r- Yarı n--------------
Kiiçiik ilânlar
______________________,
I Sene S2 — No. 11230 — Ftatl: her çerde 10 kuruştur.
KŞ
SALI 11 Ocak 1950
Rusya, Birleşmiş Milletler Kurulundan çekilecek mi?
Şimdilik buna ihtimal verilmemekle beraber vaziyetin mühim olduğu bildiriliyor
Stalin, Moskovadaki Hindistan büyük
elçisi He
Nevyork 17 (R) — Sovyet Rusya, Güvenlik Konseyine Milliyetçi Çin delegesi yerine Komünist Çin delegesinin ahn-mosı İmkkındı-.kl tekininin kabul edilmemesi üzerine, bu konseyden çekilmişti. Dün de üç komisyondan ayni vaziyet dola-yıslyle çekil':’İst ir. Sovyet Rusya bu suretle Birleşmiş Milletlerin faaliyetinden uzak kalmaktadır. Buna bakarak Rus-yanın kuruldan tamamen ayrılacağına ihtimal verenler vardır. Fakat siyasi mahfiller bunu tahmin etmemekte, Sovyetlerin sadece çalışmalara lştlr&k etmlyeceği zannolunmakladır. Mamafih ou hâdisenin büyümesi ve daha mühim vaziyetler ihdas etmesi ihtimali de vardır.
Sovyet Rusyayı takiben Polonya delegeleri de komisyonlardan ayrılmışlardır.
Moskovada bîr görüşme
Moskava 76 (API — Stallnln Hindistan büyük elçisini cumartesi akşamı mahalli saatle 21 de kabul edip görüşmesi, Moskovadaki diplomatlar arasında, Hindistanlı Sovyetler Birliğinin münasebetleri hakkında geniş ölçüde yorumlara yol açmıştır.
Hlndlstanın ak saçlı büyük elçisi filozof Bir Barepalll Ra-dakrLşnan. görüşme sırasında Mareşal 3talınla Hindistana karşı büyük bir İlgi belirttiğini söylemiştir, Görüşmede Dışişleri Bakanı Vlşlnsky de bulunmuştur.
uzun bir görüşme yaptı
Birleşmiş Milletler komisyonlarından atom enerjisi komisyonu toplantı halinde
Görüşmenin enteresan bir hususiyeti, Hindistan elçisinin, fitnimı ziyaret edeceğinden Mos kovadaki tupjllz diplomatlarına önceden haoer verilmemişi olmasıdır. İngiliz elçiliğine hâlâ da görüşülenlerin. teferruatı hakkında malûmat verilmemiş olduğu bugün öğrenilmiştir. Hindistan, bilindiği gibi, İngi-
Aydmlı’mn dünkü muhakemesi
Aydınlı, Millî Emniyet başkanile görüşmesini anlattı muhakeme bugüne bırakıldı
Ankara 16 — İftira sıtç tından sanık olarak mevkuf bulunan Denizli Milletvekili Reşat Ay-dınlının duruşması Birinci Asliye Ceza Mahkemesinde yeniden başladı. Hâkim Çelil Cevherll-oğlu, reddi hâkim İsteğinin reddine dair Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin ret kararı karşısında Keskin Ağır Ceza Mahkemesinden de aynı şekilde çıkan karar suretlerini okudu Bundan sonra iddianamenin o-k tınmasına geçildi.
İddianamenin okunması bittikten aonnı Reşat Aydınımın sorgusu yapıldı. Aydınlı. Milli Emniyet Başkanı İle görüşmesini anlatı. Bu arada dedi ki'
(— Söz, umumi siyasete İntikal etti. Kendisine bir muhavereyi anlatım. Bu muhavere de şudur: Beçira Kanunu projesi hakkında Millet Partisinin mütalâasını hazırlamış, Fuat Arna ile matbuaca verilecek yazıyı ihzar ediyorduk. Fuat Arna, MlJet Partili milletvekilleri hakkında toptan takibat açılması mevzuuna temas ederek, bir ko-nu-yma açtı. Fuat Arna aöz arasında İnönü’nün tasfiyesi lüzumundan bahsetti, Celâl Boyarın muhalefeti soysuzlaştırdığını söyledi.
Bilâhare, tekrar Naci Perker tarafından davet edildim, Gittiğimden be₺ on dakika sonra
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı İslerini «İlen İdare eden C. Bildik - Aksam Matbaası.
Basın suçlan
----B ---
Bir af kanunu çıkarılacak
Ankara 17 (Akşam) — mevsuk kaynaklardan aldığım malûmata göre, seçimlerden evvel, basın vasıtasiyle işlenmiş olan suçlar hakkında ayrı bir af kanunu çıkarılacaktır.
Bu kanun çıktıktan sonra mevcut mahkûmiyetler infaz cdilmiyecek, takip safhasında olan basın suçlarının da takibatı durdurulacaktır.
Üstat Yahya Kemal
Hafif bir kan zafiyetinden rahatsız
Büyük şair Yahya Kemal, bir müddetten beri hafll bir kan zafiyetinden rahatsız bulunuyordu. Üstadın bu rahatsızlığı ile yakiyen alâkalanan Vali ve Belediye başkanı doktor Fah-reddln Kerim Gökay İle Cerrahpaşa hastanesi başhekimi Esat Durusoy, yapılacak kan tahlil ve muayenelerinin daha muntazam ve mükemmel olabilmesi İçin kendisinden bir müddet hastanede L’tlrahat ricasında bulunmuşlar ve Yahya Kemal de bunu kabul esmiştir.
liz camiasına dahildir. İngiliz diplomatları, böyle bir görüşmenin yer aldığını pazar sabahı Moskova basınından öğrenmişlerdir.
Bu görüşmenin. Kolombo konferansıma kapandığı güne tesadüf etmiş olması Moskovada-kl diplomatların dikkat nazarını çekmiştir.
da Başbakan geldi. Ona da Naci Perker’e söylediğim sözleri tekrar ettim. Başbakan da bu hareketimin memlekete bir hizmet olduğunu kaydederek teşekkür etti ve ayrıldı.»
Reşat Aydınlı, mahkemedeki »özlerini böylece bitirdikten sonra, hâkimin, Cumhurbaşkanının ne şekilde tasfiye edilmek İstendiği hakkındakl bir sualine:
— Tabii seçimlerle... Başka türlü olamazı... diye cevap verdi.
Bundan sonra Ayduılının savcılıkta verdiği İfade okundu. Mahkemedeki sözleriyle oradaki sözleri arasında bazı mübayc-■ netler görüldü. Reşat Aydınlı,' savcılıkla iradesi alınırken bazı > yanlışlıklar yapıldığını söyledi.
BU arada. Sadık Aldoğon. Fuat Ama ve Osman Bölükbaşuun avukatları Nihat Akpınar ve Nureddln Ardıçoğlu. müdahll sıfatlylc marncemede bulunmak hususunda dilekçe verdiler. Hâkim bunların da mahkemede bulunmalarını kabul etti. Avukatlar, Reşat Aydınlıya Milli Emniyetle LU 11 veya hukuki bir alâkası olun olmadığını sordurdular, Aydınlı, böyle bir şey olmadığını söyledi. Vakit geçmişti. Duruşmaya yann (bugün» öğleden sonra devam edilmesine karar verildi.
Halk akı da, karayı da görmek kabiliyetindedir
İstanbul Valisi Dr. Fah-reddin Kerim Gökay dünkii gazetemize şöyle yazdırmış;:.
«Sayın gaeztcııizin Dikkatler sütununu daima dikkatle takip etmekteyim... ılh... Keyfiyeti bu suretle a-çıklamaklığımın sebebi, vazifelerini titizlikle yerine getiren emniyet memurlarÜe, gece gündüz fasılasız çalışarak yollan nçan temizlik a-melcşi vatandaşların, vazifelerini âmme hizmeti olduğu için yapan şoförlerin feda-kârane çalışma şevk ve gayretlerini kırmamak içindir. Diğer taraftan odun ve kömür satışı sıkı kontrole tabi tutulmuş... Ilh...»
Valinin bu sütuna karşı gösterdiği alâka ve kadirşinaslığa teşekkür ederiz. Bunu da, bizim şevk ve gayretimizi kırmamak için sayarız.
Şunu kaydedelim ki, umumi efkâr ve matbuat, hemen hiç bir zaman tatmin edilemediğini Gökay’m selefi zamanında da mütemadi ten-kidlerle ispat etmiştir. Ceh-dimiz «daha iyi» yedir. Fakat ayni umumi efkâr ve matbuat, Lütfü Kırdar’ın hizmetlerini gözden kaçır -madiği gibi, Fahrcddin Ke-riminkileri «Te görüyor, anlıyor, tartıyor, biliyor. Hülâsa, eksik, fazla, halkın gö -Tünden birşey kaçmıyor. Hepimizin hakkı hepimize veriliyor.
Gençliğin Kıbrıs hakkında tezahüratı
Dünkü mitingden İki enstantane: Yukarıda gençler Köprü üzerinden geçiyorlar, aşağıda Taksim ftdMesl önünde (Yazın 2 nel «ahifemizdedlrl
reated by free version ol
Yüksek Ekonomi ve Ticaret okulu
Okul dün 67nci yıldönümünü terenle kutladı
İstanbul Yüksek Ekoonml ve Ticaret okulunun 67 nci yıldönümü dün okulun konferans salonunda merasimle tesit e-dllmlştir. Merasimde Vali ve Belediye Başkanı Fahreddln Kerim Gökay. okul tedris heyeti, Teknik Üniversite Rektörü. şehrin ticari, mail müessese ler 1 müdür ve temsilcileri, okulun eski ve yeni mezunlan hazır bulunmuşlardır.
İstiklâl marşını müteakip Cumhurbaşkanı İsmet nönü ve Başbakan Şemsedlln OÜnal-Lay.dan alınan tebrik ve dolma muvaffakiyet temenni eden mektuplar okunduktan sonra kürsüye gelen okul müdürü Nihat Sayar davetlileri selâmlamış ve ticaret tahsilinin ehemmiyeti hakkında bit konuşma yapmış, ezcümle demiştir kİ;
(Harb yıllarının anormal durumundan İBtlfade ederek ticaret hayatına atılan, kanun ve nizamlara aykırı hareket et-
mekte bel» görmeyen, para kazanmak birsiyle şeref ve İtibarını lekelemekten çekinmeyen kimselere tüccar vasfı verilemez. Biz ticareti şeref, İtibar ve bilgi sahibi olan İnsanların mesleği olarak kabul ederiz. Bu vasıf ve meziyetleri nefsinde toplayanları yetiştirmek ga-yeslle ticaret tahsili veren mü-easesclcrin yurt İçinde gelişmesini ve yayılmasına istiyoruz.»
Bunu müteakip okul profesörlerinden İsmet Alkan kürsüye gelmiş, okulun tarihi varlığı ve dünya yüksek ticaret o-kııllan arasındaki mevkii üzerinde durduktan sonra bn yüksek okulun memlekete yaptığı hizmetleri belirtmiş Yüksek Ticaret Mektebinin bugünkü ihtiyaçlara göre teşkilâtlandırılması zaruri olduğunu söylemiştir.
Baro başkanı ve esasiye hukuku profesörü HAşlm Refet (Arkası sabite S sütun 7 de)
Hava lodosladı, karlar erimeğe haşladı
Mamafih Anadutunun birçok yerlerine el’an kar yağıyor
Üç gün süren kar fırtınası sükûn bulmuş, hava lodosiamıştır. Dünden bert karlar erimektedir. Mamafih Anadolunun birçok yerlerine dün de kar yağmıştır. Hava soğukluğunu muhafaza ediyor. En düşük sıcaklık sıfırın altında Karate 36 derece, en yüksek sıcaklık Fothlycdo sıfırın üstünde 19 derecedir. Sıcaklık Ankarada sıfırın altında 30 dereceye kadar İnmiştir. Dûn öğle vakti sıfırın altında 6 derece İdi. Şehrimizde sıfırın üstünde Cdoreccdlr.
Kar kalınlıkları Trabsonda
Gl. Draper’in gazetemize beyanatı
Amerikalı sermayesi Türkiyede hususi muamele istemiyor
«Gaye«, Türk iş adamlarile ve sermayesi ile teşriki mesai ederek her iki tarafın da menfaatlerine uygun bir işbirliğinin teminidir»
Amerikanın eski Ilarhiye Müsteşarı General Willhun Draper (ortada) beyanatla bölünürken
Zaman zaman Birleşik Amc-, hükümetle temaslarda bulun-rlkanın tanınmış şahsiyetleri dükten sonra İstanbul» geleme mleketimlzl ziyaret ediyor, rek pazar günü memteketlmlz-Son zamanlarda gelenlerin en den aynlan general Drapcr’dir. mühimlerinden biri Ankarada' (Arkan 7 nel sablfede)
111, Giresunda 65, Karakösede 45, Karata 39, Slvasta 36, Slirttc 30. Boluda 26, Kastamonuda 17, Ulukışlada 13, Erzurumda 12, Antakyada 10, Erzlncanda 8, Mardin ve Lûleburgazda 7, İğdır, Gaziantep, Çorum ve Afyonda 5, Kırşehir ve Ankarada 3, Manla ada 2, işportada 1 santimetredir.
Tarsus, 16 (AA.) — şiddetli soğuklar devam etmektedir. Ha raret sıfırın altında 2 ile 8 arasında değişmektedir. Narenciye mahsulünün çok zarar gördüğü tesbit edilmiştir. Bahçeler de soğuktan müteessir olmuştur.
Celâl Atik ve müstakbel eşi
Dünya güreş şampiyonların-.zekileri düğünün yakında yapıdan Celâl Atlk'ln İznılr şehir lacağını haber veriyorlar. Bu
Tiyatrosu artistlerinden Neriman Çakar ile nişanlandığını yazmıştık. Son gelen İzmir gu-
münasebetle Celâl Atikle müstakbel eşi Neriman Çakar’ın resimlerini neşrediyoruz.
Snhife 3
A r, $ A U
Kendi kendini kontrol!
Kontrol, kontrol. Zaman olur hep bir ağızdan kontrol istiyoruz: Sütler kontrol edilsin! Fırınlar kontrol edilsin! Bakkallar kontrol edilsin! Pazarlar kontrol edilsin! Sinemalar kontrol edilsin!...
Resmî makamlar da hakire kontrol etmeye çalışıyor. Fakat bu kadar kontrole caıı dayanmaz, diyemiye-ceğim, ondan cince memur yetişmiyor. Belediye, çeşitl' faaliyetlerle dolu olan bu koca şehirde yalnız kontrol işı-1c meşgul olmak üzere bir kontrolcii ordusu beslemek mecburiyetindedir. Bir de devlet teşkilâtını düşünün’. Yüz binlerce kontrolör, müfettiş, murakıp vesaire lâzmı ki, başarmak istediğimiz kontrol vazifesi hakkile görü lebi İsin. Buna da imkân olmadığı meydanda.
Öyle ise ne yapmalı? Diyeceksiniz?
Bir çok memleketlerde tramvaylarda, otobüslerde kontrolör yokmuş. Demek ki, ilk çare, insanlarımızı kontrole lüzum bırakmayacak bîr seviyeye yükseltmektir. Bunun için çalışıla dursun. Başka bir çare daha var:
Amerikada yapılan filimleri hükümet kontrol etmiyor. Bir çocuk velileri cemiyeti var; o kontrol ediyor. Bu cemiyetin hiç bir resmi sıfatı yok. Onun beğenmediği filimler yine gösterilebilir. Fakat cemiyet «falan filmi gençlerin seyretmesi cemiyetimiz» zararlı görülmüştür.» diye gazetelere ilân verdi mi o filim müşterisız kalır, yapan da «flâş edermiş.
Paralı kontrolden parasız kontrole, resmî kontrol • den hususi kontrole, devlet kontrolü sisteminden cemiyetin kendi kendini kontrol etmesi sistemine atlamak imkânları £ ramak bizim için de bir zarûrettir.
Şevket RADO
MAKAM OTOMOBİLLERİ
Senihi Vürüten’in sorusuna Devlet Bakanı C. Sait Barlas cevap verdi
Ankara 16 — Resmi nakil va-sdalarmın durumu hakkında Milletvekillerinden Senihi Yü-rüten'in sözlü sorusu Meclisle bugün görüşüldü. Senihi Yürüten, bu hususta yeni bir taşıt kanununun Meclise niçin getirilmediğini, resmi nakil vasıtalarını şahsi hizmetlerinde kullananlar hakkında takibat yapılıp yapılmadığını soruyordu
Bu sözlü soruyu Başbakan a-dma Devlet Bakam Cemil Sait Barlas cevaplandırdı ve hükümetin bu mevzuda âzami titizlik gösterdiğini, yeru taşıt kanunun Meclise verilmiş olduğunu, kânuna aykırı taşıt alıp kullanan bir miieestse bulunmadığını söyledi.
Senihi Yürüten, bu arada Marçhalt yardımın» sığınılarak lüks yapıldığını sözlerine İlâve edince. Cemi Sait Barlas,®bunu şiddetle reddetti ve bu yardımın hesabının santimine kadar
verilmekte olduğunu anlattı. Makamlara tahsis edilmiş otomobillerin İstenildiği gibi kullanılacağını, hizmet otomobilleri hakkında Senihi Yürütenin bidikleri varsa Jster müşteki. İster muhbir sıfatiyle Cumhuriyet savcılarına istida verip takibat yaptırabileceğini de söyledi.
Bu sırada İçişleri Bakanı E-min Erişirgil söz alarak valilerin otomobilleri oduğunu. kaymakamlara da otomobil vereceğini, asayiş teminiyle mükellef olanlara da birer jip otomobili teminine çalışılacağım ve bunları yaparsa iftihar duyacağını söyledi.
Senihi Yürüten tekrar söz aldı. Maksadının arkadaşları ikaz olduğunu, resmi nakil vasıtaları İşinin bir kanun çerçevesi İçin alınması icap ettiğini tekrar Böyleyerek sözlerine son verdi.
Uydurma
Bütçe komisyonunda
Kâbe örtüsü hakkında ki soruya cevap verildi
Çalışma Bakanlığı bütçesi kabul edildi
SabahBazeteleriNe Diyor?
makalede, yoksullara meselesinden bahisle
Hasta kim?
Nadir Nadi, CUMHVRIYETte yasdığı yardım diyor ki:
«Kızılay gibi, Yardunsevenler gibi birkaç hayır Cemiyetinin bu muazzam derde kendi başlarına derman olamıyacaklan meydandadır. Zengllerin kendi istekleriyle ve teker teker fakirlere yardıma koşmasını beklemek İse dâvamızı bütün bütün anlamamak demekLlr. Çünkü sosyal bir karakter taşıyan her organizasyon, fertlerin İradesi dışında, arzuya ve keyfe bağlı olmıyan bir mâna taşır. Bu da her şeyden önce bir disiplin, bir nizam işidir.
Fakir halk, kazancına uygun bir şekilde sıhhatinden, neşesinden olmıyarak yaşıyabilmell, hele çalışma gücünü kaybetme tehlikesinden uzak kaJabilmell-dir. Bir cemiyet hesabına en büyük acı, fertlerinin ruh ve beden yönünden çöküşünü ön-llyememektlr. Fertleri bu hale düşen bir cemiyette fertlerden önce topluluğun kendisi hasta sayılır. O zaman istediğiniz kadar zenginleri yardıma çağırınız, yahut birer birer fakirleri tedaviye uğraşınız; hiçbir netice elde edemezsiniz. Böyle bir hareket, vereme tutulmuş bir anayı kurtarmak için onun çocuğuna pnömotoraks yapmağa benzer. Hastayı bilmeli ve hastalığı da İyi teşhis etmeliyiz Ancak böylelikle müspet bir netice elde etmeyi umabiliriz.
Kudretli bir ruh doktoru olarak tanıdığımız sayın Valimizin bu sosyal dâva üzerindeki düşüncelerini öğernmeyi pek İsterdik. Bilmem gelecek radyo konuşmalarından birinde bizi bu balamdan aydınlatabilir mİ?»
*
Ben iyiyim, çünkü karşımdaki kötüdür
Ahmet Emin Yalman. VA-TAN'da Nihat Erim'in son nutkundan bahisle, çok istidatlı ve meziyetli bir devlet adamının müspet ve ferahlı yollarda yürümeği hakir görmemesi lâzım geldiğini söylüyor ve diyor ki:
«Nihat Erim gibi, modem zihniyeti! bir hukuk profesörü şunu takdir etmelidir kİ ne kadar İyi niyetle yapılırsa yapıtsın, tek başına bir x?çlm kanunu memleketteki emniyet buhranını tedaviye kâfi değildir. Halk Partisin deki imtiyaz ve inhisar düşkünlerinin İcra mevkiine tam seçimlerin arifesinde sai-dırnııyacaklau.nı ve kanunu bir kâğıt parçası haline İndirmeğe çalışmayacaklarını kim temin edebilir?
