ERBL1351 NELl ’ MÜBLE GAZ SOBALARI SATIŞA ARZ EDİLMİŞTİR j Tutsak sok. Şişhane, Tel: 40177 AKŞAM SABAH POSTASI fotoğraf fûm j VE KÂĞITLARI i —-t
Sene 33 — No. 11564 — Fiat! her verde 10 kuruştur. PAZAR 17 Aralık 1950 Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam matbaası
Amerikada fevkalâde hal ilân idildi
Truman Amerikalıları kuvvetlerini devletle birleştirmeğe çağırdı
Geniş salâhiyetti bir sefer-bertikteşkilâtıkuruldu
Ordu mevcudu da bir milyon. arttırılıyor
Balkan Truman
Nihayet bir formül bulundu
Gelir vergisinin memurlara da tatbiki kararlaştı
Bütün mükelleflere yüzde 10 zam yapılacak ve memurların bekledikleri zam farkını yüzde 10 eksik olarak almaları sağlanacak
Vaşington 16 iAP) — Birleşik Amerika Cumhurbaşkanı Truman, bugün memlekette fevkalâde hal İlân etmiş ve komünistlerin dünyayı fethe kalkışmalarından doğan tehlikeye karşı millet ve devleti bütün kudret ve kuvvetini toplayıp
hazırlanmaca dâvet etmiştir.
Kararname bütiln Amerikalıları- devletin silâhlı kuvvetlerini kurmak ve memleketin tam maddi ve mânevi kudretini hürriyetinin müdafaasında kullanmak İçin müttehit bir gayrete (Arkavı ! nel salıifede)
Trumanın nutku
«Hürriyetimiz tehlikededir. Allahın yar-dımiyle onu koruyacak, tecavüze boyun egmiyeceçiz. »
Amerikanın aldığı mühim kararlar harb tehlikesinin yakın olduğunu gösteriyor
Washlngton 18 — Başkan Truman, şiddetli bir iktisadi programın tatbik edileceğini cuma gecesi Amerika milletine
bildirmiştir. Bu sabah resmen «fevkalâde milli ahval» ilân edecek olan Başkan Truman (Arkası 2 nci sahifede)
Ankara 18 (Akşam) — Hükümet, gelir vergisinin memurlara tatbiki meselesini İncelemeğe devam etmektedir. Bugün Meclis muhitinde şüyu bulan bir habere göre hükümet gelir vergisi tatbikatını geri bırakmayacak şekilde memurların durumuna bir formül bulmuş ve bütçede yeni bir açık vermeden gelir vergisinin tam tatbiki imkânlarını sağlamıştır.
Söylendiğine göre bulunan formül şudur:
1 Ocak 9SI den İtibaren tahsilatı başlayacak olan gelir
vergisi, mükelleflerin yüzde 75. ine geçen senelere nazaran daha az nispette bir vergi tahmil etmektedir. Bu sebeple bütün gelir vergLsi mükelleflerine %l0 civarında bir zam yapmak yeni bir yük olmayacaktır Bu zam, memurlara da tatbik edileceği İçin sınıflar arasında bir adaletsizlik de bahis mevzuu değildir, Bir sene müddetle tatbik edilecek zam bütçede, memurların durumu sebebiyle hâsıl olacak açığı da kapayacaktır. Böylece verginin memurlara tatbik edilmemesinden doğan
adaleUttlik ortadan kalkacağı gibi vergi adaletsizliğini yoket-mek maksadiyle yapılan gelir vergisi kanunu da zedelenmiye-cektlr. Fakat, gelir vergisinin yürürlüğe girmesinden sonra memurlar lehinde husule gelecek zam, bu suretle %10 nispetinde azalmış olacaktır.
Meclis muhitinde İleri sürülen bu mütalâalar Maliye Bakanlığı çevrelerince de uygun karşılanmakta ve hükümetin bu yolda bir karar almasının mümkün olduğu kuvvetle ifade edilmektedir.

