-Yarın-----------
Küçük ilânlar
_
AKŞAM
I U Kİ
BVÛUN6 İNCİ SAYFADAN
fiene 32 — No. 11232 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 19 Ocak 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaasu
48 milyonluk kredi
Mukavele bugünlerde imza edilecek
Avusturya ile barış meselesinin bir an evvel hal edilmesini istiyorlar
Avusturya'nın başşehri Viyanadan bir görünüş (Parlâmento binası. Belediye'■dairesi ve Şehir Tiyatrosu) görünüyor
Ankara 19 (Akşam) — Hükümetimizin împort and Export Bank’tan ta-leb ettiği 48 milyon dolarlık krediye müspet cevap gelmiştir. önü miizdeki günler içüıd hükümetimizle banka a rasında mukavele imzalamak için faaliyete geçilecektir.
Marshall yardımı
Hoffmann dün bir nutuk söyledi
Nevyork 19 (R) — Marshall yardım plânı idaresi Hoffmann dün söylediği nutukta Rus komünizmine şiddetle hücum etimş ve demiştir kİ: «Rus komünizminde ideal yoktur, insanlık haysiyetine. ferdin namus hislerine hiç değer tanınmıyor. Amerika Batı Avrupa’nın lktisaden çökmesine likayı t kalamaz. Batı Avrupa müreffeh hale getirilirse burada komünizm teessüs edemez, belki de zamanla Rus halkı dahi esir olmaktan kurtulur.»
ANK1RMA KIBRIS MİTİNGİ

Yüksek tahsil gençliği mitinge bu sabah saat 11,30 da Zafer meydanından istiklâl marşı Ue başlamışlardır, Zafer meydanında binlerce fakülte talebesi toplanmıştır. Gençlerin ellerinde yüzlerce Türk bayrağı ve Kıbrıs hâdisesini protesto eden afişler ve döviz-
Zafer meydanında ilk olarak Talebe Birliği adına Mesrur Gürgenç konuşmuş ve Kıb-rısa bağlılığımızı tebarüz ettirmiştir. Müteakiben Kıbrıs Türk Kültür Demeği başkanı Nafi Koryürek bir hitabede bulunmuş, son iı4dizeleri protesto elmiş ve tarihi bakımdan Türk Kıbrıs yakınlığını anlatmıştır. Gençler toplu olarak
Zafer meydanından Ulus mey d a tuna gelmişlerdir Ulaş mey danında Atatürk heykeline bi çelenk konduktan sonra genç ler tarafından manalı ve he yecanb nutuklar verilmiştir Büyük vakar ve sükunetle ha reket eden gençlik Ulus meydanından ayrıldıktan sonra A-nafarlalar ve Samanpazan yolun takiben Atatfarkûn mu-vakakt kabrine gitmiş, kabre bir çelenk koyarak saygı duruşunda bulunmuşlardır, Bundan sonra gençlerimiz sükûnetle dağılmış ve mitinge bu suretle son verilmiştir.
Londra 19 (R.) — Birleşik Amerika, İngiltere ve Fransa'nın Moskova büyük elçileri dün gece Sovyet Dışişleri Bakan yardımcısı Gromlko'ya müşterek birer nota tevdi etmişlerdir. Nota Avusturya İle barış andl aşmasına dairdir. Notanın metni henüz açığa vurulmamıştır. Fakat üç devletin, Avusturya İle banşın makul bir zaman zarfında tamamlanması için Sovyetlerln demeçte bulunmasını istedikleri zannediliyor
Üç elçinin notayı, Sovyet Dışişleri Bakanı Vlşlnskl'nln rahatsızlığı yüzünden yardımcısı Oromlko’ya verdikleri bildiriliyor. Fakat bir İngiliz gazetesi VfşlnSki'nln hasta olmadığını, üç büyük elçi ile buluşmağı reddettiğini yazıyor.
İyi haber alan çevrelere göre Amerika, Ingiltere ve Fransa. Avusturya barışı müzakerelerinin akim kalmasından Rusya-yı mesul tutmaktadır. Bu hükümeti anlaşmaya mâni olmakla itham etmektedir.
Londradaki görüşme
Londra 19 (R.) — Amerikan. İngiliz. Fransız ve Sovyet başkan yardımcıları yarın tekrar burada toplanarak Avusturya ile barış andlaşmas. meselesini görüşeceklerdir. Bu görüşmeler üç senedenberl devam ettiği halde elân bir netice elde edilememiştir. Bu sebeple yeni başlıyacalc müzakerenin de netice vermesi ümld edilmiyor.
Amerikanın protestosu
Washington 19 (AP) — Birleşik Amerika. Moskovadakl büyük elçisi Alan Klrlk'e, Sov-yetlerin. Avusturya barış and-Iaşmasını çıkmaza sokmak sadedindeki hareketlerini protesto etmesi yolunda talimat vermiştir.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı basm müsteşarı Mc Dermott, «Avusturya barış andlaşması müzakereleri, Rusların tavırlarının bir neticesi olarak, fl'len, geçen kasım ayından beri çık-
maza saplanmış bulunmakladır. demiştir.
Amerikadan Fransa-ya gelen silâhlar
Cherbourg 19 (AP) — Çher-bourg'daki liman işçileri dün. komünistlerin itirazlarına rağmen. Atlantik paktı gereğince Amerika tarafından gönderilecek olan silâhlan gemilerden boşaltmak hususunda vermiş oldukları kararı teyid etmişlerdir.
işçiler bu kararı bir hafta evvel vermişlerdi ve komünist sendikası, bunları caydırmak için bir haftadan beri şiddetli bir propaganda yapmaktaydı.
Atom bombası için Stalinle görüşme
T""* «• «1 •
r ransız güreşçileri
Bugün 14,45 te geliyorlar
Finlandiya'nın
Sovyetlere cevabı
Londra 19 (R) — Helslnklden gelen haberlere göre 300 harb suçlusunun teslimi hakkındakl Sovyet notasına Fin cevabı cumartesi günü verilecektir.
Amerikan atom enerjisi komisyonu başkanı Lilienthal*in Moskova’ya gideceğinden bahsediliyor
Novyork 19 — Atom silâhlarının kontrolü hakkında Birleşmiş Milletler Kurulunda Sovyetlerle anlaşma olamamıştı. Bu hususta Stalln Ue doğrudan doğruya görüşmek üzere Amerikan Atom enerjisi komisyonu başkanı Davit LUlenthal'ın Moskovaya gideceğinden bahse lunuyor.
Diğer taraftan, Vaşlngtonun (Evening Star) gazetesi, meşhur hidrojenli bombanın imalâtında hiçbir gecikme yapılmamasını temenni etmektedir.
Bu gazeteye göre, esas mesele, Birleşik Amerikanın hidrojenli bomba imalâtına Rusya l-le atom silâhlarının kontrolü hakkında müzakerelere girişmeden evvel veya sonra başlanmasıdır, Evening Star, yazısına şöyle devam etmektedir:
«Şüphesiz böyle bir anlaşma İçin mümkün olan her şey yapılmalıdır. Fakat o zamana kadar do. eğer teknik ve malî bakımdan imkân varsa, üstün bombanın imalâtı da asla beyhude yere geciktirilmemelidir.
Davit Lillentlıal
Fransız güreş takımı bugün ı lan mütaakıp pazartesi günü bir Skandlnav uçağıyle saat 14.45 te şehrimize gelecektir.
Misafir gOreşçOer müsabaka-
sabah saat 8.30 da bLr FranmS uçagıyle Kornaya hareket edeceklerdir.
Tüccar Derneğinin toplantısı
Vali ve Belediye Başkanı görüşmeleri taklb ediyor (Yazısı 2 nel sahlfctnlzde)
■ II ■■ MII ■ MI ■ M MI M ■ MI MI MI IM MI (M M» M» ■■■■«■■■■»■■ II
Hürriyeti
Gündemin birinci maddesi
Euryalus adlı İngiliz kruvazörü 25-30 Ocak arasında İzmir limanını ziyaret tiı.
edecek-
Euryalus Chatam Ia**.nda İnşa edilmiş Eylülünde hizmete Takriben 6.000 tonilâtoluk hafif bir kruvazördür. 5,25 inçlik 8 top taşımaktadır. 62.000 beygir kuvvetindeki makinalan gemiye saat la 30 deniz mili sürat sağlamakladır. Militanın muhasara altında bulunduğu vahim aylarla Afrika harekâtının civcivli devirlerinde «Euryalus» İtalyan harp gemilerini mütemadiyen kovalamış ve arada
tezgâh -ve 1941 girmiştir.
sırada Malta seferine çıkmağa cüret eden müttefik konvoyları korumuştur. Ocak 1942 de, 15 inal kruvazör savaş filosunun diğer gemileriyle beraber, çok üstün bir İtalyan kuvvetine karşı o derecede muvaffakiyetle savaşmıştır ki. Wlnston Churchlll: «Maita konvoyu bu azimli ve parlak harekât sayesinde kurtulmuştur» demiştir.
Daha sonra «Euryalus» Sa-lerno çıkarmalarına yardım etmiş ve sürekli laaıruz altında kalmasına rağmen yine hafif bir hasarla kurtulmuştur. Geçirdiği revizyonu mütaakıp gemi 1044 sonlarında Uzak -Doğuya sevkedllmiş, İngiliz Pa-
Nevyork 19 (R) — Nevyorkta-kl Çek elçiliği memurlarından Frid, Amerikan Dışişleri Bakanı Acheson'a bir mektup göndererek Çek siyasi memurluğundan istifa ettiğini bildirmiştir. Frid, mektubunda Çekoslovakyada zorla kabul ettirilen komünist rejiminin kendisinin vazifesinde kalmasına İmkân bırakmadığından bahisle kendisinin, eşinin ve kızının mülteci sayılmasını istemiştir.
slflk Donanmasının bütün harekâtına İştirak etmiş ve, teslimden sonra Hongkong limanına işgal kuvvetlerinin başında girmiştir. 1048 Şubatında • Euryalus» yine vazife İle Akdeniz sularına geçmiş ve Mayısta adı yeniden gazetelerde zikredilmiştir: Zira gemi Fills-tindeki sonuncu İngiliz yüksele komiseri Slr Alan Cunninghnnıı İngiliz mandaterllğlnin hitamında Hayfadan Maltaya getirmiştir. .
«Euryalus». 145 yıldanberl Kraliyet Donanmasında hürmet le anılan, şerefli bir İsimdir.
Geminin şimdiki süvarisi, de- istifa ettiğini ve Amerikaya siniz Albayı CccLl R. L. Parry'dlr.; Sındığını bildirmiştir.
Dlğer taraftan Polonyanın Birleşmiş Milletler nezdlııdekl heyeti âzasından Rodztnskl, Po-lonyada artık hürriyet kalmadığından bahisle delegelikten
Aylar var ki, gazetelerde vc Millet Meclisinde Kabe örtüsü dâvası yürüyor. Cumhurbaşkanımızın anneleri Kâbcden Kâbe örtüsü istemiş. Bunu başlıca siyasî dâvalarımız arasına soktular.
Acaba üzerinde durulacak daha mühim millet, memleket derdi yok mu?
Memlekette işsizlik, meskensizlik, açlık, teşkilâtsızlık var. Millet, partilerden bu noksanları telâfi edecek programlar bekliyor. Hele seçim arifesinde:
—. Yalan da olsa hoşuma gidiyor, Tatar ağası... - demeğe hazırdır.
Dedikodu, maalesef, ruz-namenin birinci maddesini teşkil etmektedir.
— 2500 boş apartıman olduğu halde fazla hava parası istendiğinden kimse tutmuyormuş.
— iyi ya. aparlımaıı sahipleri biraz da yalnız hava alsınlar.
Mahke
Salıife 2
AKŞAM.
19 Ocak 1950
Takma devrinin sonu
| SabahGazeteleriNe Diyor ?
Hatıriıyacaksınız, bir saman fen tak m acılığa pek heves etmişti. Takına barak, takma kol, takma diş, takma burun, takma göz, takma kulak, takma kirpik... Hekimler nerede ise insanın her uzvunun takmasını yapmaya teşebbüs ediyor ve en büyükleri takma kalb yapmak için geceyi gündüze katıyorlardı. Çok şükür bu taknıacıiık hevesi İkinci Dünya Harbinden sonra hayli tavsamıştır.
Takma bacağın, takma kolun faydasız olduğunu iddia etmiyorum. Onun da faydası vardır; fakat iddiaları bu kadar büyük olan 'l’m ile fenne insan uzvunun tahtasını, demirini yapıp övünmek pek de yakışmıyor. Onu doğramacı ile demirci de yapabilir
Netekim son zamanlarda hekimler takmanın her türlüsünden nefret eder olmuşlardır. Hayli ilerliyen estetik cerrahlık burnun, kulağın, yanağın eksik tarafını «suni» ile değil, vücudun görünmez bir yerinden alınan tabii ile tamamlamaya muvaffak olmaktadır. Göz hekimleri boşalmış göz çukuruna görmiyen bir cam parçası oturtmak tansa ölmüş birinin henüz sağ olan gözünü yerleştirmeye çalışıyorlar. Kalbi kalble değiştirmek de ilmin başlıca gayelerinden biri olmuştur. Belki de günün birinde kolun ve bacağın da çaresi bulunacaktır.
Hattâ pek yayılmış olan takma diş bile şimdiden insana yakıştınlmamaktadır.
« —Yakın umanlara kadar kangren olmuş bir diş sökülüp atılır, yerine sunîsi takılırdı. Şimdi biz öyle dişleri gene söküyoruz, fakat kanallarını doldurup temizledikten sonra tekrar yerine oturtuyoruz. Eski yerine giren diş çene kemiğiyle kaynaşarak sahibine daha altı sene hizmet edebiliyor.»
Çarpılmış ağızlan, eğrilmiş çeneleri, çirkin burunları usta hıeağıyle güzelleştirmekte mahir olan kıymetli doktor ve iliş hekimi Prof. Ziya Cemal B. Aksoy’dan geçen gün dinlediğim yukarıdaki sözler takma devrinin bütün heyetiyle sallanmakta olduğunu ispat etmiyor mu? Şevket RADO
Flört
Nadir Nadi, CHMHüRİTET’ie bu başlıkla yazdığı makalede partilerin birbirine kin beslemelerinin, diş gıcırdatmalarının halk idaresini kuvvetlendirmi-yeceğinden bahisle diyor ki:
Demokratların son küçük kongresi, ümit verici bir teşebbüs oldu. Toplantı sonunda yayınlanan tebliğ, memleket ölçüsünde ferahlık yaratıcı İşaretler taşıyordu. Henüz tecrübesi az ve genç bir teşekkül sayılabileceği haJde. Demokrat Partinin memlekette parlklerarası normal münasebetler kurulması uğruna harcadığı gayretleri takdirle anarız.
Bundan böyle karşı taraftan beklediğimiz, aynı yolda eşit a-
dunlarla yürümektir. Muhalefeti hor görmek, onun her yaptığını kötüye yormak iktidara yakışır bir hareket değildir. Bu yolda devam etmek lstlycnler çıkarsa, halk bunlar hakkında pek de övünülür hükümlere var-mıyacaktır. İç politika münasebetlerimizi normalleştirmeğe doğru harcanan her samimi gayreti ısrarla geri çevirmek istemek, her halde iyi bir niyete işaret sayılmasa gerektir. Memlekette mutlaka bir korku ve terör havası yaratmak ve bunu zorla yaşatmak istlyenler varsa halk bunları tanımakta geclkmlyecektir-
Ne olursa olsun, biz milletimizin sağduyusuna inanıyor ve partilerimiz arasındaki müna-
«ebetlerin demokratik esaslara uygun bir şekilde düzenleneceğini ümid ediyoruz. Aksi düşünceye kapılmak, yurdumuzda bir halk İdaresi kurulamıyâca-ğını iddia etmekle birdir.»

Prensipler ve şahımlar
YENİ SABAH, bu başlıkta makalesinde diyar ki:
«Biz hem devletçilik, hem liberalizmi, hem ecnebi sermayesine düşmanlığı hem de dostluğu, hem matbuat hürriyetini, hem de matbuat bâsiasinı, hem seçim emniyetini, hem jandarma ve polisi rahat rahat cemederek, gün geçirmek istiyoruz. Yâni ateşle «uyu imtizaç ettirmek daiyeslndeyiz. Böyle olabilir mi9»
İŞ KANUNU
Grev hakkı etrafında hararetli hir münakaşa
Demokratların bu hakkın tanınması hakkındaki teklifleri kabul edilmedi
Ankara 18 — Büyük Millet Meclisinde İş Kanununun bazı maddelerini tâdil eden kanun tasarısı görüşüldü. İlk söz alan İhsan Oğuz, on senelik bir tari-
na lüzum olmadığını; - isçilerin ücreti! hafta tatili yapımdan hakkındald bir kanun tasarun-nın tetkik edildiğini izah etti.
Devlet İktisadî kurumlan kân Siimerbank 31 milyon, Krom işletmeleri 8 milyon lira kâr temin ettiler
Bütçe görüşmesi
Biitçe komisyonu bayındırlık bütçesini görüştü
Ankara İS — Bütçe komisyonunda Bayındırlık Bakanlığı bütçesinin görüşülmesine başlanmıştır.
Bıı müzakereler sırasında sos alan Kemal Zeytinoğlu, Bakanın. anıt - kabir inşaatı İçin daha 14 milyon liranın lâzım olduğu haklındaki sözlerine J-tiraî etmiş ve bu husustaki e-iûdlerin tam yapılmamış olduğunu söylemiş ve ayrıca Bakanlığın umumi işlerini tenkid ederek, Bakanlığa bağlı bütün umum müdürlüklerin İktisadî işletme prensip İne uygun ve muvazi olarak faaliyette bulunmaları ve-^ahşmatannda istikbali düşünmeleri lâzım geldiğini anlatmıştır.
Haşan Poiatkan Ahmet Remzi Yüregır ve Atıldın Pologlu da aynı tenkldleri yapmışlardır.
Bayındırlı* Bakanlığı bütçesinin görüşülmesine yarın (bugün I da devam edilecektir.
Yahya Kemal’in sıhhati
Kan zafiyetinden rahatsız bulunan büyük şair Yahya Kemal iki günden beri Cerrahpaşa hastanesinde istirahat etmekledir. Kendisine tatbik edilen vitamin enjeksiyonları ve çıda i rejim sayesinde hastanın sıhhatinde biiyük bir salâh görülmüştür. Esasen ateşi olmadığından muntazam uyumakta ve gün geçtikçe İyileşmektedir.
Aziz Çiçekçi’nin naşı geldi
Dûn saban $.30 da Güney doğu Akdeniz seferinden dönen Adana vapuru. 1942 yılmda stajda bulunduğu Mısırda bir uçak kazası neticesinde şehit düşen hava subaylarımızdan teğmen Aziz Çiçekçi’nin na'şını da getirmiştir.
şehit subayımızın naşı. Yolcu salonu rıhtımında ailesi ve bir müfreze er tarafından karşılanmıştır.
Nâş bugün veya euma günü An karaya rakl edilmek üzere Haydarpaşadaki Numune hastanesine götürülmüştür-
Telif hakları koruma cemiyetinin kongTesi toplanıyor
Telif Haklarını Koruma Cemiyetinden: 26 ocak perşembe günü saat 17 de, Gazeteciler Cemiyeti binasında Telli Haklarını Koruma Cemiyetinin senelik kongresi toplanacaktır. Bütün âzamızın o gün Gazeteciler Cemiyetinde hazır bulunma!.arını rica ederiz.
Tüccar Derneği
Aylık toplantısında Vali ve Belediye Başkanının demeci
İstanbul Tüccar Derneğinin aylık toplantısı dün akşam Liman lokantasında yapılmıştır. Bu toplantıda vali ve belediye başkanı doktor Fahreddin Kerim Gokay da bulunmuştur.
Tüccardan Izzer Akosman toplantıyı açmış, umumî iktisadi vaziyet hakkında bir konuşma yapmıştır. İzzet Akos-man sözleri arasında İstanbul Liman idaresinin belediye veya belediyenin de iştirak edeceği muhtar teşekküller tarafından idare edilmesinin doğru olacağı tezini müdafaa etmiş, şehrin imar hareketleri sırasında birçok ticarethane muhitinin yıkıldığını, yerine yenilerinin yapılmadığını, bunun tüccar arasında umumi bir teessür uyandırdığını anlatmıştır
Toplantıda söz alanlardan Mehmet Sipahlogiu ve Moiz Tekinalp da Denizyolları. Elektrik, Tramvay. Tünel. Otobüs işletmelerinin fena durumlarından bahsederek umumi nakliyat İşlerini tenkid etmişlerdir.
Mütaakıben tüccarın ricasly-le hitabet kürsüsüne gelen vali ve belediye reisi, bir işi yapmağa kalkışırken. evvelemirde o işin mütehassıslarının fikirlerini almak âdeti olduğunu söy-üyerek. Ticaret ve Sanayi Birliklerinin, Tüccar Derneğinin, şehrin ticari ve sınai dertlerinin haili için müşterek bir plân hazırlayıp kendisine vermelerini. bunu memnuniyetle karşılayacağını söylemiştir,
fahreddin Kerim Gökay. sözleri arasında, toptan eşya fi-atlerinin düşüklüğüne mukabil, ! perakende eşya fiatlerinin yüksek olduğunu tebarüz ettirmiş ve ticaret ahlâkında namussuzlar karşısında namusluların el birliği yapmalarının zaruri olduğunu beyan eylemiştir.
