Hergün
.
AKŞAM

Sene 30 — No. 10627 — Fliti her yerde 10 kuruştur.
PAZAR İS Mayıs 1949
Kanun, memur
Taam.’ A. ADNAN - 4DIVAR
Seçim Kanununda yapılması! hiyet ve şümulü altına giren İstenilen tâdillerin Meclis komLs-1 suçları türlü türlü dolambaçlı
yonunda müzakeresi uzadı ve fa-Vat aynı zamanda genişledi. îlk Öhce sadece Seçim Kanununun bir kaç maddesinin değiştirilerek spçünin her noktadan emniyet ve selâmeti temin edilmek İstenilmiş (ken Demokrat Partinin verdiği tâdil teklifi He iş daha büyük bir şümul aldı. Anlaşılan seçimin em niyet ve selâmetini temin için helik! partinin de samimî arzuları tatmin edilmek İstenilmektedir. İşte bu sırada ortaya seçimin doğruluğunu sağlayacak tedbirlerin başında gelen bir mesele çıktı: Seçim günlerinde hallan siyasî hak ve hürriyetleri ve seçimin icra tarzı üzerinde memurlar tarafından ika olunacak suçların derhal adliye tarafından takibecLilmesi Komisyonda bu mesele müzakere edilirken üzerinde uyuşulacak bir formüle erişmek kabil olmadan iktidar .partisi âzası ve hükümet bu meselenin evvelâ Parti Gurupunda müzakeresini teklif ettiler. îşte bu müzakere esnasında ikinci ve daha mühim bir safhanın belirdiğini gazetelerde okuduk. Bu safha, memlekette yıllardan beri vakit vakit Millet Meclisinde değilse bile orada burada mubah as e mevzuu olmuş büyük İşlerden biridir.
Esiri Yunanda demokrasinin dört esas unsuru vardı: Şahsî hürriyet, söz hürriyeti, kanun önünde müsavat ve insaniyet. Bunlardan İlk üç unsuru gösteren eski Yunanca kelimelerin tâ milâttan evvel beşinci asırda kul-lanıldığma dair emareler vardır. 1 Dördüncü insaniyet kelimesi biraz daha yeni devre aittir. Bunlardan bugün burada bizi alâkadar eden kanun önünde herkesin müsavatıdır (isouomia).
Bir demokrasiyi kökleştirmek İçin milletin mümessillerinin yap , tığı her kanun önünde her başın ' eğilmesinden başka çare yoktur. Bu hususta memuru diğer vatandaş fertlerden ayıracak bir demokrasi kaidesi olamaz. İdare memurluklarından birine geçmiş bir ferdin memuriyet vazifesini İfa ederken irtikâp ettiği cürümlerden dolayı ayrı bir kazal sisteme tâbi tutulması ancak ve ancak naiis devlet denilen pek eski bir devlet mefhumundan bakiye kalmış bir izdir. OsmanlI İmparatorluğunda Tanzimattan sonra ne yapılmış jse hep Fransa göz önünde tutularak yapılmış olduğu İçin ortaya bir de Memurin Muhakemat Kanunu çıkarılmış vç bu suretle vatandaşlar arasında kanun nazarında müsavat . noktasında bir ikilik yaratılmıştır. Bu İkilik tezahürü gitgide büyük memurların teftişe bile tabi tutulmaması lâzım geldiği kanaatini doğuracak bir hale gelmiştir. Bir Meşrutiyet Dahiliye Nazırının (Vall teftiş olunmaz» demeğe kadar vardığını işltml-şizdlr. İşte bu yaratılan ikilik, inzibat, asayiş. İntizam gibi çok tantanalı kelimelerin girdiği sözlerle müdafaa edilmiş durmuş tur Halbuki hakikat halde ne böyle bir ikiliğe, ne de bu ikiliğin müdafaasına hacet vardır. Polİ8 devlet mefhumundan hukuk! devlet mefhumuna geçmek lüzumu karşısında kanun nazarında küçük büyük, memur gayri memur herkesi müsavi tutmamak, memurların vazifelerine müteallik işlerden dolap İka ettikleri
•". tU8er suçlardan farklı "'z,aaE. ne asayla ne ferin h?m K‘bl "'MeMep telime-rai! •■"'•etine slğına
rak müdafaa «ütebilir Suc her vak t suçtur; suçlu her yerde suçludur. Asıl mesele bu suçlan t«ıblt n suçluları muhakeme edecek adlî sistemi her türlü Mraarn, bilhassa siyasî Ihtlrasm dışında bırakarak ne Uca. ne kuvvet, ne de teşvik almadan yürüyen müstakil bir makaniztna haline geçirmektir. Bugün buna doğru yürümeğe kendimizi mecbur sayarken diğer taraftan da sarih bir surette adllyenin salâ-
yollarla o sistemden uzaklaşttr-: mağa çalışmak en hakiki tâbiri-le beyhudedir. Alelâde suçlu bir : vatandaşı nasıl adlî sisteme tes-: lim ediyorsak o vatandaşa karşı ve yahut âmmeye karşı suçlu memurun da adlî sisteme kemali ' emniyetle teslim etmeğe ır.ecbu-ruz. Çünkü herkesin kanun nazarında müsavi olması demokrasinin dört direğinden biridir. Amerikanın XIX. asırdaki Reisicumhuru Abrahan Lincoln, meşhur nutuklarından birinde o un-1 suru vant kanuna hürmeti her ananın kucağında henüz konuşmağa başlayan küçük çocuğun kulağına fısılda masını tavsiye eder [1], Fakat unutmamalıdır ki herkes tarafından kolaylıkla riavet edilecek kanunlar ancak herkese müsavi surette tatbik edilen kanunlardır. O halde kulağına bu güzel nasihati fısıldayarak yetiştireceğimiz çocuklar büyüdükten sonra günün birinde kapısında millî bayrağın dalgalandığı bir dairenin masası başında ika edilen bir suç ile sokakta ve vahut hususî bir yerde yapılan sucun avn ayrı yollardan adaletin huzuruna çıktığını görünce küçük iken kulaklarına fısıldanan hu mühim, demokrasi unsuruna karsı besledikleri İnanç lan sarsılacaktır,
İşte hükümetin, yalnız seçim , esnasında değil bütün diğer ahvalde de memurlar muhakemesinin doğrudan doğruya adli sistem İçine alınması hakkında I mensup olduğu parti gurupunda yapacağı teşebbüse karşı demokrasi taraftarlarının alkış tutmaktan başka yapac aklan bir şey yoktur.
Bu kanun muvaffakiyetle Meclisten çıkarsa değil yalnız seçim gibi demokrasinin bir tezahürü , için belki bütün demokrasi un- , surları için vatandaşlara verilmiş j en büyük teminat olacaktır, ,
A. ADNAN - ADIVAR '
(1] Lincoln'un seçme nutuktan M. Kdmburoğlu ve H. Öîişık tarafından hemen hemen tercüme kokusu duifulmtuacaJt kadar güzel bir surette dUimiea çevrlhnlf vs Maarif Vekâleti klâsik tercümeleri arasında nefr&Mmlgtir. {Bale sahlfe 19).
Demokratların
mitingi
Bu sabah Taksim’Je büyük kalabalık vardı
Demokrat Partinin yapacağı miting münasebet ile bu sabah erkenden TaksLm'de büyük bir kalabalık vardı. Taksim meydanı. İnönü gerisi binlerce halk ile dolmuştu. Gerinin Taksim meydanına ve tramvay caddesine bakan köşesinde hatipler yer almışlardı.
Saat ondan sonra kalabalık çok artmıştı. Muhtelif noktalara 8 oparlör konulmuştu. Mitingde D. Partinin'Genel Başkanı Celâl Bayar, 1! idare kurulu âzaları, Ankara, Trakya. Kocaeli, Eskişehir ve Bursadan gelen heyetler hazır bulunmuşlardır. İstanbul civarındaki köylerden davullar ve zurnalar çalarak gelen D P. li kehleler de mitinge iştirak etmişlerdir.
Civar vilâyetlerden heyetleri getiren otobüs ve kamyonlar D. Parti bayrakîarile donatılmış bulunmakta. atlı polislerle kollarında cD P * yazık bazubentler bulunan Demokrat Partililer devriye gezmekte idiler.
tice ve bucak heyetlerinin bayraklarında da şu yazılar göze çarpıyordu. «Hürriyet demokrasiden doğar». «Yeteri Söz milletindir.». -Demokrasi adaletin kendisidir.»
Gazeteml-z makineye verileceği sırada mitinge başlanmak üzere idi.
Çekoslovakya’da
Umumî bîr temizleme hareketi haşlamış
Londra 16 (R) — Çekoslovakya’da umumî bir temizleme hareketinin banladığını tahmin ettiren hâdiseler cereyan etmektedir. Dün Çok polisi M. Benes’in eski arkadaşlarından ve Cumhurbaşkanının eski partisi millî sosyalist partisine mensup 16 kişiyi tevkif etmiştir.
Prag radyosunun İddiasına göre, bu şahıslar sabotaj hareket-terine girişmişlerdir, Bunları bu harekete sevkeden BBC nln neşriyatları olmuş.
Şeker tevziinin karne ile yapılacağı ayda nüfus başına 1,5 kilo şeker verileceği söyleniyor
İcUiert Bakanlıtı, şeker satışları hakkında dün vilâyete mûhltn bir tamim göndermiştir. Bu tamimde, şeker İstihlâkin! karşılayacak miktarda elde stok oLmadıgından satışların dur-duruldutu, şehrimiz ihtiyacı için bun dan böyle aylık tahslrler yapılacağı. İlk ay İçin d« İstanbul* 2000 ton şeker tahsis edlldlfei bildirilmektedir. Asker! birliklerle resmi müesseseler İhtiyacının şeker şirketi tarafından temin, edileceği tamime ilâve olunmuştur.
Şeker tenteli kin belediye teşkilâtı vazifelendirilin iştir. Tevelat karne ueullle yapılacaktır. Şehrimiz İhtiyacına tahsis edilen mlkara göre
DİKKATLER
Çürük patiskalar
A K Ş A M’ ı n Küçük ilânları en verimli, en ucuz vasıladır.
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan İşlerin! fiilen idare eden: O. Bildik
Arap kuvvetleri her
Akşam Matbaa^
~ ~ ______Tj
tarafta süratle ilerliyorlar
Rusya ve Polonya da Yahudi hükümetini tanımak üzere
Mısır kuvvetleri Gazza ve Eldanyur’u, Suriye kuvvetleri Samah’ı zaptettiler
SavmaU ° •'uVaıuau IHÎJUI ................................ o'’1”
vmak ne inzibat, ne asayiş ne aYda nüfus başına 1.5 kilo kadar şe-o İntizam mm .. _ . ... ker edeceği tıesanplannukla-
dır.
Ekonomi Bakanının demeci
Ankaradan şehrimize gelen Ekonomi Bakanı Cavlt Ekin şu demeçte bulunmuştur:
t— Memlekette Wr şeker darlığı rnemıubalıLa değildir. Bugünkü sıkıntı suni spekülâtlf hareketlerin tesirinden doğmuştur.
Şeker hallerine zam yapılmıyacalc-tır. Vesika usulü İle tevziat İse dlişü-(Arkası sahife 2: sütun 2 de>
Ahali şikâyet ediyor:
— İkinci umumî harb strala-nnda ne yastık yüzü kalmıştı, »e yatak çarşafı.,. Geçen sene dişimizi sıktık: en iyi yeril patiskalardan alarak noksanımızı tamamladık. Arttk bir müddet ra-hatlıvacaı'nmızı umarken, takımlar lif lif eridi, gitti.
Ve ahali boj/nnnıı büküyor, tevekkülle diyor kİ:
— Allah devlete zeval vermesin... Ne yapalım? S iimerbank sayesinde o kâr ediyordur..
Fakat ahalinin kulacına söyle sözler de çalmıyor:
— Sümerbank milyonlar zarar ediyormuş.
Bunun üzerine ahali «Vay benim köse sakalım?» dercestne çenesini kavrtyarak şu beyti söylüyor:
Eyvah, bu bazlçede blzler gene yandık Zira kİ ziyan ortada bilmem ne
Londra 18 (R) — Bu sabah Filistin den gelen haberler; bütün Filistin hudutlarında Arap ordularının İler! hareketlerine devam ettiklerini göstermektedir. Son 24 saat İçinde genel hareket devam etmiş ve bazı kazançlar elde edilmiştir-
Cenupta İki kol halinde Filistin içerilerine kadar ilerlemekte olan Mısır kuvvetler! asıl kazanç elde edenler olmuşlardır. Sahilden süratle ilerlemiş bir Mısır kolu Filistin top ■.aklarının 30 kilometre İçinde bulunan Gazza limanına erişmiş va burasını işgal etmiştir. Aynı zamanda 15 kilometre ötede bir Yahudi müs-tameresl ele geçirilmiştir. Bu bölgede Y/hr.’l mukavemett kmimıştir. Mısır ordusuna mensup uçaklar Oarra şimalinde ve şimal doğusunda bazı Yahudi topluluklarını bombalamışlardır.
Doğudan Flllstlne girmiş olan İkin cl Mısır kolu da kuşatmış olduğu El Dangur mlistameresl teslim olmadığından. Şiddetle harekete geçmiş ve miistamereyi İmha etmiştir. El Dangur yerle bir edilmiştir.
Amman’dan gelmekte olan Irak kuvvetlerinin de İleri hareketleri davam etmektedir. Bu kuvvetler Tabe-rlye gölü bölgesinde Şeria nehrin! yiizen köprüler üzerinde geçmişler ve bu bölgedeki hidroelektrik santralını ele geçirmişlerdir. Bu santral, Kudüs. Telâvlv ve Hayfa hariç, bütün Fillstlnln elektriğini temin etmekteydi.
Mısır hava kuvvetlerinin Telâvlv şehrine karşı, bir gün İçinde yapmış oldukları altı akın sonunda Telâvlv-deki santralın da tahrlb edllmîj olduğu öğrenilmiştir. Mısır tebliği, san Irala tam İsabet kaydedildiğini bildirmektedir. Bu bölgede İlerlemekte olan Arap birlikleri bazı Yahudi müs tamerelerlnl kuşatmışlardır.
Kuzeyde İse. Suriye ve Lübnan orduları ayrı ayrı kollardan Fi|Lstln topraklarına derinliğine girmeğe muvaffak olmuşladır. Deniz bölgesin den llelremekte olan Lübnan kuvvetleri şiddeti! Yahudi mukametinl kırdıklarını ve ağır zayiat verdirdiklerini bildirmektedirler. Sahilde Mahura kasabası eje geçirilmiştir. Suriye ordu birlikleri de Huleh gölü bö] geslnde İlerlemeler kaydetmişler ve Samah’ı ele geçirmişlerdir. Her iki ordunun Heri hareket! uçaklar tarafından desteklenmektedir.
Yahudller Lübnan ve Suriye ordu birlikleriyle Haganah arasında temas temin oldilmlş olduğunu; fakat henüz kati muharebenin başlamamış olduğunu bildirmektedir. Bazı bölgelere Yahudllerln paraşütle kuvvet indirdikleri de İddia edilmektedir.
Rusya Yahudi hükümetini tanıyor
Londra 18 (R) - B B C nln Mos-kovadaki muhabirinin verdiği bir habere göre; Sovyet Rusya Yahııdl hükümetini tanımak üzeredir. Polonya, hükümetinin de aynı yolda hareket edeceği bildirilmektedir.
Ürdün kuvvetlerinin hareketi
Londra 16 (R) — Kıra) Abdullah, ordularının Filistin topraklarında 20 kilometre İlerlemiş oldukları bildiril-inektedir. Bu kuvvetleri mühim zırhlı birlikler ve ağır topçu desteklemektedir.
Kudüs’te
Londra 18 (R) — Kudüste şiddet çarpışmalar oluyor. Arap topçusu Y hudl mahallelerini dövmektedir. K'j. düşle Ramla arasındaki 2 Yahudi müstameresl Araplar tarafındın el« geçirilmiştir. Tu|kerem yakınındaki Ramah Hatove? Yahudi m üs tara ? cy sinin düştüğü haber veriliyor.
Yahudi tebliği
Kudüs 10 (R> — Yahudi tebliği; Haganah kuvvetlerinin Mısır, Surlya ve Ürdün kuvvetleriyle çarpışmakta olduğunu: Mısırlıların birçok kasabaları işgal ettiklerin! bildiriyor.
"Ğreated by free version of 2PDF
Fitistln ve komşularını gösterir harita
Arap ordularının Kndûsûn cenubuna doğru hareket ettikleri de İlâve ediliyor.
.........................
Mısır tebliğleri
Kahire 10 (R» — Dün gece iki te'ı-liğ neşredilmiştir. Birincisinde Miste kuvvetlerinin ikt koldun ilerlediği; m üs t liıkem El Dangur kasabası önüne geldiği, topçu kuvvetinin burasını dövmeğe başladığı, Oazza istikametinde İleri hareketinin devam ettiği, uaçlaknn Beyt Hanım ve Bûrlnbak Yahudi kolonilerine bombalar attığı, Telâvlv’ln bombardıman edildiği bildiriliyor.
tklncl tebliğde El Dan^ur'un temi» lendlği, hava kuvvetlerinin Teiavlv'e tklncl bir akın yaptığı bildiriliyor. Bu akında bir hangar hasara uğranuş; yerde bulunan bir Da kata uçağı yakılmıştır.
Arada Bir
Bugün Demokratların mitingi var.
Sesleri gür çıksın; dinleyicileri bol olsun; bizden hayır dua! Elden bu kadar gelir.
Fakat acaba, kısa zaman evvel Demokratlarla can ciğer sarmaşanlar; hattâ onların teşkilâtını kendi elceğizlerile yapanlar aynı hayırhah temennilerde bulunabilecekler mi?
Yoksa:
Kendim açlım başıma bu yöreyi?
Türküsünü mü çağırmaktadırlar?
Öyle görünüyor ki. bugünkü miting. — kürsülerden ne sedalar ve saflardan ne nevalar duyulursa duyulsun — herkesten ziyade eski yârâna dokunuyor. Acaba niçin?
Çünkü sayın Celâl Bayar’m rehberliği altındaki Demokratlar; muayyen, mukannen bir yol üzerlndedirler; o yol da «12 temmuz beyannamesi» diye hülâsa edilebilir:
— Seçimlerin gayet dürüst yapılmasını temin ettireceğiz ve edeceğiz. Eğer kazanırsak, iktidarı ele alıp muhaliflerimize siyasî emniyet bahsedeceğiz. Garbın normalleşmiş demokrasilerinde görüldüğü gibi, seçimleri biz kaybettiğimiz zaman dahi, hükümeti, kazananlara bırakacağız. Onlar da bize siyasî emniyet vereceklerdir.
Demokratların meşhur Amen-tüsü ne olursa olsun demokrasinin hakiki Amentüsü budur.
ona tarafdarhk etmek, onun ter-tibettiği mitingde bulunmak, İnönü gezisin', doldurup Celâl Bayar'ın sözlerini alkışlamak demek. işte bunu kabul ettiğin! göstermek demektir. Mitinge gidenler elbet bunu tartıp, düşünüp öyle gitmişlerdir
İstanbul muhalifleri, sık! yönetim dolayıslle, şimdiye kadar bir miting yaparak hislerini beli! edememişti. Bugün belit edeceklerdir. diyorlar: etsinler görelim.
Garbın bir çok memleketlerinde bazı partiler kendi aralarında birleşecek blok teşkil ederler. Bizde öyle bir vaziyet yoksa da, 12 temmuz beyannamesinin va-dettiği ve tahakkukuna" doğru eibiriiğile her gün biraz daha ilerlediğimiz siyasî emniyet prensini etrafında iki parti bir müşterek cephe kurmuşlardır. İstanbul muhalifleri de partilerin yıkıcı olmaması gerektiğini bugünkü mitinge iştirakle ifade etmiş bulunuyor. Tebrike lâyıktırlar
Sivas! partilerin müstakil hüviyetleri vardır: evet, doğru, bunu anlarız. Bugünkü mitingle. Demokrat Partisi, kendi kuvvetini göstermek istemiştir, o cihet de muhakkak. Fakat’bu mitingin — içinde bulunduğumuz şu siyasi an dolayıslle — en büyük ehemmiyeti, iktidar partisinden ziyade, 12 temmuz prensipl dışında kalan muhalefete teveccüh etmiş bulunmasıdır.
Onun için bugünün nâhoş ifadeli çehreleri, İki numaralı muhalefet muhltlndedir.
SaNfe 2
A K 8 A M
16 Mayıs 1948
SÜZÜN GELİŞİ
C. H. Partisi İstanbul il SPOR \
* Hayvanlı şehir
Istanbuln gelen bir Amerikalı çehrlmlzl pek beğenmiş, fakat bu «dirin bir hususiyetine de şaşmış kalmış: «Şehrin ortalında tavuklara ve horozlara ras Keldim; otomobillerin altında Uimanıak içte caddenin bir tarafından öbür tarafına kanadlannı çırpıp cıyak cıyak bağırarak kaçışıyoriardı. Gerçi atlı arabalarınızı hâlâ nakil vasıtası olarak kullanıyorsunuz.; fakat bir gurı baktım: Koca bir caddeden sürü halinde inekler ve öküzler geçiyordu; aralarında mandalar da vardı. Bir çoban, omuzlarında kırda giydiği manto olduğu balda bunları tramvay yolunda sürmeğe çalışıyordu. Köprü üstünde kuzusunu İpinden çekip götüren bir adam hayretimi mucip oldu. Halbuki büyük şehirlerde bu manzaralar çoktan kaybolmuştur..,» diyor.
Hakikaten biz pek farkndn değiliz amma, İstanbul, hayvanatı en bol şehirlerden biri olsa gerektir. Bu bolluk, demek yabaıv ojları îstanbulun bir şehir olduğundan şüphe ettirecek derecededir. Köpeklerimizle kedilerimiz sokaklarımızda, bizimle beraber perbesçö dolaşıyorlar. Bir zaman lstanbula develer de kol halinde girerlerdi. Kömür nakliyatını kamyonlar yapalı beri develer, bu vazifeden affedildiler.
öyle anlaşılıyor ki modem şehrin bir tarifi de ehil hayvanlan ortada dolaşmıyan şehirdir. Blzdekller hâlâ serbes. Çünkü — kö-
kongresi dun toplandı fene|ja||çe. parc Rangers’|e
İdare heyetinin raporu etrafında münakaşalar oldu, toplantı bugüne bırakıldı
1 -1 berabere kaldı
peklerle kediler müstesna — diğerlerini, hâlâ İhtiyacımız olduğu İçin aramızcîöii syıramiyoruz. Aradıkları saman taze yumurta, sal lÛt, koyun eti bulaımyanlar tavuk ve koyun beslemekte mazurdurlar. öküzler değil çehrln ana caddesinden, baştmınn Ürerinden geçseler ses çıkarabilir miyts, Allah. İçte söyleyin?
Şevket
Rado
T ürk - Sooget miinasebatı
Nihat Erim “Değişen biz değiliz başkalarıdır „ diyor
C. Halk Partisi Kocaeli kongresinde dış politikamız hakkında bir konuşma
İzmit 15 — Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli kongrem bu **bah toplandı. Kocaeli mJHelveiclHerinin hep-«1, bu arada Nihat Erim d» kongrede İdi. 1] İdare kurulunun raporu okundu. Bunda Demokrat Parti l]e muhalif matbuat tenkid ediliyor; «Armut «kmeğl» mevzaunun bir politika oyunu olarak ortaya atıldığından bah-•edlllyordu.
Raporun okunması bittikten sonra •öz alan Enver Balkan, bu raporu rapor olarak kabul edemiyeceğinl •öyledi. Diğer hatipler de raporu ten-kid ettiler.
