Sene 32 — No. 11356 — Fiati; her yerde 10 kuruştur.
SALI 23 Mayıs 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Biiyiik Millet Meclisinin dünkü toplantısından iki enstantane
D. Parti
İktidara geçen her hükümetten çok şey beklenir, bir sürü iş istenir. Hele bu hükümet millet ekseriyetinin, kendi serbest iradesiyle iş başma getirdiği yeni bir parti hükümeti olursa!...
Seçimlerin neticesi gösterdi ki memleket, sayısız dertlerine yeni partiden şifa bekliyor. Onun sözlerine i-hanmıştLr, yeninin eskiden dalıa iyi olacağına kanaat getirmiştir. Şimdi, verilen sözlerin yerine getirilmesini bekleyecektir.
Biz bu geleneğe uyarak, ve fakat yapılmasını değil, yapılmamasını dilediğimiz İki nokta üzerinde duraca-
Bil inci menfi dileğimiz ve en büyük dileğimiz, seçimlerden önce halka vadedil-
İleri görüşlü, inkılâbın prensiplerine her şeyden fazla bağlı olduklarına şüphe etmediğimiz hükümet ricalinin. şurada burada parti teşkilâtından gelebilecek muhtemel tazyıklara da iltifat etmiyerek seçim propagandalarında vadedilen geri hareketlerin bu memlekette hiçbir zaman gerçekleşmiye-ceğini tereddüde yer bırakın ıyan şekilde millete ve dünyaya anlatmaları faydalı olacaktır.
İkinci nokta:
Muhalefet — yani eskisi — dört yıldır, her gün: «Hürriyet isteriz!» evazeleriyle or-taya atılmıştı. Hürriyet yoktu. Dört yıl. bu hürriyetsizlik içinde hürriyet istendi, dört yıl bu hürriyetsizlik i-ı cinde iktidara küfür edildi,
başkanlığı
Celâl Bayar bugrütı başkanlıktan istifa edecek
Halil Özyörük FUllk Şcvkot İnco
iniş bazı şeylerin asla ger- ve nihayet bu hürriyetsizlik çekleş memesidir. Adaylar, içince bir seçim yapıldı ve
seçmenlerine neler demiş ve adamış olurlarsa olsunlar, Demokrat* Parti hükümetinin bunlarla bağlı kalmaması memleketin, inkılâbın, demokrasinin geleceği bakımından ilk esaslı şarttır.
Demokrat Partiye ve adaylarına, seçim propagandaları yüzünden geç kalmış tarizlerde bulunmak aklımızdan geçmez. Bu meselede tarafgir olmamak, sadece vicdanımızın sesine uymak için diyebiliriz ki her hangi parti adı söylemeden, partiler namzetlerini ayırd etmeden, propagandalar esnasında Arap harflerinin iadesinden «taaddüdü zevcat» m geri dönmesine, askerliğin ilgasından ormanların katliâmı müsaadesine kadar türlü ipsiz sapsız vaitlerin öne sürülmüş olduğunu birçok yerlerde işittik. Bunları kimin ve hangi partilerin söyledikleri noktası üzerinde durmadan ve bütün bu günahı sadece Demokrat Particilerin sırtına yüklemekten hazer ederek belirtmek isteriz ki, halk kitlelerinin. ..heyecanlı zamanlarda dik-kat, tefrik ve hafıza kudreti azalır, umumileştirme kabiliyeti ile nisyan hassası artar. Ona. şapka yerine sarık sarılacağını, yahut şehirlerdeki mükellef apartımanla-rın Orta Anadolunun kerpiç kümeleri yerine dikileceğini, günün birinde kimin adamış olduğu unutulur. Onun uunu
fasında yalnız hükümete şimdiden dileklerde bulun-göçmiş olanlar kalır ve vait- mıyacağız. Hükümet yap-leri ona atfeder, bu işlerin mak istediğini ve yapabile-ge re ekleşmesini de hükû-1 ceğ'i işleri bizden iyi bilir, metten bekler. Bu arada Bahusus, uzun mücadeleler, yaşama şartlarının iyileş- büyük ve parlak iddialarla, mesi. vergi yüklerinin azal- eski bir partiyi yıkarak ilk ması, memleketin daha hız-' defa iktidara gelen bir parla refaha ve servete kavuş- tinin ilk hükümeti karşısın -ması gibi dört yıldır vadedi-1 dayız. Elbette yapacağı çok, len işleri herkesle beraber isler, tasarladığı ve mukte-biz de bekliyoruz. Demokrat) dir olacağı pek güzel işler ol-j Partisi hükümetlerinin bu mak gerektir. Başarı halin-1 sahalarda daha bilgili, daha de kendilerine millet ebedi-çalışkan. daha talihli olma-[ yen minnettar kalacaktır, laıını her Türk vatandaşı' Daima is başında kalmaları-
hürriyetsizlikten şikâyet e-denler hürriyet istiyerek iş basma geçebildiler.
Biz. bugünkü muhalefet, hürriyet istemiyoruz.
Bugüne kadar bilfiil mevcut, iktidarın devir ve teslimini mümkün kılmış olan hürriyet bize kâfidir. Hürriyeti arttırmak için dahi, bugünkü hürriyete dokunul-mamasjnı dileriz. Bugün mevcut, yani dört yıldır cari olan hürriyetin, muhalefet vazifesini görmeye, sözle ve yazı ile hükümeti tenkid etmeye yettiğine inanıyoruz. Hattâ bu hürriyetin bir kısmının, hakaret ve küfür hürriyetinin kalkmasını özlüyoruz. Devlet Başkanlığı makamını işgal eden yüksek şahsiyete sonsuz saygı göstermenin Devleti, yani milleti saymak demek olduğuna inancımız tamdır. Demokrasiyi sadece kanaat ayrılığı, muhalefeti de yalnız fikir mücadelesi bildiğimiz i-çin. bugün bir parti ve yarın başka bir parti tarafından işgal- edilebilecek devamlı Devlet temellerini halk nazarında küfür ve hakaretle çürütmenin neye varacağını kestirebiliyoruz. Onun için, bu çeşit hürriyeti biz istemi-yeceğiz. Çünkü kimseye küfür ve hakaret etmiyeceğiz.
İstemediğimiz iki meseleyi ortaya kovduk. Yeni parti ve yeni hükümetten şunu. bunu isteriz diye, daha
Nihat lârtbo»
ZühJu Vollboıo
hUUnM»» Bikini
Muhlis Et»
Bıyındırlık Bakanı Çallıma Bakanı Fahri Belen Haşan Polalkan
Ankara 23 (Akşam) — Celâl Bayar, bugün Demokrat Parti Başkanlığından İstifa edecek vç yerine, Manisa Milletvekili Fevzi Lûttl Karaosmanoelu getirilecektir.
Yine bugün öğleden sonra, Demokrat Parti Meclis Orupu toplanarak Grup Başkanın!. Başkan vekilleriyle, Grup idare
Yeni kabine bu sabah
ilk toplantısını yaptı
Hazırlanan program görüşüldü, programı Mecliste cuma günü okunması muhtemel
Yeni hükümeti intikal kabinesi şeklinde görenler olduğu gibi ıslahata başlayacak bir kabine telâkki edenler de
Ankara 23 (Arkadaşımız ce-maleddin Bildik bildiriyor) — Adnan Menderes hükümeti İşe başlamıştır. Kabine programını hazırlamıştır. Programın bugün muhalif partiler olan Cumhuriyet Halk ve Millet Partilerine verilmesi çok muhtemeldir. Bu takdirde program Meclisin cuma günkü toplantısında okunabilecektir. Ancak programın u-fak tefek bir kaç eksik noktası bulunmaktadır. Bunlar bu sabah toplanan Bakanlar Kurulunda tamamlanamaz ve program. tekemmül etmiş vaziyette muhalif partilere verilemezse Meclisin pazartesi günü yapacağı toplantıda okunacaktır,
Adnan Menderes kabinesinde münhal bulunan Devlet Bakanlığı İle Başbakan Yardımcılığının birleştirilmesi ve buraya Eskişehir milletvekili Samed Ağa-oglunun getirilmesi kuvvetli bir ihtimal dahilinde bulunmakla beraber bu iki bakanlığın lâÇvı hakkında Meclise bir kanun lâyihası verilmesi de muhtemel görülüyor. Tahminime göre. Demokrat Partinin bugün yaptığı ilk Bakanlar Kurulu toplantısında bu mevzu da görüşülecektir.
tş başına gelen Adnan Menderes kabinesi üzerinde şimdiden yorumlara başlanmıştır. Kabineyi bir çok hukukçuların
(Arkası sabite 2 sulun 1 de)
Meclisin ilk intibaı
Dokuzuncu devre Büyük
heyeti üyelerini seçecektir. İz- Millet Meclisinin açılışında, mir Milletvekili doktor Ekrem t»*iİ7»ıl İMnhiirlor av-acmAta
mir Milletvekili doktor Ekrem Hayrl Üstündaftm Grup Başkanlığına getirilmesi çok muhtemeldir.
C. H. P.
Kurultayı
Haziran sonunda toplanacak
Ankara 22 — Cumhuriyet Halk partisi kurultayı Haziran
güzel tezahürler arasında şunlar vardı:
Hüseyin Cahit muhalefetten olduğu halde. — velev en yaşlı milletvekili olması dolayısiyle — ilk açılışta Meclise riyaset etmiştir. Bu da. bir iyi geçim falı hayrıdır. İkincisi: Hüseyin Cahit, en yaşlı âza olduğuna göre. Meclis gençleşti demektir.
Fakat bir de garip ve düşündürücü tezahür var:
Formalite yemini edilirken — bu kadar basit bir hâdisede •— birçok yeni mıl-
Yalçın,
gibi candan temenni ederiz, nı biz istiyeceğiz. Çünkü sa- sonunda toplanacaktır. Kurul-’ letvekilleri müthiş şadalar Önümüzdeki aylar ve yıllar mimi duygumuz şudur ki taya bu defa seçilmeyen millet- ve edalarla yemin ediyorlar-bunu bize gösterirse Demok-, onların muvaffakiyeti Türk vekillerinin de İştirak edip et- dı.
rat Partinin ‘ ** ’ " ' * ” ’ '* ’ ’’
darda kalmasına bütün sa- yeti olacaktır.
mimiyetimizle çalışacağız, j Necmeddin SADAK
ebediyen İkti- milletinin haklı muvaffakı-, memesi münakaşa mevzuudur.- Bu da, keskin hatiplerin Kurultay bu hususta karar ve- seslerini şimdiden biledikle-recc-ktlr, I rüıi gösteriyordu.
vardır
Yukarıda Celâl Bayar dün Meclis kürsüsünde yemin ediyor. Aşağıda dünkü toplantıda Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri
Sağlık Bakanı
Bugün bir toplantı yapıyor
Ankara 23 (Akşam) — Safilik ve Sosyal Yardım Bakam Nihat Reşat Belger bugün Demokrat ve Halkçılardan milletvekili doktorlarla bir toplantı yapacaktır.
Ingiliz kabinesi
Londra 23 (A.P.) — Sosyalist hükümet dün akşam Avam kamarasında. muhalefetin. İnşaat programının gerektirdiği tahsisata itiraz etmesi neticesinde ufak bir ekseriyetle bu hücumu bertaraf etmiştir. Oylar sayıldığı zaman, hükümetin 299. muhale fetln İse 203 rey aldıkları görül muştur.
İnönü’nün ıresajı
“Yeni vazifem, şimdiye kadar aldığım vazifelerden daha az ehemmiyetli değildir,,
Ankara 22 — İsmet İnönü’nün Ulus'ta cŞükran borçlarım» adlı bir yazısı çıkmıştır. AnkaralI ve MalatyalI vatandaşlara hitap eden bu yazıda deniliyor ki:
«İlk önce büyük Türk milletine bize şimdiye kadar verdiği vazifelerde teveccühünü ve her suretle yardımını esirgemediği için sonsuz minnet ve şükran duygularımı ifade etmek vazifemdir, Seçimlerde oya İştirak edenlerin şimdiye kadar alınan
neticelere göre, takriben yüzde 40 ı bize oy vermek suretiyle» büyük milletim Cumhuriyet hükümeti karşısında, karşı parti olarak vazife ifa etmemizi ten-slb etmiştir, Bu yeni, şerefti ve ağır mcusullyetll vazifede, vatandaşlarımızın yardımına muh tacız.
Bundan sonra AnkaralI vatandaşlarıma, yürekten samimi şükran borçlarımı söylemek vazifemdir. Cumhurbaşkanı seçil-(Arkası sahile i; sütun 6 da)
AOKO
AKŞAM
23 Mayış 1950
Bahlfe 3
Şiir ve fikir
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
İnönü’nün mesajı
Amerikan
Ankarada çıkan «Hisar» adlı fikir, sanat ve edebiyat dergisinin üçüncü sayısında şair dostumu» Munis Faik Ozansoy’un «Şiire dair» adlı bir yazısını o-kudıını Politika toz dumanından İerman okunmadığı şu günlerde şiirden bahseden bir yazı insana, çölde bir sebile raslamış gibi ferahlık veriyor. O ferahlığı idame ettirmek için Munis Faik’in yazısından buraya birkaç tümle aktarmaktan kendimi alamıyorum:
«Şiiri büyük sözlerde aramayın, bulaınnzsınu. Onlarda şiirden çok fikir vardır. Söz, ne kadar güzel ve mânah olursa olsun, fikrin dar mantığında kaldıkça, şiir olamaz. Şiirin dünyası başka, belki daha az makul, fakat daha mükemmel bir âlemdir...
«Şiir büyük fikirlerden değil, küçiik ve basit şeylerden doğar. Oııu fevkalâde yapan şey, mevzuun harikuladeliği değil, şairin görüşü ve bize gösterişidir. Şiirde şeklin, üslûbun, daha doğru söyleyişle tebliğ tarzının rhemiyeti bundandır. En alelade şeylerin nasıl fevkalâdelik iktisab ettiğini görmek için meselâ Ronsard’ı, Ver-laine'i. Nedim’i okumak yeter...
Geçen asırda büyük tanınan şairlerin birçoğu- şiiri fikirde aramak gafletine kapılmışlardı. Onların eserlerini bugün, bunun için okumuyor; okusak da sevemiyoruz. Fikir, düşünceye tabi olarak zamanla değişir, şiir ise insan kalbiyle beraber devam eder...»
Munis Faik, bu yazısiyle zamanımızda moda olan şiire, fikir söylemek îstiyen, telkin yapmaya çalışan, idari. siyasî hataları düzeltmeye heves eden şiire karşı hakiki şiiri, ebedi olan şiiri müdafaa ediyor. Fikrinin doğruluğu manzum tarih yazmaya kalkmış veya nasihat etmeğe özenmiş şairlerimizin asırlardan sonra en biiyük sairlerimiz arasında görünmemelerinden de bellidir.
Şevket RADO
Bir garip fikir
Felek, CUMHURİYETta diyor ki:
Ben Demokrat Partiden. Halk Partisinden daha durendiş, daha realist olarak Seçim kanunundaki ekseriyet usulünü nls-bl şekle sokmasını bekliyorum. Bunu hemen yapmazlarsa, yarınki belediye seçimlerinde de mahalli meclislerin, terkip bakımından Millet Meclisinin birer küçük nümıınesl olmaları, hattâ bLr çok yerlerde tek partili meclis halinde kurulmaları mukadderdir. Bunun aks! nadir tesadüflerden ibaret olacaktır. Meğer kİ bu seçimlere ani ve geniş bir tesir yapacak, meselâ merhum Maraşalta cenazesi gibi beklenmedik bir vak'a takaddüm etmesini
*
Yeni kabine
İBaştanfı 1 Inet sahifede)
teşkil ettiği ve bunlara mevzuatın tetkik ettirileceği gözünün-de tutularak bir intikal kabinesi halinde görenler bulunmakla beraber yeni hükümette vazife alan bakanların gerek meclis umumi heyetinde, gerek encümenlerde Cumhuriyet Halk Partisi hükümeti tarafından hazırlanmış ve kanun halini kesbet-memlş taşanları İnceledikleri, bunların etrafında mukabil teklifler hazırlıyarak ileri sürdükleri gözönünde tutularak kabineye ıslahatçı bir hükümetin başlangıcı nazariyle bakanlar da vardır. Yani bugünkü kabine elde bulunan lâyihaları hukuki cepheden mütalâa edecektir. Demokrat Partinin ev-ve'ce ileri sürdüğü mukabil teklifleri gözden geçirecek re tatbikatım kolaylaştıracak bir şekle ifrağ edecektir. Bundan son- | ra kabine aralarından bazılarının değiştirilerek o yerlerin ihtisas sahiplerine terkedileceği tahmin olunuyor.
Öğrendiğimize göre Adnan Menderes kabinesi Meclisin 1 kasım açılış tarihine kadar Cum huriyet Halk Partisi hükümetince hazırlanıp da henüz ka-nnnlaşmıyan taşanları evvelce Heri sürdükleri parti görüşleriy- 1 Je mezcederek değiştireceklerdir
Adnan Menderes kabinesi
Ankara 22 (Tele fonla i — Adnan Menderes yeni kabineyi teşkil etmiş ve buna dair olan tezkere Mecliste okumuştur. Kabine şu suretle teşekkül etmiştir:
Başbakan Adnan Menderes Dışişleri: Fuat Köprülü Adalet: Halil Özyörük Milli Savunma: Refik Şevket İnce
İçişleri: Rükneddin Nasuh-oğlu
Sağlık ve Sosyal Yardım: Prof. Nihat Reşat Belger Maliye: Halil Ayan Bayındırlık Fahri Belen İşletmeler: Prof. Muhlis Ete Çalışma: Haşan Polatkan Ulaştırma: Tcvfîk İleri Milli Eğitim: Avni Başman Ticaret ve Ekonomi: Zühtü Velibeşe
Tarım: Nihat İğrîboz Tekel ve Gümrükler: Nuri Öz san
Yeni Bakanlar
Ankara 22 — İçişleri Bakanı Rükncttin Nasuhloğlu tstanbul-da doğmuştur. Müteaddit valiliklerde bulunmuştur, Edirne mlllelvklHdlr.
Adalet Bakanı Halil özyörük, tzmlrde doğmuştur. Müteaddit adalet hizmetlerinde bulunmuştur. Temyiz başkanı İken İzmir ve istanbuldan milletvekili seçilmiştir,
Fuat Köprülü Istanbulda doğmuştur. Profesör iken 1935-30 «nesinde millet ye kili seçilmiştir. O zaman dan Veri milletvekilidir.
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe İzmirde doğmuştur. Avukat ve milletvekilidir.
(Baş tara Fi 1 İnci sahlfede) dikten sonra seçim dairemi ye-nl Türkiycnln medeniyet âbidesi olan Ankaraya çevirmiştim. AnkaralIlar bu teşebbüsümü teveccühle karşıladılar ve ılç devrede beni İltizam ettiler, çetin günleri onların husus! ve daLml mFızaheretlyle geçirdim. Ankara seçim dairesinden ayn-lirken, 1920 denberl AnkaralIlardan her fırsatta gördüğüm teveccüh, yardım ve İnsaniyet tezahürlerine yüreğimin bütün kuvvetiyle şükranlarımı arzede-rlm.
Son olarak MalatyalI hemşe-rllerime minnetlerimi söylemeliyim. Cumhurbaşkanlığına Malatya milletvekili olarak seçilmiştim. Devlet müJâiıazalariyle seçim dairemi değiştirmem münasip olacağına karar verdiğim zaman MalatyalIlar mahzun olmuşlardı. Bu hissi unutarak son anda beni tekrar seçim dairelerine kabul ettikleri İçin bana büyük lütûfta bulunmuşlardır. Malatya tarihinde bir Cumhurbaşkanı yetiştirmek ve ondan sonra muhalefet partisinin bir b aşk anını temin etmek hazzı bulunacaktır.
Yeni vazifem, şimdiye kadar aldığım vazifelerden daha az e-hemmlyetll değildir. MalatyalIların bana bu yakınlığı göstermeleri, hem uliivvû cenaplarının. hem bana itimadlannın paha biçilmez bir nişanesi olduğu için, hayatımın müstesna bir bahtiyarlığıdır. Malatyahlann teveccühüne lâyık olduğumu ancak yeni vazifemde göstereceğim muvaffakiyetle İspat edebilirim. MalatyalIlara lâyık olmağa çalışacağım.»
yardımı
Celâl Bayar Reisicumhur
YENİ SABAII bu başlıklı makalesinde diyor ki:
Yeni Cumhurbaşkanı. İki evvelkinden farklı olarak, sırf politika içinde vc siyaset hava-siyle yoğrulmuştur. Askeri nüfuz ve kudretle hiç bir ilgisi yoktur. Yirmi yaşmdanberi İzmir muhitinde kendisini sevdirmiş, fakat İstiklâl savaşlarında şöhreti İzmir çevresini aşarak memleket çapında genişlik kakanmışlar. Atatürkiin mektebinden yetişmiş vc Cumhuriyet kurucusunun baş vekâletini yap mak şerefine nail olmuştur. O zaman da. garip bir kader cilvesidir, Başbakan lamel İnönü He halef, selef olmuşlardı, şimdi de Devlet Başkanlığında ayni vaziyette bulunuyorlar.