7 ocakta Ankarada bir araya gelen Demokıatlar, siyasi İhtirasa ve İptidai bir kısas ruhuna karşı bir politika zümresi I-çin tasavvur kabul çden zaferlerin en büyüğünü elde etmişler ve sevgi ve iş birliği yolunu ardına kadar açmışlardır Nihat Erim gibi iyi bir istikbalin miij-
komutanının beyanatı
Binbaşı Baker Istanbulu ziyaretten çok memnun olduklarını söyledi
Üniversite gençlerinin dünkü tezahüratı
■ ■
■ t
Miting, büyük bir intizam içinde yapıldı, hararetli nutuklar söylendi
12-
deciileri diye kabul ettiğimiz genç siyaset adamlan büe bu bedahete göz yumarlarsa, Tür-kiyede yeni bir gün doğacağına ve gelecek seçim İmtihanını milletçe meselâ Mısırlılar derecesinde bir haşan İle geçireceğimize nasıl İnanalım?»
★
Kurultay meselesi YENİ SABAH, bu başlıklı kalesinde diyor ki;
«Halk Partisinde hakikaten müfrit ve toptancılık, şeflik taraftarları çoğunlukla İseler onlar fikirlerimi yürûtm elidirler, demokrasi uraftarlan, hakiki hürriyet lehtârlan ekseriyette iseler onlar galebe eylemelidirler.
Böylece memleket, seçim günlerinde, kimlere, hangi simalara ve ne gibi programlara rey vereceğini yakından öğrensin ve hem muhafazakârı, hem liberali bilsin! Yoksa Halk Partisinin hem sosyalist ve hem demokratı, toptancı ve şefçisi aynı örtüye bürünerek memleketin karşısına çıkarlarsa çeyrek asırdır sürüp giden garip ve karışık manzara hâlâ devam edecek demektir. Siyaset havasının temizliği, açıklığı bakımından böyle bir halita ve çorbanın ne kadar zararlı olduğu, yirmi beş yıllık tarih ve hâdiselerle sabittir.
Dürüst bir seçim kanunu kabul edlldlk’en sonra partilerin ve hiziplerin hudutları, vasıfları ne derece bariz olursa o derece İyi olur»
Kıbnsda kilisenin ve yerli rumlarm iştirakiyle yapılan ve adanın Yunan îstana ilhakını isteyen nümayişi protesto etmek maksadlylc dün üniversite gençliği bir miting tertip etmiştir.
Talebe cemiyeti tarafından tertip ve idare edilen bu mitinge İştirak için ünvlersiteliler dün saat 10 dan itibaren Beyazıt meydanında toplanmağa başlamışlardır. Gençler saat 10.30 da önlerinde Türk bayrakları ve çelenk olmak üzere hareket etmişler ve Cağaloğlu - Babıâli -Sirkeci - Karaköy - Bankalar caddesi - Şişhane ve Refik Saydam caddesine geçerek Taksime gelmişlerdir. Mitinge iştirak eden büyük gençlik kalabalığı geçtiği caddeleri baştanbaşa doldurmakta idi
Gençler Taksim âbidesinin etrafında intizamla dizilmişlerdir. Bir radyo müessesesinin seyyar hoparlöründen istifade etmişler ve söylenen nutukların hoparlör vasıtasiyle meydanda
Sıfırın altında
Memurların
Seçim komisyonundaki görüşmeler
46 derece!
Rusyada şiddetli soğuklar hüküm sürüyor
toplananlar tarafından duyulmasını temin etmişlerdir.
Gençler. Beyazılta toplanırlarken bütün tramvaylarla otobüslere Kıbnsın Türklere alt olduğuna dair yazılar yazmıştır. üniversiteliler Taksime gi- ■ derlerken hep bir ağızdan:
(— Kıbrıs Turktür. Türk kalacaktır! Kıbrıs ya bizimdir ya hiç klmşenin! diye bağırmakta idiler.
Taksim âbidesinin etrafında toplanan gençler evvelâ İstiklâl marşım söylemişler, mütaakıben söz alanlar Kıbrıs adasının herkesten evvel Türklere alt olduğunu belirtmişler VÖ yunanis-tana verilmesi için Adada ve Yunanüstanda tertip edilen nümayişleri şiddetle protesto etmişlerdir. Saat 12 de Taksimde başlayan merasim saat 13.30 a »kadar devam etmiştir.
Dünkü mitingi talebe cemiyeti mensupları idare etmişlerdir. Miting büyük intizam içinde cereyan etmiştir. Talebeler Taksimden sükûnetle dönmüşlerdir.
Yüksek ekonomi
(Baş tarafı 1 inci sahifcıle)
Ankara 16 — Afyon Milletvekili Hasaıı Dlncerln. K&be örtüsü hakkındakl sözlü sorusuna Büyük Millet Meclisinde Başbakan adına Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas cevap vermiştir.
Cemi) Sait Barlas, cevabında, bir gazetede yapılan neşriyatla Kâbe örtüsünün Cumhurbaşkanının vaidelerine gönderildiği hakkında ortaya bir İddia atılınca Kabe n nah t arlarının muhafızı şeyh «Şeyhi* İle muhabere edildiğini, alınan cevapta, Reisicumhurun validelerinden ne bir mektup ,ne de bir müracaat alınmadığı gibi, Kabe örtüsü de gönder İlmemiş olduğu belirtilmiştir. Bununla beraber Şeyh Şeybi üç Tiirk gazetecisinin Hac sırasında kendisini görerek : «Cumhurbaşkanının validesine Kabe örtüsü gönderirseniz çok memnun olur» demeleri üzerine «Hükümetimden izin almadan gönderemem» cevabım verdiğini ilâve etmiştir.
Cemil Barlas, Başbakanlığın, bu gibi uydurmalar üzerinde başka bir bakımdan önemle durmakta olduğunu da İfade etti; «Zira Cumhurbaşkanının kendisi ve ailesi efradı hakkında yalan bir propagandanın işlemekte olduğu dikkati çekmiştir. Cumhurbaşkanının kendisiyle uğraşmak yetmiyormuş gibi, İnönü gibi bir evlât yetiştirmiş 35 yaşında bir hanımefendinin atlı günlük ticaret için İstismar edil mestedir.» dedi.
Ankara 16 — Bütçe komisyonu bugün Çalışma Bakanlığı bütçesini müzakere etmiş ve Ahmet Tahlakılıcın bir önergesinin. komisyon raporuna bir prensip kararı olarak ilâvesine karar verilerek Bakanlık bütçesi kabul edilmiştir.
Alım et Tah takılırın teklifi şudur:
«İşçilere alt mesken meselesinin bugünkü ölçülerle ele alınması bir netice veremez. Meselenin umumi karakterde olan kısmı ile, devlete, iş verenlere ve kredi mûesseselerlne taallûk e-den taraflarını bir arada ele almalı, muayyen prensipler etrafında bu müessesçi erin hep beraber radikal çalışmaları temin olunmalıdır.»
Bütçenin müzakeresi şırasında Dr. Adnan Adıvar, Dr. Şevket Turgut, Ahmet Remzi Yüreği r konuşmuşlar, bazı mütalâa ve temennilerde bulunmuşlardır.
Bakan verdiği cevaplarda tarım İşçileri İçin Meclise bir kanun getirilmekte olduğunu, fikir işçileri için bir kanun tasarısı hazırlandığını, grev hakkının en ileri oemokrasllerde bile tahdide doğru gidildiğini, esasen başlıca merkezlerdeki İşçi sendikalariyle bu mevzuda yapılan temaslarda bu toplulukların dahi prev lehinde bir temayül göstermediklerini izah etmiştir.
Cumratesi sabahı limanımıza gelen Amerikan muhriplerini temsilen sancak gemisi «Weeks» muhribinin komutanı binbaşı G. T. Baker, beraberinde 162 inci muhrip filötiüâsı komodoru Yüzbaşı M. E. Dornin ve Amerikan Haberler Bürosu Müdürü ve Amerikan Basın Ataşesi Mr. Carter olduğu halde dün saat 11.30 da Konak otelinde bir basın toplantısı yapmıştır. Binbaşı Baker, İstanbula gelişlerinin esas programın dışında olduğunu ve kendileri taralından Amiral Shermann'a yapılan rica üzerine gerçekleştiğini, İstanbullu ziyaretlerinden çok memnun kaldıklarını söylemiş, bundan sonra, Akdenlzde bulunan Amerikan deniz kuvvetlerinde son zamanlarda vuku bulan değişikliklere dair sorulan bir suale cevaben demiştir ki:
(— Akdenizde Amerikan deniz üssü bulunmadığı İçin gemiler dalma devir halindedirler.
Buraya gelen gemiler bir müddet kaldıktan sonra Amer i kaya dönerler ve yerlerine yenileri gelir. Buğun Cebelüttarığa yeni bir filo gelecek ve eski filo yarın sabah ayrılacaktır.*
Mulaakıben binbaşı Baker, Akdeniz hizmetine verilen »Miduay» uçak gemisinin Ak-denize geliş sebebine dair sorulan bir suali de şöyle cevaplandırmıştır:
«— Uçak gemileri büyük gemilerdir. Takriben 3000 kadar personeli ihtiva ederler. Böyle bir geminin Ak den ize gelişi, nis-beten fazla sayıda personelin burulan görüp öğrenmesini sağlıyor. Bundan başka Amerikan bahriyesl Avrupada bulunan işgal kuvvetlerini ve müttefik askeri hükümetleri takviye etmek zorundadır. Ayrıca bu seyahatler, Amerikan balıriyeslni ve j personelini de gidilen yerler halkına tanıtmaktadır.»
Paris, 15 «A. A.) — Moskova radyosu, Rusyad* 15 gündür hû kûm sürmekte oran soğuk dalgasının gitgide arttığını bildirmiştir.
Halen en düçiik hararet sıfırın altında 46 dır. Önümüzdeki 24 saat içinde Moskova da ha-birdenblre
Yollar bölge müdür-
Celâl Bayar
Kır şehirden A inkara-ya döndü
Ankara 16 — D. P il kongre-sclnde bulunmak üzere Kırşe-hire gitmiş olan D P. Başkanı Celâl Bayar bugün otomobille Anka raya dönmüştür. Kırşehir-, de fevkalâde tezahüratla karşılanmış olan Celâl Bayar. Kırşehirlilere hitaben bir konuşma yapmıştır. Celâl Bayar demiştir M:
«Bu memlekette iyilik olsun, bu memlekette her iş muntazam yürüsün, bu memlekette millet hakkına sahip olsu o .bu memlekette her vatandaş İçin müsavi muamele yapılsın Istiyo-yorsunuz. Siz kanlsirlz ki bu arzunun yerine gelmesi ancak Demokrat Parti saflarında bulunmakla kabildir.
Büyük ıstırabınız olduğunu biliyor, görüyorum. Sizi çoluğu-nuz. çocuğunuzla müreffeh ve mesut kılmak vazifemizdir. Bu millet muhakkak hakkına sahip olacaktır. Bunu önliyccek bir kuvvet yoktur. Kim ne derse desin bu milletin hakkına sililip olması için en doğru yol, !en doğru vasıta dürüst bir se-istanbul denl2 komutanı Tug- Çimdir. Dürüst bir seçim Lstl-anılral Fuat Uzgörer, tarafından y°ruz Siz de size hizmet ede-limammızda misafir bulunan celt o,an kimselere reyinizi ve-Amerikan mtlhribleri subayları recekslnlz. O zaman dâvayı ma-screflne dün Konak otelinde hir hakkak kazanacaksınız. Allah ıpğle ziyafeti verilmiştir. ı doğruların yardımcısıdır.»
Misafir Amerikan subaylarına kokteyl [
Ankara 16 — Seçim komisyonu bugünkü toplantısında memurların adaylığına dair cilan 26 inci maddenin görüşülmesine devam etmiştir.
Adalet Bakam Fuat Sirmen,
komisyonunun temayüllerini, raretin yeniden ve gözonünde bulundurarak, hazır düşmesi beklenmektedir, lanan bLr formülü okumuştur. | Formüle göre, milli iradeyle tayin olunan memurlar, aday
gösterildikleri takdirde seçimi lerî toplantısı bitti başlamadan iki ay önce ve, - - -- — .....
fevkalâde seçim hallerinde seçim başlamadan yedi gün önce istifa etmeğe mecbur olacak-, lardır. Bu hükümden üniversite hocaları, ve öğretmenler istisna ediliyordu.
Ab dür rahim an Kcnuk, ara seçimler 23 temmuzda olmadığı takdirde burada memurların seçimin ilânından yedi gün| sonra istifa etmeler İni teklif etti, ve kabul edildi- Neticede fıkra şöyle oldu:
»İllerin genel idare teşkilâtında mlill iradeyle tâyin olunan memurlar, genel ve ara seçimlerin başlangıcından iki ay önce, seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde 1-se yenüenmenin ilânından baş-
Ankara 16 — Bir haftadan--beri Bayındırlık Bakanlığında devam etmekte olan Yollar böl-1 ge müdürleri toplantısı bugün sona ermiştir. Toplantıda görüşülen başlıca mevzular 15 madde halinde tesbit edilmiştir.
Kapanış naünasebetlle Bayındırlık Bakam Şevket Adalan da bir konuşma yapmıştır.
BORSA
hlanbul BorMMnın 16/1/1950 Raileri
ç e k l c a
Valinin kontrolü
Vali Te Belediye Reisi Ord _________________
Prof Pahreddln Kerim dün saban s«at 5 d, VUSyet da- ctraKjllK buhuldu1d„,
(relerinde devam »ontorlu yap- „clra çevr«lnden adaylıma™,ı mis bütün memurlar, .arifesi loTOm„j„r aday başında görerek memnuniyetini Ier ve seçilemezler.» bildirmiştir. 1
Vali ve Belediye Reisi Dr Fahreddln Kerim Gökay. daire müdürleriyle bir toplantı yapmış ve vatandaşların. İşlerinin süratle İntacı ve memurların devamı hakkında konuşmuştur Saat 11.30 riı Şehir Meclisi âza-, tariyle Aksaray pazarını teftiş ve kontrol etmiş ve bilhassa fi- , atler üzerinde durmuştur. Ora-| dan tramvay deposuna uğramış, amele ile birlikte öğle yemeğini yemiştir. Öğleden sonra Yüksek ticaret okulunda bulunmuştur.
LöAdn 1 Sterlin New Yont 100 Dolar
Parti 100 Fransız P.
Stokholm 100 lsv« K Cenevre 100 İsviçre ■ ATnötergam l(N Florin Br üksel 100 BcJclk a F.
Lizbon 100 EahıldM1
| Meclis kararile yapılacak ara-’ seçimlerinde de seçimin yenl-; lennıeslne karar verilmesi halin de. seçim uygulanır. Devlet ik-1 tisadi teşekkülleri memurları bu kayıtlardan istisna edilmiştir.»
I Bundan sonra, 27 inci madde nin konuşulmasına geçildi: | Maddeye göre: «Bir kimsenin ancak bir seçim çevresinde aday gösterilmesi mümkün-kûr, aksi halde adaylığı bulunan tekmil çevrelerde aldığı oylar hükümsüz kalır.
Eğer seçilmiş se yerine mll-l letvekili seçilmeyip, en çok oy i alan milletvekili olur» deniliyordu.
Madde hakkında bazıları bir _______________yerine iki yerden adaylığın ka-müessesesinin •5Ujünö, bazı parti büyükleri bir mecliste
RCA ve ORİON
Radyolarının
Piyangosu
BURLA BİRADERLER Şürekâsı
ve _________ ________________
muhtelif model radyo maki- yerden çıkamazsa, nelerinden satın alan müş- ! Plisini temsil edememek gl-terileri arasında tertip ettiği,1)1 mahzurlar bulunduğunu, ba-piyangonun ikinci çekilişli’’1"" “ —..........—
16.1.1950 tarihinde mezkûtı -
müessese merkezinde noter ı ^Smı kazanacağı yerden koy-huzurunda vukubulmuşlur. ımal,tkrB dediler. Balıkesirde, Çiviciler caddesi No. 19 da mukim çivici. Bay Mustafa Tunçlu’ya 1006 liralık mükâfat ’ ‘ .
iniştir. Bu ikinci talihli müş i teriyi tebrik ederiz. iar yarma bırakıldı.
ESHAM VE TAHVİLAT
% » FAİZLİ TAHVİLLEB
Sivas • Erzurum I Sivas - En urum 1-7 İMİ Demiryolu i
İMİ Demiryolu 11 W! Demiryolu IU MIHI MOflala» Milli MOdataa n Milli Müdalaa 111 M1UI MUdnlaa IV
Hakarar coşkun tezahürat arasında kürsüye gelmiştir Tedris üyeleri adına yaptığı konuşmasında gençlere hitaoen ezcümle demiştir ki:
«Aziz gençler, Yüksek Ticare I Okulu ancak Cumhuriyet devrinde en kuvvetli hamleleri ifa t etmiş ve en değerli yardimlari > görmüştür. Bu kadar gelişen - vc memleket ekonomik faall-• yelinin cihazianmasındâ mesaîsi mesbuk olan bu müessese , her geçen günde gelişecektir. Dürüst olacaksınız, çalışkan o-lacaksıöız, sizden, memleketin , beklediği hizmetler çok büyüktür.»
Bundan sonra kürsüye gelen okul profesörlerinden Reşat ■ Kaynar müessesenin banisi Suphi paşanın hayatı hakkında İzahat vermiş, Suphi paşanın 67 yıl önce bu tnüesseseyi 1 kurmak hususundaki mücadelelerini tarihi vesikalara daya-1 narak izah etmiş ve sözlerini ' şu Suretle bitirmiştir:
«Ecdadımız vatan hudutlarının müdafaasındaki celâdet, cesaret ve kahramanlıklar gösteren akılcılıklar İle anılırlardı. .Bugünkü ve gelecek nesiller de 'ticari teşebbûserdekl akıncıhk ve Türk işletmeciliğinin akın-(cılık .asıflarile Türk akmeılığını j ikmal ve itmam edeceklerdir. Ebediyete kadar İntikal edecek bu akıncılık hamleleri Kaput» Suphi paşanın aziz ruhunu ei-73i bette ki şad edecektir.»
I Bu sırada gençler Vali ve Belediye Başkanı Fahreddln m-03 Kerim Gökay'ın konuşmasını i3.(».wistediler. Vali coşkun alkışlar 5.w arasında kürsüye gelerek de-"2122 miştir ki:
«Benim İhtisasım; soruyorsunuz. Size evvelâ şunu belirtme-ao.so liylm ki aranızda geçirdiğim
20.75 21.80 21J0 21J5 2135
21.70
30.70 ,
% ■ FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma l Kalkınma 11
Kalkınma III
W8 istikrazı l
548 ıtUkrazı a
HM1 Demiryolu
İM istikran L
% S FAİZLİ TAHVİLLEB
1333 Ergani 22SO
1938 İkramiyen ti ?n
• MI1D Mtktalaa 20-SU
Demiryolu IV 102.50
Demiryolu 9 96 «o
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPU
Tah «tiler l-> ı(n-
Huse senetleri 7» 80
Mümessil senet
ŞİRKET HİSSELERİ
züan İse. «Bu iş kumar içi değildir, kazanırsa kazanır, aday-
| Nuri Özsan, adayların mû-
I kerrer gösterilmemesi için Us-. _. _ (talerin yengi spçim kurulunda
isabet et - toplanmasını teklif etti.
Mcrkez Bankası iş Bankası
T. Ticaret fianKaa Aralan Çimenli»
saatler ve hocalarınızın bu kürsüden anlattığı şeyler benim malûmatımı takviye ve beni bahtiyar etti. BeledLye Başkanı olduğum zaman, daha evvel de inandığım, bu miiessesenin ---- mezunlarındaki değer ve dü-1 rüstlüğü vazifemin İfası sıra-sında da gördüm. Bugün Ikl (,ÎW, dâva karşısındayım. Bunlardan 96.50 birisi içtimai adaleti temin e-«,fio 97 —
123 —
25-
15.—
•₺ «.5 FAİZLİ TAHVİLLEB
9(9 mavili 95.50
SARRAFLARDA ALTIN
l Gulden
L»„, rai | Tûirl€ llfal"
Vakit geciktiğinden konuşma KtLc?
r. w. ......t... i
«.15
42.®
M.7S «Jı>
deceğine inandığım gelir vergisi ve diğeri de kooperatifçilik dâvasıdır. Bu iki dâvada sîzler benim için en büyük ve vazgeçilmez meslek daşs iniz, ı sîzlere güveniyorum. Dürüstlüğünü bozmayacak oLan müesseseler elbette kİ himaye görecektir. Fakat vergi saklamağa yeltenenlere İse hiç bir surette aman vermlyecekslnlz. Hepinizin mesut vç bahtiyar olmasını temenni ederim.»
Bundan sonra mearsime son verilmiş ve Belediye Gazinosunda Yüksek Okul mezunlan tarafından verilen çayda davetliler izaz ve İkram edilmişlerdir.
| TUR ALİ
[ÖKSÜRÜĞÜ KESERİ
|AKŞAM(foftAK($AMgj
Emniyet supapt: Alenî ihbar !
Reşad Avclınlı'ya ait plâklardan yazıya geçirilen sözler, gazetelerle sütun sütun neşredildi. Konuşan üç şahsiyetten, sözünün plâğa alınacağını yalnız Reşad Aydınlı bilmediğine göre, an • cak onun muhavereleri «tabiî» dir. Başbakanınki, nutuklarında olduğu nisbette sarf ve nahve uygun. Millî emniyet müdürü Bay Naci-ninkı ise, bir kaç kelimeden ibaret.
