Ş
Yarın
Kiiçiik ilânlar
AKŞAM
IjFÇ-
H
BUdÜN6INCI SAYFADA^
Sene 32 — No. 11386 — Fiat!; her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 22 Haziran 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
C. H. Partisi ne yapacak?
Yirmi yedi yıllık Cumhuriyet idaresinde seçimleri ilk defa kaybederek iktidardan düşmüş bir partinin, bu sarsıntıdan sonra ne yapacağını, kendini nasıl toplıyacaği-n ı merak edenler çoktur. C. H. Partisi bakımından, seçimlerden sonra ilk hâdise kurultay olacağı için bu toplantı. partinin bundan böyle tutacağı yola başlangıç sayılıyor.
Secim başarısızlığından sonra toplanacak kurultay hiç şüphesiz ehemmiyetli ola çaktır. Birçok şikâyetler dinlenecek, birikmiş dertler ortaya dökülecektir. Partinin hataları ciddi tenkidlere uğrar, gelecek bakımından istifadeli düşünceler meydana çıkabilir.
Fakat C. H. Partisinin düzelmesi ve düzenlenmesi işinin önümüzdeki kurultayda kesin kararlara bağlanacağını beklemek acele olur sanırız
Seçilmemiş milletvekilleri kurultaya gîremiyecekler-dir.Bugünkü maddi ve ruhi şartlar içinde bütün delegelerin gelmemeleri de hesaba katılabilir. Bu sebeplerle toplantılar az cok tenha olacaktır. Seçilmemiş milletvekillerinin de kurultaya davet edilmeleri ihtimalinden bahsedenler varsa da buna ancak kurultay, toplandıktan sonra, karar verebilir. Bu da tatbikatta güçlükler yaratır, iştirakin pispeti gene az olur.
Bundan başka, bir parti teşkilâtının ıslahı ve yeniden çalışmaya başlaması için yeter zaman geçmemiştir. Seçimlerin bu şekilde kaybı parti mâncviyatuıı sarsmıştır. Hâdiseyi tetkik etmek için gereken sükûneti ve se-kineti verecek zaman mesabesi henüz yoktur. Partinin, hem program, hem teşkilât bakımından ıslahına lüzumlu yeni malzemeyi toplamak da avnca vakit ister.
Bütün bu işlerde acele etmek. arlık sağlam temellere dayanması zarurî olan partinin istikbali için zararlı neticeler verir. Bundan sonra dikkate alınması gereken adımlan geri almak güçtür ve parti içinde zayıflıklar doğurur.
Talimin edilir ki bu ay sonunda toplanacak kurultay raporları ve partinin durumu hakkında konuşacak hatipleri dinledikten sonra, parti mekanizmasının yürümesi ve çalışması için zarurî olan seçimleri yapar, bundan başka, biri programı, diğeri tüzüğü, bir üçün-cüsü de teşkilât» gözden geçirecek olan üç komisyon seçer. Bu komisyonlar üyeleri, partinin fikir ve ihtisas adamlarından, kurultay içinden veya dışından seçilir. Bu komisyonlara lâzım olan uzun bir çalışma ve hazırlık devri bırakarak kurultay, tekrar toplanmak üzere dağılır. Dağılmadan önce dc gelecek kurultaya delegelerden başka kimlerin katılacağın» karar altına alır.
Partinin, geçmiş tecrübelere ve gelecekteki ihtiyaçlara göre, ileri görüşlü bir parti sıfatiyle programını cok ciddî bir tetkikten geçirmesi, bundan sonraki muvaffakiyetinin ilk şartıdır Program, ana prensiplerini muhafaza etmekle beraber. sarahate doğru gitmeli, ve memleketin istikbalini göz önünde tutarak ideolojisi bakımından, tatbiki mümkün bir bütün teşkil etmelidir. Bundan sonra partide kalacak veya partiye girecek olanlar yalnız bu programa bağlanacaklardır, iktidarla birlikte yürümeyi meslek edinmiş «politika esnafı.. nın bundan böyle C. H. Partisinde yerleri olmıva-caktır. C. H. Partisi bir programa, yani fikirlere ve ideale bağlı insanların partisi haline gelmelidir. Şimdiden
anlaşılıyor ki Demokrat Parti iktidarı, karşısında zıt bir ideal zümresinin kurulmasına imkân verecek, hattâ bunu kolaylaştıracak vasıftadır.
Bu yolda ele alınacak bir program meselesi de ne kurultayın devam edeceği beş on güne sığabilir, ne de bunu yalnız kurultay içinden seçilecek bir komisyon başarır. Partinin bünyesini ilgilendiren diğer ana dâvalar da böyledir. Ciddi ve uzun tetkiklere muhtaçtır. Bu arada, partide kimlerin kaldığı. kimlerin kalacağı da esasLt şekilde gözden geçirilmeli, nazari bir kıymet ifade eden, hakikate uymıyan üye listeleri yeni baştan yapılmalıdır. Seçimlerde C. H. Partisi aleyhine çalışan partililer olduğunu herkes söylemektedir.
Bu düşüncelere uyarak bu defaki kurultayın seçimin kaybı muhasebesini yapacak ve asıl sonraki kurucu kongreyi lıazırlıyacak bir toplantı olması arzu edilir.
Uzun ve şerefle dolu tarihinde ilk defa hezimetin acısını tatmış bir parti içinde de hınçlar ve hiddetler, suçları birbirine yükleme temayülleri olabilir. Ortaklık ancak işler iyi gittiği müddetçe iyi yürüyen bir usuldür, derler. Fakat bir parti adamlarının mukadderat ortaklığı bir memleket yükü taşımaktadır. Kaderin bu ağır, fakat kaçınılmaz cilvesi C. H. Partisi için ancak yeni kuvvet kaynağı olmalıdır. Vatan ve millet hizmetinde birleşmek i st iyeni er için istikbali hamlamak. maziye yanıp yakılmaktan daha zevklidir. Bütün mesele. C. H. Partisinin hem geçmişteki türlü hatalarından ders alarak, hem geleceğini daha sağlam temeller üzerine kurarak tarihine ve Büyük Kurucusuna lâyık bir zümre olduğunu ispat edebilmesidir, Zemin elverişlidir, zaman daha elverişli olacaktır. Çeyrek asır birikmiş bütün acılara, kırılmış gönüllere. yokolmuş menfaatlere ve dört yıllık hudutsuz çeşitli propagandalara rağmen. yirmi yedi sene sonra dahi seçmenlerin yüzde kırk nispetinin gene C. H. Partisine reyini vermesi bu parti için en kıymetli bir itimat eseri, istikbat için en kuvvetli teşvik delilidir.
Bütün bu ahval ve şartlan göz önünde tutarak hiç acele etmeden, derin düşünerek. ciddî çalışarak, tedbirle hareket ederek, kusurlar» ortaya dökmekten çe-kinmiyerek yeni hayata göğüs gerecek kuvvetli bir bünye kurmalıdır.
Necmeddin SADAK
Birbirini bekleyen dört vapur
Üsküdar vapur iskelesinde saat 18 buçuk sularında dört vapur, yanaşmak için, birbirinin kalkmalarını bekliyor. Halk da. adanı başına, beşer, altışar dakikasını kaybediyor.
Bunıın kemali nedir? Bir ahşap iskele i’âvesi. Harb zamanında, düşman topraklarında nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına geçmek için. bu kabil ahşap iskelelerin binlercesi yirmi dört saatler içinde yapıldı, yıkıldı; yapıldı, yıkıldı.
Sulh devresinde, koskoca kesil halde devlet
Türk-Ingiliz filoları
Eğede müşterek
manevralar yapacak
O tarihle Cgede bulunacak Cumhurbaşkanının manevraları harb gemilerimizden takip edeceği söyleniyor
Millet Meclisinde
memur meselesi
Başbakan yardımcısı“Tatlı ve güler yüzlü bir idare kurulacak,, diyor
Evvelki seneki askeri tatbikata iştirak etmiş otan harb filomuz seyir halinde
Mehmet Özbek müddetini doldurmuş 13 bin memurun tekaüde şevkini, çifte maaşın kaldırılmasını, kadın memurlar arasında tasfiye yapılmasını istedi
Ankara 21 — Büyük Mille Meclis» bugün saat 15 te Hulû si Köymenln başkanlığına toplandı ve evvelâ sözlü sorula rııı cevaplandırılmasına çildi.
Burdur milletvekili Mehmet Özbek'in halka fena muamele yapan memurlar hakkında Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilmiş karara, diğer dairelerin de imtisal etmesine, hâlen tekaütlük müddetini doldurmuş memurlarla İhtilastan mahkum olan memurların kadrolardan çıkarılmasına, köylülerimiz ve iş sahiplerinin, Işle-inln süratle görülmesine dair rusu Başbakan Yardımcısı
Kashakan yırrttmem Samed Ağaoğlu
(Arkası Sahile 2. sütun 6 da)
tahsisatından indirme
Yapılması teklif edilen indirme ile
3 milyon lira tasarruf edilecek
Ankara 22 (Akşam) — Burada ısrarla dolaşan şayialara göre önümüzdeki temmuz ayında Akdenizde ve Eğede İngiliz donanmasının yapacağı manevralara Türk harb filosu da iştirak edecektir.
Donanmamızın katılacağı harekât, manevranın Eğedeki kısmiyle alâkalıdır. İngiliz Akdeniz donanmasının başlıca cüzütamlarının işti-
rakiyle yapılacak olan hare-1 kala ayrıca hava kuvvetleri-
miz de katılacaktır.
İki müttefik devletin bu müşterek manevrasında harekât üssü Çeşme limanı olacaktır.
Cumhurbaşkanı Celâl Dayarın da Ege seyahatine rastlıyacak olan manevraları Türk donanmasından takip edeceği söylenmektedir.
■ II
Manevralar 12 temmuzda bağlıyacaktır.
Bu sabah mütemmim malûmat almak için müracaat ettiğim salâhiyetti makamlar, bu haberi tekzip etmemişlerdir.
İtinadan buraya gelen haberlere göre Akdeniz İngiliz filosu, şimdi Yunan denizinde Yunan filosu ile müşterek manevralar yapmaktadır.
Öğretmenle-
rin durumu
İşçilerin grev hakkı
Yamyamlık tahkikatı
8 bin öğretmen kadrosuzluk yüzünden terfi edemiyor
Atıkara 22 (Akşam) — İlk ve orta öğretim öğretmenleri arasında bu sene 8000 e yakın öğretmen, kadrosuzluk yüzünden terfi edemlyecek durumdadır. Bilhassa maaş miktarlarının az olması bakımından İlk okul öğretmenleri terfileri İçLn MÜH Eğitim Bakanlığına müracaatta bulunmaktadırlar. Bakanlık bu öğretmenlerin durumlarının a-iacağı vaziyeti tetkik etmektedir,
Diğer taraftan aynı mevzu için Bolu milletvekili Zuhuri Danışman Büyük Millet Meclisine bir takrir vererek mesleğinde başarı gösterdiği halde üçüncü sene sonunda kadrosuzluk yüzünden kıdem a lam ıy an bir çok öğretmenler olduğunu, bu öğretmenlerin mağduriyetine son vermek için Milli Eğitim Bakanlığının bir tedbir düşünüp düşünmediğini sormuştur.
İstanbullunuzun en hareketli iskelesi bu bırakılıyor... Bunca ve belediye israfları ortasında bir ilâve isketeyi başaramıyoruz. Gerçi: «İlerde modern iskele yapılacak, itleri var...
Fakat, asma köprü vait-len de var... Salmanın oğlu allnacllktlr. hikâyesi bile vardır. I
Mevcut kanuna göre her üç senede bir öğretmenlerin terfi edebilmeleri için bir defa teftiş görmeleri lâzım geldiği halde bu teftişler de yapılmamakla ve öğretmenler tefti» veremetük-va- leri için terfi edememektedirler.
[Bu hususta yapılan şikâyetler de Bakanlıkça nazar* dikkate
Çalışma Bakanı Haşan Polatkanın beyanatı

>1
Çalışma Bakanı Haşan Folatkan
Ankara 22 (AkşanU — Çalışma Bakanı Haşan Polatkaıı. dün Ulus gazetesi muhabirine verdiği beyanatta İşçiye tanınacak grev hakkı mevzuunda şunları söylemiştir: .
•— Memlekette grev hakkının tanınması mevzuu henüz tetkik safhasındadır. Tasarının Meclise getirilmesi hakkında şimdilik bir müddet tâyin ede, mlyeceğim.»
Çalışma Bakanı Haşan Po-latkanın bu sözlerini muhalefet çevreleri işçiye tanınacak grev hakkının butun dünyada ta ninnin grev hakları mânasında değil, lohditlı bir grev hakkı olacağı mânasında teUir etmektedirler.
Sanıklar, hiç bir şey söylememekte ısrar ediyor
İzmit 21 — Yamyamlık hâdisesi tahkikatına devanı ediliyor. Bugün sorguya şekillen altı mevkuf hiç bir şey söylememekte ısrar ediyor.
Bugün yamyam denilen adamların göçebe olarak yaşadı-
(Arkası sabite 2; sütun 4 te)
Ankara 21 — Mardin milletvekili (bağımsız) doktor Kemal Türkoğlu Meclis bütçesinde tasarruf sağlamak maksadiyle bir kanun teklifini Meclise vermiştir. Teklife göre. Meclis riyaset divanı âzaiaruıa (başka vekilleri. kâtipler ve idareci üyeler) ve Meclis hesaplanın tetkik eden encümenin mürakıplık vazifesini gören âzasuıa verilen ayda 150 şer liralık tazminat ve huzur hakları kaldırılmakta. Milletvekillerinin aylık ödenekleri 1150 liradan 875 liraya, yıllık harcırah da 3000 liradan 1500 liraya indirilmektedir.
Kemal Türkoğiu ayrıca Millet vekili iken Meclisin genel seçime karar vermesi halinde tekrar milletvekilliğine seçilenlere ödenekleri aldıkları aylara ait tahsisatın İkinci defa verilmemesi hususunun kanunlaştırılmasını da istemekte ve bu devrede yine milletvekili seçilmiş olanların da ödeneğini almış bulundukları şubat 1951 sonuna kadar kİ ödenekleri alamamaları İÇİn geçici bir madde ilâve etmektedir.
Bu suretle Meclis bütçesinden senede 3 milyon liraya yakın bir tasarruf temin edileceği tahmin olunmaktadır.
ÜNİVERSİTEDE TÂYİNLER

Ankara ve İstanbul üniversitelerinde lan tâyinler — Profesörlüğe talip M i II e tv e killeri
yapı-sabık
Ankara 21 — Ankara ve İs- ive Coğrafya fakültesi dil - bilim lanbul Üniversitesinde profe- kürsSsüns aysa kürsü dOçer.L! sörler arasında yeni tâyinler " ' * ' ’ ’ ~
yapılmıştır. Çıkan liste şudur:
Ankara Üniversitesi Fen fakültesi jeometrl profesörlüğüne matematik doçenti doktor Saf- - -
fet Süray, Ankara Dil - Tarih* (Arkası sahile 2 sütun « de)
kürsüsüne aynı kürsü doçenti Necip Üçok; İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat fakültesi topografya profesörlüğüne aynı kürsü doçenti Salt Yasar, Ankara Dil. Tarih ve Coğrafya fa-
Bir heroin şebekesi yakalandı
Yakayı ele veren »»eroinciler palıs müdüriyetinde
Galatada Kadem sokağında oturan heroin satıcısı Fethi İte karısı Bahriye ve heroin müptelâsı AH Suna ve Hakkı Demirci adlarındaki şahıslar emniyet müdürlüğü kaçakçılık bürosu memurları tarafından yakalanmışlardır. Bunlarda 15 paket heroin bulunarak ınu-s&dure «idilini^ ve adliyeye verilmişlerdir.

I
SıMfe î
f. A .M
Hüseyin Cahit Yalçın vazifesinüen niçin alındı?