İstanbul limanı mevzuuna temas eden vali, limanın Hay-darpaşada yapılacağını, şehrin imar plânı üzerinde hassasiyetle durulduğunu, Atatürk köprüsü ile Hâl arasındaki sahanın ticarî bir yer olarak ayrılmış bulunduğunu da bildirmiştir.
Bir kadın aynı evde oturan bir kiracıyı yaraladı
Balatta oturan Abdür rahman, aynı evde kiracı olarak oturan Saime isminde bir kadınla ev İçinde geçimsizlik do-layısile kavgaya tutuşmuş, bir aralık hırsını yenemiyen Saime, eline bir ekmek bıçağı geçirerek Abdiirrahmanı yaralamıştır. Abdürrahman tedavi altına alınmış. Saime hakkında takibata girişilmiştir.
Ankara 18 — Devlet İktisat Kurumlan genel kurul toplan-iantısma bugün de Büyük Millet Meclisi kitaplığında devam edilmiştir. Bugünkü toplantıda, Devlet Ziraaat İşletmeleri. Siimerbank ve Şark Kromları İşletme müessesesirun 1948 yılı hesap ve İşlemeleri incelenerek bu husustaki raporlar kabul edilmiştir.
Nominal sermayesi 200 milyon lira olan Sûmerbank 948 yılı sonunda ödenmiş sermayesi 99.5 milyon Uradır. Bankanın sabit kıyma Jete yatırdığı meblâğın tutarı 201 milyon liraya varmıştır, Mü’edavii kıymetle yekûnu ise 369 milyon hradır. 1948 yılında Sûmerbank camiasında 33 bin işçi ve memur çalıştırılmıştır. Müessese-nin 1948 yılı safi kâr: 31.6 milyondur. Bankanın b.ı sene zarfında ödediği vergi miktarı 74 milyon Uraya varmıştır.
Raporda, «Bugünkü değeri
milyarı aşan ve memleketin büyük çapta İhtiyacını karşılamak suretiyle tediye müva-zenemizde mühim rol oynamakta bulunan milli sanayiin hırpalanmasına meydan bırakılmaması için icabeden tedbirleri almağı hükümetin bilhassa ithalât rejimimizde bir prensip olarak hazan itibara almasının bir zaruret olduğunu tebarüz ettiririz denmektedir.
Banka memur ve müstahdemlerine safi kârın yü2de beşinin âzami bir maaş nısbe-tinde temettü ikramiyesi olarak verilmesi tasvip edilmiştir.
Şark Kromları işletmesine gelince, bu müessese 948 yılında stoklarla beraber 136 bin ton krom satmıştır. Bunun 135 bin tonu başta Amerika olmak üzere yabancı memleketlere sevkedilmlştlr. Müessese 948 yılı içinde 8 milyon 376 bin lira kâr etmiştir.
Yunanislan-da seçim
19 şubat yerine 5 martta yapılacak
Atina 19 (R) — Yun ans tanda genel seçim 19 şubattan 5 marta bırakılmıştır- Yunanistanda seçim nlsbî rey verme usullyie yapılıyordu. Bunun yerine, In-gilterede olduğu gibi, doğrudan doğruya ekseriyet usulünün kabulü münakaşa ediliyordu. Neticede nLsbî rey usulünün devamına karar verilmiştir. Fakat partiler propaganda için zaman bırakılmasını istediklerinden, seçim tarihi 15 gün geri bırakılmıştır.
Sar havzası
Amerika bir derece muhtariyete taraftar
hi olan İş Kanununun bugüne göre olan aksaklıklarını önlemek İçin hazırlanan bu tasarının faydalarını anlatarak, tasarının İşçinin hakkını tamamen korumak ve İçtimai adaleti sağlamak için tam bir kifayeti bulunduğunu söyledi.
Mütaakıben Ali Rıza An, tasan için 350 bin işçi namına teşekkür ettiğini bildirdi.
Bundan sonra Salamon Ada-to söz aldı ve işçiler İçin gTev hakkının tanınmasını, İş Kanununun yeni temellere dayanılarak yeniden ele alınmasının doğru olacağını, bundan korkulmamasını söyledi ve ecnebi memleketlerdeki grev tarihçelerini yaptı- Ve işçilerin hafta tatili ücretleri işinin de halledilmesini istedi.
Çalışma Bakanı Reşat Şem-seddin Sirer kürsüye gelerek. Bakanlık teşkilâtının daima İşçi ile iş verenler arasında nâzım rolü oynadığını, yakında kurulacak olan «iş mahkemeleri» nin de her İhtilâfı halle muktedir olacağını, binaenaleyh grev hakkının tanınması-
Mütaakıben söz alan Fuat Hulusi Demircili, grev hakkının tanınması nokta! nazarını müdafaa etti Ve memlekette birçok işsiz olduğunu. hükûmeLin «İşsizlik sigortası» kanunun LL derhal Meclise getirmesi ıcatQ ettiğini ve netice İtibariyle btfi tasarının yeniden lnaclenmeiÇ\| üzere komisyona havalesi icai*|_ edeceğini söyledi. O
Bunun üzerine tekrar söz a-^ lan çalışma Bakanı. grevinO memleket menfaatleri hesabınıCJg hiçbir faydası olmadığını, İngti-U-tere Çalışma Bakanının bir ko- 0 nuşmasmda grevleri dalma bol-^ olduğunu beyan ettiğini kay- 0 deyledl. 0
Bakandan sonra söz alan sene İlgaz da, Türk İşçisinin memnuniyet verecek durumd^Q olduğunu, İşçinin grev meselesi^ aleyhinde olduğunu anlattı-
Muammer A lak ant da. gTev*-* hakkınm ■tamnmaM,»iwlflal na-5* razını müdafaa etti. '
Mütaakıben, tasarının korniş-^ yöha iadesini is ti yen takrir reye konaraz kabul edilmedi ve maddelerin müzakeresine geçildi.
Kudüs’ün âtisi
İsrail devleti burasını başşehir ilân etti
Kudüs 19 (AP.) — Kudüs’ün,
Seçim hazırlığı
Demokrat Parti seçim beyannamesini hazırlıyor
Ankara 18 — Burada sızan haberlere göre. Demokrat Partide bir komisyon, partinin seçim beyannamesini hazırlamak üzere bir müddetten beri faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Parti, seçim sonunda İktidara geçtiği takdirde, programında va'delliği cihetleri nasıl tahakkuk ettireceğini bu beyanname ile açıklıyacaktır.
Bu beyannamede, maddi ve mânevi şekilde baskı altında bulundurulduğu söylenen âmillerin bertaraf edilmesi için neler düşünüldüğü, sosyal meselelerde ne gibi tedbirler alınacağı, tenkid devrinden İcra devrine Yıasıl geçileceğinin izah edileceği söylenmektedir.
Talebe birliği yıllık genel kurulu
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Genel kurul Başkanlığından; İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği yıllık genel kurul toplantısına 22 Ocak pazar günü saat 9 da Üniversite Talebe Birliği lokalinde devam edilecektir. Üye Talebe cemiyetlerinin sayın delegelerinin nazarı dikkatine arzolunur.
Türk Eğitim Demeğinin toplantısı Ankara 19 (Akşam 1 — Türk Eğitim Derneği 29 ocak pazar günü şehrimiz Hale evinde bir toplantı yapacaktır. Toplantıda bilhassa yurtların vt? cn önemli olarak Bursadakl lisenin lâğvedilmesi İşi de görüşülecektir. Dernek gayelerinin kaybolmağa başlaması iddialarının. şiddetli tartışmalara yol açacağı tahmin olunmaktadır. Kongreye muhtelif U vc İlçelerden üç yüz kadar delege katılacaktır,
Umumî seçimler
Karma komisyon, dün propaganda maddesini müzakere etti
Ankara 18 (AA.) — Seçim kanununu İncelemekte olan geçici komisyon bugün saat onda toplanmış ve iki oturum yaparak saat 20 ye kadar çalışI iniştir.
Seçim zamanında propagandanın nasıl yanılacağına dair hükümleri incelemeğe devam eden komisyon bazı tadiller yaparak maddeleri kabul etmiştir. Bu maddelere göre siyasi partiler radyolardan gûu de beşer dakika propaganda için istifade edeceklerdir, Bu propagandayı oy verme gününden önceki onuncu gün sabahından üçüncü gür. sabahına kadar yapabileceklerdir.
Hoparlörle halkın huzurunu bozmamak şartlyle propaganda yapılabilecek, propaganda için duvar Hânları üzerinde Türk bayrağı, dini ibareler, Arap harfleri ve resim bulun-durulnııyacaktır Bu ilânlar, için belediye ve köylerde hususi yerler hazırlanacak, başka yerlere İlân yapıştınlmıyacak, oy verme gününden itibaren iki gün İçinde ilân, beyanname, tamim, açık mektup dağılmak yasak olacaktır. Propagandaya alt olan tasandaki maddeler, ilim heyetinin, hazırladığı metindeki hükümlerin aynı idi. Bu maddelerin kabulünden sonra, seçim hazırlıklarına dair bölümün tltkiklne geçildi.
Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilenler
Ankara 18 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bugün Kırşehir Aranos ilçesi Karhasanlı bucak heyetini ve Ankara Cumhuriyet Halk Partisi tı idare kurulu başkanı İle Yenldoğan bucak heyetini kabul etmiştir.
Vashûlgton 1» (AA.) — Dışişleri Bakanı Acheson, bugün Birleşik Amerika hükümetinin Alman barış andlaşmasının akdi sırasında Saire havzasına
bir dereceye kadar muhtariyet İsrail devletini başaentl oldu-verilmesl İçin Fransayı daima ğu dün, Knessct, İsrail parlâ-destekleyeceğini bildirmiştir. mentosunun dış İşleri komisyo-
Acheson. Sarre madenlerinin * nunca. kabul edilen bir karar kiralanması konusunda Amerikan hükümetinin karar almadığını, fakat Fransa’nın da Almanya İle olan münasebetlerini gerginleştirecek veya Balı Avrupa'nın birleşmesine mâni olacak herhangi bir tedbiri almaktan kaçınacağını umduğunu ilâve etmiştir.
Diğer taraftan sözü Çin meselesine getiren Dışişleri Bakanı Çin komünist makamları tarafından Amerikan siyası mümessillerine karşı takınılan tavrın açıkça Mao-Tse-Toung rejiminin Birleşik Amerika tarafından tanınmasını İstemediklerine delâlet ettiğini kaydetmiştir.
Atom enerjisinin muhtemel milletlerarası kontrolüne mütedair Birleşik Amerikanın dış siyasetinin ise Truman tarafından geçen 20 eylülde haber verilen Rusyadaki atom infl-lâkındanberl değişmediğini Acheson teyid etmiştir.
suretiyle tebellür etmiştir.
I Kabine, salı günü karar suretinin metnini tasvip etmişti. İsrail devletinin kurulmasıyla, 11 Kudüs'ün normal olarak mtr-ı kez haline geldiği belirtilmektedir. Bu karar sureti, mutediller ile, müfritler arasında bir anlaşmanın da zeminini teşkil etmektedir. Zira, mutediller her hangi bir beyannameye lüzum görmüyorlar, müfritler ise kararın sarahaten açıklanmasını arzu ediyorlardı. Karar suretinin gelecek hafta. Knesset, parlâmento tarafından da kabul edileceği tahmin edilmektedir.
BORSA
ÇEKLER
Londra 1 Sterlin New Yor» IOO Dolar Paru 100 Fran» F. Stokholm 100 İsveç Kı Cenevre M» İsviçre F Amerterdam 100 Florin Brüksel İM Belçika F. Lizbon 100 Eskudes
İstanbul - Viyana hava seferleri başlıyor
Belgrad 18 (A.A.1 _ (Afp): Bugün Belgraddan bildirildiğine göre, Birleşik Amerikanın Avusturya ve Almanyadaki İş-J u u m
gal bölgelerini Yugoslavya ile ra mm
bağlıyacak vc Yugoslavyadan* unu Mouaiaj âo.73
geçecek hava hatlarını tesbit I m*»1 MooaJa» a 21.55
Blmet tere. BMbbUc Amerlki““ ile Yugoslavya arasında 24/12/«----------------;— ------ ■--------
949 da İmzalanan geçici hava*
, I Kalrfuım» 1 M.15
anlaşması gereğince Amerikan1 KjlMınml n OT6o
şirketine alt tek motörlü bir j Kalkınma ın fî.so
...«ı. —----.»t------ —«...i mb istikrazı 1 FJ.10
'901 istikrazı □ n 30
İMİ Demiryolu 96.10
IM9 istikra» L 99-
% 1 FAİZLİ TAHVİLLER
1S33 Ei'ganl 20.10
I93B lkramlycll 21.—
Milli Mûaataa 50,7^
Demiryolu V 102 5®
Demiryolu IV 9615
% CS FAİZLİ TAHVİLLER
(M9 tahvili W35
uçak yarın Viyana - İstanbul, ’ hattını tesblt etmek üzere İlk , tecrübe uçuşu yapacaktır. ) Önümüzdeki pazar günü Consteiiatlon tipi dört motorlu 1 bir uçak da bir tecrübe uçuşu 1 yapacak, bu iki uçuş müsbet j netice verdiği takdirde gelecek ( haftadan itibaren muntazam seferler başlıyacaktır. İstanbul-Viyana arasında, gidiş - geliş, haftada 6 sefer yapılabileceği tahmin edilmektedir. 1
Istanbulda yeni bir , işçi sendikası şehrimizde Tekel işçileri tarafından «Tekel İstanbul Çay c ve Malzeme İşçileri Sendikası» ( adıyla, yeni bir sendika kurulup ı faaliyete geçmiştir. r
ŞİHKET HİSSELERİ
MerJccz Ûankıs-i İ5 Bankını
T. Ticaret Bankam Ardan Çimento
SARRAFLAftDA ALTIN
Gulden Türk liran Sterlin Külçe Reşat
«.10
35.-
Sal ulu
40,55
M.®
6.18
Italyada buhran
Cumhurbaşkanı de Gasperi ile görüştü
Roma 19 (AA.l — İtalyan Cumhurbaşkanı Lulgi Cinaudl, dün akşam Başbakanlığa tâyin edilen Alclde de Gaspariyi kabul etmiştir. Re Gasperi, Devlet Başkanma yeni hükümeti kurmak hususurda sarf-ettiği gayretler hakkında izahat vermiştir.
Koalisyon hükümetine dahil bulunan dört parti ile yapılan görüşmelerde hissedilir bir ilerleme kaydedilmemiştir.
De Gasperi bugün, tekrar kendi partisinin ve liberal, Cumhuriyetçi ve sosyalist İtalyan İşçi partilerinin mümessilleri ile görüşecektir.
Roma 19 (Nafeû) — De Gasperi'nin yeni koalisyon hükümeti bütün partilerin kabul edeceği bir program hazırlamakta hâlâ büyük milşkaltla karşılaşmaktadır.
De Gasperinin kendi partisi olan hıristlyan demokrat partisi ve yeni hükümette teşriki mesai eden Cumhuriyetçi - liberal ve demokrat partilerinin isteklerini ayarlayabilmek için büyük gayretler sarfeden Gasperi müşkülleri yenerek yeni bir hükümet kurabl’eCeğini kuv vetle ümit etmektedir.
Yanmamış kömürden zehirlenenler
Ankara 19 (Akşam! — Şehrimizde kömürden üç zehirlenme vakası olmuştur. Devlet Demiryolları malzeme deposu işçilerinden Rahmi Dik-nen, Milli Eğitim Bakanuğı kalorifer işçisi Kazım Kurt, bir de Rahmi İme ismindeki üç vatandaş iyice yanmamış kömûı yüzünden zelıirlenmîşler, tedavi altına alınmışlardır
Misafir Amerikan muhripleri gitti
Cumartesi gününden beri limanımızda misafir bulunan Amerikan Akdeniz filosundan «Waldrow» ve «Weekş» (nuh-ripteri dün buradan ayrılarak Çanakkaleye müteveccihen yola çıkmışlardır.
Paasikivi yine seçildi
Helsinki 18 (A.A.) — Reuter: Finlandiya, 6 yıl daha Liberal Cumhurbaşkanı 79 yaşındaki Juko Faaslklvi'nln mevkiinde kalması için oy vermiştir.
2.400,000 seçmenden hehıen yüzde 65 1 blı* müddetten beri Flnlândiyada hüküm süren kutup soğuklarına rağmen, oy sandıkları ha.pna gitmiştir-
\ K $ AMaforA K Ş A M g]
İzzetinefis!
■1 Limana geiıc bir gemi gelmiş, yolcular, yolcu olmı-yanlar çelLmle, çalımla çıkmışlar. Piyasa: «Mallar geldi!» diye telâşa düşmüş. Hakikaten bir sürü kaçak eşya... Bu arada da, üç bavul dolusu neler, neler yakalanmış. Bu eşaııtiyyon eşyanın yakalanışı: «Hamamın namusu» hikâyesine benziyor. Gûya bu kadarmış! Yakalanmış ve «geminin namusu» kurtulmuştur. Kim hangimiz inanıyoruz?
İnsaf edilsin: Geminin ü-zerinde çok aziz saydığımız bayrağımız dalgalanıyor. Geminin ismi bir . Türk şehrinin ismidir. Geminin i-(inden çıkanlar, şerefli Tiırk tabiiyetini taşıyorlar. Böyle bir curcunayı nasıl yaratıyoruz?
İtiraf edelim; Allahın bildiğini kuldan saklamıyalım: Dışarı bir gemi gittikçe, dışarıdan bir gemi geldikçe, eski asırlarda, «kanun dışı» korsan gemileri yabancı limanlarda ganimet aramak için sefer yapıyorlar hissine kapılıyoruz.
Gidiyorlar, geliyorlar; ve hepimiz, gözümüz kapalı biliyoruz ki, bavullarının içi, kiirk mantolarının astar altı. fötr şapkalarının, kayışının kenarı, daha harîm, daha mahrem yerleri, bir takım ıvır zıvır hırdavat eşya doludur.
Geçen gıin âdi bir hırsız yakalanmış:
— İşsizliği biliyorsunuz. Ben de işsizim. Ne yapayım, mecbur oldum! - demiş.
O âdi hırsız, bu âli kaçakçılardan çok daha mâkul, çok daha mazurdur. Çünkü bu gayrisayın baylar ve bayanlar, ihtiyaçlarından da değil, sırf hırslarından, sırf aç gözlülüklerinden yapıyorlar. Oburlaşmalardır: Bir kaçırıyorlar; iştiha dişin altındaymış gibi kabarıyor. Bir daha, bir daha, bir daha kaçırıp duruyorlar!
Servet, saman, mevki, güzel elbise, mücevher... Hulâsa dünyanın kalbur üstü nimetleri ne içindir* Her şeyden evvel, insanın nefsine karşı temize çıkması, kendi şahsını muteber, yüksek görmesi içindir! Âlemin ne diyeceği arkadan gelir. Evvelâ insan kendi kendine hürmet etmeli.
Böyle hareketler, kendi vicdanlarımıza karşı hürmet mi, itibar mı bırakıyor? Nefsimiz nazarında küçülmüş oluyoruz.
Sözlerim belki, köy kiliselerinde, ilkokullarda verilen, bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkan klâsik mev’ize lere benziyor. Düşünüyorum, acaba mabetlerde, mekteplerde. Halkevlerinde, aile meclislerinde bu bahislere hiç mi temas etmiyoruz da böyle oluyoruz?
Beraet-i zimmet asıl olmamağa başladı. Dikkat c-delim.
(Vâ - Nû)
Et fiatleri
Belediye, fiatin daha ziyade artmasına mani olmağa çalışıyor
Son haftalarda yağan karlur dolayısiyle koyun eti 200 den 250 - 260 kuruşa fırlamıştır.
Her sene İstanbulda ocak ve şubat aylarmda et darlığı görülmektedir. Karadeniz ve Orta Anadoluda bu aylarda tesirini gösteren soğuklar yüzünden, münakale nispeten aksadığı 1-çln, bu sıkıntı tabiî görülmekte İdi
Halbuki b‘i sene şehrimiz civarında İki aylık ihtiyacı kar-şılıyacalc miktarda kasaplık hayvan mevcuttur. Bilhassa Trakya ve Ege bölgelerinden külliyetli miktarda büyük baş hayvanın tâlanbulda satılması İÇln teşebbüslere girişilmiştir. Doğu bölgesinden de şehrimize kasaplık hayvanlar muntazaman sevkedilmektedir. Bu sebeplerle bil sene şehrimizde et darlığının hissedilmemesi İcab etmektedir. Belediye de bu kanaatte olduğundan, 2Ü0 kuruştan 250 - 260 kuruşa fırlıyan etleri, hiç değilse bu flatte tutma- ' ğa gayret edecektir.
İnşaat ruhsatiyeleri
Ruhsatiyeler simdi dört günde çıkıyormuş
îmar Müdürlüğüne Belediye tarafından bir şikâyet kutusu konulduğunu ve kutunun her akşam açılarak iş sahiplerinin İçine attığı şikâyet mektuplarının tetkik edilmekte olduğunu yazmıştık.
