AKŞAM
Hergiiıı 8 sahife
ı___________
Sene 30 — No. 10662 — Flatl: her yerde 10 kuruştur.
KS AM
PAZAR 20 Haziran 1548
Amerika’da yardım tahsisatı işinde anlaşma oldu
Anlaşma Başkan Truman ve Marshall için bir zaferdir
Anlaşmaya göre tahsisat 15 ay içindir, fakat
Cumhurbaşkanı bunu 12 ayda sarfedebilecektir
Cumhurbaşkanı seçimi hazırlıkları ilerliyor — Muhtemel namzetler ve kazanma ihtimalleri
Nevyork 19 (R>— Amerika Ayan ve Mebusan meclisler! yardım komiteler! yaptıkları görüşme neticesinde Avrupa’ya yapılacak yardım hakkında uzlaşmaya varmışlardır. Tasanda as kesim yapılmıştır. Tasarı mucibince verilen tahsisat 15 ay İçindir. Fakat bıınu. 12 ay zarfında sarfedebilmek İçin Cumhurbaşkanına salâhiyet verilmiştir. Tahsisat miktarı 6 milyar dolardır. Türkiye ve Yunanistan'a yardım tasarısı 225 milyondur.
Anlaşma hakikatte Truman, Marshall ve üyan için bir zaferdir. Çünkü. İstenilen tahsisat sarfedileblleçektir.
Türkiye ve Yunanistan’a yardım indiriliyor
Vaşington 19 (AA) — Henüz teeyyüd etmyen bazı haberlere göre; Yunan »Istan ve Türklyeye yapılacak yardım çİn ayrılan tahsisatın 250 den 225 milyon dolara indirilmesi hususunda İktisadi İş birliği teşkilâtının muhtelif tahsisat komisyonunda şimdiden bir anlaşmaya varılmıştır.
ınllyon dolarlık yardımda bulunacaktır. Bu suretle yardımın miktarı 008 milyonu buluyor, tnglltercye 160 milyon dolarlık yardım yapılacaktır. İngiltere'ye bilhassa petrol, maden, yiyecek verilecektir. Bir kısım tahsisat İle başka memleketler İçin İngiltere'den eşya alınacaktır.
Amerika Yunanistan. Belçika. Hollanda ve Mekslkadan daha fazla mal alacaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde kuvvetli namseüerıUa Dewcy
Cumhuriyetçiler Kongresi
New-York 20 (R) — önümüzdeki Filâdelflyada Cumhurlyetçile-Kongresi toplanacak ve bunlar namzetlerini se-
Nevyork 19 (R> — Yeni bir tasarı
mucibince Amerika 9 memlekete 215
Galiup enstitüsü tarafından yapı-bir araştırma en kuvvetli namzet olarak İki kişi gösteriyor; Do\vey ve Stassen. Her ikisinin de Ecçllngı İhtimalleri kuvvetlidir. Reyler darılırsa bir üçüncü, şahsiyete müracaatla bu çıkmazda yol bulunmuş ola-
Filistin işinde
anlaşma ümidi zayıf
çaktır.
Galiup şu suali sormuştur: Dov.’ey ve Stassen albayı giderler ve namzedin üçüncü bir kimse olması gerekirse bunun kim olmasını istersiniz?
Reylerin yüzde kırkı senatör Van-denberg'e gitmiştir. Ondan sonra da general Mac Arlhur gelmektedir.
Kont Bernadoffe yarın Beyrut'a giderek Lübnan liderlerile görüşecek
Hilmi Uran
A K Ş A M’ ı n
Küçük ilânları en verimli, en ucuz vasıtadır.
Sahibi Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
Cumhurbaşkanı
Şükrü El kuvveti i
Ankara’yı ziyaret edecek

Londra 19 (R) — Dün rece Şam’da neşredilen bir tebliğe göre, Türkiye Cumhurbaşkanı ismet İnönü, Suriye Cumhurbaşkanı Şükrü Elkurvetli’yl Anknrajn ziyarete davet etmiştir. Ziyaret tarih! henüz tesbit edilmemiştir.
______________________________
Bulgar tecavüzü
Ankara’da derin infial uyandırdı
Almanya'da vaziyet nazikleşti
Berlin’in Batı bölgesile kara ve nehir muvasalasİı ı kesildi, lngilizler hav» seferleri tesis ettiler Q
a * evi
fi;
o
Beyrut'tan b ir görünüş
Londra 19 (R) — Filistin İşimle Birleşmiş Milletler temsilcisi Kont Bernadotte, yarın Rodos'tan Beyruta gidecek, Lübnan liderleriyle görüşecektir. Uumumi görüşmelerde Arap memleketlerini Birlik Umumi kâtibi Azzam paşa ile Lübnan ve Ürdün Başbakanları temsil edecektir.
Suriye Başbakanı Cemil Mardam konuşmalardan bahisle demiştir kİ: «Görüşmelerin bir netice vermesini tımid etmiyorum. Biz bunu Arapların İnatçı oldukları ve bir anlaşma yolu bulunmasını istemedikleri fikrine dü gülmemesi için kabul ettik.»
İngiltere hükümeti kontrol için Kontun emrine 3 muhrip tahsis etmiştir.
Kudüs müftüsünün ve Azzam paşanın demeçleri
Kahire 19 (APı _ Bu gece başın muhabirleriyle bir görüşme yapan Kuclüs Müftüsü Hacı Emin - el - Hüseyni, ej'an tamamiyle Araplara ait bir Filistin üzerinde ısrar etmekte olduğunu beyan etmiştir,
Müftü, Arap Birliği Genel sekreteri Azzam paşa İle bir saat süren bir görüşme yaptıktan sonra gazetecilere bu demeci vermiştir. Azzam pasa
ile görüştüklerini açıklamaktan imtina etmiştir.
Takriben bir ay evvel Şamdan Ka-hlreya avdet eden Müftü, bu tarlh-tenbert İlk defa olarak Arap Birliği umumî kâtibi Azzam paşayı ziyaret etmiştir.
Gazeteciler. Kont Bernadotte'un barış teşebbüsleri akim kalması halinde Filistinli 8 ay müddetle Birleşmiş Miletler İdaresi altında bulundurmak hususunda bir plândan bahsedilmekte olduğunu söylemişler ve Arapların böyle bir teklifi reddedip etnılyeceklerlnl sormuşlardır. Birlik umum! kâtibi şu cevabı vermiştir:
«Size ancak şunu söyllyebillrim kİ, Birlik siyasi komitesi bir Yahudi devletini göz önünde tutan veya taksimi tasarlayan her hangi bir plânı, reddetmeyi kararlaştırmıştır.»
Azzam paşa, Mısır Başbakanı Nokra?! paşanın yakında Rodos daşına gideceğine dair olan şayiayı da yalanlamıştır.
Rodos’ta görüşmeler nasıl olacak?
Londra 19 (R) — Rodos’ta yapılacak görüşmelerde Araplarla Yalındl-ler bir araya gelmlyeceklerdlr. Kont Bemndotte bunlarla ayrı ayrı görüşecektir.
Bu sabah Ankara’dan geldi
Cumhuriyet Halk Partisi Gene! baş kan vekili Hilmi Uran bu sabah An-karadan şehrimize gelmiştir. Hilmi Uran’ın bu gelişi, Cumhuriyet Halk Partisi Vilâyet idare kurulunun yarın yapacağı toplantı İle alakalıdır. Genel başkan vekili. Halk partisinin İstanbul durumu etrafında yarınki toplantıda yapılacak konuşmalarda hazır bulunacaktır. Ara seçimleri namzetlerinin de yarınki toplantıda seçileceği anlaşılmaktadır.
Bu sabah bazı gazeteler İstanbul Parti müfettişliğine eski çalışma Bakam Sadi Irınak'ın. tâyin edildiği, Sadi Irmak'm önümüzdeki halta içinde İstanbul* gelerek vazifesine başlıyacağını yazmışlardır. C. H. P. mahfillerinde bu hususta malûmat yoktur.
Ankara 18 — Bir Bulgar çetesi tarafından ovvelkl gece, bir Türk köyü olan Ktılkansöğüte yapılan &nl tecavüz hâdisesi burada da derin bir İnfial uyandırmıştır. Alâkalı makamlar, bir vatandaşımızın ölümü İle neticelenen bu hâdise üzerinde hassasiyetle durmaktadırlar. Bu hususta Dışişleri Bakanı Necmeddln Sadak şunlan söylemiştir:
( _ şimdiye kadar aldığımız malü-' mata göre 0 - 7 sivilden müteşekkil; bir Bulgar çetesi Lalapaşa yakınında bir köyümüze taaruz etmiş, önceden karar verdikleri gibi Selim oğlu Meh-medi alıp götürmek istemişlerdir. Vukua gelen müsademe neticesinde Bulgarlar kaçmışlardır. İçlerinden bir! yaralanmış ve sonradan ölmüştür. Bu hâdise esnasında Selim oğlu Mehmet de şelaJt düşmüştür. Mahallinde yapılmakta olan tahkikatın neticesini bekliyoruz. Alacağımız daha esaslı mualûmat üzerine lâzım gelen teşebbüsatta bulunacağımız tabiidir. Bu gibi hudut hâdiseleri çok teessüfe şayandır.»
Meyanesini bozmıyalım!
çok
Demiryolları
3 sene zarfında normal kadrosunu bulacak
Ankara 20 (Akşam) — Devlet Demiryolları İkinci dünya harbi ve bazı mecburiyetler doiayısiyle adedini arttırmış olduğu personelden geçen yıl İçinde 5270 memuru tasfiye etmişti. Bundan sonra memur adedinin daha fazla İndirilmesi İçin tasfiye yoluna gldllmlyecek, İstifa İle ayrılma, emekliye ayrılma, şılıhl sebepler den dolayı işine devanı ©demiyenler yerine yeniden kimse alınmayacaktır. Bu suretle Devlet Demiryolları 3 sene zarfında normal kadrosunu bulacaktır.
Bundan başka lıarb sırasındaki zaruretler dolayısıyla Devlet Demiryolları tarafından tesis edilen teşekküllere da İhtiyaç kalmadığından, 'bunlar lağvedilecektir.
Bu mîllet Celâl Bayar'a _ şeyler borçludur. Muhalefete bu günkü vakur ve temkinli üslûbunu o vermiştir. Başka memleket İcrde siyasî fikirleri söylemek için ne kötü şekiller, daha doğrusu ne şekilsizlikler oluyor. Derken söz, harekete intikal edince aynı biçimsizlik, uğursuzluk devam ediyor.
Halbuki zeybek ruhlu, çelebi tavırlı, efendi kıyafetli, centilmen muameleli dört başı mamur Celâl Bayat, değil diğer milletlerin muhalefet hastalıklarını bizde ihdas etmek; meşrutiyetten miintakıl taşkınlıkları yatıştırmış, sivrilikleri törpiilemiştir. Bulunan meyane pek lâtif, lezizdi.
Fakat son günlerde kendisine sorulmuş:
— Başbakan filânca, şeyi niçin yapmaz?
Celâl Bayar'ın cevabi:
— Şaşkınlıktan...
Aşkıııhk ve taşkınlığın fırsatları beklediğini göz tutmak gerek... Gözler ve kulaklar Celâl Bavarda’dır. Muhalefet üslûbunu ondan alıyor, Onda a-kort değişirse, şaşkınlık derken aşkınlık vc taşkınlık da coşkunluğa başlar. Milimilimetre inhiraf, treni yoldan çıkarır, müsademeye sebep olur.
İlk meyane îyiydL Pismiş aşa su katmayalım!
falanca
bu gibi önünde
£ aJLJS' ■O İS,

2 Amerika uçak gönderiyorO Londra 20 (R) — Birleşik Amerika Avrupa işgal bölgelerine av ve bomba uçakları gönedremketdlr. Muhabirlerin ilâve ettiklerine göre. Avrupadakl Amerikan hava kuvvetlerine mensup uçakların adedi İki misline çıkarılacaktır.
Vaşlnglon’da resmi kaynaklardan bildirildiğine göre, böylelikle Amerikan pilotları ileride hareket etmeleri İhtimali bulunan arazileri daba yakından tanımış olacaklardır.
Avrupa bölgesine gelecek olan Amerikan harb uçak filoları İle İngiliz hava kuvvetleri müşterek hava manevralarına İştirak edeceklerdir.
Berlin 19 (A.P.) — Ru3 işgal bölgesindeki komünist nüfuzuna tâbi «Alman Halk konseyi» bugün kendi kendini Alman mîlletinin yetkili temsilcisi ilân etmiştir.
4 1

1
Berlin'den bir görünüş
Londra 20 (R> — Almanyaaın batı mıntıkasındaki para ıslahatına bugün başlanıyor. Buna karşı Rusyanın pek yakuıda tedbir alması bekleniyor. Bu tedbire göre Rus nuntalcasmda marklar damgalanacak ve yeni para basıhncaya kadar herkese mahdut miktarda para verilecektir.
Huşlar Berlin'de matbaaları etmişlerdir.
Berlin’de
Londra 20 (R) — Ruslar Berlin’in batı bölgeslle kara ve nehir yolUe muvasalasını kesmişlerdir. Batı devletler! buna karşı tedbiri alıyorlar, înglllzler şimdiden uçak seferleri kurmuşlardır. Berlin halkı para reformu ve muvasalanın kesilmesi yüzünden yiyecek sıkıntısı çekilmesinden korkuyorlar. Çünkü Berlin'e yiyecek en fazla batı devletleri tarafından gönderiliyor.
işgal

