AKŞAM
SABAH POSTASI
6ene 33 — No. 11566 — Fıatl her yerde 10 kuruştur. SALI 19 Aralık — 1950 Sahibi, Necmeddln 8adak — Yazı İşlerini ililen İdare eden C. Bildik - Akşam matbaası
1951 Salih Zeki Takvimini
hra ila arayınız. Mevcudu bitmek üzeredir. Fiatı 130 kuruştur. Satıcılara Iskonto yapılır.
ZİRAAT ve TİCARET GAZETESİ
Ankara caddesi No. 135 — İstanbul.
t___________________________________________l
Brüksel konferansı dün toplandı
Almanların Batı müdafaasına iştiraki anlaşması tasvibedildi 1.200.000 kişilik ordu kurulacak
Amerika Dış Bakanı, Amerikann Avrupadan daha büyük bir gayret beklediğini belirtti
Kabinenin durumu ve yeni bütçe Maliye Bakanı komisyona bugün izahat verecek
D. P. Meclis gurupunda bııgiin yapılacak müzakereler bütçe ve gelir vergisi meselelerini bir hal şekline bağlıyacak
Bu hafta içinde yeni iki Bakan tâyin ediliyor
Brüksel 18 (AP) — Atlantik paktı devletleri Rtısyaya karşı silâhlanmak suretiyle dünya •ulhunu korumak azmiyle bugün Brüksel de toplanmışlardır. 12 devletin Dışişleri ve Savunma Bakanlan oturumlarına
Türkiye saatiyle 17.30 da başlamışlardır. Konferans başkam Belçikalı Paul van Zceland İttihazı beklenilen kararların «Hür dünyanın İstikbali üzerinde hayati tesirler husule getirebileceğinin beyan etmiştir.
Devletler kuvvetlerine göre siyaset, yahut siyasetlerine göre kuvvet sahibi olmalıdırlar
Amerikanın hazırlanıp kuvvetlenmesini Sovyet Rusya bekleyecek mi? Buna inanmak güçtür, Bahiısus İd hâkseler Sovyet Rusvanın Avrupada bir şeyler hazırladığını gösteriyor.
I___________Necmeddin SADAK_________________)
Birleşmiş Milletler Ge-! nel Kurulu. Kore meselesi hiçbir şekle bağlanmadan toplantılarına son verdi. Sovyet delegesi Vi-şinski. vapura binerken A-merikan milletine, yaklaşan yılbaşı dolayısiyle — alayla karışık — refah ve saadetler dilemeyi unutmadı. Komünist Çin temsilcisi de, kendisine yapılan tekliflerin bir ctuzak» olduğunu söyleyerek gurur ve azametle memleketine dönüyor.
Birleşmiş Milletler Konseyi. komünist Çin temsilcisini, Kore tecavüzüne karıştığından dolayı, sorguya çekilecek bir suçlu gibi çağırmıştı. Çin delegesi ise, Birleşmiş Milletlerin davetini lütfen kabul etmiş bir eda i-le gelerek, anlaşma şartlarını söyleyen bir galip tavrını takındı: Birleşmiş Milletler kuvvetleri Koreden çekilecek, Formoza adası Çine teslim olunacak, komünist Çin Birleşmiş Milletlere alınacak. Eski zamanların Gollü kumandam Brennus'un altın dolu terazinin öbür kefesine ağır kılıcını da atarak Romalılara: «Mağlûpların vay haline» dediği gibi, Çin temsilcisi general Wu da, nerdeyse, Japonyanın Çine ilhakını bile isteyecekti!
Çin kuvvetleri Korede galip durumdadır. Mongol süvarileriyle de takviye edildiği bildirilen komiinst ordularını. Koredeki Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin durdurmasına imkân olmadığı1 açıkça söylenmiştir. Kore-nin, icabında, tahliye edilmesi Truman - Attlee mülâ-katrnda derpiş edilmiştir. Koıe yüzünden harbin ge-nlşietilmemesi vc Cine karşı harb açılmaması, atom bombası kullanılmaması, Kore-den şimdilik vazgeçilerek daha İyi zamanlarda tekrar gidilip kurtarılması bu kararlar cümlesindendir. Bunlar gizli değildir. Komünist Çin delegesi bunların elbette daha çoğunu biliyor. Amerika herhangi bir tazyik karşı-
sında tutuhamıyarak Kore-yi bırakmağa hazırlanırken, komünist Çin geri döner mi?
Çinin şartlarını kabul etmeğe imkân voktur. Çünkü o zaman, meşhur tâbiriyle, tecavüze mükâfat verilmiş olur. Halbuki Kore faciasının tek sebebi tecavüzü cezalandırmak İdi. Bundan dolayıdır kİ Amerika, Kereyi ancak zorla, askerî mecburiyet altında boşaltacak, atom bombası kullanmadan, ordular göndermeden, abluka gibi tedbirlerle Çine karşı bir nevi harb hali açacaktır.
Bugünkü içinden çıkılmaz durumun sebebi nedir? Politikadaki şu ana kaideye uymamış olmak:
Bir devlet, yahut devletler zümresi, politikalarının gerektirdiği derecede kuvvetli (Arkası 3 üncü sahlfede*
Atatürke mutlak bir hürmet borçluyuz
Evvelâ şu «mebus» kelimesi... Niçin bizimkiler «milletvekili» de, radyo ve ajans dilince, ecnebilerinki «saylav»?,.
Her ne hal ise; bizim milletvekillerinin şeref ve masuniyetini koruyan maddeler var. Fakat zamaıı zaman görüldü ki, Devletimizin banisi, milletimizin remzi olan Atatürk aleyhinde pekâlâ neşriyat yapılabiliyor, kür-sülerde’menfi hava da uyan-dırılahiliyor.
Bahası oğluna bağ vermiş, oğlu babasından bir salkım iizümii esirgemiş, gibi bir hal olmasın. Milletvekilleri, Devlet banisinin şeref ve masuniyetini, Millet Meçlisi-ninki gibi korumak üzere bir nıaddü düşünseler. Halkımız da Atatürkii. kendisin, den sonraki değil, kendi rejiminin hal, şart ve zaruretleri içinde mütalâa etmekten bir an geri kalmasa...
Telmihle, istiare ile, teşbihle, cinasla, kinaye ile hür. mette kusur etmemek kendi şerefimiz iktizasıdır.
Bakanlar, dünya politikasından değil, mümkün herhangi bir koni unlat tecavüzüne karşı elde bulunması gereken uçaklar, tank ve toplarla bunları kullanacak İnsan gücünün teşkilâtlandırılmasından konuşmak için toplanmışlardır.
Kuzey Atlantik teşkilâtına1 bağlı teknik komisyonlar tara-tından esasen Şimal Kutbu dairesinden Doğuya, Akılenize kadar uzanacak kara, deniz ve hava müdafaaları kurulmasını göz önünde tutan teferruatlı
(Arkası 2 nci sahifede)
----------------------
rf Yarınki
NÜSHAMIZDA
Nasreddin Hoca’nın
Kar Helvası !
Renkli büyük karikatür
Ruzey Atlantik paktı ordum başkomutanlığına getirilecek olan general Eisenhower
Ankara 18 (Akşamı — Maliye Bakanı Haşan Polatkan yarın sabalı Meclis bütçe koml3-
yontuıa yeni yıl bütçesi hakkında İzahat verecektir.
Gelir vergisi tatbikatı üzerindeki nihai karar Meclise alt olduğu için Bakan yalnız bütçe-(Arkası 2 nci sahilede)
Atlantik ordusu başkomutanı Eisenhovver işe başlar başlamaz, bu mesele ile meşgul olacak
Londra 18 (Nafen) — Lon-dranın İyi haber alan, çevrelerinde hâkim olan kanaate' göre, Kuzey Atlantllc pafctr-ordu-su başkomutanlığına tayininden sonra genc-râl Ehcnho verin ehemmiyetle nazarı Itlbare alacağı meselelerin başında Türkl-yenln bu paktla İşbirliği meselesi bulunacaktır. Almanya me-I selesinin bütün Brüksel görüş-
melerine haklın olacağını belirten aynı siyasi çevreler Tür-klyentn A?wnUk paktı İla iik> Inbl'ilSInlü Belchçi başkentinde başlayan toplantılarda ele alınmayacağını kaydetmektedirler. çünkU. bu Alman-yanın silâhlanması meselesi halledilmedikçe başkomutanın tâyini meselesi de halledUeme-(Arkası 2 ael sahlfede)
Çalışma Bakanlığına tâyin edileceği ısrarla söylenen Hulûs! Köynıen
1 . ' ■ ... I
Halkevleri meselesi
Barutçu, dün Başbakanla bir görüşme daha yaptı -------■—
Ankara 18 (Akşam* — Halk Partisi .Meclis grupu başkan vekillerinden Faik Ahmet Barutçu. Halkevlerinin müstakbel durumu hakkında bugün de Başbakan Adnan Menderes iıle bir sürüşme ,vapmwtıx^______ j
—ndkrıderinhı 'parülft ustu Döllet hizmetinde bir kültür müessesesi haline getirilmesi için yapılan görüşmelerin karşılıklı anlayış ve rlostane bir hava içinde cereyan ettiği ilgililerce ifade edilmektedir.
İstibdat isteği, Kabine, gelir vergisi ve harb
C.H.P. Genel sekreteri K. Gülek, Adanada bu mevzulardakî düşüncelerini anlattı
“Yeni dünya harbi çok yakındır,,
Adana 18 (Akşam) — 0. H. P. (zinde olduğunu söyliycrek şu genel sekreteri Kasım Gülek buhranlı günlerde partiler ara-bugün yaptığı bir basın toplan- sında dostane münasebetler tısında parti teşkilâtının çok | (Arkası 2 nel sahlfede)
Serbest ithal °/075 e çıkıyor istişare için Ankara-ya heyetler çağırıldı
Ankara 18 (T. H. A.) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Ticaret ve Sanayi Odaları İle Bölge Sanayi Birliklerine yeniden mühim bir tamim yapmıştır.
Bu tanıün, % 80 ithal serbes-tlal voron liberasyon listelerinde yapılacak değişikliklerle alâ-
(Arkası t nel suhifede)
Tekel genel müdürü Hadi Hûmen dün gavetecilcrc yeni sigaralar hakkında İzahat verirken
Mütehassıs Prostun ağzından
Buşehirdeimarın
hazin hikâyesi...
------------------- ---------------
«Ben, kendi plânımı tanıyamaz hale geldim, diye bir şey söy- I lemedim. Fakat bu şehrin imar işleri o kadar berbat bir I hale geldi ki ben bu plân ve kararlara imza dahi koymadım.» I
Belediye şehircilik mütehassısı Prost diın Jaat 18 da Belediyeye gelerek vali Di. Gijkay İle bir çaat kadar görüşmüş, şehrin İmar durumu alınması lâzım gelen tedbirler etrafında izahat vermiştir,
Prost müteakiben kendislle görüşen bir arkadaşımıza şu beyanatta bulunmuştur:
(— Muhtelif gazetelerde yazıldığı gibi beıı kd««i! plânımı tanıyamaz hale geldim, diye bir söz söylemedim ve Başkanlığa böyle bir mektup göndermedim.
İstanbulun imar durumuna
cgllncc: bildiğiniz gibi hiç de iyi değildir. Bjh burada çalışmağa başladığım zaman yanımda üç tecrübeli işinin ehil mühendis vardı. Bu mühendislerle, tam on sene çalıştık, imar mevzuunda bir çok kararlara vardık. Fakat mühı-ndişlerden ikisi 043 de emekliye ayrıldı, 6 bhı küsur sokağı olan İstanbulini bütün lnuır işlerinin tedvirinin bu bir tek mühendise bırakılması üzerine 948 de başkanlığa bir rapor verdim ve İşlerin yürüyemlyeceğlnl söyle-
Şehircllik mütehassısı Presi (Arkası t nel sahlfede)
Tekel piyasaya sigara yetiştiremez oldu!
Yeni ambalajlı Bafra sigaraları yarın satışa çıkarılıyor. Genel müdür dün bir' basın toplantısı yaparak durumu anlattı
Tekel genel müdürü Hadi Hiısmen dün bir basın toplantısı yapmıştır.
Baf ra sLg&rasımn kalay ve se-tefonu sarılı olarak yeni ambalaj ile çarşamba günü satışa çıkarılacağım. Kulüp sigarasının ambalajının değiştirilmesi yolundaki hazırlıkların devam ettiğini, diğer mamııllerln nefaset ve ambalaj bakımından ıslahına çalışıldığını. Köylü sigarasının da isim ve ambalajının değiştirilmesinin kararlaştırıldığını söyleyen genel müdür, son günlerde memleketin muhtelif yerlerinde vuku bıırin sigara buhranına tenıns ederek sözlerine şöyle devanı etmiştir:
a Alelıımum yüksek nevi sigara satışları bilhassa son aylarda, büyük bir artış kaydetmeğe başlamıştır. Aylık artış miktarı geçen yıla nazaran ayda 40 bin kiloyu geçmiştir. Beklenilmeyen bu durura karşısın-
da fabrikalarımız talepleri saman saman karşılayamamakta ve yurdun bazı mıntakalannda haklı olarak şikâyetler başgös-termlş bulunmaktadır
Ancak derhal İfade edeyim ki. .şimdiye kadar el İle imâl edilmekte olan Bafra sigaralarının
(Arkası 2 nci sahifedt*
İSTANBULA
KAÇAN KIZ
Aşk ve Macera
Romanı
Yazaıı: Ali MARMARA
Bu güzel tefrik ava pek yakında Kaşlı» muz
Sahile 2.
« -’I
İJ Aid.Uk İJmÜ
SÖZÜN GELİŞİ
Belediye ve vakıf hastanelerine dokunmamak
İstanbul Belediyesi ile İstanbul Tıp Fakültesi arasında ne zamandan beridir bir hastane çekişmesidir Rİder. Tıp Fakültesinin talebelere daha ralıat ders göstermek ve terfi sırası gelmiş bazL profesörlerini ordinaryüs profesör yapmak için mütemadiyen yeni kliniklere İhtiyacı vardır. Fakülte hastaneleri de bu işe kâfi gelmemekledir. Doğrusu odur ki Üniversite, Tıp Fakültesinin ihtiyacını karşılamak üzere dolgun tahsisat isteyerek yeni klinikler açsın.
İşin bu tarafı zor yürüyor olacak ki Üniversite İstanbul Belediyesinin hastanelerini Fakülteye bağlamağa çalışıyor. İstanbul halkının paresiyle fakir ve muhtaç hastaların — hastalıkları ne olursa olsun — bakılması için kurulmuş olan bu hastaneleri dershane haline getirmek elbette ki doğru değildir. İlmin mukaddes olduğunu bi, liyoruz; fakat vatandaşın sağlığı da mukaddestir. Belediye hastanelerinde yalnız İstanbulini değil, bütün Tür-kiyenin hastalan bakıldığına göre bu halk müesseseleri-ni. sadece ders mevzuu arayan öğretim müesseseler! haline getirmek vazifeyi aksatır.
Sağlık Bakanı sayın Ekrem Hayri Üstündağ bu meseleye temas ederken Belediyenin hastanelerini muhafaza etmek istemesine hak vermektedir. Yalnız kendisi başka bir hal çaresi düşünmüş: Cerrahpaşa ile Haseki hastanelerini Belediyeye bırakmak; Guraba hastanesini yeni bazı paviyonîar ilâvesiyle Üniversite hastanesi haline getirmek münasip olur, diyor.
Münasip olur mu bilmem ama herhalde mümkün olması güçtür. Çünkü Guraba hastanesi bir vakıf hastanedir. O hastaneyi kuran iyi kalbli kadıncağız burada bilhassa ve yalnız fakir fıkaranın bakılmasını istemiş ve bu gayenin ebediyen gerçekleşmesi İçin para tahsis etmiştir. Maksadı mektep açmak olsaydı herhalde belirtirdi.
Ben öyle sanıyorum ki, bu işlerde pek acele etmemeli. Hükümet nasıl olsa bir Doğu üniversitesi açmak ta-savvu randadır. Bu Üniversitenin elbet de bir Tıp Fakültesi olacak, İstanbuldaki ban hocalarla talebeler de pek tabii olarak oraya gideceklerdir. Şimdiki sıkıntı o zaman kendiliğinden kalkar ve mesele de kalmaz.
____________________________Şevket RADO
' M ittim İMa~
Bu yıl ki öğrenciler — Yabancı profesörler — Törenler ve kongreler — Bütçe — Kantin
Ateş kes komitesine Pekinden cevap almak için mühlet verildi
GÖZE İLİŞENLER
Lake Success 18 (AJI.) — Ko-rede ateş kesilmesi hususunu münakaşa etmek üzere yapılan talebe Çin komünistlerinden hiç bir cevap alınmadığını Birleşmiş Milletler 3 kişilik ateş kes komisyonu bugün siyasi komisyona bildirmiştir.
Mr. Pearson, komisyonun talebine Pekinden cevap almıya vakit kâfi olmadığını söylemiş ve bundan dolayı siyasi komis-
yondan grup» müzakere için daha fazla müddet verilmesini talep etmiştir.
Jacob Malik, mühlet verilmesine mâni hiç bir sebebin bulunmadığını bildirmiştir. Korcde yenf taarruz bekleniyor
Londra 18 (Radyo» — Kore-den alınan son haberlere göre, bütün askeri h.«reket Jhmgham ve havalisine İnhisar etmektedir, 38 inci arz dairesi civarın-
da ufak tefek çarpışmalar vuku bulmakt’idır. Çinlilerin ]40.000 kişi tutarında 10-12 tümenlik bir kuvvetle yakında taarruza geçmeleri beklenmektedir. Cephedeki nummalı faaliyet Çin taarruzunun bir kaç güne kadar bı?hyacafiı kanaatini vermektedir
Seul şehrinin boşaltılması İçin hükümet «ati emir vermiştir.
Göçmenlere yardım
Kabinenin durumu
Cumhurbaşkanının himayesinde bîr komite kuruldu
İstibdat isteği
büyük
Serbest ithal
İstanbul Üniversitesi-Bek t-o-ru Örd. Prof Ömer Celâl Sarç, dûn saat 15 te. Üniversite binasında bir basın toplantısı yapmıştır.
Rektör, gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
(— Mezunlarımızın sayısında son yılda hissedilir bir artış olmuştur. 1848 - 49 ders yılında İst. Üniversitesi 881 mezun ver-mlşLl. 1048-50 senesinde İse diploma alanların adedi 1562 dlr,.
Tabancı profesörler
Üniversitemize bu yıl da muhtelif yabancı profesörler gelmiştir. Edebiyat Fakültesine konferans vermek üzere gelen Prof. Ritter ve Rothacher, İktisat Fakültesine bir sömestr müddetle çağrılan Roma Üniversitesi istatistik Fakültesi Dekanı Prof. Ginl bunlar arasındadır. Bir kaç yıl kalmak Üzere gelenler de vardır. Tıp Fakültesine getirilen Histoloji Profesörü Clara, Edebiyat Fakültesine getirilen Alman Edebiyata profesörü Fricke ve Bizans Sanat Tarihi profesörü Schwein-furl bu mey andadır. İktisat Fakültesinden ayrılacak olan Prof. KessleFIn yerine de Prof. Wed-dlgen getirilecektir.
