'■h. *
i^şâmi AKSAM rasrı Herguti 8 sahıje J vUM„.
Serte 30 — No. 10634 — Fiatl her yerde 10 kuruştur. PAZAR 23 Mayıs 1948 Sahibi: Neemeddin Sadak — Vazı işlerini fiilen idare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
FİLİSTİN MESELESİ
Birleşmiş Milletler Konseyi Amerikan teklifini kabul etmedi
Amerikan -Fus münasebeti
Tass ajana bütün kabahati Amerika* ya yüklüyor
Konsey ateşin kesilmesi için iki tarafa müracaat etmeğe karar verdi
Eski Kudüs şehrindeki Yahudiler in teslimi bekleniyor, Arap kuvvetleri iieı temekte devam ediyorlar
Nevyork 23 (R) — Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dün gece top Jatınıış ve Filizlindeki vaziyetin mil-İetierarasi sulhu tehdld ettiğine karar verilmesi hakkında Amerika tarafından yapılan teklLfl görüşmeğe devam etmiştir. Böyle bir karar verildiği takdirde askeri ve İktisadi zeo ri tedbirler alınması lâzım gelecekti. Komisyon bu hususta bir karara varamamıştır.
Bunun üzerine. Amerikan teklifinin tâdil edilmiş bir şekil reye konmuş ve kabuj edilmiştir. Bunda yarın saat 4 ten itibaren 36 saat sonra meri olmak üzere ateşin kesilmesi butijn hükümet makamlarından, askeri ve yan askeri teşekküllerden taleb edilecektir. Teklifte Kudüs İçin rüçhanlyet istenmektedir. Amerikan delegesi de bu teklif İçin rey vermiş; ancak yapılacak teşebbüs muvaffak olmazsa daha sıkı hareket edilmesini destekllyeceğlöl ima etmiştir. Konsey yarın tekrar toplanacaktır.
Filistin komitesinin sorularına cevaplar
Nevyork 23 (Et). — Birleşmiş Milletler Filistin komitesi Fllistlnde hareketle bulunan muhtelif devletleri® diğer teşekküllere bazı sualler sormuştu, Ürdün hariç olmak üzere, bu suallere her taraftan cevap gelmiştir.
Arap devletlerinin cevabına göre; Arap kuvvetleri Yahudi mın takaları arasında fark gözetmemekte, bu mın takaları bir devletin arazisi sayınak-
Ürdün kuvvetleri komutanı Glub pasa
ladır. Fi] islindeki hareket Yahudlle-re karşı değil, silâhlı Siyonist ç e telafin Uyanım karşıdır, daya berkea için demokratik İdare kurmaktır. Filistin nüruaunun büyük çoğunluğu Araptır. Buranın durumu koruyu memleketleri da alâkadar »der; bu sebeple Flliatlne girilmiştir. Yıhudl-ler bir devlet kurmakta ısrar eder-lersa hiçbir müzakereye başlanamaz.
Yahudllerln cevabında geçici İsrail hükümetinin 29 kasımdaki taksim p|ân İyi» kararla îtınlrnıj. olan mıntıkayı kontrol ettiği, Yahudi dev leti hudutları dışındaki harekâtla müdafaa plânının bir kısmı olarak
Dört denizaltıya dün
bayrak çekildi
Bu münasebetle nutuklar söylendi, devir protokolü imza edildi
tznılc 23 (Akşam) — Türklyeye yardım plim gereğince dört Amerikan denizaltısmın donanmamıza katılması münasebetlle bugün saat 10 da büyük bir tören yapılmıştır Dört denLzaliı Cumhuriyet mcydanuıdakl Atatürk abidesi karşısına rastlayan yerde Tırhan vapurunun sancak bordasına yanaşmışlardı.
Törende Milli Savunma Bakanı
adına deniz müsteşarı tuğamiral ceddin, va Genelkurmay Başkanı na tümamiral Necati özdeniz. mutanlaS-. vali, A mor İkan Başloonso loşu, Amerikan askerî yardım heyeti üyeler! ve kalabalık halk kütlesi ha zır bulunmuştur.
Saat 10 da evvelâ İzmir valisi Bahri Adal onu takiben de Amerikan askeri (Arfcost sahife 2; sütun 2 de)
Ta adı ko
yapıldığı, büyük ölçüde muhaceret İçin Flllstlnln kapılarını açmak Uzara hazırlık yapıldığı bildiriliyor.
Son muharebeler
Londra 23 (R) — FlllstLnden gelen haberlere göre; vaziyette esaslı değişiklik yoktur. Kudüste eski selırLn Yahudi müdafilerinden geri kalanlar çok dar bir yere sıkıştırılmışlar va radyo İle (3. O. S) yani İmdat IşaretL vermişlerdir. Yardım edilemezse bun lar yakında teslim olacaklardır.
Arap tebliğlerine göre. Kadüste eski şehrin küçük bir mıntıkasında kalan Yahudller temizleniyorlar. Diğer kısımlardaki Yahudi mevzileri top a-teşine tutulmaktadır. Bu esnada A-merlkaıun Kudüs konsolosunun ciddî surette yaralandığı bildiriliyor.
Mısır tebliğine göre; Mısır kuvvetleri Telâvltr’e yakın BeytilllâhlnTe varmışlardır. Mısırlılar sahil boyunda Gazze'nln 25 kilometre şimalinde Elmajdal şehrtao girmişlerdir. Uçaklar Nazarefln cenubundaki Yahudi uçak alanına hücum ederken fena hava şartları yüsündea yanlışlıkla’ tngljlz hava meydanına taarruz etmişlerdir. İngiliz müdafaası üzerine 5 Mısır uçağı kaybedilmiştir. Uçaklar dan. mürekkep başka bir grup Telâ-viv'ln cenubundaki fabrikalara akın etmiştir.
Cepheye gitmekte olan Mısır Kir al Muhafız alayına mensup kuvvetler kiralın önünde bir geçit resmi yapmışlardır.
Irak tebliğinde harekâtın Yahudi mevzilerini bombardıman etmekten ve devriye faaliyetinden ibaret olduğu bildiriliyor, Irak uçaklın Beysak şehriyle Şerla »âdisindeki Yahudi müstaraereieriul bombardıman etmiştir. Afule’ye giden yolda bir Yahudi koluna muvaffakiyetle hücum edilmiştir.
Suriye tebliğinde, hava kuvvetlerinin Taberlye mıntakasmda muvaffakiyetli hava akınları yaptıkları bildiriliyor. Tebliğ Samah’ın Yahudller tarafından tekrar zaptedlldlğLnl yalanlamakta ve Hule'dekl Yahudllerln Barılmakta olduğunu bildirmektedir.
Amerikanın Kahire elçisi istifa etti
Kahire 22 (AA) — Mısırdaki Amerikan büyük elçisi M. Somervllle Tuck istifa etmiştir. Tuck, Başkan Tru-maıı’a gönderdiği bir mektupta şahsi sebepler dolayısıyla Lstlfa etmek arzusunda olduğunu bildirmiştir.
Bir habero nazaran M. Tuck, bugün, Mısır Başbakanı Nokraşl paşa İle görüşmüştür.
Londra 23 (R) — Amerikan - Rus münasebetleri hakkında Moskova'da yeni beyanat neşredilmiştir. Bu beyanatı yayınlayan Taşs ajansıdır.
Ajans ihtilâftı bütün meseleleri gözden geçirerek bugünkü kördüğümün bütün kabahatini Amerikan siyasetine yüklüyor. Tas3 Amerikanın bugünkü siyaseti için «Roosevelt politikasından ayrılış» diyor.
Amerikan donanması
Büyük deniz manevralarına başlıyor
Cumhurbaşkanının dı nkü ziyaretleri
İnönü rahatsız bulunan Prof. Neşet Ömeri, Üniversite inşaatını ve eski Dariişşifayı ziyaret etti
İnönü voliden
Nevyork 23 (R) — Amerikan donanması Kaliforniya açıklarında büyük manevralar yapacaktır. Manevralara 25 zırhlı, bir kaç bin uçak İştirak edecektir. Denizaltı ve denlzüstü gemiler hücum yapacakları gibi yeril silâhlar da tecrübe edilecektir.
Devlet memurluğu
Yapılan teklifte imtihan esasının kabulü isteniyor
Ankara 23 (Akşam) — Biiyük Millet Meclisine devlet memurluğu için, Çanakkale mlletvekili Nureddln Ü-nen tarafından bir kanıp teklLfl yapılmıştır. Teklif sahibi, istihdam edilen memurlarla yeniden alınacakların bazı kayıt ve şartlara tabi tutulmalarını İstemektedir,
Gene bu teklife göre yüksek, orta ve meslek okullarına devam edecek öğrencilerden tahsillerini bitirdikten sonra devlet memuru olmak Istlyen-ler, bu maluatla açılacak İmtihanda muvaffak olmak mecburiyetindirler. Bu imtihanı glrmiyenjer veya ba şan gdstennlyenler, kendi hesaplarına okumağa devam edebilecekler, fakat devletten memurluk istemeğe bir daha hakları oltnıya çaktır.
Her yıl İmtihanla kıç kişi alınacağı, İmtihanın ne şekilde ve kimler tarafından yapılacağı, devlet memuru olmak hakkını iktisap İçin lâzım gelen vasıflar ayrıca belirtilmektedir.
Dört gündenberi şehrimizde bulunan Cumhurbşakanı İsmet İnönü dün sabah, Taksimde profesör Dr. Neşet Ömer'in evine giderek rahatsız bulunan profesörü ziyaret etmiştir. Cumhurbaşkanı bundan sonra, saat 12 ye doğru vilâyete gelmiştir. Bu sırada vali odasında Amerikan yardım heyeti başkanı general Brld ve maiyet ile genelkurmayın İrtibat heyeti bulunduğundan Cumhurbaşkanı merasim salonunda âğırlanmış ve vilâyet erkânı kendisine takdim edilmiştir. Cumhurbaşkanı, kendisine refakat eden gazetecilerle birlikte resim aldırmış ve müteakiben vali muavinleri ve emniyet nıü-dürlle vilâyet işleri hakkında görüşmüştür.
Vilâyette yarım saat kadar kalan Cumhurbaşkanının çıkışı Amerikan heyetinin çıkış zamanına tesadüf etmiş. İnönü, general Brld İle maiyetinin ellerin! ayrı ayrı sıkmıştır.
izahat alıyor.
Üniversite inşaatı
Cumhurbaşkanı, bundan sonra yanında Vali ve Belediye başkam Lûtfl Kırdar olduğu halde Lâlelide yeni inşa edilmekte olan üniversite binalarına gitmiştir, Üniversitenin Fen fakültesinde çaLış-makta olan mezkûr Fakülte Dekanı Fahri Yeniçay kendisini karşılamış ve Cumhurbaşkanının fakülte İnşaatının tamamlanmasına ait İşler etrafındaki sorularını cevaplandırmıştır. Fakülte Dekanı bir kısım inşaat için para mevcut olduğunu, fakat inşaatın tehiri hakkmdaki karar do-lavısile bunların tamamlanmasına İmkân olmadığını söylemiştir.
Darüşşîfada
Fakülte hocalarına ve talebeye veda ederek buradan avrılan Cumhurbaşkanı, Hasekide restore edilerek dispanser haline konulmakta olan eski Darftşsifa bt-
(Arkası sahlfe 2: sütun 5 te)
Atana Ilıt
....
DİKKATLER:
Zümrenin fendi, âmmeyi yendi...
Dun Türk bayrağı çekilen dört denizaltı
•( -
■.jJt. ». j;, 4 > .* ■*
Zeytinyağı bu harb içinde fazlaca üste çıkmış, fakir fıkaraya ettiğini komamıştt. Mükâfaten, son zamanlarda Avrupa seyaha-tine de gönderildi. Çimdi yüz bulup yine tepemize çıkıyor: Fiati fırlamaktadır!
Kasap havası malûmdur: fakat zevtiııyağıntnki ona da uymaz. Hayvan sahipleri derler Teli
— Sürülerin ihracına müsaade edilmeli. İhraç edilecek hayvanlar. zaten büyük şehirleri:' sevkiyat bölgelerine dahil değildir. Müstehlike zarar vermez.
Et bahsinde bu havaya uyul-» dtı. Fakat ne fikirle zeytinyağına müsaade edilmiş ve müstehlik yeni bir sıkıntıya maruz bıraktl-mıs olabilir?. Onun da mı sevkıyat bölgesi ayn idi? O da mı muhafaza ile bozulurdu?
Ne şu. ne bul Eninde sonunda allem ediliyor, kallenı edijirjor; müstehlik daima okka atfına ai- ' diyor. Zümre menfaati fareme 1 menfaatine maalesef galip gell- 1 yor.
Sirkeciden tren kalkar; Bizans ve OsmanlI medeniyetlerinin beşiği olan sur içlerinden geçerek Avrupaya doğru herler. Vaktiie burada saraylar varmış. Şimdiki manzarası utanç vericidir: Aya-sofva ve Sultanahmedin eteklerinde böyle bir sefalet ve medeniyetsizlik nasıl tasavvur edilir? Kümes bile olmağa elvermiyecek daracık, havasız, ışıksız, çürük teneke evlerde sevgili tstanbulu-muzun yirminci asırlı sıyın vatandaşları oturuyor..;
Mevcut belediye plânından hepimizin haberi var:
- Merak etmeyiniz! Bu inhitat devri bakiyesi borle kaimıyacak. Rejimimizde, modern belediyecilik fikrlle hareket edivoruz. Buraları hep açılacak; Yedlku'eve doğru bir asfalt korniş yol yapılacaktır! deniyordu.
Biz de Avrupadan bir ecnefol dostumuzla birlikte nazlı nazenin İstanbul şehrine girerken, zevk ve mantıki tırmalayan kara sefaleti böyle «geçici» olarak İzah ediyorduk.
Fakat şimdi, öyle yeni yeni se-faletgâhlar var kİ, bunları zah sadedinde kendimize ne diyebiliriz? Âlem! nasıl aldatabiliriz?
Yaşadığımız son seneler İçinde. o bahsettiğimiz sur İçi mahallelerinin hemen Ötesinde bir «hususî teşebbüs sarıayl bölgesi» kurulmuştur. Buraya Kaz’.ıçeşmc diyorlar. Aynı isimde bir de istasyonu var.
Dericilik, mensucat vesaire, pek çok fabrikalar. Kazlıçeşmeye, binlerce ve binlerce işçi toplamıştır Şayet o miktarda değil, onun yarısının yarısı kadar isclvl Hav-
let sanayii toplamış olsaydı, civardaki boş tepeletin şirin şirin mühendis, mütehassıs, ustabaşı, işçi ve memur evlerile süslenip bezendiğini; buralara, ağaçlar, çiçekler dikildiğini, türlü sıhhi va içtimai ’ müesseseler yapıldığını görürdük. O zaman, yanımızdaki ecnebi dosta da, trenin penceresinden koltuklarımız kabararak İzahat verebilirdik;
— İşte bizde de. sizin memleketteki gibi olabiliyor... Evet, evet... O sur içi mahalleleri «geçici» dlr... Biz de İnsan gibi yaşıyoruz, ve bütün vatandaşlarımızı İnsan gibi yaşatmağı gaye sayıyoruz.
Halbuki — şu demokrasinin İnkişafından sonra — pok çok kimsenin dört elle sarılmak istediği «devletçiliğin zıddı serbest iktisat» m memlekete verdiği manzara İşte o Kazlıçeşmededlr: Numunesi meydanda... Trenle Yedikuleden öteye çıkınız ve fabrikalarda çalışanların gecekondu evlerindeki sefaletini seyrediniz. Birkaç sene geçip kireçler sızarsa, oranın sefaleti, sur İçindeki bakî* ye sefalete tas çıkaracaktır.
Derhal su fikir hâsıl oluyor:
Devletçiliğin zıddı serbest iktisat, tamamen başıboş bırakıldığı takdirde, ellerinde nakit parası olanlara çok kârlar temin edebilir; doğrudur. Fakat memleketin umumî manzarasına ve ücretle çalışanlara var olmaması Içtn. hususî teşebbüsün şimdiki seklinden pek daha başka şartlara sokulması gerekiyor.
Kazlıçeşme. bugün. vicdan azabı uyandıracak bir sanayi bölgesi halindedir.
HALKÇI
Sahife 2
AKŞAM
23 Mayıs J918
SÖZÜM GELİŞİ
Güzel Sanatlar Akademisinin enkazı
Güzel Sanatlar Akademisi yanalı epey oldu; fakat enkazı .hâlâ el dokundurulmadan, olduğu gibi duruyor, tik zamanlar heniiz ateş tamamen sönmediği için yaklaşmak tehlikeli İdi. Sonra uzun müddet tahkikatın karışmaması için enkazın kaldırılmasına izin verilmedi. Şimdi de öğreniyoruz ki. bu özürler ortadan kalktığı halde enkazı, elde tahsisat olmadığı için kaldınla-nnyormuş.
Aynı yerde yeni bir Akademi binası yapılması henüz düşünülmediğine göre, enkazı da öylece dursun denebilirdi; eğer bu enkaz altından bazı şeyleri kurtarmak ümidi olmasaydı... Yangından sonra söylendi, hâlâ da söyleniyor: Yangın üst kattan çıktığı ve bina çatıdan yanıp aşağıya çöktüğü için alt kattaki bazı kıymeti eşyanın zarar görmemesi ihtimali vardır. Bilhassa kalın ciltli kitaplar herhalde yanmamış, çöken dam ve döşemeler altında ateş de söndüğü İçin, çoğu sağlam kalmıştır. Birinci katta bulunan gravür ateiçerindeki pek kıymetli, İstanbul da, hattâ memleketimizde eşi olmayan makineler mutlaka taş toprak altında sağlam kalmıştır. Fakat bunların kurtarılması ancak enkazın süratle kaldırılmasına bağlıdır. Geçen her gün kurtarma ihtimalini zayıflatıyor: çünkü yangından sonra enkaz bir kaç defa yağmur yemiş, sağlam kalabilen eşya çürümek/paslanmak yolunu tutmuştur.
işittik Jd,ıbu enkazı kaldırmak İçin 15 bin liraya İhtiyaç ol-, duğu anlaşılmış. Merhum Güzel Sanatlar Akademisinin döşemelerini betönlaetırmak İçin geldiğini gazetelerde okuduğumuz yüz tin liradan 15 bin lirayı bu işe ayırmak belki 15 bin liralık eşya kurtarmak demek olacaktır. Ama daha fazla gecitanemek fartile.
Şevket Rado
F ik Ahmet Barutçu
Başbakan yardımcısı dün bir kriz geçirdi
Ankara 22 — Başbakan yardımcısı Faik Ahmet Barutçu, bu akşam saat 19 raddelerinde Başbakanlık dairesinde çalışmakta olduğu sırada bir kriz geçirmiş ve Nüm une hastanesine naklo-lunmuştUT. ülserden tedavide olan Faik Ahmet Barutçunun fazla çalışma neticesinde rahatsızlandığı anlaşılmaktadır. Memnuniyetle öğrendiğimize göre Faik Aymet Barutçunun sıhhi durumu içidir.
C. H. P. Meclis Grupunun kurduğu komisyonlar işe başladılar
Ankara 22 — Memurin muha-kemat kanununda Yapılması derpiş edilen değişikliklere dair tasarının grup umumî heyetince müzakeresinden evvel bir komisyon tarafından tetkiki kararlaş-nuştı. Grup İdare heyetince seçilen Faik Öztrak. Hamdı Orhun, Akif îyidoğan. Emin Erişirgil. Ali Rıza Türel. Fuat Sirmen, Atıf Akgöç ve Şefik Togaydan müteşekkil olan komisyon, bugün ilk toplantısını yanmıştır. Komisyon, başkanlığına Faik Öztrak. sözcülüğüne Akif İyidoğan seçilmişlerdir.
Diğer taraftan gene parti gru-punca asın derecede kötü cereyanlara karşı eldeki mevzuatın' veter derecede olup olmadığını İncelemek üzere kurulan komisyon da bu sabah toplanmıştır. Bu' komisyonun başkanlığına Hüseyin Cahit Yalçın. İkinci başkanlığına Süreyya Örgeevren, kâtipliğine Ahmet Remzi Yüresir. sözcülüğne Tahsin Banguoğlu seçilmişlerdir. Başbakan Haşan Saka ve t çişleri Bakanı Münir Hüsrev Göle, bugün her iki komisyon toplantısına da İştirak ederek çalışma konulan ile İlgili açıklamalarda bulunmuşlardır.
