r- Y arı n-------
Küçük ilânlar
--------------—
AKŞAM
Şene 33 — No. 11503 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
SALI 17 Ekim 1950
Truman Mc Arthur’la
neler konuştuğunu bu
gün açıklıyacak

Celal Bayar, u genel meclisi seçiminde oyunu kullanırken
Bakanlıkta seçim bürosu lağvedildi

Hükümet il genel meclisi seçim neticeleri hakkında beyanatta bulunmayacak
rosu lağvedilmiştir. Seçim netl-

>
(Arkası 2 nci sahifede)
Ankara 17 (Akşam» — Millet-Ilışan Adalet Bakanlığı Seçim bü vekilleri seçimi sırasında ku- “"" — * - -
rulan ve seçim neticelerini et- I çelerini her parti kendi teşM-kân urnumiyeye bildirmeğe ça-
l
AKŞAM
H ö r g ü ti
8 Sahife
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazı islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaan.
Bayar - İnönü mülakatı
iktidarın muhalefete karşı politikası etrafında görüşüldü
Ankara 17 (Akşam» — Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı İsmet İnönü, pazar günü Cumhurbaşkanı Celâl Bayar1! ziyaretle 10 dakik» konuşmuştur. Görüşmelerin. İnönü'nün şahsına karşı son günlerde DP. çevrelerince yapılan bazı hareketler ve İktidarın muhalefete karşı takip ettiği politika etrafında cereyan ettiği tahmin olunmaktadır
Bu sabah gelen valinin beyanatı
Patrik seçimi — Su meselesi — Dinlenme yurdu — Beykoz kasrı — îstanbul lisesi —
Yağ tevziyatı
İM günden bert Ankarada bulunan Vali ve Belediye Reisi Prof. Fahreddln Kerim Gökay bu sabahki ekspresle şehrimize
dönmüş ve İstasyonda kendisiyle görüşen arkadaşımıza şunları söylemiştir:
(Arkası 2 nel sahifede)
Cevabi notamız Bulgar hükümetine dün verildi
“Gündüzleri engin deryaları seyrediyor, geceleri de radyo başında ajans haberlerini ve memleket havalarını dinliyoruz,,
Muharririmi» Hıfzı Topu» Ar.karada yedekaubaylık hizmetini yaptığı sırada Koreye giden askerlerle arkadaşlık etmek fırsatını bulmuş ve Koreye gönderilen temiz vatan çocuklarını yakından tanımak İmkânını elde etmiştir. Diln arkadaşımıza Kore yolundan bir mektup gelmiştir. Bu mektubu yollayan Nâzım Çontuğ da bu temiz Türk evlâtlarından biridir. Belki şu anda cephede bulunan Nâzımın 7 Ekimde Seylân adasının merkezi Kolombo’dan postaya verdiği mektubu aynen neşre-dlyoru»:
7 Ekim 950 Kolombo
Sevgili ağabeyim;
Evvelâ sonsua selâmlarımı sunar ve her İki ellerinizden hasretle öperek ulu Tanrıdan I-yİ olmanızı dllerirtı'.
Size şimdiye leh dar mektup yazmak fırsatını bir türlü bulamamıştım. Bu sebeple evvelâ yolculuğumuzun nasıl geçtiğini anlatayım, Biz, bildiğiniz gibi 26 Eylül sah günü, yani Kurban
(Arkası 5 İnci sahile de)
5 motör battı
«Türkiye, Bulgar hükümetinin göçmenler meselesini adalet prensiplerine ve kendisinin müteaddit taahhütlerine uygun bir surette dikkate almasını temenni eder»
Ankara 10 — BulgarUtandakl ırkdaşlarımızın yurdumuza muhacereti meselesi hakkında Bul gar hükümetince 22 eylül 1050 tarihinde Sofya Maslahatgüzarımıza verilen ikinci nota üzrs-
Devlet Bakanı Parise gidiyor
Ankara 17 (Akşam) — Devlet Bakanı Tevzi Lûtft Karaosman oğlu Paris’te yapılacak 19 lar toplantısında Türklyeyl temeli etmek üzere yakında Paris'e gidecektir. Bu seyahatinin ay sonuna doğru olacağı İlgililerce söyleniyor.
Vatandaşınızın hürriyet fikri ve düşünceleri
Yazan: HALİDE EDİB Yarınki AKŞAM'da

Bir hizmetçinin hırsızlığı ve rey hırsızlıkları
Denizyolları doktorlarından bay Nevzat İpekçinin evinden, hizmetçisi Mürüvvet 50 bin liralık mücevher aşırıp sıvışmış.
1 Aranıyor muş ama, bulunması tesadüfe bağlıdır. Çünkü herhangi bir eve hizmet-■ çi girdiği takdirde kayıd, ku-yud, nüfus tezkeresinin muh tara gösterilmesi, hizmetten ayrılınca seçim defterinden adının silinmesi gibi teke llü ile re ihtiyaç duymuyoruz.
| Böyleçe, âdi hırsızlıklardan başka, siyasî hırsızlıklara da kapılarımı» ardına kadar açıktır. Mahallelerimiz ve köylerimiz, gelen ve giden kadınları karşı tama-nıiyle lâkayddırlar.
Gelen mektubun bir »ahlfesl ve zarfı A i - i • w • t
II'
J
Karadenlzden gelen malûmata göre bir kaç gündür şiddetli fırtınalar hüküm sürmektedir. Fırtına yüzünden şile limanına j iltica etmiş olan Kurupellt, Ceylanı Bahri, Kısmet, örnek mo-törlerl bulunduğu yerde batmışlar mürettebatı kurtarılmıştır. Sekiz tonluk Toygar motorü de şile açıklarında batmış altı kişilik mürettebatının sağ veya ölü olduğu hakkında bir malûmat alınamamıştır.
i
rlne hazırlanan cevabi notamız Bakanlar Kurulunun tetkik ve tasvibinden geçmiş. Dışişleri Bakanlığınız tarafından Bulgar Elçiliğine tevdi olunmuştur.
(Arkası 2 nel sahifede)
CASUSLAR MERKEZİ:
İSTANBUL
Yazan: Van Wyck Mason
Tamamiyle yaşanmış vak’alart araya toplayan bu eserde hayale ve tasavvura kafiyen yer verilmemiştir
bir
Rus casuslarının İstanbulda çalışma şekillerini bütün teferruatiyle anlatan bu büyük röportajda Amerikan mukabil casuslarının da Kuşlara, karşı nasıl çalıştığım okuyacaksınto.
A
Baştanbaşa merak, heyecan ve hareket
Birkaç jtiine kadar AK ŞAM'd a başlıyor.

r®'

w


0:
') a**



VI



,4
Sokaktal,
1
ÂnUara 18,— Şehrimize gelen malûmata göre Kereye gitmekte olan savaş birliğimiz bu sabah Japonyadakl İlk üssüne varmış bulunmaktadır. Birliğimiz kısa bir tâllcı devresini muta akıp Birleşmiş Milletler Komutanlığının tesbit edeceği kesimde harekâta katılacaktır. 10 gün kadar evvel Kereye varmış olan General Yusuf Egelinin başkanlığındaki askeri heyetimiz de Türk birliğini teftiş ettikten sonra Amerikan Genelkurmayı ile temasta bulunmak üzere Vaşlngtona hareket edecektir, Evvelce de yazıldığı veçhile, askeri heyetimiz Tûrklyey» yapılmakta olan askeri malzeme yardımının arttırılması görüşmelerde bulunacaktır.
için
ÎCT iA VA rî A Ncvyork 17 (Radyo)
I\otcue savaş. BirIeşmiş ^netlerden bin kişilik bir kuvvet, komünistlerin idare merkezi . ong-Yang’a yürümektedir. Cephedeki muhabirler, idare merkezinin bu hafta içinde düşeceğine muhakkak nazariyle bakmaktadırlar.
70 py-
1*1
ARADA ?3IR
T A
FİYE
Demokrat parti, seçimleri ka-I sanarak iktidara geçtikten üç. dört ay sonra yapılan Belediye, h Genel Meclisleri gibi seçimlerin C. fi. Partisi tarafından kazanılmasını bekleyenler var mıydı? Hiç zannetmeyle. Demokrat partililer arasında, bu seçimlerin kaybedilmesinden korkanlar olmuş mudur, dersiniz? Buna da İhtimal verilemez.
Milletvekilliği seçimlerinde oyuna, hileye yer olsaydı, eh derdik, millet akıllandı, bu seçimlerde baskıya, dulaveraya gelmez, netice büsbütün değişebilir...
Yoksa, üç dört ay içinde oyların altüst olmasını beklemek, milletin ciddiyetinden şüphe etmek olur. Kanaatlin bozacak kadar zaman geçmedi. Demokrasilerde bile dört ayda bir parti değiştirilme*. Onun İçin, bu seçimler ne C. H. partisi İçin yeni bir hezimettir, ne de Demokrat parti adına yeni bir zafer teşkil eder. Demokrat partinin şimdilik, bu reşit seçim zaferlerine ihtiyacı da yoktur. Yen| bir imtihan, aııcnk gelecek yıl kısmî milletvekili seçimlerinde olabilir.
Bu hakikat böyledlr vs önceden bilinir de. seçimlerde neden gen,» propaganda yapılır ve karşılıklı tatsız sözler teati edilir?
Çünkü her parti, kazanacağından yüzde yüz emin olsa da, yahut kazana mıyacağım bilse
de. varlığını dalma İspat etmek, kazanacakmış gibi davranmak hattâ kazanmaya çalışmak zorundadır. Aksi takdirde partiler diye bir şey kalmaz, eskisi gibi, tek parti sistemine döneri*. Demokrat partinin dileği bu olmamak gerektir. Bu olmadığına, bu ola m ■ ra cağına İnandığımız içindir ki iktidar partisi Heri gelenlerinin bu seçimlerden sonra: uC. H. partisi tasfiy» edilmiştir» demel-rini takdir edemiyoruz.
Esasen «tasfiye, kelimesini politikada hiç sevmeyiz. Bize hiç yakışmaz, çünkü pek komünist ağzıdır, Nazi üslûbudur, Ancak totaliter rejimlerde muhalefet partileri «tasfiye» olunur, yani yok edilir. Demokrat parti iktidarının gayesi her halde bu değildir.
«Halk partisini biz değil, millet tasfiye etti» de denllemza. Zira böyle bir vaziyet görülmüyor. Milletvekilleri seçimi gibi, Belediye ve tl Meclisleri seçimlerini Demokrat parti, ancak ekseriyette kazanmış. C. fl. partisi de pek çok rey almış, |ia şartlar İçinde, Demokrat parti-uln ekseriyeti kazanması, diğer partilerin «tasfiye» edilmiş olması mıdır?
Allah aşkına şu «Tasfiye» kelimesini ha bire kullanmıyalım. Demokrasimizin akıbeti hakkında dünyayı boş yere kuşkulandırıyoruz.
HALKÇI
17 Kkim

Malatya bez fabrikasında
Son Anadolu seyahatimiz sırasında Malalyaya da ufiranuştık. Bir pazar günü idi. Mensucat fabrikasını gezmeyi arzu ettik. Pazar obuasına rağmen fabrika kısmen çalışıyordu. Nazik bir memur bize atölyeleri gerdirdi. Dokuma atelyesinde tezgâhlarda döşemelik kuma la yatak kılıfı dokunuyordu. Döşemelik kumaşlar eski Tîirk motifleriyle süslü idi ve cidden güzeldi. Yatak kılıflar mm da çok sağlam olduğu besbelli idi.
Bunları srvredvrken Ankaradan Bor’a, İskenderun d an Maraş’a çitlc-'-en yolda rastladığımız üstü başı lime lime köylüleri lıstırladım. Devlet fabrikaları mintanlık bez ve puntal r.luk şayak dokusalar ve bunları gayet u-cuea m:>lclmott»n sırrım bularak pazarlan doklursalar-clı vatandaş herhalde böyle yırtıK pırtık dolaşmaktan kortu turdu, Devlet fabrikalarındaki nıakinalnr geniş küfenin iht’ ,acını karşılamak üzere geceli gündüzlü çatışmak için kurulmuş olsalar gerektir.
Tezgâhlardaki döşemelik kumaşların renk ve bakımından güzel olması fabrikalarımızın kalite riylc üstün olduğunu gösterir ve biri memnun eder. Fakat 18 milyonluk Türkiyede döşemelik kumaş, kaç ailenin ihtiyacıdır kî muazzam bir fabrika tezgâhlarını bu ihtiyacı karşılamağa hasretmiştir?. Acaba o tezgahlar lıarcrâk-m bez dokusalar ve dediğim gibi ucuza malet-sekr memlekette bu metaı satın alacak kimse yok mudur?
Yırtık mintanh vatandaşın sağlam bir mintan edinmek İstediğinden şüphe etmiyoruz.
Şevket RADO
Memleketimizde veremden
en çok gençler ölüyor
Sağlık Bakanı, daha ziyade gençlerin öldüğünü ve bir senede veremden ölenlerin 40000 nin çok üstünde olduğunu söyledi
Cevabî notamız
Memleketin anî bir taarruza maruz kalması ihtimali gözönünde tutuluyor
Ankara 16 — On birinci milli Tıp kongresi bugün saat 11 de Dil - Tarih, Coğrafya fakültesinde 550 doktorun İştirakiyle toplanmıştır. Toplantıda Cumhurbaşkanı, Milli Eğitim. İç, Dış ve Ticaret Bakanları da hazır bulunmuşlardır. Toplantıyı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Ekrem Hayrı Ürtündağ bir konuşma ile açmış ve ezcümle şunları söylemiştir:
«— Verem, ekseriyetle gençleri öldürmektedir. Veremden ölüm yaşı ortalama olarak 20 kabul edilmiştir Yurdumuzda senede asgari 40 bin vatandaş
öldüğüne göre va’nız verem ölülerinin. milli ekonomimize yaptığı zararın senede bir milyar Türk lirasına yakın olduğu artı takılmaktadır, şurasını ayrıca kaydedeyim kİ bizim ve memleket bp mensuplarının müşahede ve kanaatlerine göre hakiki verem ölümleri bu 40 bin rakamının çok üatüntedlr.»
Bakan, diğer memleketlerde veremin günden güne azaldığını ve bu azalışa sebep otan esasları izah etmiş, duııva Sağlık teşkilâtının verem müşavir! olan Dr. BrrtheCnin raporundan par çalar okumuş ve sözlerine şöyle
son vermiştir:
«— Millet' Meclisinin ve hükümetin vereme karşı savaş sahasında alacağı her tiiriü tedbirleri büyük Türk milletinin fert Ve cemiye* otarâk destekleyip ku-vettentıireceğlne ve neticede mutlaka muvaffak cağımıza İnanıyorum »
Bundan sonra oturuma
verilmiş ve Atatiirkün muvakkat kabrine gidilerek bir çelenk konmuştur.
öğleden sonra raportörlerin ■ verem konusuna dair hazırla-, diktan raporlar okunmuş, bunların müzakeresine geçilmiştir.
ola.-
son
Telâvlv 16 (AA.) — Reuter: İsrail de dûn gece fevkalâde ahval İlân edilmiş ve bu sabah deniz- kara ve hava ihtiyat kuvvetleri silâh altına çağırılmıştır.
Hükümetin istifasından ancak 4 saat sonra her ûç silâhlı servislerin ve bilhassa yeni İhtiyat usulünün çalışma tarzını denemek üzere-hazırlanan geniş bir plânın tatbikatına başlanmıştır.
Hükümetin İstifası. İsrail'in sonbahar manevralarının gizli başlangıç tarihine raslamıştır. Bununla beraber bu âna kadar siyasi durum ordunun plânla-
nnda bir değişikliğe sebebiyet vermiş değildir.
Telâvlv 16 (AP) — Bu sabah şafaktan İtibaren bütün İsrail muazzam bir manevra sahasına. dönmüştür. Memleketin ini bir taarruza maruz kalması İhtimali göz ününde tutularak girişilen geniş ölçüdeki askert ma nevraların İlk safhasında hava kuvvetlerine mensup uçaklar keşif ve devriye uçuşlarına girişmiştir, Harb gemileri İsrail kara sularında devrlyeler gezdiği gibi, bir tkım ileri müdafaa mevzileri de kurulmuştur.
Bir ölü
Şehremini cinayeti
Kaatilin dün sulh cezada sorgusu yapıldı
Şehremlnlnde oturan ve mahkeme karariyle ayrılmak üzere bulunduğu karısı Muazzezle kayınpederini öldüren Topkapı lâstik fabrikası İşçilerinden Lâtif dün adllytye Terllmlş ve sulh ceza hâkimine çıkarılarak sorgusu Yapılmıştır.
Lâtif, karısı He barışmasına onun babasının mâni olduğunu, hâdise gecesi yine karisiyle barışmak üzere gittiğini, fakat o sırada kaynatasının kendisine kama ile hücum ettiğini, kamayı elinden almak İsterken parmağının kesildiğini, çok fazla içkin bir halde olduğunu, ne karısını, ne de kaynatasını öldürdüğünün farkında olmadı-
Danıştayda
12 münhal
(Baş tarafı 1 İnci sahifede)
«— tstanbulu İlgilendiren çeşitli meseleler hakkında sayın Başbakan ve İçişleri Bakanına İzahat verdim. Bunlar arasında Ermeni Patriğinin seçim tarzı hakkında hazırladığımız talimatnameyi tasdlka arzettim. Kabul edildi. Bu talimatnameyi şehrimizdeki lllgllllere tebliğ edeceğim. Seçim buna güre yapılacaktır.»
dirile i
Demokrat Partiden
Üyelerin seçimi
Meclis toplantısında yapılacak
Ankara 17 (Akşam} — Danıştay kadrosunda hâlen münhal üyelik vardır. 35 üyeden on İkisinin münhal olması normal İşleri aksatmaktadır. Meclisin önümüzdeki toplantısında, mün hal üyelikler lçln seçim yapılacaktır.
Diğer taraftan verilen malûmata göre son günlerde bilhassa İdari dâvaların geçen senelere nazaran çok fazla arttığı görülmektedir.
ğım anlatmıştır.
Hâkim, tevkif müzekkeresi keserek Latifi cezaevine göndermiş, dosyayı da savcılığa İade etmiştir.
Camichen eve götürülen Pembe, bir saat konuştuktan sonra tekrar öldü
Belediyeye merkez binası yapmak İstediğimiz İstanbul lisesi binası lıakkıiidakl teklifimiz müsait karşılandı.
Anadolu yakasının su işi He de meşgul oldum Eu bölgede İkinci bir bent yapılacaktır. 7 milyon liraya Çıkacak olan bu ı bent İçin gerc-ken teşebbüslerde bulunduk.
Beykoz kasrının Mr Boğaz ■ hastanesi haline getirilmesi için de teşebbüste bulunduk. Bunun da tahakkuk edeceğini limit e-dlyoruın.
Darülacezeye alt olan Acıba-1 dem Dlnlenmeevı de Sağlık Bakanlığı tarafından satın alınarak Çocuk prevantoryomu haline getirilecektir
Elektrik idaresinin geçen kış-tarda kânürsüzlük yüzünden ı faaliyetini tatil etmesi tehlikesine maruz kaldığı malûmdur. ' Bu yıl buna kazşı daimi olarak 20 günlük stok bul undurulma-* sim kararlaştırdık.
' Toprak Ofisle, Belediyenin ’ müştereken satışa çıkardığı yağ satışına bu sene de devam edilecektir.»
İzmit 16 — Doğu mahallesinde oturan Pemne İlker İsminde bir kadın çektiği bir hastalımı m uta akıp ölmüş ve belediye dckloru tarafından gönderilen bir sıhhat memuru da Pembe-nln gömülmesine izljj vermiştir.
Nâzım önen, partinin anayasa hükümlerinden uzaklaştığını söylüyor
Kadın kimsesiz olduğundan belediye tarafından gönderilen cenaze arabasına yerleştirilen tabut namazı kılınmak üzere camie yollanmıştır. Fakat bu sırada Pembe dirilmiş ve tabuttan başını çıkararak «Beni nereye götürüyorsunuz?» diye feryat etmiştir. İş bu şekil alınca tabut tekrar eve döndürülmüş ve kadın bir saat kadar daha yaşayıp konuştuktan sonra yeniden ölmüştür.
Belediye başkanlığı, cenazeyi görmeden defin kâğıdı veren doktor hakkında takibata geçmiştir.
Başbakan rahatsız
Bir otomobil kazası
Şoför Sâlm Malkoç'un İdaresindeki 7745 numaralı taksi, Ferdi İsminde bir memurla birlikte Maliye Bakanlığının Be-ğlktaştakl deposuna kırtasiye levazımı götürürken araba kızak yaparak DolmabahçedeH Poml. RnJinrtn hl- nftnno
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Cevabi notamızda. Dışişleri Bakanlığı, Bulgar hükümetinin notasında bir miiddettenberl kullanmağı âde! edindiği İfade şekline işaret olunmakta, devletler arasındaki ihtilâfın hallinde en emin »asılanın küfür değil sükûn ve itidal olduğu belirtildikten sonra ezcümle şöyle denilmektedir:
a— Bu sebepledir kİ Dışişleri Bakanlığı mevzu ile alâkası ol- I mayan hususları bir tarafa bırakarak burada Bulgaristan, Türklerinin munaceretinin teşkil ettiği asıl meseleye temasla iktifa edecektir.
1925 muahedesini imza eden tarafların her ikisi de ilgililerin kendi istekleriyle irade ettikleri arzuyu bu yüzden kabul etmek zorundadırlar. Muhacirlere karşı takdir hakkını kullanmak böyle yapan taraf için ahdi vecibelerini İhlâl etmek mânasına gelir.»
Bundan sonra notada muhacirlere alt maildi hakkında der hal müzakereye girişilmesi ve bütün meseleler hakkında Bulgar hükümetinin daha anlayışlı davranması hususları belirtilmektedir.
Cevabî notamız, şöyle nihayet bulmaktadır:
•Dışişleri Bakanlığı- ortada mevzuubahis olan şeyin kendilerine karşı sarih taahhütlere girişmiş bulunduğu insan cemiyetlerinin valığı yokluğu meselesi olduğunu hatırlatmağa Bulgar hükümetini davet eder. Türkiye, Bulgaristânla arâsın-da mevcut her ihtilâfa dostane bir tesviye şekli bulmak hususundaki devamlı azminin İnkâr edilemiyecek delillerini vermiş bulunuyor. Lâkin o şimdiye kadar komşusunun bu uzlaşıcı te-
mayüllere iştirfik elliğini görmemiştir. Birçok İşlerde Titrkl-yenin hakeme müracaat hususunda yaptığı teklifler Bulgar hükümeti tarafından mutlak bir red cevabı ile karşılannr.'tır. İmdi, mevzuubahis utar* bu ribl hayali meselede de Sofya kabinesinin aynı uzlaşmazlık zihniyetini göstermeline ve, iki tarat arasında doğrudan doğruya anlaşma tekliflerini reddederek, üstelik bir de kendi rey ve kararını karşı taraf için muin kılmağa kalkışmasına göt yumu-lamvz.
Ne kadar sukutu hayale uğramış olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, komşu memleket hükümetinin uzlaşma zihniyetine bir kere daha hilab ederek- ondan göçmelııer meselesini adalet prensiplerine ve kendisinin müekket ve mütaad-dit taahhütlerine uygun bir türelle dikkate almasını temenni eder.»