Törenler, Kongreler
Ölümünün 300 üncü yıldönümü münasebetiyle Filozof Des-cartes İçin Fen Fakültesi konferans salonunda 22 Aralık da b tören yapılacaktır. 29 Aralık cuma günü de 1000 yıl evvel ölmüş olan büyük Türk mütefekkiri Fârabî İçin bir merasim tertip edilecektir. Bu İhtifale İran Ayan Meclisi Azasından ve Tahran üniversitesi İlahiyat Fakültesi Müdürü Füruzanfer, geleceğini dün sabah bildirdi.
Bütçe
1950 yıLı bütçesinde hükümetin üniversiteye yaptığı mail yardım 12.210.000 Hra olarak terblt edilmiştir. Bu miktar Ü-nlversltenin bütün gelirlerinin %84 üne baliğ oluyordu. Bu yılkı sıkışık mali vaziyet dolayı-siyle Üniversite dahi mühim tasarruflar yapmış, masraflarım, hükümet yardımını geçen yıla nazaran %7 nispetinde indirilmesini mümkün kılacak surette kısmıştır,
1M9 nisanında Bakanlar Kurulu karariyle durdurulan Tıp Fakültesi İnşaatının en iktisadı bir şekilde ele alınması yolundaki dileklerimize karşı da hükümet büyük bir anlayış göstererek, bütçemize 1 milyon Hra İlâve edilmesini Bakanlar Kuruluna kabul ettirdi.
Kantin
Yemeklerin pahalı olduğu hakkında yapılan bazı şikâyetler üzerine kantinde tabldot yemeklerinin ayn ayrı satılması ve bunların dışında her gün ucuz bir yemeğin bulundurulması temin edilmiştir.
(Baş tarafı 1 inci Mhlfede) teessüs elme.ilni arzuladığını belirtmiş ve Zafer gazetesinde çıkan «İstibdat isteriz» başlıklı başmakale hakkında ne düşündüğüne dair olr suale şu cevabı vermiştir:
(— Dünyanın hiç bir yerinde ve tarihin hiç bir devrinde barın İstibdat isteriz, diye ortaya çıkmamıştır. Ne seherle ve neyi önlemek m&ksadlylc olursa olsun, istibdat İstemeyi hürriyetin tabii müdafii olan bir Türk ga-releşin e yakıştı, amam.»
Prost
(Baş tarafı 1 inci sabifede)
dün. Ankaradan 15 kadar genç mimar gönderildi Fakat bunların lılç biri istanbuiu tanımıyordu. Üstelik eski mühendislerle kararlaştırdığımız meseleler de meçhule karıştı, yeni bir sistem tutulmak istendi, işler tamamen, karıştı. Bu arada Anadolu yakası ve İstanbul tarafı imar işleri o kadar berbat hale geldi ki ben bu plân ve kararlara İmza dahi koymadım. Durumu da olduğu gibi raporla bildirdim.
Bu durumda, hâlen bir değişiklik yoktur. Karışıklık tabiidir.
Daha ciddi bir mesele de şudur ki, İstanbul gibi bir şehri değiştirmek, İmar etmek İçin elde kanun bile yoktur. Halbuki böyle bir iş için kanundan başka daha bir çok şeyler lâzımdır.
Ben iki büyük şehir yaptım. Bunlardan biri Kazablanka'dır. Burada şehrin imarına mal sahipleri de İştirak etmiştir, ts-tanbulda mal sahiplerinden İstifade mümkün değildir. Bir şehri İmar İçin bir mıntaka ele almak, evlerin şekline göre plânlar yapmak ve oradaki İmar hareketini plân gereğince bitirmek gerekir. Küçük evler yıkılır. bloklar yapılır. Her şey plânla olur.
Biz. İstanbul İçin 50 senelik bir plân yaptık. Belediye bu plânı 5 senede tatbik etmek İstiyor. 50 senelik plânın 5 seneye sığdırılamıyacagı tabiidir.
Ucuz ev bahsine gelince, burada tutulan yol da yanlıştır. Tek veya iki odalı ev isteniyor Bu olmaz. İki odalı evde 5 nüfuslu bir aile nasıl barınır? Sonra Âdi bütçe İle ev inşası da imkânsızdır. Bu hallerde İstikraz yoluna gitmek zaruridir.»
Prost ayrıca, mukavelesi temdit edildiği takdirde, çalışmalarına devam edeceğini söylemiştir.
Belediye imar müdürlüğü de, mukavelenin temdidi yolunda şehir meclisine teklif yapmıştır.
Kabineni □ durumu
Kasım Gülek bir gazetecinin «Bir buhran geçirmekte olan kabinenin daha bir müddet İş başında kalmak istemesini neye atfediyorsunuz» yolundaki sualine de şu cevabı vermiştir:
t— Bugünkü kabine İş başında bulunduğu 7 ay zarfında çok sık Bakan değiştirdi. Bu. kabinenin istikrarsızlığının bariz bir delilidir .Bizde ve dünyada politika tecrübesi göstermiştir ki bu kadar istikrarsız bir kabine ergeç İstifaya mecbur kalır.»
Gelir vergisi meselesi
Genel sekreter gelir vergisi mevzuunda da şunları »öylemiştir:
*— Gelir vergisinin Türkiye İçin hayırlı olacağına kaniiz. Ancak bu bir küldür. Bir taamına tatbik edip, diğerini ihmal etmek sistemi bozar Bundan dolayı gelir vergisinin memurlara tatbik edilmemesini büyük bir haksızlık olarak görmekteyiz.»
Üçüncü cihan harbi ve atom
Daha bazı suallere cevap veren Kasım Gölek üçüncü cihan harbinin kaçı>ulmaz ve çok yakın olduğunu zannettiğini söyledikten sonra demiştir ki:
t— Müstakbel harbde ita tarafın da Atom kullanamıyaca-ğına eminim. Zira tarih göstermektedir kİ ayni müthiş silâha malik olan devletler o silâhı kullanamamışlardır. İkinci cihan harbinde zehirU gazın kullanılmamış olman misâl olabilir.»
Kasım Oülek yarın Ceyhan a gidecektir.
(Başiarafı I inci s> hilede) kaildir. Bilindiği gibi, serbest İthal listeleri, tatbikatından altı ay sonra % 75 İthal serbestlslnl sağlıyacak hale getirilmek üzere kabul edilmiştir. Bakanlık bu prensibe uymak İçin büyük ticaret merkezlerindeki Ticaret ve Sanayi Odaları İle Bölge Sanayi Birliklerinden İthal üstelerinde 1951 yılı İçinde yapılacak bu değişikliği İncelemek üzere yetkili kimselerden bir heyet seçilerek Ankaraya gönderilmesini istemiştir.
ffltanûrni v8 Ticaret Bakanlığında istlşarl mahiyette görüşmeler yapacak olan heyetler, ithal serbestlslnln % 60 tan % 75 e çıkarılırken en çok hangi maddelere teşmil edil- , m esi hususundaki mütalâalarını ; bildirecektir.
Tiirkiyenin Atlantik paktı ile işbirliği . (Başlarafı 1 İnci sahlfedc) mektedir. Fakat bu meseleye bir hal çaresinin bulunması ve general Elsenhotver'ln vazifesi ne başlaması Üzerine Türklyenin paktla İşbirliği meselesinin ö-nemlç ele alınacağı muhakkak addedilmektedir. Türklyenin Atlantik paktı İle daha sıkı bir İşbirliği etmesi uzun zamandan beri halli beklenen meselelerden birini teşkil etmektedir.
Burada belirtildiğine göre, Türklyenin durumu İle bizzat general Efsenhovrer meşgul olacak fakat sonradan İlgili mlteler tarafından tetkik lecektlr.
Tekel
ko-edl-
Refah faciasında ölenler şehit sayılacak
Ankara 18 (Akşam) — Refah faciasında ölenlerin şehit addedilmesine ve çilelerine şehit maaşı bağlanmasına dair bir kanun, tasarısı hazırlanarak Metilse sunulmuştur.
(Baş tarafı i inci sahîfede) yeni ambalâjla piyasaya çıkarılmasını mütaakıp; el paket İmalâtında takriben ayda 100 bin kiloluk bir tasarruf elde edilecek, bu da diğer yüksek nevilerin İmalâtına tahsis olunacağından hâsıl olan ve idaremiz İçin bir taraftan da şayanı memnu niyet bulunan muvakkat buhran bu suretle süratle önlenecektir.»
Umum müdür, sigara İstihlâkinin de son zamanlarda bir hayli arttığına İşaret etmiş ve geçen yıl yeni ambalftj He piyasaya çıkan Birinci nevi sigaranın yıllık i'tlhlâklnln 2.400.000 den 3.600.000 kiloya çıktığını söylemiştir,
İzmırde pamuk piyasası
İzmir 18 (Akşam) — Bugün hafta başı olması sebebiyle borsa çok hararetli İdi
Pamuk !3o balya kadar 425 ve 427 kuruş arasında muamele gördü. Pamuk çekirdeğine İstekli fazladır. Büyük partilere 17,311 kuruş verilmiştir.
General Tahsin Yazıcıya bir kılıç verilmesi isteniyor
Ankara 18 (Akşam) — Niğde milletvekili Halil Nuri Yurdakul Korcdeki birliğimizin komutanı general Tahsin Yazıcıya kahramanlık nişanesi olmak üzere bir kılıç hediye edilmesi İçin Demokrat parti grupuna. bir teklif vermiştir.
Diğer taraftan Kareye gönüllü olarak gitmek İsti yenlerin miktarı 2000 e yaklaşmaktadır.
(Baştarafı 1 inci sahifede) nln umum! vaziyetini izah, edecek, hangi tarzın tatbikinin İmkân dahilinde olduğunu noktal nazar olarak belirtecektir.
Yarın münakaşasına başlanacak olan bütçe, umumi hatları İle Halil Ayan’ın hazırlamış olduğu taşandır. Hükümet bu tasan üzerinde daha ne gibi değişiklikler yapılabileceğini belirtecek milletvekillerinin noktal nazarlarına göre karar alınacaktır.
Bütçenin hazırlanmasındaki mesuliyete böylece milletvekilleri de iştirak etmiş olacaktır.
Evvelce de bildirdiğim gibi bütün gelir vergisi mükelleflerine bir miktar zam yapılması hâlen en kuvvetli hal çaresi görüldüğü İçin Bakan memurların durumu hakkında hükümet görüşünü de açıklayacak, nihai karar İçin milletvekillerini serbest bırakacaktır.
Demokrat partinin yann öğleden sonraki grup toplantısında bu mevzu ayrıca ele alınacaktır. Kocaeli milletvekili Ekrem Ali Çan'ın gelir vergisinin tatbik kabiliyeti olup olmadığına, bu vergiye alt kanunun memleket ihtiyaçlarına kâfi gelip gelmediğine, gelir vergisi ile diğer vergilerin ıslahatı hakkında hükümetin nç düşündüğüne dair Meclise verdiği takrir grupta da görüşülecektir.
Bu takrire grupta verilecek cevap ve müzakereler bütçe komisyonu çalışmalarına İstikamet verecektir.
Gelir vergisinin memurlara tabtikı meselesi karar altına alınmadan evvel bütün vergi sistemi hakkında hükümetin İzahat vermesi lâzım geldiği ileri sürülmektedir. Verginin topyekûn bir sene tehirini lstl-yenler de bulunacaktır. Bu kimseler «Gelir vergisi bu sene tecrübe edilsin bütçe eski vergi sistemine göre tanzim edilsin, gelecek sene sarih kanaate varılıp İcabeden, tashihler yapılarak vergi tatbik edilsin ve bu sisteme göre bütçe hazırlansın» demektedirler.
Kabinenin durumu ve dünkü toplantılar
Ankara 18 .'Akşam) — Bakanlar Kurulu htıcün de muhtelif fasılalarla toplanmıştır. Çalışmalarda bütçe yeniden gözden geçirilmiş, Maliye Bakanı Haşan Polatkanm yann bütçe komisyonunda vereceği 1-zahat tesbit edilmiştir
Kabinenin bugünkü toplantılarında Bayındırlık ve Çalışma Bakanlıklarına kimlerin getirileceğinin de bahis mevzuu edildiği ve Başbakan Adnan Menderesin bazı temaslar yaptığı söylenmektedir. İki Bakan bu hafta İçinde tâyin edilecektir. Hâlen Kemal Zeyttn-oğlu, Hulusi KÖvmeıı ve Muammer Alakamın İsimleri ortaya atılmaktadır. Fakat Hu-liri Köymeııin Çalışma Bakanlığına, Kemal Zeytlncfliman da Bayındırlık Bakanlığına getirilecekleri kuvvetle ve ısrarla söylenmektedir.
Diğer taraftan kabinenin İstifa edeceğine dair çıkan söylentiler toeyyilt etmemektedir. Bu akşam Cumhurbaşkanı Celâl Bayann şehrimizdeki basın mensuplarına ve Adalet Bakanlığı ileri gelenlerine verdiği çayda tasa bir müddet bulunan Samet Ağaoğlu ve Lûtfl Karaosmanoğlu, haller sırasında istifa şayialarının bir temenni maksadlyle muhalefet tarafından çıkarıldığını söylemişlerdir.
Fevri hasbl-
Bir ihtiyar yanarak öldü
İzmir 18 (Akşam) ___ Cuma
ovasında oturan Çankınh 75 yaşlarında Mustafa özgen bu sabah odasında yatarken mangalın üzerine devrilmiş ve İhtiyar yanarak ölmüştür.
Parayı kim veriyor?
T stanbulda 300 odalı bir otel yapılıyormuş. Mükcm-
* mel şey... İstanbulun, hattâ Tiirkiyenin büyük bîr ihtiyacı karşılanacak. Otel ou üç milyon Türk lirasına malolacakmıs. O da güzel... Demek ki muhteşem, şâ-hâne bir otel olacak. Bu ote’’ Amerikalı bir firma işletecekmiş. Bunu pek anlamadık. Otelcilik, bizim bildiğimiz, İsviçreli ihtisasıdır.
Haydi Amerikalı olsun. Fakat, Türkiye hükümeti bir Amerikalı firma ile, otelin işletilmesi için bîr mukavele imzalıyor. Henüz mevcut olmayan bir otelin işletilmesi.
Mantığa göre, evvelâ otelin inşası içhı mukavele yapılır, otel inşa edilir, meydana çıkar, ondan sonra işletilmesi düşünülür.
Biz, işe tersinden başladık. Acaba neden?
Sonra da bu on üç milyon lirayı kim harcayacak? A-merikaîı mı, hükümet mi, hususî sermaye mi? İşin en mühim olan bu noktası da, her nedense, hep meskût geçiliyor.
Anlayamadık vesselfim. İşin içinde bir sır var amma...
Zavallı gazeteciler
Bizim meslek arkadaşlarının, yâni gazetecilerin yüzde doksam Demokrat, yahut Demokrat Partiye meyyal İdik. Devri sabıkta, hep C. H. Partisinin matbuat hürriyetini kıstığından şikâyet ederdik ve: «Hele bizimkiler iş başına geçsin, sen basın hürriyetini seyret!» derdik, bu günleri dört gözle beklerdik.
Bugünler geldi. Biz gazeteciler, hükümetin (yâni hürriyet âşıkı, hürriyet kahramanı Demokrat Parti hükümetinin) gazete hürriyetine zincir vuran yeni kanunlar hazırladığından şikâyet ediyoruz.
Şu gazeteciler adam olmazlar!
Brüksel konferansı (Baş tarafı birinci şahifede) plânlar hazırlanmıştır. Toplantı neticesinde plânların derhal tatbike konulmasını sağlayan bir karar ittihazı beklenilmektedir.
Savunma Bakanlan Alman kuvvetlerinin müdafaaya iştirakini kabul ettiler Brüksel 18 (AA.) — (Afp): Atlantik paktı Savunma Bakanlan. bu sabah bakan yardımcılarının Londrada tesbit ettikleri Alman kuvvetlerinin Batı müdafaasına İştirakleri esasına dayanan anlaşmayı tas-vlb etmişlerdir.
Amerika, Avrupa dan daha büyük gayret bekliyor
Brüksel 18 (A.PI — Gazeteciler. Amerika Dışişleri Bakanı Acheson'dan Amerikanın Avru-pada bir müdafaa sistemi kurulması yolunda gerekirse AvrupalI müttefiklerine karşı sertleşip sertleşmlyeceğim sormuşlardır. Acheson buna: «Bîr hal çaresi bul ac ağzı» cevabını vermiş ve şunlan İlâve etmiştir: «Müessir bir müdafaa sisteminin süratle kurulması elzemdir. Amerikan milleti, AvrupalI müttefiklerimizin daha biiviik bir gayret sarfederek binere iltihak edeceklerini ümit etmektedir.» diye cevap vermiştir.
Yardımdan istifadeye devam için sîlâhlanmak lâzım Brüksel 18 (AA.ı — (United Press): Birleşik Amerika'nın askeri ve mali yardımından müstefit olmağa devam etmek için silâhlanma programlarını geliştirmeleri gerektiğini Amerikan temsilcileri bugün Batı Avrupa devletlerine bildirmişlerdir.
Kuzey Atlantik paktı Savunma Bakanları açılış oturumunda Amerikan temsilcileri bu yolda İkazda bulunmuşlardır.
60 tümenlik bir ordu kurulacak
Londra 18 (AP) — Konferans çevrelerine göre, gta önünde tutulan plânlar mucibince 55 İlâ 60 tümenlik bir ordu kurulması düşünülmektedir Bu kuvvete Alman birlikleri d- dahil o-1 ocaktır. 1953 yılı Sonuna kadar Batı Avrupada deniz, hava ve kara kuvvetleri olarak en az 1.200.000 kişi bulunacaktır. Batı Avrupa kuvvetleri başkomutanlığına general Elscrhower'in tâyini muhakkak addedilmektedir. •
Müzakereler memnuniyet verici bir şekilde ilerliyor Londra 18 (BBC.) — Brük-selden alman son haberlere göre Atlantik paktı Savunma Bakanlan, kurulacak olan Avrupa ordusunun başına Amerikalı olan bir askerin getirilmesini karar altına almışlardır.
Sovyet Rusyanın bozguncu neşriyatına ve gayretine rağmen müzakereler fevkalâde muntazam olarak İlerlemekte ve toplantının yann sona ermesi beklenmektedir.
Aeheson, Bevln ve Schumanın ayn bir toplantı yapacakları da bildirilmektedir.
Dünkü toplantıya ait tebliğ Bruzelles 18 (A.A.) — (Afp):
| Kısa haberler
İr Şehrimizde bulunan. Hil-ton otelcilik müesBA'esı başkan yardımcısı Mr. Wllllam Irvin yanında otelin projesini hazırlayacak olan Mr. Brovn olduğu halde dün akşam uçakla Ankaraya hareket etmiştir. Otelin eski Belvû agzinosunun bulunduğu yerde İnşası kararlaşmışlar.