Türk - İsveç ticaret anlaşması
Ankara 22 (AJL) — Türkiye İle İsveç arasında bir mfiddettenbçri An-karatia devam edmekte bulunan ticaret müzakereler! b!r ticaret ve b!r fedlye anlaşması akdine müncer olmuştur.
Anlatmalar bugün Dışişleri Brtkan-bftında Bakanlık ticaret Te İktisat ön İresi umum mödürfi Fa tin Rüştü Zorlu |!ç İsveç Elçisi Fon Post tarafından parafe edilmiştir.
Metinler yakm-da vn kutru laca k İmzayı müteakip neşredilecektir.
ÖLÜM
Fevriye Somtıncnoğlünun zevci, Necmi Somun cuoğlu. Server Somun-cuofJunun babalan
MEHMET ŞAKIR SOMÜNCÜOĞLU 22/5/938 Cumartesi günü Hakkın vah metine kavuşmuştur. Namazı 24/5/ C-18 Pazartesi gönii ikindi vakti Teşvl-klyede kılıntbkfsn sonra Zlnclrllkuyu mezarlığındaki makberesine tevdi edi lecektlr.
Tepkili uçak
İngiliz uçağı Roma’ya geldi
Londra 23 (R) — Türkiyede ve Yunanistanda gösteriler yapacak olan dünyanın en süratli tepkili uçağı dün Londra yakınlarında bir hava alanından hareket etmiştir.
Tepkili uçak Londra ile Marsilya arasındaki 930 kilometrelik mesafeyi 1 saat 10 dakikada ka-tetmiştir. Aynı uçak Marsilya ile Roma arasındaki 500 kilometreyi de 53 dakikada almıştır.
Mısır’ın Ankara sefiri büyük bir kaza atlattı
Ankara 22 — Mısır sefiri Fuad Emin Bey. büyük bir kaza geçirmişse de beraberinde olan arkadaşları Ue birlikte mucize kabilinden kurtulmuştur. Sefir. Malatya milletvekili Atıf Esenbcl ve Noter Zihni Kaymanla bir İlkte cenup şehirlerimizde bir geziye çıkmıştı.
Otomobille yapılan bu seyahatten dönüşte Kayser id en hareketten sonra otomobil, esasen bozuk olan bir köprüden yuvarlanarak hurdahaş olmuştur. Bazı hafif yara ve berelerle kurtulan yolcular, diğer bir otomobille dün gece şehrimize getirildiler.
Her üçünün de sıhhi durumları İyidir.
Sol temayüllü hocalara ait dosya savcılığa verildi
Ankara 22 — Sol temayül besledikleri için haklarında Danış-tayca lüzumu muhakeme karan verilen Dil - Tarih fakültesinden iic hoca hakkmdald dosya. Milli Eğitim Bakanlığınca Ankara savcılığına tevdi edilmiştir.
Matbuatın emektar bir uzvu vefat etti
İstanbul matbuatının çok emektar bir uzvu, gazete müvezzllerlnjn piri — maruf tâblrile — 6tan bul Şeyhül-müezzllnl şimendifer Kenan, doksan beş yaşında olduğu halde dün vefat etmiş ve cenazesi kal dır Um ıştır.
Bir vakitler. İstanbul gazetelerini günün çok erken saatinde yaz kış demeyip yaya olarak ilk trenden evvel Bakırköy. Yeşilköy ve havalisine yetiştiren Kenan merhum, silmiş küsur sene fasılasız olarfak bu yorucu ve zahmetli hizmeti yaptığı için «Şimendifer Kenan» ûnvanını almıştı.
Şimendifer Kenan çok İyi kalbll. çalışkan bir adamdı. Kimsesiz olarak bu dünyadan ayrılan merhuma. Allahtan rahmet, meslektaşlarına, baş sağlığı dileriz.
Zorla kız kaçırmak isteyenler
İzmir 23 (Akşam) — Gece Şenocak sineması önünde, bir vaka oldu. Melâhat adında bir kızı zorla otomobile bindirip kaçı nnak isteyen Mustafa ve Aiâed-din adında iki delikanlı, bu teşebbüslerinde muvaffak olamayınca kızı bıçakla bacağından yaralamışlardır. Mustafâ yö Alâeddin yakalanarak adllyeye verilmişlerdir, Yaralı faz hastaneye kaldırılmıştır.
N. Sadak Sivas'ta bir nutuk söyledi "Partimiz mağlûb edilemez, biz yere seri İm içeceğiz, metin olunuz,, dedi
Otıeen’s Pare Rangers Beşik-laşı açık farkla yendi: 54
Misafir takımın dünkü oyunu Beşiktaşlıları şaşırttı
Sivas 22 — Dışişleri Bakanı Nec-mcddln Sadak Ue Sivas milletvekilleri bu sabah, yanlarında vali ve tümen komutanı -olduğu halde Yıldtzeli ilçesine giderek Halkevi salonunda halkla görüşmüştür. Köylüler umumiyetle topraksızlıktan ve orman kanunundan şikâyet ettiler.
Yıldazellden sonra Pamukpınar köy enstitüsünü gezen Necmeddln Bati ak. StvAsa dönerek Cumhuriyet Halk par tisi kongresinde bulunmuştur.
Kongreyi. Parti 1] başkanı Ramdı Koca bay. kısa bir nutukla açtı. Yıllık faaliyet raporu okundu. Raporda komünizmle, mücadelenin İlk plânda ele alınması lâzım gelddfilne işaret olunuyordu.
Seçimlerden sonra kürsüye gelen Sivas milletvekili Şemseddln Günal-tay Partinin İç ve dış siyasetini izah etli ve Demokrat Partinin İstangıı) mitingine temas ederek şunları söyledi:
■— Türkiyede kanun yapmak ve mevcut kanunları değiştirmek salâhiyeti ancak ve ancak Büyük Millet Meclisine alttır, »Kanunları yıkacağın!» vaveylasının, iz’an sahibi vatandaşların dlmat’Jida türlü İstifhamlar uyandırmış olması pek tabiidir. Bu gibi sözler, demokrasi ruhunun değil, tahteşşuurda yaşayan totaliter bir zihniyetin ifadesidir. Memleketin mukadderatına alt kanunlar, sokak ortasında koparılan yaygaralarla değil. Meclis kürsüsünde geniş bilgiye, engin tecrübeye dayanan fikir mücadelesi neticesinde
Kırkpınar güreşleri
Dünkü güreşler heyecanlı oldu
Edirne 22 — Dûn, Kırkpınar güreş lerinln heyecanlı bir günüydü. Güreş lere. çok kalabalık bir seyirci kütlesi önünde, saat dokuzda, deste pehlivan larının İkinci seçimleriyle başlandı. Sonra da başpehlivanlar karşılaştı.
Dünkü güreşlere nazaran başpehlivanlık şansının HayrebojulU Sû]ey-tnanda olduğu anlaşılıyor.
Birinci çift Hayrebolulti Haşan -Sındırgih Şerif; İkinci çift BabaeskiH Mustafa - Koç Ahmet! üçüncü çift Haydebolul Süleyman Ue Karaca-beyll Hayatî; dördüncü çift Babaeski]! İbrahim - Mân İsalı Halildl.
Dört denizeltıya dün bayrak çekildi
(Baş tarafı i inci saiıifede) yardım kurulunun deniz grupu başkanı amiral Settle birer nutuk söylemişlerdir. Genelkurmay Başkanı adına törende bulunan deniz kurmay başkanı tümgeneral Özdeniz, Amerikan amiralinin nutkuna mukabelede bulunmuştur.
Tır han vapurunun gövertesinde ve rllen bu nutuklardan sonra Amerikan denizaltı filosu komutam deniz albayı S, P. Moseley ve Türk denizaltı filosu komutanı kurmay albay Fahri Korutürk, bayrak çekme töreni için denizaltılar» geçmişlerdir.
Amerikan albayı Moseley, dört denizaltının Türk harb bahrlyesine devrolunması hakkmdaki emri okuyarak hazırlanan protokolü albay Fahri Korutürke Lmazlatmıştır.
Denİzaltide, yapılan bu töreni müteakip albay Fahri tarafından, dört denizaltının Amerikan ve Türk personeline hitaben bir nutuk söylenmiştir.
Askeri bando Türk ve Amerikan marşlarım çalarken Amerikan bayrak lan indirilmiş ve yerlerine Türk personel tarafınadn Türk bayrakları çekilmiştir. Törenin bu kısmı çok heyecanlı olmuş, dört dcnlzaltıya Türk bayraklarının çekilişi rıhtımı dolduran kalabalhk tarafından şiddetle alkışlanmıştır.
Bundan sonra Amerikan personel! denizaltılar! terke tmlşlerdlr. Tören bir geçjt resmi He sona ermiştir.
Albay Moseley
İzmir 23 (Akşam)’ — Amerikan denli albayı Motel ey, Türkiye^ bir
çıkarılır. Onların gürültülü hareketleri karşısında susuşumuzun, memlekette huzur ve sükûnun bozulmastna sebebiyet vereceği fauıaatinde olanlar aldanıyorlar. Zira memlekette huzur ve sükûnu bozmağa teşebbüs edecekler kanunun pulad siperine çarparak tuzla buz olacaklardır. Arkadaşelar, son söz olarak şunu belirtmek İsterim kİ. panlkçi unsurlardan temizlenmiş olan partimiz, bugün pek kuvvetlidir,»
Sivas- 22 — Cumhuriyet Halk Partisi 11 İdare kurulu tarafından bu akşam Dışişleri Bakam Necmeeklin Sadak şerefine bir ziyafet verildi. Necmeddln Sadak, kısa bir nutuk söyledi. Dışfleşrl Bakanı sık sık alkışlanan bu nulkundh er cümle demiştir kİ:
(— Giriştiğimiz mücadele çetindir ve daha da çetin olacaktır. Partimiz hakkında son zamanlarda pek çok şeyler söylenmiş ve acı tekldler yapılmıştır. Fakat bunlardan asla yılmıyacağız. C. H. ParUsİ, bu memleketin başına bir daha inşallah gel-miyecek olan muazzam bir tarihi hâdiseden, bir felâketten doğmuştur ve gene C. H. Partisi böyle bir zamanda Atatürk tarafından kurulmuştur. Böyle, bir hâdisenin, böyle muazzam bir vakanın sonunda böyle bir İnsan taralından kurulan bu parti mağlûp edilemez. Biz! yere düşürerek elimizden bu mukaddes sancağı kapmak istiyorlar. Fakat biz. yere serümlyece-ğlz ve bu sancağı teslim etmlye-ceğiz. Metin dunuz.»
Hayrete] ulu Süleyman. Karacabey 11 Hayatiyi 17 dakikada bakkıyle bir oturak kiindesi atarak aşırdı ve açık düşürdü. Babaeski]! tbrahimle ManisalI Ha]Il akşamın geç saatine kadar yeni işemediklerinden, son güreşlere bırakıldılar. Sındırgım Şerif. Hayre-bolulu Hasan'ı bir saatte pes ettirdi. Koç Ahemt de Babaeskll! Muatafaya pes dedi.
Bu ha]e göre, ortada öç galip, iki berabere pehlivan vardır. Başpehlivan bugün, bunlar arasından çıkacak tır.
hafta kadar kalacaktır. Bu müddet zarfında albay, 102 Amerikan personeliyle Gölcüğe gidecek ve orada açılacak okulda Türk denizcilerine Anıe rlkan denizaltılar! hakkında dersler verecektir. Binbaşı Consûn. Gölcük'te Mosejey'in muavini olarak çalışacaktır.
Siboney hareket ediyor
İzmir 23 (Akşam) — Denizaltılar a sancak çekme töreni münascbetlle burada bulunan Siboney taşıt gemisi öğle üzeri bir kısım Amerikan deniz altı subay ve erlerini alarak Tancaya hareket edecektir. Gemi oradan da doğruca Amerikaya dönecektir.
Hıfzıuıhha müzesinin ekmekler hakkında bir tekzibi
Ankara 22 (A_A_) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Refik Saydam hıfzıssıhha müessesezinden bildirilmiştir;
Son günlerde bazı gazetelerde, ekmeklerin yenJlmiyecek bir halde olduğu ve Refik Saydam merkez hıf-zıssıhlıa rn Hess eserinde far o ve kobaylara verilen bu ekmeklerden hayvanların zehirlendiği yolunda neşriyat görülmüştür.
Müessesimizde böyle bir tecrübe yapılmadığı gibi, normal olarak ekmekle beslenen tecrübe hAyrnnlan-mızda da her ltangl bir zehirlenme hâdisesi olmamışta.
Halfamızı ekmek hakkında şüpheye düşürecek bu esılsiâ havadisler tekzip olunur.
Rangers - Beşiktaş maçı dün yapıldı. Hava sıcaktı; sahada 10 bin kadar ceyirci vardı,
Beşiktaşlıların yeni formaları çok güze]; takım]an da şu tertipte:
Feyzi - Kenan; Vedll - Salm; Ça-çl; Faruk - Süleyman; Hikmet; Kemal; şevket; Şükrü.
Queen’s Pare Rangers İse:
Ailen - Rose; Jefferson - Powel]e; Heath; Smlth - Mc Evan; Batton; Steward; Mills; Hartborn,
Oyun yavaş başladı. 3 üncü dakikada Şevketten müsait pas a]an Süleyman. acelesinden topu kaçırdı. Beşiktaş müdafaası Qneen’a Pare Rangers fordevi önünde sağlam bir oyun çıkaramıyor.
8 İnci dakikada Şükrünün enfes korneri gene AUen'in enerinde söndü.
Oyunun başları çok cansız geçiyor. Bunda güneşin de oldukça tesiri var.
10 uncu dakikada Faruğun ortası 18 İçinde Queen’s Pare san tıkatın ın eline çarptı
tngillzler güneşe karşı oynadıklarından müdafaa oyuncularının vuruş lan dalma taÇa gidiyor.
Oyun hâlâ baştaki yavaşlığım mu halaza ediyor.
18 İnci dakikada santrfor 8te-ward'm şütünü Feyzi yakaladı.
Nihayet 20 nel dakikada gene Ste-ward Çaçl l]e Kananı üzerine çektikten sonra topu demarke bulunan so-laçık Hartburn’a geçirdi ve İngiliZler bu şekilde avantajı elde etmiş oldular. Bu gol üzerine Kenarım yerine Vahit geçtiyse de İki dakika sonra sağ!ç Hattattın attığı Udncl gole mâ nl olamadı.
Slyahbeyazlılar oyunlarını oldukça bozmalarına mukabil. Ingllizler daha gürel bir oyun gösteriyorlar. Nihayet 25 ncı dakikada solaçık Hat-bum r3kip müdafaanın ve bilhassa kajeci Feyzinin hatasından İstifade İle 3 üncü golü de etti.
Beşiktaş torunun tehlike]! oyuncusu Şükrüyü İyice demarke eden İngiliz müdafaam çok rahat oynuyor.
Î8 İnci dakikada Vedil Heri bir hücumla 18 üzerinden ka]eye sıkı bir şüt çekliyse de top gene AHen’de kaldı. Ve böylece devre 3-0 înglllzlerln lehine bitil.
îklncl devreye Beşiktaş ban değl-şikllklerle çıktı. Kaleye Etlıem. sol
hafa Rahmi, Faruk solaçığa, Şeref sojlçe ve Şükrü de santrfora girdiler.
İngUJzlerde kalecilerini değiştir-inişlerdi.
Uzun çalışmalardan sonra Şükrü, rakip kalecinin hataslyle beraber yedinci dakikada takımının İlk golünü attı.
Bundan sonra SlyhabeyazIHar biraz canjandıjarsa da eski rehavetlerine avdette gecikmediler.
13 üncü dakikada Queen.s Pare sa-ğaçığı muhakkak gole giderken kasten dûşörüldiiyse de hakem tflçblr ce zâ vermedi.
Oueen’s Parc’lslar teknik v,e sufl’ de Beşiktaşlıları birkaç gömjek geçen bir oyun oynuyorlar.
Yirminci dakikada sağlç, Hatton, muhakkak gole giderken Ethcm, a-yafalanna yatarak gole mâni oldu.
şükrünün 22 nel dakikadaki kaleciye bariz favullü şarjı kalecinin c-yunu terketmerine sebeb pldu.
Slyahbeyıtzlılar favujde devam ettikçe İnglllzler o nispette 1yi oynuyorlar. Oyuna yeni giren Ailen, Hikmetin gollük .kalasına mâni oldu.
Nihayet sert oyun biraz sükûn bul duktan sonra 28 İnci dakikada santrfor 8tew2rd, kaleci de dahi], bütün Beşiktaş müdafaasını geçtikten sonra 4 üncü golü de attı.
Fakat 31 inci dakikada Şükrü, Fa-ruktan gelen pası köşeye teVbih ederek takımının 2 nci gblüiiü’çfeardıy-sa; İngllizlerin sağiçi Hatton santra-dan’fcaptığı topla Ethemj de b]ofce e-derek beşinci golü de atmakta gecikmedi.
33 üncü dakikada Rangersin en iyi oyuncusu Steward, Ethem'le çarpıştı ve ayağından sakatlandığı için sahayı tefkederek yerine Durand girdi.
Bundan sonra oyun biraz daha sertleşti; fakat misafir oyuncular 5-2 arayı muhafaza ederek, oyunu bitirdiler.
Beşiktaş Jimnastik İClübü Başkanlığından:
Klûbûmüzün kıymetli reisi ve bütün Beşiktaş]ı]ann babâsı Âbdü] kadir Karaır.ûrselln ruhuna 2V5/948 pa Z3xtesl günü ikindi namazını nıülaa-krp Beşiktaş Sinanpaşa câm'sindle Mevjût okunacağından kendisin] sevenlerin bulunması.
Cumhur Başkanı
(Baş tarafı 1 inci sahijede) naşı m gezmiştir. Mimar Sinan'ın eseri olan bu bina, güzel hlr şekilde restore edilmiş olup 29 mayısta açılış töreni yapılacak ve Haseki hastanesine bağlı olarak idare edilecektir. İsmet İnönü, binanın bütün odalarını gp-zmiş ve lcabeden izahatı aldıktan sonra Dolmabahçe sar ayma dönmüştür. Cumhurbaşkaıu dün, teknik üniversiteden bir talebe heyetini kabul etmiştir.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bugün İstanbul barosundan başkan Hâşlm Refet Hakarar, başkan vekili Halil Ethem Arda, İdare kurulu üyeleri Şükûfe Ekliler ve Faruk Haznedar'dan müteşekkil bir heyeti kabul etmiştir.
Hava Kurumu filosu İskenderun'da
İskenderun 23 (Akşam) — Türk Hava Kurumımun havacılık dairesi genel müdürü binbaşı Hakkı Göksever’in komutasındaki fiiosıı dün saat 8,10 da Ada-nadan kalkarak Mısis - Ceyhan -Toprakkale - Erzin - Dörtyol -Papas yolunu takiben beyannameler ata ata İskenderun alanına gelmiştir. Bu hava yolcuiuğn bir saat sürmüştür. Filo, hava alanında törenle karçılanmıştır.
Bugün saat 10 da burada akrobasi gösterileri yapılacaktır, öğleden sonra da halktan isteyenler uçunılâcaktır.
Bugün filo mürettebatı şerefine Belediye tarafından bir ziyafet verilecektir.
Palan uçak taşıt _____
gemisi geliyor
İzmir 23 (Akşam)’ — Amerikan Palan uçak taşıt gemisi haziran ayı İçinde İstanbul limanına gelecektir. Bu gemi, îstanbula bomha uçakları getirecektir.
Konya'da şeker buhranı
Konya 22 (Akşam) — Burada şeker buhranı devam ediyor. Ayda şehre verilen 200 ton şekerin bakkallar marifetle satılması ve nüfus başına nüfus cüzdanile birer kilo şeker verilmesi kararlaştırılmıştır.
ra'.|
İstanbul B orsasının 22/5/1 S4fl flatler,
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 1 Falan Tahviller .