Cevabi notaya bağlı muhtıra metnin de de Bulgar Hükümetinin kendi hususi menfaatlerine uygun saydığı bir propagandayı yapmak gibi aşikâr bulunan bu göçmenler meselesine, daha İlk notasının tevdiinde, bir gösteriş manzarası vermek temayülünü izhar etti. Bulgar notasının, güçlükle aapiedllmiş bir hiddet halinin' bütün nişanelerini taşıdığı. Türk Rum ahali mübadelesi. Trakya Bulgarları meselesi, Bulgar hükümetinin bir muhacirin siyasi ve İçtimai kanaatlerini nazarı İtibara almak hakkını Türk Hükümetine tanımayı reddettiği. Bulgar notasının İhtiva ettiği muhakeme tarzı ve nihayet muhaceret meselesini güçleştiren hususlar hakkında İzahat verilmektedir.

Bakanlıkta seçim
AnkaTa 17 — Diyarbakır milletvekili Nâzım Önen, dün Başbakan Adnan Menderes'e hitaben neşrettiği bir açık mektupla D, p. den istifa ettiğin! bildirmiştir. Şehrimiz siyası çevrelerinde geniş akisler uyandıran bu istifanamede şöyle denmektedir:
•■Dehalet ve delâletle, betahsfs program, tüzük ve Anayasa hükümlerinden gün geçtikçe uzak laşan ve hürriyet mlsakını hiçe sayan siyasi bir partinin kurucu ve idarecilerinin saflarında yer alıp bir müddet daha kendileriyle yürümeğe vicdanım müsaade vermemekte olduğundan bugünden İtibaren partiden intifa ediyorum.»
(Baş tarafı 1 inci sahifede) lâtından aldığı malûmata göre İlân etmektedir. Hükümet-evvelki gün yapılan seçim neticeleri hakkında hiçbir resmi beyanatta buluıımıyacaktır.
Ankara 17 (Akşam) — tl Genel Meclis! seçim! neticeleri hakkında buraya gelen son haberler Demokrat Partinin kazanmakta olduğunu göstermektedir. Yapılan hesaplara göre, 55 vilâyette Umumi Meclisin Demokrat Parti ekseriyetiyle teşekkül edeceği tahmin olunmaktadır. Kati neticelerin bu akşam veya yarın belli olacağı anlaşılmaktadır.
BORSA
İainnbul Bort**»un KyU/lMO Ualtor»
ÇEKLER
Ankara 17 (Akşam) — Başbakan Adnan Menderes rahat-.sızdır. Bu yüzden dün Milli Tıp kongresine gelememiş ve rahatsızlığı dolayısile gelemiyeceğlnl (telgrafla bildirmiştir.
RADYO MERAKLILARININ DİKKAT NAZARINA
Dünyanın en İyi radyosu olan İsveç mamul âtı LUKOR radyoları döviz sıkıntısından fazla miktarda getlrllemiyordu. Bu kere, radyo ithali serbest olduğundan LUXOR radyolarının tam çeşidini Türklyenln her yerinde bulmak kabil olacaktır.
Londra New Yor»
Paris Stokholm Cenevre Amsterriam
Brüksel
Lizbon
LSHAM VE TAHVİLÂT % » r*İZLİ TAHVİLLER
ıw
100
100
100
100
100
100
Sterlin Dolar Fransa F. tavec K.
F'.ortn öclçik* F Eskinle»
Kapanı?
7 8*
nau
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
süratle çarpıp saplanmıştır.
Eu sırada Ferdi yüzünden ya-raianınış, şoför -Saimîn de ayağı kırılmıştır. Sn ini, Etfal hastanesine kaldırılmış, Ferdinin de tedavisi yapılmıştır Yukarıda, ağaca çarpan olomubil görül-moVlnrlir I
Siyaeî huzur
Nadir Nadl, CUMHURİYET teki başmakalesinde, memlekette siyasi bir emniyetin tnevcud olduğunu ileri sürdükten sonra şöyle diyor:
(İlk zamanlar ben de Demokrat Parti iktidarının fazla İleri gittiğine, vur dedikse öldürmemek gerekliğine inanmıştım. Falan yerdeki memurun falan partili beğenmediği İçin yerinden edilmesi elbette tatsız ve çirkin bir hareket olurdu. Tekrar ediyorum ve sırf objektif kalmak kaygısı ile söylüyorum: Belki tek tük bu gibi vakalar da görülmüştür, fakat dolaştığım yerlerde şunun bunun İğbirarına uğradığı İçin yeri değiştirilmiş, yahut da Vekiılet emrine atınmış bir memurla karşı!aşmadım.»
Ne yapmalıyız?
Ahmet Emin Yalman, Va-TAN'a Ncvyorktan jomİ erdiği bir başmakalede kendimizi dünyaya tanıtmamız için milli ölçüde bir taamua girişmemiz lâzım geldiğini işaret ettikten sonra şunları yazmaktadır:
*Bu sahada yapılacak başlıca İş- körükörüne lâf propagandasına girmek değildir; her şevden evvel memlekette İstikrar, rahatlık, emniyet bulunduğunu, İdare makinemizin süratle ve isabetle İşlediğini gösterecek fiili hareketlerle. Tiirklycnin bütün İnsanlık İçin sağlam bir destek olduğu, ona her vaziyetti güvenileceği ve Turkler l’ln yaman bir gelişme devri başladığı kanaatini dünyanın her tarafında yaratmaktır.»
D. P. hangi yolu tutacak?
Ethrm İzzet Benice SON TELGRAF'ta, D. P. ekseriyetinin ne şekilde hareket edeceğin! inceliyerek şöyle diyor:
«Bizim şahsi kanaatimiz şudur ki* Demokrat parti İçinde ve Meclis Grupunda yer almış olan gerçek ve İdealist demokratlar İnhisarcı zihniyete değil, demokratik gelişmeye değer verecekler ve kendi partiler! içinde dahi olsa, aykırılıklarla mücadele etmeyi ve demokrasi idealini muzaffer kılmayı günlük menfaatlere tercih edeceklerdir. Nihayet, memleketteki demokratik büLün emek ve halis çalışmaların sonu mahdut bir zümrenin siyasi hırsını ve tahakkümünü temin etmek. yoluna dökülemiyecek-tlr.

Sıva» ■ Erzurum i Sıva» ■ Erzurum t-1 İMİ Demiryolu I 1941 Demiryolu ıı 1941 Demiryolu İli Mil» MU dala» l Milli MOdataa U Mil» MUdifa» m Milli MOdaloa IV
Truman
(Baş tarafı 1 inci sahifede) tarafından İtiraz edilmiştir.
Vlşlnski, Birleşmiş Milletleri* barışı akim bırakmakla İtham etmiştir.
Milyonlarca insana barış ü-mldl verecek olan 7 devlet takririnin, madde madde müzakeresine bugün de devam edilecektir.
Diğer taraftan. Korcye yardım İşleri komitesine Sovyet delegesi, İlk namzet olarak gösterilmiştir. Fakat Vlşlnski, hükümetiyle İstişare etmedikçe bunu kabul edemfyeeeğinl bildirmiştir.
B. B. C. muhabirinin haber verdiğine göre, Vlşlnskiııin bu komiteye namzet gösterilmiş olması, Sovyet delegesini çok sarsmıştır.
Truman - Mc Arthur mülakatı
Wake adası 18 (AA.) _ Usls: Başkan Tramanın General Mc Arthur ile buluşmasından sonra yaptığı beyanatın metni aşağıdadır:
«General Dougias Mc Arthur ile kendisinden tam malûmat ve fikir almak için buluşlum. Kendisini Küredeki harekât sahasından lüzumundan fazla ayırmak istemediğimden- Wake adasında onunla buluşmaya geldim. Konuşmalarımız çok tatminkâr olmuştur.
Aramızda tam bir görüş blrll-
20W
»70
ziJ5 ğl bulunması, vazifesi başına a»95 [mümkün olduğu kadar çabuk a,w dönmek Istlyen Genearl Mc 20,05
20 95
20 90
21.10
% • FAİZLİ TAHVİL LEH
1941 Demiryolu Kalkınma 1 Kalkuurm 11 Kalkınm» m 1»4» istikran i l!M8 istikrazı □ 1949 lstikT»z> 1 06.35 9650 96 50 [ 86 M &C.40 96.40 0530
% 4J FAİZLİ TAHVİL
1-J19 tahvili 95.50
% 3 FAİZLİ TAHVtLLEH
1933 Ergani 22 65
Lu38 ikramiye il 20.75
Milli Müdafaa 20,05
Demiryolu tV 58 —
' Demiryolu V S8 —
1 ANADOLU DEMİRYOLU OHUPU
ıJartviller ABC 10325
' Hisse «netli rı S 0ü 12 30
Mümessil şenel (ö-
ŞİRKET HİSSELERİ
i Herkes BanKMı 123.50]
Aralan Çimento 650
[T, Tlcaıci Bankası
lj Bankası BU-
1 Şark Defiırmcncllık «3.25
Milli Reasürans
SARRAFLARDA ALTIN
Arthur'ün bu İsteğini yerine getirebilmek içttı. müzakerelerimizi çok çabuk bitirmeyi mümkün kıldı. Şüphesiz, General Mc Arthur'ün şükranla işaret ettiği Vaşingtonla harb sahası a-rasındakl tam İşbirliği müzakereleri çok kolaylaştırmıştır.»
mücevher hırsızı
İzmir 16 — İstanbulda Devlet Denizyolları doktorlarından Nevzat İpekçinin 50 bin Hra kıymetindeki mücevhelrerlnl çalıp kaçan ve İstanbul zabıtaşınca aranmakta otan hizmetçi Mürüvvet Gül, çarşıda bir kuyumcuya aituı bir cep saati satmakta İken sivil polisler tarafından yakalanmıştır. Mürüvvet tstanbula gönderilmektedir.
îstlkl&l caddesinde Petro An-gelopoloVa alt kuyumucu mağazasının vitrininde evvelki gece bir delik açılmak sureuyte bazı mücevherler aşırılmıştır.
Bu hırsızlığı yapan meçhul şahıs veya şahıslar zabıtaca a*
3
a no
•3.—
43.70
Gulden ,Turk uran
Startın
KUİCB

