v.
FLÖRTA'da ucuz, sıhhî ve her türlü konforu haiz BELEDİYECE İŞLETİLEN
— Yeni SOYUNMA KABİNELERİ ve GARDROPLU PLAJ —
Sayın halkımıza açılmıştır. (8110)
Paslanmaz ve
Oyulmuş
PAL
TRAŞ BIÇAKLARI
Oyulmuş 0.8 A. Patent No. 2282588
.J
Sene 32 — No. 11381 —, Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 17 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İslerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Önümüzdeki büyük İktisadî mesele
Geçen gün Millet Meclisinde bir sözlü soruya cevap veren Ticaret Bakanı, ihracatın kontrol altında tutulması zarurî olduğunda ısrar etmiştir. Hükümet, memlekette fiatlerin yükselmesini önlemek için bazı maddelerin ihracım yasaklamak hakkını elinde tutuyor.
İhracatın bu sıkı kontrolü zarurî olabilir. Fakat ihracatın kontrolü tam güdümlü iktisattır, liberal ekonomiye, yani Demokrat Partinin serbestçilik mezhep ve meşrebine nasıl sığıyor? Sayın milletvekili asıl bu noktayı sormalıydı.
Gene Ankaradan Demokrat Partili gazetelere gelen haberlere göre, hükümet, ithalâtı sıkan tedbirleri kaldırmak, ithalâtı serbest bırakmak kararındadır. Hükümet buna esasen mecburdur. Çünkü âzası bulundu-rğumuz Avrupa Ekonomik İşbirliği (yani Amerika Mar-shall yardımı) teşkilâtı buna karar vermiştir. Bu teşkilâta dahil on dokuz memleket arasında çok taraflı tediye imkânı sağlıyacak bir nevi transfer ve kredi sandığı kurulunca — ihtimal gelecek ay sonunda — on dokuz Avrupa memleketi arasında ithalâtın 1948 senesine göre yüzde altmış nispeti serbest bırakılacaktır. Bu serbestliğin, yıl sonunda, yüzde yüze çıkarılması düşünülüyor.
Şu halde- ihracatı kontrollü. ithalâtı serbest bir ticaretin nasıl düzenleneceğini hükümetin pek yakında düşünmesi gerekecektir.
İthalât yüzde altmış serbest olduğu takdirde dış ticaretimizin ve tediye muvazenemizin karşılaşacağı ciddi zorluklar vardır. Bunları da hükümetin şimdiden göz önünde tutacağı tabiîdir.
Bu zorluklar ne gibi şeyler olabilir?
İthalât serbestliği üç liste üzerinden olacaktır: Gıda maddeleri, ham maddeler. mamul maddeler. Hükümet, bu üc listeden her birinde, bu liste ithalât yekûnunun yüzde altmışını teşkil eden bir madde veya birkaç maddenin ithalini serbest ilân edecektir. Serbest ithal demek, hiçbir döviz veya lisans kaydına bağlı olmamak demektir. Her memleketteki tacirler, ithali serbest bırakılan malı, nerede daha ucuz, nerede daha iyi bulurlarsa oradan getirteceklerdir, ve diledikleri miktarda getirebileceklerdir. Bu maddelerde ithalâtın hududunu. piyasanın kabiliyeti talıdid edecektir.
Bu ithalât fazla olur, ihracat bunu kapamazsa, tediye muvazenesi açığını Avrupa transfer ve tediye sandığı. kısa vadeli kredi ile kapayacaktır. Tediye mahsupları. şimdiye kadar olduğu gibi, yalnız iki devlet arasında değil, on dokuz devlet arasında yapılacak, Tiir-kiyenin bir devlete borcu, başka bir devletten alacağından ödenebilecektir.
Kısaca anlatmaya çalıştığımız bu ticaret şeklinin ilk zorluğu, ithalâtçıların, çok kazanç hevesiyle, ilk anlarda tedbirli davranmıyarak ödeme hacmini aşmalarıdır. Eğer ihracatımız bu fazlalığı kapayamazsa ve kısa veya orta vadeli krediler tükenirse hükümet altınla ö-denıe zorunda kalır. Şu halde akla gelen ilk tedbir, ser-br t bırakılacak maddelerin ithalâtçılarını önceden bir pi ı rama ve k« r.di aralarında işbirliğine davet etmek-, tir.
Serbest ithalâtın ikinci ve daha mühim neticesi, millî endüstrinin dışarıdan gelecek daha ucuz mallara rekabet edememesidir. Bu netice bilhassa sanayici memleketleri çok düşündürmektedir. Bu şartlar içinde devlet fabrikalarına, hattâ denildiği gibi, en çok kazanç getirenlerine bile, hususî sermayeden müşteri bulmak güç olacaktır. Fakat hükümet buna göre de tedbirler alabilir. Gümrük tarifelerini arttırmamak şartiy-le.
Serbest ticaretin üçüncü tesiri ki. bilhassa bu noktada durmak istiyoruz, ihracatımız üzerinde görülebilir.
Türkiye ithalâtçıları, serbest getirecekleri mallan nasıl en iyi ve en ucuz bulacakları memleketlerden satın alacaklarsa, diğer on sekiz Avrupa memleketi de serbest ithal edecekleri malların en ucuzunu, en iyisini buldukları yerlerden alacaklardır. Bu da Türkiye ihracat mallarının fiati ve kalitesi meselelerini ortaya çıkarıyor. Memleketin başlıca ihracat maddeleri var ki bunları müstahsil, hükümet yardımıyle satmak isterdi. Bizzat muhatabı ve şahidi olduğum için biliyorum. Bu yola artık imkân kalmayacaktır. Şunu da ilâve etmek lâzımdır ki. son zamanlara kadar, Türk ihracat mallan için temas etmeye mecbur kaldığım bütün yabancılar, I dünya piyasalarına nazaran Türk ihracat mallarının çok pahalı olduğunu söylemişlerdir. Türk müstahsilinin dışarıya satmak zorunda bulunduğu ve memleketimizin başlıca ihracat malı olan tütün, fındık, incir, üzüm gibi mahsullerimizin bu sıkı tasarruf ekonomisi devrinde her memlekette yan lüks maddeler sayıldığı da göz önünde tutulursa, serbest ithalât rejiminde herkesin daha ucuzu anyacağı tabiîdir. Bunun içindir ki serbest ithalât sistemi işlemeye başladığı zaman Türkiye ihracat mallarının fiati ve kalitesi derhal rol oynıyacaktır Yani bu fiatlerle mallarımızı satmak güçleşebilir.
Hükümetin pek yakında karsılacağı İki cepheli İktisadî dâva budur. Bununla şimdiden ciddi surette uğraşmak faydalı olacaktır.
Necmeddin SADAK
Arapça ezan bugünden itibaren serbes okunacak
C. H. P. li milletvekilleri kanunun kabulü lehinde oy verdiler
Bûyıik Millet Meclisi toplantı, halindo
Ankara İT — Büyük Millet Meclisi dün Fuat Hulûsl Demircilinin başkanlığında yaptığı toplantıda. Arapça ezan yasağının kaldırılması hakkmdakl tasarıyı müstaceliyetle müzakere ve kabul etti. Kanunun kabul edildiği gece telgrafla bütün İllere bildirildi.
Tasarının müzakeresine geçilmeden önce verilmiş bir takrir okundu. Bu takrirde tasan lehinde konuşacaklardan sonra aleyhte konuşacaklara da söz verilmesi İsteniyordu. Başkan Fuat Hulûsl Demircili, lehte ve aleyhte konuşacakların İsimlerinin tesbit edileceğini söyllye-rek Cumhuriyet Halk Partililere hitaben:
— Siz aleyhte konuşacaksınız değil mİ? dedi.
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri:
— Aleyhte değil, taşan hakkında konuşacağız! cevabını verdiler.
C.H.P. nîn görüşü
C.H.P. den Trabzon milletvekili Cemal Reşit Eyüpoğlu, kürsüye gelmiş, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşünü anlatarak ezcümle demiştir ki:
«— Türk ceza kanununun 526 ncı maddesinden ezana taallûk eden ceza hükmünün kaldırılması maksadlyle hükümetin bugün huzurunuza getirdiği kanun hakkmdakl CHP. meclis gru-punun görüşünü arzediyorum:
Bu memlekette milli devlet ve (Arkası sahlfe 2 sütun S de) I
Bir taşla altı kuş
Bir memur geliyor, su saatini köntrol ediyor. Başka giin. başka bir memur parayı tahsil ediyor.
Akla gelmektedir ki: Bir tek memur parayı tahsil ederken, sarfiyatı da kaydetse. Gelecek sefer, onun parasını alsa. Bu zincirleme bu şekilde devam etse . Bir taşla iki kuş vurulur, taban tepmede tasarruf edilir, insanlarımız diğer faydalı işlerde çalıştırılabilirdi.
Dahası da var: Bir adam gelmişken hem su, hem havagazı, hem elektrik parasını alabilir, tîç nevi saati de okuyarak gelecek sefer alınacak parayı tesbit edebilir.
israflar yalnız para cihetinde olmaz, iş hayatının tanzimsizliği cihetinde de olur,
«— Niçin zenginleşemi-yen milletiz?» sualinin bir cevabı da. belki şudur:
— Zira iş hayatını iyi ter-tipliyememişiz.
Bir tavzih
Tıp Fakültesi İkinci katlın -doğum kliniği profesörü Dr, Na-şit firezden şu mektubu aldık: (Arkası sahile 2 sütun 2 de)
İşçilerin ve işverenlerin dilekleri
İki taraf temsilcileri dünkü Genel Kurul içtimamda dileklerini ileri sürdüler
Diyanet işleri ve din tedrisatı
Fevzi Boztepe takririnde diyanet işlerinin Başbakanlıktan ayrılmasını ve din
tedrisatını idare
etmesini istiyor
Ankara 18 — Bugün Büyük Millet Meclisi başkanlığına Ordu milletvekili Fevzi Boztepe tarafından da bir sözlü soru önergesi verilmiştir.
Fevzi Bo2tepe önergesinde hulasaten şöyle demektedir:
1 — Bugün Başbakanlığa bağlı olarak idare edilmekte olan Diyanet İşlerinin tamamen müstakil bir hale getirilmesi ve muhtariyetinin kabul ve İlânı icap eder.
2 — Din müesseseslnln devletle olan münasebetleri muhtar üniversitemize benzer şeklide sadece umumi bütçe İle alâkalı mali bir mesele olarak mütalâa edilmelidir.
3 — Sayılan günden güne a-zaian hakiki din âlimlerimizin ve müstahdemlerinin maddeten tatmini çarelerinin düşünülmesi, bugünkü şartlar altında ancak bir devlet işidir. Memleketimizde geçim zorlukları i-çlnde çırpınan dar gelirli va-
tandaşlar mevzuunda hademel hayrat en az ücret alanların başında gelmektedir. En ağır şartlar altında her mahrumiyete tahammül göstererek mukaddes vazifelerini yapmakta devam eden bu feragatkâr ve cefakâr İnsanları korumak Demokrat ve lâik devletin başta gelen vazifelerinden olacaktır.
4 — Hükümetin M. Eğitim Bakanlığına bağlı bir dini tedris sistemi kurması IMslzme aykırı olduğu kadar, aynı zamanda faydalı ve müspet neticeleri meşkûk bir vaziyet arzetmekte-dlr.
Binaenaleyh, dini tedrisatı da muhtariyeti ve İstikbali iade e-dllecek olan din müesseseslnln vazife ve salâhiyetleri arasında mütalâa zaruridir.
5 — Lâikliğin hudutları bu şekilde tâyin ve tesbit edilince, yâni, dinin devlet işlerine müdahalesi veya bunun tersi olan
[Arkası sabife 2 sütun 1 de]
Ankara 16 (AA.) — Dün başlayan İşçi Sigortaları kurumu genel kurulu toplantısına bugün de devam edilmiştir. Toplantıda Çalışma Bakanı Haşan Polatkan İşçi Sigortaları genel müdürü. Çalışma Bakanlığı ileri gelenleri, İstanbul ve Ankara Üniversitesine mensup bazı profesörler, İŞÇİ, İşveren ve sendika temsilcileri hazır bulunmuşlardır.
Toplantıda söz alan temsilciler bilhassa işçilerin hastalık ve ihtiyarlık sigortaları, sigorta primi hadleri, meslek hastalıkları üzerinde durmuşlardır.
İşçi temsilcileri İşçilere verilen. yemkelere İtina edilmesini, hastalanan işçilere daha yakın alâka gösterilmesini, işçilere elbise ve çocuk zammı verilmesini, veremli işçilerin tedavi ve ailelerine yardun edilmesini, ihtiyarlık sigortasına hak kazanmak için 60 yaş haddinin yüksek olduğunu, bunun yerine çalışma müddeti esasının kabul edilmesini, İşçi ücretlerinden İhtiyarlık sigortası için kesilen % 4 primin % 2 ye indirilmesini, işçiye ihtiyarlığında verilen senelik 400 liranın 600 liraya çıkarılmasını, İşçi hastanelerinin adedinin arttırılmasını, İş müfettişlerinin doğrudan doğruya İşçi ile temas etmelerini, kaza ve doğum hallerinde lüzumsuz formalltyelerin kaldırılmasını, İşçi meskenleri meselesinin bir an evvel halledilmesini İstemişlerdir. .
işveren temsilcileri sigorta primlerinin tehlike derecelerine göre ayarlanması, kurumun e-ltnde bulunan paraların daha kârlı sahalara yatırılması, teşkilât kanunundaki bazı aksaklıkların biran vevel düzeltilmesi, (Arkası sahlfe 2; sütun 7 de)
Harriman
Truman’ın hususî müşavirliğine tâyin edildi
M. Harriman
Washlngton 16 — Cumhurbaşkanı Truman. Harriman'ı milletlerarası meselelerde Cumhurbaşkanı hususî müşavirliğine tâyin etmiştir. , _
Halen iktisadi işbirliği idaresinin Avrupadakl Birleşik Amerika temsilcisi olan Harriman'ın yerini Avrupadakl vekili Mitton Katz alacaktır.
Hükümetin buğday siyaseti
Buğdaydan teşvik primini kaldırmak lâzımdır
Yetkili bir zatın, hükümetin buğday siyasetinde gördüğü yanlış noktalar
Devlet operası artistleri şehrinizde
Açık Hava Tiyatrosunda vercre'derl opera temsilleri için şehrimize gelen Devlet Operası artistleri LYazıu üçüncü sfthlfemLade]
Dün İstanbul piyasasını en fazla meşgul eden mesele, hükümetin bu senekL buğday fl-atlerl ve hububat rejimine dair aldığı kararlar olmuştur.
Bu hususta ilgili çevrelerde I muhtelif mütalâalar İleri sürülmüş ve yetkili bir zat ken-j
dişiyle görüşen arkadaşımıza şunları söylemiştir:
•— Hükümetin geçen seneki buğday rejimini aynen muhafaza etmek yolunda aldığı karar, üzerinde hayli düşünülmesi icabeden bir keyfiyettir. Bildiğiniz gibi eski hükümetin (Arkası 3 üncü sslıifede)
ARADA BÎR
Vttaır afeaHüy®
Talihsizlik buna derler. Kendi eliyle kesip yâre verdiği kaleni, yıkılış fetvasını yazdı. İktidarı bıraktı, — hem ne bırakış! — köşesine çekildi, yarın ne olacağı belli değil. Kaderin bu acı cilvesi yetmiyormuş fibi hâlâ peşini bırakan yok... C. II. Partisinden bahsediyoruz.
Kusur işlediyse bundan büyük ceza mı olur? Hayır kâfi değil! Daha başka suçlarım da varsa soruya, sorguya çek . Hayır olmaz. İlle tenkid edeceğiz. Her gün işi gücü bırakıp, yorulmadan, üşenmeden C. II. Partisini tenkid edeceğiz. Onun tenkidlerini tenkid etmekle vakit geçireceğiz.
Biz de edelim, dedik, üç arkadaş, iş yokluğunda, oturup C. H, Partisini yeni baştan tenkide koyulduk. Tenkidlerimiz ciddî olsun, diye söze başladık.
İçimizden biri: «Efendim, hayat pahalılığı...» diye nutka başlayınca ötekisi sözünü kesti: «Teşkilât aksaklığı, propaganda noksanlığı ,,» tarzındaki malum düşünceleri serip döktü.
Dedim ki: Hayat ucuzlaşa idi, teşkilât mükemmel işleseydi, propagandalar halkın yüreğinde yer etseydi, Halk Partisi ağzıyle kuş tutsaydı netice çok değişmezdi. Halk Partisinin en büyük hatası nedir bilir misiniz? Parti olarak, hükümet olarak, teşkilât olarak bu neticeyi önceden hiç kestireni emiş olmasıdır. Diyorlar ki parti teşkilâtının başında bulunanlar arasında çoğu, ekseriyeti kazanmaktan emin görünüyorlarnuş. Böyle bir hata bir partiye, daha doğrusu, parti idarecilerine asla affedilmez. — Halkçı
Bahlfe 2
Ucuz ev talimatnamesini şehir meclisi kabul etti hvter blok halinde dörder, aItışar ve bitişik olucak
AKŞAM
Sabah Gazetelerime Diyor?
Umumî Meclis dün Sırrı Enver Bat ur'un başkanlığında toplanmış, Belediyenin -yaptırıp tak-61Ue salacağı UCUZ evler İçin hazırlanan talimatname hakkında mesken ve yapı yollar komisyonunun müşterek mazbatası okunmuştur.
Ye dikitle ile Silivrikavı arasında ve takrlb'-n 12.500 kişinin İskân edileceği bir sahada blok halinde bahçeli evler yapıia.-caktır. Bu bölgede 13.350 metrelik yol bulunacak, ayrıca 4 meydan, 4 yeşil saba ve çocuk parkı, 2 çarşı ve pazar yeri tesis edileceği gibi ayrıca Sllivrika-pjdnn Yedlkuleye kadar uzanan sur ile mahalle arasında 50 metre genişliğinde şerit halinde bir yeşillik daha olacaktır. Evler ikişer katlı, dörder ve altışar bitişik olacaktır.
Mazbata okunduktan sonra Azadan operatör Cemil Topuzlu, mesken buhranına karşı hazırlanan talimatnamenin faydalı bir netice temin etmesi İçin son iıarbde bombardıman edilen İngiltere, Almanya, İtaiyada tatbik edildiği gibi münferit evler yapümakdansa apartıman-lar inşasının daha ekonomik olduğunu söyledi ve bu hususta teklifte bulundu.
Komisyon namına faadan mimar Zeki Sayar, harbdea sonra bir çok memleketlerde artık mesken buhranını izale etmek üzere münferit evler yapıldığını vc hazırlanan plânın esaslarını müdafaa etti.
Vali ve Belediye reisi doktor Fahreddin Kerim Gökay, şehirdeki mesken buhranının izalesi için Büyük Millet Meclisince kabul edilen kanuna före hazırla-
nan bu talimatnamenin Meclisçe kabulü takdirinde büyük bir bahtiyarlık duyacağını ve bunun halka bir hizmet olacağını söyledi.
Bunu miitaakıb mazbata ve talimatname aynen kabul edildi.
Zîncirlikuyu mezar yerlerinin bedeli Zîncirlikuyu mezarlığındaki mezar yerleri hakkındakl mazbata okundu. Mezarlıklar müdürünün izahlarından sonra mimar Zeki Sayar, mezar tıkların pek bakımsız olduğunu, bunun İçin kadroya bir mühendis ve mimarın alınması İcap ettiğini söyledi.
Bayan Meliha Avnl Sözen — Zîncirlikuyu mezalığında bir kişilik bir mezarın satış bedeli 100 liradan 150 liraya çıkarılmıştır. Bu fahiştir. Diğer taraftan 10 liralık mezarlar da bakımsızdır, pek feci haldedir. Ne kadar yere kaç para alınacağının yeniden tetkik edilmesini istiyorum, dedi.
Teklif kabul edilmiştir. Bu suretle Belediye reislik makamı her mezarın eb'adını ve kaç paraya satılacağını tesblit ederek Meclise bildirecektir,
Şemsipaşadaki kömür deposu
Bundan sonra Üsküdarda şeınsipaşada tesis edilecek kömür deposu hakkında imar karma komisyonu mazbatası okundu. Komisyon, Şemsıpaşa camii yanındaki arsada kömür deposu tesisi hakkında Belediye reislik makamının teklifini muvakkat kaydlle kabul etmiştir.
Ne istiyoruz?
Nadir Naili CUMHURİYET* te yazdığı başmakalede yeni hükümetten istenen ve beklenen şeylerden bahisle diyor M:
«Demokrat Partiye düşen tarihi vazife, Türk cemiyetinde a-şağıdan yukarıya doğru bir 1-dare sisteminin temcilerini atmak, o sistemi yıkılmaz bir müessese olarak İşler hale getirmektir. Muhtar kaymakamın değil, köylünün temsilcisi olacaktır. Jandarma, hükümetin değil, kanunun emrinde çalışacaktır. Mahkemelerde maliye tahsil şubelerine kadar bütün devlet dairelerinde halka hizmet kaygısı başta gelecektir.
Paraya bağlı masraflı işler olmamakla beraber bunları başarmak kolay sayılmaz. Yüz yıllardan kalma, belki teker teker hepimizde az çok izler bırakmış bir köhne zihniyetin yıkılması bahis mevzuudur. O yolda yürürken âdi demagoji oyunlarından sakınmak, İnkılâp prensiplerinden hiçbir fedakârlığa yanaşmamak, İrticaa yüz vermemek gerektir. Demokrat Partiden beklediğimiz en mühim hizmet, böyle bir İdareye can verecek olan hukuki İmkânları a-rayıp bulmaktır.»