300 odalı otel
Atom bombası
Bizim iktidar, Atat iır kc vaktiyle gelmiş olan hediyelerin akıbetini merak etmekten, muhalefet partisinin malını mülkünü savmaktan başka işler olduğuna ne zaman inanacak?
I____________TV ecmeddin S A DA K_____________
Türk mimarlarının fikir ve mütalâalarından da istifade edilecek
s *•© u gece size hitap etti-0 ğim sırada, Korede mütecaviz, kazançlı durumdadır. Bu hakikati gizlemeğe calışmamalıyız.p diyen Truman, Amerikada millî tehlike ilân etmiştir. Başkana göre «Evimiz, barkımız, milletimiz, bütün inandığımız kıymetler büyük tehlike kanısındadır.» Atlantik aşırı Amerikada durum böyle olursa. Avrupada bundan kaL kat daha vahim demektir.
Amerika bu tehlikeyi karşılamak için olağanüstü tedbirlere başvuruyor.
Amerika harbin sonundan beri üçüncü defadır ki tehlike sezmektedir.
Bunlardan ilki, 1947 yılında Türkiye ve Yunanistana silâh yardımı ve Avrupaya Marsh ali iktisadi yardımı 1-le başlamış, Atlantik Paktına varmıştır. Fakat o zaman tehlike uzak sayılıyor, hazırlık ağır gidiyordu.
Koredeki tecavüz Ameri-kayı uyandırdı. Hazırlıklara hız verildi. Birleşmiş Milletler harekete getirildi. Eldeki vasıtalarla tecavüze karşı konuldu.
Çinin işe karışması komünist cephenin yılgın olmadığım. cesareti kırılmadığını gösterdiği gibi. Amerikanın silâhh kuvvetlerinin herhangi bir tecavüzü durdurmağa yetmediğini ispat etti. Daha fenası, Sovyet Rus yanın. Amerikanın hazırlıksız olduğunu iyice bildiğini, ve buna güvendiğini meydana çıkardı.
Koreden çekilmek, komünist Çinin şartlarını kabul etmek, tehditlere boyun eğ*— mek. karşı tarafın cesaretini arLtırmat. bakımından yarını da tehlikeye sokuyor, du. Bugün Kore ve Asva ter-kedüecek, yarın Avrupada tecavüz baslıvaca^tır
Tnunanm. evvelki «ece nutkunda söylediği gibi, «Tehlike yalnız Korede mevcut değildir. Avrupa ve dünyanın diğer bölgeleri de büyük tehlikeye mâruzdur» Kort* tecrübesi gösterdi ki Amerikan kuvvetleri bu teh. İlkeleri önlemeğe yetmiyor.
Komünistler de bu yetersizlikten cesaret alıyorlar. Tek çare kuvvetlenmektir. Amerikanın bütün kaynaklarım hızla harekete geçirerek A-merikayı tam seferber hale kovmaktır.
Başkan Truman buna karar vermiştir: (Çünkü hiçbir millet şu anda. Amerikanın mesuliyetleri kadar ağır mesuliyetlerle karşılaşmamıştır. Amerika, dünyanın lideri olduğunu hatırdan çi- ------------- ------- ---------
karmamalıdjr.» | Yüksek Mimarlar Birliği, sene-
(Arkası 3 üncü sahifede) ilk kongresi bugün toplanacak-
Otelcilik Şirketi mümessili ile Devlet Bakanı arasında mukavele imzalanırken
Ankara 16 (ANKA) — Türk
Halil Ayan’ın istifa mektubu
Bütçe kabinede ittifakla kabul edildiği halde, basındaki tepkiden sonra bütün kabahat kendisine yükletilmiş!
(Yazısı beşinci zahlfemlzde)
1 ken, tzmlr mümessillerinin gel-‘ memesi dolayıslyle kongre önümüzdeki cumartesi gününe kalmıştır. Toplantıda İstanbulda İnşası kararlaştırılan 300 odalı otel üzerinde de durulacaktır. Bundan dolayı mimarlar alâkalı Bakanlıkları ziyaretle bu hususta malûmat İstemektedirler.
Umumi kanaate göre otelin İnşasında Türk mimarlarının da fikir ve mütalâalarından İstifade edilecektir.
Diğer taraftan Türk mimarlarını çok alâkadar eden (Mimarlar Odaları) kanunu da kongrede hararetle konuşulacaktır.
Attlee «Düşüncesizce» kutlanıl m lyaca-
ğını söyledi
Londra 16 (APi — Başbakan Clement Attlee bu gece millete hitaben radyoda verdi#! demeçte Ingillzlçre atom bombasının «hafifmeşrep veya düşüncesiz» bir tarzda kullanılmayacağını vâdetmlştir.
Başbakan şunları beyan etmiştir: t Atom bombası hakkında bir hayli endişeler duyulmakta olduğunu biliyorum. Hakikat şudur: Bu silâh mevcuttur ve dünya sulhunu bozmak istlyebllecekler İçin kudretli bir frendir.»
■ •İI.S.VAI'I 1.1 j4fom*a karşı zırh arandığına göre...
Meryem Ananın Efeste olduğu tahakkuk etti
Meryem Ana'mn evine gidecek yol Mayıs ayma kadar bitirilecek ve Selçukta bütün tesisat süratle kurulacak
r İsveç * G Saray 1 -1 berabere kaldılar 1
Dıinkü maçta İsveç kalesi önünde frikik çekilirken
(Maçın tafsilâtı 5 İnci sahi fent İzdedir.)
Çörçil, boLşcviklcr eğer yola gelmezlerse, atomdan gayrı baş vuracak çare olmadığını söylemiş. Anadolu Ajansının (Afp) den alarak Amerikadan bildirdiğine gö. re İse, bir kimyager, «Versene» isimli bir madde ile atoma karşı konulacağını iddia ediyormuş; bu ilâcı ticaret sahasına bile çıkarmışlar.
Yıldırım gibi bir afete karşı siperi saika ile karşı durmağı eski devirlerde keşfeden beşeriyet, zihnini atom üzerinde bu derece işletmişken, atomun belâsını ön-I ivecek zırhı bu asırda er geç bulamıyacak değildir.
öyleyse, «atomdan gayrı çareyi» bulmağa. İngiliz muhafazakârları. Fransız mıis tem lekecileri. Amerikan bankerleri ve İtalyan katillikleri ile bütün memleketlerin milliyetçileri hep birlikte çabalanıalıdırlar.
Bu da, geri kalmış Asya, Afrika milletleriyle. geri kalmış Avrupa ve diğer dört, kıla sermayesizlerinin Yirminci Asır seviyesiyle mütenasip bir yaşama standardı.1 ııa ulaştırılmasından ibaret olsa gerektir. MarshalI yardımı. bu anlayışın ille adımıdır, anıma, o ilk adım kâfi gelmiyor. Bunun için, varlıklı milletler, varlıklı sınıflar, âzami fedakârlığı göze almalıdırlar. Atomdan gayrı baş vurulacak çare ancak budur.
Efes'te harabelerden bir görünüş
Selçuk 36 (Hususi iurette gl-lvalı muavini Cemil Kelejoğid, den arkadaşımız Şehap Balcı- müze nuıdürü Hakkı Gültekln, oğlundan ı — İzmir valisi Os- milli eğitim müdürü Osman man Sabrl Adal beraberinde (Arkası 2 nci sahifede)
— Of, ooofff!.. Banım sıkılıyor yahu. Bir iki Bakan daha istifa etse dc biraz dedikodu mevzuu çıksa...
Sahile 2
SÖZÜN GELİŞİ
Trumanuı nutku
“Ateş kes,, meselesi
Deliler kontrol altında değildir
F> ir adamın deli olup olmadığını anlamak gerçi zor Dhjr iştir. Amma deli oldukları besbelli insanların sokaklarda dolaşarak kendilerini elAlcme seyrettirmelerini bir tarafa bırakalım, evlere girmeğe kalkmalarım olsun öniiyecek çareyi bulmalıyız.
Bir ahbabım anlattı: Hizmetçi arıyorlarmış. Doğru dürüst hizmetçi bulmanın piyangoda büyük ikramiyeye konmaktan daha parlak Hr şans olduğunu şüphesiz takdir edersiniz. Bu zat da, hizmete talip biri çıkarsa kendisi görmeden işe başlatılın amasını tembih etmiş.
Bu arada evden, otuz yaşlarında bir kadının hizmetçiliğe talik olduğunu söylemişler. Yalnız çok konuşuyormuş. Nüfus kâğıdının dn 6 ncı şubede (I) olduğunu söylemiş. Her işi yapar, yemek pişirir, çocuk bakarmış. Fazla iicret istemiyormuş. Yalnız günde iki defa yıkanır, mış. Başka şartı da yokmuş.
Temizliğine diyecek yoksa da, çok konuşması ve bilhassa az ücret istemesi evin sahibini şüpheye düşürmüş. «Yarın sabah erkenden gelsin de göreyim» demiş. Ertesi gün kadın gelmiş.
Ahbabım kadını görür görmez tüylerinin diken diken okluğunu söylüyor. Çünkü bu kadın Beyoğlu caddesinde zaman saman yalın ayak başı kabak, bağıra bağıra dolaştığı görülen bir zırdeli imiş. Azdırmadan evden çıkanncaya kadar bir hal olmuş.
Faciaya bir tesadüf mâni olmuştur. Ya bu zavallı kartın, tanrmiyan biri olsaydı elbette o saatlerdeki sakin haliyle kadım evine hizmetçi olarak alacaktı. Sonunun ne olacağını artık Allah bilir!
Delilere olsun dikkat! Şevket RA DO
Meryem Ananın Efes'te olduğu tahakkuk etti
(Başla rafı 1 inci sahlfede)
Faruk Vorlmer, nalla müdürü şükrü ve gazeteciler olduğu, halde tamirden Efes'e geldiler. Ben onlardan bir gün evvel buraya geldiğim için kendilerini karşıladım. Birlikte Meryem Ananın evi olan Panayakapu-lu'ya çıktık.
Bu mevki Aladağı İle Bülbül dağı arasında. 400 metre İrtl-faında pek sarp ve fevkalade manzaralı. Sisam adasına bakan bir tepededir.
Meryem İn evine kimimiz atla, kimimiz yürüyerek bir saatte çıktık.
Merycmin evinin üstünde dördüncü asırda bir kilise inşa edilmiş. Kilisenin duvar lan ve taksimatı olduğu gibi duruyor. İçinde de Meryemin bundan 60 yü önce tunçtan yapılmış güzel bir heykeli görülüyor. Mer-yemln oturduğu ev İşte bu kilisenin altındadır. Duvarlarından bir kısmı duruyor, öğrendiğime göre, vaktiyle yapılan bir kazı neticesinde evin plânı
elde edilmiştir.
hassa meşgul olduğunu söyledi ve dedi kİ:
«— Yarın genel meclis müzakerelerini açtıktan sonra An-karada ayın 18 inde toplanacak olan Turizm ve Danışma kurulunun çalışmalarına İştirak edeceğim. Bu münasebetle orada Meryem Ana meselesinin turistik bakımdan önemini tebarüz ettirip ayrıca Başbakan İle de görüşerek hükümetin bu mevzu İle yakından alâkasını temin edeceğim.
Efes İle Meryem Ananın evi arasında bir yol inşa etmek lâzım. Bu yol, eski Vc gizil yolun önlerinden geçmelidir. Biz mevzuu bahis yolun inşasına hemen bavlıyacağız. Mayıs ayına kadar yolu bitirmek gaye-slndeylz. Hükümetin bize bu hususta yardımını lstiyeceğlm. Selçuk nahiyesi artık dünyanın merak nazarlarını çeken ve yılda on binlerce hacının ziya-retgâhı olacak bir merkezimiz haline girecektir Buraya muhtaç bulunduğu tesisatı süratle kurmak bir vatan borcudur.»
(Baş tarafı birine) vahifede) dünyayı umumi bir harbe sürükleyen Sovyet İdarecilerini a-çıkça takbih etmiştir.
Müdafaa gayelerinin tahakkuku maksadiyle askeri ve iktisadi sahada milletten fedakârlıklar talep eden Truman. şunları söylemiştir:
«Bu akşam, milletimizin neye karşı mücadele ettiğini ve ne yapacağını İzah edeceğim. Evimiz ,baıkımız. milletimiz, bütün İnandığımız kıymetler büyük bir tehlike karşısında bulunuyor. Sovyet Rusya idarecileri bu tehlikeyi yaratmıştır. Beş se-nedenberi milletler arasında barış ve adaletin ihdası İçin çalışıyoruz. Devamlı barışı tahakkuk ettirmek maksadiyle hür dünya milletlerini bir araya getirerek büyük bir harekete girişmeğe muvaffak olduk. Sovyet idarecileri bu banş hareketine mütemadiyen hücum etmişlerdir, Sovyetler. hür milletleri teker teker ezmeğe ve bunların el altından mahvına çalışmış, tehdit ve şiddet yoluna sapmış, onlara karşı haince hareketlerde bulunmuştur.»
Başkan, Koreye komünist tecavüzünden ve çinin müdahalesinden bahsettikten sonra sözüne devamla demiştir ki:
Komünistler dünyayı harbe sürüklemek istiyorlar
(Bu hareketleriyle komünistler, İstediklerin! elde etmek maksadiyle dünyayı umumi bir harbe sürüklemek: arzusunda oldukların] ispat etmişlerdir. Korede vukubulan hâdiselerin asıl mânası işte budur ve işte bu sebepledir kİ vahim bir tehlike He karşı karşıya bulunuyoruz. Hâlihazırda ve önümüzdeki aylarda alacağımız tedbirler medeniyetin istikbalini tâyin edecektir, Memleketimizi tehdit eden tehlikeyi yenmek İçtn gereken kuvvet ve cesarete sahip bulunuyoruz. Sükûnet, basiret ve azimle hareket etmeliyiz.
Şu işleri yapmayı tasarlıyoruz:
1. — Birleşmiş Milletler akidelerini, yâni hürriyet ve adalet prensiplerini, tatbik etmeğe ve gerektiği takdirde silâhla müdafaaya devam edeceğiz.
2. — Müşterek savunma sls-temlerimizi takviye etmek maksadiyle, diğer hür milletlerle çalışmağa devam edeceğiz.
3. — Kara, hava ve deniz or-
dulanmızı takviye ve kendimizle müttefiklerimiz İçin daha fazla sLlâh İmal edeceğiz.
4, _ İktisadiyatımızı İnkişaf ettireceğiz.
Mütecaviz gayeler gütmüyoruz ve kuvvetimizi tecavüz yolunda kullanacak değiliz.
Tecavüze boyun eğmıyeceğiz
Biz evvelâ müsamahakârız, sonra da mânevi mesuliyetlerimizi ve harbin fecaatlerin! yakınan müdrikiz. Görüş ayrılıklarının banş yolu İle halledilebileceğine İnanıyoruz ve silâhsızlanmayı tahakkuk ettirmek İçin esaslı surette gayret sar-fettlk. Bu yolda, gayret sarfet-meğe devam edeceğiz, fakat tecavüze baş esemeyiz. Hâlihazırda vaziyetin cidden tehlikeli olmasına rağmen harbin kaçınılmaz olduğu kanaatinde değiliz. Hür dünyanın meşru menfaatleri Be Sovyet Rusyanuı menfaatleri arasında banş yolu ile halledilmeyecek bir İhtilâf mevcut değildir. Umumi bir harbi bertaraf etmek için elimizden. gelen hürmete şayan her türlü tedbiri almakta devam edeceğiz, Fakat yatıştırma yoluna sapmıyacağız. Emniyetin yatıştırma siyaseti İle elde cdilemiycceğlnl dünya MÜnlhte öğrenmiştir, Kore muhasamatına barışçı bir hal çaresi bulunması maksadiyle sarfedile-cek gayretlere iştirake dolma hazırız.
Tehlike sade Kore’de değil
Karşılaştığımız tehlike sadece Korede mevcut değildir.
Bundan dolayı, girişeceğimiz diğer bir İş- dünyanın başka bölgelerinde tecavüze karşı müdafaa sistemleri İhdas etmek maksadiyle başka hür milletlerle birlikte sarfettiğimlz gayreti arttırmak olacaktır. Kore buhranı biz! meşgul ederken, diğer bölgelerde mevcut tecavüz tehlikesinden habersiz kalacak değiliz. Hâlihazırda Uzakdoğuda harb hail mevcuttur. Fakat Avrupa ve dünyanın diğer bölgeleri de büyük tehlikeye mâruzdur, Bir komünist tecavüzü İhtimali, Asya kadar Avrupayı da tehdit etmektedir. Bu tehdide kaîşı koyabilmek İçin diğer hür devletler yardımımıza muhtaçtır ve bizim de onların yardımına İhtiyacımız vardır.
Birleşik Amerikanın emniyeti bakımından Avrupanın müda-
faası son derece mühimdir. Avrupa devletlerine ve diğer dünya milletlerine yardıma devam edeceğiz. Zira bu memleketlerin savunması kendi müdafaamız bakımından ehemmiyetlidir,
Silâhlı kuvvetler 3,5 milyona çıkarılacak
Hâlihazırda mevcut tehlikeyi önleyebilmek İçin yapacağımız üçüncü İş, müdafaa programımızın tatbikatını hızlandırmak olacaktır. Silâhlı kuvvetler mevcudunu sür'atle artırmaktayız.
25 Haziranda komünistler Kore Cumhuriyetini İstilâ ettikleri zaman, kara, hava ve deniz ordumuzun kadın ve erkek mevcudu bir milyondan aşağı İdi. Hâlihazırda askeri kudretimiz takriben İki buçuk milyon kişidir. Alacağımız diğer bir tedbir ordumuzun kadın ve erkek. mevcudunu arttırmak ve takriben üç buçuk milyona çıkarmaktır. Bu İşi bir an evvel yapmalan maksadiyle silâhlı kuvvetlere gereken talimatı vermiş bulunuyorum. Kara ve deniz kuvvetleri bu İşi bir kaç ay içinde başaracaklardır.
Hürriyet tehlikededir
Bütün bu İşlere girişirken yaptıklarımızın mânasını iyice kavramalıyız: Hürriyet tehlikededir.
Hürriyetimiz tehlikede olduğu için onun müdafaası İşinde birleşmiş bulunuyoruz.
Hür dünyanın bu tecavüze; karşı gösterdiği aksülâmel blz-1 ler İçin yeni bir cesaret ve, İman kaynağı olmalıdır.
Ba2] muvakkat hâdiseler ne olursa olsun, hak eninde sonunda galip gelecektir. Size izah etmiş olduğum bütün bu vaziyetlerden dolayı yann sabah fevkalâde milli ahval İlân edeceğim.
Hür dünyanın lideri olduğumuzu asla hatırdan çıkarma-, malıyız. Barışı tek başımıza tahakkuk ettlremlyeceğlmlzl, bu İşi başarmak İçin diğer hür milletlerle, hürriyet âşığı kadın ve erkeklerle işbirliği yapmamız gerektiğini İdrak etmeliyiz. Gayemizin harb değil, fakat barış olduğunu dalma hatırlamalıyız.
Amerikan, milleti tehlikeyi dalma azim ve cesaretle karşılamıştır. Bundan böyle de milletimin ayni şekilde hareket edeceğinden, ve Allahın yardımı ile hürriyetimizi koruyacağımızdan emin bulunuyorum.
Kızıl Çin delegesi gizli müzakerelere girişti
Koredeki «Komünist Çinli gönüllü» lere ateş kesmek için nasihat verilecek!
Lake Success 16 (AP) — Öğrenildiğine göre, komünist Çin delegesi general Wu, bu gece Birleşmiş Miti etler «Ateş Kes Komisyonu» üyeleriyle gizli görüşmelere girişmiştir. Bu beklenilmedik toplantı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Trygve Lie'nin genel merkezdeki özel bürosunda cereyan etmektedir.
Komünist Çin temsilcisi general Wu Hslu çuan bugün Birleşmiş MUletlerln Korede ateş kesilmesini sağlamak İçin giriştiği teşebbüsleri reddetmiş, fakat hükûmetLnLn- Korede çarpışmayı bir an evvel durdurmak 1çln oradaki «Komünist çini! gönüllülere» gerekil nasihati vermeğe hazır olduğunu da beyan etmiştir.
Ncvyork 17 (Radyo) — Bu geceki basın toplantısında konuşan Çin delegasyonu başkanı Wu, hükümetinin Karedeki askeri hareketin bir an evvel bitmesini arzu ettiğini, fakat Birleşmiş Milletlerin de anlayış göstermeleri Icabeltlğlnl söylemiştir. General Wu anlaşma için Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin bir an evvel Kore’den çekilmeleri İcabettiğlnl ilâve etmiş ve çarpışmakta olan Çinlilerin gönüllülerden müteşekkil olduklarında İsrar etmiştir.
General Wu basın toplantısından sonra kendisine sual sormak Istlyen gazetecilere cevap vermemiştir.
Bu elvan iyice gezdikten sonra bu sefer Meryem zamanında kullanılan gizil yoldan aşağıya indik, Yolda konuştuğum İzmir valisi Osman Sabrl Adal, Meryem Ana meselesi De bll-
Akşam: Arkadaşımız Şe-
iıap Balcıoğlıınun Meryem Ana mevzun üzerinde yaptığı incelemelere dair bir yazısını da bugün beşinci sahlfede bulacaksınız.
Amerikada fevkalâde hal
Celâl Bayar
Ankara d a ki bütün gazetecileri çaya çağırdı
Emeklilik kanunu
(Baş tarafı birine! sahifede) çağırmaktadır. Cumhurbaşkanı kararnameyi Türkiye saatiyle 1750 de İmzalamıştır. Aynı zamanda Beyaz Saray, kararnamenin Imzalonmaslyle otomatik olarak meriyete giren ve olağanüstü yetkiler İhtiva eden kanunların bir üstesini de yayınlamıştır.
Fakat esasen, milli savunma lmalâtiyle ilgili bazı kanunlar gereğince Truman bu fevkalâde yetkilerden ekserisini elinde bulundurmaktadır.
Fevkalâde ahval ilânının başlıca gayesi. Rusyayı barb yerine sulhu tercihe zorlamak için tatbikin» girişilen yeniden silâhlanma programının gerisindeki imalâtı hızlandıran ve enflâsyonu önleme mekanizmasının takviyesidir.
Truman, esasen dün geceki demecinde, fevkalâde ahval İlânının gayesini şu şekilde belirtmişti: Bütün vatandaşları,
memleketin nol’lne şahsi menfaatlerinden feragata dâvet.
Fevkalâd» ahval Hâniyle hükümet şu yetkileri hn İz olacaktır: Askeri imalât fabrikalarında İş saatlerini icabına göre uzatabilecek; gemilere el koyabilecek silâhlı kuvvetler mensuplarına muvakkat terfiler verebilecektir,
Truman kararnamede şunları beyan etmiştir: «Her fer d ve her camiayı, komşuluk zihniyeti dahilinde, memleketin manfaatı namına lüzumlu her türlü fedakârlıkta bulunmağa davet ediyorum. Kore'de ve dJğer taraflardaki hâdiseler dünya aulhu İçin vahim bir tehlike teşkil etmekte, bu memleketin;
ve Birleşmiş Milletlerin tecavüzü ve silâhlı İhtilâfı, önlemek İçin sarfettlklerl gayretleri tehlikeye düşürmektedir.»
Fevkalâde salahiyetli bir seferberlik teşkilâtı kuruldu Vaşlngton 10 (A.A.) — (Reu-terl: Birleşik Amerika hükümetinin yeni ihdas ettiği seferberlik bürosu başkam Charles Wilson, İmalâtın kontrolü ve endüstrinin seferber edilmesi hususunda doğrudan doğruya Trumana karşı sorumlu olacaktır.
Yeni seferberlik bürosunun ikinci dünya harbinde çalışan herhangi bir bürodan daha geniş bir şekilde endüstri üzerinde büyük bir otoriteye sahip olacağı sanılmaktadır,
İmalâtı kontrol programı, tahsisat, sivil İhtiyaçların ls-tlhsalâtına konacak tahdldler ve istifçilikle mücadele hususlarına tamamen Charles W11-son bakacaktır.
Bunlara zamlmeten madenlerin, petrol, iaşe ve çiftlik âletleriyle demiryolu ve motorlu nakli vasıtalarının kontrolü WUson’un salâhiyetine girecektir.
Ordu bir milyon arttırılıyor
Londra 16 (Radyo) — Başkan Truman bugün. Amerikan seferberlik müdafaa komitesi başkanlığına seçilen General Electric şirketi müdürü Charles Milson’a çok geniş salâhiyetler tanımıştır, Amerikan ordusunun da bir milyon arttırılması kararlaştırılmıştır.
Ankara 16 (Akşam) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar pazartesi günü şehrimizde bulunan bütün basın mensuplarını çaya dâvet etmiştir. D&vetlller arasında Ulus Başmuharriri sıfa-tiyle Nihat Erim, Kudret gazetesi başmuharrirleri sıfatiyle Hikmet Bayur İle Sadık Al doğan da vardır.
Odun kesmek yüzünden çıkan kanlı kavga
Konya vilâyetinden bildirildiğine göre Beyşehir ilçesinin Hüseylnler köyünden Osman oğlu Mustafa Güner İle Haşan Cansız yanlarında köylülerinden bir kaç kişi olduğu halde Evin Gediği namlle maruf mevkide 21.11.950 günü odun keserek köylerine avdet ederlerken Yaylasın köyünden Mehmet oğlu İbrahim Çevik, Haşan oğlu İzzet Erdoğan ve Ahmet oğlu Mustafa Güner taraflarından silâhla üzerlerine ateş edilerek Mustafa Güner, sağ diz kapağından yaralanmış ve Haşan Cansız da başından aldığı yara ile ölmüştür.
Hâdise, İki köy arasında olan Evin Gediği denilen ormandan odun kesmek meselesinden İleri gelmiş ve savcılıkça tahkikata başlanmıştır.
★ 1953 yılında beynelmilel mimarlar birliği kongresi İs-tanbulda yapılacaktır.
Bir çocuk tramvaydan düştü, yaralandı Fatihe doğru gelen tramvayın ters tarafına asılan 12 yaşındaki Yalınpençe adında bir çocuk muvazenesini kaybederek düşmüş, muhtelif yerlerinden ağır surette yaralanmıştır.
31 inci maddeyi değiştiren bir tasarı hazırlandı ---------■------
Ankara 16 (Anka) — Emeklilik Sandığı Kanununun geçici 31 İnci maddesini tâdil eden yeni bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Bilindiği gibi bu geçici madde, kanunun neşri tarihinde en az yirmi yıl hizmet etmiş olan devlet memurlarının 25 yıda emekliliklerini Isteye-bllmelerl IçLn, 1/171950 de vazife başında olmalarım şart koşmuştu. Bu şart karşısında o tarihte vazife başında bulunmayanların ancak otuz hizmet yılını ve 55 yaşını İkmalden sonra bu haktan faydalanmaları mümkün bulunmaktadır. j
Hazırlanan yeni teklif herhangi bir sebeple t/>/1950 tarihinde vazife başında bulunmayan yirmi ve daha fazla yıl hizmetli memurlara da bu hakkı tanımaktadır.
Millî Eğitim müdürü değişti Ankara 18 (T. H. A.) — İstanbul Milli Eğitim Müdürü Murat Uraz Vefa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tâyin edilmiş, yerine de Talim Terbiye Kurulu İralarından Muhittin Akdlk getirilmiştir.
Tıppu Sultan İzmır-den hareket etti
İzmir 1G (Akşam) — Paklsta-nuı Tippu Sultan muhribi, bu gün limanımızdan ayrılmıştır.
Tezyifkâr neşriyat
Meclise bir takrir verildi ve iki gazete hakkında dâva açıldı
Ankara 18 (Akşam} — Ordu milletvekili Fevzi Boztepe Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir takrir vererek son günlerde Cumhurbaşkanı. Başbakan ve Be kanların şahıslarına karşı tezyifkâr neşriyat yapıldığını, Cumhurbaşkanını bile komünistlikle İthama kalkışıklıgını anlatarak bu vaziyetler karşısında hükümetin ne düşündüğünü sormaktadır.
Diğer taraftan Ankara savcılığı Ulus ve Kudret gazeteleri aleyhinde Cumhurbaşkanı ve Başbakanın şahıslarına hakaret suçundan takibat açmıştır. Savcılığın takibatına mevzu olan, yazılar Demokrat Farilden İstifa eden Diyarbakır milletvekili Nâzım önen tarafından neşredilen açık mektuptur. Savcılık Nâzım ön enin milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılması İçin Meclis Başkanlığına tezkere yazmıştır.
Mevlâna için tören
Millî Eğitim Bakanı töreni bir konuşma ile açacak
Konya 16 (Akşam) — içişleri Bakanı Rükneddln Nasuhloğiu, yann akşam Mevlâna İçin yapılacak törende bulunmak üzere bugün şehrimize gelmiştir. Yârın da Milli Eğitim Bakanı, bazı elçiler ve profesörler gelecektir. Terfik heri- törende Mevlâna hakkında bir konuşma yapacaktır.
Yurdun muhtelif yerlerinden törende bulunmak üzere, kafilelerle halk gelmektedir.
Ankaraya giden bir otomobil kamyonla çarpıştı
Adapazarı 16 (Akşam) — Bu akşam saat 21.20 de Ankara'ya gitmekte olan İstanbul 7095 plâka numaralı hususi bir otomobil Hendek istikametinden gelmekte olan Adapazarı 184 plâka numaralı ve şoför İhsanın idaresindeki bir yük kamyonuna çarpmıştır. Bu çarpışma neticesinde takside bulunan yolculardan bir kişi ölmüş ve diğer üç kişi de ağır surette yaralanmışlardır.
Cankurtaran arabam yaralıları alarak şehrimiz memleket hastanesine getirmiştir.
Konyada bir komünist taslağı tutuldu
Konya 16 (Akşam) — Şehir Lokalinde Sefer Arkın adında bir şahıs, komünizm rejimini öğerek Ruslar lehinde propaganda yapmıştır. Suçüstü yakalanan Sefer, tevkif edilmiştir.
Kısa haberler
Fecî bîr ölüm
Dün saat 15 te çok feci bir kaza olmuştur. Kasımpaşada Yakupağa sokağında 30 numarada oturan Sadlnin oğlu Fikret adında 9 yaşlarında bir erkek çocuk, Eminönü tarafında köprünün açılma yerine tesadüf eden parmaklıkların arasına denizi seyretmek İçin başını sokmuştur. Fakat o sırada İskeleye yanaşan Boğaz vapurunun tesiriyle birbirine yanaşan dubalar demir parmaklıkları sıkıştırmış ve başı feci surette e-; zllen çocuk Ölmüştür. ı
Serdar Patel yakıldı
Yeni Delhi 16 (H. H. S.) — Vefat eden Başbakan Yardımcısı Serdar Patel'in nâ’şı Bombay civarındaki Solapur yakınında yakılmıştır. Hindu âdeti gereğince müteveffanın külleri suya atılacaktır.
İki denizaltı bu sabah geliyor
Amerikan askeri yardım programı gereğince Türk! y ey e verilen »Çanakkale» ve «Dumlupı-nar» denizaltı gemileri bu sabah saat 9 da limanımıza gelerek Dolmabahçe önlerinde demirleyecekler- donanma tarafından askerî bir törenle karşılanacak-l lardır.
Bu münasebetle donanmamı-; za mensup bazı gemiler dün limanımıza gelmişlerdir.
* Bir Bağdat firması şehrimiz ihracatçılarına müracaatla elma, patates, yer fıstığı, kırılmış badem, İncir, kuru kayısı, kuruiizüm ve fasulya almak İstediğini bildirmiştir.
■fc Neyzen Tevfik jübilesinin dostlan ve kendisini sevenler tarafından yapılması kararlaş-tınlmıştır. Bu hususta bir komite kurulmuştur.
* Belediyenin malı olan Maçka Taşlıktaki Şark kahvesinin kiracısı, yılbaşında İçki satmak için müsaade istemiştir.
k Afyonkarahisar okutma ve yardım cemiyetinin şehrimizde ŞehremlnLnde kurduğu bir talebe yurdu 25 Aralık pazartesi günü saat 14,30 da törenle açılacaktır.
k Yeni tesis edilen kısa dalga Ankara Radyosu, bu sene sonundan evvel muntazam İtalyanca neşriyata bağlıyacaktır.
k At yarışlarının esaslı surette organize edilmesi İçin Devlet Bakam Fevzi Lûtfi Ka-raosman oğlunun teşebbüsüyle Ankarada bir «Türkiye Cokey Kulübü» kurulmuştur.
1951 yılından itibaren at yarışları bu kulüp tarafından murakabe ve kontrol edilecektir.
* Şehrimize Bulgarlstandan dün de 470 göçmen gelmiş, De-mlrkapı misafirhanesine yerleştirilmiştir. 220 göçmen de Bursa- İzmir, Adana havalilerine transit olarak gönderilmişlerdir.
k Millî Eğitim Bakanlığı, özel. Türk, azınlık ve yabancı okullar tarafından her malî yılbaşında hazırlanan bütçelerin, bundan sonra Valiliklerce tasdik edilmesini bildirmiştir.
k Pakistan da muhtelif tenis turnuvalarına memleketimizi temsllen iştirak eden Mtıallâ Gorodetskl, Sazan Gürel ve E-nes Talay bu akşam Panamerl-kan uçağıyla şehrimize geleceklerdir.
Dün. şehirde zabıta tarafından yapılan umumi bir taramada 13 kişide bıçak, 2 kişide saldırma, 3 kişide de şiş bulunmuştur.
k Dün sabah Guraba hastanesi civarında bir meczup ölü olarak bulunmuş ve ölümünün kalb sektesinden olduğu anlaşılmıştır.
İzmirde hergün bir kız kaçırılıyor
İzmir 16 (Akşam) — Bugün de Tepecikte 1020 No. lu sokakta 115 No. lu evde oturan 16 yaşında Şükran Demlrkınn adında bir kız meçhul şahıslar tarafından kaçırılmıştır. Ailesinin iddiası üzerine zabıta tahkikata başlamıştır.
DAVETNAME |\
S İ L V Y O
LÜKS TUHAFİYE MAĞAZASININ açılma törelli 18.12.950 Pazartesi günü saat 10,30 da yapılacağından, bıı mutlu günümüze, Sayın Tüccar, Dost ve Müşterilerimizin şeref vermeleri rica olunur. Mütehassıs Gömlekçi
ZARA

