sz. 1/^ k POKERıPLAY
—'x\k. \>l / f- v
slytam* için '^^***5
Ssne 32 — No. 11353 — Hail: ber ferde 10 kuruştur. CUMARTESİ 20 Mayıs 1950 Eahlbl: Necmeddln 3ada* — Yan islerin! fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
D. Partinin mühim kararları
Anayasaya zeyil bir madde
Devlet riyaseti. Hükümeti pek muvafık olur. Böyle riyaseti gibi mühim mevki- müeyyideli bir madde Ana-lere gelecek zatların şahsi- yasada mevcud olmadıkça C umhurriyasetine gelecek
zatın partilerle meşgul ve onların leh veya aleyhinde fikir beyan etmesine mâni olmak asla mümkün değildir. Seçilecek zat partinin en faal ve fedakâr bir uzvu olmasa ve kendisi arzu etmese bile etrafının, onun mevki ve makamının tesir ve kuvvetinden istifadeye kalkışması pek memul edil-miyecek bir hal değildir. Hele seçilecek zat, doğrudan doğruya partinin en faal ve en yüksek mevkiinden alınarak getirilmiş olursa o vakit kendisinden sadece bir istifaname arkasına gizlenmiş bir bitaraflık beklemek, evlâdını seven bir babanın çocuğunun her türlü hareketine karşı lâkayıt kalacağına inanmak kadar safdillik olur. Binaenaleyh yeni iktidar partisi işe başlarken. Anayasanın çeyrek asırdan ziyade bir zamandan beri aksak bir surette devam eden bu noktasını hakikî demokrasiye uyacak bir şekilde sağlam bir esasa bağlamasını bekliyemez miyiz?
A. ADNAN - ADIVAR
yelleri elbette dikkate alınacak bir cihettir. Fakat bizce bundan başka pek mühim olan bir nokta da şu formülde toplanır: «Devlet reisi mutlaka bitaraf ve partilerin üstünde, Hükümet reisi mutlaka partinin en mühim mevkiinde bulunan, yani partinin tâ içinde bir zat olmak lâzımdır». Bu formül kabul edilirse bunun tama-miyle tatbLkı için şimdiye kadar Anayasada veyahut diğer kanunlarda bulunmı-yan bir maddeye ihtiyaç var. Çünkü, nice zamandan beri alenî ve hususî teşebbüslerde bu noktayı ne vakit bahis mevzuu etmişsek Devlet reisini parti riyasetinde bulunmaktan, parti İşleriyle uğraşmaktan meneden bir kanun olmadığı ve binaenaleyh Cumhurreisinin her türlü kolaylıklardan istifade İle partisi lehinde, muhalif partiler aleyhinde sözle, yazı ile, hattâ hareket ve jestleri ve imalariyle propaganda yapmağa hakkı olduğu cevabiyle karşılaştık. Halbuki gayrimesul bir mevkide bulunan ve aynı zamanda her türlü kolaylıklardan ve rüçhanlardan istifade edebilen bir zatın parti zihniyeti ve parti taraftarlığı ile devlet işlerine karışmasının demokrasi yolunda ne müthiş engeller çıkardığını çok senelerden beri gördük. 1946 seçimlerinde ve o seçimlerden sonra bir müddet esen tek parti havası içinde yine gayrimesul makamın nüfuzu his-solundu. Bu nüfuza mâni olacak bir kanun kuvveti olmadığı için milletin ve hükümetin işleri üzerinde o gayrimesul mevkii işgal eden zatın arzu ve fikirlerinin muhakkak bir tesiri görülürdü.
Herhalde tefrik-i kuva, ■cevhid-i kuva gibi hukuk-ı esasiye nazariyatına gitmeye asla lüzum olmadan herkesin anlıyacağı vaziyet şudur ki, tek parti devrinden kalan bu tarz Cumhurriyaseti. yani her an hükümetin işine reyi, tavsiyesi. ısrarı ile müdahale eden ve her gün, her . gece etrafına topladığı hükümet heyetinin, partinin ileri gelenleri üzerinde tesir yapan gayrimesul bir ma-J'-m hakiki demokrasiye uygun değildir. (Amerika Esas kanunu bu bapta bir istisna teşkil eder gibi görü-nürsede orada reis intihabı usulü ve diğer kanunlar ve teamüller büsbütün istisnai bir vaziyet ihdas etmiştir).
İşte bundan dolayıdır ki, r umhurriyasetine kim seçiksek ise, seçilsin Meclisin •fterhal Anayasaya bir madde zeylederek Cumhurreisinin, gayrimesul mevkiinin icabı olarak, parti işleriyle meşgul olmak değil, o işlere uzaktan bile temasını menetmesi elzemdir. Bu zeyil maddeye cCumhurriyasetine seçilen zat eğer bir partiye mensup ise o partiden derhal istifa İle her türlü alâkasını keseceği gibi o mevkide bulunduğu müddetçe hiçbir siyasi partinin lehinde veyahut aleyhinde nutuk, beyanat, yazı ile fikrini izhar, hattâ, ima edemez. Böyle bir hareketi vâki olduğu takdirde Büyük Millet Meclisi Cumhurriyasetlnin in-hilâline karar verebilir-» şeklinde bir hüküm koymak
Bayar Cumhurreisliği adaylığını kabul etti
Halil Özyörük Meclis Reisi, Adnan Menderes de Başbakan olacak
Ankara 20 (Arkadaşımız Cemaleddiıı Bildik bildiriyor) —
Demokrat Parti genel İdare kurulunun tam dört gündenbe-rl Celâl Bayar ve Adnan Menderesin evinde yaptıkları toplantılarda Cumhurbaşkanlığına, Büyük Millet Meclisi Başkanlı-ğlyle başkanvekilliklerine kimlerin getirilecekleri, yeni kabineyi kurmak İşinin kime tevdi olunacağı görüşülerek noktal nazar teatisinde bulunulmuş ve nihayet dün akşam yapılan lç-timada tesbit olunan isimler üzerinde mutabakat hâsıl olmuştur.
Cumhurbaşkanlığına Celâl Bayar, Meclis başkanlığına Halil Özyörilk getirilecekler, kabineyi kurmak İşi de Adnan Menderese tevdi olunacaktır.
Celâl Bayârıri parti başkanlığı İle devlet başkanlığını ayni şahıs üzerinde birleştirmeyi prenslpe aykırı görüldüğünden
D. Parti ara seçimlerde namzet göstermiyecek

Bayar: «Karşımızda hiç değilse yüze yakın Halk Partili milletvekili görmek isterdim» dedi
Ankara 20 Cemaleddiıı yor) — Gruplar halinde genel merkez binasına giderek Celâl Bayan ziyaret eden milletvekilleri seçim mücadelesi çalışmalarında Halk Partisi mensuplan ile milletvekillerinin ciplerle gittikleri yerlere, zorlukla vesait tedarik ederek gittiklerinden ve çektikleri zahmetlerden bahsediyorlar. Dön sabah Celâl Bayan Demokrat Parti merkezinde bekll-yen milletvekilleri arasında tanıdıklarım ile konoıışurken. Celâl Bayar geldi ve alkışlar arasında salona girdi Milletvekillerinden kalabalık bir grup
(Arkadaşımız Bildik bildiri •
salonda Celâl Bayann karşısında yer aldı. Bayar söze bugün toplanacak olan parti meclis grupundan bahisle başladı ve:
— Parti grupu İçtimaını Millet Meclisi salonunda yapacağız!
Bundan sonra meclLs toplantılarında biz Cumhuriyet Halk Partisinin otruduğu yerlere, onlar da bizim bulunduğumuz yerlere oturacaklar. Bu şekilde yer değiştirmiş oluyoruz, dedi.
Sözlerine:
— Cumhuriyet Halk Partisinin bu derece az mebus çıkaracağını beklemiyordum. İktidar bizde olmakla beraber karşımız-(Arkası salıife 2; sütun 2 de»
Şeker f iatlerinde indirme yapılacak
□ X M
o
İstanbul milletvekillerinin son kafilesi dün akşam Ankara'ya hareket etmişler ve Haydarpaşa garında ucurlanınışlıu’dır. Yukarıkı klişemiz, İstanbul milletvekilleri ilo uğurlayıcılarım bir arada gösteriyor.
Celâl Bayar ile D. P. erkânı Gençlik bayramı münasebe-tlle dün Atatürk’ün muvakkat kabrini ziyaret etmişlerdir. Yukarıkl klişede iktidar partisi reisi ile arkadaşları Atatürk’ ün m&nevî huzurunda eğilirken görülüyorlar.
ve Halil Özyörükle Ali Fuad Cebesoydan. birinin Cumhurbaşkanlığına getirileceğinden bahsedilip dururken dün akşam havanın birdenbire değişmesine ve Celâl Bayann isminin katileşmiş bir karar halinde ortaya atılmasına demokratların telgraflarla izhar ettikleri umumi arzuya milletvekillerinin ısrarla ve mütteflkan tercüman olmalarından ileri geldiği söylenmektedir.
Celâl Bayar bu umumî arzu karşısında parti başkanlığını başkasına tevdi eylemek şartly-le Cumhurbaşkanlığını kabul etmiş bulunmaktadır. Bu takdirde parti başkanmın ya Başbakan olacak Adnan Menderese, veya Refik Koraltana tevdii, A-II Fuad Cebesoyun da ulaştırma bakanlığına getirilmesi düşünülmektedir.
Dışişleri Bakanlığına profesör Fuat Köprülünün getirileceği muhakkak olmakla beraber kabinenin diğer âzası da tesbit
edilmiş gibidir; Fakat Ali Fuat Cebesoydan ve Fuat Köprülüden başka Adnan Menderes kabinesine alınacak diğer Azanın isimleriyle meclis başkanvekll-llklerine kimlerin getirileceği şimdilik açıklanmamaktadır. ■ Öğrendiğime göre Demokrat Parti meclis başkanvekllllkle-rlnden biri ile iki kâtiplik ve bir de İdareci üye İçin Cumhuriyet Halk Partisinden birer aday gösterilmesini İstemiştir .
Bugünkü parti grupu içtimai saat 15 te yapılacağına göre neticeyi ancak saat on yediye doğru öğrenmek mümkün olacaktır,
Yeni ağız, yeni taam!
Halk Partisi yeni duruma tenıessül için çalışıyor. Hürriyet taraflısı olduğunu da ifade etmektedir. Yeni esaslarını ilân ederken diyormuş ki:
— Biz de, eski bir Yunan filozofu gibi, içinde söz hürriyeti bulunmıyan bir Cumhuriyetin güneşsiz kalmış bir dünyadan daha kötü olduğuna inananlardanız.
Muarızları cevap veriyorlar:
— ... Meselâ, basını, lüzumsuz izaçlardan. müdahalelerden koruyacak bir Basın Kanununu Meclise kadar bile getirmek istemi-yenlerîn araba kimler olduğu bu sorulardan biridir.
Fakat, son devirde. Halk Partisi rejiminin sağladığı söz hürriyeti çerçevesi içinde, meselâ bir sağcı (Sebî-liirreşat), bir (Büyük Doğu) mecmuası; meselâ bir solcu (Medet), (Yaprak) ve bir (Nâzım Hikmet) mecmuaları zaman zaman çıkmış, sendelemiş, vine çıkabilmiştir. — Gündelik gazetelerdeki malûm neşriyat caba...
Demokratların çerçevesi içinde hürriyetin neler olacağını da tecrübe edeceğiz... Acaba güzel tolcrans'm siniri nasıl ahenklenecck?
O
E
0
> 0
P

Z3 ■O ismet İnönü beyan-| name neşredecek0
C. H. P. Kurultayının haziran sonunda toplanması kararlaştırıldı
Ankara 20 (Akşam) — Cü? Genel Başkanı ismet İnönü ö-nümüzdeU günlerde partinin genel başkanlığını fiilen ele alacaktır. Geçen Kurultaydanberl başkanlık vazifesini Genel başkan vekiline devretmiş olan ismet İnönünün bu münasebetle bir beyanname yaynlayacağı anlaşılmaktadır.
İnönünîin teşekkürü
Ankara 19 (A_A.) — Cumhurbaşkanlığından tebliğ olunmuş tur: Her taraftan muhabbet telgrafları alıyorum. Çok teşekkür ederim. Bu cevabımı
imza sahipleri lütfen kabul buyursunlar.
İsmet. İnönü
İnönü Atatürk'ün muvakkat kabrini ziyaret etti
Ankara 20 — Cumhurbaşkanı ve C- H. P. Genel Başkanı İnönü 19 Mayıs Gençlik bayramı mûnasebetile dün Atatürk1 ün muvakkat kabrini ziyaret etmiştir. .
C. H. P. Kurultayı
Ankara 19 — C, H. P. de bu-(Arkası sahife 2; sütun 7 del
Sabık Bakanlar
ne yapacaklar
Barlas, Münir Birsel avukatlık, Kemal Satır, Kemali Bayezit ve Behçet Uz doktorluk, Cavit Ural da gazetecilik edecek
Ankara 20 (Arkadaşımız Cemaleddiıı Bildik bildiriyor) —
Şemseddin Günaltay kabinesinde seçimlerde, kaybeden Bakanlardan Devlet Bakanı Cemil Salt Barlas An karada avukatlık yapmağa karar vermiş bulunmaktadır. Tarım Bakanı Cavlt Ural, Ankarada kurmuş olduğu Güney matbaasının başına geçecektir. Aynı zamanda bu matbaada bir de gazete çıkarmaya hazırlanmaktadır. Ulaştırma Bakanı doktor Kemal Satır, Adanaya giderek politika hayatına atılmazdan önce olduğu gibi muayenehanesini aça-ınk doktorluk edecektir.
Sağlık Bakanı Kemali Bayezit Bakanlık evini boşaltarak baş- 1 ka bir binaya çıkmıştır. Ankarada kalıp kalmamak hususun- I da henüz daha karar vermemiş- I tir. İşletmeler Bakanı Münir -
Bilsel İznıire giderek yazıhane açacak ve avukatlık yapacaktır.
Çacuk hastalıkları mütehassısı doktor Behçet Uz bir kaç güne kadar İzmire gidecek, muayenehanesinde yeniden doktorluğa başlayacaktır.
Meclis Başkan vekillerinden Feridun Fikri Düşünsel burada bir yazıhane açmış olan kızı ile birlikte müştereken avukatlık yapacaktır.
Devlet Bakanı Nihat Erim, Ticaret ve Ekonomi Bakanı Vedat Dicleli, Maliye Bakanı İsmail Rüştü Aksal. Millî Müdafaa Bakanı Hüsnü Çakır. Milli Eğitim Bakanı Tahsin Banguoglu, Çalışma Bakanı Reşat Şemseddin Sirer. içişleri Bakanı Emin Erlşirgll, Ankarada dırlar ve henüz bir karar vermemişlerdir.
İsrail röportajları
Bugün beşinci sahifemizdedir
İsrail röportajları
Muharririmiz Şahap Balcıoğlu'nun İsrail diyarına yaptığı seyahate ait intihalarını bugünden itibaren neşretmeğe başlıyoruz.
Sâhlfe 2

AKŞAM
I C Wnm. 1 flRO
20 Mayıs 1950
Nasreddin Hocanın türbesi tuhaf mı, hazin mi?
ukandaN İbareyi (»örünce aklınıza türbenin halini getirip gülümsediğinizi tahmin ediyorum. Hepimiz öyle biliriz: Nasreddin Hocanın türbesine bakan gülmekten kendisini alamaz, çünkü bu türbenin etrafında parmaklık olmadığı halde bir kapısı vardır ve üzerinde kocaman bir kilit asılı durur.
Manzara gülıinnıiyecek ffibi değildir ama bize tabiî gibi görünüyor. Malûm ya Hoca tuhaf bir adamdı. Her sözünde bir tuhaflık vardı, elbette mezarında da bir tuhaflık olacak!
Halbuki mesele öyle değilmiş. Akşehir Halkevi tarafından neşredilmekte olan «Sultandağ*» adlı aylık fikir ve sanat dergisinin yeni çıkan ikinci sayısında bu bahse dair çok şayanı dikkat bir yazı vardır. Doktor Oğuz U-şaklıgii tarafından yaslan bu yaııda Hocanın türbesinde ki o tuhaflığın b*r mizah eseri değil, bir İhmal eseri, bir bakımsızlık neticesi olduğu bildiriliyor. Yapılan etütlerden anlaşıldığına göre 17 ncı asırda Nasreddin Hocanın türbesini ziyaret eden seyyahlar türbeden bahsetmişler, fakat bu tuhaflığından bahsetmemişlerdir. «Eğer böyle tuhaf ve dikkati çeken şeyler olsaydı elbette kitaplarında bunlara yer verirlerdi.»
İşm doğrusunun şu olduğu haber veriliyor: «Eski türbenin etrafındaki parmaklık zamanla yıkılmış ve yukolmuş iken üstünde kilit buhman kapısı ayakta kalmıştı. Vaktin cahil ve dilenci Lurbedarı bu vaziyeti bir müddet istismar etmiştir.»
Tarihi lıakikat bu ise, tuhaflığa bağlanan hâdise aslında çok hakindir- Nasreddin Hoca gibi Türk mizah dehâsının milletlerarası en büyük şöhretini asırlardır ne kadar ihmal ettiğimizi gösterdiği için çok hazindir. Partilerin önümüzdeki dört senede yapmayı düşündükleri işleri gösteren beyannamelerde ycralmamıjrtı ama mesele o programlara girecek kadar ehemmiyetlidir: Nasreddin Hocanın türbesini kısa zamanda imar edip o , bakımsızlık gülünçlüğünü ortadan kaldırmalıyız.
Şevket RADO
Millî piyango çekildi
Dünkü keşidede ikramiye kazanan numaralar
Milli Piyangonun 19 *50 çekilişi dün An karada 13 de yapılmıştır.
Mayıs
saat
20.000 lira kazananlar:
0602]3 25916O
10.00# lira kazananlar:
091547
455580
157005 195743
481095
317357
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Kim olacak?
Nadir Nadl CUMBÜRİYET-te yazdığı başmakalesinde DP-Meclis Grupunun bugün Cumhurbaşkanlığı adayını tesbit edeceğinden bahiste diyor M:
«Fakat bizi düşündüren bir nokta var: Genç demokrasimizin şimdiki merhalesinde Ba-yardan bekleyeceğimiz vazifeler sona ermiş midir? Ezici bir zaferle seçimleri kazanan Demokrat Parti, iktidar sorumluluğunun akla gelen ve gelrnl-yen hesabsu güçlüklerine karşı, daha İlk adımda en büyük liderinin yardımından mahrum olarak nasıl savaşacaktır? Mecliste bütün tahminlerin Istiinde bir çoğunluk sağlayan Demokratlara hiç değilse şu başlangıç yıllarında etki ve tecrübeli bir liderin, yardımı lâzım değil midir?
burada kısaca belirtmeyi faydalı bulduk. Son söz tabii parti temsilcilerinin çoğunluğuna aittir. Onlar ne derse elbette o olacaktır. Yalnız şu var kf, bundan böyle varılacak kararlar arlık aadecc parti ile değil, aynı zamanda yurdumuzun ka-derlle de mkıfıkıya ilgilidir.*

Muvaffak olmağa mecburuz
Ahmet Emin Yalman VA-T.LN’da yazdığı başmakalede diyor kİ:
■ Milletimizin son imtihanlle yarattığı hava o kadar ulvi, serbes münakaşa hayatının ölçüleri dünkülerden o kadar başkadır ki ihtiras sahiplerinin bile, kör körüne cereyan edecek bir mevki avcılığını kısa vftdeli bir intihar hareketi diye karşılayacaklarını vc kendi haşarılarını partilerinin ve memleketin başarısında aramak basiret ve dirayetini göstereceklerini kuvveUe umuyorum .»
Bahtiyar bir siyasî teşkil
TENİ SABAH bMmakales'.n-de milletvekilleri tahsisatının indirilmesi lüzumundan batösle diyor kİ:
Acheson ile Bevin, hükümetlerinin bu kararım bir daha teyit ettiler
«Bizce, geçen Mecliste yapılan zamdan evvelki seviyeye düşmek kâfi değildir. Esasen Halk Partili mebuslar, tahsisatlarını mütemadiyen şişirmişlerdi. Mebusluk tahsisatı bir gelir kaynağı sayılmak zihniyetine veda olunmalıdır. Milletvekillerine ancak (Kifa.fi nefs) için bir miktar tediye olunmalıdır. Bu yüzden derhal, iki milyon liraya yakın bir tasarruf hâsıl olur. Cumhurbaşkanı tahsisatı da, şimdiki kabarık haddinden, çok aşağıya İndirilmelidir. Tasarruf örneği memlekete behemehal yukarıdan gelmeli ve kademe kademe bütün teşkilâta sirayet eylemelidir. Bu bahislere avdet edeceğiz.»
sergi
«Northvvind» sergi gemisi 23 Mayısta İstanbulda bulunacak
Martta Ingilterenin Sout-hareket
ti
hampton limanından
eden (Norhwlnd» motorlu yatı Akdeniz gezisine çıkmıştır. Bu küçük, şirin gemide İngiliz imalâtçı firmalarının birçok temsilcisi ve çeşitli ticaret emtiası bulunmaktadır. Bu emtia. Birleşik Kıratlığın 50 den fazla firması tarafından, teşhir edilen mamullerdir.
5. OM 003623 J98747 441963
lira kazananlar:
015518 M92D4
202893 218157
456920
065554
333659
100 lira kazananlar:
Son üç rakamı (127, 676. 698, 752) İle nihayet bulan 2.0ÛÛ numara yüzer Ura.
40 lira kazananlar:
Son İki rakamı (96) İle nihayet bulan 5.000 numara kırkar Hra,
26 Hra kazananlar:
Son iki rakamı '02, 24) He nihayet bulan 10 000 numara yirmişer Hra,
18 lira kazananlar:
Son iki rakamı (19. 28, 78, 871 Ue nihayet bulan 20.000 numara onar lira,
«abih sergide teşhir edilen emtia arasında erkek ve kadın giyim eşyası, e) dokuması duvar halıları ve şallar, naylon İpliği dokumalar ve örgüler, tweed kumaşlar, keçeler, son model ev ve yazıhane eşyası, diğer birçok çeşit emtiaya dekor teşkil etmektedir. Ayrıca şemsiye, plâj glyl meşyası, yağmurluk, ayakkabı ve tuhafiye eşyasmın her çeşidi de görüle-i çektir. Kısaca (Northwlnd>, çok çeşitli müstehlik emtiasının bir arada görüldüğü sablh bir sergidir.
tamirde çıkan (Demokrat İzmir) yazıyor:
Demokrat partinin kazandığı zaferden ötürü İzmir halkının sevinci devam etmçktedir. Şehrin her tarafında eğlence yerlerinde ve kıraathanelerde Konuşulan tek mevzu seçimler ve C. İL P. nin ümit edilmedik kadar ağır olan mağlubiyetidir. Halk şimdi yeni kabinenin kimlerden teşekkül edeceğini ve yeni Cumhurbaşkanının kim olacağını merak etmekte ve bu konuda çeşitli tahminler yürü l ü linettedir.
Bu arada şehirde, belediye seçimlerinin de evvelce kararlaştırılmış tarih olan Eylülden bir kaç ay evveline alınması dolaşan söylentiler arasındadır.
Diğer taraftan iktidar partisi değişikliğinin tesiri ile gûnlıik hayalın her sahasında ve pil-hassa ticari alanda büyük bir başkalık hüküm sürmektedir.
Şimdiki halde tüccar mal almaktan ve satmaktan çekinmekte ve hâdiselerin ne şekilde inkişaf edeceği üzerinde dikkat kesilmiş bulunmaktadır.
Ank arada Bakanların vazifeleri başında bulunmamaları ve dolayısile İşlerin durması üzerine şimdi resmi dairelere ekseriya seyrek evrak gelmekte ve buralarda hissedilir bir durgunluk müşahede edilmektedir.