Kapooış
Sivas - Erzurum 1 • 20-35
Sivas • Erzurum 2-7 20.50
İMİ Demiryolu 1 (30.55
1941 Demiryolu n 20 15
1941 Demiryolu m -21.15
Milli Müdafaa I 20.75
İMIU1 Müdafaa H 20-10
Milli Müdafaa m 20.35
MIHI Müdafaa IV 20.50
% 8 faizli Tabvffler Kalkınma 1 '
1841 Demircin VI 8710
Kfiltanmû H fT«1lrmma 1 tl ^5
% 5 failli Tahvüla 1333 Ergani 23 —
1338 İfaramlyeH 20.88
Müll Müdafaa 20 8®
Demiryolu IV 87.—
Demiryolu V K M.—
Anadolu Denılryora orupu Tahviller 1-2 100.—
Hisse eenetlert % fl 55.50
Mümessil senet 13.—
Şirket hisseleri
Merkez Bankası 125.—
İç Bankası 23.50
T, Ticaret Banfcav* - S.—
Aslın çimento 15.75
SARRAFLARDA ALTIN
6nti5 Gulden 34.65
Türk Uran 36.10
Sterlin 57 —
Külçe 5.32
Reşat 3940
2?. Mayıs 1948
4K I A M
Sahi fe f
A". AMD AN AKŞAMA K.rkpmar güreşleri ve AK Aıhmed’rn keçikeç*i
Pehlivanlık, günün mevzuu halini aldı. Edirnede ananevi Kııkpmar güreşleri yapılmaktadır. Türkiye yağlı güreş baş pehlivanının kim olacağı bu akşam geç vakit Edirnede belli olacak; yar n sabahki gazetelerle ilân edilecek.
Kırkpmar güreşleri, Osmanlı imparatorluğu zamanında bu ismi r.aştyLp şimdi yabancı bir devletle kalmış arazide yapılırmış. Kırkp'iıar ismi de oranın ismi imiş Sonradan Edirnenin saray içindeki o geniş, o ağaçlıklı sahada, Halk Partisinin teşvıkile anane ihya edilmiş; Kırkpınar denilmeğe devanı olunuyor. Geçen sene, ben de bu güreşleri sev re gitmiştim. Üç gün üç gece Edirnede kaldım. Fakat bu yıl, otellerde yer bulunamadığı için maalesef gidemedim.
Şimdi gözlerimi kapıyorum. Ceman yüz kadar deste, küçük orta, büyük orta, başaltı ve baş pehlivanlar — sıra ile — sahaya çıkıp yeniliyorlar. Bir çok davullar. zurnalar durmaksızın çalıyor. Cazgır baba, dualar ediyor, neticeleri bildiriyor. Köylerden, kasabalardan arabalarla gelmiş sayısız halk, çayırı çepeçevre doldurmuş. Arka taraflarda panayır gibi satıcılar toplanmış. İşte, Ktrkpınar güreşleri bu dekor İçinde yapılmaktadır. Baş pehlivan da. «başaltı-, ndan «baş» a terfi etmiş meşhur güreşçiler arasından seçilecektir.
Geçen sene 8 kadar baş pehlivan namzedi vardı. Bu yıl yine 8 kadar olacağı tahmin edilmektedir.
Geçen, senenin bas pehlivanlarından Ali Ahmet pehlivanla dün İstanbulda görüştüm. Bu zat, Tekirdağlı ile birlikte büyük bir Avrupa turnesine çıkmıştı. İki gün evvel Tekirdağlı ile beraber memlekete dönmüşlerdir.
Bu profesyonel güreşçiler üç buçuk ay evvel Kıbrıs'a gitmişlerdi, Orada Rum pehlivanlarile birer kere tutuşup galip gelmişler. Karşılarına başka rakip çıkmayınca Atina’ya. Cenova’ya uğradıktan sonra asıl hedefleri olan Paris'e ve Londra'ya gitmişler.
Ali Ahmet pehlivan Paris ve Londra güreşlerini bana şöyle anlattı:
— Pariste Palais des Sports’un İdman salonunda bizi tanınmış Fransız ve ecnebi profesyonel pehlivanlarla tecrübeten tutuş-durdular. Bu tecrübede faikiyeti-miz görüldüğü için profesyoneller, namlarını karartmamak maksadile bizimle güreşi kabul etmemeği ehven buldular. Organizatörler bize dediler ki: «Siz çok fena hareket ettiniz. Kuvvetinizi belli etmiyecektiniz. 30 bin kişilik kapalı salonda, halk karşısında tutuştuğunuz zaman kuvvetinizi gösterecektiniz. Size artık Pariste iş yok.»
— Demek bunun üzerine Londra yolu göründü pehlivan?
Alt Ahmet pehlivan:
— Evet, öyle... — dedi, — Fakat Londrada da Tekirdağlı bir İskoçvalı ile tutuştu, 13 yahut i 14 dakikada tuşla yendi. İngiltere İmparatorluğu şampiyonu Asrati'vi de 30 küsûr dakikada ringi terke mecbur etti. Tekir-dağlı da. ben de beşer güreş yapıp hepsinde galip geldik.
— Siz de hepsinde galip geldiniz mi?
— Bazısında tuşla, bazısında sayı hesabile galip geldik. Hiç yenilmedik
— Yaşşa pehlivan!
Ali Ahmet pehlivana sordum:
— Bu sene Kırkpınarın yağlı güreşlerine niçin girmediniz?
— Altı aydır serbes güreş yaptığımdan yağflıya antrenmanım yok.
— Demek bunlar, birbirini bozar?
— Tabii bozar.
— Burada ne güreşleri yapacaksınız?
— Pazar günü (bugün) Fenerbahçe stadında tertibedilecek bahar festivalinde Dinarlı ile keçikrç güreşi yapacağız?
— Nedir bu keçlkeç Allahaşkı-na?
" AvrupalIların faul mevzuu-hahs olmaksızın yaptıkları kıyasıya, kmcı güreşin adıdır.. Kafa; göz Allaha emanet.
— Allaha emanet pehlivanım. .....Z .............w >
İzmir körfez vapuru
İzmir körfez hattı vapurlarından biri limanımıza gelmiştir. Bu gemi tamir edilmek üzere İstin-, yeye girmiştir .
Üniversitede dil imtihanları
Neticeler, her zamanki gibi bu yıl da düşüktür
Üniversitede lisan İmtihanları sona erml? ve neticeler lifin edilmiştir, imtihanlardaki muvaffakiyet derecesi her sene olduğu gibi bu yıl da. düşüktün Ancak verilen kararlarla lisan İmtihanları, 3ondan bir evvelki sınıflar müstesna olmak üzere ejeme mahiyetinden çıkarılmış bulunduğundan lisan dersinden başarı gösteremlyen öğrenciler Fakülte imtihanlarına girebileceklerdir. Ancak son sınıflardan bir evvelki sınıflarda bulunan öğrenciler İçinde Haziran devresinde muvaffak ola-mıyan]ar diğer derslerin imtihan lanna girmekle beraber Eylülde de muvaffak olamadıkları takdirde fakülte İmtihanlarına kabul edllml-yecek|erdlr.
İstanbul vapuru île de France’a uğrayacak
Denizyolları İdaresinin «İstanbul» vapuru önümüzdeki Cuma günü Batı Akdeniz seferine çıkacaktır. Fakat geminin bu şefe-rinde programında bir değişiklik yanılmıştır. Buna göre «İstanbul» vapuru her defa olduğu gibi Marsilyava kadar değil, Nice yakınında île-de-Franc? limanı na kadar gidecektir. Buna sebep Parise gitmek İsteyen birçok turistin bu limandan yola çıkmalarıdır.
Dönüşte vapur yine Cenova, Napoli ve Pireye uğrayacaktır.
Et şirketi
Dört milyon sermayeli şirketin nizamnamesi hazırlandı
Bir müddettenberi Ankarada bulunan belediye reis muavinlerinden B. Salt Koçak Lle İktisat işleri müdürü B. Nalm Öktem yarın şelırlmlaa döneceklerdir.
Salt Koçak, yapı ve inşaat kongresinde belediyeyi temsil etmek îizera Ankaraya gitmiş müteakiben Ticaret Bakanlığında et islerini tanzim İçin toplanan komisyonun çalışmalarında bulunmuştur İktLsat müdürü de gene et işi için Ankaraya çağırılmış ti.
Ticaret Bakanlığında teşekkül e-den et komisyonu çalışmalarını bitirmiştir. Neticede İstanbul, İzmir vg Ankara belediyesinin jje İştirak edeceği dört milyon lira sermayeli bir llmited şirketin kurulmasına karar verilmiştir. Şirketin nizamnamesi de hazırlanmıştır.
Bu nizamname, şehrimiz umumi meclisinde tetkik edilecek, uygun görüldüğü takdirde belediye 500.000 lira He şirket sermayesine İştirak edecektir.
Makam otomobilleri satılığa çıkarıldı
943 yılı bütçe kanuniyle bir kısım dairelerin kullanmakta oldukları ma* kam otomobilleri kaldırılmıştı. Bu otomobiller mâliyeye teslim edilmiş bulunmaktadır.
Maliye, açık arttırma Alt eskL makam otomobillerin! satmağa başlamıştır. Satışlar büyük rağbet görmektedir.
Anadolu Lisesi imtihanları
Muadeleti yıl ortasında bakanlıkça tastlk edilen Anadolu lisesinin bu sene mezuniyet İmtihanları başka liselerde yapılmaktadır. Bidayette imtihanların Vefa lisesinde yapılması kararlaştırılmış iken Hay-darpaşada bulunan Anadolu lisesi öğrencilerinin her gün Vefaya gidip gelmelerinin zor olacağına dair yapılan müracaatı Milli Eğitim müdürlüğü yerinde görmüş bu okulun bitirme İmtihanlarının Haydarpaşa lisesinde yapılmasına katar verilmiştir. ____________
Sümerbank İplik ve Dokuma Fabrikaları müdürü
Sümerbank İplik Dokuma Fabrikaları Milessesesl müdürü Şevket Aydınelll bir hafta Önce muhtelif fabrikaları gezmek için çıktığı Anadolu seyahatinden şehrimize dönmüştür. Müdür dün şube müdürleri ile uzun süren bir toplantı yapmıştır.
sa Bir resim sergisi
Şahsiyetleri gittikçe olgun-laşan beş genç ressam
Yine Fransız konsolosluğunda açılan bu yeni sergi münasebetle söyliyelim: istanbulda daimî bir resim sergisi binasına şiddetle, ehemmiyetle ve süratle ihtiyaç vardır
Zeki Faik îzer'Ln sergisinden sonra, daha genç nesilden beş ressam A. Arad. Ferruh Başağa, Fethi Karakaş, Nuri İyem ve Turgut Ata-lay aynı yerde, ^anl Taksimdeki Fran sız konsolosluğu salonunda bir sergi açtılar. Sergi salonu bakımından res samlarımızın na kadar sıkıntıda olduklarını, sergi açacakları zaman Fransız konsolosluğuna başvurmalarından. da anlamak kabildir. Beyoğ-lunda, her zaman kalabalık olan büyük cadde üoerlnde bulunduğu İçin sergi açmaya pek elverişli olan Fran, sız konsolosluğu binasındaki salon, unutmıyalım kİ bizim ressamlarımıza bir nezaket esarl olarak verilmektedir. Fransız dostlarımızın lütufkârlığına ne kadar teşekkür edersek edelim, yalnız bu nezaket bile, tstan-bulda resim sergilerine mahsus bir blııayı en büyük süratle yapmaya bizi mecbur eden sebeplerden biri ojsa gerektir. Dostlarımızı niçin ikide birde rahatsız edelim ve Türk ressamları neden resimlerin! Fransız konsolosluğunun salonunda teşhir etsinler? Ressamlarımızın Fransız ressamlarım üstat diye tanımaları, Fransadakl canlı resim hareketlerini gönülden takib etmeleri onlara, buradaki Fransız dostlarımızın nezaket lerlnden faydalanmak hakkını vermez sanıyorum.
Her halde bir resim sergisi salonuna, hem de böyle yol üstünde, ayak uğrağı bir yerde yapılacak bir resim salonuna şiddetle, ehemmiyetle, süratle ihtiyacımız vardır.
*
Gelelim yeni sergideki eserlere: yukarıda İsimlerin! saydığım 5 gen® sanatkârın hususiyetleri muayyen bir ekole vo muayyen üstatlara bağlı olmamalarıdır. Oerçl resimlerini beraber teşhir etmeyi Adet edindiler, fakat her birinin ayrr bir şahsiyeti vardır ve mütemadiyen gelişmekte olan bu taze şahslyelterl sergide ayrı ayrı tanımak mümkündür. 5 ay evvel, gene aynı yerde teşhir ettikleri eserleri zevkle seyredenler, bugün o genç ressamların daha olgun ve daha ciddi bir sergi İle ve gene kendilerine hâs şahsiyetlerini muhafaza ederek seyircinin karşısına çıktıklarını muhakkak far-kedeceklerdlr. Beş ressamın beş ayrı şahsiyet halinde görünebllmelerlnlu sebebini, acaba bu ressamların henüz memleket dışına çıkmamalarında, baş döndürücü moda cereyanlarına kendilerini kaptırmamalarında mı aramalı? Eğer moda cereyanlar şahsiyeti ezip ziyana uğratıyorsa, bu gençlerin burada kalmalarına dua etsek yeridir.
Esnafa şeker tevzii
Zeytinyağı muhtekirleri
Son günlerde fiatleri 15 kuruş yükseltmişler
Zeytinyağı tüccarları, İstihsal edilen yağları muhafaza İçin İhtiyaç nispetinde kaplara malik oLa madik -larındau İhraç müsaadesi istemişlerdi.
Hükümet. İhraç müsaadesi vermekle beraber şlmdlya kadar İhracat yapılmamış gibidir. Buna rağmen piyasada buhranlı bir hava yaratmak suretiyle gayri meşru kârlar temin etmek lstlyeu bir zümrenin, faaliyetini şimdi yağlar üstllnd» toplamış bulunduğu görülüyor. Bu yüzden sebepsiz yera zeytinyağı fiatlerl kiloda 15 kuruş kadar yükselmiştir. Alâkalı makamlar, çeker, tun. kibrit v» çay satışlarında görülen son buhranlı hareketleri nazara alarak zeytinyağı satışlarında muhtemel bly kararsızlığa kaşı tedbirli bulunmga karar vermişlerdir. İstanbulda gerek sade, gerek zeytinyağı olarak külliyetli stoklar mevcuttur. Buna rağmen yeniden istihsal bölgelerinden yağ celbe-dllmektedlr.
Diğer taraftan vilâyet ve emniyet müdürlüğü piyasadaki normal havayı bozanları tesblt İçin faaliyete geç-bulunuyorlar, Bunlar sav-
cılığa tealim edileceklerdir.
Beyoğlu hastanesi
Beyoğlu hastanesinin Kuledlbln-dekl eski İngiliz hastanesine nakledilmesine başlandığını yazmıştık. Şimdiye kadar 30 kamyon eşya taşınmıştır, Nakil İşinin 4 haziranda sona ermesi kararlaştırılmakla beraber, alâkalılar, bunun mümkün ola* nııyacağını söylemektedirler.
Beyoğlu hastanesinin boşalan binasını İş Bakanlığı satın almak uzara Belediyeye müracaat etmiştir, Ya pılan görüşmeler İlerlemektedir. Bakanlık buraşını bir işçi hastanesi ha- . Ilne getirecektir.
Beyoğlu hastanesi yeni binasında daha ziyade genlşllyecektlr. 8ü ya-takİL olan Beyoğlu hastanesi bu binada muhtelif servislerini 300 yatağa kadar yükseltmek imkânını bula* bilecektir.
İmalatçılara 200, esnafa da 50 ton şeker veriliyor
Bakkallara yapılan tevziatı
tamamlanmıştır. Şekerci, pastacı, muhallebici gibi İmalâtçı esnarsn İhtiyacı için ayrılan 200 ton şekerin dağıtılması devam ediyor. Ayrıca kahveci, gazozcu ve emsali esnafa da 50 ton şeker dağıtgılmaktadır, Meslek teşekkülleri, mensuplarının ihtiyaçlarını tesblt ederek belediyeye ver mekte. beiedlya de Şeker şirketi vasıtasıyla tevziat yapmaktadır.
Esnaf teşekkülleri tarafından verilen listeler umumiyetle yüksek yekûnlara baliğ olduğundan miktarlar tenkis ediliyor. Belediye hududu dışındaki İlçeler İhtiyacını bizzat temin ediyorlar.
Diğer taraftan emniyet müdürlüğü, şehirde geniş Ölçüde şeker araştırmalarına devam ediyor, şimdiye kadar birçok kimselerde saklı bulunan şekerler meydana çıkarılmıştır. Bu şekerler satışa arze d İldikten başka saklıyanlar hakkında da takibat yapılmaktadır. Buna rağmen şehirde şeker karaborsası hâli devam ediyor. Birkaç gün evveline kadar korabor-sada kilosu iki Liradan satılan kesme
şeker ortadan tamamlylo kaybol-1 muş, toz şeker de 150 deo 176 kuruşa| mlş çıkmıştır.
Sergide eserler ressamların soyadları sırasına göre sıralandığı için b'.z de aynı sıraya riayet ederek Arad'ın eserleri üzerinde duralım. Arad, ula sadık kalmak cehdl İçinde şahsiyetini göstermlya çalışan bir genç ressamdır. Portrelerinde v» natürmortlarında en ufak bir tağyir yoktur. Bu ■sergida teşhir ettiği eserler arasında bilhassa «Bapkalrı- ı ondakl çalışma ' tarzını ve endişeyi belirtecek mahiyetedir.
Ressamı metehederken:
Asel retmeiıleat aenbur üferdt diyen şair, Arad'ın balıklarını görseydi nuıl olup da kedilerin kapmadığına şaşardı. Her halde kokuları yok da onun için.
Ferruh Başağanın Lkl numaralı portresi hayli hislidir. Kendisi en çok «elma He üzüm» ü beğeniyor, t Yağmurdan sonra» va 5 numaralı pcylzaj onu daha iyi anlatıyor sanıyorum.
Fethi Karakış bu sergiye de hem yağlı boyalan, hem de gravürlerim İştirak etmiştir. Yağlı boyalardan «Taksim bahçesi» onun bu sergideki en güzel «eridir. Erguvan ağaçlarındaki renk letafeti İnsanı derhal sanverlyor. Haliç peylzaj-ları, devamlı bir yeşil araştırması halinde ressamı meşgul etmiş, biri bitmeden öteki başlıyor, 4, 5 numaralı Haliçler bana bunların en güzelleri glbt göründü. Fethi Karakaş gravür göremtyecekmlşls. Çünkü gra-dır. Ne yazık kİ bundan sonra gra-dür göremlyecekmlşiz. Çünkü gravür yapmaya mahsus olan tok makine Akademi yangınında yanmış. Bütün ümitler, makLnenln enkaz altından sağlam çıkmasına bağlı.
Nuri iymen bu »ergide bilhassa a Balıkçı» sı Ha «lâka topluyor. 4 numaralı paylzajı, «Efkârlı» ®ı, «DarurorF ü, btr re.urarrnn lra-
tettlğl yeni merhaleyi göstermektedir.
Beni bu sergide bilhassa Turgut Altay şaşırttı. Geçen sergide bu gönç ressamın eserleri bende hiç de müsait bir intiba bırakmamıştı. Daha ziyade renkli Amerikan mecmualarını ıkla getirdLğlnl yazmıştım. O Intlbaa naşı] d üştüğüm 11 şimdi kestiremiyorum. Bilhassa peylzajlarına hayran olduğumu İtiraf ederim. «Ağaçlı payLzaf» cEdlr-neden», ( Çamlıcadan*. «Eyllpten Ha]lç» pek eevkla seyrettiğim «erleri oldu.
Serginin henüz birinci haftası olduğa halde hayli tablo satılmış. Bu, genç ressamların halkla temas tesis ettiklerine İşarettir.
ŞEVKET RADO
Şişli camisi
Tramvay kavsi kaldırılarak caminin önüne büyük bir meydan yapılacak
vali ve belediye re(şl Doktor Liitfl Kırdar refakatinde alâkadar bazı zevat olduğu halde evvelki gün inşaatı İlerlemekte olan. Şişil j^mllnl gezmiş, camii İnşa eden Evkaf mimarı Vasfl Egeliden İcap eden izahatı almış, camiin bir ân evvel bitirilmesi için görüşmüştür. Camiin kubbesinin inşasına başlanmıştır. Kubbenin bir ân evvel tamamlanarak namaz kılınacak sahanın açık bırakılmaması temin edilecektir.