AKŞAM
sahlfe 3
Nâzende Bosfor..,
Bu tâbir, Tevfik Fikret'indir;
Bense, nâzende Rosfor'un... ili)
Pazar günü, nâzende Bos-(orda, sevgili Boğaziçinde, bir gezinti yapmağa kalkıştık. Gerçi hava — Tiirkçeye uymayan, fakat hakikate u-Îan bir tâbirle — heyecanıydı. (Türkçesi: Miitelev-vin! Lâkin anlayan kaldı mı? Anlaşılması için Türkçe r.in dışına çıkıyoruz.) Bakin anlayan kaldı nu?) Bakıyorsunuz, ışıl ışıl güneş. Derken, sürpriz halinde bulutlar beliriyor; ikinci cephe açarcasına ansızın baskın veriyorlar. /Ilımak ıslatan; çiseleme ve arkası sıra: Bar daktan boşanırcasına! Gel-ğtleiim, yüreklerimizden yine de üzüntü eksilmiyor:
1 — Acaba musluklarımızın su ârızası önlenecek mi?
2 — Acaba hangi bölgeleri su basarak felâketler başgös-terecek?
Havanın oynaklığına ayak uydurup, bu kutuplar arasında sendeliyoruz. Ve yağmur bulutlarını parçalıya-rak, masmavi, harikulade gökyüzü görünüyor.
O yağmur altında, aldanarak, araba araba göçler gidiyor. Halbuki önümüz pastırma yazı. Bu yağmurlara da «Kiracı kaçıran» denir. Hülâsa, iklimimiz, kısa zaman İçinde de, uzun zaman içinde de işveli, cilveli, aldatıcı bir nâzende dilber rolünü oynuyor.
Bizse, bu havayı bile bile çıktığımız için güneşe göre de. serpiştirmeye göre de, sağnağa göre de tertipliydik. Fakat, ne yazık ki, gezmemiz yine gezme olamadı.
Nakliyat da, içtimai tertibat da müsaade etmedi.
Evvelâ vapurlar, pazarın kalabalığına göre âyarlan-mamıştı: Tıklım tıklım! Oturacak ver vok! Hep ayaktayız. Kamaraların ortasında bile, bin ayak, bin bir ayak üstünde... Halk, henüz kapatılmamış güvertelerde oturmağa razıydı. Burada bile yer yoktu. (Vaniköy-den 11 i 27 de kalkan vapur bu vaziyetteydi.)
Rüzgâr ve yağmurla kam-çılaııaraktan. domatesler, balıklar, bohçalar, sepetler arasında iskeleden iskeleye yol aldık.
Anadolu kıyısını takip ediyorduk.
— Bir hedef?. Bir durak ki insek, kadınlarımızla, çocuklarımızla bir şey yiyebil-sek, bir şey içebilsek... Oturduğumuz verin havası kok-masa, manzarası panoramaya karşı açık olsa: Rumeli sahilini karşıdan seyretsek. Tabiatın bu iklimimize has güneş ve bulut oyunlarını akşama kadar seyretsek... Belki içimizde; «Bu geceyi burada geçirelim!» diyenler olur. Onlar da hafta tatillerini bir temiz, mütevazı otelde, pansiyonda geçirebilse-ler... Vaniköyün, Çubuklu-
Belediyenin odun ve kömür satışları
Meşe odununun çekisi 12 liradan kömür 13 kuruştan verilecek
Belediyenin iki ki? yaptığı mahrukat tanzim satışlarının bu sene de yapılması kararlaştırılmıştı.
Bu maksatla yapılan, hazırlıklar ve mübayaalar tamamlanmıştır. şehrimizin 12 muhtelif semtinde kurulan belediye mahrukat satış depolan önümüzdeki hafta satışlar» başlı-yaeaktır.
Odun ve kömür fiatleri bütün kış müddetinse derişmemek şartlyle tesblt edilmiştir. Buna göre eve teslLm en iyi evsafta meşe odununun çekisi 12 Liraya, yine eve teslim mangal kömürünün kilosu 13 kuruşa satılacaktır.
Bir ruh hastası intihar etti
Balıkesir — Burhaniye ilçesine bağlı Pelit köyünden Mehmet Güven zeytinlik mevkiinde bir derede beynine sıkılan bir kurşunla ölü olarak bulunmuştur. Üç dört sene evvel Metlin edin bir kardeşi de kendini asmak suretiyle İntihar etmiştir. Mehmedtn de ruh hastalığına müptelâ olduğu sanılmaktadır.
Amerikan askerî yardım malzemesi
Amerikan bandıralı Lon Stat I gemisi getirmiş olduğu askeri yardım malzemesini dün sabahtan İtibaren Saraybumu askeri limanına boşaltmağa başlamıştır.
Balıkhaneniz çok acıklı bir manzara arzediyor
Balıkçılık mütehassısı Jean Le Garrec balıkçılığımız için ne diyor? — Balık yemesini bilmiyorsunuz — Hâlâ dinamitle balık avcılığı — Ya balıkhanenin yolları?
Balıkçılık heyeti Ord. Prof. Cosvlg'in Bebekteki evinde (X) İşaretlisi Jean Te Garrcc’Uf
Yiyecek fiatleri yükseliyor
Kuru soğan 20, pirinç fiatleri kiloda 5 kuruş arttı
Alâkalı makamların tesblt ettirdiğine göre bazı yiyecek maddelerin flütleri yükselmektedir. Bunların başında yaz flütlerine nazaran sade ve zeytinyağları bulunmaktadır.
Diğer taraftan pirinçlerin toptan kilosu 3-5 kuruş, kuru-soğanın flatı kiloda 20 kuruş yükselmiş, ot ve saman fiatleri de artmıştır.
Alâkalılar bu kış flatlerde geçen yıla nazaran yüzde 3-10 arasında bir yükseliş olacağını söylemektedirler.
Haber aldığımıza göre belediye. umumî pazar yerlerini arttırmağa karar vermiş ve kaymakamlardan ilçelerinde umumi pazar kurulmasına elverişli yerlerin tesblt edilerek bildirilmesini istemiştir. Belediye, bu suretle gıda maddelerinin perakende hallerini toptan flatle-re yaklaştırmağa çalışacaktır.
Ağtzlarına sağlık!
nun, Kücüksu'nun. Beyko-zun, Paşabahçenin hayatını böylece yaşadıktan sonra, dönsek...
Maalesef, hiçbir barınak bulamayıp yağmur altında otobüs bekledik, çamurlara bulanıp döndük. Nâzende Bosforun Anadolu kıyısını göstermek istediğimiz yabancı arkadaşlara karşı da mahcup düştük.
«Canım, bu havada? İşiniz mi yok? Mevsim değil!» İtirazı vârid olamamak gerek.
Değil böyle güzel bir sonbaharı: hattâ karakışı bile âlem seyran mevsimi sayıyor.
Nasreddin Hoca hikâyesi! Ata binmeğe kalkmış. Bece-remeyince: «Hey gidi ihtiyarlık!» demiş. Etrafına bakınıp: «Ben senin gençliğini de bilirdim!» demiş.
O hesap: Ben senin parlak mes'simierini de bilirim, nâ-zende Bosfor.
¥
Şu nâzende Bosfora lâyık olmak için en ufak himmetleri göze almalıyız.
(Vâ - Nû)
■— Gezdiğim memleketlerin hiç birinde bu derecede acıklı manzarası olan bir balıkhane görmedim.»
İşte evvelki gün uçakla şehrimizden ayrılan Fransız balıkçılık mütehassısı Jean Le Gar-rec'Ln balıkhanemiz hak kında kİ İhtisası.
— Hayret ediyorum balıkçılarınız böyle bir yerde nasıl çalışabiliyorlar. Hem bu derece dar bir yere nasıl sığabiliyorsunuz? Balık iskelesi, satış mahalli, tuzlama yeri. İhraç iskelesi hepsi aynı pis yere sıkışmış. İstanbuldak! balıkhaneniz böyle olduktan sonra kimbillr diğer limaniardakiler nasıldır? Balıkçılığımızın İnkişafı İçin her halde her şeyden evvel doğru dürüst bir rıhtım ve bir balıkhane yaptırmakla İşe başlamalısınız. Bu kadar iptidai bir yerde balık ticaret! yapmanıza hayret etmemek kabil değil.
Balıkhaneye giden sokakların manzarası da büsbütün feci. O daracık yerlerden nasıl oluyor da araba ve kamyonlar işleyebiliyor hâlâ anlıyamıyorum. Böyle bir balıkhane İle bu kadar senedir balık İhracatı yapmış olmanız bile büyük muvaffakiyet.
Balık avcılığımız nasıl?
— Ya balık avcılığımızı nasıl buldunuz?
— Çok iptidai dersem her halde mübalâğa etmiş olmıyacağı-mı tahmin ediyorum. Bu derecede nefis kaliteli balıklarınız olduğu halde bunları avlamasını ve yemesini bilmiyorsunuz. Balıkçılarınız sahillerden İleriye açılamıyorlar. Vasıtalarınız da çok İptidai. Bu vasıtalarla daha fazla balık tutulamaz.
Hem balık tutsanız da neye yarar? Balığı memleket içinde istihlâk etmek çarelerini aramalısınız. Elinizin altında bu kadar büyük bir servet olduğu halde bundan İstifade etmiyorsunuz. Evvelâ halkın balık yemesi için tedbirler alın. Ana-doluya balık sevkedcbilmek için vasıtalar temin edin. Ondan sonra da İhracat imkânlarım
araştırın.
Bu esnada yanımıza gelen Ekonomi Bakanlığı su mahsuller! şube müdürü Kemal Say-gun da şunları söylüyor:
— Biz mütehassıslara maalesef tam olarak blzdek! balık avctlığı hakkında izahat vermekten utanıyoruz. Geçen gün Hıfzı TOPUZ
(Arkası 4 üncü sahifede)
TEKNİK ÜNİVERSİTEDE
DERSLERE BOŞLANDI
Rektör Hulkı Eren, yeni ders yılını bir nutukla açtı
Balık lokantası
Belediye, ucuz balık yemekleri satacak bir lokanta açacak
Belediye, halk için ucuz lokantalar kurmağı prensip edinmişti. Cagaloğlunda açılan halk lokantasına rağbet gittikçe arttığından sadece ucuz balık yemekleri satmak üzere bir lokanta daha açılması kararlaştırılmıştır.
Balıkhane de şimdi belediyenin elinde bulunduğundan, balıkhaneye gelen ucuz balıklar bu lokantada ayni ucuzlukla satılacaktır. Lokanta binasının Balıkpazarında veya Sirkecide olması tercih edilecektir.
Dün saat 10.30 da Teknik üniversite salonunda, yeni başlıyan 1950-51 ders yılı için, bir tören
f ■*
30 yıl evvelki
Akşam koleksiyonundan:
Fantoma Mehmet
«Dün akşam hapishanede mahpuslar sayıldığı sırada bir kişi noksan olduğu görülmüş ve yapılan tetki-katta Fantoma Mchmed’in kaçtığı anlaşılmıştır. Fanto-ma Mehmet genç bir çocuktur, müteaddit hırsızlık ve cinayet vakalarile, bilhassa hapishaneden firarları ile şöhret bulmuştur. Mchme-din nasıl ve nereden kaçtığı anlaşılamamıştır.»
17/Teşriniewel/1920
yapılmıştır.
Yeni kıyafetleri İle. salona giren profesörler, talebelerin alkışlan arasında yerlerini almışlardır.
Tören! açan Teknik üniversite rektörü Ord. Prof. Hulkl Eren ezcümle demiştir kİ:
— Üniversitemizde dört fakülte vardır. Her fakülte yüksek mühendis yetiştiril-. Bu sena inşaattan 84- mimardan 28, elektrikten 21, makiııadan (4 mühendis mezun olmuştur.
1949-50 ders yılında 1890 talebemiz vardı. Bu yekûn bu sene yazılan 375 talebeyle beraber 1780 e yükselmiştir. Bu sene üç asistan doktora vermiş, sekiz doçent de profesörlüğe yükselmiştir.»
Mütaakıben alkışlarla kürsüye gelen Ord. Prof. Sullh Murat Üzdllek de ilmi bir konuşma yaparak törene son verilmiştir
Polis prevantoryomu
Emniyet genel müdürlüğü tarafından Üsküdarda Bağlarba-şında inşa ettirilen polis pre-vantoryomu 27 Ekimde törenle açılacaktır.
TAKSİTLE SATILIK APARTIMAN DAİRELERİ
Herkesin zevkine
Herkesin kesesine
Herkesin kalabalığın»
göre
Apartıman daireleri
Eski Alman Lisesinin alt tarafında . Doğan Hanı (Eski Boton Hanı) taksitle daire daire satışa çıkarılmıştır.
Fiallar on İki bin liradan otuz bir bin liraya kadar, Satışların üçte biri peşin, üçte İkisi dört sene taksitle ödenir. Peşin ödeyenler İçin ayrıca tenzilât yapılır.
TafsLlât İçin :
DEMİR - TOPRAK ANONİM ŞİRKETİ
Beyoülu. İstiklâl caddesi No. 30G Yapı ve Kredi Han 2. cl kat Telefon : 42793
Telgraf : GEYRAN - İstanbul
Müracaat saatleri: Cumartesi hariç hergün eaat 16 - M
Parfsln sonbahar modası olarak lânse ettiği iki şapka modeli. Sağdaki kanad şeklinde iki ilâveyle süslüdür, Bu kaşlara doğru eğik giyilecektir. Bu modele «Marie De Medlelf» deniyor. Vaktiyle o da bu biçim şapkalar giyermiş. Diğeri de eski Rom ahların miğferini andıran kocaman bir tüyle yandan süslü bir model Buna da »Asit» diyorlar.
(ST’A’BUI. RADYOSU Öğle ve akşam programı
12.57 A-ıl'-î ve progrnm l«r
13.00 Faberler.
13.18 Öİle konseri Pl.
13.15 Şarkılar.
14.20 Sertn-s saat.
14.30 Oyun havalan Pl.
11.45 Sjırıtny Kave orkestrasından dan» milzlğl Pl.
15.10 Programlar ve kapan»
17.57 Açılı» ve programlar.
İJ.OO Dans mûzlğt Pl.
13.30 Şarkılar.
19.00 Haberler.
19.15 Kısa şehir nabcrlert
19.20 Pı-ry Como'dan caz (atkılan Pl.
19.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları.
20,00 Mandolin konseri.
20.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Snrkılar.
31.00 Shr dünyamız.
21.10 Misafir fasıl heyeU imU
21.40 Sanat.
22.00 Konscrto Pl.
33.40 Ara müslgl PL
22.45 Hıberler.
23.00 Dans mUUJİ Pl
23.30 Programlar ve kapanı» .
ANKARA RADYOSU Öğle ve akşam programı
12.28 Açılı» v» program
12.30 M. S. ayan ve Şarkıalr. Okuyan. Muzaffer Bir lan.
13.00 Haberler.
13.1# w si» fesUval oıkertra® f»W PL
1340 öğle Gazeteni.
13.45 Şen parçalar PL
14,00 Hava raporu, aksata programı ve kapanı».
17.W Açılı» va program.
18.00 M. S. ayarı ve Zeybekler. Çiftetelli va oyun havalan.
18.30 Salon orkeetrası PL
19.00 M S. ayan ve Haberler.
19.lt Tarihten Bir Yaprak.
19.» Yurttan M1*T: İdare «den Muzaffer SaruOzen
19.40 Radyo Ue İngilizce.
30.00 Varyete mtlzlklerl Pl
20.11 Radyo Oasateal
20.SO İncesaz »Vfiak faslı». Okuyanlar: Melânal Para, Müsehher GUyer. Sevim Ten.
31.00 Temdi.
11.43 Serbea uıl
22.00 Konuşma: «Tıp kongresi dola-yıalyle».
23.11 Dana orkeetralurı OalıgOr PL
21.43 M. 3. ayan ye Habertar.
23.00 Program »a kspanı».
Yarın sabahki program
7.28 Açılı» ve program.
7.30 M. S. ayan.
7.31 Vals. Polka ve Paao DoblaTer Pl.
7.43 Haberler.
8.00 Hnflf m (talk PL
8.23 Günün programı V* bAV* raporu,
BSO Mtlztk: PL
9.00 Kapanı».
Yeni Şehir Meclisinin İlk toplantılarında bulunmayı çok arzu ederdim amma müsait vakit bulamadım. Gözden ırak olmakla gönülden de ırak olmadık ya. İçtimalara ait tafsilâtlı haberleri gazetelerden takip ediyorum. Eksik olmasınlar, sayın üyelerimiz saatlerce süren toplantılar yapıyor, durmadan dinlenmeden konuşuyorlarmış. Ağızlarına sağlık, ömürlerine bereket-Biz onları bunun için seçtik. Toplanacaklar, konuşacaklar tabiî.
Âzadan bazıları bu kadarını da kâfi görmüyorlar:
(— On beş gûndenberi toplanıyoruz, konuşuyoruz. Fakat şimdiye kadar hiçbir iş yapamadık. Normal içtima müddetini on beş inini-1 den bir aya, biitçe devresfj toplantılarını da bir avdayı bir bucuk aya çıkarmak zımdn .» diyorlarmjş.
Doğrudur, mademki on btşO günlük içtima devresinde^ müspet bir iş yapılamamış^ bir bu beş etin, hattâ bîr ka(— Or bes gün daha top1anma£_ ildir. İki saatten fazla sürenjD bir celsenin sadece toplant^ mevzuu üzerinde müzakere(D lerle geçmesinden anlasılı-CD yor ki yeni meclisimiz şehi«t işlerini esaslı surette ele al-J^ mış bulunuyor. Zaten seçiınÛ propagandalarında bize bu-0 nu vâdetmişlerdi ya.
Gelgelellm, savın üyeleng den bir kısmı da kendilerine.? endişeye kaptırmışlar, top-C_ lantılar uzadıkça hakkı h(J zur tahsisatının da artacağını ve bunun umum! efkâr üzerinde fena tesir uyandırabileceğini ileri sürmüşler.
Hâşâ, böyle bir şeyi hatırımızdan bile geçirmeyiz. Seçim a Tefesinde propaganda. afişlerine yazılan: «Şehir Meclisi hakkı huzur için değil, halkın huzuru için toplanacak» ibaresini unutmadık. Halkın huzuru için yapılan toplantılarda hakkı huzurun lâfı mı olur, a efendim? İstanbul halkı, meclis âzasının gönül huzuru içinde çalışmalarım İster! Bu uğurda paranın pulun lâfını bile ağzımıza almayız!
Savın Vali ve Belediye Reisimiz de;
(— Burada bir ay değil, üç ay da toplansak, bu şekilde konuşa konuşa iş yapılamaz, zira insanlar konuşmayı severler ve görüyorsunuz ki lâf lâfı açıyor. Böyle konuşmalarla ne belediye teşkilâtı düzenlenir, ne de belediye çalıştırılabilir.» demiş.
Peki amma konuşmasınlar da ne yapsınlar? Sayın üyeler mecliste ağızlarını, gözlerini kapayıp oturacak veya birbirlerine kaş, göz, el. kol işaretleriyle meram anlatacak değiller ya. Söz gümüş, sükût altındır. Demek ki Şehir Meclisimizin muhterem üyeleri âzami tevazu göstererek gümüşü tercih ediyorlar. Bu da şehre karşı büyük bir feragatkârlık nl-şânesidir.
Bos lâfı herkes konuşabilir. Böyle gümüş değerinde söz söyliyebilmek hüneri dostlar basma!
Cemal REFİK
Maltepede bir kız kaçırıldı
Maltepe, Feyzuilah caddesinde oturan Recep Çamlıca adında bir demiryolları emekllri savcılığa başvurarak 20 yaşındaki kızı Nezahatln sekiz gün-denberl kaybolduğunu İddia etmiş ve yaşlı bir müteahhidin kim kaçırmış olması İhtimal İM karşı o yolda tahkikat yapılmasını talep etmiştir.
Yabancıların oturma belgeleri
Oturma belgelerini yenilemek üzer» Emniyet dördünoû şube müdürlüğüne bırakan yabancıların vesikaları hazırlanmış ba-lıınduğundan üç gün İçinde mezkûr müdürlüğe müraoaaUa ellerindeki numara kâğıtlaruu Ibru ederek vesikalarını almaları Emniyet müdürlüğünden bildirilmiştir.
FFuralI
| öksürüğü keser |
Sahife 4
AKŞAM
17 Ekim 1950
MaDî konuBar :
Şehir ’liyatrosu komedi kısmında:
Dolar meselesi
Gelir vergisi mektebi
Yasan- John Kingsley
r Kora harbinden evvel Avrtl-‘panın dolar gediğinin kapatd-ması dünya meselelerinin balında gelmekteydi. Kore har-blndenberl, dolar meselesini, flmdlki haldo unemsla vo mevsimsiz telâkki ederek ikinci plâna almak hususunda belki de tehlikeli o 1 a b 1 -'lecek bir meyli belirmiştir. Bu, ’Büyük Britanya için talihin kötü bir cilvesi telâkki edilebilir. Zira, dolar meselesinin ikinci plâna geçmesi, dolar açığını kapatmak hususunda girişilen gayretlerin en. cesaret verici neticeler vermeğe başladığı bir kamanda vukua gelmiştir.
Milletlerarası siyasi durumun ftni değişiklikler arzetmedlğl bir devre teşkil eden bu yılın ilk altı ayı zarfında (Güney Kore'nin istilâsı 25 haziranda başlamıştır). Amerikan ihracatının ithalâta nazaran fazlası ayda takriben 200 milyon dolara baliğ olmaktaydı. 1949 un İlk yarısında ise dolar açığı ay- ; da takriben 500 mliyon dolardı? Bu açığın belirli bir şekilde ■ daralmasının başlıca sebebi şu Olmuştur:
Birleşik Amerika, 1940 yılı- ı nın ikinci yanında geçirdiği ve kısa süren iktisadi ve mâli sarsıntıdan kalkınmağa başladığı zaman Amerikan ihracatı ; kesin olarak azalmış ve hazi- ; ran 1949 d an beri yine Ameri-kan ithalâtında sürekli ve mü-temadi bir artış yer almıştır. . Dolar açığındaki bu daralma- ■ nın emin temellere dayanmak suretiyle sağlamlaşlınlmauiBSL ; hür dünya İçin açıkça ekono- ; mik bir gerileme teşkil ederdi. : Filhakika önümüzdeki aylar ; sarfında yeniden silâhlanma1 de tutulmaktadır: Evvelâ Bir-aiyasellerinin inkişafı netice- leşik Kırallıftın hâlâ dolar açığı sinde dolar gediğinin süratle vardır. Bu yılın ilk 6 ayı zar-kapatılması kuvvetle muhtemel) fmtja İthalât - ihracat açığı görülmkctedlr. Fakat dolar me- ayda ortalama olarak Kanada selesinin halli için bu, suni ve ue 5 milyon ve Birleşik Ameri-geçici bir esas oiur 1 ka ile 10 milyon sterline baliğ
. Ekonomik İşbirliği İdarecisi olmuştur.
Mr. Paul Hoffman’ın Avrupa I ^‘.ri Kıra
fcük.nmas, için ynpiM dul»? lslerItatelesinin ’?rt
Birledik Amerika temmuz- ayı zarfında, Birleşik Kırallıktan, olağanüstü büyük miktarlarda kalay mübayuasına girişmiştir. Bu ay zarfında Amerika tarafından Batın alınan kalayın tutan 1,300.000 sterlindir. Demir hariç diğer madenler İçin de Amerika 2,600 000 sterlin Me-mlştlr. Bu, Amerikanın haziran ayı İthalâtının 3 misildir.
Diğer her hangi Avrupa memleketinden fazla dolar İhracatını arttırmağa girişen Birleşik Kırallık temmuz ayı zarfında Birleşik Amerika ve Kanada’dan 61 milyon dolar kazanmıştır. Bu râkkam, harb-denberl Kuzey Amerika piyasasına yapılan satışlar Içlzı en İyi devreyi teşkil eden ve aylık vasatinin 50 milyon dolar bulunduğu 1948 in son aylarına kıyas edilebilir
Temmuz ayı rekorunun idame edilebilmesi halkr.de.Birleşik Kıralhfeın Amerika ve Kana-da'dan dolar kazançlarında, devalüasyondanberl ît 50 nispetinde bir artış tahakkuk edecektir. Filhakika devaülasyon-danberl İhracat esaslı surette artmıştır.
Dolar gediğinin daralması İngiliz umumi efkârında şu soruya yol açmış bulunmaktadır: Büyük Britanya ne zaman daha fazla dolar emtiası satuı almağa muktedir olabilecektir? İngiliz hükümetinin giriştiği sıkj dolar tasarrufu da Kanada ve Birleşik Amerika'da ban tenkldlere yol açmıştır. Birleşik Kiralığın şimdi daha fazla İthalât yapabileceği İddia edilmektedir. Bu İddialar ortaya atılırken İki faktör göz önün-
Saniyen, Birleşik. Kırallık ve kalan 1 yardımım müradafaa için ya-, kısmındaki altın ve dolar ihti-1 pıîan dolar yardımır.d.» »,-l yat ,utılra,,„ darU31u„„ ■ toBnn» taulbıb» tutmak ,j,rad„ ‘
durum şimdiki halde dolar kar- I şılığında yapılan ithalât tahditlerinin hissedilir şekilde gevşetilmesine müsait değildir. .
Filhakika sterlin bölgesinin diğer tasımlan tarafından elde edilen dolar kazançlanndaki net fazlalık Büşük Britanya ve Kuzey Amerika arasındaki dİ—1 rekt ticaret açığını kapatmış-' tır. Fakat haziran, ayı sonunda altın ihtiyatı 2,222,000,000 doları aşmaktaydı. İkinci dünya harbi bittikten bir yıl sonra altın İhtiyatı takriben 4 milyar dolar tutarında idi. Bu ise. bu-
tutmak istemesi kanaatimizce , bu sebepten ileri gelmektedir.
Dolar açığının daralması ■ Eiricşik Amerika için de önem- , lidir. Yeniden silâhlanma, ka- . çmılmaz bir şekilde, enflâs-ycactı bir faktördür. Bir İthalât fazlasına müsaade etmek veya büyük bir İhracat fazlasını azaltmak suretfle bu en-Jflii yon meylinin önüne geçmek mümkündür Geniş ölçüde ithalât yapılması İstihlâk emtia-anı arttırmak suretiyle da- ( hîli (ıa ti er in yükselmesini önler ve iç piyasanın tazyikim i boüaetir. Ancak boylu bir va- u ti: elin bu kadar basn şekilde «
g-Uşmesi muhtemel deldir. mllyar do,ar demeklir
Zira Avrupa memleketleri de1 süratle yeniden silâhlanmak için muhlaç oldukları endüstri teçhizatı, malzeme ve ham maddeleri Kuzey Amerika’dan edinmeğe girişecekler ve dola-yıslyle dolar karşılığında yaptıkları satın almalar artacaktır.
Fakat yine de Birleşik Amerika ve Kanada ithalâtiannı fazlalaştıracaklaıdır. Bu şimdiden yer almağa başlamıştır.
hianbul Bel»dlye»l Şablı Zhalıc DRAM KISMİ
0
DON JÜAN
Yaz&n: Mu litre rarkçesl ' L Galip Arcan Telefon: «2151
Telefon:
Glfeler «ant 11 de açılar Pûrarteal akşamlan Dram Icemında Salı akşamları Komedi İslimindi temsil yoktur.
Şehir Tiyatrlsu komedi kısmı da bu sene mevsime, draın kısmı gibi, Mollere-'ln bir eseriyle başlamış olsaydı, büyük dâhinin birbirinden, ne derece farklı şaheserle vücuda geddiğini göstermiş olurdu
Hattâ bu komedi merhum Ahmet Vellk Paşanın »adapta-lion» lanndan biri olmalıydı. Böylece Don Juan’da Galip Ar-can’ın kullandığı bugüknü lisanımızla merhum Vefik Paşanın samanında muştam le İhsan arasında hem hoş bir mukayese yapmamıza vesile, hem de pek zarif bir edebi misal vermiş 0-lurdu.
Şehir tiyatroları böyle bir (kültüreb vazife görmek fırsatım kaçırmış olmasından dolayı cidden çok esef edilir.
Ne ise... Gelelim «Gelir vergisi mektebi» ne. O zamanlar da parlak bir istikbale namzet genç bir müellif olan Louls Ver-neuli ile Comedie Frnnçalse'ln en meşhur sanatkârlarından Gorges Berr'in. bir çok güzel komedilerin vücuda gelmesine sebep, mesut bir ortaklığın mahsulü olan «Gelir vergisi mektebi» hoş bir komedidir. Kemali zevkle dinleniyor; seyircilerine de günlük yorgunlukları. üzüntüleri unutturuyor.
Bu nevi komedilerin mevzuunu anlatmak hemen hemen mümkün değildir: binaenaleyh bu l§e girtşmlyeilm.
Kendi hesabıma, bir kaç gün sonra, bu mevzuu tamamiyle unutacağım. Fakat unutamıyn-: cağını bir şc-y varsa o da Raşl* Rızanın üzerimde bıraktığı tesirdir. Çok tan brrt daha doğrusu merhum Hâstım sahnede göremediğimiz p-amandanberi, bu durece olgunluk ve dolgunluk sahibi bLr sanatkârla karşılaşmamıştım. «G.lir vergisi mektebi» ne Raşit Rızayı görmke ve alkışlamak için gitmeli. Hiç bir mübalâğaya, ca'li telâşlara, lüzumsuz çırpınmalara, kulak yırtıcı âvazelere tenezzül etmi-yerek ve sadece sanatına, zekâsına, inceleme ve ifade kabiliyetine dayanarak. Raşlt Rıza emsalsiz bri «ccmposltion» yaptı, bir şahıs varatlı Kısa bir bakışla, hafif bir tebessümle neler İfade ediyor Hayran olmamak kabil değil!... İşte hakiki bir büyük sanatkâr...
Gaston rolünde pek sevimli, pek hoşa giden Vasi i Rızayı gördük ve aitaşladık.
Muzaffer Arslan cidden mü-kemmle bir «jetine premler» dir. Sesi güzel, kemlisi yakışıklı giyinişi kusarsın bir delikanlı, Buna Muzafferin günden giîne incelen, derlnlese:ı ve her kalıba girebilecek ksdar terbiye gören, iıcykeitrûşlıu'in eserlerini vücuda getirimle için kullandıkları alçı gibi yumuşayan sanatını da ilâve edersek Muzafferin kıymetini takdir edebiliriz.
Perihan Yanarın zarafeti neşesi, aydınlığı içleri açıyor Bu meziyetlere Perihanın sanat kabiliyetini de ilâve edersek bu artisti hakikî kıymetine göre takdir etmiş olrmz.
Yaşar özsny yine ufak bir rolü ön plâna çıkardı. Bu komedide Laşaplot rolünü oynamalıydı: böylelikle Reşit Baran
kendine göre olmayan bir rolü oynamak üzüntüsünden kurtulmuş olurdu. Hemen ilâve edeyim k| Reşit Buran bu rolü pek güzel oynadı. Mamafih kendisini Don Juan’da Sganarelle kisvesi altındR görmek isterdim.
Diğer bir tevziat hatası da Nezihe Becerikli veya Melâhat İçlinin mükemmelen oynayabilecekleri Betti DelanJ rolaünün Perihan Çakıla verilmesi olmuştur. Çok takdir ettiğim Perihan Çakılın gerek şekil, gerek tab'ı, havil hafifmeşrep kadınlRr değil de hisli, düşünceli genç kız veya kadınları temsille daha müsaittir.
Eser sahneye oldukça zevkle konmuştur. Ancak iki noktaya dikkat edilmediğine üzüldük: Birincisi ismlhariarın telâffuzudur. Meselâ Menü İsmini bazı sanatkârlar Menü olarak söylüyorlar, bazılan da mönü — kİ doğrusu da budur — telâffuz, ediyorlar. Sonra Gertrude da Gertrud olarak söyleniyor. Eserin vakası Fnınsada cereyan ettiğinden ve şalı ısların da
Fransız olmalım lâzım geldiğinden dolayı bu İsim Jerlrüd olarak telâffuz, edilmeli değil miydi?
İkinci nokta da sözü geçen meblâğların şimdiki frank hesabiyle son derece küçük olmasıdır. Bu komedi — zunneder-sem — 193Ö senesinde yazılmıştır. O zamandanberi frangın kıymeti çok düşmüştür. Bu da nazarı dikkate alınabilirdi. Zira sahnede On bin franktan
büyük bir meblâğ olarak
bahsedildiği zaman seyirci-
ler — gayri İhtiyati olarak — zihnen bir he?ap geçiverlyorlar ve on bin frangın bugün pek cüzî bir şey olduğunu düşünüyorlar.
Hülâsa «Gelir vergisi mektebi» ho? vakit geçirten bir komedidir. Fakat komedi kısmında gördüğümüz bu eser, aslı Louls Verneul) İle Georges Berr'in «L'Ecole des Contrlbu-ables» İnden ve mümessilleri Andre Lefaur ve Victor Boucher-den ne kadar uzak!...
Ekrem Reşid REİ
Ingiliz müzik ve dram şehri. Edinburgh
Edinburgh’daki milletlerarası müzik ve dram festivaline 100 bin kişi gitti
BEYAZLI KADIN
Aşk ve macera romanı
Yazan: W. W. Coülns Tercüme eden: (Vâ-Nü)
No. 79 ;
Soğukkanlılığını kaybettiğin) gördüğümden ısrar ettim:
— 61r Perclvalln sosyetede yüksek mevkii var. Kudretli bir adamdır. Lord’dur. Büyük bir malikânenin ve servetin sahibidir. Asil bir sülâleye mensuptur.
Kadın, kahkahalar attı:
— Evet, Lord.1 Zengin! Asili Siz öyle bilin. Bilhassa anası tarafından...
Bu sözlerin dudaklarından (ayrllhtiyar! döküldüğünü anladım.
— Ben buraya bu aile meyni-laruu münakaşa etmeğe gelmedim. — dedim — Slr Percival' in annesine dair hiç bir şey bilmiyor 11 ra.
— Kendisine dair de bir şey bilmiyorsunuz galiba?
— Fek o kadar emin alma-
yın... Kendine dair pek çok şeyler biliyorum Ve diğer bir çok şeylerden şüpheleniyorum
— Neden şüpheleniyorsun?
— Şüphelendiğim Mr şeyi haber vereyim AnnaMın babası değildir.
Kalkarak bana doğru hiddetle yürüdü.
— Anna’nın tabısından şüp-lenmeğc nasıl cüret edersiniz? — diye titremeğe başladı.
Lakayt, devam ettim:
— Sizinle S'r Percival arasındaki sırrın bu olmadığını biliyorum. O adama hayatını zehir eden hâdise, tazınızla beraber doğmadı, «anızla beraber Ölmedi.
Kapıyı göstererek haykırdı:
— Defol!
Fakat, ben devam eltim:
Ege vapuru
İzmirde şata çarptıktan sonra pervanesi hasara uğradı
îzmir 16 (Akşam) — Ege vapuru dün saat 13 sularında rıhtıma yanaşırken, yanlış manevra yüzünden, yolcuların bin melerine mahsus şata çarpmış ve pervane şatı parçalamıştır.
Şalın üzerinde, vapurdan çıkacak yolcularını beklemekte olanlar telâşa düşerek kaçmak İsterlerken, Denizyolları acentesinden Enis, tehlike olmadığını ihtar etmek suretiyle halkı sükûnete davet etmiştir. Böylelikle yolcularını bekleyen kadın, erkek kalabalığı diğer şata geçmişlerdir Bu sırada bir kişi denize düşmüş İse de derhal lîiırfanJnuşiır
Ege vapuru, şattan kendisini çekmeğe çalışırken az ilerisinde demirli bulunan Alman bandıralı Hector vapuruna bordaia-mış ve nihayet karşı menciere-ğe vanaşabilmiştir.
Karşıyaka'ya işleyen körfez vapurları Eğeye yanaşarak yolcuları almış ve İskeleye çıkarmıştır.
Türkiye kara yolları renkli haritası
Balıkhaneniz çok acıklı bir manzara arzediyor
(Baş tarafı 3 üncü sahi rede)
motörle Sarayburnu açıklarından geçiyorduk. Birdenbire bir şey patladı. Bir de baktık kİ balık toplamak için dinamit atmışlar. Düşünün bir kere Sa-raybumunda hâlâ dinamitle balık avlanıyor. Sarayburnun-da dimanlt atıldıktan sonra kimblllr diğer yerlerde ne yapılmaz. Mütehassıslar görecekler diye ödümüz patladı. Bereket farkına varmadılar. Ya bunu da görselerdi kimblllr neler diyeceklerdi?
Tabii bu Türkçe izahattan hiç bir şey anlamıyaıı Jean Lc Carrec sözlerine şöyle devam ediyor:
— Balıkçılığınızı İnkişaf ettirdiğiniz takdirde memleketlrıiz büyük bir servet kazanacaktır. Civar memleketlerden hiç biri sizinle rekabet edecek durumda değildir. Kalite yüksekliği do-layısüe diğer piyasalarda da bir üstünlük elde edebilirsiniz. Fakat bunun için halen proje halinde bulunan programlarınızı tatbik mevkiine koymanız lâzımdır.
Bayındırlık Bakanlığı karayolları genel müdürlüğü tarafından Tartiyenin kara yollarını gösterir renkli bir harita ' bastırılarak alâkalılara dağıtılmıştır.
İzahlı bir şekilde yolların cinsini. kilometresini, yollar üzerindeki âbide ve harabeleri, otelleri, benzin alma yerlerini gösteren bu haritalarda ayni zamanda İngilizce izahat da bulunmaktadır.
İtinalı bir şekilde hazırlanmış olan bu yol haritasının memleketimizdeki büyük bir eksikliği tsmamlıyacağı muhakkaktır.
— Ben şuna vaniim: Sizin a-ramzda ne aşk vardır, ne de bir çocuk. Kocanız, sizi kilisede başbaşa bulduğu zaman aranızdaki mesele başka bir meseleydi.
Kapıyı işaret eden eli titredi; yüzü dehşetle sarardı
Bir sükût anından sonra dedim kİ:
— Bana karşı hâlâ itimatsızlık mı göstereceksiniz?
Yine kaskatı kesildi!
— Size itimat etmiyorum.
— Çıkıp buradan gideyim mi?
— Evet. Ve tir daha dönmemek üzere.
— Eğer Sir Percival’den bazı mühim haberler alırsam, bu u-mulmadık haberleri size getirebilir miyim?
— Onun hiç bir haberini istemiyorum. Ya'nız ölüm haberini almak İstiyorum.
Kapıyı açtım; bana sual sorar gibi baktığını gördüm. Odadan çıktım.
- IX —
Bayan Catherkk. bana karşı kötü niyet göstermişti ama, a-raşlırmalanm buna rağmen
ilerlemiş bulunuyordu. Arazi üzerinde kocaman bir dörtgen teşkil eden evlerinin sahasından dışarı çıktığım sırada, bir kapının arkam sıra hızla kapandığım duydum. Beni daima takip edenlerden birini farket-tim. önüme geçmesi için, adımlarımı yavaşlattım.
Beni görmemiş gibi davranarak yanımdan geçti; bu sefer onu. ben tekibettlm. Böylelikle İstasyona kadar geldik. Black-water’e bilet aldığını farkettim. Bayan Catherick'i ziyaret ettiğimi Slr Percival'e haber vermeğe gidiyordu şüphesiz. Bir kaç gün sonra muhakkak ki hasılımla karşılaşacaktım.
Gece bastırıyordu Otele döndüm. Yemeğimi ısmarladım. Halcombe’a bir mektup yazarak neticeye varmağa umduğumu bildirdim.
Yemek odası boştu. Ben de alabildiğine düşünmeğe koyuldum. Bayan Câtherick'le karşılaşmamla tekrar hatırlamağa çahştım.
Bayan Ciements, b2r(a mahut hikâyeyi anlattığı zaman, fiir PercivaJ’fn bir zangoç karısı ile
■ 11 ..................
İst. FİLARMONİ DERNEĞİ 1950 - 51 Mevsimini Abonman Senfonik Konser Sef: CEMAL REŞİT REY Solist:
İSRAEL Piyano Virtioıu PNİNA SALZMAN Programda;
Caesar Franck - Çaykofski
Beethoven
19 Ekim Saat perşembe 18.30 da SARAY’da
Biletler gişede
satılıyor.
KON
Edinburgh'tin kendisi de dramatik bir şehirdir. Tepelerine hâkim granit renkli kuleler bu dakika güneşte parlarken bir an sonra hızla ilerleyen kara bulutların teşkil ettiği dekor İçinde esrarengiz bir tarzda kararır. Eski şehirdeki yüksek gri evler, gayri muntazam bir sıra halinde şatoya doğru uzanmaktadır. Vadinin öte tarafında «Yeni» şehrin zarif hatları 200 yıl zarfında pek az değişmiştir.
Buna rağmen 7-8 yıl evveline kadar bütün bunların bir festival için mükellef bir dekor teşkil edebileceği kimsenin aklına gelmemişti. Harbin sonlarına doğru şimdi New-York Metropolitan operanın genel direktörü olan ve festivalin ilk 3 yılı zarfında artistik direktörlük yapmış olan Rudolf Blng, karartma sırasında şehri ziyaret etmiştir. Fariak ay ışığı altında kara kalem bir resim, gibi duran tepedeki şatoya bakmış ve: «Bir festival için ne dekor» demiştir. Böylece fikir, zihninde yer edinmiş, bunu şehrin Belediye başkanı, Glyndcbourne operası direktörü John Chrls-tle, böyle bir fikirle İlgilenmesi melhuz herkesle konuşmuş ve sonunda şimdi dünyanın bildiği netice doğmuştur.
Edinburğh'daki ilk milletlerarası müzik ve dram festivali Ağustos 1947 de tertiplenmiş ve muaziam bir başarı kazanmıştır. Bilhassa müzik alanında en üstün evsaflı seanslar tertip edilmiş ve şehrin bütün sakinleri festivalin zihniyetini benimsemişlerdir. Edinburgh şimdi bir Avrupa festival merkezi olmak bakımından Venedik ve Salzburg’la eşit bir mevkldedlr.
Bu yıl 20 ağustos 9 eylül tarihleri arasında yapılan IV. üncü Festival sırasında Edinburgh’u hariçten 100,900 klşi| ziyaret etmiştir. Avrupanın her tarafından, Birleşik Amerika, Kanada. Avustralya, Yeni Ze-lânda ve Güney Afrika’dan gelen bu ziyaretçiler Büyük Britanya. Fransa. Danimarka, t-talya, ispanya. Birleşik Amerika, Macaristan, Almanya ve Avusturyaya mensup takriben
1630 artist tararından eğlendi-rilmişlerdir.
Edlnburgh’un Slratford - u-pon - Avon gibi Bhakesp?i‘Te’i. Salzburg gibi Mozart’ı yc'-tur. Sanal ve sanatkârlarından ziyade yetiştirdiği müelliricr, matbaacılık sanatlyle mt hur bir şehirdir. 1950 de festival münasebetiyle Glasguv.'un Cl-tizens Theater kumpanyası getirtilmiştir, Bu yıl aynı kumpanya Londralı bir kaç artistin de takviyesiyle fekoçjanm en İleri gelen modern dram müelliflerinden James Brldle ve Edç Linklater'in yeni eserlerini sun: muş ve eski klâsiklerden bir taıçım canlandu iniş111
Mr. Linklater’in (Atom Doktoru» adlı modem bir şarla* ana dair güldürücü ve aynı zamanda düşündürücü fars’ı muvaffakiyetle temsil edilmiştir E-dlnburgh üniversitesi Dram cemiyeti Shakespeare’in Kral Lear eserini oynamıştır.
Londranin Old Vie kumpanyası da Ben Johnson'un »Bar-tolomew Fair» eseriyle İngiliz tiyatrosunu temsil etmiştir Bu eser kumpanyanın repertuarına girmiş olup, kumpanya bunu önümüzdeki yaz Büyü* Britanya Festivalinde tekrar oynıya-caktır.
Müzik ve filim faaliyetleri, Edinburgh festivalinin lam mâ-nasile milletlerarası bir faaliyet olmak iddiasını teyld etmiştir. Festivale gelen ziyaretçiler Fransa. Danimarka ve balyadan getirtilen orkestraları. A-merikan bale kumpanyalarını, Belçikalı. Fransız. İspanyol. A-nıerikah. Alman, AvusturyalI, Norveçli, İtalyan ve DanimarkalI artistleri, İngiliz Kırallye; Filarmonik, Halle ve BEC orkestralarını büyük bir zevkle dinlemişlerdir.
1950 Edinburgh Festivali artistler, ziyaretçi ve resmi şahsiyetlerin de iştirak etIIkir-*1 ve St. GDes Katedrahnda yapılan dini bir âyinle başrumış ve muazzam ateş oyunlarlyle sona ermiştir. Bu ateş oyunları sırasında kadim. Edinburgh şatosu surlarından 101 pare top atılmıştır.
z 1
İpek Film Stüdyosunun en son muvaffakiyeti Türkçe sözlü dublâj filmlerin şaheseri
Pompeinin Son Günleri
, Tarihi ve büyük mizansen!! film
Yarın matinelerden İtibaren | Sinemasında