AKSAM
17 Aralık 1950
SaftLfe 3'
[akşamdan = Göçmenlere I=e= akşama ,
«---------J ra mim
Türk kadınları, Atatürk inkılâpla’ rıntn bekçisidir
/"t azetekr, günlerce ya-VA zıp karikatürler yaptılar: «Mîllî Eğitim Ba-
kanlığı, öğretmen ve memur bayanların yüzlerine, gözlerine, dudaklarına, tırnakla, rina boya sürmemesini, bu bayanların siyahlar giymelerini tâmim etmiş.» diye u-munn efkâra bildirdiler.
Biz de. — bir ajans vası-tasivle yapılan — bu tevatüre evvelâ inanamadık anı. ma, sonra, neşriyat tekzib e-dilmeyinee, «Dikkatler» sütununda. ister istemez ten-kid ettik.
— Bunun arkası nereye varır? - diye ürktüğümüzü dc kaydedelim.
Bereket hemen ertesi güıı. Milli Eğitim Bakanı tarafından bir açıklama yayınlandı: Allah razı olsun, böyle bir tebliği vokmuş. Evet, lıay Allah razı olsun. Zira, bir tarafından dokununca lâyiklik üzerine nasıl bir çığ düşmek tehlikesi belirdivse: yine bir tarafından dokununca. kadınların tabii hak ve hürriyetleri üzerine de, daha müthiş çığ yuvarlanmak tehlikesi her an mevruttur.
Maalesef, Halk Partisi Kurultayında bir hizip kadınların çalışma hürriyeti aleyhine konuşmuşlardı. Kendi aralarında alkış toplamış, lardı. Bu hali, o zamanki yazılarımızda, üzülerek belirtmiştik. Fakat aynı kurultaydaki münevver bayan üyeler kendi kozlarını celâdetle — dişi kaplan gibi — korudular. Böylece, hür kadınlığı kafese sokacak bir kış kış havası kurultay dışına aksedemedi. Yangın bacayı sarmadı, yerinde bastırıldı.
Türk kadını, her Türk evinde, Atatürk inkılâplarının bekçisidir; kadınlarımız, inkılâbın o kadar «ok nimetlerini görmüşlerdir ki. geriliğe tabiatiyle mâni olacaklardır; hele kadınlığa taallûk eden cihetlerde — karısından, anasından, hemşiresinden, kızından korkup çekineceği için — hiç kimse şeytana kapılıp geriliğe cesaret edemiyecektir. Sokakta ulu orta ötenin evde kulağı çekilecektir; buna eminim. Yerleşmiş İnkılâplarımızın başında, kadınlığın hürriyete kavuşmasını hesaba katmak lâzım gelir.
Kadının iğnesi gibi sürmesini de, müslüman Türk-ler, tabiî tetümmat arasında saymışlarken, biz, en yüksek eğitim makamımızdan gönderdiğimiz tamimlerle ideal kadını umacı şemailine yaklaştırmağa kalk, saydık, pek büyük gaflete düşerdilĞ Saçlarına, kirpiklerine, tırnaklarına, dudaklarına, ve tenine, cinsiyetinin icab ettirdiği itinayı göstermiyen kadın anormal, dir. Tedaviye muhtaçtır. Tabiat bile, cinsiyete göre tüyler. deriler, renkler, halkcdi-yor. Tabiat âlimi Darvin'in hikâyesi meşhurdur. Bir vah şi kızın üşüdüğünü görüp kırmızı plerinini hediye etmiş. İkinci raslayışında. vahşi kızın, pelerini lime lime kesip kendisine süs eşyası vantığına şahit olmuş,
Yalnız Amerikada değil, Faşist İspanyada da. Bolşevik Rıısvada da kadınlar cemiyetin usullerince güzel görünmeğe çabalarlar. Vakti Saadette de böyleydi. Cengiz Han zamanında da başka türlü değildi. Yirmi İkinci Asırda da başka türlü olmıyacaktır.
Tiirk anneler, Türk ablalar. Türk öğretmenler. Türk memur bayanlar, hem ya. kur. hem rüştlerine sahiptirler. Kimseden talimat almaksızın. mevkilerine göre şerefle giyinmesini, konuşmasını, görüşmesini başarır, lar. Üzerlerindeki kontrol; ancak vicdanları, zevkleri, tahsil ve imkân seviyeleridir. (Vâ-NÛ)
yardım
Valinin reisliğindeki komite yarın teberru-ları toplamağa başlıyacak
Şehrimizde Bulgarislandan gelen göçmenlere yarılım için geniş mikyasta faaliyete geçilmiştir, Bu hususla yapılan hazırlıklar ve kurulan teşekküller hakkında kendisiyle görüştüğümüz vali ve belediye başkanı profesör Göltay bize şu izahatı vermiştir:
— Göçmenlerimize elimizden gelen her yardımı yapacağız. Diğer vilâyetlerde olduğu gibi biz de İstanbuldakl yardım ko-nıl leşini kurmuş bulunuyoruz. Yaptığımız toplantıya, bankalar ve sigorta şirketleri müdürlerile ticaret odası ve ticaret borsası reisleri, siyasi parti temsilcileri. İstanbul müftüsü. Rum, Ermeni ve Musevî cemaatleri temsilcileri, patrik vekili ve Kızılay iştirak etmişlerdir İşleri, benim reisliğimde Merkez ve İş bankaları müdürleri, ticaret odası. Tüccar derneği ve zahire borsası reisleri, milli reasürans ve Anadolu sigorta şirketleri müdürleri ve cemaat mümessilleri idare edeceklerdir.
Bu komiteye yardımcı olarak üniversite gençleri, spor ve ticaret teşekkülleri faaliyette bulunacak ve gayretlerimizi mahallelere kadar ulaştıracaklardır. Halkımız her vesile He gösterdiği şefkat ve milli yardım hislerini bu vesile ile de ortaya koyacaktır.
İdare komitesi yarın 17 de toplanarak teberruları toplamağa bûşlıyacaktır. Ayrıca ayni ve nakdi olaîak yapılacak yardımlar Kızılay makbuzlarlyle kabul edilecek ve Kutlayın Bankalardaki hesabına para yatırılabllecektir.
Amerikan güreşçileriyle yapılacak güreşlerin bütün hası-lâtı da göçmenlere yardım işine tahsis olunacaktır.
T R L|
öksürütni keser I
— *
Hususî otobüslerde
insan istifi ve kontrol
Bir fahrî müfettişin ilk raporu - Yolun kapalı olduğunu bildiren levha nasıl kaldırıldı? -Yalnız bilet mi kontrol edilecek? -Yolanların hayatı
Piyasa haberleri
Pamuk çekirdeği piyasası gittikçe hararetleniyor
Pamuk çekirdeği piyasası gittikçe hararetlenmektedir Hâlen pamuk çekirdeği 16-16,5 kuruştan muamele görmektedir. Bu arada şehrimiz firmalarından bazıları İzmir piyasasından mal toplatmakladırlar. Ayvalıktan da ayrıca mal toplatılmakladır.
Önümüzdeki halta İçinde Yununislana pamuk çekirdeği ihraç edileceği ve piyasanın daha da hararetleneceği anlaşılmaktadır.
Anason piyasası durgun
Bu sene sık sık duraklama devresi geçiren Anason piyasası geçen hafta da tam lılr durgunluk arzetmiştir. Bh- İki parti. beşer onar tonluk muamele olmuştur. Flatler 90-95 kuruş arasındadır.
İSTANBUL’=l
HAYATI*
Bir ihmal âbidesi
Mahrukat satışları
Belediye 8 yerde ucuz odun »atışma başladı
tan-
Belediyenin mahrukat zlm satışlarına başladığını yazmıştık. Belediye mevcut 31 kömür bayiine 8 ayn semtte odun bayileri de ilâve etmiştir. Buralarda serbest piyasadan daha ucuza odun satışları başlamıştır. Odunlar İstenirse depoda, istenirse ikametgâhta teslim edilmektedirler. Meşe odununun çekisi depoda teslim 975, eve teslim 1075 kuruştur.
Gürgenin çekisi depoda 925, eve teslim 1025 kuruştur.
Yeni açılan odun bayilerinin adreslerini ve İsimlerini yazıyoruz:
Yeşilköy İstasyonu caddesinde Alı Osman. Bakırköy Taş iskelesinde Bilâl Büke. Yedlkule istasyon karşısında Nail Tekiller. Yenlkapı Atatürk bulvarında Burhan Tlntaş, Unkapanı Tekirdağ iskelesinde Sabrl Akın. Fındıklı Mebusan caddesi numara 113 de Yorgt Solidls, Üsküdar Şemslpaşa İskelesinde Ekrem Dündar, Kadıköy Yoğurtçu çayırında Hayrl Saykal.
Bu depolarda belediye odunundan başka odun bulunmı-yacaJc ve isteyenlere beş çekiden’ fazla verilmeyecektir.
Şehirde işleyen hususi otobüslerden biti
Gazeteciler, her zaman, her İti Daha hâlâ kalkmayacak mı-sahada birer fahri müfettiş sa- yız? diyor, yılabilirler; bu muhakkak. İşte bu tabii yetkimiz kâfi gel-mlyormuş gibi Emniyet Müdürlüğü Altıncı Şube Seyrüsefer Kısmı, başta gazetelerin zabıta İşlerine bakan muharrirleri olmak üzere yüz kadar gazeteciyi fahri müfettişliğe tâyin e.-mlş bulunuyor.
Zabıta İşlerinde eskimiş bir adam sıfatlyle, İlk raporu ben verdim. Gazetecilikten gelme müfettişin raporunun biraz uzunca, biraz da lâklâk I yu-iı dolu olacağı muhakkak, işte rapor...
Eyüp polis merkezinin gözü önünde otobüs bekleme yeri... Eyüp - Keresteciler ve Eyüp -Strkeclnln hem Edlmekapıdıirt-hem de Atatürk bulvarından geçen İki hattının otobüsleri de buradan hareket ediyor,
Edlrnekapı yollyle Sirkeciye gidecek bir otobüsün arka tarafındaki bir yerceğize iliştim. Genç bir çocuk ile yardımcısı mütemadiyen bağırıyorlar:
kalkıyor.
koşa-.ık Kısa za-olmuj bir
— Haydi efendim çabuk olalım...
Bu ikazı duyanlar otobüse giriyorlar, manda tıklım tıklım vaziyetteyiz.
Delikanlı hâlâ bağırıyor:
— Haydi efendim, kalkıyor, çabuk olalım!.
Otobüsün durduğu yerde hemen kaldırım kenarındaki direk üzerinde bu otobüsterln hareket saatleri yazılı. Fakat yağmurdan çamurdan okunmaz bir hale gelmiş. Otobüste nefes alacak yer kalmadı. Herhalde tarifeyi iyi bilen bir yolcu; saati elinde:
— Oğlum, on dakikamız geç-
Delikanlı, otobüsün ön taralından bir kaç kişiyi dnlıa zorla içeri sıkıştırmağa uğraşıyjı. şoför de oturduğu yerde marşa basıp: «Gır gu gır., öttürmes-ten başka bir şey yaptığı yok.
Nihayet, bütün otobüstekller tek kütle haline geldikten sonra İleride yol üstünde alınacak müşterileri de sığdırabilmek I-çln şofor. otobürii .silkeleyerek harekete geçti ve Isı hareket I-çerldekl insan lstihiıi tanzim etti.
Defterdnr volundan İçeri İlerleyip eski Beylik fırınını dönerek Otakçılara çıkacak yokuşa saldırdığımız zaman bile vakit vakit otobüs duruyor:
— Alalım ağabey!.
Diye şoföre seslenen biletçi-yeni bir yolcuyu daha bu elâstiki otobüse sokmağa uğraşıyordu.
Nihayet Otakçılara doğru 1-lerliyerek «Hacı Bakkal» denilen bakkalın önünden yukarı çıkarken. Belediye yol İnşaat a-melesinln sokağın orta yerine «Kapalıdır» diye bir levha takmakta olduğu görüldü. Bu levhanın yanında yine Belediyeye ait bir kamyon yolu büsbütün tıkamış ve şimdi otobüs, İçindeki muazzam halk kütlesiyle gerisin geriye kaymağa başlamıştı.
Biletçi bir şeye aldırış etmiyor, mütemadiyen bilet kesiyordu. Şoför bağırıyordu:
— Oğlum arkaya bakı veri
Biletçi söyleniyordu:
— Bu kadar İnsan var yahu, arkaya bakıversenlze...
Otobüsün arka penceresinde olanlar bu vazifeyi görüyorlar.
— Yavaş yavaş gel... Gel, gel...
Bu sırada başka ağızlardan:
— Hop, hop! diye feryatlar... Otobüsün yol kenarındaki çukura yuvarlanmasına ramak kalmış. Yeniden durduk. Tekrar hareket ettik. Otobüs şoförü. Otakçılara çıkmak için kendisine başka bir yol arıyor On.' on beş dakikamız da böyle geçti. Ve kargacık burgacık yollardan girilecek bir deli* bulunamadı. Nihayet yol tâmiratını yapmağa başlayacak çılanlar «Kapalı» levhasını kaldırdılar. Kendlle.i kenara çekildiler. Yokuş yukarı durduğu Içtn İslim üzerinde olan otobüs şoförü bir «silkeleme» daha yaptı. Biletçi de tahsllâtı bitirmişti. Bu sefer yolculara çıkıştı:
— Yahu bu kadar İnsansınız... Otobüsün arkasındaki çukuru görmüyordunuz!
Otobüsün küçücük motoru, ağır gövdesini homurdayarak taşıyor- Otakçılar karakolu ö-niindeki düzlüğe getirmeğe çalışıyordu. Güçlükle buraya varabildik, tabii inen yok... Bir kaç polisi de eski hamuleye ekledikten sonra sağda ve soldaki mezarlara İhtiram eğilişleri yaparak Edlrnekapı meydanını bulduk Burada da Belediyenin bir kontrol memuru, kısacık cilan boyu İle aramıza karışıverdi. Ve otobüs biletçisiyle senli benli bir takım hareketlerden sonra biletleri kontrola koyuldu.
Şehirde İşleyen bütün hususi otobüslerin her günkü hail köyledir ve belki de bundan daha kötüdür. Belediye kontratları bilet kontrolündün başka hiç b|r şeye ehemmiyet vermiyorlar. Yolcuların hayatı da tamamen Allaha emanet edilmiştir.
Remil TOZANOĞI.V
Prost Paristerı geldi
Bir müddettenberi mezunen Farisi» bulunan şehircilik mütehassısı Prost şehrimize dönmüştür Prost yarın vali ve belediye başkanı ile görüşecektir.
Şehir meclisi bugünlerde Prost’un mukavelesinin uzatılıp uzatılmıyacagı hakkında bir karar verecektir. Prost’un mukavelesi bu ayın sonunda hayrte erecektir.
Söylendiğine göre Prost vali ile görüştükten sonra ay sununu beklemeden buradaki İşlerini tasfiye edip İstanbuldan ayrılacaktır,
nl-
Yunan mecruhları
Bugün Atina gazetelerinde okunduğuna göre şehri halin onuncu günü İzmit ve tamirden Pireye muvasalat eden Amkitıri hastane gemisi ile Anadolunun son mü-sadematında mecruh düşen 800 kişi Atinaya nakledilmiştir.
17/Kânun uevvel/1920
Güreş biletleri
Kombine biletler perşembeden itibaren »atışa çıkarılacak
alt
Amerikanın aldığı mühim kararlar harb tehlikesinin yakın olduğunu gösteriyor
Tedavülden kaldırılacak pullar
. Şehrimiz P. T. T. bölge baş ‘ müdürlüğü pullar hakkında ye-nl bir tamim yayınlamıştır. Bu tamime göre resmi pullar, takse pulları, darphane ve damga matbaasında bastırılmış olan Atatürk serisine alt pullar, ts-vlçrede basılıp 19 Mayıs 950 de
• tedavüle çıkarılan uçak pulları, 17 Ekimde tedavüle çıkarılan ’ milletlerarası sivil havacüık ' kongresi hâtıra pulları, bu ayın ’ başında satışa çıkarılan Farabi pulları hariç olmak üzere şimdiye kadar satışa çıkarılmış olan normal te hâtıra pulları bu ayın sonu olan 31 Aralık cumartesi akşamından İtibaren ı satjlmıyacak ve müroselâtta | kulianılmıyacakbr.
1 Elinde bu pullardan olanlar bunları 31 Aralık akşamına kadar P. T. T. gişelerinde diğer (pullarla değiştirebileceklerdir.
(Bas tarafı 1 inci sahifede)
Truman. Amerikan milletine. daha ağır vergiler vereceğini, hoşlandığı şeylerden mahrum kalmağa mecbur olacağını haber veriyor. Üc bucuk milyon insan silâh altına alınacak, Amerika asker, malzeme, silâh bakımından her tarafa yetişebilecek bir depo haline getirilecektir. Bunun için de gayet sıkı iktisadi tedbirler alınacaktır.
Başkan Truman bu şiddetli tedbirleri, en geniş ölçüde harb hazırlıklarını haber verirken, sulh fikrinden bir saniye ayrılmamıştır. Bir tâviz olmamak şartiyle, herkesle her türlü anlaşmanın mümkün olacağını, harbin zaruri olmadığını, bir tecavüz emeli beslenmediğini en açık, en kesin şekilde tekrar eden Başkan Truman. konuşma ve anlaşmalara da acık kapı bırakarak İngiltere ve Fransanın endişelerini de önlemek istemiştir
Millî tehlike ilânı, olağan üstü tedbirler alınması, bütün harb kudreti kaynakla-
rının seferber edilmesi Amerikanın geri dönmemek ve eğer icap ederse daha ileri gitmek kararında olduğunu gösteriyor.
Çinin ve Sovyet Rusyanın hareket tarzı, va Amerikanın karar ve kuvvetine inan, maçlıklarını. vahut Amerika ile harbi göze almanın sırası geldiğine kanaat getirdiklerini gösteriyor. Amerikanın bu defaki ciddî hazırlığı ya komünistleri inandırıp yola getirecek, yahut, eğer karsı taraf bu hazırlığın bitmesini beklemek niyetinde değil de zamanın kendine elverişli olduğuna inanıyorsa. Kore yüzünden olmasa bile, belki Avrupada yeni bir tecavüzle harbe sebebiyet vereceklerdir. Ahvalin inkişafı, Sovyet Rusyanın, Amerikanın bu yeni kararını karşılama tarzından anlaşılacaktır.
Karşılıklı büyük hazırlıkların geri alındığı, bu raddeye gelmiş buhranların kendiliğinden durulduğu tarihte pek sık görülmez. Şimdiye kadar yapılan tecrübelere göre, Sovyet Rusyanın, Trumanın sulh, silâhsızlan-
Ivi
ma. uzlaşma tekliflerini kabul etmesi ihtimali çok azdır. Dünya, daha ziyade, harbe doğru gitmektedir. Aksi takdirde. Başkan Truman ı son nutkundan dolayı hafiflikle ve Ameı ikayı da lüzumsuz bir telâşla itham etmek lâzımdır. Ne Truman hafif bir adamdır, ne Amerika telâşçı bir millettir. Bu günkü duruma. Amerika, adım adım tâvizler, günlük çeşitli tecrübeler sonunda, hiç istemeyerek gelmiştir.
Amerikanın aldığı kararlar, Amerikan milli ekonomisinde olduğu kadar dünya iktisadında derin sarsıntılar yaratacaktır. Her millet. kendine göre tedbirler alarak tehlikeye hazır-lanmakla meşguldür.
Tehlikeye en yakın olan biz ne yapıyoruz? Bizim iktidar, Atatürkün aldığı hediyelerin Akıbetini merak etmekten, muhalefet partisi, nin matını mülkünü saymakla çene yormaktan başka lş’er olduğuna, acaba, artık inan getirecek ve neler yapmak lâzım geldiğini araştıracak mı?
Necmeddin SADAK
Mühim spor temaslarına maç biletlerinin karaborsaya düştüğü malûmdur.
Bu hususta yapılan şikâyetler üzerine önümüzdeki cumartesi gününden İtibaren Amerikan güreşçileriyle yapılacak müsabaka biletlerinin satışı İçin bazı tedbirler alınmıştır.
Bu maksatla Beden Terbiyesi bölge müdürlüğünde vali ve belediye başkanı profesör Gök-ay’ın reisliğinde bir toplantı yapılmıştır. Kurulan komiteye daimi komisyondan da iki zat seçilmiştir.
Bu müsabakanın biletleri kombine olarak perşembe gününden itibaren satışa çıkarılacaktır.
W apmak niyeti ile başta-1 yıp sonunu getiremediğimiz pek cok işler var. Bunların bir kısmı beceriksizlik, bir kısmı da ihmal yüzünden yarıda kalıyor.
Beceriksizliğin, ihmalin âbide halinde hır misali Çemberlitaştır.
Geçen temmuz ortalarına doğru Çemberlitaşın dibindeki asfalt kaldırım üzerine bir adam boyundan daha uzunca direkler dikildi, bunlara dikenli teller sarılarak taşın etrafı çevrildi. Alâkalı makamlardan soruşturduk; bu tedbirin, Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından vâki olan müracaat üzerine alındığı bildirildi. Müzenin ikazını mııta-akıp Belediye Fen İşleri Müdürlüğü tetkîkat yapmış, Çemberlitaşın şakule naza, ran otuz santim kadar inhiraf ettiği anlaşılmış. Bıı vaziyette tepeden tas parçaları düşmesi muhtemel olduğundan. kazaya meydan vermemek maksadiyle, gelip geçenlerin sokulmamaları I-çin telli mania yapılmış.
Çemberlitaşın vaziyetinin ve esaslı bir tehlike tnevcud olup olmadığının tesbiti I-çin büyük bir iskele kurularak yukarıdan aşağıya kadar fenni bir muayeneden geçirmek icab ettiği de yine o zaman alâkalılar tarafından bildirilmişti.
Aradan altı ay geçti, taşın etrafındaki telli kazıklar hâlâ aynı vaziyette duruyor. Şimdiye kadar iskele kurulmadığına göre, taşın fennî muayenesi yapılmadı demektir. Yani şakulden otuz santim çarpılan Çemberli-taşın bu vaziyetile bir tehlike teşkil edip etmediği henüz malûm değil. Orası şehrin en işlek, günün her saatinde en kalabalık yerlerinden biridir. Kaza ihtimali mevcut mudur, değil midir? Bu cihet meçhul, fakat maazallah. bir kaza vııku bulursa muazzam bir facia doğuracağı aşikâr.
Kurulacak iskele için otuz bin liraya ihtiyaç varmış. Altı aydan beri para bulunup Çemberlitaş muayeneden geçirilemiyor ve tehlike ihtimaline karşı dört kazığa dolanan dikenli teller katî teminat teşkil ediyor.
Şu hal, vatandasın hayatına karşı kayıtsızlık değil de nedir? üstelik, telli kazıklar da yolcuları izac ediyor. Geceleyin de görülebil-meleri İçin, ilk çakıldıktan zaman bu direklere kireç sürülmüştü. Bir müddet sonra kireçler döküldü, karanlık bastıktan sonra direkler kolaylıkla farkedilcmiye-cek hale geldi. Caddede nakil vasıtaları daimi bir zincir halinde olduğundan, pazardan çıkanlar karşı tarafa geçemiyorlar, taşın yanındaki daracık kaldırımdan yürümek mecburiyetinde kalıyorlar. Oradan geçerken dikenli teller takılı, yor, elbiselerini yırtıyor. Bu kadarcık mahzuru önlempk için de otuz bin liraya mı ih. tiyaç var?
Cemal REFİK
O Û_ CNİ
O
O $2 0 >
0 P
■O
0 ro S? u
Bayanlar DİKKAT
Ka Me Fa yünlülerinde etiketten maada kuma? kenarlarında KA ME FA markası vardır. KA ME FA kumaşları zarafet harikasıdır.
Limon, portakal ve mandalina geldi
Limon, portakal ve mandalina istihsal eden Akdeniz bölgesi limanlarından bu mahsulü alarak İzmir ve İstanbul gibi büyük istihlâk merkezlerine nakletmek üzere hususî vapur seterleri tertip edilmiştir.
îlk posta limanımıza mal yüklü olarak gelmiştir.
Gelen limon, portakal ve mandalinalar bugün boşaltılmağa başlanacaktır. Mahsulün piyasaya tesir ederek flatlert düşüreceği tahmin edilmektedir.
uıııııııiHiıııiKiııınııuımııııııiHinııı iiiihimii Hiıııııuıuıı ı iiuiiimiuu ı ııuıuınumımııııiMiııiBBiınıın
Sayın Doktor ve Eczacılara
Uzun zamandanberl beklenmekte olan tngllterede Evanâ Medlcal Fabrikasının müstahzaratından
Neo - Hepatex Evans Fİ. 10 cc.
(Proteollze Karaciğer hülâsası)
Piyasamıza gelmiş ve Eczahanelere tevzi edilmektedir.
ÖZİŞ Ecza Deposu v
Balıite 4
AKSAM
17 Aralık 1950



