„AK5,A“ 1 AKŞAM
Her gün 8 sahife
FENERBAHÇE
Eşya Piyangosu
Yarin saat 13 te
Fenerbahçe Stadında Çekiliyor.
V------ -J
CUMARTESİ Sİ Şubat 1943
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yaa İşlerini fiilen İdare eden: C, Bildik — Akşam Matbaası
Bulgaristanda düşürülen iki tayyaremiz hakkında Dışişleri Bakanının beyanatı
“Bulgar muhafızları, mecburî iniş yapmak üzere iken tayyarelerimize ateş açmak cinayetini işlemişlerdir»
Cumhurbaşkanı bugün yurt gezisine başlıyor
İnönü evvelâ seylâp, mıntakasını gezecek
İzmirde şiddetli yağmurlar
«Harb sahalarında bile düşmanlarına karşı asaleti, civanmertliği dünyada dillere destan olan Türk ordusunun iki genç mensubuna reva görülen hareket dostluk, iyi komşuluk münasebetleri şöyle dursun, hak, medeniyet’ hattâ insanlık duygularına dahi aykırıdır»
Ankara 20 (AA) — Büyük Millet Meclisi bugün AH Fuat Cebesoy'un. başkanlığında toplanmıştır.
Görüşmelere, gündemde bulunan ve Bulgaristan üzerinde iki uçağımızın düşürülmesi ve bununla llgül bazı neşriyat hakkında Diyarbakır milletvekili Vedat Dicleli tarafından verilen süslü soru önergesine Dışişleri Bakam Necmeddln Badnk’m yaptığı açıklama Uo baflannuştır.
Önerge şu soruları ihtiva eylemekte idi:
Hâdisenin tahkikatı bitmiş midir, sebepleri anlaşılmış mıdır? Hükümet ne gibi teşebbiİBİerde bulunmuştur?
Dışişleri Bakanının beyanatı
Dışişleri Bakanı Neçmeddia Sadak bu sorulara karşılık olarak demiştir kİ:
5orn takririni veren Diyarbakır Milletvekili Vedat Dicleli
* Muhterem arkadaşlar:
«Yüksek heyetinizin bildiği gibi; Bulgaristan üzerinde İki uçağımız düşürülmüştür. Pilotlardan biri şelıld olmuş; diğeri yaralanmıştır. Sofya elçimiz. bütün teşebbüslerine ve ısrarlarına rağmen, bu sağ kalan pilotumuzla ancak dün akşam temasa gire-bllınişUi',
Fakat atfedeceğim malumat, sadece, Bulgar ajansı tarafından hâdise hakkında neşredilen resmi tebliğe dayanmaktadır. Bu suretle, hâdisenin cereyanını bildirirken, maruzatımın, Bulgaristan bakımından da doğruluğuna reddedilmez bir delilini vermiş oluyorum.
Hâdiseyi arzedeyim: 9 şubatla bir t&llm uçuşu için Yeşllköyden kalkan Spllflro sisteminde, bir kişilik, İki avcı uçağının üslerine dönmedikleri görülmüştür. Bunlardan birinin pilotu teğmen Talât Ülkü, diğeri d-? üstçavuş Kemal Menderestir. 10 şubat sa-balu. Sofya elçimiz telefon ederek. Burgaz konsolosumuzun, o civarda Sozopoi burnunda iki tayyaremizin düştûgönfl haber verdiğini bildirmiştir.
Vaziyetten Genelkurmayımızı haberdar etmekle beraber elçimiz Saf-yada derhal harekete geçmiştir. 10 şubs’.la Bulgar Hariciye Nezaretiyle temasa giren elçimize:
Uçaklarımızın Bulsar hududunu aşarak şimale doğru alçaktan uçtuk-; ları ve Bulgar hudut muhafızları tarafından verilen İşaret üzerine daireler yapmağa başladıkları ve bu aralık üzerlerine ateş edildiği, uçaklardan birinin ılcnlze düşerek pilotunun boğulduğu, diğerinin» mecburi iniş yaparak yaralandığı söylenmiştir. 12 şubatta Bulgar Telgraf ajansının neş rettiğf tebliğde hâdise aynen şöyle tarif ediliyor:
Uçaklar 150 - 300 metre yükseklikte ' •*r,ık hava hattı itibariyle 65 kilometre arazimiz İçerisinde bulunan SoKopol şehrine kadar varmışlardır. Bu şehir yamndu, uçaklar 150 metre kadar alçalmışlar ve şehirle etrafı Üzerinde devirler yapmağa başla mı dardır. Hudut muhafızları burada da tekrar raket İşareti vermişlerdir, n '‘ in üzerine muhafızlarımız uçuk-I-ırs ateş açmak mecburiyetinde kalmışlardır.
Aziz arkadaşlar:
E zsat Bulgar makamlarının ver-dlkj.'ri bu izahlardan netice çıkarmak için hava mütehassısı olmağa lüzum yoktur. Bu tebliği her okuyan hemen anlar kl, yolln-mı şaşırmış ve Bulgar topraklan üzerine geinılş olan pilotlarımız, Bulgar muhafızlarının vcr-[
dikleri İşaretler Üzerlnf, yere İnmeğe ve konacak elverişli bir saha aramağa başlamışlardır. 150 metreye kadar a-şağı İnmeleri ?b devir yapmaları baş-
ka türlü İzah edilebilir nü?
Yabancı topraklar üzerine, tarassut ve saire gibi bir maksatla gelmiş olan tayyareler, ya ytiirsektt uçar, yahut geri dönerler. Her halde İşaretlere rağmen 150 metreye kadar inmezler.
İşte Bulgar muhafızları, tayyarelerimiz üzerine bu sırada, yani tam mecburî İniş yapmak üzereler İken ateş açmak: cinayetini işlemişlerdir.
Bulgar tebliği, uçaklarımızın «İyi görünür hava şartlan İçinde» uçtuklarını İddia ediyor. Halbuki 9 şubat tarihli meteoroloji raporu, uçaklarımız havalandığı sırada havanın onda sekte kapalı ve sisli olduğunu bildiriyordu.
Dün akşam elçimizle, iki Bulgar subayı huzurunda kısaca konuşan pilot Talât Ülkü de, uçtukları zamanda havanın- kapalı olduğunu söylemiştir. Bundan başka, uçaklarımızda yalnız birer pilotun bulunması, tarassut gibi işlere yarayacak fotoğraf ve sair levazımın bulunmaması, keşif uçuşu
(Arkası sahlfe 2; sütun 1 de)
M ü t hiş b ir cin ayet
Bir üvey ana, yedi yaşındaki kızını yakarak iltiıii
Saçları alevler içinde yanan kızcağız, anasının gözü önünde çırpınarak öldü
İzmir 21 (Akşam) — Berga-
mantn Ödemiş köyünde oturan Ayşe Uygun adındaki kadın, üvey kazı 7 yaşında Ztşan Uyguna hiddetlenmiş zavallı kızı sopa ile döğmüştür. Bu suretle hiddetini yenemiyen Ayşe, kızcağızın saçlarına petrol dökmüş, yakacağını söylemiş, Zlşan anasının ayaklarına kapanarak yalvarmış,' fakat Ayşe, kibriti çakarak kızının saçlarını tutuşturmuştur.
Başı alevler içinde yanan Zlşan evin İçinde öteye beriye koşmağa başlanışı, nihayet kuvvet! kesilerek baygın b!r halde yero düşmüştür.
Zavallı kızcağız, annesinin gö-
zü önünde ve o halde iki saat kadar çırpındıktan sonra ölmüştür.
Kaatil ana, çocuğun ölümünden sonra doğruca Jandarma karakol kumandanlığına giderek, kızı Zi-şanm lâmbaya petrol doldururken dikkatsizlik neticesinde saçlarından yanarak öldüğünü söylemiştir.
Fakat tahkikat sonunda vakanın yukarıda yazdığımız şekilde cereyan ettiği anlaşılmıştır.
Ayşe Uygun tevkif edilerek ad-liyeye teslim edilmiştir.
Bu tüyler ürpertici cinayet köylüler ve BergamalIlar arasında müthiş bir teessür ve nefret uyandırmıştır.
Polis kanununun 18 inci maddesi kaldırıldı
Yalnız iki Milletvekili maddenin ipkası le-hinde bulundu. Meclis kış tatiline başladı
Ankara 21 — Polis vazife ve şali-I hiyet konusunun ıa inci maddesini ' kaldıran tasarı, Meclisin dünkü top-. lantısmda müstaceliyet kararlyle mü ’akere edildi ve yalnız İfel milletvekili tasarının aleyhinde bulundu. Demokrat Partiden Haşan Dinçer, kanunun 18 inci maddesini kaldıran tasarının Meclise getirilmesi karşısında milletçe sevinmememe imkân olmadığını söyledi. ,
Tokat milletvekili1 Nâzım PoroV, 18 İnci maddeye taraftar olduğunu anlattı ve demokratlara bazı öğütler verdi.
İstanbul milletvekili Fuat Hulûs! Demlrelli, Adalet komisyonunda şekil verilmiş olan ikinci maddenin tâdil! keyfiyetinin de bu arada görüşülmesin! iştedj.
Nihad Etim, Nâzım Poroy’un, dl-(Artası sahile 2; sütun 4 de)
Ankara 21 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bugün yurt gezisine çıkacak ve ilk olarak Çukurova havalisini sl-yaret edecektir.
Cumhurbaşkanına bu seyahatinde Bayındırlık Bakanı Kasım GÜJek ile Nihat Erim ve bir de Demokrat Milletvekili refakat edecektir. Devlet Reisinin sel baskınlarını ve au mevzuunu mahallinde tetkik edeceği, feyezanlar hakkında müşahedeler yapacağı anlaşılmaktadır.
İnönü'nün doğu bölgesinde de tetkikler yapması muhtemel görülmektedir.
Amerikadaki yabancı mevduatı
Amerika, her isteyen hükümete kendi tebaasına ait miktarı bildirecek
Fransız gazetelerinin yazdığına göre Fransa hükümeti İki mühim karar İttihaz etmiştir: Fransız tebaasının Ingiltere ve Amer ika da buiunan sterlinlerile dola t ! ati memlekete gelecek ve bunlar franga tahvil edileceklerdir.
Fransa, Fransız tebaasının Amerikadaki mevduatı miktarının bildirilmesini Amerika hükümetinden istemişti. Amerika millî istişare meclisi meseleyi tetkik ederek yalnız Fransa‘nın değil bütün ecnebi hükümetlerin, tebaalarının Amerikadaki dönmüş paralarını kontrol edebileceklerine karar vermiş, bu hususta bir program tanzimini istemiştir. Hazine Bakanı M. Sny-der yaptığı demeçte bunu açıklamıştır.
Fransa hükümeti bu karar üzerine Amerlkada parası olan Fran-sızlara bunu hükümete bildirmeleri için üç ay müddet verecektir. Bu müddet zarfında hükümete bildiriImiyen para meşrıı surette elde edilmiş addedlimlyecek ve ona göre teşebbüslerde bulunulacaktır. ____________
Kahire’de infilâk
Kahire 21 (AP) — Dün gece Müslüman Kardeşlik Birliğinin Kahire şubesi binasında bir bomba patlamıştır. İlk haberlere göre. 50 kişi yaralandığı anlaşılmaktadır. İnfilâk 7 - 8 kilometre öteden Işitllmiştir.
Di K K A TL E R:
Demokratlar dünyasında kör dövüşü
Dcmçkrat Partinin ileri gelenlerinden Ferzi Lûtfi Karaosman-oğhı Manisa Demokratlarının içtim anıda, şöyle demiş:
— Eğer bir gün Yusuf Kemal Ten gir? ekler, Fuat Hulûsiler, Enıin Susaklar bu memleketin başına geçerlerse halimiz yaman olacaktır. '
■ Halbuki ismi geçen bu iiç zat, yine bizzat: Demokrat Partinin ileri gelenleridir.
Hark Partisi mahajüinde gülüşüp şöyle deseler hakları yok mudur:
— Ha. şunu biteydin Fevzi Lûtfi-. Fakat bunu söylemek sunamı düşerdi? öyleyse, o muhitte işin ne?
:------------—
BİR HİKÂYE
Yazan: A. Adnan - Adıvar
Bugün beşinci sahi temizde
Tepecik mahallesindeki evleri sular bastı
Birinci Kordonu deniz dalgaları kaplamış olduğundan bir müddet taşıtlar işliyemedl
İzmir şehrinden bir göriinüş
İzmir 21 (Akşam) — Dün öğle üzeri bardaktan boşanırcasına yağan yağmur bir aralık dolu ve yıldırımlarla karışık büsbütün şiddetlenmiş. Halkapmar çayı ile Kemer deresi takmıştır. Köprüler yıkılmış, Tepecik mahallesindeki evleri sular basmıştır.
Belediye yardım ekipleri derhal faaliyete geçerek köprüleri tamire ve su basan evleri temizlemeğe başlamışlardır.
İzmir İçinde çarşıda beş dükkân İle Karşıyakada İki evin alt katlarını da su basmıştır.
Tramvay seferleri tamamlle durmuş, bir müddet otobüsler İşlemişse de sonra bunlar da sefer-
lerini tatil etmek zorunda kalmışlardır.
Birinci Kordonu, denizden yükselen dalgalar kaplamış olduğundan nakil vasıtaları bir müddet İkinci Kordondan İşlemiştir. Al-sancak otobüsleri ancak Basmahaneden dolaşarak yol bulabilmişlerdir.
Vezir suyunun ana boruları patlamış oİduğundan tamir ekipleri çıkarılmıştır,
Menemen ve Manisa ovadan tamamlle su altındadır. Gedil nehri kabaımış olduğundan ovayı kaplayan sular, her an genişlemektedir.
İzmir Belediyesi, fıkaraya kömür dağıtmağa başlamıştır.
Çukurova seylâp bölgesinde son vaziyet
Ceyhan nehri hâlâ taşıyor, Adana merkezinde 218 ev yıkıldı, 377 ev de yıkılmak üzere
Ceyhan 21 — Ceyhan diine nazaran biraz dalıa taşkındır. Dün Yeşillerin çlfllgi ve bazı bahçe evleri de su İstilasına uğradığından buradakilerin kurtarılmasına başlanmıştır.
İnceyer köyüne ekmek götüren kayık batmışla da İçindekiler kurtulmuşlardan Yeniden kayıkla ekmek gönderilmiştir. Hara müdürü yolu Mrttrsı salırfe ?; sütun 3 de)
dünler Geçerken:
Gövde ve sürgünleri
Belli başlı bütün resmi dairelerde neşriyat işleriie ve matbuatla alâkalı birer şube bulunmaktadır. Çoğunda bu şubelerin müdürleri, kâtipleri, daktiloları vardır; mütehassısları, müşavirleri olmadığı da ne malûm? Hulâsa Devlet .bütçesinde o işlere bakmak epeyce masraflı, külfetli bir fasıl tutmaktadır. Acaba hepsi de cidden lüzumlu mudur? Fayda temin ediyor mu? Bazısından büsbütün vazgeçilmesi, bazısının da asgari hadde İndirilmesi yahut zaten mevcudu çok olan memurlara bırakılması mümkün değil midir? Düşünmeli kl bir zamanlar, hattâ gayet sert bir sansürün hüküm sürdüğü hengâmede matbuat müdürlüğü pek ufak bir kadro ile idare edilirdi. Meşrutiyet devrinde de yine bıı şube dal budak Kalmamıştı; öbür nezaretlerde ve umum müdürlüklerde neşriyat işlerine bakan ayrı kalemler yoktu. Vilâyetlerde bile resmî gazeteleri ve gazetelerle alâkalı muamelâtı mektupçu bey yahut nıektubî kaleminden dirayetli bir kâtip efendi çeker çevirirdi.
Fikrimce mektupçuluklar, tahrirat müdürlükleri, tahrirat kalemleri ayrı teşkilât kurulmadan neşriyat lşlerile pekâlâ meşgul olabilirler; olmalıdırlar. Bir Bakanlığı veya umura müdürlüğü alâkadar eden gazete neşriyatını öğrenmek İçin her memleketteki gibi bizde de bazı hususî miiesseselerden. «argüs» terden ucuzca istifade imkânı vardır. Kupür gelir, aidiyeti olan müdürlüğe havale edilir: cevap verilmesi lâzımsa bu müdürlük o İşi tabiatile yapar. Neşriyat kalemi diye ayrı bîr kalemin yardımına neden ihtiyaç duyulsun? Filvaki bazı yazılanmış üzerine bize neşriyat kalemlerinden telefon edenler, gelip izahat verenler oluyor. Amma ne kadar az ve ne derece basit şekilde.. Sonra yine bu kalemler kendiliklerinden pek bir şey yapmazlar. Galiba İşsiz durmamak İçin mecmua ve broşür çıkarmağa bakarlar ki mühim masraf kapılarımızdan biri de zaten o gibi neşriyattır.
Gelecek Sene bütçesinde ehemmiyetli tasarruflar yapmak için hazırlandığını söyleyen hükümet bu noktadan da tetkikata girişse, resmî dergicilikle neşriyat bürolarını da gözden geçirip eğer sırf adam kayırma ve bazılarına cep harçlığı temini için kurulmuşlar varsa onları tasfiye etse hayırlı bir Is yapmış olur. Bir kaç milyonluk Yayın ve Basın Umum Müdürlüğünden başka her taraftan fışkırmış bir çok da sürgün... Muhakkak kl bahçe makasına ihtiyaç var.
Refik Halid KAR 47

