AKŞAM
Hergün 8 sahife
AKŞAM’ın hiiçük ilânları en verimli, en ucuz vasıtadır.
Sene 30 — No. 10533 — rUtt Her yenle 10 kuruttur.
8ALI İT Bulat İM
Medeniyet ve hapishane
Yazan: A. ADNAN - AD IV AR
Yine zam mı ?
Elektrik idaresi fiatleri arttırmağı tetkik ediyor
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yası İşlerin! fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
Azzam paşanın katî sözleri
Medeniyet mefhumu ile hapishane arasında bir uzaklık görmemeğe alışmalıyız. Vakıa buna gelinceye kadar daha alışacağımız neler yok. Fakat son. günlerde İstanbul hapishanesinde geçen bir vaka bu mevzuu taptaze bir kuvvetle zihinlerde uyandırmış olmalıdır. Hepimiz okuduk, İstanbul hapishanesinde bir idam mahkûmu eroin alış verişi yüzünden diğer bir mahpusu ağır surette yaralamıştır. Zaten bu idam mahkûmu daha evvel diğer bir mahkûmu da yine hapishanede öldürmüştür. Böyle bir vaka Ortaçağlarda ve hattâ XVIII. asır İrinde olsaydı XIX. asrın Paris cerzrı ve Serseri Yahudi gibi romanlarına güzel bir mevzu olurdu. Fakat medeniyet, asrilik -İnkılâbı yaptığımızı iddia ettiğimiz şu XX. asrın ortasında âğyare de. yâre de biraz garip gelmez mİ dersiniz? İngiltere hapishanelerinin XVIII. asırda ve hattâ XIX. asır başlarında âdeta bir panayır yeri, bir kafe konser yahut bir Monte Karlo gazinosu gibi olduğunu medeniyet tarihlerinde hattâ meşhur romancı Charles DI-ckens'in romanlarında en canlı bir surette okumak güç değildir. Hapishanelerin vaziyeti o vakitler Amerikada da, Fransada da başka türlü değildi. Yalnız XIX. asrın başlangıcından itibaren İngiliz milleti arasında hapishaneleri ıslah, mahpusların elim ve fe cl hallerini bir dereceye kadar tehvLn etmek için bir hareket uyandı ve bu hareket hâlâ devam etmektedir. Amerikada da böyle bir hareket vardı. Bu insaniyetli hareketin İngilteredeki eserlerini okudum, dinledim ve gördüm.' Fransada hapishanelerin no dereceye kadar medeniyet ve insaniyete uygun bir hale getirildiklerini pek bilmiyorum. Yalnız şunu bilirim kİ orada idam mahkûmlarının hapishanenin ortasında serbesçe salınıp gezerek eroin abş verişi yaparken birisini yaralaması pek vâki değildir,
Dün yine gazetelerde vardı: Balıkesir hapishanesinde bir mahkûm bıçağı çekince baş gardiyanı yaralıyor ve nihayet jandarmalar işe karışarak hapishanenin ortasında âdeta bir eşkiya müsademesi vukua geliyor; mavzerler patlıyor, insanlar yaralanıyor. Diğer taraftan 43 aydan beri hâlâ bitmeyen bir dâvanın maznunlarından biri başka cins bir hapishanede hüküm süren bit salgım esnasında yalnız kendi yatanından 900 bit toplayarak onların kanuıı duvara akıtıyor. Velhasıl bunların hepsi bugün cezaevi dediğimiz Devlet müesseselerinde cereyan ediyor.
Bu vakalarda bir çok noktalardan mesuliyeti mucip olan unsurlar vardır. Evvelâ idama mahkûm edilmiş bir şahsın tecrit edilmiyerek hapishanenin ortasında serbeşçe dolaşması, eğer İtalya kanunlarından alinmiş bir kanun m uk t ezası değilse, asla caiz, görülür bir hal olmasa gerektir. Çünkü her şeyden evvel benim anladığıma göre hayatının zaten nihayete yaklaştığını anlayan bir adamın gözü kızınca ne yapacağını evvelden kestirmek kolay değildir. Sonra da İşin en feci i dışarıda bile en şiddetli takibata maruz olan eroin kaçakçı! ığmın hapishane gibi «ptu raptı en kuvvetli olmak lâzım gelen yerde cereyan edip kavgaya bir sebep teşkil etmesi de hakikaten acıdır.
Simrfl böyle bir meseleyi ait olduğu Bakanlıktan sorsanız alacağınız cevap hep bütçeye taallûk eti irilen geçiştirme sözlerden İbarettir. Hayal bu ya, kendimi Meç-ltsiıı koridorlarında Adalet Bakanının karşısında tasavvur ediyorum ve bu vakaları söylüyorum. Elit r oğuşturulduktan sonra «Ne yapalım hapishane gardiyanlarının maaşları azdır, bu para ile adamakıllı adam bulamıyoruz» cevabını alıyorum. Doğrudur. Bilmem hangi Bakanlığın şoförü-j ne ve yahut aşçıbaşısma verilen paranın yarısı bile verilmeden!
kendisine güvenir vt kendisine güvenilir adam bulmak kolay değildir,
ikinci müdafaa cevabı olarak hapishane binalarının darlığı, kötülüğü ve sefaleti gelir. Vakıa şunu itiraf etmeliyiz İd bugün dünyada her kese göğsünü gere gere hapishanelerini teftiş ettirecek milletler pek çok değildir. Fakat İş, bizde olduğu gibi, idam mahkûmlarını âdi suçlular beiy de siyasî mücrimlerle beraber hapsedecek ve hapishanenin ortasında eroin alı? verişini sağlayacak dereceye gelirse böyle mü-esseselerln etrafına yalnız içeriden dışarıya kimsenin kaçmasını değil belki dışarıdan. İçeriye bir göz atılmasını da menetmek için büyük kale duvarları çekmek pek münasiptir.
Mrkcısı sahife 2; sütun 1 de)
Bu sabahki bir kuma ctstteltt, son d»fa kömür flitlerin» ton başın» yapılım 0 Ur» tam dolayuiyl» havagua V» elektrik flatlerln» d» bir miktar tam yap Um an hususunda alâkadar İdarelerin, teşebbüslere giriştiklerini; bu hususta Şehir Meclisin» d» bir tok lif yapılacağım yazmaktadırlar. Kendisiyle görüştüğümüz Elektrik. Tramvay, Tünel umum müdürü B, İbrahim Kemal Bayborai'
«—Bu hususta henüz verilml? kati bir karar yoktur. Mamafih bu mevzu ürerinde bazı tetkiki er yapıyoruz. Vaziyet gazetelere bildirilecek derecede tekemmül etmiş değildir.» demlçtlr.
Eski Romanya kıralı Amerikaya gidiyor
Paris 18 (AA.) — Eski Romanya
Kıralı Mlşel Amerikaya gitmek İçin vizesini almıştır.
Kabinede anlaşmazlık haberi doğru değil Devlet Bakanı Abdülhalik Renda
sıhhî sebepler yüzünden çekilmiştir
Hükümetin yeni kararlar almak üzere yeni hamleler tecrübe edeceği
iddiası asılsız görülüyor
Ankara İT (Telefonla) — Devle! Bakanı Abdülhalik Randanın, istifası haberin! bu sabahki Kudret gazetesi, bir takım şayialar!» birllkt» vermekte, Haşan Sak» kabinesinde anlaşmazlıktan bahsetmekte, hükümetin yont kararlar almak üzere ysnl hâmililer tecrübe edeceğini kaydederek, dün gece Çankaya köşkünde Cumhur balkanının başkanlığında geç vakte kadar süren toplantıda (bu mühim kararlar üzerinde de» görüşmeler yapıldığını tahmin etmektedir.
Renda'nın çekilmesinin, tamamlyle sıhhi sebeplerden olduğu şüphesizdir. Gazetenin bahsettiği toplantı ise. Cumhurbaşkanının dün gece Başbakanı ve Bakanları yemeğe alıkoymasından doğmuş olsa gerektir.
îstifa mektubu
Ankara 18 (AA) — Devlet Bakanı AbdÖlhallİE Renda. sıhhi durumu do-lavı.dyle bu vazifeden affı hakkında Başbakan Haşan Sakaya aşağıdaki mektubu göndermiştir:
B. Abdülhalik Renda
Saytn Hasarı Saka', Başbakan _ Azla Başbakanım;
İtinalı bir tedavi rejimine muhitte olduğu yüksek malûmunuz bulunan ■ıhh! durumumun son zamanlardaki seyri bir müddet münhat yerlerde oturmamı lüzumlu bir sıhhat emri haline getirmiş bulunmaktadır.
Azla büyük Cumhurbaşkanımız tnönünün ve sayın Başbakanımın ve Bakan arkadaşlarımın teveccüh ve muhabbetlerinin unutulmaz derin tahassüsleri İçinde edasına çalıştığım üzerimdeki şerefli vazifenin isterlerini, sıhhi durumumun gösterdiğini ar-zettlğlm zaruretle telif İmkânsızlığı karşısında özürlerimi kabul buyurarak, hâtırasına bağlı kalacağım Kabinedeki vazifemden nffımı. derin hürmetlerimle niyaz vs millet ve ’ memleket hizmetlerinde dalma feyiz- j 11 başarılarınızı dileyerek bütün ar-, kodoşlarıma en samimi saygı duygularımla veda eylerim.
Devlet Bakanı Abdtilltallk Renda
Başbakan Haşan Baka, Devlet Bakanı Abdülhalik Renda'nın mektubuna aşağıdaki karşılığı vermiştir:
Sayın Abdülhalik Honda:
Devlet Bakanı
Aziz Devlet Bakanım;
14 şubat 1948 tarihli mektubunuzu aldım. Sılıhl durumunuzun münhal yerlerde oturmanız» lüzumlu kılması dûlayıslyle Kabineden ayrılmak mecburiyetini duymuş olmanıza çok ü-üziiidüm. Bu vaziyet karşısında istifa nızt kabul etmekle büyük teessür duy makta vım.
Filistine kuvvet yollanırsa Arap orduları bu kuvvete karşı duracaktır
Birleşmiş Milletler komisyonunun raporu
neşredildi, kanlı hâdiselerden korkuluyor
New-York 17 (R) — Birleşmiş Milletler Filistin komisyonunun Güvenlik konseyine verdiği rapor neşredilmiştir. Raporda deniliyor kİ: «Fllls-tlnde durum vahimdir, acele tedbir alınmazsa geniş katliâmlar olmasından ve çok kan akmasından korkuluyor. Bu işte milletlerarası nizam bahis mevzuudur. Verilen karara karşı kuvvet kullanılırsa bu, tehlikeli bir misal teşkil edecektir. Bugünkü vaziyet vahim olmakla beraber bunun daha da fenalaşması muhtemeldir. Komşu memleketlerden sızan çeteler, bazı Yahudi teşekküllerinin şiddet hareketleri tehlikeli bir durum yaratmıştır. çizilecek hudutlar, milletlerarası kuvvet olmadıkça muhafaza edileme». Binaenaleyh tngllls kuvvetleri çekildiği sırada burada askeri bir kuvvet bulundurmak lâzımdır.
Azzam paşanın demeci
Londra 17 (R) — Arap Birliği siyasi komitesi dün gece toplanmış ve uzun görüşmede bulunmuştur. Birlik genel sekreter! Azzam paşa, mislinde hâdiseleri karşılamak için bir plân hazırlandığını, bunun bugün Birliğe sunulacağım söylemiş ve dcmlşMr ki:
«Birleşmiş Milletler tarafından Filistin© kuvvet gönderilirse Arap orduları bunlar* mukavemet edecektir. Taksim kaTarı üzerine Filistin İn bü-
yük bir karışıklığa doğru gittiğini Güvenlik konseyine anlatmaları İçin Arap delegelerine talimat verilmiştir.»
Şiddetli bir çarpışma
Londra 17 (R> — Filistinlin kuzey mm takasında Oallle kesiminde Yahudi muhacirlerin kurdukları üç müstnmereye dün yüzlerce Arap hü-
DİKKATLER:
Bu damar, açık kalmasın.,.
Kabinedeki kıymetli mesainizden dolayı ben ve Kabine arkadaşlarınız en samimi teşekkürlerimizi saygıyla; sunar ve âcil şifalar dlkrts.
Temyizdeki açıklar için yapılan seçimler
Ankara 16 — Adalet ve İçişleri ko-misyonlarında yapılan seçimde Temyiz 4 üncü dıslre reisliği İçin Tcvllk Talât Altı, üyelik İçin Sabit Tezcaner, Hilmi Balcı, Haluk Nihat Pepeyi, Hiik mİ Arkok, Naci Kıcıman, Hasip Kaplan cn çok rey almışlardır. Çarşambaya Mecliste seçim yapılacaktır.
---------------------------
Gazetelerin dün verdiği karar
-----a
Dışardan kâğıt İthalinin gün geçtikçe zorlaştığını ve kâğıt istihlâkinde tahdit Lüzumunu arttıran sebeplerin çoğaldığını göz Önüne alan İstanbul günlilk gazele sahipleri dün, toplanarak bü- . yük kıtalıları altı, küçük kıtaiılarj sekiz sahlfeden fâzla çıkarmamaya, İade miktarlarının tahdidi ve gazete kâğıdının münhasıran gazetelere tahsisi İçin de kendi aralarında mümkün olan tedbirler! . almaya karar vermişlerdir.
Bu karar mucibince akşam ; şimdiye kadar olduğu gibi ylııe 8 sahife olarak çıkmakta devam edecektir.
— Amerikada ve sair ecnebi memleketlerde Türklere ad gayri meşru paralar varsa, bunlan delillerle bildiriniz.
Nasıl bildireceğiz?
Bu, biraz da şöyle bir vaziyete benziyor-. Karakol komutanı, halka ilân ediyor:
— Cürüm işleyenler olursa kanlı bıçaklarile yakalayıp huzuruma getiriniz!
Peki, biz yakalayıp huzura getirelim. İşte küçük bir delil.: Seyyaha 100 lira veriliyor, Her seyyah arzu ettiği kadar kaçak para bularak aylarca, senelerce seyahat ediyor. Arzu ettiği kadar mal yüklenerek yolcu beraberinde eşya diye memlekete sokuyor ve ticaretini yapıyor, yolluğunu gümrük kaçakçılığı sayesinde çıkarıyor. Arzu ettiği emlâki Kanda, Nişte sattn alabiliyor. Arzu ettiği zaman çotuğunu çocuğunu alıp Amerikaya tamamile göç ediyor. Her arzu eden bunları yapabi’iyor; hiç biri de kanunî yollardan para çıkarmış değildir, ecnebi memleketlerde müessese kurup kazanmış da değildir. Öyleyse nasıl oluyor?
Bıı İpuçlarından hareket edilerek; cürüm aletleri dc ele geçer elbette... İş ki m ur ad e dil -sin... Elbette ki mühim dâvamız-dır: Memleket servetinin hangi kanallardan firar ettiğini bulup o kanalları tıkamak icabeder. Çünkü bugünün iktisat slslemle-tinde döviz firesinin vücuttan kan akmasına müsavi' olduğu meydana çıkmıştır. Bir damarımız açıktır; ehemmiyet verme-mezlffc edemeyiz.
Kııdüste Araplar tarafından cum etmiştir. Araplar top ataş! açmışlardır, Yahudllerln bu hücumu bekledikleri, derhal ağır makineli tüfek ve tüfek ateşi ile mukabele etmelerinden atanılıyor.
yakılan bir otomobil
■ Çarpışm bir kaç saat sürmüş ve tn-glilz askeri gelince Araplar dağlara ç» Irllnılşlerdlr. 30 Arap, 1 Yahudi ölmüştür. Yahudllerdcn bir çok yaralı vardır.
Gizii müzakere iddiası
Moskova radyosunun neşriyatını adları geçenler tekzip ediyorlar
Londra 17 (R) — Moskova radyosu Batı devletlerin! İtham eden neşriyata devam etmiştir. Dün yapılan neşriyata göre, İngiltere, 1941 senesinde Almanya ile ayrı sulh, akdine çalışmıştır. Bunun İçin Llzbonda görüşmeler yapılmıştır. Amerika hükümeti
de 1943 te tsvlçrede görüşmeye başlamıştır. İngiltere namına Lord Blver-brook'un oğlu, Amerika namına hükümet erkânından Wallace'ın kardeşi müzakerelere lştlrâk etmiş.
Adı geçen her İki kişi bu neşriyat için «saçma» demiştir.
Giinier Geçerken:
Rakamını öğreniyoruz
İçişleri Bakanının nakil vasıtaları kazaları hakkında verdiği izahattan sonra, belki de aynı gün Kayseride bir kamyon devrilmiş, yolculardan altısı ölmüş, beş yolcu ağır, dört yolcu da hafif yaralanmış. Bakan, beyanatında taşıt kazalarının en fazla nerelerde, şehirlerde mİ yoksa kasabalar arası yollarda mı vukua geldiğini bildirmiyor. Fakat bizim gazetelerde çıkan haberlerden anladığımıza göre ölüm miktarını kabartan kazalara daha ziyada kasabadan kasabaya yolcu götüren kaptıkaçtılar sebebolmaktadır. Hele düğün ve pazar dönüşü bu arabalar — galiba şoförlerin de çakır keyif bir halde bulunmaları yüzünden — hakikî bir tehlike teşkil etmektedir. Binaenaleyh tam tafsilâtlı bir İstatistik yapılsa taşıt kazalarına kasabalı ve köylü vatandaşlarımızın şehirlilerden fazla maruz bulundukları meydana çıkar. Galiba başka yerlerde vaziyet tamamile aksidir; belâ şehirlinin başındadır.
Zira oralarda evvelâ memleket yolları otomobille sefere müsait şekilde yapılmıştır; daha doğrusu yol diye bir şey mevcuttur; Anadolunun henüz yoldan mahrum olduğu İse malûmdur. Sonra yurdumuzda işleyen motörlü vasıtalar artık hizmet çağını çoktan geçirmiş pek hocada ve çoğu derme çatma makinalardır. Daha sonra şoförlerin ekserisi acemidir; ayrıca cahilcesine cakacıdır. Yarış meraklısı olduklarını, kötii maklnalara çabuk yol aldırmakla övündüklerini, yani arındakilerle lâfa daldıklarını da biliriz; yakından görüp iyice tehlike atlatmışlardanız. Uzağa gitmeğe ne hacet? Şehrimizle Trakya kasabaları arasında sefer yapan kamyon bozması arabalara bakınız; yahut Yalova veya Bursadan civar köylere İşleyen kaptıkaçtılara bir göz atınız! üst tarafını, Anadolu İçinde i? görenleri artık kıyas edebilirsiniz Haydi, diyelim kİ harb zamanında böylelerine de göz yummak mecburiyetinde idik. Şehirler lüks taksilerle dolarken ve harice oluk.gibi paramız akarken köylümüzün hayatını düşünmek zamanı hâlâ gelmemiş olabilir ml?
Milletvekillerlmiz soruyor; Bakanlarımız cevap veriyor, öğreniyoruz kİ senede şu kadar taşıt kazası ve şu kadar yangın kaydedilmiş. İki yıl sonra bir kere daha soracağız, yine bir rakam verecekler. Tedbir alınmadıkça ve fiilî neticesi görülmedikçe sualden ve cevaptan fayda nedir? Nihayet bir İstatistik sütunundan haberdar olmaksa bunu o Bakanlığın bir şubesi de gazetelere tebliğ edebiliri
Refik Halid KARAY

