40 Mikron kaplama su geçmez ve otomatiktir.
Türkiye mümessili
H. Akıl!. Balıçekapı No. 6
6ene 32 — No. TT2O6 — Fİatl: her yerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 24 Aralık 1949
Sahibi: NecmeddLn Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Hayat pahalılığını önlemek için alınan tedbirler İthalâtın menedilmesi endişesi katiyen varit değildir
Belli başlı gıda maddelerinin Hatlarının sunî surette yükselmesini önlemek için tedbirler alınıyor
Fransız
Başbakanı
Mecliste az bir ekseriyetle itimat oyu aldı
(Arikara’da bulunan arkadaşımız Şevket Rado bildiriyor)
Ankara 23 Aralık — Ekonomi ve Ticaret Bakara Veda d Dlç-leii'yi makamında ziyaret ederek hayat pahalılığını önlemek üzere alınan tedbirler etrafında kendisinden bir miilâkat rica ettim. Ricamı memnuniyetle kabul eden Bakan şu İzahatı verdi:
— Hayat pahalılığını önlemek üzere hükümet olarak uzun ve kısa vadeli tedbirler almış bulunuyoruz. Bir kere enilasyo-nlst hareketlerle tedavüldeki para hacmini sun‘i olarak arttırma yolundan çok uzağız. İ-kinclsl; son devalüasyon hareketine iştirak etmemek sure -tlle paramızın kıymetLn! muhafaza ettik. Başka memleketler paralarının kıymetlerinde bir inme olduğu için bu inmenin İthalât malları flatlerlnde göstereceği zarurî fiat düşüklüğü
Ekonomi ve Ticaret Bakanı
VEDAT DİCLELİ
piyasamızda şimdiden hissedilmeye başlamıştır.
İhraç maddelerimiz bakımından da dünya fiatlerine uymak gayreti içindeyiz. Fındık, üziim. İncir gibi AvrupalInın zaruri İstihlâk maddesi olmayan ihraç mallarımızı satmaya çalışırken, bilhassa pamuk ve yağlı to -humlar gibi, yabancı alıcıların muhtaç olduğu iptidai maddelerin istihsalini arttırmak baş -lıca gayemizdir.
Gıda maddeleri
Bunlardan başka kısa vadeli, günlük tedbirlerimiz vardır: Eltmek flatlerl üzerinde çalışıyoruz. Geçen senenin verimli olmayan rekoltesine rağmen buğday flatlerl. aldığımız ted -birler sayesinde inmektedir.
{Arkası sahile 2; sütun 6 d*)
Fransız Başbakanı Bidault
Londra 24 (R) — Fransada
Bidault Kabinesi bu gece sabaha karşı az bir ekseriyetle itimat reyi almıştır. 297 mebus aleyhte, 303 mebus da lehte oy
vermişlerdir.
Suriye hâdise'eri
Başbakan diyor ki...
Biz iman ve kanaatleri bir insanlardan müteşekkil bir partiyiz
“Halk Partisini yıkmak için çalışanlar karşılarındaki kayaya çarparak parçalandılar ve mütemadiyen parçalanıyorlar,,
Biz dimdik duruyoruz, gittikçe daha kuvvetle, daha azimle bu memleketi muasır medeniyet seviyesine yükseltmeğe çalışıyoruz
"Demokrasiye imanımız tamdır. Demokrasi
dediğimiz zaman Garplı mânasile bir demokrasiden bahsediyorum,,

Seçim kanunu
Tasarıyı inceliyecek komisyon seçildi
Ankara 23 — Seçim kanununu İncelemek üzere kurulan geçici komisyon 23/12/1949 cuma günü saat 14.30 da toplanarak gizli oyla başkanlık divanı seçimini yapmıştır.
Başkanlığa1' Denizli Milletvekili Dr. Behçet Uz, sözcülüğe Kayseri Milletvekili Sait Azmi Feyzioğlu, kâtipliğe Bursa Milletvekili Abdurrahman Konuk seçilmişlerdir.
Komisyon İlk toplantının 9 ocak 1949 pazartesi günü yapılmasına karar vererek dağılmıştır.
Endonezya cumhuriyeti
Türkiye, yeni devleti ilk tanıyacak devletler arasında olacak
Ankara 24 (Arkadaşımız şevket Rado'dan) — Endonezya ile Holanda arasında cereyan eden müzakereler neticelenmiştir, Bu ayın 27 sinde Holanda hükû-
(Arkası sabite 2; sütun 4 te) 1
İhracatçılara iki misline kadar munzam kredi
Merhez Bankası Umum Müdürünün kredi meselesine dair demeci
Sadi Pekler gazetecilere beyanatla bulunurken
Şehrimizde bulunan Merkez bankası umum müdürü Sadi Bekler dün, Merkez bankasında bir basın toplantını tertip ederek banka tarafından takip edilen kredi siyaseti hakkında beyanatta bulunmuştur. Sadi Seker bankalar, Merkez bankası ve iş adamlarının işbirliği yapmaları li'ızumundan bahsederek demiştir kİ:
(— Kredi temini bakımından ticaret bankalarının bu yolda
Vmumî Meclis top'antısı
üniversiteli gençler Mcdis miizııkerelerini takip ediyorlar LYazısı ikinci SûUUemtalel
kullanacakları menbalar tevdi at Merkez bankası kaynaklarıdır. Eğer umumi kredi ölçüleri içinde tevdiat kaynaklan yetişmezse ihtiyacın Merkez bankası menabilnden karşılanması zaruridir. İhtiyaç hacmi tevdiat hacminin üstünde olduğu hallerde bankaların Merkez bankası menabiint kullanmadan çekinmeleri bir kredi darlığı doğurabilir.
İşte bu sebeple Ankarada bankalar temsilcilerinin yaptıkları toplantıda tesbit ettiğimiz esaslar bugün tatbikata İntikal etmiş bulunmakadır. O zaman da ifade etiğim gibi ihracat. İthalât ve iç ticaret kollarında ayn ölçülerimiz vardır
Buitlbarla ihracatta bu satış devresine münhasır katmak kaydiyle geniş kredi kolaylıkları sağlamış ve bu maksatla ihracatçı tacirlerle bankalara mevcut kredilerinin iki misline kadar munzam kredi yapmağı kararlaştırmış bulunuyordu- Bu (Arkası sahile 2 sütun 4 de)
Tll
Bir manltk
Okuyucularımız yazıyor:
— Vali kontrol» çıkınca/ fiatler düşüyor, sonra gene yükseliyor. Ö halde, bu işle alâkadar memurlar valinin!
Ankarada yaktn bir alâka ile takip ediliyor
Ankara 23 — Başbakan Şemseddin Günaltay Sivas ve Er-zincanda İncelemelerde bulunmak üzere beraberinde İşletmeler Bakanı Münir Birsel, Dışişleri Bakam Necmeddln Sadak, Bayındırlık Bakanı Şevket Ada-lan ve Çalışma Bakanı Reşat | Şemseddin Sirer İle Sivas ve Erzincan Milletvekillerinden bazıları, Sümerbank, Etibank, Toprak ofis umum müdürleri olduğu halde bugün saat 18-30 da Sivosa hareket etmiş; re istasyonda uğurlanmışlar.
Dil kurultayı sona erdi İmlânın değiştirilmesi teklifi kabul edilmedi yönetim ve bilim kumlu üyeleri seçildi
Ankara 24 (Arkadaşımız Şevket Rado bildiriyor' — Suriye1 hâdiseleri Ankarada çok yakın Şemsettin bir alâka ile takip edilmekte- toP'anan dlr. Son hükfıkmet darbesinin Partİ31 11 Kongresinde mühim Suriye - Irak birleşmesine bLr nuUlk söylemiştir. Başbakan karşı bir hareket olduğu te- . Cumhuriyet^ Halk Par-
hakkuk mahallide Türklyenln tek arzusu Cenup komşularında emniyet ve istikrarın yerleşmesi olduğu belirtilmektedir.
Ankara 23 (AA.) — Başbakan
Günaltay bugün Cumhuriyet Halk
etmiştir. Salahiyetli' tls'nln üç dört senedenberl büyük bir imtihan karşıcında kal-1 dığını, bir takım zayıf düşünceli insanların Halk Partisinin sarsıldığı zehabına kapıldıklarını, halbuki hâdiselerin bunun tamamen aksini gösterdiğini, parti saflarında daha ziyade birlik ve yakınlık hasıl olduğunu söyllycrek başlamış, bu partinin Atatürk tarafından teşkil edildiğini, o zamanki vaziyeti, geçirilen safhaları anlattıktan sonra demiştir ki:
işte aziz arkadaşlarım. Halk Partisi geçirdiği büyük İmtihandan bir çok 2avalh kafaların hülyalarına rağmen, daha dinç, daha kuvvetli olarak çıkmasının sebebi, temelinin bu şekilde gayet kuvvetli kurulmuş olmasındandır. (Bravo sesleri, alkışlar)
(Arkası sıthifc 2; sütun 7 de)
Tophanede bir cinayet
Bir sabıkalı 2,5 lira yüzünden arkadaşını öldürdü
atışmak İçin ismini yazdırmıştır.
Kürsüye gelen kurum genel yazmanı Hasrın Reşit Tankı» komisyonun sunduğu bu raporda harflere bazı işaretlerin ilâvesi teklif edildiğini, halbuki Türk harfleri kanunen tâyin edilmiş bulunduğundan bu maddenin rapordan çıkarılmasını teklif etmiştir.
Miİli Eğitim Bakam Tahsin Banguoglu söz almış ve raporun bir maddesinde temas edilen imlânın değiştirilmesi hak-kmdaki teklifin ancak hükümet eliyle yerine getirilebileceğini söylemiş ve teklif edilen imlânın zorluğuna bir misal göstererek sözlerine şöyle de-yam etmiştir: «Her dilde imlâ şiveden öğrenilir. Bazı imlâ yanlışlıkları bizi ürkütmeme-
İhsanın kastili mi?
Zabıta şüphelendiği bir genci îzmirde yakaladı
Kaatil İbo
Sabıkalı hırsızlardan ve asker firarisi İbrahim Keskinkı-hç, namı diğer Hızır ile yine sabıkalılardan İbo namlyle a-nılan diğer İbrahim adlarında iki genç, dün öğle üzeri Tophanede Karabaş mahal leşinde karşılaşmışlardır, tbo, Hi2irda olan iki buçuk lira alacağını istemiş, Hızır parası olmadığını söylemiş, bu yüzden çıkan ağız kavgası lcısn zamanda bü-' yümüş ve İbo bıçağını çekerek Hızır'a bir kaç defa saplamış cansız yere yıkmıştır. Kaatil tbo vakayı müteakip kaçmıştır. Az sonra Galata merkezinin Hendek polis karakolu komiseri Zeki Özken»; tarafından yakalanmıştır. Kaatil aorgusu-
Ankara 23 — Altıncı Türk ou Kurultayı son oturumunu! bugün öğleden evvel ve sonra yapmıştır.
Kurumun koruyucu başkanı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Başbakan Şemseddin Günaltay. çalışmaları taklbetmlş-lerdir.
Saat 10,30 da Kurultay açılınca heyetin oturumları yakın bir alâka ile taklbedcn koruyucu Başkan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü ziyaret ederek Kurultay üyelerinin sevgi ve bağlılıklarını bildirmeleri hakkında yapılan teklif oy birli file kabul edilmiştir.
İmlâ meselesi
Müteakiben imlâ komisyonu raporu komisyon raportörü Mithat Sadullah taralından o-kunmuştur. Raporun okunması bittikten sonra 28 hatip ko-f—" 1 '
Yazan: Nihal Karama|aralı
Blr sene evvel Unkapamnda Otluk sokağında 15 numaralı ahşap ve bir ahır üzerindeki tek odada oturan Ihsan çilekeş adında bir genç, fakat vaziyeti şüpheli bir kadın, kalınca bir tel ile boğulmak suretl-le öldürülmüştü.
Erohı ve esrar gibi zehirlerle meşgul olduğu tahkikatla anlaşılan bu kadının kastili zabıtaca aranıyordu.
Son günlerde emniyet müdürlüğü cinayet kısmı memurları tarafından yapılan soruşturmalarda Kemal adında bir; 1 gencin üzerinde kuvvetle du- ; rulmuş ve bazı deliller ele geçirilmiştir. Bu şahsin İzmire ' kaçmış olduğu anlaşıldığından,1 keyfiyetten İzmir zabıtası da' malûınattac edilmiş ve Kemal i dün orada yakalanmıştır. Ke-| mal, İstanbul'a getirilecek ve burada lâzım gelen sorgusu
Çerçeve
Dışı
Aşk ve macera romanı
— Önümüzde ccnişlîyen masmavi ufuklara beraberce kanad açalım. Amma, uçmasını beceremezmişiz; zarar yok! Kona havalan» öğreniriz.,.
8u heyecanlı romana yılbaşında başlıyoruz
Sanife 3________________
Hafta Sonu Notları
A K ŞAM
24 Aralık 1949
Sabah Gaz eteleri Ne Diyor?
Herkes haklı
Dil dâvasının içinden kolaylıkla çıkamamışın sebebin! dil kurultayında bulunsa İdiniz siz de benim gibi anlardınız: Herkes haklı da onun için bir türlü anlaşamıyoruz. «öz Türkçe köklere gidelim» diyenler haklı, «Yasayan dilden kelime üretelim» diyenler haklı, «Mekteplerde Lâtince, Yunanca okutalım» diyenler haklı». «Kelime uyduralım» diyenler haklı.
Nasıl haklı olmasınlar ki herkes dâvaya iddiasını ispat etmek iizerc vesikalarla gelmiş. Herkes anlatmak, uzun ıızun anlatmak, karşısındakine derdini dinletmek isliyor. Fakat hâkim ortada yok. Herkes haklı olduğunu hüküm verernlyecek olana anlatıyor, İtiraf edeyim ki kimsenin de kimseyi dinlediği yok. Hattâ dinlemeye tahammülü yok. Altıncı dil kurultayının her hararetli sahneleri dil tarih fakültesinin kurultaya mahsus salonunda değil, cigara içmeye mahsus holünde cereyan etti. İçeride biri idd.1-asını İspata kalktı mı dinleyiciler sağdan soldan ayaklanıp dışarı çıkıyorlar, çünkü kendi iddiaları başkadır. Ve maalesef her iddiacı kendisininkinden başkasının iddiasını «Saçma» bulduğu için dinlemeye tahammül edeml-yerek dışarı fırlıyor! Hattâ şimdiye kadar Türkçe dîye yapılan kelimelerden çoğunun aslında Yunanca Ve Ermenice olduğunu iddia eden, 20 bin kelime üzerinde bir istatistik yaptıktan sonra buraya geldiğini söyliyen genç bir hatip kürsüye çıktığı zaman kendisini kimsenin dinlemediğini görünce dayanamadı.
«Benden evvel bu kürsüden bir sürü manasız lâf dinlediniz. Ben size en doğrusunu Büyüyeceğini halde dinliyemiyorsunuz!» diye bağırdı ve salon kahkahadan kırıldı. Bu zata göre sınır, kaldırım ve defter kelimeleri Yunanca imiş.
*
Holde kurultay
Kurultay salonunda büyük münakaşalar — kurultayın dinlemek tarafı noksan
olduğu için — cereyan etmedi. Fakat konferans salonunun geniş holü daima münakaşalı idi. Bir tarafta Fa-lih Rıfkı Alay etrafına toplananlara fikirlerini anlatıyor, başka tarafta Nurullah Ataç kendi iddiasının en doğru iddia olduğunu kabul ettirmek için nefer tüketiyordu. Ilalit Fahri salonda söy-liyemediklerlni dışarda söyleyip içini boşaltmak İmkânını buluyordu.
Konferans salonunda kürsüye çıkıp bir şey söylemenin kolay bir İş olmadığım da burada İşaret etmeliyim. Konuşma müddeti 3 dakika olarak tesblt edilmişti. Hatiplerin ya cümleleri yarıda kalıyor, yahut kürsüden zorla indiriliyorlardı. Bizde kısa konuşmak, az zamanda bütün söyllyeceklerinl söylemek sanatını öğretecek mekteplere ne kadar ihtiyaç var. Bilhassa kongrelere, kurultaylara gidecek olanların bir Lakonizm kursundan geçirilmesi mutlaka lâzım.

Baskısız kurultay
A llıncı dil 'curultayının, ** bundan öncekilerden farklı olan tarafı her fikrin salonda olsun, holde olsun, komisyonlarda olsun ser beşçe söylenebilmesi idi. Dinleyici bulan fikrini açığa vuruyor, kimse de ulu orta konuşmayı önlemeye çalışmıyordu. Yani kurultayda «Baskı» yoktu. Hattâ fazla ser-besliğlu de baskı kadar rahatsız edici bir tarafı olduğunu bu kurultay biraz olsun hissettirmiştir.
Fakat şu muhakkalır kİ kurultayın kabul ettiği yen! prensipler dil çalışmalarında İtidalin muzaffer olduğuna delâlet eder. Müfritler ie dil hareketine muhalif o-laniar bu prensiplerden pek memnun olmadıklarsa da kurulacak Bilim Kurulu bjı prensiplere sadık kalırsa selim akıl sahipler! her halde pek fazla kızmıyacaklar. Yapılsa yapılsa anlaşılır yeni kelimeler yapılacak. Anlaşılır olanlara kimsenin itiraz etmediğine bakılırsa dil devri-nılnde yatıştırıcı bir devre girdiğimiz iddia edilebilir.
Şevket RA DO
Seçim ve demokrasinin sesi Selim Ragıp Emeç, SON POS-tada yukarıki başlıkla yazdığı makalede seçim tasarısı hakkında Demokrat Parti Reisi Celâl Dayar’ua beyanatını mevzuu bahis ederek diyor ki:
♦Seçim kanunu tasarısının: büyük bir emniyet unsuru o-larak memlekette yarattığı memnuniyetin, yarın, bir İnkisara inkılâp etmesinden korkulur. Çünkü bizim açık kanaatimiz şudur ki. bizim iktidar, samimi olarak bir şey arzu e-derse: o. tahakkuk ettirilebilir. Yeter ki arzu etsin. Seçim e-soslnnnın şimdiye kadar müzmin bir hal almasının tek sebebi böyle bir arzunun iktidar partisinde ve onun muhtelif kademelerinde müşahede edilmemiş olmasıdır. Şayet böyle bir arzu olsaydı; eski seçim kânunile dahi, iyi ve dürüst netice almak her suretle mümkün olabilirdi.
Bit defa ve yeniden hlssolun-maya başbyan depreşmeler; eskidenbcri devam edegelen tertipleri maskelemeye mahsus
bir takım kurt masallarının tekrarından başka bir şey değildir. Bu masallara, bu memleket artık kanıksamıştır.

