AKŞAM
Sene 32 — No. 11287 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 23 Şubat 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yazj işlerini fiilen İdare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Seçimin mayısın yedisinde yapılması muhtemel
Partiler hazırlıklara başladılar. C. Halk Partisinde bir basın bürosu kuruldu
Yüksek seçim kuruluna dahil olacak yargttay üyeleri seçildi. Kurullara başkanlık edecek yargıçların listesi hazırlandı
Büyük Millet. Meclisinde bütçe müzakeresi hararetle devam ediyor. Görüşme önümüzdeki hafta içinde sona erecek, Meclis 1 marttan itibaren bazı ^müstacel kanun taşanlarım müzakere etmeğe bağlıyacaktır. Bunların arasında toprak, orman kanunlar, boşta geliyor. Bu taşanların müzakerelerinin on gün kadar süreceği tahmin edilmektedir. Su halde Meclisin 15 marta doğru seçimin yenilenmesine karar vermesi muhtemeldir.
Kanunen seçim, yenileme kararının verilmesinden 45 giın sonra gelen pazar günü yapılır. Meclis İS marta doğru seçimin yenilenmesine karar verirse intihabın 7 mayısta yapılması muhtemeldir
Seçim hazırlıkları
Partiler, seçim hazırlıklarına başlamışlardır Belli başlı üç parti namzetleri tâyin etmekle -»■ineşg-jldür Cumhuriyet Halk -'Partisi namzetlerinin yüzde o-tuzu merkezden, yiizde yetmişi mahalli teşkilât tarafından gösterilecektir. Mahallî teşkilatta nahiye, kaza ve vilâyet idare heyetleri tarafından seçilen delegeler Flaie Partili belediye başkam ve meclisi âzaları, bu partiye mensup ticaret odası başkanlan toplanarak namzetleri kararlaştıracaklardır. Bunların kararları kati olacak, mer kez yalnız namzetlerin kanuni evsafı lıalz olup olmadıklarını tetkik edecektir.
Namzet olmak İçin yandan bir fazla rey almak lâzımdır.
Bu kayıt yüzünden bazan namzet tâyini İçin bir kaç defa reye müracaat etmek lâzım gelecektir. Meselâ Tokatta kısmi seçimde gösterilecek namzet Manisada 7 defa oya mü-* racaat edllndştlr.
Demokrat Parti merkezi namzetlerin ancak yüzde yirmisini seçecek, yüzde seksenini halli teşkilât kararlaştıracaktır.
İstanbul namzetleri
İstanbuldan 27 mebus seçileceğine göre bunun yüzde otuzu yani 7-8 i merkezden namzet gösterilecek, mütebakisi mahal-1
Bundan evvelki seçimde muhtelif partilerin namzet listeleri
li teşkilât tarafından kararlaştırılacaktır.
İstanbulda namzetleri kararlaştırmak için yapılacak toplantıya 300-350 delege iştirak edecektir. Bu sebeple namzetlerin seçilmesi İşinin hararetli olacağı tahmin edilmektedir.
Bir kaç gün evvel bir gazetede namzetlere dair bazı İsimler çıkmıştı. Evvelce de yazdığımız veçhile bu, bir tahminden ibarettir Namzetler hakkında henüz hiçbir şey söylemeğe İmkân yoktur.
D. P. tarafından merkezden 5-5, mahalli teşkilât tarafından 21-22 namzet gösterilecektir.
C. H. P. basın bürosu
Ankara 23 — Cumhuriyet Halk Partisi tarafından seçim münasebetiyle bir basın bürosu kurulmuştur. Büro gazetelerle sıkı temasta bulunacaktır. Büronun başına Tokat mebusu tanınmış gazetecilerimizden Refik Ahmet Sevengll getirilmişi İr.
Yüksek seçim kuruluna seçilen yargı tay üyeleri
Ankara 22 _ Seçim kanununun dünden itibaren yürürlüğe girmesi ile seçim hazırlıkları etrafındaki faaliyet bi-
raz daha hızlanmıştır. Adalet ve İçişleri Bakanlıkları kendilerini alâkadar eden hükümler üzerinde çalışmağa başlanışlardır.
öğrenildiğine göre. 11 Ve İlçe kurullarına başkanlık edecek yargıçların liBtesl Adalet Bakanlığınca hazırlanmıştır. Seçim kurulları 15 giin içinde toplanarak sandık yerlerini tesblt edeceklerdir. Diğer taraftan kanunun geçici maddesi yüksek seçim kurulunun bLr hafta içinde teşekkülünü âmir olduğundan. Adalet Bakanlığı Danıştay ve yargıtay birer tezkere yazarak yüksek seçim kurulunu teşkil edecek üyelerin intihabını bildirmiştir. Yargıtay genel kurulu bugün yaptığı toplantıda gizil oyla şu üyeleri seçmiştir: Bedri Köker, Suat Birtan, Sunuhl Arsan, Arif Güngören. Rahmi Anadol ve Rlfat Alabay.
Danıştay genel kurulu da yarın (bugün) toplanarak beş üye seçecektir. Bu 11 üye önümüzdeki günlerde İçtima ederek, bir başkan ve bir başkan vekili İntihap edecek, 4 üye yedeğe ayrılacaktır. Yüksek seçim kurulu bu suretle teşekkül etmiş olacaktır.
(Arkası salıJfc 2; sütun 2 de)
Bir Amerikan filosu geliyor
Kıyamet
■ ■ • ■
gunu
6 nisanda kıyamet kopacakmış!
Suriye gazetelerinden biri garip bir haber vermiştir. Bu habere göre bazı Âsurî âlimleri 6 nisan 950 perşembe günü kıyamet kopacağını iddia etmekte imişler. Eu hâdise vuku bulmadan ev. ve! bütün dünyada şimdiye kadar görülmemiş bir ucuzluk başhyacak ve hâdisenin arifesinde ölüler mezarlarından kal-kacaklarmış!
Amerikanın Moskova elçisi
İzinli olarak Amerika’ya gidiyor
İstanbul, Kahire, Atina, Roma, Paris, Brüksel’e uğrayacak
Moskova 23 (AP) — Yakında İzinli olarak Amerikaya gidecek olan Birleşik Amerika büyük elçisi Alan Klrk, dün Sovyet Dışişleri Bakan yardımcısı An-drei Gromylco ile görüşmüŞLÜr-
Bu ziyaretin, büyük eli niiı ayrılması münasebetiyle yapılmış bir nezaket ziyaretinden başka bir şey olmadığı belirtilmekledir. Büyük elçinin seyahati sırf dinlenmek için alınmış olan bir izinden İstifade maksadını gütmektedir ve kendisi Brüksel, Paris. Roma. Atina. İstanbul ve Kahlreyl ziyaret e-decektlr. Kahlrede yapılacak konferansa Klrk katılmayacaktır.
Anayasada değişiklik
C.H.P. kurultayı bu meseleyi görüşecek
Ankara 22 — Cumhuriyet Halk Partisi kurultayının, seçimlerden sonra toplanacağı anlaşılmaktadır. Bu vaziyete göro kurultayın toplanma tarihini, yeni Meclis tesblt edecektir.
Ingilterede umumî seçim bugün yapılıyor Bu defa verilecek oyların rekor teşkil edeceği zannediliyor m
~ . ~~----------------------
Seçimin neticesi yarın akşam belli olacaktır. Uzun senelerden CM beri ilk defa olarak hiç bir tahmin yapılamıyor
reated by free version ol
Amerikan filosunun İstanbulu son ziyaretine alt iki enstantane: Yukarıda Daylon, aşağıda Lcytc gemileri
Kurultayda görüşülecek mevzuların en mühirnmlnl, anayasada tadilât yapılması ve İkinci bir Meclis teşkili bulunacağı anlaşılıyor.
Londra 23 (R) — tngUterede umumi seçim bugün yapılmaktadır- Bu defa ki seçim diğer bütün İntihaplardan fazla alâka uyandırmıştır. Bu sebeple veri lecek reylerin rekor teşkil edecek kadar çok olacağı tahmin ediliyor. Bütün, partiler, taraftarlarını sandık başına göndermek için âzami gayret sarfedi-yorlar.
Gecen Mecliste 040 saylav varken bu defa 15 noksanlyle 625 saylav seçilecektir, tşçl Partisi 616. Muhafazakârlar 606, Liberaller 451. Komünistler 97 namzet göstermişlerdir. Küçük partilere mensup 28 namzet daha vardır.
Seçim mücadelesi başlıca İşçi ve Muhafazakâr Parti arasında olacaktır. Mamafih bu defa Liberaller de büyük faaliyet gösteriyorlar. Seçimin neticesini tahmin etmek, uzun senelerden beri İlk defa olarak güçtür. Halk arasında yapılan anketler tşçi ve Muhafazakâr Partiler arasındaki farkın yüzde yarımdan fazla olmadığını göstermiştir. Fakat tngilteredekl sistem yüzünden küçük ekseriyet bir partiye parlâmentoda çoğunluk temin edebilir. Saylav seçilmek İçin, miktarı ne olursa olsun, en fazla rey almak kâfidir.
Seçimin neticesi ancak yarın akşam belli olacaktır.
Bir tahmin
Londra 23 (AA) — Churchill 11e Attlee*nln radyoda verdlkle-
Yukarıda Churchill, aşağıda Attiee seçim nutuklarını söylüyorlar
ri demeçler sırasında Daily Ex-| Muhafazakârlar oylarm yftz-press gazetesinin yaptığı son se- de 44 buçuğunu, İşçi Partisi çim anketi şu neticeyi vermiş- yüzde 44 ünü. Liberaller yüzde tir: '11 ini alacaklardır.
Türkiye Sanayi Kalkınma bankası
Bankanın bir aya kadar faaliyete geçeceği ümit ediliyor
Banka, hususî sanayiin kalkınması için uzun vadeli krediler verecek
Ankara 23 (Akşam) — Türkiye Cumhuriyeti Merkez bankası genel müdürlüğünün,- kurulacak Sanayi bankası etrafında konuşmak üzere davet ettiği Hilmi Naili Barionun başkanlığındaki sanayi heyeti bankada Amerikalıların da iş-tlrakLle muhtelif toplan talar yapmıştır. Bu toplantılar hakkında Hilmi Naili Barlo dün şu İzahatı vermiştir:
a— Kurulacak bankanın a-dı «Türkiye Sanayi Kalkınma Bankası» olacak ve merkezi İstanbulda bulunacak tıc. Sermayesi 25 milyon Türk lirası-
dır. Buna ilâve olarak milletlerarası İmar ve Kalkınma bankası da 9 milyon dolar verecek, bu suretle bankanın sermayesi 50 milyon Türk lirasına yükselecektir.
Bankanın gayesi, Türklyede mevcut hususi sanayiin kalkınmasına lüzumlu olan uzun vâdell kredileri vermektir. Bu kredilere talip olan hususî sanayiin İhtiyaçları banka idare heyetince tetkik edildikten sonra tesblt edilecek İmkâna göre az faizle, yüzde beşi geçmemek üzere üç. beş. on sene-
(Arkası sahlfe 2; sütun “ de)
Tabiatın ihtarları
Son Dakika
Amerikanın Akdeniz donanmasına mensup D parçadan mürekkep bir filo 2 martta Istan-bulu ziyaret edecektir. Filoda 45 bin tonluk Midway uçak gemisi, 17,000 tonluk Newport kruvazörü, hafif kruvazörler ve muhripler v(rdır.
Filo 8 morla kadar limanımızda kalacak, bu eapada beş gemiden mürekkep diğer uir Amerikan filosu İzmir limanını ziyaret edecektir.
Tabiatın da. tıpkı cemiyet gibi, modaları oluyor: Bazı yıllar Tanrı tekerrüründen e-sirgesin, müthiş zelzele felâketleri. Bazı yıllar seri halinde lodos fırtınaları, yıllar sıcak ve soğuk dalgalan. Bazı yıllar sel...
Bu sene de. birbiri ardınca sis, İstanbul semalarını — otuz yıldanberi görülmemiş şekilde — kapladı. Büyük sisin arkasından küçük sisler de oldu. Boğazın bir tarafından öbür taratma geçilemedi.
Sanki tabiat ihtar ediyor:
— Hazır lâfını açmışken şu Boğaziçi köprüsünü bir an evvel vapmağa başlayın. Radar âletleri keşfedilmişken istifade edin. Bu asırda, şehrin bir tarafından öbiir taratma gevmek benim lütfü ma, kaprisime terkedilc-nıtz.
Özalpta kurşuna dizilenler
Mustafa Muğlalı suç varsa mesuliyetin kendisine ait olduğunu, emri kendisinin verdiğini söylüyor
Ankara 33 (Akş&ml — 33 vatandaşı kanunsuz olarak kurşuna dizmekten sanık emekli orgeneral Mustafa Muğlalı ve arkadaşlarının muhakemesine bu sabah saat ondan İtibaren devam edildi.
Bu sabahki celsede Mustafa Muglalı’nın avukatı Hâmlt Şevket İnce müdafaasını yaptı. Müdafaasında Mustafa Muğlalının 50 senelik askerlik hizmetini anlattı ve Mustafa Muğlalı'nın bir talepnamesini okudu. Müdafaananıede h&dl-
senin kendi emri İle vaki olduğunu, bu emri de memleket menfaatleri İçin verdiğini, eğer hadisede bir suç ve mesuliyet varsa bunun sadece kendisine alt olduğunu, alt derecedekllc-rln hiç bir suçu olamıyacağını, bu sebeple ar'adaşları hakkında takibatın durdurul msısmı istedi.
Hâmlt Şevket İnce, Mustafa Muğlalının bu ikrarı karşısında diğer sanıkların mahkeme dışı tutularak yalnız müekkillnin yargılanmasını, bu yargılama
sırasında da Askeri ceza kanununun bilinen maddeleri gereğince. emri hangi şartlar içinde verdiğinin nazarı itibara alınmasını istedi.
Diğer sanıklar vekillerinden Cavlt Oralı, avukat Hâmlt. Şevket İncenin talebi karşısında mahkemenin karar vermesini istedi. Mahkeme Hâmlt Şevketin talebini tetkik etmek İçin için duruşmaya ara verdi.
Bu haberi, duruşma arasında vermLş bulunmaktayım. Celse bir saat sonra açılacaktır.
A F. Ş A Î.1
'•3 Şubat 1&50
Stıhlfe S
Seyyahların arkasından urizm dâvasının ya'n» seyyahı memleketimize | uğratmaktan ibaret olmadığı yavaş yavaş, sey-
yahlar geldikçe anlaşılıyor. Geçen seter gelenler karlı bir günde şehre çıktıkları için hiçbir şey göremeden vc hâtıra olarak hiçbir şey alamadan, hattâ bozdurdukları paraları tekrar dolara çevirip ceplerine koyarak buradan ayrıldılar.
«Britannic» vapuru pazartesi günü şehrimize 500 seyyah getirdi- Bu sefer işler biraz daha düzgün cereyan etti. Seyyahlar, burada kaldıkları 24 saat zarfında şehri gezebildiler; fakat bu 24 saatten gene tam mânasiylc istifade edilememiştir. Vapurun rıhtıma yanaşmavıp açıkta demirlemesi esaslı hır mahzurdur. Seyyah bu yüzden islediği zaman şehre rıkıp gezmek imkânını bulamıyor. küçük vapurun gidip gelmesini beklemek zorunda kalıyor.
Eğer seyahatten bir istifade bahis mevzuu ise. vapuru rıhtıma yanaştırmanın çaresini bulmak lâzımdır.
Seyyahlar rıh tunda bekleyen taksilerle taşınmıştır, kırk, elli taksi tamamen dolduktan sonra kafile hareket etmiş. Seyyahlar beklemekten sabırsızlanmağa başlamışlar. Scyyelıları yüz kişilik otobüslerle dolaştırmak û-dettir. Hem toplu olurlar, hem çabuk hareket ederler Belediye otobüsleri bu hizmeti pek güzel görebilir.
Seyyahlar şehre çıkınca ihtiyaçlarını defetmek iizerc helâ aramışlar. Bulunamamış. Bulunsa bile umumî yerlerimizdeki helalar pek pistir. Şehir temizliği hakkında çok fena intibalar edinilmesine sebep olur. Bu da üzerinde durulacak bir meseledir.
Seyyahlar yine ucuz lür İstanbul hâtıraları alamadan gitmişler. Türkiye Turizm Kuruntunun hediyelik hâtıra eşya hanrianması için giriştiği teşebbüsün pek yerinde olduğu bir kere daha anlaşılıyor. İstanbuldan alınacak eşya pahalı antika eşyasına inhisar etmemelidir. fstnnbulu hatırlatacak küçük, zevkli şeyler başlı başına birer propaganda vasıtasıdır.
Şevket RADO
Yağmur J(j heyelan
? rabzon civarında bir dağ parçası kopau, d ev tamamen yıkıldı
Kar fırtınalarmaan sonra başlayan bahar havası çok sürmedi. hava dünden beri yeniden bozdu. Fasılasız surette yağmur yağmakladır. Termometre dört dereciye kadar inmiştir.
Anadutunun bir çok yerlerine yağmur yağmaktadır Kar ve yağmur bazı yerlerde heyeiân-lara sebep olmuştur.
Trabzon 22 (A.A.) — Dün Trabzon - Akcaabad yolunun yedinci kilometresinde Sera deresinin mansabına yakın yamaçlardan birinden büyük bir dag parçası koparak dereyi karşı yamaçlara kadar tamamen kapamıştır Yüz metre kadar derinlikte Kapanmış olan sahanın gerisinde sular toplanmağa başlamıştır. Toplanan suyun derinliği de halen yüz metreye yaklaşmış bulunmaktadır. Derenin kapanması yüzünden sular geriye doğru kabarmakta vc yatağında bulunan bir kısım evleri tehdit etmektedir. Vilâyet derenln sağ, sol ve güneyinde
bulunan ve tehlike gösteren yerlerdeki evler halkını şimdiden tahliye ettirmiş ve binaları da söktürmeğe başlamıştır.
Heyelân esnasında altı ev tamamen yıkılmışsa da insanca zayiat olmamıştır. Sera deresinin mansablni yakın ve şoee üzerinde bulunan çarşı tehlikeye maruz bulunmaktadır. Vali, tümen komutanı, yollar onuncu bölge müdürü. Bayındırlık müdürü ve diğer ilgili memurlar hâdise yerine gelerek âcil tedbirler almağa başlamışlardır. Tireboluda heyelan
Tirebolu 22 (A.A.) — İlçenin Cin taşı mevkiinde. 948 de vu-kubulan toprak kayması bu sene yağan karların erimesi üzerine hazırlanmış ve yeniden bir çok çöküntüler ve çatlaklar husule gelmiştir. Trabzon - Giresun sahil şosesi bu kayan arazinin tam ortasından geçtiği için çöküntülerin devamı sahil boyu münakalesini, bilhassa motörlü taşıtlar İçin İmkânsız kılacaktır.
İller bankası
90 milyonluk su ve elektrik tesisatı yaptıracak
Ankara 23 ( Akşam) — İller bankası kanununun 22 nci maddesine ek bir itamın tasarısı hazırlanarak Büyük Millet Meclisine gönderilmiştir. Bu tasarıya göre tiler bankası İçişleri Bakanlığı emrindeki fondan kendi gelir kaynaklan İle ve yıllık bonolarla şimdiye kadar yaptırdıklarına ilâveten belediyeler için »0 milyon liralık su ve elektrik tesisatı yaptıracaktır.
Bu tşe muhtelif yabancı firmalar talip olmuştur. Ancak firmaların verecekleri malzeme için hazine kefaleti şart koşulmuştur. Banka kanunu bankanın bonolarına hazînenin kefalet edebileceği yolunda bir ra ilâve edilmiştir .
fık-
Af kanunu rivayetleri
Ankara 22 — Yeni bir af kanunu hakkındakl rivayetler devam etmektedir. Ancak hükümetçe bir af lâyihası hazırı anmakta olduğu tahminlerden ziyade, bu teklifin bazı milletvekilleri tarafından yapılacağı merkezindedir. Bu tasan hakkında Üniversite profesörlerinin mütalâalarının sorulduğu haberi de teyit edilmemektedir Çiınkö bir af kanunu hazırlanması işi bir ilmi mesele olmaktan ziyade siyasi ve İçtimaî bir
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Nefsimizi murakabe
CUMHURİYET bu başlıklı yazısında diyor ki:
»Biz misafirperver bir milletiz ve öyle olduğumuzu da hareketlerimizle gösteririz; yalnız — tekrar aynı mevzua dönüyorum — spor müsabakaları gibi fırsatlarla yapılan tezahürler, yabancıları ürkütecek mahiyet almakta, bunların türlü tefsirleri yapılmaktadır.
Bütün bu satırlardan çıkarmak istediğimiz netice şudur: Gerek demokrasi rejimi, gerekse turizm gibi memleketin bir ana dâvası, bizi kütleye malc-dilebUecek vc memleket hesabına kaydolunacak taşkın hareketlerden kaçınmamızı ve nefsimizi murakabe etmemizi emretmektedir. Bu taşkınlıkları bilerek bilmlyerek yapanlardan bu satırları okumıyan veya okuyup da ruhunu anlamı-yanlara yazımızın ruhunu kavramış olanların dâvayı anlatmaları milli bir vazifedir.»
★
Müzmin buhran ve müzmin hesapsızlık
Ahmet Emin Yalman VA-TAN'da bu başlıklı makalesinde diyor ki:
«Gönül isterdi kik genç vekil-
ler. umumi hayata yeni bir ruh sokmanın mesuliyetini esaslı surette duysunlar, kendi nefislerine ve umumî efkâra güvensinler, memlekette emniyet yaratmak gayesllc azim ve şevkle işe sarılsınlar, yeni bir devlet plânı şeklinde bir mecra açılmak üzere iken eski kötü gidişleri durdurmağa çalışmağı ]ş edinsinler. Halbuki ne görüyoruz? İktisadi devletçiliği tasfiye ve tahdit etmek yolundaki . niyet ve vaadlerl tam amile lâfta kalıyor. Memleketin maJİ sıkıntıda bulunduğu ve mevcut mahdut imkânları umumi bünye bakımından en lüzumlu İşe hasretmek lâzım geldiği sıralarda, sır! rey avcılığı gayreille yeni baştan küçük ve verimsiz iplik ve dokuma fabrikaları kuruluyor.
Memlekette Merinos cinsinin yetiştirileceği ümldUc meydana getirilen Merinos fabrikasının iki misil büyütülmesine karar veriliyor ve derhal tatbikata geçiliyor. Halbuki Merinos koyunu memlekette yetiştirileni emiştir, bu cins muhite intibak edememiştir. Merinos yününü tâ Avustralyadan ithal etmek lâzım geliyor, buna rağ-
men fabrikanın büyütülmesi kararı, birdenbire olmuş, bitmiş bir iş şeklinde karşımıza çıkıyor.»