Arada Bir
D □ □
Anadolu ajansı Paristen bil-1 biyemizde yeni çareler «raşkrtl-
4 | Cahit v-»ir indiriyor: *--------- ——77, .
«Sosyalist İçişleri Itakuu Juho.m başkanUcındakl komisyonun Moch milli meclisle iıah.t «e- kararlar aldışı ve, muini solculuk
inaktadır. Hüseyin Cahit Yalçın-
rirken komünist ve sosyalist say lavlar birbirlerine girmişler ve dövüşmeler olmuştur.»
Her giîn İngiltere d en, Fransa-dan Kalyadan ve sair sanayi memleketlerinden ajansların getirdikleri bu gibi haberler üzerinde münevver efkârı umumi-yeni iz in dikkatle durması gerekiyor. Komünizmin cn bellîbaşlı düşmanının sosyalistler olduğu görülmektedir. Sosyalistlerin belki yüzlerce çeşidi vardır. Kimi dinî esaslara, kimi millî ananelere, kimi tedriç l!e maddî ıslahata dayanır; kimi de Mark-sisttir, fakat diktatörlüğün a-leyhindedir, genel seçimle bir fırkanın başa geçmesi, genel seçimi kaybedince baştan çekilmesi taraftarıdır. Ve bütün bu Hıristiyan sosyalist, milliyetçi sosyalist, sosyal demokrat partilerinin yanı başında, büyüklü kü-çünkii türlü türlü solcu partiler yahut henüz parti lıaline gelmemiş gruplar, hızıplar, müstakil mizaç Ve meşrepler mevcuttur. Bunların heyeti ttmumiyesl, komünistlerle zaman zaman en çetin mücadeleleri yaparlar. Zira komünistlerin iki bellibaşlı vasfından biri Moskova dan emir almak, öbürü de iktidarı ele geçirdikten sonra artık seçim neticesinde diğer partilerin bir daha yaşayamıyacağı şartlar Tatmaktır.
Misalleri Şarkî Avrupada: Oradaki vaziyetleri aynen rarhunâktır. komünistler, bu sebepten tiirlii sosyalistlerle düşmandırlar. Ve bu düşmanlıkları bünyeyidir.
Şimdi biz, Tür ki yede gerek kızıl, gerek yeşil tehlikelerle mücadele etmek istiyoruz. Yeşil tehlike de, bizi irtica ile tehdit eden tehlikedir. Malûmdur ki, bunlar-jla mücadele edebilmek için Tür-
ya-
fetişle
la müfrit sağcılığın cezalandırılmasının askerî mahkemelere bira kılmak istendiği Ankara muhabirleri tarafından bildiriliyor. Diğer bir habere göre de, Meclisçe seçilecek bir heyet, her türlü sağcı vc solcu neşriyat ve faaliyeti mütemadi bir mürakaheden geçirecekmiş.
Bir ucu dinde, öbür ucu m illiyet «ilikte, diğer bir ucu tnrihî maddi yetçilikte olan bütün bu cereyanların kökleri asırlık ve muğlak tarih ortasında çapraşmış, birinin öbüründen tefriki ihtisas halini almıştır. Gündelik siyaseti dahi askerlikten ayırdetmek isterken ve adalet tevziini adiiye-nin ihtisası sayarken, elbette bu yepyeni ve hayati mevzuumıızu da o bakımlardan mütalâa etmek zorundayız: Her tiirlii cürümlerde akla karanın tefriki a-dalet cihazımıza bırakıldığı gibi, siyasî cürümlerde yeşille kızılın tefriki ybıe adalet cihazımıza bırakılmalıdır. Bilgili vo şerefli adi iv emiz in, diğer vazifelerini başarmak hususunda gösterdiği hassaslık ve aksamaz lığı burada da göstereceğinden milletin emniyeti vardır. Diğer cihetten, bu tefriki müşkül vb muğlak cereyanları birbirlerinden ayırıp selâmetle hüküm vermek imkânları ancak ömrünü bu işe vakfetmiş hukukçunun imkânları dahilindedir: Hukukçu, müstemirren bu İçtimaî ve İlmî mevzularla uğraşıp bunu kendine ihtisas yapabilecek, incelen bu ihtisası bir nesilden öbürüne devrcdcbilecektir. Halbuki, parlâmentoların ömürleri birer devrelik olduğu gibi, sivil veya asker diğer mesleklerin kendilerine mahsus meşgaleleri vardır. Bu vazifenin adliye sislenil İçinde görülmesi her halde en muvafık yoldur. — Halkçı_______________________
Nahife 2
AKSAM
20 Haziran IJMfi
SÖZÜN GELİŞİ —
Yeşil saha yapmak kâfi mi?
Şehirde yeşil sahalar vücuda getirmek arzusu, son yıllara alt imar gayretinin ruhunu teşkil eder, sanıyorum. Bu fikrin en hararetli taraflısı şehircilik mütehassısı i’rost imi?. Istan bul İçin bazı yeşil sahalara ihtiyaç olmadığı İddia edilemez, fnkat aynı mütehassıs Bursanın imar planını yaparken oraya da yeşil *a balar kondurmuş. Bursa da yeni yapılan 700 yataklı hastanenin finO, şehir plânına göre, yeşil saha olarak ayrılmış, bu sebeple Ahmet Vefik Paşa hastanesinin yıkılması İcab ediyormuş.
îstanbulun yeşil rahalarıııa pek Itira» edemiyoruz, fakat Tür-kiyede yeşil sahaya mubtao olmıyan bir şehir varsa o da Bursa değil midir? öyle bir şehir kİ önil, göz alabildiğine yeşil «aha! Bunanın İçini de yeşil boyamağa kalktınız mı ortada Bursa diye bir şehir kalma» ki!
Istanbula gelince, yeşil saha yapmak gerçi hünerdir, fakat asıl hüner, onu yeşil ve temiz saha olarak muhafaza etmektedir. Dün Taksim Gazinosuna gitmek itaerc tnönii gezisinden yürüyeyim, dedim. İnönü gezisi îstanbulun hemen en lüzumlu ve en göz »nünde yeşil Bahalarından biridir. Tramvaydan Taksimde indikten sonra sahaya cadde üstündeki sarmaşıklı duvarlar tarafından girdim. Temizlik hak getire! Yerlerde kibrit kutulan, sigara paketleri, gazete kâğıtları sürünüyor. Bazılarını toplayıp gene oracıkta bir kenara yığmışlar; küçük küçük çöplükler hasıl olmuş. Biraz daha yürüyüp Taksim bahçesine girilen tarafa gelince bütün bahçeden toplanan süprüntülerin İki metre karelik bir Bahaya blrîktirildiğini hayretle gördüm. Oracıkta, küçük mikyasta bir Ahırkapı çöplüğü vücuda gelmiş.
İnönü gezisinin bir bekçisi her balde vardır. Günde üç defa ucu çivili bastonla geziyi dolaşıp yere atılan kâğıtları topla sn, bunları da civardaki bir çöp kutusuna atıverse meydan tertemiz duracak. Milyonları harcadıktan sonra beş paralık gayreti esirge-mİ yel İni bari!
Çevket Rado
Kesin kararlar toplanlısı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1948 toplantısına büyük ehemmiyet veriliyor
GÜNÜN MESELELERİ
Genelkurmay Başkanı
Dün uçakla Almanya’ya gitti
Buğday ihracı işi
Karma komisyon bir tâli komite teşkil etti
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ballh Omurtak ve refakatlerindeki kurmay heyeti, dün dört motörld bir Amerikan tayyareslie Ankaradan Yeşilköy bava meydanına gelmişler, Genelkurmay Başkamınız. hareketinden evvel, kendlslle görüşen basın mensuplarına Almanyadakl Amerikan lfgal bölgesi kumandanının devril Özerine bu geriye çıktığını söylemiş, Amerikan işgal bölgesinde yapacağı tetkiklerin faydalı olacağına emin bulunduğunu tebarüz ettirmiştir.
Heyet Roma’da
Almanya'ya gitmekte olan heyet Komada merasimle karşılanmış geceyi Amerikalıların misafiri olarak Roma'da geçirmiştir.
Radyoevi sanatkârları arasında tokatlanma
Ankara 20 (Telefonla) — Radyoevi temsil kolu sanatkârlarından bayan Be vinç Te vs İle Fahri Erdinç aralında çıkan bir tartışma mahkemeye İntikal etmiştir.
Yapılan duruşmada lld tarafın İfadesi alındıktan sonra şahitler dinlenmiştir, Şahitlere göre Fahri Erdinç tartışma «ırasında kendisini tu-tamıyarak Sevince iki tokat atmıştır. Muhakeme talik edilmiştir. '
Ankara 19 — Eski Ticaret Bakam Atıf inan hakkında açılmış olan Meclis tahkikatını yapan Adalet ve Anayasa komisyonlarından müteşekkil karma komisyon bugün do toplanmıştır.
Komisyon mevcut evrakın incelenmesi İçin bir tül komite teşkil etmiştir.
Tül komite, dosyadaki evrakı inceleyerek Meclis tâ illin den evvel mesaisini bitirmeğe çalışacak ve alınan neticeye göre, karma komisyonun tatilde de çalışıp çalışmaması Meclise arzedllecektir.
Sokak lâmbaları için Belediyeden ücret alınacak
Ankara 20 (Telefonla) — İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel idaresinin mali durumu üzerinde koordinasyon heyetince yapılmakta olan İncelemeler sonunda bazı yeni kararlar alınmıştır,
Bu kararlardan birine göre İstanbul Elektrik İdaresinin belediyeye meccanim yaktırmakta olduğu sokak lâmbalarından tarife mucibince ücret alınacaktır.
Bahsedilen kararlar, yakında tatbik edilmeğe başlanacaktır.
Lake fiuccess 19 (AF) — Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1943 toplantısı şimdiden dünya «lyasl çevreleri tarafından «kesin kararlar» celsesi şeklinde anılmaktadır.
Birleşik Amertkada Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılırken Genel Kurul toplantısı da başlamış bulunacaktır. Lake Success'dekl en yetkili şahsiyetlerin kanaatine göre, Amerika veya Rusyonm girişebileceği her hangi yeni bir diplomatik teşebbüsün üzerinde Amerikan geçimlerinin büyük bir tesiri olacak ve dolayıslio Genel Kurul toplantısına da tesir edecektir. Birleşik Amerika, Vaşlng-tcn'la Moskova arasındaki uçurumu kapatmağa matuf teşebbüs vo gayretlerin Birleşmiş Milletler kanallle yapılması elzem olduğunu ısrarla ve de faalin belirtmiştir.
Genel Kurul 21 eylülde Partete açılacak olup, kasım ayı «onuna kadar devam etmesi beklenilmektedir Amerika Cumhurbaşkanı İse, 2 kasımda seçilecektir. Bu «onuncu tarihin Krcmlin’dekl ban masa takvimlerinde kırmızı kalemle işaret edildiğinden şüphe yoktur.
Kurul gündeminde dünya çapındaki siyasi meselelerin çoğu mevcuttur Bu meselelerin hemen hemen hepsinde bir Amerika - Sovyet tartışması vukuu muhakkaktır.
Güvenlik Konseyinin «Örekli oturumlarından başka siyasi müzakereler İçin yegâne kürsü Genel Kurul toplantılarıdır. Knı*ul her yılın sonbaharında mutat oturumunu yapar. Şimdiye kadar Filistin meselesi İçin do İki öztl oturum yapılmıştır
Paris toplantısında, atom enerjisinin milletlerarası kontrolü, dünya çapında silâhlan azaltma, Yunanistan, Filistin, Koren ve Italyan «ö-mflrgelerl gibi meselelerin nihai kararlara bağlanması beklenilmektedir. Sürüncemeye uğrayan Almanya, Japonya ve Avusturya barış andlaşma-Tannm da müzakereye konulması muhtemeldir, şimdiye kadar genel kurul gündemin*» geçirilmiş ■ bulunan belli başlı konular şunlardır:
1 _ Atom enerjisi: Birleşmiş Milletler atom enerjisi komisyonu Rus-
ya lie başta Amerika olmak üzere diğer devletler arasında tnlBetierarn-«ı kontrol tedbirleri hususunda bir anlaşma vücuda getirmek İçin iki yıl boş yere gayretler sarf etmiş ve şimdi müzakereleri kesmiştir
Böylece bu mesele otomatik olarak Genel Kurula havale edilmiş bulunmaktadır. Halbuki ocak )94Ö da Birleşmiş Milletlerin Londrada yapılan açılış oturumu sırasında Genel Kumlun giriştiği Uk faaliyetlerden biri atom enerjisi komisyonu kurmak olmuştur.
3 — SH&hlar: Dünya çapında «i-l&hları azaltmak projesinde şimdiye kadar hiç bir terakki vukua gelmemiştir. Bu konu 1940 sonbaharında Nev-YorktaU Genel Kurul toplantısında flovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Mnlotof tarafından hiç beklenilmedik bir şekilde Deri «flrülmüş-tü Bu mesele de şimdi yeniden Kurala İntikal etmiş bulunmaktadır,
3 — İtalyan sömürgeleri: Italyan barış andiaşmasında şöyle bir madde mevcuttur: Eski Italyan sömürgelerinin nihai ftkıbetl hakkında 15 eylüle kadar Amerika, İngiltere. Fransa ve Rusya arasında bir anlaşma hasıl olmadığı takdirde, mesele Genel Kurula İntikal edecektir. Bu mesele flaerindo 4 devlet Dışişleri Bakan yardımcıları Konseyi tetkikler yapmakta olup, londradan alınan haberlere göre, gelecek 8 ey zarfında bir anlaşmaya vonlması pek de muhtemel değildir.
4 — Yunanistan; Sovyetler Birliğinin peykleri Arnavutluk, Yugoslavya ve Bıılgartatan, durumu tahkike memur Birleşmiş Milletler komisyonuna mütemadiyen engeller çıkarmışlardır Her halde Yunanlstandakl çarpışmalar da bu sonbaharda ylna devam edecek vo Genel Kural bunu durdurmak İçin tekrar çareler an ya çaktır.
Genel Kurul toplantısında mahut veto meselesi de yeniden hortlıyacak-tır. Küçük ve orta devletler vetoyu teşkilât anayasasından sümek İçin h!Ul gayret «affetmektedirler. Birleşik Amerika vetonun şeklini değiştirin efe uğraşmakta. Ruslar İse, şimdiki şekliden pek memnundurlar.
Batı Almanya hakkında anlaşma
Batı AJmanya için Londrada altı devlet arasında varılan anlaşmanın Fransız meclisi tarafından kabul edilmesi her tarafta büyük memnunluk uyandırdı, şimdi zaman geçmeden anlaşmanın tatbikine geçileceği ümidedlUyor.
Londrada iki aylık çalışmadan sonra varılan anlaşma başlıca İki esasa dayanmaktadır: 1 — Rulır havzasının idaresi, 2 — Batı Almanyanın ılyasl teşkilâtı. Verilen karara göre, Ruhr havzası Almanyadan aynlmıyacak, yalnız, burada 15 â2a-dan mürekkep bir müttefik kontrol komisyonu bulunacaktır. Komisyon kömür ve çelik dağıtımı İşini kontrol edecek, sivil İdareye karışmıyacaktır. Komisyonun bir vazifesi de Rulır havzasında harb sanayii kurul mamasına nezaret etmek olacaktır.
Ruhr havzasındaki madenlerin kime ait olacağı meselesinde baa ihtilâflar çıkmıştır. İngilizler madenlerin millileştirilme ni, Amerikalılar İse sahiplerinin elinde kalmasını istemişlerdir. Net İde de mesele Alman parlâmentosunun kararına bırakılmıştır. Parlâmento sonbaharda toplanacak ve ilk İş olarak bir anayasa hazırlayacaktır.
Bir çok de fal er Alman istilâsına uğramış- olan Frahsayı tatmin etmek için bu memlekete bazı teminat veri im iştir Bu cümleden olarak işgal müddeti uzatılacaktır. Müddetin 25 seneyi bulaca ğından balı »ediliyor. Her halde müttefikler arasında anlaşma cl madan İşgale son verilmiyecektir İşgal bittikten sonra da Amerikalılar stratejik noktalarda, kontrol için, ufak kuvvetler bulunduracaklardır.
Anlaşmanın Rusyanın şiddetli İtirazlarına rağmen tatbik sahasına konulacağı anlaşılıyor. Bir Alman hükümeti kurulması için bu suretle ilk adım atılmış olacaktır.
Ankara cinayeti
Ankara’da Kemal Bora şahit olarak dinlendi
Et meselesi
Ticaret Bakanlığında dün bir toplantı yapıldı
Ankara İS — Bu sabah Ticaret Bakanlığında Cemil Barlasın başkanlığında tç Ticaret umum müdürü. Teşkilâtlandırma umum müdürü, içişleri Bakanlığı Mahalli idareler umum mü dürü, Ticaret Ofisi umum müdürü, Araurum Belediye Reisi, Ankara Belediye Reis muavini, İstanbul Belediye iktisat müdür muavini vo Ziraat Bankası müşavirinin iştir âk ler İyi e bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda dalıa evvel kurulması kararlaşmış bulunan Et Limited şirketi vo hayvan kaçakçılığı meseleleri görüşülmüştür.
öğrendiğime göre büyük şelıirlc-dekl et. buhranını gidermek İçin kuralın Et Limited şirketinin mukaveleni hazırlanmıştır. Kesilmiş etlerin Er; u tundan büyük şehirlere gönderilmeli, soğuk hava tesisleri gibi me-aelslfr yeniden gözden geçirilmiştir.
Dışişleri Bakanımızın süvaresi
Ankara 19 (AA.) — Dışişleri Bakanı ve bayrın Sadak, kordiplomatik şerefi bu akşam Çankayadakl Dışişleri Bakanlığı köşkünde büyük bir suvare vermişlerdir. Euvarede Büyük Millet McclLsI Başkanı Ali Fuat Ce-besoy. Başbakan Hascn Saka ve Bakanlar hazır bulunmuşlardır.
Buvareyi bayan İnönü de şertflen-dlnr. iştir.
Başbakan Celâl Bayar
Meclisin tatilini müteakip Istanbula gelecek
Başbakan Haşan Fakanın, Büyük Millet Meclisinin tatil karan vermesini müteakip şehrimize gelerek buradaki esnar ve tüccarlarla görüşecektir. Toplantının Eminönü Halke-vlnde yapılması muhtemeldir.
Şehrimizde İki üç gün kalacak olan Başbakanın basın mensuplarda de konuşacağı tahmin ediliyor.
Başbakan İstanbul don seçim bölgesi olan Trabzona giderek halkın dileklerini dlnüyecektlr.
Dün Maraş’ta bir nutuk söyledi
Yağmur, dolu
Muhtelif yerlerde zararlara aebeboldu
Turhal 19 (AA.) — ilçemizin Dere köyüne yağan doludan husule gelen teller yüzünden bu köyde altı ev yıkılmıştır. Köyün Çalılık mevkiine düşen yıldırım da, tarlada çalışmakta olan üç kişinin ölümüne ve Qç kişinin de yaralanmasına sebebiyet vermiştir.
Koçhis; 19 (AA.) — ilçemizin Çerkesuşagı, Bûyükkışla, Akarca, Ab-dulgedlği. Aktaş, Acıkuyu, Kanlıkışla, Koçarlı ve Demlrcioba köylerlno yağan dolu, bu köylerde mahsullerden büyük bir kısmının harap olmasına sebebiyet vermiştir.
Terme 19 (AA.) — Sürekli yağmurlardan sonra Terme çayı taşmış. 10 bin dekar arazi au altında kalmıştır. İnsan ve hayvan kayıbı yoktur. Su seviyesi yükselmekte devam ediyor.
Taşköprü 19 (A A i — On günden bert yağan yağmurlar, Gökınnağın taşmasına sebep olmuş. ırmağa yakın tarlalardaki ekinlerin bir kısmına zaçar vermiştir.
Ayancık 19 (A.A.) — Bugün yağan şiddetli yağmurlar yüzünden çaylar taşmış, kereste tabrikaslle Uça arasındaki yolda bir köprü yıkılmıştır.
Telefon Üsteleri do hasır a uğradığından bucak vo köylerdeki duruma alt haber alınamamaktadır.
İlkbahar yüzme yarışları
Su Sporları Ajanlığı tarafından tertiplenen mevsimin ilk yüzme müsabakaları dün Udo'da yapılmıştır. Lisans aranma mecburiyetine uyularak müsabakalar İkişer seri halinde yapılmış ve lisans ulamamı? sporcular da bu yarışlardan faydalandırılmış-tu-. Neticede ModaJılar 138 puvanla birinci gelmiş ve konan kupayı almış Lirdir. Neticeler: M. H. ile işaretli müsabıkların dereceler! yarışma harici olanlardır:
100 metre eerbes:
1 — Nejat (M. H) 1,05,3; 2 — Lazon (M. H.) 1.05.6; 3 — Saiâhattln 1.12.4;
200 metre kurbağalama:
1 — Saffan (M.S.) 3,42,8; 3 — Aydın (M.H) 3,10, 5.
100 metre sırt üstü:
1 — Hüseyin (M. S) 1,39,1; 3 — Yalçın (M. H) 1,25,8; 3 — Nevzat (M. H) 1,32,2.
200 M. Berbes:
1 — Lazo (M.S) 2,30,4; 2 — Nejat ıM. H) 2,37; 3 — Rauf (M. H) 2,40, 3.
1500 metre:
1 — Ömer (M. H) 23.21,6; 2 — Haldun (M. B) 20,14,1; 3 — COQ (M. H) 20,44.
3x100:
1 — Moda Spor.
100 M. (Bayanlar);
1 — Güler (M, S) 1,37,2; 2 — Melek (B. J. K) 1,40,1.
100 M. kurbağalama:
1 — Güler (M. S) 1,10,4.
100 M. Sırtüstü:
. 1 — Güier (M, S) 1.55; 2 — Ateş fM.
H) 2,56,5.
Maraş 19 — Demokrat Parti Genel Bnşkanı CeiAl Buyur, burada Belediye meydanında tertlpedllen mitingde halka hitaben bir nutuk söyledi ve ezcümle dedi ki:
•— Çok şükür istiklâlimizi temin ettik. Şimdi vatandaşların hak ve hürriyetlerini «ağlamak ödevi de bizim neslimize düşüyor. Arkadaşlar, biz kolay İşler peşinde değil, büyük dâvalar peşinde koşunlardanız. Ma-raşlılar, dün nasıl kahramanca büyük bir aafer kazandımsa, bugün de hak vo hürriyet zaferini kazanacağımız muhakkaktır. Gayemiz, tam mâ-naslle hür Ye mesut bir vatan yaratmak, kadını erkeği, küçüğü büyüğü İle bütün milletin bahtiyarlığını görmektir.»
Celâl Bayar, yarın (bugün) Gazlan tepte yapılacak mitingde nutuk söyliyecektlr.
Bir jeker suiistimali iddiası
İzmir 19 — İspartanın Şarkikaraağaç ilçesi belediye ve Halk partisi başkanı Terfik Çifçlnin, bu İlçede tevzi edilmek Üzere mutemet sı Tat ile kendisine verilen İM ton kesme ve bir buçuk ton toz şekeri Karaağaca Mvketmlyerek işportada ve Eglrdlrde yüksek flatle «attığı iddia edilmişti. İsparta savcılığı tahkikata başlamıştır. Diğer taraftan da vali İdari tahkikat İçin Şarklkaraağaca gitmiş bulunmaktadır.
Ankara 19 — Bolu dâvasının şahitlerinden Ankara Cumhuriyet savcısı Komal Bora, muavini Kâmil Olcay ve Prof. Dr. Behçet Kamay bugün asliye ceza mahkemesinde İfadelerin deki mübayeneta binaen yüzleştirilmişlerdir.
Kemal Bor*, hâdisenin . uzun bir İzahını yapmıştır. Eski adil tabip Behçet Kanuy İse, Neşet Naci merhumun katledildiği odada Kemal Boranın, merhumun cebinden çıkan mektubu kendisine gösterdiğini, fakat bu mektubun mahiyeti hakkında hiçbir şey bilmediğini, mektuba kısa bir müddet İçin gördüğünü ve kaç «ahlfa olduğunu kati olarak hatırh-yamadığını söylemiştir.
istinabe suretiyle alınan ifadeler bu celseye yetiştirilmek üzere Bolu fiğır ceza mahkemesine gönderilecektir. _____________
İngiliz büyük elçisi Trabzonda
Trabzon 19 — Ingiliz büyük elçisi ve refikamı Erzurum'dan otomobille Trabzon’a gelmişler, eski eserleri gezdikten tonra. Rize'ye hareket etmişlerdir. Büyük elçi Türk - İngiliz dostluğu hakkında hararetli sözler söylemiştir.
Bakanlar Kurulu toplandı
Ankara 19 (AA.) — Bakanlar Kurulu bugün saat 17 den 20.3Q a kadar toplanmıştır. Bu toplantıda muhtelif bakanlıklara alt gündelik İşler müzakere edilmiştir.
Donanma Erdek’te
Erdek 19 (AA ) —- Başta Yavuz olmak üzere deniz kuvvetlerimizden bir kısmı bugün, limanımıza gelmiş, kaymakam ve Belediye başkanı filo komutanını ziyaret etmişlerdir.
Sadrı Aka aleyhindeki dâva
Burdur 19 — Tokat volisi Sadrl Aka aleyhine açılan hakaret dâvası bugün, avukatların karşılıklı müdafii alarmdan sonra neticeye bağlan-m ıştır. Yargıç Abdullah Arkan, mevcut delillere göre, vali memur olduğu için «uçta vazife unsuru bulunduğu kanaatine varıldığını ve bu dâva İçin gerekli izin alınması yolunda evrakın savcılığa tevdiine karar verildiğini söylemiştir.
Ticaret heyetleri
Giden heyetlerin iyi çalışmadıkları iddia ediliyor
Ankara 18 — Sinan Teke)loğlu. Meclisin dünkü oturumunda, yabancı memleketlere gönderilen ticaret heyetlerinin İyi çalışmadıklarını, şatolarda yan gelip turist hayatı yaşadıklarını söylemişti. Binan Tekelioğ-luna göre heyet göndermeğe liizum yoktur’. Onların yapacakları İşleri 11-caret ataşeleri pekâlâ başarabilirler. Sinan Tekelloğlunun bu eö21erl ticaret heyetlerinin çalışmaları üzerinde ma lûmat toplamağa vesile oldu. Bu heyetlerin hariçle olan ticari ve iktisadi münasebetlerimizde müspet bir rol oynayamadık lan anlaşılmıştır Bu m ey an da Almanyadakl Amerikan İngiliz ve Fransız İşgal bölgelerine giden ve üç aylık geziden sonra yurda dönen ticaret heyeti de müspet bir netice elde edememiştir. Bir müddet evvel Almanyaya giden tacirlerimizden bir kısmının da birbirleri aleyhlerine yaptıkları dedikodularla fena mevkie düştükleri ve haklarında ticaret heyetimize şikâyetler yapıldığı öğrenilmiştir.
Gerek ticaret heyetlerinin, gerekse ticari ve İktisadi görüşmelerde bulunmak üzere giden tacirlerimizin dış memleketlerdeki temasları hakkında şayanı dikkat bir rapor "hazırlanmıştır. Bu rapor, bugünlerde alâkalı makamlara verilecektir.
MEVLOT
E₺kl gümrük müfettişlerinden müteveffa Hoca Mehmet elendi Mu, Maarif mümeyyizlerinden müteveffa Seyfettin beyin refikası, D. Mehmet DedeoğhTnun kayın v&ldesl
ADVİYE S EZ E R ’ in ölümünün kırkıncı gününe rastlıyan 21 Haziran yarınki pazartesi günü ikindi namazından sonra ruhuna İthaf edilmek üzere Eminönü Yeni camiin de Mevlüdu Şerif okutulacağından merhumeyi tanıyan ve «erenlerin teşrifleri rica olunur.
Damadı:
D. Mehmet Dedeoflıi
VEFAT
Eşim, kardeşim ve babamız Trabzon tüccarlarından:
FAİK RÜŞTÜ BEKİROĞLÜ (Meehum Han Rüştü Hafız efendinin mahdumu) çekmekte olduğu hastalıktan kıırtu-lamıyarak Cenabı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 2Q/6/9-i8 Ptt“ zar günü saat lfl da Şişli, Osmanbey, Rumeli caddesinde Aflatp apartimarı inin i numaralı dairesinden alınarak namazı Fatih camii şerifinde kalındıktan sonra Edime kapı Şehitliğinde makberl mahsusuna defnedilecektir.
Eşi; Seniha Bckiroglu
Kardeşi: Nihat Rüştü Beklroğlu Evlâtları: Fuat, Faruk, Fikret Şükran Bekiroğlu


