AKŞAM
Paslanmaz ve
Oyulmuş CJ.8.A. Patent
Oyulmuş
PAL
TRAS BIÇAKLARI
No. 2262588
Sene 32 — No. 11384 — Fiat!: her çerde 10 kuruştur
SALI 20 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — yazı İşlerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Sovyet sulhu
Bir İsviçre gazetesi Sovyet Rusyanın sulh propagandasını .Devrimizin en büyük sahtekârlığı» diye vasıflandırıyor, vatandaşlarına bu propagandaya kanmamalarını tavsiye ediyor.
Sovyet sulh propagandası gerçekte. Batı memleketlerinde ve Amerlkada büyük ölçüde işlemektedir. Bu pıo-pagandanın tesirsiz kaldığını iddia etmek güçtür. Bazı Avrupa memleketleri bugünkü durumun daha fazla kızışmasından endişe etmeye. bir yatıştırma veya tarafsızlık siyaseti özlemeye başlamışlardır. Amerikadan gelen son haberlere göre, soğuk harbin hakikî harbe dönmesi korkusu artmaktadır Bir tecavüz harbinin imkansız olduğuna halkı daha çok inandırmak için Amerikada milli müdafaa hazırlığının bir tecavüz harbine değil, bir müdafaa harbine hazırlık olduğu kanaati takviye edilmekte hattâ geçen harbde sadece taarruza yarıya n silâhlar, meselâ tanklar verine şimdi sırf müda-faava hizmet eden yeni silâhlar icadedildiği, müstakbel stratejinin müdafaaya dayanacağı bildirilmektedir.
Sovyet Rusyanın sulh istediği muhakkaktır. Fakat ı bir nevi sulh: Komünist hâkimiyetini yerleştirmeye ya-| riyan sulh. Sovyet Rusya i-çın sulh ancak komünist rejimlerde vardır. Bundan ötesi «Harb tahrikçileri» dir. I Yeryüzünde komünist rejimlerin sayısı arttıkça sulh yerleşiyor demektir. Harbin SO-] nıından bu yana, beş yıldır komünıstleşen devletlerin savısı da hayli artmıştır. Bu böyle gittikçe Sovyet Rus-yanuı sulh taraftarı olma" masına hiçbir sebep yoktur.
Sovyet Rusyanın tesis ettiği bu komünist sulhu da yalnız bir çeşit komünistliğe mahsustur. Her komünist devlet sulhçu olamaz. Meselâ Yugoslavya tam komünist rejimi altında yaşar. Fakat. halis bîr komünist olan Tito, Moskovanın yüzde yüz emri altına girmek istemediği için bir harb kundakçısıdır.
Hatırımda kaldığına göre geçenlerde. Çekoslovakya Dışişleri Bakanı şöyle demişti: «Hakikî bir komünist Sovyet siyasetine ve Stalinin emirlerine körü körünü itaat eder.» Fransız komünistlerinin başı Thorez, partisine şu emri verdi: Sovyet Rusyayı tereddütsüz, kayıtsız şartsız müdafaa edeceksiniz.
Paris sokaklarına bir aralık şöyle yaftalar yapıştırılmıştı: Sovyet ordusuna
karşı hiçbir zaman, hiçbir sebeple silâh çekmeyiniz!
Komünist bir Fransız politikacısına göre «Hakiki sulh dostlarını gösteren mi-hek taşı Sovyet Rusya ile münasebetlerin mahiyetidir.» .
Soyyet Rusyanın. istediği ve propagandasını yaptığı sulh, bu çeşit sulhtur. Bugünkü sulh, daha doğrusu bugün devam eden ateşsiz harb. Sovyet Rusyaya bu arzularını yavaş yavaş gerçekleştirmek imkânını verdiği için, neticesi neye varacağını kettiremediği öbür harbi elbette istemez, Sovyet Rusyanın hedeflerine tam set çekildiği, yani yeryüzünde hakiki bir barış ve güven nizamı kurulmak İstendiği gün ne olacaktır, bunu kimse kestiremez. Rus-yanın. sulh propagandası vasıtasiyle geciktirmek istediği, engel olmaya çalıştığı isle bu kararlı siyasettir. Devamını dilediği sulh da bu karışık, buhranlı devirdir. Asıl nedefi de Amerikan efkârını dünya işlerinden yorup bezdirmektir,
Necmeddin SADAK
Tarım Bakanlığında 250 memur emekliye ayrılacak
Bakanlık 30 yıllık hizmet süresini ikmal etmiş biitün memurları tekaüde sevkedecek
İngiliz konsoloshanesinde verilen ziyafette bulunan basın heyetiyle konsoloshane erkânı
Ankara 20 (Akşam) — Tanm
Bakanlığı teşkilâtında geniş de-
ğişiklikler yapılacak ve 250 kadar memur emekliye ayrılacaktır. Bu hususta bir liste hazırlanmış bulunmaktadır, ilgililerin verdiği malûmata göre, listede birçok tarım müdürleriyle veteriner müdürlerinin İsimleri vardır. Bakanlık teşkilâtında da yapılacak tasfiyede otuz kadar memur ve mütehassıs emekliye ayrılacaktır. Bu arada müsteşar yardımcısı Şefik Kolaylı’nın da emekliye ayrılmasına karar verilmiştir. Bakanlık aldığı prensip kararına göre. 30 yıllık hizmet süresini ikmal etmiş olan bütün memurları emekliye ayıracaktır.
Maliye erkânı arasında yapılan değişiklik
Ankara 19 — Maliye Bakanlığında yeni tâyinler yapılmıştır. Maliye Müsteşarı Gıyas Akdeniz Tetkik heyeti reisliğine. Bütçe malî kontrol müdürü Ekrem Şahenk baş hukuk müşavirliğine. müsteşar muavini Muhiddin Güriin Bütçe mali kontrol umum müdürlüğüne, Hazine umum müdürü Salt Naci Ergin müsteşar muavinliğine, Hazine umum müdür muavini Nail Gidel Hazine umum müdürlüğüne. Hesap uzmanlan kurulu başkanı İsmail Salih ö-züt ikinci müsteşar muavinliğine tâyin edilmişlerdir.
Maliye Bakanlığı müsteşarlığına kimin getirileceği henüz belli değildir.
Yedi kaymakam
emekliye ayrıldı
Ankara 19 (Telefonla» — 7 kaymakam emekliye ayrılmıştır. isimlerini bildiriyorum:
Bilecik vilâyetinin Osmaneli kaymakamı Refik Kuyusu. Afyonun Sandıklı kaymakamı Ali
Rıza Tarlıan. Kasta morumun Küre kaymakamı Salâhaddin Erkin, Denizlinin Çal kaymakamı Ragıp Savaş. Muğlanın Yatağan kaymakamı Rıdvan Aknıansoy, Giresunun ŞibLnka-
rahisar kaymakamı Hikmet Yavuz ve çanakkaleye bağlı E-aine kaymakamı Şerif özden.
Antikacı Rıza gece öldürüldü
Maktulün silâh atan Nuriye ihtarda bulunması hayatına maloldu
Dûn gece yarısı Kadtkoyde Kurbağalıdere civarında bir cinayet işlenmiş ve Kapahçarşı piyasasında tanınmış bir adam olan ve «Antikacı Rıza bey» diye anılan şahıs tabanca İle öldürülmüştür. Cinayet hiç yoktan bir sebeple ve şöyle işlenmiştir:
Üsküdarda Postane yokuşunda 25 numarada oturan Nuri Gökdelen isminde biri, gece tam saat 24 te, Kurbağalıderede Nahitbey sokağında oturan ve sevmekte olduğu bir kız için dolaşmakta iken, o civarda oturan iki mahalle delikanlısı Nuri İle alay edecek şekilde bir muhavere yapmışlardır,
Nuri, maruz kaldığı bu alaydan hırslanmış ve yanında taşıdığı tabancayı çekerek hava-
Belediye seçimleri
Tasan hazırlanarak Bakanlar kuruluna verildi
ya bir el ateş etmiştir.
Bu sırada aynı sokakta oturan antikacı Rıza Özerman da evinin ön kısmındaki bahçede bulunmaktadır. Rıza özerman, Nurinln bu şekilde havaya silâh atmasına müdahale etmiş ve bu harektlnln doğru olmadığını söylemiştir.
Nuri Gökdelen, antikacının bu şekildeki müdahalesine de sinirlenmiş ve bu sefer tabancanın namlusunu Rızaya tevcih ederek ateşiemİştir. Çıkan kurşunla yaralanan antikacı Rıza, derhal Kümüne hastanesine kaldırılmışsa da bir müddet' sonra ölmüştür. Kaatil Nuri Gökdelen tabancaslyle birlikte yakalanmıştır. Kadıköy savcılığı tahkikatı idare etmektedir.
Ankara 19 — Önümüzdeki Belediye ve Vilâyet Meclisleri seçimlerinde tatbik edilmek üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından Milletvekili Seçimi Kanunu e-soslarına uygun olarak hasırlanmakta olan seçim tasarısı İkmal edilmiş ve Bakanlar Kuruluna sunulmuştur. Tasarının bu hafta Meclise verileceği ve yaz tatilinden evvel çıkarılarak önümüzdeki Belediye seçimlerinde tatbik olunacağı anlaşılmaktadır.
Makine fakültesi yeni dekanı
Ingiliz filotillâsı Istanbula geliyor
Filotillaya mensup Salntes muhribi
24 haziran cumartesi günü II* ninnimizi ziyaret edecek olan deniz albayı L. G. Durİnckerin komutasındaki 3 üncü Ingiliz muhrip filotillâsı, «Salntes».
«Vlgo». «Armada» ve «Grave-lines» muhriplerinden müteşekkildir.
Misafir filo komutan» albay L. G. Durlacker. çin. Kuzey Afrika,
Sicilya, Snlermo, Hindistan ve Japonya bölgelerinde hizmet görmüş ve 1948 martında 3 üncü destroyer filotillâsı komutanlığına tâyin edilmiştir.
Beşiktaş takımı Amerikadan döndü
SÜahbeyzuhlac Yeşilköy mey dam udu karşılayıcılar arasında
Prof, M. Metih Koçer
Dûn İstanbul üniversitesinde yapılan dekan seçiminde makine fakültesi dekanlığına su makineleri kürsüsü şefi Prof. Y. Müh Melih Koçer seçilmiştir.
«Tevatüren şayi...»
Mecellede esas şudur:
«Zan île yakîıı hâsıl olmaz».
Yani, şüphe, vehim, tevatür dikkate alınmayıp maddi delil aramak îcab eder ki, hiiküm verilsin.
Şimdi içinde bulunduğumuz medeniyetin bir adını gerileme olmasını elbette kabul edemeyiz. Hukukî devlet, hepimizin arzuladığımız bir devlet tipidir. Demokratların Adalet Bakam da, böyle bir adalet rejimini millete vadediyor. Aynı adalet. idari hayatımızda da bariz şekilde görünebilrneli. Sayın Başbakan Adnan Menderes’e atfen, gazetelerde şu sözler çıktı:
«Kanunsuzluk yaptıkları delillerle sabit olan âmir ve memurlar, cezalarını göreceklerdir. Suçlan hakkında elde maddi delil bulunmı-yanlar, âmme vicdanını ıııü-teezzi eden halleri kâfi sebep sayılarak bunların yerleri değiştirilecek ve bu muamele kendilerine bir ihtar olarak tatbik edilecektir.»
Böylelikle, »tevatüren şayi» ölçüsü, icraatımızda mi-hek olmaya başladı, demektir. Dedikoduculara müjde! Önlerinde saha açıldı.
«Zan ile yakiıı hasıl ol-muz» diyenlere kıyasla ileri mi gittik, geri mi? Kıyas e-d i isini
Muharririmiz Vâ-HObıı sabah basın heyetile Ingiltereye gitti
Diin gece, Hirk basın heyeti şerefine İngiliz sefaret binasında ahşam yemeği verildi
İngiliz hükümetinin 8 Türk gazetecisinden mürekkep bir basın heyetini 3 hafta müddetle İngiltereyl gezmek ve bu dost memleketin son senelerde eriştiği terakkileri görmek üzere davet ettiğini evvelce yazmıştık. Muharririmiz Vâlâ Nûred-dln Vâ - Nü'nun da bulunduğu bu heyet bu sabah, bir İngiliz uçağıylc Londraya hareket et-
miştir.
Dün gece. Galatasaray İngiliz sefaretine ait binada. İngin* basın ataşesi Mr Adrian Grant* m seyahate çıkan Türk heyetinin şerefine verdiği bir bahçe akşam yemeğinde İstanbul Valisi Dr, Fahreddin Kerim ve re-fikasiyle vilâyet ve sefaret erkânı ve muhtelif tanınmış gazeteciler hazır bulunmuşlardır.
Hacer Buluş kaçırılmak mı istendi?
Geceleyin İzmir banliyö treninde cereyan eden heyecanlı bir hâdise
İzmir 20 (Akşam» — Halk şarkıları okuyucusu Hacer Buluş, banliyö treniyle Karşıynka-ya giderken kaçırılmak istenmiştir. Kompartımanda oturan Hacer, az sonra 15 kadar gencin aynı kompartımana girdiğini, kapıyı kilitlediklerini görmüştür. Tren Alaybeyl istasyonuna varınca başına bir felâket gelmesi ihtimali karşısında İstimdada başlıyan Hacer Buluş, po lisl çağırmış, yetişen istasyon polisi vagonu açtırmış, korku ve heyecan İçinde olan kadını teskin etmiştir. Mütecavizlerden Halûk Koparan ve kaçanlardan. hüviyetleri tesbit edilen
Adnan. Fahri. Mustafa. Bülent. Nihat, diğer Mustafa, Ahmet ve Emin polis tarafından tutulmuştur. Hacer BuJuş dâvadan feragat etmişse de sanıklar âm-
me hukuku dâvası açılarak mahkemeye verilmişlerdir.
Valiler Ankaraya davet edildi
Ankara 19 — İçişleri Bakanlığının bütün valileri merkeze çağırdığı söylenmektedir.
Ay sonunda İçişleri Bakanının başkanlığında bir toplantı yapılacaktır. Bu toplantıda görüşülecek meseleler şimdiden tesbit edilmiştir. -
Yeni valiler. İçişleri Bakanı tarafından ilk önce ayrı ayrı kabul edilerek 1 iteri hakkında Kendisine malûmat vereceklerdir.
Diğer taraftan söylendiğine
göre, yeniden 13 vali onumda yapılacak olan değişiklikler önümüzdeki günlerde anlaşıla-1 çaktır.
Türk Hava kuvvetlerine mensup bir öğretmen tzmlrdcld öazleınlr Uçak Makinist Okulunda, öğrencilere Amerikan Yıldız Motorunun nasıl çalıştığın» gösteriyor. Eğitimin bu safhasında bulunan Amerikalı müşavir baş gedikli Noel Rlıodes ea sağda görülmekledir.

Bahife 2
n n. .7 n M
20 Haziran 195b
Erzurum ve Karadeniz illerindeki darlık
Sab ah Gazeteleri Ne Diyor?
VA-
Fevzi Boztepe ile Sabrı Erduman halka acil yardımda bulunulmasını istediler
Ankara İS — Büyük Millet Meclisinin bugünkü kıplantı-sında Fevzi Boztepenin Ordu halkının İhtiyacı için Tarım Kooperatifi emrinde bulunan mısırın uzun kredi ite muhtaç vatandaşlara dağıtılmasına. dair olan takriri Erturum milletvekili Sabri Erd umanın, Erzurum halkının buğday ihtiyacı İçin Ofisten ödünç buğday verilmesi hakkındaki sual takriri müzakere edilmiştir.
Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtü Vellbeşe her iki sual takririni cevaplandırarak demiştir ki:
«— Karadenlzde toprak darlığı, halkı sıkıntıya götürmemiş, topraktan kâfi miktarda randıman elde edilmemesi bu-niı tevlit etmiştir. Orman iş-letilmerniştir. Hükümet, bu onksanlan gidermek İçin- gerekli Ve ciddi tedbirler alacak ve peyderpey tatbik edecektir. Biz. tedbirlerimizi alırken bilhassa hangi mıntakada felâket ve darlık varsa oraya koşacağız, «aradenizdeki bu vaziyet sahilde Karadeniz yollarının tam mânastyle inkişaf ettirilmemiş olmasından ileri gelmektedir.»
*— Bu vilâyetlerde yani Ordu. Samsun, Çorum, Giresun vilâyetlerinde derhal yolların yapılmasına başlanmak özere Bayındırlık Bakanlığı ile yapılan müzakereler müspet yoldadır. Bu müzakerelerden sonra bu vilâyetlerdeki yollara derhal başlanacaktır. Orduda mısır
Hallerini 24 kuruştan 2U kuruşa indirdik. Daha inmesi için de tetkikler yapacağız Ordu için mısır. Erzurum için buğday tevzi edeceğiz.»
Takrir sahibi Feyzi Boztepe, saltanat devrinin ve C.H.P. nln bu nnntakalar üzerindeki İhmalinden bahsettikten sonra, geçne devrelerde, dâvaların kavranmadığını, Ordudaki seçmenlerinden bu hususta mektuplar aldığını söyledi ve milletvekillerine bir torba mısır gösterecek şöyle devam etti:
(— Bu mısır hayvanlara verilse onların bile sıhhatini bu-zar. Bunu Ordu halkına kredi ile vermek günah mıdır? Milletvekillerinin maaşlarından mı kesilir, nasıl yapılır bilmem, yalnız «aradenizin bü derdi halledilsin. Seçimlerden borçlu çıktığım halde bıı iş için beş yüz Hra veririm »
İkinci sual takriri sahibi, Sabrı Erduman, Bakanın İzahatının kendisini tatmin etmediğini ahlatarak şöyle dedi:
(— Bakan, durumdan yollardan bahsetti. Benim takririm Erzurumdakl yol İçin değildir. Hâlen 400 bin nüfustan ibaret olan' Erzurum halkı açtır. Bunun 24 saat içinde önlenmesini istiyorum. Erzurum açtır derken terliyorum, sıkılıyorum.»
Erduman, geçen hükümetin hayvan İhracında aldığı yanlış kararların Erzurum a çok zararı dokunduğunu belirtti ve A-ciana silosundan 1000 ton buğdayın bıı vilâyete gönderilmesini işledi.»
İktisadî gafletlerin hikâyesi
Ahmet Emin Yalman,
TAN'dn yazdığı başmakalede İşletmeler Bakanının kendisine vâki olan beyanatını nakil ile diyor ki:
«Yurdumuzda gelişigüzel fabrika bacalarının yükseldiğini görmek mânevi bir zevk olabilir. Fakat bu zevk, millete çok pahalıya Ödetilmiş, refah ve terakki İle fabrika arasında, mutlak bir münasebet bulunduğu tarzında bâtıl bir fikir uzun yıllardır, almış yürümüştür. Bir vilâyette fabrika almazsa, oraya refah ve terakki girmesine İmkân olmadığı tarzında bir taassup, tek parti devrinde her tarafa kök salmıştır. Danimarka ve Molanda gibi çok ileri gitmiş memleketler: «.Mutlaka fabrika yapacağız» diye İktisadi mâna-slyle İntihara kalkışıyorlar mı? Ziraat e bir fabrikacılık zihniyeti sokmak suretiyle pekâlâ en yüksek bir geçim seviyesine ve en esaslı bir İçtimaî huzura ka-vuşablldlklerinl görüyoruz.»
*
Millet Partisinin değişmayen mantığı Selim Ragıp Emeç, SOn POS-TA’da yazdığı makalede Millet Partisinin konfiTcsintlc matbuata vâki olan tecavüzlerden bahisle iliyor ki:
«Basının, bilmukabele, bu e-fendllere verilebilecek basit ce-
vaplaruıdan biri olmak üzere kişiyi nasıl bilirsin? sualinin I-radı yerinde sayılabilirse de; bir gün evvel, bu kongrenin, .bir takrirle Türk basınının demokratik hizmetlerinden dolayı takdir edilmesini kabul eylemesine rağmen, bir gün sonra aynı kongrenin, aynı basını yuha-ya tutması gibi hareket İnsicamsızlıkları: her tiirlii karşılığı lüzumsuz kılacak bir tezahür; bir kompleks belirtisi olmak I-tlbariyle, faydasızdır. Bu bakımdan onu; kendini içinden yiyen bu hâkti ruhlyesîyle baş başa bırakmak hareketleri en doğrusu olur. İhmal etmek ve unutmak; basının bu gibi hareketlere karşı lâyık görebileceği en beliğ karşılıktır.»

