Yarın
5 inci
Sene 32 — No. 11202 — Fiat!: her yerde 10 traruştur-
SALI 20 Aralık 1949
Sahibi: Necnaeddln Sadak — Yazı işlerini fiilen İdaro öden GL Bildik — Akşam Matbaaa
Sami Hînnavî emekliye ayrıldı
Suriye politikasını değiştirerek H. Zaim siyasetine dönüyor
Eğede şiddetli yağmurlar
Gediz, Küçükmen-dere» kabarıyor
İzmir d e bir kısım
Ordu Suriye ile Irak’ın birleşmesi fikrine muarız bulunuyor
evlerin bodrum katları su ile doldu
Dün dil hareketini her cephesile tasvip edenler konuştular
Şam'da sükûn hüküm sürmektedir. Sami Hinnavi ve kayınbiraderi evlerinde nezaret altındadır
Sami Hînnavî, Alâeddin Kavas ve Emin Ebuasaf'la birlikte
İzmir 19 (Akşam.) — Gece şehir ve civarına yağan şiddetli yağmurlar yüzünden civardaki dereler taşmış, alçak yerlerdeki evlerin bodrum katlan su ile dolmuş bazı yollar, suların getirdiği molozlarla kapanmış, tramvaylar işliyemem İştir.
Gediz ve Küçükmendereş nehirlerinin sulan kabarmaktadır yakın köyler halkı tedbirler almak mecburiyetinde kalmışlardır. «Çatalkaya» ve «Yamanlar» dağlarına kar yağmıştır.
İsknderun ve Bursada
lo-
Asıl tekliflerin Kurultaydan sonra gazetelerde yapılacağı söyleniyor
Kurultay 25 kişilik bir ilim heyeti seçecek. Buna tanınmış
edib ve sanatkârlar girecekler
Ankara 20 (Dil Kurultayında bulunan arkadaşımız Şevket Rado, bu sabah telefonla bildiriyor:)
Kurultayda ilk günün en ehemmiyetli hâdisesi. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Bangu-oğiunuıı söylediği açış nutkudur. Bu nutuk bilhassa Türk dili üzerindeki çalışmaların Kurultaydan sonra alacağı istikameti belirtmesi bakımından şayanı dikkattir. Millî Eğitim Bakanının sarahatle söylediğine göre:
1 — Halk dilinin bütün servetleri yazı dilinin malı olmağa devam edecektir.
• — Türirç*. kni’df bünyesinden terimler yapmağa devam edecektir.
Milli Eğitim Bakanının kana-atince halk dilinin yazı diline geçmesi uğrunda çalışmalar iyi bir yoldadır. Terimlere gelince; Türk Dil Kurumu bir «terim sistemi* vücuda getirmiştir. Şimdiye kadar hatalı teşkiller olmuşsa da bu hatalar ayni sls-
Şam 19 (Hususi muhabirimizden» — Sami Hinnavi emekliye geçirümlştir. Kendisi mevkuf olmamakla beraber nezaret altındadır.
Devlet Başkanlığına seçilmiş olan Haşini Atasl'nln bugün Meclise gelerek yemin etmesi lâzımdı. Atasi Meclise gelmemiş ve bir mektup göndererek hastalandığını bildirmiştir. Bu yüzden toplantı perşembe gününe talik edilmiştir.
Şam’da siikûn hiikiim sürüyor. ölü, yaralı yoktur. Hiç kimse tevkif edilmemiştir. Çarşılar, hükümet daireleri acıktır. Resmi binalar askerî muhafaza altındadır,
Şamdaki hâdiselerin sebebi
Beyrut 19 (Hususi muhabirimizden) — Şam’da lam mâna-slyle hükümet darbesi olmamıştır, herkes yerli yerlndedir. Yalnız albay Sami Hinnavi ile kayınbiraderi Talaş nezaret altına alınmışlardır. Bu iki zat Hüsnü Zaim hâdisesinden sonra SuriyedeKi her türlü faaliye-
tin başında bulunuyorlardı, tki-sl de Irakla birleşmeye taraftardı. Irakla birleşmek Surlyeyi bu hükümetin hüküm ve nüfuzuna tâbi tutmak ve kıratlığa, doğru gitmek olacaktı. Halbuki ordu cumhuriyete sadıktır. Bu sebeple albay Sami Ue onun sağ kolu hükmünde olan kayın biraderi Talaş iş başından u-zaklaştınlmıştır.
Suriyede sükûn hüküm sürmekle beraber birbirini takip eden hükümet darbeleri kararsızlık ve endişeli bir hava yaratmıştır.
Dünkü görüşmeler
Şam 19 — Albay Çiçekli. Devlet Başkanı Atasi ve Kurucu Meclis başkanı Rüştü Kâhya He görüşmüştür. Çiçekli, giriştiği hareketin hükümeti değil, Hin-navi he kayınbiraderini hedef tuttuğunu bildirmiş: «Bunlar Irak ve Ürdün ile sıkı bir işbirliği yapmağı düşünerek Suri-yenin menfaatini İhlâl ediyorlardı* demiştir. Hâşim Atasl’nln mevkiinde kalıp kalmıyacağı henüz belli değildir.
Hüsnü Zaim’in siyasetine avdet
Nevyork 20 (R) — Buradaki kanaate göre. Suriye, Hüsnü Zaim’in siyasetine dönecektir. Zaim, Mısır ve Suudi Arabls-tanla sıkı dostluk siyasetine taraftardı. Askerler Irakla birleşmeyi istemiyorlar. Böyle bir birleşme olursa iş başına hep İraklıların geçeceğinden korkuyorlar.
Diğer taraftan böyle bir birleşme Surlyenin kıratlığa doğru gitmesine yol açabilir. Halbuki Edib Çiçekli ve arkadaşları Cumhuriyetçidirler.
Times’in makalesi
Londra 20 (R 1 — Times gazetesi bu sabahki makalesinde Suriye hâdiselerinden bahisle diyor kİ:
«Suriyede yeni bir hükümet darbesi oldu. Bu darbe devlet başkanı seçilen Hâşlm Alisinin meclis huzuruna çıkarak Arap birliği için çalışacağına dair yemin edeceği gün olmuştur, Samdaki değişiklik Surlyenin (Arkası sahile 2; siitun 5 de»
Bir kaç gündenberl esen dos dün poyraza çevirmiş, yağmur başlamıştır. Karadenlzdo oldukça şiddetli bir fırtına hüküm sürüyor
GeJ&n haberlere göre İskenderun ve Bursada fırtına oldukça mühim tahribat yapmıştır. İs kenderun ve mülhakatında a-ğaçlar, bîr kısım telgraf direkleri devrilmiş, elektrik telleri kopmuştur.
Bursa, civarında bir kulübe çökmüş, oltanda kalan Kaya a-dında biri ölmüştür.
Eşmede kar yağmağa başla- __________________________________
mıştır. Doğu İllerine de kar ya- tem İçinde düzeltilecek, mevcut âiyor. ı terim sistemi böylelikle tekâmül
Türk - Hindistan dostluk cemiyeti
Türk - Hindistan Dostluk Cemiyeti İstanbul şubesi dün akşam Konak Otelinde İlk toplantısını yapmıştır. Basın mensuplarının da hazır bulundukları bu toplantıda İdare heyeti secimi yapılmış: Cemiyetin İstanbul şubesi başkanlığına Prof Hailde Edlb Adıvar, İkinci başkanlığa Ömer Rıza Doğruj seçilmişlerdir, yukarıda bu toplantıda bulunanlardan bir kısmı görülüyor.
Carih yakalandı, yaralılar hastaneye kaldırıldılar
Dün gece yansına doğru Sultanahmet te bir evde bir ana kı-zuı, bıçakla muhtelif yerlerinden yaralanmalarlyle neticelenen kanlı bir vaka olmuştur.
Ailevi bir ihtilâfın alınan hıncı şeklinde görülen bu hâdisenin tafsilâtı şöyledir:
Sultanahmet mahallesinde Keresteci Hakkı sokağında 43-1 numarada bakkallık yapan ve
mıştur. Fatma ile kızı Sâklnc cankurtaranla Haseki hastanesine kaldırılmışlardır. Savcılık tahkikata el koymuştur.
Kurultay başkanlığına seçilen Hüseyin Cahit Yalçın ettirilecektir.
Kurultayın, Türk Dil kurumu-na yeni direktifler vermesi isteniyor. Hâkim olan kanaate göre dil hareketine bazı münevverlerin muhalefet etmesi üretilen kelimelerden bir kısmının zevksiz ve sevimsiz olmasından İleri gelmiştir. Bunun sebebi de kelimelerin yalnız dil mütehassıslarının dilinden çıkmamasıdır. Acayip vc sevilmemi;; kelimeleri ayıklamak ve jeni kelimelerin sevimli olmasını temin etmek
için bulunan çare de şudur:
Dil Kurultayı 25 kişilik bit ilim heyeti vücuda getirerek bu heyete tanınmış edib ve sanatkârların da girmesini temin e-decektlr. Cuma günü bu heyet seçilecektir. İlim heyetine girecek edlblerin en kuvvetli namzedi Fallh Rıfkı Atay’dır. Hiç bir zaman dil hareketini tutmadığını ileri sürerek Kurultay başkanlığına namzet gösterilmesine Nurulloh Ataç’m itiraz ettiği Ve buna rağmen Kurultay başkam seçilen Hüseyin Cahit Yalçın’ın bu heyete de hattâ başkan olarak gireceği tahmin edilebilir.
Öûmhurbaşkanı tsmer İnÖnt, Kurultayın açılış celsesini sonuna kadar dikkatle tuklb etö.
Dil Kurumu âzası olmadıkları ve dil çalışmaları aleyhinde yazılar yazdıkları halde Kurultaya davet edilen tanınmış muharrir, gazeteci ve edebiyat hocaları ilk günü sadece dinlemekle vakit geçirdiler. Dün yalnız dil hareketlerini her cephesiyle tasvtb eden ve aralarında tamnm.ış şahsiyetler bulıın-mıyan hatipler kürsüye çıktı. Bunlar, muhalefet edenlere hücumda bulundular. İçeride nutuk söylenirken salonu bırakıp Dil - Tarih Fakültesinin bolunda toplanan küçük gruplar arasında münakaşalar cereyan ettiği görülüyordu. Kurultayda İlk gün esen hava muhaliflerde bir çekingenlik husule getirmiştir.
Davetli üyeler Dil Kurultayını metheden nutukları dlnler-[Arhası s&hlfe 2 sütun 3 de]
gene oradaki evde oturan Nus-ret, dün gece oldukça keyif bir halde Gala lada Karabaş mahallesinde oturan akrabasından Fatmanın evine gitmiş, Fatma İle kızı Sakine, Nusretl karşı-lıyarak bir kahve ikram etmişlerdir.
Musre t, Su l tanahmetteki evde yalnız olarak bulunan yengesi Haricen İn fazla rahatsız olduğunu söylemiş ve eve gelerek ona bakmalarını rica etmiştir.
Fatma ile kızı Sâklne, Nusre-tln yengesinin birdenbire ağır hasta olması vaziyeti karşısında telâşa düşmüşler ve hemen hazırlanarak Nusretle birlikte yola koyulmuşlar ve Sultanah-metteki eve gelmişlerdir.
Fatma İle Sâkineyl bir odaya alan bakkal Nusret, onların bir an evvel hasta olan Hatlceyi görmek arzularına karşı:
— şimdi size göstereceğimi Demiş ve bu sırada eline aldığı bir ekmek bıçagıyle ana, kızın üzerine hücum ederek ikisini de muhtelif yerlerinden e-hemlyetll şekilde yaralamış ve on lan kanlar İçinde bırakarak sokağa fırlamışsa da feryat ve istimdada yetişen polisler ve
Ahaliye bu kolaylıkları göstermek mümkündür
Daima şöyle düşünmeli: «— Ne suretle hareket etsek, halka daha faydalı olabiliriz?»
★
Ankara yolcularını getiren vapur, Ada iskelesine yanaşıyor. Bavullarla, yüklerle hamallar - ve ekseriya kendi çantasını taşımak zorunda kalan vatandaşlar -köprünün tam orta yerinde sağa sola bocalıyor. Otomobillerin bulunduğu taraflara gitmek üzere kalabalığı büsbütün kalabalıklaştırıyor. Yahut dik merdivenleri tırmanıp köprü üzerinde dolmuş yapmağa ve seyrüseferin bu ana kanalını tıkamağa mecbur kalıyor.
Halbuki n esnada, rıhtım iskelesine, taksilerin bulunduğu noktaya diğer bir vapur yanaşmıştır.
tekçiler tarafından yakalan-
★
«— Ne suretle hareket etsek de halka faydalı olsak?» endişesi daima zihinlerimizi kurcalasa, umumî hayatta bir çok kolaylıklarla karşılaşacağız; yaşayışımız daha az meşakkatli olacak.
Ve bu, mümkündür.
Yazan: Nllhal Karamağaralı
ÇERÇEVE DIŞI
Aşk ve Macera Romanı
Sevdalıların mahremi esrarı olan ay, bu gece Brütüs’liik ediyor! Açılan gedikten önce o içeri daldı,' ve günahkârları, davranmalarına vakit bırakmadan bir sucun eşiğinde yakaladı.
Bu heyecanlı romana yılbaşında başlıyoruz
---------------------------------------------J
A K ŞAM
20 Aralık 1949
sahlfe 2
jgfiÖüEGüEÛ
Müşterek medeniyet dili
Dil meselesinde herkes inandığı fikri müdafaa etmeğe çalışıyor. Ama bana öyle geliyor ki, herkes karşısındakini bir an için inandırmak «Sen doğru söylüyorsun!»' dedirtmek arzusundadır.
Kurultay arifesinde Doktor Saim Ali Dilemrc «dil devrimi için», adlı iki küçük broşür yayınladı. Bunları bana da göndermek lûtfünde bulunmuş. (1» numaralısını teşkil eden makaleyi ..Akşam.» da çıktığı zaman a-kuınustum. Bu sefer bir kere daha, dikkatle okudum. Üstad. müşterek medeniyet dilinin gerçekleşmesine, yani bir memleket halkının orta derece okumuş, çok o-kumus, her ferdinin konuşma, yazı, muamelât ve fen dilinin bir olmasına çalışmanın faydasını pek güzel anlatıyor.
Bu birim için bîr kültür dâvasıdır. Böyle bir dâva gütmeyeceksek. Cumartesi günü yine bu sütunlarda yazdığını gibi, di! inkılâbına veya devrimine hiç lüzıım yoktur. Fakat bu müşterek medeniyet dilini nasıl meydana getireceğiz? Saim Ali Dilemrc «icabcttikçe uyduracağız da.» divor. Haydi bunu da kabul edelim. Fakat bu gün olduğu gibi hiç bir kaide tanımadan, gelişigüzel uydurmak bizi maksada götürecek midir?
Sayın Doktorun makalesindeki iki cümle beni şüphe içinde bıraktı. Doktor diyor ki:
«Şimdiye kadar Arapçaya başvurarak yaptığımız bilim sözleri biitiin Türkiyenin dörtte üçünün bilgisiz kalmasına sebep olmuştur.»
Bir kere: bu fikir doğru mudur? Ben öyle sanıyorum ki, Türkiyenin dörtte üçünün bilgisiz kalması bilim sözlerinin Arapçaya başvurarak yapılmasından değil. mektepsizlikten, öğretmensizliktendir. Diyelim ki, yukarıdaki fikir de doğrudur. Sayın Doktor hemen arkasından şu riimleyi ilâve ediyor: «Halbuki bu Arapça-ları da alabildiğine uydurma yolu ile yapmışızdır .»
Şimdi Tiirkrekri uvdurnıa yolu ile yaparsak acaba netice başka türlü mü olacak? .
Sovyet donanması
1950 bütçesi
Şevket RADÖ
Turizmin gelişmesi için alınacak tedbirler baklanda görüşmelere başladı
Ankara 19 — Yurdumuzda turizm işlerine yerilecek yönü görüşmek ve alınacak tedbüer hakkında düşüncelerini bildirmek üzere teşkil edilmiş bulunan «Turizm Danışma kurulu» ilk toplantısını bugün Tarih Kurumu salonunda yapmıştır.
Toplantı, Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Nihat Erimin, turizmin memlekete sağlayacağı faydalan betirten konuşması He açılmıştır.
Bundan sonra Basın, Yay m ve Turizm genel müdürü Ahmet Şükrü Esmer, modern İktisadi cemiyetin milletlerarası ekonomide en esaslı gelir kaynaklarından biri olan turizm endüstrisinin memleketimizde gelişmesi İçin lâzım gelen esaslar hakkında bir konulma yapnıış-
35 bin tonluk harp gemileri yapılıyor
Meclis bütçe komisyonu dün Başbakanlık bütçesini görüştü
Türkiye -Amerika
Ordu kıyafet ve alâmetleri
Amerikanın sesi Türkçe neşriyata başladı
■Amerikanın sesi» radyo prog ramla ımda Türkçe neşriyatın başlaması münasebeUle, dün 19,15 — 19,45 arasında Başkan Trumanla Türkiyenln Vaşlng-ton büyük elçisi Feridun Cemal Erkin. Amerika Birleşik Devletlerinin yeni Belgrad büyük elçisi, eski Dışişleri Bakan yardımcısı ve milletlerarası haberleşme programı başkanı George V. Ailen ve eski Ankara büyük elçisi Edwin C. Wllson tarafından Türklyeye hitaben gönderilen mesajlar bu radyoda o-kunmııştur.
Başkan Tr umanın mesajı şudur:
«Amerikanın sesi radyo yayım bu İlk programında Birleşik A-m erik a Devletleri halkı namına Türklere en candan selâmlarımızı ve en İyi temennilerimizi bildirmekle memnunluk duymaktayım.
Bu programın Tiirk ve Amerikan halkı arasında dostluk bağlarını geliştireceğin! ve insan hürriyetleri ve sulhun muhafazası hususundaki müşterek alâkayı kuvvetlendireceğin! samimiyetle nmid etmekteyim.»
Meclise verilen kanun tasarısının görüşülmesine başlandı
başkanlığına İstanbul >r. Fahreddln Kerim başkan vekilliklerine İznik Valisi Osman Sabrl Adal ve Türkiye Turing ve Otomobil kurulu başkanı Reşit Saffet Atablnen, kâtipliklere İstanbul Yataklı Vagonlar i nar esi Galata şubesi müdürü Kâmil Sosyal ve Türkiye Turizm kurumu müdürü Süreyya Ergün seçilmişlerdir.
Bundan sonra:
1 — Turizm ana programının tesbit i,
2 — Turizmin gelişmesine mâni mevzular,
3 — Turizmi geliştirecek tedbirler, üzerinde çalışmak üzere üç komisyon seçilmiştir.
öğleden sonra da genel kurul ve komisyonlar çalışmalarına de vaın etmişlerdir. Delegelerin bir kısmı hasırlanan tamım tasarısı üzerinde düşündüklerini açıklamışlar ve kurul çalışmalarının takip edeceği ana prensibin tes-biti yolundaki tekliflerin tetkikinden öne bir tali komisyon seçilmesini, ondan sonra kanun tasarısının maddeleri üzerinde görüşülmesini istemişlerdir. Bu teklif kabul edilmiş ve komisyonun seçilmesini müteakip maddeler üzerinde müzakerelere başlanmıştır.
Seçilen tâli kamlsyon Denizli milletvekili Dr. Behçet Uz tarafından hazırlanan ve Büyük Millet Meclisine sunulan kanun tasarısı İle Hasrın - Yayın ve Turizm genel müdürlüğünün ve Ticaret Bakanlığının ayni mevzu üzerinde hazırlamış bulunduktan kanun tasarılarını tetkik edecek ve düşüncelorini bildirecektir.
Kurul ve komisyonlar yann da çalışmalarına devam ede-çeklerdir.
Behçet Uz’un teklifi . Ankara 19 — Deh 1211 MlUet-, vekili Behçet üz tarafından turizmi teşvik gayesiyle Meclise verilmiş olan bir kanun teklifi İle ayni mevzu üzerinde hükû-metin hazırladığı İki kanun tasarısı Büyük Millet Meclisi gümrük komisyonunda hep birlikte müzakere edilecektir. Ko-■ misyon bu işin müzakeresi İçin f on beş gün sonraya bir gün koymuştur.
Londra 19 (AF) — Janc’ın, Harp Gemileri İsimli mecmuasında bildirildiğine göre, Rusya. 35.000 tonluk harp gemileri İnşa etmekledir ve bunlarda radyo İle kullanılan hava torpilleri de mevcuttur.