I BORSA 1
j«I«ılral BerMimm II/V/1M flall«l
ÇEKLER
Kapanı»
Londra 1 Sterlin 11 MM
Ncw-York 1W Del»r 380.—
Parla İM Transtı T. 1 -*W>
Ceuevrv 1(0 tsvlçr* T, «5 7210
AnuHr(Jwı> 100 Florin 105 5W»
Lizbon 100 Bflçlkn T. «som
Brtnaal ICO Çeko. Kr. 5 60
Pmp 100 t«vec Kr. n mo
Stoknotm 100 Eskıulta 1! 2499
ESHAM VE TAHVtLAT
% J FAİZLİ TAHVtLLEH
- Eminim I sn 3®
Sİvm - Emırum t-1 30 40
19*1 Demiryolu I 10 70
1041 Demiryolu II 21) 10
1941 Demiryolu LU M 03
Milli Müdilaa 1 40M
Mim MOdafaa U 20.—
MUU MOdafaa m 80-15
Milli Müdafaa IV »0 49
% a fa! 21.1 ra.HviLLEa
Kalkınma I 07 83
İMİ Demiryolu VI 0183
Kalkınma n 03 İD
Kalkuun» m 0913
44 » FAİZLİ TAHVtLLEH
1933 Erranl 33-
1034 tkramJyBİl 21.—
Mlill Mûdafna ao.ıa
Demiryolu TV •7 Î3
Demiryolu V 07 M
AHADO1V DEMİRYOLU OBVPU
Tahviller 1-3 1W —
□Lmio çenetleri % 00
MOmessll »enet
ŞİHKET HİSSELERİ
Merkez Bankası 333.-.
il Bankım »1.—
T. Ticaret Bankan S —
Atlan Çimento ıa.—
SARHAFLARPA ALTIN
Gulden Batış 84 35
Tüı-k Hra» 30 —
Sterlin 54 IS
Külçe »40
Re-jat M) 10
r ik
***20 Haziran 1943
AKSAM
W> S
akşamdan akşama
Bahçe ortasında kerpiç bina, bizi geriletmez, ilerletir...
Gazetelerimizden biri: «Kerpice methiye» diye serlevha koymuş. Mesele neymiş? Mesele şu: Milletvekillerinden bir zat, kerpiç- binaıun zaruret olduğunu ileri sürmüş.
Allah kendisinden razi'olsun. Ben de tamamen aynı fikirdeyim. Türkivemiziıı bir çok bölgeleri için kerpiç ev zarurettir. Ancak, usulünce, iyi kerpiç.
Selçuk medeniyetinin nice şaheserleri kerpiçtendir. Mezopotamya medeniyetinin kerpiçleri de hâlâ duruyor. Yeni kerpiç binalardan çoğu çabuk yanlıyorsa, biçimsiz manzara arzediyor-sa; bunun sebebi, kerpiçin binim zariye fenalığı değildir: tatbikatta fena yapılmasıdır.
Askerlik hayatımızdan hep biliriz ki. kerpiç kestirilir: türlü tesisat yaptırılır î bunlardan iyi netice alınır. Sivil hayattan da şu hâtıramı anlatabilirim. Kon-yada Çelebiler ailesinden Sipahi pazarında dükkânı olan şimdi vefat etmiş bulunan Hacı Hüseyin Efendinin evi 90 senelik ve hâlâ pek sağlam bir kerpiç bina idi; 90 sene daha dayanacak gibi duruyordu. Karşısına yapılan beton bina sekiz oıı senelik olduğu halde ondan daha fazla eskimiş duruyordu. Duvarlarında sızıntılar vardı. Gerek Konyada, gerek diğer şehirlerimizde öyle mükemmel kerpiç binaların civarında öyle fena beton binalar pek çoktur. Binaenaleyh, iyi yapıldığı takdirde kerpiç pek âlâdır; fena yapıldığı takdirde ise beton berbat şeydir.
İyisine bakalım.
Resmi müesseselerimizden biri. kerpiç binanın ne şartlarla yapılması icabettiğini, duvar lab-İosu halinde renk renk resimlerle ve izahatnamesile birlikte yayınlamış, bir çok kasaba ve köylerimizin duvarlarına astırmış-tır. Bundan bir sene evvel gazetemizde bahsetmiştik. Mucibince amel etmeli. Tedavisi imkânsız büyük bir çimento sıkıntısı içinde isek, tuğla ile bina pek pahalıya maloluyorsa şehirlerimizin — (sakın her tarafında değil) — gecekondu mahallesine tetabuk edecek mahdut ve muayyen bir bölgesinde kerpice imkân vermeli; $u mesken buhranının önüne geçmeliyiz. Bahsettiğim tabloda tasvir edilen tek katlı, metin, fenni, civarı ağaçlı kerpiç binalar, şimdiki Zensiz, zevksiz beton, kârgir ve ahşaplardan âliyyülâlâdır.
Ben şahsen iyi kerpiç binada oturmağı bunlarda oturmağa tercih ederim. Bana manzara ve tenasübü uygun bir bahçecik içinde, medeni tesisleri mevcut bir İstanbul köyünde kerpiç evceğiz temin edecek inşaat miiessesesile kontratı hemen imzalamağa hazırım. Benim gibi yüz binlerce şehirli ve kasabalı da buna can ve gönülden la-zıdıriar.
Kerpiç evin bence, — bahsettiğim o resimli tabloda zikredilmeyen — bir zaruri hususiyeti, a-ğaçlıklar ortasında bulunmasıdır. Köylerimizi, kasabalarımızı, nıahalleciklerinıizi çok ağaçlı bahçeler ortasında yaptığımız tak dirde, kerpiç bina sakil değil, şairane bile durur. Halbuki «Vişneli. köyünde vişne mevsiminde bir düğünde bulunmuştum. Şerbet ikram ettiler. Soruyorum:
— Ne şerbeti? .. Tek maddeden vapılmıştı... Nedendi, bilin...
— Elbet vişneden olacak, ... Suyunu sıkmış, getirmişlerdir.
— Hayır... Sade şekerli suydu... Bu kerpiç köyünde ağaç kalmamış... Adının Vişneli olmasına rağmen...
Ağaçsız, bahçesiz, sebzesiz, ye-nıişsiz köylerimiz ekseriyettir. İJal buki kerpiç bunlarla birlikte yü-r rürşe, hayat seviyemiz alçalmış değil, vükselmiş hile olur.
(Vâ-Nû>
Otobüslerin muayenesi
Şelûrde işleyen 120 otobüsten 20 sinin, belediye makine şubesi tarafından yapılan senelik muayenelerinde bozuk bulunduğu ve seferden menecüidigl yazılmıştı. Bu otobüslerin sahipler!, belediye otobüslerine rakip olan husus! otobüslerin azaltılması için böyle bir faaliyet gösterildiğini İleri sürerek mühendisliğin kararma itiraz etmişlerdir. Bunun üzerine tarafsız mühendislerden mürekkep bej kişilik bîr heyet oto-i büslerl dün ytniedn muayene etmişlerdir. Karar bugün verilecektir.
Halka verilen şeker çokmuş!!
Ekonomi Bakanlığı verilen şekeri çok’ ’ gökrdüğün esnaf lehine nüfus başına bir kiloya indirecekmiş
Halka verilen fişlerle nüfus başına dağıtılmakta olan birer buçuk kilo şeker fazla görülmektedir, Ekonomi Bakanlığı, alâkalı dairelere gönderdi §1 bir yazıtla başka, yerlerde nüfus başına 400 grama kadar şeker tevzi edilirken İstanbulda esnaf ve imalâtçılar İhmal edilerek halka bu kadar fazla şeker verilmesi hoş karşılanın anlaktadır.
Şehrimizdeki esnaf ve İmalâtçılar, belediyenin kendilerine tahsis ettiği şeker miktarının az olduğunu İleri sürerek alâkalı makamlara müracaatta bulunmuştur.
Bakanlığın bu yazısı üzerine temmuzda halka nüfus başına birer kilo şeker verileceği söylenmektedir. Halka verilen bir buçuk kilo şekerden yarım kilosunun kesilerek esnafa verilmesinin İstenmesi, şaşılacak .şeydir. Ekonomi Bakanlığı, esnaftan evvel halkı düşünmek mecburiyetindedir. Bakanlığın alâkalı makamlara bu şeklide bir tezkere gönderdiğine doğrusu İnanmak İstemiyoruz. Şayet böyle bil emir verilmiş İse derhal geri almak lâzımdır. Yine tekrar ediyoruz, Ekonomi Bakanlığının vazifesi, esnaftan önce, halkın ihtiyâçlarını düşünmek ve gidermektir.
Halktan kesilecek yarımşar kilo şe ker esnaf ve İmalâtçıları yine tatmin etndyecektlr. Onların hakiki ihtiyaç diye beledlyej'e verdikleri listelerin aylık tutan şeker serbest satıldığı zamanlardaki İhtiyaçlarının İki mislin! aşmaktadır. Zaten şekerciler, derhal Hatlara zam etmek teatim kaçırmamalardı.'. İstanbul esnaf ve İmalâtçılarının yaptıkları şeker, çikolata ve emsali şeylerin bütün Türkl-yeye gönderildiği mazeret olarak İleri sürülmek İstenmektedir. Halbuki bakanlığın tahsh etliği 2000 ton şeker İstanbul İçindir. Bu suretle İki bin ton şekerin bir kısmı diğer şehirlere gönderilecek demektir
Piyasada durgunluk
Stoklardan, para ve kredi darlığından ileri geliyor
Son zamanlarda piyasada görülen durgunluk hemen her mala tesir etmiş vaziyettedir. Mevsim ltibarllo İstihlâki artması İcap eden zeyllnyağ piyasasında dahi görülen bu hal diğer malların satışlarında görülen, aksamayı hazırlayan sebeplerle İlgili görülmektedir. Verilen malûmata göre durgunluğun başlıca sebebi tüccarın elinde para bulunmayışıdır. Bu hal! yaratan sebeplerse çeşitlidir. Bunlar arasında bazı sunt sebepler de vardır. Meselâ on beş gün kadar önce şeker buhranından gözü korkan b!r çok tüccar ve bu arada spekülatörler tarafından buhranın diğer mallara da sirayeti düşünülerek mühim miktarda ve çeşitli mallar kapatılmış, bu suretle elde mevcut paranın büyük kısmı mala çevrilmiş, halbuki bu telâşın yersizliği birkaç gün sonra anlaşılmış, fakat bu defa mallar elde kalmıştır.
Para kıtlığı yaratan diğer bir ftmU de kazanç vergisi ödeme mevsiminin gelmiş olması piyasadaki alış verişe menfi surette tdklr etmiştir.
Yine bu sebeplerle İlgi!! olarak bankalar da tüccara bugüne kadar yaptıkları krediyi geniş mikyasta kes mlşlerdlr. Bu hal he piyasada başlı başına buhran yaratacak bir âmil olarak telakki edilmektedir.
Bu buhranın nc zamana kadar devam edeceği artık piyasanın başlıca düşünce mevzuu olmuştur.
Kocamustaf apaşa pazarının yeri değiştirildi
Kocamustafapaşada her perşembe günü kurulan umumî pazarın otobüs servisini ârızaya uğrattığı ve Sillvrl-kapı mezarlığına götürülen cenazelerin de serbestçe geçmesine mâni olduğu belirtilerek pazarın başka, yere nakledilmesi İçin belediyeye müracaat edilmiştir. Bu müracaatı yerinde tetkik eden belediye, mahzurların mevcut olduğunu görmüş ve pazarın bundan sonra aynı cadde ile Heklm-ofilıı Allpaşa caddesi müntehalannı birbirine baglıyan Vldln caddesinde kurulmasını uygıırı görmüştür. Değişiklik alâkalılar» tebliğ ohıomuştur.
15 yıl Anadoluda dolaşan bir bekimin anlattıkları
Özlediğimiz demokrasiyi kara cahil , en basit sağlık bilgilerinden haberi olmıyan insanlar değil, kendisi, memleketi ve dünya hakkında lüzumlu bilgileri edinmiş insanlar yaşatacaktır. Önce cehaletle savaşmak gerekiyor
Liseden beraber çıkmıştık. Ben hukuka yazıldım, o tıp fakültesine girdi. Bir daha birbirimizi göremedik. Aradan on beş sene geçtikten sonra geçen gün Sirkecide karşılaştık. Sarmaş dolaş olduk. Hekim olmuş. On senedir Anadoluda dolaşıyormuş. şimdi Istanbula gelmiş, Girip bir mahallebiclye olurduk. Şuradan, buradan, mektep hâtıralarından konuştuk. Sonra bana mesleği icabı görüp geçirdiklerinden bazı sahneler anlattı. Hepsi, şehirden, kürsülerden «efendimiz» diye seslendiğimiz köylü ile yirmi senedir nasıl hiç meşgul olmadığımızın canlı delili. Cehalet başta geliyor:
— Birçok yerlerde çocukların bacakları arasına doğru sarkan şişmiş karınlan yer yer dağlanmıştır. Köylü, akluıca, çocuğun dalağını küçültmek İçin, derisini İkide bir kızgın demirle dağlıyor. Halbuki çocuk sıtmalı. Bunu bLr türlü anlatamazsın. O gene bildiğinden şaşmaz, demir çubukları kızdırıp kızdırıp yavrusunu dağlar durur. Sıtma olduğuna inanırsa bileğine sıtma İpi bağlar. O kadar.
Ben şaşakalırken o devam etti:
— şimdi köylü doktorun ne olduğunu biliyor. Bir köye doktor geldi mİ, minareden »Doktor geldi* diye tellâl bağırtırlar. Derdi olan doktorun ayağına gider. Fakat köylünün ilâca emniyeti yok. Mutlaka İğne ister. Eğer kendisin! muayene ettikten sonra bir enjeksiyon yanmadan salıverirsen bir daha senin semtine bile uğramaz. «Bu tohturu geç. bir şeyden anlamıyor» der. Başı ağrıyarak karşına gelir, şakağından enjeksiyon yapmanı İster. «Buraya fur doktor buraya!» diye pnrmağlyîe şakağını göstererek ısrar eder. İğneyi omuzünâ vurdurmak İçin ayak direr. Köy köy dolaşan ve müşterisini memnun etmeyi tercih eden bazı hekimler, ilâçlarını verdikten sonra, yanlarında taşıdıkları içi su dolu tüpleri enjeksiyon iğnesiyle hastalarının vücutlarına zerketmeyl âdet edinmişler. Böyle terinin halk nazarında itibarı pek fazladır. Hattâ doktor, büyük tüp yerine küçük tüpü kullanırsa hastalar aldatıldıklarına zahlp oluyor,, büyüğünden yaptırmak İçin daha fazla para teklif etmeğe kalkı-yorlarmış. Köye veya kazaya her istiyene iğne yapan bir doktor gelmişse hemen şöhreti bütün civarı tutuverlyor, eğer İğne yapmıyorsa semtine bile uğramıyorlar.»
Arkadaşım, gözlerimi faltaşı gibi açarak dinlediğimi görünce şöyle bir vaka anlattı:
— Daha neler! Bir gün hastanedeydim. Yaşlı bir hastayı kollarından tutarak İçeri getirdiler. Kafası sanlı İdi. Bir ay evvel ağaçtan odun keserken çalılıklar içine yuvarlanmış. Yüzü gözü paramparça olmuş. Baktım: Gözlerinden biri sönmüştü, öteki gözünde derin bir karniye İltihabı vardı. Hiç olmazsa bir gözünü kurtarmak İçin pansumanını hemşirelere bırakmadım. Bizzat ben ü-zerJme aldım. Hasta on beş gün gidip gelcU. Her seferinde gözünü temizleyip tekrar kapatıyordum. On beşinci günü bezleri açtığım zaman ne göreyim? Pamukların İçi bit dolu. «Ne yaptın?* diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Nihayet İtiraf etti. Komşusunun gözü de bir zaman böyle olmuş. İyileştirmek İçin gözüne kapadığı beze İltihabı yiyip bitirsin diye bit doldurmuşlar.
Caddelerde su birikintilerini kaldırmak için alınan tedbirler
Yağmurlardan sonra şehir İçinde küçük göller ve su birikintileri husule gelmektedir.
Belediye daha ziyade cadde ve yolların bozuk kısımlarında teşekkül fiden bu gölcükleri derlini kaldırmak üzere daimi yol işçilerinden bir ekip vücuda getirmiştir.
Tramvay geçen caddelerin tamiri elektrik tramvay idaresine alt olduğu halde İdarenla bu yollarla lüzumu' derecesinde meşgul olmadığı beyan ediliyor. Vücuda getirilen bu ekip gölcükleri temizledikten sonra bun-|lann teşekkül el memesi İçin yolların
Gözü İyileş- bozuk kısımlarını da tamir edecektir.
nizede fay eldml genişlemekte ve çay fabrikası çok İyi çalışmaktadır, kukanda cay fabrikası görülmektedir.
Francala ve ekmek fişti
Francaladan edilecek kârla ekmek fiatı
arttırılmıyacak
Hafta başında yapılıp satılmağa başlayan yeni ekmekler beklenildiği gibi iyi olmamıştır. Eski ekmeğin içinde bulunan yüzde 55 buğdayın şim-
İSTANBUL HAYAT!
Bu kadardır ol hikâyet!
Gazete havadislerine nazaran, İstanbul sanayicileri bir komisyon kurmuşlar, memlekette hu-kiim sürmekte olan lüks ve israfa karşı sistemli bir mücadele açmışlar. Henüz böyle bir -şeyin farkında değiliz, mücadelede muvaffak olurlar da biz de [arkına varırız inşallah.
Komisyon. Türk kadınlarından ve öğretmenlerden yardım istiyormuş. Mücadele muvaffak olursa memleketin iktisadi bünyesinde büyük tasarruflar elde edilecekmiş. Birlikçe hazırlanan broşürlerde, elde edilecek tasarruf istatistik rakamlariyle gösteriliyor, Avrupa memleketlerinde bu kabil komisyonların müs pet faaliyetleri izah ediliyormuş.
Allah muvaffakiyet yersin, gaye güzel amma bizde söker mİ dersiniz? Bizim memlekette IüIcb ve israfa dalanlar mahdut bir zümredir. Geriye kalanlar, İsraf şöyle dursun, günlük geçim ma»-, rafını dahi zorlukla tedarik edo-“^ biliyorlar. Mücadele kûmisyonu-LJ na yardım etmek isti yenler an-û-cak bunların arasından çıkabiUrSN Toplandıklarım, el ele verip sa-'fc vaşa giriştiklerini kabul edelim; ° netice ne olabilir? Lüks, israf C düşkünlerinin etrafı, vizon kiırk-O lerle, gramı bilmem kaç yüz U-CO ralık esans şişeleriyle, tuvalet la-m kımlariyle, hususi otomobille riej> çevrilmiş öyle bir kaledir ki, ya broşür değil, top bile işliye-mez. c
Döviz uğruna bizim lokmaları-^" nuz kesilip dışarıya satılır, onlar*** senede birkaç defa boş el çanta-siyle Avrupa seyahatine çıkarlar,"O araba yükü bavullarla dönerler. Avrupa memleketlerindeki mü-flj cadelenin müspet neticeleri ni(D broşürlerle anlatmağa ne lüzuni>lT var? Onlar sık sık gidip gözleriy’*-' le görüyorlar, dudak büküyorlar ve o memleketlerin kullanmadıkları liiks matahları toplayıp buraya getiriyorlar. Biz bir buçuk arşın pamuklu basma için muhtar kapılarında, dükkân eşiklerinde saç yolması yaparken onlar terziden terziye koşuyorlar, Amerika sansarından kürkler, Hint ipeğinden roplar, İngiliz kumaşından kostümler, lezar derisinden pabuçlar yaptırmak için bir-birleriyle yarışa kalkıyorlar.
Lokmalarımıza malolan dövizlerimiz oralara gidiyor işte. Nasıl gidiyor? Belli değil. O bir muamma!
Savaş cephesinde devlet daireleri de unutulmasın. Milyonlar yutan lüks binalar, gelin odası gibi döşenen umum müdürlük daireleri, maroken koltuklarına yılda bir defa dahi oturulmıyan müzakere salonları: harcirahlı, yevmiyeli, primli, ikramiyeli, al-leli, çoluklu çocuklu tetkik, mubayaa seyahatleri, bir ipliğini çeksen kırk yaması dökülen delik deşik bütçeyi kıtır kıtır kemiriyor.
İş başına geçen her hükümetin programında israfla mücadele, âzami tasarruf vaitleri yüksek sesle yüzlerce defa tekrarlanıyor. Yaldızlı programlar beğenilip da sıra tatbikata gelince akan sular duruyor, el ayak buz kesiliyor. Ne taraftan başlasak şu tasarruf İşine?.., Şuradan kessek... imkânsız. Buradan kırpsak... Kabil değii. Şu yana el uz atsak... Olamaz,
Evet; imkânsız, kabil degü, o-lamaz. Binaenaleyh, bunu höv-lece kabul etmek lâzım. Bütçelerin masraf fasıllarına el sürülemez,
Ya şu varidat kısımlarındaki yamasız, kocaman delikler'.’... Onun da kolayı bulunur elbet, iç istikraz, dış İstikraz! Bundan ötesi boş lâf. Komisyonlar, heyetler, etütler, incelemeler, hepsi masal ve işte bııkadardır ol hikâye!!
Cemal Refik
mlş. Bizimki de komşunun tavsiyesini tutmuş, öyle yapmış...»
Daha uzun konuşamadık. Arkadaşımın tren zamanı gelmişti, ayrıldı. Ben memleket meseleleri namına gazeteleri dolduran sonu gelmez politika dedikodularını hatırladım. Seçim tartışmaları, mitingler, üçüncü parti haberleri, İktidar ve muhalefet çatışmaları, asıl memleket dâvaları yanında incir çekirdeğini doldurmaz mevzuların etrafında koparılan fırtınalar.
Zannediyoruz kİ demokrasi bütün dâvaları, kökünden halledecektir. Halbuki demokrasi bir milletin üzerine gökten İndirilemez. Demokrasi bir tekâmülün neticesidir. En mükemmel demokrasiyi cahil, kara calili, en utak sağlık bilgilerinden haberi olmıyan İnsanlar değil, hiç olmazsa ilk mektebi bitirmiş, kendisi, memleketi ve dünya hakkında en lüzumlu bilgileri edinmiş insanlar yaşatacaktır. İşi gücü bırakıp cehaletle savaşsak yeridir. Hizmetlerin en acelesi bu.
Şevket Rado
Türk tütünleri
Heyetimiz âzasından Vir kısmı dün uçakla Parise gitti
Türk tütünlerinin Anglo - Ameri-i kan İşgali altındaki Almanyaya satılması İçin evvelce girişilmiş olan teşebbüslerin menfi netice vermesi üzerine hükümetimiz tarafından İlgili ecnebi makamlar nezdlnde yapılan teşebbüsler İyi bir netice vermiş. 21 Hazirandan İtibaren parlste müzakerelerin tekrar başlaması kararlaştırılmıştı.
Bu müzakerelere katılacak olan Türk heyeti, hükümeti temsilen Ticaret Bakanlığı Dıj Ticaret dairesi reisi Mahmut Şeyda, Tütüncüler Birliğini temsilen Mithat Nemli Ue Hüseyin Sabrl Tüten, Tekeli temsilen genel müdür yardımcısı Kenan Yalter ve İzmir Yerli Ürünler Tütün Şirketini temsilen Haaan Kavaialıdan mürekkeptir.
Bu zevattan dün sabah .saat ö da Ankaradaıı uçakla gelen Mahmut Şeyda, Kenan Yalter ve Sabrl Tüten 10.40 da kalkan İngLllz uçağı İla hareket etmişler, Mithat Nemli İle Haşan Kavalalı İse yarın uçakla gideceklerdir.
Heyetin alacağı netice burada büyük İlgi Ue beklenmektedir.
diki ekmeklerde yüzde yetmişe çıkarılmasına mukabil kepek miktarının artırılmış olması kaliteyi yükseltmemiştir. Fırıncıların imal hileleri de buna İnzimam ettiği İçin tekrar kaçak francalaya rağbet başlamıştır.
Ticaret Bakanlığı, dün Toprak Mah suUerl Ofisine bir tamim göndererek yeni bir ekmek çıkarılması İçin tetkikler yapılmasını ve neticenin süratle bakanlığa bildirilmesini İstemiştir. Verilen direktife nazaran yeni tip ekmek yüzde 90 buğdayı yüzde on da çavdarı ihtiva edecektir. Fakat buna mukabil kepek miktarı yüzde öçe çıkarılmak surctLle unlar 90—92 randımanlı olacaktır. Yeni yapılacak ekmeklerin İçinde yüzde doksan buğday konulmasına rağmen unun kepekli olarak kullanılması halinde yeni ekmeklerin evsafının, pek değişmemesine sebep olacağı anlaşılmaktadır. Dün ofis mümessilleri, belediyeye gelerek alâkalılarla görüşmüşlerdir. Belediye İktisat İşleri müdürlüğü yen! unun DO—92 randımanlı olmasına muhalefet ederek halkın mütemadiyen ekmeklerden şikâyet ettiğini söylemiş ve randımanın 86 yi geçirilmemesi lüzumunu beyan etmiştir. Bu teklif Ankaraya bildirilecektir.
Diğer taraftan ofis, idrak ‘edilmekte olan yeni mahsulü son kararla tesblt edilen yüksek Hatlarla mü-bayaa edeceğinden ekmek Nallan yükselecektir. Ekmeklerde görülecek pahalılığın halka fazla eksetmcmesl İçin alâkalı makamlar tedbirler düşünmektedirler. Yanlan neticelere göre yeni tip ekmeğin yanında haa undan da francala ima! ederek kilosunu 80 - 90 kuruşa satmak ve bu su retle temin edllecûk paradan İkinci nevi ekmeğin flat farkı kapatılacaktır. Ofis bu hususta tetkikler yapmaktadır. Alâkalıların fikrine göre İstanbulda karaborsada satılmakta olan francalanın yüksek Astından muhteklrler.lstifade etmektedirler. Bu istifadeyi -meşru yolda kullanmak yerinde olacaktır.
Sümerbank kumaşları
Kaliteyi düzeltmek, renk ve çeşit tenevvüü temin etmek için tedbirler alındı
Verilen malûmata göre Sûmeraank İplik ve Dokuma Fabrikaları Muea-s es esi tarafından yeri! kumaşların İmalinde kalite üstünlüğü temin etmek maksadıyla muhtelif teşebbüslere girişilmiştir. Bir yandan İngiltere vesalr kumaş sanayii ilerlemiş memleketlere yeni makinalar, iplik ve taraklar ısmarlanmış ve bunların mühim bir kısmı memlekete gelip fabrikalara yerleştirilmiştir.
Diğer taraftan müessese, kumaşların cinsleriyle birlikte boyalarının da düzelmesi lâzımgeldlğlnl hesaplı yarak şimdi de muhtelif pazarlara boyalar ve yeni boya kazanları ısmarlamıştır. İyi cins boyaların modern kazanlarda çok daha İyi neticeler verdiğini söyleyen İlgililer, bu suretle kumaşlarda mütenevvi renklerle çalışılabileceğin! ve renklerde düzgünlük elde edileceğini ayrıca buhar bakımından da tasarruf sağlanacağın: belirtmektedirler.
Yakında Amerika, İngiltere ve ts-vlçreden gelecek olan bu cihazlar ve boyalarla derhal yeni İmafâta geçilecektir.
Bira fabrikaları ıslah ve tevsi edilecek
Memlekette bira İstihlâki her yıl süratle artmakta olup bu İhtiyacı mevcut fabrikalarla karşılamak Tekel İdaresi İçin mühim bir mesele
olmaktadır.
Bilhassa yaz mevsimlerinde İstihlâk büsbütün arttığından biraları icabettlğl kadar dinlendirmek bazan imkân dahlUne girmemektedir. İdare yurdun muhtelif yerlerinde yeni: bira fabrikaları inşasına karar verip faaliyete geçmiş bulunmakla beraber bazı mahzurları da mevcut fabrikaları ıslah etmek suretiyle bertaraf etmek niyetindedir.
Bu itibarla biraların hem yaz dev-, resinde fazla beklemelerini temin, hem do kalitelerini ıslah maksadıyla yeni makine ve tesisler ısmarlamak için gerekil teşebbüslere girişilmiştir.
Ticaret Odası ile Ticaret ve Zahire Borsa sı umumî kâtipleri
İstanbul Ticaret ve Sanayi odası umumi kâtibi Mahmut Pekinle Ticaret ve Zahire Borsası umumî kâtibi Muhsin Nalın. Seranın vazifelerinin becayiş edildiğini evvelce yazmıştık.
Muhsin Seran İle Mahmut Pekin dün sabahtan itibaren yeni vazifelerine başlamışlardır.
Pror. Dr.
Şevket Salih Sosyal
2 ay müddetle tctklkal.ta bulunmak üzere Avrupaya gitmiştir.
1KÇAM
20 Haziran 194®
3nh)fe 1
Derby at yarışları
Ingllterede at yarışlarına verilen ehemmiyet — Klâsik at koşuları
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Bekçi; “Çöz bakalım donu nu’„ deyince şaşırdım!
Eski Italyan sefarethanesi tütün deposu oluyor
■k
•t aenekl yanşta ab birincilli! kasansa Afahan evvelki at yanılannlaa «rinde atını geıâtrirken
Londradan bü diriliyor
Bu ayın B İnde dünyadaki at yaraları meraklılarının gözleri bir kere daha İngiltereye çevrilmlı bulunmakta itil İngiltere, halle kan olarak anılan asıl yarış atlan neslini yetiştiren ve modem varışların organize edildiği memlekettir. Şimdi İngiliz kaide n şartlarına uygun at yanyİBrı dünyanın her tarafına yayılmış olmakla beraber, Ingiliz koşulan ylnr de hususiyetlerini muhatara etmektedir. «At yarışları înglıtere-de bir spor. Fransado bir eğlence, Amerikada bir iştir.» çckltndekl söa el‘an doğru olup, raman bunu haklı çıkarmıştır.
Ingiür. atçılığı bu milmtu mevkie nasıl ulaşmıştır? Bunu muhtemel olarak zaman ve anane temin etmiştir İnpilterede at yarışları İlk defa takriben 1174 te. Hcnry n . nin devrinde başlamıştır. O zaman İlk koşulasın Londra at pazarlarında yapıldığı anlaşılmaktadır Bundan sonra uzun yıllar devrin zengin ve nütazTır şah-i yeti ermin himayesinde devam etmiş ve Stuart hanedanının tali ta çıkma.'-lk spor seklini olmiştor. Yanlarla ilgilenen James I (1603 -1AC5) hilen dünya atçılığının merkezi haline gele» Ep'uın ve Nevvmar-krt çayırlarına devanın başlamış ve 25 yıl sonra Charles il, at sporunu o kadar himaye etmiştir W, kendiline İngiliz atçılığının babam lâkabı takılmıştır
Bugün, resmi sicillerde mukayyet bütün halis kanlar, ana tarafından •kral)» adı verilen 49 kuraktan ve bnba tarafından İse XVIII inci asnn İptidalarında kayıtlara geçen uByer-ley Türk» Darley Arabian ve ûodolp-hln Arabian adla yala» 3 aygırdan gelmedirler. İşte ingil terenin 5 klâ-sdk at koşusuna yalnız bu kandan 3 yaşındaki toylarla bir nispet dahilinde yârı katı denilen taylar rİrebilir. Bu yan kan denilen hayvn*ıtnr l*e yine aynı Boylardan olup, yalnız 18 İnei asıntanberi sicillerine resmi kayıtlarda bultmmayan bir tek aygır veya kısrağın adı karışmıştır
Bu b klâsik at koşusunda kandl-kap bahLs mevzun değildir ve atlar yaşlarına göre, ağırlık taşırlar "Bu yarışları ve Awot filim kupasını ka-
nanan taylar yarış âleminde derhal önemli btr mevki edinirler ve kıymetleri çok artar. Urun, renkli ve sürprizlerle dolu tarihçeleri olu bu klâsik koşular Ingiltere atçılığının bel kemiği haline gelmiş, dünyaca muazzam şöli ret kazanmış ve har tarafta taklit edilmiştir. în «11 ta renin klâsik ât koşulan şunlardır:
1776 da tesis edilen Bt. Lağvı koşusu. Mesafesi 1 3 4 aatl olan bu yarış eylülde Doncaster'de koşular.
Oaks koşusu: Kısraklara mahsus olup 1770 da tesis edilmiştir. Mesafesi 1 1/2 mildir. Haziranda Kpeom' da koşulur.
Derby. 1780 de tesis edilmiş olup 1 1/2 mil üzerinde yine haziranda Epsonıda koşulur.
•2000 glnellk yarış» 1800 da tesis edilmiştir Mayısta Neu-mârkeVts koşulur. Mesafesi ı mildir.
«1000 gineJlk yarış» kısraklara mahsustur 1814 te tesis edilmiş olup mayısta koşulur. Mesafesi 1 mildir.
Bu yarışlardan en Önemlisi re meşhuru Epsom Derby'al olup, ittifakla dünyanın en biiyük at koşusu talâkta edilmektedir. İngiliz kırallan ve prensleri, AvrupalI dük ve kontlar. Hindistan ve Pakistan mihraceler!, lordlar, dünyanın en zengin atçıları bu yarışta renklerinin kazandığını görmeği kendilerine bir şeref saymışlardır.
tik Derby yarışını 1781) de aır Charles Bunbury'ntn «Dlomeda i kn-zp.nmıştır. Ananenin verdiği hususiyetten başka Derby'nin asıl kıymeti yarışın hakikaten halis kan taylar İçin en yüksek bir İmtihan oluşunda-I dır inişli yokuşlu bir buçuk millik zor bir pisti taklbeden, meşhur Tat-j tenham dönemecinden sonra birdenbire düzlüğe ve finişe açılan bir yarışı kazanacak alın hem sürat ve hem hayatiyete sahip olması elzemdir İşin en garip ciheti de şudur tel, bu yarışı şimdiye kadar pistlerde meşhur bir aygır veya kısrağın dölünden gelme hiç bir tay kazanamamıştır. Atçıların kanaatine göre, büyük yanş atları koşu hayatlarında fazla hırpalanıp, döllerine koşueuiuk hasletlerini tam mânaslle İntikal ettirememektedirler
Derby varışı Ingllterede o derecede
AŞK VE MACERA ROMANI
m» NtHtl. K AR AM Alı ahali Tefrika No. M
hanlığının farkında değildi. Keza, seven i rinanda, sen» hnssasının tabiinin fevkine yükscllverdlğlflln de farkında değildi «Bana karşı çok Kibar davrandı ,, Neme lâzım, cidden terbiyeli adammış. . Ben! mahkûmların elinden kurtardı » demekle onun ruhunda bir 1z bırakmamış olduğuna Belimi înandırdiCını zannediyordu.
Genç »dam. ansızın yûrflmefilnl keserek katilarmış bîr İfade İle eordu:
— Nerede şimdi bıı mühendis Orhan?
Zeynep, araştırıcı gözler karşısında •oguk kan lığını tamamen kaybederek ağlamaklı cevap terdi:
— Nerede olduğunu bilmiyorum... HnttA hayatin olup almadığını da bUmjyorvrn . Hâsım diline dolamışta. Belki de onu öldUrmûşfetr.
Jandarmanın yanında kanape-ye oturmuş, gözlerini kırpa kırp a mırıldanıyordu. Yaklaş tığımızı farkedlnce eıntarak doğruldu. Simasını yadırgamadık. Daha evvel de birkaç defa karşılaşmış, konuşmuştuk. Belli kİ ceza mahkemelerinin gediklilerinden. O da bizi âşinâ bağışlarla karşıladı. Sorduk:
— Gene mi geldin buraya, ahbap? Bu seferki suçun nedir?
Masum bir eda İle boynunu büktü
— Gök gürültüsünü bilir misin, beyefendi kardeşim?
— Bilirim tabiî.
— Bilmesine elbette bilirsin amma korkar mısın, korkmaz mısın?
— Gök gürültüsünün nesinden korkacağım? Kuru gürültüden korkar mı İnsan?
— Amma yaptın hal Gök gürültüsü kuru olur mu, efendi kardeşim? Gök gürleyince yağmur yağar, şimşek çakar. Allah saklasın, yıldırım da düşer. Ne yalan Böyliyeylm, bu İşe de bir türlü akıl erdiremiyorum. Nereden çıkıyor şu yıldırım? Yoksa gürültüden sarsılarak gökteki yıldızlar yerlerinden kopup aşağıya mı düşüyorlar?
— Sen şimdi yıldırımı, gürültüyü bırak da asıl meseleyi anlat bakalım. Neden geldin buraya?
— Söylüyorum ya, efendi kar-. . .
d eşim. Gök gürültüsünden kor- Zlm bir karış açık kaldı.
karım ben. Onun yüzünden gel- — Nereden dökülüyor bunlar? dlm buraya. 1 — Nereden olacak, benim do-
— Gök gürültüsünden kork- nun Kinden. Desturun, uçkuru tun da buraya mı sığındınj çözüp de donu sıyınverince şakır
— Yok be yahu. Geceleyin ol- sakır lıePsl döküldü,
du bu iş. 1
— Hangi iş?
— Hangi İş olacak, gök gürültüsü işte. Gece geç vakit kendi kendime düşünerek gidiyordum. Çok dalmışım. Ekmek parası, malûm ya, aAcaba yarın ne yapsam? Alinin külâhiru Veliye mİ giydirsem de birkaç papel tıklasam?» diye derin derin şünüyordum. Tam bu sırada cayırtı kopmaz mı?
— Eeeeyl Sonra? .. . .
— Sonrası belli işte. Gökler lanınca açılmış, kendimi içeriye gümbürdeyip de şimşekle* göz- ‘dmışjm.
r„-(„ı_ ı_,__ ... — ya, sabunlar, fasulyeler?
— Onu bilmem, bey abl. Daha sonrasını hatırlıyamıyorum.
Mahkeme açıldı. Sefil Kâmil, kelepçeyi çözdürmek için kollarını jandarmaya uzatırken gülüm. Siverek İlâve etti:
— Bu acayip İşlerin hepsi kor-ktı belâsıdır, bev abl. Malûm ya. . ahunuzda sabıka damgası var.1 Geceleyin elimde bir şey götürürken devriyelere raslacam; «Sen bunları çalmışsın» diyerek yakama yapışırlar. Demek ki gök gürültüsünün korkusu arasında da, bunları düşünmüşüm, sabunlan, fasulyeleri elimde görmesinler diye donumun içine doldunnu-şum.
İBina Maliye Bakanlığının emri üzeıiııe muvakkat kaydiie lekele verildi
farkında mıyım ki?
— Ne ise. sonunu anlat bakalım.
— Ondan sonra »fendim» aöy-Uyeyim, ben sersem sersem yürürken arkadan bekçi enseme yal pişip da; «Durl Çöz bakalım dol nunul* demez mit Şaşırdım kail dım. aAman. bekçi.abll Aklını m oynattın «en? Şimdi benim do numdan, gömleğimden ne İsti yorsun? Ben zaten korkudan seı semi emişim, bırak da evime gl I dip dinleneyim^ dedimse de me ram anlatamadım. «Öle donun» çözeceksin!» diye «ılıyor.
— Çözdün mü ya?
— Nasıl çözelim, bey kardeşim
Sokağın ortasında don çözülüı mü? Hamam mı burası? «Boşum uğraşma, bekçi abl, dedim, Ber donumu çözemem.» Bu sefer d» «Hadi Öyleyse, karakola gideceğiz. orada çözeceğim donunu» diye koluma yapıştı. Elinden fırlayıp tüyeceğim amma, her nedense bir şeyler oJmnş bana. Bir türlü yürüyemiyor um, adım attıkça bacaklarım ağırlaşıyor. Bin bir zorlukla karakola kadar gidebildim.
— Orada çözdüler mi donunu?
— Bırakırlar mı, bey abi? Asıl o zaman şaşırdım. Kalıp kalıp sabunlar, paket paket clgaralar. kibritler, çikolatalar, parça parça kaşar peynirleri, ktıru fasulyeler I yere dökülünce şaşkınlıktan ağ-Mm hir İm rıtt arı t lrnlriı
natır-dü-bir
Muvakkaten tülün deposu yapılacak
| — Senin donunun içine nasıl
girmiş bunlar?
— Valla billâ farkında değilim, efendi abl. Gök gürültüsünün korkusundan kendimi kaybettikten sonra neler olduğunu bilmiyorum kİ. Sabaha kadar düşündükten sonra biraz anlar gibi oldum bu İşleri. Şimşek çakınca telâşla bir tahtaya yaslandığımı hatırlıyorum. Demek ki o tahta, . bir bakkal dükkânının kapısıp-nuş, ben korku İçinde hızla yas-
Ierlmin İçine girince beynim dağılıverdi. Yani senin rtniıyaeağın, oracıkta kendimi kaybettim.
— Yaaa... Vah vahf Sonra nasıl buldun kendini?
— Çok zor buldum, beyefendi ablf Kendimi buluncıya kadar çektiklerimi ben bilirim. Görüyorsun ya, hâlâ da çekiyorum o gürültünün belâsını. Gürültüler kesilip de ortalık düzelince biraz kendime gelir gibi oldum, bir de baktım ki kapak bir yerdeyim. Şöyle bir düşündüm, kendi kendime: (Ulan, Sefil Kâmili dedim. Sen burada ne arıyorsun? Hadi bakalım, çık dışarıya da doğru yoluna git.» Hemen blsmillâh delip çıktım.
— Neresiymiş o kapalı yer?
— Korkudan kendimi kaybet-1
w£mİV2'Un}. efendJ kreşim. Ankarada çavdar ekmeği v girmişim, nasıl girmişim.1 Ankara 20 (Akşam) — Dünden itibaren piyasaya 125 er gramliK çavdar ekmeği çıkarılmıştır Ankara belediyesi bu ekmeklere 7 kuruş fial koymuştur.
Diğer taraftan buğday ekmeği hazırlıklarına devanı olunmaktadır Buğday temin edildiği takdirde has ekmeğin önümüzdeki hafta içinde çıkacağı umulmaktadır.
gelenek haline gelmiştir kİ, her gayretin zaferi temine hasrediidlği birine! ve İkinci dünya harbfçrl sırasında bile, yarışlar tatil edilmemiş ve Newmarket*e nakledilerek -Yeni D«rby» veya .Ara Derby» adları altında koşulmuş ve anane devam ettirilmiştir.
Gözlerinde tekrar biriken yaşlan gOstannemek İçin başını duvar tarafına çevirdi; bu basit hareketli* do en veciz bir itirafta bulunduğunu, böylelikle de genç âdâmı o atıl bir İnkisara utrattığuıı farkedemedl.
Belim, mAnevIyatına inen yıldırımla altüst; biç müddet öylene ayakta kaldı. Sonra, kendini çene koltuğa bıraktı. Bu aralık bir el; ürkek, nazlı bir el; MelUıanln eli; müşfik »11 dizlerin! okşayınca, 1 tan» marfcameta İhtiyaç duymftdıfeinı tapa» etmek tatl-yerek B’ûotenûn fevkinde irade tarhla kendini toplıyabfldl. tfadett* bir tasla Ideta emretti:
Devam al, Zeynepl
Zeynep, bil4. başı duvardan tarafa dönük, rene anlatmağa başladı.
Gtce BMt&rie kaşış.,. Ftntvta «d*,..
Orada geçen heyecanlı saatler.. Heyecanlı fakat ömrünün en mesut saatleri... Ve tatlerin her bir kısmını uykuda kaybettiğine şimdi yanıyor Artık yain» ondan bahsetmek istiyor...
Kendini raptetti. Zaptetti amma ne ğüçlüklel... Hiç de alışık olmadığı bir nefla mücadelesine girişerek... «Onu seviyorum. Ona tekraT kavuşmak ümidim olmasa yaşayıunam.» dememek İçin dişlerini dudaklanna Geçirerek...
Ali Hâzinim kotrayla kendisini almaya gelişini anlatırken artık yatakta duramıyarnk kalktı; kürkünü geceliğinin üstüne giyip sinirli bir hareketle avizeyi yakıverdi.
—... Beni belimden kavramıştı Kayığa doğru götürüyordu. Orhan, oracıkta bir taşın Üzerine oturmuş: peşimi bırakmamak İst İyen gJku.-öl ok-şaya okşaya zorla zapta çalışıyor; blzs bakmıyordu bile... Hftzım. ona hiç h 1 tabetmemiştl... Yânından geçeceğimiz sırada: (>Orhan bev siz tabii adaya dönmlyecekslntz... Muamele tamamı» dedi. Ve asıl facia krt-raya bindiğimiz andan Itlbnren başladı; İstanbul'a doğru yol alıyorduk Hftzım örhnnı »dada bıraktığından dolayı bin pişman olmuştu. Bcıftuhır-
Ce. Re,
ANKARA RADYOSU B a »k*unx, oröfnm
1TS« Adlı* v* profesm. U M 9. »yon v« Oad>« dan* orkeatram. 18.45 Parır m«lo-dller (Pl I. 19 M- 9- «yan v» Haberler. 19.1» GermUte BıifUn. 1».K> Yurttan Seeler. ».41 Pjıdyo ealnrı orkestrası. 30.1B Parar Gaıe-l«l. »M lneeau. 11.1» MOrtk. Zl.» Tangolar (Pl.), 11.40 Konuşma: B T G. Direk-tûriağU. 12 Operalardan aatınaler (PL), ».» Dan» müziği (Pl ». 12n M 8. »yan ve
Haberler. Zl Procram va kapanı*.
Van» noab ve dŞI» eroprunı
T.» Açılı» ve program. 1,30 M. S. ayarı va Marti»? (Pl.l. 1,45 Haberler. ■ Oparet parçalan (Pil, 9.15 Filim müzikleri (Pil, S.10 ÇeglUl hafif mdr.tk (Pl I. 8 Kapanı*. 12.29 Açılı* ve program. I2JO M 3. »yarı v» Çe’ltll müzik CPI >. IS Haberler. 13.15. Şarkılar. 1130 öila Gateleal. 39.45 MUılk Şarkılar. 14 Kapanı*.
Fransız M selisin de çarpışmalar