Üç gündür açılan kutudan şikâyetname çıkmamaktadır. Şimdiye kadar yapılan şikâyetlerin de daha ziyade eski senelere alt İşlerle alâkalı olduğu anlaşılmaktadır. Belediye, son zamanlarda bilhassa ruhsat almak Lstiyenlerln işlerini süratle bitirmelerini, tânılmlerle alâkalılara bildirdiğinden, eskiden 6 ay zarfında verilen inşaat ruhsatiyelerinin hâlen dört gün içinde verildiği söylenmektedir
Şikâyet kutusunda son günlerde bir şey çıkmaması da tmar Müdürlüğünde işlerin düzelmeğe başladığına bir delil telâkki ediliyor.
inşası bitirilen ilk okullar
Bir müddettenberl İhsanlye ve Kisırmandıra köylerinde inşa edilmekte olan ilk okul binaları tamamlanmıştır.
Yakında Vali ve Belediye Başkanı Doktor Fahrettin Kerim GökSy ile Millî Eğitim ve Bayındırlık müdürleri bu köylere giderek yeni okulların açılma töreninde hazır bulunacaklardır.
Badatta yangın
Dün saat a^7 de Balatta çarşı İçinde Ömere alt manav dükkânında yangın çıkmış, kârglr olduğundan yalnız dükkânın iç kısmı tamamen yanmıştır. Yangının akşamdan bırakılan mangaldan yumurta talâşları üstüne sıçrayan kıvılcımdan çıktığı anlaşılmıştır.
Meskensizlere aısa tevzii
Arsaların evrakı belediye emlâk müdürlüğüne gönderildi
Millî Emlâke, Vakıflara ve Belediyeye ait arsaların mes-kenslz halka ucuz flütle ve 20 sene müddetle satılmasına dair kanunun tatbiki hazırlıklarına devanı edilmektedir.
Tevzii kararlaştırılan 240 adada mevcut 2400 arsaya alt muamele tmar Müdürlüğünde tamamlanmış ve plânlarlyle muamelelere alt evrak dün Belediye Emlâk Müdürlüğüne gönderilmiştir.
Defterdarlıkta ve tapuda kayıtlan tetkik edilmekte olan diğer arsaların da muameleleri süratle tamamlanacak ve Emlâk Müdürlüğüne devredilecektir.
Diğer tarattan bu arsaların halka tevzi içlerine dair bir de statü hazırlaıımaktadır. Bu statüye göre, arsalar evvelâ aralarında teşkilât vücuda getiren nispeten az kazançlı kimselere verilecektir. Şehrimizde bu arsaların birinci partisi işçilerin vücuda getirdikleri kooperatife verilecektir.
Adalar vapur tarifesinde değişiklik
Şehir hatları işletmesi Adalar vapur tarifesinde bazı değişiklikler yapmıştır. Buna göre her gün Hcybeliadadan Köprüye 6.46 de kalkan vapur artık 6.15 de kalkacak, saat 17.20 de Köprüden Adalara kalkan vapur seferi yapılmıyacak ve saat 17.35 de Heybeli ve Büyükada-ya yapılan sefer de pazardan başka günlerde Kınalı ve Burnaza uğratılmıyacaktır. Bliyük-adadan saat 7.4C da yapılan sefere Yalova iskelesi de eklenmiş olup ayrıca Köprüden 19.45 de kalkan Adalar vapuru da Yalovaya kadar gidecektir.
TURAL
ÖKSÜRÜĞÜ KESER
Lüküs hayatın son sahneleri çevriliyor
Müzikli komedi tarzında olan filmin rejisörü, artistleri ne diyorlar?
Lüküs Hayatin artistleri rejisör ve operatörle bir arada
Lüküs hayat, liiküs hayat. Bak keyfine, yan gel de yat, Ne ömür şey, ob ne rahat, Yoktur eşin lüküs hayat.
Bu şarkı yıllarca halkın dilinden düşmedi. Ekrem Reşit Reyin de belirttiği gibi «Sahte lüksün, sahte kibar ve sahte zenginlerin» hicvi olan bu operet. Cumhuriyetin İlk yıllarında Ekrem Rfesit Rey tarafından bestelenerek sahneye konulduğu zaman öyle bir rağbet gördü, öylesine tutuldu kİ. üzerinden seneler geçtiği halde zihinlerde hâlâ aynı canlılığını muhafaza ediyor. Darülbedayl, o zamanki tam kadorslyle, aralarında rahmetli Hâzım da olduğu halde, Vasfisl, Behzadı ve Halidesiyle «Lüküs Hayat» ı oynadığı günden beri bu operet Anadolunun en uzak köşelerine kadar gitti, müziğini ve şarkılarını duymı-yon. kahramanlarını tanım iyin kalmadı. Halk, sahte lüksle alay etmek İçin mükemmel bir fırsat bulmuştu.
Şişlide bir apartıman.
Yoksa eğer halim yaman. Nikel, kübik mobilyalar. Duvarda yağlı boyalar.
«Lüküsler», kendi evlerine düşen küLhanileri bile dolandırırlar. Arıtma dış görünüşlerini zere kadar bozmazlar:
Hanını gezer ıcn gezersin, Gündüzleri çaydan çaya. Gece olur, davetlisin
Ya dineyc. ya baloya.
«Lüküsler» lüksü nasıl mı anlıyorlar? İşte:
Hanım motorla dolaşır. Hanım serbest, kim karışır? Takarsın... şeyleri bazı. Dünya böyle, sen ol razı.
Amma, sorunda foya meydana çıkar, İşler caynasızlaşır»:
— Vay... ZonguldaklI Rıza sen değil misin?
Fıstık:
— Rıza unam, yandık!...
Filim çevriliyor
Dekor, kostüm, maklyaj ve ı-şık hercümercl arasında makine çalışıyor. Şerit, sahneyi tes-blt ediyor.
Rejisör:
— Tamam! diye bağırdı.
Artistler dağıldılar. Kuvvetli ışıklar söndü,
Nişantaşmda, İpekfllm stüdyosunda, bir bahçe dekoru İçindeyiz. Havada sallanan renkli kâğıt fenerler, balonlar, dipte
Lüküs Hayat'm kadın artistleri (sağdan Muazzez. Lebi ,c, Sezer. Halide Pişkin)
bir caz takımı, etrafta masalar, şampanya şişeleri, geniş yap-raklariyle bahçeyi örten ağaçlar...
Rejisör ne diyor?
«Erman Kardeşler» hesabına «Lüküs Havat» filme alınıyor. Rejisör Lûtfl Akad anlattı:
«— Biz «Lüküs Hayat» operetini müzikli komedi tarzında çeviriyoruz. İki aydır çalışıyoruz. Artık son sahnelerine geldik. şimdiye kadar 300 figüran ve 15 teknisyen çalıştı. Operatörümüz Yoaklm Fllmeridhs'tlr. Dekorlar Sohban Kologlu, ses Salâbattin Erbil, müzik de Kar-lo Kapoçelll orkestrası tarafından deruhte edl'dl. Ayrıca bir aralık Taksim Gazinosunda çalışan Viyanalı ıStavlnyûs» bale trupu da filimde rol aldı.»
— Roller?
«— Şadiye -ölünde Sezer Sezin, Zeynep tolürde Halide Pişkin. Fıstık rolünde Yaşar öz-soy. Rıza rolünde de Settar Hâzıra. Körmiikçü baş rolleri oynuyorlar. Sonra Memiş rolünde Muzaffer Hepgüler.Belkls rolünde Lebibe Çakın, Elmaslı Atıfet rolünde Muazzez Ülkerer, ZonguldaklI Rıza rolünde de R&slh Er tuğ oynuyorlar.»
— Filmin hususiyeti nedir? «— Vaka bir gecede, bir bahçede geçtiği !çln bizde şimdiye kadar yapma bîr bahçe içinde bu derece uzun zaman çalışılmış değildir. Ayrıca reji bakımından da bezi yenilikler yapıyoruz.»
— Filmin uzunluğu ne kadar olacak?
— 2300 metre.
Lûtfl Akad. bununla İkinci filmini yapıyor, ilk filmi olan «Vurun Kahpeye» eseri, geçen yıl şehrimizde yapılan filim müsabakasını kazanarak Edln-burg filim festivaline yollanmıştır.
Kendisiyle konuşurken bir yandan da etrafı seyrediyorum: Fesli, şalvarlı, maskeli. Iraklı veya tuvaletli çeşit çeşit İnsanlar stüdyoda .dolaşıyorlar.
Rejisör:
— Bunlar, filimdeki maskeli kıyafet balosuna lştirâk eden davetliler; dedi.
Sezer Sezin ne diyor?
O sırada Sezer Sezin geldi, E-
serin baş rollerinden birini alan ve «Vurun Kahpeye» filmindeki başansiyle kısa zamanda kendini tanıtan bu genç kızın üzerinde, omuzlan açık, zarif bir tuvalet var. Kilosu 60, boyu 1 69 olan Sezer Sezin, esmer, kızıla çalar siyah saçlı, elâ gözlü güzel bir kız. Sezer Sezin İstanbulludur ve henüz yirmi yaşındadır «Vurun Kahpeye» nln öğretmen Allyesl, «Lüküs Hayat»m Şadlycsldlr. Boks maçlarını çok seviyor, hareketli macera mimlerinden hoşlandığı için «AJkazar» sinemasının devamlı müşterisidir.
— Sanatım her şeyin üstündedir, dedi. Beni buradan hiçbir kuvvet ayıramaz
Bu sene memleketimize gelen Unesco delegesi Philippe Sou-pault ve «Vurun Kahpeye» filmini gören lnglllz sinema kıratlarından David Welche onu pek beğenmişler «e biri Fransaya, öbürü de tngiitereye çağırmışlar.
— Şimdi İngilizce öğreniyorum. Yakında filme alınacak cilan Aka Gündüzün «Allah Kerim» indeki «Ayşeşln» rolünü ı yapıp bitirdikten sonra seyaha-I te çıkmak İstiyorum.
Sezer Sezinin artistlik kadar ' sevdiği başka bir meslek daha var: Gazetecilik-
I — Ah, diyor, gazeteciliğe öyle hevesim var kİ... Artist olmasaydım. muhakkak gazeteci o-lurdum. Zaten bence bu iki meslek birbirinden o kadar tırtık değil.
Diğer artistler
I tnce bir vücut plâtoya doğru ilerliyor. Bu. «Lüküs Hayat» ın Elmaslı Atıfeti olan Muazzez thkerer'ldlr. Üzerinde siyah ı «palllette» bir tuvalet, boynunda elmaslı bir kolye, sağ kolunda beş sıra inci bir bilezik, göğsünde gene elmaslı bir mücevher var. Gülümsüyor. Altın sarısı saçları omuzlarına dökülmüş. Muazzez Ülkerer'ln kilosu 54, boyu 1.62 dlr Ve ayakkabı numarası 32,5 tur.
— 41 buçuk maşallah, dedim, tam Elmaslı Atıfetsiniz.
Güldü;
— Rol İcabı, dedi.
— Memnun musunuz?
— Müzikli komedi filimle *1 çevirmek İnsanı çok yoruyor. Fakat seve seve oynuyorum.
— Kaçıncı filminiz bu?
— On birinci.
Yaşar özsoy, boynunda renkli mendil, omuzunda ceket, üstünde dar ve paçaları bot bir pantaionla geliyor. Şehir Tiyatrosunun bu kıymetli sanatkârı, snhne dışında cidden ağır başlı ve efendi bir İnsan. Kendisi bu yıl. sanat hayatının 33 üncü yıldönümünü kutlıya-cak.
Onun yanında gelen Roslh Ertuğ da 42 sene önce ilk defa Tepebaşında Reşat Rıdvanın «Heveskâran Cemiyeti* adındaki kumpanyasında sahneye çıkmış, o zamandan beri birçok filimlerde rol almış, tam 18 yıl dış memleketlerde oynamış, Hlndistanu kadar gitmiş.
(Arkası 7 ncı salıifede)
Yolların inşa ve ıslahı
Belediye bütçesine 2 milyon 700 bin lira konuyor
Hayatı ucuzlatmağa ve asayişi temin etmeğe gayret eden Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddln Kerim Gökay, İstanbul yollarının ıslah ve inşasına da büyiik ehemmiyet vermektedir. Bu sebeple bu senek! Belediye bütçesine yeni yolların inşaslyle mevcud olanların ıslahı için iki milyon 700 bin Hra tahsisat konulmaktadır.
Bu paranın 2 milyon lirası ilçelere tevzi edilecek ve halkın tamir ve ıslahını istediği yollar bu paralarla tanzim olunacaktır. Tahsisat,, bilhassa ana caddelerden ayrılan ve daha ziyade fakir halkın oturduğu semtlerdeki yollara sarfedlle-cektlr. Bu senekl Belediye bütçesinin büyük bir para sıkıntıs’ içinde bulunmasına rağmen yol İhtiyacının giderilmesi için, bu fedakârlığın yapılması kararlaştırılmıştır.
Geri kalan 700 bin lira ise, şehrin daha ziyade heyeti u-mumlyeslni alâkadar eden yol ve imar işlerine harcanacaktır. Bu arada seyrüsefere nispeten ferahlık vermek için ana caddelere bağlı ikinci derecedeki yollar ıslah edilecek ve bu işe 250 bin lira sarfolunacaktır.
Gene bu 700 bin Liradan, manzara İtibariyle, şehrin, belki de dünyanın en güzel bir mevkii olan ve fetihten beri yolu ya-pılmıyan Çamlıca tepesine mümkün olduğu kadar az meyilli muntazam bir asfalt yol inşa olunacaktır. Ayrıca Büyük Çamlıcanın manzaraya hâkim bir yerine ucuz ve zarif rus'.lk malzeme ile Şark üslûbunda bir de kır kahvesi İnşa edilecektir.
Gene bu para ile fethin beş yüzüncü dönüm yılı hazırlıklarından olarak Fatih camisinin arka kısmı tanzim olunacaktır.
Ayrıca gidiş ve gelişi çok olan sokakların da ıslah ve tevsii İle Hamamdan Kasımpaşaya inen İşlek caddenin de ıslahı bu senekl programa alınmıştır.
RADYO
İSTANBUL RADYOSU ÖŞI» •» Akr«m PtoVranu
13.57 Açılı* ve proşramlar.
13.00 Haberler
13.15 Kardık wrkt ve itrkükr IP1.I, 13.30 Dan» milliği fPI ,.
13.30 Ev kadını - süt «ocuZunun ba-
kunı. Konuşan McIAhat Ak-koyuolu
14.00 Şarkı ve türküler Okuyan: LûttC Güneri.
14.W Balelerden kulunlar 15,00 Programlar ve kopanı».
17.57 Açıl.} ve pıo(ramlar_ 18.00 Caz müzljtt ıfi-l.
18.30 Keman w piyanoyla hafit melodiler. ÇjLanlar D»rvaj (Kemani ( İstanbul vapuru ork. jeti» ve V/o-ener (Piyano).
18.45 Tamburin saz eserleri. Çalan: Izzeddln ökte.
10.00 Haberler.
10.15 Dan» müzlfiı (Pi l
19.23 San Kloiart. SSylIyen: Atılla Jongcan»,
19.45 Şarkı ve türküler. Okuyan: Akile Artun. Çalanlar: Sadi Işılay. İezeddln ökie. Cemal Cümbüş,
30.15 Tcmııt. idsen • Per Gynl. Oynayanlar: Cahlde Sonku. Nevin Akkaya, ZUınl Rona ve arkadaşları,
31.10 Fasıl heyeti konseri «Hürrom» 23.00 Küçük orkestradır melodiler.
33.30 Varyete- müziği
33.25 Piyana soloları. Çalan: Ullane Marengo.
23.4a Haberler.
23.00 Dans müziği (P1 ı.
23.15 Halil gece müelŞI İPİ.).
2.1.30 Programlar ve kapama.
ANKARA RADYOSD
Ö41« ve akyam programı
13.20 Açıluj vc progrıun
12.30 m s, ayart ve Şarkılar.
1300 Haberler.
13.13 Radyo salon orkestrası.
13.30 öjle Gaıeteal.
23.45 Radyo salon orkestrasının de-
li.00 Aksam programı, hava raporu ve kapanış-
17.58 Açıiıg ve program.
lft.oö M. S. uyarı ve incesaz (BeyaU Parti)..
18.45 Şen parçalar (Pl.l.
19.00 M. S. ayarı vc Haberler.
19.15 Geçmişte Bugll.n
19.20 Yurtlan Sesler-
in,-15 Müzik: (Pl.l.
20.13 Rady o Gıtzelcsl,
20.30 Serbes Saat, _ J
211.33 Koşma oe türküler. 31,00 Unı-sko Gazetesi
21.15 Dans mUzigı (Pl.l.
M,45 Saflık Saati, 22.00 Müzikseverin Saati.
22 45 M- S .ayarı vc haberler. 23,00 Program ve kapanış
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7.30 M. S. avarr
7.31 Neşeli parçalar (Pl.)
7.43 Haberler ve hava raporu.
tt.Oö Türküler (Pl.l
U,İS Müzik: (1*1.7.
8.25 Günün programı,
8.30 Bale müzikleri 1PİJ.
9,00 Kaparım.
lüdii'iiü.mıı
Kadirşinaslık
Büyükleri anma törenlerine verilen ehemmiyetin günden güne arttığını memnuniyetle görüyoruz. Hemen her hafta, hazan haftanın birkaç gününde ihtifal toplantıları yapılıyor. Büyüklerimize. milletçe sevdiklerimize karşı gösterilen filika ve bilhassa münevver gençlerimizin de buna samimiyetle iştiraki cidden sevinilecek. övünülecek kadirşinaslık tezahürleridir.
Büyük şairimiz Yahya Kemalin doğumunun 65 inci yıldönümünü kutlama töreninde Üniversite konfe-
rans salonunu hıncahınç dolduran münevver gençler, hakiki kıymete karşı takdir, tazim duygularını içten gelen coşkunlukla belirttiler.
Fakat ne yazık ki. kendilerine karşı beslenen sevgi, saygı duygularının tezahiil ı rünü kendi gözleriyle giirfl mek. hele bunun biraz dyı maddî mükâfatından fayda^j lanmak mazhariyeti büvük^ Jerimizden pek azına na-O sib oluyor. Hakîki kıymetlere karşı kadirşi-Q naslık duygularımız, lar hayatta iken içimize si-(2 nip kalıyor, ancak öliimle-(|) rinden sonra tezahür ediyor.^
Misaller pek çok ve en ya-fl) kını 20 gün evvel kaybetti-^) ğimiz Rıza Tevfik. ölümün^ den sonra h akkın da nutuk-larla, makalelerle methiye-^* ler yağdırılan Rıza Tevfik, hayatının son devirlerinde^) lâyık - ve muhtaç oldu-ffi ğu alâkayı gördü mü’ÇO Asla! Uzun izahata lü-CD zum yok, şairin, senelerdetıh: beri evde boyanmt? Ameri-'*-' kan bezinden dikilen (renk gömleğiyle dolaştığına söylemek, âhırı Ömründe çektiği maişet sıkıntısını göstermeğe kâfidir sanırım.
Bu mevzua temas etmişken, kendi aramızdan da bir kaç misal alayım: Namık Kemal zade Ali Ekrem ömrünün son devirlerini sefalet içinde geçirdi ve sefaletin pençesinde çırpınarak öldü.
Matbuatımızın Şeyhül-nıuharririni Mahmut Sadık Bey, Knıltoprakta bir köşkün köşeciğinde, eski gazete destelerinin üzerine serilmiş yırtık bir bez parçasının üstünde can verdi.
Bunlar çoktan unutulup gittiler, bugün gençler arasında isimlerini bilenler dahi enderdir.
Muharrir Osman Cemal Kaygılının da ölümünün yıldönümü münasebetiyle geçen pazar günü Eyüp Hal-kevinde bir anma töreni yapıldı. Maalesef yenemiyece-ğim bir manî yüzünden hu törende bulunamadım, kısaca havadisini ertesi gün gazetelerde okudum. Merasimde Osman Cemalin gazetecilik, aktörlük ve sanat cepheleri anlatılmış ve llal-kevinin temsil kolu tarafından merhumun «Üfürükçü» piyesi temsil edilmiş. Buna da şükür. Tamamiyle unu-tulmadığma ne mutlu!
öliim yıldönümünde anına töreni yapılan ve eseri temsil edilen zavallı Osman Cemal de amansız bir hastalıkla el tutuşan sefaletin pençesinde uzun zaman çırpındı ve bu ihtilâçlar içinde son nefesini verdi.
Öyle tahmin ediyorum ki Halkçın n d eki anma törenine katılsınlar arasında, hayatta iken Osman Cemalin adını bile duynuyanlar da bulunmuştur. Demek ki kıymet. fazilet ancak ölümün yardımiyle tezahür edebiliyor!
Koca şair tevekkeli dememiş:
«Kadrini sengi musallâda bilüp ey Bak!» «Durup el bağlayalar
karşuna yârân saf $af«i Cemal Refik
Adapazarı ve Boluya çay şevki
Birdenbire bastıran kış sebebiyle son bir kaç gün İçinde Adapazarı ve Bolu bölgelerine İstanbul Teke! İdaresinden çay gönderiJememLjtl. Havalar düzelir düzelmez idare bu bölgelerin çay .httyaçiaruıı karşılamak maksadıyla dünden İtibaren sevkıyata başlamıştır.
Mahkeme
L"....................... "..............
i Seırbes Sütun = “ ■■■«■•■■■■■■■■•■■■■■ ■■«■■■■■■«
Tebeşir dairesi hakkında
— «Akşam» da çıkan bir tcnkid dolaytsiyle —
Windsor Dük » Düşesi Amerikaya gittiler
Evvel zamonjçinde..