★
Tam sakin olmak
zamanı
YENİ SABAH bu başlıklı yazısında diyor kî:
• Biz bütün bu gösterilere, ağız kalabalıklarına rağmen Şemşeddin Günaltay hükümetinin matbuat hürriyeti bahsinde de çok itidali! vc salim düşüncelere sahip olduğuna İnanmak istiyoruz. Secim emniyeti bahsinde hayli isabetli kararlar alan vc bu vadideki sözünü tutmuş bulunan Kabine şefi, fikir hürriyetinin emniyetini de sağlamağa behemehal çalışacaktır. Filhakika yazı ve sözle düşünceyi İfade emniyeti olmıyan bir muhitte İntihap güvenliğinden ciddi o-larâk baiısoltınabilir mİ? Yazı hürriyeti olursa, diğer bütün hürriyetler, onun arkasından — âdeta bir lokomotifin arka-smdan — katar gelir gibi gelir. Ama yazı hürriyeti olmazsa hiç bir demokratik gelişme imkânı olamaz. Bütün demokrasi tarihleri bu basit hakikatin if ad esile doludur.»
Ticaret Bakanlığı bütçesi müzakeresi
Müzakere bütün gün devam etti, vakit geciktiğinden bugüne bırakıldı
İstanbulda açılacak verem mücadele merkezi
tı
Birleşmiş Milletler mütehassısı, açılacak merkezin faaliyeti hakkında basma izahat verdi
İl
Seçim
Baş tarafı 1 ine) sahifede)
Diğer taraftan İçişleri Bakanlığı da seçim kütüklerinin matbu şeklini illere dağıtmaktadır, Bundan başka seçmen kartlarının basılmasına da başlanmıştır.
Demokratlar bir kur» açıyorlar Demokrat Parti İstanbul
teşkilâtı, seçim hazırlıklarına başlamıştır. Seçim hazırlıktan ile İlgili olarak il propaganda komitesi seçimin İdaresini kolaylaştırmak üzere bir ana seçim kursu tertip etmiştir. 1 marttan itibaren faaliyete geçecek bu kursa her İlçeden bir ekip katılacaktır. Seçim hakkında ayrıca konferanslar verilecektir.
Demokrat Parti adayları
Ankara 23 (Akşam) — Demokrat Parti Genel idare kurulu, seçim mevzuunda muhtelif meseleleri İncelemek üzere lld günden bert geceleri geç vakte kadar çalışmaktadır. Bugün ve yann yapılacak toplantılar sonunda, Demokrat Parti adaylarının ne suretle tesbit edileceği yolunda bir karara varılacağı tahmin edilmektedir. Parti merkezi, alınacak karan, ağlebl İhtimal cumartesi günü bütün teşkilâtına tebliğ etmiş olacaktır.
da
Bir milletvekili vefat etti
Ankara 23 (Akşam) — Teessürle haber aldığımıza göre . . .Kayseri mUletvekih Salt Azmi
hâdise olacak telâkki edilmek-| Feyzloğlu dün gece sabaha karşı bir kaib krizi neticesinde vefat etmiş Lir.
Ankara 22 — Bugün Rai! Karadenizin başkanlığında toplanan Büyük Millet Meclisinde Ticaret ve Ekonomi Bakanlığı bütçesinin müzakeresine devam edildi.
Söz alan milletvekillerinden Ali Rlza Artıinkal. serbes ticaret rejimi kabul edildiğine göre istihsalimizin müteessir olmaması İçin tedbir alınmasını İstedi.
Ali Rlza İnce Alemdaroğlu. Toprak ofisinin lâğvlnin doğru olacağını ve bu ofiste yapıldığı iddia olunan bazı yolsuzlukların meydana çıkarılmadığını söyledi. Muamele vergisinin küçük sanayi üzerinde büyük tahribat yaptığına dikkati çeken ince Alemdaroğlu temas ettiği muhtelif mevzular arasında fındık kooperatiflerinin müstahsili korumadığını anlattı.
General Eyüp Dıırukan, Hatay koza müstahsilleri elinde külliyetli miktarda koza kaldığını söyledi.
Necnıeddin Bahir Sılan, ilçe ve bucaklarda da hububat siloları İnşasını İsteâi.
Muammer Alakant, hükümetin hususi sermayeye emniyet verecek tedbirler alması lüzumuna işaret etti ve Bakanın ihracat maddeleri flütlerinin düşürüleceği yolundaki beyanatına cevap vererek bundan müstahsilin zarar göreceğini anlattı.
Faik Yılmazipek, bir ticaret şurası kurulmasını istedi,
Doktor Aziz Koksal, balıkçılık sanayiinin teşvik edilmesi lüzumuna işaret etti.
Ahmet Ali Çınar, bataklıkları kurulmak isteyen müteşebbislere Ziraat banka'inca kredi açılmasının yerinde bir hareket olacağı mülalâsından bulundu.
Bakanın izahatı
Diğer bazı milletvekilleri de söz alarak temennilerde bulunduktan sonra Ticaret ve Ekonomi Bakanı Vedat Dicleli kürsüye geldi.
Bakan, devlete yeni bir yük olmamak İçin. Bakanlığa ait bütçenin her maddesinde bir indirme kaydedildiğini, tam bir tasarruf zihniyetiyle hareket e-dildlğini belirterek. Bakanlığın teknik servislerinde maalesef kâfi sayıda teknisyen bulunmadığını, fakat, yeniden alman tedbirlerle mühendislere birer ek vazife temin edildiğini söyledi. istihsalin azaldığı yolunda ileri sürülen rakamların cansız olduğunu hakikatte İstihsalin arttığını belirten Bakan. haj-bden önce ve sonra istihsal durumumuzu, ele alarak zirai maddelerde, yağlı tohumlu maddelerde, bakliyatla,
sonra sanayi ham maddeleri ve madenlerde bir yükselme olduğunu anlattı.
3 milyar liralık krediye ihtiyaç var
Memleketi kütle halinde tam bir tarım teşkilâtına kavuşturmak için, yolıuz ziraat sahasında 2 milyar 585 milyon 440 bin lira, haj'vancılık sahasında da, 182 milyon 724 bin lira olmak üzere 3 milyar liralık bir zirai krediye İhtiyaç olduğunu da anlatan Vedat Dicleli, mümkün mertebe Ziraat Bankası kredilerinin yüfceltilme-sine çalışıldığını, filhakika bu sene Ziraat Bankası sermayesinin arttırıldığını söyledi. Balık ve et sanayiinin kurulması için. Maraba 11 yardımından faydalanılacağını. Eğede açılan tütün piyasasında eldeki tütünlerin satıldığını. endişe verici bir durum olmadığını, mensucat fiatlerl-nln İnmeye mütemayil olup, kiyaseti 1 tüccarın bu vaziyeti görerek malını elinden çıkarmağa gayret edeceğini belirterek, sanayi kredisini sağlamak İçin, İmar ve Kalkınma Bankaslyle yapılan müzakereler de müspet bir netice vereceğini ümld ettiklerini, iki Amerikalı mütehassısın bu iş İçin Türkiyeye geleceklerini, küçük sanat erbabına kredi sağlamak üzere Halk Bankasına yeni imkânlar sağlandığını, Avrupa memleketlerinin ekserisiyle ticaret anlaşmaları yapılıp, ticari münasebetlerin normal olarak devam ettiğini İzah etti.
Plânlı bir ticaret ve sanayi politikası Vedat Dicleli, İhracat mevzuunda hassas davramldığınt evvelâ memleketi doyurmak, sonra kalanı satmak düşüncesine geniş ölçüde yer verildiğini, bu sene ihracatın 960 bin JOfl tona yaklaştığı, bu derece yüksek İhracatın şimdiye kadar kaydedilmediğini, bunun rekor teşkil ettiğini. aksi İddiaların varld ola-mıyacağım, buna mukabil, istih sal âtın da arttığını M tat is tiki rakamlarla etraflı bir şekilde açıkladı Körü körüne bir tezeb-züb içinde ticaret politikasına ■ahlb olmadıklarını, bilâkis ticaret ve sanayi erbabiyle yapılan temaslar neticesinde plânlı, programlı bir ticaret ve sanayi politikası taklb ettiklerini söy-llyen Bakan, Avrupa İktisadî İşbirliği plânına katılan memleketlerle birlikte çalışıp ileri sürülen tezlere anlayış gösterdiğimizi belirtti. Ve sözlerine devam ederek, bir memleketin 948 de yaptığı ithalât yekununun, yüzde 50 sİ nispetinde ti-
caret serbestisi teklif edildiğini anlattı. Çalışmalardan sonra iktisadi bünyemize göre, bâzı kayıtlarla yüzde 50 şerbetliye taraftar olduğumuzu bildirdiğimizi kaydetti
Bu yola gidilirken gümrük politikasının ele alındığını belirterek, hangi maddelerin yüzde 50 nispetinde serbes bırakılacağını birer birer saydı. Toprak Mahsulleri Ofisinin fuzuli teşkilât olduğuna dair İddialara da cevaben, Ofisin hâlen 160 şubesi bulunduğunu bildirdi. Fiat mekanizmasına da temas etti. İthal mallarının flütlerinde İnme kaydedildiğini, bunun diğer İstihsal malların? da intikal e-deeeğinl ümld ettiklerini söyle-ledi.
Diğer hususlarda ileri sürülen tankld ve temennileri de cevaplandırdı- Vakit geciktiği için müzakerelere yârın (bugün) da devam edilecektir.
Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtı, şehrimizde bir verem dispanseri kurmağa ve bu dispanserde hem memleketimizdeki hem de Yakınşark memleketlerinden gönderilecek doktorların kurs görmelerine karar vermiştir. Bu yeni dispanserin kurulmasına nezaret ve kurs işlerin! organize etmek üzere Cenevre'den şehrimize gelen mütehassıs doktor Etlerine Berther dün gazetecilerle bir görüşme yapmıştır.
Yeni dispanserin kurulması için lüzumlu oian röntgen ve 13-boratuvar malzemesi olarae şehrimize 40 randık eşya geldiğini söyleyen doktor ezcümle demiştir kİ:
— İstanbul ve Ankarada tetkiklerim neticesinde buralarda tüberkülozla mücadele hususunda çok iyi İşler görüldüğünü memnuniyette müşahede ettim Benden evvel İstanbul ve Ankarada tetkikler yapan teşkilâtımıza mensup diğer doktor ve mütehassısların da kanaati bu-dur. Bu sebeple Cenevredek! merkezimizde yapılan görüşmeler neticesinde Yakınşark tüberkülozla mücadele merkezinin İstanbulda kurulmasına karar verilmiştir. Bu maksatla da İstanbulda kuıulacak mücadele dispanserinin İşleriyle meşgul olmağa geldim. Malzeme ve teçhizatımız gelmiştir. Dispanser ve kurslar en geç haziran ayında faaliyete geçmiş olacaktır.
Bu merkezde Türk doktorla-rlyle birlikte Yakınşark memleketlerine mensup hekimler çalışacaklar vc yetiştirileceklerdir Akdeniz memleketleri, bu merkezin kendi topraklarında vücuda getirilmesi hususunda müracaat temişlerdl. Fakat merkezimiz, gerek mü endele müessese-
İtrinin mükemmeliyet! ve gerekse bu sahada yetişmiş personelin mevcudiyeti dolay isiyle Türkiyeyl tercih etmiştir. Açılacak kurslar İki türlii olacaktır. Birisi tüberküloz sahasında çalışmış olanlara, diğeri de hiç çalışmamış olanlara mobsustur-Ktırslarda tanınmış Türk hekim ve hemşireleriyle Birleşmiş Milletlere mensup elemanlar elblr-liğiyle çalışacaklardır. Sağlık Bakanlığına mensup doktorlar da on beşer gün bu kurslara gelip yetişeceklerdir.
Vereni mücadelesinde çalışan hemşirelere mahsus da tekâmül kursları açılacaktır. Verem mücadelesinde hiç çalışmamış hekimler 2.5 ay. çalışmış olanlar tse on beşer gün kurs göreceklerdir. Ayrıca tu kurslara İştirak için Yakınşark memleketlerinden her kurs devresine on beşer hekim gelecektir.
Buradaki çalışmalarımız hakkında hazırladığım raporu Sağlık Bakanlığına vereceğim.
Misafir doktor bu sabah karaya hareket etmiştir.
Kopenhag konferansı
Paris 22 iNafen) — Tüberkülozu yeryüzünden ; silmek leln yakında Kopenhag da milletlerarası bir konferans akiedileceği ve bu meselenin dikkatle inceleneceği bildirilmektedir. Şimdiye kadar elde edilen neticeler «tacille de Cochı Un imha edilebileceğini ve şimdiye kadar yüzde yüz ölüm intaç eden menenjit tüberkülozun şimdi yüzde seksen nispetinde tedavi edilebildiğini göstermiştir- Bu hususta mühim bir rol oynayan, strepto-mycin İlâcının adaleye zerki suretiyle bu hastalığın önlenebildiği de kaydedilmektedir.
An-
Serbes «Alışa arzedilen kalaylar Piyasadaki kalay İhtiyacını karşılamak maksadlyle Ticaret Ofisi, son zamanlarda İthal ettiği kalaylan dün sabahtan İtibaren serbes satışa ansetm iştir. On binde b|r nlsbetlne kadar arseniği ihtiva eden ve kapların kalaylanmasında kullanılan kalayların kilosu 900 kuruştan, on binde beş arseniği ihtiva eden ve sanayide kullanılabilecek olan kalayların kilosu da 570 kuruştan satılmaktadır.
BORSA
talanbul Banalinin H/I/13M rtallarl
Türkiye Sanayi Kalkınma bankası
Baş tarafı 1 inci sAhifcde)
Bir kuruşluk tazminat dâvası
Bestekâr Osman Nihat tarafından İstanbul radyosu müdürü Haşan Refik Ertuğ aleyhine açılan 1 kuruşluk tazminat dâvasının rüyetine dün birinci asliye hukuk mahkemesinde devam edilmiştir.
Haşan Refik’in vekili; radyo programlarının tanzimine müdürün karışmadığını, bu programların ses sanatkârları tarafından hazırlanıp tatbik olunduğunu. bur.a nazaran Haşan Refik’in bu dâvaya muhatab o-lamıyacağmı söyledi.
Osman Nlhadın vekili de böyle bir İddian J1 varld olamıya-cağını beyan ederek:
«— Devlet teşkilâtının
hangi birinde, bu şekilde bir başsızlık hiçbir zaman hatıra gelemez» dedi.
Hâkim; İstanbul radyosu program i ar inin nasıl hazırlandığını Basın. Yayın Omum Müdürlüğünden sorulmasına ka rar vererek duruşmayı tâilk etti.
ÇEKLE»
Londra l Sterlin New Yort 100 Dolar Parts Stokholm
Cenevre
Amesterdam 100 Florin 13
BrOk^çl 100 Belçika r.
Lizbon 100 E&kudes »
ESHAM VE TAHVİLAT
% T FAİZLİ TAHVİLLER
Slvn» ■ Erzurum ■ Sivas • Erzurum î-1 İSMİ Demiryolu I 1941 Demiryolu □ İMİ Demiryolu m Mini Müdafaa Milli Müdafaa d Milli MOdataa İH Milli M Qd ataş (V
100 Fransa F.
100 tavec Kr.
100 tsvlcre F
% t> FAİZLİ TABVtLLES
her
% S FAİZLİ TAHVİLLER
Vefat
Yekta Çevik'ln babası ve Sami Çevik’in kayınpederi. İzmir gümrüğü sabık müdürlerinden, İzmir matbuatına senelerce hizmet etmiş ve Demiryolları Levazım şefliğinden emekli
NECİP TÜRKÇÜ
22 şubat 1950 .sabahı vefat etmiştir, Cenazesi bugün öğle namazından sonra şişil camiinden kaldırılarak Feriköy mezarlığına defnedilecektir.
«W «.15
91.10 m.ss 9t.1S
«».-
1933 Ergani 33 25
1938 İkramiyell »30
Mlin Müdafaa 11.—
Demiryolu IV
Demiryolu V________ Hteo
AMADOLU DEMİZ YOLU GHUPO Tahviller 1-3 107_
Hisse »eneUerl % 80
Mümessil aenet
8İHKET Hissem)
$ AGRAFLARDA ALTIN
Gulden Türle Uran Sterlin KlUço Rejaı
lik krediler açılacaktır. Bankanın çıkaracağı hisse senetleri Türk ve ecnebi husus! bankalar tarafından deruhte edilmiş bulunduğundan bu bankalar vasıtaslle piyasaya arzolunacaktır. Hükümet bu hisse sentelerine senede yüzde 6 temettü garanti edecektir.
Kurulun, bankanın mevzuu, hususî sanayiin kısa zamanda kalkınmasını sağlamak olduğundan bu şekilde İstanbul sanayi birliği ile İzmir sanayi birliği ve Adana havalisi sanayicileri en mühim mevkii alacaklardır. Bankanın statüsünün bir aya kadar hazırlanacağını ve bankanın faaliyete geçeceğin! umuyoruz.
Hüseyın Cahit Yalçtn’a verilen tahsisat
Ankarada çıkan Kudret gazetesi, Birleşmiş Milletler Filistin Uzlaştırma Komisyonunda delege bulunan Hüseyin Cahit Yal çın'ın bem Birleşmiş Milletler Kurulundan, hem Dışişleri Bakanlığımızdan tahsisat aldığını, Dışişleri Bakanlığından tahsisat alırken, bundan Birleşmiş Milletler Kurulundan aldığt tahsisatı indirmediğini yazmıştır.
Ankaradan bildirildiğine güre, Kudret gazetesinin haberi doğru değildir. Dışişleri Bakanlığından aldığı tahsisattan. Birleşmiş Milletler Kurulu tarafından günde 20 dolar üzerinden yapılan tedlyat indirilmektedir.
Bu münasebetle, geçende hastalanmış olan B. Hüseyin Cahit Yalçın'm tamamen iyileştiği haber veriliyor.
Vali, Şile’ye gitti
Vali ve Belediye Başkanı profesör Fahraddin Kerim Gökay. bu sabah saat-fi da yanında gazeteciler olduğu halde şileye hareket etmiştir.
Prbfesör Fuhreddin Kerim akjama kadar bu ilçeyi ve civarını tetkik edecek, halkın dilek ve şikâyetlerini dinllyecektlf-
Baİıtİeı
39,25
»W
5.48 -----
4130 ı vali akşama dönecektir.
AK$AMafo,AKŞAMgj
Son elli sene içinde Türkiyzyi ileri götürenler
Sadeddiiı Gökçepmar’m anketi alâka uyandırdı. Nereye gitsem bahsedildiğini işitiyorum. Evvelâ bu anket — müspetine, menfisine bakmadan — hayatımıza tesir eden yirmi insan» dı. Yani, buna Sultan Hâmid, Sultan Vahdettin de girebilirdi. Enver Bey ve Enver Paşa lıer iki hüviyetiyle, keza girerdi. Sonra, bundan vazgeçilip yalnız müspetler araştırıldı.
Verilen cevaplara dikkat ediyorum; çoğunda hep paşalar, paşalar, paşalar... Ondan sonra da: Siyasiler, siyasîler, siyasiler... Geriye, kültür adamları için az yer kalıyor. Onu da, Yahya Kemal gibi güzide şairler dolduruyor. Akla matbuatın diğer kısımları gelip gazeteciliği ileri götürenler arasında biri seçiliyor. Bazıları bir sahne adamı, bir ressamı araya katıyorlar.
Fakat Turkivenin hayatı sade bu mudur? Askerlik, siyaset, edebiyat, biraz da '-lim ve sanat! Başka taraflar yok mu?
Bence, tasnifi biraz başka türlü yapabilirdik.
(1 — Mustafa Kemal, 2 — Gazi, 3 — Atatürk) diye, İstiklâl Mücadelesinin ve inkılâpların eşsiz kahramanına ilk üç yeri ayıran Nadir Na-di ile ben de hemfikirim. Atatürk ■ Ijeıte, şahsen şu 50 senelik inkişafımıza fevkalâde müessir oldu. Bence, İkinci Umumi Harbe bizi sokmamak 'liretiyle, ismet İnönü de birinci derecede âmil olmuştur. Fakat veni demokrasi şerhiyle hâsıl olan şeref kollektiftir. Bunda Ahmet Emin’den başlayın. Celâl Bayara ve bütün mütefekkir, heyecanlı insanlarımıza kadar pek çok kimse-_ nin hissesi vardır. Bu muma-^ra. üzüm salkımı gibi bir şeydir: Tek meyva değildir. Yani fert bahis mevzuu ola-
maz.
Beş hane böylece doluyor. Geri kalanlar için. keza, hep salkımlar vücude getirmeli, şerefler, tek kişilere ait olamaz kanaatindeyim.
Askerlikse; Harbiye Mektebinden bunca insan çıkmış; binlercesi. kendini, müdafaa harblerimizde — kumanda ederek, alil düşerek, şehit olarak — göstermiştir. Mektepten çıkmaksızın canım, kanını vermiş Mehmet çikler de var. Ücret, maaş, mükâfat beklemeksizin, yetişmiş evlâdını sınır toprağına veren kadınlarımız da var. Acaba hangisinin mevkii. anketteki numaraları • işgal eden falan yahut filân yiil:. ek ’tbeli şahsiyetten aşağıdır?
Tıp, Mülkiye, Hukuk Fakültelerine, — umumiyetle fakültelerimize — birer yer ayırabiliriz. Meselâ Tıpta falanca yahut filânca şahsiyet sunun veya bunun liste-tesinde beliriyor. Lâkin, o-
nunla atbaşı beraber yarışacak diğer profesörlerimiz görünmüyor. Arada kudret farkı azdır. Keza, hukukta, inkılâpçı zaviyeden hareket etmiş insanlarımız, celâdetle hüküm vermiş temviz asamız. diğer hâkimlerimiz külçe teşkil ederler. Şeref, bun larda da kollektiftir.
Yapı yollar talimatnamesi
Belediye, Prost’un muhalefetine rağmen tadilât yapacak
Yapı ve Yollar Kanununun tatbikini temin eden Yapı ve Yollar talimatnamesinde tadilât yapılması kararlaştırılmıştı. İstanbul hemşehrilerinin arsa ve binalarındaki umumi kanunların tanıdığı tasarruf haklarını tahdit eden bu talimatname bit çok şikâyetlere yol açmaktadır. Belediye. halkın şikâyetlerini önlemek ve bilhassa şehrimizde mümkün olduğu derecede fazla bina yapılmasını temin etmek için verilen tâdilât kararma şehircilik mütehassısı Prost muhalif kalmıştır.
Mütehassısa göre, inşaatı I-mar plânına göre yapılmam’? şehirlerde yeni İnşaatı plâna uydurmak İçin hiç değilse 30 yıl bina ve arsa sahiplerinin tasarruf haklan tahdit edilir, Prost talimatnamedeki tahditleri hafifletmek, şehirdeki inşaatı plânsız şekle sokmak demek olacağını İddia etmektedir.
Bu itiraza rağmen belediye tâdUâtı yapacaktır.