Bahlfe a_
-HAFTA SONU NOTLARI-I
—J
AKŞAM
"‘ibct 1C'3
Zeytin dalı
Edebiyat Fakllltotl teJebelul bir edebiyat, fikir, sanat dergisi çıkarıyorlar. Adı; «Zeytin Dalı». On glkMİn bir çıkacak. Sulh t« selâmet sembolünü isim olarak atan bir dergi levllmlya lâyıktır. Ekîobiy atçılara da elbette ki bu ya-taflir. Aralarında kavgacılar da bu* hınmaayıa rağmen edebiyatçılar, İttirler sulh odamlandırtar. «Memleketleri aiOBoflar idare etmeli» sözüne edeblyatçılan da, fairlerl ds katmalı. Ortaya nasıl bir devlet idaresi çıkar, tahmin etmek güçtür ama İstilâ, harblertnin, küçük devletlere saldırmaların, rahimlerin, İşkencelerin her halde sonu gelir. İstilâ harblerinl öven kitaplar yajıyamanuştar. ŞAlrlerln yalnız en heyecanlıları yalnız vatan müdafaasını övmüşler, raime daima İsyan etmişler, sadece istiklâl uğrundaki mücadelelere hizmet etmişler; sefalet, perişanlık, felâket her zaman onların yüreklerini sızla tmıştır.
Endişesiz diinya
Sulh ve BÜkftnf «Zeytin Dal!» dergisi dünyanın böyle bir ramanıntta her türlü çekişmeyi bir yana bırakıp Eransadakl edebiyat görüşü İle, hudut boyu şairlerimizden Dede Kasım İle, bir roman- • cıya mektup yazmakla, aşk yüzünden nBaşkalaşan kâinatım» 11e, akşam vakti ve kekik kokusu 11e-meşguldür. Ne güzel şeyi Geçenlerde, adını şimdi hatırlayamadığım başka bir dergide görmüştüm. Muharrir «Türk musikisinde bağlamanın toIÜ» mevzuu etrafında ciddi bir tetkike girişmişti. Bu yazılan okuduktan sonra, Türk musikisinde bağlamanın nasıl bir rolü olduğunu araştırmanın, akşam vaktinin ve kekik kokusunun en mühim meseleyi teşkil ettiği mesut devirlere karşı İçimde bir hasret uyanıverdi. Her türlü çekişmeyi bir yana bırakıp yalnız bunlarla meşgul olan, daha İyiye, daha gürele doğru gitmeğe çalışan, endişesiz, kaygısız Jncvninrdan mürekkep bir dünya.
Hayal! Biliyorum, hayal ama işte edebiyatçılar İnsanı böyle bir dünyaya götürmek Istlyen, öyle bir dünyanın var olduğunu sandıran insanlardır.
zA Hasim
Y alnız «Zeytin Dalı, dergisinin «Portreler» sütunu mu-
BuSgaristrnda düşürülen »ki tayyaremiz
(Baş tarafı 1 inci sahi!ede) yapmadıklarının başlıca delilidir. Diğer taraftan bu uaçkîanmızin ancak bir saat 45 dakika uçuşa yetecek benzin alabilmeleri uzun bir yola çıkmadıklarını gösterir. Neteklm düştükleri zaman uçakların geri dönecek kadar dahi benzinleri kalmamıştı.
Bütün bunlar gösteriyor kİ. bir yanılma neticesi, Bulgar hududunu geç mi? olan pilotlarımız, hatalarını an-iıyarak yere inmeğe çabalarken, Bulgar muhafızları tarafından bile bile «Borlerine ateş açılmıştır.
Türk uçaklarının yanılarak dahi Bulgar topraklan üzerinde uçmak hıkları olmadığmı teslim ederi». Fakat hatalarını anhyaîak mecburi İniş yapan ve 150 metreye kadar İnen tayyarelerin yere İnmesini beklememek ve üzerlerine ateş etmek insanlık mıdır? (Cinayettir, sesleri).
Bu rarelte bir pilotumuzun ölümüne sebebiyet vermek her halde dostluğa yakışır bir hareket olmasa gerektir.
Sofya elçimiz, ardı sıra birçok to-şebbüslerde bulunmuş, ölen pilotumuzun na’şını ve sağ kalanın ladesini İstemiş ve gerek Bulgar Hâriciyesi rl-•ailyle, geıek bizzat Hariciye Nazırıyla müteaddit temaslarda bulunmuş, e-taşemilHtertmiB de Bulgar Genelkurmay »«kaniyle görüşmüştür.
Bit hafta Bflren valilerden sonra »eh: ıllotunınsun na’şını, ancak dün, yan: ölüm ün den on gön sonra teslim •dlhniçtir. Bir naşı dahi bu kadar u-ran »aklamanın hangi sebepten Heri geldiğini bir türlü anlıyamadık.
Harb sahalarında bile düşmanlarına karşı asaleti, civanmertliği dünyada dillere destan olan Türk ordusunun bu İki genç mensubuna reva görülen hareket, dostluk, iyi komşuluk münasebetten şöyle dursun, hak, medeniyet, hattâ İnsanlık duygularına d*hı aykırıdır. (Bravo sesleri).
Bu da yetişmlyormu» gibi, Bulgar basını bu acıklı, çirkin hâdise?! da yen! bir vesile yaparak memleketimiz aleyhine Sdice karikatürler, yazılar neşretmeğe koyuldular. Bu gibi hareketler! dost geçinmek istiyen komşu
harriri bayan Türkân Olcay'a güze! yasamada Ahmet Haşimfn hakkını yw gibi oldugti İçin birası ritam etmekten kendimi alauny*-cağım.
Bayan Olcay, Ahmet Hâşâm”» «Çirkinlik şairi» diyor. Ne demektir çirkinlik şairi? Şiirlerine mevzu olarak dalma çirkinliği almış, «tekinliğe «Urlar yasmış şair demek değil midir? Halbuki Ahmet Hafim yalnız güzelliğin şairidir.
Zaten bayan Olcay da aynı fikirdedir. «Çirkinliğin şair!» derken tasdi başkadır: »Hafimin hırçınlık ve geçimsizliği kadar şairliği do ştrMnHginln netlcosdlr» demek İstiyor. şsir çirkin olduğu için kadınlar kendisin 3 yüz vermerlermiş. bu yüzden hırçınlaşır, reçlm-dzllk eder, ferdiyetçi, 0 toplat olur; inkâr yoluna sapar, küçültür, hakiki kıymetler yerine indi kıymetler koyarmış.
Böyle bir şaire, hattâ bütün bunları çirkinliği yüzünden yapsa bile «Çirkinliğin şairi» denmez,
Şairin aşk hayatı
Kaklı tel Ahmet Haşlm. mu-
harririn zannotirçi kadar çirkin bir adam da değildi. Güzel aayılmanuşu bile yüzüne bakılmaı derecede " halâvetten mahrum oi-duğunu kimse iddia edeme». Bilinmez ama kadınlar kendisine yiia vermem İftarsa belki huysuzluğumdan, geçimsizliğinden vermemişlerdir. şairin güzel olmadığına üzüldüğünü yakınlan söyler. Güzele bu kadar düşkün bir adamın güzei olmayı istemesi de tabiidir. Fakat bütün eserinin İzahını çirkinliğine bağlamak biraz yanlış olur sanıyorum.
Memleketimizde şairlerin hususi hayatlarına dayanarak eserlerini İzah etmlye kalkmak, çok tehlikeli, hattâ imkânsızdır. Çünkü bizde tâ eskilerden bavlıyarak bugünkülere varıncaya kadar hiç bir şairin hususi hayatı bilinmez. Aşk hayatı ayıp sayıldağından dalma gizli kalır, mektuplar ele geçmez. Onun İçin hiç biri hakkında tam bir biyografi ya olamamıştır ve yazı-lamıyacaktır. Bütün sarilerimiz gibi Ahmet Haşlm in de kadınlarla olan münasebetlerinin ddrecesi malûm değildir. Malûm olmıyan münasebetlere dayanarak şairin eserini tahlil edip kati hükümler vermeğe kalkanlar yanılırlar sanıyorum.
Şevket Rado
memleketlerin bu gayeye doğru sar-fedilen gayretleri addetmek biraz müşküldür.
Dün Bulgar hükümetine tevdi ettiğimiz bir nnotada, yaraiaan pilotumuzla tayyarelerimizin ladesini, bu gayrllnsani hareketi yapan muhafızla rm tecziyesini, şehld olan pilotumuzun ailesine tazminat verilmesini istedik..
Maruzatım bundan İbarettir.»
Soru sahibinin izahatı
Dışişleri Bakanı Necmeddln Sadağın yaptığı açıklamadan sonra söz a-lan »ora sahibi Vedat Dicleli, verdiği İzahattan dolayı Dışişleri Bakanına teşekkür ederek demiştir kİ:
( Hâdisenin İç yüzünü ye bütün mâsum tarafını sayın Dışişleri Bakanı kıymetli ttahatiyle anlattılar. Bunun üzerinde duracak değilim. Sayın Dışişleri Bakanı bu hareket karşısında Bulgarların hattı hareketini dostluğa yakışır olmadığım ifade etmekle iktifa buyurdular; bendeniz dostluğa değil, hattâ düşmanlığa dahi yakışır bir hareket olmadığını ilâve etmek lüzumunu duyuyorum.
Her zaman hüsnüniyetlerinden ve sulhseverllklerlndcn bahseden Bul-garlar, bu hâdise İle hiç de böyle bir niyetleri olmadığını ve dostça geçinmek niyetlerine katiyen yaklaşmadık 1 annı ispat etmişlerdir, Bu hareketin artık krlminal tarafı katiyen saklanamaz. Hükümetin bu hususta daha enerjik ve cesurane hareket etmesin! ben şu onda, hepimizin, hislerine tercüman olduğum kanaatiyle İşliyor ve kesin demarşlardâ bulunmasını rica ediyorum.» (Alkışlar).
Cofya 20 (AA) — Anadolu ajansının özel muhabiri telefonla bildiriyor:
Bulgarlstanda düşerek ölen üstçavuş Kemal Mederesln na’şmın bugün saat 16 ya doğru Kapıkuleye gelmesi lcab ederken cenazeyi taklb e-den Türk ataşem lllt er ve muavinini taşıyan otomobilde, hududa 200 ktlo-metre kadar mesafede bir ftrıza vukua geldiğinden, cenazenin gelişi yarın sabaha kalmıştır.
Kendisini vuran sabıkalı Şükrünün yakalanması bir saat meselesidir
EvYölkl e*M Üsküdar'da bir polis memurunun vazife uğrunda, »ahit düflmealJo neUtielnen müeejlf bir hâdise olmuştur.
Vaka şöyl» cereyan etmiştir:
ÜokfldAr Emniyet âmlrllğlnln Kısıklı başkomtesiliğine bağlı 1100 numaralı polis memuru Celâl Cingöz, gece suat yirmi dört ıralarında yanında bir de bekçi olduğu halde civar mahallâtı dolaşmakta İken Tophanelloğlu fle Kımklı arasında metrflk ve viran Jtauf paşa köşkünün otuz metre ka-dnr ilerisindeki selâmlık dairesinde bir ışık yanmakta olduğunu görmüşlerdir.
Burası meskûn olmadığı İçin zabıta memurunun şüphesini davet etmiştir. Polis Celâlle bekçi, bu metrflk selâmlık dairesinde yavaşça sokulmuşlar ve arkası dönük olan sabıkalı Siirtli şükrüyü teşhis etmişlerdir.
Polis Celâl, yanındaki bekçiye, her ihtimale karşı bir İki yardımcı arkada» alması için onu geri göndermiş, kendin! de tatassuta yatmıştır. Az sonra İki bekçi daha gelmiş ve usul usul, bir merdiven atına dotru gidilmiştir, Burada polis Celâl, suçluyu yakalamadan evvel usulen İhtan muvafık görerek. Şllkrüye teslim olmasını seslenmiş, şükril de:
— Yabancı değiliz, geliyorum» »eklinde sözler sarfctmlşsc de bu suretle kalıtar icabeden teşebbüslere glrlş-poîi'i oyalamaktan bnşka bir şey 'mislerdir.
Çukurova
(Baş tarafı 1 inci sahifede) ismen at, kısmen de kayıkla geçerek oraya gelmiştir.
Arazilerinin en az altmış santim şu I tında olduğunu ve binaların ra İle ı ah sur olduğunu söylemiş, henüz İnin ve hayvan »aylati olmadığını da
Son vaziyet
Ankara 21 — Resmi makamlardan ünan son malûmata, nazaran, Beyan ve, İçel inerindeki seylâp durumu
1 — Seyhan ve Ceyhan nehirleriyle îvamlı yağmurlardan mütevellit ra işbularının istilâsına maruz kalan ı havalide şimdiye kadar alman Igilera nazaran bir miktar hayvan ayıbından başka İnsanca zayiat yok-
2 — Yalnız İçel İlinin BahaTlı teeyii civarında üç çocuğun hayvanlarını kurtarmağa çalışırken suya kapılarak boğulduktan haber verilmiş İse de bu cihat tahkik safhasında olup henüz tevsik olunmamıştır.
5 — Adana merkebinde kerpiçten yapılmış gece kondu tipinde 218 ev yıkılmış. 377 ev mâli! İnhidam bir vaziyete girmiştir. Bazı köylerde de kerpiçten yapılmış ev. »arnanhk ve ahır gibi binalar yıkılmıştır.
4 — Suların İstilâsına manız kalan köylerdeki mearuat zarar ve hasara uğramıştır.
6 — Bu lâlâkete maruz, kalan şohlr. kasaba ve köyler halkına ekmek, un. çadır, çamaşır ve örtülecek madde ve eşya dağıtılmıştır ve dağıtılmasına devam edilmektedir.
8 — Seyhan nehrinin seviyesi düşmektedir. Ceyhan nehrinde su seviyesinin düşmesi henüz kaydçdilmemek-le beraber artı» da yoktur.
Felaketzedelerden bir kısmı Tarsusa getirildi
Tarsus 21 — Su istilâsına uğrayan köylü vatandaşlardan çoğu buraya getirilmiştir. 1800 nüfuslu ve 700 haneli özel köyünde ancak 3 ev ayak-a kalmış, diğerleri tamamile yıkılmıştır. Bu köyde nüfusça dört kayıp vardır.
Maraş 20 — Şiddetli yağmurlar ve «nnmıtıııııııııı ıınıı ıınıııııı..
Sayın halkımıza
P. T. T. İşletme Genel Müdürlüğünden:
1 — Yen! Ankara telefon santralı ahiren İşletmeye açılmış ve Bahçe- | llevler santral) da otomatiğe çevrilmiş olduğundan şimdiye kadar telefon almak İçin yapılmış ve bundan sonra yapılacak müracâatlar şebe- , ke durumunun müsaadesine ve talep sırasına göte doğrudan doğruyu . Ankara telefon müdürlüğünce yerine getirilecektir.
2 — İstanbul telefon satrallannın takviye ve tevsi edilmekte oldtığu malûmdur. Bu İşlerin İlk safhası olmak üzere Beyoğlu, Şişil ve küçük santraller sahalarındaki telefon isteklerinden şimdilik mahdut bir miktarının karşılanmasına İmkân hasıl olmuştur. Bu sahalarda şimdiye kadar vuku bulan telefon istekleri şebeke durumunun müsaadesine ve talep sırasına göre doğrudan doğruya İstanbul telefon başmüdürlüğünce peyderpey yerine getirilecektir.
şimdilik yalnız İstanbul santralı sahasında bir kimsenin başkasına bir telefon verilmesini isteyerek abonelikten çekilmesi kabildir.
3 — Bundan sonra Ankara veya İstanbul’da telefon almak için Ulnş-I tirmn Bakanlığına veya P. T. T, ganel müdürlüğüne müracaat ed'lme-* yerek doğruca Ankara veya İstanbul telefon müdürlüklelme başvurulması »ayın halktan rica olunur. (2153)
al-
yapmamı» ve o anda da elindeki lâhı kullanarak örtüşte öd «1 ateş ettikten sonra, Celâlin, ah yandım I diyerek düşmesinden ve bekçilerin de onunla meşgul olmağa dalmaİB.rmdjnn istifade ederek bulunduğu yerden atlayıp kaçmağa koyulmuştur.
Bu aradn kaçağın takibine girişilmiş ve »ilâh atılarak vurulmak istenmişse de az sonra Şükrü gözden kaybolmuştur.
Polis Celâl, derhal hastaneye kaldırılmışsa da boğazını parçtayan kurşunlar ölümüne sebebolmuştur.
Hâdiseye, Üsküdar savcısı B. izzettin el koymuş, diğer taraftan Emniyet ikinci şube müdürü B. Namık Karayel, müdür muavini B. Hilmi Orhon, İkinci şube.lıirlncl tasım ftmlrl İffet taklb2tı idare etmişler ve muhtelif yerlerde aramalar yapmışlardır. Köşkün metrûk »elimlik dairesinde ban hırsmlk eşyası da bulunarak Emniyet müdürlüğüne getirilmiştir.
Vazifeşinas zabıta memurunu şehit eden Siirtli Şükrünün yakalanması bir saat meselesidir.
Polis Celâlin cenazesi bugün merasimle kaldırılacak ve namazı Bay azli camisinde kılındıktan sonra Edlrae-knpıdafcl şehitliğe defnedilecektir.
Evli ve üç çocuk babası olan «ehil polis Celâlin ailesine HUnm gelen yardımla İstikballerinin temini 1çln alft-
«Nizam bir hürriyeti bu-bu maddeyi hesabına za-
Polis kanunu
(Baş tarafı 1 inci sahi]ede)
ğer medeni memleketlerde de idarenin, vatandaşı hürriyetinden mahrum etme yetkileri bulunduğuna dair sözlerine telmih ederek:
«— Bugün hiçbir medeni memlekette teşebbüs haline geçmemi» bir suç İçin vatandaş, İdare kararlyle hürriyetinden mahrum edllmemekte-* dlr.» dedi.
Hulki Karagülle de tasarının lehinde konuştu.
Adalet Bakanı, Nâzım Poroy’n' cevap vererek, gerek ceza ve gerime hukukta usullerin ıslahı ve üst mahkemeler kurulması işinin 18 İnci madde İle İlgisi olmadığını söyledi. Nâzım Poroy’un söylediklerinin, müdafaa ettikleri hususun ak ine L’r delil olarak gösterilebileceğin! söykJ.
Nâzım Poroydan sonra 18 inci mad deye şiddetle taraftar olan ikinci milletvekili Galip Pe İçel'di, kere bozuldu mu hangi labllirslnlz?» diyerek kaldırmanın memleket rarIı olacağını söyledi.
İçişleri Bakanı Münir HÜsrev Göle de söz aldı ve ezcümle dedi ki:
«— Galip Pekel. 18 İnci maddenin kaldırılmasının zararlı olacağından bahsetti; hayır, zararlı olrnıyacaktır. Bir bakımdan çok hayırlı ve faydalı olacaktırI Yepyeni bir rejime ğlrmiş ve hayli yol almış bulunuyoruz. Tahakkuk ettirmeğe mecbur olduğumuz birçok prensipler vardır. Bu 18 Inc! maddenin kaldırılma»! da, bunlardan bir tanesini sağlama bakımından çok faydalıdır.»
Bundan »onra müzakere kâfi görüldü, Maddelere geçildi, birinci mad de okundu. Galip Pekel tekrar söz a-larak fikrinde ısrar elti. Fakat tasarı, kaahlr bir çoğunlukla kabul edildi. Bütün Demokratlar ve birçok Halk Partili milletvekilleri, meşhur 18 ine! maddeyi alkışlarla uğurladılar.
Meclis, bunu müteakip, 12 nisanda toplanmak üzere tatil kararı verdi.
fırtına yüzünden bugün Maraşın meşhur kalesi, büyük bir gürültü ile yıkılmış ve 3 ktşi kayaların altında ezilerek ölmüştür.
Lia maçları tehir edildi
Bu haftaki Lig maçları, yağmurdan statların futbol oynanacak bir halde olmamasından dolayı tehir edilmiştir.
B. Vildan Aşır Savaşır’m İzmirde incelemeleri tamir (Akşam) — Beden Terblyed umum müdürü Vildan Aşlr savaşır bir haftaya yakın İzmirde spor tetkiklerinde bulunuyor, tJmum müdür j îzmire uçakla gelerek doğruca bölge merkezine gitmiştir. Bölgenin tertip
BUNUN MESELELERİ
Çekoslovakya’da siyasî buhran
Çekoslovakyada aiyasl bir buhranın başgösterdlğl haber veriliyor. Buhrana eebep Komünist Partislle kabineye dahil olan diğer partiler arasında çıkan İhtilâftır. Kabine Komünist, Çek Sosyalist, Slovak Demokrat, Sosyal Demokrat Partileri taralından teşkil edilmiştir. Başbakan, ve İçişleri Bakanı komünist tir» ihtilâf nisanda yapılacak olan yeni seçim hazırlıkları yüzünden çıkmıştır. Komünistler bütün bu partilerin bir ml’l! cephe kurmalarını İstemişler, diğer partiler bunun komünist .çoğunluğunu sağlayacağıru düşünerek ayn adaylar gösterilmesine taraflar olmuşlardır. Bunun üzerine komünist partisi icra komitesi bir beyanname neşrederek bir loşun partileri, gelecek seçimlerden evvel bir buhran yaratmağa çalışmakla İtham etmiştir. Beyannamede bu mürteci plânlarını önlemek İçin her türlü tedbirlerin alındığı bildirilmiştir.
Diğer taraftan kabineye mensup ve komünist olmıyan Bakanlar, İçişleri Bakam Nosen’ln olduğu gibi kalması kararlaştırılmış olan bazı mş.kanılan bolçevikleştirmek İstediğinden şlî^yet etmişlerdir. Kabine bugünkü toplantısında bu meseleyi görüşer-ek-^ tir. Pragdan gelen haberlere bakılırsa vaziyet ciddidir. Komünist olmıyan İki gazete şu başlıklarla çıkmıştır; «Kurtuluştan beri ilk defa olarak Çekoslovakya en ciddî bir buhran İle karşılaşmaktadır.» «Vatandaşların emniyeti tehlikededir.»
Çekoslovakyada kabinenin başında bir komünist bulunmakla beraber ekseriyet sosyalistlerdedir. Fakat Macaristanda, çoğunluk, küçük emlâk sahiplerlnda olduğu halde, komünistler seçim! kazanmışlar ve İdareyi ele almışlardı. Aynı durumun Çekoslovak yada da görülmek ihtimali vardır.
Dün Londradan gelen haberlere göre Çekoslovakya da blrden-bi*e ortaya çıkan siyasi buhran İngiliz siyasi çevrelerinde büyük alâka uyandarmıştır. Bu çevrelere .göre ortada yeni bir komünist «vlkasdi bulunmaktadır. Bunun ne netice vereceği şimdiden katiyeti» kestlriJernemektedlr.
Umumî Meclis
Mubtelif meseleler hakkında görüşmeler oldu
Umumi Meclis dün toplandı. Evvelâ verilen takrirler okundu. Han ve apartıman kapılarına elektrik ampulü asılması, çimento fabrikalarından mal almak İsteyenlere, paralan peşin alındığı halde çimentoların B - 8 ay sonra tesliminin önlenmesi isteniyordu. VaU, Ekonomi Bakanlığı nezdlnde yaptığı teşebbüsü, tekîd edeceğini söyledi.
Bundan sonra gündemin müzakeresine geçildi. Et fiteleri hekkmdaki teklif bütçe ve et komisyonlarına havale edildi. Gündemde mevcut mesken buhranını önleyecek tedbirlere nlt mazbatanın, daha İyi tetkik! İçin meselenin gelecek toplantıya görüşülmesine karar verildi.
Adalarda yeni açılmış bir sokağa Çamaltı İsminin verilmesi halikındaki mazbata Üzerine B. Kâzım Şinası. DeTsan, memlekete hizmet etmiş rat- tediye anlaşması için Lann isimlerinin sokak ve caddelere Ankarada yapılacağından, verilmesi bir kadirşinaslıktır. Mevcut sokakların, isimlerinin değişt’rihne-'İnde güçlüklerin mevcut olduğu malûmdur, HİÇ olmazsa yeni sokaklara verilecek isimlerde bu şekilde hareket etmeliyi?, dedi.
Vali Lûtfl Kırdar, merhum Kâzım Karabeklr’ln İsminin de bir eokak veya caddeye verilmesinin uygun olacağını söyledi.
Masbata tekrar tetkik İçin komisyona İade edildi.
Otellerde »ab ıın
batkındaki teklif de uzun görüşmelere sebeboldu. Neticede otellerin «muini Lavabolarına sabun konulması hususunda «abıta talimatnamesine bir lıükttm konulması kabul edildi,
Bundan «onrn. keçi ve manda satan dükkânlarda etlerin karıştırılmam do laylsile koyun ve sığır eti satanlardan aynlmsa hususundaki teklif üzerinde görüşmeler oldu.
Asadan bir rat da. kasaplarda beygir etinin de «atıldığını, bunların ayrılması için de teşebbüs edilmesin! istedi. Başkan, at eti satmak yasakken ayn bir yer nasıl gösterilir, dedL
Neticede manda ve keçi eti satan dükkânların ayrılmasının daha iyi bir şeklide tesbltt İçin mazbata İade edildi.
Meclis salı günü saat 15 te toplanmak özere toplantısında son verdL
bulundurulması
ve hakem komitelerinin toplantısına Gui^n iştirak ettikten sonra bütün kulünıîri ıTürt{ jirw ayrı ayrı giderek durumlarını gözden sterlin geçirmiştir, tklncl günü bütün kulüp gjjiçe murahhas! ar İyi e ve sporcularla usun ^eşat bir konuşma yapmıştır, ümum müdür . “
buradan Buryaya gitmiştir.
Ingilteredeki matlubatımız
Maliye Bakanı bir anlaşmaya varılmadığını eöylüyor