★
Altta kalanın canı çıkmasın
Ahmet Emin Yalman VATAN'
dakl başmakalesinde diyor kİ:
■♦Gönül çok İster kİ Demokrat Partinin mensuplan: «Halk Partisi» derken, İyi de kötü tarafı ayrı turnayı bilsinler. «Aitte kalanın canı çıksın» formülüne kendilerini kaptırmamağa itina göstersinler ve muhalefetten müstağni kalarak da demokrasiyi yürütmek mümkün olduğu fikrini tam amiple hatırdan silsinler... Belki de ne yapılsa Halk Partisinin çözülmesini önlemek mümkün olmı-yacaktır. Böyie bir ihtimal karşısında dış ve iç âlemin nazarında bugünkü İktidara en küçük bir mesuliyet zerresi sıçramamasına dikkat etmek hayırlı olur.»
★
İktidar ve muhalefet karşısında memleket idaresi
Habib Edlb Törchan YENİ İSTANBUI/da yazdığı başmakalede şöyle diyor:
♦Türk milletinin İdare cihazında ıslahat yapmak lüzumu daha çoğalmıştır, çünkü hayat ve mukadderatımızın artık buna bağlı olduğu hiç kimsenin İnkâr edemiyecegl bir hakikat halini almıştır. İşte, Türk milletinim şimdi demokrasiye olan İnhimak ve temayülü, bizim noktal nazarımızca, bundan ileri gelmiştir ve bugünkü İktidar
partisi ve hükümetinin yapacağı en mühim İş dc bu dur.
Cumhuriyet yolunda gideceğiz; burna engel olanlara hiçbir imkân ve fırsat vcrmlyeceğlz. Fakat memleketin servet kaynaklarından istifade etmek imkân ve fırsatlarını anyacak ve hürriyet İçinde çalışılmasını temin edeceğiz, öyle zannediyoruz M, bugünkü İktidar partisi bunda muvaffak olmak yolunu tutar vc güzel misallerini ortaya koyarsa iktidarın l daha kuvvetlendirecek ve kendisine karşı yapılacak tenkldlere fiilen cevap vermiş olacaktır.»
★
Hava temiz ve saf, fakat bulandırılmak isteniyor
YENİ SABAH başmakalesinde diyor M:
«Halk Partisinin, zahiren biz de fenalıkların tahkikini isteriz diye yaptıkları jestlere bakmayın, onların hakikaten neyi İsteyip İstemediklerini gazetelerinden ve yardakçılarının gizli kapaklı neşriyatından anlarsınız. Mâzlyl karıştırırlarsa siyaset havası bozulur ve dış İtibarımız düşer nakaratı tam bir Halk Partisi propagandası değil mİ? Bununla kimler adaletin pençesinden kurtarılmak isteniliyor? Demokratlar mı?»
_ t? Haziran 1950
Harice buğday satışları ve Aml-Kabir istimlâkleri
Doğu ve Karadeniz halkına yiyecek yardımı — Ameri hada tedaviye gönderilmesini isteyen subay
Arapça ezan
Orman kanunu
Bugünkü toplantı, Bakanın bir nutkile açılacak
Ankara il — Orman kanununun tâdili için bugün yapılacak toplantı Tanm Babanının bir nutku ile açılacaktır. Trakya orman mıntakasının baltalıklarındaki köylerin bütün muhtarları kongrede bulunmak ü-zere Ankara'ya geldiler. Hususî orman sahiplerde, kereste tacirleri, bazı milletvekilleri, toplantıya iştirak edeceklerdir.
Görüşmelere esas olmak üzere. Orman umum müdürlüğünce, bir tasan hazırlanmışsa da ihtiva ettiği esaslar, bazı delegeler tarafından şimdiden ten-kidlere uğramaktadır. Görüşmelerin pek hararetli olacağı tahmin ediliyor.
Maden arama enstitüsü müdürü çekildi Ankara 17 (Akşam! — Maden tetkik ve arama enstitüsü genel müdürü Ihsan Ruhi Bertnt dün İşletmeler Bakanlığına İstifasın! vermiş ve vazifesinden ayrılmıştır. İstifanın kabul edilip edilmediği henüz belli değildir.
Şekerde tenzilât
Toz şekerde 30, kesmede 20 kuruş olacak
Ankara 18 — Hükümetin
şeker fiatlerinde yapılacak indirmeyi tesbit ettiği öğrenilmiştir. Tenzilât toz şekerin kilosunda 30. kesme şekerin kilosunda 20 kuruş olacaktır.
Kararın tatbikine önümüzdeki günlerde başlanacaktır.
(Başla rafı 1 inci sah i f ede) oıilli şuur politikası, Cumhuriyetle kurulmuş ve C.H.P. bu politikayı takip etmiştir. Bu politika İcabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telâkki edilmiştir, Milli devlet politikası, mümkün o-lan her yerde Türkçenin kullanılmasını emreder. Türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik.
Türkçe ezan. Arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmağa taraftar değiliz. Millî şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek Arapça ezan meselesinin ceza kanusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmıyaca-ğız.»
Sağdan ve soldan şiddetli alkışlar ve «Bravo» sesleri,
Diğer hatiplerin sözleri
Bağımsız milletvekili Sinan
oldu. Kanunun kabul edildiği telgrafla bütün vilâyetlere bildirilmesi ve neşrinin beklenü-memesl teklif olundu. Bu teklif ekseriyetle kabul edildi.
Valiliklerde değişiklik
Ankara 16 — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Sinan Tekelloğlunun Toprak Mahsulleri Ofisinin dış memleketlere sattığı hububat ve hububat almak üzere Pakls-ttuıa gönderilen heyete dair sorusuna kürsüye gelen Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ziihtü Vell-beşe bu meselenin muazzam bîr dosyası bulunduğunu ve bunun tetkikinin uzun sürdüğünden yirmi gün sonra cevap vereceğini söyledi.
Yine Sinan Tekelloğlunun yakılmakta olan Büyük Millet Meclis! ve Anıt-Kablrln bulun-! duğu arazi hakkındakl sözlü sorusuna da Bayındırlık Bakanı kürsüye gelerek bu arazinin istimlâk muamelelerinin Meclis başkanlık divanı, Bayındırlık Bakanlığı ve Ankara belediyesi tarafından yapıldığım ve buna alt dosyaların buralardan alınıp tetkik edilmesi uzun süreceği 1-ç!n 23 haziranda cevap vereceğini söyledi.
Erzurum milletvekili SabrJ Erdumanııı, Erzurum halkına ö-dünç buğday dağıtılması hokkandaki sorusuna Ekonomi ve Ticaret Bakanı kürsüye gelerek bu soruya pazartesi günü, buna benzer diğer sorularla beraber cevap vereceğini, yalnız Kara-
deniz ve Doğu illerinde yiyecek sıkıntısı çekilen yerlere lâzım gelen yardımın yapılması için dün emir verildiğini söyledi.
Bundan sonra eski Denizli milletvekili Cemal Öncç'nln Dilekçe Komisyonunun fyr kararının görüşülmesi hakkındakl takriri okundu. Bunda yedek subay Niyazi Kural adında birisinin tedavi için Amerikaya gönderilmesi isteniyordu. Bunun üzerinde bir çok hatip söz alarak lehte ve aleyhte konuştular.
Milli Savunma Bakanı Refik Şevket tnce de kürsüye gelerek bu subayın memleket içindeki hastanelerde lüzumu kadar tedavi edildiğini, verilen raporlara göre tedavi için Amerlkaya gitse dahi, hastalığının geçmiye ceğinln anlaşıldığını, aynı hastalıktan malûl olan bîr generalin o zamanlar tedavi için Ame-rikaya gönderildiği halde, bunun hiçbir işe yaramadığını ve 70-80 bin liranın havaya gittiğini söyledi
Neticede bunun bir kere de sağbk komisyonuna sunulması kabul edildi.
Bundan sonra gündemde başka bir şey kalmadığından pazartesi günü saat 15 te toplanmak üzere oturuma son verildi.
10 valiye ait bir nakil listesi hazırlandı
Harice giden heyetlerden tasarruf edilecek dövizler
Ankara 16 = Şimdiye kadar bazı sebeplerle dış memleketlere tetkik seyahatlerine giden heyetlere döviz verilmesi yüzünden şahsi teşebbüs sahiplerine daha az döviz verilmsk-tc idi.
Haber verildiğine göre, hükümet devlet memurlarının dış memleketlere tetkik seyahatlerine çıkmalarını durdurmuştur.
Tasarruf edilecek dövizler ticaret erbabının seyahatlerinle hasred ilecektir.
DİKKATLER
(Baş tarafı 1 inci sahifede.
Sayın gazetenizin 9.6.950 tarihli nüshasının (Dikkatler) sütunundaki yazınızda bahsi geçen kadın, 6.6.950 tarihinde yaşama kabiliyeti az. miadından evvel — 7,5 aylık — bir çocuk doğurmuştur. Anne memesini atamıyacak kadar zayıf olan bu bebek, çocuklara mahsus odada hususi bir bakıma tabi tutulmuş ve burnundan sonda ile beslenmeye başlanmıştır.
Çocuğa yapılmak üzere yazılan serum glycosö ile diğer ilâçlar doğumu müteakip derhâl muayyen şemaya göre tatbik edilmiştir.
Çok sarfedllen bu serumun her vakit el altında hazır ve bol bulunabilmesi için, devletçe ve-rtlemlyen bazı ilâçlarla beraber, ancak alabilen hastalara reçete ile yazılır ve kullanılmıyanı saklanır. Bo, her hangi bir tedavi gecikmesini önlemek içindir. İsmi geçen hastanın İki lira ödeyemiyecek kadar fakir olduğu bilinmiyordu. Sonradan vaziyet öğrenilmiş ve zerkedlt-uı İş bulunan IJâç hasta sahibinden geriye de istenmemiştir. Anlaşılacağı gibi bu vakada bebek, İlâç tatbik edilmediği için ölmemlşttr.»
Arapça ezan ve kamet bugünden itibaren serbes Ankara 17 — Bugünden itibaren ezanın ve kametin Arapça okunması serbest olduğu Baş bakanlıktan vilâyetlere telle tebliğ edilmiştir. Arapça ezanın valiye alt nakil listesi hazırlan-mer’lyetl hakkındakl kanun ' mıştır. Listede İstanbul valisi Cumhurbaşkanı tarafından tas- «=•-’—«■-->— «=’—■-dik edilmiştir. Kanun bugün Resmi Gazetede neşredilmiştir.
İftar ve imsak vakitleri
Diyanet işleri başkanlığı vakitliliğinden:
İstanbûlda iftar ve İmsak) vakitleri Haseki minaresinden , verilen İşaretin Beyazıt yangın ien Bursa valisi Haşlm İşcana Bağımsız mıııecveKUi ısınan kulesi tarafından fenerlerin uf------«-■------------
Tekelioğlu, Türkçe ezanın Ata- 1 yanmaslle bildirilecektir, imsa-türk İnkılâbının bir umdesi ol- I kc kadar Haseki, Fatih, Süley-madığını söyledi.
Doktor Talât Vasfl Öz:
«— Ezan fara kifayedlr. Bîr cihetinden memlekette Peygamberin em- yakacak ve rettlğl şekilde ezan okunmazsa namazın sahih olmadığını beyan eden mûctehitler vardır.» dedi.
Doktor konuşurken kürsü kapaklan vuruluyordu. Fakat hatip gürültülere aldın? etnieksi-zin sözlerine devam ediyordu.
Görüşlerin belirmesinden sonra kifayeti müzakere takriri verildi ve oya kondu. Fakat bıı sırada Muzaffer Müfto adında bir DP. milletvekili «Ahdîm var, peymamm var, yeminim var!» diyerek beş dakikacık konuşmak İstediğini söyledi İse de yeterlik takriri kabul edildiğinden söz verilmedi. Milletvekili söylene söylene yerine döndü.
Maddelerin kabulü
Mûtaakıbcn maddelere geçildi. Muzaffer Müfto bu sefer söz alarak kürsüye geldi. Milletvekili:
(— Demokrat Parlinin İlk büyük kongresinde din derslerinin parti programına alınmasını istediğim zaman...» dediği sırada yine gürültüler başladı.
Hatip kızgın bir eda He bağırarak:
«— Söyllyeceğim arkadaşlar!
Yemin ettim. Bir dakika söz verin yahu! Neden bu sözleri o zaman söylediğim için «Tanln» gazetesi benimle alay etti? Fakat ben buraya geldim, o İse mezara gitti.» dedi;
Sözlerinin bundan sonrası yine gürültüler arasında kayboldu ve hatip bu vaziyette kürsüden İndi.
Demokrat Partililerin böylece kendi hatiplerine bağırmalarını Halk Partililer, bilhassa eskileri gülerek karşılıyorlardı.
Kanunun neşri tarihi
Bundan sonra kanunun neşri tarihi idlerinde münakaşalar
Ankara 16 — Burada akşamlan çıkan Ankara gazetesinin yazdığına göre, hükümet valiler arasında değişiklik yapmağa Revanı edecektir. Yeniden on
MİLLETVEKİLLERİ TAHSİSATI
Yapılacak tenzilât için teklif hazırlanıyor
mu-
Fahreddin Kerim Gökny'ijj da bulunduğunu Ankara gazetesi yazmaktadır.
Aynı gazete, Fahreddin Kerim Gökayı istifaya mecbur kılmak için küçük bir doğu iline tâyini yoluna gidileceğini iddia etmektedir.
Ankara 16 — İçişleri Bakanlığı, Samsun valiliğine nakledl-
kulesi tarafından, fenerlerin
maniye, Mihrimo, Sultanahmet, Eyüpsultan ve Üsküdar Ayazma camileri imsakte hemen söndürülerek top atılacaktır.
Diyanet işleri
blr müddet izin vermiştir.
Hiç yüzünden cinayet
Ankara 18 — Milletvekili erine verilen paranın indirilmesi için bazı milletvekilleri tekili yapmağa hazırlanmak tadırlar, Milletvekillerine ayda 1150 lira verilmekte, vergi kesildikten sonra bu miktar net olarak 752 liraya inmekledir. Bundan baş-) ka senede 3 bin lira yolluk ve 1200 lira da geçici tazminat verilmektedir. Yolluk ve geçici tazminat olarak aldıktan para 350 lira tuttuğuna göre milletvekillerinin eltne ayda, aylık tahsisatlarlyle beraber 1102 lira geçmektedir.
Cumhurbaşkanlığı tahsisatı da indirilecektir.
BORSA
Odabaşıyı öldüren Mehmet Çakır yakalandı
İrianbul BctUlUUO IS/5/19» lialltrrl
ÇEK LB >
Kapnıuı
(Bas tarafı 1 inci sahifede) devletin din üzerindeki vâsLliği sistemi ortadan kalkınca din miiessesesl mutedil bir İklim 1-. çlnde müstakil olarak gelişme mirhindi, dün akşam. Fatihte İmkânını bulur ve cemiyet ha- Sangüaelde bir-gecekonduda o-yatındaki mânevi vazifesini ] turan seyyar satıcı Mehmet Ça-serbestçe ifaya devam eder. Bu- kırın bir müracaatı ile karşlaş-nun tatbikinde hükümete dü- mıştır.
şen mesuliyet hissesi büyüktür. | Mehmet, handa oturan bir Kanun ve nizamın gösterdiği kadına, kendi çamaşırlarım yı-yolda din müesseseslnl müraka- ' katmak üzere izin istemiş, bu-bs, suhuru muhtemel irticaî nun İçin han avlusunun bir ke-ve narında yer işgal edeceğini bil-ai_ 'dlrmiştir .
| Odabaşı İsmail Demirhindi, buna razı olmamış, bu yüzden münakaşa çıkmış ve İsmail. Mehmet Çakıra ağır bazı sözler sarf etmiş tir.
Mehmet Çakır, bu sözlere kızarak sustalı çakısını altmışlık oda başının kalbine dört defa saplayarak öldürmüştür.
Kaatil, vakayı mütaakıb kaçmışsa da bu sabah yakalanmıştır. Tahkikata nöbetçi savcı
Kûçükpazarda Vellbey hanında odabaşhk yapan İsmail De-
be, zuhuru muhtemel I kaymalara karşı teyakkuz t basiretle önleyici tedbirler al-' m ak ve millete mal olmuş inkılâplarımızın vikayesi hususunda hassasiyet ve titizlik göstermek, hükümet otoritesini alâkadar eden kanunlardır.
Fevzi Boztepe takririnin sonunda bu hususta ne düşündüğünü hükümetten sormaktadır.
I
Cumhurbaşkanı basın heyetini kabul etti Ankara 16 — Şehrimizde bu- Zeki Çavuşoğlu elkoymuştur. lunan gazeteciler heyeti bugün Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından kabul edilmiştir.
GARANTİ BANKASI
İstanbul şubesi 19/8/1950 pazartesi gününden itibaren Karaköy Palas karşısındaki kendi binasında çalışmaya devam edecektir.
Sayın müşterilerine ilân olunur.
kİ
Seçim tutanakarına yapılan itirazlar Ankara 16 — Tutanakları inceleme komisyonu, bugün de toplanarak tutanaklar üzerinde görüşmelerine devam et-m İş tir.
(Üzerinde İtiraz olan 15 kadar tutanak- itirazlar varit görül-miyrrek kabul edilmiştir.
; Van, Kars ve Sivas milletvekillerinin tutanaklarına yapılan itirazlar hakkında yüksek 'jteçim kurulundan mütemmim {malûmat istenmiştir.
Lonar» 1 Sterlin 7 89
Ncw VorK 100 Dolar 280.— '
Parls 100 Fraasız F.
StoKhÖlm 1W İsveç Kr. S41S50 j
Cenevre 100 İsviçre F. M 03 ,
Aınesterdun 100 florin n.5»W I
Brüksel 10d‘Belçika F. 5.TO
Uzbdn 1W Sıiroot* fnso
ESHAM VE TAHVlLAl
% r ratzLi raHvitum
Sivas - Errıırum i 2135 ’
Sivıs - Erzurum ü-1 21 —
İşçilerin ve iş verenlerin dilekleri
(Baş tarafı 1 inci şahifede) kurumda çalışan memurların başka sahalara kaçmasını önlemek için maaşlarının arttırılması. büyük masraflara mal o-laıı büyük hastaneler yerine. İşçilerin kesif olduğu yerlerde ufak baraka ve pavyonlar kurulması ' ve İş müfettişlerinin İhtisasa ayrılması tbıri&nisinde bulunmuşlardır.
İlim adamlarından Prof. Fikret Arık, İşçi Sigortası kanunlarının çok güzel olduğunu, fakat tatbikatın pek tatmin edici olmadığını, iş müfettişlerinin 'sadece hata yakalayıcı ve ten-jkidçl kimseler olarak kalmayıp naslhatçı ve yapıcı olmalarını, buna muvazi olarak iş inevzuu 'ile ilgili danışma bürolarının kurulmasını, adetleri çoğalan iş mevzuatının daha iyi bîr şekilde bir araya toplanmasını talep etmiştir.
Profesör Dr. Kâzım İsmail Gürhan İse İş hastalıklarının kesin olarak tâyin edilmesinin İmkânsız olduğunu, işçilerin İşe alınırken sıkı bir muayeneye tâbi tutulmalarını, böylece işçinin İşe girdikten sonra mı, yoksa daha evvelden mİ hasta ol-
IMJ Demiryolu I tl 30
1311 Demiryolu O ».30
İMİ Demiryolu IU 21.10
Milli MUüoraa 2175
MUH Müdafaa II 2Ö.a6
Milli M (İtlafını ID 21 2S
Milli Mıidarıu £V m.—
duğu meselesinin halledileceğini belirtmiş ve İşçi Sigortalan kurumUnün çalışmalarının kü-çüıhsenmemesinl, bu kurumun 4 sene içinde işçi sağlığı meselesinde oldukça büyük işler başarmış öldüğünü söyiiyerek sözlerine son vermiştir. .
Genel kurul yapn .çatışmalarına devam edecektir.
İstanbuldaki susuzluk hakkında bir takrir
S. «• raiZLl rAHVİLİEB
Kalkuıma i JO0W>
Kalkıruns □ 97
Kalkınm» (O 97 -
»W tsukrau i >00-
941 LstlKrvo U 1O0.—
.941 PçmLryolu
I9-.D tnıtran L 99.—
% u rarzul rAPV İLLER
ıtns uavuı • 99 25
% $ FMİZli TAHVİLLER
LS33 Ere ani 2J5D
•938 İkramlycU »40
bUUI M0d»fa« 1170
iemLryoıu IV 89.—
Demırvoiu V 95.—
AHanOCU DEMİRYOLO GHUPD
Tahviller 1-1 11ZSÖ
Sisse «netleri ‘>0 2230
tlûnıesslJ ceııeı
şraKET İIİSSELESİ
Mcrke? BnnKası 12023
AMlan Çimento 15 2S
r. Ttcareı uar>Eax> 5.—
U Bankam 10.—
SARRALLAHDA ALTIM
Sumu
Gulden J1.70
Türk ıtnn 3225
Sterlin 41.20
Rc®»t > ■(>
Ankara 15 — Erzurum milletvekili Dr. Enver Karıl, bu yaz son haddini bulan İstanbul şehrinin susuzluk derdine bir çare düşünülüp düşünülmediğini İçişleri Bakanından bir takrirle sormuştur.,
KUlt»
Beşiktaş takımı dönüyor
Nevyork 17 — Beşiktaş lakımı Türkiyeye dönmek için uçukla buradan hareket etmiştir. Takım Londrada iki gün kalacaktır. Beşiktaş İdarecisi Badrl Basına beyanatında turneden her bakımdan memnun kaldıklarım, maçları elli büı seylrcJ takip etmiş olduğunu, yalnız turnenin mail bakımdan başarılı olmadığını söylemiştir.
Prof. Tevfik Sağlam
Floransada toplanan ünesco içi imalarına nihayet -•ererek dağılmışUr. Müesseseniıı boş kanlarından buiunan Pnı’esö'.' Tevfik Sağlam, zs haziranda
şehrimize dönecckriı.
Tarsusla Amerikaya seyahat
Tarzınevin
IKTO&CB
Mahallelere arozözle verilen su
lokantaları
Gazetelerdcn birinde şöyle bir haber gördüm:
Bazı mahallelerde umumi çeşmelerden su akmadığı için. buralara arozözle su verilecekmiş.