■ğ Dün, Beyoflunda Hamal-başında, Apostolldls spartıma-nında oturan S'irplk adında btr kadın, üçüncü kat balkonundan düşerek ölmüştür. Olum şüpheli görüldüğünden ceset morga kaldırılmıştır
jiç Çalışma komisyonu dün Vali ve Belediye reisinin başkanlığında toplanarak iş verenlerle İş alanlar arasındaki bazı anlaşmazlıklar, hail etmiştir.
ir Muallimler Birliği sağlık odası hazırlıkları ikmal edildiğinden odanın yakında bütün öğretmenler ve aileleri İçin faaliyete başlayacağı öğrenilmiştir.
ir Diin sanı 14 te, Gala tada Umumhane caddeshme Estal-yaıun. sahip bulunduğu ve VI-ma gazetesinin İntişar ettiği 77 numaralı içi ahşap dışı kârglr binada yangın çıkmış, üst kat İle çatı tamamen yandıktan sonra söndürülmüştür Hâdiseye alâkadarlar ti koymuştur.
★ Dün şehrimize Bulgarts-tandan. 767 kişilik bir göçmen kafilesi gelmiş. Demlrkapı göçmen evine misafir edilmiştir.
480 kişilik bir göçmen kafilesi de Eskişehir. Adapazarı ve Bursa havalisine transit olarak geçmişlerdir.
it Vakıflar genel müdürlüğü, Edlrnedekl İklscl Beyazıt vakfına ait binaların tâmlrlne konu- vermiş, bu İş İçin 15.000 lira ayırmıştır.
★ Güzel Sanatlar Akademisi resim, heykel, süsleme bölümleri Talebe Demeğinin tehir edilen yıllık kongresi 21/12/1950 perşembe saat 10 dp. okul kantininde yapılacaktır
Fil yavrusu İskender unda İskenderun 18 (Akşam) — Hindistan Başbakanının Türk çocuklarına hediye ettiği fU yavrusu bir kafes İçinde olduğu halde limanımıza gelen bir İtalyan vapurunda bulunmaktadır.
Atlantik konseyi toplantısından sonra, aşağıdaki tebliğ yayınlanmıştır:
«Atlantik konseyi ve Savunma konseyi toplanmışlar ve gündemlerinde yazılı çeşitli meseleler üzerinde mühim ilerlemeler kaydetmişlerdir. Salı günü mesaiye son verecekleri ümit edilmektedir.»
Toplantı sona erdikten sonra tam tebliğ yayınlanacaktır.
Siyasi komisyonda müzakerelerin. üçler komitesinin mesaisi sona erinceye kadar geri bırakılması hakkında İsveç teklifi oya konulmuş ve dört müstenkif, beş muhalife (Sovyet bloku) karşı 5ü oyla kabul edilmiştir.
19 Aralık 1950
IAKŞAMDAN= |== AKSAMA iptidailik sayesinde aldığımız zevkler...
D u senenin pastırma ya-zı. — grip bakımından berbat olmakla beraber — manzara, renk, ışık bakımından harikulade,..
Uzunca ve şiddetlice hastalığım sırasında yazılarımı sekteye uğratmamama çalıştım. Vaktiyle 39 derece hararetle gazetecilik yaptığım için, bıı sefer 38 le o rekoru Penisilin engeli yüzünden kıramadım. Binaenaleyh ö-ğüncıniyeceğim.
Nekahet günlerinde, Boğazın Anadolu yakasında bir sahil kahvesine gittim. Sırtımı güneşe verdim. Yanımda iki dost vardı, İçlerinden biri mütalâalar yürütüp du. ruyordu:
— Şuraya bir himmet sar-fedilse... Sahiller, bu halde bırakılmasa .. Şöyle olsa, böyle olsa ..
Diğer dost feveran etti:
— Ağzını hayra aç... O takdirde, buradan da mahrum kalacağız. Böyle bardağı 15 kuruştan çay icenıiye-ceğiz. Ya «kazık marka» bir gazino kurulacak. Mihanik müzik, alaturka şarkıcı kız, kalonlor müşteri istilâ edecek. Yahut da. Cad-rielıostanı kıyılarında olduğu gibi, hususi malikâneler, bu sahilleri de bize tıkayacak. İyisi mi, şu iptidailikten kânı alalını, dostlar... Yaşasın salaş kahvehaneler... Yaşasın bir metrukiyet. . Zira, metrukiyet halinin de bir şairane zigzağı var. Onu kaldırıp yerine dümdüz, sakil bir beton hendesiliği ikame edecekler... Şehrin umumî güzelliği, büsbütün bozulacak .. Tabiatın üslûbuna, cemiyetin ihtiyaçlarına nii. fıız edecek bir ıslah kabiliyetine erişeceğimiz güne kadar bıı metrukiyet halı devam etsin, hakkımızda hayırlıdır, kardeşler...
Verecek cevap bulamadım.
★
İptidailik sayesinde bulduğumuz gıdalar
Yine hastalığım sırasında, Türkiye balıkçılığına ait iki zıt haberi gazetelerde İşaretlemişim.
Birincisi: — Asri tesisat yapılacak. Yeni usullere baş vurulacak. Bu arada da dört buçuk ay yumurtlama mevsiminde katiyen balık tııtul-mıyacak.
İkincisi: — Yumurtlama devrinde balık tutulmaması yasağı şimdilik kaldırılmıştır.
Nedir anlaşılmıyor ama. herhalde, şu balıkçılığımız esaslı şekilde kurcalanmakta... Zaten, mütehassıs balıkçılarla ve balıkçılık müte-hassıslariyle gazetecilik faaliyetim sırasında pek çok konuşmuşumdan Meselâ, denizin dibini tarama ame-liyesi hakkında da yukanki iki maddenin fikirleri derecesinde taban tabana zıt mütalâa beyan etmişlerdir.
Asit aranırsa, balıkçılığımızın ıslahını kim istemez? Fakat, o bahiste de, bir ürküntü geliyor:
— Ya sahiden dört buçuk ay. yanlış bir mütehassıslık yüzünden bizi bahktan mahrum ederlerse.. Ya maazallah balıklarımızı tuzlayıp tuzlayıp menafii hasisçi hu-susiyenln elinde ticaret meta ı haline sokarlarsa... Ya maazallah harb ve kıtlık yıllarında daima olduğunun hilâfına ilerde balıklar halkın imdadına yetişemezse?.. Tıirkiyenin fakir fıkarasini, furya balık çıktığı günler zar fıııda da, palamuttan, torikten, uskumrudan. İstavritten, izmaritten mahrum bırakırlarsa...
Şimdiye kadar iptidaîlik sayesinde bir takım menfaatler sağlıyorduk. Yirminci asrın halk menafiine zıt o-lan ilim ve fenni, bizi balıklarımızdan da mahrum bı-rakmasa divc üzüntüler duydum. ,
Balıkçılıkta bir kurcalama var, evet... Bu, eskiden beri maişetini ve gıdasını ba. | Jlktan temin edenlerin ne dereceye kadar hayrımı ola-| çaldır? Basiretle, titizlikle] üzerinde durmamız gereken, es^s mesele budur.
Dumlupınar ve Çanakkale
İki denizaltının gelişi münasebetiyle bugün tören yapılacak
Ameıikadan alınan Dunılu-pınar ve Çanakkale denizaltı gemilerinin yurda gelişleri münasebetiyle bugiln saat 14.30 da Dolmabahçe açıklarında bir tören yapılacaktır.
Yeni denizaltılar saat 14.30 sularında Dolmabahçe açıklarında demirli bulunan gemilerimizin etrafından geçerek donanmayı selâm Uyacaklar ve evvelden tâyin edilen yerlere demir atacaklardır. Bunu müteakip Donanma Komutanı adına bir vizite subayı kafile komutanını ziyaret edecek, bilâhare kafile komutum ve gemi komutanları Donanma Komutanını ziyaret edeceklerdir. Bu ziyaret esnasında Donanma Komutam Rıdvan Koral tarafından bir nutuk verilecek ve bilâhare yeni gemiler gezilecektir.
Gemileri bugün yalnız davetliler gezebileceklerdir. Davetlileri alacak vasılalar saat 13.45 de Dolmabahçeden hareket edecektir.
Mübarek mevlidi nebevi
21-22 Aralık perşembe günü akşamı (Cuma gecesi) mübarek mevlidi nebevi olduğu İstanbul müftülüğünden bildirilmiştir.
Denizyolları puvantörleri derneğinin toplantısı
Denizyolları puvantorlerl bir dernek kurmuşlardı. Demek ilk toplantısını yapmıştır.
Toplantıda kabotaj kanununun puvantörlerl alakadar eden ve tatbikında lâkaytlık gösterilen hükümlerh-ln tatbikim istemek üzere alâkalı makamlara müracaata karar verilmiştir.
Filvaki bu kanun limanımıza gelen ecnebi bandıran gemilerdeki malların, acenteden başka Türk puvantörlerln de görüp tesbit etmesini âmirdir. Bu hükme bilhasra ecnebi acentelerin riayet etmediklerinden şikâyet edilmiştir.
Dernek bu hususla Ulaştırma Bakanlığı ile liman reisliğine müracaata karar vermiştir.
Kuzu eti bollaşıyor
Havaların iyi gitmesi doiayı-sile süt kuzulan çoğalmış ve fîatler de süratle düşmeğe başlamıştır.
On beş gün evvel İlk defa olarak piyasaya çıkarılan ve kilosu 450 den satılan süt kuzuları dün perakende olarak 300 kuruşa satılmıştır.
Havalar böyle gittiği takdirde bir ay İçinde yeni kuzuların 150 kuruşa kadar satılacağı tahmin ediliyor.
Safiye Ayla’nın Halkevınde konserleri
Ses sanatkârı Safiye Ayla çoktanberl içkili gazinolarda şarkı söylememektedir.
Safiye Ayla bundan sonra Eminönü Haikevlnde muntazaman konserler vermeği kararlaştırdığından belediyeye mii-ıracaat ederek bu konserleri İçin bir tarife tcsbitinl İstemiştir.
Belediyece verilen tarifeye göre konserlere 2 lira, 150 ve 100 kuruş giriş ücreti alınacaktır.
Naim öktem Ticaret Bakanlığına nakletti Belediye iktisat İşleri müdürü Naim ökten, belediye müfettişliğine tâyin edilmişti.
Naim Öktem. bu vazifeden de ayrılarak Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı konjonktür ve yayın müdür yardımcılığına tâyin edilerek yeni vazifesine hareket etmiştir.
TURAL
Öksürüğü keser
Okuyucularımızın Dikkatine:
AZETEMİZİN. diğer bütiin sabalı gazeteleri gibi Anadolu ile Trakyadaki V—-d okuyucularımızın eline tam vaktinde yetişebilmesini sağlamak gayesiyle 15 Aralık 1950 cuma gününden itibaren AKŞAM'ın bir do Sabah postasını neşre başladık. Bazı İstanbul okuyucularımız bize telefon ederek AKSAM'm Sabah Postasını şehrimizde bulamadıklarından bahsediyorlar. MüvezzUertn çoğu da kendilerine aynı şeyin sorulduğunu söylemektedirler. Bu yüzden, sayın İstanbul okuyucularımıza Sabah Postasının yalnız Anadolu ve Trakyada satılmak Çizere çıkarıldığım bir kere daha açıklamak mecburiyetini duyuyoruz.
AKŞAM
Uskumru bolluğu
Uskumru bolluğu devam etmektedir, Belediyenin tesbit ettirdiğine göre son bir hatta zarfında Balıkhaneye 2oo bin kiloya yakın uskumru gelmiştir. Balıklar perakende olarak 35 -50 ve 70 kuruştan satılmıştır.
Düıı az balık yeldiği İçin fiat- ı ler 70 - 90 arasında itfı
Her «terakki» hamlesinde olduğu gibi, bu sefer de bu ciheti dikkate almalıyız-— Eskisinden beter olmasın! Aman, geçtim ola...
(Vâ-Nû)
m*»
Mezununa diploma vermiyen okul
Çocuk servisi
En mükemmel diploma hayattaki başarı — Beyoğlu bir kaya imiş, oraya çarpanlar inkisara uğrarmış — Bu senenin renk ve biçim modası...
Olgunlaştırma enstitüsü atelyelerindtn birinde faaliyet
Beyoğlu Olgunlaşlıı ma enstl-tüsündeylz. 6 katlı olan bu binanın atölye Ve salonlarını çocuk elbiseleri, kadın çamaşırı, nakış, Türk l$i?rl ev İdaresi, fantezi moda, şı-.pka, ır.e3leki ve tezyini resim, kürk. yün ve dantel işleri baştan başa doldurmuş. Faaliyeti, veriler, siparişleri hazırlamaktan, bu arada da 30 öğretmenin nezaretinde 350 öğrenciyi yetiştirmekten İbaret olan bu mües'ese sipariş sahiplerinin girip çıkmaslyle arı kovanı gibi İslemektedir
Memleketimizin yegâne yüksek sanat enstitüsü olan bu çok degerlj okul 12 ekimde beşhıcl yılını doldurmuştur Eu münasebetle açılan sergi gur.de binlerce kişi tarafından hayranlıkla seyredilmekledir
Diploma vermeyen okul
Sergiyi gördükler sonra okul müdiresi bayan Rcfiye Öğiinç'ü ziyaret ettim.
Okula çok rağbet olduğu malûmdur. Gayet sıkı müsabaka imtihanları ile öğrenci kabul e-dlldlğt ve 3 senede büyük bir titizlikle yetiştirilip mezun edildiği halde onlara diploma verilmediğini duymuştum. İlk sözüm müdire ilanımdan bunu sormak oldtv
(— Duyduğunuz doğrudur, dedi. Biz mezun elt İğle iz çocuklara diploma diye bir şey vermeyiz. Bilgileri onları kâtı geliyor. Bidayette bize bir İki eski talebemiz müracaat ederek diploma işlemişlerdi. Ben kendilerine: Size vereceğimiz kâğıt ne işe yarat? Sizin asil dlp-
tornanız. m?sleginizdei!İ başarı olacaktır, dedim O zoınandan-berl bizden kinse diploma istemedi. Biz de bunu vermeği düşünmedik >
— Buraya kimleri alıyorsunuz?
(— Kız Samı» Er.-jlHülerlnl veya Akşam Sanat ckıılunu İyi ve pek iyi derece He bitirenleri müsabaka iıniibanı l'e alıyoruz. Müracaat rok. Fakat atelyele-tiraiz daha fazla öğrenci almağa müsait değildim
Sipariş atölyeleri
Müdire hanım, Olgu ulaştırma Enstitüsünün kuru!masının geçirdiği safha'ın anlatarak diyor ki:
«— Kız Enstitüsünün sipariş çalışmaları İlerisi tçin üınlt verici bir hal aknen etelyelerin teşkilâtlandırılarak Deyoğiu İş muhitine nakledilmesini Bakanlıktan istedik. Bakanlık haklı olarak. Beyoğlu plbl. bütün yurtta şöhret yapıma atölyelerin kesif bir topluluk teşkil ettiği sanat muhitinde karşılaşacağımız güçlükleri hatırlattı. Hattâ eski teknik öğretim müsteşarı sayın Rüştü üzerin şu sözünü hiç unutmam: (Beyoğlu bir kayadır. Olaya çarparak İnkisara uğramanızdan korkarım». Bu sözü dalma hatırlarım. Okulumuz heş sene evvel 3 bin lira döner sermaye İle İşe başlamıştı. Hâlen sermayemiz 27 bin liradır Siparişlerden alınan para senede 2öü bir lirayı bulmaktadır. Burada her şey dışarıya nazaran yüzde altmış daha ucuza dikilmektedir Zira okulumuz bir tlrııretbnne de
Devletler kuvvetlerine göre siyaset, yahut siyasetlerine göre kuvvet sahibi olmalıdırlar
(lfaş tarafı birinci sahifede) olmalıdırlar. Daha doğrusu, kuvvetlerine göre politika yapmalıdırlar.
Esasen, hakikatin bilinmeyen tarafı yoktu. Fakat Kore tecrübesi iyice gösterdi ki Amerika ve Birleşmiş Milletler, gütmek istedikleri siyasetin gerektirdiği kuvvete malik değildirler. Bu kadar az, bu derece zayıf kuvvetle, çok daha üstün düşmana karşı bu çeşit dünya siyaseti yürütülemez. Her hâdisede çıkmaza girilir, her çarpışmada Beri dönülür.
Ya bu politikadan vazgeçmek. yahut her siyasetin tek vasıtası olan maddî kuvveti bu cihan siyasetine göre â-yarlamak lâzımdı. Amerika, geç de olsa, konuşmak için kuvvetli olmanın lüzumunu takdir etti, işe ehemmiyetle girişti. Kore harbi neticesinde duyulan derin acı, Avrupa devletlerinin gevşekliği Amerikan efkârında bir kamçı vazifesi gördü.
Karşı taraf. Amerikanın tan. hazırlanıp kuvvetlenmesini beklivecek mi?
Buna inanmak güçtür.
Öyle olsa. Sovyet Rusya-
ğildir. Gayemiz talebelerimizin yetişmesidir. Bıı arana onların tatbikatını ilerletmek ve kazanma sevkını vernıtk İçin sipariş kabul etmekteyiz.»
Bu seneki modalar
Koskoca binayı dulouıan a-telye ve salon'.arda reler hazırlanmıyor? Gelin elbisesinden bebek İç çamaşırına ve erkek süveterine kadat her şey. dikilip biçiliyor, lşlentyoı ve örülüyor.
Enstitünün resini öğretmeni bayan Nebahat Candan bu se-ııekl moda renkler hakkında şu izahatı verdi:
(— Bu sene moda olan renklerde 1900 senesine doğru bir dönüş var. Bunlar' Mor, siyah, gri ve yeşildir. Esasen biçimlerde de aynı şey göze çarpıyor. Daha ziyade vücuda intibak e-den elbiseler bu sene moda. E-tekler çok dar ve diz kapaklarını hayli geçecek derecede uzun, yakalar kapalı, dar ve uzun, kollar, elbise ve tayörlerle çok kullanılıyor.»
Okulda en çok itine edilen şey resim dersidir. Bütün şubeler kendi branşlar, üzerinde mesleki ve tezvtni resim dersi görüyorlar.
Müdire hanım ilâve ediyor:
«— Bizim için esa? ders resimdir. EH kalem tutan, biçimler yaratabilen bir terzinin mesleğinde muvaffak olması çok tabiidir.»
Bu mükemmel okulda gördüğüm ve öğrendiğim daha pek cok şey var. Onlan da başka bir güjı yazarım
Sadcddin GPKÇEPINAR
nın şimdiden, yavaş yavaş sulh ve anlaşma yoluna girmesi lâzımdı. Halbuki Asva-da Kore meselesini çıkaran odur. Kore işi bitmeden Av-rupada Almanya dâvasını öne sürmesi ve İngiltere ile Fransaya notalar vermesi bir şevler hazırlandığına a-lâmettir.
Amerika hazırlanıp kuvvetle sözünü geçlrinceye kadar, Sovyet Rusyanm, Ko.e gibi, bazı noktaları ele geçirip İlerdeki pazarlığa konu yapmak istemesinden korkulur.
Necrneddin SADAK
Doktor Ali Şükrü, Belediyenin, emri yerine getirmediğini söylüyor
Samsun milletvekili Dr. Ali şükrü şavlı. Millet Meclisinde beyanatta bulunarak ınilletvekll liginden ziyade doktorlukta memlekete faydalı olacağını söylemişti. Bu teklif Meclisle tavsibcdUmlş ve Sağlık Bakanlığı. Haseki hastanesinde üniversite tarafından idare edilmekte olan Çocuk pavJyonunun üst katında Belediyeye ait 40 yatak ayrılarak Çocuk servisi haline getirilmesini ve bu servisin doktor Ali Ştikriiye verilmesini bildirmişti.
