BUÛÜNSİNCİ sayfada

Sene 32 — No. 11229 — Flatl: her yerde 10 kuruştur.
PAZARTESt 16 Ocak 1950
' ~ v ■ I
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yası işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Nihat Erim, D. P. nin tebliğine cevap verdi
Demokrat Parti, husumet andındaki hatası yetmi' yormuş gibi şimdi de seçime girmemek, Meclise katılmamak tehdidini öne sürmeğe başladı
Bayar bugün Kırşehirde nutuk söyliyecek
Kayseri 15 — Cumhuriyet Halk Partisi Kayseri İl kongresi bugün toplanmıştır. Bu toplantıda uzun bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, evvelâ Seçim Kanununun İhtiva ettiği prensipleri izah etmiş, hükümetin İyi niyetini belirttikten sonra da muhalefetin bunu nasıl karşıladığını anlatmıştır.
Nihat Erim, Demokrat Partinin Husumet kararma temas ettikten sonra demiştir ki:
«— Öyle ’lnid etmiştim kl 7 ocakta yapılacak toplantıda bu karar iptal edilir hiç değilse 1-zah edilir. Fakat ne yazık kl. aksi yapılmıştır. Demokrat Partinin 7 ocakta başlıyan ve üç gün süren toplantısı hakkında. aynı partinin Genel İdare kurulu tarafından 13 ocak günü gazetelerde yayınlanan tebliğde. Milli husumet kararından bahsolunmakta ve: cBu hususta yeni bir cevap vermek lüzumunu asla duymuyoruz» denmektedir
Bu söz. Milli husumet kararının kabulünden itibaren tekrar edilen tehditlerin teyidinden
Başbakan Yardımcısı Nihat Erim
lılıkla hükmünüzü vereceksiniz. Hatada bu derece inatla ısrar etmenin mânasızlığını İşarete lüzum görmem.
Bu yctmis’ormuş gibi, yeni bir tehdit daha öne sürdüler- Seçime girmemek ve Meclise katılmamak.
şimdiye kadar uluorta savrulan tehditler Seçim Kanununun eksik olduğu veya kötü tatbik edileceği iddiasına dayandırılmakta idi. öyle anlaşılıyor kİ, yeni Seçim Kanunu tasarısı karşısında. Kanunun kötülüğü bahanesinin artık kolay tekrar edilemlyeceği görülmüştür. Bu sebepten olacaktır kl, Demokrat Partinin 13 ocak tarihli tebliğinde çok garip ve ortaya atanlar hesabına hakikaten acıklı yeni bir bahane öne sürülmektedir. Bu bahane «hava» dır Evat arkadaşlar, sadece «hava». Tebliğde söylendiği gibi. «Sükûn ve siyasi emniyet havası, muhabbet havası, saygı havası, baskı havası.»
Eğer havalar kendi isledikleri gibi olmazsa seçime girmlyecek-lermlş.
başka bir mâna taşımamaktadır. Bizzat partinin başkam: «Milli husumet karan metni Turkçedir. Türkçe bilen onu anlar» demiştir. Ben. kararın metnini biraz önee sîzlere okudum. Bunu tefsir etmek için hiç bir söz söylemiyeceğim. Sisler ve benim bu nutkumu okuyacak diğer vatandaşlarım, serin kan-1 (Arkası sahlfe 2 sütun 5 de)
güvenliği" Başbakan - Reşat Aydınlı konuşmasına ait 2 nci plâk veriyor — ■■ . —.
Washlngton 18 (AP — Birleşik Amerika Dışişleri Bakanı Dean Acbeson. dün açıklanan bir mektubunda, ingiiterenin. Irak, Ürdün ve Mısır'a, bu memleketlerle yapmış olduğu anlaşmalar gereğince, yeniden silâh sevkettlğlnl teyldetmlş-tlr.
Mümessilcller Meclisinin Cum hurlyetçl âz alarmdan New -York temsilcisi Jacob K. Ja-vlts'e yazdğı bu mektubunda Acheson keyfiyetin «bir sır» olmadığını ve Orta Doğu güvenliği ile BatılıİAHn yaklnen alâkadar olduklarını belirtmektedir.
Acheson şöyle devam etmektedir; «Dünyanın bu kısmındaki devletlerin kardeş Ve dost memleketler tarafırdsn. kendi güvenlik gayelerinin tahakkuku tarafından haklı gösterilen bir silâh yrrdımına maı-har olmaları şayanı temennidir.»
Evlât kaatili
Murat
Bilirkişi tarafından yazıya alınan mükâle-melerin devamını da bu gün neşrediyoruz
kendileri söyliyeceklcr gibi geliyor bana.
A — luı ...
B — ........
A — Yani ne olursa olsun Mareaşl filân öyle bir cinayete İştirak edecek adamlar değildir.
B— Nihayet onu tanıyorum. Amma.
A — Aacaba hataya mı düşmüşler onu anlamak İstiyorum. Acaba etrafında bazı adamlar var da fikir mİ veriyorlar, Mareşal etrafında...
B — ...böyle bir durum karşı-dında Mareşalin arka plânda kalması onlarda... tam seçim zamanında memlekette... yazıyorlar... bakıyoruz kl bu zihniyet ve... bana kalırsa bendeniz de dahil...
A — Şimdi buarkadaş burada

(Arkası 8 imi uhlfede)
«Ben oğlumu öldürmek istemedim, cezama razıyım» diyor
Aydınlının muhakemesi
gorunuş
m
Evlât kaatili Murat [Yazısı 2 nel sahlfedc]

Bugün öğleden sonra ceza mahkemesinde başlıyor
Ankara 10 (Akşam) — Bilerek iftiradan sanık olarak yargılanan Denizli Milletvekili Reşat Aydınlının bugün öğleden sonra birinci asliye ceza mahkemesinde duruşmasına başlanacaktır. Duruşmaya Osman Böliikbaşı ve Fuat Amanın müdafaa vekilleri olarak Afyon Milletvekili Haşan Dlnç-cr. Nureddln Ardıçoğlu, Nihat Akpınar mahkemeye gireceklerdir. ______ _____
Kıbrıs mitingi öğleyin Bayezitle yapılacak
Mitinge hazırlık olmak üzere dün Halk evinde bir toplantı yapıldı
Ankarada soğuk nakıs 30 derece!
4 sözlü
soru
■-İMİfAdiUil
Elif
özendirme mükâfatı bu sabah sahibine verileli
Öndüle kâğıt yapan ve komprime sayan bir makine İcad ederek İnönü armağanının Ö-zendlrme mükâfatını kazanan Adnan Cine 3 bin liralık para mükâfatlyle madalyası ve şahadetnamesi bu sabah Vilâyette ! Voli ve Belediye reisi tarafından verilmiştir.
Metresini bıçakladı
Beşiktaşta Yenlmahallede Kapanca sokağında oturan Şemseddln Ser as isminde biri, altı aydan beri metres hayatı
Bugün de kar yağması muhtemeldir, Karadenizde kayıp üç motor bulundu
Gündemde dört sözlü soru ve bîr kanun teklifi vardır
Kibrisin Lârnnka şehrinden bir görünü*
Lodoa fırtınası dün gece şiddetli bir yağmura çevirmiştir. Yağmur, cadde ve sokaklardaki korların büyük bir kısmini eritmiştir. Şiddetli soğuk biraz hafiflemiştir bu sabah saat yedide hararet sıfır derece idi.
Evvelki gün başl.yan lodos fırtınası diin de devam etmiş ve vapur seferlerinde aksaklıklar olmuştur.
Yeşilköy Meteoroloji istasyonundan verilen bilgiye göre, bu gün hava şehrimizde kapalı ve muhtemelen karlı geçecektir. Rüzgârlar kuzeyden esecek, Ege ve Marmarada güney fırtınası duracak ve Karadenizdekl fırtına haflfllyecektir.
Devlet Denizyollarından öğ-renlldlgine göre Necat vapuru Samsunda. Aksu vapuru Trab-zonda. İzmir vapuru da Akça-abatta haranın sükûnet bulmasını beklemek zorunda kalmışlardır,
118 taksi sahibi cezalandırıldı
Dün şehrimizde yaya olarak
dalaşan ve teftişler yapan vali ve belldiye başkanı profesör Fahreddln Kerim Gökay, gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
«— Üç günden beri yağan kar. temizlik amelesinin muntazam ve fedakâr çalışmaları sayesinde ortadan kaldırılmış, caddeler açıtmış; vesaiti nakliye çalışmasına ara vermeden muntazam bir şeklide faaliyetine devam etmiştir. Bundan başka, kazaların önüne geçmek İçin, bütün otomobiller tekerleklerine zincir takmağa tabi tutulmuş; havanın muhalefeti yüzünden garajlardan çıkmıyan arabalar, emniyet müdür muavini tarafından bizzat tesblt edilmiş ve bu arada 1!8 taksinin sahibi mazeretsiz olarak sefere çıkmadıkları için cezaya çarptırılmışlardır. Dolmuşların flütlerini arttıran fırsat düşkünü şoförler de sivil emniyet memurlarımız tarafından taklbedllerek cezalandırılmışlardır.»
Ankara 10 — Büyük Millet Meclisi bugün toplanacaktır. Gündemde dört sözlli soru önergesi vardır. Bunlardan biri 8e-nlhl Yürütenin resmî nakil vasıtaların! şahsi maksatlarla kullananlar hakkında takibat yapılıp yapılmadığına dairdir. Diğeri Haşan Dinç erin Kâbe örtüsüne, üçüncüsü Hakkı Gedlk'in hariçten satın alınmış gemilerin tiplerine, Amcrıkadan alınan gemilerin miibayaa işinde çalışan heyete, dördüncüsü de Muammer Alakant'ın Yerli Ürünler Türk anonim şirketinin! pacak aldığı tütünlere dair sözlü so-' -
r ulandır.
Resmî dairelere verilen bir emirde, sabahları saat dokuzu çeyrek geçe üçüncü zil.— ----------------------- — -
çatmasını rnütaakıp imza yaşamakta olduğu Afitap Safide! terinin, müdüre götürül-! ?e temindeki kadınla dün gece m esi, imzası bulunmıyan kavga etmiş ve kadını muhtelif
memurların maaşlarından 'yerlerinden ağır surette yara-kıstelycvm yapılması lüzumu bildirilmiştir. En çok devamsızlık ve vaktinde gelmemeklik daktilolarda görülmekteymiş.
Akla geliyor ki:
1 — Şu kıstelyevm sözünün öı Tıirkçesi keşfedilme-diğine, hattâ Osmanlıcası-nın bile rötuşa tabi tutulmadığına göre. Cumhuriyetten beri, metrûk, bir köşede durduğu anlaşılmaktadır'
2 — Dokuzu çeyrek geçe makamına gelen müdür, yüz müdürde kaç müdürdür? Onlar gelmediğine göre kıstelyevmlerini kim ya-
lam ıştır.
Milli Türk Talebe birliğinin tertip ettiği Kıbrıs mitingi bugün öğle üzeri Bayezit meydanında yapılacaktır. Bayezit meydanında başlayacak olan miting. Taksim âbidesi Önünde sona erecektir.
Mitinge bir hazırlık olmak Çizere dün Eminönü Halkevtndc akademik bir toplantı tertip edilmiştir. Toplantı saat 15 te başlamış ve geç vaki te kadar büyük bir talebe kütlesinin iştirakiyle devam etmiştir, tik olarak Talebe Birliği başkanı Suphi Baykal kısa bir hitabede
bulunmuş ve sözü Kıbrıs'tan gelen doktor Fazü Oökçe’yc bırakmıştır' Fazıl Gökçe, konuşmasında Kıbrıs Türklerinin 7t se-nedenberl ana yurtla kalben beraber aldıklarını, Türklerinin her raman komünizm tehlikesinden uzak kaldıklarını belirterek Kıbrıs'ın kültürel, sosyal ve eknomik durumu hakkında malûmat vermiştir.
Faal Gökçe’den sonra konuşan doktor Derviş ManlsadC, Kıbrıs’ın tarihçesini yapmış, bu [Arkan sabife t sütun 2 del
Sakarya kır koşusu
(Arkası sahile 2 »utun 3 de)
3 — Btı yasak kaç gün sürer bakalım.
Bunlardan başka gündemde] 4 — Havili biz gene iyim-Mulıiddin Baha Fars'ın Uludağ- serlik edelim de, memurluk da inşaata müsaade edilmesi ’—”--------- -ı*-».—»
hakkındaki kanun teklifi de vardır.
şartlarının alfabesi tatbik ediliyor diyelim .. «b, c, d. ilfı» maddeleri, halka iyi muamele etmek, evrakı tedahülde bırakmamak, Tiirk-çeyi okunaklı ve yanlışsız
Antakya’da zelzele
Antakya 15 (AA.» — Bu sû- yazmak, İlli .. (Bu ilh pek bah saat 12,20 de on saniye ( çoktur.) Muntazam devam-siiren şiddetli bir deprem ol- dan sonra, inyıllalı öteki-muştur. Hasar yoktur. |ler...
Dünkü kokuya iştirak eden atletlerden bir grup
[Yansı 2 İnci sa lülemizde!

İG C «L 1553
Sahife 2
İhtiyaç zorlarken
at mülkiyeti kanunu çıkmadığı haldr, ihtiyaç zorluyor ki, şehirdeki apartmanlar kat kat satılığa çıkarılıyor. Vc gene ihtiyaç var ki, bunları alanlar
bulunuyor. Fakat daha şimdiden şöyle endişeler başlamıştır:
— Bizim apartunan kat kat satılığa çıkarıldı. Ev sahibi bana da oturduğum daireyi satın almamı teklif etti. Fiat ehvendir. Ben de satın almak istiyorum. Fakat hır nokta beni bir kat sahibi olmaktan alıkoymakladır. Ben apartımaııııı en üst katında oturuyorum. Bu daireyi aldığım takdirde dam akarsa tâmirîni ben mi yaptıracağım? Bu külfet baııa kalacak gibi görünüyor. Çünkü alt katların sahipleri, (lam aksa, benim odamı su götürse, «Adamcağıza yazık oluyor, el birliği edip şu damı yaptıralım» demezler. Asansör bozulsa alt kattakiler «Biz zaten istifade etmiyoruz» deyip yan çizerler. İkinci kattakiler «Biz merdivenleri çıkarız, asansöre ihtiyacımız yok» deyip işin içinden sıyrılırlar, tlçiincü. dördüncü kattakiler de, para vermektense, tırmanmayı tercih ettiler mi asansörün tamiri de bire kalır. Su borusu yukarı katlarda patlarsa aşağıdakileri t âmir masrafına sokamazsınız. Velhasıl bir karışık mesele!»
Apartırnan katı satın almak bahsinde birçok kimse terden dinlediğim sözleri bir araya getirerek yukarıya naklettim. Geçen gün kat mülkiyeti kanununun lüzumundan bahsederken «Mahkemelerimiz ihtilâflarla dolacak» demiştim.
Varın mahkemelerimizi dolduracak olan ihtilâfların neler olacağını belirtmesi bakımından yukarıdaki endişeler dikkate değer.
Her vatandaş, dcvlcttenbir yardım görmese bile mesken İhtiyacını kendi elindeki imkanlarla halletmek çarelerini arıyor. Apar (imanların kat kat satılması, bu satışların müstakil evlere nazaran ucuz olması vatandaşı kat satın almaya mecbur etmektedir. Hani çıkacak ihtilâfları halledecek, vatandaşı huzursuzluktan kurtaracak kanun? Bu. kat mülkiyeti kanunudur. Bir an evvel çıkması da bîr zarurettir. Şevket RADO
r ünkü çekilişte ikramiye kazanan numaralar
Milli Piyangonun 15 ocak 950 çekilişi dün Ankarada saat 13,30 yapılmıştır.
20 lira kaıuınan numaralar
Son iki rakamı (60 11c nihayet bulan 5,000 numara.
100.000 lira kazanan numara
281048
20,000 lira kazanan numara'
072184
10 lira kazanan numaralar Sod iki rakamı (16, 6&' la nihayet bulau 10.000 numara.
16,000 lira Kazanan numaralar
034143 277832
Son rakamı (1 ve 9) la nihayet bulan 100.000 numara.
5,000 lira kazanan numaralar
J12295 116422 176121 190865
197068 234363 251420 441441
2.000 lira kazanan numaralar
013821 917380 055316 066663 078694 087256 097285 099341 119037 119685 142951 155796 160453 16*752 185656 214709 234269 237715 249234 251430 287990 319574 337364 340746 348943 387857 387956 417959 449356 473996
Bu çekilişin 100,000 liralık büyük ikramiyesini kazanan bilet Vakfıkebir'de; 20,000 lira İkramiye kazanan biletin bir parçası İstanbulda, diğer parçası Adan ada; 10,000 lira kazanan biletlerin biri İstanbul, diğeri Ankarada; 5,000 Hra kazanan biletlerden 3 tanesi İstanbul, Udsi Ankara, diğerleri İzmir, Bursn. Diyarbakır. Malatya, Samsun, Akşehir, Arapkir ve Kurşunlu’da satılmıştır.
SabahGazeteleriNe Diyor?
Deniz ticaretimiz
Abidin Dover CUMIİURİVET-ic yazdığı başmakalede deniz ticaretimizin inkişafı için hazırlanan kanun tasarısının Meclise verilmek üzere bulunduğundan bahisle diyor ki:
«uiaşltrmtı Bakanlığı gibi Maliye Bakanlığı da devlet denizciliğini, dış ve İç rekabet karşısında, tam bir ticaret- müessese»! gibi çalışabilecek bir iktisadi teşekkül haline koymalıdırlar. Maliye Bakanlığının, Denizyolları İdaresine yatırdığı sermayeyi düşündüğü anlaşılıyor. Bu sermayeyi korumanın ve kurtarmanın kazanç getirir bir hale koymanın tek ve son çaresi budur. Bu İtibarla idareyi bir iktisadi devlet teşekkülü haline getirecek olan tasarıyı, bir an evvel Büyük Millet Meclisine vererek kanunlaştırmak lânımdır. şunu da ilâve edelim ki bazı tâli düşüncelerle tasarıyı kuşa benzetmemek »e bugünkü vaziyeti az çok devam ettirecek bir şekle sokmamak lâzımdır. Bir deniz ticareti müessesesl ancak tam bir ticari zihniyetle işledi-takdLrde muvaffak olabilir.»
fti

meti nüfuzları altirıı almuk ve seçimleri eski usullerle idare etmek gayesiyle taarruza geçeceklerdir.
Bu sırada Halk Partisinde cereyan edecek bir Kudret ve nüfuz kavgası memleket İçin zararlı olacaktır.
Müfritlerin Kurultayda zaferi, Halk Parllslnln dört küsur yıllık gelişme ve gençlerin karlı ve zinde İdaresi sayesinde elde ettiği, memul ün çok üstünde güven ve sevgiyi hiçe indirecek Ur.
Normal ve dürüst bir seçimde şahsî İntihap kabiliyeti rol oynayacak ve bugün -Milletvekili bulunan bir takım vatandaşlar tekrar seçhcmlyecekUr. Halk Partisinin iki senelik mukadderatına hâkim olacak ve siyasetine İstikamet verecek bir kongre, bunların tesiri altında cereyan ederse. İleride belirecek şartlara göre partiyi yarın İdare edeceklerin eller! bağlanmış olacaktır.»

C.H.P. nin manevî devamı
YENİ SABAH yukarıki başlıkla yazdığı başmakalede Halle Partisi çoğunluğunun biilün sahalarda çeyrek asırdır mtt-vaffakıy erilliğinin sebepleri araştırıldığı vakit programsız-lık, kararsızlık, keyfî ve şalisi heves vc turalamanın büyük bir âmil olduğu vuzuhla görüldüğünden bahisle İliyor ki:
«25 yıllık topla'nchık, şeflik ve tek particilikten sonra birdenbire hürriyete; demokrtısi-
C. H. P. de iç mücadelesi
Ahmet Emin Yalman «VATAN» gazetesinde yazdığı makalede diyor kİ;
«Eğer Kurultay, seçimden evvel yapılırsa, kongrede bir kudret mücadelesi cereyan edecek-tir. Eski imtiyazlardan vazge-1 ye serbes basına gitmek nynı çemiyen, demokrasiye inanını- şahıslar ve aynı parti İçin çok yon ve memleketin tapusunu zordur. Dört yıldır Halk Parti-kendllerine alt sayan müfrit- sinin ıstırabı buradadır.
ler; parti teşkilâtını ve hükû-J Her hürriyetsever hareket ve
ıl teşebbüs derhal hâljrahıra mazinin acı günlerini getiriyor ve herkes kendi kendine sormaktan nefsini menedemiyor: A-caba bu mülâyemet ve demokrasi hevesinden de parti vazgeçmez mİ? Şeflik, toptancılık ve tek partilikten, yirmi küsur yıllık tatbikattan ?.onra dönmeğe kalkanların iki üç senelik hürriyet temayül ve tatbikatından dönmeleri daha kolay olmaz mı?
Bu sual ve istifham şüphesiz milletin şuuru altında ihtiyarsız kıvrılmakladır..