Şehir Tiyatrosu Komedi kısmında
Çifte Keramet
Bazı mevzular vardır kİ zamanın yıpratıcı tesirinden, tamimiyle masun kalırlar ve jÜr.leTco, binlerce senelik ömürlerine rağmen halkı güldürür veya ağlatırlar. Aralarında, birbirinden tefrik eçiHemiyecek kadnı, müşabehet oiaıı iki kardeşin, bu benzerlikten hasıl o lan sergüzeşti bu mevzular meyan ındadır.
Filvaki «Mineclıme» lerl Plautus mllö,,an takriben İki yüz sene akdem, yani iki bin yüz elli sene kadar evvel yazmıştır
. Mönechme» 1er, diğer İsmiyle -İki» kardeşler» pek büyük tesirler bırakmış olacak ki a-aniar boyunca bu mevzu bir çok müellifler tarafından kaleme alırrauıtır. Bu müelliflerin arasında Sbakespeare ve Reg-nardı gibi muazzam şahsiyetler de vardır. Ve nihayet binlerce sene süren bu uzun zincire, bir kaç sene evvel vefat eden Trlstan Bemard «Les Jumeauz de Brlghton» isimli komediyi yazarak yeni bir halka ilâve etmiştir.
itiraf etmek lftsım ki bizde «çifte Keramet» İsmiyle maruf bu Brlghtonlu ikizlerin, araJa-nndnki fevkalâde benzerlikten dolayı sürüklendikleri macerayı kemali zevkle, sık «k ve bol bol gülerek takip ettik. Şunu da itiraf edelim ki «Çifte Keramet» 1 seyrederken, pek mahir bir usta tarafından imal edilmiş. bu sebepten dolayı da mükemmelen işleyen bir makineli İn karşısında duyulan hazn duyduk. Rendesi bir mantıkla birbirini takip eden beklenmedik karşılaşmaların çılgın seyrine kendini kaptırmak ne hoş oluyor! ...
«Çifte Keramet» 1 oynamak bir nevi «gerileme» değil de. Şehir Tiyatrosu İçin bir «duraklama» olmasaydı, her zaman bu komedi ayarında eserler temsil edilmesini arzu ederdi gönül!. Bünyesi sakat, İnşası bozuk, plânsız ve fakat İddialı eserlerin sonunda duyulan ye’se, hüzne mukabil «Çifte Keramet» gibi sağlam yapılı komedilerin hitamında kalbi erde âdeta bir sevinç, bir memnuniyet, bir İnşirah hissediliyor.
Ne yazık kİ bu komedi fazla kısadır. Bir akşamlık programı doldurmağa kâfi gelmiyor. Buna. diğer bir küçük şaheser o-lan «Aman banım sus!» Lslmli komediyi İlâve etmek pek âlâ kabildi.
Sonra, gönül İsterdi ki «Çifte Keramet» biraz daha süratli ve biraz daha mübalâğasız oynansın. Belki sürat mübalağayı hafifletmiş olurdu. Böyiece şahı.lar da hakikî hüviyetlerini bu'muş olurlardı. Çünkü bu gibi mekanik bir mantık üzerine kururmuş komedilerin şahıslan makineyi faaliyete getiren çarklardan başka bir şey değildirler.
Yine gönül Esterdi ki, kıyafetlere daha büyük bir dikkat verilsin de sahnede kırk, elli wne evvelki elbisenin yanında bugün giyilen esvaplar görünmesin. Sonra. Kerametlerin biri para verirken, kaime veriyor. O zamanlarda kâğıt para var mıydı’ B1r aralık da otele tele-
r‘
J


’-J
9/
fon etmek mevzuubahls oluyor. Zannedersem telefon da henüz umum! olmamıştı. Hele İki yüz liralık — altın liralık — kol saati de biraz mübalâğalı göründü. Bunlar ufak »etetailo lardır. Kolayca bertaraf edilir.
Bertaraf değil dc, biraz yükseltilmesi icabetten, sol dipte bir projektör var kİ. o taraftan sahneye çıkmak üzere hazır duran sanatkârların gölgesini dip perdenin üzerine akıctllrlyor. Böyiece hem pek gürel, pek renkli, pek upklı dekoru bozuyor. hem de seyircilere kimin sahneye çıkacağını tahmin ettiriyor.
Fakat bunlar, yukarıda da söyledim, tekrar ediyorum, tamiri pek kolay küçük, teferruat kabilinden kusurlardır «Çifte Keramet» ten duyduğum zevke bu gibi ufak tefek şeylerin halel getirmesini İstemiyorum. Bu sebepten dolayı da sözü iki pek hoş saat geçirmemize sebebolan artistlere naklediyorum. Kapı kapı, eş dost evlerini dolaşıp önüne oturacak sofra arayan obur Hayati rolünde Behzat Bu tak cidden emsalsizdi. Beh-zadm bazı tonları tabiat kadar tabii. Tavırları, hareketleri. İnce bir zekâ, derin bir tetkik, büyük bir sanat mahsulüdür.
Mehmet Karaca İle Vasfl Rıza zobu «ÇUU* Keramet», İkiz kardeşleri, aynı şevkle, aynı »evkle, aynı neşe İle canlandırdılar.
Bedia yine gayet genç, güzel, cilveli ve bu komedideki rolünün ismi gibi tam mânaslle Rânâ idi. Perihan Yanal, zarafeti, sevimliliği, içler açıcı ne-şeslle, vakası bLr yaz günü adada geçen bu aydınlık dolu komediyi bir kat daha aydınlattı.
Mahmut Morali Ali ağa ro-Iüdü. galiba rahatsız olan bir arkadaşı yerine oynadı. Her zaman gibi burada da mükemmeldi.
Şaziye Moral. Reşit Gûrzap ve Yaşar özsoy büyük aktörler İçin küçük rol olmadığını bir defa daha, ispat etiller. Röşlt Baran'm Surplk Dudu rolündeki compositioıııı cidden pek hoş. Kemal Tüzem‘le Hiimaşa Hlçan ve Gönül Ülkü, bir eski İstanbul efendisi 1le iki genç hizmetçi rollerini pek âlâ oynadılar.
Hülâsa «çif'.e Keramet» cidden zevkle seyredilen bir komedidir. iki saat bol bol gülüp eğlenmek isteyenlere tavsiye olunur. Vtknnı Reşid REY
TEŞEKKÜR
Senelerdenben çekmekte olduğum PROSTAD haşladığını Leşhis ederek, bir acunsda İngiliz usulü muvaffakiyetli bir ameliyat ile beni bu dertten kurtaran Deniz hastahanesl bevliye mütehc-ssası, Doktor binbaşı ATIF TAYKVRJ İle yardımcısı Doktor SİMON BATMAZ ve pansumancı bay Rauf Ay-doğdu İle hemşirelere ve kıymeti! yardımlarım esirgemeyen Deniz has Âihanes1 Boş tabibi ve ikinci tabiplerine sayın gazeteniz vaiı!.isiyle aleni teşekkürlerimi bı.dlrifim
Emekli Dz. Bnb. İshak Şenol
— 58 —
Hugh iskemlesini geri itti:
— Gidip kendisiyle bir görüşsek fena olmayacak İhtimal Kavaklı'da neler döndüğüne dair bize İpuçları verebilir.
Albay Râzl silkindi- ve başını salladı. Mc Keı:zle He bir an bakıştılar.
— Pekâlâ. - dedi. - Siz gidin. biz de Mc Kentle He şu tevkif edilen herifleri sorguya çekelim. Vaziyet hakk.rda daha esaslı bir llklr edinmiş oluruz.
Hugh’e sordu:
— Kararınız nedlt, binbaşım?
Hugh:
— Kaçan casuslardan önce her ne pahasına Kavaklıya varmam lâzım. Sizden ricam, bir imkân yarutıp mümkün o-lan süratle gitmemi temin et-menlzdlr.
Türk gizili polis teşkilâtı â.-mlrlerlnden a'bay RazI pencereye yaklaştı; rüzgâr.p ününe katılarak fasılasız yağan kan bir kaç saniye müddetle seyre daldı:
— Bu havada Kavaklıya ancak bir vasıta ile gidilebilir... Tayyare He.
Mc Kenzie tacdlk etti:
— Doğrul... Hava oracık müsaade etse, zannederim huduttan tayyare kalkabilir Çok tehlikeli bir iş nma, bu tehlikeyi göze almağa da mecburuz.
Hugh zihnen o derece meşguldü kİ, kafasındaki yara berenin acısını duymuyor: mütehassıs polisler tarafından baskına uğrayan evde te*klkat yapıldığı şuada onlara nezaret e-dlyordu.
Jlngles de oı> arada Esme Murfee’ye alt eşyanın İncelenmesine yardımla meşguldü.
Hugh’e dedi M:
— Belki de senin Esme hududa varamomışL,’ büe, fırtınada kaynamış gitmiştir? Belki de. şu anda hepsi donarak öbür dünyayı boylamalardır. Sözlerimi pek yabana atma, çok muhtemeldir.
Binbaşı. omuzu üzerinden genç kıza baktı:
— Evet .muhtemeldir... Lâkin bu kadar talihimiz olduğunu zannetmem. Mamafih Esme’ nin şimdi burada bulnumasını tercih ederdim Fevkalâde e-bll bir hastabakıcıdır.
— VelvoJee daha mı ağırlaşmış ?
Hugh, cevap verdi:
— Bilmiyorum... Demin uyuyordu. Rahatsız etmedim. Edlr-nrden oir doktor getirilmesini rica ettim...
Jlngles dalgın dalgın:
— Böyle İşlere aklını ermez amma, dediklerine «çrire hastalığı tehlikeliymiş. Zatürreeden şüphe ediliyormuş
Hugh. Eşme’nin yağmaya uğramış şlb! darmadağın bavuİU-
Casuslar Merkezi
İSTANBUL
Amerikan gizli ajanı Binbaşı Hugh Narth’un casusluk maceraları
yazan: Van Wrcb Mason Çeviren: Nihal Ka ramağa rab
na IğUmlştl. Bl.’denblre doğruldu:
— Mademki övle, İş İsten geçmeden Velvalve'yl bir »Jyaret e-dellm.
îçlnı çekti; ve yavaşça İlâve etti;
— Bir bakıma bu i’u cidden içler acısıdır.
— Eğer İyileşirse ben onu daha acınacak bir hale sokarım. — diye Jlngles reylerdi. ve lüzumundan fazla bir gayret sar-federek Esme Murfee’nin bavulunu kapadıktan sonıa doğruldu.
Merdivene yaklaştık, arı zaman Hugh'un koluna girerek:
— Allahını seversen bu kadar derdlenme! — dedi. - Nihayet işin böyle flyasKO ile neticelenmesinde senin bir kabahatin yok kİ...
Tereddütle sustu' sonra güzel yüzünü erkeğin yüzüne kaldırdı, yalvarır gibi mırıldandı:
— Hugh?
— Ne var?
— Nasıl bir İş üzerindesin, tabii haberim yok. Bilmiyorum İşinin mahiyetini, . Fakat, son derece ehemmiyetli olduğunu seziyorum... Ehemmiyetli ve tehlikeli 'bir İş .. Sana kim. yardım edecek, 3ulgari!.tana giderken yanında kimi götüreceksin?
— Hiç kimseyi.
Hugh, Icırılnı (ş bir pencereden knfasını uzatıp baktı; evin ka-

Mahkeme Koridorlarında
Gövdemin her tarafında hastalık var!
— 23 —
Ekim aynım harikulade bir akşamıydı, Renkleri ve ışıkları itibariyle pek çüze! ama, mevsimin nebatatı solduran nefesleri, İnsan hayatı üzerinde de aynı şekilde n-.üessit oluyordu.
Bir sona yalSaşış, bıı ölüm hissediliyordu
Mimi, büyü': havuzun kenarında sevgilisini beklemekteydi. Sırtına beyazlar giymiş, omzuna beyaz bir atkı almış Gurubun son ışıkları saçlarına vuruyor, beyaz tuva■etinin renksizliği içinde saçlarının renkleri tebarüz ediyordu
Delikanlı kendisine yaklaştığı zaman:
— çok geç kaldın. - dedi. — Daha evvel gelseydin, yine o günkü gibi bir sandal gezintisi yapmağı düşünmüştüm. Fakat geç kaldın. Aa daha bekleyemi-yreekilm. Nen var, kuyum?
Burhan, hakikaten de perişan görünüyordu. Kendin! toplamağa çalıştı:
— Ben mİ? . Hiç bir şeyim yok
Pakat. sonra ağzından şu sözler dönküldü.
— Uzun zam.m kalamayacağım seninle.
Mimi, hayreîc düştü Birden bire mutaarriiZ bir tavır takındı:
- Een, seni zorla mı tutuyorum? — dedi.
Delikanlı, özür dilemedi. Davranır gibi yapiL
B usefer de kız aşağıdan aldı:
— Ellerimi tut — dedi.
Burhan, coşkunlukla bu elleri öptü:
— Çiçek koklamış gibi oldum. Ellerinde bahçelerin kokusu var.
Mimi şımarıklıkla:
— Evet, bütün vücudum çiçek gibi kokar. — dedi.
Güneş ufuklu kaybolmuştu. Fakat, ışık ürpertileri esrarlı şekilde sulara aksediyordu. Akşam, gece İle bağdaşıyordu. U-f tıkla buhar yığınları gurubun renkerl ile yanmaktaydı.
Yokuş yukarı her zamanki yerlerine doğru yürüdüler. Geçtikleri koruluğu gölgeler kaplamıştı.
Delikanlı birdenbire durdu, ötedenberl zihnine takılan bir düşünceyi an! şekilde ve asa-
pısına sıralanmış karlar altında bekleyen otomobilleri ve kamyonları gördü.
Genç kız parınakla-iyle binbaşının kolunu sıktı; »İadeli gri mavi gözlerini testekerlek açarak:
— Peki amma, tek başına İşin içinden nasıl çıkabilirsin? — dedi. — Türi-çe bilmiyorsun. Keza, ne Rumca, ne Bulgarca tek kelime konuşamazsın
Hugh, gülümseyerek İtiraf etti:
— Cidden, benim için büyük bir kültür noksanı.
— Acaba, aloay Razİ yanına bir yardımcı kalamaz mı?
— Memnuniyetle katar... Fakat bu iş, yalnız ve yalnız Ame-rikayı alâkadar eden bir I?. Aynı zamanda fevkalâde nâzik bir Iş. . Bundan dolayı hiç bir ecnebi şahsiyeti, hattâ Türk dostlarımızı bile bu işin İçine karıştıramayız.
Jlngles ısrar ediyordu'
— Doğru söylüyorsun ama bir şeyi hesaba katmıyorsam: Yolu nasıl bulacaksın?... Kavaklıya hiç gitmcdindl değil -ol?
— Kavaklı değil. BulvarLsUv na bile gitmedim... Lâkin bLr kolayım bulurı;m... Hem, sen, bana bu hususta yardım edebilirsin.
Genç kızın yüzü sevinçle aydınlanıverdi:
— Meselâ nasıl?
Hugh izahat verdi:
(Arkası var)
BUGÜN