Sahâ^Gazeteleri Ne Diyor ?
Hüseyin Cahid'in tel grafik Fuat Köprülünün cevabı, »alâhiyetli bir zatın izahatı
san
Ankara 21 — Filistin Uzlaştır ma Komisyonuna Türk delegesi olarak tekrar gönderilen Hüseyin Cahit Yalçın, iktidar aleyhine yazdığı şiddetli bir makale dolayısiyle Dışişleri Bakanağı telgrafı ncşretmlşttr:
Hüseyin Cahid’in Dış Bakanına telgrafı
Bugünkü Ulus. Hüseyin Calili Yalçının bu azil haberini alır almaz Dışişleri Bakanına çek-tnği telgrafı neşretmiştir:
«Gelir gelmez vazifeme
verildiğini bildiren telgrafınızı aldım. Partinizin çLış politikada birlik göstermek hususundaki karannın ciddiyet ve ramimiye-tini ve şahsıma karşı muamelenizdeki emsalsiz, ruhunu ve karakter kibarlığını tebrik ede-
Dışişlerî Bakanının cevabı
Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Hüseyin Cahit Yalçına telgrafta şu cevabı vermiştir:
■Bir hükümeti tenkhi değil, tahkir eden bir zatın o hükümeti temsil etmiyeceği bedihidir.» Salahiyetli bir zatın verdiği izahat
Dışişleri Bakanlığında salahiyetli bir şahsiyet şu izahaLı vermiştir: i
«— Demokrat Parti hükümeti kurulunca Hüseyin Cahit Yalçın (yeni hükümet beni yerimde tulmıyacağı Lçln çekiliyorum) tarzında bir mektup göndermiştir. Hariciye Vekâleti kendisini d (ivet etti ve (bu İstifanızda musir mısınız, yoksa istifanız yeni hükümet beni oradan çekecek gibi bir kanaatin mahsulü miidür? Eğer böyle ise bu bir dış politika meselesidir. Binaenaleyh yeni hükümet str.l değiştirmek İçin hiçbir sebep ve lüzum görmemektedir.) Bunun ü-zerine Yalçm teşekkür etti ve ayrıldı,
Dışişleri Bakanı Parteten şehrimize döndüğü gün Hüseyin Cahidlıı Ulusla çıkan makalesi kendisine gösterilmişti BU makaledeki ağır kelimelerin iktidar partisi çevrelerinde u-mumi bir İnfial uyandırdığı esasen müşahede ediliyordu. Haricîye çevrelerinden belirtildiğine göre: »Hüseyin Çahldln D Parti aleyhinde çok ağır tenkid makaleleri yazdığı biliniyordu. Fakat hariçte temsil etmeyi kabul ettiği hükümeti tahkir edebileceği umulmuyordu. Zira, temsili kabul etmesi dolayısiyle küfür ve hakaretlerden bir taşramın kendisine de şâmil olacağı tabii İdi, Bunun üzerine vazifesine son verildiği kendisine telgrafla tebliğ edildi.
Menderes nereye gitmek istiyor?
Ahmet Emin Yatman VATAN’ da yaldızı başmakalede diyor ki:
«Adnan Menderes ve arkadaştan bu saniyede ağır bir yük altında bulunuyorlar. Bu yükü taşımak İçin kendilerine yardım etmek ve dosttuk göstermek lâzımdır. Fakat bence dostluk göstermenin yolu, kendilerini tenkidden malınım etmemek ve prensip ölüçülerini feda etmemeleri için devamlı surette ikazda bulunmaktır.
Eğer Adnan Menderes, bunaltıcı bir iş yükünden baş'kal-dırıp dinç kafa ile biraz düşünürse, kendini tenkld ve muhalefet ihtiyacından vareste saymamak lâzım geldiğini hatırlar »e tarih huzurunda taşıdığı mesuliyetin ve aynı zamanda bir kurucu sılattyle kon dislnJ bekliyen yüksek şerefin mânasını kavrar. Ben öyle sanıyorum ki Adnan Menderes nereye varmak istediğini sara-hatla kararlaştıracak ve ona göre adım atmağı bilecek istidatta bir şahsiyeLttîr. Eğer bunu yaparsa, yolunu kolay kolay şaşırmaz, milli hedeflere doğru metanetle yol olmak İmkânını mutlaka bulur.»
Matbuat kanunu
YENİ SABAH başmakalesinde yeni Matbuat kanunu hakkında diyor ki:
«Yeni hükümet, tam demokratik esaslara dayanan, bir matbuat konunu projesini, süratle hazırlamakladır. Ankara-dan alman haberler, bu defa hakiki ve samimi olarak bu işin ele alındığını bariz bir surette gösteriyor. Gazetecilerle temas olunarak mütalâaları alınmakta te konuşmalara büsbütün yeni bir zihniyet hâkim bulunmaktadır. Tek parti rejiminin en antidemokratik mevzuatından ve basta âletlerinden biri, hâlâ yürürlükte bulunan basın kanunu idi. Bıı kanun değil bir demokrasiye hattâ şöyle böyle istibdat idarelerine bite lâyık değildi. Faraza Faşist Mussolinl İ falyasının matbuat kanunu, bizimkine nazaran, bir hürriyet âbidesi sayılırdı. Bunu »e bizde en ileri demokrasi vardır İddialarına rağmen Saraçoğlu Şükrü, dzun. yıllar Başbakanlığı sırasında. kanunu değiştireceğim der durur, fakat bir satarına bile dokunmazdı. Nasıl dokunmak istesin ki bu silâhta, ikide birde, gazete kapatır ve ortalığa dehşet salardı. Fakat onun bu hareket tarzını bile, ondan
sonra gelen müteveffa Recep Pcker arattı idi. Çünkü Saraçoğlu muttasıl değiştireceğim dediği halde kanunu değiştirmezdi.*
*
Asker ve sivil
Babıb Edib Torehan YENİ İSTANBUL'da yazdığı başmakalede asker ve sivil arasında meslek nnıfı farkı olmadığından ve yeni Genelkurmay Balkanının tamiminden bahisle diyor kî:
«Bayın Genelkurmak Baştanının tamimini de hürmette karşılar ve bütün memleket kuvvetlerinin yalnız millet saadeti için çalışmasını candan temenni ederiz.
Zaten bilhassa son dünya harbinde hâdiseler göstermiştir ki asker ve sivil beraber bir halde çalışmadığı takdirde zahiren elde edilmiş gibi görünen zaferlerin hiç bir mânası yoktur. Bütün bir milletin memleket idaresine iştiraki nihai kurtuluşu temin etmiş ve millet leri aydınlık bir yola çıkarmış-, tır. Bizim de halk idaresi otan demokrasiden beklediğtmiz, irin re sistemimizde muhtelif memleketler arasında hiç bir fark olmaması ve hepsinin millet menfaati için çalışmasıdır.»
(Baş tarafı 1 inci sahi (etle) Samcd Ağaoğlu tarafından cevaplandırıldı
Sam e d Ağaoğiu: «Güleryiizlü, tatlı sözlü bîr idarenin» mutlaka kurutacağım belirtti. Tek parti sistemi İçinde kontrolsüz geçmiş uzun yılların tabii ne-ttcelerinden biri de İşlerin vaktinde görülmeyişidir. Memlekette büyük bir sistem değişikliği olmuş, murakabeli sürfem kurulmuştur. Mesuliyeti memurdan memura atan tek parıl devrinin murakabesin sistemi yüzünden kan»rlamı»z formalitelerle doludur. Bunlar kaldırılınca işler süratle yürüyecektir.!
Samed Ağaoğiu, hükümetin kati azmini şöyle ifade etti:
(— İhtilas. Irükab gibi suçlardan mahlcı'ım olanlar devlet hizmetinde kuitanılnuy ocak », «Esrarını Mesneviden aldım. Çaldunsa da miri malı çaldım» zihniyeti öldürülecektir.
20 bin bekâr kadın
Yedek
subaylar
Hazırlanacak yeni tasarının esasları
■ * • • ■■■■■ ■■
Köprülünün beyanatı
Yaman bir dolandırıcı
üniversitede tâyinler (Baş tarafı 1 inci sahifede) kültesi eski çağ tarihi profesörlüklerine bu derslerin doçentlerinden Afet İnan Ue Halil Demircloğlu, İngiliz dili ve edebiyatı profesörlüğüne aynı kürsü doçenti Orhan Burian., Antropolog porfesoriüğüne de aynı 1 kürsü doçenti Muzaffer Şen-I yürek getirilmişlerdir.
Krom
ihracatımız
641 bin küsur tondan 402 bin tonunu Amerikaya sattık
Bul garlar ve Sovyetlerle muhasebatımız ne safhada?
Bir kaç bankayı 860 lira dolandırdı
Ankara 21 — Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, bugün, kendisine sorulan muhtelif suallere cevaben, Bulgurlar tarafından Sofya maslahatgüzarımıza verilmiş olan notanın telgrafla ancak bir hülâsası alındığını kaydetti. BulgaristandaM subayımız meselesi de Bulgarlarla aramızdaki diğer meselelerle birlikte esaslı şekilde tetkik e-dilmektedlr.
Fuat Köprülü. Sovyetlerle liramızdaki vaziyette her hangi bir değişiklik olmadığım beyan etti ve Sovyet büyük elçisinin memleketine hareketi dolayısl-iç çıkarılan bazı şayialar hakkında büyük elçinin mezımen gitmiş olduğunu sözlerine üâve etti
İzmir 22 (Akşam) — Dün burada garip bir hırsızlık oldu. Hüseyin Radı adında biri, elinde bütün bir 1000 liralık banknot olduğu halde muhtelif bankaları dolaşmış ve veznelerine sokularak bu 1000 liralığı bozdurmak istediğini söylemiştir. Hüseyin Radi, veznedarlarla konuştuğu sırada bir kaç banka veznesinden, ceman 860 lira çalmıştır.
Hüseyin Radi, Suudi Arabistan tebaalıdır ve elinde îstan-
Ankara 21 — Yedek subaylar hakkında hazırlanacak yeni kanun tasarısının esaslarını tetkik için çalışmalara başlan-, nı ıştır. Sezilen düşüncelere gö-, re. lise ve yüksek mekteplerdin Profesörlüğe talip tunp kaMml»caK melunlar er milletvekilleri
olarak kıtalara sevkedilecek. 6 aylık talim ve eğitim devresinden sonra İmtihanlarda muvaffak olanlar yedek subay 0-kuluna alınacaktır. Okul müddeti 6 aydır. Mezunlar asteğmen rütbeşile 6 ay kıta hizmeti göreceklerdir. Bakanlar Kurulu icabında bu müddeti 4 a-ya İndirebilecektir, Proje nelkurmay Başkanlığında tetkik edildikten sonra, tasarı Bakanlar Kuruluna sevkoluna-eaktır, _____
Ge-
Yol vergisi
Ankara 21 — Hükümet önümüzdeki bütçe yılında muamc-
Eski Başbakan Muavini Nihat Erim Ankara Hukuk fakültesi Devletler hukuku profesörlğüne. Haşan Âli Yücel İlahiyat fakültesi Fransızca ve Arapça dini metinler profesörlüğüne seçilmişlerdir. İsmail Hakkı Balta-cıoğlu, Mehmet Emin Erişirgil ve Su ut Kemal Yetkin Ankara Dil. Tarih - Coğrafya fakültesi sosyoloji profesörlüğüne talip olmuşlardır.
Bu meyanda eski profesörler- j den otan ve işten çıkarılan Niyazi Berkes de bir vazifeye talip olmuştur.
İstanbul C.H.P. müfettişi Sadi j irmak’ın Ankara ve İstanbul
Vartngton 21 (AJL) — Amerika Birleşik devletten Ticaret Bakanlığı harb «un ram de m ilde Türkiyenin ihraç ettiği krom madeninin büyük bir kısmının Amerika tarafından alındığını bildirmiştir. 1946 yılından 1949 yılı ilk yansının sonuna kadar Türkiye «1,488 tan krom ihraç etmiştir. Bu miktarın yüzde 63 ünü yani 402.886 tonunu AmpriVa rafın almıştır.
1940 - 1943 yıllan arasında' Amerikanın krom ithal ettiği I memleketler arasında Türkiye I üçüncülüğü almıştır. Amerika-, ya Tûrkiyeden fazla krom İh-! raç eden memleketler Güney Rodesya ve Birliğidir.
.. -a- -7- 7— muzaeısı Dinçe yıunaa muamc- irmak'ın Ankara ve İstanbul
X.n ■' " b“‘ ”*■" »P a2a»en pr»!e-
Nû/İ "_reMnl Wr türlüsüne namat eösl(rildia
Mekke —> nM»»« o7ıtPn le ff’Jrmck ürere '.idil edecek- söylenmekledir. Ankara Dil.
ekke dokumlu Olduğu gonilen »ır_ Fakir ve spnplnlnrin Ira- t 11. (-ı™ıtr.ı^i-m
Meclisin yaz tatilinden evvel çıkaracağı kanunlar
Ankara 21 — Basın kanunu tasarısı bugünlerde son şeklini alacaktır. Bu taşan İle basına geniş bir fikir ve tenlcid hürriyeti verilmektedir.
Büyük Millet Meclisinin 7 tem muzda yaz tatiline karar vermesinden evvel basın kanununun, II meclisleri, muhtar seçimleri ve af kamımı taşanları -nın da kanunlaşması kuvvetle muhtemeTÛIr. Bu tasanlar önümüzdeki pazartesi günü Meclise verilecektir.
Mekke doğumlu olduğu görülen Hüseyin Badi, çaldığı 860 liradan İstanbul için bir uçak bileti almış, hava meydanına giderken polisler tarafından otomobilde yağlanmıştır.
Hâdisenin dikkate şayan noktası şudur ki Hüseyin Radi. polisteki İfadesinde beynelmilel dolandiTvet olduğunu itiraf etmiş ve:
— Beni bir çok memleketlerin polisleri yakalayamadıkları hal de Türk polisleri yakaladı, demiştir.
Bu beynelmilel dolandırıcı bugün adiiyeye teslim edilecektir. Başka memleketlerde yaptığı dolandırıcılık ve hırsızlık vakalarının da Hüseyin Hadloin mevkuf tutulduğu müddet zarfçıda meydana çıkacağı tahmin edilmektedir.
Ur. Fakir ve zenginlerin kazançlarına göre yol vergilerine tâbj tutulmaları esası kabul edileceği anlaşılmaktadır.
sadece
Sovyeticr Ticaret Bakanlığı Sovyetler Birliğine müemmen bir İhracatçı nazarile bakılamayacağına işaret etmekte ve «bu vaziyette Tûrkiyenln bu mühim madenin İhracatçısı o-tarak yeri mühimdir» demektedir.
Belediye yeni dört arozöz daha aldı
İstanbul. Belediyesi 4 tane yeni aruzoz alınmasını münakaşaya koymuştur. Bunların iki İanesi deniz aıyu kullanabilecek vaziyette olacaktır. Bu a-rözözkr teslim edilinceye kastar hayvanla çekilen eski bl-•lonlu arabalar kullanmak su-relile ve meydanlar deniz suyu ile ak sık sulanacakta.
100 bin liralık «ervet sahibi dilenci
Muallimler Birliği kampı
İstanbul; Muallimler Birliği tarafından Göztepe pansiyonlu okulunda 1 temmuzda açılacak olan muallimler kampı çok rağbet bulmuştur. Anadolunun' muhtelif yerlerinden her gün yeni müracaatlar yapılarak kanıp mevcudu artmaktadır. 1 temmuzda başlayıp 15 er günlük devreler halinde M ağustosa kadar devam edecek olan kampa kayıt ve kabul muamelesi 10 gün daha uzatılmıştır.
Tarih - Coğrafya fakültelerine alınacak eski milletvekillerinin seçimL İçin İstanbul Üniversitesi nanuna profesör HHuıj Ziya Ülken Ankaraya dav€t edilmiştir. Netice alâkadarlar tarafından merakla beklenmektedir.
Ankara 21 — Şehrimizde 100 bin liraya yalcın bir serveti o-lan zengin bir dilenci yakalanmıştır. 60 yaşlarında bulunan bu dilenci memleketi olan Da-rendede dilenmeğe utandığı İçin Ankaraya gelmiştir. İsmi Ali Pişkin olan bu pişkin dilencinin 10 çocuğu ve yirmiye yakın torunu vardır.
Tahsil kontrol memurlarının maaşlarına zam
Ankara 22 (Akşam) — 1950 yıl) devir ve teftiş ödeneği ihtiyacı tamamen karşıtayamıya-cak durumda olduğundan yen! maliye teşkilât kanunu ile tah-Silâİ ikonlrol ınemurtannuı m&-a;!anna bir çok tiçelerin durumları gözünün de bulundurularak zam yaDiimn»' «'ararlaş-tuı.'mışUr.
Karısını bıçakladı
İzmir 22 (Akşam) — Etiıîm Gundoğdu adında biri, kendi-, l finden ayrılarak çalışmak üze-. re tütün mağazalarından birine giden 11 senelik karısı Mu-, zafieri, dün sokakta anide karşısına çıkarak dört yerinden bıçakla ağır surette yaralamıştır.
Ettıem Gundoğdu yakalanmış, varalı karısı baygın bir I holde hastaneye kaldırılmıştır.
Muallimler birliği idare heyeti fevkalâde toplantısı
Muallimler Birliği İdare heyeti âza dernek ve cemiyet mümessillerinin İştiraki ile bugün Birlik merkezinde toplanarak Birlik mecmuası İşlerini konuşacak, Ankara ve İstan-bulda Milli Eğitim Bakanı Av-ni Başman Uc yapılan görüşmelerinin neticesi İdare heyetinde görüşülecektir. Bundan başka bu toplantıda halkevlerinin muallim demeklerine bırakılması hususunda yapılacak bir müracaatın esasları da teşdit olunacaklar.
Yamyamlık
(Baştarafı 1 mel «abitede)
. ğı ormanlık arazide yer yer a-raştırmalar yapılmaktadır. İzmit valisi Şefik Yurdakul ve emniyet müdürü de bugün Kandıra ya gelerek tahkikatı idare eden savcı Sami Sarpkaya île görüşmüştür.
Köylülerin söylediğine göre, yamyamlık hâdisesi vârlddir,' yenilen çocuğun kemiklerinin: Karasu ırmağına atıldığı da! söylenmektedir.
İn gri itere Kıbrıstan vazgeçmiyor
Londra 21 (R) — Bugün beyanatta bulunan İngiltere Sömürgeler Bakanı yardımcısı, Brltanyanın Kıbnstaki hükümranlığından vazgeçmeğe olmadığını bildirmiştir.
memur varmış
Başbakan Yardımcısının izahlarından sonra kürsüye gelen Mehmet Özbek tatmin edli-memlş olduğunu söyliyerek memurlar meselesinde bir çok mevzulara temas etti.
Mehmet Özbek ezcümle dedi ki:
«— Memur alınırken erkekte İltimas, kadında güzellik asla mevzuubalıis olmamalıdır. Tekaütlüklerini doldurmuş bulunan 13.000 memur Istirahate sevkedilmeli. çifte maaş alanları biz maaşa ircâ etmeli, şunun bunun kayırıiması İle vazifeye alınmış tahsil siz, kıymetsiz, ellerinde örgü, dudaklarında boya, iâübâlî hareketlerle iş görmeden aylık alan lüzumsuz ve fazla olanlar dairelerde tutulmamalıdır. Genel, katma vesair bütçelerden aylık alan . kadın memurların 10679 adedi, dul, 19319 adedi de bekârdır. Bu yirmi bine yakın bekâr kadın para kazanıyorlar diye evlenmeğe hiç heves etmiyorlar. Bunlar evlenip evlerinin kadınlan Olsalar, çocuk yapsalar bir kolordu meydana gelir Bunlar işlerinden çıkanisalar dezhal koca bulurlar. Diğer yandan da iş bekliyen binlerce tahsilli genç iş sahibi olur. Rahmetli Refik Saydam, memurlar için A dan
| Z ye kadar değişmelidir, demiş-; | ti Ruhu müsterih ve şadolsun. j Onun vefalı arkadaşı Adnan Menderes A dan başladı, inşallah icraatını Z ye kadar getire-
1 cekttr.»
Mehmet Özbek’in kadınlarımız hakkındaki sözlerinden mü- ; teesslr olduğu anlaşılan Halide Erfîb Adnrar söz istedi. Fakat ; söz verilmiyerek gündemin baş- ■ ka maddelerine geçildi.
niyeti
İzmirde yaz mesai saatleri başladı
İzmir — Resmi dairelerde evvelki günden itibaren yaz mesa-1 isine başlanmıştır.
Yeni çalışma saatleri sabahlan saat 8 den 14,30 a kadardır. Belediye teşkilâtı da aynı mesaiyi tatbik edecektir.
bu
18 dükkân meselesi ve Belediye gelirleri
Mustafa Zerenin Erzurum özel idarecine ait 18 dükkân i-çin yapılan mukavele hû klandaki sözlü sorusuna, kürsüye gelen İçişleri Bakanı RükntVJn Nasuhioğlu bu meseleye yeni muttali olduğunu, Erzurum Valisine sual sorduğunu, gelecek cevaba göre izahat yereceğini soyliyerek Mustafa Zerepin kanunsuz harekette! hakkımla ne düşünüldüğüne dâir sorusunu da herhangi kanunsuz bir vakaya şahit olduğu takdirde bunu şiddette takip çdecofim söyledi.
Bursa milletvekili Necdet Yılmazın Belediye gelirleri kanunu gereğince kazanç, bina ve yol vergilerinden alırım âkta o-lan Belediye payları hakkındaki sözlü sorusuna da Hüknettin Nasuhioğlu cevap vererek kazanç, bina ve yo! vergilerinden alınmakta olan Brifcdiye paylarını İçişleri Bakanlığının eski kanuna göre Belediyelere tahsis ettiğini. Maliye Bakanlığının ise 5237 sayılı katrana göre bu payları Belediyelere verdiğini ve aradaki İhtilâfı halicim ek için Maliye Bakanı İle Danışta-ya müracaat etmeğe karar ve-rllldlğinl söyledi
Soru sahibi kürsüye gelerek bunun hailinin Danıştay'da değil. Mecliste yapılması 3 âzım geldiğini söyledi.
Kauçuk ithali
Türk ayakkabıcı esnafının korunması ve kauçuk ayakkabı i-maüne yarar kauçukların meni lekele ithalini önleyici tedbirler alınması meselesi Zonguldak milletvakili Fehmi Açıksözün bir takriri ile yeniden ortaya atıldı. Ticaret ve Ekonomi Bakanı Zühtû VeUbeşe izahat vererek dedi kİ:
«— Geniş imkânlar vâdeden dericilik ve buna bağlı olarak hayvan miktarı azalmaktadır Bugün memlekette geniş bir saha. bulan tarakçılık ve tabaklık üzerinde gerekli tedbirler alacağız. Kauçuk ayakkabı büyük şehirlerimizde dar gelirli sınıf tarafından rağbey görmektedir. Teshiline uğraştığımız ithalât ve ihracat rejiminde deri ve kauçuktan ayakkabı meseleleri üzerinde duracağız. Deri ve kauçuk meselesinde, en İyi tedbirleri bulacağımızdan eminim*
c £ K L S B
ı.orvdra 1 Steriln 1JÖ
S4c* Var» İM Dolu 2fil.SU
Para» 100 Fransız t. U.80
StoKBolm ICO İsveç Kr. M4S50
Ctnevrr 190 IrrKre • KD ra «Mfi
Brüksel ıo» Briçin r sa
uzknn 100 fj-Kuüez « ?Î3O
Garaja çekilen otomobiller
Vilâyete gelen evrak
Yeni İller karıununun kabulünden sonra vilâyete gelen evrakların s&yısı birdenbire artmıştır.
Alâkalıların söylediklerine göre yeni İller kanununun kabulünden itibaren geçen bir yıl İçinde vilâyetimiz kaleminden 151 bin evrak gelip geçmiştir.
Veteriner okullarının birleştirilmesi teşebbüsü
Ankara 21 (Akşam) — Veteriner genel müdürlüğü askeri ve sivil veteriner okullarını birleştirmek için ilgililer nezdinde teşebbüse geçmiştir. Askeri ve slvjj veteriner okullarının birleştirilmesi sonunda ordunun veteriner ihtiyacı sivillerden temin edilecektir. Bu karar tatbik edildiği takdirde hâlen orduda vazife görmekte olan veterinerler sivil veterinerlerin, tabi olduğu şartlara uyacaklardır.
Vali Haseki ve Cerrahpaşa hastanelerinde
Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökay Haseki ve Cerrahpaşa hastanelerinin Belediyeye rat paviyonlaanı ve servislerini gezmiş ve ilgililerle temas ederek bunların ıslahı ve takviyesi için yapılman lâzım gelen husustan tetkik etmiştir.

Yunan - Mısır takımları beraber kaldı Atina 22 (AA.) fAfp) — Atina sLad yomtında Mısır ve Yunan futbol takını Lan anısında ©ece yapılan maçta her iki takım da iki gol atarak berabere kalmışlardır.
Belediyenin alacağı yeni 50 otobüs
t, E. T. T. idaresinin yeniden 50 otobüs olmak İçin açtığı eksiltmenin neticesi henüz belli olmamıştır. Yapılan teklifleri incelemekte olan teknik karma komisyonu çahşmalannı henüz bitirmemiştir.
Bu komisyon teknik ölçüler bakımından muayyen bir karara varınca malî komisyon da bir seçim yapacak ve neticede talipler arasında karanan firma beiu olacak, müessese de bu firmayla temasa geçecektir.

Afyon milletvekili Ali İhsan Sabisin Eskişehirde seylâp d-mirliği tarafından yardım pa-rasile satın alman otomobil hakkında bir sual takriri vermişti. Bu takrire de Bayındırlık Bakanı Fahri Belen cevap verdi. Bakan ezcümle dedi kİ:
•— Bu otomobil selefim Banı zamanında 13000 liraya akanlik tahsisatından alınmış* r. Lüks bir otomobil değildir. t-onıobU satılmamış ve Anka-ya getirilerek garaja çekiliştir. Ankaradaki garajda mdan gayri faaliyetten aiı-ınmu-ç otuz otomobil daha.
Sivas ■
& • FAI2J-1 IMJVUuUEB
ANADOLO OD4H1YGU.O C8UPD
Otuz otomobilin garajda oluğu Mecliste Bİıtaşlarla karşılandı. Takdir sesleri yükseldi. Bakan sözlerine şöyle devam etli: .
«— Bakanlar Kurulunun karan gereğtnee otomobil israfının önüne geçilmesi için tedbirler alınmaktadır. V.c, hu,kararın neticesine kadar bu otomobiller çıkanlmıyacaktjr. Bu otomobilin alınmasındaki israfta mesul olan memur değildir.»
Tutanaklar
TaavUJer ı-a Hiçse senetleri % a Mümessil «ene»
ŞİRKET HİSSELERİ
Mcrker Harikası ersinn Çimento
Ankara 21 (A.A. 1— Büyük Millet Meclisinin saat 18 de yaptığı ikinci oturumunda Ağrı milletvekili Kasım Küfrcvi, İstanbul milletvekili Andre Vali-ram. Kastamonu milletvekili Fahri Keçecioğlu. Kırkiareli Milletvekilleri, ve Malatya milletvekillerinden Hüseyin Doç.an, Abdülkadlr Özbay ve şefik Tugayın seçim tutanakları hakkında, seçim tutanaklarına vaki İtirazları inceleme komisyonu raporları müzakere edilmiştir.
Raporlar, haklarında İtiraz vaki otan milletvekillerinin lehinde bulunduğundan, münakaşası» ve heyeti unıuuılyeııin itlifakile kabul edilmiş, seçim tutanakları tasvip edilmiştir.
Van mlltetveklllerlntn seçim tutanakları hakkındaki göriig-me, bir prensip kararına varılmak üzere başka güne bırakılmışlar.
!2 Ha;
1950
[AKŞAMSAK ŞAMg]
Partiler Ve halkın çeşitli ihtiyaçları
Demokratik hayat epey ilerledi. Belki siz de benim gibi arada sırada muhtelif partilerin ocak bucak toplantılarına misafirden uğ-ruyorsunuzdur. Benim, üstelik, mesleğim dolay isiyle kongrelere, kurultaylara da gittiğim vâki. Bunlara ilâve: Fahri müfettişlerden olduğum için, bii' çok mektuplar alıyorum. Bciylece, «Halkan dilekleri» ile siz. ben, hepimiz, oldukça temas halindeyiz.
Halkın dilekleri nelerdir? Muvafık, muhalif, aşırı muhalif partilere çoğunluğun arzettiği istekler:
1 — Bizim sokağın feneri yanmıyor. Köşe başına bir fener yapılması,
2 — Çöpçü, iiç giiııde bir uğruyor. Her gün, hiç değilse iki giiııde bir gelmesinin temini.
3 — Kaldırımımız Sultan Mahmut zamanından kalmadır. Parke döşenemez mi?
En kabadayısı:
4 — Bizim kasabaya bir ortaokul. (Yahut semte)
5 — Hastanelerde iki yatakta beş adam yatıyor. Yatak adedinin arttırılması.
6 — Muhtekirler kontrol edilerek hayat ucuzluğu sağlanamaz mı?
Yahut zümrelere ait talepler:
7 — Talebe pasoları hususî otobüslerde de geçmeli.
■8 — Yüzde on tenzilâtlı satış yapılmasına bütün mağazalar zorlanamaz mı?
Bunların dışına çıkmak gerekti mi. birdenbire cemiyetin, hattâ tabiatın üstünün en yüksek perdesine fırlanıyor:
9 — Aşırı sağcıların (yahut) aşırı solcuların kafaları ezilsin.
İÜ — Ezanın Arapça o-konması kâfi değildir. Okullarda beş vakit namaz mecburî olmalıdır ki. çocuklarımız din terbiyesi alsın.
(Yahut) buna yakın bir dini talep. (Veya) mizaç ve meşrebe göre, bunun tama-miyle aksi ültra lâik bir iddia...