İthal mallarının ucuzluğu Perakende satışlara aksettirilmiyor
tlglli çevreler tarafından belirtildiğine göre son zamanlarda bir çok perakendeci dükkânlar tenzilâtlı satış yapmakla.beraber İthal mallarının fl-atlarında görülen ucuzluk perakende satışlara lâzım geldiği kadar tesir edememiştir. Yani bir mal İthalâtçıya ueva geldiği halde bu ucuzluk, aynı mal perakende satışa arzedildi-ği zaman kaybolmaktadır. Vitrinler ucuzluk ilânlarıyla dolu olduğu halde hakikatte bu malların satışı dükkancıya yine de büyük kârlar bırakmakta ve ucuzluk tâbiri bir reklâmdan ileri gitmemektedir. Bu arada bilhassa züccaciye ve tuhafiye gribi malların fiatlerine işaret edilmektedir.
İlgililerin belirttiklerine göre bu hususta ticaret müfettişlerinin çok sıkı ve devamlı teftiş ve murakabeleri zaruridir. Böyle hareket edilmediği takdirde bugün olduğu gibi yarın ithalâtın çok daha geniş ölçüde yapıldığı zaman da bu fahiş kârlar devam edecek ve halk zaruri mallar için fuzuli yere yüksek liat ödeyecektir.
Bayan Elisabethe Bennet Ankaraya gitti
Dört gündür şehrimizde bulunarak sağlık müesseselerinde tetkikler yapan Rokfelltr enstitüsü hemşirelik bürosu müşaviri bayan EUrabeth Bennet dün sabah uçakla Ankaraya gitmiştir- Misafir hemşire Ankarada-kl sağlık müesseselerinl gezecek ve Bakanlıkla temas ettikten sonra cuma sabahı İstanbul'a dönecektir. Hemşire ertesi günü
Paris mektupları
Paris şehrinde kış ortasında bahar havası
Bu sene Paris halkı, kar yüzü ve don görmemiştir. Kahvehanelerin taraşları halkla doludur
Paris (Hususî muhabirimiz yazıyor) — Paris şehrinde kış ortasında inanılmaz ılık bir hava hüküm sürmektedir Denlle bilir kİ Câte d’Azur Parlse nakledilmiştir. Muhtelif memleketlerde ve bilhassa Yakın Doğuda şiddetli soğuklar hüküm sürerken bu sene Patis halkı kış hissetmiyor, âdeti uahar mevsimi içinde yaşıyor.
Noel'de yıl başında kar yağmasını bekledik. Yağmadı. Karin ocak ayında bize beyaz çehresini göstereceğini sândık. Fakat biraz serin geçen İki hafta müstesna 1950 yılının İlk ayı kıştan ziyade sonbahara benzedi. Şubatın kan donları ve dondurucu rüzgârları getireceği sanıldı. Fakat şayanı hayret, şubat da günlük güneşlik geçiyor. şimdi size bu mektubu yaz dığım oda, güneş İçindedir. Boulogne ormanından, muattar bir hava geliyor,
Artık Parisliler, bu yıi karın yüzünü göremiyeceıclerlne İnanıyorlar ve bulvarlarda, meydanlarda İlkbaharın ılık havasını teneffüs ederek teselli buluyorlar.
Âşıkların günü
Bu halden memnun olmıyan biri varsa o da mahallemdeki kestane taciridir.
— Anlaşılan bu yıl malımı satamıyacağım. Kimse, kestanelerin semtine uğramıyor diyerek bana dert yandı zavallıyı
Konyada belediye iş’er i
Belediye balkanının demeci
Konya (Akşam) — Belediye başkanı bay Muhlis Koner. be-
tesellı etmek için bir miktar kestane satın aldım. Ben kestaneleri sevdiğim halde, bunlardan lezzet duymadım, çünkü, kestaneler pişirilerek yenir. Halbuki ılık mevsimlerde İnsan cısak şeyler yemek istemiyor.
Birinin felâketi, oaşkasma sa adet getirir derler Kestanecinin teessürüne mukabil, çiçekçiler, vaziyetten çok memnundur. ParLse her taraftan ucuz çiçekler yağmaktadır. Paris çiçekçilerinin bir âdeti vardır. O da sattıkları çiçek sepetlerinin ortasına o günkü «Azlz»ln temi yazılı bir levha dikmektir. Levhaya yazdığı cAzlz>in ismi nl taşıyanlar, o gün isim günleri olduğunu hatırhyarak çiçek satın alırlar. 14 şubat Salnt - Valentlnin günü İdi. Parlste bu İsmi taşıyan o kadar çok İnsan vardır ki. o gün çiçek satın almak Lstlyenler, seyyar çiçek satıcılarının arabaları önünde sıraya girmeğe mecbur kalmışlardır. Salnt - Valcutin âşıkların günü olduğu İçin o gün Çiçeklere gösterilen büyük rağbet bu suretle teah edilebilir. O gün göğsüne menekşe takmıyan Parisli kadın yoktur.
Parlste. kış ortasında ilhba-harın en çok hissedildiği yer Champs Elysfies meydanıdır. Koca meydan güneşler içindedir. Gök yüzü berrak ve masmavidir. Kadınlar, ilkbahar tu-
valetlerlle yaya kaldırımları üzerinde yürüyorlar Kıraathanelerin terasları müşterilerle tıklım tıklım doludur.
Seyrüsefer işleri
Bu defa nazarı dikkatimi en çok çeken, yaya kaldırımları boyunca otomobillerin dizilme şeklidir. Champs Elysees dört sıralı muazzam bir otomobil parkıdır. Şimdiye kadar otomobiller, yaya kaldırımı boyunca birbirlerinin arkasma sıra ile dizilirlerdi.
Fakat arlık bu otomobil parkında bir karış boş yer kalmadığı İçin yerden tasarruf etmek için otomobillerin yaya kaldırımına amut olarak dlzdlrllme-si düşünülmüş ve tatbikine de geçilmiştir.
Bu suretle şimdi otomobiller, meydanın ancak nısfını işgal ediyorlar. Ve iki misli fa2)a 0-tomobll durabiliyor. Güzel bir buluş doğrusu!
Parlste seyrüseferin tanzimin den mesul olanlar daha neler icat etmiyorlar ki? Bir çok cad delerde bir istikamette gitmek usulü konulmuş, yeni yeni tedbirler alınmıştır. Fakat bütün bu tedbirlere rağmen Parlste günün bazı saatlerinde otomobil ile gezmek çok müşküldür. Acele bir işiniz varsa katiyen otomobile veya otobüse değil, yeraltı şimendiferine binersiniz. Bu. Parlste en s&rl taşıt vasıtasıdır, Jose d'Oricnt
Memleketm %60 mı okuttuklarını son nüshalardan "> öğrendiğimi/ ilkokul öğretmenlerinin heyeti umumiye-si az iftihar vesilesi midir?
Diğer derecelerin öğretmenleri? Ü ziversite profesörleri
ne kadar?...
Bu gibi münevver zümreler üzerinde durmadan ede-
uçakla Tahrana gidecektir
Lübnan’a giden Hukuk talebeleri kafilesi
Hukuk Fakültesi öğrencilerinden müteşekkil 60 kişilik bir kafile bu sabah 8.50 de hareket eden Toros ekspresiyle Lübnana hareket etmiştir.
Lübnan üniversitesinin davetlisi olarak giden üniversiteliler Lübnanda 5-6 gün kalacaklar ve Martın *lk haftasında şehrimize dönmüş olacaklardır.
meyiz. Mühendislerimiz? Mî marlarımız? Gazetecileri-
miz? îlh...
Fakat yalnız münevver meslekler mi? Meselâ su çeyrek asra kadar memlekette portakal yetişmezken porta kanarımızı hâsıl eden, bol-laştiranlar ' Seker sanayiini kuranlar? Bankalarımızı tesis edenler? Bankalar etra fında şirketler vücuda geti renler?..
- Meselâ milli mensucat yokken fabrikaları kuran ve işletenler?. Bu tesislerde mütehassıs yetişenler?
Belki, hepsine ayrı ayrı yer ayırmak mümkün ola-
mıyacak. Zümreleri, ziraat gibi, sanayi gibi, kısımlara bölmek icap edecek. Dağlarda, bayırlarda, izbelerde çalışan işçilerin, çiftçilerin, sanatkârların bayrakları üzerine — bazı kahraman alayların bayraklarına astıkları gibi — madalya asmak lâzım gelecek.
Kısacası: Şahıslarımız, tek tek, pek az teşebbüste muvaffak olmuşlardır. Ne yaptıysa, millet yapmıştır. Bu ilerleyiş, Türk milletinin e-megi mahsulüdür. Parsayı fertler toplamasın.
(Vâ-NA)
lediye binasında bir basın toplantısı tertip ederek, belediye işleri hakkında aşağıdaki izahatı vermiştir:
«— Şehrimizde yapılacak umumî garaj üç sene zarfında ikmal edilecektir. Bu iş için 175 bin lira ayrılmıştır. Bu sene inşası bitecek olan kapalı kısma 100 kadar otomobil alınabilecektir.
Buğday pazarı meydanı ıslah edilecektir.
Uluırmak ve kışla caddeleri Bayındırlık müdürlüğü tarafından yaptırılacaktır.
istimlâk işi ilk defa Aziziye camii yanında boşaltılan dükkânlarda o&şlıyacaktır,
İçme sularının daılığı. evvelce satılmış olan çeşmelerden ve parkların İçme suyundan sulanmasından İleri gelmiştir. Bunun İçin bahçelerimiz açılacak kuyulardan sulanacak ve bu suretle israfın önüne geçilecektir.*
Başkan, yeni elektrik makinesinin çok mükemmel oldu-nu, vuku bulan ani dönüşlerde kendisinin de müteessir olduğunu ilâve etmiş, toplantı çok samimi bir bava İçinde sona ermiştir.
7.-----------
HAKLI ŞİKÂYETLER
Ders senesi ortasında arttırılan taksit ücreti
Diin matbaamıza Kaba taş Llseul öp rencilerinden bazıları müracaat ederek şu şikayette bulundular;
«Okula yazıldığımız zaman taksit ücreti 505 Lira İdi. Bu para üzerinden ikf taksit verdik. Şimdi birdenbire ücretin 650 liraya çıkarıldığı haber verildi Ders senesi ortasında bu artış, memur çocuklan olan blzleri çok güç duruma düşürdü. Buna bir çare bu-lutımasır.ı temenni ederiz.»
Hukuk fakültesinde imtihanlar
Hukuk Fakültesinin Şubat devresi İmtihanları bu akşam sona erecektir. Bu devredeki imtihanların kati neticeleri henüz alınmamışsa da başarının yüzde otuz nispetinde olduğu söylenmektedir.
Terziler okulu balosu
4 Mart cumartesi akşamı Konak salonlarında yapılacak olan İstanbul Erkek Orta Terzilik Okulu himaye kurumunun detileli balosu, elde olmayan bazı sebeblerden dolayı 9 Mart Perşembe akşamına tehir edilmiştir. Sayın davetlilerden özür dileriz. Terlin ücreti
Peynircilerin teşebbüsü
İhracat yapmak teşebbüsü iyi karşılanmadı
Son bir kaç giindenberl piyasada peynir, yoğurt ve krema gibi hayvan mahsulleri üzerinde iş yapan tüccar tarafından bu mallar ihracına izin verilmesi yolunda hissedilir bir cereyan başlamış, ancak bu cereyan ilgili çevrelerde hiç de müsait karşılanmamıştır.
Bunun sebebi şudur: Geçen yıl mahsulün azlığını bahane eden spekülatörler mühim peynir, yoğurt ve krema stoku yaparak flalları yükseltmişlerdir. Halbuki flat yüksek olduğu için bu mallar az satılıp elde kalmış. üstelik önümüzdeki rekoltede hayvan mahsullerinin bol olacağı ve rekoltenin de yaklaştığı hesap edilince speküiâ-törier telâşa düşmüşlerdir.
Şimdi bunlar zarar etmemek İçin ihracat müsaadesi koparmaya çalışmakladırlar. Halbuki böyle bir teklif halkın menfaatine katiyen uygun değildir. Çünkü ihracat olunca eldeki stoklar yüksek kârla satılacak, dolayısile yeni yıl mahsulü yine spekülatörlerin depolarına girip yüksek flatle piyasaya sürülecektir.
İlgililer bu hususu düşünmekte ve müstahsilin elinde mal bulunmadığını da hesap ederek ihraç müsaadesinin aleyhinde bulunmaktadırlar. Hâlen buzhanelerde 7(i bin teneke beyaz peynir stoku mevcut olup önümüzdeki rekoltenin de hem erken alınacağı, hem de geçen yıldan yüzde 35 fazla olacağı tahmin edilmektedir.
RADYO
İSTâNBUHÎAYATI
--'»âlMfaNMİMNMNİ'
Korkulu rüya
Güreşçiler kampı
Kampta millî takım namzedi 30 güreşçi çalışacak
Güreş federasyonu tarafından Eralrgânda bir kamp açılmıştır.
20 Marta kadar devam edecek olan kampta dünya GrekoRomen birinciliklerine İştirak edecek takımı tesbit etmek üzere milli takıma namzet 30 kadar güreşçi çalıştırılacaktır.
Namzetler arasında 4 ve 5 Martta yapılacak, seçmeleri kazananlardan dünya Greko -Romen birinciliklerinde memleketimizi temsil edecek milli takım teşkil edilecektir. Bu takım Stokholma hareket gününe kadar kampta çalışmalarına devam edecektir.
Konyadan beş güreşçi geliyor
Konya 22 (Akşam) — 24 Şubat günü İstanbul'da Spor ve Sergi Sarayında yapılacak Türkiye Greko-Romen birinciliklerine Konyadan iştirak edecek olan beş güreşçi tstanbula hareket etmiştir.
Dünkü hafif sis
Dün şehrimiz yine bütün gün sis altında kalmıştır. Ancak sisin kesafeti seyrüsefere engel olacak bir dereceye varmadığından kara ve deniz vasıtaları ve bu arada şehir hatları va-purlan normal seferlerini yap-nurlardır.
Havva kızlan, geceleyin gök yüzünü süsliyen. çapkın çapkın göz kırparak cilveli işaretler veren yıldızlardan pek hoşlandılar, onlara benzemek hevesine kapıldılar ve nihayet muvaffak oldular. Bugün Amerikanın Holü-vut’u yer YÜZÜ yıldızların» yapan muazzam bir fabrika.
Orada parlıyan yıldızlara benzemeğe heves eden mukallitler dünyanın her tarafında, hele bizde pek cok. Flollivut yıldızlarını taklide yeltenen genç kızlara az mı raslıyoruz?
Gel gelelim, harb sonrası medeniyeti. Hollivut yıldızlarının da. mukallitlerinin de pabucunu dama attı. Gene Amerikanın yeni bir keşfi günün birinde hepimizi güneş yapacakmış. “
Siz de gazetede okudunuz?-* tabiî. Atomdan smıra keşfeO-dilen idrojen bombasının bı^ rincîsi patlayınca dünytez parçalanıp dağılacak, insanlar birer küçük yıldız olupC gök yüzünde parlıyacaklar;O mış. (/)
Peygamberler, yani din li-Q) derleri, insanları iyi yola> sevk için Cennet nimetiyle^» taltif. Cehennem azabiyleg) tehdid etmişlerdi. .1—
Devrimizin ilim Liderleri^ ise bizi gök yüzünde güneşp yapacaklarını vadediyorlar^_ Hem de ivazsız, garazsız birS? vait. Dünyada iyilik de yap4“j sak, kötülük de yapsak, öl-CO dükten sonra güneş olııpÜ) parlıyacağıt Q
Va’di müjdeliyen meşhur atom âlimlerinden biri şu izahatı veriyoT: «Bu ölüm ansrzın olacaktır. Çünkü neye uğradığımızı anlıvamıya-cağız.»
Dünyanın hali malûm. Sefalet baskılan, bin bir türlü hastalık ıstırapları elvermi-yormuş gibi, cihanı karı a boyayan harb yıllarca evvel bitti, fakat hâlâ harb tehditleri altında rahat, huzur yüzü göremiyoruz, bu gidişle göreceğimiz de yok.
Şu hale baktıkça; «Korkulu rüya görmektense uyanık durmak evlâdır , sözünü değiştirip: «Nasıl olsa ölüm mukadder bir akıbet. Böyle azap içinde yaşamaktansa bir an evvel idrojen bomba-siyle ölüp güneş olmak evlâdır.» diyeceği geliyor insanın!
Diğer bîr âlim de bombab medeniyetin süratli hamleleri hakkında malûmat vererek idrojen bombası insanların imal edecekleri en son silâh olmıvacağmı, bundan sonra yeni ve daha kuvvetli bir «X» bombasının imaline geçileceğini bildiriyor ve şöyle diyor: «Yakında daha büyük, daha süratli ve insanların hatasına yol açmayacak âletlerle mücehhez olup bombayı istenilen hedefe atabilecek uçaklar da inşa edilecektir.»
İşte bunu anlıyama dini. Müthiş bombanın bir tanesi patlayınca dünya parçalanıp dağılacağına göre, bunu atmak için i er yüzünde hedef tâyin etmeğe ne lüzum var? Yoksa niyet başka mı? Bu bombalan evvelâ gök yüzüne savurup biitün kâinatı alt üst edecekler de ondaı» sonra dünyayı mı par çalı yataklar?
Galiba ’nsan medeniyetinin cn büyük ve en son muvaffakiyeti bu olacak... mı dersiniz?
İstanbul radyosu
öğle ve akşam prı-gramları
12.37 Ac’118 ve proKraml «r.
1300 Haberler.
13.15 Şarkı ve lilrkUler (Pl.). 1SJ0 ÇejtlU hafif müılk (Pl.).
13.50 Ev kadını. Çocukların güneş ve deniz banyoları Konuşan: Cetmiye Önen.
11,00 Şarkı ve lOrklMrr Okuyanlar: Belki* Genfnr. MelAhat Zinet. Çalanlar: Hakkı Derman. Şerif içil. Salâha İdin Pınar.
1.4,10 Dans müziffl (Pl.)
15,00 Programlar ve kapanış,
17.57 Açılı* ve programlar. 18.00 Cız müziği (Pl.)
18.30 Şan soloları (Pl ),
18.15 Saz eserleri. Çalanlar Mustafa Sunar (Keman), Dürrü Turan (Tamburi.
10,00 Haberler.
18.15 Dans müziği (Pl >
19.25 Piyano soloları. Çalan: Gillse-ren Sadak
19.45 Şarka vc Lürkülcı Okuyan: Akile Art un Çalanlar Sadi I31I-
ay. lzzeddın ökl. Yorga Bacanos
20.15 La Paine Aux Cımelia - Radyofonik temsil.
21.15 Fasıl heyeti konaeri «Şehnaz» 23.00 Küçük orkestradan melodiler.
33.30 Dans müziği (Pl.l.
22.45 Haberler.
2.1.00 Çeşit) I hafif müzik (PL).
23.30 Programlar ve kapanı*.
ANKARA RADYOSU
öğle vc akşam piugramları
lî.38 Açıtı* ve program
12.30 M. S. ayan ve şarkılar.
13 00 Haberler,
13.13 Radyo salon orkestrası.
13.30 Öâte Gazetesi.
13.45 Radyo salon orkestrasının de-
li,00 Ak„m programı hava raporu ve kapanı*.
İT,58 Açılı* vc program.
18.00 M. S. ayan ve incesaz (Beyatl faalli.
18.45 Müzik: (Pl.).
19.00 M. S ayarı ve Haberler.
19.15 Ceçmljtc Bugün 1945) Yurttan Sekler.
19.45 Müzik: (Pl.).
30.15 Radyo Gazetesi.
20.30 Serbes Saat.
30.35 Tamburla saz eserleri (M Cemili.
20.50 Halk türküleri.
21.00 Uneako Gazete»!
31.15 Müzikseverin saati
21.45 Konuşma (Saguk «aati), 22,00 Konııjma: B M. M. saati.
22.13 Operetlerden seçme parçalar (Pl).
22.45 M S. ayan ve Haberler. 23,00 Program ve kapanı*,
Yarın sabahki orogram
7.30 M. S. ayart.
7.31 Müzik (Pi).
7.45 Haberler ve hava raporu,
8.00 Şarkılar (Pl.).
8.15 10 dakika salon orkestrası (Pl.).
8.25 Günün programı
8.30 Sabah müzikleri (Pl.).
8.00 Kapanı*.
TURAL
ÖkaurÜPti keser
Cemal Refik
VEFAT
Şûrayı Devlet âzasından merhum Zühtü beyin kerimesi, Berlin şehbenderi Ferit Fahri beyin refikası VI-sam hanımefendi vefat etmiştir. Cenazesi bugûnka perşembe günü öğleden evvel Osmar.bey Kırağı sokak 31 numaralı erinden kaldırılarak Teşvikiye camiinde namazı kılındıktan sonra Erenköy Sahrayı Ceditteki aile kabristanına defnedilecektir. Çelenk gön derllmemcsl rica olunur. Merhumeye rahmet, kederli ailesine de başsağlığı dileriz.
Sajılfe 4
h i inleri dinliyoruz:/
Ruşen Kam
!•— Alaturka devrini tamamlamıştır. Le-'mi’den sonra yapılan eserler kötü taklitlerden ibarettir. Çok sesli müziğe gitmemiz zaruridir.»
AKSAM
Evvel zaman içinde..
Milletlerin Garip Adetleri
Çoktuhaf bir vaka
İşte senelerdenberi radyoda işittiğimiz bir isim daha: Ruşen Kam.
Ruşen Kam musikimizin hem nazariyatını. iıem de tatbikatını hakklyle bilen sayılı sanatkârlardan biridir. Üstadın ke-mençesini radyoda dinlemeyen yoktur, izahlı müzik saatlerinde de Ruşen Kam nazari bilgilinin genişliğini lsbat etmiştir.
Ruşen Kam halen 48 yaşında bulunmaktadır. İstanbul {Sultanisi ve Darülfünun Edebiyat fakültesinden mezun olmuştur. Radyodaki faaliyetinin haricinde Devlet konservatuva-nnda türkçe edebiyatı okutmaktadır.
Ruşen Ktun'ın radyo hayatı 25 seneye yaklAşmışlır. İlk olarak 926 da İstanbul radyosunda çalmaya başlayan üstad 938 de Ankara radyosuna geçmiş w o tarihtcnborl de bllâ fasıla radyodaki faaliyetine devanı etmiştir.
Ruşen Kam musikiye İntisabını şu şekilde anlatmaktadır:
•— İçinde bulunduğum muhitin üzerimdeki tesirlerinin neticesi olarak müzikle uğraşmaya çok küçük yaşlarda başladım. Sultaniye devam ederken Danicl Fltsinger’den alafranga keman dersleri alıyordum. Fakat muhitim beni zaruri olarak alaturkaya sevke-diyordo. Tanburi Cemil beyle evlerimiz karşı karşıyaydı. Mesut Cemille gayet iyi arkadaştık. Cemil beyin ölümünden zannedersem bir sene kadar suııra yıl t. Bir gun Mesutla ellerimizde zeytinyağı kandilleri olduğu halde Cemil beyin bir mâbed kadar mukaddes olan odasına girdik. Ve oradaki metrûkatın arasında boğulduk, kaldık.. Bu odanın üzerimdeki tesiri hâlâ devam etmektedir.
