir parça pamuğu yağa batırıp dik çıkan kaşların üzerinden şakaklarınıza doğru çekerek geçiriniz.
Haftada bir gün bir kahve fincanı sıcak su içine bir kaç damla amonyak damlatınız, bir pamuk parçasını bu sıcak su->ya batırıp sulu olarak kaşlan-I nız üzerine pansıman yapınız. | (Bu su gözlerinize gitmesin, sabun gibi yakar.) | Uzun müddet bu tertibe devam ederseniz kaşlarınız yolu-ina girer.
I 2 — Bu sualinize ancak dok-
tor cevap verebilir
| Ter'ln ıslattığı elbise (Bilhassa
dırdım; «Bizim çamaşırlar gidiyor. Bahçeye hırsız girmiş» dedim. «Bana ne söylüyorsun. ayol? Erkek değil misin? Ne yapacaksan yap Kadın halimle çıkıp da hırsızı ben yakalıyacak değilim ya.» diyerek beni azarlamağa başladı.
— Yenge hanımın hakkı var efendi amca. Kadıncağız ne yapsın?
— Orası doğru amma benim için tehlike yok mu? Hırsızlığa çıkan adam her şeyi göze alır tabiî. Yanında bıçağı varsa üzerime nücum edince ne yaparım ben? Her ne kadar mal canın yongası ise de, çamaşır için ölümü göze alamam ya.
— Hırsız bahçede çamaşırları topladı, sen de pencereden seyrettin öyle mi?
— Yoook, o kadar dr aptal değilim. Göz görerek ça-
— Hayır, bahçeye ilmedim. Derhal pantolonumu giyinip paltomu sırtıma aidim, sokağa çıktım. Biraz 1-lerlde bekçiye rasladun, meseleyi anlattım, ikimiz beraber eve girdik, mutfak kapısından bahçeye geçtik. O sırada hırsız duvara doğru koşmağa başladı. Bekçi: «Duuur!» diyerek elektrik fenerini yakınca baktık ki herif duvara tırmanmış, atlamağa hazırlanıyor. Bekçi koştu, paçasından yakalayıp aşağıya indiriverdi. Vay namussuz herif vay! Çamaşırları toplamış, asker kaputu gibi omuzuna dolamış, I kertenkele gibi duvara tırmanıyor. Demek ki bahçeye yalnız çıksaydım, Kendimi tehlikeye atacaktım.
Maznun orta boylu, zayıf bir delikanlı. Zabıta memurunun yanında oturuşunu görseniz, gadre uğramış bir masum sanırsınız. Bizim yaklaştığımızı görünce titanmış gibi başını önüne eğdi. gözlerini vere dikti. Konuştuk:
— Ne haber, ahbap?. Uykun mu geldi?
Ağır ağır doğruldu:
— Bana mı söylüyorsunuz?
— Öyle ya. Uyur gibi duruyorsun da merak ettik.
— Su adamın bahçesinde ne işin vardı?
Boynunu büküp mırıldandı:
— Ben orada bahçe olduğunu bilmiyordum ki Koskoca duvarın arkasındaki bahçeyi ne bileyim ben? Zaten oraların yabancısiyım.
— Bilmediğin yerlerde gece vakti ne arıyordun?
— Benim yerim vurdum yok. beyefendi abi. Her gece bir köşede sabahlıyorum. Dün gece de dolaşırken uyku bastırdı, acaba nereye girsem de biraz uyusam diye etrafa bakınırken duvarı gördüm. «Herhalde sunun arkası boş arsadır. Orada biraz uyuyayım bari» diyerek duvardan içeriye atladım.
— Sonra da bahçedeki çamaşırları topladın öyle mi?
— Yalandır, beyabı. Valla bitla, iki gözüm körolsun ki çamaşırdan haberim yok. Öyle bir şey görmedim.
— Peki amma duvardan atlamak isterken bekçi seni yakalayıp aşağıya indirdiği zaman çamaşırlar boynunda sanlı imiş.
— Haberim yok, beyefendi abi. Bahçeye girdiklerini anlayınca korktum, beni hırsız zannederler de başım belâya girer diyerek kaçma-

rnl^rUr, h.rSTr S Rıî *a başladım. Ö sırada yüzü-maşırlan bırakır mıyım? Bu
r---------------------
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden; (Vâ - Nü)
Tefrika No. 45 J
gündüz iş görüyordu. Eski vazifelerine kıyasla, acaba bu seferki — yine de — daha az netameli miydi?
İşte hâlâ, harbdeymlş gibi heyecanda...
Holden, birinci katın merdi-vrn penceresi yanında, kütkçli-nün bitişiğinde, bir aydınlık boşluğu farkettl. Çıkmakta devam etti, ikinci kata vardı. Tıpkı evvelkine benzeyen bir kapı önündeydi artık. Fakat bu kapıda tabela yok. Burası acaba Sedgvvick ve şürekâsına nıı. yoksa madam Vanya’ya mı ait?
Bazı ihtimalleri süratle aklından geçirdi Bunlardan birincisi öyle idi ki ou firmanın faaliyeti her ne olursa olsun, Holden, içeri girip bir sual soracak, etrafı kolaçan edecekti. Diğer ihtimalleri hiçe saydı. Kapının tokmağını hafitçe çe-
virdi: kanat mukavemet etmeksizin açıldı. Genç adam, içeri girdi. Bu firma, tiyatro kostümleri satan bir firma imiş.
Pencereleri sokağa bakan ln-
ce, uzun bir oda idi. Görünüşte burası boş... Fakat sehpalar üzerinde bir takım perukalar görünüyor. Bir köşede de, 1900 kılığında bir kadın mankeni...
Holden, kapıyı kapamağa hazırlanıyordu ki. ansızın şöyle dendiği kulağına çalındı:
— Mezarlığın esrarı...
Eşikte büyülenmşi gibi durakladı. Hiç şüphe yok; bir cümlenin son kısmını yakalamış olacak. Ses aynı, sakin eda İle devam ediyor'
— Bu tabutların nasıl olup da yer değiştirdiklerini size anlatayım mı?
Bir ışık ansızın delikanlının dlkallni çekli. Bitişik bir oda-
dan ziya süzüldügiinü gördü. Usulla llerleol: kapı kanadının arkasına gizlendi; ve içeriye bir nazar attı. Kalın btr yol halısı ayak seslerini boğmuştu. Elverişli bir loşluktan istfiade ediyordu. Yanan lâmba, odanın dibindeki üç parçadan mürekkep aynayı aydınlatıyordu Bu aynanın önünde sırlı kapıya dönük biri oturmaktaydı.
Oturah (Mamın yüzünde korkunç bir morluk var. Taktığı perukanın altında çehresi İlkçağ satirlerini andırıyor.
Adam kendini aynada hayranlıkla seyretmekleydi. Bağa dönüyor, sola dönüyor; sonra ellerini şakaklarına doğru kaldırdı, siyah deliklerden gözleri fıldr ıfıldır baktı
Yüzüne bir maske takmıştı. Maskeyi çıkardığı zaman, Slr Danvers Locke’ın düşünceli çehresi göründü.
