t
İftiharla hediye edilen ve zevkle taşınan saat muhakkak
UNIVERSAL
G E N E V E
Saatidir.
S AB AH
Beue 33 — No. 11571 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 24 Aralık 1950
Sahibi; Necmeddln Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden: O. Bildik — Akşam Matbaası
Dörtler konferansından ümit yok
Moshya’tlan yerileli Mr habere nö re
Rusya artık yeni toplantı istemiyor
Amerika Dış Bakanı da bir Dörtler konferansının muvaffak olma şansının zayıf olduğunu belirtti ----------------- iiim » im ------
Komisyonda bütçe müzakereleri
Bakanın yeni izahatı da tatminkâr görülmedi
Başbakan, yeni suallere cevap hazırlanması için müzakerelerin yarına bırakılmasını istedi ve bu talep kabul edildi
Moskova 23 (AA.) — (United Press): Moskovadaki yabancı müşahitler Rusyanın üç devletin teklifini reddetmesini. Brüksel konferansında Alınanyanm
iştirakiyle bir Batı. Avrupa ordusu kurulması kararına atfetmektedirler. Bazılarına göre Rusyanın kanaati, Brüksel kararları dünyanın karşısına çı-
karılan bir emrivakidir, Acbeson’un beyanatı
Vaşington 23 (Nafen) — İngiltere. Fransa ve Birleşik Amerika tarafından dün gece Mm-
Arabayı tersine koşmak
Sovyet Rusya ile konuşup anlaşabilmek için hiç olmazsa onun kadar kuvvetli olmak lâzımdır. Bugünkü ahval ve şartlar içinde Sovyet Rusya kimseye boyun eğni ez, emellerinden vazgeçmez.
I___________/V ecmeddin S A D AK_____________
kovaya tevdi edilmiş notaların fazla iyimser bir hava yaratması ihtimali karşısında Birledik Amerika Dışişleri Bakanlığı hakikatleri belirten bir beyanat yayınlamış ve Dörtler kon-ı feranamuı muvaffak olma şanslarının pek zayıf olduğunu belirtmiştir.
Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığının beyanatı, şimdiye
General Walker öldü
Gelir vergisi üzerinde yeni sualler soruldu
Ankara 23 (ANKA) — Bütçe Komisyonu bugiin saat 11 de toplanmıştır. Maliye Bakanı Haşan Polatkan, bütçe hakkından İzahatına devam etmiş ve geçen celsede muhtelif milletvekilleri tarafından sorulan sualleri cevaplandırmıştır.
Maliye Bakanının bugünkü i-zalıatından sonra da mllletvekl! leri tarafından yeniden bazı sualler sorulmuştur. Başbakan Addan Menderes de bugünkü toplantıda hazır bulunmuştur. Maliye Bakam Haşan Poiatkan bu
(Devamı ikinci sahifede)
Sovyet Rusya bir buçuk ay önce Amerika, İngiltere ve Fransaya birer nota vererek Almanya meselesini konuşmak İçin dörtlü bir toplantı teklif etmişti. Bu notaya cevap veren üç Batılı müttefik, yalnız Almanya meselesini değil, aradaki bütün pürüzlü işleri hep birden konuşmak şar-tiyle böyle bir toplantıyı kabul edeceklerini bildirmişler ve toplantı gündeminin önceden hazırlanması fikrini ileri sürmüşlerdir.
Amerika, İngiltere ve Fransarun gayeleri, sadece bir Almanya işini konuşmak için değil, bu fırsattan istifade ederek dünya sulhunu tehlikeye sokan diğer meseleleri de halletmek üzere masa başına oturmaktır. Bu arada Kore harbi de yer tutacaktır.
Üç müttefik, bu konuşmadan herhangi bir netice çıkacağına inanarak mı bu teklifi ortaya attılar? Buna ihtimal verilemez. Çünkü, şu aralık Sovyet Rusya ile konuşup dünyaya düzen vermek mümkün olacağına inanmak için çok safdil ve ahvalden habersiz olmak gerektir. Amerika. İngiltere, Fransa Dışişleri Bakanlarının zekâ ve tecrübelerinden bu derece şüphe etmeğe hakkımız yoktur.
Sovyet Rusya, Amerikanın en zayıf ve Avrupa diplomasisinin en tereddütlü zamanını seçerek Almanya işini konuşmayı teklif etti. Bütün dünva Kereden sonra, hattâ Kore ile aynı zamanda bir Almanya meselesi çıkacağından korkuyor. Amerikanın bu sırada hem Koreye, hem Almanyaya yetişmesine imkân yoktur. Doğu Al-manyadan gelecek komünist Alman kuvvetlerinin silâhsız Batı Almanyayı — tıpkı Ko-rede olduğu gibi — süratle işgal etmeleri işten bile değildir. Bu hareket, bir dahilî harb sayılacak, Sovyet Rusya asla işe karışmayacaktır. Batı Avrupada. böyle bir hareketi durdurmağa yeter kuvvet yoktur. Birleşmiş Milletlerin şimdilik neve muktedir oldukları da Kore hâdisesinde görülmüştür. Bütün Avrupanın gayreti, gene harbin Almanya dışına çıkmamasına harcanacak, Avrupada müthiş bir panik başgösterecek, ihtilâfın siyasi yollardan halli çareleri aranacak, bütün Batı Avrupa memleketlerinde: (Dünkü düşmanımız Almanlar İçini
kan dökmeyiz» diye nümayişler yapılacaktır.
Ruslar bu ruhi haleti her keşten iyi bildikleri için Kore harbinin en çetin safhasında «Gelin, Almanya işini kokuşalım» dediler.
Sovyet Rusya için Almanya meselesinin halli, bir Komünist Almanya devleti kurmaktır. Bu. o kadar açık bir hakikattir ki Rusyanın konuşma davetini kabul etmek, Batı Almanyayı da fe-
(Arkan 3 üncü sahifede)
Yeni Bakanlar işe başladı
Ankara 23 (Akşam' — Dün tâyinleri yapılan Bayındırlık Bakanı Kenıal Zeytinoglu 11c Çalışma Bakanı Hulusi Köy-men bu sabah yeni vazifelerine başlamışlardır.
kadar Dörtler konferanslarında Sovyetler tarafından tatbik edilmiş olan geciktirme ve işleri bozma siyasetinin bir tarihçesini yapmakta ve şöyle demektedir:
« sovyetlerin dünyadaki hu-zursuîiugu yaratan belli başlı İhtilâftı meseleleri halletmek (Devamı İkinci sahifede)
Kore’de Sekizinci orduyu idare eden generalin bindiği Jeep arabasına bir kamyon çarptı
Tokyo 23 (Nafen) — Temmuz ayından beri Kore’deki Sekizine! orduyu idare etmekte olan general W. Walker'ln bu »abalı (Devamı ikinci sahifede)
Askerî Şûra çalışmaları
Dün geceki güreşler
Güreşçilerimiz dördü tuşla olmak üzere müsabakaları 8 - 0 kazandılar
Yeni askerî kanun tasarıları inceleniyor -----■—■— ------------------
Askerî talimnameler son harb tekniğine uygun olarak yeniden tanzim ediliyor.
Askerî yargı usulü ve Yedek Subay
yetiştirme tasarıları
Biletlerin kombine ve pahalı oluşu yüzünden mu t addan az bir seyirci kalabalığı önünde Spor ve Sergi Sarayında Türkiye - Amerika mili] serbest gü-
reş karşılaşması dün gece yapılmıştır.
İlk olarak önlerinde bayraktan olduğu halde Amerikalılar (Devamı ikinci sahifede)
Ankara 23 (Akşam) — Yüksek Askeri şûra iki gündenberl Milli Savunma Bakam Refik Şevket İncenin de iştirakiyle çalışmaktadır.
Önümüzdeki hafta sonuna kadar devam edecek olan toplantılar sırasında Milli Savunma Bakanlığının hazırlamış olduğu bazı kanun tasardan tet-
miizakere ediliyor _______________________________J kik edilip son şekiller! tesbit e-dUecektlr.
Bakanlığın hazırlamış olduğu tasanlar arasında gedikli erbaşların subaylığa terfllne alt kanun tasarısından başka askeri okullar tedrisatında yapılacak yenilikler, yedeksubay yetiştirme kanunu, askeri yargı (Devamı ikinci sahifede)
Amerikan güreş takımı dün gece minder kenarında
Nasuh
Akar dün gece rakibini tuşa getirirken
Kore'de askeı ı durum
“Kızıl Çin orduları güneye akıyor,,
Mac Arthur’ün tebliğinde büyük bir Çin taarruzunun yakın olduğu belirtiliyor
Nevyork (Radyo) — Bugün Koreden bildirildiğine göre, askeri harekât oldukça yavaş devam etmektedir. General Mac
Acı bir ilâç
Eminönü meydanına, kocaman bir bez üzerine, koca harflerle aynı ibare iki defa yazılmış:
«Yerlere tükürme! Yerlere tükürme!»
Verem haftası i caba tından olacak.
Hikâyesi vardır: İleri memleketlerden birinde, (Yerlere tükürme!) ibaresini, ora halkının lisanınca değil do-üç yabancı dil üzerine duvarlara yazarlarmış. Sebebi de şuymuş: «Bizim halkımız nasıl olsa tükürmüyor. Yabancıları ikaz ediyoruz.»
İnşallah bizde de, ileride, bu. müyesser olur.
Şimdilik aynı sözü, sağıra meram anlaiırcasına meydanlarımızda aynı afişte iki defa tekrarlamak lâzım çeliyor. Acı ilâç ama, zaruri bir İlâç.
Arthurun bugün neşrettiği tebliğde şöyle denilmektedir:
«Muazzam Çin kıtaları devamlı surette Güneye doğru akmaktadır. Son bir kaç gün zarfında' 4 Çin ordusunun Ko-
(Devamı ikinci sahifede)
Gelir vergisi ve memurlar
—■
Hükümetin yeni bir vergi ihdasını düşündüğü haber veriliyor
Ankara 23 (ANKA) — Gelir vergisinin memurlara ve diğer hizmet erbabına tatbik edilmemesi meselesi Bütçe Komisyonunda hararetli müzakerelere vesile vermektedir. Hükümet de bu mevzu üzerinde çalışmalarına devam etmektedir. Gelir vergisinin tatbik edllemiyecetl haberi üzerine memurlar arasındaki hoşnutsuzluğu naran dikkate alan hükümet verginin tatbiki İçin muhtelif çareler aramaktadır.
Çok mevsuk kaynaklardan öğrendiğimize göre bütçede Gelir vergisinin tatbiki halinde hâsıl olacak açığın kapanmasına medar olmak üzere, hükümet toprak mahsulleri verglsf-
(Devamı ikinci sahifede)
Atlantik paktı ve Türkiye
İtalya, Türkiye ve Yunanistanın pakta alınmasını istedi
Roma 23 (APı — Dışişleri Bakanı Carlo Sforza. dün. Mebusun Meclisinde, kalyanın, Türkiye ve Ytınanls tanın Atlantik paktına alınmasını talep etmiş olduğunu ve bu şekilde Batı müdafaasının tamamlanacağını belirtmiş olduğunu açıklamıştır.
Bıkan. rAkdenlzln müdafaası, îtaJyanm en bilyük gayesi Iolarak mütalâa edilmelidir ve bu keyfiyet bugün, gittikçe artan bir ehemmiyet. İhraz etmektedir» demiştir
Dünkü Adınira - Fener maçından bir enstantane
(Maçın tafsilâtı 2 nel sahifede)