Eğer, orman kanunu, toprak dağıtımı kanunu ve köylüye taallûk eden bazı diğer meseleleri, köy hayatının sokak feneri, kaldırım tamiri mesabesinde telâkki ederseniz. tabio tamamlanır.
Bizde, aşağıdan yukarıya, parlileri tazyik eden meselelerin büyük çoğunluğu bunlardır.
Daha hülâsa edelim: Ya pek dar muhitimizin pek üstünkörü ihtiyaçları; yahut da. âzami derecede büyük dâvalar.
Demokrasiyi bizden önce ve asırlardır tecrübe etmiş ileri memleketlerin fırkacılık faaliyetleri incelenirse, yukarı ki on maddenin ve emsalinin mevzu dışı sayıldığı görülecektir. Sekizinci maddeye kadar olanını belediyeler, iki yüz sene önce halletmişlerdi. Dokuzuncu ve onuncunun muadilini ancak ekalliyetin ekalliyeti siyasetçiler kendilerine mani velâ yapmışlardı. Gerçi dokuzuncu madde, son yıllarda. ideoloji kavgaları sırasında günün mevzuu oldu. Halbuki, demokrasi hareketi asırlarca, bunsuz da pekâlâ gelişti.
Öyleyse bizim uğraştığımız mevzuların dışında bir particilik faaliyeti olacak. Acaba bunlar nedir? Bunun için de, Amerikaya. Avrupa-ya bir inceleme heyeti mi göndermeli?
Ben şahsen öyle sanıyorum ki. partilerden beheri, içtimai sınıflardan birini kendine «gözde» seçmedikçe; «gözde» sinin hakikî ihtiyaçlarını cemiyetin ilerlemesi için manivela saymadıkça; cemiyetin tipini ona göre uydurmağa çalışmadıkça; halkın lıayat standardım da o ideallere yaklaştırmağa uğraşmadıkça: bizde, partilerin faaliyeti yukariki on madde ve emsali arasında, gayesiz, bocalayıp duracaktır.
Halbuki partilerin vazifesi kendi istinadlgâhı olan halka hakikî ihtiyaçlarını gösterebilmek: o şuuru o halka verebilmektir. Cemi-
Kok kömürü tevziatı
11 rv .
Dünden itibaren muhtelif depolarda başladı
İstanbul Kömür Satış ve Tevzi müessesesi tarafından 1950 - 1951 senesi için halka kömür tevziatına dün sabahtan itibaren başlanmıştır.
Bu senekl kömiir tevziatı bacı yenilikler taşımaktadır. Bunların başında miktar meselesi gelmektedir. Filhakika geçen sene alman bir kararla kömür istihkakları dörtte bir nispetinde indirilmiş, meselâ bir ton kok alacak alacak bir kimseye 750 kilo kömür verilmişti.
Bu yıl indirme yapıtmıyacûk, her vatandaş hakkı olan kömürü yine eski miktarda ve eski fiat üzerinden alacaktır.
Ayrıca şimdiye kadar dışarıdan gelip İstanbula yerleşen kimselere verilmekte olan yarım istihkak da tam istihkaka çıkarılmıştır. Keza İstanbul içinde ev değiştirenlere verilen yarım İstihkak da tam istihkaka iblâğ edilmiştir.
İstanbul Kömür Satış ve Tevzi müessesesinln bütün depolan kömür dolu olup halkımız şimdiden müracaat edip sırasını geçirmeden kömürünü aldığı takdirde İleride her hangi bir izdiham olmıyacaktır. Geçen sene gayet rasyonel ve verimli bir tarzda çalışarak İstanbulda örnek bir müessese Olduğunu ispat: eefen İstanbul Kömür Satış ve Tevzi müesse-sesinln bu yıl çok daha başarılı bir devre geçireceği tahinin edilmektedir.
Yeşilköy hava meydanı merkez binası
Yeşilköy hava meydanının genişletilmekte olduğunu yazmıştık. Meydanda inşasına karar verilen merkez blnsının da temeli dün merasimle atılmıştır.
Merasimde başta Vali ve Belediye başkanı profesör Fah-reddin Kerim Gökay, Bayındırlık müdürü İsmail Devletkuşu, bir kısım umumî meclis âza-lariyle diğer alâkalılar ve gazeteciler ve halk bulunmuştur.
Vali, uğurlu olsun temennisiyle temeli atmıştır. Merkez binası bir sene içinde tamam -I anaca ktır._______
Cankurtarma ve kan verme merkezi
Sağlık Bakanlığı tarafından satın alınan eski Beyoğlu Belediye hastanesi binasının bir kısmı âcil vakalar için can kurtarma ve kan verme merkezi haline getirilecekti. Bir müddettenberi tahsisatsızlık yüzünden yapılamayan İşlere tekrar başlanmıştır.
Ben yeni merkez ve İstasyonun kurulma masraflarına Belediye de 50 bin lira ile iştirak etmektedir.
Belediye bütçesine konulan 50 bin lira şehrimiz Sağlık müdürlüğü emrine verilmiştir.
Biiyükkulüp ve Baframaden sigaralarının paketleri
Tekel İdaresinde Biiyükkulüp ve Bafraınaden paketlerini değiştirmek İçin çalışmalar İlerlemiş durumdadır. Bu sigaralar Yeni Harman sigaraları gibi sürgülü paketlere konulacak ve böylece müşteri bakımından bir yenilik yapılacaktır. Yeni paketleri imal edecek olan makineler Amerikaya ısmarlanmış oiup yakında şehrimize teslim edilecek ve derhal imalâta başlanacaktır.
Türk ocağında toplantı
Türk ocaflı başkanlığından: Türk ocağının hayati bir mesele ve dâvasını »fevkalâde toplantıda* görüşmek üzere Türk' ocağı âzalarının 22/Haziran/950 perşembe günü saat İ8 de Türk ocağı merkezini teşrif etmeleri ehemmiyetle rLca olunur.
MİÇAM NEDİR?
Dünyanın en saf ve cn meşhur Nane Esansı MİÇAM'dır.
RADYOLİN
Diş Macunu
Bu esansla yapılmaktadır,
yetin ilerleyişi de bu fikri önderlikle sağlanabilir.
(Vâ - NÛ)
AK0AM
,kı — ■ -
Devlet Operası
Bayan Ayhan Alnar ile bir görüşme
Mektep nizamlarını değiştirten kabiliyet — Tembellik nereden geliyor? — Dış memleketlere seyahat — İstanbul seyircilerine hayranlık — Beklenen piyango — En büyük Avrupa operalarında oynayabilecek kudretteki sanatkârlar.
Ankara Devlet Tiyatrosu o-pera bölümü, Cumhurbaşkanlığı filârmonik orkestrası İle birlikte şehrimize gelmiştir.
Pazartesi akşamından İtibaren Açıkhava tiyatrosunda temsillere başlıyan opera sanatkâr-lariyle görüştük. Sanatkârlar Ankaradan İstanbula gedikleri için memnun olduklarını söylemekte ve bu en güzel mevsimde îstanbulu gezmek fırsatını bulacaklarını ümit etmektedirler.
Yalnız memleketimizde değil, komşu memleketlerde de haklı bir şöhret temin eden opera sanatkârlarımızın başında bayan Ayhan Alnar vardır. Ayhan Alnar, bir opera sanatkârı için lüzumlu olan sese fazlaslyle sahip olduktan başka opera temsillerindeki başarısı da yüksektir.
Bayan Ayhan Alnar'ı Şehir Tiyatrosundaki provalarda buldum. Görüşmek hususundaki ricamı nezaketle kabul etti. Hayatı ve yetişmesi
Değerli sanatkârımız hayatını şöyle anlattı:
— İzmirde doğdum. 27 yaşındayım. Ferit Alnar'la evliyim. 4 yaşında bir oğlumuz var, 936 da 13 yaşında idim. İzmir Kız Sanat Enstitüsüne devam ediyordum. Ankara Devlet Konser-vatuyannın açıldığını haber â-lınca İmtihanlarına girmek istedim. Babam tüccardır. Kapalı bir muhitte yetişmiştik, öpera sanatkârı olmak Istemekliğiın allem tarafından hoş karşılanmadı. Fakat İçimde öyle bir heves uyanmıştı ki ısrarlarıma mukavemet edemediler. O zamanlar Martha Eggert'e hayrandım. Fllimlerde söylediği şarkıları ezberler ve onun gibi söylemeğe çalışırdım. Konserva-tuvara girebilmek için İG yaşında olmak lâzımdı. Ben İse henüz 13 ündeydim. Allem, ısrarlarını karşısında ve küçük olduğum için Konservaluvara nasıl olsa alıntıııyacağım düşüncesiyle beni Ânkaraya götürdüler.
İmtihanlarımızda eski rejisör Kari Eibert vardı. Henüz 13 yaşında olduğum anlaşılınca Konservatuvara kabul edilmeme imkân olmadığı söylendi. Buna rağmen Eibert:
— Sesini bir kere dinliydim, dedi.
Dinlediler ve beğendiler. Rejisör:
— Bu çocuğu 16 yaşına kadar büyüsün diye bırakırsak ya evlenir, yahut orada burada şarkı söylemeğe kalkar, sesi bozulur, dedi ve beni Konservatuvara aldırdı. Kabul edilişim allenıl müteessir etmişti.
— Şimdi nasıl düşünüyorlar?
— Tabii Konservatuvara girişimin İsabetli bir İş olduğunu artık anladılar ve beni çalışmağa teşvik ediyorlar.
Evet. Bu suretle Konservatu-varda 7 sene kaldım. Bir ara (Bu kızın kulağı İyi değildir, çıkaralım» dediler. Yine Kari El-
Konuşan: SADEDD1N GÖKÇEPINAR
Bayan Ayhan Alnar
bert mâni oldu:
— İlk defa hangi operada rol aldınız?
— Henüz mezun olmamıştım kİ tSatılmış nişanlı» da oynadım. O gecenin heyecanını size anlatamam. Beğenilmiş olacağım kİ rollerim birbirini takip etti. Rejisör Kari Eibert bent 947 de Edlmburg festivaline götürdü. Oradaki opera sanat-kârlarlyle Flgarc’nun düğünü operasında Suznnna'yı oynadım. Bu opera için İtalyanca ders almıştım. İtalyanca oynadım ve çok iyi karşılandım. Yetişmemde Elbert'ln çok büyük tesiri olduğundan oradaki başarım onu da son derece heyecanlandırmıştı. 948 de de Yuna-nistana giderek Yunanistan o-per asında Yunanlı. sanatkârlarla birlikte Madam Batterflny'ı Türkçe oynadım. Orada da İyi karşılandım.
Burada mütaakıp temsilde Madam Batterflay oynanacak. Benim Yunanistan» yaptığım ziyarete mukabele olarak Yunanistan opera sanatkârı bayan Vlallopoulou bugünlerde İstan-bula gelecek ve bu temsilde Rumca olarak Madam Batterf-lay'ı oynıyacak.
Bir itiraf
— Ankarada hayatınız nasıl geçer?
— Ben biraz tembellmdlr. Her kes bana tembel dediği İçin bu vasfı ben de benimsedim. Hattâ Ferit. »Aman İstanbul» gidince İyi bir sinir doktoruna muayene ol, diye rica etmişti.
Bana tembel diyorlar, hakları yok değil. Fakat bendeki tembelliğin nereden geldiğini, size söyliyeylm. Bilirsiniz ki çalışmak maddi İmkânlarla ve biraz da takdirle olur. Ben burada aşağı yukarı 10 senedir çalışıyorum. Beğenilmekse çok şükür beğeniliyorum. Bizim maddi vaziyetimizi düzeltmek için bir kanun çıkardılar. Bu kanunlardan sonra herkes bizim ayda bin İha aldığımızı zannediyor. En çok para alan ikinci sınıfın ikinci kısmıdır. Ben de o gruptanım Ayda elimize 329 lira geçecektir. Bu parayı da henüz almış değiliz. Eskiden tekaütlük hakkımız filân vardı. Artık bunlar da yok. Biz şimdilik Ertuğrul Muhsin beyin e-lindeyiz. O da herkesi memnun etmek istiyor. Tabii muvaffak olamıyor.
îstanbulu nasıl buluyor?
— Îstanbulu nasıl buluyorsunuz?
— îstanbulu son derece severim. Denizi vc manzaraları (Arkası 1 nel sabi rede)
Asrî fırınlar
Belediye Abideihür-riyet caddesinde bir fırın inşasına izin verdi
Son zamanlarda Belediyeye, şehrimizde aari fırın yapmak İçin müteaddit müracaatlar olmuştur.
Belediye öteden beri fırıncılardan şikâyetçi olduğundan asri fırın yapmak Istiyenlere kolaylık göstermeği uygun bulmakladır. Zira Istan buldaki altı yüz kadar fırının kontrolü pek güç olmaktadır. Asri fırınlardan birisi meselâ 40 - 50, hattâ yüz fırının çıkardığı sayıda ekmek yapabileceği İçin bunların kontrol kolaylıklarından başka her İş makinelerle yapılacağından sağlık şartlarına da daha ziyade uygun olacağı umulmaktadır.
Belediye. Şişlide Âbidelhürrl-yet caddesinde asri fırın yapmak istlyenlere müsaade etmiş ve bu mıntakanın imar plânını buna göre değiştirmeği uygun bulmuştur.
Devlet operası sanatkârları ile tanışma toplantısı Şehrimizde Açıkhava tiyatrosunda muvaffakiyetle temsillerine devam etmekte olan Cumhurbaşkanlığı filârmonik orkestrası ve Devlet Tiyatrosu Opera bölümü sanatkârı arıyla tanışmak arzusu ile İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği bugün saat 18 de Üniversite Talebe Birliği Marmara lokalinde bir toplantı tertibetmiştir.
Eyüp ve civarı imâr plânı tasdik edildi Belediyenin hazırladığı muhtelif semtlere alt İmar plânları Umumî Meclisin tasvibinden sonra tasdik için Bayındırlık Bakanlığına gönderilmektedir.
Bir müddet evvel Bayındırlık Bakanlığına giden plânlar tasdik edilerek gelmeğe başlamıştır.
Son olarak Eyüp ve civan l-mar plânı tasdikten gelmiş ve bundan sonra plân, gereğince hareket edilmesi lüzumu dün alâkalılara tebliğ edilmiştir.
RADYO
tSTANKUt RADVOSD
öğle ve aksam programlan
12.57 Acil 13 vc programlar.
1.3.00 Haberler
13.15 Dans müziği «Pİ •-
13.45 şarkı ve lllrkütcr Okuyan: Azize Törem. Çalanlar; Hakkı Derman, Şerif 1(11, SalUuddiu Pınar.
14.29 Scrbes saat.
14 MTürkiilcr vc karırık oyun havaları «Pt.»
14.W Şarkılar «Pİ.».
15.30 Programlar ve kapanış.
11.57 Acılıı vc programlar. 18.00 Caz müziği »Pİ.».
18.30 Müzik «Pl.«.
tli,15 Santurla snz eserleri. Çalar ■ItlsnU Tüzuner-
19.00 Haberler
19.15 İstanbul Haberleri.
19.20 Sololar.
19.15 Şarkı ve türküler. Okuyan : Muştala Çağlar
»15 Dam ınüzu'i «Pİ.».
20.30 Gelir vergisi izahları.
20.15 Sovionlg sıkılar Pİ »
21.00 Ktcılk oıkcstraoar. melodiler.
21 20 Fosil heyeti konseri «Sualniltı. 22.00 Koıucerto «PJ>.
32 10 Arı müziRI «Pİ.».
32.M Haberler.
23.W Dans müziği «Pİ.».
33.30 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU
öğle ve aksam orı-ğratnlAD
12.28 Açıluj ve program.
12.30 M S. ayarı ve Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Solon orkestraları.
13.30 Öğle Gazetesi.
13.45 Salon orkestralarının. devamı.
14,00 Aksam pıogr.ıını, nâva raporu ve k.ıpnnıj
17.53 Açılış vc program.
IB.IH) M. S oyarı vc incesaz «Tolıir Buselik taslı».
18.45 Piyano İle caz «Pİ.».
19.W M. S. ayarı rt Haberler.
19.15 Geçmişle Bilgin.
19.20 Yurttan Sesler.
19.45 Radyo ile İngilizce.
20.00 Keman soloları «Pİ ».
20.15 Radyo Gjzctest,
2Ö.3O ^erbes Saat.
20,33 Şarkılar.
31,00 Konuşma
21.15 Dans müzlÇI «PI.»_
21.45 Konuşma: Şadlık saati.
32.00 Müzikseverin saati,
22.45 M. S. ayarı ve HabeıJcr.
23.00 Program ve kapama.
Varıa »nbnhki program
7.28 Açılış ve program.
7.30 M S. ayarı
7.31 Hafif parçalar «Pİ.».
7.15 Haberler.
8.00 Saz eserleri «PI.s.
8.15 Filim melodileri «Pİ.».
8.35 Günün programı ve hava ra-
8.30 Hafif nıtızik «PJj.
9.00 Kapanış.
Sahile 3
Matbuatın günahı!
| Partili ve partici değilim; bu sütunda herhangi bir partinin iç işlerine ait mütalâa ve dedikodularla aziz »kuyucularıma beyhude zaman kaybettirmeğe de hakkım yok. Fakat bir siyasi partinin dahili ve harici işlerine müteallik meseleleri görüşmek üzere yapılan toplantıda mesleğimizi yakından ilgilendiren bir hâdise cereyan edince birim de kulak kabartıp alâkadar olmamız tabiîdir.
Millet Partisinin Ankarada akdettiği kongrede matbuata savrulan ağır sözlerden bir nebzeçik bahsetmeden geçemiyeceğim.
Kongrenin pazar günkü celsesi pek hararetli olmuş. Genel müteşebbis heyet .a-poru okunurken baş gösteren fikir ihtilâfları kongre üyeleri arasında heyecan uLL yandırmış ve havanın sıcakQ lığı da inzimam edince hefi yecan, galeyana ve nihayet^ feverana inkılâp eylemiş.', bazı hatipler ateş püskiir-O nıüşler ve birer alev cihazı— haline gelen ağızlarını m ıt -fe buata çevirmişler. —
Meğerse Millet Partisin^ yıkan ne D P. imiş, ne de CQ) H.P. imiş, M-P, yi matbuat> yıkmış. Demek ki teşekkülü^ günündenberi her iki par q ye karşı mücadele cepheler.!*— açan Millet Partisinin aayıac elemanları, seçim propagan-İL* daları esnasında da yine var^ kuvvetleriyle o partileri yeıı’ü ineğe çalışmakta hata etmis-ÇP 1er. Ve demek ki politikaçyj mücadelesinde muvaffakı^) yetin sırrı, siyasi rakiplerfr bırakıp matbuatla, yâni kârı umumiye ile çarpışmak, onu hâk-i helake sermek i-miş, fakat bunu vaktinde düşünememişler ve ancak kongrede işin farkına vararak birdenbire gazaba gelmişler. ağızlarına geleni savurmuşlar. Üyelerden biri coşmuş, coşmuş ve nihayet taşmış, haykırmış:
«— Böyle matbuat kahrolsun. Böyle matbuata yuha! Sizi de yuha çekmeğe dâvet ederim.»
Kongre delegelerinden bir çoğu da bu davete tehalükle icabet ederek, içinde toplandıkları gazinonun tavanım «Yuha!» avazeleriyle sarsmışlar.
Söylesinler, bağırsınlar, zararı yok. Hiddetin zaaf a-lâmeti olduğunu çok iyi bilen matbuat için bunlar olağan şeylerdendir! Heyecan dalgaları arasında matbuatın ne olduğunu, neyi temsil ettiğini bir an için unuttuklarına kaani bulunduğumuz kongre delegelerine cevap vermeğe lüznı yok. Yalnız Nasreddin Hoca merhumun şu fıkrasını hatırlatmayı faydalı bulduk:
Hoca ağaca çıkmış, oturduğu darı dibinden kesmeğe başlamış. Oradan geçen bir adanı:
«— Ne yapıyorsun, hoca e-fendi? demiş. Dal kopacak, sen de düşeceksin.»
Netice malûm!.
Cemal Refik
Pakistan ticaret
heyeti Temmuzda gelecek
Şehrimize gelen malûmata göre önümüzdeki temmuz ayı İçinde Paklstandan memleketimize bir ticaret heyeti gelecektir. Gayri resmi temaslar yapmak için buraya gelecek o-lan Pakistan heyeti İstanbul, İzmir ve Ankaradakl resmi ve
hususi müessese ve eşhasla gö-
rüşecek ve arasındaki
Şehrimiz
Pakistaııla Türkiye ticaretin inkişafına ticari mahfillerinde
bu ziyarete ehemmiyet verilmektedir.____—
Tekel’in sergi sigaraları
Tekel idaresi, temmuzda a-çılacnk olan İstanbul sergisi münasebetiyle bazı hazırlıklar yapmaktadır, idarenin bu yıl da sergide 12 bin liraya mal olan bir pavlyonu bulunacak ve burada çeşitli mamuller satılacaktır. Bu yıi yine küçük likör şişeleri satılacağı gibi yeni ambalajlı kibritler ve ellilik paketler halinde hazırlanmış sigaralar da satılacaktır. Bu sergi sigaraları tamamen hususi bir harman olacaktır.
Sahile 4
AKSAM
22 Haziran 1050
Tarihi ulaştırma bahisleri.
Bir Ingiliz gazetecinin Sultan Hamille miilâkatı
1883 te ilk ekspres trenile Istanbula gelen Tay mis muhabiri M. De Blovvitz’in Yıldız sarayında Sultan Hamitle nasıl karşılaştığı ve Sultanın fizyonomisi hakkında anlattıkları
Yazan: Hüsnü Sadık
DURVKAL
— —
= T i Y A T R O j|
Devlet Tiyatrosu
Opera bölümü
Cavalleria Rusticana “Köylü namusu,,
Evvel zaman içinde..
Ulak lefek hâtıralar
Müzik muhipleri — Münir paşa ve konserler- — Bir şef daha — Parisli eski bir aileden bir genç
Her hakkı mahfuzdur.
Semih Mümtaz S.
İngiliz gazetecisi M- De Blo-«lte'ln 1883 te Sultan HanıiUc-görüşmesi için İstanbul matbuatının tarihi sımalarından biri ulan Flilp efendinin tavassutu hakkın da sayın üstat Enis. Ti-lin akşam gazetesinin 6 haziran 1550 tarihli nüshasile ya-yuılonan enteresan yazılarında gereken malumat ve izahat var dır. Bu bu yazımızla Ingiliz gazetecinin saraya nasıl girdiğine Ve Sultan Hamille nasıl karşılaştığına vc fizyonomisine dair aey&hulnamesinde uzun uzadıya anlattıklarının bazı meraklı aalhnlarıın nakil re hikâye etmek isliyoruz.
M. De Blovite Yıldız sarayına girişini şöyle anlatıyor:
Filip efendi ile birlikte Yıldız Sarayı kapısına yaklaştığımız Birada kapıda nöbet bekliyen hır asker bize doğru ilerledi ve r.c İstediğimizi sordu Filip efen di. irade kelimesini söyler söylemez asker bizi hürmetle selâmladı ve hemen gen çekildi. Biz kapıdan yüz metre uzaklıkta sağa sapan yoldan ilerledik ve basık bir kapıdan Yıldız köşküne girdik. Bir aralık. Filip efen di paşalar salonuna götürülmek Mğlmizl baş mabeyinci Osman beyden sormak özere ayrıldı. Filhakika paşalar salonuna a-lındık Bize kahve re sigara İkram eltiler ve beklememizi söylediler.
Gazeteci Sultan
Hamitin huzuruna çıkıyor
Paşalar salonunda on dakika bekledikten sonra salonun kapısında bir mabeyinci göründü hürmetle eğilerek kendisini takip etmekliğimizi söyledi iki salonu geçtikten sonra, ortadan kırmızı bir paravana 11e ikiye bölünmüş büyük bir galeriyi mötnaklp İnce hasırla tefriş e-dilmiş diğer bir salona dahil olduk. önümden gitmekte olan mabeyinci kendisinden bir kaç adım geride durmaklığımı işaret etti.
Birdenbire Sultanla karşılaşan gazeteci heyecanlanıyor
O esnada mabeyincinin beni Sallanın yaverlerinden bîrinin yanma götürmek istediğini ve yaverin de efendisini ne vakit görebileceğimi bana bildireceğini zannettim. Çünkü, ne Filip efendi, ne Waıss bey ve mösyö Cuaracino'ya bilmediklerinden veya şark diplomasisinin sırlarım açıklamak istemediklerinden Sultanın beni hangi gün ve nasıl kabul edeceğini söylememişlerdi. Biraz sonra arkasından gittiğim mabeyinci açık bir kapı önünde durdu. Ve bana yaklaşmaklığımı İşaret etti. Mabeyinciyi takip ettiğim sırada
önümde ayakta duran Sultan Hamille karşı karşıya bulunduğumu görerek çok heyecanlandığımı itiraf etmek mecburiyetindeyim.
Sultan Hauııt’in ziyafeti
Sultan üzerinde Mareşal rütbesi alâmeti bulunan Hassa ordusu üniformasını taşıyordu. Yanlarında ikişer kırmızı şeridi olan mavi bir pantalon giymişti. Bu pantalon sübyelerle mahmuzlu çisaneler üzerine tutturulmuştu. Giydiğj ceketin sağ tarafında bir askeri madalya bulunuyordu Kaputu kırmızı kumaşla kaplanmış ve altından manıûl düz düğmelerle süslenmişti, Başında kırmızı fes vc kılıfı altm tel kakmalı kırmızı kadifeli ve kabzası yaldızlı piis küllü bir kuşakla süslenmiş hafifçe yere sürten büyük bir kılıç taşımaktaydı.
Gazetecinin Sultanla konuşması
Abdülhamit bana doğru iler-liyerek Avrupah subayların giy dikleri beyaz deriden mamûl ve yumuşak eldivenli elini uzattı, bir koltuğa oturmaklığımı işaret etmekle beraber kendisi de arkası bir yastığa hafifçe dayanmış olarak büyük mavi çiçekli ipekli kumaşla kaplı bir kanapeye ©turdu. Kapıda ayak ta durmakta olan mabeyinciye yanımdaki koltuğa oturmasını emretti. Solumda oturduğum koltuk He Sultanın oturduğu kanape arasında yaldızlı küçük bir masa bulunuyordu. Bu masa üzerinde yeşil damariı bakır taşından mamul bir levha, û-zerinde damarlı akik kibrit kutusu ve yumurta şeklinde kezn akikten küçük bir sigara tablası ve gümüş işlemeli bir sigara kutusu vardı. Yanımdaki koltuğa oturan zat beni Sultanın huzuruna götüren mabeyinci Ragıp beydi. Sultanla konuşmamızda bize tercümanlık yapacaktı. Filvaki, görüşme esnasında bir tercümanın bulunuşu konuşmanın süratle yapılmasını güçlcıştidiğlne şüphe yoktur. Fakat, bu mahzura mukabil görüşme esnasında tercüman bulunmasının da Ur çok faydalan vardır Evvelâ Sultan gibi büyük bir şahsiyetin huzurunda bulunulduğu zaman insan düşüncesini kendilerine doğruca anlatmaktan İse aradaki tercümana daha kolaylıkla söyler. Size cevap verdiği z&man da söylediklerini anlamadığınız İçin o şahsiyetin fizyonomisinin daha rahatça tetkik edilmesi imkânı hâsıl 0-lur. Ve mükâlemcnin arkası böylelikle hazırlanabilir.
(Arkası 7 nd sabifede)
Gecen yıl yaz mevsiminde A-çıkiıava tiyatromuzda verdiği operalarla güzel bir başarı kazanan Devlet Tiyatrosunun o-pera bölümü bu mevsim de temsillerine başlamış bulunuyor. Pazartesi akşamı İlk temsilde Cavalleria Rusticana ile Pagllacci verildi. Her İki operayı idare eden şef Dr. Hana Hörnerdl.
Şöhretli İtalyan opera beste-clBİ Pletro Mascagnl'nin eseri a-lan Cavalleria Rusticana dilimize «Köylü namusu» diye çevrilmiş. Bu bir perdelik operanın librettosunu yazan G. Verga'-dır. Türkçe Ulvi Cemal Erkin ve F. Turkay'ındır. Eseri sahneye koyan Renato Mordo, koro şefi Adolfo Camozzo'dur. Orkestra:
Pielro Mascagni
Cumhurbaşkanlığı Filârmonik orkestrası.
Bu bir perdelik güzel opera, bestecisinin şöhretini kuran e-ser olmuştur. Besteci Pletro Mascagnl, beş yıl önce 2 ağuscos 1945 günü 83 yaşında İken Komada vefat etmişti. Cavalleria Rusticana'nm kazandığı ilk başarıyı besteci 19 mayıs 1890 tarihli mektubunda babasına şu satırlarla anlatıyordu:
«Babacığım;
Hakikaten baş döndürücü o-lan geçen akşamki temsil hakkında sana daha mufassal yazmama derin heyecanım mâni... Hâlâ kendime gelemedim. Böyle bir coşkunluğu hiçbir vakit hatırıma getiremezdim. Herkes beni alkışlıyordu. Koltuktakiler hep ayakta idiler. Bütün orkestra ayakla, bana karşı muazzam tezahüratta bulundu. Kıraliçe de dahil, bütün kadınlar el çırpıyorlardı... Bu, şimdiye kadar görülmemiş bir şeydi... Birinci mükâfat muhakkak benimdir. Basın bu başarıyı oy birliğiyle tasdik ediyor; yazılar basılıyor. İnsanın kalbini heyecanla dolduran bîr şey... Vaziyetim kati olarak değişmiştir. Deli olacağım geliyor... O anlarda sizi ne kadar düşündüm... Binlerce ö-püşler... Hepinizi kucaklarını...» Cavalleria Rusticana'nm o gün başlıyan muvaffakiyeti, yıllar boyunca günümüze kadaı devam etmiştir. Verişme mektebinin en güzel eserlerinden birisi olan bu tek perdelik opera her yıl dünya sahnelerin da sık sLk gözükmekte ve alkış toplamak tadır.
Şimdi de operanın mevzuunu kısaca verelim: Lola ile nişanlı olan Turiddu adındaki köy delikanlısı askerden dönünce, nişanlısını arabacı Alfio ile evlenmiş buluyor; ve bunun üzerine Santuzza İle sevişiyor. Fakat eski nişanlısı ve şimdi ata-ı bacının karısı olan Lola genç kızı kıskanıyor ve TurkLdu'nun aklını çelmek İçin elinden geleni yapıyor. Genç kız Santuzza bütün sevgisiyle kendisini Tu-I riddu ya vermiştir; Lola dan | vazgeçmesi için Turiddu’ya yal- ' devamında Süleyman
paskalya günü yine sevgilisine yalvarıp dururken hoyratça muameleye maruz kalan genç kız. teessüründen gidip araos-cı Alflo'ya vaziyeti haber /eriyor. Karısı tarafından aldatıldığını ve ihanete uğradığını öğrenen arabacı öc almağa yemin ediyor. Meyhanede içerlerken Turiddu'yu düelloya çağırıyor, ve öldürüyor.
Cavalleria Rusticana »Köylü namusu» operası Devlet Operasının repertuarına bu sene girmiştir. Bu yeniliğe rağmen, e-ser güzel bir başarı kazandı. O-peranın en ağır yükü Santuzza rolündedir. Bu güç vazifeyi muvaffakiyetle yüklenen Belkls A-ran üzerinde durmak — operanın en dikkate şayan bir dinesi olması münasebetiyle — yerinde olur. Bu sanatkârda İlk dikkati çeken sesin (tUnbreHdic: Pürüzsüz, ahenkli, isteğe göre eğilip bükülen bir ses... tncc, dokunaklı bir ifade ile yalvarıp yakaran ve hüzünlü bir ifadeye bürünen bu ses, yer yer dramatik atılışlarla şahlanmasını da biliyor. Eserin devam ıhça sesin küçük bir zait ânı bile geçirdiğine şahid olmadık. Hunim aksine, Belkis Aran’ın sesinde, kuvvet ve kudretini, verimini gittikçe arttıran bir bolluk dikkatimizi çekti. Artistin sesi ayarında başka bir meziyeti de komediyenliğidir. Belkis Aran rolünü tam mânasiyle benimsemiş ve onu sahnede yaşamıştır, Opera sanatkârları a-rasında ses ve komediyenllk muvazenesini temin edebildiler çok değildir. Santuzza rotiinû muvaffakiyetle yaşatan sanatkârı, bugünden opera sahnemizin bellibaşh değerleri arasında sayabiliriz.
İtiraf etmeliyiz ki Turiddu rolünde Süleyman Güler, Santuzza ya IBelkîs Aran! yaraşan eş bir değer değildi. Ik söyled.ği Sieiliana ile sesinin orta hainliğini İspat etti; operanın en i güzel sahnelerinden birisi olan Sieiliana bütün sihir ve cazibesinden mahrum kaldı. Eserin I r,r.t----j Güler,
varıyor, fakat kâr etmiyor. Bir Turiddu rolünü değerledirecek
ne ses ve ne de sahne sanatkârlığı bakımından dikkati çeken bir başarı göster em edL
Alfio rolünde Ali Köpük şeşiyle re güzel vücut yapıslyle muvaffakiyetliydi- Yalnız San-tuzza'nın kendisine olanı biteni anlattığı ve karısının ihanetini haber verdiği sahnede gereği kadar heyecan ve hırçınlık gösteremedi. Fakat Alfio rolü umumiyetle iyi İdi.
Lola rolünde Mcsude Çağlı-yan, mühim bir rol almamış olmasına rağmen, sesinin güzelliği ve kudretiyle, aktristik değeriyle dikkati çeken sanatkârlardandı. Lııcla rolündeki Necdet Demir'ln bu operadaki başarısını belirtirken, bu güzel sesi değerlendirecek daha mühim bir rolde dinlemeği temenni ederiz.
Cavalleria Rusticana «Köylü namusu» operası. Devlet Operasının repertuarını zenginleştiren başarılı bir temsil oldu. Aynı gece oynanan Leoncaval-lo'nun «Pagllacci» operasından gelecek yazımızda bahsedeceğiz.
Fikri ÇİÇEKOĞLU
NOT: İstanbul Şehir Korusu ses sanatkârlarından Leylâ Gencer geçen sene Ankara Devlet Tiyatrosuna katılmış ve opera mevsiminde Cavalleria Rus-tlcana operasında Santuzza rolünü muvaffakiyetle temsil etmişti. Sanatkârın İstanbul temsillerinde yer alması beklenirken birbirini takib eden rahatsızlıkları açık hava operalarına iştirak edememesine se-beb olmuştur. Sağlıklar diler, ve yakın bir gelecekte sahnede görmeği temenni ederiz.
F ç.
Pek muhterem bir paşamız vardı, İkinci Sultan Ab-
dülhamlt devri sahana tında. Sarayı hümayunun er kânın-dandı. Musikişinas İdi de. Be-tahsis alafranga müziği çok severdi. Mevkii icabı her tarafa gidemez İdiyse de meselâ Ün-yon Fransezde verilen senfonik konserlere giderdi, sarayı hümayunun bandosunu ve orkestrasın) dikkatle, zevkle dinlerdi. Dos ti atiyle hasbıhallerinde eğer ben Avrupada ve serbes bir meslek intihabı İhtiyarında o-laydım, mutlaka (şef dorkestra) olurdum, derdi. Benim (le gözüm bundadır i liralında bulunurdu.
Fakat bu da onda vardı; ne zaman Boğaziçi mehtap âlemleriyle bir kat daha güzelleşirse saz yalısının önüne geldi mİ hemen camlan açtırır, sazı dinlerdi. Onu görünce de saz kayıkları yalının önünde fazla dururlardı.
Bu güzel zevklere sahip ve nıazhar olan zat Teşrif at ü divanı hümayun devletlû Münir Paşa hazretleriydL Yalısı da Yeniköyde idi' Bu yalı paşanın vefatından hayli müddet ve Meşrutiyetten sonra İkinci Sultan Abdülhaınidin sevgili oğlu şehzade rahmetli Burhaneddin Efendiye intikal etmişti (şimdi hâlâ yerinde durur amma kimindir bilmiyorum). Münir Paşa merhum çok muhterem bir zattı, memleket onu hürmetle severdi.
V e I at
Aziz babamız ve allemiaân büyüğü Ankara caddesinde Afi-tap mağazası sahibi
AILHMED SADIK KÂĞITÇI
Rahmeti rahmana kavuşmuştur. Cenazesi 22/6/950 Perşembe günü Nişantaş Güzelbahçe Haçı Emin sokak 39 numaralı Sebat apartmanından saat 10 da kaldırılarak Üsküdar d a Seyit Ahmet camiinde Öğle namazı kılındıktan sonra aile kabristanına nakli edilecektir.
(Çelenk gönderilmemesi rica olunur.»
Oğlu: Mûrtczn Kâğıtçı Damadı: Alâeddin Ar
Kain biraderleri: Naci Kasım ve Hüseyin Tutya.
RAŞİT RIZA TİYATROSU TEMSİLLERİ
Fazarlcsi: Üsküdar Ba£Iarh.i5i S«n
Bahçede
Salı: BUytlkdere Beyaz Park Çarşamba: Arn.ıvutköy Çiçek Bahçesi Perşembe: Yeşilköy Röne Bahçesi Cuma: Kadıköy Süreyya Bahçesi
Bir şef daha
Henüz Girit valilerimizin maiyetinde vilâyet umura ecnebiye müdürü iken çok sevdiği ve seviştiği bir adam gitgide Yu-! nanistan Başvekili olan Veaize-losa gider; ısrar ile ondan bir Nazırlık (Vekil) İster. «Girit’te iken ben sana az mı yalvarırdım. Zekân var. paraya muhtaç, değilsin. Gençsin ve güzelsin; o-ku. çalış, bir şeyler öğren diye. Sen bilâkis havai kalırdın. Mektcpslz bir adamı ben hangi Nezarete getirebilirim? Bize ne derler?» cevabını alır. Alır amma inatçı adam. Venizelosun yakasını bırakmaz. O kadar bırakmaz ki hemen hemen Başvekâlet dairesine onunla beraber gelir, beraber gider. Evde de misafirdir. Ev sahibi ve ev halkı bıkarlar. Lâkin şu eski dosta bir şey sezdirmemeği de İltizam ederler' Ve Nazırlıklardan hangisini İstese, bir şeyler söy-liyerek herifi ilzam ederler. Nihayet sen pek göze batmıya-cak bfr iş ara, bul, hemen yaparız, Hem bizde de misafirsin pekâlâ olur derler.
Pör memnun Giritli sokağa fırlar; şunu bunu göreyim münasip bir meşgale, yani bir iş bulayım teşebbüsüne germi verir. Bir gün geçmez, fevkalade hoşuna giden bir vazife bulur ve fevkalâde ısrar ederek o vazifeyi alır, üniformasını da gi-
na fahri Unvanını izafe ellirL.-ve herkese de güle güle güldür© giildüre hikâyeyi anlatır. Sarayın önünde her akşam nöbet çalan bando şefliği...!! Ben bunu Pariste iken öğrenmiştim; sahihtir. *
Rober dö Trev
Parisli ve eski bir aileden biz genç vardı. Evli ve İki çocuklu idi. İyi de okumuşlardan, okuduğunu anlamışlardandı. Hele kütüphanesi enfes bir şeydi. Kocaman konağında bir de müzik odası vardı. Harp ve piyano ve org ve bir sürü saz. Derdi sazende ve hanende arkadaşlarını müzik odasında toplamak ve onlara saz çaldırmak ve şarkılar söyletmekti. Çünkü n-fak salon orkestrasını kendi I-dare etmek hastalığına müptelâ idi. Fakat bu çalanlar va söyllyenler İçin bir belâ idi. Sebep? Bu efendi asla ve mutlaka müzisyen değildi, tek bir nota dahi bilmezdi. «Benim musikişinaslığını kulağımın kuvvetin-dedir. Umumi ve mükemmel konserleri dinlerim. Sırrı ahen-ge çok dikkat ederim. İşte böylece orkestrayı İdare ederim» der, böbürienlrdl.
Hele bir kabareye filân gitti, eğlenceye kapıldı mi? Şenlik o-lurdu müessesede. Hemen çalgıcılara dünyalar kadar paralar verir, şefin elinden değneği yakalar, sazı veya cazı İdare e-derdi. Hem o kadar heyecanla idare ederdi kim görenler işlerini ve flörtlerini bırakarak hep ona bakarlar, bakarlardı. (Zavallı son muharebede kaybolmuş.) Ne İyi. ne sevimli adamdı zavallı Trev.
______________S. M, s.
Beşiktaş takımı
Ankaraya gidecek olan Beşiktaş futbol takımı, trende yer bulamadığı İçin, ancak bu akşam hareket edecek ve cuma sabahı Ankarada olacaktır.
Bugün matinelerden itibaren
SARAY’dla
2 büyük film birden
— 1 —
Casuslar Çarpışıyor
(Türkçe)
JAMES CAGNEYET -
ANMA BEI.1.A
2 - ŞARLATAN
TYRONF. FOtVER ■
JAÜN BLONDEL .
yer. Ancak Venlzelos «zeki a-
dam» buna resmiyet vermez, o-
DEVLET TİYATROSU OPERA Bölümü Temdiler! Açıkbava Tiyatrosunda Saat 21.30 da
CAVALLERİA RUSTİCANA
OiEera 1 perde
PALYAÇO Opera 2 Ferde ıHer iki Opera bir gecede! Biletler saat 1S,« e kadar SeMt Draın Tiyatrosunda. 20 dtfi |i ibaren Açıkhava Tiyatrosunda satılmaktadır. Telefon: (215Î