— Fena değil. Lâkin çok para istiyorsunuz. — dedi
Bir kadın sesi, Fransız şivesiyle İngilizce konuşarak hayretle cevap verdi:
— Çok mu pahalı buldunuz, efendim? Peki ama bu maskeler Joyet'in.
Ter'l kesmez. Sadece mecrasını ~ değiştirir ve kolay bir surette
Cildi guzeleştlrmek için aynı başka kanallardan çıkmasını miktar gül suyu çiğ süt ve kâ- temin eder. Bundan dolayı da furulu ispirtoyu yüzün her ta- - •
rafına sürmeli, yatım saat sonra yalnız gül suyu ile yüzü silineli.
— Varsın olsun.
— En iyi eserlerinden biridir. Hem de son eserlerindendir, çünkü Öldü blllyoısunuz. Merakınızı dikkate aldığımdan gelip görmeniz İçin telgraf çektim.
Slr Danvers Locke. parmaklarıyla tuvalet masası üzerinde trampet çalaraktan:
— Biliyorum Bundan dolayı teşekkür ederim. — dedi.
Sonra, Donald’ın bulunduğu yerden göremedlğ' kadına döndü; İlâve etti:
— Vallahi madmazel Frey, arada sırada s 12e gelip çene çalmaktan pek hoşlanıyor una Bundan siz de eminsiniz ya?
— Alâkanızdan dolayı çok mü teşekkirim.
— Gerçi siz, beni de tanımazsınız. İşlerim hakkında da malûmatınız yoktur; fakat çeklerimi bankaların reddetmediğini gördünüz, kâfidir bu...
Locke, birdenbire muhavereyi kolaylaştırmak istlyormuşca sına Fransızcaya geçti:
— Bu rada evimde olduğumdan dahi fazla rahatlık hisseder. serbest konuşurum. Benim kendi muhitim, kendi dostla-
vücuda hiçbir fenalığı dokunmadan ter'ln sebep olduğu müz'lç hallerin ve maddi zararların önünü alır.
gece duvardan atlayıp bahçedeki çamaşırları çalan adam, yarın gece de kapıdan girip evi soyar. Hırsız deyip geçme. Bu devrin hırsızları Allahın cebinden Peygamberi çalarlar. Gördüğün yerde onların kafalarını ezmek lâzım.
— Sen de bahçedekinin kafasını ezdin mi bari?
me bîr şeyler çarptı amma karanlıkta ne olduğunu anlayamadım. Herhalde koşarken çamaşırlar boynuma dolanmış. Bunda benim ne kabahatim var? Yatacak bir yerim olmadığı İçin iftiraya uğradım.
Mahkeme açıldı, ağLıyor-muş gibi gözlerini oluşturarak kalktı. Ce. Re.
rını beni sıkarlar, serbes değilimdir.
j Madmazel Frey, keza Fransız ca, nezaketle tasdik etti:
— Evet efendim ekseriya böy le şeyler vâkldlr. Fakat valll-lıl onüyamadım: Şu tabutlar meselesini samimî mi söylediniz, yoksa şaka mıydı?
— Fevkalâde ciddi konuştum.
— diye Slr Danvers aynanın bir köşesine bakarak devam etti.
— Bahsi geçen bayanın tabutu, iki meşe kılıftan mürekkepti. Ortasında da, bir kurşun kılıf bulunuyordu. Anladınız işte: Gayet sağlam heybetli bir tabuttu. Lord PaLmerston zamanında nazır plan John Deve-reux’un tabutu da öyle... Hülâsa bu iki tabutun beheri iki yüz ellişer kilo ağalığında...
Kadın:
— İnanılır şey değil. — dedi.
— İnşallah bu hikâyeleri anlatmakla benimle alay etmlyorsu-ııuzdur?
— Temin ederim kİ, hayır.
— Peki ama, efendim, bu derece ağır bir yükü kaldırmak 1-çLn hiç değilse altı adam lâzım. Lahdin İçinde de hiç ayak izi yokmuş diyorsunuz, İnanılır
dâva değil.
— Bilâkis. Altı adama hiç İhtiyaç yok. Mesele gayet basit, Elverir kİ, İnsan bunu İzah edebilsin.
Hep aynı muamma! Holden nefesini tuttu, dört kulak kesildi: maceranın mabadlnl dinlemek İstedi. Dörtle üç nlsbe-Llnde kapı kanadı arkasında bulunduğu için görünmesi imkânsızdı.
Slr Danvers devam etti:
— Bu muammayı kendi kendime halledemediğimi size itiraf ederim. Eğer hal şerefi varsa bana alt leglldlr. Bir gün, şey şatosunun kütüphanesini karıştırıyordum kİ, (hangi şato olduğunu söylemediğim İçin beni affedin.) elime bir kitap geçti. Bu gibi hâdiselere dair türlü misaller bulunduğunu okudum. çünkü hâdise ilk defa vaki olmuyormuş İki defa İngiltere'de, bir defa da Baltık'ta, Oesel'de vuku bulmuş. Demin, trende bu hâdiseden bana bahseden polis müfettişi Crawford' a bildiklerimi tamamlyle anlattım. Gözlerinin önünde bir mu ammayı çözmüş olduğumdan bana çok teşekkür etti. Ciinkü,
polis bu hâdiseyi tabiatın fevkindeki kuvvetlere hamlediyor, başka İzah bulamıyor. Polis mü fcttlşl de bana, bilmukabele, birinin derhal tevkif edileceğini bildirdi.
— Birinin derhal tevkif edileceğini mİ!
Muhaverenin bu kısmı Hol-den'ln kulağına çarpınca kalbi çutiıyacakmış gtbl gümbürdememe başladı. Tam dışan çıkmağa hazırlanıyordu ki, ihtiyar Lord’un çehresi aynada dikkatine çarptı Lard'da büyük bir endişe vardı. Holden, biraz daha burada kalmak kararım verdi.
— Affedersiniz. madmazel Frey, sizi bu can sıkıcı hikâye? lerle, mezarlık masallariyle rahatsız ediyorum Belki de şaşırt tııak maksadiyle bütün bunlan söylediğimi zannediyorsunuz-dur.
Genç kadın, Slr Danvem'Ln yan ifşa edip yarı gizlediği hâdiselerle canı sıkılmış görünerek soğuk bir cevap verdi:
— Müşterilerimin bana anlat tıkları vakalara dair mütalâa beyan etmek âdetim değildir, efendim. (Arkası var)
aksam
HER AKŞAM
BİR HİKÂYE
Karmen j
Sâhlfe 7
Sultanahmet ilkokulu
Öğretimde yeni usul — 15 lira ile 100 İyon liralık iş nasıl yapılır?
Beşinci sınıf öğrencileri bir arada
ilkokullarda bir kaç aydan-beri yeni bir öğretim usulü ta-kibedlliyor. Bu usulde öğrenciler derslerini kitaplarından bizzat hazırlıyorlar. Fakat bu, gösterilen bahsi mihaniki surette çalışmak şeklinde olmuyor. Hakikaten öğrenmek ve mevzu üzerinde çocukları düşündürmek imkanları da bulunmuş.