Fazla sevinmemeli
YENİ SABAH, yukanki başlıkla yazdığı makalede Dil Kurultayının müzakerelerine temasla Dil Kurultayında mâkule, mutedile doğru bir geri dönme hareketi görüldüğüne dair Ankaradan gelen haberlere sevinmekte bayram yapmakta acele etmemek lâzım geldiğini yazıyor ve diyor ki:
■Burada yalnız dil noktasından değil Halk Partisinin memleket çağındaki bir telâkkisi karşısındayız. Toptancılık, şeflik, tek particilik sistemini çeyrek asırdır yurtla, yürürlükte olan kanunlara hattâ kanunların en büyüğü olan Anayasaya muhalif olarak yürütenler en ufak bir kadro değişikliği yapmadan, ona bile lüzum görmeden demokrasi hattâ ileri demokrasi yapmak dairesinde değiller midir? Bu yüksek misal ve örnek olduktan sonra neden dil bahsine de hem ifratı hem itidali — olacaksa —
aynı zevat yapmasın! Ne olur? Dil Kurumunu idare eden şahıslarda bir değişiklik yapılsa, yani bu mahlslerde İleri gitmiş şahsiyetler ikinci plâna alınsa kıyamet mİ kopar?»
Â
Çözüme doğru
Nadir Nadi CUMHUHÎYET’te «Çözüme doğru» başlıklı baş makalesinde Meclise gönderilen yeni seçim tasarısı hakkında Celâl BayaPın beyanatını mev-zunbnhis ederek diyor ki:
■Şimdi bütün mesele Bilim komisyonu çalışmalarına hâkim olan temel prensip! bozmaksızın bir Seçim Kanunu çıkarmak ve onu iyi tatbik e-dcbtlmektlr. Dört yıldır hepimizi üzen, fakat şimdi arkada kalan güçlükleri halırlıyacak olursak, bu önümüzdekileri de yeneceğimizi ümit edebiliriz.
İşte o zaman, demokrasinin eşiğinden atladığımızı övünerek söyleyebileceğiz. Tartışmalarımızın, kavgalarımızın o zaman bir mânası olacak. Bindiğimiz gemiyi hangi limana götürelim diye o zaman birbirimize sormaktan fayda umacağız.»
Umumî meclis dün toplandı
Elektrik ve tramvay bütçesi mecliste hararetli tartışmalara konu teşkil etti
Marshall yardımı
Cemil Sait Barlas muhtelif dairelere nasıl taksim edildiğini anlattı
Ankara 23 — Devlet Bakam Cemil Sait Barlas, bugün ter-tlbeltiği basın toplantısında, Marshall yardımından sağlanan paraların devlet daireleri- • ne ne şekilde taksim edildiğini anlatmıştır. Barlas demiştir ki:
«— Bildiğiniz gibi elimizde 5 yıllık bir program vardır. Bu programa göre, muhtelif Bakanlık ve dairelere muayyen meblâğlar ayırdık. Meselâ bu meyanda. Devlet Demiryollarına 41 milyon 774 bin lira, Denizyollarına da 33 milyon lira tahsis edilmiş olduğunu zikredebilirim.
Cemil Barlas, bütçe açığı mevzuuna da temasla, bu açığın İktisadi kalkınmaya yatırılan 226 milyon liradan ileri geldiğini ve Marshall yardımından tahsis edilen kredinin üstünde, kalkınma İçin, bütçeden de bir ödenek ayrıldığına işaret etmiş ve:
Eğer iktisadi kalkınma İçin, bûLçedc mühim bir ödenek ayrılmadaydı, hükümet, devlet memurlarlyle, milli savunma masraflarım karşılayacak durumda olduğundan bütçede bir açığa tesadüf edilmiyecekü.» demiştir.
Bakan bu arada, 949-950 yar-dımıvje sağlanan kredinin 30 milyonunun Etibanka, 50 milyonunun yollara, 2 milyonunun tarıma, 2 milyon 400 bin liranın su işlerine, 5 milyon 800 bin liranın demiryollarına, 5 milyonunun Maden Tetkik Arama Enstitüsüne petrol arama için
ması için ayrılmış bulunmaktadır.
Hazırlanan plâna göre balıkçılığın kalkınması için modern avlanma ve nakliye vasıtaları, soğuk hava tesisleri, konserve fabrikaları vp biyolojik tetkik merkezleri kurulması derpiş o-lunm aktadır.
Bu sene ayrılan İki buçuk milyon dolarla bu İhtiyaçlar, ihtiyaca en uygun olanları imkân nispetinde temin olunacak ve bu arada hususi teşebbüse geniş mikyasla yardım yapılacaktır.
Küçük baJıkçıhlann bu yardımdan geniş ölçüde faydalanmaları İçin bunların birleşe rek kooperatifler kurmalarının çok faydalı olacağı görülmektedir.
Mevzuubahis malzeme ve vasıtalar yakında sipariş edilecek ve kısa bir zaman İçinde ilgililerin istifadesi mümkün.olabilecektir. __
İki aylık ek bütçe
Ankara 24 (AkşamJ — Hükümet ocak ve şuoat aylarına mahsus İki aylık ek bütçeyi meclise vermiştir.
Bu iki aylık ödenek tasarısı 184 milyon 966 bin 757 liradır. Bundan başka 3 milyon 702 bin 209 liralık bir aktarma yapılması vL> 9 milyon 900 bin 508 liralık da olağan üstü ödenek veriimesi tasanda teklif edilmektedir.
Pazartesi günü bytçe komisyonunda görüşülmeğe başlanacaktır.
ve nihayet 1 milyon 25Q bin liranın da tuz İstihsali için ayrılmış olduğunu açıkladı.
Ankara 23 — Marshall plânı yardımının 9*9 - 950 yılı kıs-_______________
mındao "Anuli'.ın rinlarlık Urai mıısUı. fc,
- - - -
Uludağ’da kar bir metreyi buldu
Uludağ 23 lAJU — Uiudağda kanrı kalınlığı bir metreyi bulmak m. d ayşan et-
Dil kurultayı
fBaş tarafı 1 inci sahifede! İldir. 1,614.000 çocuğun hakkı göz önünde bulundurularak, yüksek heyetinize sunulan bu mesele ilim heyetine havale edilsin.»
Bu teklif reye kondu ve oy birliği İle kabul edildi.
Söz alan bazı hatipler de has isimlerin yazılış tarzı üzerinde görüşlerini İzah ettiler.
İnönü’nün mesajı
JCurulLay son oturumunu öğleden sonra yapmıştır. Kürsüye gelen yazman Necmeddin Sâhlr Sılan, Türk Dil kurumu koruyucu başkanı Cumhurbaşkanımız İsmet İnönünün kurultay üyelerine gönderdifn mesajı o-kumuştur. Cumhurbaşkanı mesajında şöyle demektedir:
Türk Dil Kurularınıza, benim İçin gösterdiği ilgilerden, dolayı teşekkürler ve minnetlerimi sunarım. Dil kurultayının çalışması dil dâvamız İçin bir muvaffakiyet merhalesi olmuştur Dil kurultayı, çalışmaları ile dil İnkılâbımızın kıymetli ve heyecanlı bir bekçisi olduğunu te-bat etmiştir. Bunu gelecek İçin büyük teminat, sayıyorum.
Bu mesaj, okunurken üyelerin sık sık alkışlariyle kesilmiştir.
Yönetim ve Bilim Kurulu seçimleri
Müteakiben seçime geçilmiş, üyelerin oyu alınarak yönetim kurulu üyelerinin açık, bilim kurulu üyelerinin gizil oyla seçilmesine karar verilmiştir.
Kabul edilen bu teklif üzerine yapılan seçimde genel sekreterliğe Haşan Reşit Tankut, saymanlığa Kemal Turan, üyeliklere de Agâh Sırrı Levent, Hamil Akverdi, Hüseyin Avni Göktürk büyük bir çoğunlukla seçildi.
Kapalı oyla seçilen bilim heyeti üyeleri şunlardır:
Salm AH Dilemre 129. Kadri Yürükoğlu 120. HaB! Nimetuilah öztürk 111, Suut Kemal Yetkin 110. Mehmet Ali Ağakay 108, Fallh Rfkı Atay 196 Besim A-talay 106, Naim Bâzım Onat 105, İsmail Hikmet Ertaylan 105. Haşan Ali Yücel 102, Nec-meddln Halil Onan 102, Mustafa Nihat Sozön 101, Bedreddlrç Tunccl 100, Hakkı Tarık Us 99. İ. Hakkı Baltacıoğlu 99. Reşat Nur! Giîntekin 99, Zeki Zeıen 99. Adnan Saygun 97. Hikmet Blrand 96, Hüseyin Cahit Yalçın 93, Memduh Şevket Eseııdal 92, Peyimi Safa 92, Ömer Asım Aksoy 91, Mehmet Tuğrul 89, Samim Slnanoğlu 88, Suat Bay-dur 87, Meçi t Gökb erk 87, Sa-lâhaddln Ha tu 86. Ahmet Cevat Emre 80. Nihat Sami Banarlı 67.
Bundan sonra Kemal Akman, Halûk Nihat Pepeyi ve sekiz arkadaşı tarafından yapılan teklif kabul edilerek denetçiler kurulu seçimine geçildi. Aslî denetçiliğe Necmeddin Sâhlr Sı-I ian. Faik Reşit Unat, Haüm Baki K un ter, Feridun Ankara ve yedek denetçiliklere de İbrahim Refik Soyer, Uluğ iğdemir ve Enver Behnan Şapolyo seçilmişlerdir.
Seçimi müteakip Necmeddin Sâhlr Sılan taralından yapılan teklif üzerine dil dâvasına hizmet edip hâlen ölmüş bulunan değerli arkadaşların hâtıralan-j na hürmeten iki dakikalık bir enuo-yzlı.rııvn uınıimıa yp nltınhl
ihracatçılara kredi
(Baş tarafı 1 inci sahifede) krediye karşılık teşkil edecek ilırac mallarının dünya Hallet rinl esas tutuyoruz. Şurasını sn-rahatle belirtmek . isterim ki: ihraç mevsim! sonunda bu krepliler tamamen kesilmiş olacaktır.
Böylece hususi takas ve deb-iokaj gibi gayri tabii yollardan yüksek llatler temini arzularını teşvik etmekten kaçınmağı memleket menfaatlerine ve Türk parası kıymetinin muhafazasına matuf bir tedbir olarak düşünüyoruz
Şükranla kaydetmek yerinde olur kİ, ,Turk parası kıymetinin ı muhafazası ıçiih gayri tabii mübadele yollarının tatbikattan ta-l mamen çıkarılması hususunda hükümetle tam b!r mutabakat haildeyiz. Zaruri ithal mallarının çirişini temin ve 2aruri olmayanların ve stoklan kabarık [ olanların girişini yavaşlatmak bakımından İthalâtta mal cin-ı sine göre kredi ölçülerimiz değişmektedir ve ithal mallarının uzun müddet sebepsiz muhafazası suretiyle fiat yüksekliğinden faydalanmak istlyen temayülleri de himaye etmemeyi uygun görmekteyiz.
İç ticarette de normal öiçü-11er dahilinde bir kredi açmağı esas tutuyoruz. Bu intikal dev-l resinde bazı güçlükler hissedileli İr.
| Müşkülât çeken firmaların bankalarına karşı çok samimi ve açık olmaları ve gayri tabii yollardan büyük faizlerle para tedariki yoluna sapmadan önce, vaziyeti olduğu gibi ortaya koyarak yardım istemeleri şarttır.»
Büyük bir teberru
Cemal Sarıca menkul ve gayri menkul bütün mallarını Darülacezeye teberru etti
Sultan Hamid'ln mabeyincilerinden merhum Ragıp paşanın m ah t umu Cemal Sarıca, kendisine babasından irsen İntikal eden menkul ve gayri menkul bütün emvali Darülacezeye terk ve hibe ettiğin! dün akşam geç vakit Belediye Reisliğine verdiği bir istida ile bildirmiştir.
Bu hayırsever zatın İstidası , vekili avukat Sadi Rıza tarafından Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Kerim’e verilmiştir,
j Pek büyük bir şükran ve takdir hissiyle karşılanan bu teberru ile Darülacezenin büyük bir gelir temin ettiği anlaşılmaktadır.
Endonezya
(Bas tarafı 1 inci sahifede) metl Amsterdamda Endonezya-ya İstiklâlini resmen devrede-j çektir.
| Endonezya Hariciye Nazır Vekilinin hususi bir mümessili olarak Ankaraya gelmiş olan doktor Hilmi, Dışişleri Bakanımızı ziyaret ederek kendisine bir mesaj getirmiştir.
Ankarada hâkim olan kanaat, Türkiye Cumhuriyetinin yeni müstakil Endonezya devletini tanıyalar arasında bulunacaktır Bilindiği gibi Endonezyada 60 - 70 milyon müslüman vardır ki hepsi Türklyeye karşı derin bir muhabbet beslemektedirler. İki devlet arasında elçi teatisi de rica ve iltimas edilmiştir.
Ankara 24 (Akşam) — Endo-nezyanın Dışişleri Bakanı doktor Hilmi, şehrimizdeki temasları hakkında gazetecilere şunları söylemiştir:
«— Ankarada bulunmamdan bilistifade hususi furette İlgili Türk şahsiyetleri ile temas ettim. Bu arada Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak da beni sureti hususiyede kabul etmek nezaketinde bulundu. Bu temaslarım esnasında Endonez-yada Türklyeye karşı beslenmekte olan dostluk ve kardeşlik hislerinin Türkiyede de aynı şekilde karşılandığını görerek çok bahtiyar oldum. Ümit ede-rim kİ Jgndopezya birleşik dev-
Acele kararlar alınmasına muhtaç İşlcriçin altı gün müddetle fevkalâde toplantıya çağırılan umumi meclis, dün saat 16 da vali ve belediye başkanı profesör doktor Fahreddin Kerim Gökayın başkanlığında top-lanmşıtır.
Meclisin bu toplantı ruzname-slnde birkaç ay evvel kaldırılan otobüs pasoları yeniden müzakere edileceği İçin muhtelif fakültelere mensup talebe delegeleriyle arkadaştan meclisin samlln locasını doldurmuş bulunuyorlardı.
Evvelâ Elektrik. Travmay ve Tünel İşletmelerinin 1950 bütçesinin müzakere edilmesi kabul edildi.
Bütçe encümeninin hazırladığı mazbatada bir de miiesse-selerln diğer senelerine ait tesisat, ıslahat ve mubayaalara ait program esasları vardı. Bu program, 51 ve 52 senesine ait İşlerle de sıkı sıkıya alâkadar olduğundan mecliste dünkü müzakerenin sıklet merkezini teşkil ediyordu.
Müzakere, İsviçreden getirilen mütehassıslar raporlarını vermeden evvel angajmanlar altına girilip girilmemesi noktası etrafında cereyan etti. Birçok hatipler lehte ve aleyh-
te söz söylediler.
Bütçe encümeninin kabul ettiği program hariç olarak yalnız 1950 senesi bütçesinin müzakeresi hakkındak. Burhan Feleğin teklifi hemen hemen ıı-mum tarafından kabul edilecek bir cereyan vardı. Bu esnada Burhan Felek tekrar söz alarak şu mühim sözleri söyledi:
— Kerametle, dua İle ortadaki mahzurlar kalkmaz. Eğer biz bunu işletmeğe ve açık vermeden idareye muktedir değilsek — Hususi teşekküller elindeki mümasillerine bakarak — ne belediyeye, ne de halka külfet tahmil etmlyecek milli şirketlere devredelim. İşte Üsküdar tramvay şirketi pek iyi idare ediliyor. Bizden de yardım istemiyor.
Umum müdür,, hatiplere cevap vermiş. Vali ve Blecllye başkanı doktor Hahreddin Kerim. İsviçreden gelen İhtisas heyetl-tinin nihayet on gün sonra raporunu vereceğini söylemiş, encümenden gelen bütçenin yalnız 1950 senesine ait kısmının müzakeresine ve programın İsviçreli mütehassısların verecekleri rapor üzerine müzakere e-dilmesi muvafık görülmüştür.
Meclis, pazartesi günü saat 14.30 da toplanacaktır.
Hayat pahalılığını önlemek için tedbirler
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Belli başlı gıda maddelerimiz flatlerlnln sun’ı surette yükselmesini önlemek için tedbirler almaktayız. Yakın zamanlara kadar kilosu on liraya çıkacağı söylenen yağ flatleri hergün biraz daha düşmektedir. Bunda, bizim toprak ofis vasıtasile mev siminde yaptığımız yağ stokunun mühim rolü vardır Diyar-bakırda yağın kilosu 4,5 liraya kadar düşmüştür. Ben yağ işini et işinden daha mühim görüyorum. Ayrıca bir de nebati yağ hazırlamaktayız kİ. bu da flütleri tanzimde faydalı olacaktır.
Büyük piyasalarda zaman zaman darlık başgöstermeslnl önlemek İçin resmi müesseseleri-
Fuat Ama ile Dr. Mâlik Yazar’ın. muhakemesi
Millet Partisinin Beyoğlu, Kasımpaşa ve Ortaköy şubelerinin açılışında Devlet Başkanı hak-kuıda ağır sözler söylemek suçu ile haklarında takibat açılmış olan parti genel idare kurulundan Fuat Ama, Fatih bucak başkanı doktor Mâlik Yazarın duruşmaları dün asliye altıncı ceza mahkemesinde başlamıştır. Her ikisi de ayn ayrı muhakemelerinde. toplantıları takip fiden zabıta memurlarının yanlış not almış olacaklarını tenkidi erinin ve sözlerinin İktidar partisine karşı söylenmiş olduğunu. Devlet Reisi hakkında suç olabilecek şeyler söylemediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkeme, şahit olarak dinlenmesi Icnbeden bir kısım zabıta memuriariyle iki gazete muharrrirlnln çağrılma lan İçin duruşmayı talik etmiştir.
Kaçakçı bir tayfanın mahkumiyeti
Limanımızda bulunan Amerikan bandıralı bir vapurda lostromoluk yapan Helmod Koh isminde bir genç, 134 çift naylon çorabı vücudunun iç kısmına sararak kaçırmakta İken yakalanmış ve memurlara da otuz lira rüşvet teklif etmiştir. Amerikah lostromo, meşhut suçlar kanununa göre dün asliye beşinci ceza mahkemesinde yargılanmış ve ka-çakçüıklan 9 ay, rüşvete teşebbüsten de dört ay olmak üzere on üç ay hapse ve 227 lira para cezasına mahkûm edilmiş ve derhal Cezaevine gönderilmiştir.
m az iki memleket arasında resmi faaliyetler derhal teessüs edecektir. Bunun İçLn milletlerarası teamüllere uygun olarak bazı formalitelerin yapılması-
piyasadan çekiyoruz. Milli Müdafaanın ve diğer büyük resmi müesseselefln pirinç, bakliyat, sadeyağ gibi gıda maddesi ihtiyaçlarını toprak ofis doğrudan
doğruya temin etmektedir
Muhtemel et sıkıntısını giderecek bir tedbir olmak üzere kavurma özerinde çalışıyoruz.
Hazırlayacağımız stoklarla et
BORSA
İstanbul »»«»mm 23/11/1549 tlatlOTİ
ESHAM VE TAHVİLAT
ÇEKLEŞ
Ko panı>
konara 1 SterlİD 280
Ncw York 100 Dolar 7.86
Pari» 100 Fransız F. oao
Stokiıolm 100 İsveç Kr 54 lî W
Cenevre 100 İsviçre F. 64 83
Amcsterdam 100 Florin 13 48.40
BrllkKl lOO Belçika F. 5.60
Lizbon. 100 Eskudcs 9.13.90
■% J FAİZLİ TAHVİLLER
Sivas - Erzurum 1 21.70
Sivas • Erzurum 2-1 19.90
10-11 Demiryolu i 20.70
19-11 Demiryolu □ 31,65
191) Demiryolu m 2OJO
Milli Müdafaa 2Û.ÎÛ
Milli Müdafaa 11 21.60
Milli Müdafaa Ol 21,35
Milli Müdafaa IV 20 20
% » FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma 1 05.60
Kalkınma 11 85.70
Kalkınma IH 95.60
IMS iKtl krosu 1 08.—
IMS istikrazı □ 95.60
1941 Demiryolu 98 10
!W> İrtUrtası L tn.-
% 0 FAİZLİ TAHVİLLER
ısa Ercan! 22.65
19X1 İkramiyen 21.00
Milli Müdafaa 3059
Demiryolu fV 00 —
Demiryolu V 9550
% «J FAİZLİ TAHVtLLEB
M9 tahvili 91.-
ANADOLU DEMÎBVOLO GHUPD
TahvlUer 1-3 116.—
Hisse •enolicrl % «Ö (H 50
Mümessil «net 60 S0
ŞİRKET HİSSELEHİ
Merkez Bankası 117.—
lj Bankası 35 00
T. Ticaret Banka* 6.10
Aralan Çimento 15.—
SARRAFLARDA ALTIN
Sanılar
Gulden 40,90
Türk Hra* «2.40
sterlln 55 0»
darlığında çok faydalı Maçamıza kaniiz. Bu sene havaların çok İyi gitmesi biz! et mevzuunda ümide düşürüyor. Gere -kirse bu hususta alınmış ted -birlerimiz vardır.
Karadeniz bölgesinin, mısır ihtiyacını da emniyet altına almış bulunuyoruz.
Piyasada göze çarpan bir fiat yükselmesi yoktur. Herhangi bir maddenin bugünkü Haille geçen sene kİ flatı arasında mu kayeseler yapılabilir. Bilhassa giyim eşyasında, ithalât mallarında görülen ucuzluk memle -kete yayıldıkça, bunların diğer maddeler üzerindeki ucuzlatıcı tesirlerin! görmekte de geclkml-yeceğlz.
İthalât men edilmiyecek
— Gazetelerde İthalâtın men edileceğinden bahseden haberler var. Sanayiciler bunda ısrar e-dlyorlarmış.
— Böyle bir endişe katiyyen varit değildir. Biz İthalâtın mu ayyen ölçüde serbestte! yoluna gitmek isterken ithalâtın men-edilmesi gibi bir tezada düşe -meyiz. Sanayicilerle olan görüş melerimiz ihiiyacın mümkün olduğu kadar içerden temini cihetine gidip mütebaki kısmı -nın ithalâtını tanzim etmektir. Kanaatimizce İthalât boş sahaları doldurmazdır.
Dünya flütlerindeki İnme te -mayüllerlnden müstehlik tabakasını faydalandırmak gayemizdir. Biz ithalâtı, T>amokle -sin kılıcı gibi daima sanayicinin başı üzerinde tutacağız ve sanayicilerimizi hiç bir zaman gümrük divallarının rehavetine terketmiyeceğiz. Dünya flütlerindeki düşme temayüllerini memlekete aksettirmenin bu su retle mümkün olacağına İnanıyoruz. Bizim bundan endişemiz memleket İçindeki işçilerin ve fabrikaların çalışma imkânlarını sağlamaktır.
Mecliste kabul edilen iki tasarı
Ankara 23 — Büyük Millet Meclisinin, bugünkü toplantısında, Bingöl Milletvekili Feridun Fikri Düşünsel'in, «Ordu hizmet kanunu» nun 66 ncı maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklifi müzakeresi kabul edilmiştir.
Feridun Fikri Düşünsel, bütün ordu mensuplarının vazife sırasında, vazifeden doğan hastalık ve sakatlık hallerinde yurt içinde olmadığı takdirde, yurt dışında Millî Savunma Bakanlığınca tedavi ettirilmelerini teklif etmekteydi.
Bundan sonra, hastalık sigortası tasarısı müzakere ve
24 Aralık 1949
SKSIfl
Sahlfe S
AKŞAMaj^AKŞAMyl
Şehirlerde köylü kadın
İkide bir, karşımıza köyden gelme bir erkek dikilir. Gençtir, orta yaşlıdır veya ihtiyardır. Gençse, askerliğini bitirdiğini söyler. Elinden, «her türlü. iş» geldiğini, hattâ, «biraz da okuma, yazma bildiğini ilâve eder. Tş ister.
Bizse, ona, klâsik cevabı veririz:
— Elinden her türlü iş. gelmek ve biraz da okuyup,] yazma bilmek demek, inşa-] nın İliç is bilmediğine alâ • mettir. Onun için, tek kelimelik cevap bekliyoruz: «Bahçıvanım. - de... «Marangozum» de .. Sobacıyım-de... «Tesviyeciyim» de. Sen bunlardan hangisisin, Öy -lelcrine iş var.
Köyliiccğiz. boynunu büker:
— Zenantûn yoktur.
Zcnaati olmayınca da, bu evsaftaki adama ancak reç-berlik düşüyor.
Rcc’.'cr yevmiyesi, bugün, İstanbul şehrinde, üç bucuk liradır. Çalışılmayan günleri de çıkarırsanız, reçber a-dam. ayda doksan lirayı dok’uramnz. Doksan lira i-se. onun şahsen zarurî ihti-va-’ı-ım sağlamağa dahi kâfi değildir. Bu sebeple, kövden büyük şehirlerimize sığınmışların, gayet kötü deliklerde peçeyi geçirdikleri * ni. rmyrt kötü giyindiklerini gayet kötü yediklerini ve medeni ihtiyaçlar fasilesinden. hiç bir nasibe sahip bulunmadıklarını görüyoruz.
— Zeytin tanesi öyle hop-padak ağıza atılır mı? — I Parmaklarının ucunda nezaketle tutacaksın, bir zeytin tanesini, dört lokma ekmeğe katık edeceksin.
Prensip budur. Hayatın diğer unsurları da, buna göre ayar olunur. Ve üstelik, köylü adam, ayda doksan lirayı şehirde kıvırırsa, bun -dan arttırıp köyüne gönderecektir. Çüıikü, şehre gelişinin sebebi, ailenin köyde geçinememesidir.
Bu işin içinden nasıl çıkmalı?
Fasit daireye mi düştük?
Bence İıdyır, fasit daireye d üşülmem iştir. Başka daha esaslı çareler de olacak: Köyü kalkındırmak, yeni bir iskân siyaseti, yeni bir ziraat siyaseti, yeni maarif siyaseti. yeni bir zenaat siyaseti takibetmı li. Bunlar, ayrı ayrı müstakil mevzular. Bun lar>n tahakkuku için, idea -üstler, realistler, ekono ■ tröstler, sosyalistler elci e. kafa kafaya versinler, düşüne-dursunlar.
Ben, eğer, sesimi, köyle -rin en uzak köşelerine ulaş-tırabilsem. ve sakalım olsa da sözümü dinletebilsem su basit tavsiyede bulunaca -ğım:
Köylü aile, sıkışıp da ne yapacağını, bu güç İktisadî şartlar altından ne şekilde çıkacağını, vergiyi, borcu, tohum parasını, zarurî alış veriş bedellerini hangi gelirle vereceğini kestiremeıli mi, büyük şehirlere, erkek evlâdlarından birini değil, krz evlâdlarındaıı birini göndermeli. Filhakika, şehirler -de, yukarıda tarif ettiğim tipler için, yaşama ve para biriktirme imkanı yoktur.. Halbuki, güçlü kuvvetli ve çalışmaktan kaçınmayan bir Anadolu ve Trakya kadını için, İstanbul'da da. Anka-rada da, fzınirde de. Konya-da da kâfi ve vafi derecede iş vardır. Hiç değilse, önümüzdeki bir çeyrek asır, köylü aile, deliğini hu yama ile kapatabilir.
Eski şartlar altında, hizmet çilik, beslemelik pek taham-mülfersa şeydi. Esirelikle cariyelik arası derecesi düşük bir çalışma tarzı idi. Artık yer. aralıkta yatar, zorlanır, zorlaııırdı. Simdi, şehir şartlan öyle değişti ki. ailelerin pek çoğu, kendi damlan altında hizmet görenlere epeyce iyi bir mevki ve para veriyor. Yemek ona göre, iç -m ek ona göre, elbise ona göre, yatacak yer ona göre... Bir köylü kadın, böyleçe, sene irinde, hic değilse iki. üç yüz lira biriktirebilir. Birkaç sene kalır da, ütü, kola, şe -hir yemeği, dadılık ve saire nevinden ince işler öğrenirse, senede bin lira birikti -rir; köyünün belli bağlı va-
Şehit bir tayyarecimiz
Nâaşı bir türlü memlekete nakledilemiyor
Aziz Çiçekçi adında bir teğmen İmiz ha vacılıkta bilgi sini İlerletmek üzere 1042 senesinde Ingiltere’ye gönderilmiş, bir sene kaldıktan sonra Afrika yolile dönerken bir uçak kazasında yaralanarak Mısırda İngiliz hastahanesinde vefat etmişti. Cenazesi evvelâ Kantara’da defnedilmiş, sonra İsntalllye'de ikinci mezarlığa nakledilmiştir.
Harp bitince şehit subayın ba bası, oğlunun cenazesini nak -letmek üzere, İki defa Mısıra gitti. Fakat kendisine Mısır makamları: (bu işe hükümetiniz teşebbüs etmelidir» cevabı verildi- Bunun üzerine hükümet te -şebbüste bulundu. Mısır hükûme ti bu teşebbüse cevap vermedi.
Teğmen Aziz Çiçekçi İçin Ankara’da Cebeci şehitliğinde yer hazırlanmış, iâhd yapılmıştır.. Burası senelcrdenberl boş duruyor. Babası ve ailesi erkânı bu yüzden pek müteessirdir. Yeni bir teşebbüs yapılınca Mısır hükümetinin bu teessürü takdir e-deceğlnl ve lâzımgelen kolaylığı göstereceğini ümit ediyoruz.
First Vienna ile Beşiktaş maçı bugün
Beşiktaşlıların Viyanalılara karşı üstün oyun çıkarmalarını bekliyoruz
Bugün Viyana takımı ile karşılaşacak olan Siyahbeyazhlar
Beş kuruşluklar
Tedavülden kaldırılacaklar ve tedavüle çıkarılacaklar
Ankara 23 (AA) — Maliye Bakanlığından: Tedavülden kaldırılacak 5 kuruşluklarla tedavüle çıkarılacak 5 kuruşluklar hakkında ilân:
1 — 5015 sayılı kanunla basılmasına salâhiyet verilen madeni ufaklık paralajdan, bLr tarafında çevre vaziyette başaklar, ortasında (5> rakamı ve altında kuruş yazısı, diğer tarafında çevre vaziyette Türkiye Cumhuriyeti ibaresi ile basıldığı tarih ve ortasında ay-yıldız ve kenarında oyuk olarak Türkiye Cumhuriyeti yazısı bulunan san renkte yeni beş kuruşluklar 1/1/1950 tarihinden İtibaren tedavüle çıkarılacaktır.
2 — şimdiki halde geçmekte olup bir tarafında karşılıklı defne dalları ve ortasında (5) rakamı ve altında kuruş yazısı İle basıldığı tarih, diğer tarafında ayyıldız İle Türkiye Cumhuriyeti ibaresi yazısı bulunan mahlût nikelden mamul beş kuruşluklar 1/1/1951 tarihinde tedavülden kaldırılacaktır.
3 — 1/1/1951 tarihinden itibaren de bir sene müddetle yalnız mal sandıkları ile Cumhuriyet Merkez bankası ve Merkez bankası bulunmayan yerlerde Ziraat bankası şubelerince kabul edilecek ulan bu mahlut nikel beş kuruşiuklan, elinde bulunduranların ona göre değiştirmeleri ilân olunur.
Bocalayan teknec'tk
Brüksel fuarı
1950 de Brükselde açılacak o-lan milletlerarası fuara memleketimizdeki ticaret, sanayi ve teknik işler firmaları da dâvet edilmiştir.
Fuar 29 Nisandan 14 Mayısa kadar devam edecektir. Sene-İerdenberi muntazaman kurulan bu milletlerarası fuarın sahası bu sene 90 bin metre murabbaı olduğu halde 1950 de 105 bin metre murabbaına çıkan] nııştır.
949 da fuara 30 memleketten 4061 firma İştirak etmiştir.
Bu fuara makine ve elektrik İnşaat, sanayi, möble, gıda sanayii, mensucat ve her çeşitten eşya üzerine İş gören firmalar lştlr&k edebilmektedirler .
Fennî âlet ve ölçü cihazları sergisi
G. ve A. Baker mvessesesi tarafından bir fenni âlet ve ölçme cihazları sergisi tertibedil-mlştlr. Sergide fizik, tıp. kimya, biyoloji. elektrLk ve saireye alt 65 muhtelif cinaz teşhir e-dllmekledlr.
Bir Rum meslekdaşt-mız vefat etti
Rumca Apoyevmatlni refikimizin İdare müdürü Odlsefs Trlstalldlsin uzun süren bir hastalığı müteakip evvelki gün. vefat ettiğini teessürle haber aldık. Müteveffa, çekirdekten ye tlşmiş. İffet ve çalışkan ilgile tanınmış, muhitine kendisini çok sevdirmiş bir meslektaşunızdı Cenazesi yarın saat 14 te Bey-oğlunda Panalya kilisesinden kaldırılacaktır. Apoyevmatlni re îlkimize ve kederli ailesine başsağlığı dileriz.
ridat menbalarından biri o olur.
Yalnız varidat menbaı değil, aynı zamanda, seviyeyi yükseltme vasıtası... Çünkii, köyüne döndüğü zaman, zevce ve ana sıfatıyla, yeni icadların inşallah kötülerini değil de, iyilerini götürecektir.
Köylerimizin erkek çocukları, askerlik vazifelerini yapmak maksadıyla, boheme hal, memleketinin diğer taraflarıyla temasla bulunuyorlar. Bunlar, keza, iş bulmak maksadıyla da şuraya buraya gidiyorlar; köyde a-ğır işler, kadınların omuz -larına yükleniyor. Bu tavsiyelerim tatbik edilirse, ağır; işleri, köyde, daha ziyade er-. kekler yapacaktır. Kızlardan' ve kadınlardan bazıları, çalışma maksadıyla memleketi dolaşarak köy halkının j kadın cenahını da. bir dereceye kadar seviyelendirmiş olacaklardır.
Şimdi gelelim bu nazari ■ yenin tatbikatına
Hangi vasıta ile kime anlatırsın?
(Vâ - Nû)
Bir haftadan beri şehrimizde misafir bulunan Avusturya 1-klnclsl First Vienna takımı ü-çüncü maçını bugün İnönü stadında Beşlktaşla yapacak. Aynı takım bundan evvel de üç defa Türklyeye gelmiş ve çok İyi intibalar bırakarak ayrılmıştı. Fakat maalesef bu seferki seyahati hiç eskilerine benzemedi. Milli maçlarda Avustur-yaya karşı aldığımız neticelere bakarak harbden sonra Avusturya futbolünün çok düştüğüne kanaat getirmiş vaziyette İken Yugoslavya millî takımına karşı kazandıkları son galebe bu fen» akislerimizi biraz sarstı ve düzelmeğe yüz tuttuklarını tahmin ettik. Fakat First Vlennanın maçlarını gördükten sonra Yugoslavya galebesinin tesadüfi olduğuna artık 1-nanmış bulunuyoruz.
Nasyonal !lg dedikleri ve bütün Avusturyanm birinci sınıf kûlüblerinln iştlrâk ettiği resmî Ug maçlarında 16 puvanla ikinci bulunan bu takımın çıkardığı oyunla blzlerl tatmin ettiği İddia edilemez. Bu bakımdan Avusturya İkincisi bulunan bir ekip bu vaziyette olur ve
Yazan: ŞAZt TEZCAN
kendilerinden beklediğimiz kİ as oyunu gösteremezse liglere iştirak eden diğer takımların futbol seviyesinin çok düşük olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Bundan kendi payımıza âdetâ İftihar duyuyoruz- Çünkü şahsî kabiliyetler bakımından AvusturyalI futbolculardan üstün ol duğumuz muhakkaktır. Gerek Fenerbahçe ve gerekse Galatasaray maçında bu hakikat ta -mamlle tebarüz etmiştir. Yalnız geçen haftaki yazunda da işaret ettiğim gibi her zamanki kusurumuz; takına oyunu 1-le bir sistemimizin bulunmama sı zaman, zaman bu ekiplere mahkûm olmamıza sebep olu -yor.
Bugünkü karşılaşmada Beşiktaş norma! oyununu çıkarırsa kazanacağı muhakkaktır. Bilhassa Siyah-beyazlılar Uk maçlan bidayetinde tutturdukları fakat pek uzun devam etmediği için bütün futbolseverleri hayal sukutuna uğratan o Ingllizvarl temposunu tutturursa, viyanalı futbolcuların hâli haraptır.
Beşiktaşlıların bugün sahaya hangi kadro ile çıkacağını kafi olarak bilmiyoruz. Yalnız hücum hattında ııfak bir değl -şlklik yapılacağım ve son maçlarda aksayan Kemalin yerine genç bir oyuncu konacağını 1-şlttlk- Hücum hattı merkezde Bülendden itibaren Fahreddln ve Şükrü fevkalâdedir. Fakat sağ tarafın sola nazaran aynı randımanı vermediği de mu -hakkaktir.
Sağ açıkta Süleyman İyi bir futbolcu olmakla beraber fazla çalım hevesi yüzünden takımın dalıcı hücum sistemini aksatıyor, aynı zamanda hücum sür'atini de azaltıyor. Bu çocuğa Beşiktaş idarecilerinin mü -temadlyen telkin yapması ve bu huyundan vazgeçirmeğe çalışması lâzımdır. Maamafih yeni antrenörleri İngiliz oldu -ğundan bu aksaklığı çabuk düzelteceğini ve bu huyunda İsrar eden oyuncuyu icabetlerse feda edeceğini zannediyoruz Bu maçta Beşiktaşlıların Vlya-nalı futbolculara üstünlüklerini isbat eder bir oyun çıkarmalarını bekliyoruz.
Çatalca ve civan pancar müstahsillerinin bir şikâyeti çatalca ve civan pancar müstahsillerinden bir şikâyet mektubu aldk. Bunda belirtildiğine göre müstahsilieı her yıl olduğu gibi bu yıl da pancarlarını Alpullu şeker fabrikasına satmışlar, fakat henüz paralarını alamamışlardır.
Her sene 11 inci ayda alınan bu paraların, bu sene 12 nel ay bitmek üzere olduğu halde kendilerine verilmemiş olmasından şikâyet ediliyor. İlgililerin dikkatini çekeriz.
Kadıköy halkevinde Abidin Daver’in konferansı
Londra se yatı atından dönen Abidin D a ver 26 Aralık Pazartesi günü saat 18.30 da Kadıköy Halkevinde »Londra inti-balarıuio mevzulu bir konferans verecektir.
RADYO
Telefon hattı
İst anbuI-B e yo ğl u şebekesi kuvvetlendiriliyor
İstanbul clhetile Beyoğlu ve Şişli mmtakası arasındaki telefon mükalemeleri, hatların faz la mahmul olmasından istenilen sür'atte yapılamamaktadır. Şikâyetleri mucip olan bu hftl karşısında telefon İdaresi, şe -bekeyl tevsi ve takviye İçin mü hlm tahsisat ayırmış ve dün işe başlamıştır.
Dün İki tane lklyüz elli çiftlik. İki de elllşerllk, dört kablo E -minönü - Karaköy arasında denize döşenmeğe başlamıştır. Şebeke bu yeni hatlarla takviye edilince mükâlemeler daha sür’ atll olacağı gibi sesler de daha temiz ve pürüzsüz duyulacaktır
Galatasaray futbolcuları Tavşanlıya gittiler
GalatasaraylI futbolcular Pazar günü Tavşnnlı'da maç yapmak üzere a ve b takımlarından mürekkep bir kadro İle dün sabah Kütalyyaya hareket etmişlerdir.
Belediye istimlâk işleri müdürü terfi etti
Belediye İstimlâk İşleri müdürü Kâzım Kuyaş bir derece terfi etmiştir.
r
I! II ■■ II. ■II.IH >»!^
Kari Rfektupları
Belediyenin nazarı dikkatine:
Edlrnekapı Knhriye Ça-kırağa caddesi Kaleboyu yolu, yapılan kanalizasyon neticesinde geçilmez, çamur, berbat bir vaziyet almıştır. Halk bu vaziyetten çok rahatsız oluyor. Yolun bir nn evvel yapılmasını yeni valimizden rica ederiz. Mahalle halkı namına Z, Sırman
Şile’ye su getirilecek
Belediye, bir müddet evvel Şile İlçesine su getirtmeğe karar vererek çalışmalara başlamıştı. Hazırlıklar tamamlanmış, lsale ve tevzi şebekelerinin keşfi ya pıimıştır. Keşif bedeli 100 bin liradır. Belediye, bu paranın 30 bin lirasını bu senekl bütçeden, kalan 70 bin lirayı da 950 VC 951 yılları büçelerlnden ödeyecektir. Bu İş önümüzdeki a-yin dokuzunda bir müteahhide ihale edilecektir.
Cerrahpaşa kulak, burun, boğaz mütehassıslığı
Haseki hastahanesl sabık kulak, burun ve boğaz mütehassısı doktor Nejad Kulakçı, Cerrahpaşa hastahanesinde münhal bulunan kulak, burun ve boğaz mütehassıslığına tayin edilmiş ve İşe başlamıştır.
Değerli mütehassısımıza yeni vazifesinde başarılar dileriz.
Radyo vergisi
Zamdan vazgeçileceği söyleniyor
Radyosu olanlardan şimdiye kadar senede alınan on lira rad yo vergisinin 20 liraya çıkarıldığı. yazılmıştı. Büyük memnuniyetsizlikle karşılanan bu zam dan vazgeçileceği şayiası çıkmıştır. Esasen radyo vergisini tahsil eden posta ve telgraf 1-daresine şimdiye kadar verginin arttırıldığına dair bir Iş'ar-da bulunulmamıştır.
Bu seneye kadar malî yılbaşı, takvim senesi başlie bir olduğundan radyo vergisinin bir senelik olarak Mart ayı içinde tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
Halk partisinin açtığı hakaret davası
İstanbul radyosu Ö§l« v* «k*ıun program* Açılıj ve preffranı.
Haberler.
Halir oh mOzlftl (PL).
Konuşma : Halfanın Alimleri •Sezai Solelll..
Memleket havaları Ses ve Saz Birliğinden karlık ve tek ((İrktiler. söyleyenler: AsU Sen-ses. Fahri MalatyalI. Cemil Cankat, Çalanlar -Bayram Aracı. Yahya Beyoğlu. Necati Basara. Haşan Süzeri.
Konuşma: Haftanın programını takdim ediyoruz.
Dana müzlftl (Pl,).
Beşiktaş - First WIenna maçının İnönü sladındnn naklen ya-yım. Maçın bitlmlndo: Programlar ve kapann Açılı; ve programlar.
Ycsarl Asımdan şarkılar (PL). Daıuı müziği CEM >
Emperio Argcntlne ve Roslla Serrano'dan far kılar (Pl.)
£0,05 Haberler
19.15 .Hafif ara mUzlSl (Pl.)
19.2» İbrahim örgUr dans orkestrası konseri
19.45 Şarkılar ve türküler, okuyan: Neeml Rıza Alı ıskan Çalanlar: Emin Ongan, Ercüment Bata-nay. Yorga Bacana*.
Radyo salon orkestrası konseri Konuşma: Rfcporta) aerUl: Gece çalışanlar «itfaiyecileri. Varyete müziği (PL). Fasıl «Mahur faalli.
Dans orkestraları geçidi Haberler.
Dans orkestralar, geçidi
Hafif gece mOılRI (Pl.). Proçram ve kapanış.
13,57
13.00
13.15
13.30
13.36
14.00
14.15
1445
17.57
18,00
18,15
18,45
Ekonomi ve ticaret saha-, sında yıllardır devam etmekte olan ve hedefe ulaştırma İmkânları bir türlü bıılunamıyan düzenleme gayretleri son zamanlarda pek hararetli bir kaynaşma halini aldı.
İthalâtçı, ihracatçı ve sanayici zümreleri arasında devamlı bir çekişme var. Sanayicilerimiz mamıılât fazlalığından dem vurarak tahdit himayesi istiyorlar; ithalâtçılarımız bu tedbirlerin iç ve dış piyasa hareketleri için zararlı olacağını i-leri sürerek feryat ediyorlar.
İthalâtçılarımız sterlin devalüasyonundan azamî istifade imkânlarının teminine çakşırken ihracatçılarımız para farkından ihraç mallarının fiatleri yükseldiğini, dış piyasalarda ticaretlerinin sekteye uğradığını iddia ederek ithalâttan prim himayesi ve kayıtsız şartsız ihraç serbestliği istiyorlar.
Zümre menfaatleri, muazzam milli dâvalar kisvesine bürünerek ortaya atılıyor. Sanayi, gümrük ve tahdit himayesi talebini «Milli sanayi» in yıkılması tehdidine istinat ettiriyor.
ithalâtçı, serbes ithalât isteğini «Milli ekonomi ve ticaret» menfaatlerinin sarsılması tehlikesile de destekliyor,
İhracatçı, prim yardımı ve serbes ihraç dileğini «Milli istihsal» in zarardan kurtarılması zaruretile takviyeye çalışıyor.
Bir bardak suda koparılan bu fırtına da hareket rotasını tâyinden âciz kalan Bakanlık dört tarafa dümen kırarak selâmet sahilini arıyor, bulamıyor, dalgacıklar ortasında tekneciği bocalayıp duruyor.
Beceriksizliğin karşısında zümre menfaatleri çarpışırken, millî topluluğun büyük ekseriyetini teşkil eden müstehlik ve müstahsil halk kitleleri mütemadiyen muştalanıp eziliyor. Müstehlik geçimden âciz, müstahsilin a-yağmda çarığı yok.
Son defa «Avrupa iktisadi iş birliği teşkilâtı» nın yüzde elli nisbetinde ithalât serbesliğî hakkında kararı bizim ilgili makamların telaşını büsbütün arttırdı. An-karada toplantılar tertipleniyor: memleket ihtiyaçlarının tesbiti, ithalât ve ihracatın ayarlanması için mııh telif zümrelerin mümessilleri le müzakerelere girişiliyor.
Bir kaç gün evvel bir kısım sanayici mümessillerinin iştirakile yapılan toplantıda hükümetin gayelerini izah eden Ticaret ve Ekonomi Bakanı, hakiki ihtiyaçların teshilinden sonra ithalâtın ayarlanacağını söylemiş ve şunları ilâve etmiş:
«— Sanayiin gümrük duvarları arkasına sığınarak müstehliki tazyik etmesine müsaade etmiyeceğiz ve müstehliki dış fıatlerin bugünkü iniş temayülünden ve ithalât imkânlarının ferahlatıcı neticelerinden mahrum bırakmıyacağız.»
Gaye mükemmel, fakat kararın muvaffakiyetle tatbiki pek kolay değil. Masa başı kararlarının şimdiye kadar piyasada yaptığı ve bundan sonra yapabileceği şiddetli sarsıntıları ehemmiyetle gözöııiine alarak tatbikat tedbirlerini sağlama ba-lamak gerek. Zira tecrübe devrelerinin isabetsiz tedbir lcrtle yükselen fiatler bîr daha inmiyor, halkın sırtında iist üste yığılan kamburların ağırlığı tahammül e-dilemez hale geliyor.
Cemal Refik
P. T. T. Balıkesir bölge başmüdürü tekaüt oldu
P. T. T. ldaıesl eski teftiş kurulu başkanı ve son olarak Balıkesir P- T. T. bölge başmüdürü olan Kadri Güneşoğlu 36 yıllık memuriyetinden sonra emekliye aynini ıştır.