Cami sırf hayır sahiplerinin para ve malzemece yardımı He meydana gelecek ilk camidir. Hayır sahiplerinden başka Evkaf ve belediye de bir miktar tahsisat vermişlerdir. Ancak camiin tamamlanması İçin daha epey miktarda yardım lâzımdır. Bu İtibarla Belediye de yeniden efil bin liralık yardım yapacağı gibi Evkahtan da yeni bir yardımda mulunmaaı rica edilecektir.
Camiin İnşası münasebctlle şişil tramvay tevakkuf yerinde bulunan tramvay istasyonunun vaziyeti de değiştirilecektir. Meydanın sey-rü sefere daha elverişli bir hale konulması İçin şimdi mevcut bulunan kavis kaldırılacaktır. Düşünülen şekle göre tramvayın gidip gelme hatları camiin arkasından dolaşmak suretije yeni bir tertibe tâbi tutulacaktır. Şişliye doğru gidiş hattı, Büyük dere caddesine kadar uzatılacak ve camiin arkasına tesadüf eden bir ora sokaktan geçirilerek Hürriyeti ebediye caddesine uzanan caddeye sapacaktır. Bu suretle şimdiki tramvay kavsi kaldırılacağı için camiin önünde yeni bir meydan olacaktır. Bu meydanın baş tarafında — meydan He cami arasıda da — yeşil bir saha meydana getirilecektir. Bu husustaki plân imar müdürlüğü tarafından tekemmül ettirildikten sonra hattın yeni plâna göre döşenmesine başlanacaktır. İ
15 yeni otobüs
Belediyenin son parti otobüsleri yarın geliyor
t, E. T. T. idaresinin İsveç? ısmarladığı otobüslerin son kısmını teşkil eden 15 otobüsün gelmesi bir kaç gün gecikmiş olup İdareden verilen son malûmata göre bun|ar yarın bir İsveç şilebiyle limanımıza gelecektir.
Evvelce de yazdığımız gibi bu 15 otobüs Boğaz hattında çalışacak, bu suretle yazın Boğaza gidiş geliş çok kolaylaşacaktır.
Diğer taraftan İdarenin bu suretle elinde bol otobüsü olacağından Boğazda iki hat üzerinden çalışmayı tasarlamaktadır. Evvelce da yazdığımız gibi bunlardan bir! sahil hattı olup arabaların üçte ikisi oradan lşliyecek, diğer üçte biri de eskiden kullanılan Maslak yolundan geçecektir. Bu suretle halk İstediği yoldan Boğaza gidip gelecek, ayrıca beş dakikada bir otobü3 kalkacaktır.
Tekel Genel Müdürü Ankaradan döndü
Bir kaç gündcnberl Bakanlıkla muhtelif mevzular hakkında görüşmek üzere An karada bulunan Tekel genel müdürü Hüsnü Korte! dün sabah şehrimize dönmüştür. Yetkili bir zatın verdiği malûmata gö re umum müdürün Ankara temasları gayet normal olup çay. kibrit ve tuz gibi Tekel maddelerinde her hangi zam bahis mevzuu değildir. Yetkililer bu buhranın tamamen suni olduğunda ısrar etmektedirler.
İSTANBUL HAYATI
Şaşılacak işler!
Cumhuriyet refikimizde birbiri ardı sıra intişar eden Konya mektuplarından bazı parçalan şuracıkla bir de beraber okuyalım:
«Biz Konyada safi buğdaydan yapılmış bembeyaz, pamuk gibi ekmek gördük ve tabii, kıtlıktan çıkmış gibi yedik.»
«Evvelâ bunun kaçak olduğunu ve bizi yabancı gördükleri İçin neza keten İkram ettiklerini zannettik Lokal acıya, kuşkulanmasın diye bin Wr dereden su getirerek, bu ekmeklerin tnenbaant sorduk.
— Çarşıdaki fenni fırm. dedi.
— Nasıl? diye ısrar ettik, bu ekmek serbesçe satılıyor mu?
— Tabii değil mİ ya?
— Allah Allah... Biz de kaçak zannetmiştik.
— Asıl, Allah Allah size! Ekmeğin do kaçağı olur muymuş?»
sFırıncı He konuştuk. Buğday Kikin t ısı diye bir şey bilmiyor vo bu nefis malının 700 gramını 20 kuruşa satıyor.»
-»Konya ağzına kadar buğdayla dolu. Buğday karaborsacıları ayrıca kuyuları da tıkabasa buğdayla dot-drftınuş bulunuyorlar.»
•Çumraya giderseniz hayretten donakalırsınız. Sundurmalar buğdayla örtülü.»
«Yeni mahsulün alınmasına daha bir kaç. ay var. Bu buğday bolluğu, geçen senekl mahsulden artı kalınlardır.»
Muharrir bu mektupları ,Ka-nadadan yazmıyor. Konyadan yazıvor. İstanbul lle Konya arasındaki tren yolu 750 kilometredir ve ötedenberi muntazam seferler yapılır.
Alâkadar Bakanlar dert yanarlar:
e— Memlekette buğday mevcudunun miktarını bilmiyoruz. Toprak Mahsulleri Ofisinin etindeki stoklar, venl mahsul çıkıncıya kadar kifayet etmlyeceğl için buğday istihlâkinde tasarruf maksadile tedbirler almak zorundayız.»
Tedbirlere başvurulur. İstan-bulda ve daha bir kaç büyük şehirde ekmek çeşnisinin tesbltt kin haftalarca, avlarca incelemeler yapdır. Buğday unun.ua İçinde çavdar nispeti aranır, bulunamaz; değirmen taşının deliğine arpa çuvalları da boşaltılır, elvermez; mısırlar, bilmem neler de karıştırılır. Ekmekler evveli hamur çıkar, sonra çan^ur haline gelir. Hazmedilemez, mideyi bozar, kaşıntı verir.
- Şikâyet edilir, bay Bakanlar kaşlarını çatarlar:
e— Stoklarımız kâfi değil. Bu tedbirleri almağa mecburuz. Tasarruf yaprffazsak buğday sıkıntısı büsbütün artar; Amerikadarı ısmarladığımız buğdaylar gelince ekmek çeşnisi biraz daha düzelecek.»
Ağızlarımızda çavdarlı arpa hamuru, gözlerimiz Amerika yollarında, geveliyerek. yutkunarak, kaşınarak bekleşir dururuz.
Konyada buğday yığınları göklere doğru yükselir, stok kuyuları yedi kat yerin dibine doğru İner.
Bu Konya şehri Kanadada değildir, Anadolunun göbeğindenr. Bu şehrin haJla, asri fırında pişmiş bembeyaz, halis buğday ekmeği yer. Konya ya muntazam tren, seferleri yapılır ve Bakanlarımız bu trenlerle mütemadiyen tetkik seyahatlerine çıkarlar, yurt içinde mekik dokurlar.
Bu acayip işlere siz de şaşınız, ben da şaşayım aziz dostlar!
Cemal Refik
Bankamız, meskeni olmayan yurttaşlara, yaptıracakları evlerin ipoteği karşılığında o/o 5
faiz ve 20 sene vade İle İkrazata devam etmektedir Tafsilât için gişelerimiz emre âmadedlr.
Türkiye Emlâk Kredi
BANKASI
Sahife 4
AKŞAM
23 Mar« 1 ’l
Kıbrıs notlan
MAHKEME KORİDORLARINDA:
Yeşil adanın sağlık miies-seseleri ve basın hayatı
Mehtabın güzelliğine doyamadan L&rnakaya gelmiştik, Bu arada mûtadın dışında bir hareket re kalabalık rar. Hele sahilt-süsliyen korniş baştan başa mavi bey a s bayraklarla dolu ve İnsandan yer gözükmlyccek derecede kalabalık. Ada Rumları Yunan kurtuluş bayramını kutluyorlar ve İngiliz İdaresine karşı Heri geri haykırmadan da çekinmiyorlar. İn-glllzjerln müstemleke İdaresi çok ucuz, fakat çok güç. Söylendiğine göre adadaki bütün İngiliz kuvveti 1100 kişi imiş. Buna mukabil her gün bu gibi hadiseler olduğu halde, İngi|lz-lerin kılı bile kıpırdamıyor; fakat halk da bir noktadan İleri gidemiyor. Çünkü biliyor ki îngljte aslanı buralara sâye snlnuştır.
Ertesi sabah Lefkoşenln «ağlık mü esseselerini gezmeğe davetliyim. O-hun 1çln erkenden, şoförün yanındaki mûtat yerimdeyim, feşll adanın bütün münakale vasıtası otomobil ve otobüsler; tramvay asla yoktur. Tren ise yalnız Mağosa He Lefkoşe arasında vardır. Bisiklet ise Mısırdaki kadar bol...
Kaçıncı defadır kİ aynı yollan a-pyorum; fakat hepsinde de yeni yeni güzellikler buluyor ve zevkleniyorum. Henüz bir saat ya oldu, ya olmadı; Lefkoşeye girmek üzereyiz. Lefkoşenln müteaddit kapıları var. Bakalım şoför bugün hangisinden girecek. Hacı Sava, Yak, Olrue, Ma-ğosa kapılan.- Hepsi Ortaçağ medeniyetinin mümessili olan surların bakiyesi. Hepsinde de Mahmut II. nln tuğrası var. OsmanlI devrinde ya pı]an tâmlrlerln hâtırası.-
Ve işte nihayet şehrin kalabajık-Jığına kavuştuk. Sanki bütün adalılar sokaklara dökülmüşler, mavi bay raksız bir tek köşe kalmamış, Dostlarla buluşma yerimiz gene Atatürk meydanı. Zira bu taraflar hep Türk. İnsan etrafa şöyle bir bakınca kendini ana vatanda sanıyor. Karşıda İstanbul sineması. Solumuzda Ankara terzihanesi. Köşede Merkez eczanesi. İleride çağlıyan Bar... Böyle bir muhiti bir Türk nasıl olur da garipser?»
Bir ara her günkü yerde duruyor ve bayiden Türkçe gazeteleri İstiyorum. Lâkin vitrin bomboş. Arkadaşım yüzümdeki hayreti anlamış olacak kİ Jvah ediyor. Adada bütün gazete mü-vezzlleri Kumdur. Ve bayramlarda çalışmazlar. Bu sefer hayretim teessüre kalboluyor. Bu o kadar basit bir İş kİ... Ne çare ki! uhdesinden gelmek gerek.
Adada (iç Türkçe, üç Rumca re bir de İngilizce gazete çıkıyor. Rumca gazetejcr, bilhassa Etnos, 12 bin kadar bastığı halde, Tu ak gazetelerinin tirajı 2000 - 2500. Zira bütün ha]k henüz lâtln harflerini benlms;yememiş. En eski Türkçe gazete Halkın Eesl’dir ve ve Dr. Fâzıl Küçük'iin 7 senelik gayreti mahsulüdür. Hür Söz iki Eenellk bir neşriyat hayatına malikse de B. Fevzi AJ1 Rizanın enerjisi bu hususta insana büyük ümitler ve-riyo. Kurun ise henüz pek yenidir. Bunlardan başka Eğitim isimli bir dergi İle Zırıltı adlı bir mizah mecmuası vardır. Türk gazetelerinin mü? terek bir cephesi var kİ o da kuvvetli milliyetperver olmalarıdır. Yalnız bu gayeye varacak yolda blrleşebl]se[er o zaman kuvvetin ittihattan doğduğunu bllfli] anjıyacaklar.
Foaan.- Dr. Bedi Şehsiivaroğlu
Kıbrıs gazetelerinde dikkatimi çeken bir başka nokta da boşanmaların tıpkı evlenmeler gibi gazetelerle İlân edilmesidir. Bundaki maksadın ne olduğunu pek kestlremedlm. Dost larj geçmiş olsuna davet mi? Yoksa yeni bir tatlı belâ aramanın başlangıcı mı?
Vakit öğleye yaklaşırken Dr. Küçükle beraber Lefkoşenln meşhır hastanesine doğru gidiyoruz. Müzeyi geçip Türk sefaretine kavuşan asfaltı da aşınca İşte has iane ulu dış kaplamdayız. Dr. Küçük arabayı pa-vlyonlardan birinin önünde durduruyor ve birlikte Aziz beyi ziyarete gidiyoruz. Aziz bey adanın sağlık baş müfettişidir. İşinin ehil, vazifesine düşkün temiz bir İnsan. Her Türk gibi o da lüzumundan fazla misafirperver, Bu ılyaretüniz sırasında bire bizzat refakat etmek nezaketini gösteriyor. Her ne kadar başdoktor (yani adanın sağlık müdürü) Dr. Schel-lyyi bulamıyorsak da, hastanenin genç başhekimi Dr. Glesby İle tanışmak zevkine eriyoruz.
Mahalli İdarenin emrinde çalışan bu hastane İ2Û yataklı küçük, fakat hakikaten verimli bir müessese. Koğuşların. servislerin, ameliyathanenin ve koridorların temizliği ve intl-damı insanın içine huzur ve emniyet veriyor. Dr. Glesby her hastanın başında yavaş yavaş izahat verirken hissediyorum kİ kıymetli meslektaşım bu genç yaşta olgun bir başa mallk-ttr.
Hastalıklar iklimlere göre ne kadar da farkedlyor. Filhakika adanın hastalık tablosuna hâkim olan bilhassa Akdeniz iklimi, Layışmanya, Kala - Azar, Malta humması bize na zar an ne kadar da fazla.
Adada bundan başka birkaç hususi klinik ve 200 kadar doktor var. Lâkin gene üzülerek farkettlğim bir nokta var. Bu müesseselerin bir teki olsun, Tüvklere alt değildir. Allaha şükür genç doktorlarımız gittikçe art maktadır.
Dönüşte. Aziz bey memleketimize yaptığı ziyaretlerden tatlı tatlı bah-«ediyor ve adanın sıtma durumu hak kında etraflı malûmat veriyor. Anladığım şu ki, böyle giderse birkaç sene zarfında adada Bİvristnek uçamaz.
Öğle yemeğini yemek İçin Dr. Kü-çü‘ün mesut yuvasının sükûn ve huzuruna kavuştuğumda uykusuzluk ve yorgunluğun pençesi beni öyle kuvvetli kavradı kİ... Lâkin Bayan Kü-çük’ün bizzat hazırlamak l(ıtfunda bulunduğu o güze] masa ve lezzetini hâlâ unutamadığım o güzel yemekler bana yorgunluğumu ne de çabuk n-nutturdu? Ata sözleri bazan ne kadar da yerindedlr. Hangi erkek kalbi var kİ mide yolundan fetholunma-sın!_.
(Devam edecek)
Muharrem efendi iç giiveyisi giriyor !
Muharrem efendiye bir sigara ikram ettik.
■— Kullanmam amma hatırınız İçin İçeyim. Belki biraz kasavetimi de dağıtır. Cıgara, kötü arkadaştan daha İyidir, derler.
Diyerek aldı, yaktı ve macerasına şöyle devanı etti:
— tld gün bizim ahbap görünmedi. Onun muhabbetine alıştığım için yalnız kalınca sıkılmağa başladım. Üçüncü gün kahvede pencerenin önünde otururken baktım ki geliyor. Sevincimden hemen ayağa kalktım, kapıdan karşıladım. «Nerelerde kaldın, Bürhan bev? dedim. Can sıkıntısından patır patır patlıyorum.» Gülerek: «Hakkın var. Muharrem efendi. İki gün gelemediğim için ben de üzüldüm amma başka çare yoktu. Senin için uğraşıyorum. Seni şu otel derdinden kurtaımağa çalışıyorum. Hele biraz daha sabret bakalım. İnşallah bir İki güne kadar seni rahatlığa kavuşturacağım» de-yinco sevindim. «Sana zahmet oluyor, Bürhan bey. dedim. Benim için uğraşıyorsun, teşekkür ederim amma otelden nasıl kurtulacağıma akıl erdlromedim. Misafirlikten hiç hoşlanmam. Açıkçası, el evinde rahat edemem. Eğer böyle bir şey düşünüyorsan boşuna eziyet çekme. Ben dişimi sıkar, otelin rahatsızlığına tahammül ederim. Zaten yavaş yavaş alışıyorum» Bürhan bey; «Yook, dedi. Seni mutlaka otelden kurtaracağım Merak etme, misafirlik filân değil. Başka türlü çareler buluyorum. Mademki sokakta tesadüfen tanıştık, ahbap olduk, lstan-bulda kaldığın müddetçe seni rahat ettirmek benim boynumun borcudur. Elimden geleni Yapacağım.»
— Bövle ahbap, dostlar başına, efendi baba.
— Sus, öyle söyleme, sonunu dinle.
— Dinliyorum, babacığım, kulaklarını sende. Anlat heîg,
— O fiun 'beraberce kahveden çıktık, konuşa konuşa dolaşırken Bürhan bey bir aralık durakladı; ■cMuharrem etendi, sana bir şev söyMyeceğim amma itiraz etroi-veceksin. Otelin rahatsızlığından kurtulmak İstiyorsun, değil mi?» dedi. «Eh, elbette rahat etmek Eterim. Bir ay o rahatsızlığa tahammül etmek kolay değil. Doktorun lâflarına bakılırsa tedavi bir aydan da fazla sürecek gibi görünüyor. Amma velâtotı. otel-1
Z1
TEŞEKKÜR
WLADİMİR F. OSfîOBA
mn ölümü mûnasebetHe cenaze merasimine bizzat gelen, çiçek gönderen, mektup ve telgrafla beyanı tazlyet lütfün da bulunan bilcümle zevata, ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mâni bulunduğundan Dr. Bay Frencisek Novotny kendi namına, ailesi ve Çekoslovakya tütün rejisi namına en samimi teşekkürlerini orzederler.
Angelldis cenaze levanmatı
AŞK VE MACERA ROMANI
Yazan: NİHAL KARAMACARALI ■ Tefrika No. 30
lemek İster gibi Zeynebe baktı. Sonra, yüzündeki endişe İfadesi yavaş yavaş silindi, yerin] istihzaya bıraktı. B&ı rengi gözlerinde garip bir ışıjtı He genç kadını tepeden tırnağa «üzerek uzun b'r ıslık çaldı:
— Hakikat bu kadar güzel olamaz. Mutlaka rüya görüyorum. Karanlık oyuğun içinde güneş başlı bir peri kızı belirdi. Şimdi bana soracak: DİJe benden ne dilersin?... Ben de ona diyeceğim kİ...
Cümlesini bitirmedi, Zeynebe doğru e]lnl uzattı.
Zeynep, hâlâ ürkek tavşan hâjetl ruhJyesl içinde, bu küstah «arı bıyıklı sarışın adamın elini, sansarla tilki arası bir mahlûkun pençesi halinde görerek kupkuru dudaklarında dunmuş bir feryatla geri geri İki ba-
samak daha çıktı.
Erkeğin kahkahası, taş odayı çınlattı. Omuzları sarsılarak gülüyor ve elindeki lâmbanın şişesi yajpajayıp kırılmak tehlikesi geçiriyor.
— İki basamak daha çıkarsanız benim ağımdan kurtulayım derken örümcek ağlarına yakalanacaksınız!
Zeynep, böcekten hiç hoşlanmaz. «Örümcek» kelimesini işitince, ensesinden irkilip acayip merdivende daha fazla gerilemeğe cesaret ede-mlyerek boynu ileride, perişan bir ifade 11e erkeğe baktı.
— İnmenize yardım için, centilmen bir kavalye gibi size elimi uzatıyorum. Rica ederim geliniz, ey peri padişahının kızı!
fianlytden saniyeye bukalemun gibi renk değiştiren bu adam hak-
Maçka silâhhanesi
Binarun Giizel Sanatlar Akademisine taksini için teşebbüste bulunuldu
den kurtulmanın çaresi yok. Nereye giderihı ben?» Bürhan oev. «Duur, dedi. İş büsbütün mühimleşti. Tedavi uzayacaksa senin otdde kalmana hiç imkân yok. Benim dediğim olacak.» Merak ettim. «Se”ln dediğin nedir, Büt-han beyclğlm?» Biraz düşündükten sonra; «Açık konuşalım. Muharrem efendi, dodî. Seni evlendireceğim.» Şaşkınlıktan dondum kaldım. «Ayol, ne söylüyorsun, Bürhan bey? O nasıl lâkırdı? Ben memlekette evli baıkiı adamım. Coluğum çocuğum* var. Bir de îstanbuida nasıl eylenirim? Delirdin mi sen? Olacak iş değil bu.» Bürhan bey koluma girdi «Birdenbire telâş etme, Muharrem efendi. Söyledinıse hemen nikâhını kıymadım ya. Dur bakalım. benim lâkırdımı dinle bir defa. îşin İç yüzünü anlatayım da razı olmazsan gene sen bilirsin » Gel de meraktan çatlama bakalım.