Bazı hâtıralar
(Şehir Tiyatrosunda temsil cdlien (Tebeşir Dairesi) adlı eser münasebetiyle, eseri sahneye koyan, kıdemli sınıf sanatkârlarından Hüseyin Kemal Gürmen’den bir yazı aldık. Bunu aynen neşrediyoruz:)
Tebeşir Dairesi, Türk Tiyatrosu mecmuasının bundan evvelki nüshasında Profesör E-berhard'ın da belirttiği gibi, Klabund tarafından, mevzuu klâsik bir Çin piyesinden alınarak yazılmıştır. Şair bu eserinde klâsik Çin tiyatrosunun karakterini oldukça muhafazaya çalışmıştır. Nitekim şahısların seyircilere kendilerini takdim eylemeleri bunun en bariz bir delilidir.
Klâsik Çin tiyatrosunda Trajedi, Dram. Komedi. Opera diye ayrılmış bLr nevi yoktur. En güzel piyes bunların hepsini İhtiva edenidir. Ve hemen her şey semboliktir. Dekor, makyaj, kostüm. Renklerin ayrıca mânaları vradır- Meselâ: San renk, imparator ailesini, rahiplerin ve ihtiyar kadınların sembolüdür. Beyaz, derjn teessür ve matem ifade eder: kırmızı hiddet ve sevinç, siyah hafif teessür veya tevazu, pembe neşe, yeşil hizmetçileri ve dalkavuklan temsil eden renklerdir. İşte Çin tiyatrosunun bu karakterini göz önünde tutarak Tebeşir Dairesini sahfteye koyduk.
Tebeşir Dairesi bir dram mıdır. yoksa komedi midir?- Şimdi bunun tahlilini yapalım. Evvelâ Tebeşir Dairesi sırf güldürmek ve eğlendirmek gaye-silc yazılmış bir eserden çok uzak bulunuyor. Vakıa İçinde gülünç denecek tipler yok değildir. Fakat fileri m Ietp bu tipler piyesin kahramanları olan HaytangHa İmparatorun hüviyetlerini daha ziyade meydana çıkarmak için tezad teşkil eden unsurlardır. Çünkü beyazın beyaz oluşu siyahın yanında daha ziyade meydana çıkar. Nitekim profesör Doktor Ernst Diez bu eserden bahsederken şöyle diyor: «Tebeşir Dairesi dramı, tipik karakter kahramanlarım ihtiva eden bir sanat eseri olduğundan, piyeste dramatik ve heyecanlı bir vakanın yaratılmasında zaruri olan şartlan elde edebilmek İçin, asil kahramanların yanı başında şerirlerin de bulunması ieabeder». Demek oluyor kİ sayın profesöre göre Tebeşir Dairesi bir dramdır. Hattâ daha Deri giderek «Tebeşir Daireslo edebi ve ahlâki vasıflan bakımından Yunan tiyatrosu ile bir çok noktalarda müşterektir. Sayın profesörün bu fikirlerine samimiyetle iştirak ederiz, çünkü şair eserinde sevgi ve adalet gibi iki yüksek mefhumu telkin etmek istemiş ve faziletin hiç bir zaman mağlup ol-mıyacağmı, hakikatin bir çok türaplar pahasına da olsa, er-gtç meydana çıkarak zalimlerin şerirlerin, haksızların neva ta rı-nı bulacağını açıkça belirtmiştir.
Tebeşir Dairesi aynı zamanda sembolik bir piyestir. Tebeşirle çizilen daire bir felsefenin sembolünü İfade eder. Bu da mukadderat dediğimiz ıiâhi kuv-
vettir. Ona karşı gelinemez, ancak onun dediği olur. Nitekim kader, Haytang'ı babasının kaatllinln kolları arasına attığı halde o talihine tevekkülle boyun eğiyor. Alılük kitaplarının ona emrettiği gibi kocasını itaat ederek seviyor. Çünkü o âdil olmasını ve sevmesini hattâ babasının kaatilln! bile affetmesini biliyor. Çünkü onun kanaatince Mandarinin babalının ölümüne sebeb olması kaderin bir cilvesidir. Kader bu asil kahramanın karşısına bir (le, mal ve servet kaygusu Uo tutuşan muhteris bir ortak kadın çıkarıyor. Bu hain kadın kocasını öldürüp cinayeti onun üzerine yükleyerek biricik yavrusunu gasbedecck kadar ileri gidiyor. Onun hakaret ve fitnelerine de tevekkülle karşı koyuyor. Ve sonunda İmparator hüküm vermek salâhiyetini kendisine bıraktığı halde o yine intikam gibi aşağılık duygulardan uzak, asil ve büyük ruhu ile zalimleri affediyor. Yalnız cinayeti mazur göremiyor. Çünkü beşer zaaflarla doludur, affetmek insanlığın şanından-dır.
Muharrir böyle asil bir kahramanın yanında rüşvet yiyen hâkimler, para ile tutulmuş yalancı şahidi eri bize gülünç tipler olarak gösteriyor. Fakat seyircileri güldürmekten ziyade bu ahlâk düşkünlerini tahkir, ve teaiü etaıek gayesile hareket ettiği aşikâr bir hakikattir. Yoksa Ekrem Reşid in dediği gibi sırf güldürmek için değil. Hattâ dördüncü perdede boynunda beş kiloluk bir pranga ile kilometrelerce yol yürüyen zayıf.bir kadının, buzlar üzerinde ayağı kayıp düşmesine merhamet etmek şöyle dursun, mazur göremiyecek kadar kaba, basit düşünceli vicdansız, insanlık namına öğrendiği basma kalıp bir takım ananelerden başka bir şey bilmeyen gaddar adamın kamçısını kaldırıp vuracağı esnada yere düşerek, aynı akıbete maruz kalması, gülün inekten ziyade buzlar üzerinde kayarak düşülebileceğini, bunun insan olan herkes için tabii bir hareket olduğunu ona kendi nefsinde tecrübesini gösterip tezyif etmek maksadı ile bir ders verildiği Kanaatindeyiz. Yoksa soytarlık veya palyaçoluk yapmak için değil çünkü o adam da diğer vicdansızlar gibi İnsanlık duygularından nasibi olmayan, yalnız körü körüne verilen emirlere itaat eden bir robotun sembolüdür.
Haytang'ın kardeşi Çanling'e gelince: O sadece iradesizliğin sembolüdür. Vaka hak ve adalet gibi İyi niyetler taşıyorsa da bunları yerine getirecek kadar irade sahibi değildir. İhtilâlci görünüyor, fakat onu da beceremiyor. Çünkii iradesi zayıf bir mahlûkdur. Fakat fena bir insan değildir. Zararı yalnjz kendirine dir. Ve bütün bu şahıslar (Arkası 7 nci sahifede)
İki büyük Amerikan ticarethanesi düşese müdürlük teklif etti
Amerikada yerleşirlerse dük, hâtıratının ikinci kısmını yazmağa başlıyacak
Rus sefiri ile bir hâdise — Sefirin huzurda şikâyeti — Naum paşaya verilen vazife — İşe Necip Melhame paşa karışıyor, — Bir nişan ihsanı
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
Tefrika No: 18
coşkunlukla doktorun boynuna sarıldı.
Gerçi bu, ilk kucaklaşmaları değil. Fakat bu seferki kucak kucağa gelişte, bir başkalık, bîr harikuladelik var. Bu kucak kucağa gelişte, bedenden bedene, ruhtan ruha bir arş veriş, bir kaynayış var Sevgisinin artık tek taraflı olmaktan kurtulduğu nu vehmederek Nazunın göçlerinden bahtiyarlık yaşlan boşanıverdi. Islak yarağını doktorun yanağma dayadı, Ümii-ax. aşkını ifade edecek kelimeleri arıyor. O kelimeler kİ, nice samandır, nice rötuşlara tâbi tutulmuş dudaklarının ucunda hazırdı: dile getirilmek İçin böyle bir yakmlaşn ayı bekliyorlardı; şimdi, garip bir inatla sarhoş kafasının en ücra köşelerine sinip gizlendiler.
İçini çekti ve dönen başını doktorun omuzuna dayadı. Aradan. saniyeler mi. dakikalar mı. saatler mi geçti? Nazlı, daldığı tatlı rüyanın içinde birdenbire hafiflediğini, kucaklanıp kaldırıldığımı hissetti. Yû-sûnü doktorun bayı una sakla-
dı.
Bir yere gidiyorlar... Nereye gidiyorlar?... İhtimal öldüler de cennete gidiyorlar Artık ne mazi var, ne İstikbal. Bir ömre bedel şu an... Vehimleriyle beraber kocasının hayali de hafızasından silindi. Beyni, raha-vetli bir boşluğa yuvarlandı; harici âlemle alâkan tamamiyle kesidl.
Ancak, bir yere bırakılmak û-zere olduğunu tarkedince gözlerini açtı. Doktorun siyah otomobili...
— Beni nereye götürüyorsunuz, doktorcuğum?
— Kaderinmişim dedindl... Kadere sul sorulmaz'
Bu. onun, her zamanki sesi değil. Bu, ses Rinasını kaybetmiş; itidalini kaybetmiş; pürüzlü, kısık.,.
Nazlı, ürkek; mırıldandı:
— Ağabeyim öğrenirse beni affetmez.
Osman ömerlL direksiyona, onun yanına yerleşirken:
— Ağabeyiin haberi var. — dedi.
Nazlı, sanki, anesteziden son ra ayılma durumuna girmiş bulunuyor. İıadesi öylesine u-
Windsor dük ve düşesi geçen hafta Que«n El izabe ta transatlantiği ile Amerikaya hareket ettHer... Dük ve düşes uzun müddetten beri Fr an sad.ı yerleşmişlerdi. Bazen Cannesde bir villâda, bazen de Pariste kiraladıkları apartmanda oturuyorlardı. Kan koca buradaki hayat ianndan memnundular, İkisinin de Franaada bir çok dostları vardı. Eğlencesi bol olan bu memlekette neşeli bir hayat geçiriyorlardı. Amerikaya hareket etmeleri para sıkıntısı neticesidir.
Windsör dükü İyi yaşamağı sever, çok para soı fetmekten hoşlanır. Bir zamanlar veliaht İken Fransada, orta Avrupada eğlence yerlerinde sık sık görülürdü. Kıral olduktan sonra bu yerlere veda etmesi, teşrifat I-çinde yaşaması lâzım geldi. Bu, mizacına hiç d^ uymayan bir şeydi. Sekizinci Edvardın kıra Ilıklan istifasında madam Slmpson üe evlenmek istemesi kadar bu teşrifattı hayattan hoşlanmamasının da tesiri olmuştur.
Sekizinci Edvard rtifa ettikten ve Windsnr dükü ünvanuıı aldıktan sonra bir müddet zev-cesile sakin bir hayat yaşadı. Fakat çok geçmeden veliahtlığı zamanındaki gibi eğlence yerlerine gitmeğe başladı. Bu sırada İkinci dünya ha’-bi patladı.
Vefat
İstanbul Barosu Avukatlarından Cemal TuteVin gelini ve sabık maliyecilerden 8aim Tu-tel’in eşi
SAADET Tl TEL.
18/1/1950 tarihinde vefat etmiştir.
Cenazesi 20 1'1950 tarihinde Anadoluhlsanndakl yalısından kaldırılarak Beyazıt camiinde kılınacak cuma namazını müteakip Edimckapı’dakl aile mezarlığına defnedilecektir!
Dük ve Düşes Paris’ten Hav re limanına gitmek özere lıincl ikleritrende
ölüm
İller Bank - Temel Şirketi Mıi dürü, Artezyen ve Sondaj işleri mütehassısı Kenan Temelin gederi ve Deniz Aıpiralı Münci (İlhan ve C:du Kalem işleri Müdürü İlyas İsfendlyar özberk eniştesi Emekli Deniz Binbaşılarından:
ŞÜKRÜ TE ME L 18/1/950 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuşutr. Cenaze namazı 19/1/950 tarihinde Or-takoy camiinde öğle namazını mütaakıp kılınarak Zincirliku-yu Asri kabristanında ebedi is-tirahatgâhma tevdi edilecektir Mevlâ garita rahmet ve ailesi efradiyle kendisini sevenlere sabır ihsan eylesin.
Wiııdsor dükti memleketini çok seven bir insandır. Bu sebeple kendisine de vazife verilmesini istedi. Dük cepheye giderek askerler aras.nda yaşamağı arzu ediyordu Fakat hükümet Bahama adat arına umumi vali olarak göndermeği daha münasip gördü. Dük. reflka-sile birlikte bu adaların baş şehrine gitti.
Bahama. Amerikanın Florida kıyılarına yakın bir çok adalardan mürekkeptir. Burada hayat pek sakin geçer, eğlence namına bir şey yoktur. Dük senelerce burada kaldı ve vazifesini muvaffakiyetle ifa etti. Fakat barb bitince derhal um-ımi valiliği bırakarak Avrupa ya geldi. Fran şada yerleşti. Burada, özlediği neşeli hayata daldı. Fakat bu hayat çok paraya İhtiyaç gösterir. Bu sebeple paralar çabuk suyunu çekli.
\Vindsor dükü bu vaziyet kar şisında hatıratını yazmağa baş-
ladı. Birinci kışını neşredilen hâtırat kendisine mühim bir para getirdi. Fakat bir müddet sonra bu para da tükendi. Dük gene güç vaziyete düştü. Bunun , üzerine düşes çalışmağa karar verdi. Kendisine Amerikada 1-ki müessese müdürlük teklif etmiştir. Teklifi kabul ederse mü him bir para verilecektir. Dük ve düşes bu hususta görüşmek üzere Amerikaya gitmektedirler. Orada yerleştilticri takdirde dük hâtıratının ikinci kısmını yazmağa baslıyacaktır. Bunun mühim bir para getireceği tahmin olunuyor. ’
MUAMMER KARACA OPEKETt
Maksimde
Saat 20.30 da
SİZİN SOKAK
Matineler: C tımar teri nazar 15 te
Pazartesi ikşamı Kadıköy
Opera’da
Kadıköy S ü R EY Y A Sineni asında *
Bu akşam Yılın iki muazzam filmi birden
— LEYİ ÂKLAR AÇARKEN I
Joan Senette — Michael Rodgrcv
2 nci film Q
KARA MASKE
(Renkli! H
İvon de Carior — Dureya
[EKEVE DIŞI
--YA7A/VS NÎHAL UMAMAÛtAU -
AŞK VE MACERA ROMANI
yuşuk... Nasıl olup da böyle bir maceraya ağabeysinin müsaade ettiğini düşünmedi. Kocası aklına çeldi. Telâşlanarak:
— Bu yaptığımız delilik. Bu gön evlendim. — dedi.
Osman Ömerli, molörü harekete getirerek soğukkanlı, cevap verdi:
— Evlendinse Katolik nikâhıyla değil.
«Evlendinse katoıik nikâhıyla değil.» Bunun mânası, yani Ccmilden ayrılabilir Doktorla evlenebilir. Fakat, bu kararın da tatbikatta başlangıç noktası, düğün gecesi evden kaçmak olmasa gerektir. Heyecanlandı.
Binanın servis kapısı önünden asfalta yollanacakları sırada birdenbire dreksiyona yapıştı:
— Olmaz, doktorcuğum... Ce-
mile böyle bir emrivaki yapamayız... Nihayet onun karızı-
Ve İçin için söylendi:
(— Galiba bu gece, aklı başında kalan tek insan benim.»
Osman Ömerli, frene bastıktan sonra döndü. Nazlıyı omuzlarından tuttu; ifadesiz bir ses le:
— Cemilin karısı olduğunu artık unutacaksın. — dedi. — Onunla bir aradayken, hattâ ve hattâ onunla aynı yatakta yatarken dahi... Cemil senin için yok oldu, anladın mı?
Bakışlarile, sesiyle onu ipnotize ederek konuşuyor. Vc karanlıkta garip bir hırsla ışı İdi -yan kurşuni gözlerden ürkerek Nazlı, büyüleniyor* nikâhtan sonra, yatak odalarında Cemilin yarattığı sahneyi ithaf e-
demiyar; diyemiyor ona: «Cemilin karısı oldum bile...»
Sarhoş kafasında şimşek gibi bir fikir çaktı:
«— Hakikati öğrenirse belki beni almaktan vaz geçer.»
Ve düşünceleri büsbütün çap raştı. Madem ki, Cemile dönecek, mademki Cemili? aym yalakta yatması hâlâ bahis mevzuu, o halde ne demeğe şimdi doktorla gidiyor?... Bu arada, onun Israrcı sesini tekrar işitti:
— Kendini Cemile vermiye-ceğine yemin ek yemin et, ye-, nün et!
— Yemin ediyorum, doktorcuğum. yemin ediyorum,
Osman Ömerli, derin bir solukla genç kadını kendine çekti; saçlarından ve şakaklarından öptü, öptü. Dudakları ya-
ES» in dokuz yüz sekizde 1-lânı nasip olan Meşrutiyetten bir iki sen» evvel Rusya Çarlığının İstanbul sefiri kebiri (o zaman böyle derlerdi) vilâyet -İçtin birinde hadis olan bir ufak işten dolayı habbeyi kubbe yapar. Babıâliyi te"aç etmeğe başlar. Durup dururken bir mes’ele çıkanr. Pek ildim azlar «soralım cevabı bekliydim» filan derler! O tekrar da Babı-âliye gelmekte veya sefaretten birini yollamakta İsrar eder 1 Yine aldırmazlar.
Huzurda şikâyet
Bir Cuma günü selâmlık resmini seyre gelen ecnebiler ve sefirler gibi bu sefir de Yıidi2 Sarayı Hümayununa gelir ve padişah camiden sarayına döndükten sonra îkinci Sultan Ab-dülhamid tarafından kabul olunur. Hoş beşten sonra elçi bir sırasını getirir Babıâliyi şlkâ -yet eder.
Mes'elenln esasen ehemmiyetsiz olduğunu bilen hünkâr «Merak etmeyin Babıâliye çaresini buldururuz» cevabını ve -rir, hemen ayağa kalkar. Yani elçiyi savar. (Malûmdur İd. hükümdarın ayağa kalkması misafirine gidiniz demesi demektir. Ve hükümdar ayağa kalkmadan ondan müsaade talebini protokol menetmlşttr)
Mamafih Sadrâzamı Ferit Paşaya emir verir. O da sefirle konuşmak isini üzerine almak İstemez, hariciye nazırı Terfik Paşayı da yormak İstemez, her ikisi Hariciye müsteşarı Naum Paşanın gidip sefirle konuşmasına sarar verirler. Padişahı da haberdar ederler. Naum Paşa hâriciyeden Sadaret dairesine davet edilir, misyonundan haberdar edilir.
Ertesi sabah
Paşa vaktin dan evvel hazır -lanır- Ağasına arabanın hazır olmasını emreder. Sütünü acele içer, paltosunu giyer. Merdivenden İnerken konağın bahçeciğinde bir at ayağı sesi du -yar. Nedir o demeğe kalmaz bir hünkâr çavuşüe karşılaşır. Mâ-beyn-1 hümayun başkitabet-1 çelilesirıden gelen tezkereyi alır, kulaktaki resüyi imzalar, çavuşa verir, okumaya başlar.
(Zarflara ilişik bir kâğıtçık daima beraoer gelirdi, getiren imzalaUrdı, sdır gider, başkâtip dairesine verirdi.)
Tezkerede «nafıa müsteşarı Necip Paşa (Melhame> sefarete gönderildiğinden zâti samlle-rlnln İhtiyarı zahmet etmemeleri irade duyurulmuştur» emrini alır. Bunun üzerine vaktin erken olmasına ehemmiyet vermez, doğruca Babıâliye gider. Haricîye nezaretindeki odasında oturur. Ve ağasına Sadrâzam Babıâliye geJirgelmez bana haber versinler, tenbünnde bu -i un ur. Henüz nazır gelmediği için bunu böyle yapar.
Çok geçmez «Sadrazam Faşa
hazretleri makamına geldi» derler. Ya nazır paşa? O gemedi derler. Kalkar Sadrazam Avlon-yalı Ferit Paşanın yanına gider ve aldığı tezkereyi göstererek sefarete gitmediğini söyler. Bu haberi henüz Naum Paşadan alan Ferit Paşa fevkalâde sinirlenir. Hariciye müsteşarın» havale ve emanet olunan bir İŞİ hiç münasebeti olmayan bir nezaret müsteşarına havale etmek ne demektir? Efendimiz (hünkâr) niçin böyle şeyler yapar? hem kendini üzer, hem Mİ karıştırır, tazallümünde bölünür. Artık yapacak iş kalmadığı için Naum Paşa müsaade ister, odasına döner.
Necip Melhame paşa
Sık sık padişahın huzuruna giren takımdan olduğu için ve esasen ecnebilere ve sefirlere hayli ahbaplık ettiği için hünkâra arzeder ve: «Efendimin Babıâliden, şuradan, buradan İşi uzatmaya ne hâcetj ferman buyurunuz, kulunuz gideyim el-çlyi göreyim, arzuyu şahânelerf dahilinde İşi halledeyim» der-Blr nevi hulûskârlık eder. V© muvaffak da olur, sefiri artık susturur... Fakat! dikkatli padişah acaba Naum Paşa mahzun oldu mu? kendisttfe emniyetsizlik mi gösterdiğimizi vehmetti mi? diye muazzeb olnr_ Bil vehmin aksini Isbat etmek için olacak, Naum Paşaya Müressâ Meeidi nişanı zişanını verir ve teşekkürü için sarayına gittiği zaman da ona başkâtibi vâsıtaslle birçok İltifatta bulunur.