MELEK Sinemasında
Harikulade filmler serisinin en mükemmeli
AŞKIN MUCİZESİ

(The Dr. And The glrl)
Bütün hassas kalblerl titretecek İçli ve nelis bir şaheser Başlıca yaratıcıları:
Glenn Ford —- Gloria de Haeven
Metro - Goldwyn Süper filmi Ayrıca: FOK Dünya Havadisleri
Bu Sah Suareden itibaren
Yıldız« Sümer Tan (Pangaltı)
Orijinal
Türkçe
ACI PİRİNÇ
SİLVANA MANGANO
Vittorio Gassman — Raf Vallone
Muhteris kadınların hayatı, para ve aşka hasret çeken İnsanlar...
Numaralı yerlerinizi evvelden aldırınız.
Zülfükârın Gölgesinde
«Salih Reis»
,22 Aralık’ta — TAKSİM’de
Saçları diken diken, sakalı kirden yapağılaşmış, yüzü, gözü pislik içinde. Sırtındaki ceket parça parça. Jandarmanın yanında duvarın dibine cömlemtş, belini kamburlaştırıp omuzlarını kaldırmış, gözlerini yırtık pabuçlarının burnuna dikmiş, sessiz, hareketsiz duruyor. Karşıdan bakınca yaşlı bir adam zannettik. Fakat yanına gidince makyaj sırıtıverdi. Pejmürde kıyafet, makas değmemiş saç ve sakal, kirli surat, zoraki kamburlaştırılmış bel, yirmi sekiz, nihayet otuz yaşındaki adamı ellilik bir alil şekline sokmuş. Seslendik:
— Kestiriyor musun, ha-bap?
Mangal altında gerinen biı- kedi uyuşukluğıyle kımıldandı, yüzünü ekşitti, i-niltiyi andıran bir ses:
— Bana mı söylediniz?
— Uyuyor musun diye sordum.
Kirpiklerinin arasından çipll gözleri ışıldadı;
— Burada uyunur mu, beyefendi?
Sırtını duvara sıkı sıkı yasalyip biraz daha kımıldandı; uzun tırnaklarının, parmak mafsallarının, aralan simsiyah, avucu çukurlaşmış, iğrenç bir el uzandı, gene boğuk bip mırıltı:
— Allah gençliğinizi...
Birdenbire sustu, parmağının ucuna iğne batırılmış gibi elini geriye çekip dizlerinin arasına soktu.
— Ne yapıyorsun ahbap?
— Bir şev yok, beyefendi. Cenabı Allah cümlenizden razı olsun. Benim elimden duadan gayrı bir şey gelmez ki.
Uzun, firaklı bir ah çekti.
— Alnımın kara yazısı böyle imiş. Dertli başımın taksiratıdır bunlar.
— Derdin nedir Bakalım?
— Ben ne bileyim, efendi abl? Orasını hâkim bey bilir?
— Sen kaç yaşındasın?
— Ben mi? Şey... Hesabını iyi bilmiyorum kİ. Babam öldüğü zaman kundakta 1-mişim, iki yaşında da anasız kalmışım. Yaşımın hesabım kim tutacak? Şöyle böyle elliye bastım her halde.
— Atma ahbap. Sen otuzdan fazla değilsin. Baksana, 1 saçın sakalın simsiyah. Yü-ı zünde de ufacık bir buruşuk I bile yok.
| — Saça bakma, beyefendi.
. Allah cümlenize uzun ömür. |ler versin. Bazı adamların
I saçları ağarmaz. Benim ba-J bam da böyle idi. Öldüğü za-maıı yetmiş yaşma yaklaşmıştı amma başında bir tel I beyaz saç yoktu.
— Biraz evvel sen; (Ba-'bam öldüğü zaman kundakta imişimv dedin. Kundaktaki cocuk. babasının saçını nasıl bilir?
Yutkundu, homurdandı:
— Babamı ne karıştırıyor sun? Benim yaşım elliye bastı.
— Haydi öyle olsun. Sen
ne is yapıyorsun?
— Ben mi? Cenahı Allah ne iş kısmet edrese onu yaparım. Bizim nasibimizi kurban olduğum Mevlâ verir.
— Mahkemeye niçin getirdiler?
— Bir defa değil ki, her zaman getiriyorlar, beyefendi. Cenabı Hak sizin gibi büyüklerimize uzun ömürler versin.
Gene o pis eli uzattı:
— Şu fakire...
Sustu, toparlandı. z
— Eline ne oluyor şenini Ne diye uzatıp tekrar çekiyorsun?
— Benim elim mi? Hastalıktan oluyor bunlar.
— Elini uzatırken başla yıp yanda kestiğin lâkırdılar da hastalıktan mı?
— Hepsi hastalık beyefendi. Mahkemelere de bunun İçin düşüyorum ya.
— Övle mim? Demek hastalık seni buralara kadar getiriyor?
— Yaaa, beyefendiciğim. Cenabı Allah cümlenizden razı olsun.
— Ne kadar cok dua edi yorsun sen?
Boynunu büktü.
— Ben büyüklerimi saymasını bilirim, beyefendi a-iri.
— Peki, şu hastalığını anlat bakalım.
— Gövdemin her tarafı hastadır. Ağnlar, sızılar vızır vızır odlaşıyor. Durup dururken bir bakıyorsun, bacağım camlıyor, bir bakıyorsun kolum bükülüyor, bazı kere belime kamburluk geliyor, bazı defa da boynum bir tarafa kıvrılıyor. İşte bunun için polis abiler nerede görseler vakama yapışıyorlar, haydi bakalım hâkim beyin karşısına.
— Kolunun, bacağının çarpılmasına polisler ne karışıyorlar?
— Bilmem ki, Beyefendi; Allah sîzlere afiyetler versin, benim hastalığım onları öfkelendiriyor. Sözde ben kollarımı. bacaklarımı yalancıktan çarpı tıvormıışı mı.
— Haaa, şimdi anlaşıldı. Sakal bırakıp ihtiyarlamandan da belli zaten. Demek ki vücudunu çarpıtarak kendini sakat gösterip dileniyorsun.
Kamburu doğruldu, kaçlan kalktı:
— Yoook. beyefendiciğim. Ben dilenmem. Cenabı Mevlâ kimseyi namerde muhtaç etmesin. Bazı hayır sahipleri sakat halime acıyorlar d? bir sadakacık...
Mübaşir çağırdı, gene belini bükerek kalktı.
Ce. Re
TİYATROLAR
AŞK VE MACERA ROMANI
biyelle hülâsa etil:
— Bu İşe bir nihayet vermeliyiz
Mimi, hangi İşten bahsedildiğin! derhal antadıysa da, âdeti üzere oyuncaktı bir muhavereye girişti:
— Ne İşine, kuzum? Dostluğumuza mı? Aşkımıza mıî Anlı yamadım.
Burhanın asabiyeti, onu bir sürprizli cümle daha söyletti:
— Nişanına.
Muhavereyi bu hedefe vardırdığı için kendi de şaştı.
Aynı şekilde Mimi de hayretteydi. Çünkü başka bir teklif bekliyordu. Mamafih, hiç bir şey söylemedi: sevgilisinin koluna girdi. Bahçeden çıktılar. Denize doğru yürüdüler. Tenha yollardan geçiyorlardı Bu saatte «meşeler görünmüyordu.
Deniz kıyısındaki ağaçlı arsalarına vardılar. Kayıkhanenin yanma kadar yürüdüler.
Burhanın içi İçine sığmıyordu.
«— MuaUâ ne haldedir? Annem ne haldedir? Ah, çok fena yapıyorum.»
Fakat, Miminin cazibesinden kurtulanı iyordu. Sevgilisinin kolundan ayrılıp gen dönenıi-yordu. Aşkını ‘kinci plâna atamıyordu.
Uzun bLr sukuttan sonra Mimi dedi kİ:
— Kuzum, sen niçin benim nişanıma bu kadar muarızsın? Aramızda engel olmayacaktır. Böyle de mesut değil miyiz?
— Hayır, mesut değiliz, mesul olamayız. Ren bir ay sonra başka bir erkeğin olacaksın.
— Aldanıyorsun Btn hayatta
ALİ MARMARA
yalnız kendimin olacağım,
— Bu İkilik sana da, bana da yakışmaz, Mimi,
Genç kız, erkeğin gözlerine baktı; ve Burhan gözlerim iğ-nıeğe mecbur oldu.
— İstersen çekilebilirsin.
Burhan, yine kentlinin lna-namıyacnğı şu cevabı verdi:
— Çekllmlyeeeğlml biliyorsun, onun İçin böyle konuşuyorsun.
Bu hazin itiraf genç kıza kâfi gelebilirdi. Fakat bu cevapla iktifa elmlyerek Uâve etil:
— Senin İraden yok, çocuğum. O takdirde benim irademe tâbi ol. Hayotta çok memnun kalacaksın. Bunun mükâfatlarını göreceksin. Ancak, sabırlı olmalı, beklemelisin.
Nefsine fevsa.'âde itimadı ol-
duğu için, ölçüyü de fasla Kaçırmıştı.
Günlerdenberı sinirleri gergin bir vaziyette olan ve İçine düştüğü berbat durumlarla mücadele halinde oulune.n Burhan kurtulmak İçin bir hamle yaptı:
— Of! — dedi
Dedeleri müşkül anlarda nasıl kılıçlarını sıyırdılarsa, o da İsyanının yalın kılın cini sıyırmıştı:
— Kararımı verdim. — diye söylendi. — Veda ediyorum, Mimi, gidiyorum.
Deniz kıyısından ayrıldı.
Genç kız, bu anî İsyan kaışı-Einda, onun arkasından koştu. Elini tuttu, durdurdu:
— Nereye? Deli misin »en? Gitme!
Burhan, uzun boyuyla büsbütün irileşti:
— Elverir artık» — dedi. — Bırak beni gideyim,
Fakat, gecenin ılıklığı İçinde kız daha fazla dişileşmişti. En güzel tebessümü İle gülerek:
lıtaEİ-ii e«;«dlT~l 5«e> • Tly«lrom>
SMİ »,3U d» Dram anını
Dh.slzLr.nhv dIl!
Vatan: S«V|* Sanlı
KOMEDİ KISMI
CİFTE K E » * M E 1 Vjsan Trirtan Bemard Rcjat Nuri CllIteJcIı» Parsı günleri İS 30 «• M»Un« Cumartesi re çarjamb* «ünleri da Çocuk: TLvatrö»U C İseler .eant 11 de »«ılır
MAMMtH K AHAC A OPERETİ
H A K 8 i M
her akîaiE 20J0 ön TEIIKOS EVE.ZHİVOH
Cumnılcsi. parar saat 15 de matine, cumartesi matine VC perjerot-c talebeye ıctuIUt. Pua'lesl ak-omları irnull yoktur.
TetefoD. «KM
XDM a E S TlYATflOSU Pornrteatnden başka her «Ün aut 20.15 de
A T R O D İ T
Fanıaıi Opera KonUJl 3 puda 1 tablo Eser Plerre Loya w Lcuıa de Oranı oııt’dan Mltnlr Hnyrl Egel»
8ÜRFRİ£lt ÇAY
İstanbul Kıa lisesinden yetişenler cemiyetinin M/12/860 cumartesi günü Parkotelde tertipledikleri görülmemi# eğlenceye her vaurda# davetlidir. Davetiyeler Bahçckapı Anadolu han 20 avukat CeınUe Yar-
lârkası nr) mandan ve İtecden alınabilir

Meryem Ana Efes’te
Katolik kilisesi, Meryem’in orada yaşayıp öldüğünü kabul ediyor sr^r-,-ar
İzmir Turizm ve Arkeoloji müzen müdürleriyle İzmir Katolik başpiskoposu Descuffi’nin şayanı dikkat mütalâaları — Efese 1896 danberi hacı seferleri yapılıyor — Meryem’in mezarı Aladağda mı?..
Cepten ucan
15900 lira
Sigarayı içtikten sonra derin bir uyku!...
(Hususî surette giden arkadaşımız yazıyor)
İzmir 15 (Sureti mahsusada giden arkadaşımız şahap Bal-cıoğlu’ndan) — Bugünlerde yalnız buradaki hırlstlyunları değil. bütün İzmir! merakla saran meselelerin başında Meryem Ana dâvası geliyor. Kahvelerde, gazinolarda, arabada, işle veya yolda herkes birbirine soruyor: «Meryem Ana meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Meryem Ana Efes’te yaşamış mıdır? Nerede öldüğünü zannediyorsunuz? Efes'te mİ, yoksa Kudüste ini öldü? Göğe bçtu mu. uçmadı mı? Mezarı var mı, yok mu? Varsa nerede? Ycksa neden?».
Tabii bu mevzuda fikir yürü un yürütene.
Zaten bu münakaşa yeni bir şey değil. Asırlardanberl âlimler Hazret! Meryemln Efes'te yaşayıp yaşamadığı, orada ölüp ölmediği ve orada medfun olup olmadığı hususlarını çekişip durmuşlar. Son zamanlarda Papa bir beyanat vererek Meryem Ananın öldükten sonra miraca çıktığını, yani göğe uçtuğunu söyleyince mesele yine alevlendi. Ben de bu münasebetle İzmir de Meryem Ana meselesiyle ilgili kimselerle görüşmeyi faydalı buldum.
Turizm müdürü ne diyor?
Önce, Ege bölgesi turizm müdürü Suat Yurtkoru7iı buldum. Dedi kİ:
•— Bizim kanaatimize göre Meryem Ana, İsa'nın ölümünden sonra Sen Janla beraber Efese gelip o civardaki Panaya Kapulu mevkiinde yerleşmiştir İsa. ölürken Meryem!. Hava-riyundan olan Sen (Aziz) Jana emanet etmişti. Sen Jan da Meryenıl alıp Efese geldi. Fakat o zamanlar Efes, putperest Roma imparatorluğunun çok faal yani bugünkü İzmir gibi bin nüfuslu bir bölgesi olduğu İçin yeni gelenler şehirde ba-nnamıyacaklannı anladılar Nitekim Kudüste İsa çarmıha gerilmiş olup yakalanan her hıristiyan da olduruluyordu. Efes'te de aynı Akıbet muhakkaktı. Bunun üzerine Meryemle Sen Jan şehirden 6-7 kilometre uzaktaki dağın 400 metre yüksekteki tepesine yakın bir düz-, llc Me lükte yerleştiler, Sen Jan bura- flk'tl?ına
, . Inanmola
da bir ev yaptı. Meryem orada oturdu. Şimdi Panaya Kapulu mevkii diye anılan bu yer çok mahfuz ve fevkalâde güzel manzaralıydı Bulundukları yere yakın olan Bülbüldağının üzerinde şatosu bulunan bir Roma prensi de kendilerini himaye ediyordu Hazret) Meryem. evinin bulunduğu Panaya Kapulu mevkii He Efes arasında 12 duraklık bir de gizil yol yaptırdı. Bu yol sayesinde hem lüzumlu yiyecek, giyecek, vesafr eşya geliyor, he in de Efes şehrindeki hıristiyan müritlerle İr- dedi M' C’bat sağlanıyordu Meryem Ana bahsettiğimiz evde milâddan sonra 42-50 tarihleri arasında yasadı ve öldü Ondan sonra £en Jan bir müddet Anadoluda doluşarak hırlstiyanlık dinini yarmaya çalıştı. Fakat yakalanıp Romaya götürüldü. Ancak, İranın bütün havarileri öldü-rüMüga halde Sen Jan öldürülmedi. Kendisine zulmedildi, sonra da Ege denizindeki Pat-no? adasına sürüldü, maden ocaklarında işçi olarak çalıştırıldı, * serbest bırakılıp tekrar Efese Arkeolojik tetkikler geldi. Meşhur İncilini yani dör- bulunan evin Milâttan düncıi İncili burada yazıp yaşında eceliyle Efes’te Efes'teki mezarının meşhur Sen Jan kilisesi ruldıi. Size Meryeme ve dair anlattıklarımla ilgili .
rak Cathcrln» Emmcrlchı zJk- rilleri, unun cenazesin) civarda redebllirim. On dokuzuncu asm- bulunan ve Isamn Kudüste da Westfalyada yaşamış olan çarmıha gerildigi tepeye çolc bu kadın o zaman lıırlstlyun benzeyen bir tepeye gömdüler azizlerine dair bilinen İstiğrak- ve yerini de gizlediler Bu ci-lanyla meşhurdu. Catherlne »arda ise Aiadag vardır. Her Er .merlch bir gün istiğrak ne- halde Meryem orada gömülü
«. .. Ananın yatıyor.»
Başpiskoposun tzmirdclıl eri
23^1 fine dayanarak Panaya Kapulu
Basın
hürriyet
Mehmet Yıldırım
Gazeteciler cemiyeti Başbakana bir telgraf çekti
G. Saray İsveç takımı ile 1-1 berabere kaldı
Katolik başpiskoposu Joseph Deseuffl
_ naatleri gayet sarihti. Konuştuğa ğum her iki zat da Meryemln Panaya Kapulu mevkiinde yaşayıp öldüğünü ve orada gö-i mûlü durduğunu belirtiyorlardı, îyi amma Meryem Ana mesde-1 siyle en fazla ilgili durumda K bulunan Vatikan yani Katolik kilisesi ne düşünüyordu acaba? Mühim olan bu İdi. Bittabi durmaya gelmezdi. İzmir Katolik başpiskoposu mönsenyör Jcçeph Deseuffl (Jazef Des-kuf*l)yi makamında ziyaret ettim Başpiskopos uzunca boylu, zayıf, 65 yaşlarında bembeyaz «aç, bıyık ve «akallı, siyah ve cübbeyi andırır toyaTet! ve te-pesnfde koyu har rengi takkesiyle g&vet kibar bir din adamı. Kim olduğumu öğrenince derhal bir dosya çekip içinden gazete parçalan çıkardı. Bunlar Türk basınında Meryem Ana meselesine dair çıkmış olan yazı ve resimlerdi. Başpiskopos bu dâva etrafında çok gürültü yapıldığından şikâyet etti ve bilhassa Is-tanbuldaki bir sabah gazetesinde neşredilmiş bir karikatürü zikretti. Bu karikatürde Meryem Ana kucağında İsa yerine bir çuval dolar tutuyor, bizim Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü de ona yalvarıyordu.
Monsenyör Descufflyc:
— Peki, dedim, sizce Meryem Ana meselesinin cevabı nedir? •— Şahsî kanaatime göre Merysm Ana meselesi bundan 54 yıl önce halledilmiş olup, Panaya Kapulu mevkiinin kutsiyeti 1896 yılındanherl kat'i surette tebeyyiin etmiştir.» Adetâ dona kaldım. Peki bütün bu gürültü, patırdı neden ileri geliyordu? Bir an İçinde hakikat bütün berraklığıyla
mevklinde ara'lırnıalar yapıldı ve neticede bugün bilinen meydana çıkarıldı.»
— Peki Papanın beyanatı nedir?
■__ Meryemln miraca çıkıp
çıkmadığı yolunda bir müddet-tenbcrl Valikanda münakaşa, 1ar devam ediyordu Papa da 1 geçenlerde yayınlanan beyana-Itı İle Meryem Ananın miraca ‘ ı bütün Katollklerln
İnanmalarını İstedi ve 1 Kasım gününün de bu miraç hâdisesinin yıldönümü olarak tan in-ması lâzım geldiğini Hân etti. Fakat Papa, Meryemln Efes’te 1 yahut Kudüste öldüğüne dair , ı herhangi bir beyanda bulunmuş olmadığına göre bu sözlerin Efesin dini ve arkeolojik kıymetine hiç bir zaran yoktur.» Arkeoloji müzesi müdürünün mütalâası
Suat Yurtkoru'dan sonra tz-mir arkeoloji müzesi müdurr karsıma çıkıvermlşti. Bu mev-Hakkı Gültekine gittim. O da Zuda konuşanlardan - o ana |kadar kendim de dahi) olmak ı üzere - kimsenin ciddi şekilde malûmatı yoktu. Hepimiz ku-■ laktan dolma lâf ediyorduk. Papa. Meryemln gök yüzüne uç-uu luftunu söyleyince bıınu, Mer-tanıdığı yem*n Efes'te bulunmadığı tar-Kudüste »"da bir iddia telâkki etmiştik.
Başpiskoposun kanaati Başpiskopos devam etti: Paneya Kapulu mevkiine