Dış politikamız
Prof. Nihat Erim, harici »Ij-oseU-ınizi aydınlatan bir konuşma yaparak Rusya İle Türkiye arasındaki mu naeebete temas etti ve ezcümle »unlan söyledi:
• — İçeride, dışarıda bazı propagan dacılsr zaman zaman şunu söylemek tedırler: «Eğer Rusyaya karşı başka bir politika güdülseydl, vaziyet bu! olmazdı.» Bu propagandacılar o başka politikanın ne olduğunu açıkça söylemlyoTlar; sadece (Başka politika) diyorlar. Biz, (Tehlike vardır, dikkatli ola]ım> dedikçe, bazıları (Tehlike o kadar büyük değildir. Kam edlyorsunuı) diyorlar.
Arkadaşları Dış münasebejter sahasında, bizim pek esaslı ve hattâ hayati ihtilâflarımız, doğrudan doğruya ülke bütünlüğümse, milli-hayliye! ve şerefimize karşı çevrilmiş bir tehditten doğmaktadır.
Bazı kimseler muhtelif fikirler Heri sürüyorlar; İstiklâl mücadelesinde Huşlar t,ze yardım etmiş; o zaman Inglltz]er, Amerikalılar, bizimle dost definlermiş. Evet değillerdi, o zaman bakı illerimiz ve Boğarlar üze-
rlndeki isteklere karşı Rusya bizi tut muştu. B1z da onunla dost olmuştuk. Fakat bugün Boğazlarda 0» iştiyen, Doğu İllerimize düz diken tnglllzler değl], maalesef Rusya dır. Ve bu dâvada Türklyeyl hak]ı bulan müttefikimiz İngiltere ve yakın dostumuz Amerika dır.
Biliyorsunuz ki, Türk siyasetinde değişmiş bir şey yoktur. Değişen biz değil başkalarıdır. Bugün de Türk dış politikası bzlın İddiamızı candan benimsemiş olan İngiltere, Amerika ile e] ele yürümektedir. Türkiye bakımın dan bu politikada hiçbir devlete karşı çevrilmiş tecavüz eseri yoktur. Tur klye, İstiklâlini, şeref ve hayslyelni. ülke bütünlüğünü korumak azmindedir.
Arkadaşları Dünya durumu zlzim durumumuz budur»
Türk vatanının mukadderatı
Nihat Erim bunda nsonra, muhalin partinin açlık edebiyatı yaptığından, açlıktan öldüğünü söyledikleri şahısları gösteremediklerinden. bu tarzda Demokrat Partinin İstismara kalkışmasından bahsetti ve devamla dedi kİ:
«— Her ne derlerse desinler; her no suretle propaganda yaparlarsa yapsınla; bu güç devrede Türk vataninin mukadderatı Halk Partisi çoğunluğuna emanet edilmiştir. Hiçbir güçlükten yılmuyacBğız. Zaman zaman sizi üzen, gaflet hisler! duyduğunuz halde dahi sîzler serin kanlılığınızı muhafaza etmekle mükeHef-»İnlz. Vatan ve millet sîzlerden bunu beklemektedir; hem demokrasiyi gerçekleştireceğiz, hem de Türkiye adlı gemiyi cihan fırtınalarından selâmete çıkaracağız,»
ve
Aslanköy dâvası
Savcı dün iddianamesini okudu
Konya 15 — Aslan köy hftdlse-rinln bugünkü duruşmasında •avcı, İddianamesini okuyarak 48 tanığın Türk ceza kanununun 258 inci maddesinin ikinci bendine, yüzbaşı Sıtkı Dağgeçen İle CelSl Çavu$ ve Tahlr Onbaşının da Türk ceza kanununun 450/4, 6l', -»(13, 271 ve 272 nci maddelerine göre cezalandırılmaların] iitemlştir.
Sanıklardan bazılarının Martinde bulunan avukatları inalı-kemeye çektikleri telgraflarda duruşmanın başka güne bırakıl-masını istiyorlardı Konya avukatları da buna iştirak ettiler. jtetlnede duruşmanın 9 hazirana
Amerikadan şeker gelecek
rScış tarafı 1 inci sahifede) nüftnüş değildir. Halihazırda elimizde bulunan stok, memleket İhtiyacını yeni kampanyaya kadar karşılayabilecek miktardadır.
Pancar mahsulü de bol olduğuna ğfler, şeker buhranı var denemez.
Amerikaya 35 bin tonluk İki parti şeker sipariş edilmiştir. Bu İki parti şeker yakında gelecektir.
Yeni tevziat formülB tatbik mevkiine bugünlerde konulacaktır. Çeker alanlar, aldıkları şeker miktarını ve nereye tevzi ettiklerini Vilâyete birer beyaname He hr giin bl|dlrecekler-dlr.Bu suretle şeker stoku yapılma önlenecektir.
Ankara 10 (Akşam) — Ekonomi Bakanlığının emrile, evvelki akşamdan İtibaren şeker satışları durdunl-jmuştur. Pazartesi günü Ankarada bü tün mahalle muhtarlarına kuponlar dağıtılacak ve çarşamba sabahından İtibaren de bu kuponlarla halk, şeker alabileceklerdir, Nufufl başına 1 kilodan fazla şeker verllmiyecektlr, lstanbulda vc diğer vilâyetlerde de
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul 1| kongresi, dün sabah saat 10 da E-mlnönil Haikevlnde toplanmışır.
Kongre. Parti tl başkanı Sadi Bek-ter tarafından açıldıktan sonra yoklama yapılmış; kongrede bulunan delegelerin »ayısı tesbit edilmiştir.
Bundan sonra Halk Partisinin binişi Atııliirkün hâtırasını tftzlz etmek üzere ayakta bir dakika şükııt e-dilmiştlr. Müteakiben de gizil oyla Başkanlık divanı seçimi yapılmıştır. Atıf ödül birinci başkanlığa, Ekrem Özden de ikinci başkanlığa seçilmişlerdir.
Bunun üzerine Atıf Ödül Başkanlık kürsüsüne gclıntş; İl idare heyeti başkanı B. Sadi Bektcr, İdare kurulunun raporunu okumuştur.
Okunan sporda evvelâ 0 şubat 1047 do nlhayctlencn son kongreden şimdiye kadar İdare heyetinde yapılan ■ değişikliklere İşaret edilmiş; bundan sonra dünya olaylarının karışık ve nazik vaziyeti belirtilmiştir. MiitaaKi ben memleketin Iç işleri izah edilnrfş tir. Bu bahiste Tüıklyenin dünya hâdiseleri dışında kaiamıyacağı tabii olduğuna işaret edildikten, sonra ya-' alyet itibariyle, Türk ordusunun İnsan mevcudunu yüksek, sayıda tutmağı icab ettirdiği kaydedilerek şöyle deniliyordu:
«Türk ordusu memleketin bütünlüğünü ve harici tehlikelere karşı ko r tınmasını safilıyacak en mühim ve başlıca mesnet olmak vazifesin! başaracak bir kudret ve emniyet kaynağı olarak dimdik ve sarsılma bir bütün halinde hepimizin itimadına hak kazanmıştır.»
Raporun bu cümleleri çok alkışlanmıştır. B'indan sonra memleketin dahili ticaret işleri, mail durumu . İzah edilmiş »e harici İşler karşısında Türk milletinin — parti farkı olmaksızın — birlik halinde bulundışflu tebarüz ettirilmiştir. Bundan sonra ■ Devlet Başkanının 12 temmuzda neş- . rettlği beyannameden torna memle- ; ketin demokrasi sahasında vak! olan . gelişmeleri İzah edilmiştir. Demokrat ■ Partide çıkan İhtilâflara temas edilerek Demokrat Parti hakkında şdy- ( |o denilmektedir: «... Memleketin , karşısında bulunduğu güç şartları lk . tldar partisinin omuzlarına yükle- j inekten Heri gitmemiştir.» (
Rapor, Demokrat Partinin Halk s Parlsi iktidarı hakkındekl iddiaları- , na işaretle diyor kİ: ı
«Bütçedeki 30ü milyon liralık ta- ( |,sarruf iddiası,, gene aynı mesuliyet • adamlarının tanzim eyledikler! büt- ! çelerde taklb olunan enflâsyoncu siyasetiyle tam bir tezat halinde ve ] mesnetsiz ka[makadır, Hayatı ucuzlatmak aüşünced ise pek «ayın mu- t halefet liderinin İlk Hükümet Baş- , kanlığı yıllarında îstanbulda muvaf-fakıyctslzlikle neticelenen et flatle- t rlnl İndirme teşebbüsünü blllhtlyar ( hatıra getirmektedir.»
Muhalefet partisinin İddiaları bu kabilden mütalâalarla cevaplandırıl- f diktan sonra Halk Partisinin İç İşleri anlatılmış ve bu sene yapılan Parti kongrelerinde ileri sürülen şikâyetler hülâsa edilerek bunlara cevaplar verilmiştir-
Bundân sonra rapor etrafında söz söylenmeğe başlanmıştır. î|k sözü delegelerden emekli general Haşan; Rıza almış; raporda birçok memleket. işlerine yer veçlldlğl halde, memleket' müdafaası hususunda ne yapıldığına dair izahat olmadığından bahsetmiştir.
Belim Volkan, raporun delegelere geç dağıtılmasından şikâyet etmiş ve okunup tetklka vakit bulunamadığını söylemiştir. Eminönü delegelerinden Vatan gazetesi İstihbarat şefi Me]itı Yener söz alarak demiştir kİ:
«— tda.ro kurulu raporu, şimdiye kadar Parti kongrelerinde okunan raporların en giizell, cn etraflısıdır. Yalnız İdare heyetile hemfikir olmadığım bazı noktalar hakkında maruzatta bulunmak isterim. Görülen bazı hatalar karşı taraf liderlerine izafe edilmiştir. Bunun raporda yer »1-J ması lüzumsuzdur kanaatindeyim. Raporda iktisadi hayattan, gittikçe ağırlaşan hayat şartlarından bahsedilmiştir. Bu nfiirlaşmnda hükümetlerin hissesi, tesiri nedir? Önümüzde muazzam bir hata vardır: 7 Eylû] ka farları. Bu da sükûtla geçiştirilmiştir. Bunu da doğru bulmuyorum.
«Hayat pahalılığı ve mesken buhranı halkı tazyik etmektedir ve düşündürücü mahiyettedir» deniliyor. Buna karşı ne düşünüldüğü, hangi e-»asların tesbit edildiği rikredllmc-mlştir. Mesken buhranına çare o]-
] Emlâk Bankaslyl« birleşerek Mecldl-- ye köyünde yapılan evler, âdeta bir lüks yarışı olmuştur.» demiştir.
Fehmi Atanç, raporun realiteye uy
■ gun vo mükemmel olduğunu »Öyle-ı m İş; mesken buhranının yajnız ts-. lanbu]a değil, bütün memlekete şa-. mil olduğunu ilâve etmlşür.
Hatip, muhalefeti şiddetle tcnkld
■ ederek bir inkılâp partld olan Halk ı Partisini hürriyetsizlikle itham eden . [eri «zavallı» olarak vasıflandırmış; ı raporda komünizm karşısında ne gl-• bl tedbirler alındığına dair b'r «araba t olmadığından şikâyet etmiştir.
Bundan sonra Üsküdar delegesi I Bilrhan Felek söz almış ve şunları söylemiştir:
•— Rapor İki kısmı İhtiva ediyor. Bir kısmı umumi malûmattır. Bu hususta idare kurulunun bir tesiri olmadığından ne tenkid ve ne de takdirde bulunmak yersizdir. Şikâyet ' edilen hususlar hükümete racidir.
Memleket İşleri bahis mevzuu olurken burada söyüyeceğlr. Muhalefet partisi liderini burada tenkid etme-I nln doğru olmadığı iddiasını yersiz buluyorum. Elbette batalanmuı da. Mvapjanınızı da âmilleriyle, mesulleriyle beraber İzah etmek mevkiindeyiz. Ancak raporda mühim bir nok ta İhmal edilmiştir. Faril bakımından geriliyor muyuz, yoksa ilerliyor muyuz? Siyaset mûcadelesinda pelı-Uvanlaninizm durumunu anlamak isteriz. Raporda buna dair bir »ey görmedim.»
Remil özdeğer; 7 Eylû’ kararlanma faydalı taraflarını tebarüz ettirmiş ve: «7 Eylül kararlan yerinde bir tedbirdir.» demiştir.
Üsküdar delegelerinden Nazmf Ma-danoğlu; parti merkezinin ocaklara kAfl derecede yardım etmediğinden şikâyet etmiştir.
Bundan sonra İdare heyeti başkanı Sadi Bekter, hatiplerin tenkldlerl-ne cevap vermiş; muhalefet liderinin İş başında iken muvaffakıyetslzliğlnl tebarils ettirmek vazifesi olduğunu İlâve ederek demiştir ki:
«— Mu hale role karşı «ana İnanmıyorum demek benim borcumdur. Bu sözlerime İnanmak da s!21n vazl-fenJzdir. Atatürke yakınlık iddiası bir İmtiyaz değildir. Bu Türk milletinden herkes Atatürke yakınlık dâvasında müsavidir. Muhalefet liderine Atatürkün bir Başvekilidir diye dil uzatmak günahtır deniyor; ben de diyorum kİ muhalefetin, Atatürkün en yatan arkadaşına dil uzatması na sil telâkki edllebl]Ir7»
Parti başkanının bu »özleri şiddetle alkışlanmıştır.
Bundan sonra komisyonlar »eçll-mlş ve sabah toplantısına nihayet verilmiştir.
Kongrenin ikinci celsesi saat 10 da açılmış; Hesap encümen! raporu okunarak kabul edilmiştir. Ancak diğer encümenler raporlarını hazır-lamadıklarından dolayı kongre bugün saat 15 e tflllk edilmiştir.
Melih girmiş ve daiıa canlı oynamam ğa başlayan Fenerbahçe, misafir (a« kimin yarı sahasına yerleşmişti. Maa son derece heyecanlı ve yüzel bir cğS reyon* sürüklenmişti. pı
43 üncü dakikada soldan yapılaA bir Fenerbahçe hücumunda top, ot. sekiz içinde İngiUzoyuncusuiıun eJInA çarptı, penaltı... teflerin köşeyi bS lan şütü Ue Fenerbahçeliler berabefî ilk gollerini kazandılr.
42 od dakikada. İngiliz sol içlnlâ bir hücumunu Cihat, güzel bir m5da4 hale İle kesti ve biraz sonra maç 1-i beraber sona erdi.
ÖLÜM
Bayan Atiye Bledanın eşi. Dr. Safa Bledanın, Merkez Bankası memurlarından Gühcr Bledanın. Rûkzan Günselinin, Nejat Ble-danın babalan, KAmuran Günselinin kaymbabası. Dr. Ertu.fi-rul BaykaJm. Muhlddtn Kanuninin, Orhan Özkaynağın, Ahmet Özermanın bacanakları, eski İstanbul Darülfünun profesörlerinden, Trnperlal Kemiksi Ştl. Ankara eski Müdürü Prof, kimyager
Dr. SUZİ OSMAN BLEDA 10/5/1948 Pazar günil sabaha karşı, şiddetli bir kalb krizi neticesinde İftnt hayata ebedi olarak gözlerini yummuştur.
Merhum hayatini Ulm vo fen uğruna harcamış, son demlerine kadar dalma çalışmış, gayyur ve fedakSr bir İlim adamı İdi. Talebelerine, birlikte çalıştığı kimselere her zaman kendisini sevdirmiş, muhitine kuvvetli bir sevgi ve saygı yaratmış, hayırsever, temiz ahlâklı, çalışkan, dürüst ve mütekâmil bir insandı. Merhuma Cenabı Haktan mağfiret dileriz.
Cenazesi öğle namazını müteakip Teşvikiye camiinden kaldırılarak Aile kabrlstnini defnedilecektir. Kendisinin kat! vasiyeti mucibince çelenk gönderilmemesi rica olunur.
şehrimizde bulunan İngllterenLn üçüncil kümenin şimal ligi şampiyonu Qulns Parc Rangeıs lakroı İlk maçını dün İnönü ıtadtnda 20.000 e yakın bir seyirci kütlesi önünde İstanbul şampiyonu Fenerbahçe takan; ile yaptı.
Oyuna Fenerbahçe başladı. Fakat derhal topu kapan İngiliz takımı sağ 1 açıklan vasıtaslie Fenerbahçe kalo ; sine indiler. İlk dakikalardan itibaren 1 yerini buikn paslar, güzel deplasmanlar ve süratli bir tempo l]e oynamağa başlayan İngiliz takımı, hemen hemen Fener yan sahasına yerleşmiş gibi MI.
Misafir lakımı rahat bir oyun çıkarıyor ve yerini bulan bir iki urun pasla İnkişaf eden hücumları Fener cnüdafaasındn güçlükle ünlenebiliyordu.
Dakikalar İlerledikçe arta çapta bir İngiliz profesyonel futbolu seyretmeğe başlamıştık. Ingiliz tetamj hücumda re mtkfcfaada güzel yer tutuyor ve topu kusursuz takip ediyordu.
Buna mukabil Fenerbahçe aksak bir oyun oynuyordu. Hücum hattında Fikret ve Lerterc. müdafaada da Mumda olduk? iyi denebilirdi. Bu devrede Cihat da Ikl güzel kurtarışla kendine düsen vazifeyi başrdı.
24 üncü dakikada SamLmln hatalı bir hareketinden faydalnmasıni bilen santrfor Durrant. bir anda Cihatla karşı karşıya kaldı ve hiç acele etmeden topu sağ köşeden kaleye löktü. Bu gol, Fenerbahçeyi blraı hw-landınr glM olmuştu, fakat hücum hattının aksaması ve misafir takım mü-dfaasının yerinde müdahalesi beraberlik golüne imkân vermlyordn.
Devrenin acuruna kadar îngflta ta-mınm üstün oyunu devam etti. 41 İnci dakikada iantrforun köşeyi bulan şütünO Cihat, güzel bir plonjonla kesti ve deTta bu şekilde 1-0 İngiliz ; takımı lehine bitti.
ikinci devreye Fenerbahçe hızlı bir tepmo He başladı, fian LâcIvetiDer. ilk dakikalarda oyunu müvazenell bir şekle sokmuşlar ve 10 uncu dkikaden itibaren de mahsus bir baskı kurmuşlardı.
Bu devrede güze! oynamağa başlayan Fener muavinleri, hücum hattını İyi destekliyordu, fakat muhakkak kİ Ingiliz takımının en kuvvetli tarafı kalccilerlyd!. „ ,
20 nci dakikada Ahmedln yerine1 kada tuşla yendi.
Beşiktaş - Altmordu maçı
İzmir 15 (A_A.) — Bugün Alsancal» stadında. Beşiktaş - Altmordu takım* lan arasında, yapılan ve büyük ₺1* seyirci kütlesi tarafından takip edllerğ maçta Beşiktaş, Altnorduyu 2-1 yeni mlştîr.
Stokholm - Ankara takımları güreşi
Ankara 15 — Bugün 10 Mayıs stadyumunda Stokholm - Ankara takım* lan arasında yapılan »erbcs gürre müsabakasını, üçe kargı beşle Ankara kazanmıştır. Netice şöyledlr:
25 kiloca Hal İd Balamur, ConsonUt İttifakla gelip geedi.
57 kiloda Presson. S dakika 38 saniyede Mustafa Betonu tuşla yendi.
82 kJlodtı NuTeddin Ö'zjen, tvaı’A İttifakla galip geldi.
87 kiloda Abdullah Bngöz ÜçüncB daklkda Byak bileği sakatlandığından güreşe devam edemedi ve Franco Filon» hükmen galip sayıldı.
73 kiloda Cemi Atik. Vester Gren’» «yi hesabiyle ve Ittifkla galip gekil.
79 kiloda Ali Özdemfr, YuhSnsön’e İttifakla galip geldi.
87 kiloda Adil Candemfr, Flok Vlstd İttifakla galip geldi.
ARtr eiklette Sadık Esen, Anton-son’a IttUkla yallp geldi.
Tekirdağh Hüseyin İngiltere şampiyonunu mağlûbettî
Bradford 15 — Bir müddetten--beri îngllterede bulunmakta olag Türkiye baş pehlivanı Tekirdağll Hüseyin, İngiltere İmparatorlu1 gu şampiyonu Asirati’yİ 25 ûskl-
Kızılay piyangosu
Kızılay Beyoğlu gubeslıı!n eşya piyangosu dün »a at 1530 da Kınlayın Beyoğlundakl binasında kalabalık bir seyirci kütlesi Bnünd® çekilmiştir.
İkramiye kazanan numaraları yazıyoruz:
Elektrik ütüsü: 4328, 1ÖÖS97; pırlanta yü2ük: 366022; kadın kostümlüğü 333014; elektrik ütüsü 116363; halı seccada 353000; Sahibinin sesi gramofon ve İS plâk 16701; elektrik süpürgesi 415024; elektrik ütüsü 70820 Slnger dikiş makinesi 36081; masa saat! 329279; Einger dikiş makinesi 218885; hah seccade 70072, Pontkıc marka otomobil 433337; halı seccade 277307. elektrik ütüsü 032209; elektrik ütüsü 379039; elektrik ütüsü 375991; masa saat! 82188: ayâkli dikiş makinesi 306726, çamaşır makinesi 421294; elektrik ütüsü 451183; dikiş makinesi 412905, masa saati 2559817 hah seccade 286762; elektrik ütüsü' 288412; elektrik ütüsü 221453; masa saati 80753; dikiş makinesi 290485; kol saati 421703: Slnger dikiş makinesi 221199; dikiş makinesi 122436; buz dolabı 417093; elektrik ütüsü 360041; elektrik ütüsü 408674; halı scctade 183462; altın bilezik 169309; halı seccado 419875; dikiş makinesi G1303; oda takımı 171022; cep saat! 174978; elektrik ütüsü 394827; elektrik ütüsü 71749; kol saati 248153; elektrik ütüsü 495717; Frnzer otomobil 314777; cep saat! 75141; dikiş makinesi 226129; cep saati 70411-; elektrik 25000 liralık köşk 228827: elektrik ütüsü 244096; dikiş makinesi 350763; ütüsü 277297; cep saati 211091; buz
kol aastl 119356; elektrik ütüsü 1409BJ altın bilezik 121052; erkek kostümlü* ftü 167873; altm bilezik 120932; mas* saati 303618; halı seccade J1003G9; kel saati 111661; kol saati 283409; hail seccade 62409; elekrik ütüsü 113038; cep saati 51153.
Son dört rakamı 8974 İle biten biletler erkek gömleği; 9576 İle bitenler termos; 9359 ile bitenler Parker kalem; 6110 Ue bitenler Parker kalem; 0490 ve 34S0 He bitenler pçrtfdy; 5057 İle bitenler kravat; 0819, «e bitenler kravat; 5902 ve 4327 ile bitenler naylon çorap; 1307. 4836, 11S7 T® 5088 ile bitenler güneş gözlüğü. ,
1374, 6628. 7328 ve 1771 İle .bitenle» havlu: 0419. 0994, 5017 ve 4132 ile bk tenler havlu; 5859. 1438, 3744 Ve 0048 11e bitenler erkek çorabı; 1674, 163İ, 73is, 3686 ile bitenler kolonya; 3646, 5837. 1224 ve 0952 Ue bitenler erkek mendili; 2613, «025, 0978. 4004 ve 181i lie bitenler yarımlık piyango bileli;; 0664, 7061 ve 4884 Ue bitenler elbJsü askısı. ‘1
En aon rakamları 589 ile bitenle* diş macunu, 639 Ue bitenler bir paket traş bıçğı; 908 Ue bitenler diş fırçası} 632 Ue bitenler tuvalet sabunu; 73$ ile bitenler traş sabunu: 333 ile bitenler diş fırçası mahfazası, 856 v« 838 Ue bitenler birer bogzlçl sigarası,'
1
Zeytinyağı ihracı
Ankara 15 — Ticaret Bakanlığı bir tebliğ yayinhyarak beş bin ton zeytinyağı İle 2000 ten prina yağının ve miktarı mahdut ol-mıyıan prinanın ihr(v>atçılar elile İhraç edilebileceğini bildir-