S. M S.
İstanbul B*l«(H»«vı S«hll Ttvjır«ıı
Bu akşam
Saat 20,30 da
DRAM KKMJ
TEBEŞİR DAİRESİ , Ç J /ÖR Yazan: Klabund & 1 $
Tûrkçesi: M. Basir ' ’
C O MED t KISMİ KAYSERİ GÜLLERİ Tûrkçesi: Hüseyin Suat ve Münir Nigâr Cumartesi ve carjznbo cunierı
(U Çocuk riyatrosu
Pazar günleri matine IS.31; a»
nıyordu.
— Nazlı, senin bu teslimiyetin... Bana körü körüne bu İtimadın... Sen, benim bu dünyada kalan tek kıymetli şeyimsin.
XX İnci asnn üttra modern şiirle beslenmiş ültra modern aşklarım. Ele «Sen! reviyorum.» kalıbına sokarak ilâna ihtiyaç olmasa gerektir «Sen benim bu dünyada kalan tek kıymetli şeyimsin.» demek de bir aşk İlânı sayılmaz mı?
Nazlı, kulaklarından kalbine akıveren kelimelerle yine eridJ, eridi; başını doktorun omuzuna bıraktı, kendinden geçti. O sırada motorun yeniden harekete geldiğini müphem şekilde işitti.
Bahçenin hududundan caddeye çıktılar.
Cadde bomboş... Siyah otomobil. kablettarlh bir canavar gibi homurtularla asfaltta se- , ğirtiyor. Kuşkulu sekak fenerleri, muntazam fasılalarla otomobilin içini taramakta...
Nazlı, uykusunun arasında aklından geçirdi: Ne yazık, ha-yailerinin hakikat oluşu böyle sarhoşluğuna rastladı da sevin-j
cini lâyıkiyle tadamıyor.
Otomobil, doktorun evinin önünde dnruncaya kadar saadetle uyuşmuş gibi hareketsiz kaldı.
Derken yine rüyasının renkli kısmı başladı: Onun kucağında otomobilden m dİ Yine onunla kaynaşucas.na o yakın temas; yine onun boynu, yine onun yanağı, yine unun hızlı solukları, onun çarpıntısı... Nazlı, ₺n mahrem, en tatlı hayalleri İçinde bile böyle bir yakınlaşmağa yer vermemiştir.
Sayıklar gibi fısıldadı:
— Doktorcuğum, bu gece hiç, hiç uyumyacağım... Uyku ile sizden aynimıyocağım
Osman Ömerli, avucundaki anahtarı onun eline tu tuş» urdu:
— Aç kapıyı!
Böylelikle. Nazlı, evlendiği bugün, İki ayrı evden İçeri, fri ayrı erkeğin irucağında girdi.
Karyolaya bırakılacağı zaman, yüksek bir yerden ol una bırakılıyormuş hissiyle kollarını doktorun boynuna daha kuv vetle sardı: feryat halindeki itirazı işitildi:
(Arsası vuri

[ GÜNÜN MEVZULARI j
Tekel işleri aydınlığa muhtaçtır
Bugünkü Vekil bunu temin edecektir
Ingiltere’de seçim
İşçi partisi bir beyanname hazırladı
Londra 18 (AP) — îngül* işçi partisi, 23 Şubatta yapılacak genel seçimlerde yine iktidara geldiği takdirde sosyalizm harekeline daha müsmir bir tarzda devam edeceğini bugün vaadetmlşür.
Parti. 6.000 kelime tutan bir beyannamesinde şu yeni hareketleri yapacağını ileri sürmektedir:
Muazzam bir deniz canavarı
Kızıldenizin Mısır sularında Süveyş yakınında büyük bir deniz canavarının karaya düştüğü. bunun balineye benzediği, fakat daha büyük olduğu haber verilmişti. Yukarıda 14 metre uzunluğundaki bu müthiş canavar görülüyor. Yüksekliği 2 metre olan canavarın fil dişi gibi İki dişi vardır.
»
neticeler Tekel idaresi İçin bir nevi termometre vazifesini görür: bu sayede tanz^n ve idaredeki zayıf noktalar anlaşılır ve gerekli ıslahat yapılır. Fakat iki membadan akan gelirler birbirine karışır ve toptan devlete intikal ettirilir İse. zayıf taraflar meçhul kalır ve ıslah yolları bulunamaz.
Rasyonel İşletmeciliğin esas şartlarından biri, hattâ hususi ve serbes ekonomide de. faaliyet sahalarının semerelerinin ayn ayn tesbitl ve bu sayede az randımanlı olan kısımların tâyini ile ıslah İmkânlarının araştırılmasıdır.
Büyük ve tntegratlon halindeki kombine işlerde, her sınai kısmın randımanı ayrıca tâyin edilmez ve safi kâr veya gelir bir hamur olarak tesblt ve ifade edilir İse. zayıf. ıslaha muhtaç noktaların teşhisi imkansız olur ve safi gelir ümidin altına düşer. Bol kâr «eren bir combine işin mutlaka İyi tan-
Blzde Teke! urun münakaşalardan. hele baa esaslı maddeler vc bunların başında tütün için bandrol ve İnhisar tezlerinin çarpışmasından sonra devletin ve milli ekonominin bünyesine yerleşti. Nazari olarak inhisarın taraftan ol-tmyanlar da bugün emrivakıl kabul etmek mecburiyetindedirler. Bandrol rejiminin en kvuvetli tarafı serbes rekabete vc bunun doguarcağı İşletme tekâmülüne imkân vermesidir.
Tekeli kabul ve tatbik eden devlet de. aynı işletme tekâmülünü. rasyonalizasyonu temin ve hattâ müstehliki hem fint. hem kalite bakımından tatmin etmek İnhisar rejiminde de mümkün olduğunu ispat etmek mecburiyetindedir.
En sathi bir iktisadi bilgisi olanlar bile anlamışlardır kİ Tekelin geliri münhasıran devletin karar ve tazyikinin mahsulü değildir. Bu sahada da. bütün iktisadi hayatta olduğu ,uuu«_
müstehlikindir, zim edilmiş olduğu. İddia edilmez. Olabilir ki bütün gelir İş manzumesinin, bir veya iki parçasının mahsulüdür ve buna mukabil kombinaya dahil bazı ış parçalan zarar vermektedir. Ancak her parçanın verdiği neticeleri ayırmak, bir tahlile tâbi tutmak gayesinde
gıbi, son söz
hele istihlâki mecburi, zaruri olmıyan maddelerde alıcıyı,
halkı gerek fiat, gerek kalite bakımından tatmin etmek,
müstehlikin dileklerine uymak mecburidir. Hattâ Tekel maddelerinin fiatleri bile, eskiden zannedildiği gibi, keyfi olarak «uuue ıauı muııo» ^ayesume tâyin edilmez, bilâkis bazı it- vuzuha kavuşmak mümkün o-lisadi kanunlara göre tesblt1’” h.. i-._
edilmek lâzım gelir.
Bu hakikate uymıyan vc keyfî olarak tâyin edilmek İstenen flatier müstehlikin mukavenıe- , sim ve İşletme kârı ti ve hazan istinkâfı yüzünden _ itibarile birbirinden dayanmaz, ümit edilen ‘ — - —
azalınca flati indirerek —____
lâkı arttırmak yoluna gidilir ‘ verdiği halde bı
lur. Hususî ekonomide bıı lüzumludur: Tekelde ise mutlak olarak zaruridir.
Tekelde İki gelir membaı. re' mahiyet . tamamen
ciro ayrıdır Tahlil ve tefrik yapıl-isllh-maz ise. belki bazaeı işletme - ; «kim "UW5‘ M»n»c JU KÖTÜI-
»t d«uk »lalın daha 'azla «e- çuntu uhl„ edllen uhl. lir. safi gelir temin elli» g=™ ' r,sml büyük bir yek»» Ley-lür. Demek ki inhisar mevzuun- kil eder ve bu da da umumi ticaret kaideleri- J hattâ Teke! idaresinin kendini ne tâbi bir cephe vardır.
Fakat bLzde Tekel devlete temin ettiği geliri yalnız satışa kİ
devleti de ve
lannı ayırmak esası kabul edilir İse tatbikatta nasıl bir yol takip edilmek lâzımgelir?
Sizce en kolay şekil, inhisar resmini bir nevi muamele vergisi addetmek ve bu vergide olduğu gibi, Tekel İdaresini bu verginin, hazine nam ve hesabına tahsildarı sayarak, tıpkı hususi sınai müesseselerde olduğu gibi, emaneten alınan vergiyi her ay hazîneye devrettirme kllr.
Bu tarzda hareket edildiği takdirde, Tekel sırf İnhisar resminden mütevellit gelirini netice hesaplarında, bilançosunda göstermek ve hakiki randımanını haksız ve kendin! aldatacak tarzda şişirmek tehlikesinden kurtulur. BUânçoyu yersiz ve yanlış olarak kabartan «inhisar resmi» unsuru bertaraf edilince, işletmelerin ve bilhassa sınai işletmelerin neticeleri açık olarak görülür ve idare bunları ticari bir zihniyet İle ıslah imkânını araştırır ve bulur.
Devlet cihazının ıslahı günün mevzuu olduğu bu zamanda, en lüzumlu ve yapılması en kolay bu İşle rasyonailzasyon hareke-, tine başlanmasını çok yerinde buluruz Bu, mevcut esasları, bünyeyi değiştirmeden yapılacak, şimdiki Tekelin mahiyet ve teşkilâtını bozmadan tahakkuk ettirilebilecek bir ıslahattır.
Bİz. hele devlet bünyesinde, fazla radikal, parçalayıcı değişikliklere taraftar değiliz. Me-, selft Tekeli sırf bir resim tah- i sili dairesi haline getirip İşlet- ‘ meleri başka bir Bakanlığa devretmek, bizim ruhumuza, milli dehâmıza uymıyan müfrit bir slstemclllktlr.
Tekel, kendi sınai Lşletmele-, rile, hem randımanı arttırmak İçin, hem de memleket fabrl-1 kalarına numune olmak İçin, en güzel bir realitedir. Mevcu-
Sıhhat ve diğer kalkındırma hizmetlerinde * akıllı gelişmeler» çimento, şeker, sn, soğuk hava depoları tesislerinin âmmeye mal edilmesi, sosyal sigortaların tamimi; herkese iş temini; dolar k aza tırnak için^ hil batsa Kuzey Amerikaya daha fazla ihracat: ucuz ve bol gıda; her aileye bir ev; yüksek İstihsal ve alçak fiyatlar: barışı teinin İçin realist çalışmalar.
Amerika’da grevler
Ismlr metettüplârı
Eğede birdenbire kış bastırdı
I
de aldatır.
Bu tehlikeyi önlemek ve bel-
—₺w.... ki kimsenin haberi olma- — o— — — —
arzettlği maddelerin maliyetle- dan. Tekel işletmelerinin »ra- du altüst etmeden rasyonelleş-rine ilâve ettiği inhisar resmi- rina çalışması gibi bir vaziyete' tirme mümkün İse. niçin belki ne istinat ettirmez. Elindeki düşmemek İçin İki gelir meni- âtisi meçhul bir Bakanlığa işletmelerin, fabrikaların iyi, baları arasında kati bir ayırma' devrederek, Tekelin fabrlkala-rasyonel olarak tanzimi mali- ! yapmak. Tekelin resim m ah i- rmı bir tereddi tehlikesine inayeti düşürür, satış flati ile bu yetindeki gelirini İşletme neti- f1l3e bırn kalım» maliyet arasındaki fark, resim çelerinden tefrik etmek gerek-1 hariç, büyür ve bu sayede sırf tir. ■ |"
sınai ve ticari mahiyette bir ( Bugün Tekelin. sırf kendi kâr tuhassül eder. | mevcudiyeti ve gayreti mallsu-.
Yani Tekel idaresinin biri lü olan gelir malûm değildir. . tahsil ettiği inhisar resmi. di-J Hattâ nazari olarak bu İdare- _ _ , . .
fceri sınai ve ticari mahiyette nln. resim hasılatı dışında,’ka milletlerin slstemcilik lfrat-Iki ayrı gelir memba; vardır, menfi netice verebileceği de Sırf inhisar resminden mü te- pek âlâ düşünülebilir. Her hal-velUt gelirde, istihlâkin teşviki de hakiki vaziyeti tam ticari faktörü ihmal edilirse, idarenin mahiyette bilançolar ile tespit bir rolü yoktur. Fakat ticari zarureti devletçe de. Tekelin ve sınai kâr için münhasıran,1 kendisince de, hele bu İdarenin idarenin İyi tanzim edilmiş ol-‘başında şimdiki enerjik ve 11-mas.! tabiidir mi düşünen ve çalışan kıymet-
Tekel idaresinin hakiki ran- 11 vekil ^ulundukça, derhal ka-dımam bilhassa ticari ve sınai bul edilir.
■af] kâr ile ölçülür ve ölçülmelidir Bu sahada ‘ *
1
rmı bir tereddi tehlikesine maruz bırakalım?
Gerek sınai, gerek İktLsadi ve mali müesseseler! nazari düşünceler, sistem temayülleri .değil, tarihi şart ve hâdiseler | doğurur. Tekeli bizde tarihimiz doğurmuştur. Binaenaleyh baş-
Pittsburg 18 (AP) — Dun, R viİTrion anar Crucible çelik şirketinin fiatie- U yUZOCn a^dÇ
rinde % 25 bir tenzilât yap- V© ITI6VVcİC
masından sonîa. Amerikanın B
alti devletinde 79.00Û işçi tara-ündan yapılmakta olan kömür i^nh- bolge-
grevlnln Uk tesirleri kendini sindc h^ar. lâtif bir sçnba-göBlermeyc başiamıştirJ3uques- mevsimi halinde, hattâ ba-ne elektrik şirketi de cuma ak- » günlerini yazdan kalma çok şamı faaliyetini tatil edeceğini ^wl ’e hafW serinlikte geçlrtr-bddlrmlştlr. f son üç gün zarfında kara
Vaşlngtonda Başkan Truman,1 bastırmış, zemheri butun Taft-Hartley projesini tatbik şiddetiyle hükmünü sürmeğe ile kömür işçileri grevine son başlamıştır. Bge bölgesinde gû-vermeyl tekrar reddetmiştir,'»I « bRhar günlerinin de-
Bu projeye göre. 400.000 Işçl/Mnlı oluşundan birçok meyva haftanın ancak üç günü çalış-. &^atl aldanmış, çoktan çiçek makta diğerleri Ue hiç çalış- »ÇmıŞ. hattâ meyvalar bile te-mamaktadır. i-^» —* ♦-«-«- v-m. ♦_
Ayin abalarından Brevster de Trumana caatla aynı kanunun diğer bir hükmünden İstifade ile İşi mahkemeye sevketmesinl taleb et-' mlşse de. Başkanın. (henüz Taft-Hartley kanununa müra-' caat zamanı gelmedi» dediği bildirilmektedir.
Truman bir çok defalar bu kanunun iş sahasının lehine olmadığım söylemiştir.
’ ‘ | şekkül etmiş*!. İsminle kışlık t-
Owçn talyan eriği cinsinden değil, müra-' yazın yetişen erikler nevtlerin-•— »..-'den bile birçoğu irileşmiş olarak görünmüştü. Hattâ bu erikleri, az kemale ermiş durumda olmalarına rağmen yiyenler, ötede beride bunu söylemeğe başlamışlardı.
Fakat iki gün süren şiddetli poyraz, onu t.ıklb eden kara yel, tamirde ilk defa olarak ısıyı sıfırın altında 2 veya 8 e İndirmiş. bu yüzoen bu* tuttuğu ve ağaçlardaki çiçeklerin, meyva-cıklann donduğu görülmüştür. Sebze bahçelerinde de durum, aynıdır. Bu yüzden bahçelerdeki sebzeler donduğundan, birkaç gündür piyasada kıştık sebzeler de «atılmaz olmuştur Bununla beraber havaların düzeleceği umulmaktadır
sil e ündeki tütün miktan bir milyon kilodan daha azdır. Bunların da satılmaması İçirt hiçbir sebep yoktur.
Amerikan kumpanyalarının rağbet ettikleri Kapa ve Amerikan Grad tütünler, tamamen satılmış olduğundan, bu kumpanyalar, piyasadan çekilmiştir. Ancak ellerinde bu nevidea tütün aiup da. kumpanyalara müracaat eden müstahsillerin, tütünleri muayene ettirilmekte, haklkAtcn Ameri kahin ra uygun istekte tütün bulunduğu anlaşılınca onlar da mubayaa edilmektedir.
Pamuk piyasasında bir haftadan beri durgunluk vardı Son günlerde satışlar hararet-lenmıştir. Kilosu 236 kuruştan alıcılar mevcuttur. İzmir de 100 tondan fazla yapağı birikmiştir. Yugoslaryaya ihracat yapılması mümkün görülmektedir. Önümüzdeki rekolte, Lyi görülüyor.

larına kapılmadan, kendi ruhumuza ve üslûbumuza uyarak ve dış çerçevesine dokunmadan, bu nıüesseseyl aydınlığa ve tekâmüle kavuşturmak mümkündür.
Çok kıymetli ve dinamik Tekel Bakanına bu nâçiz düşüncelerimizi arzetmeğl vazife bil-| dik Ve bunların İyi karşılana-Birbirinden tamamen farklı cağından eminiz elde edilen iki gelir memba inin randıman- CEVAT NİZAMİ
Par İste yeraltı şimendiferleri 1S-50 senesi kraliçe'-.! seçilmiştir. Yeraltı şimendiferi memurlarından olan matmazel Batili 23 yaşındadır. Mis matmazel şerefine bir kabul resmi tertip edilmiştir. _______
Endonezya ile doğrudan doğruya ticaret
Endonezyanın İstiklâline kavuşması üzerine piyasada da bu memleketle ticaret İçin doğrudan doğruya temas imkânları araştırılmaya başlanmıştır. Şimdiye kadar Hollanda-nm tavassutuyla yapılan bu ticaret iki taraf arasında vasıtasız yapılması, hem Türk tâ-clrieri, hem de buraya gelen ' Belediye, kömür satılan yerleri mektuplardan anlaşıldığına sıkı kontrol altına aldırmış ve göre EndonezyalIlar tarafından' muayyen fiat olan 15 kuruştan arzu edilmektedir. ' fazlaya kömür satanları cez»-
Plyasada aranan kalay, kah- landırmağa başlamıştır Kö-ve ye karabiber gibi mallar müreüler 15 kuruşu u bulmak-Endonezyada bol miktarda bu- ta. yirmi kuruş fiat İstemekte Innduğu İçin şimdi bu iki ta- İseler de Belediye Başkanlığı-raflı ticarete büyük bir ehemmiyet verilmektedir.
15 kuruşa kömür
Mevsimin bu suretle şiddetle hükmünü ifa etmesi karşısında
Mısırda son seçim; Bit seçim d aırcaiudc rey verenler
Missouri zırhlısı
Norfolk (Virginiel 17 t A.A.) — Missourl zırhlısı «un öğleden sonra el'an kuma saplanmış bulunuyordu. Kuvvetli 12 römorkör 45.000 tonluk gemiyi oturduğu yerden yûzdürmege muvaffak olamamışlardır. Med zamanı yeniden yüzdürme amcll-yesinc başlanacaktır. Mlssouri-de 71 subay. ı 400 deniz eri bulunmaktadır.
lngiltereden yapılacak ithalât için döviz tnglltereden yapılacak zaruri ithalât için nakAnlık tarafından Bölge Ticaret ve Ekonomi Müdrülüğü emrine 1Ö0 bin sterlin aynim ıştır.
Müdürlük bu dövhd İhtiyaç sahipleri arasında mütesavlyen taksim edeceğinden bu haber piyasada memnunluk uyandırmıştır.
nın İstihsal bölgelerinden yaptığı tetkikata göre. 15 kuruş fiat mâkuldur. Aynı zamanda fakir ve yoksul halka Belediye tarafından şehrin muhtelif semtlerindeki Belediye rrnntu-ka binalarında parasız kömür tevziine başlanmıştır. Belediyece mevsim esnasında her yıl bu suretle fakir halka parasız dağıtılan kömür miktarı 500 bin kilo ile bir mlyon kilo arasındadır.
İlk genel meclisi
İl Genel Meclisi çalışmalarına devam etmektedir, îzmlr Memleket hastanesi, yalnız Ege bölgesinin değil, diğer iller halkının da İhtiyaçlarını kandıracak duruma yükselmiştir Bu hastanenin başında bulunan başhekim Dr Osman Yunus vilâyetin yardımına bilgisini de katarak hastanede birçok yenilikler vücuda getirmiştir, şimdi de vilâyet bütçesinden kalorifer tesisatı için 114.000 lira, yeni bir mutfak tesisi İçin 34.000 lira, çamaşırhane için 21,000 lira olmak üzere topluca 235 000 liralık yardım saplan mistir, t -mir Memleket Hastanesi a Yardım Demeği adındaki demek de 10 ay gibi kısa bir çalışma devresinde hastaneye bir milyon liralık bir yardım, yani teberru sağlam iştir. Hastanenin asansör İhtiyacı ve yeni pevlyonlar inşası suretiyle tevsii de ayrıca mümkün görülmektedir.