— Evlenme lâfını duyunca galiba senin de iliklerin gevşemeğe başladı, efendi baba!
— Bırak böyle lâfları, oğlıım. İliği kemiği karıştırmasana. Herif; «tşln İç yüzünü anlatacağım» diyerek ısrar edince meraka düştüm tabiî.
— Eeee? Anlattı mı? Neymiş o işin iç yüzü?
— îşin İç yüzü bir acayip şev-Bürhan beyin tanıdığı bir dul hanım varmış. Genç, güzel bir kadınmış. Elinden her İş gelirmiş. Kendisinin de uzaktan akrabası oluyormuş.
— Vayyy!.. Bürhan beyle ahbaplıktan sonra bir de hısım olacaksınız, desene.
— Ne olduğumu, ne olacağımı ben de anlıyamadım ki. -Aman, Bürhan bey. Böyle şeyleri akimdan çıkar. Ben evli barklı adamım, diyorum sana. Bir daha nasıl evlenirim? Bunlar duyulursa benim halim ne olur? Hcı şeyden evvel hükümet vakama .vapışjr, sen iki defa evlenmişsin diye hapishanelere sokarlar, mahvederler beni. Gözünü seveyim. şu evlenme lâfını bırak-dedim. Gelgelelim, herif ısrar ediyor. «Her işin bir kolay tarafı vardır. Acele etme, telâşlanma. Ben senin başını derde sokar mıyım? Onun da çaresini buluruz» diye yakamı bırakmıyor
Ce. Re.
(Devamı var)
Güzel Sanatlar Akademisi, yangından sonra. Fındıklıdaki İnönü ilkokuluna taşınmıştı. Fakat binanın vaziyeti, bu mııesseseye elverişli olmadığından Güzel sanatlar akademisi İçin yenf bir bina bulmak Lâzım gelmiştir. Yeni bir bina inşa etmek heoı büyük masraflara, hem de zamana muhtaç olduğundan mevcut bl nalardaıı birinin bu maksuda tahsisi muvafık görülmüştür.
Vali ve Belediye reisi doktor Lütfl KıTdar. Güzel sanatlar akademisi için münasip bir bina aramış, nihayet Maçkadald eekl Sllâhhaneyi muvafık görmüştür. Vaktlle İkinci Sultan Mahmut tarafından Harbiye mektebi olarak İnşa edilen bu bina bllâhara silâhhanç olarak kullanılmıştı. Binanın her katı çok büyük birer salon halindedir. Yapılacak dahili bölmelerle ihtiyacı karşılayacak miktarda odalar, koridorlar vücuda getirmek mümkündür
Son seneler zarfında bu bina silâh-hane olarak kulla rul maktan vaz geçilmiş ve jandarma umum müdürlüğü emrine, elbise ve teçhizat ambarı İttihaz edilmek üzere verilmişti. Fakat Jandarma umum müdürlüğü
binayı bu maksatla kullanmağa salt bulmadığından Silâhhane boş bir haldedir.
Hükümet tarafından ve
Sip kara!İle Maçkadakl eski Haln J-sefareti binası da konservatuvar ittihaz edil di ek üzere Belediyeye verilecektir. Bu husustaki devir muamelesi yakında laınatnlanaeaktır. Efkl S sefaret binasının bu maksada tabsi-'*-sine karar verilmesi üzerine V?:i Dr. LÛtfl Kırda r. Silâh han enin Gıi-"0 "" «MMftr UhsKlâ'g
aynı zamanda Beşiktaş sarayının es-JS kİ Harem ağaları dairesinde bulunan (Ö resim ve heykel müzesinin aynı M- 2 naya nakil münasip olacağını düşü O muş ve bıı hususta hükümete tekJılte bulunmuştur.
Hükümet teklifi kabul ettiği takdirde eski siiâhhanenin bu maksada göre tadiline hemen başlanacak ve tadilât bir an evvel tamam lana ra İr Güzel Sanatlar Akademisi önümüzde di ders yılından itibaren yeni binada derslere başlayacaktır.
Resim, ve heykel nıüzesj buraya nakledilince çok kıymetli eserlerin ahşap binada bulunması tehlikesi önlenecektir.
(D >
(D P
YENİ SEC ",
Bugün matine saat 15 de, Aksam 20,30 da
Yaşasın Spor g
Revü operet 3 perde 15 Tablo.
Genel istek üzerine Operet trupu yaz *
turnelerine haşlamadan evvel
Opereti
OPERETİ
25 Maviş Salı akşamından itibaren
YALNIZ ÜÇ GÜN
bu mevsimde büyük muvaffakiyet kazanan
İ nff iller ede ı/aptlcn ve GÖ volcu taşıyabilecek olan büyük hava ucaqı
kmda nasıl bir karar vereceğini kes-tlrmlyerek, Zeynep, herhalde soğukkanlılığını toplayıp hislerini mümkün mertebe gizlemenin kendi selâmeti bakımından hayırlı olacağını düşündü.
«— Mademki ocağına düştüm, dost geçinmenin çaresine bakmalı.» diye İçin İçin söylenerek taş basamaklardan indi. Odanın ortasında durdu. Budan çıkmış gibi çırpınarak üzerindeki tozları silkmeğe başladı.
— Ben donünceye kadar toplanıp kalkacağınızı tahmin -etmemiştim. Slal bulamayınca beynimden vurulmuşa döndüm. Niçin saklandınız buraya?
Genç kadın, verecek cevap bulamıyor; hâlâ Işfle meşgul...
— Kulağımda ka]an sesiniz, «Bırak beni, kaatll!» derken kopardığına feryattır.- Kuzum, kulaklarımın bu. İntibaını değiştirmek için konuşunuz! Neden saklandınız buraya?
— Bilmiyorum,
Mühendis, birden sertleşti;
— Yaptığını bilmeyene ne derler haberiniz var mı?
Ve dış kapıdan akseden darbeleri «Hnllyerek ljfive etil:
— Yemeği getirdiler.» Mevcudlye-Knlzl karara belli edeyim demeyin
ikimizin de hail duman olur.
Cevap beklemeksizin yanındaki odaya geçti. Çgntasnı, kırmızı eşarptın uzattıktan sonra Zeynebin üzerine kapıyı kilitledi.
Zeynep, karanlık kuyumsu yerde tek başına kalınca, ayakta duracak kuvveti artık bulamadığından, oracıkta. evvelden kestirdiği bir gaz sandığının üzerine çöktü. Başını avuçları arasına aldı; bu, iki yıl evvel, Ali Hâzımja evleneceğinin habercisi olarak gördüğü kâbusun devamıydı. Bu İki yıflık hayatı da kâbustu. Kâbus!... Uyurken görülen, uyanıkken garüien, nefes alırken hissedilen kâbus kİ, artık her an temasım sezdiği Azrailln son Jestile ancak nihayete erecek.
içerlkl odada İhtiyar biri söyleniyor u. Bu ses. c]]l kaatljden birinin ses'-dir;
— Zarar çok mu, beyim?
Mühendisin mırıltısı,,, “ onun ne dediğini İşitmedi,
Derken, odadaki üçüncü adam, bir Karadenizli, can alacak mevzua girdi:
— Kotra He kltenjerun encamım» peğenemçyrum... Dört karldan bayir kalmamlştur, tem m , Hele o körpe-cesu, çeilmsJztu, ha... PUmem ama
Zeynep,
bu firtina Icirk gün süreceğe pen-zer_.
Zeynep, dehşetten feraha çıktı:
«— İnşallah!... Bu herif taka kaplanma benziyor, bilir.»
İhtiyar ses tersledi:
— Ağzını ha yır a aç, geveze!.. Burada kaç günlük erzağmuz var? Motor gelmezse tamunuz.
— Kejmesun!-. Alt Ilûzum ne lüzumsa gökten sempille lnturur.
ihtiyar ses, geııe çıkıştı:
— Ha sureyim Ali Hâzıra, Allahtır de-
— Hâşâ.- İplisi ur .. Sor. herkes soyley.» Nah, şlmtu karşlnıizda tlki-lur.
Poyraz, lodos, gene poyrar' Zey-nebin sırlından bir ürperme geçil. Ve Orhanın sesini İşltU-
— Tepsimi masanın üzerine brra-kın. — (Bu, knpajı bir «kesin gevezeliği'» ihtarıydı.) — Nebll baba, kuzum, şu orağı tutuştur da çaydanlığı, üzerine koy... Kendime bir çay yapacağım, boğazım fena ağrıyor.
_ Allah korusun, Orhan ijeyeiğlnj, lıasia f!]ân ojmazsm, Lnşaljahl
Uzun bir sükût I
— Elin dert görmesin. Nebi] bat.-’... Haydi size de güle güle!
Demir spknk kapısının çarplığınj
ve mühendisin dolaştığım Zeynep duydu. Bir kaç saniye sonra, bulunduğu aralığın kapısı açıldı.
— İsmini bilmediğim hanım, artık İçdrl gelebilirsiniz!
Bir saat mİ uyudu, beş saat ml?.„ Bu. tabii bir uyku değıjdl. Bir nevi baygınlık- Zeynep, birdenbire uyandı. Nerede bulunduğunu kavnyama-dı Dajgalar,il sesine kulakları alışmış olacaktı kİ, bu sesler hâtırasını tazelemedi dc ancak ejjerlle etrafını yokladığı sırada parmaklarının taş /.emine tcmasile kafasındaki kopuk sahneler birbirine ekleniverdi.
Zeynebin yemeğe iltifat etmediğini, konuşmağa hiç yan açmayıp halsizlikten sendelediğini gören genç adam, muzip muzip gülümsiyerek ya lağım İşaret etmiş:
«— İki çık var. — demişti. — Ya burada benimle, yahut içerik! udada yalnız... Keyfiniz bflr orasını... İhU-yarL...»
Ve Zeynep, onun bavuldan çıkarıp uzattığı temiz pijamayı alarak taş o-dnda yatmağı tercih etmişti; yalnız yatmayı e]*-:t tercih etmişti! Erkeğin şöyle dediğini hatırlıyordu:
ıArkası :ur)
firsppRO)
Ingiliz futbolcuları ve İngiliz hakemi
İngiliz milli futbol takımının geçen hafta Torinoda Italyan milli takımını 4—0 yenmesi, memleketimizde geçen hafta 2 maç yapan İngiliz profesyonel ta-fcnnl arından. Q. P. Rangers! n ©yun tara ve bu maçları İdare etmek için lngilterenln en meşhur hakemlerinden Mr. Barrick'ln de kafileye katılarak buraya gelmesi memleketimizde geniş bir ilgi Üe karşılanmıştır.
Geçen pl İngilterede uzun müddet kalarak bütün İngiliz futbol takımlannı müteaddit defolar seyreden ve memleketimiz futbolunda bir otorite olarak tanınan 1 inci sınıf hakemlerimizden Fenerbahçenin en eski soliçl Bait Selâhattln Cİhanoğlunun İngiliz futbolü ve hakemi hakkında fikirlerini sormayı faydalı buldum. Kendisine şu sualleri sordum:
«— Ingiliz mili! takımı hakkında görüşleriniz?
— İngiliz millî takımı hakkında Öz Fenerbahçe mecmuasının 8 inci sayısında Ingiliz mili! eki-plnin bu maçta kimlerden teşekkül edeceğini tahmin etmiştim. Bu tahminimde sol bek Hardwic-ke müstesna, diğerleri oynamışlardır, Ingiliz millî ekipinin oyun tarzına gelince:
Muhacim hattında oynayanlar; sağ açık Matthews, sağ iç Mortenson, santrfor Lavrton, sol İç Mannlon, sol açık Flnney. Bu B oyucu da futbolun birer üstadıdırlar. Hele orta muavin Frank-Un... Bilmem böyle bir futbolcu Avrupa da var mıdır? Sağ bek Scoth (Q. P. Ran^ers'ln sol beki îstanbuida futboldan anlıyanlan hayran bırakmıştır. Scoth, bu oyuncudan daha uzun ve cüsseli. fakat oynadığı futbol 3 sınıf fazladır) Ve kaleci Swift paha biçilmez oyunculardır. Ingiliz futbolu demek tek kelime İle SÜRAT demektir.
Ingiliz milli takımında oynayan 11 futbolcu topla ne isterlerse yapacak kabiliyette ve topu Çok rahat kullanmasını bilen kimselerdir. Oyun tarzları W dir. Deplasmanları her zaman bir mâna ifade eder. Ne yazak ki, bu asların futbol sanatı tam olarak yazı fle İfade edilemez. Onları görmek ve o eevki tatmak lâzımdır.
Bu oyuncuların topa vuruşlarına gelince; bir defa dünyada hiç Mr millet futbolcusu tngiliz-ler Üslûbunda ve kuvvetinde topa vuramazlar. Bir Lavrton gibi, Mortenson gibi islediği noktaya şût atan futbolculara dünya futbolunda ender tesadüf edilir. 37 yaşanda olan sağ açık Matthcvs bir fotbol artisti, kaleci Svrtft dev cüssesine rağmen bîr kaplan gibi çeviktir. Böyle bir «team» karşısında îtalyanin 4—0 mağlûbiyeti bence normaldir,
Celâl Dluü
Sabık Homanya kralı Karol. ron günlerde Cenubi Arnerlka-dan Portekiz? gelmiştir. Kr.d K.vol. Prenses Helena unvanını verdiği karısı Madam Lupesku ile beraber, Lizbonda ziyeret ettiği jrmızc müdüriie görüşürken görülüyor.
faaliyet
bir
Filistin harbinde gösterdiğini telgraflar bildiriyor. Yukarıda bu manevrası ve uçaktan atlayan paraşütçüler görünüyorlar.
büyük kuvvetlerin
da
Amer ikada verem yeni ilâçlarla tedavi ediliyor
Glann Dale Sanatoryumu mütehassıslarından Dr. Walter Raab son zamanlarda hastalarını yeni bulduğu bir ilâçla tedavi etmektedir. Yeni İlâcın adı Ergosterûl-dur, ve kimyevî olarak D vitaminine benzemektedir.
Dr. Raab evvelâ dört hastayı altı ay müddetle bu İlâçla tedavi atttilş ve altı ay sonra neticeden fevkalâde memnun olduğunu söylemiştir. Tedavi sonunda yapılan muayenede dört hastadan üçünde verem mikrobuna benzer bir şeye tesadüf edilmemiştir.
Dr. Raabm söylediğine göre er-gosterolun tesiri sulfa İlâçlarının tesirinden tamamiyle başkadır. Yeni ilâcın bütün hususiyeti, mik roba doğrudan doğruya hiç bir tesir etmeksizin vücudun mukavemetini arttırma sındadır. Bununla beraber, hastaların bu ilân aldıktan sonra istirahat etmeleri şarttır.
Cevizden palto
Prof. Astbury adında bir İngiliz bir cins yaban cevizinden kumaş dokutmuş ve bundan palto yaptırmıştır. Amerikan Rockfel-ler vakfı profesöre 20,000 6ter-Mngllk bir mükâfat vermiştir.
Bununla beraber profesör W Astbury’nin faaliyetleri çeriz paltolara inhisar etmemektedir Profesörün idaresindeki araştırmalar lâboratuvarlannda her türlü sentetik İpliklerden mamûl kumaşlar üzerinde tetkikler yapılıyor. Profesör şimdiye kadar deniz sazı, süt, yumurta, soya fasulyesi ve hayvan kanından yaptığı ipliklerle kumaşlar dökülmüştür- Ayrıca bayanların hoşuna gidecek bir keşfi daha vardır. Naylondan da sağlam sun’î bir İplik yapmıştır. Bu iplikle dokunan çorapları aşındırmanın mümkün olmadığı söylenil m ektedir.
Balina sütü inek sütünden iki misli gıdalı
! ___Q, p. Rangers hakkında
fikirleriniz nedir?
____Kanaatimce, bu takım memleketimize şimdiye kadar gelen ecnebi takımları, arasında futbolu çok kolay ve rahat oynayan yegâne takımdır. Bilhassa, bu klâsta bir kaleci hiç gelmemişti. Size samimiyetle söyliyebUlrlm kî. bu gelen oyucular İngiliz fut-bolünün brer numuneleridir.
— Q. P. Rangersl burada yenebilir miyiz?
— Belki yenebiliriz, fakat bu bir şey İfade etmez. Zira bu adamların futbol sınıfı bizden yüksektir. Biz. bunlardan ders alıp İstifade etmeğe bakalım.
— Bu maçlan İdare etmek İçin ingütereden buraya kadar gel-mş olan meşhur Ingiliz hakemi Mr. Barrick'in idaresi hakkında fikirleriniz nedir?
— İngilterede en büyük spor hâdisesi futbol kupa finalidir. Böyle bir maçı, idaresine tevdi edilen bir hakem ancak hayran-hğımı ifade edebllirlm-Ingllterede gördüğüm hakemler arasında L. E. Glbbs (Woodley) T. C. Plkelt (Lincoln) ve H. Pearce’ln (Lu-ton) çok güzel İdarelerini zevkle seyretmiştim. Şunu muhakkak olarak söyliyebillrim İd, Mr. Bar-rick’in hakemlikteki sınıfı bunla nn fevklndedlr Bizde, mal esef futbol avanta) kaidelerini daha kavramıyan bazı seyircilerimize bu tarzı İdare hoş gelmlyebilir.
Seyircilerimizin bazılarında çok fena bir haleti ruhiye var. Mr. Barrick tam can alacak ve belki de bize gol olacak bir zamanda bir İngiliz muhacimini ofsayt olarak yakalıyor, derhal bir alkış kopuyor, biraz sonra bizim forvetlerden birini böyle bir ofsayt vaziyetinde ve pek haklı olarak durdurduğu zaman tribünlerin bazı yerlerinden kulaklarımıza maalesef pek tatsız ka-kafoniler geliyordu. Futbol nizam ve kaidelerini tam bir dürüstlük ile tatbik eden böyle şerefli ye güzide bir hakemden her coşkun ve sporda kendini kaybeden İnsanların keyfi ve gördüğü gibi hareket beklemek abes olur. Şunu gayet İyi bilmek lâzımdır ki. futbol yalnız 11 kişi 11e oynanır.»
Mısır - Türk millî maçı
Holandu maçlarının gelecek mev alme kalması üzerine ollmplyada kadar futbolcularımızın boş kalmamalarını temin maksadlle Haziran ayı İçinde yapılmak üzere futbol federasyonu tarafından M.sır fedras-yonuna biri milli diğeri temsili İki mnç teklif edilmiştir. Mısırlılar kabul ettikleri takdirde bu maçlar fin dm özdeki ay şehrimizde yapıja-
Marischal College profesörlerinden Michael Bcgg’in yaptığı tetkikler neticesinde balina yavrularının büyümeleri için fazla miktarda vitamine lhtlyacçları olduğu anlaşılmıştır. Bunun üzerine cenup kutbu civarında yakalanan bir ana balinanın sütünde C vitamininin, İnek sütündeki miktardan İki misli fazla olduğu görülmüştür. Bundan başka balina sütündeki diğer hassa!arın tıpkı İnsan sütüne benzediği de görülmüştür.
Hoş fıkralar J
Hiç bir jey bilmiyormuş!
RtVAROLB ANTOH1E (Fransız ediplerinden 1801 - 1752), Bir defa Rlvarole arzusu hilâfına bir dâvada şahit olur. Kemali hürmetle yemin etmeğe hazırlanır:
— Doğruyu söyilyeceğime yemin ederim.
Dedikten sonra hâkim sorar:
— Söyleyiniz bakalım, ne biliyorsunuz?
— Ben mİ? Hiç bir şey.
Peşin para ile almış!
SHERİDAN R, (İngiliz meşhur komedi muharriri 1751 - 1816): Sheridan gibi borçlarına ihmalkâr adam dünyada az bulunurdu. Bir gün hâmisi ve dostu Gal-les prensi ona Londra sokaklarının birinde rasgelir. Ayaklarına bakınca hayrette kalır ve:
— Hayır ola, der, ayağında yeni kunduralar görüyorum. Nasıl oldu?