Millî and ve husumet SON POSTA’da O. K. imu-Sİyle yazdan başmakalede Demokratların seçimlere hile Ita-rışlırtmamak lıusumıntlaki a-zimlerini belirten milli andın ve iktidar partisin'. Demokrat Partisine hücumlarından hisle diyor ki:
«Türk vatanında. Türk Jetinin reyini hâkim kılmak ve bu reyin çahnmastna meydan vermemek suretiyle Türk demokrasisinin soysuzlaşmaktan kurtarmak istiyen azimli insanların bu yeni taktik karşısında kararlarından dönmeleri. elbette kİ. beklenemezdi.
Nitekim böyle oldu. Toplantıya Satılanların, tamanjen benimsemiş oldukları rMJlli and» dan dönmediklerini görenler, uğradıkları hayal sukutu içinde, bu toplantı sonunda, çok zarif, pek ciddi ve bilhassa nezih bir konuşma yapmış olian D. P. sözcüsünün nutkuna sarılmışlar, ve siyasi edebiyatımıza geçecek bir güzellikte olan bu kıymetli hitabeyi fena bir suçun itirafı şeklinde göstermeğe yeltenmişlerdir.»
ba-
nı li-

F. Vienna Gençler birliğini 4-1 yendi
Dondurucu bir soğuk altında
5 bin kişi maçı seyretti
Ankarada soğuk
kar
Evlât kaatili
1,000 lira kazanan numaralar
002851 016185 018457 024589 055312 067387 081358 104181 116390 119119 126381 127129 129538 130731 158025 180110 196052 198177 204608 207790 216086 216533 217724 219338 219523 220152 2209B7 222134 2265İİO 239889 243038 244399 258152 280273 275025 207725 298378 306994 308413 312816 315581 322805 523339 324477 326959 341807 354355 357744 359706 365496 373877 377846 382456 401750 406945 412195 450766 458907 484053 486282
Kıbrıs mitingi
(Baş tarafı 1 inci salıifede)
(Baş tarafı 1 inci sahil ede)
Valinin tavzihi
Vali vc belediye başkam ordinaryüs profesör Falıreddin Kerim Gökay bize bu sabah şu tavzihi göndermiştir:
Sayın gazetenizin Dikkatler sütununu daima dikkatte takibe tünekteyim, 15 tarihli fıkranızı da okudum. Son
yağdığı dakikadan itibaren bütün emniyet teşkilâtı nakil işleriyle çok sıkı meşgul olmuştur. Gazetelerle yaptırılan ilân ve tebliğlerden anlaşılacağı üzere piyasada zincir bulunduğu için otobüs ve otomobillerin garajlara çekilmemesine bilhassa dikkat edilmiştir. Elektrik idaresi otobüsleriyle hususi otobüs ve tramvay münakalesi hiç durmamıştır.
Taksilerle otomobillerden bu emre riayet etmeyenlerden 117 kadarı cezalandırılmış, zincir kara borsasma da meydan verilmemiştir. Dolmuş yapan ve taksilerden bazılarının 'fazla ücret İstedikleri haber
adanın kılıçla alındığım söyle-, wı,cuuacı> >m>uc>
yerek o zamanlar buranın 10 alınması üzerine sivil memurlar binlerce halis Türkle iskân edil-1 vasi (tisiyle bunlar tesbit ve tec-dJığlni vc Türküm diyen her Jn-jriye edilmiştir. Garajlar biz-sanm onları koruması milli bir,zat emniyet müdür muavini ve vazife olduğunu söylemiştir. | arkadaşları tarafından gezllc-Doktor Derviş’ten sonra ela ’ Burhan Belge konuşmuştur. İl
Dün, Mil» Türk Talebe Birli- [ ği merkezine Kıbrıs'tan gelen : bir telgrafta: «Dâvamızı destek-1 leven çenelice sonsuz minnettar11
500 lira kazanan numaralar
004019 010137 028247 030281 040178 040302 045809 047086 047710 951674 053477 054216 054619 055734 057786 062532 062629 067474 072146 072152 074904 085111 088100 092004 094440 100642 102865 105430 . 111473 114353 139168 142699 149033 151789 152799 161768 166129 174549 180364 197899 199523 204140 205794 206232 215472 223780 233168 239364 240261 245832 248611 256661 157451 257532 259867 261454 267885 2692)5 278112 280480 281108 292125 293223 296020 297133 297875 308055 309054 312255 329362 332623 348681 353068 357101 358051 363847 360024 372564 376680 378049 380996 392461 394175 395449 399449 414819 419528 421491 445188 447028 448692 449092 454053 454807 459835 464499 469835 472074 497868 498468
260 lira, kazanan numaralar
Son üç rakam ı(160) İle nihayet bulan 500 numara.
' rek çalışmaya çıkmayan arabalar tesblt edllmşı ve zabıt | tutulmuştur. Çalışanların sicillerine takdir geçirilmiştir.
1 Keyfiyeti bu suretle açıkla-leyen gençliğe sonsuz minnettar'maklığımın sebebi taş karşisin-lığımızı iletiriz» denilmektedir. Ida vazifelerini titizlikle yerine getiren emniyet memurlarlyle, gece ve gündüz fasılasız çalışarak yollan açan temizlik a-nıelesl vatandaşların, vazifelerini âmme hizmeti olduğu için yapan şoförlerin fedakârane çalışma şevk ve gayretlerini kırmamak içindir.
Diğer larafLan odun ve kömür satış yerleri sıkı kontrola tabi tutulmuş, belediye odun ve kömürü dalma vatandaşların emrine amade kılmış, kar belediye otoritesine mâni olmamıştır.
Talebe Birliğinin tebliği
Mülî Türk Talebe Birliğinden bildirilmiştir:
Vatandaş!
«Milli şuuru milli heyecan yaşatır. Kıbrıs senin yatan alâkanı bekliyor. Bu sabah saat 10 da Bayeiltten başlayacak büyük mitinge iştirak ederek kaderin senden ayırdığı 85.000 Türk kar deşini bağrına basmış, vazifesini yapmış olacaksın.
Bu arada, mitingimizin bazı
«İlhak» iddialarını protesto içini Keyfiyetin bu suretle açık-tertiplendlği, şehrimizde bulu-jlanma3U11 rica eder, saygılarımı ........................... I sunarım.
Ankarada soğuk sıfırın altında 30 derece
Ankara 15 — Burada alâkadarlara gelen haberlerden anlaşıldığına göre memleketin her tarafında şiddetli bir soğuk hüküm sürmektedir Ankara ve Boluda derece, sıfırın altında 30 u bulmuştur. Doğu ■İllerimizde karın kalınlığı bir
han hiç bir teşekkül ve topluluğa katiyen müteveccih olmadığı, Türk gençliğine yakışır bir vakar ve olgunluk havası İçinde geçmesi gerektiği sayın vatandaşlarımıza ehemmiyetle hatırlatılır.»
arasında yollar tıkanmıştır. Akçnabaddan dün Kızılaya gelen bir telgrafta: yardım İstenmiştir. Karın ağırlığından bu kasabada evler yıkılmış ve tütünlükler harap olmuştur.
Ankarada gerek taksLler, gerek diğer nakil vasıtaları intizamla işlemekte İse de yollardaki buz tabakası yayaların vaziyetini zorlaşfırnrştır. Soğuklar daha ziyade kediler arasında telefata sebep olmuştur.
Edirne’de kış
Edirne ( Akşamı — Yurdun birçok yerlerinde olduğu gibi Edirnede de. son günlere kadar iyi giden hava!ar birdenbire bosmuş ve bir gün evvel yağan kardan sonra şiddetli bir poyraz rüzgârı esmeğe başlamıştır.
Hava çok sert vc soğuktur. Derece nakıs 16 dır. Tunca nehri kısmen donmuştur.
Kaybolan üç motor bulundu ! Sinop 16 (Akşam) — İsken-derundan akaryakıt yükllyerek Trabzona gitmek üzere yola çıkan ve bu ây«ı onunda A-masra limanından ayrıldıktan sonra yolda yıldız, karayel fırtınası ile kar tipisine tutulan ve akıbetlerinden endişe edilerek civar limanlardan aranmakta olan Aklaş. Evelzaman vc Aydın ismindeki üç motör-den Aktaşın Ak limana, Evvel-zaman adındaki motörûn İstifan burnuna yüklerini dökerek İltica etlikleri anlaşılmıştır.
Üçüncü motor Aydın İse güvertesinde bulunan 2000 teneke gazı denize dökmüş, kar tipisinde önünü görmeksizin yoluna devam etmek istemişse de bir iyi tesadüfle ince feneri koltuğundaki yalçın kayalar arasındaki dar kumluğa bln-dlrmlştir. Muhakkak bir ölümden kurtulan tayfalar, bin müşkülâtla fener binasına iltica etmişlerdir.
Kazazede Aydın motorunun kaptanı Salih dün geç vakit kara yollyle Sinoba gelmiştir.
Uludağda karın kalınlığı 3,5 metre
Bursa 15 (A.A.ı — Uludağ'da karın kalınlığı 3,5 metreyi bulmuştur. Kış sporlarına hararetle devam edilmektedir Beden Terbiyesi İdaresi tarafından açılacak olan kayak kursundan ve tertlbedcceği müsabakalardan başka, şehrimizde yeni kurulan Turizm vc
İzmir (Akşam) — Bornova nahiyesinde bir bağ kulesinde oturan Murat, delirdiği için Manisa akıl hastanesine gönderilen ve oradan tedavi olmadan kaçan oğlunu Mavzer kurşuniyle öldürmüştür Cinayetin sebebi, delinin gece vakti eve ateş vermesi ve dumandan boğulmamak için bağ kulesinden dışarı çıkan baba, ana ve kız kardeşlerini zorla binaya sokması, hattâ boğazlarını sıkmasıdır. Evlât kaatili baba:
— Ben onu korkutmak istedim. Dumandan bir şey göremediğim İçin Mavzeri boşluğa ateş ettim, fakat mermi İsabet etmiş. Cezama razıyım.
Demiştir. Muhakeme devam çimektedir.
Nihat Erim
(Başlarafı 1 inci sahifede)
Hep hatırlarsınız kİ, 12 temmuz 1947 beyannamesinden önce de Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir tehdit karşısında tutulmak İstenmişti, şimdi Husumet karariyle birlikte bu tehdit tekrar ele alınmâkta-dir.
Esasen Türk vatandaşlarının her nevi baltalama hareketleri karşısında nefret duymaları, bu yolu, ona heves edenler İçin çoktan bir çıkmaz sokak haline getirmiştir. Serbest münakaşa, her türlü teminatı ihtiva eden bir Seçim konunu sistem! yaşadıkça milletin temsil vazifesinden, şu parıl kaçarsa onun yerini bu parti veya başka bir parti elbette alacaktır. Demokraside hiçbir parti, hiçbir grup
J06 lira kazanan numaralar
Son üç rakamı (050, 970) İle nlhnyet bulan 1,000 numara. |
Ankara 15 (AA.) — Bugün 19 Mayıs stadında Först Vienna ile Gençler Birliği takımları arasında yapılan futbol maçını Fora t Vienna 4-1 kazanmıştır Maçm tafsilâtı aşağıdadır:
Dondurucu bir soğuk olmasına rağmen tribünlerde 5 bine yakın seyirci vardı. Takımlar şu kadrolarla çıktılar;
Först Vienna: Engelmeier -Ribitzld, Novotny - Schochln-ger. Sabedllsch, Doldald - Markan, Şchpffer, Nlokerl, Strit-ticb, Probst.
Gençler Birliği: Orhan - Muzaffer, Sait - Ali, Haşan, Ayhan - Ham dİ, Korhan, Ali, Şahap, Mustafa.
Hakem: Muzaffer Er tuğ.
Oyuna 14.36 da başlandı. İlk dakikalar Viennalılann akınla-rlyle geçti. Altına dakikada Gençler Birliği bir korner kazandı ise de Vienna bekleri topu uzaklaştırdılar. Bu korneri mütaakıp, Ger.çlcr, açılarak a-kınlannı sıklaştırdılar. 18 üncü dakikada Gençler Birliği kalesi yakınında Vlennaiılann çektiği frikiği Gençler kalecisi kurlardı.
Oyun Gençlerin hâkimiyeti altında devam ediyor. 35 inci dakikada, AvusturyalIların tehlikeli bir atanı esnasında kalenin önünde AvusturyalI oyuncu bulunmasına rağmen, Muzaffer yetişerek topu aldı ve uzaklaştırdı.
Gençler Birliğinden Korhan çıkarak yerine Kemal girdi.
AvusturyalIlar devre sonuna doğru birkaç tehlikeli dkm yap-tılarsa da Gençler müdafaası bunları önledi. Gençlerin hücumlarını AvusturyalIlar avut» almakla önlemeye çalışıyor. Devre 0 - 0 sona erdi.
2 nci devre oldukça süratli bir tempo ile başladı. Gençlerin baskısından kurtulan Vienna Yedinci dakikada. Gençlerin forveti Gençler kalesi önüne geldi. Gençler aleyhine verilen kornerde top Vienna santrforunun ayağına geldi ve santrfor güzel bir şütle Vlennanın İlk golünü yaptı.
14 üncü dakikada Gençler BirHğlnln bir atanı esnasında top Vienna bekinin eline çarptığı İçin hakem penaltı verdL Haşan, hesaplı bir vuruşla sağ köşeden beraberlik golünü attı. Vaziyet 1-1 berabere.
Bu beraberlik golünden sonra Gençler daha canlandılar- Birkaç dakika kadar süren bu baskıdan kurtulan AvusturyalIlar, tekrar hücuma geçerek 23 nci dakikada galibiyet golünü attılar.
Oyun mütevazln atanlarla devam ediyor. Maçın bitmesine 5, 6 dakika kala Vienna üçüncü golünü attı. Vaziyet 3- 1 Vienna lehine.
42 nci dakikada Ali santrdan topu alarak tek başına sürdü ve kale önlerine kadar geldiyse de çektiği şüt nvuta gitti. Son dakikada bir gol daha aatn Avusturya! Först Vienna takımı maçı 4 - 1 galip bitildi.

Sakarya koşusu
Dün yapılan koşuda alınan neticeler
Fenerbahçe İsrail’e gidiyor
îsraUden ısrarla davet edilen Fenerbahçe takımı 13 şubat pazartesi sabahı vd ağlebl ihtimal Atina vc Kıbrıs yollyle İsralle gidecek ve İki haftada 4 maç yaptıktan sonra gene aynı yolla yurda dönecektir.
Fenerbahçe antrenörünün mukavelesi uzatıldı
Fenerbahçe antrenörü Feter MoUey’nin 1 şubatta bitecek bir yıllık mukavelesi, haber aldığımıza göre. Klüpçe bu hafta 1-çlnde bLr yıl daha uzatılmıştır.
Kıymetli antrenöre mesaisinde yeni başarılar dileriz.
Ahmet antrenmanlara başladı
Dün sabah Kadıköyünde Fenerbahçe stadından başlayıp yine aynı stadda sona eren Sakarya kir koşusunda şu neticeler alınmşıtır.
IH üncü kategoride! 4500 turluk mesafede yapılan bu koşuda irfan özaraliı (Fenerbahçe) 16,29 dakikada birinci, Tunçay Sözer (Beşiktaş) 16,42 dakikada İkinci. Tulon Tosun (Beşiktaş) 17,00,6 dakikada û-çüncü olmuşlardır.
I inci kategoride; 4500 turlukı , meninle npd>n »o korada AP-dLsIt ol.rabmd.n geçen Nurt Ölcsüealı, (Celalse™, 1«’ M>eUj«tl» hffl-
1İS2 dakikada blrtnel. Emin Un F“" vt “llli
kıymettar sol müdafii Ahmet salı gününden İtibaren antr-e-manlanna hafifçe başlamıştır.
Doybak (Beyoğluspor) 1&.05 dakikada ikinci İbrahim Tomak (Tekel Bira} 35.39 dakikada ü-çûncü olmuşlardır.
Müsabakalar gayri muntazam bir şeklide yapılmış ve sona ermiştir._________
Basketbol maçları
Diin sabah Teknik Üniversite spor salonunda İstanbul basketbol lig maçlarına devam e-d ilm iştir. İki ezeli rakip Gala-t asanıyla Fenerbnhçenln üç lakın» karşı karşıya gelmiştir. Genç takımlar karşılaşmasında
. >w.uc ıııyuu paı u, ıııvuıl Ölur, ---‘--
, ve hiçbir şahıs, tensiz bu t,ıer I Fenerbahçe Galatasarayı 32-25 I olamaz, diyemez. Derse kıymeti' yennü5tlr- B 'akımlar karşıJaş-yoktur Biz. Cumhuriyet Halk I mn5m(Ja ise iki rakip 29-29 be-Partlsl umdelerine bağlı İnsan-1rabefe hrumda ve oynun bit-lar olarak çok parti» hayatın i mesine 3 dakika kala Fenerbah-, devamı İçin gereken her tedbiri K® takımının favul yüzünden almaktayız. Büyük Mille' Mee- °>’’,ncu ,|ıe kalması doJayı-lisinde türlü fikirlerin temsil ı y|e Galatasaray bükmen ga-ed İlmesi İçin gerekirse aday lis- '’P gelmiştir.
içlerimizde. hattâ bağımsızlara1 Gunun en mühim karşılarda yer vermeyi düşünebiliriz » l m&sl ikl ezeI1 rakibin A lakım-Ankara 18 lâksam) - Başba-1 aras*nda V«U»1(h Galatasa-kan Yardımcısı Nihat Erim l'ay„ ^nerbahçenin 4 oyun-Kayseriden Ankaraya dönmüş- C,U ”C kaln”‘s«'’dan istifade e-1 demir manrlmin en». —
| derek mevsimin sayı rekorunu yaparak ezeli rakibini 109 - 39 He yenmiştir.
Edirne Halkevi sosyal yardım kolunun balosu
Edirne (Akşam) — Halkevi __________________ _______
sosyal yardım kolu tarafından buçuk metreyi geçmiştir. Bir- Dağcılık kulübü de ayrıca is-Edirne Şehir klübilnde verilen denbirc bastıran soğuklar yer teyenler İçin bir kurs açmnk-'ıbalo neşeli ve nezih bir şekilde ver umumi hayata tesir etmiş, tadır. Bu kursta hiç kayak bll-I geçmiştir. . birçok taraflarda illerle ilçeler Jmeycnlcre kayak öğretilecektir.
Ceîâl Bayar bugün
Kırşehir’de nutuk söyliyecek
Ankara 15 -r D. P. Kırşehir t! kongresinde bulunmak üzere
D P. başkanı Celâl Bayar t” ................... „VHtuuv
gün öğle üzeri otomobille Kır- yapılmış ve Gençlik klübü Mil-şehlre hareket etli. letgücünü 3-1 yenmiştir. Edlr-
D. P. başkanı Kırşehirde ya- [ nespor - Yenidoğaıı arasındaki rın (bugün) bir konuşma ya- maç 0-0 beraberlikle neticelen-' pacaktır. .mijUr,
Edirnede lig maçları
I Edirne (Akşam) — Edirne , bölge iig maçlarına muntazam, bir şekilde devam edilmektedir bu- . Bu hafta ligler Uzunköprüde i
I
Arjantin dünya futbol kupasından çekilecek
Buenos Aires 15 (AÂ-) — tini ted Press: Arjantin Futbol federasyonu ile yakın ilgisi bulunan kaynaklara göre. Arjantin, önümüzdeki temmuzda Rio de Janelro’da yapılması kararlaştırılan Dünya kupası futbol müsabakalarından çekilecektir. Resmi makamlar bu hususla malumat vermekten çekinmekte ve bu haberi ne tekzip, ne de teyid etmektedirler.
Feneryolunda yangın
Fencryolu Yaverağa sokağında terzi Garbls'e alt 32/2 sayılı uç katlı evin üst katından yangın çıkmış ve ev tamamen yanmıştır. İtfaiye yangının etrafa sirayet etmesini önlemiştir.
Karagümrükle de Eşik AUpa-şa caddesinde 74 numaralı İbrahim Nççevkk'ln ikamet ettiği odadan çıkmıştır.
İtfaiye çabuk yetişmiş ve a-teş büyümeden valnız odadaki eşyalar yandıktan sonra söndürülmüştür, Yapıla» tahkikatta lbrahlmin gece sarhoş olarak yattığı ve üşümemek İçin yalatnın yanma aldığı mangala, yorganım düşürdüğü anlaşılmıştır. Yangın esnasında ka ean İbrahim tatafm-
dan yakalanmışm;.
Galata köprüsü
AKŞAMa|
AKŞA_________
Askerî fabrikalar
Yeytin yağı ihracı