Şimdiye kadar: (cTiyatro -da, skeçlerde, hikâyelerde muhavere cümleleri tabii olsun; faili, mef’ulü, fiili, kırıp alt üst edelim!” fikrine kapılır, dururduk. Reşad Aydınlı’nm kullandığı, tâbir caizce, cümleleri okumak, • bütün siyasî suikastler bir tarafa ■ insanda evvelâ nesir ihtilali korkusunu uyandırıyor. hele ikinci r optiğine dikkat ediniz:
Reşad Aydınlı - şüphe yok korkunç bir şeydir bu... Bunun tasavvurunu korkunç buldum da geldim... l’oksn. daha başka yollar da vardır, değil mi?
Başbakan — Evet.
Reşad Aydınlı — Tasavvur var belki. Bilmem ki. belki hasta adamlar bilmem. Meğer ki, onların dahiliye vekilliğini vapmış olsaydım, anlardım şimdi bunu... Hiç olmazsa şöyle bir ipucu bu -turdum. Bari nedir karakterleri. nedir? Hangi insanın hangi iş yapacağı?. . Benim görüşüm? bilmiyorum. Zâti-âliııiz bu ise ne dersiniz? Yâni. şey bakımından... Ben talebemi bilirim; bir sınıfta meselâ kırk elli talebem varsa o sınıfta sene sonuna doğru bilirim. Meselâ bir hâdi se olsa... Müdür muavini >-ken: «Falan sınıfta bir hâdise oldu-' hoca dışarı çıktı!» dedikleri zaman ekseriya ben Lütfü efendiyi çağırırım. Haşan efendiyi çağırırını. Çünkü onlardan başkası bu işi yapamazlar.
Mânâ cihetine gelince...
Belki de bütün o uzun sütunların en canlı noktası budtır:
Reşad Aydınlı - İsterseniz memleket endişesile, isterseniz politika manevrası yapmak üzere diyiniz - bir suikastten şüphe ettiğini Başbakana haber veriyor. Parti arkadaşları aleyhine de isnatlarda bulunuyor. Hele ikisi hakkında «korkunçturlar. Nereden para aldıkları malûm değildir.» diyor. Bu isnatlar, daha ziyade Millet Partisini ve o partiye dahil ismi tfeçen zatları ilgilendirir; üzerlerinde fazla durmayacağım.
Umumiyetle ihbar ve itham mevzuuna gelince, Halk Partisi, bu plâğı neş' rederek elbette iç siyaset bakımından kendi lehine bü yük bîr sevkulceyşi kabiliyet göstermiştir. Ve esasen Reşad Aydmlı'nın iddiaları da, bu derece delilsizken, fıkı ıv anlar üzerinde hiç meşrû tesiri bırakmıyor. Keiıdi seçtiği siyaset arkadaşlarını bu kadar esassız yere, karşı karargâha haher vermekle kendi kazdığı kuyuya düşmüş oluyor.
Bu satırlarla, ancak şunu kaydetmek istiyorum ki, bir çok muhitlerde mahııd suikast mevzuu konuşulurken şöyle denildiğine rastladım:
— Bundan sonra tehlike li bir şey öğrenince, yahut şüphelenince «memleket hayrınadır!» diye, gidip fesatçıları haoer vermek umumî efkârca sakın muhataralı sayılmasın? Reşad Aydın-h’nm başına gelenler, müstakbel ithaıncılarıu zihinle -rini elbette kurcalayacaktır. Gerçi Fahri muhbiri sadık-lığın azalması bakımından iyi ama, memleketin iç ve dış emniyeti bakımından acaba pek de iyi mi? Öyleyse ne yapmalı*' Diğer Demokrat memleketlerde, bu siyasi ve İçtimaî emniyet supa-pı nasıl işliyor? Meselâ geçenlerde Amerika’da, atom sırları hakkında, radyo ile filanca meşnur şahsiyetlere isnatlarda bulunuldu. Avrupa'da da asırlardanberi. matbuatta dobra dobra is •
Yeni seçim haberleri
İstanbul Milletvekili Ekrem Amaç’ın demeci
İstanbul Milletvekili Ekrem Amaç seçimler hakkında sorulan suale şu cevabı vermiştir:
— Büyük Millet Meclisinin 950 yılı bütçesini ve önemli bazı kanunları çıkardıktan sonra Mart ayı İçinde kendi kendisini feshederek seçimi yenileme karan vereceğine dair olan haberleri ben de gazetelerde okudum.
Bir müddettenberl ts tembulda Devlet Deniz Yollan İdaresinde bütçe tetklkatı İle meşgul olduğumdan bu haberlerin ne dereceye kadar doğru ve Büyük Millet Meclisindeki havanın ne olduğunu bilemiyorum.
Ancak: Milletvekilliği seçimlerinin mutat zamandan önce yapılması İçin Meclisin kendi kendisini feshetmesi. Büyük Millet Meclisine bir lcaç ay önce iltihak şerefini kazanmış olan benim gibi üyeler için pek arzu edilir bir şey olmadığı düşünülebilirse de; biz her an İmtihana hazır bir talebe gibi seçim imtihanlarından yüz aklığı ile çıkacak şeklide çalışmağı ve hayatta çok şerefli olan bu hizmete lâyık olmağı şiar edinmiş bulunduğumuz İçin, seçimlerin erken zamana alınmasile, daha sonra yapılması arasında bir fark görmüyorum.
Şayet, memleketin yüksek menfatlerl seçimlerin yakın zamanda yapılmasını gerektiriyorsa ben şahsen şimdiden buna hazırım.
Üniversitede bir spor sarayı yapılacak
Üniversiteliler arasında spor faaliyeti gittikçe artmaktadır. 25 bin kişiyi çatısı altında toplayan üniversitede sporun her şubesiyle meşgul olan binlerce öğrenci vardır. Son İki haftada yapılan üniversiteliler arası güreş müsabakaları memlekete bir çok yeni elemanlar tanıtmıştır.
Üniversite rektörlüğü, gençlerdeki spor hevesinin gittikçe artması karşısında üniversiteye bir spor sarayı inşasına karar yermiş ve hazırlıklara başlamıştır. Bu haber öğrencileri çok memnun etmiştir. Yeni sarayın nerede yapılacağı vc projesi üzerinde ettidler yapılmaktadır.
Topkapıfakirlere yardım cemiyeti
Amerikadan gelen400 kilo giyecek
eşyası yoksullara nasıl dağıtıldı?
Birinci nevi
sigaralar
Yeni sigaralar satışa çıkarıldı
UL MAYİ
Kulakları çınlasın
natlann, ithamların şunu buna tevcih edildiği vâkidir. İthama, dediğini isbat eder sc bile, bizdeki matbuat kanununun müthiş cezaların? benzeyen tehditlere, tehlikelere mâruz değildir.
Malûmatını, - malumat nâ tamam da olsa - gönül ra-hatile ortaya serer. Diğer taraftan, bizde, radyoya yaklaşarak, «'bildiklerim var dinleyin, iç ve dış tehlikeler görüyorum!» demek te teamül değildir, mümkündür, öyleyse?... Hani emniyet supaptınız?
★
Bu mevaudan, matbuat hürriyeti noktası lehine bir fayda çıkarmağa uğraşıyorum, Bir insan, bildiklerini, şüphelendiklerini efkârı umumiye karşısında açıkça yazsa, şimdiki gibi, mesuliyetlere uğramantabdır. En meşru «emniyet supapı». olsa olsa bu olur. Bu usul, muhbiri sadıklığı da. muhbiri gayri sadıklığı da ön -ler. Medenice, şerefli, faydalı itham usulü ancak budur: Aleni ihbar ve ithamlar. Fa kat şimdiki matbuat kanu -numuz - şahıslan korumak, hele memurlara, mebuslara, hükûmettekilere toz koıı -durmamak bakımından -büsbütün tersine bir mimarîdedir.
Kulaktan kulağa gammazlığı sevmemekte haklıyız^ fakat gözgöze, açıktan açığa ihbar ve ithamlar da mümkün olamıyor; matbuat kanunumuz manidir; radyoda da «teknik imkânsızlık» var.
Siyasî, içtimai. İdarî, hattâ iktisadi tehlikeleri efkârı umumiyenin korunacağı şekilde açıklamağı mümkün kılmak zorundayız. Onun i-çiıı: Lütfen şu matbuat kanununu...
(Vâ-Nû)
Kendinden ziyade başkalarını düşünmek, yoksullara yardım etmek hakiki insanlığa yüksel• manin başlıca işaretidir. Çok şükür ki, memleketimizde bu çeşLt İnsanların sayısı zannedildiği kadar az değildir. Aksi halde bugünkü hayat şartları -nın korkunçluğu karşısında sık sık tüyler ürpertici sahnelerle karşılaşırdık.
Kırk iki rene evvel merhum doktor Galip Hakkı Üstün, Top-kapı fakirlere yardım cemiye -tini kurmuştu. Kalbinde hemcinslerine kaışı nihayetsiz bir sevgi taşıyan bu mübarek zat, ölümünün 12 nci yıldönümünde de yine lklyüz yoksul aile il? bine yakın çocuğu giydirmek. ısıtmak ve doyurmak mucizesi -nl gösterdi.
Amerikada yerleşmiş Türk-lerden olan ve orada vapur acenteliği yapan Sftml Tekiner ismindeki hayırsever, zât. Top-kapı fakirlere yardım cemiyetinin faaliyetini duyarak Amerl-kadakl dostlarından topladığı 400 kiloluk giyecek eşyasını bu cemiyete göndermiştir. Cemiyet de eşyaları, kendisinden makarna, şeker, sabun ve kömür 115-ve ederek müessis merhum doktor Galip Hakkı Üstün’ün vefatının 12 nci dönüm yılma rastlayan 13 ocakta kendi muhitinde bulunan 250 yoksul aileye tevzi etti.
Topkapıya varmadan yüz metre beride altında üç dükkânı bulunan beton bir bina vardır. Tabelâsında «Topkapı fakirlere yardım cemiyeti» ibaresi okunur.
Amerikadan gönderilen eşyaların tevzilnde bulunmak üzere bu cemiyete gidiyorum- talan -bııl. tarihin en soğuk ve karlı günlerinden birini yaşıyor. Sokaklarda tek tük geçen insan -lar birer hayalet gibi sür’atle kayboluyor Fakirlere yardım ce mlyetlnc kendimi güçlükle atıyorum.
Alt kat salonun dıvarları boyunca konulmuş sıralarda lhtl -yariur ve her yaşta coçuklar oturuyor.
Ihk bir hava yüzünüzü okşuyor. Yukarı kuta çıkıyorum. Merdivenler kuyruk olmuş İnsanlarla dolu- Geniş bir salon -da makarna paketleri, sabun kalıpları ve şeker çuvalları büyük yığınlar teşkil ediyor. Yoksulların torbaları, sepetleri, çan lalan bu erzaklarla doluyor.
Salona açılan bir başka odada Amerikadan gelen giyecek e? yası ve ayakkabılar veriliyor..
Bu odanın bir köşesine konul -muş gösterişsiz bir masada ce -mlyetln muhterem başkanı bayan Naldye Elgün oturuyor. Oda kadın, erkek ve çocuk eşya-slle dolu. Bunların İçinde neler yok? Çocuk oyuncaklarından tu tun da slmokinc, en ağır kumaş
Bayan Makiye Elgün
lardan yapılmış kürklü kadın mantolarlle askılı çocuk elbiselerine kadar her şey var.
Tevziatı yapan bir hanımefendi kendi kendine konuşur gibi-
— Allah Allah! bu kadmcağ-ğız da nereye kayboldu. Ayır -dığımız eşyaları da burada bırakıp gitti, diyor.
Kelimeler henüz tamamlanmıştı kİ. kapı birden bire açıl -dı ve içeriye sarındıkları paçavralardan yer yer etleri görünen 8 çocukla ayni vaziyette, son derece zayıf bir kadın girdi. En büyüğü 10-12 yaşlarında bulunan bu çocukların ayaklan çıplaktı. Onlar, sanki bir çuval -dan sllkelnniyormuş gibi, bir küme halinde yere yığılıverdl-ler. Baskına uğramış gibi hepimiz şaşırmıştık. Sıcak odada dışardakl kıyameti unutmuştuk bile.
Yarı çıplak bulunan bu yalın ayaklı çocuklun onulan 20 dakika mesafede bulunan evin -den gidip getirmiş.
Soğuktan donmuş ve yan Ölü bir vaziyete gelmişlerdi. Onları hayata iade etmek için tam 15 kişi bir saatten fazla uğraştık. O derece titriyorlardı kİ, yardımcılardan birinin şaşkınlıkla ellerine lutuşturduğu şeker külahları açılarak içindekiler yerlere saçılıyordu. Çocuk -lar bu hallerinde bile şekerleri toplamağa ve annelerine verme ğe çalışıyorlardı. Bu, hepimizi ürperten çok hazin bir manzara oldu.
Bir de onları İki saat sonra, cemiyetten ayrılırken görmeli 1-diniz- Sanki bunlar tiyatroda bir faciayı temsil eden küçük sanatkârlardı. Ro| icabı giydikleri paçavralardan sıyrılarak
gündelik hayatlarına avdet etmişlerdi. Bu Amerikan elbiselerde ne de giizel olmuşlardı. Verilen İç çamaşırlarından bazı -lannı torba yaparak İçlerine doldurulan erzakları sırtlayıp avurdlun akide şekerlerde şişmiş bir halde sevinç içinde çıkıp gittiler.
•
Bu hayır cemiyetinde karşı -laştıgun feci manzaraların si -ze hangisini anlatayım? Verem olduğu İçin mektebinden çıka -nlan 13 yaşındaki Adnan Yetişin acıklı hikâyesini mi. «3 gün evvel ölen kocasının arkasından ağlamaktan ve sefaletten yüzü kaşık kadar ufalan, üç çocukla dul kalıp kira veremediği için sığındığı odadan sokağa atılan 19 yaşındaki genç anayı mı, anası aylardır hastahane -de yattığı için 6 kardeşine analık eden on yaşındaki yetim Mürşideyl mİ, 25 sene köy öğretmenliğinden sonra diplomasızdır diye l:;lnden çıkarıldığı için on nüfuslu alleslle perişan olan ve hakkında Ahmet Emin Yalman tarafından Vatan gazetesinde öaşmukale yazılan Mehmet Kâmil Ünal’ı mi. anlatayım?
Bayan Hakiye Elgün, bugün burada gördüklerinizin hepsini, yazmağa kalkarsanız gazete size yetişmez demişti. Hak veriyorum.
Altı çocuklu bir başka ana. Uk okulun dördüncü sınıfında bulunan on yaşındaki büyük k: zile odaya geldi. Çocuğun arka sında. yer yer yamalı bir basma entari vardı. Soğuktan yüzü mosmor olmuştu. Dişlerinin bir birine çarpması bizi de ürpertti. Cemiyete mensup bir hanım, anaya dedi kİ:
— Bu çocuğu böyle çıplak çıkarırsan yakmda başını taşlara vurursun. Eski püskü blrşey bulup glydlremedln mİ?
— önlükcüğü var ama kıyamaz kİ, giysin...
— Bu havada hiç insanı önlük tutar mı? Sizin kocanız yok mu?
— Var ama hanimeağızım ayakları tutmaz, dili söylemez-Kaç senedir yatar durur. Onu da sayarsan bende yedi çocuk var. Yamız bu kızın küçüğü 9 yaşındaki oğıılcağızım dokumacı yanında çalışır, bakar biziere...
Bu cemiyette çalışanlar, bu cemiyete yardım edenler, Amerikadan eşya gönderenler, 14 Ocuk gecesinin korkunç soğuğunda 250 eve ateş, bin kişise giyecek, bir e kadar yetim ve öksüzün ağzına tat, midesine yemek tedarik ettiniz. O müthiş soğukta 250 yoksul aileye, bir gecelik te otsa saadet getirdiniz. Yoksullara uzanan elleriniz ö-piilmeğe lâyıktır!
Sadeddin GÖKÇEPINAR
Sigara içenlerin ekserisi tara-
lİ
lından kullanılmakta olan bi-
rinci nevi sigaraların ıslâh edilmesine karar verilmişti- Bu karar üzerine Tekel idaresinin
çalışmaları neticesinde yeni si-
garalar hazırlanmış ve dün mü him bir miktar Ankaraya sev-kedllmlşllr.
Bu sabahtan itibaren de yeni sigaralar şei rmizlde satışa çıkarılmıştır. Yeni birinci nevi si
garalar Amerikan sigaralar: biçimindedir Hiç ei değmeden ha zırlanmakta ve yine el sürülmeden paketle:’ inektedir.
Bu sigaraların üstünde re -simde görüldüğü gibi gri am -balaj kâğıdı üzerine kırmızı yazı İle «birine:» kelimesi, altında da siyah yazfle «20 yuvarlak si-
gara» yazılıdır. Yanlarında Tekel İdaresinin monogram’ı ile Türkiye- Cumlıuryetl Tekel 1da resi, arkasında «Ege. Marmara. Karadeniz bölgeleri tütünlerin den itina Uc harmanlanmış tok İç İmli bir sigaradır» yazdan vardır. Paketlerin alt: kırmızı, üstü sarı vc paketin ağzı kenarı bordüslü siyah bir band İle kapatılmıştır. rfiyah bandda «Milli Savunma vergisi dahil 25 kuruş» yazılıdır.
Fatih halkevinde konferans
Vefa lisesini bitirenler derneğinin tertip etmiş olduğu konferanslardan iklnchl de 18 ocak Çarşamba günü saat 18 30 da Fatih halkevinde Dr. Salim Ahmet Çalışkan tarafından (Bugünkü gençlik) mevzuunda verilecektir. Giriş serbesttir.
RADYO
Tüccar Derneğinin ] toplantısı
İstanbul Tüccar DerneğlnLn aylık 2İ nci toplantısı yarın saat 10,30 da Galata Liman Lo- | kantasında yapılacaktır. Top-' lantıda memleket sanayiinin korunması bakımından İthalâtın ayarlanması meselesi ve Istan* bulu ilgilendiren iktisadi meseleler görüşülecektir
Hava şehidi aziz Çiçekçi’nin cenazesi geliyor
Tayyarecilerimizden Teğmen Üsküdarlı Aziz Çiçekçi harp esnasında Ingllterede tahsilini bitirip dönerken yolda şehit olmuş, Mısır'da def ned ilmi ati. Cenazesinin memlekete nakli için babası tarfaından yapılan teşebbüsler nihayet neticelenmiş ve İskenderiye konsolosluğumuzdan gelen telgrafla cenazenin Adana vapuruyla yola çıkarıldığı bildirilmiştir. Vapur çarşamba giitıü Umanımıza gelecek, cenaze Ankara'ya nakledilerek şehitlikteki med Cenine tevdi olunacaktır.
Halkın şikâyetleri
----■ —
Vapurlarda sıhhî yardım yok !
Bu pazar günü Biiyükada-dan 4,45 de kalkan «Büyiik-ada» isimli vapurda bir vatandaş fenalık geçirdi. Yolculardan biri bu vatandaşla ilgilenip tedavisine çalıştı. Kamarot çağrılıp kendisinden ether ve su işlendiyse de, alâka göstermedi ve istenenleri getirmeyip hiç bir yardımda bulunmadı. (Şahitler vardır.)
Vapurlarda sıhhi yardımın teşkilâtlanması lâzımdır. Kamarotların yolculaıdan başka temizlikle de alâkalanması İcabcder. A. S.
Sarhoşluk yüzünden yaralama
Kasımpaşada kahvecilik yapan İsmail İsminde biri kahvesine sarhoş bir halde gelip şarap içmek isteyen Mustafa isminde birini tabanca ile yaralamıştır.
Sümeralp koşusu
Tertip Heyetinden: 1 — Beşiktaş kulübünün tertip ettiği Sümeralp koşusu 22.1.950 tarihine tesadüf eden Pazar günü saat 10.30 da başlayıp (Beşiktaş kulübünde) C. H. P, önünde bitecektir. 3500 metrelik bir parkurda yapıltyjak olan bu yarışmada, fert, takım ve gurup tasnifi yapılacaktır. En cok atletle yarışmaya katılan ve bitiren takım gurup birincisi olarak B. J. K. Sümeralp kupasını alacaktır. Takım tasnifinde kazanan 3 takıma da birer kupa ve ferdi tasnifte altıncıya kadar madalya verilecektir.
2 — Aşağıda yazılı sayın hakemlerin belli gün saat 10 da Akaretlerdeki kulüp merkezine teşrifleri rica olunur.
Ömer Besim, Semih, M. Kâzım. Cemil, Ferhat, Neriman, Kâmran, O. Solakoğlu, Naci Uzunoğlu, Avni, Tahlr, Arşen, Şekip, Sunusl Halûk San, Tevfik Böke, Zeki. Akil, t. Bakır, Hikmet, Hezencloğlu, Enderkaray, Güzel-eserler, Garbls,
İSTANBUL RADYOSU
oole »■ JVk»nın Provrunı
13-57 Acılı» ve ProcT’mlar.