Mülkiyet bahsinde hassasiyet
YENİ SABAH, başmakalesinde. Halk Partisinin muhalefete geçtiği günden beri Meclisin iç nizamnamesiyle Anayasaya fevkalâde hürmet kâr göründüğünden, halbuki Anayasa hükümlerine aykırı olarak bedelleri 5-denmeksizin ormanların eşhası liususiyentn elinden alındığından ve bedelleri devlet tarafından Ödenmiş olan Halkevlerine tesahüb etmek İstediğinden bahsile diyor ki:
«Yoksa Halk Partisi zamanında muteber ve mukaddes ol-mıyan Anayasa ve mülkiyet-hakka şimdi mİ birdenbire yüksek bir ihtiram mevkiine suud
edlvermiştir? Bir hukuk devleti nlzanu içinde yaşamak zevkim, bugünlerde behemehal duymak, Istiyen İstanbul Halk Partisi Başkam bu tarihe kadar böyle, bir neşe vc neşre tatmak İhtiyacını biç hissetmedi mİ?
Şimdiki hukuk hükümeti, Halk Partisinin kırdTğı potlan tamire ve İhlâl edilen hakları belki tâmire çalışacaktır amma Halkevlerinin vaziyeti hiç de basit ve düz değildir. Millet para ve yardımiyle yapılan yerler bir siyasi partiye tahsis olunur, onun malı sayılabilir mi? Tapuya kaydedilmek yeter mİ?»
*
Gazetecilere yuha
HÜRRİYET, başmakalesinde, Millet Partisi kongresinde matbuata çekilen ytıhaya temasla şöyle diyor:
«Yirminci asrın ortasında, 1950 senesinde hâlâ matbuatın rolünü İnkâr eden insanların bulunmasına insan şaşmaktan kendini alamıyor. Fakat buna, mademki Millet Partini inanmış bulunuyor, o halde mesele yoktur. Neticeye seve seve katlanmaları en tabii hal olacaktır.
Bundan böyle Millet Partisinin faaliyetlerinden bahsetrae-mekle haber vermek vazifemizi ihmal etmiş olmıyacağız. çünkü Mecliste ancak bir tek mebusla temsil edilen bir partinin, milletin her hangi bir ekseriyetini temsil etmemekte bulunduğuna kaniiz.»
Orman ışı için verilen kararlar
Hususi ormanlar, sahiplerine iade edilecek, devlet orman sanayii ile uğraşmayacak
Ankara 19 — Orman Kanununda yapılacak tadilât için Tarım Bakanının riyasetinde yapılan toplantılar sona ermiştir. Bu toplantılarda görüşülen ve bir neticeye bağlanan me&e-leler şunlardır:
1 — Bir orman fonu teşkil ederek köylülerin orman sanayii ve ufak ev sanayii ve 2iraat-le kalkınmasını temin etmek;
2 — Baltalık ormanları eskiden beri buradan İstifade eden köylülere tahsis etmek ve buraların muhafazasına köylüleri lştlrâk ettirmek;
3 — Mümkün olan yerlerde köy birlikleri kurmak ve tecrübeler İyi netice verirse bunun tamim etmek;
4 — Bütün hususi • ormanları sahiplerine İade etmek; M.
5 — Devletin orman «anayil ile İştigal etmeyip sanayi mües-seselerlni millete maletmek:
‘ fi — Devlet Orman İşletmesini orman içinde toplayıp ormanın bakımım ve muhafazalını temin etmek;
Hükümetin hazırbyacaği' kanunlarda bu «saklar tebelhir ettirilecektir. 1 -■
Bu esaslara, güre nfcvzuat çı-karılmaya kadar ormancılara lâzım gelen kolaylıklar gösterilecektir. Bu arada ormanda ya-şıyan vatandaşlar İstihsal ettikleri mallar» kamyonla taşıyabileceklerdir. Eskiden kamyon kullanmak yasağı vardı ,
Yamyamlık vakası mı?
Üç zencinin Rıfat namında bir genci öldürerek etlerini yedikleri ihbar edildi
Eeşiktaş takımı
Amerikadan geldi
Sabotaj hareketimi?
C. H. P. kurultayı |
Ankara 19 - C. H. P. divanı' önümüzdeki cuma günü topla-] narak parti kurultayı hazırlıkları İle meşgul olacak, kurultay için yapılan teklifleri lnceliye-cek ve kurultayın gündemini tesbit edecektir.
Divanda, üzerinde en çok konuşulacak olan mevzuun seki-rinci devre milletvekillerinin de kurultaya iştirak edip etmemesi meselesi olacağı anlaşılmaktadır.
İçişleri Bakanı
İstanbul a gelecek
Ankara 19 (Telefonla) — İçişleri Bakanı ?Rükneddln Nasu-nipğlıı önümüzdeki hafta ts-tanbııla gelecek ve orada bir basın toplantısı yaparak son idari değişiklikler etrafında da izahat verecektir.
Kafile başkanı Hakkı Yeten, takımın Amerikada çok iyi karşılandığını söyledi
Ankaradaki yahudi mezarlığı hakkında bir takrir
Ankara 19 — Seyhan milletvekili Sinan Tekelioğlu Meclis Başkanlığına verdiği bir takrirde şöyle demekteidr:
»Ankarada Demirtepe civarın da buluna.ı metruk Yahudi mt zârhğının üzerindeki arazinin ( bugün kimlerin elinde bulunduğunu ve bu ellere ne suretle intikal ettiğinin açıklarım asını rica ederim.»
Hususî teşebbüse devredilecek ilk fabrikalar
Ankara 19 — İşletmeler Bakanlığı. Sûmerbank elinde bulunan bir tasım fabrikaları tes-blt edilen bir sıra taklb ederek şahsi teşebbüse satmak kararındadır.
öğrendiğime göre, evvelâ İz-mirde Marshall yardımından yapılması kararlaştırılmış olan çimento fabrikasının inşası ve İsparta İplik fabrikasının şahsı teşebbüse devri ve satılması takarrür etmiştir.
Seyrüsefer cezaları arttırılıyor
Ankara 19 — İçişleri Bakanlığı He Bayındırlık Bakanlığı tarafından müştereken bir şehirlerarası ve şehir İçin seyrüsefer talimatnamesi» hazırlamaktadır. Günden güne çoğalan seyrüsefer kazalarının önüne geçmek için tasarıda çok şiddetli cezalar vardır.
Bursada ekmek 20 kuruştan 15 kuruşa indi
Bursa 19 (A,A.> — Şehrimiz fırıncıları arasında başlayan rekabet dolayışiyle ekmek fiat-ierl ucuzlamış ve bazı fırınlarda 20 den 15 kuruşa kadar inmiştir.
İstanbul - Bursa hava seferlerinde tenzilât
Bursa 19 (AA.) — Bursa -İstanbul hava seferlerinde bilet ücretteri yarmdan itibaren 15 liradan 12 liraya İndirilecektir. 30 günlük gidiş - geliş biletleri ihdas edilecek ve bunların fi-atlerl de 20 lira olacaktır.
Birleşik Amerika futbal federasyonunun davetlisi olarak Nevyork'a giden Beşiktaş tut-bol takımı dün akşam saat 22,45 te Pan Amerikan uçağı ile yurda dönmüştür.
Beşiktaş takımı hava alanında şehrimiz futbol kulüpleri temsilci ve üyeleri ile kalabalık bir halk kitlesi tarafından hararetle karşılanmıştır.
Kafile başkanı Hakkı Yeten hava alanında kendilerini karşılayan gazetecilere seyahtaie-ri etrafında aşağıdaki beyanatta bulunmuştur:
(— Amerikada çok iyi karşılandık. Halk futbol oyun sistemimizi takdirle seyretti ve gazeteler takımımızın yaptığı
Esnaf kontrolü
Dün belediye murakıpları tarafından yapılan kontrolda 230 esnaf teftiş edilmiş ve 25 ceza zaptı tutulmuştur. Fırınların kontrolunda 48 pide ve 107 ekmek noksan görüldüğünden mü sadere olunmuştur. Ayrıca 3 pazar yeri teftişten geçirilmiştir.
İzmir fuarı münase-betile vapurlarda tenzilât
İzmir fuarı münasebetiyle Devlet Denizyolları vapurlann-ra Batı ve Doğu Güney Akdeniz seferlerinde yüzde 30, İstanbul sergis^için Batı Akdeniz seferlerinde yüzde 20. Doğu 'Güney Akdeniz seferlerinde de yüzde 30 tanzilât yapılmasına karar verilmiştir.
Moda ve Heybelıada vapurları çarpıştı
Dün gece saat 23 tc Denizyollarının Moda ve Heybeliada vapurları Btırgaz arası önlerinde çarpışmışlardır. Her iki gemide de hasar olmuş ve tâmire çekilmişlerdir. İnsanca kayıp olmamıştır.
Meclisin otomobil faslında tasarrufu
* Ankara 20 (Akşam) — Nakil vasıtaları hakkındakl kanuna bağlı cetvelde değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi ilgili komisyondan geçerek Meclis gündemine alınmıştır. Tasarının Meclis Başkanlığına tahsis edilen iki otomobil, cetvelden çıkarılmakta, bu suretle 7309 lira 88 kuruş tasarruf sağlanmakta. biri 2W, diğeri 225 Hra aylık ücretli iki şoför kadrodan kaldırılmaktadır. Bıı suretle Mecliste on üç bin üç yüz yirmi dokuz Hra seksen sekiz kuruş her sene tasarruf edilmiş olacaktır.
İngiliz Yunan filolarının müşterek manevraları
Atina 10 (AJD — «Afp»: İngiliz ve Yunan donan maJa-rının müşterek deniz manevraları dün gece İonlen denizinde i başlamıştır.
Fatih mmtakasında yapılacak yollar
Fatih mıntıkasında bu yıl yapılacak olan yolların yerleri-ninl tesbit etmek üzere kaymakam ve şehir meclisi üyeleri tetkiklerde bulunmuşlardır. Bu yolların hafta sonunda keşifleri tamamlanarak ihaleye verile çektir. Zeytinbumu gecekonduları anayolu da bu grupa da hil bulunmaktadır. Fatih kaymakamı dün vali ve belediye reisini ziyaret ederek - buralar hakkında izahat vermiştir.
Hayvanlan koruma cemiyetinin bir müracaatı
Türkiye hayvan koruma cemi yeti bir heyet faalinde bugün vali ve belediye reisini ziyaret ederek hayvanlara fazla yük t-aşjtılmamas halkındaki emrinden dolayı teşekkürde bulunmuşlar ve bunun teşmilini temenni etmişlerdir.
Rumelihisarı spor sahası
RumeUhlsan gençleri kendi futbol sahalarının işgal edildiğini İleri sürerek belediyeden bn civar gençleri için bir spor «ıhası teminini rica etmlşler-
maçların hepsinden sitayişle bahsetti.
Amerika futbol federasyonu başkanı bize gönderdiği mektupta Beşiktaş takımının gtizel oyunlarını ve sportmenliğini asla unutmayacaklarını, bu seyahatle başlıyan dostluk ziyaretlerinin daha fazla artacağı- , Dİ İ Amerikada 7 maç yaptık, bun- j lardan beşini kazandık, iki' maçtan birini kaybettik ve birinde de berabere kaldık. A-merikada futbol sanıldığı kadar zayıf değildir ve daha fazla sürat ve çevikliğe dayan- , maktadır.»
Beşiktaş takımı bu akşam Ankaraya gidecektir.
Bahreyinde iki Fransız uçağının sükûtu sabotaja atfediliyor
İzmir 10 — Vilâyete bağlı Karasu ilçesinin Kuyumculu köyünde müthiş bir yamyamlık vakası olduğu. Senegalli üç Zencinin bir genci öldürdükten sonra etlerini pişirerek yedikleri İhbar edilmiştir.
İddiaya göre Kuyumculu köyü halkından 17 yaşında Rıfat Gürken, Arlfiye Köy Enstitüsüne gidreek kaydedlldlken sonra köyüne dönerken Yuva lidere mevkiine geldiği esnada aslen Fransız tebaasından ve Senegal ırkından olup Halayın Türkiyeye ilhakından sonra tabiiyetimize geçen ve vücutlarının muhtelif yerlerinde dövme İle yapılmış acayip bazı t-rtahlfılr resimleri tasıvHn Ha-
etini yedikleri söylenmektedir.
Küçük çobanın bu ihbarı ve iddiası üzerine Ihı adamlar jandarma tarafından yakalanmışlardır.
Hâdiseye Karasu Cumhuriyet savcılığı el koymuştür
Tahkikata ve araşirrtnalara büyük bir hassasiyetle devam edilmektedir.
erinin aana lazıa artacağı- , ,
im.lt .ttlSlnl bUdlrmlıtlr.
........ ı l,»reRrtIdlr-
Londra 19 (AA.) — (Atp). Heyecanlı haberler veren The Poeple gazetesine göre, Fransız! mahlûk resimleri taşıyan Ha-hava yollarına mensup Bky- san, Kasım ve Mehmet adla-master tipindeki iki uçağın 48 ; nnda üç Zencinin tecavüzüne saat ara He Basra körfezinde | uğramıştır, bir kazaya kurban gitmelerine' bir sabotaj
| Gazetenin ileri sürdüğüne göre İngiliz mukabil casusluk teşkilâtı ve Paris milletlerarası polis teşkilâtı komlsvnu, bu iki kazanın, uçaklar Çin Hindinden hareket etmeden evvel yerleştirilen saatli yüzünden meydana sanmaktadırlar.
People gazetesi, gayeler güden bu kampanyanın komünistler tarafından hazırlandığını fakat bu prjoelerln muhtelif memleketlerdeki karaborsacılar tarafından tatbik edildiğini ileri sürmektedir.
Bu karaborsacılar, hizmetleri mukabilinde, kendilerine geniş kârlar temin eden döviz muameleleri, doğu Avrupa komünist memleketleri tarafımlan himaye edilmektedir.
Diğer taraftan gazeteye re, bu iki uçak kazaslyle çenlerde Londra - Paris iunda vlklng tipli bir uçağa yapılmak istenilen sabotaj ve meydana çıkartılan sabotaj hareketleri arasında bir münasebet vardır.
bombalar geldiğini
tahripkâr
Bu şahısler Rıfat’ın üzerine atılarak evvelâ işkence ile öldürmüşler ve sonra da etini ve ciğerlerini kızartarak yemişlerdir. Bu feci ve korkunç hâdisenin yegâne şahidi 11 yaşlarında Bahri adında bir çobandır.
Küçük çoban hâdiseyi bu şekilde anlatmaktadır. Bu şahısların bundan bir ay evvel Es-klşehirin bir köyünde 13 yaşlarında bir kız çocuğunu da aynı şekilde öldürerek ciğer ve
Bazı elçiliklerin değiştirileceği yalanlanıyor
Ankara 10 (AA.) — Bazı elçilerimizin değiştirilmeleri ve bazılarının merkeze çağrılmaları veya emekliye şevkleri t arar r iir ettiği yolunda gazetelerimizde İntişar eylediği görülen haberter rin asılsız oldukları . Dışişleri Bakanlığından bildirilmiştir.
Hava okulunu bitirenlere diplomaları verildi
Eskişehir 19 — Hava okulunun 22 İnci devresini tamamlamış olan 23 öğı'enel subayımıza törenle diplomaları tevzi edilmiştir.
Tören hava okulu öğrencilerinin yaptıklar bir geçit resmi İle sona ermiştir.
İnönü ansiklopedisi ve İnönü armağanı
Ankara 20 (Akşam) — İnönü Ansiklopedisinin İsminin değiştirileceği, İnönü Armağanının kaldırılacağına dair bir kaç gün evvel bazj haberler çıkmıştı.
Bu hususta Millî Eğitim Bakanı Avfli Başman dün gazetecilere verdiği beyanatta bu haberlerin tamamen asılsız olduğunu ve bu hususta îstanbul-da beyanatta bulunmadığını, İnönü. Ansiklopedisinin neşriyatına devam edeceğini, İnönü Armağanının kaldırılması hu- , İngiliz harb gemilerinde susunda henüz hiç bir şey düşünülmediğini söylemiştir.
Milletlerarası suçlu çocuklar konferansı
Ankara 2(1 (Akşam) — Lâ-heyde Milletlerarası Adalet sarayında toplanan suçlu çocuklar konferansında hükümeti temsil eden Adalet Bakanlığından doktor Abdullah Polat Gözübûyük; şehrimize gelen haberlere göre konferansın altı üye ile bir başkanından rekkep ceza seçilmiştir.
65 devletin tırak ettiği mühim komisyonlarından biri olan ceza komisyonuna Türk delegesinin seçilmesi konferans çevrelerinde İyi bir tesir uyandırmıştır. Ceza komisyonu muhtelif ceza hukukunu ilgilendiren. milletlerarası meseleleri tetkike başlamıştır.
mü-
komisyonuna üye
BORSA

gö-
P.e-
yo-
Halkevleri hakkında Ulusun bir makalesi
Ankara 20 (Akşam) — Bugün Ulus gazetesinde «içişleri Ba- ] kanlığının kanunsuz bir leuıri» başlıklı Halil Suat Başak imzalı bir makale neşre hniştir. Makalede bir kaç gün evvel içişleri Bakanının Halkevlerine bütçede ayrılan tahsisatın sar-fedilmemesi için mahallî İdarelere yazdan tamim ele alınmakta. tamimin mevcut kanun lora aykırı olduğu ve bir «hukuk devleti, yaratma İddialarına aykırı atılmış yanlış bir adım olduğu ifade edilmektedir.
Alınacak parasız öğrenci sayısı azaltılacak
Ankara 20 (Akşam) — Mili) Eğitim Bakanlığı bütçede tasarruf yapmak düşüncesile bu yıl okullara alınacak parasız öğrencilerin adedini tahdit etmek ı İçin İnceltmeler yapmaktadır.
D. P. Meclis grupu bugün toplanacak
Ankara 19 (AJ4.J — Demok-
rat Parti meclis grupu genel ,«Hun,n..uu.ı.
kurulu 20 haziran 1950 salı gü-.Bu husus için Bakanlıkta pir ou saat 15 te toplanacaktır. | komisyon kurulmuştur.
ÇEKLER
Londra 1 Sterlin 7S1
Ne» York 100 Dolar 2»
Paris 100 rranstı f. OM
stûknolm 10O tavee K' 54 «50 ;
Cenevre 100 İsviçre t M «3
Amesterdam 100 Florin I3««
BrUkseJ 100 Beklkft r 5 80
LUlton IW tıkvaes «1396
ESHAM VE TAHVİL*!
t, 1 fAİZLI rAHVtLLCn
Sivas • fnıınjm ı 2135
Stvaâ - Eminim 7-7 aı —
1941 Dumirvolu ı 21 50
1IMJ Demiryolu U 21.05
11M1 Demiryolu m 21 80
MIUI MUdaUa 21 75
Mili) MUdJfmı Q 30 SS
Milli MÜdnlna 111 aıw
MilU Müdala» IV 21 45
% • FMîU TAHVlLLEB
Kallcıntna 1 0950
Ka l kınına II VT,—
Kalleınma m BTfiO
ına ısukraa 1 100 —
OlK tsUKrazj U JOÛ-
İMİ Demiryolu 99 20
IMS İstikra® t
%. «j caizlI tahvIlleb
IMS unvtu »■.25
% i FAİZLİ TAHVİLLfB
13X3 Erranı BM
1S38 ikramiyen 20 40
Milli M ünataa n ıo
Demiryolu IV » —
Demiryolu v
ANAIİOLO ÛEMİBYOLO GHUPO
Tanvlller !•> uzso
Rlfke «en etleri A W 22J0
Mümessil «ecel M —
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankam 12023
Aralan Çimento 1:5.25
T. Tlcare, BanKas
is Bankası SO-—
6 A »İRATLA IU>* ALTIN
■Utlar
Gukhm ji.ro
l'Urk 1 İrası 3225
Sterlin 41 M)
Rcsa« 38.30
Kdlca «.O»
Orta Avrupa limanlarına şilep seferleri başladı
Orta Avrupa limanlariyle Türkiye arasında Devlgt Denizyollarının tertiplediği muntazam, şilep seferlerine başlanmıştır. İlk olarak dûn Rize şilebi. Batı Avrupaya hareket etmiştir.
İstinyede rıhtım yapılıyor
Devlet Denizyolları İdaresinin İsiinye doklarında 250 bin liralık bir rıhtım İnşasına başlan-maştır.
Yenikapıda ölümle biten sandal safası
Ayancıklı HaSan özdemir. Banal, Turhan ve Mehmât' adlarında dürt arkadaş dön Jteee Yenikapıda bir sandal kiraİıya.-ral: gezmeğe çıkmışlardır.