Ankara 20 — Ban gazeteler-de bloke sterlinler İçin tngUlz hükûmetile bir anlaşmaya varıldığı ve Hazine mr.nftı müdürünün Amerikadan döniişte Londra'ya uğrayarak anlaşmayı imza' layacagı yazılmışt.r. MAHye Bakanı e. Haltd Nazmü Keşmir, hazine umam müdürü Salt Naci'nin Londra’da yaptığı temaslar hakkında şöyle demiştir:'
«— Bu temaslar daha ziyade iptir.-,! ve ihzari mahiyette teatu efkj*wiuw.-İbarettir. Binaenaleyh* her hangi b*î anlaşma yapılmazı esasen bahis mevzuu. değildL Bu İlk temas İngilizlerle aramızda resmi görüşmelere münces olabilir.»
I öğrendiğimize göre yeni ticaret ve-
1 ' ’ müzakerelerin
Anıraraaa yapılacağından. hazine
; umum müdürünün Londra dönüşünde varılan anlaşmaya İmza edeceğine dair habeıier asılsızdır.
îskenderun’da sahte bir avuknt »'»l'-^ndı tateenderun 19 (Akşam) — Bura zabıtan, Kemal adında birini raka-lamıştır. Bu telsinin kendisine »vüsat süsü vererek Adanada birçok vatandaşları dolandıran »dam olduğu öğrenilmiştir.
İstanbul JBorsasının 20/2/1948 Ilatlfri
ESHAM VB TAHVriAt
% T Faizli TahTÜlar
Brvas - Erzurum 1 Bira» - Erzurum 2-7 1941 Demiryolu I 1M1 Demiryolu n İMİ Demiryolu m Milli Müdafaa I MUİ! Müdafaa H Mili! MOdafaa m MHlf MOdafaa IV
U « faizli Tahviller
IT« İlr»n m» J Kalkınma H
Kalkınma m 1941 Demiryolu VI n B faizli TahvUJer
1133 Ergani 19S8 İkramiyen Milli Müdafaa
Demiryolu IV Demiryolu V
Anadolu Demiryolu Orupu TahvUJer 1 - 1 Hisse senetleri 8 Mümcasll »enet
Şirket hisseleri
Merkez Bankası iş Bankası
T. Ticaret Bankası Aslan Çimento
103 —
£5.50
73.28
135.—
21.—
505
30.35
SARRAFLARDA ALTIN
Sapa
«.75
39.75
82.65
5.73
14 —
Çek flatlcrl dünkünün aynıdr
Sahlfe 3
İSTANBUL HAYATI
Günün mevzuları
AKŞAMDAN AKŞAMA
Münevver hırsızlar etrafındaki d üşü ncelerimiz
Bozuk ekmekler
Marshall plânı münasebetile
Kasapların dilekleri
Hediyelik sigaralar
Son günlerde iki zabıta vakan umur.ıt elkân Heyecanlandırdı. Bunlar, genç münevverlerin işledikleri cürümlerdir.
Kibar hırsız - Arşen Lüpen» lâkabını takınanlardan Burhan, — 17 yaşmdayken kendisini sınıfta bırakan Almanca hocasına avareliğinin kabahatini yükleyerek, — haksız saydığı hocasının evini basmış, adamcağızı yatağında dört kurşunla ağır yaralamış imiş. Hapse düşüp bizim kân kadim zindanlarımızda halini w-lah edecek yere büsbütün zıvanadan çıkmış. Hazariyesl kuvvetli bir usta otel hırsızı halini almış. Başkalarını dımdızlak soyup kendi cakayla sıklaşmış; defalarla yakalanıp defalarla kaçmış; şehir ve isim değiştirmiş. Bu sefer, uçakla Ankaradan İsfanbula gelirken, İkinci Şube Müdür ve mamurlan etrafını çevirmişler. Arşen Lüpen yakalandığını anlayınca. sinema toğ refik bir jestle, sporda mağlup edilmiş bir centilmen tavrile şapkasını çıkarmış, muhasımlannı tebrik etmek ötere dini uzatmış; bileklerine kelepçe geçerkeh:
— Bu ila geçer yahu... Sen daha nice defalar sıçrarsın ge... - demeğe getirmiş.
**♦
İkinci mevzu da, üniversiteli iki arkadaş geçim zorluğu çekerlermiş. Apartmanlarına dönenlerin yazlık evlerini soymağı meslek ittihaz etmişler.
— Ne yapalım? Bize bakan, kimse yoktu. Eu yolu tutup hem geçindik, hem Herde ticaret yapabilmek üzere 5000 lira kadar sermaye biriktirdik. - demişler ve 7 şer yıla mahkûm olmuşlar.
Kibar tursız bizi son şık selâ-mlle nasıl hayran bııakaınıyorsa, yoldan çıkmış İki yüksek tahsilli arkadaş da: «Basliyenİınlz yoktu!» demelerile hislerimizi ve mantığımızı yumuşatamıyorlar. Sermayesiz ticaretle bu çetin hayata kolay kapılardan girmek isteyenleri Eller yukarı!!
Vilâyet ve Bele(Üy« Şehremini hâdisesini tahkik ©diyor
çeMr-
Caç^n hafta umumi meclis â«*-nnduı Sat» Km1«t, Şehremlnindekl fırınlardan birinin çıkardığı noksan vezinli ve yenmlyec®k dsrcooda bozuk evsaftı birkaç ekmeği şahlr mecllalae getirerek fırıncıların halk» nsler yedirdiklerini fiilen göstermişti- Bu ekmekler hakkında tutulan zabıtvara-kasının doğru tanzim ertllmedlğlns ve aym ekmeklerin yenmesinde mahzur olmadığına dair Şehremini belediye doktoru ile diğer alâkalılar tarafından yapılan muamele ve varllea rapor üzerin* alâkalılar İdari yoldan tahkikata başlamışlardır. Bir yandan vilâyet kendi cephesinden tahkikata devam ederken diğer taraftan belediye de fırıncı ve belediye hekim! hakkında tahkikata başlamıştır.
Dûn belediyeye çağırılan Şehremini belediye doktorunun kümen yanmış ve tartı bakımından da »kalk olan ekmekler İçin tanzim ettiği rapor hakkında belediye müfettişleri tarafından İfadesi alınmıştır.
Diğer taraftan tstanbulda bir şirket halinde birleşen fırıncıların inhisara almak istedikleri ekmek İmal işinde müdahalelerini bertaraf etmek ürere belediye her Istlyenln fırın açmakta serbes olduğuna dair hazırladığı İlânlar gazetelere va diğer alâkalılara gönderilmiştir. Fırın açmak veya inşa etmek Istiyenler sadece belediye zabıtasındaki umumi hükümlere riayet edeceklerdir,’
Amerikan yardımları Avrııpayı çıkmazdan kırtarabilir mi?
Belediye zam taleplerini tetkik etmekle meşgul
Yasan: HENRY HAZLİTT
1000 küsur ton kok kömürü geldi
İstanbul Kömür Satış ve Tevzi mü ass esesi hesabına Zongu Haktan bin küsur ton kok kömürü almaya giden «Flruzan» şilebi sığındığı Kef-kenden Boğaza girmiş ve Unknpoıu-na tahliyeye başlamıştır
Şilebin getirdiği bu f.Ömüılar fırtınalı bir zamanda vs deponun boş olduğu bir sırada geldiğinden epoy İş» yaramıştır.
Diğer taraftan müessese hesabına maden kömürü getirecek birkaç mo-tör beklenmektedir.
tşittiklerimizi, gördüklerimizi birer birer hayalimizden gevriyoruz:
§ Hem bulaşık yıkayan, hem de kazandığı para ile tahsile devam eden Amerikan, Alması, Çek ve Bulgar talebeleri... Onların canı yok mu?
£ Mürettiplik yaparaktan biriktirdiği btn lira ile bir kahveci dükkânına ortak giren; yağmurda, çamurda iki yüz metre ötedeki matbaaların üç kat merdivenine her Istenişte 10 kuruşa çay kahve taşıyan, hattâ tek kahve istense dahi reddetmiyen. terli elnı öpülesi mübarek genç vatandaşımız... Onun canı yok mu?
§ Bütün Ömrünü münevvpr bir meslekte törpüledikten sonra, İhtiyarlığının ilk basamaklarına el şakakta ulaşan İçtimaî garantisiz bunca serbes meslek sahipler!,.. Onların canı yok mu?
§ Dişten ve işten arttırmak İçin mucizeler yarattıktan sonra, ayda ortalama 10 lira biriktirdikten sonra, sene sonunda ancak bir hazır elbiselik 120 lira mertebesine eriştiğin! yelse düşmeksizin gören: yine de damlaya damlaya elekle su taşımakta va göl yaratmakta devam eden milyonlarca gayet sahibi... Onların catn yok mu?
§ Ticaret Odası aylık zaruri kazanç: 344 lira gösterirken, üç küciik çocuğile onlara bakmağa mecbur karısını 120 liralık fabrika İşçIHğilc geçindirmeğe çabalayan sırrına akı! ermez veremli tecl' Onun canı yok mu?
Vapur yo!cu ücretleri
Son kömür zammından dolayı arttırılmıyacak
Geçenlerde ticari, suıaî ve resini milcsseselera verlln maden kömürüne ton başına yapılan vasat! 4 Ura zammın E.T.T. ve Denizyolları İdarelerinin ücret tarifeleri üzerinde ne gibi bir tesir yapacağı hâlâ merak edilmektedir.
Dün bu hususta kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza E.T.T. umum müdürü İbrahim K.-mal Baybora tetkiklerin devam edip henüî bir neticeye varılmadığını söylemiştir. Devlet Denizyolları tdare?lnden yetkili bîr zat da demiştir kİ:
«—Bu farkı Halın idaremize senede bir milyon Ura fasla gidere ıre-bebolacağını tahmin ediyoruz. Bununla beraber hükümetin talimatına uyarka bu farkı yolcu navlunlarına aksettir mey ip başka seklilerle dağıtarak .....
10 — Avrupa memletollörinö bliyÜk yıarriımiarrifl bulunmak dünya komtinianl 11» mücadelede en tesirli silâh değildir.
Avrupaya büyük lstlkraa vs hediye yardımlarında bulunmamız lüzumu hakkında İler! sürülen en kuvvetli bit mucip sebep da bu siyasetin «komünizmin yayilmojuu durdurmak» içlu yogâna yol olduğa vs şaytt Avrupayl kendi yiğlyle kavrulmasına bırakacak olursak muhakkak komüntstleşeceğl-dlr. Buna, yardımlarımız büyük olmakla beraber komünizmi durdurabilecek olursa, çok ucuza gelecektir, yolunda İkinci bir mütalâa ilâve olunmaktadır.
Deniliyor kİ, yardımlar komünizmin yayılmasını muhakkak durduracaktır. Nasıl durduracağına gellncs, bu nokta pek İzah edilememektedir. Gorünflşo gör», yardımlar, biz» müstefit olan memleketler hükümetlerinin dostluğunu kazandıracak, onları blza minnettar kılacak; biz de onları hltnuys etmekle, açlıktan korumakla o memleketlerde komünist ideolojisini iflâs ettirecek, öldüreceğiz.
Yardımlar, ihtilâlci düşüncelerin yayılmaslyle mücadelede olsa olsa mahdut ve muvakkat bir vasıta olabilirler. Amerikan hükümeti İçin, İhtilâle! fikirlerle doğrudan doğruya mücadele etmek elbet çok daha müessir vo ucuzdur.
Bu, Rusyanın bize açtığı propaganda harbine karşı taarruza geçmekle ve Amerikanın niyetleri ve kapitalist sistemin «İflâsı» hakkında Moskova ve hariçteki komünist basınında neşredilen yalanlara sistemli bir şekilde cevap vermekle temin edilebilir. imkânlarımızı, âzami derecede gayri müstekar ve İtimada şayan olnuyan Avrupa hükümetlerine tevcih ederek kendimizi zayıf düşürmektense, bizim serbea teşebbüs sistemimize has meziyetlerin, komünist sistemlerdeki açlık, terör Ve köleliğe nispeten ne büyük bir tezat teşkil ettiğini tebarfı- ettirmek çok daha yerinde olur.
Kendilerine yardım yapacağımız Avrupadaki hükümetlerden çoğu elbet kapitalist sistemin İdeal müdafl-leri sayılamazlar. Bu hükümetleri teşkil edenlerin hemen hepsi diktatörlük rejimlerine has bir ekonomi sistemine inanmış kimselerdir; bir kısmı da kapitalizm! katiyen reddeden müfret sağcı sosyalistlerdir.
Komünistliğe karşı sosyalizmle i mücadele edilebileceği fikri fevkalâde yanlış bir fikirdir. Mahut ( nispi» sosyalizm komünizme götüren bir sistemdir. Her ikisi de İstihsal vasıtalarının devletin mülkiyet ve İdaresi altında bulunması lüzumuna kanidirler. Bir defa bu mülkiyet ve İdare kâfi derecede kuvvetlendi mi, devletin fertler üzerindeki iktisadi hâkimiyeti artık mutlaktır. Ferdin nerede ve hangi İş! yapması lcabettlğlnl ve yahut iş yapıp yapatnıyacağını o tâyin eder. Devletin bu kudreti elde etmesinden sonra da, şeklen baki kalsa dahi, fiilen şohsl hürriyet kaybolmuş demektir.
metlerin taklbettlklerl mlitret siyaset kal irin funya, mâni olmaktadır.
Amerikan parklarının, bu çeşit ekonomileri veya sosyalizmi bir müddet için daha İyi İşllyormuş gibi göstermesine mukabil, bu paçalardan mahrum kaimse» dolayısıyla enflâsyona müracaata mebour kalan ve piyasasında mal aaalan Birleşik Ame-rlkada İse yardımlar, kapitalist sistemi fena netice veriyormuş gibi göstermektedir.
İktisat bilgin! WUh»>m Röpke-«Mili! ekonomide esaslı bir reform yapılıp, enflâsyona ve losyalht kon-trcllara bir nihayet verilmedikçe harici kredilerin devamlı faydası olamaz, mütemadiyen kan kaybeden W hastanın, hastalık sebebi teşhis Ve tedavi edilmedikçe kan verilmek suretiyle ilâ nlhaye yaşıtJanuyacağı gibi..» diyor Amerikan, istikrazları trjhterede bl'e sosyalist bir sistemin İsraflarına karşı koyamazken, enflâsyon ve kol-lektlvlzmden çok daha dirinden malili diğer memleketlerde bunlardan ne netice bekllyebllırit.
Avrupayı açlıktan kul t ar ma 1c ve lkl'saden kalkındırmakta en mühim rol 11 Amerikan yardımları değil Avrupa memleketlerinin taktbedeccklsrl ekvnomlk siyaset oynayacaktır.
tellflye çalışacağız j
— Peki, sapılmış o gene münevverlerin de hareketini bugünkü düzensiz içtima! vaziyetlerle İzah etmeli değil mi?... Bütün kapılan kapalı buluyor... İs arasa yok.,,
Bir taraftan cemiyet o mevzuu hailede dursun: fakat cemiyet halletmediği takdirde bile, bîr münevverin cemiyet İçinde kendine ferden yeni ve meşru yaşama İmkânları yaratması gerekir. Çünkü nihayet kaptan mevkiinde bulunan tabaka, münevver tabakadır: imkânsızı mümkün kılacak odur Kibar hırsızlıkları da. onun bir kademe gerisindeki vurgunlan, rüşvetleri suiistimalleri de mazur ve tabii gösterecek hiç' bir mantık mevcu* değildir.
Münir Nureddinin radyo konseri
Evvelce haber verdiğimiz veçlhle Şimdi An karada bulunan değerli sea sanatkârı Münir Nureddln 22 şubat yarınki pazar akşamı saat 20.30 da a 21.15 e kadar devam etmek üzere Ankara radyosunda bir konser verecektir.
Okuyucularımızın bu güzel fırsac-tan istifade edeceklerine şüphe yoktur.
Kuşdili çayırı
Belediye imar müdürlüğünden:
Ak.jaın gazetesinin 11. 2. 048 tarihi! nüshasında «Kuşdili çayırına elveda» başlığıyla intişar eden yazı İncelenmiştir.
1/2000 mikyası Kadıköy İmar plânında yeşil saha halında kabul edilen Kuşdili çayırının tanziminde buranın Cfikl hususiyetine halel gelmemesine İtina olunmuştur.
Yollan ıslalı edilerek İki tarafının ağaçlan dır Uması suretiyle Kuşdili çayırının eski, bakımsız durumundan kurtarılmasının memnuniyetle karşılanması lâzım gelen bir çalışma ad-l
tVd - NÛ) | ^edileceği Ilmldolunmaktadır.
Şimdiye kadar Tekel Bakanlığı bazı makamlara hediye olarak her ay muayyen miktarda bedava sigara İkram ediyormuş, yeni bir kararla bu usul kaldırılmış. Böylece elde edilecek tasarruf senede elli bin lirayı buluyormuş.
Eakın helel Aman, Tekelin varidatı azalmasın diye, kendi memleketimizde yetişen tütünün kötü cinsinden yapılan tıkız, işlemez sigaraların yirmi tanesi halka 2535 kuruşa satılırken öteyanda elif bin liralık sigara şuraya buraya bedava ikram ediliyor. Tabiî hediyelik sigaralar bizim içtiğimiz cinsten değil, seçme tütünden İtina ile İmal edilmiş, lüks sigaralardı ve hiç şüphe yok kİ ikramın kesilmesile elde edilecek elli bin liralık tasarruf bunların maliyet flatl üzerinden hesaplanıyor. Satış flatl üzerinden hesaplansa yekûn daha çok kabaracak.
Kimin malını kimlere neskeş çekiyorlar?

Perakendeci kasaplar bir beyan-nam» bastırarak şehir meclisi Asalarına ve diğer alftkahlara yollamışlardı. Bu beyannamede kasapların Heri sürdükleri muhtelif dilekler arasında perakendeci kin olarak belediyenin kasaplara verdiği kiloda 22 kuruşun da arttırılması İstenmektedir.
Diln belediyede reis muavini Muhtar Acarla diğer reis muavini Nazım Arda, belediye İktisat İşleri müdürü Nalm ve diğer alâkalılar toplanarak kasapların dileklerini tetkik etmişlerdir.
Belediyenin koyun etinin 210 kuruştan fazlaya satılmamasına dair kararına rağmen perakendeci kasaplar bu karara asla aldırmıyarak eti 200 kuruştan aşağı satmamaktadır. Buna rağmen perakendeci kasaplar, narhın İdare etmediğini beyan ederek zam istemekle de kalmıyarak etin maliyetine tesir eden unsurlara alt zam talebinde de bulunmaktadırlar. Belediye, yaptığı hesaplan İleri sürerek et Hallerinin arttırılmasına ta-rfat&rdır. Karaborsanın önüne geçmek için et llatlerlne zam yapmak yolunu tutmakla .belediye hata ediyor. Son yıllarda kasaplar belediyenin koyduğu Bata asla riayet etmemektedirler.
Diğer taraftan son günlerde şehre, İhtiyacı karşılıyacak miktarda kasaplık hayvan geldiği gibi gelenlerin de şimdiye kadar görülmemiş derecede besili olduğu anlaşılmaktadır. Ko-yunlardan elde edilen et miktarı, normal olarak canlı kilosunun yarım kadar olduğu halde hafta içinde gelen ve ekseriyetle yetmiş kiloluk olan canlı koyunlardan 45 - 50 kilo et alınıyor. Bu hal bugünkü flatlerln İdare edeceğine dair kâfi bir delil sayılmaktadır.


öl
Kimin cebine giriyor?
Perakendeci kasaplar, sanki Belediyenin koyduğu narh üzerinden et satıyorlarnuş gibi, kendilerine bırakılan kâr haddinln azlığından, zarar ettiklerinden dert yanıy o Harmış. Şehir Meclis! üyelerine de şikâyet beyannameleri dağıtmışlar, Mecliste okunmuş ve İcabı yapılmak üzere makama havale edilmiş.
Biz de halk namına her gün bir sürü şikâyet beyannameleri neşrediyoruz amma varalo mlhri vefayı kim okur, kim dinler?!.
Perakendeci kasapların karaborsa satışından teinin ettikleri kârı bir yana bırakalım, mezbahada kesilen keçi ve manda etleri nereye gidiyor? Bunların ko-eti flatine satışından gelen kimin cebine giriyor?
11 — Bütün bu sayılanlar bizi, beynelmilel istikrazların hususi teşebbüsler ellle yapılması lcabettlğl neticesine götürmektedir.
Gerek htikû-netlere, zereıuo hususi teşebbüslere yapılacak İstikrazlar husus! daylnler tarafından yapıldığı takdirde hükümetler aran lı t İkrazların mahzurları ortadan kalkmaktadır Hususi muamelelerde en mühim rolü ticari düşünceler oynar. Borç verecek, borçlanacağı ödeyecek durumda görürse borç verir. İstikrazlar, gelir getiren mexbalara sy.fedhlr.
Bu suretle bütün dünya menabl'r-den en İyi bir şekilde letltado edilmesi kabil olur vo sermaye'er İstihsali teşvik etme yo.nnda «arlsdl'mlş olur Hususi daylnler de şûnheslz hata edebilirler. Fakut hatalarının netayı-Clrıden mütevelli mesuliyet kendilerine terettübe?er. Hükümetlerin bu kebîl hatalarını bte fertlsr ödemek mecburiyetinde kelini.
husus! daylnlerln arıu.'innû uygun olarak yap-Jan ıslahat dUme gerek efrat ve gerekse hükümetin nef'l-nedir ve siyasetle alâkası yoktur. 3un!arı herkes memnuniyetle kaışı-lar ve yapılanların borçlanılan paralan ödeyemlyeceğlnden şüphe etmez,
Hususi sermayenin bugünkü dünya buhranına İlâç olamiyacağı söylenmekte Lse de bu İddia şüphesiz kİ yersizdir. Hükümetlerin sermayeleri de doğrudan doğruya veya tiolayıslylo fertlerden veya ticari teşebbüslerden alınmaktadır. Hükümetin sermayesi hususi sermayeden cebren alınmış bir kısımdan başka bir şey değildir.
Hükümetimiz tarafından Avrupa hükümetlerin a yardım yupılınasmın aleyhinde bulunanlar «İnfiratçı» olmakla İtham edilmektedirler. Hükümetin bir tarafa bırakılarak, husus! istikrazlara yer verilmesini Istiyenler İse hakiki mânada beynelmilelcidir-1 ler. Bunlar iktisadi enternasyonalizmi dünyadaki bütün insanların blr-blrlerlyle serbesçe İş yapmak, birbirlerinden satın almak ve sarmak hürriyet! olarak kabul etmekti ve bütün bu muamelelerde hükümetin kırtasiyeci müdahalesini reddetmektedirler.
Milletlerarası ticaret münasebetlerini İlk plânda bu milletlerin hükümetleri arası münasebetleri olarak mütalâa eden beynelmilelcilik baştan aşağı yanlıştır. Çünkü bu nevi beynelmilelciliğin organları olan kırtasiyeci müesseseler, kendi vatandaşlarını en ucuz pazardan satın almaktan ve en münasip pazarda satmaktan, en
(Arkası 6 net sahlfede)