Bahlfe >
SÖZÜN GELİŞİ
Belediyemiz elbette para sıkıntısı çeker!
Türkiycde belediyeler fakirdir; çünkü şehirlerimiz, kasabalarımız küçüktür; halkın ödeme kabiliyeti düşüktür. Cemiyet hayatı da fazla hareketli, ihtiyaçlar başka memleketlerdeki gibi alabildiğine çeşitlenmiş olmadığı için belediyeler gelir temin etmekte güçlük çekerler. Fakat şehirlerimiz arasında bilhassa İstanbul bîr istisna teşkil eder. Nüfusu bir milyonu geçmişür; hayatı nisbeten hareketlidir. Bu hareketli olmaya fazla istidatlı hayat içinde İstanbul Belediyesinin gelirini arttıracak bir cok teşebbüslere girişmesi pek âlâ mümkündür. Fakat bizde yalnız vergilerin temin ettiği iratla geçinme e çalışmak ve para lâzım olunca vergilere zum yapmak tabii sayıldığı için geliri başka yollardan arttır->a teşebbüslerine girişilin ediği gibi kendiliğinden ge.'en fırsatlar da kaçırılmaktadır.
Dün bir hikâye anlattılar. Hakikat olmasına imkân kalmadığı için buna «hikâye» diyorum: Şehrimizde bir müteşebbis Avnıpanm bilmem hangi şehrinden İstanbul küçük bir sirk getirmeye teşebbüs etmiş ve belediyeden sergi sarayım istemiş, Gayri safi masrafın yüzde oıı beşi nisbetinde kira ve yüzde on beş de belediye vergisine razı olunduğu takdirde sirki İstanbuîa getirebileceğini bildirmiş. Eğer bu kabul edilirse belediye en az yiiz bin liralık bir gelir temin edecekmiş.
Belediyecilerimiz toplanmışlar. Yiizdc yirmi nisbetinde kira verilmesinde ısrar etmişler. Müteşebbis de şirld getirmekten vazgeçmiş.
Bıı basit bir hâdise değildir; bir zihniyeti göstermektedir. Parasızlıktan kıvranan İstanbul belediyesinin bizzat böyle teşebbüslere girişmesi lâzımken bir vatandaşın önlerine getirdiği fırsatı kaçırabiliyor, İstanbul şehrini de 100.000 lira gelirden mahrum edebiliyor! Sergi Evinin muattal durması da caba!
Sonra geliri fazlalaştırmak üzere meselâ reklâm resmini arttırmaya kalkıyor. Tüccar, resmi yüksek bulduğu için reklâmlarını kaldırdığından belediye reklâmdan temin ettiği kârın yansını da kaybetmiş oluyor.
Yaptığınız iş mâdır üstatlar?
Şevket RADO
Kore yaralılarına ait 3 üncü resmî liste
Yaralılarımızın çoğunun kısa bir zamanda iyileşebilecek durumda olduğu bildiriliyor
Turizm Danışma Kurulu
Diin hazırlanan raporları kabul ederek dağıldı
Ankara 23 (Akşam) — İkinci Turizm Danışma Kurula buğun toplantılarına son vermiştir. Bugünkü son toplantıda turizmle IJgill muhtelif mevzuları ve kanun taşanlarını Ince-liyen üç komisyonun raporları müzakere ve kabul edilmiştir. Basın Yayın Genel . Müdürü Balim Alyot, bir konuşma yaparak memlekette turizmin süratle gelişmesi İçin kurumun değerli bir program hazırlamış olduğunu ve bu programın tahakkuk ettirilmesi İçin büyük bir süratle çalışılacağını belirtmiştir.
Danışma Kuruluna îstanbuldan katılacak delegeler
27 Aralıkta Ankarada toplanacak olan İş ve İşçi Bulma Kurumu Danışma Kurulu toplantısına İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasını temsJlen Zühtü çubukçuoğlu, İstanbul İl Genel Meclisini tem silen Ali Çekiç, İstanbul Milli İşçi Sendikalarını temsllen Naci Bilgin seçilmişlerdir, Delegeler 26 Aralıkta Aiıkaraya hareket edeceklerdir.
Merkez Bankasının göçmenlere yardımı Ankara 23 (ANKA) — Aldığımız bir habere göre. Merkez Bankası Genel Müdürlüğü, Bul-garistandan gelen göçmenlere kurulacak köy için 100 bin lira yardımda bulunmağa karar vermiştir. ___________
Bulgarların çobanımızı öldürdükleri asılsız
Edlrneden verilen haberlerde Türk - Bulgar hudut mıntaka-sında Bulgarların bir çobanımızı öldürdükleri bildirilmişti. Kırklarell Valisinden öğrendiğimize göre böyle bir vaka olmamıştır.
Göçmenlere yardım birliğinin vilâyetlere tamimi
Ankara 23 (Akşamı — Göçmen ve Mültecilere Türkiye Yardım Birliği valiliklere bir tamim yaparak göçmenlere yapılacak yarıl imlan toplamak hususunda vilâyet, kaza ve nahiyelerde tali komiteler kurulma 7! nı bildirmiş ve yardımların n? scklldr kabul edileceği clrafrnda gerekil izahat ver-rnljlr.
Dünkü maçlar
Admira, Feneri 1 - 0 yendi
Ordu takımı da Vefa ile yaptığı ilk karşılaşmayı 4-1 kazandı
C. H. P. de program ve tüzük tadilâtı
Kurultaya sunulacak teklifler hazırlanıyor
Ankara 23 (Akşam) — Genel idare kurulu İki günden beri devamlı toplantı halindedir. Baharda toplanacak olan büyük kurultaya sunulmak Üzere tüzük ve program, tâdili projesi üzerinde çalışılmaktadır. Hâlen, partinin altı umdesinin daha sarih bir şekilde İfadesi, için noktoi nazar münakaşası yapılmaktadır.
Bu münakaşalardan sonra divan üyelerinin, de katılacağı bir komisyon seçilecek ve bu komisyonda da aynı mevzular İncelenecektir, Komisyonun ha-zırlıyacağı rapor gene) İdare kurulu divan umumî heyetlerinde görüşüldükten sonra teklif projesi halinde kurultaya sunulacaktır. Bu proje içinde Anayasa‘nın tâolll mevzuu da yer alacaktır.
Çift meclis sistemi ihdası, Cumhurbaşkanının tek dereceli olarak seçilmesi prensipleri de bu meyandadır.
Avusturyanın meşhur Admira takımı dün ilk maçını tnöııü stadında Fenerbahçe ile yapmıştır. İki takını sallaya şu şekilde çıktılar:
Admira: Alex — Gerhart, Ma-yer — Solda ti es, Döller, Schiil-ler — Cejka, Habktsl, Rlchler. Hansg, Höfer.
Fenerbahçe: Erdal — Müzdat İsmet — Nedim, Salâhaddln, Mehmet AH — Zekeriya, Santim. Suphi, Lefter, Hali t.
Oyuna Fenerbahçeliler başladılar. Maçın İlk anlarında Fenerbahçeliler çok güzel ve hâkim oynuyorlardı. Nitekim 9 uncu dakikada maçın sertleşmesinin ilk kurbanı Saminı oldu, ayağından sakatlanarak çıktı, yerine Yüksel girdi. Devrenin sonlarına doğru AvusturyalIlar açılarak Fenerbahçe kalesi İçin tehlikeli hücumlar yapmağa başladılar. İlk devre de böylece golsüz olarak û - 0 berabere bütl,
İkinci devreye İki takım da değişik kadrolarla başladılar. Admirada solaçık çıkmış, yerine Steiner girmişti. Fenerbahçe hücum hattı değişmiş ve §U şekil almıştı: Fikret, Lefter, Ahmet. Zekeriya, Hallt.
Büyük bir sertlik havası İçln-de başlayan İkinci devrenin 17 nel dakikasında Admira «apaçığının ortasını solle Hansg çok güzel bir vole İle takanı lehine yegâne golü kazandırdı.
Dün gecekigüreşler
Zafer(Türk) Kâmilin hakemliğinde yaptılar.
Haydar Zaferin üstünlüğü altında geçen 15 dakikalık güreş neticesinde hakemlerin İttifakı ile Türk pehlivanı galip ilân e-dildl.
Y. Doğu - L. Heints
Yedinci güreşi 87 kiloda L. Heints (Amerika) İle Yaşar Doğu (Türk) Saduiiahıri hakemliğinde yaptılar.
İkinci dakikada Yaşarın sağ elinin orta parmağı çıktı İse de ufak bir tedaviden sonra müsabaka tekrar başladı, Yaşar Doğu elinin sakat olmasına rağmen adamakıllı bastırdığı rakibini 8 dakikada tuşla yenerek milli takıma yedinci galebeyi de teinin etti.
C. Abell — A. Candemir
Son güreşi ağır sıklette C. Abell (Amerika) He Adil Can-demlr (Türk) Alpın hakemliğinde yaptdar.
Adli Candemir diğer arkadaşları gibi rakibi Amerikalıyı 6,11 dakikada tuşla yenerek Türk mLlli takımının Amerika milli serbest güreş takımına 8 — 0 gibi silme galebesini sağladı.
Amerikan millî takımı zayıftı. Bütün güreşçilerin küfl tecrübe ve güreş hakkında malûmat sahibi olmadıkları görülüyordu.
ı Amerikalılar ile bu gece Spor .ve Sergi Sarayında ikinci müsabaka temsili olarak yapılacakta.
Haluk SAN
Korede durum
(Baş tarafı birinci sahifede) reye girmiş olduğu artık kati-yeLie bilinmektedir,
38 İnci paralelde devam eden askerî harekât sadece Güney ve Kuzey Kore kıtaları arasında cereyan etmektedir. Şimdiye kadar Çin kıtalarının askeri harekâta İştirak etmedikleri ayrıca kayde şayandır.
Çok yakında büyük bir taarruzun başlaması kaçınılması İmkânsız olan bir hakikattir.»
(Baş tarafı birinci sahifede) mindere çıktılar. Arkalarından Adli Candemlrin elinde Türk bayrağı olduğu halde millî takım mindere çıktı.
İstanbul Vali ve Belediye Balkanının kısa bir hitabesinden sonra Amerika mlili takımı kafile başkanı bir konuşma yapmıştır. İki milli takım seyircilere takdim edilirlerken, bizimkiler gümüş vazo, onlar da birer rozet verdiler. Müteakiben millî marşlar çalınmış ve müsabakalara başlanmışta.
F. Büyükmutlu - J. Harrison tik güreşi 52 kiloda J. Harrison (Amerika) île Fehmi Bü-yükmutlu (Türk) Sadullah Çift-çioğlunım hakemliğinde yaptılar. Çok güzel ve teknik güreşen Amerikalı Fehminln 5,28 inci dakikada kaptığı bir kafa kola karşı koyamadı ve tuşa geldi.
N. Akar - W. Romanovrski
İkinci güreşi 57 kiloda W. Ro-manowski (Amerika) ile Nasuh Akar (Türk) Kâmilin hakemliğinde yaptılar. Baştan aşağı Nasubun üstünlüğü altında geçen güreş sonunda 8 İnci dakikada Amerikalı tuşla yenildi.
K. Özkan - L. Lange
Üçüncü güreşi 62 kiloda Döveli Lange (Amerika) 11e Kemal Özkan (Türk) Ahmet Yene rin hakemliğinde yaptılar. Amerikalının çok kuvvetli, fakat o nispette acemi oluşu İle Kemalin yeni ve tecrübesiz bulunuşu yüzünden güreş bir İtişme, kakışma He geçmiş ve neticede Kemal hakemlerin itıi-faklyle galip Hân edilmiştir.
K. Yoııng - S. Meriç
Dördüncü güreşi 67 kiloda K. Young (Amerika) İle Servet Meriç (Türk) Alpın hakemliğinde yaptılar.
Amerikalı kendisinden evvel, güreşen arkadaşlarından daha tecrübeli ve bilgili olduğunu tatbik elliği oyunlarla göstermesine rağmen Servetin acı kuvveti karşısında bir şey yapamadı. 15 dakika süren güreşin sonunda Servet Meriç hakemlerin Ittlfakiyle galip ilân edildi.
C. Atik - W. Nelson
Beşinci güreşi 73 kiloda W. Nelson (Amerika) ile Celâl A-
Askerî Sûra
(Baş tarafı birinci sahifede) usulünde değişiklikler tasarısı, iç hizmet talimatnamesinin değiştirilmesi. talimnamelerin son barb tekniğine uygun olarak yeniden tanzimine dair tasanlar vardır.
Nazariyattan ziyade amelî tedris sistemini kabul eden ve «Yeni askeri eğitim sistemi» adı altında hazırlanmış olan bu tasanlar bütçe müzakerelerinden evvel Meclise getirilecektir. Yeni yedek subaylık kanun tasarısı da bu meyanda görüşülecektir.
Gelir vergisi ve memurlar (Baş tarafı birinci sahifede) ne benzer bir vergi temin etmek tasavvur ve düşüncesindedir. Hükümetin bu verginin şekil ü-zerinde çalışmalarda bulunduğu haber verilmektedir.
İşçiler ve gelir vergisi
Ankara 23 (Akşam) — Mesleki İşçi Sendikaları Birliği bugün bir toplantı yaparak gelir vergisinin mali yıl başından Itl-I baren İşçilere de tatbik edilmesi j için Yönetim Kurulunun ilgili makamlarla temaza geçmesini karar altına almıştır.
Yönetim Kurulu. Başbakan ve Maliye Bakanı ile temas ederek gelir vergisi memurlara tatbik edilirse kendilerinin de bu haklan mahrum bırakılmamasını İsteyecektir.
tik (Türk) Ahmedin hakemli- , ğinde yaptılar.
Celâl Atik 4 dakika bir saniyede Amerikalının sırtını yere getirerek Türk takımına beşinci galibiyeti temin Etti.
H. Zafer . W. Sraith
1 Altıncı güreşi 79 kiloda W. Smlth CAmeriks) İle Haydar
Oyunun mütebaki kısmı baştan aşağı Fcnerbahçenln hâkimiyeti altında geçmiş, her iki takımın da toptan ziyade a-damia oynama hevesleri gol yapmalarına engel teşkil etmiştir. Gol kaçırmak* * hususunda Fenerbahçeliler rakipleriyle mukayese kabul etmeyecek derecede üstündüler. Bu sert ve favullü oyunun 35 inci dakikasında Lefter sakatlanarak yerini Yüksele bıraktı. 43 üncü dakikada Zekeriya baygın bir halde sahayı terkettl. Oyun da böylece Aclmlramıı Fenerbahçeye l_0 üstünlüğü ile sona erdi.
Ordu takımı Vefayı 4-1 mağlûp etti
Dün İnönü stadında Türk Ordu takımı Vefa İle bir maç yapmıştır.
Mehmet Rcşadın hakemliğinde oynanan bu maça iki takım .şu kadrolarla çıktılar:
Ordu Takımı:
Erdoğan — Rıdvan, Mehmet — Mustafa (Milli), Necdet, Eşref (Milli) — Erol (Milli), Refik, Recep, Fahrettin (Milli). Salim (Milli).
Vefa:
Zeki — Mustafa, Rahmi (Milli) — Zeki, Melih (Milli), Salâlıaddin — İstendi yar (Millî) Galip (Milli), Garbis, Kâzım (Millî), İsmet.
Oyunun İlk anları karşılıklı hücumlar altında geçtikten
sonra Ordu karmasının bir anlık duraklamasından istifade eden Vefalı sol açık İsmet yakın mesafeden takımına ilk golü kazandırdı,
Ordu takımı anî olarak yediği bu golden ilil, dakika sonra Fahreltlnin şüUjyle beraberliğe ve 20 nci dakikada Vefa kalecisi Zekinin halasından istifade eden Salim vasıtasiyle de galibiyete ulaştı.
Ordu takımının bu İkinci golünden sonra Ordu kalesine Remzi, Vefa kalesine de Sami geçtiler. Bu arada Salâhaddin sakatlanarak çıktığından Vefalım sol haf mevkiinde de Nüs-ret yer aldı.
Devrenin bilmesine 6 dakika kala kornerden gelen topla Salim üçüncü golü de Ordu takımına kazandırdı. İlk devre böylece 3-1 Ordu takımının lehinde neticelendi.
İkinci devrede Vefa takımında sol hafa Nûsret île santrfor Garbis çıkmışlar, yerlerine Emel ite Aziz girmişlerdi. İkinci devrenin 7 nel dakikasında, Erol-un sürüp çektiği şütle Ordu takımı dördüncü golü kazanmış oldu,
10 uncu dakikada Vefadan Zeki çıktı, yerine Giiltekln girdi. Oyunun mütebaki kısmı Ordu takanının baskısı altında geçerek 4—1 Vefaya galip gelmesiyle sona erdi.
Halûk SAN
Demiryolu işçileri
«Yıpranma payı» ödeneği verilmesi için Meclise müracaat ettiler
Ankara 23 (Akşam) — Devlet Demiryolları işçileri Büyük Millet Meclisine müracaat ederek maden ocaklarında çalışan İşçilere verilmekte olan »Yıpranma payı» gibi bir ödeneğin kendilerine de verilmesi talebinde bulunmuşlardır. Bine yakın dilekçe sahibi kendilerinin de maden İşçileri kadar ağır ve gayri sıhhi şartlar İçinde ağır İşçi o-larak çalıştıklarını söylemektedirler.
Meclis bu talebi kanun mevzuu olduğu için henüz müspet olarak cevaplandıramamıştır. Fakat haber verildiğine göre, yeni yıl bütçesi müzakereleri sırasında Ulaştırma Bakanlığı a-ğn işçi sayılacak bazı Devlet Demiryolları işçilerine »Yıpranma payı» adiyle ödenek verilmesine dair teklif getirecektir.
General Wa!ker öldü (Baş tarafı birinci sahifede) bir kaza neticesinde öldüğü bildirilmektedir. 61 yaşında olan general Walker. bir tank uzmanı olarak şöhret kazanmıştı, Muhabirlerin verdikleri ma-1 iûmata göre bu sahalı Sekizinci ordu cephesinin bir kesimini teftiş etmekte olan general Walker’in içinde bulunduğa Jeep arabasına Güney Kore birliklerine ait buyul; bir kamyon bindirmiştir. Bu kaza neticesinde de Amerikalı general ölmüştür.
Büyük bir teessür uyandıran bu ölüm haberi derhal general Mac Arttıur'a ulaştırılmıştır. General Walker birinci ve ikinci cihan harbieri esnasında Av-rupaya gelen Amerikan birlik-' lerl ile beraber bulunmuş ve düşmana karşı çarpışmış lir.
Yeni komutan
Tokyo 23 (AA.) — General Mae Arthur, Walton Walker’iıı yerine Amerika Harbiye Bakanlığı Kurmaybaşkanı muavini general Matthew Brldgway‘ın tâyin edildiğini bildirmiştir.
General Brldgway, paraşiitlü kuvvetler mütehassısıdır ve İkinci dünya harbinde meşhur 82 nel'paraşüt tümenine ve 8 İnci paraşüt kolordusuna komuta etmiştir. Amerika askeri akademisinden 1917 de mezun olmuştur.
Dörtler konferansı
(Baş tarafı birinci sahifede) , hususunda lyl niyetli olup olmadıkını ini bir kere daha anlamak muiusadiyle Birleşik Amerika bu konferansın yapılın» sim kabul etmektedir»
Ankara 23 (AA.) — Millî Savunma Bakanlığından bildirilmiştir:
« 1 — Kore Türk kuvvetlerinden 11 Aralık 1950 tarihine kadar Japonyadukl hastanelere yatırılmış olan yaralılarımıza alt üçüncü liste aşağıdadır:
Başgedikliler: Rıza Aydın,
Haşan Özkan. R üstem Çakım.
Gedikli çavuş: Fazlı Can. çavuşlar: İbrahim Bilgin,
îhrahlm Baş, Salih Demir, Ahmet Ünal, Dursun Yüksel.
Onbaşılar: Eyüp Kırca, Hüseyin Çayıreznıesl, Ali Kemer-baş, Rüstem Dalmış, Mehmet Karaca. Hacı Aİtınyurt, Bayram Karakok, Mehmet Sözet.
Erler: Durmuş Ali Birer. Salih Baştürk, İbrahim Çelik, Ahmet Çetin, Arslan Demİrtaş, Mehmet İlyas, Yakup Kopar, Şükrü Koparan, Ömer Lofçalı, Refik Şahin, Şevki Topsakal, A-II Uslu, Satılmış Bostancı, Ali Canbaz, Kazım çınarlı, Yusuf Gezer, Ahmet Karakoyun, Murat Karadeniz, Kenan Taş, Turan Yazgöre, AH İbrahim Arar, Kâmil Özalp, Mustafa Aksüek, Hüseyin Aslan. Hakkı Aybulut, Hacı Altuner, Mehmet Burhan, Salih Demir, AptI Dalay. Fehmi Demirtaş, Mustafa Erer, Melanet Gül, Mustafa Kaşaltl, İsmail Kayacı, Emin Kayan, Bayram Özdem, Mustafa Özkan. Hikmet şenyıldız, Şalâ-haddln Şanlı. Mehmet Yaman, Nuri Yalçın, Ali Özdemir, Selim
Alkam, Ali Alltmöz, Mustafa Arslan, İsmail Arslan, Mehmet Burhan, Kâzım Başarmak, Mustafa Cuma, Ahmet Çiçek, Haşan Deniz, Ahmet Gezer, Haşan Karpuz, Kâzım Özbek, Şükrü Ö-ren, Mehmet Ali Ün görmüş, Mehmet Aşkar, Mahmut Artık, Mahmut Acar Mehmet Akçeş-me, Mehmet Cengiz, Süleyman Duman, Ahmet Doğan, Hamdl Doğan, Rlfat Elibol. Murat tr-van, îsa Kuyumcu, Ömer Kader, Abdullah Kılıç, Muharrem Kav-şur, Mehmet Çaylı. Halim, Kah. raman Zor, Ali Ağca, Durmaz Dipli, Hıdır Güngör. Abdullah Kıhç, Hüseyin Keskin, Şevket Okçaz. Mehmet Yavık, Mehmet Aydın, Hail) Aslan baş, Mehmet Azgın. Fevzi Avcı. Recep Ahsan, Ham o Bektaş, Kemal Balcık, Şükrü Çıplık, Hanefi Çeler. İbrahim Doğan, Mustafa Karat!, Yusuf Oğmaz. Ahmet Taş. ts-mail Akman, Numan Erdoğan, Yusuf Furuncu. Hüseyin Mutlu Halil Vezir, Fahri Aşut. Hüseyin Akyay, Şaban Asit. Niyazi Bulut, Ali Cesur. Ahmet Enaz, Mehmet Kalmaz, Ahmet Kaya, Abdullah Öner. Arif Önder. Sadettin San, Hüseyin Sayanlar, FeyzuIIah Turgut. Mehmet Uy-sau. Mustafa Yıldız, Emin Salt Yılmaz, Osman Yelkovan.
2 — Yaralıların çoğu kısa bir zamanda iyileşebilecek bir dunundadır. Bakımları mükem-meldir.D
Komisyonda biitce müzakeresi

Meclise bırakıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, bu hususta hükümetin hiç bir noktei nazarı yok mudur? Hükümet bu verginin htemet erbabına tatbiki İçin imkânlar aramış mıdır? Mesken tazminatının ve yakacak zammının kaldırılmasının mucip sebepleri nelerdir? Buna sadece tasarruf mülâhazası mı hâkim olmuştur? Devlet ve katma bütçelerin açıklan için emişyon yapılmış mıdır?
Hükümetin, bütün bu cihetleri bütçe komisyonunda açıkça beyan etmesi lâzım geliyor Hükümetin buradaki sözlerini, millet senet ittihaz edecektir.»
Başbakanın isteği
Müta&kıben söz alan Başbakan Adnan Menderes, bütçenin hey’eti umumiye.il üzerinde yapılan müzakerelerin ehemmiyetine. sorulan suallerin ciddiyetine işaret ederek komisyon huzuruna daha hazırlıklı gelebilmek için müzakerelerin pazartesi gününe bırakılmasını talep etmiştir. Başbakanın bu talebi kabul edilerek komisyon pazartesiye toplanmak üzere dağılmıştır.
(Baş tarafı birinci sahifede) günkü İzahatına hazînenin vaziyetini açıklamakla başlamışta.
Emisyon miktarındaki artış
Emisyon mevzuuna da temas eden Polatkan, geçen yılın Aralık ayı başında tedavüldeki banknotlar 904 milyon lira 1-ken. bu yıl aralık ayı başında bu miktarın 988 milyon Liraya baliğ olduğunu, tedavül hacminde 84 milyon liralık bir artış kaydedildiğini ifade etmiştir. Bakan, bunun 48 milyon lirasının ticari senetlerden, 51 milyon, lirasının da hazine kefaletine alt bonolardan ileri geldiğini; Toprak Mahsulleri O-fisinin yaptığı mubayaaların da bilhassa tesiri haiz bulunduğunu ve fakat bu halin enöâsyon manzarası arzetmediğinl söylemiştir.
Bankalardaki mevduat
Bankalardaki mevduata temas eden Bakan, ticari ve tasarruf mevduatının yıldan yıla muntazaman arttığını, mevduatın 939 yılında 279 milyondan 949 da 950 milyona yükseldiğini. 950 de de 1 milyar 82 bin liraya baliğ olduğunu belirtmiştir.
Doğu kalkınması meselesi
Haşan Polatkan, Doğu kalkınması için bütçeye ayn bir ödenek konmaması sebebini de şu şekilde İzah etmiştir:
«Bizim için yurdun Doğusu. Batısı diye bîr fikir mevcut değildir. Yalnız Şimdiye kadar ihmal edilmiş bölgeler, mahrumiyet mıntekalan mevcuttur. Bun lar İçin ayrı bir tahsisat koymadık. Ancak, Bakanlıklar bütçesine konmuş olan ödeneklerin I ehemmiyetli bir kısmını bu bölgeler için sarfedcceğlz.»
Bütçe açığı ve memurların gelir vergisi
Van milletvekili Ferit Melen, bütçenin gerekçesi ve Maliye Bakanının İzahatı hakkında görüşlerini bilâhare açıklayacağını beyanla Bakanın açık bıraktığı bazı noktaların cevaplandırıl mason istemiştir.
«Devlet bütçesi açığının ne şekilde kapanacağına ait suallere ve bilhassa İktisadı yardım tahsisleri mevzuunda alâkadarlarla bir anlaşmaya varılıp varılmadığı halikındaki suali de cevppiandırmanıışiır. Bunların da vazılı olarak ifadesi lâzımdır.» diyen Ferit Melen sözlerine şöyle devanı etmiştir:
« Gelir vergisinin hizmet erbabına bu yıl tatbik edilememesi sebepleri hakkında ne gerekçede, ne de Bakanın beyanatı arasında bir lşarels tesadüf etmiyoruz. Maliye Bakanının matbuata yaptığı beyanat-ılan da bu husustaki kararın
Kısa haberler
-fr Memleketine gitmek üzere Ankaratlan şehrimize gelen. Mısır elçisi, dün Vali ve Beledi' ye başkamnı ziyaret edere! veda etmiştir
* Belediyenin udun ve kömür tanzim satışları rağbet gördüğünden Kumkapı, Ycnl-kapı, Aksaray ve Kasımpaşa semtlerinde yeniden oörl bayilik daha ihdas edilmiştir.
* Belediye varın sabahtan itibaren tatbik edilmek üzere mangal kömürünün pırukcnde flatini 16. toptan Halini de 13 kuruş on para olarak tesbit etmiştir.
■fc Dûn Tarım Bakon lığından vilâyete gelen bir tmertde İskân müdürü Av-f’a izin verildiği, yerine de müfettiş Remzi Sibllöz'ün vekâPten tâyin edildiği blldlrllmiltr
* Sağlık w Sosya’ Yardım Bakanı doktor Ekrem Bayrı Üs-tiindaS, Vali ve Belediye başka-jnını ziyaret ederek veda etmiştir.
Eakan, bugün Kızılay Hemşl1 re okulunu ve Heybollada sanatoryumunu ziyaretten sonra akşam olomoVt'le Bursaya gidecektir.
* Turistik İstanbul rehberi hazıLanıp basılmıştır. Rehber bugünlerde satışa çıkarılacaktır.
* Dün sant 15 te Beyoğlu Kızılay şubesinde ilstüp faall-(yet ve gayret gösteren bnzı ,âzaya rüştler tevzi edilin İstir.