Sahlfe S
AKŞAM
17 Şubat 1948
SÖZÜN GELİŞİ —
Hayatı pahalılaştırmayan zam
Fr ömür Ilatlerine yapılan zamların, daha önceki kötü xam-
^lara benzemediği peşin peşin ilân edilmişti de hayli «evinmiş! lk. Bu öyle sevimli, öyle sihirli bir zam idi kİ hayat pahalılığına asla ve asla tesir etmlyecek, geçimi katiyen ve katıbeten zot-iaştu-nuyanaktı. Haller, ücretler, vatandaşın kasesinden bir ayda harcadığı para, hepsi hepsi aynı kalacak — çünkü eve alınan kömürlere zam yoktu — yalnız müesseseler» verilen, kömürün tonu beş lira daha pahalıya satılmak »üretile Devlet baba zararını bir miktar olsun, önleyecekti..
Doğrusu böyle zamma can kurbandı. Âdeta güle oynaya kabul ettik. Zammın bundan iyisi can sağlığı değil miydi?
Fakat aksiliğe bakın ki gazetelerde son kömür zammının hususiyetini ve bu hususiyetten gelen cazibesini gölgeleyen, bir haber dolaşıyor: «Kömür fiatlerine yapılan zam dolayısile Devlet Denizyolları İdaresi dış hatlarda İşleyen vapur ücretlerine yüzde on, iç hatlarda işleyen vapurlannkine yüzde sekiz bir zam yapmayı kararlaştırmıştır.»
Amanı Hani bu zam öteki zamlara benzemiyordu? Hani hayat pahalılığını kıl kadar arttımuyacaktt Hani fiatler, ücretler, vatandasın bir ayda harcadığı para, hepsi hepsi aynı kalacaktı? Denizyolları İdaresi her halde bu zammı da eskilere benzetmiş olacak. İşin İçinde mutlaka bir yanlışlık vardır. Vapur ücretleri kömür yüzünden yüzde on, yüzde sekiz artarsa bu fark vatandaşın kesesinden değil de hangi keseden ödenecek? Ya maazallah Elektrik idaresi de, hayat pahalılığına tesir etmiyecek soydan olan bu kömür zammı dolayı sile elektrik ücretlerini yüzde on arttırmıya kalkarsa kömürle çalışan fabrikalar, hususi müesseseler Devletten aşağı kalmıya ran olurlar mı? Hepsi mamullerinin fiatlerine yeni yüzde onlar eklerlerse hayat pahalılarmış olmaz mı?
Belki de olmaz. Olmaz amma, yüreğimize emniyet gelmesi için ücretlere yüzde on eklendiği zaman hayatın neden pahalı-laşmış aayılnuyacağmı, birinin çıkıp bize İzah etmesi lâzım. Ferahlamak için şimdi buna ihtiyacımız var.
Şevket Rado
Haseki hastanesi
Hastanenin eliivü olmadığı, binada kedi köpeklerin dolaştığı doğru değil
(Baş taralı 1 inci sahlfede)
Bu berbat binalarda teftiş meselesini ve bu m&selede müddeiumumilerin vazifesini şimdilik bir tarafa bırakıyorum. Fakat acaba senede bir iki hapishaneyi yeniden en ilmi (yani bizde kabul edilen ceza usulü ve nazariyatına muvafık) bir plâna göre yaptırmak için bütçeye niçin para koymazlar? Çünkü insanlığın tortusu savılan biçarelerin sıhhatini, zaptu raptını temin etmeğe gelinceye kadar para sarfediiecek daha nereler vardır. Meselâ dünyaya medeniyet ve terakkimizi göstermek için İçine en kuvvetli ' telsiz maklnalanm kuracağımız 15 milyonluk iki radyoevi var; yahut her sene çıkardığımız mühendislerin adedine göre kâfi, vâfl türlü türlü yüksek mühendisler yetiştiren tantanalı öyle bir Teknik Üniversitemiz varken en aşağı 30 milyon sarfile bir İkinci Teknik Üniversite yaptırmak azmi var; yahut birinin çıkardığı kimyagerlere yer bulunamazken bir ikinci Fen Fakültesi açmak hevesi var. Bunlar Badece memleketimizde «İşsiz münevverler» denilen tehlikeli bir sınıfın sayısını çoğaltmağa yarayan çok acele atılmış adımlardır. Fakat beşer cemiyeti İçin henüz tamamen mahvolmamış bir çok zavallıları yine cemiyete iade edecek müesseseler! ihmal etmemek de en medeni bir harekettir.
Bu noktada bütçe yapılırken şimdiye kadar Adliye Vekili olan zatların Vekiller Heyetinde ısrar etmeleri ve bu ısrarları müessir olmazsa İstifa etmeleri lâzım gelirdi. Fakat böyle bir şey olmadı. Haydi diyelim kİ tek partili rejimde İstifa ebedî bir menkûbl-yete sebebolacak bir serkeşlik sayılırdı. Fakat şimdi böyle mi?
Bir Adalet Bakam için bu noktalarda ısrar edip âcil ihtiyaç ol-Bnyan binalar yerine hapishaneler yaptırmağı kabul ettirmek ve •ttiremezse o İsten çekilmek en âürflst harekettir. Fakat bunu Jazdıktan sonra düşündüm ki 3 seneden beri koca îstanbulda İr mahkemeler dairesi (bazılarımızın pek sevdiği tâbir ile Adalet 5 -ayı) yaptırmak İçin bir türir bir arsa bulamıyarak bütün erli, ecnebi tarih, arkeoloji, mil" rî âlimlerinin kıymetine şahadet ettikleri bir binanın yerini rögüne kestiren ve fakat orada da bir çok plânlara rağmen hâlâ bîr bina yaptırtmağı temin ede-tniven bir Devlet dairesinden böyle cezri hareketler beklemek btvae safdillik olmaz mı?
A. Adnan - Adıvar
Açık olan Milletvekillikleri
Ankara 16 —Açık milletvekillikleri geçimi mayısta yapılacak, bu seçimlerde Halk prırtlâl adayları yeni yoklama talimatnamesine göre seçlle-eektlr.
Avukatlık stajı
Bir
sene müddet altı aya indirildi
Ankara 18 — Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında Urfa milletvekili Atalay Akanın avukatlık kanununun 21 inci maddesinin yedinci fıkrasının değiştirilmesine, Bingöl mil letveklll Feridun Fikri Düşünselin de avukat stajyerlerine dair olan kanun teklifleri görüşülmüştür.
Avukat yanındaki staj müddeti için komisyon teklifi olan bir «eneyl altı aya indiren önerge ile avukatlık stajını tnmamlıyarak «taj belgesi almış olmak kaydinden istisna edilenler arasına Danıştay yardımcılarının İlâvesi bıkkındaki önerge kabul edilmiştir.
Bundan başka evvelce mahkeme-1er nezdlnde altı ay staj yapıp da stajı mücbir bir sebeple ârızaya uğramış i olanların bu stajlarının makbul tutulmasına dair bir fıkra İlâvesi, devlet daireleri ve devlet İktisadî teşekküllerinde hâlen avukatlar yanında çalışan hukuk müşavirlerinin bu hizmetlerinin stajdan addedilmesine, kanunun neşri tarlhlndo malık emlerde «taj yapan yargıç adaylarından «taparını muvaffakiyetle netlcelen-dlrecleklerle «taj müddetini bitirmiş oldukları halde henüz tâyinleri yapılamamış olanlar İçin stajda geçen müddetin avukatlık stajından sayılması esasları müzakereye konmuş kabul edilmiştir.
ve
Amerikan yardımı
Amerika Türkiye ve Yunanıstana yeni askerî yardımda bulunacak
Vaglngton 16 (AJP.) — Bugün Başkan Tınman, Türkiye ile Yunanla tana askeri yardım İçin daha fazla tahsisat talebinde bulunacağını kongreye bildirmiştir.
Başkan keyfiyeti her iki memleketin komünizme karşı koyabilmeleri için geçen yıl kabul edilmiş olan 400 milyon dolarlık yardımın kullanılışına dair «undufu bir roparda açıklamıştır.
Truman, lstlyeccği munzam tahslsa tın miktarını bildirmemiştir.
İşçilere ücretli tatil
Ankara 16 — Zonguldak milletvekili Emin Erişirgll ve Hayri Koçer'ln, işçl-Hre hafta tatlllnlnde gündelik öden’ meal hakkında kİ kanun teklifi alâkalı komisyonların tetkikine sunulmuştur. Bu teklife göre, bir İş yarinde bir yılda 280 gün olmak üzere üstüsto dört yıl müddetle çalışanlara, İşverenler hafta tatilinde çalıştırmadıkları tşçl-lore ücret vermeğe mecbur olacaklardır. Toprak altında çalışanlar İçin bu İmikMet yılda 150 gün olmak ürere iüsüste dört yıl olacaktır.
Su basması ciddî
bir tehlike halini aldı
Adanada hemen bütün evlerin alt katlarını su bastı
Tarsus havalisinde ova höylerini tamamen sular kapladı, seferler durdu. Köylerden haber alınamıyor
Adana 17 — Epey mflddettenber! sürekli şekilde yağan yağmurların yükselttiği sular, etraf için ciddi bir tehlike halini almıştır. BeyhRn. normal «eviyesinden 4 metre 80 santim fazla yükselmiştir. Bu sebeple şehrin hemen bütün evlerinin ait katlarını •u bastığı gibi, münakalât da hemen hemen durmuş gibidir.
İlkokullar «ular altında olup adalet ve hükümet binalarının da alt katlarını sular İstilâ etmiştir. Şehirde birçok çöküntüler olmuşsa da yıkılan evlerin «ayısı henüz malûm değildir. Bu arada kadınlar hapishanesi de yıkılmış; mahkûm kadınlardan üçü ağır surette yaralanmıştır.
itfaiye ekipleri, su basan yerleri motopomplarla boşaltmakta ve buralarda kalan insanları kurtarmaktadır.
Adana ovasını kapliyûn sular mezru atı tamamen mahvetmiş ve birçok hayvanın da telefine sebeb olmuştur. Şehirde İaşe 1«1 bir dereceye kadar temin edilebilmekte İse de civardaki köylere yardım yapılamamaktadır.
Seylâp felâketzedelerine yardım oJ mak üzere. Kızılay merkezi 15 bin lira
Bn. Makbule
Maaş tahsisi tasarısı dün görüşüldü
Ankara 18 — Atatürkün hemşîre-Bayan Makbule» vatani hizmet tertibinden 1006 lira maaş bağlanması hakkmdakl teklif, bugünkü Mecliste hararetli müzakerelere yol açmış Ve Demokrat mİlletvekilleriyle bazı C. H. P İller tasarının aleyhinde bulunmuşlardır. Müzakere kâfi görülerek kanun tasarısı reye konulunca Meclîste ekseriyet kalmadığı görülmüş ve çarşamba toplantısında reylerin yeniden toplanması kararlaşmış-tır.
Bugünkü müzakerelerde, Ahmet Tahtakılıç: tasarının reddini teklif etmiş; C. H. F. 11 milletvekili İhsan Hâmit Tigrel de. Bayan Makbul enin, esasen bin liralık bir tahsisatı mev-cııd olduğunu, kendisine yeniden bin lira aylık bağlanmasının doğru Ola-mıyacağını; Birinci Büyük Millet Mec 1I$İ Azaianna dahi vatani hizmet tertibinden 300 lira aylık bağlanırken. Bayan Makbuleye bin Ura bağlanmasını çok olduğunu, bu miktarın hiç olmazsa 300 e indirilmesini teklif etmiştir.
Demokrat milletvekillerinden Emin Sazak da: «Bayan Mnkbulenln evleri, köşkleri vardır. Bunlar Trabzon, Kon ya ve Çankayadadır.» diyerek maaş bağlanma teklifinin aleyhinde buun-muştur.
C. H. P. 1! milletvekillerinden B. Cemil Barlas ve Sinan Tekelloğlu, Ata-türkün ruhunu şadetmek için bu maaşın bağlanmasının doğru olacağı yolunda mütalâada bulunmuşlardır.
si
Elektrik ve Tramvay Müdürü
Bir aydanberl Ank arada bulunan E. T. T. umum müdürü tbrahlm Kemal Baybor» şehrimize dönmüştür. Umum müdürün Ankarada ıızun zaman kalmasının sebebi orada rahatsızlanmasıdır.
1 Ayı ininde kız bulunması masalmış
İzmir 11 (Akşam) — Dört sene ev-‘ ve! Yamanlar kampındı kaybolan tütün taciri Mehmed’In dört yaşındaki kızı Şenay'm, dağda bir ayı ininin ağzında bulunduğu bakkmdkl habe-ı rin bir şayiadan ibaret olduğu anla. şılmıştır.
Bu şayi». Eşrefpaşa pazarında alış . veriş eden bazı şahısların «açlan uzun . ve rekiz yaşlarında kadar bir kın gös • t ererek: «Yamanlar dağında kayba; lan Şenay budnr!» şeklinde kon uç -
■ malarından çıkmıştır.
Kendlslle görüştüğüm ŞenayTn ba-
■ bası, bu «yİanın kendisine kadar aksettiğini ve büyük teessür d uydu-
1 ğtinu. hâlâ yavrusunu araştırmakta (olduğunu söyledi.
para yardımı yapmış: yeniden 150 bin çadır göndermiştir.
Tarsus ta
Tarsus 18 — Seyhan, Hadırlı, Her dan vö Yenice kuşaklama kanalının yarılmasından husule gelen seller, ova köylerini tamamen sarmıştır. Bu «eller Adana - Mersin caddesini ve tren hattını da tamamen kapladığından; banliyö seferleri durdurulmuştur. 6cl suları üzerinde seyreden «ekiz kamyon devrilmiştir. 20 kadar ev yıkılmıştır. Söylendiğine göre. 50 seneden-beri böyle bir tuğyan görülmemiştir.
Acele yardım yapılacak
Ankara 18 — Bugün yapılan Kabine torlantunnda Adana sel felâketi de görüşülmüş ve âcil yardımlar yapılması etrafında bazı kararlara varılmıştır.
Kızıl ayın yardımı
Ankara 18 (AA) — Adanada »on seylâp felâketine uğnyan vatandaşlara yardım olmHk üzere Kızılay kurumu Genel merkezi tarafından yeniden 10,000 Ura; Tarsus felâketzedelerine de 5ûco lira para yardmn yapılmıştır. Bundan başka yeniden 150 çadır daha gönderilmiştir.
1 ensikat yok
Başbakan yardımcısı bir soruya cevap verdi
Ankara 16 — Büyük Millet Meclisi nln bugünkü toplantısında Beyhan Milletvekili Sinan Tekelloglu’nun, fld varından aşagt bulunan emekliler hakkında yeni emeklilik tamunun» bir hüküm konulup konulmadığı haklındaki Başbakanlıktan «özlü roru-»una. Başbakan yardımcısı Faik Ahmet, Barutçu cevap vermiç. ezcümle demiştir ki:
«— Arkadaşımız Binan Tekellofclu bütçe açığını kapatmak İçin memurlar arasında tensikat yapılmakta olduğunun ve bu mey&nda bilhassa mütekaitlerin tensikata tâbi tutulduğunun söylenmekte olduğundan bahsediyorlar. Böyle bir tensikattan bizim malûmatımız yoktur. Yalnız hükümet programlyle arzedUdlgl tekilde devlet dairelerinde rasyonel bir çalışma sistemi kurmak ve memur kadrolarında tasarruf sağlamak maksadlyle Bakanlar Kumlu kararile teşkil edilmiş olan bir komisyon çalışmalara başlamış ve İlk olarak, münhal memuriyetlere zaruret olmadıkça açıktan memur alınmamasını tavsiyeye karar vermiştir.
Bunun halen çalışmakta olan mütekaitlerin işlerinden çıkarılması İle al Akan yoktur.
Maliye Bakanlığınca hatırlanmakta olan yeni emekli kanunu tasarısı henüz yüksek Meclise sunulacak kat! şekil almamış olmakla beraber bu tasanda da emeklilerin İstihdam edilme mesl hakkında bir hüküm derpiş edilmiş değildir. Bilakis emekli İken devlet hizmetlerine alınacakların bu «ön hizmetleri için emekli aylıklarına bir zam yapılması hakkında taşanda hükümler vardır.»
B. Faik Ahmet Bnrutçu'nun bu izahatına teşekkür edilmiştir.
Karayel fırtınası
Şilepler* fırtınadan dün Karadenize çıkamadılar
Birkaç gündenberl yurdun hemen her yanında hüküm süren şiddetli karayel fırtınası şehrinıtz üzerinde ve Karadenlzde hâlâ devam etmektedir. Şehir hatlarında çalışan vapurlar normal seferlerini yapmaktaysalar da Boğazdan Karadenize giriş T» çıkış çok güçtür.
Bu itibarla dün Karadenlzde» yalnız (Tan> ve (Altan> şilepleri gelebilmiş, buna mukabil «Yıilmasî, * Anadolu», «Suat», (şark> ve «Tavü» şilepleri Büyükderede kalıp çıkamamışlardır.
Karadenlzde hüküm süren yıldız poyraz fırtınası daha uzun zaman devam ettiği takdirde şehrimizin günlük hayatına da tesir edecek gibi görülmektedir. Bu arada bilhassa kömür meselesi vardır. Verilen malûmata göre Kömür Satış ve Tovzl mü-essesesinln elinde halen bir haftalık kömür varsa da fırtınanın devamı halinde stoklar tükenebllecektlr idare hesabına kömür getirmiş olan (Pİ-ruzan» şilebi bin küsur ton kok kömürü alıp yola çıkmış, fakat Ketken6 gelip kalmıştır. Hava müsait olur olmaz gemi derhal Boğazdan girecek ve yükünü Unkapant deposuna boşaltacaktır.
Şimdiki halde Kuruçeşmede kâfi miktarda kok ve maden kömürü vardır. Diğer taraftan E.T.T. İdaresinin yetkilileri de İdarenin elinde on günlük kömür bulunduğunu söylemektedirler. Bu stok, fırtına İhtimali göz önünde bulundurularak yapılmıştır.
Denizyolları İdaresi İse kendi vasıtaları ile ihtiyacını temine çalışmaktadır.
Konyada komünizm aleyhinde bîr toplantı Konya 16 (Akşam) — Yüzlerce genç, ellerinde «Kahrolsun komünizm» cümlesi yazılı tahta afişler olduğu halde, büyük bir miting yapmışlar; mütaakıben Atatürkün heykeline giderek çelenk koymuşlardır.
Gl. Ali thsan Sabis’in affına karar verildi
Ankara 16 — Meclisin bugünkü oturumunda emekli general Ali İhsan Sabis’in, İstanbul Sıkıyönetim mahkemesindeki cezasının hukuk! neticeleri birlikte affına dair ûlftn tas&rl müzakere edilmiş ve bu cezanın neticeleri 11e beraber affına karar verilmiştir.
ReMÜlâhır a — Kısım 102
İmsak. Gû Öğle İkindi’ Ak. Yıt(ı
E. 11,30 1,10 6.44 9,39 12,00 1.32 V. 5.14 fl.54 12,28 15,23 17.45 19,15
Tütün ziraati ve satışları hakkında soru
Ankara 16 — Demokrat Parti milletvekillerinden Muğla milletvekili Nuri Özsnn, bugün tütün ziraatı ve satışları hakkında Başbakan tarafından cevaplandırılmak üzere Büyiik Millet Meclisi Başkanlığına bir sözlü (soru takriri vermiştir.
kuuu İnşaatı da ihale edilmiştir. Bu pavlyon açılınca Haseki doğum servisinin yükü hanniyecektir.
B. M, Kemal öke, hastanede etüv yok diyor. Halbuki eskldenberl hastanede etüv mevcuttur.»
Aynı maksatla fikrini sorduğumuz belediye «ağlık İşleri müdürü doktor B. Celâl Muhlddln Duru bize aynı şekilde cevap verdi.
Hastane sertabibi ne diyor?
Haseki hastanesi sertabibi Dr. Yusuf Hikmet Oktar, operatör M. Kemal öke'nln iddiaları etrafında «unlan söylemektedir:
— Sayın operatör M. Kemal ökenin İddiaları tamamen yersizdir. Hastanede 1645 senesinde 38,000 lira masrafla tesis edilmiş bir tebhlrhanemlz vardır ve halen mükemmel evsafta İşler bir vaziyettedir. Bu tesisat değil hastanemizi, daha büyük bir hastanenin dahi İhtiyacım karşıhy3b!lecek bir durumdadır. Buna göre, bazı eşyanın tebhlr edilmek üzere kilometrelerce uzaklara gönderildiği varit olamaz.
Hastanemizin yatak vaziyetine gelince; 340 yatağımız vardır. Bunları» 222 sİ Tıp fakültesi klînllderinde, 113 yatak da belediye servisinde dlr. Burada bir yatakta iki hasta yatırıldığı vâki değildir.
Doğum kısmımız İse 50 yataklıdır. Bu kısım ihtiyacı tam mânaslyle kar-şılıyamamaktadır. Çünkü şehrin her tarafından vakitli vakitsiz ve derhal yatırılması icabeden doğum hâdiseleri gelmektedir. Bu hal dolaylsiyledir kİ yalnız doğum kısmımızda bazen bir yatakta iki doğum hastası yatır-'’ mak zarureti hasıl olmaktadır. Mamafih bu büyük İhtiyaç vali ve belediye reisimiz tarafından göz önüne alınmış ohıp, önümüzdeki ay içinde 150 yataklı yeni bir doğumhanenin temel atma merasimi yapılacaktır. Bu İş için lâzım gelen para da temin edilmiştir. Bu şekilde bu İhtiyaç da tamamen bertaraf edilmiş olacaktır. Hastanemizde kedi, köpek ve saire dolaştığı baklandaki «özleri mantıksız bulunun. Kim arzu edeîse. gelişi güzel bir «aatte hastanemizi ziyaret ’ ederek bu İddiaların tamamen yersiz olduğunu müşahede edebilir.»
C. H. P. Muradiye ocak kongresinde İstanbul milletvekili operatör M. Kemal Öke'nln Haseki hastanMİ Saikındaki sözleri büylik akisler yapmıştır. Bu hususta malûmat almak üzere dün Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü Dr. Faik Yargıcı ile görüştük. Bağlık müdürü aşağıdaki İzahatı verdi:
— cHaseki hastanesinin yeni dört kârglr binası, bir de caddenin öteki tarafında eski binalardan hariciye servisi vardır. Bunların durumu İyidir, Ayrıca bunların arasında ahşap pavlyonlar mevcuttur. Bu ahşap papyonlarda evvelce çocuk, asabiye, göz, kulak, intaniye, karantina ve dahiliye servisleri vardı. Şimdiki başhekim B. Yusuf Hikmet buraya tâyin edildiği zaman İdare, eczahane ve hekimlerin yemekhanesi için kullanılan ve iyi durumda olan binayı boşaltarak bunları bahçedeki ahşap binalara nakletti, İdare blnuana d* dahiliye ile çocuk servislerini yerleştirdi. Geri kalan ahşap binalar yıktırıldı. Yıktırılmayan 3 ahşap binanın da hastalarla alâkası tamamen ka-sildl. Ahşap binaların kullanıldığı zamanlarda bunların harap vaziyetini gören vali B. Lûtfl Kırdann gayretüe hastaneye 100 yataklı ilâve bir pavi-yonun inşasına başlanmıştı. Bu bina ya kında tamamlanacak tır.
Bu yıkılan pavlyonlar kullanıldığı zamanlar altlarından lâğım suları akar, kediler, köpekler dolaşırdı Esasen bu sebeple bunlar yıktırılmıştı. B. M. Kemal burayı her halde bir yıldır gelip görmediği İçin yeni durumdan haberdar değildir.
Estd pavlyonlar yıkılınca kadın İntaniyesin! kapadık. Bu servisin hastalarını şimdi Beyoğlu hastanesi alıyor. Göz ve kulak servislerinin İse poliklinik yapıldığı İçin hastası azdı. Bunlar icabında caddenin öteki cihetindeki binada yatırılıyor. Bu hususta d var hastanelerden de istifade edilmektedir.
Bu hastanede üniversitenin de 3 paviyonu vardır. Doğum servisindeki hastalar zaruret oldukça hâlâ ikişer ikişer yatırılmaktadır. Müracaat e-denlerln çevrilmemesl için böyle hareket ediliyor. Bunu da nazarı İtibara alan vali B. Lûtfl Kırdann hlmmetlle Süleymanlyede 50 yataklı bir doğum evi inşasına başlandı. Buranın ikinci