Öğretmeni erden müteşekkil bir heyet, ayda, bir toplanarak muhtelif derslerden ö ay içinde okutulacak bahisleri teshil ediyorlar vc bu konular için 1a-lebe kitaplarında mevcut İzahat hududu içinde muhtelif sorular tesbît ediyorlar Bu solular bastırılarak okullara dağıtılıyor.
öğrenciler, kendilerine hazırlanmak üzere verilen bahri bir kere kitaplarından okuyorlar. Sonra ou bahis için hazırlanan soruların cevaplarını yazıyorlar. Bu suretle çocuk kendi kendine çalışmayı oûrendiğl gibi sınıfta da pasif kaimıyarak derslerin müzakeresine ve öğrenilmesine alâka İle katılıyor. Sonra çocuğun aynca evinde çalışmak işi de bu suretle kısmen halledilmiş oluyor. Yeni usulün en mühim faydası ilkokul çocuğunun 'ûgate bakmak öğrenmek istediği bir hususu başka kitaplardan veya mecmualardan arayıp bulmak melekesini elde etmesidir. Üniversiteye kadar bu usul takibe-dildiğl. takdirde muhtelif dereceli nlrııllanmiTrtar-, rfaha İyi evsafta ‘nsan yetişeceğine şüp-a>« kdkfttia tlt kıt ■■■■
he yoktur, Bununla beraber ortaokullarda ve liselerde, hele üniversitede bu usule riayet e-dilm ediğinden ilkokul öğre tümenleri şikayetçidirler.
15 lira ile 100 milyonluk iş yaptım
Sultanahmet ilkokulunun beşinci smıtındayım, Öörenci sayısı hayli fazla Buna rağmen sınıfta hissedilir derecede sükûnet var. Pencereden, bakan, arkadaşını dürten veya başka şeylerle meşgu Iclar. kimse yok. Gözler öğretmende. Okuma dersi yapılıyor. Vergi vermenin lüzumundan bahseden bir parça okunuyor. Parçada hulâsa olarak şöyle deniliyor:
— Ara sıra bize babamın arkadaşları gelir Oturur konuşurlar, yahut oyun oynarlar. Fakat onların oyunları bizimkiler gibi değil. Merakla dinlenip öğrenilecek şekilde bilmece gibi şeyler. Geçen gün de gene micafirler geldiler. Birisi dedi ki «Şündi ben 15 Ura verdim ve
W ne
YENİ YAYINtg
40 milyonluk servet bırakan 2 muharrir
sık sık mektup yazıyordu. Sonra birdenbire muhabereyi kesti. tkl ay sonra da bir sefaret ataşeslle nişanlandığını bildirince genç doktorun Içl kan ağladı. O zaman Karmen! ne kadar çok sevdiğini Fakat ister İstemez, taş bastı.
Bir akşam doktor muayene odasında elemli hülyalarına dalmış iken birdenbire kapı açıldı. İçeri giren Karmen:
—• Bonsuvar doktor! diyerek Prefayı selâmladı. Genç doktor, şaşaladı:
— Niçin geri geldin, yoksa hastalandın mı? diye sordu.
Karmen, daha ziyade güzelleşmişti. Doktor derhal yerinden fırlayarak genç kızı koltuğa oturttu. Üşitrftrmek paltosile üzerini örttü.
men:
— Fakat ben arlık hasta değdim! diye itiraz etti.
— O halde bir derdin mİ var?
— Hayır, hayır— Nişanımı bozdum, sükûn ve bulmak İçin buraya geri geldim. Meğer ne aptal bir kızmışım ben. Nişanlım da değersiz bir adamdı. Bu küçük macera. peni uslandırdı, aklımı başıma getirdi. İnsanları, ha-: kiM değerlerde ölçmeğe beni t şevketti. Fakat bunları bir tarafa bırakalım. Ben size dimden bahsetmek İçin değil müjde vermeğe geldim.
— Sizi tekrar gördüğümden dolayı bilseniz ne kadar mesu-dum Karmen!
Civardaki parkta biraz dolaşmak İçin beraber dışarı çıktılar. Söz arasında genç kız doktora döndü;
— Beni dinle dostum! Dok-: lor Klarenln bir muavine lhti-
■ yarı vardır. Muavini de siz olacaksınız. Bu İş olup bitmiştir.'
Doktor, genç kızı bir kana-peye oturtarak önünde diz, çöktü, ellerini öperek kendisine Yarşı "beslediği derin aşla, 1 nişanlandığı haberini 1 zaman duyduğu sonsuz
bı. şimdi de birdenbire i sında görünce yeniden . bulduğunu anlattı.
■ Parkın gölü kenarında yan-yana mesut ve bahtiyar oturuyorlar. Çûnkii ikisi de yekdiğerini sevdiklerini ve artık bir daha ayrümıyacaklannı blll-
I yorlar.
Karmen başını kollan ara- l sına gömerek odasında hafif ı hafif ağlıyor ve yalnız sanşın ı saçları görünüyordu.
Çehresi güzel ve saf, gözleri parlak fakat mahzundu. Genç kız, başı Ue omuzlarını biraz : yukarı kaldırdı. Fakat vücudu uzanmış olduğu karyoladan hiç kımıldamadı. Bell ve ayaklarının alt kısmı alçı içinde : idi ve İlkbaharın ılık havaslle açmağa başlayan bahçedeki gülleri görmek için ayağa kal-kamıyordu.
OdasiDin kapın ansızın açıldı. eşikte sert çehrell ve zayıf dadısı göründü. Kadın, soğuk bir eda ile kötürüm kıza:
— Bonjur Karmen, bugün nasılsın diye sordu.
— Teşekkür ederini, İyiyim!
Bu, her gün genç kızın o sert yüzlü dadısına verdiği mutat cevaptı. Az sonra hizmetçi doktorun geldiğini haber verdi. Doktor, atlet vücutlu, uzun boylu çok sevimli bir gençti. Gûlûnısiyerek;
— Bonjur madam, bonjur matmazeli Müsaadenizle kendimi takdim edeyim. Adım Prefay. Ansızın hastalanan müdavi tabibiniz Moronuıı yerine geldim, dedi.
Dadı, odadan çıkarken doktora döndü:
— İşte tedavi edeceğiniz hasta budur diyerek Karmenl gösterdi.
Doktor, karyolaya yaklaştı:
— Küçük kızım, sen doktordan korkuyor musun? diye sordu:
— Ben küçük kız değilim. Matmazel Karmen Sanjeneyim. Tedaviye ihtiyacım yok. Hastalığımı anlata anlata dilimde tüy bitti. Esasen hastalığım şifa bulacak cinsten değil ki...
— ümlteizllğe düşmeyiniz matmazel! şifasız zannedilen bir çok hastalıklar, zamanla ve tedavi İle İyi olurlar.
— Ümidim yok doktor! Eğer hastalığım kabili tedavi olsaydı. şimdiye kadar tyl olurdum. Ben. ömrümün bakiyesini bu karyolada hareketsiz geçirmeğe mahkûmum.