Tefrika No.: 80
Teklifi reddetnıiyeeeğinl, hareket edeceğini biliyordu. Aşkından daha büyük bir kuvvet onu o istikamete surüklüyordu. «Arman doya bir şey söylerui-yecegim. Ölıır ki tatlı dil dökerek beni bu İşten vazgeç! r ir, ■onra bütün ömrumce pişman olurum •
Armandonun sesini işitti. O-nu ça^ınyordu. Odasına koçtu:
— Ne isliyorsun sevgilim?
Bir çok kavgalardan sonra İlk defa olarak ona «sevgilini’-diye htlabedlyordu. Armando başını kaldırarak yiızüne baktı. Donatella düşündü: «Halimden ona bir şey hissettirmeme-hyim.»
Armando tatlılıkla sordu:
— Birisi telefone etti değil mi? Zil sesini İşittim. O kadar devamlı ve şiddetli oluşuna bakılırsa şehirler arası bir muhavere olsa gerek,
— Evet. Romada tanıdığım bir bayandı: Şu, Paola. Hatırlarsın değ)) mİ?
— Ya. ben onu Mllânoda zannediyordum. Aldanmıyorsam onu gördüm bile.
Uydurduğu yalana İnanmadığım anladı. Israr etmek cesaretinde bulunamadı. Sözü değiştirmek İçin:
— Bir şey İster misin? Bir çay yapayım mı? Saat beş.
— Hayır, zahmet etme. Dışa n çıkacağım. Yalnız akşam yemeğe döneceğim.
— Pek âlâ Ardando.
DonateUâ dikkatle ona bakıyor. ondan bir şey isUyecckmi-şe benziyordu.
Armando gülmeğe çabalıya-rak:
— Ne var? dedi, bana öyle tuhaf tuhaf bakıyorsun. Sanki ölmek üzere Lmişim gibi.
Donatellâ arkasını döndü. Armandonun yaşlarla dolu gözlerini görmemek İçin odaya kaçtı.
— Hiç selâm bile verilmeden çıkarken Armando bu defa iki üç dela yüksek sesle: »Allahaısmarladık DonateUâ, eve çabuk döneceğim, dedi.
Armando daha belki merdivenin son basamağında değil İken DonateUâ süratle giyiniyordu.
^Yalaklı vagonda bir yer bu-Jursam hareket ederim, yoksa
kahrım. Bulamazsam demek ki talih hareket etmemi İstemiyor.»
Acentede, bütün yerlerin evvelce kapatılmış olduğunu söylediler. Bjr müddet- ne yapacağını kesliremedl. klcaya, yalvarmaya başladı. Mutlaka gitmeliydi. Mutlak bir yer bulmalıydı.
Bir telefon muhaveresi nihayet vaziye.'. kurtardı. Yolculardan biri her hangi bir sebeple gidemieyceginl haber veriyordu. Onun yerini Donatellâ aldı; İçi rahat etti. Terziden geçerek seyahat İçin ısmarladığı . mantonun ertesi günü behemehal gönderilmesini söyledi.
— Sakın unutulmasın, dedi, yarın hareket ediyorum.
Demek id hareketine enıln-JL Eve döndüğü zaman, içinde neşeli bir saat bile geçirmediği
sen ve aşkımız. Zavallı aşkımızın da teselliye İhtiyacı var. O da çok kederli ve yorgun.
Armando gülmedi, yüzü ciddi bir hal aldı. Yemekte hep başka şeylerden bahsetti, Do-natellânm romantik mevzulara temasına mâni olmak İçin hep o konuştu.
— Zannederim, dedi, yakında hareket ediyoruz... İsviçre-ye, sonra Paris’e, daha sonra da Londra'ya. Londraya tam sezonun civcivli zamanında varacağız, orasını hiç görmedin. senin için enteresan olacak,
Donatellâmn yüreği intizamsız çurpmağa başladı. Londra, Paris, büyük merkezler, öte-denberi te hay yu! ettiği hayat, konserler, suareler, onun yanında, onun karısı olarak, bun-ların hepsi iyi amma, çok geç
o evin soğukluğundan, sessizliğinden korktu
«Son akşamım, diye düşündü. Burada kaldığın son akşam. son defa olarak onu görecek, sesini İşiteceğim. İsterim ki benden ona tatlı bir hâtıra kalsın.»
Süslendi, tuvaletine fazla İtina ederek süslendi. Arkasına Armandonun en fazla sevdiği pijamayı giydi. Yemek masasını çiçeklerle süsledi. Arman doyu bekledi.
Armando, Donatellûyı böyle süslü görünce afalladı. Yemek masasının fevkalâdeliği dernal .gözüne çarptı.
— Bu ne fevkalâdelik, dedi. Bu akşam misafirler mi var?
— Evet üç kişiyiz:
— Üe kişi mi?
Donatellâ gülerek:
— Evet dedi, üç kişi! Ben,
kalmıştı. Donatellâ harekete karar vermiş bulunuyordu. Neden geç olsun? Kararmı değiştiremez mİ?... Fakat neden hayale kapılsın? Armando gezip eğlenecek, yok konser işlerine dalacak, onu da bir otelde kapalı tutacak.
Armando:
— Neden, dedi, bana öyle acayip acayip bakıyorsun? Seni de beraberimde götüreceğimi zannetmiyordun değil ml? Fakat sana söylemiştim: Seni yalnız bırakmağa veya büyük annenin yanına göndermeğe vicdanını müsaade edemezdi Böylece yaşamağa devam ederiz. Allah encamımızı hayır eyler.
Donatellâ ondan merhamet dilenemzedi. Bu sözlere de gücendi.
Hayır, dedi, bu hayat böyle devam edip gidemez. Ben başımı alıp gideceğim, hattâ ya-
Armando ayağa kalktı, boğuk bir sesle sordu:
— Gideceğinden memnım musun?
- Tabii
— Demek bu kadar şıklık,
masayı susliyen bu çiçekler mü fare katin bir mükâfatı imiş!
Donatellâ sesin! çıkarmadı. Armando ayağa kalktı:
— Gecen hayır olsun sevgilim.
Donatellâ hayretle yüzüne baktı:
— Bu kadar erken yatmağa mı gidiyorsun?
— Evet Donatellâ. Yarın yapılacak çok İşlerim var. Fazla yorulacağım. Bari erkenden İstirahat edeyim.
Donatellâ gözlerini hep ona dikmişti. «Son gece. Beraber geçirdiğimiz son gece: Son defa olarak gözlerini görüyorum. Nasıl oluyor da bunu hissetmiyor?»
Armando, Donateliânın yanına yaklaştı. Saçlarını okşadı, hafif bir öpücük kondurdu.
— Gecen hayır olsun kızım:
— Armando...
— Evet, kızım, evet. Bir şey konuşnuyalım, boylesl daha iyi. Haydi kalk sen de yatağına git ve tatlı rüyalar görmenin yolunu ara.
(Arkası var)
( GUNUN MEVZULARI J
Buğday fiatleri
ve
hükümetin zihniyeti
Eski hükümetlerhı takib ettikleri çiftçiyi himaye, ziraat! cihazlajıdırma. zirai kredi ve fiat politikasının tesirlerini, yeni bir mantığa uyarak, inkâr ve bu seneki mahsulün bolluğunu münhasıran Allahın lütfü ile İzah edelim!
Sebep ne olursa olsun, bu senek! hububat mahsulü, eğer yapılan tahminler doğru ise, memleketin ihtiyacını karşıladıktan sonra, bir miktar ihracat yapmağa müsait olacak kadar boldur.
Vakıa bu olduğuna göre bir takım neticelere varmak, gerek liberal serbest ekonomide, gerek bütün iddialara rağmen en koyu şeklinden bir türlü ay-nlannyan güdümlü ve zümre menfaatine dayanan ekonomide. fiat bakımından bazı tesirler beklemek, yaratmak İcabetler veya etmekte idi.
En sathi İktisadi bilgiye sahip olanlarea da malûmdur kİ serbest ekonomide «fiat» arz ve talebe göre taayyün eder ve mahsul bol olursa fiat düşer.
Bu düşüşün seyri ve ehemmiyeti asırlardan beri yapılan müşahedelere göre baza hususiyetler arzeder.
Memleketin ihtiyacı harice karşı kapalı olan bir piyasada, karşılandıktan sonra artan miktar bir evvelki seneden meselâ % 25 fazla ise. fiat ayni nâsbette değil, fakat çok daha geniş bir nlsbeıte düşer.
Hele ihraç imkânları bulunur ve ithalâta karşı da kapılan kapamak imkânı bulunmaz İse, dış piyasalara uymak bir zaruret olur.
Bu basit ve herkesçe bilinen Ve bilhassa iktisadi işlerimizi İdare edenlerce bilinmesi tabii olan fiat kanunu karşısında bu ■ene durumumuz ne olmalı idi?
Her şeyden evvel hatırlamak lâzımdır İdi müdahaleci, himayeci ekonomide de bütün beşerî işlerde olduğu gibi tabiat kanunlarına uymak tabiate hâkim olmanın ilk vç esas şartıdır.
Elimize aldığımız bu senek! hububat mahsulü mevzuunda tabii şartlar Hallerin ehemmiyetli ölçüde düşmesini veya düşürülmesini İcabettirir iken bunları yüksek tutmağa çalışmak, bilhassa liberalizme mütemayil olduğu İntibaını vermek istiyen bir İdare için şaşırtıcı bir hareket sayılabilir ve bu ancak sosyalist rejimlerde görülen bir cebri gelir tevzii sistemine götürür.
Hububat mahsulümüzün bolluğu karşısında eski ve devletçiliğini gtalemlyen hükümet liftilerde esaslı indirmeler yapmağa hazırlarım akta idi.
Çiftçiyi korumayı ekonomik politikasının temel sütunlarından bizi alarak kabul ve tat
bik eden eski hükümetin bu
indirmede, bazı İçtimaî, hattâ siyasi mülâhazalar ile, ihliyıu-lı. mutedil davranması, tabiatın emrine kısmen itaatsizlik etmesi, samimiyet ile Hân edilen bazı prensiplerin İcabı ve o zamanki rejimin mantığına uygun sayılabilir idi. Fakat öyle zannediyoruz kİ. Bemsed-din Gıinaltay hükümeti ucuzluk hareketini hızlandırmak ve fiatier orasındaki sirayet ve tesanütten faydalanarak, fiat düşüşüne rağmen köylünün satın alma kabiliyetini azaltmamak mümkün olacağını bildiğinden. hububat fîatJcrl mevzuunda geniş bir medeni cesaret. göstermek, günlük politika değil, fakat devlet adamlarına yakışan bir siyaset takibine hnzıriıınınakta idi.
İktidarın değişmesi pahalılıktan muztarip ojan şehirler halkında ucuzluk İstikametinde daha geniş ve seri adım'ar atılacağı ümidini uyandırdı. Açıkça yapılah valiler her ümitleri takviye etmekte idi.
Fakat maalesef yeni hiik'1-
met İlk adımında en küçük medeni cesareti göstermekten çekinmiş ve hububat ve başta beğdav fâallerini, mahsulün geçen seneden çok fazla dünya fiatleri çok düşük
masına. rağmen aynen ipka ve muhafaza kararını vermiştir.
Bu. yukarıda izaha çalıştığımız serbest piyasa oyununun kaidelerine ay kın olduğu gibi makul, ölçülü bir müdahde ve himaye politikasının şartlarına mugayirdir.
Ziraatı, hele hububat ve bilhassa buğday ziraatinl sunî bir himaye ve teşvik sistemine bağlamak sırf iktisadi ölçülerin fevkinde bazı içtima! ve hattâ siyasi mülâhazaların mahsulüdür. Biz de bunu memleketin bünyesinin icabı sayarız ve hububat ve bilhassa buğday piyasasını arz ve talebin mutlak hakimiyetine bırakmak taraftarı değiliz. Hele dünyanın bugünkü durumunda bu bahîa mevzuu olamaz.
Bu düşünce, senelerden beri Halk partisinin buğday politikasına istikamet vermiş bulunmakta idi.
Fakat bu siyaset mâkul hattâ zaruri olmakla beraber, liberalizmin tamamen zıddı İdi ve bunun böyle olması liberalizme fazla mütemayil olmayan bir rejim İçLn tabii idi Fakat liberalizme mütemayil olduğunu ifade eden bir hükümet İçin kendi zihniyet ve mantığına uyan. İlân ettiği prensiplere göre ayarlanan bir politika gütmek, kendi mantığının dışına çıkmamak lâzımdır.
Liberal olmak İddiasında olan bir hükümet bilir veya bilmelidir ki liberal sistem, daha Gade bir ifade İle hürriyet, serbesti parçalanmaz.
İktisadi sahada serbestlden yani serbest piyasa nizamından mahrum olan bir memlekette hiç bir vakada geniş bir hürriyet elde edilemez.
Ekonomide serbestinin has şartı fiat mekanizmn-sımn müdahalesiz işlemesidir. Aksi takdirde liberalizme değil az veya çok koyu güdümlü ekonomiye ve gelirin sunî ve cebri olarak tevzii sistemine, yani bir nezi. sosyalizme gidilmiş olur.
Hükümet, bolluğa rağmen geçen senek! fiatleri ipka etmek ile hem liberalizmden tamamen ayrılmış, hem de mâkul ve meşru teşvik ve himaye hudutlarını aşmıştır.
Hele bu kararın mucip sebepleri insanı hayretten donduracak kadar yanlış ve sathidir ve milletin selim aklı İle istihza edildiği intibaını vericidir.
Hiç bir bakımdan müdafaası mümkün olmayan kararı makul göstermek için, bu mevzuların tamamen yabancısı olduğunu ilk beyanatında İspat eden Ticaret Vekili çiftçinin çatın alma kudretini azaltmamak gibi, bir düşünceyi öne sürmekle yüksek bir meharel göstermek istemiştir.
İmar bankası heyeti faaliyete başladı
İmar Bankası heyetine mensup mütehassıslardan bir kaçı toplantı halinde
Mali ve iktisadi İşlerimizi tet-|sıstan mürekkep milletlerarası ıkânlle temas etmiş ve çalışmalarına başlamıştır. Heyetin tetkik ve- çalışmalar». 3 ay "ûre-IrekUr.
kik etmek İçin hükümetimizin imar ve kalkınma bankası he-ııe davetlisi olarak memleketimize I yeti. Cumhurbaşkanı taraf ın-oj_îgelen ve H tanınmış mütehas- Idan kabul edilmiş, hükümet er-
Devlet ve cemiyet İşlerinin mesuliyetini yüklenenler dâvaları bir kül olarak görmek ve politikacı gibi değil, devlet adamı gibi düşünmek mecburiyetindedirler.
Tenkidde ölçü be İM bir dereceye kadar elâstiki olabilir, fakat icra mevkiinde her sözün hakiki ve devamlı memleket menfaatlerine göre ayarlanması lâzımdır.
Bir Ekonomi ve Ticaret Bakam herkesten iyi bilmelidir «1 satın alına kudreti yalnız ele geçen para ile değil, fakat bilhassa paranın eşya fiatleri karşısındaki durumu ile ölçülür.
Eğer umumi fiat seviyesi yüksek ise herhangi bir ferdin veya müstahsilin eline geçen paranın ayni nisbette artmışı «atın alma kudretinde bir değişiklik doğurmaz.
Umumî fiat seviyesinin düşmesi hayatın ucuzlamasıdır kİ, müstahsil, müstehlik herkesin maişet seviyesinin yükselmesine imkân verir.
Bugünkü hükümetin eline almak mecburiyetinde olduğu ilk ve esas dâva, çünkü bunu taahhüt etmiştir, hayatı ucuzlatma dâvasıdır.
Bu dâvada, senelerden beri tekrarladığımız gibi, bam esas anahtar maddelerden işe başlamak lâzımdır.
Bu maddelerde temin edilecek ucuzluk yavaş yavaş bütün eşyaya sirayet eder. Fiat hâdiselerini takib edenler bunu pek iyi bilirler.
Bizde anahtar maddelerin başında buğday gelir.
Buğdayda temin edilecek bir ucuzlama umumi ucuzluk trenini* tahrik eder.
Bu. en küçük bir tereddüde bile tahammül edemiyeçek kadar basit bir hakikattir.
Hele bu sene buğday fiatleri kendi kendine düşmeğe meyledince İş kolaylaşmış, tabiat hükümetin yardımcısı olmuştur.
Fakat ne kadar iyi niyet sahibi olunursa olunsun hükümetin kabul etliği gayri tabii esas, yani buğday Ye hububat İçin geçen seneki fiatlerin aynen ipka ve muhafazası karşısında insan, kötü bir politikacılık zihniyetinin memleket menfaatlerini görüşte bir inhiraf yarattığı zehabına kapılıyor.
Demokrat partiyi iktidar mevkiine getiren geniş bir zümreye yaranmak, çiftçiyi partisinin sadık müşterisi olarak muhafaza etmek endişesi yeni hükümeti gücendirmek korkusunun bir çok demokrasileri sürüklediği bir siyasî hastalığa terkelmlştir.
Küçük, günlük politikada bu tabiidir. Fakat bir devlet ada-Cevat NİZAMİ (Arkası 7 nci satıifede)
Eğenin ihracatı
15 senelik ihracat arasında bir mukayese
Aydın — Yapılan inceleme sonunda Ege'nin en mühim mahsullerini teşkil eden incir, üzüm, pamuk, tüitün ve palamut ihracatımızın son 16 sene İçinde arzettlgi değişmelerde dikkate değer seviye farkları görülmüştür.
Sebeplerini taiüil ederek gelecek yıllar için tedbirler almak Ve istikrarlı bir rejim teminine çalışmak zaruretindeyiz.
Adı geçen mahsullerin senenin umumi İhraç kapasitesine göre aylık vasatileri şöyledir:
İncir:
935 de 3124 Ton
938 de 3442 *
943 de 298 »
948 de 2451 »
949 da 1448 >
Üzüm:
935 de 6369 Ton
938 de 6914 •
943 de 1038 >
949 da 5703 >
Pamuk:
938 de 2183 Ton
940 da 2689 »
Görülüyor kİ 11 sene İçinde
belli başlı bir terakki kaydedi-lememiş 030 in aylık İhraç vasatisiyle 949 un aylık İhraç vasatisi arasında ancak 506 tonluk bir İlerleme hasıl olabilmiştir.
Tütün: (vs.)
935 de 1987 Ton
948 de 4236 »
949 da 6632 »
ralamnt:
935 de 2851 Ton
938 de 2909 ■
939 da 3139 >
945 de 388 ■
948 de 2667 »
949 da 1751 •
Palamut mahsulünün aylık
İhraç vasatisi 939 da azamiye yükselmiş, 945 de ise asgariye düşmüştür. Her iki yılın aylık vasatileri arasında 2751 ton gibi büyük bir fark göze çarpmakladır.
Kavun ve karpuz bol
Diğer meyva fiatleri çok pahalıdır
Zerdali, kayısı, erik ve benzeri meyvalar bu sene çok pahalıdır. Alâkalılara göre yaz başlangıcındaki sıcaklar çiçekleri yakmış ve bu sene geçen yıllardan daha az mahsul alınmıştır.
Diğer taraftan gene söylendiğine göre bu sene kavun, karpuz ve üzüm çok bol olacaktır.
Hâle gelmeğe başlı yan karpuzların liati birdenbire düşmüştür. önümüzdeki hafta şehrimize fazla mal geleceği öğrenilmiştir, Henüz turfanda Olmasına rağmen karpuzlar, bolluk zamanına yakın flütlerle satılmaktadır.
Savar o nayı gezerken: 8
Otomatik ekmek kızartma ve yumurta makineleri
Kır alların hediyeleri...
•| Yazan : Cemaleddin Bildik
Sahte olmıyan dört şömine Kıral Faysal'in çiçekliği, Kırat Abdullahm yemişliği — Meyva sulan — Çift elektrik tesisatı ve 10,000 kilometre uzunluğunda tel — Çıkış kapıları — Sebebi anlaşılamayan bir başka kapı! -.
V-
r
Savarona’da Cumhurbaşkanlığı kamarasından ayrılarak yemek salonuna gidiyoruz. Yâni 4 üncü kattan S inci kata çıkıyoruz. Güzel bir merdiven, basamakların yükseklik ve genişlikleri o derece hesaplı yapıtmış kİ İnsan yürüyor, sanki vc merdiven çıktığının farkında olmuyor.
Beşinci kata geldiğimiz zaman, yatın süvarisi Faruk F-kin bu katta yemek salon1 in -dan başka «Oyun ve güneş» salonu diye iki salon daha olduğunu söylüyorsa da yemek salonunu gezmek üzere Atatürkün kamarasından ayrıldığımıza göz önünde tutarak kararımızı değiştirmiyor ve bu salona giriyoruz.
Yemek salonunda
Şimdiki apartman odalarının 6 tanesini rahat rahat İçine a-labllecek genişlikte olan yemek salonu da açık limon küfü rengindedir. Karşı karşıya duran yine limon küfü renginde bir büfe He son derece tarif şömine arasına yemek masası konmuş, etrafına da açık mavi atlas kaplı koltuklar sıralanmış.. Koltuk sayısı Lle 22 kişilik gibi görünen bu masa. Faruk Ekin'ln söylediğine göre icabında 32 kişilik olabiliyormuş.
Şöminenin zarafeti nazarı dikkatimi çel betmiş, uzun uzun seyretmiştim. Bunu gören Faruk kaptan İzahat verdi:
(— Bu şömine de, ötekileri dc diğer gemHerde görülenler gibi taklit şömine değiHerdlr. Hepsi de bacalıdırlar. Odun veya kömür yakıldığı zaman manzarasına doyum olmuyor. Ortalığa zerre kadar duman ve koku, sızmamasından dia anlaşılıyor id, gerek şöminelerin, gerek bacalarının yapılışında son derece dikkatli davranılmış.»
— Yatta, yemek salonunda-kinden başka kaç tane daha şömine var?
(— Cumhurbaşkanlığı kamarasında, oyun ve müzik salonlarında... Yemek salonundaki ile hepsi dört tane şömine vardır. Bunların biri diğerine katiyen benzemez. Dördü de ayrı ayrı güzel ve zariftir. Şu noktaya da İşaret edeyim kİ bacalarda, dumanın ve kokunun aşağıya tepmesini önlemek için hususi motörler vardır. Hiç ses çı-karmıyan bu motörler şömineler yakıldığı zaman işlemeğe başlar, dumanı ve kokuyu alıp götürür.»
Kıratların hediyeleri
Yemek salonunda bakışları üzerlerine çeken iki kıymetli eşya var. Bunlardan biri çiçeklik,,diğeri yemişlik.. Her İkisi de soıri gümüşten...
Faruk kaptan.
(— Kıraliarın hediyeler!,.» diyor. «Yakından tetkik edilirse üzerlerinde yazılar ve hediye edildiği zamanı lesbit eden tarihler olduğu görülür.»
Ağırlığını 20 kilodan aşağı tahmin edemediğim bu büyük çiçekliğin ağzı kenarında bîr satır halinde- Arap harfleriyle bir yazı var. Dairenin üçte birini bu yazı, üçte iklslnJ de aynı kelimelerin Türk harfleriyle yazılmış olanı teşkil ediyor. Yazı şudur: «İrak Kıralı İkinci Faysaldan Savarona yalı komutan, subay ve erlerine sevinçli yol hâtırası.»
Yemişlik de oldukça büy*8k., Yüksekliği tahminen 80 santim olan bu yemişlik bir kalyondur ve Kıral Abdullahm hediyesidir.
Savaronanın İsmet İnönü zamanında nerelere gittiğini bundan sonraki yazıda, yatın seyir jurnalin(lan aldığım notlarla
Savaronanın 1910 danberi süvarisi bulunan Faruk Ekin
belirtirken, kıral Faysalı İstanbul» getirmek için kaç günlük bir seyir yaptığına da temas e-deceğlm. Bu İtibarla şimdi geminin yemek salonundan servis kısmına geçerek elektrikli mutfak cihazlarını gözden geçirmemiz daha muvafık olur.
Ekmek kızartma Rafadan yumurta Kızartmak istediğimiz bir dilim ekmeği mangal ateşine de. elektrik ocağı üstüne de koysak arzu ettiğimiz derecede kızarla-mayız. Ya çok kızarır kupkuru kesilir, yahut da yanar! O bir dilim ekmeği İstenilen derecede kızartmak için, ocak başından ayrılmamak İcap eder. Halbuki yatın servis kısmında ekmek kızartmak için otomatik bir elektrik ocağı var. İki üç dilim ekmeği bu ocağın ızgaraları üstüne koydunuz ve kapağını kapattıktan sonra yandaki dereceyi âyar ederek düğmeye bastınız mı, elemek dilimlerinin başında beklemeden başka bir İşinizle meşgul olabilirsiniz. Vakti gelince bu otomatik ocak, kızarmağa bıraktığınız dilimleri .daha evvel yanına koyduğunuz tabağın içine bırakıyor. Hem dc altı ve üstü kızarmış vaziyette,,. Ekmeğin hafif mİ kızarması isteniyor, peksimet gibi kuruması mı arzu ediliyor? Bütün bunlar, ocağın yanındaki derecede ayarlanıyor. Dilimler hiç el değmeden kısanp tabağa giriyor.
Rafadan yumurta da böyle o-tonıatlk bir elektrik ocağında yapılmaktadır. Kaskatı bir hazırlop yumurta mı, yoksa az pişmiş veya orta derecede bir rafadan yumurta mı arzu ediyorsunuz. Yumurtayı dört köşe bir kutuya benzlyen susuz kaba koyuyorsunuz. Bu ameliye tamamlanınca ocağın derecesini ayarlıyorsunuz ve yan taraftaki düğmeye basıyorsunuz. Bir ma-nivelâ ucunda takılı o yumurta kabı, altta kaynıyan suya dalıyor. ayarladığınız kadar yumurtayı sıcak suda tutuyor, vakti gelince manivela yumurta kabını sudan çıkararak duıuyor vc bunu çın! diye bir sesle de haber veriyor. Yumurta istediğiniz gibi olmuştur. Kırıp yiye-bUirsinlz.
Yine aynı yerde limon, portakal gibi meyvalan sıkmağa mahsus elektrikle işllyen bir â-let var ki gerek limon ve gerekse diğer meya sularını sıkılmış, ■üzülmüş olarak bardağa boşaltıyor.
10,000 kilometre tel
Gemide elektrik işlerine o derece ehemmiyet verilmiş ki Faruk kaptanın lâtife ettiği dbi. nerede ise bir düğmeye basmakla çatallar ve kaşıklar da harekete gelecek ve insan yorulmadan kamını doyuracak!... Bü tün tesisat çift yapılmış. Meselâ ekmek kızartma makinesinin prizi ansızın bozuluveı di! Onu elinizde çevirdiniz ve diğer uçlarını prize soktunuz mu iş görülüyor.
Lâmbalara giden elektrik hatları da hep çift yapılmış. Yani bir geminin elektrik tesisatı yerine iki geminin elektrik tesisatı yapılmış demektir. Yatta tamam 16 tane elektrik santralı mevcut. Her hangi bir Ansa oldu mu merkeze gidilmeden tamiri kolaylıkla mümkün...
Geminin elektrik tesisatına sarfedüen telin uzuninğıintı merak edip hesaplamışlar. Tamam 10.000 kilometre nzıırıtn-ğunda tel mevcut!... Şimdiye kadar hiç bir gemide ve yatta bu suretle çift elektrik tesisatı vücuda getirilmemiş olduğuna da ilgililer işaret ediyorlar.
Çıkış kapıları
Yemek salonundan sonra servis kısmını da gezerek çıkıyor vc İlerliyoruz. Koridordan geçerken gemide yangına karşı son derece tedbirli hareket e-dlldiği gözden kaçmıyor. Y3tıa 42 tane yangın söndürme istasyonu, ateşi bir kamaradan diğerine sirayet ettirmemek için sürme gizli demîı kapılar mev-cud olduğuna bundan evvelki yazılarda İşaret etmiştim. Şimdi Faruk kaptanın izahatından anlıyoruz ki yatta ayrıca çıkış kapılan da var. Bu kapılardan birisi. Cumhurbaşkanlığına tahsis edilen kamaradadır. Di^er kamaralarda çıkış kapılan n«-p yanlardan açıldığı halde, vatı İnşa ettiren Amerikalı mityaııer madam kendi kamarasının çıkış kapılarından birinin ön tarafına ve yere bir çıkış kapısı daha açtırmış. Bu kapının üstü halı lle de örtüldüğünden, hiç görünmüyor ve belli olmuyor. Gemi mürettebatı bunun nkış kapısı, olmayacağı kanaatinde-dirler:
(— Çünkü, diyorlar, çıkış kapısı olsa, dışa çıkmak İcab eder. Halbuki açılan bu kapıdan merdivenle aşağıya, makine dairesine doğru inilmektedir.»
O halde bu kapı neden yapılmıştır? İşte meçhul kalan ve anlaşılamıyan bir muamma!...
İsmet İnönüniin Savaronnva İlk defa nereden geldiğini, Birinci Dünya Harbinin en çok kızıştığı 1942. 43 ve -W yıllarında nerelere gittiğini de cumartesi günkü nüshamızda gözden geçiririz.