Sosyalizm vo komünizmin farkı ancak siyaset melotlanndadır. Sosyalistlerin. ekserisi samimi olarak, demokrasi metotlarım ve şahsi hürriyeti muhafaza va idame etmekten bahsederler; fakat kabul etmek İstemedikleri bir nokta vardır kİ, o da, hakikatte sosyalizm ekonomik hürriyete müsaade etmediğine vo cdeml-yeeeğlne göre, bu rejimin fiilen, her hangi diğer mühim bir nürrlyotin mevcudiyetine dahi artık müsaade edemlyeceğldlr.
îşçlnln istediği yerde çalışmak imkânına sahip bulunduğu Birleşik Amerlkada, milyonlarca iş veren el emeği mevzuunda bırblrlerllye rekabet halindedir. îş verenler arasındaki bu rekabet yalnız İşçi ücretlerini arttırmakla kalmamakta, »ynı zamanda İsçinin hürriyetlerini muhafaza etmektedir. Tek I? veren vaziyetinde bulunan devletin keyfi ve şartları karşısında eğllmlye mecbur kaldığı zaman, İşçinin durumu, mukayese edıknıiyecek derecede kötüleşir. Sosyalizmin yayılması tarihi, hakikatte tfullı ve sükûnun, temsili müessesele-rrn hudutlu hükümet şekillerinin ve şahıs hürriyetinin kaybolması tarihidir.
Sosyalist ve benzeri hükümetlere yapılan Amerikan mali yardımlarının t;»Ikınmayı temin edemediğini harb • «onu tecrübesi göstermiştir. Hükû-1
e* Şehvetin Sırrı« Meşhur romancı Pltlgrllii’nln de hayranı olduğu Nicolas Segur'ün en muhteşem romanı Zevk ve ibre t la eser.
Fiyatı
Bütün
Kemal
Tevzi merkezi: Kültür Kltabevl b— Coğaloğlu yokuşu No. 44
oh uyacağın ra harikulade
karton ciltli 21» kuru? kitapçılardan ve Köprü Kltabevlnden arayınız.
Kızılay Beyoğlu İstiklâl şubesinin miisameresi Kızılay Derneği Beyoğlu îstlkHU şubesi yararına bu akşam Taksim Kristal gazinosunda bîr müsamere verilecektir. Müsamereye gazinonun bütün sanatkârlarından başka şehrimizin tanınmış ses ve saz sanatkârları iştirak edeceklerdir. İsmail Dûm-bülltt tiyatrosu bir oyun oynıyacak-tır. Başka birçok eğlenceler vardır
Belediye otobüsleri
Kaloriferleri, dünden itibaren yakılmağa başlandı
E, T. T. İdaresinin son gelen beş otobüsü halen yedek araba olarak kullanılmakta ve Nişantaşı - Beyazıt ring servisinin kesafet saatlerine göre seı vlae konmaktadır. Bu ay İçinde gelecek yeni on arabadan sonra geriye kalan yirmi otobüs de nisan ayı sonuna kadar teslim edilecek, böylece İs-veçe ısmarlanan 50 otobüs alınmış olacaktır.
Diğer taraftan kışın adamakıllı bastırması münasebetiyle E.T.T. tdû-resi dün sabahtan itibaren İsveç arabalarının kaloriferlerini yaktırmış, böylece yolcuların soğuktan müteessir olmamaları temin edilmiştir.
Kari mektubu
Karanlık bir sokak

Kadıköy Yeldeğlnncnl sen'tlnln en uzun ve en İşlek yollarından olan Rıhtım İskelesi sokağı öte-denberl beş havagazı lâmbastle aydınlatılmakta İdi. Esasen ekseriya pek ışıksız yanan bu lâmbalar lk! ay kadar var kİ hiç yanmıyor. Son günlerde fenerlerin havagazı tertibatı da çıkarılıp büsbütün âtıl bmkıldı. Yftlni» bir tek lâmba ara sıra yanıyor,
Bir ucu Rıhtımın tramvay durağında va diğer ucu Yeldeğlrnıe-nl caddesinde bulunan bu uzun sokağın üzerinde bir ilk ve bir orta okul vardır ve mevcut binalarının dörtte üçü epnrtıman olduğu İçin kalabalık bir yerdir. Buna mukabil geceleri karanlık yüzünden gidip gelmek pek güçlenmiştir.
Fener resmi vermekte kusurları olmayan buradaki binalar sahiplerinin hiç olmaees Öç elektrik lâmbaslîe sokaklarının aydınlatılmasını istemene hakları vardır zannederim. R. Y.
— ------------—-—-J
Az vasıta, çok iş
Şehrimizde üç gün kalan Amerikan Rokfelier müessesesiniıı mümessilleri burada sağlık mü-csseselerlmlzdeki İstatistik ve grafiklerle meşgul olmuşlar ve az vasıta ile çok iş başardığımızı Eöyllyerek tehassüslerinl belirtmişler.
Hikmeti hüda, dışarıdan memleketimize gelen her yabancının ağzından aşağı yukarı hep aynı şeyleri duyarız. Hangisini yakalayıp memleketimizde edindiği İntibaı sorsanız derhal, az vasıta ile yaptığımız cok İsler karsısında hayranlığını anlatır.
Bu adamlar dış yüzümüze toz pembe gözlüklerle m! bakıyorlar, yoksa nezaket icabı olarak mı böyle konuşuyorlar, bilmiyorum. Samimiyetle konuşuyorlarsa bizim İçin çok iyi bir şey. Fakat bir de madalyonun ters tarafına göz atsalar, pek çok vasıtalarla pek aı İş yapılan taraflarımızı da görseler. hatalarımızı düzeltmenin yolunu gösterseler daha iyi olur sanıyorum. Hani şu, be? kişinin yapabileceği işlere beş yüz kişi kayırarak maliyet flatlnl yükseltip mamulâtma mütemadiyen zam yaparak zararını halkın sırtından çıkaran müesseselerlmlz var ya! Meselâ... Fakat hangi birini savayım? Zaten saymağa ne hacet. Â efendim? Bunların hangi müesseseler olduğunu, o müesse-selertn başında bulunanlardan gayri bilmeyen yok kİ.
Cemal Refüt
&tar&r ^/ttoyaıı-
KAYNAK
( THE F0UNTA1N >
I-II
Morgan’in mükâfat kazanan 0* büyük romanından biri ve bir bakım» göre romancısının kendi hayatının hikâyesidir.
Aşkı ve sanatı en güzel bîr şekilde İfade eden «Kaynak» Morgan*! sevenlerin en çok beğendiği bir eserdir.
1kl cildi üç liraya satılan bu değerli eser! Mili! Eğitim Bakanlığı Tayine eleriyle bütiln kitapçılarda arayınız. (225SI
Sahlfc 4
AKŞAM
21 Şubat 194-3
[ TARİHTEN SAHiFELER J
İstanbul saraylarında hayvanat bahçeleri
Istanbuida düo konserleri

Osmanlı sarayında eskiden beri vahşi hayvanlar ve maiıLellf iklimlere mensup kuşlar besleme merakı vardı Vahşi hayvanlar bugün Garp memleketlerinde görülen muntazam j hayvanat bahçeleri gibi parklarda değil. Fakat (Aslanhane) tâbir rnunan binalar İçinde muhafaza edilirdi.
Eski asırlarda vahşi hayvanların, OsmanlI sarayında bir kudret ve ihtişam alnıuetl olarak gösterildiğini bası kayıtlardan öğreniyor!®. Avusturya imparatoru F'erd inan din elçileri Kanuni Sultan Süirymann İmparatorlarının mektubunu takdim etmek iizere 17 kasım 1530 günü Top-kapı sarayına büyük bir merasimle dahil oldular.
Elçiler kılâvuzlarlie beraber sara-ym birinci avlusuna girdikleri vakit İHI fil nazarı dikkatlerini çekti İkinci avluya girdiklerinde zincire vurulmuş İki aslanla İki parsın snyhalarlle selamlandılar. Solaklar, sırmalı külahlar giymiş, saray hademesi, llç bin Yeniçeri divan odasının önünde bulunuyorlardı. [1]
Ayrn senenin haziranında At meydanında yapılan .şehzadelerin sünnet düğününe giden Kanunî, eskiden Aziz Yahya kilisesi olan (As'.anhane) önün den geçerek kendisi İçin kurulan tahta oturdu. Bu taht meydanın şimal cihetinde Mehterhanenin yakınında lücivert taş sütunlar üzerine yapılmıştı. Tahtın üstünde altın‘ile parıldayan bir sayeban bulunuyor ve bunun tepesinde gayet kıymetli kumaşlar dalgalanıyordu. Yer yumuşak seccadelerle örtülüydü Ve tahtın etrafında bin bir renkte çadırlar göz alıyordu, Padişah sarayından at üzerinde çıktı. Ondan maada herkes yayaydı. Vcziriâzam, Yenlçerlağası, Devletin pütün beyler beyleri meydanın ortasına kadar geldiler. Meydanda yer yer yabancı hükümdarlardan alınmış otağlar görülüyordu. Fatih Bultan Mehmed’ln Uzun Kasandan ve Yavuz Sultan Salimin Gorlden aldığı çadırlar İbrahim paşanın Macarlstnn kiralının sarayından getirdiği heykellerin yanında kurulmuştu. Askeri müzikalim meserretll nağmeleri arasında Kanuni Sultan Süleyman tahtın» çıkıp oturdu. [2]
Osnıanlı sarayına vahşî hayvanlar vn renk renk kuşlar ekseriya Şark hükümdarlarından hediye olarak gönderilirdi. Elçiler kafeslerle getirdikleri bu hayvanlan Topkapı sarayında merasimle padişahlara takdim ederler ve gelen hayvanlar saray halkı tarafından temaşa olunurdu.
Bu hediyelerden biri olarak 2 haziran 1649 tarihinde îrari Şahının elçisi Mahmut Han padişaha iki fil getirmişti. Yüz altmış yedi sene sonra yine İtandan II. Mahmud'a bir fil gönderiliyordu. Bu fil Topkapı sarayının şlmşirlik denilen yerinde bizzat padişah ve saray ağalan tarafından büyük bir alâka He seyredildi. Bu sahneyi görenlerden birisi mtlbalan-nı söyle nakletmektedir: (Böyle ce-simıilcüsse hayvanı bi izanı görünce herkes taaccüp peyda ettiğinden maada hüsusile dibanı pür ziyanının İçinde sopadan kalın sağında ve solunda 11:1 zıradan uzun fil dişi dedikleri dişlerine halkın hayret ile ni-gâlil müsteveibl tefekkür kuvvet ve kudreti İlâhi olup şöylece bir saat kadar aşağı ve yukarı teştti gilzarı manzum şehrlyarl olduktan sonra
HALÛK Y- ŞEHSUVAROGLÜ
yemek ve İçmesine mahsus hortum şomu İle önüne konulan yirmi otuz kavun ve karpuzu birden ağzın» alıp ve küfeler İle gelen sebzevatı günagû-nıl ekleyledl.) (3)
1840 senesinde H. Malım udu.-ı bir sene evvel tahta çıkmış genç oğlu Abdülmeclt de İstanbula getirilen bir fiil Dohnabahçe sarayı bahçesinde büyük bir alâka He seyre ylemlştl.
Vahşi hayvanlar ve bilhassa arş-lanlar H, Mahmut zamanına kadar Atmeydanı civarındaki (FE damı) mimiyle maruf olan ArsUnhanede dururlardı. Kârglr va tablatlyle metin bir bina olan Arslanhane 1831 senesinde (asaktrl mansurei nln elb’se ambarı haline konuldu. Vahşi hayvanlar İçin de Yedlkule kalesi İçinde CEbnlyel haBsa müdürü) tarafından yeni bir mahal yapıldı tr bu tarihte Arsla-niarla dlğ®r hayvanlar bu yere naklolundu.
19. asırda vahşi hayvanlara ve bilhassa ArslanUıra karşı oüyCk bir alâka gösteren hükümdar sultan Abdü-İtelzdir. Tahta çıktıktan kısa bir müddet sonra Arşlanlann İstihkak ve binaları hakkında müteaddit İradelerde bulundu.
Bazı vesikaların bildirdiğine göre 1862 tarihinde Fatih civarında da bir ATSlanhane mevcuttu. Bu Arslanlıa-nede (üç re’s arslanla sair dört re'a hayvan) günde on dört okka etle besleniyordu, Aym zamanda Beylerbeyi sarayında da bir Arslanhatıe vardı. Buradaki Arslanlara da günde on iki okka et veriliyordu.
Sultan Aziz bu arşlanlann istihkakını kâfi görmedi ve sekiz okka daha et İlâvesin! irade etti. Ayni zamanda Fatihteki vahşi hayvanlar çırağan sahilssrayı civarında yaptırılan Ars-lanhaneye getirildi.
Yeni hükümdarın vahşi hayvanlar merakını öğrenen şark hükümdarları İle Mısır Hldivi İstanbul a sık sık ars-lanlar. parslar göndermeye başladılar. Bir taraftan da Abdülâzlz Iraktan ve sair memleketi erden parayla arslan getirtiyordu. 1862 yılında yeni hükümdara Bağdattsn vüz altmış beş Arap atiyle beraber üç Arslan bir adet Van kedisi ve (bir tuhaf sansar) satın alınarak İstanbula naklolundu. (4)
Mısır Hldlvl aynı zamanda padişahın (tuyuru nadidesine mahsus olan bahçeye vazohmmak üzere) Sudan İçlerinden ve muhtelif yerlerden buldurduğu nadide kuşları da İstanbul» gönderiyordu.
Abdülâziz eskiden de mevcut olan Beşiktaş sarayı bahçesindeki kuşlukla Yıldız kasrı çiftehaneslnl genişlettirdi. 1SG2 tarihinde her iki kuşlukta da İkişer nefer kuşçu çalıştırılıyordu. Abdülâziz bunların da seray bekçileri gibi maaş ve tayın almalarını irade etti.
1865 tarihinde Çıraganda yeni bir kuşluk yaptırıldı. Bu tarihlerde de eskldenberl mevcut olan (Atik Fer'iye çfltehanesl) henüz yıkılmamıştı. Bütün bu kuşluklarda hakikaten muhtelif İklimlere mensup nadir cinsten kuşlar yetiştirildi.
Abdiilâzlzln tahttan indirilmesinden sonra esasen hayvan beslemeye merakı olmıyan V. Murat OsmanlI tahtında ağır bir hastalıkla Üç ay ge-
Mithat Feunı-:n ve Orhan Rorar
Kadıköylülerln nazari dikkatine!,, ■■»■rausrff’vnî bugün
OPERA Sinemasında
Syçsuı Mahkûm
ve SUÇSUZ MAHKÛMUN İNTİKAMI
TÜRKÇE SÖZLÜ
2 devre tekmili birden —————
Baş Rollerde: PAULETTE DUBOST — PAUL BERNARD
Suçsuz kimse nasıl mahfrih? edilir? Suçsuz, mahkûm nasıl İntikam alır? Aşk; ihtiras: kin: İntikam ve sonsuz fedakârlıklar filmi.
Tanınmış musiki Ean&tkârlamiHtcl&n Mithat Fcnmen ve Orhan Burar yakında An karadan lstenbuia gelip keman ve piyano düo konserlerinin üçiircüsünü vereceklerdir, Programda Beethoven, Baeh ve Sehübert'in eserlerinden maada, son Yunanistan seyahatinde Yunan mîllî kompozitörü Poviridis’in hediye ettiği sonat da vardır.
lllumuılllılllııtUlllluUHUıiııılııuuııımıııa'uıııııııuıuıuııınınıuuıııuMmııasnunuuatuncHHiDiınuıınt.ııımMma
BUGÜN
MABLENE DİBTRİCH — RONALD COLMAN
K D S M E T

VEFAT
Es bak Malta kadısı Haşan efendi kızı, Mektebi Tıbbiye askeri idadisi dahiliye müdürü merhum miralay İbrahim F. Ethem zevcesi, Beyoğlu akşam Kıa sanat okulu öğrEtmelilerinden Nezihe Kâmile Lugal'm annesi Y. nılnuır Şlnasi Lugal’in kayınvalidesi. İngiliz Hlgh School öğrencilerinden Yücel ve küçük Beril Lugal'ln büyük anneleri
HATİCE ERİNKÜT
Kısa bir hastalığı müteakip 20 şubat 043 cuma günü vefat etmiştir.
Cenazesi 21 şubat 848 cumartesi günü öğle namazı Teşvikiye camiinde kılındıktan sonra Edirnekapı şehitliğine defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye.
3 İSİM:
GARY GRANT
İNGRÎD BERGMAN ALFRED HITCHCOK BSKTflN'DA ÜSTÜN
(NOTORİOUS)
Y î L DI Z’dü
Pek yr kında
Hatay’da elektrik santralı
İskenderun (Akşam) — Halay Belediyeler Birliği Defne ÇOğü yanlarında iki buçuk milyon lira sortiyle bir hidroelektrik santralı kurulması İçin İller bankâsiyie anlaşmaya varmıştır. Santral Harblyentn Defne şelâlelerinde kurulacak, bu sayede Hatay şehir ve kasabaları bol ışığa kavuşacaklardır.
Proje takriben 3000 klloTatlık tntr-11 esası üzerinden haarlanmattsdır. Elektrik ucuza mal olacaktır.
W ELEK
Sinemasında
Büyük Macar Piyano Virtüözü
İMRE UNGAR VEDA KONSERİ r 27 Şubat Cuma
Saat 21 de
RENKLİ FİLMİNDE
Seanslar: Bugün 12 — 2 — 4,15 — 6.45 — 9,15
Bugün SARAY Sinemasında 1
Maceralar kahramanı FRED MAC MURRAY, ANNE EAKTER ve BRUCE CABOT tarafından yaratılan ve W 1 L L JAMES* İn meşhur romanından sinemaya alınan KADINLAR ÇiFTLiGi (SMOKY RENKLİ filmi
Kadının İstediği... Aşk da ister... Kuvvetli bir mevzuda orijinal bir film
BUGÜN
TAKSİM Sinemasında
V___________________________
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrocu Saat 20 de Dram Kısmı
EVİN ÜSTÜNDEKİ BULUT
Komedi Kısmı BÜYÜK CEMAAT Pazar günleri 15 te matine
MAKSÎM’de Muammer Karaca Opereti KÂTİBİN KARISI Revü operet: Saat 20.30 da Telefon: 42633
Cumartesi pazar matine 15 te
çîrdl. 1876 ağustosunda büyük biraderinin yerine Samanlı tahtına oturan II. Abdülhamlt arslan ve benzeri vahşi hayvanlardan faazzetmlyen fakat kuşlara karşı muhabbeti olan bir hükümdardı. Arslanhanelerdek! vahşî hayvanlan dağıtıp bunları beslemek usulünü kaldırdı.
Hal’cdilip evvelâ Selanlkte Alâtlnl köşkünde, sonra Beylerbeyi sarayında ikamet ettiği yıllarda zamanları-
nın bir kısmını beyaz kedisi ve beyaz papaganîyle geçiriyordu Kendisi hayvanlara karşı olan alâkasını söyle anlatmakladır: (Bey s? Kedimden başka bir de beyaz papağanım var. onla-f* haftada bir lir inamda yıkâyöruz. Her giinı kolonya suyu İle tüyleri siliniyor Benim eğlencem bunlar. Öte-denberl hayvanata merakım vardır. Hattâ bir aralık yılan bile besledim, yalr.ız aslan, kaplandan hoşlanmam. Burada vardı. Almanya İmparatoruna
'k U nraUL A R.'
Aşk ve macera romanı
Vazon.- CEM4L REFİK Tefrika No. 29
——-J
Yumruğunu masaya vurdu, Fahri-1 ye sıçradı,
— Ay! Ödüm koptu. Ne oluyorsu-| nuz, Ralf beyî
Ralf bey hatasının farkına vararak 08/11 bir tebessümle karısına döndü:
— Amma korkaksın. Fahriye!
— Tabiî korkarım. Dalmıştım.
— Dalmıştın... Evet, dalmıştın, Fahriye I Fakat daha korkunç, daha tehlikeli şeylerden korkmuyorsun da masaya vurduğum yumruktan korkuyorsun.
— B-U akşam alzln halinizde bir tuhaflık var. Ralf beyi Pek acayip konuşuyorsunuz. Benim korkmadığım tehlikeli şeyler ne İmiş?
— Şey İşte, canimi Meseli kediyi kucağına 8İıp oynarken tırmalar diye korkmuyorsun.
— Kediyi revmekla masaya yumruk vurmanın ne münasebeti var? Birdenbire pat diye Turunca korktum.
Dururken ne diye vurdunuz yumruğu?
— Hakikaten bugün biraz sinirliyim. Bir ticaret İşinde bana dalavere yapmak İstediler, kızdım, şimdi ae o-nu hatırlayınca âsabım bozuldu. Ne İse, bunları bira kalım. Sadi Adaya niçin gelmlyormuş?
— Arkadaşları her hafta davet e-dtyorlarmış, hatırlarını kırmadığı İçin onlara gidiyormuş.
— Amma hatırşinas olmuş bizim Eadll Halbuki İbrahim heyin damadı samimi arkadaşı olduğu halde, ben ısrar etmesem çocuğu atlatıp düğüne gltml ye çekti. Bu da bir muamma. Bakalım ne zaman çözülecek.
— Siz bu akşam yorgunsunuz, Ralf bey. Vaktiyle yatıp dlnlensenlz İyi olur.
•4»
Cumartesi günü Saol Adaya geldi. Sinirleri biraz yatışan Ralf bey tavır-
Aklına koyduklarını elde etmek İçin her şeyi göze alan GÜZEL BtR KADIN
Kocasının mirasına konmak için metresini cinayete sevkeden BİR ÂŞIK
Karısının kendisini rehlıiedlğini bildiği halde ona tapan Bir KOCA
Bu faciayı gözva^ian İle seyretmek İçin TÜRKÇE SÖZLÜ
EHRAMLARIN GÖLGESİNDE
hinime gidiniz.
hediye ettim, şimdi Almaııyada müzededir. Biraderim sultan Reşat da hayvanat meraklısıdır. Amcam sultan Az z cennetmçkân biraderim merhum Büriıaneddin elendi keza meraklı idiler. YaİB® büyük birader sultan Muradın merakı yoktu. Bizim ailede umumiyetle güvercin merakı, hayvan beslemek merakı vardır. Birader sultan Reşat ve diğer birader Vahldeddln efendinin güvercin meraklan vardır. (S)
larını, hareketlerin! tablîleşt irmeğe çalışai’Fk sükûnetle konuşuyor, f?kat gözlerini onlardan ayırmıyor.
Yemekten bir müddet sonra val-mak üzere ayrıldı. Sadi »e Fahriye bahçeye İnince yalak odasından çıkıp tekrar balkona geçti, sarmaşıkların arasından gözetlemeğe başladı. Fahriye İle Sadi kolluklarını kameriyenin önüne çıkardılar. Eem lıarekt-lerl görülüyor, hem konuştukları duyuluyor. Düğünden bahsediyorlar. Davetlilerden kiminin giyinişini, kiminin mağrur tavırlarını anlatarak gülüşüyorlar, Hallerinde, hareketlerinde şüphe uyandıracak bir şey yok.
Bir aralık Sadi:
— Ne oldu, ycngeciğlm? dedi. Benim meseleyi dayıma anlattınız mı?
— Evet, hakikati olduğu gibi >n-Inttım. Mıiallâmn ölümünden sonra hayatınıza başka bir kadın karıştırmamağa kati karar verdlğlnhıt-söyledim. Fakat dayınız hfilâ. ümidini kesmiyor, sonradan fikrinizi değiştireceğinizi umuyor.
— Beyhude ümit. Kararım katidir, yengeci ği m!
Bugün MELEK
Sinemalarında birden
Türk sinemacılığının »fer tacı, şeref madalyası

i P C K
İSTİKLÂL MADALYASI
Milli TÜRK Film! Reji: FERDİ TAYFUR.
CAHİT İRGAT — HANDAN KARAOKÇU — ORHON ARIBURNU MÜMTAZ ENKER — HTTLÛSt KENTMEN - YAŞAR ÖZSOY.-
»VAHDÎ ERSİN gj^.jjı | lınHTT
[Muammer Karaca opereli I
MAKSİM’de Her Akşam 20,30 da / j \|
KÂTİBİN K AR I S I (Son hafta) I
Büyük Revü Operet 3 perde, 14 Tablo. g
Cumartesi, pazar matine 15 te. çarşamba halk matinesi. Gişe İlde açılı..
Eugüu SÜMER Sinemasında
Maceralar kıralı JOHN HALL'ın MARGAKET LİNDSAY — ANDY DİVÎNE He beraber en son yarattıkları FEDAİLERİN DÖNÜŞÜ