3.000
022680
182259
259421
313020
447254
Ura kazananlar:
097479
190763
279377
375585
474174
120715
192075
279582 402012
474822
125857
194885
303503
441074 490578
5 lira kazananlar:
Son rakamı (3 ve 7) İle nlha-yet bulan 100.000 numara beşer lira ikramiye alırlar.
Vapur 23 Mayısta İstanbul? gelecek, 23 Mayıs salı gününden 25 Mayıs perşembe gününe kadar 3 gün müddetle İstanbul Umanında kaldıktan sonra reye hareket edecek ve ay nunda orada bulunacaktır.
Pl-
so-
Dün Kalyoncukulluğunrla yeni bir havagazı hâdisesi olmuştur. Bu cadde üzerinde Haşana ait 10 numaralı tatlıcı ve helvacı dükkânında yatıp kalkan Mustafa Kay açan, Mustafa Acar. Hakkı Altınalp ve Hüseyin isimlerinde dört şahıs, sabahın erken saatinde açık olarak unutulan havagazı musluğundan çıkan gazla zehirlenmişler ve Beyoğlu has t,inenine yatırılmışlardır.
Pangaltıda Halâskârgazi caddesinde Vasll ve Hart la usa alt muhallebici dükkânında vukuunu dün yazdığımız İnfilâk hâdisesi hakkındaki tahkikat da neticelenmiştir.
Bu tahkikatla, dükkânın tesisatında bozukluk olmadığı, dı-şanda 155 sayılı eve giden hava trazı borusunun iltisak noktasındaki bir somundan sızan gazın, her nasılsa düşen küçük bir ateş veya sigara ile parlayıp patlamanın husule geldiği tes-blt
edilmiştir.
Deneme
sayım
1AM Hr> ...
00566: 062277 IÜIİ62? 127867 164097 206073 256444 299682 323951 339828 397486 424808 476340
? "s c-* ÜJIC27 144035 171685 227090 277103 304181 326139 354703 399881 426959 476571
.■unlar
tcı.48
(•78765
113091
156734
182029
235855
289734
310889
327294
362297
400615
445896
058779
085625
127515 159002 198190 236059 297540 312617 338937 392784 417373 462591
3.000 lira tescili mükâfatı karanan numaralar: 254561
254565
254508
254548
254598
254368
254868
252568
257568
214568
264568
054568
254560 254564 254569 254538 254588 254268 254768 251568 256568 204568 244568 294568 454568.
254562 254566 254518 254558 254068 254468 254968 253568 258568 224568 274568
154568
254563 254567 254528 254578 254168 254568 250568 255568 259568 234568 284568 354568
İki feci kaza oldu
Yumurta muharebesi
Yarın Istanbulun dört semtinde yapılacak
Otomobil ve kamyondan düşen iki kişi öldü
Kaçakçılarla gümrükçüler arasında oldu
Dün gece biri şehir dışında, diğeri de şehirde ölümle biten iki feci kaza olmuştur:
1.000
003663 009080 023011 057396 065706 102704 129277 142715 171316 183051 210476 217309 250762 266667 287486 302258 310101 334967 351844 368559 394948 422852 451013 472637
484043
lira kazananlar:
004036
011883
02885B
071810
089183
111149
133421
144685
172479
190194
211456
235775
252318
271048
287777
304564
317677
337246
358943
386166
402245
423724
458836
473670
492625
004570 015183 029659 075538 093615 1137*4 140575 156073 177771 201547 214354 243993 254950 282746 292430 304762 325379 349331 359415 394765 403433 438057 463642 482118 492964
005823
016484
040408 079108 100639 1208*6 141793 164703 178886 203459 214875 245366
265358 284972 292467 309199 332473 350373 362271 394801 421826 444326 408056 483352 496398
D. Parti ara seçimlere girmeyecek
(Baştarafı 1 inci rahffede)
da daha kalabalık, hiç değilse yüze yakın Halk Partisi milletvekili görmeyi çok arzu ederdim, cümlelerini ilâve etti.
Bayar. bu sözleriyle Büyük Millet Meclisinin encümenlerindeki çalışmalarında sıkıntı çekileceğini İhsas ediyordu.
Şoför Mustafa Tekinin İdare' sindeki (Tekirdağ 82» plâkalı bir otobüs gece Tekirdağından Istanbula hareket etmiş ve Bü-yûkçekmece ile Kûçükçekmrce arasında Haramldere denilen mevkie geldiği bir sırada yolcular arasında bulunan Tekir-dafelı Rıfat isminde biri, otobüsün kapısından aşağı düşmüş, söz soyllyemlyecek derecede yaralı bir halde Gureba hastanesine getirilmişse de orada ölmüştür.
Londra 19 (A.A.) — Bu sabah kuzey ve güney İrlanda hududunda cereyan eden yumurta muharebesinde beş gümrük memuru yaralanmışlardır. Kuzey irlandaya lüo.ooo düzine kaçak yumurta sokmak isteyen bir kaçakçı şebekesinin gümrük meni em url an baskına uğratmışlardır.
Kaçakçılar gümrükçülere m urla sandıklarını atarak a miza geçmişlerdir. Hepsi ra lan an gümrükçülerden hastaneye kaldırılmıştır.
yu-
ya-uçü
Milletvekilleri bu sözler şıstnda:
«— Başarırız!» cevabını diler.
500 lira karananlar :
Son dört rakamı (0078, 4966. 6013, 9319) Ue nihayet bulan 200 ' numara beşer yüz Ura,
tar-
ver*
De-
Edindiğim lntlbaa göre mokrat milletvekilleri encümenlerde işleri kavrayıncaya kadar bir sıkıntı devresi geçireceklerdir ve Demokrat Parti bunu telâfi etmek İçin de ara seçimlerde namzet göstermlye-cek, bu yerleri Cumhuriyet Halk Partisine terkedecektir. Böylelikle Celâl Bayar, Mecliste zayıf 'gördüğü muhalefet salını da kuvvetlendirmiş olacaktır.
Şoför Dursunun idaresindeki 3700 numaralı ve toprak yüklü bir kamyon Harbiyeden Taksime doğru gelmekte iken kamyonun sağ çamurluğu ürerine oturmuş bulunan Recep Aydın İsminde bir amelenin başındaki şapka düşmüş, Recep, gayri ihtiyarı bir hareketle şapkasını tutabilmek için elini uzattığı' sırada çamurluk üzerindeki muvazenesi bozularak düşmüş ve kamyonun arka tekerliği, ürerinden geçerek derhal ölümüne sebep olmuştur.
Konya valisi istifa niyetinde değil
Konya 20 (Akşam) — Vali Şefik Soyer’in İstifa edeceğine dair çıkan şayialar ve bazı gazetelerdeki haberler üzerine tensiziyle konuşlum. Şefik Soy-er:
«— Memleketin böyle mühim günlerinde vazifemden etmeyi aklımdan bile mem!» dedi.
önümüzdeki ekim ayında ya-pdacak genel nüfus sayımı hazırlıklarını yapmak ve İstanbu-lun sayım işlerini İdare etmek üzere teşekkül eden sayım komitesi Zuhtii Çubukçuoğlu başkanlığında çalışmağa başlamıştır
Bu sayımda hazırlanan soru kâğıdı bundan evvelki sayımlarda olduğu gibi nüfusumuz hakkında ferdi malûmat toplamaktan ibaret olmayıp ve halkı durumunu ve nüfusumuzun sosyal ve ekonomik bünyesini tebarüz ettirecek mahiyette olacaktır,
21 mayıs pazar günü. Istan-bııida bir deneme sayım yapılacaktır. Bu deneme İstanbulda bayat standardı değişik olan dört semtinde ve dört sokağında ufak mahiyette olacaktır. Denemede hiç kimse evlerinden dışarı çıkamamağa icbar edilmeyecek ve çok kısa zurnanda sonuçlandırılacaktır. Bu işi organize etmek üzere Ankaradan gelen istatistik genel müdürlüğü şube müdürlerinden bir kaç zat 11e Amerikalı iki uzman da komite çalışmalarına iştirk etmektedirler.
Londra 19 (AA.) (United
Press) — Birleşik Amerika Dış işleri Bakanı Dean Acheson Bn tı Avrupa memleketlerine Birleşik Amerikanın 1952 dc Marsh ali yardımı sona erdikten sonra da Avrupada kalacağına kesin söz vermiş ve Yunanistan. Türkiye, İran ve Çin Hindi gibi diğer memleketleri Sovyet emperyalizmine karşı destekll-yeceğlni yeniden taahhüt etmiştir.
Acheson milyarlarca dolara baliğ olan Marshall yardımının iki sene sonra sona ermesine rağmen Birleşik Amerikanın Sovyet tehdidi karşısında ön plânda olan memleketlere iktisadi ve askeri yardıma devam edeceğini bildirmiştir.
Acheson, Birleşik Amerikanın ne milli İstiklâline, ne demokratik inkişafın Sovyet emperyalizm şebekesini yok edemlye-ceğine kani olduğunu söylemiştir
Amerika Dışişleri Bakanı şunları İlâve etmiştir:
«Bu arada Birleşik Amerikanın Yunanistan, Türkiye ve İranın emniyetine karşı, derin bLr alâka duyduğunu ve bu memleketleri ve İstiklâl ve arazi tamamı yeti erini korumak için askeri ve İktisadî gayretler sarfederek uğraşan memleketleri desteklemekten ibaret olan siyasetimize devam etmek hususundaki azmimizi yeniden teyid etmek isterim. »
Londra 19 (AA.) (Reuter) -Dışişleri Bakanı Ernest Bevin.In , bu akşam yayınladığı bir beyannamede, kuzey atiantlk konseyine dahil olmıyan Türkiye. Yunanistan ve İran gibi, güvenlikleri hususi ehemmiyeti haiz olan memleketlerin durumlarının Londra görüşmelerinde incelendiği bildirilmiştir.
Bevin. Türkiye. Yunanistan ve İranın bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve güvenliği ile İn-gllterenln elân alâkadar bulunduğunu, tekrar belirtmiştir. Be-vln, kuzey Atlantik andlaşma-smın takviyesinin İngiliz hükümetine, Türkiye, Yunanistan ve İranın doğrudan doğruya desteklemesi yolundaki politikasının sağlamlaştırma imkânını vereceği kanaatini İzhar etmiştir,
Bevin, tngilterenln bu üç mem leke ti ve bağnnsızhkiarlyle toprak bütünlüklerini muhafaza etmeğe çalışan diğer memleketleri doğrudan doğruya desteklemek azminde olduğunu da bildirmiş ve şunları ilâve etmiştir:
«Çete harbinin bitmesi neticesi olarak Yunanlstanda büyük bir gelişme olmuştur. Türklye-nin savunma teşkilâtının kuvvetlendirilmesinde de İlerlemeler kaydedilmiştir.
Türkiye Ue YunanistanlI) a-
ğır savunma masraflarına rağmen Avrupa kalkınma programı çerçevesi içinde İktisadi muvazenelerini İdame ettirebilmiş olmalarını görmek ’ ntemnunl-yet vericidir.» ■'
Tür ki yu seçimleri
Amerika Dış Bakan Vekilinin takdirkâr beyanatı
Washington 19 CAJL) — (AFP); Bugün bazın konferansında demeçte bulunan Düşleri Bakarı vekili James Webb. Türkiye seçimlerinin, demokrat mü essese ve ananeleri Türklyenİn-kl lerden pek çok eski olan bata demokrasilerinden her hangi birine şeref verecek şeklled cereyan etmiş olduğunu söylemiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin 26 sene evvel OsmanlI İmparatorluğu harabeleri üzerine tesis edildiğini hatırlatan James Webb. Türk Demokrat Partisi seçim beyannamesi ve Türkiye-nin dış siyasetinde hiç bir değişiklik olmıyacagı hakkında şeflerinin ajenep yaptıkları demeçlerden Türkiyenln sarsılmaz bir surette komünizme muhalif olduğunun anlaşıldığım belirt__ miştir.
in _ ~ _
BORSA
istifa geçir-
Her İki feei kaza tahkikatına ■savcılık d koymuş bulunmaktadır.
Nâzım Hikmet açlık grevine ara verdi
İki gündenberi Cerrahpaşa hastanesinde tedavi edilmekte olan Nâzım Hikmet, doktor ve dostlunun ısrarı üzerine dün-denberi açlık grevine ura vermiştir.
D. Partiye teberrular
Ankara 19 — Demokrat Partiye Mardin zenginlerinden Demokrat Partili ve eski C. H. P. 11 Abdûlkadir Kalav 24,000, İstanbulda Perapalas oteli sahibi Misbah on bin lira bağışta bulunmuşlar ve bu bağışlarını birer çekle Celâl Bayar’a göndermişlerdir.
Bayar da bu kasasına havale cUnlşUr.