13 00 HABERLER
13.15 Karıjık M«mkket Türküleri
(Pl.l.
13,90 Dan» m'UIŞi fPt.ı.
13 50 Şarkı ve Türk illet. Okuyan:
Şuran Gilvan. Çalanlar: Hakkı Derman. Şerir İçli. SclAh.ıddın Pınar.
14 30 Ev Kartın - 3ol-a muaşereti
usulleri. Konuşan: Setma
Coaer.
14 W Kartçık hafif mOuk (P|„ )B 00 Programlar ve Kapanıp.
1757 Açılış ve Programlar 18oo Dans raUzJgl (Pl)
18 30 Sadi Yaver Ataman Memleket havaları Ses ve Su Birliği Konseri.
10 00 HAH9RLK.
10.15 Hatır Ara mûŞlıl (Pl.l
13 30 Radyo Senfoni Orkestrası Konseri, idare eden: Cemal Re’lt Rey.
20.00 Memleket Türküleri. Çalan ve söyleyen: Halil Kahraman.
S015 Lied'ler (Pl.l.
20 30 Millik Bilmeceler!
2045 Şeyh Galip hakkında konuj-
31.00 Şarkı ve Türküler (Pl).
2145 Fnaü heyeti konseri «Hlcu Faslı..
22 00 Oda müziği (Pl.l
22.45 HABERLER.
23 00 Dans müziği (Pl.l,
23.15 Haili Gece Mdzltı (Pl.l.
93.30 Programlar ve Kapanıj.
ANKARA RADYOSU
ÖŞl» ve okjam programı
■2 28 Açılı» ve program.
12.30 Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Melodiler (Pl.l. 13J0 Ödle Gazetesi.
13 15 Rillmoller (Pl.l.
11.00 Aksam programı, hava raporu ve kapaııııı.
18.00 M. S. oyarı; beste vc şarkılar.
18.30 Rndyo salon orkestrası.
19.00 M. S ayarı ve Haberler.
10.15 Geçmişte Bugün.
10.2ü Yurttan Sesler.
20.00 Filim yılduları söylüyor (Pl.l.
I 20,15 Radyo Gazetesi.
20.30 İncesaz (BestenlgAr faslı).
31,00 Temsil. 21,45Serb« Saat.
23.00 Konulma.
23.15 Chopln - Trio.
22.15 M. S. ayart ve Haberler.
33,00 Kapantı.
Yann sabahki program
7.30 M. S. ayan
7.31 Hatif uvertürler (Pl.).
7,45 Haberler ve hava raporu.
8.00 TUrkUlcr (Pl.l.
8,15 Tansoinr (Pl).
0.25 Günün prosramı.
8,30 C«3İUI müzik (Pl.f.
3.00 Kapanış.
İstanbulda ve yurdun muhtelif bölgelerinde yangınlar gene şıklaştı. Hrmen her gün ötede beride yükselen kara duman sütunları arasında alevlerin kızıl dilleri birkaç binayı yalayıp yutuyor. Şehir içinde bir günde beş, altı yangının baş gösterdiği de oluyor.
Münferit ev ve dükkân yangınlarını ve kısmen yandıktan sonra söndürülenleri bir yana bırakalım, son günlerde vuku bulan büyük yangınlar milyonlarca liralık mal ve bu arada can kayıplarına sebeb oldu.
Geçen ayın otuzuncu günü Defterdarda Feshane fabrikasından çıkan ve İH milyonluk zararla kapanan yangının enkazı henüz söndürülmeden yılbaşı gecesi Vefada on ev yandı ve İM vatandaşımız alevler arasında can verdi. Aynı gün Floryada ria bir ev kısmen yandı.
Bu facianın acısı yüreklerimizi sızlatırken ocak ayının ikinci günü Ankarada on dört dükkân ve iki ardiye yanıp kül oldu.
Ankara yangınından dört gün sonra İstanbulda Sahaflar çarşısı yangını yirmi dükkânı ve yerleri hiçbir suretle doldurulamıva-cak birçok kıymetli kitapları kül yığını haline getirdi.
Bu harabenin dumanlan henüz dağılmadan 11 ocak gecesi Sultanahmet camisinin bitişiğindeki tarihî Hünkâr köşkünü birkaç saat i çinde alevler silip süpürdü, cami büyük bir tehlike atlattı. Gene aynı gün şehrin muhtelif semtlerinde dört yangın daha oldu.
Sultanahmet yangım etrafında tahkikat devam ederken ocak ayının 13 üncü günü Yedikulede İmrahor mahallesinde üç ev yandı; şiddetli kış ortasında birçok vatandaşlar açıkta kaldılar.
Kısa zaman içinde mamureler harab oluyor ve yerleri yıllarca harabe halinde kalıyor.
Her defasında milyonlarca liralık zarar bilâncolariy-le kapanan büyük yangınlar karşısında idare âmirlerimiz; «Çok şükür, büyük tehlikenin bu kadar zararla önlenmesinden memnunum» nakaratından teselli arayıp gönül avutuyorlar.
Ocak ayının on dördüncü giinü sabaha karşı Urla hükümet konağının yandığını da gazetelerden öğrendik. Yangının genişlemesine meydan verilmemiş, yalnız hükümet konağı yandıktan sonra ateş bastırılmış.
Gene gazetelerin bildirdiğine göre, bu yangında adliye dairesinin evrakı kurtarılmışsa (la kaymakamlık, maliye, nüfus, tapu ve plân dairelerinden hiçbir şey kurtarmak mümkün olamamış, mâliyenin kasasındaki paralarla yetmiş hin liralık pulun ne olduğu henüz anlaşılamamış.
Geniş yürekli idare âmirlerimizin ağzıyle biz de kendimizi teselli edelim: «Büyük tehlikenin bu kadar zararla önlenmesine şükürler olsun!»
Hükümet konağı yangınının, merdiven sahanlığın* konulan içleri kıvılcımlı soba külii dolu kovalardan çıktığı anlaşılmış.
Mevsim münasebetiyle yangına karşı sıkı tedbirler alınması için sürekli emirler veren makamların kulakları çınlasın!
Cemal Refik
500 ncü yıl
Müteşebbis heyet cuma "ünü toplanacak
«500 üncü Fetih Yılını Kutlama ve istanbulu Oüzclleştirnıo Demeği» müteşebbLs heyeti 9-nümüzdekl cama günü Vali re Belediye Başkanı Porf- F. Kerim Gökayın başkanlığında toplanarak Vilâyet ve Belediye Hukuk İşleri Müdürlüğü tarafından hazırlanan nizamnameyi gözden geçirecektir.
Umumi heyet toplantısı da öbür hafta yapılacak vc dernek faaliyete geçecektir.
Sahife 4
A A M
Bir güzel tedbir
Geçenlerde Şehir Tiyatrosunda görünüşte belki küçük fakat mahiyeti itibariyle çok mühim bir hüdise vtikulbuldu. Çok mühim, ve aynı zamanda da çok mesut bir h&dlse. Akislerine gazetelerde tesadüf ettiğimi?. İçin bu sütunlarda bu meseleye temas etmek hakkım kendimizde görüyoruz.
Şehir Tiyatrosunun geçirmekte olduğu litret devrinde, bu hâdise, hiç şüphesiz ki istikbal İçin büyük ümitler kapısı aç maktadır. Bu sebepten dolayı da bu hâdiseyi yukarıda mesut olarak vasıflandırdık
Mesele şu: Şehir Tiyatrosu idare kumlu, her hangi bir sebepten dolayı bir piyesin — neden ismin! saklayalım, gazetelerde İntişar etti — yani Jean Glraudouz'nun son eseri olan •La Folle de Calllot» İsimli komedinin Fikret Adil tarafından
rir ufatiyle de memnun olmamız lâzım geliyor.
Ancak esas noktal nazar farta daima baki kalacaktır. Zira sanatta dfcmocratie olomıyatağı, olduğu takdirde anarchle’ye yol açılacağı kanaatini beslemekteyiz; zira sanat her şeyden evvel bir şahsiyet meselesidir. Kanuni Sultan Süleyman. Sûleymanl-yenln inşasını Binana değil de bir «kurul» a tevdi eyleseydi, acaba ortaya nasıl bir ucube çıkardı?,..
Belki de teşbihte hata etmiş olabiliriz; amma neyleyelim kİ dünyanın hiç bir tiyatrosu bir «kurul» tarafından idare e-dUmemektedir: hattâ Sovyet Rusyada bile... Vataa bu memlekette bir aralık orkestra şeflerinin hazfedilme si düşünüldü 13e de. yapılan ilk tecrübelerde
Rüzgârların taksim olduğu buz adası: GREENLAND
Bu karlı buzlu soğuk memleket son harbde büyük rol oynadı
Greenland'ın merkezi Godhavn
orkestranın arzetlği perişanlık karşısında bu fikirden vaz ge-
«Deli saraylı» adı altında nak- çildi. Çünkü, malûm ya, zararın ledlimlş şeklini oynayıp oyna- neresinden dönülürse kârdır... mam ak ta mütereddit kalmış.1 Sanat, ancak şahsiyetin slvrf-
reylere müraeat edilip edilme- lip yükselmesiyle ilerleyebilir, diğin! bilmiyoruz amma her Ekseriyete tâbi bir sanat vasat-halde bir karara varılamamış yukarı çıkamaz. Bundan bir ve nihayet, mesut hâdise talâk-sene evwı picaşso'nun tayta ettiğimiz şu güzel tedbire met! hakkında reye, hattâ en başvurmuş. Böylece. Haşan Ali büyük akademilerin, en büyük Ediz, İbrahim Hoyl. Refi Cevat üstadlann reyine müracaat Ulımayla Şehir Tiyatrosunda edilmiş olsaydı, bugür. Picaşso' buluştuk. Vazifemiz Fikret Adli nun tabloları çöplükte, kendisi tarafından okunacak eseri din- de bir darülacezede olurdu. Evet
temek ve «adaptation. u hak- sanat, şahsiyetin ifadesidir. Titandaki fikrimizi bildirmekti. |Fatro da blr sanat, müessesesl Şehir Tiyatrosunu idare eden olduğundan dolayı bütün me-kurul böyle bir tedbir İttihaz s illiyetler İni omuzlarına yûkle-c-Ltiğinden dolayı cidden şayanı yebUecek bir şahsiyetin idaresi takdirdir. İhtisasın fevkinde o- altında bulunmalıdır.
lan bir meselede karar verebil-1 Bu hususta söylenecek çok mek için, nazarında sahibi sa- söz vardır. Fakat ne zemin mü-lahlyet zevatın, fikrine müra- salt, ne zaman. Esasen, bugün caat etmesi çok makul, çok gii- maksadımız Şehir Tiyatrosu ku-zel, çok yerinde bir harekettir, rulunun güzel bir tedbirini al-Klşl noksanını bilmek gibi irfan kışlamaktır.
olamaz. Kurulun bu anlayışınıJ Böyle bir tedbirin alındığını gösterdiği hüsnü niyeti ve rea görmekten duyduğumuz naz.
liste ve democratiaue zihniyeti kadar akıllıca hareketini de bütün kalbimizle alkışlarız.
Şehir Tiyatrosu gibi, muhay-yelemizde şahısların canlandığını gördüğümüz, rüyalarımızın tahakkuk ettiğine şahit olduğumuz bir müesseseye en kuvvetli sevgi baglarlyle merbut olduğumuza şüphe yoktur. Bu mü-esseseye kıymet bahşeden sanatkârlarla yanyana nice savaşlara girdik ve nice muvaffakiyet elde ettik. Bir müellif için ne tatlı, ne unutulmaz hâtıralar!...
Demek istiyoruz kİ Şehir Tiyatrosunun günden güne inkişaf etmesini, yükselmesini görmek arzusu bizde herkesten daha fazla ve dalıa kuvvetlidir. Binaenaleyh bu müesses en in güzel bir hareketini herkesten ziyade! alkışladığımız gibi, yanlış blr yola saptığını görmekle de her-l keşten çok üzülürüz.
Diğer taraftan. Şehir Tiyat-| rosunıın, blr edebi müşkülünü halletmek için, bir «heyeti edebiye» ye ,blr »ehil vukufa» veya blr «bilirkişi» ye — İsmi ne o-lursa olsun — müracaat etmesi, bu sütunlarda, tiyatronun her şeyden evvel bir kültür meşeleri olduğunu İddia etmekle ne derece haklı olduğumuzu göstermiyor mu?
Şu halde yalnız Şehir Tiyatrosunun dostu değil, aynı zamanda Deri sürdüğü fikrin doğru olduğunu gören bir muhnr-
La Folle de ChalUot'yu, daha I'doğrusu «Dell saraylı» yi — ne güzel isim, ne isabetli buluş, değil mi? — dinlemekle bir kat (daha arttı. Yakın bir âtide bu eserden uzun uzun bahsetmek ,fırsatını bulacağımızı can ve gönülden ümit ederiz.
Ekrem Reşit REY
Teşekkür
Vefatlyle binleri kederler içerisinde bırakmış olan sevgili aile büyüğümüz, memleketimizin tanınmış tüccarlarından;
EV1LİY AZADE NUREDDLN in cenaze merasimine bizzat İştirak etmiş, şifahen ve tahriren beyanı taziyet ve çelenk göndermek lütfünde bulunmuş olan bilcümle akraba ve dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mani bulunduğundan, en samimi teşekkürlerimizin iblâğına sayın gazetenizin tavassutunu rica ederiz.
Evliyazade Ailesi,
DiŞiKUŞ
10 ncu sayısı çok zengin münderecat ve nefis örneklerle çıktı.
35 Kuruş
j Seırbes Sütun j
îııuumııımııımmıııııuıııı.. İ
Adalet cihazımızın umumi manzarası
Yazan: Avukat Reşat KAYNAR
— Sayın A adalet Bakanına —
Tefrika No: 16
Pabuçları da yoktu... Aklına eseni yapmak âdetidir... Deliliğini örülyeyim, dedim... Balkona gittim... Sahil-* varmıştı bile. Seslenemedim... İskelenin burnunda gölgesini görüyordum... Derken, yanında bir gölge daha peydahlandı...
Kelimeleri, hızlı soluklarının arasında güçlükle işitiliyor. Birdenbire hırıltıyla sustu,
Uzun bir öpüşü takiben baş-başa ilerleyen iki çıplak gölge yaklaşmışlardı. Habllle Kabil’den beri böyle nice vakalara şahitlik etmiş tecrübeli ay, a-ğaç gövdelerini kendilerine siper almış sinsi şahitlerin, hüviyet tesblti hususunda şüpheleri kaldıysa diye, siyah saçların arasında unutulmuş pırlantan blr kelebeği suç iistü yakaladı.
Mazhar Hancıogiu. hücuma kalkmak İçin sanki bu işareti bekliyordu, beriye doğru bir hamie yaptı. Fakat., böyle blr hamleyi önceden hesaplamış bulunan doktor, onu, omuzlarından sımsıkı kavradı.
— Onları himaye edeyim der-
ken beni kahrediyorsun... Bırak!
Yeni blr felâketi önlemek kaygusuyla sükûnunu tekrar bulmağa çalışan doktor, yalvaran blr sesle:
— Kâfi değil mİ gördüklerimiz? — dedi. — Olan oldu. Şimdi bu İşin İçinden sıynlmnk çarelerini beraberce arayalım.
— Sen delisin!
Hiddetinin cinnete varan şiddeti, Hancıoğluna insan kuvvetinin fevkinde öyle blr kuvvet vermişti ki, bir silkin İşiyle doktorun kollarından kurtularak kayıkhanenin, blr cürme hazırlanırcasına kapanan kapısına doğru atıldı. Ve, savlete mukavemet edemiyen kapı, ilk darbede ardına dayandı.
Sevdalıların mahremi esran olan ay, bu gece Brüt üslük ediyor. Açılan gedikten önce o içeriye daldı; ve yerde, toprağın üzerine yığılmış iki günahkârı, davranmalarına vakit bırakmadan bir suçun eşiğinde yakaladı.
Tiz bir haykırış, uğursuz kurşun feryadı halinde, boş kayıkhaneyi ürpertti. Vedia hanim, çiTilçıpaik bacakları ve
Greenland, vasati yüksekliği 10,000 ayağı bulaıı sayısız dağlarla kaplı, vasi bir buz ülkesidir. Bu vasi buz ülkesinin, bilhassa şimal tarafları henüz keşfedilmiş yerler değildir. Adanın tam ortasında 6.000 ayak derinliğinde muazzam bir çukur vardır. Bu çukurun üzerinde esen muhtelif rüzg&riar, burasını yaşanılmayacak kadar soğuk bir hale getirmiştir.
Greenland'ın en şimal sahillerine henüz ayak basıimamış-tır. Bu sahillere şimdiye kadar blr çok ilmi seyahatler tertip edilmiştir. Fakat arazinin son derece dağlık olması bu seyahatlerin hepsini akim bırakmıştır.
1686 de adanın iç tarafları İlk defa olmak üzere kâşif Nansen tarafından dolaşümıştı. O günden beri adanın iç tarafında bir çok heyetler tetkik seyahatleri yapmıştır. Fakat bu seyahatlerde ada hakkında hiç blr ilmi hakikatleri meydana çıkarmış değildir. Şimdiye kadar Greenland’a üç mühim heyet gönderilmiştir.
Greenland adası, Danlmarka-ya aittir. Bu münasebetle meşhur DanimarkalI âlim ve kâşif Dr. Koch hayatıma bir çok yıllarını Greenlandın haritasını çıkarmak için yaptığı didinmelerle geçirmiştir. Adadaki vasati yüksekliği 13500 ayak olan büyük bir dağ silsilesini keşfeden Dr. Koch’tur. Bundan başka Dr. Koch adada dünyanın en muazzam fjord’u olan 200 millik blr fjord da keşfetmiştir.
Adanın ortasındaki muazzam çukuru bulan, kahramanlıkları İle tanınmış Alman kâşifi Alfred ■ Wegener'dir. Wegenerln Green-landa yaptığı blr çok seyahatler, bilhassa meşakkatli olmuş, fakat neticede Wegener adanın İçi kar ve buzla dolu blr leğen'
rece müteessir olduğu neticesine varmışlardır. Bu sebepten Greenland’dekl bu dağlara (Rüzgârların Kuzey Kutbu» denmektedir. Meteorolojik sebeplerden başka Greerıland'in ilmi olarak tetkiki havacılık bakımından da lâzımdır. Çünkü İngiltere ile Kuzey Amerika arasında en kestirme hava yolu, Greenland üzerinden geçmektedir. Hattâ gelecekte başta Greenland olmak üzere, kutup bölgeleri, kıtaların ve büyük şehirlerin birbirine en çok yaklaştığı nokta olduğu için, başlıca hava yollan buralardan geçecektir.
Son harpte Greenland’m oynadığı rol pek mühim lûltnuş-
tur. Amerlkadan Avrupaya giden deniz ve hava nakliyatı ilk durak olarak Greenland'da konaklamıştır. Bu münasebetle buralarda, türlü tehlikelere rağmen üsler inşa edilmiş ve bir çok meteoroloji istasyonları kurulmuştur. Bu da adanın ne kadar stratejik bir mevkie sahip olduğunu göstermektedir.
Çünkü Avrupada herhangi bir gün esen hava, blr gün evvel Greenland’da esen havanın aynıdır.
Bu bakımdan «Rüzgârlar Kutbunda» esen hava, ertesi gün Avrupa üzerindeki havayı tayin edeceğinden, buralarda telsiz ve meteoroloji istasyonları
(Arkası 7 nci tabifede)
Sinema tarihinin eşini kaydetmediği san'at harikası San at mükâfatı kazanan 2 büyük yıldızın son zaferi
Size hitap eden yazılarımdan İkincisini, mahkeme kalemlerinin, hal ve ahvalini tasvire hasrediyorum, tetanbula her gelişinizde hâkimleri topluyor ve görüşmeler yapıyorsunuz. Sizden rica ederim. Blr defa da mahkeme kalemlerini geziniz...
A — şunu sarahaten belirtmek isterim kİ, İstanbul mahkeme kalemlerinin aızettlği fakirlik, hiç bir devlet dairesiyle nispet kabul etmez bir haldedir. Meseleyi daha müşahhas bir tarzda arzetmek için, şöyle bir şey teklif edeceğim: İstanbul ticaret mahkemesi kalemlerinden birine girsek de. meselâ vatandaşların mahkemeye ibraz ettikleri vesaikin nerede muhafaza edildiğini sorsak, olacağınız cevap karşısında hayretten donar kalırsınız. Karşılaştığınız hazin manzara, her vicdan sahibi vatandaşın kalbini sızlatacak bir derecededir.
Çünkü, yurddaşlarımızın mil-
de. sizden bu tahsisata esirgeyecek, tasarrufu bu kadar dar manada anlayacak blr milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisinden asla çıkmıyaeaktır. Her şey için tasarruf bahis mevzuu olur; namusumuzu, emniyetimizi, bütün varlığımızı koruyan adalet cihazından tasarruf düşünülemez...