Bakanlığın bu kararı ve Belediyeye yazdığı tezkere İstanbul cihetinde yeni bir çocuk servisinin meydana getirilmesi bakımından memnuniyet uyandırmışsa da aradan bir aydan fazla zaman geçtiği halde Belediyenin bu emri yerine getirmediği görülerek vaziyetten Sağlık Bakanlığı haberdar e-dilmişiir. Bunun üzerine Bakanlık emrini tekit etmiş, fakat yine Belediye harekete geçmemiştir.
Hastanede yeri verildikten sonra milletvekilliğinden İstifa edeceğini söyleyen, tâ kin Sağlık Bakanlığı tarafından veri-len emrin vali taralından tutulduğuna işaret eden doktor Ali şiikrü Şavlı dün bir muharririmize demiştir ki:
«— Valiyi de gördüm. Bana »Bütçede para yoktur. Para bulamadığımız İçin bu servisi açamıyoruz» dedi. Halbuki paraya lüzum yoktur, çünkü bu yataklar esasen Belediyenin malıdır ve masrafları da bütçede mevcuttur. Yalnız bir benim maaşım vardır kİ bu da bütçede, para yoktur denmeyecek kadar cüzi bir s?y tular.»
Mangal kömürü narhı indirildi
İstanbul Belediyesi piyasada yakacak Hallerindeki unuıml Hat düşüklüğünü gözönüne a-larak yeniden odun kömürüne narh koymuştur. Belediyenin bu yeni tarifesine göre odun kömürünün âzam! perakende flatı bir kuruş indirilmiştir. Eski tarifesine göre 17 kuruş otan iyi evsaflı mangal kömürü 16, İkinci derecede makbul olan o-dun kömürü de 14 kuruştan 13 kuruşa indirilmiştir.
Diğer taraftan Belediye, şehrin İstanbul ve Beyoğlu semtlerinde tesis ettiği 21 bayi eliyle tan .lm satışlarına devam etmektedir. Yeni tarifeye nazaran tenîlm satışları yapan bayiler halka kilosu 12 kuruştan 200 kUoya kadar kömür verebileceklerdir,
Tarım Bakanlığı İstanbul Belediyesi emrine yeniden külliyetli miktarda kömür tahsis etmiştir.
öğretmensiz köy!
Kemallyenln Oecegü köyünden bir heyet dün matbaamızı gelerek köylerindeki İlk okula ders yılı boşındanberi öğretmen gönderilmediğini ve bu yüzden köydeki 120 talebenin aylardanberl okula devam edemediğini bildirmiştir. Alâkalıların dikkatini çekeriz,
Göçmenlere yardım komitesi
Göçmenlere yardım komitesi dun akşam Vali ve Belediye başkanı profesör Gökay'ın başkanlığında toplunarak para ve ayni eşya tcluırularının toplanması İçin kurulacak teşkilât meselesini görüşmüştür.
Üniversite gençleriyle spor teşekkülleri mensuplarından bu hususta İstifade edilecek ve yardım faaliyeti bu suretle mahallelere kadar teşmil oluna-c aktır.
Snhlfe 3
İstanbul
HAYATTI
Gelen ue giden dövizler
O iiyîik Millet Metlisinde ■t-* bir milletvekilinin, pamuk ve pamuklu mensucat fiatleri hakkmdaki sözlü sorusuna cevap veren Ticaret ve Ekonomi Bakanı, pamuklu fiatlerinin artışının pamuk ihracatı ile alâkalı olmadığını, bu yükselişin, dünya fiatlerinin artmasından ileri geldiğini söyleyerek şu izahatı veriyor:
«— Bu yılki pamuk istihsalimiz yüz yedi bin tondur. Bunun otuz sekiz bin tonu memleket ihtiyacına kâfi gelmekte, geri İcalan kısmı da ihraç edilmektedir. Memleket içinde ihtikârın önüne geçmek için pamuklu mensucat ithal edilmektedir.»
1 — Memleketin ihtiyacına otuz sekiz bin ton pamuk kâfi geliyorsa ve bu da elde mevcut ise ic piyasamızda ihtikârı önlemek için pamuklu mensucat ithal etmeğe neden lüzum görülüyor?
2 — Memleketimizde pamuk pahalılığı ihracattan değil de. dünya fiatlerinin yükselmesinden ileri geliyor, sa. pamuğu bizden satın a-lan memleketler bizim piyasamızdaki ihtikârı önleyebilecek derecede ucuz fiatle pamuklu mensucatı nasıl ihraç edebiliyorlar?
Aynı sözlü soruya cevap veren İşletmeler Bakanı da pamuk ihracatının memlekete üç yüz milyon liralık döviz getirdiğini söylüyor. Döviz getirmek iyi şev amma, ihtikârı önlemek için pamuklu mensucat ithal etmek üzere bu dövizlerin mühim bir kısmını gene dışarıya aktardığımızı da hesaba katmak icap eylemez mi? Mademki memleket ihtiyacını karşılayacak miktarda pamuk elde mevcuttur, bunlara muayyen bir dahilî satış fiatı konulmak suretiyle iç piyasada istikrar temin e-dilseydi ihtikâr daha kolay önlenmiş olmaz mıvdı?
Tine İşletmeler Bakanı, iktisat siyasetinde, alınan bir tedbirin bir zümreyi faydalandırırken diğer zümreyi müteessir etmesi tabiî olduğunu söylüyor ve pamuk fiatlerinin yükselmesinden hususî fabrikaların zarar gördüğünü, fakat Devlet fabrikalarının bu zarara tahammül ettiğini belirttikten sonra büyük miktarda bir müstehlikin İstismarı bahis mevzuu olmadığına işaretle sözlerini şöyle bitiriyor:
«— Spekülâsyona gelince, bu, her zaman mevcuttur. Spekülâsyon olmazsa ticaret olmaz. Elverir ki halkı is. tismar etmeyelim.»
Sayın Bakan çok iyi takdir eder ki fiat yükselişinden zarar gören hususî fabrikalar iş hacmini daraltmak mecburiyetinde kalıyorlar ve bıı yüzden işçilerine yol veriyorlar. Bu vakıa hükümetin işsizliği önleme politikasına uyar mı?
Gelelim istismar cihetine: İktisat siyaseti gereğince paınuk mevzuunda alınan tedbirin faydalandırdığı muayyen bir ihracatçı zümresine mukabil, fiat yükselişinde istismar edilen büyük müstehlik kütleleri değil midir? Spekülâsyonda halk kütlesinin istismarına karşı hükümetin aldığı isabetli tedbiri de lütfen izah ederler mİ?
Cemal REFİK
★ Yarın saat 18 de, Eminönü Haikevlnde doktor Siıheyl Ün-ver tarafından «Aşk» mevzuunda bir konferans verilecektir.
Darülfünuna teberru
Merhum Mahmut paşanın ztvcei muhteremeler! Prenses Fatma hanımefendi 50 bin İngiliz Liralık evrakı nakdiyi- vc senevi yirmi beş bin İngiliz lirası İrat getiren bir çiflik ile bazı araziyi OsmanlI Darülfünununa teber-, ru etmiştir. 1
19 Kânunuewel/192D
Sahile 4
AKSAM
19 Aralık 1950
Balıkçılık bahisleri
Balık avı yasağından vazgeçilmeşHyi oldu
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının Nlsan'dan Ağustos sonuna kadar balık avlanmasını menetmek kararından vazgeçmesi çok ye rindedir. Çünkü:
1 __ Seyyali balıklarımızdan
bir çokları ezuiinıle memlekete büyük faydalar sağlayan palamın. :orik. uskumru balıkları bu müddetin başlamasından evvel yunsurfâunrını tekemmül ettirmiş ve Marmuranun derinliklerine dökmüşlerdir.
2 - Bu mevsimde yumurtalı olan balıklar: Yeri» kayaları, gelincik pisi, kalkan gibi lıklandir. Bu balıklar büyük sürü ve kümele- halinde değil, Karadenizin islisnasn. her kısmına dağılarak denir diplerinde kum ve çakdlar ürerinde, taş ve kayalıklar oyuk vs araların-1 da münferit veya toplu bir halde yaşarlar Bun» binaen ağlarla, kemiyet ve nesil bakımından zararı olaoilecek miktarlarda avlanılamazlar. Bu tasını balıklar sadece oltalar, paraketeler, balıkçı sepetleriyle aa miktarda tutuiablldlklerln-den avlanmalarında hiç bir mahzur ve zarar mülâhaza edilemez. Bunon'a beraber fırtına ve soğuk korkusuyla kış bastırm azdan evvel derin su diplerine çekildiklerinden bunları kış mevsiminde avlamak mümkün değildir. Olsalar bile mevsimleri ha'lclnde raukavvl hüviyetleri değişir, yağsız ve lezzetsiz bir duruma düşer ve zaruret olmadıkça yenmeğe satıh bir kıymet olmaktan uzak kalırlar ve mcmnuiyeün tatbiki halinde bu balıkların artık yüzlerini germek imkânları da kalkar.
3 — Hu mevsimde yumurtalı o’an. palamut Ve uskumrudan sonra en büyük kazanç temin «fen. lezzet ve nefaset itibariyle birinci sınıf bal;klanımızın en başında gelen kalkan balıklansa gelince- Bunlar da deniz (ÜM balıkları olup Karadenizin her tarafında vt deıin su diplerinde yaşarlar. Gerçi bunlar adarla tutulurlarsa (ıo bu ağlar büyük sürü ve kümeler halinde yaşayan seyyah balıklardan uskumru, palamut, hamsi, sardaiya, istavrit, kıracalan avlayan gırgır, alamana. ığnp, mnnbat voli ve yıldırma gibi cebri tazammun etmezler ve kül Uy etli miktarda avlamak kabiliyetini haiz değillerdir. Bir kulaç kadar eninde ve kanyağız olaıı kalkan balığı ağlan Boğaz ağzırda kanya ve çamur denilen sahilden sekiz on ve Anadolu sahillerinde dört
ve kum kırlangıç, dip ba-
beş mil açıklaıda desin sn diplerine uzatılır ve şansa Lerkolunurlar. Kalkan balıkları yalnız bu mevsimde iki torba dolusu yumurtalarını dökmek İçin kaplumbağalardan daha çok bati hareketlerle ve sahil İstikametini takibederlerken bir tesadüf e-seri olarak ra^geldlklerl bu ağlara çarpar ve ktrdil i islerinden tutulurlar, Bunları mem-nuiyet müddetinin haricinde avlamak mümkün değildir. Olsa bile mevsimi olan ilkbahara nıahsus lezzeti muhafaza edemediklerinden para itmez ve para etmeyince dc avcıları bulunmaz ve memleket de o güzelim nefis kalkan balıklarına ebediyen veda etmiş olur.
Bununla beraber bu balıklar Karadenizin mahdut bir sahası dahilinde değil, bütün ber tarafına dağılmış ve derin su diplerinde masun ve mahfuz bir durumda yaşamakta olmalarına ve döktükleri yumurta adedinin, hesapsız?.gır a nazaran tutulan miktar devede kulak değil, devede kıl bile sayılamaz. Kaldı kİ Sinop. Gerze. Samsun ve Trabzon havalisi balıkçılariyle Boğazda ve Boğaz ağzında Kavaklar, Fenerler. Griçe. Poyraz, trva. Kilyos köyleri balrçkılannm yüzlerini güldüren balık da kalkan balığıdır. Binaenaleyh bu balıkları da avlamakta hiç bir mahzur olmadığı gibi menetmekte de umumi menfaat mülâhazası varit değildir. Bu memnuiyet, müddeti biraz daha kısaltmak şartiylc göl ve nehirlerde, kanatlı kara hayvanlarında ve lipariler müstesna olmak üzere bu mevsimde gıda evsafını kaybederek âdeta yemeğe elverişli olmayan bir hale gelen ve bu yüzden meyhanelerde çiroz namı altında meze ve salata olmaktan beşka bir kıymet taşım ıy un. uskumrular haklarında tatbiki memleket hesabına çok faydalı olur.
Emin AYGEN
—------————----(
Casuslar Merkezi I
İSTANBUL I
Amerikan gizli ajanı North’un casusluk
Binbaşı Hugh maceraları
kazan: Van Wyck Mason
Çeviren: Nihaî Karamağaralı
z”
Fransız maçından bazı notlar
İ t. Fil ARMONİ DERNEĞİ 1950 - 51 Mevsimi Abonemin Senfonik Konser Şef: CEMAL REŞİT REY Solist: C A S S A D O
Programda- MOZZART ve LALO KONÇERTOLARI
21 Aralık Perşembe
Saat
18.30 da
Bîleıler gişede
satılıyor.
YILIN ANSİKLOPEDİSİ ,-lmumi rağbet rekorunu kıran, vaktinden evvel mcvruıliı ^tükenen. En büyük takvime ilerin, âlimlerin, pirlerin, filozofların, mütefekkirlerin, doktorların, muharrirlerin, hikayecilerin, hazırladıkları.. Hrr yıl seve neve aldığım? :
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
Sadece bir takvim değil, hakiki bir bilgi hazînesidir Aylardanberi mü te haşvi kİ a ra hazırlatılmakta olan bu r«o.ir takvime sahih olmak fırsatını kaçırmayınız...
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
Yeni yılın en kuvvetli ansiklopedik eseri olacaktır. Bayii nüden istemekte acele ediniz.
— 25 —
Aşkım da, onun akıbetine uğramıştır. O, ölse bile, hayatımın en ağır ânlarında sıyauet edici hüviyetiyle hep karşıma çıkacaktır. Sana karşı duyduğum aşkı İse, Mua’Iânın hâtırası yüzünden iıep nefretle lesöüf-le hatıriıyacağun.
Genç kız, tahkir ve tezyif e-dJldiğl İçin, azarlanan bir küçük kız gibi ağlamağa başladı.
— Bu şekilde konuşma, Burhan... — dedi. Biı gün gelecek, aşkımızı böyle bozduğun, kırdığın İçin sen de esefleneceksin. Hakikati daha iyi anhya-caksm.
Vaktiyle o kadar sevdiği bu genç tazın göz. yaşlarına karşı, erkek mukavemet gösterdi. Hiddetinden daha müthiş olan istihfaf edici öir tatlılıkla dedi ki:
— Haydi, güzelim! Ebediyen buluşmamak üzere veda edelim Aramızda, artık tâmlı karni etmez bir ayrılık vardır Sen arlık benim (arını otaın?-.-.m Muallâ bunu, benden evvel anlamıştı. Haydi Mime Haydi
Dünyanın 1 numaralı futbol otoritesi, milletlerarası futbai federasyonu (FIFA,! başkanı J. Rimct. Türk milli fubol takımını seyretmek ve uiı kanaate varmak iizere Kahlreye gitmiş. Orada Türk genç milli takımının Mısır milli genç takımına karşı çıkardığı temiz oyunu gördükten sonra takım kaplamınız Muzafferi yanına çağırarak şunları söylemiştir:
«— Siz Tiuklerl gerek Londra olimpiyatlarındaki gerek Atlna-dakl hâdiselerle bana çok fena bir şekilde tanıttılar Şunu hemen söyllyeylm ki size İftira etmişler. MısnlıLarin sert ve kasti hareketlerine karşı tam bir sportmene yaraşır şekilde, mukabele etmeden oynadınız; sîzleri tebrik ederim. Maçı gol kemiyeti İtibariyle Mısırlılar kazandılar ama, siz de keyfiyet itibariyle hakiki futbolseverlerin kalblerinl kazandınız.»
Fransız futbol otoritesinin bu sözleri cidden İftihar edilecek bir hâdisedir.
pan Federasyon üyes. yeni kaptanlığa nasbedUmiş oyuncunun mensup olduğu kulüp baştanına hulûs çakarak «emirlerinin yerine getirildiğini» İfade etmiş ve blzdeki idareciliğinı11 şaheser bir n umunesin i göstermiştir!...
2 — İkinci devrede oynatılmayan oyunculardan biri, bütün oyuncular'n önünde Federasyon başkanma iler geri lâflar etmesine rağmen hâlâ bu hâdise hakkında ne resmi ve ne de hususi bir tebliğ federasyonca yayınlanmağa lüzum gö-rülmeyerek hâdise ilerde ele a-Lmmak üzere Kapatılmıştır!...
3 — Milli rakımımızın göz bebeği diye anılan bir şımarık futbolcu, 19 Mayıs stadyumunu dolduran binlerce seyirci önünde bir Fransız futbolcuyu göğsünden tutarak kata atması hâdisesini de örtbas edelim, e-delim amma bu profesyonel Fransızın memleketinde yapacağı yaygarayı kim susturacak? Hadi buru da iki sene sonraya atalım!...
4 — Yine milli takımımızın esas elemanlarından biri sinirlerine hâkim oıamayarak maçın İsviçreli orta hakemine karşı bir suç teşkil edecek hareketlerde bulunmasını d’ alâkadarlar nasıl tevil edecekler acaba?..
5 — Müsabakadan sonra Fe-derasj’on üyeletfnder biri, İlk devrede 3 gol yediği İçin kendisini kabahatli gördüğü kaleci için: «İlk devrede oynayan ka-ledden maada diğer oyuncuları yerlerinden ben oynattım! Kaleciyi değiştirmişler» demek düpedüz mesuliyetten kaçmaktır.
Futbolcularımızın Mısırdaki örnek hareketleriyle çok haklı olarak, milletlerarası futbol federasyonu (F. t. F Al nln meşhur Fransız başkanı J. Rimet nezdinde kazandıkları prestiji Ankaradaki lüzumsuz ve.yersiz hâdiseler korkarız ta silip süpürmesin.
— Sırlarımsa nüfuz edebilmek gayesiyle sormuyorum binbaşım... Asla... Fakat hâriciyeden «ize her türlü yardımda bulunmak üzere talimat aldım da—
Hugh:
— Çok teşekkür ederim, albayım... — dedi. — Sizinki kadar âlicenap ve pratik bir hükümete az rastladım.
Kapıya, tereddütle vuruldu.
Albay seslendi:
— Giriniz...
Köylü kıyafetinde mahçup tavırlı bir hizmetçi kız, İçeri girdi. Albaya usulla yaklaşti-|| — Sabah şerifler hayırlı ol-
öylesi şayanı tercihti. Mc Kerizle, sefaretinizden gelen pek ı mühim bir çağrıya cevap ver- I mek üzere Edirneye £ltti. I delişmen yüzbaşı Larklnl de I beraber götürdü. ’
Yine karakola dönmüşlerdi. Hugh'le albay Razi. odada yalnızıiılar. Jandarma subayı, I tipiye ve ısırıcı soğuğu rağmen, ı hazırlıkta bulur, mak İçin çık- 1 mıştı.
Hugh:
— O takdirde tayyare He gitmeği tercih edeceğim! — dedi. — Zira âzami süratle oraya t varmak istiyorum, öğrenmeği I arzu ettiğim en mühim mesele- |
Başındaki yara berelerin üze- sun efendim! — dedi.
rine konulmuş pansımanlan eli! Siyah yün atkısının altında İle yokladL ellerini sinirli rinldll uğuştura-
— öğrenmek istediğim meşe- Irak susuyordu.