pBûtün dünyada en büyük muvaffakiyeti ve zafer rekoru-^ nu kazanmış, GRAHAMM GREEN'in meşhur romanından sinemaya alınmış olan
OÇOINÇO ADAM
(The Third Man)
Emsalsiz filminin gördüğü fevkalâde rağbet hasebiyle yalnız s CJ MI E R Sinemasında
bir hafta daha gösterlJccoktir. Henüz görmeyenlerin görmek fırsatını kaçırmamalarını tavsiye ederiz.
Baş railerde: Sinemanın 3 büyük yıldızı
^ALİDA VALLt — ORSON \VELLES — JOSEPII COTTEN^P
randevu yeri olarak mihrabı seçişini garip bulmuştum. Böyle bir hâtırayı canlandırmam üzerine, bayan Catherick'ln mah-çup olacağım, yahut kızacağım ummuştum. Fakat, küplere binercesine üzerime yürümesi, bende yeni şüpheler uyandırdı. Epeyce zamanJunberi şuna kani İdim kİ, Slr Percival bir cinayetle ilgilidir. Bayan Cathe-rick de bunu bl’dyor. Bugün artık, onun bir cürüm ortağı olduğunun farkındayım. O cürüm de kilisenin İçinde İşlenmiş olsa gerekti. Ve mihrapta ..
Fakat acaba cürmün nev’l neydi, ,
Düşünüp durdum. Bir Percl-val’in ailesinden bahsedilirken, bayan Catherick'ln kahkahalar attığı aklıma geldi. Bilhassa annesi hakkında telmihte bulunmuştu.
Acaba ne demek istemişti,
İki şık vardı: Ya, Slr Fclljc'ln zevcesi menşei noktasından a-şağı bir kadındı; yahut da hayatta, kendini kötü İdare etmişti.
Bu birinci nokta üzerinde fikir sahibi olabilmek İçin evlen-
me defterleri üzerinde tetklkat yapmak lâzım gelirdL Lady Fe-ilx'in genç kızlık İsmini öğrenmeliydim.
ErtesL sabah hava kapalıydı. Valilimi otelde bıraktım; yürü-yerekten Old Welnlgham kilisesine gittim. Burası, Slr Felri Glydeın vaktiyle oturduğu yere en yakın kiliseydi.
İki fersahlık bir mesafe ka-tettikten sonra kiliseyi tepede gördüm. Eski üslûpta bir bina İdi. Mihrap ve hazine kısmı asrın üslûbu gereğince ilâve gibi bina edilmişti. Etrafta harabe-vari bir kaç ev vardı. Burada fakir fıkara oturuyordu. Burası metrûk bir yer olmakla beraber yeni şehlre kıyasla daha aa mağmumdu. Çünkü şurada burada işlenmiş tarlalar, yapraksız ağaçlar dlkıcatl çekmekteydi. Burası yazın her halele güzel olacak.
Evler arasında dolaşıp kilise ile alâkadar bir zangoç, bir papaz yahut bir hazinedar arayıp durduğum sırada, duvar arkasından iki adamın belirdiğini gördüm.
Uzak bir mesafeden beni ta-
kip ediyorlardı. Bunla» peşimdeki hafiyelerdl.
Sir Percival teşebbüslerimin farkına varmıştı. Bundan dolayı da endişe duymaktayım. Fakat, doğru bir yol takip elliğime de kanaat getirmiştim
Bir çifçiyl istintak eltim. Kilise mensuplarından birinin adresini sordum. Tarif üzerine evi ne gittim. Yaşlı, iyi kaibll, geveze bir adamdı bu...
— Talihiniz varmış ki beni buldunuz, efendim. — dedi. — Ben de kiliseye vazifeme gidiyordum.
Sırtına paltosunu giydikten sonra kapısını kilitledi: ve İzahat verdi:
— İşte böyle evden çıkarken kapıyı kilitlemek mecbulye-tinde kalıyorum. Çünkü karım öldü. Bütün çocuklarım da evlendiler. Yalnım.z Ne hazin yer burası değil mi: efendim? Sla her halde Londralı olacaksınız. Ben de, Londra’da bundan yirmi beş sene kadar evvel oturmuştum. Ne haber malardan, efendim?
Cevap vermeksizin, ziyaretimin sebebini anlattım
(Arkası var)