Meclisten tahsisat isteyiniz. Emin olunuz, kürsüden konuşurken, yüzbinlerce vatandaşın sesi sizinle beraber olacak ve yüzbinlerce vatandaşın kalbi sizinle beraber çarpacaktır.
fi — Sayın selefiniz zamanında tatbik edilen blr dosya talimatnamesi vardır. Bilmem, bu talimatnameyi hiç okudunuı mu?.. Bu işin, işleyip işlemediğini ve ne gibi safhalar arzet-tiğlnl tedklk buyurdunuz mu?,.
Muhterem Bakanım;
Ben ömrümün on yılını, Mustafa Reşit Paşanın devrinin tedkikine
Tanzimat hasrettim.
«PASSİONATE FREİDS»
ANN TODD - CLAUDE RAİNS -TREVOR HOWARD’ın
B Yarattığı aşk. ıztırap dolu blr hayatın romanı.mb/
yonlarca liralık haklarını taş-'Bu devre ait binleri aşan resmi bit eden adUyenin itibar ve nü-'ve hususî vesaiki inceledim, fuzuna tevdi olunan senet ve ,TedkiklerimLn vesikaların muhafaza edildikleri yer adi tahta dolaplardır...
Bu tahta dolaplara mahkeme-' nln kasası denilmektedir. Her ne kadar son zamanlarda para konulmasına mahsus küçük ka- , satar verilmişse de, bu kasalar mevdu vesaikin onda birini da-| hi istiap edememektedirler... Bugünkü adliye binasının, gece-' lerl muhafazasını, blr bekçi üzerine almıştır, işte bütün hak' kudretimizi, içtimai
»V» AİU »C UUZJÖ uuıu uıı biçiminde olduğunu keşfetmiş-' tir. Wegenerln ölümünden kısa blr müddet sonra, İngiliz kâşifi Martin Llndsoy dünyanın en muazzam kızak seyahatini yaparak 500 millik buzla kaplı bir sahayı tamamen dolaşmıştı.r
Bütün bu tehlikelere ve mu-j vaffakiyetsizliklere rağmen, Grecnland'daki tetkik seyahatleri bugün de devam etmektedir. Çünkü bugünkü ilim, ve terakki bunu icap ettirmektedir. Meselâ meteorolojlstler, kuzey yaTim küresindeki iklimin, Greenland’dekl dağlardan ko-pup gelen rüzgârlardan son de-'
■■cesaretin, Dostluğun, Fedakârlığın bir mucize yaptığı büyük yıldızlar filmi
Perşembe akşamı LALE SİNEMASINDA
YAYLA KAPLANLARI
(Wlld Harvest»
ALAN LADD — DOROTHY LAMOl'R — ROBERT PRESTON un bir heyecan dünyası olan en güzel filmleri,
vesaiki sonunda vardığım neticelerden birini size arz-etmek isterim. Mustafa Reşit Paşanın, blr ıslaha1-, adamı sı-fatile takip ettiği yol şu idi:
Garpte nasıldır. Bizde nasıldı?
Tedkikatıma dayanarak ve sarahaten söylerim ki. Reşit ' Paşa, tercüme ve taklitçilik yo-Jluna asla iltifat etmezdi. Garp-l' ten blr şey alırken bizim de _____________3___________________' ■-**—ı bünyemi-erbabının kanunen istinadgâh».2*n umumi ahvalini tedklk atılları, küçük blr el darbesi Oe rtr» geleneklerimizi araştırır, açılmağa hazır bulunan tahta 'eğer aşı tutacaksa harekete şe-dolaplarla, adliyemlzin yegâne' çerdi, bekçisine tevdi edilmiştir.
Sayın Bakanım, Bugün bir kaç bin liralık sermayeli koUektil şirketlerin bürolarında bile, mutlaka lr‘-demir dolap mevcuttur. Şirketin defterleri, dosyalan, muhaberatı, faturalar, makbuzlar bu demir dolaplar içinde hıfzedil-
Yarın akşam İPEK Sinemasında I
En muazzam ve korkunç maceralarla, en müthiş ve harikalı mevzuu ile herkesi şaşırtacak, heyecandan heyecana götürecek bir şaheser.
Vahşi İntikam
Renkli ve orijinal (Coroner Creek) Başlıca yaratıcıları: RANDOLPH SCOTT — MARGERİTTE CHAPMAN *
....... ■
Bu Akşam iki saat Kahkaha ve Neş’e...
«7 ■ »ı r gg Harikulade blr mevzu..,
A-Zİ v/ /vjf Denizden gelen bir kadının bir
erkek kalbini kazanması... Sinemasında
Filmlerin en Orijinali...
DENİZ KIZININ AŞKI
Mr. Peabody And the Mentolü Mevsimin, en neş*ell komedisi WİLLIAM POWELL ve ANN İLLİ'I H
kollariyle, yarısı kopmuş bir örümceği andırır şeklide dertop olarak sürüne sürüne ışık dairesinin dışına çıktı; kuytuluğa sindi.
Cemilse, yalnız blr mayonun örttüğü gövdesiyle, vahşi görmüş Tarzan gibi, Mazhar Han-cıoğlunun üzerine sıçradı; fakat karşısında doktoru buldu.
Blr anda gırtlak gırtlağa geldiler, Biri sarhoşluğunun deliliği; diğeri, yaman blr darbe yiyen ahlâk akidelerinin can acısıyla boğuşuyor. Kumsaal yuvarlandılar. Kâh, biri altta kalıyor, kâh öteki.,- İkisi de bu döğiişten ille galip çıkmağa azmetmiş görünüyor lor,
Bir an geldi ki, Osman Ömerli, altında kalan Cemilin tavsayıp pelteleştiğini hiasetti. Silkinerek ayağa kalktı ve an-
cak o zaman. Mazi'ar Hancı-oğiunun, göğsünde meşum hırıltılarla kayıkhanenin duvarına abandığını dehşetle gördü.
Mücadele esnasında yere kayan tabancayı alıp tekrar cebine yerleştirirken belki ömründe ilk defa olarak haykırdı:
— Bu krizden ris mesutsunuz! Derhal bana yardıma gelmezseniz, neticeden de siz mesul olacaksınız... Hey. Cemil!
Yediği sille ile aklını başına taparhyan Cemil, davrandı. Bu sefer de kayınbiraderinin yardımına koşmak üzere sıçradı. Sendeiiyerek yaklaştı. Kayıkhanenin içinde ise ne bir ses, ne bir kımıl danış... Doktor, Vedia ilanımın bayılmış olmasını temenni ediyor.
Hastanın kolların, boyunla-
IBiz ne zaman, kendi şartlarımızı, iktidarımızı, elemanlarımızı ve içtimai bünyemizi düşünmeden blr harekete geçmiş 1 İsek, daima hüsranla karşılaş-tık. Yukarıda zikrettiğim talimatname hazırlanırken, bizim mahkeme kalemlerinin kudreti, elemanları, bizim adlî bünye-,, „ ,, „. J , , , miz ölçülmeden, sadece tercüme
mek edlr. Vesaiki demir dol,»-, tdreU1 edUerek teltl lcndL m’«to •■> «*“(: »'■ blr kbllOUI sirkelin bürosu, u- tau>lk edMet aab,t
Cüret erbabına asla emniyet tel- kâUpler,n,„ bugünkü kdllür se-lü“ l‘0«R vlyelerik. öderleri bile n»ar.
orUkhklnrda bile, demir dolap- dufcalt aLnmadl Bon „c. ’T*1 ”, “• rtKO-m»* dayanarak sönerim eelmlîken, bo,le blr deeMe K hu bltak.
adlıyeye tevdi olunan ve «t- uttlk cdUmcsl .
tandajlarumom haklarm, tesblt mahkenJ(, kalemlerine en ar eemttln. utla dolaplarda tti kiUp daha ,endenlI ır peklşan bir manzara arzetmesı, --■■■ - ■
lıer insaf sahibi vatandaşın kalbi sızlanmaz mı?.. | oır f
İstanbul adliye yangınında IesJ vard|r BuRİI|
kaybolan binlerce yetim hakkı- -
nın acı hatıraları, bizi hâlâ intibaha davet etmiyecek midir?.. Bir gün bunları şifahen İzah i ederken, tanıdığım zevattan biri sözlerime cveap olarak Millet Meclisinin tasarruf zihniyetini ‘ İleri sürdü... Bu memlekette rey hakkına malik bir vatandaş sı-fatiyle ilân ederim kİ, adliye kalemlerinin bu perişanlığını Meclis kürsüsünden bütün çıp-laklığile beyan ettiğiniz takdir-'
| Kâtip derken, zabıt kâtibini vatandaşın kastediyorum. Çünkü, bu mem-
' lekette bir zabıt kâlplliği mese------------ —ojn zabıt kâtlp-|Jiği bir meslek halinde değildir. | İşler, kadınların eline kalmıştır. Erkek zabıt kâtibi nadiren gö-(Arkası 7 nci sabifede)
MUAMMER KARACA OPERET»
SİZİN SOKAK
Maksimde
Saat 20.30 da
Matineler: Cumır tesi Dazar 15 ce
rından geçirerek onu kucakladılar. Şimdi, salılll takiben kestirmeden eve doğru yavaş yavaş yürüyorlar. Bu defa kumsalda sürüklenen birbirine girift üç efsanevi gölgedir. U-zaktan uzağa bir motorun pa-takütesi ve Hancıoğlunun hırıltıları, gayrisi sükût...
Doktor, artık geçeni değil içinde bulundukları şu ânı düşünmektedir. Ancak tulûat sahnelerine yakışan bu ipsiz sapsız melodramın sonunda, yuhalanmak da olduğunu hesaba katarak emrivaki şeklinde ü-zerine yüklenen, rejisörlük vazifesini, pot kırmadan başarma çareleri arıyor:
— Balkondan doğru üst kata. — dedi. — Yatağında kriz gelmiş olacak... Sen. hemen giyin... Hâdiseyi kimse bilme-
meli, anlıyor musun?
Gittikçe ağırlaşan hastayı, merdivenlerden pek güçlükle çıkardılar. Hakikat olduğundan şüphe edilecek bir süratle. ve sessizce hareket ediyorlardı.
Üst kat karanlık... sofayı, karanlıkta bin bir İhtiyatla geçtiler.
Görülmek tehlikesi, nihayet bertaraf edilmiş oldu.
Robdöşambr sırtccdan alınıp da karyolasına bırakıldıktan sonradır ki, Mazhar Hancı oğlu, endişesini blr kelime ile hülâsa etti:
— Nazh!
Ve bu tek kelime, doktorun enjeksiyonu tutan parmaklarını titretti. Evet, Nazili... Vazifesinin. en güç tarafı. Nazlıyı hâdiseden haberdar etmek!
Arkadaşının üzerine eğildi:
— Çağırayım mı Nazlıyı?
Nefes alıp vermek müşkülâtıyla yuvalarından uğrayan gözler ıslandı. Hırıltılı ses, tekrar duyuldu:
— Sakini...
Doktor, enjeksiyonu yaptıktan sonra yatağın baş ucunda bir koltuğa çöktü. Komodun
üzerindeki gece lâmbası odayı pek az aydınlatıyor Heybetli eşyalar kuytuluğa gizlenmiş, mateme hazırlanıyorlar. Sofada hafif bir ses. Cemilin telefondaki sesi. Osman Ömerlinin eline tutuşturduğu numaralarda, geceleyin dalma meçhul semtlerde, meçhul hastalara gittiği söylenen doktorları beyhude arıyor. İlk müdaheleyl yapan Osman Ömerli dahiliye-cl meslekdaşlarmin da yardımına İhtiyaç duymaktadır.
Doktor!
Doktor, sıçradı: tekrar hastasının üzerine eğildi.
Hancıoğlu, son dileklerinin İlle yerine getlrtlmes' gereken dileklerinin aşıladığı kuvvetle konuşabildi:
— Nazlı öğrenmemeli... Blr çaresini bul... Cemilin de kârısı olmamalı... Ayrümalarmı temin edersin.
Doktorun elini tuttu, sduk soluğa ilâve etti:
— Şayialara meydan vermeden... Şerefim de sana emanet... Götür artık Nazlıyı,,, Götür bu gece evine...
(Arkası varı
i Gazeteler, Gazeteciler
Velid Ebüzziya
Gaz ve mazot sobaları
• ■■ ■■
İnönü
armağanı
“Müşterek gazete„de müret
Yerli bir sanatkâr bunlardan birer numune yaptı
Adnan Çin’in mükâfatı dün verildi
Dünyanın mukadderatı Asya’da kararlaşacak
tip gibi yazı diziyor
Dil
İstiklâl mahkemesine iknici gidiş bahsinde titizliği, çok konuşmak merakı — Matbaadaki odası, açılmamış
Velid Ebüıalya ikinci defa olarak 1925 te tevkif edildi ve İstiklâl mahkemesine verildL_ Fakat bu def iki İstiklâl mahkemesi İstanbul da değil. Elâzığ’da idi. Şeyh Salt İsyanı yeni başlamıştı, isti kİ âl mahkemesi. isyanda gazetelerin neşriyatının tesiri olması ihtimalin! düşünerek Istan buldaki gazetelerden çoğunun sahip ve baj-muharlrlerini tevkif ettirmişti. Bunlar bir sabah trenle yola çıkarıldılar Yolda. İstiklâl gazetesi başmuharriri. İsmail Müştak Bey, Atatürk'e gönderilmek ü-aere bir telgraf müsveddesi haşirindi Bunda hulâsa olarak «Hata etmişiz, kalemimizi kırıyoruz» deniliyordu. Velid Bey, diğer bir iki kişi ile birlikte telgrafı İmza etmemişti.
Muhakeme neticesinde gidenler beraet ettiler re İstan-bula döndüler. Tevkif karariyle birlikte gazeteler kapatılmışta Velid Ebüzziya. Tasviri Efkâr*ı tekrar neşretmeği düşünmedi Bir kenara çekildi, matbaacılıkla meıgul olmağa başladı. Aradan hayli zaman geçtikten sonra «Zaman» İsminde bir gazete çıkardı. Fakat muvaffak olamadı. Geçen seneler zarfında her şey değişmişti.
Velid Bey bir müddet bekledi. bundan sonra 1940 ta samanın düşüncelerini güz önünde tutarak Tasvir'! yeniden neşretmeğe başladı. Vefatında gazete çıkıyordu. Fakat o bir zamanki parlak mevkiini bir türlü elde edememişti.
Bu devrede en dikkatli şayan olan şey Velid Ebüzziyamn Basın Birliği Kanununun hükümlerini kabul etmiyerek imzalı makale yazmaktan vazgeçmesi olmuştur. Basın Birliği Kanunu mucibince gazetecilik etmek I-çin. behemehal birliğe girmek lâzım dl Bunun için de bir takım kayıtlar, şartlar vardı. Ve-lid Bc-y bu kayıt ve şartlan, yapılan tahditleri, haklı olarak, bir nevi lonca usulü telâkki etti ve birliğe girmedi. Birliğe girmeyince de fiilen gazetecilik yapanuyacağından. makalelerinden İmzayı kaldırdı! Titizliği, çok konuşmak merakı
Velid Bey çok titiz, sinirli bir insandı. Di! calisine çok ehemmiyet verir, sarfa ve nahva uygun oimıyan hır yazı karşısında İsyan ederdi Bir defa Kandil gecesi münasebetiyle çıkan yazıda «füyuzatı namütenahiye* kelimelerini görünce; «Bu nasıl olur? Bunu kim yazmış?» diyerek herkesi sigayn çekmişti, Velid Bey çok konuşma-; meraklısı idi. Tatlı kanuqurdu. Sevimli bir yüzü; güler bir çehresi vardı Sokakta ,-asladığı bir ah-bnbiy!» uzun müddet konuştuğu nk sık vaki idi Ölümünden hayli zaman evvel bir gün Sirkeci istasyonu karşısındaki aıar.av dükkânında kendisine rarstladığunı ve «matbuat âleminde ne var. ne yok?» diye -tek açtığı sohbet yüzünden treni kaçırdığım (Velid bey Bokır-koyde otururdu) hatırlıyorum.
( Fakat o en ziyade maibaada-ki odasında kendisini ziyarete gelenlerle yârenlikten hoşlanır -dı. Bu yüzden son treni sık sık kaçırır ve geceyi matbaada geçirmeğe mecbur olurdu Eve mu hakkak gitmesi lâumgcldiği zaman da Lam» mir-ıramamış makalesini sekretere verir: «Bunu şu şekilde bağlayıver!» derdi.
Velid beyin matbaada bir ya tak odası vardı; haftanın bir çok gecelerini burada geçirir, boş kaldığı zaman okurdu Ku -tuphajıesj pek zengindi. Ciltlen-mti. sıralanmış eserlerden başka çuvallar dolusu kitaplar vardı. Bunlardan çoğu açılmamıştı bile.,. t Açılmamış metuplar Velid beyin en büyük huşu -âyetlerinden biri masasının fl-zerinde daima açılmamış bir çok mektup bulunması İdi. Bu mektuplar bozan aytarca kalırdı. Mektuplardan bir kısmı a-
masa üzerindeki Mektuplar
»
bone içindi, bir kısmının da 1-çlnde para vardı. Bir defa bunlar temizlendiği raman İçlerinden bir hayli para çıkmıştı. Bu temizleme İşine tbone olan birinin «Abone parasını mektu -bun İçinde göndermiştim. Hâlâ neden gazete irsaline başlanmadı"» diyerek sert bir İfade 1-te yazdığı sözler sebep olmuştu. Bunun üzerine aylardanberi gelen mektuplar birer birer açılmış ve şikâyetçinin iki ay evvel gönderdiği mektupla İçin -deki paralar bulunmuştu!
Mürettipliği
Velid Ebûrriya yazı işlerinden başka makineden, tertip iş terinden de anlardı. Bir aralık m üre tüpler grev ilân etmişler. İstanbul gazeteleri birlenerek bl ri sabah, diğeri akşam nüshan olmak özere «müşterek gazete» adile ve küçük hacimde bir gazete neşretmeğe başlamışlardı, iki nüshayı çıkarmak için mütekait bLr iki mürettlp bulunmuştu. Fakat Velid beyin kasa başına geçerek bunlardan daha çabuk ve daha düzgün surette yan dizdiğini hayrette gördük!
Gelecek yazıda Velid beyin ban prensiplerini anlatacağı?..
Enis Tahsin TIL
Idrojen bombası
Amerikan radyo yorumcusu izahat veriyor
gaz
Bu sene memleketimize muhtelif tiplerde gaa ve mazot sobaları İthal edilmiştir. Gaz veya mazot yakan ve geniş bir sahayı ısı tabilen bu sobalar nls-beten ekonomik olmak!» beraber fiatleri çok pahalı olduğu Kin herkes alıp kullanamamak tadır.
Hükümet, crmonlan tahribat tan kurtarmak siyasetini güt -tûğü halde yakacak zarfıreün -den ormanlar İstenildiği gibi muhafaza edilememektedir.
Memleketimizde ısınmak için odun ve kömür yerlerine
ve mazot kullaıulm^ına teşvik edilmesi muvafık görülmek tedlr. Böyle İthal edilen gaz ve mazot sobalarından gümrük ver gisl alınmaması veya cüzi bir miktar alınması hususunda mü racaatta bulunulacağı söylen -m ektedir Bununla beraber güm rük resmi bütçeye gelir kaynağı olduğundan muaf tutulan maddeler çoğaldıkça bu varl--dat da azalmaktadır. Böyle tek lifin kabul edilip edilmeyeceği henüz bUinmiyor.
Diğer taraftan bir yerli san'-atkâr vc müteşebbis zat İthal edilen mazot ve gaz sobalarının yerlisini İmal etmeğe başlamıştır- Belediyeye de numuneler göndermiştir Alâkalılara göre İthal edilerek piyasaya çıkarılan ve 360 - 400 liraya satılan gaz ve mazot sobalarının şehrimizde yapılan benzerleri 13Q - 150 liraya satılabilecektir.
Şehrimizde mangal kömürü sarfiyatının azaldığı teshil ed!l mişUr. Buna sebep olarak da gazın serbest bırakılması ve ü-aurun da diğer yakacaklara göre nisbeten ucuz olması dûla-yısile evlerde yemeklerin umumiyetle kömür yerine gûzoeak-iannda veya havagazında pişirilmesi gösterilmektedir.
Filvaki geçen senelerde İstanbulda bir senede 3Q milyon kilo mangal kömürü sarf edildiğini belediye tesbit etmişti. Son İki sene içinde ise sarfiyatın üçte bir ntsbetlnde yani sene de 10 milyon kilo kadar azaldığı tan-mln edilmektedir.
Belediye, bu soğuk günlerde soba kuramayan evlerin yegâne ısınacak vasıtası olan mangal kömürünün pahalıJanmaması 1-
Ondüleli kâğıt ve komprime sayan makine lcad eden Adnan Cin e bu icadından dolayı verilmesi kararlaşfinlan W0o liralık İnönü özendirme armağanı dün saat 10 da vilâyette yapılan bir toplantıda vali ve belediye başkanı Dr. Fahrcddln Kerim Gök-ay tarafından törenle verilmiştir.