Bundan sonra alaturkaya başladık. Cemil beyin şahsiyetine tevarüs eden bir talebesi vardı: Kadı Fuat efendi. İşte onun ve Mesudtın ısrariyle kemençe derslerine başladım. Cemil beyin Andellb İsminde bir kemençesl vardı. İlk çaldığım kemençe bu oldu. Ondan sonra da bir daha kemençeyl •4den bırakmadık.)
Ruşen Kamın yegâne bestesi
Ruşen Kama kendi besteleri olup olmadığını soruyorum, şöyle diyor:
•— Bir ara hastalanmıştım. Ateşim 39 dan fazlaydı. Yatakta Endcnınlu Vasıf divanını karıştırıyordum. Rahmi beyin bir şarkısına nazire olmak üzere şu şarkıyı besteledim: Bir nevcivandır, aşnbu candır Kaddi fidandı/, servi revan dır Bir ince beldir, pek bi bedeldir Gayet güzeldir, haddi fidandır Sev ol nihali, mümkün visali Yoktur misali kaddi fidandır
Fakat bu şarkı hezeyanı mutunum kabilinden bir şeydir. Bir daha şarkı bestelemeye kalkmadım.
Musiki enstitüsü lâzım
— Alaturkacılar klâsik Türk müziğinin himaye edilmediğini, garp müziği ile uğraşanlar da alaturkanın revaçla olduğunu ve garp müziğine rağbet edilmediğini söylemektedirler. Bu husustaki fikriniz nedir?
(— Bugün garp müziği devletin himayeslndedlr. devlet garb müziğini tedris ve teşvik etmektedir. Halk ise daha ziyade alaturkaya rağbet etmektedir. Devletten himaye görmeyen alaturka piyasaya sığınmıştır. Ben piyasayı bugünkü vaziyeti ile beğenmiyorum. Piyasada sanat gayesi yoktur. Gaye paradır. Piyasadaki sanat hareketi aktüalitcdir günün modasıdır.
Halbuki eski kıymetlerin değerlendirilmesi ve meydana çıkartılması lâzımdır. Biz kor değneğini beller gibi muayyen bestekârlar ve besteler bellemişiz, onlarla gidiyoruz. Halbuki henüz meydana çıkmamış kimbilir ne kadar eserler vardır? Babam Ferit Kam «Biz yalnız Fuzuli ve Nedimi bellemişiz. Gidin kütüphane raflarını karıştırın, oralarda daha ne Fuzuliler ve ne Nedimlerin yattığını göreceksiniz» derdi. Musikide de variyet aynıdır.
Geçenlerde bir dostum Hacı Arii beyden m un tekil bir Ham-parsun notası (Ermeni notası), fihristi gösterdi. İçinde tami 3C8 tane peşrev vb saz semaJsl | olmak üzere eser vardı. Bunla-ı nn içinde İsmini hiç İşitmedi-, film bestekârların bulunduğunu hayretle gördüm.
İşte bu kıymetlerin meydana çıkartılması için bir enstitü lâzımdır.
Kötü taklitçilik
Klâsik Türk musikisi divan edebiyatı gibi tarihi devrini tamamlamış Ve Leml Atlı ile tarihe karışmıştır. Cemi'den sonra yapılan eserler kötü taklitlerden ibarettir. Nitekim hepsi saman alevi gibi parlayıp sönmektedirler.
Bugün kötü bir taklitçilik vardır. Ve bu taklit merakı Arap musikisin* taklide kadar varmaktadır. Musikimizin bu vaziyetten kurtarılması lâzım dır.
Çok s e3Ü pollfonîk müziğe gitmemiz zaruridir. Fakat melodi ve rifan bakımından çok zengin olan alaturkayı iyi bilirsek garp sanatı havasına bir şeyler ilâve edebilir ve garp tekniği ile yeni bir Türk musikisini yaratabiliriz.»
ANKARALI
Japonyada çocukların alnına köpek kelimesi yazılır
Hatât sarayın bir muhafız hıtası bavlıyarak
kötü ruhlardan burasını
japonyada bâtıl İtikatlar me-yanında köpeğe mühim bir mevki veriUr. Köpek bilhassa çocuk ve kadınların koruyucusu olarak sevilir, bu maksatla çocukların altıma köpek kelimesi kırmızı işaretle yazılır ve hattâ çocuklar ilk defa mabetlere gittiklerinde ufak boyda köpek resimleri ve şeklileri elbiselerinin üstüne asılır. Japon imparatorunun sarayında bir muhafız kıtası muayyen zamanlarda köpekler gibi bavlıyarak, kötü ruhlardan ve şeytanlardan burasını korumakla mükelleftiler. Buna mukabil Jüponlarda kedi hakkında pek garip telâkkiler vardır: bu gibi uzun kuyrukul hayvanların zamanla çin haline geldiklerin? inanılarak. yeni doğan kedi yavrularının kuy-ruklraı derhal kesilir. Kediler cinlerin Işlemiyen çıkrıklarını döndürdüklerini ve İnsanlaT u-jrurken örtülerini üstünden çektiklerini, gece bahçelerde ve çatılarda Kibirli ışıklar yaktıklarını. ve hattâ cadı haline gelerek yaşlı kadınlara musallat olduklarını ve onları yutarak, cadı kadın haline geldikleri söylenir.
Hayvanların bazılarından iyilik ve bazılarından ise kölülüc umulur; bununla beraber ağaçlara karşı da garip İtikatlar vardır.
Ya$lı ağaçlar ve çiçekler hakkında bâtıl itikatlar
Bu itibarla yaşlı ağaçlara karşı dahi bâtıl itikatlar atfo-lunur. Bu maksatla Şintolar bu gibi ağaçlan saman saplarından yapılmış ve takdis edilmiş iplerle ve hattâ beyaz kâğıt şeritlerle sararlar ve ağacın dibine muhtelif taş veyahut a-ğaçtan mamul gayet ufak boyda eşya nümün eleri koyarlar Bu gibi yaşlı ağaçlarda ruhlardı ikamet ettiği kabul olunur ve bu ağaçlara iyi bakan ailelere, bu ağaçların da aynı ailenin fertlerini her türlü kaza ve belâdan koruyacakları iddia olunur.
Bazı çiçeklerin de Japon bâtıl İtikat)an arasında mühim mevkii vardır. Fulya ile kri-
korumakla mükelleftir
Japonyada bir kadın seyahate çıkarken
zantem çiçeklerinde ruhların yer alınış olduğu söylenir; bu çiçeklere gösterilecek İhtimama karşı, bu çiçeklerin de İnsanlara iyilikler gösterdikleri vftkıdır denir ve âdeta bu çiçeklere tapınırlar. Meselâ ihtiyar bir âlimin bir fulyayı sabır ve ihtimamla gayet iyi baktığı ve buna mukabil bu çiçeğin, âlimin yalnız bulunduğu anlarda genç bir kız haline gelerek ona gülümsediği ve ona İltifat ettiği anlatılır.
Hayaller, Japonyada bir çok hikâyelerin mevzuunu teşkil e-
derler; bunlar saçları karmakarışık, zayıf, kuru ve şeffaf gövdeli belden aşağısı insana hiç benzemiyen, duman şeklinde bir vücut olarak tasvir olunur, ü-mumlyetle ölenlerin ruhlarının mezardan geri gelerek, taallû-katlarına sabır dilediklerine ve yahut onlara iyilik gösterdiklerine ve berhayat iken kendilerine haksızlık edenleri cezalon-(Arfcnsı 7 nci sahlfede)
Büyük Alman Keman üstadı
KARL FREUNO
Pek yakında. MELEK’tel
e'
Sokak kana pelerinde uyuyan kadın — Hırsız âşık — Karısını metres diye satmış
Her hakkı mahfuzdur Semih Mümtaz S.
Kadıköy SÜREYYA sinemasında
Bu akşam Yılın birbirinden güzel iki filmi birden
1 — YARANGÜLÜ «renkli»
TIFNİS MORGAN — ANDREV KİNG
2 — YAYLA KAPLANLARI
^^DOROTIİY LAM O UR — ALAN L AD Din filmi
Yeni dünyanın son gözdesi, Radyoların altın sesli perisinin Yarattığı çok rengin müzik bayramı (Renkli)
J HAV ANADA FESTİVAL «ROUANCE ON THE HİGH SEAS» —DORİS DAY — JACK CARSON'un Günün en çok sevilen şârkıllariyle süsledikleri film.
AR’da Devam ediyor
UN ÜTM ATİNİ Z Kİ
Hayatınızdaki erkeğin, kalbinizle beraber yüzünüzle de alâkası vardır.
KREM PERTEV
zamanın ' cildinizde yapacağı kötü tahribatı önilyerek size şeffaf bir ten ve sehhar bir cazibe temin eder.
■ ■1 ■ “«
Sukut etmiş bir kadının hile ve desiselerine kendisini kaptırmış, ömründe aşkın ne olduğunu tatmamış zavallı bir adamın elem ve istirap dolu hayatı...
UYUMAYAN ADAM
(Türkçe sözlü ve şarkılı)
Baş Rollerde: YU SUP VEHBİ — MEDİHA YUSRİ Bu cuma matinelerden itibaren
TAKSİM Sinemasında
CENEVRE'nin meşhur ve pek güzel bir nü t urunda (Quai du moiH Blanc) geziniyor, dtun. Tanıdıklarımdan bir kadının sokak kanapelerinden biri üzerinde bitkin bir halde u-yumakta olduğunu gördüm. (1917) bir mayıs sabahıydı ve saat on buçuktu filân. Yanına doğru yaklaştım; acaba ölmüş olmasın diye* Güçlükle nefes a-hyordu ve İlk empresiyonumu arzetllyorura; Benzin gibi bir koku neşrediyordu. Yürüyüp geçemedim, hemen bir otele girdim, karakola telefon ettim. Derhal geldiler. Hâdiseyi yani sureti tesadüfümü anlattım ve evinin adrcsi-ıi verdim. Eşyalı; bir apartmanda oturuyordu. (Qual des Faux vlvesı taraflarında. Polisler başka bir diyeceğiniz var mı cediler. «hayır» dedim, ayrıldım. Fakat yine otele gittim, aparrımardakl kardeşine de telefon ettim.
Kendileriyle sıkı fıkı olmadığım İçin daha ileriye ye belki bir mahcubiyeti tahmile doğru gitmedim, Zira duyuyordum, bir nebze başıboşlardan imişlecl Yaralı oldukları için de boş bırakılmışlardan değil imişler! Kendilerine göre bir muhitleri varmış, yedirir İçirirlermiş! Bu inişlerin doğruluğunu ben de görüyordum. Her yerde yarlarla ve dostlarla bembezm olup dururlardı ve sermesi olurlardı Hele hâdisenin böylesi meraksız geçer rui hiç. O günün öğleden' sonrasından itibaren yine Ce-nevrenin meşhur olan (KursaD gazinoları muhitinden ufak bir tahkikat yaptım ve bir yıldırım süratiyle dillere düşmüş olan haberi aldım. Hem de nlç zahmet çekmekslztn haberi aldım-zira o muhit adiyle «aniyle bir dedikodu yuvasıydı... Haber de şu İdi....
Hırsız âşık
Yâranı bû saladan biri hem Cenevrell bir zengin adamın haylaz bir oğlu bu kadına «Ben size âşık oluyorum galiba! Rahatsız olmağa başladım demiş. Ve esasen sık tesadüf ettikleri için bu sözü; hep sırasını getirmiş söylemiş söylemiş- Kolayca da inandırmış. Artık haşhaşa gezer tozar olmuşlar. Sürüden ayrılmağı tercih ederlermiş, Derken bir gece kavga etmişler. Sabaha kadar gazinoda didişmişler. Şafak atınca herif fazla tehevvür göstermiş, sizi ter-ked İyonun diyerek gazinodan fırlamış. Kadın arkasından; fakat yetişememlş, koşa koşa nefesi tutulmuş bir kanapenln ü-zerine yığılmış kalmış!! Âşık sarhoş bihuş kadını zaten tarassutta İmiş. Tanırmış acıdnu geldim, sızmışsın bu böyle o-lur demek İçin olacak; yanma sokulmuş seslenmiş, dürt üş türmüş. cevapsızhktan emin olunca çantada re varsa dereep eylemiş ve çantanın ağanı apaçık bırakmış sıvışmış... (Yedi bin İsviçre frangı)... Fakat ne kadın ne de erkek t?ıı vakıayı üzerlerine aldılar, ne de darıldılar!.
Daha neler
Yukarıda ismi mezkûr Kürsal gazin olan müdavimlerinden, bir de Brezilyalı zengin tam-iniştim. Gayet İyi, terbiyeli, na -tik bir adamdı ve Birinci Umumi Harb dolayıslyle memleketine gidemediği için tsvlçrede kalmıştı. Cencvrede oturuyordu. Çok kumarbazdı. Dikkatli oynar çok zarar etmezdi ama gazinonun oyun salonundan ayrılmazdı. Herkesi de tanırdı. Herkes de onu severdi- Bir do AvrupalI metresi vardı. Bıyıkhınsı ve çirkin bir kadındı ama dehşetli zekâya malikti. Her şeyi göriir her haberin doğrusunu bilir ve emniyet ettiklerine bildirirdi.
Bahsi geçen rıhtımdaki hırsızlık vakasından bir kaç gün sonra bu kadından da bu haberi dinlemiş ve inanmıştım: Hırsız âşığın daha neleri varmış meğer!! Hayretten hayrete düşmüştüm. He.e menkıbelerinden bir tanesi (şaheser) olduğu i-çın: hattâ değil bir kere bin kere de olsa tekrara lâyık menkıbelerden olduğu İçin muhtasa-ran karilerime arzediyorum...
Babasını ve nıüessesesinl lz'aç eden bu hırsız âşığı belki faydasını göriir. kendini toplar toparlar diye karisiyle beraber uzun hem pek uzun bir seyahate yollamışlar; dünya güzellerinden bir taneciği olan, kadına da gizilce talimat ve paralar vermişler. Seyahat altı yedi ay sürmüş, fakat biraz daha gezelim, diyerek Çine kadar gitmişler ve en güzel otellerden birinde yerleşmişler. Bir çok yeril tammışlar; bahusus o bulundukları mahallin en kibarlarından bir mandarini e de iilfet peyda eylemişler. Zengin biraz da gepç ve çapkınca imiş Karı kocayı çiftliğe davet etmiş. Bundan tam mânayı çıkaran zevci muhterem ne yapsa beğenirsiniz? Bu kadın benlin metreslmdLr. pek de geçinemiyoruz Fakat bar.a çok pahalıya oturdu. Memleketime gider gitmez bir çaresini bulup kurtulacağım ve artık süratle ve ilk vasıta ile Çini ter-kedeceğim ğibi bir ağız kullanmış; herifin telâşını görünce bir manevra daha çevLrerek bizim anhyacağımız kadıncağızı mandarine satmış (|i paraları almış ve mübenekkiren çiflikten kadından kaçarak Umandaki vapura atlamış Ceııevreye gelmiş! Muhakkak olduğu benim de bizzat tahkik İle öğrendiğim bu haberi işte Brezilyalının bu metresi bana vermişti.
S. M. S luanbul eelottlyaaı SeMı rivarraıu
Bu akşam —, ,
Saat 20.30 da .■ (
DRAM KI^Ml J
TEBEŞİR DâtRES!
Yazan: Klan and W JHb|
Tiirkçesl: M- Basir ’’ *'
KOMEDİ Kisna HANIMLAR T t R 7 İ HA N E S I Yazan: Georges Feydau
Türkçesl: Mahmur Yesarl
Tefrika No: 53
— Ehemmiyet vermiyeyim delinin saçmalarına, diye kendi kendime telkin yapıyorum, yine de, (Korkuyorum, diyecekti. diyemedi.) sinirleniyorum.— dedi.
Sesi muztarip. Islak gözleriyle teselli beikiyerek yalvarıyor
Vahdet, kuvvetli kollarıyla genç kadının belini sardı, çenesini onun dizine yasladı; ve asabiyetini yenmek için çabalayarak :
— Ehemmiyet vermemelisin tabii.— dedi.— Ben. okudum geçtim, ehemmiyet vermiyorum. Kaldı ki, doktora söylediğim gibi, mahkemenin bitmesini bekliyordum. Seni Avrupa’ya götüreceğim. Bu muhitten bir müddet uzaklaşmak ihtiyacını ben de kendi hesabıma şiddetle duyuyorum. (Nazlının elini öptü.) İhtimal senin ile aklına gelmeyen bazı sebeplerden... uzaklaşalım buradan Göz önünde olup hem biz kimseye azap vermeyiz, hem de kendimiz azap çekmeyiz...
Saatine bakarak içini çekti:
— Bu gece gitmemde ısrar ediyor musun?
Nazil, başını salladı; mütereddit mırıldandı:
— Bir bakıma gitmeni, yanımdan ayrılmanı hiç istemiyorum. Bir balama da gitmeni ehven görüyorum... Yani, mantığım gitmeni istiyor. (Gülümseyerek nüve eltL) Doktor der kİ, İnsan ancak mantığının sesini dinlemeliymiş.
Ve zorla zaptetmeğe çalıştığı asi yaşlan yanaklarından kaydı:
— BilU artık, doktor beni affetmez-, Bir daha yüzümü görmek Istemiyccektlr... Bereket ki sen varsın i...
Vahdet, garip bir gülüşle:
— Doktor bent de affetmiye-cektlr,— dedi.— Affedemezl... İkimizi de afarozladı.
Nazlı, yine sebep soramadı: «■Seni niçin affctmiyccek?» Zaten, Vahdetin bu suale, doğru bir cevap vermlynceğinl kestiriyordu.
Ona tutunarak ayağa kalktı:
— Ayrılık saati geldi çattı — dedi.
— Gitmek istemiyorum Nazlı!
— Benze gitmeni istiyorum...
[ERCEVE 0151
--yZIZAVi' NİHAL rAPAMAMKALI -—
AŞK VE MACERA ROMANI
Zaten bunun münakaşası bile abes... İşine gitmeğe mecbursun... Alıştırmayalım kendimizi şimdiden böyle fantezilere, iş iştir, bilelim.
şimdi, erkeğe emniyet telkin etmek, onu yüreği rahat göndermek için gülümsem eğe çalışıyor. Koluna girdi, beraberce antreye yürüdüler. Nazlı, onun paltosunu tuttu. Kendi eliyle eşarpı onun boynuna doladı. Kendi eliyle şapkayı onun başına oturttu. Çocuğunu mektebe gönderen bir anne eiddlyetile, kendini üşütmemesini, kaymamak İçin yolda ihtiyatlı yürümesini, gönlünü ferah tutmasını tenblh ediyor. Bu zoraki sakin haliyle, erkeğe ağlamak arzusu duyurduğundan hareketsiz, öptürmek için yanağım u-zatıyor;
Vahdet, endişesini yenemiyor:
— Aklım sende kalacak, —diye şlkâyelll bir sesle söylendi.— Telefonun arızası canımı sikti. Şehre vanaca seni arardım.
Nazlı, isteksizce gülümsedi:
— Beni kim bilir kaçıncı uykumda bulurdun.
Tekrar kucaklaştılar'.
— Benim öğrenemcdlğlm hiç bir sırrın kalmadı artık değil mı?
Nazlı, heyecanla:
— Yemin edeyim mi?... — dedi.
— Hayır, katiyeni... Sana inanıyorum
— Mersi!... Ben de sana inanıyorum.
Yanak yanağa bir müddet ■uslular.
— Sabahleyin İlk vapurla ge-
leceğim... Beraber kahvaltı e-deriz,
— Hayır, gelme!... Yann ben sana geleceğim.
— İnşallah, de, gözelim... İnşallah, de, sevgilim... İnşallah de. bir tanem!
Nazlıyı yanaklarından öptü; paltosunun yakasını kaldırdı; açtı sokak kapısını ve daldı karanlık geceye, eriyiverdi. Doktor gibi o da tipiye tutulmuştu.
Nazlı, yalnız kalınca bir müddet etrafı dinledi. Evin İçinde bir ses, bir hareket arıyor gibiydi. Fakat tsssi... Vücudundan bir titreme geçti. Bu damın altında tek başına tükettiği İlk gece değil bu. Fakat, bu gece başka gecelere benzemiyor, ihtimal gittikçe vahşileşen fırtınanın cığUklan; yahut doktorla geçen hâdisede sinirlerinin
büsbütün yıpranmış olması; ihtimal Cemilin mektubu... Her halde bu gece yalnızlığı pek yadırgıyor. Vahdeti gönderdiğine İyi mi etti, fena mı etti? Onuda bilemyior.Hattâ muayyen bir şey düşünemiyor. Derdine yanmak istiyor, yanamıyor.
Ürkellğinl gidermek için bir şarkı tutturdu. Salona girdi. Her gece bütün ışıklan söndürür, yutan kat-a karanlıkta çıkar vq kendi odasının lâmbasını yakardı. Bu gece öyle yapmadı. Şarkı dudaklarında, terlikleriyle basamaklara kasten vura vura odasını öyle buldu. Elektriği yaktı; sonra tekrar salona dönüp avizeyi öyle söndürdü. ikinci defa merdivenlerde nçıktiğı zaman artık şarkısı işitilmiyordu. Birini uyandırmaktan çekinlrccsinc adımlan sessizdi.
İçinde bir his vur, bir garip his. Bir rahatsızlık. Sanki evinde yalnız değil. SonJti kuytuluk-lardagizlenmJş düşmanlar, pusu kurmuşlar. Âdeta onlanıı nefes aldıklarını işitiyor. Göz gözü görmeyen karanlıkta birinin mevcudiyetini sezer gibi onların mevcudiyetini seziyor.
Ve bu hissine mantığı isynn e-derek korkaklığına kızıyor. Vahdet varken evinin büsbütün köşe bucağını muhtelif vesilelerle dolaştı. Zaten dört odadan ibaret. Her edaya girdi, çıktL şimdi bu endişeye sebep? Sebep, sinir bozukluğu... Saatine baktı. Henüz on... Önünde her halde uykusuz geçireceği upuzun bir gece...
Oyalanabilmek için daima baş vurduğu çareyi yine aradı. Elbise dolabının bir çekmesinden çocuğu için hazırladığı öte beriyi çıkardı, karyolanın üzerine yaydı. O gün çarşıdan aldığı açılmamış paketler de bunların arasındaydı. Soııra kendi de yatağının üzerine o-turdu.
Ve dertlerini unuttu.
Sevinçle parmakları titreyerek paketleri birer birer açıyor. Kendi satın aldığı eşya, güya kendine de sürprizdir. Yün örme minimini bir hırka; boy boy, renk renk bebek patikleri; başlıklar çamaşırlar, muşambalar, örtüler... Hepsi mavi... Bir çocuğun doğduğu günden itibaren üç dört yaşına (.tıkası varı
[ GUNUN MEVZULARI '■ Sanayi Bankası Nasıl kurulur?