14 Amerikan harb gemisi îzmiri ziyaret edecek
İzmir İÜ — İlkbaharda 14 Amerikan harb gemisinin Akdenizde manevralar yaptıktan sonra limanımıza gele-eegl ta bir hafta, on gün kadar ka-
lacagı söylenmektedir. Amiral Con-nally de filo ile gelecektir.
pmmnmamraıınıtmıhınnun mmımııoır
B O R S A 1
İstanbul BOTsasının 16/2/1948 Halleri
ÇEKLfR
Londra. 1 Sterlin Kapanış 113858
Neır - York 100 Dolar 280.—
Parla i 00 Fransız 1. 1.3060
Cenevre 100 İsviçre f. 85.7270
Amsterdam 100 Filorln 105.5468
Brüksel 100 Belçika f. 8.3587
Prag 100 Çeko kr. 5 60
Stokholm 100 İsveç kr. 77.6860
Lizbon 100 Eakudes 11.2495
ESHAM VB TAHVİLÂT
% T Faizli Tahviller
Sivas - Emim m 1 20.20
g1Ta3 - Erzurum 2-? 19.85
1941 D»mlryolu I 20.35
1941 Demiryolu II 21.40
1941 Demiryolu m 21.—
MIHI Müdafaa I 20.55
Milli Müdafaa II 21.25
Milli Müdafaa m 20.10
Milli Müdafaa TV 20.30
% 6 faizli Tahviller
Kalkınma I 95.40
Kalkınma II 95.75
Kallunma IH 95.80
1941 Demiryolu VI 95.75
% 5 faizli Tahviller
1933 Ergani 22.40
1088 İkramiyell 21.10
Mili! Müdafaa 20 60
Demiryolu TV 95 40
Demiryolu V . 9C.—
Anadoitı Demiryolu Grupu
Tahviller 1 - 2 102.—
Hisse senetleri % 8 54.25
Mümessil «enet 72 50
SARRAFLARDA ALTIN
Gulden Sıittş 37 15
Türk lirası 39 30
Sterlin 6-> -t|
Külçe
Reşat 4

17 Şubat 1İK8
AKŞAMDAN AKŞAMA
İskân siyasetinin ilk ciddi adımı
İskân siyaseti diye bir siyasetimle yoktu. Ankar-dan dönen tûtfl Kır darın beyanatına bakılırsa. bu sahada ilk adımı atıyoruz. Muvaffakiyet dileriz.
Şimdiye kadar durum şuydu:
1 — Eski ahşap mahalleler yı-
kıldıkça yerine harbden evvel ol-dı ğu gibi beton mahalleler yapılamıyordu. Halbuki zaman da, Belediye faaliyetleri de hep o ahşap mahalleler aleyhine çalışmaktaydı. Şehirde bina adedi azalmıştır. .
2 — Halbuki nüfus çoğalmıştır. Müstahsili koruma siyaseti, mücerret söz olarak, iyi bir siyasettir. Fakat tatbikatta bir çok cihetlerden kötü neticeler verdi. Müstahsildir diye himaye edilen kasabalı mutavassıtlar, zenginleşince yerlerinde oturamaz oldular, İstanbul» vâfir miktarda göç ettiler. Burada binalar alarak, arsalar alarak kendilerini tekaüde çektiler; safayı hatır taraflısı oldular.
İstanbuMa arsalar mantıksız şekilde fırladıysa, İslanbulun kendi kendini bu lüzumsuz göçe karşı müdafaası kabîltndendir. Bazen tabiat ve eşyanın da zekâsı kaydediliyor. Bu arsa fırlaması o kabildir dense hata olmaz Sanki lisanı hal i!e: «Ey iiç beş kuruş kazanan kasabalı! Senin bu lü-küs hayat içinde saadetin değil, bedbahtlığın bahis mevzuudur. Yerinde otur, orada iş yap ve bahtiyarlığını baba topraklarında ara... İstanbulun hay huyuna karışma! >• demek istiyor.
Biz devam edelim mevzuumu-ea:
3 — Yukanki maddede görüldüğü gibi evler azalmış, halk çoğalmıştır, Bunun bir de tanzim aksaklığı tarafı var: İstanbulun civarındaki sayfiye köylerinin evleri «yaza da yeter, kışa da yeter» bir haldeyken, yazlıkçıla-*m emrine kilitli tutuldu. Şenelt kiralar üzerine baskı konulmuşken yazlık kiralar hemen hemen tamamUe serbes bırakıldı. Öyle oldu ki, bazılarının garsoniyerleri ile birlikte emirlerinde üç İkametgâh var, bazılarının hiç yok.
4 — Yeni yapılan binalar hep pahalı esaslar üzerinedir: «Hava parası almıyoruz, ayda 250 lira, üç seneliği peşin. Üç oda, bir mutfak, duşu da var, banyosu konulamadı.» Yahııt: -.Bankamız ucuza mal etmiştir, emsalinden mükemmeldir. Bu haıcı&lem binayı .32000 liraya bırakıyoruz. Gerçi şehir merkezlerine çok uzak, yolu da henüz yapılamadı, fakat yapılır.»
Bu mevzua kuşbakışı bir nazar atmak istiyorsunuz; şu malûmatı veriyorlar; îstanbulda 6 bin aile evsizdir, derhal eve ihtiyaçları olan bu kadardır. Uzun yıllar kimse ev değiştiremediği için, evler bol’aştığı takdirde pek çok kimse de işinin daha yakınma taşınmak yahut kendine daha elverişli binaya geçmek isteyecektir.
İşte bu vaziyetlerde bulunduğumuz 1943 yılında — tahminlere nazaran — bin kadar hususî mahiyette ev yapılmaktadır. Bu bin ev, son maddede anlattığımız pahalı esaslar İçindedir.
Simdi, Vali Ankaradan avdetinde halk tipi 1000 evin de yapılacağını bildiriyor ki, orta halli ve fakir sınıfın asıl isine yarayacak olan bunlardır. Elbette henüz. gecekondu tipi er il e mücadele edecek duruma gelemiyeceğiz. Zira, umumi vaziyet anlattığımız gibidir. Bununla beraber, atılması iktiza eden adımların en ciddilerinden biri atılmış bulunuyor.
. fVd - Nü)
Hastane asistanları röntgen kursu görecekler Anadolu şehirlerinde, bezi hastanelerde röntgen cihazı mevcut olduğu halde mütehassıs bulunmadığı İçin bu vasıtalardan İstifade edilememektedir. Bu hail nazarı dikkate alan Safilik ve Sosyal Yardım Bakanlığı, nıütehaaau olarak yetişmekte olan asistanların Cerrahpaşa hastanesinde toplu olarak röntgen kursu görmelerini kararlaştırarak bu hususta alâkalılara gereken talimatı vermiştir. 0u kursa iştirak edecek asistanlar dahiliye, hariciye, genel sağlık, çocuk hastalıkları ve bevliyede ihtisas yapanlardan seçilecektir Kurs devamlı surette faaliyette bulunacak ve altışar aylık devrelere ayrılacaktır.
Bin yatak için 11,396 hasta!
Verem hastalan sıra bekliyorlar!
Veremlilerin sayısı gittikçe artmaktadır. Hasta sayısı o derece fazlalaşmıştır kİ kanunen veremli olduğu İhbar edilen veya bizzat gelip hastalığını söyleyenlerin tedavi altına alınarak hastalığı muhitlerine bul aştır-malarının önlenmesi İcabeti İği halda şehrimi» sağlık teşkilâtı artık bir şey yapamas hale gelmiş gibidir.
İstanbulda resmi ve hususi tedavi müesseselerindekl yatak sayısı bini bulmamaktadır. Buna mukabil tedavi edlLmek üzere yalnız şehrimiz Sağlık müdürlüğüne 1947 yılında müracaat eden veremlilerin yekûnu 11398 dır.
Verem hastalığının tedavisinde tatbik dilen en başarılı usulün evvelâ hastalan tecrit ederek sirayet İmk&r.-larmı bertaraf etmek iken şehrimizde müstakil bir verem hastanesinin olmaması yüzünden hastalara anca it sıra beklemek İçin sabır tavsiye edilmektedir. 15 aydır 3ira bekleyenler vardır. Vaziyet gittikçe vahamet kea-bettlğlnden alâkalılar Sağlık Bakanlığına bir rapor göndererek bu feci hale süratle çare bulunmadığı takdirde neticenin korkunç olacağını bildirmişlerdir. Bununla beraber Bakanlığın bütçe darlığı sebeblle bu hale kati bir çare bulacağı ümit edilmemektedir.
C. H. P. Şişli ocağının toplantısı
C.H.P. Şişil merkez ocağı başkanlığından: Ocağımıza kayıtlı üyelerin 7 şubat salı günü saat 19 da ocağımızın Nlşantaşındokl merkezinde yapılacak olağanüstü toplantısına teşrifleri önemle rica olunur.
Devlet operası
Açılış hazırlıkları tamamlandı
Ankara Devlet Operasının 28 şubat cumartesi günü açılması İçin hazırlıklar tamamlanmıştır. Programda opera eseri olarak B. Ahmet Adnan Sayırunun Kerem adlı operasından da bir sahne vardır. Cumhurbaşkanlığı FUftrmonl orkestrası ve Devlot Kmıservatuvarı korosu bu esere iştl-râk edecektir.
Solistler Ayhan Alnar ve Aydın Gün’dür. Kerem'I bestekârı İdare e-decektlr. Operanın açılış töreni münasebetiyle Cemal Reşit Rey'ln senfonisi de 11le defa olarak kendi idaresi altında çalınacaktır, ülvl Cemal Erkin en yeni bir eseri olan keman vc orkestra konçertosunu Devlet Kon-servatuvarı profesörü Llko Anıar çalacaktır, Kâzım Akses de orkestra İçLn yazdığı Baliade adlı eseriyle resme Utlrâk edecektir.
İstanbul vilâyetinin 15 günlük sıhhî durumu Son on beş gün zarfında vilâyetimizde göl-ülen bulaşıcı hastalıkların listeleri tanzim edilerek Sağlık Bakanlığına gönderilmiştir. Bu listelere göre şubatın birinci gününden on beşine kadar birisi vilâyet haricinden gelmiş olan S tlfüslü, dokuz tlfolu. üç paratlfolu, 14 difterin, 5 menenjltll. be? kızıllı, be? kızamıklı, iki de şar-bonlu hasta bulunarak tedavi altına alınmıştır.
Mevsim itibariyle hastalık'arm en çok görüldüğü aylarda bulunduğumuz İçin miktarlar pek fazla görülmemekle beraber sağlık müdürlüğü difteri, tifo ve tifüs hastalıkları hakkında yeniden bazı tedbirler almıştır. Müdürlük mevcut ekipleri bilhassa Şüpheli semtlerde esaslı şekilde hasta aramağa memur etmiş ve doktorlarını kontrollara çıkarmıştır.
Büyükdere fidanlığına getirilecek mütehassıslar Vilâyet Büyflkderedekl Fidanlık ve îhtlsas okulu İçin kalyadan iki mütehassıs getirtmeğe karar vermiştir. Birisi çiçekçilikte diğeri fldnncılıkta İhtisası olan bu zatların memleketimize getirilmesi lçjn gereken formaliteler ikmal edilmiştir. Mütehassıslar üçer yıl şehrimizde kalacaklardır. Bunlara verilecek maaş miktar: ayda 280 şer lira olacaktır.
Diğer taraftan vilâyet, Büyü ka da yollarına dikilmek ihere yeni cins bir ağaca alî fidanların ithal edilmesine teşebbüs etmişse de İtalya ile döviz meselesinde anlnşılemadığıııdaıı bu mümkün olmamıştır.
Geçen akşam bir dostum Ses Tiyatrosuna gitmeği teklif etti. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse evde, soba başında,oturmağı tercih ederdim. Bunu dışarının soğuğuna, kendi neşesizliğime atfediyorum. Fakat dostumun hatırından çıkmak mümkün olmadı. Yarım saat sonra yola koyulduk. Evden çakar çıkmaz yüzümüzü ve vücudumuzu kamçıhyan dondurucu rüzgâr, yerlerin ve etrafın ıslaklığı keyfimi büsbütün kaçırmıştı. Soba başını örtüyordum. Evden çıktığıma pişmandım. Yolda ancak havadan şikâyet etmek için konuştum. Böyiece tiyatroya geldik. Suratım büsbütün asıktı.
Kısa, fakat oynak bir uvoıtiirden sonra perde açıldı. Biz de (Fulya Bar) isimli eseri seyretmeğe başladık. İlânlarda, bu esere, emsali gibi (rö-vü - operet) İsmi verilmiş. Rövü başka şeydir, operet başka. Şu halde bu iki ismin birleştlrİlmesindeki mânayı bir türlü anlıyamıyorum
Bu Ikl kelimenin bir araya getirilmesiyle maksat çok dekorlu, bol dans ve kostümlü, yani (büyük temaşa-lı) — zira bu gibi eserlere Fransada operette 1 grand speetaele denir — bir opereti vasi fi andırmaksa . bu nevi eserlere daha uygun bir İsim bulmak gerek.
İlk tablo blı bar, ( Fulya Bor) ın kapısıydı. Genç ve süslü çiftler dans ederek buradan giriyorlardı. Bu gibi eserlerin perde açılışında görünmesi mutat olan d is kapağından çok yukarıda kalan siyah saten entarili, hanım mendili kadar ufak ve danteli! önlüklü hizmetçi kızlarla — tahminim hllâfın—karşılaşmadığıma doğrusu memnun oldum. Bir kö?ede, güler yüzlü, cana yakın, hoş sohbet bir kestaneci (Osman Alyauak) mangalı başında kestano satıyordu. İçeriden bir ses geldi. Bu sesin kime alt olduğunu hemen anlıyan tiyatro müdavimlerinin do alkışlan koptu. Kop-nnslyle, eserde Mikrop Ali, hakikatte Zeki Alpan İçeri girdi. Kahkahalar da başladı.
Bir nüdidet sonra neşesizliğimden, asık çehremden eser kalmadığının farkına vardım. Ben de herkes gibi gülüyordum.Oyunun sonuna, kadarda durmadan kahkaha ile güldüm.
3u yazıya başlarken sîzlere (Fulya Bar) ın mevzuunu anlatmağa karar vermiştim, Simdi görüyorum ki buna imkân yoktur- Zira ortada anlatılabilecek bir mevzu hemen hemen yok gibidir. Varsın olmasın!.. Ne çıkar!...
İşte, inceliği, zarafeti, telâffuzunun mükemmeliyeti, edalarının doğruluğu İle tam bir !eune premler olan Renan Fosfnroğlıı. Biraz daha sesi olsa, ve yahut orkestra biraz daha yavaş çalsa pek hoş bir tarzda söylediği şarkının hiç bir kelimesini ka-çırmıyacağız. Kenan çok takdir edilen. cok sevilen kıymetli bir sanatkârdır. Hemen hemen her zaman nankör olan genç âşık rollerinde semDatlk olmasını blîlycr. Bıı İse bence büyük bir meziyettir.
İşte, her elin bir değil, birkaç adım birden İleri atan ccnç bir İstidat: Rauf Ulukut... • Hacıağa. Peltah rolünde, Rauf alkışlarla karşılanıyor, kahkahalar koparttıktan sonra gene alkışlarla sahneyi terkedlyor.
Raufun başlıca meziyeti son derece sevimli olmasıdır. Belki komikliği biraz yontulmağa. Inceltllmcğe muhtaçtır. Fakat buna mukabil doğrudan değruya halka hitap ve her zaman tanı bir İsabet kaydetmektedir.
işaret memurları
Üç noktaya daha işaret memuru konacak
Nişantaşında Dörtyol ağzının nakil vasıtaları için çok tehlikeli bir vaziyete geldiğini ve kısa bir zaman içinde ölüm ve yaralanma kozalarmış vukua geldiğini yazmıştık.
Bir İşaret memuru İkamesi lüzumu etrafındaki dileğimiz! dikkate alan emniyet nı&dürliiğil şehir İçinde mevcut nokta yerlerine üç tane daha ilâvesine karar vermiştir. Bu karar, bugünden İtibaren tatbik edilecektir. Yeniden nokta konacak yerler şunlardır: Nişantaşı Dörtyol ağzı, Taksimde Cumhuriyet gazinosunun köşesi, Büyükpos i »haneden Divanyoluna uzanan caddenin başı.
A K e A M
EEE Tiyatro ha hinleri^—
ı.— ------------1---
Ses Tiyatrosunda
Tablolar, danslar, renkler birbirini taklbedlyor, karışıyor, yanıyor, sönüyor, parlıyor. Hikmet Karagözlünün okuduğu güzel bir valsl dinliyoruz, onu salıncakta görüyoruz. Etrafında periler gibi uçuşan kızlar var. Renan Fosforoglu gelip sâlıncağı sallıyor. Galiba Renan, yani piyeste Mukadder, Hikmetin temsil ettiği Emelin kocasıdır. Mukadder bir bar km (İnci Tezcan, bravo, çok terakki var) na karsı olan meyline-uyarak evini terketmlş, şimdi de karısının salıncağını sallıyor. Hayır, bu hakikat değil, Emelin bir hülyasıdır... Sonra, Tevhit Bilge — Aziz Basmacı çiftinin girmesiyle, hele Vahyi Özün de onlara katılmaslyle çılgınlığa vaTan neşeli bir hava ortalığı kaplıyor. Kahkahaların biri bitmeden diğeri başlıyor. Sanki elektrikle dolu gibi Tevhit, her seyirciye nüfuz ve tesir eden neşe dalgalan saçıyor. Başında İşlemeli mavi takkesi, omuzundan bir nişan kordonu gibi İnen kırmızı kurdelâsı, beyaz gecelik entarisiyle Vahyi, yani şibl şlb! sünnet olacak. Vahyinin o derece hoş, o derece tuhaf buluşları var kİ gülmekten katılmamak elden gelmiyor. Sakın Aziz Basmacıyı onlardan aşağı kalıyor sanmayınl Aziz Basmacı seri hareketli, dinamik edalı, ölçülü, müessir bir komik sanatkârdır. Tevhitle beraber. ateş rengi kadın elbiseleri giyip sözüm ona İngilizce söyledikleri düet unutulmaz bir numara teşkil ediyor.
(Fulya Barı) ın en hoş tarafı ve muvaffakiyetinin sim. çok süratli bir tempoda oynanmasıdır. Sahneler, meclisler, şarkılar, danslar, perdeler âdeta çılgın bir seyir takibetmekte-dlr. Esasen böyle olması lâzım. Diğer bir meziyeti de (günlük olaylar) pek az bir yer ayrılmış olmasıdır. Zira perde önündeki bu gibi kinayelerden, şikâyetlerden halk bıkmıştır zannediyorum.
Fakat hiç şüphesiz kİ temsilin en büyük muvaffakiyeti dansların v« elbiselerin çokluğundan, güzelliğinden, içler açn renkler, baş döndüren tempolardan ileri gelmektedir. Bunun İçin da pek genç ve henüz pek miiptedi dansör ve dansözlere birkaç ay zarfında hayret verici terakkiler kaydettiren ve muvaffakiyete kadar götüren madam SeakoAksesl ayrıca tebrik etmek İsterim, tklncl perdenin açılışında ve, kendisinin İştirakiyle İcra edilen aonunıfekl danlar cidden mükemmeldi. Elbiselerin de madam Seska Aksestn nezareti altında yapıldığını öğrendim. Anlaşılıyor kl bu güzel dansöz ve mükemmel bale hocası aynı samanda zevk sahibi bir ressamdır. Zira elbiselerin renklerindeki İnsicam veya zıddiyet cidden ancak bir sanatkâr ressamın görüş mahsulü olabilir.
Kıymetli bestekâr Karlo Kapo-çetll'yl ve İdaresindeki musikişinas topluluğunu unutmamak lâzımdır. Manuel de FalLa'nın ■ bir eserinden tâ kasap havalarına kadar her parçayı mükemmelen İcra ederek esere hakiki temposunu veren onlar değil mİ?
İçte böyiece renkler. ışıklar, nükteler, danslar, rengârenk elbise ve kıyafetler. parlak dekorlar karşısında can ve yürekten iştirak ettiğim kahkahalar arasında üç saatimi pek hoş geçirdim.
Bıınu burada kaydetmeği Ses TI-vatosuna karşı bir borç, karilerime kar*ı da bir vazife bildim. Zira tiyatrodan çıkarken sıkıntılı düşünce-
Rokfeller müessese s i temsilcileri Atmaya gittiler
Üç gilndenberl şehrimizde bulunan Amerika Rokfeller Fondeyşln mensubu doktorlar dün uçakla Atlnaya hareket etmişlerdir. Misafirler, Yeşilköy hava meydanında başta şehrimiz sağlık müdürü doktor Faik Yargıcı olduğu halde diğer sağlık nen-supları tarafından uğurlanmışlardır.
Rokfeller müessesesl mümessilleri, şehrimizde kaldıkları müddetçe bilhassa sağlık müesseselerlmlzdekl İstatistik ve grafiklerle meşgul olmuşlar ve az vasıta İle çok Iş başarıldığına İşaret ederek memleketimizde verimli bir sağlık çalışmasının mevcut olduğunu ve bundan mütehassis olduklarını belirtmişlerdir.
Evvelki akşam Taksim belediye gazinosunda Sağlık ve Sosyal Yardım müdürü doktor Faile Yargıcı Amerikalı doktorlar şerefine bir ziyafet vermiştir.
Karanlık sokaklar
Bu yıl hepsinin aydınlatılması kararlaştırıldı
Vilâyet makamından mahailât muhtarlıklarına gönderilen tezkerede bu yıl bütün karanlık sokakların tenviri kararlaştırılmış olduğundan, İhtiyaç listelerinin derhal hazırlanıp gönderilmesi bildirilmiştir. Muhtarlıklar da mıntakalarındakl karanlık sokakları tesblt etmeğe başlamışlardır.
Eminönü kazası, merkez ve bucak müdürlükleri emrinde çalışan bütün mahalle bekçilerine, birer kat elbLse kayış, elektrik feneri, dolak, ayakkabı tevzi edilmiştir. Pelerin, muşamba, tabanca da verilecektir. Az ücret alanlara zam yapılacaktır. ,
Şfmdillk Rauf kohkaha konntmasini biliyor. Eminim kl yakında güldürmesini, hattâ tebessüm ettirmesin! de kalmamıştı. Havanın, rüzgârın __ mükemmelen bilecektir. Bu «Hacı-ı ğukluğu, yerin ıslaklığı, yolun çamıı-ağa. Fettnhın (Fulya Bar) artistle- ru bile bana ftde‘a ho? göründü. Mü-rinden Eleniça isminde bir sevgilisi (balağa ediyorum zannetmeyin. Tec-var, Eleıılça’yt Aylft Karaca pek gü-| rühe etmek elinizde...
«el oynuyor. Hele danslar mükemmel. Ekrem Reffd Ren
erimden, mağmum çehremden eser
80-
Büyükada sanatoryomu
Bflyttkada sanatoryumunun sahibi tarafından başkasına devri kararlaştırılmıştır. Müessese, yeni sahibi tarafından tekrar faaliyete geçmeden evvel bir tasfiye devresi geçireceğinden mevcut hoştalar çıkarılmaktadır. Henüz tedavi görmekte olan hastala-laruı çıkarılması İyi karşılanmamışsa da bunlar kendi paralarlyle tedavi olduklarından kolaylıkla yeni bir mü-esseseye yerleşebileceklerdir.
Halen 60 yataklı olan sanatoryum yeniden faaliyete geçince 50 yatak olacaktır.
Otobüsler
Nişantaşı - Beyazıt hattına beş otobüs daha verilecek
E. T. T. İdaresinin tsveçe ısmarladığı 50 otobüs şehrimize peyderpey gelmektedir. Bundan 10 gün Önce gelen be? araba henüz çalışmağa başlamış olmamakla beraber bunların Nişantaşı - Beyazıt ringine verilmesi tekerrür etmiş gibidir.
Diğer taraftan lsveçten bugünlerde yeniden B, on be? güne kadar d» 5 araba, yani ceman on araba daha gelecektir. Yetkili çevreler, bu on otobüsün yeni İhdas edilecek şişil - B6-yazıt hattında çalışmasını muhtemel görmektedirler.
Üniversite son sınıf öğrencilerinin trenlerde seyahati
Devlet Denizyolları şebekesinde grup halinde seyahat eden üniversite son sınıf öğrencilerine yüzde doksan beş tenzilât yapılmaktadır. Bu tenzilâttan sadece Üniversite öğrencileri İstifade ettiği İçin üniversiteye dahil olmıyan yüksek okullar Öğrencileri bundan İstifade edememekte İdiler. İdare yüksek okullar son sınıf öğrencilerinin de bu tenzilâttan istifade etmelerini kararlaştırmıştır. Şubatın 15 İnden İtibaren bu kararın tatblkı-na başlanmıştır.
Diğer taraftan son sınıfta bulunan üniversite öğrencilerinin trenlerde tamamen parasız seyahat etmeleri İçin bir tasarı lıazırlaıunaktadır. Bu tasarı kanuniye! kesbedlnce ünlveısita ve yüksek okullar öğrencileri grupları parası» seyahat edeceklerdir,
Sahife 3
Memleket yolları
Profesör Pallin, Anadoluda tetkikler yapmağa gitti
İstanbul Teknik üniversitesi yollar ve münakale kürsüsü profesörü H.N. Pallinjla doçenti yüksek mühendis Faruk Umar ve İki de asistan, memleketin yollan ve münakalesi mevzuundakl çalışmalarının bir safhası olan Anadolu seyahatine çıkraış-lardır. Bu mütehassıs heyet Ankara | üzerinden İskenderun» gidip, halen' yapılmakta olan yolların bağlantı noktası olan bu yerde çalışıp Amerikalılarla temasa geçecekler, ayrıca bütün Batı Anadoluda da tetkiklerde bulunacaklardır.
Memleket münakalesi ve yoltan üzerinde mühim bir etütle neticelenecek bu seyahate İlgili çevrelerde ehemmiyet verilmektedir.
İSTANBUL HAYATI
Kabilse birer de kürk verelim
Hizmetçilere ev işlerini öğretmek üzere geçen sene Çalışma Müdürlüğü tarafından İstanbulda bir kurs açılmış. Buraya devam edenlere birer çift ayakkabı, birer kat elbise ve günde 50 kuruş harçlık verilmiş.
Kurs bittikten sonra Çalışma Müdürlüğü burada iş öğrenip yetişen hizmetçileri birer aile yanma yerleştirmek istemiş, fakat ortada kimseyi bulamamış. Meğer kursa devam edenler, hiz-metçüJk yapacak vaziyette olmı-yan aile kadınlarıymış.
Verilen malûmata göre şimdi Belediye de bir hizmetçi kursu açmağa karar vermiş. Çalışma Müdürlüğünün açtığı kursun âkıbetl gözönünde tutularak Be- 11 tediyenin kursuna daha sıkı ka- Q çıtlar konulacak, bu kursa gir- q_ mek İsleyenler hakkında esaslı tahkikat yapılacakmış. Anlaşılıyor ki kurstan çıktıktan sonra O hizmetçilik yapmıyacak vaziyet- j-te olan aile kadınlan kabul edil- o miyecek. ■=
Yanlış, çok yanlış bir düşünce. *— Böyleleri için yapılacak masraf- P tan kaçınmak büyük bir hatadır, sakın ha!.. Kabilse, kursa deva-"1 ® edecek bayanlara birer de kürk J-manto, ipekli elbise, naylon ço- M— rap, şık iskarpin, zarif şapka ve- >» rllsln ve müracaat eden her ba- -O yan kayıtsız şartsız kursa kabul "O edilsin, bu sayede bayanlarımızın (D hepsi ev İşi öğrensin ve iş yapmanın zevkini tatsınlar. Evinin Q) İşini kendi elceğlzile gören ev ka- Jr dmları yetiştirmek, hiç şüphe yok kl sinema, salon, gezinti, lüks tuvalet düşkünü bayanlar İçin hizmetçi yetiştirmekten çok daha faydalı, hayırlı bîr İştir. Kursa heve3 eden karısına hissettirmeden oradaki masraftan ödemeğe hazır nice erkekler var.