Senelik Mki Kuruş Skst «urus
a «yine ısou . «ot .
3 aylık 8txı > tem >
I aylık 300 >
Afllrc» tebdili için elli vutualU* pul cinacribnelidiT Aksı u>««irde adres Oe9Hıiırllnıcı
Telefonlarımız BasmuharTU tfSffc Yan isleri KTZ» - idare
UOıiUr «H'Jl
Huninin n S — Hmr «a
tmıab Gu. Öpl» lirindi Ak Vtt»
E. 6.25 B.*3 ■İ.3S 8.32 12.00 S.IH
V 3,W --Z7 1- H. 17,17 2C.M 22
İdarehane BalaAll elvan
Cemal manii ıcKatf) No 13
S«hlfe B
AKSAM
Haziran 1950
Gözlerin sıhhati
Yazın dikkat edilecek noktalar
ODA I
—.-..
Zarif bir tepsi ÖrtİİSİİPeyaz elbise-
Yaz gelince ortalıktaki toz topraktan, güneşten, gözler çok müteessir olur. Bunun İçin güzlerle uğraşmak, bilhassa geceleri yatarken gözleri mutlaka yıkamak, temizlemek icabeder
Göze bir toz yahut kurum kaçlığı zaman katiyen göz kapaklarını oğmamalı, temiz bir mendilin köşesi İle çıkartmağa gayret etmeli, çıkmazsa ılık papatyalı su yahut çay ile göze banyo yapmalı, kompres koy malıdır.
Gözlerinden hafif rahatsız o-lanlar güneşe karşı mutlaka duman renginde, yahut sarı camlı gözlük kullanmalıdırlar.
Göz kapakları çabuk kızaran kimselere hafif tuzlu ılık su çok iyi gelir. Bir pamuk parçasını tuzlu ılık suya batırıp gözlere koymak ve üç beş dakika öylece bırakmak yalı ut göz banyosu diye kullanılan banyoiuk İçine konulan tuzlu su içinde gözü banyo ederken bir kaç defa açıp kapamak faydalıdır.
Göz kapaklarında sık şık arpacık çıkarsa inal mukattar İçine bir tutam bikarbonat dö sut ile üç damla kolonya karış-1 tırmah. banyo yapmalıdır. Bir kaç gün sıraya buna devam e- oruısu uzerınoe vast_
dilirs? arpacık zail olur. Idiın e(U|irse daha razia hoşa
Henüz başlıyan bir arpacık kaynatılmış ılık jnurver çiçeği '**'......
menkııhu İle banyo edilirse çabucak dağılır.
Tozdan, topraktan kanlanan devası limon suyudur, içerisine sıkılan birer (töz* kesilmiş) limon müthiş bir yanmak hissi verir, fakat bir müddet sonra dağılır.
Ağlamaktan şişen ve kızaran!ması için yarım bardak ılık su göz kapaklarının çirkin man- içer|Sjhe yarım, limonun suyu-zarasmı geçirmek İçin gayet nu. ve bir tutam tuz atmalı, Bu nuva hat iril mis nnmıılrla
yi boyamak
Bu işi nebatlarla görmek mümkündür
Üzün müddet giyilip bıkılan beyaz bir elbiseyi tabii ve dayanıklı renklerle boyayabilmek için bahçelerde kırlarda bulunan nebatlardan istifade etmek mümkündür.
Yüzer gram ayva ve ceviz yaprağı İle soğan kabuğu kaynatılıp boya gibi kullanıliria gayet güzel kahve rengi boya eîda edilir.
Kaynatılan ebegümeci yapraklan yeşile, saman sarıya, ıhlamur çiçeği bejrozeye boyar.
Pamuk yerine
Yastıklar gazete kâğıdı ile doldurulabilir
Sayfiyelerde rahat oturmak için hasır koltuklara, hamak içerisine bir çok yastık lâzımdır. Bunları -pamukla doldurmak ve gidilecek yere nakletmek güçtür, yer tutar.
Yastıkları, gidilen yerde, pamuk yerine gazete kâğıdı ile doldurmak kabildir. Gazeteleri
Mahkeme Koridorlarında
Eşekliği bile paylaşamadık !
Maznun orta boylu, tık-1 zuluyor. Sırlımdakiler eskl-
Yazın sıcak havalarda şerbet gider. | beyaz koton perle ile [jur tüık] ( maj(asla yarım parmak incell-
dondurma ikram ederken zarifi Resimde görülen tepsi örtüsüJolarak işlenmiştir. İşlemesi ko- ğfnde kurdela gibi kesmeil.j bir tepsi örtüsü üzerinde tak- ile peçete renkU keten üzerine, lay, gösterişi çok olan bu İşin sonra bunlarla yastıkları dol-
kızaran |
gözlerin en birinci Gözler damla suyu, I
kanı