«— Benim de kanaatime göre Hazret! Meryem Efese gelip Panaya Kapulu mevkiine yerleşmiştir. İsa. anasını Sen Jana emanet ettiğine göre bu aziz, Allahın oğlu olarak Peygamberin anasını katliâma bırakıp gidebilir miydi hiç? Kendi kardeşi Yûkubu bile Hıristiyan olduğu İçin Kudüste _ _ _________
kesmişlerdi. Şu hatde Sen Jan hac seterleri yapılması İçin 1B9G1 Meryem Anayı beraetrine alıp' yılındanberl Katolik dini oto-—»-■ [ rh* adamları tarafından hırls-.
‘ ; Uyanlara müsaade verilu
i Şahsen benim kanaatimi so-1 orada ruyorsanız söyleyeyim: Tarihi, sonra mantıki delillere ve ananelere, 101 birinci .ura alt olduğunu İspat dayannrak, Catherine öldü, etmiştir, Meryem bu eve gelip üzerine yerleşti ve İhtiyar olduğu İçin ku- başka bir yere gitmedi, Panaya evine Kapuluda öldü C»therhıe Enı-ola- meriche göre. Meryemln nıiı-
Efese geldi ve arkeololik keşif-1 _________
.... ------- Itrin de teyit ettiği gibi Panaya Uyanlara müsaade
İmparator ölünce Kapuluya yerleştiler, tekrar Efese
Orada
Yukarıda fotoğrafını gördü-, ğunüz vatandaş dtın Akşam matbaamıza gelerek Bilecik -Haydarpaşa, arasında trende, yeleğinin cebi jiletle kesilmek suretiyle 15900 lirasının alındığını söylemiştir.
Kars vilâyetinin Oöle kazasında ticaretle İştigal ettiğini vc adının Mehmet Yıldırım olduğunu söyllyen bu vatandaş diyor ki:
(— Kurstan Ankaraya geldim. Oradan do îstanbula hareket eden eksprese bindim. Kompartıman arkadaşım bana, Esklşehirde sahle-p içtikten sonra olr s'^aıa verdi, Sigarayı da içtim. Tren Blleclğe geldiği vakit cebimi yokladım param duruyordu, yine uyudum. Her halde sigarada uyutucu bir madde vardı ve tesirini göstermeğe başlamıştı kİ büsbütün derin bir uykuya daldım. HaydArpaşada gözlerimi açtığım zaman yeleğim Jiletle kesilmiş ve 15900 liram da alınmıştı. Yol arkadaşım da meydanda yoktu.»
Mehmet Yıldırım, bu profesyonel yankesicinin yakalanması hususunda İstanbul zabıtasının gayret göstereceğine emin olduğunu sözlerine ilâve ederken:
(— Param bulunursa bu u-ğıırda hizmeti dokunanlara 2500 lirasını hediye edeceğim.» demektedir.
Hükümetçe hazırlanarak Meclis Adalet Komisyonuna verilen ceza kanununda yapılacak tadilâta ait tasan dûn Gazeteciler Cemiyetinde tetkik edilmiş ve ceza kanunundaki basını ve matbuat hürriyetin) çok yakından ilgilendiren hükümlerin hiçbir tâdile tâbi tutulmadığı görülmüştür. Cemiyet tarafından dün Başbakana aşağıdaki telgraf çekilmiştir:
«Evvelce vâki müracaatımız üzerine ceza kanunu tadil S tı sırasında basına alt maddelerin de ele alınacağı ve bu hususta cemiyetimizin mütalâasına müracaat edileceği vâid buyurul-duğu halde bu defa hazırlanan tadil tasarısının Adalet Komisyonuna gönderildiğini öğrendik. Bugün elde edebildiğimiz tasarıyı dikkatle inceleyen İdare heyeti ve hukukçu arkadaşlarımız basın hürriyetini çok yakından ilgilendiren 159 ve 181 inci maddelerin tâdile tâbi tutulmama-lanndan başka son matbuat kanuna ile kazanılan bazı ser-bestüerin yeni tasan yollyle tekrar takyid edildiğin! endişeyle görmüşler ve bu hususun zâtıâlinlzln dikkat nazarına arzını zaruri saymışlardır. Bu mevzuda cemiyetimizin noktal naz&nnı arzelmek üzere Ankaraya hareket eden mümessillerimizi kabul buyurmanızı ve matbuat hürriyetini daraltacağına İnandığımız tâdil tasarısının müzakeresi sırasında mütalâalarımızın nazan İtibara alınmalını ıJz Demokrat Başbakandan saygı ile ve ehemmiyetle rica ederiz.»
İsveçlilerin bozuk oyununa Galatasaray da ayni şekilde mukabele etti ve maç çok zevksiz oldu
İzmir Valisi ile Belediye Başkanı Ankaraya gittiler
İzmir 16 (Akşam) — Vali Osman Sabrl Ad al Ankarada toplanacak olan Turizm Danışma kurulunda bulunmak üzere bu sabah otomobille Balık esire gitmiştir. Oradan da Ankaraya geçecektir.
Belediye başkanı Rauf Onursal ve Turizm gene! meclis reisi Suat Yurtkoru da 12,40 uça-ğlyle Ankaraya hareket etmişlerdir.
İsveç dördüncüsü Holalnborg takımı ilk maçını diin İnönü stadında Galatasaray İle yaptı. Ecnebi takım maçlarının üst üste devam etmesi vc bu arada bundan evvel gelen İsveç takımının da İyi bir İntiba bırakmamış olması yüzünden starl çok tenha idi. İsveçlilerin bozuk oyununa Galatasaray da aynı şekilde mukabele etti ve maç çok zevksiz oldu.
Maçuı tafsilâtı
İki rakip Sulh! Garan'ın hakemliğinde şu kadrolarla sahada yer aldılar:
HEI^tNGBORO:
Swensson — MaJström, Sözler — Karlsson. Appelteft, Ak-fonjunsson — Swenn, NUsJao-sson, Sandell, Franck, Bengs-lan.
GALATASARAY:
Turgay — Naci. NaoaJ — Masa, Muzaffer. Özcan — Hikmet, Recep, Gündüz, Reha, Bülent
Maça 14,45 te Gaiatasarayın vuruşu 11c başlandı. İlk anlar karşılıklı hücumlar arasında geçti. Dakikalar ilerledikçe bir haftadan beri şehrimizde istirahat etmekte bulunan İsveçlilerin ağır bastığı görüldü.
20 İnci dakikadan İtibaren her İki kale de tehlike atlatmağa başladı. Bunlardan en mühim-ml 22 İnci dakikada oldu. Sağ içlerinin üç metre mesafeden çektiği şutu Turgay ani bir sıçrayışla kornere çıkararak muhakkak bir gole mâni oldu.
39 İnci dakikada Gündüzün vole bir şutunu îsveçln mahir kalecisi ayni mükemmeliyette plonjonla Önledi. Devre 0 — 0 berabere kapandı.
İkinci devre
İkinci devrede Galatasaray da sol açık Bülent çıkmış, yerine Recep geçmiş ve sağ içe de Muhtar alınmıştı. Bu devrede yine hücumlar karşılıklı olda. Her İki takımın kalecisi de yekdiğerlyie yarış edercesine mükemmel kurtarışlar yaparak alkışlanıyorlar d ı,
17 nel dakikada İsveç ceza sahası İçinde santrhaflan. Gündüze bir tekme attı. Gündüz mukabele edince hakem oyunu durdurdu. Ve yan hakemine sorarak İsveç aleyhine penaltı kararı verdi. Buna İsveçliler isyan elti. Ve Naci topu avuta attı. Fakat hakem Naciye İhtar ederek penaltıyı tekrar ettirdi. Ve Galatasaray bu suretle yegâne golünü yapmış oldu.
Penaltı kararı normaldi. Fakat kararın hâdisenin vukuundan çok sonra ve bilhassa yan hakemine sorulmayı mütaakıp verilmesi seyircilerin protestosunu intaç etti.
Bu golden dört dakika sonra isveçliler Galatasaray kalesi yakınında Naclnln sebebiyet verdiği bir frikik kazandılar ve sol açıklarının çektiği şut evvelâ Muzafferin sırtına ve sonra da
kale direğine çarparak Turgayın kontrplyede kaimesiyle köşeden ağlara takılmaslle beraberliği temin ettiler.
Maçın bundan sonrası bir kör doğuşu halinde ve favuüerie dolu bir sertlik içinde cereyan etli ve netice değişmeden 1 — 1 beraberlikle sona erdi.
Haluk SAN Bugünkü maçlar
Bugün İnönü stadında Hel-singborg takımı İkinci karşılaşmasını saat 14,30 da Fenerbahçe ile yapacaktır. Büyük bir alâka toplayacak olan bu maçı, LL dünkü oyuna nazaran San - Q Lâclverdİllerin kazanması nor- Q_ mal olarak kabul edilmektedir.
Bu maçtan evvel saat 12 de q_ ikinci kümenin en kuvvetli ta- O kindarından Adalet İle Kara-gOmnik lig maçı oynayacaktır. O Güre? ■ seçmeleri m
Bu ayın 23 üncü cumartesi, 24 üncü pazar ve 26 ncı salı günü şehrimizde İki temsili ve -bir milli maç yapacak otan 9? Amerikan serbest güreş mllU £ takımına karşı çıkacak Türk milli takımını teşkil elemanları seçmek üzere tertip edilen güreşler dün gündüz ve "O gece spor ve sergi sarayında 0 yapılmıştır.
Tamamlyle seçme halinde geçen dünkü müsabakalardan L-sonra bu gece finaller yapıla- O calc ve neticede sekiz sıklette birinci olan güreşçiler milli müsabakada. İkinci ve üçüncü olanlar da temsili karşılaşmalarda yer alacaklardır.
Beşiktaş - Ordu karması maçı
Ankara 16 (Akşam) — Şehrimize gelen Beşiktaş futbol takımı bugün ilk maçını Ordu Karması takımıyla yapmış ve İki takım 3-3 berabere kalmışlardır.
Ankara boksörleri Mersine gidiyor
Ankara 18 ANKA) — Anka-ranın en İyi altı boksörü Mersin kulüplerinin dâvetlisl olarak önümüzdeki hafta perşembe günii Mersine gideceklerdir. Orada iki maç yapacak olan boksörlerden Basrl Erol 51 kiloda, Vedat Giirses 54 kiloda. Cavı t Bibloğlu 58 kiloda. Nâzını Derin «2 kiloda, Saim Sayeüı 67 kiloda ve Ali Melek de 72 kiloda döğüşeceklerdlr.
Futbol federasyonu
Ankara 16 — İstifa eden Futbol Federasyonu yeniden şöyle-ce teşekkül etmiştir: ülvi Ye-nal, Raslm Adasal- Necml Ataman, Haşan Kâmil Sporel.
Halil Ayan
Ankara 16 (ANKA) — Halil Ayan’ın Maliye Bakanlığından istifasının akisleri devam etmektedir Haber aldığımıza göre. eski Maliye Bakanı istifa mektubunda yeni bütçe tasarısı kendi görüşlerine uymadığı halde sırf parti tesaııüdti noktasından buna tahammül ettiğini kaydetmiş, fakat Bakan arkadaşlarının bütçeyi ittifakla kabul etmiş olmalarına rağmen basında ve umumi efkârda uyanan şiddetli tepki üzerine bütün yükü kendisinin omuzlarına yüklemelerinden duyduğu teessürü bilhassa belirtmiştir.
Bilhassa Ankara memurlarının mesken zamları İle Doğu bölgesi memurlarının mahrumiyet zamlarının kesilmesine ve umumiyetle memur, hizmetli ve İşçiler hakkında gelir vergisinin 952 den itibaren tatbik olunmasına, başta Başbakan Adnan Menderes olduğu halde, bütün kabine üyelerinin ittifakla karar vermiş oldukları sızan haberlerden anlaşılmaktadır.
Yeni bütçenin Halk Partisince hazırlanan bütçelerden daha fazla tasarruf İhtiva etmediği halde, mucip sebeplerinde 14 Mayısı yaşatan bir ifade tarzı kullanılmasının da Halil Ayaıı'ı İstifa kararına sevkeden âmillerden biri olduğu söylenmektedir.
Diğer taraftan gelir vergisinin (bir yıl) kaydı İle geri bırakılması da zihinleri kurcalayan meselelerden biridir. Filhakika 934 yılında yine (bir yıl) kaydı He konulmuş bulunan Buhran vergisinin aradan on yedi yıl geçtiği halde, henüz kaldırılmamış olduğunu düşünenler, gelir vergisinin gelecek yıllarda da tatbik olunacağına fazla güvenememektedirler .
Şehrimizdeki siyasi çevreler, şimdi Halli Ayan'ın istfası sebeplerinden ziyade, hükümetin yeni bütçeyi Mecliste ne şekilde müdafaa edeceği meselesi İle meşgul görünüyorlar. Adnan Menderes hükümetinin her halde güç bir durumda bulunduğu umumiyetle kabul edilmektedir.
Hükümetin yeni vc mühim bazı kararlar arifesinde olduğu hakkında bugün şehrimizde kuvvetle dolaşan şayiaların biraz da durumun bu nezaketinden galat olduğu tahmin edilmektedir.
maya gelen din adamları birinci asırdan kalma evle beraber yine o asra alt madalyalar, .kandiller, gözyaşı şişeleri ve iskeletler buldular. Hafriyat yapılırsa daha çok şeyler bulunabilir. Bütün bu bulunanları inceleyen meşhur şarkiyatçı Charles Ltnormant; «Tarihin mâkul neticeleri Hazret! Meryem Ananın Efes’te öldüğünü açıkça göstermektedir» diyor, Şimdi yapılacak iş, Efes'ten Panoya Kapulu mevkiine giden yolu yeniden İnşa etmek vc burada, her yıl gelecek hırlstl-yan hacılar İçin lüzumlu medenî vasıla ve tesisleri kurmaktır.»
Başpiskopos monsenyör Des-cufH'nin bu çok şayanı dikkat konuşmasından sonra mesele anlaşılmıştı:
1 - İlgili din ve İlim adamlar» Meryem Ananın Efes'te yaşadığını ve hattâ orada öldüğünü kabul ediyorlar.
2 — Katoüklerden başka her- ’ «inil hırı - 11,13 ” Haltâ fiziğe ve nıiisbet
,, , i ilimlere inanan Katollkler ila-
- »ramin Bilen Eles'te gömülü durduğunu, göğe uça-re mıvacağını teslim ediyorlar.
e | 3 — Yapılacak iş basit: Paçaları sıvayıp, devlet babanın yardımı İle İşe girişerek hacılara yol ve tesisat hazırlamaktır.
Bugün Efese gidiyorum. Oradan da gördüklerimi ve İntihalarımı yazacağım.
Şahap BALCIOĞLU
Hınnavı^nin kaalili 18 yıla mahkûm oldu Beyrut 10 (AF) — Albay Sami Hmnavi'yl öldüren Ahmet Ba-razl 18 yıl kürek cezasına çarptırılmıştır.
Eczacı alınacak
Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürlüğünden:
İşletmemiz sağlık teşkilâtı bölge hastahanesl ve dispanserleri için 6 eczacı alınacaktır.
İsteklilerin 31/12/950 akşamma kadar Zonguldakta genel müdürlüğe müracaatları. (17471)
İstanbul Ticaıet Ve Sanayi odasından
özel teşebbüslerin MarshaU plânından ne suretle faydalanabileceklerine dair Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından alınan yazı 15 Aralık 1950 tarihli ve 7207 sayılı Sicilli Ticaret gazetesinde neşredilmiştir.
İlgililerin dikkat nazarlarına sunulur. (17464)
Emme-sırasıııcla harf) harfine
Panayı Hazret)
richln Istlğrakleri bildirdiklerine uyan ev ve kilisenin Kapuluda olduğu ve Meryemln son günlerini orada yaşamış bulunduğu kanaatindeyim Hattâ size şurasını ria hatırlatmak İsterim kt evin vc küçük kilisenin bulunduğu yere uzun zamandanberl Kapulu denir. Bu , ------ -------„----- Türkceıi İse: t Aziz
«cesl olarak Meryem Ananın yatıyor.» Me.-y.-min evi» demektir Şurayı
evinin Efes civarında bulundu-’ Başpiskoposun evinde da unutmamak lâzımdır ki. ğunu anlattı ve yerini tarif et- tamirdeki salahiyetli Turkle-1 çıuh«r!ne Emmerkhln tarifi U. 1891 yılında o kadrnın tart-Jln Meryem mevzuunGBki ita-(üzerine burada araştırma yap-
Panaya
İbarenin
Hazreıi
TAKVİM
Pamuk piyasası
İzmir 16 (Akşam) — Bugün Borsada alış veriş çok hareketsizdi. 430 kuruştan 36 balya
I pamuk satılmıştır.
E. 2.34
V, 5.3J 7.18 H'.1Q H
Nokta kaynağı makinası alınacak
P. T. T. Fabrikasından;
Üç safhoiı yüz on voltluk şebekede kullanılmak üaere dürt milimetre kalınlığında iki demir saçın kaynatılmasına elverişli tokatta ve en son tekemnıûlâtı haiz bir adet nokta kaynağı makinası alınacaktır. Alâkadarların prospesktüs ita-silc beraber evsaf, eb'at ve işletme hususiyetlerini bildiren Türkçe İzahnnmelerl Aralık ayı sonuna kadar Sirkecide Salkım Söğütte fabrika müdürlüğünde bulundurmaları, başkaca malûmat İsteyenlerin fabrika müdürlüğüne müracaatları ilân ve rica olunur. (17444)
Salıife 6
A K ŞAM
17 Aralık 1950
AKŞAM
hayatım bu tehlikeli meslekle kazanan profesyonel bir bıçak atıcısı ve arkadaşı
İsle birbirine cok benzeyen iki mahlûk. Eotte Baieri ile uzun bııruııhı bir köpek balığı
Denizlerin dibinde bir kesif
Geçenlerde Profesör Jack ₺a Muttu» naım ile anılan maruf bıçak atıcılarından bi-rt Town Hall'de mesleki bir konferans vererek bu konuda miılıim açıklamalarda bulunmuştur,
Profesörün ifadesine göre atıcılıkta kullanılan bıçak ta-maıniyle hususi surette yapılmıştır. Aşağıki resimde bu bıçağın yarım boy nispetinde küçültülmüş teferruat şemasını görüyorsunuz. Bıçağın bütünü esas itibariyle çelik bir parçadan ibarettir. Elle tutulacak kısnıa iki tahta yerleştirilmiştir. Fakat aslında, atılan bıçak tahtalı kısımdan değil de, aksine uç kısmından tutulup atılır.
Bıçak atma süiı'atında, atıcı ııc kadar usta olursa olsun kıymeti yok. İler şeyden evvel bıçağın ölçülü ve muvazeneli olması şarttır. Resimde B ile işaret edilen nokta muvazene noktasıdır. İki tarafın ağırlığı lıirbirinı- lama-nıiyle müsavidir. Küçücük, minimini bir fark çok tehlikeli neticeler doğurabilir.
Bıçağı tutma şekilleri de yabana atılınıyaeak kadar mühimdir. Baş parmak bütün yayvanlığı boyunca uç kısmına yapışık olacak, işaret parmağı sap kısmına doğru uzatılacak, geri kalan parmaklar da içeri doğru kıvrılacak. Razılarının yaptığı gibi, atmadan evvel vücudu öne arkaya sallamak kafiyen doğru değildir. Hiç kıpırdamadan nişan almak lâzımdır. Bundan sonra seri fakat yumuşak bir hareketle bıçak atılacak. Bu şartlara riayet edilerek alınan nişanda bata yapmak ihtimali ancak yüzde birdir.
Simdi, dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış öyle atıcılar Tar ki. hedefe sırtım döndüğü, hattâ gözlerini bağlattığı halde bıçağı istediği yere kolaylıkla saplayacak kadar kabiliyet gösteriyorlar. Bunda muvazeneli bıçakların rolü olduğu kadar atıcıların da tecrübesi var şüphesiz.
Köpek balıklarının Pin-Up-
Olrl'ü Viyatıalı Lotte Baiert namındaki bir kız ilk devrelerde
denizlerin dibinde araştırmalar yapan bir heyetin kâtibesi idi. Bu heyet Ktzıldenlzde Dr. Hans Hass jürisi altında bir film çevirmekte idi Denizin esrar dolu derinlikleri birden bu kızcağızı da teshir etmişti. O da delice bir cesaretle, hayalını tehlikeye koyarak denizin dibine dalmağa başladı.
Bu cesur genç kız anlatıyor: «Kalbim dehşetli atıyor ve İlk defa ürpererek denizin dibine iniyorum. Kırmızım trak sular yavaş yavaş mavileşiyor. Oldukça korkuyorum ve mutlak yalnızlık beni heyec bandırıyor.
seyahati
Bıçak atmanın usulleri
ladığı tecrübeyle, ustalık da var.
HER ŞEYDEN evvel Bıçak atma» konusunu üne ayırmak feshediyor:
1 — Spor olsun diye bıçak alma. S — Adam öldürmek için bıçak atma. 3 — Meslek icabı bıçak atına.
Sporcu zihniyetiyle bıçak a'.ıııağa heveslenenlere bilhassa Amerikada çok tesadüf ediliyor. Adanı Öldürmek için ayni şeyi yapanlar dünyanın her tarafında mevcut. Fakat bu kanun dışı olduğu-
na göre biti alâkadar etnıcz. Ara yerde bıçak atmayı meslek edinenler de var. Bunlar cambazhanelerle bazı tiyatrolarda çalışarak hünerleri sayesinde ekmek parası kazanıyorlar. SeyTeder.k-rj heyecanla ürperten tehlikeli bir meslek... Bazı filmlerde de böyle sahnele/' -aşıladığımız zaman: .Bunun muhakkak bir hilesi vardır- diyoruz-Gerçi hile var tınma, bunun yaııı sıra uzun yılların sağ-
Genç kızın etrafına üşüşen balık sürüsünün korkunç
rum. Sırtımda taşıdığım hava torbası mükemmel işliyor, kulaklarımdaki tazyiki hıçkırarak tevazün etmeğe çalışıyordm. bunu bana iyice tâlim ettirmişlerdi. Denizin dibine daldıkça, suyun tazyiki fazlalaşıyor, soğukluğu da artıyor. Suyun dibinde boşluktaki kuşlar gibi kayıyorum, mercanlar, rengârenk parlıyor. Ne garip, daha üç hafta evvel Viyanada dolaşıyordum.
Günün birinde bizim foto arkadaşımız hastalandı. Neden ben de bir tecrübe etmlyeyim? üfak bir mercan tepesinde oturuyorum ve bir avcı gibi etrafı gözetliyorum, dikkat, şimdi avlanma ânı geldi- mavi renkte parıl parıl parlayan bir balık sürüsü etrafımı sardı, boyuna yüzüyorlar ve merakla bana bakıyorlar. Hepsinin gözleri bu yabancı mahlûkta...
Yine başka bir gün şetimiz doktor Hass’ın denizin dibinde olduğunu ve bir mercan yuvasında esrarengiz bir araştırma yaptığını gördüm. Her İki elini bir mercan yuvasına sokmuş, bir şeyler araştırıyordu. Bir aralık buradan canlı bir mahlûk çıkardı, Hayatımda böyle bir şey görmemiştim. Bu bir deniz kirpisi idi- Hayvanın müdafaa silâhı kurşun kalemi kadar ka-Jjn ve befhnı manikürlü, parmaklarım gibi kıpkırmızı dikenleriydi.
İkinci keşfimiz muazzam bir mahlûk İdi. Adına deniz Anemonu diyorlar Bu mahlûkun binlerce yapışkan tülü arasında balıklar, tehlikesiz bir şekilde yüzüyorlardı. Bunlarla Anemon arasında bir anlaşma vardı her lıalrle. Bu balıklar hem bu mahlukun kollarını parazitlerden temizliyorlar, hem de bu suretle kendilerini onun himayesi altında görüyorlardı.
Başka bir gün kendimizi mu-
sında bulduk Tam fotoğraf makinemizin önünde bir balık sürüsü kaynaşıyordu, Gözlerime inanamıyordıım âdeta. Balıklar objektifin önünde dans ediyorlardı Bizi gördükleri vakit lıayll beyacanlanmışlardı. Denizin derinliklerinde bir baJık â-ylııl. fan lastik ve İnanılmayacak bir hareket, bunu hayatımda hiçbir zaman unutamıyaea-ğım. Biz etrafımızda donen sürünün filmini çekiyoruz, denizin derinliğine kadar sızan güneş ışığı balıkları parlatıyor, muazzam sürii durmadan etrafımızda dönüyor. Bu ballıkların, etrafımızda dönerek yaptıkları cehennemi âyin, bana bir rüya gibi geliyor.
Evet, Kızılder.lzln esrarengiz derinliklerinde görülen sahici bir rüya.
Genç kız denizin dibinde bir kayaya oturmuş resim çekiyor.