İ 6 Mayıs 1943
akşamdan akşama
Gene: «Müslüman
Çocuğunun Kitabi» meselesi...
Burhan Felek’in — diinkil Cumhuriyet gazetesinde — bana dair saıfettiğl bir söz, canımı sıkmadı desem yalan söylerim.
Meslektaşım:
— Vâ - Nû’nun acayip tenkid-leıine rağmen... - diyor.
Neymiş?
Milli Eğitim Bakanlığının neşrettiği «Müslüman Çocuğunun Kitabı, m. bu sütunda üç gün sıra ile tenkid etmişim: Aruz vezni hataları var, demişim. Hece vezni tertip ve eksikleri var, demişim, Dinî telkinler arasında tenakuzlar var; ve hedefte İnhiraf var, demişim.
Dedim ve öyledir. Kitap meydanda. Parmaklarımız da burada Sahifeleri çevirelim, Lddlala-) riiiu kontrol edelim.
Netekim, sayın Milletvekilleri de bu mevzu üzerinde hassasiyetlerini gösterdiler. Gazetelerin yazdıklarına göre Başbakan, gene bu mevzu yüzünden Meclis koridorlarında, Millî Eğitim Bakanı B. Reşat Şemseddin Sirer'i tarize uğrattı. Bakan istifa etmek raddelerine geldi- Maazallah.
Aziz meslektaşım Burhan Felek’ Benim- tenkidlerim neden acayip olsun? Dinî eserleriyle meşhur olan en ciddî müelliflerini İr. beni arayıp, tenkidlerlmin yerinde olduğunu haber verdiler. Şalisi yeti erini merak ederseniz, telefonla isimlerini bildireyim.
Bu yazımda aşk ve şavk İle şu fikrimi söylemek isterim:
Doğulu, batılı, şimalli, cenuplu bütün milletler, içinde bulunduğumuz badireli asırda, gerek din, gerek milliyet, gerek ırk; gerekse Yirminci asra mahsus İçtimaî. iktisadi teşkilât ve sosyal adalet; hulâsa kendilerini kalbur üstü tutacak ne gibi eski ve yeni kuvvetler bulurlarsa hepsine dört elle Sarılıyorlar
Anlaşılıyor ki, Türk milleti de bunu böyle yapmaktan gayri çare bulamıyor.
Binaenaleyh; talihten menkul bütün ananevi kıymetlere, millet, insiyaki şekiide sarılmaktadır. Bu meyanda dine de...
Öyleyse — Millî Eğitim Bakanlığı oiarak — bu mevzu ele alınırken tutulacak hedef, körpe çocuklarımızın zihnini tekkevarî bir mlstüdiğe sürüklemek değildir. İşte dedelerimizin bıraktığı koskoca bir hayrattı, hasenatıı şefkatli, mürüvveti!, evkaflı, mimarîn, tezhipll Müslüman -Türk medeniyeti... O, neden mes-kût geçilmiş? Millî Eğitim Bakanlığının resmî damgalı kitabı, Biçin mistlkliğe bir çok sahifeler ayırır da, bu içtimai kısma hiç yer vermemiştir?
Son Posta başmuharriri Selim Ragıp arkadaşımızın da dikkat ye işaret ettiği gibi, diğer bLr dinî kitabın müellifi, şu mealde telkinlerde bulunmağa çalışıyormuş; hulâsa ediyorum:
(— Sağ omuzumuzda hasenat yazan melekler, sol omuzumuzda seyyiat yazan melekler bulunduğu İçin, dinen, sağcı cereyanlar tyi, solcu cereyanlar fenadır. (Binaenaleyh:) Solcuların kafasını kıralım. (Bu fikre şöyle de devam ^dilebilir:) Solcu profesörleri yürütmekte Reşat Şemseddin pek İyi etti.»
İnsaf edilsin!
Diğer milletlerin can kurtaran gibi sarıldıkları din mevzuunu biz bu hale mi getireceğiz? Bu kadar çocukça mı hareket edilecek? Bu mevzuu, hassasiyetle Cle alıp asrın gidişine ve cemiyetin ihtiyacına uyduracak akıllıca İşler yapılmıyaeak mı?
Bu fikirlerim acayipse, acayip blmakta ısrar ediyorum.
(Vâ - Nû)
Sağlık Müdürü Faik Yargıcı
Ş.Krimı. Sagllk ve ga,,al Yardım raudura a„nM Fllfc T aok_
prluftaım m uncu ylte, UBamb. naiptir.
Oerek hastalarla klmM8|2]erB ve yoksullara gösterdiği şefkat ve lhtl-jnam ve gerekse vazifesindeki başa-doîayısiyie bu -değer! 1 dok?or ve İdarecimiz herke? tarafından sevilen pir şahsiyettir.
1 Bu yıldönümü münasebetiyle biz de sayın doktor Faik Yargıcıya *va-rlfeslnde yeni başarılar dileriz.
Hava şehitleri ihtifali
Aziz şehitlerimiz diin hürmetle anıldı
Hava şehitleri İhtifali dün sabah saat 11 d® Fatih parkındaki tayyare abidesi önünde yapıldı.
Azla vs kahraman şahitlerimizin hatıralarını bir defa daha anmak ü-zar® kesti bir halk kitlesi. okullar, askeri kıtalar va davetliler saat 10 dan İtibaren parkın içinde va dışında toplanmış bulunuyorlardı.
Bir boru sesi İle başhyan törende hava şehitleri ve bütün şehitler büyük bir saygı lj* sal&mlandı. Bu arada resmi dairelerde va mil esse s elerdeki bayraklar yarıya İndirilmiş, düdükler çalmağa başlamış ve bütün kara nakil vasıtaları da bir dakika bulundukları yerde durmuşlardır.
Bir dakikalık saygı gösterisini müteakip tayyara âbidesi Bnüade ordu namına bir hava Subayı tarafından heyecanlı bir hitabede bulunulmuş bunu Türk Haya Kurtımu adına söylenen hitaba takip etmiştir.
Hitabeleri müteakip bando tarafından matem havası çalındı, bir manga tarafından üç defa havaya ateş edildi ve bu hazin tören âbide önünde yapılan bir geçld reşmile sona erdi.
Muamele vergisi
Büyük sanayiciler, verginin küçük sanayicilere de teşmilini istiyorlar
Bölge Sanayi Birliği tarafından ; bundan bLr müddet önca şehrimiz sanayicileri arasında açılmış olan bir anket neticelenmek üzeredir. Sanayi Birliğinin ve bilhassa büyük sanayicilerin ehemmiyet verdikleri bu anket, hâlen cari olan muamele vergisinde yapılması Icabeden lüzumlu tadilâtı hedef tutmaktadır. Bugüne kadar gelen cevaplardan anlaşıldığına göre büyük sanayiciler, mamuller üzerinden muamele vergisi alınması şekline katiyen muarızdırlar. Bunla-! rm İddialarına göre bugün, muamele vergisine tabi tutulmayan küçük sanayi erbab ı ellerinde bulunan bu büyük kozdan istifade ederek büyük sanayie rekabet etmekte, bir yandan da İçinde bulundukları zararlı durumu farkedememektedlrler. Zira bin küçük sanayi erbabı filvaki muamele vergisinden muaf tuulduğu İçin, büyük sanayicilerle kolaylıkla rekabet edebilmekte, fakat mûesseseslnt yeni makineler alıp büyültmek yoluna gittiği takdirde kendisinin d® muamele vergisine tabi tutulacağını düşünerek bundan vazgeçmekte, do-layısı ile hem kendisi, hem d® memleket okonomlsl zarar görmektedir. 3u İtlbaTja büyük sanayiciler muamele vergisinin mamuller üzerinden değil, herkiao teşmil edilerek ham maddeler üzerinden alınmasını İstemektedirler.
Onların kanaatlerine göre bu hal çaresi büyük sanayiin lşln0 yarayacağı kadar, küçük sanayiin de büyümesine yol açacaktır. Mamafih bu mütalâaya küçük sanayi erbabı İştirak etmemekte ve böyle bir hal çaresinin küçük sanayiin mahvına sebep olacağını İddia etmektedir.
Müzeye hediye edilen tarihî bir ney
Bakırköy akıl hastanesi baş hekimi doktor Fahri Ce]41 Göktulga, Topkapı sarayı müzesin® bir «ney» hediye emiştir. Bu «ney», şimdiye kadar elde edilen Türk musikisi âletlerinin en enteresanidır. Müze müdürü Tahsin öz, kendisi 1]® konuşan bir muharririmize «ney» hakkında izahat vererek demiştir kl:
•—Bu neyin tarihi kıymeti, üzerinde kim tarafından klmLn İçin yapıldığına dair yazı ve tarih bulunmasıdır. Ney, milâdi 171» senesine aittir. Üçüncü Ahmcdln kapıcısı Had Mehmet için yapılmıştır. Yapan da i Karabaş Derviş» dir. Neyi ileride açacağımız ve hâlen hazırlıklarına devam ettiğimiz Tiirk musikisi âletleri seksiyonuna koyacağız. Elimizde kıymetli rübab, nlskal, ud, kanun, def, nakkare ve zllpare gibi musiki âletleri vardır.»
Ekonomi ve Tarım Bakanları şehrimizde Ekonomi Bakanı Cavit Ekin ve Tarım Bakanı Tahsin Coşkun dün saba tiki trnele Ankara’dan şehrimize gelmişlerdir. İki Bakanın şehrimizde perşembe günün® kadar kalacakları talimin edilmektedir. ı
A K 8 A M
gg Bursada bir kaç gün ZZZZ—>
Bursa geleceği en parlak şehirlerimizden biridir
-
Süratle kalkınmak için her imkânı tohum halinde nefsinde toplayan kaplıca şehri, dağ ve kış sporları merkezi, eski eserler hâzinesi, sanayii ve ticareti canlı Bursa iç ve dış turizme açılarak eski parlaklığına kavuşmak için devletin yardım ve alâkasını bekliyor
Bir araya getirilmesi müşkül hususiyetleri hem de fazlasile bir araya toplamış olan Bursa kolaylıkla İnkişaf edebilir nadir şehirlerimizden biridir.
Bursa her şeyden evvel, İstanbul gibi, Türkiyenin en kalabalık ve en hareketli şehrinin yanı başında bulunuyor. Deniz yolunu biraz daha kısaltarak Bursayi îstanbula bir, bir buçuk saat yaklaştırmak bu güzel şehrin süratle kalkınmasında müessir olacak teşebbüslerin muhakkak kl başında gelir. İstanbullular bu sürat asrında niçin Büylikadaya gider gibi Bursaya gidemesin, bir günlerini orada geçlirip akşam yine îstanbula dönemesîriler? Gerçi şimdi de aynı şayi yapmak kabildir. Fakat bu türlü günübirlik gidip gelişlerde Bursada ancak üç saat kalmak mümkündür. Deniz yolunda yapılacak kısaltma Bursaya ayrılacak zamanı pek âlâ altı saate çıkarabilir.
Bursaya niçin gitmeli? diye bir sual asla akla gelemez. Çünkü Bursa hem bir su şehri, hem Türkiyenin dağ ve kış sporları merkezi, hem de emsalsiz bir eski eserler hâzinesidir. Su şehri olarak Yal ovadan türlü üstünlükleri vardır. Yalova şimdiki halile daha ziyade gürültüsüz bir yerde sakin bir hayat geçirecek hastalar için ideal bir tedavi merkezidir. Fakat Bursa su şehri olarak inkişaf ettiği zaman oraya yalnız hastalar değil, sağlamlar da büyük rağbet göstereceklerdir. Çünkü Bursa aynı zamanda canlı bîr şehirdir. Otelleri çoğaltıldığı zaman Bursanın sularından faydalanmaya gidecek vatandaşlar orada sabahtan akşama kadar otel odaslle bahçesi arasında mahpus kalmak mecburiyetinde kalrmyacaklardır. Bursanın tabiî güzellikleri tatmakla doyulamıyacak kadar çeşitlidir. Eski eserlerinden her biri İnsanı saatlerce oyalıyablllr. öyle ki Bursa gezip dolaşmakla bir günde, beş günde bitlrllemez. Kahveleri, bahçeleri, şadırvanları, kapadı çarşısı, çömlekçileri, arabacıları, bıçakçıları, yazmacıları ile Bursa kendisini görmeğe gelecekleri yeril renklerile hayran etmek kudretîndedir.
Kış ve dağ sporları Bursaya muhtelif mevsimlerde . canlılık verecek unsurlardandır. . Bursa valisi B. Hâşlm Işcan Uludağa çıkan yolu otel» kadar yenilemekle meşguldür. Bu arada yine otele kadar dişil tren veya havai hat tesis etmek üzere ecnebi müesseselere müracaat edilmiş, hattâ projeler alınmıştır. Fakat bu iş her şeyden evvel büyük sermayeye İhtiyaç gösteriyor. Bursa vilâyeti ve Belediyesi kendi im-kânlarile buna teşebbüs etmek fırsatını henüz bulamamıştır. Ulu dağa çıkmak bir külfet olarak kaldıkça dağın müşterilerini
İzrttre dört denlsalttyt getiren Amerikan denizcilerinin komutanı, İzmir Valisi Sabrı Âdal ve mili mandarları Türk denizcilerde İzmir Valilik makamında
arttırmak, bu tabiî hâzineyi Bursaya gereği kadar faydalı hale getirmek zordur.
Bursa İktisadi bakımdan da her türlü İnkişafa namzettir. Meyveciliği, iplikçiliği, hayvancılığı küçük himmetlerle süratle gelişebilir. BursadaM Merinos fabrikası — İd şimdi bir misli büyütülmesine karar verilmiş ve harekete geçilmiştir — 2000 İşçiye allelerile beraber geçinmek imkânı veriyor. Yüze yalcın hususî İpekli imalâthanelerde Bursa aynı zamanda bir İş şehri haline gelmiş, halkın hayat seviyesinin yükselmesinde müessir olmuştur.
Kalkınmak için her İmkânı tohum halinde nefsinde toplayan Bursanın birinci sınıf şehirleri miz arasına girebilmesi, ilk yazımızda da söylediğimiz gibi, İstanbul, Yalova ve Bursayi içine alan Marmara bölgesinin iç ve dış turizme açılmak üzere Devlet programında yer almaslle kabildir. Bu üç merkez, en güzel yollarla birlblrlerine bağlanır, noksanları en kısa zamanda tamamlanırsa Bursa He tstanbulun İma nna, hattâ tamirine Devlet İştirak ederse bir zaman İmparatorluğun başşehri olan Bursa eski parlaklığına, belki de tstanbul-dan evvel kavuşacak şehirlerimizden bîri olacaktır. Bursada yapılacak kısa bir gezinti bu şehrin parlak IstikbalLnl sezmek İçin kâfidir.
Şevket Rado
Et işi
4 milyon lira sermayeli bir $irket kuruluyor
Ticaret Bakanlığında büyük ^birlerin. et İhtiyaçlarım temin malcsa-dlle teşkil edil en komisyon çalışmalarına devam etmektedir. Büyük şehirlerin etini ucuz flitle temin raak-sadlle bir llmlted şirketin kurulmasına karar verilmiştir. Şirketin ®e-mayeal 4 milyon lira olacaktır. Bu para hususî şahıslarla beleddyellrin koyacakları İştirak hisselerinden vücuda gelecektir.
Şehrimiz belediyesine yarım mll-fOn lira İla şirket sermayesine İştirak etmesi teklif edilmiştir. Belediye bu teklife henüz cevap vermemlşlr. Şirketin statüsü bledlyeyo gönderildikten sonra mesele, Şehir Meclisinin haziran devresi toplantısında görüşülerek btr kar ıra bağlanacaktır.
Bu şirkete. Doğu Et nakliye şirketiyle Kars’ta ve Erzurum’da bulunan bazı tüccarların İştirak etmekte oldukları söyleniyor.
Sunî ipek tevziatı
Bölge Sanayi Birliği tararından İhtiyaç sahiplerine yeniden 14 buçuk ton suni İpek tevzi edilmiştir.
Batı sınır toprağı
Vilâyetimiz hududunda Kocaeli bisikletçilerine teslim edildi
10 Mayıs Gençlik Bayramında İnönü'ye ulaştırılacak olan batı şuur toprağı dün 3abah erken saatte bisikletçilerimiz aracından şişlideki Atatürk müzesinden alınarak Üsktt-dara geçirilmiş ve Kısıktı - Dudullu -8amandıra üzerinden götürülerek Kocaeli hududunun başladığı 438 ncı kilometrede Kocaeli bisikletçilerine teslim edilmiştir.
Yiyecek ve sadeyağ fiatleri yükseliyor
Bazı müesses® ve kurumlar sadeyağ mübayoa ederek memurlarına ve mensuplarına ucuz flatl® satmak İçin İstihsal bölgelerine mubayaa he* yetleri göndermişlerdir. Bu sebeple sadeyağın menpa fiatleri kiloda 50 -00 kuruş artmıştır. Söylendiğine göre resmi va yan resmî müesses® ve kurumlar m istihsal bölgelerinde aldıkları sadeyağın miktarı küçümsen-mlyecek derecede fazladır.
Sud kostik ve yün ipliği
Sanayiciler dağıtılmak istenen malları fiatleri yüksek diye almak istemiyorlar
Son haftalar İçinde alınan İki yanlış karar neticesi olarak, Bölge Sanayi Birliği kanallyle tevzle tabi tutulan İki ayrı cins malın dağıtımında şimdiye kadar görülmemi? İki vaziyet hasıl olmuştur.
Bunlardan biri aud kostik meselesidir kl bilindiği gibi bugüne kadar İzmit mamulü 3ud kostiğin bölgece üç ayda bir dağıtılan kontenjan mlk tan 13 - 20 tondu. Bu defa ylna İzmit mamulü sud kostikten İstanbul bölgesin® 100 tona yakın bir miktar ta'nsls edilmiştir. Fakat bu mallara tesblt edilen flat piyasada mevcut aynı sud kostiğin Batından 20 kuruş yüksek olduğundan bittabi hiçbir sanayici tevile tabi tutulan sud kos-tiğa rağbet etmemiş, dol3yıslyle mal e]de kalmıştır. Piyasadaki sud kostiğin kilosu 75 kuruş olduğu halde İzmit kostiğinin klİ03u İstanbul'da 98 kuruştur.
Buna benzeF bir mesele d® yün İpliği mevzuunda çıkmıştır. Yine aynı şekilde bölgece tevzi edilen yün ipliği kontenjanı birkaç aydanberl satıla-marnaktadır. Bunun sebebi d® tevzi edilen mal Hatmin piyasada mevcut emsali malların Netinden çok yüksek olmasıdır. Yani piyasadaki yün İpliğinin fliti 21 buçuk lira İken tevzi malının flatı 22 Hradır. Bu yüzden bölgede 85 ton tutarında satılmamı? yün ipliği toplanmıştır.
102 garson, kursu başarı ile bitirdi
Belediye İktisat İşleri müdürlüğü tarafından teşkil edLlen v® Taksim gazinosunda faaliyette bulunan garson kursunun İmtihanları sona ermiştir. Neticede kursa İştirak eden 120 garsondan 102 sl muvaffak olmuştur. Bunlara diplomaları törenle verilecektir. Bu maksatla 21 mayıs cuma günü Taksim gazinosunda bir merasim tertlbedUmlştir. Bu merasimde garsonlara dlplomaln tevzi edilecek ve derece alanlara muhtelif hediyeler verilecektir.
Müzeleri ziyaret edenler on bini geçti
23 nisan Milli Hâkimiyet ve çocuk Bayramı günü açılan Topkapı sarayı müzesi He Arkeoloji müzeleri şimdiye kadar on bini mütecaviz meraklı tarafından gezinmiştir.
Yalnız Topkapı sarayını, pazartesi, çarşamba ve cuma günleri en aşağı altışar bin kipi gezmektedir.