İsmet İnönü
(Baştarafı 1 inci sahifede) gün Cumhurbaşkanı İnönünün riyasetinde mühim bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Başbakan, C. H. P. genel başkan vekili. Bakanlar, Genel sekreterle, Genel sekreter yardımcısı. Umumî İdare heyeti azalan ve yeni seçilen C. H. P. milletvekilleri hazır bulunmuşlardır.
İçtima, bir hasbıhal mahiyetini taşıyordu. Parti mahfilleri içtima hakkında fevkalâde ketum davranmaktadırlar.
Tahminlere göre, bu hasbıhal de 950 seçimlerinde partinin uğradığı muvaffakıyetslzliğin sebep ve âmilleri, Halk Partisinin yeni sevk ve idaresi, zaaf sebeplerinin İzalesi, bundan sonra partinin İÇ bünyesinde tutulacak yoi, muhalefette takip edilecek politika üzerinde görüşmeler cereyan etmiştir.
Aynı zamanda Mecliste az ve kifayetsiz bir kadro halinde bulunan milletvekillerinin Meclis dışında kalan kıymetlerle takviyesi de düşünülmüştür.
Bugünkü toplantıda Kurultayın haziran sonuna doğru toplanması da kararlftşrrtfştır
Irak yahudileri
İ.İIBİOİ oBrunrjn U/5/14M
ESHAM VE TAHVİLÂT % I FAİZLİ TAHVİLLE*
Sivas - erturom 1 1135
Sivas - Enurum 2-î 21.67
İMİ Demiryolu ı 21 50
İMİ Demiryolu O 21M
İM) Demiryolu Ol 21 M
Milli MOdaru a.^
Milli Müdafaa 11 21.17
Milli Müdafaa Sİ 21.53
Milli MOdutaa IV aı to
% « FAİZLİ TAHVkLLEH
Kalkınma i 100 90
Kal kınına □ loo.ee
Kalkınma lil 100 60
M» istikrazı 1 100.65
M8 istikrazı 11 100M
İMİ Demiryolu 99 30
IM» istikrazı C 93 90
% S FAİZLİ TAHVtLLEB
% «J FAIZU rAüVU-LLB
1IM9 LaHvUl l»ÎO
1333 Zrganl 20.90
1338 tkramlyeU Sİ —
Milli Müdafaa Z1-—
Demiryolu ıv
Demiryolu V 08 80
ŞİRKET H1SSELEJU
MerKın Bankası 121.—
ta Bınkaal 30-
T. Ticaret Bankası B-
Ajslnn Çimen lo 1525
ANADOLU DEMİRYOLU GHUPU
TniıvUJer 1-3 11250
Htsse senetleri % ÖO 62 25
MQmessll «eael 97 SO
BARJtAFLAKDA ALTIN
Calıalac
Gulden X‘5O
Türk Itraaı M-
Sterlin 44 as
Reşat 36 50
KüJsv 4 W
Lefkoşe 19 (A_A.) — (AFPi: Dûn gece Lefkoşe’den öğrenildiğine göre İrakta bulunan Yahudi cemaatinin Kıbrıs yolu ile İsraile gönderilmesine bu sabah başlanacaktır.
Irak hükümetinin, Yahudilc-rin memleketi terk etmelerine müsaade etmesiyle memleketi terketmek isteyen bıilün Yahu-dilerin Skymaster uçaklariyle karadan nakledilmeleri için bir teşkilât kurulmuştur.
Irakta, bulunan 120.000 Yahu-diden 47.000 1 şimdiden muhaceret için kaydolunmuştur. İsrail ile Irak arasında hiç bir hava nakliyatı mevcut olmadığından Yakm Doğu hava yolları şirketinin «Skymaster» uçakları muhacirleri Lefkoşe'ye götürecek ve oradan da Kıbrıstaki muamelelerin ikmali ile hunim Lydda'ya nakledeceklerdir.
İlk hareketler Bağdad'dakl su baskını dolayısiyle tehir edilmiştir.
Hüseyin Cahit Filistin komisyonundan istifa etti
Ankara 20 (Akşam) — Filistin uzlaştırma komisyonunda memleketimizi temsil «tea Hüseyin Cahit Yalçın Istita-K-nı. Dışişleri Bakanlığına iniştir
çekleri nartl
Sahile 3
{AKŞAMSAK ŞAMe|
Yeni iş sahaları
Gazetelerde birkaç gündür altın fiatlcrinin düştüğüne dair heyecanlı haberler var. Altın, bütün dünya piyasalariyle birlikte, bizim scrbes borsarrazda da sürprizler yapmakta. Bundan iki. üç ay evveline kadar 42 liradan muamele gören Reşat. şimdi 36,50 liraya; 57 liradan muamele gören Ingiliz de 43,50 liraya (imiş).
İzahlar malûm: Kuşlar, Ural madenlerinden külliyetli altın çıkanp dolar ve sterlin piyasalarını alt üst etmek isterlermiş. Bu, iktisadi ve mali bir kundaklama imiş. Fakat, elbette mesele yalnız bundan ibaret değil. Ortalıkta elle tutulur bir para darlığı var. Yeni işlere girişmek zaruretleri duyuluyor anıına imkân bulunamıyor. Diğer iktisadi, mali faktörler de bunlara katılınca. böyle bir altın perende-bazlığı ile karşılaşıyoruz. Bir tökezleme, bir kapaklanma oluyor.
Altın babalarının anası ağlıyor, diye espri yapıp ge-çemeyîz. Harb senelerinde. «İler ihtimale karşı • düşüncesiyle, birçok fakir aileler bile dedelerimizin sandıkta kefen bulundurması kabilinden, bir altın, iki altın, beş altın saklamışlardı. Hele kadınlarımız, yarı zinet. yarı tasarruf kabilinden altına heveslendiler. Şimdi hepsi az çok ziyan etmiş bulunuyor. Fakat, madalyanın öte tarafı: Türk parası altına nispetle kıymetlenmiştir. Bu da bir bakıma bütün milleti memnun eder.
Şimdi, serbes iktisat cereyanı. devletçilik cereyanına üstün tutulduğu için, eline biraz para geçen vatandaşın, o parayı çömleğe gömmemesi moda haline gelmelidir. Altın biriktirmenin ahalimizi ziyana soktuğu hakikati karşısında, bol bot serbes teşebbüs lehline propaganda oparlörünün düğmesini alabildiğine açabiliriz. En ücra göylere kadar- tasarruf erbabının kulağına: «Biriktirdiğiniz kıymetleri bir tarafta uykuya yatırmayın; tek başınıza işe girişmeseniz bile bankalar, şirketler, kooperatifler vası-tasiyle müteşebbisler dünyasına katılınız’» şiarını u-laştırabilmeliyiz.
Devletçiliğin işleyişini, şimdiki cereyanlar yüzünden ister istemez hafifletmek zorunda kalacağımıza göre, onun yerine yeni bir şev ikame etmek zorundayız. O da, milletteki iktisat kuvvetinin ortaya çıkarılması. daha fazla vitesle, âdeta topyekûn denecek şekilde işletilebilmesidir.
Bövle bir hareket, mtm- 1 leketi bugün iyiden iyiye 1 kaplamış bulunan işsizlikle de mücadeleye imkân verir. ' Saklamağa hacet yok ki, 1 sermayesi olmıyan, fakat ille çoluk çocukunu ve kendini geçindirmek mecburiyetinde olan sınıf, bugün büyük bîr ıstırap içindedir.
Her yeni retim gibi, eşi- i ğinde bulunduğumuz «Ser- 1 bes iktisat - teşebbüs - dev- 1 letçiliği tavsatman rejimi de, bîr nevi idealizm ister. Ve-cizcsi:
— Paranı kullan, çömleğe gömme, vatandaş! tır.
Çömleğe gömenlerin, devlet ve millete emnivet etmiycın-lerin zarar gördüklerini, altının düşmesiyle, halkımıza gösterebiliriz; bu vakıadan faydalanabiliriz. Böyle t!, havanın yaratılmasına, ye-1 nî is sahalarının açılmasına muhtacız.
Yağ ve peynir fiatleri
Perakende fiatlerde düşüklük yok
Sadeyağ fiatlerlle peynir 11-atleri düğmekte devam ediyor. Fakat toptan, flatlerekl ucuzluk perakende flatlere tuk setri.emektedir.
Yatılı okullarla hastanelerin ve diğer resmî ve hususi müfts-seselerin bu sene miîbayaa edecekleri yağ ve peynirlerin umumiyetle İhale müddetleri uzatılmıştır. Zira yeni mahsul yağ ve peynirler piyasaya gelmekte devam ettiğinden flütlerin bir miktar daha düşmesi beklenmektedir. Daire ve müesseseler le yatılı okullar bu ucuzluktan i stifade maksadlyle ihale müddetlerini temdit cdi-yorlar.
İzmir İnönü lisesi öğrencilerinin İnönü’ye telgrafı
İzmir İnönü lisesi öğrencileri İnönü'ye şu telgrafı çekmişlerdir:
Sayın İsmet İnönü
CHP. Genel Başkanı
Ankara
Sevgili Atamızın Türk gençliğine armağan ettiği bu güzel bayram günümüzde sizi yürekten sevgi ve saygılarımızla selâmlıyoruz.
Ebedi yeriniz Aziz Atamızın Cumhuriyeti kendilerine emanet ettiği asil Türk gençliğinin nankörlük bllmiyen vefalı göğsüdür. Size ömrümüzden veriyoruz. Yaşamanız bizi de yaşatmaya kâfidir; ömrünüzü hizmetine vakfettiğiniz asil Türk milleti varlığınızdan her an huzur duymaktadır.
Tarihe altın harflerle yazılmış eşsiz adınızı taşıyan biz İzmir İnönü lisesi muhterem ellerinizden öperiz. Büyük İnönümiiz. Aziz baba-j
İzmir İnönü lisesi öğrencileri
Esnafı ve taşıt vasıtalarını kontrol
Son 24 saat zarfında Belediye murakıplarının Istanbulda yaptıkları kontrol neticesi:
50 kasab. G6 manav, 68 sebzeci. 23 kahve, 29 lokanta, 22 fırın, 9 muhallebici, 11 tuhafiye. 6 ekmek bayii, 3 balıkçı, 55 bakkal, 11 pastane. 9 seyyar esnaf, 5 kömürcü, 7 helvacı, 2 sakatçı, 2 berber, 2 tavukçu, 2 börekçi ve 4 mezeci kontrol edilmiştir.
Bu kontrol neticesinde muhtelif esnafa belediye suçlarından dolayı 12 belediye zaptı tutulmuştur. Ayrıca bir fırında' 81 ekmek noksan görüldüğünden müsadere edilmiştir.
Diğer taraftan emniyet müdürlüğü 6 inci şubesi tarafından son 43 saat zarfında 412 nakil vasıtası kontrol edilmiş ve muhtelif suçlardan dolayı 33 ceza zaptı tanzim olunmuştur.
(Vâ - NÛ)
Bale okulu Ankaraya nakledilecek
Memleketimizde bir bale tiyatrosu kurmak İçin hazrrlılt-. 1ar yapılmaktadır. Üç yıl evvel şehrimizde açılan bale okulunun Ankaraya nakledilerek devlet konservatuvarile birleştirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu suretle bale tiyatrosunun elemanlarını yetiştirecek okulun temeli atılmış olacaktır.
Bu maksatla şehrimize gelen İngiltere kraliyet tiyatrosu mensuplarından ve Türk oale okulu müdürü Mlss. Nlnette de Valols bir iki gün içinde An-{ karaya giderek nakli işlerde meşgul olacaktır.
Sunderland bugün Galata
saray ile karşdaşıyor
Sankırmızılıların Ingiliz profesyonellerini hayli yoracaklarını kabul etmek lâzımdır
Sunderland - Genç milli takım maçında Muzaffer İngilizlerin bir akınjnı kafa ile kesiyor Yazan: ŞAZI TEZCAN
İngilterenîn profesyonel ku-Iüplerinden SUNDERLAND :n
: şöhreti Dünyayı kaplamış olan öğrencileri j futbolcuları bir haftadanberi t aramızda misafir bulunuyor-■ lar. Futbolun mucidi olan (memleketin bu centilmen spor-I cnları daha ilk maçlarında sahaya çıktıkları zaman halkı-1 mızın kalbini fethetmesini bildiler. Maça başlamadan evvel seyircileri Türkçe olarak «Sağ-ol, sağ ol» diye selâmlamalarının bütün maç esnasında gös-CerdiklPri teknik üstünlükten fazla halkımız üzerinde müspet tesir yaptığını zanııcdlyo-rum. Hele maç esnasında gösterdikleri teknik oyun, kendilerini sıkmadan rahatça topu koşturmaları, sıkışık anlarda kalelerini hep beraber nıüda-fanya kalkışmaları cidden görülmeğe değer kıymette idi.
Takımın soliçl milli takım
oyuncularından ŞEKILTN’ın tem bu idi. Çünkü onlar bizim topa hâkimiyetini tavsif İçin gibi sahaya gelişi güzel netice kelime bulamıyorum. Bu oyun-1 almak İçin değil, rakibinin o-
cu âdeta bir sihirbazın elindeki değneğine kumanda eder gibi lopa kumanda edebiliyor ve bacaklarında mlknatıs varmış gibi top kendisinden ayrılmıyordu.
Öyle tahmin ediyorum ki SUNDERLANDın bizlere tam oyununu gösterdiği de İddia edilemez. Eğer istemiş olsaydılar daha fazla gol atabilecekleri de muhakkaktı. Çünkü bütün oyun devammca gösterdikleri üstünlük bende bu intibaı uyandırdı.
Fakat bu arada İngilizlerin âlemşümul olan açıklarla oynamayı İhmal etmelerini de bir türlü »nlıyamadırn. Yaptıkları akınlar daha fa21a merkezden oldu. Kim bilir belki de antrenörlerinin bu maç için kendilerine tavsiye ettiği sis-
Çiçek bayramı
Bugün Gülhane parkında başlıyor
7 ve 8 Mayıs günleri ması kararlaştırıldığı havalan n yağmurlu dolayıslle tehir edilen bahar ve çiçek bayramı bugün saat 15 den itibaren Oülhane parkında bağlıyacaktır. Bayrama iştirak için şehrimizdeki bütün esnaf teşekkülleri ve eğlence trupları davet edilmiştir.
Bugün saat 15 de bayrama geçit resmi ile başlanacaktır. Şenliklere iştirak edecek bütün heyetler ve teşekküller askeri müzenin önünde toplanacaklardır. şenlik alayı saat 14 de buradan hareketle Sultanahmet ve Divan yolu civarında bir dolaşma yaptıktan sonra saat 15 de Gülhane parkına gelecek ve bu suretle bayram bağlıyacaktır. İki gün devam edecek olan bahar şenliklerine pazar günü saat 20 de son verilecektir.
Gülhane parkındaki eğlence yerlerine ayrıca ücret verilmı-yecek ve yalniî kapıda ödenecek 25 kuruş duhuliye ile bütün eğlence yerleri gezilebilecektir. Belediye, deniz yollan ve tramvay. otobüs idareslle İşbirliği yapmıştır. Şehrin muhtelif semtlerinden şenliklere gelecek olanların vapurları Saraybur-nu rıhtımına yanaşacak ve buradan hareket edecektir. Otobüsler de parkın kapısına kadar gelecekler ve buradan hareket edeceklerdir.
yun tarzına mukabil ayn nir sistem kurarak çıkacak kabiliyette futbolculardır. Bu bakımdan bu hususta herhangi bir mütalâada bulunmayı ancak bugün ve yarınki maçlarını da gördükten sonraya bırakmayı doğru buluyorum...
SUNDERLAND üçüncü maçını bugün Galatasarayla yapacaktır. Saat 17 de bavlıyacak 1 olan bu maçta Sankırmızılıla-rın İngiliz profesyonellerini bir hayli yoracaklarını kabul etmek lâzımdır. Çünkü Galatasaray son zamanlarda bir hayli düzelmiş ve rakiplerine tefevvuk eder bir duruma girmiştir. Bilhassa hücum hattında Gündüzün şuurlu, Rehanın dalıcı ve şütçü oyunları İle İngiliz i takımının kalecisi MEPSON’a J korkulu dakikalar geçirtecek-JerinL zannediyorum. Bu arada! milli takımımızın genç kalecisi Turgayın da bugün hayatının en çetin maçını yapacağı muhakkaktır. Kendisine başarılar dileriz.
Istanbulspor Beyrutta iki
İSTANBUL HAYATI
______ ___, _
Onlar da gezsinler!
yapıl-halde gitmesi
Alman fuarlarında teşhir edilecek halılarımız
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından şehrimize gelen bir yazıda belirtildiğine göre önümüzdeki Eylül ve Ekim aylarında Batı Alnıanyada açılacak fuarlarda teşhir edilecek Türk halılarının satın alınabilmesi için Alman hükümeti tarafından 25 bin doladık tahsisat ayrılmıştır.
RADYO
tSTANBVl RADYO3Ü
öğle ve akşam programlan 12.57 13,00
1245
13,30
13.45
Açılış ve programlar. Haberler, şarkı ve türküler «Pl* Dans müziği «Pl.*.
Saz eserleri - Şarkı ve türküler Okuyan: MuallS Gökçajr, Çalanlar: Necati Tokyay. Ercüment Batanay, Yorga Bara no». Caz m eniği «Pl.»
Scrbes saat. «Konuşma ve müzik».
Radyo salon orkestrası konseri-Haftanın programı. Programlar ve kapanı).
Açılı) ve programlar
Fransızlar bizden pamuk alacaklar
Paris ticaret ateşliğimizden gelen malûmata göre Fransız firmaları Türk pamuklarına karşı geniş bir alâka beslemekte ve bu itibarla hükümetten lüzumlu döviz tahsisini talep etmektedirler. Bu itibarla Fransız Maliye ve Ekonomi Bakanlığı resmi gazetede yayınladığı bir sirkülerle. Türklye-den pamuk ithali İçin şimdilik 250 milyon frank tahsis ettiğini bildirmiştir.
bir 'MONTEK ARLO RADYOSUNUN SAAT AYARI
ı 1867 de tesis edilen birinci sınıf LtP saat fabrikalarında bu gün 1000den fazla teknisyenden
• mürekkep bir heyet hassas LtP kol ve cep saatlerini İmâl et' inekle iftihar eder.
126 aksama malik beher LtP . saatin 1700 tetkikten geçmesi ■ bu saatin en dakik olduğunu l belirtir. LİP’e ait yeni teknik
• cihazlarla imâli sayesinde ra: salhane âyarını muhafaza eden
LİP saatlerin en büyük husu-niyeti diğer maruf markalardan ucuza satılmasıdır.
Monlekarlo radyosu dahil olmak üzere 5 radyo istasyonu , hergün müteaddit defalar dünyaya LİP saat âyarını yaymakladır. LİP, Türkiyenin bütün tanınmış, saatçilerinde satıl-I maktadır. LİP saatleri Türkiye genel Acenteliği: İstanbul, pos-
Beyrut Amerikan üniversitesi takımını 3 Beyrut muhtelitini de 3 - 2 yendi
Beyrut (Akşam) — Geçen pazar günü Istanbulspor takımı İkinci maçını Beyrut muhteliti ile yapmıştır. Maçı Lübnanlıların beynelmilel hakemi Tanios Buhazt idare ediyordu. İki takım sahaya şu şeklled çıktılar:
t. S. : Turan — Saim, Ali — „ »»»»ueııu». zavuııouı, pos- Nevruz, Melih, Kenan —Haşan,
| tane caddesi, Temelli han 51/4. Necml, Toros, Orhan, Erdoğan.
Lübnan'da muvaffakiyetli maçlar yapan Istanbulspor takımı


15.15
15.45
J«.OO
11,57
18.00 Saz eserleri. Çalanlar: .
man Erguner «Ney*. Asar Er guner «Tambur».
10.15 Dans mÜzifll «Pl ».
10,00 Haberler,
19.15 İstanbul haberleri.
19.30 Piyano soloları. Çalan: Tan İka Eşkenar!.
19.40 Hafif ara müziği «Pl.».
19.45 Şarkı ve türküler. Okuyan: Hamiyet Yüeeses, Çatanlar: Hakkı Derman. Şerit tçlL İsmail Tazeli (.
30.15 Dinleyici İstekleri «Hafit Batı müzJŞi».
31.00 SeıVes saat. «Konujma veya müzik».
21.15 Ar . Müzik Birliğinden şarki ve türküler.
Sundertand - Galatasaray futbol maçından rtlpoıiaj ve İkinci devrenin tafsilAiı.
22.45 Haberler.
23.00 Güllıane Parkında lesld edilen Cicek ve Bahar bayramından bir röportaj.
23.30 Dan» müziği «Pl.».
24.00 Programlar ve kapanı).
SUley
Beyrut M.: Bltar (Nikran) — Hcnl, Keork — lyli, Vunes. Mltrl — Fahri, Manuel, Had-dad, Ahu Nadir, Serkis.
Oyuna İstanbulsporlular başladılar. Hemen ilk dakikadan itibaren sert oynamağa başlı-yan Beyrut muhteliti karşısında İstanbulsporlular oldukça şaşaladılar. Nitekim ikinci dakikada Necml yediği bir
tekme ile yüzûndne ralandı. Haşan ile yerini değiştirerek oyunun sonuna kadar sağ açık oynamak mecburiyetinde kaldı. İstanbulsporlular Beyrutluların sert oyunu karşısında yavaş yavaş temkinli oynamağa başladılar.
û ncı dakikada Alinin hol hattından çektiği bir favul atı-
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam programlar)
Acılı] ve program.
M S. nyarı ve Radyo salon orkestrası «Set: Halli Onayman» Haberler.
Saz eserleri.
la.MÖflie Gnıetesi.
Şarkılar.
CumhıırbagkahlıŞı Armoni rou-zlkası «Şef: ths.nı Küneer».
R1 imciler «Pl.».
Konujma: «Spor haberleri».
Kayıp mektupları, aksam programı, hav» raporu ve kapanı). Açılış va program. Çocuk sasıt.
Dan» mözlŞl «Pl,».
Kansın sarkılır,
M. S. ayan ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Yurttan Sesler.
Radyo İla İngilizce.
Norman Cloutler orkestran «Pl.».
Radyo Gazetesi.
2»,30Serbes sattı.
İÖ.35 ‘
2145
Gazete haberlerinden öğrendiğimize göre, Amerikalıların tavsiyeleri gereğince, şehircilik tetkikleri yapmak üzere İstanbul belediyesinden iki kişinin Amerikaya gönderilmesi uygun görülmüş. Bu iki zatın yol paralarını ya kendi keselerinden vermeleri yahut belediye tarafından ödenmesi de Amerikalıların tavsiyeleri meya-nında imiş.
Pekâlâ, memnun olduk. Şimdiye kadar devlet daire ve müesseselerinden bir çok bahtiyarlar devlet parasiyle dünyanın dört bucağını gezip dolaştılar da, belediyecilerimiz niçin bundan mahrum kalsınlar? Onlar da gitsinler, yeni dünyayı görsünler. kuleleri yıldızlara ser çeken bilmem kaç katlı binaları temaşa etsinler, geniş caddelerde ağır aksa l_L fıstıki makam cevelân eylef) sinler, şık parklarda dinlen-^ sinler, muhteşem otcllerd&h konaklasınlar; Nevkorkun^ Vaşingtonun şehir hayatını,q şehircilik işlerini incelesinler ve tekrar köhne İstanbu-£ la dönsünler. ■—
Sonra?... P
Bunlar güzel şeyler am-JD ma biraz düşününce insa-^ nın zihninde istifham-(D lar çengelleniyor. İstanbul-0) da şehircilik işlerinin başa-^ rılamaması görgüsüzlükten, bilgisizlikten mi ileri geti-^ yor? Hakikat böyle ise bin— zim şehircilik mütehassısı q ne diye burada oturup duru-§ yor? O mütehassıs ki geçen ® sene bir kaç ay mezuniyetle 2* Fransa ya gitti, Parisin imaQ planlarının tatbikatına ne-v zaret etti ve işini muvaffakiyetle tamamlayıp İstanbu-la döndü. Ve gene o mütehassıs ki Avrupa çapında şöhret kazanmış bir şehircilik mütehassısı olarak senelerden beri İstanbulda bulunuyor, fakat belediye bütçesine muazzam masraflara malolan mesaisinin şehirde büyük bir eseri görülemiyor.
Acaba bu zatın bilgisi, ihtisası İstanbul için kâfi mi gelmiyor; yoksa plânları, tavsiyeleri bizim modem şehircilik telâkkilerimize mi uymuyor?
Amerikalıların tavsiyelerine bakılırsa ikinci şıkkı kabul etmek lâzım. Demek ki İstanbulun şehircilik işlerini de Ameri kanınkilere benzetmek niyetindeyiz?
Bu da âlâ, mademki dostlarımız öyle arzu etmişler, biz de istediklerini yerine getirelim amma iki belediyecimizi Amerıkada gezdirmekle bu işler başarılacak mı?
Amerikan usulü şehirciliği öğrenmek için Amerikanın bir kaç şehrini görmek kâfi geliyorsa bugün yurdumuzda bu mertebeye ermiş bir çok vatandaşlar var ve eğer bu bilgilerle şehircilik işlerinin başarılması mümkün olsaydı şimdi tstanbu-lun Nevyorktan farkı kalmazdı.
Amerikalı dostlarımızın bir çok bakımlardan bizim hak-kımızdaki bilgileri çok zayıf. Delil mi istiyorsunuz? İşte: Tekliflerinde; « Şehircilik tetkikatı yapmak üzere iki belediyecinizi Amerikaya gönderiniz amma bu zatlar yol paralarını kendi keselerinden ödesinler >» diyorlar. Şahsî menfaati olmaksızın, şehir, hattâ memleket işleri uğrunda kendi kesesinden para harcıyarak buradan Balkanlara kadar seyahat teklifini göze alacak bir tek kabadayı vatandaş varsa beri geisin!
Cemal Refik