Amerikada bir orman
Adana vapuru geldi
Tütün piyasası
Kış mevsiminin şiddetim-rağmen, Ege tütün piyasasında mubayaalara devam edilmektedir. Tekel İdaresiyle finanse e-
Denlzyollan İdaresinin Doğu dilmiş müesseseler ve tüccarlar güney Akdeniz hattında çalışan ' hâlâ piyasadan çekilmemiştir. Adana vapuru diin saat 10 da 60 17 günde Ege tiitün piyasasında yolcu ve 50 ton yükle limanı- satılan tütün miktan 44 5 mll-|lere rağmen mi2a dönmüştür, yon kiloyu bulmuştur. Müstah- mektedir.
yangını
Springs (koJoradoi 18 CA A.) — Olağanüstü şiddetli bir rüzgârın körüklediği bir yangın şehrin güneyindeki ormanları kasıp kavurmaktadır.
Ateş Carson askeri kampına sirayet ve bir kısım tesisleri tahrip etmiştir. 3 000 erden başka 7.500 gönüllünün ateşi bastırmağa çalıştıkları tahmin edilmekte, fakat bütün gavret-yangm ilerle-
rerrfonJarunır Hastnufıarm vrt«
Trugulent adındaki İngiliz denizaltisı. İsveç bandıralı Dlvlna vapurunun çarpması üserine batmıştır. Deniıaltıda 50 kişi vardı. Bunlardan beşi kurtulmuştur. Yukarıda batan denizaltı görülüyor.
Beyoğlu Akşam Kız
Çok kullanılan garnitürler
Ispanağın faydaları
Amerikada ıspanak suyundan kokteyl yapılıyor
Kâinatta mevcut renkler arasında göze en hoş görünen iki renk vardır: Mavi ile yeşil.
Bunların ikisi de tabiatta en fazla bulunan renklerdir. Deniz ve semanın mavisi İnsanı gayri ihtiyari sevindirir, neşelendirir, Yeşile gelince, bu rengi bahçelerde, çayırlarda, ormanlarda görmek bir ihtiyaçtır, herkese ferahlık verir.
Uzun Inşda görmekten mahrum kalman yeşil renk İlkbaharda ağaçlarda belirmeğe başlayınca İnsanlar hemen kırlara gitmek için bLr ihtiyaç duyarlar, Çünkü yeşil renk sağlığımıza çok hizmet eder. '
Nebatların hemen hepsine yeşil rengi veren şey klorofU maddesidir. Bu maddenin ta-blatte gördüğü iş pek büyüktür. Bütün cami mahlukların velinimeti bu maddedir. Klorofil olmasaydı dünyada canlı cisimlerin hiç biri yaşayamazdı.
Klorofil maddesi, kanımızdaki hemoglobin maddesine, kimya bakımından pek yakındır ve bu madde en ziyade İspanakta bulunmaktadır. Bunun İçindir ki halk arasında ıspanağın kansızlığa karşı deva olarak şöhreti büyüktür. Kansız olanlara ıspanak yedirirler.
Diğer taraftan ıspanakta sa-fonln maddesi mevcuttur, bu madde de pekliğe karşı bLr İlâçtır. Eski zaman hekimleri boğaz ve göğüs hastalıklarına karşı da ıspanağı tavsiye ederlerdi.
Bu kadar faydalı olan bu sebzede bulunan vitaminler piştikten sonra pek az kalır. Bu vl-tamnllerden İstifade etmek Is-tiyenler ıspanağı bol suyla bir kaç defa yıkadıktan sonra salata halinde bol limon ve zeytin yağı ile yemelidirler.
Amerikalılar ise ıspanağın bu vitaminlerini kaybetmemek için kokteyl halinde suyunu içmektedirler.
Zayıf ve kansız olanlara portakal ve ıspanak suyu en mükemmel kuvvet ilâcından daha faydalıdır, iki avuç yıkanmış ve ince doğranmış ıspanağı makineden çekerek sıkmalı. Elde edilen suya bir buçuk misil portakal suyu, arzu edilen miktar şeker İlâve etmeli ve içmen. Bu su günde İki de ta yemeklerde içilirse bilhassa çocuklara, çok faydalıdır.
: ’ ■
Sanat Okulu
2050 öğrenci okula nasıl sığıyor — Günde üç tedrisat Tarihî halılar yeniden dokunuyor
Faydalı bilgiler
1
MODA HABERLERİ
★ Ekose yünlüden elbise özerine kırmızı yahut yeşil kısa caket giyiliyor.
-A- Siyah fay ya nıuareden| etekle açık renk mailimden bluz giymek modadır.
A- Küçük şapkalar gayet yüksek tüyler ya egretlerie süsleniyor,
★ Uzun, kulaktan omuza kadar sarkan küpeler kullanılıyor.
★ Açık renk yünlü eteklerle koyu renk kadife ya saten bluzlar giyiliyor.
Soğuğa karşı dayanıklı olmanın usulü
Soğuğa karşı dayanıklı olmak İçLn şimal.memleketlerinde tatbik edilen iki basit usul:
Her gün elleri soğuk suya koyarak üç dört ..............
banyo yapmalı.
Sıcak odadan dışan çıktıkça ağzı kapayarak beş altı derin nefes alıp vermeli.
Bu tarzda hareket edilirse vücut soğuğa karşı oldukça manii olurmuş.
Kirlenmiş oyun kâğıtları nasıl temizlenir?
Kirlenmiş oyun kâğıtlarını temizleyip yeni gibi yapmak mümkündür.
Ilık sabunlu su hazırlamalı. Temiz bir pamuk parçasını sabunlu suya batırıp sıkmalı ve temizlenecek kâğıdın üzerinden hep yukarıdan aşağıya doğru geçirerek sLlmfcli. Kâğıt temiz olunca kuruması için bırakıp bir diğerini alıp silineli.
Kâğıtların hepsi temizlenip kuruduktan sonra bir pamuk parçasını talk pudrasına batırıp kâğıdın her tarafından geçirmeli.
Bu suretle temizlenen kâğıt hem temiz hem kayar olur, yalnız sabunlu suya batırılan pamuk sık sık değiştirilmeli ve sabunlu su küçük kaba alınarak o da sık sık dökülüp yenisi doldurulmalı.
■k Kürkten çanta yapılıyor.
-ğ Elmastan yapılan çiçek ya kuş şeklindeki broşlar çok be-i ğeniiiyor.
dakikalık bir
İd*
150 gram İç badem. 125 gram İnce toz şeker. 125 gram taze tereyag, 125 gram sayoyar bls-külsl (arzu edilirse poti bör biskülsl de kullanılabilir, fakat o zaman miktarını daha fazla almalı). Altı yedi çay kaşığı İstenilen likörden almak.
Bademleri kaynar su İçinde bir kaç dakika bıraktıktan sonra kabuklarını ayıklamalı. Ateşe konulan bir kap içerisinde penbeleşlnceye kadar kızartın alı. İki çorba kaşığı miktarını ayırdıktan sonra kalanını havanda dövmeli.
Tereyağı içine toz şekeri ve dövülmüş bademleri katmalı, likörü ilâve etmeli ve bir çeyrek saat bunları telle karıştırarak çırpmak.
Düz bir kalıp İçerisine bir kat hafifçe likörle ıslatılmış bis-kül, bir kat tereyğlı krem olmak üzere bütün bisküllerl kullanmalı. Sekiz on saat soğuk veya serin bir yerde bıraktıktan sonra kalıptan çıkarmalı, üzerine artan kremi ve evvelce ayrılmış olan bademleri (bıçakla ince İnce keserek) gatonıın üzerine serpmek. Serin yerde tutmalı. Ne kadar soğuk olursa gato o derece nefis olur.
j Müşküllere cevap j
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-NÛ)
Tefrika No. 38
— Ey, haydi bakalım, bay Swan! Bütün bu yaptıklarınızdan sonra yukan çıkmak ve CoUn'le karşılaşmak cesaretini gösterebilecek misiniz?
— Colln Campbell, benim maksadımı anlıyacaktır. buna eminim. Esasen o gayet iyi bir insandır.
Hizmetçiye döndü:
— Fakat biraz sarhoş olduğundan bahsetmiştiniz; öyle mİ efendim?
Hizmetçiye nazaran sarhoş olmanın mânası, ayakta dura-mıyacak vaziyette bulunmaktır. Gazeteci mânanın böyle olduğunu bilemiyordu. O sebeple rahat nefes aldı:
— Pekâlâ, yukarı çıkıyorum. — dedi. — Nihayet nasıl bir tehlikeye maruz kalabilirim. Zira efendim, beni koğalaya ko-ğalaya yolda taklbetlller. Vücu-
dumda yara açıp kanımı zehirlediler. Yepyeni elbisemi de delik deşik ettiler.
Alan, kendini tutamıyordu. Kahkahayı bastı.
Gücünerekten kuzini dedi kİ:
— Vay Alan, bunu gülecek vaziyet mİ sanıyorsunuz?
Fakat ,genç profesör gülmekte devam etti.
— Alan Campbell!
Genç adam, gözlerini sllerek-ten:
— Elimde değil — diye özür diledi. — Şunu keşfediyorum kİ. hesap edeceksiniz, kitap e-edecekslniz, eninde sonunda bana varmak mecburiyetinde kalacaksınız,
Daily Floodllght muhabiri sordu:
— Bu muhaverenizi neşredebilir miyim?
Kathryn haykırdı:
Saçlan düzgün tutan bir su
Bir limonun kabuğunu elma soyar gibi soyup dört bardak su ile kaynatmalı. Su üç bardak kadar kalınca ateşten İndirip soğutmalı, süzmell bir şişede saklamak.
Vaporizatöre konulan bu su biçim vermeden önce saçlara sıkılırsa flksatif vazifesini görür, saçlar gayet düzgün durur.
Şapka atölyesinde çalışanlar
Üç yüz, dört yüz, haydi medlniz beş yüz, değil bir sınıfın kaç şubesi Beş, altı, en çok on şube.
Bundan on altı yıl Haydarpaşa lisesi açıldığı man İstanbuldakl bütün resmi liselerin yatılı öğrencileri okulda toplanmıştı. O zan lar Haydarpaşa lisesinde doku-'zuncu sınıfların şube sayısı on ikiye yükseldiği zaman bunun
Pötibör tertibi bisküiler
Kızıltoprak S. N: Pötibör bls- _____________________________
külsl tertibine en yakın olan şu'bl/ rekor olduğu söylenmişti, blsküilerdlr; I _ — -
1 — 85 gram tereyağını bir kap İçinde beyazlatmalı, 30 gram I ince şeker ilâve ederek karıştırmak, sonra 150 gram İyi cins un katmalı, yumuşak bir hamur olması İçin dört çorba kaşığı süt, bir tutam tuz koyduktan sonra İyice karıştırmak.
Hamuru toplıyarak üstünü örtmeU ve bir saat serin bir yerde bırakmalı. Bir saat sonra hamurdan bir parça alarak merdane ile yarım santim kalınlığında açmalı. Dört köşe kalıpla yahut bıçakla dört köşe bisküiler keserek yağlanmış tepsiye dizmeli, hafif fırında pişirmell.
2 — Keklerin İçine konulan kuru üzümün dibine durulmamışı için üzümleri hamur içine atmazdan evvel bir avuç un ile uvalanırsa hamura gayet iyi karışır.
. oır resor oıttugu soyıennuçuu Beyoğlu Akşam Kız Sanat okuluna devam eden talebele-rln sayıslle sınıfların şube adedinin bugün Türkiyede rekor teşkil ettiğine şüphe yoktur. Evet, bu okuldan daha kalafca-lık diğer bir okul ve bu okuldaki şube sayısından fazla şubeli diğer bir mektep gösterilemez.
İstanbul un ve tâ Adalı hattâ Yalovadan gelen öğrenci bulunan Beyoğlu Akşam Kız
■Sanat okulunda hâlen 2050 ta-1 gelip sabaha kadar bekleyen
Portakal, mandalina kabukları
Yenilen portakal, mandalina ve Limon kabuklarını gölgede kurutmak. Havanda İyice dövmeli. Ayni miktar meşe kömürü ile tebeşiri de havanda dövmeli. çok ince elekten hepsini elemeli, arzu edilirse dövülmüş bir kaç karanfil tozu İlâve etmeli. Bir kavanoza koyup kullanmalı. Gayet İyi bir diş tozu tertibidir.
1
— Asla, asla!
— Başınıza böyle bir âklbet gelecek, sevgili kuzinim, başka çıkar yolunuz yok. Dostumuz Sıvan'in makalesini okumak fırsatım henüz bulamadım ama şimdiden kestiriyorum kİ, bunu okur okumaz evlenmek mecburiyetinde kalacağız.
Swan, teminat verdi:
— Yemin ederim kl sizin bazı evlere gittlğllze dair hiç bir şey çıtlatmadım.
Genç kız kesti:
— Nasıl? Hangi evlere?
Gazeteci, süratle cevap verdi:
— Bu mevzuua sizin önünüzde dokunmamalıyım, madma-zel! Ağzımdan kaçtığı için özür dilerim. Belki de doğru değildir, Onun İçin unutunuz ves-selâm! Size olduğu kadar karilere de ufak bir oyun oynamak istedim de...
Hizmetçi eşikte sabır szlanı-yordu:
— Gelecek misiniz? — diye sordu,
8wan, boyunbağım düzelttikten sonra cevap verdi:
— Evet, yukan çıkıyoruz. Dünyanın en iyi adamlarından
biri olan Colln Campbell'ln, vaziyetimi anlayacağından eminim,
Kathryn. ters ters baktı:
— İnşallah! Haydi bakalım, İnşallah! Odasında viski var diyorsunuz değil mi KLrstie?
Bu suale cevap bile zaiddl: Üç kişi, hizmetçinin peşi sıra merdivenden çktılar. Şatonun kapıları o kadar kalındı kl, dışarıya hiç gürültü sızmıyordu. Halbuki sofaya vardıkları zaman, bazı sesler duydular.
Bu bir şarkıydı:
Bir kız sevdim güzel kız Güüzel kız, güüzel kız...
Hizmetçi kapıyı açtığı zaman şarkı durdu. Kocaman odada meşeden yapılma mobilyeler vardı.
Bu karyolada lztirap İçindeki bir İnsanın yatması icabeder-ken hakikaten lztirap çeken Colln, her yerinin bağlı olmasına rağmen hiç de oralı değildi. Bacaklarından birine bir demir kitlesi asmışlcı. Sırtı yas tık ehramına dayatılmıştı. Ancak kafası kımıldanıyordu. Tuvaletini pek İtinalı şekilde yap-
mış olmalarına rağmen hayli yabani bir suratı vardı. Oda 1-lâç kokuyor.
Uğradığı kazayı herkese ilân etmek istercesine bütün lâmbaları yaktırtmıştı. Gözleri pırıldıyordu. Geniş pijaması da pek komik. Baş ucundaki masanın üstü de darmadağınık. Yatak, üzerine karartma perdesi olan pencerenin yanma konulmuştu.
— Giriniz! — olye haykırdı. Giriniz baylar ve giriniz bayanlar! İhtiyar bir baykuşun meclisine dahil olunuz. İhtiyar baykuşun da haline bakın. Yallah Kirstle! Üç bardakla dolu bir sürahi getir. Haydi bakalım İskemlelerinizi yaklaştırın da yüzünüzü göreyim. Zira, şu anda uğraşacak başka bir meşgale yok.
Bütün dikkati, takriben boşalmış olan sürahi ile temizlemekte ve yanlamakta bulunduğa bir tüfekteydi.
XVI
— Benim güzel kediciğim! Sevimli yüzünü görmek ne hoş. ne hoş!
Böylo söyliyerekten, Oolin, tüfeğini kaldırdı; dürbünle ba-
kar gibi tüfeğin İçinden kıza baktı ve devam etti:
____ Şu saate kadar ne yaptınız? Haydi bakalım, bana bir hedef teklif ediniz, bakalım iyi nişan alabLlecek miyim?
Gazeteci korkarak baktı. Daha fazla İzahat beklemeksizin geri döndü ve bütün süratiyle kapıya doğru koşmağa başladı.
Fakat Kathryn. kapıyı kilit-lemiştl. Anahtarı sımsıkı avucunda tutuyor; ricat yolunu kesmiş bulunuyordu.
Neşe İçinde haykırdı:
— Yaşa be. Colln amca! İşte sana hedef!
— Sen ne yaman sevimli bir küçük kedisin! E, sen nasılsın bakalım arslanım Alan? Sen de söyle Swan. ne yapıyorsun? Benim keyfimi sorarsanız nafile... Mumya gibi beni sardılar, sarmaladılar. Ayağımı bile kımıldatamıyorum. Allah belâlarını versin, bari bir tekerlekli koltuk butsalar, getirseler...
Ağrılarına İlâç arar gibi bir an düşündü.
Sonra tüfeği yanına koydu ve devam etti:
— Kendimi bahtiyar hissediyorum. Belki de Olmamam lâ-
zımdı ama bahtiyarım. Başıma gelenleri biliyorsunuz değil mİ? Angus'un uğradığı akıbet: Karbonik kar! Demek kl cinayet! Ama ne de olsa yazık şu koca Forbes’e... Zavallı! Ondan nefret etmiyorum desem ne dersiniz? A, durun be! Nerede şu Fell? Sizinle beraber niçin gelmedi? Ne ettiniz Fell'l?
Kathyn. kati bLr ifade ile:
— Hava müdafaası bürosundaydı, Colln amca! Dinleyin be ni. size soyllyecek bir şeyimiz var. Bu namussuz gazeteci verdiği sözü bozarak...
— Kuzum çocuklar niye gitti bu Fell hava müdafaası bürosuna? Bu yaşta, yüz kilo ağırlıkta... Paraşütçülük bile yapamaz be! Saçma vallahi... Yalnız gülünç değil, hattâ tehlikeli bir İş...
— Colln amca, ben! bir dakika dinlemenizi rica ederim!
— Tabiî, sevgili evlâdım, elbette... Hava müdafaası meselesi mİ? Bence diınyamn en saçma şeyi budur.
— Bu gazeteci...
(Arkası var)
19 Ocak 1950
HER AKŞAM BİR HİKÂYE

Rober Andrlye, bardan yor-j Rober:
gıın ve bitap çıkarak otomobi- — Magda, talihiniz varmış ki linin İçinde bir kart gördü, karşınıza ben çıktını Şimdi Merakla eline alarak tetkik kaderin bana tahmil ettiği va-elU. Bu, iri siyah gözlü mahzun çehreli genç ve güzel bir

kadının resmi İdi- Fotoğrafın arkasına -au cümle yazıhffiştı: •3271 numaraya teiefone edl-nia»
Rober hayretle içinde:
— Bu fotoğraf nereden geldi? Şimdi anlıyoıtım. Muhakkak arkadaşım C tinin oyunudur. Fakat ben fnka basmam diye düşündü, tekrar bara giderek telefonla 1271 numarayı arayıp buldu- Karşısına çıkan adanı a:
— Bir fotoğraf meselesi içjn görüşmek istiyorum dedi. Uykucundan uyandırılma bir adanı, mahmur sesi ile cevap verdi:
— Rica ederim bir dakika bekleyiniz.
Az sonra telefonda ince ve lallı bir kadın sesi:
— Bu akşanı Hanimcnt barının kapıa önündeki siyah Bu-ick otomobilinin sahibi si* misiniz diye sordu.
— Demek otomobilimin içinde fotoğraf in bulunması bir tesadüf eseri değil.
— Talim inini?. çok doğru. Fotoğrafı ben c-tonlobılin izi o içine at tun. Fakat arabanızı kapının önünde bekliycn otomobiller arasından tesadüfen seçtim.
— Matmazel temin ederim ki. sözlerinizden bir şey enlı-yamıyorum. Maksadın» nedir?
— Fotoğrafın sahibesini görmek istiyor musunuz mösyö?
Rober, bu beklenmedik sualden bir an şaşaladı:
— Cim'e söyleyiniz. Ben böyle oyunlara gelmem dedikten ■onra ahizeyi kapadı.
Rober, ertesi sabah uyandığı sunan telefonla arkadaşım buldu:
— Gördün ya Cim? Bana oynamak İstediğin oyun fos çılctı
Hâlâ sarhoşluğu üzerinde bulunan Cim, boğuk bir sesle:
— Ne demek istediğini anlı-yamıyorum Rober! Yoksa senin de sarhoşluğun hâlâ geçmedi mi? Kendine gel dostum. Ben sana mnziplik etmeği aklımdan bile geçirmedim.
Rober telefonu kapadı. Masanın üzerine atmış olduğu fotoğrafı eline alarak bir daha tetkik etti. Sonra telefonu açarak 1271 numarayı aradı. Karşısına çıkan tatlı seril kadına:
— Matmazel sizinle görüşebilir miyim? diye sordu.
— Tabii görüşebilirsiniz. Fakat bakalım siz beni beğenecek miriniz? Kerede buluşacağa?
— Öğle vakti MajesUk lokantasında.
Muayyen saatte buluştular. Kadın uzun boylu v« mütenn-rtp vucutiu idi. İsviçreli İdi. İsmi de Magda Vizer İdi. Rober, sevimli nezaketi ue genç kadını macerasını kendisine anal t mağa kandırdı:
— Gecen sene erginlik yaşına bastığım zaman ebeveynim -den bana miras kalan paraları alarak Dünya seyahtinc çıktım. Singapurda paralarım bitli. Kendime İş aradım. Adamın biri beni yanına kâtibe alarak şimdi bulnnudğum Pc-nang şehrine getirdi. Beni kendisine metres yapmak istedi. Pür hiddet onu terkede-rek kaçtım. Dün akşam caddelerde iki gündenberl aç, blllâç dolaşıyorum. Benim irin İlci şık kalmıştı: Ya kendimi denize atarak intihar etmek yahut «fa vücudumu sat maki j. Hayatıma kıymağa cesaret edemediğimden ikinci şıkta tercih ettim ve arkasına adresimi yazdığım fotoğrafımı boş otomobillerden birinin içine attan. Kur’a size çıktı.