Mebuslar aort grev hadisesinden birbirine girdiler
| HALKEVLERİ KURUMLAR: j
Londra 1» (R) — Dün Fransa milli meclisinde Clermont Ferrand hSdlseierl müzakereye başlanıldığı sırada Milletvekilleri birlblrlerlne küfür etmişler ve ellerine geçen her şeyle birlblrlerlne hücuma kaik.mış-dır.
Meclis koridorlarına kadar genişleyen çarpışmalar güçlükle durduru-labllmlştlr.
Clermont Ferrand hâdiselerinin müzakeresi oy çoğunluğu İle twltrslz bir tarihe kadar geriye bırak dm istir.
' | Haliç Kulübü başkanlığından:
* Haliç kulübünün senelik kongresi 27 Haziran 948 pazar günü saat 10 da Fener C. H P. salonunda yapılacaktır. Rey sahibi fizanın teşrifleri rica olunur. .
Mübarek Berat gecesi
14-15 Şabanı şerif I3ftî ve 22-23 Haziran 1948 tarihine tnüsadll Salı günü akşamı (Çarşamba gecesi, mübarek Leylel Berat olduğu tsıanbııl Mü ftl İlginden bildirilmiştir
Bu gün A T L A S Sinemasında
EDVVARDO ROBENSON Vc MARCARET O'BRİEN tarafından çevrilen aglt ve fedakârlık Filmi HAVDI MÜCADELESİ


(OUR VtNES HA VE TENDER GRAPESi
_ 4.15 ve 9.15 «esaslarına İlâveten
Keman Virtüözü D RVAŞm keman parçalan ve meşhur Hokkabaz POL O nun komik hünerleri.
casına haykırıyordu: «Nedeu koyuverdim, bu herifi?... Nereye gitti bu herif?... Bulun çunııî... Yollayın gcıl malıkûmtann oaşınal...»
■ Fitnat hanım da kotradaydı... Beni yatağıma yatırmışlardı O, baş ucumdan ayrılmıyor.. Suallerinin ardı arkası gelmiyor... Soruyor:
«— Neden çıkmışsın bizden izinsiz kotradan?. . Neden beklememişsin ddnmemlri?... Nereden buldun 3 hergeleyi?
Nefes nefese sustu; bitkin btr halde yazıhanenin arkasındaki koltuğa çökerek başını avuçtan içine aldı
Meliha, heyecandan sapsan: fakat öğrenmek amısunu da yenemlyerek Cricek ürkek sordu;
— Madem bu kadar üzerine tltrl-yormıış, seni niçin kotrada tek başına bırakıp da İnşaata Rİtmiıj?
Zeynep, bir riiyartan vyanırcasmn silkindi; derin derin nefes aldı:
— Ben de aynı suali ona sordum Kendisi. Feyyaz beyi, gazeteciyi dnbn bir ktıç arkadaşını elıp Inraata e!t-mh Katında, karaya çıkmak İstemI-yen kadınlı erkekli bir prup bırakmış .. Fnkjtt. biraz sonra onların da canı sıkılmış. Adayı görmek hevesine kapılmışlar... Benim kamarada ı>v> dıığıımn unutmuşlar... Uyanıp eta
yalnızlıktan korkacağımı kim düşünecek?--. Zaten akılda kalacak şahsiyet değilim ki Fırtınk kopup da Ali Hüzım, palas pandıras inşaattan döndüğü zaman onları bıraktığı gibi kotrada bulunca, benim yokluğumdan şüphelenmemiş bile... Feyyazın sunduğu ilâçların teslrlle kamaramda halâ uyuduğumu zannetmiş... işletmişler motörû. haydi!...
•Ancak yan yolda, batmak tehlikesi geçirdikleri bir sırada, ben tekrar akıllarına gelmişim... O. gene ayaklarının ucuna basa basa kamarama giriyor .. Bakıyor. Zeynepcik. nâmevcutl... Bakıyor, elbiselerim de yok.. Bakıyor, deri ceketim, çantam da yok Bakıyor, kırmızı eşarpım da. . Bakıyor, ayakkabılarım da yok... Tam teçhizatla denize atlamadım ya?... Hem onun karısı, ben... Ne demeğe İntihar edeyim?
Kelimeleri birbiri arkasından yu-varlıyarnk âdeta soluksuz konuşuyer.
— Al! Hâzım glb« bir adamın böyle bir variyet karşısında ne yapacağını tasavvur ediyorsunuzdur tabii?,., ö lendarcık ferasetiniz vardır... Kısa bir tahkikat neticesinde hakikati öftre-nfnce, İnşaata giderken beni emanet ettiği arkadaşlarını ne hale getirdiğini tasavvur etmek için hoş pek fe-
rasetli olmak da Icabetmez. . Kotrayı tekrar mahkûmlar adasına götlinne-ğe kalkmış... Teknedeküenu hepsi birden feryada başlamışlar... Onun ürerine yürümüşler... Kaptanı daha dalgalar götürüyormuş... Herifi, dümenin başına bağlamışı-'”' • Görmeliydi o pozda armut katalı lâzı... Her ne halse pek setah bir gezinti doğrusu!... Mamafih, öyle tahmin ederim dönüş, nazetecl Ue Jale hanım İçin sefalı olmuştur... O gürültüde kim kime tam turna... Vermişlerdir kata kafaya - Neyse aramızda genç kız var. fazla tafsilâta gtrlşmlyeylm...
Gayri İhtiyari, İsteksiz İsteksiz gülümseyen Melihaya göz kırptı. Silim, kollukta hafifçe kıpırdanıp sabırsızlığını belli ederek:
— Sadede gel. Zeynepl - dedi.
— Badede mİ?... No anlatıyordum İti?...
— Dönüşü... Onların değil, kendi dönüşünü ..
Zeynep, ytlz buruşturdu:
— Nesini anlatayım dönüşümün?... Tots» bir şey... Ben nasıl öldürücü bir korkuya yakalanmışsam. Ali Hâlim da öylesine kahredici bir kıskançlığa kendini kaptırmıştı... Or* hanı bir türlü haanedcmlyordu; bağırıyordu; «Arkası var!
Ulaştırma konulan
Şehirlerarası kamyon nakliyeciliğinin bugünkü perişan hali