Zelzele ve sel âfetleri
Hükümete icabında yardımı arttırmak için salâhiyet verilecek
Giresunluların fındık
gecesinde gördüklerimiz...
Nasıl işler?
En geniş mânada sanayiimizin inkişafı milletlinizin esas hedeflerinden biridir. Biz bunu sırf iktisadi değil, aynı zamanda lştbnai bakımdan da bir zaruret, hattâ bir medeniyet dâvası saymaktayız.
Memleketin muakdderatına hâkim olan parti bu mevzuda da en Heri bir görüşü doktrini içine almış ve muhtelif İstikametlerde İşlemiştir.
Bizde devlet sanayiinin bir çok bakımlardan ehemmiyeti vaktinde belirtilerek, bunun bir malî müesseseye bağlanması düşünülmüş ve Sümerbank kurulmuştur.
Sümerbankın devlet endüstrisinin kuruluşunda ve İşletilmesindeki müspet rolü, mevzu bazı tâli unsurlardan, her yeni işte bulunması tabii sayılmak lâzım gelen pürüzlerden, aksaklıklardan temizlendikten, çocukluk hastalıkları geçtikten sonra, daha iyi anlaşılacak ve takdir edüecektir. Büyıiir. millî işlerde kati ve bitaraf hüküm vermek için sözü «Zarai n»a bırakmak. geçici bazı arızalan bünyevî sanmamak lâzımdır.
Bütün iktisadi ve içtimai hareketlerde doğum ve büyüme bir çok zorluklar, hattâ ıstıraplar Ue doludur. Tabiatın bu kanununu unutmak, günlük bazı mahzurları şişirerek en müspet işleri bUe kötülemeğe meyletmek haksızlıktır ve belki bir dereceye kadar bilgisizliktir.
Hele derin bir inkılâp geçirmiş ve geçirmekte olan bir cemiyete her Iş hakkında, ancak raman lle belli olan meyvaian görmeğe başladıktan sonra hüküm vermeğe, olgun insan ve milletlerin zihniyetine uymağa alışmalıyız.
Her hangi bir işin yalnız gölge, menfi taraflarını görmek ve göstermek, yaratıcı bir haslet olan iyimserliği baltalamak en geniş mânasında millet ve memleketseverliğe aylandır ve medenî bir insanın şıan olan bitaraf, objektif, İlmî görüşten uzaklaşmaktır.
Bizde, bir ara, bu menfi, kötümser zihniyetin tahribat yapmak istidadı müşahede edilmiş olduğu içindir ki mevzuun bu cephesi üzerine dikkati çekmeği faydalı bulmaklayız.
• Sümerbank», hizmetleri hak kındaki bitaraf hükmü tarihe
la-
sene vâdell krediye muhtaçtırlar.
Ticari bankalar Merkez bankasının »reeskont» şartlarına ve mevduatın İcaplarına uymak mecburiyetinde olduklarından ekseriya endüstrinin orta vâdell kredi ihtiyacını karşılamaktan imtina ederler.
Fakat ihtiyaç mevruttur ve bunu karşılayıcı bir veya kaç mali organ tesir ‘ lâzımdır. İşte «Sanayi bankası» deyince İlk hatıra gelen bir «İşletme kredisi» verici müessesedir.
Böyle bir bankanın kuruluş ve işleme tarzı az çok diğer bankaların tekniğine benzer. Ancak bizim gibi, süratli bir sınaî inkişafa namzet olan bir memlekette, bu İşletme kredisi cihazı yanında bir veya bir kaç tesis kredisi cihazına lüzum vardır.
Bu cihaz bünyesi, işleme ve idare tarzı bakımından büsbütün başka bir maiılyet arze-der. Bugün, memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayız ki, belki Amerikanın da yardım veya İştiraki Ue, bu son tipte büyük bir banka, tesis kredisi verici bir mali müessese kurulmak üzeredir. Bütün ümitlerin tahakkukunu diler iken böyle bir müessesenln kuruluş re İşleyiş tarzı hakkındakl nâçiz düşüncelerimizi İfade etmeğe çalışmak isteriz.
Böyle bir müessesenln hedefi, vazifesi yeni fabrikaların kurulması veya mevcut sınai müessese İtrin gelişmesi olacağına ve sanayi şebekemiz! genişletmek. hususî teşebbüse bırakılan sahada İnkişafı sağlamak olacağına göre, tekniğinin de bu hedefe göre ayarlanması gerektir.
Başka memleketlerin tecrübelerinden faydalanarak arze-delim ki, böyle bir banka, doğrudan doğruya kredi dağıtmaz, sadece kurulan sınai müesses e -lere iştirak eder. Bu iştirakin kendine göre bir tekniği, hatta hukuku vardır.
»Holding» «investment trust» veya «Socifitö finaneltre» adını taşıyan bu müesseseler kurulmasına iştirak ettikleri sınai şirketlerin hisse bir kısmını satın alırlar ve kendi hissedarlarına bu senet-] lerden aldıkları tenıettüü, bii masraflar indikten dağıtırlar.
bir etmek kredi
gelen barla yavafl
Bizde kurulması TU ram böyle bir holdingin en vasfı, elindeki hisseleri yavaş satmak ve yenilediği sermaye ile yeni müesseselere iştirak etmek ve bu sayede sınai teşebbüslerin adedini ve ehemmiyetini arttırmak olmalıdır.
Holdinglerin hukuki bakım- ; dan, hattâ vergi bakımından bazı hususiyetleri olmak lâzım- ı dır kJ. bu hususiyetler ancak . organlar kurulduktan sonra ı kanunlarımızda İfadelerini bu- ı llacaktır. Fakat mevzuu, teşvik : lüzumunu düşünerek, şimdiden ı işlemek belki yerinde olur. ı
Eminiz ki. yukarıda mahiye- , tini arzetmeğe çalıştığımız «Sa- ' nayl bankası» İş! İle meşgul O- I lan kıymetli maliyecilerimiz ' mevzuu düşündüğümüz istikamette işlemektedirler ve muvaffak olacaklardır. Hazırla- , nacak statünün bütün mütehassıslarımızın mütalâalarına sunulması her halde faydalı olur ve başlangıçtaki tereddüt ihtimallerini asgariye indirir. Vakıa Amerikalı mütehassısların da bu mevzuda esaslı bir vazife alacakları muhakkaktır. Fakat kendi hususiyet ve şart-larımtzın da göz önünde bulundurulması ve bunları bilenlerİn mütalâalarının sorulması herhalde faydalıdır.
, İşin başında olan «Cumhuriyet Merkez Bankası» umum l müdürü Sadi Bek ter istişare-nln müspet neticelerini bilen yüksek bir bankacınıızdır.
CEVAT NİZAMİ
Ankara 33 (Akşam) — Büyük Millet Meclisinin tatili sırasında yurdun muhtelif yerlerinde I vukua gelen yer sarsıntısı ve «el âfetlerine karşı gerekil yardım yapılamamıştır. Bu durumu gözününde tutan hükümet 1050 sayılı muhasebe! umumiye kanununa ek bir kanun tasarısı hazırlı yarak Meclise vermiştir Bu tasanda şöyle denilmektedir:
Bayındırlık Bakanlığı bütçesinin yer sarsıntısı ve sair â-fe ilerden zarar gören bölgelere yardım tertibine konulan ödeneğin yetmemesi ve derhal ek ödenek istihsali kabil olmaması halinde Büyük Millet Mec lisinln İlk toplantısını takip eden 10 gün zarfında tetkikine sunulmak ve tertibindeki tahsisatın üç mislini geçmemek üzere Bakanlar Kurulu karan İle ilâveten ödenek nakletmeğe Ma llye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.»
Verilen bir habere göre bu yıl yer sarsıntısı vesair âfetler için 1,000,000 lira tahsisat ayrılmıştır.
Muallimler federasyonu toplanıyor
Muallimler birliğinden: Is-tanbuldaki muhtelll meslek teşekküllerinin lederasyon mahiyetinde olan muallimler birliği kongresi 4 Mart l$50 Cumartesi günü saat 14,30 da Ca-ğaloğlunda Cumhuriyet Matbaası karşısındaki Rüstempaşa medresesindeki toplantı nunda yapılacaktır.
Basın yayın umum müdürünün tetkikleri
Nevyork 22 (AJL) — Tür kİ-. yede basın yayın ve turizm ge-_ nel müdürü Ahmet Şükrü Esmer, United Press ajansı muhabirine Pazartesi günü verdiği beyanatta şunları söylemiştir:
•Bu seyahatim esnasında çok faydalı bilgiler edindim. Amerikalı seyyahlarının ekseriyetini, senede takriben beş bin dolar kazanan, iki halta tatili olan kimseler teşkil etmektedir. Bu tipik seyyah banyolu temiz otel odaları bulmak pazarlıksız alış veriş yapmak, az zamanda çok şey görmek ve dolarlarım sayarak sarfetmek ister.»
Ahmet Şükrü Esmer, Amerikalılarda Türkiyeye karşı gittikçe artan bir alâka müşahade ettiğini İlâve etmiştir.
Alı met Şükrü Esmer 27 Şubatta uçakla Londra ve istan-bula müteveccihen hareket edecektir.
»netlerinin 'le5ri11 r'“ 'a“n"r-Gündem:
1— Riyaset divanın m seçimi. 2 — tdare lıey’etl raporu.
MCAMMER KARACA OPERET Maksimde
Saat 20,30 da
SİZİN SOK 1K
Matineler: Cumar
ta- mi. 2 — İdare lıey’etl raporu. oazar >5 te
sonra, 3 — Nizamname tadilâtı. 4 — Pazartesi Akşamı Kadıköy Dilekler. Opera’da
Çok alkışlanan oyunlar
Yazan : Cemaleddin Bildik
Evvelden masa ayirtmıyanlarm hali — Geceden notlar — j
Valse, ne lüzum vardı? — Küçük kızın oyunu — Hindi yerine 1 kuzu — Ekşisiz salata — Milletvekilinin oyununu gölgede 1) bırakan çiftler — Müzayede salonu — Kavrulmuş fındık... |
bırakmakla beraber, devlet sanayiinin kudretli mali cihazı olmuştur.
Fakat devlet sanayii yanında hususi sermaye ve teşebbüs mahsulü endüstriye de yer, ehemmiyetli bir yer ayrılmıştır ve bugün memleketimizde kudretli hususi sanayi mevcuttur
Devlet sanayii için bir mali cihaz. «Sümerbank» mütemadiyen kendine bağlı fabrikalara kuvvet vermekte olduğu halde, hususi endüstri, şimdiye kadar, kendisine karşı mali imkânlar sağlayan bir bankadan veya bankaiaraan mahrumdur. Bu mahrumiyet, sene-lerdenberi. muhtelif kimseler ve Leşekküller tarafından duyulmakta ve ifade edilmekte, fakat esefle söylemeliyiz İd, mevzu tam ve şümullü bir tetkik ve tahlile t:ıbl tutulama-m a kadir.
Ancak son zamanlarda, belki sarih ifadesini bulmamakla beraber, Sanay! bankası, sanayi kredisi mevzuları doğru bir istikamette işlemeğe başlamış bulunmaktadır.
«Sanayi bankası, sanayi kredisi işi ayrı ayrı iki istikamete ve kredi tekniğinin hususiyetleri ı'öz önünde bulundurularak mütalâa edilmelidir
Sanayi kredisinin en sade vc temini nispeten kolay olan kısmı «İşletme kredisi» adını taşıyan orta vadeli kredidir
Ticari kredide esa» veresiye «atılan mallara mukabil açılan ve ekseriya senetlere dayanan Iskonto kredisidir. Bu hemen dalma kısa ve uç ay! geçmiyen vadeli kredidir.
Fabrikalar. hemen daima daha uzan, altı ay veya bir
Yolcu uçakları için garson
Yolcu uçakları için garson mektebinde ders gören genç kızlar: 1 — öğretmen talebelerine tepsinin sofraya ııasıl konacağım gösteriyor. 2 — Garsonlar güç şartlar altı udu tepsi taşımasını öğreniyorlar.
İngiltırede yolcu nçaklannda İş görmek üzere kadın garsonlar yetiştirilmektedir. Bu münasebetle Ingiltere denlzterajyn hava kumpanyası bu garsonlar mektebi açmıştır. Mektebin 100 talebesi vardır.
Bu mevsim aşağı yukarı, Istan bulun gece toplantıları ve eğlenceleri mevsimidir. MalatyalIların Kayısı, Denizlilerin Horoz, AnteplUerln Fıstık, fiğe İllerin İncir, Üzüm geceleri ıih...
Evvelki gün de Giresunluların Fındık geceleri İdi, Tertip edilen bu «geceler» de memleketlerin hususiyetlerini belirten ne çeşit eğlenceler tertip edildiğini görmeği çok arzu ettiğimden Fındık gecesini ihmal edemedim.
Giresun yüksek tahsil gençliğine yardım derneğinin Taksim gazinosu salonunda tertip ettiği »Fındık gecesi» nc giriyoruz. Kapı önünde davetlileri karşılayan gençler soruyorlar:
«— Masanız?»
— Bilmem.
«— Daha evvel telefon edip ayırtmadınız mı?»
— Hayır!
■— Eyvah!...»
— Ne oldu?
«— Ne olacağı var mı a bayım! Masarjizı ayır t m adınızsa tâââ gerilerde kaldınız demektir!»
Kadınlı erkekli davetli gru-punun yüzlerinde teessür çizgileri beliriyor.
— Ne yapalım şimdi?
Yapılacak hiç bir iş yok! Tâüâ gerilerde evvelden angaje edilmeyen masalarda yer bulacaksınız.
Evvelden telefon ederek yerini ayırtmıyan. davetli grupları, İleriye doğru yürürlerken ihtiyattı hareket eden bizim grupun önüne biri düşüyor ve elindeki listeden masamızı bularak yerimize götürüyor.
«— Buyurunuz efendim! diyor. Yeriniz burasıdır.»
Yanımızdan ayrıldıktan sonra bu zatın kim olduğunu etraftan öğreniyorum. Meğer Giresun yüksek tahsil gençliğine yardım demeğinin başkanı Adnan Tüfekçioğlu imiş...
Geceden notlar
Caz, vals havaları çalıyor! Halbuki biz, daha salona gl-rerken Giresunun mahallî şarkılarını dini iyeccğira İzi tahmin ediyorduk. Bu vale ne oluyor?
Yanımızdaki masada oturan bir Giresunlu:
»— Acele etmeyin bayım! diyor. Hele şu caz davulunu marulunu toplayıp gitsin sonra da Giresun havalarını dinlersiniz.»
Bizler, Giresun havalarını dinliyeduralım. Ortalıkta bir tabak tıkırtısı, çatal bıçak şakırtısıdır gidiyor.
— Ne oluyor?
Yine o Giresunlu cevap veriyor:
»— Yemek başladı!»
Vc sözünü bitirmeden tepemizde dikilen garsonu İşaret ediyor.
El pençe divan duran garson soruyor:
— Yemeğinizi getireyim mi? Yoksam içki mİ alacak mısınız?
— Biraz müsaade elde cevap veririz.
Davetiyeyi gözden geçiriyor ve yemek listesini okuyoruz: •Düğün çorbası, hlndlli pilâv, mevsim salatası, tatlı, kahve... İçki şahsidir »
Bir arkadaş gayet haklı olarak İtiraz ediyor.
— Düğün çorbasını her zaman içmek ve bulmak mümkündür. Giresunlular gecesinde Giresuna has bir çorba içmemiz gerekirdi. Hele hlndlli pilâv bu da olmadı.
Yemekle
Yanımızdaki masalara şişe şişe İçki taşınadursım biz, İçkiden sarfınazar, yemeğimizi isledik. Fincanlar İçinde gelen diigun çorbamızı içerken «mevsim salatası» nı irtedlk. Kaşlarını çatan garson âdeta kanunsuz ve nizamsız bir harekette bulunduğumuza ihtar
Giresun gecesinden bir görünüş (gece hâtırası olarak çıkarılan Fındık Gecesi gazetesinden)
Demek başkanı Adnan Tüfekçioğlu
edercesine cevap verdi:
— Olamaz. Hlndlli pilâvda salatayı getireceğim.
Sıra hûıdill pilâva gelince bir de ne görelim k! hlndlli yerine kuzulu pilâv!
— Neden böyle oldu?
— Piyasada hindi bulamadık da onun için kuzulu pilâv yaptık.
— Salataya ne oldu?
— şimdi onu da getireceğim. Gelen mevsim salatasının neden yapıldığını talimin edersiniz? Havuçtan mı? Hayır! Yeşil kıvırcık salatadan mı? hayır... Patates haşlaması ile pancar haşlamasından ibaret... En şayanı dikkat tarafı da şudur ki bu mevsim salatasında (I) ne bir gram zeytinyağı ne de bir grameık sirke veya limon var... Acaba bizimki mi böyle geldi diye yanımızdaki masadan soruyoruz. Onların salataları da öyle... Giresun gecesi bize öğretmiş oluyor kİ, mevsim salatası ekşisiz olurmuş!
Giresun gecesinde, fındıklı bir tatlı beklerken tamamen bunun aksine bir tatlı ile karşılaşmamızda, organizasyon işlerinde Giresunun hususiyetlerini yaşatmağa ehemmiyet verilmediğini anlatmağa kâfi geliyor.
6 yaşındaki çocuk ve milletvekili
renmek istiyorum:
____Nur Al tan, diyorlar. İstanbulludur. Trabzond.ı bahriye subayı Selâhaddin Altanın kındır.
Oyuna karşı son derece müs-lait olduğundan Balet okuluna verilmek isteniyormuş.
Giresun oyun havalarının devamı sırasında mikrofondan bir ses yükseliyor.
— Milletvekilimiz Ali Eşref beyi oyuna davet ediyoruz!
Ali Eşref bey piste geliyor ve öyle de güzel oynuyor ki ortalık alkıştan çınlıyor
Bundan sonra cemiyet başkanı Adnan Tüfekçioğlu eşi lia birlikte oyuna davet ediliyor. Her İkisi de geliver ve karşılıklı oynuyorlar. Bilhassa işaret etmek İsterim ki bu çiftin oyunu, Milletvekili Ali Eşrefin oyununu gölgede bırakıyor.
Cazın çaldığı vals havalarını takiben dinlediğimiz bir kaç mahalli şarkı ve oyundan sonra Giresun gecesi bir müzayede salonunun havasını yaşatmağa başlıyor. Bir fındık iğnesi arttırmaya konuyor. Beşer onar, bazan 10() er ve ellişer lira arttırılarak 1600 liraya kadar yükseliyor. Bundan sonra kaç Liraya kadar çıktı bilmiyorum, çünkü biz salondan çıkarak evlerimizin yolunu tuttuk...
Bu yazımda bir noktaya nazarı dikkati çekmek isterim M tertip edilecek bu gibi gecelere, o vilâyetin veya kasabanın tam havasını verebilmek ve davetlileri o hava İçinde eğlendirmek için programlar esaslı şekilde düzenlemek iktiza eder.
Ufak kâğıtlar içinde davetlilere dağıtılan fındıkları da. mahalli kıyafette kızların dağıtmaları ve onların kavrulmamış fındıklar olmaları icap ederdi. Bu noktaya da hiç ehemmiyet verilmemişi..
Cemaleddin BİLDİK
Bir milyon metre karelik arsa dağıtılacak ■
Evsiz halka ucuz fiştin ve uzun vade ile tevzii karar! ıştınları arsaların miktarı bir milyon metrekareyi bulmuştur. Belediye tavzl şeklini tes-bit edecek talimatnameyi hazırlamaktadır.
Valste de, sonra pek kısa süren Giresun oyun havalarında da ortada fırıl fırıl dönerek Dağılılacak olan bir milyon oynayan bir küçük kız nazarı metrekarelik arsaya iki bin ka-dikkati celbediyor! Halbuki'dar ev yapılabilecektir. Giresunun mahalli kıyafetleri- Ayrıca gecekondu yaptırmış le genç kızların oyunlarını gö- olanlara evlerinin buhıııduğu receğiz diye seviniyorduk. Bu (arsaların temliki için de haaır-küçük kızın kim olduğunu Ög-Jıklar yapılmak tadır.
?-3 şubat 1950
aaııııe
ODA j
Yaz modasmiii
esas katlan
Terziler 1925 modasını örnek aldılar
Tel kadayıf kurabiyesi
Yarım kilo tel kaduyıfı.
Yağmurlar yağdı, yarıklar kapandı!
Sabırsızlıkla beklenen büyük terzilerin koleksiyonları nihayet teşhir edildi. Yaz modasının nasıl olacağı, hangi tenkler giyileceği nihayet anlaşıldı.
Bu yaz modası için terziler 1925 senesinde giyilen elbiseleri örnek almışlardır. O zamanki gibi hiç kolu olmıyan roplar, muslinden, tülden plise elbiseler. kısa gece tuvaletleri dar ve kısa etekler, kısa bolerolar muslinden mantolar, şallar, yazlık şemsiyeler, sivri uçlu ayakkabıları ten rengi çoraplar moda olmuştur. Yalnız kadınlar. saçlarını pek kısa kestirmeğe hevesli olmamışlardır. Onun için yazda saçlar bir iki Bantlın daha uzun olacaktır.
Tayör etekleri dar ve kısa (bazısı yerden 42 santim kısadır) ceketleri ekseriyetle par-
lak şeritle çevrilmiştir. Bütün ( şemsiyeler en başta geliyor, tayörlerin reverlne İkisi kırmızı J Meşhur Paris terzilerinden biri biri beyaz olmak üzere üç ka-' tarafından yaptırılar şemsiye-ranfil takmak şart olacaktır. >er arasında en fazla beğenilen
Japone biçimlerin modası ve bu yaz kullanılacak olan iki geçmiştir. Takılan kolların omuzuna belli beli: siz küçük yastık konulacaktır
Yapışık beden, ince bel, sıkı kollar bitmiştir. Flu duran bluzlar, etrafına biye geçmiş kısa kollar hattâ, hiç kolsuz elbiseler giyilecektir.
Göğüs ve kalçalar eski ehemmiyetini kaybetmiştir. Bel bir iki santim aşağıya inmiştir.
Etekler yerden 38 den 42 santime kadar kısalmıştır. Giyilecek elbiseye göre kısalık değişiyor. Etek bol oldukça kısalıyor. anfortn ve pilse etekler çok giyilecektir.
1950 senesinde kullanılan kumaşlar çok ince ve yumuşaktır.
înelk boncuklar her zamandan fazla kullanılacak.
Renkler baygın yahut bilâkis çok canlıdır. Terzi Fath’m koleksiyonunda cn fazla beğenilen iki renk kırmızı ile yeşil olmuştur. Fakat bu iki renk bildiğimiz yeşil ve kırmızı değildir. Kırmızısı hiddetlenen İnsanın
yüzünün kızarmış rengidir ve za mal oIan en ala cins ismi (hiddet kırmızısıldır. Ye- mürekkep tertibi: şill ise korkudan sararıp yüzü1 5 gram bleu de methylene, yeşil olan adamın yüzünün ren- ® gram 25 santigram mayi ha-gidir. bunun da İsmi (korku llnde formol, 10 damla ispirto, yeşimdir. Bunlardan maada 5 santimetre mikâbı gliserin, (Kaliforniya) ismi verilen por- 250 santimetre mikâbı su. takal rengi ile toz pembe ve limon sarısı çok giyilecektir.