20.05
20.15
Hüroğlu gazetesinin nüshala-rından birinde muharrir Mu-' harrem Feyzi tarafından yazılan bir şiirde Halk partisinin manevi şahsiyetine hakareti tazammun ettiği iddia edilerek gerek muharrir, gerekse gazetenin yazı işleri müdürü hakkında tir dava ikame olunmuştu.
ît.tıs
21.15
23.00
22.4S
23.ÛÖ
(De-
Sekine! ceza mahkemesinde ,n-2° görülen bu dava hitama ermiş ve suç mevzuu bulunan yazının Halk partisine hakareti muta- 28.35 zammın bir mahiyet arzettiğlne 21-,s mahkemece kanaat getirilerek’ gerek muharrir, gerekse yazı a’ıs İşleri müdürü üçer ay hapis ve îs.is yüzer lira para cezasına mah-123-^ kıun edilmişlerdir. i23,30
ANKARA RADYOSU Akııun pT«u»nmj
Çocuk »antL
Dana rnilzlftl (PL.
Scmnl. şarkı ve tUrlcüler.
M. S. ayan ve Hnbcrlej* Geçmişte Buplln.
Yurttan Sesler.
Çeşitli Pololar (Pl->.
Radyo Gazetesi.
İncesaz (Muhayyer faali).
Filim yıldızlarından melodiler ve hatif parçalar (Pl.) Konujn-.n.
Şarkılar.
M. S. ayart ve Haberler. Dans mllzIBt İPİ l Program ve kapanı*.
Sahlfe 4
1K 8 41
24 Aralık 1949
Gazeteler, Gazeteciler I t . —
Yunus Nadibey
Trafalgar muharebesinden
Kadi beuin talebelik hayatı — İzmirde Vaii Kâmil paşaya gönderilen
Erenköy'de Kokurpınâr sokağında 37 numarada oturan ve bir zamanlar Yeni Günde de çalışmış olan eski gasetecl-Jerdçn B. Niyazi Ercan'dan İki mektup aldık. Bu mektuplarda Yunus Nadi beyin gençlik hayatına ve kalebend edilmesine sebebolan faaliyetine dair bilinmeyen malûmat verilmektedir. Kendisine teşekkür ederek verdiği malumatı aşağıda neşrediyoruz.
■Yunus Nadl bey genç yaşta Fethlyeden Rodosa gelerek Med-resel Süleymaniyeye devam etmeğe başladığı zaman orada vali olarak tanınmış âlimlerimizden Abidin paşa bulunmakla İdi. Abidin paşa Medre-sel Büleymanİyeyi himayesi altına almıştı, Sık sık mektebe giderek tedrisatı takip eder, talebeye sualler sorardı
Bu esnada Yunus Nadl beyin zekâsını ve derslerine çalışmasını takdir etti Taşanın torunu olan Celâl Nuri bey de o zaman aynı mektepte talebe idi, Nadi beyle aynı sınıf ve rahlede bulunuyordu. Abidin. paşa Celâl Nuri ve Yunus Nadi beylerin tahsiilerile yakından alâkadar oldu. Nadl beyin edindiği malûmatın temeli bu cüretle atılmıştır.
Nadl bey bundan sonra İstanbul'a geldi Galatasaray'da yine Celâl Nuri beyle birlikte okudu, sonra yine birlikte Hukuk mektebine yazıldılar ve hukuk tahsiline başladılar.
Samoii efendi ile muarefeleri Rodostan. Medresel Süleyma-niyedendir. Samoii efendi aslen Rodosludur. Medrese! Sû-leymaniyede okuduktan sonra Hukuk mektebine girdi ve bu mektebi bitirdi.
Malûmat’ta
Nadi bey hukuka devam e- | derken Malûmat gazetesine girdi, yazı, işleri müdiir mua-ı vLnİ oldu. Malûmat meşhur| Baba Tahir'in gazetesiydl, üç türlü Malûmat vardı: 1 — A-rapca Elmalûmat, 2 — Haftalık edebi musavver Malûmat, 3 — Günlük Malûmat. Son Malumatın yazı İşleri müdürü, Ab-dölhamlt devrinde Hıfza beyden sonra Matbuatı Dahiliye müdürü olan Ebu Mukbil Koma’ beydir. Celâl Nuri bey haf-tr. : edebi Malûmata yazardı, 1970 (3I3ı senesinde Malûmat ve S.Tvet’te çalışırken N&dl be-1 yi tanıdım O zamanki istibdat ve tazyıka şiddetle muarız olan bu zat. Kocaeli mebusu Süreyya, tüccardan Nuri Aziz, Mesut Remzi, o zamanın ateşli şairlerinden Miistecabi zade İsmet, Giresunlu Hamdi bey gibi bazı dostlarile birlikte Abdül-hamlt İdaresine karşı teşebbü-eata giriştiğinden hep birlikte tevkif edildiler. Beşiktaş karakolunda aylarca mevkuf kaldıktan sonra mahkemeye verildiler. 1902 de üçer sene kalebentliğe mahkûm oldular.
Bir müddet İstanbul'da Hapishane! umumide kaldıktan sonra bir irade He Süreyya bey ve 3 arkadaşı Sinop kalesine, Yunus Nadi, Miistecabi zade İsmet beyler ve 8 arkadaşları Bodrum kalesine gönderildiler. Yunus Nadi ve ismet beyler, ayaklarına vurulmuş pranga ve zincirle birbirine bağlı olarak bir vapura bindirildiler, Bodruma gönderilmek üzere İzmir'e sevkedlldiler.
Midilli’de
Bodruma gidecek vapura Intl-zarer. İzmir hapishanesinde beklerlerken zamanın İzmir valisi eski Sadrâzam Kâmil paşaya müracaat ettiler: «Bizler kalebend cezasına mahkûmuz, bir kalede bulunmakla cezamızı görmüş olmamız lâzımdır. Halbuki bizi kaatiller. caniler arasında bulunduruyorlar. Gideceğimiz yerde de aynı vaziyette olacağız Bizi himaye edin» tarzında bir arıza gönderdiler.
Kâmil paşa keyfiyet) saraya bildirdi. Yunus Nadi, ~ beylerle arkadaşlarının____
1. kalesine gönderilmeleri haklımda irade çıktı. Midilliye gittiler ve müddetlerini ikmal e-derek Hürriyetin ilânından az evvel serbes hayata kavuştu-I AvustralyalI lar İsmet bey İzmir’e gitti. çaresi bulunmazsa Ital-
Vali yine Kâmil paşa idi. Ken-lyanlar 1&5C olimpiyadı IçJn dişini, Hukuktan mezun oldu- (Komayı teklif edeceklerdir. |
kalan bir gemi batırıldı
mektup
Fransızlardan zaptedilen Implacable 150 seneye yakın zamandan beri mektep gemisi olarak kullanılıyordu
Yunus Nadi bey
İmplacable batini irken
F
Meşhur Trafalgar deniz muharebesinde İngiliz amirali İspanyol gejnilerile edilen Napoleon'un
Gelir vergisi nasıl tayin edilir?
Vergi kimlerden ve nasıl alınacak? Verginin muafiyet ve istisnaları nelerdir? En az geçim indirimi nedir?
ğu için, Reji boş müdürlüğü muhakemal memurluğuna tâyin ettirdi. Nadl bey Rodos ve Midilli'de âşar hizmetlerinde bulundu. Bir taraftan da Av-rupada hürriyet İçin çalışanlarla temas ediyordu. Meşrutiyetin ilânından sonra İstanbul’a geldi.»
Yunus Nadl beyin hayatımdan ve eserlerinden son bir yazıda bahsedeceğiz.
Enis Tahsin TİL
z———
11 Ocak Çarşamba Akşamı
SARAY Sinemasında
Iİİ'NİR NUREDD1N SELÇUK Konseri yeni ve büyük bir programla üstadın seyahati dolayı sile bu mevsimde başka konser vermlyecektir.