Arjantinle ticaretimiz
31,35
22.00
8345
, _ . ..______,, 83,45
(Arkası 6 acı sahifede) s’w
* xM0
incesaz •Suzinak faali». Salon orkestralarından melodiler «Pl.*.
Filim yıldızları »UylUyor «Pl.». Konufma.
Şarkılar.
M. S. oyarı ve Haberler. Dan» parçaları «Pl,».
Program ve kopanı*.
Verilen malûmata göre Arjantinle memleketimiz arasında ticari münasebetlerin genişletilmesi için bazı temaslar yapılmaktadır. Bu arada Buenos Aires elçimizin Arjantin makamlarıyla bu hususta bazı görüşmelerde bulunduğu bildirilmektedir. ... - --1
Şehrimiz ticari ve ekonomik çevrelerinde bu haber memnunluk uyandırmıştır.
Sahile 4_______ _
Pft^M Ü~Z~fK~
Olağan üstü iiç konser
Riyaseticumhur filârmonik orkestrasının birinci konseri
Orkestra şefi: Profesör Hans Rosbaud, solist: Antonio Saldarelli
Fikri çİÇEKOftLU
n rs c? n ra
Ankara mektupları
Seçimlerin akisleri
D. P. nin kapısını aşındıranlar — “Demokrasi var demokrasil,, — Savarona, Dolmabahçe, Çankaya ve özel katar Türlü rivayetler
Veremin tedavisinde tesirli bir usul
17 günde basiller telef oluyor. 6*10 ayda hasta tamamen iyileşiyor
Ankara 17 Mayıs — An karada Cumhurbaşkanlığı Filârmonik Orkestr asiyle üç konser ▼ermek için davet edilmiş olan Batı Almanya 3WF orkestran baş şefi Hans Rosbaud İdaresindeki birinci konser 16 Mayıs 1950 sah akşamı Devlet Opera binasında verildi. Programda üç eser vardı: Sekiz ay önce vefat etmiş olan büyük Alman bestecisi Rlchard Strauss'ın «Tod and Verklârung» adlı senfonik şiiri, Kari Höller’in İkinci viyolonsel konçertosu ve Johannes Brahms’ın dördüncü senfonisi. R Slrauss'ın senfonik eseri 1889 yılında tamamlanmıştır. Bir yıl sonra bestecisinin idaresi altında ilk defa Eisenach’ta çalınmıştır. Eserin mevzuu, ümitsiz bir hastanın humma içinde ölüm dirim mücadelesidir. Ölümün galip geldiği bu mücadelede bedenden kurtulan ruhun vriştiel engin hıızur ve sükûn tasvir edilir. Fakat bu eser tasviri bir eser olmaktan çok u-aaktır. Orkestra imkânlarını ustaca kullanmasını bilen motif ve temalarını titiz bir dikkat ve sabırla İşllyen sanatkârın yarattığı ses âlemine dalmak ve mevzuu ancak bu ses mahşeri arasından sezmek gerek...
Prof. Hans Rosbaud’m orkrts-tra provalarından birisinde bulunmuştum. R Strauss’ın eserine konserdeki mükemmelliği sağlamak İçin nasıl dikkatli ve şuurlu bir çalışma ile nefsini vakfettiğini yatandan gördüm. Eseri partlsyonsuz idare ediyor: ▼e böylece notaları taklb etmekten kurtulan şef bütün dikkatini eserin hizmetine vakfediyor Birçok İdare ve orkestra güçlükleri arzeden Tod und Verklânıng şefin Ihtimamlı, anlayışlı idaresi ve orkestranın, şefin İsteklerini kavrayıp gerçekleştiren melekesi sayesinde güze! bir boşan İle çalmdı.
Programın ikinci eseri, Alman bestecisi Kari Höller’in 1-klncl viyolonsel konçertosuydu. K. Holler 1907 yılında Bamberg’ de doğmuştur. En verimli besteciler arasındadır. Birçok orkestra eserleri, oda müziği eserleri yazmıştır. Frescobaldl’nln bir teması üzerine yazdığı senfonik fantezisi (Op. 20'. Cumhurbaşkanlığı Filârmonik Or-keslrasiyie rahmetli şefi Dr. Preatorius İdaresinde geçmiş yıllarda Ankara da çalınmıştı. K. Höller’in birinci viyolonsel konçertosu İMİ yılında Berimde çalınmıştı. Şef Wi!helm Furtwângler idi. Bu eserin ikinci çalmışı yurdumuzda olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası eşliğiyle Dr. Praetorlus 1-dareslnde viyolonselist Davlri Sirkin tarafından çalınmıştı. Bu konserde dinlediğimiz eser,
Kari Höller’in İkinci viyolonsel konçertosu 1948 yılında bestelenmiş ve bir yıl sonra yine büyük şef Wilhelm Furlwângler İdaresindeki Hamburg Filarmonisi tarafından Alman viyolonselisti L. Hoelseherin solistliği ile çalınmıştır. Memleketimizde ilk defa çalınan bu eserde solist. Devlet Konservatuvarı viyolonsel profesörü Antonio Sftl-dureili IdL
K. Hollerinin ikinci viyolonsel konçertosu solist saza virtüözlük imkânları veren bir eserdir. Fakat bu İmkânları belit bir gaye uğrunda, derli toplu olaraa kullanacağı yerde serpiştirip dağıtmakla ve gerekli olan vahdetten uzaklaşmaktadır; konçertodan önce dinlediğimiz EL Slrauss’ın eseriyle komşuluktan çok şeyler kaybediyor. Orkestra kütlesinden İstenilen randımanı alamıyor. Yer yer parlak renklerin yanında cılıs bir sonorite dikkati çekiyor. K. Höller’in 1-kinci Viyolonsel konçertosunu bir defa dinlemekle kati bir hükme varmak doğru olmamakla beraber, eserin bıraktığı tesir, bütünlükten uzak dağınık bir eser tesiridir şet H. Ros-baud ve solist A Baldarelll konçertonun İcrasında âzami dikkat ve gayret gösterdiler. Antenle Saldareiiryl tstanbulda iki defa dinlemiştim. Modem ' Türk musikisi festivalinde ve Fllârmonl Demeğindeki bir musiki toplantısında.. Bu seferki konser ilk görüşlerimi te-I yid etti Viyolonselist A. Sal-dair 111 parlak bir virtüöz yaradılışında değildir. KUne aldığı eserle güz kamaştırmaktan ziyade onu İnce, dikkatli, kılı kırk yaran bir titizlikle İşlemeği tercih ediyor. K. Höller’in viyolonsel konçertosundaki güç pasajları bir müzisyen anlayışlyie ve tesir yaratmaktan uzak bir anlayışla çaldı. Viyolonselist Antonio SaldaTeUl*yl bir oda musikisi topluluğunda dinlemek isterdim. Öyle sanıyorum ki onun asıl sahası oda musikisi sahası olacaktır: eseri duyuşu, anlayışı ve İfade edişi viyolonselisti bu musiki şubesine daha ziyade yakıştırıyor.
Johannes Brahms’ın Op 98 dördüncü senfonisi bestecinin son senfonisidir. Bu sahada yazdığı en güzel ve olgun eseri, bu senfonidir dense yeridir 1885 yılında bestelenmiştlr. Dört tasımlı bir senfonidir.
Konserin baş anlı diğer İki eseri yanında müstesna güzelli İtte bir eser oldu. Orkestra şefi Hans Rasbâud bu büyük eseri de partlsyonsuz idare etti; İdaresiyle. orkestranın bütün imkânlarını bulup çıkarmasını bilen, heT detayı değerlendiren, her cümleye gerekli vuzuh ve
Ankara 18 Mayıs — Ankara son hatta içinde çok hareketli ve heyecanlı günler yaşadı. Seçim neticeleri her yerde büyük bir hayretle karşılanıyor. Bunları herkes merak ve heyecanla taklb ediyordu. Radyo muhtelif seçim bölgelerinden elde edilen tasnif neticelerini .......
halk kahvelerin, evlerin önünde toplanıyor ve alâka ile neticenin nc olacağını bekliyordu.
Gazeteler
Seçimi taklb eden günlerde Ankarada gazetelere olan rağbet de miitMş bir şekilde artta. Herkes sabahlan Ulus, Zafer ve Kudreti kapışarak seçimlere ait yeni bir şeyler arıyordu. Zafer her sabah koca koca puntolarla D. P. nin muvaffakiyetini ilân ederken Ulus'un sessizliği neticenin hakikaten C. H. P. aleyhinde olduğu kanaatini takviye ediyordu. Ölüsün akşam nüshası olan »Anka-ar akşam haberleri» de »seçim tasnifi devam ediyor», »İştirak nlsbeti çok büyük oldu. gibi başlıklarla C. H. P. nin talihsizliğini Leyi d edip durdu.
İstanbul gazeteleri de günlerde güçlükle bulunabiliyordu. Pazartesi günü gazetelerin gelmesiyle kaybolması bir oldu. Bütün gazeteler bir iki saatin içinde bitiverdiler. Her gün öğleden akşama kadar •Tayyare postası geldi, yazıyor» diye bağıran gazetecileri ancak salıdan sonra görebildik. Gittikçe vaziyet daha çok aydınlanıyordu. Nihayet DJ?. nin (S0 küsur milletvekili ile Mecliste büyük bir ekseriyet temin edece*! t.nlaşılmca Ankaranın havası da adam akıllı değişti.
Partinin kapısını aşındıranlar
Meğer dünya filem D. P. nin tâ ilk kuruluşundan beri müfrit taraftarıymış da kimsenin haberi yokmuş, şimdi her gün D P merkezinin ve şubelerinin akşama kadar arzı tebrlkâta gelenlerle dolup boşaldığı görülmektedir.
Anlatıyorlar, şimdiye kadar ya »Demokrat deyiverirlerse, diye ödü kopanlar, hattâ hattâ muhitlerinde halkçı olarak ramlan bir yığın kimseler her-gün D. P. nin kapısını aşındırı-yoriarmış.
bildirirken dükkânların, küme küme hudutsuz bir
ilk
K im isi ilk günlerden beri D. P. nin yılmaz müdafii olduğunu, fakat bunu tezahür ettirmek fırsatını bulamadığını iddia ediyormuş, kimisi de eski kayıtlar, tarihler ve numaralarla partinin bilmem hangi şufrîsine vaktiyle kaydolduğunu lsbala çalışıyormuş. Velhasıl demokrat olduğunu iddia eden edene:
•— Ben, vallahi her zaman partiyi
ama malûmu âliniz partiye gelip gitmeye vaziyet pek müsait değildi. Efendim, ne yaparsınız derd-1 maişet- Zaten şu Halk partisi yıllarclanberl bu memleketin başında...» gibi lâflarla nutuklar veren verene.
Dolmabahçe müze oluyor
İnce bir kanal açmakta sonra bu kanalı tedricen genişleterek buraya ince gazlı bez yerleştirmektedir. Doktor Maurer açlığı ve genişlettiği kanala yerleştirdiği gazll bezin dış ucunu mütemadiyen (Pas» ve (Stropto-mycin) ilâçları ile ıslatarak bu İlâçları (Kavern) lerin İçine ka daç devamlı şekilde sevketmek-tedir. (Kavern) lerin İçi bu şekilde ilâçlarla beslenince alınan netice şayanı hayret olmaktadır.
Bu tedavi sayesinde (Kavern) lerde bulunan verem basilleri on yedi günde tamaftıen telef olarak hasta basillerden kurtulmaktadır. On yedi gün bu şekilde tedaviye tâbi tutulan hasta bu müddetten sonra muhitine verem basilleri saçmamakta-dır. Veremlilerin aylar ve hattâ senelerce etrafa basil saçmakta oldukları düşünülürse elde edilen neticenin ehemmiyeti kolayca takdir olunur.
Doktor Maurcr'ln şimdiye kadar yaptığı tecrübelere nazaran hastalığın tamamen tedavisi 6 İlâ 10 ay içinde mümkün olmaktadır. Tedavi müddetinin kısaltılmış olması hasta ve ailesi İçin mühim olduğu gibi tedavi masrafını da çok azaltmaktadır. Doktor Ma-urer’ln bulduğu tedavi şekil yüksek masraf ve tehlikeli cerrahi operasyonlara lüzum göstermemektedir.
Dr. Maurerln tedavisi vereme yakalanan hastaları kı-
beyefendi tutardım
rengi veren bilgili bir şef olduğunu ispat etti. Brahms’ın senfonisi orkestranın güzel vasıflanın teşhir etmeğe vesile oldu Konserde her eser ve solist şiddetle alkışlandı, Dinleyicileri.a tercihi Brahma'm senfonisi ü-zerlnde toplandığı belliydi.
Devlet Operası salonu başkenti süsllyen en güzel eserlerden birisidir. Bu salonda verilen bu İlk konser, orkestra şefi Prof Hans Rosb&udhn ve idaresindeki Cumhurbaşkanlığı Filârmonik orkestranın değerini belirten bir muvaffakiyet oldu.
Demokrasi var, demokrasi
Otobüste, troleybüste, posta -hanede, berberde. bakkalda, mağazada, durakta, lokantada herkesin ağzında seçim meselesi. Geçen gün bir dolmuşa bindim. Müşterinin biri şoföre soruyordu:
■— Kani vaziyet? Arlık ceza filân yok değil mİ? Kolay ını bundan sonra taksilere ceza kessinler. Yok bilmem nerede durmuşsun yok bilmem nerede hızlı geçmişsin. Yok ağabey geçti artık. Bundan sonra demokrasi var. demokrasi!„
Eaşka bir yolcu da şöyle diyor:
•— Demokratlar başa geçli mi. geçmedi mi? Bundan sonra hürüz beyim, memleketle artık hürriyet var. Polis bundan sonra kimseye karışamaz. Bak göreceksin neler olacak. Artık gümrükler kalkıyor. Ticaret de serbest vergi mergi de kalkacak. Askerlik de bir sene-
Ani:arada bunlardan başka bir yığın da daha ciddi şayialar var. Artık Savarona yatı satılığa çıkartılacakmış. Çankaya köşkü ve Dolmabahçe sarayı müzv haline getirilecekmiş. Cumhurbaşkanlığı özel katan işlctilmiyecekmlş. makam oto' mobüiert kaldırılacakmış, milletvekilleri tahsisatı azaltılacakmış, mebusların bedava seyahat etmeleri usulü değiştirilecekmiş, Meclis İnşaatından vazgeçilecekmiş, mtş. mlş. mlş,. Daha da bir yığın bu cins kâyeler..
Kara liste ve namzedler
hl-
Ya yeni tayinler hakkında herkes kendine göre yepyeni şeyler İcad ediyor:
«— Haberin var mı ayol, valiler değişecekmiş, Demokratların bir kara listeleri varmış, ona göre bir çok kimselere içten el çektireceklermiş.»
Bahse giren girene. Cumhurbaşkanlığı İçin, Başbakanlık, İçin, vekiller İçin, valiler için, tunum müdürler için. Yok bilmem kim vaktiyle şöyle demiş de, yok bilmem ne bey *— Aaa.., katiyen onu bir gîın tutmayız» dermiş de. Yok bilmem kim gt-, nel İdare kurulundan bilmem kimin yakın akrabasıymış, filânın mektep arkadaşıymış-, falan filan.
İşte her gün Ankarada yerde konuşulanlar bunlar buna benzer şeyler.
Bundan pek az evvel mütehassıs hekimler muhitin do ve bun i an haricinde (Btreptomy-cln) ve (Pas) dan vereme karşı mücadele İçin istifade edlle-cağlnden bahsedilmekte iken bu defa İngiliz hekimlerinin 8treptomyclnln veremle savaşta müessir olamadığı sonucuna vardıklan bildirilmektedir. Bu İki şlfakâr mualece hakkında yekdiğerine mübayln gibi aksetmiş olan neticelerin iyice an laşılabilmesl için meselenin esaslı bir şekilde tahlil ve teşrihine lüzum vardır:
Malûm olduğu üzere bir hastalığa karşı kullanılacak İlâçlardan ümit edilen faydanın elde edilebilmesi o İlâçların vücudun hasta bulunan merkezi nok tasma taslr yapabilmesi sayesinde mümkündür. Ciğer veremlerinde hastalığın merkezi noktası (Kavern) lerdlr. (Ka-vemı 1er, verem basillerinin ciğerlerde neslcleri tahrip ederek açtığlan oyuklardır. Verem basillerinin zehlri bu «Kavern! ler etrafma gayrikablli nüfuz bir duvar örmekte ve bu duvar burada kanın cevelânına da mâni olmaktadır. Bu sebepten gerek enjeksiyon vasıtasile gerek ağızdan alınan ilâçlar ümit edilen tesiri yapmamaktadırlar.
Vereme karşı mücadele blnne ilce (Kavern) lere karşı mücadele etmek demektir.
Onun için veremle savaşta mümkün mertebe İyi netice İstihsal olunabllmek İçin doğrudan doğruya (Kavern) lere nü-' sa zaman sonra tekrar İşlerine fuz edilmek lazımdır. Bu esası ( başlıyabüecek duruma getirlı-gözonûnde bulundurarak hare- ( d İğinden memleket iktisadiyatı ket eden maruf (Schatralp) sa- için de faydalıdır, naloryomu baş hekimi (Davos) (Arkası 1 Del «ahıred»)
u doktor Maurer verem tedavi- «mm.....■»(**■■■■'»■»(.....«mna
rinde tamamen yeni bir usul keşfetmiştir. Doktor Maurer (Şungar)t da Georg Thlme kl t abesinde tabettirdiği (Dle chemothcrapeutishe Tampona-de der Lungencavernen adlı eserinde yeni tedavi şekil ve bu usulü tatbik sayesinde elde et-tlği şayanı hayret sonuçlar hak rın teşrifleri rica olunur, kında uzun uzadıya malûmat' vermektedir.
Doktor Maurcr'ln tedavi tarzı yukarıda bahsettiğimiz doğrudan doğruya (Kavern) ler B-zerlne tesir yapma esasına dayanmaktadır. Bu yeni usule göre doktor evvelâ Lamlnariadorn ismini verdiği ucunda sivri bir madeni parça bulunan çivi gibi bir alet ile ciğerde neslçleri tah rip edilmiş olan noktaya kadar


fMevOlö
I ŞAK İR SOMUNCUOÖLU'nun , vefalının şenel devrlyesi olan ayın 22 nel Pazartesi günü ŞİŞLİ CAMİİNDE öğle namazını müteakip Mevlidi şerif okuna-I ğından, kendisini seven dostla-
I
Sonıuncu Ailesi
melek
SİNEMASINDA
KAL8SIZ K*DIN ve Meçhul Arkadaş Buğun görülecek filmlerin en iyileridir.
Bu payarteri günü matinlerden itibaren ■■13CÜ
SARAY Sineması
Sinema seanslarına başlayacak ve bu münasebetle Ud büyük film birden gösterecektr:
/ - Ölümden Firar
her
ve
ANKARALI \|
(Türkçe sözlü)
DENNİS O*KEEF - CLAİRE TREVOR
2 - YAŞASIN AŞK
(Orijinal kopyası)
HEDDY LAMARR — ROBRRT CÜMMİNGS

Tefrika No.: 4-B
— Çok muhteşem ve ebedi bir eser. Bunun karşısında kendimi müthiş surette küçük hissediyorum, dedi.
— Sen de müthiş surette bu güzelliğe mensupsun Dona tel la
Yine sustular... Marzio bu defa âdeta hayvani bir tıirie. Büyük bir ihtirasla kıza satıldı, durmadan öptü.
■— Seni seviyorum... Seni seviyorum Donatella.
— Bırak... Bırak İteni Marzio, çıldırdın mı?
Marzio bu hareketinden çok çıkıldı, yaptığına pişman oldu.
— Affet beni sevgilim.
Donatella elbisesini düzeltiyordu.
— Kabahat bende oldu, buraya gelmemeli İdim.
— Şu holde benj sevmiyorsun demek
— Hayır, seviyorum, fakat...
— Alt tarafını söyleme. Bana acı. Hayalımın bu mesut geçerini berbat etme Bu mevkiin letafetine, şüriyeline hürmet e-delhn. bunları berbat etmiyelim. Ver elini Donatella. gidelim *
Otomobilin bulunduğu yerc4
doğru yürüdüler. Donatella başını, Marzlonun omuzuna dayadı. İçinde pişmanlık 11e şefkat ve sevgi hisleri mücadele halinde idi. Hayatta ona keder ve ıstıraptan başka bir şey vermemiş ve sonunda onu yapa yalnız bıraknuş kimseye sadakatte devam ederek talihin karşısına çıkardığı böyle saf ve samimi bir aşkı reddetmek için İnsanın deli olması lâzım geleceğini kendi kendine düşünüyordu. Ona bu derece derin bir aşkla bağlı olan kimseye ıstırap çektirmeğe hakkı yoktu,
Marzio. Donatellaya yatak odasına kadar Tefakat etti. Onu öpmeğe bll(> cesaret edemedi, biraz evvelki hareketinden çok üzülmüştü.
— Bonnûi Donatella. Beni affet.
Onun yerinde başka bir erkek olsaydı bu derece nazik ve alicenap (taranmazdı,
— Sen beni affet Marzio Hakikaten ben de küstahça davrandım.
— Üeülme sevgilim. Yaruı sa-oah tekrar görüşürüz.
1 Donatella kapıyı kapadı. Canı (çok sıkılmışta. Boyundu. Hlz-