Sheridan:
— Görüyorsunuz ya, yepyeni kundura! Düşününüz nasıl ele geçirdim?
— Kira İle aldın.
— Hayır,
— Yolda buldun.
— Hayır.
— Hediye ettiler,
— Bu da değil,
— Demek ki çaldın.
— Yok canım.
— halde aklimı yormaktan vazgeçiyorum,
Sheridan nihayet:
— Peşin para İle aldım, azizini, peşin para fle. der.
muammer karaca
OPERETİ Bu ük.»am Kadıköy Opera «taerna^uMia * DELİ DOLU 1
Şeker işinde vurguncu
dolabı mı dönüyor?
Bakkallarda hâlâ şeker yok!
I Hasta çocuklarının sütüne jeker bul a m ıy an ananın anlattıkları — Beyoğ-j lu bakkallarının telefonları — Şeker dağıtılıyor amma alan bakkallar nerede? — «Ne olur, ne olmaz» cılık..
1 istihsalin İstihlâki kgrşılaya-maması, imalâtın ihtiyaca cevap 1 verememesi gibi sebepleri bir tarafa bırakırsak memlekette geçim zorluğunu yaratanların karaborsacılar, Istifçilerle vurguncular olduğuna şüphe yoktur. Harb yıllannda halk bir metre pazen ve basma, lohusalar çocuklarına giydirecek çamaşırlık bez bulamazken tn güzel kumaşlardan paltolar ve elbiseler diktirerek karşımıza çdtsntar karaborsacılar, istlfçiler ve vurguncular değil miydi? Nüfus başına 150 gram arpalı ekmeğL vesika ile aldığımız günlerde evlerinde has undan tepsi tepsi börekler yaptıran, francaladan başka ekmeği ağızlarına koymıyan-lar da yine bu karaborsacılar, vurguncu ve istifçiler değiller miydi? Hastalarımız İçin «ilâç!» diye sokak sokak karaborsacılar peşinde koştuğumuz yıllarda, ! derde şifa, hastalığa deva müs-ı tahzar paketleri üstüne oturup 1 kıs tas gülenler, bire yüz, fark verilmedikçe insafa getiremediklerimiz de yine o Istifçilerle vurguncular değil de kimlerdi?
Elde ettikleri mühim servetler, kurdukları mükellef ‘ ‘ '
üstünde keyif çatan, «vurguncu ve lstlfçi» ejderler, meydanı boş _ r niden baş kaldırdılar!.. Tıpkı birer taler faresi gibi çuvallar ve sandıklar arasında dolaşarak halkın gıdasını kemiriyorlar. Yalnız kemirmekle de kalmayıp sandıkları ve çuvalları toptan ambarlarına taşıyorlar. Hani şeker? Tekelin en salâhiyetti adamı «depolarımız kibrit, tuz ve çay dolu» dediği halde İki gün evvel bunlan bulmakta da zorluk çekiyorduk I
Bir bakkal önünde
Aksa ray da bakkal dükkânı önünde ağlayan bîr kadına ras-ladım. Arkasında soluk ve yırtık bir manto, ayaklarında yanları patlamış, ökçeleri fazlaca aşın-mrş ve boyasızhktan ringini kaybetmiş erkek iskarpini vardı. Uzun boylu tarife ne hacet... Giyinişinden belliydi ki fakir bir kadındı bu...
— Hanım! dedim. Ne oldu?
Niye ağlıyorsun?..
Tahminen 30 - 45 yaşlarında olan muhatabım, gözlerini kuru-lıyarak:
— Yalnız kendi halime değil, dedi, benim gibilerin haline ağlıyorum...
— Sizin gibiler de kim?
— Kim olacak? Fakir fıkara...
— Ne oldu hanım! Aç mısın?
Ekmek mİ bulamadın?...
— Ekmek değil bulamadığım' dedi. Seker... Dolaşmadık bakkal
Beyoglu bakkalları
Beyoğlunun büyük bakkallarından bir kaçına uğradım. Telefonları durmadan işliyor.,. Bakkalın:
— Bugün de alamadık!
Demesinden anlaşılıyor ki civar apartımanlardaki müşterileri şeker gelip gelmediğini soruyorlar. Telefon muhaveresinden bir şey anlamamış gibi ben rica ediyorum:
---fite lâlo caker vpr-ir Tnisinla?
Bakkal, yüzünü buruşturarak cevap veriyor:
— Hâlâ alamadık, almak da istemiyorum.
— Sebep? Niçin almak istemiyorsunuz?
— Alınca, sağdan soldan hücum başlıyacak, müşkül durumda kalacağım da ondan...
Bundan sonra başvurduğum bakkallardan bir kaçında daha aynı cevapla karşılaştım. Müşterilerine karşı müşkül durumda kalacaklarını düşünerek şeker almıyor! armış!..
Şeker mevzuunda Belediyenin işi çok sakat tuttuğu aşikârdır. Bakkallardan bir kısmının şeker almadıklarını kabul edelim. Aldıkları hâlde çuvalları depolarında saklayıp ^almadık» diyenler de çıkarsa bunu nasıl tesbit edebiliriz? Ankara Belediyesi, şeker verilen bakkalları semtleri ve isimlerde gazetelerde ilân etti. Kuponlar dağıttı, halk bu suretle şeker almakta sıkıntı çekmiyor. Fakat İstanbul halkı, bakkallarda hâlâ şeker bulamıyor ve hangi bakkala şeker verildiğini hâlâ bilmiyor’ Şeker işinde Ankara Belediyesi kadar olamadık... Bir taraf bakkallara bilmem kaç ton şeker dağıtıldığım söylüyor, bunun üzerine bakkallara koşanlar ise bir gram şeker bulamadan dönüyor. Bu. muhakkak... Şeker isinde bir vurguncu dolabı döndüğü de aşikâr...
Cemaleddin BİLDİK
kâşaneler adına da dediğimiz bulup ye-
bırakmadım bir dirhem şeker yok... Gazetelerde bakkallara şeker dağıtıldığı yazıldığı halde hiç bir bakkal «bizde var. Bir kilo da sana verelim» demedi. Evde İki çocuğum da hasta yatıyor! Sütlerine şeker, mahallebiierine şeker, hoşaflarına şeker lâzım... Doktora koştum. «Şeker bulamıyorum. akide koyayım mı?» dedim. Beni şiddetle azarladı: «Akidede balı arat vardır çocuğa do-kunur.L Ne yap yap, karaborsadan akborsaHah sar şeker buITT dedi. Pazar yerlerinde el altından şeker satanlar olduğunu söylediler. Koştum, aradım, bulamadım. Bakkallarda da yok. Ne yapayım ben şimdi?.,.»
Göz yaşı dökmekte haksız mı buluyorsunuz bu kadım? Bence yerden göğe kadar hakkı vardır.
Şekerden eonra da tuz ve kibrit
Şeker, karaborsaya düşmüştür artık... Fırsat bu fırsattır deyip depolarına çuvallar İstif edenlerin el altından kilosu iki buçuk liradan şeker sattıkları fısıltılar halinde duyulmaktadır.
Ne garip bir iştir ki bu, üç gün evvel rafları çay paketlerile dolu bakkallarda evvelki gün bir paket dahi çay yoktu! «El çabukluğu marifete ten üstün bir hünerle Tekelin sofra tuzlan paketleri de ortalıktan kaybol u vermişti. Tekel piyasaya çok mİ tanda tuz çıkardığı halde bakkallardan bir kısmı, simdi açık ve kiril tuzları öne sürüp:
— Alın! Sonra bunu da bula-mıyacaksıni2... diyerek halkı tuz İstif etmeğe kışkırtıp duruyorlar. Bu asılsız teveklere kapılan safdiller de ne olur ne olmaz bir kaç kilo tuzu da bir kenara ben kovayım diyerek alıyorlar.
Kibrit İşinde de aynı oyunun oynanmasına kalkışıldı ve bir İki gün piyasada kibrit bulunmaz oldu. Fakat Tekelin süratle piyasaya kibrit çıkarması vurguncuların bu oyununu suya düşürdü.
Mısır hava kuvvetlerinin
AKSAM
23 Mayıs 1943
Rüyada yürüme
ilkbahar sebzelerinin en faydalısının muhtelif pişirme tarzları
İlkbahar sebzeleri arasında enginar kadar faydalısı yoktur. Enginar müd-rhdlr ve kanı tasfiye eder. Karaciğere gayet İyi tesir ettiği, safra ifrazatını arttırdığı İçin doktorlar bol enginar yemesini tavsiya ederler.
Bu faydalı sebzenin ekseriyetle zeytinyağlısı, dolması ve etlisi pişirilir, Halbuki engLnar daha bir çok çeşit pişirilebilir. Mayonezlisi, fırında peynirlisi, tavası, ve beyeııdl şeklinde püresi Avrupalılarca pek makbuldür.
MAYONEZLİ ENGİNAR: — Altı tane dtp enginarı temizleyip ayıkladıktan sonra ateşte kaynayan İki bar dak su, bir çorba kaşığı zeytinyağı, yarım limonun suyu ve tuz İçerisine enginarları atarak yarım saat, kırk dakLka yumuşak oluncaya kadar pl-şlrınell- Enginarları bir tabağın etrafına dızıııeh (Sap tarafı tabağ melidir.ı Evvelce hazırlanan nez.le diplerin içi doldurulma! rina çekirdekleri çıkarılmış birer siyah zeytin yerleştirme!!. Tabağın ac-J kasını gayet ince doğranmış, haşlan mış û; patates, bir çay fincanı tuzlu suda pişirilmiş bezelye ve yuvarlak kesilmiş körpe hıyarla doldurmak, pek az limon ile zeytinyağı üzerlerine gezdırmell. Sofraya çıkarılınca ayrı bLr tabakta bulunan mayonezden beraber İkram etmeli.
FIRINDA PEYNİRLİ ENGİNAR: — On iki, iri. dip enginar seçme!!. Temizleyip ayıkladıktan sonra tuzlu suda başlamalı. Yumuşadığı zaman sudan süzerek çıkarmalı ve yağlanmış bir tepsiye on tane enginarı dlz-meli. Enginarların sap tarafları tepsiye gelmelidir. Diğer bir kapta İki dip enginarı ezmeli. İçerisine ezilmiş 25 gram beyaz peynir, üç yumurta, biraz doğranmış dereotu İlâve etmeli. Derince bir sahanı ateşe koyarak İçe rlslne iki çorba kaşığı sade yağını eritmell, yağ sulanınca düz olarak İki çorba kaşığı unu içine atmak, tahta kaşıkla karıştırarak hafifçe pembeleşince, İki bardak süt yahut su ilâve etmeli, karıştırmakta devanı ederek plştrmell; krema koyuluğunda olunca ateşten İndirmeli, soğumağa bırakma! l
Tamamlle soğuyunca, evvelden hazırlanmış olan peynir ve enginar ezmesini İçine atmalı. İyice karıştırdıktan sonra bLr kaşıkla bu ezmeden alarak enginar diplerinin içlerini dol durmalı. Konulan havuç enginarların. içinde yüksek durmalıdır.
Bir yumurtayı bir kap içinde çırpınalı ve enginarların içindeki peynirin üzerine sürmeli. Tepsiyi fırında pişirmen. Enginarların üzerler! nar gibi kızarınca sıcak sıcak sofraya çıkarmalı.
Diğer tertipleri hartaya tarif edeceğiz. ________
Bütün kadınlar modayı takip etmek isterler. Sokağa çıkınca eteklerinin bol ve yerden otuz santim kısa olmasını arzu ederler. Geçen sene yapılan elbiseleri modaya uygun olmadığı tçln giymemek mümkün değildir. Bütün elbiseleri yenllem-ğe de bütçe meselesi m&nt olduğundaA aa miktar yeni kumaş alarak elbiseler! tashih etmek kabildir. Modelde
görülen elbiseler as bir emekle modaya uygun bir hale getirilmiştir.
1 — Koyu renk bir elbisenin eteğine konulan üç yol beyaz kumaş, eteği kâfi miktarda uzatır, aynı beyaz kumaştan bluza da konmuştur.
2 — Elbise hem kısa, hem dar İse bu model her İkisine de çare bulmuştur. Eteğin aşağısına konulan kumaş bele kadar yol yol yükselerek bolluk vermektedir.
3 — Eteğin aşağısına konulan kumaştan buluz yapılırsa, elbise tınu-mlyle yenileşir.
4 — Bu model de eteği kısa ve dar olan elbiseler İçindir. Düz renk İse çizgili bir kumaş intihap etmeli, aşağısına uazatmak İçin konulan parça elbisenin arkasından bele kadar çıkmakta. aynı kumaştan olan kemer arkada bağlanmaktadır. Vaka ve kol reverlerl çizgili kumaştandır.
l/Uüjfkiillere cevap)
Moda haberleri
| Faydalı bilgiler |
KEK AKŞAM 8tR HİKÂYE
Ot lekesi nasıl çıkartılır?
Kırlara gezmeğe gidildiği zaman otlar üzerine oturulur. Bazaıı elbiseler bu atların ezilmesinden lekelenir. Yeşil olan bu lekeleri çıkarmak tçln kirlenen kısmı ispirto ile ıslatılırı.ş: bir bezle hafifçe ovalamak lâzımdır. Leke zail oluncaya kadar bu ame-llyeyl tekrarlamak icap eder. •
Hasır şapkalar
ŞİŞLİ LEYLÂ: Yazın giyilen hasır şapkaların az itina İle yeni gibi kalması kabildir. Siyah hasır şapkaları sokaktan geldikçe fırçalayıp tosunu almalı. Ayda bir, şapkayı fırçaladıktan SOnra bir siyah İndifa parçaaı üzerine bir Hct damla zeytinyağı akıtmalı ve bu yağlt kadife ile şapkayı, hasırın yolunca silineli. Şapka pınl pırıl olur ve yepyeni kalır. .
Yemek hakkında
ANKARA AHMET: 1 — Yemek yerken bıçak sağ elde çatal sol elde tutulur. Eti önce parçalara kesip son ra yemek doğru değildir. Et. bir lokmada yenilecek k3dar bıçakla kesilir, çatalla ağıza götürülür.
2 — Balık etten evvel yenilir ve ayrı çatal bıçağı vardır.
j _ Peçete İki kat olarak dizler üzerine yayılır. Ucu katiyen yelek İçerisine sokulmaz ve boyuna bağlanmaz.
1 — Ağ.zda yemek varken su içilmez. Lokmayı yuttuktan sonra »u veya şarap içilir,
5 — Dopdurma yemeğin sonunda ve klskül ile yenebilir.
Tırnaklardaki lekeler
Tırnaklarda hasıl olan beyaz lekeleri geçirtmek için, şap eritilmiş su I' içerisine bir kaç damla kâturulu İspirto da miat ma 11. Bu su içerisinde beş on (Dakik* banyo yapılan tırnaklardan lekeler pek çabuk zail olur.
■k Otuz kırk sene evvel kullanılan gümüş çantalar moda oluyor.
* Bir zaman erkeklerin giydikleri hasır (canolier) biçimi şapkaları bu ya: kadınlar giyecektir. Bu saykala' çiçekle tükenecektir.
if Bolerolu kostümlerle eteğin beline enli kemer bağlanmaktadır,
A Açtft renle yünle elde ö'nte mantolar modadır. Bunlar klof biçimi bo! yapılmaktadır.
* Ayal-feabıfan tekmil ajurludur dJjfd ayakta dantelden kundura hissini
vermektedir.
Az şekerli hoşaf
Midesinden, barsaklanndan rahatsız olan ve çiğ meyva ylyemiyenler hoşaf yapmak mecburiyetindedirler. Bu mevsim meyvalan ekşidir, ne kadar şeker konsa ekşiliğini gidermek kabil olamaz. Şimdiki şeker azlığında tarif edeceğimiz usul He hoşaf pişirilirse az şeker kutlanılır.
Sabunun yerine pomat
Ciltleri İnce olduğu için yüzlerini sabunla yıkayamıyan bir çok kimseler vardır. Tarir edeceğimiz şu pomat sabun vazifesini görür, cildi tahriş etmez.
30 gram güm arabüde 50 gram İyi cins balı karıştır malı. Sonra toz gibi İnce rendenlemlş 100 gram beyaz sabunu ve 200 gram tatlı badem yağını azar azar ve jıavaşça karıştırarak İlâve etmeli. Nihayet 100 gram gül suyunu azar azar koymalı Bir pomat haline gelince cam. yahut porselen bir kap içerisinde saklamak.
Sabahlan yüz yıkanacağı zaman bir kop İçerisine İki bardak ılık su koymalı, içine bu pomattan bir tatlı kaşığı atarak eritmell; sonra bu su ite yiiz yıkanmalıdır.
Ekşi olan meyvalan keserek parçalara taksim etmeli. Üzerine bir miktar sıcak kaynar su başlamalı. Mey-vanın ekşiliğinin derecesine göre on [kİ, on sekiz yahut ylrınl dört saat öylece bırakmalı. Sonra bu suyu dökerek her zamanki gibi hoşaf piçlr-mell. Konulan şeker miktarı epey | fark eder.
[İmparatorun enfiye kutusu
AŞK VE ZABITA ROMANI
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: VA-NÛ
. Tefrika No. 4i „
Ariette, ehemmiyet vermeyip gene Eve'e hitabetti:
— Evet, o mektubu ben yazdım. Mektubu yazdığımdan da ablam -Yvette’in haberi yok. Böyle bir plân benim aklıma geldL
Eve, sordu:
— O mektubu bana niçin yazdınız? Niçin beni buraya çağırdınız?
— Madam! Böyle bir suali bana sorabilir misiniz?
— Evet, soruyorum
Ariette. serzeniş eder gibi cevap verdi:
— Hassas her hangi bir İnsan için sebebi aşikârdır. (Toby’ye yaklaştı; delikanlının saçlarını okaşadl.) Ben bu zıvallı Toby’yl çok seviyorum.
Bahis konusu centilmen birdenbire ayağa kalktı:
— E. neylersiniz, neylersiniz ben zengin değilim. (Ayaklarının ucuna D'ıs'p boyunu daha yükseltti: kendini ynıısında sevrettl.) Zengin
değilim ama. gene de İmkân dairesinde iyi giyiniyorum, değil mi T
—- A, orası cidden öylel
— Halbuki siz zenginmişsiniz, madam. Bana öyle söylediler. ZatıâHniz gibi fevkalâde hassas, fevkalâde İnce bir şahsiyet, beni daha fazla konuşturmadan maksadımın ne olduğunu ani ayı verir.
— Emin olunuz kt, ne dediğiniz! hâtâ anlayamadım.
— Siz, madam, benim bu zavallı Toby1 mİ e evlenmek İstiyorsunuz. Ken dişini kaybetmekten dolayı fevkalâde üzülüyorsam da.' gene de kibar davranacağım. Ben hür bir kızım. Kimseye de zarar vermek istemem. Lâkin, bu mevzua pratik bir noktadan bakmak kabedlyor, BlnaenaleJ-h siz kendi mali İmkânlarınızla banı bir destek oluverirseniz, bu çapraşık İş. tasavvur rdllmlyecek bir kolaylıkla halledilir,
üzün bir sükût hükütn sürdü.
.. Artık bu kadar yetişir. Merak etme bayım, her halde senden intikamımı alacağım.
Bu sözleri söyleyen Jorjet, çok sevimli ve pek genç bir kadındı. Kocası Hlpolltin ihanetleri kendisini çlled.en çıkarıyordu. Zavallı kadının bağırmak ve şikâyet etmekte de hakkı yok değildi. İki seneden beri evli bulunan Jorjet, Hlpollt gibi şişman, kaba, kalbslz bir adamla nasıj evlnmğeğe razı olduğuna şaşıyodu. Güzelliğini, gençliğini, servetini bu kaba sapa adama heder etmişti.
Kocası, bütün bu lûtuflanna mükâfat olarak kendisini hem de evinde oda hizmetçisi ile aldatıyordu.
Deve gibi kin tutan Jorjet, kendi kendine söylenmeğe devam etti:
— Alacağın olsun, mendebur kert
Hlpollt, şahlanan karısını teskine lıştı:
— Beni dinle Jorletçlğlml Vallahi benim bir suçum, günahım yok. Dur da sana izahat vereyim.