iptidaî madde
Bu resmî, hem de boyalısını ve daha iyi çizilmişini bana Ankara cezaevinden bir mahkûm gönderdi.
Pek çok vatandaşlar, umumî bir affın bir an evvel çıkmasını istiyor.
Aşağıki fikirleri yazıp yollayanlar. hapishanedekiler değil, umumi afla platonik şekilde ilgili, yahut mahkûm bir sevdiğine kavuşmak için çırpınan yurttaşlardır.
Bütün ümidimizi E rzıı-rumdaki tesislerin ikmaline bağladık, bekliyoruz,
Birkaç giin evvel Bütçe komisyonunda milletvekillerinin çeşitli tenkîd ve suallerine cevap veren Ticaret Bakanı da, Erzurum da tesis edilmekte olan et kombinaları ile soğuk hava depolan sayesinde gıda maddeleri zayiatının önleneceğini ve tâli maddelerin kıymetlendirileceğim, memleket için bunun faydalar sağlıyacağıııı söyledi.
Bu gibi tesislerin memleket için faydalı olacağına şüphe yok. Büyük müstehlik şehirlerde önü ahnamıyan et buhranının başlıca âmillerinden biri de istihsal bölgelerinden canlı hayvan nakliyat m uı intizamla ya-, pılamamasıdır. Kesilmiş (ît^JL nakli çok daha kolaydır, ti i O naenaleylı lüzum görüldük-û-çe soğuk hava depolanndanCN istihlâk mmtakalanna e t m— sevkıyatı buhrana karşı el- O bette müessir bir tedbir ola- c çaktır. O
Diğer taraftan, mezbaha-*^ larda kesilen hayvanlardan J-cldc edilen tâli maddelerin ® birçoğu bugün tesisatsızlık ** yüzünden ziyan oluyor. (D Kombina tesislerinde buıı- P lann da kıymetlendirilme-M— siyle memlekete faydalar te- >% mini tabiidir. _Q
Bunların hepsi iyi. niyet--q ler, teşebbüsler mükemmel, Q fakat üzülerek söyliyelim ki'+jf bu gayretler gayeye ulaş- K mak için kâfi değil. Sınai t_ teşebbüslerde tesisatla bera-Ç^} ber iptidai maddenin de düşünülmesi zaruridir. Mamul maliyetini düşürmek için, fabrikayı kurarken orada işlenecek iptidaî maddenin kâfi miktarda ve ucuz fiat-le temini şarttır. Bugün sanayiimizin yabancı rekabeti karşısında sarsılmasının sebeplerinden biri de bu cihetin gereği gibi nazarı dikkate alınmamış olmasıdır. Birçok fabrikalarımızın iptidaî maddelerini iç istihsalâtı-nıızla karşıhyamıyoruz.
Muazzam merinos fabrikaları kurduk, fakat senelerden beri sarfedilen gay-
Mütemadi tamirat servisini kuvvetlendirmek, bu köprü yanında ikinci bir köprü yapmak ve yahut mevcudu genişletmek lâzım Galata ile Emlnönünû birbirine bağlayan vc İstanbulun en mühim geçit noktası olan Galata köprüsü 1910 senesinde Almanyada Maşlngcn Fabrlk Augıısburg Nîirnberg fabrikasında im al edilmiştir.
Vapurların Hailce girip çıkabilmeleri İçin ortada Lon-dranın (Tover Briç» köprüsünde olduğu gibi kalkar ve İner bir kışım, yahut orta ayaklara İstinat eden mihverler etrafında şakulî veya ulkı olarak devreden İki parça ve yahut şimdiki köprüde olduğu gibi dubalar üzerinde ve onlarla birlikte hareket edip açılan kısımlar tertibetmek lâzımdı, ts-tanbulda duba sisteminden gayrisini tatbik pek güç ve pahalıdır. En emin, en pratik o-lan duba sistemidir ve bu köprünün yapıldığı zamandanberi.1 yani kırk senedenberi böyle mahaller İçin daha pratik, daha ucuz ve daha emin bir sistem henüz keşfedilmemiştir.
Çelik dubalar yerine denla suyunun tahribatına karşı mu- I kavim olan mücerrlt maddeli I betonarmeke.’on istimal etmek ve köprünün üst kısmını da j betonarmeden yapmak mümkündür. Nitekim şirketi Eminönü ile Unkapanı arasnda bu sistem tim - köprü) tasavvur ve teklif etmiştir. Fakat sistem, gene dubalar üzerinde ve birbirine mafsallar ile ve denizin dibine ankraj İle bağlı bir u-sulden İbarettir.
Haliç ortasına kârgir ayak tutturmak akıl kân değildir. Sabit bir köprü yapmak düşünülürse iki kenar ayak için sahilden yamaca doğru biraz uzaklaşmak lâzımdır. >»-»•-kenarında Yenlcaml temelleri- ' « au 11 j ’ * nui sağlama oturtulması ve çilerlrp »S ad.» h.klartan „u „raindln.
larını tatmin edecek hükümleri , „, , .,
, , ,, „ ,. , ı ralmemesl cidden bir harlka-
de ihtiva etmektedir. Fikir İş- , , , „ . ,
. ,. ı - 'dır. (Zemin mekanikli bilgisi
çileri kânunu, memurin, mus- , , .
___.__, ; ' henüz keşfedilmemiş olan t" thademin ve iş Kanunlarıyla , I ,
hlm.y5 edilen vatandaşı.™ di- esU d"Mc '>»" Mr es" şında kalan ve bedeni mesaisine galip gelen kütleyi korumak hedefini gütmektedir.
İktisadî Devlet teşekkülü oluyor
Tacirler bunu temin, etmeğe çalışıyorlar
îstanbulun işçi milletvekili Ali Rıza An karadan şehrimize gelmiş ve kendlsile görüşen arkadaşımıza Büyük Millet Meclisinde yakında görüşülecek olan çeşitli kanun tasarıları hakkında malûmat vermiştir. Bu arada yeni bir tasarıdan bahseden Ali Rıza An demiştir kİ:
«— Devlet çelik vc kimya endüstrisi kurumu kanun tasarısı adında bir tasan hükümetten Meclis komisyonlarına geldi. Bu tasan, ilgisi dolayısiyle Önce Savunma komisyonuna havale edildi ve buradaki görüşmelerde birinci madde prensip olarak kabul edildi. Bu madde aynen şöyledlr: »İşletmeler Bakanlığına bağlı ve 34130 sayılı kanuna tâbi olmak ve mezkûr kanuna göre tüzel kişiliği haiz bulunmak üzere ASFA kurumu kurulmuştur. Kurumun merkezi Ankaradadır. Kurum, yurt İçinde ve dışında şubeler açabilir ve mümessiller bulundurabilir.» İşte bu maddeye nazaran kanun tasarısı da »Asfa kurumu kanun tasarısı» adını almıştır. Bu kurumda askeri fabrikalar, tıpkı Siimerbanka bağlı müesseseler gibi iktisadi devlet teşekkülleri arasına girecekler ve tamamen mütedavll sermayeyle çalışacak hükmi şahsiyeti haiz birer İşletme olacaklardır. Bu itibarla askeri fabrikalar da 1 bundan böyle, tıpkı diğer devlet teşcküllerl gibi çalışma mevzuatına tâbi olacak ve iktisdaî
*
1 — Umumî af b'f insaniyet borcudur: dünyanın her tarafında, her türlü fırsatlardan istifade ederek, 5-6 veya 10 senede bir, umumi af kanunları yapılır ve muayyen bir müddet için mahkûm edilenler hapisten çıkıp ailelerine iade edilir. Bizde de. Cumhuriyetimizin 10 uncıı yıldönümünde, At-latürkün teklifi üzere, bir u-ınıımî af ilân edilmişti. Kalyada: 25.tS.949 tarihinde meriyete girmiş bir kanunla
3 seneden ıeya 300,000 li-
retten az olan biitiin mahkûmiyetler umumi affa tabi tutulmuştur. Müttefikler ta rafından işgal altında bulunan bütün Almanyada,1 ..........
Ncel münasebetiyle, 3 sene- uyacaklar d ır'ı
ye kadar âdi cürümler ve 10 seneye kadar siyasi cürümler affeılilmiştir. Japonyada, General Mac Arthur tara fnidan umumî bir af ilân e-dilmiştir. Komünist Yugos-lavyada bile. 7304 mahkum affcdilmiştir Bunların arasında siyasî mahkum edilmişler de vat-
ta- dır. Dünyanın her tarafında
4 - 5 ■ G senede bir, her hangi bîr fırsatla, umumî af i-lân ediliyor. Çünkü affetmek bir insaniyet borcudur Adaletin lâzımı gayrimufa-takıdır.
2 — Geçen sene Cumhu-
riyetimizin 25 inci yıldönümü münasebetiyle, herkes umumi bir af kanunu beklerken, B. M. M. Karma Komisyonu «Daha münasip bir zamanda bu lâyihanın görüşülmesi üzere», tasan kanun şeklini almamıştır. Şimdi millet umumî seçime davet edilecek, bu da güzel bir «fırsat» teşkil etmez mi? Baba kendi çocuklarını, büyükler küçükleri affetmeği âdet edindikleri gibi, millet de kendi evlâtlarını affet _____________________w
inek için bazı fırsatlardan (tür. O da bugünlerde Mecliste
.ı-(— »—------* ' müzakere edilecektir.
Ücretli hafta tatili kanun tasarısı da keza Meclise gelmiştir. Bütün bu kanun tasarılarının hepsinin, seçim ve bütçe kanunlarından önce görüşülüp Meclisten çıkarılmasına çalışılmaktadır.»

| Bundan sonra Ali Rıza I diğer faaliyet hakkında da ' cümle şunları söylemiştir: |
Yazan: Yüksek mühendis Sait DEMİREN
Galata
Zeytinyağı ihraç yasağının kaldırılması yolunda yağ tüccarları yeniden harekete geçmişlerdir.
Tacirler, sabun imalinde zeytinyağı kullanılmadığı takdtr-j de, mühim miktarda yağ İhraç | edilebileceğini İleri sürmekte ve ' sabun İmali İçin dışarıdan daha , ucuz ve kuvvetli olan kobra ya-Igı İthalini İstemektedirler. Bu takdirde hem sabun daha ucuza elde edilecek, hem de tasarruf edilen zeytinyağının ihracı su-Iretiyle döviz temini yoluna gidilmiş olacağı iddia edilmektedir.
Mamafih umumi kanaat, zey-£ tin yağı ihraç edilirse fiatlerin 15 birden çok yükseleceği merkezindedir. Dahilde yag flütlerinin ucuzlatılmasına çalışıldığı bir sırada bunun doğru olmadığı şüphesizdir.
Ofisin yağlarına rağbet devam ediyor
Ofisin piyasaya arzettiğl ucuz sadeyağa gösterilen rağbet devam etmektedir. Ofisin piyasaya arzettiğl 400 ton yağ hemen hemen tamamen satılmış-!
köpriisii
boya İşlerini büyük mikyasta ele almak lâzımdır.
3 — Köprünün temelini teşkil eden dubalar pasın tesiriyle fena vaziyettedir. Gerçi köprünün tâmirat servisi elle- tır. Talep daha da artmaktadır rlndekl vesait ve tahsisat nispetinde bilhassa dubaların tamiriyle İştigal etmekte İseler de Galata ve Unkapanı köprüleriyle Balat atelyesinde asıl iş gören altmış yetmiş kişilik ekip İle vc az tahsisat ile bu iş başarılamaz. Son defa bir dubanın tamiri İçin 30 ton yeni çelik levha istimal edildiği düşünülürse dubalardaki vaziyetin vahameti anlaşılabilir.
Dubalardaki tamirata birer birer değil, üç dubaya birden başlamalı ve ona göre tertibat almalıdır. Bir dubanın delinerek su alması halinde köprüde seyrüseferin İnkıtaa uğramasından başka b>r tehlike varld değilse de bir hamal du-
1' sabesinde olan Galata köprüsü ' I hâlen ne vaziyettedir? Biraz | incelemek faydalı olur flkrly-Ile aşağıdaki satırları yazıyo-
rum:
1 — Bu köprü akşamı mafsallarla birbirine bağlıdır ve bütün statik hesaplar, aksa-I mm mafsallar etrafında dö-ı necegl esasına göre tertibedll-mlştlr. Bu devir hareketi her hangi bir sebeple vukua gelemezse çelik parçalarının dahilinde munzam gerilmeler husule gelir ve dahili kuvvetlerin kıymeti Ve tevzi şekil değişerek köprü İçLn tehlikeli bir hâl alır. Her şeyden evvel bu mafsal noktalarına ehemmiyet vermek ve devir hareketlerini temin etmek lâzımdı!.
2 — Köprünün İmali
hinde çelik inşaat İçin kabul . edilen emniyet sıkletleri san-ı LLmetre muraobamda 800 İlâ bin Hat,ç , kilogram raddesinde İdi ve B,,'ır,_ maktalar buna göre hesaplanmıştır. Çelik İmalindeki tekem-, mül sayesinde buğun emniyet (Sıkletleri santimetre murabba-jhb. 140Û kilogramı geçmekte- olduğundan dalma tir. '
bu | Profillerin eb’adı bu surette mdaşlunn dı- ™-— —-------------•— ---------- -“" büyük ve kuvvetli olarak in-
lileri mesaisi ?armak TÖrk kn’alJ'cckU&‘ içln tlhap edilmiş olduğundan em-pek ziyade iftihar edilecek bir nıyet fazla ise de bir taraftan noktadır. sıkletler tezayüt etmiş, diğer
•• | taraftan da pasın tesiriyle bir
1910 senesinde demir köprüler çok noktalarda maktalar teh-hakkmda Almanyada staj yap- ' eilkell bir surette incelmiştir, maktayken Agusburg'takl fabrl-1 EL ,_LL ____________‘__"____”
kada Galata köprüsünün bazı karşı alınan tedbirlerin mü- yet verilmez ve masraftan ka-aksamının proje, İmal ve mon- [ kemmcllyetl nispetinde artar. ] çınılırsa yakın zamanda hurla] işlerinde çalıştım. 1923 se-(Galata köprüsünün birçok nok- . da haline gelecek köprüyü sö-—L.2. olan falarını maalesef pas tahribe t- küp yenisini yaptırmak mec-
Kerkera isminde bir posta va- ' mektedlr Her hangi bir mu- ' burlyetl hasıl olacaktır, puru köprü üzerine bindirerek' sademe veya ağır yük tesiriyle | Bir de her gün biraz daha yerinden oynatmış ve Eminönü akşamın kolayca kopması ve fazlalaşmakta olan seyrüsefer kenar ayağındaki ankrajları tanıması ve köprünün büyük ha koparmıştı. Bunların tâmir ve sara uğaryamk seyrlseferin ke-ıslahı İşleriyle iştigal ettim 1 silmesi ihtimal dahiline girmek istanbulun şahdamarı me- tedlr. Bu sebepten raspa ve
(Bradvay)
bir (rıh-
Arı ez-
Fikir işçileri tasarısı
Fikir İşçileri kanun tasarısı da hâlen Çalışma komisyonunda
___.3 maddelik
bu tasarının 19 maddesi müza-
! kere edilmiştir. Bu tasan, 3008 Kenj sayılı İş Kanununun beden iş-, ellprlno eoftlorlifrı Halrlarrlnn
ciirümlcrden görüşülmektedir. 58
İş Kanununun 19 ncu maddesi
Bundan başka, İş Kanununun tâdil edilmiş olan 18. maddesi de - -önümüzdeki hafta içinde Mec-1 nesinde Hailce girmekte ılstn cx«rO.-ıfiia'T(tHr te Kerkera İsminde bir dos!
liste gör^çüia-tktlr. İş mahkemeleri kanunu tasarısı da Adalet komisyonunda görüşülmüş -
istifade etmekten kaçınmamalıdır.
3 — Geçen sene Meclise verilen bazı lâyihalarda, yalnız eşhasa yapılan kusur, kabahat, ve cürümlerin affı İstenmekte idi; bilakis, hükümete karşı işlenen cürümlerin aftan istisna edilmesi teklif edilmişti. Bu da büyük bir haksızlıktır. Haşan, Mehnıcdin parasını çalmış ise, Kasan affedilsin-, fakat Fatma hanım gümrük-(larının ne safhada bulunduğuna ten bir çanta rüsumsuz ge-(dalr arkadaşımızın sorduğu bir çîrmeğe, veyahut yabancı -suale cevap veren Ali Rıza An memleketlere seyahat yapa-' demiştir kİ:
cak bir vatandaş, kanunen Bu hususları bana her
müsaade edilen 25 Tıirk lira-[ ye[,ds soruyorlar. Bıı sebeble, sı île geçinemiyeceğini göz slzln sorduğunuz bu iki suali, önünde tutarak, biraz fazla önümüzdeki günlerde ben de bir sözlü soru önergesiyle Meclise götüreceğim.»
Ali Rıza An bu akşam Anka-raya dönecektir.
Ekonomi Şûrası
Yüksek Ekonomi Şûrası ve küçük sanat kanunu çalışma-'
önünde tutarak, biraz fazla para (her halde kendi parasından) kaçırmağa teşebbüs etmişlerse, hic aftan istif ı-dc etmesinler! Böyle şeyler mantık vc kanun mefhumu -na sığanısz. tabii... Affı yapan. millet namına, ılaima hükümetlerdir. Ve hükümet, evvel emirde, kendisine ya-, pilmiş cüriim ve kabahatleri affetmeli ki, aynı şekilde ve ölçüde eşhastan da aynı af | fin tatbikim istemeği haket-j sin. Hükümet, ibret olarak, kendisine yapılan kabahat ve cürümleri affetmekten başlamalı. Yoksa, aksi tak dirde bazı papazların: «Sadaka verin!-, demelerine ve kendileri beş para sadaka verme incilerine benziyecck-' tir.
— Geçen sefer, birkaç 1-.tiraz yükseldiği gibi gene de
(Vâ-Nû)
(Arkası î ncı sahifede)
HAKLI ŞİKAYETLER
—•
Hukuk fakültesi sınıfları ısıtılmıyor
Karakışın bastırdığı şu günlerde Hukuk Fakültesi talebeleri müşterek bir dertten şikâyetçidirler, sabahın erken saatinde sınıflara giren talebeler bütün dersleri paltoları sırlında dinlemek mecburiyetinde kalıyorlar. Sınıfların ısınırı İması İçin bir an evvel icab eden tedbirlerin alınması rica olunur.
ıı. n.
tari-
Resmî müenseaelerle yatılı mektepler de Ofise müracaatla 400 ton. yağ taleb etmişlerdir. Ofis, resmi müessesclcrin bu taleplerini tam olarak karşüıyamı-yacaktır. çün.fü o takdirde perakende satışlar aksıyacak, taleplere cevap verilemlyecektir Mamafih Ofis yağ İmalini âzami derecede arttırmağa karar vermiştlr.
Diğer tarif tan, Ofis yağının kamyonlarla uzak semtlere götürülmesi ve seyyar 3atış mahalleri İhdası memnunlukla karşılanmıştır.
İhtiyarlık sigortası
Tesbit edildiğine göre, bugü-
banın daha İnşa ve İhzarı lü- ne kadar şehrimizde 73.000 İşçi zumlu olduğuna kaniim. İhtiyarlık sigortasına tescil e-
4 — Kenar ayaklar çürük ze- dllmlşlir. Bu miktarın ay sonu-mln üzerine oturmakta oldu-| na kadar 80 bini bulacağı tah tas-
man yapmaktadır. Ayakların biraz kayması netkırinde köp-dü sıkışacağından müteharrik gözün açılıp kapanmasında zorluk başgösterecektlr. Kenar ayakların daimi surette tetkike tabi tutulması lâzımdır.
İstanbul İçi hayati ehemml-' yeti olan Galata köprüsünün Bir çelik İnşaatın ömrü pasa mütemadi tâmiratına ehemml-
mln edilmektedir. Tescil işini yaptırmamı*} olan iş yerleri ay sununa kadar işçilerini tescil ettirmedikleri tkadlrde, bu gibi „ .
müesseseler ;çtn kanunun cezalı retlere rağmen, merinos nes-müeyyldesi tatbik edilecektir.

RADYO
İli? 13. W 13.1$
13-30
14.00
Süt meraklısı bir artist
dolayısiyle Galata köprüsünün vazifesini hafifletmek için bu köprü yanında ikinci bir köprü yapmak veya köprü arzını tevsi etmek münasip bir tedbirdir ve bunun içln şimdiden teşebbüse geçmek lâzımdır.
I4.«
1500 1751 ı».ro
Tanınmış sinema artisti Robert Montgomery İçki İçmez, sütü her şeye tercih eder. Artist geçende Holllvut'un çok ta ■ nınmış bir barında, herkes şampanya İçerken, yarını litre süt ısmarlamış ve bunu İçmiştir. Yukarıda artist sütünü işerken karisiyle birlikte görünüyor.
Bir hayırsever
Rize verem hastanesi açılması için para bıraktı
1020
10.40
1000 19 15
1040
2000
20.10
20-10
İSTANBUL RADYOSD öçı» vs sinsin profruıı Acılı» vc »rogrnmlnr.
Haberler.
Karışık şarkı ve türküler (Pl.) Hafit melodiler.
Karı yık memleket türküleri (Pl.»
Dan» mûr.tai (Pl.)
Serbest Mut (Orkestra eserleri) (PL>
Org ve piyano ile hafif melodiler (PL>
Programlar ve kapanı». Acılı» vc procraılar Memleket türküleri, okuyan vc çalanlar »ık Ali vc Âjık Hamdı Şeker.
Karmık Mirkı vc türküler (Pl.) ' Sn it eserleri.
Haberler.
Sonatlar IPI.I
W. A. Morart.. K-unan ve piyano kin «Sı bemol»
Mürderl gctlyorvr ( Topkapı sarayı müzesi I
Küçük orkestradan melodiler. Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulunun m. Hwl kurulu» yıl-
dönümü nıUnatebetıj le konulma. 20.40 Kadın ranatliSrlar trupundan »arta, tttrktt vc sac eserleri.
3115
23 00
Bedestende kuyumculuk eden Rizeli Haşan örnek, üç ay evvel vefat etmişti. Yarını milyon, liralık servet bırakan merhumun i i vaslyatnamcsl açılmış vc mah- : fuz hisseler baki kalmak sartly- ■ ■ le mirasla Rlzede bir verem hastanesi yaptırılmasını İstediği anloşılmtjtır. Şehrimiz Sağlık Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı namına ve musalLh sıfatlyie! işle meşgul olmağa başlamıştır.
Hayırsever merhum Hasar. Örnek'ten miras kalan yarım milyon liradan mirasçılarına İ-‘ sabet eden miktar çıkarıldıktan j sonra verem hastanesi içln 200 bin lira kalacağı anlaşılmıştır.
Merhum hemşerlierlnden birisini de teni İz memuru olarak : tâyin etmiştir. Haşan örnek'lı» : mirasçılarıyla Sağlık Müdürlü- ■ ğü arasında vasiyetnamenin : tefsiri meselesinden İhtilâf çıkmış ve iş mahkemeye aksetmiş- ı tir.
Ayrıca Sağlık Müdürlüğü, Rl- i ze Sağlık Müdürlüğüne vasiyeti bildirmiş, ve orada inşa olunacak yeni verem hastanesi İçin hazırlıklara başlamıştır. Bu müessoseyc merhumun Isftıl vc-. rllecektlr.
22.46
23.00
23 16
23.30
22.00
22.15
22.15
23.00
Fasıl hoye-tl konncrl «Ussak» Dinleyici (Kökleri (klâsik batı müzlfil
Hnbcrler
Dana müzifll (PL)
Kan»ık hafit jtece milliği (Fİ.) Progrnmlar vo kapanış
ANKARA RADYOSU
Açılı» ve program. Betle ve şarkılar. Haberler.
Polburller «Fİ.»
ÖÇ k ear.ctaıl.
PolkaeıL-ır (Pl. 1
Hava raporu aksam programı vo kapan 13
Atılış ve program,
M.S. ayarı ve Dans nafizl£i (Pl.) Konuşma: (Kitap szuatli
Sinema orguyla melodiler (Pl.) m s, ayan ve hsberier. Geçmişle bugün.
Şarkılar, türküler. Tarihi Türk mllziğt Radyo gazetesi. Radyo senfoni orkestrası. Radyo senfoni orkestrası. Konuşma
Hafi! garkılar ve varyete m(l-ılklcrl (PI.)
Konuşma: B M M. saati. Dans müziği (Pl. ) M. S. uyarı ve taberler. Program vo kapanı».
linin ıslah ve ihtiyacı karşı-lıyacak miktarda üretimini lâyıkıyle başaramadık.
Bu defa da Marshall yardımından faydalanarak muazzam et kombinaları kuruyoruz. Güzel amma kasaplık hayvan üretimi faaliyetinin de bu gayretlerle muvazi o-larak yürümesi lâzım gelmez mi? Zirai istihsalin arttırılması için Marshall yar-dımiylc çifçinin teçhizine çalışılıyor: traktörler, pulluklar. biçer döver makineler dağıtılıyor, bu âletlerin istihlâk edeceği akar yakıtlar gümrük resminden muaf tutuluyor. Fakat kasaplık hayvan neslinin ıslah ve liretimi saltasında esaslı bir teşebbüs belirtisi henüz görülemiyor. Bugün memleketimizde kasaplık hayvan mevcudu — Halkın normal miktarda et istihlâk etmesi şartiyle — kendi ihtiyacımızı karşılamaktan çok uzaktır. Bu hakikat Tarım Bakanlığının elindeki istatistiklerle sabittir. Nakliyat intizamsızlığı dolayısiyle istihlâk bölgelerinde fiatlerin pahalı olması yüzünden et sarfiyatının azlığı ve müstahsilin hayvanlarına bakamaması gibi sebeplerle kasaplık hayvanlarımızı dışarıya satmak zorunda kalıyoruz ve buna aldanarak hayvan miktarının çokluğuna hükmediyoruz.
Hayvan neslinin ıslalı ve üretimi, makine getirip fabrika kurmak kadar kolay bir iş değildir. Şimdiden bu hususta esaslı tedbirler alınmazsa Erzıırumdaki kombinalardan umduğumuz faydayı elde etmeğe imkân yoktur.
Cemal Refik
TUR AL
ÖKSÜRÜĞÜ KESER
Genç şairler gecesi
Eminönü Halkevinden: Eminönü Halkevi Dil - Edebiyat şubesi. Şiir Kolu arkadaşları tarafından 15 ocak 1950 pazar günii saat (20,30) da (Genç şairler Gecesi) yapılacaktır. Giriş kartları Ev bürosundan . alınabilir.
soıure ■»
n» (? /» w
ıu uçar. ı»mı
.........................£ i Serb@s Sütun
.............••■■■■•m®.
Yeni İstanbul radyomuz ve tebrik ihtiyacı
Bazı hatıralar