— Lütfen bana çektirdiğiniz röntgen flllmierlni gösteriniz, ben onları bir tetkik edeyim, sonra size fikrimi söylerim.
— Bana hakikati açıkça sey-lıyeceğinlzl söz veriyor muşu-, nuz?
— Vadediyorum matmazel! Fakat bu odada niçin daima kapalı olarak kalıyorsunuz, İlkbahar geldi, tabiat canlandı. Sizi bu odada kim tutuyor?
— Ben böyle istiyorum. Bu evde dadım ve uşaklarımla kalıyorum. Kimsesizim, öksüzüm. Orta okulu bitirince gidip vasimi gördüm O, gayet İyi kalbi! ve şefkatil bir insandır. Onunla beraber Avrupava ve Anıerikaya bir çok seyahatler yaptım. Kendimi dünyanın en bahtiyar kızı addediyordum. Sporları, baloları ve eğlenceleri çok seviyordum. Bir gün kayak sporu yaparken düştüm. O gündenbert belim ve ayaklarını alçı irinde bulunuyor. Vasime, felâketi görmemesi için nadiren beni ziyaret etmesini söy-
anladı, kalbine
Prefay
İçin Kar-
huzurumu
Bir çok romanları Türkçeye çevrilmiş olan Delly kimdir?
lar orta tabakanın pek hoşun» gitmektedir.
Birinci dünya harbinden sonra romanların mevzuları eskisi gibi kalmakla beraber esas şahısların hüviyetleri bir parça değişti. Mamafih arada gene büyük fark yoktur. Umumi hatları itibarlle bu romanla? blnblr gece masallarına benzer.
Şurası dikkate şayandır kİ şatolardan, saraylardan, bazen yabancı memleketlerden bahseden iki kardeş hiç seyahat etmemiş, hemen bütün ömürlerini Veraailles’de geçirmişlerdir. Bu bakımdan meşhur Fransa muharriri Jules Verne'e benzerler. Bütün romanlarında seyahatlerden bahseden Jules Ver-nc de ömrünü bir kasabada geçirmişti.
Son 40 sene zarfında Fransa-da en çok okunan romanlar Delly’nin eserleridir. Bu romanlar yalnız Fransada değil, Fran sızca konuşulan her tarafta o-kunmuştur. Eserler bir çok lisanlara tercüme edilmiştir. Biz de de telif namı altındı piyasaya çıkarılan bir kısım romanlar Delly'nin eserleridir.
Eserleri bu kadar çok okunan Delly kimdir? Bunu bilenler pek azdır. Delly hakikatte bir değil Ikl kişidir. Biri kız, diğeri erkek İki kardeş. Asıl adlan Pctltjean de la Roziâre’dir. Romanları İki kardeş beraber yazmışlardır. Bunların geliri He Versailles'in sakin mahallelerin den birinde, güzel bir konakta oturmuşlar ve geçende evvelâ büyükleri olan kız kardeş, sonra erkek kardeş hayata gözlerini kapamışlardır.
Maftmazel ve mösyö Petitjean de la Roziere sessiz, sakin, dindar İnsanlardı Pek az kimse ile görüşürler, pazarlan kiliseye git megi İhmal etmezlerdi. Vasiyetnameleri açıldığı zaman biitün servetlerini o civardaki bir manastıra ve her sene basılan kitaplarının gelirini muharrirler cemiyetine bağışladıkları görülmüştür. Bu servet de, kitapların geliri de az görülecek şey değildir. Bıraktıkları para tamam 40 milyon frangı bulmaktadır. Kitapların gelirlerine gelince. yalnız Fransada bu roman «ardan, her sene 400 bin nüsha basılmakta, bu nüshalar mühim bir iıad temin etmektedir. Yeni muharrirlerden hiç birinin eseri bu derece rağbet görmemiştir-
İki kardeşe rahat bir ömür, mühim bir servet ve büyük bir Irat temin eden romanların mev zulan sade şeylerdir. Hemen hepsinde fakir, namuslu ve çalışkan bir genç kız vardır. Genç kız ya bir şatoda, ya bir sarayda bir İş bulur. Orada çalışırken zengin bir genç kendisine âşık olur, evlenirler. Bonn daima tatlıya bağlanan bu roman.
Created by free version of 2 PDF
Delly'nin romanları o kadar çok okunmuş, halk üzerinde o kadar tesir yapmıştır ki ikinci dünya harbi esnasında Almanlar Fransayı •'■‘.ilâ ettikleri zaman iıki kardeşe Almanlarla ig birliği mahiyetinde romanlar yazdırmak İstemişlerdi. Fakat muharrirler bunu kabul etmemişlerdi.
denen vergilerle umuma arze-dilen hizmetlerden bahsediliyordu.
15 lira Ue 109 milyon liralık iş görmneln sırrını, öğretmen hangi öğrenciye sordu ise hepsi çözdü.
Yıldız AJaryal; dedi ki:
— Efendim, verdiğimiz vergiler toplanır ve yüz milyonlarca lira olur. Bu paralarla da jandarma ve polis teşkilâtı kurulur, mahkemeler açılır.
Güner Sibar da-
— Vergilerle birim okumamız için okullar açılır. Hırsızlan, kııntilLerl cezalandınnk İçin hapishaneler kurulur.
Zühal — Hasta olanları iyi etmek için hastaneler yapılır, köprüler kurulur, düşmanalm karşı ordu beslenir.
öğretmen, Dilek’e parçayı bir kere daha okuttu Ondan sonra bilmecenin üzerinde daiıa fazla duruldu.
Erkut özge, umumî hizmetlerin çoğunu sayarak devlete ö-denen vergilerle bütün bu işlerin sağlandığını anlattı, Neticede çocuklar rergı vermenin iyi bir şey olduğunu söyledıirı. Şimdilik bu kadanm öğrendiler ya! Zaten kitaplarındaki parça da bu fikri vermek İçla yazılmış.
Bu küçükler, yüksek tahsillerini de yaparlarsa verginin ne yollarda alndtğını. fazla veya az tahsil edllee vergilerden doğan zararları ve bu mevzuda ki çeşitli doktrinlerin münakaşalarını 1a öğreneceklerdir.
S. G.
I
bununla 100 milyon Uralık yaptdim. Biliniz bakalım yaptım?»
— Piyango bileti aldınız.
— Hayır.
— Kuluçka için yumurta diniz.
— Hayır.
— Ağaç fidanı aldınız.
— Hayır.
— Bir şirkete ortak oldunuz. — Hayır.
Bilmeceyi soran ne söylendiyse hepsine hayır cevabı veriyordu.
Parçanın altında devlete 5-ııtımıaiBiıiHiaııııııınaııınıı
al-
ken-
aidatı ıstıra-karşı-bayat
Çeviren: A. HİLÂLİ

■Daktilo aranıyorsa
Muha.ıc-bc-si kuvvetli, Fran- ■ stzca iyi bilen bir daktilo ■ bayana ihtiyaç vardır. Ta- ■ liplerin her gün 10 - 11 I ara5inda Cağaloğlu yokuşu ■ Akşam Gazetesi yanında | ■ 1 No. ya müracaatlar ■■
Bulandan rica
14.3950 günü Yenimahalle Taksim otobüsünde merhum babamın hâtırası olan yuvarlak 4 gözlü olan naylondan yapılmış para çantasını ouıan 1-çindekl para kendisinin olsun. Yalnız çantayı lütfen bu adrese yollamasını rica ederim.