24 Aralık 1950
AKŞAM
6ftEMd 1
AKŞAMDAN= AKSAMA
Uğradığımız tenkidlerin en ehemmiyetlimi budar
Radyolar ve ajanslar, (W) lu ve (11> U An-glı> Amerikan isimletil? satım kâfi derecede zihinleri karıştırıyor. Ben de onlara katılnııyavım, İsmi meskût gerilmesi pekâlâ caiz olan meşhur bir Amerikalı hakkımızda şöyle demiş diye neşriyat arasında rastladım:
— Ttirkiyeye kâfi miktardı. makine gönderilmiştir. Bundan fazla göndereceğimiz makineleri bozmaksızın, kırmaksın» kullanacak kadro yoktur, öyle bir kadro yetişinceye kadar irsal&ttan fayda umulamaz.
Demek, yükümüzü almışız da haberimiz yok. Halbuki biz kendimizi, makine medeniyetinin nimetlerinden kafi istifade eder durumda saymıyoruz.
Bence. Amerikalıya yuka-riki sözlerinden dolayı kızacak durumda değiliz:
Gemilerimize bakalım, trenlerimize bakalım, otobüslerimize bakalım, otomobillerimize bakalım. Nice nice makinelerimize bakalım. Garbın randımanı ile bizimkini kıyaslıyalım.
Ve şüphe edelim:
— Belki doğru söylüyordur. Kendimizi çekip çevirelim. Yirminci asır demek makine demektir. Makine medeniyetine kâfi derecede intibak edemeyişimiz, yirminci asrın tam ortasında hâlâ yirminci asra uyamayı-şımız manasınadır.
Akla derhal mektepler geliyor:
Mekteplerimizin her kademesinden mezun olan gençlerimiz, basit. biraz muğlak, epeyce güç ve dakik âletlerle istihsal yapmasını derece derece becerebil-melidirler. Amerika kıtasında ve rakibi Sovyetkrde tahsilini bitirip de asri âlet ve makinelerden bazılarım kullanmasını öğrenememiş vatandaş tasavvur edilemez. Bu hal de, her durumdaki ferdi ve cemiyetin her bölgesini ileri götürmeğe yarıyor. Bizde, beş sene, sekiz sene, on bir sene okumuşlar, istihsale yaklaşmış olmuyorlar. tstahsalden — âlet ve makine kullanmaktan — sun'î şekilde uzaklaştırılmış: ukalâ yarı münevver hale getirilmiş oluyorlar. Aynı şahıslar, şayet mektebe gitmeselerdi, çıraklık, muavinlik, yamaklık yoliyle bir alet veya makine kullanmasını Jıüdai nâbit şekilde başaracaklardı.
Tahsil cihazımız, asrın ve memleketin ihtiyaçlarına uymalıdır: Bir çocuk umumi mahiyette alet kullanmağı ilk tahsilini bitirdikten sonra behemehal’ öğrendikten maada, kendi bölgesLle ilgili âlet ve makineleri de, tahsilini bitirdikten sonra mükemmelen kullanmayı öğrenmelidir.
Hayat ile tahsil arasındaki müthiş taradı bu şekilde ortadan kaldırmalı,
— Türkiyenln. şimdiki vaziyetinde bundan fazla makine kullanmasına imkân yok! — tenkidi, uğradığımız tenkldlerin en e-hemmiyetlis i di r.
(Vâ-Nû)
Sabahat Akyolun konseri
Sabahat Akyol 2S aralık saat 22.10 da radyoda bir Şan konseri verecektir. Programda. Max Reger, Grleg StrauAS, Mozart. ve Weber'ln Fretschütz operasından Agathe'nln aryası vardır. Kendisine piyanoda Ferdi Stateer refakat edecektir.
Belediye bütçesi
Dairelerin istedikleri tahsisat yekûnu 60 milyon lira
Yeni belediye bütçesi hazırlanmış ve tetkik edilmek üzere dün daimi komisyona verilmiştir.
Yeni bütçede dairelerin İstedikleri tahsisat yekûnu «0 milyon lirayı bulmaktadır.
Belediyenin 950 yılı bütçesi 42 milyon Uradır. Son «ene zarfında belediye, gelirlerini art-tıramadığı halde yapılması icabetler: bir takım yeni İşler meydana çıkmıştır. Bunların tea-bettlrdJğl fazla para, ya bazı vergilerin arttırılması için hükümetten yeni kanunlar çıkarılmasını istemek, yaiuıt mevcut masrafları daha ziyade kısmak suretlle elde edilecektir. Bu hususlar Şubat devresinde umumt mecliste yapılacak bütçe müzakerelerinde kararlaştırılacaktır, _________________
Turistik otel, gazino ve lokantaların tarifeleri
Turizmi teşvl': kanunu, turis-■ tik mahiyette olan otel, gazino, lokanta ve muhtelif eğlence yerlerine tarife ve vergi bakımından bazı muafiyetler tanımaktadır.
Bu kanunun tanıdı?; muafiyetler dolayıslyle Belediye, şehrimizdeki billimum lokanta, gazino ve benzeri yerlerin tarifelerinin yeniden gürden geçirilmesine karar vermiştir.
Dün Ankarada toplantılarını bitiren Turizm Danışma Kurulunun vereceği kararlar Belediyeye bildirilince tarifelerin tetkikine başlanacaktır
Sehrîn et durumu
Diin valinin başkanlığında Belediye İktisat ve mezbaha müdürleriyle toptancı kasaplar ve celeplerin mümessillerinin iştirakiyle bir toplantı yapılmıştır.
Toplantıda şehrin et vaziyeti gözden geçirilmiştir. Neticede kış mevsiminde bulunmamıza rağmen kâfi derecede hayvan-geldiği, flütlerin normal olduğu, bir ay sonra kuzu etlerinin boliaşacagı cihetle sığır etlerinin kiloda 5-10 kuruş ucuzh-yacafiı anlaşıl .niştir.
Filin yarın limanımıza "elmesi bekleniyor
Şehrimizde bulunan Hindistan elçisi dün Vali ve Belediye başkamın ziyaret edrt*ek Hindistan Başbakanının memleke-iiml?.e gönderdiği filin şehrimizde 2-3 gün kalmasını, çocuklar ve halk tarafından görülmesinin teminini istemiştir. Vali de kabul etmiştir.
Filin yarın limanımıza gelmesi beklenmektedir. Gelirse salt günü İnönü stadında filin gelişi dolayıslyle bir merasim yapılacaktır.
Cassado’nun veda resitali
viyolonsel üstadı 28 Aralık perşembe giinii saat 18,30 da bir veda resitali verecek ve ertesi giın de uçakla Romaya hareket edecektir.__________
Göçmenlerin Türkiye hakkında malûmatları arttırılacak
BıJgarlslandan memleketimize gelen göçmenlerin Türkiye hakkındakl malûmatlarının arttırılması için önümüzdeki haftadan İtibaren konferanslar tertip edilmiştir. Konferanslar Shkecidekl İbrahim Müteferrika ve Bakırköy ilk okullarında 13 öğretmen tarafından verilecek lir. Konferanslar tarih, coğrafya ve yurt bilgisi mevzularında olacaktır.
Amerikan güreşçileri bizimkiler için nediy or
Amerikalılar güreşlerden evvel neler anlattılar? Güreşçilerin biri baytar, biri makinist, biri ziraatçi, ikisi talebe, üçü de öğretmen imiş
Amerikan güreş takıntının aı
(— Türk güreşçileri hakkında I maalesef hiç b'r fikrim yok. | Şimdiye kadar hiç karşılaşmak, fırsatı olmadı. Fakat bir çok defalar sizin de güreşte kuvvetli olduğunuzu duymuştum. İyi güreşçileriniz olduğunu söylüyorlar. Fakat hiç birinin ismini bilmiyorum. Hele benim kilomda karşıma çıkacak ağır sıklet güreşçileri hakkında hiç bir fikrim yok. Bakalım bu akşam tanışacağız Netice hakkında da hiç bir şey söyllyemlyece-ğlm. Kim bUİr belki yenerim, belki de yenilirim. tkl senedlnberl Amerikada sırtım yere gelmedi ama, ne Meyim yine de insan bir şey rej leyemiyor.»
Ağıp sıklette Amerikan serbest güreş şampiyonu Cari A bel yatağında yavaş yavaş doğrularak sırtır^ yastığa dayadı ve sonra şunları ilâve etti:
(— Kusura bakmayın, dün gecenin yorgunluğu hâlâ üzerimizden gitmedi Belki bu geceki güreşlerde bunun da tesiri olur.»
Cari Abel’c kaç senedenberl güreştiğini soruyorum-
— Kendimi Kildim bileli güreşirim, diyor Hâlen 24 yaşında olduğuma göre aşağı yukarı on senedir güreşi ciddiye alıyorum.
— Kaç kilosıruz Mr. Abel?
— Kilo mu dediniz? Kilo hakkında hiç bir fikrim yok. Biz güreşlerde de ağırlıkları yalnız libre İle ölçeriz. Fakat bir defa hesap etmiştik. Galiba 100 kilo kadar geliyorum
— Ya boyunuz ne kadar?
—8 ayak, 5 İnç.
— Yani ka; antin. eder?
— Maalesef onu da bilmiyorum. Biz hiç rn»tre kullanmayız. Fakat bir aralık Anıerlka-da da bir meraclısı çıkıp hesap etmişti Yalnız keç metre eder iyi aklımda kalmadı 3.5 metre mİ dedi, 4 metn- mi, pek ha-
hr sıklet pehlivanı Cari Abel İle E de Akşam objektifi karşısında
fırlamıyorum
— Aman ne yapıyorsunuz. Misler Abel. dö.'t metre boy bu odaya sığmaz.
— Ha... Evet şaşırdım Galiba 2 metre olacak
87 kiloda Heinz
Cari Abel'den sonra 87 kilo şampiyonu Heinz ile konuşuyoruz. Onun da Türk güreşi hakkında hiç bir fikri yok. Fakat şu yazılar gazetede çıktığı zamana kadar onun da oldukça geniş bir fikir sahib' olacağını tahinin ediyorum. Heinz uçak makinisti imiş. 25 yaşında olduğunu söylüyor. Gayet kibar ve çekingen bir genç.
ı— Ben bu gece galiba Doğu İle karşılaşacakmışım, diyor. Doğu'ntın bir hayli kuvvetli olduğunu duydum. Kendisinden o kadar çok behsedlyorlar ki, ben de kendisini merak etmeye başladun. Bakalım ne yapacağız.»
79 kiloda Smith
79 kilonun şampiyonu Smlth 21 yaşında. Fakat takımın en kuvvetli oyuncumnun da Smlth olduğu söyleniyor. Smlth şimdiye kadar hiç yabancılarla karşılaşmamış Fakat hiç heyecanlı oir höll yok.
— Doğu. Atik ve Akarın İsimlerini duydum, diyor. Sisin çocuklardan bize çok bahsettiler. Fakaf bu yorgunluktan sonra bu gece pek ivl netle*? alacağımızı tahmin edemiyorum.
73 kiloda Nelson
Nelson da Smlth gibi beden terbiyesi öğretmeni 24 yaşındaymış. Bizim güreşçileri yegâne tanıyan bu Nelson Londra olimpiyatlarına seyirci o-laralc gelmiş.
— Celâli ve Yaşarı Londrada seyrettim diyor. Bir gün Celâlle karşılaşacağım hiç aklıma gelmemişti Fakat bu gece her halde kendisine bir şeyler yap-
2 kilo pehlivanı Harrison olel-mak İsterim. Mamafih bizim de gözümüzü bir hayli korkuttular Nevyork'lıı bize «Aman aklınızı başınıza alın, dünya şampiyonları-ile karşılaşacaksınız.» dediler. Biz de bir hayli heyecanlandık. Bakalım ne olacak?
67 kiloda Northrup
Northrup da takımın en yaşlısı. Tam 42 yaşındaymış. Üç defa milli şampiyon olmuş. Kendisine doktor diyorlar. Mesleği de zaten ona yakın bir şey. Baytarmış. Noihrııp da şöyle diyor:
«— Ben şimdiye kadar sizin güreşçilere dair bir çok şeyler duymuştum. Fakat şimdiye kadar hiç karşılaşmak fırsatı olmadı. Bu gece İçin hiç bir tahmin yapamıyorum •
62 kiloda Lange
Lange de beden terbiyesi öğretmeni. 23 yaşında O da şöyle diyor:
(— Benim şimdiye kadar Türk güreşçileri hal: Kında hiç bir fikrim yoktu. Güreşçileriniz hakkında hiç bir şey İşitmemiş-tlm. Bu gece İyi bir maç yapacağımızı tahmin ediyorum.»
57 kiloda Roma-novski ve 52 kiloda Harrison
Romanovskl daha kolejde talebeymiş. Sadece:
«— Bu akşam görüşürüz.» diyor.
Harrison da kolej talebesi. Takımın en genç ve en sevimli yürcşçlsL bu. Bizimkiler hakkında da oldukça malumat sahibi:
«— Benim karşıma 18 yaşında bir çocuk ç.kacakmış, diyet Her halde fazla uğraşacağımızı tahmin etmiyorum.»
İşte Amerikan güreşçilerinin maçlardan evvelki intibaları bunlardan İbaret
Biİ7( TOPUZ
Arabayı tersine koşmak
Kore edebiyat mükâfatı
Yüksek Okullar Talebe Birliği bir müsabaka açtı
İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği bir Kore edebiyat müsabakası tertiplemiştir. Birlikten bu müsabaka şartlarına dair gönderilen tebliğde söyle denilmektedir:
«İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği Kor# kahramanların . İstanbuldaki üç bin yüksek okul talebesinin minnet ve şükran borcunun nâçiz bir İfadesi olarak «Kare Edebiyat Mükâfatı» tesis etmiştir. Ebedileşmiş olan Kore kahramanlarımızı bir kere daha ebedileştirecek en güzel şiir, nesir veya destanı yazacak olana İstanbul Yüksek Okul iar Talebe Birliği beş yüz lira mükâfat verecektir. Müsabaka şartlarım bildiriyoruz:
1 — Müsabakaya İştirak müddeti 12 Aralık 050 den 18 Nisan 951 e kadar dört aydır. Neticeler en kısa zamanda İlân e-dilecektlr.
2 — Müsabakaya T. ç, tebaası olan profesyonel veya amatör herkes İştirak- edebilir. .
3 — Her müsabçi: müsabakaya bir eserle katılacaktır.
4 — Nesir halindeki eserlerin bin beş yüz kelimeyi aşmaması şarttır.
5 — İsim, soyadı ve sarih adresler ayrı bir kâğıda yazılarak zarfa konulmalıdır.
8 — Jüri, memleketimizin e-deblyat ve sanat otoritelerinden teşekkül edecektir.
7 — Gelen şiirleri kitap halinde neşretmek hakkı Birliğe alt olacak, .ancak kitabın satışından hâsıl olacak gelir Göçmenlere Yardım Derneğine terli edilecektir.
Belediye kontrolü
88 fırın ve 361 müessese hakkında zabıt tutuldu
Belediye murakabe teşkilâtının son 20 günlük faaliyeti hakkında hazırlanan bir rapora göre murakıplar 4600 muhtelif müessese gezmişler ve bunlardan 361 l hakkında ceza zaptı tanzim e t inişlerdir .Ayrıca da 334: fırın kontrol edilmiştir. Bu fırınlardan 88 1 hakkında hamur ve noksan vezinde ekmek çıkardıkları için ceza zaptı tan-ziçn vc ekmekler de müsadere edl'miştlr. Fırınların kontrolüne arasız devam edilecektir.
İstanbul valili
Dahiliye Nazır vekili Muşla fs Arif bey «AKŞAM- muharririne beyanatta bıılunn-rak İstanbul valiliğine sadaret mühürden Yusuf Ziya beyin tâyin kılındığını söylemiştir.
24 'Kânunuevvel/1920
ISTANBÜÜJ^
---- hayati;
Göçmenlere yardım
BAYANLAR
KA ME FA
Kumaşlarında tenzilât yapılmıştır. Sakın onları görmeden ihtiyaçlarınızı almayınız. KA ME FA kumaşları evsaf itibariyle garantilidir. Etiketten maada kumaş kenarlarındaki markaya dikkat ediniz.
Piyasa durgun
Piyasa geçen hafta umumiyetle yine durgun geçmiştir. Bütün firmalar yılbaşı hesapları ile meşgul oldukları için herhangi bir taahhüde, siparişe girişmemektedirler. Yılbaşını mütaakıp piyasanın hararetleneceği anlaşılmakladır.
Hendek savcısı
Hendek 23 (Akşamı _ Kazamız Cumhuriyet Savcılığına tâyin kılınan Ali Aksoy. ilçemize! gelerek vazifesine başlamıştır, I
(Baş tarafı birinci sahifede) da etmeğe az cok hazırlanmak mânasına gelir Hele Sovyet Rusvaya: «Almanya meselesiyle birlikte diğer bütün ihtilâfları da konuşalım» teklifinde bulunmak, harb tehlikesini önlemek I-çin tâvizlere hazırız, demektir. Çünkü su esnada. Sovyet Rusya kuvvetli durumdadır. Kore harbinde komünistler galiptir Birleşmiş Milletler iflâs halindedir. A-merlkanın nüfuzu kırılmıştır. Komünist Çin delegesi, dünyaya meydan okuyup gitmiştir. Yarın taarruz yeniden başladığı takdirde Ko-reyi bırakıp gitmekten başka çare olmadığı açıkça itiraf edilmiştir. Amerikanın Çine karşı harb açmasını önlemek için İngiliz Başbakanı Vaşingtona koşmuştur. Amerika, bugün bütün kuvvetini Korede kullanmaktadır. Avrupada ordu yoktur. Hiçbir millet harb istemiyor...
Bu şartlar içinde Sovyet Rusyaya: «Oturup bütün işleri konuşalım» demek, «Emirlerinizi kabul etmeğe hazırız. Elverir ki harb olmasın...» demekle müsavidir. Çünkü herkes bilir ki bugünkü ahval ve şartlar dahilinde Sovyet Rusya, plânlarından ve emellerinden yüzde bir fedakârlık etmeğe razı olmayacaktır. Kore meselesindeki hareket tarzı meydandadır. Ancak üc vıl sonra silâhlanıp kuvvetlenecek bir zümreye bugünden boyun eğecek insanları Mos-kovada bulmak güç olacaktır. Sovyet Rusyanm bugünden harbe atılmak niyeti olmasa dahi üc vıl içinde daha bir cok İstifadeler temin etmeğe çalışacağı tabiidir. Sovyet Rusyanm, siyasetini değiştirerek uzlaşma, müşterek emniyet ve sulh yolunu tutmağa hevesi olsa da, karşı tarafın zayıf, karışık, ve biraz da bozgun durumu onu bu ivi niyetten alıko-
yaı ve üc yılda, harbsiz, Avrupa ve Asyaya hâkim olmak emellerini kabartır.
Bu ahval ve şartlara rağmen, yâni bugünkü kuvvetsiz. teşkilâtsız, hazırlıksız vaziyette Sovyet Rusyayı masa başına çağırmak, arabayı tersine koşmağa benze.. Sovyet Rusya ile, ancak, onun kadar kuvvetli ve kararlı olarak masa basına o-, turmakta fayda vardır.
O halde Amerika, İngiltere, Fransa bu teşebbüse neden lüzum gördüler?
Öyle sanırız ki bu tekliften tek gayeleri, Sovyet Rusya ile bir kere daha konuşulmasını isteyen, bundan medet uman bir kısım Amerika ve Avrupa efkârını tatmin etmek, Sovyet Rusya ile konuşmaktan bir şey çıkmadığını — dünya sulhunun şu tehlikeli dönüm noktasında — korkaklara ve bozgunculara ispat etmektir.
Nççmeddin SADAK
Baroya yeni reis seçildi
İstanbul Barosu genel kurulu dun öğleden sonra Galatasaray lisesinde toplanarak Baro başkanlığı seçimini yapmıştır, Seçim sonunda Baro reisliğine Abdüihak Kemal Yörük getirilmiştir.
Adapazarı D. P* kongresi Adapazarı 23 (Akşam) — Şehrimiz Demokrat Parti kongresi yarın sabah Selâmet kıraathanesi salonunda yapılacaktır. Kongrenin çetin ve tartışmalı olacağı anlaşılmaktadır.
Adana kazalarında 4 ilkokul yapılacak
Adana 21 (Akşam) — Adana ve kazalarında dört İlkokul binası İnşasına karar verilmiştir. 350 bin lira sarflyle meydana getirilecek olan bu mekteplerin biri Osmaniye, diğeri Ceyhan, üçüneilsii de Osmanlyede yapı-, Uçaktır. ,
öçmenler meselesi, çok zor ve o nîsbette süratle halli icap eden memleket dâvalarının ön safında bulunuyor, Arazisini, yuvasını, ekmek teknesini bırakıp sefil, perişan bir halde ana yurda sığınan ırkdaşlarımızın ıstırabını dindirmek ko-Iryca halledilebilir bir dâva olmadığı gibi, tâlika, tavl-ka da tahammülü yoktur.
Dünya politikasında günden güne ağırlaşan buhran, esasen iş hacmi dar olan memleketimizde de yıpratıcı tesirini arttırıyor, sanayi sahasında ağır tazyıklar yapıyor, vatandaşın iş kapılarım büsbütün daraltıyor. Durumun bu ağırlığı üzerine işsiz göçmen kütlelerinin de inzimamı, memlekette zaten âyarlanamıyan iktisadi ve içtimai nizamı fazlasi-te sarsmakta, zorlukları hâd bir tereceye yükseltmekte dir.
Göçmen ırkdaşlarımızın, mesleklerine göre is sahası açacak şekilde yurd içinde dağıtılıp yerleştirilmeleri, biran evvel müstehlik vaziyetinden çıkarılıp müstahsil eleman kütleleri haline getirilmeleri için genken tedbirleri almak hükümetin vazifesidir. İlk günlerde biraz gevşek davranılmakla beraber, son zamanlarda hi» kûmetin bu dâvayı yakın alâka ile takip ederek süratle halli çarelerini araştırmakta olduğunu memnuniyetle görüyoruz.
Göçmen dâvasının hükümet vazifelerine taallûk eden bu cephesinden gayri bir de vatandaşlarımızı ilgilendiren safhası var. Bu büyük dâvanın hallinde yurddaş-I arımıza düşen vazifenin ehemmiyetini de takdir etmek lâzım. Göçmenler bugün âcil ve müessir bir içtimai yardıma muhtaçtırlar. Yerleştirilmek üzere vurdun muhtelif bölgelerine sevke-dilinceye kadar bu ırkdaşla-rımızı barındırıp iaşelerini temin için Kızılay teşkilâtı, vilâyet ve belediye elbirli-ğiyle çalışıyorlar. Fakat bu tedbirler kâfi değildir. Ağır bir kış mevsimine girmiş bulunuyoruz. İhtiyaçlar mütemadiyen artmaktadır.
Korede bir avuç Mehmetçik efsânevî kahramanlık mucizeleriyle Türk hamasetini bütün dünyaya bir kere daha gösterirken, Türkün bir de hamiyet tarafı olduğunu unutmıyahm. Yurdun dan, yuvasından tedirgin olmuş göçmen ırkdaşlarımız, emzikli analar, kundaksız bebekler, aliller, hastalar, ihtiyarlar misafirhanelerde kendilerine uzanacak hamiyetli elleri bekliyorlar.
Vilâyette teşkil olunan «Göçmenlere yardım komitesi* nin reisi vali ve belediye başkanı Gökay. yayınladığı beyannamede şöyle diyor:
«İnsan cemiyetinin en büyük varlığı diğerkâmlıkta, dert ortaklığında tecelli eder. Türk milleti bu hususta her vakit en necip ve yüksek örneği göstermiştir.»
Aziz yurddaşlarımızın, bilhassa varlıklı vatandaşlarımızın bu defa da en yüksek necabet. hamiyet örneklerini vermekte tehalük göstermelerini bekliyoruz. Yara büyüktür, atıcak el birliğile s&rılabilir.
Cemal REFİK
İhracat kontrol edilecek
Ekonomi ve Tiraet Bakanlığı bazı İhraç maddelerinin ticaret boralısındaki satış hallerinden çok aşağı bir flatle dış piyasalara satıldığını tesbit etmiştLr. Şimdiye kadar yapılan tetkikler neticesinde dikkate değer mahiyette hâdiselere tesadüf edilmiştir.
Bakanlık hu durum karşısında, dış piyasalara lhracç edilen maddelerin Uıracsüçı birliği ve ticaret odaları tarafından kontrol edilmesini kararlaştırmıştır.
TUR AL
öksürüğü keser