Hayat vc yaşayış şartlarımız! her gün biraz daha İleri götürme ihtiyacımız karşısında, çok mütevazı bütçemizden milyonlar ayırarak, ikinci ve daha kuvvetli bir radyo istasyonu, İstanbul radyosunu kurduk. Böyle bir fedakâılık; medeni bir millet olarak, yurtda ve dünyada radyo faaliyetine karşı gösterdiğimiz anlayış ve İdrak seviyemizin euzcI bir ifadesi oldu...
Şimdl; radyodan beklediğimiz nedir? Bunu,
1 _ Yurttan ve dünyadan haberler,
2 - Söz yayınları, temsil, konferans v.s..
3 — En geniş yer tutan faaliyet, müzik,
olmak üzere başlıca üç gurupta toplamak, mümkündür.
Bugün artık birbirinden habersiz, ayrı ayrı ülkelerden ibaret bir dünyada yaşamıyoruz. Müsbet ilim ve onun neticesi gelişen modern, teknik, seri nakil vasıtaları ile haberleşme vasıtaları yirminci’ asır dünyasının her parçasını birbirine bağladı. Zamanımızın İnsanları, günü gününe dünyada olup biten hadiseleri takip edebiliyorlar. Yurt İçinde cereyan eden hadiseleri dakikasında öğrenebilmek, dünyanın gidiş temposunu adım adım takip etmek lâzımdır.
Söz yayınlan, temsil, konferansa gelince: Radyoda bu saha, kültürel ve terbiye edici fonksiyonunun muhlin bir bölümünü teşkil eder. îyl seçilmiş sanat eserleri, topluluğun kültür ve sanat ihtiyaçlarına cevap vermekle kalmaz, ayni zamanda halkın sanat anlayışını, hayat ve dünya görüşünü de hazırlar, İleri götürür. Kısa olmak şartıyla. öğretici mahiyetteki konuşmalar mevzularını yurt ve dünya meselelerinden alırlarsa hem alâka toplarlar, hem de faydalı olurlar.
Radyo yayınları arasında en geniş yer tutan müzik faaliyetini de gözden geçirelim: Radyomuzda bugüne kadar belli başlı üç nevi müzik yer aldı:
1 — Batı müziği,
2 — Türk sonat müziği (klâsik müzik ve fasıl),
3 — Türk halk müziği.
Bu üç müzik çeşidi Ankara radyosunda ilk defa programlı ve teşkilâtlı tatbik edilmeğe başlandı. Fakat zaman zaman da, bazı çevrelerin temayülüne tabi olarak, merkezi sıklet birbirinden diğerine kaydı.
Mesut Cemil gibi sanatkâr ve bilgili bir idarecimizi müzik yayınları şefliğine getirmekle, Ankara radyosunun müzik yayınlarını programlı ve lstlkametU bir şekilde devama muvaffak olmuştur. Mesut Cemil aydın bir müzisyenimiz olarak, batı medeniyetine giren cemiyetimizin yeoi ihtiyaçlar mı ve heyecanlarım göz önünde bulundurmuş, halkımıza ve Türk ve Batı musikisinin cn temiz parçalarını dinletmekle ileri bir adım atmıştır. Zamanla bu müsbet
faaliyet w ahu da gelişecekken, maalesef başlangıçtaki yolunu değiştirerek müzikalli® vc gaye bakımından baş aşağı dönmüştür. Bugün bütün zoraki gayretlere, yayınlar esnasında araya sokulan bir sürü lâkırdılara rağmen Ankara radyosunun programlarında bariz bir gerileme vardır. Artık ne senfonik OTkestra konserleri, ve Türk bestekârlarının eserleri, ne de itina ile hazırlanmış kuartetler. oda müziği konserleri dinlenmez oldu. Yine başlangıçta büyük bir titizlikle hazırlanan klâsik Türk müziği, koro konserleri bütün karakter ve nüanslarını kaybederek, taşıllaştığı için o da dinlenmez oldu. Solo şarkılar, değersiz parçaların piyasa üslubu İle tekrarından İbaret oldular. Bu arada kendisine mahsus renkleri ve nüanslarıyla ayrı bir şahsiyeti olan halk türkülerimiz bile zaman zaman plyasalnşmak tehlikesine düştüler...
İşte. Ankara radyosunda böyle bir gidişe şahit olurken, yeni İstanbul radyosu 1 Eylül 1949, tarihinde faaliyete başladı. İki ay tecrübe yayını yapılacağı Hân edildi. Bu İki ay İçinde istanbulini bütün çalanlar ve çağıranları programlarda yer aldı-1ar. Herkes bildiğini okudu. Radyo evi büyük bir cömertlikle kapılarını ardına kadar açtı. O kadar açtı ki resmi yayınlara ı geçeli iki ay olduğu halde tee-1 rübe yayınlarındaki program-sızlık, intizamsızlık eksilme şöyle dursun, her gün artmaktadır. Eskidenberl Ankara radyosunu iyi dinleyemiyer. İstanbu-iun müziksever halkı naçar İstanbul radyosunun yayınlarına tahammül ve sabır denemesine tutuldu.
İstanbul radyosu milli bir kültür müessese miz olduğunu biliyor mu? Yirmi milyonun gözü ve kulağı onda; neşesini, kederini ondan dinllyecekh. Tesei-1 llslnl de onda bulacak. Halbuki İstanbul radyosu ne yapıyor? Her gece kalabalık fasıl heyetleriyle, süzgün gözlülere bide sunuyor değil mİ? Çok şükür milletimiz bu çeşit çarpık zevklerden çok uzaktır. Kendisinin, manalı, canlı, yaşayan ve yaşatan bir musikisi vardır.
Solo yayınlarında, program-, lardaki zevksizlik ve tekrarlar,' her zaman, radyonun progtam-sıziığının şaheser örneklerini vermektedir.
Plâk neşriyatı. . komşunun gramofonundan ziyade rahatsız ediyor insanı!.. Ne kadar değersiz kötü plâklar varsa İstanbul radyosu satın mı aldı?.. Görülüyor ki; sanatkâr çokluğu her şeyi temin etmiyor. Her gün yüzlerce kişiye büyük bir para dağıtılacağına, çalgılı gazino sahipleri İle anlaşarak bu İşi daha ucuza mal etmek, bugünkü yayın seviyesinden daha aşağı bir netice doğurmaz sanıyorum. Ziyanın neresinden dönülse kârdır. Zaten milyonlar döktük bari daha dökülmesin.
Avni ÖZBENLİ
Çinliler pusulayı ne den icat ettiler?
Çünkü Çin şehirlerinde pusulasız seyahat etmek hemen hemen imkânsız çtn. tıp adamlarının vücudun teşekkülü ve iç uzuvlar hakkındoki bilgileri çok zayıf ve yanlıştır. Teşrihten dahi bir şey öğrenemezler. Çünkü bir Çin için teşrih dolayıslle, vücudu parçalanmış olarak öbür dünyaya gitmek düşüncesi fevkalâde korkunçtur. Çin doktorları insanda, dünya İle iyi geçinen ve rahatsızlanınca iyi geçinemeyen, beş uzuv tanıtlar ve her bir iç uzuvda bir tabiat unsuru hâkimdir denilmektedir. Bu beş uzuvdan her biri beş seyyareden biriyle, beş günden biriyle, yahut mevsimlerle yahut beş muhtelif lezzetten biriyle alâkadardır, diye kabul olunmaktadır. Bu itibarla Çin tıp adamı bu karışık noktai nazarla hastaya teşhis koyar, bu maksatla hastanın evvelâ yüzünü, dilini, saçını vesairesini, bilhassa nabzına bakar.
Nabız bir uzuv değildir. İki yüz muhtelif nabız şekil var-, dır. Bunlar vasıtasile Çin doktoru hastalığın şeklini teşhis eder ve ona göre tedaviyi teni inen talimatını verir. Hastanın verdiği malumat onu hiç alâkadar etmez.
Hastanın tedavisi çok miktarda ilâçların, ve hattâ üstüne sihirli sözler yazılmış kâğıt, parçalarının yutulması ile de lar-tecrübe edilir. Mevzuubahis] ilâçların alınması insan İçin bir mesele teşkil eder. Zira l*— ___________ ___ _______
İlâçlar istikrahı mucip madde-[dır. Burada'balık
El işleri
Çinliler gayet mahir elişi sanatkârıdırlar. Bilhassa İpek kumaşların İşlenmesinde, bilhassa ev idaresi İçin lüzumlu eşya tezyinatında çok maharet göstermektedirler. Meselâ gayet güzel bronz, porselen, kâğıt, lâklc işlemeli ve oymalar Çin maharetini ve sanatkârlığını göstermektedir. Çlnde sanayi yok gibidir. Mevcut olan sanayi de gayet basit olup, eski usul ve âletlerle çalışılmaktadır.
Çinliler bilhassa çalı nevinden ufak boyda ağaçların yetiştirilmesine çok ehemmiyet vermekte ve bu ağaçları saksılar içinde evlere satmaktadır-
Balıkçılık
| Çinde balıkçılık dahi şayanı bazı dikkat bir şekilde yapılınakta-denilen ve terden teşekkül eder. Cinli bu penguen'e benzeyen kuşlarla tu-suretle, eğer kendisine bir Av- tulmaktadır. Bu kuşların boğa-rupal, tıp anamı ysıcım et- ₺lr K:Jka LaH.l.r, Bu su-
metse tabtaan yardımına ba- yakaladıklar, balıklan
kar. iyileşir veyahut ölür. İste- ( yutamazlar. Bu kuşlar suya
rupal, tıp adana yatılım et- blr n:,lka tataitr. Bu iu-mezse. tabiatın yaMunına ba-’ reU, îaka!..,..an kar. iyileşir veyahut ölür. iste- ( yutamazlar. Bu kuşlar suya diğl kadar sihirli sözleri İhtiva dalart bahğı tutunca, kayıktaki eden muskaları yutmuş olsun, balıkçı kuşu kayığa alır ve ga-Ecel gelince her şey çaresizdir, jgasından balığı çıkarır. Bugünkü modem balıkçılık sanatını Çinliler tanımazlar ve öğrenmek dahi İstemezler.
Adalet cihazı
Çlnde adalet cihazı da gayet
>"
bv akşamATLAS
Afyon iptilâst
Çlnde afyon içilmesi büyük bir âfettir ve halk kitlesinde bu âfet büyük yaralar, izler bırakmaktadır. Bundan dolayı afyon kullanılması şiddetle yasaktır. Afyon çekenler muayyen yerlerde buluşurlar. Yani afyon kazamatlarında bir kanape üzerine yatarak bunu kullanırlar. Afyon kabından, nohut kadar bir miktar alırlar ve bunu bir iğne ucuna takarak hatif ateşte kuruturlar, pipolarına tıkarlar ve yakarlar. Dumanını bir kaç defa kuvvetlice çekerek tütün içer gibi afyon çekerler.
Alışkanlığa göre yani bir kaç kere afyon çekmek suretile mestolurlar. Fakat günde otuz kırk defa pipo içen Çinliler çoktur Bunlara hattâ vasat derecede afyon kullanan denmektedir. Çin esrar diyarıdır.

İstanbul vapurıyle Boğazda bir gezinti Cavit beyin Ahmet Rıza beye cevabı Cavit bey ve Nureddin paşa — Neden pışpış!
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
İki tahtelbahir (denizaltı) I biti ve İstanbul vapuru huma-satın alarak Osmaniı do- yununun başkaptanı değil, ay-
Tefrika No; 15
— Gel ahlâk hocası, sana bir mevzu vereceğim, — dedi.
Bu sesle irkilen Osman Ömerli. öfkesini unutarak dostunun yüzünü alâka ile araştırdı. Gür kaşların ve asi bıyıkların kara kalemle batların çizdiği bu çehrede, ancak mânevi ıstırapların’ yaratabileceği öyle korkunç bir İfade gördü kİ, lüklerine kadar sarsıldı' dllslzleşü; ancak bir kaç kere yutkunduktan sonra:
— Kuzum, ne var? — diyebildi.
Mazhar Hancıoğlu. bir melodram aktörü edasiy.e sağ elini uzatıp sahili işaret etti;
— Benimle gel. anlarsın.
Bu emir, sanki bu dünyaya ok bir faninin emri değil; bu. uhi’L-vi bir emir. Mistik bir korku telkin ederek ille itaat edilmesi gereken bir emir... insan doktor Osman Omerli dahi oua, bu emre karşı duramayacak. İradesiyle değilse bile İnsiyakıyla mutlaka itaat edecek
Ve, kim bilir nasıl bir ruh
fırtınasının tesirinde kalarak bu emri veren Mazhar Hancı-oğiu da. işte böyle körü körüne itaat edileceğinden emin; kocaman gölgesini mehtapta sürükleyerek kati adımlarla hedefine ilerUyecek,
Siyah kıllarla örtülü kemikli ellerinin parmakları, doktorun kolunda kenetlenmişti; sükûtuyla bin bir vehim yaratarak onu koruluğa stvkedlyordu.
Akşamdanberi evden akseden uğultu ve müzik, gûya, cereyan eden bir faciaya hürmeten kesildi; şîmoi, kulakların yadırgadığı bu sessizlikte bir şeamet seziliyor
Ağaçların arasına dalacakları sırada, doktor, arkadaşının büyüsünden kurtuluvermiş gibi durakladı:
— Nereye gidiyoruz, söylemezsen bir adım atmam.
Kolundaki tazyik gevşemedi; bilâkis, parmakların mukavemeti arlarak onu tekrar yürümeğe mecbur etti.
— Sabırsızlanma, şimdi öğreneceksin.
Doktor, sinirlendi:
— Gelecek bir krizin kendi-
basit ve her türlü kanun tısul ve esasa dayanmaz. Bu diyarda hâkim, avukat ve ne de savcı vardır. O yerin, mınta-kanın Mandarin denilen muhtarı, yalnızca, hâkim rolünü alenî bir celsede ifa eder. Her türlü cezaları verir, ölüm cezasını yalnız eskiden İmparator verirdi. Burada cn hafif ceza falakadır ve çok dera da bir cenderenin boyunda taşınması şeklinde tezahür eder. Cendere İki ağır tahta parçasıdır. Bu iki tahta parçasının ortasında bir İnsan boynu kalınlığında bir delik vardır. Bu cendere, tahminen on beş kilo ağırlığında-dır. Hüküm müddetlnce boyunda taşınır. Bu iki tahta İçerden geçme İki tahta ile birbirine bağlanır. Bundan maada daha bir çok cefa âletleri de Çlnde kullanılır. Meselâ baş parmaklan, ayakları sıkıştırmak için hususî vidalı cımbız dahi kullanılmaktadır.
Çok defa halk kalan an suçluyu Meselâ bir hırsız Lki kolundan bağlanarak, gayet tuhaf bir şekilde halka teşhi olunur. Bu suretle bir iki saat halk suçlu He alay ederek eğlenir ve suçlu da müstahak olduğu cezasını çekmiş bulunur. Çlnde bekçiler dahi boyunla n-
(Arkası 7 nri sahffede)
kendisi, ya-cezalandırır. yakalanırsa
%
Sinema dünyasının büyük ve birbirine denk iki yıldızı
Clark Gable
Heddy Lamarr
tarafından yaratılan müstesna bir şaheser
Meçhul Arkadaş
Hâtırasını asla un utan uy a cağınız nefis bir şaheser. Numaralı koltukların erkenden aldırılması rica olunur. ...... —I
nanmasma Ihda eden Donanma Cemiyeti, hükümetin arzu-siyle bir manevra icrasına delâlet eder ve karan alınır. Davetnameler yazılır, bastırılır, şuna buna irsal olunur. Ayan ile Mebusun Reisleri ve azalan, hükümet erkânı, kor diplomatikten birçoğu davet edilir ve manevraları taklb etmek için, misafirlere üç dört vapur tahsis kılınır. Bu mey anda İstanbul vapuru hümayunu da Ayan ve Mebusan heyetleriyle Vükelâya İsabet öder. Vapurda bulunan bir zat anlatıyor. Yapılan ve seyredüen manevraların hl-. Lamından sonra içindekiler bir Boğaz gezintisi yapmak arzu ederler ve vapurun süvarisi (Cavit) beye haber yollariar-Su cereyanları oldukça sert Bo-ğaziçinde İstanbul vapuru hümayununun kabiliyetsizlikleri vapur süvarisi Cavit beyi telâşa sokar, aynı zamanda da vehimli adam, etrafını telâşa dü-*■ i şüriir. Fakat çâr naçâr Boğaza ıu doğru uaznıriar.
' Tam bu sırada Arnavutköyü kıyılarına sokulmağa ve çarpı' cak gibi emareler belirmeğe 1 başlar başlamaz. Meclisi Mebu-' san Reisi Ahmet Rıza bey kap-1 lan mevkiine çıkar, Cavit beye “ »Muhakkak kuraya oturacağa, ne yapıyorsun?» gibi bir şeyic-r ' söyler. Zaten sinirlenmiş ve te’ lâşta bulunan Cavit bey büsbü-’ tün pusulayı şaşırır; sert bir e’ da ve sesle: »Yooo... Beyefendi, çizmeden yukan çıkmayın, tş'-mc karışmayın Önümü ben de ’ görüyorum...» diyerek Ahmet * Rıza beye betellr. Biraz sonra da tehlike bertaraf edilerek si- ( nirler sükûn bulur.
O kadar sükûn bulur kİ Mu laazzim olmakla şöhret bulan Ahmet Rıza bey, Cavit beyin bir daha yanına sokulur; ona’ «Aferin Cavit bey. bu köhne gemi He sen bizi kurtardın, sana ' hep müteşekkiriz, der; İltifat eder. Benim bir yazıda Damat ’ Nureddin Paşa ile bazı dostlarından bahsederken Pışpış Cavit bey dediğim zat, bu Cavit ' beydir-
Neden pışpış?
Kendisini İyi •anırdım. Teyzezadesi olduğum Damat Nureddin P aşar m sarayında ve gezmeğe çıktıkça refakatinde hep Cavit beyi görürdüm. Yalnız olmadığı zamanlarda bile, Nureddin Paşa ne zaman sokaktan evine dönse, kapıdan girmesiyle beraber «Cavit bey geldi mi?» diye sorardı; onu çok severdi, ona çok emniyet ederdl-çünkü o devre göre konuşmalarında biraz patavatsızlık eden Nureddin Paşa ve diğer misafirler. eğer Cavit beye Itlmad etmekte haksız olsalardı, elbette bir haksızlığa duçar edilir- | Ierdi ve kim bilir ne olurlardı?, Cavit bey, yalnız bahriye za-
nı zamanda yavcranı hazret! şebrlyariden idi de! Kendisi de biraz patavatsız konuştuğu için, »Hünkâr yaverliği beni kurtarıyor. Herifler belki ağız aradığımı ' zanedip pek sıvanamıyorlar;
eğer benim aptal olduğumu ve ' menfaatine şnnu bunu feda e, der bir adanı olmadığımı bilse-1 1er, çoktan canıma okurlar» de' meği unutmazdı! Onun için bu bir medarı kelûn. gibiydi; mu-hn t abını kolu ile veya eliyle bir dürter (piş piş) diye «öze baş-lardL Ben de bundan dolayı Ca-vlt Beyden bahsederken Pışpış ' demeği unutmuyorum. Zan bu ya; ona, bununla, yani böyle demekle bir Fatih» okumuş gibi oluyorum! Genç öldü zavallı Cavit beyimiz! Kısa boylu, tıknazca. güzel ve manalı yüzlü cin gözlü, minnacık elli ayaklı, tertemiz elbiseli ve pırıl pırıl kordoniu (yaver kordonu) bir İstanbul çocuğuydu. Babası da bahriyeliydi. Japonyada denizcilik tahsilini itmama çalışırken ve en İyi derecelerle sınıflarında muvaffak olup dururken, man ev arlarda yakalandığı hns'a-Uktan kurlulamıyarak Japonyada ölmüş, na’şı İstanbuln getirtilmişti; Kan d nüdeki kabristana tevdi cltirilmişti, (bahriye yüzbaşısı Şevket bey), Cenabı Hak her ikisini garikı rahmet buyursun.
NOT: Anharadan gelen !.
Keskin im tali mektup sahibine hassaten teşekkür ederim.
Semih
/■Saray’da"
BÜYÜK ALMAN PİYANİSTİ
WıLHELM KEMPFF
Beethoven
Resitali
23 Ocak Pazartesi saat 21 de
Biletler Gieedc
KON