(1-2) HCHiıfterden alırımıştır.
(31 tlyas efendi Letatfi Enderun I
((H SıtlfOTi Azizin Beşer İsimli bir ihtiyar anlam oldiıfu ve kendisine «fişmiş buluncu bu «rstannı eski hfl-kürndartn ynnmda şerbes dolaştığı söylenir.
(51 Doktor Atıf Hüseyin beyin tut-tnıju nallardan.
(The Vlgllantes Return)
RENKLİ «UpeT filmini mutlaka görünüz. Kanun harleililere karşı mücadelenin lhtL-aslan arasında geçen ve müthiş süvarilerin kahra-
Tekrar düğün bahsine geçtiler. Ro-
If bey memnun: «Demek kl yanılhn-
şım, dıycr. Bir »aaaiuuMrri guz^ûiıju-' ij;{j ı.uıyor:
rum; şüpheli hiçbir hareketlerini göremedim. Sadinin aşk macerasının da doğru olduğu anlaşılıyor. Çünkü kendi aralarında da aynı şekilde konuşuyorlar. işte, gene düğün bahsine daldılar. Onları gözetlemek İçin beyhude uykusuz kalmakta mâna yok.»
Odasına çekLidl. Yatağına girince, zihnine gene bir şüphe kurdu girdi: «Dtır bakalım! Bunda da acele hüküm vermeğe gelmez. Bu akşamki vaziyetleri. beni iğfal için tertlbedUm'ş bir plân da olabilir. Kati kanaat geti-rlndye kadar hareketlerini gözden | kaçırmamalı. Müspet de olsa, menli, de olta, netice geclkmlyecek tabii...» ,
Sadi Ue Fahriye başka ne konuşa- j bilirlerdi? Bundan sonra aralarında aşk bahsinin eeıLniasına İmkân var mı?..
Sadinin tekrar Adaya gelişi Fahrl-yer.tr. hissiyatında gene birbirine zıt tesirler yapmağa başladı. Onunla beraber bulunmaktan zevk duyuyor. Fakat kendini zevk tufanlarına kaptırıp muhteris bakışlarla seyre dalınca, Sarimin m&vl gözlerinin ışıltıları arasından soluk benizli bir kadın hayali yeyl
ğln kalbde benim masum aşkım gömülü. Kapa gözlerini! Onu Incltmel Servi ninnileriyle daldığım uykuda rahatsız etme beni! Hayatta saadeti tadamadım. Bırak. Sadlnln kalbinde ruhum şâdolsun. O kalbde *ana yer yoktur.»
Fahrlyenin. yüzünü Ani bîr hüzün kaplıyor. Ümitsiz bakışlın delikanlının gözlerinden ayrılıyor, dudakları titriyor: «Hâlâ Sadlden ne bekliyorum? Kalbinde Muallânın aşkından gayrı hiçbir kadın sevgisinin yer bu-lamıyacağinı kendisi ağır sözlerle anlatmadı mı? Bundan sonra Sadi benim için, her görüşte gönlümün azabını bir kat daha arttıran ve elemime kayıtsızca omuz silken zalim bir erkekten başka nedir? Ona karşı za'runı yenmeğe, hissiyatımı değiştirmeğe mfîburum. Fakat nasıl?..»
Ötelerinin önünde yeni bir hayal beliriyor Motor den çıkıp İri mavi çözleriyle kendisini büyûllyen altın saçlı dchkanlu. îlk defa Sadlnln gözlerinden sıçnynn kıvılcımın tutnştur-ı duğu aşk alevleri arasında çırpman kalbi, bundan sonra ancak, mehtaplı
beliriyor. Haşin bakrh-ria Fahri- , bir deniz letafetiyle ıs-ldıyan bu mavi süzerek yumrulılarmı «ıkıvor. gözlerin enginler ndv şifa bulabilir. Zalim kazluıl Güz thkiH Aradığı Sadıde bulamadı. -Fakat
aşkın sonu mutlak saadet değil mı? İnsanın mukadderatına hâkim oian talih, belki de evvelâ Sadi vasıtası;,ıe aşkın ıstırabını tattırdı ve »onunda saadete kavuşturmak İçin karşısına öbür delikanlıyı çıkardı. İskelede kendisini büyüllyen o mavi gteıeriıı sihir» bakışları samimi btr aşk vadet-m'yor muydu? Oradan arkûsina takılıp köşke kadar takLb etmesi, tekrar görebilmek için pencerelere bakarak saatlerce dolaşması; «Seul sevdim, âşık oldum. Kalbin! bnna verirsen masud olacağız» demek değil miydi? Şu halde Sadlnln bir mezar yığını 11e kapadığı saadet ufkunun ardından Fahriye İçin yeni bir ufuk açılıyor. Motörden çıkan altın saçlı delik,vıb onu bu yeşmyeşll ufkun derinliklerine uçuracak. Saadet orada bekliyor.,.
Bu lâtif hülya İle neşelenen, genç kadın gene S.nl bir hüzün darbesiyle sendeliyor... Hani, nerede o altın, saçlı delikanlı? Birbirlerini bir defa So'üp ayrıldılar. İsmini dahi bilmiyor. O belki daha sonraları Adaya gelmiş, aramıştır. Fakat Elenl gittikten soııra kendisi yalnız başına nk sık Iske’eye inip bekllyem-rdl k! görebilsin. Demek bu taV.l hülyanı^ da sonu h n?-
(Irkası var)