★
Yeni bir devir, yeni bir ruh
Selim Ragıp Emeç SON FO8-TA’da diyor ki:
«Yeni bir idarenin kuruluşly-le beraber yeni bir zihniyetin de beraber doğduğuna İşaret ederken, bunun yalnız memleket İdaresinde değil; bugün bu İdareye fiilen ve hukukan «llyct bulunan siyasi partiyi harekete getiren muhtelif esas ve tüzüklerde de daha geniş ölçüde müşahede fırsatının elde edileceğine İnanmak lâzımdır, çünkü D. P. nln bugün ahkâmlyle amel ettiği esaslar, bu partinin, sadece muhalefet vaziyetinde bulunduğu gözönüne alınarak meydana getirilmiş olan şeylerdir.
Parti iktidara gelince, onu harekete getiren mevzuatla da vaziyetin İcaplarına uygun ba-
Üçüncü yılı münasc* betiyle bir tebliğ neşredildi
YENİ
Vaşington 22 (AA.) — Türkiye ve Yunanistan» yardım programının üçüncü yıl dünümü münasebeti ile Dışişleri Ba kanlığı bir tebliğ yayınlamıştır.
Bu yardım programı Başkan i r umanın 1047 senesi mart ayında ortaya attığı ve kendi adını taşıyan doktrinin zeylini teşkil etmiştir.
Dışişleri Bakanlığı taralından İşaret edildiğine göre bu doktrin sayesinde Yunaııistan-da çetecilere karşı girişilen savaş kazanılmış ve Türkiycnln nıilli savunması Ue İktisadi duit. yesi fevkalâde bir surette tak--^ viye edilmiştir. Dışişleri Bakan-J“ lığı tebliğinde hat ırlat ildiği-
veçhile Yunanistana yardım*'* programının tatbikine başianıfer dığı sırada bu memleket, dışarı rl ar» silâhlandırılıp kumandaCZ edilen 20 bin komünist et ! i-BO nln tahakkümü altında bulun-(/) matta itli. Bu çeteciler yi’zoin-gj lerce köylünün şehirlere sığınmalarına sebep olmuşlardır
Dışişleri Bakanlığınca işaret edildiğine göre, bugün çeteci! :ü= Yunanlstanda ortadan kaybol-, muşlar ve ecnebi memlekette İl* bulunan şefleri mağlubiyetlerini kabul etmişti erdir. ıı "O
Tebliğde rikredfMfği üzere,£ Yunanistan yollarında seyrû- co sefer artık serbest olduğu ••rbi. demiryolu yol şebekesi de tama* \ miyle tamir edilmiştir.
Yunanlstandakl sınai ve zirai İstihsalin İhya ve gelişmesini kaydeden Dışişleri Bakanlığı, tebliği Yunanlstanda iktisadi sahada yapılacak çok şeyler olduğunu, komünizm kabusunun memleket üzerinde elan dolaşmakta olduğunu belirtmiştir.
Tebliğde ayrıca ilâve edildiğine göre. 1949 senesinde felâketin eşiğinde bulunan Yunanistan, tehlikeyi atlatarak imar ve kalkınmaya ulaşmıştır.
Dışişleri Bakanlığı diğer taraftan, Türk milletinin her zaman bağımsızlığını müdafaa et mek arzusunu göstermiş olduğunu Amerikan yardımının, gayesine ulaşmak için güvenini kuvvetlendirdiğine hare t etmiş tir.
Yine ayni tebliğde hatırlatıldığına. göre, Birleşik Amerikanın Tûrkiyede takip ettiği hedef, Tûrkiere yardım . etmek, orduyu modernleştirmek ve Türkiyenin komünizm tehlikesi karşısında milli bütünlüğünü
zı değişikliklerin yapılabileceği hatıra gelmez değildir. Ancak bu sayededir kİ D. P. nln gerek memleket ve gerek kendi kendisini idare nıevzuundakl cihazı tekemmül etmiş hale gelir ve memlekette yapacağı demokratik hizmetler de bu suretle, en verimli İmkânlara kavuşturulmuş olur.»
*
Vazife, salâhiyet ve mesuliyeti
Habib Edlb Törenhan İSTANBUI/da diyor ki:
Bürokrasi en ziyade insanların hayat ve mukadderatı İki dudak arasında olan memleketlerde yaşar. Çünkü bir taraftan herkes bütün kuvveti şahsında toplamış olan kimsede görür ve onun emri ile her şeyin derhal hallolunacağını bilirken diğer cihetten memur kendin) her noktadan muhafaza altına almak ister. Halbuki hakiki demokrasi rejiminde memur salâhiyetini kullanmaktan çekinmez, Çünkü bu salâhiyetini suiistimal etmedikçe bunun ava-kıbı olan mesuliyetten de korkmaz.
Vazifestai ve salâhiyetini bilen bir hükümet, mesuliyeti de takdir etmek imkânına sahiptir. Ve bu halde mesuliyetin hakiki şekil ve neticesi ortaya çıkar. Böyle apaydın bir vazife salâhiyet ve mesuliyet durumu hükümetin şeref ve kuvvetini yalnız arttırabilir.
Her halde biz, memleketimizin bütün sahalarda çok çabuk adımlar atması lâzım geldiği şu sırada vazifesini, salâhiyetini bilen, kullanan ve İtimatsızlık yerine milletten takdir ve şükran görecek bir hükümet bekliyoruz.
Yeni devrin perdesi açılırken Ahmet Emin Yalman VATAN* da diyor ki:
Uzun itiyatların tesirinden kurtulmak fâni İnsani at İçin kolay değildir. Fakat ben öyle umuyorum ki böyle mesut bir sistem değişikliğinin baş âmillerinden biri olmak hazzı, sayın İsmet İnönü İçin, eski itiyatlarla alâkalı şahsi hisleri tama-mlyle gölgede bırakacaktır.
Böyle bir hareketin karşılıklı bir sevgi ve saygı arasında cereyan etmesine ve bunun milli birliği sarsacak yerde kuvvetlendirmesine hizmet eden eski bir Milli Şef; yatan kendi tarihimizde değil, umumiyetle demokrasi tarihinde kazandığı müstesna mevkile kendi şahsı ve milleti namına İftihar edebilir.
Tarım Bakanı Nihat İğriboZ, Kavatada doğmuştur. Yükselt ziraat mühendisidir. Bornova, ziraat ıslah istasyonu müdürü iken Çanakkaledcn milletvekili seçilmiştir.
Sağlık Bakanı Nihat Reşat Belger İstanbulda doğmuştur. Profesördür, istanbuldan milletvekili seçilmiştir.
Çalışma Bakanı Haşan Polat-kan Esklşehirde doğmuştur. Ziraat bankası müfettişi İken 1946 senesinde Esk (şehirden milletvekili seçilmiştir.
Tekel Bakanı Nuri Özsan, Muglada doğmuştur. Avukat 1-ken 1946 da Muğladan milletvekili seçilmiştir.
Maliye Bakanı Halil Ayan Bursada doğmuştur. Başbakanlık müsteşar muavini İken Bursa-dan milletvekili seçilmiştir. Muhtelif maliye hizmetlerinde bulunmuştur.
Halil Ayanın bütçede tasarruf sağlıyacak tedbirler alacağı tahmin ediliyor.
Ulaştırma Bakanı Tevfik İleri, Rlz.ede doğmuştur. Yüksek mühendistir. Yollar dokuzuncu bölge müfettişi İken Samsundan milletvekili seçilmiştir.
Bayındırlık bakanı Korgeneral Fahri Belen, Bol uda doğmuştur. Askeri yargıtay ikinci başkanı İken 1950 de Bolu Te Çanakkaledcn milletvekili seçilmiştir.
Milli Eğitim Bakanı Avni Başman maarif müfettişi İken tzmlrden millet vekili seçilmiştir. Avni Başman yüksek kültürlü bir maarlfçldir. Bilgisi, nezaketi Ue tanınmıştır. Bir kaç eseri vardır.
Milli Savunma Bakanı Refik Şevket İnce Ödemişte doğmuştur. Eski milletvekillerinden ve eski Adalet Bakanıdır, t?mIr-den milletvekili seçilmiştir.
İşletmeler Bakanı Muhlis Ete İstanbulda doğmuştur. İktisat profesörüdür. Yüksek murakabe heyeti üyelerinden iken An karadan milletvekili seçilmiştir.
Celâl Bayar
İstanbul milletvekili olarak kaldı
Ankara 22 — Celâl Bayır, hem İstanbuldan, hem Bursa-dan milletvekili seçilmiştir. Cumhurbaşkanı intihabından önce, seçim dairelerinden birini tercih etmesi gerekiyordu. Ba-yar, şahsan böyle bir tercihi ya pamadığından dördüncü noter huzurunda kura çekilmiş ve. İstanbul milletvekili olarak kalmıştır.
Bayar ve basın
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Cumhuriyet muharririne şu demeçte bulunmuştur:
«— Basınımızın dâvamızı kazanmak yolunda gösterdiği yakınlığı blliyçrum. Teşekkür e-derlnı, Biz. gazetecilerle her zaman dostum. Beni her zaman yanınızda ve aranızda görebilc-ceksinlz. Vazifemiz mukaddes, imanımız tam, heyecanımız ba-
1 şan m ızı temin edecektir.»
B. Millet Meclisinin
dünkü toplantısı
Refik Koraltan Meclis, Celâl Bayar Cumhurbaşkanı seçildiler
Büyük Millet Meclisi dün toplandı. Meclis başkanını, başkanlık divanını ve bundan sonra Cumhurbaşkanını seçti. Dün akşam çıkardığımız ikinci baskıda bu toplantının tafsilâtlın vermiştik. Bugün de, ikinci baskımızı görmemiş olanlar İçin bu toplantıya alt malûmatı tekrar bildiriyoruz:
Ankara 22 (Telefonla) — Büyiık Millet Meclisi bugün saat 15 de toplandı. Ankara bu münasebetle en meraklı günlerinden birini yaşadı. Saat 12.30 dan İLibaren Meclisin önünde büyük bir kalabalık toplanmıştı. On dört buçuğa doğru kalabalık çok kesifleşmişti. Dokuzuncu dönemin yeni milletvekilleri de yavaş yavaş gelmeğe başladılar. Ekserisi yaya, bir kısmı taksilerle, bir kısmı hususi otomobillerle geliyordu.
Celâl Bayar on beşi yedi geçe bir Jeep arabası ile geldi, şoförün yanında oturuyordu. Arkada Adnan Menderes ve Refik Şevket İnce vardı. Bayar toplanmış olan binlerce insan tarafından hararetle alkışlandı. Bayar halkı selâmladı.
Bu esnada halkın tezahürü son haddini buldu.
İçtima salonunda
Ankara 22 (Telefonla) — Meclis İçtima salonu saat 14 ten sonra dolmağa başladı. Yarım saat içinde kalabalık son haddini buldu. Bütün localar dopdolu İdi. Protokol» dahil umum müdürler üç locada bulunuyorlardı. Cumhurbaşkanlığı locasında Genelkurmay Başkanı orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, general Nuri Yamut, Muzaffer Tugsavul bulunuyorlardı. Saat on beşe on kala ziller çalmağa, milletvekilleri girerek mevkilerin! İşgal etmeğe başladılar. Demokrat Parti milletvekilleri evvelce Cumhuriyet Halk Partisinin, Halk Partili milletvekilleri de Demokrat Partinin İşgal ettiği mevkide bulunuyorlardı. Öıı sırada Şemseddin Günaltay, yanında Cevdet Kerim încedayı. Yusuf Ziya Ortaç ile oturuyordu.
İçtima başlıyor
Tamam saat üçte en yaşlı âza olan Kars Mlletvekill Hüseyin Cahit Yalçın başkanlık mev kilne çıktı, celseyi açarak şu nutku söyledi:
Muhterem milletvekilleri.
Bugün şu riyaset mevkiini işgal etmek şerefini bir seçim neticesi olarak kazanmış değilim. Bu ancak bir merasim İcabı kader ve tesadüf eseridir. Bundan dolayı shüere siyasi beyanatta bulunmağa kendimde bak görmüyorum. Hepinise hoş geldiniı der, hayırlı hizmetler temenni ederek nısna-meye geçiyorum. Şimdi Milletvekillerinin adlan okunacak. Okunanlar gelip and içeceklerdir.
Bundan sonra Afyondan başlı yarak Alfabe smstte seçim dairelerinin milletvekilleri çelerek yemin etmeğe başladılar.
Yemin üç saat sürdü, altıda sona erdi.
Başkan seçimi
Hüseyin Cahit Yalçın (En yaşlı reis) — Şimdi Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilecektir. Tasnif için kur’a ile üç âza seçilmesi lâzımdır.
Milletvekilleri birer birer çağrılarak oylarım vermeğe başladılar.
Bundan sonra tasnife başlandı. Tasnif neticesinde 375 oyla Refik Koral tanın seçildiği analşıldı. Hüseyin Cahit Yalçın kürsüden inerek Refik Koral-tanı tebrik etti. Reis şiddetli alkışlar arasında kürsüye çıktı Refik Koraltan Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçilmek suretiyle hakkında gösterilen teveccüh ve güvene minnet ve şükranlarını arzettl, tam bir tarafsızlıkla vazifesini yapacağı m söyledi.
Başkan vekilleri
Bundan sonra. Başkan vekilleri seçildi. Sıtkı Ytrcalı ve Hulû-sl Koynıen 376 şar oyla, Fuat Hulusi Demircili de 375 oyla İntihap edildiler, lilıan ■ Dizdara bir oy verildi. Kâtipler de seçildikten sonra İdareci üyeliklere Halli Atalay. Kâmil Gündeş ve İhsan Şerif özgen intihap edildiler. Başkanvelilllerindcn Hu-
lûsl Koymen bu seçimlerin sonu alındıktan sonra başkanlık divanı adına teşekkür etti.
Reis — Şimdi divan seçimine geçeceğiz. 3 başkan vekili, 3 idareci, 6 kâtip seçilecektir.
Bunu mütaakıp Başkanlık divanı seçimine başlandı.
Oy verme on dokuza on kala bitti, 3 başkan Tekli!, 3 İdare âmiri, 6 kâtip seçildi.
Cumhurbaşkanı seçimi
Bundan sonra Cumhurbaşkanı seçimine geçildi. Oyları tasnif etmek için kura' İle 9 milletvekili ayrıldı. Milletvekilleri birer birer gelip oy verdiler. Oy verme ve tasnif işi yarım saat sürdü, saat yirmiye on kala netice İlân edlldL
Başkan — Cumhurbaşkanlığı seçimi için 453 arkadaş oya katılmıştır. 453 oydan İstanbul Milletvekili Celâl Bayar için 387 oy kullanılmıştır. (Şiddetli alkışlar). İsmet İ ııöniive 64 oy verilmiştir. (Alkışlar). Halil Özyiiriik İçin 1 oy verilmiştir. Bir çekimser vardır. 387 oyla Cumhurbaşkanlığına İstanbul Milletvekili Celâl Bayar seçilmiştir. (Şiddetli alkışlar.)
Seçim sonunu Cumhurbaşkanına bildirmek ve A-| ııayasa hükmüne göre andj içmek için buraya çağırmak iizerc oturuma ara veriyorum.
Bayar mecliste
Bunu mütaakıp Refik Koraltan meclisten çıktı, tam saat yirmide Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı İle birlikte Meclise geldi. Meclisin önünde bando ve bir kıta asker bulunuyordu. Bando İstiklâl marşını çaldı, toplanmış olan binlerce halk Cumhurbaşkanı Celâl Bayan şiddetle alkışladı. Bayar, halkın tezahüratına mukabele ederek Meclis binasına girdi, başkanlık’ divanı azalan tarafından karşılandı. İçtima salonuna girdiği zaman Demokrat parti milletvekilleri tarafından şiddetli alkışlarla karşılandı. Demokratlar ayağa kalkmadılar. Cumhuriyet Halk ;
Afiş müsabaka m
Paris 22 (Yeni İstanbul) — Marstıall yardımı tarafından tertiplenen milletlerarası afiş müsabakasında Kenan Temi-zan 5 Avrupa birincisi ile beraber birincilik kazanmıştır,
İki yüz afiş İçinde yalnız 25 derece lamıştır.
i
Mîllî Talebe Federasyonu
Ankara 22 t AA.) — Türkiye Milli Talebe federasyonunun İkinci genel İdare kurulu toplantısı çarşamba günü saat 10 30 da An karada İstanbul. Zonguldak, İzmir ve AnkaralI temsilcilerin İştirakiyle toplanacaktır, Gündemdeki konuşulacak meseleler arasında dış memleketlerle talebe mübadelesi ve dünya gençlik teşkilâtı konseyi için yapılacak hazırlıklar bulunmaktadır.
Partisi milletvekilleri ise ayağa kalktılar.
Cumhurbaşkanı millelvekü-
, . , .. . , . . karşısında milli bütünlüğünü
İtrini .ayakta bulunan yüksük t(jr„sabtoea Jçln lkHsa(U momıırlıın cplnmlnrtı f .
memurları selâmladı. Meclisle localarda bulunanlar ve Cumhuriyet Halk partisine mensup milletvekilleri ayakta idiler.
Kabinenin istifası
Celâl Bayar kürsüye çıkarak and İçti. Bundan sonra Başkan. Şemseddin Günaltay kabinesinin istifasına dair iki tezkereyi okudu.
Başkan — Yeni hükümetin kurulması için oturuma 20 dakika fasıla veriyorum.
Yirmi dakika sonra toplanan Mecliste yeni kabinenin listesi okundu, muvaffakiyet temenni edildi.
yesini takviye etmek olmuştur.
13/3/13»» Halini
I Sterlin New Yor» 100 Dolar Paris 100 Fransır F. Stoknoım 100 lsv« Kr Cenevre IOO Isvıer» t Amerterosm 100 Florin BrOksel 100 Belçika F Lizbon 100 notufles
ESHAM VE TAHVİLÂT % I FAİZLİ TAHVİLLEP
Tebrikler
Ankara 22 — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes saat yirmiyi kırk beş geçe Meclisin üst katındaki merasim salonunda tebrikleri kabu] ettiler. Milletvkil-lerl alfabe sıraslyle tebrlkâtı yaptılar. Bu arada ismet İnönü, Bayann elin! sıkarken:
I «Tebrik ederim. Muvaffak 0-lunuz!»
Dedi. Celâl Bayar da teşekkür etti.
Milletvekillerinden sonra Genelkurmay başkanı, Ordu general ve amiralleri, yargıtay, danıştay, Sayıştay, Ankara üniversitesi, başbakanlık ve bakanlıklar erkânı da tebriklerde bulundular.
Mâtaakıben kordiplomatiğin tcbrlkâtı başlamış, Amerika elçisi, bütün elçilik mensublnl 1-le yardım heyeti başkanlarım takdim etmiştir. İngiliz büyük elçisi de' ayni şekilde elçini? erkinini takdlpr edip samimi tebriklerde bulunmuş, Sovyetler Birliği ve peyk devletler elçileri de el sıkmak suretiyle tebrlkât vazifelerini yapmışlardır.
Meclis 26 mayıs cuma günü saat on beşte toplanacaktır. I
Sivas - Erstınlm 1 21 35
Sivas - errurum r-1 21 €7
İMİ Dctnır'valu l 21 40
Iy41 Üemırvolu U ât 5Û
1941 Deınırvotu ID 21 30
Milli M04»fA> e -
MılH Mnaatso II 21 17
Milli Mûanra» 111 31 53
Milli Menafim IV Sİ 70
44 « FAİZLİ ÎAHVİLLEF
Kalkınma l 100 eo
Kalkınma 11 lorı (50
Kalkınma ın ıoo ro
94B ısulcrazj 1 ıoo «a
048 utikram H ıoo es
t»li Demiryolu t» no
1948 istikra» L 96 90
% C» FAİZLİ TARVtUEb
1949 tnhvUJ ı ■ 99 70
» FAİZLİ TAHVİLLE!)
1933 Ergan) »90
l'Xİ8 tkraınlyelj 31 —
M11U MUdafaa 31.—
DtmLrvolıt IV #9 05
Dcmkryolv V 99 99
ŞİRKET HİSSELERİ
121.