V ILBAŞINA bir şey kalmadı. Büyüklerin bir sene A daha ihtiyarlayacaklarını düşünerek duyduğu ü-ziintüye mukabil, küçükler bu vesileyle alacakları hediyelerin hayalini kurarak daha şimdiden neşeleniyor. Bil. hassa büyiik merkezlerdeki oyuncak mağazaları hummalı bir faaliyetle hazırlıklarını tamamlamağa çalışıyorlar. Yukarki resimde Parisln meşhur oyuncak mağazalarından birinin bir köşesini görüyorsunuz. Bu yapma tavşanların, kedilerin, köpeklerin kendilerine mahsus ayrı ayrı birer hüneri varmış.
manzarası.


Gözlük takmanın faydaları
(Italyan karikatürü» .
azzam bir balık sürüsünün orta-
T7’ AREL Capeck adındaki Çekoslovakyalı bir mulıar* ririn yazdığı esere dayanılarak çok orijinal bir ti-yatri eseri meydana getirilmiştir. «Böcekler» ismi verilen bu eser pek yakında «Copenhague» da temsil edilecektir. Çeşitli böceklerin hayatını eğlenceli bir zaviyeden gösteren bu eser «Copenhague» daki tiyatro meraklıları tarafından sabırsızlıkla beklenmekteymiş. Bay ve bayan çekirge rolünü Ebba Winth ile Henning Mouritzen oynayacak, İlgililer bu filmin bilhassa çocuklar tarafından çok beğenileceğini söylüyor.
17 Aralık 1950
AKSAM
Beyoğlu Dilberi
Kamelyanın kaili
Çizen: Salih ERİMEZ
İKİ GÜNLÜK HÜLÂSA
EMSALSİZ gütelliği vc şuhlu çu sayesinde Ab-dülhamrd'in danıadun bile teshir eden Kamelya, aynı zamanda Nazır Paşalardan birinin oğluna da sevdalıdır. Mahdum bey içkiye fazla düşkün olduğu içm gece eündüz rakılar tokuşturuluyor. Beri tarafta Sultanın kızı bir akşam babasının ayaklarına kapanıp durumu anlatmaktan kendini alamaz. Fena halde öfkelenen Abdiilhamid de Kamelyayı öldürtmek üzere bir adam gönderir. Fakat adam evde hizmetçiden başka kimse bulamadığı için bıçağım çe-
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık müdürlüğünden:
1 — Pendik Bakteriloji enstitüsünde yapacak çeşitli tesisat işleri açık eksUlmeye çıkanlmiştır.
Keşif bedel! (2451)03 liradır.
Eksiltme 21/12/950 tarihinde perşembe günü saat 15 de İstanbul Bayındırlı . Müdürlüğünde toplanacuk komisyon tarafından yapılacaktır
2 — Bu işe alt evrak şunlardır: Mukavele Eksiltme bayındırlık İşleri genel hususi ve fennî şartnameleri proje keşif hülûsaslle bura müteferrl diğer evrak dairesinde Rörülecek-tlr.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek İçin taliplerin 1844 lira 25
kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve 950 ydında Ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hâmil olması eksiltme gününden tatil günleri hariç «3» gün evvel Vilâyet makamına müracaat ederek enilyet vesikası alması ve yukarıda İkinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair İmzalaması şarttıı (18344i
KONFERANS
Palırdıyı duyan Kamelya yatak odasını killtliyerek karyolanın altına saklanmış. Anası merdiven başından aşağı bakınca ne görsün? Emektar hizmetçi kan revan İçinde taşlığa sertli.
Edebiyat Fakültesi Dekanlığından
İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesinin konferanslar vermek üzere davet ettiği Bonn Almanya) Üniversitesi Felsefe Ordlnariusu
Profesör Dr. ERİCH ROTHACKER
(Tarihte Krizler ve devrimler) konusu üzerine aşağıda terilen gün vc saatlerde beş konferans verecektir Herkes gelebilir.
1 — Konferans : 117X11/1950 Pazartesi saat 17
2 — Konferans : I3/XH/1950 Çarşamba sat 17
3 — Konferans : 14/KH/1950 Perşembe saat 17
4 — Konferans : 17/XU/1950 Pazartesi saat 17
6 — Konferans : 19/XII/1950 Çarşamba saat 17
gös-
Konferans yeri: Beyazıt, İktisat Fakültesi, Dershane (7>-(18841)
İstanbul asliye 12 nci hukuk yargıçlığından: 950/503
Müddei Ahmet Açıkbaş tarafından Fatih askerlik şubesi arkası No. 21 de oturan karısı I Bellice Açıkbaş aleyhine açtığı boşanma davasında: Müddei-aleyhln ikametgâhının bllıne-. memesi üzerine llânen tebligat İcrasına karar verilerek duruşmasının 11.1.951 günü saat 11,30 a bırakılmış vc dava arzuhaliyle davetiyenin bir parçası divanhaneye asılmış olduğundan 10 gün içinde cevap vermek ve gününde gelmek ve gelmediği takdirde gıyabında duruşmaya devam edileceği malûm olmak üzere 15 giin müddetle İlân olunur. (17440)
Herif ali kıran baş kesen, kudurmuş canavardan beter. Havlıyan fino köpeğini de kıtır kıtır kestikten sonra Kamelyanın annesine çullanarak biçarenin kalbeahma söğüt yaprağını saplayıp vücudunu delik deşik etmiş.
İstanbul 1 nci icra memurluğun dan: 950/440
Bir borcun temini istifası İçin mahcuz olup açık arttırma İle satışı mukarrer ceman 2500 lira kıymetinde 3 adet İyi cins bakımlı Kırım İneği, 5 adet Molto-fon cinsinde bakımlı iyi cins İnek, 4 adet düve ve danaları ile 120 lira kıymetinde bir bar-gLr ve 50 lira kıymetinde Hor-nyphon marka 4 lâmbalı İşler durumda bir radyo satışa konularak 27.12Ü50 çarşamba günü saat 9 dan İle kadar Edlr-nekapı-/Topçular hayvan pazarında ftlenen satılacaktır. Sa-■ tış tutarları tahmin olunan kıymetlerinin yilzde 75 şUH bul-madiği takdirde İkinci arttırmaya bırakılarak 29.)2.950 cuma güntl aynı mahal ve saatlerde en fazla arttırana peşin para ile İcra ve İflâs ka. 112 ilâ 122 nel maddeleri hükümleri veç-lılle satılacağı İlân olunur.
(17441)
Dünyaca maruf SCHLİEREN asansörlerini teinin edebiliriz.
Apartıman, Fabrika, Hastahane vesair tesisler
İçin her ihtiyaç ve her maksada uygun.
50 Kg dan 20090 Kg. a kadar
SCHLİEREN
İSVİÇRE
Asansörleri için
Sipariş Kabul Olunur
Teknik servisimiz emrinize amadedir. Teklif ve keşifler İçin ücret alınmaz.
SCHLİEREN Asansörleri: Türkiye Mümessili:
Türkeli Limited Şti.
Bankalar Cad. Tel: 44624
——*
«TUDOR»
Marka
İSVEÇ mamulatı
akomolAtörleir
Malzeme kalitesiyle Teknik üstünlüğü ile dayanıldık temin eder
Türkiye Acenteliği t Akdeniz Galata. Yenicami, Ömer ağa 27
Sağlam, Dakik ve Zarif ■■■■■m
ARLON
S a a i 1 ar ı n ı__
Daima tercih ediniz.
fînbtr, 7
İSTANBUL RADYOSU
12.57 Açılı» v» programlar
13 00 Haberler.
13.15 Kiiçflk orkestradan neiodiier,
, 13.15 BoıtOn Pr.ımonadr orkestrasından melodiler Pl
>•.00 Saz eserleri - Oyul. hİVâltn.
14.20 Dans mÜJ.lil PL
11.15 Şark dar.
1530 Çocuk kösesi
110.00 Şarkı ve türbeler pı.
, 10 20 Konuşma.
TflJO Oda n>w
17.10 r ilimlerden müzik M,
117J0 Şarkılar.
'18,00 Haftanın iıestekArı PI.
118.30 Dans müziıll vc TüıJıçe tangolar.
19.00 Haberler.
119.15 Kısa şehir naberleri.
| 19.20 Kadınlar fasıl heyeti konseri. 70,00 -Dans mUzIRl Pl,
|zo.l5 Radyo Gazetesi.
M,40 Şarkılar.
21,00 Konuşma.
21.10 Dinleyici .«ekleri «Türk mır siktsiı
21.43 Haftanın spor haberleri.
22.00 Senfonik nıtlzJk Fİ.
22.45 Haberler,
23.00 Programlar v» dan* müziği PL
23.30 Kapanı».
ANKARA RADYOSU
1Î.15 . 13.15 ASKER SAATİ:
•18 m. 83 - 11840 Xc/> T. A. V kua dalsa portasıyle beraber yayın..
12.15 Memleketten selam
12.30 Temsil; Pazar skeçl.
13,00 M. S. ayan ve Haberler.
13.15 Radyo sal^.ı orkestrası.
13JO ÖİİC Gazel, rl.
13.45 Radyo salon orkestralının de-vuru.
14.00 H«va raporu, aksam proeramı re kapanıl.
17.58 Açılış ve pregran».
10,00 M, S. ayarı vc incesaz «Hicaz
19.00 M. S. ayart ve Haberler.
19.15 Tarihten Bir Yaprak
10.20 Akşamın karma müziği. Pl
2O.QO Şarkiler. Okuyan: GOntlJ Söy-
30.15 Radyo Gazetesi.
30.30 Genç mOalkçinUı sesi
2ö.(5 Filim yıldırl.ırı geçidi Pl.
21.15 Mevtana CeUlcddlnl Rumi prog-
23,00 Spor saati.
22.15 Dans müziği PL
32.45 M. S. ayarı ve Haberler.
23.00 Program re kopanıç.
Ytruı sabahki pıagrun
7.28 Açılı» ve program.
7.30 M. S. ayarı
7.31 Neşeli parçalar Pi.
7.45 Haberler ve hava raporu
8,00 Halil melodiler PL
825 Günün programı.
B.X Öperek Potpurileri Pi
9,00 Kapanış.
BORSA
Dr. Nevzat Ilhan
İç Hastalıkları
Mütehassısı
Taksim Talimhane Güngör Apt. D. 2 Tel. 82695 Pazardan başka her gün Saat: 16 - 20
""'““N
Herhangi bir mukayesedeki sarili farkla
1 — Mesamatın derinliklerine nüfuz kabiliyetinin çabukluğu dolayıslyle.
2 — Cildin sıhhat ve taravetini muhafaza etmekle.
3 — Cilde taze ve genç bir manzara hahşetır.csllc.
4 — Yarım asrı geçen bir şöhretin kadınlarımızın daimi takdirini kazanmaslyle.
5 — Tamamen memleket
İmalı oluşu itibariyle. "I
6 — Gayri kabin taklit oluşiyle.
7 — Şöhretine değil, terkibine itimadı dolay isiyle.
8 — Yabancılık sürüne ve ya laslaklfma bürünerek pahalılık tevlit etmemesiyle.
Krem
Soğuk algınlığının vücude lras ettiği ağrılar müzminleşmeden evvel tatbik edilen bu yakının tesirde zail uiduğu görülür. A L L C O C K’S
YAKISI
Lumbago. (bel ağrıları) mafsal ağrılarından şikâyet edenleri sancılarından kurtarır. ALL-COCK'S delLkli yakılan adaleye tam bir sükûn bahşeder. Her eczanede bulunur Alömetl farikaya dikkat ediniz İM