■Meyi sonuna kadar yapmak isterim. Rica ederim şu paralan kabul ediniz. Sanmayınız ki size çirkin bir teklifte bulu-
ı i jfc
AKSAM
Sahlfe 7
Mahkeme Koridorlarında
Herif sululuğa başlayınca rakı beynime vurdu!
nacağım, dedi-
_ Kendimi uçurumdan kurtulmuş addediyorum. Siz başka erkeklerden çok farklısınız. Muavenetinizi bugün ilk defa müracaat edeceğim dayımdan bana para geldiği zaman iade etmek şartlle kabul edebilirim. Dayımın parayı göndermesi için sizin adresinizi vereceğim.
O gün öğleden sonra Cim, sabahki garip telefon muhaveresi için izahat istemek İçin tRoberi yazıhanesinde ziyaret cUi. Rober, garip macerasını arkadaşına anlattı. Cim, sonuna kadar dinledikten sonra Rober’e sordu:
— Bu Magda Viacrin Şanghay şehrinde oturmuş olup olmadığını biliyor musun?
— Hayır... Fakat bunu »için soruyorsun?
— çünkü gazetelerden birinde bu kadının fotoğraf hllesüe saf erkekleri dolandrrdrğnu okudum da...
Rober. .şaşkın şaşkın arkadaşına baktı. Cim sözüne devamla:
— Seni İnkisara uğrattığımdan affını ri ilerim dos-
tum! Fakat meseleyi ciddiyetle ele aldığım görünce gözlerini açmak vazifemdl. Bu. maceraperest bir kadın olacak.
Rober. yaran sut sonra Magdayı kendisine randevu vermiş olduğu parkta buldu:
— Magda dedi, bir arkadaşım, senin Şanghay'daki ikametinden bana bahsetti.
— Bu adam kim? Ben Şang-haydan iki ay ewel geçtim. Fakat hiç bir erkekle tanışmadım.
— Tabii fotoğraf hDesile avladığınız erkekler müstesna! Magdanın yüzü balmumu gibi sarardı, güderini yere indirdi ve kesik bir sesle:
— Bunu size söylemeliydim. Fakat cesaret edemedim mösyö* Şanghay gazetelerinden birinde bir Rus kadınının tatbik ettiği bu usulü okumuştam. Kadnun kurnazlığı hoşuma gitmişti. Dün akşam ar kalınca bu metodu hatırladım ve ben de tatbik ettim
Rober, sert bir 1 izanla sözünü kesti :
— Yalanların yeter. Şanghny-rintz çektiğiniz ıstıraplar ve dayınız hakkında diğer butun söyledikleriniz hep masaldır. Fotoğrafınızı geri alınır. Belki başka bir erkeği kafese koymak İçin işinize yarar dedi ve fotoğrafını genç kum yüzüne fırlattı.
Magda. harap ve perişan sende! i yere k kalkıp gitti. Rober ertesi sabah yazıhanesine gittiği zaman Magda'nm dayı-smdan gelen şu telgrafı buldu: «Yeğenimin İsviçreyc dönmesi İçin delaletinizi rica ederim. Hindiçlni bankası, avdet masraflarını size öolyecektir. İmza: Henrj Vizer.
Rober, pür hiddet derhal yazıhanesinden dışarı fırladı. Demek Magda. kendisine yalan söylememişti. Şanghaydaki dolandırıcı kadınla hiç bir alâkası yokta.
Bir kaç dakika sonra otomobili. Magdanın oturudğu fakirane otelin kapısında durdu. Kendisini karşılayan otelciye heyecanla:
— Matmazel Magda, yakan-da mı? diye sordu.
Otelci bu suale, demli bir sesle:
- Matmazel Magda mı? Zavallı kız. dün gece kol damarlarını keserek intihar etti. cevabını verdi.
çorap konçtan yırtılmış, mantosunun etekleri çamurlara bulanmış, kesik saçları darmadağınık. Otuz yaşlarında. sarışın, değirmi yüzlü, güzelce bir Havva kın. Sol kulak memesi hizasından çenesinin altına doğru uzanan incecik yara izi, yükünün "i’ızc İliğini hiç bozmamı?. Koridorda zabıta memurunun yanında oturuyordu. Biz vnklaşırken çantasından çıkardığı sigarayı yaktı, bacak bacak üstüne atıp dumanlan savurmağa başladı.
Bizim kasketli delikanlı sokulup muhabbete koyuldu:
— Hayrola, hanım abla. Mahkemeye mi geldin?
Dipleri sigara zifirinden küf tutmuş dişlerini arıtarak erkekleşmiş bir sesle homurdandı:
— Gönül eğlemeğe gelmedim ya. Mahkemeleri bekliyorum tabiî.
— Ne işin var mahkemede? Davacı mısın?
Çatık kaşla azarladı:
— Benimle alay mı geçiyorsun, oğlum'.'
— Yok be ablamğım. Alay edecek ne var ki?
— Ne bileyim ben? Davacı mısın, diye soruyorsun bana.
Sigarasından derin bir ne fes daha çektikten sonra hiddetle baktı:
— Sen bunları niçin soruyorsun bana? Hâkim misin, komiser misin?
— Hiçbir şev değilim, hanım abla. Merak ettim de onun için soruyorum.
— Enayiye bak hele. Merak edecek başka bir şey bulamadın mı? Senin işm gücün yok galiba.
— Şimdilik bir işimiz yok. burada vakit geçiriyoruz.
— Gönül eğlendirmek istiyorsan sinemaya git.
— Onu h«>n /k» biliyorum amma sinemaya bedava sokmuyorlar ki.
— Sokmazlar tabiî. Parasız enayilerin sinemada ne işi var? Paran yoksa burada ne duruyorsun? Çalışıp da para kazanmana.
— Sırası gelince onu da yaparız, ablacığun. Benim işim için kendini üzme.
— Vay aptal vay! Beni de kendin gibi enayi mi zannettin? Şenin işin için ne diye üzülecekmişim? Ben şimdi kendi isimi düşünüyorum.
— "Ben de onu merak ediyorum ya. Senin ne işin var mahkemede?
— Ne bileyim ben? Polis efendi Hİ|p getirdi Muhakememiz olacakmış burada.
— Neden muhakeme olacaksın? Suçun ne imiş?
Mangal altından çıkmış sümsük kedi gibi kollan m inattı, vücudunu kamburlaştırdı, ağanı bir karış açarak uzun uzun esnedikten sonra yumruklar) yle gözlerini ovuşturdu:
— Suçtan m uç tan haberim yok benim. Başım ağrıyor, midem de fıkır fıkır kaynıyor. Bir şişe soğuk- gazoz olsa da içsem.
— Hasta insan soğuk gazoz içer mİ?
— Kim demiş hasta oldu ğtımu? Midem bozulmuş da onun için ağrıyor başım. Uykusuzluk da var tabiî.
— Dün gece uyumadın mı?
— Karakolda rahat uyunur mu? Gece yansından sonra götürmüşler, sabahleyin gözümü açtım ki oradayım.
— Kabahatin ne idi de karakola götürdüler?
— Bilmiyonı m diyorum, anlamıyor musun? Herife tokadı attığımı şöyle böyle hatırlıyorum, ondan sonra olanların farkında değilim. Üstüm başım da ıslanmış amma sulan kimin döktüğünü bilmiyorum.
— Vayyy... Adam dövdün demek?
— Ne zannettin ya? Hastaneye yatırmışlar serseriyi.
— Bir tokatta herifi hastaneye gönderdin öyle mi?
— Tokat dediğin nedir ki? Şişeyi kafasına sallayınca kanlara boyandı herif.
— Neden kavga ettiniz?
— Ettiği sululukları görse vdın sen de kırardın kafasını. Gazinoda beni masasına davet etti. Kim olduğunu tanımadığım için adam zannettim de yanma oturdum. Evvelâ bira ısmarladı, sonra da rakıya çevirdi. Birer şişe içlikten sonıa sululuğa başladı. Kolumu tutup çekiyor-, «İlle buradan çıkalım da başka bir yere gidip oturalım» diyor. Ben kabul etmedim: * Buradan çıkmam« dedim. Bir şişe rakı daha getirtti. zorla ondan da iki kadeh içirdi bana. İçtikçe sulanıyor herif. Yanından kalkıp savuşmak istedim; «Ben sana bu kadar masraf’ettim. Nereye gidiyorsun?» diye bırakmadı. Garsona hesabı gördükten sonra da; «Haydi bakalım, bu gece benden ayrılamazsın. Beraber gidip gezeceğiz* diyerek kolumdan tutup beni zorla götürmeğe kalktı. O zaman rakı beynime vurdu; «Öyle gezilmez , böyle gezilir » dememle beraber suratına tokadı çaktım. Küfretti, o da bana vurmak istedi. Bu sefer de şişeyi savuruverdim kalasına. Anıma velâ-kin, bunlarm hiçbirinden haberim yak benîm. Sarhoşluk arasında ne yaptığımı bilmiyorum ki. Acaba ceza keserler mî bana?
— Orasını hâkim bey bilir.
Mahkeme açıldı, gene sümsük kedi gibi esniyerek kalktı.
Ce. Re.
Serbes sütun
'Ba »tarafı 4 üncü sahıfedc) bir masal dünyası itinde hareket ediyorlar. Kâh lirik, kâh dramatik ve baran da gülünç rahnelerle seyircilere ibret oluyorlar.
Yakanda bahsettiğim pk bu piyes bir iki ufak şarkısı, ötesine berisine serpilmiş nuuuum parçalan ile klâsik bir Çin piyesi karakterini muhafaza ediyor. Biz de bunu güz önünde tutarak, eseri sembolik dekorlarla - çünkü Çin tiyatrosunda dekorlar da semboliktir - kostümler de şahısların rütbe ve karakterlerine poıe renklerin mânalarını mümkün mertebe belirtmeğe ve eserin masal havası İçinde temsiline çalıştık. Muvaffak olduksa ne Mâ... Fakat hiç bir zaman gülünecek bir eser ortaya koyduğumuzu düşünmedik vr düşünemezdik de...
B. Kfffiâ Gt'KMKN
Çeviren: L HİLALİ
Basın • Yayın ve Trizm Genel Müdürlüğünden
1 — İstanbul Radyoru için 25 takım perde kapalı zarf usnljylc satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 5553,07 lira ve muvakkat teminatı 416,86 liradır.
2 — Eksiltme 25 ocak 1950 tarihine tesadüf ecen çarşamba günü saat 15 de yapılacakla".
4 — Daha fazla İzahat ve parasız şartname almak İsteyenlerin Ankarada 4*aııJtın caddesinde Nureddin Baki Er soy apartımanında Genel Müdürlüğümüz İdare İşler Müdürlüğüne ve ayrıca numunesini de görmek ktcyenlerin fctanbuld* Radyo müdürlüsüne müracaatları ve taliplerin muayyen gün ve saatten bir saat evveline kadar Ticaret Odası belgesini de koyacakları kapalı zarflarını Nurettin Baki Ersoy apartı-manındaki genel müdürlüğümüz satınalma komisyonu başkanlığına vermeleri ilân olunur. (181 >
Kapalı zarf nsulile menkul mal satışı
Muhammen bedeli Teminatı Lira lara
474255 35* Tophane Kekek Sanat Enstitüsünde bulunan
7 kalcın muhtelif cins inşaat malzemesi (553—869)
3000.00 225 Yüksek Denizcilik Okulunda buluntun Bover
marka müstamel sinema projeksiyon makinesi. (553—860)
Yukarıda yazılı menkul mallar 6/2■■950 pazartesi günü saat 1540 da Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda kapalı 'zarf usulde ayp ayn satılacaktır.
İsteklilerin teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarını havi 2490 sayılı kanunun tarlfalı dairesinde hazırlanmış tek- ı lif mektuplarını sataş günü saat 14,30 a kadar Konıslyon Başkanlığına vermeleri. Fazla bügl için ile sucu geçen Müdürlüğe başvurmaları. (698 >
Öğrenciler arasında (Baştarafı 6 ncı sahilede) Urnızda henüz bir gelişme yaratamadıkları halde Kız Sanat okulları bayanlarımızın zevklerinde, dolayısile aile hayatımızda tesirlerini göstermeğe başlamıştır.
Okulu ziyaret
Beyoğlu Akşam Kız Sanat okulunun dalın kapısından İçeri adımımızı atınca iyi çalışan. İntizamlı bir okula girdiğinizi anlıyorsunuz. Çatısının altında iki hinden fazla bayanı toplayan bir yere girince kulağınıza en ufak bir gürültünün dahi gelmemesi sizi hayrete düşürecektir. Sonra okulun temizliği ve büyük bir zevkle tanzim e-dJimta olması hayretinizi arttıran diğer sebeplerdir. Dış kapıdan temizliği ve büyük bir zevkle tanzim edilmiş olması parlayacak derecede tertemiz oluşu, bu en çamurlu günlerde bile yol keçelerinde tek ayak izinin bulunmayışı İnsanı şaşırtmaz mı? Sonra salonun ve merdivenlerin yer yer saksılarla re muhtelit giyecek eşyasının teşhir edildiği camekân-larla süslenişindeki incelik ve itina ziyaretçilere ferahlık veriyor. ökui müdiresi bayan Susan Suataç’un Odasına giriyorsunuz. Burası daha başka bir güzellikle insana âdeta gülümsüyor. İçtiğim kahvenin lezzetini, fincanın tepişinin ve tepsi örtüsünün zarafeüni unutamı-yacağım. Son derere ııazık olmasına rağmen müdire hanımın karşısında talebelik senelerimi haturladığnnı sakhya-mam. Bu hanımlar ordusunun sessiz sedasız sevk ve idaresinde ve okulun çiçek gibi temiz ve saat kadar intizamlı olmasında onun hissesinin büyük-lüğünü insan bir bakışta anlıyor
Bütün bunlara rağmen bu okulda ekseri resmi binaların •ofaık ciddiyetinden ve zevksiz tamiminden eser yok. insan burada âdeta evinin samimî havasını ve eşyanın aşinalığını hissediyor. Buras’ sanki büyükçe bir evdir ve yuvasına bağlı bir kadın tarafından süslenin iştir. Duvarlara asılmış tablolardan dikiş makinelerinin örtülerine kadar tam bir ev kadınlığı havası var. Zaten bu okulların gayesi de bu değil mi? Sınıf okullarında yetişen hatumlarumzın yuvalarım dalın şirin ve sıcak hale getirmelerini. dikişlerini terzilere avuç dolusu para vermeden bizzat dik melerini, pişirdiklerini zevkle yedirmelerini ve biltûn bu işlerde ekonomiye riayet ederek az şeyle çok ve iyi İş görmelerini istemiyor muyuz?
Halıcılık çalışmaları
Bu okulda lisan, dikiş. Çiçek, erkek çamaşırı. moda, yemek ve ev adnresi resim, çocuk bakınıl, halıcılık vesaire olmak üzere 16 ihtisas şubesi var. Bu çeşitli branşlar bakımından da burası diğer sanat okullarının başında geliyor.
Beyoğlu Akşam Ka Sanal okulunda en dikkate şayan faaliyet bu sene başlanan ha haliktır, Burada tezgâhlar kurulmuş, kızlarımız ve 1,ananlarımız hani Jıanl halı dokuyorlar. Amma ne çeşit haltlar1 Bulunduğu müzenin şerefi olacak değerdeki en eski ve nadide halılar örnek tutularak.
İki ay kadar evvel tekrar açılan Türk - tşJânı eserleri müzesinden örnekleri alınan 16 ocı ve 17 inci asırlara ait en nadide üşak ve Gördes halılarından. Okulun halıcılık öğretmeni İbrahim Ostrova bu eski ve nadide hah ve seccadelerin en ince teferruatına kadar ve orijinal renklerlie desenlerini kâğıt üzerine tesblt etmiş. Bu desenler, milimetre taksim atına ayrılarak her milimetre murabbaına İsabet eden renk ve çizgiler kurulan tezgâhlarda dokunan halılara tatbik edilmektedir. Okulda örneği 16 ncı asırda yapılmış bir üşak halısından alman bir seccade dokunmaktadır ki bıın q gören insan bir seccadeyi değil sanki hakiki vc canlı renklerlie bir çiçek bahçesini seyredlyormuş hissine kapılıyor. Bu okulda çok rağbet gören halıcılığın tasa »amanda münevver haıura-iarını izin da merakla sarılacağı hem kârlı hem de zevkli bir iş olacağı tahmin ediliyor. Aynı zamanda eski halı ve kilimlerden alınan motifler, çantalara, blüzlere, eşarplara, hatifi toprak vazolara, işlenmekte yeni ve zengin, bir kaynak elde edilmiştir.
Okulun diğer İhtisas kısımları ve yemek şubesi de halıcı- i İlk İşi kadar yeniliklerle dolu.
SaGeddin GÖKÇEPİNAK
Amerikada, bir soygun
Haydutlar 1,5 milyon dolar götürdüler
Boston 18 (AA) — 1,500,000 dolarlık soygun hakkında şu tafsilât verilmektedir:
Yüzleri maskeli haydutlar, dün gece Brlnks şirke tinin garaj kısmından, yangın merdiveninden İstifade ederek büyük kasanın bulunduğu ilâve kısma çıkmışlardır. Bu sırada kasa dairesinde yatmakta olan iki kasadar ve üç müvezzl uyanmışlarsa da haydutlar kasayı hemen odadan tecrld eden demir ızgaraların arkasına geçerek memurlara yere yatmalarını söylemişler ve sonra da hepsini yanlarındaki iplerle bağlıyarak ağızlarını da tıkamışlardır. Bundan sonra masaların üstünde bulunan çekleri ve kasadaki paralan alarak torbalara doldurmuşlardır. Haydutların kaçışını hiç kimse görmemiştir. Bu sırada bütün detektifler. Statler oteli soygunu 11e meşgul bulunuyorlardı.
Haydutların maskeli olmalarından vc ellerindeki tabanca ve çantalarla, ayaklarındaki kauçuk ayakkabılardan, bu soygunun inceden İnceye hazırlandığı tahmin edilmektedir.
Lüks hayat (Baş tarafı î üncü sahifede) — Buradaki sarhoş rolünü severek oynuyorum; dedi.
Muammer Karaca Opertinin sevimli sanatkârlarından ve (Sizin Sokak» ın komiser Şabanı olan Muzaffer Hepgüicr bu filimde Menıiş rolünde. Deki ki:
— Bundan 15 - 17 sene önce Ertuğrul Mu.'ısin birkaç müzikli komedi filmi çevirdi «Cici Berber». «Karım bent aldatırsa» gibi. Sonra araya bir boşluk pirdi Önüne gelen «Halk beğeniyor. Anadolu tutuyor» diye kötü kötü melodram filimlerI çevirdi. Öyle kİ, bunlar, Arap /ilimleriyle göz yaşı yarışına giriştiler. Bu İtibarla tekrar bir müzikli komedi filmiyle ortaya çıkış cidden memnunluk verici bir hareket oluyor.
Bu surette hem halk, hem de sanatsevenler, İçinde cenaze ve göbek havas: bulunmıyan bir filim seyredebilecekler
şahap BAIZİOCLU
Çete
Bu yerli filim dün davetlilere gösterildi
Duru filim mûessesesi tarafından çevrilen «Çete» filmi dün sabah Sümer sinemasında davetlilere gösterildi. Pilim Refik Halil Karay'ın bu adlı eserinden alınmıştır. Mevzuu İstiklâl Harbi espasında Adana havalisinde ve Hateyda çetelerin faaliyeti. Fransız işgal kuvvetleriyle çarpışmasıdır. Bu arada bir aşk macerası da vardır: Bir Fransız yüzbaşısının nişanlısı olan bir Rus prensesi Kıran Bey çetesinin eline düşüyor. Çok iyi muamele görüyor. O kadar kİ genç kız Sorbonne'-dan mezun olan çetenin reisini seviyor. Çeteden ayrılmıyor, birlikte harbe giriyor, ağır yaralanıyor. ölmezden evvel mus-iuman olmak ve Kıran Beyle evlenmek İstiyor. Bu arzusu yerine getiriliyor. Fakat genç kız kurtuluyor, kocaslyle saadete kavuşuyor- Aynı zamanda Adana vc Kilikya da anavatana İltihak ediyor.
Fiilin çok canlı, çok hareketlidir. İçinde güzel salı neler çoktur. Teknik kusurları, mevzuun çok kuvvetli olması kapatıyor. Filim, iki saat, hiç sıkılmadan gittikçe artan bir alâka ile seyrediliyor.
Filmi çeviren artistlerin çoğu genç istidatlardır. Bunların gelecek filmlerde daha ziyade muvaffak olacaklarına şüphe yoktur.