1$ Bunkası 30.—
T Ticaret Haukaa 5.—
Aralan Cunonto . • ( .15 25
ANADOLU DEMIHYOLU CHUPU
Tahviller 1-3 i 12 50
Hisse senetleri 45 flü 82»
MüuıesstL «net ■ ’r. «7 90
6AAAAFLUIDA Aİltlft
«MUM»
Gulden 3100
TUrk ıırıun 31 —
Sterlin 4.‘ 50
ftesnı
Külfi* 412
■
İKRAM
Sahlfe 3
«Kim karışır? Paramı savururum!
Üsküdar Halkevinde
Yeni bir rejimle idare
Şöyle denildiğine sık sık Taslıyorum:
— Devlet parasîyle bu kadar fantezi olur mu?.,. Ha, bakın; bir müteşebbis kazanır, milyoner olur; o zaman, parasını arzu ettiği gibi harcar; gönlünün dilediğini yapar. O zaman anlarını, helaldir...
Doğrusu; ben şahsan, o zaman dahi aniıyamıyorum, o zaman dahi israfı helâl saymıyorum. Çünkii aksini idrâk etmek, bir sermayenin «milli» olduğunu düşünmemektir.
Tasavvur edilsin ki, iki insan, — karı koca — evleniyorlar: nikâhları iki değil, üç kişi arasında, yani bir de cemiyetle o karı koca arasında kıyılmış oluyor. Nete-kim ayrılmağı isteseler, ü-çüncü şahsiyetin müsaadesi olmaksızın muvaffak olamıyorlar.
Onun gibi, yalnız müteşebbisin değil, çalışanların dahi iltihak ederek müştereken hâsıl ettikleri servetler üzerinde cemiyetin hakkı vardır. Nasıl devlet parasını israf etmek caiz olamazsa, şahsî servetleri de gelişigüzel havaya savurmak caiz olamaz.
Çinli hakim:
«— Devlet, halka, terbiye vermekte örnek olmalıdır!» mânasında bir nasihat vermiş.
Şimdi, demokratlar, devlet israflarını kısmak hususunda bir gayret sarfediyor-lar. Müteşebbislere de — a-ralarındaki milyonerler dahil — örnek olmalıdırlar.
Yunanlı hakim, de:
— Kendini tam! - demiş: felsefeye ilk esaslı adırru attırmış.
Milletçe kendimizi tanıyıp bu sahada ilk mühim adımı atalım: Biz fakir, dar gelirli, küçük imkânlı, tehlikelere maruz, kemeri sıkmağa mecbur bir camiayız. Devletimiz nasıl har vurup harman sa-vuramazsa, en kodamanımız da devletten daha devletli, saltanatlı olamaz! Ölçülerimizi küçültmcli, daha daha daha küçültmeliyiz. Zihni-yet:mizi değiştirmeliyiz.
Devletçilikten bîr havli geri rekilip memleketin kaynaklarını mesut fertlerden mürekkep bazı zümrelerin teşebbüsüne terkedenler de «sermayenin içtimai olduğunu» unutmuyorlardır elbette.
Bir Türk hakimi, kendi mallarından bahsederken;
«— Nevbeti tasarrufu uhdemde olan...» diye bir ibare kullanmış.
Mülkiyeti böyle «geçici ■ kaypak» ve bilhassa «İçtimaî» telâkki etmeli. O; içinde bulunduğumuz devrin i-cabt, bazı şahıslara: «Siz iyi kullanarak, cemiyeti teşebbüslerinizle ileri götürünüz!» diye tevdi edilmiş ve umumun havrına kullanılması gereken bir millî kuvvettir. Bal tutan parmak ya-| lası» bile, bir küfe ballı inciri berbad etmek hakkını haiz deî»Hdîr.
Teşebbüs erbabının kolektif zekâlarından bu memle-kct:n köylerinde ve şehirlerindeki işsizliğin önüne geçilmesini istemek hakkınızdır. Memlekette bu derece işsizlik, denksizlik, naçarlık varken, yalnız devlet değil, en zengin şahıslar hakkında da şöyle konuşmamalıdır:
— Müteşebbis kazanır, zengin olursa, o zaman parasını arzu ettiği gibi harcar...
Bu. dünyanın bugünkü gidişinin icabı, bilhassa Tiirk milletinin menfaatlerinin icabı artık değişmesi gereken bir felsefedir. Onun yerine, bu memleketteki bütün varlıklarda Türk milletinin bir hissei şayialı ortaklığı bulunduğu fikrinin gönüllerde yer etmesi şarttır.
(Vâ - Nû)
Trabzon ve Ankara vapurları geldi
Denizyolları İdaresinin Trabzon vapuru Doğu Akdeniz seferinden bugün saat 12 de. •Ankara, vapuru da batı Akdeniz seferinden yine bugün saat 14 de Umanımıza döneceklerdir.
Okul birincilerine mükâfat verildi
edilen Çin ne haldedir?
Dün, Üsküdar Halkevinde Erenköy ve Sen Jojef liselerinin ahlâk ve çalış kan hklarlylç sınıf birinciliklerini kazanan gençlerine mükâfat dağıtıldı. Halkevi, Üsküdar çevresindeki bütün İlse ve orta okullardan seçilen sınıf birinciliklerinin tesbitln! istemişti. Lise ve ortaokullar bu teşebbüsü memnuniyetle des-tekelm işlerdir.
Her sınıftan en çok sevilen, çalışkanlıkları ve ahlâkının yüksekliği İle kendini sevdiren beş çocuk, arkadaşları tarafından gizil oyla seçilmiş ve öğretmen kurulları tarafından da beşler arasından birinciler intihap edilerek mükâfata lâyık görülenler Halkevi başkanlığına bildirilmiştir.
Dün saat 17.30 da Erenköy kız lisesi İle Sen Jozel lisesinin j ve Üsküdar ortaokullarının birincileri Halkevinde toplanmışlar. salonu dolduran arkadaşlarının tezahüratı arasında mükâfatlarını almışlardır, Merasim esnasında gençlere hitaben Halkevi reisi Reşat Kaynar şunları söyledi:
«Mükâfat tevzii merasimi, bizim geleneklerimizden sayılır. Babalarınız, bu merasimlerin tatlı hâtıralarını sîzlere anlatmışlardır. Ancak arada bir fark var. O devirlerde mükâfata hak kazananları mektep idareleri tâyin ederlerdi. Arkadaşlarının oylarına değer verilmezdi. Halbuki sîzler. arkadaşlarınızın gizil oylarlyle sınıf güzideleri mevkiini aldınız.
Belirtmek İstiyorum ki. sizin meziyetlerinizi tesbit eden arkadaşlarınızın oylarıdır. Bu oylar. bugün sınıf birinciliğini size kazandırdı. Yarın hayata a-tildiğiniz zaman, gene seçim ve vatandaş oyları, sislere memleket güzidelerine tahsis olunan yerleri kazandıracaktır. Eğer, lise sıralarında iken oyun ve seçimin değerini anlar ve seçim mefhumunu varlıklarınızda şu- • urlandırırsanız. gelecekteki ha- dir?... Bu reketlerlnizl daha emniyetle tertiplersiniz. Hepinize istikbalde de başarılar dilerim.».
Bu konuşmayı miilaakıb çok güzel ambalajlarla hazırlanan mükâfatların verilmesine geçilmiş, gençlerin Üsküdar Halk- ( evinin bu teşebbüsünden duy- baskınlar: yüzünden harap oldukları şükranı ifade eden hitabeleri ve misafirlerin tezahüratı arasında toplantıya son verilmiştir.
Üsküdar Halkvinin bu teşebbüsü, numune sayılmağa lâyık bir değerdedir. Gençlerimizde seçim ruhunu şuurlandırmak, mektep sıralarında seçime alıştırmak vazifesi, t 4 bihakkın İfa edilmiş bulunmaktadır. Üsküdar Halkevlni tebrik ederiz.
Yiyecek bakımından durum güçtür. Sanayiin kalkınması için büyük sermayeye ihtiyaç vardır
Elti sene sonra Çinin nüfusunun 800 milyonu bulacağı hesap ediliyor
Çin'in başşehri (Pekin) den bir görünüş
Çin baştan başa komünistler tarafından işgal edildi. Milliyetçilerin elinde biri Hainan, diğeri Formoz olmak üzere iki ada kalmıştı. Komünistler Hai-nan'ı da ele geçirdiler, şimdi sıra Formoz’a geldi. Yakında burada şiddetli muharebeler olması bekleniyor. Bu muharebeler ne netice verirse versin dünyanın en büyük ülkesi olan Çın tamamen komünist idaresi altına girmiş demektir.
Yeni bir rejimle idare edil-. meğe başlanan Çin ne halde-1 memlekette uzun müddet kalmış olan İsviçreli bir gazeteci bu hususta şunları söylüyor:
çın, yiyecek bakımından çok güç bir durumdadır. Tabii şartlar komünistlere yâr olmamıştır. Orta Çin kırları büyük su baskınları yüzünden harap ol-1 muş, temmuzda da bir tayfun Şanghay ve havalisini tahrip et mistir. Bu iki âfet az kalsın, 1931 deki büyük felâketler recesinde zararı olacaktı.
de-
Açılacak yeni yollar
Bayramın seyranı!
Bunları tesbit için bir komisyon kuruldu
Şehrimizdeki cadde ve yolların tamir ve ıslahı ile İcab eden semtlerde yeni yolların açılması işi mühim bir paraya bağlıdır. Her sene Belediye bütçesine konulan tahsisat şehir ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu için beklenen netice alınamamakta idi.
Umumî Meclis şehrin mühim cadde ve sokaklarının tamir ve ıslahı İle icab eden yeni yolların açılması için Belediye başkanlığına salâhiyet vermiş ve üç senede Belediye bütçesine konulacak yol tahsisatına istl-nad ederek taahhütlere girişmesini uygun görmüştü.
Vali ve Belediye Başkanlığı, şehirde yeniden açılacak yollarla tâmlr ve tevsii icab edenlerin tesbiti için bir komisyon kurmuştur. Komisyon. İlk toplantısını cuma günü yapacak ve gerekil işleri kararlaştıracaktır.
§ Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fahreddln Kerim Gökay. dün akşam Aksaray ve Koca-mustafapaşa semtlerini dolaşmıştır. Kocamustafapaşa elvanındaki sokakların tamirine başlanmıştır. Vali tâmirat işini gözden geçirmiştir.
Gülhane parkında Çiçek Bayramı kutlanmış; açılış töreninde çalgılar çalınmış, nutuklar söylenmiş, alkışlar toplanmış, çiçekler serpilmiş.
Bayramında bulunamadım. seyranına yetişebildim. Gülhane parkı parklıktan çıkmış, köy panayırı haline gelmiş. BLnbir ayak bir kapta. Methalin iki tarafında kurulan barakacıklar birer darphane gibi işliyor, belediyemizin dibi delik hâzinesine tıkır tıkır yirmi beşlikler istif ediyorlar. İtişip kakışan, toslaşıp göğii sİ eş en kalabalık arasından barakaların ö-nüne sokulup da bilet kesti-rebılen bahtiyarlar, etrafta-kilerin gıpta dolu bakışlarına gülümsiyerek kapıya yürüyor lar. | |
Giriş kapısının ağzında Q yedi günlükten yetmiş yıllı-fi ğa kadar erkekli kadınlı >n-ç^ san kümeleri birbirine ke-., netlenmiş. Herkes bir an ev- O vel içeriye girmeğe zorluyor, _ Bu kadar telâşın sebebi ne S ola? Kanapelerde, koltuk-.— •arda yer mi kapacaklar, be- P dava biF’şey mi dağıtılıyor da pay mı alacaklar?... Ha- >
yır, ne yer endîşesi, ne de Q) pay kaygısı; verdikleri yir-Q) mî beşliklerin acısını çıkarıp.*— kâm almağa koşuyorlar!
Silindirden geçer gibi in- O çelip uzayarak ben de içeri-—_ ye süzüldüm. Satıcı feryat-lan çocuk çığlıklarına kan-Jj şıyor. Ana yolun iki tarafın- CO da binlerce insan ayn ayrı P kümelenmişler. Ayaklarımın/} ucuna basıp boyunlarını satıyor, gözlerini dört açıp ileriye bakıyorlar. Birine sordum:
ne
fiat-yapacağı yazılmıştı, İzmirde çıkan Yeni Asır. Ankara'dan gelen haberlere atfen şeker fiatlerinin yarı yatıya indirilmesi kuvvetli bir İhtimal dahilinde bulunduğunu yazıyor.
Şeker fiatlerînde kadar indirme yapılacak?
Yeni kabinenin şeker
Köylerde, tarlalarda fazla1 terinde İndirmeler nüfus vardır. Bunlardan bir1 kısmının şehirlere nakletmesi . lâzımdır. Geçende İngilizce | neşredilen bir eserde sınaî kal- ; kırima için şehirlere gelmesi lâzım gelen köylülerin miktarı ı 180 milyon olarak hesap e dili- ı yordu. I
Nüfus işi
Mühim bir mesele de nüfus işidir. Yaşayış tarzının modernleşmesi, hastalıklarla mücadele Çin nüfusunun çok artmasına sebep olacaktır. Halbuki çin toprakları bugünkü nüfusu besiiyemiyor. Japony.ı-nın nüfusu 20 sene sonra 30 milyondan 100 milyona çıkacaktır. HindLstamn nüfusu 1331 den 1931 senesine kadar bir misli artmış. 400 milyonu bulmuştur. Bu halde devam e-derse elli sene sonra 700 milyon olacaktır. Çin’in nüfusunun da 2000 senesinde 80q milyon olacağı hesap ediliyor.
Görülüyor ki Çin’de halledilmesi lâzım gelen meseleler pek çok ve pek mühimdir. Bugünkü komünist hükümet bunu yabancı sermayenin yardımı olmadan yapamaz. Yabancı sermayeye müracaat edince de: komünist esaslarına sadık kalmamış olur. Bu sebeple işin içinden çıkmak çok güçtür.
mevcut hatların on misli fazlar demiryoluna ihtiyaç vardır, Çin’de çelik İstihsali 1037 de 100 bin, yağlı maddeler 85 bini tondu. Bunlar acınacak derecede ehemmiyetsiz rakamlardır. En İyi zamanında kömür İstihsali Amerikanın kırkta biri, kömür madeni pek az olan Japonyanın yedide biri derecesinde idi.
Çin'de yollar, nehir limanları yapmak lâzımdır. Sanayii gelince, her şeyden evvel harcı âlem eşya İmal etmelidir. 350 milyon köylü pek perişan oir haldedir. Bunlara giyecek vesaire yetiştirmek lâzımdır. Fakat btınun tpmlnl sermayeye mütevakkıftır.
Ziraat işi
Ziraat işinin tanzimi de bundan kolay değildir. Ziraatı en az bir misil arttırmak, köylülerin elindeki tarlaların hududunu genişletmek lâzımdır. Bir köylüye en az 5 hektar toprak vermek İcap eder. Halbuki köylülerin elinde iki hektardan fazla toprak yoktur. Bununla kendi yiyecek ihtiyacını bile temin edemez. Köylüye fazla toprak vermek lâzımdır. Fakat komünizm esası buna imkân bırakmıyor. Bu cihetten güçlüğün, giderilmesi pek kolay değildir.
RADYO
İSTANBUL RADYOSU öğle ve akşam programlan 12.ST
13.00 İŞJS 13.45
14.20
14.ÎÖ
19.00
1915
19.20
— Ne var orada?
Omuzunu kaldırdı:
•— Bilmem ki. Oyun var. diyorlar amma bir şey görünmüyor.
Açılış ve progrnmUr.
Haberler.
Dans müziği (Pl.)
Şarkı ve türküler. Okuyan Mudil Mukadder. Çalanlar: Hakkı Derman. Şükrü Tunar. Kadri şençAUr,
Ev kadını - Yemek çeşitleri. Konuşan Bahriye Cetlner.
Saz eserleri, «arkı ve türküler (PL)
Programlar ve kapan 15. Açılı? ve programlar.
Rumba. Bolero ve Sambalar (Pl.)
Memleket havalan ses ve saz birliği konseri.
Haberler.
İstanbul haberleri.
Radyo senfoni orkestrası konseri. İdare eden Cemnl Reşit Rey. Franz Schubert programı Türkiye Milli Talebe federasyonu adına Dünya Gtnçlnk Birliği IH. konsey toplantısı hakkında bir konuşma.
Sonat.
Çamlıca ktt lülesi korosu konseri. İdare eden: Cemil Türk-
Fasıl heyeti konseri «Şehnaz» Asırlar boyunca Türk musikisi Takdim eden: Ldika Karabey. Oda ınürıgt (PLİ
Hatif ara müziği (Pl.) Haberler.
Cvfith hafif müzik (Pl.) Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU
ele rc aksam otı-gtamian Açılısı ve program.
M, S, ayarı ve Şarkılar.
1 laber Işır.
Poipurilr (Pl.) Öftle gazetesi.
Ritcncller (Pl.)
Aksam programı. Hava raporu ve kapanış
Açılış ve program.
M S. ayarı ve Karışık şarkılar Radyo salon orkestrası: Neelp Aşkın.
M. S. ayarı ve Haberler. Geçmişte bugün.
Yurttan sesler.
Radyo İle İngilizce.
Varyete müzikleri (PLİ Radyo gazetesi.
Incesar. (Segdlı faıılll Temsil: «Vara» Bir Macar hlkka yasinden mülhem olarak yazan Adnan Togny.
Konuşma.
Dans parçalan (Pl.) M. S. ayan ve Haberler.
Program ve kapanın.
Yarın Mbahkl program
Binlerce göz bir noktaya dikilip uzun uzun bakıyor, fakat hiçbiri bir şey görmüyor ve duymuyor.
Yolun ortasından ağır a-ğır ilerliyorum. Seyrandan dönen kafilelerin hepsinin ellerinde demet demet çiçekli ağaç dalları. Gülhane parkının zavallı ağaçlarının şu çeçik bayramı gününe kadar böyle bir tahrip felâketine uğradıklarını sanmıyorum.
Ya o çayırlar! Yolların, patikaların sağını solunu süsiiyen zümrüt çimenliklerin Kâğıthane kırlarından farkı kalmamış. Sırt üstü u-zamp horul horul uyku çeken aylaklar, kır sofralarını kurup şişeleri yudumlıya-rak demlenen gruplar, zıplayıp tepinen çocuklar— Şimdiye kadar o nazenin çimenlere el dokundıırulması-na bile razı ölmıyan park bekçileri bugün bayram şerefine yapılan tahribatı görmemezlikten geliyorlar. Görsünler de neylesinler? Belediyemiz komiteler kurdu, hemşehrileri eğlendiriyor. Feda olsun çimenler de. çiçekler de, ağaçlar da!
Kendimi seyranın cazibesine kaptırıp dalmışım. Geriden bir homurtu duyuldu. Mahut ejderha homurtusu.. Yol üzerindekiler çil yavrusu gibi dağıldılar, ben de sağ kaldırıma dar atladım. Lüks bir hususi otomobil arkasından toz bulutlan savurarak geçip gitti. Satış barakalarına gazoz vesaire taşıyan kamyonlar da mekik dokuyor, etrafı toza boğuyorlar. Zavallı Gülhane parkının çiçek bayramına kadar böyle bir kasırgaya uğradığını zannetmiyorum.
Ne ise, hem şamdan paklandı. hem pilâv yağlandı. Hemşehriler eğlendiler, belediye para kırdı!
Cemal Refik
İstihsal miktarı
Memlekette istihsal de gerilemiştir. Mançurl 1915 te Rus-— ’-—1 edilince w.uk»««,o. makinelerin, alât ve edevatın büyük bir kısmını Sibirya'ya nakletmişler-dir. Mançurl şimdi eskisine nispetle yüzde 30 derecesinde istihsalde bulunuyor. Komünistler bunu yüzde kırka çıkarmağa çalışıyorlar
İşçileri fazla İstihsale teşvik etmek için her tarafla büyük bir propaganda yapılıyor. Fakat vasıtasızlık, bir kısım işçilerin tecrübesizliği fazla istihsale imkân bırakmıyor. Bütün sanayi şubeli rinde mütehassıs işçi azlığı, büyük bir israf vardır. Gazeteler bu israftan çok şikâyet ediyorlar.
Buna bakarak Çin’de vaziyeti çok kötü farzetmemelidlr. Çinliler sessiz İnsanlardır. Her türlü sefalete alışmışlardır. Komünistler bir iki sene iyi mahsul alınırsa her şeyin düzeleceğine kanidirler. Mamafih meın , leketln kendi vasıtalarile kalkınması imkânsızdır. Çin’de sınaî istihsalin yüzde doksanı . makine devrinden evvelki İptidaî vasıtalarla elde ediliyor. 45o - 50o milyon Çinliden ancak 250 bin kadarı İlse, yah-ıt üniversite
Mühendis, doktor, hastabakıcı, üniversite
mütehassıs İşçi yok gibidir. Sanayi kurmak için evvelâ mektepler, üniversiteler, fen müesseseler! açmak lâzımdır. Bugünkü Çin harfleri maarifin yayılmasına en büyük mânidir. Her şeyden evvel yazı meselesini halletmek lâzımdır.