Bunlardan Ayancıklı Haşan, bir aralık soyunmuş ve yıkanmak üzere denize atlamışsa da, bir daha çıkmamıştır. Bu şekilde Haşan özdemlrln boğulduğu anlaşılmış ve zabıtaya haber verilmiştir, polis ve adliye hâdiseyi incelemektedir.
Ord. Prof. İbrahim Hakkı Akyol öldü
Bir kaç giin evvel üniversiteye derslerini vermek üzere geldiği sırada Edebiyat Fakültesi kapısında bir kalb krizi geçiren ordinaryüs profesör İbrahim Hakkı Akyol, biitûn tedavilere rağmen maalesef kur-tanlnmamıyarak dûn vefat etmiştir.
ölümü gerek Üniversite muhitinde ve gerekse kendisini sevenler arasında derin bir teessür uyandırmıştır.
I
'AKSAM
AK$ AMai&.AKŞAM«|
Yirmi beş sene evvel gördüğüm Londra* dan levhalar
Bir Man heyetiyle, İııgil-tereye gittiğimi. dünkti yanında yazmıştım. Bundan çeyrek asır evvel, Türk mahsul ve mamulleriyle bezendirilmiş bir seyyar sergiyi bütün Avrupa etrafında dolaştıran Karadeniz vapuriy-le Taymis nehrine girmiş: Londranııı bir kenar limanına yanaşıp bir hafta kalmıştık. İngiltcreyi birinci ve sonuncu ziyaretim bundan İbarettir.
O zaman, hem Vakit gazetesinin muhabiri, hem de seyyar sergide tercümandım. Eğer koleksiyonları a-rasam, 25 sone evvelki Londralım üzerimde ne tesir bıraktığını şimdi burada daha esaslı şekilde tekrarlıyabilir-dim. I'akat hatırımda kalanların hulasasını şuraya sıralamağı tercih ettim.
§ Atlantiktcn doğru gelirken. Manşte İngiliz sahillerini takib etmiştik. Şimdi gözlerimi kapıyorum: Çok ağaçlı, muntazam bir biiyük bahçe, bir park görüyor gibiyim. (Yahut, benim baktığım sırada gördüğüm kısımlar öyle imiş.)
Hareketli Taymis nehrinin bizim süvarimizce ve sergi heyetimizce lıiç de parlak sayılmıyan bir kenar mahalle rıhtımına yanaştı-rılımştık. Burası amele bölgesi imiş. Sergimizle, Lon-dranın ancak pek mahdut ticaret muhitleri ilgilenmişti. Bizi asıl ziyaret edenler, o mahallenin işsiz, yahut işinden çıkun halkı olmuştu. Evvelce ziyaret ettiğimiz limanlarda, hayalimizdeki Avrupai manzara sarsıntıya uğramamışken. Londrada — hele ilk gtin — yaman bir şaşkınlıkla karşılaşmıştık:
S Serginin kapılarını açar açmaz, mahallenin muzip delikanlıları, trabzanlardan kayarak, birbirlerini kakarak. vc birlerle nnlıyamadı-ğımız şekilde şakalaşarak >-feriye hürya ettiler. Biz sergide çalışanlar, dimağımızdaki İngiliz tipiyle bu İngi-lizlerin durumunu bir türlü barıştıramamıştık. Anglosakson âleminin türlü kaprislerini o maman şimdiki gibi bilemiyorduk. Neşeli denizcilerden ve eğlenmeğe gelmiş işçilerden okka dört yüz dirhem sahtevakar bir ciddiyet beküyen bizim sergideki eski tip memur efendilerin şaşkınlığı, tahmin edersiniz ki. biz o zamanki gençlerinkinden pek fazla olmuştu.
§ Aklımda kalan bariz manzaralardan biri de. iki katlı otobüslerde biletçilerin zil kullanmıyarak. şoföre hareket emrini ıslıkla vermeleriydi.
S Diğer manzara: Başvekilin makamına giren kapının şekil vc şemaili, aklımda. mütevazı bir mahalle e-vinitı kapısı gibi kaldı.
§ Londranın umıımi intibaı, bir sürii birbirine ben-zıyen ve pek çok atlı heykelleri olan, kahvehane gibi yerleri bir bulunmadığından aNercde oturacağız?» diye insanı şaşırtan caddelerdir. Kahvaltı edilen yerlerde, konsomasyon bitince hemen kalkıp gitmek ieab ediyordu. Paristen. Viyana-dan. İstanbuldan bildiğimiz kahvehane, kıraathane, hulâsa oturma yerleri, şehrin ancak merkezi ve mahdut yerlerinde vardı. Ingilizler, klüplerinde otururlarmış.
S Borsanın civarında, — kimi açık renk — silindir şanpkalı insanların güpegündüz kaldırımda dolaşmaları pek garibimize gitmişti.
S Çocuksu müşahedelerimi naklederken hayvanat bahçesinin yılanlarının başka hiçbir bahçede görmediğim gibi lıcm çok. hem büyük olduğunu kaydedeceğim. Fakat o zamıınki dünyanın llamburgııııda hayvanat bahçesi pek meşhurdu. İki bahçenin hâtırasını birbiriylc karıştırıyorum, yirmi beş sene bu.
§ Karıştırmadığım üç şeyden biri, Londranın b’r Şarklı için fazla kurşuni lıu-
(Vâ - Nû) (Arkası 1 nel sahilede)
Buğday fiati
Hükümetin fiatleri bir »eviyede tutması ucuzluğu engelliyor
Buğday Hallerinin geçen se-ncklııln aynı olarak teshil edilmesinin piyasada doğurduğu akisler devam etmektedir.
Alâkalılara göre buğday do-layısile ekmek flaUerinl. bilumum gıda maddeleri rintlerini tanzim eden çok esaslı bir unsur olduğuna göre buğday fl-atlerl ayni seviyede kaldığı müddetçe senelerdcnberl dört gözle beklenen ucuzluğun ge-iemiyeceği ısrarla söylenmektedir. Filvaki bir kaç aydır piyasada görülmeğe başlayan ucuzlama temayülleri buğday ftatlerlnln ayni seviyede bırakıldığına dair yayınlanan kararnameden sonra ucuzluk um İti (-ıi pek kalmadığı beyan edilmektedir.
Diğer taraftan geçen sene hububat mahsulü az olduğu için fintler yüksek tutulmuştu. Az mahsule rağmen ofis. tes-blt edilen flatlerden her getirilen buğdayı almak imkânını bulamamıştır. Bu sene mahsul pek bereketli olduğu İçin ofisin biıtün bu buğdayları aimeğs ne mali kudreti ne de anbar-ları müsaittir, Tüccarların İse buğdayın kilosuna en fazla 10-12 kuruş verebilecekleri söylenmekledir. Bu suretle Ticaret Bakanlığının müstahsili korumak İçin yüksek tuttuğu Hallerden müstahsilden ziyade mutavassıtlar İstifade edeceklerdir_____ ________
İnanılacak şey değil!
Beş yaşında bir çocuk rüyasında sünnet edilmiş olarak uyandı
Konya 10 (Akşam) — Cihanbeyli'nin Nazlktcpe ynylftsında oturan Mehmet Çellktnşın beş yaşındaki oğlu Fahri, dün sabahleyin yatağında sünnet edilmiş olarak uyanmıştır.
Sünnet yerinde hiçbir bere olmayıp yalnız bir şişkinlik vardır. Çocuk muayene için doktora götürülmüş. doktor da Fahrinin sünnet edilmiş olduğunu söylemiştir Misil görülmemiş bu hâdise, her yerde hayret uyandırmıştır.
Eğitim sistemleri ve modern teknoloji konferansı
Ankara 19 (A.A.l — 26 - 30 Haziran 1050 tarihleri arasında Paris’te toplanacak olan «Eğitim sistemleri ve modern teknoloji konferansn-na teknik öğretim müsteşarlığı teknik büro müdürü Ferit Saner'ln katılması Ünesco Türkiye milli komisyonunca knrarşlatırılmış-Ur,
Çuval piyasası
Her sone bu mevsimde çuval piyasası yükseldiği halde bu yıl mahsul bol olduğu halde duhl Haller yine yükse İme iniştir. Bunun da İki sebebi vardır: Birincisi Hlndislandan yeni çuval partisinin gelmiş alması, difteri de Topruk Mahsulleri Ofisi gibi en büyük çuval müstehliki bir müessescnln bu yıl çuval ihtiyacını piyasadan değil. Ticaret ofisinden temin etmesidir.
Almanyadan ithalât
Geçenlerde. Almanyadan mal ithal etmek İsleyenlerin İthal lisansları toptan verilmeye başlanmıştı. Bunun nellcesl olarak Almanyaclan yapılmakta olan İthalât birdenbire artmıştır. Son günler zarfında yalnız kimyevi madde olarak 500 ton mal gelmiş olup ayrıca her partide de külliyetli miktarda Alman menşeli eşya çıkmnktndır. Bunun nellcesl olarak piyasadaki ithalâtçıların büyük bir kamı eski stoklan yüksek H-atleri yüzünden zarar etmeye başlamışlardır.
Tarsusla Amerikaya seyahat
Akdenizin kapısında dünyanın en müstahkem kayası: CEBELÜTIARIK
■ ■
Uykumuzu saatler tanzim ediyor — Bir saati iki defa yaşamak istiyor musunuz? — İhtiyar aslan — Mare Nostrum
— İhtiyar aslan — Mare Nostrum
24 Mayıs çarşamba
Tarsunun Akdeniz seyahati CebülttankUm çıkıncaya kadar gayet şâirin geçtl.Gündüzlerl ma vi deniz ortasında, geceleri yıldız lar altında gittik. Meslnayı gece geçmiştik. Saat 12 den sonra sahildeki ışıklar saatlerce parıl-damıştı. Stromboll yanardağını sabaha karşı saat dört buçukta göreceğimizi söylemişlerdi. Herkes beklemeğe karar verdi; ama klınse dayanamadı. En çok o-Luran saat üçte kamarasına çekilmiş.
Dcnlz yolculuğunda mütemadiyen garba doğru giderken İnsanın hayatında en büyük değişikliği saat yapıyor. Her on beş derecelik tul dairesini geçişimizde Tarsusun oparlörün-den bir ses saatleri bir saat geri almamızı İhlar ediyordu:
«Sayın yolcular, bu gece saat 12 de saatler bir saat geri alınacaktır. Saat 12 de saatlerinizi 11 yapmanız rica olunur.»
Meğer uykularımızı bile saat yelkovanları İdare edermiş. Meselâ saat 12 ye doğru gözümden uyku akar ve yatmağa hazırlanırken oparlör birdenbire saatlerin bir saat geri alınması lâzım geldiğini haber veriyordu. 12 yi 11 yapıyordum ve şaşılacak şey: Uykumun dn birdenbire kaçtığını farkedlyordum. Saat henüz 11 dİ. binaenaleyh u-yıımak zamanı henüz gelmemişti.
Akdenlzdcn çıkıncaya kadar saatlerimizi üçer saat geri aldık, Ankara radyosunun 10.45 te verdiği havadis bültenini biz 7.45 te, daha ortalık aydınlıkken dinliyorduk. Atlanliftln ortasına geldiğimiz zaman 4,45 te dinlemeğe başladık! Biz henüz İkindi kahvaltısını ederken siz uyumağa hazırlanıyordunuz.
Bu saat farkları bilhassa tayyarede. Londradan tayyare İle Aınerikaya giderken hlssedlll-yormuş- Bir Londrada, bir de Ncvyorkta, yâni günde İki defa öğle yemeği. Bitmek bilmiyen geceler veya uzadıkça uzayan gündüzler. Saat 17 de Nevyork-la herkes İkindi kahvaltısına otururken sizin gözlerinizden uyku akıyorI Çünkü Avrupada bıraktığımız saat gece yarısı 1 I göstermektedir I
Vapur, tayyare gibi bir sürat canûvan olmadığı, yâni eteklerini sürüyerek garba doğru çekilen muhteşem gecenin peşine takılarak onu kovalıyama-dığı İçin gün aşırı bir saatlik gerilemeler insanı sersem etmiyor. Yalnız zaten işsiz olan hayatınıza yeni tembellik saatleri İlâve etmekle kalıyor. Yaşudı-
Mayork adalarını. İspanya sahillerini gece geçtik. Çarşamba günü saat 10 ya doğru meşhur kaya, dünyanın en müstahkem kayası olan Cebelültarık kayası göründü. Boğazdan 15 mille geçiyoruz. Tarsus vapurunun o-parlörü boğazın en dar yerinin 8 mil, en geniş yerinin 24 mil olduğunu söylüyor. Kaya 3 mil uzunluğunda, 7 mil genişliğinde İmiş, Yüksekliği 420 metre. Nüfusu 21 bin. Kayada İnglilz parası geçer, İspanyol parası da serbest-. Kayanın tahkim edilmesi İçin sarfedllen para bu kayanın azameti ile mütenasiptir.
Kayanın göründüğü gibi, kendi halinde yatan bir İhtiyar aslan olmadığı hizasına geldiğimiz zaman anlaşıldı. Tepesinde bir yerden ışıldakla nereden gelip, nereye gittiğimizi sordular. Ce-
Tahran ziraat öğrencileri Ankara’ya geliyor
Ankara 19 (AA.) — Haber aldığımıza göre, Tahran ziraat fakültesi öğrencilerinden 20 kişilik bir grııp boşlarında üç profesör olduğu halde 25 Haziranda Anknraya gelerek üç hafta kadar Kain çoklardır.
f'
Mahrukat satışları
Belediye bu yıl da tanzim satışları yapacak
Belediye bu sene de mahrukat tanzim satışları yapmak kararındadır. Belediye Başkanlığı, Tarım Bakanlığına bir tezkere yazarak bu sene de halk İhtiyacı için ucuz mahrukat tedariki maksadlyle kendisine orman mıntakaları gösterilmesini İstemiştir.
Eğer Tarım Bakanlığı, bu sene katlyat yapacak saha göstermezse Belediye, mutemedi va-sıtasiyle ucuz mahrukat satan bölgelerden mübayaalnr yaparak yine halka piyasadan daha ucuz odun ve kömür satmak imkânlarını araştıracaktır.
vaplar kendilerini tatmin etmiş olacak ki ışıldak bu seter Ak-denlze girmek üzere olan başka bir gemiye çevrildi.
tnrana hülyalı, sahipsiz, güneşle eğlenen bir mavi sular ülkesi hissini veren Akdenlzln tepeden tırnağa kadar silahlı bir nöbetçi tarafından beklen’ mekte olduğu ve aklına esenin bu mavi sulara dalamıyacağt en çok burada belli oluyor,
Akdenlzdc oturan her millet. Akdenlzln kendisine alt olduğunu zaman zaman söylemiştir. Halbuki Akdeniz, hiçbir zaman böyle bir İddiada bulunmayan tngllizln fiili kontrolü altındadır. Ondan İzin alınmadan Mare Nostrum'a girilemez.
Akdenlzln mavi sularında gezerken bu hakikat görülemiyor. Görmek İçin Cebelüttarıkia yüz yüze gelmek lâzımdır.
Atlantik bizi çok sâkln karşıladı. Akdcnlzden hemen hiç farkı yok. Sağımızda solumuzda gidip gelen gemiler görüyoruz.
Bir taraftan d? yavaş yavaş akşam oluyor. Hem Avrupada, hem Afrikada son fenerler, yatmadan evvel son bir defa arkamıza bakıncaya kadar Tarsuaa ışıklarını göndermeğe devam ettiler.
Tam dokuz gün bıı denizin içindeyiz. Eski dünya İle yeni dünya arasında dokuz günl
Şevket RADO
Mazı ve kitre ihracına izin verildi
Ekonomi vc Ticaret Bakanlığından ihracatçı birliklerine gelen iki sirkülerde, akreditifi açılmak şartlyle Bakanlıkça uygun görülecek maddelerin İngiliz lirası ile LÜbnana İhraç edilebileceği, Batı Almanyanın serbest İthalât listesine bu defa İhraç maddelerimizden mazı ve kitrenin de ilâve edildiği bildirilmiştir.
Temsilleri PARİS, LONDRA ve MADRİD tiyatrolarında aylarca devam eden meşhur
■İ MONTEMAR

ISPANYOL REVÜSÜ
Sanat dünyasında milletlerarası şöhrete sahip artistleri ve tam kadrosu ile,
1-31 Temmuz arasında fasılasız her gece
İSTANBUL SERGİSİ
AÇIK HflVfl TİYATROSUNDA
Temsiller vermek üzere BUGÜN ANKARA vapuru ile şefimize geliyor.
DİKKAT: BİLETLER 5 - 3 ve 3 liradır. Üniversitelilere 3 liralık yerler 1,50, 2 liralık yerler 1 liradır.
Onar gece fasıla ile 3 ayrı temsil İÇ İn numaralı kombine biletlerin satışına YARINDAN İTİBAREN ŞEHİR TİYATROSU DRAM KISMINDA 2» Haziran Pazar günü akşamına kadar devam edecektir.
Bu gişe her gün saat ıı den akşam saat 2o ye kadar açık bulundurulacaktır.
Husust gişede başlanacak ve
Sahlfe 3
Yanlış bir le/tir
Belediye ucuzluğu perakende satışları da aksettirmeğe
Belediye İktisat tşlerl Müdürlüğü, toptnn satışlarda ucuzlı-yan peynirlerin perakende satışlarda da ucuzlamasını temine gayret etmektedir. Birkaç gündür Belediye murakıpları perakende peynir satışlarını kontrol etmekle ve eldeki faturaları tetkik ederek perakende fl-atlerl tesbit etmektedirler.
Bu kontrollerin müspet netice vermeğe başladığı beyan olunmaktadır. Alâkalılara göre, nu sene peynir çok ucuz olduğundan, perakende olarak en İyi evsafta beyaz peynirlerin 170 -180 kuruşa satılması ieab etmektedir.
Diğer taraftan murakıplar u-nıumi pazar yerlerini de sık sık kontroia başlamışlardır. Bilhassa esnafın ölçü ve tartı âletleri kontroia tabi tutulmaktadır. Pazar esnafının eksik tartmak suretiyle ucuza mal satıyor hissini vererek halkı aldatmalarına müsaade edilmiyeceği beyan olunmaktadır. Belediye, mali imkân bulduğu takdirde her pazar yerine resmi bir memurun nezaretinde tatrtı ve ölçü âletleri bulunduracaktır.
RADYO
ISTANBUl RADYOSU
öğle ve akşam programlan
Acılu ve programlar. Halterler Dnıı» mürlit «PL». Snrkt ve türküler. Scrbcs anut, Şarkı ve türküler «Pl». Salon orkestrasından •Fİ.». Programlar W kopanı*. Afili} ve programlar. Dııns ınünlgl «Pl • Sarfı Yaver Ataman memleket Havaları Ses Ve Snr Birliği kon-
mliılk
Haberler
İstanbul haberleri, Radyo se-ııVoeıl orke*lt*»t kon-
30.00
3.'.30
Serbes saat,
Sonat,
O|.ra ve bnle!rr(lcn sahneler .Pl.
FbiiiI heyeti konseri .Hlcoıkdr» Aşırlar boyuncu Türk mUdtı, Oda müziği .Pl»
Harp soloları «Pl .».
Haberler
KsnjiR hafif gece mörlği «Pl ►. Programlar ve kapanı*.
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akşam otograaünn
13.28
n .30
>73.00
1X15
1X30
13.45
14.00
(8256)
—z
xt.no
1.30
7.31
7.10
8.00
U.25
Atılı» vc program, M S, ayarı ve Şarkılar, Haberler M ürik: «PL.
Öçic GainiMi. Müzik: .Pl .
Aksam programı, hava raporu VC kapnııı*.
Afilıa vc program.
M S. ayarı ve Şarkılar, Salon orkestraları
M S aynrı vc Haberler. Cofm|«t« Bugün Yurttan sesler Radyo ile İngilizce.
M(i*lk: .Pl. Radyo Cnıtesl. Inccsıız «Kası faali».
Temsil, Şan soloları.
Konulma
Dnrıa orkestraları çatıyor ıFI.». M S. ayarı ve Haberler. Program ve knpnıug.
Yarın sabahki program
M. S. ayarı
Oprcl Uvcrldrlerl (Pl»,
Hnltf melodiler «Pl.».
(«ünüıı programı ve lıava pöru
Çe»1UI millik «PL».
Kaıuııı*.