»BİZİMKİ GİBİ BİR ASK
I Ç' wan:iucmna pmkiiİ* (tfWHtHJWMtewuı
nıetçinin yatak üzerine yaymış olduğu geceliğini gitti, aldı. Marzlonun yastık üzerine bıraktığı pusula gözüne ilişti. Aldı, okudu. Gözleri yaşardı. Bitişik verandada kimsecikler yoktu. Oda kapkaranlıktı. Acaba Marzio odasına çekilmedi mi? İçine merak girdi.
Hafifçe seslendi:
— Marzio.
Marzio derhal karşısına çıktı, Arkasın da ropdöşambrı vardı. Ümit ve heyecana düştü.
— Daha uyumadın mı Donattı ta?
Donatella âdeta kederli bir sesle yine:
.— Marzio, diye seslendi.
Delikanlı, iki verandayı ayıran. parmaklığın üzerinden atladı. Donatellayı kucaklayarak gece rüzgârının hafif hafif dalgalandırdığı luülerle «tulü ya-
tağına götürdü. Her İkisi de mantık ve iradenin hüküm sürmediği başka bir iâhuti filemin zevki içinde geceyi geçirdiler.
VIII
Paola kapıyı yavaş yavaş kapadı, Marzlonun o bahtiyar delikanlının ıslık çalarak merdivenden inişini seyretti. Sonra döndü, yorgunluktan kendisini yatağa atmış olan Donatellaya baktı. «Nasıl, tahminimde yanılmamışım değil mİ?» diye sormak istedi, fakat bunu başka bir suretle ifade etmeği tercih etti. Masaya doğru ilerledi, ayru günde gelen üç mektubu aldı, elinde yelpaze gibi sallaya sallaya yatağa yaklaştı.
Donatella birdenbire kalkıp oturdu, elinden mekLuplan kaptı.
— Ver, ver... Ne zaman gelirdiler? A, hepsi de aynı gun pos-
taya verilmiş... Halbuki ben de zannediyordum ki...
Mektupları öptü, göğsüne bastırdı .
Paola:
— 8eni, dedi, şimdi o züppe görse.
— Merak etme o herşeyi biliyor. Ona hiç yalan söylemedim. Onu unutamıyacağımı biliyor, Şimdi rica ederim, Paola beni yalnız bırak, rahat rahat şu mektupları okuyayım. Gücenme emi? Sonra «Ula hepsini anlatırım, zaten dünyada her şeyimi bilen tek kimse sensin.
Paola kapı eşiğinden:
— Evet, dedi, ben seni herkesten daha iyi tanıyorum, peki o zavallı ne yapacak? Biz palermoda kaldıkça orada burada mı kalacak?
— Hayır, bİT kaç İçin annesine gidiyor. Zannederim per-
şembeye dönecek- Sonra bizimle beraber Komaya gelecek, birlikte »ey alıat edeceğiz.
Donatella yalnız kalınca mektuptan açtı, süratle okumağa başladı. Bitmez, tükenmez âşıkane sözler. Sonra orada ihraz ettiği muvaffakiyetinden bahsediyordu. Arjantin halkı mephut kalmış. Crişünanm hastalığı devam ediyormuş, hattâ son günlerde artmış.
«Sinirlerinden hasla olan kimseler galiba aynı his tesiri altında imişler. Kız kardeşi yalvardı, yakardı, bir türlü Cris-tinayı evine gelmeğe razı edemedi. bir türlü oraya ayağını basmak İstemiyor. Şehirdeki muazzam villâsına gitmesi teklif edilince kıyameti koparıyor, bağırıyor, haykırıyor. Orası ona bir hapishane gibi görünüyor-muş. Kız kardeşinin istediği zaman onu gelip onu otelde görmesine ses çıkarmıyor, fakat çıradan kımıldamak istemiyor. Onu gittikçe daha deli buluyorlar. Halbuki ben bu hallerine alıştığım için bana fevkalâde görünmüyor. Mühim bir sinir mütehassısına muayene ettirmek İstiyorlar. Mütehassısa göre
elektroşok bu gibilere çok faydalı imiş, fakat Crlstlnayı doktora götürmek İmkânsız, Geçen gıın otelin holünde gazetecinin biri onunla bir mülakat yapmak Lstemlş. Crlstlna bunu bir tuzak zannlyle bağırmağa başlamış, etıaftan garsonlar koşmuş, güç belâ teskin edebilmişler.»
Biraz durakladı, zaten göz yaşları okumasına mâni oluyordu. Bir müddet gözlerini kapadı. mekLuplan. daha üçüncüsü-nü bitirmeden komodun üzerine bıraktı. «O kadından bir türlü kurtulamıyacak, beyhude ümlt-lenmemcU. Nedamet ona işkence ediyor, Vûlentlnanip hayali aramızda, Hiç bir zaman rüyamız hakikat olmıyacak.»
Bu düşüncelerin tesiri altında Donatella kendisini pek yorgun, bitap hissediyordu. Âdeta kendi kendine soğuyordu.
Maratonun yakınlığı, onun sıcak şefkati, onu düşünmekten muhakeme etmekten alıkoymuştu.
Fakat şimdi yalnızdı, kendi nefsinden nefret ediyordu.
«Arkası var)
; »fcıajma uuvoıc euııııjuı.
*■•0 nılşür.
Jârihten Say falar j
İsrail röportajları
Serbes sütun
İnkılâp tarihimizin mühim bir hâdisesi
Sami paşazade Sezai bey
vrn
Sami paşazade Sezai beyin Madrid sefirliğinden sonra siyasî hayatı nihayet bulmuşta. Fnkat. edebi hayati (İeiâi) isimli eseriyle devam etti. (Iclâll, sanatkârın en büyük yazıdır. Bir çok öliimîer gören, bir çok kahırlara katlanan ömrü en şiddetli darbeye küçük yeğeninin kayıbı ile uğramış ve bu felâket Türk edebiyatına (İclâDt vermiştir.
Sezai bey son senelerini Vant-köyünde ve Mühürdarda geçirdi. (Kâinattan ayrılmış, sükûn İçinde gündüzleri yeşil, akşamları mavi, geceleri sema olan Vanikoyünü) çok seviyordu.
Eniştesi Mahmut Nedim paşanın yalısında Sami paşazade Sezai beyi Abdülhak Ham i t, Tevfik Fikret, Cenah Şah ab seldin, Süleyman Nazif, Hüseyin Siyrel ve diğer edibler, şairler ziyarete gelirlerdi
Tevfik Fikret yalıya ilk ziyaretini bir bahar sabahı kayıkla yapmıştı. Sezai bey kendisini, elinden tuttuğu küçük yeğeni Samlye hanım ile beraber karşıladı ve Flkretle, küçüğü birbirlerine (şür ve şair) diye tanıştırdı. Tevfik Fikret de o sabahın güzelliğini (mavi bir rüya» diye İfade etti.
Sami paşa zade Sezai beyin ton seneleri sükûnet içinde geçti. Gazellerin, mecmuaların edebi anketler münasebetiyle yaptıkları müracaatlar dışında bazı edebi İhtifaller münasebetiyle de hatırlanıyordu.
Fakat Feyriâti lisesinde Abdülhak Hâmidln «eksen birinci senesi için yapılan ihtifaldeki muameleden müteessir olduğu bir mektubundan anlaşılmaktadır. Sezai bey o mektubunda diyor kİ: (Müştakın tertip ettiği ve benim meduv olduğum bu İhtifalde bana gösterdikleri yer üçüncü derecede IdL Nutuklarında benim de mensup olduğum Şlnas! mektebinden Namık Kemalden, Recal zade Ekrem-den bahsettikleri halde bir kere olsun benim namımı zikretmediler.)
Son senelerinin heyecanlı hâdiselerinden birisi şüphe yok ki Büyük Millet Meclisinin 19 mart 1927 toplantısında kendisine (hldematı vataniye tertibinden) maaş tahsisi münasebetiyle söylenen sözler, çekilen telgraflar ve gösterilen kadirşinaslıklar olmuştur.
Bu münasebetle Hamdullah Suphi bey Mecliste söylediği çok güzel bir nutuktan başka kendisine Türk Ocakları namına çektiği telgrafta da (Türk milletine yeni bir hayat ve kavi bir istikbal temin eden büyük ve kaadir fikirlerin İlk mûbeşşirle-rinden biri olan aziz edibimiz) cümlesiyle sanatkârı selâmlıyor, şair Mehmet Emin bey telgrafında (Kalemini hürriyet ve vatan aşkının zalimlerine kahir ve lanetin kılıcını yapan aziz edibimize deha ve faziletinizin hayran ve peresi işkân hars heyeti Büyük Meclisin ehline masruf takdirinden dolayı fah-rumubahatinı derin histeriyle arzederJ diyordu.
Büyük Millet Meclisi reisi İse telgrafında Meclisin verdiği karardan (Feragat ve fazilet mü-cahedeleri içinde cereyan etmiş olan ömrünüzün âzami liya-katia kazanmış olduğu bu kıymettar taltif) diye bahsediyordu
Sezai bey meşhur nezaketiyle ve sanatkâr kalemiyle tebriklere güzel ve zarif cevaplar verdi. Yeğeni Hamdullah Suphi beye müstesna nutkundan dolayı gönderdiği mektubunda (Bize teşekkür ederim. Zira 19 mart 1927 cel »erinde bir mevki ibda eltiniz kİ şükran hiç bir zaman o mertebeye çıkamaz, kürsü hitabeti bir burca tahvil ederek aylığı o burçta bir ?y yaptınız...)
Baml paşazade Sezai bey çok zarif, kibar, hassas, neşeli bir İnsandı. Neşenin büyük bir kuvvet olduğuna inanır ve hayatından, sıhhatinden şikâyet etmekten çekinirdi.
Zeki, münevver gençleri sever onlarla bulunmaktan çok hoşlanırdı Fakat halk efradiyle de konuşmak, onların hasbı-
/ îmn >
Halûk Y.
Şehsttvaroğla
imli erini dinlemekten hazzeder-dL Okur yazar olmayan halk arasında hakiki boa sena sahiplerim; tesadüf edilir, derdi.
Türk milletinin kudretine inanmıştı. Milleti harikulade bir hayatiyeti olatı zeki ve kahraman bir millet diye vasıflandı-nrdı Zaman zaman büyük mllU felâketleri hatırladıkça erilmiş bîçare millet, fakat hiç umulmadık zamanlarda hârikalar yaratır, derdi.
Pek zarif, kibar Te nâzikti. İyi giyinmeyi severdi. Halde, tavırda, sözde, muamelede ne-zahet ve nezaketten hoşlanırdı. Kaba hareketlere, sinlere tahammülü yoktu. Böyle bir vaziyet karşısında kendinden geçer ve karşısındakini yerin dibine batırırdı.
Pederi Sami paşa gibi pek merhametli İdi. Hayvanlan, banlar arasında bilhassa kuşlan ve kedileri pek sever ve kendi kedisin! de omuzunda gezdirirdi. Bunun sebebini kendisi de kedi mizacının erir değil, serâzad oluşunda bulurdu. (Kedi insana tâbi olmaz) derdi.
Divan edebiyatını sever, fakat Divan şairlerinde ekseri aynı (klllşe) lere tesadüf edildiğini de söylerdi. Puzulinln hayranı İdi. Baki. NeH. Nedimden zaman zaman güze] parçalar okurdu. Ezberlemekte büyük bir kudreti vardı. Az oturur, odada mütemadiyen dolaşır, şiirleri de bu esnada lnşad ederdi
Ziya paşanın Zafemameslni beğenirdi. Kemal onun İndinde bir İlâh İdi. Hâmidln yeri de en yükseklerdeydi. Bir gün güzel bir beyit okuyordu. Yeğeni kendisine bunun kimin olduğunu sordu (A kızım bu kadar yüksek, bu kadar güzel bir şey, Hâmidden başka kimin olabilir) cevabını verdi,
Bazan ihtilâl mücadelelerini anlatır, H. Abdüihamltten bahsederdi. Biraderi Necip paşadan ve paşanın Medlha sultandan dünyaya gelen yeğeni prens Sami beyin ismi geçerken de (Dayısı Abdûlhamlt amcası ben) diye gülerdi.
Zamanlarının büyük bir kısmı okumakla, bilhassa Fransızca neşriyatı takip İle geçerdi. Oündûrieri hemşireleriyle bir kaç parti tavla oynar, geceleri mutlak hemşireleriyle tavla, bezik yahut dört kol iskambil oynanırdı. Oyunda karşı tarafı kızdırmaktan pek hoş-lanırdı. Bu partilere ailenin emekd arların d an Süreyya kalfa da İştirak ederdi.
1929 senesi sonbaharında İstanbul belediyesinin kendisi için kiraladığı Mühürdardaki eve hemşiresiyle beraber nakletti.
Vankköyüniin uzak ve sessiz
kak. dükkânlar, hareketli akşam saatleri kendirini memnun etmişti.
Bon zamanlarda nefes darlığından ve bacaklarındaki ağrılardan rahatsızdı. 955 ekim ayının sonlarında bir titnnalı gecede yatak odasının açılan balkon kapısını kendi kendisine kapamaya çalışmış, muvaffak olamamış, rahatsız ederim endişesiyle ne hemşiresini, ne de başka bir kimseyi uyandırmamıştı.
O gece büyük bir soğu kalgın-lığı neticesinde tutulduğu şiddetli nezle gribe çevirmiş ve kendisi bir daha kalkmamak üzere yatağa girmişti. Büyük ıstırabını etrafından hep sak-lanuş, onları iyi şeylerle oyalamaya çalışmıştı. Yalnız bir defa (Bakalım ne zaman öleceğim) demiş, bir defa da yeğenine (Ben babanın olduğu yere gidiyorum) demişti
26 nisan 93G pazar günü akşamı saat dokuzu yirmi geçe vefat etti.
Bu ölümle Türk edebiyatı büyük bir ye'se uğramıştı. Erleri sabaiı bir çok muhitlerde c-deb'ı hâtıraları, istibdat mücadeleleri teessürle anıldı. Fakat bu tessür bilhassa Abdûl-hak Hâmitte en acı derinliğini alıyordu.
Dostlukları yarım asır evvelinden başlamıştı. Aynı dünyanın, aynı edebiyatın, aynı muhitin İnsanlarıydı. Haini t o sabah titrek bir sesle (Sezai bazan Kâmitti ve ben bazan Sezai, altmış yıl hiç ayrılmadık, ayrı bulunduğumuz zamanlarda da ruhan yan yana idik) diyordu.
Hâmil ömrünün son yıllarına raslayan bu büyük darbe ile tutuktu. Sami paşa zade Se za inin mezar taşına yazdığı kitabede derin teessüründen gelen bu tulıduk vardı;
(Senin şahsi gaybubetin İçin Türk edebiyatı matem etse revadır. Fakat şununla müteselli olmaya mahal vardır ki senin şahsın mahkûmu sükût ise de çünkü zeval vardır.
edip değil, hem de bir insanı kâmil İdin.)
Seni ben şöyle ettim tetkik Tepeden tırnağa kalbi rakik SON
şahsiyetin Jâyemuttur. edebiyatımızda senin bulmaz bir hayatm Sen yalnız büyük bir
Ingiliz çocuk tiyatrosu
İstanbul valisi ve belediye reisi Ord. Prof. Fahrettin Kerim Gökay tarafından 4 Mayıs perşembe günü akşamı kız sanat okulu, olgunlaşma enstitüsü daimi sergisinde açtığı sergi iki hafta zarfında 50.000 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.
Bazı seyircilerin İngU terede çocuk tiyatrosu hareketleri hakkında tam bir fikir edinmesi için sergiyi bir kaç kere gezdikleri, banlarının da kuklaların oynatılış tekniği gibi çekici mevzuları uzun uzun tetkik et-
âleminden sonra kalabalık so- tikleri görülmüştür.
Boyar kendisini tebrik eden üniversiteli Keneler arasında
18 mayıs tarihli kıymetli gazetenizde çıkan (Evvel Zaman İçinde) başlıklı Semih Mümtaz bey dostumuzu^ tatlı bir İfade ile naklettiği hâ tır atında Nû-münel Terakki mektebi müdürü AH Nadir ve riyaziye muallim! Mazhar beylerin Sultan Abdûlhamlt devrinde bir jurnal a kurban edildikleri fikri ileri sürülmektedir.
inkılâp tarihtaıtein mühim bîr hâdisesini teşkil eden bu meselenin tavzihini ve bir zühul neticesi yürütülen bu ifade tarzının tashihini, tarihimize hizmet bakımından, lüzumlu görüyorum. Şöyle ki:
Askeri Tıbbiye mektebinde malûm zevat tarafından kurulan «ittihat ve Terakki» cemiyeti bir ara mutlakıyet İdarenin tazyiki ve sürekli surette devam eden keyfi hapis ve menfa kararlarının tatbiki altında sönmeğe yüz tutmuş Te mensuplan bir kaç gence münhasır kalmıştı
Cemiyetin böyle zayıf bir duruma girdiği sıralarda Tıbbiye talebelerinden Mekke 11 Sabri beyle Harbiye Nezareti levazım dairesi muhasebecilerinden Hacı Ahmet beyin tanışmaları sayesinde za’fa uğrayan iradelerde ileri doğru atılmak imkânı doğmuş ve Hacı Ahmet beyin riyasetinde Serasker yaverlerinden Şefik, Nümunel Terakki mektebi müdürü Ali Nadir, Ders Nazın Hüseyin Av-nl, Mekkeli Sabri ve daha bazı hamiyetli zevat tarafından yeni bir teşekkül vücuda getirilmiş ve azimle faaliyete geçilmiştir. İmanla çalışmanın neticesi olarak da Bedevi Tekkesi şeyhi Naili efendi, biraderi Şurayı Devlet âzasından Hakkı bey ve bir kaç fedakâr kurulan ba eemlyete intisap etmiş ve artık oldukça kuvvet kazanan teşekkül mensuplan Kürt şeyh Abdülkadlr efendi delâletiyle saray muhitinde kazandıkları muhafızlardan Hurşit bey ve saire vasıtası yle Sultan Abdülhamîdin hal'ine teşebbüs etmeği teemmüle bile başlamışlardır.
İşte tam bu sıralarda Ali Nadir beyin dostu bulunan muallim Mazhar bey meseleyi ya-verandan mekâtibl askeriye müfettişi İsmail paşaya aksettirmiş ve bütün ilgililer tevkif ve Yıldız sarayında Arap İzzet paşa ve Boşnak Kâmil bey tarafından istintak edilmişler ve Sabri bey de bu teşekkülün âmili sayıldığı İçin büyük taz-yıklara maruz kalmıştır.
İstintak esnasında Nadir bey bütün bildiklerini ve duyduklarını Sabri beyin yüzüne karşı bülbül gibi saymış, dökmüştür.
Tabii sonunda cemiyet mensuplan birer birer yakalanmış. Ezcümle Hacı Atımet bey Fiza-na. Sabri bey Musula, Şeyh Nailj efendi Trablusgarba. Hakkı bey Blngazlye, Şeyh Nec-meddin ve daha bir çoklan Sakarya vapuru İle İmparatorluğun muhtelif köşe ve bucaklarına sürülmüş ve fakat Nadir bey hizmetine mükâfaten Aşiret mektebi müdürlüğüne tâyin edilmiştir. Binaenaleyh bu meselede Nadir beyi mazur görmek mümkün değildir.
Mazhar beye gelince:
İsmail paşanın yakın akrabası olan bu zat meselenin saraya İntikaline vasıla olmuştur.
Şunu da ilâve edeyim kİ o devirde İnkılâp hareketlerinden dolayı Mektebi Harblyede yakalanan bizlerln İstintakı İçin teşekkül eden müşir Zeki, ferik İsmail, ferik Rıza paşalar divanı harbinde müddeiumumilik vazifesini bu Mazhar bey ifa eylemişti. Hattâ itirafa sevk maksadlyle beni İğfale çalışmış ve Osm&nlı hükümeti namına saray müşirlerinden Abdullah paşanın maiyetinde İştirak ettiği beynelmilel Lâhey konferansında tesaddüf ettiği jön Türklerin sefil ve düşük hallerinden bahisle onlara benzemenin abdallık olduğunu ileri sürmüş ve ahvali nıhlyem üzerinde tesir icrasına kalkışmıştı. Pek tabiî maksadına muvaffak olamamıştı.
Bu nâçiz satırların neşri rica-slyle saygılarımı sunarım .
____________Ahmed BEDEVİ
Şalom’un mânası nedir? — 2000 yıl sonra - Dünyanın dört köşesinden gelenler
İsrail çalışıyor
Şatonu.
İsrail röportajlarına başlarken söze bu kelimeyle girmeyi uygun buldum. «Şalom», Türic-çedekl «selâm»m ibranlce karşılığıdır. İsraiiin neresine fitlimse. nerelerini gezip kimlerle karşılaşiımsa ilk ve son olarak bu kelimeyi duydum. Bizde «Günaydm», «sabah şerifler hayırlar olsun», «tünaydın», «akşam şerifler hayırlar olsan», •Allaha ısmarladık», «sala geldiniz», «Allah rahatlık versin» gibi bir çok selâm laflan var. İsraildeyse bütün banların yerini «Şalom» alıyor. Evde, 'o-kakta, otobüste, gazinoda, otelde, sinema veya tiyatroda, kısacası her yerde bîr biriyle karşılaşan veya alışveıiş yapan her fert karşısındakiyle başlarken veya ayrılırken kelimeyi kullanıyor.
»Şal o m. kelimesi, milletin günlük hayatına tamamen girmiş, kullanılması, nefes almak veya uyumak gibi tabii hale gelmiş bir hitap şekli olarak İsrail! diğer ülkelerden ayır d ederken ele alınacak malzemenin sembolüdür.
Diğer taraftan bu kelime, taşıdığı anlam bakımından yahudi ırkının tahrip panoramasıyla da doğrudan doğruya ilgilidir. Gerçekten «Şatom» kelimesi, îbranlc&de «barış» anlamında kullanılır. Ve yahudl nesilleri, bundan İki bin yıl önce barışın ihl&t edilmesiyle yurtlarından ayrılarak yâd ellere dûştüklerindenberi her vesileyle banşa hasret çekmiş çilekeş insanoğullandır. Gittikleri hemen her yerde ve asırlar boyunca çeşitli toplulukların azınlıktan gözüyle muamele görmüş olan bu bahtı kara insanlar, kendi aralarında veya içinde bulundukları toplulukla diğer topluluklar arasında barışın yerleşememesi yüzünden az mı çektiler?
Bunun yakın misali Nazi Alman.vasındaki durum, son misal! de Arap - Yahudi anlaşmazlığıdır. Yahudiler, yüz yıllar boyunca çektikleri çileler ve akıttıkları kan bahasına bugün İsrail adında bir vatana kavuştular. Ancak, İlci yıllık bir mazisi bulunan bu ülkede barış henüz kurulmuş, komşu memleketlerle anlaşmalar imzalanmış değildir. Bu sebeble İsrail bugün hâlâ, dünyanın bir çuk ülkelerinden fazla banşa susamış durumdadır.
İşte «Şatom» kelimesi bu bakımdan da yahudiler için büyük bir önem taşıyor, tsrallde görüştüğüm her fert bana barıştan bahsetti ve memlelıer tinin barışa olan büyük ihtiyacını anlattı.
Yani yahudiler, bütün tarih boyunca ve bugün her bakımdan aradıkları mefhumu alıp
enerji
Köyde yerleşen gençler