Demiryollar, limanlar
Harbden evvel ÇLnde 20 kilometre uzunluğunda demiryolu vardı. Bunun büyük oLr kısmı tamamen veya kısmen harap olmuştur, şimdi an az
bu teşebbüsle 11ar tarafından işgal tıi$ bulunmak- Huşlar buradaki m;
Vali Amerikan baş* konsolosunun ziyaretini iade etti
şehrimize tâyin edilen yeni Amerikan Başkonsolosu Mr. Le-wis birkaç glin evvel ,Vall ve Belediye Başkanı Prof. Fahred-dln Kerim Gökay’ı makamında ziyaret etmişti.
Vali, dün öğleden sonra Amerikan konsolosluğuna giderek başkonsolosun ziyaretini iade etmiştir.
Bir İngiliz seyyar sergi gemisi geldi
Dün North Hwiit namında bir İngiliz seyyar sergi gemisi limanımıza gelmiştir. 235 tonluk küçük bir yat büyüklüğünde olan bu seyyar sergide İngiliz firmalarının eşya ve mamulleri teşhir edilmektedir.
Gemi 25 Mayısa kadar limanımızda kalacaktır. Bu sabah saat 10 da seyyar sergi gemisinde bir basın toplantısı yapılacaktır.
Bandırma vapuru sefere başladı
Denizyolları idaresinin İtal-yada yaptırdığı ve geçenlerde limanımıza gelen «Bandırma» adındaki yeni gemisi Bandırma hattında ilk seferine dün sabah saat 8.1S de çıkmıştır. İstanbullu Bandırma arasında gündüz sürat postaları yapacak olan, gemi dün akşam saat 21,30 da İstanbula dönmüştür.
20.00
tahsili yapmıştır.
Piyasada durgunluk
Bilhassa kumaş satışı çok azaldı
profesörü, hattâ
Yerli mamuller ve bilhassa manifatura piyasasında büyük bir durgunluk hüküm sürmektedir. Kumaş satışları adamakıllı durmuş olup toptancılar ellerindeki malları ne yapacaklarını düşünmektedirler. Her yıl bu mevsimde hareketli geçmesi mutad olan piyasanın durgunluğu dikkati çekmektedir.
Perakendeciler kumaş Hallerinin. bir hayli düşeceğini hesap ederek şlmdilLk mal almamayı ve İlerdeki vaziyetleri beklemeyi tercih etmişler, bu yüzden de satışlar birdenbire durmuştur.
Diğer taraftan devlet elinde bulunan bir kısım fabrikaların hususi teşebbüse devredileceği yolunda bir şayia dolaşmaktadır.
bin
Ticaret
odaları
Nizamnameyi hazırlayan heyet şehrimize geldi
Ticaret ve sanayi odalarının yeni nizamnamesini hazırlamak üzere memleketin muhtelif büyük ticaret odalarını ziyaret ederek tetkiklerde bulunan Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı heyeti şehrimize gelmiş ve dün sabahtan itibaren İstanbul ticaret ve sanayi odasıyla ticaret borsasında incelemelerine başlamıştır.
Kabataşlılar günü
Kabataş lisesinden mezun veya mensup olanlar 28 Mayıs Pazar günü saat 11 de okulda bir eğlence tertip etmişlerdir. Ayrıca demek misafirlere konser, yemek ye yaşlı öğretmenlerle iftihara geçenlere hediye verecektir. Davetiyeler okuldan ve Beyoğlu Rebul, Galata Baylan pasta salonundan tevzi edilmektedir.
1T.5B
IBM
19.30
Şet:
Lemi Ak-müdurlük Önder ve Fethi olan
21.45 22,OT 22.15
22.45
23.00
Bakanlık müşaviri soy, iç ticaret genel müşaviri Necmeddln ikinci hukuk müşaviri Anemreden mürekkep
heyet bir haftaya kadar htan-buldakl işini bitirerek Anka-raya dönecek ve nizamname metninin son şcklinL hazırladıktan sonra bunu Bakanlar Kurulu ve Danış tayın tasdiklerine sunacaktır.
7 30 7JI US 800
8Z5
8.30
9.00
Bu seneki üzüm mahsulü
Bu İtibarla yeni nizamnamenin en çok iki ay kadar yürürlüğe gireceği tahmin edilmektedir. Yürürlükten sonra hemen ticaret odaları seçimlerine başlanacaktır.
M. S. ayarı.
Va!» festival orkestram (PL) Haberler.
Film minikleri (Pl.)
Gtlnün proffrnmı ve Hava ra-
IlafU patçalar (Pl.)
Kapanış.
Londra rndymunutı Türkçe y»yvaı İS mart* — ’ kotran
7 30 - 7 -13 Haberler (34.92, 31metre), 10,30 pazar: Köyden mektup, pazarteal: Dinleyicilerle basbasa. salı: Radyo İle İngilizce. çarşamba: Türk mujılldal dinleyici istekleri. perjcmbe: Çocuk küfesi, cuma: Türk musikisi dinleyici Utekleri. cumartesi; Ingiliz tarihinin dönüm noktaları. 19,45 - W Haberler (199. 2192 metre). M - 0,15 H ıberlK 13IJ2, 49.10 meUeU
İzmir — Bağcıların ifadelerine göre bağlarımızın bu günkü durumuna göre 1950 yılı üzüm rekoltesinin 75 - 80 bin ton olacağı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan mahsulün fazla olması yüzünden flatlerln geçen yıla nazaran düşük olacağı da söylenmektedir.
Sahile 4
AKSAM
s e tnco
_______23 Mayıs 1950
Va/i ile görüşme
Ekmek fiatleri
ucuzlıyacak mı?
Toprak Ofisle Belediye iktisat müdürlüğü bu hususta temas halindedir
Gülhane parkında yenilikler — Ucuz evlerin inşası — Darülacezede teftişler
Gülhane parkında iki gün devam eden Bahar ve Çiçek Bayramı tahminin üstünde rağbet ve alâka görmüş, parkı iki günde J50 bin kişi ziyaret etmiştir. Bu ziyaretçilerden belediyenin aldığı duhuliye ücretleri yekûnu 30 bin lirayı geçmiştir. Vali ve Belediye Başkanı Prof. Fahred-dln Kerim Gökay, park ve Bahar Bayramı ile diğer meseleler hakkında demiştir ki:
(— Bayram büyük bir alâka gördü. Bu ilk tecrübe olduğu 1-çln bazı eksiklikler olmadı denilemez. Fakat Memşcrilerlm bunu hoş gördüler Bu bayramın gelecek yıl daha esaslı şekilde hazırlanmasını. her çiçekçinin ayrı bir araba süsllyerek kervanın zenginleştirilmesini ve hattâ mümkün olursa, bayramın geceleri de devam etmesi gibi yenilikler yapılmasını arzu ederim.
Parkın bir köşesinde lüna park tesisi için mütaaddit müracaatlar oluyor. Kopenhag’ın meşhur Tlvilisi. Vlyananın Pra-teri halkı devamlı surette eğlendiren yerlerdir, İstanbulun da böyle eğlence yerlerine İhtiyacı vardır. Yalnız dikkat edilecek şey, eğlencelerin kumara karmamasıdır. Ne teki m bu defa da kumara kaçan oyunları derhal menettirdim. Eğlendirici mahiyette olan ve kala İşleten oyunlarla İktifa edilmelidir
Eğlence havuzu
Bahçenin içinde çocuklar için bir eğlence havuzu vücuda getirilmesi fayadlı olacaktır. Orada çocuklar gemi yüzdürür ve eğlenirler. Hattâ mütehassıslar münasip görürlerse küçük çocukların girip yüzmeleri de temin edilebilir. Parkın daima 1-yi ve muntazam bir şeklide tutulması İçin arkadaşlara gerekli emirleri verdim.
Ekmek fiatleri ve lokanta tarifeleri
— Ekmek f la ilerinin ucuzlatılması bahis mevzuu mudur?
— Buğday fiatlertnl tanzim eden Ofisle Belediye İktisat İşleri Müdürlüğü bu hususta temas halindedirler.
— Lonkanta tarifelerinde tenzilât yapılacak mı?
— Lokanta tarifelerinin tetkiki İçin bir komisyon kurmuştum. Komisyon uzun zamandan beri tarifeleri İncelemektedir. Hazırlanan raporu yakında bana verecekler. Bu raporu derhal tatbik ettireceğim.
Ucuz mesken işleri
— Ucuz evlerin inşaatı ne zaman başlıyacak?
Kemal Niyazi Seyhun
Atatürke ait hâtıralar — Sanatkâr sporcu değildir Garp musikisi memleketimizde de gelişiyor — İdeal koca
— Bu işleri tanzim eden bir tftllmatname taslağı hazırlandı. Yaptırılacak evlerin plânlan da müsabakaya konuldu. Müsabaka müddeti ay sonunda bitecek. T&limatname de haziranda toplanacak şehir Meclisinde tetkik olunacaktır. Meclis tflllmntna-meyl kabul eder etmez inşaata başlanacaktır.
— Belediye bütçesi tasdik e-dlldl mİ?
— Evet.
Belediye ile vilâyetin ayrılması ve Darülaceze
— Belediye İle Vilayetin ayrılması için ne düşünüyorsunuz?
— Bu, hükümetin bileceği bir iştir.
— Darülâceze müesscseslnde bazı yolsuzluklar olduğu, teftişler yapıldığı söyleniyor. Mesele nedir?
— Bu müessesede bir lakım yolsuzlukların vuku bulduğu bana haber verilmişti. Meselenin aydınlatılması için teftişler yaptırıyorum. Bugünlerde netice alınacaktır. Bu işlerle ben de bizzat meşgul oldum. Kabul e-dilen yeni usullerle hastalarla daha yakından alâkadar olunmakta ve birçok israfların önü alınmış bulunmaktadır.
Diğer taraftan her sene 2? Mayıs tarihini Darülâceze günü olarak kabul ettik. Bu tarihte bu müessese menfaatine Yıldız bahçesinde bir gardenparti verilmesini de kararlaştırmıştık. Havaların İyice düzelmesi İçin bu eğlenceyi tehir ettik. Fakat 27 Mayıs günü Darülûcezc günü olarak kutlanacaktır. Istiyenler müesseseyf ziyaret ile hasta ve acezeye diledikleri yardımı yapabileceklerdir.
Ankara seyahati
— Yakında Ankaraya gidecek misiniz?
— Bu cumartesi günü akşamı Ankaraya gidiyorum. Senede üç kere toplanan Yüksek Sağlık Şurasına iştirak edeceğim.
— Yakında basın toplantısı yapacak mısınız?
— Önümüzdeki ay Emlrgân Korusunda basın mensubu arkadaşlarımla toplanıp görüşmeyi İstiyorum. Fakat tarihi henüz teshil edilmemiştir.
S. G.
HALKEVLERİ---1
— ..KURUMLAR
KoMemtovar te» bejau. Konuşan: SADEDDÎN GÖKÇF.PINAR çalışmalarına ara verdiği sıra- ---------——........-..........
da kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun arkadaşlarına tatlı tatlı bir şeyler alnatır. Bugün de öyle. Etrafını saran grupa ben de karış tun. Meğer üstadı A-tatürk'e alt hâtıralarını nakle-dlyormuş. Kemal Niyazi Seyhun çehre itibariyle Atatürke benzer. Bilhassa kaşlariyle gözleri ve didinin rengi...
Atatürk'e ait
hâtıralar
Beyoğlu Balkevlndan: Ev İm lirin Sair Yahya Salim özanofilu tarafından 24 mayıs 1550 çarşamba güuü saat 1830 da projeksiyonla «Erıurum ve dvnrında folklor araştırmaları» konulu bJr konTcmns verilecektir. Giril) aerbetilr.
Tefrika No.: 51
Donatella cevap »ermedi, tçl ağır, büyük yaldızlı koltuklar-Ja dolu bir büyük salona girmişlerdi.
— Burası çok sıkıntılı değil mi? Hiç glrmi yelim.
Salonun ortasında kuyruklu bir piyano vardı. Piyanoyu görünce Donatellanın hatır alı canlandı.
Marzio:
— Bak, dedi, müziğin de ekil k olmıyacak.
Donatella, Marziodan ayrılarak piyanoya doğru ilerledi. Kapağı açtı. Delikanlı da arkasında. idi.
— Bir Stelnvay, dedi, tyj bîr Marurdlr değil mİ?
Cevap vermedi. Haflfça piyanoya dayandı, şarkı söylemeğe başladı. Orada, o göldeki evde •O» nun öğrettiği bir şarkıyı okudu.
Besi titriyordu. Fakat hafif ve oynaktı. Gözleri kapuli şarkı toyluyor. notalarla, gramofon plöklariyie doiu odayı tekrar görüyor, onun sesini Işltl-ynrdti: «Daha sakin, daha ya-vu?z... Güzelim...» Şarkj söylü-
yor, ruhu ağlıyordu,
Marzio ıreslnl çıkarmadan dikkatle dinliyor, onu daldığı bu filemden uyandırmağa cesaret edemiyordu. Bulundukları salon aşağı katta İdi, bahçeye açılan penceresi vardı. Marzio'-nun annesi ve babası pencere önünde gözüktüler. Babası:
— Allahını, ne de güzel şarkı söylüyor, dedi.
Annesi:
— İşte. dedi, benim de gençliğimde en ziyade hoşuma giden bu gibi şarkılardı. Zannederim sekizinci asra ait bir romansı heyecana kapılarak alkışladılar. Marzio çok memnun oldu. Donatella uyanır gibi oldu, mütevazı bir edâ ile gülümsedi.
Çay içmek üzere yeniden Verandaya çıktığı zaman yine neşeli ve nâzikti. Annesi, mesleği ve müstakbel projeleri hakkında bir şeyler sordu. Verdiği cevapta bunlarla fazla alâkadar olmadığını İhsas etti.
Akşam bastırmadan evvel Palcrmoya dönmek mecburiyetinde olduğunu Marzioya hatırlan ı. Annesi:
Bu gece burada kalamaz ,inisiniz? diye sordu.
Kümes hayvanlarımızda gö-1 riilen hastalıkların bazıları mik- I robî, vlriisl, parazitli Ve âcLİ hastalıklardır Mikrobi, virüs! olan hastalıklar tavuktan tavuğa kolaylıkla geçer. Bir kümeste çıkan veba gibi bulaşık hastalıklar az bir zaman içinde kümesin bütün tavuklarım bulaştırır. Dikkat edilmez, gereken fenni tedbirler alınmaz ise kom- 1 şuların tavuklarını da bulaştırır. bütün köy tavukları arasında yayılır, salgın bir hal alır.
Tavuklardn görülen bulaşık hastalıkların hepsi öldürücüdür. Tedavisi Ve dermanı yoktur. Bulaşık hastalıklara tutulan tavukların yüzde 75 - 901 ölür.
Bu bulaşıcı, vlrüşî hastalıkların en kötüsü tavuk vebasıdır. Bir kümese girdi mi, Jkl üç gün İçinde yayılır ve hemen hepsini öldürür. Şenel er denberi devam edeglen bu hastalık her sene yüz binlerce tavuklarımızı mahvetmekte ve İktisadi verdiği zarar milyonları aşmaktadır.
Vebanın önüne geçmek için Avrupa ve Amerika ve bizde vebaya karşı oşdar İstihzar o-lun muş ise de aşuun faydalı olması İçin aşıların, vaktinde yapılması ve veterinerler ve bu işleri bilinierce malûm olan bazı sıhhi »e fenni şartlan nazarı dikkate almaları gerektir.
Kümes hayvanlarında çıkan veba ve diğer her türlü bulaşıcı hastalıkların önüne geçmek İçin en iyi çare hayvan, sağlık kanununu kümes hayvanlarına da tatbik etmektir.
On iki sene evvel Romada toplanan uluslararası tavukçuluk kongresinde kümes hayvanlan için de diğer hayvanlarda tatbik olunan sağlık kanununun tatbikini İstemişler. Çünkü bir kümeste bulaşık bir hastalığın çıkması o hastalık mikrobunun dışardan Ja hasla bir tavuk veya yem ve yahut bulaşmış eşyalar veyahut da bulaşık hastalık olan, kümeslere bakan insanlar ile geldiğine karar vermişlerdir. Bunun için insan ve diğer hayvanlarda tatbik olunan sağlık kanununun kümes hayvanlarında da tamamen tatbiki gerektir. Yani az veya çok tavuk besleyenler kümeslerinde bir tavuk öldü mü derhal hükümete haber vermelidir. Haber vermeyenler a-ğır ceza görmelidir. Bu iş hükümet işidir. Biz burada yalnız tavuk besleyenler ve tavukçuluk yapanların kümeslerine bulaşık hastalıkların girmemesi için yapacakları ve alacakları tedbirleri yazacağız:
1 — Kümeslere bulaşık hastalıklar dışardan alınan tavuk, kuluçka yumurtaları, yem ve diğer eşyalar ile geldiğinden etrafta bulaşık hastalıklar olduğu zaman bunlardan hiç birisi kümese alınmamalıdır.
2 — Tavuk kümeslerine ve tavukların gezindikleri yerlere dışardan gelen yabancı kimseleri sokmamaiıdır,
3 — Tavuk kümesleri vc tavukların gezindikleri yerlere kedi, köpek, fare ve sansar girmemelidir.
4 — Güvercin, serçe ve diğer kuşların tavukların yem kap-
ılarına gelmelerine mâni olma-I İldir.
Bulaşık hastalıkların devam ettiği yerlerde bu gibi tedbirlerin alınmasına çok mecburiye!) vardır.
Etrafta bulaşık hastalıklar olmadığı zamanlarda yine kümese bulaşık bir hastalığın girmemesi İçin aşağıdaki tedbirleri almak gerektir.
1 — Kümese yeni alınacak damızlık tavuk, horoz ng kadar sağlam, iyi görülürse görülsün mutlaka on dört günden aşağı olmamak üzere karantinaya koymalıdır. Ayrı beslemelidir. Kümeste bulunan tavuklarla hiç temas etmemelidir. On beş gün sonra hasta olmadıkları tamamen anlaşıldıktan sonra kümese sahvermelidir.
2 — Kümes için alınacak kullanılmış yem ve su kaplarını kaynar sularla İyice yıkamadan kullanmamalı, alınacak yemlerin hastalık olar. yerlerden geldiğine emin olmalıdır.
Bu mahzurların önüne geçmek içindir kl büyük çifllkierde esaslı tavukçuluk yapanlar dışardan hiç bir şey almazlar. Tavuk sürülerine yedirecekleri yemleri ve damızlıklarını hep kendileri yetiştirirler.
3 — Bulaşık hastalıklar, tavuk kümeslerine girip çıkanların ayakkabıları ile de girebileceğinden kümese ve tavukların gezindikleri yerlere girecek o-lanlann ayaklarının temizlenmesi için kapının önüne İlâçlı sularla ıslatılmış paspas veya çuvallar koymalıdır. Girecek olanlar bunların üzerine basıp girmelidirler.
Bir kümeste bulaşık bir hastalık çıktığı zaman mevcut diğer kümes hayvanlarına bulaşmaması için alınacak tedbirler:
1 — Bir tavuğun hastalandığı görüldüğü zaman hemen suniden ayırıp mutlaka bir veterinere, bulunmazsa hükümete haber vermelidir.
2 — Hastalanan tavuğun hastalığı anlaşılmadan tedaviye kalkışmak doğru değildir. Eğer hastalık bulaşıcı bir hastalık ise bütün sürüyü bulaştırmak tehlikesi vardır.
3 — Bulaşık hastalıklardan Ölen tavukları toprağa gönün eli ve üzerine kireç veya ilâçlı sular dökmelldir veyahut yakma-hdır.
4 — Bulaşık hastalık çıkan kümesleri, yerleri, bütün kaplan ve follukları, her tarafı yüzde üç nispetinde asltfirük. krolin, lizol veyahut D.D.T. gibi zehirli ilâçlarla yıkamalı. Kireç badanası yapmalıdır.
Kükürt ve formül gibi ilâçlarla da kümesler dezenfekte yapılabilir.
»Arkası 7 nci sahitedcJ
tahdidi sinne uğradık ya. Şimdi bir işçi gibi gündelikle çalışıyorum. Doğrusu tahdidi sin kanununun sanatkârlara tatbikine nkd erdiremiyorum. Biz Ollmplyada gidecek sporcular değiliz kİ yaşlandıkça nefes kabiliyetimiz azalsın. Sanatta tekâmül yaşlandıkça olur.