S
Acele Satılık Apartman
Pangaltı - Kurtuluş -Türkbey sokağ- 1+4 No. lı dört katlı, konforlu, odaları geniş ve pek ferah havadar manzarası mükemmel dört daireli apartı-man satılıktır. Arkasında Bahçesi, de vardır. Üst kât-t skilere müracaat.

I B«l»dky«ı Ş*nu riy«ıro«n Bu akşam
Saat 20.30 da
DRAM KISMİ
PARA UĞRUNDA kazan: Nabid Sim Örik KOMEDİ KISMI
NEMO BANKASI karan: L. VemeuU Türkçesi: Fehmi Baltaş, L. ı Cumartesi ve çar.aaıoa evinleri 14.30 ös Çocuk Tlyanroıu Pazar (Önlen matine 15.30 dn i'azartesı aktarman Dram Kırmınclâ Salı akşamlan Karne u Kmtılınd» cemali voktur
Ay
Nelson. takviye Fransa filosunu mağlûp etmiş, oralarında Dugay Trouln de bulunan bir kısım Fransız gemilerini zaptetmişti. İnglitere-ye götürülen gemi orada împ-lacable adını aldı ve bir buçuk aşıra yakın zaman mektep gemisi olarak kullanıldı- Mütemadi bakıma rağmen son zamanlarda pek harap olduğundan Bahriye Nezareti geminin batırılmasına karar verdi.
' tmplacable geçen hafta açık denize çıkarılarak merasimle batırıldı. Bu münasebette gemiye İngiliz ve Fransız bayrakları yanyana çekildi. Gemi, içerisine konulan bombalara ateş verildikten sonra bu bayraklarla birlikte yavaş yavaş battı.
Trafalgar muharebesi 21 e-kim İ8Ö5 te olmuştur. İngiliz donanmasına amiral Nelson, Fransız - İspanyol donanmasına amiral Villencuve kumanda ediyordu. Müşterek donanma iki filoya ayrılmıştı. Birincisi ! amiral Viileneuve’ün idare ettiği harb filosu, İkincisi İspanyol amirali Gravina'nin kumandası altındaki ihtiyat filo idi.
İki donanma saat İkiye doğru karşılaştı. Nelson’un gemileri iki hat üzerinde Ucrllyerek Villeneuve'ûn donanmasını ihtiyat filodan ayırdı ve her gemiye ayrı ayrı hücum etmeğe başladı. Victory gemisinde bulunan Nelson iptida Redoutab-le'a hücum etti ve bunu batjr-dı. Bundan sonra sıra Fransız amiral gemisi olan Bucentau-rea geldi, bu da muharebe hattından çekildi.
Mevllöö
15 kasım 1949 tarihinde aramızdan ayrılan sevgili eşim ve annemiz:
AFİFE CİN İn vefatının. 40 ına rastlayan 25 Aralık 1949 Pazar günü öğle namazını müteakip Göztepe camiinde ruhuna ithaf edilmek üzere Mevlûdu Şerif okutulacağından, onu sevenlerin teşrifini rica ederiz.
z1
Buoün

MELEK
sinem s sı.-, d 3
i
Geni İngiliz ve Fransız bayraldarilc açık denize götürülüyor
Amiral Le Pelly’nln kumandasındaki bir kısım Fransız gemileri ViUeneuve'e yardıma gitmenin. tehlikeli olduğunu görerek çekildiler. Amiral Gra-vlna. Fransız amirali Msgon ile birlikte sonuna kadar çarpıştı. Bu iki amiral da muharebede öldü.
Muharebe bütün gün sürdü. Akşam saat beşe doğru Fransız donnaması kısmen batırılmış, kısmen ele geçirilmişti. Fakat gece fırtına çıktığından Ingilizler, dört tanesi müstesna. zaptettikleri gemileri bırakmağa mecbur oldular. Bunlar Cadls limanına sığındılar.
Napolüon İngiliz donanmasını mağlûp ederek İngiltereye
darbelere: denllmek-
kazanan
asker çıkarmak ve bu memleketi işgal etmek. İsliyordu. Bu emel tahakkuk edemedi.
Trafalgar mağlûbiyeti büyük ve beklenmedik bir hâdise idi. Bu sebeple Fransızcada şimdi beklenmiyen büyük ■Trafalgar darbesi» tedlr.
Bu büyük zaferi
amiral Nelson da muharebede kaptan, köprüsünde ölmüştü, İnglltereye götürülen cenazesi büyük merasimle defnedildi.
Geçen hafta batırılan gemiye adını veren Dugay Trouln 1573 te doğmuş, büyük muvaf-fakıyteler kazandıktan sonra 1736 da ölmüş bir Fransız amirali İdi.
İsmet
Midil-
EKREM CİN
Kızlan: Kerime Ekrem Tenet, Eda Toğun Demirafe. Suna Cin.
Bir İngiliz rekoru kırıldı'
Geçenlerde havanın çok soğuk olmasına rağmen Lontirada büyük bir atletizm müsabakası organize edilmiştir. Bu müsabakada Savidge ismindeki atlet gülleyi 15.66 metre atarak yeni İngiliz rekoru yapmıştır. Bu müsabakada kazananlar şubatta Yeni Zelândada yapılacak Büyük Britanya atletizm şampiyonasında İngiltereyl temsil edeceklerdir.
SPENCER TRACY ve DEBORAH KERR tarafından yaratılan müstesna bir şaheser
Günahkâr

r
Baba
Hakiki Hayat Dramı Ayrıca: FOK JURNAL
*
Bütün İstanbul Halkının
Bahsettiği Film
İPEK SİNEMASINDA Büyük Heyecanlar...
Müthiş Maceralar Filmi
Ağır
Ceza
cACTE OF VIOLENCE) Baş rollerde
VAN HEFLİN J.ANET L LIĞLI —
MARY A STOR
Ayrıca Eoz Düıiya haberleri
V-m
1956 ol im pi ya di [
İtalyanlar 1956 olimpiyaduu Romada organize etmek üzere, milletlerarası olimpiyat komi-! terine müracaatta bulunmuş-1 lardır. 1956 olimpiyatımın A-, vustralyada yapılmaz' ihtimali çoktu. Fakat AvustralyalI ida-1 recilerin bu ollmplyada Japonları hiç bir suretle davet etmi-| MUAMMER KARACA OPERET, yeceklerint bildirmeleri üzerine mesele r
iiî burarmeieri üzerine \ Maksimde
muallakta kalmıştır.1 > Saat 20.30 da
yalı organizatörlerle ( J \
I Matineler: Cumar
I teri pazar l& te
SİZİN SOKAK
-f u U G ü N nC22DWi™»n!(
Kadıköy OPERA Sinemasında
2 Büyük Film birden
1 — DAMGALI DOKTOR
(Höllow Triumphl
Baş rollerde: FAUL HENREİD — JOAN BENNET
2 — Kazanovanın Aşk Maceraları
(Adventures of Cazanova)
Baş rollerde: Arturo de Cordova - Lusillc Brcmcr - Torban Bey.
BUGÜN
SARAY
ı1 Sinemasında
Beyaz perdenin en güzel ve sevilen İki artisti
G İ N G E R R O ti E R S ve
CORNEL WİLDE
ALTIN KELEPÇE
(It Had To be You)
Milyonerler muhitinde efelenmek için Üç defa evlenen... ve Dördüncüsünde sevmek için evlenen bir va-rlsenln delilikleri-

BUGÜn
ATLAS
Senenin en güzel Filmlerinden
Sinemasında biri :
Yeni Güneş
(Renkli)
JEANETTE MAC DONALD -
LLOYD NOLAN —
CLAUDE JARMAN ve Hârika kopek: LÂSSİ