konuşma anahtarı yapıvermiş- ı ler: şalom.
Bugün bütün İsrail, fikir olarak da, lâf olarak da bu kelimeyle nefes alıyor.
Dünyanın dört tarafından gelenler İsraüde binlerce, on binlerce insan arasında günler geçirdim. Kimi kadın, kLm! erkek, klnıl beşikte, kimi genç, kimi orta yaşlı, kim! ihtiyar, fakat her yaşta dinamik, çalışkan ve şuurlu insanlar kalabalığı.. Bunlar, dünyanın dört yanından, apayrı ülkeler, apayn cemiyet sistemleri ve apayn medeniyet kademelerinden kopup gelmiş kişilerdi. Ancak bütün bu insanların birleştikleri çok mühim bir taraf vardır: İsrail deyince akla" yahudi gelir. Bu ülkede yalnız yahudi bulabilirsiniz. Her ne kadar İsrailde bir arap azınlığı varsa da bunlaı hem azdırlar, hem y ah udiden renk vesalr bakımlardan derhal tefrik edilebilirler. hem de oranın yerlileridir. Demek istediğim şudur kİ İki bin yıldıin-berl dünyanın her yanınla azınlık olarak görmeye alıştığımız yahu dileri bu memlekette hakim sınıf ve kelimenin tam anlamıyla millet mek, bugünün hayret veriyor, gözünü açıp uzun uzun düşündürüyor.
Müthiş bir enerji
Eütfın bıı İnsanlar müthiş bir enerjiyle çalışıyorlar. Sabahın altısından akşamın hattâ beşine kadar bir plâna göre ve bilgili İnsanlar olarak didiniyorlar. Caddelerde devamlı bir hareket, bürolarda devamlı bir faaliyet
olarak gör-' İnsanına hem hem de onunl
dördüne, muayyen
Kocaeli gaz gemisi
Bir müddettenberl Abadımda bulunan «Kocaeli» tanker) dün akaryakıt yüküyle İskenderun» gelmiştir. Gemi, hamulesinin bir kısmını oraya bırakacak, eonra da İzmir? uğrayıp la* tanbula gıRBiktt.
görüyorsunuz. Sonra da çekilip dinleniyor veya eğleniyorlar.
İsrailliler İstirahat! de, leneeyi de hakketmesini yorlar. Çünkü çalışıp t yorlar.
Henüz iki yıllık bir bulunan bu ülkenin saklnteri, millet olarak İçinde bulundukları zirai, ekonomik, sosyal ve siyasal güçlükleri kavramış dürümdalar. Bugünün sıkıntısında yarının rahatlığını görerek uğraşıyorlar. Bu insanlar dağlan, taşları ve çölleri ekiyorlar. Her gün her yandan akın akın gelen yeni ırkdaşla-rıru barındırıyorlar. Gitgide inkişaf eden bir sanayileşme programım gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Adam başına vesikayla haftada 150 gram et yemeyi, yetiştirdikleri mahsulleri ise yemeyip ihraç etmeyi kabul ederek kalkınıyorlar. Dûn uçsuz, bucaksız çöl olan sahalar bugün modern teknik ve sulama sayesinde yeşeriyor, mümbit arazi ölüyor. Bugün İS-rcıilde diş fırçasından radyo ve buz dolabına kadar bir yığın eşya yapılıyor ve Amerika lan sonra en fazla streptomisin bu ülkede istihsal ediliyor.
Kısacası: İsrail çalışıyor.
Şahap BALCTOGLU
Belediye bütçesi tasdik edildi
Belediye bütçesinin henüz tasdik edilmediğini yazmıştık. Belediye, bir kaç gündür Ankara ile temas halinde idi. Öğrenildiğine göre Bakanlar kurulunun son toplantısında bütçe tasdik edilmiştir. Yeni bütçenin pazartesi günü şehrimize gelmesi bekleniyor.
Olgunlaşma enstitüsünün defilesi
Taksim Belediye gazinosundaki defileden bir enstantane
öğretim Olgunlaşma Enstitüsü tarafından Taksim Belediye gazinocunda bir defile tertip edilmiştir. Baştan sona kadar büyük bir alâka 11e takip edilen bu defilede muhle Uf manto, tayöc, elbise, sabahlık ve tuvalet modelleri teşhir edilmiş ve eserler bütün davetlilerin takdirlerini kazanmışlardır.
den sonra Luvr müzesine beraber gitmelerini trikllf etti. Müzeye beraber gittiler. Arkadaşım, tavsiyelerim dairesinde hareket etti ve muvaffak oldu. Anna, ondan son derece memnun kaldı. Bir gece evvel Jor-Jun saydığı meziyetlerine ince münekkidilk meziyetini de ilâve etti.
Bir gün AnnRnın Jorjla konuşurken kendisine:
— Ne kadar az konuşursan, sana ve düşüncelerine o kadar yakın olduğumu hissediyorum. Ekser gençlerin yaptığı gibi insan boş vc kof sözlerle değil, beliğ sükûtlyle karşısındakini ikna eder dediğini işittim.
Ertesi gün tahminlerim tahakkuk etti. Jorj. evlenme teklif etmek için Annaya göndereceği mektubu yazmamı teklif etti. Böyle bir teşebbüs İçin münasip anın geldiğine hükmederek arkadaşımın bu arzusunu memnuniyetle yerine getirdim.
Jorj mektubunda Annaya, İlk gördüğü andan itibaren ken dişini ne kadar sevmiş olduğunu, saadeti ve hakiki aşkı, ancak onun yanında bulacağı-! m, büyük bir sabırsızlık ve yü-,rek çarpıntısiyle beklediği ce-I vabının kendisini ya dünyanın .en mesut ve yahut en bedbaht adamı yapacağını, bunca senedir hasretle tahayyül ettiği sevgi ve saadeti bahşetmenin ancak kendi elinde bulunduğunu bildiriyor, bu hislerine aynı mukabeleyi vereceğini umduğu için evlenmelerini teklif etmek cesaretini kendinde bulduğunu ilâve ediyordu.
Aynı günün akşamı Jor], koşarak evime geldi, Elinde Anılanın güzel kokulu ve sekiz sa-hifellk uzun cevabını tutuyor, genç kız, izdivaç teklifini memnuniyetle kabul ettiğini bildirdiği için sonsuz bir saadet İçinde yüzüyordu. Jorju, nihayet emeline nail olduğundan dolayı hararetle tebrik ettim.
O, bana teşekkür ettikten sonra çekingen bir tavırla sordu:
— Evlendikten soııra Annaya ne söyilyeceğün?
j — Sen ona karşı bir şey söy-tlemiyeceksln. Onun söylediklerini dinliyeceksin.
— Ya sonra?
— Sonra mı? Onu kollarının araşma alacak ve kulağına e-ğiJerek: «Söze ne hacet meleğim! Ben seni çıldırasıya seviyorum» sözlerini kulağına fısıldayacaksın.
Jorj memnun ve bahtiyar yanımdan ayrıldı. BLr kaç gün sonra Anna ile evlendi. Acaba, umduğu saadeti bulmuş nıu? Bunu kimse kestiremez, çünkü 'saadet ele avuca sığar bir nesne değil ki...
Çeviren: A. HİLÂLİ
Bir sabah Elizc meydanına giderken bir kaç gün görmediğim Jorj Marsele Tasladım, Jorj bana sordu:
— Nasılsın Leon?
— İyiyim. Ya sen?
— Ben mi? Çok bedbahtım!
— Niçin, başına bir felâket mi geldi yoksa?
— Anna Beimon'u seviyorum
— Aııııa Belin on! L&fayet galerisinde çalışan güzel kız değil mi?
— Evet ona âşıkım! Fakat birdenbire sana ne oldu?
— O. o kadar kibirli ve egoist bir kadındır ki...
Bu sözlerimi İyi Işltmlyen Jorj sordu:
— Ne dedin bakayım?
— Arınanın sevimli, cazip blr kadın olduğunu söyledim.
Jorj, memnun cevap verdi!
— Sevimli de söz mü! O, melektir dostum melek!
— O da seni seviyor mu Jorj?
— Bilmiyorum. Sevdiğimi henüz kendisine söylemedim ki...
— Onu sık sık görüyor musun?
— Evet, fakat onu görünce, birdenbire şaşırıp kalıyorum, dilini tutuluyor, hislerimi ona söyliyemlyorum.
— O halde ona şunları söyle: «Sizi dinlemek bana o kadar tatlı geliyor kİ kendim susarak seni dinlemeği tercih ediyorum.>
— Bu sözleri ona nasıl söyli-yeceğim. Ekser defalar, yanında başkaları da bulunuyor
— O halde beni dinle Jorj! Yanında bulunanların söylediklerine alâka gösterir gibi davranırsın. Ehemmiyetsiz sözler söyleseler bile ehemmiyetle dinliyormuş gibi durursun. Sonra bir fırsatını bularak Annayı, akşam benim tarafımdan evimde vereceğim çaya davet edersin, ötesini bana bırak. Ben işi yoluna koyarım.
Jorj, söylediğimi yaptı. Anna-yı çaya davet etti Beraber geldiler. çaydan sonra hepimiz, bahçeye İndik, Bir aralık Anna-nın yanına gittim, ötedenbe-riden konuştuktan sonra arkadaşım Jorj hakkındaki fikrini sordum.
Anna gülümsiyerek:
— Jorj, bende daima iyi bir İntiba bıraktı. Ağır başlı, ciddi bir gençtir. Geveze değildir. Susmasını, dinlemesini bilir. Bu, büyük bir meziyettir, dedi.
— Arkadaşım hakkındaki bu İltifatınızdan dolayı teşekkür ederim cevabım verdim.
Davetliler gittikten sonra. Arınanın sözlerini telefonla arkadaşıma söyledim. Jorj:
— Yarın Annayı görmek için Galeri Lafayete gideceğim. Fakat sana bir şey sormak istiyorum. Luvr mıiezslnde bulunan tablolar hakkında fikrimi soracak olursa kendisine ne cevap vereyim? Bilirsin kİ. ben resimden hiç çakmam.
— şayet Luvr müzesine gider ve iyice anhyamadığın bir tablo karşısında durursanız o zaman kendisine: «Bu eser, plâstik bakımdan noksandır. Fakat süs bakımından güzeldir» dersin.
— Çok teşekkür ederim dostum! Tavsiyelerine harfi harfine riayet edeceğim.
Ertesi gün Jorj, Annayı görmeğe gitti. Genç kadına öğle-
SENİ SEVİYORUM
Sovyetler-Iran
İran, Sovyet notasına cevap verdi
Tahran 19 (AP) — îran, Sovyet notasına cevap vererek itki devlet arasında hiç bir anormal durumun mevcut olmadığını» ve «İranın hiç bir yerinde. İyi komşuluk münasebetlerine mugayir faaliyetlerin vaki olmadığını ve İran’ın Rusya Üe dalma İyi münasebetlerinin takviyesini ve gelişmesini arzu ettiğini» belirtmiştir.
Petrol taharriyatında, tran uzmanlarına. İsviçre mütehassısları yardım etmektedir. Ta-harrlyat yalnız güney-doğu İranda yapılmış ve maklnala-rın bir kısmı Amerikadan. bir kısmı da Rusyadan temin edilmiştir.
Bu hususları da kaydeden nota, havadan hiç bir fotoğraf alınmamış olduğunu ve «Rus-yanın bir anlaşamamazhğa düşmemesi için, Rus hududu civarında fotoğrafların her yerden çekilmiş olduğunu» da ilâve etmektedir. Nota, dün gece, Tahrandaki Sovyet büyük elçiliğine tevdi edilmiştir.
İzmir fuarı
Bu seneki fuara 18 devlet iştirak edecek
İrak hükümeti, teşhir edeceği mallara satış imkânı bahsedilmesi ve yapacağı satış tutarında döviz tahsis edilmesi şar-tiylc İzmir fuarına iştirak arzusunu İzhar etmiştir. İsviçre hükümeti de aynı arzuyu belirttiği İçin, İzmir fuarına İştirak edecek devletler sayısını böylece 38 e çıkarmak maksa-tl ile İlgililer, bu yıl fuara iştirak eden devletlere daha fazla serbest döviz tahsis edilmesini Maliye Bakanlığından istemişlerdir. Bu arada Mısırın da İzmir fuarıyla İlgilendiği ve malûmat istediği bildirilmektedir.
Diğer taraftan Marshall yardım idaresi de, Amerikanın Marshail faslından Türldyeye yaptığı ve 1952 devresine kadar yapacağı yardımları Türk halk oyuna ve ziyaretçilere takdim için bu yılkl İzmir fuarında büyük bir pavyon hazırlamaya karar vermiştir.
AKŞAM
Abone bedelli
Türkiye
Ecnebi
İstanbul Şehir Tiyatrosu İzmir’de
Anadoluda turneye çıkmış olan İstanbul Şehir Tiyatrosu dram artistleri bir kaç temsil vermek üzere Konya’dan İzmir’e gelmişlerdir, tzmlrde «Bir komiser geldi», «Tebeşir dairesi», «Karanlık» ve «Aşk uyumaz» piyesleri oynanacaktır.
Senelik 2800 kuruş 540Ö kuru»
5 aylık 1500 > 23uû »
3 aylık 800 , l£04 r
1 aylık 300 » —
Adres tebdili için elli kuruşluk pul gönderilmelidir Alsı takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir 205S5
Yatı İsleri W755 - idare 31431
MOdOr 8W97
Saban 1 — Hızır İS
imsak GİL ÖŞla ikindi Ak. Yatsı
E. 7.11 9.15 4.48 8.45 12,00 1.53
. 3,34 5.311 13.10 17,98 ».34 22.17
idarehaneı BabIâli elvan
Cemal Nadir rokaftı Nö. 13
Mahkeme Koridorlarında
Şaşkınlıktan az kaldı ki küçük dilimi yutayım!
Orta boylu, tıknaz, değirmi yüzlü, ellisini geçkin bir hanım teyze. İki yanağı yaralar içinde kedi tırmalamış galiba. Pelte gerdanı da morarmış. Dudaklarını oynata oynatâ bir şeyler mırıldanıp dört yanına üflüyordu. Ya-laştık, gözlerini kırparak baktı, bizim kasketli delikanlıya da bir üfürük savurdu.
— Kediyi çok seviyorsun galiba, teyze hanım.
İki tarafa baktıktan sonra kaşlarını kaldırdı:
— Hangi kediyi? Hâkim kapılarında kedinin ne İşi var, ayol?
— Senin yüzünde kedi tırnağı yaralan var da...
Parmak uciyle yanaklarını yoklattırdı:
— Kedi tırnağı mı? Hımmm... Sen öyle zannedersin. Hangi kediden bahsediyorsun, oğlum. Kedi, yarasına benziyor mu onlar?
— Ne bileyim? Ben öyle zannettim.
— Cahillik etme. Kedi tırnağı öyle mi olur? Canavar yarası onlar.
— Vayyyi... Canavarla mı boğuştun?
— Orasını ben bilirim. Üzerime saldırırken görsey-din korkudan senin de dudakların çatlardı.
— Nerede oldu bu iş? Canavar avına mı çıktın?
— Sus, zevzek. Ben erkek miyim ki avcılık edeyim?
— Canavar nerede saldırdı ya?
— Nerede olacak, düğün evinde.
— O nasıl şey, hanım teyze? Düğün evine canavar nereden girmiş?
— Kapıdan girmiş tabii. Onun canavar olduğunu nereden bilsinler. Adam sanmışlar da içeriye buyur etmişler.
— Adama benziyor demek?
— Elbette adama benziyor. Baksana, karşı kanape-de oturuyor. Sen de bakınca adam zannedersin.
— Canavar dediğin şu ka din mı?
riince kendimi tutamadım, ağzımdan lâflar kaçıverdi. Allahını seversen iyi bak da peygamber hakkı için doğru söyle, karıya benzer bir tarafı var mı katibenin? Karı diye şunu alır da evine sokar mısın? Gelgelelim, insanın her zamanı bir olmuyor, bazı defa basiret* bağlanıyor zahir.
Feyzuliah beyi görsen ağzın bir karış açık kalır. Dalyan gibi adam. Kaş, göz, boy pos yerinde. Bir zamanlar, bıyığının her telinden adam asılırdı. Sonradan bıyıkları kazımış amma o da yakışmış adama. Yaşı elli beş ya var, ya yok. Olsa ne çıkar sanki? Erkek için yaşın ne hükmü olur? Onun hamuruna bak sen. Vücut mayası sağlam olduktan son ra doksana da girse erkek gene erkektir. Şimdiki zamane delikanlılarına kulak, asma. Onların içerileri fos-, tur. Kırka basmadan insah-lıktan çıkarlar. Yaşlı erkeklerin hamuru eskidir, kolay kolay çürümez. Feyzuliah bey de öyledir işte.
Paradan yana da sırtı kaim, geliratı çoktur ha. Onun için kadın kıtlığı mı var? Elini sallasa ellisi, kolunu sallasa tellisi gelir. Bugünün eyyamında dileşe, teli* duvaklı, on yedisinde körpe kız alır. Senin kızını istese vermez misin sanki? Benim kızım olsa vallahi de veririm, billahi de veririm. Fey-zullah bey gibi adama kırk tane kız feda olsun. Ne diye vermiyecekmişim ayol? Dün yada Öyle bir damadım olsa daha ne isterim?
— Kimdir bu Feyzuliah bey, hanım teyze?
— Feyzuliah bey mi? Şey.. Nenin nesi olduğunu pek iyi bilmiyorum amma on beş sene kadar evvel bir ahbabın çocuğunun sünnet düğününde görmüştüm. Tanıdıklardan biri: «Buna Fey-züllah bey derler. Çapkın a-damdır, hem de çok zengindir» demişti. O zamanlar kırk beşini geçkin, evli barklı bir adamdı. Sonradan ka-
— Kadın gibi görünüşüne ( bakma sen. İnsana benzer' amma kan içen canavardırj o. Yüzümün halini görmüyor musun? Kan revan için de bıraktı beni,, düğün dernek burnumdan geldi.
— Kavga mı ettiniz?
— Üzerime saldırdı diyorum. kulağın duymuyor mu?
— Duydum amma anlıya-madım. ne diye saldırdı sana?
— Haaa, orası başka bir mesele. Bülbülün çektiği dilinin belâsıdır, derler. Benim ki de öyle oldu işte. «Senin neyine lâzımdı el âlemin ka-' tısı, a Fikriye hanım?» desene bana. Doğrudur, ne söylesen hakkın var. Amma velâkin, dayanaınadım, e-fendi oğlum. Sen de olsaydın dayanamazdın alimal-j lalı. Adamcağızın halini gö-
Istanbulspor Beyrutta iki maçta da galip geldi (Baş tarafı 3 üncü sahifede) I yapmağa muvaffak oldu. İs-şı Beyrut kalesinin önünü ka- *"•**— rıştırdL Necml bu fırsattan istifade ederek İstanbulsporlu-larin ilk golünü güzel bir şütle yapmağa muvaffak oldu. Bu golden sonra daha çok açılan san - slyahlılan tribünde bulunan bir avuç GalatasaraylI ve İstanbul karmasnı teşkil e-den basketbolcularımiz teşvik etmeğe başladılar.