îalanbul B eledi? cV Şcbl. riJ»!rO»U
Bu akşam Saat 20,30 da
KOMEDİ KISMİ
KAYSERİ GÜLLERİ
Türkçesl; Hüseyin Suat, ve Münir Nlgâr
S ■
0 11
■4» i"
MtAMMER KARACA (MMtttET*
SIZIN SOKAK
Maksimde
Saat 20.SU da
Matineler- Cumır tezi oazar 15 te
Pazartesi Akşamı Kadıköy • Operada
ÇERÇEVE Döl
--NİHAL KAPAMALAR AL! --
AŞK VE MACERA ROMANI
ne neye malolacağın hesaplıyor musun?
— ölüm evlâdır!
Ağaç dallarının arasından süzülen ay ışığı, patikamsı geçitlerini aydınlatıyor ve ayak seslerinden tedirgin olan gece kuşları, kâbuslardaki cehennemini kuşları hatırlatır şekilde, birden, kara kanatlarını açarak göğe doğru havalanıyorlar.
— Nazlıya fazla içirmişlerdl, Mazhar, belki bir çocukluğu,,.
— Endişe etme, ahlâk hocası, Nazlı benim kanundandır. Nazlı senin taleben ..
Doktor, kendinin de hodbin-ae saydığı rahat bir nefes aldı.
Mazhar Hancıoğlu, şimdi daha sakin; devam etti:
— Ben de ölürsem şayet Nazımın senden başka kimsesi kaimıyacok. Sana her zaman itaat etli, gene de eder... Emredersin .seni diler... Nazlı sana emanet...
— Bu sözlerine sebep ne?
Hancıoğlu. gene:
— Şimdi öğrenirsin. — den gayri cevap vermedi.
Denizin gümüşi ışıltıları, ağaçların kökleri hizasında be-llrinceye kadar artık konuşmadılar. Miicrimnne bir hedefe giden iki mücrim gibi, adımlarını gittikçe hafifleterek, ayak seslerini az duyurmağa çabahyarak. gittikçe daha ziyade sokularak gûya rüyada yürüyorlardı.
Bu aralık doktorun eli, arkadaşının, robdoşambrının ce-
binde sımsıkı tuttuğu madeni cisme değdi. Haykırmak itiyadında olsaydı, haykıracaktı. Heyecanını fısıltı içinde boğarak:
— Tabancanın rol alacağı bir sahnede benim rolüm olamaz. — dedi.
Mazhar Hancıoğlu, bir tereddütten sonra, aynı fısıltı He cevap verdi:
—■ istersen geri dön.
Bir an göz göze geldiler.
Doktor, arkadaşının yüzündeki havsalaya sığmayan değişiklikten yine ürktü. Ay ışığında intikam almağa çıkmış bir hayaletinklne benzeyen bu bembeyaz yüzde, simsiyah gözler, hedefini arayan mavzer namlusu gibi dehşet lika ediyor.
Onu ikna etmek arzusu İle. kitleleri cezbeden hünerini sesine koyarak:
— Silâh kullanmayı aklına getirmiyccek kadar mütekâmil sanırdım seni. — dedi. — Ver o tabancayı bana!
Elini uzattı.
Dakikalar sürdü vehmi veren bir tereddüt...
Mazhar HancıoğJ'i, açılan ele silâhını bıraktı. Râmedeylm derken doktorun iradesine râmolmuştu.
Bir. iki adım daha... Kayıkhanenin hizasına yaklaştılar. Deniz, elli metre ötelerinde... İki gün evvelki lodosta sahile çekilen kayığın gölgesi, kumsala düşmüş. Bu gölgenin yanında bir başka gölge, gölgeler var. Hareket halinde, birbirine girift olmuş bir kadın ve erkek gölgesi... Kucak kucağa, kayıkhaneye doğru ilerliyorlar.- Sendeliyorlar... Bir yere İlle çökmek istedikleri âşikâr.., Bir an, iskelenin korkuluğuna tutundular. Ve bir an içinde, öyle pirit ılı bir noktaya geldiler kİ, onları, orada
ancak bir fotoğrafçı durdurabilirdi. Birbirlerine sıksımı sarıldılar, dudakları birleşti... Sabırsız bir öpüştü bu... Yerin mademki kulaç vardır, gözü de vardır. Pek İhtiyatsız bir öpüştü bu... Sadece İhtiyatsızlık da değil, şahitlik eden tabiata karşı bir küstahlık bir günah... öyle nir «.ûnah işliyorlardı ki, bütün sevap melekleri şefaat etseler artık bu günahı tem izli yemeler.
Doktor, gördüğü sahneyi beyninde tesbit etmeğe uğraşırken arkadaşının fısıltısını işitti:
— Odasında soyunduğunu duyuyordum... Yatmağa hazırlanıyor. diyordum... Banyoya geçti... Ve tekrar odasına dönmedi. Belki de hastalandı diye düşündüm. Bcıııs oya yürüdüm... Baktım, yok. Gitmiş... Benimkisi vehimdi, dedim, Aşağıya inmiş olsa ^erek... Kapıyı çektim, çıkıyorr um, kaderi ayağıma dolandı Mayosunun kemeri. Banyoya araştırdım, mayosu yoktu Deniz
(Arkası var)

[ Gazeteler, Gazeteciler J
Velid Ebüzziya
İstiklâl harbi esnasındaki hizmetleri, mücadeleden sonraki muhalefeti
Ağahan’ın mektubu yüzünden İstiklâl
mahkemesine gidiş — Atatürk İzmirde Velid beyi kabul etmiyor
Stalin Tito
Soğuğa mukavemet
İhtilâfın katı safhaya girmesi bekleniyor
Londra 15 (Nafen) — Tlto-Stalln Lhtilâfının bu kış aylarında kati bir safhaya girmesi beklenmektedir. Yugoslavyanın komlnform memleketlerilc olan hudutlarında vukua gelmekte olan hâdiseler Stalinln ilkbahardan evvel bu meseleyi halletmek niyetini göstermektedir. Diğer taraftan komlnform memleketi erile Yugoslavya tıraşındaki söe savaşı da gün geçtikçe artmaktadır.
şimdi de Bulgaristanda başlaması beklenen yeni bir muhakeme Yugoslav İdarecilerine karşı yeni hücumlara vesile teşkil edecektir. Yugoslav hüküm eti Bulgaristan tarafından ortaya alılan bütün İthamların yersiz olduğunu açıklamıştır.
Velid Ebüıziya İstiklâl mahkemesine giderken (Yanında Hüseyin Cahit Yalçın görünüyor)
Ağahan İstanbul'da çıkan dam ve Tan in gazetelerine rer mektup göndermişti, mektuplarda Hilâfetin ehemmiyetinden, buna parlak bir mevki vermek lâzım geldiğinden bahsediliyordu. Mektubun yalnız İkdam ve Tanin'e gönderilmesi bu gazetelerin adlarının eskidenberl duyulmuş olmasından Vatan, Tasvir. Vakit gibi gazetelerin nispeten daha yeni olmalarından ileri geliyordu. Velid bey İkdam ve Tanln'de çıkan mektubu aynen alarak bir gün sonra nşerettl.
Ağnhan'ın. mektubu Ankara'da büyük infial uyandırdı. Bu. açıkça bizim iç işlerimize karışmak demekti. Ağahan’ın Padişahlık propagandası yapmak İslediğini İddia edenler de vardı.
İk-bl-BU
Tasviri Efkâr. Millî Mücadele senelerinde .bir ikisi müstesna, o zamanki bütün gazeteler gibi bu mücadeleye candan bağlı kil. Velid Ebüzziya, Anadoludan başlayan mukavemetin en a-leşli taraftarlarından di. Bu sebeple yalnız gazetedeki faaliyetini yeter görmemiş, gizli faaliyette bulunan Milli Müdafaa grupuna girmişti. Bu grupun diğer âzası gibi hayatını tehlikeye koyarak çalışıyordu.
Anadolunun en ziyade muhtaç olduğu şey silâh ve cephane idi. Bunun için (M. M. Grupu) denilen Milli Müdafaa grupu Osmanlı hükümetine ait depolardaki silâh ve cephanelerin Anadoluya kaçırılması İşine bü- ' yük ehemmiyet veriyordu, Bo-layır’dafci dcporlarda bulunan (ilâhlar büyük bir iedadârlıkla ve İşgal ordusuna ait bekçi as- Büyük Millet Meclisi, hararetli kerler bağlanmak sureüyle kar- bir görüşmeden sonra, Istan-şı sahile geçirilmiş, İçerilere bul'a bir İstiklâl mahkemesi nakledilmişti. Bunu diğer bazı göndermeğe karar verdi. Bir depolara karşı yapılan hareket gcce Ankara ile bütün muhabe-takip etmişti. f.rt£Sj gün Cebellbe-
Bu uzak depolardan sonra sira reket mebusu Hısan beyin (cski lslMblU'» sem. Mr gece ay- Blhr,„ VeW!n ,ltaata
tânburnundaki silâhların kaçı- .. , , , „ . .
torunuma., vtııa ± J ■
ter bu uae ruitu «UHuakb. as*»-»
«oktu, depolar sıkı bir nezaret Tanln. Tasviri Efkâr gazeteleri-altında bulunduruluyordu. Bu n,n sahlP,eri Ahmet Cevdet, sebeple W. tehlikeli Mi. Buna Hüseyin Cahit, Velid beyler ve rağmen geceleyin harekete ge- “î gazetenin mesul müdürleri Çllal v, teşebbüs muvultaloyet-, tevili edildiler.
)e iKifctaebdlrlKU. Faltai bu Muh^tcmc pet hararetli ol-Işte Çilere Velid Bbuzulya bö- (,,, hutt terulmdan büyült ali-yük l.hlike geçirdi, ölüm tehlikesi atlat ta.
İstiklâl harbinden
sonra...
İstiklâl mücadelesi senelerinde Anadolu harekeline candan bağlı olan Velid bey. mücadele muvaffakiyetle neticelendikten , sonra birdenbire muhalif kesil- i dİ. Bunun İki sebebi vardı. Bl- ', rinclsi mizacının her şeyi ten-kid etmeğe meyyal alması. İkincisi başlayan inkılâplardı.
Velid Ebütaiya Ub'aa tenkld-ti idi. Her şeyde tankid. edecek bir laraf arardı Birinci dünya harbinden evvel tenkide hedef
ka ile takip edildi, istiklâl mahkemesi İstanbul'a bir dehşet havası İçinde gelmişken bu hava yavaş yavaş zail oldu. Mevkuf gazeteciler beraet ettiler. Bu muhakemede dikkate şayan nokta müddeiumumi mevkiini .işgal eden Vasıl beyin (eski Vekil ve Sefir) İddianamesinde Velid beye hücumu, Hüseyin Cahit beyden «O blzdendir, ln-I kılâpçıdır» diye bahsetmesi olmuştu.
İzmir’de
Beraet kararından sonra bü------- c.ıcı ueuaauc ueueı tün İstanbul gazetelerinin baş-olan İttihat ve Terakki hükû- muharrirleri, o m manlar lameli İdi. Tenkld harh yılların- mir'de bulunan Atatürk'ü ziyada hasım devletlere tevcih edil- rete gittiler. Atatürk başmu-di. istiklâl harbi esnasında ten- harrlrlerin hepsini kabul etti, kîd edilen işgal kuvvetleri ve yalnız Velid bey müstesna... onlarla birlikte hareket eden Atatürk Vthd Ebüzzlya’yı geri Damad Ferit hükümeti oldu. nklrU. yapmak İstediği intaiâp-Istiklâl harbi zaferle neticelen- iara düşman buluyordu. Bu sc-dikten sonra da tenkld yeni beple yapacağı görüşmeye onu hükümete tevcih edildi. Velid davet etmedi. Atatürk gazete-bey bir çok şeyleri beğenmiyor ellerle iki gün saatlerce görüş-tenkid ediyordu . |tû: «Ben şunları, şunları yap-
Vrellrl P.Hı>77Îvr>'«n t/*nl(ir1ilen >r-A- l.ıı...____ (....._ ■___ ..__
tenkid ediyordu . |tü: «Ben şunlan, şunlan yap-
Velld Ebüzzlya’yı tenkidden uıak İstiyorum, buna taraftar ileri gitmeğe muhalif olmağa mısınız? Mütalâanın açıkça sevkeden başlıca sebep başla-bildirim dedi, uzun münakaşayım inkılâp hareketleri İdi. Ve- 1 lardan sonra tam anlaşmaya lld bey muhafazakârdı, bunlan vanldı. hoş görmüyordu. Fazla muha-1 _
fazakârlığı yüzünden kendisine! Atatürk tarafından kabul e-•Hatız velid» diyenler, sarıklı dilmemesi VeUd beyin çok ca-
Kuzey Kutbuna bir heyet gidiyor
Saint LouJs 15 (AJi.) — (U-nited Press): Tabiatın halledilmemiş muammalarından biri, Kuzey Kutbunda yaşayan hayvanların o soğuğa nasıl da-yanabUdlklerldlr. Bu muammayı halletmek maksadlle, Saint Louls üniversitesi Kuzey Kutbuna bir sefer tertip etmiştir.
St. Louls üniversitesinden Dr. Charles G. Wllbur1a, Dr. X. I, Musachla’nm başkanlığındaki İlk hayat şubat ayında hareket edecekUı.
İkinci bir heyet de yaz ayları içinde Alaska'ya gidecektir. Sefere Lytirak edecek M kadar blolojl talebesi bir müddet Eskim ularla birlikte yaşamak İçin blrlblrferllc âdeta yarış etmektedir.
Dr. Musachia, birinci heyete iki talebenin dahil olacağını ve yazın yapılacak sefere de bir çok talebelerin İştirak edeceğini açıklamıştır.
Dr. Wllbur Kuzey Kutbunun jeolojik ve coğrafi vaziyetinin tetkik edildiğini, fakat 1899 yı-lındanberi Kuzey Kutbundaki hayvanlar âlemi hakkında ar a.ş tı rinalarda bulunulmadığını ı tasrih etmiştir. | Dr. Wllbur ile Dr. sahasında mesele bulunmak maksadlle
Çin’de durum
Londra 15 — Yugoslavyada başlayan milliyetçilik: cereyanının Çin’e yapıldığı. Çinlilerin Moskova’nın nüfuzuna tâbi olmak istemedikleri haber verilmektedir. Amerikan mahfilleri bu cereyanın çok kuvvetli olduğunu, bu yüzden Sovyet Rusyanın güç vaziyete düş-Lüğünü bildiriyor. | Dr wılbur Ue Dr musachla
Bu sabah çıkan pazar gaze- blolojl sahasında tetkiklerde telerinden Ob ser ver bu mesele ' bulunmak maksadlle Al as kaya hakkında yazdığı makalede dİ- İki defa gitmişlerdir. Dr. Wll-yor kİ: «Çinliler İstiklâl istiyor-1 bur da 18 ay Kuzey Kutbu bollar. Diğer taraftan Sovyetlerin Çin'in dört vilâyetini İlhak etmek istemesi Çin'de hoşnutsuzluk uyandırmıştır.
Alınan haberlere göre Japon saat içinde mühim hasara se-komüıiistleri arasında da Mos- hep olan kar fırtınası yüzün-kova’ya karşı muhalefet art- den Birleşik Amerikanın muh-maktadır. Diğer taraftan Sov- telif bölgelerinde 18 kişi öl-yet Rıısyanm muhtelif mahal- müştür.
lerinde parti arasında bazı İh-| Bazı yerlerde saatte 150 kllo-tllâflar çıktığı haber verilmek- ' ' '
tedlr.
1 geslnde kalmıştır.
IAmerikada kış
Nevyork 15 (AA.) — Son 24
îngilterede sivil havacılık
metre hızla «en rüzgârla karışık yağan kar Washington, Oregon ve Kuzey Kaliforniyada ulaştırmayı durdurmuştur. Doğuya doğru seyreden kar fırtınası şimdi Montana, Wyoming ve Dakotas eyaletlerini tehdit
Londra 15 Nafen »— Ingll-, etmektedir. Fırtına bütün Nev-terede sivil havacılığı geliştir- york eyaletinde hüküm sürmüş, m ek için başlamış olan çalış- saatle 100 kilometreden fazla malara büyük bir gayretle de- f hızla esen rüzgâr ağaçları, tel-vam edilmektedir. Yolcu taşı-, graf direklerini sökmüş, evleri yacak olan Kornet uçakları ü- ( Çûk hasara uğratmıştır. Halka zerinde yeniden tecrübeler yapılacağı ve bunların yeni bölgelere doğru uçuşlar yapacakları bildirilmektedir.


sokoğa çıkmamaları tavsiye edilmiştin___________
T. Gn. Kimyagerler K. yıllık kongresi
Türkiye Genel Kimyagerler. Kurumu yıllık kongresi 30 ocak 1950 pazartesi günü saat 17,30 da Ankarada Haikevinde toplanacaktır. Bu İkinci toplantı çağırışı olduğu İçin kesin hükümdedir. Gündem, kongre başkan ve sekreterlerinin seçimi, merkez yönetim kurulu İş ve hesap raporları, 1050 yılı bütçesi. An a tüzük de yapılması teklif olunan değişmeler, teklif ve dilekler, yönetim, denete! kurulları ve haysiyet divanı seçimlerinden ibarettir.
Kalay satışları
Bütün dünya memleketlerinde kalay kolasının kaldırıldığı, hükümetlerin kalay inhisarından vazgeçtikleri, meınleketl-misdeki kalay tacirlerinin, Tl-
. caret ve Ekonomi Bakanlığına : müracaat ederek, aynı serbes-* tinin bizde ne ihdasını İstedik-
leri yazılnııştL
ı Bakanlık, bu hususta kati bir karara yanından önce, şimdiye kadar bu İşi idare eden Ticaret Ofisinin mütalâasını alma-ı yı muvafık butmuş ve Ofis mü-ı dürünü An kara ya çağırmıştır, ı Ticaret Ofis) müdürü Enver ' Güzel, bu maksatla bu akşam ı Ankaraya gidecek; Bakanlığa lâzım gelen malûmatı verecek-
1 tir.
Mitlerin bıyıkları
Berlinde bir komedi oynanıyor
Berlinde «Kabarett der Ko-nılker» adh komedi tlyatrosun-
-----.M. UIJICUII'I, cariJMl , ' — uıumr ouu amuvıu ujru,iL»uu-eübbell resmini yapımlar vardı. n,nı s*knu,îtI- İstanbul'a dön- da, «Ben Hitlerin Bıyıklan 1-llı--_ rlfîlrlen KArtm CîlRPtestfllrt h'ı'rı- n«aı. ki- --il ____
Muhafaxnkâr düşünceli bir a- dükten sonra gazetesinin başı-damın her yeniliğe düşman ol- na geçU daha geniş bir şaması pek tabii Jdi. U*J"
Ağahan’ın mektubu „____,_____________
Hilâfetin sönük vaziyete düş- gedeceğiz
«nesi de canını sıkmıştı. 1924 dej Cnis Tahsin -rfb
bada tenkldlerc başladı.
Üçüncü bir yazıda Velid beyin bazı hususiyetlerinden bah-
dim» adlı bir temadi oynanmış ye çok rağbet görmüştür. Hitlerin hayatını tasvir eden bu komedide baş rolü Christlan Nothvagel İsminde bir artist yapmaktadır. Nothvagel bn komedide o karlar muvaffak OİUJUŞ
tur M, temsillerden sonra kendisinin bir Hitlcr olmadığını unutarak, arkadaşlarına bir dik tatörmüş gibi muamele etmeğe başlamış, ire sonunda ahbapları tarafından terkedilmiştir.
Yukankl klişede «Ben Elitlerin Bıyıklan İdim» komedisinden bir sahne sürülmektedir.
Endonezya’nın Cumhur başkanı Ahmet Sokarno
Ahmet Sokarno 23 senedenberi millî dâvanın gerçekleşmesi için çalışmıştır
Ahmet Sokarno zevcesi ve çocukları
Kasım ayı içinde fL&hey) konferansında teshil edilen kararların Endonezya federal devletleri mümessiller meclisi ile Hoilandanm her İki meclisince kabul ve kıraliçenin tasvibine iktiran etmesi üzerine aşağı yukarı üç asırdanbcri devam etmekte olan Endonez-yadûk! Hollanda hâkimiyeti sona ermiş bulunmaktadır. Endonezya Cumhuriyetini teşkil etmekte olan on İki federal devletin mümessillerinden mürekkep meclis geçen hafta. Devlet Başkanlığına, hayatının 23 senesini millî dâvanın gerçekleşmesine vakfetmiş olan Ahmet Sokarno (Şükranl) yİ seçmiştir.
1902 senesinde Sarabaya'da İyi bir aileden dünyâya gelen Ahmet Sokarno Bandoeng’te teknik kolejin mLmarî kısmından mezun olduktan sonra sömürge idaresine karşı mücadeleye atılmıştır. Kendisini siyasi sahnede İlk def* 1926 senesinde snrionezyn11 sosyalistler tarafın dan Hollanda İdaresine karşı yapılmış bir harekete karıştığı zanıan görürüz. Endonezya İçin çok mûfritane telâkki olunmakla beraber Sokarno o tarihte Marksist ideolojilere mütemayildi. Fak&c kısa zaıuanda EndonezyalIların muhabbet ve itimadını kazanmağa muvaffak olan ateşin genç şahsi mefkurelerini bir tarafa bırakarak muhtelif milli partileri milli bir cephe halinde topladı. Hint kongre partisini örnek tutarak HollandalIlarla işbirliği yapma-' mak ve bunlara karşı boykot yapmak sııretlle mücadeleyi yürütüyordu.
HollandalIlara karşı harekete geçmiş olan arkadaşlarının tevkif edilmesi üzerine silâhla mücadeleye devam etmek üzere çete teşkilâtı yapmağa teşebbüs etmiş İse de aynı sene İçinde tevkif edilerek Flores adasındaki Hollanda temerküz kampına sevkol unmuş tu. 1926 senesindeki bu tevkif ve ııefyi 16 sene devam eden diğer hapis ve tevkifler takip etmiş, Japonlar 1942 de (Somatra) yı zaptettikleri zaman ateşli liderin bu adada mevkuf bulmuşlardı. Hiç sevmediği emperyalist Japonların eline düşmemek ve bunlara karşı mücadele etmek û-zere ser be a bırakılması hakkında HollandalIlara yaptığı müteaddit müracaat ve ricalar İsaf edilmemişti.
Kendilerine dost olmadığını bildikleri halde Japonlar Ahmet Sokarno'ya lşbirllğt teklif ettiler. Memleketi için bir şeyler koparabilmek ümidiyle Ahmet Sokarno bu teklifi reddedemedi. Bu husustaki durumun mahiyetini açıklayan Ahmet Sokarno: «Her Çuvalı benim ne İçin Japonlarla işbirliği yaptığımı takdir eder. Japonlar bir çok boş vâitlerde bulunarak bizi kendi maksatları İçin kullanmak İstiyorlar. Fakat biz hulul edecek kurtuluş saatine intizar ediyoruz. Dünyanın hiç bir kuvveti bu saatin gelmesine mâni olamaz., diyordu.
Japonlar Endonezyadan çekilirken 17 ağustos 1945 te millî bir Cumhuriyet ilân etmişlerdi. Bu cumhuriyetin Cumhurbaşkanlığına seçilen Ahmet Sokarto İngiliz kıtalarının bu-
Sokarno 1947 haziranında (Şah-rir) kabinesini devirerek sosyalist. İslâm, Nasyonalist ve tşçi partilerinin -iştirakile kurduğu bir koalisyon kabinemin başına geçti. Bu tarihten sonra
ralora gelip Japonları silâhtan Hollanda ile yapılan mûzakere-
tccrlt edinceye kadar vaziyete hâkim olmuştur. 1945 ekim ayında teşekkül eden merkezi milli komite başkanlığına Ahmet Sokamoyu seçmiş ve Endonezya halk: kongresi İnikat edinceye kadar (Ahmet Sokarno) nun başkan olduğu bu komite memleket İdaresini elinde tutmuştur. Ahmet Sokarao’nun başkanı bulunduğu kabine Hollanda kırallyctl içinde bir dominyon vaziyetinde bulunmağı kabul etmediğinden HollandalIlar bu kabineyi devirmişler ve yerine kendi isteklerine râm olacak şahrir (Çehribar) kabinesini getirmişlerdi.
Bu tarihten Endonezyadaki hâkimiyeti devir aldıkları 1049 senesi son ayının son haftasına kadar Ahmet Sokarno arkadaşları Endonezya minî dâvasını kabul etmek İstemeyen HollandalIlara ve onların bir âleti olan (Şahrir) e karşı mücadele etmişlerdir. Gayri mâkul tekliflerini EndonezyalIlara kabul ettirmek İçin HollandalIlar kuvvet ve silâha müracaat ettikleri zaman kendisine diktatörce salâhiyetler tanınmış olan Sokarno bunlara silâhla karşı koyuyordu Muhtelif safhalar arşeden bir çok mücadelelerden sonra Ahmet

leri esasen fiilen tanınmış gibi olan Endonezya Cumhuriyetinin iktidarı resmen ele alan. Sokarno kabinesini idare etmiş ve malûm olan şayanı dikkat netice elde edilmiştir.
Devlet başkanlığına seçilen Ahmet Sokarno yayınladığı beyannamede halka işleri güçleri Ue meşgul olup hükümete İtimat etmelerini tavsiye ve ekalliyetlere müsavi muamele yapılacağını vc ecnebi sermayenin teminat altına alınacağını vâdelmlştlr. İngiliz. AvustralyalI ve HollandalI iş ve sanayi erbabı (Ahmet Sokarno> İdaresine İtimat göstererek Endo-nezyadan ayrılmamışlardır Ahmet Sokarno ve arkadaşlarının yeni kurulan devletin karşılaşacağı iktisadi ve İdari zorlukları bertaraf edeceklerini milli bir mail ve ananeye sahip olmayan bu büyük memlekette yekvûcut bir millet meydana getirme vazifesini başarabilecekleri ümit ediliyor.
Greko - Romen güreşleri
Belogne 15 (A,A,) — Greko romen güreşlerde İtalya Fransa ya 5-3 galip gelmiştir.
Dadılık eden maymun
Amerikada Bobi adında bir maymun küçük bir çocuğa dadılık etmekle, çocuğu uyutmakta ve başında behlemek’*Sir. Yukarıda Bobi, çocuğu kollan arasnıda uyuturken eörülüyor.
t
Sahlfe S
AKŞAM
18 Ocak 1950