1c. Erle Breeon'un yahut öte- ’ J
kilerin Kavaklı'ya ne zaman u-laşabüecekieri.
Albay, Razi. sinek tersleriyle mülevves, sararmış haritaya 'yaklaştı.
1 — Eğer bu komünistlere u- kadm sizinle görüşmek lstiyor-mulmadık bir talih yardım et- .muş, binbaşım. Ne dersiniz?
— Şu bir kaç dakika yatımdan ayrılmağa mecburum. Bundan dolayı sana memleketimizi satan adamlar hakkında ne düşündüğümü söylemiyece-Çim. Yalnız senin yaptğın halaları kavrayışından bahsedelim.
Vclralee’nin gözlerinde deh-fet belirdi.
— Rica ederim, glUr.e. Hugh!
— diye yalvardı. — Çok korkuyorum. Bana l.erşey bh tuhaf görünüyor; yabana görünüyorum. Ah memleketimde olmayı ne kadar isterdim. Gideceğim. Eğer hapse girmezsem mutlaka memleketime döneceğim.
Alnındaki kucmresi hızla çe-
kip attı.
— Eğer memlekete dönemez- ‘
sem babama yazmağı vâdeder misin? mum.au m MU «m*m
Seşl. lnamlır.ayacak kadar tor mülteci ’
güçlükle çıkıyordu. |gibl vaW₺ kaybetmiş; fırtınanın
— Babam kilisede vaizdir... dinmesini bekllyerck hududu
MIssLsLppi’de... ismi Cameron... igeçenıemj§ıerdir, zira hududun ı Bizim yaşadığımız yer.. Yasa- ; ---- ---
dıs, yer... Roa.-ooa a yelondır.. Keudlnu de görebilirsl-!|
Kuzum, kendisine söyle: Vel-valee... Onun kızı Velvalee- yap bHenMan çok pişmandır. ram,,s pj^Mtartyle, kelıaıe-ŞUndl babamı w kardeşlerime ,crine glbl
verdiğim utançtan dolayı yanı- 1 yorum...
Üstiiste feci feci şekilde öksürdü ve şiddetle titredi.
— Allah Mkuu söyle; söyle toâen'asTOtomr?
babama... Ben memleketime1 ------------ - -
fenalık yapmak Ütemedim... Memleketim harikulade güzel bLr yerdir...
Gözlerini, ellTinir. tersiyle u- 'fazladır, ğuşturdu.
— Ah, bllsen, farbelâlı mavi tuvaletimi tekrar giymeği ne
, kadar isterdim.. Daphnc teyze-ı nün dansında giymiştim... Yok. hayır!... Gelecek perşembe I Car rol'la beraher gidiyorum... löyle değil mi?.. Yoksa cuma 'günü mü?— Hayır, Randolph. sana güvenirim,,. Settyl sen...
Binbaşı Hugh, dişarda bekleyen ihtiyar kadını çağırdı:
— Yine sayıklıyor. — dedi. — re. Bulgarlar eskisi gibi boîşc-
Şu doktor gelmeacele etse viklerle «işbirliği» yapmak iste-iyi olacak. .miyorlar... Cidden pek ahmak-
I Jlngles mırıldandı: jhk etmişlerdir: Kremlinin yal-
j — Zavallı kız. Duıun baka- dızlı vaitilerinln kıymetsizliğini yım. Acaba elimden bir şey ge- yeni yeni anlamağa başlamışlar lir mİ?
Elinden bir şey gelemezdi. ' İki saat sonra Velvalee Ca-, , mezon, Hazer denizinin batısın- , ıdan yayılan tehlikeli bir griple ' vefat etti.
| Kısa bir Türkçe muhavereden sonra, albay Rzzl’nln yüzünde bir şaşkınlık, oir perişanlık belirdi.
Hugh’e hitap etti :
Yayla köylerinde oturan bir
Kabul edecek miriniz?
— Elbette...
Bir dakika sonra, içeriye, ça-. — - —---------muzlara bulanmış köylü ayak-
Yaşa- (jteyanı. pek vahşi ve ıssız yer- kabüariyle, tıknaz vücutlu bir nnrt.r kadın içeri girdi. G havalide
niz: Bakın, hiç yol yok. 'kullanılan siyahlı kırmızlı taı-
[ Kaşlarını çattı Tütünle sa- maştan bir etekliği vardı.
Yağlı siyah saçları, başörtüsünün altından, yanık alnına düşüyordu.
Albay Razi. kadına bazj şeyler söyle dL Kadın da, vızıltıb bir sesle cevaplar verdi.
— Yakın köylerin birinden geliyormuş... — diye, bay Razi, muhavereyi Hugh'e tercüme
yaptı:
| — Herifler, ya atla sınırı geçme te teşebbüs etmişlerdir: ya-|hut da, yaya olarak bu tepe-
memleketime | Hâlâ yQZy kızRunsı bı-
yıklarını sıvazladı.
yilUUlİlil r •"VAlOVVIVjri jaugu e «CIULLUIV
I — Kar, düz satıhlarda yarım etti: — Yeminle temin ediyor; metreyi buldu. Çukurlarda daha bu sabah, hudut istikametinde giden bir kadınla İki erkeği yakalamış.
Hugh sordu:
— Bahsettiği köy buraya ne kadar mesafede?
(Arkası var)
.fazladır. Senin kar aklar da, 'klmbiiir, ne şekilde firara mecbur oldular. Her halde teçhizatları da tamam değildi. Bundan dolayı, eğer şansları yardım etti de sağ ka’.abildilerse, Kavaklı İle irtibata geçtiklerinden dahi şüpheliyim. Fakat hudut nöbetçilerine rastlamış olabilirler.
| — Anladığıma göre, albayım, .hududun ötesi, hayl* İptidai? | Bizim ajanların raporlarına gö-
Geçen pazar günü Ankarada yapılan Türkiye - Fransa B milli maçı İse. J. Rimet’nln vatandaşları İÇta ne kadar hüsran olmuştur kimblllr? Bu maçı görmedik. Anlatanlara göre sertliğe evvelâ Fransızlar profesyonelce başlamışlar, bizimkiler de amatörce mukabele etmişler.
Bu arada gerek maçtan evvel, gerek maç esnasında ve gerek maçtan sonra olan müessif hâdiseleri birer birer gözden geçirelim:
1 — Milli takımda oynayacak futbolcular stadyuma gitmek fişlere otomobillere binerlerken Federasyon üyelerinden biri milli takım kaptanı Muzaffere yaklaşarak kendisinin kaptanlıktan azledüdiğlni ve yerine bir başkasının tâyin edildiğini bildirmiş ve daha maça çıkmadan bütün oyuncuların fksab» bu hâdise ile bozulmuş. Bu teklifi ya-
nımı ■ !■■■« timi»■■■■■ III milli
Haluk SAN
—Yarın akşam MELEK Sinemasında
Sinema dünyasının eıı parlak iki yıldızı ; TYRONE POKER - GENE TIERNEY gibi iki büyük artistin yarattığı ŞAHANE YALAN
• demektir.
| Albay Razi, tasdik etti:
I — Doğru söylüyorsunuz. Eğer Rus makamları Bulgaristanda mevcut olmasa, şirin hududu aşınanız mesele teşkil etmezdi.
Masaya yaklaşıp, ağzına lar-çinli bir akide şekeri attı.
Hugh sordu:
........... — Edirne ile irtibat temini j»j«t taMh mOmkM mudur’
ı — Tabii... Niyetiniz nedir?
1 Alman tipi çini sobanın ya-
XXVI
İStANBULDAN gelen
HABERCİ
Albay Razi, kahve fincanını bıraktıktan sonra g_4„ _____
Fransi2caslyle aedi ta:
— Meseleyi resmi mütehas-
sıslar tetkik ettiler. Mc Kenzle n:nda duran zayıf, geniş omuz-de, ben de aynı fikirdeyiz: Hu- I«. uzun boylu Hugk'ü mavi dudu yaya geçmek hususunda gözleriyle süzdü ve derhal ilâve 1 muvaffakiyet muhaldir. Gerçi etti:
sen git... O milyonlara, o lükse kavuş... Nişanlın bütün hülyalarını hakikat haline getirmeğe ehildir. Bense, işlerimin başına döneceğim. Şunu bil kİ, Muallâ yüzünden çektiğim ıstıraba kıyasla, aşk yüzünden çektiğim ıstırap pe daha hafiftir.
— Şimdilik öyle olabilir. Fakat ileride, yerleri değişecektir.
Aşkın büyüklüğü kendini hissettirecek. Haber veriyorum.
— Haydi, güle güle küçük hanını...
Erkek böyle sakin konuştuğu sırada, kız, kafese kapatılan ve bir canavarın tehdlume uğradığı için bir türlü kaçıp kurtu-lamıyan kuş gibi çırpınıyordu. Bu canavar lâkaytlRtl: Burhanın lâkaytllğl! Onun pençesinden kurtulanı iyordu. Sevgilisinin boynuna alalamıyordu. O-ıı gittikçe büyüyen aşkının [bütün coşkunluğu ile öpmek, inmek istiyordu Muvaffak olamıyordu.
Ypls içinde ne yapacağını bilemezken, gururu yine galip geldi.
Bâşmj kaldirdıt
V.
(That Wunderfu. ürge)
Büyük ve nefis filmi takdim edilecektir.
Numaralı biletler bugünden, satılmaktadır.
,---'SİNEMA DÜNYASINDA NADİR YARATILAN HARİKALARIN EN MUAZZAMI
PERŞEMBE AKŞAMI E L H M R
Aşkiyie mest, lhtlrasiyle bedbaht, zulmiyle mahveden tarihin en zalim kadınının en müthiş romanı.
BORJiYALARIN İNTİKAMI(
FAULETTE GODDARD — JOHN LL’ND — MACDONALD CAREY'in zaferi
DİKKAT: Yılın zaferi «CONİ BELİNDA» filminin LALE ve AR'da son günlerinden istifade ediniz. I
BEYAZ TAVUS I
ALİ MARMARA
VE MACERA ROMANI
— Allaha ısmarladık öyleyse... Heykelimi köşke gönderirsiniz. Büyük babam hesabı görür.
Delikanlı, Mlırıi'nin bu ümidini de kırdı. Zira kızmadı :
— O heykeli size veriyorum. — dedi. — Hürriyetim karşılığında— Azad oluşum, daha fazla bir emeğe değerdi, doğrusu...
Ve bu, son görüşmeleri oldu.
★
MUCİZELEG
Mucize diye oir şey olmasa, bölün tinlerde bu merhumun karşılığı bulunmazdı Bozan da mucizeler blrlblrinl ınkip eder.1 Silsile halirdc' mucizeler dc tabiat kanunUruj» r.jtarı değildir. çünkü maazBİ'ah sislle halindeki ’elâketlere de rastlanır.
Bu sefer, Burkan mütemadiyen kazanan bir kumarbaz gibi, hayatta hep iyi talihlerle karşılaştı;
Bunlardan hrincîs' şuydu kl, Muallâ. koma’dan çıttı Üç gün baygın yattıktan soma, nefes alışı, kalbinin nttşı kuvvetlendi. Gözlerini yarı aşılamışken, sesi de duyuldu:
— Anne!
— Nç yar yavrum?—A, sesini İşittim... Ne bahtiyarın, evlâdım...
— Geldi -nl’J
— Ağabeyin n i?
— Hayır-.- Ağabeyin" değil...
— KJm, ya... E’/lâ.ı.m?
— Burhan,
Sadlye hanımefendi:
«— Eyvah, sayıklıyor!» diye düşündü.
Ve aklına İhtimallerin en kü-
llüsü geldi: Mumun sönmeden önce son ışıldayışı ölümden evvel de böyle olmaz mı imiş şimdi. Muallâ da. öyle, birdenbire sönecek.
— Cevap ver.-enc anneciğim... Beklerken dalmışım... Acaba ne kadar uyudum- Buriıan gelmedi mi?
— Gc!dl, ç-ıcuğum... Senin uyuman epey şirdü- Nöbetleşe taşında bekledik . Şimdi o yatmağa gitti, ben bekliyor um...
Şimdi Muallâcik. gözlerini açmıştı. Süzgün emsiyle hâlâ yüzünün güzelliğlı.l muhafaza e-dlyordu. Fakat yaşı küçülmüş, bırt altı sene evvele £ imiş gibiydi.
Annerine balt’i. etrafa baktı:
— O!. Saban olmuş .. Uyuduğum zaman, henüz gece olmuştu... Aııııi'n da etliKslz u-
yumuşum! — dedi — Geç mi geldi?
— Ağabeyin mİ?
— Burhan.
— Niçin ağabeyin olmasın?
— çünkü Burhan ağabeyim değil...
Sadlye hanımefendi çok heyecanlandı. Demek bu kız, hayatının sırnnı biliyor? Böyle kontrol kabliiy(tiniD rnyılladığı bir anda bildiğ>fd ortaya vuruyor? Burhanın da ağabeysi olmasını istemiyor...
Böyle bir anında anu konuşturmak İstemedi:
— Yorulacaksın, uyu evlâdım... — dedi.
— Burhanj çağırın... Belki de son defa göreyim...
Sadi ye hanımefendi, bu arzuyu yerine gelh aek için dışarı çıktı. Burhan da zaten, bir İki saat uyuduktan soma annesiyle nöbet değiştirmek için a-şağı iniyordu. Anne, oğluna müjdeyi verdi. Fakat haftanın başucupa gittikleri vakit, onu yine kendinden geçmiş buldular.
Sahici bir sa>nklama başladı: (Arkası var)
«BRİDE OF(
VENGEANCE.J
King. cinayetini İşledikten lonra sakin ve müsterih bir kalble çekilip «İtti. Hakikaten ipini mükemmelen becermişti. Kurgun Frank’ın kalbine İsabet etmişti. Tabancayı; da cesedin yanında bırak liftin a göre P°" llsler, cinayeti mutat bir intihar vakası olarak telakki edeceklerdi.
Kaatll o gece Frank'm evine gittiği zaman çok oturanııya-caftını bahane ederek eldivenlerin! çıkarmadığına göre tabanca üzerinde parmak İsleri bırakmamıştı. Sonra aleyhinde hiç bir delil, ve emare mevcut olmadığını da biliyordu. Çünkü 5 bin dolarlık Benekten kimsenin haberi yoktu. Senet 1*. şimdi cebinde bulunuyordu. Ü-aım tamundan beri kendisini çok üzen bir dertten kurtulmuştu.
Çünkü maktul Frank, bu borcu. yüzünden kendisini mahkemelere sürüklemiş olsaydı «engin dul madam İron Ue evlenmek hususundaki bütün gayretleri boşa gidecekti.
Artık bu tehlike de mevcut değildi Hayat ve saadet kendirine tebessüm ediyordu. İki hafta sonra eengln dol madam tron He evlenmek suretlle milyonlara konacaktı. O zaman İplerini yalıma koyacak ve kimse iflâs arifesinde bulunduğuna »nlayamıyacakta.
King. arkadaşı Frank’ı öldürmekle işlerini yoluna koymuşta. Vaziyetini düzeltmek İçin bu cinayeti İşlemekten de başka bir çare görememişti. Beş bin dolarlık borcunu, ödemek İçin Frank İki defa mühlet vermiş, fakat son defasında kendisine: . Borcunu ödemek için 17 şubata kadar bctliyeceftim. Borcunu o tarihe kadar ödeyemezsen 18 şubat sabahı, seni mahkemeye vereceğim» demişti.
17 şubat gecesi King, gece yarısından az evvtl bekâr arkadaşının apartırnan kapısını çaldı ve kendisine kapıyı açan FraAka gülerek:
— Bugüne kadar borcumu F^pmertiam takdirde yarın mahkemeye başvuracağına dair bana «oyl ediklerini hatırladım. Bu saatte evine gülmemin sebebi bu dur. dedi.
Frank bu dairede yalnız oturuyordu. Ev işlerini gören hizmete! kadın ile uşağı, geceleri apartımanda kalmıyarak evlerine giderler, sabahlan saat yeplde işlerine gelirlerdi.
Frank, arkadaşı Klng'e:
— İçeri gir. Palton İle eldivenlerini çıkar. Odam çok sıcaktır. dedi.
— Hayır vakit geçtir. Burada çok kalmıyacafeım. Borcumu verip senedimi aldığım gibi çıkıp gideceğim.
— Bir kadeh viski de İçmez inisin?
— Bu gece fazla içtim. Korkarım biraz daha İçersem gözlerime uyku gircıniyectk.
Frank:
— Mademki içmek istemiyorsun Ben de ısrar etmlyeceğim diyerek borç senedini getirmek için bürosuna girdi. Bir dakika osnra elinde senetle dondu. Kiııg. Frank'ın yanma gitti:
— Al paralanın cimri diyerek gûya para çantasını çıkarmak için elkıl iç cebine altı. Fakat para çantası yerine tabancasını çıkararak arkadaşının kalbine dayamadı e ateş etmesi bir oldu. Zavallı Frank, kanlar içinde yerlere yıkıldı.
King. senedini aldıktan ve cinayete İntihar süsü vermek llçlr. tabancasını maktulün cesedi yanında bıraktıktan sonra çıkıp glttL
Ertesi sabah Frank'ın uşa-ftiyle hizmetçi karlın eve gelerek efendilerini ölmüş bulunca derhal karakola haber verdiler.
Polis müfettiş! Rollk. bir kaç1 polisle beraber aparlımona gelerek tahkikata el koydu.; Frank, apartuııan salonunun ortasında bulunan büyük masanın yanında yüzü koyun yere düşmüştü. Sag eliuln yanında tabanca duruyordu. Silâhtan bir fişek eksikti. Etrafa oyun kâğıtları serpilmişti. Fakat bu oyun kûğıllanndan dördü, ötekilerden biraz ötede sıraya dirilmiş ti.
Cesedi muayene eden zabıta doktoru:
— Maktul derhal ölmedi. Tahminime göre vurulduğu andan itibaren ölünceye kadar bir, bir buçuk saat geçmiştir. Kurşun, kalbi sıyırmıştır. Fakat ciğeri delerek geçtiği için fflilmü İntaç etmiştir.
Polis müfettişi Rolik sordu: |
Atom bombasından korunmak kabil mi ?
Fransız atom bilginlerinden Dr. Lafay'ın dikkate şayan tavsiyeleri
— Hâdise İntihar mı?
__Emareler, bunu gösteriyor.
____ Ölüm ne zaman vııkubul-muf acaba?
— Gece yansı, belki de gece yatısından az bir müddet sonra... Saati katiyetle tesblt ede-
FolLs müfettişi:
— Âll_.. Şimdi. tabancayı muayene edelhn diyerek yere diz çöktü. Tabancayı mendiliyle tutarak maiyetindeki polislerden birine verdi:
— Sam dedi. Şu tabancayı müdiriyete götür de üzerindeki parmak izlerini tetkik etsinler. Gitmeden evvel maktul Frankın parmak İzlerini al.
Polis müfettişi, maktulün u-şağı Annam’ı çağırıp sordu:
— Efendin, oyuna düşkün müydü?