14 üncü dakikada sağdan Beyrut kalesine İnen İstanbul-sporlular, rakip beklerin arasından âni bir atak yapan Er-doğanın sıkı bir şutu Ue İkinci Bollerini de kazanmağa muvaffak oldular.
Basketbole ularım izin teşci â-vazelerine bütün Lübnanlı seyirciler hayran hayran bakıyorlar ve hiç ummadıkları bu neticeden bir şey söyllyecek halde değiller, insan yabancı bir diyarda kendi memleketinin çocuklarının bu güzel o-ypnunu seyretmekten çok büyük bir zevk duyuyor.
Oyun bu suretle İstanbul-, sporluların baskısı altında devam ettiği bir şırada, 38 inci dakikada Nevruz uzaklan, çektiği bir şütle tstanbulsporûn. üçüncü golünü de yapmağa muvaffak oldu. Devrenin bitmesine bir dakika kala Lübnanlılar sağ içleri Manuel va-sıtasiyle İlk gollerini yapmağa muvaffak oldular. Devre de böylece 3-1 Istan bulsporlula-rın üstünlüğü Ue bitti.
İkinci devrede şiddetle esen rüzgârı lehlerine alan Beyrutlular İstanbulsporlulara nazaran daha hâkim oynamağa başladılar. Hakemin de bariz ta-,
tanbulsporlular galibiyeti kaçırmamak İçin rakiplerini kendi yarı sahalarına sokmamak İçin büyük gayret sarfediyoriar. Hakem de hiç olmazsa maçı berabere bitirmek için uğraşıyordu.
Saatlerimize bakıyoruz. Oyunun bitme vaktinden tam 8,3 dakika geçmiş. Bu arada Turan bir yumruk vuruşuyla topu kornere çıkarıyor. Hakem hemen penaltı yerini işaret e-diyor. Istanbulspor kafile başkanı Vefa İşe müdahale ediyor. Nihayet penaltı çekiliyor. Avut. Hakem bununla da kal-madL Oyunu daha üç dakika, yani 9.5 dakika fazla oynatarak nihayet maçı bitirebiliyor. Bu üç dakika zarfında top bir defa olsun Istanbulspor yarı sahasına geçmedi. Oyun da böylece îstanbulspûrluların 3-2 galebesiyle sona erdi.
İstanbulsporlular İlk maçla-LL rınj geçen cuma günü Beyrut-Q La A. U. B. Amerikan tinlversi-fi tesl tak mı ile yapmış ve 3 - Ç\| kazanmışlardır.. q_
Basketboleularımız da ilk O maçlarını cumartesi gecesi Olubg-Sportlf ile yapmıştır. q
GalatasaraylI oyunculardan1” müteşekkil Türkiye şampiyonu™ Galatasaray takımı Lübnan (D şampiyonunu 31-25 yenmeğe^ muvaffak olmuştur. Q
İkinci maçınızı ise Liibnanın(p en kuvvetli takımlarından birk^~ olan Enfent de Neptün İle ts-^ tanbul muhteliti forması oynadık ve çok güzel bir oyundan sonra 47 - 30 galip geldik.
Bütün İstanbulsporlu futbol-Jü laauur. nüsem m ae Darız m- | CU tarla, GalatasaraylI ve İS- Cw rafgirliğl buna inzimam edince tanbul muhtelitine mensup bas- £5 oyunun tadı kaçtı. Nihayet ha- ----■— +-*— - -
kemin bu tarafgirliği 36 ncı dakikada lam mânasiyle kendini gösterdi. Beyrut muhteliti sol açığı Serkls bariz bir of- iar. say t durumda ikinci gollerini1
BULMAC
12 3 4 5 0 7 e
ÎT
1 1 I 1
1 I 1 1 1 1 1 1 ı n ı ı ı n n ı ı ı C 1 1
9 1 0 İlil
1 l 1 I
ı a i ı ı mmb
rısı sîzlere ömür merhum olmuş, Ben. de kendisini bir daha görmedim. Derken e-fendim, gel zaman, git zaman, bizim ahbaplardan birinin kızı büyüdü, yetişti, gelin oldu da beni düğüne çağırdılar.
— Kızı Feyzuliah beye mi verdiler?
— Aaa, deliye bak. Yetmişine merdiven dayamış Fey-zullah beye yirmi yaşındaki körpecik kız verilir mi, evlâdım? Akıllı uslu, eli ekmek tutan, bir delikanlıya vermişler. Eh, ne de olsa eski ahbap. Beni de hatırdan çıkarmamışlar. düğüne çağırmışlar, Kalktım gittim tabiî. Kalabalık mı kalabalık. Bin bir ayak bir kabda. Çalgılar] çalınıyor, oyunlar oynanı-, yor, gelinle damat da kucak kucağa sarılıp dans oynu-,
(Arkası 7 nci sahifede) 1
Soldan Mg(>; l — Ekonomik, a — Usule 8»rc. 3 — A»rl stl-mc - Nota.
4 — lıimsı* şirket. 5 — Spor müsabakası • Ters» nimetlerdir. 6 — Kak tırıs - JJci'kenac. 7 — Bir bayan. 8 — Kasap satar - Tersi söyledik. 9 — Sike - Gösteriş olarak. 10 — Nuıs ettirir.
Yukarıdan aşağıya; 1 — Bir nevi hediycli. 2 — Mevcudat - -Kıralların boşinds olur, 3 — Cengiz hanın ismi -Fiat, 4 — Başına «G» gelirse azimet eden - Şüphe. 6 — Bir erkek adı -Kaka değil. 6 - Beygir - Mânah. 7 — Zilli daire - Beynelmilel bir mükâfat, 8 - Lütufkarlık gösteriniz.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan safta: 1 — Üfürükçü. 2 — Nazari. 3 — iremesta. 4 — Virane.
5 — Esiş, Kal. 6 — Rln. Sıra, 7 — Açar. 8 — ireynat. 9 — Takınuız 10 — Eylln. Şc
Yukarıdan aşağıya: .1 — .Üniversite, 2 — Farisi Ray. 3 — Üzerindeki. ■1 — Ramtış. Yıl. 5 — Üren, Sanma.
6 — Kisckıças. 7 — Aratış. 8 — «çaylar. Zc.
ktebolcular ve idareciler İstan-ZX buldaki ailelerine, dostlarına,'** arkadaşlarına ve bütün spor sevenlere hürmetlerin! sunuyor-
Recep OĞAN
Veremin tedavisi
(Baştarafı 4 üncü sahifede)
Doktor Maurer'ln müsbet ve mücerep tedavi usulünün hasta fertler ve bunların aileleri ve memleket iktisadiyatı için ve verem mücadelesine yılda milyonlarca para sarfetmekte olan cemiyetler için sağlıyacağı faydalar düşünülürse bu usulün kısa zamanda bir çok memleketlerde geniş bir sahal tatbi-bulacağı ümid olunmakladır. Çünkü veremle mücadele meselesi bugün sadece tababeti İlgilendiren ilmi bir mesele oi-maklan çıkarak bütün cemiyeti alâkadar eden büyük bir sosyal dâva haline gelmiştir.
Çeviren: B. AK SEL
HALKEVLERİ”^ ,l_ .KURUMLAR
Kızılay Derneği KadıktS itçe şubesi başkanlığından; — Şubemizin yıllık toplantısı m&yısin 38 inci pazar gunu »öt 10 da Kadıköy Halke-vlnde yapılacağından Oy elerimizin belli gün ve saatte gelmeleri önemle rica olunur.
Gündem :
1 — Yoklama T» yıllık toplam uının ■çilli*.
2 — Toplantı q«n«l baskınlık divanının aaçlmL
3 — 5ube kurulunun raporunun o-İcunmaaı.
4 — 1951 yılı bilice tuArızınıu o-kuiMrmas onaylaıunıuı.
5 — Soçtm.
7 — Toplamının bilimi.
BİR SEVGİLİ UĞRUNA
Aşk ve macera romanı
Yazan; Carter Dickson Tercüme eden: Vâ • Nû
- Tefrika No. 47 .J
Hava serin ve hoştu. Arabaya yerleştim. Yokuş aşağı tekerlekler kaydı. Neden 3onra otomobili döndürerek motörii harekete getirdim. Evvelce hiç tecrübe etmediğim şeklide arabayı hızlı sürdüm.
şimdi arlık kaalllin kim olduğunu biliyordum. Aldatılmış olduğumuzu düşünerek hem de ne kadar kolay aldatıldığımızı aklımdan geçirerek ona karşı büyük bir tiksinti duyuyordum., Bu kanili, hepimizin pek lyl tanıdığı ve pek sevdiği bir in-sandı.
Gökte testekeılek bir ay ortalığı ışıldatıyordu, ömrümde ILk defa olarak mesafelerin zevkini tattım ve adetâ uçmak hevesine kapıldım Arabanın süratini arttırabildlglm kadar art urdun. Önümde tanır gibi
olduğum bir otomobil vardu Onu da deli gibi geçtim. Biraz sonra önümde bir ağaç belirdi. Havsalaya dehşet verici şeklide bu ağaç büyüyüverdi. Bilmem nasıl oldu da çarpmadan geçtim. Frenlerin gıcırdaması ve makinamn durması, beni hakikat fikrine irca etti. Yolun üzerinde bulunuyordum. Tekrar cehennemden boşanmışcasına, arabamı sürdüm. Bir kaç dakika sonra randevu yerine varmış bulunuyordum.
S. M. orada değil. Olmayışı beni pek de hayrete düşürmedi. Mesafeleri benim katettlğlm süratle katederek buraya gelmesi zaten mümkün değildi. Arabadan indim, bacaklarımın lyl tutmadığını far ket tim. Aynı zamanda derimde bir gıcıklanma hissediyordum. Lâkin, es-
tinde olduğumu ve omuzlarımın ağır bastığını, enseme bir ağırlığın çöktüğünü hissettim ve duvara dayandım. Eğer deniz tarafından gelen taze ve can verici rüzgâr olmasaydı: ve bir serinlik alnımı okşama-saydı, zannederim bu fenalığı üzerimden atamayacak, kendimi kaybedecektim.
Nihayet, dalgaların hışırtısı kulağıma çarptı. Saat takriben gecenin biri olacaktı. Deniz yükselmiş bulunuyordu.
Ön adım daha gittim, Korsanların Burmağına vardım. Kemervari bir ışık medhall aydınlatıyor. Mağaranın İÇİ soğuk ve rutubetli. Bir kaç adım daha yürüdüm ve sonra lâb-bamın ışığı ile yerlere dikkatlice baktım. Aradığım İZİ bulabilir miyim diye zemini yokladım.
Yeisle haykırmıştım:
— İmkânı yok! Aldanmış olamam.
Mecalsiz kalmıştım. Lâmbam söndüğü sırada mucizeye ben-ziyen bir tesadüfle bir kaya yangında, bir eski fener dikkatimi çekti.
Yakmak tecrübesinde bulun-
rarlı bir kuvvet bana can veriyordu. Sanki sarhoşmuşum gibi kendi kendime konuşmağa1 başladım:
«— Çabuk, çabuk!— diye haykırdım.— Vakit henüz müsait olduğuna göre acele etmeliyim. Bilhassa ki, onu beklememeli. O. nasıl olsa bana yetişir.»
Fakat Sir Stanley, bana nasıl yetişebilirdi?
Acaba araştırmalarımı, Ba-ker’s köprüsündeki atölyede, muhtelif hailelerin cereyan ettiği o sahnede yapmak istediğimi kendi kendine akü edecek miydi?
Çare bulamadım. Yolu geçtim. deniz İstikametinde yürüdüm. Burada hiç btr patika beli rm emişti. Kumlu arazi üzerinde sendellyer ekten gidiyordum. Rüzgârın eciş biicüşW-tlrdiği bir takım bodur ağaçlar, bu hafif arızalı arazide, şurada burada görünüyor. XVH inci asrın seyyar bir vaizi gibi yüksek sesle dua ettiğimi hatırlıyorum. Korsanlar Mağarasına giden tünele varmadan önce, oklum bana bağışlaması İçin Cenabıhâkka ni-
yaz etmekleydim. Cenup Devıı' da yahut Cornouallles'da bir takım mağaralar, korsanların dalma barınağı olmuştur. Bizimkiler öyle değildir. Kıyılarda, bu mağaralar tabii süsler halindedir, isimleri de pek hoş. Kara Fener, Cehennem, Rüzgârlar Mağarası, Korsanlar Barınağı...
İşte ben de, Korsanlar Mağarasına doğru yürüyordum. Kara tarafında upuzun bir tünel var. Tatlı bir meyil takip ediyor. Ve deniz tarafına doğru genişliyor.
Korsanlar Barınağından Wl-neright’lann evini ayıran mesafe, uçurum battı takibedllir-se; yarım mil kadar ötedeydi.
Arkama doğru bir baktım. Tam manasıyla yalnızdım. Mehtap altındaki geniş arazide lılç bir gölge kımıldamıyordu., Tünele girdim. Bu da giriştiğim maceranın en firaklı kısmı oldu. Geçidin daha ferah yerine ulaşmanı için, yerde âdeta sürünmem lâzım geldi. Cep lâmbam çamurlu duvarları hafifçe ışıldatıyordu. Nihayet doğ-rulablldiğlın zaman, büyük bir meşekkatle yürümek kudro-
vam edip top haline getirilmiş yünlü bir maddeyi keşfettim. Bu, hâlâ yaş olan iki deniz ma-yosuydu. Bir mavi don, beyaz kemeri var; kemerinde de madeni bir yuvarlak. Bir de açık yeşil kadın mayosu, kİ bunu bizim Lyncombe ahalisinden yansı tanır, kime ait olduğunu bilir.
Gûya Slr Stanley yanımda imiş gibi bir zafer feryadı kopardım,
İşte tam o esnada yanı başımda biri, tabanca ile ateş etti.
Doğrusunu İsterseniz, cereyan eden hâdisenin ne olduğunu birdenbire arilıyamamıştım. Ancak, kurşunun vızıldaması, beni kendime getirdi,
İkinci bir kurşunun sıkılmasıyla lâmba söndü.
Zannederim, bir gaflet feryadı koparmış olacağım. Fakat artık düşünmek ve hissetmek hassalannı da kaybetmiş bulunuyordum. Ancak, yaş mayoları, göğsümde sıktığımı hatırlıyorum. Bütün gayretimi, bu mayoları elden düşürmemeğe atfediyordum.
(Arkası var)
dum. Beşinci tecrübede muvaffak oldum. Gözlerimin önünde her şey buğulanıyor. Mağaranın içinde binlerce küçük ışık varmış intibaına kapıldım.
— Bir otomatik tabanca! — diye mihaniki şekilde tekrarlayıp duruyordum. Bir otomatik tabanca, fişekleri, yukarıya ve sağa doğru atar.
Cenabıhakka yalvardım; bana beş dakikalık kuvvet daha vermesini istedim. Son kuvvetimi de kayalara doğru tırmanmakla sarfettlm. Bu da beyhude yere harcanmış bir zahmet değildi. Nihayet, bir madeni cisim elime geçti.
Tabanca ile atılma neticesinde bu madeni cisim, kayanın bu kısmına fırlamıştı. Elime almadan önce, titreyen parmaklarımı bu cisme ihtirasla uzatmış bulunuyordum.
Nihayet, kıymetli bir ganimeti ele geçlrlrcesine, onu a-vuçlarıma aldım ve fenerin ışığında muayene ettim. Bu, otuz ikilik bir fişeğin kovanıydı.
Birdenbire aklıma geldi kİ, o ana kadar dikkatimi çekmeyen yumuşak bir nesneye temas etmiştim. Araştırmalarıma de-
20 Mayıs 1950
AKSAM
Sahlfe 7
M. S. B. İst. Sa. Al. Ko. Baş. 1 Numaralı Komisyon İlânları
Aşağıda cins ve miktarları ile İhale gün ve saatleri yazılı iki cins yiyecek açık eksiltme İle Harbiye No. 1. Komsiyon Bşk. da satın alınacaktır. Muhammen bedel ve geçici teminatları hizalarında gösterilmiştir. Her iki cins bir istekliye ihale edilebileceği gibi ayrı ayn da ihale edilebilecektir. Şartnameleri her gün komisyonda görülür.
Cinsi Miktarı Tutarı G. Teminatı thale günü Saati
Yuşil mercimek 8000 Kg. 3956 lira
Nohut 15000 » «95 >
Toplamı 8351 >
300 Ura
330 ■
630 .
26/5/1950 11.00
26/5/1950 11.00
(6206 — 2230)
Mahkeme koridorlarında
(Baş tarafı 6 ncı sahifede) yortar. Elbette oynarlar. Genç değil mi onlar?
Ne ise, uzun etmiyelim e-fendim, bir aralık şu kan göziıme ilişti. Yanımda oturan tanıdıklardan bir hanıma: -Ah kardeş, bir yiyelim de halimize bin şükredelim. Şu kadının çirkinliğine bak hele. İyi ki dünyaya kadın gelmişim. Erkek olsaydım da kara talihim şunu karı diye bana musallat etseydi, bir hafta bile yaşıyamazdım vallahi» dedim. Kadıncağız; «Sus. Fikriye hanımcığım. O kadın kim, biliyir musun? Hani zengin bir Feyzullah bey vardı ya. onun karısı. Evvelki hanımı öldükten sonra uzun zaman bekâr o-turdu. en nihayet geçen sene bu kadınla evlendi» demez mi! Şaşkınlıktan az kaldı ki küçük dilimi yutayım. Feyzullah bey kilim, bu kan kim? Uzun sözün kısası, bu işi aklıma sığdıramadım vesselam. Bir arlık ayakta dolaşırken. başka bir ahbap hanıma rasladım. salonun köşesine çektim; «Kardeşciğim, Feyzullah beyin başına gelenleri gördün mü? Ö$e bir kanya düşmüş ki. çirkin mi çirkin, mundar mı mundar, gudubetin biri. Aklı sıra süslenip püslenmiş, sürüp sürüştürmüş amma bakar bakmaz yaşı belli oluyor. Altmışından fazla değilse kellemi keserim. Feyzullah beye çok acıdım. Karı diye şu soytarının nesine heves etmiş?» diyerek yârenlik ediyordum, o sırada omuzumdan biri tutup beni çevirdi: «Sen bu lâkırdıları benim için mi söylüyorsun, utanmaz kan?» diye bağırmağa başladı. Meğerse ben konuşurken kan arka tarafımda duruyormuş da farkına varamamışım. «Sus, ne bağırıyorsun, hanım? Sen herkesine lâkırdısına ne karışıyorsun demeğe kalmadı, kan bir canavar kesildi, tize ıime saldırdı. Haydi bakakalın). salonun içinde birbirimize girdik. O bana, ben ona derken...
Mahkeme açıldı, öbür hanımla konuşamadık.
Ce. Re.
*
Harbîye M. S. B. Sat Al. Kom. Başk. dan:
1 — Ceman 2000 adet 200 - 220 litrelik nebati yağ koymağa mahsus siyah boyalı saç bidon kapalı zarf usuHle mevcut numunesine göre 5 Haziran 950" günü sfiât 15,30 da Harbiye M. S. B. İst. 1. No. Sat,Al. Koni, da satın alınacaktır. Muhammen tutan 82.000 liradır. Geçici teminatı 5350 liradır.
2 — İşbu miktar bidon toptan bLr İstekliye ihale edilebileceği gibi beş yüzerlik partiler halinde ayrı ayn İsteklilere de İhale edilebilir, Her beş yüz partinin geçici teminatı 1540 liradır.
3 — İsteklilerin belli günde ihale saatinden bir saat evveline kadar teklif mektuplarını komisyona vermeleri. Şartname ve numune her gün komisyonda görülür. (6315 — 2251)