Bebek, inşirah sokak
Aynca kendilerini memnun ederim.
No- 9
TUBK FOLKLOH
A HASTIR MALARI
Bu »oayal İlim dergisinin 9 İnci Mart 1!»W sayısı da fconusunun teftin imzalı yonlariTe çıkmıştır.
İçinde lolkJor ve etnaerafyanın Çeşitli sahalarında Murat Urar. Sa- ( kir ÜlkAtajm ImarnoŞlu isme*. Öt-alp, İbrahim Zeki BurHurtu. Cahil Telli. Ali Rıza Yalgın. Fikret Me-mtaoğlu. Naci Kum. Abdullah Br-doidu İte Koöyalı Âşık Mehmyı Yamçının muhUdiI eterlen »er almış-Irr 25 kuruş
SPİBİTÜAUZM r a h
AMSUCLOPEIUSI
İlhak inin Kudsy ve Dr Sevil Akay tarımdan varılan ve Spiril Hallim ve öıü. tek asil din. dinlere, ruh letaefeterlöe. ı-teai MUİk «e bayata dair inerlemel-rr. Spirıthallzm k₺!ta-nnda rakltaaan tabir ve ialılahiaruı izahları, ruhun varlı£t. ebediliği me-aetesi. öbür alemdeki «uyum, alemler deMStumed. tekamül şektlterl. ruhların k.Atnat ınüvacehîir.de vazifeleri, ruh ve madde mürutelıctterı. ruiılar onumdaki münaabctler ruhların taunlarla Otan münasebet teri . Bplrl-iıuw, lecrUH SpıntfcaUnn ruja ve ıun’1 rüya. ınanyuiızme. hlpnntızmc. telepati, tak*rırm. ttozoti - tasavul ■ıkUlUkm ve daha tirenle bahisleri ihtiva edem bu mühim eserin 52 sahlfc-II 1 ineli fuikülü 72 kuruş flatle aa-lısa cık-inSnıgiır. Taşraya 100 kuruştur Nlıjir Ve Satış yeri: fatanbtıIda j ®P-Ankara -‘addMlrdc J31 Nu. h Gayret' adı. Kılabevı
BULMACA
Mustafa Reşit paşa
(Baş tarafı 5 nci sahifede) vukuu şaşılacak şeydir. Sır müstakil devletin kendi memleketinde ve kendi teb'ası hakkın-
da dini bükümlerini w me-vcut İrdim. O felâket günıindenberi, kanunlarını icra etmesine en-'&u evd* dadımla beraber yaşı--ı — V., _ u, . — Vnriım HirtlvlHmi-Ar.r. V.,V-
e
gel olunması hiç bir vakitte yorum. Bîri birim İzden karşıhk-işitilmı; değildir. Biz sizde de h ediyoruz.
bazı layıksız addettiğimiz şeyle- — Ümit kesmeyiniz matma-ri müşahede ettiğimiz hâlde. (zel! Göreceksiniz, yakında iyi hiç bir vakitte şirin işlerinize —u-— -
müdahale eUnek hatırımızdan geçmiyor. Bu teklifiniz milletler hukukuna ve devletler usulüne asla tevafuk etmez...
Reşit paşanın bu celâdeti önünde Gizo, susmuş ve konuşması böylece sona ermiştir.
Reşit paşanın hayatına dair yazıyı ikinci bir makalede ta-maınlıyacağız.
Soldan »afin: 1 — Varagele. 2 —
Alâkalan. 3 — Napaylşi. 4 — Titreyen, S — fmre, Be, « — Lldnyred. 1 —1 Asi, Emre. 8 — Teleme. 9 — Ömer,
, KIL J0 — Hanay, Al
| Yukarıdan aşağıyı 1 VantiUtCr, I 2 — AUimMctna. a — Haptadllen. 4 — ' Akarca, Eıa. 5 — Gaye. Yem. C — Elıyermek. 7 — LŞçCef. ta. 1 — , EcıincdegıL
İstanbla İcra Yargıçlığından:
İstanbul Sultanhamam caddesi 12 No. (Ja kumaş ticareti yapan ( Anutsa Papadopuios ve oğlu kullektlf şirketine] alacaklılarına kongurdato teklif etmek üzere mühlet verilmesi yolundaki isteği yargıçlıkça İncelenerek İcra ve iflâs kanununun 2Bfi ncı maddesine uygun görülmüş ve 287 İnci madde gereğince de iki aylık mühlet verilmesine vc İstanbul barosu a-vukatiarınd&n Hâzun Dağlı’nın kongurdalo komiseri tâyinine 14/8/050 tarihinde karar verilmiştir.
İşbu mühlet kararma »ân tarihinden itibaren yedi gün I-Çlnde her alacaklının dilekçe ile İcra yargıçlığına itiraz edebileceği 288 inci madde uyarınca İlân olunur.
olacaksınız. Ben sizi tedavi edeceğim.
Karmen, genç doktorun bu tescili verici sözlerini tebessümle karşıladı. Yaz ve sonbahar mevsimleri Ue kışın yarısı geçti.
Dr. Prefay küçük Anju irnca-basında az bir zamanda büyük bir şöhret kazanmıştı. Fakat maksadı, bu kiiçük kasabada kalmak değil, Parise giderek doktor Klarenln kemik veremi batkındaki tetkiklerine iştirak etmekti.
Delikanlı dikkatli tedavisi f .iyesinde genç kızı tamamlle iyi etti. Fakat bütün başarılarına ve kasaba halkı arasında kazandığı İtibar ve şöhrete rağmen mahzun ve ınükcdder-dit. Bir an geçmiyor kİ, Kaimenin hastalıklı halini, onu alçıdan çıkararak yürütmeğe başladığı günkü neşe ve şetaretini, sonra genç kızın kendisine veda ederek ayrılışını gözlerinin önüne getirmesin.
Nereye gitse, nereye baksa hep genç kızın sevimli çehresini görüyor. Karmen, Anju kasabasından ayrıldıktan sonra dik ikliminden faydalanmak için Nice şehrine gitti. İlk zamanlarda genç doktora
n MIM Ay l’SFÎBM tŞMBrTtû YıuA JW." !İ
* SI.5İ1 Halkevinden - 17 Mart 1«O cuma füııO «yi ib de Balkcvimtz-(le çslr Muvaffak Sami Onat tarafından (Sanat nerede baslar, nerede bozulur) mevzuunda bir konferans verilecektir. Giriş serbesttir.
*- Bcalktaj Jimnastik Kulübü B.ış-karibAMbh — Kulübümüz senelik Sdl kongresi 2« Mart 950 pazar gılntl yapıtaragmdan nitamname jercülnce
son bir senelik «kinlini tamamen O-, «Jcmfs üjelerlmis bu tnplantıja latl-ark edebılccekelrdir.