I,
görünüşü de zariftir.
Dişler
Zarif bir elbise
Moda haberleri
durmalı. Pamuk gibi aynı yumuşaklık elde edilir.
Dişlerin parlak ve beyaz olması için ne yapmalı?
Dişlerin parlak ve beyaz ol-
s.cık »uya batırılmış pamukla Ju lfc, di,|„ Iltçaland!lct(,n kike pansuman, onu mütaakıp als„ T„,m b„tok su lçl_ de Sbiuk suya batırılmış pa- ne y„,m ,,y tası», bikarbont
mukla pansuman yapmak ve bunu iiç dört defa tekrarlamak çok iyi netice verir.
Kiraz çöpleri
Kiraz çöplerinde, saplarında çok şifalı bir hassa vardır. Bu çöpleri suda kaynatıp süzdükten sonra şeker katılarak içilirse böbrekleri kumdan temizler, Ayaklarda ve göz kapaklardaki şişliklere fayda verir. Bun lara mısır püskülü, arpa karıştırılırsa daha şifalı olur. Taze kullanıldığı gibi şimdiden kış i-çin gölge bir yerde kuruttuktan sonra bir kavanozda muhafaza etmeli.
atarak eritmell bu su ile tekrar dişler fırçalanırsa beyaz ve parlak olur.
Limonlu sudan sonra mutlaka bikarbonatlı su ile dişleri çalkalamak lâzımdır. Ağız asit değil alkalin olarak kalmalıdır.
Terleyen eller
Yazın elleri terliyenler rahatsız olurlar. El terlemesinden kurtulmak için ceviz yaprağı kaynatılmış su İle elleri yıkamak çok iyi netice vermektedir.
çok
Yazın tereyağını nasıl muhafaza etmeli?
Yazın tereyağının taze kalması için küçük bir hoşaf kâsesi içine yerleştirmeli. Bir çorba tabağı İçine soğuk yahut serince su koyduktan sonra tereyağı kâsesini başaşağı bu suyun içine çevirmeli, Su tereyağının hava ile temas etmesine mâni olduğu için kalır.
Bu yaz çiçek takmak çok rağbettedir
Bu ynz şapkaya, elbiseye, çiçek takmanın moda olduğunu yazmıştık. Fakat hemen hor ay çiçeklerin takılan yeri değişmektedir, Şimdi çıplak kollara çiçekten, bilezik takılıyor. Bluzu ilikleyen düğmelerin birinin iliğine çiçek takmak moda icabıdır. Elbisenin cebi içine takılan çiçek te pek beğeniliyor.
Şömizye denilen önü düğme ile İHklenen elbiselerin giyimi artmaktadır. Basmadan, ketenden, ipekliden, tül ve dantelden yapılan bu model elbiseler her yerde ve günün her saatinde giyilebiHyor.
Hiç kolsuz elbiseler çok rağbet görüyor.
Elbiseleri ajurla süslemek yahut dikişlerini ajurla eklemek modadır.
Tabağı gölgeli açık bir çere önüne koymak yağın leşmeslnl temin eder.
pense rt-
Pariste çok bezenilerek rağbet gören bir elbise. Eteği lâcivert tüldendir. Bluzu yelek şeklinde beyaz pikedendir. |
SARI DİVAN
Aşk ve macera romanı
Yazan: Valentin IVilliams Tercüme eden: Vâ-Nû
Tufrika NO. K
ra ressamın atölyesine ne demeğe gitmiş olabilir?
Jim de hararetle söze ka-
yalvanrcasına sözleri, gûya kayaya çarpıyor. Eniştenin yüzü elemle kaplanmış. Boulot, her zamanki gibi kurnaz kurnaz duruyor. Manderton, muammalı...
Sükûtu İlk bozan banker oldu:
— Evlâdım! Sevgili Carmen’ İmiz, ressam Quayre'm atölyesinde hançerlenmiş. Bunun böyle olduğunda hiç şüphe yok.
Manderton, kıza dik dik bakarak Uâye etti:
— Üstelik de Çuayre’ın bı-çagıyîa hançerlenmiş.
Dolmes, yüzünü elleriyle örterek 3öylenöi:
— Müthiş şey! Müthiş’
Fakat, Manderton, istintakı bltlrmemlşt.l Hiç heyecana düş-mcslclzin devam etti:
— Ablanız, dün öğleden son-
laştı:
— Evet, Dolores, niçin gitmiş olabilir? Bu ziyaretinden sana hiç bahsetmemiş miydi?
Genç kız, ellerini yüzünden çekti. Şaşkın bir ifadeyle başını salladı:
— Atölyeye gideceğinden bana hiç bahsetmemişti Kulübüne gideceğini,, hava serinleyince oraya uğrayıp çay içeceğini söylemişti.
— Öyleyse, ressam Quayre'm atölyesine gidişindeki sebebi, hiç bir şekilde izah edemiyorsunuz?
— Hayır.
Etrafına perişan, bakındı.
— Peki bir tahmin yürütse-niz... Talunin de yürütemiyor
Karışık likör
Şimdiden yapılmağa başlanan ve ancak ocak ayında içilen bir likör tarif edeceğiz:
Turşu yapılan büyük bir cam kavanozu yıkayıp kuruladıktan sonra İçerisine bir tabaka çilek koymalı üzerine bir su bardağı 90 derecelik ispirto tamah. Kavanozun ağzını bir tapa kabil değilse cam parçası ile kapamalı.
Her meyva çıktıkça (vişne, kayısı, şeftali. erik, frenk özü-1 mü, fraribuaz. üzümı bir kat meyva bir bardak 90 derecelik' ispirto ilâve ederek kavanozu ’ doldurmalı. Hiç karıştırmadan aralık ayına kadar bırakmîlı. ’ O zaman likörü süzerek, ona tatlılık verecek kadar şeker İlâ- ‘ vc etmeli, kavanozu sıkı sıkı kapatmalı. Ocak ayında likör içilebilir.
Havucun yeşil yapraklan
Bu mevsim bulunan kiiçiik havuçların yeşil yaprakları çiğ olarak salata gibi yenirse vü-1 cüda kalsiyum alınmış olunur?
Çiğ taze soğan yemek saçla- yünlü etekliğinizin yağ lekesi nn parlak ve gür olmasını te- eğer kumaş yıkanır cinsten ise nıin eder. 1 su ve sabunla temizlenir, De-
Yağlı ciltler için, hıyar suyu ğiLse benzinle, yahut üçte İki - losyon gibi kullanılırsa, yüzün su, üçte bir amonyaktı su ile ■ cildi sıkışır, yumuşar, atlas gl- silmek lekeyi çıkarıp temizle-bi olur. mest icabeder.
musunuz?
— Tekrarlıyorum: Hayır!
Oraya niçin gittiğini bilmiyorum. Nasıl bilebilirim?
Dudaklarını ısırıp başını çevirdi. Neredeyse göz yadları dökülüverecekti. Fakat, Manderton, siyah defterine baktıktan sonra insafsızca devam etti:
— Siz, dün akşam bana dediniz ki, ablanızla beraber burada karnınızı doyurmuşsunuz. Öyle zannederim, Ranel&gh’a gitmişsiniz. Ablanız, o sırada evdeydi, değil mi? Böyle söylemiştiniz, çok âlâ! Çıktığınız zaman saat tam kaçtı?
— Dörde doğruydu.
— Peki... Ranelagh'a kaçta vardınız?
— Altıya doğru... ihtimal biraz daha geç. Saati farket-medim.
— Peki ama, Sloane sokağından Ranelagh'a gitmek İçin üç saate yakın zaman sorfe-dilmez. Buradan oraya ne vasıta ile gittiniz?
— Yolun büyük bir kısmını yürüdüm.
— Pcld ama, niçin?— diye enişte sözü kesti.— Bu takdirde
polo oyununu kaçırmışsındır?
Genç kız, İzahat verdi:
— Başım ağrıyordu: yaya git menin iyi geleceğini zannettim.
Manderton, sordu:
— Demek kİ, Ranelagh’a kadar yaya gittiniz?
— Hayır, sonuna kadar yürümedim, Hammersmith köprüsünde taksiye bindim.
— Peki, Hammersmith'e varıncaya kadar hangi yolu takip ettiniz?
— Sloane sokağını sonuna ka dar çıktım. Knights köprüsüne vardım. Kensington caddesini: takip ettim.
— Ya, demek ki Kensington caddesinden? Yolda durdunuz mu?
— Hayır.
Dolores, birdenbire ayağa kalktı.
Bu hareketi yüzünden el çantası dizinden kayıp yere düştü.
— Suallerinize daha fazla cevap verem iy ereğim. Siz, beni şaşırtıyorsunuz. Hayatta zaten, büyük bir darbe yedim, sarsıldım, Neler söylediğimi bilemiyorum. çok rica ederim, Jim! Beni oduma götür.
Manderton da ayağa kalktı.
Müşküllere cevap
Yünlü etekteki yağ lekesi
Beyoğlu M. Kıral: Lâcivert
naz, kırkına yakın bir adanı. Kanapede belini kamburlaştırmış, yanık derili ensesini katmerlendirmiş, bileklerindeki kelepçelere bakarak düşünüyordu. Yanına gittik. Gözlerini kırpıştırıp mafsal nasırlan çatlamış parmaklarını oynatarak içini çekti. Sorduk:
— Derdin ne, ahbap?
Dik dik baktı:
— Benim derdim mi? Görüyorsunuz işte. Bu yolun ıı-cu mahpushane kapısına dayanır. Daha ne olsun?
— Orası malûm. Sen ne yaptın da mahpushaneye gidiyorsun?
— Ne mi yaptım?
Başını salîıyarak derîn bir ah çekti:
— Ne yaptımsa vaktiyle yaptım. Senin anlayacağın, balığı baştan kokuttum ben. Şimdi bir defa pişmanım amma iş işten geçti.
— Ne yaptın da pişman o-luyorsun?
— Orası uzun hikâye. Kısacasını anlamak istersen, kendi elimle kendimi eşek yaptım.
— O nasıl şey?
— Basbayağı eşek oldum, efendi kardeşim. Bu dünyada insan bir defa; «Ben eşeğim» deyince binen çok bulunur. Bir zamanlar babam da: «Mektebe git, derse çalış, adam ol. Eşek olursan herkes senin sırtına biner» diye nasihat verirdi bana. Velâkin, o lâkırdılar bir kulağımdan girer, öbür kulağımdan çıkardı. Babam, beş on sene daha yaşasaydı belki onun baskısı altında doğru yola yürürdüm. Babam ölüp de küçük yaşta başıboş kalınca volu şaşırdım, serseriliğe vurdum.
— Annen vok muydu?
— Vardı amma, anneyi kim dinler? Mektebi falan bir yana bıraktım, senelerce aylak dolaştım. Sonra gene a-namın araya girmesiyle bir mağazada iş bulduk, çalışmağa başladım O sıralarda annem de öldü, tek başıma kaldım. Mağazadan da sepetlediler beni.
— Neden sepetlediler? Bir kusurunu mu gördüler?
— Durup dururken insan sepetlenir mi, efendi birader? Hani, şeytan diye bir' lâf vardır va. kulak asma şen övle şevlere. İnsanı baş- i tan çıkaran şeytan gene kendisidir. Mağazada işlevi | kavramıştım, elime ayda seksen lira kadar para geçiyordu. Bazan akşam üzeri zengin müşterilerin paketlerini evlerine götürür, bahşiş de alırdım. Velâkin. bir gün karşıma bir kan çıktı, ben gene yolu şaşırdım. Karının gönlünü yapmak için fırsat buldukça mağazadan öteberi aşırıyordum. Sonunda bunun farkına vardılar, serpelediler beni. Bu işten üç ay da mahpushanede yattır.ı. Ondan sonra dünya benim için bir cehennem oldu İş bu layım da ekmek parası kazanayım diye hangi kapının ı-pini çektimse ters yüzüne döndüm. Baktım ki bizim gidişatımız günden güne bo-
Siyah çantayı yerden aldı. Kırmızı, iri ellerinde bir an çantayı acemice tuttu sonra, hafifçe iği-lerek genç kıza uzatı;
— Eh, öyleyse, sizi daha fazla alıkoymıyayım. — dedi.
Banker kısa bir selâm verdi ve odadan çıktı.
Boulot, arkasını dönmüştü. Masanın üzerinde baz> şeyler yazdı. Ingiliz polisini koridorda buldu.
Ona arkasından seslenince İngiliz, kırmızı ve hiddetli çehresiyle geri döndü:
— Ben o saatlerde nerede bulunduğunu ona gösteririm. Manderton’a katakulli etmenin cezasını çeker. Scotland Yard' dakl çalışma odama, siz, lütfen, bugün öğleden sonra saat üçle geliniz, dostum. Neler olacağını göreceksiniz. Vay, demek onu şaşırtıyormuşum? Defterimdeki notlarla temasa geçince, şaşırmanın ne demek olduğunu asıl o zaman görür.
Öfkeli bir hareketle mölon şapkasını kafasına geçirdi.
Boulot:
— Kızmayınız, dostum. — de di. — Siz, onun atölyeye gittiğine dair bir delil bulmak ve
di, vücudum da açlıktan erimeğe başladı. Bir gece sabaha kadar düşündüm, kendi kendime: «Eeeyy Lütfü Bu gidişatın sonu yok. Günün birinde açlıktan gebereceksin. Vaktiyle sen kendi elinle kendini eşek yaptın. Şimdi sana ne fayda gelirse kendi eşekliğinden gelir. Havai bakalım, paçaları sıva da e-şekliğinj göster.» dedim. Bir ip peyda ettim, çalışmağa başladım, iskelelerde, istasyonlarda hamallığa giriştim. O da kolay iş değil ha. Bu memlekette eşek gibi yük taşımak için bile serbest bırakmıyorlar insanı. Her tarafı markalı hamallar haraca kesmişler. Markalanmak da zor şey Herkesi kabul etmiyorlar. Markalı ha-LL maliarm arasından vole ur") eşyası kapıp ekmek parasın çıkarmak da belâlı is. Am-ç\] ma ne yaparsın, kazayı be-^ layı göze alıp çalışmazsam O kimse bir lokma ekmek ver — mez. Kör boğaz boş durmu- q yor ki. Canımızı dişimize ta-™ kıp kuru ekmek için akşama kadar hırlaşıyoruz, (D
— Bu defe ne yaptın da > mahkemeye getirdiler? Q)
— Eşeklik dedim ya. efen-di birader, eşekliği paylaşa-J= madik, birbirimize girdik. Amma velâkir. bu işte be- o nim hiçbir sucum, günahını yok ha. Mudanyadan vapur geldi, volcular çıkmağa baş-JS lacLı. Ben de bir bavul vaka- (0 livayım da beş on para ala-yım diyerek sokuldum. O sı-zs rada İsmail yanımda peyda'*** oldu. Her zaman böyle yapar o serseri. Ben bir is buldum mu. hemen önüme geçip e-limden almağa kalkar. Gene öyle oldu. Ben bir yolcunun bavulu ile sepetini Sirkecide otele götürmek için pazarlığa giriştim. Ben elli kuruş istiyorum, herif kırk kuruş verivor. Biz bu pazarlıkta iken İsmail arava girdi, «Ben kırk kuruşa götürürüm. efendi abî» diyerek sepetle bavulu kaptığı gibi yürüdü. Nasıl içerlemezsin buna? «Ulan, bırak şu bavulu. Bunlar benim kısmetim Kırk kurusa ben de götürürüm. Sen başka bir yolcu bul »dedim, elindekileri almak istedim. Bu sefer küfrederek karnıma tekme vurdu Ben de bıçağa asıldım ..
Mahkeme açıldı, içini çekerek kalkıp kelepçeli kollarını zabıta memuruna uzattı- Ce. Re.