İstanbul Belediyesi geçcıı yıllarda olduğu gibi bu sene dt önümüzdeki kış mevsiminde halka ucuz fiatle ıı-dıın, kömür satmak için şimdiden tedbir almak arzusunda imiş, Fakat bazı kimseler bıı satışların şahsi teşebbüse ve serbes ticarete müdahale mahiyetinde görüleceğini ve yeni hükümetin müsaade etmiyeceini söylüyorlarmış Gazeteler, hu yüzden belediyenin mütereddit vaziyette kaldığını, keyfiyeti alâkalı makamlardan sorarak müsaade aldığı takdirde kışlık yakacak teminine teşebbüs edeceğini bildiriyorlar.
Bu da bir garip zihniyet tecellisi. Yeni hükümetin icraat programı karşısında bu kadar ievehhüme kapılmanın sebebi ne ola? LL Filvaki hükûdet. tek i"r^ tili rejim devrinde alahıldı-û-ğ'ıne genişleyip gazoz imalıCM ı>ı ilahi inhisar mevzuları rasına sokarak şahsi teşeb-O büsii, hususi sermaye faali-C yetini kıskıvrak bağlıyım O devletçiliği daraltmak, ’n-'yj hisarcılık sistemine nihayetJ-vermek için tedbirler düşü-J* nüyor. Fakat hükümetin hu^ yoldaki kararlarından, İs-(D tanbul Belediyesinin faydalı (D teşebbüslerine de müsaade^ edilmiyeceği manasını çıkarmak hiç de mâkul bir tefsir O olmasa gerek.
Evvelâ elde bir Belediye- Q) Icr Kanunu var. Bu kanun,'tg halkın mühim ihtiyaçlarını^ ucuz fiatle temin etmek üze-C-re gereken tedbirlerin alın^J ması hususunda belediyelere vazifeler vermiştir.
İstanbul Belediyesinin mahrukat üzerinde yapmakta olduğu müdahaleler, odun vc kömür satışlarım inhisar altına alacak mahiyette bir hareket değildir. Bunların satışı öteden beri ser-bestir. Şehrin her tarafında kurulmuş muazzam odun ve mangal kömürü depoları ta-manıiyle hususî sermayelerin elindedir. Belediyenin, kanuni salâhiyetine dayanarak odun, kömür hallerine koyduğu narha bu müesseslerden bir kısmı riayet etmeyip fazla fiatle sattıkları ve narhı kendi arzularına göre yükseltmek maksadiylr kışın en şiddetli devirlerinde suni buhranlar yaratmağa kalkıştıkları içindir ki, resmen müdahale satıştan bir zaruret haline gelmiştir.
Saniyen hükümet, hayatı ucuzlatmak için en küçük imkânlardan âzami istifade yollarını arıyor, bu hususta bütçesinden fedakarlığı bile göze alıyor. Malûm olduğu üezere. hayat pahalılığı ko-laylıka ve kısa zamanda tedavisi mümkün bir dert değildir. Binaenaleyh, hükümetin. kış mevsiminde fakir halkın ıstırabı pahasına belediye müdahalesini durdurarak tiç beş muhtekire gayrimeşru menfaat temini seklinde bir karar vereceğini hatırdan bile geçiremeyiz.
Cemal Refik
Belediye emlâk şubesi şefi emekliye ayrıldı
Reledlyo emlâk şubesi şefi Ömer Belgün emekliye ayrılmıştır. 45 senedLr muhtelit belediye hizmetlerinde bulunan Ömer Belgürı çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile temayüz etmiş kıj'metll bir memurdu.

NASIL OLSA...
Bayramlık bir kumaşa İhtiyacım var diyenin.
NASIL OLSA...
«Ayda 1 gün parasız kumaş veriyoruz» diyene koşması kadar tabii bir hareket
OLAMAZ...
KUMAŞ ve İTHAJ.ÂT
T. A. Ş.
(Eski KULA) Btihçekapl 32
Paris mektupları
İlk yeraltı treni yapılalı elli sene oluyor
Parîsin meşhur yeraltı trenleri senede bir buçuk milyar yolcu taşıyor
Yeraltı trenleri Parislilerin hayatında çok mühim bir yer tutar. Bu taşıt vasıtasının oynadığı bu mühim rol en. iyi bir şekilde grevlerde tezahür eder. Metro işçileri greve başlamadıkça bulun diğer grev hareketleri kuvvetsizmiş gibi görünür. Yeraltı trenleri çalışmadığı zaman ise bütün işler bir ciddiyet kesbeder: Bütün Paris hayatı altüst olmuştur.
Yer altı treninin babası: Mühendis Bienvenue
Herkes Eiffel kulesinin meş-' hur mucidi Eiffel'in ismini duymuştur. Fakat Metro'nun kâşifi mühendis Bîenvenue'yü acaba İrim tanır? Nihayet Pariste ye-' raitı trenlerinin inşasının 50. cl yıldönmü münasebetiyle Bi- ( envenuenün İsmi anılmaya başlanmıştır.
Pariste ilk yeraltı şimendiferi tanı 19 temmuz 1900 de ve Lon-drada yeraltı «tüp» lerinin inşasından iki sene sonra yapılmıştır.
Eğer Parislilerin yeraltı şimendiferinde geçirdikleri zamanın yekûnu alınacak olursa bir kişinin 25 senede bir yılını ye-, raltı şimendiferinde geçirdiği görülüyor.
Muhakkak kİ büroların dağıldığı saatlerde yeraltı trenine) binmek hoş bir şey olmamaktadır Eğer yol yeraltından olacağına havadan geçseydi, İnan biriz daha iyi hava alabilirdi. Fakat maalesef 186 kilometrelik bir hattın ancak 10 kilometresi havadan geçmektedir. Hattın toprak üstüne çıktığı' yerlerden geçişi çok zevkli olmakladır. Meselâ Eiffel kulesinin karşısından. Passy köprüsünü geçerken olduğu gibi. Fakat bu yer yüzü yolculuklan u-zun sürmemekte ve maalesef yeniden yeraltına inmek zorunda kalınmaktadır.
Metro en süratli nakil vasıtasıdır
Pariste işiniz acele olup da, randevunuza zamanında yetişmek İsterseniz bir taksiye veya hususi bir arabaya binmekten-se doğrudan doğruya yeraltı trenine binmeniz lâzımdır. Met-bütün dünyanın hayranlığını mucib olmaktadır. Günün kalabalık saatlerinde 300 saniyede bir metro işlemektedir. Metroyu kaçırdığınız zaman hiç üzülmenize mahal yoktur. Daha biletçi biletinizi zımbalamadan yeni bir arabanın geldiğini görürsünüz. Bu intizam kuvvetli bir disiplin sayesinde elde edilmiştir. Araba istasyona gelir gelmez kapılar kendiliğinden kapanmakla ve yolcular birkaç saniye İçinde yerlerini almaktadır. Umumiyetle İki İstasyon arası bir dakika sürmektedir. E-ğer randevunuza yetişmek için araba değiştirmeden tek hat üzerinden seyahat edecekseniz, saat kaçta randevunuza yetişe-blleceğinzl anlamak için bir
pafta üzerinden İstasyonları hesab eder ve bir buçukta çarparsınız. Meselâ Neıtllly köprüsü ile Vincennesln arası 20 kilometre olduğu halde bu mesafeyi 33 dakikada katedebilirsl-nlz. Halbuki aynı mesafeyi bir taksi He katetmeye kalksanız dönüşler ve İşaretlerin karşısında beklemeler yüzünden üç çeyrek saatten evvel gidemezsiniz.
Araba değiştirmek zorunda kaldığınız zaman muhakkak kİ birkaç dakika kaybedersiniz. Fakat İnsan merdivenleri çıkarken, asansöre binerken, bitmek bümiyen karidorlan geçerken, nerelerde bunun gibi zaman kaybetmez ki?
Parts yeraltı trenlerinde insan büyük bir emniyetle seyahat edebilir. Parlse ilk gelen bir kimse başkalarından izahat istemeden metroda rahat rahat istediği yere gidebilir. Yolculara gereken bütün izahatı veren mükemmel rehberler basılmıştır. Bunlar her İhtiyacı karşılar.
Bazı manalı rakkamlar
Metronun faaliyetine dair bazı rakamlar verelim:
Metro kapılarını sabah 5,30 da açar ve yine sabahın birinde kapatır. Böylece günde 20 saat çalışmış olur. Hatlarda 487 araba işlemektedir.
Metro günde 4 buçuk milyon yolcu taşımakta ve senede de vasatı olarak bir buçuk milyar yolcu metroya binmektedir Hemen hemen kürrenln yarı nüfusundan fazlası!...
Metroya binen yolcular nazara alınırsa tik defa piyasaya sürülen bir madde İçLn yeraltı trenleri duvarları en mükemmel bir reklâm yoludur.
Şimdi gelelim katedilen mesafeye: 487 arabayla Paris yeraltı şimendiferi her gün 12 defa Paris - Rio de Janeiro yolunu katetmektedir.
Yeraltı trenlerinin İçi hiçbir zaman ne fazla sıcak, ne de fazla soğuk olur; vasati sühuneti kışın 18, yazında 23 derecedir.
Acaba yeraltı trenleriyle seyahatte mutlak bir emniyet var mıdır? Hiç kaza olmaz mı? Şimdiye kadar hiçbir kaza olmamış mıdır? Yolda yürürken bir kazaya maruz kalabilirsiniz. Tren yoldan çıkar, gemi batar, havada uçak kazaları olur. Fakat metroda tam bir emniyet vardır. İlk başlarda birkaç kaza olmuşsa da bunlar yeraltı trenlerinin İlk ve sonuncu kazalarını teşkil etmektedir. İlk kaza 10 ağustos 1903 te vukua gelm'ış ve 84 kişi bir İstasyonda kömür haline gelmiştir. 28 haziran 1911 te de Chams Elysees civarında bir çöküntü olmuş ve 20 ölü kaydedilmiştir Bu sonuncu kaza işletme neticesi değil, sadece inşa neticesi meydana gelmiş ve o tarihten bugün kadar da başka bir hâdise vukua gelmemiştir.
Yeraltı şimendiferinin 50 nçi
Tefrika No.- 78 vardı. Fakat iş şimdi öyle değil. Bütün yaptıklarına rağmen vicdanım seni sokak ortasında yalnız bırakmağa razı olmuyor, seninle yine alâkadar oluyorum.
Donatella Armandoya doğru eğildi:
— Eğer hakikaten aramızda her şey mohvolmuş, bitmiş İse benimle meşgul olmanda İsabet yoktur. Kendi babıma bir İş becerebileceğimi sana ispat edeceğim .
— Hayır, apdaliıgın lüzumu yok. Aramızda herşeyin mahvolmamasına artık bir İmkân tasavvur olunur mu? Buna neden hayret ediyorsun? Aramıza çok İrişi kanştı değil mi? İki ay seni yalnız bıraktım, akıl ve hayale gelmiyen delilikler yaptın. Şimdi seni yalnız bırakıp kendi e-liznle bu dünyanın içine, hiç bir nedamet hissetmeden nasıl a-tablllrlm ?
Donatella cevap vermeden kapıdan çıkü. Armandonun takındığı bu pederane tavırlar, onu çok hakir düşürüyordu
Heyecanlı bir gece geçirdi, bir
A K 3 A M
Moda kıratları sarayında...
Christian Dior
Sağlık öğütleri:
HALİS SÜT MESELESİ
Kadın modaçlyle yakın dar alâkadar bir dostum, Parisı mevsimlik seyahatinden döndükten sonra bana geldi. Beraberce bir kaç hoş saat geçirdik. Konuşmalarımızın başlım mevzuu, tabii Paristi. — sonsuz nıevzu — Moda ve moda kı-radarının sarayları, yâni Parisli meşhur kadın terzihaneleri idi
Kadını giydirmek, şüphesi: ki büyük bir sanattır. Bu sebepten dolayı da her sanatseveri benim kadar alâkalandıracağını tahmin ettiğim muhaveremizin özünü buraya, aklimdı kaldığı kadar, nakletmeğe çalışacağım.
Dostum, bana, herkesten evvel Christian Dlor'dan bahsetti Çünkü bu zat, bu aralık m od: kırallannın kiralıdır. Moday takip eden her şık kadın Chris-tian Dlor'un ismini biîyük bil hayranlıkla, hattâ büyük bil hürmetle telâffuz eder.
Bu sihirbaz kimdir? Bunı
dostumdan dlnliyellm.
Paris'te Christian Dior nıüessesesi
Christian Dior .kırk üç sene evvel. Fransada Nbrmandie'dc doğmuştur. Gençliğini deniz kenarında geçirmiştir. Henüz çocuk İken resme olan İstidadı, ailenin nazarı dikkatini celbet-mlşll. Civarda tertip edilen «Costumö» balolar için kendisinden elbise modelleri çizilmesi rica edilirdi.
Lise tahsilini İkmal enikten sonra Ecole des Sciences Poli-tlque. yâni siyasal bilgiler okuluna girdi. Niyeti diplomat olmaktı. Fakat 1928 de birdenbire istikamet değiştirerek, mesai ile zevki birleştiren bir iş tutmağa karar verdi ve bir tablo meşheri salonu açtı. Böylece dostları, Christian Berard, Salvador Dal! ve Jean Cocteau gibi meşhur adamların eserlerini teşhir etti. Diğer taraftan da musikiye olan aşkı onu zamanın en tanınmış bestekârlarıyle dostluğa şevketti.
Christian Dior
1934 senesinde Christian Di-( .
ofu «Le Figaro İllustre» nin Bu mesai senelerinde -Ful -. moda ressamı olarak görüyoruz. Full. İsimli meşhur gündüz ete-Çizmekte olduğu resimler o de-1 ğinl büyük bir muvaffakiyetle| rece beğenilmektedir kİ çak geç «lance» ediyor.
Demiryolu askeri olarak katıldığı İkinci cihan harbinden sonra Fransanın cenubuna çekiliyor ve bir buçuk sene müddetle babasının çiftliğinde çalışıyor. Bu çiftlik Cantıes şehrinden ancak kırk kilometrelik bir mesafededir.
Christian Dİor’un en büyük zevki meyva ağaçları yetiştirmek ve en güzel meyvaiarı elde etmektir.
Buna rağmen 1941 senesinde Parise avdet ediyor ve büyük terzi Luclen Lelong’un mûesse-Besinde baş ressam oluyor. Bu müddet zarfında «Jupe four-reau» ve -drapage arrondl» modasını ortaya atıyor.
Nihayet 1946 senesinde Luclen Lelong’dan ayrılıp kendi müessesesint kurmağa muvaffak oldu. Bir kaç ay sonra A-venue montaigne’ln 30 numarasında Christian Dior. Parisli ve Pariste bulunan en yüksek tso-cîete» ye mensup kadınların hayran nazarına birinci elbise koleksiyonunu arzetli.
E. R-
meden bunları elde edebilmek İçin terziler blrblrleriyle rekabete girişiyorlar.
Bu sayede, 1938 de meşhur terzi Robert Piguet'nin atölyelerinde ressam olarak İkinci cihan harbine kadar çalışıyor.
Bîr manken yeni modayı gösteriyor
RAŞİT RIZA
TİYATROSU TEMSİLLERİ
Pazartesi: Üsküdar 8agİ4Tba*j Şen
Bahçede
Salı: BUyükdere Beyaz Park Çarşamba: Arnovutkây Çiçek Bahçesi Perşembe: Yeşilköy fkne Bahçesi Cuma: Kadıköy Süreyya Bahçeai
yıldönümü münasebetiyle yapılacak merasim’. Paris bir gün? sığdıramamış ve bu münasebetle gelecek ay Pariste büyük bayramlar yapılması tasarlanmıştır. 50 senelik bir âmme hizmeti her halde neşeyle, kutlanmaya ve elde edilen neticelerle de iftihar edilmeye değer.
Josc d’Orient
İçtiğimiz sütler saf değildir. Çoğu bulaşık sularla, mikroplu tozlarla karışıktır. Istan bulun günlük halis sut miktarını bilmem! Fakat eğer (120) bin kilodan fazla olsa gerek!
İstanbulun ve bütün Tûrkl-yenin en lüzumlu, en sıhhi ihtiyaçlarından birincisi de süttür. çünkü çocukların, gençlerin. hastaların ve ihtiyarların biricik gıdası, besini halis süttür!
Hdekâr. dünyanın hiç bir tarafında İstanbul gibi geniş ve serbes bir çalışma ve para kazanına sahası bulamazlar! Ne kadar bereketli bir şehir! Eski zaman adamları İs-tanbula çok güzel bir isim takmışlardı. (Murat Kapısı!) İstanbul» para kazanmak ve geçinmek İçin gelen aklı başında bütün İnsanlar muratlarına eriyorlar! Hele muhtekirler, hilekârlar; vurguncular, lort o-luyorlar.
Tuttuğu işi beceren, sebatla çalışan her insan muradına eriyor. Sütçülerimiz de böyle-dir. Namuskârane çalışan, da kazanıyor! Hilekârlık eden de cebini dolduruyorI
Herkes altlının, zekâsının, kurnazlığının, hilekârlığının derecesine göre para kazanıyor, geçiniyor!
Eski zamanlardan beri (gedik halinde» iş gören namuslu sütçüler, çalışa, çalışa zengin ve mütehassıs oldular. Ve gul-yağı yetiştren (Lsparta) şehrinin çevresinde (Sütçüler köyü! ı nü kurdular.
İstanbulumuzun bütün sütçüleri bu zengin köydendirler! Birbirlerini tutan ve akraba olan sütçülerimiz çok iyi adamlardır. Fakat çoğu malını. İstediği kadar su ile ve başka maddelerle karıştırıp satmaktadır.
Hilesi, zararı ve mikroplan gizli olan mübarek bir gıdamız vardır ki İçilmeye devam edildikçe sonra çıkar belâsı! Bu, karışık süttür!!
Murdar sularla karışık olan sütlerle vücudâ çeşit çeşit mikroplar girer. Tifo, kara humma. (dizanteri) denilen (kanlı basurj, mayasıl, ve çeşit çeşit kurtlar, haşereler, böcekler husule gelir. Veremli ineklerden verem de gelebilir.
Karışık sütlerin besleme kuvveti de çok eksilir. Küçük çocukların serpilmeleri, palazlanmaları, büyümeleri geri kalır.
Vücudumuzu beslemek, ço-cukiûjibızr büyütmek, kızlarımızı. gençlerimizi gürbüzleştirmek. hastalarımızı tedavi etmek, İhtiyarlarımızı canlandırmak bakımından ej> büyük rol oynayan sof sütün ehemmiyetini. bütün medeni memleketler çoktanberi sağlam ve sıhhi bir tarzda halletmişlerdir.
Haydi büyük hükümetlerden bahsetmiyeyim! (47) sene evvel Bulgaristana gitmiştim. Süte (saf su!) karıştıran sütçüden İlk defa olursa (5000ı frank ceza alınırdı. Eğer süte karıştır ilan su, murdar, mikroplu ise 110,000) frank para cezasly-le ve (3) şene hapistik cezası verilirdi. Aynı sütçü hilekârlığa devam ederse üçüncü defa daha ağır cezalara çarptırılırdı.
Yazan. LOKMAN HEKİM
Ve bir daha sütçülük Gelemezdi!
Şimdiki usulleri bilmem! Fakat o zaman boza kıvamında kaymaklı süt İçtiğimi hatırlıyorum!
Halis, saf süt! dağıtmak u-sullcrinl İlkönce yapan İngiliz-ler. sonra Amerikalılardır. Günün erken saatlerinde Lon-dranın sokaklarını dolaşırken her evin kapısı eşiğinde, yarım. bir kiloluk kadar süt şişelerini gördüğüm zaman şaşırmıştım. Ve bilmemezüğe gelerek bir polise sormuştum:
— Bunlar nedir?
— Süttür.
— çalmazlar mı?
Dediğim zaman sanki kendisine fena kelâm söylemişim gibi kızarak sert bir tavırla ve soğukkanlılıkla:
— Burası Londradır daha öğrenemediniz mi? deyip geçtiğini hâlâ hatılıoyrum.
939 da Amerı&knın (Cihan sergisi!» nl gezdiğim zaman en mükemmel cihazlariyle inekleri el değmiyerek sağdıklarını, lâboratuvarûB sütü derhal tahlil ve muayene ettikten son-
(Arkası 7 nci sahife«ir>
Acı bir kayıp
Mcrekz Bankası umum müdürü Sadi Bekter’ln eşi
EMİNE BEKTER
Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 21/6/1950 çarşamba günü öğle namazını müteakip Teşvikiye camiinden kaldırılarak Zincirli kuyuda Asri mezarlığa defnedilecektir.