Yanlış hesap
Yanlış hesap Bağdad’dan döner, derler. Doğrudur. İstanbul Belediyesinin yanlış bir hesabı da Bağdada kadar gitmeden. Şehir Meclisinden geriye çevrildi. Geçenlerde Belediye, kati lüzum hası] olmadıkça şehirde yeniden fırın açılmasına müsaade etmemeğe karar verdi.
Fırmcıiann kendi aralarında tröst yaptıktan ve gizil anlaşma İle bir kışım fırınlan kapatarak ekmekler üzerinde türlü hilelere saptıkları meydanda İken fırıncıya para kazandırmak niyetile, yeni fınn açılmasına mâni olmak, halk aleyhine bir gayretkeşlikten İbaretti.
Bereket versin Şehir Meclîsi bu işi ehemmiyetle ele aldı, tröst hilekârlıklarının önüne geçmek üzere fırın açmak İsteyenlerin serbes bırakılmasına karar vermek suretîle Belediyenin "büyük hatasını tashih etti. Allah ran olsun.

Vapur ücretleri
Gazetede hayretle olnıdum: Denizyolları idaresi Doğu ve Batı Akdeniz seferlerini yapan vapurların ücret tarifelerine yüzde 10 nispetinde zam yapmış. Bu zam, kömür fiatlerinin artmasından ileri geliyormuş. Bu hatlarda işleyen vapurlarla meselâ İstan-buldan İzmir'e giden yolculardan da zamlı tarife üzerinden ücret alınacakmış.
Temenni ederiz kl havadis yanlış olsun. Fakat doğru ise?.. Uzun söze lüzum yok, Başbakan yardımcısının son beyanatından şu parçayı tekrarlamak kâfidir:
«Bu bakımdan, vâki kömür zammı yüzünden mamul fiatlerinin, nakliye ücretlerinin va tarifelerin arttırılın aması esası kararlaştırılmıştır.»
Buna ne buyrulur?
Cemal Refik
ruyarların sürati
Birkaç gün evvel. Denizyolları tarafından Hollandaya ısmarlanan şa-hlr hattı vapurlarının süratlerinin, azaltılması için alâkalı firmaya müracaat edildi»! hakkında gazetelerd» çıkan havadisten haklı olarak üzülmüş. İdarenin bu hareketinin hatalı olduğunu belirtmiştim. Bilâhare alâkalı makam tarafından verilen malûmattan, bu havadisin gazetelere yanlı? aksettiğini; vapurların süratinin azaltılması İçin şantiyeye müracaat edilmediğini, ancak, limana girip çıkarken şehir hattı vapurlarının süratlerini azaltmaları İçin kaptanlara talimat verlldiğlul öğrendik ve memnun olduk. — Ce. Re.
17 Şubat 1943
Sahile 4
4 K Ş A M
MAHKEME KORİDORLA RINDA:
Şubat ayında yapılacak ziraat işleri
Dalgınlıkla şapkayı başıma giymişim!
£Ug^ln maİİ I tibaten *■■■■■■■■■*
SÜMER Sinemasında
CEHENNEMASA ATLILAR. ÇÖL HAYDUTLARI, KANUN HARİCİ HARP gibi hareketli ve heyecanlı sahnelerle dolu ve JOHN HALL ve MARGARET LİNDSAY’ln Binlerce figüranın iştlrakJle yarattıkları
Mücadele İşleri: Önümüzdeki mah-•ul senesinde akaçlarımızdan kail te-•e üstün ve İyi meyva alabilmemiz için mücadele İşlerine önem vermemiz lcab eder. Mücadelede yalnız bir bahçe değil, komşu ve civar bahçelerin de bu mücadeleyi yapmaları behemehal lâzımdır. Aksi takdirde mücadele İle temizlediğimiz bahçemize civardaki bahçelerden gene haşereler gelebilir.
Bu ay yapacağımız mücadele işlerinin başında meyva ağaçlarından kış ilâç! aması gelir, tiâç olarak OVİCÎT kullanacağız. Bu İliç ^suiu pekmez kıvam indidir. Rengi taze be tahin renginde, eskimiş İse koyu pekmez rengindedir (1).
İlAçlamada nispet %5 tir. Yani aşağı yukarı 10ü kiloya 5 kilo ilâç, başka bir deyimle 20 bardak suya bir bardak ilâçtır.
Alacağımız ilâcın miktarı ağaçlarımız m çokluğuna ve kullanacağımz Alete göre değişir. Ortalama 30 - 35 kûçiik ağaca bir kilo ilâç yeter. İlâcı pûlverkatör (piiskilrgeçl Ut kullanmak en iyisidir. Bu yoksa, flüt tulum-uıssı, bu da bulunmazsa bir sopaya bez sarıp bunu ilâca batırıp ağacın gövdesine giiselce sürmdldir. Tabtl yetişilebllen bütün dallara bunu tatbik etmelidir. Birine! iiâçlamadan 15 gün sonra ikinci bir ilâçlarım yapmak faydalıdır. İlâcın derimize fazla trmasına mâni olmalıdır, aksi tekdirde derimizi yakabilir, tlfiçiama yağmursuz zamanda yapılmalıdır, ilâçıamadsn sonra yağmur yağarsa tekrarlanmalıdır. Tomurcuklanmış ağaçlara atılacak ilâç nispeti % 3-4 elmalıdır. (Çiçeklere atılamaz.)
çam kese tırtılı mücadelesi: Bahçelerimizde bulunan çamlardaki çam kese tırtılı bulunan dalları kırmak hemen yatmalı veya gömmeildlr.
Mayıs böceği mücadelesi: Bu ayda ■Eyanını epeyce hissettirmiş olan bu haşere bilhassa marul Te salatayı ;ok •ever. Yeni dikilen flütlerin birdenbire kuruduğunu görürüz. Pideyi çekince elimizde kalır. Çünkü haşere fir'enln toprakla alâkasını kesmiş ve kökünü yemiştir.
Bu haşerenin vücudu beyaz, başı •andır, üç çift ayağı’ vardır. Vücudunun yan taraflarında küçük siyah noktalan bulıınur. En İyi mücadele toplamaktır. Yeni fide dikeceğimiz yerin evvelâ bu haşereden temizlenmesi şarttır. Dikkatli bir ameliye İle kati netice alınabilir.
Bütün mücadelelerde tek bahçe mücadelesi değil bütün bahçelerin mücadele yapması lâzımdır. Muvaf-fakıyetin sırrı budur. Onun için yaptığımızı etrafımızda yaptırmalıyız.
Şimdi diğer işlere g ilelim:
Çiçek işleri: Çiçek dlkUoeek yerlerin hazırtanması, bellenmesi, güb-relenmesl bitmiş olmalıdır. Sıcak ve ılık yastıklarımıza yazlık çiçek tohumlarımızı ay sonuna doğru dikebiliriz.
Leylâk, gül, hanımeli, erguvan ve bunun çibl süs bitkilerini dikebiliriz. Bilhassa ampelopsls denen yabani sarmaşık asmasının dik İmini ihmal etmem elidir. Yazın LAdo yüzme havuzunu süsleyen, Sarayburnu gazinosunu bir kat daha güzelleştiren, Aıı-kararun sıcaktan yandığı günlerde Tarım Es kanlığı binasını cennete
YOZûrt: Y. u. Mühendisi Muhip Artdtg çeviren hep ampeluprisitr. Duvarlarımızın kenarlarına bunlardan tedariki ihmal etmemaUyia. AmrHopslsln iki nev’l vardır, birinin yaprağı el gibidir, beşlidir. Diğerinin İse üçlü fakat yırtmaçlı değildir.
Sebze İşleri: Sebze dikilecek yerler hazırlanmalı, kellenmeli, gübreknme-lldlr.
Enginar fidelerlnl dikmemiş olanlar dilemelidirler. Evvelce dikmiş olanlar veya ertesi seneden sürenlerin dipleri açılmışsa kapamalıdır. Yazın dikilecek sebzelerin tohum yaktıkları hazırlanmalıdır. ,
Meyva İşleri: Dikimi bitirilmemiş ağaçların dilcimin» devam olunur.
Bu ayda her ne kadar ağaçlar bu-d anabiliri a de havaların bu aene anormal gidiş! bu İşi biraz daha sonra yapmamın lcabettfrmektedlr. Bilhassa henüz uyanmamış erik, badem, vesalr gibi ağaçlara hiç el sürmemelidir.
Diğer ağaçlar meselâ vişne, kayısı, şeftali budanablllr. Budamalarda uzun dallar kısaltılır. Kesilen yerlere eşi macunu ve buna mümasil şeyler sürmelidir, Gövdeleri d« tel fırçalarla fırçalamalıdır. Ağaçlara gübre verilebilir.
Bağ İşleri: Evvelce kirizması yapılmış olan yerler* çubuklar dikilir. (Çubukların Amerikan çubuğu olması daha muvafıktır.) Kirizma yapılmamış yere çubuklarımızı dlkmemellyiz. Bu ayda asmaların kabuklan koyulmalı ve bunlar yıkılmalıdır. Bağlara gübre verilebilir.
Kümes İşleri: Kümesler temizlenmeli, kireçle badana edilmelidir. Bütün kümes akşamı dışarı çıkarılarak gözden geçirlim el! eksikler tamamlanmalıdır. Kümes hayvs.nl arından çok yumurta alabilmemiz İçin kümeslerimizin alçaklığına Te havalanmasına çok dikkat etmelidir. Aks! takdirde onlardan bir şey beklememek lâzımdır. Dışarı çıkamıyan hayvanların eşlnebilmeleri için bir kaç sandık içine kül, kum kireç karıştırılarak kümesin bir köşesine koymayı ihmal etmemelidir. Kuluçka makinelerine yumurta komaya bajlıyablll-rlz.
Donlardan koruma: Çiçekleri gece dışarda bırakmamalıyız. Her hangi bir sebeple donda kalan çiçekleri sabahleyin güneşsiz bir yer. naklederek yapraklardaki donun orada eri* meşini temin etmelidir. Donda kalmış çiçek hemen İçeri alınmamalıdır Portakal, limon, mandalina ve ealre-nln üzerleri hasırla örtüimelidir.
Donabilecek nebatların da elde mevcut İmkânlarla örtülmesi lâzımdır.
(1> Mısır çarşısı içinde Zirai Donatım kurumun dan kilosunu (57) kuruştan temin edebilirsiniz.
İstanbul Tüccar Derneğinin aylık toplantısı
İstanbul Tüccar Derneğinin aylık toplantısı yarın saat 18 da Liman lokantasında yapılacaktır. Derneğin bu detakl toplantısı İngiliz lirası durumu ve para rejimimizle ilgili bir açık tartışma mahiyetinde olacaktır.
Azmi bey parlak derili çıplak kafasını avucunun içli® uçuşturarak gülümsüyor.
— Ne günlere kaldık? Hani, sokakta giderken ayağımdan kunduralarımı çatsalar hayret etmlyeceğim. Amma açıkgözler türemiş hal •
— Ne oldu, beybaba? Pabuçlarını mı aşırdılar yoksa?
— Hayır, işe tepeden başladılar. Gözden sürmeyi çekiyor herifler.
— Şapkayı nu çaldırdın?
— Baksana şu halime, evlâdım! Nezleden haraboldum. Eaşı açık gezmeğe alışık değilim. Rüzgârlı havada çıplak kafa ile bir saat dolaşmak canıma okudu.
— Delikanlılığın tuttu galiba.
— Delikanlıhğım tutmadı, zorla tutturdular. Vapura girdim, salon sıcaktı. Şapkamı çıkarıp kanapenin üst tarafındaki yere bıraktım. Vapur köprüye yanaşırken ayağa kalkınca ne göre-!dün evden çıkarken nasılsa şap-yim, bizim şapka yok. «Aman, ikayı unutmuşum, vapurda da o brel Şapkam ne oldu?» diye sağa dalgınlıkla başkasının şapkasını sola koştum, bulamadım. Kaşla başıma giymişim
göz arasında bizim şapka kadem bastı. Allah razı .
yolculardan biri; «Beyefendi! Herkesten evvel dışarıya çık da biletçinin yanında bekle. Şapkayı çaîan adam da vapurdan çıkacak tabii. Kapıdan geçerken yakalarsın» diye akıl öğretil.
— Yakalıyablldin mi ya?
— Sorma halimi. İskele verilir verilmez vapurdan fırladım, kapıda bilet memurlarının yanma dikildim. Gözlerim yolcuların başında. Geçenleri birer birer, dikkatle göz hapsine alıyorum. Kafam da soğuktan donuyor. Kalabalık arasında bir adamın başındaki şapka nazarı dikkatim! «elbetti. Yaklaşmca iyice bkatım ki benim şapka. Galiba herif de İşin farkına vardı, telâşla oradan sı-, vışmak istedi. Fakat bırakır mıyım? Hemen kolundan tuttum; «Bayım, şöyle kenara gel de seninle biraz konuşalım» dedim. «Ben seni tanımıyorum. Ne konuşacaksın benimle?» Gene yürümeğe zorladı. rDur, dedim. Agele etme. Ben de seni tanımıyorum amma başındaki şapkayı tanıyorum.» Herif sözüm ona sinirlenmeğe başladı, «Benim şapkamla senin ne alâkan var? işin yok da burada herkesle alay etmeğe mi kalktın?» diye homurdanarak yürürken elimi başına uzat tim; «Dur, efendi! Başındaki şapka beiıim şapkam. Ver de öyle git» dedim. «Aküm mı oynattın, be herif? İşimi bırakıp seninle mİ uğraşacağım* diyerek göğsüme bir dirsek muştası vurup koşmağa başlamaz mı? Tabii ben de arkasına düştüm. Hem koşuyorum, hem de; «Şu adamı yakalayın! Şapkamı çaldı, kaçıyor» diye haytan yorum. Ecri ü yakaladılar amma şapkayı almak ne mümkün? Polisler geldi. Herif ou sefer de: «Şu adamın hüviyetini alınız. Kendisinden davacıyım. Bana iftira etti» diye yaygaraya başlamaz mı? Yanır, hırsız, ev sahihini bastırır, derler ya, birim şapka hırsızı da o clns-,tenmiş, Polisler ikimiz! de karakola davet ettiler. Herif ona da yanaşmadı; «Benim çok isim var. Siz bu adamın hüviyetini, ifadesin! alınız, ben de biraz sonra ka-
rakola gelirim, dâvamı anlatırım., dlj’erek savuşmak İstedi. Meğer sabıkalının biriymiş. Karakolda Jş meydana çıktı, Şapkamı aldım amma nezle de beynime İşledi. Üstelik işi gücil bırakıp mahkemelere düştük.
Maznun AH suçunu İnkârdan vazgeçmiş, bu sefer de tevile ça-Jipyor.
— Ben bu İşi bilerek yapmadım, kazara oldu.
— O nasıl kaza imiş, ahbap?
— Nasıl olacak? Basbayağı kaza İşte.
— Anladık amma nasıl oldu bu kaza? Vapurda şu adamcağızın şapkası kaeara geldi de senin başına nu geçti?
— Yok beynhu. Şapkayı kazara ben alıp basıma giymişim,
— Demek basma şapka giydin de farkına varmadın?
— Ben şapkMiz sokağa çıkmam, efendi kardeşim. Fakat
Fedailerin Dönüşü
(The Vigllantes Returnsi
Emsalsiz RENKLİ SÜPER FİLMİ başlıyor. uu »im

sıntı
olsun,
NURİYE HANIM
eceli mevlidiyle Hakkın rahmettne kavuşmuştur. Allah gani gani rahmet eyledin.
Damdı Şiikrfi. kerimeleri Nlgflr, irfan
Mağazası
J. ANANİADÎ MAHTUMLARI
39 Yenlpostane Cad. İstanbul. Te): 20104
A. G. B. POPELLA Meşhur Fransız Poplini q a vır r* r\ İsviçre Yün
o A W C O KADTN KAŞKORSE ve KÜLOTLARI
GELMİŞTİR.
Cebiz için fevkalâde patiskalar, ketenler, havlular.
VEFAT
Cemal Nemlloğiunun , Hak-
kı ve Rıfta Lugal’m amcazadeleri kıymetli bahriyelilerimizden emekli TÜMAMİRAL SAİT HALMAN duçar olduğu hastalıktan kurtuia-mıyarak dünkü pazartesi günü vefat etmiştir.
Cenazesi yarınki 18 şubat 948 çarşamba günü Kadıköy ünde Yoğurtçu köprüsü civarında Şefik bey sokağındaki evinden kaldırlarak cenaze namazı öğle namazını müteakip Beyazıt camllnılc kılındıktan sonra Edlme-alle kabristaına delnecdlecektir. Mevlâ rahmet eyleye.
,z
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrocu
TSaat 20 de