BİR HİKÂYE
Ebuaauut efendi — Onun oğlıle torunu — Herke-•#, hocasına, büyüğüne hakaret — Babadan oğla, mektup — Uysallık ve serkeşlik — Avrupada hoca, Ulebe münasebatı — Söz ve sesten ileri geçen hareketler — Kıssadan hisse.
Yazan: A. ADNAN - ADIVAR
Genç manevvsrlarimlı içinde QwdadJi Türk tarihinin ffbııssu-«I rindi (B,« Mr «îulyril oldu-fandan haberi olanlar, flmidede-İkn ki, çoktur Fakat Kanuni Kîtafi SÜMmana (1) oğluna İO mm kadar şeyhülislâmlık et-mi, olan bu efendinin birim nea-llmlrin dilinde istiarell bir tâbire aemin oMuğunu bilenler pek çok olmasa gerektir. Gençliğimizde ahlâki, dînî ve hattâ içtimai işlerde doğruyu mutaassıpça İltizam edenlere «Ebussuut efendi-
nin torunu» demek mutat idi. Meselâ bu lâkap dinî vecibelerini sadakatle ifa edenlere verildiği kadar borcuna sadık olanlara, yalandan hattâ hayra sebebola-cak yalandan bile kaçınanlara, «hakkı tutup kaldırmak» için kafasını ve kollarını cesaretle kullananlara verilirdi. Vakıa Ebus-suut efendi hal tercümesine bakılırsa çok çalışkan, çok âlim, ilmi namus ve haysiyetini ve bilhassa doğruluğu seven bir zat olmak üzere meşhurdu (2). Asrında llmlle ve mevkili e yükselmiş ve her türlü İkbale erişmiş Şemsedesin Ahmet adlı bir oğlu vardır. Bu Genç de daha otuz yaşına gelmeden en meşhur medreselere — sonradan olduğu gibi yalancıktan değil — bihakkın müderris oluyor, timi. bLlhassa ders takriri o kadar şöhret alıyor kİ dersi dolup dolup boşalıyor. Meselâ yine bazı gençlerimizin İsmini işitmiş olduklarını zannettiğim müverrih ÂH onun, derslerinden pek çok istifade ettiğini ve bu hocanın kendi muasırı olan Ulemaya dalma üstün geldiğini söylüyor.
tmdl bu hoca efendi o kadar sert ve kendini o kadar beğenmiş bir genç İdi W kendilerinden ders okuduğu hocalarına hürmet ve riayet etmek şöyle dursun onun sert dilinin acısına uğramamak İçin o zavallılar bu azgın talebelerinin dersine elde cüzü- devam, etmeğe mecbur olmuşlardı. Diğer taraftan babası yerinde bir kazaskerin Fatih camisindeki seccadesini kaldırtarak yerine kendi seccadesini yaydırmak suretlle büyüklerine karşı da ne derece aerke? olduğunu göstermişti. Şeyhülislâm Ebussuut efendinin bu zeki ve âlim oğllle iftihar etmek isterken, onun hocalarına, büyüklerine riayetsizliği, riayetsizliği değil hakaret şeklinde» muameleleri yetmiyormuş gibi bir de İHm erbabının yanma sokulmaları yakışık almayan ve gene İlim adamlarının güzel şöhretlerini bozan bir takım serseri kimselerle düşüp kalktığını duyunca ne derecelere kadar bedbaht olduğunu anlamak için kendisine yazdığı mektubu okumak kâfidir (3>. Zamanın allâmesl Ebussuut efendinin oğluna bu nasihat mektubu hakîkaten insanın içini yakacak kadar müessirdir. Efendi merhum bu mektubu yazmadan evvel oğlunun bütün kötü hareketlerini, birer birer tetkik ediyor, onu ifsat eden kötü ve şirret İnsanları teker teker dinliyor ve bunlarda İlim ve fikir namusunu berbat edecek nice kötü huylar keşfediyor ve nihayet «bende Allaha tutacak yüz, el vüzüne bakacak göz komadmız» diyerek bir babanın, bilhassa âlim bir babanın Alim oğlunun yanlı» yola gitme-
di Ne «aman ecnabllarln bUydk dedikler! bu »ulian Süleyman! hatırlar xam onun OsmanlI tarihinde birinci Billejman mı yoksa AvrupalIlar ribl Yıldırım Bayezttten »onra hüküm sûren Süleyman Çelebiyi de Sultan ■ayınca İkinci Süleyman mı olduğu meselesini yerli tarih nlcmamızm tarihi ve mantıki delillerle halletmelerini hâlâ beklediğimi de hatırlarım.
(31 Ebııssuud efendinin en mükemmel bir hal tercümesini profesör Cari! Baysun tarafından telâm Ansfk-lopcdltlne yazdan makalede bulmak kabildir.
(3) Bu mektup Pcçevi lariht'nln birinci cildinin 63 üncü «ahlfeslnd“-dlr. Fakat bugflnkû Türkçemlzlc bunu tamimiyle anlamak bü kere Arap» Çs kelimelerle ağırlaşan üslûp ve sonra da tertip sehivleri dolaj'li'lyle hayli güçtür. Bunu okuyanların ekserisi *ger elde Arapça lügat kitabı olarak okumazlarsa anladık zannettikleri şey ancak topyekûn bir meal çıkarmaktan İbarettir.
sUe ciğerinin başı nasıl sızladığını en beliğ bir surette İfade ediyor.
Kendi oğlu olsun olmasın gençlerin hele İlim yolcusu gençlerin bövla yanlış yollara saptıklarını görünce İnsanın ciğerinin başı sızlamamak kabil değildir, Ebus-(Suut efendinin çok âlim, fakat şok haylaz oğlunun kabahatleri teker teker tarihe geçirilmemiş İse de bence en kötü hareketi hocalarına ve kendisinin İlim ve mevki itibarlie üstünde bulunanlara karşı reva gördüğü şrm arıkça hareketidir. Yaslarımı lütfen okumak zahmetini İhtiyar etmiş olanlar tealim ederler İd yaşıma rağmen uysallık mânasına aldığım Conformlsme'den ziyade serkeşlik mânasına aldığım revolte'e temayülüm vardır. O halde elbette’kİ gençlere her yaşlının çözüne uyunuz diye nasihat etmek ve her gencin de yukarıda anlattığım Ebussuut efendinin torunu olmasını İstemek bana düşmez.
Mamafih yüksek tahsil müesseseler! arasında dolaştığım Garp memleketleri gençlerinin benim üzerimde bıraktıkları türlü türlü tesirleri şimdi hatırlıyorum:
Zürihte Tıp Fakültesinde ilk derse girdiğim zaman hoca gelince talebenin ayağa kalkmaması bende garip bir tesir yapmıştı. (Çünkü, biz Türklyede o vakit hocalarımız sınıfa girinc e makin a ile kurulmuş gibi ayağa kalkardık). Sonra hoca talebenin hoşuna gltmlyecek bir söz söyleyince ayaklarm yere sürtüldüğüne dikkat ettim. O vakitler bir ara Pa-rise uğramıştım. Ne olursa olsun bir ders dinleyeyim diye Tıp Fakültesinde bir amfi tiyatroya girdim. Hoca gelince bir gürültü koptu «işitmiyoruz» diye bağırdılar. Mamafih hoca ısrar İle dersini söylüyordu. Bir kısmı da «susun ders dinleyeceğiz» diye bağırıyorlardı. Sonradan iş anlaşıldı ki bu hoca «taşra» dan gelmiş Paristekl profesör muavinlerinin kürsüye gelmelerine mâni olmuş ve talebenin bir kısmı o efendilerin gayretini güdünce gürültü konmuştur.
Seneler geçti, yine Parista bu se fer sırf siyasi bir partinin, yani o zamanki İtalya İla hoş geçinmek İsteyen muhafazakârların oyununa gelen bir kısım gençler de, Habeşistan istiklâlini Mussollnl ltal-vasına karşı Milletler Cemiyetinde müdafaa etmek adalet ve faziletini gösteren bir hukuk hocasını gürültüye tuttular ve bu gürültü İki Uç ders tekerrür edince fakülte üç ay müddetle tatil olundu. O zaman fakültenin dekanı da galiba sonradan mareşal Pâtaln'e Adliye Nazın olan bir hoca etendi idi,
îngllterede. Amerikada böyle hengâmeleri seyretmek fırsatyu bulamadım. Yalnız oralarda ders ve yahut hocayı beğenmlyen talebenin arka kapıdan savuşup gitmesine dikkat ettim. Meselâ yüz kişilik bir sınıfta hoca, karşısında İki üç kişi ve yahut boş sıralar görürse bundan daha ft’.â passlf bir mukavemet olabilir mİ?
Velhasıl ne sebeple olursa olsun gençliğin ilme, İlmin yayıcılarına ve nihayet İlim müritleri için bir mftbc-t kadar mukaddes olması lâzım gelen 11 İm binalarına karşı söz ve sesten ileri geçen her türlü hareketleri nerede olursa olsun hoş görülmüyor. Bu hareketler İnsana Ebussut efendinin âlim ve mütefekkir genç oğlunun hocalarına, büyüklerine reva gördüğü muameleyi ve bu muamelenin biçare Ebussuut efendi üzerinde hasıl ettiği kötü tesiri hatırlatıyor. Ebussuut efendinin torunları olmağı haydi istemiydim; fakat oğlu olmamağı dileyebiliriz ya,
A. Adnan - Adicar
Kırklareli elektrik
santralı
Kırklareli (Akşam) — Şehrimiz elektrik fabrikasının gece gündüz çalışabilmeni İçin belediyemiz »on zamanlarda bazı teşebbüslerde bulun-I muştur. Elektrik fabrikam için 1U-zumlu bulunan iki adet dizel molörll temini için tiler bankasından 120000 lira İstikraz yapılmasına karar verilmiş ve bu iş için de İlgili makamlara baş vurulmuştur.
Ze'zeleye maruz bölgeler
Bakanlar Kurulu zelzeleye maruz bölgeler listesini tasdik etti
İzmir TiiLyell Baymdırlık MU-M. Eğitini Bakanlıklarıdcr jeıüdtn !»—ıriznfjı tehilkal! yer »firsınUnnı mııruı bölgeler talimatı içinde göate-rİknJf t« bu Ilıt* Bakanlar kurulun-u tudik edilmiştir. İzmirde birinci dereceli yer sarsıntın bölgesine dshll olan ilçelerle bucaklar »unlardır:
tnnlr merkez İlçesi, Bay.ndınn bütün Dçesl, Bergama merkez İlçesiyle ZeyttndaŞ t» Turnah bucaktan, Çe?-ms merkez ve Alaçah bucağı. Dürül, Foça, Kemalpaşa, KuÇftdMi, Menemen, Seferihisar, Tire; Torbah, Urla, ilçeleri (bu ilçeler bfltfln bucakları ve köyleriyle), ödemisin merkezi, Birgi Te Adaglde bucakları.
tzmtr ilinde ikinci dereceli zelzele mm Cakaları »unlardır.
Karaburun ilçesi, Klrar İlçesi, Ber-gamanm birinci dereceli mıntakusına dahil olmıyan kısımları.
Manisa ve civarında
Demirci. Manisa merkez ilçesiyle Akhisar, Alaşehir. Kırkağaç, Salihli. Soma ve Turgutlu ilçeleri de birinci dereceli zelzele mmtaka.n arasındadır. Eşme, Gördes ve kula ikinci dereceli zelzele mıntakası dahilinde gös-terfiml»tir.
Aydın ve Denizlide
Aydın merkez ilçesi ile Bozdoğan merkez bucağı, Germencik, Karacasu, Nazilli ve Söke birinci dereceli zelzele mıntakası dahiline alınmıştır.
Denizi! merkezi ile Buldan, Çivril Ta Sarayköy de blrlnel dereceye dahil yerler arasındadır.__
Sıvasta yangın faciası îki kişi yandı, iki kişi de yaralandı
Sivas = Gece yansına doğru şehrimiz Yiğitler mahallesinde Cemal Macun'un evinde bir yangın çıkmış ve bu yangın btlyük bir aile faciasına sebebolmuştur. Hâdise şöyle cereyan etmiştir:
Gece hayli ilerlemiş, ev halkı tatlı uykularında birdenbire uykusundan uyanan Cemal Macun evinin yandığını heyecan ve şaşkınlıkla görüyor ve derhal yatağından fırlayarak odasından salona çıkıyor, diğer odalarda yatan ev halkına sesleniyor.
— Yangın var yanıyorum, kendinizi kurtarın. Diye bağırmış ve kendisini dış an atmıştır. Bu esnada yağlıboya olan evin salonu ile Üç odanın tavan ve döşemeleri alabildiğine yanmaktadır. Dışar-daki gürültü üzerine uyku mahmurluğu. ile yataklarından fırlayanlar alev ve ateşle karşılaştık-lan zaman büsbütün f aralamışlardır.
Cemal Macunun gelini Hatice Macun bir yaşındaki yavrusu Turam bağrına basarak yatağından sıçramış ve oda kapısına geldiği zaman yağlı boya olan kapının cayır cayır alevlenip yanması neticesinde olduğu yerde yavrusu bağrında olduğu halde yıkılmış kalmıştır. Diğer odalarda bulunan Cemal Macunun karısı Lüt-flye Macun ve oğlu Şükrü Macun yangın neticesi vücutlarının muh telif yerlerinden yanmışlardır. Hâdise mahalline yetişen polis ve itfaiyenin el birliği çahşmalariy-le yangının diğer kısımlara siraye tine meydan verilmeden önlen' mistir.
Dört yaralı derhal gece yarısı Memleket hastanesine kaldırılarak tedavilerine başlanılmış İse de Hatice Macun ve oğiu bir yaşındaki Turan Maçım aldıkları yaralardan kurtulamıyarak bayata gözlerini kapamışlardır. Lüt fiye Macun, ve Şükrü Macunun hayatları da tehlikeli görülmektedir.
üç höyükler ve Dı-f^leri
Batanları arasındaki konferansların, pazarlıkların çok mahrem anlaşmaların İfşaati. Çeviren: Semih Yaacıopln. Flatl 3Û0 kura»
KİTABE VI
Ekmek dâvamız
Verem nisbetinin artmasında ekmeğin büyük rolü varmış!..
Bir «Ekmekçilik Okula» açılacak
Yazan: Cemaleddin BİLDİK
I Ekmek dâvamızı halletmek için işe nereden başlamak lâzım? — Fırınlarda çalışanlar — Fırınlarımızın bugünkü vaziyetleri — Hastalar —
Verem mikrobu ekmek içinde yaşarmış — 1939 da ayrılan tahsisat niçin mahalline sarf edilme di — Brüksel ekmekçilik yüksek okulu profesörü Marc H. Vanlaer ekmeklerimiz için ne demiş?... - Zararın neresinden ^ö-a-6—dönülse kârdır
Bir «ekmek» dâvamız var mıdır, yok mudur? Ticaret Bakanı Mahmut Nedim Gündüzalpın şehrimizdeki son tetkiklerini müteakip Ankaraya dönüşü sırasında gazetecilere söylediğin-.* göre «Böyle bir dâva kalmamıştır».. Günün olaylarına v? umumi mee lls üyelerinin çalışmalarına bakılırsa, bir «ekmek» dâvamız vardır ve hâlâ da halledilememiştir. Şişli ve civarı fırınlarını dolaştıktan, ekmeklerin nasıl yapıldığını gördükten spnra o gündenberi ağ nna bir lokma ekmek koymadığını umumi meclis başkanma söyli-yen üyelerden Meliha Avnfnln bu sözlerini de ekmek dâvamızın elan halledilememiş olduğuna bir işaret saymamağa imkân var mı? Bu dâva nasıl halledilir?
Brüksel ekmekçilik ve pastacılık yüksek, sanat okulundan mezun olup halen İstanbul, Beyoğlu ve Kadıköy Akşam Kız Sanat okullarında pastacılık öğretmeni bulunan Salt tren’den öğrenmeğe çalışıyorum:
— Yıliardanberi devam eden şu ekmek dâvamızın haili İçin işe nereden başlamak lâzım?
Esat tren, Brükselde Milli Eği-* tim Bakanlığı hesabına üç sene müddetle tahsil ettiğini ve ekmek çlllk haklcmda yaptığı ihtisasına dayanarak cevap verdiğini İşaret ederek diyor ki:
«— Maksat, halkı temiz ve sıhhî ekmeğe kavuşturmaksa bu iş, ne günde. 25-75 bin xilo ekmek çıkaran asri fırınlar kurmakla o-lıır, ne de buğday ve un flatlcrinl sabit halde tutmakla... Her işin ayn bir tekniği olduğuna göre ekmekçiliği de bunların arasında değil, başında saymalıdır. Ekmek çlllk dlyip de geçmlyellm. Bu, bir okul dâvası ve bir İlim Işdlr. Ekmek dâvamızda tedaviye muhtaç bir hastalık, bir sanat geriliği vardır. Meseleyi her şeyden evvel fennî, sıhhî ve teknik malûmatla halletmek cihetine gitmelidir.» Bizdeki ekmekçiler
— Blzdekl fırınları ve ekmekçiliğimiz! nasıl buluyorsunuz?
«— Bugün bizde ekmekçilk sanatına vakıf pek az ekmekçi vardır. îstanbulda mevcut fırınlardan bir çoğu da ekmek imaline elverişli değildir. Fırınlardan bir çoğuna aynı unu veriniz. Aynı ekmeği yapamadıklarını görecek-slnls. Nitekim bunu gazetelerde sık »ık bir şikâyet mevzuu olarak da okuyoruz. Fırınlar, aynı un dan aynı ekmeği yapamazlar. Bu sanat farkı, bizde ekmekçiliğin günden güne gerilemesinden İleri gelmektedir. Bu gerilemeyi mev dana getiren sebepler arasında, bir çoklarının sırf kazanç 6evdası ile ekmekçiliğe atılmaları vardır. Bugünün ekmekçileri arasında öyleleri vardır kt Anadolunun bil nıem neresinden İstanbul a gelmiş, iş aramış, bulamamış ve nihayet boğaz tokluğuna fırında sıcak bir köşe bulduğuna razı o-larak ekmekçiliğe başlamıştır.»
Fırınlarımız?
Ekmekçilikle hiç bir ilgisi ve bu sahada zerrece bilgisi olmıyanla-nn fırınlarda İş başına geçmelerine şiddeti e »taraz eden Esat tren, bugünkü fırınlarımızdan, bir çoklarını yapılışları itibarlie kusurlu bulmakta, ekmek dâvasını halle çalışırken bu noktanın da ehemmiyetle gözönünde tutulması lâzım geldiğini hatırlatmaktadır.
«— Şayet, diyor, fırınlarımızda de alınmazsa Îstanbulda blrbirin den farksız, pişkin ve unun evsafını muhafaza eden ekmek bulmağa imkân yoktur. Bizde öyle fırınlar vardır kİ bir köşesinde o-dun yakılarak kızdırılmağa çalışılır. Fakat fırının her tarafını ay m derecede kzdırmağa muvaffak
olunamaz. Aynı fırından hem pişkin, hem hamur ekmek çıkmasının sebebi de budur. Fırınlarımızı tedricen modem fırınlar haline getirmeğe şiddetle ihtiyaç vardır.
Ekmekçilik okulu
Ekmekçilik mütehassısı Esat İren diyor kİ:
«— Ekmekçileri fennî ve asrî tarzda çalıştırmak zorunda olduğumuza göre bu. o sanatın tekniğini tatbik etmek ve bilgili sanatkâr yetiştirmekle mümkün olur kİ îstanbulda bir ekmekçilik oku lu açmaktan başka çare yoktur. Teknik .sıhhî ve fennî malûmat verecek böyle bir okuldan yetişecek sanatkâr elinden ekmek çıkmadıkça, halka sıhhî ekmek ye-dlrileceği bir hayalden ibaret kalır.»
Esat İren, bugünkü tek tip undan, evindeki havagazı fırınında İmal ettiği bir ekmeği matbaamıza getirerek dilimlere ayırdı. Dışından aldığımız bir ekmeği de bununla yan yana getirdik, mukayese ettik. Arada dağlar kadar fark vardı, Dışarıdan aldığımız ekmekteki ekşilik Esat trenin ekmeğinde yoktu ve Esat İrenin ekmeğinde blrlblrlnr müsavi küçük boşluklar olduğu halde dışarıdan aldığımız ekmeklerde parmak girecek kadar büyük bo.şlııkjara rasladık. Bu suretle pişirmenin bir İhtisas İşi olduğunu ispat e-den Esat tren diyor kİ:
Verem mikrobu
*— Açılması zarurî olan ekmekçilik okulunun sanatkâra sıhhî malûmat vereceğinden bahsetmiştim. Bu, ihmal edilecek bir şey değildir. Bugün fırınlarımızda çalışanların arasında kontrol kaçağı veremliler de vardır. Ve-
Belçilcadaki fennî fırınlardan biri
rem mikrobu ekmek içinde yaşı-yâbilen bir mikroptur. Fırının L-çindeki hararetin 250 saııtigrad olması lâzım gelir. Bizdeki fırınlardan çoğunda ise bu 170 - 180 falandır. Ekmeğin üstü 110 derece hararetle pişer. İçine nüfuz e-den hararet ise bir çoklarında 60 - 70 tir. Verem mikrobu ise 60 derece hararette yaşıyan bir mikrop tur. Bu itibarladır ki fırınlarda çalışan hamurkâriarın ve amelelerin yalnız veremden değil, her türlü hastalıktan salim olmaları iktiza eder. Bugün fırınlarda çalışanları sıkı bir rötgenden geçirsek yüzde kaçının veremli olduğu kolaylıkla meydana çıkar.»
Bizde verem nisbetinin çokluğuna dikkati çeken Esat İren, bunda fırınlarda çalışanların tam sıhhatli olmadıklarının, dolayısl-le de ekmeklerin büyük rolü bulunduğunu söylüyor.
Okul açılacak
Esat İren’e soruyorum:
— Bir ekmekçilik okulu açılmasına zaruret olduğu bugün mil meydana çıkıyor?
«— HayııJ diyor. Millî Eğilim Bakanlığı 1939 da bunu kabul etmiş, îstanbulda böyle bir okul a-çılması İçin tahsisat da ayırmıştı. Fakat ihmal edildi. Şimdi bu I? için yeniden tahsisat ayrıldığını Öğreniyoruz. Şayet gene bir lca-zava uğramazsa bu okul açılacak, teknik, sıhhî ve fennî malûmat sahibi ekmekçi yetiştirilecek tir. Bu okul mezunlarını verinceye kadar fırmlanmız da ıslah e-diUrşe İstanbul hastalıktan salim pişkin ekmek yiyebilir. Aksi takdirde bu ekmek dâvasının halli bugün İş başında olanların oğullarına ve belki de torunlarına intikal eder.»
Esat tren, evvelki sene Belçi-kadan şehrimize gelen Brüksel ekmekçilik ve pastacılık yüksek sanat okulu profesörlerinden Marc H. Vanlaer'in fırınlarımızı ve ekmeklerimizi gördükten sonra buğdayın en İyisini yetiştiren memleketimizde gayri sıhhî ek-mek imal edilmesini şiddetle ter -Mt ettiğini ve «bugünkü eknu : Türk mîlletini zehirlemektedir. Evvelâ okul açmak bu arada da fırınlan ıslah etmek lâzımdır.» dediğini işaret ederek sözlerini şöyle bitirdi:
«— Bu işte çok geç kalınmıştır. Fakat zararın neresinden dönülse kârdır.»
Cema-heddln BİLDÎK
Sahlfe 8
11 H M
fli Şubat 1048
r Fırtınadan sonra
Giinün mevz ularılf]
Ressam Peter, sokekta güıel Hora’ ya rastlukftl günden itibaren «ilenoa hayatından ve kolay aşk maceralarmdan vaı geçere* hayatmı. yeni sevgilisine vakfetti. Bütün servetini Noça’nuı ayaklarına serdi ve tahammül edllmo# kaprislerine seulo, «adası?! boyun efldL
sonsuz bir saadet İçinde bl* kaç halta geçtikten sonra bir akşam Bergen caddesinde sevgilisinin evine gitti. Gayet ince ipekli bir pijama giymiş olan Nora’yı Güstav'ın kolları arasında buktu. Peter bu. «sansara karcısında sapsarı kesildi, bcjuk bir feryat kopararak açkını ve saadetini şalmış olan rakibini tekmelerle du»an atmak için üzerine saldırdı. Oüstav tabancasını çekmek İçin elini, arka cebine götürürken ressam, masanın üzerfndo duran gümüş şamdanı kaptığı gibi rakibinin kafasına İndirdi ve onu kanlar İçinde yare serdi. Sonra deli gibi sokağa fırladı, ötede beride seresıi serseri dolaştıktan sonra istasyon* gitti. İlk hareket edea trene atlayarak ve ne yapacağım bilmeyerek bir sayfiyeye indi-
Kırlardı saatler,10 deli gibi dolaş* tıktna sonra yorgunluktan harap ve perişan, küçük bir meyhaneye daldı. Meyhanenin salonu, radyonun çaldığı fokstrotun nağmeleri!# çınlıyordu. Köşede bir masanın kenanna çökerek lir şarap ısmarladı. Derken radyonun çaldığı fokstıotun havası birdenbire kesildi ve spikerin gür sesi İşitildi:
•Dün gece Bergen raddesinde aşk vo kıskançlık yüzünden bir cinayet İşlenmiş, kAatll kaçmıştır. Zabıta, kaatlll yakalayana veya saklandığı yeri haber verene İki blıı kuron mükâfat verecektir.»
Peter, korkudan tlıtlr titreyerek nıcyhneden çıktı, sabahtan akşam* kadir kırlarda dolaştıktan sonra argın, yorgun ıssız bir sahile vardı. Biraz ötede bir fener kulesi yükseliyordu. Kuleye «okuldu je kapışma asılı» Fener bekçisine bir yardımcı aranıyor» levhasını okudu.
Ressam tereddüt etmedi, kapıyı İterek İçeri girdi ve fener bekçisi Yo-har'a yardım etmek vazifesini az bir maaşla kabul etti.
Peter, sessiz, «adaşız işini görüyor, fener bekçisine gelen gazetelere göz bile atmıyordu. Ressma, tuhaf vs merdrtimglrlz bir adam olmuştu. Yalnız bekçinin güzel kızı Nagllle karşılaştı’! samanlar yüzü gülümsüyordu. Boş zamanlarında sahilin kenarında oturarek gözlerini engin denize daldırıyor. bekçinin güzel kızını düşünüyordu.
Aradan epey zaman geçti. Delikanlının bu yeni aşta kalbinde dal budak salmıştı. Nihayet bir fırsatını bularak genç kıza aşkını itiraf etil. N-tgi de bu sevgisine mukabele edince, onu kolları arasına aldı ve:
- Karım olacaksın, diyerek dudaklarından uzun uzun öptü.
Ertesi sabah, kızını İstemek için bekçinin yanma gitti. Bekçi Yolvn. heyecan içinde, dıırbinle ufukta kudurmuş dalgalar arasında yalpalayan bir sandala bakıyordu. Peter, sö« söylemek için agami açar açmaz, fener bekçisi:
— Bent şimdi rahat bırak Peter! Ufukta bir sandal batıyor... Bu azgın dalgalar arasında yardımına boşamayız. Allah İçindeki zavallıların yardımcısı olsun, diyerek sözünü kesti.
— Üzülme Baba Yolıan. Ben onları kurtarmağa gideceğim.
Peter bu cevabı verdikten sonra can kurtaran sandalına atladığı gibi kudurmuş dalgalar arasında gözden kayboldu. Peter'ln denize açıldığını
gören bekçinin kızı, hüngür hüngür ağlıyordu.
Aradan uzun btr saat geçti. Nihayet Peter, boğulmak flzor# iken kuttandı8ı bir tadınla btr erkek yanında olduğu halde bin müşkülâtla fenere avdet etti. tM kazazede çok su yutmuş öldükleri İçin sandalın dibinde baygın yatıyorlardı. İhtiyar fener bûkçslla kızı, derhal İlk tedavilerini yaptılar. Peter, dalgalıda boğuşa boğuş* bitap düştüğü ve sırsıklam olduğu İçin odasına çekildi.
A» bir zaman sonra fener b*kçbL, Peter'ln odasına gelerek kendisine btr çıkın uzattı ve;
— Bu paralan kurtardığın edam ilse gönderdi, dedi.
Peter, ihtiyarın uzattığı parayı elUe itti:
— Rica ederim, bu paralan aüs-tav'a geri götürünüz, bettim paraya ihtiyacım yok, cevabını verdi.
Bekçi, şaşkın -şaşkın sordu:
— Bu ademi nereden tanıyorsun, Peter I
— Vakitle onunla kavga «t m İştim de...
Peter, yolma kaime* kendi kendine söylendi:
— Meğer G üs tav yaşıyormuş I Ya Bergen caddesinde, radyo spikeri nln, İşlendiğinden bahsteUğl o cinayeti Adam sen del Bergen caddesi büyüktür. O gece bu caddedeki evler-denblrlnde bir cinayet İşlenmiş olacak. Ben do metresim Nora'yı ayartan Güat&vı yaraladığım için öldürmüş olduğumu sandım.
Ressam, yerinden fırlayarak kuleye koştu. Bekçiden kızı Nagy'yl İstedi. Yohan bu talebinden çok sevindi:
— Oğlum, dedi, kızım şenindir. Allah sizi mesut etsin, cevabını verdi
Bir kaç gön sonra da ressam ila Nagy'nln nikâhtan kıyıkta.
Çeviren: A. Hilâli
Merih’de insan var mı ?
1950 do esaslı tarassutlar yapılacak
New-York (A. A.) — Merih seyyaresi şimdi 1950 senesine kadar dünyamıza en yakın bir durumda bulunduğundan Texas’da-kl astronomlar merih seyyaresinde İnsan, bulunup bulunmadığı meselesini halletmek için çimdi 82 pusluk teleskoplarla harb sırasında yapılmış olan elektronik »göz» den faydalanacaklardır.
Astronomlar bütün dikkatlerini açık bir şekilde görülen ve kanal olduğu zannedilen hatlarla nebatlardan müteşekkil olduklarını talimin ettikleri karanlık lekeler üzerinde toplamış bulunmaktadırlar. Yeni elektronik hücresi eski aletlerden 1000 defa daha müessirdir. Şimdiye kadar merih hakkında bu önemli mesele halledilmemiş bulunmaktaydı.
(Baş tarajı I lineti tahlfede) muvafık işte en klyade emniyetle istimal edilecek beri par* vermekten menetmektedirler.
«Beynelmilel tesanüt» fl sırf bir tek milletin, yani Amerikanla eorasda», dinlemeden tek taraflı, borç veya hediye vermesi suretinde telAkld etmek de çok hatalıdır.
Ben buna (beynelmilel tesanüt» diyemem. Bu, bence statlzme, fakır v« zarurete götüren bir şey, fert hürriyetlerini yok edecek bir tehlikedir.
12 — Amerikan hükümetinin Avrupadakl hükümetlere yardım etmesi komünizme ve iktisadi hercü merce çare olamıyacağına göre bu meseleyi nasıl halledebiliriz?
Bu derece mühim bir meseleye kısaca cevap vermek müşküldür. Fakat bu mevzuda yapılacak müspet bir programda aşağıda sıralıyacağım noktalar da belki yer alabilir:
1 — Bizzat kendi kapitalist sistemimizi hür ve sıhhatli kılmalıyız, istihsali ve serbes piyasaları hâlâ baltalamakta devam eden harb zamanı takyldat ve kontrollerim kaldırmalıyla.
2 — Diğer memleketler İster İndirsinler, İster indirmesinler derhal gütnrük tarifelerimizi indirmeliyiz.
3 — Alman vo Japonları sosyalist sisteme İcbar etmekten vaz geçmeli, kendi ekonomilerini bizzat ihyâ etmelerin# müsaade etmeliyiz. Ancak doğrudan doğruya harb silâhı sayılan maddelerin istihsalini menetmeli ve bunu murakabe İçin o memleketlerde kalmalıyız.
4 — Beynelmilel para fonuna dahil memleketlerin döviz hurlarını
ANKARA RADYOSU Bu aksarnM program lf M. S. ayan v# Radyo Çocuk kulübü, II Dans mtlriğl (Fİ.), 15.80 Konuşma, 11.40 şarkılar, 19 M. 8. ayan v» Haberler. 12.18 Geçmişte bugün, IBM çeşitli mtlzlk (M.), 19.45 Yurttan sesler, 30.10 Radyo gazetesi, 20.35 İnce sat, 21.10 Peşrev, beste ve şarkılar, 21.45 Kitap saati, 22 Opera aryaları (Pl.), 2210 Dans müziği (Pl.). 22.43 M. S. ayan ve Haberler, 23 Dana müziği (Pl.)
FOTl sabah ve öğle programı
8.30 M. 8. ayan ve Haberler, 8.45 Çeşitli hafif müzik (Pl.), 0.15 Dinleyici İstekleri (Pl.), 10 İzahlı müzik, 11 Temsil, 11.28 Sevilmiş parçalar (PL), 11.45 İnce «az. 12.30 Yurttan sesler, 13 M. 8. ayan re Haberler, 13.15 Çeşitli hafif müzik (Pl.), 13.45 Müzik: (Pl.)
BULMACA
123458789 10 - ı 1 1 ı ı 1 1 ı r
N 1 *1 1 1 '■ 1 1
h ı ı ı ı ı r ı
* i ı ı n ı ı ı ı
u. 1 II 1 1 ■ 1 ı
ı ı ı n ı ı ı ■
B l Sı 1 1 1 1
M 1 1 1 1 1 II. ■!
«e ili 1 1 1 H 1
S KI|| LU-
MAHKEME KORlDORLARINDA:
Karıyı iyice hakladım amma âleme kepaze olduk!
Emine hanım yemin etmiş, on lira fazla&lle borcumu ödlyç-klmseye ödünç para vermlyecek.
— Nasıl vereyim, ayol? diyor. Alıyorlar, bir daha vermiyorlar. Elinle ver, a&zuıla İste. Hani, la-tediğim zaman alabilsem can kur ban. Yandı canım borç vermekten.
— Sen herkese borç para mı veriyorsun, hanım teyze?
— Vermlyeylm de ne yapayım, evlâdım?
* Fenerbahçe Spor kulübü İflare Heyetinden: Yurdumuzun en eski spor sahası olan stadımızın beton tribünlerle büyütülmesi mukarrerdir. Bu maksatla 32 Şubat 1949 pazar gücü saat 14.30 da yapılacak temel atma törenin# umum! Heyete dahil «-yın ûzalaıuzm teşrifleri rica olunur.
kontrol etmeleri hususundaki takyl-dat kaldırılmalıdır.
5 — Paramızı hakiki mânada altına bağlamalıyız.
0 — Bütün memleketleri paralarını altın esasına bağlamaya davet etmeli, en münasip parltelerl tesblt etmek üzere diğer memleketlerle umumi veya hususî konferanslar akdet-mellylz.
I — Hususi mail müesseselçrlmlze dış memleketlere İkrazda bulunabilmek salâhiyetini vermeliyiz.
8 — Beynelmilel bankanın nizamnamesini altın esasına dönmek arzusunda bulunan memleketlere atablll-2astyon fonları ikraz edebilecek şekilde tadil etmelidir.
9 — Komünist Rusyanm fikri ve siyasî meydan okuyuşunu olduğu gibi kabul ve bilmukabele Rusyadakl esaret rejimine karşı şiddetle taarruza geçerek kapitalist sistemlinizi müdafaa etmek. Stallnl yatıştırma siyasetinin Hltler’l yatıştırma siyaseti kadar yıkıcı olduğunu kabul etmek.
10 — Serbes teşebbüsü, Avrupaya rüşvet ve taviz mukabili kabul ettirmekten çekinmek, bize sosyalizm hocalığı yapmaya çalışan Avrupanm İflâs halini yüzün# vurmak.
II — Avrupanm her türlü yerinde yardım talebine bir fert gibi cevap vermek,
12 — Pek lâzımsa, Avrupaya para değil yiyecek vermek ve mukabilinde hükümet reformları talebetmemek, sadece her yiyecek paketinin üstüne Amerlkadan geldiğini yazmak ve tevziata Amerikalıların-da İştirakini şart koşmak. Bunların karşılığı bcklenll-miyen Amerikan hediyeleri olduğunu AvrupalIlara anlatmak.
(SON)
So.'adn sağa ve yukarıdan aşağıya:
1 — Harici politika.
2 — Tersi bir aıfat eki - Mükemmel - Telkih.
3 — Lâmba askıları.
4 — Sonuna «Z» gelirse mücadele edileme*.
5 — Merbut - Bir mazi eki.
5 — Merhamete muhtaç vaziyete düşer.
7 — Bir izamız - Ters! Avrupada bir mıntaka.
8 — Peynir tenekesindeki su.
9 — Tersi meşenin irisi - Yeşillik.
10 — 3akal kazıma - YugoslavyalIm şef 1.
GEÇZıV BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa ve vakandan aşağıya:
1 — Türkmüzlgl; 3 — Ümera; Azak; 3 — Rejisör; Li; 4 — Kriminolog; 5 — Maslva; Ene; « — Önayak; 7 — Zaro; Avene; 8 — îz; Lekesiz; 9 — Galon; Nine; 10 — İkigeveze.
Bj AKŞAM
Abone bedeli
Türkiye
Ecnebi
Senelik 2800 kuruş 5400 kuruş
5 ayhk 1500 » 2900 »
3 aylık 800 > 1800 »
1 aylık 300 » —
Adres tebdili İçin elli kuruşluk
pul gönderilmelidir. Aksi takdir
Yoztntn birinci kısmı 15 şubat, ikinci kısmı da 18 şubat tarihli nüshamızda intişar etmiştir.
fteader’s Dlgest'den
de adres değiştirilmez.
Telefonlarımız; Başmuharrir 20585 Yazı İşleri 20765 — İdare 20081
Müdür; «0497
Reblül'&hır 10 — Kasım 108
İmsak Gü. Öğle İkindi Ak. Yatsı E. 11,20 1,00 4,39 9,38 12.00 1,31 V. 5.09 8.48 12,23 18,27 17,49 10 20
İdarehane; Babıâll elvan
Cemal Nadir sokağı No. 13
—- Paran çok demek,
— Aman sus, duyanlar da satıl zannedecek. Para İle İmanın kimde olduğu belli olmaz derler, evlâdım.
— Seninki belli, hanım teyze, ötekine berikine borç para dağıtmandan anlaşılıyor ki çok zengin sin.
— Sus, oğlum, sus. Zenginliği nereden çıkarıyorsun? Rahmetlik efendiden kalma iki evimle bir dükkânım var, onlardan aldığım kiralarla geçiniyorum.
— Demek biriktirdiğin paralen ahbaplarına borç veriyorsun, son ra alamıyorsun?
— Sorma halimi. Verdiğim paranın anasım bile kurtaramıyorum.
— Senin paranın danası da var mı, hanım teyze?
— Danası diyince hatırına büyük bir şey gelmesin sakın. Lâfını etmeğe bile değmez, ufak tefek şeyler.
— Sen faizle para veriyorsun desene.
— Yok, be evlâdını. Onlar faiz savılmaz kİ. Ben İyilik olsun diye yapıyorum bu İşi. Hani, başı darda kalanlar sıkıntı çekmesinler diyorum.
— Borç verip de üzerine para alırsan onun adına faiz derler, ha mm teyze.
— Faiz dediğin de nedir kİ oğlum? Ben dükkân açıp da sarraflık etmiyorum ya. Başı sıkışanlara bir yardım olsun diye çıkarıp para veriyorum. Amma velâkln, bu dünya menfaat dünyasıdır. Az çok bir menfaati olmadan kimse kimseye selâm bile vermez. Sözün gellmi, şimdi sana; «Efendi oğlum, paraya İhtiyacım var. Bana beş yüz lira borç ver» desem, bes on kuruş bir menfaatin olmadan verir misin parayı?
— Aman, böyle lâflar etme, hanım teyze! Borç istemeyi bırak da; «Sen şimdiye kadar beş yüz lirayı bir arada gördün mü?» diye sorsan a bana.
Emine hanım teyze kaşlarını kaldırdı:
— Sakın haaaa!.,. Hiç bir zaman yokluktan şikâyet etme, oğlum.
— Ben şikâyet etmiyorum, İşin doğrusunu söylüyorum, valde hanım.
— Öyle amma o da şikâyet sayılır, Allahın gücüne gider. Cenabı Hak parayı vereceği insanı bilir. Onun İşine kimseler karışamaz.
— Ne ise, o tarafı bırakalım, hanım teyze. Sen borç verdiğin paraya ne kadar faiz alıyorsun?
— Allahını seversen şu faiz lâkırdısını bırak, efendi oğlum. Bu herkesin gönlüne kalmış bir İştir. Gönlünden ne koparsa onu verir. Sözün temsili, biri gelip de; «Emine hanım! Cok sıkıştım, bana elli Hra ver. On beş gün sonra
ceğhn» des# ajnrru açıp da İM lâf bU« etmeden çıkarıp parayı veririm.
— Bu çok İyi bir iş, valide hanım. Sen oturduğun yerde pr.r» kırıyorsun ĞMene. Peki, biraya niçin geldin? Mahkemed® İşin rai var?
— Elbette işim var. Para meselesi.
— İyi amma burası ceza mahkemesi. Alacak dâvasma bunlar bakmazlar. Sen hukuk mahkemesine gitmelisin,
— öyle alacak dâvası değil benimki. Kavga meselesi de var.
— Yaaaal., Borçlularla kavga, ediyorsun demek. LL.
Q
— Kavgaya ben sebebolmadua^ kİ. Karşıda oturan şu köstebek zh suratlı karıyı görü yo. musun?/ îşte o çıkardı kavgayı. Adı üstün o de, lü leb az Zehra, insana hayır — gelir mi ondan? q
— Ne yaptı sana? Aldığı borcu 'yj İade etmedi mJ? q
— D ıha nc yapacak? Dün bana > geldi, telâşlı telâşlı; «Emin» ha-nımcığıml Pazara gideceğim, u- Q) fak param yok. Ya şu elli liramı boz, veyahut da bana biraz bozuk para ver de elli liram sende kal-6m. Yann paranı getirir, elli 11- — ramı alırım» dedi. Eh, ne de ol» q esld komşudur. Yardım etmek lâ zım. Bende d# elli lirayı bozacak 9? kadar ufak para yoktu. Elinden S bütün elli lirayı alıp konsolun tüne kovdum, cebimden dört tane İki buçuk lira çıkarıp kendisine verdim. «Teşekkür ederim, Emine hanımcığım. İstersen on liranı bir hafta sonra getireyim d# bir lira fazla vereyim» dedi, ona da razı oldum. Gel gelelim, kan çı kıp gittikten sonra tekrar edaya girince bir de baktım kİ konso-’un üstünde elli lira yok. Yüreğimin başına bıçak saptanmış gibi oldu. Hemen mantomu giyinip başımı örttüğüm gibi Zehranın kapısına dayandım. «Zehra hanım. Biraz evvel senin getirdiğin elli lirayı ben konsolun üstünde bulamadım. OaUba odadan çıkar ken dalgınlıkla sen aldın. Hele bir koynunu yokla-» dedim. Karı birdenbire köpürüp de; «Vayl Hem on lira borç için e!H Hra rehin alı yorsun, hem de bana iftira ediyor sun? Böylelikle benim elli liramın üstüne yatmak istiyorsun. Öyle lâf dinlemem. elU liramı İsterim. A! şu on liranı da benim patamı geriye ver» diyerek kapının Önünde yaygarayı basma» mı? O bana, ben ona, derken saç saça, baş başa birbirimize girdik işte. Karıyı bir İyice hakladım amma sokak ortasında âleme kepaze olduk.
— Elli lira ne oldu, valide hanım?
Emine hanım teyze mahkeme salonuna doğru giderken başını salladı:
— Dur. hele şu kavga dâvasını başımdan atayım, elli Ura İşine ondan sonra başlayacağım. O karnım başına daha ne işler açacağım.
Ce. Re.
HıRhN KULE
Aşk ve macera romanı
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vd - Nû
Tefrika No. 22 —
çıkmıştım kİ, Kulenin etrafında, bağ-rışınatar duydum. Jandarmalar gördüm, kalabalık gördüm. Sonra, Harry, bana dofrnı ellerini -uzatarak geldi: fAutan Yarabbi! Fayı Babamı öldürdüler. diye haykırdı.
Sesi, söndü.
Yüzünü âvuçlarile kapadı. Sonra, derhal başını salladı:
— Affedersiniz, o anı tekrar yaşamış e»lbl oldum. Hayatları yalnız geçen insanların, gözlerinin önünde böyle hayaller canlandığı oluyor.
— E^et, bilirim.
— İşte size, hemen hemen her şeyi anla ili m. İsterseniz bajkaea suallerde ■orun
— Aman, bayan Beton, siz, bent, İstintak h&klml yerine nıl kovuyor-«u-nıu?
■ ■ Hayır bayı: I Şayet şüpheniz varsa, derhal söylemenizi İstiyorum.
Mıies. tereddüt etti.
Fay, sora tekrar bağladı:
— Benim aleyhimdeki yegân# delil, mahut banyo oldu. Yani. Üç çeyrek saat derede yüzmekliğim. Kuleye yaklaşmadı gımı »oyUyecek, bir tek şahit zuhur etmedi. Yaklaşmış dahi olsam, kırk kadem lrtüaındakl kayıran Kule duvarına nasıl tırmanabilirdim t Üstelik do mayo 11e. Nihayet, polis, benim masumiyetime İnanmak zorunda kaldı. Fakat o zamana kadar da.„
Mevzuun bu noktası ehemmiyetli de&ilmlş gibi gülümsedi. Bonra, hafifçe titredi.
MUes, pencerenin yanından ayrılıp genç kıza yaklaştı; ve onun, kendisine doğru çevrilen tatlı ve muti yüzüne baktı.
Kız:
— Bana inanıyor musunuzT Ç>ok rica ederim. İnandığınım söyleyin. — «tedL
i
vm
Miles:
— Evet, İnanıyorum. — dedi.
Fay'a gülümsüyordu.
— Çok teşekkür ederim, bay Ham-mond! Bası şüptılerlnlz var, zannetmiştim.
— Hayır, şüphe değil. Lâkin, profesör Rîgaud, hikâyeyi sonuna kadar getirmemişti de... Bazı noktalar müp hem kalm'jtı. Mahkemenin verdiği hüküm ne oldu?
— İhtiyarın İntihar etUfetııe hükmedildi.
— İntihar mı?
— Evet.
— Peki niçin?
Fay, daha İyi Izahedebllmek içinmiş gibi ince kaşlarını kaldırdı:
— Tahmin ediyorum kİ polis va adliye, mağlûbiyetini İtiraf edemediğinden dolayı bu hükmü verdi. Diğer cihetten, meçin kabzasında, yalnız ihtiyar Brooke'un pamak İzleri vardı. Size, bastonun İçIndeM o meçten bahsettiler miydi?
— Evet. O tbltaane silâhı hattâ göllerimle gördüm.
— Ufak tefek bir adam olan adliye hekimi, mahkemenin verdiği hükmü duyunca, çıldırma raddelerine gakta.
Pek İyi anlayamadığım bir takım teknik İzahatta bulundu. Hülâsası şu kİ, yaranın istikameti, İntihar olmasına imkân bırakmıyormuş. Brooke'un, kılıcı keskin yerinden tutup kendine saplaması gerekiyormuş kİ, bu da mümkün değLlmlş.
Omus silkti,
Miles:
— Bir dakika (kthıl — dedi, öğrendiğime nazaran, İçinde paraların bulunduğa çanta kaybolmuş.
— Doğrul
— Peki, şayet hiç kimse Kulenin üstün# çıkmadıysa, çanta nasıl kaybolur?
Fay, gösterini b&şka tarafa çevirdi:
— Adliyeciler şöyle muhakeme ettiler: Bay Brooke, can çekişirken, İhtimal, çantasını Kuleden aşağı düşürmüştür.
— .Ar&şhrma yapıldı mı?
— Evet, deThal.
— Hiç btr «ey bulunmada mı?
— Hayır. Ne o sırada, ne bilâhare... Ne derece aradıklarını da Allah bilir. — diyerek parmaklarını tozlu kitaplar (İşerinde gezdirdi.
— Harbin İlk kışında, bu hâdise, büyük bir alâka uyandırA. Zavallı
bayan Brooke, bir kaç ay sonra öldü. Kederinden gitmiş, dediler. Harry de, size haber verdiğim gibi...
«Almanlar gelince, halkı oyalamak İçin ve dikkati harb fecayllnden çevirmek için muhakemeye devam ettiler.
— İstilâdan evvel İnglltereye döneme! mlyddnlt?
— Dönebilirdim ama utanıyordum.
MUes, birdenbire sırtını çevirdi; pencerenin kenanna bir yumruk İndirdi:
— Aman, ötl Bu yere batası hikâyeden çok bahsettik. Şimdi artık söz veriyorum, bundan böyle hu mevzua hiç temas etmlyeceğlm. Bitti, anlıyor musunuz, blttll Hiç bir sual sorma... Ha, şeyi... Brooke'la evlendiniz mİ?
Cama aksinden gördü kİ, kızın dudakları ktmıldamıştı. Gülmeğe hazırlanmıştı. Başı arkaya doğru devrilmişti. Fakat, takallüs eden hançeresinden hiç ses çıkmadı. Fay. neden sonra, asabi bir kahkaha 11e kıvrandı. Sonra, büyük bir İrade sarflyle kendini tııttu; anlaşılmaz İstıraplar çektiği belliydi.
Delikanlı İse. ona. öyle bir sempati duyuyor kİ. kızı himayesi altına almak İstiyor. Bunu da pek beceremi-
yor. Ona karşı, aşka benzlyen bari hisler yüreğinde beliriyor. Nlhnyet döndü; ellerini uzatarak Foy’a doğn* yürüdü; bir kitap yığınına çarptı, devirdi. Havaya, bulut halinde to« kalktı. Lambadan süzülen ışık böylec# maskelendi.
Tam o sırada, kapı açlldi; ve Ma-rlon Hammond İçeri girdi:
— Çocuklar, haberiniz yar mı. saatin kas olduğundan? — dedi.
Miles. nefes nefese durdu. Halbuki Fay. sükûnetini muhafaza ederek t# çehresi deminki mâna sızdırmayıcı...
Marlon, tekrar söze başladı:
— Saat on bir buçuğa geliyor. Eğer Miles, her tanmakl glbt uykusuzluk serseriliği yapmak niyetinde ise. ben. onun, âlemi tftelz etmesine müsaad# etmlyeceğim.
— Marlon. rica ederimi
Morton, sokulup cıvıldadı:
— Miles, Miles! Kuzum, mesele çıkartma, ne olursun. 'Fay’a döndü.) Ah. slr. onu bilmezsiniz. Başkalarına )mr,ı hassasiyeti son derecededir, bütün nazını bana yapar. Ne hain oğa-beydir ol
— Hemen hemen bütün erkek kardeşler böyledir.
(Arkası var)
I
Sahile 7
İNGİLİZ SANAYİ FUARI
İstanbul Edirne