Sovyetlerde uçakla kurt avı yapılıyor
Kart sürülerinin bu sayede temizleneceği ümit ediliyor
verilmektedir. Bu iş için hususi uçaklar yapılmasına başlanmıştır. Bu uçaklar iki kişilik, İki saat uçabilecek kabiliyettedir. Tayyare mümkün olduğu kadar
Gc-nlg Rus topraklarının en büyük dertlerinden biri kurtlardır. Kışın kar ve buz altında kalan ovalarda sayısız kurt sü-rülerl dolaşır, yiyecek arar. BLr zamanlar, henüz motorlu nakil alçaktan uçuyor, kurt sürüsünü vasıtalarının bulunmadığı sıra- görünce pilot derhal mitralyöz-da at koşulu kızaklarla seyahat le ateş açıyor ve iyi nişancı ise edilirken en büyük tehlike kısa bir zaman zarfında çok kurtların hücumuna uğramak-, miktarda kurt öldürüyor, tı. Bunların pençesinden par-1 Uçaklarda tekerlek yerine ski çalanmadan kurtulmak hemen’bulunduğundan bunlar kar ü-hemen imkânsızdı. Kar ve buz çölü ortasında kurtların hücumuna maruz kalan ve derhal İçinde tabanca İle kendilerini müdafaa etmeğe çalışan insan-[ lan gösteren tablolar pek meş-i hurdur.
Motorlu vasıta çıktıktan son-( ra kurtların taarruzundan ko- tahribatına runtnak bir parça kolaylaşmış- mulıı yor. tır. Fakat köylüler, bunların Kurtlara karşı tayyare kul-hayvanları cl'an tehlikeye ma- lanan yalnız Ruslar değildir, ruzdurlar. Bu sebeple kurtlara'Finler de uçakla kurt avlıyor-karşı geniş bir mücadele açıl-!lar. Çok miktarda (Ren) sürü-mıştır. Her tarafta mahir avcılar kurt avına çıkıyorlar. Fakat bunların sayısı o kadar çoktur ki teker teker avlamakla kurtları imha etmek kabil değildir.
Bunu gözönüne alan Sovyet-ler Birliği, tayyarelerin terakkisinden istifade ederek, tayyare ile kurt avlamağı düşünmüş ve harekete geçmiştir. Bu İşte İhtisas yapan tayyareciler küçük tayyarelerlle uçarak kurt sürülerini arıyorlar ve bulunca derhal mitralyozlerile ateş açıyorlar.
Sovyet gazeteleri bazı pilotların bu işte büyük vaffakıyet kazandıklarını , yorlar. Tatar Cumhuriyetinde Volkov adında bir pilot kısa zaman zarfında 750 kurt öldürmüştür. Kazanlı pilot Gorbu-nov da iki ay içinde 214 kurdu temizlemiştir.
Uçakla kurt avına geçen se-nedenberl bilhassa ehemmiyet
çalanmadan kurtulmak hemen'bulunduğundan bunlar kar ü-***“-— zerine kolayca iniyorlar. Bu su-
retle pilot öldürdüğü (kurtların cesetlerini alarak üssüne getlri-' yor. Uçakla kurt avı o kadar [iyi netice vermiştir kİ bu iş için mütehassıs pilot ve avcı | yetiştirmek üzere bir mektep açılmıştır. Bu sayede kurtların set çekileceği u-
avcı mu-yazı-
İNGİLİZCE. FRANSIZCA. ALMAN CA — Üç lisandan Türkçcye. Tûrk-çeden üç lisana tercümeye hakkıyla muktedir tecrübeli muhabere memuru varile aramaktadır Ak^an. gazetesi Tercüme 839
TECRÜBELİ muhasip — Muny-yan günlerde gelir vergisi, ticari muhasebe defterlerini uygun ücretle tular. Kıymetli referanslara maliktir Galata rıhtımı Kefeli Hüseyin han 1 No. ya. Telefon; 43640 878 — 4
YAŞLI BİR BAYIN EV İŞLERİNİ YAPMAK ÜZERE IŞ ARAMAKTAYIM — Aksaray Hasanpaşa cadedsl Çeşme sokak No. 11 hemşire Hali-ceye müracaat. 884 —
leri bulunan Lâponyada bu mücadele bilhassa şiddetlidir, Fakat buradaki uçuşlar Rusya-da bazı şüpheler uyandırmıştır. Sovyet hududuna yakın mesafede uçan tayyarelerin keşif hareketleri yaptığı İddia ediliyor. Hattâ bazı Sovyet gazeteleri Fin uçaklarında Amerikan askeri mütehassıslarının bulunduğunu iddia etmişlerdir. Amerika hükümeti bu İddiayı kat! surette yalanlamıştır. Bu yüzden Finlândiyada uçakla kurt avının yasak edilmesi ihtimalinden bahsediliyor.
Lokman Hekim (Dr. (1AFIZ CEMALİ Dahiliye Mütehassısı Divanvolu No. 104 Muayene saatleri Parar hariç her çün 2-5*6 Tel: 23398
CİDDİ BİR TİCARETHANENİN — Kasa islerini yapabilecek bir bayana ihtiyaç vardır. Kendi el yazılariyle I54G Posta kutusuna mürncant.
882 — 8
BAYAN MEMUR ARANIYOR —
Tahvilât İslerinde çalışmak üzere Beyoğlu, Yeşil çam sok. No. 11 üst kat 8fi5 —
ORTA YAŞLI — Kimsesiz bir bayın haftada bir gün ev, çamaşır İslerini görecek hizmetçi aranıyor. ı£ski Saarçlıane sokak 32. Fatih) ademine mektupla müracaat. 979 — 2
TECRÜBELİ EKSPER »■ VANDÖZ BAYAN — Senelerdenberl Büyük moğMatarda kasyerllk, vandözlllk yapan. Fransızca. Türkçe Rumen, İspanyolca bilen is aramaktadır. (P. K, 270J rümuzuna. 887 —
FakHF.VMlÜEa
EV BAKIM İŞİNİ İYİ E İLEN — Otuz ilâ kırk yas arasında kadın hizmetçi aranmaktadır. Rumeli caddesi Afitap ap art imanı No. 3 e müracaat_________________823
İYİ TERZİ KALFASI ABANIYOR -lamarlamaeı parça başı veya haftalık Jle Çakmakçılar yokuşu aşağısında Dılberzadeler mağazası civarında Sabri Safa Han No. 13. B27 - 3
BİR BAYAN ARANIYOR — Bir kişinin ev işlerini görecek okur yazar. görgülü, temiz ve yemek iyi bilen. mlUlyet aranmaz. Yas ve nal tercümesi İzahı» mektupla Akşamda (Ev İşleri) rümuzuna müracaat
B5I
AYDA 300 LİRA NET MAAŞLA -Acele bir memura İhtiyaç vardır. W0 Ur» nakdi teminat vertlresl şarttır. Kefalet kabul edilmez, tali* aılâtta % 10 ve her ruhsatta ayrıca 10 Ura prim verilir. Her gün salıntıları saat 9-11 arası Sirkeci Yalı Köşkü cad. No. 76 han kat 3. No. 3 İnşaat Bürosuna acele müracaat.
tnj —
3 A I.IS ATI >1(EŞYA)]
İPOTEK İSTİYENLERE — Tavassut eder. Emlâk, arazi, alım satımı, vekâlet İsleri kabul eder. Oran Emlâk Bürosu Taksim Tartabası Cad. No. 11. Tel.: 41314. 865 - 1
DEVREN SATILIK İÇKİLİ LOKANTA — Beyoglunda müşterisi bol İçkili ioakntaya devren veya ortak aranmaktadır. Beyoğlu Tepehaşı Bal-yöz sokak 28 No. ya müracaat.
761
ACELE SATILIK KOMPRİME MAKİNESİ — Amerikan ARTHUR COLTON markalı, çok seri çalıjan. muhtelif zımbalı, yepvetıi bîr kom -prime makinesi satılıktır Müracaat Hcrgün öğleden sonra Galata Tersane cad. No; 179 T(|na Eczanesi. Telefon: 49247 783 — 1
ACELE — 20000 kilometrede, radyolu ve kalorifer ile soğukbavn te sisli Amcrilında monte edilmiş lüks taksi otomobili vasıtasız olarak satılıktır, Müracaat: P.K 1652 (Oto-Galata. 852 — 1
UCUZ HUSUS! SATILIK HERSE DES BENZ OTOMOBİLİ — Taksi İçin de elverişli iyi ve İsler vaziyette. Galata Rıhtım caddesi No. 41.
■ 630
SATILIK TAKSİ — 5M3 plâkalı
Argo saatli açık renk Desclo Bankalar garajında görülebilir Sirkeci Şeref oteli TL 25754. 683 — 1
BİR KADIN ARANIYOR — Dişçi muayenehanesinde 40 Ura aylıkla öğleye kadar orta temizliği yapmak için. Unkapanı Küçükpazar cad. No. 8. 661
KIZ İŞÇt ARANIYOR — 14 - 11 yag arasında anbalâj islerinde çalışmak üzere Laç-i aranmaktadır. Müracaat yeri: Temelli Han No. 13 Atabek mağazası yanında Yeni Postane cad-dau. âdâ — 1
KADIKÖY — Altıyol» çok yakın SöftüllUçcsme caddesi He. 17® dükkân acele satılıktır. İsteklilerin: Kadıköy AUıyol Çilek sokak No. 0 a müracaatları. M8 — 1
ARSA DAHİL 1000 İLÂ ÜÇ BİN LİRASI PEŞİN TAKSİTLE EV İN ŞAATI — İstanbul Alemdar caaoesı Gıllhane Park kapısı karsısında 13'1-
840 — >
DEVREN SATILIK — işlek mevkide manifatura, tuhafiye dükkânımız borç dolayısiyle % 5 tenzilâtla acele devren satılıktır. Müracaat: Üsküdar Hâkimiyeti Milliye 107.
874 - 3
AZ SERMAYE İLE ORTAK ARANIYOR — Utanbulda işlek semtte Yeni Postane cad. Mobilyalı ve telefonlu ecnebi fabrikalar yüksek fir-molarlyle mümessillik mevcut olan 4000 — 5000 liralık bir arkadaş aramaktadır. Müracaat P. K. 370.
CİDDİ BAYA — İyi »1le yanında, güneşli, banyolu, eşyalı bir veya iki oda kiralanacaktır. Telefon: 21500 -Sel ma. Tercihan 13 - 14 arası.
8S8
DEVREN SATILIK BAKKALİYE — çift kazançlı müşterisi bol dört yo! ağzında bütün malı demirbaş esya-slyle birlikte ehven flitle verilecektir. Kurtuluş Slncmkhy Şahin sokak No. 40. 055
SATILIK AHSA — Nlşantaşuıda Vali Konağı caddesinde S katlı Ap inşasına müsaadeli cephesi 8,5 metre. önü açık havadar 167 m3. Telefon 23176. 870 — 3
SATILIK EV - Bir cephesi Ankara. öbür cephesi Ebussuut caddelerinde 580 metrekare üzerine İn ya edilmiş. şirket ve mücsscselerln illerine uygun 4 depo. 2 dükkânı havı 44 No. lı iki CV tatil ıtrtır. Ankara caddesinde Türkiye eczanesine müracaat. Telefon: 23475. 860 -3
İNGİLİZCE. FRANSIZCA ALMANCA — Hususi derzler, evvelce oku! direktörü, lisan öğretmeni bulunan ciddi bayan İsrafından. Seri me-tad. İstanbul, PK. 618 «A. H» namına yazılması. —
MATEMATİK DERSLERİ - Llae. ortaokul talebelerine evde müsait şartlarla der» verilir. Bangallı Türk-beğl So Bozkurt Ap. H»/l • veya S.T123 - «4133 tellerden birine adres bırak: Imııs ı.836
DEVREN SATILIK DÜKKÂN — işlek her ise elverişli kirası az iyi bir muhitte elektrik ve kırtasiyeci dükkânı azimet doloyulylo acele devredilecektir. Müracaat: Bahçeka-pı Yerli Mnltar karşısında Fındıkçı Remzi sokak No, 11. 853
BEŞİKTAŞTA — Tramvay caddesine bir dakika mesafede Çarşı içinde satılık kârgir dükkân. Beşiktaş Hastır» caddesi No. 45/1. Müracaat Eminönü Tahmis caddesi Kalçın sokak Tahmis handa Ziraat Bankass deposunda Muhittin Sırmaçek.
843
»M'İ|.>I»IM4J..TTTN
DİKKAT — İpotek isteyenlere tavassut eder- Emlâk. arazı alım satımı İle vekâlet İşlerini kabul eden herkesin İtimadını kazanmış olan Suhulet Emlâk Zarif Özalp Beyoğlu Bü-yükpanoakkapı köşebaşt No. 4. Telefon: 42300. 70 —2
KİRALIK YAZIHANELER — 5 odalı 3-1 tek odalı yazıhaneler ayrıca 3OO metrelik btr salon kiralıktır. Galata Veli Alemdar hanında Veli Alemdar yazıhanesine müraraaL
377 - 11
ACELE ŞAHLIK EV — EyOpte Abdtlrrahman Şeref caadesl otobüs geçen yol üstü 10S No lı iki katlı, elektrikli, büyük bahçeli, hissealz. 5 odalı. 2 sofaiı. mutfak vc sairdi evin tamamı satılıktır. Müracaat: Içmdckılcıa. 8Ö3 —
DEVREN SATILIK BOYAHANE -içinde 6 atmasterlik bir ıstım kazanı, bir elektrik santrifüjü. muhtelif boyda boya tekneleri bulunan boyahane İşler vaziyetle ehven fiatle acele satılıktır. Müracaat: Fincancılar Nasuhiyc sokak Nasuhiyc han No. 25/1. 859
EHVEN FİATLE SATILIK EV -Üsküdar Tabaklar mahallesi Toplası caddesi Balcı yokuşu M». 13. Dört oda. deniz görür Boj teslim. Görmek ve konuşmak için Üsküdar Tunus bağı tramvay durağı tfl/J Hafız Fahri Günaydın'a müracaat. 910
MEKTUPLARIMIZI ALDİHINIZI Gazetemiz idaresini adrca olarak KöstermL» Olan Karilerimizden Madam P, L- G. — N. B Tercüma Namlarına o»l»o cnakrupian ida-
Cafer Fahri Dikmenin
Eserlerinden
Krş
KİRALIK MÜSTAKİL KAT - U lell Fethi Bey caddesi Ahmet Su-ayip sokak No. 8/3 mi is takıl 3 oda mutfak, 3 hol, hamam, bahçe kiralıktır. İçindekilere. fW2
SATILIK KÖŞK — KjdıkÖyünde. iki dönüm çamlı, meyvalı bahçe içkide. İki bina, yeni tânUr gördü. Boyalı, konforlu. flaU ehven, boj tes-llış. 22566 ya telefonla. 841
GALATA GÜMRÜĞÜMF YAKIN -60 metrekare kiralık dükkân Galat» Veli Alemdar hanı kahvecisine mü-raw»L 155 — s
SATILIK A P ART İMAN _ Lâleli Gumrüjcemtnı sok. 10 No. lu 3 katlı elektrik, terkos. havagazı mevcut 230 lira icar getiren, üst kat bos teslim. 13 500 peşin 4.500 ipotekli. Mü-racat: Sirkeci Niibelhane sok. No. 25/L 881 — 9
SATILIK EV — Beyoğlu Kalyoncu-I kulluk caddesi GUlildan sokak 1
I No. lı 4 kat. S oda. su. elektrik, 1 kât boj teslim kagir cv. 127W liraya satılıktır. Müracaat: Galatasaray Pasaj Krepon 10 No. lı kahvede. 857 — 9
DEVREN SATILIK DÜKKÂN —
Cihangirde Ob* sokak No, 2/5 de tu-hnflyeel w ıtriyatçı dükkânı azimet dolayısıyla devren satılıktır. Müracaat aynı adreste Ahin ede
857
ERENKÖY CADDESİ — Altınlarla mevkiinde Böcekli cami yanında İki arsa satılıktır. Kadıköy Rıhtım caddesi Reşttefendl sokak No. 7 Cevdet.
ta.'.rik -JJ 4 ,T1C
İNGİLİZCE VEREN BAYAN — Ç-o cuklara. büyüklere, kolay melod, konuşma usulü, imtihana hazırlama, elverişli şartlar. M D posta külU.IU 660, İstanbul rümuzuna müracaat.
•64-1
YenJ arıcılık M
Av ve salon köpekleri 50
Savaş re polis köpeği 50
Tavukçulukta muvaf- 25 (akı ye tin sırrı 25
Nasıl tavukçuluk yapmalı?
Tavukçulukta nasıl kazanılır? 85
Tavukları yumurtlatmak için ne yedirmeli dlr? *5
Tavuk hastalıkları 25
Kanarya 150
Kitapçılardan arayınız
■■■■ DOKTOB
FETHİ ERDEN
laboratuvaai
(Bakteriyolojik, Biyolojik ve kimyevi taHlUler yapım Beyoğlu Taksime giderken Meşeli sokağı F'eran Apartımaıu. TeL 40534
AKSAM
Sahile 7
I Bale artisti"!
Mahkeme Koridorlarında
Arkadaşım Emil bir akşam geçmiş aşk maceralarımızdan bahsederken meyus ve müked-der anlatmağa başladı:
— Lenayı bir kabarede tanıdım. Gece yarısı yoktan geçmiş müşterilerin çoğu gitmişti. ' Yalnız ben ve benim gibi delişmen genç bir kaç arkadaşım. orada kalmıştık Bale artistlerinin en genci olan Lena. etrafında oturduğumuz büyük ve geniş masanın özerine bakarak delicesine dansediyordu. O gece hepimiz.- çak içtiğimiz için bağırıp haykıriyot. durmadan içiyorduk. Bizden daha aa sarhoş olmıyan artist, kadehlerimizi ellerimizden kaparak midesine boşaltıyordu.
Fakat bu kıyasıya içmenin neticesi feci oldu, fena, bir an sendeledi ve vücudu, masanın inerinden yere yuvarlanacak bir vaziyet aldı. Ani bir hareketle onu kucaklayıp kollarımın arasına aldım. Zavallı kızcağız İçkiden ve yorgunluktan kendinden geçti vc ağzından kanlar akmağa başladı.
O anda ne kadar müteessir olduğumu kabil değil anlatamam. Lenayı bir divanın üzerine yatırdıktan sonra arkadaşlarıma döndüm te sert bir sesle:
— Hepiniz buradan defolu-
reccde'halli atıyordu.
Bar sahibi yanıma gelerek:
— Evine pötürsenir daha iyi olacak. Fakat her halde onu bir doktora da göstermeniz İlamdır dedi.
Vakit kaybetmeksizin onu kollarımın arasına alarak kaldırdım ve çağırttığım bir taksiye bindirerek evine götürüp, karyolasın* yatırdım. Sabaha kadar uyumadan ucunda
bekledim. Sabahleyin Lena gözlerini açıp da beni karşısında görünce hayrete duştu:
— Siz mi beni buraya getirdiniz? diye sordu
— Evet, dün gece vaziyetiniz çok fena İdi. cevabını1 verdim.
— Yanımda kaldığınız bu kadar saat esnasında ne yaptınız?
— Ne mİ yaptım? Yanında uyumadan bekledim. Nabzınız çok hafif attığı için «lal yalnız bırakmaktan korktum.
Artist şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu. Bir erkeğin kendi-rile diğer erkeklerden bambaşka ve ivazsız bir şekilde ilgilenmesi garibine gitmişti. Minnet dolu gozlene. güzlerimin içine bakarak:
— Siz çok İyi kalbi! bir gençsiniz sözlerini mırıldandı.
Lenanın küçük bir çocuk gibi saf ve teiniz bir kalbi vardı. Onu daha iyi tanıdıkça, bu meziyetini daha iyi anladım. O günden beri sık sık evine gidiyordum. öteden beriden konuşuyor. bir çok defalar da beraber gezmeğe gidiyorduk.
Lenasız artık yaşayamazdım. Zannedersem genç kız da ben-siz yapamıyordu. Bar, artık onu alâkadar etmiyordu. Bir gün bana artık bar* gitmlye-ceğini söyledi. Sözünü tuttu ve
hayatını kazanmak için başka bir iş aramağa başladı.
Çılgınca sevişiyorduk. Aşkımız saf ve temizdi. Fakat Lena daima dalgın ve kederliydi. Bir gün bana bu kederinin sebebini anlattı: Mazisi, onu yeise tfarkediyor ve kendislnfl benimki gibi büyük ve temiz bir aşka lâyık görüyordu. Bir gün hıçkırıklar arasında:
— Keşke, hayatımda senden başka bir erkek tanımasay-dmı... Ne kadar bedbaht olduğumu bir b ilsen. Korkarım kİ hiç bir zaman sevgine lâyık o-lamıyacağun diyerek bana içini döktü,
Lenayı taparcasına sevdiğim için onunla evlenmeğe karar verdim. Kendisine bu kararımı söylediğim zaman hıçkırıklara boğuldu. Ben, bu hıçkırıklarını, sevincine atfettim. Meğer tahminim yanlış imiş...
İzdivaç masraflarını temin maksadile babamdan bana miras kalan emlâki salmak için ertesi gün kalkıp memleketime gittim. Giderken elimdeki parayı Lenaya verdim. Bir ay sonra döndüğüm zaman evleneceğimizi ve şimdiden bu mesut olaya hazırlanmasını söyledim.
Fakat heyhat! Küçük Lena, hiç bir zaman zevcem olmadı. Dün onu ebedi meskenine kadar teşyi ettim ve narin vücudunu örten kara toprakları yaşlarımla ıslattım. Çünkü artist, memleketimden döndüğüm günün sabahı intihar için kol damarlarını kesmişti Kendisini büyük bir hasretle kucaklamak için eve vardığım zaman onu ölmüş buldum. Canına niçin kıydığını anlatmak için bana hitaben şu mektubu yazıp bırakmıştı.
«Sevgilimi öldüğümden dolayı sakın kederlenme! Bu çok-tanberl olması lâzım gelen bir şeydi. Heyhat! Seni o kadar çok seviyordum kİ hayatıma kıymağa cesaret edemiyordum. Fakat benimle evlenmek hususundaki kati kararın, bende bugüne kadar eksik olan kudret ve cesareti bana verdi.
Sevgilim Emılinı! Ben .«enin zevcen olamam. Çünkü bu şerefe lâyık değilim. Yaşınım küçüklüğüne rağmen arkamdan ağır bir mazi rârüklü yorum. Bu ağır yükü omuzlarına almaklığın katiyen doğru değil.
Ben, kendimi sana lâyık görmüyorum. Bu sebepten dolay.ı ölümü izdivaca tercih ettim. Sevgilim. mahzun ve meyus öleceğimi katiyen sanma! Hayır Emli! Eminim ki yeryüsünde hiç bir kadın benim gibi mesut ve bahtiyar olmamıştır. Senin tarafından sevilmek saadetine mashar olduğum İçin mesut ve bahtiyar ölüyorum. Elveda sevgilim 1»
Emil, nefes almak İçin biraz durduktan sonra İlâve etti:
— Şimdi matem ve ıstırabımla başbaşa yaşıyorum. Lenanın sadık köpeği, her akşam ayaklarımın dibinde çömelerek mahzun göalerlc bena bakıyor. Eminim ki, o da hayata gözlerini yuman hanımını kalbi elem ve ıstırapla dolu olarak a-nyor. Heyhat, İkimiz de Lenannı saf ve sevimli çehresini bir daha göremiyeccğlz.
Çeviren: .1. llİI.Alt
Kalçamın acısını onun yanına bırakır mıyım?
Gövdesini çarpıtıp sağ kalçasını ovuşturarak içini çekti:
— Hey Rirtı gençlik hey! Şimdiki halime bakıp da aldanmayınız. Sîz. beni gençliğimde görseydiniz, şaşar da kalırdınız.
— Maşallah, şimdi de ihtiyar değilsiniz, teyze hanım.
— Eh, orası öyle amma ne de olsa eskisi gibi değilini şimdi. Gençliğim başka türlü idî.
— Ne yapardın gençliğinde, hanım teyze?
— Neler yapmazdım kİ, evlâdım? Ele avuca sığar kızlardan değildim. Şimdi kilerin haline bakıyorum da yüreğim sızlıyor. Bir sürü genç kız görüyorum. Baye-zitten tramvaya biniyorlar da Lâlelide iniyorlar. Bu nasıl gençlik, a benim canım efendim? Uç adımlık yolda tramvaya biner mi insan? O kadarcık yollan atlıya zıplı-ya giderdim ben. Hele kızağa o kadar meraklıydım ki. Bizim evin arka taralında bir yokuş vardı Böyle karlı günlerde akşamleyin kovalarla su taşıyıp yokuşun tepesinden aşağı dökerdim, sabaha kadar sular donar, buz tutardı. Ertesi gün eski soba tahtasını aldığım gibi kızak kaymağa giderdim.
— Hoşlanıyorsan şimdi de kızağa binersin, teyze hanım.
— Aaaa, o nasıl lâkırdı, beyefendi oğlum? Bu yaştan sonra ben kızağa binebilir iniyim? Defe koyarlar insanı. Hani, ayıb olmasa binerim vallahi.
— Biniver. hanım teyze. Elâlem bir sürü şeyler yapıyor, ayıp sayılmıyor da senin kızağa binmen neden a-yıb olsun?
— Olmaz, efendi oğlum. Bana yakışmaz öyle şeyler.
— Buralarda ne arıyorsun, teyze hanım?
Gene kalçasını ovuşturarak hafifçe inledi;
— Kalçam fena ağrıyor.
— Romatizma mı var?
— Hayır, desturum, kaba etim fena ezildi.
— Düştün mü yoksa?
— Böyle havalarda sokağa çıkanın aklı yoktur amma çarşı pazar işleri İçin çıkmağa mecbur oluyoruz. Pirinç almak İçin bakkala gitmiştim. Sokaklar öyle kayıyor ki adım atmak kabil değil. Kaldırımlara bastıkça kızak gibi gidiyor insan.
— Sen kızağa meraklı imişsin, teyze hanım.
— Bırak Ali alı aşkına. Kızak başka, bu başka. Kalça nun ağrısının üzerine yarım kilo pirinci de koyunca sinirlerim bozuluyor. Dükkândan çıktım, kaldırıma a-yağlmı basmamla beraber vızzzt diye kaymağa başladım. Yokuş aşağı kurşun gibi gidiyorum. Duvara tutu nayım diyorum, olmuyor. Kendimi sal iversem vızlıya vızlıya Aksaraylara kadar ineceğim. Bir de oradan geriye dönmek lâzım. Tutuna-
cak bir yer bulmak için sağa sola bakınarak kayarken, şu kız karşıma çıktı, hemen elimi atıp omuzunu tutuverdim. Meğerse o da komşu caniyle ayakta duruyormuş. Elimi dokundurur dokundurmaz sallanmağa başladı. (Amen, kızım, ben pusulayı şaşırdım, bari sen kendini sıkı tut da.. » demeğe kalmadı. Ben sağ kalçamın üzerine yuvarlandım, kız da paaat cttye benim üzerime çullandı.
— Vah vah, geçmiş olsun, teyze hanım. Kalçan incindi demek?
— Kalçamın ezilmesiyle kaldı mı ki, beyefendi oğlum? Yarım kilo pirinci unutuyor musun? Yere düştüğüm zaman pirinç torbasını sımsıkı elimde tutuyordum. Nasıl tutmam? Tamam kırk kuruş para verdim.
-- Pirincin de döküldü öyle mi?
— Ben kendi halime kal-saydım pirincimin bir tek tanesi bile ziyan olmıyacak-tı amma şu şırfıntı kızın şerrine uğradım, hem kalçam ezildi, hem yarım kilo pirincim ziyan oldu Hangi birine yanayını?
— Kızı dâva mı ettin?
— Yok canım. Elin kahpesiyle uğraşır mıyım ben?
— Mahkemeye niçin geldiniz ya?
— Aklı sıra benden şekvacı olmuş. Kim dinler cırı un lâfını? Hâşa huzurunuzdan. köpeğin duası kabul edilse gökten ekmek yağar, derler.
— Ne diye şikâyet etti seni?
— Hınunm. . Kalçamın a-c ısını onun yanına mı bırak-tim sanıyorsun?
— Kavga mı ettiniz?
— Sen olsan etmez misin, efendi oğlum? Sözüm meclisten dışarı, köpek gibi dalıyor insanı. Koskocaman gövdesiyle üzerime çullanması elvermiyormuş gibi bir de; «Terbiyesiz karı, sen beni ittin de düşürdün, çantam ezildin diyerek bana saldırmağa kalkmaz mı! Kolunu çarptığı gibi elimdeki pirinç torbası fırladı, pirinçleı karların içine dağılıverdi, O yapar da ben durur muyum7 Torba gidip de eklerim boş kalınca karların içinde şöyle bir döndüğüm gibi kızın üzerine çıktım, iki dizimi göğsüne dayadım, başladım suratına yumruklan savurmağa. Derken efendim...
Mübaşir seslendi, hanım teyze, sesini kesip kalçasını ovuşturarak gitti.
Ce. Re.
Göz Miitehosarst
dr. Cenil Görür
Cağaloglu Nuruosmanlye caddesi Alay spartımanı Pazardan başka ner sön saat 14 ten l7 ye kadar Telefon: ’-SOö»
Akşamdan akşama
Umumî af ihtiyacı
(Baş tarafı 3 üncü sahifede) yükselebilir: Meselâ, diyenler var ki: «Mücrimleri serbest bırakırsak, sokaklar mücrimlerle dolar.» Bu da yanlış bir fikirdir: Mücrimler, nasılsa 1, 2, 3, 10, 15 ay sonra çıkacaklar. Fakat o vakit, cemiyetin düşmanı olarak vc kinle dolu çıkacakları gibi, çoğu, intikam almak için hiçbir fırsatı kaçır-mıyacaklardır. Halbuki bir «af »la hemen serbest bırakılırlarsa, cemiyete karşı medyun ve müteşekkir olarak çıkacaklar; intikam yerine, mazilerini tamir etmekle meşgul olacaklar ve istifade ettikleri affa lâyık olduklarını ispata çalışacaklardır. Elbette, her kaidede istisnalar mevcuttur; % 5 veya % 10 gene cürüm ve cinayet işliyebilirler. Fakat o kadar küçük bir zümre >-çin. kalan yiiı(le 95 i hapiste çürütmek doğru olamaz fikrindeyim. Hapis. 10 gün için dahi kâfi, hem de fazlasiylc kâfi bir cezadır. Hapse girmiş ve niyetleri kökten bozuk olmıyan adamın, bir saat bile kalması kâfi gelir ve başka hiçbir ciirüm veya kabahat işlemez...
5 — İktisadî durumu bakımından da; mahpus bir vatandaşın memlekete zararı, vasati olarak, günde 10 lira hesab etmek lâzımdır. Çünkii hu adam hapiste hiç bir iş görmediği gibi, üstelik de hükümetin masarifiyle yaşıyor. Simdi 80.000 mahpus varsa, asgari 800,000 lira güııdc bir zarar demektir. Günleri ılarbedecek olursanız, 100 gün hapis, SO milyon lira demektir. Fazla ise o nispette fazla zarar demektir. ..
6 — Affı, hepimiz her gün tatbik etmekteyiz; Sabahtan akşama kadar, her giir, birkaç defa «af diliyoruz» ve «afediyorıız.. ..Affedersiniz» ve «Pardon» tâbirleri
Milletlerin garip âfetleri
(Bas tarafı 4 üncü sahifede) na taktıkları bir yuvarlak gonga vurarak, güya hırsızlan ikaz eder ve korkuturlar.
On isimli sokaklar!
Çinde ppsulmnz yürünmez. Çine gelen bir caddeyi, sokağı ararsa bulamaz Çünkü Çin de meselâ bir sokağın on ismi vardır. Binaenaleyh pusula ancak sizi sokak veya ev arama derdinden kurtarır. Evde saatinizi unutabilirsiniz Bu diyarda saat mefhumu yoktur. Yemeğe sekizde mi yahut onda mı hepsi bir. Ne ahçınızın saati vardır ve ne de saatten anlar. Trenler dahi istenildiği zaman hareket ederler.
Pusulasız şehir İçinde ne yaparsınız. Hattâ otel içinde dahi ! nasıl hareket edersiniz, hepsi bir mesele.
Cinde şehirlerin pek tabii olarak, her şeyin geri olduğu bu diyarda, plânlan yoktur. Fakat plânlar dahi olsa bu plânlarla ne yapabilirsiniz. Bütün şehirde yedi sokak İsmi vardır. Bunlar birisi on sekiz, diğeri elli bir defa tekerrür eder.
Sizi Rikşa içinde taşıyan ko-, üye caddeyi nasıl anlatabilirsiniz. Meselâ Ağaç sokağı on yedi defa tekerrür eder. Hayır çinde ne plân ne harita, ne ev numarası ve ne de .eağ sol vardır. Yalnız pusula, bu Çinlilerin icadıdır ve Avrupaya oradan gelmiştir. Bu suretle pusula onların vücuduna, kanına kadar işi emiştir ve gözü kapalı olarak Çinliler size ciheti semaviyeyl söylerler.
Bir arkadaşımız evinin bahçesinde bir su kuyusu açtırıyordu. Kazıcıların başlarında bulunan bir adam, bu basit in! sanlara emir veriyordu ve kuyunun içine bağırmaya başladı: Bundan böyle artık Kuzey Batıya doğra kazın. Te dikkat ettim hakikaten bu basit İnsanlar verilen talimatı aynen ifa ediyorlardı ve Kuzey Batıya ılogru kazmaya başladılar. Evet
bu basit kolilerin Kuzey Güney Batı Doğu kanma kadar işlemiş.
Fakat zannetmeyiniz kİ. Çinlilerin kanında bulunan pusula biz AvrupalIların Çin de dalma ceplerinde bulundurdukları hakiki pusula gibidir. Bu ırkların tablatlerine uymaz. Hakikatte pusulanın kadranı Kuzeyi gösteriyorsa. Çinin kadranı size Oiıneydedlr. Neticede Kuzey veya Güney olsa dahi yolu bulacaksınız- Çünkü Çinli her çizdiği krokiyi Güneye güre ayarlar. Çünkü Konfizius mabedi Güneydedir. Çinli halta evini dahi pusulasına göre İnşa eder. Evinin mihrabı ve evlerinin büyük kapıları dalma Güneye doğrudur. Hattâ köpek kulübesinin dahi kapısı Güneye doğru açılır.
Çinde bir evde odada resimler asılırken, ev hanımının uşağına çivileri «bir parça daha Güneye. Lamam şimdi bir parmak kadar Kuzeye doğru» diye talimat verirken İşitirseniz şaşmayınız. Bu diyar bir felsefe yurdudur. Bir çok âdetlerini okuyup anlamak için, bu insanları ber bakımdan tahlil etmek icap eder.