Her ıgün öğleye kadar Akaretlerdeki kulCp lokalinde bulunacak memura sn.vın üyelerimizin aidatlarını vermelerini, tafrada ublunanlarm telgraf Imenlealla gönderebileceklerini ve 25 Mart 950 günü saat 19 dn aldat tahsilâtına son verileceğini sayın O-yclcrimfac bildiririz.
+ Evüp Halkevi Ba-kanlığından — 1 — Evimiz Tarih Müze »ersileri kolu tarafından rva:ırta>tan (Çocuk Kitaptan) sergini İB Mart 1950 eumar-ie«i «ûnU »aat » de sayın Dr. Rahmi Duman tarafından I Delilikten kurtulmak mOmkÜn mOdOrl kununın-da projekslyonlu olarak verilecek ve bunu tcmııl kolumuzun Oç perdelik bir dram takibedecektlr.
Davetiyeler her nün snal 10 dan 21 e kadar Kvimlıden temin edilir.
ılr Türkiye Turlu* vc Otomobil Kurumu — Menafıı umumlyeyc hüdinı cemiyetlerden, Türkiye Turing ve Otomoibl kurumu senelik heyeti ni-ramnamesbnn 7 nel maddesi mucibince ıj me mltaad.fi cu-
martesi günü saat 3.1/2 da Taksim Belediye Garloorrunda toplanacağından. vasıftan meıkftr maddede m Çin'i muhterem Alanın 20 sinden itibaren cemiyet merkezciden duhuliye kaıtiarını almaları saygı Ll» rica olunur.
* Üsküdar Halkevinden — Halke-vitaizde İB mart Çanakkale deniz savaşının atur bejindi yüdinümü an- , ma türeni tertiplenmiştir.
Bu törende muharrir Abldln Daver bü Mva;ı anlatacak ve bu mııharc- ' beye iştirak «den em kil subaylar da ! mllşahde ve intib,darını izah edeceklerdir.
Toplantıya giriş seıcatlir.
Beyoğlu L ocu Sulh Hukuk Yargıçlığından; 950/13 Ves.
Beyoğlu Yenişehir Hacı İlbey sokağı 57 No. da oturan ana vc babası ölmüş olup 11/2/938 doğumlu olan küçük Rıdvan Kir.il kmn’a sinnl rüşdiine değin ayni adreste oturan Flasmı Eaş’ın vâsi tâyin edildiği ilân oıunur.
Yalovada yeni kurulan Soğukhava ve buz fabrikası açılıyor Yalova Belediye Başkanlığından:
Yalova belediyesi tarafından yapılan soğuk hava deposu vg buz fabrikası 1 Nisan 1950 cumartesi gününden İtibaren işletmeye açılarak sayın esnaf, tüccar ve balkın emrine âmade kılınacaktır.
Soğuk hava deposu malzemeleri fennin en son tekniğine göre Holandantn meşhur Grasso fabrikaları tezgâhlarında imal edilmiştir.
Buz fabrikasında çıkan buzlar Yalovaya hin bir emekle getirilmiş olan Paşa köy menbaının (Meşhur Eafa) suyu İle yapılmıştır.
Et. peynir, krema, yoğurt, sebzelerin soğuk hava depolarında muhafaza fiaüarı (yepyeni) bir tesisat olmasına rağmen diğer yerlere nazaran çok ucuzdur. Soğuk hava depolarımızı görmeden mallarınızı başka buzhanelere vermemeniz menfaatinize uygun olacağı alâkalılara İlân olunur. 2841
Sivas C. Savcılığından:
1 — Blvas cezaevinin 950 akça yılı belediye tipi beheri 750 gram ekmek tb“-ıcı şartnamesine uyularak kapalı zarf usu-lyile eksiltmeye konulmuştur.
2 — 27.3.950 pazartesi saat 15 t* C. Savcılığında kapalı zarf usulü ile İhalesi yapılacak ve mezkûr saate kadar teklif mektupları kabul edilecektir.
3 — Asgari iki yüz bin yedi jüı elli adet ekmek alınacak, muvakkat teminat 395 Ura 23 kuruştur.
4 — İhale, teslim ve tesellüm masrafları özel ve genel vergi- , ler ve mukavele sona erinceye kadar pul masraflarını müteahhit verecektir.
5 — Fazla tafsilât C. Savcılığından ve cezaevi müdürlüğünden alınabilir. 2851
İçişleri Bakanlığından:
Bakaniiğimiz tetkik Kurulu başkanlığında açık bulunan 230 lira aylık ücretli Dliblllr Daktiloluğa bir münasibi alınacaktır.
Taliplerin memurin kanununun 4. maddesindeki vasıf ve şarltan haiz olması, İngilizce veya Fransızca bilmesi ve d ak tilo İle yazması şarttır. (Yüksek tahsilli veya devlet dil Jnıtiha-njm kazanmış olanlar tercih edilir.»
Bu vasıflan haiz isteklilerin 1.4.950 günü Bakanlığımızda yapılacak sınavda bulunmak üzere müsbit evraklarlyle özlü İşleri Genel Müdürlüğüne müracaatları ilân olunur. 3041
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
10 Mart 1950 tarihli Vakit gazetesinde çıkan 31 Aralık 1949 tarihinde biten on sekizinci hesap yılı bLlânçosunda pasu kısmındaki döviz taahhütleri, döviz tahvilleri olarak yaniu yayınlanmıştır.
Bunu Döviz Taahhütleri olarak düzeltiriz.
Sahife 8
AKŞAM
16 Mart 1950
Hakkiyle kazanılmış bir şöhret
Ali Muhiddin
HACI BtKİR
Türkiye Ulusal Verem Savaşı Derneği Başkanlığından:
13 Mart 1050 cumartesi günü saat 10.30 da Cağaloğlunda Ü-çüncıi M intaka Etlbba Odasında yapılacak Derneğimizin. yıllık kongresine sayın Dernek üyelerinin huzur ve şeref vermeleri rica olunur. GÜNDEM:
1 — Başkanlık divânı seçilmesi.
2 — Yönetim Kurulu raporlarının okunması ve ibrası.
3 — 1950 faaliyet yılına alt bütçe tasarısının tetkik ve teshili.
4 — Yeni Yönetim Kurulu asli ve yedek üyeleriyle denetçilerin seçilmesi.
5 — Yurdumuzda B. O. Q. aşı a tatbikatı.
6 — Verem mücadelesi üzerinde her demeğin mahalli problemleri.
7 — Verem haftasında posta nelerce mektup ve tebriklere verem pulu yapıştırılması ve pul sarfiyatının azami derecede istifade temini İçin verem haftasının yılbaşından evvele alınması.
» — Kızılay, Çocuk Esirgeme ve Türk Hava Kuramlarının müşterek şefkat pulu çıkarmak hususunda gösterdikleri temayül karşısında verem savaşı dernekleri hareket tarzının tâyini.
9 — Diğer çeşitli konular.