Mecmua Rusyanın ayni zamanda 1.000 denizaltı birden inşa etmekte olduğunu ve bunların büyük hareket «asını İmiz olduklarını ve denli altında büyük bir uür’tale seyr ettiklerini de ilâve etmektedrL
Gayri resmi fakat ciddi olan bu mecmuanın İyi haber adan kaynaklara nazaran bildirdiğine göre, bu gemilerden İki tanesinin inşaata ikmal edilmiştir.
ŞlmdlU halde Rusyanın elinde barış andlaşması hükümlerine göre İtalya'dan alrriış olduğu GlullLo Cesare 23.622 tonluk harp gemisi ve Sivastopol İle Oküyabskaya Revolutsla İsimli 23.606 tonluk diğer iki gemi vardır. Jane'ın bildirdiği ne göre, Rusyanın 360 denizaltı gemisi vardır, ve bu sene zarfında da 100 denizaltı ikmal edilmiş olacaktır.
Ankara 19 — Büyük Millet, Meclisi Bütçe komisyonu toplanarak Başbakanlık bütçesi müzakeresine başlamıştır.
Yeni sene bütçesinin komisyonda görüşülmesine başlandığı gün, muhalif milletvekilleri, Başbakanın Komisyona davet e-dllip izahat vermesini işlemişlerdi.
Oktava büyük elçiliğinden istifa etti
Ankara 19 — Kanadûdakl büyük elçimiz Nurullah Sümer, oranın ha vasiyi e imtizaç edemediğinden istifa etmiştir.
Bugün Başbakanlık bütçesi müzakere edilirken Başbakan yardımcısı Nihat Erim bulunmuş ve 1950 yılı için Bakanlıkların İstedikleri tahsisat miktarı, zirai kalkınma politikası, hükümetin toprak ve orman dâvaları mevzuunda düşüncesi, birçok kanunların Anayasaya aykırı bulunduğu, antidemokratik kanunlar olduğu, tiler Bankasının politikaya âlet olduğu, son zamanlarda acılan fabrlkalaı-m İktisadi olmaktan ziyade politika maksatlariyle kurulduğu, 155 milyon liralık bütçe açığının. Amerikan yardımlyle kapandığı, Başbakanın Şarka seyahati sırasında, din mevzularını propaganda konusu olarak ele aldığı, devlet plânı mevzuu, hükümetin Doğu kalkınması, Karadeniz sahil mm takası kalkınması gibi bölgecilik propagandasına saparak, bunu bir seçim propagandası diye kullandığı, Iç iskân mevzuu, İthalât ve İhracat arasındaki muvazenesizlik, altın ve döviz «toklarımızın erimekte oluşu, hususi sarma-yenln İktisadi sahalarda gelişe-
ceğl teşebbüsleri teşvik, devletçilikle. hususi teşebbüs sahasının ayrılıp uynlmıyacağı. mülhak vakıfların İdaresine dair cemaat teşkilâtına ne tarzda gidileceği, taşıt kanunu, matbuat kanunu, hükümetin geçen yıl bütün ümitlerini bağladığı rasyonel çalışmanın ne olduğu, bu yu bütçesine hâkim olan tasarruf fikrinin mektup zarflarının ters taraflarını da kollanmak noktasından daha ileriye gidip gitmediği, muşlı ve ücretli vatandaşların durumunu ıslah ve terfih hakkında hükümetin neler düşündüğü, Amerikanın askeri yardımları karşısında. Milli Savunma tahsisatının ne hal alacağı, yabancı uzmanların şimdiye kadar verdikleri raporların kitap halinde efkârı umumiye karşısında neden açıklanmadığı hakkındald suallerin bir kısmını cevaplandırdıktan son Ta, bunların esasları hakkında alâkalı Bakanların, kendi bütçeleri müzakere edilirken Icab eden cevaplan vereceklerini bildirmiştir.
Neticede maddelerin müzakeresine geçilmiş İki milyon liralık gizil ödenek bazı İtirazları mucib olmuş, Abldin Potoğlu bu miktarın hiç olmazsa bir milyona. Ahmet Tahtakılış ise bir buçuk milyona İndirilmesini teklif etmiştir, B» teklifler ekseriyetle reddedilmiştir.
Bütçe komisyonu yarın (bugün» basın, yayın bütçesini müzakere edecektir.
Sami Hinnavi emekliye ayrıldı
Ankara 19 — Büyük Mllet Meclisinin bugünkü toplantısında ordu kıyafet ve alâmetlerinin iltibasa yer bırakacak bir şekilde giyilmesinin yasakhğı hakkında hükümet teklif/ görüşüldü.
Söz alan General Vehbi Koca-guney vehmin Halim Ergun, bu hususta esasen Ceza kanununda kâfi müeyyideler bulunduğunu söyliyerek, yeniden bu hususta bir kanun çıkarmağa lüzum olmadığını anlattılar. General Eyüp Durukan ise bazı eşhasın ordu kıyafetlerine benzer elbiseler giyerek eğlence yerlerinde aşın hareketler gösterdiklerini, bunun ise ordunun şerefini rencide ettiğini söyllye-rek, bu hususta yeni bir kanunun lâzım olduğunu söyledi.
Neticede tasarı, istihdaf ettiği ■ gayeye uygun bir şekilde hazırlanması için komisyona verildi
Demir ithalâtım» tahdit edileceği şüphelidir
Demir sanayicilerine taleplerini yazılı o’arak bildirmeleri tebliğ edildi
Mensucat temsilcileri ise birbirine zıt noktai nazar ileri sürüyorlar
iki
İsveç, İstanbul radyosunu protesto ediyor
Ankara 19 — İstanbul radyosunun «orta posta» diğer rad-yorlarla karıştığı İddlaslyle bazı şikâyetler vaki olmuştur Bu münasebetle İsveç hükümetinin de durumu hükümetimiz nezrimde protesto etmiş olduğu haber verilmektedir.
Yurdumuzda vukua gelen uçak kazaları
Ankara 19 — İçinde bulunduğumuz yılın son 15 ayında memleketimizde 167 uçak kazası olmuş bunun yüzde 58 sı orta veya hafif olarak geçmiş, 15 i ölümlü olmuştur.
Buna mukabil. 1945 yılına nazaran uçuş sayısı yüzde nls-betlnde fazlalaşmıştır. 1945 de 152 kazanın yüzde 62 si hafif ve orta, yüzde 21 i ölümlü idi.
1945 e nazaran, yüzde 25 nls-betinde fazla uçuş yapılmış olan 1946 yılında, 52 kazanın yüzde 57 sİ hafif ve orta, yüzde 14 ü ölümlü. 1947 de 78 kazanın yüzde 76 sı orta, yüzde 10 u ölümlü. 1948 de İse, 228 kazanın 65 1 orta, yüzde 23 ü ölümlü geçmiştir. 1845 e nazaran 1947 deki uçuş artışı yüzde 35. 1948 de yüzde 75 tir.
Kazaların yüzde 70 İne pilot hatalarının, yüzde $0 una ise diğer arızalanıl sebep olduğu tesbit edilmiştir. Bilhassa hava ordumuzun son senelerdeki fevkalâde gelişmesinden sonra, bir misli artmış olan uçuş sa-nm rağmen kaza nlsbetieri diğer memleketlerdeki nlsbet-lerden hemen hemen farklı değildir.
Reşad Aydınlı dâvası
Ankara 19 — Bugün Birinci asliye cezada yapılan duruşmada. yargıç. Reşad Aydınlının avukatı tarafından verilen reddi hâkim dilekçesini tetkik için merciine verilmek üzere savcılığa tevdie karar verdi. Aldoğan Arna ve Bolükbaşının avukatları bugünkü duruşmada dâvaya müdahil olarak 1:atılacaklarım bildirdiler.
Memleket sanayiinin son zamanlarda gûsterdğll karışık manzara karşısında hususi teşebbüs erbabının gitgide yükselen tenkidleri ilgili çevreleri harekete geçirmiş ve Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı tarafından üç ayn toplantı tertip edilmişti. Bunlardan birincisi demir mevzuunda olmuş ve şehrimizden giden yerli demir sanayii temsilcileriyle demir lthalâtçı-
ayın
lan temsilcileri Ankarada on beşinde Bakanlıkta İki gün süren bir toplantı yaparak meseleyi görüşmüşler ve dün de şehrimize dönmüşlerdir. Bunların anlattıklarına göre yerli sanayii korumak için İthalâtı tahdit yolunda İleri sürdükleri tekliflerin kabulü şüphelidir. İlgililer demir sanayicilerine, tekliflerini yazılı olarak yollama-(Arkası 3 üncü sahifede)
Dil Kurultayı
Bitlis orman işletmesine dair bir soru
Ankara 19 — Bitlis MUİetve-kiJI Ziya Oeboloğiunun Bitlis orman İşletmesi hakkında kİ sözlü sorusu Tarım Bakanlığına gÖnd erilmiş Ur.
Hüseyin Hüsnü Erkilet ve Sait Oral duruşmaları Martın ikinci günü Sütlücede «Nuri Paşa» fabrikasında vukua gelen ve başla fabrikanın sahibi olmak üzere birçok insan kaybına sebeb olan infilâk faciasında mesul görülerek haklarında takibat açılmış olan fabrika İdare müdürü Emekli general Hüseyin Hüsnü Erkilet ile fabrikanın kapsülhane şefi Sait Oral’ın duruşmalarına bugün öğleden sonra İkinci ağır ceza mahkemesinde başlanacaktır.
(Bas tarafı 1 inci sabifede) ken, mütemadiyen not almakta, fakat sorulduğu zaman kürsüye çıkmıyacaklannı söylemektedirler Asıl tekliflerin Kurultaydan sonra gene gazetelerde yapılacağı söylenmektedir. Kurultay komisyonları bu sabahtan itibaren çalışmaya başlamıştır.
İzmit vapur seferleri
Ankara 19 _ Ticaret gemilerinin teknik durumları hakkın -daki tüzüğün üçüncü maddesi ve gemi adamlarının yeterliği ve sayısı baklandaki ikinci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesi Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır:
»Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel müdürlüğünün tekeli İçinde bulunan İstanbul ve elvan hatlariyle Yalova ve İzmit körfez Katlan İslanbui liman seferi sayılır.»
tüzüğün
★
Ankara 19 — Altıncı Dil Kurultayı, bugün Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi konferans salonunda açılmış ve çalışmalara başlamıştır. Açılış toplantısında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de bulunmuş, yoklama yapılıp İstiklâl marşı da çalındıktan sonra Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoğlu kürsüye gelmiştir,
Banguoğlu, Dil Kurultayının bir tarihçesini yapmış ve bunun bir «milli toplantı» olduğunu söyledikten sonra yazı dilimizin «Tanzimat» devrinden bugüne kadar geçirdiği inkişaf safahatını İzah etmlştlr-
MUli Eğilim Bakanı bundan sonra Türkçe terimler hakkında şunlan söylemiştir:
«Terim, yüksek malûmunuz olduğu üzere, bir sistem işidir, kelime İşi değildir. TerLm, yansı şundan, yansı bundan karışık bir şey olamaz. Terim, ya bir yaşıyan dil grameri ve vokabü-ieri veyahut klâsik bir dil grameri ve vokabülerl üzerine yapılır. Aralarında sistem münasebeti olmıyan terimler, tutunamazlar ve öyle bir terim ailesi olamaz. O Kaide, verilecek bir
kararla ya Arapça terimlere bağlı kalacaktık ve mekteplerimizde Arapça okutacaktık; yahut da (Biz Türkçe terim yapacağız» diyecektik.
Atatürk, bu ikinci yolu İhtiyar etmiştir. Türkçe terim sistemini kabul etmiştir.»
Bundan sonra Başkanlık divanı seçimi yapılmış ve bazı sızan m itirazlarına rağmen başkanlığa Hüseyin Cahit Yalçın seçilmiştir. Mu La akı ben Hakkı Tarık Us'un teklifiyle Atatür-kıin aziz hâtırasını anmak üzere üç dakika sükût edilmiştir. Türk Dit Kurumu Genel sekreteri Haşan Reşit Tankut, kurumun umumî faaliyetini anlatmış ve çalışma komisyonları seçilmiştir. Bu komisyonlar yarın (bugün) çalışmalarına taşıyacaklardır.
Ordu dahilî hizmet kanunu
Ankara 19 — Ordu dahili hizmet kanununun, 66 ncı maddesinin değiştiril meşine ve bir geçici madde eklenmesine dair olan Feridun Fikri Düşünselin kanun teklifi Büyük Millet Meclisinde görüşüldü.
Tasan, ordu mensuplanma vazife anında hastalanmaları ve sakatlanmaları halinde, yurd içinde, lüzum görüldüğü takdirde, yurd dışında tedavi edilmelerini ve paralarının Milli Savunma Bakanlığınca ödenmesini İleri sürüyordu.
Söz alan bazı hatipler, bu ü-sul kabul edildiği takdirde devlet memurları arasında İkilik başgöstereceğinl, böyle bir hak verilecekse bütün memurlara
(Baş tarafı birinci satofede» dış siyasetinde de değişikliğe sebep olması muhtemel görünüyor. Anlaşıldığına göre ordu Suriye ile Irakın birleşmesi fikrine muanztır. Böyle bir birleşme olunca suriyenln her safhada İkinci plânda kalacağı düşünülmüştür.
Son değişiklik İsrail hükümetinde ve Mısır da memnunlukla karşılanacaktır. Edib Çiçekli Suriye İle Lübnan arasında daha sıkı münasebete, hattâ birliğe taraftardır.»
Şam radyosunun tebliğleri
Beyrut 19 (A.A.) — Buraya gelen haberlere göre bu sene İçinde Suriye’deki üçüncü hükümet darbesi de bir ordu albayının İdaresinde yapılmıştır.
Sam radyosunun bildirdiğine göre Albay Edip Çiçekli hükümetin belli başlı dairelerini İşgal altına almıştır. Haber Şam radyosunun bu sabahki sekiz neşriyatında bildirilmiştir. Albay Edip Çiçekli, radyoda neşrettiği tebliğde. Genelkurmay Başkanı General Sami e1 Hinnavi İle kayın birader! Esat Talaşlın vatana hlyanet suçundan dolayı tevkif edildiklerini bil-
BORSA
verilmesi icap edeceğini, aksi halde tasarının reddi lâzım geldiğini anlattılar. Vaktin gecikmesi ve Meclisin pek tenhalarmış olması dol ay esiyle tasarının müzakeresinin devamı çarşamba gününe bırakıldı
Bir Beei kursu açdacak
Ankara 20 (Akşam) — Bir kaç gün önce şehrimize gelmiş olan Birleşmiş Milletler dünya teşkilâtında doktor Clemons ile F. A. O. teşkilâtından doktor Abbas, Sağlık ve Sosyal yardım Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlıklar ile temaslarda bulunmuşlardır. Bu Lemaiları sıracında Birleşmiş Milletler ile mutabakat teuıln edildiği takdirde Doğu Akdeniz bölgesini tıp ve tarım mensup-larile Türkiyede bir «Besin kursu açılabilmesi üzerinde görüşmeler yapılmıştır.
Şişe ve cam fabrikasının ambarı yandı
Paçabahçedekl şişe ve cam fabrikasının müştemilâtından, içinde ambalaj kağıtları da bulunan bir katlı ahşap mamul şişe ambarında yangın çıkmıştır.
itfaiye, verilen haber üzerine yangın mahalline geldiği zaman, alevler ambarı tamamen sarmış bulunuyordu. Yangın etrafa yayılmasına meydan verilmeden »e aneak ahşap ambar tamamen yandıktan sonra saat 15,15 de söndürülmüştür.
ESHAM VE TAHVİLAT
I sterlin Ne» York 100 Dolar Paris 100 Fransıt F Stokholm 100 to. ee Kf Cenevn 100 İsviçre F. Ameslrroam 100 Florin Brüksel 100 Belçika F. Lizbon 100 Eakudes
% 1 FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas • Erzurum i Sıva» - Erxuruıa 2-7 1941 Demiryolu I 19-11 Demiryolu H İMİ Demiryolu m Milli Müdafaa Milli Müdafaa U Milli Müdataa İli MIH! Müdafaa İV
Erzincanda yapılacak meskenler
Ankara 20 (Akşamı — Maliye Bakanlığı Erzincanda yapılacak meskenler hakkında ki ka nuna ek bir kanun tasarısı hazırlamıştır. Tasan Yapı ve Kredi bankasının Avusturyadan getirterek Erzincanda kurmuş olduğu portatif evlerin biran önce temlikini sağlamak m ak- ' «idile hazırlanmış bulunmak- : tadır.
dlrirken, Hlnnavl’nln ve Talaşın yabancı unsurlarla İşbirliği yaparak memleket ve Cumhuriyet aleyhine bir suikast tertip ettiklerini kaydetmiştir.
Bilindiği gibi 13 Mart tarihinde kan dökülmeden yapılan ve daha evvelden teferruatlı bir şekilde hazırlanan bir hükümet darbesi He Albay Hüsnü Zaim İktidarı ele geçirmişti. Daha sonra Cumhurbaşkanı yapılan Hüsnü Zalm kendi Genelkurmay Daşkanı AJoay Sami Elhinnavi tarafından 14 Ağustosta yapılan bir hükümet darbesile devrilmiş ve kendisi ve Başbakan Barazl gece yataklarından çıkarılarak muhakeme edilmiş ve sabaha karşı da İdam edilmişlerdi.
Attasi hükümeti bîr ay kadar önce yapılan seçimlerde tekrar iktidara gelmişi».
Çiçekli 14 Mart darbesinde Zaim'in baş yardımcıları arasında İdi ve daha sonra da Suriye polis umum müdürlüğüne getirilmişti, Fakat Zaim'ln idamı ile neticelenen ikinci hükümet darbesinden bir kaç hafta önce vazifesinden azledilmiş ve bunun için de hiç bir sebep gös lerllmemlştl.
Şam rodyasu ordunun Suriye milli bankasını da işgal etti -ğinl bildirmiştir. Radyo şu yayında bulunmuştur;
«Suriye Cumhuriyetinin ve memleketin emniyetini korumak vazifesini deruhte etmiş ulan Suriye ordusu genelkurmay başkam Sam) Elhinnavi Lie kayın biraderi Esat Talas'm ve bazı diğer siyasi şahsiyetlerin bir yabancı memleketle işbirliği yaparak memleket ve Cum-
5.eo huriyet aleyhine bir suikast ha 5 73 90' zırladıkları öğrenilmiştir.
| Bu harekâttan haberdar tun 2i ıs bazı ordu subayları mevcut u-
20 65 stillerle bu suikasta mani olmak
istemişlerse de bu gayretlerin
21 _ i bir semere vermediğini görme-
si os' lerl üzerine memleketi ve Cunı Iı so huriyeti korumak gayeslle sul-21.93 . ....... ..
esao
% • FAİZLİ TAJ.VlL.LEn
Kalkının» 1 »5S0
Kalkınma ti 05 an
Kalkınma (H •5 50
948 LrUkrazı 1 98.10
M8 UrUkran O 0555
1MO Demiryolu IV 9730
1940 Ltikraz. L 07fk>
% J FAİZLİ TAHVİLLER
1933 Ertanl 22 55
1933 İkraml yeli V 0»
Mıin MUdafu 20 59
Demiryolu İV 90.90
Demiryolu V 95.70
% (4 FAİZLİ TAHVİLLER
0*9 tahvil» 95.75
AHADOLD DEMİRYOLU GHUPU
Tahviller 1-1 İS.—
Hia« Bencileri % 60 64 50
Mttmtrall »enet 09 50
B AHBAPLA IIP A ALTIN
Batılla»
40.75
42.30
54.70
Bil
kastçllerl bilinmeyen bir yere yollamaya Karar vermişlerdir. Ordu hiç bir vakit siya&etle uğ-raşmayacaktır. Fakat memleketin emniyeti ve İdamesi bu müdahaleyi lcabettinnlştlr.»
Albay Çiçekli’nin demeci
Şam 19 (A.A.) — Suriye ordusu yeni Başkomutanı Albay Edip Çiçekli «Afp» muhabirine aşağıdaki demeci vermiştir:
«Hükümet darbesi yapılmış değildir. Cumhuriyet rejiminin bülünlügünü ve istiklâlini teh-did eden tehlike bertaraf edilmiştir. General Hinnavi ile kayınbiraderi Esat Talaş bazı ecnebi devletlerle rejimi devirmek üzere gizli tertipler hazırlıyorlardı. Ordunun, hiç bir ihtirası yoktur. Milletin kanuni temsilcileri eline bıraktığı siyasi İşlere asla karışmak isteme-
1949
Sahlfe 3
A
Seyrüseferin tanzimi
Beş dakikalık işi beş haftada bitirmeyenler..
Vak tik*, kızlar ağası:
— Nizamı âlem bozuldu! dermiş.
Bir demiş, iki demiş.
Merak etmişler:
— Ağa hazretleri... Devran yine ol devran, âlem yine oi âlem! Nizamı âlem, eskiden de İlliyleydi. yine böyle! neresi bozuldu? - diye sormuşlar.