Müze Müdürü Tahsin öz. şimdilik yalnız yüksek okul öğrenciler! İle liselerin son sınıf talebelerinin toplu olarak ucuz tarifeden Jslfade İle gezdiklerini, İleride do ortaokul ve ilkokul talebelerinin gezdirilmesine başlanacağını söylemek ta ve:
Şu ciheti şükranla kaydetmek isterim ki halkımız, ınüzeyl anlıya-rak gezmektedir.» demektedir.
I Satılık Eczalıane ve Kimya Aletleri I
I İstanbul'un İşlek bir semtinde eczahane i]e ayrıca kimya Iâboratuar-B | larıtia lüzumlu muhtelif âletler satılıktır. Tafsilât İçin saat 10 dan 20 | ■■■■■■■■y® kadar 42497 numaraya telefon. edllmesL
BaMfe 3
İSTANBUL HAYATI
Ağzımız aşinmaz yat
Hanlya, banka ile uyuşulmuş, arsalar tesblt edilmiş, keşifler yapılmış, plân hazırlıklarına girişilmişti. Ucuz evler inşaatına ilkbaharda başlanacak, süratle ikmal edilecek, halka satılacak, bu suretle İstanbulda mesken buhranının önüne geçilecekti.
Bahar geldi, geçiyor, her tarafta hususî inşaat UerLİyor; fakat bizim Belediye - Banka muhtelitinde hiç bir faaliyet eseri gö rülmüyor. Kimseden ses seda da çıkmıyor. Nerede projeler, plânlar, kazmalar, kürekler?
Belki başlandı da biz duymadık, desek, İmkânsız, Duvara bir çivinin bile davetli, nutukla merasimle çakıldığı bir devirde ucuz ev inşası faaliyetine sessiz sedasız başlanabilir mi?
Demek ki vazgeçildi bu İşlerden. Kış boyunca devam eden valtler, beyanatlar neydi ya? Desenize: lâfla peynir gemisi yürür mü? Zaten yaz geldi, ağaç altlarında bile barınabilir İnsan. Bu mevsimde eve ne lilzum var? Hele tekrar kış bastırsın; sürekli valtlere, beyanatlara yeniden başlarız. Ağzımız aşınmaz yal
n
Ey nihali ümit!
Gazete yazıyor:
«Urfa yağı 660 kuruştan 730 kuruşa, soğan 30 kuruştan 60 kuruşa, bayat patates 35 kuruştan 60 kuruşa, taze patates 120 kuruşa, 60 kuruşluk bezelye 100 kuruşa fırlamıştır. 5 kuruşluk limon 15, bir kök marul 30 kuruşa satılıyor. Piyasa günden güne yükselmekte devam ediyor.»
Hayatı ucuzlatmak için kurulup biriblrlerinln işlerini beğen-mlyen çifte komisyonların kulakları çmiastnl
Gazete ilâve ediyor
«Önümüzdeki ay İçinde istihsal mevsim! başlıyacağından yağ ve hububat fiatlerlnde hissedilir düşüklükler kaydedileceği ümit olunuyor.» Hep o ümitlerle bu hale gelmedik mi?
e— Sen olmasan ey nihali ümit, beyhudedlr izdlyatfa. Ömrüm!»
'■
Ahlat ekmeği
Bir Milletvekili, Çukurova halkının ekmek sıkıntısı çektiğini, hububat bulamadıkları için ahlattan yapılmış ekmek yediklerini söyledi, oradan getirdiği bLr ahlat ekmeğin! Meclis kürsüsünde açıp gösterdi.
Alâkalı makamlar bunu kabul etmediler, ahlat ekmeğinin hususî surette yaptırılarak Meclise getiril eliğini söylediler.
Aynı Milletvekili bu sefer de Karamanlı İlçesinden Başbakana telgraf çekiyor; Yeşilovanın bazı köylerinde vaziyetin fena olduğunu. halkın mısır koçanı ile karıştırılmış ahlat ekmeği yediğini ısrarla Heri sürerek basın temsilcilerinin de iş t IraklI e bitaraf bir heyetin mahallinde tetki-kat yapmasını ve gereken yardımın sağlanmasını istiyor.
Alâkadarların buna ne cevap vereceklerini bilmiyorum amma Milletvekilinin telâşı biraz yersiz gibi geliyor bana. Alâkalı makam, müstahsil köylünün malını kıymetlendirin refahını temin için buğday ihraç etti, vazifesini tamamladı. Daha ne istiyorlar? Buğday yerine ahlat ekmeği ye-seler ne çıkar? Onun da adı ekmek değil mi?l
Cemal Refik
Beyoğlu hastanesinin Kuledibine nakline başlandı
Belediye. Beyoğlu hastanesini Ku-leddbkıdekl eski İngiliz hastanesin® nakletmeğe başlamıştır. Bu bina daha elverişli olduğu İçin Beyoğlu hastanesinin 80 yatağı burada 120 ye çıkarılacaktır. Hâlen eski İngiliz hastanesinde bulunan kuduz hastanesi arkadaki hariciye binasına naklo-lunmuştur.
Beyoğlu hastanesinin şimdiki binası belediyenin malıdır. Bu bina satılacaktır. Bunu almak için müracaat eden müesseselerle müzakereler cereyan etmektedir. Belediye, şehrin hastaneye olan İhtiyacını göz önünde tutarak burasını hastan® yapmak Dizere alacak müesseseler® kolaylıklar gösterecektir.
Created by free version of 2 PDF
Sp.hife 4
AKŞAM
16 Mayıs 194$
Kıbrıs'tan notlar
Yeşil ada—Larnaka limanı — Türk hâtıraları
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Annesi de öyle başlamıştır!
Uzaktan aaîıllln pörülmalle beraber deniz de yumuşamağa başladı ve nihayet öğleye yakın Larnaka da demirledik. Larnaka zahllde şeritvar! uzanıyor. Bu şeridin solunda, beyaz binaları ve palmlyelerile Şarkkârl bir komi?. Bağında ise yeşillikler arasında yer yer yükselen antrepolar, fabrikalar ve hükümet konağı. Bun* lara limandaki yelkenlileri ve ufak motörierl de eklerseniz İnsan İlk anda kendini bir Karadeniz limanında sanıyor.
L harfi seklinde bir mendirek bu küçük vasıtaların bir çoğuna sinesini açmış, aynı zamanda iskele vazifesini de görüyor. Nazik Başkonsolosumuz Mehmet All Balım ilk ziyaretçimiz oluyor. Biraz hoş beş edip dinlendikten sonra hep beraber karaya çıkıyoruz. Müdürleri Rum olmasına rağmen ekserisi Türk olan Larnaka gümrüğünde âzami kolaylık görüyor ve şehre giriyoruz.
15 bin nüfuslu bir liman ve Lefkoşeaen sonra adanın hemen hemen en büyük şehri olan Lar-nakayı genç bir İngiliz komiser İdare etrnkeledlr. Ziyaretine gittiğimizde bir komisyon İçtimain-da olmasına rağmen derhal bizi kabul etmek nezaketini gÖ6terdl. Kaymakamlık makamı İngiliz hükümdarlarının resimlerile süslü basit bir çalışıma odası. Kısa bir hoş Amediden sonra derhal spor temasları teklifi İle karşılaştık. Ingilirier hakikaten sporcu İnsanlar. Ayrılırken kendisine gösterilen hüsnü kabulden dolayı, teşekkür edince gülerek. İngiliz bahriyelilerine Türklyede gösterilen dostluktan bahsetti, 4da OsmanlIlar tarafından İşgal olunduğunda 16 kazaya ayrılmıştı. Larnaka o zamandan bert kazadır ve bu küçük ve sevimli kasaba hâlâ bir çok Türk ve İslâm hâtıralarını taşıyor. Kale. Ahmet ağa camisi. Hala sultan tekkesi. el’an Ebu Bekir paşa is-mlle anılan İçme suyu llh... İskele denen bugünkü Larnaka, artık Tuzla adını almış olan eski Lamakadan epeyce uzaktır.
Mamafih bugün Kıbnsın İhracatının akis kapısı Lamakadan fazla Famagosta ve Limasol limanlarıdır.
Otomobil güze! bir asfaltta uçar gibi gidiyor. Artık Lefkoşa yolundayız. İki taraflı karabiber ağaçlan asfaltı sarmışlar. Her taraf yeşillik. Gelincikler papatyalar ve san kır çiçeklerile süslü çayırlar, ekinler, bağlar ve gerilerde bembeyaz kepir tepeler. Zamanla biber ağaçlarını okaliptüs-kovalıyor. Ve bu yeşillik dünyası böylece uzanıp gidiyor. Kıbrıs hakikaten Arapların dediği gîb! Ceziretülhadrâ. Bir yeşil oda.
Tam yan yolda bir kahve, kilometre taşma bakıyorum, 26 yazıyor. Sofor ikaz ediyor. Hesaplar mil üzerinedir. Haklkatenburada hep İngiliz usulü cari Otomobiller bile îngillz seyrüsefer kaidelerine uyarak soldan gidiyorlar.
Bîr çakıllı dere ve bir köprü asıyomz. Şoför Piroyi köprüsü dlvor. Lamakadan kalkarken bir ayazma aşmıştık. Aya Yorgi.
Yazan: Dr. Bedi Şehsüvaroğlu
Şimdi de bir namazgâh. Kırklar. Bu yeşü adaya, kızıl kanlan bahasına bayrağımızı diken bu 40 şehidin mezarı şimdi ziyaretgâh olmuş.
Sağlı sollu bir çok köyler asfalta sıralanmış. Boş, kiracı, eğlence ve daha bir çok köylerle devlete ait bir çlBik halinde çalışan Atalasa. Eğlence köyü Lefkoşa-nın eski bir sayfiyesi. Bir zamanlar OsmanlI paşaları buralarda eğlenirlermiş.
Bu kısımlarda terkosvari akar su bulunmadığından her evde bir yel değirmeni yükseliyor ve manzaraya başka bir hoşluk veriyor. Cenk tepesine varınca uzak tan sur dışı Lefkoşa yeşillikler içinde ufka seriliyor. Daha Derlerde mor tepeler. Beş parmak dağlan. îkl yanda barakalar. Bir zaman askerî kamp olarak kullanılan bu çinko barakalar şimdi de muhtemel Yahudi enternelerine hazırlanmış.
Lefkoşarun bu yeşil varoşlarında, muhteşem ve yemyeşil bir bahçenin sükûn ve İnzivasına gömülmüş bir vilâyet konağı. Yepyeni bir bina. Kapıda iki aslanın koruduğu imparatorluk arması ve üzerinde bir yazı:
Honi sol ou i mail pense
Dieu et man droit
(Fena düşünen utansın - Allah benim mulrdmdîr.)
Dlîbağı nişanının bu eski hatırası bugün İmparatorluk armasında yer almış.
938 yılında Rumlar tarafından hazırlanan bir İsyanda yanan vilâyet konağı, gene halktan toplanan cizye İle yeni baştan ve daha güzel olarak İnşa edilmiş.
Sonra gene bu yeşilliklerle çevrili asfalttayız. Bir dönemeç, ufak bir stadyum, biraz İlerde bir müze, onun karşısında İngiliz ordusu levazım dairesi, Naafl. (Biraz Osm anlıca okuyanlar bilirler kİ Nafi dişe dokunur, tşe yarar, faydalı demektir. Yani sayın okuyucularım İngilizce 3-5 kelimenin bas harflerinin bir araya gelmesi-le meydana çıkan bu Naafl kelimesinin de aslı Türktür. tşte size yeni bir di! teorisi ve zannederim temeli, şimdiye kadar ortaya atılanlar kadar sağlam.) Artık yeşil bir bahçenin yan vahşi güzelliğine gömülmüş Türk konsolosluğu ve kendimizi bayrağımızın gölgesinde buluyoruz.
(Devam edecek)
Bundan evvelki yazılar: 7. S. 14, İS. 19. 20. 25, 26, 27, 28; 29 nisan ve 2. 4. S. 7. 8,9. 11, 12 mayıs tarihlerinde cıkmvdır.______
YENİ YAYIN
CELLÂT ÇEŞMESİ Yazan: Zuhuri Danışman
Seri talinde çıkacağı kitabın kapağındaki ilânından anlaşılan ■ Cellât Çeşmesi» adlı kitap, yeni bir tarzda yazılmış milli bir romandır.
Kitapta bilhassa, bir köylü çocuğu İken Girit serdarhğına kadar yükselen ve biletinin, kılıcının kuvveti 9e bir devri kendisine hayran eden Dell Hüseyin paşanın heyecanlı macera-larile. cellâdı bile baştan çıkaran sihirli bir kadının esrarlı hayata, Top-kapı sarayında geçen garip vakalar anlatılmaktadır.
Tahir bey koridorda anlatıyor:
— Bir ahbabım dyafete davet etmişti.
— Ooh, dostlar taşma, efendi amca. Afiyetler olsun, yiyip İçip eğlendiniz tabii,
Gülümslyerek başını salladı:
— Nasıl eğlendiğimiz halimizden belli.
— Ne oldu, beybaba? Fazla kaçırdın da kazaya mı uğradın yoksa?
— Kazaya değil, belâya uğradık. Bir heykel yüzünden az kaldı, kan gövdeyi götürüyordu.
— Vayyyl- O ne biçim ziyafet?
— Ziyafetin ne kabahati var? Adamcağız pek âlâ İkram elti, yedik. İçtik, sohbet eyledik. Fakat sonu İyi gelmedi,
— Neden? Rakınız mı tükendi?
— Amma lâkırdı söylüyorsun, öyle yerde rakı tükenir mi, oğlum? Ziyafeti çeken adam rakısını, mezesini de hesap eder elbet. Heykel meselesi diyorum sana, anlamıyor musun?
— Anlıyamadım, efendi baba. Ziyafet çekilen yerde heykelini mi diktirmek İstedin yoksa?
— îyi ki her gün konuştuğum adamlar arasında değilsin. İnsanı sinirden çatır çatır çatlatırsın vallahi.
— Aman, vazgeç böyle şeylerden. babalık. Sinirlenecek ne var bunda?
— Baksana, neler söylüyorsun? Elin evine heykel konur mu? Hem ben kimim kİ heykelim dikilsin'’
— Ne bileyim ben? Heykel meselesini ketıdln söyledin ya.
— Söyledim amma bırakmadın kİ Uâfımı tamamlıyayım. Heykel meselesinin «onu var.
— Tamamla, efendi amcacığım, tamamla. Kulağım sende.
—- Ha şöyle. Biraz ağzını kapa da kulağını aç. Benim bir kızım var.
— Allah bağışlasın.
— Amin, cümleninklni. Çok severim kızımı.
— Allah muhabbetinizi arttır-
— öyle bebek demiyorum, efendi amca. Büyüyüp evlenince çocuk yapmak istemiyorlar, demesine söyledim. Neyse, boş ver böyle şeylere de şu heykel meselesini anlat hele.
— Ziyafette bir aralık köşkün bahçesine çıkmıştık. Havuzun başında bir mermer heykel gördüm. O kadar güze) bir kadın ki.
— Aman, heryfcele gönlünü mü kaptırdın yoksa?
— Münasebetsizliğin lüzumu yok. Heykeli görünce tazımı hatırladım, «Şu heykel tıpkı bizim Sabahate benziyor. Küçükken taş bebeklerle çok oynardı, büyüyünce bıraktı. Şimdi de böyle büyücek bebekler yapsalar da alıp tazıma götürsem, onlarla oynasa» dedim. Ev sahibi; «Bundan sonra Sabah at hanım taş bebeği ne yapsın?» dedi. Ben de sarhoşlukla; «Kızcağız şimdi taş bebekleri bulamayınca bu sefer canlılarile, hem de erkeklerilc oynamak istiyor. Delikanlılarla düşüp kalkarak gönül eğliyor» diye ağzımdan kaçırdım. Misafirlerden biri; «Zararı yok. Her halde vakiIIe annesi de öyle başlamışta-» demez mİ? Kan beynime sıçradı, gırtlağına atıldım. İkimiz birden heykele çarptık. O da yaralandı, ben de. Az kaldı havuza düşüyorduk. Fakat adam akıllı döğdünı münasebetsizi.
Ce. Re.
ANKARA RADYOSU Eu akmamla program
18 Radyo salon orkestrası; 18.45 Şarkılar; İD Haberler; 10.15 Geçmişte bugün; 1820 Koşma ve türküler; 18.40 Radyo dans orkestrası; 20.15 Pazar gazetesi; 20 30 Tarihi Türk m tiz! 81: 21.15 Müzik (Piri; 22 Konuşma: 0. T. O. direktörlüğü; 2220 Dans müziği (PL); 22.45 Haberler.
sın.
— Ona da amin. Küçükken taş bebekler alırdım tazıma. f
— Eh, kız çocuğuna tabanca. , tüfek alınmaz ya.
— Gene çenen düşmeğe baş- 1 ladı. (
— Affedersin, amca bey.
— Affedersem bir daha yapar- I sın. Ayol, ne geveze şeysin sen. Lâfımı ağzıma tıkıyorsun. Bırakmıyorsun W konuşayım.
— Fena mı yapıyorum, efendi amca? Kızından bahsederken I İkinize de dua ediyorum.
— Ziyade olsun. Sen şu duayı bırak da lâkırdımı bitireyim. Ne anlatıyordum.
— ?...
— Söylesene, yahu! Ne anlatıyordum. Lâfımı unutturdun bana.
— Söyleyince kızıyorsun, efendi amca. Hadi, bu sefer de söy-leylm bari. Kızının bebeklerinden bahsediyordun.
— Haaa... Evet.;. Kızım da bebekleri çok severdi.
— Öyledir onlar. Velâkin, za-ı mane kızlan küçükken oynuyorlar da. bûyüyüncs bebek hevesin-, den vazgeçiyorlar.
— Gene saçmaladın. Koskoca kızlar da bebek oynıyacak değiller ya.
Yann sabah re d{Jle programı
7.30 Müzik: (H.l; 7.45 Haberler.
8 Çeşitli hafif müzik (Pl.l; 8 30 Hafif sololar (W.): 8.45 Cartalar (PI.)
12.30 Müzik: (Pli; 13 Haberler: 13.15 Çeşitli müzik (PL); 13.45 Film müzikleri (Pl.)
KAKŞAM
Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
2800 kuruş 5400 kuruş 1500 » 2800 »
600 » İtfOO »
300 » —
tebdili için elli kuruşluk
Senelik
6 aylık
3 aylık
i aylık
Adres
pul gönderilmelidir. Aksi takdir de adres değlşllrilmea.
Telefonlarımız; Başmuharrir 20585
Yan işler! 20785 - İdare »881 Jütüdür; 20487
Reccb 7 — Hızır 11
İmsak Gü. öğle ikindi At Yatsı E. 7,17 9.22 4.50 S,47 12.00 1,51 V., 3.37 5,42 13,10 17,07 20,2Q 22,10 İdarehane: BabıAU elvan Cemal Nadir sokağı No. 13
flmerikadaH bize gönderilen yeni lalım uçakları
Sibonep uçak gemisinin getirdiği AT - H Kansan tipi talini uçak-
Dün akşam Yeşilköy'e gelen ikinci Amerkan uçak gemisi Slbon^y Amerikan yardımı olarak bize AT-n Kan san üstün talim ve terbiye uçaklarının İlk grupunu getirmişi!.
Kansan. uçağı bombardırnancılarla makineli tüfekçilerin ihtisas talim vo terbiyesinde kullanılmaktadır. Uçak, savaş bombardıman uçaklarında olduğu gibi bomba salanından ayni şekilde düşen on tane 45 kiloluk talim bombası taşımaktadır.
Blrjeşlk Amerika Hava Kuvvetleri savaş bombardıman uçakları mürettebatının talim ve terbiyesinde Kansan uçaklarını istimal etmektedir.
Savaş esnasında B-17 uçankale, B-24 llbcratör, A-26 lnvader ve B-20 üstün uçanjralelerl uçuran bütün Aemrlkan pilotları AT-II Kansan ayaklarında talim ve terbiye edilmiştir. ■
tkl kuyruğu ve iki tane 450 beygir kuvvetinde motörü olan Kansan tamamen madenden inşa edilmiş tek satıhtı bir uçaktır.
Uçak eğilebilir loplarla teşhis edilmiştir. Makineli tüfek ve büyük Ölçüde topçu öğretiminde kullanılmaktadır. Uçağın sürati saatle 320 kilometreyi aşıyor.
MUAMMER KARACA
OPERETİ Bu akşam
Kadıköy Opera sinemasında HANGİSİ
Avrupada İhtisas görmüş ÇOCUK TERZİSİ Müşterilerini Pazartesi, Çarşamba ve Cuma saat 10 — 18 de Beyoğlu Kalyoncu Kulluk Cad 11«. No. da kabul eder.