Badem sütü
Saç tuvaleti
Muşambalar
Cilt için çok losyon
Cildin beyaz ve yumuşak olması İçin badem sütü en iyi losyondur.
250 gram İç bademi ince kabuklarını ayıkladıktan sonra havanda dövmeli ve azar azar 750 gram süt ilâve ederek karıştırmak. Tülbentten süzerek ateşte yanyarıya kalıncaya kadar pişirmen.
Şişelerde saklanan bu süt cüdl gayet İyi temizlediği gibi besler yumuşatır ve beyazlatır.
Dolma kalemler için mürekkep
Dolma kalemler için pek ucu-blr
Saçların kış mevsiminde çok kısa kesildiği ve ense traş edildiği malûmdur, tlkbalıar ve yaz İçin saçlar biraz uzatılmakla beraber gene kısadır. Resimde görülen saç tuvaleti en fazla beğenilerek yaz modası diye şimdilik kabul edilmiştir.
Acılan salça kutuları
Kışın ekseriyetle domates salça olarak kullanılır. Açılan kutu uzun müddet açık durmaz, üzerinde hafif bir küf tabakası görülür. Buna mûni olmak için her kullanıştan sonra kutuya bir kaç damla zeytinyağı akıtmalıdır.
Çikolatalı gato
Çikolatalı bir gato yahut krema yapılacağı zaman çikolata İçerisine bir kahve kaçığı gayet koyu kahve hülâsası konursa, çikolatanın lezzeti ve kokusu artar.
Müşküllere cevap |
î
MHimmmmıaıanMinunniMnmnnnnunuıınnB
Zararsız bir dudak
ruju
A. T. Bebek — Bazı kimselerin dudakları sürdükleri kırmızıya uzun müddet tahammül edemez. Dudaklar çatlar yahut kaşınarak şişer. Tarif edeceğimiz (ruj) kullanılırsa dudaklarda hiç bir arıza olmaz:
50 gram tatlı badem yağı, 25 gram ısıtılmış eritilmiş beyaz balmumu, 5 gram toz halinde (orcanete) ve beş damla gül esansı karıştırılarak muhafaza etmeli. Dudaklara kırmızı diye kullanmalı.
Sebze, et, balık konserveleri
Kapalı teneke kutu İçinde satılan sebze. meyva. et, balık konserveleri taze olmadıkları takdirde vücude zarar verir. Satın alırken taze olup olmadıklarını anlamak İçin şöyle muayene edilmelidir:
Konserve kutusunu ele alarak kulağa yaklaştırmalı. Baş parmakla tenekenin dibine kuvvetlice basmalı kulnğa acayip sesler, gürültüler gelirse konserve bayattır Taze konserve tenekesinin dibine ne kadar bastırüsa ses gelmez.
Bundan mâda bozuk konserve kutusunun kapağı kabarıktır, kubbe gibi şişkin bir tümsektir. Çünkü bozulan konservenin İçinde husule gelen gazlar kapağı tazyik ederek yukarı kaldırırlar. Eğer konserve taze İse kapak içeriye doğru basık olur.
-----)
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ - Nü)
No. 25 J
— Ya, efendim! Ya efendim! — eliye söze başladı. — Demek bu Casv/ali şatosuna gelmek yt-ne nasipmiş? Bu ilk ı-ellşim değildir. Müteveffa büyükanne, (hani şu İkinci Matıımy) dediğiniz, beni dostları arasında •aymak nezaketini gösterdi.
Holden, dün akşam Cella’nın söylediklerini hatırladı:
(— ikinci Mammy'nin eski ah babı olan bir adam vardır, ona İtimat edebilirim. O b>ı işin 1-çlnden çıkabilir. Fakat, şimdi artık polise müracaat etmiş bulunuyorum.»
Acaba, Calia böyle söyliyerek doktor Fell'e mi telmihte bulunmuştu? Holden bu mevzuu daha fazla düşünemedi. Çünkü, Fell, kendisine hitabediyordu:
— Anlatacaklarını t size anlat m adan evvel, lütfen şu yazı* ya blr göz atar mızmız? Acaba
iyi yazılmış mı, ne dersiniz? Holden, kâğıdı eline aldı. Galerinin İçi gittikçe kararı-1 yordu. Buna rağmen .genç adam okumağa gayret etti. Zira, FelTin bakışlarından mühim blr vaziyet olduğunu kestirmiş ti. Pencereye yaklaştı. Kurşun kalemle yazılmış şu satırları okudu;
«Başkalarının yanında sizinle konuşmak istemiyorum. Ben, bu gece, De vere ur ailesinin yeni makbereslne gitmek, lâhdi açarak blr tetkikte bulunmak İstiyorum. Lütfen, yanımda bu lunur ve şahitlik eder misiniz? Bu kâğıdı bana iade edeceğiniz sırada, evet yahut hayır diye cevap veriniz, Ben de randevuma galip gclmlyeceğir.lzl anlı-yayım.»
Holden, yüzünün tek adalesi oynamaksızm, bu satırları ikl|
Maznun zayıf san benizli, otuz yadlarında bir adanı. Ceketi buruşuk, gömleğinin yakası kir içinde, boyun ba-ûç ğmın düğüm yeri tiftiklen-çorba kaşığı dolusu sade yağ. miğ. Konuştuk: 250 gram ceviz İçi, bir çay ka- *
şığı toz tarçın, iki çorba kaşığı ince şeker, 750 gram krlstalize şeker almalı.
Tel kadayıfının İçindeki kaim elyafları . yıkladıklan sonra bir tepsi içine koymalı. Üzerine eritilerek sulandırılmış sade yağım ılık olarak dökmell ve el ile hafifçe karıştırarak kadayıfın her tarafının yağlanmasına dikkat etmeli.
Ceviz İçini makineden geçirmeli yahut havanda dövmeli, içine İnce şekerle tarçını koyarak karıştırmak.
Orta büyüklükte bir çay fincanı alarak İçini yağlamalı. ve yarısına kadar hazırlanan tel kadayıfından koymalı, üzerine bir miktar tarçınlı cevizden döşemeli, sonra fincanı ağzına kadar gene tel kadayıfı ile doldurmak.
Hafifçe yağlanmış bir tepsiye fincanı baş aşağı çevirmeli, Yuvarlak bir tümsek halinde kadayıf tepsiye çıkar. Bütün kadayıfı bu tertip iizere fincana doldurup tepsiye dizınell. ve fırında plşlrmeli. (Verilen miktardan sekiz dokuz kurabiye çıkar). Kadayıflar nar gibi pembe olunca fırından almak. Üzerine 750 gram şeker ve İki bardak su ile kestirilen şerbeti dökerek ateşte biraz fıkırdattıktan sonra İndirmeli, kapağı-
Her yaşta ve her meslekte in- nı kapayarak soğumağa bırak-sanın giydiği muşambalar mo- malı. Kadayıf soğuk, şeker dern hayatın bir İhtiyacıdır, şerbeti sıcak olmalıdır. Muşamba, satın alınırken şu j Bu kadayıf kurabiyeleri ta-noktalara dikkat edilirse uzun baga dizilirken üzerlerine arzu müddet dayanır: [edilirse birer parça kaymak ko-
1 — Muşamba bolca olmalı- , nabllir. Kaymak konmazsa her dır. Vücüde sıkı olursa İçinde bir parçanın üzerine biraz dö-hava cereyan etmediği gibi ra- vülmüş tuzsuz şanı fıstığı serhat hareket imkânı da olmaz. pUebllir.
2 — Kol altında, zımba İle yapılmış delikleri olmalıdır. Terlenince rutubet İçerde kalmaz.
3 — Dikişlerin hepsi iç taraf-
tan empermeabl blr şeritle kapanmış olmalıdır. Makine dikiş temizlemek için şu losyon
deliklerinden su ve rutubet sız- faydalıdır, ölçü olarak 11-
mamalıdır. |fcör ve?a $araP kacehi kullan-
4 __ Yağmurluğun hafif ya- malıdır. Likör kadehi Ue mlkta-
hut ağır olmasının hiç bir te- rı dalıa az olur.
slri yoktur. Kumaşının sağlara * ‘ ‘ ‘ olması şarttır.
5 — Muşamba ne diz kapak- kadeh aselbent larından kısa, ne de yerlere ka- benjofnl dar uzun olmalıdır. Tam karar yarak güzelce olursa etekler çamv.rianmaz. 'sonra kullanmalı.
*> — Yağmurluğu kurutmak! jjır parça pamuk üzerine akı-içln kat lyyen soba yanma sı- tarak yüzü ve boyı.n silmell. cak yere asmamaltdır.
7 — Çamur lekesi olmuşsa kuruduktan sonra fırçalamalı ve hafif şirketi su ile silmell.
Yüzdeki makiyajı nasıl temizlemeli?
Gece yatarken yüzdeki mak-
3 kadeh gülsuyu, 1 kadeh oksijenli su, 1 kadeh gliserin ve 1 (teınture de ı) bir şişe içerisine koça ikaladık tan
Faydalı bilgiler
Şişen parmaktaki yüzük
Bazan her hangi bir sebepten parmaklar şişebilir ve parmakta bulunan yüzük bir türlü çıkamaz.
Böyle bir durumda şişen parmağı yüzüğün yanından ensiz bir kurdele ile sarmalı, sonra eli havaya doğru kaldırarak beş on saniye öylece durmalı. Kurdeleyi çözünce yüzük hemen parmaktan çıkar.
defa okudu. Gözü blr an salonun köşesine daldı, sonra doktor Fell'e kâğıdı uzattı:
— Evet. — dedi. — Gayet iyi yazılmış.
Sir Danvers Locke, Fell'e dön dü:
— Devam ediniz, ne diyordunuz, efendim?
— Casvall şatosuna, bir çok seferler gelmiş bulunduğumu söylüyordum. Blr defası müstesna, buradan hep hoş hâtıralarla ayrıldım.
iki ehle bastonlarına dayandı:
— Size teessüfle bildirmeğe mecburum kl bugün, buraya resmi blr sıfatla geldim.
Thorley. hayret etti:
— Resmi sıfatla nıı? Kimi temsil ediyorsunuz?
— Cinayetler şubesi tahkikat dairesinden buru polis âmiri Maddene emir geldi; o zatı tem sil ediyorum. Tahmininiz veçhile, mevzuu bahis olan mesele bayan Marsh'ın ölümü hâdisesidir.
Thorley. mırıldandı:
— Bunun böyle olacağından emindim.
Galerinin tâ öbür tarafına
Portakal kabuklarından istifade
Yenilen portakalların kabuklarını kuruttuktan sonra sak-lamalı. Ateş ve soba yakarken çıra yerine kullanmalı.
Bir odada fazla sigara kokusu yahut nahoş blı koku olunca bir kürek içine konulan bir İki parça kabuk yakılırsa, ortaya yayılan koku ile diğerleri kaybolur.
doğru yürüdü, elektrik düğmelerini birer birer çevirdi. İki avize ve portatif lân-.halar yandılar. Ortalığa tatlı blr ışık saçıldı.
Holden, geri döndüğü zaman Fell, devam etti:
— Bu hâdise, öhü... pek nazik blr hâdisedir. Cinayet şubesi, benim bir başlangıç tahkikatı yapmamı arzu etmiş... İlham blr esasa dayanmıyorsa, o takdirde, öhü, öhi?...
Thorley. sordu;
— O takdirde?
Fell, başım kaldudı:
— O takdirde, benim aciz kanaatimce bir cinayet mevzuu bahistir. Yani ne taraftan baksanız... Bayan Marsh, toksit blr madde ile zehirlenmiş. Noel gecesinden blr gece evvel, mahut «Cinayet oyunu» na iştirak eden yedi klşldeıı biri tarafından öldürülmüştür. Pardon! Yeni bir mütalâa İlâve et meden evvel teklifimi dlnliye-biitr misiniz?
Thorley sordu:
— Teklif mi? Yani bu meseleyi bastıralım diye mi teklifte bulunacaksınız'’
Doktor Fell, onu işitmemiş
gibi bir tavır takındı Zira, dikkati, çenesinin gıdıklandığına takılmıştı. Gıdıkiıyan da, üzerine «unutulmasın* notunun yazılı bulunduğu zarftı.
Fell, bu zarfı eline aldı ve tarttı:
— Bu, Scotland Yord'a hitaben yazılmış uzun bir mektuptur. — dedi — Tekmil teferruat, bunun İçindedir. Mamafih feleğin hazırladığı blr tesadüf neticesi, ben, bu meseleye dair, belki de herkesin bilmediği ba zı noktalar biliyorum Demin bu salona girdiğim sırada, muammanın halli için Allahtan yardım beklediğinizi duydum, Sir Donvers! Eğer sahiden meselenin halledilmesini İstiyorsanız, fırsat zuhur etmiştir: Sorduğum suallere samimiyetle cevap vereceksiniz. Ben dg muammayı çözeceğim
Uzun bir sükût hüküm sürdü.
Sir Danvers Locke sordu:
— Peki, şimdi ne olacak?... Sorun... şimdi mi soracaksınız?
— Mümkün mertebe süratle... Belki de bayan Cella Uej bay Thorley arasındaki İhtilâfa da blr son vermiş olacağız.
Locke, tereddütle;
— Suçun ne, ahbap?
Mütevekkil bir eda ile dudak büktü:
— Suçum mu?
Başını eğdi, gözlerini kelepçelere dikip mırıldandı:
— Suçuıa... Ne diyeyim, bilmem ki? Asıl suçum bıçak taşımak. Öyle şeylerden hiç hoşlanmazdım, tabanca, bıçak taşıyanlardan nefret ederdim amma günün birinde ben de bir bıçak peyda edip cebime soktum. Eski, paslı bir şeydi. Bunun ne işe yarıyacağını, niçin taşı dığmu ben de bilmiyordum. Birkaç dpfa satmak ‘stedim, on beş. yirmi kuruştan fazla vermediler. (-Bu kadarcık para için satmağa değmez, dursun bakalım» diyerek tekrar cebime attım.
— Polİ3!er bıçağı cebinde buldular öyie mi?
Başını salladı, titrek sesle:
— Hayır, dedi. Cebimde bulmadılar elimden aldılar Kanlı bıçağı kendim verdim.
— Bıçağın kanlı idi demek?
Gözlerini yumdu, bir müddet düşündükten sonra derin bi rah çekti:
— Evet, kanlı idi. Pis, berbat. yılan kanından daha iğrenç bir kan vardı üzerinde. Görünce tiksindim.
— Birini mi vurdun?
— Oldu bir şeyler.
— Yaptığına sonradan pişman oldun galiba.
— Hâlâ bunun farkında değilim, İyi mi yaptım, fena mı yaptım, pişman mıyım, değil miyim, bilemiyorum. Düşündükçe, yaptığıma bazan memnun oluyorum, bazan ürperiyorum.
— Niçin vurdun? Kavganın sebebi ne idi?
-— Kavganın sebebi mi? Uzun hikâye. Geçmiş şeyleri tazelemeğe kalakrsak lâkırdı çok uzar. Bunları size dinleterek başınızı ağrıtmağa değmez. Kısacasını söyli-yeyim, alçak herifi terbiye etmek için yaptım bu şi.
Ürpererek içini çekti;
— Keşke daha evvel biri çıkıp beni terbiye etseydi.
— Sözlerinden bir şev an-lıyamıyorum. ahbap.
— Doğrudur, anlıyamaz-sın. Vaktiyle ben de hiçbir şey anlıvamıyordum, sonradan aklım başıma geldi amma iş işten geçti. Söyledim ya, uzun hikâyedir, baş ağrıtır.
— Bizim başımız ağrımaz, ahbap. Anlat bakalım şu hikâyeyi.
— Hikâyenin aslı kürk dâvası. Senin kü rkün var mı?
— öyle şeyler arama bizde. Ş ueski pardesü yırtılınca ne yapacağım, diye düşünüyorum.
— Bende o da yok ya. Baksana, kış günü ceketle dolaşıyorum. Ne yapalım, film yazısı böyle imiş. Çifter
çifter paltolar, pardesüler giydiğimiz günler de oldu. Ceketsiz germek bile ağırıma gitmez amma devir çok fena. Ye kürküm ye, devrindeyiz.
— Bu devir yeni değil, çok eskiden beri böyledir.
— Evet, öyle imiş, fakat vaktinde ben onun farkına varamadım. Havailiğe, hoppalığa babamın sağlığında başlamıştım. Onun ölümünden sonra işi büsbütün azıttık. Ticarethanenin altından girip üstünden çıktım.. Altı kath apartımanla koskocaman arsayı da elden çıkardım. O kadar çok dostlarım, ahbaplarım vardı ki nereye gitsem etrafımda sekiz on kişi bulunurdu. Gazinolarda üç dört masayı birleştirip kadınlarla, içkilerle sabahlara kadar safa sürerdik. Hesap pusulalarının üstüne ellilik banknotları deste ile bırakırdım. Dostlarım bana çok hürmet ederler, istediğimi hemen '»anmak için dudaklarımın kımıldanmasını beklerlerdi.
Manalı bir göz işareti yaparak gülümsedi:
— Nerede o günler? Sanki uzun bir lüya görmüşüm, gözlerimi açınca hepsi kayboldu. Bir zamanlar etrafımda fini fini dönen dostlar, ahbaplar şimdi beni karşıdan görünce başlanın çevirip yol değiştiriyorlar. Bunların hiçbirine üzülmüyorum, fakat Tahirin yaptığı çok ağınma gitti. En yakın arkadaşımdı. Gece gündüz beraberdik. Kendime elbise yaptınrken onunkini de ısmarlardım. Bunlar söylemeğe değer şeyler değil am -ma, çok öfkeliyim, kusura bakmayınız. Her gün cebinin harçlığını da ben verirdim. Fakat zaman geçti hepsi unutuldu Hani (Yağ-mular yağdı. yankJar kapandı» diye bir söz vardır, bizimki de öyle oldu. Dün Kahvenin Önünden geçerken pencereden Tahiri gördüm. İçeriye girip yanına gittim, selâm verdim. Sert sert yüzüme bakarak; «Anafordan kahve içmeğe mi geldin?» dedi. Sonra garsonu çağırdı, o kadar kalabalığın içinde; «Bu serseriyi niçin içeriye sokuyorsunuz? Bîr djaha gelirse kapıdan defediniz» dedi. Kulağına eğildim; «Tahirciğim, bu lâkırdıları nasıl söylüyorsun? Ben senden kahve filân istemedim. eski ark a d aş imsin diye yanına geldim» dedim. Masayı yumruklıyarak; «Defol karşımdan, serseri! Sen kimsin ki benim arkadaşım oluyorsun?» diye ağır söz savurdu, göğsüme de bir yumruk vurdu, arkadaki masava çarptım, düştüm, tş-te o zaman gözüm karardı...
Mahkeme açıldı, söylenerek kalktı:
— İşte o zaman paslı bıçağımı parmaklarımın arasında buldum, pis kanma bulaştırdım
Ce. Re,
— Sahi mi? — dedi. — Acaba buna muvaffak olabak mısınız?
Fell, istihfafla dudak büktü; heybetli vüeudlyle. pür ihtişam sağa döndü. Sonra, pencerenin alt kısmını örten sıranın üstüne oturdu.
Thorley:
— Bu mektubu kim yazdı? — diye sordu.
— Bayan Cella,
— Bu ismi işitince, Dorls titredi,
— Thorley! — dedi. — Hayatta bu derece çirkin vaziyetlerle karşılaşacağınızı aklımdan geçirmezdim.
Thorley, gülümsedi ve sevgilisinin elini hafifçe okşadı:
— Zararı yok, güzelim. Hayatta böyle şeyler olur. Bu müşkülün de içinden kolaylıkla sıyrılırım.
— Şüphe etmiyorum Fakat, fikrimce, eğer Cella hareketlerinden mesul durumda olsaydı, şimdi burada bulunması iyi olurdu.
Holden:
— Ben de ayna fikirdeyim. Burada olmaîıdır. — diye tasdik etti. — Eğer bana biran mü
saade ederseniz, gidip kendisini odasından alayım, buraya getireyim.
Thorley:
— Sizin yerinizde olsaydim, bu işi yapmazdım. — dedi. — Cella istirahat ediyor. Kendisini kimsenin rahatsız etmemesi için emir verdim.,
— Thorley! Sizin mlsoflrinl-zim. Fakat eğer böyle emirler vermeğe kalkışırsan külâhlan değiştiriniz.
— Niçin bu emri verdiğimi öğrenmek ister ml-Mn?
— Tabii.
— öyle ise, öğrenin: Cella sizinle karşılaşmak istemiyor. Sizi görmek istemiyor. Sözüme inanmıyorsam, süt ne Obeyb sorunuz.
Doktor Fell, yedek binbaşıya bakarak:
— Aynen doğrudur! — dedi. — Bayan Cella Levereuz ile görüştüm; sizi katiyen görmemek istiyor. Odasının sürgüsünü de sürmüş.
Holden fevkalâde eseflendi. Adetâ maddi ıstıraplar duydu. Celia'yı sokak fenerinin altında, kollan arasında hatırladı.
(Arkası var)
AKSAM
flnhîfp 7
23 Şubat 1950
(Z«KA”~|Hayat ve ölümj
Milletlerin garip âdetleri
Mahmutpaşa okulundaki radyo neşriyatı
1/B sınıfı öğrencilerinin müsameresinde neler oldu?
F
1/8 sınıfı öğrencileri grup halinde
K.ıhmutpas* İlkokuluna hoparlör tesisatı yapıldı. Mikrofonu da bulunan bı« tesisat sayesinde okul içinde neşriyat yapmak imkânı sağlandı. Cumartesi günleri saat llf15 ten 12 ye kadar sınıflardan biri, hazırladığı programı öğrencilere dinletiyor.
Geçen cumartesi günü sır* 1/B simlinindi. Günlerdenberi devam eden hazırlığın son provasında ve yayımda bulundum.
Saat on bir. 1/B sınıfına giriyorum. Öğrencileri bayan öğretmenin etrafına tpolanmış buldum, Hepsi müsamereye çıkacaklarmış gibi tertemiz giynimişler. Saçlar taranmış., kolalı yakalar siyah göğüslüklerin üstünde parlıyor. Çocuklardaki telâş son haddini bulmuş. Mikrofon başında konuşacakların yüzleri heyecandan âdeta bembeyaz olmuş. Nasıl olmaz? Şuracıkta 45 dakika gibi kısa bir zaman kaldı!
İstanbul radyosunun neşriyatında bulunmuştum. Yaşlı başlı bir profesör mikrofonun başına oturmuştu. Vaktin gelmesini bekliyordu. Mütemadiyen eliyle sildiği halde alnında iri iri ter damlaları birikiyordu. Ornın halini gördükten sonra küçüklerin telâş ve heyecanlarını doğrusu fazla görmedim. Mikrofon denilen el kadar minimini âlet yaşlı başlı insanları bile korkuttuktan sonra küçüklere ne denir?