Musikide vaziyetimiz
— Alaturka musiki gelecekte nasıl bir şekil alacak?
— Musikimizin bu şekilde kalması taraftan değilim. Bunun İnkişaf şeklini zaman gösterecektir. Çünkü hiçbir şey zorla geliştirilemez.
— Batı musikisi hakkında öe düşünüyorsunuz?
— Bu musiki memleketimizde çok İlerliyor. Ecnebi sanatkârların konserlerine olan rağbet bunun başlıca delilidir. Bu rağbetin zamanla daha da artacağına şüphe yoktur. Buraya gelen vlr-tiiozlar, memleketimizdeki dinleyicilerin Avrupa halkından a-şağı kalmadığını söylüyorlar.
— Besteleriniz var mı?
— Hayır, tcrakârlığı tercih e-diyorum.
— İlerisi için ne düşünüyorsunuz?
— Ben ynnnı düşünmem. Bütün zevkimi içinde yaşadığım günde bulmağa çalışırım.
— Musikiye meraklı gençlere ne tavsiye edersiniz?
— Sazımı çalmalarını. Zira kemençe, yaylı sazlar arasında Türk musikisini en iyi terennüm eden sazdır.
Hususiyetleri ve marakları
— Boş vakitlerinizi nasıl geçirirsiniz? Neleri seversiniz?
— Ben bekâr olduğum İçin e-vlmde bir kadının yapacağı lş-melânkollk olduğu İçin tab'ıma j lerl yaparım. Ufak tefek çamu-uyııyordu. Ben hüznü ve yal- şırlan yıkarım, ütü yaparım, nızlığt her şeye tercih ederim, yemek pişiririm. İçki ile aram Bu sebeple kemanı bırakarak | İyi değildir. Bildiğim halde oyun kemençeye başladım ve hocasız filân kendi kendime öğrendim. İlk konserimi Meşrutiyetin ilânı
I zamanındaki şenlikler vesilesly-| le eski tıbbiye mektebinde ver-
. dlm.
Bir müddet sonra Batı müziğine heves ederek 4 yıl muntazaman viyolonsel dersi aldım. Onunla da orkestra ve oda müziği konserleri verdik. 938 de Ankara radyosu açılınca oraya dave tedildlm. İki yıl orada kemençe çaldım. Aynı zamanda hâlen radyoda okunan şarkıların çoğunu notaya aldım ve o-
Kenıal Niyazi hâtıralarını şöyle anlatıyordu:
— İlk İstanbul radyosunda çalıyorduk. Bizi Ankaraya çağırdılar. Gittik. Kemani Reşat beyi Çank ayadan İstemişler, Nedense gitmeğe çekindi ve beni gönderdi. Üstüm başım da pek iyi değildi ama Atatürkû yakından görmek ve belki de o- j nunla konuşmak fırsatını bulmak emeli her şeye galip geldi.
Gece saat II. Kalabalık bir sofra. Belma hanım şarkı okuyor. Biz salona girdik ve Ata-türkün elini öptük.
— Teşekkür ederim, dedi.
Sofradaki yerim onun tam kımda izahat almış vc sonunda: karşısına isabet etmişti. Giineş — bu zat çok rabıtalı bir a-dil teorisinden bahsediliyordu, dam. Onu pek sevdim, demiş. Yahya Kemal de orada. Oval | _ Atatürk en çok hangi şar-
kellnıesinin Lürkçe olduğu söy- kılan severdi?
tendi. Bunun üzerine Atatürk: __ Bilâl oğlan, Allı yemeni,
— Yahya Kemal bey bir kâğıt ( Şahane gözelr, Mâni oluyor haklınız da bu kelimenin tasrifini , nmı takdire hicabım. Daha bir yapınız, dedi. Yahya Kemal ma- kaç Lane var. Fakat esas bun-sadan kalktı. Atatürk durma- iar.
dan anlatıyor. Tavırları, sesi ve • - . • ■
ibakışlarlyle başka insanlarda ı Hayati ve yetişmesi görmediğimiz bir manzara er-1 Kemal Niyazi Seyhun 361 de »ediyor. Keskin bakışlı gözlerly- Akkâ'da doğmuş. Babası ora-le nereye baktığı pek belli ol- da muhasebeci İmi. Kiiçük ya-muyor. Sanki bir anda bir kaç çında îstanbula gelmiş, yere birden bakıyor ve görüyor. |
O sırada Ankara, birası yeni çıkmıştı. Bira İçiyordum, na:
— Ankara birasını nasıl dunuz? dedi.
— Çok güzel efendim.
— Nest güzel?
Şaşırmadım:
—- İçimi ve kokusu güzel, dedim. Memnun oldu.
O günlerde en hararetli mevzu Hatay meselesi idi. Söz dönüp dolaşarak buna İntikal etti. A-tatürk bana dönerek:
— SİZ bu işe ne dersiniz? diye Sormaz mı? Ayağa kalktım ve :
— Paşam, müzakere ve mü-
na kaşlarla bu İş halledilemez. [ Doğrudan doğruya Hataya yû-1 rümeliyiz, deyiverdim. Elini masaya şiddetle vurarak: I . _
— Efendiler, gördünüz mü? ( kuyuculara öğrettim. İstanbu-Blçblrinlz bu beyefendinin söy-, lun hasretine dayanamıyarak ledlgi gibi doğrusunu söyleme-'940 da döndüm. Beni bilhassa diniz. Beyefendi umumi efkârın deniz çekiyordu. .Sıhhatimi de bir rerdldlr. Umumî efkâr da böyle düşünüyor. Hatay ancak böyle alınır.
Etrafındakilere dönerek:
— Beyefendiye sigara veriniz, dedi ve tekrar bana döndü:
— ZâtıâJInlzl tanıyorum. Nerede görüşmüştük acaba? diye I sordu. Anlattım. Benden bir .taksim İstedi. Yaptım.. Sabaha kadar oturduk. Ben ayrılınca | yanında bulunanlardan hak-
— 18 yaşında kemana başladım. Fakat onu biraz sert buldum. Kemençcnln sesi daha
bül-
denize medyunum, tslanbula dönünce eski | fem olan konservatuvara dini. Oradan da İki yıl
vaai-gir-önce
da oynamam. En ziyade hoşlandığım şey, iyi havalarda yalnız başıma yürümek ve denize çıkmaktır. Bazan Kadıköyünden Beylerbeyine» hattâ Çengelkö-yüne kadar yürüdüğüm olur. Aynı zamanda yelkene çok meraklıyım. Seyhun İsimli bir yo-lem var. Onunla da yalnız gezmeği tercih ederim,
— Evlenmek niyetinde değil misiniz?
— Bıı ihtiyacı artık hissediyorum.
— Sizi Atatürke benzetiyorlar. Bundan herhalde şikâyetçi değilsinizdir.
— Kendisine değil, tırnağına benziyebllseydim keşke.
— İstanbul radyosunu nasıl buluyorsunuz?
— Henüz yenidir. Yavaş yavaş tekâmül edeceğine şüphe | yoktur.
TEŞEKKÜR
Bayan NACİY E TAMER in vefatı dolayıslyle acımızı paylaşan hatırşinas dostlarımızla hısım ve akrabalarımıza şükranlarımızı sunarız.
Kocası: Kemal Tanıer, O-ğullan: Burhan ve Hâzıra Tamer, Torunları: Nusret, Tuna ve Kemal Tamer. Gelinleri: Şadan. Neşe ve Nev-vare Tamer.
Annesinin, bu sualinden Do-natelladan memnun kaldığını anladı ve sevincinden âdeta deli oldu. Fakat Donatella, nezaketle özür diledi.
— Gösterdiğiniz hüsnü kabule, nezaketinize teşekkür ederim. Fakat yarın bütün kumpanya Komaya hareket edecek. Ben de harekete mecburum. Bir mukavelem var. ona riayetle mükellefim. Bu akşam valizlerimi hazırlamalyım.
Madam Fanzl ayağa kalktı.
— Ümit ederim, pek çabıık tekrar görüşeceğiz, hattâ bu görüşmeyi arzu ederim ,dedı.
Marzionun babası da:
— Madmazel, dedi, görüyorum. bizim serseri oğlan üzerinde epey bir nüfusunuz var, bâri Komadan buraya çabuk gönderlverlnlz.
Annesi Donatellanın boynun-
da gerdanlığı gördü ve memnun oldu. Kıza pek çok yakışmıştı.
Madam Fanzi. Donatella ile kucaklaştı. Donatellanın ağladığını gördü, alnını okşadı.
— Siz çok sevimli ve sevgili bir kızsınız.
— Bu tatlı dilinizi hiç bir vakit unutamıyacağım. Bu boynumdaki kıymetli hediyenize de nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum.
— Teşekküre lüzum yok kızım. Sen bundan daha kıymetlilerine nail olacaksın.
— Bu gerdanlığımı hiç bir vakit yanımdan ayı rmıya cağım. Harlkulâd® nefis bir şey. Hayatımın en kıymetli bir varlığı oldu.
Madam bir daha Donatellayı öptü. Bir İngiliz bayanı için bu kadar kopmllman hakikaten çoktu.
Babası, otomobile kadar refakat ederken, Marzioya:
— Bu defa iyisini seçmişsin. Annen şimdiden ona âşık oldu, dedi.
— Baba, bilirsin kİ annem hiç ynnılmaz.
Avdette Donatella otomobilde fenalıklar geçirdi. Fazla sarsıntıdan rahatsız olduğunu söyledi. Halbuki otomobille çok gezintiler yapmış, hiç böyle fenalık gcçlrmemlştl. Bu defakı hali Paolanin nazarı dikkatini celbe tti.
Marzio, meraka dûşmüytü, gözü hep Donatellada İdi. Ü-züntülü hail, keyfini kaçırdı.
Nihayet Rom ay a vardılar, Do-natclla hemen kendisini yatağa »tti. Evde, büyük annesiz, yal-diz başına kalmağı çok özlemişti. Fakat bir İş yapamıyacak kadar rahatsulaıumşlı. Paola-
nın yanında yerleşmesine itiraz etmedi. Hattâ, bir dakika bile yüzünü görmeğe tahammül edemeyen Marzio bile, Dona-te11 an in yanından ayrılmamasını. ona yardım etmesini Pau-ladaıı rica etti.
— Merak etmeyin, ben meş-ıgul olurum. İki gün yataktan kalkmasına müsaade etmem. Biraz istirahat etsin. Her şeyi I geçer. Fakat sen de onu rahat bıraksan fena yapmazsın.
Marzio:
— Bana bak, Paola, dedi, şimdilik Donatellayı sana emanet ediyorum, fakat bu çok zaman sürmlyecek. bunu bil. Yakında onun her şeyiyle ben meşgul olacağım.
— Ne demek istiyorsun? Beraber mi yaşamak nlyelindesln.
— Tabii. Zannederim, kan koca için bundan tabii bir şey olamaz.
Paolanın nefesi tutuldu. Donatella, Marzionun evinden dönüşünde ona hiç bir şeyden bahsetmemişti. Böyle mühim bir hâdiseyi ondan saklamış olmasına üzüldü. Halbuki Paola, onun her hususta mahremi esrarı idi.
Marzio evden çıkınca Paola,
Donatellanın odasına girdi. Birdenbire sordu:
— Marzio ile evlenlyormuş-sun, sahi mi?
Donatella gözleri kapalı, ıstıraptan hafif yaflf inliyordu. Bu suali işitince gözlerini açtı.
— O evlenmek İstiyor. Bana bir kaç defa açtı. Fakat oen dalıa cevap vermedim. Fakat emin oi, onunla hiç bLr zaman evlenmiyeceğlm.
— öyle anıma, bana kalırsa, sen kendini biraz razla kaptırmışsın, bu işde ileri gitmişsin.
— Bunlar hep lâkırdı Paola. Bundan daha sıkı rabıtalardan bile kolayca sıyrılmak mümkündür.
— Ben İŞİ kolay görmüyorum. Korkarım onunla evlenmeğe mecbur olacaksın.
Donatella kaşlarını çattı:
— Bu mecburiyet kelimesinin mânasını anlayamıyorum.
— Sevgilim, ben her şeyi şenden daha liri biliyorum. Senin en samimi, en mahrem hususiyetlerini biliyorum. Hattâ bu geçirdiğin fenalığın sebebini bile tahayyül edebiliyorum. Sebebini sen de benim gibi plkâlft biliyorsun, bunu saklamağa ça-
lışma.
(Arkası var)
I Gazeteler, Gazeteciler
Filip efendi
Kulaklara kadar inmiş Aziziye fesi — Düğmeleri tamamen ilikli istanbolin
Yeni Cumhur Başkanı
Meclîs reisi ve Başbakanın hal tercümeleri
— 3 -
Filip efendi orta boylu, çok esmer, dalma İslanbolLn giyen, sessiz bLr insandi. Başından (Aziziye fesi) denilen aşağısı geniş, yukarısı dar fes eksik olmazdı. (Tariki idarehanesi Babıâlinin bir köşesi gibi îdi. Odaların döşeniş tarzı Babıâli kalemlerini andırırdı. Filip e-fendi Boğaaiçinde otururdu, matbaaya hergun gelmezdi. Gel difii günler de yalnız başmuharrir vc idare müdürü Ue temas ederdi. Muharrirler ancak mühim bir hâdise olunca huzuruna çıkarlardı!
Uiâ evveli ricalinden olan efendinin Osmani, Mecldi nişanlan, madalyaları, mühim serveti vardı. Yaşı ilerleyince ricali devletten biri tavrını takınmıştı. (Tarik) ın son zamanlarında bu gazetede çalışmış olan Hüseyin Cahit Yalçın (Edebi Hâtıralar) da diyor ki:
Hüseyin Cahit Yalçıncın hâtıraları
.Eski (Tarik) gazetesi, ebediyen sönecek bir kandilin son bir gayretle hafif parlayışı gibi, tekrar dirilmek teşebbüsünde bulundu. (Tarik), Türk matbuatı arasında en ehemmiyetli telâkki edilmiş gazetelerdendi. Salt beyin oraya başmakaleler yazdığı hürmetkâr bir lisan İle söylenirdi. Ben o zamana yetişmemiştim. Ata beyin delâletlle Caırit ve ben beşer yüz kuruş maaşla (Tarik) gazetesine muharrir olarak girdik.
Tarık muharrirliği benim pek memnuniyetle kabul ettiğim bir iş idi. Sait bey İsminin gençler arasındaki yüksek mevkii (Tarik) gazetesi muharrirliğine ayrı bir şeref vermişti. Gazetenin idarehanesi Artln Asadoryan şirketi Müret-tibiye matbaasının üstünde idi. Sahibi imtiyazı da meşhur Filip efendi idi. Eskiden gazetesini çıkarırken Osm anlı İmparatorluğu ricali arasına karışmış. rütbeler almış bir adamdı.
Gazeteye intisap ettiğimiz zaman tabii huzuruna girdik. Kulaklarına kadar inmiş Aziziye fesi, düğmeleri tamamen ilikli İstanbulini ile Filip efendi Babı âliyi gazete İdarehanesine taşımıştı. Bizimle ■efendimiz». «zatıâJiniz» kelimelerile karışık bir surette gayet teşrifat dairesinde konuştu, İçime sıkıntılar bastı. Artık bundan sonra da Filip efendinin bir daha yüzünü görmedik.
Artın Asadoryan idare işlerine bakıyordu. Filip efendinin teşrifatpertstliği ona da sirayet etmişti. Ay başında ezilip büzülerek, mahcubiyetle yanımıza sokuldu. Bir zarf takdim etti. İçinde aylık vardı.»
Adnan Adıvar’ın hâtıraları
Torik gazetesinin son senelerinde bu gazetede çalışanlar nrasmcla Adnan bey (Adnan Adıvar) da vardır. Adnan Adı-
Filip
var'ın başlıca vazifesi Fransızca mütercimliği idi. Adnan bey den o zamanlara ait dinlediklerimi şu suretle hülâsa edebilirim.
«Filip efendi çok esmer. Aziziye fesi giyen garip bir insandı. Matbaaya haftada, on günde bir gelir, hususi odasına çıkardı. Yanına girmek bir mesele idi. Gazetenin sahibinden herkes (efendi) diye bahsederdi. (Efendi) nin matbaya gelmesi mühim hâdise olurdu.
(Tarik) ın, çalıştığımız son devirlerinde, başmuharriri E-aü’mukbil Kemaldi. Muharrirler onunla temas ederlerdi. Muharrirler arasında Âli, Hüseyin Cahit, Cavit beyler, İskender Freri, baş muhbir olarak Mithat (hayatını evvelce anlattığımız musahhih Mithat) vardı.
Bir gün Iskenderle görüştük gazeteye roman olarak E-mll Zola’nm (Fecondite) sini tercüme etmeğe karar verdik. Emil Zola hür fikirlerinden dolayı pek sevilmezdi. Bunun için romanm neşri muvafık olup olmıy 2 cağını (efendi) den istizan ettik. Filip efendi «muvafıktır» cevabını verdi. Bunıın üzerine tercüme etmeğe başladık. Fakat daha ilk akşam romanın sansür tarafından tamamen çizildiğini gördük. Baş muharrir Ebülmukbli Kemal bunu öğrenince;
— Emil Zola’nm eserleri tercüme edilir mi? Tabii çizecekler!
Dedi. Halbuki (efendi) mevzuu kendisine anlatılmış olan bu romanın neşrine neden müsaade edilmediğine bir türlü akıl erdlrememiş, şaşırıp kalmıştı.»
Bu küçük hâdise de Filip e-fendlnln Ebülmukbli Kemalden çok hür fikirli olduğunu gösterir.
Son bLr yazıda Filip efendinin Ölümünü anlatacağız.
Enis Tahsin TİL
»oğu »erlinde komünist gençlerin bir nümayişi (Gençler Slalin'in bir rcanıinî taşıyorlar)
Yeni Cumhurbaşkanı Celâl Bayar 1884 senesinde Gemliğin ümurbey köyünde doğmuştur. Babası PUevneden hicret eden muallim Ve müftl Abdullah Fehmi efendidir. Fehmi efendi münevver, açık fikirli bir zattı. Oğlunun tahsiliyle kendisi meşgul oldu, bir müddet sonra Celâli Bursadakl Fransız mektebine verdi. Celâl bey bu mektebi bitirdikten sonra bankacılığı meslek olarak, seçti ve Doyçe Orlyentbanka girdi. Burada baş memurluğa kadar yükseldi. Aynı zamanda, hayli genç bulunmasına rağmen, gizil İttihat ve Terakki cemiyetinin Bursa ve havalisinde reisliğini yaptı. 1908 den sonra İzmir İttihat ve TerakkL kâtibi mesulü oldu, Bu vazifede kendisini ıslahatçı hüviyetiyle görüyoruz. Osmanlılık ve İslamcılık yerine şuurlu bir milliyetçilik İçin çalışmıştır.
Milli Mücadelede ilk günden İtibaren faal rol oynadı. Bazan hoca, bazan efe kıyafetinde gezerek küçük kuvvetleri bir araya toplamak için çalıştı. Demirci efenin müşavirliğinde, Akhisar millî kuvvetler kumandanlığında bulundu, sonra Bursa milli kuvvetler kumandanlığnı yaptı.
İstanbuldakl son Mebusan Meclisine İzmir mebusu seçilmişti. Bu Meclisin kapatılması üzerine İzmirde toplanan Büyük Millet meclisine İştirak etti. İptida İmar ve İskân Vekili, sonra İş bankası umum müdürü, iktisat Vekili, nihayet 1937 de Başvekil oldu. Beş sene evvel demokrasi cereyanının başında harekete geçti. Demokrat Partiyi kurdu ve bu partinin lideri oldu.
Atatürkün Celâl Bayara hususî teveccühü vardı. Nutkunda Celâl Bayardan büyük takdirle bahseder.
Refik Koraltan
1891 de Divriği'de doğmuştur. Orada rüştiye tahsilini bitirdikten sonra İstanbulda Mercan 1-dadisinde okudu, Hukuk mektebinden mezun oldu. Muhtelif vilâyetlerde adli vazifelerde bulunduktan sonra Pozantıda polis müfettişi, Trabzonda polis müdürü bulundu.
Milli Mücadele senelerinde Konya Milletvekilliğine seçildi. Beş numaralı İstiklâl mahkemesi reisliğinde, îstanbula gelen İstiklâl mahkemesi âzalı-ğında bulundu. 15 yıl Konya Milletvekili kaldıktan sonra: 1936 dan 1942 ye kadar Çoruh, Trabzon ve Bursa valiliklerinde bulundu, sonra İçel Milletvekili olarak tekrar Meclise iltihak etti. Demokrat Parti kurucularındandır,
Adnan Menderea
1899 da Aydında doğmuş, İzmir Amerikan Kolejinde ve Ankara Hukukunda tahsU görmüştür. Aydın muhitinde en verimli ve ileri ziraat usulleriyle uzun I yıllardan beri çlfçlllkle meşguldür. Bu sahada geniş fiili tecrübesi vardır.