Güler misiniz, ağlar mısınız? Kulağını tersinden göstermenin yeni bîr misali! «Akılsız adanı , hikâyeleri arasına geçecek numunelerden biri! Dedelerimiz şu «Âbü lıavasjyle meşhur İstanbul» un lıer köşe bucağına su yürütmüş. Üstelik çeşmeleri oyma mermer ve ulu ağaç dekoru içinde şai-raneleştirnıiş. Bizim nesil mermerleri kırdı, tunç muslukları kopardı, ulu ağaçları kesti, çınar altı kahvehanelerini yoketti, kurşun boruları leblebiciye sattı, beylik çeşmelerin suyunu hususi binalara para ile satılır su haline getirdi. Şimdi de arozözle su nakledeceğiz! Döviz kıtlığında Avrupa ve A ineri kadan ge tirilmiş motorlu vasıtalarla! Lâstiğini ve benzinini de yine Garptan getirerek. Güldür güldür kendiliğinden akan ve etraflarında hayat, güzellik, tarih yaratan yadigârları bozup, harice milli servet a-kıtnıak akılsızlığı, zannederim. iktisat bakımından da, şehircilik bakımından da tersine bir şaheserdir.
Bu münasebetle, eskiden yazdığım iki mevzuu da burada, arka arkaya hulâsa etmekten kendimi alarnıyo: rum:
Birincisi: — Bir bardak içme suyunun bir bardak şerbet fiatinde olduğudur. Fakir fukara için, şehir merkezlerimizde eskiden devrin en küçük parasiyle bir koca bardak buzlu Karakulak, Taşdelen, Kayışdağı suyu içmek vardı. Şimdi, sucu dükkânı âdeti kalkmıştır. Çeşmelerimizi yokettiğimiz gibi milli hayattan zilli sucuları da yokettik. İstanbuhı Kerbelâlaştırdık.
İkinci mevzuum da şuydu: — Evinize hem havagazı, hem de musluk suyu almak isteseniz, ikisi de kapınızın önünden geçse. Hava-gazını üç beş liralık bir masrafla evinize bağlatırsınız. Halbuki suyun alınması yüz küsur lirayadır. Bıı fark, ne boru masrafı farkından, ne de diğer maddi bir sebepten ileri geliyor, Sırf Yirminci asrın ortasında, cemiyetimizin halkımızı su meselesinde kötü bir durumda bırakmasından ileri geliyor.
Bu münasebetle, bunca çeşmeleri bitlere hayrat olsun diye güldür güldür akıtan ve buna karşılık bizden rahmet istiyen dedelerimizin ruhuna birer Fatiha 0-kuyalım.
İkinci bîr dua daha: Allah bizlere akıl versin de şu su işini topvekûn vc asrımızın telâkkilerine uygun şekilde hal çaresini bulalım.
(Vâ - NÛ)
Müşterilere yemekleri muayyen ağırlıkta verecekler
İzmir — Belediye İktisat müdürlüğü bundan bir müddet evvel yaptığı tetkikleri tamamladıktan sonra İzmir lokantalarında verilen yemekleri muayyen bir gramaj usulüne bağlamış ve lokantacıların da iştirak ettikleri bir toplantıda bu hususta muhtelif kararlar a-hnnuştı. Varılan neticelere göre bundan sonra bütün lokantalar sınıflarına göre, belediyece tesblt edilen bir esas dahilinde yemeklerini muayyen ağırlıklarda müşterilerine verecekle^ ve bu husus sıkı kon-trola tabi tutularak gramaja riâyet etmeyen lokanta sahipleri belediye tarafından milli korunma hükümlerine göre şiddetle cezalandırılacaktı. Ayrıca lokantaların da muvafakatiyle alınan karara göre bun-'dan sonra birinci sınıf lokantalarda et yemeklerinde de 10 kuruş tenzilât yapılacaktı.
Lokantacılar bu karara İntibak edebilmek ve müstahdemlerini hazırlayabilmek üzere Belediye reisine müracaat-le mühlet İstemişlerdir. Henüz belediye İktisat müdürlüğünün kararlarının yürürlüğe girmesini sağlamayan bu mühlet ö-nümüzdekl üç gün içinde sona ermektedir.
Bu vaziyete nazaran önümüzdeki günlerden itibaren lokantalarda yemekler gramaj usulüne göre verilecek ve birinci sınıf lokantalarda et yemeklerinin 250 şer gramlık porsiyonları eski fiatlerden 10 kuruş ucuza satılacaktır.
günü
Devlet tiyatrosu opera kısmının temsilleri
Devlet tiyatrosu opera bölümü sanatkârları ve Cumhurbaşkanlığı filârmonik orkestrasından müteşekkil 135 kişilik bir sanatkâr grupu temsiller vermek üzere Ankaradan dün şehrimize gelmiştir.
Temsillere pazartesi
Açıkhava tiyatrosunda başlanacak ve o gece «Cavalleria Rusticana» ve «Palyaço» operaları temsil edilecek, salı akşamı bu iki opera tekrarlanacaktır. Ondan sonra da vaziyete göre temsillere devam edilip e-dllmiyeceği karalaştırılacaktır.
Ankara 16 (Telefonla) — Devlet tiyatrosu opera bölümü ve Cumhurbaşkanlığı filârmonik orkestrası tam kadroyla İa-tanbula hareket etti. Diğer taraftan haber aldığımıza göre solistlerden Leylâ Gençer, hastalığı yüzünden turneye iştirak edenıiyerek burada kalacaktır. Bu kış Ankarada oynanan «Cavalleria Rusticana» operasının «Sanluzza» rolünde büyük bir muvaffakiyet gösteren Leylâ Gençerin hastalığı sanat çevrelerinde teessür uyandırmıştır.
Hesap uzmanlarının harcırah ve yevmiyeleri
Ankara 16 (Akşam* — Maliye Bakanlığı hesap uzmanlarına verilmekte olan harcirah ve yevmiyeler hakkında yeni bir karar almıştır. Bundan böyle harcırah ve yevmiyeler, yalnız seyahat müddetince verilecektir.
Diğer taraftan ek vazife almak veya kadrosu başka yerde gösterilmek suretile fazla para verilmesi de katiyetle önlenecektir Bu tedbirlerle Bakanlığın bir miktar tasarruf sağlaması düşünülmektedir.
Tavşantasında posta merkezi yapılacak Beyazıdda şimdiki posta ve telgraf merkezi İhtiyacı karşılayamaz hale gelmiştir. Bu sebeple bu semtte müstakil bir posta merkezi İnşasına karar verilmiştir.
Yeni merkez Tavıjaataşında yapılacaktır. Münasip görülen arsa istimlâk edilecektir.
Arsanın üzerinde bir kıraathane ve bir otel mevcut olduğundan heyeti umumlyealne 140 bin lira kıymet konulmuştur. Yakında arsa üstündeki binalar yıktırılarak, inşaata başlanacaktır.
Marsilyanın en geniş caddesinden Casis’e kadar bir gezinti
Sirk’e bilet alıyoruz — Prado caddesi — Her tarafta mesken buhranı blok inşaatla hallediliyor — Küçük bir köy — Şoförün ucuzçuluğu — Sirkte kavga.
(Marsiiya — 21 Mayıs) çoluk çocuk buralara yayılmış-
Şoförün mütemadi ısrarları 1ar, yiyorlar ve bilhassa içlyor-üzerine taksiye yeni zamlar 1ar. yaparak Marsllyayı dolaşırken1 duvarlardaki afişlerden şehirde büyük bir sirk olduğunu öğrendik: 209 den fazla hayvanı Ue Fransanın en. büyük zerindeki „______________,____-__________
sirklerinden biri olduğu İlân meşhur mimar Corbusier tara-ediliyordu. Şoförden bizi bu tından Marsilyadakl mesken slrk'e götürmesini rica ettik., buhranını karşılamak üzere Biraz sonra muazzam çadırla- işçi evleri olarak yapılmakta n vc renk renk arabalarile olduğu yazılı İdi. sirkin bulunduğu meydana gel- | dik. Oyun gece saat dokuzda başhyaçaknnş. Saat henüz 6 İdi. Önce yemekten sonra gelip bilet alırız, diye düşündük. Fe-kat nç olur ne olmaz, gişeye sorduk. «Biletlerinizi şimdiden alın, gece yer bulamamanız ihtimali vardır» dediler. MarsÜ-yada büyük bir slrk'e raslaniış-ken yer ol memek korkuslle derhal bilet-' ferimizi almayı muvafık bulduk. Biletler 200, 300. 400
franklıktı. Ortayı tercih ettik. Biletlerimizi cebimize koyup yemek yemek üzere vapura döndük.
Şoför hem az para aldığın-_________________
dan şikâyetçi idi, hem de bizi |1çm yemekten sonra tekrar gelip almakta ısrar ediyordu.
Prado bulvarı üzerinde muazzam bir blok inşaatın yükselmekte olduğunu gördük. Ü-geniş bir yaftada
nin birer katlı bahçeli evler yapmaya karar verdiğini gazete ler yazmıştı. Eğer bu karar bâlâ değişmemişse İleride «büyük hata» olarak tenkid edilecektir.
Cenovada şehrin, içindeki tiç beş katlı evler, yerlerine daha yüksekleri yapılmak üzere yıkılmakta idi.
Carise küçük bir plAJ köyüdür. Yüzlerce otomobil pazar günü Marsllyalıları buraya taşımış. Kadın erkek, çoluk çocuk. herkes denize giriyordu. Belki 500 haneyi geçmeyen bu köyde yollar asfalttı ve 8, 10 güzel oteli yalnız biz saydık. Tabii yine hepsi Patisteki I meşhur otellerin isimlerini taşıyor! Her taraf tertemiz.
,1 insan boyunda dalgalarla dökülen plaj gazinosunda (•-turup renk renk dondurmalarla biraz serinledik ve tekrar aynı yoldan Marsilya’ya döndük, Vapura gelince şoför bir siirii frankımızı aldı. Ucuzluktan bahseden şoförün 300 franklık yere bizi 500 franga ı taşımakta olduğunu sonradan :. Zaten aldanarak ibaret olan seyahatte böyle şeyler bile İnsanın hoşuna gidiyor.
Dünyanem en büyük şehircilik mütehassıslarından biri olan bu mimar, İstikbalde daha şiddetlenecek elan büyük şehirlerdeki mesken buhranının ancak yiikseklemerine inşaatla önlenebileceği kanaatini ısrarla müdafaa etmetkedir.l Yoksa şehirler göz alabildiğine • , uzayıp yayılacak. Belediyeler almadığı İçin seyrede- vazifelerini göremez olacağı gl-şgjıjj sakinleri de İşlerine gidip gelmekte tasavvur edilmez zorluklara maruz kalacaklardır.
Bizim İstanbulda daha şimdiden Kuruçeşmede oturan bir İşçinin Yedlkuledekl İş yerine, gidip gelmekte çektiği müşkti-‘ ÜS, s™ uykumdan, hra de, alnK„mcfcle„ yol masrafı olarak parasından yaptığı fedakârlıkları, para fedakârlıklarının geçimine vur-1 bozdur- ’duğu darbeyi düşünürsek İs-şehrin sıkıntılı tanbulun dört koldan mütema-| p(m.» uvçMjmuudau kuıtuluıak ’diyen kırlara doğru açılmasına 3U0 »ranga daha doğrusu Fransızların nc- ' göz yummakla ne kadar büyük | bulunduğu r«-un «riflUrlnrinl nfrranmotr ~17A. bir hata İŞİCmCkte OİduğUIHUZ cı- -kendiliğinden meydana çıkarJ
■ Cenova şehrinin ortasında iki i ©yun olmadığı Hân ediliyor, I sratsiyel’ln yükselmesi mesken BJletler yarın lçin muteblîr. huhronmı önleyecek bir çaredir, o zaman buvurunuz!» de-
Zaten garda para duktan sonra . pazar boşluğundan kurtulmak'diyen kırlara doğru açılmasına
reye gittiklerini öğrenmek üzere şehre bir saat mesafedeki küçül: sayfiye yeri Casls'e kadar gitmeğe karar vermiş, bunun için de şoförle, yine sıkı bir pazarlıktan sonra î franga mutabık kalmıştık.
vapuru
Takat kalmadı!
Makine kapaklarının açık bırakılmasından battığı anlaşıldı
Bir kaç gün evvel tzmlrde tersane önünde demirli bulunduğu bir sırada sabaha karşı meçhul bir sebepten batan emektar Tarzınevin vapuru, G5 tonluk maçunanın yarciı-miyle nihayet yüzüdürülmüş-tür.
Derhal faaliyete geçen alâkalı ekipler meydana çıkan geminin üst ve iç taraflarını muayene etmişlerdir.
Bu muayene neticesinde Tarzınevin vapurunun, batışının hakikî sebebi nihayet anlaşılmıştır.
Batmasından bir gün evvel Tarzınevinin makineleri tersanede silinmek ve tamir edilmek üzere atölye teknisyenleri tarafından sökülmüştür. Bu revizyon esnasında Sintina. Lâvra tabir olunan kapaklar açık olarak unutulmuş ve gemi böylelikle yavaş yavaş su almak suretiyle gece yarısından sonra batmıştır. Vapurun batması atölyenin hatası yüzünden İleriye gelmiştir. Henüz resmi suretle açıklanmıyan bu sebep üzerinde tahkikata başlanmıştır.
Yemeğimizi atelâceU yiyip yine otomobille, fakat bu seferi 300 franga şehre gittik. Sirkin ı meydana geldik. I Bir de ne görelim: Çadırlar uıe
sökülmüş, gelenlere bu akşam ■
Ot borcu yüzünden cinayet
Erzurum 14 — Karayazı’nın Kancıyan köyünden Yusuf Ay-doğan’la bu köyden Kâmil Bey-dur ve oğullan arasında çıkan münazaa neticesinde Kâmil ve oğulları tabanca de Yustıfu muhtelif yerlerinden vurarak öldürmüşlerdir. Vakaya Karayazı adalet makamlarınca el-konulmuş ve mütecavizler tevkif edilmiştir. Kavganın çıkma-Yusulun ver-
sına sebep, maktul Kâmil’e olan ot borcunu
Sabık Konya valisi-
Sikı buhranını önleyecek bir çare'dlr o buyurunuz;, de. Sabık Konya vallSl-
2000 olmaktan başka bir şey değil-!niyordu Bu oyUll bozama 3ır. njn basın toplantısı
-- —- ■ - ldir Bu ğratslyellerde yüzlerce bUet Marsllyalıları ç|- Konya 16 (Akşamı — Vllâ-
Marsiiyanın dört sıra çınarlı aUe barınmaktadır. Ingiltere vc Ieden 5^^,. Müşteriler «bu yette son bir basın toplantım
ve kilometrelerce uzayan meş-[Fransa Şehrin içinde yüksek- rezalettir, diye bağırıştyor ve I yapan sabık vah Şefik Soyer İki
,____. . _____>. lemMİnı» hnviilr Incnata oltmrlr «.>j. ... . . - . . . __
Konya 16 (Akşam) — Vilâ-
hur Prado bulvarından geçerek temesine büyük İnşaata gitmek fıldır fıldır cambazhane dağlar arasında kıvrım kıvrım sorunda kalmıştır. Nevyork 10 dılriınü arıyorlardı. Az dolaşan güzel asfalt yoldan milyon insanı hayli büyük bir meydanda, tafsilâtını size ya-etrafı seyrede ede Casis’e gel- ‘ îriılrde ancak o 80 katlı, 100 rın anlatacağım müthiş bir dik. Bir saatlik yolda belki 40 - binaları sayesinde barın- kavga kopmuş, biz de farkııı-
50 den fazla, ağaçlar İçinde, dırabiiiyor. ' da olmadan kavgacıların tam
tepelerde yerleşmiş güzel to- İstanhuldan ayrılırken, şeh- ortasına düşmüştük, kantolar vardı. Marsilyahter rln içindeki arsalara Belediye- Şevket RADI)
muson ra
buçuk yılda yapılan işleri, Konya halkından gördügil yardımları anlattı. Nlğdeye yerleşeceğini, çiftlik işleriyle meşgul o-lacagım söyledi.
RADYO
ISTANHUl RADYOSU
Hükümetin buğday siyaseti
Buğdaydan teşvik primini kaldırmak lâzımdır
Sındırgıda bir cinayet
öğle ve akşam programlan
Karısını yaraladı, âşıkını da öldürdü
Halde kavun ve karpuz sergileri
Belediye bu sene Hâlde müstahsillere mallarını bizzat satmak imkânım vermeği kararlaştırmıştı. Bu maksatla Hâlin merkez kısmında kabzımallar tarafından işgal edilen bir kısım sergi yerleri boşaltılacaktır.
Belediye bu kararı bostan sergilerine de tatbik edecektir. Bu sebeple Haldeki kavun karpuz sergileri bu sene müstahsillere verilecektir. Belediye sergilerin tevzi inin kur’a ile yapılmasını muvafık bularak keyfiyeti Hal müdürlüğüne bildirmiştir.
Kadıköy muhavvile merkezî
Vali ve Belediye başkanı profesör Fahreddln Kerim Gökay dün öğle üzeri yanında elektrik tramvay umum müdürü ve diğer alâkalılarla gazeteciler olduğu halde Kadı koy üne gitmiş ve Allıyolağzında hazırlanan muhavvlle merkezini açmıştır. Yeni merkez Kadıköyün ihtiyacı olan fazla cereyanı temin edecektir.
Yetkili bir zatın, hükümetin buğday siyasetinde gördüğü yanlış noktalar
(B&ş tarafı 1 inci sahlfedf)
geçen senekl hububat rejimi, kıtlığın hüküm sürdüğü yıla mahsus bir rejimdi. Bu Ltibarla geçen sene kalite priminden ayrı olarak şark illerinde 31 aralık 1949 tarihine kadar, memleketin diğer bölgelerindeyse 31 Ekim 1949 tarihine kadar Toprak Mahsulleri Ofisine buğday satanlara kiloda 4 kuruş teşvik primi verilmesi kararlaştırılmıştı. O zamanki hükümetin bu kararı almakla güttüğü maksat köylünün o 4 kuruşluk prime tamah ederek sonbahara kadar malını getirip satmasını temin etmek ve do-layırile ambarlarda toplanan buğday stoklarını bir an önce tesblt ve stok memleketin kışlık İhtiyacına yetmediği takdirde kış basmadan aradaki açığı ithal yoluyla kapatmaktı. Nitekim geçen yıl bu siyaset arzu edilen neticeyi vermiş vC hem köylünün elindeki mal toplanmış, hem de buğday açığını kış basmadan kapatmak çarelerine tevessül edilebilmişti.
etmek kanaatimizce çok yanlış bir harekettir. Çünkü bu yıl mahsul bol olduğu için. 4 kuruşluk teşvik priminin de verdiği hızla köylü Toprak Mahsulleri Ofisine büyük bir tehacüm gösterecek ve ofis depolarına o derece bol mal gelecek ki bu mallan tartmaya ofisin normal teşkilâtı yetmlyeceğl gibi buğdayları koyacak silo ve ambar bulunanııyacak, ayrıca bu heybetli mahsulün yurdun bir yerinden diğer bir yerine nakli İşi de İmkânsız denecek kadar güç olacaktır. Netice itibariyle buğdayların büyük bir kısmının açıkta kalıp tabii şartların tesiriyle çürümesi mukadderdir. Bu vaziyet geçen senekl kıtlıktan önceki yıllarda da o zaman teşvik primi olmadığı halde vuku bulmuş ve binlerce ton buğday çürüyüp gitmişti. Bu sene teşvik primiyle mahsul bolluğu bir araya gelince âklbetln daha da acı olması pek muhtemeldir.»
Sındırgı — İlçemiz köylerinden birinde kanlı bir * ” cereyan etmiştir.
İddiaya göre Çobanlar köyünden Şükrü isimli birinin genç karısı Kâzime ayni köyden Aklfe kaçmıştır. Nikâhı altında bulunan karısı Kâzime ile gayri mşeru kocası Akifi kırda yakalıyan Şükrü tabancasını çekerek üzerlerine bir kaç el ateş etmiş, Akif namludan çıkan kurşunlarla yaralanarak ölmüş, Kâzime de kolundan yaralanmıştır.
Hadiseyi miitaakıp kaçan kaalUin zabıtaca takibine başlanılmıştır.
hâdise
18.M
21 .M
21.15
Ramazan HEDİYESİ
Ebeveyni tarafından çocuklara, ilk ve orta okul talebelerine verilecek en güzel hediye HİLMİ
KITABEVİ’nln neşrettiği «El Kur’aı» yeni harflerle basılmış KUR’ANI KERİMDİR. Yaldızlı clld içinde hediyesi (4) liradır.
Halbuki bu yıl ı her yanından gelen toprale mahsullerinin, bir kaç bölge istisna çok bol olduğunu gösteriyor. Bu itibarla geçen senek! kıtlık devresine mahsus bir hububat rejimini bu yıl da aynen ipka
memleketin ı haberler mevzii edilir ;c
Arkadaşımızın, bu vaziyete göre yapılması lâzım gelen hu-susata ve şimdiden alınmaza icabeden kararlara dair sorduğu suale cevaben yetkili zat şunları söylemiştir:
Teknik üniversitede dekan seçimleri
Teknik üniversite fakültelerinde 19 haziran pazartesi günü yeni dekan seçimleri yapılacaktır. İnşaat fakültesi dekanlığına, rektörlüğü zamanındaki çalışmaları ile profesör ve talebeler arasında büyük memnuniyet uyandıran Prof. Dr. Hamdi Peynircioglunun seçileceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Makine fakültesinde Prof. Melih Koçer. Mimarlık fakültesinde Prof. Dr. Salt Kuran en kuvvetli namzetlerdir. Elektrik fakültesinde Prof. Bedri Kara-fakioğlu ile Prof. Dr. Naml Ser-daroğlunun İsimleri üzerinde du rulmaktadır.