Cevap vermiş:
— Anlamayajak ne var, ayo? Eskiden maaşlar düzgün sıkıyordu. Şimdi şıkım-yo! Nizamı âlem şok bozuldu, şok!
Harem ağasının durumu gülünç durum, zihniyeti gülünç zihniyet ama; insaf edelim: Ekserimiz onun gibi düşünmez miyiz? Şahsî işimiz, meslekî ve zümrevî işimiz tıkırında mı, âlâ! yoksa, tuttururuz: «Nedir bu dünyanın hâli?»
Hakikaten de, dünya, «büyük dünya» - «küçük dün -ya» diye ikiye ayrılmış. Sırf kendimize taallûk eden küçük dünyanın işlerini, çok defa, kâinatın «mu’zımatı umuru» ile karıştırırız. Ötesini görmeyiz; hattâ karşımız-dakilerin menafiini bile...
★
Kendi aile menşeim olan memur simlinin aleyhinde bulunmak aklımdan asla geçmez. Fakat «nefsimizi tenkidi kabilinden, akla gelenleri de söylememek olanu-yor:
— Devlet bütçesinin kaçta kaçı memur maaşıdır? Recep Peker zamanında buna ne ilâve yapıldı? Gelir ver gisi yüzünden ne kadar daha yapılacak? Mekteplerimizde yetişen münevverler -den yüzde kaçı memuriyete sapıyor? Binaenaleyh, maddi ve manevî gayretin ne mık-darı memuriyete dökülüyor?
Bu miktar, şaşırtıcı dere • cede büyüktür. Resmî nutuklarda da. azameti mütemadiyen belirtiliyor. Şahsan teker teker memurlar bakımından değilse bile memur sınıfı bakımından «Nizamı âlem hiç te bozuk değildir. Sultan Hamid zamanında maaşlar tedahüle kalırdı, 1 şimdi tıkır tıkır veriliyor. Tekaütlüğü de millet hasisçe ödemiyor. Millet, memura çok fedakârlık etmekte -dir. Karşılığında da, ayni maddi ve manevî fedakârlığı bekliyor.
Buluyor mu?
Bir şahsi işim için, daire-terde dolaşmak mecburiyetinde kaldım: «Bugün gel-karar verilecek - daktilo ile yazılacak - cevap veririz - bir hafta sonra uğrayın...» derken, aradan üç ay geçti. Bi- , zim gazeteci mesaisi ölçü -terimizle ölçtüm; hakikatte bu iş, on dakikada hal ve faslolunacak nevidendi. Bi -İçmediniz bîr çeyrek, yanm saatte.
Halbuki, gidiyorum. Beni görünce, artık mahcuba-ne, evrakı çıkarıyorlar. Yazmağa başlıyorlar:
—... «Olacağından dolayı»
... —ilh...
Ve bir kac satır çizırdat -tıktan sonra: «Yarın teşrif ederseniz hazırdır!» yanıı süklüm püklüm «teşrif bu -yuruyorsunıız.» dosyadan kâğıdınızı alarak:
— ... «olduğundan» ... -diye devam ediyorlar.
Hani tenbel talebe vardır; affedersiniz, diirtüklemeden dersine çalışmaz. Aldığım intiba budur.
4-
Ben de kendi bakımımızdan. halk bakımından söy-leyim:
.— Nizamı âlem bozuktur!
Çünkü, bizim de âlemimiz budur; arzumuz, işlerimizin tıkır tıkır yürümesidir. «Küçük dünyamız» ın ihtiyaçları bunu emrediyor. Gayrı bilemem: Kızlar ağası derecesinde komik duruma mı düşüyoruz? Lâkin neden olsun Devlet ve devletçilik se-bebilc milletçe işlerimizin döndürülmesi memur sınıfının - mühim miktarda - elindedir.
Ekseriya bir senede yapı lan işleri bir günde hal ve faslederek, veni bir ruhla, «Nizamı âlem» i o düzelte ■ bilir.
Günü gününe iş çıkararak...
Dosyaları bekletnıl yerele...
Ne güc . . mü? .. Hayır:
Ne kolay! (Vâ - NÛ) jTahran’a dönmek niyetindedir.
Bu işle uğraşırken kimseyi rahatsız e t mi yeli m
tstanbulda seyrüseferi tanzim etmek üzere gösterilen gayretlere — prensip bakımından — memnun olmıyacak aklı babında hiç kimse yoktur. Fakat İttihaz edilen kararlar arasında, bazon, zerre kadar faydalı ol-mıyan, hattâ bilâkis halkı rahatsız eden öyleleri var kİ bu kararlar alınırken nasıl bir mantığın hâkim ve müessir olduğuna, şaşmamak elden gelmiyor?
Bunu ispat etmek üzere yepyeni bir misal karşısında bulunuyoruz: Taksim ile Galatasaray arasında seyrüseferin çok hareketli bulunduğu bu sahada otomobillerin, kornelerloln yasak edilmesine denecek yoktur, caddenin darlığı ve yan sokakların cadde ile daimi İrtibatı yüzünden caddede ve bu sokaklarda otomobillerin durmasının mümkün olamayacağım anlıyoruz.
Fakat Galatasaray İle Tünel arasındaki saha Taksim 'İç Galatasaray arası ile kıyas edklml-yecek bir vaziyettedir; müsaittir. Netekim düne kadar otomobillerin burada durmalarına müsaade ediliyordu. Filhakika otomobillerin beklemeleri İçin bir yer tahsis etmek kadar zaruri bir şey tasavvur edilemez. Eski Galatasaray karakolu bi-nasınn bulunduğu saha ancak üç beş arabanın sığabileceği bir yerdir. Caddenin sağ ve solunr dakl yaya kaldırımları önünde otomobillerin durması hiç de seyrüseferi bozacak bir engel teşkil etmemektedir. Bu sahada başka müsait bir bekleme mahalli olmadığından buna müsaade ediliyordu.
Lâkin dün sabah birdenbire seyrüsefer memurları otomobillerin burada durmalarını menetmişler ve: «Kaymakamın emri böyledlr?» demişlerdir.
Tünel ile Galatasaray arasında cadde üzerinde otomobillerin durmalarında düne kadar hiç mahzur görülmediği halde bu emrin böyle birdenbire verilmesi de kİ sebebi anlamak güçtür. Bununla beraber bir zarar ve mahzur görülüp de böyle bir kararın ittihaz ve tatbiki lâzım gelmişse bunun evvelden ilân edilmesi İcap ederdi, önceden bir tebliğ ve İlân yapılmadan harekete geçmek ve faydasız olarak gerek otomobillere binenleri. gerek şoförleri rahatsız etmek doğru değildir. Artık keyfi emirlerin, tedbirlerin alındığı günlerden uzak bulunduğumuzu hâlâ İdrâk edemiyor muyuz? Seyrüseferi tanzim edeceğiz diye halkı rahatsız etmeğe kimsenin hakkı yoktur.
Kahve geldi
Stok bir milyon kiloya yaklaştı
bin
Gümrüklere yeniden 133 klio kahve gelmiştir. Mevcut olanlarla birlikte şehrimizdeki kahve stokunun bir milyon kiloya yaklaştığı söylenmektedir. Bu mal bolluğuna rağmen kahvenin kilosu hâlâ 10 liradan satılmaktadır.
Ticaret Ofisi, yedi liradan on liraya yükselen kahvelere el koyarak bu pahalılaşmarun önüne geçeceği söylenmekte ise de gümrüklerde bekleyen yüz binlerce kilo kahvenin yakında flatlere tesir ederek flatlerin düşmeğe başlıyacağı ilâve ediliyor.
SahahGazeteleriNe Diyor?
Hak kimin
Nadir Nsdl «CÜMHURİET» te yazdığı makalede diyor ki:
Muhalefetin kısırlığına gelince, bu nokta da sayın Uranla bir düşünmüyoruz Gerçi iktidar glbt muhalefetin de bir hayli olgunlaşmaya muhtaç bulunduğundan şüphe edilemez. Aynı toprağın ürünleri olarak hepimiz az çok birbirimize benzeriz. Daha eski, daha tecrübeli bir topluluk olduğu İçin Halk Partisi, memleket yeni bir İdare şekline geçerken henüz başlangıçta daha verimi! bir yol tutabilirdi. Böyle yapsaydı muhalefet de her halde daha az güçlüklerle karşılaşır, devlete şimdikinden daha faydalı olabilirdi. Bu bakımdan, muhalefetin durumundan aynı zamanda Halk Partisi de sorumludur, Bununla beraber, dört yıld-r muhalefeti İdare edenler, içinde bulundukları güç şartlara rağmen oldukça başarılı, ilerisi için ümit verici İşler görmüşlerdir. Sayın Uranın vilâyet vilâyet dolaşarak seçim nutuktan vermeğe ihtiyaç duyması bile, hiç değilse yarıyarıya muhaliflerin eseri sayılmaz nu? Onlar olmasaydı, politika adamlarımız halka yaklaşmak, kendilerini halka sevdirmek lüzumunu bu kadar yakından hissedecekler miydi ve Halk Partisi Genel Başkan vekili Çukur ov anın istihsaline da-
ir böyle tatlı valdlerde bulunmayı düşünecek miydi 7
★ **
Dil kurultayından intibalar
Ahmet Finin Yalman «VATAN» da diyor ki:
Doktor
yalarımızı halletmemize yol. wü‘r- "
Dil ırkçılığı ve taassubu, ancak gerilik yaratır. Hepimiz İçLn malûm olan, bir kelimeyi sırf ta assup yüzünden bir tarafa bırakıp yerine tamamlyîe uydurma kelimeler yaratırsak sadece dilsiz kalmış oluruz.
Nitekim hissi saiklerle dil ırkçılığı yoluna meyledenler, derhal hatalarını görmüşler ve yaşayan dile hürmet göstermek ihtiyacını duymuşlardır. Ziya Gökalp. bir dil ırkçılığı devri geçirdikten sonra. Türkçenln herhangi bir yabancı kelimeyi kendi bünyesine temessül ederek kendi öz kaidelerine göre kullanabileceği formülü İle hatâdan dönmüştür. Atatürk de (güneş ve dil) nazariyeslle dil ırkçılığı devrini kapamıştır. Bu defa da hisler ve taassuplar bir tarafa bırakılarak sayın Tahsin Banguoğlunun ve Hüseyin Cahit Yalçının dediği gibi, kurultay sırf bir (İlim ve zevk) süzgeci va zifesini görürse, hem umumi hayatımızdaki çetin bir çatışma mevzuu ortadan, kalkar, mLllâ ahengimiz artar, hem de müşterek ve tatlı bir dille diğer dâ-
★
Muhalefet, «atış için..
«YENİ SABAH* bu başbklı yazıda diyor kİ:
Rabblm sen beni dostlarımdan sakın, düşmanlarımdan sakınmasını ben bilirim, diyen zat gibi Halk Partisi de en ziyade acemi müdafi ve tecrübesiz yâ-rânının muhabbet ve propagandasından sakınmaz zorundadır. Hakikatte İse «Satış İçin muhalefet» iddiası gülünç ve fiiliyat İle hiç alâka ve irtibatı olmıyan bir İddiadır, Çünkü en hırçın ve müfrit muhalefeti yapan gazeteler, sonbaharda yaprakların dökülmesi gibi, düşüp durmaktadır. Nitekim muvafakatin çıkardığı yardakçı cerideler de hazan mevsiminin mahsullerine benziyerek çok kısa ömürlü oluyorlar.
Bu beyhude satış için muhalefet formülünü artık seçim münakaşası ve politika çatışmaları lûgatından tard etmelidir, iktidar müspet hareketlerle memlekete kendini sevdirmeğe çalışmalıdır. Sayın Hilmi Uran seri halindeki nutuklarında, muhalefeti İnsicamsızlıkla İtham ediyor ve müspet tenkldle-ri yok diyordu. Muhalefetten evvel İktidarın müspet ve muayyen fikirleri var mı? Memleket bakımından o cihet daha mühim değil mi?
İki tarım mütehassısı Amerika’ya gidecek
Ankara 19 (AA.) — Türklye-topraklarının daha verimli bir hale gelmesi - ki MarahalI plânının başlıca İktisadî amaçlarından biridir - İçin teknik bir yardım olmak üzere iki ileri Türk tarım mütehassısının Amerikan çiftlik tekniğini incelemek üzere Birleşik Amerlka-ya gönderileceği İktisadı işbirliği İdaresi Ankara temsilciliğinden bildirilmiştir.
Bu tetkik seyahati İçin Ankara Ziraat Fakültesi Bitki Yetiştirme Enstitüsü Müdürü Dr. Vamık Tayşl ve Doçent Dr Osman Tosun seçilmişlerdir.
İki Türk tarım mütehassısının gönderilmesi, Türkiyeye tarım meselelerinin hallinde yardım edilmesi İçin iktisadi işbirliği idaresi tarafından tasvip edilen teknik yardım projelerinin üçüncüsünü teşkil etmektedir. Daha önce bildirilen projeler gereğince, sekiz Amerikan tarım mütehassısı Amerikan metodlannı göstermek üzere Şubat veya Mart İçinde Türkl-yeye gelecek, Türk hükümetinin 28 tarım teknisyeni de Amerikan çiftlik usulleri hakıknda yerinde malûmat edinmek mak-sadlle 1950 yılı başlarında Birleşik Amcrlkaya gidecektir.
Dr. Tayşl ve Dr. Tosun, Türk öğrenci ve İşçilerine modern çiftlik usullerini öğretecekler ve bunları Türklyede henüz işletilmeyen tarım kaynaklarını geliştirmek İçin yetiştireceklerdir. Bu iki mütehassıs ayni zamanda, gelişme metodları ve tarlalarda yapılan tecrübeler! öğretmek maksadllc tarım teknisyen ve memurları için açılacak kısa müddetli kursları da İdare edeceklerdir.
İran Şahının seyahati
Nevyork 19CAP) — larn Şahı bugün. uçakla SanfransLsko'-dan. buraya gelmiştir. Basına verdiği demecinde Şah, Amerl-kayı ziyaretinde, Amerikan milletinin İran'ın meselelerini anladığını ve İran'a sempati göstermekte olduğunu anlamış bulunduğunu söylemiştir. Şah, sulama ve hayvan yetiştirme sahalarında Amerlkada gördüklerini tatbik etmek niyetinde olduğunu da söylemiştir.
Şah, bir ameliyat için hasta-haneye yatacağını da söylemişse de bunun ne için olduğunu belirtmemiştir. Bu akşam Şah, General Elsenhover ile yemek yiyecektir. Şah, 28 Aralıkta
simsarları
Doktorlar bu meselenin hallini istiyorlar
Guguklu saat
Belediye teftişleri
Kumkapı bucak müdürü Zihni. Kumkapı ve Baycrit Belediye hekimleri. Belediye zabıtası komiserleri ve alâkalı diğer memurlar, mıntıkalarında umumi teltiş ve kontrol yapmışlardır. Yiyecek ve İçecek maddelerini satan yerler gözden geçirilmiş temizlik yapılıp yapılmadığı tetkik edilmiştir,
Kumkapı, Gedlkpaşa, Çarşı-kapı ve Bayezlt- ve Ordu caddesindeki ekmek, pasta, kurabiye vesatreden. niünuneler alınmıştır, tahlil İçin klmyaha-neye gönderilmşltlr.
Oedlkpaşa, Bayezlt, Şehzade-başında sinema ve tiyatrolar teftiş ve kontrol edilmiş temizliğe dikkat edilip edilmediği tetkik edilmiştir, tç salonlarda sigara İçenler görülerek haklarında takibatla bulunulmuş, ceza zaptı tutulmuş, para cezaları kesilmiştir. Kumkapı ve Baye2it, bucak çevrelerinde kontrol ve teftişlere devam e-dilecektlr.
bu
larını bildirmişlerdir. Şimdi sanayiciler, böyle bir cevapla karşılaşınca, An karaya çağırılma-larının sebebini anlıyamamak-tadırlar. Demir hususunda Bakanlığın alacağı karar merakla beklenmekte ve demir sanayiciler ithalât yine serbest bırakıldığı takdirde yeril demir sanayiinin yıkılacağını iddia etmektedirler.
Mensucat sanayicilerinin yarınki toplantısı
Diğer taraftan Bakanlık
toplantılar şerhinin Ekincisine hasırlanmaktadır. Yarın Anka-rada yapılacak olan bu toplantıda yeril mensucat sanayiinin bııgünük müşkül durumu görüşülecektir. Toplantıya İştirak edecek olan hususi teşebbüs temsilcileri İkiye ayrılmaktadır. Bunlardan biri yeril yün ve pamuklu mensucat sanayii temsilcileri. diğeri de bu mensucatın ithalâtım yapan tüccarların temsilcileridir. Her iki grupun bu mevzudakl görüşleri birbirinin zıddıdır. Yerli mensucat sanayicileri, son zamanlarda artan mensucat ithalâtından ve İç piyasadaki para darlığından dert yanarak ellerinde birikmiş kumaş stoklarını satabilmek İçin geniş ihracat İmkânları istemekte, aynı zamanda İthalâtın tahdidinde ısrar etmekte ve devlet mensucat sanayii mesai saatlerinin İndirilerek hususi mensucat sanayiinin seviyesine düşürülmesini, böylece her iki sanayiin istihsal kapasitelerinin yekdiğerine muvazi hâle getirilmesini teklif etmektedirler. Mensucat ithalâtçıları ise ithalâtın tahdidine şiddetle itiraz etmekte ve böyle bir hal çaresinin iç piyasadaki yerli mensucat Hatlarının fırlamasına yarayacağını, dolayısile hayat pahalılığının artacağını İddia etmektedirler. Bu İtibarla yarın Ankara'da yapılacak olan toplantıda bu iki zıt menfaat grubunun hayli çatışacakları tahmin edilmekledir.
Şehrimizde bu meseleyle İlgili üç teşekkülden temsile! veya üye olarak bu toplantıya İştirak edeceklerin listesi epey kabarıktır. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasını temsllen Kemal Haraççı, Cudl Ali Neciboglu, Rıfat Edin, Feyzi Kısıklı. İzzet Ünver, Santo Polat. ayrıca ferden Edip Akil, İbrahim Meriç, Selâhattin Bener, Cemal Engin, Sanayi Birliğini temsllen Birlik başkanı Hilmi Naili Barlo. Safa Kılıçlıoğlu, Yaşar Çekvasvlll, Abdurrahman Malta, Hayrl İlmen, Harun Eriş, Murat Billr-kent. Tüccar Demeğinden de ferden Fehmi Kara Aksoy ve Mahmut Güçer yarın sabah Ticaret ve Ekonomi Bakanlığında hazır bulunacaklardır.
Piyasamızda merakla takip edilen bu toplantıdan sonra önümüzdeki Pazartesi günü de deri sanayii hususunda bir toplantı yapılacaktır.
50 Otobüs daha sipariş edilecek
Tramvay ve otobüs İdaresi, şehrimizdeki otobüs şebekesini genişletmek için bir müddetten-berl etütler yaptırmakta İdi, Bu etütler neticesinde mevcut otobüs şebekesine 5ü otobüs daha ilâve edildiği taktirde şehrimizdeki otobüs nakliyatının ihtiyacı karşılayacağı gibi İdarenin de iddia edilen zararlardan kurtulacağı söylenmektedir.
Otobüs idaresi, Belediyeye 50 otobüs sipariş etmek üzere bir müddet evvel yaptığı teklifi reddedilmişti. İdare bu teklifini yenilemşitlr. Neticede vereceği siparişin taksitlerini müntaza-men ödeyebilecek durumda bulunduğu takdirde İdarenin bu siparişi yapabilmesi Belediyece kabul edilmiştir. Bu hususta kati karar, İdarenin bu hafta görüşülecek bütçesinin müzakeresi sırasında verilecektir
Doktor simsarları İşi günün mühim meselesi haline gelmiştir. Bu iş son zamanlarda köylere ve civar şehirlere kadar kol uzatmış geniş bir teşkilât haline gelmiştir. Artık hastalar, köy ve kasabalarından tedavi İçin îstanbula simsarların refakatinde gelmeğe başlamışlardır.
Bu hal bilhassa genç doktorlar arasında nefretle karşılanmaktadır. Genç bir operatör bize bu hususta şunları söylemiştir:
— Memleketimizin en tanınmış bir operatörünün muavinliğine kadar yükselmiş genç bir arkadaşımız bir sene evvel Ca-ğaloğlunda bir muayenehane aç mıştı. Bu genç operatör, simsar kullanan doktorlarla işbirliği yapmağı reddettiği İçin bir senedir muayenehanesinin kirasını karşılayacak derecede bile kazanamadığından bu ay sonunda muayenehanesini kapamağa karat vermiştir.