KUMRULAR
Aşk ve macera romanı
Yasan: CEMAL REFİK TelrHta No. 25
L_______.____ ı
Badi, yazıhanede dayısının bu sözleri karşısında şaşaladı. Fakat hüsl-yûtıni belli etmlyerck:
— Evet, dayıcığıml dedi. Hakikaten yengemi göreceğim geldi, Düğünde görüşürüz inşallah.
— Göriifmenlz lâzım. Belki sana aöyllyecelkerl vardır. Adaya geleceklin diye h?r hatta bekliyor. Biliyorsun kİ İbrahim bey etki dostumuzdur. Kı-amin düğününe gelmezsen gücenir.
Bu sözler zihninde büyük bir merak uyandırdı. Demek kİ Fahrlyc-kendlalr.e bir şeyler söylemek istiyor, bunları Ralf beyin de bildiği anlaşılıyor. Acaba nedir?
Fahriye Ue karşılaşmak İstemediği İçin düğüne gitmeğe niyeti yoktu. Samimi arkadaşı olan damarlın ısrarta-rraa rağmen, katj cevap vermemiş, «Gelmeğe çalışırım» diyerek atlatmıştı. Fakat dayısının katiyet ifade cdtn sözleri üzerine düğüne gitmek
mecburiyeti hasıl oldu. Kaçmakta daha fazla ısrarı şüphelere, belki fena düşüncelere yol açabilirdi.
• ••
Düğün, İbrahim beyin Erenköyün-dekl köşkünde yapılıyor. Salon kalabalık, büyük bahçenin her tarafı da ampullerle donanmış.
Sadi biraz geç gitti. Salona girdiği zaman dayıslylç yengesi dansedlyor-lardı. Fahriye ile göz göze geldiler, fakat İkisinin de gözleri derhal istikamet değiştirdi.
— Ne oluyorsun, Fahriye? Üst üsle İki defa ayağıma bastın.
Fahriye bütün kuvvetiyle kocasının omuzunu sıktı;
— tçlfğlm bir kadeh böl başımı döndürdü galiba. Ayağınıza bastığımın farkında değilim.
Ralf bey İkinci dönüşte Sadlyl gördü.
— Hah, bizim çapkın gelmiş.
VEFAT
Maruf demir tüccarlarından ve inşaat müteahhitlerinden Samsunlu Baki Özömerrifon I6/2/94Ş pazartesi günü rahmeti Rahmana kavuşmuştur.
Cenazesi bugün sah günü ikindi namazını müteakip Teşvikiye camiinden kaldırılarak Zlnclrllkuyu As- ' rl merartıkta ebedi iştira hatgâhına tevdi olunacaktır. Kederdtde aile ve akrabatylyle yakın dostlarına sabır- kapı Şehitliğindeki
Dram Kısmı
EVİN ÜSTÜNDEKİ BULUT
MAKSİM'de Muammer Karaca Opereti KÂTİBİN KARISI Revü operet: Saat 20.30 da
Telefon: 42633
Çarşamba halk matinesi 15 te
Amerikp'da sidd flî kış ve kar fırtmaları hukiim sürüyor. Yukarıda Newyork civarındaki i-Guardia hava meydanının hali »sokaklarda kızaklarla gezenler ve denize dökülmekte olan karin
— Kın o?
— Sadi.,. Göreyim seni. Falıriyet Bu gece şunu bir kenara çek, ağzını yokla. Mutlaka işin İç yüzünü öğrenmeğe, alâkadar olduğu kadın hakkında İyice malûmat almağa gayret et.
Dans bitti, masaya oturdular. Fahriye İle Sadlnin gÖ2İerl birbirinden kaçıyor. İkisi de Ralf beye bir şey hissettirmemek gayretiyle konuşmağa çalışıyorlar, söylerken önlerine bakıyorlar.
— Ne âlemdesiniz yengeclğlm? Siz! çoktanberl ziyaret edemediğim Iç'.n o kadar üzülüyorum kİ. Yeni çıkan mecmnalart da getiremedim.
— Evet... Fakat şey._ Ben arlık mecmua filân okumuyorum' Bıktım onlardan.
Uzun bir sükût... Yutkunuyorlar, sftyhyecek söz bulamıyorlar»
Caz başladı. Fahriye île Sadi salonu çıniatan gürültüyü bile duymuyor gibi dalgın duruyorlar. Rai! beyin lkazlyle irkildiler:
— Ne duruyorsunuz? Dansetmiye-cek misiniz?
Kalktılar. Sadi İle dansederken Fahrlyenln sık sık terini silmesi karşıdan kocasının gözüne İlişil. Yutgıın bir halde masaya döndükleri zaman
Raif bey sordu:
— Ne oldu. Fahriye? Neden bu kadar terledin?
— Bilmem, bu akşam üzerimde bir kırıklık var. Arasrra başını dönüyor. Sizin de ayağınıza bastım ya.
— Kalabalıktan sikildin galiba. Bahçeye çıkalım. Hara alırsan açılırsın. Hadi bakalım, Sadi! Siz yengenle çıkın re, ben de şu viskimi bitirince gelirim.
Ralf bey bir hayli sonra çıktı, onları kapı yanındaki ağacın önünde buldu.
— Halâ burada mısınız? Beni mİ bekliyorsunuz?
Beraber yürüdüler. Biraz dolaşVk-tan sonra Ralf bey risk! Içm.k bahanesiyle ayrıldı. Birkaç dakika »onrü onlar da döndüler. Ra'.f bey mütehay-ylr:
— Niçin döndünüz? Bahçe hoşunuza gitmedi mi?
Fahriye uzu:i bir yoldan gelmiş gibi. derin derin soluyarak cevap verdi:
— Çok terliyim. Bahçede Üşümeğe başladım.
Fahrlyenln vaziyetindeki değişiklik kocasının nazari dikkatini eelbetme-ğc hışladı. Sadlnin tavırları, hnreket-
leri de merak uyandırıyor. İkisinde de gayrltabli bir hal var. Raif bey, göz uclyle onlara bakarak zihninde muhakeme yürütmeğe çalışıyor: «Gar:p şey_ Bir zamanlar Adada gecsnio geç vakitlerine kadar oturup sohbete dalan karımla Sadlnin bu geceki a-cayîp halleri nedir? Uzun zamaadJr görüşmediler. Şimdi baş başa verip konuşmaları, bahçede dolaşmaları tesb ederken salondan çıkmak istemiyorlar. Bilhassa Fahriye bu gece Sadi He yalnız kalıp konuşacak, Adaya gelmemesinin sebebini öğrenecekti Halbuki kendilerini yalnız bırakmak. İçin hazırladığım fırsatlardan bile İstifade etmiyor. Âdeta onunla konuşmak istemiyor.. Acaba aralarında dargınlığı lcab ettiren bir Hâdise mi geçti?»
Kalkıp büfeye gitti. Kısa fftsılalı yudumlarla viskisini içerken gözlerini onlardan ayırmıyor, karşıdan hareketlerini dikkatle taklb ediyor...
Bir müddet daha sükûttan sonra Sadi, dayısının masa üzerinde bıraktığı kibrit kutnstyle meşgulmüş gibi, gözlerini masadan ayırmaksızın konuştu:
— Ben buraya geldiğime İri y*P” nıadım. Sizi de sıktım, eğclncenlze
mâni oldum.
Fahriye de önüne bakıyor:
_ Hayır. Ne münasebet?
- Hareketlerimizle dayımın nazarı dikkatini uelbcimekten korkuyorum. Mümkün olduğu kadar tabii görünmeğe çalışmalı.
Fahriye İçini çekti:
— Evet... Bilhassa ben..
— Dayım bu gece mutlaka düğüne gelmemi İstedi. Benimle konulmak »rza ettiğinizi, bazı şeyler söyliyeeeğl-nlz! İma etti. İki glndenberl merak içindeyim. Bir emriniz mİ var?
Fahriye zoraki bir tebessümle başını kaldırdı, Sadi de ona bakıyordu. Karşılaşan gözler süratle birbirinden aynldı:
— Estağfurullah. Hiçbir ricanı yok, Sadi beyi
Raif bey karşıdan onların konuştuklarını duymuyor, fakat hareketlerini, çehrelerinin mütemadiyen değişen hatlarını dahi gözden kaçırmıyordu. Sadlnin harekclterlnde kabahatli bir İnsan hail seziliyor. Fahriye ona karşı kayıtsız, âdeta yanından uzaklaşmak İster gibi görünüyor. Rulf bey viski ile bulanan zihninde muhakemeler yürütüyor: «Dansed-.-:ken lArkası van

Yüksek tahsil talebe
cemiyetleri
Üniversite Talebe Birliği, Millî Türk Talebe Bir-liği, Teknik Üniversite Talebe Birliği ve Yüksek Tahsil Gençlik Derneğinin program ve gayeleri
TZdkv 'Hefa'dtufoArt
Silindir şapka yeniden ortaya çıktı îngilterede Top Hat adı İle tanınan ve Avrupanın bir çok memleketlerinde ve Türkiyede silindir adı İle bilinen ve umumî haTb esnasında ortadan kaybolan şapkaların Londrada yapılan Ascot at yanşlannda ve buna benzer diğer önemli İçtimaî toplantı ve törenlerde gene giyilmeğe başlandığı görülmüştür.
Bu şapkanın uzun bir tarihçesi vardır. Çoktan beri asilzade ve resmî şahsiyetlerin giydiği bu şapkaların bir zamanlar, hürriyetin alâmeti olarak giyildiklerini unutmamalıyız. 17 ncî asra alt minare şeklindeki şapkaları giymekten Avrupada vazgeçildikten sonra bu silindirlerin kullanılmasına Amerikada devam edilmiştir. Birleşik devletlerin mümessili olarak Parise gelen İlk diplomatlar bu şapkaları giydikleri gibi o günlerden sonra Avrupada da giyilmeğe devam edilmiştir. 18 İnci asrın sonuna doğru Vaşlngton ve Laf ayette gibi meşhur devlet adamlarına karşı Ingiltere ve Fransada duyulan hayranlığı belirtmek ve hürriyet dâvasının zaferini ve kırallann istibdadının lâgvını kutlamak maksadile tekrar giyilmeğe başlanmıştır..
O zamanlarda giyilen üç köşeli şapka yerine silindir şapkasını giymek istiklâlin belirtisi sayılırdı. Vaktlle Asiler tarafından giyilen bu şapkayı İlk defa olarak bir kiralın huzurunda giymeğe cesaret eden şahsın kim olduğunu keşfetmek mümkün olmamakla beraber 18 inci asrın sonlarında vaşıvan ve meşhur bir devlet adamı olan Charles Fox'un İsmi bu hususta bahis mevzuu olmuştu. Fransa İhtilâlinin tarafları olan bu zat Ascot at yarışlarında bu sene giyilen silindir şapkaların sayısını görseydi, lthllâl hareketinin âlemşümul bir şekil aldığına mutlaka hükmederdi!...
Bundan yarım asır evvel Londra'da bir çok kimseler redingot ve silindir şapka İle gezerlerdi. Bu şapka Avam kamarasında da bazı törenlerde giyilirdi.
İstanbul yüksek tahsil muhitinde ı faaliyette bulunan bugûr. başlıca dört r Talebe Cemiyeti vardır. Bunlar:
I. üniversite Talebe Birliği i
n. Mim Türk Talebe Birliği t
UT. Teknik üniversite TaJebe Birliği IV Yüksek Tahsil Gençlik Deme- c ğldlr. 1
Bilhassa bu sene komünlınıle mü- 1 cadde mevzuunda sık sık İsimleri ge- i çen bu cemiyetlerin gaye ve faaliyet- t lerlnl lnceliyellm. 1
Üniversite Talebe Birliği (Ü. T. B)
Bu Birlik talebe cemiyetlerinin en j eskisi ve en imtiyazlısıdır. Ünlversl- , leye muhtariyet verilmeden evvel profesörlerin başkanlığında bulunan bu cemiyet sonra bu imtiyazlarını 1 kaybederek diğer rakiplerle karşılaş- ( mıştır. Üniversite muhtariyeti ve et- j mlyetler kanununun tadilâtı İle yeni J Talebe cemiyetleri kurulunca Ü. T. B. ( de nizamnamesinde değişiklikler yap- , mak mecburiyetinde kalmış ve bu- ( günkü duruma gelmiştir.
0. T. B. kendisine bağlı olan altı * Talebe Cemiyetinden teşekkül eder. Bu cemiyetler şunlardır: Tıp Fakültesi Talebe Cemiyeti, Hukuk Fakültesi T. C-, İktisat F.T.C., Fen F, T. O:, 1 Diş tababeti T. O., Eczacı okulu TC- :
Ü, T. B. nln nizamnamesine göre ' gayeleri şunlardır:
üniversitelilerin milli karakter sahibi, Türk İnkılâbının ülkülerine baj-lı vatandaşlar olarak yetişmesine çatışmak, gençliğin maddi mânevi kuvvet ve melekelerinin milli hâkimiyet esasına bağlılık ve vatan sevgisi yolunda inkişafı İmkânlarını aramak 1 ve temin etmek, gençlikte halk ve memleket İçin feragatle ve fedakârlıkla çalışmanın lüzumunu ve zevkin! duyurmak. Birliği vücuda getiren derneklerin müşterek gayretlerin! gerçekleştirmek İçin çalışmaktır.
• Birlik siyasetle meşgul olmaz.
Bu gayeler tahlil edilirse Birliğin «as gayesinin talebeye milli bir kül* tür vermek olduğu görülür. Birliğin tâli gayesi ise kendisini vücuda getiren cemiyetlerin gayelerini geTçekr Eştirmektir.
Birliğe bağlı cemiyetlerden birinin meselâ Hukuk Fakültesi Derneğinin, tüzüğünü incelersek bunun da gayelerinin üç kısımdan ibaret olduğunu görürüz:
1 — Talebenin talebelik çevresi İçindeki İhtiyaçlarını sağlamak,
2 — Mezunların Fakülte 11. mânevi bağlarını İdame etmek,
3 — Talebe, mezun ve hocalar orasında tanışma ve tesanüdü kuvvetlendirmek.
Ü.T.B. bu gayelerine erişmek İçin geniş çapta maddi vasıtalara maliktir, Marmara lokali kendilerine verilmiştir. Fatih medresesi Ü, T. B. nln emrindedir. Rektörlük son yıla kadar ş,. beke varidatım Ü.T B. ne vermekteydi. ayrıca rektörlüğün doğrudan doğruya para yardımları da vardır. Aldat, çay, balo vartdntlarlyle de Ü.TJB. geniş bir gelir temin eder.
ü. T. B. bu gayelerinin tahakkuka croınında muhtelif gezintiler, seyahatler, konferanslar tertlbetmîs. Rektörlükçe verilen tahsisatta da bu yıl B2 talebeye ayda 30 liralık burs temin etmiştir. Bunun haricinde muhtaf talebeye münferit yardımlar da yapılmıştır.
Ü. T. B. komünizm meselesini de muhtelif fırsatlarda ele almış, mta yönetim kalkarken ve «Zincirli Hürriyet» Dergisinin neşriyatı dolayıslle birer beyanname neşretmiş, Marmara lokalinde de Fahri Kurtuluş ve Clhad Baban’m İştirak ettikleri «Komünizmle nasılı mücadele etmeli» mev- i ruhi bir konferans tertlbetmlştlr.
Millî Türk Talebe Birliği CM. T. T. B)
M.T.T.B. 4 aralık 1946 da kurulmuştur. Birlik Hukuk, Tıp, Utlsat. Yüksek Ticaret okulu ve Edebiyat fakülteleri M11Ü Türk Talebe demeklerinden t-eşekkül etmektedir.
Nizamnamesine gflro gayeleri şudur: «Milliyetçi fikirlerin gelişmesini sağlamak, memleket t® millet yolunda çalışmayı kutsi bir vazife bilen gençliğin iş birliğini temin etmek, Türklük şuurunu kökleştirmek ve buna. aykırı fikirlerle mücadele etmek, mim kültürümüzün inkişafına hizmet etmek, gezilerle memleketi tanımak, talebenin maddi, mânevi ve fikri ihtiyaçlarını karşılamak, haklarını korumak, hoca, mezun ve talebe arasındaki bağları devam ettirmek, diğer
memleket yüksek tahsil gençleri He ■ münasebetler kurmak.
Birlik siyasetle uğraşmaz, siyasi I biç bir parti ve teşekküle de bağlı : değildir.»
M.T.TJ3. bu yıl komünizmle mücadele meselesini ön plâna alarak bu • mevzuda muhtelif konferanslar ter- J tlbetmlş ve beyannameler yayınla- ‘ iniştir. Birlik bir de komünizmle mü- ■ cade’.e komisyonu kurmuş ve bir ra- ’ por hazırlamıştır. Şimdilik bu rapo- ' ran tahakkukuna çalışmaktadır. ' Üniversitenin en hararetli Türkçü ve antlkomünLstlerlnl İçinde bulun- 1 duran M.T.TJB. komünizmle mü cad e- 1 le mevzuunu kendirine başlıca gaye ittihaz etmiştir.
M TTB. kendisine gereken parayı âza aidatından, Birlik faaliyetinden Ta Birliğe yapılan teberrulardan el- ' de etmektedir. Birliğe Namık Zeki . Ekemen 2000 Ti., Cihftd Baban, Hö- . şeyin Cahit, İzzettin Çalışlar. Zihni ; Orhun, Baki Tûmtürk, Fahri Kurtu- ' Iıış da muhtelif miktarlarda yardım- ' larda bulunmuşlardır.
Teknik Üniversite Talebe
Birliği (T. Ü T. B) |
Bu cemiyet geçen ders yılı sonun- . da kurulmuştur. Derneğin başlıca ga- ( yeleri hoca ve talebe arasında kar- ; sılıklı sevgi ve saygıyı kökleştirmek. : talebeye yardımda bulunmak ve milli ; şuuru yaşatmak ve kökleştirmektir.
Dernek, üniversitedeki Birlikler | antlkomünist beyannameler neşrederken bir beyanname İle siyasetle uğraşmıyaeağını ve Demek olarak komünizmle mücadele mevzuunu ele almıyacagmı bildirmişti. Bu beyanname birçok tenkide maruz kalmış ve nihayet İdare heyetinden s hanın çekilmesiyle Dernek komünizmle mücadeleyi nizamnamesindeki «mlU! şuuru yaşatmak» fıkrasına dahil ede-rek mücadeleye karar vermiştir.
Yüksek Tahsil Gençlik Derneği (Y. T. G. D) Bu Dernek 2 temmuz IMft da kurulmuştur. Demeğin başlıca gayeleri şunlardır:
1 — Talebenin dünya çapında bir olgunluğa ulaşması imkanlarını Bağlamak ve gençler arasında şuurlu ve müspet bir birlik ve samimiyet yaratmak.
î — Talebenin maddi İhtiyaçlarını temin, yiyecek, giyecek ve yatacak yer durumlarını ıslah etmek.
3 — Talebenin sağlık durumuyla İlgilenmek,
4 — Talebeye ders saatleri haricinde münasip bir İş bulmak.
5 — Kütüphane, atelye, sergi açmak, edebiyat saatleri, münazaralar lertlbetmek.
e — Mecmua neşretmek,
7 — Talebenin idari makamlar
• neylindeki haklarını müdafaa etmek,
8 — Milletlerarası kongrelerde 1 memleketimiz yüksek tahsil gençllğl-
nl temsil edecek bir federasyon kur-, mRk,
fi — Her türlü geri fikir ve hare-ı ketlere karşı savaşmak,
20 — Her ne suretle olursa olsun , politik cereyanların Demek mahaJli-I ne ithaline müsaade eden veya bu-ı! nft sebebiyet veîen, talebeler arasm-« da tefrika v» bozgunluk çıkaran; ırk, ' dîn ve zümre farkları güden, İnsanlık ' ve kültür dünyasına düşman ldeolo-( JUere hizmet eden üyeler azledilir. t Nizamnamesinde de görüldüğü (p. , bl Y. T. G. D. nln esas gayesi ırkçı ve . ger! flldrlerle mücadele ederek genç-’ liftin ihtiyaçlarını teminle. İnkılapçı I bir yolda yürümesini sağlamaktır.
Dernek bu gayelerine erişmek için , muhtaç olduğu maddi vasıtaları teminde büyük güçlüklerle karşılaş-maktad-jr. Yeaâne geliri üye aldatı-L dır. Toplantılarını yapacak, konferans verdirecek salon temin etmek İçin h»r zaman büyük İmkânsızlıklarla
■ karşılaşır,
Y. T. OD. geçen yıl fizaların Im-1 kânhrına göre verdikleri beşer, onar
■ lirayla Hür Gençlik diye bir mecmua neşretmiş, bu sene de Büyük Doğa neşriyatına karşı cephe alarak bir beyanname yayınlamıştır.
Y.T.G.D. Ankara nümayiş! karşısında dn büyült bir teessür duymuş, . rektöre vs tecavüze uğrayan Derneğe çektiği telgraflarla bu teessürünü be-. llrtm'.ş, «Ankara nümayişi ve M» t adli bir broşürle de nümayişin bir , sentezini yapmıştır.
Y.T.G.D. şimdi bir konferans serisi
■ hazırlamaktadır.
Yukarıda gördü’‘tlmüz Dernekler-
■ den İlk üçü Ankaradokl bazı Dernek-
Urla C. Halk
Partisi ocağı
Dün binlerce halkın iştirakile ve fevkalâde tezahüratla açıldı
İzmir 16 CAkşam} — Cumhuriyet Halk Partisi Urla İskelesi ocağının açılması ve Fart! mensuplarının tanışma töreni münasebetlla dün İzmir'den. ve muhtelif İlçelerle köylerden otomobil te otobüslerle Dr.’aya giden binlerce C. H. P. İs, fevkalâde tezahüratla karşılanmışlardır. Urla İskelesi O. H. P. ocağının açılman mü nasebe tiler birer nutuk söyleyen Urla Cumhuriyet Halk Partisi başkanı İle İzmir 11 İdare kurulu haşkanı Nazif Çağatay, genel kurul üyelerinden Mehmet Orhon ve Leblb Yurtoğlu hararetle alkışlanmışlardır.
tzrrılr milletvekili K&mran Ors, omuzlarda taşınmış ve ocak kapısındaki kordeîâyı «Millete hayırTı olsun» temennisi île açmıştır.
Bundun sonra, hep birlikte Oül-bahçe nahiyesi parti ocaftnA gidilmiş, orada da ’nutuklaî söylenmiş milli oyunlaT oynanmıştır.
Her iki yerde söylenen nutuklarda, hâdiselerin inlkftsmı kendi RÖrflş ve ' İstifadelerine göre İstedikleri kalıba sokmak İsteyen Demokrat Parti men-1 suplarının şimdi mahçup durumda bulundukları. Marshall plânı ve kme-1 rika bankalarındaki gizil mevduat 1 crlbl yersiz tcnlddlerln lktMnn kös-
■ teklemiyeccğt. halbuki fena hareket-
■ lerin el birlim 11e oratan kaldırılması, 1 millet ve memleket birliğinin sağlan-ı ması lâzım çeldiği bellrtllmlştr.
Viyana fuarı
Verilen malûmata göre viyanada 14 martta başlayıp 21 marta kadar devam edecek bir fuar açılacaktır. Şehrimizden de bazı firmaların, bu fuara İştirake hazırlandıkları anla-filnıaktadır.
irin iştiraki He bir Türkiye Gençlik Federasyonu kurmayı düşünmektedir. Bıı mevzuda halen. M.T.TJB. mümessilleri ila de AnkBTada müzakereler cereyan etmektedir Y.T.GD. bıı federasyona çağnhnamştır, zaten kendisinin bu federasyona dahil olacağı OmidcdUmcmektedlr.
Üı/at Topu»
Kadıköy Enstitüsünden notlar...
Yazan: Cemaleddin Bildik
Gecenin sessizliği içinde binayı sarsan bir alarm işareti — Yataklarından fırlayıp asma ip merdivenler başına koşanlar — Ders atelyelerini gezerken — Bir muamma!.. — Binanın iç açan, gönül ferahlatan odası — Koklanrnıyan çiçekler — Yüzde 1000 kâr!..
izahat alırken, altta: Dikiş dersinden bir enstantane
Kadıköy Kız Sanat Enstitüsünün atelyelerini gezmeğe çıkmadan önce [*] bayan Nezahet Gönenç’e soruyorum:
— Çarşıya pazara alış verişe çıkan kadınlarımızın davete gider gibi süslü ve pahalı elbiseler giymelerinde enstitü talebelerinin hiç bir rolü olmadığına göre sebepleri nelerde buluyorsunuz?
(— Biz, diyor, burada dilişleri enhıcuz kumaş üzerinde Öğretmeği başlıca gaye de edinsek, elbiselerini ve çamaşırlarım gayet ucuz kumaş ve malzeme ile yapmaları tavsiyesinde de bulunsak, onların Enstitüden veya Akşam Sanattan mezun olduktan sonraki dış hayatlarına müdahale edebilir hiİjtz? O dillere destan olan pahalı kumaştan süslü elbiselerini hep evlerine döndükleri zaman yapıyorlar. Onlar yapmak İstemeseler bile aileleri tarafından zorlanıyorlar. Ortalığa şöyle bir göz atılacak olursa görülür k! mezun talebe ne kadar ucuz kumaştan elbise yapmağı tercih ederse etsin teyzeleri, ablaları, anneleri vesaire gibi yakınlan yahut da komşuları, talebenin tavsiyeleri haricinde, pahalı kumaştan çok süslü elbiseler yaptırmağı tercih ediyorlar. Bu, bir görenek meselesidir. Talebe, okulda gördüğü sadelikten şaşmıyor. Fakat az evvel saydığım yakınlan ise talebenin tamamen 2ittına, süslü giyinmek İstiyor. İşte, çarşıya pazara alış verişe çıkarken davete gider gibi giyinenler de onların ta kendileridir. Bunda bir talebenin, Enstitüden mezun olmasının ne rolü vardır? Kadınlar, umumiyet itibari] e
süslü, ve şık gezmekten hoşla ılırlar. Bugün enstitüler de olmasaydı, terzihaneler Rynı şeyi yapacaklar, bittabi mezun bir talebe elinden çıkan 50 liralık bir elbise, terzihanede 150 liraya da 1 temin olunamıyacaktı. Netekim (/5ttc: Çiçek dershanesinde öğretmen bayan Leman Karagüzelden birçok misaller de bu sahada . . . . . ... ..
gördüklerLrjnlzl teyıdcdlyor.»
500 lira cep harçlığı
Bir aralık mevzu, bugünkü kumaş ve malzeme pahalılığına İntikal etmişti Enstitü müdürü bayan Nezahet Gönenç:
«— Pahalılık falan diyoruz amma, dedi, bu herkes için değildir. Bizde öyle leyli talebe var kİ babasından her ay 500 lira cep harçlığı gelmketedlr.»
— Anlıyamadım Her ay beş yüz Ura mı?
(— Evetl Her ay beş yüz Ura cep harçlığı... Bu talebe kumaşın' ve malzemenin en pahalısı İla kendisine elbise, çamaşır, manto ve tayyör yapmaz da ne yapar-,»
FarzetieÛm kİ bu talebenin babası, — leylîler dışardan gelenler olduklarına göre — AnAdoluda bir çlflik sahibi yahut da bir harb zenginidir. Ayda 500 lira cep harçlığı alan genç kız, modelleri sinemada putistlerden kopya etmez, kumaşın ve malzemenin en pahalısına bulmak İçin fini fini, mağaza mağaza dolaşmaz da ne yapar?.. Çeyiz sandığına şimdiden ipeklisi ve kadifesi ayn sabahlıklar, tüllüsü tülsüzü ayn İpekU gecelikler ve çamaşırlar dodurmaz mı? Sonra bunu gören ve mütevazı bir bütçeye malik komşusu da boğazından keserek pahalı kumaştan yaptığı süslü bir İpekli elbise İle çarşıya alış verişe çıkmaz mı? Pek âlâ çıkar. Çünkü onun yegâne cici elbisesi odur ve göstermek İster...
Enstitüden edindiğim malûmata istinaden İşaret edeblUrim kİ çarşıya pazara, davete, gider gibi giyinen kadınlarımız, kıyafetin de bir mahalli olacağını bilmeyenler ve bunu henüz öğre-nemlyenlerdlr.
Bir muamma! ı
Müdür havan Nezahet Gönenç önde, dera atelyelerini geziyoruz Her geçtiğimiz koridorda ve odalarda tahta gıcır gıcır ses çıkarıyor. Bina öyle bir bina ki «bir dokun bin ah dinle blnayl tahta-nîden»_
— Pek dar. pek harap bir bî-nal diyorum. Bir başka bina yapılması veya buradan daha sağlamına. daha elverişlisine geçil-1 mesl düşünülmüyor mu?
Bayan Nezahet, bu mevzua temas etmemenin daha doğru olacağını söyliyerek ilâve ediyor:
(— Bir türlü akıl erdiremedik zaten bu İşe...»
— Hayır ola?
«— Hiç de hayırlı bir Iş olmadı ya bu İş... Yanımızda bir bina vardı, 20 bin liraya almak için anlaşmşıtık. Onu bu binaya ekil yer ek genişliyecek ve ahat bir nefes alacaktık..." Bir de baktık, bu bina hemen başkası tarafından 45 bin liraya alınıverdi. Alandan almağa kalkıştık. Üstüne kâr İlâve etti. Aman, zaman... Yazıldı çizildi. Bir keşif heyeti geldi. Bu defa da binaya 100 bin lira kıymet konmasın mı? 20 bin. liralık bina oldu 100 bin lira... Nihayet bu kadar çok para verl-lemlyeceğt neticesine varılarak va^eçlidl.»
Ders atelyelerinde
Evvelâ dikiş dershanesine girdik... öğrencilerin hepsi de basma İle meşgul... öğretmen Ne-bahat Gegin;
— İşte. dedi, en pahalı kumaş budur. Fakat o basmadan neler yapılmıyor, neler..,
Açılan bir dolapta askılıklarla sıra sıra dizilmiş çocuk entarileri... Çiçek gibi şeyler...
Yan taraftaki diğer bir oda da dikişe ayrılmış... öğrenciler hani hani bsamadan sabahlıklar dikiyorlar... O kadar güzel desende basmalar bulmuşlar ve kendilerine yakışanları İntihap etmişler kİ bir kat daha güzelleşiyorlar dersem yalan olmaz. Şu cîhet de muhakkak M. talebe burada yalnız dikiş öğrenmekle kalmayıp sadelik İçinden btr güzellik yaratmanın sırrını da elde etmiş oluyor.
Çiçek kısmına geçiyoruz. İşte bu ahşap ve dar binanın yegâne İç açan odası... Kapıdan İçeriye irerken kendinizi bir çiçek bahçesinde sanıyorsunuz. Vazolardaki güllerden, fulyalardan, menek-
[•] — Birinci yan 15 şubat tarihli [AKŞAMf dadtr.
şe ve daha bir çok çiçeklerden gözlerimi ayılamadım. Bunlar sunî mİ, yoksa model olarak konmuş tabii çiçekler miydi?
— Çok güzel, dedim, bunların aynını yapmak mümkün oluyor mu?
Öğretmenleri bayan Lenıan Karagilzel, gülüyor, giüdükçe de gözleri yumuluyordu.
— Aman efendim! dedi. .Bunlar zaten sunî...
Koklanmaz!..
Vazolardan bîrini kaldırarak:
— Bakınız...
Bir yabancının onları ilk bakışta yapma çiçekler dîye İddia edebilmesine imkân yoktu.
Az evvel niçin güldüğünü öğrenmek istedim:
«— Aklıma, dedi, bir ziyaretçinin bıraktığı hâtıra geldi de onun İçin gülmüştüm. Güliinmİ-yecek gibi değil ki...»
— Nasıl bir hâtıra?..
*— Bir gün. pek fazla çiçek meraklısı olan bir veli bu atel-yeye girmişti. Çiçeklere hayran hayran baktı ve masanın şu başındaki vazoya yaklaşarak usulcacık eğildi ve İçindeki gülleri koklamak istedi. Umduğu kokuyu dııyamaymca biraz daha yaklaştı. Biraz daha derken burnu güle temas etti ve bu suretle gülün yapma olduğunu anlayınca birdenbire geri çekilerek mahcubiyetinden kıpkmnızı oldu. Bizim kendisinin bu halini gözden kaçırmadığımızı da ■farked'mce: «— A... Ben onu sahici gül sanmıştım» dedi. Sımt İle tab’lyl daha karşıdan anlıyacağını İddia ederek gelen bu veli bayanın aldanışını ne zaman bir ziyaretçi gelse hatırlar ve trfilerim.» îşin fecî tarafı
Evet, sahicisi ile yalancısı ayırt edilemeyecek kadar güzel çiçekler yapılmaktadır. Fakat sayın okuyucular, İşin en feci tarafı nedir biliyor musunuz? Beyoğ-lundakl mağazalarda İki yaprak üstüne kondurulmuş bir şapka garnitürü çiçek İle yakaya takılmağa mahsus bir gül veya patın
("Artası 7 nci sahifede)