•— Yapılacak bir çok İş mevcut olmakla beraber alınacak ilk karar, kalite primine dokunmadan 4 kuruşluk teşvik primini derhal kaldırmaktır.»
Nubar
Açılı» ve programlar.
Haberler.
Şarkı ve tUrkülcr «Pl».
Duni mUliei «Pl.»,
Saz eserleri - Şarkı ve tüTkOler Okuyan: Ekrem Kongar.
Caz mitelM «Pl ».
Serbca »at.
Radyo nalon orkestram konseri. Haftanın programı.
Programlar ve kapanıg. Açılı» ve programlar.
Sar. eserleri. Çalanlar:
Tckyoy. Ercüment Batanay.
Dan» mOzlgl «Pl,».
Haberler.
İstanbul haberleri
Gençer ve arkadaşlarından dans mttzütl.
Şarkı ve türküler: Okuyan: Necini Rıco Ahısknn
Dinleyici istekleri «Hafif batı tnüelgı».
İstanbul Oniversltcsi Talebe Birliği adına konuşma.
Ki&slk Türk: musikisi heyeti
Dans orkestraları geçidi «Pl». Haberler.
Çejitll hafif mOılk «PL», Dana mUr.igi «Pl.».
Programlar ve kapanı».
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akşam programları
12.28
12.30
Açılı» ve prosr.ım.
M S. ayarı ve Radyo «aıofi orkestrası «Set: Halil Onayman». Haberler.
Klfcsik mi eserleri.
ÖŞie Garetesi.
Şarkılar.
Cumhurbaşkanlığı Armoni HU-likası «Şef: İhsan Künçer». Havai millikleri «Pl.». Konuınm: Spor haberleri. Kayıp mektupları, akfam programı, hava raporu ve kapanış.
Beşiktaş ilk okulları sergisi
Beşiktaş ilçesindeki İlk okul- 2i.ss ların sene sonu sergisi 20/HA-1 a 00 ziran/1950 Salı günü saat 18 de Beşiktaş Barbaros Uk okulu ,2x00 binasında açılacaktır.
Açılış ve program. Çocuk »natl, Dana mftzlgi «Pl,». Şarkılar.
M. S. ayan ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Yurttan Şenler Radyo Ue İngilizce .
Salon orkestranı çalıyor «P!.». Radyo Gsıriesl.
Scrbes saal.
İncesaz karışık fosil sarkılan.
MUzik: «Pl.».
Fiilin melodileri Konu »m a.
Şarkı İn r.
M. 3. nyan ve Haberler. Dana parçaları «Pl ».
kaptın*^
Gazetelerin bir günlük neşriyatı arasında şu haberleri okuduk:
«Devlet Denizyollarının daha rasyonel çalışmasını temin maksadile Amerika-dan davet edilen yirmi kişilik mütehassıs heyetten dört kişi şehrimize gelmiş ve ken dilerine ayrılan büroda çalışmalarına başlamışlardır.»
■Memleketimizin iktisadi durumunu tetkik etmek, kalkınma programlarımızın esaslarını hazırlamak îızerc Milletlerarası İmar ve Kalkınma bankasından 14 kişilik bir heyet yakında gelecek ve yurdumuzda üç ay kadar kalacaklardır.»
«Ereğli kömür işletmesinde istihsalin arttırılması ve çalışmanın düzene konulma sı işleriyle meşgul olmak üzere bir .Amerikalı mühendis memelektimize gelmiştir.»
Amerikalı otuz beş mütehassıs tarafından işlerimizin telkinin ele alındığını bir günlük gazete haberlerinden öğreniyoruz. Muhtelif mevzular üzerinde incelemeler yaptırmak için evvelce davet edilip memleketimize gelmiş bulunanlar ve daha sonra gelecek olanlar da caba.
Her halde alâkalı idare adamlarımız, bu m utalı ass ısların fikir ve tavsiyelerinden istifade edeceğimizi kuvvetle umarak kendilerini çağırıyorlar.
Gene aynı gün gazetemiz de Ankaradan aldığı şu haberi bildirdi:
«Bir takım devlet işletmeleri erkân ve mensuplarının Amerikaya yapmak üzere bulundukları veya yapacakları seyahatlerin geri bırakılmasına karar verilmiş ve bunlardan vola çıkmış olanların da derhal memlekete dönmeleri için emir verilmiştir.
Ulaştırma Bakanı da, tetkiklerde bulunmak üzere Zonguldaktan Amerikaya gidecek olan heyetin hareket etmemesini bildirmiştir.»
Bir müddet evvel gene bu mevzua temas ederek, seyahat mevsiminin yaklaştığını, muhtelif devlet müesse-selerinden bir çok bahtiyarların tetkik seyahati hazırlıklarına başladıklarını tahmin ettiğimizi belirtmiştim.
Demek ki bu tahminimizde yanılmamışız. Seyahatler tam vaktinde tertiplenmiş, heyetler seçilmiş, bir kısmı yola çıkmış, bir kısmı da bavullarını kapı önüne hazırlamışlar. Gel gelelim, yeni hükümetin karan bu bahtiyar yıırddaşlanmızın yollarını kesti. Gidenler geriye, kapı öniindekiler içeriye marş!
Şu tetkik seyahatlerinin memlekete ne gibi faydalar sağladığını, hazine hesabına yabancı diyarlarda gezip tozanların dönüşte bize neler getirdiklerini ötedenberi sorarız, fakat bir kimse çıkıp da cevap vermez, veremez. Susmakta mazurdurlar, çünkü bu seyahatler memlekete zarardan gayn bir şey temin edemiyor.
Yabancı mütehassıslar celbine gelince: yirmi beş yıllık tecrübeler meydanda. Şimdiye kadar onların verdikleri raporlardan faydalanmağı düşünmedik, tomarlar halinde raflara istif ettik.
Dileriz ki bu defa girişilen mütehassıs celbi teşebbüsleri yeni ve uzun bir deneme devresinin başlangıcı olmasın, verilecek raporlar, evvelce verilenlerin âkıbetine uğramasın. Zira sırtımızda tecrübeye takat kalmadı artık.
Cemal REFİK
•Pl.ı
Pamukçuların Ankara toplantısı
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından şehrimize gelen bir yazıda, pamuk tüzüğünün tatbikatı hakkında Bakanlıkta yapılacak toplantıya odaca seçilen delegeler dışında kendi hesaplarına iştirak etmek isti-yenlerln de katılabilecekleri anlaşılmaktadır.
O Û_ (N
o
O $2 0 >
0 P
■o
0
ra
S? u
samıe *
Dünya futbol kupası
Ingiliz millî futbol lakımı bu hafta Rio’ya gidiyor
İlk maçını 25 haziranda Şili millî takımile yapacak
Ercüment Batanay
Amerikada atom casüsloğu tahkikatı Atom esrarını Ruslara verenler hakkında M. Hoovverin verdiği malûmat
Londra — Dünya futbol şampiyonluğunda îngiltcrcyi temsil edecek olan 21 futbolca, Haziranın 12. sinden İtibaren Londra’da toplanarak hafif antrenman ve teknik konuşmalara başlamışlardır. Takım bir hafta kadar bu şekilde çalıştıktan sonra Brezilya'ya hareket edecektir. Takım İçin bir çok kimseler «İngiltere futbolü-nün özü» demektedir. Oyuncuları seçmek üzere teşkil edilen komite, tam doku» ay İngiltere İçinde ve dışında binlerce mil yol katederek 21 oyuntuyu teker teker seyretmiş ve üzerlerinde etüdler yapmıştır. Oyuncular seçildikten sonra ia> ve (b) takımları teşkil edilmiş ve her Lki takım da Brüksel’de. Lizbon’da. İtalya’da muhtelif maçlar yapmıştır.
Ingiltere ilk maçını 5111 ile 25 Haziranda yapacaktır.
Takıma seçilen 21 oyuncu hakkında toplanan malûmat aşağıdadır:
Bert WillUuns: (Kaleci) İngiliz takımı İçin en kuvvetli kaleci Frank Swift olduğu halde Swlft yakın zamanda futbolu bıraktığından dolayı takana alınamamıştır. Swift’tcn sonra gelen en kuvvetli namzet Bcrt'dl. Bert, uzun boylu ve cok çevik bir kalecidir.
Teri Ditchburn: (Kaleci) Ted, yeni şöhret kazanmış, çok mâ-cndelecl bir oyuncudur İlk defa, iki sene evvel İsviçre ile bir milli maç yapan İngiliz takımında yer almıştır. Bazı kimseler, onun kendisini göstermeye. çalım satmaya meraklı Olduğunu söylerler.
Alf Ramsey: (Bek) Son döıt sene kinde meşhur olmuştur. Bağlam bir oyuncudur, kale önünde çok İyi yer tutmasını bilmektedir.
Jack Aston: (Sol bek) Man-ehester ünited'ln en iyi oyuncularından sayılmaktadır. Kendisi daha evvel sol İç oynamakta idi. Bir maçta zaruret halinde sol bek oynamış ve o zumandanberi bu mevkii muhafaza etmiştir. İyi şut çeken ve temiz oynayan bir oyuncudur.
Laurie Scott: (Sağ bek) Ar-«enal’ln bu kıymetli oyuncusu son senelerde dizinden sakatlanmış!]. İngilterenin en sû-raîll bekidir. 100 yardayı .'0 saniyede koşabil inektedir.
Bili Eçkersley: (Bek) Sert oynayan, fakat yanındaki oyun eularla iyi anlaşan bir oyuncudur. ikinci ligle oynamaktadır.1
Bllly Wright: (Haf) Üzün boylu, topu hiç ayağında tutmayan bn oyuncu. takımın kaptanıdır. Kendisinden uzun boylulara bile kafaya çıktığı zaman top kaptırmam asiyle meşhurdur. Hücumları İyi beslemekte ve hasım taraf akınlar ını tam zamanında ke3e bilmektedir.
Lauri Hughes: (Orta haf)
Yeni meşhur olmuş, şimdiye kadar yalnız Portekize karşı milli takımda oynamıştır. Canlı oyunu ile komitenin dikkat nazarını çekmiştir. Uzun vuruşlu iyi bir müdafldlr.
Jlm Dlcklnson: (Sol bek) süratli ve gösterişli bir oyunu vardır, iki senedir İngilterenin en tanınmış oyuncularındandı.
Bllly Nlcholson: Takımın
kıymetli bir oyuncusudur. Soğuk kanlı olduğu kadar, hücumda ve müdafaada takımı içLn büyük bir kuvvettir. Bilhassa kendi kalesi önünde tehlikeli zamanlarda gösterdiği soğuk kanlılıkla meşhurdur.
Jlm Taylor: (Hat) Kan ada da yapılan bir maçta, komitenin dikkatini üzerine çekmiştir. İyi bir şıılördür.
Henry Cockbum: (Sol haf) Yerden verdiği kısa paslar, bilhassa hücumlarda forvetleri çok memnun etmektedir.
Jack Mllburıı: (Forvet) Her pozisyonda sert şutlar çekebilen bir oyuncudur. İngiliz takımında muhtelif maçlarda ı santrfor oynamıştır. Rio'dft I forvetten başka bir yerde oynı-‘ yacağı tahmin edilmektedir.
Stan Mortonsen: (Forvet) İngiliz takımlarında en süratli forvetlerden biridir. Santrfor ve sağ iç mevkilerinde muvaffak olmaktadır. Müthiş bir süratle, karşı taraf müdafaasının sol kanadını geçmekte ve her iki ayağı İle şut çekebilmektedir. Ona «İngiliz takımının tehlikeli adamı» lâkabını takmışlardır.
Roy Bentley: Geçen sene İngiliz takımına ginniş ve İstikbal vadeden, bir santrfor olarak kendini göstermiştir, tç j oyuncusu olarak da çok kuvvetlidir. Orta haflan kolayca atlatmakta ve umulmadık zaviyelerden umulmadık zamanlarda gol atabilmektedir.
Wilf Mannion: (Sağ veya sol İç) İngiltere takım inin emektar oyuncularındandı. Bilhassa, santrforları besleyen güzel pasları ile meşhurdur. Kendisine ™ takımın beyni» lâkabını takmışlardır.
Tom Flnney: (Forvet) İngiltere takımlarında zeki futbolculardan biri olarak tanınmıştır. Top kontrolünde ve boş yerleri görmekte üstaddır.
Stanley Matthevs: (Forvet) Dünyanın en iyi futbolcularından biri olarak tanınmıştı. Top sürüşü ve hasım oyuncuları şaştrfarak geçmesi eşsizdir. 53 kere beynelmilel olarak bir rekor kırmıştır.
Eddie Bally: Hasım taraf
bekleri tarafından zor tutulan zeki, iyi şut çeken bir oyuncudur.
Jinımy Mullen: (Sol açık) 1939 senesinde henüz İS yaşında İken meşhur olmaya başlamıştır. Açıktan hızla top su-, rüşü ve aniden dönerek çektiği şutlerle meşhurdur.
Altı aylık ders — Tanburi Cemil beyin ekolü — Bugünkü beste-lerin
güfteleri daha güzel — Bugünkü sanatkârlar hüdaî bittir — Alaturkanın istikbali — Cebir öğretmeni olmak isterken.
23 yaşında olmasına Konuşan:
şöhretli müzisyenler ...ı
Ba-
Henüz rağmen _ arasına katılan Ercüment
Konservatuvarda bul-
na-
SADEDDİN GÖKÇEPINAR
75 I
Maestro, terini silerken düşündü:
«Ona söylemekte ne fayda var? Apdal kızın biri. Bu akşam bir şey söylemiyeceğim. Çok a-Babiyim. kavga ederiz.»
Kapıyı açtı. Donatella kollarına atıldı .
— Sevgilim, o kadar heyecanlandım. o kadar gururlandım ki...
Soğuk bir hareketle İtti;
— Tahmin ederim, müzik için değil.
Donatella hayretle yüzüne baktı. Maestro, ona düşünmeğe meydân vermedi:
— Donatella, dedi, bak, yol tenhalarmış ise çarçabuk sıvışalım. bir takım baş belâlarından kurtulalım. Yan taraftaki küçük kapıdan çıkarız. Kapıcının haberi var Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Yorgunum... Yorgunum...
Donatella maestroyu elinden yakaladı:
— Gel, kaçalım, hiç kimsecikler yok, haydi.
Donatella önde, maestro arkada karanlık merdivenlerden
' elde etmek gayesiyle Gold'a doktor Klaus Fuclısla minare-, bete geçmesini söylemiştir. Bu sırlar bilâhare Ruslara verilmiştir.
Harry Gold, Semonov’u »Sam» adıyla tanımaktaydı ve federal araştırma bürosu mcrrıiır-larının sarfettlğl gayretler neticesinde Semenov’un hakiki hüviyeti meydana çıkmıştır. J 6 Ağustos 1905 te Syracuse’da doğan Siack, Syracuse üniversitesinde tahsilini tamamlamış ve Nevyork'ta Rhodö-İ$lanila ve Georgia'da muhtelif kimya: lâboratuvar ve şirketlerinde kimya mühendisi olarak çatışmıştır.
H.nrh zamanında Amerikanın savunma plânına ait sırlar» yahnacı bir devlete İfşa etmekten sanık Slack’ın idamına karat verilmedi muhtemeldir.
Siack, Holsten silâh fabrika-snda (R.DJC.) patlayıcı maddesine alt sırları İfşa suçundan tevkif edilen ikinci kimyagerdir.
Bu fabrikada, harb zamanında atom bombasından sonra imâl edilen en müthiş silâh (R.DX) patlayıcı maddesidir.
Haıb zamanında, KanadalI doktor Raymon Boyer de aynı suçtan tevkif edilmiş ve bu patlayıcı maddeye alt gizli malumatı Rusyaya verdiğini de itiraf etmiştir.
Müttefikler Atlantik muharebesini kazandıklar] zaman, (RJD.K.) patlayıcı maddesi bilhassa, mlvher denlzaitılannın imhasında kullanılmıştır.
Washlngton 16 (AJLJ — (U-nited Press): Amerikan ordusunun bir sözcüsüne göre Slack'ın Rus ajanlarına verdi- ■ gı üstün kudrette patlayıcı bir madde olan (R. D. X,) aynı zamanda «Cyclonlto» adıyla da tanınmaktadır.
Harb zamanında, bu patlayıcı madde İngüizler ve Amerikalılar tarafından elbiriiğiyle imaj edilmiştir.
Sözcünün ilâve ettiğine göre ıR. D. X.) in bilhassa denizal-tılara ve tanklara karşı son derece tahripkâr bir tesiri vardır.
Washlügtoa 16 (A.A.) — (ü-nited Press): Federal araştırma bürosu başkanı Edgar Hoo-ver, dün gece casuslukla sanık, Allrcd Dean Slack’ın New-York civarında Syracuse’de tevkif e-dildlğlni bildirmiştir.
Hoover'ln açıladığına göre Siack, atom bombası hakkın-daki sırları Harry Gold'a vermiştir.
FiiâdeUiya hastanesL kimyageri olan Harry Gold İse bir takım sırlan Sovyet Rusyaya İfşa etmekten sanıktır.
Hoovere’ göre kimyager Gold ile münasebette olan bir Sovyet ajanı, aynı zamanda, doktur Klaus Fuchs tarafından elde edilen sırlan da Sovyet Rusyaya bildirmekle mükellefti.
Klaus vakasında rol oynayan bu aynı Sovyet ajanı Slack'ın casusluk faal iye il erinde de yer almıştır.
Syracuse’de kimyagerlik yapan Siack 44 yaşındadır ve 1943 ilâ 1944 senelerinde,Tennessee'-deki Kingsport’ta çalışan Golda gizil malûmat vermiştir.
Hoover. Slack'ın Kingsport’-taki Holstan'da çalışırken, burada imal edilen bir patlayıcı maddenin numunelerini Gold'a verdiğini itiraf ettiğini, söylemiştir.
Son derece teksif edilmiş bu patlayıcı maddenin ne şekilde imâl edidtğine dair de, Gold’a gayet mühim malumat verdiğini Slaek kabul etmektedir.
Gold’a gelince elde ettiği bu gizli malûmata ve patlayıcı maddenin nümunesini bir Sovyet olan şefi Semenov’a vermiştir.
Semenov aynı zamanda •Som» veya «Richard Roo» adlarıyla da tanınmaktadır.
Bir ticari şirkette çalışan Se-menov 1944 senesi eylül ayında Amerikadan ayrılmıştır.
Scmenov Amerikayı terket-tikten sonra, Gold «John» namıyla tanıdığı bir şahıs vasıtasıyla Savyet casusluk şebekesiyle münasebet temin edebilmiştir.
Fakat «Jonh Roe» diye tanınan bu şahsın hakikatte Ana-toli Antonovich Yakovlev olduğu anlaşılmıştır.
Nevyorktakl Sovyet büyük elçiliğinde konsolos muavini o-larak bulunan Yakovlev 27 a-rahk 1946 da Amerikadan ayrılmıştır.
Siack tarafından verilen gizil malûmatı ve numuneleri elde eden Semenov Gold’a 61ack'la olan bütün münasebetini kesmesi için talimat vermiş ve Gold’a «çok mühim bir vazifen tevcih etmiştir.
Bunu mütaakıp. Semenov atom bombasına ait gizil sırlan
_ Tambur çalmağa hevesli gençlere ne tavsiye edersiniz?
— Tambur Türk musikisinin piyanosudur. Bu sazı iyi çalmak İçin, — diğer sazlar için de öyle ya — insanda evvelâ kabiliyet olmalıdır. Zaten güzel sanatların hepsinde vaziyet böyle değil midir?
— İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?
— İyi vaziyette değil. Orada bir kadro olması şart. İnsan oraya bağlanmalıdır. Bu olmayınca neşriyat laubali oluyor.
— Berisi için tasavvurlarıntz nedir’
— Evvelâ şöyle başımızı bo-kaçak ufak bir ev yaptırmak İstiyorum. Zaten ben her şeyin ufağım severim. Arabam da öyledir. Evim de bir bahçe İçerisinde kutu gibi bir yuva olmalıdır.
— Mesleğinizden memnun musunuz?
— Şimdilik memnunum. Halk alaturka musikiyi tutuyor. Devlet de tutarsa maddi vaziyetimiz daha iyi olur,
— Müzisyen olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?
— Lisede en çok sevdiğim ders hesap ve cebirdi. Aksine hendeseyi hiç sevmem. Talebeliğim zamanında cebir ve matematik öğretmeni olmağı düşünürdüm. Sonradan şimdiki işim iyi gittiği için bu tasavvurdan vazgeçtim.
tanay'ı dum.
Zayıfça uzun boylu, çocuk yüzü gibi masum ifade taşıyan bu genç kâr hayatını şöyle anlattı:
Hayatı ve yetişmesi
— 1927 de İstanbulda dum. Babam tamburi Kemal Batanay’dır. Babamla annemin musiki İle meşguliyetleri doia-yıslle evimizde dalma musiki âlemleri yapılırdı. Ben de 3 - 4 yaşından itibaren aralarına katılmağa başladım. Saz çalan büyükleri taklit ederek elime ya bir süpürge veya oyuncak bir keman alırmışım. Babama da sazımı akort etmesi için yalvarırmışım.
Altı yaşında bulunduğum sırada bende musikiye karşı İstidat olduğunu gören merhum Rauf Yekta üstadımız oğluna yaptırdığı ufak bir tamburu bana hediye ediyor. Ben o ufak tamburla zamanın türkülerini kulaktan kaparak çalmağa başlıyorum. On yaşma gelince artık büyük tambur çalıyorum ve bunda âdeta ilerlemiş bulunuyorum.
O sıralarda İstanbul radyosu spikeri olan Mesut Cemil beye| babam beni götürüp takdim p ediyor, Mesut Cemil bey beni | yokluyor; merak ve İstidadımı görerek mütehassis oluyor ve t benimle meşgul olmağa başlı-’ yor. Kendisinden 6 ay kadarı metotlu bir şekilde ders alıyorum. Ankara radyosunun açıl-, ması üzerine Mesut Cemil oey Ankaraya gidince bizim dersler kalıyor. İşte babamın bana gösterdiği şeyler İstisna edilirse benim aldığım tambur dersi müddeti topu topu bu altı aydan ibarettir.