Snhlte
AKSAM
Jık jyâü
O Z İ K
Cassado konserleri
Dünya musiki şöhretlerinden birisi olan İspanyol viyolonselisti Gaspar Cassado ilk resitalin! 18 aralık 1950 pazartesi günü Saray sinemasında verdi. Program dikkati çekecek olgunlukta ve güzellikte idL Bir eski İspanyol melodisi olan La Folia üzeri ? Fransız bestecisi Marin Marei idn yazdığı Passacaglia programın ilk eserini teşkil ediyordu On dördüncü Louls hizmetinde ve Lully'nin maiyetinde müzisyen, Viola da Garnbâ virtüözü ve besteci olan Marin Ma-sis bir çok sanatkârların yaptı?! gibi bu güzel temayı varivasyon tarzında enteresan şc’rlllere sokmuş, ince ince işlemiş... Tanınmış bir eserin, konserin İlk parçası olarak seçilmesindeki isabeti takdir ettik. Çünkü İlk hamlede dinleyiciyi en can alacak yerinden kavramasını bilen sanatkâr, konserin diğer parçalarındaki mavaâfakı-yetl sağlamak için böylece sağlam bir basamak kazanmış demektir. Dinleyiciyi Marin Marals den Beethoven'in variyasyonla-ruıa ve onlardan sonra Chopln’ in sonatına doğru tedricen götürmek için halkın anlayış nabzını Cassado gibi ustalıkla yoklamasını bilen bir sanatkâr olmak gerek... Venedikli B. Mar-eello’nun sonatı Folla musikisini aynı ruhla fakat başka renklerle devam ettiren bir eser oldu. Mozart'ın 'Sihirli flüt) ünden bir tema üzerine Beethoven'in yazdığı meşhur varlyas-yonlar, büyük viyolonselistin yayında en mükemmel ifadesini buldu. Bu varyasyonları bir çok viyolonselistlerden dinlemiştedir. Hemen h&psl kupkuru notlardan aynî sesleri çıkarmış lardır. Fakat bunların altında gizli mânayı sezip ifade ederlerken birbirlerinden dalma ayrılmışlardır. Çünkü sanat, sadece notaların ses hakkını vermek değil; onlara kendi anlayışından. kendi zekâ ve ruhundan da bir şeyler katmaktır Beethoven'in variyasiyonlannı sadece (İcra) bakımından defti! de (ifade) zaviyesinden tetkik edince Cassado’nun bir esere kendinden neler verebileceğini ysktnen görürüz. Chopln'ln sol minör op. 65 sonatı programın en yüksek zirvesi İdi. Klâvye üstadı Chopln’ln piyano musikiyi'e ayırdığı yeri herkes bilir. C^nnin hakkında, piyanodan ba«ka saz İçin eser bestelemedi. d"«ee yeridir. Kısa ve mustarip r~”-F>nûn son mühim eseri olan vlyo'onsel sonatile Chopln viyo-lnpiyanoya ortak etmiş ve havi ce daha kuvvetli ve daha h'vecan yaratıcı bir ses yapısı e'J° etmeği denemiştir. Bestecinin ömrü vefa etseydi bu denemeyi muhakkak başkaları da takip etmekte geclkmiyecektl. Chopln'ln sol minör piyano ve viyolonsel sonatında piyanoya ayrılan hâkim mevkii daima hatırladık. Piyanist Ferdi Stat-zer her eserde, fakat bilhassa bu sonatta şöhretli viyolonselistin defterini belirten bir eşlikle temayüz etti. Cassado ile konuşmamda bizzat kendisi-, nln de işaret ettiği gibi bu so-
natın Largo'sunda bestecinin meşhur Marche lunebre'lnl hatırlatan yerler var. Bu büyük sonatla viyolonselist sanatını; en duygulu, en heyecanlı ve en İhtiraslı yanlariyle bestecinin e-serinl İfadeye vakfetti. Programın ikinci kısmında Joaquln Nin'ln İspanyol süiti en mühim eserdi. Dört ay önce vefat eden ve Cassado’nun şahsi dostu olan besteci bu eserini şöhretli viyolonselist hemşerlsine İthaf etmiş ti. Dört parçadan İbaret olan bu süitte İspanyol melodisini. İspanyol ritmini yep yeni bir sesle terennüm eden değerli bir besteci bulduk.
Fijârmoni Derneğinin 21 Aralık 1950 perşembe günü Saray sinemasında tertiplediği beşinci senfonik konsere viyolonselist Gaspar cassado solist olarak iştirak etti. Orkestra şef Cemal Reşit Rey idaresinde idi. Solistin katıldığı Mozart — Cassado’nun ve Edouard Lalo'nun voyolonsel konçertolarından başka, yalnız orkestra eseri olarak gene Mozart’ın (Les Petits RJens) bale siiltlle Llszt'ln (Les Pröludesl adlı senfonik poeml programda yer alıyordu. Mozart ın korno konçertosunun Cassado tarafından serbes bir şekilde tertibi olan viyolonsel konçertosunda büyük bestecinin üslûbu ve şahsiyeti giin gibi â-şikârdı. Yalnız öyle sanıyoruz ki, kendi tekniğine, kendi vlr-tüozluğuna uygun olsun düşüncesiyle Cassado. solist partisini fazlaca yüklü bir hale getirmiş. Hâkim bir rol oynamak lstlyen viyolonselin âşlk&r üstünlük isteği hemen daima dikkatimizi çekti. Halbuki eserin bütününde, mesela Mozart'ın sol tonalitesindeki keman konçertosunda olduğu gibi, bir sonat havası esseydl öyle sanıyorum kİ bes teninin ruhu şad olurdu.
E. Lalo'nun viyolonsel konçertosunu Ca-’sado, eşine az ras-lanır bin. kuvvet ve kudretle ve gayet na r lak bir İfade İle çaldı. İkinci kısmı eserin şahikasını teşkil etli. Orkestra bu eserdeki mükemmelliği ile soliste İstediği i m kanlan hazırlıyan ve onun başarısını tamamlıyan bir olgunluğa yükseldiğini İspat etti.
Llszt'in senfonik poeml orkestranın muvaffakiyetini per-çinllyen konserin en mühim e-serl oldu. Bu güç eseri bu mükemmellikle ifade eden şef Cemal Reşit Rey'ln bilgili ve kılı kırk yaran titiz çalışmasını burada bir kere daha övmeği borç biliriz. Harpe İle de zenginleşmiş olan bu konserde diğer güzel eserleri bir yana bırakıp yalnız Lİszt'in senfonik potinini ele alarak diyebiliriz ki, İstanbul gibi milyonluk bir şehirde bazen çok görülen genç orkestramız; harcanan emeklerin yerinde olduğunu beslenen ümitlerin meyva verdiğini en parlak bir şekilde Ls-pat etmiştir.
Fikri ÇİÇEKOĞLU
— 64 —
CasusSar Merkezî
İSTANBUL
Amerikan gizli ajanı Binbaşı Hugh North’un casusluk maceraları
k’azan: Van Wyck Mason
Çeviren: Nihal Karamağarah
Nihayet, sıra Jinglcs’in sırlında son kalan çamaşıra geldi.
Rus ajorp guiumsiyerek:
— Dlşicrinte mükemmelmiş ha? — dedi. — Şimdi, bir sahtekârlığınızı daha yakahyaca-ğıra. Demek kİ. Papaz köyü havalisinden geldiniz?... Bakalım, doğru mu... Haydi, Istvan, ne , bekliyorsun?
Bu emri alan adam, bir çekişte vücudunu örten son m aşırın da kord ununu kopardı, Jingles çırd çıplak kaldı. Kırmızı potinleri ve yün çoraplarına rağmen, vücudunun heykel güzelliği dikkati çekiyordu.
Genç kız. hızlı soluklarla göğsü kabarıp inerek sabit bir noktaya bakıyor. Ansızın gururuna bir kamçı yemlşçesbıe doğruldu; kendisini seyredenlerin mevcudiyetini hiçe sayıyormuş gibi meydan okurcasına durdu.
tik defa olarak Rus ajanı şaşkın bir hal aldı:
! — Bu kadın fevkalâde İtina İle tebdili kıyafet etmişi - dedi.
Ve kelepçelerini takmadan -----1 Jlngles'in giyinmesine müsaade etti. Çamaşırlarım ve I elbiseleri fırlattı. Sonra Hugh'e dönerek;
| — Şimdi sıra size geldi, dedi.
I Hugh. çarpıntıdan tıkanacak. Terler döküyor. Başındaki