Ben de bir operatör arkadaşımla Aksarayda müşterek bir muayenehane açtım. Bize hasta getirmeği teklif eden simsarlara yüz vermedik. Bu sebeple biz de muayehanemİ2i kapamağa mecbur olduk. Bu misaller pek çoktur. Çeşitli kollarda İhtisas yapmış genç doktorlarla genç operatörler simsarlarla işbirliği yapmazsa geçinmek için kazanmak şöyle dursun muayenehanelerinin kirasını bile öde-yemiyoriar.
Şahsen ben ve arkadaşlarımın bir kısmı Avrupa şehirlerindeki doktorların nasıl çalıştığını biliyoruz. O memleketlerde simsar kullanmak kimsenin aklına gelmediği gibi, bbyle bir şeye tevessül edenin hem kanun ö-niınde hem de ır.eriekdaşlan nazarında hac il bir vaziyete geleceği şüphesizdir. Bizdekl kanunlar simsar kullananları takip etmediği gibi Etıbba odası da buna ses çıkarmıyor. Bu vaziyetin ne zamana kadar devam edeceğini Allah bilir.
Türbedeki tramvay ve otobü» durağı
Bir hafta evvel tecrübe mahiyetinde olmak üzere türbedeki tramvay ve otobüs duraklarının yerleri değiştirilmişti.
Okulların dağılma saatlerinde İzdihama mani olmak ve nakil vâsıtaları kazalarını önlemek üzere yapılan bu değişiklik İyi netice vermiştir.
Duraklar dünden itibaren tekrar eski yerlerine İade edilmiştir.
İktisat fakültesi mezunlarının toplantısı
Ankara 19 (Akşam) — İstanbul iktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti, Bahçellevler lokalinde yıllık toplantısını yapmıştır. Toplantıda 1945 senesinde İstanbul İktisat Fakültesinden meznu olan Endonezye Başbakan Yardımcısı Yusuf Hilmi de hazır bulunmuştur.
Hazır bulunanların arzusu ü-zerlne, Yusuf Hilmi. Endonezya-nın istiklâl mücadelesini İzah etmiş ve:
(— Hür Endonezya, Türk İstiklâl mücadelesin! örnek almıştır. Türk milletinin kurtarıcısı Atatürkün «Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır» sözü bizim İçin de bir şiar olmuştur. Misafir olarak bulunduğum şirin memleketinizde böyle bir samimi toplantıya katılmış olmam, benim İçin büyük bir hazdır. Buraya İki kardeş memleketin siyasi, ekonomik ve kültürel yaklaşmasını temin 1-çln geldim.» demiştir,
Bundan sonra. Cemiyet başkanı tpolaııtılarma kaltlan Yusuf Hllmiye Cemiyetin fahri â-zalığını kabul etmesini rica etmiştir.
Toplantı, samimi bir hava I-çlnde geç vakte kadar devam etmiştir.
Rizede bir cinayet
Rize (Akşam) — Burada şehrin ortasındaki parkta bir cinayet işlenmiştir. Sabah saat sekiz vakitleri bir kaç e* silah İşitilmiş, bundan sonra 16-17 yaş-larnda bir gencin, elindeki ta-bancasiyle hükümet dairesine girdiği görülmüştür. Genç burada savcılğa teslim olmuştur. Parka gidenler burada kanlar İçinde yatan birisiyle karşılaşmışlardır, Bu, 315 doğumlu Harun adında biridir Kaatil de Mustafa adındndır.
Mustafa 7 sene evvel Harun tarafından taarruza uğramış, Harun bu yüzden 7 sene 1 oy 15 gün hapse mahkûm olarak bunu buralıda geçirmiştir. Oradan döndükten sonra kendisiyle karşılaşan Mustafa tabancasını çekerek ateş elmiş ve öldürmüştür,
Kaatil muhakemesi neticesinde 18 sene hapse fakat muhtelif sebepler yüzünden bunun üçte birinin İndirilerek 12 seneye mahkûm olmuştur.
Gazeteler, resmi binalarda yangına karşı alınan tedbirler etrafında havadis veri -yorlar:
«Resmi daire ve müessese-lcrde vukua gelen yangın hâdiselerini önlemek mak-şadiyle, sobaların yakılmağa başladığı şu sırada yeni tedbirlerin alınması için ilgililere emir verilmiştir.»
Bu emirler, guguklu saatin her saat başında ötmesi kadar otomatik hareketlerdir. Her sene bu mevsimde hani hani yazılan emirleri, yapılan tebliğleri gazetelerde (y-kuruz. Fakat tatbikat sa -hasında bunların tesiri, guguklu saatin muayyen zamanlarda guguk lamasından farksızdır.
Gazeteler, bu defa ilgililere yapılan tebligatta yangına karşı yeni tedbirlerin a-hnması istenildiğini bildiriyorlar. Güzel amma, bu emri veren makamlar, daire ve müesseselerde eskiden alınmış olması icab eden tedbirlerin mevcudiyetinden emin midirler ki bunlara yenilerinin de ilâvesini istiyorlar?
Tebligatta, ahşap binalarda bulunan resmi daire ve müesseselerde yangın talimatnamesine göre alınması gereken tedbirlerin de ihmal edilmemesi biidiriliyor-muş. Her daire ve müesse-sede ilgililerin ellerinde bu talimatname mevcut mudur acaba?
Gene bu emirde bacaların sık sık temizlettirilmesi ve elektrik tesisatının yeniden gözden geçirilmesi istenili-yormuş. Bu da âlâ, fakat istenilenlerin yerine getirilmesi için her daire ve mües-sesenin bu is için ayrılmış tahsisatı hazır mıdır?
Uzağa gitmeğe lüzum yok, Eminönü kaymakamlığı binasının içinde yağmurlu havalarda şemsiyesiz gerilemiyor; kalem odalarında yağmur akıntılarından korunmak için memurların tepelerine kartondan siperler as ılıyor.
Senelerden beri yağmur sızıntısından bile muhafaza edilemiyen binalar yangın âfet ine karşı Allahın birliği -ne emanet!
Cenabı Hak yenilerinden muhafaza buyursun, geçmişteki acı misaller pek çok.
Yangın çıkar, bina ile I-çindeki eşya yanıp kül olur ve akabinde tahkikata girişilir. Kasıt ihtimalleri, nöbetçi ihmalleri ileri sürülür; soba alevinden, mangal kıvılcımından şüphe edilir: araştırmalar, soruşturmalar, heyet tetkikleri, mütehassıs keşifleri haftalarca, aylarca sürer ve neticede bütün kabahat elektrik cereyanına yükletilip işin içinden yüz akıyle çıkılır!
Tedbir emirleri her sene veriliyor, fakat resmî bina -lan yangına karşı esaslı surette korumak imkanı bir türlü elde edilemiyor. Yangın âfeti, masa başlarında karalanıp tâmim dosyalarında biriktirilen kırtasiyeci tedbirleriyle önlenmez; bu işi ciddiyetle ele almak, veri len emirlerin tatbik imkânlarını da temin ettikten sonra daimî ve sıkı kontrol altında bulundurmak lâzım. Aksi takdirde, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da ellerimizi böğürlerimize dayayıp: «Allah millete uzun ömürler versin» demekten başka çare bulamayız!
Cemal Refik
Naftalin fiatleri indirildi
Karabük demir ve çelik fabrikası, istihsal ettiği naftalin üstlerinde tenzilât yapmıştır. Bir tondan otuz tor.a kadar fiat 500, otuz bir tondan 50 tona kadar 475. bu miktardan dnlıa fazla alacaklar için de naftalinin beher tonu 460 liradan hesap edilecektir.
Konya doktorlarının bir toplantısı
Konya 19 (Akşam) — Etıbba odasında toplanan Konya doktorları yeni Gelir Vergisini vc ecnebi tabiiyetinde bulunan doktorların Türklyede doktorluk yapmasına müsaade edilmesini bir telgrafla Büyük Meclis Başkanlığı »ezelinde protesto etmişlerdir,
TtiRKÎYE İŞ BANKASI A.Ş. Seyyar Bürosu 22 ARALIK PERŞEMBE GÜNÜNDEN İTİBAREN Şişli Nahiyesi semtlerinde sayın hatkımız hizmetine âmade bulunacaktır.
İlkokullarda izci teşkilâtı
Millî Eğitim Bakanlığının liselerle ortaokullardaki İzci teşkilâtının İlkokullara da teşmiline karar verdiğini yazmıştık.
Bakanlığın bu tamim! üzerine Milli Eğilim müdürlüğünde eğitim memurları ve başöğretmenlerin İştirakiyle bir toplantı yapılmış ve kurulacak teşkilâtın esasları kararlaştırılmıştır. İlkokullardaki izci birliklerine Yav ru kurt İsmi verilecektir. Bu teşkilât yılbaşından İtibaren faaliyete geçecektir. İlkokulların dördüncü ve beşinci sınıflarında yaşlan ve sıhhatleri mü-asit çocuklar bu teşkilâta alına-cek ve izciliğin gerektiği şekilde nazari bilgiler verildikten sonra lyl havalarda tatbikat yaptırılacaktır.
!0 Aralık 1949
f Gazete'er, Gazeteciler ]
Yunus Nadi bey
Dil Kurultayı (oplanırhen
Nadi bey ve gazetecilik — Çalışma tarzı — İntişar etmeyen bir makalesi
Her İnsan gibi Yunus Nadi beyin de tenkid edilecek tarafları bulunabilir. Fakat ga*etecl-liğe olan sıkı bağlılığını hiç kimse İnkâr edemez. O. gazeteciliği her şeyin üstünde tutardı. 1926 senesi eylülünde Aylık Mecmuann bir anketine verdiği cevapla bunu şu suretle anlati-
«Çok sevdiğim mesleğim olduğu için değil, hakikat olarak ifade ederim ki beşerin en büyük buluşlarından Diri, belki de birincisi gazetecilik müezsesesl-dir Eğer ben dünyaya gelinceye kadar gazetecilik müesses bir meslek olmasaydı onu mutlaka 1 ben icat vc tatbik etmiş olurdum, Zaten dünya gazeteciliği-nln ne olduğunu bilmeden daha çocukluğumdan itibaren kendi kendime oyuncak gazete- I ter tertibinden en büyük zevk alırdım.
Gazete her gün cemiyeti beşeriyetten «Efkârı umumiye» adlı ıldnci bir heyet çıkaran çok kudreti! bir tahlil ve terkip unsurudur, Gazete sahlfelert her gün ydz binlerce insanın toplanıp beraber düşündükleri, konuştukları içtima meydanlarıdır.
Mesleğe aşk He merbut olabilmek için bilmenin ve bildirmenin zevki üzerinde ısrar lâfındır. Hiç bir iklimin fethi bir yazının muvaffakiyeti kadar zevk bahş olamaz.
Gazetecilikten çok memnunum demek bu mesleğe olan aşk ve iptilâmı İfade edemez. Bu meslek bende birincisinden daha kuvvetli ikinci bir bayat olmuştur. Onun elem ve mihnetlerinden dahi zevldyap olurum.
Gazetecilikte muvaffakyet sırrı (fikirde samimiyet ve teknikte mükemmeliyeti sozlerile hülâsa olunabilir. Halk* vereceğiniz fikir esastır, onu ancak en cazip su ver ve eşkâl içinde daha fazla vermiş olabil İrsiniz.»
Çalışma tarzı
Gazeteciliği bu kadar büyük muhabbetle seven Yunus Nadi ney her gün erkenden matbaaya gelir, gazetenin her işine a-iâka gösterirdi. Kendisüe birlikte 27 sene çalışmış olan Kemal Saldı Sel bur.u şu suretle anlatıyor:
«Yunus Nadi bev her sabah
e„Ur. 15 ol.rat «‘»W
bütün gazeteleri dikkatle okur,1 iyi. kötü tarafları not ederdi. * Sekreterlikten yetişmiş oldu- 5 ğundan serlevhalara, tertip ve ‘ tanzime çok dikkat eder, ifrat * ve tefrite gidilmemesini İsterdi. * Bu münasebetle sırası düştükçe şu tavsiyede bulunurdu: «Olur ' olmaz yazıların veya tefrikaların lüzumundan fazla şatafatlı 1 reklâm edilmeleri gani hayal ’ sukutuna uğratır ve İtimadı 1 kaybettirir.» ■
Bu düşünce pek doğrudur. Fazla reklâm belk; muvakkat 1 bir alâka uyandırır, fakat mu- ■ hakkak bunun aksi tesiri görü-lîir. Her şeyde itidal en doğru yoldur.
Yine Kemal Salih Sel diyor ki: «Yunus Nadi ney her gün gazetede kusurlar arar, baş makinisti, diğer teknisyenleri yanına çağırır onlarla daha iyi bir gazete yapmak üzerinde konuşurdu.
Ona göre bir gazete makinesine bizzat sahip olmalıdır. Bu makinede makinelerin en iyisi olmalıdır. Bu en iyi makine dahi ilk frsatta daha iyi bir makine Ue tebdil edilmelidir. Gazetenin kâğıdı vç mürekkebi en İyi cinsten olmalıdır. Kağıt ve mürekkepten «şu kâğıt biraz daha zayıf, şu mürekkep biraz daha ucuz. İkisi de bu işi görür» deyip tasarrufa kalkışmak bir gazete için, bir gazeteci için affolunmaz kabahatlerdir.» Yunus Nadi beyin bu mütalâası da doğrudur, tntişare başladığı zaman «Cumhuriyet» İn. son sistem olmamakla beraber, zararsız bir ralatit makinesi vardı. Fakat Nadi bey çok geç- | metten yeni bir makine sipariş' etti. O zaman: «Nr lüzumu var, makinesi pek âlâ basıyor.* diyenler olmuştu. Bu düşüncenin, yanlış olduğu çok geçmeden anlaşıldı, «Cumhuriyet» yeni makinesi geldikten sonra gelişti. Mükemmel vasıtaların ne katlar (
M
büyük tesiri olduğu son senelerde daha iyi anlaşılmıştır.
Kemal Salih Sel. Nadi beye seyahatte İken, bütün gazetelerin paket halinde gönderildiğini, onun bunları okuyarak sk sık mektupla mütalâasını bildirdiğini anlatıyor ve şunu İlâve e-dlyor: «Yunus Nadi bey gazetenin her şeyine alââa göstermekle beraber kimsenin işine karışmazdı. Sekretere geniş salâhiyet vermişti. Muharrirleri. *,a-seteye girecek yanlan o alırdı. Sekreter hakkında hiç bir şikâyet dinlemezdi- Esasen muharrirlerle çok temas etmezdi. Hattâ muharrir kadrosunda kimlerin bulunduğunu bkc pek. bilmezdi.»
İntişar etmeyen bir makale
Nadi bey yazdığı mtkaleleri sekretere verir, ekseriya onun okumasını ve mütalâasını bildirmesini beklerdi. B'r gün a-eele bir işi vardı. Makalesini bıraktıktan sonra beklemeden çıkıp gitti. O gittikten sonra sek re ter okuyunca makalenin derci muvafık olmadığ-ru gcrUu vt yazıyı dizdirmedi. Naul bey ertesi sabah makaleyi görmeyince sinirlendi. Kemal Salih be-ğe: «Bu gazetenin sahibi ben miyim, sen misin? Artık bu kadarı da olmaz!» diyerek makalenin behemehal dizdirilmesin! ve gazeteye girmesini söyledi, o
Rahip kaydolmak için manastıra gidiş — Renkli dövmeler — Küpe takma resmi — Adam olma çağı — Dükkânda tuvaleti
Birmanyada erkek çocuklar yetişince derhal rahip heyetlerine kaydolmayı bir şeref ve vazife addederler Hattâ çocuklar dünyaya gelip yürümeğe başladıkları andan İtibaren e-beveynlcri taralından, arada hastalanmaları ve ölmeleri göz önünde bulundurularak, daha buluğa ermeden evvel rahip cemiyetlerine namzet olarşk kaydolunurlar Bıı rahip cemiyetlerine giriş gayet muhteşem merasimle yapılır. Çocuk gayet a-gır ve kıymetli mücevheratla tezyin edilmiş ve süslenmiş bir halde bodur bir at veyahut bir araba Ue bir alay halinde, altın bir şemsiye altında, caddelerden geçirilerek manastıra doğru yola çıkar; yolda giderken bütün akraba, taallûkatını ve dostlarını stl&mlar ve onlardan nasihatlar toplar; bu suretle yapılan merasim İçin masrafların karşılığı da kendisine hediye edilir.
Çocuk mabede vannea üstünden bütün tezyinatı ve elbiseleri alınır ve beyaz pamuklu rahip namzedinin derhal oracıkta uzun saçı kesilir ve tıraş edilir ve başı safranla 0-vulur ve mütaakıben akasya çekirdeklerinden mamul sabunla başı yıkanır, kesilen saçlar anasına ye kız kardeşlerine teslim olunur; onlar da bunları heı halde topuz yapmak için kullanırlar.
Bu temizlenme merasimi bittikten sonra rahip namzedi, heyeti ruhaniye karşısında diz çöker, ve rahipliğe kabulü için lüzumlu formülü okumağa başlar, bu merasim esnasında hazinin ve taallûk çocuğa lüzumlu olan kisveleri hediye ederler. Rahipler heyeti namzedi
Çeviren:
Hami BEKEM
t___________________J
saçlarına bir parlaklık verir ve saçına kıymetli firketeler ve İğneler takar.
Yetişmiş kızların saçları oldukça uzun ve güzeldir. Bu saç-lann uzunluğu insan koLu ile ölçülür. Ufak, daha yetişmemiş kızlarda ise. erkek kardeşlerin ı saçlarının İlâvesiyle örülür. Bu arada yüzde kurumuş olan krem üstüne simaya, yüze hafit
Bir tenkid
E debi yat terimlerinin, terminolojimi» tezindeki şartlar ve prensipler bakımından tenkidi
1 — T, D. K Sözlük Kolunun çalışmalarlyle hazırlanmış olan (Edebiyat Terimleri Sözlüğü), tarihe karışmış veya bir zümreye mahsus edebiyatlara, tekniklere ait terimleri aynen sütunlarına geçirmekle. Türkçe karşılıklarını aramamakla büyük bir isabet göstermektedir.,
Ancak bu prensibi, aynı nitelikte olan terimlerin hepsine teşmil etmediğinden, lüzumsuz yere, hiç bir suretle kullanılmaması mukadder bir çok karşı -hklar yaratmıştır; örnekler veriyoruz:
2 — Grek ve Lâtin nazmın -da. mısralar in cüzülerine verilen isimlerin, Edb, ter. Sözlü -günde, yaratılan karşılık! an böyle bir lüzumsuzluğu göstermektedir. Sözlükte, madde başı olarak bulduğumuz bu terimlerin birkaçına bakalım:
Uzun — Çiftkısa ( Adım) : dactyle (daktilı
Kısa — Uzun (Adım) : lambe (yamb)
Uzun — Kısa ( ehee (troheı
Uzunarasr kısa (Adım): amp-hl braque (amfi brak)
Kısaarası uzun (Adım): amp-hl macre (amfLmakr)
Çiftuzun (Adım) : (sponde)
Çiftkısa — Çiftuzun lonlque (blnalre)
Çiftuzun _ Çiftkısa
t ionlque (persique)
r——
nen çalgı çalınır.
Kulak delen.. kızların kulaklarının memesi arkasına bir mantar koyar ve süratle İğneyi batırarak, kulağı deler. İğne birkaç gün böyle kulak içinde___________________________________________
kalır, iğne çıkarıldıktan sonra bjr yag tabakası sürülür. Bunu kulağa bir saman çöpü geçirt- mütaakıp kaslar boyanır ve lir ve her gün bu saman çöpü Hindistan cevizi yağıylı değiştirilerek. kulağın deliği bir. pınl parbyan n-ırm-iL- porprpk karlar- hiiviilr- ,. ____
_ Ptn* değiştirilerek, kulağın deliği bîr ( pınl parhsan 0 güzel siyah saç-parmak geçecek kadar büyük- Jara san bir çlçek bir ^1 ve-a,ır- I yahut bir kasımpatı takılır,
papazlığa kfihul ettikten sonra. I Birmanyablar Sdi ufak kü-. BUnu mütaakıp boynuna ga-...................................................... i™»-*»-™ «'— yet sevimli bir şekilde bir şal l takar, aynada kendisini uzunlar veyahut boş tübler takarlar. ca blr müddel seyrettikten, ar-Bu tûblerln uçlarında güzel bu suretle genç erkekleri kıymetli taşlar takılıdır. Fakir- j tesh|r «lecegine kanaat gelirler. boş cam tübleri kulaklarına sonra, kendisine uzun
takarlar veyahut kâğıttan sa- bjr puro yakar, komşularına ve nlmıc ufak- hnm spklİTirİP tattvl- l-,.-. t.. »___________■_____
1 Bu kati ihtara rağmen makale gazetede çıkmadı. Aradan geçen zaman zarfında Nadi bey de yazının neşri muvafık olmadığına kanaat getirmişi!. İstanbul'a dönünce sekretere: «Çok isabetli hareket ettiğini anladım» diyerek takdirini bildirdi.