Amerika askeri yardım malzemesi arasında 2.5 tonluk askejf kamyonlar gelmiştir. Yukarıda geçen harbde büyük hizmetleri görülen bu kamyonlardan mürekkep bir kafile görünüyor.
' YENİ S E S,te
Son günler Bugün saat 15 te matine
Yaşasın Spor
Revü Operet, 3 perde, 15 tablo
HER AKSAM 20,30 — TEL: 49369

I
BUGÜN
SÜMER SİNEMASINDA
Yeni ve görülmemiş iki güzel film birden
1 - EN GÜZEL HA YALiAl (Komodi)
JACK OAKİE — JOAN DAVİS
2 - KİBAR HIRSIZLAR (Dram)
PRESTON FOSTER — ANN RUTHERFORD
Haftanın en güzel programı
AŞK VE MACERA ROMANI
Yazan: NİHAL KARAMAGARALI Tefrika No. 22
Seynebin sırtından bir ürperme geçti; muhavereye daha a]âka i|e ku lak kabarttı.
«— Evet, taahhüdü alelûsul o almış. Mühendis Orhan gibi Allahın kaçığı bir çapkın âvârenin de, kim bilir kaç haneli bir rakamla zihnini çel m'4 kİ, delikanlım aylarca Ve aylarca me-.reslerİDden ve Bey oğlunun eğlence muhillerinden mahrum kalmaya razı olmuş. Çimdi adada Ayna-roa hayatı yaşıyor. çalıştırıyorlar mahkumları... Anladınız ya, hanı m-efendl? Adada gecelemenin cazibesi özerinde hayalinizi pek işletmeyin d® tehlikesi üzerinde İşletin. Her halde kadınlar noktasından denli ortasında bocalamak, kadını fikri sabit haline getirmiş elli kaatflj! adada gecelemekten hayırlıdır.»
Hırçın kadın gene tekrarladı:
«— Elli kaatlle bedeldir All Hâsım!» ■
Gezetecl güldü:
«— Eli! kaatl]]iğln! bilmiyorum amma bir kaatllUğlnj iyi bilirim.»
Zeyünep, Ankara treninin İki vagonu arasında, bir «teplkie* kazaya uğrama hâdisesini hatırladı. Vakanın üzerinden altı aylık bir zaman geçmlşt. Demek, «kaza» nın vuku şekli gizliden gizliye şuyu bnlmuş?
Yatağın içinde oturuverdi. Başım ileri doğru uzattı: kulak kesildi..»
« — ... En büyük vo]lyt bir acı kahveyle vurdu. Kapalı zarfı cebine koymuş, münakaşaya giden arkadaşına bir davet.» Sonra b!r acı kahve». Açık gözdür diye Belediye doktorunu önceden bir yere terfi ettlrmlşlerdL» Kazaydı; İntihardı.» Mesele ört bas edildi. Ümitler İçinde eksiltmeye il-
den müteşebbis ne demeğe İntihar etsin7 Milyonluk İlk taahhüdünü hazret işte bu sayede kazandı. Ah şu matbuat kanunu!», şahıslar aleyhinde vesikasız neşriyat olmuyor kk-Amma ben bunun vesikasını nereden bujayını? Hem kahvenin tahllj raporu lâzım, hem de All Bâzımın kahveye zehri koyduğu Birada çekilmiş enstantanesi.» Bunlar bile olsa zehrin fotoğrafı çıkmaz. Çattık .belâya m ustef 116.1ün!»
Zeynep hayretten dehşete ve dehşetten dehşete sürüklenerek kocasının bu bilmediği marifetini gazeteciden dinlerken, yüreğinde gene birden kabaran İsyan da]gasl|e artık son zamanlarda sabit fikir haline getirdiği suni! gene kendi kendine soruyordu:
«— Ne yapsam da şu canavarın pençesinden yakamı kurtarsam?»
Ve her seferinde olduğu gibi bu sualin cevabını bulamıyordu.
Sonra artık, yukarıda sabit tahin kanapede, sigaralarını lüttûrerekten bilmeksizin, cn feci hakikatlerle yarasını neşterl'yenlerl dahr. fazla dinlemek istemedi. Ranzadan yavaşça kaydı; üstünü başını düzeltip kamaradan fırladı. Merdivenlerden tutuna tutuna çıktı. Dikkati üzerine çek-mekslzln burun tarafına doğru kay-1
di. Rüzgâra göğsünü verdi. Derin derin nefes a]dı. Adaya oldukça yak-la şanolar.
Ağaçsıs İki tepenin orasında inşaatın bir kısmı görünüyor. Küpeşteye dayandı. Dalgaların yarılmasından hası] olma köpükler, esintilerle üzerine sıçrıyor. Ve tuzlu suların lezzetini dudaklarında duyuyor. BLr an parmaklıkların arasından usulla den) M kaymayı, All HAzlmın zevceliğine bu suretle bir son vermeği aklından geçirdiyse de düşüncesini pek romantik bulup kendi kendine göldü:
«— Ne olur ne olma?.. Sevkıtabiim pek akıllı değildir, ister misin bir münasebetsizlik yapsın da neye uğradığımı anlamadan denizin dibini bulayım?». İyisi mİ buradan pırrr_»
Tüyleri diken diken; geri çekildi. Sanki dalgalar ardından yellcecekmlş, onu kucaklayıp götürecekmiş gibi, iiylc bir süratle oradan uzaklaştı.
Kocasının yanına vardığı zaman demin tahta kanapede duran İki kadınla gazeteci de grupa iltihak etmişlerdi.
Gazeteci gene İş mevzuunu saded dışına fırla t mş; tepeden inme soruyordu;
— Muvaffakiyetinizin sırrını söyler mizuıiz?
I Aji Bâzım «Nereden çattık buna?...
Getirmez olsaydım seni!» derceslne fosurdadıktan sonra ne de olsa matbuatla hoş geçinmenin faydalı, olduğunu hesaplıyor; imlâya gelmez, katiyen ve katiyen beyanata diye neşredilmez bir takım çapraşık lâfjar ediyor:
— Muvaffakiyetimizin sim iki bir atıp düşe? oynamak. Ama dubara ünlş gene düşeş... Hani birbiri ardınca şans diye bir şey duymuşsundur a? E. o şans tabii birine vuracak. Kim bu biri?... Öyle pundna ge]d. ki «bir» ■mlştt. Âlem hesaplı kapılar açar fos çıkar. «Biz» ters kapı açarız? kimse görmesin dlyo felek kısmeti oraya saklamtştr. Böyle böyle biriktirdik. Diyeceksin ki bir gün de değru kapı açarsın, batarsın... Yok sen onu bir kalem geç!» Gayri kteseme de aça-manı... .Etrafındaki iş adamlarını gösterdi.) 1*1 b|r attırmazlar kl.» El birliğiyle düşeş.» Ama dubara İmiş gene düşeş oynarız değil mİ, sen söyle Feyyaz beyi
Etraftan tasdik cevapları duyuluyor.
Gazeteci, arkasına devrilir gibi kahkahalar attı:
— Haaarlkulâde! — diye dört «a» r.ı k'-an takdirlerini savurdu. — Bu kadar veciz olabilir!
— Gayri batmam... Diyeceksin *1
neye batmam?... Bak mütehossıslan-mal- Etrafıma topladım. Hoş, onlar kendileri geldiler a..r İşsizmiş keratalar— Barem diye bir şey çıkmış, Bankalardan memurları atmışlar. Hepsi peşime takıldı— Koğsam bile gitmezler... İşte bunlar benim kırdığım pet lan nakte tahvil ederler.
Eeynebln başı ağrıyor. Feyyazdan aspirin İstedi. Feyyaz, hem kolonyası hem de deniz tutmasın» karşı ilâcı tehalükle yetiştirdi.
Onun bu gayretkeşliğim kaçırmayan Ali Bâzım;
— Özel kâtip, vaktiyle kalemi mah sus müdürüydü. — dedi. — Bir onu ayarttım». Baktım rüşvet yemıym, baremin! fırlattım. O gün bugündür üstümde kaldı... Teşrifatı bitlrmJşt'r. O İşlerde baş müşavir İmdir.
Sevimli sevim]! gülümseyerek munis gözlerle Feyyaza bûkıyorda.
Zeynep yılgın bir nazarla onu eklice tetkik ederek:
«— Adam değil bu kale’doskop! — diye düşündü. — Ezberle ezberi’-yebillrsen her değişikliğini... Şu haliyle Wç de zararlı bir mahlûka benzemiyor. Ama bir başka poza geçnhye görsün ne renk alacağım bir Aallah bilir.»
(Arkoşı >
Son Konserler
! Briç masasındaj
Çeviren: Nâzım Der san
İstanbul Şehir Orkestrası ve Korosu
Mevsimin son konserin! şehir or- rinden birisidir. Her eserinde oldu-kestraslyle Şehir korosunda dinle- ğu glb! basan uzun görünen İnidşej-dık. şehir Komedi tiyatrosunda üç 1ar, sık sık tekrarlar bile Schuberfin hafta içinde iki büyük, konser veril- bu senfonisinde sevimli ve cana ya-
Mevsimin son konserini Şehir or-
Vasfı müzayedeyi bir piki# W14, ortağı iki dedi. Mücadeleyi seven Ncc 13, neye mal olacağım biç düşünmeden flç kör dedi. Vasfl dört pikle bu taarruzu önledi.
Ben karo ruvasile hücum* geçtim. (Her zaman port en er İn okuduğu kozdan
çıkmak mecburiyeti yoktur)
Tarihî Türk bandosu
Mehter, istanbülun zaptından sonra niçin ayakta dinlenmedi?
di. Bu konserlerde dört değerli sa-H MtkâruDisı orkestra ve koro eşliğiyle ı solist olarak, dinlemek zevkini tattık. ı Her iki konserde orkestrayı şef Ce- ı mal Reşit Rey İdare ediyordu. Koro gefi Muhlddln Sadaktı.
Hândel'in Concerto Grasso'su, bü- J yük bestecinin yaşadığı asrın haşmet- ; b ifadesini taşıyordu; Hândelln ki- ı aacılc bir başlangıç Largo'sun da, hat- ı tâ bir tek korunda bile bu azameti, bu ihtişamı duymak mümkündük. Kabına sığmıyan taşkın bir sevinci, I canh bir hareketi zorla zaptedlyor- I muş hissini veren Allegrolara varıncaya kadar ağır başlı bir eda var.
Bocherlnfnin si bemol majör vi- ■ yolonsel konçertosunda solist Mu-h-iddln gadak’tı. Şehir Korosu şefi Muhiddin Sadak'ı kazandığımız günden beri vlyolonsellt Muhlddln Sa-«tak'ı kaybetmiş, gibiydik. (Bu satırları yazarken dört sene evvel Muhlddln Sudak ve Ferdi Statzer'den dinlediğim Rachmanlnoff'un sonatını düşünüyorum.) Büyük viyollnselit Cassado’nun musikisi kulağımızda ve gönlümüzde derin izler bırakmışken, o İlâhi seslerin ahengi etrafımızdaki ı havada hâlâ canlı ve terütaze ti t- ■ reylp dururken Muhlddln Sadak’m sıcağı sıcağına viyolonselini dinlet-mesini, — hem de Boccherlni’nln konçertosiyle — aşırı bir cüret sayanlar bulunabilir. Her şeyden evvel böyle bir mukayeseye yer vermek abestir. Biz Muhlddln Sadak’ı dünyanın sayılı sanatkârlarlyle aynı Rafta etüt etmenin değil, kendi musiki değerlerimiz arasındaki yerini belirtmek doğru bir İş olduğuna kaniiz.
Mublddjn Sadak, her halde pek kısa olmıyan müzik bayatı boyunca ıcahneye alışık bir sanatkâr olmakla 1 beraber Boccherlni’nln konçerto sunun ı ilk m özürlerin d e heyecanım yene- 1 memlş bk durumda. İdi, tik Allegro bu yüzden yer yer, ulak tefek gölgelerle gölgelendi. Birine! kısmın ortalarına doğru saz hâkimiyetini tekrar ele alan viyolonsellt, bize pek sık ■ dinlemediğimiz güzellikte — ve güç- : lükte — bir Cadenza dinletil Adaglo'-nun İlâhi güzelliğini, duygulu ifade- i «ini — kendi hesabıma — eserin diğer îte! kısmına tercih ettiğimi, ve ' Muhlddln Sadak'ın viyolonsel sanatı hakkında bir fikir edinebilmek için yalnız bu Adagio’yu dinlemek kâfi ı geleceğini söylemeliyim. Zaten vlyo- I lohsellstin «duygu» sunu «teknik» İn- I den daha ağır basan bir unsur olarak kabul ediyorum. Çaldığı her eserde : bu ciheti müşahede etmek mümkün- ' dür. Boccherinl’nln konçertosu «o- I üst Te orkestraya haşan seğlıyan J eserlerden birisi oldu. (
Schuberfin dördüncü do minör I senfonisiyle orkestra şeflerinden bir 1 türlü yakasını kurtaramıyan (Bitme- I miş senfoni) şöyle biraz rahat nefes 1 almak fırsatını bulmuş ol (tu. Kısa 1 hayatında bol Te bunca çeşitli eserler 1 vermiş olan, bir parçanın mürekkebi 1 henüz kurumadan bir başkasına baş- 1 bunak için kafasında ve gönlündeki i ses mahşerine durmadan boyun eğen 1 fichubert’t birkaç eser İçinde hapset- ( mek ne büyük haksızlık... Dördüncü ' «enfoni, bestecisinin bereketli Dha- 1 mmm mahsulü olan en nefis eserle- ( ..................................... ( Vindsör dükü ( davul çalıyor (
Vindsör Dükü Amerika'da bir efclence yerinde caz takımının davulunu bir müddet idare etmiştir. Bu, Amerikalıların cok koçuna gitmiştir.
kın bir mâna alıyor. Bu eseri programına koymakla güzel bir eser te-nevvtiü yaratan Cemal Reşld'e şekkür borçluyuz.
Mozart'ın dördüncü re majör man konçertosunda. viyolonist ilezln'l dinledik. Bazı sanatkârlar v «anlarını as çok belli etmekle raber balkın karşısına cesaretle çık-hklannı tavır ve hareketleriyle gösterirler; Muhlddln Sadak bu -temıt-tandır. Bazısı da tablatlndekl çekingenliği, Adeta, utangaçlığı her haliyle açığa vurur; ÂH S&dn'i bu İkinci katagoriye dahil edebiliriz. Viyolonistin heyecanı, İlk Allegro*nun Cadenza’sınde bile yer yer İzini belli etti. Bununla beraber Allegro’nun İlk birkaç mözür ünden İtibaren bu kısmın devammca, Mozart'ın eserini, viyolonistin başarı vc zevkle bize dinleteceğini belirten vlyolonlstlk vasıflar müşahede çttik. Andante Gra-zîoso ve onu taklbeden son Allegro*-nun İfadesi İlk müşahedemizi kuvvetlendirecek değerde İdi. Her iki Allegro'nun bazı pasajlarında viyolonistte tempoyu hclaşurnsak istidadı gördük. Fakat solistle şef arasındaki anlaşma o kadar tanıdı ki böyle bir ayrılığa meydan verilmedi, viyolonist Ali Sezin çalacağı eseri İnceden inceye etüt eden, eserin karakterini iyi kavrayıp sindiren, ve elindeki vasıtalarla duyduğunu ifade etmekte güçlük çekmJyen bir sanatkârdır, Sıcak bir tonu, güzel bir yay ve sol el tekniği var. Duygulu tabiatta! yay ve tellerin yardımlyle bize de duyurabiliyor. (Konçertonun An-donte’si buna ça bittir.) Temennimiz, değerli viyolonist Al! Sezini bundan böyle daha sık dinleyebilmektir.
Grleg'in piyano konçertosunda solist Verda Cn’dü. Eserin İlk temasını teşhirden İtibaren piyanistin, herkesin harcı olmıyan kuvvetli bir tekniğe sahip olduğunu gördük. Ve eser ilerledikçe, parmaklan harekete getiren İnce bir duygunun da bu çalışta bilyük bir payı okluğu kanaatine vardık. Griepln bu eserini programlarda gördükçe: (Dünyada çalınacak başka piyano konçertosu mu kalmadı?) diye kendi kendimize sorarız. Takat açık konuşmak İcabe-derse Verda ün, plyanlatlk bütün rasıfiannı Grieg'in yoluna seferber ederek konçertoyu alâka ve zevkle dinlenebilir nefis bir eser gibi dinleyicilerine «undu. Orkestranın eşliği ve sollstel beraberliği kusursuzdu.
Scbubertln op. 136 (Mlryam'ın Zafer şarkısını) şef Muhlddln Sadak İdaresindeki Şehir korosundan dinledik Solist Leyla Gejıçer’dl. Koronun her konseri vesilesiyle tekrarladığımız gibi bu teşekkülün çalışma-larında ilerlemeler kaydettiği bir ha-klkattlr. Bundan başka bu koronun bünyesinden Leylâ Gençer ayarında İstidatlar da çıkmaktadır. Orkestra, koro ve «oprano solo İçin yazılmış cilan eserin ses hacmini beğendik. Koronun ses kalitesi her an olgunlaşma yolundadır. Leyli Gençer'Ln. güzel bir İstikbale namzet olduğunu belirttiğimiz sesini. — korodo dtale-dlğfcnis ilk birkaç mözürlûk sololarından beri — her konserde ve hususiyle (Mlryam'ın Zafer şarkısı) nda daha olgunlaşmış bulduk. Ses daha çok kuvvet re kudret bulmuş; ton daha genişlemiş. Kortelerde bile, orkestra v* koronun ses kitlesi üstünde hüküm süren Leylâ Gençerln sesini dalma vuzuhla seçmek mümkün oluyordu.
1047 - 1848 konserlerinin son âkor-Un bize birkaç yıl önceki yirmi küsur kişilik Konservatuar yaylı sazlar orkestrasını hatırlattı. O günkü bir avuç sanatkâr. — gönlünü müziğe vermiş sanatkârlar — bugünkü senfonik orkestranın bel kemiği oldu. Şuurlu, bilgili çalışmalarını o yıllarda da belirttiğimiz şef Cemal Reşit Rey'ta yoktan var ettiği şehrimizin bu senfonik tcşekklü; İstanbul gibi büyük bir şehrin, bir sanat merkezinin şiddetle mııhtç olduğu bir teşekküldür. Çalışma verimini her gün biraz daha arttırıp tecrübesini her konserle daha genişleteceğine İnandığımız Şehir orkestrasının kadrosun» yüz rakamın* yaklaşmış görmek memleket mesabm* aevlndl-rfei bir hftdise olacaktır.
fikri ÇYçekoğh»
te-
he-be-
♦ D V 10 » 8
♦ 78
♦ 92
♦ RDV 87
I* A 3
V D V 10 4 J ♦ A 10 8 7 8
4 R D 7 5 4
V AR 6
♦ 43
A A 10 S
Neclâ
Vasfl
as koy
Karo ruvasi üzerine Neclâ du vc Vasfiye ınânidar bir nazar fırlatarak trefelln altılısını ortaya koydu. Vasfl maksadı anladı ve trelelt yerden alarak dama pas yapmak İster gibi pik valesini oynayarak tehlikenin önüne geçmek İstedi. Fakat Neclâ tereddütsüz pik asını bastı ve bana bir karo geldi.'Karoyu tuttum ve kesmek «zere bir trefll çaktım.
Neclâ:
— İşte dedi, bakınız bir kadın, kuvvetli bir oyuncuyu nasıl yeniyorI
Vasfl:
— Hakkınız var. Benim yerimde olsaydınız bundan iyisini yapamazdınız. dedi ve kâğıtlarını masanın ü-zerine bıraktı.
Ben kâğıtlarını görünce:
— O! Ol, dedim. Körün ası turası sizde.
— Evçt. Sonrari?
— Azizim, bu işten sıyrılmağa teşebbüs edebilirdin la. Görüyorsunuz kİ Neclânın maksadı eli bana verip trefll oynatmak.
Vasfl:
— Evet, evet. dedi.
— Şu halde kozdan evvel bu iki kâğıdı oynayınız,
Vasfl, birşey anlamadan bunları oynadı.
— şimdi bir üçüncü kör oynayıma ve yerdeki tek karoyu, kaçma
Vasfl:
— Çok doğru İmiş. Bu imkânı göremedim. dedi.
Ben:
— Orası öyle dedim. Şimdi de alisi müteselli edeceğim. Neclâ iyi oynarsa, ne yapsanu oyununuz çıkmaz.
Neclâ:
— Neden? diye «ordu.
— Ad latayım: 81a «İl ortağınıza vermeği arıyorsunuz değil mî? Âlâ. Kör ası üzerine elinizdeki enorl&r dan btrln.1 atımı. Vasfl yerdeki karoyu kaçmak maluadlle elindeki küçük örü oynadığı zaman ben kör dokuz-lusllo el tutarım. Bu tadlrde karoyu kaçmak hiç bir işe yarayamıyacağın-dan e]ln bana geçmemesi için kesmeğe mecbur kalacaktır. Zira *1 ben do kajırsa trefll geleceğim tabiidir. Ondan eonra ne oynayacak? Kon mu? Neclâ ası basarak karo gelecek ve trefllt kesmek irnreüle küçük ko-zile bir Jev» daha yapacatır.
Hülâsa Vasflnln oyunu çıkarmak çarelerine baş vurması. Neclânın da buna mâni olması lâzım gelirdi. İkisi de çocukcaama oynadılar.
Necll İstihfafla:
— Bana göre hava hoş dedi. Vasfl oyununu çıkaramadı yal
Fatih’in bir sözü...
1~Yazan: Cemaleddin Bildik~|,---. -
I Mehter hakkında bir konuşma — Harbe gitme, harbden dönme, deniz ve j kara zaferlerini kutlamada çalman havalar — Vatanî ve millî şecaat tel- | kin eden nazımlar — Selçuklulardan Osman oğullarına geçen Mehter — I
150 sene devam eden ihtiramdan sonra... — Mehter, sesli filme alınacak (
*-----■----w_-■ i ......
100 kişilik bir Mehterhane takımını eski kıyafetlerile giydi re-bllecek zengin bir gardroba sahip bulunan darbukacı Haşan Tah-sinln, vaktüe Mehterhanede zur-nazenlik ettiğini öğrendikten sonra kendirinden rica ettim:
— Mehter, dedim, nedir? Şunu bana anlatsanıza?..
(— Orta çağı son çağa bağlayan büyük Türk bandosu!» diye cevap verdikten sonra hemen, ilâve etti: «Harbe gitmede, harbden dönmede, deniz ve kara zaferlerini kutlamada, saraylarda misafir karşılamalarda askerî ve sivil örf ve âdete uygun havalar çalarak dinleyici! eriıil musikimizin tarihî derinliklerine çeken bir bando...»
Haşan Tahsin, Mehter için vatanî ve millî şecaat telkin eden nazımlar bestelenmiş olduğunu söyledikten sonra da:
(— O ne güzel şeydi, dedi. İnsanı teşci ederdi. Size hemen, aklıma gelen bir mısraı okuyayım:
Vatanı sevmeği emreı/ledl mahbnbu Hiida!
Vatanı sevmekle neyyirl ikbal açılır. Vatan uğrunda şehit, şüphesiz
Allahı görür.
'Meşhedl -pâkine enr.an tlAhi
»açılır.
Istanbulun zaptından sonra
Tarihi tetkik ettiğlmia zaman Mehter için şu malûmata rasll-yoruz:
Eski devirlerde muzlka takımlarına Mehterhane denilirdi. Eski Türklerde olduğu gibi Selçuklular devrinde de emaret ve hükümet alâmeti Idl. Sultan saraylarında, beylerin ve valilerin konaklarında nuıtlaka Mehterhane de bulunur ve bunlar. İkindi vakitleri nöbet çalarlardı. «Nöbeti hükümet ve emaret kuvvetinin mettir. Mehter, Selçuklulardan her gün halka İşittirilen sesi de-sonra da bütün ananelerlle Osman oğullarına geçmiştir. Osman oğullan, Fatih Sultan Mehmed’ln îstanbulu zaptı tarihine kadar. Mehterhaneye her giln İkindi vakti nöbet çaldırırlar ve bunu ayakta dinlerlermiş. Fatih Sultan Mehmet Osmanlılığın Sel-çuttuktan çok daha kuvvetli ha-
KUDRET