vatan haininin ehemmiyetli bir şahsiyet olduğu fişi kârdı, cidden şaşırtıcı bir durum.
Kavaklı polis merkezindeki Rus gizil ajanının Ben Gra-moYU’un önünde bı derece ezilip büzülmesini, kûcûimeslrd görmek zevkli bir şeydi. Zira,' Erle Brecon'un müdahalesiyle," adam ne yapacağını şaşırmış; İşlediği hatadan doiuyı af talep ederek tazalluma başlamıştı. Hatlü Siır.eon Pclrofl'un karısına da, yaptığı nezaketsizce muameleden pişman olduğunu söyliyerek özürler diledi.
Jlngles, vazifeli süratle kav-rı yarak ona göre hareketlerini, ve sözlerini ayarladı:
— Bıı ahmak herif mutlaka cezasını görmeli.— dedi.
Yanakları utançtan hâlâ kıpkırmızı; Erle Brecun’a yalvardı:
— Kuzum, tu adam uzak bir yerlere gönderin Beni nasıl küçük bir mevkie düşürdüğünü şuna buna anlatarak öğünme-slne fırsat vermeyin!
Erle Brecon, son deıece nazik ve IhUmamlı davranıyor. Polis ! komiserinin odasında votka lç-_ tikleri sırada, sorgu sualin bir i müddet gecikmiş olmasından . memnun olduğu intibaını uyandırıyordu.
Baskından nasıl kaçtıklarını anjattı. Esme Murfee, Georgel ve kendisi c kar fırtınasında hududa ulaşmağa çalışırlarken ____________a_____________Esme, blrde-.ıoire kuvvetini şirinin karşısında durdu; keyif- kaybetmiş, te gülümsedi:_________——- -
«m«v. oonm., ~ SiU"rra >ÎU-|
km hoyto. turta terMyen bir "• 6'r >'"kl'ır ’
. Mhmrlan tahanrnıunı AilraMı
adama seslendi. Sonra İki as- ------------
kere. Hugh’u mahut koltuğa bağlamalarını İşaret etti. Hugh, ’ büsbütün alıklaşmış, mukavemetten âciz görünüyordu.
Rus ajanı tekrar emir verdi:
— tstvanl Şu kadını inceden İnceye muayeneden geçirin!
Bağlandığı koltukta Hugh kaskatı kesilmişti. Genç kıza Hugh’un arkasına geçti. Oda-
yapıian muameleye ancak se- -----’—
yirci kalabiliyordu.
Istvan adındaki polis memu-
ru, Jlngles'in saçlarını örten kırıkları ânzaiıyor. eşarpı çekti; diğer İki asker de biçareyi sımsıkı tutuyorlardı.
Kız, bir feryat kopardı. Gög- Rus ajanı, gerginliğin biraz da-süne iliştirilmiş büyük gümüş ha artmasını bekliyerek ' İğneye el attıkları zaman ke- teki p:vrmağını harekete lepçelerine rağmen mücadele- iniyor, ye kalkışarak Bulgarca lanetleri Ansızın bitişik odada yağdırdı. Polis, memuru aldır- duyuldu, maksızın, soğukkanlılıkla aldı-] Hugh, dikkat kesilerek katığı emri yerine getirmeğe uğra- laştı. Bu seslerden birini tanışıyor; Jingles'l teferruatından' mıştı galiba? Böyle bir ölüm birer birer soyuyor.
Atkısını. İğneleri çıkardı, ma- ae alarak sesinin cn yüksek
vi etekliğinin belini çözdü. Iperdesiyle haykırdı: Hugh’u koltuğa bağlamakta' — Erle Brecon! Aliahaşkına İsabet, etmişler. Aksi takdirde, buraya gel! sistemli bir şekilde arkadaşını [ soymalarına mâni olmağa çalışacak; ihtimal daha berbat bir duruma düşeceklerdi.
Genç kızın sırtından çıkan ber parçayı, polis, Rus ajan ma uzatıyor; o da pertavsızla işleri, dikişleri, kordonları tetkik ediyor.
Oda cidden hiç bir hareket yapmağa müsait değildi. Pencerelerde kaim demirler vardı. Kapılara gelince pek muhkemdi. Elleri serbes dahi olsa neye yarardı? Bundan dolayı tek çıkar yol sonuna kadar yalanlarında ısrar etmek. Ve Wa!ews-kl’nln, n zekî, o cesur Walews-kl'nln bu şehirde, ihtimal pek yakınlarında olduğunu düşünerek kuvvet bulmak!
Rus ajanı iskemleye ters oturdu. Yeni bir sigara yakarak İncecik dudaklarının arasına sıkıştırdı. Burnu ince uzundu, fili gözleri hançer uçlan gibi zalimane pırıldıyordu.
Yine İngilizce olarak Jlng-les’e hitabetti:
— Teşekkülâtınızdan anlıyorum. Siz ya İngiliz, yahut a-merikahsmız... Bana cevap ver-işemekte ısrar mı edeceksiniz?
Kıt. öfkeli öfkeli, Bulgarca m bir şeyler söyledi.
Adam:
— Fek âlâ, öyleyse Bulgarca konuşalım. - dedi.
Jjngles, o derece şiddetle titriyordu ki, bilezikleri tıngırdı-, - ’ ' „ *
,u peruk »dian royayı bir anda
_ Rumelili «Idutbnuru, ps- '"«5“
pae köjü ha-elbmduu feldlsl- ^sUrmek nlleUue EapndıSi-»M İddia edlJorM.uk ,lf6l| ™ için Mdrler roedu-tfor. mİ?... O hul.lS mahalli âdetle-1
re ne derece riayetkarsınız, öğ- "" " ‘
renellm bakalım.
Lenfavl bir hareketle döndü;
ça-
Hugh sordu:
— Peki ne yaptınız kızı?
______________ _________ _ — Yürüyemez oldu... Karlara cebinden tabancasını çıkardı, uzanıverdi... Bıraktık. Donarak edersen bir deneme ölüm hiç de Işkencelı değil-1miş... O tipide sırtlayıp taşıma, mız imkânsız.iı...
. ı Hugh, başım salladı:
— Elbette iraKânsız , Ben de
. sana bildiklerimi anlatayım. , Dimitri vurulup öldü. Neşter :yakayı ele verdi... Vclvalee'ye gelince, o da ya İspanyol nez-
! leşi denen hastalıktan, yalı ut , ona benzer başka bir hastalık; tan öldü.
I Brecon içini çekti:
. | — öldü hal... Zavallı küçük. , hakikaten pek İyi kalbll, güzel . bir kızcağızdı... Bana da dell-, ceslne âşık olduğunu biliyor . muydunuz?
Hugh:
. — Evet, şüpheleniyordum. —
dedi.
. Erle Brecon, devanı etti:
- — Mamafih bir bakıma öl-
—-i düğüne de memnun oldum...
| kalını anında, her tehlikeyi gö- çünkü son -am anlarda pek »finin pn .nUrcotr gevşemişti. Benim de zayıf ln-
| sanlara hiç tahammülüm yok-| tur.
| Sonra lüks tir otomobilin rahat kanapeslne gömüldükleri zaman Erle Brecon kendteln-
, den beklenen .sualleri sormağa ] başladı. Hugh un Knvaklı'ya nasıl ve ne sebeple geldiğini öğrenmek istiyordu
Hugh hakiki sebebi sarahatle ortaya koydu:
yapayım.
Binbaşının ancak bir adım ötesinde duruyordu. Gülerek ilâve etti:
— Bir el ateş edeceğim, öğrenmek istediğimizi öğrenece-
daki sükûtu yalnız, elbiselerini giymek üzere şaşkın bir gayret sarfeden Jlngles’in meyus hıç-
Sahnedeki hâkimiyetinin tadını iyice çıkarmak İstercesine
tetikse Ur-
sesler
XXIX
KOMISLR YOLDAŞ
Erk Brecon’un Sovyet yoldaş-, larj üzerinde tesis ertlğî hâki- 1 miyet. Hugh'e hem bir darbe oldu, hem de böyle müşkül bir durumda pek kine yaradı, hoş bir sürpriz tesiri yaptı. Burada, yani Bulgaristanda Amerikalı
(Arkası var)
Tefrikanın hülâsası:
Aysel, Antalyadan, üvey bahasiylr annesinin evinden kat arak Lstan bula gelmiştir. Maksadı, Istan balda çalışarak hayatını kazanmaktır. Abla gibi bildiği Feritle-nin evine gitmiştir. İki çocuk anası olan Ira genç kadına dertlerini anlatıyor.
— 2 —
Feride, gücenmiş gibi, kaşlarını çattı; fakat Aysel onun elini dostça tuttu.
— Danlma, ablacıfcm... Daha evvel gelmek İmkânını bulamadım... Çok dertlerim var da ..
— Dertlerin mİ var?.. Nlçln?_ Sebep?
Genç kız. zırla rint hemen açmıyordu. Düşünceli bir hali «ardı.
Feride, onu suallere boğdu:
— Nedir? Ne olmuş? Vallahi anlıyamıyorum. Anlat bakayım? Beni hayretlere düşürüyorsun.,. Eıvelâ, şuna cevap ver: Annen?
— Annem, yine tabii, eskisi gibi Antalya da.
— Lûtfl bey? Yâni üvey baban?
— Lûtfl bey, eskiden olduğu şekilde eczacılık yapıyor... Yeni yeni ilâçlar, müstahzarlar buldu, Hastalarının ıstırabını azaltıyor, evinin refahı da, mütenasip şekilde artıyor. Hülâsa, onlar, dış manzaralarlyle, bildiğin gibi... Ben de buraya geldim .
Sustu.
Genç annenin biraz sertleşen bakışları karşısında, tatlılıkla şu sözleri İlâveye mecbur kaldı:
— Bana böyle azarlar gibi tavırlar takınma, ablacığım... Ben, İstanbula çalışmak, çalışarak hayatımı kazanmak maksadiy-le geldim... İşin ne kadar basit ve tabii olduğunu görüyorsun.
Lüzumundan fazla basit, lüzumundan fazla tabii!.. Onun İçin kolaylıkla anlıyamıyorum.
— Nasıl anlatayım acaba? Terzilikte epey ustayımdır, bilirsin. Kız sanat mektebini de bitirmiştim... Bte İş buldum. Alnını ın teriyle, gözümün nuruyla hülâsa- emeğimle ekmeğimi çı-
...................... ;
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
Sadece bire,.takvim değil. Kakikİ bir bilgi hazinrridir Aylardanberl müu-ha»sivlara haıırlaUlrnalita olan bu eşsiz takvime .«ahib olmak fırsatını kaçırmayınır..»
BÜYÜK SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMİ
Yeni yılın en kuvvetli ansiklopedik e*pri »taraktır, dp Bayiinizden istemekte acele ediniz
Z—" ■
Yarın akşam ATLAS sinemasında
CLARK GABLE ALEX SMİT’in
Çevirmiş olduğu aşk ve talih oyunu, birbirini seven İki insanın kumardaki heyecanını «österen bir film
HİLELİ ZAR
(ANY NL^IBER CAN FLAY) [
Filme ilâveten Fox Jurnal ve Hürriyet gazetesi filmi
II —— ı ı ı
TİYATROLAR
M. Tekman
KOMEDİ K t« MI ÇİFTE KERAMET
Yazan: TrUtan
TOrkccsi: Rejat Nun COltekİD
MUAMMER KARACA OPERETİ > MAKSİM fy ber aksan: »M da
f » TEBKOS EVLENİYOR
f A F 1 CumaıteM, pazar
■ I > saat 15 «M matine.
■ RL cumartesi matine ve
perşembe talebeye .eninşt, Pamrtest «h-tanıları temsil yoktur.
CELSE ACILIYOR GREGORY PECK - ALİDA VAJLLİ - CHARLES LAUGH-TON - LOÜİS JOL’RDAN
rai 8 E S TİYATHOSU
s&s
Noel münasebetiyle Patiste Veadöme meydanında yapılan
gece şenliklerinden bir görünüş
A.ŞK ve MACERA ROMANI — Nakleden: Ali MARMARA
karacağım... Artık bundan sonra sırf kendi nefsime güvenmekten gayri çarem kalmadı... İM el bir baş içindir. Kurda sormuşlar; Niçin boynun kalın? Kendi işimi kendim görürüm de... demiş.
— Neler anlatıyorsun, kuzum? Bunlar ne çeşit felsefeler? Yâni, sözlerinden şunu mu çıkarayım? Sen annenin evin! terket-lln. Istan bu 1da yalnız başına yaşayacaksın...
— Evet... Bu halim, bu kararım şana gayri tabii mi geliyor?
— Hem de nasıl? İçime fenalıklar geliyor...
Sahiden de söylediği doğruymuş, başı dönüyormuş gibi, Feride, misafirinin oturduğu koltuğun karşısına bir iskemle çekti. Oracığa oturdu. Duyduklarını zihnine yerleştirmek Istlyormuş-çasına tekrarlayıp duruyordu:
— Antalyadan büsbütün ayrılmış... Annesinin evini terket-mlş...
Kız, usanmış gibi tasdik etti:
— Evet... Antalyadan ayrılırken, annemi terkederken de yüreğim parçalanmadı, gözlerimden yaşlar akmadı değil; buna emin ol.
Feride, sersemi em işti; ilk defa görüyormuş gibi Aysele ba-kıyordtı. Kısa bir zaman sustu. Beyninde, bir sürü ihtimaller, birbiri eriyle kovalamaca yaptılar.
— Sebebini anlat bakalım... Bütün bu haller, bir kriz neticesi mİ? Gelip geçici bir vaziyet... değil mi?
— Hayır! Bir daha dönmemek üzere annemin evinden ayrıldım.
Aysel bu sözleri gayet ciddi, gayet ağır, gayet fasih söyle-
mişti. Öyle kİ, karanmn öyle hiddet neticesi gelişi güzel alınmış olmadığı anlaşılıyordu.
Bu seferki sükût daha uzun, daha ıstırap verici oldu. Uzadıkça. tesiri allıyordu
Genç kız, yirmi yaşını ancak doldurmuş; narin yapılıydı. Genç kadınsa, yirmi sekizinde vardı. Zaten uzun boylu iken, 1-kl çocuk doğurduktan sonra epey gelişmişti. Aralarında, tip ayrılığı vardı. Ev sahibesi, mesut zevce, mesut anne olduğu İçin, saadetinin, rahatlığı, yüzünün ve vücudunun bütün İfadelerine aksetmişti- Zavallı genç kızın hallerinde ise, endişe, üzüntü okunuyordu.
Öğrendiği inanılmaz hakikat karşısında kendini hâlâ topla-yamıyan abla, dedi ki:
— Annen Leman hanımefendinin evlâdına pek düşkün bir
anne olmadığını bilirdim, gerçi... Bâriz bir hatası da yoktu ama, bir kadın, onun olduğundan pek dah8 faria şefkat gösterebilir...
Aysel, başını, bu fikri redde-derceslne salladı;
— Antalyadan ayrılışımın sebebi annem değildir.
— Öyleyse, büsbütün anlıya-mıyorum.
Ve, Aysel, birdenbire coştu:
— Ben, annemi severim... Ev sahibesi, âdeta kızdı:
— Anlat bakalım çabucak şu meseleyi... Karşımda muamma gibi duruyorsun, tşln İçinden çıkamıyorum. Meraktan çıldırtma... Ne oldun? Hangi bâdire-lere düştün? Bana, uçurumun kenanndasm gibi geliyor.
Aysel, bu fikri kabul etmediğini gösteren bir harekette bulunduğu için, genç anne, ne demek İstediğini açık bildirdi:
— Senin namusuna, haysiyetine. şerefine itimadım vardır, küçüğüm... Fakat İstanbul türlü tuzaklarla dolu bir şehirdir de onun İçin böyle konuşuyorum... Ne sebeple evden kaçtın? Burada nerede oturuyor nerede
hayatını temin ediyorsun? Onu söyle
Kız, müthiş sımnı, acıklı bir sesle İtiraf etti:
— Üvey babam yüzünden kaçtım.
— Lûtfi bey yüzünden... öyle mİ?
— Evet.
— Demek eczacı Lûtfl bey, sana tam mân asiyi e haşin bir üvey babalık yaptı... Senin yükünü evde çok gördü... Halbuki ben. dış şekillerine bakardım da onu cömert, civanmert, hayırhah bir insan sayardım... İşlerinin de İyi «ittiğini demin anlattın.
— Doğru teşhis ettin, abla.. Hariçten bakılınca, Lütfi bey, munis. 1yi kalbll, cömert, civanmert görünür... Herkes üzerinde mükemmel bir tesir bir ak it... Fakat...
— E... Fakat?
Kızcağız, mahcubiyetle dedi ki:
_ Nasıl anlatacağımı bl i emiyorum... Ben! kendi kızı, kârisinin kızı gibi telâkki etmediğini söylersem acaba kâfi dert-
(Ark»n v*rl

Londra limanı
Haklı şikayetler
ZAFERE!
Kahramanlık ve Aşk Destanı
Yazan: Muharrem Zeki KORGUNAL
Liman bölgesi Thames nehri boyunca 111 kilometre uzunluğunda bir saha kaplıyor
Genişletilmesine kırar verilen Londra limanından blr görünüş tngiltereyl ziyaret eden alelâ-l hava taarruzları yüzünden ede seyyahlar hatta Londralılar, saslı hasarlara uğramış olmak-Londranm dünyanın en büyük la beraber Londra limanı müt-llmanlarından biri olduğunun1 teflk harb gayretine en önemli farkında değLldir. Bu, çok gezen blr yardımda bulunmuştur. L1-
. .. . ____ hllkomn X»
ve çok limanlar gören t.v».-- —— •• gemileri mürettebatıûın havsa- lluıanıı lasına sığmayan bir vakıadır.
Londra liman arada görmek imkânsızdır. Liman tesisleri. Thames nehrinin yukarı kesimindeki Teddingtan île mansapta bulunan Oreat Nore Tower arasında İH kilometrelik blr kesimi kaplamakta | olup, birbirinden ayn 5 doklar 1 gnıpunu İhtiva etmektedir |
Liman, Londra limanı otori- | fesi adı verilen müstakil blr teşekkül tarafından idare edilmektedir. Bu İdare 41 yıl evvel kurulmuştur.
Takriben 810 santimetre yükselen meddln tesirlerinden gemileri korumak üzere tundranın bütün dokları kapalıdır. Her doklar grupunun ayn hususiyetleri vardır. Tower Bridge yakınlarındaki London ve St.1 Gatherlne doklan limanın baş antrepo merkezidir. Köpekler adasındaki İndla ve MIH «mil dokları şeker, hububat ve kereste ticaretlerine ayrılmıştır. Kuzey Woolvrieh'deki Kıraliyet doklarına 35,090 tonilâtoluk gemilerin yanaşması mümkündür. Yalnız bu dok tesislerinin ha-1 vuzıı. mesaha itibariyle 95,000 hektardır.
Londra limanının dünya ekonomisindeki önemini anlamak İçin blr yıi zarfında bu limandan geçen emtl3 tonajı istatistiklerine bakmak kâfidir. Ll- ulb(11,.u,ullUı Ku-
manda. yılda 2 milyon ton hu- türen jandarma Konyalı Os-bubat ve un, 500.000 ton et. 3 mana çarpmış* .r. Osman yere buçuk milyon ton petrol — ’ ...........•
benzin. 1 milyon ton şeker. 32,000 ton tütün, 11C.0Û0 ton yün tahmil ve tahliye edilir. Büyük Britanya'nın hariç mem-teketPere şevkettlğl mamul emtianın mühim bir kısmı da bu limandan geçer
ikinci dünya harbi sırasında
ticaret man İdaresi şimdi bilhassa bu 1 uı yeniden imarı ve kal__ |kmdınlması meselelerini ele al-bölgcsinl bir mıştır. Ana kanalda mayn ve • ‘ ' bombalar tesiriyle batan muh-
telif tipte gemilerin enkazı temizlenmiş, en fazla hasar gören antrepolar tekrar inşa veya tamir edilmiştir.
Londra Umanının, dünya ticaretinde gittikçe çetinleşen rekabet karşısında mevkiini muhafaza etmesi için eski liman kolaylıklarının sadece İhyası kâfi değildir. Bu İtibarla liman idaresi bir tevsi projesinin tahakkukuna da girişmiştir. Meselâ göz önünde tutulan bir plân mucibince ana kanal esaslı surette taranıp derinleştirilecektir. Bunun İçin İlmi ve sınai araştırmalar bakanlığının da yardunlyle şimdiden tetkiklere girişilmiştir.
Oemi nakliyatı, harb sırasında uğrandan kayıplar yüzünden henüz eski derecesini bulmamışsa da, hâlen harlı öncesine tayasen Londrs limanındaki seyrüsefer % 8o artmıştır. Elden I geçen İhracat emtiası yekûnu, 1939 yekununun iki mislidir.