Ardından, kilitli kapıyı tekmeleriyle parçalayıp İçeri dalıyor. Karyolanın altında- korkudan tir tir titriyen yosmanın, yalvarış yakarışlarına kılı bile kıpırdamadan- saldırmayı sekiz on yerine saplıyor!
m Satılık Ev™
Nlşantaşında: '
Hacı Emin efendi sokağı No, 3/3 bahçeli, 0 odalı, banyo, mutfak, teraça ve balkonlu, muşamba döşeli, İki katlı, deniz görür, kullanışlı müstakil bina, içindeki eşyası ile birlikte veya eşyasız olarak satılıktır. Telefon: tstanbulda -13283
Anknrada 21149
PERTEV
BUıakrfln iftihar duymaktadır.
Bir muhasebeci aranıyor
Galatad.ı bir ticarethanede bütün güp çalışmak üzere bir mubaseteciye İhtiyaç vardır. İsteklilerin tahsil derecelerini, bu İşteki bilgilerini ve İstedikleri Ücreti blldren fotoğraflı mektlıblarını Beyoğlu Posta Kutusu 7/86 adresn^du-hasebeti rümuzu ile göndermeleri.
Onu da te inikle dikten sonra kaalll, sokağın karanlığında, kayıplara karışmıştı. Bu katmanı katillerin faili, — yine u zamanki rivayete göre — Arnavut tüfengiyan ve yaveri şehriy ar ilerden biriydi- Hunharlığının rrnunı kendi k«-nJyle ödedi, labauca kurşuniyle öbür dünyaya gitlL (BUU)
İkinci vak'o yarın: Galata Köprüsünde bir facia.
DOKTOR
MEDİNE MF.HMET06UU
Eyüp Bakımevi Çocuk Hast, Mütehassısı Pazar, Cuma hariç hergün saat 16-19 a kadar ınua-

Sağanağa Büyük Haydar so
No. 13 Beyazıt. Kİ: 25780
Çocuk bekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim Talimhane
Palas Telefon: 82827
Umum Bayi ve müşterilerimize
Hakiki fabrikamız mamullerinizin elinize geçmesi İçin toptancılara vereceğiniz siparişlerde
PAŞABAHÇE
Kelimesini tekrarı ihmal etmeyiniz. TÜRKİYE ŞİŞE ve CAM FABRİKALARI A. PAŞABAHÇE
S-
KARDEŞLER
Boıımarşesinde UMUM hfLbll Çarşıkapıaa Zengin çeşidli TreııçkoUar. Naylon ve ipek Muşambalar Hazır ve ısmarlama Elbise, Palto, Kundura, Gömlek, ve her nevi Tuhafiye, 'Trikotaj, ipekli yünlü kadın ve erkek kumaşları Fötr şapkalar ve duba bir çok ihtiyaç.
İstanbul Borsasıum 1B/12/9S0 Raileri
Kapanır
Londra 1 Sterlin 7RO5O
Ncw York İOO Dolar 360.30
Parts 100 Fransız F. 0 80
Milin» 100 Liret 0.4*128
Cenevre 100 İsviçre T. «.03
Amstcrdam 100 Florin 73.8840
BrUkrel İH) Belçika F 3.00
Stokholm )M İsveç K. 54.1250
Atina 100 Drahmi 0.01878
Varşova 180 Zloll 70-
Motknva 100 RuVle 70.—
Lizbon 100 Eskirde» 9 7390
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 7 FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas - Erzurum ı 31.03
Sivas - Erıurum 2-7 1940
1911 Demiryolu l 20 20
HM1 Demiryolu II SııK
MM1 Demiryolu tti 3)57
Milli Müdafaa 1 30.—
Milli MüdAfaa U 20.70
MUH Müdafaa m »!»
Milli MOdalaa TV 19.70
% 4 FAİZLİ TAHVİLLER
1(H1 Demiryolu 973)
Kalkınma I 07 83
Kalkınma 11 D3JO
Kalkınma III 05.10
1916 htikrarı I 07 30
IMS istikran D 07.40
1949 DUkraıı I 90.IIS
% 5 FAİZLİ TAHVİLLER
Ergani 23J5
İkranUyeİi J338 1030
İkramlj-cll M. MBıt.rfao 30-10
. KMI Demnvolu ÎV 100 00
> 1941 • V 95.00
% 4.5 FAİZLİ TAHVİLLER
1949 tahvili
ANADOLU DEMİRYOLU GRUPD
Tahviller A fi C 110.30
Hisse senetleri 5- 60 US.M
Mllmesall Mncl 59 —
ŞİRKET HİSSELERİ
Mvrkcs Bankan 13L—
1; Bankası 3211'
T. Ticaret Bankası 5.—
Aratan Çimento 7 JO
SARRAFLARDA ALTIN
Soiıalan
Türk lirası 33.1Z
Gulden 39.35
Sterlin *275
Rejat 34. oe
KUlçe 4»
PARfS BORSAdl ALTIN FIATİ
«lIKilo altıu 509000 Fr
(l)Dolar 387
SERBEST PİYASADA DÖVlZLEn
Sterlin 950
Dolar 365
84 50
KALIN nEŞLİTER
Cumhuriyet 160,00
Reşat 315.0U
Hnmit 345 00
Alla 210.00
Sual 13 de teshil edildi.
Altın fiatleri
Dünya aiyasl vaziycUnlr- t«irlyl* altın flaılcri beynelmilel pis»|-n|a,'tl* 3 gündür yükselmekte devam etmektedir. Fransa borlarındı Amerika bordalarında ralı.un vc tahvil Hallerinde mühim bu sokul kaydedıi-mIstır.
Barsa harici ai-.n muameleleri ha-rarcUldir. Piyata bir it0» evvelin» n.ıaran dün dsl».» snfllaro duruma glrmLıtlr. Cumartesi ö.lirjc kadar borsa haricinde rJOOO) kardır Gulden 2939 - 3825 kuruştan satılmıjUı.
Sşyasiyle devam
KAYIP KOL SAATİ
18 kırat AR D AT H marka bir altın kadın kol saati Haydarpaşa Yeld eğirmeni İle Altıyol ağzı arasında 10 Aralık pazar günü saat 3-4 arasında kaybolmuştur. Bulan Yeldeğlrmenl Celâl Muhtar ap. No. 3 ye getirene mükâfatı verilecektir.
TAKSİTLE
ZAYİ
satışlarına etmektedir.
Gümrük Saymanlığından aldığımız 10/11/950 - 96488 sayılı depozito makbuzu zayi olunmuştur. Yenisini çıkaracağımızdan eskisinin uıikmü yoktur. (17407)
Feri ol ofisi İzmir şubesi

Sanır? R
AKSAM
17 Aralık 1950
AKŞAM /POP HABERLERİ
Ankara'da yapılan karşılaşmadan evvel .Mısır ve Türk millî takımları İstiklâl
MS t*'
* «
Millî takımımızın oynadı# son beş maçın bilançosu u . Yazan - Adil Giray _ _
İDARECİLERİMİZİN günde iki mJli maç yapmak İddlıuiyle tasarladıkları program gerekince milli ta kim un ız bir ay içinde bt ı maç oynadı.
Bu beş maçın bilançosunu şöyle hulâsa edebiliriz :
Türkiye : 1 İsrai; ! 5
Türkiye : 3 Mısır : 1
Türkiye ; : 3 İsrail : 2
Türkiye : : 0 Musir : 3
Türkiye : : 2 Fransa : 3
I (Karagücü), Şükrü Abdülkadir (Demirspor).
»Fenerbahçe» Vedii (Beşiktaş». Zekeriya (Ferıcrbaiıçe), şevket (Beşiktaşı. îsfondlyar ıVela», Hüseyin (Beşitaaşı. Reha (Galatasaray). Cihat (Beifklaş).
Beş maçta en fazla oyuncu oynatan kulüplerimizi şöyle tasnif edebilir iz •
(12) defa yer almışlardır.
Vefalılar bej maçta (9> defa yer almışlardır.
Adalet'ten (Bülent) beş maçla (3) defa yer almıştır.
Emniyetten (Muammer) beş maçta (3) defa yer almıştır.
Harb okulundan (Mustafa) beş maçta (2) defa yer almıştır.
(Vefa), l Beşitaşlılar beş maçta Cihat
Amerika - Türkiye millî güreşleri gelecek cumartesi yapılacak
9 14
Bu suretle btş maçın üçünde mağlûp ve ikisinde galip gelen takınılınız ettiği »ûı sayıya mukabil 114» gol yeniktir.
Beş maçta oynayan, oynatılan mili îutbolcuiarımızjn sayısı (34 i tür.
Bu (34) fuibolcv arasında yapılan beş maçın hepsinde oynamış oyuncu yuktuı* Beş milli maçta en fazla oynayan oyuncular şunlardır;
Beş maçın dördünde oynayanla: Naci (Galatasaray), Muzaffer (Gala tasa rayı. Lefter (Fenerbahçe).
Üç defa milli takımda yer alan oyuncular: Turgay (Galatasaray). Kâmil (BeşJktaş). EroL (Fenerbahçe), Bülent (Adalet), Muammer (Emniyet).
İki milli maçta oynayanlar:
Rahmi (Vef.J, Fahrecldin (Beşiktaş), Salâhaddln (Fenerbahçe). Kâmil (Fenerbahçe), Galip (Vefa. Bülent (Galatasaray). Mustafa (Harb okulu). Mehmet Alt (Fenerbahçe), Bülent (Galatasaray), Gündüz (Galatasaray). Halit (Fenerbahçe), Şükrü (Vefa), Şevket (Beşiktaş).
Bir defa milli takımda yer alan futbolcular; AH İhsan (Beşiktaş», Kâzım (Vefa), Salim
GalatasaraylIdır beş maçta
1181 defi yer «ferlerdir. | Dendrspordan (Abdülkadir!
Fenerbahçe;.'.er beş maçta beş maçla (1) defa yer almıştır.
(17) defa yer «Imışlıi'-dır. Karagücündcn (Salim) beş
maçta (1) deta yer almıştır.
tsrall ve Mtur takımları İle yaptığımız dört maçı İtalyan hakemleri vc Frantizlaıa karşı oynadığımız müsabakayı da isviçreli bir hakem idare etmiştir.
Tel Aviv, Ankara, İstanbul, Kahire ve yine Ankarada cereyan eden beş maçta aşağı yukarı tahminî olarak (100.000)-den fazla seyirci bulunmuştur. Hasılatın da yüz bin lirayı aştığı da muhakkaktır.
Maçların karakteristik tarafları:
(Tel AVİV) d» ki 5-1 İlk acı mağlûbiyete sebep olarak oyun sahasının kıun'u ve toprak olduğunu ileri sürmüştük. Halbuki aynı sahada İkinci temsili maçı kazandık. Bu suretle milli takımın hatalı bir tertibe kurban gittiği bel'J olmur oldu. İstanbul d aki revanş maçında kazanmamıza rağmen takım tertibi yine hatalı idi.
Mısır takınım' Ankarada talihli bir oyun ile yendik. Ka-hirede talihsiz bir oyun he mağlup olduk Fakat gerek İsrail takımım. gerekse Mısır takımını bize nazaran daha kombine ve göz dolduran bir futbol oynadıklarını gördük
Ankaradaki maçta tekrar takım teşkilinde beceriksizlikler devam etti. Profesyonel olmalarına rağmen beklenen oyunu gösteresniyen Fransızlara yenildik.
Bu maçlar bize şunu bir kere daha İspat etti:
Teker teker belki İyi futbol oynamasını beceriyoruz, Fakat takım halinde, kombine oyunda zayıfız. Bu noksanımızı telâfi etmedikçe milletlerarası filanda başarı imkânsızdır.
D ÜNYANIN en kıymetli güreşçilerini kadrosunda bulunduran Amerika serbest güreş lakımı önümüzdeki hafta üç m3ç yapmak üzere şehrimize gelecektir. Uzun müddet.tenberl Tiırkiyeye bir Amerikan serbest güreş takımı getirtmek İçin uğraşan ve tahminin fevkinde güçlüklerle karşılaştığı halde bu gayesinden bir türlü vazgeçmeyen Güreş Federasyonumuzun çalışkan reis ve azalan nihayet bu emellerinde muvaffak olmuşlar ve serbest güreş sahasında cidden yüksek birer kıymet olan Amerikan sporcularını nihayet Türkiyede müsabaka yapmağa İkna etmişlerdir.
Varılan anlaşmaya göre Amerikalı sporcular hafta İçinde şeh rlmlze gelecekler ve İlk müsabakalarını 23 aralık cumartesi günü akşamı milli maç olarak yapacaklardır. İkinci müsabaka 24 Aralık pazar akşamı Ankara güreşçileriyle, üçüncü müsabaka 26 Aralık salı akşamı İstanbul güreşçileriyle olacaktır. Malum olduğu üzere Amerikalılar dünya güreşçileri arasında yapılan müsabakalara yalnız dört senede b|r tekrarlanan Olimpiyatlarda İştirak ederler. Her sene muhtelit Avrupa memleketlerinde bir sene Greko-Ro-men, diğer sene serbest olarak yapılmakta olan dünya güreş şampiyonasına her nedense güreşçi göndermezler. Aynı zamanda Amerlkada Greko - Romen güreşi pek tutulmamıştır. Mücadeleci bir karaktere sahip bulunan Birleşik Amerika, serbest güreşe çok fazla ehemmiyet vermekte ve aynen boks gibi serbest güreşin de Amerlka-da kulüpleri bulunmaktadır Bu bakımdan Amerikalılar serbest güreşte hatırı sayılacak derecede kuvvetli bir rakip olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Nitekim Olimpiyatlarda İyi dereceler ekseriya Amerikalı güreşçiler tarafından kazanılmaktadır, 936 Berlin Olimpiyatlarında Al-
Amerikalı sporcular serbest güreş oyunlarında cidden mahir kimselerdir.
Güreş Federasyonumuzun Çalışkan Başkanı Vehbi Emre
manlann meşhur güreşçilerine yalnız Amerikalılar kafa tutabilmiş ve dünya serbest güreş şampiyonluğunu almışlardı. Bu cihetle Amerikalıların bizim güreşçilerle yapacağı müsabakaların neticesi yalnız Türkiyede değil, bütün dünyada merakla beklenmekte olduğu muhakkaktır.
Amerikalıların bu müsabakalar İçin getirecekleri güreşçiler içinde 52. 62. 67. 73. 79 kiloda bulunan beş sporcunun hâlen Amerika şampiyonu bulunması bu karşılaşmaya ne kadar e-hemmlyet verdiklerini açıkça göstermektedir. Buna mukabil bizim güreşçilerin kati listesi henüz belli olmamıştır. Dûn başlayan ve bu gece nihayetle-necek olan seçme müsabakalarından sonra Amerikalılara karşı çıkaracağımız milli takım anlaşılacaktır. öyle tahmin ediyoruz kİ güreşçilerimiz bu karşı-
laşmalarda. son yaptıkları dünya şampiyonluğu revanş müsabakalarından fazla yorulacaklar ve kazanmak İçin o müsabakalarda sarfettlkleri enerjiden fazlasını sarfetmek zorunda kalacaklardır. Çünkü Amerikalı güreşçileı serbest güreş oyunlarında cidden mahir kimilerdir Arslanlaruriızî bu çetin müsabakalarda mu vattaki-’ yatler dileriz.
NllJflu' TEZCAN
Beş futbolcuyu
400 bin liraya satın alan üçüncü küme kulübü!...
1 Geçen sene ikinci kümede oynayan Bradford İngiliz takı' mı bu sene üçüncü kümede oynamak mecburiyetinde kalmış-tu. Kulübün idarecileri önümüzdeki mevsimde üçüncü kümenin birincisi olarak tekrar ikinci kümede yer almak için dört el İle işe sarılmışlardır.
Kulübün İdarecileri takıma beş yeni oyuncu almışlardır. Bu oyuncular için harcanan para 400.000 Türk lirasıdır. Bu üçüncü küme kulübünün bu derecede zengin bir alış verişto bulunması ancak İngiliz futbo-lüne has bir keyfiyettir
Italyada kulüp hastalarının gördükleri kolaylık!..
Geçenlerde İtaiyada Torino latamı İle Genes takımı karşılaşmışlardır. Bu müsabaka Tu-rin'de yapılmıştır.
Genes kulübü hastalarından 1500 meraklı bu vesile ile Tülin'deki maçı görmek üzere mezkûr şehre gitmişlerdir.
Genes kulübü, taraf torlarının bu güzel jestini takdir ederek 1500 meraklının yol paralarını yüzde 5 nisbetlnde ödemiştir.

Ali Yücel
Taşar Doğu
Fransa-Türkiye maçındaki nâhos hâdiseler
Bizi riiişiirutify inesi icabetten mjihim mesele
İstan bulda yapılan maçtan evvel İsrail ve Türk milli takımları sc remonl esnasında
Ankarada yapılan Fransa - Türkiye millî futbol maçında bazı nahoş hâdiselerin cereyan ettiğini haber aldık ve çok üzüldük. Hakeme . çelme takan, rakibini sahada kovalayan, kafa atan ve yumruklayanlar olmuş. Bunlar yetişmiyormuş gibi Türklüğe has misafirperverliğimizi unutarak Fransız oyuncularını sahadan çıkarken çakıltaşı ve ayva yağmuruna da tutmu-
1 şuz...
ı Futbolcularımızın arasında biraz, biraz değil çok hıışarı olanlar var. ftıııılar bize sık. sık çok üzüntü ÇA ti rirler. Sayıları: İmmfioTsrn uıaj^tıl filan tftî çillilerini blr‘'tBrlü yola ge'.iieııjcdık. Onları uslandıracak tedbirler alın ak zorunda bulunduğumuz ıırtılc inkâr edilemiyecok bir hakikattir. Artık unutmağa başladığımız İran, Londra ve Atina hâdiseleri tekrar sıralanıp gidecek mİ?..
Yazan; Sazi TEZCAN
«Üzüm üzüme baka baka kararır» derler. Galiba bu bir
Fransa - Türkiye milli
maçından bir enstantane
■kaç haşarının yüz bulması ve j daima cezasız kalmasını fırsat bilen diğerleri de bunları taklide yelleniyorlar. Aman biraz dikkat edelim ve cezri tedip kararlan alalım...
Misafirleri ayva yağmuruna tutmak da son zaman lar-moda haline geldi. Bu işte
Emniyet teşkilâtımızın çok hassas davranması ve bu çirkin hareketi yapanlardan bir kaç tanesini yakalayarak dışarı atması He di-
terlerine bir ibret dersi verc-■eği muhakkaktır...
M Bütün bunların enerjik ka- 1 arlarla önleneceğini tahmin 1 beraber misafir Fran- ı ız sporcularının hakkımızda j -dindikleri — herhalde lehimizde olmayan — intihalarını »asıl telâfi edeceğiz? İşte bl-rt düşündürmesi İcap eden
mühim mesele...
Şazi TEZCAN

Comments (0)