Neşredilmeyen makale Kur-tuluş’takl yangın oıunasebetile İngiliz sefirinin baz- hareketlerini tenkid ediyordu İngiliz büyük elçisi yangın genişleyince hemen Kurtuluşta koçmuş Sumlar* yardım yapılması evleri yananların yerleştirilmesi işiyle bizzat meşgul olmuştu, o zaman bu hareket çok fena tesir yapmış: «Ne oluyoruz, kapitülâsyon devrinde mivlz? insani yardım her zaman yapılabilir Fakat bir büyük elçi yalnız bit unsura bu yolda yardım edemez. kapitülâsyon devrinde olduğu gibi ekalliyetleri himaye eder vaziyet alamaz» '.arzında makaleler yazı!mış:ı Hadi bey makalesinde çok sert bir Usan kullanarak âdeta İngiltere He siyasi mûnasebetler-n kesilmesini istiyordu. Sekreter bu sebeple makalenin neşrine mâni olmuştu
Nadi beyin mebusluk hayatından ve bu milli mücadele senelerindeki faaliyetinden üçüncü bir yazda bahsedeceğiz.
Enis Tahsin TİL z—
SÜMER Sinemasında
BVRT LAN'GASTER. ve
JOAN FONT4INE
ile beraber çevirdikleri
KANLI PUSE
• Kiss the Bload of My Hends> filmin) görmek için Cumsya kadar vaktiniz var. Bütiın r?!ıri heyecanlandıran Süper Film.
Ahmet Ovat EMRE
(Adını >:
(Adım):
mokwso he nü*
Kısaara») çiftuzun spondalque
Kısa - Çifvtmm baehle
Üçüz uzun (Adımı: Bu tekniğin bizde
Türkçe kitabı yazılmış değildir; fakültelerimizde profesörler, an cak yabancı kitaplardan fay -dalanarak bu tekniği öğretebilirler; tabii, sağdaki DAKTIL, YAMB. TROHE. 8PONDE... I-simlerlyle ölçü cüzlerini birer birer söyllyecek ve ne gibi hecelerden oluştu klannı anlatacaktır. Buna göre, bu terimler, madde başı olarak, kendi İsim leriyle Sözlüğe geçmeli, sonra (Arkası 6 ncı sahifede)
Perşembe Akşamı
SARAY
Sinemasında
artık çocuk adam olmuş farze- takmıyarak, kulaklara ka-
dillr ve vücudu dövmelerle tez- ',n üehlibar çubuklar, iri halkayla olunur.
Dövmeler
Belden aşağısı hayvan şekil-teriyle meselâ kaplan, aslan, maymun vesaire resimleri vücuda İşlenir ve çizgiler çizilir bu suretle çocuk, üstünde kısa pantolon varmış gibi gözükür. Vücudunu bu suretle dövme yaptırmıyan papazlar korkak diye telâkki olunurlar; bundan dolayı bu gibi erkekler taşıdıktan etekliği hiçbir zaman kaldıramazlar. Belden aşağı yapılan dövmeler dalma mavi renkte olur. Bu belden aşağı yapılan mavi dövmelere ilâveten kırmızı renkli olan dövmeler de belden yukarı yapılır. Bıı kırmızı renkli dövmeler kadın- I lara karşı cazip diye telâkki e-dllir. Kız Ve kadınlara dövme yapılmaz; kızlar tam bir insan 1 olarak kabul edilmezler Kızlar manastırlara giremezler ve dini bir mevki dahi alamazlar Bu kızlar tekrar dünyaya geldiklerinde erkek olarak dünyaya gelmek İçin mabetlerde ellerinde çiçekler taşıyarak yalvarırcasına dua ederler.
Kulakları delme
I rılmış ufak boru şeklinde tezyl- bütün bu tuvalet olaylarını te-nat dahi makbuldür. | ma§a edenlere söz atarak bul-
I Tarlada İş görürken veyahut bûı glb! ötmeğe haşlar Seyircl-pazar mahallerine giderken ]er|n komplimanlarını pek tabii kızlar kulaklarında bazan ye-1 glbi bularak ber ^yi itirazsız dek puro Uşıriar. yani kulak- kabul eder Kj2 bu suretle lanm sigara kutusu diye kulla- (Püzeikadının beş güzellik kal-n,Har. I deslne» uymuş addolunur.
Erkeklerde kulağın delinmesi | Birmanyalı erkekler alenen bilhassa zenginlerde çok m ak- biçbjr kompliman yapmaz-
buldur; bunlar bilhassa kry- lar; bazan erkekıer geçerken metil mücevherat ve taşlarla kompllnıaft yaparlarsa, kız ko-İşlenmiş Lübleri kulaklarına takarlar: bilhassa Şan milletleri kabile reislerinin bu kulak tez- I yinatı, o kadar kıymetlidir ki, köyün veyahut o kabilenin hâzinesi demektir ve nesilden nesle İntikal eder.
Adam olma çağı
Erker çocuklarda rahiplik unvanını alanlar artık adam vc kızlarda İse kulağı delinmiş olan lar artık kadın olmuş telâkki olunurlar, Kadın bilhassa mücevherat taşımaya, kumaş dokumaya. yemek pişirmeye ve su taşımaya hak kazanmış olur. Kızlar yetişmiş olduklarını ispat için, pazar mahallerinde ve
yu kara gözleriyle ve sert bir bakışla başını azametle geriye atarak geçen) süzer.
merasimi
Erkek çocuklar rahiplik hak- w»-* —
lanm elde ettikleri yaşlarda I yahut köylerinde hemen bir sakızların kulaklarına küpe lak-itiş kulübesi açarlar, ve burada raak İçin delik dellnlr, yani kız- her türlü baharat ve eczadan larda on İki ve on üç yaşlarında 1 ' '
bu olay vuku bulur. Terbiye ve âdetler İcabı hiçbir kız küpe takmadan evvel mücevherat taşıyamaz. Küpe deliğin) açmak için bu işi meslek edinmiş olan adamlar vardır; bunlar gümüş veyahut bir altın iğne İle kızların kulaklarına küpelik delik açarlar.
Bu kulaklara küpe delmek
Cin de kızların höroskoplannm ı ğu İçin birçok gençler kızların mûsald olmasına bakılır ve an- burada süslenmesini seyreder-| cak sihirbazlar bu zamanın gel- ter, Genç kız evvelâ süslenmediğini söylerlerse, bu anda ku- ğe başladığında yüzüne, boy-laklara küpe deliği d elin ir. Kız- j nuna ve gerdanına, gayet ince lar kısmen sevinç içinde ve kıs- öğütülmüş bir kökün pudraslyle men de dehşetli korku hlsleriy- imal olunmuş bir krem sürer, lc, Jsterik bir heyecana kapı-' bu krem tahminen bir saat kı-lırlar ve kulakların delinmesi 1- zın yüzünde kalır ve kurur; bu çin kızlar zaptolunurlar. Kızla- arada hafifçe saçını ıslatır, ta-nn bu merasimde gürültü ve rar ve örer; bunu mütaakıp 1 sürerek
başka her şey satarlar. Zengin kızları, bilhassa ipekli kumaşlarla ticarete başlarlar. Halkla temas eden bu kızlar çok keskin zekâya sahib olurlar.
Satıcı kızlar bu suretle bilhassa genç erkieklerte de tanışma fırsatını elde etmiş olurlar- Satıcı Kızlar dükkâna katla ev elbisesiyle yürürler. Kulübeler her tarafından açık oldu-
I nıı ou meruşımue gurultu ve rai «e ürer, uuııu 0 I yaygara çıkarmamalarını temi-. Hindistan cevizi yağı
(Adım) *
GINGER ROGERS
Eşine, benzerine asla rastlan-
ve
CORNEL WİLDE
Mevsimin en büyük komedisinde sizi fevkalâde eğtendlrecektir
ALTIM KELEPÇE
UT Had to be you)
Zafer... Kahkaha... Cazip ve emsalsiz maceralar...
I I
V
YARIN AKŞAM
İMİ İL EZ ra,yacak- NefLS ve Mükemmel u ■ ca ika gJ|i abidesi.
SİNEMASINDA
günahkâr Baba
(Edward, My Son)
Metro - Goldwyn - Mayer Şirketinin büyük himmetlerle
▼üçude getirdiği harikulade Süper Film
Başlıca Yaratıcıları i
SPENCER TRACY — DFBORAH KERR
İlâve olarak: Yeni Fox. dünya havadisleri gazetesi.
Numaralı biletler bugünden satılmaktadır. mb!
Evlenme cağında olan kızlan-mır la evlenmiş, yuva kurmuş kadınların heyecanla seyredecekleri en. büyük hayat romanı.
Amerikada 35.000.000 okuyucu tarafından heyecanla okunan: W. 3OMERSET MAUGHAMhn (The Moon aiıd Siz pençe) romanında sinemaya alınan Ünited Artists Süper Film!.
■ ı
■
BÜYÜLENMİŞ ADAM
(The Moon and S L\ pençe)
Baş Rollerde: GEORGE SANDERS —
HERBERT MARSRALL — DORİS DDDLEY — ELEN A VEDUGÜ — ALBKRT BABSERMAN — ERİÇ BLOKE.
Bey» perdede bugüne kadar gördüğünüz en büyük aşk... İhtiras ve ıstırap şaheseri
Yarınki Çarşamba günü matinelerden itibaren
Büyük Gala Programı olarak:
Orijinal kopyası YILDIZ Sinemasında Türkçe kopyası Beyoğlu Ş 1 K Sinemasında
Beşer kudretinden üstün kuvvetlerin zaferi ■■ Dünün, bugünün heyecan dünyası olan film, Perşembe Akşamı
TÜRKÇF ORİJİNALİ ___
LÂLE — ELHAMRA
Sinemalarında | UÛflW
ORMANLAR ARSLANI .3^'
«K£NG OF The Jungle»
BI STER GRABBE — FRANCES DEE'nin Bütün dünyada hayranlık toplayan filmleri
Muhielîl boylordo. çeşitli renklerde solışo çıkorılan, doğru takvimli ve mokımollı Ece Muhtırolorı senenin en muvoHok eseridir.
çevirdiği filimi erden birinde-
Adolphe Menjou (Ortada]
ınem
Kül
ISLA LA^Lü/A" um ğupûltol'û hayati MACfMH
İkinci dünya harbinden evvel Berlin'de filim çeviren Uda Baarova aklında bir film yıldıza büyük şöhret kazanmışta. Bunun iki sebebi vardı:
1 — Artistin gençliği, gûaelll-ği. 2 — Nazilerin Propaganda Nazın Goebels İle maceraları.
Aslen Çek olan ve Prag'da doğan Uda cidden çok güzel bir kadirdi. Onda güzellikten başka bir de fevkalâde cazibe vardı. Fllhnlcrinin beğenilmesine ve rağbet görmesine, sanat kudretinden ziyade bu güzelliği sebep oluyordu.
Bir aralık Hitler'in de artisti çok beğendiği ve kendisiyle pek samimi surette görüştüğü duyuldu, Hattâ bir Fransız gazetesi Lidanın Bitlerle başbaşa bir resmini bastı. Fakat artist gazetenin neşriyatını şiddetle protesto eti. baylan resmi a de uydurma olduğunu söyledi, filhakika tetkik edilince başka bir kadının başı yerine Lida'nna başının konduğu anlaşıldı. Hit-
lerle artist arasında hiç bir Uda Baarova, Göstave Frahlich İle birlikte çevirdiği münasebet bulunmadığı tabak- filimden bir sahnede
kuk etti. Fakat Uda'nın Goebels ile pek ahbap olduğu muhakkaktır.
Gençlik, güzellik
Bir kadın kaç yaşma kadar cazibelidir?
WÎKARLAMm'BiPW«i;
Uda Baarova tarımmış Alman film artisi G us ta ve Frötı-heh ile evlenmişti. Frohlich sarat kudreti yüksek, çok yakışıklı ve sevimli pek gözde bir artisti. Goebels ise kısa boylu, topal çirkin bir adamdı. Llda buna rağmen Mazilerin Propaganda Nazın ile düşüp kalkı-
Guotave Frohlich bunu haber alınca bir giin Goebels! herkesin önünde tokatladı, sonra mahkemeye başvurarak boşanma dâvası açtı ve karısından ayrıldı.
Goebels Nazi rejiminin belli başlı şahsiyetlerinden biri idi. Bu kadar mühim bir adamı herkesin önünde tokatlamak mühim bir mesele idi. Goebels ve taraftarları artisti yakalamak. ağır cezaya çarptırmak istediler. Fakat Hitier buna müsaade etmedi, şunları söyledi:
— Coebels'e bu gibi maceralardan 'AiınmiHim eviyle meşgul olm.ıvmı dalma «eylerdim.
Uda Baarora
O buna kulak asmadı, eczasını çeksin’
Baarova kocasından ayrılınca bu dedikodular yüzünden Prag’a gitti, orada yerleşti. NazBerle pek içil dışlı olduğu İçin Çekler
kendisine pek iyi göele bakmıyorlardı. Bu sebeple orada film çeviremedi. Fakat genç ve gürel bir koca buldu. Jan Kepecky adındaki bu genç vaktühali yerinde. yüksek bir memurdu. Kan koca harb yıllarını birlikte geçirdiler. Çekoslovakya istilâdan kurtulduğu zaman birlikte Avusturyaya geçtiler, orada yerleştiler.
Avusturya stüdyolan artiste kapılarını kapamışlardı. Bu sebeple kan koca Al gen adındaki bir kasabada küçük bir otel açtılar. Uda kasaya geçti. Bu suretle bir ramanın çok gözde yıldızı şimdi bir otelin vez-nedan oldu. Otelin gazinosuna gidenler arasında bilhassa yaşlı erkekler kendisiyle konuşmağa can atıyorlar, kahve üstüne kahve içlyormuşlar. Bu yüzden İşler yolunda gidiyormuş, Fakat Udu memnun değildir. Bir gazeteciye: «Filim çevirmeğe tekrar başlayacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum» demiştir.
Bir kadın kaç yaşına radar genç ve eaadbdJr?-.. Son zamanlarda Hollywood'da bu hususta hararetli münakaşalar oluyor. Verilen cevaplar çok muhteliftir. Bunların içinde en dikkate şayan olanı Marjoric Malnin mütalâasıdır. Artiste göre kendisine dikkat eden bir kadın 90 yaşında bile hoş ve cazip olabilir. Marj örfe diyor kİ:
Bernard Bhaw doksanını geçmiş iken hâlâ cazip ve faaldir. Bu hal kadınlar için neden va-rld olmasın?... Bazı kadınlar kırkma gelince herşeyden el çekerler, kendilerini yaşlanmış addederler. Bu doğru değildir. Bu yaştan sonra yalnız tuvalet yetmez kafayı işletmek, zeki, hoşsohbet olmak lânmıdr. Zeki bir kadın daima konuşacak mevzu bulur ve her yerde aranır. CMrud cazibe her şey demek değildir.
Bir erkeğin, bir kadına sırf güzelliği için bağlanması, o erkeğin son derece aptal olduğuna delâlet eder Bir kadının yalnız güzel olması erkeği uzun zaman tutamaz.
Kırk beşini geçtikten sonra cazip kalmak İsteyen kadınlar bilhassa temiz ve zarif olmaya dikkat etmelidirler. Ondan sonra yapılacak şey, esaslı kitaplar okumak, düşünme ve konuşma sanatlarını inkişaf ettirmek ve nihayet doğum günlerini tamamen unutmaktır.
Carmen Miranda kocası ile barıştı
Tanınmış sinema artistlerinden Carmen Miranda’mn kocası Sebastian İle iki ay süren bir dargınlık ve ayrılıktan sonra tekrar barıştığı kocası tar ılınılan bildirilmiştir.
★ Paulette Goddard, Rolly-a-ood'da tipik Amerikan kızı olarak seçilmiştir. Ressam Diago Rivera artistin büyük bir resmini yapmış ve altına »Tipte Amerikan kızı, yazmıştır. Resim Meksika millî sanat müzesi galerisine asılacaktır.
Yeni yaldızlar
* Holiywoodup genç, yıldızlarından Joan Fontain bir filim çevirmek üzere Komaya
Tanınmış bir rejisör öldü
Amerikanın taranmış rejisörlerinden ve «Çanlar kimin İçin çalıyor» isimli filmi de İdare etmiş olan Sam Wood. 65 yaşında olduğu halde vefat etmiştir.
SAraiton'un hikâyesi isimli filimde Wood, geçen hafta ölmüş olan Frank Morgan'ı İdare ediyordu. «Goodbye Mr, Chlps» ve »Saratoga güzeli, gibi çok beğenilmiş filimler de keza idaresinde çevrilmiş-
Hollyvood’un vakit vakit ortadan kaybolan, fakat günün birinde yine meydana çıkan bir artisti var: Adolphe Menjou... Menjou muktedir, sevimli bir artisttir. Çevirdiği ‘ ’
hepsinde muvaffak
Fa kat buna rağmen birbiri arkası sıra, durup dinlenmeden filim çevirmekten hoşlanmaz. Her filimden sonra bir parça zaman geçmesini bekler: «Bu hem beni, hem seyircileri, dinlendirir» der. Bir İH ay geçince tekrar çalışmağa boşlar.
Menjou, son zamanlarda yine bir dinlenme devri geçirdi, bir müddet stüdyolardan uzak kaldı, Fakat bir kaç haftadanberi tekrar çalışmağa başladı. Yeni filminin şimdiye kadar çevirdiklerinin hepsinden güzel olacağı söyleniyor.
Menjou Amerika’da Pittsburg şehrinde doğmuştur. Fakat aslen Fransızdır Ana ve babası Fransa'dan Amerika'ya hicret etmiştir. Babası bu şehirde büyük bir otelin sahibi İdi. Mühim bir 3erveti vardı. Fakat bir borsa oyununda bütün servetini kaybederek parasız kalmıştı. Bunun üzerine Menjou asker olmağa karar verdi. Fakat sonra fikrini değiştirdi, mühendis mektebine girdi. Burada okurken tiyatroya heves etti, piyes
alimlerin olmuştur.
Norveçte bir film anketi
Norveçtc yapılmış olan bir film anketinde İngiliz filmleri en çok sevilen filmler arasında yer almıştır. Bu en çok beğenilen filmler arasında Hamlet Kırmızı ayakkabılar ve Hayattan portreler filimler! başta gelmektedir.
Kadın artistlerden May Zit-terling ve erkek artistlerden İse John Mills İle Lauvrrence Olll-vier en çok sevilenler arasında yazmağa başladı. SelmMitalincr. I im» raraln* talihini dene.
Ingilterede bir anket
İngiliz sinema endüstrisinin organı »Kinematograptı» dergisi tarafından sinemacılar arasında yapılan yıllık ankette, J*ne Wyman'in »Johnny Be Unda» filminde oynadığı sağır ve dilsiz genç kız rolü, yılın cn iyi beyaz perde rolü ilân edilmiştir.
Aynı zamanda «Johnny Belinde» eseri de, İngiliz seyirciler tarafından en i azla beğenilen İkinci film olarak seçilmiştir.
Ankete göre, Ingilterede enj fazla beğenilen eser «3 üncü Adam »adlı îngihz filmidir.
Yılın en fazla beğenilen aktörü Alan Ladd'dır. İkinciliği az bir farkla komedi sanatkârı Danny Kayr kazanmıştır. Montgumery Clift «en istidatlı genç aktör» ilân edilmiştir.
mek üzere HoUyvood’a gitti. Bir müddet figüranlık yaptı. Bu sırada şarlo’nun dikkatini çekti. büyük artist kendisine »Efkârı Umumiye» filminde rol verdi. Bu rolü muvaffakiyetle başarınca kendisine miihlm bir mevki yaptı, sessiz filim zamanında bir çok filim çevirdi.
Sözlü filim başlayınca sahneden yetişmiş olması, bir kaç lisanı mükemmel bilmesi sayesinde gözde artistler sırasına girdi. O zamandanberi her sene bir kaç filim çeviriyor,
Menjûu’nun en büyük muvaffakiyeti, her rolü ayni derecede mükemmel yapmasıdır. Bir prens, dük rolünde ne kadar muvaffak olursa uşak rolünde de ayni derecede muvaffak olur. Baba rolü ile âşık rolü orasında hiç bir fark yok tur. şimdi 55 yaşında olan Menjou İngilizce, fransızcadan başka İtalyanca, lspanyolcayı
da İyi bilir. Hollywood’ua en iyi giyinen erkeği diye tanınmıştır. Fakat dalma sade giyinir.