Kederli ailesine baş sağlığı dllcrJa.

Açık teşekkür
Hayatımı tehdit eden mühim bir hastalığı bilgi ve dikkatle tedavi eden Guraba, .hastanesi Nisaiye şubesi .Sayın Profesörü Naşlt Erez. Doçent E. Bora, Başasistan N Okay, Asistan O.Keskin. G. Hataphâ-pulu ve C. Diren İle tedavi sırasında bütün hastalarile birlikte bana da büyük bir ihtimam ve şefkat gösteren hemşire Ayşe Yalçın ve diğer İyi kalpli arkadaşlarına derin minnet ve şükranımı kaydetmekle iftihar ederim
Heybeliada'da Demirtaş So. No. 36
Katina Hiraki
ÖLÜM
Mevhibe Akyol'un eşi. Şuran ve Teknik Üniversite talebesinden Alton Akyol’un babalan, .sabık Askeri Müze Müdürü E-mekii Albay Şükrü Bülten ve Fen Fakültesi Ordinaryüs profesörlerinden AH Yann bacanağı. Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Halld Blr&an'tn e-niştesl:
Edebiyat Fakültesi Ordinaryüs Profesörü İBRAHİM HAKKI AK YOL dun vefat etmiştir. Cenaze namazı bugün (20,6.950 salı» öğle vakti Beyazıt camiinde kılındıktan sonra Asri Mezarlıktaki ebedi istirahatg&hına tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eyliye.
çok projeler kurdu. Ertesi sabah Armaııdo evden çıkınca hemen telefonla Ronıâyı aradı. Bereket versin Ottavioyu evinde buldu. Esrarengiz bir hâdise neticesinde diz kapağı İncinmişti.
— sevgilim. İşler yolunda. Başıma bu kaza gelmemiş olsaydı ben seni çağıracaktım. Ne zaman gelebilirsin?
— Günün bence ehemmiyeti, yok, bana kati bir saat tâyin edebilir misin?
— Pekâlâ, sana telgraf çeke-, ceğim. Çevirdiğin. filimler!, resimlerini gördüler. Heyecana kapıldılar. Galiba İki seneden-beri senin tipinde bir artist a-rıyoriarmış.
— Peki amma. aen bana bir mektupla bunları haber verebilirdin Oltavio,
— Adresini kaybettim de ondan yazamadım. Sonra işin içinde başka fakır bir kızcağız da vardı. Sen de tanırsın. Ne ise şimdi daha fazla İzahat veremem. Gelince anlatırım. Tel-, gr afimi beklersin.
Donatella, tarif olunmaz bir heyecan içinde iki gün bekledi.
Arman do hep adasına çekilip
para aşırdı. Bu hareketinden ğim hiç bir nedamet hissetmedi. Günün birinde bu parayı İade
bir çok etüdler yapıyor, yakında idare edeceği konserlerin hazırlığı ile meşgul bulunuyordu. Donatella, kapısının önünden geçtikçe içinden: «Hele dur. sensiz neler yapabilirmişim, göreceksin» diye mırıldanıyordu.
Arman do evde bulunduğu bir sırada Otiavlonun telgrafı geldi. Fakat o kadar fazla meşgul idi kİ kapı zllnl bile İşitmedi.
Donatella çarçabuk telgrafı okudu: «Randevu önûmüzedki perşembe saat dörtte, Allah aşkına gelmemezllk etme.»
Müvezzin gözü önünde zıplamağa, sıçramağa başladı. Ona bolca bir bahşiş verdi ve hayatında en güzel bir haberi getirmiş olduğunu söyledi.
Sonra odaya koştu. Tarifeleri tetkik elti. En az bir gün ve iki gece gaybubet etmesi lâzımdı. ümitsizle ndl. düşünceye
daldı: 'Bu evden çıkar da bir gece dönmezsem mahvoldum demektir. Artık beni bir daha eve sokmaz»
Bunun hiç bir ehemmiyeti olmadığına kendi kendini lknaa çalıştı. Oda içinde dolaşıyor ve düşünüyordu: «Bu cehennemi hayata bir nihayet vermekle ne zarar var? öyle amma, onu hiç görmemek tense bu cehennemi hayaıa katlanmak bence müreccah olduğunu da biliyorum, Fakat bu bir delilik. Aramızda artık aşk yok. Neden bu vaziyete devam etsin? O da böyle düşünüyor. Zaten bana söyledi. İkimiz de mevcut olmıyan bir şeyi kurtarmak isteyen iki aptal çocuktan başka bir şey değiliz.
Bir aralık aklına bu kısa yol-, culuktan Armandoyu haberdar etmek fikri gedil, fakat derhal vaz geçti. ihtimal gitmesine 1U-
| raz ctmlyeeek. fakat bir daha evine almıyacaku. Yahut da sözlerine inanmıyacaktı. Bir de I müspet bir netice almadan dönmek ihtimali vardL O zaman Armandoya karşı rezil olacak, hakir düşecekti. Düşüne düşüne cesareti kırıldı. İçinden mırıldandı: «Vaz geçeceğimi zaten biliyordum, yarın bir telgraf çeker ve...»
Uçakla gitmek imkânı yok muydu? Birdenbire bu fikir atlına geldi. Bir şirkete telefon etti. Tabii, bir günde gidip döû-mek mümkündü Sabah dokuzda hareket eder, akşam altıya çeyrek kala dönebilirdi, Masraf biraz fazla idi amma, para bulabilirdi.
Ertesi günü çarşamba İdi Armando öğle yemeğinden sonra uykuya daldığı bir sırada gidip, Iromod undan mühimce bir
edebilirdi.
Parayı çantasına koydu, evden çıkarak doğru şirkete gitti. Gidip gelme bileti ile eve döndü.
Armandonun sükûnetine, soğuk soğuk duruşuna hiç aldırmadan o akşam çok neşeli göründü. Geceyi rahat geçirdi. Ertesi sabah Armando odasına girdiği zaman daha uyuyordu.
— Armando, dedi, şimdi bir az dışarı çıkacağım. Yapılacak bazı alışverişler var.
— Sen deli mİ oldun? Daha çok erken.
— Evet amma, sonra çok işini olacak, öğle yemeğinde bir arkadaşa davetliyim, tesadüfen rastgeldiğlm tskl bir mektep arkadaşı.
Hangi arkadaş? Hangi mektep?
— öğleyin yemekte olmıya-cağım diye üzülüyor musun? Söz veriyorum, çok çabuk döneceğim Armanda. Yemeğini nazırlarım. Gücenme emi?
— Yok1 canım, ne gûceııece-
ümurumda değil.
Donatella bu soğuk sölzerucn boğulur gibi oldu Ayağa kalku:
— O halde en iyisi yemeğini dışarıda bir lokantada yersin değil mİ Armando? Allaha ısmarladık, akşama görüşürüz
Ottavîo sinema şirketinin pl-nası önünde bekliyordu. Dooa-tella ram saatinde randevuya gelmişti.
İki Amerikalı, sinema âlemine meıısup bazı şahsiyetler, fiilin şirketinin İlân acenteleri mümessilleri bekliyorlardı. Ottavio onlara Donatellayı takdim etti. Oturması İçin yer gösterdiler, hep birden bir çok suallere boğdular. Donatella ayrı ayrı muhataplarına dönerek cevap veriyor. zarif ve kibar görünmeğe çalışıyordu. Gülmek İslerliği halde bir türlü gülemıyordıl Gözü hep saatte idi. Amandc şüphelenmesin diye tuvaletine fazla itina göstermemişti. Fakat Donatellanın basitliği Amerikalıların daha fazla hoşuna gitmiş, bir çok noktadan unu beğenmişlerdi.
(Arkası vat»
| Gazeteler, Gazeteciler ]
Mizah gazeteleri Abdiilhamid, Meclis tarafından kabul edilen kanunu tasdik etmiyor
Bir kere daha Meclise müracaat edeceğini bidiriyor, fakat bunu yapmıyor ve bütün mizah gazetelerini kapatıyor
— 4
ikinci Abdûlhamit, mizah gazetesi çıkarmanın yasak olduğuna dair Matbuat Kanununa koydurduğu kaydın mebuslar tarafından kabul edilmemesine çok kızmıştı. Bu karardan evvel 25 sefer 1294 (1877ı tarihilc Sadrâzam Etern paşaya bir tezkere göndererek mizah gazetelerine karşı tedbir alınmasını istemişti. Bu gazeteleri tamamen ortadan kaldırmağa doğru ilk adımı teşkil edecek olan tencere şudur:
«Beyna hacet olmadığı üzere nııtdhlkâla mahsus ırazCkelerin mezuniyeti adabı nmumi-yeye hizmetle hiç bir kimsenin hukuk Te namusuna zımnen ve ibhamen bile dokunmayarak tasviri efkâr eylemekten ibaret iken bilâkis bu yolda, ruhsat alınan pare tel er varil elerini suiistimal ile kendilerini her yolda ve herkes aleyhinde ahlâkı lisan edip ve kanunen cezayı müslelzinı olacak şyeleri dahi rumuz ve bir takım müstehcen resim ve şekiller vasıta-sile icra eyleyip sanki tasrih olmadığı cihetle kanona çarpı-lanııyaeaJıları lumilc o makule tecavüzattan içtinap etmiyorlar.
Halbuki kanunu esasinin temin ettiği hukuku şohsiyenin dairesi aberin hukukuna ademi müdahale şartfle mahdut olup muhasini umtnniyeyi ihlâl edeceği tahakkuk eden peyleri menetmek mnterettibi zimmeti hükümettir. .Meclisi ahkâmı adliyeııin 174û ve 1741 maddeleri hükmünce esbabı hükümden biri dahi karine! katıa olmakla öyle eğlence gazetelerinin sarahat dertcesiıı-
mizah gazetelerinin şimdiye kadar kullandıkları lisanın âdabı nmnmiypî memlekete terfik olunmaması cihetli e bunların dahi bade-ezin bllküLliye men'l tensip olunmuş İdiyse de Mebusanca bunlar kabul olunmamış ve heyeti Âyan dahi o karan tasdik elmiş olduğundan şu halde lâyiha! maruzantn kanuniyeö ve ilâm neşri ma-nutu emrü irade i îıltanetadei bazretl şahinşahi idûği tezekkür olunmakla katibe i ahvalde emrü ferman hazret! vellyyûl-eralr efeninüzindir.
22 ramazan 1294 Bu mazbata üzerine mabeyin.
başkâtipliğine şu tezkere yazıldı:
«Meclisi umumi tarafından maattâdü kabul edilmiş olan Matbuat kanun lâyihasının istizanı kanuniyeli hakkında Meclisi vükelâ mazbatası, mezkur lâyiha ile beraber arz ve takdim Olunmakla olbapta her ne veçhile emrü fermanı hümayun hazret! şehinşahl seref-gunuh ve sudur buyurulun», manluku münilj infaz edileceği beyanlyle tezkere! senaveri terkim kılındı efendim.
23 Ramazan 1294
Iradei seniyeyi bildiren tezkere
Padişah kanunu tadil edilmiş şekilde tasdik etmedi. Mabeyin başkâtibi Salt imzasile şu cevabi tezkereyi gönderdi:
Melfuf tezkerei samiyei sa-âaretpenahüerile mazbata re lâyiha! matviye manzuru hümayunu hazret 1 padişah! buyuruldu. Lâyiha! marazadan Meclisi umumînin tay eylediği kefalet akçesi afazi ve m ton
de olan telmih ve delâletleri medarı bükmoUcağı bî iştibaiı-
Bînaenaleyh bundan böyle r&zctelerini İdare! mezuniyetleri dahilinde ve şunun bunun hukuku hürriyetine dokunmayacak surette yasmaları ve mücerret varifeî mahsusa lan .»fan terbi ye i âmme maksadı hayır m irşadına himmet eylemeleri lâzım geleceği ve yine teeaviizkâr hareket edenlerin duçarı roücazat olacakları ihtar olunur.»
Sat ay ve hükümetin aldığı açık vaziyet karşısında mebıı-san meclisinin kanunu aynen kabul, yani mizah gazetesi neşrini yasak edeceği ümit olunuyordu. Halbuki Mebusun Meclisi büyük bir çoğunlukla bu kaydı çıkararak maddeyi tadil ettiği gibi Âyan da Mebusun Meclisinin kararını tasdik etmişti. Bunun üzerine hükümete kanunun tadil edilmiş şekilde İradeye iktiranı için Padişaha müracaat etmekten başka yapacak şey kalmamıştı. Meclisi Vükelâ bu hususta şu mazbatayı tanzim etti:
Meclisçe kabul edilen kanunun iradeye iktiranı İçin
« Meclisi vükelâ mazbatası
«Müteallik ve şeref sudur buyurulan emrü fermanı hümayunu hazretI şehinşahl mucibince Meclisi umumiye ita kılınmış olan Matbuat kanunu lâyihası heyeti n> e busede tashih ve tâdil ve heyeti ayanca dahi Mebusanın karan tasdik edilerek BabıâlI ye iade olunmuş olduğundan encümeni mahsusta Ikırael v mütalâa kılındı.
Heyeti Mebusunda tashih o-lunan rıkralar gazetelerden a-hnması tasavvur olunan kefalet akçesine ve mizah gazetelerinin ilgasına dair olan me-vaddı m alın usanın tay ve İhracından ve bazı cezayı nakdilerin tâdili miktarından ibaret olarak malûmu âli buyurulduğu üzere zikrolunan kefalet akçesi ahzlnln lâyihaya derci münasebetsiz adamların gazeteciliğe sokulmalarını defetmek İçin iltizam olunan takyidat cümlesinden bulunduğu gibi
gazetelerinin memnulyeti maddelerinin ipkasj için, tecemmu edecek Meclisi umumiye tebligatı iftzime icrası ve bu halde lâyihanın şimdlUk İlânı kanu-uiyetlnden sarfı nazar olunması şerefsudur olan irade! seciye mantukı âlisinden olmakla olbapta emrü ferman hazret! vellyyülemrİndir.
24 Ramazan 1204
Padişay bu suretle, kanunu esasinin kendisine verdiği haktan faydalanarak, Meclisin yeni toplantısında kanunun tekrar tetkiki için müracaatta bulunacağını bildiriyordu. Halbuki ne böyle bir müracaat oldu, hattâ ne de Meclis tekrar toplandı. Bu vaziyet dola-yısile Abdülhamib matbuatı kendi bildiği gibi İdare etti, mizah gazetelerinin hepsini kapattı.
Gelecek yazıda bizde mizah üstadı olan Teodor Kaaab’uı ve ÂH beyin hayatlarım anlatacağız.
Enis Tahsin TİL,
Antlantik andjaşması Görülen anlaşmazlıklar ve gecikmeler hakkında ileri sürülen mütalâalar
Londra 19 (A.A.j — (Lps): Atlantik teşkilâtında son zamanlarda vukua gelen anlaşmazlıklar ve gecikmeler müşahitlere. Napolyona atfedilen şu yoldaki bir sözü hatırlatmaktadır: «çarpışmak için karşıma müttefikler çıkarın» Na-polyoıı, milletler koalisyonunu kendisi gibi diktatörlerin kolaylıkla yendiği bir birlik haline getiren zaıflannı pek iyi bilmekteydi.
Bundan bir ay önce Amerikan Dışişleri Bakanı Dean Ac-heson Atlantik paktı üyelerini süratle kati bir harekette bulunmaya ikna ettiğine emin olarak Amerlkaya dönüyordu. Sevin de diğer taraftan. Dışişleri B&kanlanıun Londra'daki görüşmelerinde kurmuş oldukları «Büyük Atlantik kardeş topluluğundan» bahsetmişti. Fakat hükümran milletler, bilhassa demokrasiler prensip hususundaki anlaşmadan tatbikata giden yolu uzun ve çetin bulmaktadırlar. Dışişleri Bakanlarının Londra'dan ayrılmalarından beri geçen bir ay içinde şu gelişmeler müşahede edilmiştir:
1 — Birleşik Amerika Atlantik paktı yardımcılar konseyine henüz bir temsilci tayin etmeğe karar vermemiştir.
2 — Fransa İle İngiltere arasında Sc humarı plânı hakkın-da acı münakaşalar cereyan etmektedir.
3 — İngiliz işçi partisi «Avrupa birliği» adı altında bir risale yayınlamıştır. Bu risale gerek İngilterede ve gerek» [ hariçte şiddetli bir hücuma uğramış ve İnfiratçılıkla vasıflandırılmıştır.
4 — Aylarca süren münakaşalardan sonra İngilizler, özel tavizler kazandıktan sonr Avrupa tediye birliğine girmeyi kabul etmişlerdir.
Bu sırada Batı Avrupada en büyük endişeye Birleşik Amerikanın Atlantik paktı yardımcılar konseyine bir temsilci tayin etmekte gösterdiği gecikme sebep olmaktadır.
Portekiz 3 bin ton keten tohumu alacak
Şehrimize gelen malûmata göre Portekiz, firmaları memleketimizden 3000 ton keten tohumu almak istemektedirler. Bu sebeple Türklyeye gelen Portekiz mümessilleri Anadolu-da ve bilhassa Çukurova ve Adanada temaslarda bulunmaktadırlar.
Trieste meselesi
Yugoslav Borba gazetesi müttefikleri tenkid ediyor
Belgrad 1B (A.A.l — (Afp): Borba gazetesi. Trieste lıakkın-dakl Sovyet notasına Fransız-İnglllz ve Amerikalıların verdikleri cevabın ilk tefsirini yaparak .normal İtalyan - Yugoslav münasebetlerine engel olan ve dünyanın bu bölgesinde barışın takviyesine sarf etmeyen» üç batılı devletin takındıkları tavrı tenkid etmektedir. Yugoslav komünist partisi gazetesi bu vesile İle Yugoslûvya-nuı 20 Mart 1948 tarihli iîçlü beyanatı tanımazlığını ve Belgrad uı hiç bir zaman bu beyanatı İtalya ile yapılacak görüşmelere esas olarak kabul edeni iyeceğini belirtmektedir.
Gazete yazısına şöyle nihayet vermektedir:
Biz İtalya ile bir anlaşma taraftarıyız. Fakat bunun eşit şartlar altında ve alâkadar taraflardan biri lehine dışarıdan zorla kabul ettirilecek bir hal çaresi olmaksızın yapılmasını istiyoruz.__________
Çelik ve kömür anlaşması
Schurnann, plânı hakkında izahat verdi
Paris 19 (A.A.) — Cumhuriyetçi halk hareketi milli konseyinin yaptığı son toplantıda plânı hakkında izahat veren Dışişleri Bakanı Robert Schu-man demiştir ki:.
Halihazırdaki tereddütler hareketimize mani olmamalıdır. İngilizlerle anlaşırı olmadığı zaman buna teessüf ederiz. Fakat aynı zamanda onları daha sonra içimize almak ümidi ve azmini besliyoruz.
Bakan bundan sonra takip edilecek siyasetin bir iş plânı siyaseti olması lâzım geldiğim belirterek sözlerine şöyle devam etmiştir:
Alman,yaya gelince, bütün murakabe tedbirleri ve meselâ çelikte olduğu gibi, bütün tahditler idame ettirilecektir. Yüksek makam bunları bozmak se-lâhlyetlnl haLz olmıyacaktır. Projeler ancak ticari saha dahiline giren istihsalin birleştirilmesini hedef tutmaktadır.
Tekrar ediyorum: Her hangi bir memlekette herhangi bir İşçinin hayat seviyesinin düşmesi bahis mevzuu değildir. Biz istihsali arttırarak milletleri daha iyi birleştirmek gayesine ulaşmak istiyoruz.
Savaronayı gezerken: 7
Atatürk’e hep perhiz yemekleri verilmiş...
Sofracısı Cemal diyor ki:
«Çorbacı sevmezdi. Yoğurdu iştahla yerdi. Sütü de ayni derecede severdi. Gemide kaldığı 56 gün içinde perhiz yemekleri haricinde yemek istemedi» — Aynada seyredilen acı sahneler — Atatürk'ün bir sözü: «Her gelişin bir de gidişi vardır»
Kursu bitiren garsonlara diplomaları verildi
Belediye, şehrimizdeki lokan-at ve gazino gibi müessesçi ere garson yetiştirmeğe gayret etmektedir. Bilhassa son kararlarla ecnebi tabiiyetinde olan garsonların İşlerine son verilmesi garson yetiştirme İşine .daha fazla ehemmiyet verilmesini icap ettirmektedir.