ŞlddeUl rüzgârın ve bardaktan boşanırcasına akan yağmur gürültüleri arasında korkunç Mr çığlık ortalığı çınlattı.
ögflst çlfllğlnde oturanlar, korku lçnlde yataklarından fırladılar. Sahibi felce uğrndık-ladılar. SnShibi, telce uğradıktan sonra bu çlfllgi Mare eden k&bys Jak Pome karısını uyandırarak aordu:
— Çığlığı duymadın mı? A-mûn Allahım. Bu, ne korkunç bir sesti- Sanki birini öldürüyorlar, dadl.
Karj koca, kulak kabarttılar. Fakat şiddetle esen rüzgârdan »e yağan yağmurdan başka bir şey İşitmediler.
Pome, yavaş yavaş aldandığını zannetmeğe başladı. Bununla beraber, ertesi sabah çlfligln uşakları, kendilerinin de o korkunç çığlığı duymuş olduklarını. fakat bir daha işitmeyince galatı hisse uğramış olduklarını sandıklarını kâhyaya söylediler.
Jan, hizmetçi kadına dönerek sordu:
— Janet. mösyö Mantarın o-dnsına bu sabalı uğradın mı?
— Evet mösyö Jak! Onu bermutat koltuğunda aâkin ve müsterih oturur buldum
— Mösyö Keneye kahvaltısını götürdün mü?
— Hayır! Simdi götürece-eegim.
Rene, çiflik sahibi Mantarın yeğeni idi. Dedikoducuların söylediklerine göre bir gün mirasına konmak ümidiyle yıllar-danberi dayısının yanında bulunuyordu.
Fakat başka bir yerde oturan ve arasıra dayısını görmeğe gelen başka bir yeğenin de bu mirasta hakkı vardı.
Janet, kahvaltısını hazırladıktan sonra Kenenin odasına çıktı. Fakat yukarı çıkması İle feryat ve figan içinde aşağı inmesi bir oldu Hizmetçi kız:
— Mösyö Rene karyolasında, uzanmış yatıyor. Yatağı kan İçinde, kendisi de ölmüştür, diye bağırıyordu.
Kâhya Jak, derhal cinayet odasına koştu. Hakikaten altüst edilmiş ulan karyolanın İçinde delikanlının soğumuş na'şi duruyordu Lâmba hâlâ yanıyor, odanın penceresi de a-çık bulnuyordu.
Renenin göğ.üne kabzasına kadar saplanmış bir bıçak duruyordu. Anlaşılan bu bıçak darbesi kuvvetli ve tecrübeli bir el tarafından indirilmişti. Kaa-tü. bu cinayeti İşledikten sonra fırtınanın gürültüsünden ve karanlıktan faydalanarak görünmeden kaçmıştı.
Az sonra çlfliğe bir kaç jandarma ile beraber, bütün bölgede mehareti ve ihtlsasiyle tarçınmış bir polis haflyesl geldi.
Hafiye, çok zeki ve faal bir adamdı. Derhal bütün çiflik ptısonelinl sergi:ya çekti, Cinayet odasını muayene etti. Fakat bir İz keşfedemed.. Sonra çiflik sahibi möwö Mantarı görmek İstedi.
Kahya Jak laiiyeye-
— Mösyö, dellı zavallı adam, söz söyleyecek kudrette ■ değil. Söylenenleri anlıyor, fakat, cevap veremiyor, dedi.
Hafiye, çiflik sahibinin yanına gidince onu dikkatle süzdü. Sanki ehemmiyetli bir şey söylemek istiyor, fakat söylemeğe muvaffak olanuyormuş gibi çeh resinde bir endişe ifadesi sezdi. Bu müşahedesinden memnun oldu ve odaya dolmuş olan çlf-lik müstahdemlerine dönerek:
— Mösyö Mantar ile yalnız görüşmek İstiyorum Beni aşağıda yemek odasında bekleyiniz. Size ihtiyacım olacak, dedi
Hafiye, inmeli çittik sahibi ile başbaşa kalınca karşısında oturdu:
— Görüyorum kİ. sizde canlı ve zinde olarak yalnız gözleriniz kaldı, öyle değil mİ? Eğer bana müspet cevap verecek iseniz, sa* gözünüzü kapayıp açınız, dedi.
İhtiyar çiflik sahibi, haflye-nln dediğini yaptı. Gözlerinin I İçinde tuhaf bir parıltı parlıyordu.
Hafiye, sözüne devamla;
— Şimdi size bam sualler daha soracağım. Sorularıma aynı şekilde cevap vereceksiniz. Göreceksiniz ne iyj anlaşacağız. Cinayet hakkında bir bilginiz var mı?
İhtiyar İnmeli «Evet, makamına yine sağ gözünü açıp kapadı
Hafiye biraz düşündükten sonra yine yara( «esle ve kelimeleri birer birer Lurtarak sözüne devam etti:
— Bu cinayet hakkında zihnimde muhtlelf faraziyeler yap tim. Fakat bana akla ve hakikate en yakın görüneni şudur: KaaUl. yeğenini? Renerün odası içinde saklanmıştı. Maksadı ya hırsızlık yapmak, yahut da Eteneyi öldürmekti.
Dün gece yeğeniniz odanıza gelerek size «Geceniz hayır olsun dayıcığım» dedikten sonra yatak odasına çekildi lâmbayı söndürdükten sonra karyolasına girerek yattı.
Kaatll bir müddet bekledi. Rene uyuduktan sonra saklandığı yerden çıktı. Fakat İstemeyerek odanın İçindeki küçük sigara masasını düşürdü
Yeğeniniz, gürültüden uyanarak ne olduğunu anlamak için ışığı yaktı. Fakat kaatll, aynı
anda üzerine atılarak bıçağını göğsüne sapladı
Rene, yere yuvarlanırken u-şaklannızın İşitmiş oldukları o korkunç çığlığı kopardı. Kasti], uşaklar yukari çıkarlar ve
kendisini yakalarlar korkusu İle pencereyi açtı ve odadan bahçeye atlayarak kaçtı.
Cinayetin yapılış şeklinde yürüttüğüm faraziye budıır mösyö Mantar, acaba tahminlerim doğru mu?
İnmeli ihtiyar:
— Evet ,evet! makamında sağ gözünü kapayıp açtı.
Hafiye, tahminlerinin doğru çıkmasından memnun, tekrar sordu:
— Siz .kaatUi gördünüz mü, mösyö Mantar?
İhtiyar çiflik sahibi:
— Evet! makamında gözlerini kapayıp açtı.
— Kaatll bu evin yabancısı ou acaba?
İhtiyar,, bu suale gözlerini kapayıp açmadı.
— Kaatll. bu evde mİ oturuyor?
Çiflik sahibi, bu suale da müsbet veya menfi hiç bir cevap vermedi.
Hafiye hayretler İçnlde sordu:
— Acaba kaatll buraya gelip gidiyor mu?
llıtlyar, bu soruyu gözlerini kapamak suretiyle müspet cevap verdi.
Hafiye , çiflik sahibine soracaklarını bitirmişti. Ayağa kalkarak ihtiyarın kulağına hafif sesle bazı şeyler söyledikten sonra odanın kapısını açtı ve dışarıda bekleyen Jandarmalara biraz evvel sorguya çekmiş olduğu ve çiflik müstahdemleri ile beraber, çiflik civarında yakalamış oldukları şüpheli serseriyi odaya getirmelerin! emretti.
Çiflik müstahdemleri, jandarmaların odaya getirdikleri şüpheli şahsı görür görmez, hep bir ağızdan:
— A... A... Bu adam, çiflik sahibi mösyö Mantarın öbür yeğeni gastondur. Biz buraya geldiğini görmemiştik? diye haykırıştılar.
Hafiye, çiflik müstahdemlerine dönerek:
— Birer birer mösyö Mantarın. önünden geçecek ve bir müddet yüzüne bakacaksınız, emrini verdi.
Filhakika çiflik müstahdemleri İnmeli ihtiyarın önünden birer birer geçmeğe başladılar, En sonunda Ih Uyarın öbür yeğeni Gaston geçerken yüzü ölü gibi sarardı. Hafiye onu kolundan yakalayarak:
— îşte kaatll budur. Reneyl, biricik varis olarak kaim at- için öldürdün. Eğer Renenln çığlığı üzerine korkarak kaçmasaydın ihtiyar dayını da öldürecektin. İnkâra kalkışma! Bak. Dayının gözleri seni itham ediyorlar.
Filhakika hltlyar, gözlerini a-çıp kapayordu. Kaatll başını İğdi ve kelepçeleri takmak İçin ellerini jandarmalara uzattı.
Çeviren: A HİLÂLİ
Hastahanelerimizin yeni Başhekimlerini tanıyalım
Doktor Esat Durusoy emekliye nasıl ayrıldı? — Sene ve ayların birbirine uyduğu me muriyet hayatı — Yeni Başhekim Osman Bozkurt kimdir? — Cerrahpaşa hastanesinde
Doktor Esat Durusoy, Cerrahpaşa hastanesinde 11 yıl sekiz ay Başhekimlik ettikten sonra bir hafta evvel emekliye ayrılım jtır. Bütün şehir halkı tarafından tanınıp sevilen doktor Esat Durusoy herkese İyilik etmesini sever bir yaratılıştadır. Emekliye ayrılması bilhassa fakir ve kimsesizleri son derece müteessir etmiştir.
Doktor Esat Durusoy'un e-mekllye ayrıldığım bildiren Sağlık Bakanlığı tezkeresinde •kendi arzusile emekliye ayrılmıştır» kaydı bulunmaktadır. Bu kayda rağmen sayın doktor, asla böyle bir talepte bulunmadığını söylemiştir. Onun yerine acaba Bakanlığa böyle bir talepte bulunduğunu kim bildirmiştir?
Esat Durusoy'un memuriyet
hayatında alûka çekici bir ra-
yapılacak yeni işler
Çerrahpaşa hastanesi Başhekimi doktor Osman Buzkurt
Kore yolundan ilk mektup
(Baş taralı 1 inçi sahifede) | Bayramının dördüncü günü İsken derundan yola çıktık. Yolculuğumuz çok rahat ve neşeli geçmektedir. Süveyş - Kimideniz - Aden yolu ile bugün Seylâna geldik. Gemimiz biraz sonra limana girmiş olacak. Btı mektubu herhalde şehirden postaya vereceğimi ümit ediyorum. Geçtiğimiz yerler o kadar güzel ve o kadar cana yakın ki yazı ile İzahı güç oluyor. Gündüzleri sahilleri veya engin deryaları seyrediyor ve yalnız memleketi düşünüyoruz. Geceleri ise hepimiz radyo başına üşüşerek ajans haberlerini ve memleket havalarını dinlemekle vakit geçiriyoruz. Vatanın her köşesi şimdiden gözümüzde ditmeğe başladı. Geçen günlerin tatlı hâtıralarım düşündükçe heyecanlanıyoruz. Memlekette geçirdi-
ğimiz zevkli günlerin değerini şimdi daha iyi anlamaktayız...
Bizim birlikle iyi şarkı söyleyen arkadaşlar var. Boş zamanlarımızda hep beraber oturup şarkılar söylüyoruz. Hiçbirimizi merak etmeyin. Hepimiz sıhhatteyiz. Vatandan ve sevdiklerimizden uzak bulunmaktan başka hiçbir üzüntümüz yok.
Mektubumu burada keserken flüsnii Ejderyılmazın, Şükrü Ko-paralın, başçavuş Mehmet Yetişin ve diğer bütün arkadaşların selâmlarını sunar, ben de tekrar tekrar hasretle gözlerinizden ve ellerinizden öperim.
Bizimkileri görürseniz, selâm ve hürmetlerimi söyleyin. Onlara da ayrıca mektup gönderiyorum. İnşallah ileride daha tafsilâtlı mektup yazacağım.
Asker kardeşiniz Nâzım Çontuğ
Kulluğunda oturarak kaplan avlayan üdaıpnr mihracesi
İngilizce dersler
Ankara radyosunda verilen derslerde bir yenilik
Ankara radyosunda verilen İngilizce derslerin İlk kısmı bitmek üzere.
BBC yepyeni bir seri hazırladı. Şimdi bu seri kitap halinde bastırılıyor ve içine lüzumlu olan yerde Türgeç izahat konuluyor. Yalnız kitaplar gelecek sene başma hazır olatnıya-cağj için şimdi üzerinde durul-mıyacaktır.
« Listen and Speak» İsminde olan bu yeni kurs hazır oluncaya kadar başka bir şeye devam etmek lâzım. Radyo ile verilecek olan dersleri tabiatıyla bir kitaptan takip etmek İsteneceğine göre Eckersley'ln .Es-sentlal Engllsh» kitabının esasen bilhassa Türk öğrencileri İçin hazırlanmış olan İlk 9 dersi dlnlotllecektlr. Bu muvakkat kurs şimdi bitecek olan seri İle daha sonra gelecek olan «Listen and Speak» serisi arasında mükemmel bir bağ olacaktır.
Bu muvakkat kurs, yan! «Es-sentlal English for Turklsh Stu-dents» 19 Ekim çarşamba günü saat 7.45 te bağlıyacaktır. Birçokların İngilizce öğrenmeye başlamak istiyeceğinl, başlamış olanların da bu fırsattan istifade ederek İngilizcenin doğru telâffuz ve Intonation İle konuşulduğunu duymak için dlnll-yeceklerl ümit edilir.
Asan atikadan altınlar
İpsala — İlçemizde çeltikçi Kadri Maltepenln çiftliğinde! çalışan Tahlr. Osman ve Bayram adında üç İşçi toprakta bir şeyler bulmuşlardır. Bu maddiler İncelenince bunların üzerinde domuz yavruları, iki çocuk emziren kadın resmi bulunan altuı parçaları olduğu anlaşılmıştır. Asan at İka olan bu dört altının her biri 550 gram ağırlığı ndadır. Bunlar maimûdürlüğüne teslim edilmiştir.
kam münasebeti vardır. Bulunduğu vazifenin birinde meselâ sekiz sene, sekiz. ay, diğerinde beş sene beş ay kalmıştır. Diğer vazifelerinde de bu be*ap tamamen tahakkuk etmiştir.
Emekliye ayrılmadan bir hafta evvel görüştüğüm zaman kendisine:
— Gazeteler emekliye ayrılacağınızı yazıyorlar. Doğru mudur? diye sormuştum.
— Hayır. Bu vazifede 11 sene 8 ay dır bulunuyorum. Daha üş ay kadar kalmam lâzımdır, demişti. Fakat bu sefer hesap uymadı.
Yeni Başhekim
Cerrahpaşa hsatanesl Başhekimliğine tâyin edilen doktor Osman Bozukrt beş gün evvel vazifesine başlamıştır.
Şehrimizin en büyük hastanesi olan Cerrahpaşada günde bin kadar hasta muayene ve tedavi edilmektedir. Bu büyük müessesemizin yeni idarecisini tanıtmağı faydalı buluyoruz.
Yeni Başhekimi ziyarete gittiğim zaman kapısının önünde küçük bir kalabalığın toplanmış olduğunu gördüm. Bunlar ellerindeki kâğıtları, raporları İmzalatmak İsteyenlerdi. Aralarına karışarak bir müddet bekledim. Nihayet Içerdckller dışarı çıktılar. Sıra bize geldi. Yeni Başhekim Osman Bozkurt ile Yedlkule verem hastanesinin kurulması sırasında tanışmıştık. Bir hastane kurmanın güç-
lüğünü düşünerek onun bu İş hakkındakl konuşmaları dikkatimi çekmişti. O sanki 300 yataklı bir verem hastanesi değil kendi evini düşünüyormuş gibi büyük bir alâka ve canlılıkla işe sarılmıştı.
Beni gülerek karşılayan doktor Osman Bozkurt:
— Gel bakalım gazeteci başı! dedi. Buradan da yüzümüzün akıyle çıkabilecek miyiz dersin? Yapılacak o kadar çok İş vat kİ.. Muhterem selefimin başladığı İşler! tamamlamak zorundayım. İnşallah burasını halkımızın İhtiyacını karşılayacak hale getireceğiz.
Yeni Başhekimden hangi İşlerle meşgul olduğunu sordum dedi kİ:
— Evvelâ hastanenin telefon santralım ıslah ediyoruz;. Has-, tanemiz telefon vaziyeti Itltoa-rile dışardan kolaylıkla buluna-1 mıyor. Yeni sanîralla bu mahzur bertaraf edilecektir. Sonra kalorifer tesisatını ıslah ettireceğiz. Biraz evvel gelen mütehassıslar tesisatı muayene He meşguldürler. Hemen başlamak iizere olduğumuz mtlhlm bir iş de İdare binasının alt katını restore etmek olacaktır. Hastaneye 60 yatak daha İlâve etmek kararımızı da haber vereyim.
Yeni Başhekim nasıl yetişti?
Yeni Başhekim Osman Bozkurt hayatını kısaca şöyls anlattı:
— 54 yaşındayım ve iki ço cuk babasıyım. 34C da. yani 1925 te Tıp fakültesinden mezun. oldum. Gediz ve Bünyan la bir sene hükümet, tabipliği yaparak mecburi hizmetim! tamamladıktan sonra merhum hocamız doktor Neşet Ömer beyin yanında b!r sene asistan olarak bulundum. Dahiliye mütehassısıyım. Bir müddet An karada çalıştıktan sonra A-dana Memleket hsataneslne tâyin "dildim. Bu hastanede sene dahiliye mütehassıslığı ve Başhekimlikte bulundum. Geçen sene Yedlkule verem hastanesi Başhekimliğine tâyin edilmiştim. Oradan da buraya geldim.
— Hastaneyi nasıl buldunuz?
— Cerrahpaşa, şehrimiz İçin fevkalâde mühim ve halkın her derdine yetişebilecek: bir hastanedir. Glkn.de bin ktşl müracaat etmektedir. Tahsisatı ve her türlü tesisat Ve teşkilâtı mevcuttur. Yalnız hastanenin bünyesi zayıflamış ve faaliyeti yüz yatağa inhisar etmiştir. Yatak Bayisini arttırmak şarttır. Bu maksatla Belediyeden yeni tahsisat İstemek zarurethıdeyiz Gayem üniversite kllnlklerile beraber olan bu hastanenin zayıf servislerini takviye etmek ve halkımıza daha faydalı olmaktır.
Kendisine başarı temenni e-derek ayrıldım.
Sadeddin GÖKÇEPIN Afi