Vakit geldi. Çocuklar mikrofonun etrafına toplandılar. Evvelâ şarkılar söyleniyor: Cici ayakkabılarım Ne kadar cici şeyler benim ayakkaplanm Onların sevincinden ben nphnm. hoplarım. Sıkısını hiç sevmem, topal yapar her genci. Benim ayakhaplanm doğrusu ya birinci-
Kedi Daha süt emer, Mryav mJyav der, Yine ne ister benekli kedi? Ekmek yutamaz, Sıçan tutamaz,
Ne de yaramaz benekli kedi
Meyvalar Aman aman imdik Ne güzel de fardık. Çayda çörekle Aıjurede, börekte.
Aman aman iiziim, Benim iki gözüm, Çantada, eepte, kavanozda, küpte.
Elma, armut, kayın, Mryvalann dayısı. Hasta yese canlanır, Sıska yese kanlanır.
Şarkılardan sonra sıra manzumelerin okunmasına geldi. Bora Hıncer şunu okudu:
Oyacık hasta
Anne hastayım, bugün
yatayım.;
Başım ağrıyor, alının yanıyor.
— Oya uc oldu? Yüzün de Soldu,
Soğuk mu aldın? Çok hastalandın.
Kendini krou. dinle doktora, İç ilâcını, dindir acını.
İnsan neden, hasta olur? Ya soğuk, yahut da bir yerden mikrobu alır değil mİ? şu manzumeyi dinliydim bakalım:
Mikroplar
Yediğimiz şeylerde Gezdiğimiz yerlerde Bîr çok mikrop dolaşır. Cins cins hastalık taşır, Sinekle sivrisinek mikropların 1 hamalı, Zarardır içki içmek.
Tozdan çok kaçınmalı. Bu küçücük hayvanlar,
Zayıf zamanı kollar. Bulunca yer tembeli. Evine ölüm yollar, Sabah akşam temizlik. Temizlikte titizlik, En kuvvetli bir silâh: Yıkanmalı her sabah.
Bunlardan sonra masallar söylendi, türlü taklitler yapıldı. Al tay Sayber Lor el - Hardl, Selma Er kılın ç ördek ve türlü hayvan taklidi yaptılar.
Kolunda beyaz işaret bulunan .sınıf mümessili Ayçan Sürtan arkadaşlarını İdare e-diyor,
Coşkun Sanca da şu masalı söyledi;
Tavşan masalı
_ — Bir varmış bir yokmuş, üç kardeş tavşan varmış. Bir gün tavşan anne kıra gitmiş. Kirpi anne dc kıra gitmiş. Minik tavşanlar evlerinin önün-
de oynuyorlannış. Minik kirpinin de canı sıkılmış, tavşanlara beraber oynıyaiım demiş. Koşmaca oynamşılar. Kirpi ebe olunca kızmış. Dikerlerini kaldırmış ve tavşanlara batırmış, canlaruu yatoıış. Ondan sonra bir daha küçük kirpi ile oy-namamağa karar vermişler. Onlar ermiş muradına...
S. G.
TUrSlye Kenen,
■Şenelt» aw.> ıcurue rutin o m * ao₺ * 3 arlı r 15K' » ( aylık sw » - » Adres teoam ıçuı elli ıcurufluk duj contfertuneuaır A m canaır-ir sara aegistirllmet
Telefonlarımı! Başmuharrir: 2O5C3 Yaz» Ulcrl 201® — İdare 2M81 Müdılrı 3M97
touak ca Ö41» fkindl AK Valsı E. 11,14 12.M S.3Ş 9,3? 13.00 131 V. 8,45 1? gB 15,29 1>’^2 19,22
laarcnanc. Banımı cıvan Cemal Nadiı solral!> No IS
ZAYİ — 4/1/1950 günü Şişlıa-ne karakolundaki Maliye şubesi tediyat mahallinde Zoeroz isimli iki mühür zayi ettiğimden bulanların insaniyet namına adresime göndermelerini rica ederim.
Beyoğlu Ağa Hamam Cad.
Turnacı Sok. No. 89
Teknik Elektrik Memur alınacak
Devlet Denizyolları Genel Müdürlüğünden:
Deniz hatları kadrosuna aşağıdaki şartlan haiz teknik elektrik memuru alınacaktır.
İsteklilerin Tophanedeki makina baş enspektöriiiğüne müracaat ederek 1.3-950 tarihine tesadüf eden çarşamba günü saat 9 da yapılacak seçme sınavına namzet kaydolmaları ilân olunur. 2411
1 — Türk tabiiyeti olmak,
2 — Askerlik görevini yapmış olmak,
3 _ Elinde bu işe alt diploma veya bonservis bulunmak.
NOT; Banal mektebi mezunları He Bayındırlık Bakanlığından ehliyetli olanlarla bu Lşe denizde çalışmış olanlar tercih e-dlllrler.
ARAŞ TİCARET
Türk Anonim Şirketinden:
1 — Şirketimizin «melik alelade umumi heyet! 23/Mart/ 1950 Perşembe günü saat on dörtte idare merkezimiz olan Kurak öy Pâlâs dördüncü kat 17 No. da toplanacağından hissedarlarımızın mezkûr gün» ve saatte toplantıda hazır bulunmalarını,
2 — Hissedarlarımızın, sahlb bulundukları hisse senetlerini toplantı gününden en az on gün evvel idare meclisine makbuz mukabilinde teslim ederek toplantıya iştirak kartı almalarım rica ederiz
GÜNDEM:
1 -■ 1949 Hesapları hakkında İdare hey’eti ve murakıp raporlarının okunması.
2 _ Bilânço, kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve tasdik ile İdare hey’etlnln ibrası.
3 — Müddetleri dolan İdare heyeti azalarının yerine yeniden intihap yapılması ve huzur İraklarının tayini.
4 — 195(1 yılı için murakıp tayini ve ücretinin teshili.
Cenova şehrinin mezarlığını bana çok methettikleri İçin sakin ve ılık bir yaz gü-gü öğleden sonra orasını görmeğe gittim. KabLrler a-rasmdaki dar yollarda yavaş yavaş yürüyor, hususi a-tie kahirlerinin önünde durarak kitabelerini tetkik ediyor-chım, hepsi dc hakikî birer sanat eseri idi. Fakat bunların a-rasmdan bir tanesi bende derin bir İntiba uyandırdı. Bir mermer levha üzerinde elinde tuttuğu büyük kitabı, âmirime bLr hareketle kupıyan sakin ve nazik çehrell bir kadın, resmedilmiş, altına da «Ecel, elinde tut tuğu hayat kitabını birdenbire kapadı» cümlesi yazılmıştı.
Bir aralık gözleri parlak, çehresi zayıf ve solgun bir genç yanıma geldi ve eseri beğenip beğenmediğimi -benden sordu.
— Çok güzeldir cevabını verdim.
— Bu eserin mânasını anladı ğınızı daha ilk andan itibaren sezmiştim. Bilmelininiz kİ buraya gelenlerin pek azı mânasını anlıyabliiyorlar Ben, bütün ruhumu, bu esere verdim, dedi.
— Bu güzel eseri siz mİ yaptınız?
Muhatabım .mezar taşını göstererek:
— Evet Lydyamn kabrini süslemek İçin yaptım. Hayatın şiirini doymak blimlyen bir zevk ve hevesle okuyan gençliğin şu timsaline bakınız, ölüm sessiz, sadaşız gelerek hayat kitabının sahifelerSni kapadı. Dedi.
— Lydya sizin neniz oluyordu?
— Lydya benim zevcemdi. Yani ölmeden bir kaç saat evvel benimle evlenmişti. Fakat kelimenin hakiki mânasile zevcem olmamıştı.
Muhatabım biraz tereddüt ettikten sonra ilâve elti:
— Korkarını kİ, benim hikâyem sizi enterese etmlyecek.
Kendisine hikâyesini alâka 1-le dinleyeceğime dair teminat verdim. Nihayet, kendisini kan dindim.
O, söze başladı:
— Taparcasına sevdiğim bu kadını öldürebileceğime İnanıyor musunuz? Hayır mı? Halbuki maalesef hakikat bu merkezdedir! Ben, onu mesut ve bahtiyar ölmesi için öldürdüm. Lydya ile uzun zamandonberi sevişiyorduk. Birbirimize karşı duyduğumuz his, karasevda idi. Hayatımız sakin ve mesut geçiyordu. Bir gün izdivaç rabı-Lalarile bağlanmağa karar ver dik.
Fakat birdenbire Lydya hastalandı, kendimizi dünyaınn en bahtiyar çifti addettiğimiz bir sırada sevgilim; yataklara serildi. Hastalığı nedir biliyor musunuz? Doktorlar menenjit tüberküloz teşhisi Koydular.
Lydya için kurtuluş imkânı kalmıyordu, ölümle kendisi a-rasında ancak bir kaç günlük bir zaman kalmıştı. Doktorlar, hiç bir İlâcın, hiç bir tedavinin zavallıyı kurlar amıyacağınt söylüyorlardı. İşte a zaman onu öldürmeğe ve hastalığın ıstırap larından kurtarmağo karar ver dim. Fakat onun İçin güzel bir ölüm şekil bulmak lâzımdı.
Bu maksatla bir doktor dostuma baş vurdum. Sevgilime bir kaç saatlik zindelik teinin edecek bir ilâç vermesini ayaklarına kapanarak yalvardım. İ-iâcın tesiri geçergeçmez, Lid-yanın ölmesi ihtimali kuvvetli idi.
Lydya ile evlenmemizin muayyen tarihte yapılması hususunda ısrar ettim. Kızın annesi İle babası itiraz etmediler. Kızlarının az bir müddet sonra ölmeğe mahkûm bulunduğuna göre bu İzdivacın boş ve mâ nasız olduğunu söylediler, fakat Lydya İle evlenmek istediğime göre bLr diyecekleri olmadığını da İlâve eltiler.
Lydya’y* gelince, sevincinden çıldıracaktı. Evlenme günii sabahı arkadaşımın verdiği ilâçtan nişanlıma bir enjiksiyon yaptım. Zavallı kız ilâcın tesl-rlle ayağa kalkmakta zorluk çekmedi.
öğleden sonra bir papas gelerek nikâhımızı kıydı. Lydya-nm annesi ağlıyor, babası İse dudaklarına kadar gelen hiçin n klan güçlükle znptediyordu. Ben, sevgilime gfnümseyorum. Ne kadar güzel olduğunu bir görmeli İdiniz mösyö I
Sonra... Bize daha ne söyli-yeylm? Lydya, o günün akşamı saat yedide Öldü. Odamızda baş başa kalmış, onu gelinlik elbisesi Ve dUVSİğiyiç karyolaya
yatırmıştım. Saçlarını okşayor, ellerini öpüyor, ona en tatlı ve hararetli sözlerle hitap ediyordum. Lydya mesut ve bahtiyar gulümseyordıi.
Fakat birdenbire beti benzi attı, gözleri buland. ve fersiz leşti. Son nefesini yermekte olduğunu hissediyordum.
Sevgilim, diğer insanlar gibi öl medl Dudaklarında bahtiyarlık tebessümü olduğu halde, bu fâni. dünyadan ebediyete geçti. Böyle bir öliim, her kula nasip değildir.
Aradan bir kaç ay geçti gazeteler, meşhur heykeltraş Sil-vlo Santi’nln çıldırdığını ve Cenova tımarhanesinde kapatıldığını yazdılar. Sllvlo Santl, Lydyamn talihsiz kocası İdi.
Çeviren: A. HİLÂLİ
İBULMACAİ
1 3 3 4 0 6 7 8
ı 1 1 1 1 ı 1
u İll i
1 1 1 1 1 1 1 1 1 ■ 1 11
tn 1 1 1 1 ■ 1
1 1 1 II I 1
ıiıı arr I 1 1 ■ I 1
O 1 1 1 1 ■ 'l i» 1 1 1
Soldan sngn: 1 — YütU dışına seyahat cüzdanı. Z — llnnur. 3 — Âhire. 4 — Sonuna -S» gelirse maxl ekidir - Geri verme. 5 — Hile - Nida. G — Tepinme, 7 — RekSkelstr -Eğlencenin baçımi£icı, t> — Muattal -Fena değil. 9 — Tersi umumidir -Bir âzaffltt. 10 — Bs’ins «S» gelirse gizil tutulur - Şey.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Bir nevi efsane, 2 — Bütün cihana kâfi. S — İnce sesli değil. 4 — Tersi barsamlardır - Bâsnia «D» srilree İkame olunandır, 5 — Evvel umanda kâğıt yerine kullanılan yap-ak - Geminin yarısı.) d — Basına «C» gelirce otomobilin bir parçası olur. 7 — Tediye etmlyen, 8 — Bir nevi yo® ile.
CEÇEH BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa: 1 — Venıcdar. i — Iraeslle. 3 —■ isabet, I — Namarak.
5 — El. Ye, Ol. B — Kabili, 1 — Ek, Hlhas, 8 — Nam, Yala, 8 — Gramofon, 10 — ittıka
Yulcaırdan aşağıya: 1 — Vişne rengi, 2 — Er. Alakart, 3 - Zalm, Ma«. 4 — Nesayih, Mİ. 5 — EsnreUyok,
6 — Diba, th.na, 7 — AJeko, Alo, 8 — Ret. Zisana
ENİ YAYINA
ÇEŞME
Daha evvel Yatan adlı ro-rrr.nlyic edebiyat havaime giren gene muharrir Burhan Sadık Yalçın bu defa Şiirlerini ıÇcjmeı adlı bir eserde toplamgıtır. Edebi hayatı mecmualardan la-kl bedenler onun şiirlerini her hnl-de üOrnıtlu ve süy lcnl$l eri ndeki
hıısuryet dlihlo, ilerini çekmiştir. Genç sairin kitabına llflve ettiği yeni şiirlerle saırlIJc nilviyeU daha bfırlz bir şekilde görülmektedir. Kısmen hissi, bir kumu do İçtimai mevzuları terennüm etmiş olan sairin bu yeni kitabım edebiyat meraklın o-kuyucuiarımısa tavsiye eaerlz.
AflÛZ
Balıkesir lisesi edebiyat öğretmeni Alımet Aymuilu israfından satılan eterde bütün arüz verinlcrl çıtalan-mşıtır. Muharrir, eserinde lıusurf ibaretler kullanmak sureti ile artltu bilmeyenlere doğru ve ImLuır sıır oku-m a imkânını vermiştir. Türk şiirinde kullanılan vezinler de «ıralanarak esere bir antoloji nıaıılyetl verilmiştir. ArÛııı bğrenmek isteyen ve bu aslında bilgilerini arttıracak okuyu-culöf İçin güstl bir müracaat kitabı olan eseri tavsiye cderir.
HALKEVLERİ--1
I___KIRIMLAR
■if Eyllp Halkevi Başkanlığından — llıılkc Vitrinin kurulusunun 18 İnci yıldönümü. nMlnasebetlle tarih, mUre ve sergiler kolu taralından hasırlanmış olan tEyOplü yası (inatlarının) eserlerinden mütegekkii »ergi bir halta müddetle ber gün oanl J4 - ış e kadar açıktır.
Vntandaşlnrırı bu alâka çekici »ergiyi gezmelerini rlc* ederiz.
St Eyüp Halkevi Başkanlığından — Evimiz dil edebiyat kolu tarafından Urtip edUen seri konferansların 14 üncüsü M Şubat 950 pazar güııU «ant 15 te Güzel t'anatlar Akademisi müdürü ressam sayın Zeki İrer tararından (Resimde birbirini tutmı-ynn fikirler) mevzuunda yapılacak ve bunu temsil kolumuzun bir komedisi taklbcdcccktır.
Davetiyeler her gün Halkevi bürosundan tedarik edilebilir.
Çocuk hekimi doktoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane
Palas. Tolefont 82627
(Başlara(ı 4 üncü sahitede) dırdıklarına inandır. Ve hattâ bu hayaletlerin, insanları teshir ederek kara aşka sevkettlklerl veyahut kindar bir insan haline soktukları ve İcabında bu hayaletlerin nisanın aklını başından alarak sevgilisine veyahut düşmanına sevkettlklerl söylenir.
Hastalıkların tedavisinde bâtıl itikatlar
Japonların günlük hayatı da bâtıl itikatlarla ve âdetlerle doludur ve hattâ fala bakarak a-lınan alâmetlere göre, bazı o-layiarın ifasıua ehemmiyet verilir, meselâ evlenme, nakli mekân. seyahat bu gibi mevzularda fala bakır adan ve falcıların fikrini almadan katiyen İşe girişilmez, hastalıkların tedavisinde bilhassa bâtıl itikatlara ehemmiyet verilir, mabetlerde bulunan bronz mukaddes inekler ziyaret edilerek, insanın vücudunun ağrıdığı yere tekabül eden İnekteki yere el sürülerek şifa dilenir. Meselâ bir ihtiyar Japon kadını romatizmadan mustariptir, mabette bronz İnek statüsüne gider ve orada inen-ğln ayağına elini sürer, dua e-der ve kendisi için şifalar diler.
Japonyalı, çocukluğundan beri bu tedavi usulüne alışmışta ve bu bronz inek her gün binlerce el sürülmesinden ötürü pırıl pırıl parlamaktadır.
Çocuk isteyen kadınlar
Nevzat ana rahminde İken dahi bâtıl İtikatlardan çok korkulur, çocuk lstiyen kadınlar, bir çocuğun dünyaya geldiği mahalde diz çökerek, dua ederler. Doğum anında kolaylık görmek İçin, bambu ağacından mamul süpürge üstünden atlaması, yumurta kabuklarına basması, yemek yediği sahanı te-mizlemeyip onun içine bir parça su koyarak bırakması ve bir kuş tüyünü elinde tutması icap eder. Doğum İçin ayrıca, do-ğumlan himaye eden ruhların resmini taşıyan bir muskayı yutması 'âzım gelir. Eskiden Japonyada ria doğumlar ayrı kulübelerde olur; bu. hattâ bugün dahi bazı adacıklarda â-dettlr. Ebeler âlim kadınlardı ve bunlara Torlage - baba - denilirdi. Bu kadınlar, hâmile kadınların karınlarını ovarlar ve bu suretle doğumu kolaylaştırmağa uğraşırlardı. Göbek şeridi hiçbir zaman madenî bir bıçakla kesilmez, yalnız bir bambu değneği veyahut porselen par-çasiyle kesilirdi ve ebe kadın göbek şeridi kesLldlkten sonra yedi defa çocuğun göbeğini üf-lerdi.
Bu suretle kesilen göbek şeridi. gene yedi defa kâğıda sarılarak. üstüne doğan çocuğun a-na ve babasının isimler! yazılarak saklanır, çocuk ölürse, bu göbek şeridi beraber gömülür ve yahut çocuk yetişirse, kendisine verilir ve ou suretle hayatı boyunca bu göbek şeridini bir muska gibi yanında taşır, bu göbek şeridiyle alâkalı birçok âdetler vardır. En şayanı dikkat bir olay da, yeni doğan çocuğun göbeğinin üstünde ufak bir fitil yakılır ve bu suretle çocukta herhangi bir kann ağrısı olmıyacağına İnanılır.
Japonlar, çocukları çok sever ler ve yeni doğan çocuklar büyük ve mutantan merasimlerle kutlanır. Bilhassa erkek çocuklar büyük sevinç tevlld ederler; Japonlar «Erkeğin parlaklığı yedi katlı parlaklıktır» derler. Doğumu mütaakıp bütün taal-lûkat ve dostlar tebrike gelirler ve yumurta, meyva, pastalar, kuru balıklar, kumaşlar hediye
ederler. Japon çocuğunun hayatında en mühim olay ve gün Muya - Mayrl denilen ilk mabedi ziyaret günüdür; erkek çocuklar doğumlarının 31 inci günü ve kız çocuklar ise doğumlarının 33 üncü günii gayet güzel ve süslenmiş bir şekilde civarın mabedine, çocukları koruyan Allahın şemsiyesi altına konulurlar; bu anda çocuğun anası içten dualar eder ve nevzadın her türlü kazadan ve hastalıktan korunmasını diler ve ranıp de çocuğa büyük bir sevgi İle bir ufak tahta parçasından üstü yazılı bir muska hediye eder; çocuk ve insanlar bunu İşlemeli veyahut lâme kumaştan bir torba içinde bellerinde taşırlar. İşbu çocuğun vaftiz gününde, evde pirinç ve kırmızı fasulyeden hususi bir yemek pişirilir ve kapaklı lâke kutularla, üstü gene taymetü kumaşlardan ma 11 mul örtülerle örtülü olarak. do-Q gum esnasında hediye getl r nQ_ taallükat ve dostlara gönderi-ç^ lir. Çocuk da bu suretle taaHû-^_ kat ve dostların evlerine ilk de- O fa olarak getirilir: bu münase-^ betle çocuğa herkes mukavva-q dan mamul oyuncak olarak öirgs köpek hediye eder. Çocuğunu. doğumunun tahminen 109 uncu (D günü, çocuk için ikinci bir me ** raslm yapılır: bu da çocuğun0 İlk «yemek yeme» merasim i dİ «-.0 Bllümum dost, hısım ve akrabaat nın hazır bulunduğu bu gündeş bir ufak tepsi İçinde çocuğuı\£) önüne, çorba, pirinç yemeği başı beraber olmak şartiyle plş-g) miş balık konur; çocuğun bun-4-* lan yemiyeceği tabiidir; faka#5? çocuğun hiç olmazsa dudakları u_ bu yemeklerle nemlendirilir^ bunu mütaaaıp hazıruna ziyafet verilir ve eğlenceler tertib olunr.
Japon çocultian İçin gelişmelerinin muhtelit zamanlarında birçok merasimler tertib olunur.
Oivay merasimi
Bu meyanda meselâ üç. beş ve yedi yaşındaki çocuklar için tertiplenen Ol vay merasimi dahi çocuk hayatında mühim bir olaydır. Bunlar kuşağın kaldırılması, Hakama taşınması ve saç uzatılması merasimleridir. Birinci merasim kuşağın kaldı-nlrnası, çocukların kız veya oğlanı bellerine sarılan bir kuşakla belinden aşağılarını örten kisvenin kaldırılarak yerine büyüklerin giydiği Obl denilen kisvenin glvlJnesl içindir. İkinci merasim yalnız oğlan çocuklar içindir; İlk defa olarak Hakama taşımaları şerefinedir Ü-çüncü merasim. İse kız veya oğlan çocukların saçlan, saçlarının iyi büyümesi İçin tıraş olunur. Bu üçüncü merasimden itibaren saçlarının uzamasına müsaade edilir ve kafaları tıraş edilmez. Bu her üç merasimin yapıldığı anlarda çocuklar mabede getirilir ve çocuğun koruyucusuna dua edilerek çocuğun bu ânı da zararsız atlattığı arzolunur ve himayesinin devamı için ilâhlardan ricada bulunulur.