Pahalılığın tezahürleri
TMUl: HÜSNt' SADIK DUKE KAL
|eWrlmW kamyon maliyeciliği-NB hfeta tatak re idari inzibat A-Baa alınmamış oim*& yüzünden bir taraftan. aMcstakeUn iktisadi bdnye-tind» yaptığı sararlann arttığını, dt-t«r taraftan, muhtelif bölgelerde vuku bütan, maatassf, tdr kısmı ölümle biten. k&zalana d* günden güne ç^ faid iğim görüyoruz.
Başı boş bırakılan bugünkü endişe verici kamyon nakllyŞefllğl bar.*, İKt 1» ISIS yıllan arazında tatefo-kuc memleketin her tarafına bilgindi «İlerle galiglffû&fl kurul aşım ta V» yayılışındaki «mklı manzarayı ha-fcrlatmfiktadrr.
Gerçekten, Meşrutiyetin Hinim ta-kl b eden İlk dört rene İçinde resmi daire ve m Oma es el ar İt Aral ve tüzel kişiler tarerindan memleketin muhtelif bölgelerin» kurulan telefon şebekesinin perişan halini hikâye etmek merak uyandmci bir konu taştan •der.
Avuç avuç paralar saçılarak yaban oı memleketlerden getirilen telefon makinelerinin ve diğer malzemesinin evsafı hiçbir teknik kontrol* ta M tutulmazdı. Memlakatin her tarafında istenJdlğl tarzda yapılan telefon batlarından bazılannda fasulye aınklîrı üzerin» teller keyfi bir suretle gerilmekteydi. Kasabalar Içl •ağdan, soldu düzensiz alarak çeklin çıplak tellerle acayip btr manzara on ediyordu, o tarihlerde her nedense, hükümet telefon İşini başlan-gıcmda İntizama sokmak için her hangi bir müdahalede bulıınmıya-rak bu çirkin vaziyetin devamına seyirci kalmıştı.
Ekserisi halktan toplanan paralarla kasaba re köyler arsamda yapılmış olan telefon şebekesinin bakimi İsa, parasızlık ve bilgisizlik yüzünden temin edilemez olmuştu.
Bu sebeple, avuç dolusu paralar sarflyle vücuda getirtin bu tesislerden bir müddet sonra tamamiyle İstifade bile edilemedi. Bununla beraber. e sıralarda kasabalar arasına uzatılan bu telefon batlarından halkın da kendi muhabereleri İçin faydalanmağa başlaması, bu şebekeler» yakın yerlerde» telgraf merkezleri hami «tıniTi gönder, güne aza! masına sebebiyet, veriyordu Tıpkı, yolun raya karşı memleketimizde başladığııu her günkü misalleriyle gördüğümüz »İmdik!, rekabet mücadelesi gibi, hususi telefon şebekesinde de devletin telgraf şebekesiyle âdeta btr rekabet mücadelesine girişmiş gibi bir vaziyet serilmişti. Müsamaha ile geçiş!irile-mlyecek olu böyle btr vaziyete son »ermek İçin alınması zaruri bir tedbir vardı M. o da. bir taraftan teknik usul ve kaidelere göre yapılmamış olan telefon şebekesinin normal bir hal» konulması mecburiyeti, diğer taraftan, hükümetten İzin alınmadıkça hususi muhabereye geçirilmesine mahsus hiçbir özal hattın yapılmasın a müsaade etmemekti. îşte, dört senelik bir tecrübeden sonra işin nezaket ve ehemmiyetini dikkat nazar* almak mecburiyetini duyu hükümet tarafından bu maksatla, 10IA yılında muvakkat bir kanunla birlikle bir de nlnamname neşredilmek suretiyle telefon şebekelerinin izahına çalıştığımız bu perişan haline «on verilmiş oldu Bu tarihten son ra da telefon İşlerinin aktık, memleket İçinde düzelmeğe yüz tuttuğu görüldü.
fakat, derhal şunu »öyllyelim fci, telefonun memleket için» gelişigüzel yayılışına gta yumulmaso. bu işin kontrol ve inzibat altuıa ahnmAsı için hükümet müdahaleırtnln grrik-meei nihayet, memlekete yalnız İktisadi bakımdan zarar vermiş oldu. HeJbuki, kamyon nakliyeciliğinde 1|, yalnız İktisadi sararla kalmıyor. Aynı zamanda, bu nakU vasıtalarıyla yolculuk etmek tallhaiallğliıde bulunan yurttaşlazmuzdu birçoğunun ya hayatları boyunca sakat kalmaların* sebebiyet veriliyor ve yahut bu yotcuhık canlarına maloluyor k| üzerinde utrarl* durulacak en mühim BAkt* d* budur. Esefle şunu da kay-decfeiim'kl' memleketimizde kamyon v» otobüs kayaları «ksariyet itibariyle ®*>pa yolunda 17 vatandaşın ölümü-“• v» 16 kişinin ağır ruretle yaralan-•narın* olan kamyon kazasında görüldüğü giW, rmjtörifl naltU »talannın wlwe çütmadan önce e-ouiı Mr «uratte muayene edilmemiş . olmasın-jul Ta bunlan kullananların i meslek b'lgUd, «hhı ve *hlMd LJrun ; lan bakmtanndan hiçbir kayda ve ’ kontrota tabi tutulmama]*n yüzün- j öeo Uer) geliyor. f
Bu kolaların bir taraftan İnana i kaybına sebebiyet vermekte olman. ( âl8er tariften kazaya uğrayan nakil ı vasıtaları)in harap bir hale gelmezi |
dolaylrile kamyon nakliye elliğin in memlekete frasetüğl sararlar yukarda hlkAye ettiğimiz hususi telefon şebekeleri sararlar!/!» fllçülemlyecck derecede ağtr ve büyüktür.
Tren kasalarıyla kamyon kasalarının mukayeseli trtatirttklerlni tutan yabancı memleketlerde bu istatistikler, kamyon kaza! ermin İran kszaia-nrm nispetle daha fasla olduğu neticesini ronnektedü. Bunun başlıca «ebebini da rayların yapılışları ve eağ lamlıklan her noktada bir olmasından dolayı tren nakliyatına daha büyük bir «maiyet sağlanmış olmasında •ramabdur. Kamyonların sefer yap-Uklan şoselerde is», böyle bir emniyet Amili bulunmamakla beraber, yaya gidip galenlerle araba, bisiklet gibi yürüyüşleri daha ağır otan nakil va-■talarmıa da aynı şokelerden irtifada etmekte olmaları tabiatıyla kamyon karalarının daha çok vuku bulmasına meydan vermektedir. Ancak, memleketimizde vukubulan kazalarda güze çarpan hususlytt, muntazam şoselerin mevcud olmamasın* İnzimam eden kamyon ve otobüsleri kullananların tedbirsizliği ve dikkatsizliğidir
Gazetelerden edinileli malûma ta göre, kuşlar en çok yolların viraj noktalarında vuku bulmaktadır ki, bu da, daha ziyade şoförlerin kullandıkları arabaları alabildiğine hızlı «ûrmek hevesinden kendilerini kur-taramamalarından re yeter derecede İşlerinin ehli olmamalarından ileri gelin ektadil.
Son aylarda memleketin 11 böl gerinde vuku bulan şehirlerarası kamyon kazalarının II kişinin ölümüne v» ı2â kişinin yaralanmasına ve 11 kamyonun da tabletiyle harab olması na «ebeb olduğu anlaşılıyor. Bunlar, yolma gautelere ekaedebllen kazalardan İbarettir. Şehirlerarası kamyon kazalarının hakiri bir bülnçosu yapılacak olursa, her halde, ölü ve yaralı «ayısının ve harab olan kamyon miktarının deha fasla okluğu meydana çıkar.
Memleketimizde kamyon nakliyeciliği o kadar başı boş bırakılmıştır ki her hangi bir ilce belediyesi plâkasını taşıyan bir kamyon TÛrkiyenin her tarafına (tren güzergâhı olsun veya olmaam) şerbetçe seyrüsefer edebilir. Bu kamyonun seyrüsefer kabiliyetiyle kontrolü ve yaptığı nakliyatla hiçbir makam kendini alâkalı saymaz.
Memleketimizde görülen kamyon nakliyeciliğinin bugünkü perişan haline başka memleketlerde roslanmaz. Haslanmamasının sebebi İse, her memlekette bu nakliyeciliğin teknik ve İdari ve barı memleketlerde de mali kontrol* tabi tutulmakta olmasından başka bir şey değildir.
Kamyon nakliyeciliğini çok kârlı bir iş «ayan emekli 10, 40 yıl hükümet kapısında yaptığı hizmete makabil eline geçen tazminatını, kasabadaki evini, dükkânını. bahçesini satan kasabalı veya kant banın hâkkılı, kasabı, marangozu, fırıncım eline geçen parayı kamyon nakliyeciliğin» yatırmakla çok verimli bir İşe giriştiği zehabına kapılır. Bir müddet sonra işlettiği kamyon ya bir ânray* veya bir kazaya uğramamak şansını muhafaza şd «an ı rHe bu nakliyecilik sahasındaki motörlü vasıtaları çokluğu yüzünden bu defa da taşıyacak yolcu veya eşya bulmak eorlnğıylc imrşılaşır. Boş talmamtk İçin rakipleriyle ueua eşya rey* yolcu taşımak müsa hak asına girişir. Bu gibi durumlarda ekseriya iş inada bindiği İçin böyle bir rekabet müsabakası, Lştirâk edenlere kiril bir netice de vermez olur.
Halbuki, kamyon nakliyeciliği teknik v» idari bakımlardan «vı bir kontrol* tab! tutulmuş o!«* ve ayartan m bu İşe yatırılacak paralarda n daha verimli neticeler elde «dilmesi emniyet altına «immiş olur, ğurr.rı 3- ıhakkaktir W, bir memleketteki hava, denli ve kor* nakil vasıtalar ı ar esindi bir İş birliği tanzim edilecek yerde serbes rekabete mûsude t-dllecek okura-., böyle bir vaziyet üi-dasınm re devamının memleket ekonomisi bakımından doğuracağı st1-rorlı neticeler, zamanla yıkıa bir mahiyet alabilir.
Her halde, memlakrtlmlade de er geç bu çeşitli nakil vaşrtalan arasındaki iş kirliğini tsnto edecek mevzuatın bu mevzuata diyarın fOS-ycnol bir teşkilâtın kurulmazına mçc buriyet hasıl olacağım şimdiden katiyetle eöyliyeblJirlz. Ancak, bütün temennilerimiz bu iş birliğin î aağhya-cak müdahale tedbirleri alınması kararının gecik tlrilmemaaldir.
HtSNÜ BADİK DUBDKAL
100 sene sonra sarışın kalmıyac akmış!
rittfceHer earışınlan tercih ederler» derler. Fakat bugünkü vaziyet dâvam •dere» yüz ra ne sonra yer yüzünde tanşm kalmiyacakmış... İngiltere'de neşredilen bir istatistiğe göre «anflin-ltrm. hattâ kumralların miktarı en-dlş» verecek »urette arahyormnj.
Altmış «en» evvel îhglllrierin yüzde efil beşi «arışınmış, şimdi sarışın-İftrm miktarı yüzde yirmi beje düşmüş. 1900 senesinde Oallİlerin yüzde tartı fenni renkte saçlı İken bugün bu nispet yüzde on beşe düşmüş. Mandalılara gelince. sarışınların miktarı. BC rene İçfnde yüzde yirmi beşten yüzde sekize İnmiş. înğlllz Alimlerine göre Norveç. İsveç, Danimarka, Hotande gibi sarışınlan çok olan memleketlerde de aynı hal göze çarpryormnş.
Bunun sebebi nedir?... Âlimler şehir hayatının sarışınların aralmar:-na sebep olduğunu iddia ediyorlar, köylerde sanşınlanr. fazla olmasını delH diye gösteriyorlar. Banşmlar esmerinden daha nazik, hnstahğa, bll-hos«a kolb hastalığına daha mOaoit İmişler, bu yüzden ömürleri kısa oluyormuş. Şehirlerde oturan ve çalışmağa mecbur olan kadınlar bu surette bir tasfiyeye uğrayorlannış.
Banşınlann azalması İngiltere'de büyük teessür uyandırmıştır. Çünkü eski btr atalar sözüne göre Ingiltere azametini sanşmlnm borçludur. Filhakika înriliz kâşiflerinden, gemicilerinden. müstemlekecllerinden çoğu sanşmdır.
Siyah saçlılar bu gibi tehlikeli İşler» rağbet etmlyorlarmış. Şairlerin, murtsyenlerfn, ressamların hemen hepei siyah »açlı İmişler. Esmerler her şeyi çabuk kavrarlarmış, fakat sanşmlann enerjisinden mahrum 1-mlşlor.
2 genç “Yalınayaktılar
kulübü kurmuşlar!..
Kulüp kaptanile bir konuşma
^«im . .PYazan: Cemaieddin Bildik | --
Kulübün gayesi — Çıplak ayakla futbol oynayan Hintlilere karşı takım — Hayat pahalılığı karşısında bir tedbir — Yalınayakların maçı _Ni-
j zamnamenin enteresan tarafları — Matrak ne demektir? —
Samimiyet ve mertlik


a
K&gıt yatak çarşaflan
Bugünkü kâğıt darlığı bertaraf edilir edllmeı kâğıttan yatak çarşaflan. havlu, banyo paspası ve yaş *?* yalan paket etmek hususunda kulla-mlsMLk ambalaj kâğıtları piyasaya arzedHecektlr. ________
Saray esnasında milli ölçüler bürosu tarafından İnkişaf ettirilen bu kâğıt «Örekli istimale elverişli olacak haritaların meydana getirilmesinde kullan ilmiş tır. Kâğıdın herhangi bir ham şeraitine karşı büyük Mr mukavemeti vardır. Bu kâğıt ağaç liflerine «akız Hâre etmek suretUe elde e d Dm ektedir.
Çalman köy
Hamburg civarlarında Karilere alt şaheser bir hırsızlık vakan deha mey dana çıkarılmıştır Burada Norveçliler» alt ufacık bir köyün so kadar ahşap kulübesi Norveçli Nazi Terbo-ven isminde Mr devlet komiseri tarafından çalınarak Hamburg şehrine hediye edilmiştir Vakanın diğer Norveçliler tarafından haber alınman üzerine yapılan tahkikatta. Hamburgl uların bahçelerine yerleştirdikleri bu kulübelerde gayet rahat btr hayat sürdükleri öğrenilmiştir.
Çimdi bu kulübeleri tekrar Norveç e nakletmek masraflı olacağradAn, Norveç hükümeti bunlan müttefikler» satmağa karar vermiştir.

Maral Zinciri, mütehassu bir he-7** taraf iadem derlenin!? en güze, marallardan meydana gelmiştir H*r «Tin Mrinde ve on beşinde M eahlfc-3k tasımsa renkli faatküüer halında gdüir. Flati $0 kuruştur. Şimdiye tadar çıkan faalkOl'er şunlardır:
1 — Ayı* Fatma Tandırda, î — Keştrim Nereye ddlyonranl
1 — Önde mİ, Sonda mıf
Evvelki gün, Adapazanndan «eden, röportajımda «Yalınayaklar dair bir parça vardı. Bunu okuyan-lordan bir genç bana telefon ederek;
•— Siz. dedi, zahmet olmazsa bize ■ kadar geliniz de. geçim darlığının ' nelere sebebolduğunu burada görü- t nfis. «Yalınayakhlar kulübünün ma çında btr kaç dakika bulunmanın ri ca ediyoruz.»
— Yalınayakhlar kulübü mü?
Muhatabım cevap verdi:
«~- Evet «Yalınayak!ılar kulübü»... Bu kulüp resmi müsaadeyi haiz olmamakla beraber • hazirandan İtibaren faaliyettedir.»
Kulübün yerini sordum, tarif etti: (— İstanbul Belediyesinin önünden aşağıya doğru İniniz, sola tavnlınız, «Balıkesir Talebe Yurdu» diye kime »orsanız gösterirler.»
Tarif üzere yola çıktım. Belediyeden aşağıya indim, sola kıvrıldım, bakkala sordum ve «Balıkesir Talebe Yurdu» nu buldum.
Kaptanla karşı karşıya
Bahçede gördüğüm gençlerin, yakalarındaki rozetlerden. tıbbly»y», hu^ kuka, yüksek ticarete devam ettikleri anlaşılıyordu. «Yalınayakhlar kulübü» nün maçını seyretmeğ» geldiğimi söyleyince beni İdare odasın aldılar, içlerinden Mr genç:
■— Bir dakika, dedi, müsaade buyurunuz da kulübün kaptanım çağırayım.» ,
Oldlp gelmesi bk dnklku WIc cilr medl, kaptanla karşı karşıya İdim:
•— Bendeniz, dedi, «Yalınayakhlar« kulübü» nün kaptanı Ali Asıtngil...» t'
Bu tanışmamızdan sonra konuşmağa başladık
— Futbol oynar mısınız?
«_ oynarım, hem de Fenerin hararetli taraf tarlanndanım...»
— Yalınayakhlar kulübünün İzazı var?
t— Şimdilik yirmi İki âzüsı vardır. Slre İsimlerini de sayabilirim: Turgut Tuna, Hulüsl Damgacıoğlu. Cemal Kaşarltoğlu, Rıfkı Zeybek. İsmail Astan. Ytlmaz Çakır, ratıl Yaşar. Turan îkirieroğtu, Mahmut Tuna, Turhan Akısfl. Zahit Erten. Nadir Berpen, İsmail Hakkı öztürk, Necmi Sabuncu. Hakkı Uysal, Kaya Baysal. Hikmet Kutlu. Ühamt Çana], Refet Okucu Yılmaz Bnkbaş. ^ret önay, Muhsin Arkan... Mflesslsler de kulübün tabii Azalan olduğuna göre Fenerli Ab-dülkadlr Açıkalın, ve bendeni» Asımgil Be Ara adedi M oluyor.»
Hayat pahalılığının tezahürleri
P«k »akacı ve pak hoşsohbet olan «Yalınayaklılar» kaptanı Ali Aoımgll yüksek ticarete davam etmektedir. Bugünkü ticari düzeni şiddetle ten-kidetmekte, hayat pahalılığının hüküm «Ördüğü şu «ıralarda bir «Yalın *yatlılar kulübü» kurmaktan başka çare bulamadığını anlatarak:
«— Bir top. diyor, 8 - 1C lira, bir çift ayakkabı 38-40 liraya 30 liraya da ayakkabı «atılıyor amma kâğıttan mamûl... Topa bir vuruşta burnu eziliyor, yüz derileri sıyrılıyor... Bu vaziyet karşısında tek çar» bir «Yalınayaklılar kulübü» kurmnk-lı. böyle yaptık...»
Esprili konuşan genç muhatabım illv» »tti:
r— Hattâ, dedi, bu pah aldık böy-lee« devam edip giderse bir Çıpl®^-lar kulübünün kurutacağına da muhakkak nazarlle bakılabilir.»
Bordum: -
— Elsin kulüp Azalan, dedim, y*i-nn topu mu yalınayak oynarlar?
r— Çlmdlllk öyle... Arkadaşlardan htr çoklan şehirde de yalınayak gezmek istiyorlar amma henüz nizamnamemizde buna dair kayıt yoktur. Taraf tartarım ıa arttıkça, İyi havalarla »ahirde yalınayak gererek ayak-‘tabdann çabuk eıklmemeslnl temin iMtecek bir karara varılabilir.»
Nizamname
Yurt binasuun en göu çarpan Mr yarinde sunh duran nizamnameyi ertrayorum. Kulübün gayesini teeblt •den birin»! maddMİndaı «TaUna-
yalınayakların maçın dan bir »nelantane