Toplantıda, vali vc belediye başkanı Adnan Çin'i hükümet adma tebrik etmiş ve aşağıdaki konuşmayı yapmıştır:
«Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni acilmiş olan şerefi! bir yolun şerefli bir yolcusuna değerli huzurlarınızda bu arma ğam veriyorum. Bu mükâfatı vermenin benim şahsi hayatımda da bir hususiyeti vardır.
1944 yılında toplanan kurul -tayfla İlim sahasında başarılı örnekler veren ilim adanılarma bir İnönü mükâfata verilmesi te mermisinde bulunmuştuk- Bilâhare Milletvekilleri arkadaşlarınız bu hususu B.M. M. de desteklediler v* bu armanğan İhdas edildi. Bu İnsimin hayatında dO şündüğü bir arzunun realtee e-c!ilmesini görmek hazzını belirtmeyi faydalı buluyorum.
Adnan Cin.
Siz memleket fennine hizmet ettiniz, ilim yolunda kafanızı lş-lettiniz, hayırlı oldunuz, sizi tebrik ederim Ebedi Şef Atatürk «hayatta en büyük mürşit İlimdin demL'ti. Sizin hareketiniz bu sözün bir ifadesidir. Fikre gösterilen bu icıymetsevcr İlk tarihi bir önemi haizdir. Bu duygu ile sizi tebrik eder ve bu çalışmalarınızın mükâfatını tevdi ederken, daimi başarılar dilerim.*
İnönü armağanının madalya ve diplomasim alan Adnan Cin vali ve belediye başkan ma teşekkür ederek. İlim yolunda çalışmaya devam edeceğini bildirmiştin
çin gayret sarfetmektedir. Son pünlerde murakibler en ziyade kömüreülerto kasapları kontrol etmektedirler
Belediye, yazdan hazırladığı mahrukatı bilhassa od unlan kamyonlara koyarak ve mahalle mahalle dolaşarak odun satmağa başlamıştır. Bu suretle teşkil edilen seyyar depolarda 1 mangal kömürü de satılacaktır.
Sovyet Rusyanm Avrupa, Orta Doğu meselelerini biı tarafa bırakarak bütün dikkatini Asyaya çevirdiği iddia ediliyor
NCTC-York 16 (AA.) — Amerikan radyosu yorumcusu Drew Pearson hidrojen bomhivnnrian bahsederek bu bombaya dair bazı malûmat vermiştir; Pear-sona göre hidrojen bombası güneşi terkip eden aynı maddelerden yapılacaktır. Ve bu bom bayı ancak atom bombalan İnfilâk ettirebilecektir. Bombayı terkip edecek parçalar Birleşik Amerikada imal edilebilecek, fa kat bomba kaza ile infilâk ettiği takdirde mümkün olduğu ka dar az hasar vermesi için montajı ıssız bir adada yapılacaktır. Hidrojen bombası hiçbir suretle barışçı gayelerde kullarulamaya çaktır.
Pearson bunlardan sonra şu tafsilatı vermiştir:
Bomba 11 milyon santigrad derece hararet yapacaktır.
mil hektarlık bir sahada her çeyi yok edecektir, imha sahasından çıkmağa vakit buluna -buyacağından, bombayı atan u-çatm mürettebatı İle beraber mahvolması muhtemeldir. 2 bin hidrojen bombası bütün dünyayı havaya uçurmağa kâfidir.
Pearson, Davla Ulientbajln, bu bombayı, kitle halinde İmha vasıtası sayarak İmaline muha Uf olduğunu ve bu yüzden atom enerjisi komisyonu başkanlığın dan çekildiğini teyld ctmlştir.
Yorumcu, Birleşik Amerika haberatmâ servislerinin gelecek yaz Sovyetler birliğinde yeni bir atom bombası tecrübesi yapılacağını öğrendiklerini sözlerine 1 lâve etmiş vr Truman'm hidrojen bomban lehinde karar alacağını peşinen bildinnlşUr.
nuçmuştur. Bu hasbıhaller esnasında kendisine İzmir Milletvekilleri refakat etmiştir .
Yukarıdaki resimlerde Ce-vad D ursun oğlu, İzmir Halke -vlnde vali Osman Bahri Ad al ve tvnıir Milletvekili Ekrem Oranla ve diğer resimde de muallim ter toplantı halinde görünmek -
İngiliz milletler camiasını teşkil eden memleketlerin Dışişleri Bakanları Seylân adasının başşehri olan Cotombo'da toplanarak dünya vaziyetini, bilhassa Güney Doğu Asya me-«lclertnl gözden geçiriyorlar. Çin komünistlerinin hemen bütün Çini ete geçirerek bir taraftan Hlndlçinî hududuna dayanmaları, bir taraftan da Birmanya ve HindiFtan'a yaklaşmalar endişe doğurmuştur. Bu vaziyet karşısında nasıl bir vaziyet almak lâfım geldiği görüşülüyor.
İngiliz milletler camiasının komünist Çin hükümetini tanımağa temayül ettiği anlaşılmaktadır. Hindistan esasen daha evvelden bu yoıda bir karar vermiştir. Halb'iM Amerika'da komünist Çin hükümetini tanımamak cereyanı çok kuvvetlidir, tki tarafın görüşünün birbirine yaklaştınhnası için bir yol arandığı anlaşılıyor.
Asya vakayii dünyanın her tarafında büyük alâka uyandırmıştır Sovyet Rusyanm Avrupa ve Orta Doğuyu muvakkaten bir tarafa bırakarak bütün dikkatini Asya’ya çevirdiğini İddia edenler vardır. Bunlar dünyanın mukadderatının Ayada kararlatacağını söylüyorlar. İsviçre'nin tanınmış muharrirlerinden Rene Bovey. Journal de Genöve’de yazdığı makalede bu görüşü müdafaa ederek diyor ki:
«Geni? Çin topraklarının koni ünisticr tarafından işgal edilmesi üzerine milliyetçilerin elinde «m dayanak noktası o-lnrak Formuz adası kalmıştır. Bu adanın durumu Şang Kay Şek hükümeti kadar Amerika Birleşik devletlerin! de alâkalandırıyor. Amerika bu adayı Ayranın Güney Doğusundaki mevkii İçin kıymetli bir İstinat noktası saymaktadır.
Formoza 1945 senesine kadar Japonya’nın bir parçası İdi. Yalta konferansında Sakalln ve Kurll adalarının Sovyet Rusyaya verilmesi kararlaştırılırken Formozanın da Çin'e ladesi kabul edilmişti. Müttefikler harbi kazandıktan sonra Ruslar re Çinliler kendilerine «erilecek adaları işgal ettiler. Fakat bu adalarda Rus ve Çin hâkimiyeti hukukan. ancak Japonya ite sulh muahedesi imzalandıktan sonra meri olacaktır. Mamafih bugünük vr-zlyctte bir değişiklik olmıyaca-gı. barış andl aşmasının Yal ta k ırarını tasdik edeceği muhakkaktır.
Mamafih Çin’de bugünkü vaziyet dolayıslte, ban Amerikan mahfilleri Japonya'daki işgal rejiminin Form oraya da teşmil edilmesi muvafık olup olmadığını soruyorlar. Japonyada oturan Farmoza adası halkından mühim bir kısmı bu hususta general Mac Arthur’a başvurmuşlardır. Vaşuıgtonda bu müracaatı iyi karşılamak İsteyenler vardır.
Formoza birinci derecede mühim askeri bir mevkidir. Komünistler adayı ele geçirirlerse, buna evvelce teşebbüs etmişlerdi, bu çok ağır bir darbe olacaktır. Fakat adanın İşgaline kalkışmak büyük mah-tnıriar doğurabilir, tik iş olarak Sovyet Rusya bunu. Amerika baklandaki emperyaizm ithamlarının doğru olduğuna delU sayacaktır.
şu holde bu gibi münakaşalara meydan vermeden adayı elde tutmak İçin başka bir yol bulmak ıılgımdır Son aylar zarfında vaziyet her cepheden İncelenmiş, fakat emin bir hal çaresi bu i 11 n n ruam ıştır Fakat zurnan geçiyor, kongrenin yeniden faaliyete boşlaması Amerika hükümetini harekete sevk ediyor. Parlâmento âzasından bir çoğu arasında hoşnutsuzluk artmaktadır. Başkan Truman bu hüeumlara karşı koymak ve icraat He mukabele etmek mecburiyetindedir.
Furmoza adasına Amerikan kuvvetleri gönderilmesi fikri bir tarafa bırakılmışlar. Bu hu-
kanTON
/ Jforhosa
IANGK0M ,1 'Z
UZON_ ,
.Lf câs
susta yapılan biricik şey, biri uçak gemisi olmak üzere. Uzak Doğu sularına üç harb gemisi gönderilmesidir. Güney Doğu Asyanın müdafaası İçin Başkan Truman'm emrine verilen ve 75 milyon dolarlık kredinin bir kısmının milliyetçi Çin hükümetine iurb malzemesi gönderilmesine tahsis e-dllmesl ileri sürülüyor, Fakat bu hal şekli hiç kimseyi temin etmiyor. Çünkü asıl Çin topraklarının müdafaası İçin bu hususta sar fecilen gayretlerin hiç bir netice vermediğini herkes biliyor. Formoza ad^sma kadar çekilmek, şang Kay Şekln etrafında bulunanlarda hiç bir değişiklik yapma-mşıtır. Bu sebeple yapılacak yeni yardımların ten a İdareye, rüşvete yardım etmesinden başka bir işe yaramıyacagı tahmin ediliyor.
Şimdi, tesiri Yunanistan'da tecrübe edilmiş bir usulün tatbiki hususunda bir fikir birliği olmuş gibi görünüyor. Bu usul askeri müşavirlerden mürekkep bir heyetin gönderilmesidir. Heyet verilecek harb malzemesinin nasıl kullanılacağını gösterecektir. Bu, aynı zaman-
Bazı Amerikan mahfilleri, bilhassa sendikalisHer, komünist Çin'e bu hükümet tanımak şekliyle yardımda bulunulmasına muarızdırlar Bunlar Batı devletleri ile, bilhassa iktisadi sahada, münasebet teessüs e-
demezse komünist Çin hükümetinin muvaffak olamıyacağı kanaatindedirler Bu surette hareket etmek, ilerideki daha büyük kazanç, komünist Çin hükümetinin yıkılması İçin, bugünkü kazancı bir tarafa bırakmak demek olacaktır. Fakat bunun İçin butun Batı devletlerini, bilhassa İngtltere-yl birlikte hareket etmeğe kandırmak lâzımdır. Halbuki İngiltere Hindistan'ın komünist Çia hükümetini tanımak surenle yaptığı olup bitti ile karşı karşıyadır.
Uzak Doğuda vaziyetin ne kadar karışık olduğu görülüyor, Buradaki meseleler Avru-pada karşılaştığımızdan çok daha mühimdir. Dünyanın mukadderatı Asyada teayyûn ede-
Seylân adasında bir asken karargah
Edirnede et fiatleri yükseldi
Edirne ( Akşam) — Mevsim dolayudle kasaplık hayvan bu* itmama dığından et fiatleri de birdenbire yük.sclmlştir. 180 kuruca «atılan koyun etinin kilosu 140 a w 140 kuruşa satılan sığır etinin kilosu da 180 kuruşa çıkmıştır.
Tereyağı 8 lira ve yumurtanın tanesi de 12 kuruştur. Kış sebzeleri de bir miktar yükselmiştir.
Bu akşam Saat 20,30 da
DRAM KISM]
TEBEŞİR DAİRESİ Yazan: Klabund
Türkçesi: M. Basir
['liltttll Kl»nır.a*
Sili akşamları Komc ıı Km .unda temsO soktur
Cuanazleai w cartanba tünleri U.30 da Çocuk TLyatToru Pazar günleri maline IÎ.3B da
Vilâyette bir toplantı
Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahrettin Kerim Gökay dun saat il de vilâyette belediye ve vilâyetteki daire müdürlerini toplayarak kendileriyle görüşmüştür.
Görüşmede işlerin mümkün olduğu kadar süratle görülmesi İçin alınması icabeden tedbirler üzerinde durulmuş ve memurların devamı meselesi görüşülmüştür. Vali ve Belediye Başkanı, mesai saatlerinde her d al renin memur ve âmirlerinin vaktinde iş başında bulunmalarını ve iş sahiplerine mümkün olan her türlü kolaylığın yapılmasını ısrarla istemektedir.
Türk kayak ekibi Tarantoda
Ta ran t o 18 (A.A.I — Türk kayak ekipi, Türkiye kış sporlan federasyonu idaresinde Tarun-toya gelmiştir Yakında Tarantıda yapılacak milletlerarası ka yak müsabakalarına iştirak ede çektir.
o
Harvey
Sevimli artist «açları nın yarısını kaybetti
Bette Davis çevirdiği son ritimlerden birinde
I
MfflİTlN WN ÇfVİPDİĞI F/LM, FHAHFADA ÇOK B16ENİLDİ..
Bir zamanlar sinema âleminin en çok sevilen artistlerinden Lllian Harvey şimdi Münih’te sahne artistliği yapmakta, sahnede şarkı söylemekte-tedlr. Artist geçende saçlarına permanat yaptırmak üzere berbere gitmiş , fakat bu esnada saçlarının yarısı hemen tamamen yanmıştır. Artist mahkemeye müracaatla dâva açmıştır. Bir taraftan da bir peruka yaptırmıştır. Şimdi her akşam sahneye peruka İle çıkıyor.
Bettv Grable
Beş sene evvelki vücut ölçülerini muhafaza ediyor
Fransada yıldızı sönmekte olduğu zannedilen, fakat bir müddet sonra daha parlak bir şeklide ortaya çıkan bir artist vardır. Bu, Danielle Darrieux'-dür. Danllelle Da.rrleux, İkinci Dünya Harbinden evvel, Fran-sanın en gözde artisti idi, çevirdiği filimler yalnız Fransada değil, her tarafta rağbet görüyordu. Onun çapkın, hoppa hallerini hiç kimse hakkıyle takiid edemiyordu.
Artistin oüyük muvaffakiyetini gören Amerikan filim şirketleri, kendisini Holllvut’a davet ettiler. Danielle, 1937 de kocası. tanınmış Fransız sahne vâzıı Henri Decoln ile birlikte Amerikaya gitti. Fakat bu seyahat kendisine âdeta uğursuzluk getirdi. Amerlkada beklenilen muvaffakiyeti gösteremedi ve ertesi sene tekrar Fransaya döndü. Çok geçmeden kocasından ayrıldı. İkinci Dünya Harbi esnasında Saint Dominlçue hükümetinin ■Ulchy'deki elçiliği erkânından Purfirio Rublrosa İle evlendi. Fakat bu evlilik de uzun sürmedi, 1946 da ayrıldılar Artist, geçen sene senaryo muharriri George Midi (asü adı Mltslnkides olan bir Yunanlıdır) He evlendi.
Bu boşanıp evlenmeler, stüdyolardan uzak geçen seneler Darrieux'yü âdeta unutturdu-Halbuki artist henüz gençtir > 1917 de doğduğuna göre ancak 33 yaşındadır. Önünde uzun sa- ten. İlk kocası sahne vâzıı De-nat seneleri olması lâzımdır.
Dantelle Daritus, çevir diği filimden bir rahnede
Dantelle Darrleux'yü yüksel-
coln idi. Senaryo muharriri olan
James Sleworl nalbur
Hollivut’tan gelen haberlere göre,, tanınmış yıldızlardan Bette Dâvls, büyük bir filim çevirmeğe başlamıştır. Bu münasebetle gazeteler artistten, artistin hayatından uzun uzadıya bahsediyorlar.
Bette Davis sinema yldızla Tından çoğunun aksine olarak hiç de güzel değildir. Klâsik güzelliği yoktur Greta Garbo, Marlene Dletrich, İngrld Berg-man, Clsudçtle Colbert gibi hususi güzelliğe de malik değildir. Yalnız pek sevimli, son derece zekidir. Sanat kudreti de çok büyüktür.
Bette Davis. açık konuşmasiy-le meşhurdur. Düşündüğünü katiyen gizlemez, açık açık söyler. Yıldızlardan çoğu bunu beğenmezler, tu yüzden Bette Da-vis'e âdeta düşmandırlar. Küçük artistleıe gelince, bunlar Bette Davis ! çok severler. O da genç İstidatları himaye ve teşvik eder.
Bette Davis, çevirdiği mimlerin hepsinde bir yağmur sahnesi olmasını, bir parça ıslanmağı ister. Yağmur uğur getirir,, filim muvaffakiyetli olurmuş. Artistin çevirmeğe başladığı filimde de şiddetli yağmur yağacağı haber veriliyor.
Şeytanın güzelliği
Faust bu adla füme çekiliyor
ir İtalyan film artlsl Dominl-ca Orslni. İtalyan kahramanı Garibaldl'nln filmini çevirirken, bir mayine basmış ve ölmüştür. Diğer üç artist de ağır yaralanmıştır.
Tanınmış Fransız sahne vazıı Rene Clalr «Şeyta n ın güzel -lifiîı. adlı bir film çevrilmektedir. Filmin mevzuu Fausl eserinden alınmıştır. Dış sahneler Roma sokaklarında çevrilmektedir. Büyük sanatkâr Michel Sinıon, Mcphlsto rolünü yapıyor.
Yukarıda Faust Geard Philllpe ile Nlcol Resnnarci görülüyor.
Betty Grable İki çocuk annesi olmasına rağmen beş sene evvelki vücut ölçülerini aynen muhafaza etmektedir. Betty Grable'nln beş sene evvelki ve bugünkü vücut ölçüleri şöyledir:
Göğüs: 97.5 cm. Bel 62,5 cm. Kalçalar: 91 cm.
Vücut ve bacak güzzelliği bakımından el’an hiç kimse Betty' ye yetişememiştlr.
Üç aylık yüzücü
Tanınmış filim yıldızlan Esther Wiiliam Holljnvood'un en mütenasip vücudlu, en iyi yüzen artistlerinden biridir. Bu yüzden her çevirdiği fıümlerln hemen hepsinde bir yüzme sahnesi vardır.
Esther Willlams üç ay evvel bir çocuk doğurmuştur. Şimdi çocuğuna yüzme dersi vermeğe boşalmıştır. Bunun İçin oda içinde küçük bir havuz yaptırmıştır. Çocuk ber gün bu havuzda üç buçuk saat yüzüyor. Artist, çocuğu 6 aylık olunca kendisini büyük havuza alacaktır.
Uzun boylu bir artist
Hollywood'un genç artlstle-rindne Dan Dafley çok uzun boyludur. Boyu 6 ayak 4 inçtir. Bu yüzden çevirdiği aşk sahneleri pek tuhaf oluyor, yanındaki kadın artistler kısa boylu birer insan halini alıyor.
Dan Dailey son zamanlarda «Tomakawk'a bilet» adlı bir filim çevirmiştir. Bu filimde baş kadın rolünü Anne Baxter yapı-• yor. Anne orta boyludur. Çok
■ uzun boylu Dan'ın yanında pek
■ kısa kaldığından rejisör küçük bir çukur kazdırmış, artist bu
' çukurun içine girerek Anne ile ayni boyda olmuştur.
Dükkânın hesabını görmek üzere Indiana şehrine aitti
James Stewart, Eleanor
birlikte çevirdiği filimden
: Hollivut'un en Çok sevilen er-
: kek artistlerinden biri de James l Stewart*tır. İnatçı bir bekâr o-: lan James, geçen sene gördüğü | bir kızı severek evlenmiş, kırk
Povrell'le
bir sahnede İki yaşında dünya evine girmişti.
Artist evlilik hayatından pek memnundur. Karı koca pek iyi geçiniyorlar: «Biz artık çocuk
şimdiki kocasının da yeniden dirilmesine yardım edeceği anlaşılıyor. Artist yeni kocasının teşvikiyle lOccupe toi d’Amelie» adlı bir filim çevirmiştir. Mevzuu bir zamanlar Paris sahnelerinde çok rağbet görmüş bir piyesten alınan bu filim çok beğenilmiş. fitim festivallerinde büyük mükâfatı kazanmıştır.
DarrleuK, tu suretle filim faaliyetine yeniden muvaffakiyetli surette başlamıştır. Sinema âlemi kendisinden yeni filimler bekliyor.
★ Geçenlerde kocasından boşanmış olan ve 21 yaşında bulunan Shlrley Templç kendisi İle bir otel sahibi arasında aşk maceraları olduğu hakındakl söylentilere çok kızdığını bildirmektedir.
değiliz. Durmuş, oturmuş insanlarız. Onun için hayatımızın sükunet içinde geçmesi pek tabiidir» diyorlar.
James ve karısı son günler zarfında Pensilvanya'da İndia-na şehrine gitmişlerdir. James bu şehirde doğmuş, ilk ve orta tahsilini burada yaptıktan sonra elektrik mühendisi olmak ü-zere Princeton üniversitesin® girmiştir.
Fakat bir müddet sonra fikrini değiştirdi, mimar olmağa karar verdi. Çok geçmeden bundan da vazgeçti, siyasi ilimler okumağa başladı. Siyasi ilimlerde de başarı gösteremeyince artistliğe karar verdi ve bu defa hakiki İstidat sahasını buldu.