Belediyenin bir kaç senedir | belediye gazinosunda tertip et-I inekte olduğu garson kursunun [dördüncü devresi mezuniyet: imtihanları sona ermiştir. Ha-[ zırlanan diplomalar, dün saat 15 de gazinoda yapılan merasimle sahiplerine verilmiştir. Bu devre kursu 130 garson bitirmiştir.
Selim Sırrı Tarcan’ın konferansı
Yarınki çarşamba günü akşam saat 1820 de Selim Sim Tarcan İstanbul radyosunda1 «Londra.kalesi ve I iirk toplan, mevzulu bir konuşma yapacaktır. '
Batı Avrupada hüküm süren şiddetli bir sıcak dalgası, gelen haberlere göre, devam ediyor. Franssmın plajları halk İle dolup taşmaktadır. Yukanki klişede plajlarda çırılçıplak dolaşan küçük çocuklar görülüyor.
Bir gazeteci arkadaşımın, Sa-varona’nın limanımıza İlk gelişi dolayısiyle bundan 12 yıl evvel yazdığı bir röportajda o-kumuştum. Yalı yaptıran Amerikalı milyoner madam, günün birinde suikasde uğrayacağından korkarmış!.. En ziyade de hamamda yıkandığı sırada bastırılıp öldürüleceği aklına gelirmiş!, Bu vehminden ötürü madam, Savaronada her tararı cam bir hamam yaptırmış ve öyle camlar taktırmış kl içeride yıkanırken kendisi dışarıyı görüyor. fakat dışardan bakanlar içeriyi göremlyorlarmış!.. Madam, büyük bir cam kavanozu andıran hamamına girdi mİ rahat rahat yıkanırmış!
Bu defa Savaronayı gezerken cam hamamı da görmek İstedim. Geminin cüvarisi Faruk Ekin kıs kıs gülerek!
«— Ne münasebete dedi ve ilâve etti: »Herhalde gazetenin o yazısını okuyanların aklında kalmış olacak ki bu hamamı sizden önce de soranlar ve görmek lstlyenler oldu. Doğrusu palavranın bu derecesine pes!..»
Savaronayı gezdirirken sîzleri. bu her tarafı cam hamama da sokacağımı aklınızdan geçirmişsinizdir diye işaret ediyorum: Maalesef yatta bu çeşit bir hamam yoktur. Kamaralarla ekserisinde son derece lüks banyolar var ama, bunların hiç biri öyle İçeriden dışarısı görü-neD, dışardan İçerisi görünmeyen camlarla da örtülü değildir. Blldlilmlz şekilde tahta kapılı. duşlu, kîivetll banyolar... Farkı, malzemesinin üstün ve lüks olulundadır.
Atatürk’ün yattığı kamaradan ayrılırken
Savaronada en çok kaldığım ve tetkike değer bulduğum kamara, Atatürkün kamarası idi. Yatı yaptıran Amerikalı bayan, Pairisin altını üstüne getirmiş ve hep Ssan atlka kabilinden mobilyalar toplıyarak gemiye taşıtmış... Yalnız kendi kamarasına değil - ki bu kamara Cumhurbaşkanına tahsis edilmiştir ve Atatürk de o kamarada yatmıştır - her kamaraya ve salonlara aynı itinayı göstermiş... 14 üncü ve 16 ncı Lul zamanına alt mobilyaları bulmak İçin hayli para ve emek sarfettlği anlaşılıyor. Yemek salonunda bir konsol var kİ bu, hafif limon küfü renktedir ve lfi ncı Luinin şahsî konsoludur. Koltuklar. tabureler, biblolar, tablolar ve aynalar da hep bu ayar eşyalar,,. Antika eşyadan gayet İyi anlayan ve bu sahada bir mütehassıs olarak tanınan dekorasyon mağazası sahibi Saliı-haddin Refik Sırmalı'nın yattaki mobilyaları «harikulade, kıymetli ve eşleri bulunmaz» kelimeleriyle tavsif ettiğine kısaca temas edersem eşyaların değerini belirtmiş olurum.
Şimdi sizi, Atatürkün yattığı kamaradan çıkararak yemek salonuna götürmek İstiyorum. Fakat bu kamaradan ayrılmadan bir noktaya daha işaret etmek isterim ki Atatürk hasta o-larak geldiği bu yattan çıkıp da Dolnıabahçe sarayındaki yatağına geçinceye kadar 56 gün hep hastalılka mücadele etmiş.. İşte, aynı kamarada göbekteki yağları ve şişkinliği eritmeğe mahsus elektrikle işllyen bir cihaz... îşte, daha ileride Atatürk için yapılmış bir diyatermi dolabı...
Her gelişin bir dc gidişi vardır
Sofracısı Cemal (Jranda'mn anlattığına göre Atatürk gemide geçirdiği ikine) krizden sonra kendisinden ümidi kesmiştir. Bir gün bunu Cemal O randaya söylerken:
«— Doktorlar, iyi olacağımı
Yazan ? Cemaleddin BiLDiiî
Savarona, Polmaba
söylüyorlar amma, Cemali demiş. Buna ben pek İnanmıyorum, Sen nasıl görüyorsun? İyi olacak mıyım dersin?»
Cemal Granda:
(— Atatürkün bu sözleri beni o derece müteessir etmişti ki, diyor, âdeta dilim tutuldu, cevap veremedim. Gözlerimin yaşardığını gören Atatürk, bana teselli edici sözleriyle mukabele ediyor ve; «Her gelişin bir de gidişi vardır!» diyordu. Atatürkün bu sözü hiç bir zaman aklımdan çıkmıyor.. Bu cümle, aklımda oldukça da hayatı başka türlü görüyorum. Evvelce ö-lümden pek korkardım; o gün-denberi İse kendimi gidiş yolculuğuna daima hazır tutuyorum.»
— Sofracı olduğunuza göre, Atatürke ne gibi yemekler verildiğini bilirsiniz.
«— Tabii.. Fakat bunlar, çeşitlere ayrılacak şeyler değildi. Aşağı yukarı her hastaya verilen (perhiz yemekleri» İdi. Yağsız püreler ve şekersiz kompostolar başta gelirdi. Çorbayı pek sevmezdi. Yoğurdu iştahla yer. sütü de aynı derecede severdi.»
— Arada bir, perhiz yemekler! haricinde yemek istediği olur muydu?
«— Katiyen.,. Verilecek perhiz yemeklerinin listesini önceden kendisine takdim ederdik. Listeyi gözden geçirir, beğendiklerinin kenarına işaret kordu. Biz de ancak o yemekleri verirdik. Perhize son derece dikkatli İdi. Başka yemek İstemezdi» Aynadan görülenler
Cemal Granda. Atatürkün bir halinin katiyen gözleri önünden kaybolmadığını söyllyerek diyor ki:
«— İlk kriz geldiği gece ben, şimdi Çankaya köşkünde santral memuru bulunan polis Rıdvan Ue beraber kapıda kalmıştım, Doktor Neşet Ömer bey A-tatürke Hiill Kanfre enjekt-e e-derken biz de karşımıza gelen aynada bu amellyeyi seyrediyorduk. Atatürk ellerini aça-
hçe sarayı önünde
yordu. Bu sırada Rıdvan İle göz göze geldik. İkimiz de birbirimize dikkatle bakıyorduk. Bu bakışlarımızın bir tek sebebi vardı. O da Atatürkün bu sözündeki gayri kabili tiril güzellik İdi. Bu, İkimizin de, derhal dikkatimizi celbetmlştl. Ellerim, duada olduğu gibi açıyor, kollarını dimdik uzatıyor, bakışlarını tavanda bir noktaya temerküz ettirerek yüksek sesle söylüyordu... İşle Atatürkün bu:
— Allahım! Beni İyi et! deyiş! ve o hah de bir türlü gözlerimin önünden kaybolmaz.. Rıdvan da, ben de aynada seyrettiğimiz bu acı sahne karşısında gözyaşlarımızı zaptede-medlk ve yavaşça geri çekilerek bakışlarımızı aynadan uzaklaştırmak mecburiyetinde kaldık.. Çünkü dayanılır şey değildi o sahne..»
Cemal Granda Atatürk'ün berberinin de hâtıraları olacağına, o hâtırlann yazılması ile de tarihe hizmet edilmiş olacağına işaret etti. Adresini öğrendiğini Atatürkün berberi Meh-medin de hâtıralarını bir gün yine bu sütunlarda bulacağınızı umarım.
Cemal Granda bu hâtıralarını anlattıktan sonra yanımdan ayni irken t
(— Çok rica ederim! diyordu. Atatürkün Çelebisi olduğumu da yazılarınızda bir yere sıkıştırı-verin. çünkü o günleri yaşayanlar beni çelebi bilirler. Atatürk ben! »dunla çağırmaz, hep «Çelebi» dordL»
Bir dahaki yazıda geminin diğer yerlerini, salonlarını gezer, Savaronanın ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü devrine ait hâtıralarını gözden geçiririz.
Cemaleddin BİLDİK
Created by free version of 2 PDF
109 ton kahve geldi
Son günlerde limanımıza yeniden 10!) ton kahve gelmiştir. Bu sebeple şehrimizde kahve piyasası bir miktar daha düşmüştür. Gelen haberlere göre Beyrut transit depolarında bek-liyen kahvelerin flati 640 ku-
rak:
— Allahım! Beni İyi et ., dl- ruş» kadar düşmüştür.
Paris itfaiyesine mensup motörieriıı Sı-iııe nehri kıyılarında gosteriteri
Hollywood’da yeni bir rakip çıktı: Meksika f ilimleri
Teknik, senaryo mükemmel, kadın artistler dünyanın en güzel kadınları
Meksika filimlerinin 3 yıldızı; Alma Rose Aguirre, Elsa Aguirre, Çonchita Carracedo
Son zamanlarda filimcUi.ıte çok ileri giden memleketlerden biri de Meksikadır. On sene evveline kadar Meksika’da illim sanatı hemen yok gibi idi. Çevrilen filimler pek iptidai şeylerdi. İkinci Dünya harbi esnasında ciddî bir çalışma başladı. Mamafih çevrilen filimler yine pek mükemmel değildi. Ar.tLstler kusursuzdu, fotoğraf bakımından da tenkld edilecek bir şey yoktu. Fakat mevzu pek iptidaî idi. Ümunıi alâkayı çekecek senaryo bulunamıyordu.
Üç seneden beri bu noksan da tamamlandı. Meksikada her bakımdan mükemmel filimler yapılmasına başlandı. Meksika fi'imierl bir cok festivallerde mükâfat kazandı. Filımlerin muvaffakiyetinde başlıca iki âmil vardı: 1 — Teknik mükemmeliyeti. 2 — Kadın artistlerin fevkalâde- güzellikleri, Meksika filimleri teknik mükemmeliyeti bakımından Hol-lyu’ooddakilerden hiç de geri kalmıyor. Kadın artistlere gelince; bunların çoğu, başka İliç bir tarafta raslanmıyacak kadar güzeldir.
Meksika esasen güzel kadınlar memleketidir. Buradaki siyah saçlı, siyah gözlü, pembe beyaz tenli kadınların çoğu güzeldir. Hele bir kısmının yakıcı bir bakışı vardır. Bugünkü yıldızların hemen hepsi bu fevkalâde güzellerdendir. Maria Felhc için dünyanın en güzel kadını deniyor. Clouora Amar. Lilia del Valle, Alma Aguirre Elsa Aguirre, Leonora Amar. Meısiıe Barba cidden çok güzel kadınlardır.
Meksika artistleri arasında çok iyi şarkı söyleyenler ve dansedenler de vardır. Bunların arasında Mapy Cortes, Marga Lop ez, Rita Macedo, Nelly Montial. Maria Antonla-ta. Lilia Prado, Rosita Quinta-na, Martha Rotlı bilhassa meşhurdurlar.
Görülüyor ki kadın artist boldur. Şimdi iyi senaryo yazanlar da çoğalmıştır. Yalnız erkek artist yeter derecede değildir. Bu noksanın, İspanya ve Fransa'dan artist getirtmek suretilp lemamlanması düşünülüyor.
Clouora Amar
Maria Felix
Lilia del Valle
Meksika’da son zamanlarda bir çok yeni stüdyolar yapılmıştır. Stüdyolar şehrin yanında âdeta bir sinema şehri teşkil etmektedir. Bunlardan bir kaçı Hollyvooddakilerden da-ba geniştir.
Meksika filimlerinin. bir hususiyeti de ucuza mal olmasıdır. Bir defa artistlere Holiy-wood’dakl kadar çok para verilmiyor. Bundan başka alınan vergi ve resim de pek azdır. Yapılan filimler dünya piyasasında Amerikan fllimlerlne rekabet etmese bile Meksika ve Güney Amerikada Amerikan mimlerinin yerini tutacağı muhakkaktır. Holywood şimdiden bundan endişe etmeğe başlamıştır.
HoUyvvood'da bir birlik
Birlik kadınların hukukunu korumağa çalışacak
Hollywood‘da bir Kadınlar Birliği kurulmuştur. Birliği kuranlar Loretta Young, Çlaıı-dette Colbert, Barbara Stan-wyck, Madeleine Carrol, Ann Sheridan, Patricla Neal ve Gary Cooper'in kartsıdır. Me-dam Gary Cooper birliğin reisi seçilmiştir.
Açılış resminde Gary Cooper de bulunmuş ve uğurla olması temennislle müesslslerin hepsini birer defa öpmüştür.
Birlik kadınların haklarını korumak, kadınlık dâvasını müdafaa etmek işlerile uğraşacaktır.
En çok sevilenler
Amerikada bir anketin neticesi
Amerikalılar en çok hangi artistleri seviyorlar?... Bir sinema mecmuası bu suali sormuş ve gelen cevapları tasnif etmiştir. Bu cevaplara göre başta James Stewart ile Jane Wyman geliyor. Bundan sonra erkeklerden Cary O rant. Wil-llam Bendbc, Kırk Douglas, Bob Hope gelmektedir.
Kadınlardan en çok sevilen Jeane Wyman, June Allyson ve Ingrid Bergman’dır. Son hâdiselerle rağmen Lngrid'in çok rey alması hayret uyandırmıştır.
Fransızlar ve sinema
Frarvada neşredilen bir istatistiğe göre her hafta 7 milyon ioo.ooO Fransız sinemaya gitmektedir. Bu suretle Fransızların altıda biri haftada bir defa sinemaya gidiyor demektir.
Ar Tino Rossi boh zamanlarda çok mektup almaktadır. Bunlara cevap vermek İçin her mektuba bir pul konmasını ilân etmiştir.
Aşk sahneleri bol bir filim
mistir. Filmin aşk sahneleri herkesin dikkatini çekmiştir. Bîr sinema münekkidi .Bob Hope hayatı çok mazbut bir insandır. Bu sebeple onun hakkında kimse bîr şey söyliyemez. Bob un. yerinde başka bir artist olsaydı bir çok dedikodular yapılabilirdi. diyor. Yukarıda bu filimden bir sahne görünüyor.

Filim
rekabeti
Amerika ile İngiltere arasında yeni bir mücadele başlıyacak mı?
Son iki sene zarîında İngiltere, Fransa ve İtalya da Amerikan sermayeslle elliden fazla filim, çevrilmiştir. Bazı Amerikan mümessilleri buna kızarak diyor ki:
— Amerikada bir filim bıih-ram geçirildiği muhakkaktır.' Buhranın sebeplerinden biri de yabancı memleketlerde . kendi elimizle hazırladığımız f İlimlerdir. Bu filimlere kapılarımızı kapamalıyız.
Diğer taraftan İngilizler böyle bir İhtimale karşı tedbir alıyorlar. Amerika kapılarını kaparsa İngiltere de kapayacaktır. îngilizler bu takdirde Iskoçyada kovboy ve Kızd derililer filmi çevireceklerdir. îs-knçya bu gibi filimlere çok müsaitmiş.
İngliterede Kovboy ve Kızıl derililer mimlerinden hoşla-nanlar vardır. Bu suretle onların da zevkleri tatmin edilmiş olacaktır.
Amerika'nın İlim ve güzel sanatlar sahasında tanınmış şahsiyetlerinden biri olan A. W. Iazcl geçende Hollyıvobd’a gitmiş ve sinema mahfillerinde tetkiklerde bulunmuştur. Bu tetkiklerin sonunda şu neticeye varmıştır: Filim yıldızlarını') hepsi, evet istisnasız hepsi çirkindirler!...
Filim yıldızlarından çoğunun güzel olmadığı ötedenberi malûmdur. Bunları beyaz perdede güzel gösteren yapılan makyaj. ışık tertibatının mükemmeliyeti gibi şeylerdir. Güzellikleri. seksapelleri ile meşhur bir çok yıldızlar uzun müddet kimsenin dikkatini çekmemişlerdir. Bunların eski resimlerinin güzellikle hiç alâkası yoktur. Fakat bunlar bir kere güzellik mütehassıslarının elinden geçince yapılan tuvalet ve
Afrika Zencilerine terbiyevi filimler*
Afrikada, yerlilerin fikren yükselmelerine hizmet edec^üs filimler çevrilecektir. Fransız ustuva hattı müstemlekesinde çevrilecek olan ilk filimler sıhhati korumağa dairdir. Bundan sonra ziraate alt filimler çevrilecektir. Bu filimler yerliler arasından seçilenler tarafından çevrilecektir. Sahneler bir parça daha yavaş olacaktır. Hazırlanan, filimler Afrika nıo her tarafında gösterilecektir.
Joau Crawford
Filim yıldızlarının istinası: hepsi çok çirkinmiş!
Bir Amerikalı mütehassıs bunu
ispat eden bir kitap
makyaj İle büsbütün başka bir İnsan oluyorlar, fevkalâde güzel görünüyorlar. Bu tuvalet «e makyaj bozulunca o dünya güzeli. yeniden alelade bir kadın olvyor.
Bunu herkes bilmekle beraber filim yıldızları arasında fevkalâde güzelleri bulunduğu, o derece güzel olmıyanların da çirkinlikle Mç bir alâkası bulunmadığı söyleniyordu. Halbuki îzzel bütün artistlere toptan «çirkin» diyor!
Izzel güzellik için bir takun ölçüler ileri sürmektedir. Bugünkü yıldızlardan hiç birisinin çehresi bu ölçülere uyınu-yormuş. Çirkinlik bundan Heri geliyormuş.
neşretti
Fazla olarak bazı artistlerin çehrelerinde büyük kusurlar varmış. Joan Crawlord, Mlrn* Loy, Llly Pons bunların başında geliyorlar. Joan Crawford‘ua bilindiği gibi ağzı büyük, dudakları çok kalındır. Ve bu nalı İka ten bir kusurdur. Fakat bu kusuru meziyet sayanlar ve artiste benzetmek İçin ağzını büyütenler, dudakları kalıtı-laştıranlar pek çoktur.
İzzel bir eser neşreimşiur. Bunda her artistin çehresinin muhtelif uzuvlarındaki nispetsizlik ve kusurlar rakamlarla izah ediliyor. Eser Hollyvood-da fırtına koparmıştır. Amerikalıların çoğu, sevdikleri artış: i er in kusurlarını öğrenmek üzere eseri alıp okuyorlar, fakat kusurlarını öğrendikten sonra da sevgilerinden vazgeç-mlyeccklerlnl söylüyorlar.
Lıiy Ponı
20 Haziran 1950
AKSAM
Sahile 1
|^njıiKAvı^ JAşk ve paradi
[Genç doktorlardan Emil. | El alemin bizim için söyllyeceğı plij şehırtertodriri buyuk otel- saüere, aUedrcr#) bakışlara silerden bu inin k-rasrfida. sıı tdjı- dırmıyacağtz (Hasret ve muhabbet dolu bir sesle) htediği-mi3 gibi sevişmekle serbest olacakız. Kimse bize mâni olanıı-
(iaJı1 nıayaso Me tek: başına ou masaya oturarak Gfaal Ninay» uzaktan rirâuyor.
Dviikanlrnm hal re tamları, bu sehhar esmer güzeline tutkun olduğunu gösteriyor Oer.ç kadın, güneşten yanmış döiğun göğsünü »e çıplak kollanr-ı denizden hafif hafif esen serin rüzgara açsnş. viskisini yudum yudum içiyor.
Emil, mütereddit adımlarla pere kadınm yanma gider.) Emil — Bonsuvra Nina !
Nina — Bonsmar Emil! Ol orsanıza ...
Emil (oturaraki —• Bilmem bu akşam f çim de ne rar?
Nina — Üzgün müsünüz yoksa?
Emil — Hayır. Üzgün değil, hryecajıhynndrr,
Nina — Sebebi ne ola acjıba?