Maçtan heyecanlı bir an
Ali
y*k)üar kulübünün gayesi, centilmen ve teknik yalınayak futbolcu yetiştirmektir.» deniliyor. Kaptandan öğrenmek İstedim;
— Ayakkabıların eskimemesine karşı güzel bir tedbir. Fakat yalınayak futbolcu yetiştirmenin faydası var mı?
•— Hem da pek çok faydası var Bir defa yalınayak gezmenin çok sıhhi olduğunu doktorlar söylüyorlar. Son gelen Amerikan mecmualarında d* yalınayaklığm nhbat üzerinde mühim rolü olduğunu okuduk. Çok terleyen ayaklar, yalınayak ge-«Udlğl ve deri sertleştlrlldltl takdirde tarlemiyortarmış. Bu iddia doğrudur. birler, yalınayak top oymys.li-danberi ayak terinden de kurtulduk.»
Beşinci madde nazarı dikkatimi
celbettiğlnden aynen not eu.
«Klüb. matrak ve hüsnüniyet şahını her erkeğin kulübüdür Bu vn. ti.lan haiz her erkek kulübe girebilir »
_ Matrak ne demek? diye sordum.
■— ŞaUau damaktir. Fakat sula şakacı değil... Hüsnüniyet taşjya.ı şakaya matrak denir.»
Riayet olunacak şartlar
şimdi nizamnamenin riayet olunarak şartlarım tetkik edelim
Madde 1 — Sahaya yalınayak çıkılır. Ayak, toprağa alı.} ti alıncaya kadar dahi olsa çorap cdvıJme-sine müsaade edilmez.
Madde 2 — imtihanlar sınıfında günde ancak İki defa maç yapılır.
Madde 3 — Ayakkabı ile topa vuran oyuncu, derhal kulüpten IhHiç olunur.
Madde 4 — Kulübe dahil olnuyan-lar, yalınayakların topuna ttak-’ dahi vuramazlar.
Madde 5 — Hariçten müdahalelere karşı birlikte mümanaat olunur
Madde 8 — Kuvvetli şut çekmek ya saktır. Herhangi bir suretle kusur işlenir ve top pat.Jahlırsa, pat t itana ödetilir.
Kulüp kaptanı Ali Asımgil? sordum:
- «4, aldat olarak ne verir?
«— işte. dedi, burası mühimdir »
Nizamnamenin 8 İnci maddesini okumamı rica etti Okudum:
Madde 8 — Âzâdan aldat olarak samimiyet ve mertlik istenir. Bunları vermlyenler hakkında derhxi ihraç karan alınır
Maç başladı
Bundan sonra yurdun bahçesine Çıktık. 34 Yalınayak arasından iki takım seçildi ve maç başladı. Ayakkabılı seyirciler de etrafa dizilmişler, maçı seyrediyorlar. Tıpkı sahadaki heyecan...
— Yılmazı Sıkı vur...
( Arkası 7 İne) sayfada'


YENİ ÇIKTI HER İS ADAMININ EL KİTABI
İNGİLİZCE TİCARET MEKlur-LAR1 ve VESİKALARI ÖRNEKLERİ’ nln güttüğü gaye. lnglEcre. Amerika ve bütün İngilizce konuşan memleketlerle olan ticaret münasebetlerimizi geliştirmek yolunda İhtiyaç duyulat'iık mektuplaşmayı kolaylıkla başarabilmek İmkânlarını sağlamaktadır. Fiat) I Lir*.
KÜLTÜR Kltabevl, Cağaloglu Tok. No. 44, Ankara caddesi İstan-
20 Haziran 1943
AKSAM
11ER AKŞAM
BİR HİKÂYE
Ksıaran Bir masa örtüsü modeli
ciltler
Salatalıktan ve suyundan istifade edilebilir
Yasın kızgın güneşi altında Bezilince bazı kuru ciltler kızarır, küçiik taneler, sivilceler peyda olur, çatlaklar, kaşınmalar baş gösterir. Yazın sıcağı. güneşin ve esen rüzgârla kalkan toz toprağı cild için çok tnuzır-dur, »ütün bunlara karşı hıyar «uyu, yahut hıyarla yapılan pomatlar çok faydalıdır.
Sıcak havalarda Öğle yemeğinden sonra İstirahat edildiği zaman bir salatalığı uzunluğuna ince dilimlere taksim etmeli; yüze, yanaklara, alına. boyuna, dekolteye, kollara, gezdirerek suyunu içlrraell Sonra diğer parçaları alarak yanaklara, alma yapıştırma!). Böyİece bir İki saat kaldıktan sonra yüzü serin su ile yıkamalı. Ciltte tazelik ve ferahlık hissedilir.
Kadife gibi yumuşak bir ten sahibi olmak İçin bir Uncun softuk süt İçerisine bir salatalığı rcndelemell. Bir saat sonra bu süte bir pamuk batırarak yüzün ve boynun her tarafına sürmeli. Bir saat sonra da ılık gill suyu İle yüzü tekrar silmell. Kuru elitler bu losyondan fevkalâde İstifade ederler.
Yağlı ciltlerin parlaklığını gidermek İçin su tuvalet suyu çok faydalıdır: Rendelenip sıkılmış ICO gram salatalık suyu. 100 granr gül suyu, «5 damla i tel nt ur e d'hamamellsl. 20 damla aselbent. Bu suya batırılan bir oamukla yüz slllnmelldlr.
Cildin beyaz ve yumuşak olması için tarif edeceğimiz pomadı bir pamuk parçası ile gece yatarken (yıkandıktan sonra) yüze sürmeli.
15 gram beyaz sabunu rendenin İnce tarafı ile rendeleme!! ve ₺a!n -marlede eriterek İçine 30 gram gliserin, 75 gram gül suyu, 50 gram et makinesinden geçmiş hıyar püresi İlâve etmeli, karıştırmak. Güzelce hal-lolduğu zaman sıkı kapanan küçiık sırça kavanozda muhafaza etrpgli-. Yüzdeki kırmızılıklar, sivilceler İçin:
Bir salatalığı kabukları İle rendeleyip İki tülbent arasına koymalı. Yüze yapıştırıl malı, On dakika durduktan sonra çıkarmalı.
Açık havada güneşte gezdikten sonra yüz kızarmış ve yanmış İse şu mask» 1yi netice verir: İki çorba ka şığı dolusu taze yoğurt İçerisine İki tutanı toz halinde kola, ve İki komposto kaşığı hıyar suyu karıştırmak. Tülbent üzerine yayarak yüze yapıştırma!! Bir tir! saat sonra yüzü yıka-matıdır.
Moda haberleri
ir İki renklen yahut biri düz. difteri çizgili ketenden yapıtmış elbiseler modadır.
★ Renkli kadifeden kıs» cihetler pek beğeniliyor.
★ Siyah ketenden yapılan elbiseler çek revaçtadır.
★ Ketenden yapılmış bretelll kloş bir etekle, dantelle süslenmiş ince muslinden bluz giymek pek team-mîım etmiştir.
ir Lâcivert jerseden plise etekle elde örülmüş renkli yün s vc terler giyiliyor.
Yazın bahçedeki, yahut balkondaki masa üzerine örtülecek olan bu örtü pek çabuk İşlenip meydana çıkmaktadır. Yaştı yahut mavi kelen üzerine sarı ketenden kesilerek ner-
j Müşküllere ceuapj
KvfMklvri uzatmak
Beyoftlu Mesude T: Kirpikleri uzatmak va dökülmesine mâni olmak İçin beş gram vazelin. İki gram Hint yağı, dört damla Elvanla çiçeği ruhu karıştırınız.
Oeceierl yatarken, bir kürdan yahut kibrit çöpü üzernle bir pamuK parçası sarınız, bu İlâca batırarak göze sürme çeker gibi sürünüz.
3 — Saçlarınıza şu onduiâsyonu yapmak için saçları şu losyonla ıslatınız:
On beş gram gom arabik, pek az ılık au İçerisinde eridikten sonra, on beş gram gliserin . ve yüz grimi doksan derecelik İspirto ilâve etmeli îylce çalkadıktan sonra kullanmalı.
Tırnak diplerindeki deriler
Tırnak diplerinde hasıl olan deriler kesildikçe kalınlaşır ve fazlalaşır. Bunlara sık sık şu ilâç sürülürse az müddet zarfmda deriler kaybolur ve tırnaklar gayet biçimli olur:
50 gram gliserin ile 50 gram (»elde sallcyligue) asit saHsililc karıştırmak, küçük bir tırnak cLlâ fırçası İle deriler üzerine 3ürûlmelidlr.
gls çiçekleri apllkulyon IşlenmliUr.
Modelde görülen büyüklükte kesilen çiçekler, örtüdeki şekilde teyellendikten sonra etrafları ayni renk
Tuzlu kurabiye
250-gram ün, 125 gram tereyağı, 2 yumurtanın yalnız akı, bir çorba kaşığı süt, bir çorba kaşığı konyak,' bir kahve kaşığı tuz.
Unun ortası açılarak sulandırılmış tereyağını, hafifçe çırpılmış yumurta aklarını koymalı, karıştırmak. Sonra tuz, süt, konyak İlâve edilerek hamur haline getirmeli.
Yarım saat durduktan sonra hamuru merdane llo yarım parmaktan İnce olarak açmalı. Su bardağı ile yuvarlaklar kesme», hafif yağlanmış tepsiye yan yana dizmek, üzerlerini çatalla delmeU, yumurta sarısı sürdükten sonra sıcak fırında pişirmen.
Bu kurabiyelerin uzun müddet kapaklı teneke kutu yahut porselen kâse İçinde muhafaza edilmesi mümkündür.
Leke etrafındaki hâle
Pek çok defa, leke çıkarmak Içhı benzinle silinen kumaşta leke etrafında bir hale olur. Buna mâni olmak İçin benzinle silinen yer daha yaş İken, bir pamuk parçası üzerine bir tutan talk pudrası koyarak daire çizer gibi leke yerini silmek kâfidir.
kolon perle veya mullne Ue fisto izlenmelidir. Çiçeklerin sap ve yapraklar: yeşil renkte, göbekleri Barma olarak sarı renkte işlenmiştir, örtünün etrafına ajıır yapılmıştır
Mö3yö Karibef/zengin mülk sahlp-lerlndendi- Talihin, sevklle zengin ana ve babadan doğmuş, bu yüzden de hiç bir İş ve sanat sahibi olmamıştı. Tembelliği & kadar büyüktü kİ izdivacı bile bir yük addederek dünya evine girmemişti. ®u tabloyu tamamlamak İçin mösyö Karibef’izı elli yaşında, çok mesut ve bahtiyar bir adam olduğunu da ilâve etmek lâzım.
Bir yaz günü Selne kıyılarında dazlak kafasına çarpan güneş ışıkları altında kan ter İçinde ve yan sersemlemiş bir vaziyette mutat gezintisini yaparken nehirde, suların kaynamasile karışık bir gürültü işitti, başım arkacına çevirdiği gibi kıyıda yırtık bLr ayakkabı gördü, bir adamın İntihar İçin kendblnl uehlre attığına şüphesi kalmadı, ceketini,, pantalon ve ayakkabılarım çıkararak meçhul şahsı kurtarmak İçin nehlre alladı. Karibef, nehir sularının kayıl aşlığını gördüğü yere daldığı İçin meçhul şahsı, tutmağa muvaffak oldu. fakat anlaşılan nıüntehlr, fazla 3U yuttuğu İçin kurtarıcısını epey yordu. Karibef, uğraşa uğraşa meçhul şahsı sahile çekip çıkardt.
Müntehlr, kendine gelir gelmez, başı ucunda duran kurtarıcısına sordu:
— Siz mİ beni kurtardınız?
Karibef mütevazı bir eda İle:
— Evet mösyö.
Meçhul şahi3, hiddeti! bir sesle:
— Çok fena bil İş yaptınız! Başka, bir defa kendi keyfinize bakınız Şunun bunun İşine kırışmayınız? İntihar etmem İçin mühim sebepler bulunmak lâzım geldiğini hiç düşünmediniz mİ?
Karibef, bir el Işaretlle, sözünü kesti ve ağzını açarak İntiharın her bakımdan çok fena bir hareket olduğunu kuvvetli delillerle İzah eden uzun bir nutuk söyledi.
Müntehlr, bu uzun nutuktan bir şey anlıyamanıakla beraber tasdik makamında başını salladı:
— Çok doğru söylüyorsunuz mösyö! Fakat benim gibi hem işsiz, henx de cebinde beş parası bulunmıyan bir bedbaht intihardan başka ne yapabilir?
Karibef cebinden çıkardığı blu franklık bir banknotu usulcacık meçhul adamın eline sıkıştırdı ve yanından uzaklaştı.
Faydalı bilgiler
Haltlardaki güve yenikleri
Halılarda bazı giivo yenikleri olur, bunlara ne kadar naftalin atılsa içindeki güve yumurtalarını öldürmek kabil olmaz, Bunun önüne geçmek İçin en İyi usul şudur:
Bir az su İçinde naftalin erltmell. Temiz bir bezi bu naftalinli suya batırmak, hafifçe sıkarak bu bezi güve yeniği olan yerin altına yaymalı vc kızgın Ütü He ütülemell. Bezden çıkan naftalin kokulu sıcak buhar güvelerin yumurtalarını öldürür.
Gül yapraklarından gözü dinlendirmek için istifade
Bahçenizde gül varsa, çok açuıış çiçeklerin dökülmeli üzere olan yapraklarını toplayınız. Gölgede temi; bir bez üzerinde kurutunuz.
Bunları blf kutuda saklayınız. Göz terinizin fazla yorulduğunu hissettiğiniz zaman. İki tülbet arasın» kuru yaprakları koyunuz, kaynar suda bir iki dakika tuttuktan sonra göz kapak lan üzerine jlık olarak kompres gibi koyunuz. Büyük ferahlık verir.
Aradan bir halta geçti. Mösyö Kn-ribef, Paris polis müdüründen yaptığı İnsan! hareketten tebrik mektubu aidi- Vali de göğsüne tahlisiye madalyasını takınca büyük bir gurur ve iftihar duydu. Dokuzuncu gün Karlbef'ln kapısı çalındı. Gelen nmntehlrdl. Ev sahibine hiddetli hiddetli:
— İntihar etmeme niçLn mân! oldunuz? Bana verdiğiniz paralar bitti Hiç bir yerde de İş bulamadım. Tekrar kentlim! ırmağa atacağım dedi
Kariber tath bir sesle:
_ Dostum, dedi, aldığını tahliliye madalyasının bana ne vazifeler tahmil ettiğini biliyorum. İnsan, hiç bir zaman ümLtslzllğe düşmemeli ve sonunda muzaffer çıkacağı kanaatlle dalma karşılaştığı müşkülâtı yenmeğe çalışmalıdır. Cemiyet, bir çoklarının sandığı gibi haksız ve nankör değildir. Seni kurtarmak suretile başardığım hareketi, bana madalya vermek suretile nasıl mükâfatlandırdığım görmedin mi? Halbuki ben vazifemden başka bir şey yapmadım. Şimdi şu bin frangı daha a1, da tek-| rar görüşürüz.
Müntehlr, bin frang: cebine
d irerek çıkıp glltL Yolda giderken bundan daha kolay ve kârlı bir İş bulamıyacağmı düşünüyordu. Bu hal, aylarca sürdü. Her cumartesi gÜQü meçhul şahıs kurtarıcısını ziyaret ediyor ve bin frank haftalığını alarak çıkıp gidiyordu. Karibef, bu sırnaşıklıktan ve sömürülmekten sinirlenmeğe başladı. Her hatta miın-tehire bin frangı verirken bermutat uzun bir nutuk da sölüyordu. Ntilavet. bir gün Karibef adama, ylna bin frank verirken artık bu yılftn hikâyesine bir son vermeğe karar verdi, cumartesi günü Selne ırmağı kenarında mutat gezintisini yaparken, kurtardığı adam yine yanına sokulunca kati bir sesle:
___ Bana bak arkadaş, bugüne kadar benden yirmi beş bLn frank sızdırdın. Yeter artık. Fazlasına tahammülüm kalmadı Benden artık beş para yardım beldeme. Fakat bulunduğun vaziyette sana verdiğim harçlığı keser kesmez, canına kıyacağın -dun emin olduğum ve İntiharın da Allahın nazarinde büyük bir günah olduğunu büdiğim için seni bu günahı İşlemekten ben kurtarmalıyım dedi ve meçhul adamı, yakasından yakaladığı gibi. ırmağın içine hiddetle fırlattı
Çeviren: A. Hilâli
BULMACA
Sanın kabuğu. 3 — Mide ve barsak jrumu. saldığı - Yöltiuk ifade eder. 4 — Ankaıada yapılmakla olan büyük âbide. 3 — Fena -Akciğerler. 6 — Dokuma tcugâhı İftncsl -Kujpaları. 7 — Karnını doyurınasa - Terat zatı âlini’ demektir. B — Bajıru (D» (e-lirse yol gösterendir - Devenin yarısı • Kirincainn başı, 9 — Tersi gtırel bulu*, W — KrrtstenU» trisL"
Yukarıdan aşağıya:
1 — Bıdufma mahalli. 1 — llcamtetgâhına tesrii eder, 3 — Tıdal - Sinema faresi. 4 — Asyaaın cenubunda bir «Lyâr - Dehamı;, S •— Tersi İçinde »Irka var demektir -Bir harf. 6 — Gemi personelidir. T — Baba - Benlzin arkada»! - Demir IŞrpÜBÜ, â — içeriden - İnce kurum. 9 — ipuk bükerek. 19 — Tersi kampanadır - bu matbua.