Film
ÇIKTI!


12 MOTAL1.
30 NOTASIZ ŞARKI. LONDRA ve AFN RADYO1 CARINIM EH YEMİ PROGRAMLARI .
ÜÇ CAZCI HAYATI.
EH YIHİ A»TİW TABLOLARI
1 liHA
Mehter'in, prova gösteri sinden iki ensiet'.tane
le geldiğini düşünmüş ve:
«— Yüz elli sene süren şu ihtiram kâfkllrl» diyerek Mehterin ayakta dinlenmesi âdetini kaldırmıştır.
Fatih devrinden sonra Mehterhaneler, 8 alizenle bir zllzenbaşı, 8 zürnazenle bir zumazenbaşl, 8 nakkarezenle bir .:akkarezen-b&şı, 8 borazanla bir borazanba-şı, 8 tabkîzenle bir tabılzenbaşıfidan ve maiyetinde dokuz çavuş bulunan İç oğiat.başıdan İbaretti.
Fatih devrinden sonra Mehterhaneler: zilzen. zurnazen. nak-karezen. borazan, tabılzen fdavul), dokuz maiyet çavuşu olmak üzere 64 kişiden İbaret olur, da-vulcubaşıya yani tabılzenbaşıya baş Mehter ağa derlerdi-
Mehterhane davulcularının davul çalarken «Birdir Allah!s diye bağırmaları da âdet Idl.
İngiltere Kıralı, veliaht prenses Elizabeth ile kocasıEdimbourg Düküne İngiltere’nin en büyük nişanı otan Dizbağı nişanını vermiştir. Yukarıdaki resimde prenses ve kocası bu münasebetle yapılan merasimde bu nişan hamillerinin giydikleri kıyafetle görü-| nüyejlajr.

Tarih arşivine bir vesika
Haşan Tahsin, Mehterin çok güzel parçalar çaldığını ve dinleyenlerin çok defa ağladıklarına rasladığmı söyledikle a sonra diyor ki:
«— Yeni nesil Mehteri görmemiştir. Bu tarihi Tiırk bandosunu yeni nesle göstermek ivin mevcut gardırobumdan da istifade ederek kuracağım bir takımı sesli filme almak isliyorum. Şayet buna muvattak olur, tarih arşivimize bir vesika bırakabilirsem ne mutlu bana... Meselâ şu mısraa bakınız.
Nevhai Mehtere gel. ister isen türlü sefa.!
Muiribi ceddini çi-ş et onu fırfcdis ederek..
Faslı Tevhidi oku. lab’ı irfanı
Hıdâ!
Aman AUah. medet Allah, yine
Allah dtgerek...
Haşan Tahsin, şehrimizde toplanan demiryolları kongresine gelen ecnebi delegelerin bu tarihî Türk bandosunu görmek istediklerini! söyledikten sonra diyor ki:
(— 1.Ö0 kişilik bit takım giydirerek bir Mehter takımı vücuda getirdim. Takımı Topkapı sn rayına götürdüm ve orada çaldır-* dım. Delegeler, Mehterin insanı hakikaten teşci eden ve coşturan bir muzika olduğunu tasdik ettiler. Hattâ hiç unutmam, bunun şimdiye kadar sesli filme alınmamasını da esefle karşıladılar. Simdi 23 mayısta, yine İ0Q kişilik takım halinde Fener stadında, bir gösteri yapacağız. Bu defa Mehteri sesli füme almamızın da İmkân dahiline gireceğini tahmin ediyorum. >
Şayet o gün. Mehteri sesli filme almak mümkün ahırsa, tarihî Türk musikisi arşivi cidden kıymetli bir vesikaya sahip olacaktır.
Cenıaletldin BİLDİK
OSMANLI BANKASINDAN:
Gençlik ve Spor Bayramı dolayısij-le Osmanlı Bankasının Galata merkeziyi» Yenlcami ve Beyoğlu »ıbele»! 13 Mayıs İ94S çarşamba gitai) kapa i» buJıuMKklitır.
Sahlfe 8
ÂKŞÂM
Güveler
Yaz gfelirken alınması lâzım gelen tedbirler
Kış mevsimini müteakip bilhassa mayıs ayında güveler ortaya çıkar. Yun güveleri halılara musallat olur. Daimi suretta kullanılan, üzerinden mütemadiyen yürünülen «e sık sık silkelenen halıların muhafazası nispeten kolaydır. Eğer halı kaidırılmıya-cak«ı, tersinden her tarafı terebantin psansın* batırılmış küçük bir süngerle Bilinirse, terebantlnln kokusu güveleri kaçırır ve bu suretle halı bir kaç ay müddetle muhafaza edilmiş olur.
Yaz mevsiminde kaldırılacak olan halılara lâzım olan İtina gösterilmezse kış İptidası serilen halıyı delik deşik bulmak İhtimali vardır.
Kaldırılan hah ne kadar itina edilerek ilâçlınsa eğer temizlenmemiş İse. lekesi varsa güvcleneblllr, Oiive-fer daima lekeli, kiril şeylere gelirler.
Şayet halı lekelenmişse halının rengini bozmamak için manyezi kailine va benzinden müteşekkil bir pomat yapılır. Bu pomat lekeli kısım* siırülmell, bir İki saat bıraktıktan sonra fırçalamak. Benzin lekeyi eritir, manyezi kilsine tozu da eriyen lekeyi emer, bu surette hah tem tel enmiş olur.
Kırmızı renkli halıların tenglt'l tazelemek için bir litre suda İki avuç tuz eritmeli ve bu suda ısıtıl t p sıkılan bezle halı «llinmelidlr.
Açık renk hlıtarı temizlemek İçin yarım saat kadar suda ıslatılmış bir
miktar kepeği avuçta sıkarak halı üstüne serpmen ve bir müddet durduktan sonra silpürmelldlr.
Halılar temizlendikten sonra D.D.T. sıkılır, naftalin, serpilir, üzerlerine gazete kâğıdı yayılır ve (katlanmadan > yuvarlanır, tekrar gazetelere sarılarak kaldırılır.