BA@YOI.dN
^GRiP. NEZLE, v. SOĞUKİ
ALCINLIKlâHINA KARŞI KULLANILIR
Diş Macunu ile fırçalamalr olmalıdır. RADYOLİN Diş Macunu dişlerinizin ve ağzınızın sağlığını koruyan antiseptik ve en mükemmel bir vasıtadır.
—— SATILIK TARLA
Kartal kazasının Pendik nahiyesinde Doğu Mahallesinde deniz kenar mü a 852 ıda, 2 parsel numaralı ve 7115 metre murabbaı tarla 27 Mart pazartesi günü saat 14 te açık müzayede ile satılacaktır. İsteklilerin mezkûr tarihte Kartal Yayalar köyü muhtarlığına müracaatları.
Ankara Belediye Başkanlığından:
1. E. T. T. işletmelerinden:
1 — Keşif bedeli 6570.— lira olan boya ve karomozaylk döşemesi işçiliği 20.3,950 pazartesi günü saat 10 da pazarlığa vazedilecektir.
2 — Bu işe talip olanların bir defada en az 6500.— liralık boya işi yapmış olduğuna dair komisyona vesika ibraz etmeleri şarttır.
3 — Muvakkat teminat 493.— lira olup bu husustaki şartnameler Levazımdan parasız tedarik edilebilir. 2951
“On KOZ
Ev v® mülk
3 üncü yıl kongremizde karar verildiği veçhile 19 Mart 1950 Pazar günü saat 15 te Kadıköy Süreyya Sineması salonunda fevkalâde kararlar alınacaktır. Bütün ev ve mülk sahiplerinin gelmelerini ehemmiyetle rica ederiz.
Gayrimenkul Sahipleri Derneği
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Ambalaj Sicimi Alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — 4000 kilo ince ambalaj sicimi açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 9200 lira olup muvakkat teminatı 690 liradır.
3 — Buna ait şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 24/Mart/1950 Cuma günü saat 10,30 da Hay-
darpaşa Gar binası dahillndekiHaydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (2810)

Kömür taşıttırılacak
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu Komisyon Başkanlığından
1 — Havzadan Istanoul, Derince, Bandırma, İzmir, İskenderun. Samsun 'İmanlarına takriben 397.700 ton madenkömü-rünün nakiiyesi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Nakliye muhammen bedeli 2.839-973 lira ve muvakkat teminatı. 98.949 lira 19 kuruştur.
3 — Şartnameler bedelsiz olarak Ankarada Malzeme Dairesinden ve Haydarpaşada Tesllmalma ve Yollama Müdürlüğünden verilir.
4 — Eksiltme Ankarada İdare binasında toplanan Merkez 9
uncu satınalma komisyonunca 31/3/950 cuma günü saat 15,30 da yapılacaktır. İsteklilerin teklifleriyle kanunun tâyin ettiği vesikalarını ayni günde nihayet saat 14.30 a kadar makbuz mukabilinde adı geçen komisyon başkanlığına vermeleri (veya muayyen vakitten önce ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta İle göndermeleri) 3096
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığından
1 — Keşif bedeli 195303 Ura 89 kuruşluk Haseki Hastanesi Doğum Kliniği İkinci kısım inşaatının kapalı zarf usuliyle eksiltmesi. 22/3/950 çarşamba günü saat 15 de Fakülte Dekanlığında toplanacak A. E. p Komisyonunda yapılacaktır. Şartname, plân ve projeler fakülte kaleminde görülebilir.
2 — İsteklilerin, eksiltmeye girebilmesi İçin 14047 lira 80 kuruşluk geçici teminat yatırması ve bu değerde bir İşin yapıldığını veya denetlendiğini isbat eder mahiyetteki evrakla birlikte, İhale gününden en 32 üç gün önce Dekanlığa müracaatla bu İşe alt yeterlik belgelerini almaları.
3 — İsteklilerin, kanunun tarifi dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını, 22 Mart 950 çarşamba günü saat 14 de kadar komisyon başkanlığına vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez, (2637)
l — Ankarada Kâzım Özalp caddesinde Cebeciye giden
yol üzerinde aşağıda metre kareleri, flatı tutan bedelleri ile
teminatları gösterilen 20 adet arsa (satış bedelinin % 10
mlkdan peşinen ve nakden, mütebakisi de ihale tarihinden
itibaren 11 ay zarfında ve 11 eşit taksitte olmak üzere tedl-
ye edilecek ve taksitler muayyen zamanda tediye edilmediği
takdirde bakiye taksitler muacellyet kesbetmekle beraber
ayrıca kanuni faizler de alıcı tarafından ödenmek şartile)
ayrı ayrı satılmak üzere 15 gün süre ile ve 2 vç 9 numaralı
parseller kapalı zarf. diğerleri açık arttırma ile ihaleye ko-
nulmuştur.
2 — İhalesi 3/4.1950 Pazartesi giinü saat 16 da Belediyede
toplanan komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü
kaleminde görülebilir,
4 — Teminatları Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Kapalı zarflar 2490 sayılı kanunun 32 nel maddesi
gereğince belli İhale gününde saat 15 e kadar makbuz karşı-
lığında komisyon başkanlığına verilmesi lâzımdır.
6 — İsteklilerin belli gün ve saatte belediye komisyonuna
başvurmaları. (3044)
Beher metre Tutarı Teminatı
Ada Parsel M2 karesi lira lira lira
2929 1 5lü 23 11730 879,75
> 2 600 30 18000 1350 K. zarf
> 3 475 25 11875 890,65
» 4 475 25 11875 890.65
• 5 550 25 13750 1031,25
» 6 550 25 13750 1031,25
• 7 475 25 11875 890,65
• 8 475 25 11875 890,65
> 9 600 30 18000 1350 K. zarf
• 10 510 23 11730 879,75
» 11 360 18 6430 486
> 12 36(1 18 6480 486
» 13 465 17 7905 592,90
• 14 465 17 7905 592,90
» 15 36'J 18 6480 486
• 16 360 18 0480 486
• 17 465 17 7905 592,90
■ 18 465 17 7905 592.90
• 19 360 18 6480 486
• 20 360 18 6480 486
Sayın Üsküdar halkına
Türkiye Kömür Satış vs Tevzi Müessesesinden:
Üsküdar depomuzdan henüz kömürlerini alamamış olanların yalnız kok kömür İhtiyaçları Kadıköy depolarımızdan karşılanacaktır. Bu münasebetle Üsküdar deposundan kendi semtlerine kadar belediyece flatlandınlmış araba ücretlerinden fazlası müessesemizce ve ayrıca nakliyecilere ödeneceğini sayın halkımızın dikkat nazarına arzederiz.
Bu hususta depo memurlarımıza gerekli talimat verilmiştir; 3155
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü ilânları
1. — İdaremiz İhtiyacı için (2) adet dizel motör. (2i adet e-lektrlk generatör gurubu, (2) adet santrlfuş, (2) adet kompresör ve (2) adet de demir ırgat pazarlıkla satın alınacaktır.