3 — Sek.
GEÇEK BULMACANIN HALLİ
Soldan saftn:
1 — Yaftmur, Git. S — Akrabalık. Riaye'.eden, 4 — Ab, ArsUnı». S — EallaL, S — AtomüL Ani. 7 — îytsIvrU.
Ahuslln, S, 9-. 9 - Hoca, Eda. 10 — Üsate. çıyan-
Yukarıdan aşağıya:
1 — Yarasa. Ahu. 1 — Akibdiiıoj. ■ — Gra. Koyuca, l — Masa. Uuak. S — Vberelsl. 8 - RataskUcç. 7 - Lell. V«8L 8 — Gıdalar. Ay. 9 — Usemanll. W — Naiıllıcn.
’ Zayi — Üsküp İdadisinde tahsilde İken Balkon harbinin çıkması üzerine Belge alamadım. Yenisin! çıka-I racağım Hin ediyorum.
| Orman Fakültesi memurlarından 1u- Kani Ergenekoo
---------------------------------------
İmparatorun enfiye kutusu
AŞK VE ZABITA ROMANI
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vâ-NÛ
. Tefrika NO. 73 - - - ■
— Eve evLnden çıkınca kapıyı arkasından o kapadı demek. Her halde, hamnurun eve girmesine mân! olmak İstiyordu?
— Elbette... Yvette hakkında yalnız farazideler ileri sürebiliriz, hıad-çı bir köylü olmak sıfatlyle, itirafta bulunmak İstemiyor. Müs'.antık Vaatler. sarfettiğl bütün gayretlere rağmen .ondan Lek kelime sızdıramadı. Hanımının arkasından kapıyı kapadığı 3>rada, cürümden hiç haber! olmasa gerekti. Lâkin evin içinde Ned Atu-ood’tın mevcudiyetini sezdiği İçin bir rezalet çıkmasını ve rezaletin şüyu bulmasını İstemişti. Böylece, ağabeyinizin nişanını bozmağı ummuştu.
«Sonradan Eve Nelll'in bir cinayet işine karıştığını hayret İçinde farke-der etmez; artık kendini tutamadı, onu İtham etmek üzere var kuvvenle faa y»-...- geçti. Hanımını bu cinayete
karıştırmak suretile onu hemşiresinin sevgilisinden kolaylıkla ayırtabileceğin! hesaplıyordu. Plânı bundan İbaretti. Tek hemşire sile bay Toby Lav/es evlensinler de ,kendi bir habaset İşlemiş, İşlememiş, vız geliyordu.
«fşte, Eve’ln hikâyesini anlatarak kaatlll bana faşcttlği ana kadar tablo köyleydi.
«Müteakip suallerse şunlardır: Ned Atwood'u cinayete sevkeden âmil nedir? Lady Helena Lawes kocasının hapishanelerde çalıştığından bahsetmişti. Janlce Lawes de, mahut Flnls-terre hikâyesini anlatmak suretile bana yardım ettt Ben de, bunun üzerine araştırmalarımı o cihetten yapmak İstedim. Nazarlyeml kontrol etmek için mükemmel bir imkâna maliktim: Şayet Ned Arwood polLs tarafından aranıyor idlsc, onun hüviyetini Scotland Yard dosyalarında
bulacaktım. Eğer isrnlnl değiştirmişse, parmak izleri sayesinde onu yine keşfedebilecektim.
Ben dayı, takdir mânasında bir ıslık çaldı.
— Bravo, bravo... — dedi ve İskemlesinde doğruldu. — Anladun... Londra’ya seyahatiniz bu sebepten!
— Böyle bir kontrola baş vurmaksam harekete geçmekliğim imkânsızdı. Ned Atwood’un parmak izlerini, kimsenin, dikkatini çekmekslzln, almaklığım İşten değildi. Nabzına bakar gibi yaptım. O esnada, parmaklarını saatline dokundurdum. Böylece parmak izlerini almış oldum. Londra'ya varır varmaz scotland Yard’a koştum. Orada, pek fazla inceleyip sık dokumağa hacet kalmaksızın na-zarlyemln doğruluğunu meydana çıkardım... Bu arada da„.
Eve:
— ... vc curcuna başlamıştı! — dedi ve elinde olmaksızın güldü.
Dermot Kinross;
— Evet ...Sizi tevkif ettiler. — diye tasdik etti; ve çehresi mağmum-laştı. — Lâkin şu Bnda bile, bu işin İçinde gülecek no olduğunu anlayamıyorum.
Öbürüne döndü.
— Eve hikâyesini bana anlattığı sırada öyle yorgundu ki, tahteşşurun-dakllerl kontroldan. geçirmeksizin söyleyip duruyordu. Bunun için de kendinin dahi bilmediği hakikatleri ifşa etmiş oldu. Binaenaleyh, onun pencereden ilk defa bakmadığını. Slr Maurlce’l hayatta görmediğini öğrendim, öyleyse: İmparatorun Enfiye kutusunu da görmemişti. Ancak Ned Alvood ona telkinde bulunmuştu.
eBu ikinci anlatış şekil Ned A't-vvood’un kaatllliğlnl su götürmez surette meydana vurduğu İçin, Goron'a bu hikâyeyi bu tarzda anlatmasını söyledim. İfadesi resmen kaydedilince ve ben Ned Atwood'un bu cinayeti İşleyecek mizaç ve meşrepte olduğunu ispat edince, artık mesele kalmıyacaktı. İtham tamam olacaktı.
«Ben, Ned Atwood’un telkin kabiliyeti hakkında da, Goron’la Vautler' nln enerjileri hakkında da kâfi derecede fikir sahibi olmuş değilim. İlk istihkakı sırasında. Eve. he» halde fazla sarsılmıştı. Ned Atıvood’la konuştuklarını bizim arkadaşlara kâfi vuzuhla nakledememlş.
Eve, İtirazda bulundu.
— Goron’la Vautler etrafımda kedi
gibi sıçrayıp duruyorlardı; söyliyece-ğlm cümleyi bana bir türlü söyletmiyorlardı. Âdeta muvazenemi kaybetmiştim. Siz de. benim yanımda değildiniz; müzaheret göremlyordum
Janice’ih yüzünden garip bir tebessüm geçti. Bir Eve’e, bir Dermot’a baktı, İkisi de az çok şaşırdılar.
Dermot, aceleyle sözünü bağladı:
— Vautler ve Goron, şüphesiz kİ, Ned'in enfiye kutusu etrafında düş-düğü tezada dikkat etmişlerdir Fa-kat*bunu Eve’e atfettiler. Ona, Slr Maurlce’in yeni hazînesinden yan! antikasından bahseden olmuş muydu? Hayır, değU mİ? Bunun evsaf ve eşkâlini kimse anlatmamıştı, öyleyse, genç kadın, saate benzeyen bir şeyin enfiye kutusu olduğunu nereden kestirdi? Verdiği bütün izahat, gittikçe dikkatimi çekti.
Ben dayı:
— Anlıyorum, anlıyorum. — dedi.— Fakat silsile halinde ne çok talihsizlikler dolu! Bereket versin son zaman da talihin yüzü güldü de Ned ayıldı.
Dermot Kinross:
— Evet... — dedi. — Ned Atwood ayıldı. .
Hâtıralarını toplayabilmek İçin kaşlarını çattL
— Toby aleyhine şehadette bulunmak inere acele ediyordu. Kahva rengi eldivenleri onun giydiğini söy-llyecektL Bir taşla iki kuş vuracağaıı umuyordu. Niyeti karısına kavuşmaktı, rakibini bertaraf edip kavuşacaktı: rakiblnL hapishaneye yoBa-yacaktL O derece ağır yaralı birinin yataktan kalkabileceğim kim umardı? Kalktı, gitti ve bütün şehri o halde katettl.
— Kendisini bu kararından raa geçiremediniz mi?
Dermot:
— Hayır! — diye cevap verdi. — Kararından vaz geçlrmedlıA.
Kısa bir sükûttan sonra devam etti:
— Hâkimin eşiğinden adımını atar ken Öldü. Cürmüniln keşfedildiğini görmesine vakit kalmaksızın öldü.
Güneş batıyordu.
Bahçelerde kuşlar ötüyor.
Hava birdenbire serinledi
Janlce:
— Peki, bizim asil Toby ne oluyor? — diye sordu.
Birdenbire kızardı. Zira Dermot gülmeğe başlamıştı.
(Arkası var)
ÎO Haziran 1948
A K 9 A n
Sahlfe ?
Türkiye’de Ingiliz seyyahları
Lady Craven'in Isfanbula gelişi, gördüklerine dair yazdığı mektuplar
B. B. C. radyosu geçen sene «Tür-klyede İngiliz seyyahlar» mevzulu bir konu; ma yapmıştı. Konuşmanın muharriri Jonathan Curilng’dl. Radyo bu sene aynı konuşmalara yeniden başlamıştır. İlk konuşmada Lady Craven'den 'bahsedilmektedir. Mu harrtr diyor ki:
sıyalı bir at esvabı giyinmiş genç ₺lr kadın Büyükdere’ye doğru yaklaşan küçük bir yelkenliden sahne bakmaktaydı. Kırım'dan İstanbul'a yolculuk epey rahatsız geçmişti. Başta rilzgârsızbktan üç gün denizin ortasında oldukları yerde beklemişler, sonra da öyle bir fırtınaya tutulmuşlardı kİ Karadeniz'den Boğazlçine girerken bir kayalıklarda parçalanmadıkları kalmıştı. Onun İçin gemide evvelce İstanbul’u görmüş, yegâne İnsan olan Rum dümenciyi o rüzgâr, fırtınadan sonra kamarasında bulut gibi sarhoş oluyor duyunca, Ellzabeth adlî bu genç İngiliz kadın m Lady Craven'in, şemsiyesini hiddetli hiddetli vurduğuna şaşmamalı. Anlaşılan dümenci konuşmıya bile gücü yetmlye-cek derecede sarhoşmuş, nerede kalmış ki dümeni kullana.
Eivastopol’a kadar karadan yaptığı uzun seyahat sırasında Lady Craven, Viyana'da Avusturya Kıralı ile beraber çay İçmiş, Varşova’da Polonya Kıralı fle öğle yemeği yemiş, ve Moskovada da Kırallçe Büyük Ka-teflna’ya akşam yemeğine gitmişti Şimdi İse, 20 Nisan 1768 de, ömründe İlk defa olarak Türk eahıllertle karşı karşıyaydı. Türkiye Lady Craven üzerinde gayet İyi btr intiba 151-rnlmıştı. İstanbul’dan yazdığı ilk mektubunda şöyle der: «Sizi temin, ederim, Türklertn tabii güzellik]ere karşı o kadar derin bir hürmeti var kİ, bir gün bir ağacın bulunduğu yere ev İnşa etmeye mecbur kalsalar evin İçinde ağacın geçmesine ve genişlemesine İmkân verecek bir delk bırakıyorlar. Hakikaten de bir ocağı düşünün bir de güzel dal ve yapraklan, haklı değiller mİ?
Lady, Craven'in Paris'te tanıştığı bir Alman FrensUe İstanbuldan başladığı muhaberatın İlk cümleleri işte bunlardı. Bu Prens, Branden-burg, Inspach ve Barelth Kontu İdi. Lady Craven, Türklyedekl hayatını en İnce tcfarruatlna kadar anlattığı bu mektuplarında kendini PreDsln hemşiresi yerine koyuyordu. Mamafih aradan dört yıl geçip birinin karısı, birinin de kocası ölü verince bu Prensesle Prens Portekiz'de evlenmekten geri durmadılar.
Lady Craven, çok geçmeden OsmanlI İmpartorluğunda kadınların durumuna dair hükmünü vermişti: ( Tiirkler», der, ( bizim cinsimize karşı tavr-ı hareketlerinde bütün diğer mü Jetlere örnek teşkil eder», Bu ülkede Sultanın, bir emrile erkeklerin kafası uçunılabUJr, hüviyet vesikaları muayene edilebilir, evi elinden alınabilirdi. Lâkin karısının geçimi temin edilir, mücevherleri ve kıymetli nesi varsa, kendisine bırakılırdı. Lady Craven, İngiliz arkadaşlarına, «Türkiye'de kadınlar için derdi, tembel, meraklı Te münasebetsiz bir halkın kendilerini rahatsız etmesi fevzubahls değildir.»
İstanbul’a muvasalatının ikinci günü Lady Craven Fransız elçli, ğlndeki odasından dışarı bakmak taydı. (Dolaşan şayialara göre, geya hatl sırasında kendisine, Floransa da rastlaştığı Harry Vernon adlı ya kışiklı bir vatandaşı refakat edlyo «üye İngiliz Elçisi Lady Craven’i mi safir etmeyi reddeylemişti.! Fran sız elçiliğinde kaldığı penceresinde Peru bağlan üstünden doğru Top kapı sarayını seyrediyordu. Ev sa hlbl Comt de Cholseul-Couffler'nl kendisi için bulduğu üç ayaklı ko t-aman bir teleskop un Lady Ora ven Padişah Birinci Abdülhamldi tetkik etnıek fırsatını bulmuştu.
Hatıratında şöyle yazar: «Dün Sultanı gördüm, gümüşten bir sedirde Oturuyor, kayıktan ve kendisine rerakat edecek olanlar İse bahçenin kıyı kısmını çevreliyordu »
O sırada AbdDJhamld 61 yaşındaydı, ve önünde üç «ne daha padişahlık vardı. Lady Craven Sultanin benzinin soluttuğundan ve sakalının karalığından d.ı bahsederek, ca-kalmm kara oluşunu sanalın tablale. boyanın yaşa zaferi şeklinde tefsir «derdi, Benzinin soluttuğunun İse gerek kendisinin gerek elen Muşta fanın âmcaJan, 3. nefl Osman tahtta olduğu raıiddet zarfında geçirdikleri sıkı mah pus hayatından »ler| geldiğini Öğ-renmişiı, '
firicid tûa cuma idi. Lady Craven j
Halicin karşı tayısın* geçerek haftalık Ayasofya ziyareti «ırasında Sultanı seyretmeye karar verdi. Kayık yolculuğundan pek boşlanmış-ö.
AlmanyalI Prensine yazdığı mektupta: «Burada kayıklar kira İle tutuluyor» der, «tıpkı Londrada araba tutulduğu gibi. Kayıkların hepsi boyanmış, gayet güzel oymalarla süslenmiş. Çok hoş biçimli, hafif kayıklar bunlar, Türkler de çok İyi kürek çekiyorlar.»
At meydanında kendisine tahsis edilmiş mümtaz bir yerden Lady Craven, 250 yeniçerinin çifter sıra halinde, eğir ağır, Topkapıdan Aya-sofya’y* yürüyüşünü seyretti. Arkalarında, İki saray memurunun dizginlerinden tuttuğu gümüşi bir at üzerinde Abdülhamid gidiyordu, yanında, beyaz bir Midilli üzerinde, hasta benizli oğlu vardı.
Padişahın başı üstünde tutulan, yeşil bir şemsiyenin demirlerine elmaslar nakşedilmiş olduğu da La-dy"nhı gözünden kaçmamıştı.
Kürk çevrell kocaman bir yeşil’ esvap giyinmiş, başın* kenarı san renkte yüksek, bir sarık sarmış n-zun sakallı bir adam, ttay geçerken Lady Craven'in bilhassa nazari dikkatini celbetmlçtl. Onu gören seyirciler arasında derhal dehşet va korku kanşık fısıltılar yükseldi, zira elindeki İnce altın kayışa büyük bir aslan bağlıydı, kalabalıktan kim kazara Heri çıkacak olsa on* doğru kükrüyordu. Bıı aslanlı adam Kaptan paşa olan Haşan Beydi. Kendisi aslında Pelioponez'de Rodosto-dan bir esirdi, sonradan Cezain Da-lslnfn emrinde neferllk etmişti; şimdi İse Haşan bey devletin en. kuvvetli kumandanıydı. Bul tan üzerindeki nüfusu son derece büyüktü. Sadrazama kıyasla Haşan beyin bir sözü kanun demekti.
Lady Craven’in, ev sahibi Fransız elçisinden öğrendiğine göre, Kabine toplantılarında Kaptan paşanın en nıulınl kozu bu aslanmış.
Lady Craven, yine Kont ahbabına yazdığı bir mektupta: «Geçen gün», der, «hayvanın da kendisiyle beraber Divana gelmesine müsaade etmiş. Fakat nazırlar öylesine korkmuşlar kİ bazısı pencerelerden atlayıp kaçmış; bu arada bir nazır da merdivenlerden aşağı yuvaria-oırkeu uz daha boynunu kınyormuş, günün resmi İşlerini halletmek de böylece yüksek fimlralle aslanına kalmış.»
Bu hâdiseden bir kaç gün sonra, Fransız elçisi Haşan beyden bazı tâvizler elde etmeye çalışırken kendisine gayet dostano bir hizmette bulunmuş. Elçinin Lady Craven'e *n-Lattığuıa göre vaka şöyle olmuş: Elçi tam. Türk nazırı ile muhavere halinde İken kolunda ânl ve ağır bir darbe duymuş. Bir de dönmüş ki aslan arkasına gelmiş oturuyor. Misafirinden daha ziyade dehşete kapılan Kaptan paşa, hayvanın glrmcslno müsaade ettikleri için kölelere sayıp sövmeye başlamış. Fransız elçisi ise tıpkı bir fino köpeğini okşarnuş gibi aslanın kalın yelesini okşamış ve, «çok güzel bir hayvan çok güzel» demiş. Bu soğuk kanlılığından dolayı Haşan bey misafirini o kadar cesur bir adam bulmuş kİ, Fransız elçisi, hayran ev sahibinden istediğini kolayca elde etmeğe mnvaffak olmuş. Halbuki elçinin sonradan Lady Craven'e itiraf ettiğine göro aslında korkudan tirtlr tltrlyormuş.
Bir Türk tarihçisinin «denla harb-lerl timsahı» diye yadettlği Haşan bey bir kaç gün sonra Donanması llo birlikte Mısır* müteveccihen hareket etmiş tL
Lady Craven, bir mektubunda, «Sultan bu kumandanın basiret ve değerine o kadar baha, biçiyor kİ, istanbuldan o aynldkğı zamanlar başkenti tehlikelerle muhat görüyor.» der.
Neteklm, Kaptan paşanın hareketinden bir gece sonra şehirde korkunç derecede büyük bir yangın çıkmış, ve rivayete göro de bu yangını Haşan beyin adamları, o olmadıkça emniyeti kalmadığına padişahı inan dırmak için çıkartmışlardı.
Lady Craven, yino müstakbel kocasına yazdığı mektupta: «belki bunu akimız almaz ama», diye İlâve eder, «burada, saray çevrelerinde bu türlü hilelerden bol şey yok.»
Lady Craven, Haşan beyin karısını, kocası seferde olduğu sırada oyalamak için Bebekteki yalısında ziyaret etmekten pek hoşlanırmış. Bu ziyaretlerin bütün teferruatını hi-üratına geçirmişti, ıira haremlerin
Pahalılığın
(Baş tarafı 6 İnol sahlfeda)
— Necini dikkat «tl Şütü kuvvetli çoidyoîsun...
Top, yalınayaklar arasında kâh bu tarafın kâh Öbür tarafın kal «sİ önüne kadar getiriliyor:
— Gayret et Hikmeti Gayret...
Ve arkasından müthiş bir batır-
ma.,.
— Gooolf...
Zannedersiniz kİ Galatasaray veya Fenerbahçeliler, kuvvetli bir eonebl takanla karşı karşıya... Oyuncular da, seyirciler de ayıu heyecanı yaşıyorlar...
Ythnayakhlar maçını seyrettiğim sırada yanıma gelen kulüp âzasından biri kulübün gayesini tcsblb eden maddeyi hatırlatarak «Centllmon ve teknik yalınayak futbolcu yetiştirmek» demekle neyin kastedildiğini anlatıyor:
tezahürleri
«— Hintliler, diyor, futbola yalınayak oynarlar. Oradan bir taktfn gelse, tstanbuld* karşısına çıkaracağı mu bir yalınayak futbol takımı yoktur. Fakat bu aurefl* bizde yalın-
ayak futbolcular yetiştirmek, onları Hintlilere karşı çıkarmak pekâlâ mümkündür.»
Bir «ene sonra Hintli futbolcularla karşılaşabilecek duruma geleceklerini ümit eden gençlere veda edip ayrıldıktan sonra matbaaya gelirken düşünüyorum: İktisadi buhran, geçim darlığı, bakalım daha neler çıkaracak. Şu mavi kubbenin altı bir âlemdir vesselâm... Bir tarafta uzun etek modası, bir tarafta da ayakkabıdan tasarruf İçin yalınayaklar kulübü... Bu gidişle, gençlerin söyledikleri gibi, günün birinde bir de çıplaklar kulübü İle karşılaşmayacağımızı kim temin eder?
Omaleddln BİLDİK
Marmara Bölgesi Liman ve Deniz işleri müdürlüğünden
Eksiltmeye konulan İşi
î — Sanyer Balıkçı Limanı fle, Kumkapı mendireği, onarım. Islâh ve rıhtım İnşası İşler).
Tahmin edilen keşif bedeli vanidl flat. esası üzerinden 84023 Ura 65 kuruştur.
2 — Eksiltme, ö/Temmuz/048 tarihine rastlayan Pazartesi günü saat 15 do (Salatada rıhtım caddesinde müdürlüğümüz binası İçinde toplanan eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usullyla yapılacaktır.
3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi, hususi fenni şartname ve ona bağlı kâğıtları her gün mesai saatlerinde Müdürlüğümüzde veya Devlet Denizyolları ve Limanlan İşletme Genel Müdürlüğü Tapı Şubesinde görebilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için İsteklilerin 5451 Ura 18 kuruşluk geçici güvenma vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden tatil günleri hariç olmak özere en az üç gün evvel aynı teknik önemde mendirek veya rıhtım gibi bir yapı veya onanın İşini başardıklarına dair vesikalarla birlikte bir dilekçe ile doğruca Devlet Denlzyollan ve Limanlan İşletme Genel Müdürlüğü Tapı Şubesi Müdürlüğüne müracaat ederek bu İşe mahsuj olmak üzere yeterlik belgesi almaları ve bu belgeyi kapalı zarflarına koyma! tın şarttır.
B — İsteklilerin teklif mektuplarını 2. inci maddede yazılı saatten bir saat öncesine kadar komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul e dilmez. (8270)
Gaziantep Valiliğinden
1 — Eksiltmeye konulan iş: (Gaziantep - Kilis yolunun 25X640—51 X«80 Km. leri arası Blokaj ve kırma taş İhzarı işidir. Yeniden eksiltmeye konulmuştur.
. 2 — Keşif tutarı: (33823) LİRA (74) kuruştur.
8 — Eksiltme 6/7/048 Pazartesi günü saat (14) de Gazlantepte özel İdare binası İçerisinde 11 daimi komisyonunda kapa.lL zarf usullle yapılacaktır.
4 — Eksiltme şartnamesi ve buna bağlı kâğıtları 11 daim! komisyonunda ve Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
5 — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklilerin usulüne göre (2538.78) 11-ralık geçle! teminat vermeleri lâzımdır.
C — İsteklilerin bu İşin teknik öneminde bir işi İyi bir surette başardığı veya İdare ve denetlediğini Isbata yarar belgelerde birlikte ihale gününden en az - tatil günleri hariç - üç gün evvel yazı İle Gaziantep Valiliğine baş vurarak bu İşin eksiltmesine girmek için yeterlik belgesi olmaları şarttır.
7 — İsteklilerin teklif mektuplara» eksiltme günü olan 5/7/948 Pazartesi gönü saat (13) e kadar alındı karşılığında il Daimi komisyonu başkanlığına vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
(8447)
İçine dair edindiği Uk lotlba bu zl- I ğaziçlnln kendi çizdiği güzel ve renk yareLleıdeudlr. Kürdanlara geçirli-111 bir haritasını hediye etmiş, ve-mlş o Ifltilokumları yemekten pek hazzeder İdiyse de Türk kahvesine bir türlü alışamamıştı. Pek zarif bir şeklide giyinmiş ev sahibesi, Lady I Craven’e üstü başı hemen hemen aynı zarafette bir küçiik kız tanıtmış, ve arada müşterek bir lisan olmadığı İçin bir takım garip el işaretledin, bu hanım kızın evlâtlığı olduğunu anlatmıştı. Her İkisinin de başında İnci ve elmaslarla inceden inceye işlenmiş süsler varmış, ve saçları küçük küçük örgüler halinde dıştan bu süslerle tutturuhı İmiş.
Lisan meselesi, İstanbul ve 6arsada geçirdiği öç ay zarfında Lady Craven’in Türk allelerile temaslarını pek fazla İlerletebilmesine mahfil bırakmamıştı. Mamafih Tarabyadak! yazlık Fransız Elçiliğinde tanıdığı bir İshak bey varmış kİ, btr çok Avrupa memleketlerini ziyaret etmiş olan bu zat Fransızca da bilirmiş. (Aynı zata, on beş sene sonra başka İngiliz kadının, Lady Elginin, ahbabı olarak tekrar rastlayacağız) î-fhak bey, İngiliz hanıma seyahatlerinden bahsetmişti, St. Pe-tersburg’dan hazzetmlştt. Londradan nefret ediyordu, çok büyük, çok mağ mum renkli bir şehirdi; Paris'se bir cennetti. Lady Craven, bunları Alman Kontuna yazarken., «opera sahnelerinde de sahne lıarlclndo de dilber muganniyeler kendisini bir hayli teshir etmişti; Paris'ten neden bu kadar hoşlandığım artık talimin edebilirsiniz, değil mİ efendim?» der.
1786 sonlarına doğru, durup oturma bilmeyen bu seyyah kadın azimet hazırlıklarına başlamıştı. Bir Alman arabası satın almış, Fransız elçisinin döşemecisi de, bu arabanın içine pek elverişli portatif bir karyola yapmıştı. Elçilik mühendisi Bo-
Mlhaıç da elle boyanmış bir Türk yelpazesi vermişti. Bizzat Fransız el* çislndense, bir .şişe gülyağı ve Sadrazamın bahşettlğL bir ferman almıştı, Bu ferman «Siz ey, hemcinslerinizin şerefi, adalet meşaleleri, siz, ilim ve fazilet hazînelerini aydınlatanlar, gerçek iman sahipleri, kasabaların, köylerin hâkimleri, baş lan, sîzlere İlân olunur kL-> sözleri! e başlıyordu.
Böylece 3 temmuz 1783 da ahşanı üstü saat fl da, o yepyeni Alman arabası ile hlzmekârlara ve eşyalara mahsus üç diğer araba, İngiliz kadınını Varna'ya götürmek üzere kiralanan Yunan gemisine yüklenerek yola çıktılar. Yine üstünde o siyah at es vahiyle, ve beline takılmış iki plstoluyla her türlü maceraya hazır bir halde gemide dolaşan Lady Craven, bu kere ayağını güverteye vurarak o talaka Ut İnglllz-ceslle beceriksiz ve âtıl tayfaları can landırdı. Bir mektubunda, «Rum tayfalarımın tembelliği ve korkaklığı yolculuk rahatsızlıklarını büsbütün arttırıyor» diye şikâyet eder. Sadrazamın kendisine refakate tâyin eylediği İri yarı çokadardan yana da pek talihli çıkmamıştı.
Lady Craven’e, Karadeniz kıyısındaki küçük bir körfezin kumsalında kahvaltıya otururken veda ediyoruz. Bir fincan kakaosunu yapmak üzere hususi hizmetkârından sıcak suyu istemektedir. Derken Lady Oraven'hı hiddeti! sesini duyarız, «bir de ne görsem beğenirsiniz, ! tercümanın İşaret ettiği düriiik bir kayanın üstüne çokadar seccadesini ı serip oturmuş, bir yandın hafif hafif nargilesini tckurdotıyor, b'r I yandan da sıtkln sikin hizmetkâr- i farınım benim İçin hazırladıkları sı-! cak su ile yaptığı kahvesini içiyor.»
Sağır çocuklar için John Tracy kliniği
Tanınmış sinema artistinin, «ağır doğan oğluna izafetle yaptırdığı klinik büyük işler görüyor
Güney Kaliforniya üniversitesinin bahçesinde bulunan binalardan birinin üzerindeki «John Tracy Kliniği» adlı levha, bugünlerde umumun dikkat nazarım çekmektedir. Burasını ziyaret eden annelerden biri, klinik'in katiyen bir hastane kokusu taşmadığım söylemiştir. Binanın pencereleri, zarif perdelerle süslüdür ve burada çocuklara mahsus her nevi oyuncak vardır. Miniminilerin kahkahalar İle burası, her gün çınlamaktadır. Bir de, sağır çocukların gülmesini tasavvur ediniz!...
Meşhur sinema yıldızının zevcesi Mrs. Spencer 'Tracy, sağır doğan oğla John'un tekrar duymasını sağlamak için elden gelen bütün imkânlara başvurmuştur. Oğlunu normal bir İnsan olarak hayata kavuşturmak için kesin müdahale usullerini, dudak vasıtaslle okumağı ve konuşmağı kendisine öğretmeğe çalışmıştır. Bugün, 20 yaşında olan John Tracy, normal bir İnsan gibi hareket etmekte ve sağırlığını asla hls-şctmemektedtr. John, otomobilin! bizzat idare eder. Mükemmel ve kabiliyetli bir karikatüristtir. İyi tenis ve polo oynar.
John’un böyle yetişmesi bir mucize teşkil etmez. Böyle olması, annesinin yıllarca süren büyük azim ve sabrı, devamlı çalışması sayesindedir. Mrs. Tracy, büyük irade ve tecrübesinden doğan eserini, minnettarlığının. bir ifadesi olarak klinik haline ifrağa oğlunun İsmine İzafeten bu yeri bütün memleketteki çocukların tedavi edilip şifa bulmalarına tahsis etmiştir.
Klinik. 1942 yılında tesis edilmiştir. Üniversitenin direktörü Dr. Re-fus Von Klein Smld’in bilhassa büyük yardımları dokunmuştur.
Bugün John Tracy Klinik'1 tamimiyle özel teberrularla İdare edilmektedir. Kanada ve Avustralya dahil olmak üzere, Tracy KUnlk'I, bütün dünyadaki «ağır çocuklara posta ile aylık ders kitapları göndermektedir. Dersler, kolaylıkla anneler tarafından evlâtlarına öğretilebilecek şekilde hazırlanmıştır.
Mrs. Louls Tracy, oğlunu ilk defa olarak bir kulak mütehassısına muayene ettirdiği vakit doktor, çocuğun katiyen konuşamıyacağını söylemişti. Çocuğu, normal bebekler gibi güldüğünden ve ağladığından genç anne, kendisinin dilsiz olduğuna inanmamakla beraber, bir gün konuşacağına katiyen inanılmıyordu. New - York'takl dilsizlere mahsus Wright Okulunun posta vasıtaslyl©-annelere bazı kolaylıklar sağladığını gazetelerde okudu. Genç anne, okula derhal oğlunu da kaydettirdi.
Mrs. Tracy*nln cn büyük arzusu, bu öğretim sisteminin bütün sağır çocuklara teşmil olunmasını sağlamakta çünkü, bu kabil İnsanlar, kolaylıkla İhmal olunabilirler. Mrs. Tracy, ileride her büyük şehirde bu gibi ücretsiz tedavi ve öğretim kliniklerinin açılabileceğini ümit etmektedir.
Tracy KlInİklnln faaliyeti, tefer-ruatlyle şunlardan İbaret bulunmaktadır:
1 — 6 yaşına kadar olan çocuklar İçin, annelere mahsus bir yıllık muhabere kursu.
2 — Psikoloji ve hitabet öğretimi
ne ilgili haftalık kurslar, (her yaşta bulunan sağırların annelerine mah-su*). •
3 — Sağır çocuklara mahsus ana kucaklan. 3 yaşındaki sağırlar buraya alınır ve asgari 3 sene devamlı bir öğretime tabi tutulurlar.
4 — Çocuklara ve annelere mahsus ö haftalık yaz kprslan.
Bütün öğretimler ücretsizdir ve her sağır çocuk, klinikten faydalanır.
Terbiyeciler, ilk 8 yılın en büyük öğrenme müddeti olduğunda ittifak etmişlerdir. Çocuğa, işltmlyormnş gibi muamele edilmelidir. Onunla konuşmalı, oynamalı, söylediğin! ve, İstenilen şeyi sık sık ihsas etmelidir. , İşte ebeveynin devamlı ve kesin alâkası, John Tracy Klİnlk’Jnin teda-. vt usullerinin esasını teşkil etmekte- j dlr.. Bunıı vaderkn arıntlpr, cncı.k
ruhiyatını tetkik etmekle mükelleftirler. Tracy Klinik‘inin nna okuluna çocuklar, anneleriyle birlikte devam ederler. Dersler, her gün saat ö dan. 3 e kadar devanı eder. Her ög-. renel İle münferiden uğraşılmakta ve kendisi, sınıf öğretimlerinden de faydalanmaktadır. Anneler de, kendilerine tahsis edilen kurslara «levam ederler. Gösterilen dersler nı j-şahede, duygu öğretimi, dudakla o-kumak talimleri ve konuşma m«i-mareselerinl teşkil etmektedir. KH-Dittin her şubesi, ana okulları çauş. masında, dudakla okumada ve çocuk psikolojisinde İhtisas yapmjş öğretmenler tarafından İdare olunur.
Uzun süren bir öŞretlnı devresinden sonra çocukların, kelimeleri yüksek sesle tekrarlamaları, kendilerinden istenir, öğrenciler, çalışmalarında haşan gösterdikleri takdirde ekseriya taltif edilirler, hazan da kendilerine küçük b'r mükâfat verilir. Tedricen konuşmak suretiyle arzularını daha İyi bir şekilde İfade edebileceklerini anlarlar.
Spencer Künik'Ine giren bütün öğrenciler, şifahi öğretimden faydalandıktan maada, sağıriık derere ic-rinln. feshin bakımından da esas!» bir muayeneye tabi tutulurlar. Ekseriyetle sağır çocuklar, mekanik duyma kolaylıklarından lâyıkı veçhile İstifade edememektedirler. Klinik, çocuğun her alandaki İnkişafını sağlamağa gayret etmekledir. Her öğrenci, syn bir keyfiyet gibi telâkki olunur ve inkişafı, grafik cedveîiyie dosyasında tebarüz ettirilir.. Psikoloji sınavları, öğrencinin neden inkişaf edemediğini açık bir şekilde gösterir. Ekseriya kusurun, aileden tevellüt ettiği anlaşılır. Çocuk, ya İyi bir şekilde İstirahat etmemiştir ve yahut da gıdasun tam mânasiyle alamamıştır. Ders saatleri arasında çocuklara meyva veya domates suyn dağıtılır. Öğleleri de, diyet mütehassısları tarahûdan hesaplanan tam kalorili yemekler verilir.
Kllnlk’e (levam edemeyenlere posta vasdaslyle ve hiç bir ücret alınmaksızın ders kitapları gönderilir. Yani, arzu edenler. muhZıere usulü İle kurslardan faydalanabilir. Hâlen bu kurslar, 6 dan aşağı yaşta rağır çocuğu olan annelere tahsis edilmiştir.
«Gençler Şehri» flliminln unutulmaz yıldızı Spencer Tracy, kllnlk'in bütün başarılarını karısının sonsuz bir aşkla çalışmasına atfetmektedir. Fakat kendisi, bu önemi! tasarıyı bidayetinden beri desteklemiş ve bîl-hassas direktör Von Klein Bmld. klinik olarak kullanılacak binanın a-nahtanm karısına teslim ettik ten sonra, alâkası büsbütün artmıştır.
— Colllers Dergisi —
LOKMAN HEKİM
(Dr. HAFIZ CEMAL)
Dahiliye mütehaaısi
Divanyolu 104
Muayene saatleri FazâT ha:İç her giin 2 5 - 5 Tel: 23308
'::n mesafe.
lıktır. Aıı