— Hayır mösyö! Mösyö Frank, ara sıra kendisini ziyarete gelen bazı arkadaşlarlle eğlence kabilinden kâğıt oynardı.
— Efendinin öd ürken oyun kâğıtlarını yanma almak istemesi sana tuhaf görünmüyor mu?
— Evvelâ kâğıtlarının tesadüfen yere düşmüş olduğunu sanıyorum. Efendim, dün gece ziyaretine gelen bazı arkadaş-larOe bir aralık kâğıt oynamıştı.
— Bu arkadaşlarının İsimlerini hatırlıyor musun?
— Tabii mösyö! Gelenler Rişar Strong, Tom Şmlt, mis Hellen Plsson ve Androus Mont idiler.
— Mösyö King, burada değil miydi?
Uşak sordu:
— Efendimin mösyö King İle münasebetini biliyor musunuz? Mösyö King dün gece yoktu. Zaten buraya çoktan beri uğramaz oldu.
— Bu ziyaretçiler, kaçta gittiler?
— Saat 21 e doğru... Bir çeyrek sonra da ben gittim.
Bu esnada telefon zili çaldı. Polis Sam. müfettişi aradı.
— Tabanca üzerinde parmak iri yok. Âdeta el He tutulmamış gibi.
Müfettiş IJâve etti:
— Yahut eldivenli bir el tarafından tutulmuş olacak kİ üzerinde parmak izi bulunmuyor.
Müfettiş, bu muhavereden sonra maktulün uşağına dönerek sordu:
— Mösyö King’in ev adresini biliyor musonuz?
— Mösyö King, 33 üncü caddede 107 numarada oturuyor.
Müfettiş, cesede dokunulmamak için maktulün evinde bir polis memuru bıraktıktan sonra İki polis alarak yola çıktı. Bir , kaç dakika sonra Klngln kapısını çalıyordu. Kapıyı kendisine bizzat King açtı.
Müfettiş kendisine hüviyetini söyledikten sonra:
— Haberiniz var mı? Mösyö1 Frank ölmem iştir, dedi.
King, soğukkanlılığını muhafazaya çalıştı:
— Ne demek istediğinizi anlayan») yor um cevabın] verdi.
— Halbuki ne demek İstediğimi derhal anlaman lâzım Frank derhal ölmemlşilr. Hastanede can vermeden evvel ka-atilin idm olduğunu söylemiştir.
King. müfettişin bu sözleri üzerine sarsıldı, acı acı gülüm-slyerek mukadderata boyun e-ğen bir adam teslimlyetlle:
— Oyunu kaybettim. Frank') ben öldürdüm, diyerek suçunu İtiraf etti.
Müfettiş, kastilin ağzından b?k itirafı kopardıktan sunta Klng'e hitabederek:
— Cinayetinizi İtiraf ettiğiniz
için hakikati ben de sana söy-İlyeylm.
Frank, n» hastaneye nakledilmiş, ne de ölmeden ewd ifade verebilmiştir.
King, likaydı İle başını sallayarak cevap verdi:
— Meselenin artık ehmeml-jnetı kalmadı. Merakım şudur: Frnnk'ı benim öldürdüğümü nasıl anladınız?
Müfettiş izahat verdi:
— Evvelâ bize zannettirmek istediğin gibi bu hâdisede bir intihar mevzuubahls olmadığını nasıl anladığımı snna anlatayım.
Bundia kabahat şendedir, Tabancayı malktulün yanında bıraktın ama, elinin parmaklarını parmak İzi bırakmak, için üzerine dokundurmadın. Tabancanın üzerinde parmak İzi bulunmaması. bize garip göründü ve şüpheye düşürdü. Kaalllln sen olduğunu nasıl anladığımı da şimdi söyliyeylm: Frank'uı derhal ölmediğini sana söylediğim zaman yalan söylememiştim. Maktul, vurulduktan sonra,
bir, bir buçuk saat dalla yaşadı ve ölmeden evvel koatllin temini yere yazdı.
— Ne suretle yazdı?
— Oyuri kâğıtlar İle... Anlaşılan maktul masanın üzerinde bulunan oyun kâğıtların] eliyle almış ve dört Rua kâğıdını sıra ile dizerek kastilin ismini yasmıştır. Rua biliyorsunuz kİ İngilizce King yani Kırat demektir. Eğer bir Rua kâğıdı koymuş olsaydı, dikkatimizi belki çekmeyecekti. Halbuki dört Rua kâğıdını sıraya dizmekle dikkatimizi celbettl. Yarını saat evveline kadar ismini bilmiyordum. Tesadüfen maktulün uşağına King namında birini tanıyıp tanımadığını sordum. Ondan da Farnk'ın arkadaşı olduğunuzu öğrendim. Fakat mücrimiyet.lnlri tebslt edebilmek için İtirafınızı koparmak lâzımdı. Sen de müşkülât çıkarmadan suçunu itiraf ettin.
Kaatll King başını önüne e-gerek polisleri takip etti.
Çeviren, A. HİL ÂL t
Temenniler
P.T.T. idaresinden bir istek
İmzası bizde mııhfuz bir okuyucumuz yazıyor:
«Büyük puftahanenin havale kısmı, günün her saati İğne atılsa vere düşmlye-cek derecede kalabalıktır. Burada havale almaya gelenlerle bir Kİşl meşgul olmakla ve cidden takdir ed.1- [ lecek bir süratle İş görmektedir. Fakat toptau. meselâ 100-150 havalesi olanlar, bir - iki havale içte gelenleri uzun müddet bekletmektedirler. Bir havale İçin iş sahiplerini uzun müddet bekletmek ve zaman kaybettirmek her halde P. T. T. idaresince ae doğru görül-mlyecek bir harekettir. Havalesi çok olanlar için başka bir memur ikame edllmesi-ni temenni ediyorum.*
Japonya’ya 1750 ton pamuk ihraç edildi Mersin (Akşam) — Armatör Kışmbay Biraderler firmasına mensup Kanal vapuru tanınmış Adana pamuk tüccarlarına alt 1750 ton pamuğu hâmli olarak kaptan B. Necati Deniz-er'Ln kumandasında Mersin limanından Japonya’nın Kobe Umanına müteveccihen hareket etmiştir. Şimdiye kadar İlk defa olarak bir ihracat malımız bir Türk gemisiyle doğruca Japonya'ya gitmektedir.
Bir ihtiyar kadının bacağı kırıldı
Sivas (Akşam) _ Carall-kebir mahallesinden geçmekte olan Sivas 89 plâka numaralı kamyon Ulucaml civarında kaldırıma çıkmış ve o esnada kal-dırun üzerinde bulunan 50 yaşlarında Nezaret Yamaç İsimli ihtiyar kadına çarparak safi bacağım kırmıştır.
Trende kavga
Kendini dışarı atan bir yolcu yaralandı
ı Fevzlpaşa 17 (Akşam) — Evvelki gün Malatyadan gelerek Haydarpaşaya hareket eden trcııde kavga çıktığı ve bir şahsın yaralandığı haber alınmıştır. Yaralanan, Urfalı Aziz adında biridir, îddla ettiğine göre trende üç kişinin tecavüzüne uğramış ve bunların elinden kurtulmak için kendisini Kömürler - Fevzlpaşa arasında tren hızla giderken dışarı atmıştır, İmdat İşareti verl-jlerek tren durdurulmuş, ağır 'surette yaralanan Aziz, hastaneye kaldırılmıştır. Mütecavizler aranmaktadır.
Ulaştırma Bakanlığı genel müdürlükleri Ankara 19 (Akşam) — P.T.T.
Devlet Denizyolları. Devlet Demiryolları ve Havayolları haklımdaki kanun taşanlarını hazırlayan Ulaştırma Bakanlığındaki ihtisas komisyonu Bakan Bey fi Kurtbek'ln başkanlığında çalışmalarına devam etmektedir. Her birisi birer işletme mahiyetinde olan genel müdürlüklerin ran tabi İşletmelerini temin edecek yeni teşkilât kanunları mevcutlara nazaran büyük değişiklikler ortaya koyacaktır.
Diğer taraftan Ulaştırma Bakanlığının memur tensikatı gibi sakim bir yola sapmayacağı da ilgililerce İfade edilmektedir.
Traktör altında ezildi
Maraş (Akşam) — Maraşa yakın bir şoseden fazla süratle geçmekte olan Murat Atasoya ait bir traktör devrilmiş, traktörün şoförü yaralanmış, sahibi Murat İse tekerlek altında feci bir şekilde parçalanarak ölmüştür. Adli takibat yapılmak-'
Fransız senatosu »ağlık komisyonu başkanı ve aynı zamanda atomdan korunma komitesi âzalonndan olan Doktor Bernard LAFAY'ın, atom bombasından korunmak İçin gerekil olan tedbirler hakındakl izahatı dünya çapında alâka uyandırmıştır.
Evvelce yaptığı çalışmalarla bir çok akademik mükâfatlar kazanmış olan Dr. Lafay- şimdi de bütün enerjisini atom bombasına karşı korunmak için çareler aramağa safetmek-tedlr.
Dr, Lafay'm atom bombasından korunmak imkânı bulunup bulunmadığı hakkında bir Fransız gazetecisinin sualine verdiği cevap şudur:
— Atom bombasına karşı korunma şüphesiz mümkündür. Amma tam manuıyie korunmadan bahsedemeylz.
Mamafih unutmamak lâzımdır kl hükümetin alacağı tedbirlerden başka, şahısların da, ayrıca korunma için gerekil ted birleri almaları lcab eder.
Atom bombasının tesirleri
— Hiroşima ve Nagazaki bombardımanında, atom, bombasının civarda bulunan herşeyl mahvettiği doğru mudur?
— Hayır. Bombanın tesirleri biraz mübalâğalı olarak anlatılmıştır. Tesirler, esas olarak 3 e ayrılabilir, önce şiddetli rüzgâr: Atom bombasından hâsıl olan fırtına saatte 1200 Km. sür »tindedir. Hararet de İkinci derecede kuvvetli bir elemandır. Yıldırımı andırır. Çok şiddeti! olarak etrafı yakar ve yıkar.Ha-raret derecesi binlerle ölçülebilir. Bundan nlsbeten korunmak mümkündür. Üçüncü olarak korkunç bir radyoaktivite bütün heybetiyle belirmektedir.
İlk ikf tehlike oldukça klâsik addedilebilir: Evvelce yapılmış olan bombardımanlarda da bun lar esasen mevcut idiler... Ama eskisine nlsbetle çok daha şiddetli olduklarını kabul etmek zorundyaız. Zira bir atoûı bombası 1000-2000 büyük bombanın yerini tutar.
Diğer bir tehlike yeni olarak belirmektedir. En müessir olanı da bııdur. Zira alışmamış bulunan blmseler İçin pek. ziyade meçhul noktalar mevcuttur.
Atomik ölüm
— Atomik ölüm hakkındakl fikrinizi öğrenebilir miyiz, acaba doktor?
— Her şeyden evvel bilmek lâzımdır kl, bilginler için meç-, hul addedilen kelime ve atomik sır kalmamış gibidir. «Atomik* kelime itibariyle çok suiistimal edilmiştir. Bomba patladığı sırada Radyum ışığını andıran parlak bir ziya gözleri kamaştırır. Bu riya, çok şiddetlidir. Zira bir atom bombası yüzlerce ton Radyumun dağıtacağı miktarda ışığı ortalığa yayacak kud rettedlr.
Fakat hepsi bu kadar değildir. Uranyum veya Plütonyum'un parçalanması neticesinde radyo aktif pek çok küçük parçalar hâsıl olur.
Meydana gelen fazla ışık fevkalâde zararlıdır. Halbuki aynı ışık az olarak kullanıldığı takdirde kansere karşı fevkalâde müessirdir. Etrafa dağılan ufak parçacıklar maalesef aylarca ve hattâ senelerce, fevkalâde zararlı ve öldürücü hususiyetlerini muhafaza ederler, Atom sahası. Radyumla doldurulmuş tehlikeli bir arazi halindedir. İ-çlne girmek fevkalâde tehlikelidir.
Sığınaklar çok müessir olurlar
— Mevcut üç tehlikeden en tehlikeli olanı hangisidir?
— Maalesef üçü de birbirinden daha tehlikelidir. Ânl patlamalar çok uzaklarda bulunan kimseleri ânl olarak öldürebilir. Hiroşima ve Nagazakl'de yapılmış bulunan tecrübelerden anlaşıldığına göre, sığmaklar fevkalâde çok müessir olmaktadır. Ölümlerin çoğu yıkılan binaların altında kalan kimselerin kurtulabilme fırsatı bulamamalarından ileri gelmiştir.
Işık darbesi fevkalâde kısa sürer, amma çok müessirdir. Çok uzakta bulunan kimseleri anide öldürebilir. Bunu güneşin parlayıp sönmesine benzetebilmek mümkündür. Bu hararet sonunda bilhassa çıplak olan derilerin yandığı ve tedavi edilmez derecede yaralandıkları nazarı dikkat! celbetmektedlr.
Zehirlenme ile ölüm
— Radyoaktiviteye karşı alınacak tedbirler hakkında neler düşünülebilir?
—- Maalesef, radyoaktiviteye karşı alınabilecek tedbir mevcut değildir. Beton, duvar, ne var. ne yoksa hepsinden geçebilir.
— Peki, hastalık ne şekilde tezahür eder?
— Kusmalar, anormal yorgunluk duyguları, amel ve bilhassa muazzam bir susuzluk başlıca özellliderindendlr. Bir hafta kadar sonra dahi meydana çıkabilen ârazlar dolayıslyle zamanında tedbir alabilmek de İmkânsız gibidir. Radyoaktif maddeler kanda bulunan mikroplara karşı çarpışan ak yuvarlan yok ederler. Böylelikle kanda mevcut olan bütün mikroplar serbest olarak hareket edebilmek fırsatını bulurlar. Böylece hastalık ekseriya ölümle nihayet bulabilir...
Bombanın atılmasından sonra esaslı olarak daha değişik Lehllkeler belirirler. Çocuklar ölü doğmağa başlar... Erkeklerin spermozolt ifrazattan kesi-
lir, Kadınların aybagılan yok o-lur... Ancak bütün bunlar geçicidirler. Tavuklar bile bombanın atılmasından sonra uzun müddet yumurtiamamışlardır.
Korunma tedbirleri
Korunma her şeyden daha »-hemmlyetlldlr. Her şeyden evvel sığınaklar önemli bir muhafaza tedbiridir. Bunlardan sonra radyoaktif maddeleri temizleyen husus! makineler kay-de şâyândırlar. Bu hususi makineler sayesinde radyoaktif maddeleri tamamlyle temizleyebilmek imkân dahiline girer. Alınacak Uk tedbirler şunlardır:
Bombanın atıldığı sahadan mümkün olduğu kader uzaklaşmak; radyoaktif maddeleri taşımamak İçin elinizden geldiği kadar kendinizi temizlemek ve elleriniz! ayaklarınızı yıkamak. Saçlarınızı da bu arada İhmal etmemek lâzımdır.
Yiyeceklerinizin, bilhassa zehirlenmiş olmamasına dikkat ediniz. Esaslı bir tedbir olarak temizleyiniz, mümkünse yıkayınız. Tehlikeli bölgelerden kurtarmak üzere bir miktar yiyeceği sığınaklarınıza almanız ihtiyatlı bir hareket olur.
Diğer korunma tedbirleri şunlardır:
1 — Her şeyden önce unutmayınız kİ hayatınız süratli hareket edebilmenize bağlıdır. Bombanın atıldığını size anlatabilecek en canlı misal, birdenbire ortalığı saracak olan kuvvetli ışıktır. Böyle bir halde, bilhassa gözlerinizi ışığa doğru çevirmekten kendiniz! alnkoymağa çalışınız. Bilhassa örtülü olmayan kısımlarınım örtmeğe veya saklamağa gayret edin.
2 — Dışarda bulunuyorsanız, toprağın üzerine uzanın. Yuvarlak bir top halinde el ve a-yaklarınızı da saklıyarak olduğunuz yerde kalın. Böylece fazla hararetin sebebiyet verebileceği yaralardan könihabllmek imkân dahiline girebilir.
Böylece asgari on saniye kalmalısınız. Bilâhare yerinizden kalkıp durumunuzu tâyin etmek üzere etrafınıza bakabilirsiniz.
3 — Eğer yolda iseniz bir kaç adımlık koşu ile kendinize sığınak temin edebilirsiniz, (Bir kapı, bir duvar veya herhangi bir köşe, size kifayet edebilir.) Ta-biatlyle dalma ışığa arkanı» çevirmeyi ihmal etmemek lâzımdır.
Sığmağınız uzakta Ue oraya varabilmek İçin sakin koşmayın. Tarla ortasında kalmış gibi olduğunuz yere çömelln. On saniye sonra yerinizden kalkın; fakat başınıza düşebilecek her hangi bir malzeme parçasından korunmağa bilhassa gayret e-diniz.
4 _ Evinizde bulunuyorsanız, sırtınızı pencereye çevirerek bir masa veya dolap altına, arkasına saklanmağa gayret ediniz. Bombanın şiddeti camlan ve bardaktan parçalıyabillr. Asgari bir dakika geçmeden pencereye yaklaşmayınız. Patlamayı müteakip meydana gelebilecek tesirlerden korunmak lâzımdır.
Milas Belediye azalı ğı
Milas (Akşuuı) — Beledi*
Doğu Beyazıt savcılığı
Sivas t (Akşam) — Şehri-
ye Meclisi asil üyelerinden Mus-
tafa Ali Tuzcu istifa etmiştir, zaffer Erdem İki yıllık staj İstilası meclisçe kabul edilmiş müddetini doldurmuş ve Doğu olup açık kalan asli üyeliğe Beyazıt. C. savcılığına tâvin e-Emln Uğur getirilmiştir. Edilmiştir.
miz yargıç adaylarından Mu-"• yıllık
D. P nln Ankara balosunda Celâl Bayar İle Başbakan ve Dır-lşlerl Bakam bir aradı».
Suihife 8
AKŞAM
Tlans ve sahne kabiliyetini anası ile babasından tevarüs eden Jean Kentin çeşitli kıyafetle çekilmiş üç resmi
_______________
Okul bahçesinden beyaz perdeye
JEAN KUNT, son seneler boyunca adamakıllı şöhret yapmış İngiliz yıldızta-rındandır. 1929 senesinde henüz sekiz yaşında mânâsız ve biçimsiz bir kızdı. Rövü artistliği yaparak hayatını kazanan annesi İle babası onu bu yaştan sonra da kulis aralarında dolaştırmaktan bir fayda çıkmayacağına kanaat getirmiş olacaklar ki, son uğradıkları Bath şehrindeki koleje yatılı olarak verdiler. Bu. kabiliyetsiz çocuğu bir neyi baştan savmak gibi olmuştu anıma, yapacak başka hiçbir şey de yoktu. Zaten, tanınmış, asil ve zengin aile çocuklarından gayrisini preuslp icabı kabul etmeyen koleje Jcan'ı yazdıTabilmek hayli güç olmuştu, Müdire hanım şöyle demişti:
— Mademki çok ısrar ediyorsunuz... Kızınızı bir şartla
mektebe alırım...
— Neymiş o şart?