Geçende bir gazete muharriri kendisine başvurarak kadınlara ne tavsiye edeceğini sormuştur. Artist şu sözleri söylemiştir:
— Kadınlar fazla tuvaletten sakınmalıdır. Bilhassa boyayı ve pudrayı pek hafif kullanmalıdırlar. Dudağa sürülen ruj âdeta belirsiz olmalı, ağız yaraya benzememe İldir.
bir Her kadının zayıf ve kuvvet)! noktalan vardır. Kuvvetli noktalan fazla göstermeğe lüzum yoktur. Zayıf taraflara gelince, bunları âdeta maskelemelldir.
Saçlar tabii olmalı, fazla bukleler bir kadım çirkin gösterir. Kadınlar pijama, pantolon kat'iyyen giymeme!!, kadın olarak kalmalıdırlar. Sokakta s işara içmek, yanında bir erkek varken otomobil kullanmak kadınlara hiç yakışmaz.
Londra da sinemacılık tahsil eden bir Türk genci böyle bir filim yapmak istiyor
Balen İngiltere'de Güzel San' atlar tahsil etmekte olan Esat Özgül adlı İstanbullu bir genç geçenlerde gazetecilerle yaptığı bir görüşmede, Türkiye’nin mili! sporu olan güreş hakkında bir filim yapmak arzusunda olduğunu söylemiştir. Esat özgürün kendi öz hayat macerası bir ililme mevzu teşkil edecek kadar enteresandır. 26 yaşındaki bu zeki ve hassas Türk genel, ' bundan 3 yıl evvel sinema re-jisönı olmayı kararlaştırmıştır.
Esat Özgül. Büyük Britanyada sinemacılık tahsilinde kendisine yardım yapılması için Uneseo'ya yazmıştır. Bu konudaki azmini gören Türk Hükümeti kendisine yol parası vermiş ve 250 İngiliz lirası tutarında bir yardımda bulunmuştur. Esat Özgül 1 ytidanberi
İngillı stüdyolarında film imalâtım incelemektedir. Tanıştığı İngiliz sinemacıları da kendisine bir çok kolaylıklar göstermektedirler. «PinUkoya pasaport »filmi çevrilirken, İstanbullu genç, özerinde gayet iyi bir tesir bıraktığı Ingiliz rejisörü Henry Comelius ile çalışmıştır. Maruf İngiliz aktörü Robert Nevton da, »Define adası» filmi çevrilirken Esat Öz-gül’e, sinema tekniği hakkında bildiklerini öğretmiştir.
Esat özgürün, «Biz Türkiye -de ciddi filmler severiz» demesi üzerine Crovn Fllrr. Şirketinin Merkez Haberleşme Bürosu, kendisine, sıkıcı bir hale sok-maksızm ciddi mevzulun filme almanın tarzlarını öğrenmesi hususunda yardım etmiştir.
Sabite e
AKŞAM
20 Aralık 1949
İş veren sendikası
Bölge çalışma müdürü ne diyor?
Mensucat sanayii iş verenlerinin sendika kurmaları iş hayatımızda yeni bir merhaledir
tik işveren sendikasının kurulması münasebetiyle İşveren, işçi ve bir İşçi miUctvekillyle görüştükten sonra -İstanbul Bölge Çalışma Müdürüyle son bir konuşma yapmayı faydalı bulduk.
İsmail Akçay
Mevzuu açtığım zaman dedi
kİ :
«— İstanbul mensucat sanayii İşverenlerinin bir sendika kurmalarını İş hayatmıuıda yeni bir ilerleme olarak karşılarım. Esasen çalışmaya alt kanunlarını ıs, çok İleri ve şuraullû bir görüşle, dâvayı, ferd olarak işçi mümessillerine, teşekküller ola-_______
rak sendikalara ve Devlet ola-' yataklarını mevzuumuzun rak Çalışma Bakanlığına mal hakkukunda da değerli rol etmiş bulunmaktadır. nayacaklarını ümit etmek
Çalışma hayatının düzenlen- ,rinde olur.» meal. çalkatan yap™» «-I B“ ™rK“' ‘5ve”!’’ «y-inm yülttlUlmtsl. çUBan- ™“ b»?laraas> biter İte çalı,uranlar arasındaki «n> ”“‘
mnnıu.b.-tkrln memleket ya- I gördük. Hettead. btee
rarına abonkleg'lrllmesl, mem-' söyleyecek bir söz kalıyor: Ha-lekeltekl çalışma gücünün genel. ylrlwl °'sun-relabı arttıracak surette ve-1 Şahap balcioClu
rimli kılınması, tam çalıştırma ' “
ve sosyal güvenin sağlanması nİİnVCUlin DH fa
İle görevli bulunan Bakanlığı- LlUlljdlItlI Çil
nuz, elçilerimizin şimdiye kadar kurmuş oldukları sendikaların sosyal yardımlaşma üzerindeki başarılarını memnunlukla karşılamıştır. Mevzu ve gayeyi tam manaslyle anlayan ve benimseyen İşçilerimizin çalışmaları dalma memleket yararına olmaktadır. Mensucat işverenlerinin de bir sendika kurmak teşebbüsünde bulunmaları, bu mevzu üzerindeki inanış ve alâkalarını belirtmek bakımından pek kıymetlidir. İşverenler bir sendika etrafında toplanmakla kanuni hak ve' vecibelerini etraflı bir şekilde kavrayacak ve bu dâvayı benimseyerek geliştireceklerdir.
Sendika üyesi işverenlerin İşçilerle olan münasebetleri de faydalı neticeler verecektir. Zira kenunltır i"iış1..ında İşçinin hak ve menfaatlerini topluca İdrak ederek çok zaman İhtilâfların sendikalar arasında halledilmesinde fadyalı rol oynıya-naki ardır.
cebesinde daha iyi anlamaktadırlar. İstanbul mensucat İşverenlerinin maddi ve manevî bakımdan pek kıymetli birer varlık oldukları da gozonûnde bulundurulursa, kuracakları sendikalarıyla. kendi çalışma kollarında büyük faydalar sağla-ta-oy-ye-
Bence. İşveren scndikalarnun esasla faydalarından biri de şudur: İş hayatımızda büyük bir merhale tenkil edecek olan kol-lektlf mukaveleler yapılabilmen için lüzumlu zemin ve şart hazırlanmış olacaktır. Kollektlf mukaveleler aküyle işçi ve işveren birlikleri elete verecek-
ler ve rasyonel çalışmayı, istih-
salin artmasını işçi ve İşveren münasebetlerinin ahenkli olarak yürümesini, karşılıklı İtimat ve güvenin sağlanmasını ve aralarında çıkabilecek ihtilâl-
ların kolaylıkla halledilmesini temin edeceklerdir. Kollektif mukavelelerle ,ücret meseleleri çalışma şekil ve şartları, sosyal yardımlar, prim mevsıulan, sağlık ve emniyet tedbirleri, mer i kanunlar çözenimde bulundu-rularak kararlaştırılmış olacaktır.
Çalışma Bakanlığının kuru-luşundanborJ tatbikatla görevli bir memur olarak diyebilirim ki, işçi ve işverenlerimiz fedakâr. feragatli, çalışkan, dürüst, anlayışlı ve zekidir. Yalnız ka-nunlanmızı ve tüzüklerimizi
çok zaman bilme diklerinden bazı aksaklıklar yapılmaktadır. Sendikaların teşkilâtımızla daimi ve sıkı temasları sayesinde bu boşluk muhakkak kapanacaktır. Ket ekim İşçi sendikaları düne nazaran bugün hak ve menfaatlerini kanunlar muva-
BULMACA
113 4 8 818
“rr
I
II 1 1 1 ■■ m
1 v ı
■l
1 ■
■ 1 1
■ 1 1
Soldun iagn: 1 — 'Bir top oyunu. 1 — Bu da bir rocuı« oyunu, 3 — Sonuna «N» Kclirsc riısvmy olandır, 4 — Teni bir harfin okunun» - lem gel keyfim gel, S — k'enebl bayan -urnk nidası, ö — Köyün büyükleri, t — Şerefi var. 8 — Vuva. » — Nota - hıayaBıc*. » — ÜjUmekton kur-
Y'uknrıdan «»a#ıy» 1 — nUİMirkU-İnzdan muafiyet veren bir Ifinc. 2 — Bir «man ulh> - kurum. 3 — Tersi çıngırak - tıklUUn yavrunu. 4 — Sonuna «K» gelirıc bir raeyvndır - Qn-nlyet peyda eden. S — Dlftarl bozul->niw burgulu çivi, • — Kil lük - tersi Ölçüdür. 7 — Bir e İn» yumurta yemeği - Hlııd hükümdarı. 8 — En azdan - nezlenin yarıdan fazlası
ÇEÇEN BULMACANIN HALLİ
Saldan raja: 1 — Üfürükçü. X — Canıaıjur. 3 — Öcügavah. 4 — Mlg, Dalın. S — Ca. Mim fi — Ülnüy Mı. 7 — Saadet. « — Erbl. Ata. U — Ira-znıı. 10 — Enlureae.
Tukerıdan agaBıya: 1 — ÜgQneü»e-ne. X — Tncinlar, 3 — Ünıllı>. Nnblt. * — RUB. Müdire, S — Ümdıyc. 8 — Kıvam. Taxç. 7 — Çm)i. T«b, tt — Etol: İrana.
Emet’te telefon tesisatı
Emet (Akşam» — Emet -Tavşanlı arasına çekilmekte o-lan, şehirlerarası telefon hattı, Emele on kilometre kala, malzeme tükenmesinden dolayı, 1949 senesi başında terkedilerek tanmamlanmamıştı. Bu eksikliğin giderilmesi için her türlü hasurlıgm şimdi yapıldığı ve hemen işe başlanacağı anlaşılmış tır.
Ayrıca, gelen bir emirle, Emet İlçesi. Kütahya ilinin. Tavşanlı, Uşak, Simav, Gediz İlçelerine, Uçelerarası telefon haberleşmesi İşine katılmıştır.
Güney Amerika'nın tanınmış Müzik Hol artisti Fernanda Montel Paris'e gelmiştir. Matmazel Montel memleketinde «Dünyanın en teshir edici kadını» diye maruftur. Yukarıdaki resim Paris'teki otelinde çekilmiştir.
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğünden
i — İstanbul Radyosu İçin yazıhane, koltuk, dolap ve emsali 23 kalem madeni eşya kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 89540 lira ve geçerli inancası 5727 liradır.
3 — Eksiltme 28/12/949 tarihine tesadüf eden çarşamba günü saat 15 te yapılacaktır.
4 — Taliplerin teklif mektubuna alt dış zarflan İçine Ticaret odası belgeslle eşyanın resim veya kataloklaruu koymaları lâzımdır.
Mahke
ori Horların da
Yaşamanın birinci şartı külâh meselesidir!
Dil kurultayı toplanırken
Hem dâvacı, hem maznunmuş. Temizce kıyafetli. kırk yaslarında bir adam. Gülüm siyerek yaklaştı, selam verdi:
— Vakti şerifleriniz hayır ' olsun, baylar.
— Hayırlı vakitler olsun.
— Âmin efendim, âmin, Cenabı Hak her şeyin hayırlısını versin. Sîzler de mahkemeye geldiniz tabii. Dua edelim de Allah cümlemizi halâs buyursun. Bu gibi işlerden hİc hoşlanmam amma başa çelen çekilecek. İnsanlar beyledir işte. Bir saatimiz bir saatimize uymaz. Fâni dünyada hepimiz misafiriz. Daima arzularımıza nail olsak ne âlâ. Fakat her zaman kendi keyfince yaşamak ne mümkün! Dünyanın gidişatı bize uymaz ki. Hoşlanmadığımız şeylere uğraşmaktan kurtulamayız. Amma velâkin, gene insanlar ölümden korkarlar, kaçarlar. Sıkıntı çekilse bile hayat tatlıdır. Bendeniz elimden geldiği kadar gönül hoşluğıyle yaşamağa gayret ederim. Sair ne güzel söylemiş: «Mihneti kendine zevk etmededir âlemde hüner». Her şeyden zevk almanın çarelerini aramalı. Dünyanın bin bir türlü zevkleri vardır. Akıllı insan bunları arar, bulur, rahatına bakar
— Siz bu defa aradığınızı bulamamışsınız galiba.
Göz süzerek ellerini ovuşturdu:
— Her zaman mümkün o-lamıyor efendim. Bazan engeller çıkıyor, rahatımızı bozuyor. Meselâ şimdi benim , buralarda dolaşmam doğru bir şey midir? Boş geçen vakitlere acıyorum, İnsanları Şeytan baştan çıkarır, derler. İnanmayınız bu söze. İnsanın Şeytanı gene insandır. Bize ne fenalık gelirse birbirimizden gelir. Şeytanın adı çıkmış. O zavallının hiçbir kabahati yoktur. Fenalığın sebebini kendimizde a-ramalıyız. Yer yüzünde insandan daha fena mahlûk yoktur Görmüyor musunuz, en vahşi hayvanlar bile insandan korkuyorlar. Meşhur sözdür: «Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğin.»
— Siz de akraba fenalığına mı uğradınız?
— $u adamla aramızda ailece akrabalık yok amma aslında onu da akrabamdan savarım ben. Hepimiz insan değil miyiz? Hele aynı memlekette yaşıyan insanlar birbirinin akrabası demektir. Fakat herkes böyle düşünemiyor. Bunun içindir ki dünyanın tadı bozuluyor, üç güniük ömrümüz burnumuzdan geliyor.
— O adam ne fenalık yaptı size?
Karşıdaki adamı müsteh -zi bakışlarla süzdü :
—- Bırakınız o münasebetsizi. Öyle adamlarla konuşmağa bile tenezzül etmem, fakat bazan mecburiyet hâsıl oluyor, arada bozgunluk çıkıyor.
— Bozuşmanızın sebebi nedir?
— Bunlar terbiyesiz adam lar, beyefendiciğim, Hayatı bilmiyorlar, Yaşamanın şart larından haberleri yok. Bu dünyada yaşayabilmek için birinci şart, külah meselesidir.
— Nedir o külâh mes’e-lesi?
— Hımmmm... Bu çok mühim bir mes'eledir. Herkes bunu anlamaz. Geçim dünyasında külâhsız yaşa-
yanlar pek azdır. Herkes külâh peşinde koşar. Asıl marifet, Alinin külahını Veli -ye gidirebilmektir,
— Doğru amma Ali ile Veliyi bulmak pek kolay iş değil ki.
Müstehziyane tebessüm etti:
— Bulunur efendim, bu-! lunur. Memlekette o kadar çok Aliler ve Veliler var kİ. Fakat herkes onları idare edip külahlarını değiştlre mez. Bu bir ihtisas mes'ele-sidir. Bendenizin bu hususta âcizane muvaffakiyetlerim çoktur.
— Şu adamla da külâh meselesinden mi kavga ettiniz?
— Terbiyesiz adamın böy le şeylere aklı ermiyor. Mes' eleyi anlatayım da siz hak veriniz bana. Bendenize iki yüz lira kadar para lâzım ol muştu. Dünyadu bu, herkese daima para lâzım olur. Uzatmayalım efendim, bu paranın tedarikine mecburdum. Bir ahbaba rica ettim, elit lira ödünç aldım. Sonra bir radyo mağazasına git -tim, elli lira peşin parayı yatırdım, üçyüz lirası altı ı taksitte ödenmek şartile üç. yüz elli liraya bir radyo satın aldım.
— Peki amma siz İki yüz liraya ihtiyacınız olduğundan bahsediyorsunuz, sonra üçyüz elli liraya radyo aLı -vorsunuz.
— Müsaade buyurunuz, beyefendiciğim. Biraz evvel arzetmiştim va. bu da külâh mes’elesidir. Evvelâ Alinin külâhını aldım, Veliye giydirdim. Yani elli lira borç bulup üçyüz elli liralık radyoyu satın adım. Ondan son ra efendim, sıra geldi Velinin küâhını Aliye giydirmeğe. Dükkândan radyoyu aldım, başka bir yere götürüp üçyüz lira peşin parayla sat tim, Bu suretle elime, ihtiyacımdan vüz lira da fazla para geçti. Derhal bunun elli lirasını götürüp bizim ahbaba olan borcumu ödedim. Bendeniz borca karşı son derece titiz davranır un.. Borçlu yaşamaktan ıstırap duyarım. Elime para geçer geçmez ilk işim borcumu ö-demektir. İste böylece, rad -yodan elimde kalan ikiyüz elli lira ile mühim işimi rahat rahat hallettim. Fakat sonradan işlerim biraz bozuldu, radyonun iki taksiti -ni ödeyemedim. Olur va. insanın bir saati bir saatine uymaz. Fakat şu terbiyesiz adama bunları anlatmak im kansız. Kendisi mağazanın sahibi de değil, orada tezgâhtar. Gel gelelim, mağaza sahibinden daha fazla hü -küm sürmeğe kalkışıyor. Dün akşam üzeri sokakta karsıma çıktı: «radyonun pa rasını ver» diye yakama yapıştı. «Bey kardeşim, şu gün lerde vaziyetim biraz bozuk, bunun, İçin sizi ziyaret edemedim. İnşallah yakında gelip borcumu tediye edeceğim» dedim. Terbiyesiz a-dam beni dinlemiyor kİ. So kak ortasında - açtı ağzını, yumdu gözünü. Ne dolandın cılığımı bıraktı, ne hırsızlığımı, Siz olsanız asabileşmez misiniz? Bendeniz de mukabelede bulundum, neticede is kavgaya döndü. Böyle şeylerden hoşlanmam amma zorla şevketti beni.
Mahkeme acildi, öbür a ■ damla konuşamadık.
Ce. Re.
(Boştemfı 4 ânca sahifede) tarifleri verilmeliydi. Hoca, la-ter ne, - dalcülln, yom bin, tro-henln, spondenin,... - kolay ezberlenir şirrette hece şemalarını da verir; fakat bu hece şemaları terimlerin isimleri de -ğildlr ki, madde başı olarak Sözlüğe geçirilsin. - Bu tekniğin Türkçe kitabı da yazılsa, önce isimlerini vermek tabii -dlr; hece şemaları, ezberlemo yolu olarak kitapta yer alabilir.
3 — Fransız nazmında kafiyelerin bölümlerini anlatan terimler, Sözlüğe şöyle geçirilmiş: Açık (Uyak): (rime) femlni-
Jfea, rübal, terane, (bent) tcrcU bent: terci hane, terkibi bent: terklpbane, münacat, tevhit, hamse, hikâye; müseddes; tea-dLs, mtisebba, nıüsemmen, muaş-şer, vb.
(Taslamı yapılmış) ardıl (redif), dönü (bent), yedek (-ziyade), yedekli (müstezat), yergi (hicviye), kesek (kıta), koşuk (manzume), öğütük (kıssa)... ve nihayet dize (mısra), uyak (kafiye).
Halk edebiyatından alınan ye dek (ziyade): yedekli (müstezat) çok münasip karşılıklardır. Kıssa en çok bilinen ve kullanılan bir kelimedir: kıssadan his-
5 — Daha fâzla İzahat ve parasız şartname almak isteyenlerin Ankarada Anafartalar Cad. Konya Sokak, Tarko Honda Genel Müdürlüğümüz İdari işler Müdürlüğüne ve ts-tanbulda İstanbul Radyosu Müdürlüğüne müracaatları ve talip olanların muayyen gün ve saatten, bir saat evveline kadar kapalı zarflarını Tarko Han'daki Genel Müdürlüğümde Satmalma Komisyonu Başkanlığına vermeleri ilân olunur.
(17444)
Levent mahallesi evlerinin satışına başlanıyor TUrkiye Emlâk Kredi Bankasından:
Levent Mahallesi evlerinin satışına. 22/12/949 Perşembe günü başlanacaktır.
Uzak yerlerden gelenleri yağmurda ve sogukda dışarda bekletmemek için Perşembe sabahı kapılarımız SAAT YEDİDE açılacak ve muameleye YEDİ-BUÇUKTA başlanacaktır.
1 ilâ 9 numaralı tiplerin satışı A Kapısından girilen Gişeiede, 10 ilâ 37 numaralı tiplerin satışı B, Kapısından girilen gişelerde yapılacaktır.
Karışıklığa meydan verilmemek üzere talip olanların istedikleri tiplerin satışına tahsis edilen gişelerin kapılarından girmeleri ehemmiyetle rica olunur.