Fakat genç kadının mazeret dinlemeğe niyeti yoktu. Yatak od ısının kapısını kocasının yüzüne hırsla kapadı. sonra divanın üzerine çökerek hıçkırıklarını koyuverdi.
Hlpollt; karısının gönlünü almak fin onu sayfiye otellerinden birine ötürdü. Otelde çocukluk arkadaşı Plyer de vardı. Jorjet, sayfiyeye gidince tabiat! tamamlle değişti, şimdi ağzını hiç açmıyor, hep düşünceli görünüyordu. Hlpollt, kanamın bu halinden endişeye düştü. Çünkü zevcesi uykusunda kâbuslar geçiriyor, ikide bir uyku arasında:
— Hi..po...Ut: bana bunu niçin yaptın? diye sayıklıyordu.
Bir gece genç kadının halı fenalaştı. Gece yarısından bir sat sonra gözleri kapalı vç eller! uzanmış olarak yataktan kalktı, odanın kapısını açarak gecelik entarlsile dışarı çıktı. Hlpollt. telâş İçinde peşinden gitti. Jorjet, koridorları dolaştıktan sonra dönüp yatağına girdi.
Ertesi gün Hlpollt karısını hekime götürdü. Doktor geceki hâdiseyi dinledikten sonra teşhisini koydu:
— Zevcenizin variyeti ağırdır, kendisi salrülflimenam olduğu için mutlak bir İstirahat® ihtiyacı var. Şayet başka btr gece yine kalkarsa sakın onunla konuşmayınız, hareketlerine mâni olmayınız. Yalnız 3-4 adım geriden takip ediniz Sözlerime dikkat
ediniz. Yoksa lücceten ölmesi tehlikesi var.
Aradan iki gün geçi. Hlpolltin telaşı zail olmağa başladı. Fakat dördüncü gece Jorjet yatağından kalktığı gibi dışarıya fırladı. Kocası parmaklarının ucuna basa bosa peşinden gitti. Karısı, arkadaşı Plyerlrı oda kapısını açarak İçeri girdi Plyer, ansızın gecelik entarisiyle Jorjeıı vo arkasında da kocasını görünce çığlığı
, basmağa hazırlandı. Fakat Hlpollt.
— Allah aşkına Plyer sesini çıkarma. Karım salriiifilmenamdır, diye kekeledi
Jorjet, Piyerln yatağına yaklaşarak boynuna sarıldı ve:
— Kölen, kurbanın olayım sultanım! Kocam beni aldatıyor, diye mırıldanmağa başladı ||
Hlpollt' dtrln bir ah çekerek: q
— Allah aşkına ağzını açma Plyer I q Rüya görüyor. Onu bırak, istediğini yapsın. Sakın onu uyandırma... diye •livardı. O
Jorjet. Piyerl japur jüplr öperek:
— Sen de niçin bent öpmüyorsun. O ı Yoksa beni sevmiyor musun? diye
■ sordu. -
■ Hlpollt, bu manzarayı soğuk terler dökerek seyrediyor, fakat doktorun
’ tavsiyesine uyarak karısuıı uy andır-s mak şöyle dursun, arkadaşını yalı varmağa devam ediyor:
‘ — Yalvarırım Plyer sakın onu
1 uyandırma! Bırak İstediğini yapsın. "O 1 Zavallı kancığım rüya görüyor. dİ- 0 ı yordu. "g
’ Plyer ne yapacağını şaşırmış, müş- 0 > kül bir vaziyete düşmüştü.
Jorjet, oynadığı bu oyunla kocaaı-
1 tıa soğuk terler döktürdükten sonra yine gözleri kapalı, elleri öne doğru
' uzanmış olarak yataktan kalkıp ko-1 cası arkasında odasına döndü ve ya' tağma girerek mışıl mışıl uyur gtM 1 davrandı.
' Hlpollt. yaş dolu gözleri İle karıaına
• baktı ve:
1 — Zavallı kancığım! Ne buhran bu
Yarabbi! diye eseflendi.
' Karısı bir aralık gözlerini açınca:
— Jorjet. Jorjeti Sevgilim uyan dm mı diye sordu..
Fakat cevap alamadı. Genç kalın, kocasına cevap verecek kadar aptal değildi ve dediği gibi İntikamını al-değildl ve dediği gibi Hlpolttten intikamını almıştı.
Çeviren: A. Hilâli
2 o > o P
Muhtelif eşyanın tozu nasıl alınır?
Bir evin eşyasının tozu aynı «bez İle alınmaz, eşyanın cinsine göre bez kullanmak İcap eder.
Cilâlı eşyalar için eski yünlüler kul l anıl malıdır.
Maden! lâmbalar, kapı tokmakları, portmantoların madeni kısmı kadife İle sLlinlrse pınl pırıl olur.
Meşin kanape, koltuklar ve tahta parkeler için faulle kullanılmalıdır.
Lake eşyalar ipekli kumaşla silinince çok ly! parlar.
Vernikli eşyaları Lse ketenden bezler cn fazla parlatır.
Ariette keskin bir sesle:
— Niçin gülüyorsunuz, madam? — diye sordu.
— Affınısı rica ederim. Gülmüyordum... Yani şey... Buna gülmek denemez... Oturabilir miyim?
— Aman tabii, efendim! Ben ne k^dar nezaketinmişim: dalgınlığıma geldt. şu iskemleye buyurunus. Toby’ ntn tercihan oturduğu İskemle bu-dur
Toby'nln yüzünden deminki kırmızılık kaybolmuştu. DemLnki gibi kabahatli kabahatli de durmuyordu. On beşinci ravundunu bitiren sersem leınlş boksör ifadesi yoktu gayri-
Katılaşmış, kazıklaşmış hail vardı.
Yavaş yavaş bütün mevcudiyetini bir hiddetin kapladığı anlaşılıyordu. Üstelik, ne yapsa kendin! haklı görecek bir mânevi duruma irlşmlştl. Binaenaleyh birinden bir İntikam almalı. Ama kimden olursa olsun o intikamı almalı. İçine yuvarlandığı bu karmakarışık, bu gülünç vaziyetten kurtulmalı
Ariette’e:
— Çtkl — dedL
— Nasılmış?
— Sana diyorum, çık!
Evo o derece süratle ve öyle bir
Kudüs’te şiddetli çarpışmalar devam ediyor. Yukarıda bir evin damına yerleştirilen bir maklnah tüfek görülüyor.
Kim
soğukkanlılıkla araya girdi kİ. Toby, bu müdahaleden şaşırıverdi.
— Peki ama efendim siz burada madnıazel Arletta Latour'un dükkânında bulunduğunuzu unutuyorsunuz.
— Nerede bulunduğumun bana vız gelir.
Nefsini fevkalâde .zorlıyarsk, Toby, iradesine yeniden hâkim oldu,
bilir ne yapacaktı, vaz geçti. Elini saçlarında gezdirdi. Oövdeslnt doğrulttu. Gürültü İle solumağa başladı.
— Bizi lütfen bir an yalnız bırakınız. — dedi, — , Senden çok rica ederim. Ariette bizi yalnız bırak. Bayan Eve NelU ila haşhaşa konuşmak İstiyorum,
Arlette'ln yüzündeki endişeli İfade kayboldu. Genç kız içLnl çekti; derhal uysallaşıp bu teklife razı oldu.
NeşelL bir sesle:
— Bana ne türlü tazminat vereceğiniz hakkında aranızda anlaşacaksınız her halde değil mİ?
Evo:
— Aşağı yukarı tahmin ettiniz. — dedi.
Gene Ariette:
— Ah, size nasıl söyllyeylm?... Benim talebime karşı bu derece anlayış
gösterdiğin Lz İçin öyle bahtiyarım kİ... Bir an endişeye düşmüş bulunduğumu size İtiraf edebilirim. Evet, endişe etmiştim. Sizi yalnız bırakacağım. Yukarı kata çıkıyorum. Beni ne zaman çağırmak isterseniz tavanı süpürge ile vurun, hemen İnerim. Allaha ısmarladık, madam! Allaha u-maladık, Toby.
Jartiyerini, İğnesini İpliğin! topU-dt; odanın öteki ucundaki kapıya doğru yürüdü. Yüzünde geniş bir tebessüm; başıyla dostça bir işar6* çaktı. Peşi sıra müphem bir lâvınla kokusu bırakarak geçti, gitti. ,
Eve. hiç bir şey söyle tnekslzln Arlette'ln demtn oturduğu koltuğa çöktü.
Toby, slnLrLl. Genç kadından ayrılık şöminenin kenarına İlişti. Havanın etekrlkle dolu olduğunu anlamak için fazla hassasiyete ihtiyaç yoktu. Sıra ile uğradığı bunca işkencelerden sonra, Eve'ln bir intikam almak Istl-yeceğl şüphesizdi ,
Bitaraf bir mllşahit, her halde onu. böyle müsait bir andan İstifade ede-’ rek haşinini yere sermesi İçin teşvik ederdi.
Buna rağmen sükût uzun sürüyor. Toby, şömineye dayanmış, boynunu
omuzlan arasına kısmış; bıyığım mtrlp duruyor; bu İşi nasıl hal v» fasledeceğini tâyin İçin nlganluuıa zaman, zaman bakıyor. .
Nihayet, genç kadın, Ş'i tek kelimeyi söyledi:
— E? •
XIV
Toby ansızın samimi bir seale:
— Bana İnanınız, fevkalâde müteessirim. — dedi.
— Yok canım?
— Evet. Bu İşi öğrendiğiniz tçln pek müteessirim.
— Ya?... Bu İşin bankanıza* d* öğrenilmesi sizi aynı derecede korkutuyor mu?
Toby, bir an düşündü:
____ Hayır, bunun ehemmiyet! yok (Yüreği ferahlamış gibi bir İfade yüzünde belirdi.) Kuzum siz bundan mı üzülüyorsunuz?
— İhtimal.
— Hayır: Bunun hiç btr ehemmiyeti yok. — diye genç adam gayet ciddi cevap verdi. — Gerçi benim de aklımdan geçmişti. Fakat, bankının ismi bir skandale karışmadığı lçl° her şey yoluna girecektir. Anlararui. Ehemlyetll nokta budur’ {Arkası var’
23 Mayıs 1943
AKSAM
Bahlfe 7
Bütün Avrupada t üyük kalkınma var
Bir Amerikan gazetesi bundan hayret ve takdirle bahsediyor ve rakamlar gösteriyor
Amerikada radyo öğretim sağlıyor
Gelecekte televizyon da öğretim vasıtası olarak kullanılacak
BULMACA
ANKARA RADYOSU
Bu akşamki program
8.
Bugün en çok bahsedilen meselelerden biri, grev, enflâsyon. açlık, al* yari değişmeler ve komünist suikastları gibi Avrupayı ihtilâf ve ıstırap İçinde bırakan şeylerdir. Fakat bütün bunların yanında, İnsana cesaret veren bazı hakikatleri İnkâr edemeyiz.
Avrupa bölün harbjerln en müthişinden tam üç yıl sonra. «konomlk ■ahad* akıllara hayret Verecek bir şek i] d» ilerlemiştir. Bot ün Avrupa minetlerinin malik olduğu enerji ve İrade kuvrftl hakikaten büyüktür. Bu suretle,bugün Avrupa daha geni? va daha iyi tanzim edilmiş bir, ekonomi »İstemine pugru gidiyor.
' Bu gejjşm(lerf’telklk etlikten son-fa, Jtaeritaa mümessili Christlan A. Herler, Avtupamn umumi durıfmuriu (u şekilde hülâsa ediyor: Amerikanın yapacağı yardım Avrupayı kurtarmak İçin değil, takat Avruparun baş lamış olduğu bu İşin biran evvel bitmesini temine. çalışmaktır.
Meselâ Avrupa fabrikalarının üç sene İçinde başardıklarım bir gözden geçirelim. Geçen sene zarfında îngl]tere, Belçika, Danimarka, Norveç ve İsviçrede istihsal edilen mallar harb esnasında istihsal edilen mallardan daha fazla olmuştur. 1944 de Fransada fabrikaların verimi *4 41 e düşmüştür. Amerikanın yardımı ve sıkı çalışmaların neticesi şimdi bu mikdar % 95 e çıkmıştır. İtalya da ise 1945 te fabrikalar tamamen harap bir vaziyetle İdi. Bugün bütün fabrikalar harbden önceki vaziyetlerine % 70 yaklaşmıştır.
Hojandada harb bittiği zaman fab rikalarda her üç makineden bîr tanesi ya çalınmış yahutta tahrip edilmiş bir vasiyette İdi. Bu yüzden endüstri 3933 dekine nispetle % 30 a inmişti. Amerikan yardımı ve milletin gayreti İle Holanda endüstrisi bugün % 39 dan % 105 e fırlamıştır.
Bütün Avrupa kıtasındaki gemi tez •glhlan/giu sene müddetle, -müttefik ve Alman tayyarelerine hedef olmuştur. Bununjuberaber bu tezgâhların tamiri o kadar süratle başarılmıştır kİ 1947 de inşa edilen gemi ler. 1939 da inşa edilen gemilerden faz]a olmuştur. MarshaJ] plânına dahi] olan memleketlerde elektrik kudreti istihsali 1938 de 130,000 milyon kilovat saat İdi. Geçen sene bu rakam 170,000 milyona çıkarılmıştır. İngiltere hariç diğer memleketlerdeki kömür İstihsali 1945 te harbden önceki dununa nispetle 41 e düşmüştü. Bugün bu mikdar % 90 a çıkmıştır.
Garbi Avrupada en çok tahribata maruz kalan sanayi demiryolu sanayii olmuştur. Fransız demiryollarının % 50 si İtalyanm % 40 ı; Kolandanım % 92 d, Belçlkanın % 60 nidan fazlası tamamen hara-p bir vaziyette
talik iş saaü 39 lken. bu mÜ£l,ax d.a 431. geçen temmuzda. 45 saate, ham maddeler temin edilir edilmez 43 saate çıkmıştır.
Birinci dünya harbinden sonra in glltere kömür amelelerinin yaptığı grev, millete 58,000,000 ton kömüre malolmuştu. Bu harbden üç sene son ra bütün ameleler İstihsali fazlalaştırmak İçlin kendi arzulan Ha iş ıa&-tlni haftada 35 e çıkarmışlardır, In-gilterede kömür istihsalinde kullanılan makineler de tamamen modernleştirilmiştir. 1847 sonunda ocaklarda kullamlan modern makinelerin âdedi 1500 iken 1948 de bu adet 2500 ■ çıkmıştır. Bugiin bütün ingilterede kullanılan makinelerin % 70 1 İngiliz yapısıdır.
Geçen senenin sonbaharında, în-filterenia, karşılaştığı en büyük güç lülelerden biri de demir yofu meseleleri İdi. Bu vaziyet radyo ve basın, yazılası He ha]ka anlatılarak, hükümet milletin de yardımına müracaat etmişti. Bunun üzerine İçlerinde demir yolu amelesi, üniversite talebeleri, memurlar ve çiftçiler de olduğu halde binlerce gönüllü İşçiler boş saatlerinde vagonları yükletmek ve boşaltmak gibi İşlerde hükümete yardım. etmeğe başlamıştır. Bu suretle demiryolu sanayiinde gelişme % 200 kadar artmıştır.
Harbin sonunda Le Havre limanı o kadar harap bir vaziyette idi ki mü t tefik mühendisler limanın tamirinin ancak 25 senede miimkün olabileceğini tahmin etmişlerdi. Halbuki milletin bu kadar beklemeğe tahammülü yoktu. Ellerine geçirdikleri kazmalar ve küreklerle ve içlerinde 500 tane de talebe olduğu halde bütün millet limanı bir an evvel eski haline iade etmek için İşbaşına koşmuşlardır. Ve bugün limanın % 85 1 tamir edilmiş bir vaziyettedir.
Bütün bu İlerlemelere rağmen, bütün Arrup3---memleketlerİ!»de -işsizlik göze batar bir ha] almaktadır. Bu milletlerin başında İtalya geliyor. Şimdiki halde yüz binlerce İtalyan amelesi Fransada çalışmaktadır. Diğer taraftan işsizliğe mâni olmak İçin Marshaii plânına dahil 16 memleket daimi bir İş birliği halindedir.
Hülâsa Avrupanm kalkınmasında lüzumu olan sebat ve karar Avrupa milletlerinde mevcuttur, ve Amerikanın yapacağı yardım bunlardan başka olmalıdır. Amerika Avrupanın enlj&syon, kıtlık eski makineleri kuj, lanmak mecburiyeti gibi dertlerine mâni olabilirse, ve biran evvel kavuşulacak refaha engel olan komünist partilerine karşı koyabilirse, çok tan ilerlemiş olan bu umumî refah mükemmeliyete daha çabuk erişmiş olur.
THE ERADERS DİGESTTEN
Amerikan üniversite ve kolejleri radyo İstasyonlarından faydalanmak suretllo halka ve okul çağındaki ço-çuklara öğretim Bağlamaktadır. Birleşik Amerikada 1300 lisanslı radyo istasyonu vardır. Bunlardan 32 sİ üniversite ve kolejler tarafından idare ediliyor. Ve kâr esasları nazarı ltlbare alınmıyor.
Birleşik Amerikada radyo İstasyonu İşletmek İçin l]k olarak 1919 yılında müsaade verilmiştir. Amerikan üniversite ve kolejleri, min-takalannda bulunan cftmlanm İhtiyaçlarını temin etmek ve kendilerine hizmeti a bulunmak bakımından ]âzım elan fırsatı uzun zamandan beri takdir etmektedirler. Hattâ dağlık mmtakalarda halkı belli başlı bilgi sahasında faydalandırmak hususunda bilhassa çareler aramışlardır. Çiftçilere yardımda bulunmak, radyonun l]k anlayışını teşkil etmiştir. Ve Amerikan radyo istasyonlarının bugünkü esas hedefi de bundan farklı değildir.
Amerikan radyo İstasyonları çiftçiden sonra okullara faydalı olmağa başladılar. Bu gibi servisler gerek ticari ve gerekse öğretim! geliştirmek gayesîle ve kâr esaslarını nazarı ltlbare almıyan İstasyonlar tarafından temin ediliyordu. İstasyonlardan okullara yayınlanacak programların büyük bir kısmı Birleşik Amerika Maarif Bakanlığı ile İş birliği yapılmak suretlle hazırlanmak -tadır. Aynen bir çok öğretmenler ve öğetmenler cemiyeti de bu faaliyete iştirak etmektedirler.
Radyo İstasyonları vasitaaije daha iyi bir öğretini sağlamak amaclle yıllarca çalıştıktan sonra ancak gayet müsbet tedrisat programlan meydana getirilmiştir. Amerikada bu programlara «Hava yollle öğretim» denilmektedir. Şimdi, bu tedrisat Amerikan radyo- istasyonlarında gayet önemli bir yer tutuyor.
Meseli, Wisconslııdc «Hava yollle sağlanan tedrisat» 1931 yılında başlamış ve ilk sene zarfında okullarda Istimâl edilmek üzere 10 muh telif program sunulmuştur. Tecrübelerden bu gibi programlara karşı büyük bir İsteğin mevcut olduğu öğrenilmiştir. Liselerden ziyade ilk okullarda böyle bir programa İhtiyaç olduğu nazarı itibare alınarak bu hedefi göz önünde tutmak suretlle elverişli programlar hazırlanmıştır.
İçinde bulunduğumuz jnlın tedris devresi İçin. WLjconsln üniversitesi ilk okullara mahsus bazı sahalarda öğretim programı temin etmiştir. Bu sahalar da şunlardır: ritmik faaliyetler, müziği takdir etmek, dramatik, tabii v» İçtima! ilimler, yaratıcı sanat, şarkı söylemek, demokratik beşer münasebetleri ve haftanın haberleri.
Üniversiteler sadece kendi radyolarında yayınlamak Üzere değlj, fakat ayni zamanda diğer ticari radyolarda neşredilecek öğretim İçin de program hazırlanması bakımından işbirliği yapmaktadırlar, Meselâ, bir üniversitenin hazırlamış olduğu program, ticari mahiyette neşriyat yapan 12 İstasyon tarafından yayınlanmaktadır.