Sahlfe 6
17 Şubat 3943
Hain koc” * 'j
mlCIMDA
Genç kalmak için
Dikkat edilme?i lâzım gelen beş nokta
Yaş llerllfrdlği halde genç görünmek, cildin taravetini muhafaza etmek her kadının başlıca düşüncesidir. Bunu temin etmek İçin yllse sürülen kemle, pudralar k&fl değildir. Her şeyden evvel hıfzıssıhhay» riayet etmek ve cildin cinsine ve saçların rengine göre krem kullanmak lâzımdır. ,
Genç kalmak için şu beş noktaya bilhassa dikkat edilmelidir;
1 — Yenilecek yemeklerin gayet taze olması.
Bayat yemekler konserveler, sucuklar, pastırmalar, salamuralar vücudu âdet* zehirlerler, cilt için gayet fenadır Bel sebze, mc'.'va yenmelidir.
2 — Her gece en aşağı sekte. dolcua *sat uyumak.
Meşhur güzellerden Nln Lancia s, seksen yaşında iken kırk yaşında görünmesini her gece on İki saat uyumakta mııhafasa ettiğini söylermiş
3 — Taze ve sıhhi yemekler yemek kâfi değildir. Bunlan İyi çiğnemek ve yavaş yemek elzemdir, çabuk yerilen yemek iyi hazınolmaz. İyi hazmolmı-yan yemek de vücutta toksin yapar. Toksin ise insanı âdeta zehirler ve pek çabuk İhtiyarlatır
4 — Yüzün kırışmasın* en mühim âmillerden biri de kabızdır. Munkabız olanların, vücutlarındaki takslnler İhtiyarlığı kolaylaştırdığı İçin, her akşam bir flazatif) yani llynet veren hafif ilâç almaları lâzımdır,
5 — Spor yapmak. Eğer bu kabil değilse yol yürümek eh basit ve en faydalı spordur. Günde bir İki saat yol yürümek vücuda fevkalâde rahatlık verir.
Har gün kıl kese ve kolonyalı su ile vücuda friksiyon yapmalı. Her sabah açık pencere önünde beş dakika durarak derin nefesler almalı, ciğerleri temiz hava ile havalandırmalıdır.
Bu noktalara riayet edilirse yüze »Örülen kremlerden. losyonlardan fazla İstifade edilir.
Cildin İki cins olduğu malûmdur: Yağlı va kuru ciltler. Saçları siyah olanların ciltleri ekseriyetle yağlıdır, sarışınların ise kurudur. Bunlar* sürülecek losyonlar büsbütün başkadır
Cildi yağlı olanlar gece yatarken bir tabak İçerisinde iki kahve kaşığı gülsuyu, on damla gliserin karıştırarak bunu yiise sürmeli. Parmak uçlarile masaj yapmalı, sonra ince tülbentle yüzü stlmelkllr. üç gecede bir gliserini l gül suyu yerine bir kaşık gül suyu btr kaşık kolonya kullanmalıdırlar.
C11(M. kuru olanlar ise biraz vazelin İle kolonya ezerek yüze masaj yaparak sürmelidir. Üç gecede bir beş damla aselbent, yirmi damla gliserin ve bir-kaşık gül suyuna karıştırarak kullanılmalıdır
Cilt ister yağ'ı, İster kuru olsun sabahlan ıhk papatya suyu sa yumuşar ve tazeleşir.
Şık bir ceket
Moda haberleri
ir Yiln'imleme bluzlar fçin kullanılan yünler fevkalâde incedir ve 1 numara şişte işlenmektedir.
ir Öğleden sonra giyilen yün tfleıne buluzlar. pul işlemeden ziyade stras tıe inci ile süslenmektedir.
ir Bel piftifcçe incelmekte vo enli kemerler kullanılmaktadır.
ir Etekler fevkalâde boldur. Bunun için dek plise veya klof yapdmakta-
Rujun parlak ve canlı durması
Dudaklara sürülen rujun parlak ve caıılı durması için kırmızıyı sürmeden evvel parmak üzerine bir damla tatlı badem yağı akıtmalı ve dudaklara sürmeli. Masaj yaparak lçlrtmelldir. Üzerine sürülen kırmızı şekil ltlbartle muııta2aın durduğu gibi, gayet canlı ve parlak olur.
Yüzün sıhhati
k sivilcelerden, kırmızılıklardan sakınmak İçli» yüzü sıcak, yahut soğuk su İle yıkamamak lâzımdır.
Sıcak su elidi gevretir, soğuk su İse fazla sıkıştırır ve tahriş edebilir. Dalma hafif ılık su kullanmak en İyi usuldür.
Geco yatarken yüz temizlendikten sonra aynı miktar gill suyu ve tatlı badem yağı karıştırarak, muhafaza edilen ilâçtan bir pamuk parçası üzerine dökerek yüz silinirse çok faydası gör&lijr.
Bu tertip kuru ciltler içindir. Yağlı ciltler İse aynı miktar gül suyu İle limon suyunu aynı surette kullanarak İstifade edebilirler.
lâcivert bir etekle yahut bir elbise İle giyilecek modeli veriyoruz, Lâcl-
İlkba harda yazın beyaz şık bir ceket vert ve beyaz yünden damalı olarak İşlenen bu ceket için 300 gr.?m beyaz
3C0 gram lâcivert yün lâzımdır. Üç buçuk numara şişle ve bir sıra alı. bLr sıra üst olarak işlenmektedir. Dama-ı 1ar yirmişer ilmekle yapılmıştır.
Göz banyosu
Gözlerin yorgunluğuna, göz lirinin kızarmasın* karşı papatya menlcuhu ila yapılan göz banyoau fevkalâde faydalıdır. Oece yatarken yapılmalıdır.
| Faydalı bilgiler |
Dikiş makineleri için yağ
| Miishiillere cevap|
_____ Mesudum, bahtiyarım. Parlsin I da da acele ediyorsun. Beni kucasla-en güzel kadını benimdir. Arkadaşla- m&k ve öpmek için vakit bırakmadın nmm İçinde en şık ben giyiniyorum. * ’ Fakat bedbahtım de. Karımın yete verici bir kusuru var: Kıskançlık. Bu kusuru da onu cahil sokak kadınlarının seviyesine İndiriyor. Karım dehşetli surette kıskançtır. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, ben de mükemmel bir koca değilim ya. Hep onu aldatıyorum. Fakat karım, beni tatlılıkla yola getireceğine, sinirliliğiyle çileden çıkarıyor. Son zamanlarda tesadüf eseri olarak soprano Marta'ya vuruldum. Ah bilseniz, onun ne yumuşak ve minimini elleri var. Evvelki gece ellerini öptüğüm zaman âdeta canlandım. Marta, kendisini sevdiğimin nişanesi olarak benden ne İstedi, biliyor musunuz? Adresini bana verdiği bir kuyumcu dükkânının vltrllnde gördüğü elmas yüzüğü...
Yüzüğü satın aldıktan sonra ilk fırsatta fertiği çekerek tiyatroya gitmek İçin doğruca evime gittim. Maalesef. evde beklemediğim bir fırtına koptu. Zevcem Jülyet pürhlddet beni merdiven başında bekliyordu. Bent yan gözle süzdükten sonra elinde tuttuğu bir mektubu uzatarak sordu:
— Bu nedir biliyor musun?
Vücudumdan soğuk terler boşandı.
Boğazım birdenbire tıkandı.
— Tabi! biliyorum karıcığım; diye kekeledim.
— Demek itiraf ediyorsun, hain, alçak! Beni aptal mı sanıyorsun; ben dolma yutacak kadınlardan mıyım? diye gürledi.
— Hakikati söylüyorum karıcığım! Bu mektup dostlarımdan birine aittir. Bana okumak İçin verdi. Ben de dal- 1 gınlıkla cebime koydum.
— Bu arkadaşının adı ne bakayım?
— A... A... Jülyet. baana ahlret sualleri soruyorsun. Doğrusu başkasının sırrını İfşa edemem. Ahlâk kaideleri buna müsaade etmiyor.
Jülyet bu hapı yutmadı. Yuvalarından dışarı uğramış gözlerini ban» dikerek devam etti:
— Rezil herif! Metresin var d* benden saklıyorsun. Bugünden itibaren aramızdaki bütün rabıtalar kesildi. Ah anneciğimi Niçin beni böyle hain, yalancı bir adam* verdin; diye ağlamağa başladı.
— şeker kancığım; asabını teskin et!
— Bana İhanet etmeyi ehemmiyetsiz bir şey m! sanıyorsun? Efendi bana bak Bugünden İtibaren kann değilim,
Jülyet ağladıkça çehresi daha ziyade güzelleşiyordu. O. hıçkırıklar arasında devam etti:
— 8enln kayıtsızlığın. İhmalin beni öldürdü Evleneli İki yıl olduğu halde, en İptida! vazifeni bile unuttun. Bugün izdivacımızın İkinci yıldönümüdür. Bunu bile unuttun.
Bu güç durumdan kurtulmam lâzımdı, Talih de bana bıı kurtuluş çaresini veriyordu. İşlediğim hata, şimdi beni kurtaracaktı Elim! cebime atarak Martaya vereceğim yüzük kutusunu aldım ve karıma yaklaşarak:
— Haksızsın cici kancığım! Seni her zamandan fazla seviyorum: dedim.
Jülyet. başını kaldırmadan sözü-
mü kesti:
— Ne yapsan, ne söylesen nafile!
. Unutkanlığın ben! artık sevmediğinin en büyük delilidir. Bu mektup kâfi gelmlyormuş gibi izdlvacımızin yıldö-!
1 nümünü de unuttun.
Karisini seven bir koca şefkatiyle; ona sokuldum:
' — Jülyet; dedim. Bana haksızlık
1^'ediyorsun. Hpt işte olduğu gibi, bun-'
w...
— Evlenmemizin yıldönümünü sana hatırlattıktan sonra mı beni tebrik edeceksin?
— Aldanıyorsun meleğim. Bu yıldönümünü senden evvel ben hatırladım,
Jülyet, gözlerini kaldırarak bana şaşkın şaşkın baktı, Ben de yüzüğü ona uzatarak:
— Şeker karıcığım; lütfen şu yüzüğü kabul et. Bu yüzük, evleamernte yıldönümünün naçiz bir armağanıdır. Şimdi bana haksızlık ettiğini kabul ediyor musun?
Karım yüzüğü görünce yüzü güldü, sevinçle kucağıma atıldı:
— Ah, nonoş kocacığım. Mantıksızım. kukanccım. Bııntı kabul ediyorum. Fakat sen! o kadar çok seviyorum kİ elimden kaçırmak knrkuslyle hep bu kavgaları çıkanyorm; de d! ve beni muhabbetle öptükten sonra İlâve etti:
— Dikkat et kocacığım; bir daha arkadaşlarının mektuplarını yanlışlıkla cebine koymıyasm. Ben de «öv veriyorum. Artık sana kıskançlık kavgaları yapmıyacagım.
Masum kancığımı hararetle öperken, İçimden:
— Yemin ederim kİ, hiç olmazsa İki ay karımı aldatmıyacağım; diye and İçiyordum. Zaten sevdiğim Mar-ta’ya yüzük alabilmem için iki ay geçmek lâzımdı. ‘
Çeviren: A. Hilâli
BULMACA
kapak-
BULMACA