Reşit


batılfe 8
AKŞAM
20 Haziran 1948
Bir liraya bir apartıman: Bunu size ancak İstanbul aazetecUer Cemiyetinin zengin Eşya piyangosu temin edebilir.
Biletler, bütün piyango bâyllerlnde, posta şubelerinde ve Zeki Rıza Sporcl mağazasiyle Cemiyet merkezinde bulunur.
Diyarbakır Vâliliğinden
1 — Diyarbakır merkezinde yaptırılmakta olan Bülcynıannazlf İlk okulu İnşaatının İkmali topalı zart yolu İle okslltmeyo konulmuştur. lCeşlf bedeli 44443 Hra 10 kuruş olup ilk teminat 3333 Hradır.
2 — Eksiltme İhalesi 7/Temmuz '948 çarşamba günü saat on birde 11 daimi komisyonunda yapılacaktır, isteklilerin İhaleden üç elin evvel İlk teminat makbuzları ve doğu bölgesi yapı İşleri müdürlüğünden alınmış ehliyet belgesi ve Ticaret Odası kayıt veslkalarlylo birlikte komisyona müracaat etmeleri lâzımdır.
3 — İstekliler teklif mektuplarını ihaleden bir saat evveline ka-
dar komisyon başkanlığına vermeleri lâzımdır. Posta gecikmeleri kabul edilmez. Zarfların kabul amanı İçin ayarlanmış bulunan salondaki saat esastır. Keşif ve şartnameler parasız olarak daimi komisyon kaleminde görülebilir. (85SBI
İstanbul jandarma satınalma kurulu başkanlığından
1 _ 948 yılı İmalâtı için İstanbul jandarma Inıalâthaneslnce ihtiyaç gösterilen 555 50(1 adet küçük renkli şimşir düğme pazarlıkla satın alınacaktır. Pazarlık 22/6/948 Salı günü saat 14 de Ayazpaşadakl J. müfettişlik binası İçindeki kurulumuzda olacaktır. Düğme nümunelerl mesai saatleri İçinde her gün kurulumuzdan görülebilir.
2 — FaetM’hga konan şimşir düğmenin tahmin" edilen bedeli 4999.B0
Hra ve İlk temîııaiı 374.97 liradır. İsteklilerin ilk teminata alt makbuz-larlle gününde pazarlığa İştirakleri. (8592)
Yükleme ve Nakil işleri yaptırılacak
Sümerbank Selüloz Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
Küreden İnebolu sahiline, indirilecek 3700 ton piritin deniz vasıtalarına yükleme ve İzmit'te nakil İğleri ayrı ayrı veya toplu olarak 30 0/948 çarşamba günü saat 15 de eksiltme suretilo müteahhide verilecektir.
Talipler ton başına flat tekliflerini havi zarflarını tahmil İşi için 1500 Tl. ve nakil İçlin 3000 liralık muvakkat teminat akçelerlle birlikle 30/6/948 çarşamba gilnil saat 12 ya kadar tzmltte Müessese Müdürlüğüne tevdi etmeleri İlân olunur.
Bu İşe alt şartname Müessese mlz muhaberat servisinden ve ts-tanbulda Yeni postahane karşısında Aralık sokak Aralık handaki büromuzdan bedelsiz İstenebilir.
Müessesenılz arıtırına ve eksiltme kanununa tabi "olmadığı gibi ihaleyi İcrada tamamen serbesttir. (8783)
B
Ziraat Bankası
Tasarruf Hesapları
İKRAMİYE PftLNI
Hesapları 50 liradan
Aşağıdüşndyenlere bu yıl verilecek ikramiyeler:
4 tana 1,500 liralık 8.000
4 » 500 » 2.000
4 » 250 » 1.000
40 • 100 » 4.000
120 » 50 » 6 000
240 » 20 » 4 800
400 10 * 4.000
Aralık
ÇEKİLİŞ GÜNLERİ:
16 Şubat, 10 Mayıs, 2G Temmuz, 29 İkramiyeler, hesaplan bir yılda
100 liradan aşağı dilşmiyenlere %
200 İkadan aşağı düşmiycnlere %
500 liradan aşağı düşmiycnlere % fazlaslle ödenecektir.
10
15
20
İKRAMİYE ÇIKMAYAN YERLER İÇİN
21 Haziran ve 10 Aralıkta ayrıca yapılacak çekilişlerde su kramlyeler
2 Tane
Bu
»
»
»
500
250
50
20
10
verilecektir: liralık
»
>
1.000
500 2.000 1.600 1.000
ikramiyeler de hesaplarındaki paralar bir yılda 100 liradan aşağı dilşmiyenlere % 10 fazlasfle ödenecektir.
Devlet Demiryolları ve Limanları İşletme Genel İdaresi İlânları
YAPI VE KREDİ BANKASI A.Ş. Yönetim Kurulundan:
Bankamızın iki milyon Türk lirası olan sermayesinin henüz tahsil edilmemiş bulunan yirmi bin liralık kısmının da defaten tahsil edilmesine ve bu suretle sermayesinin tamamının tahsil edilmiş hale getirilmesine statümüzün 10 uncu maddesine İstinaden 9/6/1948 tarih ve 5/8 sayılı oturumda kurulumuzca karar verilmiş bulunduğundan İşbu ilân tarihinden İtibaren oluz gün ortakla rmııaın hisselerine eden miktarları Bankamızın bulda Bahçeltapıda Birinci
hanındaki merkezine ödemeleri bu müddet İçinde ödemeyenler hakkında statümüzün 11 İnci maddesi hükmii tatbik olunacağı İlân olunur.
İçinde İsabet Istan-Vakıf ve
OSMANLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi, — Tesis Tarihi; 1853
Sermayesi:
lO GOO üim İnciliz Lirası
r3w Tasfiye halinde tara
Lstanbul EÖE Petrol Şirketi
Z. Rapaport ve Şkt. üçüncü ilân
Beyoğlunda, Taksimde, Cumhuriyet caddesinde, 31 numaralı dairede İcrayı ticaret etmiş olan İstanbul Ege Petrol Şirketi Z. Rapaport ve Şkl, firması hissedarları tarafından 19/3/48 tarllıinde şirketin fcshlle tasfiyesine karar verilmiş ve keyfiyet Sicilli Ticaret Gazetesinin 5 Nisan 1948 günlü ve 3098 sayılı nüshaslle -tescil vo Hân o-lutunuşlur.
Ticaret kanununun 445 İnci maddesine tevfikan, şirket dâ-ylnlerlnln, alacaklarını kaydettirmek ü2ere, nihayet bir sene zarfında, her gün, saat 8.30 dan B.30 ve 12,30 dan 13,30 raddelerinde. Galata’da, Fermenecilerde, İlladLa Han, 9 numarada, avukat R. Dantel Behar yazıhanesinde. Iasriye makamına müracaat etmeleri ilân olunur ®*!raBa Tasfiye Memurları BSS83
Resmî Elbise Düğmesi alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalına Komisyonundan
1 — Nümunelerl komisyonda mevcut (240 000} adet büyük ve küçük madeni Resmi Elbise düğmesi açık eksiltme He satın alınacaktır.
2 Muhammen bedeli 14910 Hra olup muvakkat teminatı 1118 Hra 25 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyonda parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 25/fcazlran'1948 Cuma Rünü saat 10 da Hay-
darpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları (9990)

Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Belediyemiz tarafından satın alınan F. B. W. marka (8) adet otobüsün îsvlçreren Ankara İstasyonuna kadar nakil işi kapalı zarf usu-llyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (48,000) kırk sekiz bin liradır,
3 — Muvakkat teminatı (3.8001 lira olup otobüs İdaresi veznesine yatırılacaktır.
4—Bu işin İhalesi 25/9/948 cuma günü saat 18 da Belediye binasında encümende yapılacaktır.
5 — İhaleye iştirak edeceklerin 2490 sayılı kanunun 32 İnci maddesi tarifine uygun şekilde hazırlayacakları teklif zarflarını İhale saatinden bir saat evveline kadar Başkanlığa vererek mukabilinde makbuz 4-maları şarttır. Postada vuku bulacak gecikmeler kabul edilmez.
S — Bu İşe alt şartname ve diğer kâğıtlar Tutanak ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde her gün görülebilir.
1 — İhaleye katılacak şirketlerin 2490 sayılı kanunun 8 üncü maddesi hükümleri dairesinde hareket eylemeleri lâzımdır. (7907)
Merkezi İdaresi; Galattı Yenicami ve Beyoğlunda, Türklyenln başlıca şehirlerinde, Paris, Marsilya, Londra, Man-Ccstcr'de ve Mısır, Kıbrıs. Irak. Iran ve Plllstlnde Şubeleri
ve Yugoslavya, Kumanya ve Suriye'de Pllyallcrl vardır.
Her türlü banka muameleleri yapar.
Çok müsait faiz şartlarlle tasarruf ve mevduat hesaplan açılır.
Tasarruf hesapları İçin üç ayda bir ikramiye keşideleri yapılır.
Daha fazla malûmat almak İçin Osmanlı Bankası şişelerine müracaat edilmelidir

Zayi — Emniyet dördüncü şube-i den aldığım 31/21918 saydı llmmet tezkerem yangında yanmıştır. Ycnl-sliıl alacağımdan eşkininin hükmü yoktur. Galata Necatibey caddesi 152 No. da Şevket Şar
EDEBİYAT ÖĞRETMENİ ARANIYOR
TARSUS AMERiKAN KOLEJi
Hususî Erkek Lisesi Müdürlüğünden:
Yalnız okulumuzda ders vermek üzere Lise kısmı İçin tecrübeli Edebiyat öğretmeni aranmaktadır. Verilen ücret öğretmenin kıdemine göre tesblt edilir. İsteklilerin Fotoğraf, menşe ve hal tercümeleri He müdürlüğümüze başvurmaları. Daha fazla bilgi edinmek isteyen-lerln müracaatlarında tafsilât verilir. BBEBSEHHE
Dr. Zekâi Muammer TUNÇMAN
Bakteriyoloji Laboratuarı
Kan ve İdrar muayenesile gebeliğin erken teşhisi. Wassermann teamülü, kan gruplan Ufo. sıtma balgam İdrar, kazurat muayeneleri kanda üre şeker vesalr biyolojik tahliller Uİt?« ve fluorescencemlkroskopl ve taze aşılar yapılır.
Dlvanyolu İhsan Snml Lübora-I'IVBH NO 118. Tel 20981
_Tecrübeli Bayan»
Fransızca dersler vermektedir. Boşlıyanlar İçin «Direkt Metoda tkl ve üç arkada? talebeye birden de ders verilebilir. J. A. rü-176 Posta kutusuna yazmaları.
Ggz Mütehassisı
Dr. Cemil Görür
Hastalarını pazardan başka ner gün saat 15 ten 18 e kadar kabul eder.
Cağaloğlu Nuruosmanlye caddesi Osman Şerafeddlh Apt. No. 5.
Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Genel Müdürlüğünden:
1 — 3000 adet beyaz yüz havlusu pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — İhale 24/9/918 Perşembe günü saat 15 de Tophanede genci müdürlük alım satım komisyonundu yapılacaktır.
3 — Tasarlanmış değeri 9525 lira geçici güvenmesi de 1428 lira 75 kuruştur.
4 — İsteklilerin eksiltmeden önce komisyondan alacakları bir yazı ile güvenme paralarını vezneye yatırmaları ve belirli gün ve saatte şartnamede yazılı belge va makbuzlardı- komisyonda bulunmaları,
5 — Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir, (8268)
Çelik saçtan arşiv dolapları yaptırılacak
İller Bankasından:
ı — Bankamız binası bodrum kalında tesis olunacak harita ve dosya arşivleri çln teklif verme usulü île:
a' Dosya İçin 28 adet 45X90X215
b) Harita İçin 16 . 80X90X215
ebadında olmak üzere içleri raflı ve bölmeli ve İkişer kanat halinde açılır kapıları bulunan tekmil akşamı saçtan yapılmış arşiv dolapları yaptırılacaktır.
2 — Yapılacak işlere nlt şartname bankamız Teknik İşler Müdürlüğü Yapı Servisinden alınabilir.
3 — İsteklilerin tekliflerini 1/7/1948 tarihine rastlayan Perşembe günü akşamına kadar % 7.5 nisbetlndckl teminatlarla birlikte Ankırada İller Bankası'na"vermeleri ve yapmış oldukları bu kabil işlere ait belgelerini tekliflerine bağlamaları lâzımdır
4 — Banka teklifler arasında tercih yapmakla tamamen serbesttik
(8680)
Motorunuzdan en iyi netle* olmak İçin yolnıi AUTO’LİTE bujileri kullanınız AUTOlJTE »izi IsraHan kurtarır.
OTOTÜRK
Taksim, Recep Paşa Cad- 7
Servi» l*ta»yonu ı Fisi Osmlı Sırasına»

TÜRKİYE İŞ BANKASI
Kiiçük Cari Hesaplar
25 Ağustos 1948 çekilişinin ikramiyeleri
1EV
(Ankara’da Tasarruf Evleri Mahallesinde bahçe teinde iki katlı ve bodrumlu. 6 oda, 2 sofa, veranda. balkonlar, tam konforlu.)
1 Arsa
(İstanbul'da Suadiye’de)
1 X 5000 Liralık
1 X 2000 »
2X 1000 »
5 X 500 »
14 X 200 Liralık 25X 100 »
25 X 50 »
150 X 20 »
Bankamızdaki hesabında en az 100 lirası olanlar bu çekilişe katılacaklardır. Her 500 Lira lcln ayn bir kura numarası.
Henüz bankamızda hesap açtırmamış olanlar, sizler de talihinizi deneyiniz!
ireated bv free version of 2PDF
O
Erzurum ' ’aliliğinden:
Erzurum şehri İçme su şebekesinden bir kısmının tesis ve İnşasının yaptırılması kapalı zarf usullyle eksiltmeye çıkarılmıştır.
1 — Bu işin keşif bedeli (88461» seksen sekiz bin dörtyilz altmış bir liradır.
2 — İhalesi 30/6/B4.8 pazartesi günü saat 16 da tl makamında te şekkül edecek komisyonda yapılacaktır,
3 — Bu İşe ait münakaşa evrakı şunlardır: sözleşme projesi, eksiltme şartnamesi, Bayındırlık İşleri genel şartnamesi, hususi ve fenni şart name, tevziat şebekesi palânı, keşif ve vahidi flat cetvelleri., boru döşenmesi İşlerine alt fenni şartname su işleri şartlaşmalarına alt genel hükümler cedvelldlr.
4 — İstekliler bu münakaşa evrakını özel muhasebe ve Bayındırlık müdürlüklerinde okuyabilirler.
5 — İsteklilerin bu İşe girebilmeler! İçin lha|e gününden üç gün evvel İl makamına dilekçe İle müracaat ederek ehliyet vesikası alma lan ve *5673» beş bin altıyüz yetmiş üç liralık geçici teminatını yatırdığına dair makbuz veya teminat mektubunu ve 948 yılında ticaret odasında kayıtlı olduğuna dair vesaiki hândı olması ve 2490 sayılı kanun gereğince hazırlayacağı teklif mektubunu ihale saatinden bir caat evvel sıra numaralı makbuzlar karşılığında artırma ve eksiltme ko misyonu başkanlığına vermeleri ve ve bu İşe benzer 40 bin liralık işi ikmal ettiğine dair vesaik İbraz etmeleri ve yukarıda üçüncü maddede
-yazılı evrakı görüp kabul ettiğine dair imza etmeleri lâzımdır.
Teklif mektuplarına alt zarfın pastada vukubulacak gecikmelerin kabul edilmeyeceği Hân olunur. 8108
Şeker Satışları
Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. İstanbul Bürosundan
Görülen İhtiyacı karşılamak maksadile şeker satış ve teslimlerine • cumartesi günleri Baker hanındaki büromuzla Çırağındaki depomuzda saat 16 ya kadar devam edileceği alâkalılar ve sayın müşterilerimize İlân olunur. (8574)
Petrol Ofisinden
Çubuklu depomuzda bulunan takriben 25000 adet kullanılmış zehirli hoş teneke ile 5G0 adet kullanılmış saç yağ varili depoda teslim şartlle partiler halinde veya toptan 28('6/948 günü saat 15 de Ofisimizin İstanbul Şubesinde açık arttırma İle satılacaktır.
Tenekelerin 43 sayılı sirküler hükümleri dairesinde kullanılması alıcı tarafından taahhüt edilecektir
Mallar, her gün çalışma saatleri İçinde çubuklu depomuzda görülebilir..
Arltıımaya katliamların 500 liralık teminat yatırmaları lâzımdır,
Ofla satışta serbesttir. (8387) %
İş bulmak istiyenler; işçi arayanlar; emlak, arsa, eşya alıp satmak arzusunda olanlar için
ne remli ve en ucuz vasıtadır
Doğrudan doğruya «AKŞAM, ilân servisine müracaat
Telefon; 20GK1 £

Comments (0)