bunu tanıamiylc ispat eder mahiyettedir. Türk milletinin dc «insaniyet ve merhamet İtişleriyle dolu olduğunu ispat etmemiz lâzımdır.

Cumhuriyetin 25 inci yıldönümünde. «toparlak rakamda affolmasın» fikrine saplanılmış!}. Şimdi, tam zamanıdır: Toparlak rakam değildir! Biraz daha gecikti-! rilirse, seçimler başlıyacak! vc Yirminci Asrın ortası gelip çatacak. Umumi af ümi( di de bu toparlaklık içinde teker meker yuvarlanacak.
Demir tavında dövülür. 1 Halk Partisinden de, Demokrat Partiden de; bütün alâkadarlar, ve kalbleri merhamet, şefkat, insafla dolu olanlar, bit mevzua karşı alâka bekliyor.
(Vâ - Nû)
Çorak hekimi do*to»
Ahmet Alıkoyunlu
raksım - talimhane
Palı-, Telefon: SZI«?
Amerlkada İçine öte beri alan büyük contalar çok rağbet görüyor. Kadınlar bununla çurşı pazara gidiyorlar ve boyunlarına astıkları çantaya dolduruyorlar. Yukarıda bu çantalar-
dan biri görünüyor.
Düşman Dostlar.
Macera ve Aşk Romanı
Yasan: J. D. Can Tercüme eden: (Vâ-Nû)
Tofrttn NJ 35 ,
— Geceleri, pasif koruma memurları durmaksızın her tarafı kontrol ediyorlar. Bu cins fenerler epey ışık verirler. Halbuki. pencerenin perdesi bile yok. Nasıl oluyor da hiç kimse »şı® farlcetmemlş?
— Belki de Forbes lâmbayı söndürmüş tür; K-r.dlni asmadan evvel perdeyi de indirmiştir. Pencereyi açık bırakmış o-labllir Fakat anluyamıyorum; ne maksatla...
— Hayır, hayır... Tecrübeler göaleriyur ki. h?mec hiç kimse karanlıkta intihar etmez. Hele böyle muğlâk şekilde intihar eden Forbes, hazırlıklarını karanlıkta yapamazdı. Ben bilâkis, mücrimin, cinayeti işledikten sonra feneri söndürdüğüne kaniim. Sonra, fenerde kalan akar yakıtı «işey- bo-şultmıı, fenerin lu ııdlildiııden
söndüğüne herkesi inandırmak istemiştir, işte mesele I
Pek şaşırmış olduğudan, Alan, doktorun düşünce seyrini bile taklbedemlyordu.
— Hangi maksatla bunu yapmış? — diye sordu. — pencereden perdeyi kaldırmaksızın. fenerin yanıp sönmesine meydan verebilirdi.
Doktor, gülümsiyerek;
— Belki de, çıkp gitmek üzere pencereye ihtiyaç duymuştur! — dedi.
Artık sabrı tükendiğinden, delikanlı haykırdı:
— Peki ama, Aliah rızasiy-çlıı, şu neticeye bir hakinizi İnsan bu sık demirler arasından naşı] çıkıp gidebilir''
Uzaklan bir ses anlatı çağırıyordu. O sebeple, konuşmaları bu noktada kesildi, çıkmak üzere telâşlandılar. Kulu-,
tuvarında hazirlanar. karbonik gazdan hasıl olmuş bulunsa gerek...
Doktor Fell, başlyie bir tasvip ve tasdik İşareti yaptı Avukat, ellerini memnın memnun uyuşturarak sordu:
— Augus'un ölüm şekline dair bir şüphe var mı? Yahut da o öldürücü gaıı odanın İçine ki-, min soktuğuna dair?...
— En küçük bir şüphe yok.
Doktor, kulübeyi eliyle göstererek devam etti:
— Eğer bu odaya girerseniz, nazariycnizl kuvveüendlrecek kuvvetli bir delil bulacaksınız.
Avukat, kulübeye girdi ve derhal dışarı çıktı. Derken Swan da girdi. Avukat soğukkanlılığını toplamak üzere, büyük göyret sarietll. Gayet buyuk olan gırtlak kemiği asabiyetle İnip çıkıyordu. Melon şapkasını ensesine doğru itti; boylu boyunca doğruldu. Yeni bir gayret sarf İle hamle elli; kulübedeki gazetecinin yanına kendini attı.
İki adam, içerde uzun zaman kalmadılar. Köpeğin havlamalarını arıtımı ası üzerine çıkıuuk
beden dışarı adım atınca, gazeteci Charles Svatfın ve avukat Dun canın gelmekle olduğunu gördüler. İki adam, kulübeye doğru yokuşu tırmanıyordu.
Avukat, sırtına bir empernıe-abl, başına da melon şapka giymiş. Ceset gibi sapsarıydı, çehresi, biiyük bir memnunluk ifade ediyordu.
Gazeteci, sözü anlaşılabilir bir mesafeye vardığı zaman, vaadini tutmadığı için Alan’a çıkışmağa başladı:
— Beni böyle atlatmak?... Olur şey değil... Halbuki bütün olup bitenleri söyllyeccftl-nize dair vaadde bulunmuştunuz. Eğer emrimde bir otomobil bulundurmak basiretini göstermedeydim, şu anda mahvolacaktım.
Avukat lşıniznzı andıran bir tebessümle cevap verdi:
— Baylar! Doktor Grant ağ-tdyle söyledi k), Colbı Campbell karbonik gazla sehlrlen-nalş...
Doktor Fell:
— Ben do aynı fikirdeydim! — dedi.
— Bu gaz Autus un lâbora-
yollara saptık: Zehirli örümcekler. tehlikeli yılanlar, neler, neler düşündük, şimdi artık, bu tasavvurlarımız karşısında, gülmekten kendimi alamıyorum. Şu anda, bütün tablo, karşımda apaçık! Sigorta kumpanyaları da paraları verecekler! İtiraz etmelerine İmkân kalmadı.
Avukat, böylcce. talâkntlâ konuşup dururken, bir noktaya takılmış gibi sendelddl.
Meslek alışkanlığı ile bir noktayı ayd'nlatmnk istemişti, belli...
Yavaşça sordu:
— Henüz anlayamadığım bir nokta var, üstat. Forbes. kafesi karyolanın altına evden atılmadan önce koyduğuna göre. Elspat hala He hizmetçi Krlslie m asanın orada bulunduğunu nasıl olmuş da farketmemiş-ler?
Doktor Fell, sükûnla cevap verdi:
— Elspat bala, bize sonradan itiraf ettiği gibi, kafesi orada görmüş. Siz, ona, bir «kasa» görüp görmediğini sordunuz, o. inkâr etti, aynı şeyi İnkârda devam edecek...
zorunda kaldılar Duncun boyuna:
— Kuçu kuçu ...Güze! köpek! — diyordu; fakat hayvan, saldırışlarını arttırıyordu.
Swan:
— Hayvana dokunmayın sakın! Pek hiddetli____dedi.- Eh,
ben gidip telefon edeyim. N» müthiş haber!... No kadar heyecan uyandırıcı bir vaka...
Avukat, kendini toparlayabilmişti. Sâkln bir sesle dedi kİ:
— Demek, kaatil Alec Forbes' m İş?
Cevap vermlyerzk, doktor Fell, başını eğdi. Avukat ona doğru atıldı. Elini saUayarok dedi ki:
— Azizim, doktor Size ne kadar teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz. Zira, cinayet vasıtasının ne olduğunu siz de uzun zamandan beri pekâlâ biliyordunuz. değil mİ?
— Evet.
— Ah. nasıl oldu du bunu daha evvel düşünmedikl Halbuki ne derece aşikârmış... Kafesin kapalı olduğu bütün vaziyeti zaten anlatıyordu. Blzlerse, ne
Avukat, hâlâ endişeliydi. Mamafih, Fell'e şu suali sorarken yüzünde bir piriti hasıl oldu.
— Sigorta kumpanyasının, bu vaziyete artık itiraz etmiye-ceğlni, paraları vereceğini zannediyor musunuz?
— Polisin bu izahatı kâfi bulacağını biliyorum. Binaenaleyh sigortacılar da kâfi bulacaklardır. ister istemez bu böyle olacak?
Avukat, rahat nefes aldı.
— Demek bu İş olup bitti. Bizi burada bekleyen nahoş vazifeyi de halledelim. Polis merkezine haber verdiniz mi? Yeni vakadan zabıtanın malûmatı var mı?
— Bu işi bayan Kathryn üzerine aldı. Neredeyse döner, gelir. Kapıyı kırmak mecburiyetinde kaldık: fakat bizzat far-kedeceğiniz gibi başkaca hiç bir şeye el değdirmedik
Doktor Fell, piposunu ağzından çıkardı. Bambaşka bir mevzua geçerek şu garip suali sordu:
— Kuzum bay Duncan’... Siz, Robert Campbell'i tanıyor musunuz?
(Arkas var)
«
sam re «
. Sahlfe 8