BÜYÜK TARİHİ ROMAN
ZAFERDEN
Bir mahallede ayda 17 defa cereyan kesilir mi?
İsimleri bizde mahfuz okuyucularımız yazıyorlar:
.Blzler; Saraçhancbaşt İtfaiye caddesinin Bozdoğan kemerinin arka kısmında 25 ve 27 sayılı evlerin sahibiyiz. Bir ay zarfında, hem de en aşağı bir buçuk saat devam etmek şartlyle 17 defa cereyan kesilmiştir- Hayatımız fakiranedir. Fakat elektrik cereyanı sarfiyat bedellerini ödüyoruz.
Bu hal yalnız bizim evlerimize münhasır değildir. Böyle olsa ânzaıun blzterde olduğunu bilir ve kendimizde şikâyete hak bulamazdık. Lâkin bulunduğumuz sokakta ayol hattan cereyan alan bütün evler bizim gibi karanlıktadır. Acaba buna son vermeğe fennen imkân yok mudur?».
Alâkalıların nazarı dikkat-Jetini çel hederiz.
Horasanlı Ebu Müslim
Tefrika No. 2
Samoel Cühud kendi eşyasını fakir kadının evinde görünce hile ile Kelimeyi alıp götürdü, zavallı kadına müthiş bir oyun oynadı. Bu eşyayı fakir kadına veren cariyerine de müthiş bir tokat ottı
Kelime, oda kapısının eşiğine oturmuş, eski günlerini düşünüyordu. Yabancı bir erkek sesi duyarak birdenbire silkindi. daldığı güzel hülya âleminden ayrıldı.
- İyiyim efendim, eksik olmayın. Ne yazık ki gözlerim görmüyor. Bu yüzden kim olduğunuzu tanıyamadım.
Samoel Cühud. evin köşesine, bucağına göz gezdirdi. Kendisine ait bazı şeyler gördü. Bunların kimin tarafından getlril-
Şjl
z-------------------
Memleket Haberleri
&
Mersinde nutku
Dün başlayan tefrikanın hülasası
Metv şehrinin kenar mahallesinde, bir kulübede Kelime namında kör ve fakir bir itadm, beş yaşındaki oğlu Abdurrahman ile beraber sefUnna bir hayat sürmekte, Samoel Cühud namında son derece zengin bir Yahudinin merhametli cariycsi Erol"e bu fakir aileye yardun etmektedir. Bir run Samoel sokakta gezerken Abdurrahman ın nrtindeki alacalı bulatalı gömlek kumaşının kendisine ait olduğunu görünce çocuğu mahlrane bir surette sorguya çekiyor ve cariyesi Em in enin kendi evinden aldığı yiyecek re giyecekleri bu fakir aileye verdiğinden şüphelenerek küplere biniyor.
koluna çıkma-de Ab-ve
Halk, C. H. P. Genel Sekreterini omuzlarında taşıdı
Mersin 23 (Akşam! — C. H. P. genel sekreteri Kasım* Gülek iınıcahıç dolu bulunan Halkevi sinema salonunda bir konuşma yapmıştır.
Genel sekreter seçimden sonra Halk Partisinin yeni bir hız ve yeni bir çalışma programı İle
Bir jandarma eri otobüs altında öldü
Elâzığ 21 (Aknem) - Hanköy Ve Perçenç köyleriyle şehrimiz arasında işleyen otobüs, Kerik caddesindeki kışla virajını İnerken, cezaevine mahkûmları gö-
ve (yuvarlanmış ve kendisini tekerlekler altına gitmek teı, kur taramam ıştır, Şuför dı derhal fren yapamadığı içir, zavallı jandarma erimiz ölmüştür. Şoför Selim hakcında kanunî takibata girişilmiştir Hâdiseye şoförün dikkatsizliği sebep olduğu anlaşılmaktadır.
Dünyanın en küçük kıralı
Hin,l^«aı>ın şimalinde kâdrNepal'da halk. Kıraî aleyhine ayaklanmış ve kant; çarpışmalar olmuştu. Kiralın hal’ı ve yerine üç yaştndıki Vehahdin tahta oturtulması üzerine sükun ve asayiş avder etmiştir. DÜnyanın rn Kırah o)an
Gyanendra, tebaasını selâmlarken görünüyor.
Bayramiç devlet orman işletmesi de Balıkesir orman başmüdürlüğüne bağlanıyor
Bayramiç 22 «Akşam! — 1951 senesi başında tatbik mevkiine girecek bir kararla Çanakkale Devlet ormanları işletme mü-• faaliyete devam ettiğini söyle- [dürliığü lağvedilmiştir, çanakmış. demokrasinin en İyi İdare kale 11 nıerkezl jie Gelibolu ili şekil olduğunu İlâve ederek bunu memlekete getirdiği için par tinin dalma İftihar ettiğini belirtmiş Ur. Gülek demiştir kİ:
«İktidarın hataları çoktur. Onlann yaptığı yanlış işleri siz-ı İtrin huzurunuza çıkarmak İçin bir muhalefete lüzum vardır. Halk Partisi bu şerefli ve zor İşi üzerine almıştır. Fakat muhalefet İktidarın hoşuna gitmez; onlar ısmarlama bir muhalefet isterler, ısmarlama ve iktidarın hoşuna gidecek muhalefet asla muhalefet değildir. Böyle muhalefet memlekete hayır yerine zarar getirir, Partimiz ısmarlama muhalefet durumuna geçmeyecektir.»
Kasım Gülek 1051 bütçesine temasla demiştir kİ:
«Yaptıkları denk bütçe değildir. Açık, hakikatte 232 milyondan çok büyüktür. Gelir şişirtil-mijtlr Masraflar İse doğru değildir.
Dünya karanlığa doğru gidiyor. Bir takım yeni karışıklıklar
Devlet ormanlarını İçine alan, bu işletme ormanlar*. Bayramiç Devlet ormanları İşletmesi müdürlüğüne bağlanmıştır. Bu yüzden orman sahaları itibariyle, bölge şeflikleri mıntaka-lanhda. hayli değişiklikler yapılacaktır. Bu İşletmeler çevresinde çalışan yirmi kadar ücretli memur, ya tamamen açıkta kalacak veya başka vazifelere alınacaktır. Bu hususta yeni emirler beklenilmektedir.
öğrendiğime göre yakında yürürlüğe girecek olan Orman Umum Müdürlüğü Teşkilât Ka-
nunu ile yurdumuzda mevcut bütün orman işletmeleri lağvedilecektir.
Yeni teşkilât kanunu gereğince bütün Anadolu ormanları 10 kadar orman başmüdürlüğü m intak asına ayrılacaktır. Bu suretle sahası iki misil kadar büyüyen ve lâğvı ile Çanakkale orman işletmesinden alınan Bayramiç Devlet orman işletmesinin Balıkesir orman başmüdürlüğüne bağlanacağı öğrenilmiştir.
Afyonda (]a Orman İşletmesi lâğvedildi
Afyon 22 (Akşam) — ilimizde bulunan orman İşletme müdürlüğü lâğvedilmiş ve memurların vazifesine nihayet verilmiştir.
Açıkta kalan memurların yeni vazifelere yerleştirileceği söylenmektedir.
Kuraklık
Kamıştan şeker
Konya müstahsilleri yağmur ve kar bekliyorlar
Kunya 22 (Akşam) — Bir hububat anbarı olan Konyada ku-
n yeni bir harb r.kmaaı çok bub“ a"torl ku-
muhlemeldlr. Bunun ıçlnrUr m, "*kl‘«“ «lddeU1 blr hal S>*1* ı görülmekledir. Havaların blr bahar havası gibi Bitmesinden müstahsil haklı olarak endişe duymaktadır. Kar ve yağmur, yaz mahsullerinin gelişmesinde en faydalı âmil olduğu halde, bu yıl ne yağmur ve ne de kar yağdı.
bugün her zamankinden fazla milli birliğe ihtiyacımız var. Partimiz partililer arasında düş manlık değil, muhabbet hislerinin mevcut olmasını İstiyor. Ve bu yolda elinden gelen gayreti sarfedlyor. Bundan böyle iktidarın mııhalefeU samimiyet) e karşılanmışı lâzımdır. İktidar, bilhassa bu mevzuda muhalefetle İşbirliği etmeli ve İstişarelerde bulunmalıdır.»
Konuşma sürekli alkışlarla karşılanmış, halk büyük bir tezahürat yaparak Gülek'î omuzlarına almıştır. Genel Sekretere yapılan bu coşkun tezahürat Halkevi binasından Gümrük meydanına kadar devam etmiş bütün bu yol boyunca binlerce İnsan «Yaşa, varol» diye bağırmıştır.
Kasım Gülek Tarsuslu da tezahüratla karşılandıktan sonra Adanaya gitmiştir.
Ynğmursuzlrğun, çeşitli zirai mahsullerimizin rekolte vc İstihsal noksanlığına büyük tesiri olacaktır. Zaten geçen sene az olan muhtelif mahsullerimizin stoklarının erimeğe başladığı şu günlerde yeni istihsal devresinde de kurakhk yüzünden, az istihsal endişesi piyasada te-1 essür uyandırmaktadır.
Konyada ana okul
Konya 22 (Akşam) — Vali Ferruh Şahlnbaş'ın başkanlığında toplanan Çocuk Esirgeme Kurumu, Konyada Ana-okul açmağa karar vermiştir.
Uludağa kar yağıyor
Bursa 22 (A. A.) _ Uludağa devamlı surette kar yağmaktadır. Bu sebeple şehrimizdeki kış sporları hazırlıklarına başlanıl-m ıştır. Yılbaşı tatilinden faydalanılarak Ankara ve tstanbut-dan muhtelif kayakçı kafilelerinin Uludağa çıkacakları şinı-dlden bildirilmektedir ı
Adanada kurulacak fabrika için hâlâ para bulunamadı
Adana 22 (Aksam) — On seneden beri şeker kamışından tecrübe mahiyetinde şeker çıkarılmaktadır. Bugüne kadar yapılan bütün tecrübeler müspet netice vermiş olmasına rağmen fabrikanın temeli hâlâ a-tıfanıamıştır. Buna sebep fabrikanın inşası için lüzumlu olan 50 bin liranın temin edilemeyişidir.
Ancak, son aylarda hükümetin şahsi teşebbüse yer vermesi yeni ümitler doğurmaktadır. Kadıncıkla kurulacak hidroelektrik santralı 11 e Tars tısta inşa edilecek çimento fabrikası l-çln para temini İşi bittikten sonra, bu şeker fabrikasının kurulması yolunda yeniden faaliyete geçileceği söylenmekte-
Koşa koşa gidip kapıyı açtı ve birdenbire sararıp solarak geri çekildi. Çünkü akima gelen, nihayet başına gelmişti Efendisinin yanında Kelime ile Ab-durrahman vardı.
Samoel Cühud, cartyesinin sararıp solmasını farketm-miş gibi davranarak:
— Bak, sana sevimi! misafirler getirdim, dedi.
Emine, susması için rahmana İşaret edip önüne eğdi.
Yahudi. Kelime’nln girerek merdivenlerden sına yardun etti. Emine
durrabmanın elinden tuttu yavaşça tenbih etti:
— Sakın beni evvelden tanıdığını sezdirme. Sonra hepimiz için kötü olur.
Abdurrahman. bu tenbih ten bir şey anlamamakla beraber, peki makamında başın» salladı.
Yahudinin iltifatları odaya girinceye kadar devam etti. Fakat odaya girdikten sonra iş değişti.
Samoel Cühud en kötü, en korkunç İnsanlara mahsus bir tavır takınarak. Kehme’ye:
— Sen. dedi, iki sene evvel asılan Esed’in karısı değı> misin? Senin gözlerini Yusuf ibnl Haccac, mil çekip kor etmedi mi?
Kelime, kendisini büyük valilerle kandırarak evine getiren adamın böyle birdenbire değişmesine, sert sert sormasına hayret etti. Ne diyeceğini şaşırdı. Renksiz dudakları arasından dökülen yalnız bir kelime İle cevap verebildi:
_ Evet!
Yahudi, daha ileri giderek, sözlerine şöyle devam etti:
— Eğer o zaman kocam ele verseydin, şimdi böyle kör olmazdın! Sen. ancak kendi cezam çekiyorsun ve buna müs-tilhaksın! Gözlerini feda etmekle kocanı kurtarahtlsevdir, bir bari... Ne gezer? Nasr ibnl Sey-yar’ın elinden uçan kuş kurtulamaz. Bir batta sonra o da yakayı efe verip asıldı. Oh oldu ikinize de!..
Kelime, kendisini tutamadı. Başını avuçlarının arasına alarak ağlamağa başladı:
— Bunları söylemek için mİ buraya getirdin bizi?
Samoel Cühud: bütün (aş yürekliliğini, bütün gaddarlığını üzerinde toplayarak:
— Hayır, dedi, hayır! Sana bunları lâf olsun diye söylüyorum, başka!
Emine, korkusundan lir tir titriyor, Abdurrahman. yum-
Relânlkte kör çocukları okutmak için hususi bir ukul açıl-iniştir. Resmimizde kabartma bir harita uzerlnae el yat ramiyle ıcoğrafya dersini öğrenmeğe çalışan kor bir cocuk görünüyor.
diğlnl derhal anladı. Zaten anlamağa da lüzum yoktu. Çünkü Abdurrahman, daha evvel, her şeyi olduğu gibi söylemişti.
— Hanım, dedi. Ben İyilik yapmayı çok seven bir insanım. Size küçük bir yardımda ‘ 1 tınmak istesem kabul misin?
— Ne gibi efendim?
— Meselâ sizi evime götürmem, oğlunuz büyüyüp bîr ekmek sahibi oluncaya kadar bestesem...
Relime, sevincinden m daha ağlıyacaktı. Yahudi İlâve etti:
— Çocuğu da kendisine bir hoca tutup okutur, adam ederim.
Kelime, büsbütün minnet altında kalmamak için sordu:
— Fakat bu kıymetli yardımınım mukabil ben size ne gibi bir hizmette bulunabilirim?
____ Bu kör halinle bana nasıl, hizmet edebilirsin? Benim sürü uşağım, cariyera var. Ası) onlar sana hizmet ederler.
Kelime, yine sordu:
— Efendim, lütfen kim olduğunuzu söyler misiniz?
— Ben buralı değilim. Buraya geleli bir buçuk ay oldu. İsmim Ali Settar'dır. îşlm, haddi hesabı olmıyan servetimle fakirlere yardım etmekten ibarettir.
Yahudinin hiç düşünmeden uydurduğu bu yalana inanan Kelime, kararını verdi;
— Peki efendim. Hemen şimdi
mi gideceğiz?
— Elbette...
Samoel Cühud. orada yiyeceğe. giyeceğe benzer ne varsa, hepsini kcncM eliyle toplayıp rukiarı ile gözlerini uğuştura-ana ile oğula geceleri yatak rak hıçkırıyor; Kelime, ağla-vazlfesl gören eski çuvala doldurdu. Pencereden, sokaktan geçmekle olan bir dilenciye seslendi:
■— Heyyy! Buraya gel!.. Sana bir çuval dolusu yiyecek ve giyecek vereceğim!
Dilenci, sevinerek içeri girdi. Verilen çuvalı sırtına alıp gitti.
MÜTHİŞ OYUN
Emine, odasında hem şarkı söylüyor, hem de Kelime İçin bir entari dikiyordu. Bir fırsat düşerse, bir kaç gün sonra hemen götürüp verecekti. Zira zavallı kadının üstü bası pek perişandı. Onu, yırtık pırtık bir entari içinde görmeğe tahammül edemiyordu.
Fakat son zamanlarda efendisi kendisinden şüphelenmeğe başlamıştı. Bir vicdan borcu bilerek yaptığı İyiliklerin bir gün başına bir felâket getireceğinden korkuyordu. Çünkü efendisinin ne kadar loş yürekli, ne kadar zalim, ne kadar gaddar bir adam olduğunu biliyordu. BununJn beraber, o biçare ana İle oğula. neye mal olursa olsun. daima yardım etmeyi zihnine yerleştirmişti, Onları asla ihmal edemezdi. Temiz kalbi ve yüksek vicdanı buna meydan bırakamazdı.
O sırada kapı çalındı.
Emine:
— Kim o? diye seslendi.
Aşağıdan kalın bir erkek cevap verdi:
— Aç. aç!
B" «es, efendisinin sesi
bu-eder

Asıl söyleyeceklerim
1 makta devam ediyordu.
Yahudi, tekrar haykırdı:
— Söyle, kaltak, söyle banal Bu çocuğun sırtındaki gömleğin kumaşım nereden aldın?
Kelime, bu ağır suale verecek cevap bulamadı. Sadece;
— Bir hayır sahibinden... diyebildi.
Samoel sordu;
— O hayır sahibinin adı ne’r ' — Bitmiyorum, verirken adı-
al söylemedi.
— Peki, evinizde bir çuvala doldurarak bir dilenciye verdiğim şeyleri naşı i temin ettin?
— Onlun da bir hayır sahibi vermişti.
— Onun da mı adını bllml yorsun?
— Bilmiyorum I
Yahudi, bu sefer, tir tir titremekte olan carlyedne donda:
— Kız Emine! O hayır sahibinin adını sen de bllmiyoı musun?
Cevap versene!
— Yoksa hırsızlığın meydana çıkacak diye mİ korkuyorsun»
Üç sualinin üçü de cevapsız kalan Bamoei Cühud, cariyesl-nln suratına zorlu bir tokat sesi attıktan sonra Kellme'yl kucaklayıp arağı indirdi vc kapı dışarı etti, idi.
(Arkası vur)
24 Aralık lîi&ü
S-.«SÜ
M'
bir
Kusursuz vücutları île çorapları halka teşhir eder, öç tane model kız
nıadiyrn yeni elbiseler giyerek sokaklara ve eğlence yerlerine gitmekle, muhitin caka ve gösteriş tarafını takviye ediyor.
Kuvvetli bir rüzgâr esse, şiddetli bir yağmur yağsa, bu cicili bicili şehir ya uçup gidecek, yahut da eriyip kaybolacak... İşte Holly vood’un bende bıraktığı intiba,.,-
Fransız gazeteciye biraz da hak vermemek mümkün değil doğrusu. Sinema şehrinde yaşayanların durumu taın (Arkası 7 nci sabifede)
i
BVNDAN bir kaç sene «Tvei çaltşcığ, müessese tarafından hususi muhabir olarak Hollyurood'a gönderilen bir Fransız gazeteci, memleketine döndüğü zaman bu muazzam sinema şehri için belki de ilk defa olarak müthiş bir polemik serisine girişmişti:
Aynı çoraplardan diğer bir numune
tük. Halbuki Hollyvrood'un, milli bayram vesilesiyle süslenip piıslenen lalettayin bir kasabadan, hattâ köyden zerrece farkı yok. Patdon, bir tek farkı var. Hollyıvood bitmeyen bir bayramın sürekli heyecanını yaşıyormuşcasınu daima süslü, mütemadiyen de püslü.
Stüdyoların içinde kurulan sahte saraylarla parlatılan son'I ışıklar, sanki dışarıya da taşarak biitîin şehlre yayılmış. Bu şatafata uymak için şehir sakinleri de müte-
— Yapılan sürekli reklâmlar yüzünden h'z llollyaood'u âdeta şehirsiz ufukların ardına sıkışmış bir hayal ülkesi kadar gözümüzde büyütmüş-
-----------------------
Hollyıvood1 da aylarca stüdyo kapılarını aşındırdığı halde derdini kimseye dinletemeyen bir moda mütehassısının çorap modasında yaptığı yeniliğe ait enteresan bir yazıyı, bilhassa bayan okuyucularımızın hoşuna gider ümidiyle sunuyoruz.
Resimli çoraplardan
numune

Korunma çareleri
GRÎPİNtZ var; başınızda fena bir ağrı hissediyorsunuz Hararetiniz anide yükseliyor, sonra ister istemez bitkin bir vaziyette yatağa seriliyorsunuz. Derhal aspirin aldınız, ertesi gün de İşinizin başına dönmek, dönebilmek niye-tlndesinlz.
İşte bu sırada dikkatli olmalısınız. Gripl meydana getiren virüs başlıhaşma tehlikeli değildir. Doktorlar bunu henüz müşahede edememişlerdir. Ancak. eğer grip mikrobu başka mikroplarla birleşecek olursa . İşte o zaman tehlikeler başgös-terlr.
Gripin en büyük tehlikesi, hararet 37 derece altına düştük ten sonra meydana çıkar. Anide hararetiniz artar, tekrar düşmesini beklersiniz. Boşuna: grip mikroplan diğer mikroplarla blrleşerek sizi külü bir hale düşürmüştür.
Gripin devamı — Gripin en sık taslanan kötü neticesi bronşittir. Bu hastalık yüksek hararet, öksürük ve göğüs ağrıları ile kendini gösterir. Hastalık pek çok kimse İçin önemli değildir. «Aldırma canım: bronşit, nasılsa geçer; doktora ne lüzum var sanki?» der geçeriz. Bu çok ihtiyatsız bir harekettir. Zira bronşit başlıbaşına ciddi ve ağır bir hastalıktır.
Ekseriya ciğerde, İltihap olarak «Congestion pulmanaire. şeklinde kendini gösterir. Grip-
O eçmlyelim i
• il -,i)iiıa gelen ılllhaplar ekse-Q) riya tehlikesizdirler Maamaflh^ daha tehlikeli neticelerle karşılaşmak ihtimali vardır.^ Bunlardan biri de bronşit pü-nömidir. İnsan gripten tuma-"ü mile kurtulduğunu zann-i ı uipj sırada asıl hastalığa yakalanır, (0 boşan-2^ : beli-/ \ ıır. Bir n İMtrare**
38 dereceye kadar düşebilir. O zaman tehlike geçmiş addedilebilir. Ancak uzun zaman devam edebilecek arızalar hastayı Izaç ederler. Devamlı ötürüklerle tedavisi güç olan bronş genişlemesi bu yüzdendir.
Nasıl korunmalı? - Her şeyden önce ihtiyatlı olmak lâzımdır. Hastalığa ehemmiyet vermemek aleyhinizde bir çok kötü durumların meydana gelmesine sebebolur.
Gripe yakalanır yakalanmaz derhal yalınız ve ampirin ile benzeri ilâçlardan başka bir şey almayınız. Kendinizi adam akıllı koruyunuz. Yataktan dışarı çıkmayınız. Hararetiniz artmakta devam edecek olursa doktor çağırın. Sulfanıltier, Suppes Sitalre'ler.Stryckrüne de tavsiyeye şayandır. Gripe tutulan bir kimsenin ev içinde ayn bir yerde kalması lâzımdır. Böylelikle hastalığın evde yayılmasına mâni olunabilir. Zira türlü mikroplar duruma büsbütün güçleştirebillrler. Gripe tutulmuş bulunan kimseleri aynı yerde bulundurmak ta doğru değildir. Hastaların bu-(Arkası yedinci sahltede»
BÖCEK yiyen nıhatlar arasında Dıonaer. en başta gelir. Onun uıasıtm vc boylu bir şekli vardır. Açık renkteki çiçeği cok tatlı ve hoş bir koku neşreder.
s!nd“ dal» kuvv.UMlr, Çok r„riA(en çizgHer
»ntmcnn Kir fflkriih» «nvMİnrip _______________________________
Haşarata karşı müthiş oir kı pan teşkil eder bıı nebat i merikada. Aıyada göller kem rında. bataklıklarda yaşar. Bataklıklarda uçan binlerce böce-' &l kapana düşürüp yemekle ge( çinfr. Rozet halinde birleşmiş olan yapraklan heırer- toprak
ît yiyen çiçeklerden:
“’M
Dionaea Muscipula,,
seviyesine yapışık gibidir. Bun-
Dionaea çiçeğinin kapanış halindeki mukavemeti 5ü gramlık bir ağırlığa muadildir
iarın arasından çiçek sapı yükselir. Bu alçak ve açık yapraklar arasında böcekler İçin, bati ve müthiş bir ölüm gizildir. Çiçek sapının iist kısmı yuvarlak olup onun üzerinde iki yaprak halinde yirmi kadar uzun ve keskin diş uzanmaktadır.
Sapın yuvarlak kısmının tam ortasında lüzucetll bir mayi if-
raz eden guddeler mevcuttur. Böceğin biri, ağız gibi açık yarığa dokunur dokunmaz, dişler kapanmakta, nebat, üstüne konan avını hapsetmektedir. O zaman, guddeler derhal bolca miktarda ifrazata başlar ve bu İfrazat hazmı kolaylaştırır.
Dionaeanin çene vazifesini gören Lk| yaprağı, insan çene-
enteresan bir tecrübe sayesinde bu kuvvetin ölçülmesi mümkün olmuştur. Filhakika bu nebat kaptığı böceği hazmederken, resimde görüldüğü üzere, mektup tatrtmaga mahsus hassas
(Her hakkı mahfuzdur)
Istan bulda eski yangınlar!
bir terazinin çengel, yaprağa takılınca nebatın, terazi üzerine yaptığı mukavemet ölçülebiliyor.
Hazım esnasında dişli yapraklar sıkı sıkıya kapanmakta ve heyeti um um iyesi bir parmak şekil andırmaktadır.
Bir İtalyan mecmuasından
Yangının hangi tarafta olduğunu unutarak yalnız (Yangın var!) diye dar sokakta acı acı bağıran bekçi:
— Yangun vaaaarr... Yangun vaaaarr... Yangun vaaaarr...
— Aman bekçi, yangın nerede, yanıyor muyuz?
— Emine hanım koş. benim gelin oda takımımı kurtar. Sarmanla kanaryayı kap, aşağı indir...
— Kasım ağa yangın nerede yahu? Bizim mahallede mi?
— Vallahi kusura bakma begüm, yangın Beyoğlunda Borsa sokağındadır emme, ben unuttum da yalnız yangun var deyiverdim.
— Oldu mu bu ya. dikkat etsene be adam, ödümüzü patlattın, yanıyoruz sandık.
— Tövbe estağfurullah deyiniz kızlar, çıplak kapıya çıktınız, soısana, yangın nerede imiş ayol!
— Yangın nerede olacak, benim içimde!..
Bahire 7
24 Aralık 1950
BİR HİKÂYE J isim benzerliği
Mahkeme Koridorlarında
Mal da canın yongasıdır!