TAKSİM ve SÜMER
SİNEMALARI
(İngilizce kopyası» Bugün mevsimin en büyük renkli süper filmini takdim ediyorlar.
8UZAN HAYWARD ve VAN HEFLİN Ue beraber çevirdikleri
VATAN KAHRAMANI
(Tap Roota)
Binlerce figüran,. Fevkalâde maceralar.. Muazzam sahneler..
IMiıcadele ve muharebelerle dolu muhteşem bir aşk romamg
(Türkçe kopyası)
Gelir Vergisi hakkında İstanbul Defterdarı Mehmet İzraenle konuşmamıza devam ediyoruz.
— Vergi mevzuunu teşkil eden gelir ne suretle tayin edilir?
— Gelir Vergisinin mevzuu, gerçek kişilerin gelirleridir. Gerçek kişilerin bir takvim yılı İçinde elde ettikleri kazanç ve iratların toplamından ibaret bulunan gelir, gerçek ve safi miktarlarıyla nazarı itibara alınır. Gelire giren kazanç ve iratlar
— Gelire giren kazanç ve iratlar nelerdir?
____ Ticari kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayri menkul sermaye iratları, | menkul sermaye Lratian, sair kazançlar. Sair kazançlar da özel hastahane, okul ve benzeri ticari olmıyan müesseselerin işletilmesinden elde edilen kazançlarla gayri menkullerin, hakların, menkul kıymetlerin ve İştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançlardır.
Bu saydığımız çeşitli kazanç ve İratların kanunen tayin edilen şartlarına uygun bulunmayan İratlar, gelirin hesaplanmasında nazara alınmaz ve vergiye tâbi tutulmaz. Bu mey anda meselâ veraset ve vasiyet yo-llyle vâki İntikaller, İvazsız intikaller, bir hizmet karşılığı olmayan kumar ve bahis kazançları, Gelir Vergisinin mevzuu ve şumulü dışında kalırlar.
Tam ve dar mükellefiyetler
— Vergi kimlerden ve hangi esaslar dairesinde alınacak.?
— Gelir Vergisi Kanunu, vergi mükellefiyetini, biri tam mükellefiyet, diğeri dar mükellefiyet olmak üzere İki şekilde tayin etmiştir. Bunlardan tam, mükellefiyet şekline göre ver-' Ellendirmek demek, bir gerçek kişinin Türkiye içinde ve dışında elde ettiği bilumum Belirler üzerinden gelir vergisi vermesi demektir. Kanuna göre tam mükellefler. Türkiyede yerleşmiş olanlarla merkezi Türklye-de bulunan müessseselerde çalışmakla beraber iş dolayısiyle dış memleketlerde bulunan ve oralarda mümasil vergi ödeme-îyen kimselerdir. Türkiyede yerleşmiş sayılanlar, ikametgâhları Türkiyede bulunanlarla bir takvim yılı içinde devamlı olarak Türkiyede allı aydan fazla oturanlardır. Ancak turist, gazeteci, rahatsız, ilim adamı, veya talebe olarak Türkiyede altı aydan fazla kalanlar tam mükellefiyetin şümulü dışında bırakılmışlardır.
Bir de dar mükellefiyet var. Türkiyede yerleşmemiş olmakla beraber, gelirlerinin bir kısmını Türkiyede elde eden gerçek kişilerin yalnız Türkiyede elde ettikleri gelirleri üzerinden vergilendirilmelerine, kanun dar mükellefiyet adını vermiştir.
Muafiyet ve istisnalar
— Gelir vergisinin muafiyet ve istisnaları nelerdir?
— Gelir Vergisi Kanununun birinci maddesi İle bütün gerçek kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve İratların tamamı verginin mevzuuna alınırken diğer taraftan esnafın, diplomatın, göçmen ve mültecilerin şahsi durumları göz önüne alınarak kazançları vergiden muaf kılınmıştır Ayrıca kanunda İstisnalar adile 14 gurupta toplanan kazanç ve iratlar, bunlan elde eden kim olursa olsun vergiye tâbi tutulmamıştır. Bir de Gelir Vergisi Kanım un un en önemli hususiyetlerinden birini teşkil eden (en az geçim indirimi) vardır ki, bu, yıllık gelirin muayyen bir miktarının vergiden Lstisna edilmesi demektir.
Şahsi durumları göz önünde tutularak ticari kazancı Gelir Vergisinden muaf olanların başında «esnaf» gelir. Bir kimsenin esnaf olup olmadığı bir takım genel ve Özel şartlara göre tayin olunmuştur.
İkinci gurubu teşkil eden diplomat muaflığı, yabancı devletlerin Türkiyede bulunan elçilerini, maslahatgüzarını, konso-
loslarını, elçilik ve konsolosla! memurlarını ve Türkiyede resmi bir göreve tayin edilenleri Gelir Vergisine tâbi tutmamayı istihdaf eden bir muaflıktır. Aym şekilde yabancı elçilik ve konsoloslukların yukarıda sayılanlar dışındaki memur ve müstahdemlerinin yalnız bu işlerde aldıkları ücretler karşılıklı olmak şartlle Gelir Vergisinden İstisna edilmiştir.
îskân kanunu hükümlerine göre göçmen ve mülteci sayılanlarla yerleştirilenlerin adı geçen kanunla Kazanç Vergisinden muaf olmaları için bLr takım kayıt ve şartlar ve süreler tesblt edilmişti. İşte bu kayıt ve şartlar altında ve tesblt edilen sürelere münhasır olmak üzere aynı gerçek kişilerin bir takvim yılı içinde elde ettikler! kazanç ve iratların 6.000 lirası Gelir Vergisinden muaftır. Yalnız bu muaflığın, kanuna cörfl menkul sermaye iradı sayılan iratlardan tevkif yollle alınan Gelir Vergisine şumulü yoktur.
Tarım kazancı
Memleketin özelliklerine uyma bakımından konulan istisnaların başında da tarım kazançları istisnası gelmektedir. Tarım kazancı tarım faaliyetinden elde edilen kazançtır.
Tarım faaliyeti İse Gelir Vergisi kanununa göre arazide ekim dikim, bakım ve yetiştirme yol-lariyle nebat, orman, hayvan ve hayvan mahsulleri lstihsıu bunların yetiştiricileri tarar dan muhafazası, taşınması ve dükkân ve mağaza açılmaksızın satılmasıdır. Tarım faaliyetinden elde edilen mahsullerden nebati mahsuller tarla, bağ ve bahçe, orman ve ağaç, mer’a ve çayır mahsulleri, hayvani mahsuller ise, süt. et, yumurta, yün ipek kozası deri gibi sair mahsullerdir. Odun kömürü istihsali orman mahsulleri içinde yer alacağı gibi yağ ve peynir de sütü elde edenler tarafından yapılması halinde hayvani mahsuller içinde yer alır. Mahsullerin muhafaza ve satış mahallerine kadar nakil işi yetiştiricinin kendi depo ve nakliye vasıtasiyle olabileceği gibi bu hususta diğer şahısların depo ve vasıtalarından da ücretle istifade edilebilir.
Burada önemli olan cihet bu mahsullerin yetiştiricileri tarafından dükkân ve mağaza açılmaksızın satılmış olmasıdır. Yalnız yetiştiricilerin tarım faaliyeti İle ilgili atım, satım işlerinin görülmesi İçin açtıktan yazıhaneler muafiyet şartını ortadan kaldıran dükkân ve mağaza sayılmaz.
Vergiden diğer istisnalar
Kara ve su avcılığından elde edilen kazançlar da tarım kazancı istisnalarına alt şartlara göre Gelir Vergisinden müstesnadır. Bundan başka müellif, mütercim, heykeitrns, ressam ve bestekârların, kitap, resim, heykel, nota halindeki eserlerinden bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazançların 5000 Ihası Gelir Vergisine tâbi değildir.
Ayrıca sosyal maksatlarla ve sekiz gurupta toplanan bir de •müteferrik istisnalar» vardır İd bunlar arasında harcırahlar, tanık ve bilirkişi ücretleri, ölüm ve hastalık tazminat ve yardımları, çocuk zamları, nafakalar, askeri malûllere verilen terfih zamları, ecnebi memleketlere giden tahsil giderleri, İlim, fen, güzel sanatlar vesalr sahalarda verilen mükâfatlar slkredilebl-llr.
— En az geçim indirimi nasıl tesblt edilmiştir?
— Yeni Vergi Kanunu, bekâr mükelleflerin yılda 540, çocuksuz evli mükelleflerin yılda (»0ö, bir veya iki çocuklu evli mükelleflerin yılda 1020. üç veya dört çocuklu mükelleflerin yılda 1250. dörtten fazla çocuklu mükelleflerin yılda 1440 lirayı aşmayan gelirlerini vergiye tâbi tutmamaktadır. Aynı mükelleflerin gelirleri bu miktarı aşarsa bahsettiğimiz indirimler yapıldıktan sonra geri kalanı vergiye tâbi tutulacaktır.
Şahap BALCIOĞ1.U
II. Abdülhamide
yazdmış mektuplar
tt Abdülhamlt şehzadeliğinde en fazla büyük biraderi Murat efendi ile meşgul olur, onun ziyaretine gider, misafirleriyle, sohbetleriyle alâkalamr*.
Sultan Mecidin çocukları u-mumiyeUe büyük biraderleri Murat efendiyi severler ve kendisinin hepsinden üstün olduğunu kabul ederlerdi. VI. Mehmet Vahideddln. yanındakilere müteaddit defalar Sultan Muradı öğmüş ve büyük biraderi terazinin bir kefesine, Sultan Mcclt çocuklarının hepsini de diğer kefesine koysalar yine Sultan Muradın bulunduğu taraf ağır basar demişti. [1]
Sultan Mecidin dördüncü oğlu 121 Kemaleddln efendi Sultan Murada şiddetle taraftardı. Hal'ından sonra El Abdülhaml-de karşı büyük bir küskünlük beslemiş, bilhassa Sultan. Muradın Çırağana hapsedilip kendileriyle görüştûrûlmemesini İnfialle karşılamıştı.
n. Abdülhamlt hislerinden ve bir harekette bulunmasından şüphelendiği Kemaleddln efendiyi hafîyeleri De takip ettirirdi. Bir gün peşine takılan bir hafiyeden bizar olan Kemaleddln efendi tabancasiyle adamı öldürmüş ve arabasını doğru Yıldıza sürdürerek Abdülhaml-dln huzuruna çıkıp {Şimdi senin köpeklerinden birini öldürdüm) demişti.
Sultan Hamit. asabiyet İçinde bulunan biraderini (Canım sağ Okun! diye teselli edip bir an evvel saraydan selâmetlemlştt.
1299 senesi ekim ayında Ke-maleddin efendinin sık sık a-rabayla gezintiye çıktığ-. Emir-gân yolunda bir suikast hâdisesi oldu.
Bayramın ikinci gününe ras-layan o günü şehzade alaturka saat yedi buçuk sularında bu yoldan geçmekte iken- bir silâh patladı ve bunu diğerleri takip etti.
Şehzade bu suikasttan selâmetle kurtulmuş ve II. Abdül-hamit hâdise İle alâkadar olarak biraderinden vakanın ne surede cereyan ettiğini sordur-muştu.
Kemaleddln efendi. Padişaha yazdığı mektupta vakayı şu şekilde nakletmektedir; (Bayramın ikinci günü saat yedi buçuk raddelerinde Baltall-manı çayırının üstündeki Emir-gân yolundan geçerken bir tüfek patladı. Kurşun arabanın sol tarafındaki sırta İsabet ettiğinin sadesini İşittim ve arabanın hayvanlan ürktü. Nereden alıldı diye etrafa bakınırken akabinde bir tüfek daha patladı. Bendenize onun kurşunu arabanın arkasından yahut üstünden geçti gibi geldi. Tüfek İki defa patlayınca arabanın körüğünü kaldırıp 6Üratfe geçip gittim. Hususu mezkûr bundan İbaret olduğu ve kulunuzun ise hiç bir düşmanım olmadığından kaza olduğuna lş-tibahı âcizanem yoktur.) 131
II. Abdülhamlt hemşireleri içinde Cemile sultanı severdi. V, Muradın rahatsızlığı esnasında Cemile sultan da zevci Mahmut paşa ile beraber Veliaht Abdülhamlt efendinin tahta çıkması hususunda büyük gayretler ısarfetmiştl.
n. Abdülhamlt Padişah olduktan sonra, iki kardeşin muhabbeti pek yerlndeydl. Damat Mahmut paşa da Mabeylne a-Iınmıştı ve Padişahın mahremi esrarı halinde hep beraberinde bulunuyordu.
Padişah hemşiresine, hemşiresi Padişaha karşılıklı hediyeler gönderiyorlar ve birbirlerine candım teşekkür mektupları yazıyorlardı. Cemile sultan 1295 senesi şabanında oıraderine çok kıymetli bir saat hediye etmiş ve ir. Abdülhamlt de hemşiresine şu mektubu yazmıştı:
( -----TM,n 1
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
Aynca beyan ederim, pek göreceğim geldi Yakinen mülâka-tınıza muntazınm.) [4]
Fakat bu muhabbetti günler fazla devam etmemiş, H. Abdül-h»mit kendisinden şüphe ettiği dam ad Mahmut paşayı Trablu-sa göndermişti. Seride kendisini Yıldız mahkemesi ile tamamen bertaraf edecekti.
Bu ayrılık sultana pek giran geldi. Padişah bu gidişin üç ay olduğunu, paşayı bu müddetin sonunda getireceğini söylemişti. Fakat zamanlar gelip geçtiği halde bu söz tutulmadı.
Bunun üzerine Cemile sultan. H. Abdülhamide uzun bir mektupla müracaat etti Bu mektubunda ıztaabır.ı anlatıyor, yürekler sızlatan bir lisanla yalvarıyordu. 4
Bendeniz efendimizi tâciz eylediğimin sebebi bu oluyor kİ Mahmut paşa köleniz için tâyin olunan müddetler tamam oldu. Gitmiş oldukları zaman ÜÇ ay için diye şifahen tarafı şahaneden haber geldi. Sonra bendenize velinimet efendimiz iki ay müddet diye emir buyurdunuz. Hâşa hâşa efendimizden hllâf söz sâdlr olmaz. Padişahlar inayet, mürüvvet sahibi olurlar. Bahusus ki efendimiz ol derece m(>rhrımpf.lı olduğu halde elbet bendenize de inayet ve merhamet edersiniz. Mahmut paşa kulunuzun Dersaadete gelmeleri artık cariyeniz lçhı olmuş olur, benim gibi biçareye merhamet olunduğu halde bendenizin hatırım için gelmiş olacak, bendeniz dört aydır ki kan ağlıyorum, tamım yarınki pazartesi günü dört ay oluyor. Mahmut paşa köleniz efendimiz hazretlerinin âzad kabul etmez kul ve kölesidir. îşte gittiler, efendimizin emri yerine geldi. Şimdi tekerrür yok. Yine bk kaç zaman paşa gelmiyecek ise bendeniz bUeyim. Çünkü dört aydır Allah hakkı İçin gece gündüz gözlerimden kanlı yaşlar akıyor, paşa gelmez İse herdeniz! gönderiniz, buna nasıl tahammül olunur. Cenabı Hak razı değildir. Aman efendim aziz başın için olsun bendenizi Trablusu-garba gönder, güzel başın için bir güzelce ötmek İçin kemali derece rica ve niyaz ve istirham ederim. İki cihan selâmetin için, Allah aşkına bendenizi bir güzelce gönder, aziz başın için benim efendim, gree gündüz dökmüş olduğum gözümün yaşı efendimize zarar olur ol derece canımdan usanmışımdır. Hûda hakkı İçin hllâf yazmam kendimi telef etmek isterim, lâkin edemiyorum.
Canım, velinimetim bendeniz gitmiş olduğum zaman hiç bir familyamız efendimize gücenmezler, bendenizi efendimiz göndermiyorsunuz ki ben kendi isteğimle gideceğim, bendenize gücensinler, efendimiz hazretlerine gücenmeye haklan olamaz.) (51
TT. Abdülhaıuidin hanedan âzası arasında sevmediği, yıldızının asla banlamadığı birİBİ de V. Muradın validesi Şevkıef-ea valide sultandı. Şevkıefza kaduı da II. Abdülhamltten hiç hazetmezdl.
Sultan Murat hal’edillp Çı-raftan -sarayında İkamete memur edildiğinin ilk zamanlarında Sultan Hamil, büyük biraderi Ue zahiren alâkadar olur görünüyordu. Fakat buna rağmen Çırağım sarayına memur edilenler bazı Hazinlere ve taz-yıklaraı başlamışlardı
O sıralarda Sadrâzam bulunan Mithat paşa da, Sultan Muradın dairesinde kilere l:ötû muamele edilmemesini isliyor I
(Leyle! Beratın tebriki ile nn-.ve kendi müdahalesinin büyük | tlka bir saatin takdimine dair'mânalar alacağını düşünerek el tezkfj-ci aiiyenlzi aldım, Rama- (altından valide sultanla Padj-zanı «rrifri*. UiiUHnmalr Mh Saha mürarasl Mrraıl hok.,1.
zam .şerlide kudanmak için böyle bir güzel saati aramakta idim Derece! kemalde makbulüm oldu. Nice 7e nice böyle , mübarek geceleri emsali ile Ce- , nabı Hak müşerref buyursun. ı
şaha müracaat eunesi haberini gönderiyordu.
Bu haber ve tavsiye üzerine Şevtaefza valide sultan Tl Abdülhamide bir mektup yazdı, mektubunda gayet parlak bir baş
langıçt&n, ve dualardan sonra (bendenizin şu cihanda gözüm nuru Sultan Meçi t avlâdı c imleten kendi evlâdım olduğu ve Hakanı müşarünllehyin sulbü pakinden müteselsil w mütevellit yekvucut biraderler bulunduğunuz halde şu haysiyetle cümlenizin validesi olduğuma asla IşUbah yoktur) diyerek n. Abdülhamide kendisinin validesi makamında bulunduğunu hatırlatıyor ve bir takım memurların yaptıkları tahkirlerden, tanıklardan «nihayet derecede* şikâyet ederek bu (ta-zlp ve t&zyıklarıni kaldırılmasını rica ediyordu.
n. Abdülhamtl bu mektuba gönderdiği cevapta verilen e-mlrler dışına çıkan memurların cezalandırılacağını ve istl-rahat terinin temin olunacağını bildiriyordu. Ayrıca mabeyin feriği Sait paşaya mabeyincilerden Osman beyi de Çırağana göndererek valide sultanın şikâyetlerini dinlettiriyordu.
Fakat Şevtaefza valide sultanın H. Abdülhamide hiç İtimadı yoktu. Mektubu da Sadrâzam Mithat paşanın arzusu yerine gelsin diye yazmıştı. Nitekim şikâyetinin hiç bir müspet neticesi görülmedi.
Valide sultan, Mithat paşayla haberleşmelerine tavassut eden Agop efendiye gönderdiği bir mektupta da şöyle diyordu: (İbrahim efendi vasıtasiyle işar olunan veçhe üzere tarafımızdan Sultan Abdülhamlt hazretlerine tezkere tahrir olunup İkinci müdürü Mehmet a-ga bendeleriyle gönderdim. Derakap karşılığını yazıp ferik Sait paşa ile küre naşı Osman bey geldiler ve görüştük. Gûya memurları tekdir etmeye gelmişler, aslı yok. Taşa söz tesir eder de ona etmez ve tarafımızdan emin olmak mümkünü yok. Her ne İse zatı Sadareti penahilerinin emirleri üzere biz de vazifemizi İcra ettik. Fakat hal gene eski minval üzere olduğu malûmu devletleri olsun...) [6]
H. Abdülhamlt mektuplara Ve jurnallara çok ehemmiyet verir, bunları dikkatle okur ve ehemmiyetlerine göre muamelede bulunurdu.
En yakınlarından da gelse siyasetinin dışında olan ricaları kabul etmez ve nice İç sizi alıcı satırlar da yazılsa, kafasına, koyduklarından vazgeçmezdi.
[1) Bakınız Fuat Türk geldi. Goriip İşit tiklerim.
[2] Sultan Mecidin Reşat e-fendi ile Kemaleddin efendi a-rasında dört oğlu olmuşsa da yaşamamışlardır.
f3. 4, fî] Başbakanlık Arşiv).
|6] Şevk ter fa valide sultanın II. Abdülhamide yazdığı mektup ve Padişahın cevabı ordinaryüs profesör İsmail Hakkı Czunçarşılı tarafından ten’de neşredilmiştir.
Tanınmış Fransız artisti Mauricc ChevaJler geçende İngiltere'ye gitmişti. Burada bir revüde bahriyelilere şarkı söylemiş, denizciler bunu çok beğenerek artiste bir gemici neresi hediye etmişlerdir. Yukarıda artist bu bere Jle programları lnua ederken görülüyor.
Türkiye-Ispanya
İspanyol gazetelerinin dostane yazılan
Madrid 33 (AA.) — Bir kaç sam andan beri İspanyol basını, siyasi mahfilleri ve kültür muhitleri Türkiyeye büyük bir sevgi ve alâka göstermektedir. Geçen sene, Türkiye Cumhuriyetinin 25 inci yıldönümü dolayı-slle İspanyol gazetelerinde hararetli yazılar çıkmıştı. Bu senenin yorumlan arasında bilhassa yan resmi «Arriba» gazetesinin yazdıkları dikkati çekmektedir:
»Bir çok sebeplerden dolayı, Türkiye'nin milletlerarası vaziyeti İspanyanuıtane benzemektedir. Filhakika Türkiye de Atlantik paktının imzacıları arasında bulunmamaktadır, fakat o da İspanya gibi, hariçten hiç bir teşvik görmeden her türlü tecavüze karşı koymak azmindedir. Türkiye de İspanya gibi bir yarımada üzerindedir ve iki kıt'a arasında bir köprü vazl-yetindedlr. Yine aynen İspanya gibi Türkiye de ruhan bir askeri kudrettir ve orada da insanlar daha beşikten İtibaren askerdirler.
Her İki milletin de milletlerarası vaziyeti coğrafi vaziyetine sıkı sıkıya bağlıdır, ve dünya üzerinde hegemonya tesis etmek peşinde koşanlar her iki memleket üzerinde de emeller beslemektedirler. İki memleket arasında garip bir müşabehet | de görülmüştür. İspanya da. 5 ok millî bir sembolü İfade etmektedir, Türklyedc İse 6 ok j ayni mahiyettedir. Türkiyenln 1946 da Birleşmiş Milletlerde; İspanya aleyhine oy vermemesi J ve daha yakın bir tarihte Bir-, leşmiş Milletlere kabulü hak-kındakl teklifi desteklemesi İs-panya'da minnetle karşılanmıştır.
İki devlet arasındaki münasebetleri İki memleket arasındaki coğrafi benzerlikten doğan hususiyetler tetkike değer.
Efgan kiralının oğlu, eski kiralın kızile nişanlanıyor mu?
Nice 23 (A_A) — Efganlstan. kıralı Zaer şah’m oğlu prens Abdullah Rocay, dün eski kıraJ Amanullahın 15 yaşındaki kızı İle nişanlanacağı söylentileri hakkında yorumda bulunmak İstememiş, gazetecilere nişanlanmanın bahis mevzuu olmadığını. bugünkü kıral ailesi İle eski kıral ailesinin noel yortusunu Arles civarındaki Les Aux köyünde birlikte geçireceklerini söylemiştir.
Türkiyede yetişen nebatlar
Londra 2 3(Nafen) — Tür-kiyede yetişen bir çok nebat şimdi İngiltercde yetiştirilecektir. Tanınmış nebatçrtardan Pe-ter Davis geçenlerde Türkiycde bir tetkik gezisi yapmış ve bu arada bir çok nebatın tohumlarım toplayarak İngil tereye getirmişti.
îngilterede Yorkshlre'de bir çok parkların şimdi bir Türk Belle- î nebatı İle süsleneceği açıklan-maktadır.
Bir berberin hâtıraları
Prenses Şivekâr zevcinin bıyıklarına meraklı imiş!..
Prenses Dürrüşehvarın saçları...
Z'
En çok parayı kim verirdi? — Prense» Şivekârın verdiği parayı az gören oğlu Vahid’in sözleri — Mikrop korkusu — Abdülhamid’in büyük kızı Şaziye Sultanın zevci Fahir beyin ölümü! — Sakal yerine bıyık modası...
j Yazan Cemaleddin Bildik p
8 yaşında berberliğe başlayan ve 60 yıldır bir gün dahi mesleğinden uzaklaşmayan berber Hüsnü [*3, dükkânının oir «Edebiyatçılar mahfeli» olduğunu söylerken şairi âzam Abdülhak Hâmid'in adını sakal meraklısı müşterilerinin başında sayarken:
«— Çok temiz giyinirdi» diyor. Hani üstüne toz kondurmayan titizlerdendi... Sakal traşı bittikten sonra aynada dikkatle bakar vc beğendiğini» hakikaten sakal üstadısın Hüsnü efendi. Çallı bile fırçası ile şu senin yaptığın sakalı resimde meydana getiremez» cümle-lerile belirtirdi...
Mikrop korkusu
Hanedana mensup bir çok şahsiyetlerin de devamlı surette berberliğini yapan Hüsnü-den müşterileri arasında enteresan hususiyetler: ve titizlikleri ile hâtırasında izler bırakmış olanlar bulunup bulunmadığını sordum.
(— Abdülhnmid'in. dedi, büyük Icızı Şaziye Sultan ile evli olan Fahir beyi hiç unutamam... Traş olacağı gün beni konağına çağırtırdh Ellerimi çeşmede gıcır gıcır sabunlatmadan l.raşa başlamama asla razı olmıyan Fahir beyin öyle bir mikrop korkusu vardı kİ Allah kimseye vermesin... Para verirken üstlerinin birer mikrop yuvası halinde olduğundan bahseder ve eldivenlerini giymedikçe çantasına el atmaz ve paraya dokunmazdı. Bu husustaki titizliği o derece idi ki kapılara da eldlvensiz dokunmaz. hattâ kapı çalmak istediği zaman mutlaka bastonunun ucu İle vururdu. Mikroptan korkan ve kaçan bu zat, ne gariptir kİ bir gün nereden aldıysa tazı) mikrobu aldı ve dört gün İçinde kızıldan öldü...»
En çok para veren müşteri...
Sultan Hâmid'in oğlu Abdür-rahim. Sultan Reşadtn oğullan Ömer İlmi, Ziyaeddln. Halife Abdülmecid'in oğlu Ömer Farıık. Enver paşanın kayınbiraderi Abdülhalim. Sadrâzam Tevfik paşanın oğlu erkânı-harb binbaşılarından İsmail Hakkı. Zülfü İsmail. Keçezi zade, İzzet Fuat, doktor Aris-tldl. Müşir Kâzım paşaların. İsimlerini de devamlı müşteriler! arasında sayan berber Hüsnü:
— En çok kim para verirdi? sualimi de cevapsız bırakmadı:
7
Berber Hüsnü
[•] — Birinci yarı 18/ara-lık 919 tarihli gazetede çıkmıştır.
Yr(n yaşında bir orkestra şefi: İfalyaıı Pierinc Gamba Parlste bir orkestrayı İdare euıyur.
Prenses Şivekârla evli o-lan. Mısırlı İlhami bey vardt. Sonra Mısırda paşa da oldıı. tşte en çok parayı onlann konaklan na gittiğim vakit alırdım. O zaman Prenses Şivekâr 50 - 55, İlham! bey de 30 - 35 yaşlarında idi. Diyebilirim kİ o devirde saclarını kestiren yegâne kadın da Prenses şive-kârdı. Prenses Şivekâr. saçlarına olduğu kadar zevci iihami beyin de bıyıklarına meraklı İdi. tlhami beyi traş ederken Prenses Şivekâr etrafımda dolaşır, bıyığı düzelttiğim sırada (Şu kısmı biraz daha alır mısınız? Bu tarafa dokunmayın’ı gibi müdahalelerde bulunurdu. Traş bittikten sonra Prenses Şivekâr kendi saçlarının traşı için 5, İlhamı beyin traşı İçin de 5 olmak üzere 16 altın verirdi.»
— şimdiki kıymet! İle 400 -440 lira! öyle mi’ Hakikaten çok para...
«— Amma o zaman bir altın 4-5 lira İdi. Şunu da ilâve e-deyim kİ konaktan aldığım para bundan ibaret değildir. Prenses Şivekâriın oğlu Vahidi de o gün traş ederdim. Va-bld annesinin kaç para verdiğini sorardı. Ben de beşerden on lira verdiğini söylerdim. O vakit Vhhld:
•— Az vermişler? Der ve kendi traşı İçin 7-8 altını avucuma koyardı. Bu suretle j her on beş günde bu konaktan. 17 - 18 altın ile dönerdim ki bu, o zamanki dükkânımın'
dört aylık kirası idi.»
Ömer Faruk ve Dürrüşehvar
Halife Abdülmecid’in oğlu Ömer Faruk’u «ele avuca sığmaz bir gençti» diye vasıflandıran berber Hüsnü:
— Ömer Faruk efendiyi de traş için saraya giderdim. Beni aldıkları odaya az sonra Diirrüşehvar gelir, etrafımızda dolaşır, ağabeysinln traşını merakla seyrederdi. O zaman 7-8 yaşlarında olan Dürrü-şehvar, pırlanta gibi bir çocuktu. Bir kaç sene evvel buradan geçerlerken alınan ve gazetelerde çıkan resimlerini gördüm. Aman yarabbi1 2.. Bu ne değişiklik. - Nerede o benim tanıdığım Dürrüşehvar. nerede resimlerini gördüğüm Dürrü-şehvar...
Agabeyslnin tıraşı bitlikten sonra Diirrüşehvan kucaklar, koltuğa oturtur, onun saçlarını keserdim. Küçük olmasına rağmen ayna karşısında saçlarına düzen verir, hattâ bazı kısımlarının kısaltılması veya uzun bırakılması hakkında bana talimat da verirdi. Saçlarının tıraşı, ramamen Dürrüşeh-varın zevkine bırakılmıştı. O nasıl İster ise o şekilde keser düzeltirdim, ipek gibi saçtan vardı,»
Sakal meraklıları
Aristidi ve Zülfü İsmail paşalarla eski Dahiliye Vekillerinden Reşit beyin, Neemeddln Mollanın. Kececi zade İzzet Fuat paşanın da şairi âzam Abdülhak Hâmld kadar sakallarına meraklı olduklarını söyleyen berber Hüsnü diyor ki:
«— Keçeci İzzet Fuat paşa, sakalını traş ederken, mutlaka eline ayna alır ve traşı yakından takip ederdi. Zülfü İsmail paşanın da elinden katiyen ayna düşmezdi. Keçeci İzzet Fuat paşa pek çok defalar: ’»Dur usta! Şu elini sıkayım!r der memnuniyetini bu suretle İfade ederdi.» ,
— şimdi de sakal meraklısı müşterileriniz var mı ?
«— Sakal modası geçti galiba ki kala kala yalnız Hukuk fakültesinde ordinaryüs profesör Ebûlulâ Mardin kaldı. Allah ona uzun ömürler versin, yegâne sakal meraklı?! müşterim od ur.
Kara sakal, top sakal, yumurta sakal diye üç türlü sakal traşı vardı. Artık bunların yerinde yeller esiyor şimdi.»
Berber Hüsnü, geçenlerde bıyık modasının sakal yerine kaim olduğunu İlâve ederek şimdi, bu modayı çıkaranlara dua ediyor.
Cemaleddin BİLDİK