L-----------
ne:
Sonu sesli Ue biten (uyak)
Kapalı (Uyak) : (rime) mas-cuiine :
Sonu sessiz ile biten (Uyak)
Bir kere, açıklamadaki (so -nu) fazladır, sesli /sessiz/ İle biten tarifi kâfidir; (se termt -ner) fiili sonlan - diye de tercüme edilerek (sesli / sessizle sonlanan) denilebilir: fakat a-sıj bata tarifin kendisinde yapılmıştır: Feminîne «dişil* kafiye, sesli ile değil, e muet/iamlt hece: syllabe muette/lle; mas-culine «eril» kafiye de, sessiz 1-le değil. vurgulu hece (syllabe tonigue) fle biter.
Samlt hece dalma vurgun -süzdür: İster sesli ister sessiz, samlt e'den başka fonemle bi -ten hece Lse vurguludur, (monde reponde: fem. sol. tol mas. gibi).
Açık: feminîne (dlşllj. kapalı: mascuilne (eril) karşılaşmasın • da sıhhat yoktur: burada, açık /kapalı yerine gramerdeki dişil /eril terimleri kullanılabilir: Niçin açık/kapalt icadına gidilsin?
Fransız kafiyelerinin öbür türlüleri de yanlış tarif edil -m iş; meselâ:
153. Çapraz Uyaklama’ya verilen tariften birinci mısraın üçüncü, ikinci mısraın dördüncü mısra İle kaflyeleneceğl söyleniyor; halbuki bu kafiyelerin asıl şartı eril - dişil bakımından çaprazlanmalandır; Edeb. ter. Sözlüğünde bu gibi tercüme zühulleri çoktur: müelliflerin, bu bakımdan da eserlerini gözden geçirmeleri gereklidir. (Ayni madde rLnıeş erols&es: ç. uyak-lama denilmiş, ç. uyaklar çapraz kafiyeler denilmeli İdi; vb. vb.).
4 — Divan, Halk, Tekke... e-deblyatının terimleri, Edeb. ter Sözlüğüne, - bizim de açıklamış olduğumuz üzere - haklı bir metod prens İpi olarak, aynen alınıp tarifleri veriliyor: yaban cı tekniklerin terimleri hakkında da aynı metod uygulanıyor; fakat bu metoda tam olarak riayet edilmiş değildir.
Yazı dilimizde en çok kullanılan nazım, nesir, üslûp, san’-at, şUr, şair, edebiyat... gibi terimlere dokunulamamıştır; buna göre anıştırma, (telmih), ad değişi (mecazı mürsel), ırakla-ma (istitrat), orunlama (Istia-rel temşiilye), soğunılu hık (raü-nekkahlık) gibi terimlerin sözlük müellifleri tarafından bile kullanılamıyacağını sanıyoruz.
Bugün öğretimde belâğat'm tuttuğu yer pek küçüktür. Belagat terimleri. Muallim Naci'nin Istllahat-ı edebiyeslnden sonra, pek sayılı kimselerin kullanabildiği bir argo haline geçmiştir; bu argonun terimlerine dokunmak, fikrimce, onu kullananlara düşer. - Millî Eğitim Bakanlığı, edebiyat öğretimine eski belagat sanatlarını doldurmak ister mİ?
Bazı taslamlar belagat değil rhetorlque terimlerinden yapılmıştır; meselâ evirtim - takdim tehirin değil Inverslon’un karşılığı olmak üzere taşlanmıştır. Mecazlarla birlikte yaratılan yanaçlar da tropes karşılığı o-larak yapılmış görünüyor; fakat hepsine figures denildiğine göre, öğretim İçin mecaz: mecazlar yetmez mi?
5 — Vezin ve vezinli şeylere, ve başka sanat eserlerine ait terimler de. Edeb. ter. Sözlüğüne ya aynen geçmiş veya taşlanmıştır; örnekler;
(Aynen ahnmış) Bahir : bahirler (kâmil, hezeç, recez, re-
se, peygamber kıssaları... denilmektedir; hikâye, mesnevi; hamse... vb. aynen alınmış İken kıssayı (öğüttük) diye taslamada bir mâna görmüyoruz.
Mısra, kafiye gibi en çok bilinen İki kelimenin yerine dize ve uyak taslamlarının geçebileceğini ummuyoruz; eskilerinin öğrenilmesi ve mânâlarına nüfuz edilmesi için de yabancı morfolojiye başvurmağa hacet yoktur. - Revl aynen alındıktan sonra redif niçin alınma -sın?
Bir misal daha:
Vakanüvls bizde tarihe karışmış, enderun mektebine alt bir kelimedir; Batıdaki anna -liste İle karşılaşır. Tarihe karışmış olan vakanüvlse ve yazdığı vakayinameye biz şimdi Türkçe İsimler verebilir miyiz? Zamanında vakanüvis olan zata şlmdll nasıl yıldalıkçı diyebiliriz?
Batı tekniğinin terimleri
Edeb. ter. Sözlüğünde Batı tekniğinin terimleri hakkında da aynı yolda yürünmüştür. Dram, komedi, opera, operet, vodvil, fantezi, sone. İdil, ba -lad... gibi ötedenberi az çok kültür dilimize geçmiş ve eglog, trlyole (trlolet) eleği, dltiramb. epltrlt, peon, kantlk, trlad; estet: estetik gibi henüz geçme -m iş terimler aynen alınmıştır; bunların yatımda İse, ne hikmete mebnl olduğu anlaşılamaz taslamlar da yaratılmıştır; meselâ, son derece özel nitelikte ve çok seyrek kullanılışta bir terim olmak lâzımgelen sotie. (deli oyunu) diye - ve madde başı olarak - sözde Türkçeleş-tlrilmiştir; Kantlk aynen alındığı halde homelle'nln din ko nuşması diye taslamı yapılmıştır: komedi'ye İlişilmiyor ama farce: güllmece diye taslanıyor; bukollkler'e kır deyişleri, folklor’a: halkbilim... deniliyor: Dante'nln Dlvina Comedla’da kullandığı nazım şekline verilen terza rima bile örüşük ûç -lü (?) diye Türkçeleştirllmlş!
Bir örnek daha:
Ağış (Arsls)
Grek ve Lâtin nazmına alt o-lan bu terimin nasıl kullanılabileceğini keşfedemiyoruz. Grek ve Lâtin nazmını tahsil eden bir gence, arsls denilen müzikal zamanı anlatan hocası, «buna Türkçede ağış denir* diyebilir mİ? Hattâ, «bu terim Türkçe a-ğış ismiyle anlatılablllr* gibi bir açıklama ileri sürebilir mi? Ağmak fiili, «yükselmek* anla-miyle, genel konuşma dilinde kullanılmadığı ve seste tetblk edilmediği İçin ağıış fiil İsmi (ses yükseliş!» kavramını anlatamaz. Kaldı kİ, müelliflerin, tariflerince de: arsls, »Lâtin nazmında kuvveti! zaman* olduğu hald. «Yanan tartısında İse zayıf zaman» anlatır; iki teknikten birinde temps lort diğerinde temps falble demek olan ar-sis yerine ağış konabilir mİ?
Ahmetl Cevad EMRE
(Sonu varın)
mel, vb.), revl, imale, zihaf, tt-fa; (mısra) reddi mısra, azade, fert, müfret, mühmel berceste; (kıta) kıtal kebire, inakta, mat-1&, reddi matlâ, gazel, kaside,
bahariye, fahriye, mesnevi, ne- yapılacaktır.
Hukuk fakültesinde acılan asistanlıklar Hukuk fakültesinin doktora seminerleri dünden itibaren başlamıştır. Bu sene seminerlere iştirak edenlerin sayısı hayli fazladır.
Diğer taraftan bu fakültede açık bulunan asistanlıklara ders Yılbaşında tûyinl-r yapılmıştı. Şimdi yeniden bazı asistanlıklar açılmıştır. Bu asistanlıklara müracaat edenlerin İmtlhanlan önümüzdeki ayın ilk haftasında
Fındık ihracatçıların in dikkat nazarına
Bölge Ticaret Müdürlüğünden
1049 - 1050 mevsimi rekoltesinden İhraç olunacak fındık partnerinde bulunabilecek özürlü fındık nümunelerinl görmek ve Natürel Andıkların «fak tane nispetleri hakkında bilgi edinmek üzere İlgililerin ihracat Başkontrolörlüğüne başvurmaları.
(17861)
20 Aralık 1949
AKŞAM
Sahih» 7
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Tamamlanmamış proje
Ressam Raymon Tille, atelyc-Bİncle toplanmış olan dostlarına anlatmağa başladı :
— Bir genç kızı gösteren şu portrenin niçin yarı kaldığını soruyorsunuz. T amaml an Miydi bu protrenln bana diğer şaheserlerimden fazla bir şöhret sağlayacağını söylüyorsunuz. Bel ki hakkınız «ar. Fakat o uzak devrede bıraktığım gibi onu yarı bitmiş görmek İstiyorum. Aradan geçmiş uzun senelere rağmen bu acıklı macera daha dün olmuş gibi hafızamda canlı olarak yaşıyor .
Lusiyl tanıdığım zaman şöhretsiz bir ressamdım. Paasiıte çiçekçi dükkânı bulunan teyzemi sık sık ziyarete gidiyordum. Lusi, çiçekçi dükkânında çalışan memur kızlardan biri idi. güzel, san saçlı, mavi gözül bir kızdı. Onu gördükçe kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. O da tatlı tatlı gülümseyor ve bana karşı kayıtsız olmadığını gösteriyordu.
Teyzemin, dükkânda bulunmadığı bir pazar gunıi sabahı, Lusiyl dükkânın arkasındaki odasının penceresinde yalnız oturup bir buket yaparken buldum. O. beni görmemişti. Hava çok sıcak olduğu için korsajını çözmüştü. Bembeyaz göğsünü görür görmez, kalbimin hızlı hızlı çarptığını hissettim. Korkudan ve arzudan ıtrtlr titreyerek ona yaklaştım ve beyaz gerdanına bLr buse kondurdum.
Lıısl, bana öyle şiddetli bir tokat aşketti ki, birdenbire ser-, semledirn. Bununla oeraber hiddetlenmedim ve vurmak üzere öteki yanağımı da ona uzattım. Bu hareketim ve şamarın yanağımda kalan izleri, hiddetini teskin etti. Sıcak dudaklarını yanağımın kızarmış tarafına dokundurduktan sonra kaçtı.
Peşinden koştum, yanma o-turdınn ve heyecandan titreyen bir sesle aşkımı ona itiraf ettim. O da beni sevmekte bulunduğunu ifşa etti. Sevincimden çıldıracak hale geldim. Lusi. o gündenberi, işini bitirir bitirmez gizlice odama gelmeye başladı. Onun kollan arazında unutulmaz saatler geçirdim. Portresini yapmağa başlamıştım. Fakat işim yavaş gidiyordu. Çünkü İkide bir fırçayı bırakarak modelimi öpmeğe gidiyordum. Şöhret kazanır kazanmaz — ki bundan katiyen şüphem yoktu — evleneceğimizi kendisine vâdetlm.
Bu aşk rüyası altı hafta sürdü. Bir akşam Lusi odaya gelmedi. Sebebim anlamak için teyzemin dükâıuna gitmeğe karar verdim. Fakat yolda giderken Lusiyl bir delikanlı ile beraber giderken gördüm. Tanımadığım bu genç kolunu okşuyor. Lusi de ona tatlı tatlı gülümsüyordu.
Meçhul delikanlı, Luslyi evine kadar götürdü, elini öperek uzaklaştı. Lusi, evine girip kapıyı kapar kapamaz delikanlıya hırsla yaklaştım ve sert bir sesle:
— Bu kızın semtine bir daha uğrama.- Yoksa pişman olursun, diye haykırdım.
Dellkalı:
Benimle ne hak ve salâhı ytle böyle konuşuyorsunuz? diye sordu.
— Bu kız, benim dostumdur, benimdir, anlıyor musun? diye haykırdım.
öteki:
— Yalan söylüyorsun, utanmaz .rezil herli! mukabelesinde bulundu.
Kendisine şiddetli bir yumruk indirdim. O da bana vurmak için elini kaldırmak istedi. Fakat ben, kolunu yakalayarak vurmasına mâni oldum ve soğuk bir sesle:
— Burada, sokak ortasında kavgaya devam etmeğe lüzum yok. İşte kartvizitim... Yann sabah şafak sökerken seni şahitlerinle beraber Vensan ormanında beklerim.
Delikanlı kartvizitimi alarak uzaklaştı. Giderken yumruklarını sıkıyor ve sarhoş gibi sağa sola yalpa vuruyordu.
Ertesi sabah saat beşte Vensan ormanında muayyen yerde şahitlerimizle beraber buluştuk. şahitler, tabancaları doldurdular ve birbirimizden 20 adım «uzaklaştırdılar. O zaman hasmıma:
— Haydi mösyö, ateş ediniz, diye bağırdım.
O:
— İkimiz de aynı zamanda ateş etsek daha iyi olur, cevabım verdi.
— Dediğiniz gibi olsun, mukabelesinde bulundum.
Aynı anda iki slâlh patladı. Hasnıımın kurşunu başımın yanından vızlayarak geçti. Benim kurşunuma gelince barut dumanı dağıldığı zaman yerde bLr vücudun yattığım gördüm’ Şahitler, ut tedavisini yapmak için yaralının yanına koçtular.
Ona karşı duyduğum hiddetin birdenbire zail olduğunu hissettim. Yanına diz çökerek bana Iânet etmemesini, kendisinden rica ettim.
Hasmım can çekişiyordu:
' — Sana lanet etmiyeyim mİ? Fakat hemşiremin namusuna saygı göstermeyen, sonra da ağabeyslnl öldüren adamı nasıl affedeyim? diye sordu ve başını öbür tarafa çevirerek can verdi.
Ne yaptığımı anlıyor musunuz’ O delikanlının sevgilimin kardeşi olduğundan şüphelenmemiş ve hayatına kaymıştım. Fakat onunla beraber Lu-ırinfn de aşknı öldürmüştüm. Bu portrenin yarı kalmasının sebebi İşte bu dur. .
Çeviren A. HİLÂLİ
Kıskançlık .içimi kemirmeğe başladı. Hıçkırıklar, beni boğdu. Demek Lusi, canımdan fazla sevdiğim Lusi, ebedi sadakat andian içtiği halde beni bir başkaslyle aldatıyordu.
Bu. inanılacak şey değildi. Fakat acı hakikat gözlerimin
Bir sahte doktor ve
falcı yakalandı
Ürgüp (Akşam) — İlçemizin Ay av lı köyüne gelerek bu köydeki hastalan ve malûlleri ve __________________________çocuk yapamıyan kadınlara, önünde duruyordu. Üzerlerine jmuska yazmak suretiyle okuyan hücum edip tokatlamamak için, ve bir çoklarından en az on beş kendimi zor tuttum ve nereye lira alan Giresunlu Mustafa Nâ-gidcceklerinl ve ne yapacakla- dir kızı Zekiye vaki İhbar üzeri-lannı görmek için taklblerlne ne yakalanarak savcılığa teslim koyuldum._________________edilmiştir.
1-----;------------------------
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yaaan; J. D. Can- Tercüme eden: (Vâ-Nû)
l Tpfrilro g
bu İş nasıl oldu diye öğrenmeyi pek isterdim. İhtiyar kulenin üstünde mi yatarmış?
Şoför, bu tuzağa yakalanmadı. Yüzü öyle bir IJade aldı ki, gûya şöyle demek istiyordu: «Eğer yalan dinlemekten hoşlanmazsan fazla sual sorma.»
Mamafih, kılavuzluk sine, sadakatle riayet devam etti:
— şimdi birazdan
RADYO
İSTANBUL RADYOSU
Öçle »e akjanı cıogremı
IZJT Açılış ve programlar.
13 OT HABERLER.
14.30 Konuşma: Ev kadını raatL 14,40 Çeşitli hnflt mfkrlk ((PL).
1SOT Programlar vo Kapanış. 1757 AîlUş ve Prvfpamlar.
18.00 Viyolonist Kutula* ve arkadaşlarından hafif melodiler.
16J0 Dans müziği (Pt).
18.30 Memleket havalan an (ra ıu blrlıftlndcn karışık ve tek türküler söyleyenler Aziz Sense*. Fahri MalatyalI. Cemil Cankat Çalanlar; Bayram Aracı. Yahya Beyoğlu. Necati Başara. Haşan
Böıcri
1900 HABERL1B.
10J5 Haili ara mOzlŞl (Fi l. ‘
1AJ0 Radyo senfoni orkestrası konseri İdare eden. Cemal Reşit Rey-
10.00 Memleket havaları programının devamı.
».IS Lled'ler (PL).
»30 Müzik Bilmeceleri (Batı mU-zlli).
2015 Konuşma; Gelir vergisi hazırlıkları.
2100 Saz «erleri, oyun havaları (Pl.).
21-15 Fasıl «SulUnl yegâh4 faslı. 22.00 Oda musikisi, Fraı Schuberl.
Op. 2S «La minör» Çalan: F|. Unnonla yaylı sazlar kuarteti (Pl.).
22.35 Tenor Rlcharıl Kenncdy'den şarkılar (Fİ.).
22.15 HABERLER.
23.00 Dans müzlfil (Pl),
23.15 Hafif gece mOzıüi (Pl).
23.30 Programlar ve Kapanış.
ANKARA RADYOSU
Akşam programı
18(X> Karışık şarkılar.
1830 Radyo salon orke•lirası. 19.00 M. S. ayarı ve haberler.
JB.15 Geçmişte Bugün.
1920 (Yurttan Sesler)
20.00 Keman Soloları İP .1.
M.15 Radyo Gazetesi
20.30 ince Saz (Rast Faal,). 21.00 TEMSİL.
21.45 Serbcs Saat, aoo KONUSMr.
22.1$ Dans rai rı fil (Pl).
22.45 M. S. njrrrt ve Haberler.
Yum Sabah vs Öftls Programı
730 M. S. ayarı.
731 Hafif müzik (Pl).
7.15 Haberler ve hava rapora.
BOT Şarkılar (Pl ).
8.15 Tangolar (P1.>.
B25 Günün programı. .
8 30 Hafif müzik (P1).
12 30 M. S. ayarı.
13.00 Haberler.
13J5 Salon orkestralarından Melodiler (Pl.).
13 30 öfle Çareleri. 1315 Milzlk (PL».
14 00 Aksam programı, hava raporu
ve Kapanış.
BİR MEMUR ALINACAK
25 lira asli maaşlı açık bulunan Kocaeli hukuk mahkemeleri başkâtipliğine memurin kanununun 4 cü maddesindeki evsafı haiz taliplerin 23/12/919 gününden evvel Kocaeli adalet komisyonuna müracaattan.
Türkiye Ecnebi
Senelik ÎW rurııs MOO kuru»
e aylık 1300 s ZOOU •
3 a»b «xı . uwc .
I aylık «X, . - *
Adres «ballı ıçu> elli kuruşluk puı gönderilmelidir A W «Mir o» sara aeRlştlrıtmez
TelefonJaruna Başmuharrir »3öO *«d İsleri W?a - tdara tM8)
M uğur 40un
Sefer 39 — K-ıSIrtl 13
imsak C1 6«1. Iklnm Ag Yal*.
E. 1251 2 39 7211 9 48 12.00 l-JO
_ 5-34 7.22 12 12 14 31 1443 18,22 la arenan» BaDiou eı««n
Cemal Nocıu sokağı No İS
Çabuk
Parlatmak İçin
BRASSO
MADEN CİLASI BİREBİRDİR
Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Genel Müdürlüğünden
1 — Tekel, Devlet Denizyolları. Devlet Demiryolları, Devlet Ekonomi Kurumlan, İller Bankası, Ziraat Bankası, Merkez Bankası, Emlâk Kredi Bankası, Askeri Fabrikalar Eme!: II Sandıklarından kendilerine aylık ba filanmış olan emekli, dul vc ve yetimlerin aylıklarının, 5434 sayılı kaııun gereğince yükseltmeleri Sandığımız taralından yapılmış ve resmi senet veya cüzdanlara 1.1.1950 den itibaren ödenecek miktarlar yazılarak aylık sahiplerinin sandıklarında mevcut adreslerine gönderilmiştir. 25 Aralık 1949 tarihine kadar resmi senet veya cüzdanlarını almamış olanlar, Sandığımıza derhal müracaat etmelidirler.
2 — Yukarıda adları sayılan Sandıklardan Devlet Demiryolları ve Askeri Fabrikaların işçileri Sandığımıza katılmadığı için İşçilerden emekli, dul ve yetim aylığı bağlamış olanlar eskisi gibi aylıklarını kendi Sandıklarından alacaklardır
3 — Resmi senet veya cüzdanlarını henüz gftndermrmlş olanların aylıklarının ödenmesi gecikeceğinden gönderilmeyen cüzdan veya resmi senetlerin bir an evvel Ankara Genel Müdürlüğümüz adresine yollamaları menfaatleri iktizasındandır.