Krep saten elbiselerdeki parlaklık
Siyah krep saten elbiselerin, fasla giyilince, bazı yerlerinde garip bir parlaklık olur. Bunu geçirtmek için bir bardak ılık su içerisine bir küçük kahve kaşığı amonyak kanştırmalı. Gayet yumuşak bir fırçayı batırarak parlayan yerleri fırçala malt.
Bu amellyeyl yaparken maa* üzerine yaymalı, arasın* bir havlu yerleştirmeli. iş bittikten »onra yumuşak bir tülbent yahut havlu ita elbisedeki yaşlığı kurulamalı. sonra tahta bir askıya geçirerek kurutman.
Elbise hafitçe ıslatılmış vs İş muntazam yapılmışsa ütüye bile lüzum yoktur.
bu suya hatife»
elbiseyi
»IIIICMDA
rHER AKŞAM I C* 1 1 •
Bin hikâye I Sevda delisi
Yazlık bir kaç elbise modeli
pltee organdı etrafına da
en-ko-
ipekliden elbise.
] Müşküllere cevap |
Dantel keten eldiven nasıl temizlenir?
BayezJt; Belma: Geçen seneden kalma dantel keten eldiveninizi temizlemek için ılık sabunlu su yapınız ve içerisine bir kaç damla amonyak karıştırınız Bu su İçerisinde eldivenleri çltllemeden yıkayınız. Bol eu 1le durulayınız. Eğer eldivenleriniz siyah İsa hafif sabunlu su ile yıkayınız, çaylı su İta durulayım*
Izgara etler
etin tat-tam
Fatih; A. T.: Iskar&da pişen çiğ kalanı kadar fazla pişeni de sızdır. Bu etlerin piştiğin! ve kararında olduğunu anlamak güç değildir.
Lagara üstüne ve ateşe konulan etin yahut köftenin üst kısmına kan katrelerl çıkınca et veya köfte altüst edilmelidir. Çevrilen taratın üstüne de kan kitreleri çıkınca bir İki dakika daha plş^P ateşten almalı. Et tam kararında pişmiştir.
Beyaz hasır şapkalar nasıl temizlenir?
MODA HABERLERİ
|~Fay(Jal. bilgiler |
Maydanoz dereotu
Her İnsan vitamin almağa muhtaçtır. Eskiden, vitamini bol otan cneyvatan yemekle bu İhtiyaç defe-dilirdl. Şimdi meyvayı herkes alamıyor. Fakat vitamini bol ve ucuz olan maydonuz ile dereotu, yenemlyen meyvaların yerini tutuyor. Maydanoz ila dereotunda (Al. (Bj ve (C) vlta-mlnelerl mebzulen vardır. Bunları bol ■u İle güzelce yıkadıktan sonra çiğ otarak zeytinyağlı yemeklerin ve salataların üzerine bol bol doğrayıp yemeli.
Beyas hışır şapkaları temizleyip yaa İçin yen! haline sokmak mttm-kündür, Üzerine vernik sürülmemiş bütün be ya s hazırlar yu İki tertiple temizlenebilir:
A- Pembe oryandlden yapılan şenı-siyefer bu yas kulanılacaktır.
★ Slblıeierin ekserisinde beyas kumaştan yahut dantelden yaka ve jile vardır.
★ Sivah i'j renkli rugandan yapılan kemerler dört parmak eninde ve biye {verev) olarak yapılmaktadır.
*• Yasın giyilecek eldivenler renkli derindendir, glblsenin kumajmdan otn eldivenlere rğbei çoktur.
★ ElbUelerln atkı durması için kopça kuşanılıyor.
A- Akordeon pilse yapılmış tafta elbiseler modadır.
Ayakların sıhhati
Bu mevsimde fazla yol yürüyen kimselerin ekserisinde, ayak altında kalın bir deri tabakası hasıl olur. Bilhassa topuk ve baş parmak altındaki kısımlar sızlar, ağırır.
Bu sancıdan Suriultnak te ayağın derisinin dalma yumuşak kalması İçin her akşam ayakları yıkamalı ve k&furula ispirto ite ayak altlarını friksiyon yapmalıdır.
Kaim ve nasır gibi olan derileri İnceltmek için üzerlerine sünger taşı (plerre ponce- ile hafifçe masaj yapmak çok faydalıdır.
Salatanın »irkesi
Her hangi bir salataya, fakat bilhassa yeşil salataya konulacak sirke, tarif edeceglmİB surette hazırtanıraa salatanın lezzeti büsbütün değişir;
Bir litre sirkeyi ateşe koyarak yarı yarıya kalıncaya kadar kaynatmah. Toprak bir kap yahut sırça bir kavanoz İçerisine ezilmiş bir baş sarmı-sak, taze dövülmüş bir tutam karabiber koyarak üzerine kaynayan sirkeyi dökmell. Kabın ağzını kapayarak soğumağa bırakmalı. Bir İki gün sonra sirke kullanılabilir.
Kullanılacağı zaman lâzım olan miktar İnce te! süzgeçten süzülerek salataya koymalı, zeyltn yağı edilmelidir.
llâvo
Leylâkları nasıl muhafaza etmeli?
Vazoda duran çiçekler arasında leylâk pek ömürsüacttr. Fakat leylaktan bir kaç gün taze olarak muhata» etmek için geceler! balkona çıkarılan çiçeklere bol su serpmell. sonra üzerlerine suya batırıp hafifçe sıkılmış yaş bir tülbent örtmeli.
Tülbentttekl riitubet leylâkların SÖrpmeslne mftnl olur.
Mimar Mark Dönua mesut değildi. Harb senelerinde kapatıldığı Nazi kampında İskelete döndüğü İçin yurduna döndüğü zaman kendini toplamak için bir dağ köyünde dinlenmeğe gitmiş: bir dağ köyünde dinlenme si sayeslde az zamanda eski kuvvetini bulmuştu. Bir müddet sonra güzel ve zengin Heglaile cvlenl. Karısının, birkaç milyon frank tutan nakit pıra sından başka, Parlste büyük bir kona ğı. Dovll'de bir villâsı ve İki ltiks O-tomoblll vardı. Bütün bunlara rağmen, Mark, kendisini mesut addet-mlyordu. 1941 seneslndenberl sevimli ve cazibeli daktilo Mlml'ye beslediği aşkı bir türlü unutamıyordu.
Kâtipleri yazıhaneden gidince cad deye nazır pencereyi süratle açtı. İlkbahar mevsimiydi. Fakat Mark’ın baharı bukleli eski sevgilisi Mimi İdi. Karşıkl handa çalıştığı yazıhaneye girip çıkarken sabah akşam onu görmek İçin gözetliyordu. Mimi bu ak-şam*mûtat saatten zlr çeyrek geçtiği halde hâlâ görünmemişti. Acaba ne oluyordu? Mark, boş yere onu bekledi. Çünkü genç kız, o gün yazıhaneye gitmemişti.
Mark, derin bir endişeye kapıldı. Bir aralık çalıştığı yazıhaneye tele-fone etmeği düşündü. Fakat bunu yapmağa utandı. Çünkü genç kıza verdiği va’dl tutmamıştı.
Mark 1945 senesi sonunda Nazi kampında çektiği sefalet ve mahrumiyetlerden kadide dönmüş, artık kimseyi düşünemez olmuştu. Kamptan kurtulduğu zaman uyumaktan ve uzun müddet dinlenmekten başka bir şey düşünemlyordu. Faz]* olarak müstebit ruhlu bir kadın olan dul annesi Mark'ı, fakir sevgilisinden soğutmak için elinden gelen her çareye baş vurmaktan, Mimi aleyhinde ağır dedikodular yapmaktan çekinmemişti.
Mark, o zamanlar o kadar yorgun ve bitap düşmüştü kİ, sevgilisine mek tup yasmağı düşünemezdi.- Acaba Mimi de esaretten döndüğünü haber almamı, mıydı?
Delikanlının annesi, oğla için zengin bir izdivaçtan başka bir kurtuluş çaresi göremlyordu. Delikanlı, Ml-ml'den ümit kesmeğe başladığı esnada zengin Regina'yı kendtelna pra-zante etil. Reglna cazibeli, uzun boylu. kötü ruhlu; fakat ümit ve tahminin fevkinde zengin bir ktzdı.
Mark, annesinin arzusuna boyun eğmezden evvel eski sevgilisin» bir mektup yazdı. Fakat Mlml’nln gönderdiği cevap mektubunu, annesi yırtarak oğlun* vermedi. Delikanlı, bir müddet daha bekledikten sonra Regl» İle evlenince, karısının kötü ruhunu anlıyablldi. Mim*. de esld sevgilisinin izdtvacını Öğrenince ıstırap çekmiş: fakat ağrından hiçbir şikâyet çıkmamıştı.
J
hazır tehditkâr bir tavırla kanatam üzerine yürüdü. Fakat Reglna aldır-mıyarak devam etti: (
— Bana İnanmıyor musun?
— Hayır, yalan söylüyorsun.
— No safdil adamsın azizimi Sevgljinhı senin İçin rahibe ojacağmı mı sandın? Bu eski aşkını unut. Bu akşam hava» çok güzel. Altındağ oteline gidip yemeğimizi orada yiyeceğiz; dedi ve çıkıp gitti.
*
• •
Mark, karısı yanında, otomobilini sürerken «Yarin ne yapıp yapıp Ml-ml’yi göreceğim. Onsuz yaşıyamiya-c ağı mı kendisine söyllyeceğlm-* dlya düşünüyordu.
Delikanlı, otele vardıkları zaman büyük salonun düğün İçin kiralanmış olduğunu gördü. Gelinle güvey, ayakta davetlilerin tebriklerini kabul ediyorlardı. Mark gelini derhal tanıdı ve yıldırımla vurulmuşa döndü... Çünkü gelin, kendisine isLrhamkâr nazar] ar] a bakan Mlml’den başkası ■“ değildi. Mimi, heyecanından elinde û->ampanya dolu kadehini 1b W şürdü. gÖ21 eri yaşla doldu. Mark, deli gibi karısını kolundan tutup sttrukll- ® yerek otomobilin içine atı ve yıldırım C süratiyle sürmeğe başladı, sonra ka- O nama dönerek sordu:
— Niçin ben! buraya getirdin?
— Bana inanmadığın için sana gfa termek İstedim. Mimi için bu İzdivaç doğrusu bulunmaz bir nimettir; dedi ve kahkahaları koy verdi.
Reglna, bu cevabı verir vermez,
yanında bir çığlık duydu. Başını çe- ;*» vtrlp kocasına baktı. Gözlerinin içi garip garip parlıyor; anlaşılmaz söz- "O ter mırıldanıyordu. Zavallı Mark, ak- 0 İmi oynatmıştı. "Jg
Çeviren,- A. Hilâllg
BULMACA |
2 o > o P
1 ‘ » 4 ı t ı t ı ıo


1 — Bir limonun suyu İçerisine toz halinde kükürt karıştırmak. Pomat haline gelince bir fırça ile şapkanın her taratma sürmeli, gölgede kurut-malı, sonra temlı bir fırça ile fırçala tnaİL
I — 8oğuk su içerisin» manyezi karıştırarak bir hamur yapmalı, şapkaya sürmeli, kuruyunca ftrçatarnalı.
Kolay pandispanya
225 gratn malda» »ekerini S yumurta sarısı İle beş dakika telle vurmalı. için® rendelenmiş btr limonun kabuğu ve suyu ll&ve edilir ve karıştırılır. Buna 100 gram cn İnce (un gibi) irmik ve telle vurulup sertleşinceye kadar köpürtülmüş B yumurtanın akını dahi İlâve ederek tekrar karıştırıp yağlanmış un serpilmiş kalıba dökerek orta hararetli fırında pIşlrmelL
Cildin beyazlığı
Cildin beyazlaşması ve şeffaf ması İçin her gece yatarken yüz kandıktan sonra şu llâçı sürmek çok faydalıdır:
25 gram eau Okygene. 20 gram gliserin. 20 gram gül suyu kaTişttra-rsk bir pamukla yüzün her tarafına sürmeli, iki dakika bekledikten sonra yalnız gül suyuna batır ilmiş bir pamukla yüzü sllmell. Bu İlâç bilhassa yağlı ciltler içindir.
ol-yı-
Mlml'yi tekrar görmek, ona her şeyi anlatmak; kendisinden af dilemek; arzu ettiği takdirde her şeyt tâmlr etmek İmkânı mevcud olduğunu söylemek arzusu. Mark ın kalbini kasıp kavuruyordu.
Mark a]nını odasının penceresine dayıyarak bunları düşünürken arkasında birdenbire alaylı bir ses yük-sedl;
— Boş j’cre onu bekliyorsun.
Mark başını çevirdi; Reglna, ze33ts, sadnsız içeriye girmiş, kendisini hakaretimiz nazarlarla süzüyordu. Bir an karısını tokatlamak hevesine kapıldı; fakat nefsine hâkim oldu. Reglna tok bir ae3]e sözüne devam etti:
— Sevgilin bir daha buradan geç-mlyecek; o da senin gibi zengin bir İzdivaç yaptı.
Mark, boynuna sarılıp boğmağa 9 — Gıranit; Ya; 10 — Ayanotan.
Soldan sağa ve yukarıdan af ağma:
1 — Brl nevi orkestra.
2 — Bligt - Başına .3. gelirse bir yüksek meclistir.
3 — DU bilgisi var.
4 — Hazır - Tersi şifa bulmuş demektir.
3 — Güzel genç,
3 — Mebanlnln yarısı - Senet havalesi.
7 — Tam bir düzüne asyı.
8 — Tersi tardnlunandır - Sıfat eki.
9 — Dikkat - Mizah
10 — Sonuna «N» gelirse kendisini muhafaza edemlven olur.
GEÇEN BULMACANIN BALlJ
Soldan sağa va yukarıdan ajağtyaı
1 — Aamakabağı; l — Saatayan; — Manifatura; 4 — Atina; ttay;
Kafadan; Na; s — Aya; Anilin: 8 — Aruk; Loş;
3
6 —
T — Batıni: oto:
İmparatorun enfiye kutusu
A8K VE ZABITA ROMANI
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vâ-Nâ
Tefrik» NO. 49.
Doktor, kıza gülümsedi:
— Fikrimce siz, onu civanmertçe himaye ettiniz, bayan Janta® Lawes!
Bu yolda konuşmaya devam etmek istediyse de her tecrübede çenesi hiddette kısıldı; aklına bir tâbir geliyordu.
— Kardeşinizse bilâkis...
Janlce, ayağını yere vurdu:
— Toby’nln hislerini anlıyamazaı-pıs. — diye haykırdı.
— İhtimal anhyamam.
— Toby, nişanlısına âşıktır. Toby, dobra dobra İnsandır. Ahlâk mevzulun etrafında da sağı solu yoktur.
Lâtlnceslni söyllyeylm.
— Sancta slmpllcltasl
— Mukaddes basitlik demek değil mi? — diye Janice sordu. (Doktora bakıyordu. Umumiyetle konuşmayı hafiften alır. Gene bu eski âdetine devam etmek İstiyor, muvaffak olamıyordu.i Zarar yok. Fakat bizim poktayı nazarımızdan da hâdiseye
baksana ten* olmaz. Çünkü nihayet...
Yazıhanenin döner İskemlesini gösterdi.
— ... Baham öldü. — diye devam etti. — Bu mevzuda zthnlmlz İlkönce bu noktaya takılıyor. Ev» aleyhine tevcih edilen böyle bir ithamı işitir işitme», akla İlk gelen elbette şudur: Böyle bir şey varit olamaz, Bunu münakaşa dahi etmemeli. Aksini düşünmek insani değildir. Neylersiniz ki ble da melek değilir.
Doktor Klnross, bütün samimiyetiyle düşünüyordu d* genç kızı haklı buluyordu. Bu vadide konuşması için bir tebessümle onu teşvik etti.
Janlce:
— İşte bunun içindir M size bir sual sormak İstiyorum. — diye devam ettt. — Aramızda kalacağım vadeder mlisnlz?
Doktor, cevap vermeğe vakit bulmadan Goron hemen araya girdi:
— Tabii... — dedi. — şey... Pardon! Bayan Nem, şimdi nerede?
Janlceln kaştan çatıldı.
—■ Taby İle münakaşa ediyor. Annem ve Ben dayı uzu İta yanlarından çekildiler. Lâkin şu sormak İstediğim sual... (Tereddüt etil Sonra uzun uzun tş geçilip gözlerini doktor Ktnroas'a dikti.i Demin... babamın... hapishanedeki lçtlmat yardımlara karşı... alâka gösterdiğine annemle beraber bte telmihte bulunduğunuzu ha t ır hyorsunuzdur ?
Her nedense, hu «hapishane* sözü nahoş bir şeklide çınladı.
Deamot:
— Evet, neymiş? — dedi.
— Bu mevzu aklıma bir şeyi getirdi de... Babam öldürülmeden evvel, öğle üzeri, eve gelince ahvali ruhlye-slntn pek değişmiş olduğuna dair bir bahta geçmşlll, hatırlarsınız. Gezintiden dönüşünde aksilenmiş, tiyatroya gitmek de İstememişti. Beti bonzi uçmuş, elleri titriyordu. Siz konuştuğunuz sırada» onu evvelce da bir kore böyle bir variyette gördüğüm ak-tıma geldi. Ama yalnız bir kere.,,
— E, bakalım?
Janlce:
— Bundan takriben sekta sene ev-
vel. — diye sözüne devam etti. —. Flnlsterre teminde bir ihtiyar, onu. hakikatte bir nevi hırsızlık olan blr lşle ilgilendirmeğe muvaffak olmuştur. Teferruat m larlunıkı değilim. Henüz yaşım küçüktü, iş hayatına dair de alâka ve malûmatım yoktu. Hoş şimdi de yok ya... Lâkin, bu me7-ru etrafında müthiş gürlltlü çıkarıldığını hatırlıyorum.
Hikâyeyi dikkatle taklbeden Go-ron şaşaladı.
— Anl&ttıldanniB pek enteresan. —dedi. — Fakat aradaki alâkayı...
Janlce, tekrar söze başladı;
— Sabrediniz! Bibam çehreleri hâ-tızasmcta iyi 'tutamazda. Ama en umulmaz anlarda çehreleri hatırladığı. hatırlayıverdlğt do olurdu. Ft-nisterre, kendisiyle konuştuğu sırada, — bu mağşllş iş etrafında lılç bir adi! takibat olmadı, efendini. — Babam, ansızın, onu vaktiyle da görmüş olduğunu hatırlayıverdi. Bu adam, Mc Oonklln İsminde bir mücrimmiş. Verdiği söz üzerine tahliye edilmiş. Derken ortadan kaybolmuş. Babam, onun mevzuu İle ilgilenmiş. Fakat o devirde, Me Oonklin babamı hio görmemişmiş. Yahut da kim ol-
duğunu bilmiyor İmiş, işte bu sebepledir ki. Flnlsterre adiyle tekrar ortaya çıktığı zaman, babamdan kaç aı mam ış,
«Mc Oonklln namı diğer Flnlsterre, tanındığını farkedince, ağlayıp yalvarmağa başlamış. Polise teslim edilmemesini babamdan rica etmiş. Parayı İade edeceğini söylemiş- Karısından, çocuklarından bahsetmiş-Babam tek onu hapse tekrar göndermesin diye her şeyi, her şeyi yapmağa vadetmlş. Annem, babamın beti benzi uçarak istifra etmek ürere banyo dairesine gittiğini anlatır, çünkü, pâhmetll bahamın, mücrimi tıaptso attırmak cidden fenasına giderdi. Lâkin, bu, onun, böyle bir İşi yapmağa kidir olmadığı mânasına değildir. Kendi ailesinden bir fert fena bir harekette bulunsa, onu bile hapse attır ab UlrdL
Janlce, sustu.
Süratli vo muttarit bir şeşle konuşmuş, dudıltlan kupkuru kesilmişti. Vitrinler arasında hâlâ babasının mevcudiyetini sezlyormuş gibi boyuna etrafına bakınıyordu.
— Bunun üzerine Flntsterre e demiş kİ: »Ortadan silinmek içLn sana yirmi dört saatlik bir mühlet bırakı-
yorum. Yirmi dört aaat sonra sen gitmişsin, gitmemişsin, yen! hayatına, yeni adresine, yeni İsmine va sana alt her teferruat* dair Bcotland Yardı'* bir rapor verilmiş olacaktı.» Ve söylediğini de yaptı. Flnlsterre, hapishanede öldü. Annem der ki. bunun ürerine, babam, ağzına bir lokma yemek koyamıyacak derecede hasta olmuş, çünkü efendim, bu adamı severmiş.
janlce, bu sözleri İnanarak söylemişti.
— Benim vicdansız bir kız olduğumu düşünmeniz! İstemem. Hayır öyle değilim, öyle değilim! Her halde vicdansız olmağa da niyetim yok. R^kktmda ne düşünülürse düşünülsün. Ancak, aklımdan bazı şeyler geçirdiğimi de inkJ|r edemem. (Kin-rossıın yüzüne tekrar baktı.) Eve de sakın haplshaneya girmiş biri olmasın?
XII
Aşağıdaki salonda Eve He Toby bış-b.ışa kalmışlardı. Sarı ubsjurfu bir tek lâmba odanın bir köşesinde yanıyordu. İkisi de birbirinin yüzünü bol aydınlık. İçinde görmek İstemiyorlardı,
{Arkan var)
AKSAM
Bahlfe 7
Büyük yolcu gemileri
Dünyanın en mükemmel 70 yolcu gemisi eski hallerine sokuluyor. Bunların arasında Queen Elizabeth transatlantiği de var
Tekrar eski lüks yolcu gemisi haline aetirümif olan Queen Ellzabeth transatlantiği
Küçük sanayi w alraa» İşleri için
3, 8, 10 ve 12 beygir, alçak devirli
SLAViA dizelleri
Başka yerden almadan bir defa sorunuz.
TEKYOL Ticaret
T. A. Ş.
Karaköy Palas Telefon: 42780
Beyoğlu cihetinde İnşaatı olanlara:
Çivi ve beton bağlama tellerinizi Fabrika fiyatına alınız.
Tophane, İskele caddesi No. 23