Emil (derinden bir ah çektikten sonra) — Sizinle konuşmağa. içimi kemiren derdi dökmeğe karar verdim de ondan!
Nina — Bama nb söSliyecek-sinlz. Her gün konuşuyoruz ya!
Emil — Ne ttaıtek istediğimi anlamadı naz. Bugün size söyle-yecefelerfm gayet mühim ve ciddidir ve istikbalimizle alakalıdır. Bu plW variyetlerde uzun nıukaddemalerle stee başlamağa lüzum yok. Kısaca söyleyim: Size karşı duygularımı anlatmak istiyorum. Acaba müsaade eder misiniz?
Nina 'memnun fıir eda ile) — İstediğinizi söyliyebDirslnlz.-çiînkıi sizi dinlemek hoşuma gidiyor, içime ferahlık veriyor.
Emil’ (heyecanlı) — Sizinle tanışalı bir ay oldu. Garip değil mi? Ben de şu mutat seslerle size hislerimi dökmekten vareste knlamıyacağım: Nina. ilk gördüğüm andan beri sana meftun oldum. Benim için ideal. şiir w hfsle dolu bir kadın olduğunuzu «nladun. Belki hayatınızda hftyal inkisarlarına uğradınız, acı ve ıstıraplar çekimiz.
lfljna — Söyledikleriniz doğrudur. Çok sıkıntılı günler geçirdim. ,
Emil — «şefkat ve heyecanla) — Simdi bütün bunlar, sona erecek. Elverir ki sen iste-■-yesln
Nina — Bu, zanettiğinlz kadar kolay değil!
Emi) (teessürle» — Niçin? Yoksa başkasını mı seviyorsunuz? ,
Nina — Hayır, kimseyi sevmiyorum.
Emil (geniş bir nefes alarak' — Bu sözünle bana dünyayı bahşettin Nina! Sana mftlret sigasiyle hitap ettiğim için beni atfet. Fakat bu dakikada nefsime ve hislerime hâkim değilim.
Nina — Bu tarzda konuşman, seni yanımda heyecanlı, hasret ve arzu ile dolu görmem beni sevindiriyor,
Emil — Bizi görenler olmasa idi. şimdi sent konarımın arasına alacak ve buselere garke-decektlm.
Nina — İhtiyatlı ol Emil! Bize bakıyorlar.
Emil — Biliyor ve ihtiyatlı davranıyorum sevgilim. Fakat bunun ne ehemmiyeti var sanki? Az bir müddet sonra ktm-«eye ehemmiyet vermiyeceğiz.
yacak. şür ve ülvryeüe dolu bir aşk hayatı yaşayacağa.
Nina — Ne güzel ve ne cana yakın konuşuyorsun Emil !
Emil — Az bir müddet sonra zevcem olacaksın. Tabiî tüb bir hayat sür em iyece giz. Pakat bunun ne ehemmiyeti var? Büyük aşkımız, lüks hayattan mahrumiyetimizi telâfi edecek!
Nina (sinirli bir sesle) — Yani... Paran yok mu ?
EmJl (biraz miitehayyır) — Tabiî... Servetim yok. Mektepten yeni çkmış bir doktor, ancak mütevazı btr hayat İçin lü-zunıln parayı kazanabilir. Fakat istikbal bizimdir. Sana karşı beslediğim sonsuz aşk. bana kuvvet verecek ve liri misti fazT3 çalışacağım.
Nina — Ne İyi kalblisln.
Emil — Sana perestlş ediyorum Nina!
Ninn — İnanırım (yavaş sesle) fakat ne yazık?
Emil — Ne dedin?
Nina — Yazık dedim.
Emil — Niçin yazık olsun? Sen de . beni sevemez misin sanki?
Nina — Nasıl? Ben de bunu çok isterdim amma... (Miitees-sirane bir sesle) Bunun imkânı yok.
Emli (Alnından akan soğuk terleri silerek) — Niçin İmkânı olmasın. sebebi nedir acaba? ■ Nina ("Mayosunun kemeriyle oynayarak) — Ben bâmfadz, bir kızm. Zengin, fakat yaşlı bir erkek beni himayesi altına aldı da...
Emil (Heyecanlı) — O erkek seninle evlenmek mİ istiyor?
Nina — Hayır. O, evlidir. Yalnız bana karşı sempati besliyor. Tabii vaziyeti anhyorsun. Şimdi benim İçin avuç dolusu paralar sarfediyor. Şehrin merkezinde. büyük apariamardar-Idan birini benim namıma da yazdıracak. Tdbii bu serveti feda edemem, »Sesini alçaltarak) Ist-CTsen arasıra gizlice buluşuruz, olmaz mı?
Emil (Yerinden, fırUyarak) — Affedersiniz... Bana bir dakika müsaade...
fDelikanlı alnından akan soğuk terlen silerek otelin barına girer ve tezgâhtara bir duble viski ısmarlıyarak meyus ve perişan Wr masanın kenarına çökeri.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Açlık rekorunu kıran adam
Paris 10 (AA.) — (Ap): D.P. A, ajansının Frankfurt’tan bildirdiğine göre 53 gündenbcrl açlık rekoru kırmak için cam bir tabutun içinde yatan Schumıiz, bu sahada şimdiye kadar kendisinin kırmış olduğu rekoru da ûç gün geçerek hapsedilmiş bulunduğu tabuttan çıkmıştır.
Lüledeki rakibi fakir Ber-moh. şayet Bchumitz'l yenmek isterse daha sekiz gün aç kalmak mecburiyetindedir.
45 kilo gelen Schumitz, açlık rekorunu kırmak İçin 14 kilo kaybetmiştir. Bu yüzden Schu-mltz bir müddet hastanede kalacaktır.
Arap Birliği ve Filistin
Irak muhalefet partisi reisinin sorduğu sualler
Bağdat 19 (AA) — (Alp): Muhalif istiklal partisi başkanı ve Bağdat milletvekili Mehdi Kubbah bugün parlâmentoya şu sualleri sormuştur:
1 — Anıp birliğinin İskende-riyedekl sem toplantısına iştirak eden Arap devletleri temsilcileri arasında müzakere edilen meselelerle elde edilen miisbet ve menfi neticeler hakkında İzahat verilmesi,
2 __ Arap devletleri, Filistin
meselesi için müşterek bir siyaset gütmeğe karar verililer m), yoksa bu meseleye hallolmuş nazariyle mi bakılıyor?
3 — Ürdün meselesi için yapılan. müzakerelerin neticeler) ve Irak "in bu meselede takınmış olduğu tavır,
4 — Üçlü beyanname hakkında Arap devletlerinin almış oldukları variyet.
Muhalefet partisinin gazetesi olan istiklâl Irak hükümetinin Ürdün meselesinde takınmış olduğu vaziyeti tahlil ederek, frakın bu hususta gütmek istediği siyaseti şiddetle ter ki d etmekte ve bu riyasetin Iralan menfaatlerine zararlı olduğunu ileri sürmektedir.
Arap birliğindeki Irak murahhas heyetine başkanlık eden Irak Başbakanı Tcvfik el Siî-vcydl bu gece uçakla Bağda ta dönecektir.
Battığın serbestîsi
Battığın kapalı deniz olduğu baklandaki Rus görüşü kabul edilmiyor
Stokholm 19 (AJM — (Üni-ted Press): Hükümete yakın kaynaklardan bildirildiğine cö-re Ballığın kapalı bir deniz olduğu ve ancak bu deniz sahilin ele bulunan memleketler biralından kontrol edileceği hakkında Sovyet İddiasını İsveç hükümetinin tanımıya-cağı zannedilmektedir.
Paris 19 lA.A.) — (United Press): Fransız Dışişleri Bakanlığına yakın kaynaklardan bildirildiğine göre. Bal tığın serbestisine dair ortaya atılan Sovyet nazariyclerl yeni bir devletler hukuku kaidesi olmaktan ziyade Rusların soğuk harb tehditlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Gene bu kaynaklardan, Sovyet ilimler akademisi hukuk enstitüsünde Ballığın kapalı Mr deniz olarak kabulü hususunda cereyan eden münakaşalın «ciddî bir hareket olarak kabul edllemlyeceği gibi fiili imkânlara da hiç bir şekilde uymadığı» ifade edilmektedir.
Istanbulspor'un kongresi
İstanbul spor KJûbiinden: Senelik normal Kongremiz 24 haziran 950 cumartesi günü saat İS te Klüp lokalinde çaktır.
AKŞAM'dan AKŞAMA
Yirmi beş sene evvel gördüğüm Londra* dan levhalar
(Baş tarafı 3 üncü sabifede) ▼asıydı. Burada âdeta bunalmıştan. Gemimiz İngilterc-den çıkıp Felemenge uğradığı vakit, renklere, ışıklara tekrar kavuşmuştuk.
§ İkinci bariz hâtıra: İngiltere tıin en büyük gazetelerinden birinin muhabiri gelerek sergimiz hakkında bir defter dolusu not aldı. Meslektaşıma mihmandarlığı ben yaptım. Sergimizdeki Denizli tavuğunun senede kaç yumurta yumurtladığını bile sordu. Bittabi uydurarak cevap verdim. Onu bile sadakatle not etti. Kehli-barcı ihtiyar Ali baba ile de bir mülakat yaptıktan sonra gitti. Ertesi gün gazetesinde uzun bir makale çıkacağını sanmıştım. Halbuki yanm sütun üzerine «Karadenizlin resmi çıktı.Yanında da şu mealde bir haber: «Ati Baba. Türkiyeden gemisine binerek mallarını limanımızda satmağa gelmiştir.»
§ Unutulmaz üçüncü intibalın. Hide Park manzarasıdır. Yollarında, asrımızın otomobillerine rağmen, fân-doları içinde asilzade ihtiyar kadınlar dolaşıyorlardı. Parkın meydanlarında ise, kürsüler kurulmuş, hatipler halka hitab ediyorlardı. Bir kürsüde bir v£iz, tek dinleyiciye nasihat) verirken, ö-büriinde, müstemlekede hapse mahkûm fjrari bir rengi bozuk. İngilizı sömürgeciliği aleyhinde bulunuyordu. En fazla dinleyici bir coşkun tarikatçının etrafında idi. Fakat daha fazlasını, kızıl bayraklariyle gelen ve Enternasyonal marşım söyli-yen komünistler toplıyaİtildi. Ancak, sonradan anlaşıldığına göre, bu manzara aldatıcı imiş; çünkü, propaganda kalabalığına rağmen Ingilizler, yirmi beş seneden beri komünistlermiş değildir. Hide Park’taki bu büyük tesiri hiç unutamam. Kendisine konuşma ve dinleme hürriyeti verilince, halk, yine kendi yapacağını yapmaktan ayrılmıyor. Biraz rengi bozuğu, biraz tarikatçıyı. biraz komünisti, biraz asilzade lady’nln arabasını seyrettikten sonra, ulıı ağaçlar arasından sakin şakin evine dönüyor. Bitdiğini okuyor.
İngilterenin asıl unutamadığım. unutamıyacağım hâtırası budur.
(Vâ - Nû)
Dünya sosyoloji ve psikoloji kongreleri
Ankara 19 (A.A.) — Ünesco-nıın himayesi altında 4-9 Eylül tarihleri arasında ZUrlh’te toplanacak olan »Dünya sosyoloji kongresiıne milleıpr-arası sosyoloji kurumu. Türkiye’den prof. Selinin Evrim, Z. Fahri Fındıkoğlu ve Dr. Ziya Soman davet etmiştir.
Stokholm’de 16-21 Temmuzdu toplanacağı bildirilen 13 üncü psikoloji kongresine de hükû-teşekküiler
toplana- metlmlz ve İlgili
i davet edilmişlerdir.
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valeotin WilJiams Tercüme eden: Vâ-Nû
- Tefrika No. 23 -
— Devam ediniz, zevcenize dair izahat veriniz. Bayan Kimmiş? Ouayre'a naml tesadüf etmiş? Quayre kim?
Bu sualleri birbirinin arkasın dan sormuştu.
— Zevcemin babası. İrlanda aslından Amerikalı bir gazeteci imşl. Karun henüz çocukken, Ntw-York*la 'bir yolculuk sırasında kazara ölmüş, Cenup Amerikalı. Arjantinli bir kadınla evlenmiş fmfş. Hiç bir servet bırakmamış. Karım, çok müzayakan geçen gençliğin -den pek bahsetmezdi. Eski hâtıralardan hoşlantnaz-dı. zannederim. Annesinin vefatında kendisi en yedi yaşındaymış. O andan itibaren ressamlık yaparmış. Bu sayede de Ouzel Sanallar okuluna devam edebilmek imkânını bul-
muş. Aynı zamanda kız kardeşini okutturmuş. Harb patladığı zaman, bazı vazifeler almış. Dolores, Brüksel'de ürsulines manastırında okuyormuş, Car-men, New-York‘taki evlerini bırakıp tngiltereye gelmiş. Ve yaralılara bakmak için kadınlar teşkilâtına girmiş. İşte ben de karıma bu sebepten hastanede rastladım. Harbde yaralanmıştım. O. beni tedavi etti.
— 8u hâdise ne zaman cereyan etti.
— Harbin bittiği sene... İlkbaharda...
— Quayre Ameılkada ne yapıyormuş ?
—. Zannederim, annesi Amerikalı.
— Peki, kendisi İngiliz mİ?
— Evet... Fakat, babası öldükten sonra, ressam, annesi ile
birlikte New-York'a gitmiş. Oranın Güzel Sanatlar okulunda, karımın laklbettiftl dersleri ta-kidedlyormu?.
— Mektebin ismini hatırlayabiliyor musun?
— Evet. Duhamel mektebi-.. Karım, bundan dalma bahsederdi.
Detektif, kurşun kalemiyle kâğıda süratle bir şeyler karaladı. Sonra, defterin bir yaprağını tereddütle çevirdi. Yavaş sesle dedi kİ:
— Acaba, zevcenizle ressam Ouayre’ın hususiyetleri ne dereceye kadarmış? Hiç değilse, şirin malûmatınız dahilinde o-ian kısmını öğrenmek İstiyorum.
Banker, sağ yumruğu sol avucuna şiddetle indirdi:
— Münasebetleri iki talebenin arasmdaki münasebetten ibaretmiş. Asla farin cleğU, Qııayre, benim karımın bir ahbabı, bundan ibarer Pazar akşamları ba-zan. ahbaplarını davet edermiş. Genç ressam dn onların arasında bulunurmuş.
— Zevceniz ressamdan ne şekilde bahsederdi ?
Sağlık öğütleri
iB.ntaralı 4 uncu nhiftdl) ra Pastörize ederek, yanı mikroplarını telef ettikten sonra şişelere doldurup sandıklara muntazaman istif edildiklerini gördüğüm zaman çok takdir etmiştim.
Hiç el değdlrmlyerek saf sütleri elektrik makineleriyle her giın milyonlarca şişelere doldurarak yalnız 14 milyon nüfusu olan Nevyorka değil, bir çok şehirlere günlük süt dağıtan büyük şirketin bir memuruna sordum:
— Her gün kaç şişe hazırlanıyor?
— 25 milyondan fazla!
Dediği zaman reklâmı çok sevcp Amerikalıların bu kadar çok işi de gördüklerine İnanır gibi oldum. Evet bütün gece muazzam işler görülerek Nev-kun her cihetine, her evine, her dükkânına dağıtılan süt şişelerini sabaleyin hazır bulursunuz,
İki çeşit şişe var:
1 — Saf ve halis süt (boza kıvamında).
2 — Krema denilen saf kaymak.
O günün tarihi şişelerin üstünde yazılıdır.
Kartlık sütlerden usanıp bıkan ne kadar aileler görüyorum ki Avrupa ve Amerlkadan gelen süt kutularına hücum ediyorlar. Demek isterim ki bozuk. mikroplu sütleri içerek hastalanmak tehlikesine ilâve olarak İktisatça da zedeleniyoruz. Hilekârlığın, karışık mal satanların ağır cezalara çarptırılmaları Belediye meclislerince kararlaştırılmalıdır.
İstanbul valiliğini yapan, Belediye meclisini idare eden bir çok çalışkan, 1? bilen adamlarımız vaktiyle süt meselesini başarmak İçin çok gayret etiller. amma sağlam bir netice, sonuç çıkaramadılar. Şimdiki valimizin bunda muvaffak olmasını temenni ederim.
LOKMAN HEKİM
BULMACA
Soldan sngıc 1 - Rijıuetlcumhur yal», 2 — Kafkas TUrklerl. 3 — Körpe körpe. 4 — Temi «OvUrlötr, 5 — Tersi Avrupı» esûtet Onvanlrın-dan - Tersi bir MyMloır. ti — Bir renk - Deniz nıeıaie Clcüsü. 7 — Hıırdebln - Kırnl. 8 — Temi geiİTİ demektir. 9 — Akalı - BOyUk. 1» — Basına «K» Belime «kİ ıamsn gelinlerinin tırnak boyası olur - Yür yıl.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Müşteri. 2 — üye - öğretmen. 3 — £«ki sivil rütbelerden - Nakit, 4 — Tersi ser-Hüıe>t - Dirayetin baı>. 5 — Tersi mscMUİiyeti sona erdir, fi — Vuku bulan - Btlytik Fraııau lügat», 1 — Temi çirs» seken - Büyük seccade. 8 — Tersi büyükler • Darbet
GECEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sajn l — Ycdikuie, 2 — Alelûmum, 3 — Tefaıull, « — Icalı. Mel. 5 — Lâtin. Te. 6 — Uşak. 7 — Oynamış. 8 — Ka. Canım. 9 — Ustura. 10 — LSI nadanı
Yukarıdan »sağıya- 1 — Vatıiıokul. 2 — Eleca. Yasa. 3 — Delııtcn. Ti. ■I — bâtıl. Acun. 5 — Kua. Numara. 0 — Umum, şınod, — Lüleu«ı, 8 — Zmilek, Mum.
— Kendisinden pek az bahsetmekteydi. Onu aielâde bir arkadaş sayardı.
— Halbuki, hakikat aranırsa en eski dostlarından biriymiş.
— Tanıştıkları zaman nazarı itibara alınırsa, evet.
Jlm, soğuk bir eda 11c konuşuyordu. Sesinde öyle bir hiddet gizliydi ki, Manderton başını kaldırdı.
Haşin bir eda İle:
— Her halde benim çalışmalarımı çelmelemek niyetinde değilsiniz? — dedi.
Banker, kaşlarını çattı:
— Allah Allah! Hiç de öylo bir niyetim yok. Ben, ancak, zavallı karımın şeref ve haysiyetini, sizin menfur telmihlerinize ve isyan ettirici kinayelerinize karşı korumak istiyorum Zira artık şüphe kalmadı: Siz karımın, vaktiyle bu ressama metres olduğunu anlatmak İstiyorsunuz. İnkâra hacet yok ki, siz, buraya, bu kanaati besitye-rek geldiniz. Hâlâ da buna kanisiniz. Fakat, bunun yalan, ifef’Çnç bir yalan olduğunu size 'o.diyebilirJm, Karımın Tıayatı-■na benden başka bir erkek ka-
Mahkeme Koridorları nda
Oda benim canımı az yakmadı ha!
— Öğlenin sıcağında... Tıngır da tıngır... Tıngır da tıngır...
— Hayrola teyze hanım, Düm belek mİ çalmıyor?
— Deli gibi konuşmamana, ayol. Dümbeleği nereden çıkardın? Tekerlek seslerini söylüyorum. Sen biç trene binmedin mİ?
— Haa, şimdi anladım. Tren yolculuğu yaptın demek.
— Senin şu lâflarının İpe sapa gelir tarafı yok. Trene bln-meyip de Bakırköylerlnden İstanbul» kadar yürüyecek miydim? îstanbula her zaman in -m em amma bu sefer öyle İcap etti. Kapalıçarşıda bir İşim vardı da onun İçin İnmeğe mecbur oldum.
— Tekerlek sesleri seni rahatsız etti demek?
— Öğlenin sıcağında tekerlekler tıngırdadıkça üzerime bir ağırlık çöktü. Oruçlu olmasam aldırış etmem amma sıcaktan bunaldıkça hararet basıyor insana. Uzatıyıyalım efendim, şekerlemeye dalmışım.
— Allah rahatlık versin teyze hanım. Rahatça uyuyabildin mİ bari?