Bûfilfe B
A K 9 A R
24 Aralık 1949
HER AKŞAM B!R HİKÂYE
Al^ençHkîJ
General Franco’nun kızı
Mahkeme Koridorlarında
lerinl sarıp «itan aşktan başka bir şey düşünmediklerini anlamak için yüzlerine bir defa bakmak Kâfi idi. Gözlerinden neşe, ümit ve arzu taşıyordu. Genç kuc, (yarın saat beşte) cümlesinin ruhuna verdiği tebessüm ve saadet İçinde kana-peye oturdu. Karsımda oturan, orta yaşlı kadın müstesna, herkes ona bakıyordu. Bir aralık genç kız, kadını görünce tüyleri ürperir gibi oldu. Sanki soğuk bir pençe, kalbini sıktı. Bununla beraber gözlerini onun üzerinden bir türlü ayıramıyordu. Yavaş yavaş çehresindeki neşe sönmeğe başladı. İçinden:
— Acaba bu kadın kim? diye kendi kendine sorduğu suale, yine içinden gelen bir ses:
— O da vak 111 e senin gibi şen ve şatirdi. Onun da senin gibi bir, belki de bir kaç sevgilisi vardı. O da senin gibi mesut ve bahtiyardı. Sonra evlendi. Beş sene tatlı bir rüya gibi mesut yaşadı.
Sonra... Evet sonra... cevabını verdi- Genç kızın, o kadının elemli hayatını, acı realiteyi düşünmeğe başladığını gördüm.
Bir kaç sene sonra kendist-ıun gibi olacağını,
Sıcak bir yaz akşamı Mi. Bade giyinmiş, ağır, ciddi ve yorgun çehreil takriben 46 yaslarında bir kadın, otobüste tam karşımda oturuyordu. Sevimli yüzünde geçim korluklarından mütevellit derin bir kaygı İfadesi okunuyordu. Bu, maddî hayata alt cephesi İdi. Mânevi hayatına gelince: bu kadın İçin artık aşk, flört, cazibe cihetleri çoktan geçmişti Halbuki bütün ömrü boyunca, romanlardaki gibi bir aşk ve füsıın hayatı yaşamağı kim bilir ne kadar çok özlemişti. O. kendisini elde etmek için prestlşkârlarının düello edecekleri gürültülü ve fırtınalı bir hayatı değil, sakin bir dekor içinde şefkat, naz ve İşve Lie dolu sakin bir aşk hayatı istiyordu.
Fakat belli ki insafsız kaderi. hasret çektiği bu hayatın bir zerresini bile ona tattırma-mıştı. Onu görseniz muhakkak haline acıyacağınız zavallı bir kadındı.
Her gün acı realite ile mücadele etmeğe mecbur olduğu gözlerinden okunuyordu. Kar şunda kaygılı ve endişeli bir eda ile oturan bu kadının çehresinde hayat faciasının derin ve silinmez izlerini, artık kendisi gibi muhakkak İhtiyarla- nln de oı mış olan kocasına aşkını değil, çoluk çocuğa karışacağını, ge-çocııklanna olan derin şefka- cim kaygılarına düşeceğini göz-tini okuyordum İtrinin önüne getirdiğini anla-
Her gün yolda bunun gibi dım. Artık şen ve şakrak kızın yüzlerce kadına Taslarız. Mu- neşesi kaçmıştı. İstikbale alt hakkak annemiz de aynı haJ elemli ihtimaller karşısında ve vaziyette idi. Blzler, anne- nefsi İle mücadele ettiği belli lerımizin neşe ve şetaretlerini idi. Mukadderata boyun eğece-alnıış. onlara yalnız kaygı, en- ğlnl, nihayet zevce ve anne dişe ve ıstırap tattım iştedir. olacağını takdir ediyoTdu, Bu kadın, muhakkak evine gl- Genç kızın o şen çehresi, diyordu. Hal ve tavrı kaygılı, yaşlı kadının kaygılı ve müte-yorgun ve solgun çehresi, bir vekktl manzarasını almıştı, kaç yıl evvel ebedlyyen kaybet- Yalnız aralarında bir gençlik tiğim annemi, bana hatırlattı, farkı vardı. Fakat ruh, aynı Benden başka kimsenin, ona ruh idi.
baktığı yoktu. Benim de ona son durakta yaşlı kadın ile karsı alâkam, anneme benze- genç kız, otobüsten indikleri za-tlşlmden ileri geliyordu. man, heyecanla düşündüm:
Otobüs yoluna devam edl- _ o yaşlı kadın anneme, yorüu. Artık başka bir şeyin kaybettiğim sevgili anneme, ne dikkatimi çekeceğini sanmı- kadar da çok benziyordu. O e-yordum. Otobüsteki yolcular, lemll ve mütevekkil çehre ! muhtelif duraklara İne İne a- Genç kızın neşe ve taravetini, salmış, ancak 7-8 kişi kal- annemin gençlik zamanına maştı. Son duraktan bir evvel- benzettim. Annem o zamanlar, Un*1 _____________________,__
İspanya hükümet Başkam General Fıranco'nun kızı Car-menclta. Martlnez Cristobal adlı bir doktoru seviniş, doktorla evlenmek İstemiştir. Babası iptida buna muvafakat etmemiştir. 26 yaşında olan kız, başkoslle evlenmekten İse manastıra gireceğini kafi bir ıl.-'anla söylediğinden babası muvafakat cevabı vermiştir. Düğün şubatta başlayacaktır. Yukarıda genç Car-menclta Franco görülüyor.
Ben karanlıklar içinde çırpınırken kahbe feryadı bastı
kine geldiğimiz zaman otobüse,1 ne kadar güzel ve cana yakın-takriben 2 o yaşında, vücudu • mütenasip yüzü güneşten yanmış bir kız bindi. Esmer çehresinde muntazam dişlerinin beyazlığı daha ziyade göze çarpıyordu O, yeni açmağa başlamış bir gül goncasına benziyordu. Gülüyordu. Onu otobüso bindiren delikanlı, kendisine sarılarak öptü. Genç kız, delikanlıya:
— Yarın saat beşte., kabul mü? diye sordu.
— Efret kabul..
Birbirine randevu vermişlerdi. O yarın kelimesinin ne büyük ve .derin bir mânası vardı.
— Bunlar daima tatlı hülyalar beslerler ve İstikbal hakkında parlak projeler kurarlar. Fakat bütün bu rüya ve hülyaların acı hakikat darbeleri altında yıkılmayacağı ne malûm? Şimdi bu iki genç, ateşli aşklarının yarattığı engin hülyalar içinde yaşıyorlar ve bu yarının hiç bir 2aman sonu geimlyeceğini zannediyorlar. Bu yarın sözü, onlara kuvvet, cesaret ve ümit veriyor.
Bu iki gencin bütün benlik-
dı.
Hayat ne çabuk Gençlik, hepimizin andığımız gençlik bir ne çabuk soluyor.
Çeviren: A. HİLÂLİ
geçiyor, hasretle gül gibi
akşamı
Abone bedeli
rtlrnre Senem
İdarehane H«r>ULb civarı Cemal N*dU tonaj-- No U
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: J D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
Tefrika No. 13^__ ■■
yetmişinden fazla biçmedi. Hat tâ yetmiş yaşında bile olsa, «iyi muhafaza edilmiş , denebilirdi. Siyah gözleri, gayet keskindi ve âdeta insana tazlbeder gibi bakıyordu. Kolunun altında, Daily Floodllght gazetesinin bir nüshası vardı. Siyah robu vücudunun her hareketinde fışırdıyordu,
Swan, öyle büyük bir tehalükle seğirtti ve eletkrlğf söndürdü kİ, İhtiyar kadını korkuttu. Kocakarı, KanadalIyı tepeden tırnağa süzüp kuru bir sesle emir verdi:
— Çabuk yakın, çabuk!... Hiç bir şey görünmüyor Hani, Alan Campbell?... Hani Cathryn Campbell?
Bwan, birdenbire, hizmete tehalük eden gayet sadık bir adam halini alıvermişti. İki genel gösterdi. Elspat hala da.
bir an bile gözlerini kırpmaksı-zın onları tepeden tırnağa süzdü, süzdü. Sonra, başıyla bir tasdik İşareti yaparak:
— Evet, bunlar Campbell ailesinden, bizim aileden. — dedi.
Derken, divana doğru yürüyüp oturdu. Ancak o zaman, gençler, onun ayağında, dikkati çekecek botlar bulunduğunu farkettller.
Tekrar uzun bir sükût hüküm sürdü. Hala, misafirlerini gözden ayırmıyor. Nihayet, Alan'a hltabedip:
— Siz hangi dindensiniz? — diye ansızın sordu
— Ben mİ?... Anglikan kilisesinden galiba.
— Vay, galiba dediniz! Emin değil misiniz?
— Yok yok, eminim. Muhakkak ki Anglikan kilisesi...
— Her halde sizin de mezhe-
Fransa'da 1900 senesine alt yeni bir filim çevrilmiştir. Yukarıda filimden bir sahne görülüyor. Bu sahnede tanınmış artist Francls Blancne bir polis memurunu baştan çıkarmağa çalışmakta, polis memuru vakarını korumağa gayıet etmektedir.
Hanım teyze koridorun köşesine çekilip bal rengi mantosunun göğsünü açtı, e 11 erile yelpazelenmeğe başladı. Yanına sokulduk:
— Hararet mi bastı, teyze hanım?
Devrik gözlerini belerterek evvelâ bizi, sonra karşıda duran frene kızı süzdü:
— Hararet mi basıyor, bana mı öyle geliyor, anlı yamıyorum ki. İçimde bir sıkıntı var, handiyse şuracıkta cat diye çatlayıp dört bölük olacağım.
— Aman, öyle şeyler söyleme, hanım teyze.
— Söylersem ne olurmuş sanki? Kimsecikler benim keyfimin kâhyası değildir, anladın mı? Keyif benim değil mi? İstersem çatlarım, dilersem patlarım.
— Darılma, teyze hanım. Senin çatlamana, patlamana karışmak bizim haddimize mİ düşmüş? Sana kıyamadığım için söyledim o lâfı. Hele şimdilik çatlama da tatlı tatlı konusalım.
— Rahat bırakıyorlar mı, a yol? Zorla çatlanıyorlar insanı.
— Vah vah! Neden bu kadar öfkelendin?
Mantosunun vakalarını sallıyarak yutkundu, geğirdi:
— Ben gençliğimde kaynana kahrı bile çekmedim, anladın mı? Gelin gittiğimin ikinci ayına varmadan efendiyi odanın köşesine çektim; «Ya senin annen veyahut ben. ver varılır, yerin dibine girerim de kaynana baskısı altında oturmam. Annenle göbeğin bitişikse bugünden tezi yok, beni boşa» diyerek ayak diredim. En nihayet, ayrı ev tuttuk da oraya çıktık. İşte ben böy le bir kadınım. Bacak kadar yelloz kalkıp da bu yaştan sonra bana kaynanalık mı edecek? Vallâhi de, billahi de tahammül edemem böyle şeye.
— Ne oldu, teyze hanım? Sana kaynanalık eden kim?
— Gözlerini açıp da karsıdaki şırfıntıya baksana. Allahını seversen doğru söyle, adama benzer veri var mı şunun? Bak hele, suratına boyalan süre süre maskaraya dönmüş. Yumruk kadar gövdesinde bir sıkmalık canı var. Haline bakmadan benimle uğraşıyor yosma.
— Ne yaptı da seni bu kadar kızdırdı?
— Yapmadığı kaldı mı ki, Cıgarama karışır, kahveme kanşır. Zannedersin ki hanımın kapısına besleme girmişim.
— Estafurullah, o kim o luyor ki seni besleme tutsun?
— Orasını bilmem artık. Git de kendisine sor bakalım, hangi sarayın sultanı İmiş? Sultanlara kurban olsun onun gibi kırk tanesi. Sarayım olsa öylelerini fino köpeği diye kapıma bile almam.
— Senin kahvene, sigarana ne diye karışıyor?
— Bilmiyorum, dedim ya evlâdım. Deli midir, divane midir, anlıyamadım ki. Vay efendim, ben neden cıgara içiyormuşum? Bak hele şu kahbeye. Cıgara içiyorsam tütünün parasını cayır cayır kendim veriyorum.
— Afiyet olsun, teyze hanım. Halt etmiş o terbiyesiz. Keyfine bak sen. Sigara da içersin, canın isterse nargile de içersin.
— Ağzına sağlık, içerim zahir. Koynumda param var ken benim sultan keyfime kimse karışamaz. Kırk yıldır içtiğim cıgarayı şu yosmanın keyfi için terk edecek değilim ya.
— Nasıl karıştı senin sigarana? Nerede oldu bu iş? İkiniz de aynı evde mi oturuyorsunuz?
— Sus. ağzından yel alsın. Öyle katibelerle bir çatının altına girmek şöyle dursun, bir mahallede bile oturmam. Vapurda musallat oldu başıma. Bevkozda bir ahbabım vardır. Sizden ivi olmasın, pek severim Makbule hanımı. Çoktandır görüşeni emiştik, gideyim de hem Makhuleciğimi göreyim. hem deniz havası alayım diyerek vapura bindim Yollar bitmek, tükenmek bil miyor, köprüden Beykoza varıncaya kadar insanın öm rü tükeniyor. Vapurun da sırnaşık dilenciden farkı yok. Nerede bir İskele görse burnunu dayıyor. Bir oturdum, iki oturdum, sıkıntıdan başım tutmağa başladı. Etrafa bakındım, bir âşinâ yok ki baş başa verip çene çalayım. Huvum batsın, kahveye hiç dayanamam, yalnızlıktan sıkılınca hıncımı kahveden alırım. Garsona bir kahve getirttim, fincanı dizimin üstüne koydum, bir de cıgara çıkardım. Tam kibriti çakıp vakayım derken pat diye tepeme çullanmaz mı! Korkudan yüreğim koptu da ağzıma geldi sandım. Her taraf zindan gibi karardı, fervad ederek yerimden fırladım.
— Geçmiş olsun, teyze hanım. Şu terbiyesiz kız mı çullandı tepene?
Gözlerini biraz daha belertti:
— Affedersin sen onu. Bastı bacak kahbe kim oluyor ki benim üzerime çullansın? Hele öyle bir sey yap I sın, alim allah kıdiasından tuttuğum gibi şöylece dört kat etmemle beraber denize fırlatırım onu.
I — Bilirim, yaparsın, tev-I ze hanım. Tepene çullanan ne imiş?
I — Dur, lâkırdımı kesme ' de sırası ile anlatayım. Ben karanlıklar içinde çırpınarak yerimden fırlayınca o kahbe de: (Ayyy. yanıyorum» diye yaygarayı basmaz mı! Patlıyasıca yosma utanmadan vapurda soyunmuş da mantosunu benim yan tarafındaki direğe as-
Mareşal Titon’un bir nutku
«Yugoslav ordusu Avrupadaki en kuvvetli ordulardan biridir» diyor
Belgrad 23 (AA.) — Başbakan Mareşal Tito Yugoslav ordusunun «Avrupadaki en kuvvetli ordulardan biri» olduğunu söylemiş ve «muhtelif cihetlerden bizi tehdit eden tehlikeler mevcuttur, hazırlıklı otonuz» demiştir.
Mareşal Tito Yugoslavya'nın yeni ordusunun kurulmasının sekizinci yıldönümü münasebetiyle konuşmuş ve «Yugoslav-yanin dört komşusunun Rusya-mn peyklerinden olduğunu ve bunların da Kremlinin Yugoslavya aleyhine açmış olduğu acı savaşı desteklemekte bulunduğunu dalma aklınızda tutunuz, demiştir. Sözlerine devam eden Tito. «çok çalışınız, kıymetli askerler olunuz. Muhtelif yönlerden tehdit edilen bu memleketin koruyucuları, hürriyetiniz İçin mücadele ediniz Ordumuzun birliğini koruyunuz, ordumuzun savaş kudretini savununuz, yeryüzünde hiç bir kuvvet bizi sosyalizm yolundan çıkaramaz veya sosyalizmimizi kurmaktan bizi alıkoyamaz» demiştir.
Yugoslavya başkam nutkunu şöyle bitirmiştir: «Yugoslav ordusu şimdi Avrupamn en kuvvetli ordularından biri haline gelmiştir, harbin sonunda ölmüş olan binlerce evlâdımızın uğrunda öldüğü idealleri korumak vazifesini işte bu ordu üzerine almıştır.»