-jF.
A--'
bu
mlş, ve 412,000 ten değerindeki diğer 28 geminin tamamlanmasına devam edilmiştir. Geri kalan gemilerin tamir işinin % 97 sİ de gelecek sene yapılarak, 1949 yılı nm eylül ayında, yani harbin baş langıcından 10 yıl sonra, Büyük Britanya ticaret filosu tekrar sulh zamanı servisine başlamış olacaktır.
Saat kontrolü
Harb esnasında İngiliz hükümeti tarafından alınan bu gemilerin sahipleriyle. Münakalât Bakanlığı, tarafından yapılan anlaşmada kullanılmadan uğrayacakları ehemmiyetsiz yıpranmalardan maada, alındıkları şekilde iadeleri kararlaştırılmıştı. Görüldüğü veçhile, değiştirme ve tamirat İşi gemi sahipleriyle beraber çalışan hükümetin elindeydi.
Böyle olması eksikliklerin tamamlanması ve değiştirmelerden doğacak zorlukları ortadan kaldırıyordu. Yapılan işin büyüklüğünü bir misalle belirtelim,. İngiltere İle Nevyork arasında 6 saat kadar bir zaman farkı olması

f



Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından; 48/5
Kadıköy Göztepe Rıdvan paşa sokak İl No. da mukîm İken ölen ve terekesine yargıçlığımıza! el konan Ratma öğütün:
1 — Mirasçıları mevcut İse arfat-iannı gösteren belgelerle Oç ay İçinde.
2 — ölüden alacaklı ve borçlu o-Unlar varsa alacak ve borçlarını yine öç ay İçinde müracaatla kaydettirmeleri. Müddetinde alacağını kaydettim ly enler hakkında Medeni kanunun 669 uncu maddesi hükmünün tatbik olunacağı.
3 — ölüye alt eşyaların yukarıda
yazılı İkametgâhında açık arttırma suretile 37/5/848 günü saat 14 de satılmasına karar verilmiş okluğundan isteklileri yazılı gün ve saatte satış yerinde bulunmaları yayınlanır. (6700)
İngiliz Maliye ve İktisat Bakanı Sir Stafford Cripps, son günlerde, milletin önüne, İngiliz ticarî muvazenesine dair bir rapor yaydığı zaman, İngiliz halkının harbde yaptığı fedakârlıkların halen devam eden masraflara mal olduğunu gösteren bazı muazzam rakamlar verdi. 1933 de, İhracattan elde edilen gelirin, ithalâtın % 21 i olduğu halde, harb esnasında hariçten satın alman cephanelerin de ilâvesiyle masrafın % 7 ve Î946 yılında dia bunlardan başka % 3 daha fazla arttığını beyan etmiştir. Sir Stafford, buna rağmen, bu sene İngiliz gemiciliği, bu ticaret açığını kapamağa hazır olmalı ve bilhassa yolcu cemileri filosu bu hususta vardımlanru arttırmalıdiT-lar dive ilâve etmiştir.
Büyük basanlar
Bütün cmlaklığfle görülen
malî vazî’-etin arkasında harbde bile İngiliz gemi tezgâhlarının kaydetmediği büviik bir basarı ver almaktadır. Dünvanın en bü-vük gemfcl olan ve kendisin! bu hıw’«!a Guepn Marv’nîn taTdbet-1iOueen Ellzabeth transatlantiği de askeri nakliyat İçin yapılan değişikliklerden tekrar lüks bir volcu gemisi haline getirilmeli tein havuza çekilenden beri nncak iki vıl geçmiştir. Bu gemi. tn*rilterenin, avnı halde olan ve hs’-h biter bitmez tezgâhlarım do’duran. 70 büvük gemisinin — ki 61 tanesi lüks yolcu ve 9 tanesi vük ve yolcu gemisidir — öncüşii olmuştur. Düşman deniz-altılarile olan bir çok karşılaşmalardan dolan bazı meşhur gemili kaydedilmiş ve harbin üzerle-rinde vaotıĞr zararlardan istikballeri sünhell sekiz adet tran^-pfentlk de bir köseve atılmış bir b^Ide bırakılmışlardır. Fakat bu 77 peninin tamiri vp eksiklerinin tamamlanması. înpiltz yen! ticaret donanmasının büyük bir kısmının lnsası ve şimdiye kadar în-pi’iz tarihinin kaydetmediği bü-vııklükle olan yabancı memleketlerin siparişlerini tamamlamak gibi muazzam İşler! 13 İngiliz gemi tezgâhından istemek, inşan gürünün üstünde bir iş oldu
Harb esnasında yapılan değl-rik’iklerden sonra, bazı gemilerin Ici hemen hemen, ypnidcn inşa edilmeğe, bazılarınkl ise sadece ufak tamir ve değişikliklere muhtaçtı. Bazı hallerde, harb esnasında değişen okyanus ticaretinden dolayı bir çok gemilerin asrileştirilmesi ve bazılarının da İma hesaplarının tekrar edilmesi icabetti, Avnı zamanda bu isle meşgul mütehassisların eksikliği isleri geciktirdi. Buna rağmen Queen Elizabeth’ln değiştirilmesi yalnız 7 av sürdü. Mauretanla’-taf1 îrl dp bu kadar zamanda bitti, daha ufak olan Llanglbby Castlc gemisinin de tamir İç! 6 ay kadar devam etti. Diğer taraftan ı gecen av. harbden beri ilk defa olarak sefere çıkan Strathaild transatlantiğinin değiştirilmesi ve yenilenmesi 16 ay sürdü. Bir yal evvel de, 163,000 ton tutarında 5 ğeminin tamirinin tamam! anma-Sllg, 605.000 ton hacmindeki 30 geminin tamirlerinde terakkiler kaydedilmestle, çalışmanın zirvesine erişildi. Bu senenin hasında 1 da 617.000 ton tutarında 31 ge- (1 minin değiştirilmesi tamamlan- -
dolayıslle, bu gemilerin saat sistemleri oldukça karışıktır ve her tül dairesi değişiminde kendi kendine ayarlanacak şekilde hesaplanmış ve çizilmiştir. Meselâ. ı Queen Ehzabeth'in saatleri, harita odasın d a bulunan ve her biri 8 tane saati İdare eden her 30 sa-, niyede bir 177 yardımcıdan geçiren bir elektrik vuruşuna malik olan, kendi kendine kurulan bir kronometre saat tarafından idare edilir. Ana saatnı bulunduğu kontrol levhasında biri gerilemeyi, diğeri de İlerlemeyi gösteren ild İbre bulunur, istenilen tûl dairesine varıldığı zaman bu İbrelerden biri değişen dakika kadar ilerletilir veya geriletilir ve levhanın altındaki bir . düğmeye basmakla gemide mevcut 689 adet saat aynı miktar değişir. îş-te, Queen Ellzabeth sulh zamanı seferlerine çıkmadan evvel bütün bu karışık tertibatlar yemlenmeğe ve bazdan da değiştirilmeğe muhtaçtı. Ve bu misal 70 gemi üzerinde yapılan ve yahut yapılacak olan bir sürü işlemlerden ancak bir tanesidir.
Türkiye Kızılay Derneği
GENEL MERKEZİNDEN:
3000 Kilo CJııinine Chlorhydrate toz 5 kiloluk ambalajlarda
2000 > > » » 2,5 > »
500 » > Sulfate > 2,5 » »
300 > > Bromhydrate > 2,5 > >
200 > > > > 250 Gramlık »
100 » » Tannate > 250 » »
50 > > > k 100 > >
Cins ve mlkdarlan yukarıda yazılı ve Türk Kodeksindeki
ev-
Zayi — Fatih Mal müdürlüğünden 1588 Mülk! sıra Be almakta olduğum maaşa oit kupon Us tatbik mührümü zayi ettim. Tenisini almak üzere müracaat ettiğimden eskisinin hükmü olmadığını İlân ederim.
Yenikapı Kumsal sokak 115 No. da ölü Sabuk karısı Münevver Eramyan
safı haiz
Kinin Emlâhı Satın Alınacaktır Satmak İsteyenlerin Cif İstanbul fiyat, ödeme şekli ve teslim müddeti ile Fob-Cif farkının navlun ve Sigortaya İsabet eden mikdariarmı belirten teklif mektuplarını 7 Haziran 948 tarihine kadar Genel Merkezde bulundurmaları, 15000 liralık geçici teminat vermeleri ve sipariş halinde bu teminatı kat‘1 teminata iblâğ edeceklerini taahhüt etmeleri şarttır.
Flatlann Sterlin üzerinden teklifine çalışılması tavsiyeye şayan enriiİTnüstiir.
Kadıköy 2 nel Sulh Hukuk yargıçlığından: 48/15
Göztepe Rıdvanpaşa sokak I No. da mukim iken Ö2en ve terekesine yargıçlığım uca el konan Abdülker İm Karanın:
1 — Mirasçıları mevcut İse sıfatlanın gösteren belgelerle,
2 — Ölüden alacaklı ve borçlu olanlar varsa alacak ve borçlarını,
İlân tarihînden İtibaren Üç ay lçLnd& müracaatla kaydettirmeleri,, müddetinde alacağını kaydettlrmeyenler hakkında medeni kanunun 669 uncu maddesi hükmünün tatbik olunacağı.
3 — Ölüye alt menkul eşyanın yukarıda yazılı İkametgâhında açık
arttırma mıretlle 24/5/948 gOnü saat 14 de satılmasına da karar verilmiş olduğundan isteklilerin yazılı gün va «aattş tatıj yerinde bulunmaları ! yayınlanır, (0099)
Bi^HHHKBBEZHIB3KElKZE3l9JR
Çocuk hekimi: Doktor H
Ahmet Akkoyunlu | Taksim - Talimhane Palas ■
Telefon: «262?_____S,
SKANDiNAV HAVAYOLLARI SİSTEMİ
ABA DDL DNL
19 Mayıstan itibaren her
ÇARŞAMBA ve CUMARTESİ GÜNLERİ ATİNA — ROMA — NİS — CENEVRE — FRANKFURT — KOPENHAG ve STOKHOLM SEFERLERİ BASLIYACAKTIR.
Ayda iki defa STOKHOLM — TAHRAN ve dönüş seferleri İstanbuldan geçecektir.
Yolculuk ve eşyanız için
ANTALYA UMÛMİ NAKLİYAT T.A.Ş
Seyahat Bürolarına müracaat ediniz.
Sirkeci Telefon 24220
Galata > 40329
Ankara > 12797
Büyükada sayın halkına
İstanbul Sular İdaresinden:
Bllyükada’nın ana su borusu geçmeyen sokaklarındaki binalardan sarnıcı olan ve hortumla su verebilecek durumda bulunanların aşağıda yazılı şartlarla Haziran «onuna kadar su verilecektir.
1 — Su binaya yakın ve akışa elverişli yangın musluğundan verilecek, miktarı yangın musluğuna bağlanacak eu sayacıyla tesblt edilecektir.
2 — Hortum su almak İsteyen kistse tarafından temin edilecektir.
3 — Alınacak suyun parası peşlnolarak İdare veznesine tealim edilerek, auyun verilişi parasının vezneye teslim eıraslle yapılcaktır.
Bu husauta fâzla malûmat almak için idaremizin Büyükada şubesine veya Herkes müracaat kalemine baş vurmaları lizundır. (863")
İstanbul Belediyesi İlânları

Tah. bedeli ilk tem. Şart be. Lira Kr. Ura Kr. Lira Kr.
Dr. Zekai Muammer
TUNÇMAN
Bakteriyoloji Latoraluan Kan ve tdrar muayen^slle gebeliğin erken teşhisi- TOassermunn uamflin. kan granian. oto sıtma balgam idrar, kazurat muayeneleri kanda öre »eker vesalr biyolojik tahliller ultra ve flüorescencemlItTMkopl re taze aşılar yapılır.
Dlvanyolu thssn Sami tAbora-
83087 60 4404 38 ı 68 BeyogSunda Harbiye mahallesinin
Eytam caddesinde Kadastronun 831 İne! adasında parselden cıüfrez 360,50 metre kare belediye mail arsa.
63250 00 3912 30 1 31 Eeyoğlıında Harbiye mahallesinin
Eytam caddesinde Kadastronun 031 inci adasında parselden müfre» 855 metrekare belediye malı arsa.
Tahmin bedeİİerlle İlk teminat miktarları yutanda yazılı Belediye malı arsalaç ayrı ayn satılmak üzere kapalı zarf nsullyle arttırmaya konulmuştur. Şartnameleri hizalarında yazılı bedeller mukabilinde Belediye EmlAk müdürlüğünden satın alınacaktır.
İhale 24 mayıs 948 pazartesi günü saat 15 de İstanbul Belediyesi merkez binasındaki Daim! Komisyonda yapılacktır. * 1 2 3
İsteklilerin İlk teminat makbuz veya mektubunu hav! olarak hazırh-yacakinrı kapalı zarflarını İhale gü-nfl saat 14 de kadar Daimi Komisyona vermeleri lâzımdır. (55791
Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Genel idaresi ilânları
Yağlı boya fırçası alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan:
1 — 550 adet muhtelif yağlı boya fırçası açık eksiltme ile satın alına-taktır.
2 — Muhammen bedeli 2850 Ura olup muvakkat teminatı 213 lira 73 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olmak dağıtılmaktadır.-
4 — Eksiltme 3 Haziran 1949 çarşamba gSnü saat 15 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa satınalma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (6690
^Satılık Kamyon™ ve binek otomobili Kamyon 942 model Ford 6 lastikli az kullanılmış iyi vaziyettedir. Binek 934 model Şevrole 5 lâstik İyi vaziyette hussul kullanılmış. Möracaaf: Yeni Pos-tahane arkası imar Ban, kat 4, Talât Hldayetoğlu.
İsi. P.T.T. Bölge Başmüdürlüğünden
İdaremiz Ihtlycı için şartnamesi dahilinde 3 m/m kalınlığında kurşun levha alımı açık eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 31/5/948 pazartesi günü saat 15 de Büyük postahanc binesi birinci kat idari muavinlik odasında toplanacak ellili satım komisyonunda yapılacaktır.
Muhanıhıenbedel 6240 lira geçici teminat 468 Uradır.
Taliplerin şartnamesin! görmek ve geçici teminatın! yatırmak üzere İş günlerinde başmüdürlük kalemi Emlâk ve Levazım Şefliğine eksiltme gün ve saatinde de 948 senesi için muteber Ticaret Odası vesikası ve geçici teminat makbuzu İle birlikte mezkûr komisyon başkanlığına başvuı-malan. (6570)


.İstanbul Üçüncü İcra memurluğundan: 945/803 I
Mahcuz olup satılmasına karar verilen bir adet piyano ve 1938 modeli | Frijider 25/5/948 salı gilnü saat 11 den. 12 ye kadar Teşvikiye Çınar ‘ caddesi Dlnçer apartmanı 2 numaralı dairede birinci açık arttırma suretiyle satılacaktır. Mezkûr günde takdir edilen kıymetin. % 75 ini bul-|| madıfı takdirde aynı mahalde ve yr.l saatte 27/5/948 günü İkinci. art-j tırnıası yapılacağı İlân olunur. ı GC77),

1 Haziran 1948 Çekilişinde :
r
I
Güzel bir E V * e
Sahip olmak ister misiniz?
TÜRKİYE İŞ BANKASI nın
Küçük Cari Hesapları arasında tertip evlediği zengin Ikrartıiye çekilişlerinden faydalanınız.
İstanbul’da Küçük Yalı'da Bahçeli EV Ankara'da Tasarruf Filerinde Bahçeli EV
Ankara'da Güven! : Mahallesinde B.ıh-Cdl EV
TTcr çekilişte ayrıca bir ARSA ne ıfnlcun nara ikramiyeleri
25 Ağustos 1948
»
»
»
30 Aralık 1948
w
A K 3 A M
16 Mayıs 1948
S (re 8
Türkiye Kızılay Derneği
Genel Merkezinden:
D?rnek ihtiyacı İçin beheri 1,60 (2,30 efradında, 2,5 kilo ağırlığında. orta kalitede ve tercihan koyu gri veya kir götürecek renkte
2,000 yün battaniye satın alınacaktır. Battaniyelerin dört köşesine Kızılay İşareti konulması şarttır. Bu evsafın dışındaki teklifler de tetkik edilebilir. 500 tanesi bir hafta içinde kalanı da bir av sonra teslim edilmesi matluptur. Satmak isteyenlerin 1 Haziran 948 akşamına kadar teklif mektuplafile örneklerini Ankara'da Kızılay Genel Merkebinde bulundurmaları rica olunur.
Ev-kadının ideal dikiş makinesi
Serbest lollu ve hald madenden yooıimıj profil kutulu bir ElNA portatif dilli malüneıf edineret dih}- ve tamir eleriniziJsoloylojh'inıi.
(□«afıniidon hiç bir taahhüde gkmdukrn. evinizde veya lalu salonu-Tuzda yapacağız bir ■gûtts'l '(• ELMA dllij motineılrıln bîr çolc merlyetleıl boklunda bir iil.iı edinebilırilnlı
SATIŞ SnLOtiU
Aşmalı Mescit 17 Beyoğlu
Tel.: 4038i
l'ı.lj». MumvMHI
BELÇİKA KETENLERİ
140 santim eninde metre?! 9 lira 11 kuruşa
140 santim eninde metresi 13 lira 15 kuruşa
Yalnız ithalâtçı kârı He satılmakta olup toptancı vo perakendeci kârlarından müşteriler İstifade ederler.
Robluk, dügıln cihazı, örtüler için en güzel renkler. Adres: Ziya Avunduk, îstanbuj, Yeni Postahane karşısı, Türbe sokak No. 11
İstanbul Janda/ ma Satmalına Komisyonu Başkanlığından
İatanubl Maçkada Jandarma Er Okul Alayında mevcut 90 adet bakır bakraç İle 69 adet' bakır karavana veı 39 adet bakır hamam tası köhne-Ugiııden dolayı pazarlık arttırması ile salıaclakttr. Arttırma 18 Hıyıs L018 salı günü saat 14 de Taksim Ayaspaşudakl komisyonumuzda yapılacaktır. iatekliİMİn okul alayındaki mezkûr bakırları gördükten sonra lüylıı olunan gün ve saatle komisyonumuzda bulunmaları. (00121
BUHAR VE KALORİFER KAZANLARI
BUHAR KAZANI t
Alev borulu, 6 ve 9 atmotfer tazyikli, Amerikan malı yeni tip buhar katanları gelmiştir.
Derhal teslim edilir.
Saatle buhar verimi t
95 • 126 - 157
188 • 470 - 630
860 ve 1.175 kilogramdır.
KALORİFER KAZANI-
En son sistem çelik konslrûkJyonlü, odun, ta; veya kok kömürü yakan, Amerikan malı yeni tip kalorifer kazanları gelmiştir. Derhal teslim edilir.
Teshin sathı i
4 -5-8-11 -J4 19-22 va 26 metro karedir.
sal.„.n:
ithalât v® İhracat Türk Anonim Şirketi
Billür S., Güneş Han, Galata
Bergama Ovasım tt İncisi
GöÇBEYLi’de
C.H.P. Yararına
30 Mayıs 1948 Pazar günü Bu yılın en büyük ve muhteşem
Pehlivan Güreşleri
yapılacaktır.
Temiz hava almak ve Abıhayat olan (İnan Suyu) nu içmek ve iddialı ve zevkli güreşler görmek için bu gü- 1 zel fırsatı kaçırmayınız.
Başa 200 Ura, Baş altı 100, Büyük orta 50, Küçük orta 25 Ayak 10 Ura.

OSMANLI BANKASI
İskenderun ye Belakva şubelerinin
faaliyete geçmiş olduklarını ve bu şubelerce ikramiyen tasarruf hesaplan açılması ve ihracat ve ithalâtın finansmanı da dahil olmak üzere her türlü banka muameleleri yapılmakta olduğunu sayın müşterilerine İlân eder.

BULUNMUŞ — Boğaziçi vapurlarındı bir kalem çakısı ve bir kalem bulundu. Sahibi zuhurunda A. Kavağı P. T. T. Md. ne müracaatları.
DEN NORSKE hÖDDELHAVSLÎNJE OSLO
SELANİK — PİRE - BORDO -, DİEPEL. LONDRA. ANVERS, HAMBURG Ve OSLO’ya yakında gidecek vapurlar:
BAALBEK vapuru
23 Mayısta tzmrlden
25 Mayısta İstanbul’dan
BYSANZ Vapuru
13 Haziranda İzmir'den
15 Haziranda İstanbul'dan
SONGA Vapuru
28 Haziranda İzmir'den.
30 Haziranda İstanbul'dan Fazla tafall&t İçin Galata’da Hûda ver, dlgâr Hanında W.F, Henry Van Der Zee et Co. N.V, Tilrklya acenteliğine müracaat. Tel: 44214 — 43904
SATILIK —™ Mensucat ve Boyahane Makineleri ve Otomobil
Kasar makinesi, otoklav. Jigger, masura makinesi, semaver kazan, Austin muta binek otomobil satılıktır. Taliplerin Kazlıçe^medo MENSUCAT SANTRAL T. A. ŞİRKETİNE____________________
müracaat etmeleri Hân olunur. #rasB3i®aHra«ı
Gelibolu Belediyesinden:
1 — Belediyemiz ihtiyacı için 4758 sayılı kanunun şümulü dairesinde iıazıriatıaB tüîiıgün 16 ncı maddesine tevfikan 50 adet elektrik sıatl pazarlıkla. satın alınacaktır.
2 — Saatlerin evsaf ve fiatlerl hakkında Istekltlerln teklif vermele-
ri ve bu tekliflerin 13 Mayıs 048 gününe kadar belediyemize gönderilmeleri İlân olunlır. (67401
■■ ■!■!■ Mobilya Alacaklara ——
I En son model salon, yemek; yatış odası ve yazıhane takımları; kar-I yola ve sandalyelerin envai; tıouır koltuklar ucuz Hatla satılmakladır.
S Asrî Mobilya: Ahmet Fevzi Kocamaz
|İstanbul! Rtza,ı>a*>a voIcij >u No. ou

Milli Eğitim Bakanlığından. ,
1 - Ankara TtKntt tral«rıiw« IMS, l«w enstlt» atettrlk tataU «in lüîumtu eleektrlk malaemM W>U “rt uulü He ekeUtmen U»ul-""‘V— Muhammen bedeli SSHS Uîa so Hnnn ulus seçici temlnau ISI» Liradır.^ Malzemçnlll cin3r miktar ve fenni şartnamesi mesai saatleri dahilinde Büyük Evkaf apartımanı 4. cü katta Ticaret Öğretim Müdürlüğünde görülebilir.
4 — Eksiltme 18/Mayls/1948 tarlhlna raslayan salı günü saat 10 da Ticaret öğretim MüdûTlügü odasında toplanacak komisyonca yapılacaktır.
5— İsteklilerin 2490 saydı kanunun 32. nel maddesi mucibince hazırlayacakları teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evvel komisyon başkanlığına vermiş olmaları gerekmektedir.
Postada vukubulacak gecikmeler kabul edilmez
Gelibolu Belediyesinden:
31 Mayıs 948 tarihinde satılacağı 23. 25 »e 29 Nisan ve3 Mayıs 928 tarihli Cumhuriyet gnzetelerlyLe İlân »dilen belediyemize alt bir adet otobüsün 939 model değil, 945 model olduğu UshUıeıı ilin olunur. i1*741*

Comments (0)