Suikast ihbarı hâdisesi
yorum kİ. şu büronun işidir. Dünyada bu büro yapıyor bunu. Değil ml efendim? Bir çok bilgidir bu... Millî emniyet teşkilâtının başında olan veya içinde bulunan mütehassısların bir şeysi vardır. Bu zat yani Fuat bey memlekete hizmet etmiştir. Hükümete az çok bunun da bir revlşl var değil ml? Evvelce kaymakam olmuş bilmem ne olmuş, bu nasıl bir adam? Bunu ne bileyim. Bunun sicili yok mu? Ben devlette vazife aldım. tik okulda bir sene hocalık yaptım. O kadar. Esasen bilmem devlet makinası nasıl çalışır. Haberim yok. Fakat bilmem neye İçişleri Bakanlığının bir kaymakamın temayülü nedir. Bilmem nesi nedir. Birşey bilir her halde. Bir meselenin mahiyeti hakkında rapor yazarken bir çok şey yazar efendim, onun İçin bendenize göre her üçü hakkında evvelâ her halde bu meşum tasavvuru yapabilirler mi yapamazlar mı bu bir... midir, hastalık eseri midir? Bütün bunların mazileri biraz şey edecektir. Ve bugünkü halleri bugün İçinde bulundukları bir durum vardır? Orada bize söylüyorlar arkadaşlar kİ. hiç bir yerden geliri yokmuş bu ne ile yaşar İstanbuldakl arkadaş.
A — Evet.
B— Efendim, sonra bu zatı babası İdare ediyormuş .Bunları hep zatıâllnlzle konuştuktan sonra inceledim.
A — Kimmiş babr.fi?
B — Osman Bölükbaşı ile Osman Bölükbaşının babası İdare ediyormuş. O evlendirir, o para veriyormuş. Ayda, ayda...
A — İşin dışında fazla sarfiyat yapan arkadaş var mı?
B — Ne gibi?
A — Fazla böyle iradından fazla masraf eden arkadaş var mı?
B — Bilmiyorum. Osman Bö-lükbaşı mademki böyle Parls-te tahsil... yapmış da ne diye bu gelip de şu devletten hizmet alıp da bir vazife görmez. Geçinemedi. Babası bakıyor. Bunu işittim. Doğru mu değil ml siz tesblt edeceksiniz. Bir yerden geliri yok. Amma batası her ay kendisine para veriyormuş. Babası her ay kendisine ne verebilir.
A — Zengin bir adam mı imiş?
B — Bilmiyorum. Bugün ayda ne sarfedlyor. Bilmiyorum. Fakat on para geliri yok. Babası harçlık veriyor. Diğerinin ‘ bir şeysi yok. Nasıl?
A — Arna’nın?
B — Geçinir. Arna’nın şeysi yok. Demokrat Parti bünyesinde onu müfettiş olarak kullanmış o zaman. Demokrat Parti maaş vermiş, söylenmişler. Biz herkese para veriyoruz. O adam neye para alıyor denmiş. Çekilmiş Demokrat Partiden. Yani maaş almamış ondan sonra da İşte istifa etmiş o bLr. hâdise ondan sonra nereden gelir var, kimse bilmiyor amma. Yiylyor. içiyor, yiyiyor içiyor...
A — Müreffeh geçiniyor?
B — Müreffeh geçindiğini bilmiyorum. Yalnız her halde yiyor içiyor, buraya geliyor gidiyor. E. çıplak olarak hâdiseyi ortaya koyuyorum. Bildiğimi yani duyduğumu hakikat mı değil ml ?
A — Sizin parti de bunlara bir para vermez.
B — Hayır katiyen daha para istiyoruz onlardan. Gerçi ben partinin İç gelişmesinde para İşleri ile alâkadar değilim.
A — Belki de para verecek vaziyette değil yani...
B — Değil, parti her birimizden muntazaman para ister. Tabiî onlardan da ister. Pek tabii, Yani ben burada da gene tekrar arzedlyorum. Sözlerim benim tesblt ettiğim şeylerdir. Hakikat mı onu bu yüksek makam tesblt edecektir... Parayı nereden alıyor bilmiyorum. Yal nız işittiğim bu. Fuat Arna’nın hiç bir yerden geliri yoktur. Fakat parası vardı. Osman Bö-lükbaşı keza. Babası vermektedir. Bu benim tesblt ettiklerlm-dir. Bu teshillerim. Hakikattir. Onu tamamen takdirinize bırakıyorum, Gerçi babası veriyor ama. Yalnız siz tesblt edeceksiniz kİ X. Y. veriyor bilmem, ebnlm işittiklerim, tstanbulda-klnl bilmiyorum. Kim ne veriyor. Arkadaşı mı veriyor, mağaza mı kendisini besliyor hiç
(Baş tarafı 1 inci sahifede) : eder. Elverir kİ huzuru sükûn ' Ue. kafa He idare ederler bu İşi | ve bizim beraber bağırarak ve ( bütün memleketi dolaşarak bu { fikri telkin ederken böyle bir ( endişeye ne diye düşüyorlar, j Yani sizi hapse sokarlar. İşiniz ( gücünüz... cinayete kadar yol ( almamalıyız. ,
B — Efendim kimsenin aklı , almaz bu işleri. I
A — Bendeniz anlıyorum a- j taa, bu fikre böyle bir düşün- ( ceye sapmalarında... J
B — Yok. 1
A — Haksız görüyorum, man- 1 tıksız görüyorum. ‘
B — Efendim olabilir değil ( ml. herkes yani kendisine veya ( şunu zatıâllniz de kabul eder- ( slni2 kİ, her halde bir İtimat- , sizlik memlekette hüküm sür- ( mektedlr, İtimatsızlık... olduğu , gibi devlet başkanı Halk parti- j sİ İçinde, I
A — Memlekette tahrikat ya- t pılarak memlekette bir huzur- , suzluk yaratmak tevehhümden, | bundan ileri geliyor. 1
B — Zatıâllniz de blliyonnı- 1 nuz. Mütemadiyen emek sarf e- 1 diyorsunuz ve ders verlyorsu- 1 nuz... Bütün bunlar ve bütün 1 bunlardan varılma!’ İstenilen ( maksat huzur ve sükûnu, istlk-Tarı sağlamak olduğuna göre demek kİ bir huzursuzluk bir j endişe var az çok. Yani bunu , kabul edelim. {
A — İşte bu endişeye mahal ‘ olmadığını söylüyorum ben. Bilhassa aklı başında arkadaşlar- , siniz. Ama dediğiniz insanlar ( ne yaparlar, ne yaptırırlar. Bu ( kabiliyette insanlar âdil de olsa yine birini öldürmek İşerler. , O başka bir şey. O İnsanlar ayrı ‘ janrda adamlardır
B — Bu öyle yaptı, öyle elti, j Adamın düşünüş tarzı... her , halde bir kanaati vardır .. Benim hakkımda Maarif Vekâleti- ] niıı yüksek bir kanaati olması lâzımdır. Bir sene beni istlh- | dam etti. Böyle insanlar mazi- , de ne yaptılar, nasıl bir ruh ta- , şıyor, nasıl bir hâdise İle nasıl j reaksiyon, nasıl cevap veriyor, bunların hakkında en iyi ma- | lûmatı... alır, O muntazam dü- , şünen bir İnsan mı ’antimental bir İnsan mı?
A — Evet.
B — Bu nususta en kuvvetli malûmat onun mazisidir. Kana atimce böyle bir şeye ne dereceye kadar o da dahildir, değildir. Bence mazisi kâfi? Ben bilmiyorum, yani ne bileyim yani..
A — Bir haleli ruhiye... dinliyor ve böyle bir şey bile olmaz demiyor.
B — Ha. endişe yok, ondan sonra eee... nerede toplandılar diye düşündüm. Baktım kİ bu Fuat bey İstanbuldar Fuat bey meselâ toplantı uluyor, bu Fuat bey de Ankaraya geliyor.
A — Toplantıya geliyor.
B — Toplantıya geliyor. Geliyor, meselâ genel İdare kurulu toplantısında bulunuyorlar. Ondan sonra çıkıp geliyorlar... Fakat gelişi... gelmemesi lâzım.
A — O da bazıları Ue temasta bulunuyor. Üye.
B — Üye olarak gelmemesi lâzım geliyor ve o vakitler Al-doğanın evinde oturuyor, yemek yiyorlar beraberce, İçip eğleniyorlar. Bunlar kendisi İle ne konuşuyorlar, ne yer onu bilmem, kendisi onu mu konuşur, bunu mu konuşur, c-nu da bilmiyorum. Bir defasında bizim İstanbul mebusumuz siyasî tem sHci olan heyet başkanı ve... İnönü hakkında bir şeyib konu şulacağmı tahayyül dahi etmek istemem... İşte görüyorsunuz e-fendlm. Aramızda konuşurken.. yalnız, biliyoruz tabii kaç defa geldi gitti. Biz onu bilhassa söyledim ki Naci beyefendiye kolaylık olsun diye
C — Evet.
B — Tetkik ediyoruz dedi. Fakat her halde Bölukbaşı İle Al doğan üçü beraber mesele bundan İbaret .Ne vakit gelirlerse efendim tevsik buyurun gelmelerinde üç saat beraberdir. Beraber yiyorlar İçiyorlar filân. Bir dördüncü, beşinci nadiren bulunuyor aralarında. Benim bildiğim bu .
A — Demek ki, bu adamlar-danümlt ediyorsunuz böyle bir hareketi yapabilirler.
B — İkisini bîr kelime Jle vasıflandırdım. Korkur.ç. Bu damlar muvazenesiz, Çünkü hâdise bundan ibaret Bunu da _ gene bunların d3 bir mazileri 1 bir şey. var. Değil mi efendim? Bilmiyorum tabii... Bu İste zannedl- sunuz İstanbuldakllerin?
a-
A— Şahuların t da tanımıyor

B — îstanbuldakllerin Fuat beyi tanıyorum.
A— Hayır hayır. Demin bahsettiğiniz.
B — Katiyen.
A — Mühürdaroğlv ile Lef-lefl,
B — Hole Leflefl hiç tanımıyorum hiç tılç... Mühürdar-ofiiunu bilmiyorum. Buraya geldi hiç görmedin ml filân diler. O kadar efendim, rum bu Başbakanım.
A — Teşekükür ederim, bette böyle bir harekete meydan verilmez. Memleketin kanunu var. Zabıtası var. Teşekkür ederiz ki İkaz ettiniz. Siz de emniyeti İkaz etmiş sayılırsınız. Memlekete gelecek bir kötülüğün Önüne geçmişsiniz. Ne olur sa olsun biz böyle bir kötü yolun memlekette açılması girdiğimiz yolun ölmesi demek olur. Vatandaşların birbirine... kalkmaları bunun akıbetinden de düşmanların ne suretle İstifade edeceğini hepimiz takdir ederiz. Siz bu İşleri düşündüğünüz için sizi tebrik ederim. Ve bunu haber verdiğinizden dolayı.
B — Teşekkür ederim. Zannediyorum kİ vazifemi yapıyorum. Ben gene ben son olarak şunu arzedeylm kİ efendim, bütün emeğimi emek diye harcanacak dâva dosyalarımdan başımı kal dıgun müddetçe bütün zamanımı bu İşe "hasrettim. Bana da biraz itimat buyurmanızı rica ederim. Evet dâva dosyalarının dışında ne kadar vaktim varsa bütün vicdanımla biitiin kalbimle bütün kulaklarımla bu işin böyle zekâmın tabii yettiği kadar herkeste bir itikat vardır.
SULFADERME
YARA MERHEMİ
hiç
DERMDJEN
bir
YANIK, EKZEMA ve CİLD VAKALARINA FEVKALÂDE İYİ GELİR.
A — Her halde görülüyor kİ, böyle bir mücadeleyi nefis yapmışsınız. Yani fenalığın tahakkuk ederse memlekete ne fenalık geleceğini ve bunu söylemekle ne kadar hizmet etmiş olacağınızı derpiş ettiniz, uzun uzadıya öyle anlaşılıyor ki bu neticeye vardık,
B — Şüphe yok korkunç bir şeydir bu.„ Bunun tasavvurunu korkunç buldum da geldim. Yoksa daha başka yollar da vardır değil ml?
A — Evet.
B — Tasavvur var belki. Bilmem kİ belki hasta adamlar bilmem. Meğer kİ onların Da-hlllye Vekilliğini yapmış olsa idim. Anlardım. Şimdi bunu... hiç olmazsa şöyle bir ip ucu bulurdum. Bari, nedir karakterleri, nedir hangi İnsanın hangi İş yapacağı, benim görüşüm bilmiyorum. Zatıâllniz bu İşe ne dersiniz. Yani şey bakımından... Ben talebemi bilirim. Bir sınıfta meselâ kırk elli talebem varsa o sınıfta sene sonuna doğru bilirim. Meşe- 1 lâ bir hâdise olsa müdür muavini iken filân sınıfta bir hâ-J dlse oldu, hoca içerisi canı sı-. kıldı. Hoca dışarı çıktı, dedik-1 lerl zaman ekseriya ben. Lûtfl efendiyi çağınnm, Haşan efendi yİ çağırırım. Çünkü onlardan başkası bu işi yapamazlar. Bu itibarla bu kanaatle konuşuyorum. Ve bir tek tecrübelerim j benim bunlardır. Yani bilir insan kim bu lşl yapar hocanın arkasına bilmem birisi kâğıt parçası takmış bunu yapacak adam o sınıfta... talebelerden biri kopya yapmış iki çocuk kopya etmiş hangisinin kopya verdiğini bilirim. ZatıâlLniz de bilirsiniz tabii.. Bu da onun gibi geliyor. Yalnız kanaatimiz-----------------— .
bunlar beyefendi... İş görür , tasavvurun kafalarında yer et-teşkilât nasıl İnceler? Blllrsl- mest bir hâdisedir. Şu halde nist, bakarız çocukların üzerine kabul edilecek olursa... meselâ döğuşür, yalan söyler I A — Teşekkür ederim, bilmem şu bu biliriz. Bu da o- l B — EstağfuruUah.
Yoro,.Yonık, Çalİak, Çibon ve Deri üstü'mikroplu, hastalıklarını iyi eder
BULMACA
— MATEMATİK - FİZİK KOI BruxeUes lisesinden ve I Kimya Fakültesinden mc- ■ zun, Fransızca, Kimya, I Matematik, Fizik dersleri I verir. Maçka Teşvikiye Çı- I nar Sokak No. 37/1. 3 ncü I
Soldan »aşa: 1 — Açılmasına müsaade edilecek anıtlar, 2 — Eski bir Türk medeniyeti - Gösteriş kabilinden. 3 — Hamdolsun - Dananın yarısı 4 — Büyüklük. 5 — talep etmek. 6 — Nota - AjiTiver, 7 — Nnrart de-£11 - Nota. 8 — Tahkir nidası - Dış daâif - Nota. 9 — Askerler, 10 — Basına «Sr Seline vatanı ziyarettir -Tçrsl rer’eden.
kat-
Yukarıdan a »a Siya: t — Organize edllmiî, 2 — Kulesinin filetlerinden -Bir ecnebi ismi. 3 — Namazın bir bölümü - Tcral yemektir. 4 — Tütsil yapılan bir tohum, S — Cisimler -Nuş eden, 6 — Nota - Kısa kılıç -Tersi erkektir. 7 — Satılnmamtüc. S — Tersi uçucu • Mel’uıı kadın.
nun gibi diyorum ben. Bunların bLr dosyaları vardır. Bunların bir şeysi olacak bu adamlar mutlaka böyle meşum bir tasavvuru bunun getireceği felâketi düşünemiyecek kafada mıdırlar mesele burada. Evvelâ
,...,..,,.,.(-,1.. fikrime geldi ve “5™ buimacahim «au.1
İtimat buyurursanız bir şeyi edeyim. Acaba emniyetli adamlar mıdır? Efendim. Bunu bilmek isterim. Böyle meşum bil
Istaaaul Sıhhi kurumlar arttırma
ve eksiltme komisyonundan
Katl teminatı
Muhammen bedeli
Tutan
Miktarı
Cinsi Azı-Çoğu Kuruş Llra-Krş. Lira-Kuruş
Muhtelif yaş
sebze - Meyva 14 kalem Topyekûn 16612.50 lira 2492,— |
Süt 24.500—29.000 KHo kilosu: 50 kuruştan : 14.500 lira 2175 —
Tereyağı 800— 1.160 > > 620 » : 7.192 » 1078.80
Beyaz sabun 700—1.300 > . 160 > : 2080 » 312.— .
Zeytinyağı 2.300— 3.350 > * 240 > : 3.040 . 1206.— 1
ile kati
Sıhhi kuramların 45 günlük ihtiyacı bulunan ve yukarıda miktar ve teminatları gösterilen mevad Pazarlıkla satın alınacaktır.
1 — Pazarlıklar 18 Ocak 950 Çarşamba günü saat 15.55 de Cağaloğlundakl Safilik ve S. Y. Md.lüğü binasında toplanan Sıhhi Kurumlar satınalma komisyonunca yapılacaktır.
2 — İstekliler bu İşlere alt şartnameleri çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
3 — İsteklilerin cari seneye alt Ticaret odası vesikasile 2490 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu İşlere yeter kati teminatları veya banka mektupları olduğu halde belli gün ve saatte komisyona müracaatları.

16 Ocak 1950
Yenipostnhane arkasında Aşirefendi Caddesi No. 35 - 37 Vadesiz Tasarruf Tevdiatına % -1.5 Vadeli Tasarruf tevdiat ma % 6
Faiz verilir ve vâdell mevduat faizleri aylık olarak ödenir.

Zabıta ve muamele memuru alınacak
Ankara Belediye Başkanlığında^
1 — Belediyemiz Zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer Ura kdaro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasında yarış sınavı He memur alınacaktır:
A) Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 ncü maddesinde yazılı nitelikler! haiz olmak.
B> En az Orta Okul mezunu bulunmak,
C) Fl’li Askerlik ödevini yanmış İhtiyata kayıt olunmuş bulunmak.
Çl 30 Yaşından yukarı yaşta olmamak.
D> Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak,
E) Fena hallerle tanınmış bulunmamak,
F) Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak,
G) Ecnebi kız veya kadınla evU veya yaşar bulunmamak,
H) Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartları tevsik eden belgeler İbraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilemezler.
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 21/1/1950 Cumartesi günü saat 13 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları Kimlik Belgesi, Askerlik terhis tezkeresi. bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi, 6X12 eb'adında dört adet fotoğraflım İle birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 26/1/1950 Cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi Kitaplığında hazır bulunmaları İlân olunur.
NOT:
Belediye Zabıta Memurluğu için şimdiye kadar müracaat etmiş olup ta dilekçeleri intizarda bekliyenler arasından yukar-daki şartları haiz olanların işbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe ile müracaatları zaruridir. (311)


DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Karışık Bakır talaşı satılacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma komisyonundan
1 — 50 ton karışık bakır talaşı kapalı zarf usulHe satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 35000 Hra olup muvakkat teminat* 2625 Uradır.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Arttırma 3 Şubat 1950 cuma günü saat U de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma komsiyo-nunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel eie geçecek tarzda iadeli teahhütlü olarak posta İle gönderilmesi. (5B0>
Soldan 1 — Salamura. 2 —
Aiamlnöt. 3 — Utazon. 4 — ika. A bak. 5 — Paten. Ya. 6 — Adul. Bü-
1 — Zati. İse. 8 1 Arasız. 9 — Rına-slyl. 10 — İz, Hamak.
Yukarıdan aıajıya: 1 — Salıpazart.
2 — Alâkadarız. 3 — Lalahıtan, 4 — Ama, Eblsah, 5 — mizan. Isa, B — Unnb, Birim. 7 — RUnayla. Ya. B — At Kalecik.
İnşaat yaptırılacak
Devlet Demiryolları Merkez I Satın Alma Komisyonundan:
Slvas’da lokomteif edposunun tevsii ile su tasfiye clhazL binası, !50 dairelik hizmet evleri, yollar, çelik rezervar ve demir ayak konstrüksıyonu, kârgjr kömür rampası ve etrafının toprak tesviyesi, ateş temizleme çukurları. Ulaş istasyon binası ve umumî heıâsı ile bunlara alt diğer teferruatın İnşası işlerinin yapılması kapalı zarf usullle ve fiaı birimi esası üzerinden eksiltmeye konmuştur.
1 _Bu İşlerin muhammen bedeli 2.500.000 lira ve muvak-
kat teminatı 88750 liradır. İnşaatın bedeli % 5 faizli bonolarla ödenecektir.
2 — Bu İşe alt şartname »e sair evrak (50) lira mukabilinde Devlet Demiryolları İdaresinin Ankara Merkez veznesinde ve Haydarpaşa işletme veznesinde satılır.
3 — Eksiltme 3/2/1950 tarihinde cuma günü saat 16 da Ankarada Devlet Demiryolları Yol Dairesinde Merkez 1 Komisyonumuzca yapılacağından teklif mektuplarının o gün saat (15) e kadar komisyona verilmesi ve yahut tayin edilen zamandan evvel eie geçecek şekilde iadeli taahhütlü olarak posta ile gönderilmesi,
4 __isteklilerin, kanunun tayin ettiği mutad vesikalar-
dan başka Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden alınmış ehliyet vesikasını ve vezneden aldıkları eksiltme evrakını (her parçasına »50) şer kuruşluk pul yapıştırılıp imza ettikten sonra) teklif zarriarlleblrllkte komisyona tevdi etme lerl lâzımdır. Ehliyet veslkasıiçln isteklilerin, ihale tarihin den en az 3 gün evvel, eksiltme şartnamesinde yazılı belge leri bir İstidaya rapten D, D.Yollan Genel Müdürlüğüne te vdl etmeleri ve vesikayı lmzarnukablllnde almak için Genel
Müdürlüğe müraoaatları, (2®5>
Yüksek inşaat mühendisi alınacak Türkiye Demir ve Çelik fabrikaları müessesesinden (Karabük) inşaat İşlerinde tecrübesi bulunmak ve İnşaat Yüksek Mühendisi olmka şartlle müessesemlze bir bakım şefi alınacaktır
İsteklilerin aşağıda yazılı belgelerini bağlayacakları dl-lekçelerlle en geç 25.1.950 tarihine kadar müessesemlze mü-racatları Hân olunur. (281)
1 — Nüfus cüzdanı
2 — Terhis tezkeresi
3 — (Varsa) hizmet belgesi
4 — Diploma

Comments (0)