— Kızınızın kimlerin kızı olduğunu gizli tutmak zorundayım. İşinize gelirse*
— Gelir gelir.. Hay hay... Nasıl İsterseniz öyle olsun... Zaten biz uzaklara gidiyoruz. Buraya ancak bir kaç sene sonra dönebiliriz.
Kolej hayatının İlk günleri Jcan için lıayll tatsız geçmişti. Fakat yavaş yavaş alışıyordu. Hattâ bir müddet sonra kulis aralarından hatırladığı cazip sahnelerle, eğlenceli numaraları arkadaşlarına tekrarlıyacak kadar açıldı. Onun bu halleri öğretmenlerin kulağına kadar gitmişti. Sene sonunda verilen müsamerede Jeaıı'ı şahneye çıkarıp şiir okuttular. İkinci sene daha kolay geçti, üçüncü senede kolejin gözbebeği olmuştu. Boyu büyümüş, vücudu da gelişmişti. Görenler
onu kocaman bir kız zannediyordu. Bilhassa dans mevzuunda rakipsizdi.
Tam bu sıralarda annesiyle babasının çalıştığı operet tru-pr kolejin bulunduğu şehre gelmişti. Temsillerin üçüncü akşamında Jean'ın annesi birdenbire hastalandı. Yerini dolduracak kimse de yoktu aksi gibi. Jean hemen ortaya atılarak bu işi pekâlâ başarabileceğini söyledi ve başardı da... Bundan sonra koleje elveda etmek ve sahne hayatına atılmak iki gün bile sürmedi. Sahneden beyaz perdeye atlamak için de bir kaç senenin geçmesi icap edecekti Şimdi Jean Kent boyuna film çeviriyor. Başlıcaiarı şunlardır: «Yedi ayın Meryeml , «Çingeneler», «Paganini»,
«Kaçakçılar, «Mahvolmuş kızlar», Düşes ve dansöz , «Napolynnun casusu», «Çamura düşen kadınlar.-
ORSON VELIES
SON seneler boyunca bütün dünyayı dolaşıp duran bir isim, var: Orson Welles. Kimdir bu? Aktör mü, rejisör mü? Onun, dramatik eserler yazan bir mizah muharriri olduğunu söyleyenlere de tesadüf ediliyor. Hayat hikâyesi, arkadaşlarının kendisi için kullandığı «mukaddes canavarı tâbirini takviye edecek kadar garip ve şaşırtıcı
olaylarla dolu. Böyle olduğu halde en şımarık ve en mübalâğalı hareketlerinde bile, kırdığı her potu, devirdiği her çamı hoş gösterecek, bağışlatacak iyimser ve hoş blı orijinalite vardır.
Amerikan radyosunda spikerken, bütün Birleşik Devletler halkına oynadığı oyunu hatırlı-yorsunuzdur şüphesiz.
— Merih seyyaresinin sâkln-
Orson Itrileş tarafından hazırlanan ve Paris‘te oynanalı Fau-ı temsilinde Orson ŞVelles ile Earlha Kitt'in bir sahnesi
Lâlettâyin bir radyo spikeri İken uydurduğu harikulade bir yalanla birdenbire meşhur olan Orson Wel-les şimdi herkes tarafından çok sevilen bir artist olmuştur. Yalnız artist olsa iyi. Becermediği iş yok. Eser yazıyor, rejisörlük yapıyor, film çeviriyor, tiyatroda oynuyor... Hepsinde de muvaffak oluyor.
İClinden mürekkep bir ordunun Florlda sahillerine çıkarma yapmağa başladığını haber almış bulunuyoruz. Durum çok vahim ve tehlikelidir.» diye bu garip ve akla hayale gelmeyecek haberi tam bir ciddiyetle yayınlayan Orson Welles'in tâ kendislydl!
Bu harika yalanı uydurduğu güne kadar Orson efendi lalettayin bir spikerdi. Kuyruklu yalanı uydurarak bütün Ame-rlkayı bir kaç saat için allak bullak ettikten sonra derhal meşhur oldu
Bu sayede, müracaat formalitelerinin çetin şartlarına riayet mecburiyetini duymadan Hollyvood varoşlarını bir hamlede aşmağa muvaffak oldu. Bu büyülü ülkeye bir İnsanın elini kolunu salhyarak girebilmesi l-Çln ya çok şanslı olması, yahut da büyüyü bozacak bir slhlre sahip bulunması İcap ediyor. Orson Welles‘de bunların ikisi de mevcut... Hem de lüzumundan fazla.
Marlene Dietrlch gibi zor ve tecrübeli bir karakteri hüviyetin den sıyırarak, onun mânevi temayüllerini Rita Hayworth'un maddi cilveleriyle paylaşmak ve bu iki cepheli gönül muammasını senelerce kazasız belâsız sürdürebilmek ancak ona vergi.
Sahne ve perde bakımından üzerine aldığı müstesna rolleri bile başarmasında yepyeni, bam başka hususiyetler görülüyor.
Onun, bâtıl itikatlara, hurafelere, kader, kısmet, mukadderat mefhumlarına inandığını söyleyenler var. Hayalına karışan, hattâ ona muvaffakiyet yollarını peşinen müjdeleyen bir sürü falcıdan da bahsediliyor. «Faust» a kendine has telâkkilerle yepyeni bir hüviyet vermesinin sebebini, bu mistik telâkkilerle İzaha kalkışanlar da yok değil... Her neyse. Bu hususlar kendisine sorulduğu zaman:
— Benden başka kimseyi a-lâ kadar etmez, diyormuş.
19 Aralık 1950
Orson H'ellcs temsiller vereceği Paris t eki Edward Vlt İsimli tiyatronun maketini tetkik ederken
1
L F* £ A
ıES f > ‘•w
- İlil'
Susan Haywd
Korede çarpışan kahramanlara gönderilmek üzere sağdan soldan boyuna hediye toplamakla meşgul. Bunların adedi yirmi bini bulmuş.
Hollyvood’dan bildirildiğine göre, kızıl saçlı, güzel yıldız Susan Hayvard çevirdiği sayısı?, filmlerden sonra, kazandığı büyük şöhreti, son günlerdeki müstesna faaliyetiyle ikiye zarbetmiş bulunuyor.
Şimdi o, sinema ve stüdyo çalışmalarından ziyade bambaşka bir şeyle meşguldür. Yakın dan tanıdığı kimseler kadar- uzaktan tanıdıklarını da, Korede çarpışan Birleşmiş Milletler kahramanlarına hediye göndermeleri IçLn ısrarla teşvik ederek, verilen hediyeleri hususi bir depoya topluyor.
Kısa bir zamanda hediyelerin miktarı yirmi bini bulmuştur.
Oenç kadın bu miktarı çok az buluyor:
— Dünya hürriyeti uğruna Korede çarpışan
Susan Hayward'ın çok kısa bir zamanda bu işi başaracağına şüphe yok İnsanda o-
Birleşmlş Milletler ordusunda 100 000 kişi mevcut. Hesaba göre daha 80.000 adet hediyeye ihtiyacım var. Mamafih en kısa bir zamanda bunu da temin edeceğim...
nunkller gibi bir çift gözle, yine onunkiler gl-
bi bir çift dudak oldu mu yüz değil. İki yüz bin hediye de topiıyabllir Haksız mıyız acaba? Cevap vermeden evvel lütfen resimlerine bakın.
Yepyeni Bir Greta Garbo
HOLLYMOOD'da İlâhi İcadın tâbirine lâyık görülen, ender yıldızlardan biri de Greta Garbo'dur. Son gelen haberlerden onun yerini tutabilecek yeni bir kabiliyetin keşfedildiğini öğreniyoruz. Sinema muhitinde yavaş yavaş parlamağa başlayan bu yeni yıldızın adı Christa Winther' dir. Alezander Korda'nın A-vusturyada çevirdiği «The Wonder Kld» (Harika delikanlı) idini! filminde oynamaktadır. Genç kızın sinema-
ya intisabı tamamiyle tesa-
duf eseridir. Viyanada gazetecilik yapıyordu. Filmin hazırlıkları etrafında Alexander Korda’dan izahat almak gayesiyle onu yazıhanesinde ziyarete gitmişti. Rejisör onu görür görmez angaje etti ve filminde rol verdi. Şimdi Christa JVintherTn ikinci bir Crcta Garbo olabileceği söyleniyor. Yukarki resimlerde Christa IVintlıer iie Garbo'yu görüyorsunuz. Bilhassa çehre bakımından ikisinde de birbi-
rine benzeyen tarailar yok değil. Her ikisinin bakışında da kuvvetli ve m üstemi Mr ruhu belirten bariz ifadeler var. Yeni Garbo'nun lıııtuu biraz daha iri. dudakları -fa kalın. Fakat ne olur->ı cılsıııı, Hollyuood bir yıldıza diğer bir yıldızdan boş kalan yeri doldurtmağa bir kere karar verdi mİ, bunu her ne pahasına olursa otsun yapar. Yakında Christa Hinlerin d* yepyeni bir Garbo olacağına muhakkak nazariyle bakabiliriz.
19 Aralık 1950
AKSAM
i
Eski Zamanın
MERAKLI
VAKALARI
Galata köprüsünde bir facia
Yazan: Sermed Muhtar ALÜŞ
Çizen: Salih ERİMEZ
DÜNKÜ KISMIN HÜLÂSASI
VAKTİYLE mülkiye hizmetlerinde ve Valiliklerde bulunmuş (1834 - 1890) mâruf idarecilerden Ahmet Mazhar Paşanın Kemal bev adındaki damadı bir gece hususi faytonu ile Aksarayda bir düğüne gidiyor. Kadehler tokuşturulup içkiler içildikten sonra, bütün İsrarlara rağmen Kemal bey düğün evinde kalmağa razı olmayarak, arabasuıa binip Beşîktaşm yolunu tutuyor.
Vakit gece yansını hayli aşmı.ş; kapa. Galata köprüsüne varmış. Nöbetçiler; (— Köprü açıkla diye çırpına dursunlar, dinleyen kim? Delikanlı- arabacıya emir veriyor: *— Aldırma, sür!» Arabacı da düğün evinde kıyasıya içti# İçin efendisi gibi zil zurna.
Bava zaten karanlık. Karanlık olmasa bile kim farkına varacak?.. Aradan dakika geçmeden haydi paldır küldür aşağıya, cumburlop denize—
Arabanın üstündeki arabacı suyun tesiriyle hemen ayılarak, yüzme bildiğinden kulaç ata ata kıyıya kendini atıp kurtulmuştu. Fakat atlar, araba, zavallı genç gitti gider, dahi gider,
Ertesi sabah zabıta memurları, komiserler, polisler, Tersanei anı: reden celbedihm dalgıçlar tekrar tekrar arayıp taradıkları lıalde batanları bulamamışlardı. Kaza kurbanı olan Kemal beye İstanbul halkı son derece acımış, biçarenin uğradığı felâkete senelerce yanmıştı.
(Bitti!
Üçüncü vak’a: Kantocu Peruz’un dağa
kaldırılması
L___________________________
Mahkeme Koridorları ndâ
Ortada vurulan, kırılan yok ya!
Baro kongresi
Sarı saçlı, soluk benizli, zayıf, çelimsiz bir adam. Ka-napede dirseklerini dizlerine, çenesini yumruklarına dayamış, birini be kİ i yormuş gibi koridorun İki başını gö-' zetliyor. Biz yaklaşırken kaşları çatıldı. Memnun olmadığı besbelli. Herhalde konuşmak istemiyor. Kasketli delikanlı karşısına dikildi:
— Ne düşünüyorsun, ahbap?
Omuzunu oynattı:
— Bir şey yok. Gözüm dalıyor da.
— Birini mi bekliyorsun?
Gözlerini yumdu, boynunu uzattı, gürültülü bir geğirti salıverdi, keskin bir ispirto kokusu yayıldı.
Kafam çatlıyor. Kamımın içerisi de ateş gibi yanıyor.
— Rahatsız mısın?
— Bu dünyada bize rahatlık var mı ki? Şu meredi icat edenin Allah bin türlü belâsını versin.
— Hangi meretten şikâyetçisin?
— Rakının üzerine lâf e-diyorum, efendi birader. Yâni senin anlayacağın...
Yine boynunu uzattı, a-vurtlannı şişirdi, bir kaç defa yutkunduktan sonra bir daha geğirdi:
— Görüyorsun ya ölüsü kınalının yediği naneyi! Kamımın İçi dışına dönüyor. Hele kafamın içini görsen! Yok, efendi kardeşim, bende kafa yok,
Tos vuran bir koç gibi boynunu eğip ileriye doğru hamie etti:
— Şu kafamı görüyorsun ya. Allahını seversen bir bı-' çak vur da kes bu kafayı, verine bir öküz kellesi yapıştır, bey kardeşim. Boynuzlu moynuzlu...
Sustu, doğruldu:
— Şey— Tövbeler olsun, estağfurullah. Kusura bakma, ağzımdan kötü lâf çıktı, bey kardeşim. Öyle şeyler bizim zagona sığmaz. Ne 1-se, bu lâfları bırakalım şimdi. Kafam çok karışık, hemşehrim.
— Sıkma kendini ahbap! Karışıklıklar da düzelir. Malûm va sular bulanmadan durulmazmış.
— Ağzına sağlık. Demîn-denberi ben de böyle bir lâf söylemeğe niyet ediyordum da beceremiyordum. Senin anlıyacağın, benim midem durulmadı vesselâm.
— Mahkemedeki işin ne? Gene yüzünü ekşiterek homurdandı-:
— Bozukluk var bu işlerde, Bunlar bozuk olmasaydı kırk vılhk babam aklıma gelir miydi? Hiç ummadığım zamanda geldi işte. Ne de olsa babamdır. Benim ü-zerimde bir sürü emeği var. îmanını seversen doğru söyle, sen olsan kovabilir misin?
— Kimi kovacağım, ahbap?
— Babamı söylüyorum. Durup dururken geldi herif.
— Baban sana misafirliğe mi geldi?
— Ne misafiri, efendi a-bi? Moruk mortoyu çekeli şöyle böyle on beş sene oldu. Yeniden dirilip de başıma muallat olacak değil ya.
— Ne öfkeleniyorsun, ahbap? Babanın geldiğini kendin söyledin.
— Eve geldi demedim ki. Aklıma geldi moruk. Sîzlerden iyi olmasın, akıllı adam, di.
— Peki, aklına geldi de ne oldu?
— Babamın kabahati yok la. Ne olursa rakıdan oluyor. Dün gece bir ahbapla beraber meyhaneye uğradık, (Ben rakıya öfkeliyim. İçince zihnim bulanıyor. Şarap içeceğim.s dedim. Bizim arkadaş içerledi; «Enayiliği bırak. Şarap ne oluyormuş? Erkek içkisi rakı-Idir.» diyerek kadehi dayadı. Yarım kilonun üzerine ikişer duble daha yuvarla-; dik. ondan sonra ben arka-■ daşı bırakıp eve yollandım, ı Tenha yolda ağır ağır yü-! rürken karıyı düşünmeğe ı başladım.
j — İşin İçinde kadın da |var demek?
— Erkeğin bası dalgasız olmaz, beyabi. Avradın birini kafeslemeğe uğraşıyorum amma kendini naza çekiyor ölüsü kandilli. Başka biri de balta oluyormuş. Ondan çekiniyor kan.
— Rakibin de var öyle mİ?
— Dünyada başka karı kalmamış gibi gelip aramıza giriyor enayi. Bir kaç defa iıaber yolladım; «Kan benimdir, boşuna uğraşmasın» diye cevap verdi. Yolda işte bunları düşünerek giderken rahmetlik babamın hayali karsıma dikildi, kulağıma e-ğilip; «Ulan, sen ne biçim adamsın? Bir karıyı ele geçiremiyorsun. Bu memlekette erkeklik kalmadı mı?» diyerek azarladı beni. Bunun üzerine kafam kızdı; -Hevvvt, imanım. Biz de erkek oğlu erkeğiz. Benim e-Jimden kan alacak adam karsıma çıksın da boyunu göstersin bakavıma diyerek tabancaya el attım.
— VavyyL- Kafan kızınca silâha sarılıyorsun demek?
— Silâh dediğin erkeğin oyuncağıdır, beyabi. Tabancaya el atfımsa, kimseye fe-j nalığım dokunmadı ya. Havaya iki el ateş ettim. Dcv-ri.veler de sanki beni bekli-1 yorlarmış. Tabancayı cebime koymağa vakit kalmadan enseme yapıştılar. «Durun be vahu. Ortada vurulan kınlan yok. Silâh atmaktan ne çıkar? Birdenbire öfkem kabardı. tetiğe dokunuverdim.» dedim amma dinleyen kim?
Mahkeme açıldı, yüzünü ekşitip geğirerek kalktı. ı
razsE
Sülün TldillnUr
S E L & D I Y E KAMUNU Tatil* • Korular
Hanrlnynn: Avukai H«»lı Olirar
Belediye kanununun bORüne' kadar çıkan DütOn liidülenni. trlelı karar-lan w Beledivc Mecltoicrl Cali .ana ıTalitnotn.«'nenlIe Brtediyc kanununun İstanbul Beledi ne rurrl* tatbikini mObeyyiB NİZAMNAME - ALFA EE-| TİK ve tahlili ni.rilt» hıvldlr. iıık:-h.'ıp Kltabevl tara ıradan cilllt olacak I 33ü Jfcj. flaUe snt-m ancdlîmhUr,
ANAYASAMIZDA TEKÂMÜ'LE DOĞRU
Eski Tokat Milletvekili ve Anayasa Enetin!cni bajlahi Poroy un
yazmış slduftu bir tetkik. e»erldlr-An»> asamızın ta.ıhl p₺tnnr*ınd«n ve bugün muhtaç nlduftu defilstırmc-lerdcn bahistir. 230 İfa (tatlı İnkıUp Kitabe rlade Kdıimaktadır
CUBUR »• AŞK
1
Inaıltt îftdebıyjil tarihinde yeni bir devrin, lealızt romancılık devrinin temeli sayılabilen «Gurur Ve Aşk», İr. irilir. Kadm jBfaarLinrd.il» Jnnc» Auslen'ln en ftael romni.larından biridir. DUUnirc dedin Okan taralından çer.-llmipir. 230 kuru» tlatle. Milli Eftılım Bakunlıft yayıncvlcriyle butun kitapçılarda sâMnaktadır.
İNÖNÜ ANSİKLOPEDİSİ •31 İnci laaJcüiu çıkı» Milli EftıUm Hakanlığına baftlı bir burs taralından yanmiaMTUkta olan Inonfl Anrlktopçılızınln bu defa çıkan 31 inci tası küllinde, tnr çok maddeler arasında, tııbaas'i •Ayan», »a- i yuofya». -Ayam-tanö» Atıtlaynuu», •Ayanduk». »Ayayı. «Avt'ın». Aydın Oğulları», «Aynarnu »Ayvalı», «Ayvaz,. »Azak». «Azerbaycan» eıtal maddeler İncelenmektedir Inbnfl Ansiklopedisinin bu 311 inci fsUküia. MP1 kuruj itatle bütün kitapçılar4a faaldin aktadır.
İNÖNÜ ANSİKLOPEDİSİ. -12 nci iusdkulü çıkn.