Ben babamın yardımı ve bilhassa kendi kendime çalışarak yetiştim.
Lisenin 9 uncu sınıfında İken İstanbul Konservaluvanna sta-jiyer olarak girdim. Kabataş linesinl bitirdikten ve askerliğimi yaptıktan sonra tekrar| orkestraları dinlemek Konservatuvara döndüm. 6 şe- gider.
ne- Ankara radyosu İçin Mesut Radyoda Cemil bey İstanbuldan ayrıl-— ı. masaydı bana viyolonsel dersli de verecekti. En çok sevdiğim bu Garp musikisi sazını çal-1 mrıkla bu musiki İle bizant. i meşgul olmak fırsatını da bulacaktım.
Nasıl çalışır?
— Nasıl çalışırsınız?
— Evimde diktafon âletim var. Ekseriya onun karşısına geçer çalarım. Sonra çaldıklarımı diıılîyeıek hatalarımı tashihe çalışırım.
yüzü, bir san at-
doğ-
lıalka da ve
I
nedir Konservatuvar İcra yetinde çalışıyorum. I çaldığım gibi dışarda da çalı-' şıyorum.
Kimleri beğeniyor ?
— Tambur çalanlardan kimleri beğeniyorsunuz?
— Hocam. Mesut Cemil ney ile İzzeddin Ökteyi.
— Tamburi Cemil bey ayarında bir sanatkâr artık gelmez diyorlar. Siz de bu kanaatte misiniz?
— Tamburi Cemil bey tamburu inkişaf ettiren fevkalâde
kıymetli bir sanatkârdır. Eskiden tambur bugünkü gibi çalınmazmış, daha ağırmış ve köçekçe filân çalınmazmıç. Tamburi Cemil bey tambura yeııi bir teknik sokmuş ve dinamiklik getirmiş. Yani bu suretle tamburda yeni bir ekol yaratmış. Biz de o ekolden devam ediyoruz. Gayemiz de o-nun gibi çalabilmektir. Fakat şimdiye kadar bu ayarda bir sanatkâr yetişmediği gibi bundan sonra da yetişeceğini sanmıyorum.
— Bugünkü bestekârlardım kimleri beğeniyorsun t'1
— Bugün bestelenmeğe müsait güzel şiirler bulmak mümkündür. Bu sebeple hangi eseri ele alsanız güftesini beğenirsiniz. Beğendiğim bestekârlar Sadeddin Kaynak ve eski klâsik tavırda eserler yapan ve amatör olarak çalışan kanuni Hacı Arif beyin oğlu avukat Salih Zeki, bugün
hitabeden bestekârlardan Şerif İçil. Osman Nihat Salâhaddln Pınar var.
Alaturka musiki
— Alaturka musiki bugün nc haldedir. Gelecekte ne olacaktır?
— Alaturka musikinin en 2ayıf tarafı herhangi bir mektepte okutuimamasıdır. Bu se-[beple bununla uğraşan sanat-ı kârlar hüdaî nablttirior. Konservatuvarda beraber çalışfığı-Ijnız arkadaşların her biri bir ! yerde yetişmiştir.
Evvelâ Konservatuvarda ala-I turka musiki tedris edilmiyor. Halbuki burada sadece icra heyeti diye bir kısım mevcuttur. Eğer bu musiki ciddi şekilde tedris edilmezse istikbali karanlıktır. Zira bugünkü sanatkârlar bakı olmadığı gibi gençlerden de yetişen yoktur.
— Garp musikisini sever misiniz?
— Çok severim. Bilhassa tekniği karşısında hayran kalmamak elden gelmez. İfade kudreti de fevkalâdedir. Gece yattığım zaman radyoda büyük hoşuma
I
I
Türkiye tenis birincilikleri
Ankara 16 (A.A.) — 1950 yılı Türkiye tenis birincilikleri 5-9 Temmuzda Ankara'da yapılacaktır. Bu müsabakalara İstanbul, Ankara ve İzmir birinci ve İkincileri katılacaktır.
Diğer bölgelerin de bu müsabakalara katılıp katılmıya-caklan hususunda sportif oyunlar federasyonuna henüz cevaplar gelmemiştir.
KAŞIT RIZA TİYATROSU TEMSİLLERİ
Pazartesi: Üsküdar Baglarbayı Sen
Bahsede
Salı: Büyükdere Beyaz Park Çarşamba: Amavutköy Çiçek Bahçesi Peryenabç: Yeşilköy Röne Bahçesi Cuma: Kadıköy Süreyya EâlıçeSl
gM|a». , II, II .WWWIM>
Kültür Usminılkln knrandığı bir fahtfo»
EFLÂTUN: CUMHUHİYE'f çeviren: Dr SAFFET ENGİN l Türk Tarih Kurumu üyelerinden t Emerson diyor M: «Bütün dünya kitaptan kaybolsaydı da yalcıs Eflâtundun Cumhuriyeti kalsaydı. In-' , sanlığın medeni eğilimi kurlarilmu olurdu»
Kartaldaki gece kondularm yıktırılması durduruldu
Kartalda İnşa edilen gecekonduların belediyece yıktırılmak istenildiği ev sahplieri a-rafından vaîl ve belediye başkanlığına şikâyet edilmiştir. Valilik gece kondularm neden yık tır ildiğim Kartal belediyesinden sormuştur.
Mesele anlaşıiıncaya kadar yıktırılma İşi durdurulacaktır.
Yeşilköy meydan inşaatı Şanitye Şefliğinden
Şantiyemizde yapılacak dranaj yapıları ve Büz fer-çiyatı için 19.050 Pazartesi saat 10 da teklif olunacaktır.
Alftkadarlann gerekli belgelere Yeşilköyde Şantiye Şefliğine müracaatları İlân olunur. (81081
Created bv free version of 2PDF
iniyorlardı. Donatella hep gülüyordu. Kızın beyaz ensesi maestronun gözüne İlişti. Şehvet engiz bir hissin tesiriyle içini çekti.
Donatella muttasıl gülüyordu. kapıdan çıkarlarken:
— Ben önden koşayım da bir taksi bulayım, dedi. Sen burada gölgede, loşlukta dur. Kimse seni farketmez. Yalnız dikkat et, ne olur ne olmaz, müziğin sehhar tesiri, altında heyecana kapılmış kadın perestişkârla-nndan biri seni alıp kaçırmasın!
Armandonun da hiddeti yavaş yavaş sönüyordu. «Hâlâ o-yun peşinde, İşin alayında bir kız. ihtiyacıma uygun bir kadın değil.»
Taksi, Armandonun önünde durdu. İçerden eldivenli zarif bir el işaret etti:
— Gel, gei
— Yanına oturduğu zaman, Donatella' başını Armandonun omuzuna dayadı, kollariyle boynuna sarıldı. Ona malikiyetten, onunla başbaşa bulunmaktan büyük bir gurur hissediyordu.
— Biz ikimiz, ben ve sen.. [JBtü ve yalni2 sen, sevgilim. Bu
akşam fevkalâde, harikulade idik.
Armando cevap vermeden bu Utlfatkâr sözleri dinliyordu. Halbuki konserin istediği gibi fevkalâde olmadığım biliyordu. Donatella, hissiyatını ifadede devam etti.
— O lâhutî müziğin nağmeleri hep İçimde... Orkestrayı dinlerken kendimi başka bir dünyada, başka bir âlemde zannettim.
Eve varıncaya kadar Donatella durmadan konuşlu, Armando dinliyor, hiç bir şey söylemiyordu.
Hole girdikleri zaman Dona-natelia ışığı yakmadı; usulca yanma sokuldu, sarıldı ve ağzı ile ağzını aradı. Armando bu ö-püşe bir mukabele göstermedi, hareketsiz ve soğuk durdu. Acı bir hayal sukutuna uğrayaı» Donatella, kendini çekti, ışığı
yaktı.
— Armando? diye seslendi.
Armando, Donatollamn bakışlarından kaçmak isliyordu.
— Beni affet Donatella, dedi, çok yorgunum.
Pnrdesüsünü, ayakkabılarım çıkardı, portmantoya yerleştirdi, yemek odasına girer gibi oldu, Donateilanın sükûtundan hayrete düştü, arkasını dündü, baktı. Hiddetle:
— Neyin var? diye sordu.
— Bilmiyorum... Vaziyetin o kadar tuhaf ki... Halbuki ben de zannediyordum kl.„
— Herşeyin Dannunzlo’nun bir romanı gibi, sessiz bir filim gibi cereyan edeceğini zannediyordun.
— Ne demek istiyorsun?
— Melodram, müzik ve zat er Fakat pembe renkli kristal kadehlerde şampanya içileceğini
İde neden hatırlamadın?
Sözlerine bir istihza tonu ilâve etmek istiyordu. Donatella uzun uzun yüzüne baktı.
— Sen bir canavarsın, dedi.
Armando küplere bindi:
— Şunu bil kİ Crlstina niç bir zaman böyle büyük hata işlemezdi. Crlstina bilirdi ki bir konseri idare etliğim zaman bütün mevcudiyetimi veririm, on adamın enerjisi kadar bir enerji ile yanarım. Kendi kendimi eritir, mahvederim. Eve döndüğüm zaman artık bir paçavradan farkım yoktur. Uzanarak, hiç bir şey düşünmeden istirahat etmek isterim. Konserden eve döndüğüm zaman Cristina, ayaklarının ucuna basarak etrafımda dolaşırdı.
Bu esnada, hiç akla gelmedik bir hâdise oldu. Danatella birdenbire eğildi, yerde duran ağır
bir tabureyi kaldırdı, Arman-donun suratma doğru fırlatma-' ga yeltendi. Yüzü sapsan kesilmiş, dudakları titriyordu.
— Bir daha Cristinanm ismini anarsan seni öldürürüm.
Armando bir mûdret sesini çıkarmadan olduğu yerde durdu. sonra Donateliaya yaklaştı. Zorla elinden tabureyi aldı. Hiddetinden damarları atıyordu.
— Kabahat sende. Beni böyle acı acı söyletmeğe İcbar eden sensln.
— Ben mi? Neden?
— Evet, şen. Yanımda duracağına, bana yarım edeceğine, kalktın, loeadakilerle muhabbete daldın, yeni elbiseni göstermek için şurada burada şûh-hEinc bir eda takınarak dolaştın. durdun. Ben İse ha şimdi gelir, bana yardım eder diye bekledim. Nafile ümitlerim boş3 çıktı. İstediğim şeyleri bulamadım, kızdım, bütün asabım altüst oldu.
Butun bu sözler, yüzüne karşı vurulmuş birer kamçı kadar | sert ve acı idi.
— Mademki öyle, kendimiz- j den geçerek aşkı terennüm et-1
fiğimiz zaman, yanında yalnız bir hizmetçi bulundurmak istediğini söylemeli idin.
— Müthiş bir şeyin farkına vflrıyoum, Donatella. Umduğum gibi çıkmadın. Kızımın kendisini pencereden aşağı atmasına. Cristinanm delirmesine lâyık değildin. Evet, ne sen, ne de aşkın buna lâyık değildi.
Donatella haykırdı:
— Oğlumu senin nğrunda öldürmeme sen de lâyık değildin.
Armando. Donatellayı kolundan tutarak sarstı:
— Ne diyorsun, ne diyorsun? Hangi çocuktan bahsediyorsun? Allah aşkına cevap ver, söyle. Yoksa seni öldürürüm.
Donatella gözlerini kapamış, ne gibi bir yalan uyduracağını düşünüyordu. Armando devam etti:
— Dikkat et, betiden gebe kaldığını söyliy em ezsin, çünkü, doğru değildir... Elimde ispatlarım var. inkâr edemezsin. Hem benden bir çocuğun olsaydı, onu öldüremezdln. Benim oğlum o-iamoz, Donatella, onun için İliç bir kaçamak yolun yoktur, Kalan söylemekten sakınman için bunları söylüyorum.
(Arkası var)
fcCBârihten Sayfalar
Comte de Keratry V. Muradı anlatıyor
Formoza adası
Savaronayı gezerken: 5
Otuz üçüncü Osmanlı Padişahı V. Murat memleketlinizde on dokuzuncu asrın ikinci yansında başlayan hürriyet kavgalarına adı karışmış yegâne OsmanlI hükümdarıdır.
Avrupai fikirleriyle tanınmış ve Tanzimat fermanını İlân etmiş olan Abdülmecidln büyük oğlu Murat efendi gençliğinde İyi bir tahsil ve terbiye gördü. Osmanlı sarayında ilk defa o-larak klâsik şark tahsilleriyle ^beraber on dört yaşında iken Fransızca dersleri almaya başladı.
Bir inkılâp hareketimle çıktığı Osmanlı tahtında, uğradığı ra-hatcızlık yüzünden ancak, üç ay kalabilmiştir. V, Muradın muhtelif safhalara ayrılan hayatının uzun bir devresi tahttan indirildikten sonra Çıra-ğanda mahpus İye tiyle geçmiştir. Bu uzun ve talihsiz ömrün en verimli ve hareketli seneleri Vellahdlık zamanına. Taslamaktadır.
V. Murat Veliaht bulunduğu yıllarda Namık Kemalle, Ziya paşa ile Şinasi İle ve diğer hürriyet taraftarları He arkadaşlık elmiş, bir çok yabancı şahsiyetleriyle görüşmüş. Avrupa de-_ mokrasisi hakkında etraflı malumat sahibi olmuştu.
Amcası Abdül azizle yaptığı Avrupa seyahati ise bir çok nazari bilgilerinin İnkişafına hizmet etti. V. Muradın din hakkında, İmparatorluğun muh telif ırk Ve mezheplerden müteşekkil olan tebaası hakkında, demokrasinin lüzum ve ehemmiyeti hakkında çok şayanı dikkat fikirleri bulunuyordu.
Bu fikirlerin gelişmesinde Namık Kemal, Ziya paşa, diğer Jön Türfcier ve bazı yabancı mütefekkirler mühim rol oynamışlardı. Başta U. Ablülha-mit olmak üzere, diğer biraderleri V. Muradın kendilerine o-lan üstünlüğünü kabul ederler ve yine başta n. Abülhamlt olmak üzere bir çok muarızlan da aynı zamanda israflarını, ihtilâlci fikirlerini şikâyetçi bir lisanla anlatırlardı.
Üç aylık saltanattan hasta, o-larak ayrılmış ve bu hastalık kapatıldığı Çırağan sarayında, Viyanalı mütehassısın da daha evvelce bildirdiği gibi tamamen şıfayap olmuştu.
Onu Velihat iken tahta çıkarmaya çalışan hürriyet tarallar lan bu defa mahpeslnden kurtarıp tekrar Padişahlığa getirmek teşebbüsüne bir kaç defa giriştiler. Teşebbüsler akametle neticelendi ve V. Murat da artık kaderine rıza gösterip talihsiz hayatını Çırağan sarayında tamamladı. Fakat böyle sevilmiş bir hükümdarın, sıhhate dönmüş bir halde yaşaması n. Ab-dülhamide büyük bir endişe mevzuu olmuştu, Ona alt hâtıraları tamamen yoketmek, hafızalardan silmek gayreti günlük faaliyetlerinin başında geli ■ yordu.
Oluz üç senelik bir devir içinde V. Murada alt hâtıralar hakikaten dağıtmış, kendi çocukları ve mensuplan da eski hükümdardan dinledikleri hâtıraları, mektuplarını, yazılarını ta-**ınamen muhafaza edememişlerdi. Ele geçen bas vesikalar Çırağan sarayında devlet işlerini büyük bir dikkatle takip ettiğini, n. Abölhamidln bazı İcraatını teessürle karşıladığını göstermektedir
V. Murat hakkında garplıların yaptıkları bir kaç tetkik eski hükümdarın tamamen lehinedir. Bu bir iki eserin en mühimini olan V. Murat adlı kitap Comte de Keratry tarafından Paris'te 1878 tarihinde neşredilmiştir.
Muharrir kitabının kaynaklarını, «saraya mensup insanların beyanatları, siyasî vesikalar Bulgar karargâhındaki vesika- . lar, askeri notlar, yabancıların hâtıraları, İstanbulun muhtelif mahallerindcki soruşturmalar, V. Muradın mahpus bulunduğu yerde .tapılan tahkikat ve bizzat V. Muradın mektupları) o-larak gösterilmektedir.
Fakat muharririn de dediği
Yatan ““
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
rum> derdL Padişah oğluna haftada iki defa görüyor ve kendisini derslerinden İmtihana çekiyordu,
I Yumuşak tabiatlı, kuvvetli I hafızalı ve bilhassa sabırlı olan bu çocuk evvelâ Türkçeyl öğrendi. İlk hocaları Ferit efendi ile Gerdan kıran lâkabı ile meşhur olan Ömer efendi idi. ömer efendiye gırtlağı oynamasından dolayı bu l&kab takılmıştı. Çok okur, yazar ve âlim bir zattı.
Talebesine düşünce terini güzel İfade etmeyi ve akıcı bir üslûpla süslemeyi öğretti. Murat efendide zamanla tekâmül eden bu kabiliyet kendisini İyi Osmanlı yazarları arasına sokmuştu. Bir gün hususi mektupları ve az olan şiirleri basılacak olursa Türkçe deki kabiliyeti görülmüş ve öğrenilmiş o-lacaktır.
Arapça hocası Şeyh Hafız e-fendi, kendisine dini terbiyeyi verirdi. Söylediğine göre Murat efendi Kur” anın yüksek üslûbunu din kaidelerinden daha ziyade beğeniyordu.
şehzade daha genç yaşında tıpkı babası gibi batıl itikatlardan ve kadirclllk baskınlarından kendisini kurtarmıştı.
însanlyetçı duygulan vardı. Rahim, şefik olan bir Tannanı yarattığı çeşitli insanları birbirinden ayırmadan seviyordu. Bütün dinleri, insan zekâsının birer tekâmülü olarak kabul etmişti.
Murat efendi, Tûrkçeden, A-rapçadan başka Osmanlı tarihini, riyaziyeyi öğrenmişti Resim yapardı. On dört yaşından İtibaren de Fransızca tahsiline başladı.
Evvelce babasına Fransızca öğrelen Elhem efendi (paşa) Murat efendinin de hocası olmuştu, Ethem efendinin yanında Kemal paşa İle Fransız mösyö Oardet, Murad’m tahsilini ikmal ettiler. Bunların sayesinde Fransızca yazmayı, okumayı öğrendi. Fakat bir türlü konuşmasını beceremiyordu. Bununla beraber 186? de amcasiyle Avrupaya yaptığı seyahatte o zamanki Alman imparatoru İle konuşurken pekâlâ derdini anlatabilmişti.
Altı sene sonra İsmini bir çolc
gibi eserin en kıymetli kaynağını dört sçne V. Muradla ve adamlarlyle temas etmiş bulunan eski diplomat ve Birleşik Amerika devletleri vatandaşı Alezandre Holsinki'nln verdiği hâtıralar teşkil etmektedir, ü-zun seneler Turkiyede kala o Holsinkl, Pllevnenin zaptından sonra memleketimizden ayrılmıştır.
Comte de Keratry kitabına V. Muradın rahatsıiığmda yapılan yanlış tedavilerden. Viya-nalı mütehassısın tavsiyesine riayet edilmemesinden şikâyetle başlamıştır.
Kendisi rahatsızlık ve V. Mu-rad’ın hal'l hakkında şunları yazmaktadır: (Sultan Murat
hakikaten deli mİ idi; elimizde bu hususta resmî bir delil yoktur, üstelik Murat dört duvar içinde mahsur bulunuyordu.
Padişahın rahatsızlığı hakkında hiç bir resmî bülten neşredilmedi. Ve her şey esrar perdesi arkasmda saklandı. Kendisi iki aydan fazla bir müddet zarfında diplomasız bir hekimin eline bırakılmıştı.
Gazetelerde hergüa görülen resmî tebliğlerde Padlşatun bazı vezirlerini kabul ettiği, Mithat paşa ile çalıştığı yazılıyordu. Vükelâsi. hasta Sultanı, selâmlık resimlerine iştirak etmeye zorluyorlardı. Kendi bazan araba İçinde, bazan atla dolaştırılıyordu. Tahttan İndirilmesinden altı gün önce de kayıkta görülmüştü.
V. Murad'a hastalığı esnasında hiç bir ciddi tedavi yapılmamıştı. Hattâ Viyanadan hususi olarak getirtilen mütehassısın tavsiyelerine de riayet edilmedi.
V. Murad'm akli durumu lehinde olan bu doktorun raporu halktan gizlendi. Gecenin birinde askerler Dolmabahçe sarayını İbate etmişler ve Şeyhülislâm Hayrullah efendinin fet-vasiyle Padişahı tahttan İndirmişlerdi.
Mehmet Murat efendi, 21 eylül 1840 tarihinde Çerkeş bir anadan dünyaya geldi Daha (defalar andığımız müşahitle de genç yaşında iken kadınlardan (Holsinkl) konuşması pek ba-ve harem ağalarından uzak tu- şanlı olmamıştı. Prens hep tuldu. Daha ciddi ve esaslı bir Türkçe cevap vermekte ısrar terbiye İle büyütülüyordu. 'etmişti. (Konuşurken kelimeleri Abdülmeclt oğlunun talim vc bulmak hususunda sizi üzmüş teblyeslyle uğraşır. (Murat’çığı- olmaktan çekniyorum) diyordu, mın terbiyesiyle meşgul oluyo- I — Bitmedi —
Türkçe cevap vermekte ısrar |etmişti. (Konuşurken kelimeleri
Atatürkün yatta 56 günlük hayatı...