1 Radyo neşriyat durumunun, gayet sıkışık olmasına rağmen yeni frekans modülâsiyon sahasına başvurmak sureti]© radyo He sağlanan öğretimin istikbalde daha da ge-Dlşlemesi mümkündür. Mahdut bir neşriyat sahasını kaplayan frekans modülâsiyon İstasyonlarının öğretim mahiyetindeki radyo İşlerine tam manâsJje elverişlidir.
Bu sistem tatbik edildiği takdirde Birleşik Amerlkadakl bütün o-kullar esaslı bir şekilde faydalanabilir. Diğer taraftan böyle bir durum. okul öğretiminin, mesaisine ehemmiyet vermek hususunda bir sebep teşkil edebilir.
Birleşik Amerika Federal münakale komisyonuna göre 23 eyalette öğretim işlerlle meşgul olan memurlar eyaletler arasında radyo şebekesi vücude getirmek hususunda büyük bîr i)g! göstermişlerdir. Hattâ bir çok eyaletlerde daha şimdiden tasarlama işlerlle uğraşmak üzere komisyonlar kurulmuştur. Kâr esasları dahilinde çalışmıyan ve öğretim sağlamak esasın: gaye edinen bir radyo istasyonuna ruhsat verilirken federal münakale komisyonu bu İstasyonun eyaletler arasındaki öğretim frekans modülâsiyon sistemine ne dereceye kadar uyduğunu ehemmiyetle nazarı ltlbare almaktadır. 1947 yılının Temmuz ayından itibaren bu istasyonlardan dokuzu faaliyete geçmiş bulunmaktadır. 32 İstasyon İçin İnşaat ruhsalı verilmiştir ve sekiz müracaat da muallâkta kajmıştır.
Gelecekte televizyondan bîr öğretim vasıtası olarak İstifade edil-’nesl çok muhtemeldir.
17,68 Açılış va program; 18 M. ayarı ve Radyo dana orkestrası; 18,45 Hafif melodiler (Pl.j; 18 M. S. ayarı ve Haberler; 19,15 Geçmişte Bugün; 18,20 İncesaz; 20.15 Pazar Ga zetesl; 20.30 Şarkılar; 20,43 Şarkılar, türküler; 21,15 Temsil; 21,40 Dans milliği (PM; 23.10 Konuşma: B.T.G. Direktörlüğü; 22,50 Dans müziği (Pl); 22,40 M. S. ayan ve Haberler; 23 Program ve kapanış.
Yarın sabah se ötfle programı
7,20 Açıhff ve program; 730 M. B-ayan ve Marşlar (Pl.l; 7,45 Haberler;
8 Hafif parçalar (PLİ; 8,13 Şarkılar . (PL); 8,30 Çeşitli hafif müzik (PLİ;
9 Kapanış.
12,29 Açıhş ve program; 12,30 M.S. ayan ve Şarkılar; 13 Haberler; 13,15 Salon orkestralarından Çeşitli pakçalar (PB; 13.30 öğle Gazetesi; 13.45 Müaüc: (Pl.l; 14 Kapanış.
1 3 8
• e 7 8 B 10
Soldan sağa, ve yukarıdan aşağıya-.
Güzel bir E V ' e Sahip olmak İster misiniz?
Günün birinde geç kalmış olmamak için samanın benliğinizde husule getirdiği tahribatı tamirde acele ediniz.
PERTEV
Müstahzaratı Laboratuarı size bu malzemeyi takdim eder.
Dr. Zekâi Muammer
IUNÇMAR Bakteriyoloji Laboratuarı Sun ve idrar muayenesile gebeliğin erken teşhisi. Was»nnann teamülü, kan gruplan. Ufo. sıtma balgam idrar, kazurat muayeneleri kanda Üre. şeker . vesalr biyolojik tahliller oftıa i ve fluorescencemlkroskopl ve taze aşılar yapılır.
Divanyolu İhsan Sami Lâbora-Cuvan No 113, Tel 20981
1 — Balık beslenen suni havuz.
2 — Bir çocuk oyunu.
3 — Tersi vuruşmanın başlangıcı -Yapraklarına yazı yazılan nebat,
4 — Buharlı gemi - İnce kamış.
5 — Tehlike işareti veren.
8 — Huda = Bir şark vilâyeti - Uzak nidası. ,
7 — Tersi eski şairlerimizden -Kuşa, benzer ulamaz.
8 — Faydalı - Bedeli icar.
9 — Etin ucuzunu arar.
10 — Emme - Amel! değil.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan. safa re yukarıdan ajağ:ya;
1 — imtihana]»; 2 — Meali malûm;
3 — TaJâkat; Ti; 4 — İlâve; Ah; 5 — Hikemlyat; 6 — Ama; İçelim; 7 — Natayeleca; 8 — Al; Halecan; 9 — Tut; Ticarî; 10,— imiz; Manla.
AKŞAM
Ecnebi
Zayi — Fener nüfus idaresinden aLcbğım ve İçinde askerlik durumum yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini aJacağmiuia esk.lsjnlıj.Jült-mii yoktur. 1336 doğumlu
Yahya oğlu Rafael Daron
Abon£ bedeli
Türkiye
28U0 kuruş
,1300 »
800 »
300 »
tebdili için
5400 kuruş
2908 >
1600 »
Senelik
6 aylık
3 aylık
l aylık
Adres
pul gönderilmelidir.
de adres değiştirilmez,
elli kuruşluk
Aksi takdir
Telefonlarımızı Başmuharrir- 20585
Yazı işleri 8O7.C5 - İdare 20*181 Müdür; 20497 '
Receb 14 —-HHTr îfl
İdarehane: Babıöll civan
Cemal Nadir sokağı NO. 13
İmsak Gü. Öğle İkindi Ak. Yatsı 7.00 9,89 '4,44 8,42 12,00 1,55 3.27 5.36 13,10 17.09 20,27 22.21
İdi. Gene Amerikan yardımı l]ç bu harap yollar tamir edilerek, geçen ■ene Avrupa trenlerinin taşıdığı yük ve yolcu mlkdarı 1939 dekinden fazla olmuştur.
Holandanjn esas endüstrisi gemiciliktir. Harbden önce en büyük limanlan dr Rotterdamdı. Bu bölgeler de ricat eden Almanlar, limanın % 80 İni -tamamen tahrip etmişlerdir. Bugün Rotterdam limanının, buğday muhafaza eden tesisleri tamamen tahripten önceki durumuna çıkarıl-1 iniştir. Yağ defolarının da ancak '% ‘ 80 1 tatalr edilebilmiştir, Rihtıfrı]arı-nın % 94 ti gene harbden Önceki vaziyetine çıkarılmıştır. % 50 si hardbo lan ticaret donanması, bugün eski. vaziyetinin % 83 üne çıkmıştır.
Ziraatte de aynı yükselmeleri gö- I rüyortız. Bu sene Fransada hububat istihsali harbden öncekine nispetje % 10 fazladır. Seylâp, askeri tesisler ve harbin diğer tahribatı yüzünden Molanda çiftliklerinin her 8 dönümden hin İçe yaramaz bir hale gelmiş ti. Buna rağmen Holanda çiftçisi, kısmen Alnınlardan sakladığı ziraat aletleri sayesinde harbden önceki hububat İstihsalinin % 70 sini tekrar eIde etmeğe muvaffak olmuştur. î-ta]yada bu ilerleme % 60 tam % 80 e çıkmıştır, Norveçtekl ziraat İşleri o kadar rnükcmme]]eşmlştlr kİ. bu kış Norveç hükümeti Amerlkadan gördükleri yardımın, ihtiyaem daha fazla olduğu yerlere çevrilmesini istemiş tir.
Bütün bu işlerin başar lamasında j esas âmil, halkın taşıdığı azim ve i-radedlr. Bugün Fransız İşçileri harb-I den önce alabildiği etin ancak yan-'B eını alabiliyor. Giinde 200 gramlık ■ ekmek İstihkakları. Alman İşgali a]- ■ tındaki yerlerde halkın yediği ekmek |] ten azdır. Buna rağmen 1938 de haf-, BE
Satılık Bina _
1 İzmlrde, Kâzım paşa Bulvarı I I civarı eski Selântk Bankası sa- I I tılıktır. Depo ve yazıhaneye el- B ■ vcTlşlidlr. Beşiktaş Şalrveysl so-1 | kak No. 17 Bay Ömer'e mBra- |
TÜRKİYE İŞ BANKASI nın
Küçük Cari Hesapları arasında tertip eylediği zengin ikramiye çeltiÜçlerinden faydalanınız.
, İstanbul'da Küçük
* Yalı'da Bahçeli EV Ankara’da Tasar-î ruf Evlerinde Bahçeli EV
Ankara'da Güven ; Mahallesinde Bahçeli EV
Her çekilişte ayrıca bir ARSA ve dol t] un para ikramiyeleri
1 Haziran 1948 Çekilişinde
25 Ağustos 1948 »
30 Aralık 1948
OSMANLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi, — Tesis Tarihi; 1863
Sermayesi: 10.000.000 İngiliz Lirası
Merkezi idaresi: Galata Yenlcaml ve Beyoğlu n da, Türklyenln başlıca şehirlerinde, Paris. Marsilya, Londra, Man-çester'de ve Mısır, Kıbrıs, Irak, İran ve FlUsllnde Şubeleri
Yugoslavya. Rumanya ve Suriye’de Riyalleri vardır.
ve
Her türlü banka muameleleri yapar.
Çok müsait faiz şartlarlie tasarruf ve mevduat hesaplan açılır.
Tasarruf hesaplan tçtn ÜÇ ayda bir İkramiye keşideleri yapılır.
Daha fazla malûmat almak için OsmanlI Bankası Gişelerine müracaat «dümendir.
»
»
Anadolu Sigorta Şirketi
Müdürlüğünden 5 Haziran 940 tarihinde 014053 ve 014056 sayılar altında İstanbul Kambiyo Müdürlüğünden alınmış olan 9333.20 Belçika
I frangı İle 24.1.9 İngiliz lirası ve 8008.20 eiçöta franklık Permiler zayi' edilmiştir.
Yenileri alınacağından mezkûr | permilerin hükümsüz bulunduğu ilân ( olunur.
Mahkeme, tapu, icra Ve noter ilânları
Bedelleri hususî şahıslaı tarafından ödenen mahkeme İcra, tapu ve noter ilânları gibi resmî ilânlar eskiden ol-duğu gibi doğrudan dosrııva «AKŞAM» İdaresi tarafından kabul edilmektedir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığından:
1 — Bu yıl Birinci sınıfta bulunan öğrencilere yeni yönetmelik hükümlerinin tatbik edileceği evvelce Fakültede ilân olunduğu halde baz: öğrenciler 2 A grubunun hangi kısımlarındaki derslerden İmtihana gireceklerini bugüne kadar Fakülte kalemine yazılı olarak bildirmemişlerdir.
3 — Bu gibi öğrencilerin girmek istedikleri kısım İmtihanlarını yeni yönetmeliğin 24 üncü maddesi hükmüne göre ve İmtihan harcı makbuzlarla» hlrl!kte25/5/848 salı günü saat 17 ye kadar Hukuk fakültesi kalemine yazılı olarak, bildirmeleri ve o günden sonra müracaat kabulüne İmkân bulunmadığı ehemmiyetle Üfln olunur. (700ü)
Açık eksiltme ile yazlık ceket ve şapka diktirilecek Eminönü Kazası Bekçi Komisyonu Başkanlığından:
Kaza bekçi bürosunda mevcut Mühürlü nümuneye göre «200» ceket He »200» şapka dikttril.eeektir. Kumaş va bütün malzeme müteahhit tarafından temin edilecektir.
Muhammen, bedel «5000» liradır.
Eksiltme 24 Mayıs sis pazartesi günü saat 14 de Eminönü kaymakamlığı binası içinde yapılacaktır.
Taliplerin İhale gününden önce şartname Ue mühürlü nümuneyt gör-mçlerl ve iştirak edeceklerin aynı gün ve saatte % 7,6 teminat akçestle müracaatları ilân olunur, (8232}
Kanalizasyon inşaatı yaptırılacak
P. T, T. Meslek Okulu Müdürlüğünden
1 — Okulumuz binası için yaptırılacak kanalizasyonun denize iteli İşi açık eksiltme suret İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksillme 7/6/948 pazartesi günü, saat 15 o‘e Kumkaplda okul binasında toplanacak okul alım satım komisyonunda, yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 8207 lira 59 kuruş olup, .geçici teminat 615 »ra 57 kuruştur.
4 — Şartname ve proje her gün Kumkapıda, okul müdürlüğünde görülebilir. - ...
5 — İsteklilerin belli gün ve saatte teminat makbuzları ve 8000 liralık
benzeri İş yaptıklarına dair vesika İle blrilkta, komisyonda bulunmalan »ön olunur. (6998)
| Tekel Genel Müdürlünü İlânları |
Malzeme Alım Şubesinden
1 — Bdr adet otomatik Torna tezgâhı kapalı iarlln eksiltmeye- konmuştur.
2 — Eksiltme 8. 6, 848 salı günü saat 11 de jKabataş Genel Müdürlük Malzeme alım şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — İsteklilerin mühürlü teklif mektupalrını kanuni, şartnamesinde yazılı vesaikle güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu İhtiva edecek olan kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar mezkûr komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
5 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edUmez. (7085)
İzmir Yollar ikinci bölge müdürlüğünden
1 — Bölgemiz taşıt araçlarına lüzumlu ve şartnamesinde yazılı 47 adet değişik eb'atta lâstik açık eksiltme suretüe satın alınacaktır.
2 — Muhammen, bedeli 13312 lira 50 kuruş, geçici teminatı 999 Hradır.
3 — İhale 4 Haziran 948 cuma günil sttat 11 dc Cumhuriyet Meydanında Akdeniz Apnrtımanında Yollar 2. el Bölge Müdürlüğünde müteşekkil Komisyon huzurunda yapılacaktır.
4 — İhaleye 'gireceklerin geçici teminatı vaktinde yatırmaları ve 948 yılı İçinde ticaretle İştigal ettiğine dair lüzumlu belgelerin İbrazı lâzımdır.
•5 — Bu İşe alt şartlaşma Müdürlüğüm üs de mesai saatlerinde her gön görülebilir. 7 f6904)
S hife 8
AKŞAM
23 Ma vb İMİ
Belediye Sular idaresinden
İki adet elektrikli dalgı; tulumba Mtın alınacak ve montajı yaptırılacaktır. ____ _ _ _
11» yapıla-"cak tekliflerin % İS teminat akçesi Ua beraber en geç 31/5'948 günü ;aat U e kadar Sular İdaresi Muamelât Dairesine verilmesi lüzumu ilân olunur. (TO52) .
Bira meraklılarına müjde t İstanbul BİRA FABRİKASI Bahçesi (ESKİ BOMONTt)
Bugün açılmıştır.
3oğuk hava deposundan çıkan ufak fıçılar sakisi gibi dalma muhterem müşterilerimizin emrindedir.
Her ne kadar büfemizde her nevi met* mevcut Us de İsteyenler hariçten meze getirebilirler. Yalnız yemeklerdi* gelen muhterem müşterilerimizin tabak ve çatallarını beraber getirmeleri rica olunur.
İstanbul Jandarma satın alma komisyonundan
Mevcut evsafnamesl İla mtthürltl nllmuneslne uygun altlı üstlü çift «1590» demir karyola Taksim. - Ayaş paşada J. Müfettişliği binası İçindeki komisyonumuzda 4. haziran. 948 cuma giinü saat 15 de yapılacak kapalı zart eksiltmesi İla tateklULn» İhale olunacaktır. Altlı üstlü çift karyolanın muhammen bedeli beheri seksen dokuz liradan (133500 yüz otu« üç bin beşyüz» lir* ve İlk teminatı (7925 yedi bin dokuz yüz yirmi beş» liradır. Şart kâğıdı 868 kuruşluk ma] san dığı makbuzu mukabilinde komisyonumuzdan alınabilir. İsteklilerin İlk teminat mal sandığı makbuzu veya banka kefalet mektubu vs şart kâğıdında yazılı sair belgeleri havi teklif zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar komisyonumuzda bulundurmaları (8643)
■MM TENİS - ESKRİM , DAĞCILIK KLÜBÜNDBN: ---------------------
1 — Yun anlatanın «Panhellnlos» Kliibüyle, Klübtlmüz arasındaki aon ESKRİM müsabakası 25 Mayıs 048 gecesi saat 20.45 de Teknik Üniversite Spor salonunda yapılacaktır.
2 — Büetler 2 Hradır. Klübûmüzden, Beyoğlu Spor va Kurtuluş Klüpleriyle, Zeki R123 3POREL Mağazasından temin edilebilir.
3 — Müsabaka gecesi Ünlvrrslte kapısında ayrıca bilet satışı yapılacaktır.
4 — Serbest giriş yalnız Klüp davetiyeleri ve sarı mavi kart İbraz edecek gazetecilere tahsis edilmiştir.
Çorum Devlet Orman işletmesi Müdürlüğünden:
1 — Çorum Devlet orman İşletmesi dahilinde 2 parçadan ibaret idare binası ve lojman, tavla binası yaptırılacaktır. Binalar kârglr va ahşap karkas inşaat sistemlerinde olacaktır, tik keşif bedeli 31258 Ura 68 kuruş olup muvakkat teminatı 2344 Ura 25 kuruştur.
2 — Şartnameler, bllmum projeler, keştfnameler, serldöprller. mukavele projesi, eksiltme şartnamesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, yapı İşleri umumi, fenni şartnamesinden ibaret olan keşif dosyası İstanbul'da orman başmühendisliğinde Ankara’da orman genel müdürlüğü İnşaat şubesinde ve Çorum Devlet orman İşletmesinde görülebilir.
3 — Eksiltme Çorum Devlet orman İşletmesi müdürlük binasında mevcut eksiltme komisyonunda 31/5'948 pazartesi günü sa&t 15 de yapılacaktır.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin İsteklilerin 2344 lira 25 kuruşluk geçici teminat vermeleri ve bu İşin teknik ehemmiyetinde bulunan diğer bLr Ijl muvaffakiyetle başardığını veay İdare ve denetlediğini İspata yarar belgelerlla birlikte eksiltmenin yapılacağı günden en az ««tatil günleri hralç. Üç gün evvel yazı İle bayındırlık Bakanlığına, Çorum veya İstanbul bayındırlık müdürlüklerine başvurarak bu İşin eksiltmesine girebilmek İçin yeterlik belgesi almaları ve bu belgeyi göstermeleri şarttır. -Sü~3*** içinde ■’MilKe isteğinde bulunmayanlar eksiltmeye giremezler.
5 — İsteklilerin teklif mektuplarını ^eksiltmenin yapılacağı saatten
bir saat öncesine kadar Çorum Devlet orman işletmesi müdürlüğüne makbuz karşılığında vermeleri lâzımdır. Postada olan gecikmeler kabul edilmez. (68011
Evler, bürolar, hastaneler, mektepler İçin: Yağlıboyadan üstün. BADANADAN KOLAY ve ÜÇÜZDÜR.
id 4OO4S
Gıhlı
Bir kilom bir odayı kadife güzelliğinde tezyin eder
■— Büyiikada'da Kiralık Köşk —»■ I Hükümet konalı civarında iskeleye 10 dakika mesafede, Çıa-I kaya caddesinde, hartkûlâde deniz manzaralı düz ayak kö$k, B her tarafı bağ ve bahçe, müstakil telefon, 2 büyük taraça, & B eda. banyo ve duş dairesi, her türlü esbabı İstirahatı havi ve B en son usule göre yapılmış ideal köşk.
i Müracaat: Çankaya Cad. No 54 Telefon: 56.52
Atatürk Bulvarında Belediyece Satılığa Çıkarılan Arsalar
Ok tsarallle eüsteıilmls bulunan B narca arsa nazarlık sureti!? satışa çıkarılmıştır. 23 Mayıs 043 Ci.uu şünü Belediye Daimî Komisyonu önünde yapılacak olan pazarlığa herkes lştlrâk Dlhlllr.
22 z 12,5 metre eb'adırıda ve deniz,? fevkalâde nezareti bulunan bu arsalardan her biri altı kal inşaata müsait bulunmaktadır. «-merıı
Fazla tafsilât için Belediye Merkez binasında Emlâk Müdürlüğüne, Zabıt ve Muamelât Müdürlüğüne, veya Fatih Eminönü, Beyoğlu Kaymakamlıklarına başvurulmalıdır. t t
Comments (0)