2. — Pazarlık 21/3/1950 sah günü saat 15 te Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3. — Tasarlanmış değeri mevcut olmayan bu malzemelerin pazarlığına iştirak edecek olan İsteklilerin teklif edecekleri mal bedelinin %15 nlsbetlnl güvenme parası olarak hesaplamaları ve pazarlıktan önce komisyondan alacakları bir yazı 1le güven me paralarını İdare veznesine yatırarak şartnamede yazılı belge ve güvenme makbuzlarlyle birlikte belirli tarihte komisyonda bulunmaları.
4. — Her İş için ayrı olarak hazırlanmış olan şartnameler
parasız olarak hor gün komisyondan alınabilir. 3950
I I I l:
L
HBU
HOCANDA
HBU
Açık eksiltme ile harita kâğıdı alınacaktır.
Devlet Kitapları Mutedavil Sermayesi Müdürlüğünden:
Tahmini Muhammen Geçici
Cinsi______Eb adı GramajıKilosu Kr. Miktarı bedeli teminat
Harita kâğıdı 70X100 150 160 » (53 top) 2782,500 Kg. 4452,Lr. 333.90
Devlet kitapları mütedavil sermayesi müdürlüğünce satın alınacak olan evsafı şartnamesinde yazılı harita kâğıtlarının açık eksiltmesi 21.3.950 günü saat 15 000 te müdürlüğümüzün Ayasofya arkasındaki merkez binasında yapılacaktır.
İsteklilerin yazılı gün ve saatte geçici teminat akçeleri İle komisyona başvurmaları. Şartname bedelsiz olarak müdürlükten lstenilebllir. (2960i
İ. E. T. T. İşletmelerinden
Cinsi Miktarı Muhammen Bd. Muvakkat Teminatı Pazarlık tarihi ve Saati
Deniz çakılı 2800 M3 30.800 Lira 2310 Lira 20.3.950 P. Ertesi 10
Kum 1100 M3 11.000 • 825 » ■ » 10,15
Mıcır «0-5» 350 M3 7.700 57750» * • 10.30
İnce parke 30000 Adet 7200 540.— » > » 10,45
Mozayik parke 1100000 Adet 99.000 ■ 2425 » ■ • il.—
Bitüm 160 Ton 48.000 • 3600 » » » 11,15
Mıcır • 0-5 »
■ 5-12»
«12-25» 1600 M3 35.200 > 2640 » > B 11,30
1 — Yukarıda cins ve mlkdarları yazılı muhtelif cins malzeme karşılarında gösterilen bedeller üzerinden karşılarında yazılı tarihlerde pazarlığa konmuştur.
2 — Muvakkat teminat her cinsin hizasında gösterilmiştir.
3 — şartnameler Levazımdan »Metrohan» parasız tedarik edilir. (2834)
Hayvan Sağlık Memurları ve Nalbant Okulu Müdürlüğünden: Muhammen Muvakkat Eksiltmenin
Cinsi Miktarı Kilo Flatı Kuruş Tutarı i Lira Kr. teminatı Lira Kr. mahyetl Eksiltme günü ve Sa. Dak.
Ekmek 28000 Adet 22 6160 00 462 00 Açık usulle 31/3/950 10 15
Koyun eti 3000 280 8400 )
Kuzu eti 1000 300 3000 ) 1027 50 Açık usulle 31/3/950 11 00
Sığır eti 1000 230 2300 )
20 Kalem kuru erzak 11278 50 845 89 Açık usulle 31/3/950 11 50
24 Kalem yaş sebze 4813 50 361 01 Açık usulle 31/3/950 14 00
Kars yağı 1200 660 7920 00 594 00 Açık usulle 31/3/950 15 00
1 — okulumuzun 1950 mali yılı yiyecek maddeleri ihtiyaçlarının yukarıda yazılı olduğu veçhile açık eksiltme suretiyle hizalarında yazılı gün ve saatlerde İhaleleri yapılacaktır.
2 — İsteklilerin yukarıda yazılı gün ve saatlerde İstanbul Cağaloğlunda Cumhuriyet matbaası karşısında Yüksek Okullar Saymanlık binasında toplanan satın alma komisyonuna müracaatla eksiltmelere İştirak edebileceklerini mübeyyin gereken kanuni belgelerini ibraz etmeleri ve teminatlarını yatırmaları gerekmektedir.
3 — Şartnameler her gün Selimiyede okul müdürlüğünde ve yukarıda adı geçen Saymanlıkta görülebilir. (2937)
— SATILIK w
Akaju kaplamalı, kaim meşeden Mapl İngiliz yemek odası, hakiki akajudan Mapl İngiliz yatak odası takımları, aynalar, İngiliz duvar saati vesalr Her gün öğleden sonra saat 3 İlâ 7 arasında Teşvikiye caddesinde 109/4 No. da görülebilir. Tel: 81604
TABLET « ŞURUP
REQSİL
©
BRONŞİT.» ÖKSÜRÜĞÜ KESER
ZAYİ — Haliç - Fener nüfus memurluğundan, aldığım ve 1-çlnde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1340 doğumlu Mehmet oğlu Mustafa ErgürÜA
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Levazım Alım Komisyonundan:
1 — 1950 yılı İçinde Devlet Orman İşlet- berinin Bartın, Karadeniz Ereğllsl, Cide, Demirköy, Ayancık, Devrek, Düzce, Karasu. Küre, Karabük, Karklarell, Artvin. Bilecik. Adapazarı. Daday nuntakalanndan Büyükderedekı Kibrit Fabrikasına asgari 7810 ve azami 10330 M3 kavak tomruğunun nakil İşi pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur.
2 — Pazarlık 5 Nisan 1950 çarşamba günü saat 10 da İstan-bulda Kabataşta Oenel Müdürlüğümüz Levazım Alım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnamesiyle istif yerlerini ve bu yerlerden taşınacak tomruk'^nn miktarını gösterir liste, her gün Levazım ve Evrak şubemizi. ı alınabileceği gibi ayrıca Ankara, İzmir, Bursa, Samsun, Artvin. Zonguldak, Kastamonu. Edirne ve Kocaeli baş müdürlüklerimizle Bilecik ve KIrklareli müdürlüklerimizde görülebilir.
4 — İsteklilerin pazarlığa girebilmeleri için teklif edecekleri nakil bedelleri üzerinden %7 5 nlsbetindekl güvenme paralarını idare veznesine yatırarak alacakları makbuzla, reşuıi İkametgâhlarını ve ticari duıumlannı gösterir belgeleriyle birlikte belirli gün ve saatte adı geçen komisyona müracaattan 1-lân olunur.
5 — Nakliyatın tamamına veya bir kısmına iştirak edilebilir.
8 — tdare kısmen veya tamamen İhalede serbesttir. 3074
Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden:
Kasımpaşa tuz deposunda biriken (16000) adet artar eksilir 100 lük boş tuz çuvalı açık arttırma ile mahallinde teslim satılığa çıkarılmıştır.
Muvakkat teminat akçesi (767) liradır. İsteklilerin 30.3-950 perşembe günü saat 15 te Tekel İstanbul BaşmüdüriyeU muhasebe müdürlüğüne müracaatları. Çuvalla^ Kasımpaşa tuz deposunda görülebilir. 3139

Comments (0)