Polis kıyafeti
Açık yakalı ve uzun pantalonlu olacak
Ankara 17 (Akşam) — Polislerin yeni kıyafeti Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından tesblt edilmiştir. Yeni üniformalar açık yakalı ve uzun pantalonlu olacaktır. Kllot pantolonlar kaldırılmıştır. Elbiseler İçin lüzumlu tahsisat hazır olmadığından kararın derhal tatbikine İmkân bulunamamakta-drı. 1951 bütçesinde bu husus İçin gereken tahsisat ayrılacaktır.
Eşeğe binmek yüzünden cinayet
Ankara 17 (Akşamı — Evvelki gün şehrimize yakın bir yerde eşeğe binmek yüzünden İki kişi arasında çıkan münakaşa sonunda bir cinayet işlenmiştir. Kırıkkale pazarında buğdayını satan Mehmet Sallantıoğlu. ar-kadaşlariyle birlikte Elmada-ğindakl köyüne dönmekte İken, yol üzerinde karşılaştığı Mehmet Memlş adında bir tanıdığına rasiamış, fakat bu tanıdığı Mehmede eşeğinden inip, kendisinin binmesini teklif etmiştir. Memlş, arzusunun yerine getirilmediğini görünce tabancasını çekmiş ve Mehmet Sal-lantıoglunu öldürmüştür.
Pul altında eroin
İzmir hapishanesinde bir mahkûma gönderildi
İzmir — İzmir cezaevinde enteresan bir eroin kaçakçılığı hâdisesi meydana çıkarılmıştır. Yaptığımız tahkikata göre hâdisenin cereyan tarzı şöyledlr:
Eroin ve esrar kaçakçılığı suçlarından ötürü İzmir cezaevinde bulunan Hakkı Aysu adındaki bir mahkûma, Basmane postanesinden atıldığı anlaşılan bir mektup gelmiş ve mektup tam kendisine teslim edilmek üzere kontroldan geçirilirken zarfın, sağ yukarısında yapışık olan pulun altında bir şişkinlik olduğu farkına varılmıştır.
Bunun üzerine pul ihtimamla yırtılarak kaldırıldığı zaman pulun altına bir miktar eroinin saklanmış olduğu görülmüştür.
Bu eşine ender rastlanan beyaz zehir kaçakçılığının meydana çıkarılmasını müteakip hapishane müdürülüğüne getirilen mahkûm Hakkı, önce mektubu kendisine gönderenin İsmini vermekten kaçınmışsa da bilâhare sıkıstmldığında İsmet Çakıl namında bir eroin sabıkalısı olan arkadaşından geldiğini İtiraf etmiştir.
Köpek balıkları
İzmir balıkçılarının şikâyeti
tmıLr — Körfez dahilindeki köpek balıkları son zamanlarda çoğaldığı, bu arada hem balıkçılara zarar verdikleri, hem de tırança balıklarının neslini ttıketlrceslne tahribat yaptıkları anlaşılmıştır.
Balıkçılar, ağların ve oltaların tahrip edilmesinden dolayı şikâyetçi oldukları gibi ayrıca köpek balıklarının imhası uğrunda yaptıkları mücadelenin de desteklenmemiş olmasından mustariptirler.
Balıkçıla r İddialarına göre; tuttukları kopek balıklııruıuı kilosuna balıkhane tarafından hiç olmazsa beş kuruş verilirse mücadele hızlanacak ve böylece imha İşleri kolaylaşacaktır.
Diğer taraftan öğrendiğimize göre, İngilterede köpek balıklarının ciğerlerinden vitamin çıkaran bir firma memleketimize bazı tekliflerde bulunmuştur. Bu suretle ticaret odasının faaliyete geçerek balıkçılara hem çalışma ve hem de tuttukları köpek balıklarına bir kıymet kazandırma İmkânlarının bulunması taraflarca islenmek-tuciir.
Sahile 0
17 Ekfm 1950
I Bütün bunlar eulûldg oldu j
K.
Yan resmî üçüncü nişanlı namzedi yine İngiliz artist-
Jean Simmons pek kısa zamanda parlayan yıldızların d ar. dır. Aşağıdaki yazı size onun hayatı ve aşkları etrafında bir fikir verecektir.
İlk suç» filminde Elcanor
Parker
Jean Simmons
vlc-
Aynı rılmde diğer bir pozu
Eleanor Park erin ilim dış» çekilmiş hususi bir resmi
ıoıne Fontaine İle Burl LancasU
Kiss the of my Hanus ' i »II filmde Jean Fontalne O
de İsimleri ve rııviyecvri neşredildikten sonta öldükleri kanaati kimsede şpphe ıyandırmayacak kadar latvjye edilmiş u-îuyor. Bu mükemmel htr fırsattır. Artık herkes »ntarı da nasıl olsa ölü zannediyor. Sevgililer hemen Feıpan’K (livarında bir köşke yerleşerek rahat rahat yaşamağa başlarlar. David mühendis olduğu için bir yandan da ç'llnmuktnriı: Günler günleri aylar ayları kovaladıktan sonra. David'in karışı, tesadüfen onun ölmediğini haber alır. Buna mukabil. gizlenmesine lüzum • mndığ n: arzu ettiği takdirde boşanmağa razı olacağım bildirecek kadar nazik davranır.
Fakat berikiler bunun dansızlık olacağına karar vererek. aralarındaki çılgın aşka
, , _ iragmen ayrılmayı muvafık gö-
bunbr Eylülde .M». rürl,r.
Prodüksiyon: I-ilrns l’aranıo-unf - Rejisör: WHU»m Dleter-lr — Oynıyanlar: Joan Fontal-ne Joseph Götten, Françoisv Rosay.
R OMA ile Newyork sında sefer yapan tayyaresinde başlayan
yolcu
macera yine aynı seferi yapan diğer İki tayyarede sona çektir.
Jean Simmons'u gözlerinin bütün güzelliği He gösteren bir portre
Jean Simmons un
aynı zamanda duyanın en güzel burnuna sahiptir
Marlna Stuart (Joan Funtai-ne) İle David Lawrence CJoseph Cotteni Amerlkadan Komaya gelen bir tayyarede tanışırlar.
Üçak, Napoli hava meydanına hesapta olmayan bir İniş yapmak zorunda kalır. Marlna ile David bu fırsattan İstifade ile şehri gezmeğe karar Verirler. Onların gaybubeti sırasında da vakti geldiği için tayyare yoluna devam etmek üzere havalanıp gider
Berikiler Napoli'de kalmışlardır. Şimdilik yapacak hiç bir işleri olmadığına göre l vakit geçirmek İçin ortada nl de yok. Birbirlerihe temayül duyduklarının İkisi de pekâlâ farkındadır. Bu yakınlığı takviye İçin romantik bir muhli lâzım. Kapıl adası da bu işe uygun bir yer. Kalkıp hemen oraya giderler.
Jean Simmons kayak kayarken Y AŞ yirmi bir. Çevirdiği film adedi on beş- yarı resmî iki nişanlı, şimdi de yarı resmi bîr üçüncü nişanlı namzedi, dünyanın en güzel burnu ile en sevimli çehresi,., îde İngilterenin en gözde yıldızlarından Jean Simmons.
terinden Michael Rennie'dlr. İtalyada «La Madonnina d'Oro ı, Hollywood*da da Ty-rone Poıver'le beraber «Siyah Gül» isimli filmlerde oynamış bulunuyor.
Michael Rennie güçlü kuvvetli, enine boyuna bir adamdır. İfade bakımından da kendine çok güvendiği kolaylıkla anlaşılıyor. Jean, ufak tefek- minyon yapısı ile onun yanında pek minimini kalmakla beraber, birbirlerine hakikaten yakışıyorlar.
Şurada burada tesadüf e-den herkes, onları gezmeğe, hava almağa çıkmış iki meslek arakadaşından ziyade, halayına çıkmış yeni evlilere benzetmek zorunda kalıyor. Halbuki Michael Rennie evlidir, Fakat İngllterede boşanmak hiç de güç değil.
Bir vakitler Jeaıı Sim-mons'un Michael VVilding (bu da bir İngiliz artisti > ile resmen nişanlanacağı rivayetleri çıkmıştı. Bunun hemen arkasından Steıvart Granger meselesi patlak verdi.
En çok dedikoduya sebeb otan macera bu sonuncusudur zaten. Simmons - Gran-
ger münasebeti o zamanlar göze batacak kadar ileri gitmişti. Sevgililer, bir otomobile atiıyarak günlerce süren uzun gezintilere çıkmaktan bile çekinmiyorlardı. Hattâ Jean annesiyle babasının evini bırakarak, Londrada sırf kendisi İçin bir apartıman tutmaktan bile çekinmedi. Hem rüştünü ispat etmişti artık. Kimin ne demeğe hakkı vardı?.,, Bu aralık Amer ikada film çevirmekte bulunan Granger, işini bitirir bitirmez hiç olmazsa birkaç gün için onun yanında kalabilmek gayesiyle hemen Lobılraya döndü.
Şimdi ise Jean ile Michael Rennie seviştiklerini açıkça söylemiyorlarsa da saklamağa da lüzum görmüyorlar.
Jean «Trio» isimli filmden sonra «Acıklı Tereddüt» ve «Altın Kafes- isimli iki film daha çevirmiştir.
Jean, kendi halinde' mütevazı bir jimnastik mualliminin kızıdır. Tenis oynamasını çek sever. Caz müziğine ait plâklarının koleksiyonunu yapmaktadır, kemmel bir kayakçıdır.
Yarı resmi nişanlılardan Granger
allı yaşına kadar ev işlerinde annesine yardım etmişti. Küçükten beri gayesi dansöz olmakmış. Fakat kaderi onu yıldız yaptı.
Hayatının en heyecanlı â-nını, İngiliz Oscar mükâfatını aldığı zaman yaşamış. Buna mukabil eıı mesut ânını henüz idrâk edemediğini söylüyor.
llte Sabıka
usulen muayenesi sırasında, o-nun hâmile olduğu anlaşılıyor
Hapishanede merhametli ve halden anlar bir kadın baş gardiyana vardır. Adı: Rulh Ben-ton Marle'ye çamaşırhanede vazife veriyor. Buna mukabil Marie'nin bulunduğu kısma bakan gardiyan Evleyn Harper aksi ve menfaatine düşkün blı kadındır. Marie'nin kimsesiz ve beş parasız olduğunu bildiği İçin ona hiç ehemmiyet verme-
dikten başka, fırsat buldukça hırpalamaktan da geri kalmıyor.
Yatakhanedeki diğer malı-kûmlar arasında Marle en çok June ismindeki bir genç kadını beğeniyor. Bu hassas ve içil Ul» yaradılıştır. Hemen arkadaş oluyorlar.
Bir korku neticesi fena halita sarsılan Marle çocuğunu vaktinden evvel dünyaya getirmek zorunda kalıyor. Fakat kanun
Prodüksiyon: IVarner. Bros -Rejisör: John Cromueli - Baş rolde: Elcanor Parker, orijinal adı: Caged,
M ARİE Ailen henüz
dokuz yaşında güzel ve kendi halinde bir genç kadındır. Zerre kadar suçu ve iştiraki olmadığı halde bir hırsızlık vakasına karıştırılıyor. Aynı vakada kocası da bir kazaya kurban giderek ölmüştür. Masumiyetini ispata bir türlü mu-vafı'ak olamadığı için, Marle'yJ hapse atıyorlar. Genç kadın 3895'1 numaralı mahkûm oluyor. Cezaevine yeni gelenlerin
David evli olduğunu ve 17 yaşında hlr oğlu bulunduğunu itiraf edecek kadar samimî da-ranır. Boşanmasına da lmks yok. Zira bundan evvelki tecrübesinde karısı buna katiyen yanaşmamış.
Birlbirlerlnl çılgın gibi dikleri halde, bu aşkın kendilerine mesut bir netice sağlayamayacağını da hissetmektedir-Jeg.
Bu arada Napoli de onları bırakarak uçup giden tayyare Akdenlzde kabaya uğrayarak sulara gömülür. Yolcuların hepsi de ölmüştür Tanrı ve tesadüfler birbirini sahiden sevenlerin daima yardımcısıdır derler. Bir tesadüf eseri olarak Napolide tayyareyi kaçırmamalardı diğer yolcular gibi onlar da ölüp gidecekti Halbuki kurtulmuş bulunuyorlar.
Bütün dünyr gazetelerinde çıkan havadis tabiatlle hem Marlna'nuı. hem de David’in
Kimsenin haberi yoktur yolcular gibi berikilerin de feci bir şekilde öldüğü zannedilerek
ona annelik zevklerin» bile tattırmayacak kadar zalim. Pek kısa bir zaman sonra yavru a-nasının bağrından alınış blı yetimhaneye gönderiliyor. Bu ayrılık genç kadında müthiş bir darbe tesiri yapmıştır. Yavaş yavaş butun iyi niyetlerini kaybetmeğe, şüpheci ve sinsi olına-(o başlıyor. Gerçi cezaevi kaidelerine göre, genç kadın kefa-■ lete rapten serbes bırakılabilir. Fakat kendisine kelli olarak onu himayesine alacak kimse bulunmadığı İçin tahliyesine İmkân yok. Bu ümit de suya düşünce Marle ne yapacağını büsbütün şaşırarak hapisten kaçmağa kalkışıyor. Firar halindeyken yakalandığı İçin ce-
(Arkası 7 nç| sahifede)
reated by free version of 2PDF
AK8AM
Sahile 7
17 Ekim 1E50 . _ _
Mahkeme Koridorlarında
Benim niyetim sağlam amma kısmetim açılmıyor!
Maznun otuzunu geçkin, orta boylu, tıknaz, temizce kıyafetli bir adam. Endişeli bir hah var. Selâmlaştık. Bilim kasketli delikanlının İkram ettiği sigarayı derin derin çekti, ağzından burnundan dumanlar savurarak sordu:
— Kaç çocuğun var, bey kardeşim?
— Ben evli değilim kİ.
Kaslarını kaldırdı, gözlerini belertti:
____Evli değil misin? işte bu olmadı, beyefendi kardeşim. Bekâr adamdan kimseye hayır gelmez. Erkek dediğin evlenmeli, çoluk çocuk sahibi olmalıdır. Bu dünya böyle gelmiş, böyle gider. Babalarımız evlenmemiş olsalardı bizi dünyaya kim getirecekti? Demek ki onlar akıllı adamlarmış, vaktinde evlenmişler de döl sahibi olmuşlar. Kurban olduğum Allah, avratları bu İş için yaratmış. Erkekler evlenmezse kanlar çocuk doğu-ramazlar. ondan sonra efendime söyliyeyim, bir gün dünyada İnşan oğlunun kökü kuruyuverir. Yazık günah değil mi efendi abi? Adamsız dünya kaç para eder?
İkinci nefeste sigarayı va-nya indirdi, gözlerini kırparak devam etti:
— Benim vaşun senden büyüktür, beyefendi abi. Ne de olsa dünyanın gidişatını senden daha iyi bilirim. Benim söylediğim laflan yabana atma. Şu sözlerim kulağında küpe olsun. Akim varsa hiç durma, hemen ev-leı de çoluk cocuk türetmenin yoluna bak. Büyüdükleri zaman kızlarını kocaya verirsin, oğullarını evlendirirsin. kendin de yan gelip kevfine bakarsın. Bekâr adam sıkıntı çeker. Dünyanın tadı tuzu çocuklardır. Unutma bunları.
— Senin kaç çocuğun var, ahbap?
Yüzünü ekşittir, basını e-ğio göğüs geçirdi:
— Beni bırak beyefendi birader. O tarafa dokunursan yaralanın deşilir. Cenabı Allah o mürüvveti bana göstermedi.
— Çocuğun olmuyor mu?
— Estağfurullah, onu kabul etmem. Evvel Allah, sonra sizin sayenizde bugün istesem kırk tane evlât türetirim amma... Olmuyor iste Allah vermeyince ben ne vapavım?
— Neden olmuyor çocuğun?
— Oturup da kendim doğuracak değilim ya. bev abi. Avratsız çocuk olur mu?
— Sen evli değil misin? Yine içini çekti:
— Benim derdim budur İşte, beyefendi kardeşim.
— Peki amma, evlenmem için bana sLkı sıkı öğüt veriyorsun da kendin niçin bekâr duruyorsun?
— İşin o tarafı karmakarışık. efendi birader. Demek kİ Cenabı Allah böyle mu-rad etmiş. Rahmetli koca karı her zaman; «Ulan, Feyzi, büyüdün, essek kadar herif oldun. Artık seni bas göz edeyim de mürüvvetini göreyim? derdi. Ben de bu ise razı oldum amma bir .türlü kısmet açılmadı, iki yakamı bir araya getirip de eve bir avrat sokamadım. Bizim koca karı da; «Mürüvvetini göreceğim» diye sayıklıyarak gözlerini yumdu.
— Ondan sonra sen de evlenmekten vazgeçtin öyle mİ?
— Yok be yahu, vazgeçer miyim?
— Kadın mı bulanuyor-Bon?
— Amma yaptın ha’ Dünya yüzünde kandan bol ne var bev abi? Sayenizde her sene bir avrat değiştiriyorum. Amma velâkln her ağacın me—vasi yenmez. Dostluk başka, alışveriş başkadır. Bir insan dost tuttuğu her karıdap cocuk sahibi olmağa kalkarsa dünyanın kazığı kopar. Co-
dır. Şöyle eli ayağı düzgün, ırz ehli bir eksik etek bulursun, Allahın emriyle nikahlanırsın, ondan sonra çoluk çocuk sahibi olursun. Bu İşin zagonu böyledir.
,_Sormak ayıb olmasın
amma mahkemeye niçin geldin?
— Deminden beri derdimi anlatıyorum ya, bey atıl. Aklım fikrim çoluk çocukta. Bir avıat bulup nikâhlan-sam da kan bana çocuk do-ğursa diye yanıp tutuşuyorum. Kendi kendime bu işleri yapmağa kalkarsam belki bir yanlışlık ederim diye korkuyorum. Konuya komşuya, hısıma akrabaya haber verdim; «Allah rızası 1-çln bir eksik etek bulunuz da beni baş göz edinlz> dedim. Eksik olmasınlar, onlar da gayret ediyorlar amma bu işi bir türlü düzene koyamıyoruz. Armudun sapı var, üzümün çöpü var, diye-rekten günler geçip gidiyor.
Evvelki gün bizim eski ahbaplardan biri kahvede yanıma geldi; «Feyzi, annem bir kız buldu. Tam senin 1-çin biçilmiş kaftan. Dünya yüzünde anasından gayri kimsesi yok- Üç odalı bir de evi var. Annem ağzını aramış, kız sana varmağa razı olur gibi görünmüş. Yarın değil, öbür gün anaşiyle beraber bizim eve gelecekler. Sen de gel. kızı kendi gözünle gör. İkiniz de birbirinizden hoşlanırsanız hemen nikâhı kıydırırız» dedi. Ondan sonra efendime söyliyeyim, sırtımda gördüğün şu elbiseyi bir arkadaştan emanet aldım. İşin şakası yok. El kızının karşısına eski elbise ile çıkılmaz ya. Giderken bir de sinekkaydı tıraş olmak lâzım tabiî. Kalktım, berbere gittim. Bir adam tıraş oluyor, serserinin biri de iskemleye oturmuş, sıra bekLiyor. Kendisini tanıdığım için nazım geçer diyerek; «Zühtücüğüm. mesele böyle böyle. Ben kız görmeğe gideceğim. Yarım saat vaktim kaldı. Sen sıranı bana ver de evvelâ ben tıraş olayım, su hayırlı işe yetişeyim* dedim. «Haydi ulan ser seri. Ne diye sıramı verecekmişim? Öyle bir niyetin varsa vaktinde geleydin. Sen kim oluyorsun da kız görmeğe gidiyorsun?» diyerek ağzını bozmaz mil Ben aşağıdan aldıkça o kafa tuttu, en sonunda da namusuma dokunacak lâflar söylemeğe başladı. O zaman bende tahammül kalmadı, berberin tezgâhından makası kaptığım gibi serserinin sırtına iki zımba vurdum. Görüyorsun ya, kız görmeğe gidelim derken kodesin yolunu tuttuk. Benim niyetim sağlam amma Cenabı Allah kısmetimi açmıyor, ne yapayım?
Mahkeme açıldı, derin derin içini çekerek kalktı.
İlk sabıka
Şarkî Almanyada
Komünsitlerden ve taraftarlarından mürekkep bir mecli» seçildi
Berlin 16 (AP) — Şarki Al-manyanın komünist hükümeti pazar günü yapılmış olan genel seçimlerde, halkın % 85 inin rakipsiz namzetlere rey vermek İçin seçime iştirak ermiş olduğunu bildirmiştir.
Yüzde yetmişi komünist ve geri kalanı komünist taraftarları ve onlarla İşbirliği yapanlardan müteşekkil bir parlâmento yeni bir dört senelik devre İçin iktidara geçmiştir.
Bu parlâmento bundan bir sene evvel Rusîar tarafından seçim yapılmadan vücuda getirilmişti.
Rey pusulalarının üzerinde tek isim ve hayır demek İmkânı da bulunmadığı İçin, İştirak, komünist namzetlerine rey vermek mânasına geliyordu.
Batı çevreleri ağır -bir basla altında cereyan etmiş olan bu seçimlere, Sovyetlerle Dûgu Al-manyayı Ruslaştırmak İçin attıkları kat'i ve nihai bir adım olarak mütalâa etmektedirler.
Müttefikler, Rusyanın bir harb veya komünizmin tamamen İflâsından gayrı bir şekilde Almanyanın birliğine müsaade etmlyecekleri kanaatlndedlrler.
Denizaltılar
Amerika müdafaa meselesini halletmek üzere
Vaşlngton 16 (AP) — Birleşik Amerika Bahriye Bakam Francis Ma₺thews. dün Birleşik Amerikanın denizaltılarına karşı müdafaa meselesini halletmek üzere olduğunu bildirmiştir.
Mattlıews, «Son zamanlarda yapılmış olan tecrübelerden edinilmiş malûmat İle. şimdiye kadar, denizaltı gemilerinin, deniş üstünde seyreden harb gemileri için bir tehlike teşkil etmeleri şeklinde tecelli ede gel-ı mlş olan hakikatin, . sonra tamamen aksine etmesi ve milsin İn mümkün demiştir.
Bakan.
İmtina etmiş »yalnız, elektronik he seyrin» bu neticeyi vereceğinden bahsetmiştir.
(Baş tarafı 6 ncı sabifede)
yasımla neler görülüyor?
Bu mikroskop, mikrobu fil, kurşun kalemi 35 kilometre uzunluğunda gösteriyor
Okumakla tedavi
Bilerek ve konusu seçilerek hastalara kitap okutmanın bir nevi tedavi usuîii olduğu anlaşıldı
şimdiden tecelli harbin denizaltı ge-aleyhlne dönmesi kılmmak üzeredir»
tafsilât
vermekten
Atom müdafaası
Rusya da dahil 55 memleket Kızılhaç müzakerelerine haşlamışlar
Blı-
Monte CatlO 16 (AP) leşlk Amerika, Rusya ve diğer 55 devlet dün. atom müdafaası İçin, Inzılhm; müzakerelerine barifermalardır.
Demir perdentn her İki tarafından gelmiş olan Inzılhaç temsilcileri. 38. arz dalreEİnln nlt ve üstünde sivil kalkınma gibi mesdeleıl de müzakere ede-•ceiderdir.
Kor ey e gönderilecek erzak ve yardım maddelerinin sivil İdareler tarafından tevzi edilmesi zımnında kat'i karar alınması beklen mettedir.
General Mc Artiıur,
yardım tevziatının askeri idare tarafından yapılması hususunda İsrar etmişti
rasına 6 ay daha İlâve ediyorlar. Artık yegâne teseiltal yatak-' hanede gizlice beslediği bir kedidir. Fakat gardiyan günün birinde kediyi farkederek alınca. genç kadın dayanamıyor ve isyan ediyor. Diğer mahkumlar da ona uymaktan geri kaini ı-yacaktır. Netice olarak Marle'yl ayrı bir höcreye kapatıyorlar
Tecrit cezasından sonra Ma-rie tekrar arkadaşlarının yanına dönüyor. lArin morali İyice bozulmuştur. Bu aralık mahkûmlardan bİTİ fena knlbll gardiyan Harper’ln son marl- ' fetlertnden birine dayamam aya- ' rak ou öldürecekte.
Nihayet Marte Ailen kendisine kefalet edecek birini bulma- , ğa muvaffak olmuştur. Saf ve mistir temiz kalbll bir kadın olarak] tnglltercnln şark sahUlerln-girdlfcl hapishaneden her türlü de Svlnderby civarında vuku fenalığı yapacak kadar baştan bıılan bu çarpışma «un yirmi çıkmıf bir vaziyette ayrılıp gl- dfirt saat İçinde üçüncü çarpış-
bütün
İki bombardıman uçağı havada çarpıştı Londra 16 İAP) — Harbdcn sonra yapılmış olan en büyük harb oyunlarından avdet et-, metot» olan lkl Wellington tipi İngiliz bombardıman uçağı dün RAF, Ingiliz hava kuvvetlerinin hava meydanlarının hlrtnln üstünde çapraşmışlar ve sekiz kişi [ölmüş ve iki kişi de yaralnn-
Dr. Stuart Mudd, son on sene sarfında, ufacık şeylerin İnanılmaz bir halde dev gibi büyüle olduğu hayali Pir dünyada yaşamıştır. Mikroskopla mikroplar fil gibi büyük, kurşun kalemi 35 kilometre gibi uzun görülür.
Bu dünya, elektron mikroskobu dünyasıdır. Dr. Mudd bu âleti, 1940 da Radlo Corporation of America (R. C. A.) şirketinin lâbora tu varlarında ikmal edildiği zamandanocrl tetkik etmiştir. Bugün Dr Mudd, kendisi İle diğer kâşiflerin gördükleri harikaları anlatan bir kitap yazmakla meşguldür. Bu adamların, tıbbi araştırmalarla keşfettikleri şeyler herkes İçin büyük bir ehemmiyeti haizdir.
Virüsleri alınız, bir çok âlimler,' çiçek, hastalığı, İnek çiçek illeti ve su çiçeği hastalığı gibi birbirine benzi yen hususiyetleri tefrik etmek için elektron mikroskobunu kullanmışlardır.
Elektron mikroskobunun icadından evvel ufak virüsleri kimse görmemiş ve onların bir gün görüleceğini akimdan ge-çlrmemiştlr. [
Pennsylvania üniversitesi tıp fakültesi bakteriyoloji enstitüsü müdürü olan Dr Mudd, 1930 dakl Radlo 'Corporation of Amerıca’nın şayanı hayret mikroskobun en faydalı İstimalini teshil etmek İçin tâyin edilen bir âlim heyetinin başkanı oldu.
Dr. Mudd ile heyet ftzalau bu vazifeye başladıkları zâman sırf bir mikroskop İle bakmak İçin âleti kullanıyorlardı. İnsan. kanı hücreleri o kadar büyük oluyorlardı kİ bir hücreden fazla, ayni zamanda görülemezdi. Haşeratın teneffüs boruları büyÜk'su boruları gibi görünür. İnsanın adalelerini vücuda getiren iplik gibi şeyler kafes içine benzer 300 sene evvel, evinde yaptağı bir adese İle mikroplara bakan Felemenk âlimi Anton van ieeuvrenhoek gibi mikroskoba giren her şeye bakıyorlardı.
Bugün Birledik Amcrikada takriben 200 tane elektron mikroskobu vardır. Dr Mudd, bıı mikroskopların fende bir ihtilâl husule getirdiğini söylüyor. Hemen hemen her hafta Amerikanın bir köşesinde bir İdim, mikroskobunda^ hayretle kalkıp evvelce görülmemi? bir şey hakkında bir rapor yazar.
Geçenlerde Güney Kaliforniya üniversitesinde İki âlim, İnsanın kanser hücrelerinin tetkiki için fevkalâde yeni bir usul Uân etmlş'erdlr, Plâstik, kesici bir makineye konur. Hızla «fevrilen maklnanm bıçak ağzı, kanser hücresini, her biri bir santimetrenin bir milyonda bir kalınlıkta olan yüz dilime keser
Elektron mikroskobu İle fasit mikropların bertaraf edildiği tesbit edilir Alınan resimler. mikropları kaplayan ve onlara nihayet veren maddeleri gösterir.
Başka resimler bakterlofol denilen ve mikroplan İmha eden esrarengiz cevherleri gösterir. Âlmiler. ne olduklarını "bilmeden senelerdenberl bu bdkterloroj'dan tuhscdlyorlar-dı. Şimdi bu bakterlotoj'ıin başı yumurta şeklinde ve kuyruğu uzun olan uzviyet olduğu görülür. Şimdi âlimler, hakkında fazla malûmat edinince, bir gün bakteriofoj cevherleri İnsanın düşmanları olan mikropların tahribi İçin kullamtacaktır.
Şimdilik Dr. Mudd, kromo-somlarla alâkadar ve meşguldür. Bu kromosomlar irsi hususiyetlerini taşıyarak kem’e denilen mikroplara ve insanlara şekil ve zahiri hallerini veren hücrelerindeki ufacık ip-
liklerdir. Bazı şua ile kimyevi maddeler bu kromozomlara tesir ederek Hürriyeti değiştirirler.
Dr. Mudd ile diğer âlimler bu kronıosomlann berrak resimlerini almağa çalışıyorlar. Maltsa 11 krom ut omların, şua ve kimyevi tesire maruz kallamadan evvel ve kalındıktan sonra fotoğraflarını almaktır. Bu suretle, âlimler tabiatın sırlarından biri olan bu kronjo-eomların yatıl hayvanlarda irsi hususiyetlerinin nasıl değiştiğini görmek İstiyorlar.
Dr. Mudd, elektron mikroskobunun her doktorun muayenehanesinde bulunacağını zannetmiyor. Bu âletin hem İstimali zor hem de flatı çok yüksektir. Büyük modeller 10.250, küçük modeller de 5760 dolara satılır. Fakat Dr Mudd bu mikroskobun, hastalık ve riü-me karşı gelişen harbde bir muhasara topu glbt büyük Hastanelerde ve araştırına enstitülerinde sabit bir cihaz olacağını tahmin ediyor.
(Science Dfgest dergisinden)
i'iHiMfltıEl
12.1 49874
Soldan sığa: 1 — Saat İkiyi 57 geçiyor, S — Siyah, mamuUtu 8 — Eajina «S« criose t>lr banka olur -Mnrl eki. 4 — Vatlse İntikal eden.
6 — Basma «A* getirse tahtadan ya-pillin hane. B — Hamur açmaca mah-mı* CUhuk imal eden. 1 — Tersi Arkadaş - Tersi yenidir, ■ — Bir bayan, 3 — Bir harfin okunuşu - Zor Öefeil. 10 _ Bartııa ’S» gelirse seyrek de£il -
I Bir nevi kum.
Yukarıdan ayağıyn' 1 — Bir komposto. 2 — Mala t yonuı bir kazarı. 3 — Basma «G» gelirse askeri rütbedir. (1 — Tenha (eçi yolu. S — Ph-memly - Muhabbet arzedlyor. B—Maden cilâsı markam - Vadealr değil.
7 — Sevdalı - Cemalin hayı - lAhza.,
8 — Tersi aralandır - Tersi mini mini' ayı.
CEÇEH BVLT4ACAKIB HALLİ
Soldan sa£a; J — Kolaylık. 2 — Adama. SI. 3 — IJlhaua. * — Acil. Ma. 5 — Yık. Asan. B — Arbede. 1 — A». Had, 8 - Malikâne. S - AdlÜUl. 10 — Koledibl.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Kalaylamak. I — Odacı Sade. 8 — Uhlka. ■LU. 4 — Amal. TuSs. S — Yan. Ah. KU1, 6 — Scbatl, 3 — Is. Madanlb. ■ — Klrabedelı.
Matbaa makinesinin icadın-danberl okuma, dünyanın her tarafında sayılan gittikçe artan insanlar İçin hakiki bir nimet olmuştur.
8on 30 yıl zarfında hastanelere temin edilen milyonlarca kitabın büyük bir tehalükle beklenilip karşılandığın» göz önünde tutan, hekimler, okumanın hastalar üzerinde, sıhhati iade bakımından İyi tesirler husule getirdiğinde mutabıktırlar. Bidayette hastalara, vakit geçirmelerini sağlamak maksa-diyle kitap tevzi edilirdi. Fakat bugün bilerek ve konuru seçilerek kitap temin etmenin bir nevi tedavi usulü olabileceği İspat edilmiştir.
Büyük Brllanyadaki 8t. John and Red Cross hastanesi kütüphane servisinin vasi teşkilâtı birinci dünya harbinden sonra kurulmuştur. Bu hastane kütüphanesinde 4 milyon hitap vardır.
Hastanenin idare heyetine kütüphane memurları da ithal e-dllmiştl. Hastan n ruhi haletine uygun, tedavisinde müspet bir tesir yaratması melhuz kitabı İntihap etmek sorumluluğu btı memurlara düşmektedir. Bir çok hallerde hastaların, daha evvel okumağa düşkün olmadıkları görülür Bu durum karşısında evvelâ ckumaıuo temin ettiği zevkten başka, yorgun zihne vereceği ferahlık ve bundan hasıl olacak faydanın kendilerine anlatılması lâzım gelmekledir. Buna mukabil bilhassa sanatoryumlarda ve uzun süren nekahat devresinde, hastalar arasında okumağa karşı büyük bir iştiyak müşahede edilmektedir.
Normal bir tarzda ellerin! kullanmağa muktedir olan alel-âde haytalara «İtap temin etmek öze! Mr güçlük arz etmemektedir. Fakht baz. hallerde mefluç veya harbde sakat kalıp kitap tutamayan veya sahlfe
[çeviremiyen hastalara da kolaylıklar temini zaruri gonil-mûştür. Bunun için elektrikle İşleyen bir »sahıfe çenirme ma-klnesl» İcad edilmiş ve mükemmel neticeler almmışlır Bu 'cihaz dönen bir tambura bağlı ve sahlfelere ayrı ayrı tespit edilen klipslerden ve uzun tir sicimden İbarettir. Makine, temasla harekete getirilen bîr düğme İle İşletilir Bu düğme çene, veya diz tazyiki dirsek tazyikiyle hareket ettirilir ve elin İstimaline lüzum kalmaz.
Bundan başka bir de yüzü koyun yatmak veya yatakta dik oturmak zorunda olan hastaların İhtiyaçları meselesi ete alınmıştır. Evvelce bu hastalar, zihinlerini lşğa! edecek hiç bir şey olmadığı cihetle «kınlıya mahkûmdular.
Tablatlyle bu hal umumi sıhhatleri üzerinde makûs bir tesir İcra etmekteyd» Şlmdt bu hastalara mikrofilm projektörler temin edilmektedir Basit bir temasla harekete getirilebilen bu cihazlar hususi surette tabedilmiş kitap rahifelerlnl. bir sinema cihazı gibi, hastanın yataktaki vaziyetinin icabettir-dlğlne göre, tavana veya yatağın Wr tarafına tutturulan bir ekrana aksettirmektedir. Bu makineler fçln filim kitaplar hazırlatılmıştır. Halen St. John and Red Cross hastanesi kütüphanesinde 300 eseı ihtiva eden flllpi;- kitaplar vardır.
Bir tngUlz firmasında çalışan genç bir mühendis çocuk felcinden muztarip hastaların okuma İhtiyaçlarım karşılayan diğer bir cihaz geliştirmiştir. Btı cihaz, otomatik sahlfe çevirici makine ite birlikte kullanılmaktadır. Bir seri prlsmatik aynadan müteşekkildir Kitap hastanın başını^ gerisine yerleştirilmektedir Hasta buna göremez .fakat prlzmatlk aynalar kitabın aksini hastanın gözlerinin önüne nakletme itedir