3S8 No.lı KREM NtVEA kutulan İktisadidir. Zira küçüklerin hemen üç mislini ihtiva ettikleri halde rintleri mutedildir.
göstermek istiyorsunuz, değil mİ? Bu delile ihtiyaç yok. Gitmiş olduğunu ben aciz Boulot, katiyetle bildiriyorum. E, şu res sam Quayre ne oldu?
Mandert/jn, eldivenlerini giyerken cevap verdi:
— Bu akşam Brixton'da bulunacak. Yatak odasının penceresinin her taratma parmak izlerini yaymış. O pencereden kaç tığını size söylemiştim.
— Peki, bıçak?
— Hiç bir netice çıkamıyor. Aptal eczacı, bıçağın sapında bulunması mümkün her türlü izi yok etmiş.
Boulot, rahatlamış gibi:
— Ya! — dedi ve sonra ilâve etti: — Delikanlıyı söyletebildiniz mi?
Manderton, bastonunu alarak:
— Henüz söyletemedik. — diye homurdandı. — Fakat, bülbül gibi şakıyacaktır. Bu İşi yap inak da bana düşer.
İhtiyar Fransız, ona kapalı bir zarf uzattı:
— Aziz dostum, bunu ressama ulaştırmak lütufkârlığını gösterirseniz. — diye tatlı bir sesle konuştu. — Bu puslanın i-
çinde bir tek sual vardır: fakat o tek sual de. dellkanlanın çenesini açmağa kâfi gelir. Cevabını almak üzere birlikte gideriz.
Manderton, bir an tereddüt etti; lâkin yine de zarfı aldı: — Bu arzunuzu yapıp yapa-mıyâcagımı bilemiyorum. Doğrusunu isterseniz, benim asıl vazifeni, mektupta ne yazılı olduğunu öğrenmektir.
— öyleyse zarfı açık olarak veriniz. Fakat rica ederim. İçin de yazılanı daha evvel okumayınız.
Manderton, bu garip teklifi kabul elliğini bir baş işaretiyle anlattı. Zarfı ceketinin İÇ cebine koydu.
Boulot, onu,, sokak kapısına kadar uğurladı.
Manderton. tam arabasına M nlyordu ki, Boulot. polis âmirini, gazete okuyan bir adamın, baş kaldırarak selâmladığım gördü. Gazeten adam, yolun fite tarafına, bir evin parmaklığına dayanmıştı.
Ve böyleefe. yumuşak bir eldivenin içindeki demir bir elle, narin bLr genç kı2in. nezaketle I istintak babı kapanmış oldu.
(Arkası var)
-
AKSAM
Sahife 1
Janet. nafaş işlerine dalmış- dayanamayarak Nlnona sordu: u. Küçük kız kardeşi Ninon ansızın ona hitap etti:
— Ablacıgım Roberto ile evleniyorum. onu çıldırasıya seviyorum, at yarışlarında tanıştık. Fakat birdenbire niçin üzüldün? Sen de bir gün evlenmiyecek misin? diye sordu.
Janet, derinden bir ah çeke-
rek:
— Ben e vienmiy eteğim cevabını verdi.
Roberto zengin olduğu !çin günlerini çalışmadan geçiriyor, akşamlan da nişanlısının evine gidiyordu O giiıı. sigarası dudağında bir şezlonga uzanmış, hülyalara dalmıştı:
— Demek Ninon ile evleneceğim. Sevimli, şirin bir kızdır Altın gibi bir kabil de vardır. Daima neşeli, güler yüzlü, kibar ve mültefittir. Halbuki müs takbel baldızım Janet, soğuk tavrı ve kayıtsızlnğ ile beni çile den çıkarıyor. Ondan nefret ediyorum, O da bunu anlamış olacak ki, yüzüme bakmadan ve konuşmadan bana selâm veriyor. Ninon dalma gülümsüyor. O kadar genç ki--- Taparcasına beni sevdiğini söylüyor. Benim de ona karşı sempatim var ama çıldırasıya sevdiğimi söyliye-mern. Ya o ablası, yakında yirmisine basacak. Şahane bir endamı ve manalı bakışları var. İsteseydi, bir çok erkeklere ken dişini beğendirebiiirdi. Fakat hiç bir zaman evlenmiyecek. Doğrusu niçin mahzun durduğu nu anlamak isterdim. Belki biri ni seviyor, belki de İhanete uğramıştır. Kalbindeki sırtı kini öğrenecek? diye düşünüyordu.
— Evlenmek İçin ne bekliyorsun, nikâhı niçin geciktiriyorsun?
_ Robcrtoyu daha iyi tanımak için anne!
Esasen vaziyet değişmiş, Ninon ciddileşmişti. Delikanlı da düşünceli görünüyordu. Janet, Rotoertoyu gördükçe hafif titremeler geçiriyordu, İkisi sık sık buluşuyorlardı.
Bir akşam delikanlı terasta iken yanına gelen Janete dönüp sordu:
— Bugünlerde benden niçin kaçıyorsunuz?
— Ben mi, ne münasebet?
Janet, bu cevabı verirken bû tün vücudu tltreyordu. Dcllkan iı yanında idi ve kendisine şefkatle bakıyordu Kulağına eğilerek:
— Sana ne yaptım Janet?
Sözlerini fısıldadı:
Genç kız:
— Hiç bir şey, hiç bir şey... Rica ederim bana böyle bakma yınız diye yalvardı.
— Bütün kalbimle seni sevdiğimi biliyorsun Janet!
— Sus Roberto! Allah aşkına sus. ya Ninon bu sözlerini işitirse?
— Ninonu sevmiyorum sana perestiş ediyorum.
Janet-, ellerOe yüzünü örterek delikanlının yanından kaçtı.
Bir aşkam. Janet evde yalnızdı. Annesi ile kız kardeşi soğa-ga çıkmışlardı. Salonda bir kol tukta oturarak düşünceye dalmıştı. Kederli görünüyordu. Holde ayak sesleri işitmesi û-zerthe, ayağa kalktı. Gelen Ro-perto idi. Delikanlı, diğer aile ef radım» bitişik odada bulunduğunu zannederek yanına yaklaştı Janet heyecan İçinde idi.
— Boneuvar matmazel!
— Bonsuvar mösyö!
— Anneniz iyi mi?
— Çok iyidir. Teşekkür riın,
— Ya Ninon?
— O da öyle.
Sustular. Roberto içinde sevinçle karışık bir meraret duyuyordu. Az sonra:
— Ninon içeride mi? diye sor du.
— Hayır, annem İle beraber sokağa çıktı,
— Siz galiba, dışan çıkmaktan ziyade okumağı tercih ediyorsunuz.
— Evet! *
— Gözlerinize acımıyor musunuz?
— Haındolsun gözlerim sağlamdır.
— Hem de güzeldir matmazel!
Janet bu iltifatı işitmemiş gi bi davranarak sözüne devam etti.
— Okuduğum kitaplar, bana daima heyecan veriyor.
Genç kızın sesi, ciddileşmişti. Roberto onu hayretle dinliyordu. Birdenbire sırnm açığa vuran hiÇ tanımadığı bir kadın karşısında bulunduğunu şandı. Janet, artık soğuk değildi. Ken dişine gülümsüyor ve bir dost gibi konuşuyordu.
Roberto söze karıştı:
— Bir kitap benim hoşuma Bitil mi. muharririni tanımak, sevip sevmediğini ısdırap çekip çekmediğini öğrenmek istiyorum.
— Bu hususla hayal inkisarına uğrayacaksınız dostum. Muharrirler, kendiîerininkilerini değil, başkalarının aşklarını yazarlar.
— Belki de hürmet şevkiyle!
— Yahut da kıskançlık hlssi-le! öyle haller vardır kİ aşk, ruhun biricik gizli hâzinesidir.
Janet. bu sözleri metin bir lisanla söylemişti. Çehresi, iffet ve namuskârlığını belirtiyordu Okndar sade ve temiz konuşuyordu kİ, Roberto aşktan ser-besçe bahsetmesin! pek tabii buldu.
Ayrılırken bakıştılar. Roberto elini öpüp evden ayrıldıktan sonra, İçinin alt üst olduğunu, alnının ateşler İçinde yandığım hissetti. Janet de mesut, çolt memuldu. Başını, divanın üzerindeki yaşlıkların içine gömerek sevinç göz yaşlan döktü.
ede-
Aradan on beş gün daha geçti. Bir akşam Ninon ablası Ja-neti, hüngür hüngür ağlarken buldu;
— Nen var ablacıgım diye ya nına sokuldu:
— Hiç bir şeyim yok.
— Samimi konuşmuyorsun Janet! Derdini biliyorum. Sen Robcrtoyu seviyorsun.
Janet kaçmak istedi:
— Yalan, yalan! diye haykırdı.
Ninon, onu şefkatle kucakladı:
— Her şeyi biliyorum. Korkma ablacıgım. Ben artık Rober-toyu sevmiyorum. O, şenindir Janet! Roberto da sana perestlş ediyor, dedi.
Janetin hıçkırıkları şiddetlendi. Hem heyecanlı, hem de memnundu kız kardeşi Nlnona sarılıp öptü:
— Ne kadar iyi kalbUsin hem şireciğim sözlerini kulağına mırıldandı. İki hafta sonra Janetin Roberto ile düğünleri yapıldı ve sevdalı kız da muradına erdi.
Çeviren A. HİLÂLİ
Günün mevzuları
Devlet Operası
(Baş tarafı 3 üncü sabifrdc) Ankarada rüyalarıma girer, îs-lanbula gelip şehri bütün güvelikleriyle yakından görmek ve güzel yerlcTdc oturabilmek paraya mütevakkıftır. Biz İse maalesef bu imkândan mahrumuz.
— Açıkhava tiyatrosunda temsil vermek zahmetli diyorlar.
— Ben geçen sene İstanbUldft verdiğimiz temsillerden arka arkaya geldikleri İçin çok yoruldum. Epey rahatsızlıklar da geçirdim. Açıkhavada oynamak kolay bir şey değil.
Ankaradald opera binası çok muntazam ve güzeldir. Sahnede her şey mevcut. Burada evvelâ dekor yok. Dekorsuz oynamak İşi büsbütün güçleştiriyor.
Bununla beraber Istan bulda oynamaktan son derecede zevk duyuyorum, çünkü çok rağbet görüyoruz. Karaborsadan bilet alıp temsillerimize gelenler var. Hele kapalı tiyatroda verdiğimiz temsillere gelenlere hayran oldum. Açıkhava temsillerinden biz memnun olmadığımız İçin seyircilerin memnun olacağını nasıl ümit edebiliriz?
— İlerisi İçin ne düşünüyorsunuz?
— Doğrusu aldığımız para bizi tatmin etmedikçe çalışmalarımız isteksiz oluyor. En büyük arzum Avrupaya gidip bol bol opera, tiyatro ve operet seyretmektir. Fakat şimdilik bu bir hayal. İstanbulda bir tiyatro sanatkârına piyango çıkmış. İnşallah bana da çıkarsa bu İsteğim olur.
_ istanbuldaki Şehir T’yat-rosuyle Ankara Devlet Tiyatrosu arasında ne fark var?
— Doğrusunu İsterseniz Şehir Tiyatrosu hakkında tam fikrim yok.
Modayı takip ediyor mu?
— Modayı takip eder misiniz?
— Yok canım Şu saçlarıma baksan ıv-a! Hâlâ uzun. Halbuki şimdi kısa saç modası var.
Ben ev işleri görürüm, çocuğuma bakarım, yemek pişiririm.
— Opera kısmında en çok hangi sanatkârları beğeniyorsunuz?
— Orhan Günek'l çok beğeniyorum, Bu genç Avrupaya gitse muhakkak ki en büyük operalarda memnuniyetle kendisine rol verirler. Bu arkadaşımız Palyaço'da, Tonyo’yu oynuyor. Sonra Belkls Aran ve Leylâ Gcnçer de beğendiğim arkadaşlardır.
— istanbulda oturmak ister misiniz?
— İstemez olur muyum hiç? İstanbul opera bLnası bilerse belki burada yerleşmek imkânını buluruz diye ümit ediyorum.
Bulgar tecavüzü
Hudutta bir Yugoslav karakoluna hücum ettiler
Belgmd 21 (AP) — Yugoslavya dün akşam, Bulgar kıtalarının bundan dört gün evvel, Yugoslav topraklarına tecavüz ve Roviste mevkiinde bulunan bir hudut karakolunu basıp içindeki askerleri esir etmeye teşebbüs ettikleri d! resmen İddia etmiştir.
Belgrad radyosu, Dışişleri Bakanlığının, Belgradda bulunan Bulgar Büyük Elçiliğine bir protesto notası vermiş olduğunu kaydetmiştir.
Nota, Bulgar hükümetinin, «Derhal bu gibi hudut tecavüz-lerlne son vermesini* taleb etmekte ve «bu yapılmadığı surette Bulgarların, bundan doğabilecek neticelere tahammül etmeleri Icab edeceğini* ileri sürmekte, fakat, bu «neticeler» İn nelerden İbaret olduğunu tasrih etmemektedir.
Denizde
bir
Süveyş 11 (AP) — îndlan Enterprise gemisinin infilâkına şahld olanların verdikleri bilgiye göre, «gemi birdenbire bir beyaz alev İçinde kalmış ve hemen kaybolmuştur*.
Pazartesi gecesi saat 21 de vuku bulmuş olan bu kaza neticesinde Kızıldenizde 73 kişinin oldiiğü tahmin edilmektedir.
Kazadan bir kişi kurtulmuştur, o da PakistanlI bir tayfadır. Tayfayı Norveç gemilerinden biri almtştır.
çok yakında bulunan Norveç gemisi gibi, o sırada civarda bulunan bir Italyan gemisi imdat işareti almamışlardır.
Halepte
de
çarpışma
Polisle çarpışan komünistlerden
13 kişi öldü
ArudUft lîc ay geçmişti Nlno-nun. Roberto He izdivacı uzayıp gidiye ra ıı. Bir gün annesi
(B»ş tarafı 5 nci sabifede) mı icabında, en yakın dostlarını bile gücendirmek, hattâ geniş halk tabakalarma karşı «sevimsiz» duruma düşmek medenî cesractlnl göstermelidir. Vakıa bu seçimlerin yenilenmesi arifesinde güçtür.. Fakat yeni bir rejim neticesinde iktidara gelen bir parti İçin, önünde dört sene olduğuna göre, pek kolaydır.
Bir hükümet millet için çalışır, fakat ayni zamanda milleti hakiki ve devamlı memleket menfaatlerinin çizdiği yolda yürütür.
Atatarkün gösterdiği medenî cesaret, milleti sevk ve idaredeki isabet her devlet adamımız için unutulmaması lâzım gelen bir misâldir.
Bugün bu, yarın şu zümreyi gücendirmemek gibi küçük düşüncelere uyan bir hükümet kendini demagoji cereyanına kaptırır ve bugün hiç bir zümreyi hattâ en çok güvendiği muhiti bile tatmin edemez olur.
Biz yeni hükümet erkânında küçük günlük politika üslubu değil, hakiki devlet adamı zihniyeti görmek ümidinde İdik, ilk esaslı adımda ne yasık kİ. olgunluk imtihanında muvaffak olunamamış ve hiç bir bakımdan doğru olımyan bir karar bir takım yanlış ve ayakta durmıyan mütalâalar ile yaldızlanmak İstenmiştir.
tş başına geçen her şahıs, her şeyden evvel şunu bilmelidir:
Millet cahil vc kansız değildir «e herkese, her söze lâyık olduğu notu vermesini bilir.
Buğday flütlerinin geçen senek! seviyede tutulması htr bakımdan yanlıştır ve hayatı ucuzlatma İşinde hükümeti bır( e -
çıkmaza sokmuştur. | dan şikâyetçi
Buna çok Üzülmekteyiz. Yeni' Bostancı mıntakasında oturan hükümetin ilk esaslı icraatını halk, ramazan münasebetiyle j tctıkid ile değil, takdir ile kar- ' pide çıkanlmamrvcından şikâ-şılamak isterdik.
Ccvat NİZAMİ
BULMACA]
I 3 9 « 0 0 1 8
1 1 1 1 H
1 1 1 ! t 1
1 1 1 ■■ 1 1 1 1 1 1
I 1 ■ 1 1
1 1 i i ■ 1 ' 1 ■ ıfı'ı 1 1 1 1 1 1 V 1 i 1 1IBİIİ1
Soldan saZa- 1 — Bir liranın ellide biri. 2 — Bur kilidi. 3 — Başına «S- gelirse lokat olur - Tersi kurumun bap. « — KArıına değil. 5 — Tersi murabbadır - Alevsiz kibrit. « — Bu rkilmtdcn ol bitme» - Karnını doyur, 7 — Kamer - Taraarut eden, a — Tersi çly yenen bir «bre -Nihayetin bailangırı. n — Valide -DriMe bulunmayan. 10 — Bir peygamber - KBrpe
Yukarıdan aşağıya- 1 — Bir nevi jchndclnnme eMe eden. 2 — Paralına oyun. 2 — Tersi haydut - VoJ. t — Kurarak, s — Bir falcı - Teni noksan değil, n — Riyasetin bası - Batıma (S> relime seyrek defiil - Tersi beyazdır. 1 — GürOnOrU acınız. 0 — şakilikle.
GECEN BULMACANIN HALLİ
Soldan ısaga: 1 — Havacıva, 2 — Asaleten. 2 — iftiran, « — LSkaattT, 5 — Eli. Zn. fi — Et, Kamer. 7 — Kete. S — Ar. SOt. 9 — 14leri, 10 — ZaigenrC.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Hallceıi|[|r, î — Asfalt. Sa. 3 — Valim. Kati. I — Alit. Kcreıt. S — Cerahat. He, 0 — i la t. Lteşm, 7 — Vecrze, a — Anılara iııu.
Bostancı halkı pide çıkarılmadığın-
S'et etmektedirler. Alâkalıların dikkatini çekeriz.
Gayrimenkul satış ilânı
İstanbul Emniyet Sandığından:
Şaziye Tanrıöver, İbrahim Muzaffer Tanrıöver, Müyesser Tanrıöver, Necef İbrahim Tanrıöver ve Sadık Tannövcr yekdiğerine müşterek borçlu ve müteselsil keli) olarak A. 4570 he- ( sap No.lı borç scncdile sandığımızdan aldıkları (2200) iki bin. iki yüz liraya mukabil Eminönü 1 Vezneciler) Balabanağa mahallesi Zeynepkâmll sokağında eski 3 No.lı bahçeli kârgir evin tamamını sandığımıza birinci derecede ipotek etmişlerdi. (Üzerindeki kapı No.sı 25 dlr) Mukavele hükümlerine göre borç vadesinde ödenmediğinden dolayı bu gayrimenkulun tamamı satışa çıkarılmıştır.
Dosyada mevcut tapu kaydı suretinde bu gayrimenkulun Baiabanaga mahallesi Zeyııcpkâmil sokak eski 3 kapı 42 sahife, 152 pafta, 650 ada, 23 parsel sayılı bahçeli kârgir evin tamamı 16 lıt&se itibarile 4 hissesi Abdullah kızı Şaziye ve 3 hissesi Muhtar oğlu Muzaffer, üç hissesi Muhtar oğlu Muammer, ve 3 hissesi Muhtar oğlu Sadık ve üç hissesi Muhtar kızı Müyesser uhdelerinde kayıtlı olduğu ve sandığımıza (2200) iki bin İki yüz liraya birinci derecede ipotekli bulunduğa beyan edilmiştir.
Dosyada mevcut 42 kütük, 152 pafta. 650 ada. 23 parsel N0.I1 çapa göre bu gayrimenkulun hududu: 2,4.22.24 N0.I1 parseller ve Zeynepkâmil sokağı ile mahduttur.
Dosyada mevcut muhammen raporu mucibince bu gayrimenkulun umum mesahası 58 metre murabbaı olup bunun 44 metre murabbaı kısmı üzerinde çatı ve örtüsü İle döşemesi ahşap İki buçuk katlı kârgir bir ev vardır. Alt kat yarım kat clup bu katta bir oda, bir muttan, iki odun kömürlük, birinci katında iki oda. bir sofa, bir helâ. ikinci katında iki oda, bir sofa, bir helâ vardır. Binada elektrik ve terkos tesisatı mevcuttur.
Borçlu hakkında yapılan takip üzerine 3202 N0J1 kanunun 46 inci maddesinin matufu 40 inci maddesine göre satılması icabeden yukarıda evsafı yazılı gayrimenkulun tamamı bir buçuk ay müddetle açık arttırmaya konmuştur. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır.
Arttırmaya girmek isleyen (1250) bin iki yüz elli Hra pey akçesi verecektir. Milli bankalarımızdan birinin teminat mektubu da kabul olunur. ,
Birikmiş bütün vergilerle belediye ve dellâliye rüsumu ile vakıf lcaresi ve taviz bedeli tutan borçluya, ihale pullan ve tapu harçları da alıcıya aittir. Arttırma şartnamesi 26/6/950 tarihinden itibaren tetkik etmek İsteyenlere sandık hukuk işleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat d3 şartnamede ve takip dosyasında vardır. Gününde arttırmaya girmek isteyenler bunları ve herkese açık bulunan tapu sicil kayıtlarını da tetkik ederek satılığa çıkardan işbu gayrimenkul hakkında her şeyi öğrenmiş ad ve telakki olunur. Birinci arttıranla 10/8/950 tarihine tesadüf eden Perşembe günü Cağaloğlunda kâin sandığımızda saat 10 dan 12 ye kadar yapılacaktır. Muvakkat ihale yapılması İçin teklif edilecek bedelin tercihan ödenmesi İcabeden gayrimenkul mükellefiyetlle sandık alacağım tamamen geçmiş olması şarttır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartJyie 25/8/950 tarihine müsadif cuma günü aynı mahalde ve aynı saatte son arttırması yapılacaktır. Bu arttırmada gayrimenkul en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. Haklan tapu slcillerUe sabit olmayan alâkadarlar ve İrtifak hakkı sahiplerinin bu haklarım ve hususile faiz ve masarife dair iddialarını ilân tarihinden itibaren yirmi gün içinde evrakı mûsblteJerile beraber sandığımıza bildirmeleri lâzımdır. Bu surt-tle haklarını bildirmemiş olanlarla haklan tapu siclllerile sabit olmayanlar satış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Daha fazla malûmat almak isteyenlerin 48,1115 Dosya No. sile sandığımız hukuk işleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. (8322)
Tarihi ulaştırma
»Kaşiarafı J üncü sahiledir)
Mülakat s.rasıntla bu uç lay-dayı dâ anlamak imkânını bui-! dutn ve bu suretle Sultan Hamidln fizyonomisini rahatça tetkik fırsatını elde ettim, 'Sultanın fizyonomi»!
Boyu orta, daha ziyade «-, ladan biraz yüksek, ince ve hemen hemen zayıf, teni esmer, sıcak ve kuru, sakalı siyah, itinalı ve ziyade sık ve kısadır. | Ağız enerjik ve kederli, burun büyük ve uzunca ve kemikli, ' üst tarafa doğru çok hafif me-yillldir. Gözler siyah, oldukça . iri, metin, düşünceli, haiâvet-!' siz; nafiz ve çukuruna gom ııl-‘ müştiır. Çehresinin bir tarafı ( aydınlıkta ve diğer tarafı karanlığa gömüldüğü zaman gözün çukura gömülüşü çok derin görünüyor. Alın geniş ve düz ve orta yükseklikte, hafifçe çizgilidir. Saçlan siyah olup ’ şakaklarına kadar inmiş, sakal 1 ve fes arasında kısa ve hemen hemen yok denilecek gibidir. 1 Sultan Hamil 41 yaşında ise de ' bilhassa üst dişlerinin sol ta-1 rafında ortaya doğru bir dişi ' noksan olması habesiyle daha yaşlı görünmektedir. Yüksek ı sesle konuşmakla olup sadası ı ahenklidir.