Faaliyete yeni başlıyan Duru fiilim müesseseslnl yeni eserinden dolayı tebrik ederiz-
İKİ MEMVR mn BAYAN ARANIYOR
Biri Almanca muhaberat, diğeri memur yardımcısı olarak acenteliğimizde çalıştırılacaktır. İsteklilerin her gün sat 10 dan 5 e kadar 44356 numaraya telefonla müracaat etmelerini rica ederiz. ■■■
Cumhuriyetçi Türkiye
Bir İspanyol gazetesinin makalesi
Madrtt 18 (AA.) — İspanyanın başşehrinde çıkan «Madrid» gazetesi. Cumhuriyetçi Türkiye hakkında bir makale yayınlamıştır. Bu yazıda ezcümle şunlar söylenmektedir:
• 1849 senesi. Türk i yenin büyük devlet olarak tarunmasiyle Doğu Akdeniz bölgesinde tarihi bir devir ehemmiyetini iktisap etmiştir. Bir taraftan müslüman alemi ile olan münasebetleri ve diğer taraftan Avrupa konseyine kabul edilmesi. Tûrkiyenln tekâmülünü arıtırmış ve Akdeniz Uc Orla-Dogu ararındaki coğrafi ve siyasi köprü rolünü takviye etmiştir. Esaslı ıslahatın. bilâhare Atatürk yani Türklerin babasL adı verilen General Mustafa Kemal tarafından kararlaştırıldığını ve halifeliği ortadan kaldıranın yine kendisi olduğunu herkes bilir. Bu, uzaktan bakılırsa Kemalist devletin Allahı inkâr ettiği zannu» verebilirdi. Hakikatte ize. modem Türkiye yaratıcısı tarihi din ve ananeye asla tecavüz etmek İstememiş. ancak bunları manevi müesseseler olarak lâyık oldukları yere koymakla lkUfa etmiştir.
Atatürk’ün ölümünden sonra. en 4yi mesai arkadaşı olan İsmet İnönü devletin başına grtlrfldl.
Araplar, İranlılar, AfganlIlar, PakistanlIlar ve Hind nriısiü-manlariyle olan komşuluk mti-naşebe Derinin artık geçmişteki hegwnor.ya hatıraları na değil, coğrafi ve iktisadi hakikatlere, dünya büyük devletleri ile ctaı münasebetlerine, manevi ve kültürel benzerliklere dayandığı şu sırada Türkiye Akdenizin Do^u kjyıtarında güneşin doğuşunu: ilk olarak selâmlayan Güney memleketlerinden teşekkül eden kemenli anahtar devleti rolünü tekrar oynamaya başirçacaktır. Bu itibarla, bol-gevi birleşmelere dSlr hazırlanacak bütün tasarılar idare merkezi Ankara'da bulunan Türkiye Cumlnrrtycttne istinat f-tmeMdir.
Güreşler
lstanbulda yapılacak hazırlık karşılanmaları
Ankara li (AA.) — Beden Terbiyesi genel müdürlüğünden bildiriliiğtne göre. Stoklıolm -da yapılacak olan dünya Gre-ko - Romen güreş Birinciliklerine iştirak edecek Türk milli takımının hazırlıkları için yelil bir program hazırlanmıştır. Bu program gereğince. İlk hazırlık müsabakaları 21 ocak 1950 cumartesi günü İstanbul'da Spor ve Sergi sarayında Paris karmasına karşı İstanbul karması ve ertesi pazar günü de yine Paris takımına karşı Ankara karma takımı yapacaktır.
önümüzdeki 1» 1/1950 perşembe günü yurdumuza gelecek olan Fransız giıreş takım» içinde Avrupa re dünya şampiyonasına ka taşmış değerli güreşçiler vardır. Ekip:
52 kiloda : Dore
57 kiloda : Bronettlnl
62 kiloda : Berile
67 kiloda : Verdalne
73 kiloda : ChaltiA-neauK
79 kiloda : Brunuud
87 kiloda : DaveldeviJI
Ağırda t Gantzer den mürekkeptir,
Tiirk takımlarının mümkün mertebe yeni ve genç elemanlardan teşkil edllecoği tahmin edilmektedir.
17. 18. 19 şubat 1950 tarihleri de büyük güreş hareketlerinin durağı olacaktır. 15 bölgeden seçilen birinci sınıf (115) güreşçi Türkiye birinciliklerinde karşılaşacaklar ve bu karşılaşmalara Üniversiteler arası müsabakalarda derece almış yüksek tahsil genci güreşçiler de İştirak edeceklerdir.
Stokholm’a gidecek milli takım bu müsabakaların neticesinde seçilecek ve kampa alınacaktır.
Milli lakım son denemelerini 25 - 26 şubatta İtalyan milli takımına karşı İstanbul Sergi ve Spor sarayında yapacaktır.
Gelecek İtalyan takanında Avrupanuı en İyi Greko - Ro-meneilerl bulunmaktadır.
Sahile 8
AKSAM
19 Ocak 1950
BULMACA
12 3 4 0 5 18
Soldan cağa: l — Yılın iptidan. 1 — Tersi MlflknHUr, 3 — Bir kadın İsmi. 4 — Başına (K« e(-LlH« eski »man tabancalarından • Aç değil. S — kaki bir çalgı ■ Alt taraf. 6 — Şişkinlik - Tersi 1&S2 mette. 7 — Clildürtlcd - Divanenin başı. S — Bir cins koyun. 9 — ideleri. 10 — Tamam blrdürinclik.
Yukarıdan ag«Sıya: l — Sakalık -Domuzun başı, 2 — Bir nevi hikâye.
5 — Bir soru - Sonuna «B» gelirse heybetli 4 — Basına (T» gelirse bir kedi rengi - Bir nevi şllı. S — Malûmun olsun - lzmirin bir kozası.
6 - Huyum - BJr nehir. 7 - Bir harfin okunuşu - Tersi polisin başı -Tersi bir lifle. 8 — Tersi eski zaman hâkimi - Terai parçadır,
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — Parkotel. 5 — EslrKmt, 3 — Rukûavar. 4 — Ad. 5 — Perakend. C — Ahize. Ev. 7 — Lncö, Aro. 8 — Avarenler, 9 — Sac. Lala. 111 — Tıka. lk.
Yukarıdan nşaiıya.l — PeınpaJas. 1 — Asudehayat, 3 — Rlk Ricacı. 4 — Kruvazör. 5 — Oga. Ke. Elfl. « — Tcvsc, Ada. 1 — Ema. Nereli. 8 — Lcr, Dvorak
SOĞUK ALGINLIĞI ve GRİP
Başlangıcında hastalığı önlemek için
GRıPiN
Baş, Diş, Nezle, Romatizma, Adale ve Sinir
Ağrılarını geçirir. 4 saat ara ile günde 3 kase alınabilir. Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutulan ısrarla isteyiniz.
I
UNLARI ster Kuvvet verir
I.C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasrruf Hesapları
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve ANKARA’da
8 Ev,
Ayrıca
200.000 Liralık
Para İkramiyeleri.
Ev kazanan isterse bedelini alabilir. ACELE 15U LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ.
Her 150 Lira için ayrı bir kura numarası verilecektir ÇEKİLİŞ TARİHLERİ:
10 Mart. 15 Mayıs. 30 Haziran, 31 Temmuz,
29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık.
İkramiye giriş şartlarını Bankalarunızdan öğreniniz.
HAXKEVLERİ
l___KURUMLAR
Fatih Halkevi Başkanlığından Pratik Ticaret Akşam Kuralarının onuncu devre öirelunlne Î3/1/9S0 pazartesi günü başlanacaktır. Gelir Vergisi «alarma gar* muhasebe, muhaberat, ticari hesap ve daktilo dersleri gösterilen bu kursa okuma yarma bilen herkes ynnlnbülr, tsiçk-İÜ erin birer i o tuğra ila her guıı Evinize müracaatları
Kartal Halkevinden: İlk okul cağım geçirip okuma yazma bllm»-yen vatandaşlar için Evimizde Türkçe kuralar açılacaktır. Yazılmak isteyenlerin İdare menuıriuğuna 4>oj-vurmaları ilin olunur*
SAYIN HALKIMIZA
Norveçin West Marka bu senenin mahsulü
MORİNA
BALIK YAĞI GELDİ
West Marka Morina Balığının karaciğerinden çıkarılan içimi kolay en saf mahsulüdür. Şişelerin üzerindeki West Markaya dikkat
Kiloluk şişe 350. yarım kiloluk 200 kuruş.
Ziya Boyer Eczanesi — Karaköy
Tünel yan»
Vefa Lisesini Bitirenler Derne-81nin tcrtlbetmi'S olduğu konferanslardan Uçüncüsü 30 o(ftk »Mı cuma güun saat 18JO da KadıkOy Halke-vinde Esat Mahmut Karakıırt tarafından (Bugünkü Dünya) mevzuunda verilecektir Giriş serbesttir.
Teessürle bayılanlara, Çarpıntıya, Sinir buhranlarına N£VROL CEMAL 20 DAMI ASI DERHAL FERAHI ANDIRIR EVLERİNİZDEHUTIAHA BULUNDURUNUZ
Soyadı değişimi
Hızır soyadını İstanbul asliye 11 inci hukuk hâkimliğinin 16/11/949 tarih ve 949/801 sayılı llâmlyle «Alpural* olarak değiştirildiğini ilân ederim.
Mümtaz kızı 322 doğumlu Ayşe Belkls Alpural
ZAYİ — İstanbul limanının 1564 kütük sayısında kayıtlı E-mlnönû 38 atlındaki salapuryaya ait 3854 sayılı tasdikname Ue 9555 sayılı mesaha şahadetnamesini zayi ettim. Aracın kütük kaydını kapattıracağımdan hükmü yoktur.
Yakııp Yılmaz

halinde
Bastaş Balık Sanayii Türk Anonim Şirketi Tasfiye Memurluğundan:
Ticaret kanunu ve şirket esas mukavelesinin
91 inci maddesi hükümlerine göre Şirket umumi heyeti 6/2/1950 pazartesi günü saat 11 Galatada Mtnerva hanında asma kattaki şirket merkezinde toplantıya davet olunur. GÜNDEM:
1) Tasfiye memulları ve murakıp raporlarının okunması
2) 1949 bilânçosunun tetkik ve tasdiki İle tasfiye nemuriarı ve muraklbin ibrası.
3) İstifa eden tasfiye memuru yerine muvakkaten seçilen üçüncü tasfiye memurunun memuriyetinin tasdiki.
4) Tasfiye İşlerinin bir sene daha temdidi fle şirket emvalinin satışı hakkında tasfiye memurlarına selâhlyet verilmesi.
Lâakal 10 hisse senedine sahip olan hissedarlar Ticaret Kanununun 371 inci maddesine tevfikan hisse senetlerini umumî heyetin toplanma gününden bir hafta evveline kadar şirkete tevdi etmelidirler.
Hisse senetlerinin depo edildiğine dair Mali Müesse-selerce verilecek makbuzlar hisse senetlerini umumi heyet için tevdii mahiyetinde addedilip muteber olacaktır. Tasfiye Memurları
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ZİRAAT BANKASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN:
İstanbul ve Anadolu'daki müşterilerimizin ısrarla vu-kubulan taleplerine uyularak ara lamdaki münasebetleri kolaylaştırmak için
Tasarruf ve ticari mevduat, havale, cari hesaplar, tahsil senetleri, çek. serbest depo, emtia, esham ve tahvilât kabulü... gibi her türlü banka hizmetleri ve kredi muameleleriyle İştigal etmek üzere İstanbul’da Bahçeka-pı'da Sümerhanda yeniden tesis ettiğimiz
I. C. Ziraat Bankası Bahçekapı Şubesi
30/1/950 tarihinden itibaren sayın müşterilerinin emrine âmade olacaktır,
İstanbul şubemizle Tahmis Büromuz yine eskisi gibi faaliyetine devam edecektir.
Zatî İkametgâhları veya ticari merkezleri bakımından Bahçekapı şubemizle muamele yapmağı arzu eden sayın müşterilerimizin bu husustaki emirlerini İstanbul veya Baheçkapı şubelerimize bildirmelerini rica ederiz.
(654)
Fatih ilçesi Kaymakamlığından:
1 — Fatih İlçesi 1950 yılı bekçi ücretlerinin 1949 yılı tahakkuklarına nazaran yüzde - 40 zammiyle tahsiline ilçe yönetim kurulunca 11/1/950 tarihlndekarar verilmiştir
2 — Vaki zamların nisbetinl gösterir rakamları muhtevi cetveller mahalle muhtarlıklarında görülebilir.
3 —İtirazı olanların 17/1/950 tarihinden 31/1/1950 akşamı-
na kadar kaymakamlık makamına dilekçe ile müracaattan İlân olunur. (6331
VAPURLAR
İstanbul hamallar derneğinden Derneğimizin senelik genel kurul toplantısı 17/1/550 tarhlnde Dernek merkezinde yapılmış ise de çoğunluk hasıl olmadığından, toplantının 24/1/1950 salı gününe bırakılmasına karar verilmiştir. Belirli günde saat 10 dan 15 e kadar oyların kabulüne devam edileceğinden kayıtlı üyelerimizin gelmeleri rica olunur.
GÜNDEM:
1 — Yönelim kurulu çalışma raporu,
2 — Denetçilerin raporu.
3 — 1950 Bütçe ve Kadrosunun kabulü,
4 — Üyelerin teklifleri,
5— Yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi.
YAKINDA HAREKET EDECEK VAPURLAR
c
Vapuru 20 Ocak Cuma günii
A R S O SELÂNİK-MARSILYA ve CE-
NOVA için eşyayı ticariye alarak hareket edecektir.
■ r» v rv * Vapuru 20 Ocak Cuma günü
L O R E D A N VENEDİK ve TRİYESTE için eşyayl ticariye alarak hareket edecektir.
BARLETTA Ekspres vapuru 18 Ocak saat 16 da limanımızda beklenmekte ve 21 Ocak saat 16 da PİRE-BRENDİZÎ - VENEDİK ve TRİYESTE İçin yolcu ve eşyayL ticariye alarak hareket edecektir.
Vapur, BRENDİZİ ve VENEDİK'e ROMA - MİLANO - PARİS ve LONDRA ekspres trenlerlle ayni saatte muvasalat eder.
15.000 adet alminyum matra satın a'ınacaktır Etibank İstanbul Şubesinden:
Görülen lüzuma binaen teklif verme müddeti 23/1/950 akşamına kadar uzatılmıştr. İstekliler şartnameyi her gün satınalma servisinden temin edebilirler. (608)
Mahkeme, tapu. icra ve noter ilânları Bedelleri hususi şahıslar taralından ödenen mahkeme icra, tapu «re noter uânlan gibi resuu ilânlar eskiden olduğu d-bl doğrudan doğruya «akşam* idaresi taratın-dan Kumu “dlimekredh
T. Campanella
Fazla tafsilât İçin Galata. 2 nel katta
ADRİATİ CA S. A.
Vapuru 26 (Xak SELANİK, MARSİLYA ve CENOVA için eşyayı ticariye alarak hareket edecektir.
Mumhane Caddesi 15 No.da
Di NAVİGAZİONE
Umumî Acentalığına müracaat. Telefon: 44B77 - 44878
I
Günde 7 iira yevmiye ite bir ahçıbaşı t utulacak
Çamlıcada bulunan As. Sanatoryomda ça.ışmak üzere birinci sınıf bir ahçı başıya ihtiyaç vardır. Günde 7 liraya kadar yevmiye verilecektir.
Talip olanların lüzumlu belgeleri İle on gün içinde Harbi-, yede İst. Levazım Amirliği Levazım Müdürlüğüne dilekçe ile müracaatları. (251 - 695*
Muhtelif eb’ad ve evsafta 35 ton saç satın alınacaktır Etibank İstanbul Şubesinden:
Bu husustaki şartname 28/1/1950 tarihine kadar her gün satınalma servisinden temin edilebilir. (401)
Ankara Sular idaresi Müdürlüğünden:
ı — Keçiören Verem Hastahaneslne su verilmesine lüzumlu İki adedi Dizel ve altı adedi Elektro motörpomp olmak tize™ cem'an sekiz adet motörpomp gurubu kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır.
2 — Alınacak nıûtörpomp guruplarının fennî vasıfları ve takatları fennî şartnamesinde ayrı ayrı yazılıdır Şartnameler Ankara Sular İdaresinden (10) lira mukabilinde alınabilir.
3 — Sekiz adet motörpomp gurubunun (Ankara nakil ve yerine montajı, ve resim vesalr her turlu masrafı dahil olarak muhammen bedeli (112.000) lira (yüz on iki bin liradır.
4 — Geçici teminat 6850 lira olup Ankara Sular idaresi veznesine yatırılacaktır.
5 — Motörpomp gurupları ve tefçrriiatı İhale tarihinden itibaren 90 gün zarfında Ankarada İdarenin göstereceği yerde teslim alınacaktır.
6 — İhale 3/2/950 tarihine müsadif cuma günü saat 15.00 de Ankarada Kızılay karşısında Sular İdare.-,inde teşekkül eden bir komisyon huzurunda yapılacaktır. Bu tarihten sonra verilecek veya postada gecikecek olan tekililer kabul edilmez.
7 — İdare, ihaleyi yapıp yapmamakta ve dilediği tipi beğenmekte serbesttir. (670ı
Zabıta ve muamele memuru alınacak Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz Zabıtası teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kdaro maaşlı Zabıta. ve Muamele Memurluklarına aşağıda yazılı nitelikleri haiz olanlar arasında, yarış sınavı ile memur alınacaktır:
A) Belediye Memur ve Hizmetlileri Tüzüğünün 3 ncü maddesinde yazılı nitelikleri haiz olmak,
B) En az Orta Okul mezunu bulunmak,
C) Fi'lî Askerlik ödevini yapmış ihtiyata kayıt olunmuş bulunmak.
Ç) 30 Yaşından yukarı yaşta olmamak,
D) Boyu bir metre yetmiş santimden aşağı olmamak,
E) Fena hallerle tanınmış bulunmamak.
F) Namus ve haysiyeti muhil bir suçla mahkûm edilmiş olmamak.
G) Ecnebi kız veya kadınla evli veya yaşar bulunmamak.
H) Vücutça sağlam olduğu tam teşekküllü bir hastahane sağlık kurulunca muayene neticesinde sabit olmak,
Bu şartlan tevsik eden belgeler ibraz edilmedikçe talipler sınava kabul edilemezler.
2 — Yukarıda yazılı şartlan haiz bulunanların en geç 21/1/1950 Cumartesi günü saat J3 e kadar dilekçelerine bağlıyacakları Kimlik Belgesi. Askerlik terhis tezkeresi. bitirdiği okul diploması, aşı kâğıdı, hâl tercümesi. 9X12 eb’adında dört adet fotoğrafları ile birlikte Ankara Belediye Başkanlığına başvurmaları ve 28/1/1950 Cumartesi günü saat 9 da sınavları yapılmak üzere Ankara Halkevi Kitaplığında hazır bulunmaları ilân olunur.
NOT:
Belediye Zabıta Memurluğu İçin şimdiye kadar müracaat etmiş olup ta dilekçeleri İntizarda bekllyenler arasından yukar-daki şartlan haiz olanların işbu ilânımız üzerine tekrar dilekçe fle müracaatları zaruridir. (311)
Devlet orman işletmesi Karabük müdürlüğünden
1 — İşletmemizin Eskipaza r İstifinde mevcut 92.704, 92.242, 22.094, 92.774, 92 356 M3. Normal köknar keresteleri 5 parti ha* finde 9/1/950 tarihinden itibaren 25 gün müddetle ve açık artırma suretlle satışa konmuştur.
2 — Açık artırma 3/2/950 Cuma günü saat 10 da Eskipazar bölge şefliği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher M3 nün muhammen bedeli 100 liradır. Her parti için % 7.5 hesabiyle geçici teminat alınır.
3 — Bu işe alt şartname Ankarada onııan genel müdürlüğünde, İstanbul, Bartın Gerede, Devrek işletmelerile İşletmemizde Eskipazar bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte komisyona müracaat
lan- (546)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları Şehir Hatları işletmesi Müdürlüğünden:
Halen tatbik edilmekte olan seyrüsefer tarifesinde 23/1/950 Pazartesi sabahından İtibaren aşağıda yazılı şekilde değişiklik ve ilâveler yapılacaktır.
1 — Heybeliadadan saat 6.45 de hareketle Büyükadaya ve Maltepeden İtibaren Anadolu iskelelerine uğrayıp köprüye saat 9,00 da 801 numaralı seferle gelen vapur,
Yarım saat evvel olarak Heybeliden saat 6.15, Büyükada-dan 0.30, Maltepeden 6.50, Bostancıdan- 7.10, Suadiyeden 7.20, C. Boslanından 7.30, Kalamıştan 7.50. Modadan 8.00 de hareketle Köprüye saat 8.30 da varacaktır.
2 — Köprüden Kınalı ve Burgaz adaları İçin saat 17.20 de hareket eden 348 numarah seferle bu seferin dönüşü bulunan ve Kınalıdan saat 18.05 ve Burgazdan saat 1820 de hareket eden 369 numaralı sefer yapıhnıyacak ve Köprüden saat 17.35 de Heybeli ve Büyükadaya olan 352 numaralı sefer Pazardan başka günlerde Kınalı ve Burgaz iskelelerine uğrayacaktır. Mezkûr seferin vapuru Köprüden saat 1735 de ve Kınalıdan saat 18.15. Burgazdan 1830. Heybeliden 18.45 de hareket edecek ve Büyükadaya saat 18.55 de varacaktır.
3 — B&yükadikdan saat 7.40 da olan 283 numaralı sefere Yalova iskelesi İlâve olunmuştur. Mezkûr seferin vapuru her gıin Yalovadan saat 6.10 da hareketle Bijyükadadan eskisi gibi saat 7.40 da ve Heybeliden 7.53 de kalkacak ve Köprüye 8.50 de varacaktır.
4 — Köprüden saat 19.45 de hareket eden 382 numaralı tekmil Adalar seferini yapan vapur, Büyük adadan sonra her-giin Yalovaya gidecektir.
Sayın yolculara ilân olunur. (721)

I

Comments (0)