Serbes Parti hareketine faal bir şekilde İştirak etmiş, sonra Halk Partisinin C. H, P. Kurulu başkanlığında ve müfettişliğinde bulunmuş, milletvekili seçilmiştir. Meclis Maliye komisyonunda faal rol oynamış, burada bilhassa temayüz etmiştir.
1945 ilkbaharında muhalefet hayatına geçmiş ve Demokrat Partinin kuruluşunda, teşkilâtının kökleşmesinde faal bir rol oynamıştır.
dunyada-L"
Atom ve aşk
Modem tarihçilerin ileri sürdüklerine göre, asrımızın tamamen modern bir asır olduğunu bize en iyi atom ve aşk mevzuları İspat etmektedir,
Tarihçiler bu neticeyi İngiliz! erin meşhur ansiklopedisi Encyclopaedia Britannlca’dan çıkarmışlardır. Encyclopaedia Brİtannice 1768 de basıldığı zaman atom mevzuuna yalnız dört satır tahsis edilmişti. Ayni baskıda aşk mevzuu beş sahi f elik İzahat ile incelenmiştir.
Yirminci asırda, ansiklopedi tekrar basıldığı zaman atom beş sahife İçinde izah edilmiş, aşk mevzuu ise ansiklopediden tamamen çıkartılmıştır.
Üyku ve Bernard Shaw
Meşhur İngiliz piyes muharriri Shaw, az uyku uyuduğu içinde meşhur olmuş 92 yaşında bir delikanlıdır. Shaw her akşam gece yarısından sonra yatmağı itiyat edinmiştir. Fakat muharrir şimdiye kadar doktora müracaat etmemiş, uyumadığı zamanlan İsraf etmemek İçin şöyle bir çareye baş vurmuştur:
Shaw yatağının başı ucunda daima bir defter bulundurur, ve yatağında uyumadan yattığı zamanlar hatırına gelen her fikri hemen bu deftere kaydeder. Muharririn sekreterinin söylediğine göre Shaw her gece bir defteri kolaylıkla doldururmuş.
Bernard Shaw bu kadar az uy'.imasına rağmen, sabahları tam 7 de kalkar, Fakat Shaw tıraş olmak ihtiyacını hissetmediği için 7 de kalkmak onun için geç sayılmaz. Zira 97 yaşındaki muharririn uzun nû-rani bir sakalı vardır.
İsrail röportajları
H AYF A
Limana varış — Bekleşenler — Ağlıyanlar —15 yıl sonra biribirine kavuşan baba - oğul — Türkçe seslenen Yahudi genci
Akdenîzde sakin ve güneşi bir havada «Tarsus» Hayfayş doğru yol alıyor, izmlrden bl nenlerle beraber gemideki mu hacirlerin sayısı iki yüze yaklaş ta. Üçüncü mevklyl dolduran b musevi grupu arasında göz çarpan tipler var: Saçı birbirine karışmış ve eski 'elbiseler giymiş klâsik Yahud dedesi; henüz ana kıvırcık saçlı Yahudi bebeği gözleri ışıldayan ümit dolu gen Yahudi kızı, fakir ve perişan kı lıklı Yahudi ana ve babaları.. Hepsi de Türkiyede doğup bü yiimüş İnsanlar oldukları hald buradaki bütün mal ve mülkle rini satıp yeni vatana doğru diyorlar.
Geminin birinci bultınan yolcular arasında d neler var.. Bundan 15 yıl öne Fihstlne gidilp yerleşen tek oğ lunu 15 yıl sonra görmeğe g'' yaşlı baba; 5 yıl önce yine topraklara giden biri kız. dlğe erkek iki evlâtlarını ziyarete gi-
Prenses Faika Mısıra dönüyor
San Frarısisco 22 (AF) — Prenses Faika, dün, ağa bey 61 Kral Faruk'un emirlerine riayetle yakında Mısıra döneceğini ve kendisine kocası Dr. Fuat Sadık'm da refakat edeceğini bildirmiştir.
Geçen hafta Faruk, gerek prenses Faika ve Fethiye, gerekse de valde kırallçe Naziı'ya prenses Fethiyenin Riad Ghall Ue dini izdivacından sonra Mısıra avdet etmelerini emretmişti. Fethiye ve valde kırall-çenln bu emre itaat edecekleri hakkında hiç bir İşaret yoktur,
Ghall ve prenses Fethiyenin dinî izdivaçları plânı, valde fa-ratiçenln rahatsızlığı yüzünden geri bırakılmıştır.
Venedik’te bir köprü çöktü, 15 çocuk öldıi
Venedik 22 (AF) — Diin, kanallardan biri üzerindeki küçük, bir köprüden 5q çocuk geçerken, köprü çökmüş ve on bir aylıktan on bir yaşındakilere kadar on beş çocuk boğulmuştur.
çocukların hepsi, Gorzoııe kanalına düşmüşlerse de 35 tanesi etraftan yetişenler ve kendilerini götürmekte olan papazlar tarafından kurtarılmışlardır. Ölenlerin biri müstesna diğerlerinin hepsi kız çocuklarıdır. Biri de on bir aylık bir bebekti ki. kucakta taşınıyordu.
Köprünün neden çöktüğü tesblt edilememiştir. Hâdisenin vuku bulduğu Cavanzere köyü matem İçindedir.
çocuklar, Hıristiyan Gençtik, gününü tesit eden 350 kişilik bir kafile ile gidiyorlardı, kafilenin başı köprünün üstünde iken facia vuku bulmuştur,
Pakis tanda komünist tehlikesi
Karaşi 22 (Nafen) — Hayda-rabal'dan alman haberlere göre Pakistanda komünist tehlikesi henüz bertaraf edilmiş değildir.
ıoo kakı üniformalı komünist Atehempet köyüne gece yana tecavüz ederek ellerinde silâh olarak halka tecavüz etmişler Ve bir çok hasar yapmışlardır. Mütecavizler polis karakollarına da tecavüz ederek İki polisi öldürmüş ve mühim miktarda da mühimmat ele geçimıçller-dir.
Baskın yapan komünistler bir çok evlere tecavüz etmiş ve polis müdürünün karısı da ölüler arasında bulunmaktadır.
Diğer taraftan alınan haberlere göre de başka bir komünist grupu Warangal mm takasında küçük bir köye baskın yaparak evleri soymuşlar, mabetleri harap elmişler, mah.-sulu yakmışlardır.
den ana ve baba; kardeşine veya kocasına giden kadınlar...
Ancak birinci ile üçüncü mevkilerin mukayesesi şöyle bir gerçeği de ortaya koyuyor: Birinci mevkidekl Yahudiler İs-ralle şu veya bu sebeple kısa bir ziyaret maksadlyle gitmektedirler. Bunlar zengin insanlardır. Türkiyede her birinin iyi gelir temin eden bir işi vardır. Muhacereti düşünmüyorlar.
Üçüncü mevşkid ekil erse fakir Yahudiler. Onları Türklyeye bağlıyan kuvvetli maddi bağlar yok. Karşılarında manevi bakımdan zengin, maddi bakım dan da ümitli bir diyar var. Tereddüt etmeden oraya koşabiliyorlar.
Yeni ülkenin muhtaç olduğu parayı dünyanın her yanında bulunan birinci mevki yolcusu Yahudiler. el emeğini ve İnsan malzemesini de üçüncü mevkide giden ırkdaşlan temin ediyorlar.
Hayfa limanında
2 Mayıs sabahı saat 8 de Hay-faya vardık. Sabahın altısında millet güverteye çıkmış, etrafı gözlüyordu. Hafif sis vardı. Bir kaç kilometre ötesi seçllemlyor-du. önce uzakta adaya benzer bir toprak parçası gördük. Bu. Hayfa Umanını içine sığındığı yarımadanın ucuydu. Ancak, denize uzanmış olan bu toprak parçasının gerisi o saatte sis yüzünden görünmüyordu.
Gemi yarımadanın kuzeyinden kıvrılıp limana girdi. Uzaktan Hayfa şehri şirin bir deniz kenarı beldesi olarak ilk bakışta İnsanın gözünü okşuyor. Karşıda Karmel tepesi. Tepeye kadar olduğu gibi, şehri bütün genişliğince kaplıyan modem bin ala -rlyle hayat dolu Hayfa. Yollarda İnsanlar ve nakil vasıtaları görünüyor. Limanda şilepler. Amerikan. Türk. Yunan ve İsrail bandıralı gemiler. Motörler. vinçler, ufak lokomotifler ve çalışan İnsanlar, Güvertelerde
I
Hayfa şehrinin
deniz adamları, gemi bordasını boyayan işçiler, vinçte veya rıhtımda uğraşan yanık tenli delikanlılar.
Şehrin kuzey tarafında sahilde bütün heybetiyle yayılmış petrol tasfiyehaneleri görünüyor. Anglo - İrakian kumpanya-sınını malı olan bu tesisler bir miiddettenberi mevcut anlaşmazlık yüzünden çalışmıyor. Koca çelik kütleler sessiz sessiz bekleşlyorlar.
Harb yıllarında batırılmış ve deniz üstünde yalnız direkleri kalmış bir muhacir gemisinin yanından geçen «Tarsus» hızını adamakıllı kesti. O sırada gerilerden gelmekte olan Bilinenlerin meşhur beyaz gemisi «Transilvanya» öne geçip rıhtıma yanaştı.
Bizden sonra gelen bir geminin bizi geçip rıhtımı kapatmasının sebebini merak ettik ve ge-mlmlze gelen İsrail gümrük memurlarına sorduk. Meğer «Transilvanya» 1800 muhacir getlriyormuş. İsrail liman idaresinin aldığı bir karara göre de böyle muhacir yüklü gelen vapurlar nhtıma tercihan yanaştı nlıyormuş.
Bu sebeple saat 15 e kadar gemimiz açıkta bekledi. O aralık sahilde biriken binlerce İsrailliyi gören yolcuların heyecanı son haddini buldu. Sahil-dekllerin bir kısmı «Transilvanya» dan, diğer bir kısmı da «Tarsus» tan çıkacak eşini, dostunu veya akrabasını beklemeğe gelmişti. Rıhtıma baktılar, el salladılar, aradıkları kimseleri görünce kendilerini tutamayıp ağlamağa başladılar.
Bir aralık gemiye yanaşan motörden orta yaşlı bir adam güverteye fırladı. 15 yıldanberi görüşmeyen baba oğul birbirlerine sarıldılar.
İkisi de konuşamıyor, ağlıyordu. Bu hâdise güvertede duran-'
uzaklan görünüşü
lara epey dokundu. Zaten yolculuk boyunca heyecanlan artmış ve Umanda gördükleri kalabalığın tesiri altında kalmış olan bu museviler ceplerinden mendillerini çıkarıp gözyaşlarını silmeğe başladılar.
Böylece saat 15 1 bulduk. Yolcusunu boşaltan «Transilvanya» rıhtımdan ayrıldı ve biz yanaştık.
îsrailde duyduğum ilk lâl türkçe oldu. Rıh tunda duran bir genç iki elini ağzının kenarlarına koymuş, bütün kuvvetiyle bağırıyordu:
«Safa geldiniz!.»
Şahap BALCIOĞIU
Atomdan korunma
İsveçte sığınaklar yapılacak
Stockholm 22 (Nafen) — îs-veçte atom, hidrojen, gibi bombalardan korunabilmek üzere 13 metre derinlikte kayalar içinde sığmaklar yapılması kararlaştırılmıştır. 25 milyon İngiliz lirasına mal olacak bu sı-ğınakalarda 709.000 işçi muhafaza altında bulundurulabilecektir. Sulh zamanlarında bu sığmklar depo olarak kullanılacaktır.
Yeni yapılacak bu sığınaklarda her türlü konfor bulunacaktır. Asansör tesisatı, kahvesi, sinema salonu, kulüp odaları, plng pong oyununa mahsus salonlar bulunacağı gi-gibi bir çok eğlence temin eden vasıtalar da mevcut olacaktır.
Sığınakların inşası harb zamanında mühimmat yapan fabrikaların sermayedarları tarafından temin edilmektedir.
Şehrimize gelen İsveçli talebeler
Triyeste meselesi
Livoma 22 (AJl.) — İtalyan Dışişleri Bakam Kont Sforza-nın üyesi olduğu Cumhuriyetçi partinin kongresinde alman oir takrirde serbest TTrieste bölgesinin her İki kesiminde de mir bir referandum yapılması ta-Icb edilmektedir. Takrirde bundan başka hükümetin, Yugoslav idaresi altında bulunan b kesiminin toprak bütünlüğü ve İtalyanlığına girişilen hareketlere son vermek üzere azimli bir karar alması ve 2û Mart 1948 tarihli üçlü beyanatı İmzalayan üç devlet nezdinde müracaatla bulunması İstenmektedir.
Türk öğrencileri, Yeşilköy de İsveçli nıcslckdaşlannı karşılıyorlar
Bir İsveç nçağı 11e profesör Tonden Rima Adver'in başkanlığında İsveç kırallyet. enstitüsüne mensup 20 kişilik bir talibe kafilesi şehrimize gelmiştir Ta'-?b?ler vi-* 'k tahsil öğrencilerimiz tarafından karşılanmışlar ve Teknik üniversitede misafir edilmişlerdir.
S^hlfe 8
AKSAM
23 Mayıs 1950
Caruso’nun hayatına dair büyük bir filim çevrilecek
Frank Sinatra
Karısından ayrılmak niyetinde değil
Büyük tenor artist Mario
rolünü altın sesli
Lanza yapacak
Hollyvvood'da yakında Enrlco Caruso'nun hayatına dair bir filim çevrilecektir. Caruso yirminci asrın en büyük tenorudur. 1873 te Napoli'de doğmuş, 1921 de Ölmüştür. Evvelâ İtalya'da. sonra Nevyork’un meşhur (Metropolitan) operasında Rigoletto, Carmen, Travlata, Alda. Cavalleria Rusticana. M oton gibi operalarda tenor vazifesini yaptı, sesinin temizliği v? berraklığı İle temayüz etmiştir.
Caruso hakkında ilk zamanlar «BLr işe yaramaz» diye hüküm verilmişti. Bu yüzden senelerce bir kenarda kaldı. Artistin hayatının bu devresi şu şekilde geçmşitir.
Caruso yirmi yaşına basınca askere çağırılır Kışlada talim zamanı haricinde şarkı söylemeğe başlar. Bir gün bölük zabiti kendisini çağırır:
■ — Kışlada şarkı söylemek yasak olduğunu bilmiyor musun?
Diye sorar, caruso Daşıriı ö-nünc eğer, bir şey söyliyemez. Zabit bunun üzerine şu suali sorar:
— yalnız şarkı mı bilirsin?... Opera parçalan bilmez misini?
— Öyle ise bana (La doıına e nıolüleı yi söylfc.
Caruso mahcup bir tavırla
durur, ses çıkarmaz. Bunun ü-zerine yüzbaşı şu sözler! ilâve eder:
— Galiba bunu bilmiyorsun?
Caruso cesaretini toplar ve İstenilen parçayı söyler. Yüzbaşı o günden sonra Caruso-nun en büyük hâmisi Olur. Üç sene askerliğin istidadının gelişmesine mâni olacağını düşünerek kendisi yerine kardeşlerinden birinin gelmesini, müziğe çalışmasını tavsiye Caruso kardeşini kendisi evine döner. Hayatını kazanmak İçin genç hesabına, bunların sevgililerinin. pencereleri altında serenat yapmağa, şarkı söylemeğe başlar. Bir müddet sonra bir gazinoda
Amcrlkada çok sevilen sinema artisti Frank Sinatra geçen hafta Ispanya'ya gelmiştir. Genç ve güzel yıldzılardan Ava Gardıier de şu sırada bir filim çevirmek İçin ispanyada bulunuyor. Sinatra. Ava ile birlikte gezmekte, birlbirlerln-den ayrılmamaktadırlar.
Bıına bakarak bir çoklan Slnalranm karısından ayrılarak Ava Gardner İle evleneceğine hükmetmişler, bu şayia gazetelere aksetmiştir. Slnat-ra çıkan şayiayı derhal yalanlamış :
— Karımdan ayrılmak niyetinde değilim. Ava İle aramızda sadece dostluk vardır.
Demiştir. Fakat dolaşan ısrarlı şayialar üzerine İspanyadan ayrılarak Fransaya gelmeğe mecbur olmuştur.
Sinema haberleri
★ Hollywood'un tanınmış yıldızlarından Kalhryn Oray-| son on kadar küçük çocuğa bakmaktadır. Bunların süt İh-1 tiyacı mühim bir masrafa ihtiyaç gösterdiğinden artist bir inek satın almıştır. Şimdi iht ■ yacı olan sütü kendisi tenim etmeğe çalışıyor.
tş Judy Garland’m kızı Llzp.a yakında annesinin yanında İlk filmini çevirecektir. Lizza dört I yaşındadır. Kazancı ıs yaşında alınmak üzere bir bankaya yatırılacaktır.
•fr Paris'te «Bu yüz yit, elli yaşındadır» adlı bir filim gösterilmeğe başlanmıştır. Filim 1900 dan beri geçen elli senenin tarihçesidir. 1
Hollywood.'uri genç yıldızlaruıdan Vera Ellen. Thee Llf.tl- Worfls ndında renkli bir filim çevirdikten sonra -On The Town» adında yeni bir filme başlamıştır. Artist yukarıda bu filimden bir sahnede görünüyor.
Elizabeth Taylor
eder, kandırır.
âşıklar
iş bulur. Bir akşam
gazinodan evine şarkı söyllye-rek dönerken yolda bir adam kendisini durdurur. Bu meşhur bariton Edoardo Mlslano idi. Delikanlıyı maestro (Vergine) ye tavsiye eder. Maestro Carıı-so’yu dinleyince: «Küçük bir ses... Pencereye çarpan rûzgı-ra benziyor!» der.
Bununla beraber delikanlıyı talebeleri arasına alır. Bir sene sonra kendisini hususi bir temeli için, sahneye çıkarır. Dinleyen tiyatro simsarı Das-puro sesini beğenir. Fakat meşhur bestekâr Pucclnl ve
maestro Zucconl aksi mütalâada bulunurlar. Bunun üzerine Caruso’yu angaje etmekten vazgeçilir.
Bu hâdise 1894 te olmuştu. Caruso cesaretini kaybetmiye-rek çalışmakta devam eder. Bir kaç tecrübe daha mııvaf-fakıyetsiziikie neticelenir. 1895 sonbaharında Napoli'de sahneye çıkınca ıslık seslerlle karşılanır ve Sicilyaya giden bir tiyatro kumpanyasına gecesi yarım liraya yazılır.
Slcilyada bir çok kasabalarda temsiller verdikten sonra Trapani'ye gelirler. Burada kumpanyanın tenoru hastalanır, Coruso Lucle de Lammer-moor operasında sahneye çıkar. Caruso sahneye davet e-riildiğl zaman eski bir dostunun verdiği ziyafette, yarı sarhoş bir halde idi. Sahnedeki hareketi seyircileri güldürür, ıslık çalanlar olur. İkinci perdeye başka bir tenor çıkar. Fakat halk bunu beğenme?, «Sarhoşu isteriz!» diye bağırmağa başlar. Bunun üzerine üçüncü perdeye tekrar Caruso çıkar.
Aradan geçen zaman zarfında tenorun sarhoşluğu geçmlş-. ti. Sahneye çıkınca bütün cesaretini toplayarak tanınmış parçaları söylemeğe ballar ve herkesi mest eder. Bunun üzerine Napoli ve Romada sahneye çıkması İçin kendisine derhal teklifler yapılır. Bu operalardan sonra Nevyork’a davet edilir.
Caruso filminde büyük te-nor'un rolünü Marlo Lanza yapacaktır. Lanza sesinin güzelliği ile meşhurdur. Arneri-kada kendisini dinleyenler «Caruso dirildi mİ?» diye soruyorlar.
Mario çocukken spordan başka bir şeyle meşgul olmazdı. Futbola bayılırdı, Okuyup yazmayı sevmezdi, çok güçlü kuvvetli olduğundan hamallık ediyor. bu esnada şarkı söylüyordu. Bir gun Aida operasını söylerken bir müzik münekkidi kendisini dinlemiş ve luy-
Hollywood'un genç ve güzel yıldım Elizabeth Taylor'un Amerikan otel kiralının oğlu Conrad Hilton İle evlendiğini yazmıştık.- Düğüne dair ilk resimler gelmiştir. Yukarıda artist gelinlik kıyafeti ile görünüyor.