Kaıntoenj P@ırux(un dağa kaldorıOışg
Yazaıi: Sermcd Muhtar AJLUS
Çizen: Salih EKİMEZ
DÜNKÜ KISMIN HÜLÂSASI
Peruz, 1884 yılına tesadüf eden devirlerde (Avrupa Tiyatro) sunun en gözde ve en şnh kan-toculanndandr Körpe, nazlı ve edalı bir yaradılış. Gözleri, kaşları âdeta kömür. Vücudunun kusur-suzluğua da diyecek vok. Haspa canının kıymetini de öylesine biliyorki, Galataya gidip gelirken sarsılmasın diye araba yerine pınl pırıl bir sedyede kuruluyor. Gençler kadar yaşlı adamlar da ona hayran. Tutkunlarının çoğu mirasyedi beyler. Sicilli sabıkalılardan da bir kaç tane belâlısı var. Bunlar Allahın günü Peruzun etrafında pervane.
navut 'özünün İçine bakar, elindekini avucundakini harcar.
Sarayda nöbetçi otmadığı stımanlar aklı fikri l“en«'da oHoÇu için oyun saatini »p!(- çekerek tiyatroya damlıytrr. Faal* aşka geldiği zamanlar nöbeti bile bırakıp yine tiyatroya
Haspa, tüfekçiden korkmakla, öbür belâlılaıdan çekinmekle beraber tiyatronun daimi müşterilerinden yakışıklı bir delikanlıya gönüllüdür. Delikanlı tığ gibi; Üsküdarlı binbaşı Burşit beyin oSlu, Telgrafhanede kâtip. Da genç kimdir derseniz 14 - 15 sene sonranın meşhur komik Şevki'sıdlr.
Perimi çılgınca seven Şevki geceleri tiyatrodan sonra onun evine gider, birlikle tatlı saatler geçirirlermiş...
Dört belâlı reesaııeiı Penıı* kancayı takını ıtır. Fakat onda hiç birine yüz verecek hal yok, yorduğu yerde surat asıyor,, rahnedeyken bile görse derhal arkasını donuyor!
Fabrikatör, ihtiyar amcamdan başka hiç bir akrabanı yoktu. Bir akşam amcanı b-erıl ziyarete geldi. Odaya girer girmez, bir koltuğa yerleşerek ziyaretinin sebebini anlattı:
— Beni dLnle yeğenim dedi. Sana bir teklifte bulunmağa geldim. Umarım kİ teklifimi redde tmiyeceksln. Eski bir arkadaşımın bir kızı vûr. En büyük emeli onu evlendirmektir. Fakat ortada İki büyük mani var: Birincisi kız, NQ güzel değildir. îklnclsi de babası, bütün zenginler gibi kimseye İtlin ad etmiyor.
Bir kaç gün evvel nasıl hareket etmesi lâzım geldiğine dair gelip bana danıştı. Ben de derhal seni düşündüm. İyi ahlâklı ve fazla iddiaları da bu-lunmıyan bir genç olduğunu biliyorum. Bu kızla evlenirsen derhal sana 500 bin frank vereceğim. Genç kızın drahoması. I muhakkak benim sana vereceğim paranın bir kaç misli olacak, babası öldüğü zanıan da muazzam mirasına konacak.
Fazla düşünmeğe lüzum gör-ıheden cevap verdim: | — Kabul edlyarum. müstakbel nişanlıma ne zaman presinle edeceksiniz"
Amcam sözümü kesti:
— O kadar acele etme. Kızın giiael olmadığım sana söyledim. Fakat onu yakından tanıyınca bir çok meziyetleri olduğunu anhyaraksın. Sizi tanıştırmak İçin mükemmel bir çare düşündüm: Oturduğun pansiyonun her halde telefonu var değil ml?
— Var amca!
— O halde işler yolundadır. Nişanlını orijinal bir usulle tanıyacaksın. Her gün onu telefonla anyacak ve kendisiyle konuşacaksın. Az bir müddet sonra ne kadar sevilmeğe l&ytk olduğunu anhyacaksın. Yarın öğle vakti onu telefonla ara. Numarası 714 dür. Sakın numarayı unutma.
Amcam gittikten sonra arzusu mucibince hareket etmeğe karar verdim. -
Ertesi gun muayyen saatte telefonu açtım. Bir dakika sonra telin öbür ucundan tatlı bir kadın sesi aksetti:
, — Buranın numarası 714, S12 l kimsiniz?
| — Benim. İşte!
— Rica ederim, kim olduğunuzu söyleyiniz.
i — Ben mösyö Justinin yeğeniyim.
Muhatabım gülerek cevap verdi:
— Sizi tanımıyorum mösyö!
— Ben de sizi tanımıyorum matmazel! Fakat sizinle tanışmak şerefine ııail olmak İstediğim için telefonla aradım.
— Va öyle mi? Sizi dinlemeğe boş vaktim olup olmadığım dil-tünmediniz mi?
— Size söyleyeceklerimi dln-lfernefee hey halde vaktiniz' olacak matmazel.
— İsminiz ne mösyö?
— Bopl Ya sizjnkJ!
— Madlen!
— İsminiz ne kadar da _ gel; Bugünden itibaren sizinle hergûn telefonda konuşacağım!
— çok cürelkârsuuz mösyö Bopl
— Fakat İlk defa yüz yüze geldğiimlz zaman bir kız utangaç Madlen!
— Benimle vicahen de tanışmak mı İstiyorsunuz,
- Tabii değil ml matmazel?
Ertesi gün genç kızı yinP telefon başına çağırdım.
Madlenln davete derhal İcabet etliğini memnuniyetle Rör-düm, Kendimi bahtiyar addediyordum. Yalnız amcamın genç kızın hiç de güzel olmadığı halikındaki sözlerini hatırladıkça sevincim ve saadetim azalıyordu.
gözlü bir kızın gelmekte olduğunu gördüm.
Onu karşılamağa koştum. Uzun müddet ikimiz de sessiz, sedasız bakıştık. Nihayet sükûtu ben bozdum:
— Ne kadar bahtiyar olduğumu bilir misiniz matmazel Madlen! Çünkü hiç de güzel olmadığınızı bana söylemişlerdi.
— Bunu size söyliyen kim?
— Amcam Justin?
Genç kız hayretle bana baktı. Aramızda konuşacağımız enteresan meseleler bulunduğu İçin matmazel benden bu hususta fazla izahat istemedi.
edl-
Benl

gibi
olacağım matm aze i
Ertesi sabah amcam, erkenden plirhiddet odama damlayarak beni uyandırdı:
— Nasihatlerimi böyle rnl tutuyorsun? Dostum İle kızı, 15 gündür telefon etmeni bek; llyorlar.
— Ne diyorsunuz amcacığım? Bana verdiğiniz numaraya her-gün telefon ediyorum.
— Klara'ya mı telefon yorsun?
— Hayır Madlene amcacığını!
— Madlene telefon etmiyorsun.
— Ben de sanıyorum kİ Madlene ediyorum. Siz bana 714 numarayı vermediniz miydi’
— Aman Allahım! Ne yaptıiı apdal oğlan! Dostumun telefon numarası 714 değil 700 - 14 tür.
Hayretle amcama boktun:
— Bu yanlıştan ben mesul değilim amca! Talih İstedi kİ 714 numarada da aynı İsimde bir genç kız bulunsun Ben talimatınız mucibince genç kıza öylesine vuruldum ki onunla evlenmeğe karar verdim.
Amcam, hiddetinden tir tir titremeğe başladı:
— Sevdiğin Madlen, zengin ml bari tllye şortlu. ’
— Bilmiyorum. Bir çok mânevi jnezlyetlerl var. Vn söylediğiniz gibi mesut bir İzdivaç İçin bu meziyetler şarttır, ceva-
bu emri vak) karşı-vaziyetl kabul etten bir şey yapamazdı. ‘ Bu suretle, bana tam bir saadet bahşeden kıymeti bl-I çilmez bir zevce sahibi oldum.
Çeviren: A. HİLALİ
işte bir moda muzipliği daha
(Baş tarafı 6 ncı salılfede)
Bir giin, genç kızı görmek için artık amcamın müsaadesini beklemeğe lüzum olmadı(hn> düşündüm. Madlenle nnlnşmak İçin yaratılmış olduğumuzu görüyordum Bir gün evvelki telefon muhaveremizde kendisin! görmek islediğimi Madlene söylemiştim, Madlen. lUrazdu bulunmadı, Birbirimize randevu verdik. İçim endlıe içinde randevuya glttiıu. Birbirimizi 1 tanımak için Madlenln mü-Jâ’öil yerlnv dinde bir menekşe buketi ile gelmesi hususunda
mütabık kalmıştık. Menekşe buketi sayesinde onu tamyacak-tını Filhakika bir kan dakika bekledikten sonra «on derece ' güzel, zarif ve narin yapılı, yeşil
mânasiyle böyle değilse bile aşağı jukan buna yakındır. Yıldızlar gösterişe ve şatafata öylesine bayılıyorlar kl.~ Orada. yapılacak her yenilik, ufak bir orijinaliteyi de beraberinde getirmek şartiylc derhal benimseniyor, sahibine de dünyanın parasını kazandırıyor.
Son misâl. De Mıınd ismindeki moda mütehassısının macerasıdır. Bu zat, para kazanmak ve sükse yapmak ç.ı-yesil e memleketinden kalkıp KollyMood'a gidiyor. Günlcr-ce, aylarca stüdyo kapılarını aşındırıp, rejisörlerin kafasını şişirdiği halde, nafile boş... Kimsenin aldırdığı bile yok.
Bu hayhuy arasında. bu bitmez tükenmez relcitlcr nihayet adamcağızın canına tak dediği için, stüdyolar vasrtasile yapamadığını, kendi kendine başarmağa karar veriyor. Netice olarak ortaya yepyeni bir çorap modası çıkacaktır. Pek yepyeni değilse de, biz buna yeni nazariyle pekâlâ bakabiliriz.
Moda mütehassısının ortaya attığı buluş, çorapların çeşitli desenlerle süslenmesinden ibaret. Meselâ De Monde âşık bir kadına, üzerinde kaib resmi bulunan bir çift çorap tavsiye ediyor. Briç, poker vesaire gibi oyunlara meraklı kadınlar, üzerinde iskambil resmi bulunan çorap giymeliymiş. Çaya gidenlere, üstünde çay bardağı. dansa gidenlere üstünde nota, tenise gidenlere de üstünde raket resmi bulunan çorapları uygun görüyor.
Moda Hollywood'da alıp yürümüş. Hazret daha şimdiden avuç dolusu para, kazanmağa başlamış, fakat ha konuda yetkisi olan kimseler, höyle şeyferin gelip geçici olduğuna MÖylüyoraıuş_
Ne olursa atsan— Tatbik edenleri •şalıyer. buluş sahibini de «rngİB ediyor »a, sn ona bakın.
Bu da 8fiki Aşinalardan, fakat bizi tanımarnazlıktan geldi. Bizim kasketli dellkan linin selâmına kayıtsızca mukabele ettikten sonra yadırgayan nazarlarla süzmeğe başladı.
— Tanıyamadın galiba, alı bap.
— Ne yalan söyliyeyim, gözüm tutmadı, efendi kardeşim.
— Benim gözüm seni tuttu, Evvelce iki defa görüşmüştük.
— öyle mİ? Kusura bakma, bev biraber. Benim kafam biraz zayıftır. Sabahleyin yediğimi öğle vktl unuturum. Seninle tanışıklığımız nereden acaba? İçeride mİ ahbap olmuştuk? Sen hangi koğuşta İdin?
— Ben koğuşa filân girmedim. ahbap. Seni buradan tanıyorum. Evvelce de mahkemeye gelmiştin ya.
— Ha, evet. Ara sıra oluyor böyle şeyler. Ne yapalım, bey kardeşim? İnsan oğlu her zaman bir yerde durmaz ki. Kâh İçeride, kâh mahkeme kapıl an uda ömrümüz geçiyor. Af çıkmasaydı bugün kodeste olacaktım. Başımızdaki büyüklerden Allah razı olsun. Affettiler de yakayı sıyırdık.
— Aftan sonra gene kodesi göreceğin geldi galiba.
— Ne biçim lâf ediyorsun, bey âbi? Ben kodesin Aşıklı -sı mıyım, ki göreceğim gelsin? Bir insan kendi ayağı ile kalkar da kodese Kider mî?
— Kelepçe ile mahkemeye gelen adamın buradan çıkınca gideceği yer kodes değil mİ?
— Orası öyle amma ben burava kendim istiyerek gel medim ya. Enselediler, kelepçeyi vurup getirdiler. Yakamı bıraksalar şimdi ttl-yerim.
— Elbet bir suç İşledin de enselediler.
— Yok be kardeşim. Ben öyle işlere tövbekâr oldum. Cenabı Allah bile tövbe edenin günâhlarını siler. Bu sefer hiç bir fenabğa kastetmedim. kimseye bir zarar vermedim. El âlemin menfaati İçin çalışırken bekçi yakama yapıştı. Kimseye meram anlatamıyorum kİ.
— Kimin menfaati için çalışıyordun?
— Ne bileyim kim olduğunu? Evin sahibini tanımıyorum ki Yüzünü de görmedim.
— Tanımadığın adam m menfaati için nasıl çalıştın bakalım?
Gözlerini tavana dikip bir müddet düşündükten sonra mühim bir sev söyllyecek-miş gibi döndüI
— Ateşle suyu bilir misin, efendi âbi?
— Bilirim tabii.
— Haaa. bunların ikisi de Cenabı Allahın yularsiz aslanlarıdır. Ateşin de, suyun da önüne kimse geçemez. Dilerim Allahtan, hiç bir ümmeti Muhammedi ateşle suvun gazabına uğratmasın. Biri yakar kavurur, biri boğar öldürür. Şakaya gelmez ha.
— Ateşi suyu bırak da yaptığın İşi anlat bakalım
— Onlar bırakılır mı, bey âbi? Bu sefer başıma ne belâ geldi İse ateşten geldi. Duıun dururken o mübare ğin gazabına uğradım.
— Bir verin mİ yandı?
— Çok şükür, bana dokun inadı amma o adamcağızın ocağını batıracaktı. Sen olsan. böyle bir sev görünce ne yaparsın? Dinini seversen doğrıı söyle.
— Senin ne gördüğünü bilmiyorum ki cevap verevim.
— Ateş gördüm işte, bey âbi.
— Nerede gördün?
____ Gece vakti eve giderken. Karanlık bir sokaktan geçerken baktım ki bîr evin penceresinden alevler görünü vir. 'Evvah, yangın başlamış. Her halde ev sahipleri derin uvkuva dalmışlar da farkına varamıyorlar
, 1 girip içeridekileri uyandırmak lâzım amma kapı kilitli, evin etrafındaki pencereler de sim sıkı kapalı. Evin arka tarafına geçtim, yağmur borusuna tutunarak tırmandım, pencereyi biraz zorlayınca açıldı. Hemen içeriye daldım.
— Alevlerin İçine girdin öyle ml?
— O telâşın içinde alevi gören kim, bey âbi? Zaten alevleri evin ön tarafından görmüştüm. Har halde arka tarafa daha geçmemiş. Odaya girince etrafıma baktım; «Evvelâ şuradan bir kaç par ça eşya kurtarayım da yangından sonra ev sahipleri çini çıplak kalmasınlar» diyerek elime geçen palto, elbise glb! şevleri pencereden dışarıya attım. Ondan sonra söyle bir düşündüm. cBen bunları sokağa atıyorum amma sütü bozuğun biri rastgelir de toplayıp götürürse yazık, günah olur. Evvelâ bu eşyayİ sağlam bîr yere saklamah ki sonra sahibine teslim edeyim» diyerek tekrar pencereden çıkıp aşağıya sıyrıldım.
— Peki amma, sen ev sahiplerini uyandırmak için eve girmiştin. Sonradan onları bırakıp eşya ile ne diye uğraşıyorsun?
— Çocuk gibi konuşma-sana, bey âbi. Ben sana, su ile ateş Allahın yularsız aslanlarıdır diyorum, anlamıyor muson? Ateşi görünce bende akıl, fikir kaldı ml kİ uykudakileri düşüneyim? Şaşkınlıktan eşyaya saldırmışım. Mal da canın yongasıdır.
Mahkeme açıldı, masum, mağdur bir tavırla boynunu bükerek kalktı.
birinci kata
Ce. Re.
İSTANBUL RADYOSU Öğle ve akşam programlan 13 57 Açılış ve oTogrambiT. ı.ı.oo Haberier 13,14 JIOçillc orkertradan melodiler. 13.45 Vlctor Sylvedcr orkntr.-ısından daha mOrlfl P1.
Sar eserleri - oyun havaları. Çalanlar; Haydar Tıllıysy vt ■rkadajiarı.
H2D Dans mOrffii Pl.
14.30 Admira - OalatMorny futbol lak rm lan n-anndakl moçrn ln-Ontı stadından naklen yaylnl.
10.30 Dans m (İri tel Fi.
K 40 Şarkılar. Okuyanlar CUI. Nedr'-t Puıa- .
Enire’ Can. Fulya A kaydın.
14.00
1440
1748
1840
îa.15
»,ıs w»
24.45 ajs 23.00
7,3

»51
7.4B
800
8.35 8» 4,00
Grip deyip geçmiyelim
(Baş tarafı 6 neı şahlfede)
1 ondukları yellerde sık sık de-zeııf eksi yon lor yapmak ta münasiptir. Bu dezcnfekslyonlar için okailptüstezM elde edilen maddeler kullanılabilirler. Bıçak suya dökülen bir kaşık o-tealiptüs yağı buharlle beraber teneffüs edilirse çok faydalı sonuçlar elde edilir.
Tüberküloza doğru. Grip yo-Uyle — Hastalık tamamen geçtikten sonra alınması gereken tedbirlerden istifade etmek lâzımdır. Umumiyetle grip ve benzer! hastalıkları mütaafakp hissettiğiniz bitkinlik ve yorgunluk da tehlikelidir. Az çalışarak yorgunluğunuzu gidermeğe gayret ediniz. Erken yatınız, 15 gün kadar evinizde kalın, tyi yemekler yiyin... Ve neka-hat devresinde bulunduğunuzu da asla unutmayınız. Hastalıktan sonra radyografiden geçmeniz münasiptir, • 2Ürn, ciğerlere kadar inmiş olan mikropların yaptığı tahribat kati olarak bilinmemektedir. Ciğerlerde bulunan basiller dalma hareke k> hazırdırlar. En ufak bir zafiyet insanı hastalığa sürükleyebilir.
Böylece. âdi bir gripln İnsanı tehlikeli olan tüberküloza kader sürüklemesi İhtimal dahilindedir. Gripln meydana getirdiği zayıflık ve kansızlık, tüberkülozun bir an önce kuvvetlenmesine şebebiyet verebilir.
Basit bir grip yüzünden hastalıklara yakalanmaktan kendinizi koruyunuz. Alelâde tedbirleri almaktan çekinmeyiniz. Hayatta birinci şan tedbirdir. Bunu asla unutmayalım.