İnönü AnaUdopedHi'nLn şj nd ia-zıktliu de çıtanı.tır Hu tariMUJde, geçen fıulkillde baj oyan «Arerbayean» maddesine devam olunmakta ve «Azeri Muzikui», »AzeH liirkcvsi» gibi bajlıca madde’er tazeler,mekledlr.
»A» har tinin alıiuftu kadar dördü rica «Udin de aenu «ıltrn tnftnü An-»lklopcdlci'njn tıı 32 fici faolkülu. 150 kuruş imle uiUıln kılapçılaida aa-iılmaktadn.
FİLARMONİ
Aylık müzik dergisi FİLARMONİ'-nin 23 'üncü ımyızt zengin mllnücrl-₺*tlft çikmıylır.
Fikri Çlçekofllu, Basan - ÂU Yiteri. H. A. Itaıfer. Selin.» ülsel Burhan Ar-pad. ve Ahmet Hrsarh'nnj lelıt . ter-rUtue makaleleri «ardır.
Sopa ile adam öldüren iki kardeş Kangal İlçesine bağlı Dtliog-ian köyünden İsmail Yılmazla aynı köyden Mustafa Kırmacı çoban parası yüzünden aralarında çıkan ihtilâf üzerine kavgaya tutuşmuşlardır.
Kavga esnasında lsmallin kardeşi Hacı da oray2 gelmiş, İki kardeş sopa ile Mustafa Kırmacı yı döğe doge öldürmüşlerdir. Kaatll kardeşler ad llyc-ye teslim edilmiştir.
Ceren toplantıda reyler atılırken
İstanbul barosunun senelik kongresine önümüzdeki cumartesi günü saat 14.30 dâ yine Galatasaray lisesi konferans salonunda dtvaıö edilecektir.
Geçen toplantıda nisap temin edilemediğinden en çok oy alan iki başkan namzedi arasında bu toplantıda yeniden seçim yapılarak baro başkanı seçilecektir. Balotaja kalan başkan namzetlerinin biri Prof. Ab-
dülhak Kemal Yürük, diğeri de AH Galip Taş'tır. Namzetlerden birincisi 285. İkincisi de 254 oy almıştır.
Geçen toplantıda neticelenmeyen 5 asii ve 2 yedek üye
seçimine de bu cumartesi günü devam edilecektir. Balotaja kalan namzetler şunlardır:
Esat Çağa 233 oy, Vehbi Ak-ören 202, Orhan Arsal 200. İhsan Yarsuvat 198, İsmail A. Akkan 172, şûkûfc Ekitler 183, Faruk Haznedar 158. Ferruh Dereli 151. Reşat Atabek 146. Sages Nesim 89.
Yedekler: Necdet Çobanlı 310, Vehbi Akören 105, Talât Tam-
türk 45, Muin Küİey 43. Ruznamede mevcut halde geçen toplantıda
olduğu müza-
1237 A çılıı «e programlar.
13JW Haberler.
1335 Öftle »owıi Pl.
13.45 Sancılar.
HJO Konuıma.
M3fl Şariatar Pl.
mas Prnpaminr »e «tanı trj;1|i n, İSIM Kapanır.
1757 Açıltj vc prcgrnmlar.
13.00 Dans müziftı Pl.
1B.30 Tür^Oler geçici
ln.öa Haberler.
10.15 Kim «elılr haberler»
13.20 Gitar kuArlcti konzcrl. 10.M3 Şarkılar.
3J.13 Radyo gamleıi
»30 Müzik dOnTartndan çeşlf.l m»» lödller Pl.
23 10 heri TUpk TUUlklıl KOü frcrVSr tuvon koıueıb,
23 50 Konuşma.
22 00 Saz eserleri.
22ÎO Oeta mOzlgl.
22.45 Haberler.
23M Procrarntar ve danz müz-'JI Pl 23.30 Kapanış.
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akşam program]
1115 - 15.15 Asker laatl.
13,00 Haberler.
13.15 Orhestra pa.'çaları Pl.
32.il ögle gazeten.
13.45 Hali! tarlalar PL 14.00 Kap&tUj.
1ÎJ8 Açılı? ve program,
18M ayan «e jmlcüiT Okuyanı
Kadife Erten
I6J0 RAdyo salan orkestran.
18.00 MS. ayan *e htkılar. Okuyg»| l&İS Tarihten bir yaprak.
13.20 Yurtsan «ester.
1945 Radyo 13c fnCIllzcc
zı.»
21 45
22.»
4215
22.45
kere edilemeyen diğer maddeler de cumartesi günü görüşülecektir.
Çarpar ca«2.do çalıyor Pl. Radyo ’cnr-tml.
ince-jz (A'rma«Uan faslı) StemsiL
Serb«t sası
Kbnuyma.
Dans parçalar» Ft.
M.S. ayan ve Haberler
23.» Program vç Aupsntj
Zincirlikuyuda Levent çiftliğinde ev satın alanların nazarı dikkatine: Türkiye Emlâk Kredi Bankasından:
Levent Çiftliğinde kurulmakta olan mahallenin inşaatı bittiğinden iatılna;- evlerin teslimine başlanacaktır.
Teslim gününün tosblU İçin bu güne kadar ev satın almış olanların Bankamıza müracaattan rica clunur (17514)
Pendik Belediye Başkanlığından:
Açık arttırma Ue 29/1.1/950 ve 11.'12/950 ^ünlerinde şahlığa çıkarılan belediyemiz hizmet kamyonunun talip çıkmadığından bu defa bi. ay içinde pazarlıkla 5/1/J51 ccma ğünü sant 14 dc satılacağından taliplerin sözü geçen gür. ve saatte belediyeye müracaatları U&n olunur. (17409)
Berber, marangoz, boyacı aranıyor
Haydarpaşa Numune hastanesinden:
Taliplerin bonservisleriyle birlikte Haydarpaşa Numune Hastanesi Baştabibliğine müracaatları, 17513
Eczacı alınacak
Sivrihisar Belediyesinden:
Belediyemiz eczahaneslne bir eczacı alınacaktır. İsteklilerin 1.1,951 tarihine kadar Belediye Başkanlığına müracaatları.
17500
Tavuk meraklılarına ■■
En son model yeni gelmiş KULUÇKA ve ANA makineleri ve tavukçuluk malzemeleri ile damızlık cins TAVUK almak İsteyenler adresime müracaatlarL
CEVAT EKAL, Galata. Perşembe Pazar. Aslan Han 0/11 Telefon: 49222.
BULMAC
I 3 * ♦ B » I B
1 1 u
I 1 1 ■ 1 ' ■
■ 1 1 1
1 1 1 1 B
1 1 |I ■ ' 1
l 1 '■ .
1 ■ 1 1 1
i' 1 1
ZAYİ — Gebze nüfusundan -ildiğim nüfus tezkeremi kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Yukarı Hereke köyünden FI a mit Topsakal
lokman Hekim (Dr. 1IAF12 CEMAL) Dahiliye Mütehassısı
Dîvanyolu No. 104
Muayene saatleri Pazar
hariç her gün 2.5 - 5
Tel: 23398
BORSA
Soldan aaia: 1 - Kımyalumenln renk degjjuren kâfiıdı. 2 — Bir göz renfil - Teni akülıdtr, 3 — Mezuniyet. 4 — Sonuna «T» geline temizlik olur. 5 — GeHye (le6-!, e — Y^ım dUxlı»eelteı bir taala mltaar arsuîr.
1 — Bajuna «D» gelini: telriUlc reisi -İSir cin» kumaş. B — Enjeh/iyftu Uflt-lanndan - Sakallının bası » — Vilayet - Talep. 10 — Çünkü - Ecdat.
Yukarıdan awârya: 1 — Terbiye görmemin, 2 — UdyUJc - Kiril. 3 — Yaralı, 4 — Şırak otaman kamara. 5 — Sark vltayeUertaUzdcn - Nota, ö — Methtl sena evirmek - İdlfazanin bayı, 7 — Ezkl dUhlârdafl - DttfOncc. S — Yuv» - h«ı,
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Şoktan safta: 1 — Nüktedan. 2 — İç, Ealre. 3 Aliuaf, (1 — Dcrabcrc. 5 — İlâveler. 6 — Silik 7 — Ednv, Mit. S — Cam. Hava, a - Avanak. 19 — MI katar.
Yukarıdan aşaftı/a: 1 — Nlıbiscçım.
2 — Üç. Elida. 3 — Aralamak, 4 — Triâvlv. Va. S — Esibek. Hal. 9 — Dinle, Mana, Ş — Araretıvar, ■ — Neler. Tak.
Türldya Ecnebi
Paris 1» Fraasn T. OM
M.u.-,e 1W Liret e.Mta
Cenrrre 100 lıvlpre t. MCI
Amstcrdam İM Florin Î2
Brükicl ICO Belçika. F 5 60
SicHhoUn iw İsveç JC. 54J2S4
A Una ICO Drclsral (401G74
Varşova 1» İAloti 7®.—
Moskova 100 BuW« 711.—
Lizbon IOT Eskudu 5.72»
ESHAM VE TAHVİLAT % 7 FAİZLt TAHVİLLER
Sıvss - Erzurum I îl.Cd
Sivas - Erzurum 2-7
IHI Demiryolu 1 2025
IWI DtKIr;.. J D 23 —
1941 Demf-joiu t£l
Millî Mörtafo-r 1 1>BJ
M:I!1 Müdafaa □ K-7O
MiIU Müdafaa m 7ÛM
Milli Müdafaa rv 2C—
% 5 FAİZLİ TAHVİLLER
1941 Demir? olu Tl50
Kalkınma 1 J7.M
Kalkınma H $4.10
Kalkınma m 953»
1£HS Isütaram 1 OTU
IMS tetlkrazı O O7.4P
1S49 İstikrazı 1 W 71
•i S FAİZLİ TAHVİLLER
Ergani 2233
ntramiyell ISIS ıc-M
İkramlyelı M. Müdafaa MI»
e İMİ Deıafyolu IV W W
» 1941 • V W 00
44 FAİZLİ TAHVİLLER
UH9 tahvıU H65
ANADOLU DEMİRYOLU OHITPU
Trirrüter ABC 11030
Hlzse senetleri S ÜO 11230
Mümessil senet
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez BankaiL 122 —
İ 3 Ean karı 32.70
T, Ticaret Bankam 9.—
Anlan Çimento 725
SARRAFLARDA ALTIN
Eaintar»
Türk liraii aettv
Gulden 2930
Sterim UM
Re^t 37 50
Külce 4.73
PAH’3 BORSA» r ALTIN riAT!
'llKılo aina MDOOOFr.
(UDriar 3M Fr.
SERBEST PİYASADA DÖVİZLER
Sterlin s30
Dolar JM
İsviçre Fr. W 50
KALIN BMLİIER
Seneni» moo kuruş 3ux> Kuru»
0 aylık U» » B0₺ »
a aylı» bwi • 1600 •
Adre» tebduı için allı nurugiuk puJ gonderilmetldU. Aksı takdirde adre» deriştirilmez.
Telefonları mır Basmutıarrl» 3O5C5
Yarj ıjlerı Bdbö - İdare »«ISI uudOr mm
Rafclûlavval t — Krtım «1
Imıu Gu. Oöle İkine' Ak. Yalu
E. 1252 237 T2S fi 40 12» 139 V. 534 7.10 1211 1430 10.43 1B23
laarenan». taıaıımjı ttab.aı» civar:
Cemal Nanır «okafı No 13
Cumhuriyet ICVOC
Reşat 316.00
Huntt M7X0
Aziz 212 34
SmI 16 -la testin edildi
Altın fiatleri
Kambiyo Nukııt FlOrMiındA derlet tahvilleri Q₺ertne «L»> bin 440 ıirajık muamele aaydr.ı Imıstlr Fta'terde cınıterıne göıe 10 - M kuruşluk yllk-teUş olmuştur. Alı»» fut!*nede de sı mıMs.- artı» garmmOı10'
Hayvan panayırı
Milâs ( Akşam I _ H.-ızı Vİ-. lâyet ve kaza merkezlerinde olduğu gibi kasabamızda da bir hayvan panayırının açılması kararlaştırılmıştır.
Panayırın 1951 yılı yaz aylarında açılması düşünülmektedir.
Sahlfp R
AKSAM
19 Aralık 1959
Afifim
Şeker ogİM 210590
*'s(es
BAK
GARANTİ BANKASInin
30ARALIKTAYİHE BİNLERCE LİRALIK
samimi bie dosta sadık bir arkada?
yeni yıl ■PkS!
Şansınım
Deneyeli»11 ’
• fîlenFaatımzGARflNTi BflHKUSInda Birîîesap açmak fa veya mevcut Hesaplarınızı artırmaktadır.
• HerlOOLira ayrı bir kura Humarası alarak. KEŞİDEYE
Girer.
En Kıymetli yılbaşı hediyesi
İkramiveli
SÜRPRİZ
Gömlekle beraber parasız verilen TAKVİM ve İKRAMİYE kuponunu isteyiniz.
Eczacı alınacak
Ereğli Kömürleri İşletmesi Genel Müdürlüğünden:
İşletmemiz sağlık teşkilatı bölge haslahanesl ve dispan-lerleri için 6 eczacı alınacaktır.
İsteklilerin 31/12/950 akşamına kadar Zonguldakta genel müdürlüğe müracaatları. (174711
TTaTyanuTerT "58yu^7ı3an!î^p
Maıtino Bianchi
Dünyanın her tarafına fidan ihraç eder. Meyve. Yol, Orman, Enva'i Çam, Gül ve Siîs fidanİAn.
Arzu edenlere hemen katalog gönderilir vs sipariş kabul olunur. Muhabere; İtalyanca. Fransızca. İngilizce.
MARTİNO BİANCHİ
PİSTOİA (İtalya)
EN IMRBlii ni.B'lŞt HK1H FESİ
EN UYGUN ŞERAİT
Her radyo Mağazasında
ve S ul t anlı amam Havuzlu Han 1 No. da Tel: 21357
hediye edinısj...
Mükemmel bir hediyede aranılan bütün vasıfları haiz olan SHEAFFER'S, şık ve zarif hatlarile sahibinin kalbini daha ilk görüşta fetheder. Bu hârika kalemle birkaç satır yazdıktan sonra ise, bu hoşlanma büyük bir hayranlık ve bağlılığa inkılap eder Size en değerli ve en makbul hediyeyi vermiş olmanın zevkini tattıran SHEAFFER'S, hediye ettiğiniz kimsenin de sizi her an hatırlamasını ve şükranla anmasını sağlar..
Düşük evsaftı cam kalası salısı
Devlet Orman işletmesi Sındırgı Müdürlüğünden:
1 — İşletmemiz Taçtepe İstif yerinden (3343,281) metreküp çam kalası % 50 ıskarta ayırmak ve bedeli banka kefalet mektubu karşılığında altı ayda ödenmek tizere (40) liradan pazarlıkla satılacaktır.
2 — Pazarlık 21/12/950 perşembe günü saat 15 de Sındırgı Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü binasında toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
Geçici teminat % 7.5 hesabiyle (5014,77) liradır.
3 — Bu İşe alt şartname ve ölçü Üsteleri Ankarada Orman Genel MüJüflügiınde. İzmir, İstanbul: Balıkesir İşletme Müdürlükleriyle. Akhisar, Konya, Bigadiç b.jlge şefliklerinde görülebilir. İsteklilerin belirli güıı ve saatte ınüsbi. evrak ve. İlk teminatlarıyla birlikte komisyona müracaatları İlân olunur.
____________________________________, 117428) .
Teklif isteme ilânı
Makina ve kimya endüstrisi kurumu
İstanbul İrtibat Müdürlüğünden
Muhtelif eb’atta cem’aıı (52) metle küp köknar tabla a-lınacaktır.
Bu alıma ait şerait Galata Bankalar caddesi Ankara han İkinci kaclakl satın alma komisyonumuzdan het gün öğrenilebilir.
İsteklilerin en geç 25/12/050 pazartesi günü saat 14 de kadar tekliflerini komkyonumuna vnnelerl (17455)
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Satmalına komisyonu başkanlığından:
1 — Mevcıı: şartnamesi mucibince Tekel yedek parça . ve tamir atölyesi Müdürlüğü kereste anoaruıa bir sene zarfında denizden ve karadan gelecek tahminen 40110 M3 kerestenin deniz ve kara vasıtalarından indirilmesi anbarda gösterilecek yerlere muntazam şekilde İstif edilmesi ve anbardan kara ve deniz vasıtalarına tahminen 300 M3 kerestenin bindirme İşi pazarlığa konmuştur.
2 —Pazarlık 29'12/950 cuma günü saat 10.30 da Kabataş genel müdürlük satın alma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnamesi her gün sözü gecen komisyonda görülebilir.
4 — İsteklilerin 400 liralık muvakkat teminat makbuzları
ve sair kanuni vesaikiie birlikte belirli gün ve saatle mezkûr konılryoııu ıniıracaF l'ar ilân olunur._(17405)
İSTANBUL BELEDİYESİ 3CTKHBS8Ü--.2
Daırüllfiee^e
KIYMETLİ EŞYA PİYANGOSU
40.M liralık zengin eşya piyangosu
20 ARALIK 1950 ÇARŞAMBA
günü saat 11 de
ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMINDA çekilecektir. GİRİŞ SERBESTTİR
Neticûde CUT£X bütün emsalinden ucuzdur.
Bir daktilo aranıyor
Lisan bilen tercih edilir. Müracaat: Nemlizade Han No. 15 Cumartesi 12 - 14 arasında.
Fatih 3 üncü sulh hukuk yargıçlığından: 950’1023
Davacılar Vapuryadls Ham-parsumyan Agavni Mirzatyan Holyata Başoğlu, Yervanb Agopas Garlbyan, Küpen Ga-rlbyarı ve Agami Bulutyan vekilleri avukat Nadir Okay tarafından davalılar Topkapı Fatma Sultan mahallesi Kehal-balığı sokak 41/43 numarada İkametgâhları varken hâlen ikametgâhları meçhul bulunan Agop Garlbyan. Satanlk Garlb-yan, Nlkagos Çiçekçi ve Hay-gasar aleyhlerine ikame edilen yukarıda adresi yazılı gayrimenkulun şuyuun izalesine ka-
rar verilmesi hakkındakl davanın yapılan yargılamasında yukarıda adları yazılı davalılara
5.12.950 tarihinde ilân edildiği halde duruşmaya lenoet etmemişler ve vekil de göstermedik-elrinden mumaileyhlere gıyap kararının llânen tebliğine
18.12.950 tarihli celsede karar verilmiştir,
Duruşma günü olarak tâyin edilen 30.12.950 saat 11 de yukarıda adlan yazılı davalılar duruşmada hazır bulunmadıkları veya bir vekil göndermedikleri takdirde davaya gıyaplarında bakılacağı ve karar verileceği tebliğ makamına kaim vlmâk üzere ilân olunur. (17510)
Almanyadtı Harp yüzünden zarar gören
T.C. vatandaşları derneğinden'.
Bu ayın 22 nci cuma günü saat 5 de senelik umumi lçtt-mna gelmelerini üyelerimize rica ederiz.
GÜNDEM:
1 — Müraklp raporu,
2 — İdare Hey’etiDln bir senelik çalşmasma alt başkan tarafından söylev.
3 — idare hey'etine yeni bir üye seçilmezi.
Comments (0)