Kaiılre 21 (AP> — Arap Haberler Ajansı ANA tarafından bildirildiğine göre, dûn Halep’te, komünistlerle Suriye polisi arasında vuku bulan müsademe şurasında, 200 kişi kadar olan komünistler üzerine polis ateş açmış ve bunlardan 13 ünü yaralamıştır. Komünistler, üçlerin müşterek beyananmesinl protesto ettiklerini iddia cdiy utlardı.
Askerî
yardım
Haziran sonuna kadar 1 milyar 314 milyon dolan bulacak
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara : Keçiören, Etlik. Bentderesi asfalt yoiların-yaptırilacak asfalt kaplama işi kapalı zarf usulu ile eksUt-vc ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif bedeli (1657İ41 liradır.
3 — Teminatı (8535) lira (70) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartname ve keşif cetveli her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 3/7/950 pazartesi günü saat 16 da Beledlye'de toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu işe girmek İsteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunmaları. ehliyeti belediyece kabul edilecek asfalt mütehassısı bir yüksek mühendis veya mühendis olmaları veya bu gibi* bir fen adamı İle teşriki mesai ettiğini isbat eylemeleri Ve sözleşmeyi birlikte İmza etmeleri ve (100.000) liralık asfalt yapma işi yapmış olduğuna dair vesika İbraz etmesi ve asfalt makinesi ve konknsör makinesi bulunduğunu tevsik ederek ihaleden üç gün evvel (tatil günleri hariç) müracaatla Fen Müdürlüğünden yeterlik belgesi alarak teklif mektubuna eklemesi ve İhalede hazır bulunması lâzımdır.
8 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi sa-
rahati veçhile teklif mektuplarını belli gün ve saat (15) on beşe kadar komisyon başkanlığına vermeleri. (7954)
da
me
Vaşington 21 (AF) General Lyman Lemnitzer tarafından dun burada açıklandığına göre, haziran »onuna kadar. Amerikanın dost memleketlere yapacağı yardım 1,314,010,000 dolara baliğ olacaktır.
Batı dünyasının müdafaasını koordine etmek gayretini desteklemek maksadlyle şimdiden 200 uçak ve birçok gemi verilmiş bulunmaktadır.
Askeri yardım işlerinin başkanlığını yapmakta olan general, btı rakamları bir radyo mü-lâkatında vermiştir.
Bu silâh ve mühimmatın büyük bir kısmı Atlantik Paktına dahil sekiz memlekete gitmektedir. Bunlar İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika. Holatıda, Lük-remburg, Danimarka ve Nor-veçtlr.
General Lemnitzer, Hindiçl-nl'ye de bu hafta İçinde sevkıyatın başlamış olduğunu belirtmiştir.
Bu sevkıyat. Ayan Meclisinin yeni kabul etmiş olduğu tahsisatla yapılmakladır.
Teke] Genel Müdürlüğü İlânları
Malzeme Alım Şubesinden:
1 — Mevcut şartnamesi mucibince 1 adet şerit destere tezgâhı açık eksiltme he sarin alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 2500 Hra olup muvakkat teminatı 187.50 liradır.
3 — Eksiltme 7.7.850 cuma günü saat 10 da Kabataşta Genel müdürlük mulzeme alım şubesindeki komisyonda yapıla-saklır,
4 — Şartnamesi her gün sözü geçen şubede görülebilir.
5 — İsteklilerin belirli gün vc saalte güvenme parası ve
kanuni vesaik ile birlikle mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur. (8320)
Fatih 3. Sulh Hukuk Yargıçlısından: 949/1206

Halen Bakırköy Emrazı Akliye ve Asabiye hoştukanesinde tedavi altında bulunan İbrahim kızı Ayşedcn doğma Emine Gü-nat‘ın akıl hastalığı dolayısı İle hacri İle kendisine Fatih Ömer efendi sokak 9 numarada oturan kız kardeşi Fatma Karapı-nann vasi tayinine 20/1/S50 tarihinde karar verilmiştir.
Keyfiyet lifin olunur.
(10724ı
ZAYİ _ 3675 numaralı bisiklet plâkasını kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Meral Alan
Çocuk bekimi doktoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane
Palas. Telefon; 82627
ZAYİ _ 1949-50 senesi somu kaybettim. Yenisini . tartacağımdan eskisinin hükmü yoktur,
Robert Kolej öğrencilerin den Güne] Orgun
pa-çı-
L'sfcûdar Sulh flukok Yarnç-lığından: 950 16 İ-Ş-
Nlgâr'Ergün. İbrahim Olcay-ta. Melih Olcayto, Haydaî Olcayto, Emine Şehri ban Yeler, Suzan AkbuluVun şayi hissedarı bulundukları Kandillide Kandilli mahallesinin Ayazma sokağında eski 55 yeni 47 - 43 laj kapı saydı bahçeli evin yanlı hissedarlar arasında aynen taksimi kabil görülemediğinden satılıp bedelinin kendilerine tevzii suretiyle şuyuun giden!-meşine dair mahkemece 29/5/ 950 gününde 949/430 sayı ile verilerek kesinleşen İlâm gereğince bahsi geçen gayrı menkul açık arttırmaya çıkarılmıştır.
Muhammen kıymeti: Bilirkişi tarafından verilen 25/5/95® günlü raporda gayrimenkulun muhammen kıymetinin (18406) on sekiz bin dört yüz lira olduğu zikredilmiştir.
Vaziyeti hazırası; Yine bilirkişi raporuna göre binayı ihtiva eden bahçenin satıh me.re-hası mahallen yapılan ölçmeler neticesinde 750 M.2 olarak bulunduğu ve bahçede muhtelif cins meyva ağaçlan, çiçek ve çam bulunduğu ve bina 57 M 2 zemin üzerine inşa edildiği «e bodrum katı kagir ve üstündeki iki katı ahşap olan bir ev olduğu be bodrum katı yarım kat olup bir oda ve mut-bahı ihtiva ettiği ve 1. nci katta 1 sofa. 2 oda ve bir helâ, 2. nci katta oda hafine konmuş bir sofa. 2 oda ve bir helâ bulunduğu ve her katın müstakil bir giriş kapısı bulunduğu ve birinci ve ikinci katta oturanlar bodrum kattaki mutbahdrm faydalandıkları ve İyi bir durumda bulunan evde terkos suyu ve elektrik tesUatı olduğu ve bahçede suyundan İstifade edilen tulumbalı bir kuyu bulunduğu ve arka bahçeye borularla su verildiği ve vaziyette de aynı şeklin mevcudiyeti görüldüğü anlaşılmış ve mahfilimde görülmüştür.
1 İnci açık arttırması 14.7/ 950 Cuma günü saat 14 den 16-ya kadar icra Kılınacaktır. Muhammen kıymetinin Ce 75 şiîll bulduğu takdirde o gün kati ihalesi yapılacaktır. Bulmadığı surett^ en çok arttıranın teah-hüdfı baki kalarak 10 gün müddetle ^uzatılarak ikinci açık arttırması 25/7/950 Salı günü saat 14 den 18 ya kadar yapılarak o gün en çok arttırana ihale edilecektir. İpotek sahibi al uçaklı! arla diğer alâkalıların İşbu gayrimenkul teorindeki hakları ve hususile faiz ve masrafa dahil olan iddialarını evrakı müsbitelerüe birlikte 15 gün içinde bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicili erile sabit olmadıkça satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacaklardır. Müterakim vergiler hisselilere, delilliye resmi ve 20 senelik taviz bedeli ve ihale pulu; tapu hana müşterilere aittir. Satış peşin para ile ve tapu kaydı mucibince ve İcra ve iflâs kanunu hükümlerine tevfikan yapılır. Arttırma şartnamesi ilân tarihinden itibaren mahkeme divanhanesine asılmıştır. isteklilerin gelip okumaları ve fazla bilgi IsÛyenlerln 850/16 sayı İle başkâtipliğe müracaatları ve alıcıların % 7,5 nisbetln-deki pey akçelerile birlikte yazılı gün ve saatte Üsküdar suih hukuk yargıçlığında zır bulunmaları llâıı olunur

Sahlfe 8
AKSAM
22 Haziran 1950
25 GRAMLIlf tüplerde
Diş etlerine musallat olan, dolayısile dişleri çürüten mlkroblan İmha eden bir terkibe! i r. Yalnız Ecznelerde satılmaktadır.
Milli Eğitim Müdürlüğünden:
1 — Yapı Enstitülerinin 1- sınıflarına 1950 - 1951 öğretim yılı İçin yalnız ilk okul mezunlarından seçme imtihanı ile Milli Eğitim Bakanlığı hesabına öğrenci alınacaktır.
2 — Bu imtihanlara yapı enstitülerinin bulunduğu II merkezinde oturanlar iştirak ettirilmeyecek konutları ilçe, bucak ve köylerde olanlar alınacaktır,
3 — İmtihanlar 20 Temmuz 1950 perşembe günii Türkçe, Tabiat bilgisi 21 Temmuz 1950 cuma günü Matematik ve resim derslerinden yapılacaktır.
4 — Bu enstitülere girmeğe istekli olanların kayıt şartları: a> Türk olmak
b> 12 yaşım bitirmiş ve 17 yaşını doldurmamış bulunmak cı En az beş sınıflı ilk okul mezunu bulunmak
d' Bedenen ve ruhça hasta illetli, sakat ve kusurlu olmamak sağlık durumu sanat öğretimine elverişli bulunmak.
5 — İmtihanlara girecek olanların bir dilekçe ile 26/VI/95Ö pazartesi gününden 18/VH/1950 tarihine kadar Müdürlüğümüze dilekçe İle başvurmaları İlân olunur. (8303>
^4MERİKADt.\^
Hususî surette getirtilen Dünyanın en saf en meşhur
Nane esansı ile hazırlanmış
RADYOLİN J
Ağızda fevkalâde köpürür hoş rayihalı bir serinlik bırakır, en ekonomik »e
DEVLET DENİZYOLLARI
ve limanları işletme Genel Müdürlüğünden
16 Günde 5 Memleket
Yaz aylarının en muhteşem turistik seyahati
4 TEMMUZDA Başlıyor
10 bin tonluk TARSUS gemisi 4 Temmuzda İstanbul’dan hareketle BEYRUT -İSKENDERİYE - NAPOLİ - V1LLEFRANCHE (Fransa) - CENOVA - PİRE arasında çok cazip bir turistik sefer yapacaktır.
Yaz tatilinizi Akdenizde geçirmek fırsatını veren bu seyahati kaçırmayınız.
Biletlerinizi Denizyolları merkez ve tâli acentelerinden yataklı vagonların bütün acentelerinden alabilirsiniz. (83431
FENNİ SÜNNETÇİ
EMİN FİDAN ve-oğlu LOKMAN FİDAN
EvUrınü* SİHinnl V°Plln,al' mim»»-"’ olm,yont(MİO totodan g»l«n(«r, fonnon ıünn«l yapılman kap «den kuffik' bebolenr. ra yojı buyul olanların »vnn«l amaljLMİ lobinclerimlıd, ra yahvl bAvti ha*tohan«lerdu yapılır
BEŞİKTAŞ ErnnıyBI SondıŞ, I - MAÇKA Fala* kor»». ZaU
yanında 1 Fajo Ap. No. 2
T»i. 84395 1 Tel. , 81773
İstanbul Sıtma Savaş Bölge Başkanlığından:
1 — Sıtma savaşı işlerinde kullanılmak üzere kauçuktan mamul portatif 4 adet bot kauçuk sandal açık eksiltme suretiyle satın alınacaklar.
2 — İhale 7 temmuz 950 cuma günü saat 11 de Kadıköy Haydarpaşa Rıhtım caddesi 134 - 136 numaralı başkanlık binasında teşekkül edecek komisyonda yapılacaktır.
3 — Kauçuk botlar için tahmin olunan bedeli 2180 lira olup geçici teminatı 163 lira 50 kuruştur. Bu maddeye alt döviz tenlin edilmiştir.
4 — Şartname, çalışma saatleri İçinde başkanlık kaleminde görülebilir.
5 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifalı dairesinde
lüzumlu evrakları ile blrlLkte yukarıda yazılı gün ve saatte mezkûr komisyona müracaatları. (8305)
Üsiidar Sulh Hukuk Yargıçlığından: 947 - 2
Üsüdar İcadlye mahallesi Kâhya Serkls sokağında eski ve yeni 19 No. ve hâlen 359 sayılı hane mutasarrıfı Mığırdıç oğlu Hacı Keğosdan alacak ve "borç iddia edenlerin bir ay ve veraset iddiasında bulunanların üç ay içinde vesaikle birlikte mahkememize müracaatları, aksi halde terekenin hâzineye devr ve teslim edileceği medeni kanunun 534 üncii maddesi gereğince ilân olunur. (8309)
İnşaatlarda ve Sergilerde iş yapanlara müjde:
Meşhur İnsulit ve Duralit Tecrid Levhaları gelmiştir.
Yumuşak cins İNSULİT dahili taksimatlarda, sıcak soğuk ve ses tecridi işlerinde muvaffakiyetle kullanılan bir malzemedir. Badana ve boya tutar ve 8 ile 13 ın/nı kalınlıklarında 122 x 305. 122 x 366 C/m boylarında levhalar şek ünde satışa arzedll miştir.
Sert cins DÜRALİT harici işler ve sergi paviyonlan için sağlam, düzgün, gösterişli ve kolay İşlenir bir malzemedir. 4 m/m kalınlığında ve 122 x 305 c/ın boylarında levhalar şeklinde satışa arzedll iniştir.
SATIŞ YERLERİ
İstanbulda: MÎHRAN GESAR OĞULLARI HALEFİ
TAHRAN GESAR ve ORTAKLARI
Galata. Tünel Caddesi 48 — Tel: 40308.
SAHİBNİN SESİ MÜESSESESİ
İstiklâl Cad. 362 — Beyoğlu - Tel: 44934 îzmirde : OTOTAY MÜESSESESİ AHMET ATAY
Cumhuriyet Bulvarı 76 — İzmir
Adanada : KARDEŞLER İTHALÂT ve İHRACAT T.A.O.
Eski Postane Cad. 8 Adana
DİKKAT: Arzu edenlere numune gönderilir.
ALMAN MALI SAĞLAM ve EKONOMİK
BİR MOTORA İHTİYACINIZ VARSA..
MODAG
İZAHAT ve KATAIOĞ İSTEYİNİZ " M o o * G ■’. MOrO»ENF*eniK o*PMşr*or. t, m. e n., • Ai«ıa»»o
i. E. T. T. işletmelerinden:
1 — Aşağıda cins ve miktarları yazılı hurda malzeme pazarlık suretile satışa vazedilmiştir,
Tarih Saat Muv.Tem.
Binek otomobili Buik marka) 1 aded 2006,— Lira 26/6/950 10,— 150.-= Lt
Kırık ateş tuğlası 150 ton 25—Li 3750.— » > 10,15 281,25 .
Bitüm varili- 1100 ad. 3, B 33U0.— » » 10,30 247,50 .
Müstamel galvanizli oluklu saç 20 ton 150.— > 3000.— » » 10,45 225,— >
Müstamel katran fıçısı (galvaniz ve çemberli) 310 ad. 15,— » 4650,— » ıı — 348,75 »
2 — Bu İşe ald şartnameler Levazımdan parasız tedarik edilebilir. (8056)
K A N Z U K
ECZANESİ Beyoğlu istiklâl caddesi
AÇILIYOR
Yüz yılı aşan büyük İsim ve şöhret tekrar İşe başlıyor.
Tıbbın en son keşiflerine ait bütün müstahzarlarla, Parfüme-
ri, kauçuk ve Sıhhi bilcümle malzeme bütün çeşitleriyle emellerinize amadedir.
Muhterem müşterilerime saygı ile arzederim.
Eczacı MUHİDDİN KANSUK
E ANKARA HBEBİ
ıda bir eczane için Müdür aramnakta-Türkiye Eczacıları ınarnüracaa^^^^^
^Satılın arsa%
Küçük yalı istasyon altında denize beş dakika bir mesafede bir dönüm geniş bir arsa satılıktır. Müracaat: Küçükyalı
bakkaliyesi bay Hüseyin Özbayrak veya Galata Tünel Cad. No. 48.
I
Beniz Kolejine öğrenci alınacaktır
Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığından
alına-
kadar
yaş in-
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Ankara ucuz arsalar mıntıkasında yaptırılacak muhtelif makadam şosa yollan ile beton büz ferşl işi kapalı zarf usulü İle eksiltme ve ihaleye konulmuştur.
2 — Muhammen keşif bedeli (299038) Ura (12) kuruştur.
3 — Teminatı (157111 lira (52) kuruştur.
4 — Teminat Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — şartname ve keşif cetveli her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleıplnde görülebilir.
6— İhalesi 3/7/950 Pazartesi günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — Bu İşe girmek isteyenlerin ticaret odasına kayıtlı bulunmak mühendis, yüksek mühendis olmaları veya bu gibi fen adamı ile teşriki mesai ederek sözleşmeyi birlikte imza etmeleri ve bir defada en az (100,000) liralık şose işi yapmış olduğuna dair vesika ibraz ve ihaleden üç gün evvel (tatil günleri hariç) müracaatla Fen Müdürlüğünden yeterlik vesikası alarak teklif mektubuna eklemesi lâzımdır,
8 — isteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 inci maddesi ge-
reğince hazırlıyacakları teklif mektuplarını belli günde saat on beşe kadar makbuz karşılığında, komisyon başkanlığına vermelidir. (7955)
Yeni ikramiye plânı
2 Ağustos Çekilişinde '
1 Aded 5.000
1 Aded 2.000
1 Aded 1.060
— Fenerbahçede—
Denize nazır bahçeli 5 er odalı, konforlu daireler kiralıktır. Her gün Fenerbahçe Dalyan sokak bakkal Hırlsloya müracaat edebilirler.
ı — Deniz Kolejinin yalmz birinci sınıfına öğrenci çaktır.
2 — Kayıtlar 1 Haziran 950den 10 Ağustos 950 ye devam edecektir.
3 — Alınacak öğrencilerin 14 yaşından küçük ve 17 dan gün almamış olmalar» lâzımda.
4 — İsteklilerin Ortaokulu bitirme ve Devlet Sınavında muvaffak olmuş bulunmaları şarttır.
5 — Kayıt ve bâkuJ için istanbulda olanlar Heybelladada Deniz Harp Okulu ve Koleji Komutanlığına, taşrada bulunanlar İse askerlik şubelerine birer dilekçe ile baş vurmakla beraber, dilekçelerinin bir eşini de Okul Komutanlığına göndereceklerdir.
6 — Fazla bilgi edinmek Isılyenlerin Heybelladada Deniz Harp Okulu ve Koleji komutanhğna başvurmaları. 16611)
DİLEKÇELER:
A — Diploma veya okulu bitirdiğine dair belge.
B — Nüfus kâğıdı aslı veya Noterlikçe musaddak örneği,
C — Bir yılı geçmemiş aşı kâğıdı,
D — 12 adet vesikalık fotoğraf.
E — İyi hal kâğıdı. Bağlanacaktır.
Seçme sınavları 15 - 20 Ağustos 850 arasında yapılacaktır.
İstanbul 3. ncü İcra Memurluğundan: 949/5086
Bir borçtan dolayı mahcuz olup 18000 lira değerinde olan Aliis Chalmers markalı “ 10 modeli W 7592 traktör numaralı 471267/98 - C motor numaralı 12 voltluk akümülatör, transmisyon dişlisi, fren balatası. debreyaj freni, lüb şeklinde perçin bir civata ve iki somunu eksik bir adet traktör hali hazır vaziyetile 29/6/950 perşembe çünii saat 12 den itibaren ağaçlı linyitlerinin bulunduğu ağaçlıda birinci açık arttırma suretile satılacaktır Mezkûr günde takdir edilen kıymetin £ 75 ini bulmadığı aynı haiz olduklarına dair belgeleriyle dil imtihanının yapılacağı' saatte 4/Tenınıuz/950 Salı gü-4.7.1050 salı günü sabahına kadar Dekanlığa yazılı müracaat- nu ikinci arttırması yapıla-la bulunmaları ilân olunur. (8056) [cağı Hân olunur.
Liralık
Liralık Liralık
ve ayrıca 10.500 liralık muhtelif para ikramiyeleri
30 HâaR&N'a KADAR
100 liralık bir hesab açtırmakla (.emin edilir. Her yüz Ura için ayn bir kıır'a numarası verilir. İkramiyelerin vergisi Bankaya aittir.
EN YÜKSEK İSABET İHTİMALİ — EN MÜSAİT FAİZ
Açık Asistanlık
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemiz yapı statiği kürsüsüne bir asistan alınacak-
tır. isteklilerin yönetmeliğin üçüncü maddesindeki şarUarı' takdirde aynı mahalde
il. D
İzmir Belediye Başkanlığından:
1 — Karşıyaka beton yollarının tamirlerde 1723.1724 sokak döşemelerinin kesme taşlarla esaslı tamiri işi fen işleri müdürlüğündeki keşif ve şartlaşması gereğince açık eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli 21520,03 Hra ve geçici teminatı 1614 liradır. Bu işe girmek istlyenler İhale tarihinden üç gün evvel Fen tşlerl Müdürlüğünden belge almaları lazımdır. İşin ihalesi 26/6/950 pazartesi günü minatlarını belediye veznesine saatte encümene başvurmaları.
saat 15 dedir. İsteklilerin te-yatırarak belli edilen gün ve
2 — Erler mahallesinde 895 parselden müfrez 1225.75 metre içinde bina inşa ve ikmal edilmek kaydile kapalı zarflı arttırmaya konulmuştur. Muhammen bedeli metre ellişer liradan 61287.50 ve geçici teminatı 4315 liradır İşin ihalesi 26/6/950 pazartesi günü saat 15 dedir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifalı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü en geç saat 14 e kadar encümen başknalığı-na vermeleri ilân olunur. (7854)
sayılı sokakta 363 ada 1 sayılı karelik arsa üzerinde bir sene

Comments (0)