1 — Kapalı zarf usulü ile 4000 çuval undan ekmek imali ihalesi Harbiye No. 1. St. Al. Ko. da 5/6/1950 günü saat 11.30 da yaplacaktır.
2 — Muhammen bedeU 21000 lira olup geçici teminatı 1575 liradır.
3 — Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatten bir saat evveline ka-
dar teklif mektuplarını ve kanuni belgelerini adı geçen komisyona tevdi etmeleri. (2242 — 6256)
*
1 — Harbiye M. S. B. 1. No. Sat. Al. Kom. da 22/5/1950 günü saat II de pazarlıkla 20000 kilo yulaf satın alınacaktır.
2 — Muhammen tutarı 3900 lira olup kesin teminatı 585 liradır.
3 — Yulaflar teslim edilecek birlikten verilecek çuvallar ile verilecektir. Şartnamesi her gün komisyonda görülebilir.
(8443 — 2273)

1) 2500 kilo zeytin tanesi 22/5/1950 günü saat 15.30 da Harbiye M. S. B. 1. No. 8t. Al. K. da pazarlıkta satın alınacaktır.
2( Muhammen tutan 2625 Ura kesin teminatı 395 liradır.
3) Zeytinler küfelerle teslim edilecektir. Şartnamşi komisyonda görülür. (6644 — 2328)

1 — Pazarlıka 50 ton fivezli linyit kömürü satın alınacaktır. Tahmin edilen bedeli 1375 lira, kesin teminatı 210 liradır.
2 _ Pazarlığı 22/Mayıs/95O günü saat 14,30 da Harbiye
M. S. B. İst. 1 No, Sat. Al, Ko. da yapılacaktır. Şartnamesi her gün. komisyonda görülür. (6647 — 2316)
Teke! Genel Müdürlüğünden
17/5/950 çarşamba günü pazarlığı yapılacağı evvelce Hân edilen malzemeden adi av lapası hariç rovelver fişekleri için teklif edilen liatler lâyık hadlerde görülmediğinden rovelver fişekleri, pazarlığının 25/Mayıs/1950 perşembe günü saat 15 e talik edildiği ilân olunur. (6667)
Nallıhan ilçesi çayırhan Yetiştirme Yurdu Satınalma Komisyon Başkanlığından:
YENİ YAYl!N(gg
ISLÂH DİKİ
Dl>ar>*t iperl Rr«ı saym Hamdı Aitsek İn İn 1(05 de banlıp bir ■yda mevcuda tükenen klflm Dini talmlt eseri yeniden bantarak »tıs» •rrdılmlîttr. İtikat. İbadet ve Ahilik» ait en raash malûmatı İbti»n «den bu mükemmel enerin (tatlı S» kurtulur. Satn yeri: Sedat Mir» Kitapevi — Beyaut — İstanbul. '
J ÛL E
Kadın - Moda - Sanal - Model
M«cmu«*ı
Paris Moda mucitleri olan Chrla-ttan Dior, Jaqueu Fnth. Robert Piquet K>bl 5üksek mezonların orijin»! mo-dallcriyle ıncrûlckcllnıLt mod« file-Mbl'le yeni bir İnkılâp yaratacak o-tan ışOcE) çıkmı,tır.
Kadının İki cephesi. Paris mektuptan. gürelleri. Türk kadını-
nın canat zevki «ibi yazılar, renkli tablolar, resimler, kesim krokücrl ve lUvc palrontanyle her ev kadınını ilgilendiren bu eterin UaU 2 liradır.
İdarehane ve salıç merkezi (Baysal Biçki Kumul. Telefon: M282 P.K. 10 Beyazıt, Toltıal GİYİM İstanbul. Bayilerden arayınız.
Cinsi Mıktjırı Kilo Grj Flatı Ura Kr. Tutarı Lira Kr.
Sade yağı 1500 6 50 9750 00
Beyaz peynir 500 2 00 1000 00
Zeytin yağı 500 3 00 1500 00
Beyaz sabun 500 2 00 1000 00
Yeşil sabun 400 1 50 600 00
Soda 100 50 50 00
Toz şeker 1500 1 80 2700 00
Pirinç 1500 1 00 1500 00
Makarna 1200 90 1080 00
Şehriye 100 90 90 00
Bulgur 1500 75 1125 M
Kuru fasulye 1500 40 600 00
Yeşil mercimek 750 50 375 00
Nohut 1500 50 750 00
Tuz 1000 30 300 00
Salça 500 90 450 06
Sirke 300 50 150 00
Patates 1500 25 375 00
Koyun et! 2000 2 00 4ÖÖ0 0Û
Kırmızı mercimek 300 60 180 00
Zeytin tanesi 1000 1 35 1350 00
Kuzu eti 250 1 60 400 00
• 1 — Yukarıda miktarları yazılı erzaklar açık eksiltme sn-retile satın alınacaktır.
2 — Eksiltme 5/Haziran/1950 pazartesi günü saat 10 da Nallıhan mal müdürlüğü odasında toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 _ Geçici teminat muhammen bedelin % 7.5 dur. Kafi teminat İse ihale bedelinin % 15 dir.
4 — Şartnameler yurt müdürlüğünde ve Nallıhan mil-müdürlüğünde görülebilir.
5 = İsteklilerin muayyen gün ve saatte geçici teminat ve diğer vesikalarile birlikte komisyonda bulunmaları. (6530)
Piyano Aranıyor
Az kullanılmış. İyi halde bir piyano satın alınacaktır. Markası, fiyatı ve adres hakkında G. S. rumuzu 1le «Aksam» Hân memurluğuna mektup veya telefonla müracaat edilmesi.
Telefon 20681.
Maliye Bakanlığındın
Memurin Kanununun 4 üncü ve «53 sayılı kanunun 8 inci maddesinde yazılı vasıflan haiz ve fiili askerlik hizmetini yapmış bulunan Hukuk mezunları arasında müsabaka imtihanı İle 30 lira asli maaşlı hazine avukatı adaylıklarına üç kişi alınacaktır.
İmtihan 29/5/950 günü saat 15 te Bakanlığımız Baş Hukuk müşavirliği ve muhakemat genel müdürlüğünde ve İstanbul Defterdarlık muhakemat müdürlüğünde Medeni. Hukuk. Ticaret Hukuku ve Ceza Hukuku ile Ceza ve Hukuk usulü muhakemeleri ve İcra ve İflâs Kanunlarından ameli sualler şeklinde yazdı olarak yapılacaktır.
imtihanda muvaffak olup da tâyinleri yapılanlar adaylık sürelerince Muhakemat Müdürlükleri emrinde çalıştırılacaklar ve «53 sayılı kanunun hazine avukatı adaylıklarına tanıdığı haklan sahip ve mükellefiyetlere tâbi olacaklardır.
isteklilerin bir dUekçc, askerlik ve tahsil vesikalarile birlikte yukarda gösterilen makamlara en geç 27/5/950 gününde başvurmaları gerektir. (6380)
T. C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasarruf Hesaplan
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve A N K A R A ’ da
8 Ev,
Ayrıca:
200.000 Liralık
Para ikramiyeleri
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ.
Her 150 lira için ayn bir k ura numarası ı çektir. 10 Mart, 15 Mayıs çekilişlerinde yalnız para ikramiyeleri; 30 Haziran, 31 Temmuz, 29 Ağustos. 30 Eylül. 28 Ekim, 30 Aralık çekilişlerinde ise bazılarında İkişer ev olmak üzere hem ev, hem para ikramiyeleri vardır.
İkramiye giriş şartlarını Bankalarınızdan öğreniniz.
İstanbul Sular idaresinden
İdare ihtiyacı İçin muhtelif kırtasiye malzemesi satın alınacaktır. Şartnamesi bedeli mukabilinde İdareden alınabilir, İsteklilerin teklif bedellerinin % 7,5 ğu nlsbetinde yatıracakları teminata mukabil, alacakları mekbuzJarla, eksiltmeye e-sas olmak üzere hazır Uyacakla an makbuzlarla, eksiltmeye e-24/5/950 çarşamba günü saat 15 de idare merkezindeki ko-Imisyona müracaatları. (0429)
Deniz Gedikli Erbış orta okulu Komutanlığından
1 — Türk Donanmasının gedikli erbaş kaynağı olan «Deniz Gedikli Erbaş Ortaokulu» ve «Deniz Gd. Erbaş Sınıf Okuluna» öğrenci yazımına 1 Haziran 950 den 1 Eylül 960 gününe kadar devam edecektir,
2 — Birinci sınıfa bu yıl İlkokulu bitirenler □. sınıfa ortaokullarda İkinci sınıfa geçenler, üçüncü sınıfa da ortaokulda JH. cü sınıfa geçmiş bulunanlar ve gedildi erliğe de ortaokulu bitirerek diploma alanlar kabul edilirler.
3 — Birinci sınıfa 16, İkinci sınıfa 17 ve üçüncü sınıfa 19 yaşından büyük olanlar kabul edilmez.
4 _ Gedikli er olacakların 18 yaşını tamamlıyarak 19 yaşından gün almaları şarttır.
5 — İsteklilerden tstanbulda bulunanlar Kasımpaşadaki
okul müdürlüğüne başka yerlerde bulunanların bulundukları yerin askerlik şubesi başkanlığına aşağıdaki yazılı vesikalarla müracaatlar]. (6316)
A — Dilekçe,
B — Nüfus cüzdanı - Fotoğraflı -
C — Bir seneyi geçmemiş aşı kâğıdı,
D — Ailesinin ve kendisinin iyi ahlâk sahibi olduğuna dair iyi hal kâğıdı,
E — Okul tastiknamesl veya diploma,
F — 12 adet vesikalık fotoğraf.
Tekel Genel Müdürl öğünden
Birinci nevi gom dinamit 60.000 Kilo
İkinci > > » 140.000 »
JelÂUn dinamit 75.000 >
8 numara elektrik kapsülü 1.250.000 adet
1 — Yukarıda cinsi ve miktarları yazılı patlayıcı maaoeier pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 5 Haziran 1950 pazartesi günü saat 15 te Ka-bataştakl Tekel Genel Müdürlüğü tekel maddeleri şubesi alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartname her gün adı geçen şubeden alınabilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte, teklif edecekleri fiat ü-
zerinden %7,5 güvenme paralan He birlikte mezkûr komisyona gelmeleri. 4947
Kapalı eksiltme ilânı
Is'anbu) Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — Haydarpaşa numune haştahanesinde yapılacak su tesisatı kapalı zarf usulllc eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif bedeU (39917) liradır.
Ekriltme 12.6.950 tarihinde pazartesi günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, Bayındır lık işleri genel, hususi ve fennî şartnameleri, proje keşif hü-lâsasHe buna müteferri diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek İçin taliplerin (2993) Ura 78 kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve (1950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması ve buna ait 2490 sayılı kanun mucibince hazırlayacağı teklif zarflarını 12.6.950 pazartesi günü saat 14 de kadar İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne verilmesi lâzımdır. (6458)
Sümerbank İstanbul Şubesi Müdürlüğünden
Ankarada Sümerbank Genel Müdürlüğünde çalıştırılmak üzere Almanca lisanını iyi bilen bir daktilo alınacaktır. Yapılacak müsabaka imtihanında muvaffak olanlara verilecek ücret iktidar derecelerine göre tayin edilecek. Ayrıca Fransızca ve İngilizce dillerinden birine vakıf olanlar tercih edilecektir. İstenilen evsafı haiz olanların 22/5/950 pazartesi günü saat 14 de Bankalar caddesindeki şube binasında yapılacak müsabaka imtihanında hazır bulunmaları İlân olunur. (6422)
JtSTANBUL BELEDİYESİ İLANLARI
Talimin bedeli İlk teminatı şartname bedeli
Lira Kuruş Lira Kuruş Lira Kuruş
45425 60 3406 92 1 14 İstanbul Belediyesi
39661 00 2974 53 — 99 İtfaiye Müdürlüğü âmir ve efradı için beher çifti 44,80 lira muhammen bedelli 968 çift çizme ile beher çifti 19.80 lira muhammen bedelli 104 çift İskarpin yaptırılması, - İstanbul Belediyesi
Tahmin 1 bedelleri 1 e ilk teminatları İtfaiye Müdürlüğü âmir ve efradı için lüzumu olan çiti pantalonlu gri serj kumaşdan 62 takım âmir ve yazıcı elbisesi İle 474 takım er elbisesi ve 85 adet kaput dlktlrllnıesl, yukarıda yazılı işler
ayrı ayn kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
Şartnameleri İstanbul Dlvanyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünde görülecektir, isteyenler bıı şartnameleri hizalıınnda yazılı bedeller mukabilinde İstanbul Belediyesi Levazım Müdürlüğünden salın alabilirler.
İhale 8 Haziran 950 perşembe günü saat 15 de İstanbul Dlvanyoiunda Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubu vc 950 yılı Ticaret Odası vesikasını havi olarak hazırlayacakları kapulı zarflarını ibate günü saat 14 e kadar Daimi Kuousyona vermeleri lâzımdır. 16135)
Çeşitli malzeme alınacak
Maliye Bakanlığından:
Geçici

Cinai Miktarı teminatı Lira K. Eksiltme Günü Saati
Evrak sepeti 2000 Adet 270.— 23/5/1950 14
Krpıntı sepeti 2000 > 315.— ■ 14
Sünger 7000 » 105.— » 15
Zamk fırçası 12000 » 108 — 24/5/1950 10
Sırt halkası 50000 > 60.— > 14
Küçük kapsül 175000 > 41.— » 24
Siyah şerit 50000 Metre 187.50 25/5/1950 10
Arap zamkı 5000 Kilo 675.— » 14
Kara boya 2000 Kilo 60.— » 14
Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Devlet Kâğıt Deposu Ihti-
yacı için yukarda cins ve miktar ve eksiltme tarihleri yazılı
malzeme açık eksiltmelerle satın alınacaktır. Numune ve şartnameler depoda mevcuttur.
isteklilerin geçici teminat İle birlikte gösterilen gün ve saatlerde mezkûr depoda hazır bulunmaları. (5920)
inşaat ilânı
İstanbul Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğünden
1 — Düzce Devlet Orman İşletmesi sahasında ve Yığlıca Bucak merkezinde yapılacak olan bölge şefliği blnasile yine aynı sahada Bakım memuru evi İnşaatı kapak zarf usulde eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yaptırılacak işin keşifbedell (23810) lira (04) kuruş olup geçici teminatı (1785) Hra (75) kuruştur.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Orman Genel Müdürlüğü inşaat Şubesinde ve Düzce Devlet Orman İşletmesi Müdürlüğü İle işletmemizin bulunduğu Sirkeci Liman Han kat 1 de görülebilir,
4 — Eksiltme 30/5/950 tarihine tesadüf eden salı günü saat 15 te İstanbul Devlet Orman İşletmesi binası dahilinde toplanacak olan komisyon marifetile yapılacaktır.
5 — İdare ihaleyi yapıp yapmamakta serbest olduğu gibi Orman Genel Müdürlüğünce muvafık ve tasdik edilmedikçe ihale kesinleşmez.
6 _ Eksiltmeye gireceklerin bu İşe benzer (15000) on beş bin liralık bir taahhüt işinin ikmal ederek kesin kabulünü yaptırdıklarını veya denetlediklerine dair vesikalarile birlikte ihale gününden en az üç gün evvel (tatil günleri hariç) bir istida ile Bolu, Ankara ve İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne müracaatla ehliyet vesikalarını almaları ve kanunun tayin ettiği diğer vesaikle birlikte tekfir mektuplarına eklemeleri lâzımdır.
7 — Teklif mektupları eksH&menin açma saatinden bir saat evveline kadar sıra numarasile alındı karşılığında eksiltmeyi yapacak komisyon Başkanlığına verilecektir.
8 — Postada vaki gecikmeler kabul edilmez. (6387)
Deniz Kolejine öğrenci alınacaktır
Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığından
1 — Deniz Kolejinin yalnız birinci sınıfına öğrenci alınacaktır.
2 — Kayıtlar 1 Haziran 950den 10 Ağustos 950 ye kadar devam edecektir,
3 — Alınacak öğrencilerin 14 yaşından küçük ve 17 yaşından gün almamış olmaları lâzımdır,
4 — isteklilerin Ortaokulu bitirme ve Devlet Sınavında muvaffak olmuş bulunmaları şarttır.
5 — Kayıt ve bakul için İstanbulda olanlar Heybeliadada Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığına, taşrada bulunanlar ise askerlik şubelerine birer dilekçe İle baş vurmakla beraber, dilekçelerinin bir eşini de Okul Komutanlığına göndereceklerdir.
6 - Fazla bilgi edinmek istlyenlerln Heybeliadada Deniz Harp Okulu ve Koleji komutanlığna başvurmaları. (Göll)
DİLEKÇELER:
A — Diploma veya okulu bitirdiğine dair belge.
B —Nüfus kâğıdı aslı veya Noterlikçe musaddak örneği, ’ C — Bir yılı geçmemiş aşı kâğıdı, D — 12 adet vesikalık fotoğraf.
E - iyi hal kâğıdı. Bağlanacaktır.
Seçme sınavları T5 -20 Ağustos 950 arasında yapılacaktır.
1C .I.OKO
Fahife 8
Kuvvetin j sırrı yoktur, ^sebebi vardır!
17869
17871
17673
SADİ HOŞ S ES
17872 Gördümse seni 17876
Bağa girdim ay çıktı
COLUMBİA Plâklarında çıktı.
YÜZÜNÜZ ÇAMAŞIR DEĞİLDİR . . .
PURO.v
TUVALET SABUNU Cildinizin Arzuladığı Sabundur. __
pURO tuvalet sabunu
i PURO tuvalet sabunu
/MAL EO/LEN 1
nimUha»o“eae' ^iinüıe ’'°d,(e
''e"'
— '“.X-
^dinili beş'*'
PURO tuvalet
PURO tUVAlEV^bu^0
f
Bol Köpüklü
r
Nefis Kokulu
Tuvalet Sabunu
ZAYt — Edirne - Ede köyü Meriç kazası nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazdı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1341 Doğumlu
Haşan oğlu Mustafa Dicle
Tekel İstanbul Başmüdürlüğünden:
Kasımpaşa tuz deposunun çatı ve pencerelerinin tamir işi pazarlık suretiyle eksiltmeye konmuştur. Pazarlık 7.6.050 çarşamba günü saat 15 te Tekel İstanbul Başmüdlrlyetlnde yapılacaktır.
M. teminat akçesi 472 08 liradır Şartname her gün Başmü-dlriyet muhasebesinde görülebilir. İsteklilerin belli gün ve saatte Başmüdlriyet muhasebe şubesine müracaatları. (6594)
AKSAM
20 Mayıs 1950
MAĞAZALARI
Bı$ik(eH«r
Q SİRKECİ HAMİOİYE Cad: 16
Çeşitli Buz Dolapları
AGA Radyo -Pıkepfan
• 3£VOĞLU İSTİKLÂL Cad: 75
TAKSİTLE

LİRFAL1 CEMİL CANRA1 Bağda Gül
Ağlaya ağlaya geldim yarın kapısına
AYDA SÖNMEZ Aşkımı soy lir em em Seni sevmek bir azaptır AŞIK NECATİ BAŞAICA Türk destanı Halk şarkısı Fîlnet YESARİ ASIM İpek Şala büründü Karşıdan bir yar gelir
KEMAL GORSES
TAffRrKLi rssîr. Gör.ı.ıttı a i fi Gûztiut rAPu.pı
J 8T0575
İnşaat Sahipleri ve Müteahhidlerin Dikkat Nazarına
Her nevi kalorifer kazan ve radyatörleriyle bilûmum malzemesini
K0( TİCARET
T. A. ŞİRKETİNDE en müsait fiat ve şeraitle bulabilirsiniz Adres: Fermeneciler No. 9 — Galata.
Telefon: 44760 - 1 - 2
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü ilânları
İlk
Cinsi Miktarı Fiatı teminatı
Röntgen filimi 186 düzüne 3453 L1 25i) L-
Filim ilâcı 33 K.
Filim ilâcı 200 kutu
Bnryum 10 kilo
Guraba hastahanesine lüzumu olan yukarıda yazılı filim ve ilâçlar açık eksiltmeye çıkarılmıştır. İhalesi 2/0/1)50 tarihine rastlayan cuma günü saat 15 de İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü binasında toplanmak komisyonda yapılacaktır. İstekliler her gün çalışma zamanlarında şartnameyi levazım bürosunda görülebilir, (6473)
Bahar ve Çiçek Bayramı
20-21 Mayıs Günleri Giilhane parkında
Çiçek alayı, her türlü müzik ve oyunlar
çeşitli eğlenceler .
Denizden ve karadan umumi vasıtalar temin edilmiştir. Duhuliye yalnız 25 kuruştur. (6407) !
Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünden
1 — Diyarbakır merkezinde yaptırılacak 29007 lira 31 kuruş bedeli keşifli PoHkillnikblnası ikmali kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Proje ve keşif dosyası Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
3 — İhale 5/6 050 Pazartesi günü saat onda özel Saymanlık binasında Bayındırlık Müdürlüğü odasında yapda-caktır.
•1 — Eksiltmeye girebilmek İçin: • -■ -
22-19 lira 80 kurıışlyk geçici teminat ve bu işi yapabileceklerine dâir ek sil ime tarihinden en az üç irim evvel Diyarbakır valiliğine müracaatla yeterlik belgesi ve 05o yılı Ticaret odası vesikası ibraz edeceklerdir.
5 — Taliplerin teklif mektuplarım İhale tarihi olan 5/6/950 giinü ihale saatinden bir saat evveline kadar nıakbuk karşılığında komisyona vermeleri. (0287)

Comments (0)