mış. Cıgaramı yakarken kazara kolum dokununca mundar manto çividen kurtulup tepeme çullanmış. Ondan sonra efendime söy-Uveyim. ben verimden fırlayınca dizimin üstündeki fincan onun üzerine sıçramış, sıcak kahveden bacakları haşlanmış. Çektiğim korku elvermiyormuş gibi Kahvemin döküldüğüne mi üzüleyim, keyfimin bozulduğuna mı vanayım? Ya o kahbenin çığlığı? Vay efendim, ben vapurda ne diye kahveler, cıgaralar içip de hanımın bacaklarını yakıyor muşum? Ayıp değil miymiş? Ağzı kırılası şırfıntı ağzına gelen lâkırdıyı savuruyor. Dişimi sıkayım dedim, olmadı. Nasihat vermek istedim, büsbütün ce-lâllandı. En nihayet benim de sabrım tükendi, saçlarından yakaladığım gibi kafasını iğdim, başladım yumruklayıp çimdiklemece. O feryat ettikçe ben etlerini bükâiyorum. Kahvenin acısını çıkarmadan bırakır mıyım yakasını?
Mübaşir seslendi, hanım teyze gene mantosunun ya-kalarile yelpazelenerek gitti.
Ce. Re.
biniz bu olsa gerek! Değil mİ, Cathryn Campbell?
Elspat hala, muzlim hislerinin kendisini aldatmamış olduğunu gösterecek şekilde başını salladı:
— Hele dlyin, siz kinisiniz bakayım?
Cevap vermeden önce, sorguya maruz kalan gazeteci, nefesini iyice içine çekti: nazikâne gülümsedi; nihayet İleri
— Demek, kiliseye gittiğiniz doğru bir adım attı:
yok?... Benim de zarınım bu merkezdeydi.
Gözlerinden şimşekler saçılıyordu :
— Utanmıyor musunuz, Alan Campbell? Şehvani zevkler arayarak ve zevku safa yerlerine giderek ailenizin nam ve şanım çamurlarda sürüklüyor-sunuz. Rezalet!
Hiç bir esasa İstinat etmeyen bu serzeniş ve ihtar, Swan'e dokundu:
— Sayın bayan, bu delikanlının öyle yerlere gitmediğinden ben eminim. Şahsan itiraf mecburiyetindeyim kİ...
Elspat hala, birdenbire geri döndü; gazeteciye doğru, kemikli parmağını delik delerce-sine uzatarak:
— Siz kimsiniz bakayım? — dedi. —■ Siz ki. benim elektriğim İle oynuyorsunuz!
— Madam, ben hlc bir zaman...
— Bayan Elspat Campbell! Ben, zatıftlini2in elinizde tuttuğunuz Floodllght gazetesini temsil ediyorum. Mektubunuz, müdürümüz üzerlnae gayet müsait bir tesir bıraktı. Zira, bu köyde dahi okuyucumuz bulunduğu anlaşılıyor. Buralarda cereyan eden heyecanlı hâdiselere dair bize bildirecekleriniz olduğunu yazmışsınız.
Sakallı Colln. Elspat teyzeye gözlerini dikerek:
— Ne?... Nasıl? — dedi.
— Şefim, beni buraya, sizinle mülâkat yapmak için gönderdi. Anlatacaklarınızı büyük bir zevkle dinleyeceğim. ,
Avucunu, kulağının üstünde ikinci bir kulaka haline getirmiş, ev sahibesi, onu, itiraz etmeden ve tasdik etmeden dinliyordu. Birdenbire, gözlerinde bir alevlenme hasıl oldu ve haykırdı:
— Siz Amerikalısınız, değil
mi? Meşhur hikâyeyi biliyor musunuz?
Swan, çıldırma raddelerine gelmişti, fakat soğukkanlılığını muhafaza edip gülümsedi ve cevap verdi:
— Biliyorum, sayın bayan! Anlatmak zahmetine katlanmanız beyhudedir
Kadının, yıldırım gibi bakışı, gaf yaptığını ona anlattı. KanadalI öğrendi kİ, eğer tahammül edip şu hikâyeyi tekrar dlnleseydi, gazetenin abonesine karşı bir cemile yapmış olurdu.
Tamir maksadlyle geveledi:
— Yani, demek istiyorum ki, sayın bayan...
İhtiyar kadın, onu birdenbire susturdu:
— Söylediğiniz sözlere katiyen inanmıyorum. Siz, Daily Flood-light'm muhabiri değilsiniz. Plp Emma kimdir?
— Pardon!
— plp Emma kimdir diyorum?... Vay. bilmiyorsunuz demek? Gazetenize yazı yazan genç kızı bile bilmiyorsunuz. Üstelik de bana palavra atmak küstahlığını gösteriyorsunuz, Adınız neymlj bakayım?
— Mac Holster.
— Nasıl?
Mac Holster... Yani, Mac-queen demek istiyorum. Hakikatte İse, isim, Swan'dlr. Charles - Evan Swan. Fakat. Mac Holster’lerin soyundanım. Belki de Macqueen'lerl. Ve...
Elspat hala, hiç bir şey söylemekslzln, fakat, mânası münaziilnflh olmayan bir el İşaretiyle kapıyı gösterdi. Bu, «Defol» mânasına İdi.
Gazeteci, kekeledi:
— Fakat, sizi temin ederim kİ, bayan Elspat Cambell...
Kocakarı, emir verdi:
— Çıkınız!... Bana İki kere tekrarlatmayın.
Colln, baş parmaklan yeleğinin koltuklarına sokulmuş; bu İhtilâfa tavassut etti:
— Ne dediğini işltlmlyor musunuz, delikanlı? İJlâllâh bel Halbuki, ben size karşı epeyce de hüsnü kabul göstermiştim, Bu damın altında, fuzuli İnsanlara yer olmadığını öğrenmelisiniz. Fuzuli İnsanlara ve sahtekârlara...
— Fakat temin ederim ki...
Doktor Colln, tehdltkârane bir adım altı:
— Kapıdan çıkmayı mı tercih edersiniz, pencereden atılmayı mı?
Alan. Colin'ln, zavallı gazeteciyi, sahiden de bir an İçinde gırtlaklayıp kapı dışarı edeceğini sandı. Lâkin, Swan, sakallıdan önce kapıya vardı; bir kaç saniye sonra sofada velvele kopardığı işitildi. Bülün bu hareketler o kadar süratli olmuştu ki. Alan, İki hasmın. hareketlerini bile tetkik edemedi.
Cathryn’e gellce Bu kısa sahen, onu pek sinirlendirdi; kızcağız, hıçkırıklarla ağlamağa boşladı. Âdeta, tepinerek haykırdı:
— Ne aile İmiş bu, yahu; Ne aile imiş t
— Ne oluyor, Cathryn?...
—Samimi düşüncemi mİ öğrenmek İstiyorsunuz? Elspat hala?
— Samimi düşüncen neyse söyle I
— Öyleyse söylüyorum. SİZ, tahammül edilmez bir cnri ismini Samimi düşüncem budur. şayet, isterseniz, şimdi artık beni de koğun.
(Arkası var)
24 Aralık 1949
AKŞAM
Başbakan diyor ki
(Baş tarafı 1 inci sahîfcde)
Görüyorsunuz, bir takım partiler teşekkül etti ve onlar. Halk Partisini yıkmak parolası etrafında birleştiler, bütün var-hkJarilc çalıştılar, hiç bir insaf göstermeksizin hücum ettiler, fakat karşılarında dimdik bir kaya gördüler.. O kayaya çarpınca parçalandılar ve mütemadiyen de parçalanıyorlar. Onu yenemeyince birblrlerilc boğuşmaya koyuldular. (Alkışlar, bravo sesleri). Çünkü bir iman üzerine toplanmış değillerdi.
Biz. iman ve kanaatleri bir olan insanlardan müteşekkil bir partiyiz, bu prensiplerin ve bu kanaatin etrafında birleşmiş, İmanlı, şuurlu, yapıcı bir parliyiz. Nereye gittiğimizi bilen programlı bir partiyiz. Halbuki muhalefet adı etrafında toplananlarda böyle bir kanaat, muayyen prensiplere bağlılık ; yok idi. Onlar, mücerret yıkmak üzere toplanmışlardı. ■ Muhtelif hırsların çarpışmasın- ■ dan vücude gelmiş teşekküller- . dİ. Karşısındakini yıkamayınca tabiatın değişmez kanunu İcabı ; olarak kendi kendilerini yıkmağa koyuldular. Halbuki biz dimdik duruyoruz. Gittikçe daha kuvvetle, daha azimle bu memleketi muasır medeniyetin seviyesine yükseltmek yolundaki nıefkûremlzln tahakkukuna çalışıyoruz ve çalışacağız. (Alkışları.
memlekette fikir üzerine, kanaat üzerine, prensip üzerine birleşmiş vatandaşlar, mütekabil sevgi ve samimiyetle memleket işlerini konuşsunlar, aralarında münakaşa etsinler, en hayırlı ve faydalı esasları beraberce tati^kuk ettirsinler ve memleketi daima hamle hamle ileriye doğru sevketmekte blr-leşsinler. Yoksa memleketin bayırına matuf olan hamleleri çelmek yolundaki gayretler memlekete hizmet değil, ancak bir zarar olur.
Onun içindir kİ Halk Partisi, bu memlekette temiz, sağlam ve prensibe müstenit parti teşekkülü ve bu teşekküle istinat eden bir demokrasinin, sağlam demokrasinin, hiç bir suretle sarsılmaz ve mütemadiyen memleketin yükselmesine temel olacak bir demokrasinin yerleşmesi lüzumuna kanidir ve bunu yerleştirmek için bütün varlığımızla çalışmaktayız. Bizim gayemiz, memleketi yükseltmektir ve memleket! yükseltecek olan yol, bizim İçin f eyizli yoldur. Onun için demokrasi yolunu biz. bütün varlığımızla müdafaa ve İnkişafına çalışacağız.
Bıı imanda bizimle beraber 1 olm ıran lar ayrıldılar. Fakat onların ayrılışı bizi zayıflatmadı. Bilâkis kuvvetlendirdi, saflarımızı tamamlle imanlı, memleketini seven, memleketin ı yükslmesine azmetmiş prensiplere bağlı vatandaşlar kütlesi doldurmaktadır. Son olaylar karşısında bu kütle bir hâle haline gelmiştir. Daha rasln olarak yükselmiştir. (Alkışlar) '
Atatürk’ün
emaneti
Aziz arkadaşlarım, Atatürk bize yalnız mefkurelerini emanet etmiş değildir. Kendisine İlâhi bir mevhlbe olan millî şuur ve iradenin en yüksek tecellisi bulunan kabiliyetlerini de bize nurlu bir örnek olarak bırakmıştır. Biz de Atatürk’ün azmile, Atatürk'ün yUmazlığiIe, Atatürk’ün aşk ve Iradeslie hedefimize tereddütsüz yürüyeceğiz. Dalma onun manevi varlığı önümüzde rehber olacaktır. Onun vatanperverliği, onun geniş görüşlülüğü, onun bu memleket hakkında beslediği temiz duygular bu partinin umdesi olacaktır, ruhu olacaktır ve biz bütün kuvvetimizi daima bu ruhtan alacağız. Bu ruh kİ Türk milletinin ruhudur, bu irade kİ türk milletinin iradesidir, bu hedef ki Türk milletinin hedefidir.
Biz, Türk çocukları olarak milletimizin bu arzularını, bu İradesini, bu hedefi tahakkuk ettirmeyi vazife edinmiş vatan çocuklarıyız. Ve daima nesilden nesle bu ruhu tenmiye etmeği dc mukaddes bir vazife bilerek İlerleyen insanlarız.
Biz, yarın İçLn de ayni ruhu yaşıyacak ve bu memleketin herhangi bir badireye karşı yıkılmaz temeli olarak dimdik duracak nesilleri yetiştirmeyi de bir borç biliriz.
Bizden sonra gelecek Halk Partisi mensuplan daha büyük bir azimle, daha kuvvetle, cesaretle yürüyeceklerdir. Çünkü onlar bizim mâruz kaldığımız müşküllerle karşılaşmıyacaklar-dır. Biz bu müşküllerin birçoğunu yendik ve yenmekte devam edeceğiz. (Alkışlar).
Ingiliz üniversiteleri
genişletiliyor
Harp sonrası devrinde beliren öğretmen ve iskân darlıkları ele alınmıştır
İngiltere'nin meşhur Cîimbridcc üniversitesi
Başbakan bu memelketin yükselmesine, bu memlekette faziletin hâkim olmasına ve kültürlü bir neslin yükselmesine çalışılacağını söyliyerek sözlerine son vermiş, şiddetle alkış» lanm ıştır. ,
Asrî Arşen
Lüpen
Vindsor Düşesinin elmaslarını çalan da bu imiş
Londra 23 (A_A.i — Surey e-yaletlnln bir otelinde ölü bulunan bir adamın macerası Scot-land Yard polis haflyeleıinlh çoktanberl eşine ras gelmedikleri neviden olduğu anlaşılmaktadır. Bu adamın gizli hayatının Arşen Lüpen'lnkj gibi garip safhalarla dolu olduğu anlaşılmaktadır.
Barry Floldsen isimli 51 yaşlarında olan bu adam, Londra'da mükellef bir köşkte oturmakta ve Tamlse adasında büyük bir yazlık eve sahip bulunmaktadır. Adamcağızın bundan başka iki Rolls Royce otomobili ve bir deniz motoru vardı. Londra’nın yüksek sosyetesinde Holliday ismi altında tanınmakta olan bu adamı başşehrin kenar mahallelerinde Johny diye çağırırlardı.
Londradan bildiriliyor:
1949 yazında Oxford üniversitesi koleji W ilham of Dur-ham’ın 700 üncü olum yıldönümünü anmıştır. Wllliam of Durham'ın, üniversiteye, tedris heyetinin masraflarını karşılamak için bıraktığını 310 marklık vakfiye, görünürde yalnız bu kolejin değil, fakat kolej sisteminin kendisinin mebdei gibi görünmektedir. 700 yıl uzun bir devir olup, bu müddet zarfında Oxford ve Camb-rldge'de kolej sisteminde nbaş-ka akademik hayatın diğer bir çok hususiyetleri de gelişmiştir.
19 uncu asnn sonlaım doğru üniversite eğitiminin İdealleri yeni bir hüviyet iktisap etmiş ve bir çok taze istikamete şayanı hayret bir enerji ve başarı He yönelmiştir. O asnn başlangıcında kurulmuş olan Londra ve Durham üniversiteleri kendi öz şahsı ve tamamile farklı hatları boyunca gelişmişlerdir. Fakat hakiki akademik İhtilâl 1880 - 90 devresinde, bugün Büyük Britanyanın tam teşekküllü ve en faal üniversitelerinden olan o dinamik kolejlerin Manchestcr, Llverpooi, Leeds, Sheffleld ve Birmingham eyalet merkezlerinde kuruluşla-riyle başlamıştır.
Bu beş kolej, evlâtları mahdut bir kesimden okullara gelen ve kendi evlerinde yaşayan mahalli bir halkın ihtiyaçlarını karşılamak gayesiyle kurulmuştu. Yatılı müesseseler değillerdi ve bu İtibarla daha eski üni-,
Johny'nln bulunduğu her balo veya sürek avından sonra davetlilerin bir takım mücevherlerinin çalındığı polisin dik-kaiüıden kaçmamıştı. Polis bir sene müddetle bu zarif adamı takibenmiş ve ancak iki hafta evvel elinde içi mücevherat İle dolu bir kutu ile yakalamış bu
Mahkemeye verilen Holliday, muvakkaten serbes bırakılmıştı. sil haklim bu acanun hırsız olduğu lsbat edilemiyordu.
Demokrasi imanı
Aziz arkadaşlar, demokrasiye imanımız lamdır ve bu memleketin inkişafı, demokrasinin bu memlekette yerleşmesile m tim -kün olacağına kani bulunuyo-
Holllday’m oteld» ölü bulunması üzerine polis araştırmalara girişmiş ve Joluıy’nln yazlık evinde 250,000 İngiliz lirası değerinde bir takım kasalarda ve deliklerde saklı mücevherler bulunmuştur.
Polis bunlardan ancak bir kaçının kimlere ait olduğunu tesblt edebilmiştir. Takat hâdiseyi öğrenen gazeteler, son senelerde vuku bulan mühim mücevher hırsızlıklar.nı ve bu a-rada Windsor düşesinden 1946 da çalman mücevheratın bunlar arasında bulunduğunu İddia etmektedirler.
Demokrasi dediğimiz vakit, bizde görülen tezahürleri manasında almamanızı rica ederim, ilmi manaslle, garpli rna-nasile bir demokrasiden bahsediyorum. iradesi kuvvetli, kanaatleri rasta ve vatanperver vatandaşların knrşıkarşıya fl -kir mücadelesini kastediyorum (Bravo sesleri, alkışlar).
Memleketin yükselmesi amacına bağlı prensip mücadelesini kastediyorum. Yoksa sağa sola I sövmek mahiyetini alan demagojik tezahürler demokrasi İçin | birer urdurlar, birer kanserdir- , ler. Biz bu urlar bu kanseri , tedavi edeceğiz, böyle cereyan- I lara meydan vermi.-eceğiz. Ta ki I bu memlekette demokrasi bü-
Yunan ordusuna verilecek şekil
Atina 23 (AA.) — Mareşal Pnpagos'un teşebbüsü üzerine Yunan hükümeti Amerikalı uzmanlarla mutabık olarak barışta Yunan ordusuna verilecek şekli ve hava, deniz ve kara orduları komutanlıklarının birleştirilmesi hususunu İncelemektedir.
Çccek bekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
ttutstm - Tahmnane
Palas relelon: Xt6zî
Ünlversitedekl öğrenci heyetinin gittikçe artması, binaların büyütülmesi derecesinde kayde değer bir hâdisedir. Bu meyanda öğrencilerin İlme bağlılık ve kültür seviyeleri de esaslı surette artmıştır. 6 harb yılı sırasında, hizmete giren gençler, mecburen tahsil hayatından ayrılmışlarsa da, bir çoklarının İnsani faaliyet sahalarındaki ilgileri büsbütün artmıştır. Neticede şimdi İlmî ve
tesis edecek gibi görünmektedir. Gelecek İçin büyük İmkânlara yol açacak mahiyette olan akademik hayatın bu hususiyeti, geniş bir ilgi ile takip edilmektedir.
İngiliz üniversltelerlnuln en yenisi Notüngham’dır. Uzun zaman Böyijk Brltanyadakl ü-nlversite kolejlerinin en İleri gelenlerinden bulunan bu müessese. temmuz 1048 de Kraiıi Yasa İle üniversite halini al- —,— ——,__:w------------
iniştir. Bu üniversitenin tama-'sosyal müteaddit konular, eğitim miyle yatılı ve slteli olması tek- ] tarihinde İlk defa olarak ob-lif edilmiş ve öğrencilerin İka- jektlf akademik tedris sahası-metlerine mahsus, beheri 200 na girmiş bulunmaktadır, bin sterline çıkacak 9 yeni bi- J Ayni zamanda nanın inşasına girişilmiştir. ’(««•
Nottingham’ın bu muhteşem sitesi şehrin dışında yükselmeğe başlamıştır.
Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüsünden
1 — İstanbul Radyosu İçin yazıhane, koltuk. dolap ve emsali 23 kalem madenî eşya kapalı zarf u-iuliyie satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 89540 lira ve geçerli inancası 5727 liradır.
3 — Eksiltme 28/42/949 tarihine tesadüf eden çarşamba günü saat 15 te yapılacaktır.
4 — Taliplerin teklif mektubuna alt dış zarfları içine Ticaret odası bclgeslle eşyanın resim veya kataloklanm koymaları lâzımdır.
5 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak isteyenlerin Ankarada Anafartalar Cad Konya Sokak, Tarkö Handa Genel Müdürlüğümüz tdori işler Müdürlüğüne ve İstanbul'da İstanbul Radyosu Müdürlüğüne müracaatları ve talip olanların, muayyen gün ve saatten blr saat evveline katlar kapalı zarflarını Tarko Han'daki Genel Müdürlüğümüz Satmalma Komisyonu Başkanlığına verme’eri ilân olunur
________________________________________117444 ■
Yağ için teklif isteme ilânı
Sümerbank Alım ve Satım Miiessesesi Müdürlüğünden:
Merinos Yünlü Sanayii Müesseseslnin sabunluk zeytinyağı ve zeytin prinası yağı ihtiyaçları için fiat teklifi alınacak bu maddelere ait evsaf şartnamesi müeşşeşemiz sipariş servisinde görülebilir.
İlgili firmaların elinde bu maddelerden asgari bir ton mevcudu olanların bu işe iştiraki için veznemize 50u,— lira yatırmalarını ve verebilecekleri miktar ile fiat tekliflerini, üzerinde «Zeytinyağı» rumuzlu kapalı zarflar içinde 29.12.1949 Perşembe günü akşamına kadar miiessesemlz antresindeki kutuya atmalarını rica ederiz. (17797)
Devlet Denizyolları ve Limanlan işletme Genel Müdürlüğü Hânları
l üniversiteler, , kendilerini 1939 dan evvel de ı işgal etmiş olan ve şimdi en had şeklini alan diğer bir mesele 11e karşı karşıya bulunmak- ( tadırlar: Üniversite öğrencisinin hayata karşı durumu nedir? Harbden evvel, blr nesilden fazla blr müddetle, gerek İngiltere ve gerek diğer yerlerde, İhtisasa doğru gittikçe artan bir meyil mevcuttu ve iyi I blr derece ile mezun olmanın,, • umumi kültür veya iyi teşek-■ küllü karakterden ziyade üni-1 ' versitelinin gayesi olduğu fikri süratle yerleşmekteydi.
| Öğrencilerden pek fazlası ve' hattâ büyük çoğunluk, mezu-, niyet imtihanlarında üzerinde ı İmtihan verecekleri konular di-; şında entellektüel gayretin di-1 ğer her şeklini İhmale meyyal-dırlar. Kendilerine bu konuda; hak verdirecek blr durum da mevcuttu: Üniversite öğrenclsl-UJ rv uu «MU»» u(u,a van. ux..- --------------• --------n,n umumiyetle evle üniversite
versltelerin en bariz hususiyet-'rencl sayısı bakımından o de-, arasında uzun blr gündelik lerini teşlrll eden sosyal hayat- *recede acl1 meseleler yaratmış- yolculuk etmesi lâzım gelmek-... .—.— .-----------------------------------------.----teydi ve konferanslar, münaza-
ralar, toplantılar Ve umumiyetle üniversite İle ilgili sosyal temasların öğle paydosuna veya pek kısa blr zaman zarfına sığdırılması gerekmekteydi.
Tedrise karşı değişen durum
Bugün blr tepki uyandığı bâ- , rlzdlr. Üniversitelere giriş imtihan şartlan tamamlyle yeniden gözden geçirilmekte ve de-giştirilmketedir.
öğrenci kendi intihap ettiği konular üzerinden imtihan edll-
Site idealine doğru adımlar .
Manchester ve Leeds üniversiteleri de aynı cinsten inşacı tasarılar göz önünde tutmakta-larsa da, Nottlngham üniversitesinin giriştiği bu hareket, modern bir üniversite tarafından site idealine doğru şimdiye kadar atılmış olan İlk ve en cesurane adımdır.
Tklnci dünya harbi sonundan beri yeni üniversiteler dışında her hangi bir alanda bu mües-seler kadar daha fazla teşebbüs fikri, enerji ve İyi düşünüş gösteren teşekül yoktur. Bu, kısmen bu üniversitelere ordudan terhis olan gençlerin alanından, ileri gelmektedir. Bu nkın öğ-
lan yoklu. Meselâ öğrenciler tır bunlan karşılamak için arasındaki tedris dışı temas ve , >enl melodlann İcadı lâzım öğrencilerle öğretmenler ara- gelmiştir. Öğrenci tehaeümûn-sındakl sosyal İrtibat imkânsız- den bile daha düşündürücü dl-dı. Buna mukabil, bu üniversi- &er hkr mcsele .üniversiteye ye-içlerde kadınlar ve erkekler a- nl frenler arasındaki olgunlu-rasındn tefrik gözetllmezdl kİ, de&1?ilt safhatar arzedişi-bu da öencmll blr ileri adım d,r 25 1,a 30 arasındaki es-tcşkil etmiştir. Aynı zamanda,; w albay vc yanaylar şimdi u-kuruluşl arının ««..«—
öğrenci sayılarının azlığı, rencllere olağanüstü vüs’atte blr şahsî dikkat hasredilmeslnl d*rse^ dirseğe oturmakta de mümkün kılmaktaydı.
Üniversite kolejinde
kurlar
Hattâ bugün bile, bu üniversitelerin, doğdukları kolejlerden çok daha geniz hacımda olma- larınt yeniden çiğlenmesi ve talanım rağmen, öğrencileri,' mamlyle kaybettiği temerküz Ozford veya Cambrldge öğren-, İtiyadını yeniden kazanması çişine kıyasen, profcsörlerlye da lâzım gelmektedir.
çok dalıa fazla görüşmek fırsa-| Bundan başka üniversite ho-tıru bulmakladırlar. Yeni üni- çalarının azlığı da ciddi blr versltelerin diğer blr üstünlüğü, mesele teşkil etmektedir. Nlspe-öğrenc İlerin kütüphane ve lâ- ten yaşlı profesörlerden blr boratuvarlar civarında yaşa- [çoklan ölmüş veya emekliye maları ve ders kesimlerinde bu çekilmişler ve harb yıllarında tesislerden faydalanmaların- *genç lektorlcrden pek azı pro-
öadır pesörlüğe yükselebilmişlerdir.
Fakat umumi bakımdan eski,Eski ve yenl bütün ünlverslte-ünlversitelerle mukavese »ininin ]çr bu mesele İle karşılaşmaktadırlar, fakat yeni müesseseler, İngiliz mâliyesinin bir hayli artmış bulunan teberrüleri-nln yardımı ve mahallî makamların cömert İaneleriyle, tedris heyeti, bina ve iskân darlıkları, her türlü tesislerdeki noksanların izalesine girişmişlerdir,
Bu noksanlardan en öenmlisl üniversite sitelerindeki iskân
24 takım vagon krikosu alınacak
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu Komisyon. Başkanlığından:
• 1 — 24. takım vagon krlkcsunun satın alınması : kapalı zarf) usulü ile eksiltmeye konulmuştur.
2 — Malzemenin muhammen bedeli 220.ÛO0 lira ve muvakkat teminatı 12.250 liradır.
3 — Şartnameler 5 lira bedelle İdarenin Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır.
4 — Eksiltme Ankarada İdare binasında Mf(12eme Dairesinde toplanan Merkez 9 uncu Salınalma Komisyonunca 17.1.950 Sah günü saat 15 de yapılacağından isteklilerin teklifleriyle kanunun tayin ettiği vesikalarını ayni günde nihayet saat 14 de kadar makbuz mukabilinde adı geçen Komisyon Başkanlığına vermeleri (veya muayyen vakitten öııce ele geçecek tarzda iadeli taahhütlü olarak posta 1le göndermeleri
(17878)
S O M) E R B A N K
Deiierdar Yünlü Saraylı
Müessesesi Müdürlüğünden:
1 — Müessesemizde kurulacak Kammgarn tesisatı İçin kısmen onarım ve kısmen İnşa suretiyle yapılacak bina He Müessese tahdit duvarı inşaatı birim fiatiar esası üzerinden eksiltmeye konmuştur.
2 — Her iki İşLn keşif beden 134.755 lira olup gerici teminatı Î0.107 liradır. Bu teminat 10'1/950 akşamına kadar müessese veznesine veyahut Sümerbanka yatırılmış olacaktır.
3 — İhale İJ/I/PS’C Çarşamba günü saat 14 dc Müeasesc-mlzde yapılacaktır.
4 — Teklif mektupları ihaleden blr saat evveline kadar müessi’semiz Ticaret servisine verilmiş olacaktır.
5 — Bu işe ait şartname, keşif, projeleri havi dosya müessese İnşaat bakım şefliğinden yeterlik belgesi alındıktan sonra 15 lira bedel mukabilinde Hcaret servisinden inınacaKtır.
6 — Dosya alabilmek ve ihaleye iştirak edebilmek İçin, a — Asgari 100.000 liralık demir çatı ve betonarme inşaatı
yaptıklarına dair belge ibrazı.
b — Mühendis veyahut yüksek mühendis olmaları veyahut göstermeleri,
c — Müessese inşaat bakım şefliğinden İhaleden bir gün evveline katlar yeterlik belgesi almaları şarttır.
7 — Müessese ihaleyi icrada serbesttir. (18064)