Necdet Çalanlar:
BORSA
Z»/U/4K «Utleri
holm 1» l«*«ç K. M. 1250
100 Drahmi O.OlKîf
ova lûû 2Jo« n-
soV* 100 Ruble 7C-—
on______JOO Eokudra n.33!»
ESHAM VE TAHVİLÂT % 7 FAİZLt TAHVİELEH
% 1 fAİZLİ TJLHVtH-EB
İMİ Demiryolu
Kalkuuna 1
KalkınmB L1
Kananma (D
13+8 UtLkrazı 1
1448 Lttlkrazı □
1W İstikrazı I__________ _____
% S FAİZLİ TAHVİLLER
310
30-
3010 10400
HÛTÛN rÜHKİYL
Kcbioglu Yayınevinin çıkarmakta olduğu «Bütün Türkiye» mecmuasının aralık raj-ttu d» renkli bir kapak 14 iade dolgun yarılarla çıkmi'tır Mecmuanın bu yedinci »asısında hususi ularak tncc-nua leb* yaralan «Anlonsoa’u yenen klan kimdir?» I, Galip Ayranın kalasımla parçalanan sandalye. Bir operet nasıl hazırlanır? Çilli oıUuıaı yazılaman tııuka Türk basınından .iltibas «lilmlj «Dol-mtıbahçenhı tariT-.ı»- AtuJftibamMm 1 ılın 11 kar.yi. Radyo dalgaları nesre-Şunları uvandınvım. dive- «“ “»-« b» (nwa a-
... , . . .__ nııuııa y-arcsl, Ntmölyon Türk nüleri-,
ı ek bir kar defa kaDivı cai-: re hn, ıafMİI
dım, ses çıkması. Yüreğimin mektm lavsu-c
bası sızlamağa başladı. Eve,ederiz.
PARİS BORSAJİ ALTIN TIATİ
llIKUo altın 5le O» Fi
tllDalar____________________385 F:
SERaCST PTT ASADA D O VIZ LEH steriin
DolM- at
İsviçre I~r____________________fi5_
CunJıurıret
Rc^at Hsmit Azle
Altın fratleri
dUTKUiMİ-ıı. Vabıı

Sahîfe »
GAYRİMENKUL SATIŞ İLÂNI
İstanbul Beşinci icra Mcmur-lıığıından: 946/173
Bir borçtan ötürü hacizli Eminönü tapu sicil muhafızlığında Hoca Gıyasettln mahallesi llacikadm sokak eski 51, 53 yeııi 55. 57 kapı, 282 kütük. 513 ada, 23 parsel numaralı, altında bil- dükkânı. Haclkadm caddesine nazır, sağı 22. solu 24, jarkası 5, 0, 7 parselli gayrimcn-’kullcr. önü cadde İle çevrili ahşap binanın tamamı açık arttırma ile satılacaktır.
Gayrimenkulun evsafı ve hali hazır durumu:
Altında: Zemini toprak ahşap. 55 No.lu dükkânı vardır. Beş Ura İcarla Hüseyin Göz-akışın kirasındadır. Evin zemin fcatt çimento bir taşlık, gömülü ibr küp, merdiven allı kömürlük. ahşap merdivenle çıkılır asma katta dükkânın üstünde dolaplı bir oda, merdiven başında mermer taşlı helâ, zemin | kattaki taşlıktan ahşap bir bölme ile geçilir, ikinci tuğla ve çimento zeminli bir taşlık ve bir kömürlük, mermer taşlı ve musluklu hela, zemini malta taşı döşeli, adi ocaklı, İçinde kuyu ve kömürlüğü bulunan mutfak. taşlıktan arka aralığa çıkan kapısı vardır. Arka cephe kaplaması kısmen tenekedir, çerçeveleri çürüktür.
Birinci katta: Birinci ve ikinci sıra taşlıktan çıkar, merdivenler asma katta blrleşerek' birinci kakta çıkar bir sofa' üzerinde, birinde yük dolabı1 olan ön cephede İki oda ve biri, sofadan camekânla bölünmüş odadır. Tavanı basmış, sıvaları kabarmıştır, çerçeveleri çürük, harap bir odadır. Aralıkta mermer taşlı bir helâ ve musluğu vardır. Ahşap kısım yağlı boyalı İse de. bozuktur. Üstü yerli kiremitlidir. 75 M2 bina, gerisi) aralık olmak şartiyle 94 M2 dlr. Evin muhtelif odalarının ayda 20 liraya Ekrem Güler, 25 liraya Ali Çuıar, 15 liraya Sıdıka Kocabıyık İle şerbetçi Mehmet kira Ue oturmaktadırlar.
Bu evin tamamı ball hazır rayice göre (9750) lira talimin edilmiştir.
Bu evde 14.0.946 ela konulmuş üç sene vadeli Mehmet Hayrioglu Bedrettin Tuğalcı lehine beş bin liralık bir ipotek vardır.
Birinci arttırması 18.1.951 gününe rastlıyan perşembe günü günü saat 11-12 de Beşinci îcra Dairesinde icra kılınacaktır. Bu gün muhammen kıymetin yüzde 75 ini ve İpotek fazlasını bulmıyan bir pey sürülürse arttırma on gün daha uzatılarak ikinci arttırması 29.1.951 gününe rastlıyan pazartesi günü aynı saat ve aynı yerde İpoteğin üstünde bir flat teklif edene katiyen İhalesine karar verilecektir.
Tellâllye resmi ve tapulama masrafı İle Uıale pullan ve taviz bedeli alıcıya aittir. İcabında taviz bedeli İçin kanuni mühlet verilebilecektir.
Bu gayrimenkul üzerinde bir mükellefiyet hakkı iddia edenler varsa arttırmanın ilk on-beş gün İçinde evrakı müsbite-lerl İle tera Dairesine müracaat etmedikleri takdirde, paranın paylaşmasından hariç tutulacaklardır. Üzerine İhalesi İcra kılınan alıcı, İhale bedelini vaktinde ödemezse ihale feshedilerek ondan bir evvelki alıcıya teklif edilir, o da almazsa yeo’l giin müddetle ve taraflara1 tebligat yapılmadan yalnız ilânla iktifa edilerek en çok arttırana satılaack ve aradaki farkı flat ve mahrum kalman faizler hükme hacet kalmadan pârayı vermlyen alıcıdan tazmin ettirilecektir.
Şartnamesi 21.12J50 gününden İtibaren herkese açıktır. Pey sürenler bu şartları kabul çtmlş ve gayrimenkulu gezerek kabul etmiş sayılacaktır. Daha afzla malûmat almak isteyenlerin Dairemizin 946/173 sayılı dosyasına müracaatları ve satış günlerinde hazır bulunmaları ilân olunur. (17817)
Zayi — İstaııoul limanından, şlmtş olduğum 10/1653 sayılı yağcı karne ve liman cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Metuned Uzun
Trabzon vapuru yağcısı
Zayi — Abana nüfus İdaresinden aldığını ?e İçinde askerlik durumu kayıtlı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini a-lacagımdan eskisinin iıükmü yoktur. 1340 doğumlu
Hasın oğlu Muaiafa Eeu»
tsccfon ■ 23857
R
VEYA ÇAY İLE.
l nevR’-r» . aAS \ siı-JİR ",
DÜNYACA ŞÖHRET KAZANMIŞ
MAKİNELERİ BEYOĞLU TÜNEL KARŞISI 8. MARRER’de SA? TLMAKTADTR
ERNST LEİTZ IVETZLAR
İstanbul Posta Telgraf bölge başmüdürlüğünden:
1 — İdaremiz P. T. T. GaTajı İçin fenni şartnamelerine göre lüzumlu Alet ve takımlar kapalı zarf usıılü Ut satın alınacaktır.
2 — Bu işe alt eksiltme 4/1/951 perşembe günü saat 15 de Başmüdürlük Alım ve Batım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 25620 lira 50 kuruş, geçici teminat 1921 lira 54 kuruştur
4 — Alâkalılar fennî ve İdarî şartnameleri görmek ve ge-
çici teminatı yatırmak üzere başmüdürlük levazım şefliğine belli gün ve saatten bir saat evveline kadar 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kanununun 31 İnci maddesi gereğince hazırlı-yacakları teklif mektuplarını numaralı makbuz mukabilinde komisyon başkanlığına tevdi ey (17297)
Hayatınız müddetlnce yirmi yaş güzellik ve taravetini muhafazada İsrar ediniz. Yapılacak gayret o kadar kolay ve o kadar basittir kİ neticeye siz de hayretle şahit olacaksınız. Yüzünüze ve ellerinize yapacağınız ufak bir masaj bu
Sayam hayret neticeye
ve KREM PERTEV hakkında bugüne değin işittiklerinizin hakikatine sLzl de İkna edecektir.
KREM PEKı£V in bütün dünyaya yayılan şöhreti asılsız değildir.
Kal'i Alâka İlânı
Ertuğrul Yener'in 12 Aralık 1950 taçlhlnden İtibaren yazıhanemle alâkası, namıma harekete ve hesabıma tahsilata salâhiyeti kalmadığını, Selçuk Yener'in yazıhanesiyle de esasen hiç bir alakam bulunmadığını gördüğüm lüzum ızerine ilân ederim. Avukat Lâmî Şener________
■■■■ Telefon: 24606 Sirkeci Güzel Han ikinci kat 4 ■■
ettiği ağrılar müzminleşmeden evvel tatbik edilen bu yakının tesirile zail olduğu görülür.
A L L C O C KS
ISI
jrılan) mafsal ağrılarından şikâyet edenleri sancılarından kurtarır. ALL-COCK'S delikli yakıları adaleye tam. bir sükûn bahşeder. Her eczanede bulunur. Alâmeti fs-rlkava dikkat ediniz. __
Levend - Sirkeci otobüs servisi
I. E. T. T. Umum Müdürlüğünden
Yeni kurulan Zinclrllkuyu ilerisindeki Levend mahallesi 11c Sirkeci arasında bir otobüs servisi İhdas edilmiştir. Sabahları Levendden ilk hareket saat 7,30 da, son hareket 19.30 dadır.
Sirkeciden İlk hareket saat 8.08, son hareket 20.15 Ur. Geceleri ayrıca Taksimden Levende seferler yapılacaktır. Taksimden son hareket 23.30 dur.
Bu servisle sabah, akşam her İki taraftan 40 dakikada bir ve öğleyin 80 dakikada bir otobüsün hareket edeceği sayın halka ilân olunur. 17837
AKSAM
BULMAC
Soldan sağa; 1 — Ecnen’ mnlı değil. 2 — Bir vaha! hayvan - Susuzluktan kurtar. 3 — Slhue.unek. 4 — Sekte • Vasıtanın ba&ı. 5 — Eski zamanın hâkimi, fl — Cemalin bal' - Şetaret.
1 — Bajına (Kı gelirse uzun ılogıl -Sonuna «5> gelirse sak m kıızıma, 8 —■ Yüksek rül □eler. M — Hazır -Tersi çok değil. 1U —.Ahenkli ve heyecanlı jUr rırna ranılı
Yukarıdan asafiıva: 1 — Varil malı de|U, 2 — Hnj-v:in koşun' takımlarından - İsimler. 3 — NMaka - irad,
4 — Minarede okunan - Boyajı, s — iftira etmek. 6 - Eski ısıl: vasılalu-nntlan - Tekrarlanırsa pırıldama lLadc eder. 7 — Yalat' - Tarlalar. u — Soy adı - Tcrıl aiyahtır
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Suldnn saÇa: ı — Saparına. 2 — Avizeler, J — Luv.şm, 4 — Alrar, Ala.
5 — Haklarına, o — At. Acilnt. 7 — Amenna, S — Dı.ann. 1 — İylsiclm. 10 — «anala
Yukarıdan aşatfıyaı 1 — Salah addın,
2 — Avukat, iyi, 3 — Pırak. Ayin. 4 — Azarlamasa. 5 — Rem. Adenit.
6 — h. Aşinaca. 7 — Neriman 8 — Ar Satar mı
EgAKSAMS]
tKgr Abone bedeli
lUrlfly» Çcnetn
Senelik îhüo runu 54«ıt «uruz
a aylık ısuu » >
S aylık BMı . IHMl .
Adres tebdili için elli Kurumlu* pul göncerilmeiıalr Aksı takdir de adrei defitgllrilmeı
Telefonlarımı: Başmuharrir 20565
Yazı isleri 3)765; İdare 20681
-Müdür 2tM9'r
İmsak OO O§Ie ikindi Yalıt
E. 1252 2.37 128 0.48 1200 l.M
V. 5.37 7.22 12.14 14.33 -8.45 18.24
GÖZ HEKİMİ
Dr. Şükrü Ertan
Lokman Hekim
(Dr. HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu No. 104
Muayene saatleri Pazar hariç her gün 2.5-5 Tel: 23398
Verem ve dahiliye hastalıkları mütehassısı
Dr. Sadık Bilgiseven
Muayenehane: f a tın tramvay cad Kristal kıraathanesi karşısında. Pazardan başka tıeı gün saat 3 30 - 8 arasında
Göz Mütehassısı
Dr.Cemil Görür
Cağaloğlo Nuruosmantye caddesi Alay A partim anı Pazardan oaşka oeı gün saat 14 ten I'ı ye kadar Telefon: 29058
Yeni kömür fiatları hakkında
İstanbul Belediyesinden:
Daimi Konıişyunujı 13/12/1950 gün ve 13163/13774 sayılı kararı ile İl İdare Kurulunun 19/12/1950 giin ve 167 sayılı tasdik kararı gereğince mangal kömürlerinin kilosuna toptan âzami 13,25 kuruş ve perakende 10 kuruş satış flalı lesbit edilmiştir.
Keyfiyet ılp.illlore vc sayın halka ilân olunur (17830)
Nazilli Belediye Başkanlığından
1 — Nazilllde bir günde. 20 saat zarfuıda üç ton buz yapan bir tesisat yapılacaktır.
2 — Keşif bedeli 27.200 liradır. Eksiltme 5/1/951 tarihinde cuma günü saat 15 te Nazilli belediyesinde toplanacak Encümen tarafından yapılacaktır.
3 — Eksiltmeye posta 11e İhale saatinden evvel gönderilmiş zarflar kabul edilir.
4 — Bu işe alt şartnameler bedelsiz olarak talep üzerine verilir ve gönderilir. 17597
24 Aralık 1950
1951
ujecn
TİTİZ RADYO ALICILARINA I
Eşsiz bir şaheser olan
ALMAN WEGA
LUX ve FOX modellerini bir çok bakımdan tercih edilecek cihazlardır. Lüks mobilyastlö, cazip, berrak sesli, gayet hassas ve sağlam yapılıdır. Onu ilk bakışta beğenir ve ondan üstün bir Radyo i asla bulamayacağınıza kanaat geti- / receğinize eminiz. j
Türkiya Umum Mümessili: ABPÜUKAOİ« MEMİŞOĞIAJ
Katırcıoğlu Ham No. 18 - Tel.: 26816 Telnret: İRMEMİŞ -İstanbul
■ işçi aranıyor * Mukavva kutu İmalâthanemizin yapıştırıcı usta bir işçiye İhtiyacı vardır. Kendisine dolgun ücret verilecektir.
Müracaat: Zeki İpek
Çakmakçılar yokuşu, Kü- j çiik yeni han No. 2-3.
Zayi — Akurriler 55 nçı İlk okuldan aldığım pasomu kaybettim. Yenisini alacağımdan (hükmü yok( ur
Nihal Tezcan
Çamaşırlarınızı SARARMAKTAN koruyunuz; Onların BEMBEYAZ olmasını
isterseniz,, son çamaşır suyunda ı
COLMAN “Öküz Baş*
Çlvltinl mutlaka kullanınız.
Şehitlikleri imar cemiyetinden;
Edirnekapj haricinde kâin Sakızağacı şehitliği tanzim olunan plâna göre imâr edilecektir. Evvelce buraya gömülmüş bulunanlara alt bazı mezarlar yol ve meydanlara İsabet ettiklerinden bu gibilerin sahipleri tarafından bir ay zarfında şehitlik dahilinde gösterilecek sahaya kaldırılması aksi takdirde cemiyetimiz tarafından kaldırılacağı ve alâkalıların Edlrnekapı şehitliğinde idare memurluğuna müracaatları İlân olunur.
Karabürk Belediye Başkanlığından
Belediyemiz su tesisatı İçin elli adet su saatine - soğuğa mukavim, yâni donmaz saat fiyatları ayrı gösterilecektir - İhtiyaç vardır.
Elinde bu miktar su saati bulunanların teklif mektuplarını er. geç 30/12/950 akşamına kadar belediyemize göndermiş bulunmaları İlân olunur. 17850
İstanbul Verem Savaşı Derneği Başkanlığından:
Veremin sirayeti, veremden korunma, iki veremlinin sıhhate kavuşmalarına dair filmler 26/12/950 ve 2/1/951 salı günleri saat 15 den 16,30 a kadar İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği. Beyazıt Marmara lokalinde gösterileceğinden ayın halkımızın bundan faydalanmaları rica olunur. Giriş serbesttir.
Elektrik makinisti alınacak
Çay Belediyesinden:
250 lira aylık ücretli belediyemiz hldro elektrik santralı makinistliği münhaldlr.
Taliplerin 5 Ocak 951 tarihine kadar ehilvetlerile birlikte yedlerinde mevcut diğer evrakı müsbltelerlle belediye başkanlığına müracaatları lüzumu ilân olunur. (17833

Comments (0)