10
7
8
9
5
2
3
4
5
1
P ortak allı gato
3 portakal, 175 gram toz şekeri, 125 gram İç badem, 80 gram patates unu, 3 yumurta almalı.
Bademleri sıcak suda bir İki dakika tutarak kabuklarını ayıklara al t. ateşte kuruttuktan sonra makineden geçirmeli, yahut hevnad* dövmeli, şe kertn yansını bactrme karıştırmak.
Diğer taraftan üç yumurtanın sarısı İle kalan şekeri telle çırparak köpürtmen. azar azar patates ununu fçırpmakta devam ederek) sonra bademleri ve üç portakalın rendelenmiş kabuklan il» iki portakalın suyunu İlâve etmeli. Nihayette ayrı bir irapta köpürtülerek sertleştirilen yumurta , aklarını karıştırarak yağlanmış kslı-
Yumurtasız mayonez
Bebek'te teman K.
Dlkl-ş makinelerini yağlamak İçin' Yumurtsız mayonezi geçenlerde ta-
. (uı •«.a.a.a.-. rif etmiştik, tertibi şudur:
Bir komposto kaşığı hardalı aynı miktar sirke İle İyice ezlııl®. İçerisine tuz karıştırınız. Diğer taraftan iki çorba kaşığı dolusu unu İki bardak su ile ezlnto ve ateşte iyice koy ulaşıncaya ve un kokusu kalmayıncey* kadar, , karıştırarak pişiriniz. Fzl'etı hardal üzerine pişen unu atarak çevirmeli ve telle vurmalı. İçerisine ince İnce , doğranmış dereotu, maydanoz, limon suyu ve arzu ederseniz (capre) kapr denilen turşudan koyarak soğumaya bırakınız.
Mayonezle yenilecek bütün yemek- b*, yahut tepsiye dökerek fırında pi-ierde kullanılabilir. şlrmetl.
şu İki tertip yağ çok faydalıdır:
1 — 120 gram ceviz yağı. 35 gram gaz yağı ve 20 gram tatlı badem yağını bir araya kanştırmalı. filtre ettikten sonra bir şişede muhafaza etmeli.
2 — 50 gram parafin yağı İle 90 gram zeytin yağını karıştırıp şişede saklamalıdır.
Bu yağların hangisi arzu edilirse yağdanlıkla makinenin delikleri İçerisine damlatılmahdır.
İle yıkanır-
Soladn sağa ve yukarıdan aşağıydı
1 — Ortaklı malın satışı.
2 — Zarafetli bayan.
3 — İstirahat mahalli - Sonun* «ş» getirse havada uçar.
4 — Tersi bir mesafe ölçüsü -Akınlar.
5 — Nâle ve figan - Taş bloku.
d — Tersi eski Türk şairlerinden -Muhterem.
7 — Dağın tepesi - Başına «B» gelirse duman borusu olur.
8 — Bir çalgı - Mukavemet.
9 — Su ile temlzliyen.
10 — Hatırdan çıkaran sevdalı.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşafftyaı
1 — Musikişinas: 2 — Uyanık; Mag; 3 — Sabamakamı; 4 — İna; Isınır; 5 — Kımız; Zeka; 8 — İkaa; Ridag; 7 — Kirişi; 8 — İmanedlilr; 9 — Namıka; İsa: 10 — AgırağtTal.
Sıkışmış cam tıpalar nasıl açılır?
Taze sarımsak yenildiği zaman ağız kışır, çok güçlükle açılır. Bunları kolayca acıuak İçin bir peçeteyi kaynar suya batırıp şişenin ağzına sarmalı. İk! Üç dakika sonra tıpa kolayca açılır.
Parlaklığı giden
Her na sebeple olursa
1 aklığı giden bir kürkü tekrar parlak yapmak İçin kiıçük bir süngeri terebentin ruhuna batırmak, ve yukarıdan aşağıya doğru Bilmeli: açık ha-, daki kokusunun zail olması İçin bir vaya asarak kurumağa bırakmalı. İki iki çay şekeri yemek kâfi İmiş. Sonra açık renk ise talk pudrası serp-1 Bunu tecrübe etmek güç bir iş deme! I ve iyice silkmen. ğlldlr.
kürkler
olsun par-
Aranılan 3 Vasıf: • tyl Kalite Zengin Çeşit Güzel Renk
*
Sarmısak kokusuna karşı şeker
Taze sarınsak yenildiği zaman ağız-
PiNSOUiN
Fransız Yünlerinde Mevcuttur.
Her Mağazada
Fongounn Yünü
İsteyiniz ksb
LOKMAN HEKİM
(Dr. HAFIZ CEMAL)
Dahiliye mütehasısı Divanyolu 104 Muayene saatleri Pazar hariç her gün 2.5 - 5 Tel: 2S308
KITUS
Ask ve macera romanı
Yasûn: John D. Carr
• ..................... Tefrika
— Ben mi budaLa? Eh, düşündüğün gibi olsun, sevgilimi
— KaatlI bile olsa, F'ay Seton’un bize niçin kaştı olsun?
— Kendisüe tanışmak şerefine nail olamadığım için bilemiyorum. İhtimal sîzlere hiç bir fenalık yapamıyacaktır, (Bıyığını okşadı.) Fakat...
— Steve. çayım İç ve devrinin adamı oll... Evin yerleştirildiği şu sıralarda yanımda bîr kadının bulunması, aslını ararsan hiç de fena değil. Mllen, bina, kütüphaneyi yerleştirmek İçin birinin geleceğinden bahsediyordu da beıı hep beyaz sakallı bir erkek tasavvur ediyordum. Şimdi şöyle düşünüyorum: Kendisine odamı veririm, ben de zemin katındaki o mükemmel odaya yerleşirim. Azıcık yağlı boya !;(>kuyor ama katlanırız, ne yapalım. Senin İstihbarat Nezareti bizi çok fi.-ış ediyor, Steve! Ama korkma, bu megunı kadın, bizim bıı secş haklrı-
Tercilme eden: Vû - Nd
NO. 18 ' ’ ■■■
mizdan gelemez. Yarın hangi trenle teşrif buyuracaksınız?
— Dokuz otuzda... Ben yokum diye kendini mutfaklarda helâk etme. Ağır işler» burnunu sokmaktan sen! menederlm anlıyor musun Marlon?
— Evet, Steve! Ben, nişanlıların en ltaatllslylra. ,
Steve, deminki geçici endişesini unutmuş gibi:
— Ah, şuna biraz inana bilseydim! — dedi. Sonra, kaynına döndtl. — Milas ben! de bu kulübe götürebilir misin? Ne iş yapıyorlar orada?
— Meselâ, yemek yiyorlar. Yemekleri de iyi.
— Tuzluklarda tuz yerine arsenik mi var? Yanında oturama tabağına biraz ekiveren mükâfat mı alıyor? Seni dehşette titretmek İstemiyorum, Mlles, şak* ettim. Eli. şimdi sizden ayrılıyorum.
Marlon. ağabeysinln, mânasını pek
iyi kestirdiği bir ifade İle:
— Steve! — diye nişanlısının koluna sarıldı. — Sana bir şey söyllye-ceglm. Az daha unutuyordum .. Bîze bir an müsaade edersin değil mİ, Mlles?
Mlles Hammond, konuşulacak sözlerin kendisiyle hiç alâkası olmadığını faTkederek lâkayıt bir tavır takındı; İki nişanlının kolkola uzaklaşmasını ve birblrleriyle bir şeyler münakaşa etmesini seyretti. Daha doğrusu. Steve, *neak omuzlarını kaldırarak Marlon’a cevap veriyordu. Ayrıldıkları sırada, Bteve, gülümseyerek kızı yatıştırdı.
Marlon yanına döndüğü vakit:
— Böyle İhtiyatsızca bir şey yaptığım için özür dilerim kardeşim. — dedi.
Kız. şefkatle:
— Sen na istersen onu yaparsın. — diye gülümsedi. — tşte şlrr.dıl kardeşinle başbaşasın. Şu Fay Seton’un hikâyesin! anlat bakalım.
— Anlatacak hiç bir şey yok. Bu genç kadını gördüm. Rabıtalı olduğuna ve iftiraya uğradığına kanaat getirdim,
- Hikâyeyi bildiğin» dair kulağım bükmedin. “1?
— Buna ne lüzum vardı. O da hiç bahsetmedi zaten,
— Tavsiy» mektuptan, bonservisler filân gösterdi mİ?
— Kendisinden evrak istemedim esasen. Mevzu seni niçin bu kadar alâkadar diyor?
Marlon, haşini »allıyor ak:
— Ah, Milas, MIImI — dedi — Bîr çok kadınların nazarında n* kadar cazip olduğuna bir türlü anhyamıyor-sun. tşte en yaralanacak noktan da bu bflmeylşindlr. Bu İfade il» yitrilme bakra*I Senin iyiliğin için söylüyorum. Ban* ne kıayonrunt
— Nash*i dinlemekten hiç hoşlanmam.
— Canım, benimkisi nasiha» değil Bu kadının »an* dikkatini çevirdiğini farke(flyorum. Niçin mlş, omı anlamak istiyorum. Bu karıştığın macera nedir, onu anlat!
M'.les, gözlerin! pencereye çevirdi.
— Bundan altı «ene evvel, Chartres’ da bir tabakhane aahlbl İngiliz Brooke ailesine kâtibe olmuş. Oğullarıyla nişanlanmış. Nörastenlk bir şevmiş bu oğlan. Sonradan meseleler çıkmış.
— Ne gibi meseleler?
— Esasını biç Unu» blUrüyV. BUen
varsa bite ben bilmiyorum. Şurası muhakkak kİ. bir İkindi üzeri, İhtiyar Brooke, viran bir kulenin üstüne çıkmış; ve... Hişt, buraya bak! Sakın bunlardan Fay Seton'a bahsedeyim deme. Bu faciayı bizim bildiğimiz! öğrenmesini istemiyorum,
Mlron, sitemli sitemli, kendini müdafaa etti;
— 8en, beni o kadar patavatsız mı sanıyorsun?
— Arkasını dinle öyleyse! Perl masallarında olduğu gibi, bu hikâye de fırtınalı bir günde cereyan etmiş. İhtiyar Brooke, kendi meçiyle vucudu delinmiş olarak Viran Kule damında, can çekişirken bulunmuş. Bu meç. dalma bastonunun içinde saklıymış. En garibi şu kİ, Morton, hiç kimse kendisine yaklaşmamı?. Kaatlltn, ancak hava yoluyla gelmesi Icahedlyor.
Sustu; ve, Marlonten, kendisine, gözlerini açmış, baktığını gördü. Genç kızda yarı endişe yarı istihza:
— Azizim bay Mlles Hammond!
— diye haykırdı. — Bu fikirleri senin kafana kim «oktu, kuzum?
Mlles, dişlerin! sıktı:
— Ben, san* yalnız variyetin hülâsasını anlattım.
— Evet, anlıyorum. Fakat bunları sana kim anlattı?
— Edinburg üniversitesi profesörlerinden meşhur âlim R'.gau d. Herhalde onun. «Cagllostro’nun hayatı» LslınU eserini okumuşsundur
— Yoo kim mlş o Cagllostro?
Mlles. kendi kendine düşündü: a— İnsan, aile meclisinde, bu gibi vaziyetleri bir müsamahakâr tebessümle atlatacak yerde ne diye münakaşalara kapılır ve İşi uzatır?»
Ve sabrı sükûn İçinde İzahat verdi:
— Kont Cagllostro. XVIII inci asrın ^pşhur bir şarlatanı idi. Porfe öf Rlgaud ispat ediyor ki. bu Caliostre büyük bir sahtekârlık kabiliyetine malik olmkla beraber, aynı zamanda bir ruhi kudret sahibiymiş. Ve—
Marlon'un kahkahası ile sözü kesildi.
Delikanlı:
_ Evet. — dedi, — Cidden komik İntibaını veriyor.
— âen ne dersen de ben, gözümle görmeden böyle şeylere inanmam. Ama ben! ilgilendiren kont Cagllostro değil, o kız Kim mlş o? Naml oluyor da etrafındakiler üzerinde tesir bırakıyor?
(/irâası uor)
17 Şubat 1948


Briç masasında j Enstitüleri
Çeviren: Nâzım Dersan
Neclftya:
— (Muh*bere» »osyasını al. Ban*, •evimu ve enteresan mektuplar gön-1 . dermek lûtfund* bulunan briç ama-tdrleLne (fcha evvel teşekkür edemediğimden dolayı onludan af talebinde bulunacağım »en de bana yardım edersin, dedim.
Birçok kadınlar gibi, Neelâ d* burnunu ve ellerini dneyalara sokmaktan zevk alır. Kendisinden bahirden bir mektup görür görmez:
— O, bu da ne? dedL
— Bu şirin müdafilerinizden tane var. Biri bay
blrL Hattâ İki tane var. Biri bay H. W. den diğeri de bay H. R. den geliyor. rHücumlar» aîtmefa çıkan ele alt. Briç! îy! bOen bu iki rat sizi mü-daf&A ediyorlar.
— Hele şükür, demek bu iki usta zat bana, hak veriyor ve alıin bana karşı mütemadiyen savurduğunuz ithamları reddeylro.
— Hayır. Neclft, yanlış anlıyorsun. Onlar, sen haklısın diyorlar. Eenln çıkışın Vasflyl oyununu yapmaktan menemectlğlnl söylüyorlar. Netice itibariyle seni müahare ediyorlar diyebilirim.
— Bunu da, kendi tarafınıza çekmek istiyorsunuz diye cevap verdi. Zaten erkekler hep böyledir. Hiç bir raman kabahatlerini itiraf etmek İstemezler. Rica ederim, bana bu mektupları gösteriniz.
— Neclâ, sen garp tarafta oturuyordum. Cenup evvelâ bir pik ve ortağının sanzatusn üzerine İki kör demiş ve neticede oyun dört, kör üzerine oynanmıştı. Sende:
Garp
♦ AV 10 8 — Y A 8 2 —
♦ V 4 - 4 D V 10 S
Irum; bundan •onra ne oynamalıyım?
I Neclflya:
i — San ne dersin? dedim.
Noclâ kâğıtlara baktıktan sonra:
— Garpta belki (B V 10) hl kör varetr. Şu halde (8) h körü İade ederse belki cenubun damını alırlar, dedi
— Zannetmem. Damı alabilmek İçin, cenuptaki kör damının üçlü olması lâzım. Halbuki o Oç sansa tu dedi, sende İki m bir ru* var. Şu halde kör ruastyie damın cenupta bulunması İhtimali daha galiptir. Çünkü evell btr koz deklâre etti ve ortağının İki trefill üzerine ftl «anuttu dedi. Şu kâğıtlar tahminen onda bulunuyor demektir.
4 AD-VRD-Ş ? — * R
Ve treflllerl kurtarmağa çatışacaktır.
Neelâ:
— Doğra amma, buna m Ani olamam. Ben trefll damımı yaparım Onıın da karodan rantreri var.
— Evet Amma, karonun damı bulunmak şartlyle. Eğer yoksa?
Neclânın yüzü aydınlandı.
— Görüyorum dedi. Küçük bir karo gelmeliyim. Şayet karo damı garpta İse bir furşet husule gelsin.
— Tamam Tecrübe edilecek yegâne şn« budur. İşle görüyorsun kİ bazan cesaretle furşetler» karşı çıkmak icabeder. Bu da bize, morda bir longör (longeuT) bulunduğu zaman, yerdeki rantreleri yıkmak ehemmiyetinin büyüklüğünü gösterir.
KUDRET
FPROBLEM No. B
Bu kâğıtlar vardı ve koz çıkacak yerde bir trefll ile hücuma geçmiştin.
şimal re cenupta da çu kâğıtlar vardı:
Ş’maldc- 4 6- V V 10 84 —
♦ R 16 14 A 874 2
Cenapta ■ 4 R D S 1 V R D î 7 -4 A 9 8 - * R 8.
Şimdi görüyorsun kİ, koz dahi çık-san Varil trennerle gene oyununu yapar.
♦ R 6 * 7
A R 10 7 4
El cenupta. Altı leve
Kot trefll. yapacak.
— Necaâ, bana şu mektuba okur musun?
— Baynnl Cenup evvelâ bir pik dedikten ve ortağından İM treni cevabı aldıktan sonra üç san ra tu oynuyor. Morda sn kâğıtlar var:
♦ 10 85 - »43 —
♦ RV3-4AV10 4
Ben şark tarafta oturuyorum, elimde de şu kâğıtlar var:
♦ R 7 4 3 - »A 6 —
♦ A 10 4 — ♦ D 7 ( J
Garpta oturan crtağım, kör vlesly-le hücum* geçiyor, ben asla alıyo-
ÇÖZÜLÜŞ
Cenup karo ruasını oynar, garp basar, oyuncu yerden kozun valesiyle keser ve kozun asmı çeker. Yerden körü asmı gelir, etinden trefll yedilisiyle keser. Sonra karo valesini, arkasından pik onlusunu oynar. Garp tabla tiyle kesmek ve cenubun furşe-tine karşı koa gelmek mecburiyetindedir.
Eğer lik elde garp karo masına asını basmazsa o zaman oyuncu yerden btr pik kaçar. İkinci karoyu keser ve kozun asını çeker. Gerisi kolaydır.
(Bay taafı 5 inci tahifede) tanesi 10 - 20 lira arasında satılmaktadır. Talebe İse onlardan daha İyi çiçekleri 1 ■ 2 liralık masrafla çıkarmaktadırlar. Sermayesi 1 - 2 Ura olan çiçeğin yüzde 1000 karla nasıl satıldığını görmek L^üyorsanız Bey oğlunun meşhur şapkacı ve çiçekçi dükkânlarının vitrinlerine $övle bir göz atıp fecaati dahp yakından temaşa buyurunun...
Alarm!...
Enstitünün 1400 öğrencisinden 110 sınuı yatılı olduğuna işaret etmiştim. Yatakhaneyi geziyoruz. Dar gelen binanın tavan aralarına bile, ufak tefek tadilâtla oda haline g«‘irilip, karyola «yı-muş... Her yatak odasında, gece ânl bir yangın İle karşılasıLınası ihtimali gözönündo tutularak, pencereden bahçeye veya sokağa inmek üzere tahta basamaklı ip merdivenler var. Salonun bazı yerlerine de alarm düdükleri konmuş- -
Enstitü müdürü bayan Neza-het Gönenç:
(— Ne yapalım, diyor, böyle kibrit kutusu gibi bir binada yangına karşı daima tedbirli olmak mecburiyetindeyiz. Baza geceleri, alârm düdüklerini faaliyete getirerek öğrencilerin tetikte olup olmadıklarını kontrol ediyoruz.»
— Hepsi de yataklından fırlıyor mu?
(— Maşallah hepsi de atik.., Düdük sesini duyar duymaz bütün yatılılar, tıpkı itfaiye neferleri gibi soluğu merdivenlerin başlarında alıyorlar.»
Şunu da kabul etmek lâzın âır ki öğrenciler, dikir, biçki, vesaire gibi derler arasında bir de itfaiyecilik öğrenmekte ve ara sıra da, geceleri korkunç seslle o ahşap binayı sarsan alârm düdliklerile de İtfaiye dersine başlıyorlar.
Cemaleddin BİLDİK
| Halkevleri - Kurumlar |
A İSTANBUL MUALLİMLER BİRLİĞİNDEN: Birliğimiz İçtima! yar-1 dun sandığı yararına Maksim salonunda terUbedilen Türk musiki konserine hiçbir maddi menfaati göa ■ önünde tutmadan, lütfen iştirak et-1 m ek suretiyle Birliğimize alâka gös-1 teren yüksek sanatkâr Safiye Ayla, Dr. Cemal Kâmil Gönenç v» Aziz Şen' aee'e bütün meslektaşlarımızın hlsle-' rlne tercüman olarak aleni teşekkür’ lerlmlzl aunanz.
Kız Sanat
ANKARA RADYOriU Bu aAjanıkf program
17,88 Açılış ve program; ta M. B. ayan ve Radyo dans orkestran; 1830 Konuşma; 18,45 Hafif melodiler (Pl.); 18 M. B. ayan ve Haberler; 19.İB Geçmişte Bugün; 19.20 Mandolin Birliği; 19,40 Konuşma; 30 Şarkılar; 20.15 Radyo Gazetesi; 20,30 Befbea saat; 20,35 Şarkılar ve türküler; 21 Konuşma; İt İS Tarih! Türk müziği; 22 Opera aryaları (PI); 22.20 Dans müziği (PL); 22,45 M. 8. ayan ve Haberler; 23 Program ve kapanış.
yann tabah ve programı
7,29 Açılış ve program; 7,30 M. B. ayan ve Bando müzikleri (Pl.); 7,45 Haberler; 8 ÇeşitU hafif müzik (PL); 9,30 Operet parçalan (PL); 8,45 Müzik: (PL); 9 Kapanış; 12,20 Açılış ve program; 12,30 M. 8. ayarı Te Radyo salon orkestrası; 13 Haberler; 13,15
Kartal sulh yargıçlığı baş kitabetinden: 948/3M
Yusuf Razı. Nefise Nezihe, Refika Naciye, Ayşe FirdeTS, Fatma Saadet, Hatice Meliha, Ahmet Nihat re Nezl-henln şayian ve müştereken mutasarrıf oldukları ve İzale! şuyuu zımnında açık arttırma suretlle »atılmasına kara vellen:
1 — Karta ı i-azası Küçükyalı asld Bağdat caddesinde 73 »da, « parselde kayıtlı 1834 Hra muhmmen kıymetli 466 metre tarla.
2 — Gene küçük yalı da eski bağdat caddesi 78 ada, 1 parsel de de kayıtlı 3600 lira muhammen Mymett 720 metre tarla.
3 — Gene küçük yalıda eski bağdat cardesl 77 ada, 1 parsel de kayıtlı 2200 lir* klymell muhammen eli 440 metre tarla.
8/37048 tarihinde saat İS de birinci arttırmaları yapılarak İşbu günde verilen bedel muhammen kıymetlerinin ytlîde yetmiş beşini bulduğu takdLr-de İhaleleri icra olunacağı aksi takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak Üzere 18/3/043 tarihinde saat 15 de İkinci arttırmaları yapılarak heT kaça baliğ olursa kati ihaleleri İcra olunacağından talip olanların muayyen günde yüzde yedi buçuk pey akçesUe. daha fazla malûmat almak istlyenlerin şartnamesin! görmek arzu edenlerin ilân tarihinden itibaren Kartal »ulh yargıçlığı baş kitabetine müracaatları ilân olunur.
Çocuk hekimi: Doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane Palas
Telefon: 82827
Sahile 7
LVAPÜSkA
Adriatica S. A. di Navigazione
22 Şubatta limanımızda bsitenen
LOREDAN vapuru
25 Şubatta yolcu ve eşvai ticariye alarak
PİRE - TRIYESTE ve VENEDİK'e hareke! edecekti'
23 Şubatta llmarumızda belken en
CATERiNA MADRE vapuru
26 Şubatta esyal ticariye alarak doğru MARSİLYA ve CENOVAYA hareket edecektir. Her türlü tafsilât İçin
(Matada Mumhanede AnR|ATjCA s A dİ NAVİGAZtONB’ve Umumi acentesi
müracaat. Telefon: 44877 - 44n73
İmtihan tehiri
1 arım Bakanlığından:
4439 sayılı kanun hükümleri gereğince. Zootekni ve Bakteriyoloji (Veteriner) sahalarında yabancı memleketlere bilgi, görgü ve ihtisaslarını artırmak üzere gönderileceklerin seçim İmtihanı görülen lüzum üzerine 2 Nisan 1948 tarihine tehir edilmiştir, imtihan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünde yapılacaklar.
30 yaşını geçmemiş ve İki yal Tarım Bakanlığında başarı ile çalışanlardan İmtihana girmek İsteyenlerin aşağıdaki belgelerle 15 Mart 1948 tarihine kadar Bakanlık Müşavir ve Mütehassıslar Komisyonu Başkanlığına baş vurmalara gerekti]’. Bu talihten sonraki müracaatlar üzerinde hiç blrişlem yapılamaz,
1 — Dilekçe
2 — Diploma aslı veya sureti
. 3 — Nüfus cüzdanı sureti
4 — Askerlik terhis te:J;eresi sureti
5 — İyi hal kâğıdı (Dairesi âmirinden ve Emniyetten nacak)
6 — Sağlık raporu (Tam teşekküllü hastalıaneden)
7 — Üç adet fotoğraf
8 — Tercüme! hal kâğıdı,
(2047)
Olimpiyat sanat müsabaka ve sergilerine katılmak isteyenlere
Millî Eğitim Bakanlığından:
1943 Londra olimpiyatları urumda açılacak olan Sanat müsabaka V» sergilerine memleketimiz de davet edilmiştir.
Ressam, mimar, heykeltraş, müzisyen ve ediplerimizden oltfriplyat' Sanat müsabaka ve sergilerine katılmak tatlyenlerln genel vc özel şartları öğrenmek Üzere Ankarada güzel sanatlar genel müdürlüğü, Ankarada devlet konser vatu varı, İstanbul d a Güzel sanatlar Akademisi İle İstanbul ve tzmlr milli eğitim müdürlüklerine baş vurmaları rica olunur,