Zayi — Vize nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanım) kaybettim Yenisini alacağımdan eskisinin, hükmü yoktur
1332 doğumlu
Salim uğlu Ali A lira tıcıık
Zayi — Kiğı nüfus idaresinden aldığım ve içinde askerlik •muamelelerim yasıl ı kindik cüzdanımı kaybettim Yenisini alacağımdan e-içişinin hükmü yoktur. 1331. doğumlu Mustafa oğlu Rlu Vnçin
Zayi — İstanbul limanından almşı olduğum 7öâ2 No. U usta gemici cüzdanımı zayi etlim. Yenirini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Mustafa Dabazoğlu
Zayi — Asherlik durumum yazılı Kumkanı nüfus memurluğundan aldığım cüzdanımı kaybettim. Yenirini alacağımdan hükmü yoktur.
Fangalu: Türk Yeni sokak 6 Berç Kara ban
PiyaFanın hareketlerinden Bakanlık haberdar edilecek Ankara 17 (Akşam) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Bölge Ticaret Müdürlüklerine bir tân.Im göndererek, mıntakala-rınctakl Ticaret Odalarlyle daha sıkı bir temasta bulunarak günlük piyasa hâdiselerinden Bakanlığı haberdar etmelerini İstemiştir. Bundan başka haftalık piyasa olayları Bakanlığa muntazam raporlar halinde bildirilecektir. ■piyasanın stok, fi-at. arz ve talep durumları da Bölge Ticaret Müdüriükleri tarafından daimi surette kontrol edilecektir.
Ilıca - Palamut dekovil hattı
Edremit 15 — Bir müddet evvel sökülmesine başlanılan Ilıca - Palamut dekovil demiryolunun tekrar İşlet ilmesine karar verilerek sökülme amellyeri durdurulmnçtur.
Yeni ithal rejimi hakkında anket
Ankara 16 f Akşam) — Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı yeııl ithâl rejiminin tatbikatı hakkında llgiU makam ve miiesse-selerlû fikirlerini sormuştur. Bir nevi anket mahiyetinde hazırlanan sualler İstanbul ve İzmir ticaret odalarına da gönderilmiş Ur.
■ Okullarda Birleşmiş Milletler günü kutlanacak
I
l Birleşmiş Milletler andlaşnıası nın memleketimizde yürürlüğe girdiği tarih alan 24 Ekim gönünün Birleşmiş Milletler günü olarak okullarımızda kutlar.masına Bakanlar Kurulu karar vermişti.
Bu sene 24 Ekim sah günü İ bütün okullar muzda Birleşmiş Milletler andlaşması metni esas tutularak, öğrencilerin anlayış seviyesine göre. Birleşmiş Milletlerin tarihçesi, gayeleri, prensip ve başarılan anlatılacaktır.
Bu mevzuda öğrencilere kompozisyon vc inceleme vazifeleri de verilecektir.
Şchrirnlz okullarında hazırlıklara başlanmıştır.
Tekirdağında Namık Kemal için heykel
Tekirdağ — Vatan şairi Namık Kemal İçin dikilmesine karar verilen heykelin inşaatı tamamlanmak üzeredir.
Şehrimizde doğmuş bulunan şairin, evinin meydanına dikl-lecek olan heykel Cumhuriyet bayramırida törenle açılacaktır.
Türkly* Ecocri
Senelik 7800 kuru;5400 kuruş a aylık liöû > ZSOo »
9 aylık 800 • İfiUO •
I aylık 300 » — -
A,dr« tebdili İçin eUI «curuyluk pul gönderilmelidir. Aksi takdtr-de adres deriştirilmez.
Tele:onlarıum Başmuharrir 20565 Yan İsteri ZOIÛS - İdare 206BJ MDdBr Î0I97
Sipahi Ocağından:
Ocağımızın genel kurulu, aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 14/Eklm/195O cumartesi giinü saat 17 de Beyoglunda Mis ] sokağında 21 No.lu ocak binasında olağanüstü olarak toplantıya çağırılmıştı. Tüzüğün emrettiği ekseriyet olmadığından bu toplantı. 1/Kasim/lfifiO çarşamba günü saat 17,30 da aynı yerde yapılmak üzere talik edilmiştir.
Sayjn üyelerin teşriflerini ve tüzüğün 17 nel maddesinin ■on fıkrasın t yerine getirmelerini rica «deriz. İdare Kurulu
GtNDEM:
1 — Ocağın yaz faaliyeti etrafında sayın üyeleri tenvir.
Muhıırrcm S — Hızu- 1W
jauak Gii. Oğla ikindi Alt. Yaln e. ııj» 11,42 a.aı sm u.oo ut V *1 35 6JJ 12.1-0 15 03 17,77 İÜ 58 idarehane.' tcUnbul BAbıâJl civarı
Cemal Nadir ınka£> No. 13
Bir hizmetçi 50 bin liralık mücevher çaldı
Cihangirde Susam sokağında 14 numarab apartımanda oturan Denizyolları hastanesi doktorlarından Nevzat tpekçi'nln hizmetçisi dün. evdeki 50 b!n liralık mücevheratı çalarak kaybolmuştur.
Bursada Eleptospiros hayvan hastalığı görüldü
Bursa İG (Akşam) — 1031
yılında Rusyada, sonra da A-merikada görülen ve Eleptas-
piros denilen bir nevi sıiır İ hastalığı şehrimizde de gürül-
rneğc başlamıştır. Çok mulıim bir hayvan hastalığı olan bu hastalık İçin veteriner miidür-
San ile 8
AKSAM
17 Ekim 1950
^gavkhepini?
Erkekler niçin Iraş olur î
°'s"'
»em"11
S,nd An«>s«Pt"*
Cevabı gayet basiti ir : temiz vc yakışıklı gö-jünmck için...
Fakat bundan maada, ekseri erkekler için, her gün. traş olmak adetâ bir iliyâi olmuştur, to derece ki Iraşsız geçen bir gün, onlara aksi bir gün'gibi, görünür.-
Traş olmanın, insanın ınaneviyalı üzerine de tesir elliğine şüphe yoktur. Mamaalih iyi traş olmanın bahşettiği tazelik vc rahatlık hissi, bilhassa kullanılan bıçağın kalitesine bağlıdır.
En iyisi, oyulmuş, yeni
STAR
bıçaklarım kullanmaktır.
rSTAR 1
^^jOyulmuş STAR bıçaklarını ısrarla isteyiniz!
7
Bu fevkalâde bıçağı kullanmakla traş olmanın lam zevkine kavuşacaksınız.
_ ESANS' »«• amg
W
015 raW>»“ "J
Terin Terkibi —«
Cildi, Bilhassa kadın tenini tahrlb eder Gece yatar- I ken yüze sürülecek bir miktar KREM PERTEV cilde yep- ■ yeni bir hayıt bahşeder.
PİSLERİNİZİN GÜZELLİ&İNİ ve SIHHATİNİ KORUR
cnmosiRiftmnızı HUR GİBİ BEYAZLATIR
İstanbul Asliye Dördüncü Ticaret Mahkemesinden:
949/82
Taksimde Sıraserviler caddesinde 37 numarada Kcstantln I Patridis ve Haşan Birinci taraflarımdan sinema işletme Türk limitet şirketi aleyhine mahkememizde 949/82 sayı İle açılan alacak dâvasının yargi-larnas esnasında davacılardan Kostantln Patridis ölümü haber verilmiş ve bunun üzerine mirası reddetmeyen veresesinden annesi &>fya Lehin en Pat-rldis He- Ifig kardeşi Evangell-ya Patridis rraı^arina çıkarılan davetiyeler, pMa idaresi tarafından muhataplarının el-yevm İstanbulda olmayıp Avrupa ya gittikleri ve fakat Av-rupanin neresinde bulundukları bilinemediği şerhi He bilâ tebliğ geri gönderilmiş olduğundan adı geçenlere 20 gün müddetle Hanen tebligat- ifasına karar verilmiştir Binaenaleyh, yargılama günü olan 15/11/950 çarşamba giinü saat 14 te adı geçen veresenin bizzat veya bUvesSle muhakememizde ispatı vücut etmeleri lüzumu tebliğ makamına kaim olmak üzere Hân olunur. (14İ80)
Zayi — İstanbul üniversitesi Hukuk fakültesinden almış olduğum şebekemi kaybettim. Yenisin! alacağımdan eskisinin hükmü yoktur'
Hukuk Fakültesi Sınır:
No- 1865
Ferit Kocagil
5-6
Zayi pasaport — İstanbul İran Başkonsolosluğundan verilen 33010/281 sayı ve 15/8'1323 tarihli pasaportumu zayi eylemiş olâüğumdmn yenisin! alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Mtislnfa Tehcranî
Adalar Sulh Hukuk Mahkemesi Başkâtipliğinden: 950/10
Gani Heybeli, Redife Heybeli, Zeynep Yunus, Fatma Dunısoy, Tayyibe Kavasoğlu, Adile Betin, Ayşe Sözer. Hüsiıü Sözer ve Belliye Sözerin müştereken mutasarrıf bulundukları Hey-bcliada Akçakoca ve Dagarkası sokağında pafta 16, ada 77, | parsel 3, kapı eski 6, yeni 36, 27 sayılı arsanın taksimi kabil olmadığından şuyuun izalesine dair mahkemece verilen karar mucibince icra iflâs kanunu hükümlerine göre açık arttırmaya konulmuştur.
Arsa: 595,5 metre karedir. Bilirkişi raporuna göre beher metre karesine 8 lira kıymet takdir edilmiştir. Mecmu kıymeti 4764 liradır.
Birinci arttırma 7/Kasım/950 salı günü saat 14 den 16 ya kadar Adalar sulh hukuk yargıçlığı kaleminde yapılacaktır. Muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulursa müşteriye ihale olunur. Bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere 10 gün daha uzatılıp ikinci arttırma 17/Kasım/1950 cuma günü ayni mahal ve saatte icra olunacak ve en çok arttırana İhale! katiyesl yapılacaktır,
1 — Arttırmaya iştirak edenler muhammen kıymetinin yüzde yedi buçuğu nisbetlnde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu İbraz etmeleri lâzımdır.
2 — Arttırma bedeli peşindir. Memur salâhiyeti dahilinde mehil verebilir.
3 — Arttırma bedeli müşteri tarafından kanuni müddeti İçinde ödenmediği takdirde İhale fesholunur. Gayrimenkul yeniden arttırmaya konularak en çok arttırana ihale olunur. Aradaki fark, zarar ziyan hük-l me hacet kalmaksızın müşteriden tahsil olunur.
4 — thale tarihine kadar vergi borçlan hissedarlara alt olup taviz bedeli, tellaliye, ihale pulu müşteriye aittir.
5 — îpotek sahibi alacaklılarla diğer alakadarların ve İrtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını hususiyle masraf ve faize datr olan İddialarını ilân tarlhnlden itibaren 15 gün içinde vesalklle ı birlikte bildirmeleri lâzımdır. Aks! halde satış bedelinin pay- 1 laşmaslndan hâriç kalırlar,
6 — Daha fazla malûmat al- | mak isteyenlerin herkesin görebilmesi için 27/10/1950 tarihinden itibaren açık bulundurulacak arttırma şartnamesile 950/10 sayılı dosyadaki vesaiki görebilecekleri.
7 — Hissedarlardan Zeynep Yunusun İkametgâhı belirsiz kalmış olduğundan tebliğ yerine geçmek iizera ilân olunur.
(13886)
Gayrimenkul Satış i'ânı
İstanbul Emniyet Sandığından
Emine Paker A. 5178 hesap numaralı borç senediyle Sandığımızdan aldığı (1.300) Bin ÜÇ yüz liraya mukabil Fatihte Eski Atik Mustafapaşa Yeni Mollaaşkl mahallesinde çjnarlıçeşme hamamı sokağında en. eski 29 eski 5 yeni 5 kapı numaralı kâ-gir bir evin tamamını Sandığımıza birinci derecede ipotek etmiş İdi, Vadesinde borcun ödenmemesinden dolayı bu gayrimenkulun tamamı satılığa çıkarılmıştır.
Dosyada mevcut tapu kayıt suretinden bu gayrimenkulun Fatih Eski Atik Mustafapaşa Yeni Mollaaşki mahallesinde Çl-narlıçeşme hamamı sokağında en eski 29 eski 5- yeni 5 kapı numaralı ve bir tarafı Orhanağa menzili ve bir tarafı Nikola arsası ve tarafeyn! tarlklâm ile mahdut evin tamamı olduğu beyan edilmiştir.
Dosyada mevcut muhammin raporuna göre bu gayrlmenku-lün umum mesahası 50 metre murabbaı olup bunun üzerinde bodrum ve çatı katı hariç olmak üzere çatı ve örtüsü ahşap iki katlı kâglr ev vardır. Binanın bodrum kalında bir oda. bir mutfak, bir helâ. birinci ve İkir.cl katında ikişer oda. çatı katında da bir oda, bir sofa, bir helâ, bir çamaşırlık vardır. Binada elek trlk tesisatı, bir tle kuyu mevcuttur.
Borçlu hakkında yapılan kanuni takip üzerine 3202 No. h kanunun 46 inci maddesinin matufu 40. inci mdadeslne göre satılması İcabeden yukarıda evsafı yazılı gayrimenkulun tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek lstlyen (575) lira pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle belediye ve tellaliye rüsumu borçluya, ihale pulları ve tapu harçları da alıcıya aittir. Arttırma şartnamesi 24.10.950 tarihinden itibaren tetkik eftn?k istiyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat da şaıtnamede ve takip dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girmek lstiyenler bunları ve herkese açık bulunan tapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek satılığa çıkarılan işbu gayrimenkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telâkki olunur.
Birinci arttırma 14.12.1950 tarihine tesadüf eden perşembe günü Cağaloğlunda kâin sandığımızda saat 10 dan 12 ye Kadar yapılacaktır. Muvakkat İhale yapılması için teklif edilecek bedelin tercihan ödenmesi icabtden gayrimenkul mükellefiyetiyle sandık alacağını tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlyle 29.12.950 tarihine müsadif cuma günü .ayni mahalde ve ayni saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Haklan tapu sicilleriyle sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı sahiplerinin haklarını ve hususiyle faiz ve masarife dair iddialarını tarihinden İtibaren yirmi gün içinde evrakı müsblteleriyle beraber sandığımıza bildirmeleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bildirmemiş olanlarla hakları tapu sicilleriyle sabll olmayanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak Istlyenlerln 49/1017 Dosya No. sile sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
(14172)
| Teke! Gene! Müdürlüğü ilânları
Bobin Sigara kâğıdı satın alınacaktır
Malzeme Alım Şabesinden:
1 — Mevcut şartnamesi mucibince 78.500 bobin sigara kâğıdı pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 1/12/950 cuma günü saat 10.30 da Kabataş Genel Müdürlük Alım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede ve Ankara, İzmir başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte 22.650 liralık güvenme parası ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur.
5 — İdare kısmen veya tamamen İhale edip etmemekte veya kısım kısım ayrı ayrı taliplere İhalede serbesttir. 14114