ZAYİ _ Kumkapı nüfus İdaresinden aldığım ve içinde askerlik muamelelerim kayıt'ı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1324 doğumlu Kirkor oğlu | Mığırdjç Ferahyan
ZAYİ — İstanbul Emniyet Müdürlüğü dördüncü şubeden almış olduğum İkamet tezkeremi kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Boris D. Yovaooviç Ij Yugoslavya tebaasından
ÖZEN FİLM
(Filmcilik ve Sinenıacılık Türk Anonim Şiıkelinden)
Ticaret Kanununun 361 inal ve şirket ana sözleşmesinin 48 in cl maddeleri gereğince hissedarlar genel kurulu aşağıda yazılı gündemdeki İşleri görüşmek üzere 24 Mart !»5© tarihli cuma günü saat 11 de şirketin Beyoğlunda Yeşil çam sokağında 17 numaralı apartimanm ikinci dairesindeki merkezinde âdi surette toplanacağından en az on hisse senedine sahip hissedarların veya vekillerinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları ve sahip oldukları hisse senetlerini toplantı gününden bir hafta önce şirketin İdare merkezine getirerek mukabilinde bir duhuliye kartı almaları rica olunur.
GÜNDEM : A
1 — Yönetim Kurulu ve denetçi raporlarının okunması.
2 — 1949 senesi bilânço ve kâr ve zarar hesaplarının incelenerek onaylanması.
3 — Kârın dağıtılması hakkında yönetim kurulu teklifinin tasvibi.
4 — Yönetim Kurulu ile denetçinin ibrası,
5 — ödevleri sona eren yönetim, kurulu üyelerinin yerlııo yenilerinin seçilmesi, kendilerine verilecek huzur haklarının tesbltl ve kendilerinin şirket mevzuunda olan İşlerle meşgul o-labllmelerlne salâhiyet verilmesi,
6 _ 1950 yılı İçin bir denetçi seçilmesi ve yıllık ücretinin kararlaştırılması.
AKSAM
23 Şubat 1850
Sahife 8
davetname:
Hali tasfiyede bulunan
$DRK DEMİRYOLLARI
Türk Anonim Şirketi
İstanbulda hail tasfiyede bulunan ŞARK DEMİRYOLLARI Türk Anonim Şirketi hissedarları, Sirkecideki Şirketin merkezinde. 25 Mart 1050 tarihinde, saat 10 da yapılacak alelâde umumi içtimaa davet olunur.
Müzakcrat Ruznamcsi
10 — 1949 senesine ait Llkidatörler kolejinin raporu.
20 — Müraklp raporu.
30 — 31 Aralık 1949 tarihinde kesilen bllânçoııun tasdiki ve Llkidatörler zimmetlerinin tebriyesi.
40 — 1050 senesi İçin, müraklp tayini ve bunlara verilecek tahsisatın tesbltl.
Esas mukavelenamesinin 49 uncu maddesi ahkâmına tevfikan, heyeti umumiye, gerek asaleten ve gerek vekâleten. asgari 20 hisseye malik olan hissedarlardan mürekkeptir.
Heyeti umumiyettin beher azası, asaleten gerekse vekâleten, asgari 20 hisse için, bir reye malik bulunmaktadır. Mamafih, 10 reyden fazla reyi nefsine cemedemez.
Reye hakkı olan hissedarlardan, İşbu alelâde içtimaa İştirak etmesini arzu eden kimselerin, esas mukavelenamesinin 54 üncü maddesine tevfikan, nihayet gelecek 18 Mart 1950 tarihine kadar, hisselerini aşağıda gösterilen yerlere tevdi etmeleri lâzımdır.
TÜRKtYEDE: İstanbulda, Sirkecideki şirketin merkezinde
AVUSTURYADA: Viy anada. Creditanstalt Bank verein,
Hauptanstalt müesseseslnde.
BELÇÎKADA' Bıükselde. 48 Ruc de Namur. SOCİETE GENERALE DE BELGİQUE Bankası Müesseseslnde.
PRANSADA: Patiste. 16 Bulevard des italiens, BaNÇUE NATIONALE POUR LE COMMERCE ET L'İNDUSTRİE Müesseseslnde.
Pariste, 9 Boulevard Malhesherbes, R. de LUBERSAC Müesseseslnde.
ÎSVİÇREDE: Bâlcde. MM. E. OUTZWİLLER et Cie Mües-sesesinde.
Balede, BANQUE COMMERCİALE DE BALE Müessese-sinde.
Zürich, Bale, Genöve ve St-Gall'da, CREDİT SUİSSE Müesseselerlnde.
Hali tasfiyede bulunan
Şark Demiryolları Türk Anonim Şirketi Likidatörlerl Mümessili
güven sigorta sosyetesinden
Teklif isteme ilânı
Eyüpde Sümerbank Defterdar Fabrikası yangınından kurtarılan muhtelif derecede hasarlı kanavlçe ve çuval satılacaktır. İsteklilerin malları her gün mahallinde görebilecekleri ve teminat mektuplarını kapalı zarf içinde 27.2-950 pazartesi akşamına kadar iki bin liralık teminat akçesi ile birlikte Gala'.ada Sümerbank binasında kâin Sosyete Hasar Servisi şefHglne tevdi etmeleri ilân olunur,
davetname
Hali tasfiyede bulunan
Şark Demiryolları işletici Kumpanyası
Türk Anonim Şirketi
Hali tasfiyede bulunan ŞARK DEMİRYOLLARI İŞLETİCİ KUMPANYASI Türk Anonim Şirketi hissedarları, İstanbulda Sirkecideki şirketin merkezinde, 25 Mart 1950 tarihinde, saat 10,30 da yapılacak alelâde umumi İçtimaa davet olunur.
Miiaakerat Ruznumesi
10 — 1949 senesine ait Llkidatörler kolejinin raporu.
29 — Müraklp raporu.
30 — 31 Aralık 1949 tarihinde kesilen bilançonun tasdiki ve Llkidatörler zimmetlerinin tebriyesi.
40 — 1950 senesi İçin, müraklp tayini ve bunlara verilecek tahsisatın tesbltl.
Esas mukavelenamesinin 25 inci maddesi muclhince, gerek asaleten ve gerek vekâleten, hiç olmazsa on lıii-seye malik olan her hissedar, İşbu içtimaa iştirak edebilecek ve gerek asaleten ve gerek vekâleten malik olduğu her on hisse için, bir reye malik olacaktır. Fakat Ticaret Kanununun 365 inci maddesi mucibince, nefsinde on reyden fazla cemi edemlye-cektlr.
Rey vcrmlyc hakkı olup ve umumî heyete iştirak edecek olan her hissedar, hisselerini en geç 18 Mart 195C tarihine kadar, aşağıdaki müesseselere tevdi etmeleri lâzımdır.
TÜRKtYEDE: İstanbulda, Sirkecide şirketin merkezinde.
AVUSTURYADA: Viyanada, CREDİTANSTALT BANK-VEREİN. Hauptanstalt Müesseseslnde.
BELÇİKADA: Brûkselde. 48 Rue de Namur. BANQUE DE LA SOCİETE GENERALE DE BELGÎOUE Müesseseslnde.
FRAN8ADA: Pariste, 16 Bulevard des İtaliens, BANQUE NATIONALE POUR LE COMMERCE ET L'İNDUSTRİE Müesseseslnde.
HOLANDADA: Amsterdamda. MM. TEİXEİRA DE MAT-TOS Müesseseslnde.
ÎSVİÇREDE; Balede, BANÇUE COMMERCİALE DE BALE Müessesinde.
Balede, MM. E. OUTZWİLLER et Cie Müesseseslnde.
Zürich. Bile, Gendve ve St-Gall'da, CREDİT SUİSSE M üesseselerlnde.
Hail tasfiyede bulunan Şark Demiryolları İşletici Kumpanyası T.A.Ş, Llkidatörler! Mümessili
Tifan Ticaret T.A.Ş. idare meclisinden
Şirketimizin senelik heyeti İçtimai 30/3/1950 tarihine müsadif perşembe gür.ü saat 14 te İstanbulda Bahçekapı Ankara - Konya Han 3 üncü kattaki Şirket merkezinde akdedileceğinden, zirdekl ruznamenin müzakeresi İçin hissedar veya hissedar vekillerinin ŞLrket esas mukavelenamesinin 44 üncü maddesine tevfikan, hisselerini İçtlmadan bir hafta evvel duhul varakaları mukabilinde Şirket merkezine tevdi etmeleri ilân ve rica olunur. •
1 — 1949 senesine ait İdare meclisi raporu ile bllânço, kâr ve zarar hesaplamın ve murakıp raporunun okunması ve bunların tetkiki ile idare meclisi âzaları ve murakıbın İbrası.
2 — Müddetleri biten İdare meclisi âzalarının ve murakıbının intihabı.
3 — 1950 «enez* İçin İdare meclisi asaları ile murakıba verilecek ücretin tâyini.
GRİP - BAŞ - DiŞ ,ve ROMATİZMA
.. AĞRILARINA KARŞI
«V©
TABLET w ŞURUP
REOSİL
(9
HER LCZIKIBL BtJlUHIII
Gaip
Üzerinde fi. A. D. baş harfleri bulunan ve madeni kayışlı bir beyaz altın erkek kol saati bu ayın 21 inci salı günü Rumelihisarı İskelesi civarında kaybedilmiştir. Bu saati bulan Bahçe-kapıda 4 üncü Vakıf Hant 2 nel katta Sokont Vakum şirketi Daire Müdürüne getirdiği takdirde memnun edilecektir.
ZAYİ — trlanbul Giriş Gümrüğünün 2222 sayı ve 12/2/947 tarihli beyannamesiyle muamelesini yaparak İthal ettiğim 50 balya çuvalın gümriik vesalr resimleri tutan olan 19500. — lira mukabilinde İbraz etliğim banka teminat mektubuna mukabil gümrükten aldığım 2165 sayı ve 12/2'947 günlü ayniyat makbuzunu zayi ettim. Yenisini alacağımd tn mezkûr makbuzun hükmü olmadığını ilân e-derlm.
Adres: Samı Hisarlt. Asruaaitı
No. 52 Eminönü
İstanbul Beşinci İcrasından : 950/366
Hacizli ve 180 Ura değerli ve alt kısmı olan san boyalı demir kasa İle 110 lira değerli kristal camlı yazıhane masası Tahtakalede Me-naşa hanında 11 sayılı vazıha-nede l/Mart/1950 çarşamba günü saat 12 den 13 e kadar açık arttırma ile satılacaktır.
O gün verilecek bedel muhammen kıymetin %75 İni bulmazsa İkinci arttırması 4/Mart/ 950 cumartesi günü ayni saatte ve ayni yerde yapılacaktır.
İsteklilerin mahallinde hazır bulunacak memuruna müracaatları İlân olunur. 8389
SOYADI DEĞİŞİMİ
Sütlüce şeker kuyu sokak 42 hanede kayıtlı Hakkı oğlu Mehmet İstanbul asliye 5 inci H yargıçlığının 26.11.949 tarih. 949/1116-1004 sayılı aararlyle soyadı Koşuat iken Canlı olaTak tashihine karar vermiş olmasından Kan. Med, 26 ncı maddejl-slne göre ilân olunur.
Devren Kiralık Dükkân
Taksimde Otomobil Levazım atı satışına elverişli hazır dükkân boş olarak devren kiralıktır. Müracaat yeri: Pangalb, Cumhuriyet Cad. 72 - 2,
İNGİLTERE İHTİYACINIZ olaıı malları imal etmektedir
İhtiyaçlarınızı karşılamak şimdi İngıltcrcnin kaynaklan «s hünerinin yegâne gayesidir. İngiltere İhtiyaçlarıma incelemiş *• her sene sayısı ar un alıcılarınla memnuniyetle karşıhmışdır.
Ingiliz Sanayileri Fuarında ).000 İmalatçı doksan sanayiin en modem nıamulaıını ıcşhır edecek vc denizaşırı herbir memleketten gelecek 16,000 alıcı kendi pazarları içi" derhal mal seçmek üzere Fuarda löplütucukdır.
Dünya pazarları içûı yeni mal istihsali îngilıercnin istihsalin n> Mı rekor seciyesine çıkarmışıdır. Bu ihracatta İngiİtcrcnin öteki memleketlerden mal satın almasını mılınkün Lıl.ıcakdır; ıınutulmaSınki İngiltere dünyanın en büyük müşterisidir.
Alıcılar! Mayıs ayında turistler dahi İngillereyi ziyaret edecek terin den şimdiden otellerde yer ayınınız.
İNGİLİZ SANAYİLERİ FUARI
LONDRA MAYIS 8-19 bjbmjncham
Mııllonrv refhır eden fabrikatörler. errelden. katafok temini re firarda hıııuıl tetUr re tıoluyhk fâsırrilnıejine dair MALÛMAT en yakın lıallıl BujUk re Orta Elcilikleri w Konıokuluklarından fiile edilebilir.
Yapı işleri ilânı
Bayındırlık Bakanlığından
1 — Bundan evvel yapılan eksiltmede İstekli çıkmamış olan T. B. M. Meclisi yeni yapısı XII. İnci bölüm sıva, |ç duvar ve döşeme kaplama İşi yeni fiatlere göre kapalı zarfla tekrar eksiltmeye çıkarılmıştır.
Keşif tutan: (2.091.726.411 Uradır.
2 — Eksiltme 28/2/1950 Salı günü saat 16 da Bayındırlık Bakanlığı Yapı vc imar İşleri Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usullle yapılacaktır.
3 — Eksiltme şartlaşması ve buna bağlı kâğıtlar Yapı ve İmar İşleri Reisliğinden (50) lira karşılığında alınabilir.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin isteklilerin usulüne göre (76,501,791 liralık geçici teminat vermeleri ve eksiltme şartlaşması gereğince Ticaret Odası belgesi İbraz etmeleri şarttır.
5 — İsteklilerin bu işin teknik öneminde bir işi İyi bir surette başardığını veya İdare ve dearetledlğlnl ispata yarar belgelerile birlikte İhale gününden en az (tatil günleri hariç) üç gün önce Bayındırlık Bakanlığına başvurarak bu işin eksiltmesine glrebUmek İçin yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — İstekliler aldıkları eksiltme kâğıtlarının her parçasına 50 şer kuruşluk pul yapıştırıp imza ettikten sonra teklif mektuplarile birlikte zarfa koymaları ve eksiltme günü saat 15 e kadar Yapı ve İmar İşleri Eksiltme Komisyonu RelsUği-ne vermeleri lâzımdır.
Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. (1676)
Tekel Genel Müdürlüğünden
Birinci nevi gom Dinamit 40.000 Kilogram ikinci nevi gom Dinamit 270.000 »
Jelatin Dinamit 50.000 ■
1 — Yukarda cins ve miktarları yazılı patlayıcı maddeler pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarıık 15 Mart 1950 çarşamba günü saat 15 de Kaba-taştakl Tekel Genel Müdürlüğü Tekel Maddeleri Şubesi Alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — şartname her gün adı geçen şubeden alınabilir.
4 — İsteklilerin belirli gün vc saatte teklif edecekleri ftat ü-
zerlnden %7,5 güvenme paralariyle birlikte mezkûr komisyona gelmeleri. 1883
Gayri menkul satışı
Cihangirde Flruzağada denize tamamen nazır Furuzan apar-tımanının satış ilânı
İstanbul 1. et İcra Memurluğundan; 950/163
Şuyuun izalesi İçin satılması takarrür eden Beyoğlu Kılıç A-11 mahallesi Coşkun sokağında en eski 2 mükerrer 2 mükerrer 2, 18 eski 4 ilâ 8, 16, yeni 2, taj 8, 10. 17 kapı 53 ada. 12 parsel, No. ju 936 metre murabbaı arsa dahilinde ve 350 metre murab-baı saha üzerine duvarları kârgir. döşemeler' beton olarak İnşa edilmiş, bodrum katı He birlikte altı kattan ibaret ve her katın İkişer daireyi ihtiva ettiği ve bütün apartımanm birisi bodrum katında olır-aı üzere on bir daireden İbarettir. Tek ve çift No lu dairelerin tertibatı ve taksimatı İtibariyle yekdiğerinin ayni dlr.
Bunlardan G No- lu dairenin evsafı:
Kapıdan girildikte 2.20 X 5 10 ölçüsünde blı ho! üzerinde sağda 3.30 X 4 ölçüsünde bir oda İle bunun yırında 4 X 4.15 ölçüsünde bir dlğeı oda, karşısında zemini cini döşeli muftak ve bunun yanında alafranga helâ 11e banyo, su’ tarafta müşterek bir salon halinde denize karşı bulunan 3.10 X 4 ve 3.70 X 3.70 ölçüsünde İki oda;
9 No. lu daire: Zemini çini döşeli bir koridor üzerinde sağda aynca harice servis kapısı bulunan geniş bîr mutfak ile bunun yanında Coşkun sokağına balkonu olan 3.10 X 3.80 ölçüsünde bir ve 3.20 X 4.50 ölçüsünde diğer bir oda. solda alafranga helâ ve bu koridordan bir kapı ile ayrılan 4 X 4.50 ölçüsünde bir hol üzerinde sağda 4 X 4.50 ölçüsünde bir oda ve birbirine geçme 3.50.X 8.50 ölçüsünde bir salon, solda 4 X 4.50 ölçüsünde diğer bir oda 113 ancak bu odadan geçilen banyodan müteşekkil bulunduğu ve binanın deniz cephesinde 1.30 metre genişliğinde bir balkon ile çevrilmiştir.
Bodrum Kat: İki odası mezkûr aparlıman dahilinde diğeri bunlarla irtibatı olmak üzere bahçe üzerinde inşa edilmiş, Qç odalı ayrıca bir daire, kapıcı, ahçı odaları, çamaşırlığı ve müteaddit kömürlüğü ihtiva etmekte olduğu; buradan demir bir kapı 11e çıkıldıkta, beton ve üz**rl çimento şap yollarla ayrılmış ve tanzim edilmiş fıskiye tertibatını havi olr havuz He muhtelif profilli demir çubuklardan İnşa edilmiş müteaddit kameriyeleri bulunan denize karşı ve manzarası fevkalâde, bahçesi olup; bütün dairelerin kalorifer ve havagazı ve elektrik ve ter-kos tesisatı vardır.
Hududu: Kadastro tesbltl gibidir.
Kıymeti: 455.000 Dör yüz elli beş bin liradır.
Yukarda evsafı yazılı gayrim enkulün arttırma şartnamesi 22/2/950 tarihinden İtibaren herkesin görebilmesi İçin dairemizde açık bulundurulacaktır. Birinci açık arttırması 14/Mart/1950 tarihli salı giinü saat 14 ten 16 ya kadar İstanbul 1. inci İcra dairesinde yapılarak satılacaktır. Teklif edilen en yüksek bedel muhammen kıymetinin %75 nl bulduğu takdirde en çok arttırana ihale edilecektir. O gün böyle bir bedel elde edilemezse arttırma 10 gün uzatılarak 24/Mart/950 tarihli cuma günü ayni mahal ve saatte yapılacak, 2. cl arttırmada en çok arttırana I-hale edilecektir.
Arttırma aedell hemen veya verilen müddet İçinde ödenmezse îcra K. nun 133 üncü maddesi tatbik olunur. Arttırmaya İştirak edeceklerin %7.5 nlsbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu ibraz etmeleri lâzımdır.
İpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadar'arın ve irtifak hakkı sahiplerinin gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiye faiz ve masrafa dair olan iddialarını ilân talihinden itibaren 15 gün İçinde evrakı müsbiteleriyle dairemize bildirmeleri, aksi halde hakları tapuda kayıtlı olmayanlar paranın payi&ştınl-masından hariç kalacaklardır Gayrimenkul vakıf İse tâviz bedeli, tellâllye ve ihale karar pullan alıcıya aittir. Arttırmaya iştirak edenlerin şartnameyi okumuş ve mûnderecatmı tamamen kabul etmiş ve müzayedeyi terkedenlerln kefiyet etmiş addolunacakları ve fazla malûmat almak lstlyenjerln 950/163 dosyaya ve şartnameye müracaatları ilân olunur.
İstanbul Deniz Komutanlığından
Araba vapurları ve deniz araçlarında Kullanılmak üzere âzami 60 lira maaşlı 9 kaptan İle 50 lira maaşlı 3 çarkçı alınacaktır.
Yaş haddini geçmemiş emekli deniz subayları tercihan alınır.
Talip olanların 25/2/950 tarihine kadar haı tercümesi birer fotoğraf ve dilekçe He Komutanlığımıza müracaatları.
12302ı
DEVLET DEMİRYOLLARI ________________İLÂNLARI____________________
1 inci işletme satın alma komisyonundan
Eskişehir re Tavşanlı depolarında 1951 yılı Şubat ayı sonuna kadar gelecek olan maden kömürlerinin mevcut şartname ve mukavele hükümleri dahilinde yükleme ve boşaltma İşi kapalı zarfla eksiltmeye konmuştur
Bu depolaıa geleceği tahmin edilen kömürlerin miktarlyıc muhammen bedelleri ve muvakkat teminatları, ihale tarihi, günü ve saati aşağıda yazılmıştır.
Eksiltme Haydarpaşada 1. inci işletme komisyonunda yapılacaktır. İsteklilerin kanun gereğince hazırlayacakları kapalı zarflarını eksiltmeden bir saat evveline kadar makbuz karşılığı komisyona vermeleri veya muayyen vakitte komisyonda bulunmak üzere iadeli taahhütlü olarak posta He göndermeleri lâzımdır. Postadaki gecikmeler kabul edilmez.
Eskişehir deposuna alt şartname (170) kuruş mukabilinde Haydarpaşa Eskişehir veznelerinde satılmaktadır. Tavşanlı deposuna alt şartname komisyon kaleminde ve Tavşanlı deposu
şefliğinde görülebilir. 2029
Muhammen Muvakkat
Deposu Miktarı Bedeli Teminatı İhale tarihi günü ▼e saati
Eskişehir 75000 33750 Ura 2531.25 lira 13 Mart 1950 pa- zartesi 11 de
Tavşanlı 21000 23100 lira 1732.50 lira 13 Mart 1950 pa-
zartesl 15.30 da
3000 M2 parke kaldırım tamiratı yaptırılacaktır I. E. T. T. işletmelerinden
1 — Muhammen bedeli 2400— lira olan yukarıda yazılı iş pazarlık suretiyle yaptırılacaktır.
2 — Bu işe alt şartnameler levazımdan parasız tedarik edilebilir.
3 — İsteklilerin 180. — liralık geçici terrinatlariyle birlikte 27,2.950 pazartesi günü saat 10 da Metro Han 4. eü katta toplanacak arttırma eksiltme komisyonunda hazır bulunmaları.
20»3
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından Rlzede Be.ediye Reisi Bay Hakkı adına yazılı D. sınıfı 17464 numaralı birlik bankamız hisse senedi kaybedilmiş olduğundan artık hükmü kalmamıştır.
Yerine başka numaralı yeni senet verileceği bildirilir. 2383
r ı j
Comments (0)