— Ne gezer? insana rahatlık veriyorlar mı ki’Çocuk gelip dizime vurunca gözlerimi açıverdim, Bir de ne göreyim; karının elinde bir kese kâğıdı dolusu can eriği. Çıkarıp bir tane çocuğa veriyor, bir tane de kendi ağzına atıyor. Utanmayı, arlanmayı bir yana bırakalım, Allah korkusu denilen şey de kalmamış şırfıntıda. Mübarek Ra-: m azan günü oruçlusu vardır, aş ereni vardır; şimendiferin içinde sabredeyim de çıktıktan sonra bir kenara çekilip erikleri kimseye göstermeden zıkkımlanayım. demiyor. Karşımda çocukla beraber kütür kütür e-riklerl ısırıp mnçır maçır yedikçe benim ağzımdan şırıl şırıl sular akıyor, yalanıp yutkunuyorum. Ha$a. şikâyet etmek gibi olmasın amma yaz Ramazanı sersem ediyor İnsanı Bir defa on beşini devirsek, alışırız, gerisi kolay geçer. OcIgelelLm, ilk günlerde biraz zorluk çekiyorum,
— Kadının erik yemesine heveslendin, desene.
— Heves değil efendi oğkım. Ben çocuk muyum ki eriğe me-rlğe heves edeyim? Velftkln. onları gördükçe susuzluğum aklıma geliyor, ağzımın içerisi fırın gibi yanıp kavruluyor. Haydi dişimi sıkıp ona da tahammül edeyim amma yutkundukça orucum sakatlanıyor. Ya o clga-ra?.. Açlıktan, susuzluktan ziyade elgara harap ediyor beni,
— Tiryakisin demek?
— Geceli gündüzlü İki paket tütün içerim. Hazır kalıp clga-ralarından hâzetmem; tütün İçerim. Clgaramı kendi eiceğl-zimle sarmazsam lezzetini bulamam, Bu da rahmetli efendinin yadigârıdır. İyi bir şey olmadığını ben de biliyorum amma ne yaparsın, alışmış bir defa. O yattıkça Allah sîzlere ömür versin Zümbül bey tütün tiryakisi idi. Cenabı Hak takslratun affeylesin, akşamlan yemek a-rnsındû bir kaç tane de çakıştı-nrdı.
— Tam keyif ehli İmiş merhum.
— Hıınnun Zevkine salasına çok düşkündü. Dünyanın keyfini çıkarmasını iyi bilirdi amma ömrü boyunca eline bol bir pîra geçmedi zavallının. Fakat inkâr edip de günaha gir-nı İyeyim, hiç de sıkıntı çektirmedi bana. Dünyanın ucuz zamanlan İdi. aldığı aylıkla gul gibi geçinirdik. Rakısını da 1-çerdi, keyfini de sürerdi, beni de rahat ettirirdi.
— Seni de sigaraya kendisi mi alıştırdı?
— Öyle oldu.
— Rakıdan sana ikram etme*.miydi?
— Yoûok, hâşaa.. O nasıl lâkırdı İmiş? Kadın kısmı rakı l-çer mi, oğlum? Amma veiâkin her akşam bana bir kaç elgara içirirdi. Ben; «Yapma Zümbül bey. Bana İçirme bunu. Sonra alışıveriraem fena olur» dedikçe o ısrar ederi «Anıaan, hanımcığını, alışırsan afi çıkar? . öbür dünyada huriler, gılınan-lar.ktvke^şarapları varmış aroma kitaplar tütüne dair bir şey yazmıyorlar. Şu ölümlü dünyada iç de -keyfine bak. Sen cl-8an» içerken benim de keyfim artıyor» ..diyerek clgarayı şendi eliyle sarıp benim ağzıma sokar. kibriti de çakardı. Bö^le İn s açın 'hatırından çıkılır mı?
— «Pefcl^trendeki erik meselesinin şortu ne oldu, hanım teyze? .
— ‘Eriten bir şey olmadı. Kan bir kese kâğıdı eriği Karşımda kütür kütür zıkkımlandı, ben de İShnvle çekip yûtkunn-rak oturdum. Ne diyeyim, Allahtan korkmayana lâf kâr eder mİ? Erikler bittikten sonra kan bir'de clğars çıkarıp yakmaz mı? Dumanları çekip benim yüzüme savuruyor. Rüzgâr da getirip burnumun delikle *i-ne tıkıyor. Eriğin yutkunmasına tahammül ettim amma elgara beynime vurmağa başladı. Canım lh çekin esine mİ dayanayım, orucumun mekruh olmasına mı yanayım? Bir durdum, iki durdum, nihayet sabrım tükendi; «Bana bak hanım! Geviş getiren sığırlar gibi karşımda bir kese kâğıdı eriği yedin, sesim çıkmadı Şimdi de kalktın, clgaranın dumanlarını savuru-, yorsun. Oruçlu insanın karşısında böyle şey yapılır mı? Sende Allah korkusu da mı yok? At bakayım şu clgarayı!> dedim. Sen misin ağzını açan? Zannedersin kİ karıya lâkırdı söylememişim de. kalçasına çuvaldız saplamışım, Aman Allahım. bir köpürdü bir köpürdü. Hani. İt ürür, kervan yürür, derler. Ben onun dırıltılarına kulak asmam amma: «Oruç tutuyorsan sokakta ne işin var? Her kes senin nazını mı çekecek? Evinde otur da ne halt edersen et, bunak kan!» demesi çok ağınma gitti. Elimdeki çantayı suratının ortasına çarptıktan sonra ayağa kalkmamla beraber tepesine çullandım Şimendifer tıngır tıngır gidiyor, ben onun saçlarını çatır çatır yoluyorum, karı cıyak cıyak baınyor, O da benim canımı az yakmadı ha. Bir aralık kulağımı eline geçirdi, az kaldı ki koparsın.
Mübaşir çağırdı, öbür kadınla konuşamadık.
Ce. Re.
rışmamıştır. Bunu anlıyor musunuz? Eğer, ressamın metresi diye tasavvur edip de o İz üzerinden yürüyorsanız, yanılıyorsunuz. İncelemelerinize başka bir İstikamet veriniz.
Bu sözler üzerine, yüzünün ifadesi perişan, birdenbire arkasını döndü.
Manderton. bu coşkunluk karşısında pek sakin durmuştu. Hafifçe kaşlarım kaldırarak Boulo’ya baktı; onun fikrini öğ renmek İstedi. Sonra defterini kapattı:
— Baldızınız bayan Dolores’le konuşmak istiyorum. — dedi.
Banker, bir baş İşaretiyle çıngırağı gösterdi.
Manderton. şömineye doğru ilerleyip zile bnstıt.
— Eğer bunda bir mahzur görmezseniz, genç kızı mecliste bir şahit olmaksızın .söyletmek istiyorum. Onu başka bir odada istintak etmeme müsaadeniz var mı? , ■
Jjm, muhatabına döndü.
Şimdiye kadar asla göstermediği bir İsyanla, cevap verdi:
— Hayır, olamaz! Eğer, baldızımı istintak edecekseniz, bu
İşi benim huzurumda yapınız, yahut da hiç yapmayınız. Dolores, henüz çocuk denecek bir yaşladır. En basit muaşeret usulleri. böyle bir istintakın aileden birinin huzurunda yapılmasını icabettlrir.
Hizmetçi, kızarmış gözleriyle tekrar göründü-
— Bayan Dolores’e söyleyin, buraya gelsin, konuşacaklarım var.
Boulot, arkadaş! Manderton’ un kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra dedi kİ:
— Azizim, bu sözleriniz mantıkî değil. Meslektaşımızın, arzunuza İnklyot etmesi İçin hiç bir sebep yok. Baldızınızla baş başa kalmak istemesinin sebebi, istintakın kesiksiz ve şirin tarafınızdan telkine tâbi olmaksızın yapılabilmesidir. Anlaşabildik mJ, efendim?
Banker, cevap verdi:
— Meslektaşınız, baldızıma İstediği sunileri sorabilir. Şu şartla ki. muayyen bir nezaket çerçevesi içinde olsun. Çacuğur. zihnine kötü fikirler saplanmasın.
Kapı açıldı; Dolores eşikte
belirdi.
Yüzü sapsan ve gözlerinia etraf» mor halkalarla çevrili. Sırtına gayet basit, siyah bir elbise glymlşU- Başında da matemli insanlara mahsus bir şapka vardı.
Kapının yanında öylece durdu. Elindeki çantayı göğsüne bastırıyordu. Bu haliyle blı lî-ttrap heykeli gibiydi. Karşısında ciddi ve haşin duran üç erkeğe, ballrengiz nazarlarla bakte.
XI
KADİFE ELDİVEN
jim Cranmore,baldızını gayet iyi tarur±. Onun şu anda fev-. kalûde ihtiyatlı bir eda takındığını derhal anladı.
Şu ana kadar, bu genç kuu cidden çocuk telâkki etmişti. Ve onun yanında muhabbetll cömert bir enişte rolünü samimiyetle oynamışta. Acaba, uğradığı felâketin neticesi miydi? Yoksa, etrafını saran düşmanca havanın tesiri mi? Genç kn. şu anda, tam mânasıyla olgun bir kadının vakarını benimsemiş bulunuyordu.
(Arkası var)
Sr'.ıife 8
AKSAM
20 Haziran 1950
40 LİRA PEŞİN
Ayda 15 Lira Taksitle
Seçme kumaş çeşitlerimizden zevkinize uygun güzel bir elbiseyi ycleksiz 100, yelckli 175 liradan yaptırabilirsiniz.
Galatasaray Elhamra pasajı kat 1, Ne. 10 GARBİS ÖLÇÜ
Beyoğlu: Partnakkapı İmam sokak No. 10 APTÜLLAH EKMEN
ŞOKOLAKSİN
İki Adedi Tabiî Müshildir, çocuklara ¥anm Verilir.
Tesirli, lezzetli, lâtif müshil ve müleyyin çikolatadır. Çocuklar seve seve yerler. 8 tanelik kutusu 3q kuruştur. Toptan satış yeri: Yafet Ecza Deposu - Kadıköy.
İstanbul Sular idaresinden
İdare İhtiyacı için 1300 kgr. yağlı sığır köselesi satın alınacaktır.
Şartnamesi bedeli mukabilinde idare veznesinden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5 nisbetinde yatıracaktan teminat makbuzlarile 26/6/950 pazartesi saat 15 de idare merkezinde yapılacak pazarlıkta bulunmaları. (8148)
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Bşk. 1. Numaralı Komisyon İlânları
1 — Kapalı zarfla 3000 tun buğdaydan bulgur imal ettirilecektir. Tahmin edilen bulg:ır lnıallye ücreti 255.000 lira geçici teminatı 13950 Livadır.
2 — İhalesi 26/Hazirab/950 günü saat 11 de Harbiye M. S B. 1 No. Sat. Al. Kom.da yapılacaktır. İstekliler fabrikalarının durumlarının müsait .olup olmadıklarını pazarlık gününden en az 2 gün evvel İst. Lv. Â. Muayene Heyetinden alacakları muvafık raporu ile ihaleye lştirâk edebilirler. İstekliler teklif mektuplarını ihale saaondan bir saat evvel komisyona vermeleri. Şartnamesi her giin komisyonda görülebilir.
(7208 — 2429)
Açık Asistanlık
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemiz yapı statiği kürsüsüne bir asistan alınacaktır. İsteklilerin yönetmeliğin iicüncü maddesindeki şartları haiz olduklarına dair belgeleriyle dil imtihanının yapılacağı 4 7.1250 salı günü sabahına kadar Dekanlığa yazılı müracaatta bulunmaları ilan olunur. (8066)
Petrol ofisinden
Takriben
3500 adet Yassı Bidon (Cerrycans)
3000 ik Yuvarlak > ( > )
600 » Hurda saç fıçı
1 » Eski ahşap Servis motörii
(makinası)
2000 Kg. Hurda Köşebent ve saç parçası
10 adet Müstamel deri ceket satılacaktır
Mallar her gün iş saatleri dahilinde Çubuklu’daki depomuzda görülebilir vç şartnamesi şubemizden alınabilir.
İsteklilerin 12/7/950 çarşamba günü saat 15 de Galata Kozluca hanındaki şubemizde yapılacak açık arttırmada hazır bulunmaları ilân olunur. (8255)
1
Marvo imâ! eden
aynı İngiliz fabrikasının mamulatı:
VVALPAMUR
İngiliz yağlı badanası
İç ve dış duvarlar İçin
Başlıca boya mağazalarında arayınız. Müracaat: Galata. Billur sokak. Gül han No. 21/22 ' Telefon: 49158
Türkiye Ecnebi
Senelik 21500 Kuruş 5400 kuruş
4 aylık 1500 ► zSOO .
3 aylık . IB00 ,
1 aylık 3OO . -
Adrc» tebdil» içid elU Kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdir-de adrc» değiştirilmez
TflelonJarımiç BftfimÛhaiTlr 3N>SB5
Yazı isleri 2ÖTıi5 - İdare zuısuı
Müdür MHIH
Ramazan 4 — Hu ir
İm tak CÛ. Ö$l« İkindi Ak YIlll E- ÇJS B.İ3 4J3 «.33 1 2,00 2.01 V rıh 5J7 13,15 17.1li 30,44 22 lil
İdarehane: Babıâll civarı
Cemal »t«tl NO 13

VAPURLAR
f ’
İTALO MEDİTERRA-NEAN LİME Ltd.
TRİESTE
Limanımızda bulunan
«ANNA MARİA L.a vapuru doğru TRİESTE İçin mal yüklemektedir.
Fazla tafsilât için:
LEVANT EKSPRES T.L.Ş.
Vapur acenteliğine müracaat;
İstanbul: İzmir
Tel: 44791/2 Tel: 2227
ELLEN İC LINES H LIMITED |
İngiltere - Holanda - Belçika. arasında muntazam posta
22 Hazirana doğru beklenen M O N G O L İ A vapuru eşyayl ticariye alarak 24 Haziranda hareketle LONDRA - ROTERDAM -ANVERS limanlarına gidecektir. Umumî acen talan:
S. TOPER et Co. Galata Veli Alemdar han. Telefon: 41929
8ir GlLlETtE Trnç mokmoundo Mo>! GILLETTE bıçağını kullandığın, eda. dünyanın en mükemmel istifade cimi} olununuz. GIllETT
Troj makıno »e bıçakları, bırt diğeri için yapılmıştır Değeri biraz yüksek olabilir, fakat daha u2un müddei
Gillette
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — İstanbul ceza evi onanmı açık eksiltmeye çıka-I rılm ıştır.
!Ö Keşif bedeli (3999) lira (64> kuruştur.
Eksiltme 7 7/1950 tarihinde cuma günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacakta.
2 — Bu İşe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme. Bayındırlık işleri genel, hususi ve keşif hülâsaşUe bun» müteferri rulecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve (1950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması, ve yukarda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şarhıamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. (8045 i
Nakliyat yaptırılacak
Toprak mahsulleri ofisi İstanbul bölge
Müdürlüğünden
1 — 350 ton Tüvenan taş ko müriinün Zonguldaktan Derinceye nakli işi açık eksiltmeye çıkarılmışta.
2 — Eksiltme 22/6/950 tarihine rastlayan perşembe gütıii saat 15 de İstanbul Bölge Müdürlüğü binasında teşekkül e-decek hususi komisyon önünde yapılacaktır.
3 — İstekli kimselerin 350 lira geçici teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar ofis veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzlar ile komisyona baş vurmaları, lâzımdır,
4 — Bu İşe ait şartname ve sözleşme tasarıları İstanbul Bölge Müdürlüğü Nakliyat Servisinde görülebilir. (80791
fenni şartnameleri, proje, diğer evrak dairesinde gö-
İçin taliplerin (300ı liralık
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Göz Mütehassısı □r. Cemil Görür
Cağaloğiu Nuruosmaniye caddesi Alay Apartımanı Pazardan başka ner gün saat 14 ten 18 e kadar.
Telefon: 7.9058
CAFER FAHRİ DlKMEN’in
kenl arıcılık Av ve salon köpekleri Savaş ve polis köpeği Tavukçulukta muvaf fakıydın sırrı Nasılı tavukçuluk yapmalı?
Tavukçulukta nasıl kazanılır?
Tavukları yumurtlatmak için öc yedirmeli dir?
Tavuk hasla’iklan Kanarya
Kitapçılardan »rayınız
Antimuan alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan:
1 — 1000 kilo Antimuan açık eksiltme ile satın alınacaktır.
2 —Muhammen bedeli 3000 lira olup muvakkat teminatı 300 liradır.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
•1 — Eksiltme 5 Temmuz 1950 çarşamba günü saat 10,30 da Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalına komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. (7885)
Krş
5U
50
5U
Almak, Satmak, Bulmak İçin

İLAN
M.S.B. Kara Kuvve teri Komutanlığından
1 — 1950 - 1951 öğrenim yıllı için aşağıda İsimleri ve bulundukları yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 050 den İtibaren başlanacak tır. Bu müracaatlara An. Liselerle Muzika meslek ve Gd. Erb. Hzl. Orta okulları İçin 15 Eylûl’de. As. Orta okul İçin 1 Eylülde ve Musiki Od. Erb Hzl. Orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verllecekllr.
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastlknameU öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacakların Türk vatandaşı otmaan, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremiyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına lk| yu Öğrenimi bırakanlar alınabilir» Yaşlarını tashih ettirenlerin tashlhden evvelki yaştan esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu imtihanları başarı ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartlan taşıyan istekliler bulundukları yerlerin As. Ş. İtrine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe ile baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerile 3 adet vesika fotoğrafı ekliyeceklerdlr,
Okulların bulundukları yerlerde istekliler doğruca oku» müdürlüklerine müracaat ederler. (6606)
Okullar:

İstanbul'da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okut
Ankara'da: Mu21ka Meslek ve Musiki Gd. Erb Hzl. ort* okulu.
Merzifon'da: I ve H. Gd. Erb. Hzl. Orta okuliarL
Eczacı aranıyor
Ergani Bakırı işletmesinden:
Hastahanenıiz eczahanesi için tecrübeli bir eczacıya ihtiyaç vadrır. Talip olanların kısa ha) tercümesi, diploma, askerlik vesikası, eski hizmetlere ait bonservisleri suretleri, sağlık raporu, iyi huy kâğıdı ile iki adet fotoğrafı gönderek
ERGANİ BAKIRI İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜ
MADEN Adresine müracaat etmeleri rica olunur. (7293)
Siimerhank
A’ım ve Satım Miiessesesi Müdürlüğünden
Gemlik Bunğipek ve Viskoz Mamulleri sanayii müessese-miz için 3 adet komple Sülfürik asidi tankına ve 3 adet sal mastrah musluğa ihtiyaç vardır.
Bu işe ait resimler makin a ve yedekleri servisinde görülebilir. Teklif verecek firmaların en geç 30/6/950 tarihine kadar müracaatları rica olunur. (8118)
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Belediye hastahanesl yıllık İhtiyacı için alınacak (96) kalem ilâç ve malzeme kapalı zarf usulü ile eksiltme ve ihaleye
konulmuştur.
2 — Muhammen bedeli (39583ı lira (50) kuruştur.
3 — Teminatı (2968) lira (76) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacakta.
5 — Şartname ve üstesi her gün Belediye Tutanak ve Muamelât kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 30/6/1950 çarşamba günü saat 16 da Belediyede toplanacak komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek isteyenlerin 2490 saydı kanunun 32 cl maddesi sarahati veçhile hazırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat 15 e kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır.
(7781)
İzmir Belediye Başkanlığından:
1 — Karşıyaka beton yollarının tamirlerlle 1723.1724 sokak döşemelerinin kesme taşlarla esaslı tamiri işi fen İşleri müdürlüğündeki keşif Ye şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 21520,03 lira ve geçici teminatı 1614 Uradır. Bu işe girmek istlyenler ihale tarihinden üç gün. evvel Fen İşleri Müdürlüğünden belge almaları lâzundtr. İşin, ihalesi ae^ö/SSO pazartesi günü saat 15 dedir. İsteklilerin teminatlarını belediye veznesine yatırarak beili edilen gun ve saatte encümene başvurmaları.
2 — Erler mahallesinde 895 sayılı sokakta 363 ada 1 saydı parselden müfrez 1225.75 metre karelik arsa üzerinde bir sene içinde bina inşa ve ikmal edilmek kaydile kapalı zarfh arttırmaya konulmuştur. Muhammen bedeli metre ellişer liradan 81287.50 ve geçici teminatı 43İ5 liradır. İşin ihalesi 26/6/950 pazartesi günü saat 15 dedLr. İsteklilerin 2400 sayılı kanunun tarifatı dairesinde lıazırlıyaca-kları teklif mektuplarını ihale günü en geç saat 14 e kadar encümen başknalığı-na vermeleri İlân olunur. (7854)

Comments (0)