James, mektepte İken tara bir atletti. îyl beyzbol. futbol oynardı, uzun atlama şampiyonu İdi.
İndlana’ya gitmesine sebep, buradaki nalbur dükkânının attı aylık hesabını görmektir. Artistin büyük babası 1853 senesinde burada bir nalbur dükkânı açmıştı- ölünce dükkânı babası İşletti. James, artistlikte karar kıldığı zaman yerine bir vekil tâyin etti. Şimdi altı ayda bir giderek hesap görüyor.
’1
17 Ocak 1»W
AKSAM
Sahlfe T
HER AKSAM BİR HİKÂYE
Altın arayıcılanj
Mahkeme Koridorlarında
Serbes sütun
Gl. Draper’in gazetemize beyanatı
Con, biraz düşündükten sonra:
— Doğru konuşmuyorsun arkadaş! Altın damarım bulan benim! Marki ölünce sen bir, ben iki lüsse alacağım. Adalet bunu Icabettlrir .cevabını verdi.
Jak. soğukkanlı bir eda ile: ____Görürüz. İkimiz de silâhlanma ı alıp otuz metre mesafeden birbirimize ateş edelim. Hangimiz sağ kalırsa...
Derken, Con silâhını çevirip, Jakın göğsüne boşalttı.
Marki, bu hâdiseyi görür görmez .tabancasını çekerek nişan aldı. Con. kafasına yediği kurşunla cansız yere serildi. Marki artık yapayalnız kalmıştı.
Güneş ortalığı kasıp kavuruyordu. Hararet, dayanılmaz bLr raddeye varmıştı. Gök yüzünde ne bir bulut görünüyor, ne de havada bir kuş uçuyordu. Her seli, iyi taübli. IrUındalı Jak, tarafı bir ölüm sükûneti kapia-diğeri de hik-kâr MeksikalI- Con mıştı.
idl | Markinin ayağındaki yara,
Kolorado çöllerinde dolaşır- gittikçe vahamet peyda edlyor-Iarfcen MeksikalIlarla müsaade-'do. Şimdi de baidin şişmeğe meye tutuştular. Marki DökrtHİ,' başlamış ayağı kangren olmuştu, »yağından yaralandı. Kızılderi- Marki susadıkça susuyordu. Ar-lilcrin takviye kuvvetleri müsa- tık kendisi İçin bir kurtuluş deme yerine yetişmezden evvel ümidi kalmamıştı. Gözlerini çö-oradan uzaklaşmaları lâzımdı. 1ün uçsuz bucaksız derînllkleri-Marki, ayağında hissettiği şld-, ne dikerek baktı. Kimseler gö-detîi ıstıraplara rağmen arka- rünmûyordu. O zaman taban-daşliriyle beraber koşmağa cnsını şakağına dayayarak te-
mecburdu. 11|6* Çekti.
Günce batarken, yolda rasla- •*
ılıklan bir ormanın içinde gc- Aradan Utl gün geçti. Deh-ccyi geçirmeğe karar verdiler.'şetli yağmurlar yağdı, seller üç Marki dinlenmek için bir kaya- *“ nın arkasına uzandı iki arkadaşı etrafı kolaçan ettikten sonra meyus ve bitkin yanına döndüler. O müddet zarfında
Üç altın arapcıaı Kolorado çölünde on be? gündcnbcri yol-Unnı kaybetmişlerdi. Bunlar, altın hjrsmm birleştirdiği üç macera perestti. Kan tide buluşmuşlar ve altın damarlarının mevcut olduğu söylenen bu u-uaak ve çorak bölgede bir araştırma yapmağa gelmişlerdi.
Üç altın arayıcısından biri Marki Dukruri İdi. O, büyük servetini sefahat âlemlerinde tükettikten ve sürdüğü lüks hayata devam edebilmek için sahtekârlık yaptıktan sonra yakalanmak ve mahkûm olmak korkusuyla Fransadan kaçmış ve altın bulup zengin olmak ümidiyle Koloradoya gehnişti. Marki ipten, kazık tan kurtulmuş arkadaşlarının yanında yeni hayata alışmakta güçlük çekmedi.
Arkadaşlarından biri dev cüs-
Azrailin elinden zor kurtuldum!
altm arayıcısının cesedlerinl sürükleyerek altın damarının keşfedildiği toprak yangının İçine götürdü ve bu kıymetli maden yeri onlara mezar
oldu.
Çeviren: X HİLÂLİ
Marki, ayağındaki kurşun yarasını bir besle sarmıştı.
Derken Con, gözlerini oturdukları yerden biraz öteye dikti. Kalkıp güzlerini diktiği yere gitti. Çönıeiip. toprağı elleriyle bir müddet eşeledikten sonra «vinçte:
— Altın altın! diye haykırdı. Marki ile Jak. bu feryadı duyar duymaz tüyleri ürpertti. Jak bir atlayışta Conuıı yanma vardı. Marki de güçlükle yerlere sürünerek oraya kadar gitti. Hakikaten çatlamış toprağın içinde iri İri altın parçaları pırıl pırıl parlıyordu. Nihayet bir
altın damannı keşfetmişlerdi' Üçü birden:
— Arlık zengiuolduk, diye haykırdılar ve sevinçlerinden ağlamağa başladılar.
Altın damarını bulduktan yerde dört gün kaldılar. Yolu kaybetmek ve başta altın ar*-1 vınlan tarafından bu servet gasbedümek fcurkusuyl* oradan] ayrılmaktan çekiniyorlardı.
Fakat sulan bitmişti. Açhk ve1 susuzluk Jak He Conu bitap bı- ] Takmıştı. Markinin yarası da kokmağa başlamışta.
Ertesi sabah Marki, yerinden kımıldayamıyacak hale gelmiş-li.Yarasının acısından inim inim imliyordu. Ağrıları biraz dindirmek için arasım bir tutsun tülünü tükürükleyeret yaranın, üzerine bastırıyordu. İki arkadaş. geceleyin yabani otların yapraklan üzerine konmuş olan' şebnemleri yalayarak susuzluk-* lorun biraz dindirmeğe çalıştık-f tan sonra konuşmağa başladılar.
Jak. Cona dönerek:
— Görünüşe göre Marki mortoyu cekeeek Biz de İkimiz, altını paylaşırız, dedi. I
Greenland
(Baştarafı 4 üncü sahlfede) kurmak için her türlü fedakârlıklar göze aılnmıştır. Türlü meşakkatler, hattâ akla gelmeyen maceralardan sonra, köpeklerle çekilen, kızaklar üzerinde telsiz uzmanlan odanın güney Kabilinden 16 mil İçerlere kadar sokulup ilk İstasyonu kurmağa muvaffak olmuşlardır. Bu İlk İstasyon, aynı zamanda diğer istasyonların kurulması İçin bir köprü vazifesi görmüş ve çok geçmeden diğer meteoroloji istasyonları tamamlanmıştır. Fakat bütün bu İşlerde, gerek keşif ve gerekse nakliye işlerinde köpekler, tayyarelerden ve hattâ insanlardan daha faydalı olmuştur.
Halen Greenland'da en büyük hava istasyonu 7OÖO ayak yüksekliğinde bir dağ tepesinde bulunmaktadır. Bu istasyon bilhassa son harp İçinde, her gün her saat Atlan tikte dolaşan müttefik gemi ve tayyarelerine yevmi raporlar vermiştir. Tabii bu istasyonlardaki uzmanlar son derece güç şartlar altında çalışmak mecburiyetindedir.. Çünkü buralarda rüzgâr saatte 125, hattâ 140 millik: bîr süratle esmektedir. Ekseri zamanlar pusla ve diğer aletler soğuktan donmaktadır.
Şimdiye kadar yapılan fedakârlıklara. rağmen Greenland'ın keşfi henüz tamamlanmış değildir. Adanın büyük stratejik mevkii yüzünden gelecekte çalışmalara devam edilecektir.
Nakleden: A. Derebeyoğlu
Yüzünü yadırgamadık. Ceza mahkemeleri koridorunun eski aşinalarından. Fakat O' bizi tnnimamazlıktan geldi. Yanma gittik, başını jandarmaya çevirdi. Konuştuk:
— Merhaba, ahbap. Gene mi geldin mahkemeye?
İstemliye t ek döndü, müte-hayyir bakışlarla hepimizi tepeden aşağı süzdü:
—. Kusura bakmayın, bey kardeşim. Tanıyamadım gizleri.
— Zararı yok, biz seni tamdık.
— Eyvallah, bey abi. Benim kafam biraz bozuktur da gördüğüm şeyleri çabuk unuturum. Sizinle ahbaplığımız nereden acaba?
— Evvelce de bu koridorlarda birkaç defa konuşmuştuk galiba.
Hepimizi tekrar süzdükten sonra dudak büktü:
— Kestiremiyorum, bey kardeşim. Demek siz de birkaç defa kodese girip çıktınız?
— Yoook, ahbap. Oralara uğramadık biz,
— Oralara uğramadınız da evvelce bana burada nasıl rasladınız ya? Kodese girmiyen adamın mahkeme kapısında ne işi var, bey kardeşim? Numarayı bırak dinini seversen.
— Adliyeye gelenlerin hepsi kodese mi girer?
Yutkunarak gülümsedi.
— Orası da doğru ya. Ben buraya her gelişimde kodesi boyladığım için herkesi de kendim gibi sanıyorum. Amma velâkin, sizi tanıyamadım vesselâm.
— Zararı yok, tanım asan da olur.
— Yoook. böyle şeye benim gönlüm razı olmaz, bey abi. Mademki evvelce ahbaplık etmişiz, birbirimizi tanımalıyız.
— öyle ise bu sefer yüzümüze iyi bak da bir daha u-nutma. Tekrar karşılaşınca tanırsın bizi.
— İnşallah unutmam, beyefendi abi. Amma velâkin, bu geliş, son gelişim olsun. Bundan sonra bir daha buralara gelmeğe niyetim yok. Söyledim ya, ne zaman buraya gelsem doğruca kodesi boyluyorum.
— Bu sefer de mi kodese niyetlisin?
Yılışarak göz kırptı:
— Dalga geçme, bey kardeşim. Beni kendi havama bıraksalar kalkar da kodese gider miyim? Hiçbir zaman oraya niyet ederek gelmiyorum amma tutup götürüyorlar. Benim gelişim de, gidişim de hâkim beyin iki dudağının arasında. Şu dünyada bir hâkim olabilseydim başka bir şey istemezdim, beyefendi abi.
— Şimdi de hâkimliğe mi merak sardırdın?
— Hâşaaa. . öyle şeyler bizim haddimize mi düşmüş. bey abi? Hâkini olmak kiiiim. ben kim? Mübarek adamların nefesleri çok kuvvetli de ona heves ediyorum.
Ne zaman karşısına çıksam evvelâ kâğıtları okuyor, sonra bana bir şeyler soruyor, en sonunda da iki çift lâfla beni içeriye tiki veriyor. Her adamda hu kadar kuvvetli nefes olur mu? Canı isterse bir lâfla ipe bile çektirir insanı. Dinine yandığımın dünyasına bak, bu yaşa geldim de şimdiye kadar bir kediye bile hükmüm geçmedi
— Bu defa niçin gidiyorsun kodese’’
Yüzünü ekşiterek homurdandı:
— Orasını sorma, bey kardeşim.
Sırtını kanapenin arkalığına yasladı, ayaklannı kaldırıp kunduralarının aşın-I mış kauçuk tabanlarını gösterdi:
— Bütün günahım fıka-ralık, beyefendi abi. Kann üstünde şu ölüsü kandilli pabuçlarla gezilir mi? Amma velâkin, yenisi olmayınca ne yapacaksın? Param da yok ki bir çift sağlam pabuç alayım. Bunlarla sokağa çıktım mı, karların üstünde dans oynuyorum. Yolun bir tarafından öbür tarafına geçine iye kadar anamdan em-] diğim süt burnumdan geliyor. Allah göstermesin, bir j düşersem buyurun cenaze namazına. Bir defa doktora muayene oldum da: «Oğlum, senin yüreğin çok yufka. Sıkıntılı işlere dayanamazsın. Hele düşmek senin için cok tehlikelidir. Bir defa düşersen yüreğin yerinden kopar, öbür dünyayı boylarsın. Bunun için so-. kakta yürürken çok dikkat et. kaypak havalarda evden dışarıya çıkma sakın* diye sıkı sıkı tembih etti. Fakat doktorun lâfını ben nasıl yerine getiririm. Kar yağdı diye evde oturursak hava alırız. Ekmek narası lâzım. İşte bunun İçin kar da olsa., yağmur da olsa, sokağa çıkıyorum. Yani senin anhyaca-ğın, evde oturana ekmek yok.
— Karlı havada sokağa çıktığın için mi buraya getirdiler seni?
— Söyledim ya, bey abi. Bütün kabahatim fıkaralık. Ayağımda sağlam pabuç olsaydı şimdi burada ne işim vardı benim?
— Ne söylediğini anlıya-mıyorum ki. Pabuçla mahkemenin ne alâkası var?
— Anlatıyorum işte. Me-' ret pabuçların altına lâstik ( koymuşlar. Ucuz olduğu i-Için almıştım bunlan. Lâstikler aşınınca kaypaklaştı. Hele karlı havalarda doğru ı dürüst adım atamıyorum. ,Evden çıktım, kaldırımda giderken iki ayağım birden kayıverdi, bir düşsem, sîzlere omur, Azrail yakama yapışacak. Benîm gibi bir insanın eski pabuç yüzünden can vermesine senin gönlün razı olur mu? Yazık günah değil mi bana? Düşmemek i-çin kaldırımın üstünde sağa sola sendelerken baktım ki şu adam yanımdan geçiyor, hemen ona sarıldım. Sen ol-
(Ba? tarafı 4 üncü sahifede) bilmekledir. Kıdemli ve tecrübeli zabıt kâtipleri meslekten birer İkişer uzaklaşmış ve yerlerini ancak (daktilo) unvanı verebileceğimiz kimseler işgal etmiş bulunmaktadır. Üçüncü Asliye Hukukun bir başkâtibi vardı ki, bence İdeal bir memur, namusu mücessem bir zabıt kâtibi, cidden muktedir bir bnş-k&tpltl. Beş çocuk sahibi bu aziz başkâtip, hayatın maddî ıstırabı karşısında, doğruluktan ayrılmağa asla tenezzül et-mlyerek, hal çaresini ölümde aradı. Bence bu odam ölmedi. O, zabıt kâtiplerinin şehididir Bu zatın ölümü, bizi düşündürmelidir. Vicdanlarımızda akisler bırakmalıdır ..
Sayın Bakan,
Zabıt kâtipliğini bir meslek haline getiriniz. Hastabakıcı, doktor değildir ama. meslekten yetişmiyen, tecrübe görmiyen. bu işin stajını yapmıyan bir insanı, hastabakıcı yapamazsi^ nız. Hasta tevdi edemezsiniz. Evet, zabıt kâtibi de hakim değildir ama. nasıl bir hastabakıcı, tababet sahasında muayyen bir kültürü benimsemek ve bu işin stajını yapmakla mükellef ise, bugünkü zabıt kâtiplerinin de. hukuk sahasında gereken hukuk bilgisine sahip bulunmaları icabetler. Nasıl hastabakıcılık bir mektebe malikse, zabıt kâtiplerinin de bir zabıt kâtibi mektebinden geçmeleri gerekir. Nasıl hastabakıcılık mesleğinin İstikbali sağlanmışsa. zabıt kâtipliği mesleğinin de istikbali sağlanmalıdır. İstediğiniz kadar hakimlerimiz kudretli bulunsunlar, Eğer mücehhez ve kudretli bir kaleme sahip değillerse, adaleti temin etmeleri asla düşünülemez.
Sayın Bakanım,
Bugünkü talimatnameyi göz- — .
den geçiriniz. Eskisi çok kötü — Bu şartlar bir kaç nokta-idi. Yeniri de işi fazla kırtari- da toplanabilir: Evvelâ hususi yeye boğdu. İkisinin ortasınıJ sermaye kârın bir kısmının, bulunuz. Zabıt kâtipliğini bir hattâ zaman zaman sermaye-meriek haline getirini» (Zabıt tün bir kısmının transfer edile-Kâtipligi Mektebinin) tesiri Ba-1 bilme»! şartın» daima aramak -kanlığınız zamanında, riae na-, tadır. Eğer kârdan İstifade e-sip olsun.. Kalemlerde yapaca- demezlerse paraların» yatırmağınız; kökten ıslahat He vatan-'lafı için biç bir sebep yoktur, daşları adliyeye ısındıracakaı-1 İkindisi; paralarım yatıracak nız. Hakimlerimizin mesaisi, ı lan endüstrinin hiç bir suretle hüsnüniyetleri, müsbet neticenin alınmasına kifayet etmez. Kalemleri de beslemelisiniz.. Çünkü vatandaşların ilk karşılaştıktan yerler mahkeme kalemleridir. İlk iyi veya kötü intibaı oradan alıyorlar, Acül-yenin diğer dertlerini de gelecek yazılarımda size arzedeçe-ğim.
Amerikan sermayesi Tiirkiyede hususi muamele islemiyor
«Gayesi, Türk is adamlarile ue sermayesi ite teşriki mesai ederek her iki tarafın da menfaatlerine uygun bir işbir.ginin teminidir »
(Baş tarafı 1 İnci sahlfede) Harb içinde Birleşik Devletler Harbiye Nezareti müsteşarlığını ifa eden bu zat şimdi Amerikan malî ve iktisadi rnaha-fillnin en nüfuzlu şahsiyetlerinden biridir. Kendisine pazar günü P&rkotelde hareket hazır-Iklan yaparken rasladım Yanında, tanıdığım 61? o’- vardi-Onun delâîetile seyahati ve Tûrkiyedekl temasları hakkında bir beyanat rica ettim. Memnuniyetle kabul etti,
— Bu son seyahatinizin maksadı nedir?
— İki sebep var: Biri, İki sene evvel tanıştığım Şark memleketleri hükümet erkânını ve oralarda vazife gören eski arkadaşlarımı tekrar görüp konuşmak. İkincisi, Türkiyenin iktisadi vaziyetini tetkik ederek mali imkânlarını ve sermaye plasmanlarının ne şekilde olabileceğini araştırmak.
— şimdiye kadar hangi memleketleri ziyaret ettiniz?
— Japon yayı, Hindistan'ı,
Pakistanı şimdi de Türklyeyl,
— Amerikan hususi sermayesi yabancı memleketlere çıkmak için oralarda ne gibi şartlar arıyor?
ReşuL KAYNAR
.ayrı bir muameleyş tâbi tutulmamışım ve şayet bir gün o endüstri devletieştirllLrae hakları olan tazminatı alacaklarından da emin olmalarını isterler.
Üçüncüsü; hususî sermaye çifte vergiden, yani hem burada, hem de Amerikada vergi vermek mecburiyetinde kalmaktan çekinmekte bu gibi iş-
-------------------------------
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yatan: J. D. Can Tercüme eden: (Vâ-Nû)
L Tr-fril^ 37
— Roberfl mi? — diye avukat, bir sükûttan sonra sordu.— Campbell biraderlerin en küçüğünü mü?
— Evet... Ondan bahsediyorum.
Avukalın gözlerinden belliydi ki. ruhunda bir fırtına kopmuştu.
Nihayet:
— Uzun samnn rraei tarihimize karışmış o rezjlâne umce-ralan hatırlıtmağa ne ihtiyaç var, bilemem ki.
Doktor Fell, ikinci suali, pek ciddi sordu;
— Bu adamı tanıyor nıununuz ’
— Evet.
— Ona dair bor.a neler oğre-tebHtedpiz» Bildikle; im aı.^ak. bu memlekette müdk&lAta u;-raraatj, çıkıp gitmeğe mecbur kalmasıdır. Ne yapıyordu? Han-
gi memlekete yerleşmişti? Ne biçim İnsan olduğunu da ayrıca öğrenmek İstiyorum.
Avukat, tu müddet düşündükten sonra dedi kİ:
— Robert’l tanıdığını sırada henüz pek gençtim.“o sıralarda, Robcrl de delikanlı çocuktu. Aile içinde en Istjdath oydu. Lâkin kardeşlerinde ou-1 tınmayan pek kötü huylan da vardı. Memurluk etliği buıılra-dıı bin türlü münaMbctririlk-ler yapmış. Hafifmeşrep tir kadınla da münasebet peyr.a ettiğinden başına uuer açıldı. Ecnebi memleketlerde rauıl yerleştiğine dair vazıh malûmatım yok. Ya müstemlekelere, yahut Amer ikaya gitmiş olacaktır. Zira, vapura bindiği sırada kendisini Clnsçow’da görmüşler. Lâkin bu meselenin şiuıdl uğraştığımız meselelerle
alâkası olduğunu hatırınızdan geçiriyorsunuzdur bittabi?
— Hayır, zannetmem.
Knthryn'ln gelmesi üzerine, bu mevzu kesildi. Genç kız. yokuş yukarı süratle çıkıyordu. Üzerine aldığı vazifeyi ne şekilde yaptığını bir solukta anlattı.
— Polisle konuştum. Buradan üç kilometre ötedeki Cae köyünde telefon varmış. Numarayı not ettim.