TASFİYE HALtNÇE
Balya Karaydın Madenleri
TÜRK ANONİM ŞİRKETİ .
16 Mart 1948 tarihfnâe Adi genel toplantıya dâvet
Ticaret kanumfnun 381 ve şirket iş tüzüğünün 24 ve sonraki maddeleri gereğince, tasfiye halinde Balya Karaydln madenleri TJL şirketinin hlaae-darian. aşağıdaki maddeleri gür üşme t üzere 18 mart 1M8 tarihli »alı gtt-nö »ant 11 de şirketin Salatada Yeni yolcu salonu elvuında Muradiye hanının 5 inci katındaki merkezinde âdiyen yapılacak genel toplantıya dâvet olunurlar.
1 — Tasfiye memurları İle denetçi raporlarının dinlenin
3 — 31 aralık 1947 tarihinde kapatılan tasfiye hesap ve blllnçoru-nun onaylanması;
3 — Şirketin 1. 1. 1947 den 31. 12. 1947 ye kadar tasfiy. ly ve hesaplan için tasfiye memurlarının ıran;
4 — 1948 senesi için bir denetçi seçllmari ve âfetlerinin, teablti,
Ticaret kanununun 371 İnci maddesi gereğine» bu toplantıda bulunmak Istlyen hissedarlar hâmili bulundukları hisse »«netlerin! toplantı gününden en »a bir hafta evvel şirketin Salatadaki merkezine yatırmaları lâzımdır.
Her hissedar toplantıya glrCn diğer bir hissedarı tevkil edebilir.
Hisse senetlerinin yatırıldığına dair mal! müesseseler taratından verilen vesikalar hisse senedi gibi kabul olunur,
İstanbul İB şubat 1948 Tufly» memullan
TASFİYE HALİNDE
Balya Karaydın Madenlerini
KİRALAMA VE İŞLETME T. A. ŞİRKETİ
18 Mart 1948 tarihinde Adi genel toplantıya dâvet Ticaret kanununun 861 ve şirket iç tüzüğünün 47 ve sonraki madde-gereğlnc» taafly» halinde Balya Karaydln madenlerini kiralama ve
içişleri Bakanlığından
1 — Bakanlığımızca ia(8 yılının Şubat, Nisan, Hazinin, Ağustos. Ekim ve Aralık aylarının sonlarında yapılacak olan İdare d ergirinin baskısı eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme kopalı aarfiadır.
3 — Tahmin edilen baskı bedeli beher forması 70 liradan 8730 Hradır. Kâğıdı Bakanlığa aittir.
4 — Geçici teminât BM Liradır.
B - Eksiltme 28/2/048 perşembe günü saat Jfl Ö4 Bakanlık binası İçinde Gereç Müdürlüğünde yapılacaktır.
8 — istekliler bu işe alt şartnameyi Ankara Bakanlık Geriş Müdürlüğünde, iatanbulda vilâyet daire müdürlüğünde görebilirler.
7 — İstekliler teklif mektuplarını kanunen gerekil balge'erl» akaüt-menln yapılacağı gün eksiltmeden bir naat evveline kadar komisyon* vermeleri gerektir. (1791)
1 starı bul Telefon Başmüdürlüğünden:
Telefon malzemesi konulmak üzere İstanbul re Beyoğlu cihetlerinde 1000 metrp murabba: mesahasında bir veya ayn iki da-ne ardiye kiralanacaktır. Borle ardiyesi olanların malûmat alınmak üzere Başmüdürlüğüne müracaatları ilân olunur. (1Ö23)
leri
işletme T.A. şirketinin hissedarları, aşağıdaki maddeleri görüşmek üzere 18 mart 1948 tarihli perşembe günü saat 11 ds şirketin Galatada Yeni yolcu salonu civarında, eski şarap iskelesi sokak, Muradiye haninin 6 inci katındaki merkezînde ftdfyen yapılacak genel toplantıya davet olunurlar.
1 — Tasfiye memurları te denetçi raporlarının dinlenmesi;
9 — 81 aralık 1947 tarihinde kapatılan bll&nço ve tasfiye hesaplanma onayluması;
S — 1 1. 1947 den 31. 12. 1947 ye kadar şirketin tasfiye İşleri ve he-«aplan İçin tasfiye memurlarının ibrası;
4 _ 1948 senesi için bir denetçi seçilmesi ve ücretinin tesbltl.
Bu toplantıda bulunmak Istlyen hissedarların, en az yirmi beş hisse senedini asaleten veya vekâletin hâmil bulunmaları ve bunları ticaret kanununun 371 İnci maddesi gereğince toplanma gününden en az bir hafta evvel şirketin G»latadaki merkezine yatırmış olmaları lâzımdır. Hisse senetlerinin yatırılmış olduğuna dair mail müesseseler tarafından verilen vesikalar hlaae senedi gibi kabul olunur. İstanbul 17 şubat 1948
I Tarilye memurları
FETHİYE ŞİRKETİ MADENİYESt TÜRK ANONİM ŞİRKETİ
25 Mart 1948 tarihinde Adi surette Genel toplantıya dâvet
Ticaret kanununun 381 ve şirket iç tüzüğünün 47 nel maddeleri gereğince Fethiye şirketi madenlyesi T.A, şirketinin hissedarları aşağıda yazılı maddeleri görüşmek özere 25 mart 1948 tarihli perşembe günü saat 11 do şirketin (Salatada Yeni yolcu salonu civarında Muradiye hanının B İnci katındaki merkezinde âdlyen yapılacak genel toplantıya davet olu- , nurlar.
1 — Yönetim kurulu ve denetçi raporlaıının dinlenmesi,
2 — 1947 senesi hesaplarının v4 bu devreye alt yönetim kurulu tekliflerinin onaylanması ve 1947 »eneri hesaplarlylo işlerinden dolayı yönetim kurulunun İbrası,
I — Yönetim kurulunun yenilenmesi,
4 — Yönetim kuruluna verilecek ücretlerin tesbltl,
B — 1948 senesi İçin bir denetçi seçilmesi ve ücretinin tesbltl,
• — Şirketin umum İşlorlnl tedvir Uo mükellef yönetim kurulu üye- , leri i!» müdüre verilecek ücretlerin tesbltl hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi,
7 — Gerek şahsen kendi namları T» gerekss başka şirketlerin yönetim kurulu üye veya müdürü sı fa tiyi» şirket!» muamele yapabilmeleri hususunda yönetim kurulu üyelerine vt müdür» yetki verilmesi,
Bu toplantıda bulunmak Istlyen hissedarlar, ticaret kanununun 871 İnci maddesi gereğince hisse senette rint toplanma gününden en az otr hafta evvn şirketin Go’ntadak! merkezin» yaUrmalan lftzimdu-.
Her hissedar, toplantıya giren diğer bir hissedan tevkil edebilir, senitlerinin yatırıldığına dair mali möcsseMİer tarafından ve-rllçj vttffcafor htaşy senedi gibi kabul olunun İstanbul 17 şubat 1MB YÖNETİM KURULU
şen bir yuvaya sahip olmak İsterseniz, TÜRKİYE IŞ BAN-KASI'ndaki tasarruf hesabınızı en az YÜZ liraya yükseltiniz. Hesabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.
TÜRKİYE İŞ BANKASI
1948 PLANI
200.000 Liralık ikramiye
Yılda dört çekiliş: her çekilişte. 1 EV, 1 ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
Birinci çekiliş: 1 MART
Hesaplarında altı yüz liradan fazla parası bulunanlar her beş yüz liraları İçin ' çekilişlerde ayn btr kura numarası alacaklardır.
Ayrıca, 21 NLsan 1948 de ÇOCUK HESAPLARI İçin zengin ikramiye!! çekiliş...
V II ... »
Yüksek elektrik mühendisi alınacak
iller Bankasından:
Bankamız teknik işler müdürlüğü kadrosunda çalıştırılmak tlıeie İki yüksek elektrik mühendisi alınacaktır. Aşağıda yazılı şartlan hala olanların hal tercümesi, diploma sureti, hilsnü hol kâğıdı, bonservis ve fotoğraflı dilekçe 1le Ankarada iller bankası genel müdürlüğüne müracaatları Hân Olunur.
1 — Türk olmak
2 — Askerlik ödevini yapmış bulunmak.
3 — Hîç bir müesseseye karşı mecburi htemotl bulunmamak.
Ücret, bilgi ve tecrübeye nazaran tesblt edilecektir. Lisan bilenler tercih edilir. (2frW)
Toprak Mahsulleri Ofisi Pamuklu Dokuma Tesellüm ve Sevk Heyeti Başkanlığından:
Bez balyalarından çıkmış ve bir ay sarfında çfka-nS takriben, üç ton kadar esiri çember demiri İle üç ton kadar balya ambalft] bezi 20. 2. 718 günii Kartal Maltepe Siimerbunk tesislerince b ■" --i maİLi i.-
Sahife 8
AKŞAM
17 Şubat 1948
3 3 (/// yurda hizmeti, vazifelerin en önemlisi sayan
bu kaleme malık olmak hevesi İnsanca derhal belirir. İmâlindeki hassasiyet ve yazışındaki seyyaliyet müşahede edildikten sonra bu arzu büsbütün artar
bir yeri tor gösterebilir. Çünkü bugün 29 muh* telif memlekette yapılan 77 istatistik Parker'in dünyada en çok istek celbeden dolma kalem oldüğuniı göstermiştir.
Muntazam ve parlak hatlarına goz iliştiği anda.
işte, gayet parlak, sabit ve kuru yazan Parker Superchroma mürekkebinden tatminkâr şekilda faydalanmak için imâl edilen yegâne kalem budur.
Başlıca kırtasiye mağazalarında aravınız.
Porker Vacumolict TL 32 ve TL 18
Parker** 51 *. TL. 52 ve TL 44
Tûrkiyede Mümessili: ELI BURLA ve Ortakları —Galata. İstanbul
Seyahat dolayısile
Acele satılık
Opel - Kaplten 80.000 Km. hususide kullanılmış. Taksim, Fiat
GRİP - BAŞ - DİŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARSI

Mütealıhidlerin, inşaatçıların ve Resmî Dairelerin Nazarı Dikkatine :

Bina, Garaj, Ardiye ve bllûmum yeni ve eski İnşaatlarda çatı ve yan kısımlarda asıl ve yeni malzeme olan Amerikan
Oluklu Aîüminyom Saçları
OBLMİ Ş T İ R .
1 — Katiyen paslanmaz, ömrü diğer saçlarla mukayese edilemez.
3 — Mııkaevmetl ve hafifliği sayesinde yazın güneşin sıcaklığını içeriye nüfuz ettirmediği gibi kışın da dahildeki sıcaklığı dalma muhafaza eder.
3 — Sağlamlığı ve (Uyanıklığına rağmen diğer oluklu saçlar-
dan daha ucuzdur.
4 — Yapılan İnşaatların gilzell-ğınl dalma Çiinkü aîüminyom oluklu saçlar dalma
Levha genişliği
66 santim
3 A T T 9 YE
R t :
muhafaza eder, parlak, kalır. *
Kalınlığı
0,(30 milimetre
OTOKAR
Taksim Şehldmuhtar caddesi No.
3'2 — Telefon: 82608
^r- İhsan Sami KE*9B1 lstafilokok Aşısı İstafllokoklardan mlitevellld (Ergenlik Kan çıbanı. Koltuk Altı Çıbanı; Arpacık) ve bütün dld hastalıklarına karşı pek tesirli bir aşıdır. Dlvanyolu No. 113
İstanbul 4 üncü İcra memurluğundan: M7/3959
Mahcuz olup satılmasına karar verilen (İki adet biri camlı biri camsız yazıhane ile bir adet kasa) Bahçekapı Yağcılar Şapçı han No. 12 de 24. 2. 948 san günü saat 15 de birinci arttı rm- ■■ dr*' • nii en ;
nur.
A şiin % 75 İsteklisi çıkma-■> 28. 2. 948 cumartesi gii-■“ İkinci arttırma surenle ilişine satılacağı ilân olu-195360)
Fatih 3 cU sulh hukuk yargıçlığından: 948/80
Davacı Hatice tarafından Bakırköy yeni mahalle tayyareci Sadık sokak No. 60 da mukim Babrhattln a-leyhlne açılan nafaka davasının yapılan yargılamasında:
| Davalının halihazır İkametgâhı meçhul olduğundan llânen tebligat .yapılmasına karar verilmiş olup yargılama günü olarak tayin edilen 27. 2. 948 saat 9,40 da mahkemede hazır bulunması veya bir vekil göndermesi aksi takdirde hakkındaki davaya gıyaben bakılacağı tebliğ makamına katın olmak üzere ilân olunur, (9536t)
Zayi — Özel Işık lisesinin İlk kısmından aldığım 13'6'946 tarihli ve 675 No. lı diplomayı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hüjunii 1 Oktur. £4 No. 11
Özcan 8I1S1Ü.
Resmî, Hususî Hastanelerin
ve
Operatörlerin Dikkat Nazarına
Tarlatan Bezi
Kırıklıktan mütevellid alçılardan gayet güzel tatbik edilen İngiliz TARLATAN Bezleri gelmiştir.
100 metrelik orijinal toplarda j,».
Türkiye Eczanesi
ARİF NEŞ'ET USMAN
Ankara Cad. 88, İstanbul, Telefon; 23475
Öksürenlere
Cinsi ______
Tosya pirinci Horoz fasulya Biga nohudu Y. Mercimek Patates Bulgur Kuru soğan Pirinç unu Turyagı
Salça K. Üzilm Zeytin yağı

Kadıköy Eczanesi Müstahzaratı
PÜLMOZÎN
POMAD METAMORFOZ
ORANJAL
POMAD FİLODERMİN
ERGUN TALK PUDRASI ERGUN KARBONATLA RI DİDİT
ERGUN YAĞLI, YAĞSIZ K
— Öksürük İlâcı
— Çil ve sivilce ilâcı
— Göz İlâcı
— Yara ve bere merhemi
— Sıhhi çocuk pudrası
— Hakiki kürllng
— Haşarat öldürücü D. T. T, OMLERİ — Cild gıdası
Sümerbank deri ve kundura sanayii müessesesi müdürlüğünden:
1 — Aşağıda dökümü yazılı maddeler pazarlıkla mübayaa edilecektir.
A) 20/25 ton Krom hülâsası veyahut 12/15 ton kadar Bl-kromat dösııt veya Potas.
B) 1000 kilo Asit Formlk.
C) 50000 kilo Moelion Degras.
D) 10000 » Solvey Soda.
2 — Bu husustaki şartnameler Köprülü handa S No da toptan Büromuzdan bedelsiz olarak temin edilebilir.
3 — Tekliflerin 10/3/948 gününe kadar Müessesemlze mektupla gönderilmesi şarttır.
4 — Müessese hu malları alıp almamakta serbesttir.(1824)
HERSES TİCARET EVİ —■>
En son çıkan SAHİBİNİN SESİ plâklarını takdim eder. ZEHRA BİLÎR
Kaynana
A X 2405
Delil o SUZAN YAKAR * v n.na ALİM (pencereden ay doğdu)
A X 240o .
ismini demlye varmıyor dilim
HERSES Ticaret Evi: Muradiye Cad No. 33. Sirkeci - İstanbul
Düzeltme ilânı
Takriben 450 ton ağırlığında: 28' 150 metre havagazı borusuna alt şartnamede değişiklikler olduğundan, bundan evvel yapılmış olan İlânlar, hükümsüzdür. Yeni İlân şartları aşağıda blldfrllmlşttr.
Ankara Elektrik ve Havagazı
işletme Müessesesinden:
1 — Değişik çap ye uzunlukta 28 150 metre asfalt İzoleli havagazı borusu ve bunlara alt İrtibat parçaları teklif verme usulü ila astın alınacaktır,
2 — Yukardaki malzemeye alt şartname 3.— lira bedel mukabilinde Müessese Alım Satım şubesinden alınacaktır. Evvelce şartname bedelini yatırmış veya posta İle göndermiş olanlara, vezne makbuzunun İbrazı veya posta havalesi tarih ve numarasının bildirilmesi
suretüe kendilerine yeni şartname verilecektir.
3 — Teklifler, 3O.'4/î943 tarihine kadar Müessese Umum Müdürlüğüne verilmiş olacaktır.
İstanbul C. Savcılığından
Mlktan Fiatl
Azı Çoğu Lira Kr.
3750 4000 1 20
1
2
3
Azı Çoğu
Muhammen bedeli Lira Kr. Lira Kr,
4800 —
2)40 1500 1250
400
885
351 50
160 6300
90
90 1060
Geçle! T. Eksiltme
Lira Kr. gün ve saati
4500 1800 1200 1000
300
580
337
100
3975
73
07
705
50
50
1366 24
27/2/048 Saat 14.
Yekûn
İstanbul Ceza
teminatları yazılı . . ____________..... ,____________________________________ „____
saatte İstanbul Ceza ve Tevkif evinde pazarlıkla yapılacaktır.
İstekliler bunlara alt şartnameleri her giin çalışma saatleri İçinde İstanbul Ceza ve Tevkif evinde rebilirler.
İsteklilerin ticaret odası vesikası ve diğer kanuni belgeleri ve geçici teminat makbuzları ile birlikte karıda yazılı gün ve saatle fstanbul ceza ve Tevkif evindeki satmalına komisyonuna başvurmaları. (1028)
14740 00
9348 yılına alt yukarıda
18210 50
cins ve miktarları İle muhammen bedel V4 geçici

ve Tevkif
İhtiyacı eksiltmeye konmuş ise de isteklisi çıkmadığından hizalarında gösterilen gün
evinin
gö-
yu-

Comments (0)