Yeni mevsim için hazırlıklar
IngPiz Arihur Raıık müesse-î sesi bir çok fi im hazırladı
retler içinde kalmıştır. Bunun Leşvlk ve tavsiyesile bir müddet müzik dersi almış. Hoilyvood’a gitmiştir.
Filimde Caruso'nun hayatı, çaktır.
sonra
bîitüıı
aşkları caniaadırıla-
★ Meşhur Fransız romancısı Gıtstave Flaubert'in (madam Bovary) adlı eseri Hollywood-da filme çekilmiştir. Bu filimde Jennifer Jones, James Mason gibi tanınmış artistler rol almışlardır.
Ingüterenin en büyük filim Rejisör Ealingln yarattığı «Mavi Lâmbu» filmi, modem firması yeni mevsim için olr polis metodlarile İngilteranın meşhur polis teşkilâtı Skotland Yard'ın çalışma tarzının olr
hikâyesidir. Baş roller JacK
Warner, Jlmmy Hanley, Dine Bvgarde ve Patric Doonan tarafından oynanmıştır,
Rank müesseseslhin muvaffakiyetli ftlimlcrinden biri de, şaline yazarı John Brophy nln. doklardaki yaşayışa dair oıye-sinden beyaz perdeye adapte edilen «Waterfrcmt» dır. Baş rolleri Kathleen Hamsan Ro-bert Newton, Susan Sİıaw. \vis Scott ve Richard Burton oynamaktadırlar.
(ıTwo Cities» şirketinin hazırlamakta Olduğu «Birliktiler» filmi, Muhafız Teşkilâtının zırhlı tümeninde, harb sırasında cereyan eden bir silah arkadaşlığının hikâyesidir. Terence Young tarafından idare edilen filmde. Amerikalının rolünü Ralph Clanton ve İngiliz subayının rolünü Edward ün-derdown oynamaktadırlar.
«Seyyahın Saadeti» filmi İs-veçte cereyan etmektedir. Başrollerde Google Withers ve John Mc Callum vardır. Filmin rejisörü Ralph Thomas'tır.
o İnatçı Dul» filminin baş rollerini Jean Kent ve Ouy Rolle oynamaktadırlar. Twn Cities şirketinin bu filmi, Ws-terloo muharebesi arifesinde cereyan etmiş bir entrika vo casusluk macerasını canlandırmaktadır. Diğer rollerde Kaırh-leen Byron, Paul Dupuls va yeni parlayan artistlerden Julian Dallas vardır. Filmin direktörü Bcrhard Knovlesu* dir.
ıngu terenin en uuju» ıııuu. müessesesi olan Arihur Ramı firması yeni mevsim için olr çok filimler hazırlamıştır. Lîun-ı ların arasında Tunus’ta cereyan etmiş pir macera * filmi vardır. Adı »Altın Canavar» dır. Baş rollerde Trevor Hovvard ile Fransız aktrisi Anûuk varılır. Film rejisör Ronald Nearne ıa-rafından hazırlanmış» sahneler Afrlkada ve Londramn Pine-wood stüdyolarında çevrilmiştir.
İkinci filmin ad: »Mndelel-ne> dir. Baş rolde Amı Todci vardır. Mevzu, 1850 de, âşığını öldürdüğü için yargılanan Mı-deleine, Smith adil Glasgo'viu bir kızın hakiki hayatından a-lınmıştır. Diğer baş roller Nor-man Wooland. yem parlayan Fransız artisti tvan Desny vc Leslle Benks tarafından oynanmaktadır.
»Fuara Elveda» adli üçüneü filim, 1889 büyük Paris sergisinde cereyan etmiş olan esrarlı bir kaybolmanın hikâyesidir. Baş rollerde Jean Sim-mons ve Dlrk Bogerdö vardır. Filmin rejisörleri Terence Fis-her ve întony Darnborough-dlr.
Aynı direktörler «Şaşkın Kalb» filmini de çevirmişlerdir. Bu filimle, Noel Coward beyaz perdeye dönmektedir. Eser, Coıvard’ın bir piyesindim İktibas edilmiştir. Kendisıle birlikte Celia Johhson ve Mar-garet Lelghton oynamaktadırlar. İngilterelin en meşhur sahne yazarlarından olan Noel Covvard» In Wnlch We Ser-ve» ve Celia Johnson ve Brle! Encounter» fllimlerindenberl beyaz perdede görünmemişler-dip.
23 Mayıs 1950
AKSAM
Sahlfe T
RESSAMJ
Güneydoğu Asya
Mahkeme Kori dorl arında
çünkû PollI, kucağımda büyüdü. Dadım olan zavallı annesi, tifodan ölürken onu bana emanet etti. Annesi de beni büyüttüğü ve ailemizin sadık bir emektarı olduğu İçin Polliyi himayeme aldım.
Genç ressam, Lady Leşin gamı dinlerken, içinde bir huzursuzluk ve başının döndüğünü hissetti. Bu fettan ve güzel dul kadın, delikanlıyı gözleri ve sesiyle büyülemişti. Ressam, Lady' ye güçlükle cevap verdi:
— Sayın Lady. Poiliye gösterdiğiniz şefkat ve muhabbetten dolayı size tefekkür ederim. Ben fakir bir ressamım. Ekmeğimi
Lady Leşin gam, divana uzanmış, ölmüş dadısımn fakir kızı Polinin iUfarım dinliyordu:
— Madam, sevdiğim delikanlının adı Bilidir Ressamdır. Manzara ve çiçek tabloları yapar. Çalıştığım fabrika bu tabloları, renkli kâğıtlara bastırarak İmal ettiği çikolataları sardırır. Fabrikanın müdürü Bilil çok sever. İlk gördüğüm gün-denberi Bilil sevdim. O da aynı hararetle sevgime mukabele elU ve temmuzda evleneceğimize dair bana söz verdi.
Lady Leslngam, merakla sordu:
— Evlenmek hususunda sana
kesin vaadda. bulunmuş mudur % kazanmak için bu tobloları ya-
— Evet madam! Bu vaadini bir çok defalar tekrar ve teyld etti Onu görmek istiyor musun madam? Yırım saat sonra, yani saat altıda Bili ile atölyesinde buluşacağız.
Zengin dul kadın, PolUye ga- cevap verdi: rlp garip bakıyordu. Genç kız 1 — Sizin için bir şeyler düşün-
devamla: 'düm dostum! Yarın saat on
— 'Bilil tanımak için siz de Şiirde evime gelirseniz. Benim
benimle gelir misiniz? Rica ede- yüksek mevkiler işgal eden bir rim. Bu lütfü benden esirgeme-[çok ahbap ve tanıdıklarım var. yjınlz. Sizin ve Poilinln saadeti için
Lady. daha fazla ricalara bir hal çaresi bulacağımı uma-meydân vermeden ayağa kalktı: rem.
Pekâlâ PollI, seninle bera- | Genç dul, bu sözleri söylerken, ber geleceğim. Otomobilim, bizi sehhar bakışlariyle âdeta büyü-çarçabuk.BUUnin atölyesine gö-’İçmiş olduğu delikanlının elini türecek. Ressam, hakikaten se- avuçları içinde manidar bir su-* —"----— '-•* rette sıkıyordu. Lady. az sonra
Polliyi alarak atölyeden çıkıp gitti.
pıyorum. Pollİyl çök severim. Evleneceğimiz temmuz ayına kadar bizi refah İçinde yaşatacak bir para biriktirmiş olacağımı umuyorum.
| Lady, bu fırsatı kaçırmıyarak
ni seviyorsa, bu izdivaçtan hiç zararlı çıkmıyacak. Zira sana vereceğini çeyfe, ikinizi müret- ] leh yaşatmağa yeler. Haydi, düş önüme bâkayım, yaramaz ki2l
Saat altıda eski bir apartıma- 1 na vardılar, Lady, ressamın mıştı. Divanda, yanında oturtsun katta tavan arasındaki a- [tuğu ressamı, kışkırtıcı ve bay-tölyesine çıkıncaya kadar kan gın nazarlarla süzerek: ter içinde kaldı. Genç kız kapıyı) — Sevgili Bili, bana biraz da-hafifçe vurdu. Ressam, elinde ha sokulsanıza... Tanındığımız fırçası kapıyı açtı. Polb, res- dünden bugüne kadar geçen kısama: sa müddet zarfında Polliyi sev-
— Bili, sana anneciğim Lady diğim kadar sizi de sevdim. Leslngamı takdim ederim. Se- Sevgilinizin hâmisi olan beni, nl görmeğe, tanımağa geldi. siz de biraz sevmez misiniz? dl-Ressam hürmetle eğildi: jyerek çıplak kollarını dellkan-
— Saygılarımı sunarım muh- linin boynuna doladı ve İri si-terem Lady! Ziyaretiniz, bfcnlm yah gözlerini Millin gözleri lçl-İçin büyük bir şereftir, dedi. j:
Lady Leşin gam, bu kadar basamak çıkmaktan taüU’.clllt : yorgunlukla soluk soluğa ve kan!bu villâyı bir kaç ay İçin tahsis ter içinde: ederim, hattâ İstersen temlik de
— İltlfatkâr sözlerinizden do- [ederim. Sen ile PollI orada me-layı teşekkür ederim mösyö! sut yaşarsınız. Mavi sahilin eş* Çok yoruldum. Kendimi *Alp siz manzaralarının tablolarını dağlarının zirvesine tırmanmış ı addediyorum, cevabını verdi. ı
Bili, dul kadının elini öptük- ;
ten sonra atölyesine girmeğe davet etti. Epey müddet oturdular. Lady, iki gencin tamam- ; lanmanjığjbjç, Jabjönıin çnûûde ı mesut ve bahtiyar nasıl tatlı lallı konuştuklarını dinlerken 1 içine şeytan girdi. Gürbüz ve ! kuvvetli genç ressama yiyecek ı gözlerle bakmağa, kanının kay- t nadığını, İçini arzu ve şehvet 1 kurdunun kemirdiğini hisset- 1 ineğe başladı. 1
Vakit süratle geçti. Lady için- I de gittikçe büyüyen arzu ve İh- 1 tlras ateşini teskin etmekten [sesle Lady'nln kulağına eğile-âciz, iki sevdalı gence yaklaştı rek:
»e sihir dolu kışkırtıcı bir sesle ~ '
Bılle hitap ederek:
— Sevgili Bili, bu tablo, doğ- ’ceğim Hasretini çektiğim saa-nısu bir şaheserdir. Bize sevgili detl sen bana bahşedeceksin, diye hitap etmek suretiyle gös-' İstersen derhal evleniriz. Söyle terdiğim lâubaliliği mazur gö- bana kabul ediyor musun? söz-rünüz Fakat Poilinln hakkınız- lerinl fısıldıyordu, da bana söylediği sözlerdenberi | — Hayır, hayır, dedi, evlen-[ve aşkını sevgili genç karısına ; sizi onun nişanlısı addediyorum, m ek istemem. İlk izdivacımdan vakfetti.
Evlâdlığımı çok seviyorum, az mı çektim, İkinci defa İzdi-1 Çeviren: A. HİLÂLİ
Lady Lesingsun. ertesi günü konağındaki salonunda dekolte bir ipekli elbise ile divana uzan-
İne dikerek:
— BÜJ, dedi, Nice şehrinde mütevellit muhteşem bir villâm var. Sana
Komünizme karşı alınacak tedbirler
Güney doğu Asya durumu günün en mühim meselesidir. Komünizmin Çin’de yerleşmesinden sonra güneye doğru yayılmasından korkuluyor. Buna karşı tedbir almak üzere Amerika Hindi çini'ye malzeme vesaire vermek sureliyle yardımda bulunmağı kararlaştırmıştır. ilk olarak yapılacak yardım 75 milyon dolar tutarındadır.
Diğer taraftan İngiliz milletler topluluğu delegeleri Avustralya'nın Sidney şehrinde yaptıkları toplantıda vaziyeti tetkik etmişler ve güney doğu As-yada alınacak tedbirler için ilk olarak 8 milyon sterlin tahsisat kabul etmişlerdir, ileride yardımın genişletileceği anlaşılıyor.
Kanberra 22 (AJL) — İngiliz milletler topluluğu İktisadî konferansında İngiliz heyeti başkanı Lord Mac Donald, verdiği bir basın toplantısında konferansın kabulüne kar verdiği güney doğu Asyaya senelik yardım plânının senesinden evvel tatbik bileceğini ümit eylediğini söylemiş ve güney doğu Asyada komünizmi durdurmak meselesinin konferans müzakerelerinin başlıca konusunu teşkil et-
mekle beraber bu bölgenin ik-tlsaden genişlelilmesUe ko-
münizme en iyi bir şekilde karşı konulacağı keyfiyetinin dalma murahhasların zihinlerini yorduğunu ilâve etmiştir. Mac
arada yapacaksın. Bu suretle daha çabuk parlar, şöhret ve servet kazanırsın. Poilinln hatırı için sana bütün kuvvetimle yardım edeceğim. Söyle Mili! Sen de beni biraz seviyor musun. ?
Lady, bunları söylerken seh-har ve büyüleyici gözlerini delikanlının gözlerinden hiç ayırmıyordu. Bili, genç dulun vücudunun sıcaklığını ruhunun iliklerine kadar hlssettU ve kollarını uzatarak genç kadını kucaklamıştı. Titreyen dudakları uzun ve İhtiraslı bir buse ı ile birleşti. Delikanlı boğuk bir j
Tavukçuluk
Baş!arafı 4 üncü sahifede)
5 — Güneş mikroplan öldürücü iyi bir dezenfekte vasıtası olduğundan hastalık çıkan kümeslerin iyi güneş alması için bütün kapı ve pencerelerini açık tutup güneş aldırmağa çalışmalıdır ve tavukların mer'alan-nı da belleyip daha ziyade güneşe arzetmelidlr.
6 — Bulaşık hastalık çıkan kümesler ve tavukların mer'a-lan hastalığın cinsine göre 3-8 gün boş bırakılmalıdır.
Bizde buna hiç ehemmiyet verilmediğinden yeni alınan tavuklarda bir müddet sonra hastalık baş göstermektedir. Bu sebepledir ki memleketimizde tavuk hastalıkları hiç eksik olmuyor.
Batı Avrupa
Donald, sözlerini m iştir:
Asya milletleri,
letlcr topluluğunun kendi is-1
şöyle billr-
ettiği Sidncy
tikballerbıe
nin tarlana varırlarsa, arzu
İngiliz mil- edilen psikolojik durum elde edilmiş olacaktır.
HiıııinıımıtHinıtınııınıt
Fransanm askerî kudretinin artması isteniyor
I— Benim olacaksın Lady! Nişanlım İle münasebetimi kese-
vaCın boyunduruğu altına giremem. Sen zavallı PollI Ue evlen. Ben yine seni seveceğim. İzdivacın, gizilce sevişmemize ve mesut olmamıza mâni değil. Haydi sevgilim, beni bir defa daha öpsene...
Bili, genç kadının bu cevabı üzerine boynuna dolamış olduğu kollarını gevşetti, içinde sonsuz bir tiksinti, vicdanında yakıcı bir azap duydu, kendisini yılan sokmuş gibi ayağa fırladı, dul kadına nefret ve hakaretle dolu bir nazar fırlattıktan sonra, selâm bile vermeden çıkıp gitti.
İki ay sonra PollI ile evlendi ve bir daha Ladynin semtine [bile uğramadı. Bütün hayatını
Vaşington 32 (AA.) — Lord Tedder, dün akşam verdiği beyanatta silâh yarışında batının zaferinin büyük ölçüde Fransa-nın askerî kudretinin artmasına bağlı olduğunu söylemiş lir.
Kuzey Atlantik paktı daimi askerî komitesi üyesi ve Birleşik Amerikadakl İngiliz askeri heyetinin başkanı olan Lord Tedder Batı Avrupanın muhtemel bir taarruzu önleyecek duruma sokulması lâzım geldiğini söyleyerek demiştir ki;
Bundan başka, paktı imzalayan on İki memleketten her oirl askeri kuvvetlerini, coğrafi durumuna ve kaynaklarına göre ayarlamalı ve deniz, kara ve hava kuvvetleri arasında bir muvezene idamesine çalışmadan sadece bir ihtisas kolu dahilinde yürümelidir.
BAKTERİYOLOG
Dr. Necmettin Llker LÂBORATIVARI (Guraba Hastanesi Lâborattı var Şcfiı
Kan, tdrraı, Balgam, Oa-zurat vesalr tahliller, gebeliğin idrar muayenesiyle erken teşhisi.
İstanbul — Cağaloğlu Eczane karşısı No. 23 Müracaat: Saat 15-18
Motordan çakmazsan benim dilimi anlıyamazsın!
Kasketinin güneşliğini yana çevirmiş, kelepçeli ellerini bacaklarının arasına sokmuş, kanapede ağır ağır ıslık çalarak etrafa bakınıyor. Zayıf, çelimsiz bir delikanlı. Sorduk:
— Neden suçlusun ahbap? Itîmadsız bakışlarla süzdükten sonra omuzunu oy? nattı:
— Hiçbir şey yok.
— Bir şey yok da seni ne diye getirdiler buraya?
— Bazı kere olur böyle şeyler, beyabi. İnsanın ba sından kaza peçmez mi?
— Sen nasıl kaza geçirdin bakalım?
— Aslına bakarsan benimki kaza değil, beyabi. Valla da billa da bu işde hiçbir suçum yok. Boş yere günahıma giriyorlar karının bacağı kırılmışsa ben ne yapayım yani? Bacak dediğin kemikten yapılmıştır. Zora gelince kınlır tabii.
— Hangi kadının bacağı kırıldı?
— Ne bileyim ben? Elâle-min. karısını nereden tanıyacağım? Kendisi geldi, önüme dikiti verdi
— Kavga mı ettiniz?
— Yok be yahu, tanımadığım kadınla ne diye kavga edeceğim? Zaten kan milleti ile kavgaya hiç yanaşmam ben. Tekin değildir onlar. Cin gibi çarparlar insanı.
— Peki, kadının bacağı nasıl kınldı ya?
— Haa, orası ayn mesele. Kazanın, belânın nereden geleceği bilinmez. Olacağı varsa, sen ne kadar uğraşsan önüne geçemezsin. Allah insanın alnına ne yazdı ise başına o gelir. Bu işin kitabı yok ki okuyasın. Benim babamı tanımazsın herhalde. Nereden tanıyacaksın? Öleli on beş sene oldu. Benim de aklım şöyle böyle eriyor. Bizim kocakarının anlatmasına bakılırsa iyi bir duvarcı ustası imiş. Kırk yıl çalıştıktan soma günün birinde duvar boyarken iskeleden düşmüş. mortoyu çekmiş Kaza dediğin budur işte.
— Bunları anladık deLikanlı. Senin geçirdiğin kaza nasıl oldu? Onu da an-1 atsan a.
— Sen motor dilinden çakar mısın, bey abi?
— O işleri bilmem.
— Öyle ise benim lâfımı da anlıvamazsın. Boşuna çene yormıyalım burada. Kazanın ne olduğunu anlamak için evvelâ otomobilden şoförlükten çakmaksın.
— Sen şoför müsün?
— Eh, evvel Allahın İzniyle üç aydır muavinlik ediyorum, şoför sayılırım tabii. Yalanım varsa namussuzum ki otomobilin iviğinl civiğini bilirim. İnanmazsan şimdi bir otomobil getir, motörü şurada tepesinden tırnağına kadar söküp yeniden takayım. Eğer bir yanlışlık yaparsam naranı almam.
— Ootomobil kazası geçirdin öyle mi?
—*■ Benimki kaza sayılmaz bey4abi. Bu işin acemisi değilim ki kaza yapayım.
— Şoförlük ehliyetnamen var mı?
— Boş ver öyle şeylere. Ehliyetname dediğin bir kâğıt parçası değil mi? Olmasa ne çıkar? Direksiyona oturunca arabayı kâğıt mı kullanacak sanki? Motor de, direksiyon da benim elimde. Koynumda duran kâğıdın ne hükmü olur? Motorun dilinden çakarsan kâğıt vız gelir.
— Peki amma ehliyetnamesin otomobil sürmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?
— Çocuk musun beyabi? Sayenizde bu işlerin zago-nunu iyi bilirim. Hangi sokaktan otomobil geçer, hangisinden geçmez, hepsini sor birer birer sayayım sana.
— Bunları bırak da lâkırdını tamamla. Kazayı nasıl yaptın?
— Haa. orasını anlatayım da bak benim kabahatim var mı? Tahsin abi akşam üstü yemeğe gitti, ben otomobili beklemeğe başladım. Tahsin abi benim ustamdır. Yaman şofördür ha. Direksiyonun başına oturdu mu. arabayı tek parmağiyle idare eder, Anlıyorsun ya, öyle bir ustanın yanında yetiştim ben.