— Müfettiş Donaldson'u buldunuz mu?
— Evet, AJee Fjrbesin hu ıılubtic uğnyacaguıı zaten bildiğini söyledi. Artık burada kalmak zorunda değiliz, gidebiliri».
Oözlerl, kulübeye çevrildi. Bu menhus muhitte daha fazla kalmak istemediği belliydi.
— Kuzum. — dedi — Bahsettiğim o hana giderek bir şey yiyemez uılyiz? Hum işleten kadın da Forbes’l gayet iyi biliyormuş.
Doktor, kaşlarını kafduıiı:
— Ya?
— Forbesln Çok İyi bisiklete bindiğini anlattı. Fazla içtiği zaman, LnamimûM mesafeleri
j san sanlm.-jc mısın?
— Peki, sonra ne oldu?
— Sonrası böyle işte, bey birader. Can korkusiyle herife sarıldım. düşmekten kurtuldum. Ondan sonra: ! «Kusura bakına, bey baba. Allah razı olsun senden. E-ğer sen, olmasaydın ben şimdi nalları parlatmıştım. Sağ olasın, beni ölümden kurtardın» diye teşekkür edip ayrıldım. Biraz sonra arkamdan gürültüler başladı amma aldırış etmedim. Çünkü başımr geriye çevirsem bastığım yeri göremem, düşerim. Uzatmıyalun. bey kar-(desin). ayağım kaymasın diye sendeliverek giderken arkadan gelip enseme yapıştı-
yıldırım süratiyle hntedermiş.
MAnalı şekilde elini solladıktan sotıra. avukat kuhibenln etrafını dönmeğe başladı: ve ötekileri de aynı şevi yapmağa davet etti. Kulübenin öte yanında. bir bagaj nakil kısmı da olan bisikletin durduğu hangarımın bir mahal vardı.
Duncan:
— İşte. — dedi. — Forber. canı istediği »aman Inveraray’a böyle gidiyordu. Hanı işleten kadın size başka şey de söyledi mİ, matmazel?
— Pek faria bir şey söylemedi. Fnrbes'ln buraya. İçki içmek, balık tutmak ve havsalaya sığma® keşifler peşinde çabalamak için yerleştiğini söyletil. Kadın onu. dûn handa sonuncu defa görmüş. Meyhane kapanacağı sırada dışarıya hemen zorla atmış. Kadının Mkrince, Forbes gayet fena bir İnsan. Hayvanlar müstesna herkesten nefret edermiş.
Doktor Fell. aheste bir hareketle bisiklete yaklaştı: elini didona koydu.
Alan, doktorun fevkalâde düşünceli olduğunu bundan evvelki tecrübeleriyle keşfetti.
Doktor Fell, elektriklenmiş gibi birdenbire sıçrayıp haykırdı:
— Ah, aman Allahım, ben ne aptal herilmirin!
Avukat:
— Kendi hakkır.zda niçin böyle düşündüğünüzü anlıyorum. — diye soğuk soğuk cevap verdi.
Fell. ona ehemmiyet veıtnek-rizln genç kıza döndü:
— Hakkiniz var, derhal hana gitmeliyiz. Gerçi açlıktan ölüyorum ama kann doyurmak İçin değil. Hemen telefon etmek zorundayım da onun İçin gitmemiz lâzım. Binde bir muvaffakiyet ihtimalini tecrübeye girişiyorum. Lâkin, binde bir nlsbette az değildir, tecrübe lâzım.
Avukat Duncan:
— İşin mahiyeti nedir? — diye sordu. — Kime telefon e-d eteksiniz?
Fell. mınldand:
— Buradaki hav? müdafaa şefine...
Ve sonra, sırlındaki kapı havalandırdıktan sonra olanca hızı ile yürüdü.
lar.
— Ne diye yapışıyorlar?
— Ne bileyim ben? Sözüm ona herifin cüzdanı kaybolmuş.
— Seni yakalayınca cüzdanı buldular nu?
— Cebimden bir şey çıkardılar amma Allah seni inandırsın ki ben hiçbir şeyin farkında değilim. Karların üstünde Azrailin elinden kurtulmağa çalışırken cüzdanı müzdanı düşünür mü insan? Günahım olmadığım şimdi sen de anladın ya
Mahkeme açıldı, gözlerini pabuçlarım dikip homurdanarak kalktı.
Ce. Re.
lerde kâr görmemektedir
Dördüncüsü ve oeikl de en mühim nokta, husus) teşebbüsün bir işe' para yatırınıısna memleket umumi efkârının taraflar olduğunu, bunu arzu ettiğini görmesidir. Bir kâr mevzuu ancak İki tarafın ar-zusllc vücut bulabilir. Amerikan sermayesi Türk iyede hiç bir hususi muamele ve imtiyaz istemiyor. Gayesi Türk İş a-damlan ve 3ermayesile teşriki mesai ederek her İlci tarafın da menfaatlerine uygua bLr işbirliğinin teminidir.
— Tiirkiyede yaptığınız tetkik ve temaslardan edindiğiniz intiba nedir?
— Tiirkiyede bu sefer edindiğim İntiba temayülün yukarıda anlattığım İstikamette olduğu merkezindedir. Hattâ şunu da söyllyeblllrtm ki, bir sene zarfında bu yoldu büyük bir gelişme olduğunu memnuniyetle gördiîm. Yine edindiğim İntiba, hükümetinizin yukarıda bahsettiğim noktaların tahakkuku İçin tedbirler almakta olduğudur. Eğer Türkler cidden Amerikan sermayesinin Türkiye'ye girmesini arzu ediyorlarsa bu derhal değil, yavaş yavaş olacak bir İştir. Marahall plânına dayanan yardımlar bir müddet sonra bitebilir. Böyle bir yardımın ve teşriki mesainin devamı ancak hususi teşebbüs ve hususi Amerikan sermayesinin Türkiye'ye gelnıe-siie kabildir.
Kanaatimce Hk adım olarak Amerikan fabrika veya kumpanyalarının Türk fabrika veya iş adamlarile teşriki mesaî ederek teknik eleman yardımını temin etmek 8uretile bu işe başlanmasıdır. Böyle bir teşriki mesainin ilk iyi neticelerinden, sonradır kİ hususi sermaye Türkiye'ye para olarak akmaya başlayabilir. Ben *iyie sanıyorum kl Türk halkının karar vermek mecburiyetinde olduğu ilk nokta Amerikan olsun. Türk olsun, hususi teşeboüsü isleyip totemcdkğini kesin olarak belirtmektir. Benim şahsi kanaatime göre, hususi teşebbüs bir memleketi diğer sistemlere nazaran Cbk daha çabuk bir zamanda Iktisaden kaikmdnr.
— Memleketimizden demek iyi İntibalarla aynfıyûrsuntra?
— Evet. Gerek hükümet erkânından. gerekse burada tanıştığım va görüştüğüm İş a-ı damlarından çok oüyiık bir misafirperverlik gördüm. Amerikan halkı Türklerc karşı büyük bir sempati beslemektedir. Bu seyahatimde TürklerLıı de Amerikalılara karş( dostluk, hlslerlle bağh olduklarını gördüm. MemekclinlzJen çok iyi intibalar ve hâtıralarla ayrılıyorum.
Şevket RA 1)0
XV
Kathryn, söze başladı:
— Nc dersiniz. Alan? Şu Alec Forbes İntihar elti değil mi?
İki genç. Shira şatosunda, salonda yanyana oturmuşlardı. Gece epey ileı İçmişti. Dı-şarda yağmurun ardı arkası kesilmiyordu.
Alan, kaba meşin ciltli bir aüe albümünü karıştırıyor. Genç ka, bir müddet biç bir şey konuşmadı; başı avuçları içinde alevleri seyretti. Adeti olduğu üzere suali birdenbire soru vermişti.
Delikanlı, başını kaldırdı:
— Bir türlü anlıyamıyorıım. eski fotoğraflar niçin hep komik olur? = dedf, — Fotoğrafı çekilen insanı tanıyacak olursanız tesir büsbütün komik. Acaba bu nedendir diye kendi kendime düşünüyorum. Elbiselerin modası geçtiğinden mi, yoksa yüzlerin ifadesinden mi? Lâkin, kadınların, erkeklere nazaran daha az rüküş oldukların» kabul liam Delikanlı çocuk halinde şu CoHn’e bakın! Fotoğrafçının karşısında poz vermeden önce, o Allahın belâsı Campbell vlski-
rinden bir hayli içmişe benzemiyor mu? Buna karşılık. Elspat hala hakikaten güzel kadınmış. Pek cazip vallahi! Gözlerlnln ne cesurane bakışı rar. İskoç kostümü giymiş, şuna bir bakini
— Hey Alan Campbell!
— Angus, objektif karşısında daima öyle çatık kaşlı bir tavır takmıyor. Ve...
— Sevgilim!
Delikanlı, bir sıçrayışta ayağa kalktı:
— Bana ne dediniz bakayım?
— Canım anlayıu *Şto >*tin gelişi... Daha doğrusu dikkatinizi çekmek İçin... Alec Forbes intihar etmemiş değil mi?
— Bu fikir size nereden seldi?
— Size bakaraktan... (Genç kı», boğuk bir sesle devam etti.) Ne sebeple intihar etmiş olsun? Zavallı Colinl öldürmeğe teşebbüs eden her halde o değildir.
Alan, istemiye istemiye albümü kapadı.
O gün, Coe hanında gelişi güzel Luuırtaıunış öğle yemeği yedikleri sırada, Dıırtcan'ın
tlrkası var)
Sahjfe 8
GRîPiN
Maiye Bakanlığından
Nalın Nev’l
GRÎPİN
17 Ocak 1950
T. C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasrruf Hesaplan
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve ANKARA’da
8 Ev,
Ayrıca
200.000 Liralık
Para İkramiyeleri.
Ev kazanan isterse bedelini alabilir. ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ.
Her 150 Lira için ayrı bir kura numarası verilecektir ÇEKİLİŞ TARİHLERİ;
10 Mart. 15 Mayıs, 30 Haziran, 31 Temmuz,
29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık.
İkramiye Rİri$ şartlarını Bankalarımızdan öğreniniz.
Geçici Teminatı Lira
150
150
225
75
15
Balya kapak tahtası salaşı Yırtık ambalaj kâğıdı »
Kırpıntı kâğıdı s
Kullanılmış Çenber s
» Çay sandığı ■
Beşiktaş’ta Devlet Kâğıt deposunda hâlen mevcut ve İhale tarihinden i Mart 1951 tarihine kadar toplanacak olan ■ yukarıda yazılı mal2eme açık arttırma İle ayrı ayrı ihale edilecektir. İsteklilerin teminat paralan ile birlikte 18 Ocak 1950 Çarşamba günü saat 14 te mezkûr depoda hazır bulunmaları.
(18270)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü ilânları
Görülen 'üzüm üzerine 17/Ocak Salı günü İskenderun postasına kalkması lcabeden posta bir hafta rötarla 24/Ocak Salı akşamı saat 17.00 de Aksu vapuru kalkacaktır.
Sayın yolculara ilân olunur. (849)
İstanbul sular idaresinden
İdare İhtiyacı İçin 10 ton katranlı halat satın alınacaktır, şartnamesi Satınalma servisinden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5 u nisbetinde teminat mektuplariyle birlikte şartnamesi dairesinde hazırlıyacaklan kapalı teklif mektuplarını 8.2.950 Pazartesi günü saat 11 re kadar idare muamelât dairesine vermeleri. (228)
İstanbul Sıtma Savaş Bölgesi Başkanlığından
Sıtma savaş işlerinde kullanılmak üzere Amerikan menşeli toz halinde 25 ton saf ıD-DT.» maddesi kapalı zarf uautlyle satın alınacaktır.
Bu maddenin tahmin bedell7o bin Ura olup geçici teminatı 4750 liradır.
İhale 28.1950 Cumartesi günü saat 11,30 da Kadıköy Haydarpaşa Rıhtım caddesi 138 numaralı başkanlık binasındaki satınalma komisyonunda yapılacaktır.
Şartname 350 kuruş bedel mukabilinde ve çalışma saatleri içinde başkanlık kaleminden alınabilir.
İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümlerine göre hazırlıya-cakları vesaik ve kapalı zarflan, İhale saatinden bir saat evveline kadar komisyon başkanlığına tesLfm etmeleri şarttır.
Posta gecikmeleri kabul edllmlyecektlr.
Zırhlı Birlik Gedikli Erbaş Okuluna öğrenci alınacaktır
1 — Ankarada bulunan Zırhlı Birlik Gedikli Erbaş Okuluna 950 - 951 ders yılı İçin aşağıdaki şartları haiz öğrenci alınacaktır.
2 — Okul yatılı ve parasızdır. Öğrencilerin iaşe ve giyimleri okulca temin edilir.
3 — Okulu muvaffakiyetle bitirenler Zırhlı Birlik Gedikli çavuşu olurlar,
4 „ Müracaat için Ankarada bulunanların doğruca Okula Ankaradan ciışarda bulunanların da bulundukları yerin Askerlik şubelerine başvurmaları lâzımdır,
5 — Kayıt ve kabul işlerine 1 Kasım 949 tarihinde başlanarak 28 Şubat 950 tarihinde son verilecektir. Okula girmeğe isteklilerin bu müddet zarfında evrakını tamamlamış olmaları lâzımdır.
6 — Aranılan şartlar şunlardır:
A) Türk uyruğundan olmak.
B — Orta okulu bitirdiğine dair okul diploması veya daha yüksek okuldan tastlkname almış olmak.
C — Tahsin terketmiş durumda iken müracaat edenlerin en çok İki sene terki tahsil etmiş olması lâzımdır.
D — Yaşı 16 - 21 olmak.
7 — Lüzumlu evrak.
a) Okula girmeğe İstekli olduğunu bildirir dilekçe.
b) Aşı kâğıdı.
c) Kendisinin ailesinin velisinin İyi ahlâk sahipleri olduklarını gösterir doğruluk kâğıdı. (Mahalli Hükümet Başkanlığından).
d) Nüfus cüzdan? veya Lastikli örneği.
e) Sıhhi durumu Tank sınıfında çalışmağa elverişli olmak. (Tam teşekküllü sıhhî kurulu olan Askeri Hastanelerden As. Okula girer diye sağlam rapor almak.
f) Gedikli Erbaş okuluna kabul olunduğu taktirde okulun tâbi olduğu kanun, nizam talimat ve emirlere riayet edeceğine ve mecburi hizmetini doldurmadan ordudan ayrılmayacağına dair velisi tarafından verilmiş noterlikçe musaddak taahhüt senedi.
8 — Evrakım tamamlamış olanlara Okuldan verilecek sıra numarası öğrencinin ev adresine gönderilir. 3Uahare Okula kabul edilenlerin adreslerine bilgi verilmek suretUe staja başlanmak üzere Okulda bulunacakları tarih bildirilir.
9 — Okula kayıt ve kabul edildiği anlaşılanların bulunduklar! yerlerden Okula gelinceye kadar yol masraflariyle Okula geldikten sonra her hangi bir şekilde girmeyeceği anlaşılanların dönüş yol masruflan kendilerine aittir.
10 — Zırhlı Birlik Gedikli Erbaşlarının Terfileri ve aldıkları maaşlar üzerinde bilgi aşağıya çıkarılmıştır.
Gd. Çvş. Üst Od. Çvş. Baş Çvş.
153 37
Maaş 121 76 136 30
Tankçı
zammı 15 54_______21 62
Toplam 137 24 157 92
Baş. Gd. 1. Temdit 2. Temdit, 3. Tem. 170 33
187 21
42 41 40.30
224 74 263 38 300 93
(4316 - 19878)
37 53
ew
Atıre» tebdili için elli Kuruşluk pul «SnoerıUneUdlr Aksi takdir-a» aares deflımrumea
ir Sarıyer Holkovlndsn — Okul çağı dışında c-lup şimdiye kadar her naıılsa okuma yazma öğrenememiş o-1 anlar İçin bjr kurs atılacaktır, istek İllerin Evimiz İdare Memurluğuna başvurmaları.
ZAYİ — Üsküdar Amerikan Kız Lisesinden aldığım kimlik kartımı kaybettim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
384 Tolon Bingül
MAZON
İT Beyoğlu Halk»vlndon: — Evimizde 20 ocak 1950 cuma günü saat 118 de Prof. Z. F. Flndıkoglu LaraJin-dan «Sosyoloji güzü İle Dil» konulu bir konferans verilecektir.
Girin serbesttir.
Lokman Hekim (Dr HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı Divanvolu No. 101 Muayene saatleri Paaaz hariç her gün Z.5 • 6 Tel: «3398
ir Baylkts* HsiksvUdcB: Halkevi-mirde yapılmakta olan Ticaret Kuralarının» onuncu devresi 23 ocakta bağlıyacaktır. Bu devrede muharebe (Galiz vargial) Ucaret aritmetiği. vesikaları, mektupları, daktilo , dersleri verilecektir. Parasız olan bu derslere devam edecek isteklilerin I müracaatları rica olunur.
| Kadıköy İkinci Sulh Hukuk Yargıçlığından: 949/476
[ Kadıköy Uzunçayıryolu 26 No. lı hanede mukim Nedim özergl'nln akıl hastalığına müptelâ olması sebebiyle hac-rlno karar verilerek kendisine aynı yerde oturan ablası Hikmet özbudağın vasi tâyin edll-jdlğl yayınlanır. (7860)
İstanbul lfeşlnci İcra Memurluğundan: 948/1897
Hacizli ve muhtelif klymettc hah, kanape, koltuk, gardlrop ve abajor gibi ev eşyası Nişan-taşında, Ihlamur sokağında 13 sayılı evde 2ü/Ocak/950 Cuma günü saat 12 den 13 kadar açık artırma ile satılacaktır.
O gün verilecek bedel mu -hammen kıymetin %75 ni bulmazsa İkinci artırması 23/1/950 pazartesi günü aynı yerde ve ay nı saatte yapılacaktır.
İsteklilerin mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları ilân olunur.
ZAYt — Gelenbe-^ orta okulundan aldığım 28'9/949 tarih 1040 sayılı devlet orta okul diplomamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
İskenderun As Pas. 12044 Erlerinden Adil Edgü
M e y v a Tuzu KABIZLIK. HAZIMSIZLIK, MİDE EKŞİLİK ve yanmalarına karşı fazla veya İçkili bir yemekten sonra hissedilen ağrılara ve «^kinliklere karsı zararsız ve faydalıdır.
HOROS markasına dikkat.
SATILIK
Galata. Havyar han İçinde 69 ve 71 No. lu bina:
Müracaat: Galata. Kuto Han 18/11. Tel: 41138.
ZAYİ — Fatih nüfus memurluğundan aldığım kimlik cüzdanımı kaybettim, tenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur, 1931 doğumlu
Aziz oğlu Haşan Takındıran
G«
SOĞUK AIGINUKIARI
v»
BÜTÜN AĞRILARA
Basın yayın ve turizm genel müdürlüğünden
1 — İstanbul radyosu İçin yazıhane, koltuk, dolap ve emsali 18 kalemden ibaret 218 parça madeni eşya kapalı zarf usu-Llyle satın alınacaktır.
2-— Muhammen bedeli 88.180 Hra ve geçerli İnancası 5659 Hradır,
3 — Eksiltme 20.1.1950 tarihine tesadüf eden Cuma günıi saat 15 de yapılacaktır.
4 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak ve bu eşyaya ait resimleri görmek tstlyenlerln Ankarada Çankın caddesinde Nurettin Baki Ersoy apartmanında Genel Müdürlüğümüz idari işler müdürlüğüne müracaatları ve talip olanların muayyen gün ve saatten bir saat evveline kadar Ticaret Odası belgesini de koyacakları kapalı zarflarını Nurettin Baki Ersoy apartmanındaki Genel Müdürlüğümüz satınalma komisyonu başkanlığına vermeleri Hân olunur. (48)
Devlet orman işletmesi Karabük müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Eskipazar İstifinde mevcut 92.704, 92 242. 22,094, 92.774. 92 356 M3. Normal köknar keresteleri 5 parti halinde 9/1/950 tarihinden İtibaren 25 gün müddetle ve açık artırma suretUe satışa konmuştur.
2 _ Açık artırma 3/2/950 Cuma günü saat 10 da Eskipa-
zar bölge şefliği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher M3 nün muhammen bedeli 100 liradır. Her parti İçin % 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe alt şartname Ankarada orman genel müdürlüğünde, İstanbul, Bartın Gerede, Devrek işletmelerlle İşlet -memlzde Eskipazar bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaat
lan. (548)
Posta zarfı bastırılacak
Maliye Bakanlığından:
Beşiktaş'ta bulunan İstanbul Devlet kâğıt deposu ihtiyacı İçin kâğıdı '-e kutu mukavvası depodan verilmek üzere beş milyon adet 12,5X16 eb'adında posta zarfı tmallyesl açık eksiltme ile ihale edilecektir.
İsteklilerin 750 hra geçici teminat ile birlikte 24 Ocak 1950 Sah gu'iü saat 14 de mezkûr depoda hazır bulunmaları.
(627)
Comments (0)