Lastik
mrnıye imar hamlası
Sermayesi: 1.500.M0 1.1
Kuruluşu: 1928
Yenlpostahane arkasında AşlrefendJ Caddesi No. 35 Vâdesiz Tasarruf Tevdiatına % 4,5 Vadeli Tasarruf tevdiatına % 6
Faiz verir ve vâdell mevduat faizleri arzu edenlere aylın olarak ödenir.
A


Kadıköyde acele satılık ev ...............
8 odalı, 3 kat, İçLnde terkos, elektrik, havagazı, bahçesi ve kuyusu bulunan, taanzarası hiç kapanmıyacak olan ev satılıktır.
Kadıköy, Gazhane caddesi, TOPRAK YOL TRAMVAY DÜ-RAĞI No. 55. Görmek için içindekilere, pazarlık için Zlndan-kapı 23 te Raslm Eskin. Tel: 27916.
Çorlu Belediye Başkanlığından
1 — 2925 M2 miktarında yeniden kaldır un açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır. «Lüzumlu kum ve taş belediyece verilecektir.»
2 — Beher metre kare kaldırımın muhammen bedeli 70 kuruştur.
3 — Şartnamesi Belediye Fen işleri bürosunda çalışma saatlerinde görülür.
4 — thale 1/11/950 çarşamba günü saat 18 da Belediye encümeninde yapılacaktır.
5 — Muvakkat teminat miktarı 153 Hra 57 kuruştur.
6 — İhale gününe kadar geçici teminatın verilmesi ve bu
gibi işleri yaptığına dair gerekil vesikanın ibrazı mecburîdir. «Doğrudan doğruya kaldır imcili k sanatlyle meşgul, olanlar tercih olunur. (14149)
A.
Çll^moD^ır I
Çocuklarınızın ayaklarını yağmura, çamura karşı koruyacak çeşitlerinden en ağtr maden ve ziraat işlerine uygun olanlarına kadar her çeşidi vardır.
PAKO
c->" ~ v Çocuk Maması
TERKİBİNDE BOL VİTAMİN, KALSİYUM VE FOSFAT MÜREKKEBATI MEVCUTTUR.
x \

Comments (0)