— Peki sonra ne oldu?
— Ondan sonra şey oldu. Otomobilin içinde biraz bekledim, içime sıkıntı bastı. Kendi kendime: «Ulan, tahsin ahinin yemeği bir saat sürer. Sen burada pisi pisine oturacağına, arabayı al. şöyle bir dolaş. Gidişli dönüşlü bir sefer yapsan belâlından beş kâğıt çıkar. Üçünü Tahsin abiye verirsin, ikisi de sana kalır.» dedim. Freni açıp motörü işlettim, yola koyuldum. Müşteri var mı diyerek sağa sola bakınarak giderken ölüsü kandilli kan gelip de önüme dikilmez mi! Koma çaldım, aldırış etmedi. Klaksona bastım gene vız geldi Bu sırada benim yerimde sen olsan ne yaparsın?
— Ne bileyim? Ben şoförlükten ahlamam ki.
— Hımmm... Böyle bir manzara olunca arabayı dur durmak lâzım. Yoksa kan gider gürültüye. Fren yapmak için evvelâ debriyaja basacaksın. Görüyorsun ya, bu numaraların hepsini bilirim.
— Biliyordun da kadının bacağını niçin kırdın ya?
— Benim günahım yok, beyabi. Asıl kabahat kanda. Ölüsü kandilli kan geldi, arabanın burnunun dibine dikildi. Böyle olunca insan şaşırır tabii Ben de fren yapmak için debriyaja basayım derken şaşkınlıkla gaza basmışım, araba hızlanınca küt diye karıya bindirdi.
Mahkeme açıldı, yine o gamsız edasiyle kalktı.
Ce. Re.
BİR SEVGİLİ UĞRUNA
Aşk ve macera romanı
Yazan; Carter Diçfcşon t- Tefrika
toprak, İz bırakmağa daha elverişlidir. Bh sefer bir de âlet kullanmak kurnazlığını gösterdiler. Daha tafsilât vereyim mi?
Mony. iki elini yerden alnına götürdü.
— Aa. anladım— kollandıkları âlet, bahçıvanın mermer silindiriydi... Çimlerde kullandığı silindir... Johanson'un diline doladığı1 . Bay Aiec'ln o silindiri kendisinden çaldığını iddia ediyordu.
— Öyle ya... dedim. Esasen Sir Stanley de, bahçenin o -Kısmında iyi bir bakım olduğunu .M.yimniyornuıydu? Bu tasarda, toprak, dümdüz bir hale getirilmişti. Ayak izleri de vazıh «KirüJÜjujıniu gen. toprağın bu d’ rece duz olmadı için bir bp'ı-çıvanbk aieu kullanılmasının
Tercüme eden: Vâ - Nû
No. 50 ■
zaruri olduğunu düşünmemiştim. Tasavvur edin: tki âşık, uçurumun kenarına kadar ayni yolu tekrar yürüyorlar. Dört yüz librellk muazzam bir mermeri de yürütüyorlar. İlk izlerini siliyorlar. Şimdi, a/3k burunlarının yere niçin bu derece bastığını anladınız mı? Evvelce, koştuklarını zannettik. Fakat aldanmışız. Paralelliğin de bu derece vazıh olması, ayni boyunduruğa koşulmuşçasına yürümelerinden ileri geliyordu. Dikkat ettikleri nokta, silindirin kenarlarından İz haşıl olmasın diye, kenarları, iki yandaki kakma çakıllara bastırmalarıydı, Kullandıkları âlet bahçe yolunun genişliğine uygun olduğu için işleri kolaylaşmıştı.
Ferrara sordu:
— Bu işi geceleyin nasl yapabildiler?
— Gecenin epey ışıklı olduğunu hâtırlarsınız. Yolun kenarında kakma beyaz çakılların bulunmasını da goz önünde tutmalı.
Belle, bir sigara yaktı. Hikâyeyi anlatmağa başladığından beri, bu, belki de onuncu sigarası ydı.
— Acaba bu lntrlkaları kim düşünmüş? — dedi. — Barry mi. yoksa o kaltak mı?
Molly sabırsızlandı.
— Canım onu bırakalım... Sonra ne olmuş?
— Sonrası basit... Uçurumun kenarına vardıkları zaman, âleti denize fırlattılar, bizzat Craft'ın dediğine göre, uçurumun dibinde hiç bir araştırma yapılmamış Derken denize atladılar. Çıinkû, deniz, o kılıkta atlamalarını kolaylaştıracak derecede yükselmişti. Yüzdüler, yüzdüler. Denirin yükselmiş bıir lunduğtı sırada bile, bir insanın korsanlar barınağına denizden çıkması kabil olamaz. Fakat onlar, bir ip kullanmış olacaklar. O ipi de, daha evvelinden mağaradan denize sarkıtm>şlar-
dır. Mağaranın içinde bir de fener bırakmışlar. Daha doğrusu, şamdânımsı bir fener. Bunu, rüzgârların esmediği bir tarafa koymuşlar. Işiği sayesinde hareket emişler, ötesi solda sıfır kalıyor. Mayolarını çıkarıp elbiselerini giymişler. Kara tarafından çıkmışlar. Baker's köprüsündeki atölyede Sullivan'ın arabası duruyordu. Biç kimsenin bu hileyi keşfetmesine imkân yoktu, diye tasavvur ediyorlardı. Fakat kendilerini öldürecek kaatilı hesaba katmamışlardı,
Bir kaç yudum ılrtr kahve İçtim. Fakat elim o derece titriyordu ki. fincanı oraya bıraktım. Mum ışığındaki mahut müthiş sahneyi hatırımda canlandırdım. Rlta ile Sulllvan acele acele giyiniyorlar. Doydukları her gürültü üzerine sıçrıyorlar. Üzüntü içinde kıvranıyorlar. Rlta, aile ocağını terket-mek mecburiyetinde 'kaldığından dolayı ağlıyordu. Bu sırada İse, kaatil, tünelden İçeri girmekteydi. Yüzünün ne derece müthiş, gözlerinin nasıl sabit bakışlı olduğunu düşünüyorum. Plânını İyice hazırlamıştı. Aşık-
lar, o 'anda, müdafaa İmkânından mahrum bulunuyorlardı.
Belle, sigarasını, lavabo tasının içinde asabiyetle ezdi. Lâkin, lâkayıt, uysal, karyolanın kenarına oturdu.
Kendi kendime düşündüm kİ mabadı malûm. Kaatil, iki cesedi mağaranın methaline kadar sürüklemiştir. Bunları denize atmış, arkalan sıra da bavullarını fırlatmıştır. Cesetlerin, tanınmayacak bir halde denirden çıkarılması, kayadan «ayaya çarpmalarından ve su cereyanlarıyla zedelenmelerln-dendlr.
Zihnimden bunları geçirirken hayalimde belirdi; yüzümü ellerimle örttüm.
Belle, dedi ki:
— Bu işleri yapan adamı tanıdığınızı telmih etmiştiniz. Tanıyorsunuz değil mİ?
— Evet, evlâdını, tanıdığımı zannediyorum.
MöHy’nln hızlı hızlı soluduğunu İşitiyordun). Mınldanırca-«na âördtiî’*
— KaatU, tanıdıklarımızdan biri değildir her halde!
— Tanıdık! arımızda n jjjj-j
dlr.— dedim.
— Burada mı bulunuyor?
— (Burada> sözünden ne kastettiğinize "bağlı.
Ferrars:
— Bizi ifildetmeyiniz, rica ederim— dedi.— Bu mevzu ile çok yakından alâkadar olduğumuzu biliyorsanız. Hepimizi ilgilendiren bir bahistir. Bizce kaatil kim?
Ellerimi yüzümden çektim ve başımı kaldırdım:
— Affedersiniz, ressam Ferrars.— dedlm^ Kaatllin siz olduğunuzu zannediyorum.
Bir sükût hüküm sürdü. Bu adamdan nefret ediyordum. Rolünü mükemmel oynamaktaydı ama, hâdisenin cereyanı Sırasında esasen kâfi derecede rol oynanmıştı. Artık rolden bıktığım İçin, maskeleri düşürmek İstiyordum.
Ressam, ayağa kalktı. Alnını ikiye ayıran perçemi yukarı İtri, Şahadet parmağı Uc göğsünü göstererek:
— Ben mi?— diye haykırdı.— Haydi, efendim! Gidin işinize! İleri varıyorsunuz! Kaatil niçin benmlşim bakayım?
Ben de aşağı yukarı onun kadar perişan bir haldeydim. Bu yüzden kahve tepsisini devirdim.
Belle, tepsimi alıp götürdüğü sırada, ressam bâlâ haykırıyordu:
— NIçlnmLş diye soruyorum size? Cevap versenlze!
— Siz, Rita'yı çok İyi tanıyordunuz. O derecede kİ. hiç kimsenin bilmediği bir ifadeyi, tablonuzda onun yüzüne verebildiniz. SuLLivan'dan başka o ifadeyi kimse bilemez. Ne deme Ic istediğimi anlıyorsunuz?
Ferrasr, sıçradı; gayet şaşkın bir hal alan Moily'ye baktı:
— Evet... anlıyorum,.. Ben, onu görebildiğini ve tasavvur edebildiğim şekilde resmettim. Tablosuna coşkun bir ifade ver dûn. Başka İfadeler de verdim. Fakat bu. aramızda bir münasebet olduğuna delâlet etmez.
— Bay Ferrars! İnkâra mahal yok. Siz, Exınoor bataklıklarını da biliyorsunuz. Otomobili yok etmek için, herkesten ziyade sizin elinizde imkân vardı.
(Arkası var)
F ’ılfe 8
AKSAM
23 Mayıs 1958
KİNİNLİ
T U R K
I
İHTİYATLARI T.L. 1.876.186
Bu çekilişe iştirak edebilmek için:
M ÜŞ TERİLENİMİZİN ———
3l MAYIS 050 akşamına kadar, Tasarruf hesaplarında 100, Vadeli hesaplarda 1000 lira bulundurmaları veya mevcut hesaplarını bu miktarlara yükseltmeleri lâzımdır.
DİKKAT:
Vadeli hesap sahiplerine isabet edecek İkramiyeler YÜZDE 25 fatlaMİe ödenir.
•
[[STANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
Keşif veya tuh- İlk Şartname
nıin bedeli tanlmatı bedeli
Lira Kr Lira Kr. Lira Kr.
58416 00 , 4170 60 1 46 İstanbulda Ortaküy-Kuruçeşme yolu birinci kısım inşaatında mevcut tramvay sirkülasyonunun ke-si'ememesl halinde ariyeti imlâ ve hafriyattan çıkacak toprak kesme, moloz ve salrenin depoya nakilleri İşleri.
50743 00 3787 15 1 27 İstanbul belediyesi Birk.şik İdaresine
bağlı hastahanelerle diğer m üe sseselere lüzumu olan 20 kalem pamuklu mensucat,
Keşif veya tahmin bedellorllc İlk teminatları yukarıda ya-aılı işler ayrı ayrı kapalı zarf usulile eksiltmeye konulmuştur.
Şartnameleri İstanbul Dlvanyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünde görülecektir. İsteyenler bu şartnameleri hizalarında yazılı bedeller mukabilinde İstanbul Belediyesi Fen İşleri ve Levazım Müdürlüklerinden satın alabilirler.
İhale, lJfaziran.1950 perşembe giinü saat 15 de İstanbul Belediyesi Merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
isteklilerin ilk teminât makbuz veya mektubu, 1950 yılı Ticaret odası vesikası ve ayrıca yalnız birinci kalemdeki iş için şartnamesinde yazılı kayıtlara uyularak eksiltmeden üç gün evveline kadar İstanbul Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünden alınacak fenni ehliyet kâğıtlarını havi olarak hazırlı sıcakları kapalı zarflarını ihale günü saat 14 de kadar Daimi Komisyona vermeleri lâzımdır. (£075)
İnşaat Sahipleri ve Müteahhidlerin
Dikkat Nazarına
Her nevi kalorifer kazan ve radyatörleriyle
• bilumum malzemesini
KOÇ TİCARET
T. A. ŞBI^KETİNOE
en müsait £iat ve şeraitle bulabilirsiniz. Adres: Fermeneciler No. 9 — Galata.
Telefon: 44760 - 1 -2
4 İSTANBUL
SERGİSİ
İstanbul Sergisi sahasında Sergi dairesi tarafından yapılmakta olan büyük çarşıdaki hazır küçük pavyonlar klrianma-ya başlanmıştır.
Gerek bölmelerde, gerek diğer sahalarda yer almak isli-yenierln her gün saat 10 dan 17 ye kadar Bahçekapıda Dördüncü Vakıf Harun üçüncü katında otuz allı numarada Sergi Bürosuna müracaatları rica olunur. (6027)
Odun alınacak
İstanbul üniversitesi rektörlüğünden
1950 - 1951 kış mevsimi IçLn alınacak 243750 kilo odunun kapalı zarf eksiltmesi 5.6.950 Pazartesi günü saat 15 de Rek torlükte yapılacaktır.
İstekliler beher 250 kilosu 15 Hra tahmin bedeli üzerinden 1097 lira geçici teminat makbuzu ve ticaret odası kâğıt-larlyle teklif zarflarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Rektörlüğe vermiş olmalıdırlar.
Liste ve şartname Rektörlükte görülür,__8518
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Deniz İhtiyacı için 20 ton ithal malı çimento mubayaa olunacaktır. Vermeğe istekli olanların komutanlığımız ikmal fubealne müracatları. (6608)
Cinsi
Gaz idrofil
PİN
BAS.DİŞ NEZLE ADALE SİNİR ROMATİZMA ve butun ağrılara karşı _ GÜNDE 3 KAŞE ALINABİLİP ■ —
Flatı Miktarı Lira Kş.
40,000 metre .64
Muhammen Tutarı Lira Kş.
Muvâkkat Teminatı Lira Kş.
İhale tarihi 31/5/050 Çarşamba günl saat 14,30 da
1 — Ankara Numune hastanesinin 050 yılı ihtiyacı için kırk bin metre Gaz İdrofll kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Taliplerin kanun larifatı dairesinde hazırlayacakları teklif mektuplarını belli gün ve saatten bir saat evveline kıdâr hastanede müteşekkil komisyona vermeleri.
3 — Şartnameler her gün hastanede ve İstanbul Sağlık Müdürlüğünde görülebilir.
(6151)
PANHAKD
OlEStL KAMYONLAR |
5000 Kg.
5000 >
6000 Kg.
5000 »
1915
SATILIK BOŞ TESLİM Bomontlde tramvaya iki dakika mesafede Efe sokağında her türlü konforu haiz 6 odalı ev ufak balıçesile acele satılıktır. 8«MM numaraya 9 dan 17 ye kadar telefonla mıi-
★
1) Kapalı zarfla aşağıda cins Ve miktarı, tutarı, teminatı yazılı 3 kalem süt ve yoğurt 5/6/1950 günü 16 d« ı No. iı komisyonda ihale edilecektir.
2) Bu üç kalem süt ve yoğurt ayn ayrı isteklilere edilebileceği gibi bir istekliye de ihale edilir,
3) İsteklilerin İstanbul Harbiyede 1 No. lı satınalma Kom. da şar tünmelerini görebilirler. Teklif mektuplarının ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyona tevdi edilmesi.
Cinsi Cinsi Geçici teminatı
Süt Yoğurt
8000 Kg.
geçici saat
ihale
8000 Kg.
10 0
19000
Otelimizdeki REK ATHENS AGENCY
DEVADIR
Müşterilerimize her kolaylığı gösterir. SAHİBİ: Kırklarelill
2096 Toplamı
C230Û — 6507)
NEWYORKun
Meşhur BROADtVAY'ı ile TIMES SQUARE'ine bir dakikalık mesafede
OTEL REX
Konforu mükemmel Flatları
Müsaittir.
Tek yatak 2 ve 3 dolardır, çift yatak 4 ve 5 dolardır. Odanızı hareketinizden evvel Türkçe de yazarak temin edebilirsiniz.
rantiye
Senelik 2ijoö kuruş 54ÜO kuruş
4 aylık 1500 ► 2W» »
3 aylık 800 » 1G00 »
1 aylık 300 ► — ’
Adres tebdili İçin elli kuruttuk pul gönderilmelidir Alul takdirde adres değiştirilmez.
Telefonlarımız Batmulıarrlr 2O5S3
Yuı Ijlerl 20765 — İdare 20401 Müdür 2M07
EHVEN FİATLE mb
Satılık Otomobil
Opel markalı. 2 kapılı spor, radyolu işler vaziyette. Müracaat: Yani Ça'.l tamirhanesi. BomonLi Abldel Hürriyet No,
ANGELO NİCBO1-AS BADG1YANNAKİ8
ADRES: 106 WEST 47 Street NEW YORK 19 N. Y.
DİKKAT ■
ECZA DEPOLARI ve ECZANELERE:
OMA LABORATUARI
İstanbul. Cağaloğlu, ServiliMescid sokak No. 20 Kal III e nakletmiştlr, Telefon: 21915.
Sayın Doktor ve Eczacılara İ
REKTA (Basur Merhemi) ve I
VİROZA (Vara Merhemi)
Tekrar piyasaya arzedllmiştlr
Teklif isteme ilânı
Sümerbank Alım ve Satım milessesesinden:
Evvelce gazetelerle İlân e dinlen Beykoz Deri ve Kundura Sanayii Müessesemizln sade yağı ihalesi işi görülen lüzum üzclrne 26/5/950 tarihine kadar uzatılmıştır.
Evsaf ve mubayaa şeraiti müessesemiz sipariş servisinden öğrenilebilir. Bu işe İştirak İçin müessesemiz veznesine Tl. 1000.— lira teminat yatırılması ve tekliflerin kapalı zarfla verilmesi lâzımdır.
Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (6496)
4 İş bulmak isteyenler; işçi arayanlar; emlâk, arsa, eşya alıp satmak arzusunda olanlar için
En v(b ®ım ıuıeKuıs
Doğrudan doğruya "AKŞAM,, ilân servisine müracaat.
Telefon: 20631
Ticaret ve sanayi W odası ilânları
Yeni Adres kitabından almak Lstlyenlerin Odamız Neşriyat
Müdürlüğüne müracaatları. (6625)
İstanbul genel meclisi üyelerine
Vali ve Belediye Başkanlığından:
İstanbul Genci Meclisi. Haziran toplantılarının ilkini 1/6/1950 tarihine rastlayan perşembe günü saat 15 de yapacaktır. Gündem aşağıda yazılıdır. Sayın üyelerin o gün muayyen saatte Genel Meclis salonunu teşrifleri rica olunur.
Gündem:
1 — Başkanlık divanı ve ihtisas komisyonları ile Daimi Komisyon üyelerinden hir senelik seçim müddeti sona eren 4 üyenin yerine yenilerinin seçilmesi,
2 — Sular idaresinin 1913 yılı bilançosu ve murakıp raporu,
3 — Karaağaç kurumu mesul saymanlığının 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu,
4 — Çatalca ilçesi* mesul saymanlığının 1947 yılı İdare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu,
5 — Beykoz ilçesi mesul saymanlığının 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu.
6 — Beyoğlu ilçesi mesul saymanlığının 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu.
7 — Kadıköy İlçesi mesul saymanlığının 19-17 yılı İdare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu,
8 — Fatih İlçesi mesul saymanlığının 1947 yılı İdare hesabı hakkında Daimî Komisyon raporu.
9 — Zlncİrlikuyu mezarlığında ailelere satılacak mezar yerlerinin bedelleri hakkında teklif,
10 — Fener bucağında Sallhpoşa caddesinde pazar kurulması hakkında teklif,
11 — Tophanedeki Kılıç Alipaşa medresesinin Çocuk Esirgeme Kurumurta tahsisi hakkında teklif,
12 — 5656 sayılı kanun gereğince belediyenin ihtiyarî hizmetleri meyanında bulunan mesken işinin mecburi hizmetler meyanına ithali ve 5116 sayılL kanuna göre toplanmış ve toplanacak paranın dörtte üçünün 5656 sayılı kanunda yazılı işlere tahsisi hakkında makam teklifi.
13 — 5656 sayılı kanuna gijrc belediyenin yaptırıp taksitle satacağı ucuz evler hakkında hazırlanan talimatnaıne.’lin kabul ve tasdiki hakkında makam teklifi,
14 — Üniversite ile belediye arasında müşterek idare olunan hastahane kliniklerinin müşterek idaresine alt anlaşma tasarısı,
15 — Karaağaç kurumlarmda (Ekarlsnj - •t*edithane»>
tesis ve inşası hakkındaki makam teklifi. (6620)
I
Comments (0)