Amerikanın müda-faa sistemi içine alınması mümkündür
Vaşington. 16 (AA-) — (Afp): İyi haber olan çevrelerden bildirildiğine göre Formoza adabının Amerikan uzak-doğu müdafaa sistemi İçine alınması mümkündür. Bu mesele Tokyo-da general Mac Arthur İle Japon barış andlaşması şartlarını inceleyecek olan müşterek genel kurmaylar başkanı general Omar Bradley, Savunma Bakanı Loıils Jonhson vo Acheson'un müşaviri Foster Dules arasında görüşülecektir.
Daha bir ay evvel Formozayı müdafaa fikrine muhalif olan Dışişleri Bakanlığı, General Mac Arthur tarafından İleri sürülen delillerin mâkul olduğunu kısmen kabul etmiştir. Mamafih, bu yolda bir karar ancak Tokyoda'ld müzakerelerden sonra alınacaktır.
Askeri şahsiyetlerin kanaatlerine göre, hem şimdi Japonya üzerindeki kontrolün bir kısmını tarkedip hem de Formo-zayı Çin komünistlerinin elinde bırakmak imkânsızdır. Adayı birleşmiş milletler teşkilâtı çerçevesi dahilinde bir vesayet rejimi altına koymak suretiyle bir uzlaşmaya varmanın mümkün olduğu sanılmaktadır.. Sanıldığına göre, hal tarzı no olursa olsun Formozayı Çang-Kay-Şek'Ln İdaresi altında bırakmak müşkül olacaktır. Zaten büyük ölçüde yapılan yardımlara bağlı olarak İktisadi durumda kaydedilen düzelme ile birlikte milliyetçilik cereyanının Formoza'da kuvvetlendiğini mütehassıslar belirtmektedirler. Bittabi şimdiki proje, ada komünist kuvvetleri tarafından ele geçirildiği takdirde terkedilecektir. Fakat, hakim kanaate göre, bu harekâtı neticelendirmek için ancak 6 haftalık bir zaman kalmıştır. Bu mevsimde başlayacak tayfunlar bu çaptaki harekâta mani olabilir.
VaşlngtondaJd kanaate göre, 1947 Temmuzundanberl müzakere edilen ve Avustralya ile İngiliz milletler camiası tarafından da tasvip lunan Japn barış andlaşması tasarısı Amerikan başkendindeki uzak-dağu komisyonu tarafından İncelenecektir. Bu andlaşma hükümlerine göre Amerikalılar Japon adasındaki deniz ve hava üslerini muhafaza edeceklerdir. Andlaşmanın ya Vaşington veya Pearl Harbour’da imzalann-cğı sanılmaktadır.
Öte yandan, Filipinlerln müdafaa meselesinin de Tokyo konferansında mühim bir yer işgal edeceği kanaati varılır.
Dünyanın en büyük gaz gemisi
Caniden (Nevyork) 16 (AA.) (Usls): Bu hafta denize indirilmiş olan dünyanın en büyük tankeri, «The Atlantik Se-anıan» 1 Eylülde teslimini müteakip bir petrol, şirketi hesa-buıa Birleşik Amerika ile Basra körfezi arasında yeni bir servise bağlıyacaktır. Bu gemi ayni modelde yapılacak diğer İki tankerle birlikte Birleşik Aıne-rikaya bütün sene müddetinco ortalama günde 12.000 varil petrol getirecektir, Atlantic Scaman 17.000 mil uzunluğundaki bu gidlş-geliş yolunu 43 günde alacak ve her seferinde 257.900 varli, yani 10.794.000 galon benzin getirecektir.
4
Yazan : Cemaleddın Bildik ]-----------------ş
İçinde dört kişi rahat rahat dolaştığımız gardırop ve kasa dairesi — Servi ağacı — Sabiha Gökçen’in ve Ülkü’nün kama- I raları — Atatürk’ün hastalığı — Kılıç Ali beyin tembihatı
15 günlük istirahatten sonra ilk knz...«
bu şişkinliğin karşısında güzlerim gayrı İhtiyari Kılıç AH beye kaydı,
— Peki siz, Atatürkün hizmetinde İdiniz. Kendisinde nıu-şahade ettiğiniz bu şişkinlik olr günde mi meydana gelmişti?
— Hizmetinde idim ama, o sırada 15 gün kadar İzin almıştım, Atatürkü görmemiştim. 1 Haziran günü vazifeme dönmüştüm. Atatürkü gemide bu 15 günlük aradan sonra görüyordum. Onun için şişkinliğin derhal farkına vardım.
Atatürk hasta
— Atatürkün umumi vaziyetinde gördüğünüz bu halden sonra gözlerinizin Kılıç Ah beye kaydığını söylemiştiniz. Sonra ne oldu?
— Kılıç Ali bey usulcacık eğildi vo kulağıma: «Cemal I Hayrola... Atatürke neden öyle hayretle baktın?» dedi
— Bir şişkinlik görüyorum! diye fısıldadım.
— Görüşünde aldanmıyorsun. Atatürk biraz rahatsızdır. Gemide İstirahat edecek. Cevabını verince son derece üzüldüm.
Kılıç Ali beyle konuştuğum sırada Atatürk yatı dolaşmağa başlamıştı. Konuşmamız bitince Kılıç Ali bey İlerledi ve Atatürke yetişti. Ben de bir emirleri olur diye on adım geriden takip ediyordum. İşte Atatürkün rahatsızlığını yatta, anlattığım şekilde Kdıç Ali beyden öğrenmiştim. Fakat akşam üzeri Kılıç Ali bey beni yanına çağırarak:
— Ağzını sıkı tut! Atatûıkûri hasta olduğundan kimseye bahsetme... diye temblhatta bulunmuşta. Atatürkün hastalandığım gemide farkedenler vardı. Fakat hiç kimse bu müşahedesini birbirine açıklayamı-yordu. Atataürk hasta idi. Gemiye geldiği günden İtibaren ağzına bir yudum içki koymuyordu. Kendisine, doktorların tavsiyesi üzerine perhiz yemekleri veriliyordu. Artık Atatürk temamlyie bîr Istlrahate çekilmişti. Öğle yemeklerinden sonra şezlonga uzanıyor, uyuyor, sonra kitap, gazete okuyor, akşamları da mümkün olduğu kadar erken yatıyordu. 15 gün kadar devam eden bu istirahattan sonra Atatürkün sıhhati avdet etmişti. Eski neşesi kısmen yerine gelmişti.
Aradan yirmi gün kaçlar geçti. Atatürk uykuda .. Saat gecenin ikisi... Atatürke kriz geldi .d
Cemal Granda’mn telâş içinde koşarak doktoru nasıl getirdiğini ve Atatürkün yattan ayrıldığı güne kadar hâtıralarını da yarın yazarım.
Cemaleddın BİLDİK
Savaronada Atatürk'ün yattığı kamarayı gezerken «Kasa dairesi» nl de görmemi tavsiye ettiler.
— Kasa dairesi mİ?
—• Evet! Burası hem kasa dairesidir, hem gardırop...
Kapısının, açılmaslle ortalığa güzel bir koku yayıldı-■■ En nadide esansların fevkinde, servi ağacı kokusu İdi bu... Küçiik bir kamarayı andıran gardırobun dört tarafını kaplayan tahtalarını çekmecelerinin dolap kapılarının bütün tahtaları rendeden geçirilmiş, en İnce zımpara kâğıdı İle zımparalanmış ve kokusunun muhafaza edilmesi için de cilalanmamış... Dört kişi rahat rahat gardırop içinde dolaşıyor, askıları ve bir marangozluk şaheseri yaratılmış olduğunu yakinen görüyorduk. Yine bu gardırop İçinde bir de kasa vardı. Kasanın demirden yapılmış olması gayet tabii İdi. Fakat bu kasa yine aynı servi ağacından yapılmışta. Gayri İhtiyari dimi bu kasaya sürdüm, buz gibiydi. Az evvelki görüşümde aldandığımın farkına vardım. Tahta sandığım kasa demirdendi. Lâkin kasa öyle bir boyanmıştı ki servi ağacının tabiî renginden asla far kertilmiyordu.
Verilen İzahata göre, yad yaptıran Amerikalı milyoner madam bu kasaya paralarını ve mücevheratını koyarmış. Sonra yat Cumhurbaşkanlığı İçin satın alınınca Atatürk’ün kıymetli evrak ve eşyası bu kasada muhafaza edilmiş. . Bunun İçin gardıroba aynı zamanda da «Kasa dairesi» isini verilmiş...
Yatta gözden kaçmayan bir şey de, parlak yerine mat'ın tercih edilmesidir. Meselâ gardırop tahtalarına katiyen cllâ sürülmemiş, diğer kamaralar da. salonlarda da hep mat boya lar kullanılmıştır. En galip renk de limon küfü rengidir, Bütün koridorlar, yemek salonu hep mat limon küfü rengindedir. Yerlerde de İnce bej rengi halılar vardır.
Ülkünün kamarası
Atatürk'ün yattığı kamarayı gezdikten sonra İki kamara daha gezdik. Bunlardan birisi Atatürk'ün mânevi kızlarından Sablha Gökçenin, diğeri ile küçük Ülkünün kamarasıydı. Atatürk'ün vefatından sonra Sabiha Gökçenin kamarası İsmet İnönü'nün annesine tahsis edilmiş.
Yatın süvarisi Faruk Ekin: w— Atatürk'ün vefatından beri pek çok zaman geçmemiş gibi geliyor amma diyor. o zamanki küçiik Ülkünün evlendiği hutırlanıııca aradan geçen yılları küçümsemeğe İmkân olmadığı anlaşılıyor.»
Söylediklerine göre bayan Ülkü, Savaronada yattığı kamarasını hiç hatıriamıyormuş. Olabilir, çünkü o zaman Ülkü, dört beş yaşında İdi. Kamarasını dikketlc gözden geçiriyorum. Küçük bir karyola... E-tckleri kırmalı basmadan yaygısı İle pek şirin bir yatak
Ülkü ile_
Komodini, üstündeki gece lâmbası, lâmbayı tutan biblo, iskemle hep çocuk İşi - Atatürk kim bilir kaç defa küçük Ülküyü elinden tutarak bu kamaraya getirmiş ve bu minimini karyolaya yatırmıştır... Fakat ne yazık kİ şimdi Ülkü bunlardan hiç birini, hattâ Atatürk'ün «Allah rahatlık versin!» dediğini de hatırlayamıyor!
Atatürk’ün Savaronada 56 günlük hayah
Atatürkün Savaronada kaldığı 50 günün hâtıralarına da bu arada temas etmeden geçemiyorum... 1 temmuz 1927 den Atatürk'ün vefatına kadar 11 yıl, Büyük Dâhinin sofra hizmetinde bulunan Cemal Oranda anlatıyor:
(— 1 Haziran 1938... Saat 14... Atatürk yanında Kılıç Ali bey. muhafız alayı komutanı General İsmail Hakkı Tekçe, seryaver Celâl ve umumi kâtip Haşan Rıza beylerle Afet hanım ve Ülkü olduğu halde, Dolmabahçe önünde demirli bulunan Ssıvaronaya geliyor. Bu, Atatürk'ün yata ilk gelişidir. 20 Temmuza kadar 56 gün Sa-varona’da kalmış, hasta olarak Dolmabahçe sarayına çıkmış ve bir daha Savaronaya dönmemiştir.»
1 Temmuz 1927 den ölümüne kadar sofra hizmetinde bulunduğu için Atatürkü yakından çok iyi tanıdığını söyleyen Cemal G randa sözlerine şöyle devam ediyor:
a— 1 Haziran günü Atatürk gemiye gelince, kendisini İyi bulmadım. Karnında şişkinlik vardı ve elbisesi de bu şişkinliği göstermlyecek şekilde yapılmıştı. Gayri tabii bulduğum
Denizler kırallçesl Queen Mary İle. gökler kıraliçesi City of Belfast uçağı Southampton limanında yanyana. City of Belfast dev uçağı 40 yolcuyu rahat rahat taşıyabilmektedir.
Londra sokaklarında son günlerde tesadüf edilen bir tezat: İki katlı bit otobüsle, bir kişilik otomobil yan yana görülüyor. 8 ayak uzunluğunda ve 3 ayak genişliğinde olan bu yavru otomobil 2,5 beygirlik makinesiyle saatle ortalama 25-30 mil yapmaktadır.
Çimento fabrikası
İzmir — Halkapınarda bir çimento fabrikasının kurulacağını bildirmiştim. Fabrika mümessilleri Ticaret odası salonunda hususi bir toplantı yaparak teknik bakımlardan görüşmeler yapmışlardır.
Bir heyet Ankaraya giderek, alınacak makineler hak kındaki mukaveleyi lmzalıyacaktır
I »v. uıuttjjen aoaucruv Suaiş ye- | »Unur.
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Boşa giden fedakârlık^
Genç kadın, bu mânâsız kıskançlık ve kavgalardan çok üzülüyordu, çünkü kocasını da-■ ima sevmeğe devam ediyor ve bunu herkes biliyordu. Fakat bu kavgalar, yavaş yavaş Kate-rlnln sinirlerini bozmağa başla-' di. ,
Bir akşam Cak. Arçer namın-i da bir meslektaşı yüzünden genç karısı ile çok şiddetli bir : kıskançlık kavgası yaptı. Arçer . çok, İstidatlı bir ressamdı ve bl-, rlnsl dünya savaşında bir aya-, ğını kaybetmişti. Katerln, bu : ressama vaktiyle modellik etmişti. Ressam, harbin başında yanda bırakmış olduğu bir tablosunu tamamlamak İçin genç kadından bir kaç defa kendisine modellik etmesini rica etti.
Katerln, bu teklife ne cevap vereceğini şaşırdı. Kocasının ısrarı üzerine modelliği bırakmış olmakla beraber Arçerln ricasını reddetmkte tereddüt gös-ı teriyordu.
! Akşam Gaktan, eve geldiği za-
Cak Somon ile Katerln, fikirleri. zevkleri aynı, birbirine tamimiyle uygun bir çift gibi görünüyorlardı. Delikanlı, iyi bir aileye mensuptu. Tahsilini Ox-ford üniversitesinde yapmıştı Küçük yaşındanberl Teslıno büyük bir istidat göstermişti. Yirmi yaşına bastığı zaman hürriyetine ve serbestliğe susamış olduğu İçin iki oda ile bir atölyeden mürekkep küçük bir daire kiralamış ve orada ressamlığa başlamıştı. Az zaman sonra kendisine modellik eden güzel ve sevilmeğe lâyık Katerln ile evlenmişti.
Gakın ailesi bu izdivacı tasvip etmemesine ve delikanlıya para yardımını tamamiyle kesmesine rağmen kan koca mesut yaşıyorlardı. Geçim masraflarının en büyük kısmını Katerln cebinden veriyordu, Çünkü Londralım en tanınmış ressamlarına modellik ediyor ve çok panı kazanıyordu.
ikisi de genç ressamın nam I ve şöhret kazanacağı günleri man kara gün dostu olan Ar-büyük bir sabırsızlıkla bekli- Çerin bu ricasını kabul edip et-yorlardı. Karşılıklı sevgi Ve jti- memesini sordu. Kocası, bu madlarını en küçük şüphe bu- ' teklifi kabul etmese daha iyi lutu bile gölgelendlrmeınişU. 1 olacağı, cevabım verdi. Fakat
Bu çift, mesut ve sakin bunu kızmaksızm, sakin bir bir hayat sürerken ikinci dün-'sesle söylemişti.
ya harbi başladı. Cak hava kuv-1 Az sonra apartımanın zili vetlerine yazılarak bir çok hava çaldı. Genç kadın kapıyı açma-muharebelerine iştirak etti ve ğa gitti, fakat bir dakika sonra Normaııdt cephesinde Savaşır- dönerek kocasına, tanımadığı ken yüzünden ağır suretle ya- bir erkeğin yanlış kapı çalmış ralandı. | olduğunu söyledi. Fakat Cak.
Delikanlı, aylarca hastanede gelenin Arçer olduğunu vfc ka-kaldı. Yüzündeki sargıları kal-[ asının onunla gizlice konuşmuş dırıp da aynaya baktığı zaman o,riufcu mu
teessüründen çıldıracak hale geldi, hattâ bir an intihar etmeği bile düşündü, çehreşj yaradan o derece değişmiş ve çirkinleşmişti.
Kalbini, müthiş kemiriyordu. Acaba terin ne yapacaktı? İğrenç çirkinliğine edecek ve kendisinden Likslnmi-yecek mİ idî?
Fakat Katerln, kocasının yaralı yüzünü gördüğü zaman hiç bir tiksinti vc korku eseri göstermedi. Caka, eskisi gibi şefkat ve muhabbetle sarıldı.
Müşterek saadetleri, yeniden başlayacak SİM sorunuyordu etm^'al-
Kto koca, Londradakl dairde- üandlk]ar,„, an|Mlla, rme dündüler. Ailesi Cak, arret- Kadın. birdenbire eline bü-mlî. kendisine bul bir maaş y,.k b|, blça(c gcçlrd, m Md) başlamış, kansı Katerlnl de ov- dbğraa, Kom5aia, mU.
lerlne kabul etmeğe razı olmuş- da|,ale edip bıçağı elinden alın-tu. Genç kadın Kısa bit müddet caya kadar çehresini berbat ve earhnda kaynana ile kayınba-' hotap elmİ5,| Genç kadln bu basının muhabbetini kazandı feci aurumda |ken kocasına sa-
Çehresindeki yara, delikanlı- fildi :
nın gözlerine zarar vermediği I — Sevgili Cak, bak seninle için, ressamîğa devam etmesine eşit oldum. Güzelliğimi tahrip ve karı kocanın hayatlarına es- ettim. Artık beni kıskanmıya-kisi gibi devam etmelerine hiç çaksın Ressamlar, bundan son-bir mâni yoktu. ’ ra kendilerine modellik etme-
Genç kan kocanın tanıdık ve mi benden istemiyecekierdir. akrabaları bunu temenni edi-' Onlar, güzel çehreleri ve Yuyorlardı. Fakat bu temenni ger- cutları ararlar. Fakat ne sen-cekleşenıedi. Cak marazi bir de, ne bende bu güzellik var, hassasiyete uğramıştı, çehre dedi.
bir üzüntü karısı Ka-Çehresinin tahammül
olduğu vehmine kapıldı. Cak. Arçere telefon edip o saatte atölyesinde bulunduğunu anlamasına ragmet bu vehminden caymadı. Karısının aylardan-berl Arçer ile münasebette bulunduğunu sanıyor vb böyle oyunlara gelmiyeçeğlni haykırıyordu.
Bu kavga, eskilerinden daha lşddetii oldu. Sütün aparlıman | halkı, sözlerini duyumştu. Cak, o kadar bağırıp çağırıyordu ki. kanışular apartıman kapısını kırıp içeri girmeğe mecbur kaldılar.
I Kan koca, boğaz boğaza gelmişlerdi. Herkes Cak’ın karısını öldürmek İstediğini sandı.
bakımından kendisini öteki er-1 Cenı; Katerinl derhal hasta-keklerden aşağı bir vaziyette neye kaldırdılar. Çehresindeki gördüğü için izzeti nefsi yara- yara|ardan az kaldı oluyordu, lanmıştı. Sonra bu kırgınlığı Cak her gûn onu hastanede zi-mhthiş bir kıskançlığa döndü, yare t ediyor ve anormal bir Katerln birine tebessüm etse, teessür ve sükûnet gösteriyor-hiddetinden köpürüyordu. Karı- du.
sının kendisinden iğrendiği ve Genç kadın kocasının kıs-karşısına çıkacak İlk erkeğin kançlığınm geçtiğini görerek kolları arasına atılacağı zanni seviniyordu. Hakikaten Cak’ın onda sabit bir fikir haline gel-'kalbinde büyük bir tahavvül inişti. 'oluyor, artık kimseyi, hattâ ka-
Tarihten Çizgiler,' (İktibas ve telif hakkı mahfuzdur)
Fonograf sesini ilk defa işiten ev halkı
— Kulunun içinden insan sesi, çalgı sesi çıkar mı. çıkarsa dünyanın sonu geldi demektir. Tövbeler olsun Yarabbi günaha gireceğiz!
— Büyük anna ilk defa çalgı çalınırken büyük babam neden temenna etti?
— Marşı Sultanî çatındı da ondan evlâdım!
— Kutuda şeytan var, cin var dive evlâtlığın canı ağzına gelecek korkudan... Hakkı da var ya ben bile şaşırdım kaldım!
— Hârikai fen! İçinde ne şeytan var, ne de adam! Asrı hazırın icatlarından! Fonograf makinesi... Sesi makine veriyor!...
— Bacıya bakınız etrafa okuyup üflüyor! -. Alıklaştı...
Dev'et tiyatrosu dram artist’eri Izmirck
İzmir (Akşam) — Devlet Tiyatrosu Dram sanatkârları İzmirde üç temsil vermek üzere Ankaradan şehrimize gelmişlerdir. Sanatkârların başın-
da rejisör Mahir Canova bulunmakladır. (Yalancı). (Modern Antiyone) ve (Kıskançları piyeslerini üçer günlük süre Ue Kİiltürpark Açık Hava Tiyatrosunda temsil edecekler-
dir. Yukarıdaki resimde Dev'et Tiyatrosu sanatkârları, İzmirde Basmahane Idtasj'onunda kendilerini karşılayanlarla birlikte ı görünüyorlar.
Mahkeme Koridorlarında
Kızın kara gözlerine âşık olmadım ya!
fisini tedavi eden genç doktoru kıskanmıyordu. Katerin,
— Ne bahtiyar olacağız diye düşünerek seviniyordu.
Fakat hastanaden çıktıktan bir kaç gün sonra kocası kendisini terkederek Londradan kaçtı. Sebebi de kendisinin söylediği gibi bu kadar çirkin bir kadınla beraber yaşamak İstememesiydi.
Böyle vakalar sık sık görülüyor. Kadınların en büyük fedakârlıkları böyle bazı erkeklerin egoizmi karşısında boşa giderler.