4 — Resmi senet veya cüzdanlarını kaybetmiş olanlara Sandığımızca verilecek özel belge İle değiştirilmek üzere şimdilik muvakkat bir vesika verilecektir. Bu durumda bulunanlar Genel Müdürlüğümüze hemen başvurmalıdırlar,
5 — Türkiye Emlâk Kredi Bankası ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Emekli Sandıklarınca baâlanan çeşitli mahiyetteki aylıklar İçin hak sahiplerine resmi .■•■enet veya cüzdü.) verilmemiş olduğundan, bunlar. Sandığımızca özel belge verilinceye kadar şahıslarına gönderilecek mektuptan tediye mahalline ibraz ve hüviyetlerini Isbat suretiyle 3 aylıklarını alabileceklerdir.
Keyfiyet ehemmiyetle ilân olunur. ,17811)
| İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü iıânları__|
Cinsi Miktarı Fiatı
Kilo Lira Kr.
Levha kurşun 14.000 2 20
Teminatı Tutarı
Lira Kr, Lira Kr.
2310 00 30.800 00
Abidelerin onarımıuda kullanılmak üzere 1.00X1.50 ob'adın-
Balıkesir valiliğinden
1 — Manyas ilçesi merkezinde İnşa olunan ilkokul binasının 29555 hra 15 kuruşluk üçüncü kısım inşaatı ile Sındırgı ilçesi merkezinde İnşa olunan ilkokul binasının 29716 Ura 18 kuruşluk üçüncü kısım İnşaatları 1950 yılına geçici olarak açık eksiltme ile ihaleye çıkarılmıştır.
2 —- Manyas okulunun teminat akçesi 2217 liradır.
3 — Sındırgı okulunun teminat akçesi 2229 Uradır.
4 — Sındırgı okulunun ihalesi 5-1-950 Perşembe saat İS de il daimi komisyonunda yapılacaktır.
5 — Manyas okulunun ihallesl 5-1-950 Perşembe günü saat 15,30 da 11 daimi komisyonunda yapılacaktır.
İsteklilerin teminat makbuzu. (İhale gününden en az üç gün evvel Valiliğe müracaatla) alacakları vesika ve diğer lüzumlu belgelerle belli edilen zamanda U daimi komisyonuna müracaatları, keşif evrakının daimi komisyonla Milli Eğitim Müdürlüğünde her zaman İçin görüleceği İlân olunur. (17668)
da ve asgari % 38.00 safiyetinde ve beher levha 30 Kgr. gelmek üzere levha kurşun alınacağından kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
İhalesi 28-12-949 Pazartesi günü saat 15 de İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanacak komisyonda yapılacaktır.
isteklilerin bu İşe dair teklif mektuplarını İhale saatinden bir saat evveline kadar komisyon Başkanlığına teslim etme i»» L Şartname hergün mesai saatinde Başmüdürlük inşaat Bürosunda görüiebJlr.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (17207)
çorap'
Satanlara
Sağlamlığı ve ucuzluğu ile meşhur
GLAMOUR GRİL Ingiliz Naylon
Çoraplarımız gelmiştir. (Dikişli ve Dikişsiz.)
YL'SUF ADELİ ve ŞERİKİ
Marpuççular Bamatan Han No. 1 J
Hidroelektrik tesisatı su ve yapı kısmı
‘ inşaatı yaptırılacaktır
tiler Bankasından :
1 — Çoruh iline bağlı Hopa kasabası hidroelektrik tesisatının su ve yapı kısmı İnşaatı yaptırılacaktır.
2 — İşin keşif bedeli 106988,83 lira ve geçici teminat 8599.43.— liradır.
3 — İhale 17 Ocak 1050 Salı günü saat 15 de Bankamız ihale komisyonunca yapılacak jlk Inçeleıne sonucunun İdare Meclisince tasdikini müteakip kesinleşecektir.
4 — Teklif mektuplarının en geç 17 Ocak Salı günü saat 12 ye kadar Bankamıza makbuz mukabilinde teslimi şarttır. Postada veya sair surette vaki olabilecek gecikmeler nazarı İtibara alınmaz.
5 — Bu İşe alt ihale evrakı 5.— hra bedel mukabilinde Bankamızdan veya Belediyesinden alınabilir. Projeler Bankamızda görülebilir.
6 — Eksiltmeye girebilmek için Bayındırlık Bakanlığına eksiltme gününden en az üç gün evvel yaptıkları benzeri Lşierl gösterir belgelerle müracaat ederek bu işi yapabilecek kabiliyette olduklarına dair yeterlik belgesi almak şarttır.
7 — Banka İhaleyi yapıp yapmamakta veya işi ödediğine
vermekte serbesttir. (17625)
Basın - Yayın ve Turizm Genel
Müdürlüğünden:
Genel Müdürlüğümüz Ankara Radyosu için üç ve İstanbul Radyosu için de bir Radyo Elektrik Yüksek Mühendisi veya Elektrik Mühendisi alınacaktır.
Taliplerin dilekçelerine bağlıyacakları diploma ve hal tercümeleriyle birlikte 3 Ocak J950tarihlne kadar Genel Müdürlüğümüze müracâatları. (17817)
Yağ için teklif isteme ilânı
Sümerbank Alım ve Satım Müessesesi
Müdürlü günden:
Merinos Yünlü Sanayii Müesseseslnin sabunluk zeytinyağı ve zeytin prinası yağı ihtiyaçları için flat teklifi alınacak bu maddelere ait evsaf şartnamesi müessesimiz sipariş servisinde görülebilir.
İlgili firmaların elinde bu maddelerden asgari bir ton mevcudu olanların bu işe iştiraki için veznemize 500.— hra yatırmalarını ve verebilecekleri miktar İle fint tekliflerini, üzerinde »Zeytinyağı» rumuzlu kapalı zarflar içinde 29.121949 Perşembe günü akşamına kadar müessesemlz antresindeki kutuya atmalarını rica ederiz. (17797)
— Evet. — cevabını verdi. — Şatafatlı bir şeymiş gibi görünür ama, İhtiyar Aagus Camp-bell’in büyük bir servet bırakmadığını da söylüyorlar.
Üç yolcu, sessizce oturuyorlar: gitgide daha vuzuhla beliren Shlra şatosunu seyrediyorlardı. inveraray köyünden azı- l cık gerilek binanın şato, göle hâkimdi. İlk nazarda. İnsan, kulesinin heybetli tesirinde kalıyordu. Yuvarlak, kurşuni renkte olan bu bina, şatonun cenubu garbi Ceıı alımdaydı. Gölden bakınca yalnız bir penceresi varmış zannediliyordu. Bu tek pencere de yuvarlak damının alt kısmında :içilmiş bulunuyordu.
Alan, gayri İhtiyari, pencere ile zemin arasındaki mesafeyi göz tahmini ile ölçtü. Oradan aşağı kendini atan adamın va-zieytlnl düşündü. Bu haya) İle İrkilerek oturduğu yerde kımıldadı.
Cathryn, dedi kİ:
— şatonun İçi gayet İptidaidir diye tahmin ederim.
Bu fikir, şoförün hiç de hoşuna gitmedi. Derhal cevap
(blr itirazım yok.
Alan:
— Çok yazık! — diye söylendi. — Demek böyle zoraki seyahat?
Şoför, ona ciddiyetle izahat verdi:
— Canım efendim, hak veriniz. Şimdi harb devri, tasarruf devri... BLr katı e benzinin üzeri ne titrememiz icabediyor. Ben gayet iyi kürek çekerim. Bu vazifeyi üzerine alıyorum,
Cathryn ve Alan, kayığın arka Lararına yerleştiler. Böyle-ce, yaklaştıkları sahili cepheden görüyorlardı. Günün öyle bir saatiydi ki. üzerinde bulundukları su. sema kadar açık ve ışıklıymış hissini veriyordu. Dakikalar geçtikçe, mavilik ceste ceste koyulaşıyordu.
Genç kız;
— Brrrr... — dedi.
Alan, nezaketle sordu.
— Üşüyor musunuz?
— Biraz... Fakat, titreyişimin sebebi o değil (Şoföre doğru bir nazar attı.) Şurada, bu tepenin arkasında şato var, değil mİ?
şoför, omuzunun üzerinden arkaya bakarak;
— Ne iptidaisi?... Elektriği bile var.
— Elektrik mi?
— Tabii ya... Hattâ bir dc banyo dairesi varmış gaılba...
Tekrar omuzunun üzerinden geriye doğru baktı ve devam etti:
— Nah şurada bize doğru bakan adamı görüyor musunuz? Size bahsettiğim doktor Colin Campbell olacak. Mancbeet-er’-de hekimdir.
Sahildeki İnsan hayali, manzaranın gri ve kahverengillğl ile karışıyordu. Adam, iri cüsseli olmayacak; buna mukabil omuzları hayli genişti. O sebeple de fevkalâde kuvvetliymiş hissini uyandırıyordu. Bacağında, eski bir spor külotu var. Dolak dolamış. Avcı ceketinin ceplerine de ellerini sokmuş.
Alan, bir doktorun bu derece uzun sakallı olduğunu ömrümde ilk defa görüyordu. Angus'un iki kardeşinden en büyüğü olan bu Colin CampbeU, takriben alt mış yaşlarındaydı ama daha genç görünüyordu. Buna rağmen, sakalı kır ve saçları karmakarışık...
ı — Sizi, Elspat buraya getirtti ha?... Elspat!... Allah belâsını versin! E vallahi ulur gey değil-
— Niçin getlrtmcilnd!?
— Çünkü. EIspal hâlâ buraya bütün ömrünce hekimden Ve papazdan başka kimseyi ge-Urtmenüştir de ondan... Bayatta tahammül ettiği iki şey var-drr. biri, kardeşim rahmetli Angus, öbürü de. Londra’da çıkan Daily Floodlaight gazetesi. Allah belâsını versin! Bu ihtiyar karı, demek kİ her zamankinden fazla çıldırdı? Daily Foodlight'ı ilk satırından son satırına kadar okuyor; bütün muharrirlerinin, muhabirlerinin adını biliyor; orada okuduğu saçma sapan ne varsa herkese anlatıyor.
Cathryn, yüz buruşturdu:
— Daily Floodlight ha? O palavracılar şahı, kafası kırılacak gazete!
Bwan, sözü kesti:
— Hey! Hey! Dikkatli olun! Benim gazetemden bahsediyorsunuz.
Hepsi sustular.
Genç kız, şaşırarak:
(Arkası var)
Tenkld eder Ibr nazarla, ku-zininln kayıktan İnmesine yardım eden Alan’a ve onların peşi sıra sahile atlayan 3wan'a baktı, şimdilik nâhoş bir harekette bulunmadıysa da hem kaba, hem de tehdltkâr bir manzarası vardı.
Derinden gelen kalın bir sesle :
— Kim olduğunuzu sorabilir miyim? — dedi.
Alan, evvelâ kendini, sonra yol arkadaşlarını tanıtta.
Colin. sağ elini cebinden çı-kardıysa da, yeni gelenlere U-zata adı.
— Ya ya, buyurun öyleyse. — dedi. — Herkes toplandı, siz neden gelmeyesiniz? Savcı, avukat ve sigortanın adamı hep buradalar. Bütün bu tertip Allstair Dunca'nın işidir, diye düşünüyorum. Ne dersiniz?
— Avukat mı?... Evet, bizi o çağırdı,
Colin, kaşları çatık, Swan’a döndü:
— Neydi bakayım sizin İsminiz? Swan mı?... Swan ha?... Ben. Swan diye hiç kimseyi tanımam.
Colin, hiddetle haykırdı;
kumanda eder gibi durduğu gözden kaçmıyordu. Ve arkada, bir teptDİo üzerinde, bekçi kulesine benzer garip bir binanın silueti farkediiiyordo.
Şofor, parmağını uzattı:
— Burası, lnveraray. — dedi. Sonra, birdenbire arabayı durdurdu. Direksiyon başından süratle indi; âdeta neşe içinde haykırdı:
— Hele gelin gelin, galiba Donald Mac Lelsh burada bir kayık bırakmış, öyle sanırım, bu sayede, gölün etrafım karadan çevirmek külfetinden kurtulacağız.
Üç müşteri, şoföre hayretle baktılar,
Swan, gülerek fikrini beyan (tu:
| — Mademki kürekleri çekecek ben değilim bu nakli vası-ntr kilisenin,taamdan da tsttiade etmeğe hiç
vazife -ederek
Loch Fync'ı göreceksiniz. Sonra da Shlra şatosu görünecek... Bakınız!
Yolun bir dönemecinden sapar sapmaz, hakikaten de. sol tarafta, cenuba doğru uzanan sonra gittikçe genişleyen uzunlamasına bir göl «drdüler. Şimal ksmmdn ise. Mlâkis. göl daralmaktaydı, öhûr yakada. | grup grup »vfer dikkate çarpıyordu Bunlara
V verdi:
rnhffe *
AKŞAM
20 Aralık 15M9
•M A Z O N « Mey vs Tu eu K A B IZ LIK, HAZIMSIZLIK, MİDE
Uulsnfuı. şişkinlik ve boukluLund..
BARSAK tcnbelltğindc, mide ekşilik ve yanmalarında emniyetle kullanılır M ıı lâv im ve müshildir. HOROZ minkisin» dikkat
' İSVEÇ
iÎR-—
unotHOiM
Fabrikalarının en yüksek kalite BARAMİN çelikleri gelmiştir.
Fiatlar elverişlidir
TRANSTÜRK LİMİTED ŞİRKETİ
Yeni Han 11/16. İstiklâl caddesi 322, Beyoğlu • İstanbul
Telefon : 42833 - 42141 - 41511
3
zayi — Nişantaşı Kız Enstitüsünden aldığım Pasomu şayi etlim. Yenisini çıkartacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Aynur Tamer No. «3
ZAYt — Amavutköy nüfus dairesinden almış olduğum ve içinde askerlik muamelelerim yazılı nüfus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin yukmü yoktur.
Ankara cad. Narlıbahçe sokak No: 17 de 1330 Doğumlu Hakkı oğlu Mehmet Aşçı
Grip, Nezle ve Kırıklığa karşı En başarılı ilâç olan Kininli
GRİPİN
Alırken
F
-İĞ
I CocuMannızı Özlediniz mi ? I I Bu Noel talilinöe onları uçakla getirtin. I I
■ b”‘«“X.^b’yro”
Hlini geçirim» o,UfWJ.“ _ büyük ihtimamla bokobı- I jeyahot eden çccuklora en ouyuy
te.k ..Md.. r’c«Z™. d”,.n.n I
bak.mdan momok F X;»l«Ç«¥°h°’ ed««H-d" n r«»ndOT kiltuk (°™kl° odtoskf.di,. Pan % 50 k|r nn.öbelıvl. ayol ISM'ISil.
Amerikan, şimdi bu tan öğrencilere de teşmil
«"'ÎS*- Bundan *°Y mümkündür. Bunun i(in
HSr’oll. «• kol-»" Po„ An,.,ikana
Seyahat Ac.nlanM mura.oo, ™
Mltlan ”
PM AMERICAAI \lOHLD Af/MAYS
OÜMYANIN EH TECkOBElİ HAVA YOllABIPH
-w
?
DENİZ MOTORLARI
, " Balık avcılarına mahsus hususi modellerimiz mevcuttur,"
Salı# yerleri ODEON MAĞAZALAR!
İSTANBUL i Be’"rt,u- htik,ai O*- N° 73-75 f Sirkeci. Hamidıye Cıd. No. 16
SAFİYE AYLA
22179 Zaman Olur ki Ebrulerlnin Zâhml
Nlhandır
SABİTE TUR
17858 Şu seven kalbin feryadını yağma yağmur
ŞADI YE İÇLİ vc ŞERİF İÇLİ fasıl heyeti
17859 Mest Oldu Gönül
Söyle Ruhum
NERKİS ve LÂLE
17857 Bu sabah bağda erken Aman dağlar canım dağlar
Urfalı CEMİL CANKAT
17862 Urfa Mayası
İstanbulun dört tarafı
Mete r is
SU Z AN YAKAR Rutkay
17860 Şehld ninnisi
Şu dağın mazısına
MÜCİP ARCIMAN 17801 Sevmek tatlı yalanmış Bir elinde kantar
Ödemişi i AVNİ GÜLER
17864 Bakırlı Zeybeği
Entarisi Basmadan (Zeybek)
ÂŞIK HAHMID 17863 KARACA Oğlan gelin havası
■ Elmanın iyisi
Yeni sene münasebetilc COLUMBIA Şirketi biri dikerinden erüzel yeni plâkları müşterilerine tak-
Tekel SenGl Müdürlümü İlamları
Maızeme . a.ırn şubesinden
Kutuların üzerinde, Gripinin muhtelif dünya sergilerinde kazanmış olduğu madalya resimleri bulunan kutuları ısrarla isteyiniz.
1950 YILBAŞI HEDİYESİ
Bursa Koza Kooperatifleri Birliğinin hususi surette yaptırdığı Marmara Körfezinin
YEŞİL VE KALıMATA ZEYTİNLERİNİN
Toptan satış mahalli: İstanbul Balıkpazan Taşçılar No. 24
Telefon: 24140
fOTOĞRAfÇILAR..,!
Sabırsızlıkla beklenen dünyaca tanınmış
forrania
Fotoğraf fabrikasının emsalsiz yüksek kaliteli malzemelerinden 10 luk, Parlak — Beyaz ipekli
İNCE GRENLİ — BEYAZ MAT
Inû» grenli Mat şama kkğıüarile 100 lük. Kartpostallardan
CASSET Tİ STİ
Emsalsiz hususi alaminüt
YEŞİL İPEKLİ VİRİDA BEYAZ İPEKLİ ile
Tab İçin hususi parlak ekstra kontrast Körüklü 6X9 Ferranla FALCO 1 FOTO makineleri.
Meşhur 30 Şaynerlik ROLL Filmleri
Piyasaya yeniden satışa arzeditmiştir. Bir kere kullandığınızda yüksek kalitelerini takdir edeceğiniz bu malzemeleri menfaatiniz icabı her yerde arayınız.
Türkiye genel mümessîllerİ:
ümberto ve JOZEF REFORZO
Posta Kutusu No 2295 - İSTANBUL
TURA!
KOMPRİMELERİ
Cinsi Miktarı Güvenme Parası Tarihi t h a 1 e Günü Saati
Araba muşambası «nam ve
hesaba» 10 Adet 270 Ll. 23-12-949 Cuma il.
Araba muşambası inam ve
hesaba» 10 . 240 .
Pencere teli «nam ve hesaba» 1300 Metre 468 » 23-12-949 Cuma 11,15
Asma kilit 1955 Adet 2348 ■ 30-12-949 Cuma 11.15
Elektrik Motorlü sabit arpa tef-
rik cihazı 2 »
Portatif el ile müteharrik arpa
tefrik cihazı 3 » 360 ■ 3-1-950 Salı 10
1000 Tane arpayı sayma ve
tartma cihazı 5 •
Mühür kurşunu 2009 Kilo 345 . 30-12-949 Cıınıa 10
Arap sabunu 2000 > 128 • 30-12-949 Cuma 10.15
Laboratuar cihazı vc malzemesi
ve listesi mucibince 1275 .
Kimyevî madde ■ ■ 533 ■ 3-1-950 Salı 10.15
Bakır levha 2310 Kilo 778 > 27-12-949 Salı 10.45
Saç levha 13679 . 1050 ■ 30-12-949 Cuma 10.30
Kâğıt kesme bıçağı 6 Adet 20-1-950 Cuma 10
Karton kıyma bıçağı 80 » 67S >
Kalın kınnap 23650 Kilo 7100 » 30-12-949 Cuma 10.45
ince kınnap 350 . 150 >
Muhtelif Elektrik Ampulu 2250 Adet 170 ■ 27-12-949 Salı 10.15
Pirinç ve Çinko klişe İşi Şartname 1328 >
üzerine 27-12-949 Sah 11
Keten hortum 750 Metre *
Otomatik Rakor 110 luk 48 adet 450 U. 30-12-949 Cuma 11
Zımpara taşı şartnamedeki
rnikdarlardan. 480 > 20-1-950 Cuma 10.16
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık hizalarında gösterilen gün ve saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme
Alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında gösterilen güvenme paralan ve kanuni
vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur.
5 — tdare kısmen veya tamamen ihale edip etmemekte veya kısım kısım ayrı ayrı ta-
liplere ihale etmekte serbesttir. (17737 >
ZAYİ — Samatya nüfus dairesinden aldığım nüfus cüzdanımı kaybettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1292 doğumlu
KusUıntınos oğlu Mi ili yad i
BOL KÖPÜKLÜ FEVKALÂDE YUMUŞATICI
GUSERİNLİ Rİ T SABUhVaRI
PİYASAYA ÇIKMIŞTIR
Comments (0)