Her gün sekiz otobiis ifliyor
Edirne (Akşam) — Edirne - İstanbul - Edirne arasında işlemekte olun hususi otobüslerin her gü» sayısı artmaktadır. Muhtelif firmalara Ut olınak üzere her gün dördü Ed-rne-den, dördü îstanbuldan kaldırılan sekiz otobüs bu hattaki yolcu nakliyatında çalışmaktadır.
Belediye memurlarının murakabesi altında her gün 7, 8. 9 ve İp da ol-nırtk üzere birer saat ara Ue otobüsler tahrik edilmekte ve bu suretle yollarda yarış yapmak gibi muhtemel kaza vuku ana meydan verilmemesine dikkat edilmektedir..
Bundan başka otobüsler muayyen günlerde dezenfekte edilecek, otobüslerin İstiabından far.l* yolcu alman önlenecektir.
Ayrıca Edirne - Uzunköprü arasında tren münakalesini sağlamak üzere bir! Devlet D em İr yolların s biri P.T.T. idaresine alt olmak üzere günde üç otobüs bu hatta işlemektedir. ’
AFİYET GAZETESİ
’ (Halk Doktoru)
Lokman Hekimin Afiyet Gasetesi çıkb. Bir aylık kollefadyonun «onudur. Balık yağı bk çok hastalıklara devadır, her delikanlının (hâtıra defterine) hediyeni olsun, verem hakkında, ağız kokusu neden pellr re tedavisi, alyah zeytin mİ yemeli, yeşil zeytin mİ. çocuklarda emekleme ve yürüme, nt deden kurtulma ça releri, çok faydalı olan (tentürdiyot' bir yıllık kollelteiyonun fihristi, cetveli, korkulu rüya gören çocuklar. En ucuz Tltamtn kaynağı gibi makaleler vardır, ikinci »enellk abone (360) kunış (1 - 26) koDeksiyon (2M) kuruş. İstanbul Dlvanyolu No. 104. KAZANOVANIN AŞK MACERALARI
İstanbul Yayınevi tarafından neşredilmekte olan (Kazanova’nm Aşk Maceraları) nrn üçüncü forması da büyük boyda ve resimli otamk çıkmıştır.
| Halkevleri - Kurumlar I ■ ■■■■ a »»••»»■ •
*• şişli Halkevinden: Halkevlerinin açılış yıldönümü münasebctDe 12 Şubat 1948 p&ur günü saat 18 de bir kutlama töreni yapılacaktır. Herkes gelebilir.
* Şehremini Halkevi başkanlığından: Evimlsde kumaş deseni dereleri açılmıştır, öğretmenliği Güzel Sanatlar Akademisi yüksek rüsleme bölümünden mezun Namık Kemal Or-çun deruhde etmiştir. Bu derslerden istifade etmek İsteyen öğrencilerin Evtmîı katipliğine İki kıta fotoğrafla müracaat ederek kaydolunmalan rica olunur. Derelere S/3/1948 salı günü başlanacalrtır.
Edirne (Akşam) — Alpullu şeker fabrikasının, son günlerde sulama işleme ehemmiyet verdiği görülmek-ied.r. Bölgede akar soyu olan'itöyler-de iptidai barajlar kurmak, olmıyan köylerde kuyular açmağı teşvik etmek suretiyle bu içe önemle devam olunmaktadır.
Habe. aldığıma göre, Kırklar eli vilâyetine bağlı Koyunbaba köyündeki akar sudan faydalanılarak gerekil tedbirler alınmıştır. Diğer bölgelerde de pugüne kadar 70 e yakın köyde kuyular açılmıştır. Açılan kuyuların Bularından tarla sulamak için «an; trafu] ve motor temini İşini de şeker fabrikası üzerine almıştır. Halkça kazdırılacak kuyuların taş ve sair malzemesi hazırlanınca şirket avans voliyle yardım edecek ve bu suretle susuz köylerimiz suya kavuşmuş olacaktır.
Saatte 40 ton su çekmekte olan molörlerden 100 tene sipariş yapılmış olup bunlar gelince şirket tarafından pnnc3r çiftçilerine tevzi edilecektir.
YENİ YAYIK
Aziz vatandaş!
Sizin eseriniz olan Çocuk bilgeme Kurumu 7W merkez ve şubesi. 337 Çocuk MÜCKCkoal Ec yoksul çocuklara ve çocuklu annelere yararlı olmağa çalışmakta senede ortaklama 600 bin muhtaca elini uzatabilmektedir. Bu Çocuk Yılında alâkanızı ve yardımıma lütfen çoğaltırsanız milyonlarca solgun benizler kanlanır, vücutları canlanır. Ölüm ortadan uzaklaşır.
Çocuk kitresine Kurulu Genel
J/erkerl
Be-
Edirnede tpor hareketleri
Edirne (Aksam) — Bölgemiz
den Terbiyesi başkanlığı tarafından kapalı spor salonunda tertlbedllen çeşitli spor hareketlerine devam edilmektedir. Son birkaç gün içinde yapılanların teknik derecelerini bildiriyorum :
Kızlar arası el topu maçında Kıs Öğretmen takımı ilse kızlarını 15-2 sayı 11 e yenmiştir. Erkek Sanat - Lise arasında yapılan el topu ma çını 16-I «ayı İle Erkek Sanat kazanmıştır,
Zayi — Rize nüfus memulruğunden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim Tenlalni alaeağnndAn. çekisinin hükmü yoktur. İKİ doğumlu
Ovman oğlu Ahmet Kılıç
Kapalı salonda tek erkekler ut-"nnda yapılan tenis teşvik müsabakalarında Dorfanl - De mir t aşı 6-3, 6-3. Konuksever - KAmüranı 6-1, 6-1 yenmiştir.
10000 metrelik genel müdürlük kır koşusunda Meriç kulübünden Bürha-neddtn KncatBrk birinci, Kemal Yemişçi ikinci ve Ahmet Karatoprak da üçüncü olmuştur. Takım tasnifinde • Meriç gençlik kulübü birincidir.
Bölge atıcılık ajanlığı tarafından EOlrnenln Lülapaşa ilçesinde köy çocukları İçin biy (atıcılık kursu) açılmıştır Bu kınsa o civar köylerinin goc- kları iştirak edecek ta kurs sonunda başarı göstereceklere bölgece atış vesikası ve mükâfat verilecektir.
■ Dr. A. Asım Onur m
Ortaköy Şifa Yurdu
Şehir gürültüsünden uzak bir yerde büyük bir parlan içinde ve çamların ortasında fevkalâde güzel manzaralı, çok temiz v« İyi bakımlı: tadın, erkek her türlü hastalara s çık buruş! hastane. Sinirlerini ve yorgunluğunu dinlendirmek ve neka-hat devrini geçirmek İsti yenler-e mahsus yegâne müessese.
Telefon: 84421
Genel kurul toplantısı hakkında
İstanbul Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Umumî Kâtipliğinden:
20 şubat 1948 cuma RÜnü yapılması gereken yıllık genel kurul toplantısı çokluk nisabı saklanmadığından Birlik rtatû-sûnlln 15 el maddesi gereEİn'-e 27 şubat 1948 cuma gününe bı-I1 rakılmıçtir.
.Savın Birlik üyelerinin o gün saat 14,30 da Ticaret Odası _ü..|;.- nt| salonunda hazır buhınmulr ı ı |i a olunur. (2312)
Buîdog köpeği aranıyor Halis kan bir buldog köpeği aranıyor. Yavru tercih edilir. Salmak İsteyenler «Buhtogl rümtızu İle tel. !76 Posta kutusu adresine yazılması rbn oivrm-
BAKIR KALORİFER RADYATÖRLERİ GELDİ
Evleri, daireleri kolaylıkla »itan, tasarruflu ve tarif olan bu son sistem radyatörler Amerikanın aon ksad 1 arın dan dır.
Bu radyatörlerin sağladığı başlıca faydalar:
1 — Harareti ateşten odaya nakletmesi gayet kısa bir zamanda vukua gelir.
2 — Harareti nekletme kabiliyet! demirden çok yüksektir. Ve bu sebeple yakıttan çok istifade temin eder.
MERKEZÎ: T 1 T A Ş Ticaret Türk Anonim Şirketi
İstanbul Bahçekapı Taş Han kat 1
SATIŞ MAĞAZASI
Galata KarakSy Palas karşısında No. 92/94. telefon: 24735 — 40166
Büyük Müzayede
12 Şubat 1D48 Pazar günü saat 10 da, TAKSİMDE Cummurfyot caddesi Olcay Apart. o nu m arştı dairede (Taksim Belediye Bahçesinin karşunnda) bulunan ve bayan 6 tel la Yusuf Bey Mu t ran‘a alt emsalsiz Stil eşya harlkııl&de biblo Buhara re Tebriz balı «eccAdeleri.
AÇIK ARTTIRMA İLB SATILACAKTIR
Tekmili oyma fi parçadan İbaret harikulade yemek oda takımı, 2 adet üstleri Obüson kaplı yaldızlı Louis XV Berjerler. » parçadan ibaret altın yaldız Stil Louts XV Buduar takımı, hakiki Veml . İCarteu Epok. 1 adet vitrin, yanları tekmili marketeri Btll Loulz XVI kadın yazıhanesi, ReneM.ni Stilinde Berjer koltuklar, Stil Rejsns salon masası ve tabureler, bronz Okside avizeler, Epok Rönesans 1 adet MÖbl, harikuiâde antre takımı, Saks, Sevr, Vlenna. Mine Dre21en kâse şekerlik ve vazolar, büyük bir parti hakiki kristal bakara, su takımı, boT takımı, sofra tabaklan gümüş yemişlik ve tepsiler. Çin duvar tabaklan, Epok Rejans 1 adet antre sandığı, LlmonJ Havllland sofra tatami, keten İşleme yatak ve masa örtüleri, Ampir stilinde sekreter. Rönesans yazıhane ve koltuğu, Louts XVI salon masaları, Ban de Böl Buhara halısı ve Tebriz, Keşan halı seccadeleri, apartmanın bütün muşamba, tül perde ve «torlan, Frijider marka buz dolabı, Yunkers havagazı ocağı, tekmil mutfak takım Lan, Markonl radyo, kitaplar, divanlar, yatak yorgan ve yastıkları, salonlar, cumartesi, 21 Şubat 1048 günü s&at M dan 19 a kadar sayın halka açık bulundurulacaktır. Fazla tafsilât almak 1çln: Portakal Mobilya Evine müracaat. Tel: 42138
Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasından:
Hasaııkaledv mücadele baytarı bay Mehmet adına yazılı D. sınıflı birlik 26674 ve 27363 numaralı iki adet bankomu hlıae «enedi kaybedilmiş olduğundan artık hükmü kalmamıştır. Yerine başka numaralı yeni «enetler verileceği bildirilir. (2258)
Yeni, eski ve hurda halde röntgen, faradi, galvani ve her türlü diyatermi âletleri alınacak
Millî Eğitim Bakanlığından:
Teknik öğretim Okulları İçin lürumlu yeni, eski ve hurda halde Röntgen, Far ad!. Oalvanl ve türlü diyatermi âletlerini verebilecek firmaların teslim ve flat şartlarını bildirir teklif mektuplnnı Bakanlığa göndermeleri. (2181)
PAGLİANTİ BATIŞI
A partini anın taJıUyeel münasebetlle hor ne flat ine olursa olsun mecburi satış. Açık arttırma Ue fevkalâde «atış. 22 Şubat 1048 pazar günü aaat 10 da Beyoğlunda İstiklâl caddesinde 310 numaralı Şirk Pazarı üstündeki eportımaıun 8 numaralı dairesinde mevcut ve Mme. PHtLOMENE PAOLİANTl’ye alt gayet tarif eşya; biblo ve saire açık arttırma İle «atılacaktır,
Cevlı kökü ka-palam.ılı va hakiki Avrupa kontroplâfandan mamul 1 ondüle bite, 1 otomatik masa, kristal camlı bir sürgülü vitrin ve • deri kaplı sandalyeden mürekkep gayet »arif asri yemek oda lakımı, oymalı en «on model 4 kapılı dolap, tualet. 1 karyola ve »siteden mürekkep mükemmel ve yepyeni yatak oda takımı. Masif masundan mamul ve hakiki Paris malı Louls Kena gayet güzel bir kanape takı nu, gen» t kapılı dolap ve salreden mürekkep diğer yatak oda takımı, yanlan etajerll ve vltrinll eon model ceviz kaph kapla ma bir kanat» divan v« iki koltuklu güzel oda takımı.
Sabık Kayserin meşhur porselen fabrikasının mamulü U KPM markalı e» parçalı emsalsiz bir tabak takımı.
İngiliz mamulâtı çift çubuklu İki kişilik yepyeni bir bronş karyola. Gayet sarif Avrupa mutfak takım lan, yağlı boya tablolar hayli çeşit vaao ve biblolar ve hayli her eve lâzım eşyalar VB. Tekmil bir apartımanın yepyeni nıuşamba’arı Anadolu. Belucktan, Afgan, Avrupa v» sair seccadeler ve halılar.
Fazla tafsilât İçin A. Bablkyan büyük eşya konslnyaayon deposuna müracaat. Beyoğlu Ağa Cami Satazağaç caddesi 69-1 Telefon 41221
_, ROMANYA BÜYÜK ELÇİLİĞİ
TEBLİĞ
Romanya Halk Cumhuriyeti Büyük Elçiliği Türklycde İkamet eden bütün Rumen tebaalarına aşağıda kilerini bildirir:
Romanya Balk Cumhuriyeti. Romanyada Va hariçte bulunan bütün Rumenlarln nüfus sayımı yapmağa kurar vermiştir re nüfus sayım kanunu mucibince hariçte bulunan bütün Rumenler nlifus sayım listelerine kaydolunmağa mecburdurlar. Cetvellerde kaydedilecek bütiin beyanat yalım İstatistik noktal nazarından faydalanacaktır. Sırrı kanunen mahfuzdur ve açıklonnuyacaktu.
Tür biyede ikamet eden Rumen tebaaları için Romanya Halk Cumhuriyeti Büyük Elçiliği 1 tldekllarlnl bildirir:
1 — Ankarada bulunan Rumen tebaaları nüfus sayım muamelesinin! İcrası İçin, Ankarada, Ataç sokak 66 numarada bulunan Romanya Büyük Elçilik kançılaryasına 1 mart tarihinden a mart tarihine şahsen gelmeleri rica olunur.
S — îatanbulda ikamet öden Hu menler Sıraselvller 63 numa adak! Rumanya Başkonsolosluğuna, aynı gün ve saatte müracaat etmeleri İcap ediyor.
3 — Taşrada bulunan Rumenler tebaaları lso 1 mart tarihine kadar posta vasıtMİyle Ankaradakl Rom ınya Halk Cumhuriyeti Büyük Elçiliğine mflracaat etmeler! İcap ediyor. ___________________
IİŞÇİ KIZLAR ARANIYORl
l'H Ambalûl işlerinde çalışmak ürere İşrl fallar aranmaktadır. İstiyeulerlnI her gün 'Zfnlpostfhnne caddesi Ata Atabek yanındı Temel han 9 No. vaB
1948
Mayıs 3-14