İlk yıllarında, öğ-
niversitelerde, okullarından henüz mezun olan 17 ve 18 yaşındaki çocuklarla aynı sırada
aynı tedris programını takip etmektedirler. 6 yıl müddetle blr kitap okumak fırsatını belki de güçlükle bulmuş olan veya memekte ve edebiyat vğrenclsi-hiç kitap açamayan eski mu- nîn hiç olmazsa biraz îlmi ko-harlp öğrencinin şimdi tama- Bular hakkında malûmat edinimiyle unuttuğu çalışma metod-
sosyal
üniversitelerle mukayese dalma yeni üniversitelerin aleyhine olmuş ve ancak son yıllar zarfında aradaki gedik azalmağa başlamıştır.
Bu 5 üniversiteden daha genç olan üniversiteler arasında biri, 1926 da kurulan Rcading ü-niversitesl yatılı ve sitelldir; üniversite kolejlerinden Ezeter de aynı şekilde gelişmektedir.
Diğer enteresan bir gelişme,
I —' ı&v. LH1 KVLLÇUIC, ------—— —
İngiliz eyaletlerinde Stoke - on' kolaylıklarıdır. Buna rağmen i Tranl'de bir üniversite koleji-!bcUd 10 ^da Kadar, nispeten [nln kurulmasıdır. Yakında açı-/00* bütün üniversitelerin bi-| lacak bu yeni kolej, eskilerine rer siteye sahip yatılı müesse-[ kıyasen diğer üniversitelerle'selgr olacakları emniyetle söv-
m esi. Ten öğrencisinin bilgiler hakkında fikir sahibi olmalarını suğljyacak şekilde konferans!) kurlar tertiplenmektedir. Gaye umumi kültürü arttırmak ve öğrenciye, İnsanların dünyanın her tarafında karşılaştıkları derin meseleleri inceltebilecek objektif düşünüş tarzını kazandırmaktadır.
Genç üniversitelerin daha eski eğitim müesseselerlnden öğrenmekte oldukları diğer bir ders, tedris sisteminin kıymet ve kalitesiyle İlgilidir. Yatılı olmayan ve siteden mahrum bir cemiyette «manevi vasi» ödevlerini meselâ Oıcford veya Ctun-bridge’de olduğu kadar serbestçe ve aynı tesirle icra edemez. Fakat bu sistem adapte edilebilir ve diğer üniversitelerin iyliyaçlanna göre sıir’atle intibak ettirilmektedir.
Harp sonra-sı dünyasında Büyük - Britanya’nın modern üniversitelerinin kendilerine yeniden şekil vcrmcklckl yollarından bazıları banlardır. İlerlemeler sür'atle ve azimle geliştirilmekte olup, tatbikte gö$-
137, 600 ton hurda pik alınacaktır
Etibank İstanbul Şubesinden:
Bu husustaki şartname 27/12'1949 tarihine kadaı her gün şubemiz satınalma servisinden alınabilir. • i8095)
İstanbul Deniz Komutanlığından:
Satın aldırılacak süngeri vermeğe talip olanların 30'Ara-lık/949 tarihine kadar Komutanlığımız İkmal Ş. Md. ne müracaatları. (18039)
Lokman Hekim (Dr. HAFIZ CEMAL) Dahiliye Mütehassısı Div&nyolu No. 11)4 Muayene saatleri Pazar hariç he» gün 2.5 - 5 Tel: 23398 ÛUKTOK ■»(■□i FETHİ ERDEN LABORATUVAiîl (Bakteriyulujlk. Biyuiuiılt ve kimyevi tahliller yaptın Beyoğlu Taksime «inerken Meşeli sokağı Penin Apartmanı Tel «omm

L IncJ sınıf Verem ve dahiliye hasta-tıklan mütehassısı Dr. Sadık Bilgiseven Muayenehane: Fatih tramvay cad. Kristal kıraathanesi karşısında. Pazardan başka her gün sa- Mahkeme, tapu. icra ve noter ilânları Bedelleri husus) şanıs-laı tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu «c noter ilânları gibi resmi İlânlar eskiden olduğu n-bl doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarartn-
Rahtfe 8
AKŞAM
24 Aralık 1949
t SONSLTD
MANCHESTtR. ENGLAND
TUrkiyö Umum Vekili İMPERİat. KEMİKAL İNOUSTRİS IFURKEVI LİMİT6D
İz aiNKisı asar, ûili'i (Stzhoul
MEMBADAN MUSLUĞA (□elinceye kadar su birçok safhalardan geçer. Bunların en ehemmiyetlilerinden biri suyun tasfiyesi işidir. Bu ameliyede kullanılan SPENCE kimyevi maddeleri yüz seneden fazla bir tecrübenin mahsulü olup, suların kimyevi tasfiyesinde dünyanın her tarafında geniş mikyasta kullanılmaktadır.
TUDfil
KOMPRİMELERİ
Devlet Orman işletmesi Adapazarı Müdürlüğünden:
1 — İstetmelerimizin Hendek bölgesinin Çiftlik İstif yerinde mevcut 800 adede denk 227.711 metreküp dişbudak tomruğu dokuz parti halinde açık arttırma İle satışa çıkarılmıştır.
2 — Açık arttırma 3/1/1950 Perşembe günü saat 15 de Hendek bölge şelligi binasında toplanacak komisyon önünde yap nacaktır.
Beher metreküpü 58 lira olup her parti için % 7.5 teminatı ayrı ayrı alınacaktır.
3 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde, İstanbul, Ankara. İzmit işletme müdürlüğünde, Adapazarı merkez, Hendek bölge şefliğinde ve tşleime Müdürlüğünde görülebilir
4 — İafceklU'Tİn belli gün v? saatte evrakı nıüsblteierlle
BULMACA
gerektirdiği. 3 — Kepazece. 4 — Teni uçma vuıüuiylcdlr, 5 — Bir edat -Terzi bir parazit tıöeek $ — Terul temizleyicidir. 7 — Terji tasvir • Bir emir, a — İki la imli bir bay. s — Temiz ve berrak. - Sıçan, la — Tersi knnsır. kaimi» çek esmer kimsenin rengidir.
Vuknndan agaftıya; ı — VuıınnU-Undü bir liman, 2 — Acili kimseler. 3 — Tersi ikram - Tersi lutîkbaldlr. I — Anıtlar. 5 — Tersi takdir ve Uıhslıı olunur. 8 — Bir Ermeni ünnl -Şehir. 7 — Tersi su mecrası - Ceriha, 8 — SeUUDS «Oı gelirse bir Hum İsmi - Bal malıfauıu.
SEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa; 1 — Gelincik, 2 — E*lrallc, 3 — Ldvanıa 4 — İmce», Ki. 5 — Şirinlik. 0 - Pa. 7 - Gro-miko. li - flit linki. 0 - Za. Ustur. 10 = Eıin İn ra.
Yukarıdan n»şı8ıya; 1 — GcUelRü-zel. 2 — Esami, Riatf, 3 — Uvcrpol. 4 — İradımı. Un, 5 — Nanan. İrsi. 6 — Clt, Lokanta. 7 - İlâhi. Okur. B — Kc. İka. İra.
ı: r.ı b c«R a tl I—âl ıltiAı
C. K. P. Üsküdar lnkılfip ocagl-mırtn 2S/12/9t9 pazar gUnıı ak-şamı şnjıt 20 do Bulgurlu Mescitteki binasında yapılacak olan umumi heyet toplantısına bil Omu m knyıtİl Üyelerimizin teşrifleri ehemmiyetle rica o-lunur.
CİP KAPTI KAÇTI ARAM YOK
Satmak İsteyenler, Arna-vutköy Küçük Ayazma elçi sokak No. 31. Salime mektupla bildirilmesi.
nKua DOKTOR mn
| EMİR NECİP ATAKAM |
I Kadın - Oofcum Hastalıkları I I ve ameliyatları mütehassıs: I
■ Beyoğlu, İstiklâl Cad. 403 I
■ kat 2. şark Patan karşısı. I y Muayene: 15.30 - 19.
İSHBM Tel: 43864
SATILIK YEMEK ODASI
Mükemmel ve yeni bir halde 1 büfe. 1 masa, 6 adet İskemle ve radyo dolabı, Salamandra ve çini sobalar satılıktır. Müracaat: B. Horen, Galata, Voyvoda, Nur han.
Cild KÜzelLitftnin yegâne sırrıdır. Çünkü NECİP BEY kremleri formülüne son keşfolunan vitamin hassası girmiştir. Mutlak tecrübe ediniz.
Deposu: Eminönü N E 91P B ■ Y
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Malzeme Alım Şubesinden
1 — Mevcut şartnamesi mucibince iki adet tam otomatik kâğıt kesme (Giyotin) maklnası kapalı zart usullyle satın alınacaktır.
2 — İki adedin muhammen bedeli 32.000 lira olup muvakkat teminatı 2400 liradır.
3 — Bkslltme 10/1/950 Salı günü saat 11 de Kabataşta Genel Müdürlük malzeme alını şubesindeki komisyonda yapılacaktır.
4 — Şartnameler her gün sözü geçen Şubede ve Ankara,1 İzmir Başmüdürlüğünde görülebilir.
5 — İsteklilerin mühürlü flat teklif mektuplarını kanuni şartnamesinde yazılı vesaikle güvenme parası makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva eden kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar konıslyon başkanlığına : vermeleri lâzımdır.
6 — Postada vuku» gelecek gecikmeler kabul edilmez.

BUZ DOLABIDIR
Yeni gelen partiden istifade ediniz.
WE$TINGHOU5E dünyanın en mükemmel buzdolabı olduğunu, evsaf, dayanıldık ve cereyan tarfiyaiında lassarruf müsabakalarında daima başta gelmek suretîle. ispat etmiştir.
MESTINGHOUSE buzdolabı kullananların tavsiyesi sizi ikna edecektir.
TÜRKİYE UMUM MÖMESSİtl
HELİOS ELEKTRİK ve MAKİNA T. A. Ş.
Hezaren Caddesi No. 124-128 Galata - İstanbul Telefon 44616 i4OO»Telegr. Adr. HELiOS - Galata
aûîlEffNfîltl fayjfisuâr Binan
A mputü
Gözlerinizin dostudur!
Cafer Fahri Dikmenin
Eserlennuen
Krş.
Seni arıcılık 50
Av ve salon köpekleri 50
Savaş ve polis köpeği 50
Tavukçulukta muvaf- 25 fakıyctin sırrı 25
Nasıl tavukçuluk yapmalı? 25
Tavukçulukta nasıl kazanılır? 25
Tavuktan yumurtlatmak İçin ne yedirmeli dlr? 25
Tavuk hastalıklan 25
Kanarya 150
Kitapçılardan arayınız
Göz Mütehassıs:
Or.Cemil Görür
Cağaloğiu Nuruosmaniye caddesi Atay Apartmanı Pazardan başka her -gün saat 14 ten 17 ye kadar Telefon: 29058
__ MAPPLES ve CO. ; PARİS, VİENNA MAMULATI M Fevkalâde eşya açık arttırma ile satılacaktır.
AÇIK ARTTIRMA İLE
Büyük bir satış 25 Aralık 1949 Pazar günü saat 10 da Beyoğlu Ağacaml ittisalindeki Sakızağacı caddesinde 19 No. lıı Kardeşler Apartımanın 1 No. iu dairesine nakledilmiş ve evvelce şehrimizin en çok tanınmış şahsiyetlerinden birine alt Londra. Paris ve Viennada mamul harikulade eşya açLk arttırma İle satılacaktır. Meşhur Psalty Fabrikasının en iyi devrinde akaju kaplamalı ve somaki taşlı 9 parçadan mürekkep güzel bir yemek oda takımı Frtn-oliviye kaplamalı 3 kapılı dolap. Şifoniyer. 2 karyola, tuvalet ve saireyi havi mükemmel bir yatak oda takımı. Hakiki Paris mamulâtı Louls Kenz bir yaldızlı minyon Salon-Boudoir; Pistole boyalı şifoniyer ve salreyl havi diğer bir mükemmel yatak oda takımı. Eski Osmanlı Saraylardan biri İçin hususi sipariş İle yaptırılmış emsali katdyen görülmemiş hakiki Mapples ve Co Mamulâtı ağır oymalı masif mavundan mamul fevkalâde bir yuvarlak masa ve büyük aynalı, bir konsol -Ba-hû. Meşhur Fransız Heykel traş Büllyon'un emsalsiz bir bronz heykelli saat şamdan takımı; Defa Mapples Mamu-lâtı masif pelesenkten mamul emsalsiz bir şifoniyer sekreter. Eski Magazen Oscro-Otoman firmanın İthalâtından hakiki Viyenna mamulâtı 2 kapılı ve Oval bizote Krlstallar ile müzeyyen gayet zarif bir Vitrin; Masif Mavun Mapples mamulâtı ender tesadüf edilen bir kanape;, iki koltuk 4 sandalye Mapples bir salon masası; güzel bir Komod-Şlfo-nlyer moderlnlze; Bronz ve kristal Elektrik avizeler ve aplikler müstesna güzellikte ve Renaissance stilinde yaldızlı ağıroyma fevkalâde bir möble; Çin KluvazonesL Gaile. Saks, Pourtugez. Kanton. Bloblan Tabaklar ve Vazolar: hayli yaldızlı Kahve ve çay fincanları ve tabaklar. 39 parçalı en son model ince pembe renkli 6 çeşitten mürekkep gayet güzel bir su takımı; Kütüphane, perdeler ve sair hayli ev eşyalar. Dünyaca meşhur Ressam Zanoranın bir tablosu ve Aywazowski'nin talebesi meşhur denizel Azar-yan'm 2 Yağlıboya büyük tablosu ve diğer yağlıboya tablolar. Oüzel bir Sivas halısı, Tebriz ve Gülistan dabanları ve sair halı ve seccadeler. Fazla tafsilât almak içini A.
Bnblkyan'a müracaat. Telefon; 41221
r_ Kiralık Büyük Sina —
Tophane İle Salipazan arasında tramvay caddesi üzo- I rinde 4000 M2. bahçesi olan büyük kârgir bina hastahane. ■ mektep veya depo olarak kiralanacaktır. Görmek ve gö- I riişmek üzere Karaköy Palas Kat. 3 No. 3. Telefon 40248 I müracaat edilmesi. J
Basın ■ Yayın ve Turizm Genel
Müdürlüğünden:
Gene! Müdürlüğümüz Ankara Radyosu İçin üç ve İstanbul Radyosu İçin de bir Radyo Elektrik Yüksek Mühendisi veya Elektrik Mühendisi alınacaktır.
Taliplerin dilekçelerine bağlıyacakları diploma ve hal tercümeleriyle birlikle 3 Ocak IDöOlarüılıııe kadar Genel Müdürlüğümüze müracaattan. (178171

Comments (0)