Çeviren: A. HİLÂLİ
İskenderiye ile Napoli arasında turist seferleri
Devlet Denizyollarından 3ğ-rendiğir.ıize göre İtalya ile Mısır arasında seyahat eden turistlerin sayısı bu yıl geçen
yıllara nispetle büyük bir artış göstermektedir. İskenderiye ile
Napoli arasında seferler yapan Denizyolları gemileri, bu iki is-
kele arasında miihlm miktar-
da yolcu taşımaktadır. Bu durumun ekim ayma kadar devam edeceği haber verilmektedir.
Yozgat şilebi
Devlet Denizyollarının Yozgat şilebi, bugün 5000 ton krom ve 3000 ton bakır yükü ile İskenderun'dan Amerika'ya hareket etmiştir.
Alsancak iskelesi
İzmirde inşa edilen ve 160 bin liraya mal olan Alsancak > iskelesinin törenle işletmeye [ açıldığını Denizyolları idaresi bildirmiştir.
Maznun çopur yüzlü, esmer burunlu, seyrek saçlı, otuz yaşlarında bîr adam, pek endişeli görünüyor. Biz yaklaşırken gözlerini tavana dikip mırıldanmağa başladı Sorduk:
— Ne düşünüyorsun, ahbap?
Döndü, hepimizi süzdükten sonra dudak büktü:
—■ Hesap ediyorum, bir türlü içinden çıkamıyorum bu işin.
— Neyi hesaplıyorsun?
— İş meselesi, bey kardeşim. Bu yaşa geldim, hâlâ sağlam bir iş sahibi olamadım. Düşünüyorum, taşınıyorum, ticaretten daha sağlamını bulamıyorum. Bu memlekette para sahibi olayım dersen ticarete gireceksin. Benim tanıdığım bir kac kişi var: eskiden derme çatma işlerle uğraşırlardı, sonradan işi ticarete döktü-j ler, para kazanıp dükkân tezgâh sahibi oldular. Herif ler şimdi bana selâm verir-1 ken nazlanıyorlar. Para boy ledîr işte. Zengin olunca in-' sanın huyu değişir.
— Demek sen de zengin, olup huyunu değiştirmeğe niyet ettin?
—Huy meselesini bırak, bey birader. Anıma velâkin. para kazanmağa sağlam ni-1 yet ettim. Dünvada her işin başı paradır. Meteliksiz adama kimse itibar etmez.
— Ne ticareti yapmağa niyet ettin bakalım? Manifatura mağazası mı açacaksın?
Kaşlarını çattı:
— Ticaret meselesi kolay, bey kardeşim. Ne üzerine a-lıs veriş yapsan kazanç vardır. Velâkin, hangi işe girişsen sermaye lâzım. Malûm-ya. para, parayı kazanır. E-limde sermayem olsa taştan altın yaparım.
— Sermaye bulamıyorsun j demek?
— Buldum, efendi kar-, deşim. Sermayeyi de buldum amma herif işimi bozdu. Baksana, onun yüzünden buralara düştüm. Sen söyle Allahını seversen, bu dünyada bir erkek için evlenmek hak değil midir? I
— Sen ticarete nivet ettiğini söylüyordun, simdi evlenmekten bahsediyorsun. |
— Dur. evvelâ benim sorduğuma cevap ver. Bir erkek için evlenmek hak değil midir?
— Elbette haktır amma böyle zamanda evlenmek ko lav is değildir. Ev geçindirmek için nara lâzım. Evvelâ parayı kazanmalı, ondan, sonra evlenmeyi düşünme-, 11.
— Tamaaam. Ben de ona niyet ediyorum ya. Evlen-, mek için elbette para lâzım , amma o parayı kazanmak i-çin de gene para lâzım. Ben bu işin ikisini birden yapmak istedim, fakat herif aksilendikçe aksilendi.
— Aksilenen kim?
— Moruğun biri. Uzaktan biraz da akrabamız o-Jur. Fakat kimseye hayrı
dokunmaz. Para babasıdır ha. Bir sürü malı, mülkü, bankada paralan var.
— O adamdan sermaye istedin de vermedi mi?
— Yok beyahu. Öyle a-dam sermaye verir mi İnsana? Günahını bile vermez. Ben bu işin başka türlü bir yolunu buldum. Herifin ü-çüncü karısından bir kızı var. Şimdi tamam on dokuzunun içinde. Kendi kendime; «Ulan, Haydar, senin akrabanın kızı büyüdü, evlenecek yaşa geldi. Günün birinde kocaya varacak tabii. Öyle zengin bir adamın kızı evde kalır mı? Sen bekâr dururken kızı bir yaban cıya kaptırmak enayilik o-lur. Onu alırsan işlerin düzelir. Herif damadından para esirgeyecek değil ya. Sa-“-na sermaye verir. ticaret^J girersin, sen de zengin ölürüsün- dedim. Bizim kocaka-Ç\| rıyı evlerine gönderdim, kı-M— 2i istedi. Anası: -Allah yaz-O di ise'biz ne diyelim? velâ-Q kin. bu işlere ben karışmam,O babası bilir» diyerek verim-ğj kâr görünmüş Gel gelelim, j-herifin inadı tuttu. Araya O adamlar koydum, bir türlü kandıramadık .Öyle mete-(D liksiz heriflere kız verir mi- (D yim? Benim kızımı alacalat adam zengin bir tüccar ol-^x malı» diye tutturmuş. Tüc-_Q car dediğin anasının karnından para ile çıkar mı? Ben q de onun kızının kara gözle-S rine âşık olmadım ya. Kızı ® alayım da heriften sermaye P koparaıp ticaret yapayım/^ zengin olayım, dedim. Fena'"* bir şey mi söylemişim, bey kardeşim? Kızı yabancıya vereceğine, bana verse de tüccar olup para kazansam daha iyi değil mi?
Fakat moruğa bunları an. latmak kabil değil. Aracılarla bu işin olmıyacağını anlayınca, belki yüz yüze kanuşursak kandırırım, diyerek kalkıp kendim gittim. Evvlâ elini öptüm, yarım ağızla. «Çok yaşa» dedL Karşısında oturuyorum da herif ağzını açıp bir lâf konuşmuyor benimle. Nihayet lâkırdıyı kendim açtım; »Efendi baba, ben hayırlı bir iş için konuşmağa geldim. Çok iyi niyetlerim var. Evvel Allahın izniyle yakın zamanda ben de büyük bir tüccar olacağım. Şimdi Allahın emri ile senin kızını...» demeğe kalmadı, herif birdenbire köpürdü. »Ulan, serseri! Sen kim oluyorsun da benim kızımı istemeğe kalkıyorsun? Sen git de kısmetini Sulukulede ara. Haydi. defal karşımdan, rezil he rif» diyerek üzerime yürümez mi! Benim de öfkem ka bardı! «Kime kafa tutuyorsun, moruk?» diyerek göğsüne yumruğu çaktığım gibi sırt üstü yuvarladım. Kafası masanın kenarına çarptı, kanlar içinde kaldı. Hastaneye kaldırmışlar enayiyi-Mübaşir seslendi, gene kendi kendine mırüdanarak kalktı.
Ce. Re.
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valentin VVilliams Tercüme eden: Vâ-Nû
- Tefrika No. 20 ■
Manderton, cebinden cüzdanını çıkarttı; içinden kartını ç(ekip vakarla ressama uzattı. Hem ciddi, hem de tehdlt-kâr:
— İşte ismim. — dedi. — Ben Scotiand Yard’dan geliyorum. Dün gece burada işlendiğine dair kanaat getirdiğimiz bir cürüm üzerindeyiz.
Delikanlı, tabakasından bir sigara almak üzereydi. Birdenbire başını kaldırdı:
— Cürüm mü?
Tabakayı masanın üzerine bıraktı. Sapsarı kesilmişti.
Bouiot .onun, ince, uzun artist ellerinin titrediğini farkettl, O eller ki başka delUe İhtiyaç yok, bakınca sahiplerinin sanatkâr olduğunu gösteriyor.
Delikanlı, şaşkın tekrarladı:
— Cürüm mü? Burada mı iş-
lenmiş? Nasıl cürüm? Burada adam mı öldürmüşler?
Sualler birbiri arkasından, gayet tabii şeklide aklına geliyormuş gibi dudaklarından dökülüyordu. Deminki lâkaytlığından artık eser kalmamıştı. Pencerelerden sızan ışık, sarı saçlı başını aydınlatıyor, çehresinde bir damla kan kalmadığını gösteriyordu.
Manderton, yeniden söze başladı:
— Tanıdıklarınızdan bir kadın... Bayan Carmen Cranmore öldürüldü.
Ressamın alnının ortasında derin bir çizgi hasıl oldu. Yüzünde müthiş bir elem belirdi tkl elini kavuşturdu; parmaklarını birbirine kenetledi. Sonra, bir yeis* İfadesiyle avuçlarını birbirinden uzaklaştırdı.
Uzun bir sükûtu takiben:
— Verdiğiniz haberin doğruluğundan emin misiniz? — diye sordu.
Bu sual cevapsız kaldı.
Manderton, bir iskemleye bırakılmış açık, ve siyah bir çantaya dönmüştü. Oradan madeni saplı bir bıçak çıkardı:
— Bu silâı tanıyor musunuz?
Artist, cevap verdi:
—- Tabii... Bana aiddir.
— Bayan Carmen Cranmore’ un öldürüldüğü silâh budur.
Quayre, haykırdı:
— Aman Allahım! Ağımızdan çıkanı kulağınız işitimiyor mu? Demek bayan Carmen öldürülmüş? Burada... benim atölyemde... Buna İmkân yok! Bu...
Sustu, sonra dedi kİ:
— Elinizde delil var mı?
Manderton, kısaca cevap verdi:
— Evet, efendim. Atölyenin methalinde kan izleri bulunmuştur. Buna vereceğiniz cevap, nedir?
Ressam, omuz silkti:
— Hiç!
— Bayan Carmen’in buraya gelmiş olmasını nasıl izah edersiniz?
— Size hiç bir izahat veremem.
Manderton, birdenbire sesini yükseltti:
— Haydi haydi! Gizlemeğe kalkmayınız, oay Quayre! O kadın, sizin eski sevgilin izdi, ben biliyorum. Ve sizin atölyenizde, sizin bıçağınızla öldürülmüş. Bunlara İlâve edilecek bir ifadeniz var mı?
Ressam, hayret verici bir bezginlikle dedi ki:
— Eğer bayan Carmen benim atölyemde sahiden öldürülmüşse, söyliyecek hiç bir sözüm yoktur. Ancak şunu diyebilirim ki, ben, o sırada burada değildim. Bu bıçağa gelince, mutad yeri şu meşe kornodan üzeridir. Antredeki meşe kJ-moddân bahsediyorum. Kaatil, bıçağı oradan almış ve bayan Carmen’e saptamıştır.
Bir an sustu. Manderton, defterini çıkardı:
— Demek, cinayet sırasında burada bulunmadığınızı İddia ediyorsunuz?
Delikanlı, başını birdenbire yukarı kaldırdı:
— Benim yanımda hiç bir cinayet işlenmediğini bildiriyo-
rum. Çok rica ederim, olup bitenleri bana anlatınız. Ne İmiş? Ne olmuş?
Manderton. onun sözünü kesti:
— Dün öğleden sonra neler yaptığınızı anlatın bakalım.
Artist, bir an tereddüt etti. Atölye sükûta boğuldu ve dı-şarda polis kafiyesi Smith’in yürüdüğü işitildi.
Nihayet, Quayıe, bitkin bir sesle cevap verdi.
— Çok teessüf ederim ki, daha fazla tafsilât veremiyece-ğlm.
Manderton, çenesini ileri doğru uzattı, delikanlıyı telı-didkâr bir nazarla süzdü:
— Niçin cevap vermlyeceksl-niz, sebebini öğrenebilir miyim?
Ressam, Israr etti:
— Tekrarlıyorum, efendim. Söyliyecek sözüm yok.
Manderton, ikaz etti:
— Menfaatlerinizin aleyhine hareket ediyorsunuz. Size haber vermekle mükellefim.
Fakat, ressam, ellerini ceplerine sokmuştu. Tek söz söy-lerneksizln göklere bakıyordu.
Detektif. İlâve etti:
— Üstelik de bu şekilde susmanız, suallerime cevap vermemeniz. sizi, bayan Doloresle karşılaştırmamı ve hareketlerinizi kıyaslamamı icabettlrl-yor.
Genç kızın isminin geçmiş olması, ressamın üzerinde çok garip bir tesir hâsıl etti.
Bouiot, delikanlının hiç bir hareketini gözden kaçırmıyordu. Bu İsim ortaya atılması üzerine, delikanlının adetâ kötürümleştiğini gördü.
Bir an sonra, ressam, kendini toparlayıp dedi kl:
— Eğer dün ne yaptığını bayan Dolores’e İtiraf ettirebilirseniz, buna onu ikna ederseniz, sizin pek usta bir zat olduğunuza kanaat getireceğim.
Manderton, sözünü kesti:
— O kadar aceleye hacet yok, azizim. Cranmore ailesiyle sizin aranızda, o genç kız yüzünden İhtilâf olduğunu ben pekâlâ biliyorum.
— İşte bundan dolayıdır kİ, bu genç kız. benim ne şekilde hareket ettiğimi Ye nerelere gidip neler yaptığımı bilemez.
Manderton, defterini gürültü ile kapattı:
— Öyleyse bayan Carmen’in dün buraya gelişini ne suretle izah edersiniz?
Bir saniyeden kısa bir zaman ressam, tereddüt gösterdi. Bouiot, onun bakışlarında oir endişe gölgesi sezdi. Fakat. • genç adam, yine kendini topladı ve gülümsedi:
— Galiba portreden bahsetmek istiyorsunuz? Pekâlâ öyleyse, şu çekmeye göz atınız. (Sekjpanın yanındaki masayı işaret etnılştl.) Bayan Doloresl orada bulacaksınız. Dündenberl orada saklıydı. Ve bu birinci defa değildir.
Manderton, çekmeyi açmakta acele etmedi, çekmeyi bizzat ressam açtL İçinden bir fotoğraf çıkarıp detektife uzattı.
— tşte modelim!— dedi.
Bu, Dolores’ln büyük bir resmiydi. Sırtına eski Yunan usulü bir elbise giymiş. Bitmemiş portredeki elbisesi...
Manderton, resme lâkayıt bir nazar attı; ve artistin müstehzi bakışlarına ehemmiyet verml-yormuş gibi davrandı.
Katiyetle dedi kl:
(Arkası var)
17 Haziran 1950
AKSAM
Sahile 7
Schumann plânı Hoffman îngilîzlerin plânı reddetmelerini tenkid etti
VaşingtOB 16 (AJV) — (Ünl-ted PressJ: Avrupa iktisadi İşbirliği teşkilâtı idarecisi Paul Hoffman, Avrupaıiaki könıur vc çelik sanayilerinin müşterek bir idare altında birleştirilmesi yolunda Fransız Dışişleri Bakam Scbuman'nın yaptığı teklifi reddettiğinden dolayı perşembe günü İngiliz işçi partisini tenkid etmiş ve kongrenin bu hususta tem izahat İstemesi gerektiğini söylemiştir.
ScHııman plânının 12 Haziranda işçi partisi icra komitesince reddedilmesi keyfiyetini, Hoffman, şayanı teessüf bir infiratçılık hareketi olarak vasıflandın® ıştır.
Hoffman, hür milletlere yapılan askeri yardımın ikinci senesi münasebetiyle tahsis edilecek 1 milyar 222 milyon 500 bin dolar meselesini inceleyen. Âyin meclisi dış münasebetler ve silâhlı kuvvetler komsiyon-ları huzurunda beyanat vermiştir.
Londra 16 (AA.) — (Afp): İşçi partisi tarafından sosyalistlerin Schuman plânı meselesinde takındıkları tavıra oir son vermek maksadıyla, bir Avrupn sosyalist partileri konferansı hazırlanmıştır.
Bu konferans yarın öğleden sonra Londra işçi birliklerinin ve işçi partisinin merkezi olan ■transport house» da açılacaktır
Konferansa. İngiliz murahhas heyeti reisi Dalton başkanlık edecektir.
Konfcrang çalışmalarına, cumartesi ve pazar günleri devam edecek, müzakereler gizli yapılacaktır.
Resmi tebliğ, gazetelere ancak pazar akşamı verilecektir.
Zehirli buğdaydan 117 kişi zehirlendi Roma 16 (A.A ) — (Afp):
Kalabra'dh Palmi’de Zehirli bir maddeyi ihtiva eden undan yapılmış ekmeği yiyen 117 kişi zehirlenmiştir. Unun yapıldığı buğday, tahniti İçin ayrılmıştı.
Haliç Gençlik kulübünün kongresi
Haliç Gençlik kulübünün senelik kongresi 25X0/950 günti saat 10 da C. H. P. Fener bucağı salonunda yapılacaktır.
Z————
OTEL
gamından itibaren Paris'in meşhur yıldızı
SUZANNE GERAND
(Şantöz - Dlzöz)
SYLVIANE SIZAIRE
'i (Modern Dansöz.)
gibi 2 birinci sınıf artisti takdim eder.
Masalarınızı önceden a-yırtabilirsinlz.
Tel: 18 - 215 216 .
Hakikî bir fırsat açık arttırma
Yarınki pazar, saat 10.30 da. Beyoğlunda Tonıtom sokak No. 24 hanede (Tam İtalyan sefarethanesinin yanındaki bina, aynı zamanda İstanbul caddesi Postacılar sokağından da gidilir.) Bulunan eşyalar satılacaktır. Vltrlnll büfe, drejsuar otoman k yemek masası ve ö adet sandalyâ, Mavun kaplama kaplı iistü bronz işlenmiş 3 kapılı aynalı dolap, tuvalet ve 2 komodin. Mavun masif somyasile 2 kişilik karyola, yazıhane, yaldızlı oval ayna, sigara masala- i n, port manto, etajeri! divan, I bronz masif elektrik avizeleri, ı tül perdeler’, yepyeni Fransız I mamulatı son model çocuk ara- [ bası, Fransız mamulâtı Omııia markalı ayaklı son .model dikiş makinesi, ı Portatlve Otampla' yazı makinesi, yepyeni halde' Hooyer çamaşır makinesi, ema- ■ ye Fransız gaz ocak ve lirin Orlon markalı 6 lâmbalı radyo.' Anadol seccadeleri, tabaklar, I çatal bıçak vazolar ve saire.
MÜNİH BRÜKSEL LONDRA NEW-YORK'a Pan Amerikan Uçaklarile Gidiniz
Diğer Yolcu: Ben de öyle, Pan Amerikan dünyanın en çok 'tecrübe görmüş havayollandır.
Bir Yolcu : Ben daima Pan Amerikan') tercih ederim.
• Aîoğıdoki uçak seferleri imlkâolo-rını yolnız Pan Amerikan Havayolları sağlıyobilir » I - CONSTELIATION - TİPİ CLİPPERLER ile Münih. Brüksel, Londra vo New York’a.
7 - ÇİFT KATLI CLİPPER'Ior ita Brüksel veya Londrodon itibaren Ne w-York’a. Bu Clippcrler dünyanın en büyük, en seri ve en lüks yolcu uçakları olmakla beraber ücret bakımından hiç bir fork yökiür.
3 • PRESIDENT CLİPPERLERİ, Londro ile New - York aralında, yolcuların robalım en ince teferruatına kadar itina ile temin eden dünyanın en lüks çift kaili Clipperlerindo cüzi bir ücret farkı vererek kujiüyü gibi yumujak yataklarda veya yalak ho-line gelebilen kairuklardo uyunur.1 Seyahoi ocenıanızo veya Pan Amerikan Havayollarına murûcoai ediniz.
İSTANBUL Gololoıpro» t«nl Çorr. 30 T.lelon , Z1S19 (0M2 »■ K- ?074
ANKARA. Anloıo Polaı Öleli. 1«L 13681
Pan American Worlo Airways
Altı Kıfayo do Seferler Yapor
tek
KALAMIŞ KLÜBÜNDEN
Klübümüzü yaşatmak gayesiyle
Kurucularımızdan
MÜNİR NUREDDiN SELÇUK
ve arkadaşları tarafından Klüp azalanınızla misafirleri için tertiplenen müzikli ve yemekli toplantıların her hafta pazartesi akşamlan yapılacağı sayın âzalarımıza ilân olunur. — Tel: 80737
Akçakalede Silo inşaatı yaptırılacak
lira
1 __ T. M. Ofisinin Akçakalede yaptıracağı. 486974,92
keşif tutarlı silo inşaatı kapalı zarf usuliylc eksiltmeye çıkarılmıştır.
2 — Eksiltme 28.6.1950 çarşamba günü. Ankarada Genel müdürlük binası İçinde toplanacak komisyonda yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye gireceklerin, tatil günleri hariç olmak ü-zere, eksiltme gününden üç gün evveline kadar Genel müdürlüğe yazı ile müracaat ederek yeterlik belgesi almaları lâzımdır. Bu tarihten sonraki müracaatlar nazara alınmayacaktır,,
4 — Eksiltmeye gireceklerin. 939 yılından evvel 100,000 liralık ve bu tarihten sonra da 400,060 liralık bu ayarda betonarme bir inşaatı yapmış ve kati kabulünü yaptırmış olduklarına dair belge göstermeleri lâzımdır. Yeterlik belgesi verip vermemekte Ofis yetkilidir.
5 — Geçici güvenlik akçesi 23,300 liradır.
6 — Eksiltme evrakı 25 lira karşılığında, Ankarada Genel müdürlük Malzeme müdürlüğünden. tstanbulda Beşlktaştakl Afyon ve Malzeme İşletmemizden, Dlyarbakırda Bölge müdürlüğünden alınabilir.
7 — Ofis 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından, bu ihaleyi
dilediğine yapıp yapmamakta serbesttir. (8087)
Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme İstasyonu Müdürlüğünden
1 — Kırıkhan Soğuksu Boğa yetiştirme istasyonu müdürlüğünde yaptırılacak elektrik tesisatı işi kapalı zarf usuliylc eksiltmeğe konulmuştur.