faala malûmat için en yakın İngiliz Sefaret te Konsolosluğuna müraratrf edebilirsiniz. •

7iirk Anonim Şirketinden:
şirketimiz ana sözleşmesinin 24 üncü maddesi gereğince hissedarlar genel kurulu aşağıda yazılı gündemdeki işler! görüşmek üzere 24 mart 1048 tarihli çarşamba günü saat (9) buçuktu tstanbulda Yeni pcatahane arkasında Hanımeli sokağında İstanbul hanındaki merkezinde âdi surette toplanacağından, en az (10) hine senedine sahip olan hissedarların genel kurul toplantısında hazır bulunmağa hakkı vardır.
Gene) kurul toplantısında hazır bulunmak letljen hissedarların veya vekillerinin hamil oldukları hisse senetlerini veya bu senetlerin her hangi bir bankaya teslim edilmiş olduğunu gösteren vesikalarını toplantı gününden bir hafta önce şirketin idare merkezine tevdi etmeleri Icabeder.
GÜNDEM:
1 — Yönetim kurulu vs denetçi raporlarının okunması:
2 — 1947 yılı bllânço ve hesaplarının incelenerek tasdik ve yönetim kurulu Ue denetçilerin İbrası;
3 — Şirket kârının dağıtılma şek il hakkında (2560) hisse senedir e malik hissedarların yazı İle vaki teklllfnin tetkiki ve bir karara bağlanması;
4 — Yönetim kurulunun kfirın dağıtılma tarihi hakkındakl tekü-finin tasvibi
8 — Müddeti sona eren bir yönetim kurulu üyeliği İçin yeniden seçim yapılması; . -
6 — Yönetim kurulu Üyelerine her oturum hşln verilecek huzur haklarının tfiyinl;
7 — İki denetçi seçilmesi ve yıllık ücretlerinin tesbitl;
8 — Ticaret kanununun 323 ve 324 üncü maddeleri hükümlerine göre genel kurulca İşbu maddelerde yazılı İşleri yönetim kurulu üyelerinin yapabilmelerine yetki verilmesi. • YÖNETİM KURULU
TIFYAP TİCARET ANONİM ORTAKLIĞINDAN ADÎ GENEL KURUL TOPLANTISI
Hissedarlara İlân -
Ticaret kanununun 381 İnci ve "ortaklığımızın ana sözleşmesinin 36-ncı ve müteakip maddelerine tevfikan Tlfyap Tiearçt Anonim ortaklığının hissedarları, aşağıdaki gündemi müzakere etmek üzere 1948 mart ayının 10 uncıı, çarşamba günü, saat ta da İstanbulda Meydancıkta, Akev hanının 3 üncü katında 28 numaralı dairede kâin ortaklık idare merkezinde âdi surette toplanmağa davet olunurlar.
GÜNDEM:
1 — 1947 takvim yılı muamelâtına dair yönetim kurulu raporu İla denetçi raporunun okunması.
2 — 1947 yılı bllânçösu İle kâr ve tarar hesabının okunması ve tasdiki.
3 — Yönetim kurulu (iyelerinin ve denetçinin zimmetinin İbrası.
4 — Kâr hakkında karar. '
5 — 1948 yılı için denetçi tayin! îte vazife müddetinin ve ücretinin
tesbltt .
8 — Yönetim kurulu ürelerine gprek doğrudan doğruya kendi namlarına ve gerek sair şirketlerin yönetim kurulu üyesi Teya müdürü «ıfa-tlyle ortaklıkla muamele yapmağa mezuniyet İtası.
Ticaret kanununun ve ana söyleşmemizin olbaptakl hükümlerine tevfikan, ortaklığımız üyeleri malik oldukları hisse senetlerini yukarıda yazılı toplantı gününden, en az bir hafta evvel makbuz mukabilinde ortaklık merkezine tevdi etmeleri leap eder tşbo makbuz toplantıya girmek İçin duhuliye kartı yerine kaim olacaktır Yönetim Kurulu
O’impiyat sanat müsabaka ve sergilerine katılmak isteyenlere
Sanat müsabaka
Millî Eğitim R?.’-".nh.
1048 Londra olimpiyatları sırasında aciîiusk vs sergilerine memleketimiz (ie davet edilmiştir
Ressam, mimar, heykeltraş. müzisyen ve «diplerim!;'r u olimpiyat Sanat müsabaka ve sergilerine katılmak lsllycnlerln gene) ve özel şartlan öğrenmek Deere Ankar3da güzel sanatlar genel müdürlüğü. Ankarada devlet konservatuvnrı, tstanbulda Güscl sanatlar Akademisi İle İstanbul vû İzmir milli eğitim müdürlüklerinr bey vurmaları rica olunur. (2045)
Sahile 8
AKŞAM
21 Şubat 1048
Soma elektrik santralı için işletme personeli alınacaktır GÂRP LiNYiTLERi iŞLETMESi
Müessesesi Müdürlüğünden:
1 — Somada tesis halinde bulunan 2X1000 Kw. lık elektrik santralı lçiu bir santral şefi He flg türbin makinisti ve üç baş ateşçiden İbaret olan santral işletme personeli alınacaktır.
2 — Bu personelin aşağıdaki şartları hala olması lâzımdır:
a — Santral şefi eıı az üç sene bilfiil mesul santral şefliği yapmış olacaktır.
b — Tilrbln makinistleri «tı az üç sena bilfiil vardiya alnuş ve bu vardiyalarda mesul olarak çalışmış bulunacaktır.
c — Baş ateşçiler en az üç sena fiilen vardiya mesuliyetini deruhte etmiş bulunacaklardır.
3 — Taliplerin mufassal hal tercümeleri ve tahsil derecelerine şim-
diye kadar çalıştıkları yerler» ait vesika, asıl veya suretleri ve talep edecekleri asgari ücreti bildirir bir yazı İle Tavşanlıda garp Linyitleri işletmesi müesses-**! müdürlüğüne 10 mart 1948 tarihin» kadar müracaatları. ________________________________________________
Bir efektrik ampulünün yüksek evsafını ancak bu ampulü kullanmakla tespit edebilirsiniz. Alacağınız ampulden emin olabilmeniz için daima Popo markasını tercih ediniz. Dünyaca maruf bu ampuller 50. senelik müspet tecrübelerin yüksek eseridir.
50 YILIK TECRÜBE 50 YILLIK PMIUUI
Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü Eksiltme ve İhale Komisyonundan:
1 — Pazarlıkla eksiltme ve İhalesi yapılacak 10 forma tahmin olunan 1945 nüfus sayımı mutarlık anketinden 3000 ve 20 forma tahmin olunan »nüfus hareketlerin adlı İstatistikten de 750 nüsha bastırılacaktır.
2 — Bu eserlerin 16 sahlfcük beher forması için 150 şer lira Maliye re Ziraat şubelerine alt cedveller için de 500 er liradan ceman 1000 Hra flat tahmhı olunmuştur.
3 — Bastırılacak olan bu eserlerin ayrı ayrı ihalesi yapılacaktır. Belıerl için % 7,5 hesabı İle muvakkat teminat vesikası verilmek lâzımdır.
4 — Eksiltme 1948 senesi Mart ayının 3 İnci pazartesi günü saat 15 de istatistik Genel Müdürlüğü binasında toplanacak olan komisyonda yapılacaktır.
5 - Bu baptaki şartname komisyon kâtipliğinden islenebilir. (22291

DABCOVlCH et Co.
Vapur Acenteal
TRANSMAR1N
limanımızda bulunan
GOUDRUM
Vapuru ANVERS — P.OTTER-DAM — HAMBURG İçin eşyayı ticariye yüklemektedir.
ULLA
Vapuru 1 Marta doğru beklenmekte vş aynı limanlar için eşyayı ticariye yükllyecektlr.
PAJKURİÇ
Vapur Acentesi limanımızda bulunan
ZUZEMBERK
Vapuru FİUME vo TRİESTE için eşyayı ticariye kabul etmektedir.
HERCEGOVİNA
Vapuru 22 Şubata doğru aynı limanlar İçin eşyayı ticariye yilk-Hyecektir, Acenteliğe müracaat. Tel: 44708/7
tablet
REOSİL
SATILIK
Çiftehavuzlarda denizin en güzel yerinde çamlık ve meyvalık bahçe içerisindeki Köşk ve Evler satılıktır. Taliplerin 40656 numaraya telefon etmeleri rica
Fiat) 230
30 Lirası Bakiyesi t
SATILIK ECZANE
Edilmenin Keşan kazasında İşi çok İyi, Cumhuriyet Eczanesi, sahibi tarafından satılıktır. İsteyenlerin mezkûr Eczaneye müracaatı.
Beyoğlu ikinci sulh hukuk yargıçlığından:
Beyoğlu İkine! sulh hukuk yargıçlığında doktor Şaklr Ahmet Edlz tarafından Şişil Osmatıbey Şair Nlg'lr sokak Verda apartıman 42-8, No. lu dairesinde oturan Bilâl Aziz Yanıkoğ-lıı aleyhine açılan tahliye dâvasının yargılamasında: Dâvâlıya gönderilen davetiye bili tebliğ İade edilmiş olduğundan talep veçhile on beş giin müddetle llâneo tebliğine karar serilmiş olmakla yargılama günü olan 22. 3. 943 günü saat 14 de bizzat hazır bulunması veya bir vekil göndermesi aksi tekdirde davanın gıyabında görüleceği davetiye yerine geçmek üzere llinen tebliğ olunur.
Zayi — Görele nüfus İdaresinden aldığım ve içinde askerlik muanıle-icrlm yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1336 doğumlu
Kaşıt oğlu Ali Sefer
Zayi — Denizli nüfus idaresinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim, Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1928 doğumlu
Mustafa oğlu Hakkı Çalış Teknik okul mühendisi
Elektrik 2
İmtihan tehiri
lnıım Bakanlığından:
4489 sayılı kanun hükümleri gereğince Zootekni ve Bakteriyoloji (Veteriner) sahalarında yabancı memleketlere bilgi, görgü ve ihtisaslarım artırmak üzere gönderileceklerin seçim imtihanı görülen lüzum üzerine 2 Nisan 1943 tarihine tehir edilmiştir. İmtihan Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünde yapılacaktır.
30 yaşını geçmemiş ve iki yıl Tarım Bakanlığında başarı İle çalışanlardan imtihana girmek isteyenlerin aşağıdaki belgelerle 15 Mart 1948 tarihine kadar Bakanlık Müşavir ve Mütehassıslar Komisyonu Başkanlığına baş vurmaları gerektir. Bu tarihten sonraki müracaatlar üzerinde hiç birislem yapılamaz.
1 — Dilekçe
2 — Diploma aslı veya sureti
3 — Nüfus cüzdanı sureti . (2047)
4 — Askerlik terhis tezkeresi sureti
5 — İyi hal kâğıdı (Dairesi âmirinden ve Emniyetten alınacak)
6 — Sağlık raporu (Tam teşekküllü hastahaneden)
7 — Üç adet fotoğraf
8 — Tcrcümci hal kâğıdı.
Türkiye Cuhuriyet Merkez Bankasından:
Anfcarada Muğla mebusu bay Y unus Nadl adına yazılı D. slniEı 758. 750, 760, 761 numaralı birlik dört adet bnnkamız hisse senedi kaybedilmiş olduğundan artık hükmü kalmamıştır.
Yerine başka numaralı yeni senetler verileceği bildirilir. (2258ı

4/7 ^1
f '

Peşin
8 Taksitle
bu radyo uzun senelerin müsbet tecrübeleriyle meydana gelen eşsiz bir kıymettir. İmâlindeki sağlamlık ve hassasiyet, hatlanndakl zevk ve incelik bu yeni RCA radyosunu hakikaten rakip-
5 Lâmbal*
siz bir hale koymuştur.
İhtiva ettiği kısa, orta ve uzun dalga sahaları üzerinden tekmil radyo program-ı larını en açık ve pürüzsüz bir şekilde d inliyebilırsin iz.
Q 103 X
Modeli
DİKKAT: Perakende veya taksitle solı) münhasıran, mağaralarımızın bulunduğu İstanbul v® Ankara şehir feriyle bayilerimizin bulunduğu mahallerde yapılır.
riA Ri Pi
GRİP - BAŞ - DİŞ ve ROMATİZMA
AĞRILARINA KARŞI
Düzeltme ilânı
Takriben 450 ton ağırlığında: 23 150 metre havagazı borusuna 1 alt şartnamede değişiklikler olduğundan, bundan evvel yapılmış ölen İlânlar, hükümsüzdür. Yeni İlân şartları aşağıda bildirilmiştir.
Ankara Elektrik ve Havagazı
işletme Müessesesinden:
1 — Değişik çap vo uzunlukta 28 150 metre asfalt İzoleli havagazı borusu ve bunlara alt İrtibat parçaları teklif verme usulü İle satın alınacaktır.
2 — Yutardaki malzemeye alt şartname 3.— lLra bedel mukabilinde Müessese Alım Satım Şubesinden alınacaktır. Evvele» şartna-m» bedelini yatırmış veya posta İle göndermiş olanlara, yezn» makbuzunun ibrazı veya posta havalesi tarihi v» numarasının bildirilmesi;
suretlle kendilerine yeni şartname verilecektir.
| 3 . Teklifler. 30/4/1948 tarihin» kadar Müessese Umum Müdürlü■
I etine verilmiş olacaktır, _, _ _____________=
Kıl ve liftik keçi satın alınacak
Pendik Veteriner Bakteriyoloji Enstitüsü Müdürlüğünden!
1 — ÖOO baş kıl ve tiftik keçisi satın alınacaktır Muhammen bedeli »16.800» ve geçle! güvenlik akçesi »1260» liradır.
2 — iç Şubat 948 de İhalesi mukarrer olan eksiltmeye İstekli çıkmadığından on gön müddetle tehir edilen eksiltme 27 Şubat 948 cuma günü saat 16 da İsfenbulda Cağaloğlunda Yüksek Okullar Saymanlığında yapılacaktır.
3 — İstekliler şartnamesini iş gün vo saatlelrnde Enstitüde ve adı
geçen saymanlıkla, Ankara, tamir. Eskişehir, İzmit. Balıkesir ve Kırklar-el! veteriner başmüdürlüklerinde görebilirler. (2217)

Comments (0)