2 — Bu işin keşif bedeli (12.773) Hra (46) kuruş ve muvakkat teminatı (958) lira (01) kuruştur.
3 — İhale 26/6/950 tarihine rastlayan pazartesi günü saat. 9.30 da Kırıkhan veterinerliğinde toplanacak komisyonca yapılacaktır. Teklif mektuplarının 24SÖ sayılı kanunun hükümleri dahilinde belirli gün ve saate kadar komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri veya göndermeleri lâzımdır. Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez.
4 — İsteklilerin 1950 yılı ticaret odası vesikası ile eksiltme gününden itibaren (Resmi tatU günleri hariç) olmak üzere üç gün evvel il makamına müracaatla ve yeterlik belgesi al m alan şarttır.
5 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak isteyenlerin Antakya Bayındırlıkmüdüriiiğüne müracaatları.
(7773)
Hurda demir satışı
1 — Dolmabahçede İnöü Stadyomu inşaatından artan
6 - 2B m/m kalınlığında, değişik boylarda takriben dört ton hurda betonarme demiri pazarlık suretiyle satılacaktır.
2 — Satış 21 Haziran Çraşamba günü saat 14 de İnönü Stadyomu Şan Üyesindeki komisyonda yapılacaktır
3 — Bir işe aft şartname ve demirler her gün ’JC - 18 arasında şantiye Şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin o gün ve o saatte iki yüz Ura teminat akçeleri İle mezkûr komisyonda hazır bulunmaları.
GARVİMENKÜL SATIŞ İLÂNI Kadıköy tora Memurltıtundan : 950/e84
Kndıköy Kozyatağı mahallesinin Can sokak eski 30, 30 mû-kerer yeni 63. 63/1 kapu vc 633 ada 21 parsel numaralı bahçeli ahırı olan biri kagir, diğeri ahşap iki ev Niyazi Kırat Osman oğlu uhdesinde olup 5000 liraya Fcrideyc birinci derecede ipotekli işbu gayrimenkul Malikinin vefatı ile karısı Şerife, çocukları Ahmet Zeki ve Osmana münhasır olup aralarında taksimi kabil olmadığından izaleyi şuyu suretiyle satılması Kadıköy ikinci sulh hukuk mahkemesinin 18/10/949 tarih 1)49/ 305 saydı ilâmı İcabından bulun makta bu sebeple bu gayrimenkul bu günden itibaren açık arttırma ile satışa çıkarılmış arttırma şartnamesi herkes tarafından görülmek üzere 17/6/1950 cumartesi günü saat 16 dan itibaren icramızda açık bulundurulacaktır.
Gayrimenkulun evsafı: Sokak cephesi üzerinde
katlı kısmen kagir 9.5X4 ebadındaki binada ortada ufak bir sofa karşılıklı bir mutbaktan bozma ik! oda ve dışarda helâ bulunduğu ve sokağın sol köşesinde 3X4 ebadında üstü çinko kaplı etrafı ahşap kapla-nıoJt ufak bir ahır mahalli ve bahçenin arka hududuna yakın'10X10 ebadında İttisalinde eve muttasıl 4,5X3,5 ebadında mutbağı bulunan binada sofaya ön vc arka taraflarındaki kagir basamaklı merdivenle girilir mezkfır sofa üstünde karşılıklı dört oda ve mermer musluk ve taşlı bir helâ. bahçeye kapısı bulunan zemini çimentulu ve adi ocaklı bir mutbak ve sofadan tavan arasına çıkılır merdiven mevcut olup çatı ar aşında boydan boya ve karşılıklı iki harap balkonu bulunan müselles vc basık bir çatı arası bahçede eve yakın mahalde demir makaralı bir kuyusu, bir mutbak. nıeyva ağacı olup gayrimenkulun hududu tel ve sokak cephesi yıkık duvarla tahdit edilmiş olup kagir kısımdaki evde kiracı ve diğer ahşap evde bir hissedarla bir kiracının oturdukları ve her iki gayrlmenkulün 18.000 hra değerindedir.
İşbu gayrimenkulün blrlnîl açık arttırma ile satışı 10/7'9501 pazartesi günü saat 14 den 16 ı ya kadar Kadıköy icra dairesin-' de yapılacak ve dellâl tarafın-I dan iiç defa bağrılarak arttırma bedeli % 75 şl bulduğu takdirde en çok arttıranın üstünde ihale olunacaktır. Bu arttırmada arttırma bedelinin mala konulan kıymetin % 75 sini bulmadığı takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlylc arttırma 10 gün uzatılarak 20/7/950 perşembe günü ayni yer ve saatte yapılacak I ikinci arttırmada delini tarafından uç defa bağrılarak gayrimenkul en çok arttıranın üstünde İhale olunacaktır, İhale bedeli peşindir. İhaleden sonra müşteriye ihale bedelini yatırmak lizere 20 günü gcçmem-.-k şartiyle münasip mehil verilebilir. Mehil verildiğinden müşteriden teminat ta istenebilir. Müşteri derhal veya yerilecek mehil İçinde İhale bedelini yatırmadığı takdirde satış 2004 sayılı İcra ve iflâs kanununun hükümleri dairesinde yapıldığından bu kanunun 133 üncü maddesi mucibince muamele ifa olunur. Arttırmaya İştirak lÇl.n miışterlterin gayrimenkul kıymetinin % 7.5 nlrbctinde pey akçesini nakden veya bu değerde muteber banka teminat mektubunu arttırmaya İştirakten evvel İcra veznesine veya satış memuruna vermek suretiyle arttırmaya İştirak ederler. Arttırmaya girenler şartnameyi okumuş bütün vecibeleri'1 kabul etmiş sayılır. Dellaiiye resmi İle alâkalı ise 2p yıllık ' vakıf taviz bedeli ve İcaresl ' İhale pulu müşteri namına tescil vc teslim masraflarının alı- . cıya, bunların haricindeki sair harç resim ve masrafların satış ' tutarından ödenmek üzere borç j luya aittir. İpotek müeccel of-doğundan, müşteriye devir of-
| j mayıp satış bedelinden tercihan I I ödenir.
Alacakları tapuda kayıtlı ohnı- ı yan alacaklılarla sair alâkada- | ranın İrtifak hakkı sahipleri- I nln bu hakları hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarının İlân tarihinden itibaren 15 gıin I-çinde İcramıza müracaatla kayıt ettirmeleri, aksi takdirde a-lacaklnn tapuda kayith olma-ılıkça satış tutarının paylaşmasından mahrum knlacaltlardır, I Taliplerin daha ziyade bilgi almak Isliyenlerin memııriyeti-1 mize müracaattan ve satış gün-| İtri muayyen saatlerde satış ye-
Gayrimenkul Satış ilânı 949/850
Kadık İcra Memurluğundan: Kadıköy Tıığlacıbaşı mahallesi Çeşme sokağındaki 21 yeni 12, 12 kapı. 577 ada, 13 parsel sayılı bahçeli ahşap ev Fatma Fitnat Fillbenln olup 11X00 liraya temllken Ahmet Aklepeye birinci derecede ipotekli ve Mat yos Somaya olan 5151 Ura borca karşı da hacizli İşbu gayrimenkulun haciz borcundan dolayı açık arttırma He satışa çıkarılmış ve arttırma şartnamesi herkes tarafından görülmek üzere 16.6.950 cuma günü saat 10 dan itibaren İcramızda açık bulundurulacaktır.
Gayrimenkulün evsafı: Kızıl-■ toprakta Zühtüpaşa camlînin arsasındaki Çeşme sokağında bahçe arsasında tek katlı üstü alaturka kiremidi ile örtülü bahçeli dışı sıvasız tavanı kap-lamasız bahçenin hududu yıkık duvarlı önünde bir kuyusu tamire muhtaç üç oda bir sofa natamam bölmeli mahal ve zemini kırmızı çini ufak belâ, bahçeye çıkılır kapısı olup 2909 metreden ibaret bunun 141 met resi bina .gerisi bahçe olup tamamı 37,000 lira kıymetlnde-dlr.
İşbu gayrimenkulun birinci acık arltırmâ İle satışı 10.7.950 tarihine raslıynn pazartesi günü saat 10 dan 12 ye kadar Kadıköy İcra dairesinde yapılacak ve dellâl tarafından muayyen saatte üç defa bağıntarak arttırma bedeli % 75 1 ve rüçha-m haiz olacakla bu arttırmanın paylaştırma masrafını bulduğu takdirde en çok arttıranın üstünde ihale olunacaktır. Bu arttırmada böyle bir bedel elde 'edilmediği takdirde çok arttıranın taahhüdü baki kalmak jartiyle arttıma 10 gün uzatılarak 20.7.950 parşembe günü aynı yer ve saatlerde yapılacak, İkinci arttırmada arttırma bedelinin rüçhanı haiz alacakla bu artırma ve paylaştırma masraflarını bulduğu takdirde del-lâl tarafından üç defa bağırıla-rak en çok arttıranın üstünde İhale olunacaktır. Arttırmaya İştirak için müşterilerin 2775 lira 'pey akçesini nakden veya bu değerde muteber banka teminat mektubunu arttır -maya--iştirakten evvel icra vez-• nesine veya satış memuruna vermek suretiyle arttırmaya iştirak ederler arttırmaya giren | müşterilerin şartnameyi okumuş bütün vecibeleri kabul etmiş sayılırlar.
İhale bedeli peşindir. İhaleyi müteakip müşteriye İhale bedelini yatırmak üzere 20 günü geçmemek şarliyle münasip mehil verilebilir. Mehil verildiğinde müşteriden teminat da istenebilir. Müşteri derhal veya verilecek mehil İçinde ihale bedelini yatırmadığı tekdirde sa-ı tış 2004 sayılı İcra Ve İflâs kanununun hükümleri dairesinde yapılacağından bu kanunun 133 üncü maddesi mucibince muamele İfa olunur, Dellâliye resmi ile alâkası varsa 20 yıllık vakıf taviz bdeelj ve icâresl İhale pulu müşteri namına leşçil ve teslim masraflarının alıcıya bunların haricinde kalan sair harç resim ve mairariann satış tutarından ödenmek üzere borçluya aittir. İpotek borcu ıpuacccl olduğundan müşteriye devir olunmayıp satış tutarından tercihan ödenir. Alacakları tapuda kayıtlı olmayan alacaklar sair alâkadaratnn irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair iddialarını İlân tarihinden itibaren 15 gün içinde memuriyetimize müracaatla kayıt ettirmeleri aks| halde alacakları tapuda kayıldı olmadıkça satış tutannın paylaşmasından mahrum kalacaklardır. Taliplerin daha ziyade bilgi almak isti— yenlerin 949/850 dosya numaramızla memulryetimize müracaattan ve satış günleri muayyen saatlerde satış yerinde hazır bulunmaları İlân olunur.
i
— DOKTOR ■»
EMİR NECİP «TAKAM 1 Kadın • Doğum HastalıklarıH ve ameliyatları mütehassısı 2 Beyoğlu, istiklâl Cad 403 I kat 2 Şark Pazarı karşısı. ■
Muayene: 15.30 - 19__3
«S®5S Tel: 43864 ■■■■■
Göt Mütehassıs:
Or. Cemil Görür
Cağaloıllu Nurııosnınniye caddesi Alay Apartımam Pazardan oaşka heı etin saat 14 ren 18 e kadar Telefon: M05B
rinde bizzat veya bllvekâle hazır bulunmaları lüzumu Hân o-lun ur.
FRANSIZ ŞARABI SATIŞI
Bir defaya mahsus olmak üzere getirtilmiş olan tanınmış markalardan mahdut miktarda Fransız şarabı Ka-i bataştaki Tekel Mensuplan İstihlâk Kooperatifinde perakende olarak satışa çıkarılmıştır.
75 Ci. İlk beher şişesinin satış flatı 1460 kuruştur. (7927i Q
TEKEL |
1 L A N
M.S.B. Kara Kuvveleri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı İçin aşağıda isimleri ve bulundukları yerler yazılı olan As, Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 050 den itibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzlka meslek ve Od. Erb. Hzl. Orta okulları için 15 Eylûl'de, As. Orta okul İçin 1 Eylülde ve Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulu İçin de 20 Ağustos S50 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastiknameli öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı olmaan. yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenim! bırakanlar, bulundukları sınıfların İmtihanlarında başan gösteremlyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına İki yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarını tashih ettirenlerin tashihden evvelki yaşları esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu imtihanları başan ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartları taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin As. ş. lerine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe İle baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı Örneklerde 3 adet vesika fotoğrafı ekliyeceklerdlr.
Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler. (66061
Okullar:
İstanbul’da: Kuleli vc Maltepe As. liseleri.
Bursa'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okul
Ankara'da: Muzika Meslek ve Musiki Gd. Erb. Hzl, orta okulu.
Merzifon’da: I ve H. Gd. Erb. Hzl. Orta okulları,
Ankara Belediye
Başkanlığından
1 — Belediye hastahancsl yıllık ihtiyacı İçin alınacak (96) kalem ilâç ve malzeme kapalı zarf usulü İle eksiltme ve ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (39583) lLra (50) kuruştur.
3 — Teminatı (2968) Ura (76) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve listesi her gün Belediye Tutanak ve Muamelât kaleminde görûlebiUr.
6 — İhalesi 30/8/1950 çarşamba gtlhû saat 16 da Belediyede toplanacak komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek İsteyenlerin 2990 sayılı kanunun 32 cl maddesi sarahati veçhile hazırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat 1.5 e kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve İhalede hazır bulunmaları lâzımdır.
(7781)
Deniz Kolejine öğrenci alınacaktır
Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığından
1 — Deniz Kolejinin yalnız birinci sınıfına öğrenci alınacaktır.
2 — Kayıtlar 1 Haziran 950den 10 Ağustos 950 ye kadar devam edecektir.
3 — Alınacak öğrencilerin 14 yaşından küçük ve 17 yaşından gün almamış olmaları lâcmdır.
4 — isteklilerin Ortaokulu bitirme vc Devlet Sınavında muvaffak oLmuş bulunmaları şarttır.
5 — Kayıt ve bakul için tstanbulda olanlar Hcybeltadada
Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanllğuıa, taşrada bulunanlar ise askerlik şubelerine birer dilekçe İle baş vurmakla beraber, dilekçelerinin bir eşini de Okul Komutanlığına .göndereceklerdir. • , ı.n«
6 — Fazla bilgi edinmek lstiyenlerin Reybelladada Deniz Harp Okulu ve Koleji komutnnlığna başvurmaları. (6611)
DİLEKÇELER:
A — Diploma veya okulu bitirdiğine dair belge,
B — Nüfus kâğıdı ash veya Noterlikçe musaddak örneğl( C— Bir yılı geçmemiş aşı kâğıdı, i
D — 12 adet vesikalık fotoğraf,
E — İyi hal kâğıdı. Bağlanacaktır.
Seçme sınavları 15 - 20 Ağustos 950 arasında yapılacaktır.
Deniz Gedikli Erbaş orta okulu Komutanlığından
1 — Türk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan »Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu» ve «Deniz Gd. Erbaş Sınıf Okuluna» öğrenci yazımına 1 Haziran 950 den 1 Eylül 950 gününe kadar devam edecektir.
2 — Birinci sınıfa bu yıl ilkokulu bitirenler n. sınıfa ortaokullarda İkinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa da ortaokulda m. cü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedikli erliğe de ortaokulu bitirerek diploma alanlar kabul edilirler.
3 — Birinci sınıfa 13 - 18, ikinci sınıfa 14 - 17 ve üçûııcû sınıfa 15 - 18 yaştan İçinde olanlar kabul edilirler.
■1 — Gedikli er olacakların İÜ yaşından küçük olmamaları ı şarttır.
5 — İsteklilerden tstanbulda bulunanlar Kasımpaşadakl skııl müdürlüğüne başka verlerdö bufunantarın bulunduktan yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıdaki yazılı vesikalarla müracaatları. (8316)
A — Dilekçe. ;
B — Nüfus cüzdanı - Fotoğraflı.
C — Bir sçneyl geçmemiş aşı kağıdı,
D — Ailesinin ve kendisinin iyi ahlâk sahibi olduğun^ dair İyi hal kâğıdı.
E — Okul' tastiknamesl veya diploma,
F — 12 adet vesikalık fotuğrar.
Sfthife 8
AKSAM
İT Haziran 1950
30 5INE0EN ' BERİ **LMAN BİSİKLET SANAYİİNİN "lÎDERİ SAYILAN B A U E R BİSİKLETLERİ AYNI ZAMANDA DÜNYANIN EN GÜZEL BİSİKLETLERİDİR. BEYAZ KISIMLARI KAMİLEN KROMEDİR. 13 MUHTELİF MODELLERİ MEVCUTTU»
YOLLARIMIZA GÜRE YAPILMIŞ BİR BİSİKLET?
Umumi Dopow ■
YILDIZ TİCARETHANESİ
GALATA. PERŞEMBE PaİAR. 1345
İSTANBUL
■mmSatılık bağ ve bahçeli köşk™»
Kartalın iyi havası ve suyu İle meşhur Soğanlık köyünde (Yakacığın yanında) 4000 küsur metre murabba] arazi içinde muhkem kârglr dokuz odalı, elektriği, akar suyu bulunan köşk; denizi ve Adaları görür. Yanında suyu mebzul, kuyusu ve sulama İşinde kullanılan havuzu vardır.
Etrafındaki bahçede büyük asmalardan gayri 570 kütük Çavuş üzümü vesair mutena cins üzüm bağı sebze ekmek İçin hazırlanmış saha ve bundan başka yüz kadar ve çoğu büyük olmak üzere dut, İncir, ceviz, şeftali, kiraz, erik, kayısı, elma, armud, zeytin vaslre meyva ağaçlan, yetişmiş çamlar, güller, leylâklar ve başka ziynet ağaçlan mevcuddur. Kartaldan köye kadar taksi işlediği gibi, Ka-dıköyünden köy sapak yoluna kadar (Yakacık) otobüsleri ide de gidilebilir.
Toprakla uğraşmak istlyenler, tebdili İha va İhtiyacında olanlar, nekahet halindeki hastalar ve emekliler için kaçı-rılmıyacak fırsattır. Gezmek İçin mal sahibi Bay Mahmud
Başoğlunun adamı bay Mustafaya, görüşmek için köy muh-tan bay Behçete müracaat.
Eminönü Mıntakasında
Io/o 12 Getiren Emlâk
Sahibi olmak İsterseniz. İki mağaza lı bir han ile ayrıca çok tanınmış büyük kârgiı bir mağazanın MECBURÎ satişın-dan istifade ediniz. Telefon: Gündüz 21233 —Oece: 80423
Eminönü ikinci sulh hukuk mahkemesinden: 949/346
İrfan Canlı Türk tarafından Hüseyin Talât, ve Mehmet Refik, Fatma Çağlayan, ve Halis Canlı Türk, ve Refik Canlı Türk, Osman Tiryaki oğlu, Fatma Taşkın, Kaspar ve Adem Kurusyan, Makruhl Ku-rusyan ve Ohannes Kurusyan haklarında açılan Ahlçelebl mahallesinde Tuzcular sokağında 452 ada 6 parsel numaralı kârglr dükkânın şuyuunun izalesi dâvası neticesinde mezkûr gayri menkulün umuma açık müzayede İle satılarak bedelinin hissedarlara taksimi sure-tlle şuyuun izalesine ve 44 lira 22 kuruş mahkeme masrafının taraflara ve loû lira vekâlet ücretinin davalılara aidiyetine i 2/950 tarihinde temyizi kabil olmak üzrere karar verilmiş olduğu ve dâvâlılardan ikametgâhları meçhul olanlara llânen tebliğ olunur. 110508)
DEVLET DENİZYOLLARI ve Limanları işletme Genel Müdürlüğünden 16 Günde 5 Memleket
Yaz aylarının en muhteşem turistik seyahati i
4 TEMMUZDA Başlıyor
10 bin tonluk TARSUS gemisi 4 Temmuzda İstanbul'dan hareketle BEYRUT -İSKENDERİYE - NAPOLİ ■ VÎLLEFRANCHE (Nis ve Montckarlonun limanı) -CENOVA - PİRE arasında çok caıip bir turistik sefer yapacaktır.
Yaz tatilinizi Akdenizde geçirmek fırsatını veren bu seyahati kaçırmayınız.
Biletlerinizi Denizyolları merkez ve tâli acentelerinden yataklı vagonların bütün acentelerinden alabilirsiniz. (7988)
t ünir Safra ve Ortakları
Çiçek pazar No. 40 —■ İstanbul.
Darülaceze imalâthaneleri işletmesinden
İmalâthaneler İhtiyacı için kimyevi evsaflı tahminen 50 ton kösele He 120 bin ayak kromlu siyah vidala alınacaktır.
Taliplerin 20 bin liralık temlnatlarlle birlikte yazılı tekliflerini 21 Haziran 950 çarşamba günü saat 11 de müessese müdürlüğündeki komisyona yapmaları İlân olunur.
Şartname İşletme idaresinden alınabilir. (7918)
1 " ""B
Herkesin evinde ve seyahate çıkacak olanlarda her geyden evvel bir
MAZON
Meyva Tuzu
bulunmalıdır. Güç 1
HAZIMLARI
kolaylaştırır,
KABI ZL1CI
defeder, mide
ŞİŞKİNLİK ve yanmalarını giderir, ağızdaki tatsızlığı ve fena kokuyu kale eder.
IIOROS mark mırın dikkât.
Çocuk tıcKlmı doktoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim ■ Talimhane Palas, Telefon: 82627
BATARYA PİLLERİ
AYTAÇ T A ( MUttMU Kf/tVHOS »M i vnMfVl
MİKTAR (54 m.JJTJR
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Antimuan alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — tooo kilo Antimuan açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 —Muhammen bedeli 4000 lira olup muvakkat teminatı 300 liradır.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 5 Temmuz 1950 çarşamba günü saat 10,30 da
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (7885)
Comments (0)